ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA
www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttnet.net.tr
Say›: 2005-21
32
*Y›l:2 *7-20 Ekim 2005 *Fiyat›: 75 YKr ISSN:1303-9350
AB Müzakere Çerçeve Belgesini imzalad›;
BU ÇERÇEVE S‹Z‹ BO⁄AR! Ülkenin önüne milad olarak konan 3 Ekim tarihinde AB’nin Müzakere Çerçeve Belgesi’ni imzalamas›yla egemenler bayram havas›na girdi. Baflbakan Erdo¤an “Türkiye, Vakur durufluyla tarihi yürüyüflüne uygun dev bir ad›m daha atm›flt›r” sözleriyle ve hatta bu “zafer”in kendilerinin de¤il, milletin “zaferi” oldu¤unu vurgulayarak AB D›fliflleri Bakanlar›n›n Müzakere Çerçeve Belgesini imzalad›¤›n› aç›klad›. “‹mtiyazl› ortakl›ktan” vazgeçerek bu belgeyi imzalamalar›n› AB’nin kap›lar›n› Türkiye’ye açt›¤› fleklinde yorumlayan egemenler ve onlar›n sözcüleri, her fleyden önce
Irkç›l›¤a ve flovenizme karfl›
MÜCADELE BAYRA⁄INI
YÜKSELTEL‹M!
Elbette ki faflist ve ›rkç› sald›r›lara karfl› en etkili tav›r, genifl kitleleri sokaklara yöneltmekle, ortaya kitlesel devrimci bir inisiyatif ç›karmakla sa¤lan›r. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda s›n›f savafl›m›n›n bu tarihi kesitte bize yükledi¤i görev ve sorumluluklar›m›z›n bilincinde olup gereklerini yerine getirme sorumlulu¤unu tafl›yacak düzeyde olursak, mevcut güçlerimizle de bu sald›r› dalgas›na karfl› daha fazla fleyler yapaca¤›m›z aç›kt›r. Sayfa 3
bir kez daha Avrupa Birli¤i’nin emperyalistlerin birli¤i oldu¤u ve halklara sömürü ve talandan öte bir fley veremeyece¤i gerçe¤ini tart›flmaya dahi açmadan “zafer” sarhofllu¤u yafl›yorlar. Y›llard›r medeniyetin, insan haklar›n›n, demokrasinin befli¤i olarak gösterilen ve halka bu de¤erlerin de Avrupa’dan gelece¤i yalan›n› vaat eden egemenler, kimi ilerici, demokratik kesimleri dahi bu yalana ortak etmeyi baflarmaktad›r. Oysa Belgenin imzaland›¤› süreçte ülkemizde yaflanan geliflmelere k›saca bir bakmak dahi gerçekleri ortaya koyacakt›r. Bir yandan Kürtlere yönelik estirilen “topyekün” linç ve flovenizm dalgas›, son olarak Ba¤c›larda bir Kürt gencin sokak ortas›nda katledilmesi, di¤er yandan her fiili “terör” kapsam› içine alacak “Terörle” Mücadele Yasa Tasar›s› ile halk›m›z›n sesi k›s›lmaya, baflkald›ranlar etkisizlefltirilmeye çal›fl›l›yor. ‹flte AB emperyalistlerinin onaylad›klar› gerçeklik ülkemiz aç›s›ndan budur. Bu süreci tersine çevirecek iradenin ve bilincin ortaya konulmas›, kitlelerin sisteme yönelik olan tepkilerinin a盤a ç›kar›larak örgütlenmesi bugün yerine getirilmesi gereken acil görevlerimizdir. Her alanda en genifl kesimlerle yap›lacak eylem ve etkinliklerin sürece yön veren politikalar›m›zla flekillendirilmesi belirleyicidir.
Sald›r›lara karfl› mücadeleyi yükseltelim! Karadeniz’de TKP/ML T‹KKO gerillalar›n›n 14 Eylül günü Tokat’taki Özel Harekat Timlerinin kald›¤› lojmanlar›n karakoluna düzenledi¤i sald›r›n›n ard›ndan devletin kolluk güçleri taraf›ndan kurulmufl olan Yöre FM yeniden gerillada faaliyet yürüten devrimcileri, ailelerini radyoda konuflturarak gerillalar› teslimiyete ça¤›rd›. Bunun yan›nda Dersim’de ise özellikle son süreçte devlet namlular›n› bizzat halka do¤rultmufl durumda. Geçti¤imiz hafta içerisinde taksi floförü Hasan Akda¤’›n bir polis memuru taraf›ndan katledilmesi üzerine ç›kan olaylarda halk sabr›n›n taflt›¤›n› göstermiflti. Bu duruflla karfl›laflan devlet sald›r› oklar›n› demokratik kurum çal›flanlar›na yöneltti. Akda¤’›n cenazesine kat›lanlar›n isimlerinden oluflan 138 kiflilik bir liste haz›rlayan polis, bunlardan 8 kifliyi gözalt›na alarak tutuklatm›flt›r. Ayr›ca 28 Eylül’de bu olaylar› protesto etmek için eylem yapmak isteyen kitleye de sald›ran polis 7 kifliyi gözalt›na alm›fl ve tu-
tuklam›flt›r. Yine Dersim’de gazetemiz Malatya büro çal›flan› Derya Gökmen ve okurumuz Sema Gül de polislerin tehditlerine maruz kalm›flt›r. Bu tutuklama furyas› Çukurova’da da devam etmektedir. Çeflitli demokratik eylemlerden gözalt›na al›nan insanlar düzmece gerekçelerle tutuklanmak-
ta, mahkemelere destek için giden insanlar da gözalt›na al›nmaktad›r. Ancak tüm bu sald›r›lara karfl› çeflitli eylem ve etkinlikler de örgütlenmektedir. ‹stanbul Kartal, Mersin ve ‹zmir’de devrimcilerin ortaklaflarak yapt›klar› eylemler devletin sald›r›lar›na karfl› duruflta anlaml› örneklerdir. Sayfa 8
2
7-20 Ekim 2005
32
“Tek çözüm iflçilerin iradesini tan›makt›r!”
Belediye-‹fl Sendikas› 2 No’lu flubenin örgütlü oldu¤u fiiflli Belediyesi’nin temizlik ifllerini yapan Kentyol Temizlik fiirketi’nde örgütlenme çal›flmalar› bafllatan D‹SK/Genel-‹fl Sendikas› aras›nda yaflanan tart›flmalar› ve son geliflmeleri, Belediye-‹fl 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Gülüm ve D‹SK Genel-‹fl Sendikas› Örgütlenme Daire Baflkan› Erol Ekici ile yapt›¤›m›z röportajlarla aktar›yoruz. D‹SK Genel-‹fl Sendikas› Örgütlenme Daire Baflkan› Erol Ekici: Yapt›¤›m›z Baflkanlar Kurulu’nda 2005 y›l› içindeki Genel Merkez karar›yla tüm Türkiye genelindeki örgütlenme program› oluflturmufltuk. fiimdi ‹stanbul’da oldu¤u gibi tüm Türkiye genelinde D‹SK’e ba¤l› sendikalar›n d›fl›nda örgütlü örgütsüz bakmaks›z›n çal›flmalar›m›z› bafllatt›k. Bu sadece fiiflli Belediyesi’nde de¤il örne¤in Ege Bölgesi için de geçerli, fi›rnak’ta da örgütlendik, Cizre’de de örgütlendik, Silopi’de de örgütlendik. Yani bu çal›flma bizim 2004 y›l›nda Baflkanlar Kurulu’nda oluflturdu¤umuz çal›flma program›n›n bir sonucu. Bunun sonucunda da fiiflli Belediyesi’nde de örgütlenme çal›flmalar›m›za bafllad›k. fiimdi fiiflli Belediyesi’nde de yüzde 56.1’i aflm›fl bulunuyoruz. Bugün itibariyle hiç kimseden gizleyecek, saklayacak yan›m›z yok. Bugün fiiflli Belediyesi’nde çal›flan 506 tane kadrolu arkadafl›m›z›n 385 tanesi noter iflleminden geçmifl durumdad›r. Geriye kalan 120 tane arkadafl ise peyderpey geçeceklerdir. Yine Kentyol’daki örgütlülü¤ümüzde flu an itibar›yla 745 tane noter ifllemi görülmüfl. Yani 30 Eylül itibar›yla yap›lan çal›flmalar›m›z var bugüne kadar. “Örgütlü yerde örgütlenilir mi?” sorusu karfl›m›za ç›k›yor. Bizim böyle bir karar›m›z var. E¤er baflka sendikalar›n örgütlendi¤i yerlerde bizim de örgütlenme gibi bir iddiam›z yoksa o zaman ayr› ayr› konfederasyonlar, ayr› ayr› sendikalar olmam›za gerek yok. Bu anlam›yla, bizim kendi farkl›l›klar›m›z, inançlar›m›z, kararlar›m›z do¤rultusunda örgütlenme gibi bir hedefimiz var. E¤er Belediye-‹fl sendikas› ya da di¤er sendikalar “bizim kendi içimizde örgütlülüklerimiz bize yetiyor, bunun d›fl›nda böyle bir çal›flmam›z yok” diyorsa bu onlar› ba¤lar. Ama bizim böyle bir anlay›fl›m›z yok. Örgütlü örgütsüz her iflyerinde kimin nerede örgütlendi¤ine bakmaks›z›n, sendika olarak örgütlenme hedeflerimiz var, bu hedeflerimizi bugün oldu¤u gibi yar›n da sendikal anlay›fl›m›z do¤rultusunda devam edece¤iz. - Belediye-‹fl sendikas›yla görüflmek yeri-
işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
ABONEL‹K fiARTLARI
Hasan Gülüm
ne do¤rudan fiiflli Belediye Baflkan›’yla görüflüp örgütlenmeye bafllad›¤›n›z söyleniyor. Önce sendikalar aras›nda bir görüflme yap›lsayd› nas›l olurdu? Daha önce de Nakliyat‹fl ve TÜMT‹S aras›nda benzer bir sorun uç boyutta yaflanm›flt› ve kurulan komisyonda Belediye-‹fl’le birlikte yer alm›flt›n›z. O zaman sorunun çözümüne dair yapt›¤›n›z aç›klamalarla bugünkü pratik aras›nda gözle görülür bir fark var. Bunlar hakk›nda söylemek istedikleriniz nelerdir? - Elbette ki Nakliyat-‹fl ve TÜMT‹S sendikalar› aras›nda yaflanan olaylar› hiç kimse tasvip etmiyor. Biz örgütlenme süreçlerinde beraber çal›flt›¤› insanlar›n birbirine düflman edilmesini do¤ru bulmay›z. Bu yüzden fiiflli Belediyesi’nde yapt›¤›m›z örgütlenme çal›flmalar› boyunca iflçileri karfl› karfl›ya getirmeyece¤imizi söyledik. Biz kendimizi anlataca¤›z, onlar kendilerini anlatacak. Bu süreçte diyorlar ki “bize haber verilseydi.” Biz bu örgütlenmeyi yapmadan önce fiiflli Belediyesi’nde Yusuf, Cemal Karabulut, Hüseyin Acar, Tayfun Kaya isimli iflyeri bafl temsilcileri ile görüfltük. Onlara “siz Belediye-‹fl’in temsilcilerisiniz. Biz bu tarihten itibaren burada örgütlenme çal›flmalar›na bafllayaca¤›z. Bunu bir baflka yerden duymak yerine bizden duyun” diyen biziz. - Peki arkadafllar›n cevaplar› ne olmufltu? - Arkadafllar›n s›¤›nd›¤› bir tek nokta vard›. “Toplu Sözleflme sürecidir, tarih uygun de¤il” demifllerdir. Yeniden uygun bir dille anlatt›k. Her fleye ra¤men “e¤er iflçiler böyle bir tercih yaparlarsa, bu tercihe uyar›z” dediler. fiimdi uyup uymad›klar›n› hep birlikte görece¤iz. Yani habersiz yap›lan bir fley yok. - D‹SK’in “her yerde ve her biçimde örgütlenme” karar› ald›¤›n› biliyoruz. ‹stanbul’da baflka hangi yerlerde örgütlenme faaliyeti bafllatt›n›z bu süreçte? - Mesela Kad›köy’de 1500-2000 kiflinin çal›flt›¤› Karyap’ta örgütlendik. Oradan da 12 tane insan at›ld›. Mahkememiz devam ediyor. fiiflle Belediyesi’nde de 1200 tane iflçi çal›fl›yor, örgütlenmemiz sadece fiiflli Belediyesi’yle s›n›rl› de¤il. ‹flte Kad›köy Belediyesi. Mersin’de var, Ege’de var ve devam ediyor. Biz örgütlenmeyi sadece kaydetmek olarak ele alm›yoruz. Örgütledi¤imiz insanlar›n de¤iflim dönüflümünü sa¤lamak gibi bir derdimiz de var. - Örgütsüz olan pek çok iflyeri, iflçi varken, önceli¤i neden örgütlü olan bir iflyerine verdiniz sorusuna bir cevap vermiyor anlatt›klar›n›z, sonuçta D‹SK’in üye kaybetti¤ini biliyoruz. Yüzde 10 baraj kayg›s›yla m› hareket edildi asl›nda? - Elbetteki örgütsüz olan her yerde örgütlenme hedefimiz var, ama bununla s›n›rl› de¤il. Diyoruz ki biz farkl› bir sendikal anlay›fla sahibiz. “Belediye-‹fl’e ya da Hizmet-‹fl’e ba¤l› yerlerde nas›lsa bunlar bir sendikal örgütlülü¤e kavufltular. Bizim buralar yerine di¤er taraflarda örgütlenmemiz gerekir” gibi bir program›m›z, böyle bir çal›flma tarz›m›z yok. Evet bu örgütlü alanlarda da biz D‹SK-Genel-‹fl’in örgütlenmesini istiyoruz. Gücümüz nefesimiz ne kadar yetiyorsa bunlar›n hepsinde böyle bir çal›flma yürütece¤iz. - ‹flçiler aç›s›ndan düflündü¤ümüzde or-
taya kötü bir tablo ç›k›yor. Bu haliyle bir flekilde çözmek gerekiyor. Sizce bu konuda ne yap›labilir, D‹SK nas›l bir çözüm önerir bu noktada? - Bu sorun zaten çözülmüfl. Dedi¤im gibi insanlar›n iradelerine sayg› duyulacaksa sorun yok. fiu anda 505 çal›flan›n 385 tanesi sendikam›z› tercih etmifl, san›yorum 119 tane insan kalm›fl kadro olarak. Yine 800 kiflinin çal›flt›¤› flirkette 745 tane insan sendikam›z› tercih etmifl. Kavga gürültü olmamas› için elimizden gelen her fleyi yapt›k. Bundan sonra da yapaca¤›z. Burada yap›lacak bir tek fley var. Bu iradeye sayg› duymak, ondan ötesi bir fley yok. - Süreci bir de sizden ö¤renebilir miyiz? - Belediye-‹fl Sendikas› 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Gülüm: Genel-‹fl sendikas›n›n fiiflli örgütlenmesini duydu¤umuzdan beri biz bunun nedenleri üzerine düflündük. Zira örgütsüz ya da iflverenle direkt iflbirli¤i içinde olan sendikalarda örgütlü onca iflyeri varken neden fiiflli’de böyle bir çal›flma bafllatt›klar›n› anlamak gerçekten zor. Biz Belediye-‹fl Sendikas› olarak burada örgütlüydük ve T‹S sürecindeydik. Bu anlamda bir kaç gün fiiflli Belediyesi’ne gittik ama hiçbir aç›klama alamad›k. Di¤er taraftan ise örgütlenme çal›flmas›n›n sürdü¤ünü söylediler. Sonra Beyo¤lu flubemizden 3 No’lu flubemizde bu arkadafllar›n nas›l örgütlediklerini ö¤rendik. Daha sonra çok aç›kça ve herkesin de gördü¤ü gerçekleri gördük. Arkadafllar›n asl›nda iflçileri örgütlemediklerini, örgütlemenin talimatlarla yap›ld›¤›n› sonradan iflçilerle yapt›¤›m›z sohbetlerde ortaya ç›kard›k. Asl›nda çal›flmada izlenecek do¤ru yöntem, anlay›fl›m›z› iflçiler içerisinde çat›flt›rarak di¤er anlay›fllardan farkl› oldu¤umuzu ortaya koymakt›r. Dolay›s›yla tercih noktas›n› iflçilere b›rakmakt›r. Bizim bu konuyla ilgili çok net deneyimimiz var, iflçiler bir dönem bize üye olmaya geldiklerinde biz neden gelmemeleri gerekti¤ini anlatt›k. O zaman onlara flunu söylemifltik. “Bugün iflçiler aras›nda ihtiyaç duyulan bir sendikadan, baflka bir sendikaya gitmek de¤ildir. Herkes kendi bulundu¤u yeri koruyarak mevcut bulundu¤u yeri de¤ifltirmelidir.” Daha sonra biz fiiflli Belediyesi’nde hem Kentyol hem fiiflli Belediyesi’nde iflçilerin karfl›s›nda a¤za al›nmayacak sözler söylendi¤ini duyduk. Yani “ben size küfür etmedim” dersiniz ama arkadan küfürler size gelirse ö¤renmifl olursunuz. fiiflli Belediyesi’nde eli telsizli 40 tane adam var, bunlar iflçilere “Genel-‹fl’e gidin baflkan›m›z›n emridir” diyor. fiimdi herkese sormak laz›m bu ne demek? Ayr›ca fiiflli Belediyesi’nde Tayfun Kaya diye bir iflyeri temsilcisi var. O hariç, Genel-‹fl’te mevcut bulunan örgütlenme uzmanlar› dahil hiç kimse örgütlemedi. Hiçbir tanesi iflçinin üyeli¤ini almad›. Bu yöntemle siz fiiflli’de de örgütlenebilirsiniz, hatta flunu söyleyebilirsiniz “bizim anlay›fl›m›z gere¤i.” Ama bu anlay›fl›n›z geri. Bu yöntemlere baflvurmamak gerekiyor. Onlar›n söyledi¤i herfley aç›kças› bir baflkas›na da yans›yor. ‹flçiler onlara küfür ederken özel anlamda Genel-‹fl yöneticilerine küfür etmiyor. Devrimcilere, demokratlara küfür ediyor. Sizin vas›tan›zla bir kez daha söylüyoruz. fiiflli Belediyesi’nde kimse kazanmayacak. Çok aç›kt›r. Bugün sendikalar›m›z›n görevi bu de¤il ki Genel-‹fl’in bundan
6 AYLIK: 10.200.000
yaklafl›k 2 ay önce üç tane gazetede boy boy ilan› vard›, Hak-‹fl’e karfl›. “2005’te Hak-‹fl’e karfl› birlikte mücadele edelim” diye Belediye-‹fl’e de ça¤r›s› vard›. “Belediye-‹fl’in hiçbir yerinde örgütlenmeyece¤iz” demifllerdi. Çok fazla de¤il 60 gün geçti. Bu do¤ru bir tutumdu asl›nda. Yani bugün aç›s›ndan çok daha geri yerlere karfl› ortak bir mücadele yükseltmek gerekiyor. Niye Hak-‹fl’e karfl› mücadele, çünkü Hak-‹fl iflverenlerle örgütleniyordu. ‹flçi iradesini yok sayan herkese karfl› durmak gerekiyordu. Bu noktada birlikte onlara karfl› mücadele etmek gerekiyordu. Bu yan›yla iyiydi. Bu pratikleriyle iflçilerin sendikalara olan mevcut güvensizli¤ini bir kat daha art›rd›lar. 92’den sonra iflçilerin sendikaya güvenmemesinin nedenlerinden bir tanesi de sendikalar›n geri, iflbirlikçi, sar› olmas›yd›. Bu durum iflçiler üzerinde sendikalara olan güvensizli¤i yaratt›. Dayand›klar› güç odaklar›n›n iflverenler olmas›, kendi ç›karlar›n› düflünmesi do¤al olarak sendikalara güvensizli¤i bir kat daha art›rd›. Dolay›s›yla bugün fiiflli iflçilerinin söyledikleri fley flu: “biz bir daha asla bunlara güvenmeyiz.” Bu durumda biz orada kimsenin kazanmayaca¤›n› düflünüyoruz. - “Belediye-ifl ile görüfltük” diyorlar, sizinle görüflülmedi mi? - Belediye-‹fl’in fiiflli’de bulunan iflyeri temsilcileriyle görüflerek Genel-‹fl’e geçmeleri ça¤r›s›n› yap›yorlar. “Biz burada örgütlenme yapaca¤›z, do¤ru mudur yanl›fl m›d›r bunu konuflal›m” denmiyor. Bir karar›n deklaresi var, “buna uyunuz” demek var. Bu çok tuhaf bir durum. Karfl›s›ndaki de do¤al olarak “hay›r, bu karar›n› do¤ru bulmuyorum” diyor. Böyle olunca da çat›flma bafll›yor. Bu tavr› oradaki temsilciler de reddediyor. 10 temsilcinin 9’u reddediyor ve hiçbir yere gitmiyor. - Bu durum karfl›s›nda siz neler öneriyorsunuz? - Genel-‹fl’le bu saat itibariyle oturup konuflarak çözülebilecek bir fley oldu¤unu düflünmüyorum. Bu sorunu çözecek olan belediye iflçilerinin kendisi olacakt›r. ‹flçiler üzerinden iflçilerle konuflarak son bir ayl›k süreci kurtarabilmek aç›s›ndan bu durumu iflçilerle paylaflarak oradan hareketle düzeltmek gerekiyor. Nedeni flu, herkes kendi bulundu¤u yerde “ben hakl›y›mla” bafllayan bir tart›flma yürüttü¤ü için, sorunlar›n ancak bu flekilde çözülebilece¤ini düflünüyorum. Tek çözecek fley iflçilerin iradesi olacak aç›kças›.
Erol Ekici
1 YILLIK: 20.400.000
NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
3
32
7-20 Ekim 2005
Irkç›l›¤a ve flovenizme karfl›
MÜCADELE BAYRA⁄INI
YÜKSELTEL‹M! S›n›f savafl›m›n›n bu tarihi kesitte bize yükledi¤i görev ve sorumluluklar›m›z›n bilincinde olup gereklerini yerine getirme sorumlulu¤unu tafl›yacak düzeyde olursak, mevcut güçlerimizle de bu sald›r› dalgas›na karfl› daha fazla fleyler yapaca¤›m›z aç›kt›r. Faflist Kemalist diktatörlük PKK lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit politikas›n›n kald›r›lmas› için meflru bir temelde bafllat›lan Gemlik Yürüyüflü’ne yönelik azg›n sald›r›s› ile ›rkç›-faflist niteli¤ini bir kez daha ortaya koydu. Bir kez daha resmi militarist güçleri eflli¤inde sivil faflist çeteleriyle Kürt halk›na karfl› bir linç giriflimi kampanyas› yürüttü. Hat›rlanaca¤› gibi yolcu otobüsleri kuflat›larak içindeki Kürtler linç edilmeye çal›fl›ld›. Düzce’nin Akçakoca ilçesinde f›nd›k toplamaya gelen bir Kürt iflçisi öldürüldü. Bu konuda daha birçok örnek verilebilecekken son olarak 2 Ekim tarihinde ‹stanbul’un Ba¤c›lar ‹lçesi Göztepe Mahallesi’nde Abdullah Öcalan lehine gösteri yapan gençlere sald›ran polis 1 kifliyi öldürmüfl, 3 kifliyi ise yaralam›flt›r. Elbetteki tüm bu sald›r›lar kendili¤inden olmad›. Maçka’da, Bozüyük’te, fiereflikoçhisar vb. yerlerde yürütülen sald›r›lar›n arkas›nda faflist Kemalist diktatörlük vard›r. Genelkurmay Baflkan›’n›n “TSK, bölücü terör örgütüne karfl› mücadelesini, k›s›tlanm›fl yetkilerine ra¤men özveriyle sürdürmektedir ve sürdürmeye devam edecektir. Bu müca-
de-
çal›flt›lar. Bu sorun üzerinde durmak istiyoruz. Çünkü çeflitli çevreler bu konuda gerçekleri tersyüz etmeye çal›fl›yor. Öncelikle flunu belirtmeliyiz ki; sistemin tüm kurumlar›, yani, polisinden, generaline, mahkemelerinden, burjuva medyas›na kadar tüm karfl› devrimci kurumlar bu linç girifliminin tetikleyicisi ve tetikçisidir. Böylesi kapsaml› bir sald›r›dan geri kitlelerin etkilenmesi anlafl›lmaz de¤il, anlafl›l›r bir durumdur. Hele hele gericili¤in, umutsuzlu¤un ve çaresizli¤in bu denli yayg›n oldu¤u ortamlarda provakasyon için koflullar›n daha uygun olaca¤› aç›kt›r. Dolay›s›yla varolan tabloyu objektif bir gözle izlemeli ve ortaya do¤ru sonuçlar ç›karmal›y›z. Sorunun daha iyi anlafl›lmas› için bu konuda Dimitrov yoldafla baflvurmakta yarar görüyoruz: “...Faflizm finans kapitalin iktidar›n›n ta kendisidir. ‹flçi s›n›f›yla, köylülü¤ün ve ayd›nlar›n devrimci kesimiyle teröristçe hesaplaflman›n örgütlenmesidir. D›fl siyasette faflizm, di¤er halklara karfl› hayvanca nefreti körükleyen flovenizmin en vahfli biçimidir. Faflizmin bu gerçek karakterinin alt›n› özellikle çizmek gerekir. Çünkü sosyal demagoji maskesi, faflizme, bir dizi ülkede buhrandan dolay› ne yapaca¤›n› flafl›ran küçük-burjuva kitlelerini ve hatta proletaryan›n en geri tabakalar›n›n baz› kesimlerini pefline sürükleme imkan› vermifltir. Oysa bunlar, faflizmin gerçek s›n›f niteli¤ini ve gerçek özünü kavrasalard›, asla onun pefline tak›lmazlard›.” Devamla “‹kiyüzlülü¤üyle burjuva gericili¤inin tüm di¤er çeflitlerini gölgede b›rakan faflizm, demagojisini her ülkenin milli özelliklerine, hatta ayn› ülkedeki çeflitli toplumsal taba-
tepkiye hem de çaresizli¤e ve umutsuzlu¤a yol açmad›¤›n› kim iddia edebilir, görmezlikten gelebilir? Tam da Dimitrov yoldafl›n dedi¤i gibi yoksulluktan, iflsizlikten, yar›na güven kayg›s›yla bakmayan kitlelerin bir k›sm›n›n bu ›rkç›-floven politikalardan etkilenmesi anlafl›l›r bir fleydir. Kald› ki, yürütülen bu denli kapsaml› ›rkç›floven propagandalara ra¤men sokaktaki linç giriflimcilerine kat›lan kitle say›s› çok da abart›lacak bir boyutta de¤ildir. Bu gerçe¤in de görülmesi gerekir. Görülmesi gereken di¤er bir gerçek de; devrimci ve komünist hareket devrimin nesnel taban› olan bu güçleri ideolojik ve siyasi olarak etkilemedikçe, gericili¤in etkisinden kurtarmad›kça, faflist Kemalist diktatörlük ve sivil faflist güçlerin “Vatan, Millet, Sakarya” edebiyat›yla kitlelerin bir kesimini ›rkç›-floven politikalar›na alet etmeyi baflaraca¤›d›r. Bunun nesnel zemini vard›r. Sosyalizmin sars›lan prestijinin ve tek alternatif olma düflüncesinin genifl y›¤›nlar içinde henüz gereken etki ve itibar› kazanamad›¤› günümüz koflullar›nda, yoksulluk ve çaresizlik içinde k›vranan kitlelerin farkl› aray›fl ve seçeneklere yönelmesi kendi mant›¤› içinde anlafl›l›r bir fleydir. Bizce de anlafl›l›rd›r, ama kabul edilmez ve de¤ifltirilmesi için tüm yöntem ve araçlar›n kullan›lmas› gerekir. Burada önemle görülmesi gereken olgu bu tablonun bir anda kendili¤inden oluflmad›¤› ve dolay›s›yla bir anda da kendili¤inden de¤iflmeyece¤i gerçe¤idir. Her fleyden önce ›rkç›l›k ve flovenizm Kemalizmin temel harc›d›r. “Bir Türk dünyaya bedeldir” diyen bir ›rkç› zihniyet; Kürdün ulusal demokratik talepli istemine, kimli-
men s›n›flar›n›n ç›karlar›yla, Türk emekçilerin ç›karlar› ortak de¤ildir; olamaz da. Dolay›s›yla Türk emekçi s›n›flar›, Kürt halk›na yönelik yürütülmeye çal›fl›lan bu linç giriflimlerine karfl› tereddütsüzce tav›r almal›d›r. Egemen sömürücü s›n›flara karfl› ezilenlerin kardeflli¤i ve mücadele birli¤i fliar›n› yükseltmelidir. Her fleyden önce Kürt halk›n›n ulusal demokratik taleplerine karfl› ç›kan de¤il, sahiplenip savunmak zorundad›r. Çünkü Türk emekçileri, s›n›f ç›karlar›n› ancak böyle koruyup savunabilirler. “Böl yönet”, “milli hassasiyet” politikalar› emperyalistler ve iflbirlikçileri ve uflaklar›n›n her zaman ezilenlerin birli¤ine, gerçek sorunlar›ndan uzaklaflt›rmaya dönük kulland›klar› hain politikalard›r. Bugün egemen s›n›flar›n sözcüleri, eli kanl› generalleri, “Kurtulufl Savafl›’ndan”, “ba¤›ms›zl›ktan”, “Kürt isyan›n› yenilgiye u¤ratmak”tan söz ediyorlar. ‹lerici, devrimci, yurtsever güçleri “d›fl güçlerin maflas›” olmakla suçluyorlar. Hainlerin, hainliklerini gizlemek için devrimci, komünist ve yurtsever güçleri “hainlikle”, “bölücülükle” suçlamalar› yeni bir olgu de¤ildir. Tüm zalim ve sömürücü s›n›flar, insanl›k tarihi boyunca ezilenleri, sömürü ve zulme baflkald›ranlar› böyle suçlam›fllard›r. Ama bu suçlamalar›; sömürücü egemen s›n›flar›n tarihin ilerleyen çark› alt›nda ezilip yok olmalar›n› önleyemedi. Bu s›n›flar aras›, ezen ve ezilenler aras›nda süren savafl›m›n de¤iflmez yasas›d›r. Faflist Kemalist diktatörlük de ayn› ak›bete u¤rayacakt›r. Tüm hile ve provokasyonlar da bu sonu önleyemeyecektir. Türk egemen s›n›flar›n›n ›rkç› ve floven sald›r›lar›na karfl› en tutarl› ve aktif tav›r alma görevi bugün devrimci ve komünist güçlerin önünde duran öncelikli görevlerden biridir. Elbette ki faflist ve ›rkç› sald›r›lara karfl› en etkili tav›r, genifl kitleleri sokaklara yöneltmekle, ortaya kitlesel devrimci bir inisiyatif ç›karmakla sa¤lan›r. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda s›n›f savafl›m›n›n bu tarihi kesitte bize yükledi¤i görev ve sorumluluklar›m›z›n bilincinde olup gereklerini
Elbette ki faflist ve ›rkç› sald›r›lara karfl› en etkili tav›r, genifl kitleleri sokaklara yöneltmekle, ortaya kitlesel devrimci bir inisiyatif ç›karmakla sa¤lan›r. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda s›n›f savafl›m›n›n bu tarihi kesitte bize yükledi¤i görev ve sorumluluklar›m›z›n bilincinde olup gereklerini yerine getirme sorumlulu¤unu tafl›yacak düzeyde olursak, mevcut güçlerimizle de bu sald›r› dalgas›na karfl› daha fazla fleyler yapaca¤›m›z aç›kt›r. le, TSK ve di¤er güvenlik kuvvetleri yan›nda bütün halk›m›z›n, yöneticilerimizin ve sivil toplum kurulufllar›m›z›n da ifltirakiyle topyekün bir tarzda yap›ld›¤›nda daha etkileyici sonuçlar elde edilecektir” aç›klamas›n› yapt›. Bu aç›klama adeta bir talimat niteli¤indedir. Ve tüm iblis tak›m› da bu aç›klamadan kendine bir vazife ç›kard›. Geçmiflte oldu¤u gibi bugün de bu vazifenin en h›zl› savunucular› ve uygulay›c›lar› MHP’li faflistler oldu. Tabi ki sorun bunlarla s›n›rl› kalmad›; Hükümetten katil A¤ar’a, CHP’sinden D‹SK baflkan›na kadar, tüm faflist, gerici, ›rkç›l›k ve flovenizm etkisi alt›nda kalan kurumlar, Kürt halk›n›n hakl› ve meflru mücadelesine karfl› kinlerini kustular. Yap›lan linç sald›r›lar›n› “halk›n tepkisi, öfkesi” olarak yorumlat›p meflruluk kazand›rmaya
kalar›n özelliklerine uydurur. Ve küçük-burjuva kitleler, hatta yokluktan, iflsizlikten ve yar›na güveni olmay›fl›ndan umutsuzlu¤a sürüklenen iflçilerin bir kesimi, faflizmin sosyal ve floven demagojisinin kurban› olur.” (Faflizm ve ‹flçi S›n›f›) fiimdi yukar›daki bilimsel görüfller ›fl›¤›nda de¤erlendirmelerimize devam edelim. TC’nin d›flta komflu halklara karfl›, içte baflta Kürt ulusu olmak üzere di¤er az›nl›k milliyetlere karfl› ›rkç›-floven bir politika izledi¤ini ve temel felsefesinin “Türk’ün Türk’ten baflka dostu yoktur” egemen ulus flovenizmi üzerinde yükseldi¤ini kim yads›yabilir. Yine emperyalizm ve iflbirlikçi-uflaklar›n›n yürüttü¤ü azg›n sömürü ve bask› politikas›n›n genifl y›¤›nlarda hem derin bir hoflnutsuzlu¤a,
¤ine sayg›l› olmaz, tahammül göstermez. Tam aksine; Kürdün ulusal demokratik talepli mücadelesi; onun ›rkç›-floven zihniyetini tetikler, ezilenlere karfl› daha bir sald›rganlaflt›r›r. Zalimli¤ini ve y›k›c›l›¤›n› baflkas›na atfettirir. Kendisinin sald›r›ya maruz kalm›fl oldu¤u konusunda iç ve d›fl kamuoyu nezdinde propagandaya giriflir. Bak›n›z Kemalistlerin prati¤ine tam da yukar›da alt›n› çizdi¤imiz gerçeklerle yüzleflirsiniz. Irkç›l›k ve flovenizm silah› egemen s›n›flar için her zaman halklar›n birli¤ine ve kardeflli¤ine karfl› kullan›lan en hain silahlardan biridir. Türk egemen s›n›flar› taraf›ndan Kürt halk›na karfl› körüklenen bu ›rkç› ve floven dalgan›n temelinde de kendi ç›karlar›n› koruma, garanti alt›na alma olgusu yat›yor. Tabi ki Türk ege-
yerine getirme sorumlulu¤unu tafl›yacak düzeyde olursak, mevcut güçlerimizle de bu sald›r› dalgas›na karfl› daha fazla fleyler yapaca¤›m›z aç›kt›r. Tüm mesele zulme u¤rayanlar›n yan›nda olmak, omuz omuza dövüflmemizin bizim varl›k gerekçemiz oldu¤unun bilincinde olmak ve bu u¤urda her türlü fedakarl›¤› göze almak noktas›nda dü¤ümleniyor. E¤er bu tarihi bilince ve sorumlulu¤a sahip olursak, faflist sald›r›lara karfl› barikat, gericili¤in, flovenizmin etkisi alt›nda olan kitleleri ayd›nlatma görevimizi asgari düzeyde de olsa yerine getirmeyi baflar›r›z. Ve s›n›f perspektifine uygun olarak baflta iflçi s›n›f› olmak üzere tüm ezilenlerin birli¤ini yarat›p siyasal iktidar mücadelesine yöneltmek için biz bunu baflarmak zorunday›z. Ve baflaraca¤›z da.
4
7-20 Ekim 2005
S›n›fsal Bak›fl “EME⁄‹N ÖZGÜRLEfiT‹R‹LMES‹” DE⁄‹L, ÖZELLEfiT‹R‹LMES‹! “Baz› yoldafllar bütünün ç›karlar›n› de¤il, sadece parçan›n ç›karlar›n› görmektedirler: bütün faaliyetin içinde kendilerinin sorumlu oldu¤u bölüme gere¤inden çok önem vermekte, bütünün ç›karlar›n› kendi bölümlerinin ç›karlar›na tabi k›lmak istemektedirler. Partinin demokratik merkeziyetçilik sistemini kavramamakta ve Komünist Partisinin sadece demokrasiye de¤il, hatta demokrasiden daha çok merkeziyetçili¤e ihtiyac› oldu¤unu görmemektedirler. Az›nl›¤›n ço¤unlu¤a, alt kademenin üst kademeye, parçan›n bütüne ve bütün üyelerin Merkez Komitesine tabi oldu¤u merkeziyetçilik sistemini unutmaktad›rlar.” “Bu türden ‘ba¤›ms›zl›k’ ilan eden kimseler ço¤unlukla ‘önce ben’ anlay›fl›na sahiptirler ve genellikle birey ile Parti aras›ndaki iliflkiyi yanl›fl kavrarlar. Lafta Partiye karfl› sayg›l› olduklar› halde, uygulamada kendilerini birinci plana ç›kar›r, Partiyi ikinci plana atarlar. Bu kimseler neyin peflindedirler? Onlar, ün ve mevki peflindedirler; herkesin hayranl›¤›n› toplamak istemektedirler.” (Mao Zedung, Seçme Eserler, Cilt 3, Kaynak Yay., 2.Bask›, sf. 46-47) S›n›f mücadeleleri tarihi elbette ki s›n›flar›n ortaya ç›k›fl›yla bafllad›. Ona ileriye do¤ru yön vermek, çeliflmenin evrenselli¤i ve mutlakl›¤› içinde, süreçlerin birbirine dönüflmesi ve eklemlenmesi ile mümkün olabildi. Üretici güçler ile üretim iliflkileri, sömüren s›n›flar ile sömürülen s›n›flar aras›ndaki çeliflkilerin yol açt›klar› devrimlerle yafllanan insanl›k tarihini kaleme almak da nihayetinde bütün s›n›flar›n bafll›ca u¤rafllar›ndan biri olageldi. Çünkü dünü do¤ru biçimde ö¤renmek/anlamak bugünden öte yar›nlar›n derdini tafl›yanlar için daha fazla önem arz ediyordu. Bunu hakim s›n›flar devletleri arac›l›¤›yla ve “resmi tarih” çerçevesinde bütün ülkelerde ideolojik kampanyan›n güçlü bir argüman› olarak kulland›lar ve kullanmaya da devam ediyorlar. Tarihi gerçek manada ezilen s›n›flar›n mücadelelerinin var etti¤i; üretilen ve yarat›lan bütün de¤erlerin onlar›n emekleri, kan› ve can› üzerinden elde edildi¤i ve yükseltildi¤i gerçe¤inin ortaya ç›kar›lmas› için Marksist ideolojinin ayd›nlat›c›l›¤› gerekiyordu. Ondan sonrad›r ki diyalektik materyalist yöntemle, proletaryan›n bak›fl aç›s›yla gerçek tarih yaz›c›l›¤› bafllayabildi. Son iki as›r zaten onlarca ülkede proletaryan›n say›s›z zaferine tan›kl›k ederek kendi tarihini bizzat yazmas›yla da ayr›ca yeni bir sürece kap›s›n› açt›. Ülkemizde ise “resmi tarih”e gerçek manada ilk etkili müdahale önder yoldafl›m›z ‹brahim Kaypakkaya’n›n gelifltirdi¤i tezlerle bafllar. Kemalizm, ulusal sorun, sosyo-ekonomik yap›, devletin yap›s›/niteli¤i, devrim stratejisi gibi meseleleri tart›flt›¤›, tez olarak gelifltirdi¤i, ayn› zamanda Proletarya Partisinin programatik görüfllerini oluflturan yaz›lar›nda ‹brahim yoldafl; Türkiye Cumhuriyeti ve onun önceli olan Merkezi-Feodal Osmanl› Devleti’ne iliflkin “resmi tarih”te anlat›lan yalan, tahrifat ve çarp›tmalar› teflhir etmektedir. ‹brahim yoldafl önderli¤inde Komünist Partisinin kuruluflu da dahil olmak üzere son k›rk y›lda yaflananlar ise geçmiflte de örnekleri çokça görüldü¤ü üzere hem belgesel hem de an›-roman tarz›nda tarihe kaydedilmeye çal›fl›lmaktad›r. Bunlar›n, farkl› kifliler veya siyasi çevreler taraf›ndan nesnellikten ne kadar uzak kaleme al›nd›¤›n›n say›s›z örne¤i bulunmaktad›r. Bu konuda hem 12 Mart hem de 12 Eylül dönemi aç›s›ndan yay›nlanan, hapishaneler konulu kitaplar, biyografik eserler, an›-romanlar, romanlar örnek verilebilir. Yak›n süreçle ilgili de ölüm oruçlar› konulu bir dizi roman, belgesel kitap say›labilir.
Gerek çok eski dönemlere gerek yak›n evrelere dair hem dünyadaki pratikler hem ülkemiz aç›s›ndan böyle bir çok olumsuz örne¤in oldu¤u da bilinmektedir. Proletarya Partisi, tarihine iliflkin bir kesitin, do¤rular› yans›tmas› ve belli edebi seviyeyi tafl›mas› kayd›yla, kendi inisiyatifiyle roman tarz›nda belgelendirilmesine karfl› olmad›¤›n› geçmiflteki baz› örneklere onay vermesiyle ortaya koymufltu. Bu anlay›fl çerçevesinde, konuyla ilgili bilinen s›n›rl› say›da örne¤e yenilerinin eklenmesinin engellenmek yerine teflvik görece¤i aç›kt›r. Bu nedenle, e¤er bir roman için “engellenme”, “geciktirme”, “yat›r›lma” sözleri sarf ediliyorsa, bunun baflka nedenleri oldu¤u bilinmelidir. Bu nedenlerin, kamuoyuyla paylafl›lmas›/tart›fl›lmas› do¤ru ve gerekli de¤ilse de, flu kadar› söylenmelidir ki, söz konusu romanla ilgili gecikmede sürenin makul ölçüleri aflmas›, “özel” bir kasttan kaynaklanmam›flt›r. Böylesine bir konuda, do¤abilecek iç problemlerin halledilmesinde, bireyin parti/kolektif karfl›s›nda “sab›rs›zl›¤›ndan” ve “ba¤›ms›z iradesinden” söz etmek, Proletarya Partisinin çal›flma tarz› aç›s›ndan kabul edilebilir bir husus de¤ildir. “Asilik” diye sempatik ve meflru bir hava verilmeye çal›fl›lan disiplinsizlik; nice flehit yoldafl›m›z›n, yazar›n deyimiyle “yaflamlar›yla tu¤la tu¤la ördükleri” Partinin ilkelerini çi¤nemek anlam›na gelmektedir. Dahas› bu çal›flman›n, profesyonel (özel) de¤il de siyasi faaliyetin ürünü/parças› oldu¤u da söyleniyorsa; bugün yap›lan özellefltirmenin, “ilkesel tutumum piyasa mekanizmas›nda metaya dönüfltürmemekti” diye perdelenmesi mümkün de¤ildir. Eserin piyasa de¤ilse de “siyasa” mekanizmas›nda metaya dönüflmesine ilkeler de¤il ihtiraslar yön vermifltir. Zira, ilkeler “ne yaz›k ki” yazara, ona, buna göre farkl›l›k ya da öncelik iliflkisi aç›s›ndan de¤iflkenlik arz etmezler. Komünistlerin bu konudaki ilkeleri de aç›k ve nettir. Disiplini alt›ndaki yap›n›n bünyesinde üretilen bir çal›flma, o yap›n›n tasarrufu/iradesi ile “özgürleflme”ye teslim edilmifl demektir. Kifli o yap›ya güvenmiyorsa, onun gerekli, yararl› bir çal›flmay› kitlelerle buluflturaca¤› konusunda art-niyetli oldu¤unu düflünüyorsa sorun baflka bir mecrada tart›fl›lmal›d›r. O durumda zaten baflka faaliyetleri de yürütmez, yürütmemelidir. Aksi düflüncedeyse fakat eserin yay›nlanmas› gecikiyorsa, yapt›¤› çal›flmada ya da iflleyiflte herhangi bir sorun vard›r ve bunun giderilmesi için gerekti¤i biçimde ve gerekli yollar dahilinde hareket etmelidir. Bu durum kifli aç›s›ndan, “makul olmayan” bir beklemeyi gerektirse de durum asla de¤iflmez, de¤iflmemelidir. Kolektifin/partinin bütünlü¤ü ve ç›karlar› aç›s›ndan iliflkinin böyle kurulmas›, iflleyiflin bu tarz gerçekleflmesi gerekir. Bu, bütün alanlar, konular ve durumlar için istisnas›z böyle olmak durumundad›r. Konu “bir edebiyat ürünü” olunca, “beklemenin de bir s›n›r› var, bu s›n›r afl›ld›¤›nda bundan kas›t oldu¤u anlafl›lmaktad›r” deniliyorsa (ki böyle denilmektedir) art›k yazar›n gözünde iliflki yazar-yay›nevi iliflkisine dönüflmüfltür ki bu durumda gerçek kayg›lar›n neler oldu¤u kendini ele vermekte gecikmeyecektir. Bu yüzden yazar kamuoyuna, “(yoldafllar›n)… an›lar› karfl›s›ndaki sorumlulu¤umun da tahrikiyle bu çal›flman›n okuyucusuyla buluflmas› için yeni bir irade göstermek durumunda kald›m” dememelidir. Tahrike esas yol açan, çok aç›k ve net bir biçimde görülmektedir ki, yazar›n “piyasaya” yeni bir roman ç›karma konusundaki sab›rs›zl›¤›d›r. Yani
32 eme¤i özgürlefltirme de¤il özellefltirme söz konusudur. Demokratik merkeziyetçilik, de¤il komünist partilerinde demokratik kitle örgütlerinde bile yaflamsal nitelikte bir ilkedir. Disiplinin atardamar› bu ilkenin uygulanmas› ile kan dolafl›m›n› sa¤lar. Bu ilkede herhangi bir bozulma atardamar› patlat›r. Disiplin bozulur ve o örgütün kurumsal özelli¤i su almaya bafllar. Sözkonusu parti ise, Stalin yoldafl›n deyimi ile “çevre”ye Lenin yoldafl›n tabiriyle “tart›flma kulübü”ne dönüflür. “Bugünkü iç savafl döneminde, Komünist Partisi, ancak mümkün oldu¤unca merkezileflmifl tarzda örgütlenmiflse, partide askeri disipline pek benzeyen demir disiplin yürürlükteyse ve partinin merkezi, büyük bir otoriteye sahipse, genifl yetkileri varsa ve parti üyelerinin genel güvenini kazanm›flsa görevini baflarabilir.” (V.‹. Lenin, Bütün Eserleri, Rusça Bask›, Cilt 31, sf. 185) “Proletarya partisinin demir disiplinini (özellikle onun diktatörlü¤ü s›ras›nda) az›c›k da olsa zay›flatan kimse, gerçekte, proletaryaya karfl› burjuvaziye yard›m eder.” (V.‹. Lenin, age, Cilt 31, sf. Sf. 27) Yak›n geçmiflte Komünist Partisinin tarihi baz› flöhretli unsurlar›n kendilerine özel muamele yap›lmas› taleplerine tan›kl›k etmiflti. Pek tabii ki flöhretlerinin verdikleri cesaretle ileri sürdükleri talep ve de tak›nd›klar› tav›r, ifli partinin kendilerine “özel” bir tutum tak›nmas›na, daha aç›k bir ifadeyle kendilerinin iradelerine tabi hareket etmesine vard›r›yordu. Bunun Leninist parti ö¤retisine ayk›r›l›¤›n›n kendilerine büyük bir sab›rla ve bütün aç›kl›¤›yla anlat›ld›¤› durumda ise yan›tlar› ya, “partiye ra¤men partiyi savunmak” gibi bir akl› evvellik (“asilik” edebiyat›n›n bir baflka versiyonu), ya bolflevik parti teorisine “yeni bir katk›” olarak bu durumun “baz› flartlarda” mümkün olabilece¤i, ya da topu taca atmak cinsinden, “iliflki kurmada kifli seçme özgürlü¤ü” (böyle bir özgürlük nerede varsa!) bahanesinin ard›na s›¤›nma olarak beliriyordu. “Nedir öyleyse partimiz? Bafl›na buyruk kimselerin rastgele bir y›¤›n› m›, yoksa yekpare bir önderler örgütü mü? E¤er yekpare bir önderler örgütü ise, ona mensup olmayan, yani onun disiplinine uymay› vazgeçilmez bir ödev saymayan bir kifli bu örgütün üyesi olabilir mi? Martov, parti bir örgüt de¤ildir, ya da daha do¤rusu, parti örgütlenmemifl bir örgüttür, diye cevap veriyor (iflte size ‘merkeziyetçilik!’).” (J.V. Stalin, Eserler, Cilt 1, ‹nter Yay., 2.Bask›, sf.79) “Bu aristokratik anarflizm, özellikle Rus nihilistine özgüdür. Parti örgütü ona korkunç bir ‘fabrika’gibi görünür; parçan›n bütüne, az›nl›¤›n ço¤unlu¤a boyun e¤mesi bir köleliktir…, merkezin yönetimi alt›nda iflbölümü onda, insanlar›n ‘çarka ve diflliye’ dönüflmesine karfl› trajikomik bir 盤l›k atmaya neden olur…, Partinin örgüt tüzü¤ünden söz edilmesi, yüzünü afla¤›lay›c› bir flekilde buruflturmas›na ve küçümseyici bir tav›rla, ifllerin tüzük olmadan da pekala yürüyebilece¤ini belirtmesine… neden olur.” (V.‹. Lenin, age, Cilt 4, s.361) Zaman› vaktinde (hem de y›llar y›l›) otoriteyi, merkeziyetçilik ve disiplini “çok iyi” alg›lad›klar›/uygulad›klar› bilinenlerin, disipline uyma s›ras› kendilerine geldi¤inde “oyun bozanl›k” yapmalar› dürüst bir tav›r de¤ildir. Bu tavra genellikle flöhretli “eski”lerin girmesi de eldeki “sermaye”ye güven duygusundan ötürüdür. Demokratik merkeziyetçilik ilkesinin iflleyifli ve bu çerçevede disiplinin temel esprisi, benimsenen de¤il esasen karfl› olunan kararlara uyulmas›/uygulanmas›/uygulat›lmas›d›r. Proletarya Partisi ile kurulan ve herkesin harc› olmayan “disipline tutum” denilen olgu budur. Bu tavr›n pratik olarak gelifltirilmesi yetmiyormufl gibi bir de “yazar›n önsözü” vesilesiyle partiye karfl› giriflilen y›pratma tavr›, suçlulu¤un teslimiyetini belgelemekten baflka, disiplinsizli¤in meflrulaflt›r›lmas›na övgüyü de içermektedir.
Esas amac›, partiye karfl› tepkisini yans›tmak oldu¤u bafltan afla¤› belli olan yazar›n önsözü, bulundu¤u yay›nevinin zeminininden olsa gerek haddini baflka konularda da fena halde aflm›fl bulunmaktad›r. Sondan ikinci paragrafta belli bir grup okuyucu için s›fat olarak kullan›lan “düflündafl” (do¤rusu “düflündefl” olacak) kelimesi, “ayn› düflüncede, ö¤reti çevresinde toplanan, ayn› düflüncede birleflen, ayn› düflünceyi, görüflü savunan kimselerden her biri, hemfikir,” (Türkçe Sözlük, Ali Püsküllüo¤lu, YKY) anlam›na gelmektedir. Proletarya Partisinin, örgütlü iliflkileri bir yana, taban› nezdinde dahi, kast edilen hareketle aras›nda, nice kat edilen aflamalarla gelinen 11 y›l›n ard›ndan, ideolojik-siyasal bak›mdan büyük oranda netlik sa¤lanm›flken, “düflündefllik” gibi kavramlarla hayali senaryolar yazmaya çal›flmak, kiflinin olsa olsa kendi niyeti ve ruh halini gerçekli¤in yerine giydirmesidir. Bu durum ayn› zamanda, romanda anlat›lan tarihsel gerçeklerin içeri¤inin de yazar›n bizzat kendisi taraf›ndan kavranmad›¤›n› göstermektedir. Kald› ki o ayaklar alt›ndaki “disipline tutum”, bu konuda komünist partisinin “düflündefl” gibi kavramlar› do¤ru kabul etmedi¤ini de iyi bilmifl olmal›d›r. Son olarak, yazar›n “özgürlefltirme adresi” olarak gördü¤ü düflündefl yay›nevine de birkaç sözümüz olacak. Durumdan vazife ç›karma f›rsat›n› kaç›rmayan bu “hassasiyetli” arkadafllar›n “her fleye karfl›n”, “eme¤in özgürlefltirilmesi” serüvenine karfl› duyduklar› yüksek sorumluluk her türlü övgünün ötesinde olmal›d›r. Onlar›n romanda de¤inilen tarihsel sürece karfl› sözünü ettikleri “sorumluluklar›” daha önce yap›lan “tarihsel muhasebe”den dolay› “çok iyi” bilinmektedir. Bu konudaki samimiyetlerini sorgulamaya kimsenin hakk› yoktur (!). Tam da bu nedenle, yazar, bu yay›nevini seçmekle çok “isabetli” davranm›flt›r. Biz bunlar›n ötesinde, as›l baflka bir hususa dikkat çekmek istiyoruz. Baflkan Mao’nun a¤›zlara uluorta pelesenk edilen “yüz çiçek açs›n ve yüz düflünce birbiriyle yar›fls›n” sözünün tafl›d›¤› anlam›n birçok kavram/söz gibi zamanla içinin boflalt›ld›¤› bilinmektedir. Fetiflizmin al›p yürüdü¤ü dönemlerde bu durumlar›n yaflanmas› bilhassa kaç›n›lmazd›r. Bak›n Mao yoldafl sözünü etti¤imiz meseleye nas›l aç›kl›k getiriyor: “‹lk bak›flta bu iki slogan›n –yüz çiçek açs›n ve yüz düflünce birbiriyle yar›fls›n- hiçbir s›n›fsal karakteri yoktur. Proletarya da bu sloganlar› kullanabilir, burjuvazi de, baflka kimseler de. Ama farkl› s›n›f, kesim ve toplumsal gruplar›n her birinin, nelerin kokulu çiçekler ve nelerin zehirli otlar oldu¤u konusunda kendi görüflleri vard›r. O zaman, kitleler aç›s›ndan, bugün kokulu çiçekleri zehirli otlardan ay›rman›n ölçütleri ne olmal›d›r? Halk›m›z, siyasi faaliyetlerinde, bir kimsenin söz ve davran›fllar›n›n do¤ru mu, yanl›fl m› oldu¤unu nas›l de¤erlendirecektir? Anayasam›z›n ilkelerine ve halk›m›z›n ezici ço¤unlu¤unun iradesine, siyasi parti ve gruplar›m›z›n çeflitli durumlar karfl›s›nda aç›klad›klar› ortak siyasi tav›rlara dayanarak, ölçütlerin ana hatlar›yla flunlar olaca¤›n› düflünüyoruz: 1-Sözler ve davran›fllar, bütün milliyetlerden halk›m›z› bölmeye de¤il birlefltirmeye hizmet etmelidir. 2-Sosyalist dönüflüm ve sosyalist inflaya zararl› de¤il yararl› olmal›d›r. 3-Demokratik halk diktatörlü¤ünü baltalamaya ya da zay›flatmaya de¤il sa¤lamlaflt›rmaya hizmet etmelidir. 4-Demokratik merkeziyetçili¤i baltalamaya ya da zay›flatmaya de¤il sa¤lamlaflt›rmaya hizmet etmelidir. (abç) 5-Komünist Partisinin önderli¤ini yok etmeye ya da zay›flatmaya de¤il güçlendirmeye hizmet etmelidir. (abç) 6-Uluslararas› sosyalist birli¤e ve bar›flsever dünya halklar›n›n birli¤ine zararl› de¤il yararl› olmal›d›r.” (Mao Zedung, Seçme Eserler, Cilt 5, Kaynak Yay›nlar›, 2. Bask›, sf. 448)
5
32
Serna-Seral’de direnifl devam ediyor!
TEKS‹F Bak›rköy fiubesi’nde örgütlü olan 130 Serna-Seral iflçisiyle patron aras›nda Nisan ay›nda yap›lan Toplu Görüflme sürecinde ücret ve idari maddeler konusunda anlaflma sa¤lanamam›flt›. Bunun üzerine TEKS‹F sendikas› 21 Temmuz 2005 tarihinde grev karar› alm›flt›. Patron ise 25 Temmuz günü ald›¤› lokavt karar›n› 19 Eylül’de uygulayaca¤›n› aç›klam›flt›. Bunun üzerine Serna-Seral iflçileri 16 Eylül 2005 tarihinde greve ç›kt›. Grevdeki iflçiler halen iflyerlerinin önünde 24 saat bekliyor. 24 Eylül 2005 tarihinde, Çevik Kuvvet ile gelen icra memurlar›
ve avukatlar, iflçilerin itirazlar›na ra¤men 92 adet makineye el koydular. Bu durum iflçiler taraf›ndan patronun grevi k›rmak için kas›tl› bir oyunu olarak de¤erlendiriliyor. Makinelerin fabrikadan ç›kar›lmas› ile ilgili tutanak tutturan iflçiler icra karar›na itiraz edeceklerini belirttiler. Bu sald›r›lara ra¤men iflçiler sendikal› olarak ifle geri dönene kadar direnifllerine devam edeceklerini belirtiyorlar. 30 Eylül Cuma günü sabah saat 05:00’te direniflteki iflçiler sivil polis, Özel Tim, Çevik Kuvvet ve zab›ta ekipleri taraf›ndan abluka alt›na al›nd›lar. ‹flçilerle polis aras›nda kurulan çad›r yüzünden tart›flma yafland›. Yaflanan tart›flman›n ard›ndan polis çad›rlar› kald›rd›. Ö¤len saatlerine kadar yo¤un olarak fabrika önünde bekleyen polise ra¤men iflçiler tekrar çad›r kuracaklar›n› ve direnifle devam edeceklerini belirttiler. Serna Seral iflyeri temsilcisi Suzan Gündüz “Yaflad›¤›m›z olay her direniflte yaflanabilecek bir durum. Biz moralimizi bozmuyoruz. Çad›r›m›z› tekrar kuraca¤›z” dedi.
Emekçinin Gündemi KÖLEL‹⁄‹N POST-MODERN fiEKL‹; DERECEL‹ Ö⁄RETMENL‹K Devlet politikalar›n›n uygulanmas›nda dönemin yürütücü hükümeti AKP, ülkeyi özellefltirme furyas›yla emperyalistlere alt›n tepsi içinde sunarken, iflçilerin ve emekçilerin kazan›lm›fl bütün haklar›n› ellerinden almaya and içmifl bir pratik sergilemektedir. En temel kamu hizmetlerini özellefltiren AKP hükümeti, bir yandan da kamu emekçilerini iflsizli¤e, yoksullu¤a, açl›¤a mahkûm etmektedir. Kamunun yeniden yap›land›r›lmas› kapsam›ndaki, Kamu Personel Rejimi Reformu’yla bafllayan çal›flma alan›n›n ve çal›flanlar›n tasfiyesi giriflimi son h›z›yla sürerken tamamlay›c›s› niteli¤indeki ad›na kastlaflma diyebilece¤imiz Dereceli Ö¤retmenlik A¤ustos ay›nda resmi gazetede yay›nlanarak yasalaflt›. Bu yasa ile Milli E¤itim Bakanl›¤› okullar›n k›flla oldu¤unu, ö¤retmenlerin asker oldu¤unu zannederek ö¤retmenlere adeta rütbe takm›flt›r. Bu rütbe yasas› çal›flmas›n›n hiçbir aflamas›nda ilgili ifl kolunun taraflar›yla (e¤itimciler, e¤itim bilimcileri, sendikalar, konfederasyonlar) istiflarede bulunulmad›¤› gibi, deyim yerindeyse yasa gizlice yürürlü¤e
konmufltur. ‹ki y›lda bir ÖSYM taraf›ndan yap›lacak s›navla yasan›n uygulamas›na ilk kez 27 Kas›m’da bafllanacakt›r. 8 y›l çal›flan her bir e¤itimci s›nava girebilecektir. Toplam serbest ö¤retmen say›s› içinde baflö¤retmen say›s› % 10’u, uzman ö¤retmen say›s› % 20’yi geçmeyecektir. Ayr›ca derecelendirmeyi cazip k›lan as›l belirleyici olan Ek E¤itim Ö¤retim Tazminat›’d›r. Bu tazminat›n miktar› ise en yüksek devlet memuru ayl›¤›n›n baflö¤retmen için % 40’›n›; uzman ö¤retmen için % 20’isini geçmeyecektir. Yasan›n di¤er bir önemli yan› da fludur; Yönetim dilerse uygulayabilece¤i, dilerse yürürlükten kald›rabilece¤i bir yasa ç›karm›flt›r. K›saca böyle çerçevelendirece¤imiz derecelendirme, çal›flanlara bir getiri sa¤lamayaca¤› gibi emekçilerin hesap edemeyece¤i, uygulama aflamas›n›n bafllamas› ile daha net görülecek olan kazan›lm›fl haklar›n› yok eden bilimselli¤i olmayan bir yasad›r. Yasan›n çarp›c› olan bir yönü de, bu yasan›n TC devleti Anayasas›’n›n birçok
7-20 Ekim 2005
Belediye çal›flanlar› T‹S’in uygulanmas›n› istiyor! Tüm Bel-Sen ile Bak›rköy Belediyesi aras›nda imzalanan Toplu ‹fl Sözleflmesi’nin tek tarafl› olarak Belediye yönetimi taraf›ndan ask›ya al›nmas›n› protesto eden sendika üyeleri, Bak›rköy Özgürlük Meydan›’nda yapt›klar› eylemle Belediye Baflkan› Atefl Ünal Erzen’in sözleflmeye uymas›n› istedi. 20 Eylül günü Bak›rköy Özgürlük Meydan›’nda toplanan ve “Sn. Atefl Ünal Erzen imzalad›¤›n›z Toplu ‹fl Sözleflmesini uygulay›n” yaz›l› pankart› açan Tüm Bel-Sen 1 No’lu flube üyeleri ad›na aç›klama yapan fiube Baflkan› Faik Deli imzalanan sözleflmeden kaynakl› kifli bafl›na 8500 YTL’yi bulan alacaklar› konusunda makul bir ödeme program› ç›kar›lmas›n› talep etti. Deli ayr›ca, “Yap›lan haks›zl›klar›, ma¤duriyetimizi Bak›rköy halk›na, bas›na ve kamuoyuna her yöntemi deneyerek anlataca¤›z” dedi. Eylemde Haber-‹fl Sendikas› 1 No’lu fiube Baflkan› Levent Dokuyucu da bir konuflma yapt›. 28 Eylül’de yine ayn› konuya iliflkin eylem yapan kamu emekçilerine E¤itim-Sen Bak›rköy flubemaddesi ile çeliflmesidir. Bunlardan biri Anayasa’n›n 2. maddesidir. Bu madde flöyle diyor; “TC devleti bir hukuk devletidir.” Derecelendirme Yasas› Anayasa’n›n bu maddesiyle ba¤daflmamaktad›r. Çünkü Anayasa Mahkemesi kararlar›nda vurguland›¤› üzere kazan›lm›fl haklar hukuk devletinin korumas› alt›ndad›r. Ö¤retmenlerin derecelendirilmesi Anayasa ile güvence alt›na al›nm›fl, kazan›lm›fl haklar›n ortadan kald›r›lmas› sonucunu do¤urmufltur. Oysa ki, ö¤retmenli¤in özel bir uzmanl›k mesle¤i oldu¤u yasayla belirtilmifltir. E¤itimde baflar›n›n ölçümünün tek bir s›navla belirlenemeyece¤i bütün e¤itimciler taraf›ndan bilinmektedir. Yasa, çal›flma bar›fl›n› bozacak, ö¤retmenler aras›ndaki mesleki dayan›flmay› ve paylafl›m› kald›racak, ö¤retmenleri yar›fla sokacak, güven iliflkilerini zedeleyecek, ö¤retmenler aras› hiyerarfliyi yaratacak, ayn› okulda ve ayn› düzeyde s›n›flar› okutan ö¤retmenler aras›nda ücret fark› yaratacakt›r. En çekici yan› çal›flanlar›n örgütlülü¤e ve sendikalara ihtiyaç duymayaca¤› bir düzenlemeyi hedeflemesidir. Emekçiler ifl koflullar›n›n düzeltilmesinin, ücretlerinin art›r›lmas›n›n sa¤lanmas› için örgütlü mücadele, yerine iflverene (okul yöneticilerine) yak›nlaflmay› tercih etmek zorunda kalacakt›r. Kay›rmac›l›¤› ön plana ç›karacakt›r. Ö¤retmenler s›nav maratonuna tabi tutulacak, deyim yerindeyse yar›fl at›na çevrilecektir. Kolay s›nav kazanma yol ve
Sorunun hala çözülmedi¤ini belirten Faik Deli 20 Eylül’den beri her gün ö¤le saatlerinde eylem yapt›klar›n› ancak Belediye Baflkan›’n›n verdi¤i sözleri halen tutmad›¤›n› söyledi. si, SES Bak›rköy flubesi, Zeytinburnu EMEP ‹lçe Örgütü ve Belediye-‹fl 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Gülüm destek verdi. Sorunun hala çözülmedi¤ini belirten Faik Deli 20 Eylül’den beri her gün ö¤le saatlerinde eylem yapt›klar›n› ancak Belediye Baflkan›’n›n verdi¤i sözleri halen tutmad›¤›n› söyledi. (‹stanbul) yöntemlerini ö¤reten özel kurslar, kitaplar giderek artacak, oluflan s›nav piyasas› daha da güçlenecektir. Bu yasa var olan sendikal örgütlülü¤e darbe anlam›na gelmektedir. Ö¤retmenlerin sorunlar›n› çözmede ortak durufllar›n› engellemek, bireyselli¤i k›flk›rtmak, örgütlülü¤ün gereklili¤ini koflullara teslim etmektir. Mesleki dayan›flmay› ortadan kald›ran, ast üst hiyerarflisini ayn› statüdeki, eflit koflullardaki çal›flanlar aras›nda gelifltirecektir. Egemenler toplumsal muhalefetin bu kadar yükseldi¤i bir dönemde sistemlerini güvenceye alabilmek için yaflam›n her alan›nda somut koflullar›n gerektirdi¤i müdahalelerde bulunmufllard›r. “Reform” yasalar›yla sald›r›lar›n› giderek boyutland›rm›fllard›r. Etkiye tepki olarak yeterli olmasa da örgütlü e¤itimcilerin yaratmay› baflard›klar› örgütlülüklerine tahammül edememifller, kayg› duymufllard›r, iflte bu yasa bir önlemdir. En önemlisi bu yasa hem ulusal hem de uluslararas› yasalarla güvence alt›na al›nm›fl eflit ifle eflit ücret ilkesini ortadan kald›rm›flt›r. Hukuki boyutu bafllat›lm›fl olan bu yasan›n karfl›s›nda durman›n yolu örgütlü mücadeleden geçmektedir. Bizler tüm bunlara karfl› fiili, meflru mücadele hatt›n› kararl›ca alanlara tafl›yal›m. Hiçbir zaman yasalardan icazet almad›k, bugün hiç alamay›z/almamal›y›z. Bu yasalara örgütlü mücadeleyle karfl› durulur. Yaflas›n fiili, meflru, örgütlü mücadelemiz.
6
7-20Ekim 2005
32
Farkl› illerden onbinlerce köylü Manisa’da bulufltu!
Türkiye’nin dört bir yan›ndan Manisa’ya gelen ve “Bu Meclis’te bir tek milletvekilinin dahi bizi temsil etti¤ini düflünmüyoruz” diyen köylüler att›klar› sloganlar ile hükümeti istifaya ça¤›rd›.
Özellikle son süreçte emekçiler üzerinde bask›lar›n› yo¤unlaflt›ran devlet, bu sald›r›lar çerçevesinde IMF’nin talimatlar›yla köylüler üzerindeki sald›r›lar›n› daha da geniflletiyor. IMF’den ald›¤› emirlerle taban fiyat›n›, kotalar› belirleyen devlet, üretemeyen bir köylülük yaratmaya ve tar›m› tasfiye etmeye çal›fl›yor. Bu sald›r›larla yoksullaflan köylüler aç kal›yor ve kendi kaderlerine terk ediliyorlar. Yaflanan devlet sald›r›lar›na karfl› mücadeleyi zay›f da olsa sürdüren köylüler haklar›n› aramak için mitingler, bas›n aç›klamalar› ve çeflitli eylemler örgütlüyorlar. Bergamal›, Sinanl›, Malatyal›, Çukuroval› ve Egeli köylülerin mücadeleleri her geçen gün daha da yay›l›yor ve devlete olan tepki, öfke daha da büyüyor. Birçok köylü AKP’ye oy verdi¤i için piflmanl›k duyarken, sand›¤a gitmeme yönündeki e¤ilimlerin daha da artt›¤› görülebiliyor. 2005 y›l› içinde daha da yoksullaflan, al›m gücü düflen ve devletin deste¤inin azald›¤› köylüler Ayd›n ve Malatya’da
düzenledikleri merkezi mitinglerle tepki ve taleplerini ortaya koymufllard›. Bu mitinglerin yan›s›ra ürettikleri ürünlerin ellerinde kalmas›na ve devletin verdi¤i taban fiyat›na tepkilerini ürünlerini yakarak, yollara ve denize dökerek gösteren köylüler bu yöntemlerle tepkilerini daha üst noktadan göstermifl durumdalar. Köylülerin devletin sald›r›lar›na karfl› gerçeklefltirdikleri son miting ise 22 Eylül 2005 tarihinde Manisa’n›n giriflinde bulunan Laleli Meydan›’nda oldu. Çorum’dan, Çukurova’dan, Mufl’tan Ordu’dan, Samsun’dan, Edirne’den ve daha birçok ilden Manisa’ya gelen köylüler, tepkilerini dile getirdiler. Devletin sald›r›lar›na karfl› sloganlar›n› hayk›ran üzüm, kay›s›, m›s›r vb. üreticisi köylüler att›klar› ortak sloganlarla, ortak bir durufl sergilediler. Köylüler, yapt›klar› mitingle, AKP hükümetini de istifaya ça¤›rd›lar. Manisa Ziraat Odas›’n›n öncülü¤ünde TZOB taraf›ndan örgütlenen mitinge köylüler sabah›n erken saatlerinde açt›klar› pankartlarla kat›ld›lar. “Üzüm Bizim Can›m›z, IMF Düflman›m›z!”, “Tayyip Erdo¤an Bu fiark› Bitti, Sand›kta Görüflürüz!”, “Tar›m’da AB’nin Kölesi Olmayal›m!”, “Traktör ‹crada, Köylü Hapiste, Hükümet Nerede?” vb. pankartlar ve dövizler tafl›yan köylüler s›k s›k “Vur vur inlesin, AKP dinlesin”, “Hükümet istifa”, “Erdo¤an baflvekil, üretici aç sefil” vb. sloganlar hayk›rd›lar. Mitingde konuflma yapan Manisa Ziraat Odas› Baflkan› Nuri Sorman,
Mitingden notlar...Mitingden notlar...Mitingden notlar...Mitingden notlar... ✔ Çeflitli pankartlar alt›nda toplanan yaklafl›k 70 bin köylünün yo¤un olarak hükümet karfl›t› sloganlar att›¤› mitingde ayr›ca “Sonumuz kölelikse, IMF ve AB’ye hay›r”, “IMF’yi dinlediniz 6 milyonu yediniz” pankartlar› da aç›ld›. ✔ TZOB Genel Baflkan› fiemsi Bayraktar, tabandan gelen bask› nedeniyle eylemi yapmak zorunda kald›klar›n› aç›klam›flt›. TZOB, bu bask› neticesinde taban›n tepkisini çekmemek için bir haz›rl›¤›n olmad›¤›, bafltan savmac› bir tutum içerisinde mitingi örgütledi. Örne¤in; kürsüde üretici köylülere söz hakk› tan›nmad›. ✔ Köylülerin pankart ve dövizlerin büyük ço¤unlu¤unu kendi el yaz›lar›yla haz›rlad›¤› mitingde kendilerine söz hakk› verilmemesine tepki gösterdiler ve bulunduklar› yerden yap›lan konuflmalara müdahale ettiler. ✔ Miting program› içerisinde köylü bir kad›n›n konuflmas› yer almas›na ra¤men bu konuflmaya yer verilmedi. Bu da üreticilerin söz hakk›n›n yok say›lmas›na bir örnek oldu.
“M›s›r›n kilosunu 260 bin olarak belirlediler. ‹ki kilo m›s›r›n fiyat›yla tuvalete bile girilmez. Bu fiyatlar onlar›nd›r, biz kabul etmiyoruz” dedi. Devletin, IMF, DB gibi d›fl güçlerin etkisinde oldu¤unu da belirten Sorman, “Bu son uyar›m›zd›r, efendili¤imizi bozdurmas›nlar” dedi. TZOB Genel Baflkan› fiemsi Bayraktar ise yapt›¤› konuflmayla ülke tar›m›n›n durumunu örneklerle ortaya koyarak baflbakan›n 8-10 ay önce mazotgübre deste¤inin sözünü verdi¤ini hat›rlatarak sözünde durmad›¤›n› belirtti. Ayr›ca Tar›m ve Köy ‹flleri Bakan› Mehdi Eker’in miting üzerine yapt›¤› aç›klamalar› da elefltiren Bayraktar, “AB’ye girmekten bahsediyorsunuz. 25 milyon köylüyü, üreticiyi baflka ülkelere göndermeyi mi düflünüyorsunuz?” dedi. Bayraktar ayr›ca, köylülerin sesine kulak verilmesi gerekti¤ini belirtti. Mitinge kat›lan üzüm üreticileri ise üzümü geçen y›l bir buçuktan, bu y›l bir milyon iki yüz binden satt›klar›n› belirterek birçok köylünün icral›k oldu¤unu söylediler. Domates üreticileri TAT adl› firmaya ürünlerini verdiklerini, ancak paralar›n› alamad›klar›n›, zor durumda olduklar›n› söylediler. Pamuk üreticileri, ürünlerinin ellerinde kald›¤›n› anlat›rken, f›nd›k üreticileri ise devletten destek göremediklerini belirttiler. Özellikle bir köylünün “Biz bu Meclis’te bir tek milletvekilinin dahi bizi temsil etmedi¤ini düflünüyoruz. Bu hükümetin y›k›lmas›n› istiyorum” demesi, köylülerin devlete güvenmedi¤inin somut bir ifadesi oldu. (‹zmir)
● Ayçiçe¤i al›mlar› bafllad› Ayçiçe¤i hasad›yla birlikte Samsun’da kooperatif al›mlar› bafllad›. Bafra’da Tar›m Kredi Kooperatifleri’ne ba¤l› olarak faaliyet gösteren Bafay Ya¤ Un G›da Tar›m ve Makineleri Gübre Sanayi Tic. Afi., bölgede üretilen ayçiçe¤inin tamam›n› almay› hedefliyor. Bafra’da 40 bin metre kare alanda Bafay, Samay, Mardar ve Kuflçular marka ayçiçe¤i ya¤lar›n›n üretimini yapan flirketin Genel Müdürü Çelebi Uluer, 2005 ürünü ayçiçe¤i al›mlar›n› Merzifon, Havza ve Vezirköprü ilçelerinden bafllatt›klar›n› ve 3 bin tonun üzerinde al›m gerçeklefltirdiklerini belirtti. Bu y›l 2005 ürünü ayçiçe¤inin fiyat›n›n 420 TL’den aç›klanmas›yla Bafay Afi olarak kilo bafl›na 30-40 TL daha fazla ödediklerini belirten Uluer, kilosu 450-460 TL’den ayçiçe¤ini ald›klar›n› ve peflin ödemede bulunuldu¤unu aç›klad›. Bafay Afi’nin bu y›l 15 bin ton ayçiçe¤i almay› hedeflediklerini aç›klad›. Havza ilçesinde de ayçiçe¤i al›mlar›n› bafllatan Havza Ya¤l› Tohumlar Tar›m Sat›fl Kooperatifi, ilçede 8 bin ton civar›nda olan ayçiçe¤i üretiminin yaklafl›k 5 bin tonunu almay› hedeflediklerini aç›klad›. (Samsun)
7
32
7-20 Ekim 2005
‹nay köylüsü siyanüre karfl› direniyor Eflme, Bergama, Ovac›k gibi ülkenin dört bir yan›nda siyanürlü alt›n arama çal›flmalar› h›zlan›rken, buna karfl› direnifller de sürüyor. Topraklar›n› ve sa¤l›klar›n› siyanüre kurban etmek istemeyen ‹nay köylüleri de son günlerde yapt›klar› eylemlerle bu direniflin bir parças› oldular. Kanadal› TÜPRAG flirketinin, siyanürlü alt›n arama çal›flmalar› için su borular›n› Uflak’›n Ulubey ilçesine ba¤l› ‹nay Köyü’nden geçirmek istemesi üzerine, köylüler yapt›klar› eylemlerle flirketi protesto ettiler. Eflme K›fllada¤› Alt›n Madeni’nin su borular›n›n Ulubey Deresi’nden al›narak, borularla ‹nay Köyü arazisi içerisinden geçirece¤ini ö¤renen ‹nay köylüleri, 22 Eylül Perflembe günü bir eylem yaparak karar›n iptalini istediler. Daha önce tepkiler nedeniyle durdurulan kaz› çal›flmas› yeniden bafllay›nca köylüler buna tepki gösterdiler. K›sa bir zaman önce köylüler taraf›ndan durdurulan kaz› için gelen dozerler bu kez jandarma eflli¤inde köye getirildi. Köylüler jandarma nezaretinde gelen dozer ve ifl makinelerine tafllarla karfl› ç›k›nca jandarma, köylülere sert bir flekil-
Kanadal› flirket karfl›s›nda topraklar›n› koruyan ‹nay köylüleri jandarman›n sald›r›s›na maruz kald›. de sald›rd›. Köylülerin de jandarmaya karfl›l›k vermesiyle büyüyen olaylarda 11 köylü gözalt›na al›nd›. 5 asker de yaraland›. Köylülerle jandarma aras›nda gerginli¤e yol açan dozer ve kamyonlar köylüler taraf›ndan yak›lmak istendi. Ç›-
● Çeltik üreticisi fiyat bekliyor
Samsun Ziraat Odalar› ‹l Koordinasyon Kurulu Baflkan› Yetkin Karamollao¤lu, çeltik üreticilerinin umutla aç›klanacak çeltik taban fiyatlar›n› bekledi¤ini söyledi. Geçen y›l orta taneli çeltikte 750-800 bin lira dolay›nda seyreden çeltik fiyatlar›n›n bu y›l baldo çeflidinde 950 bin lira, orta taneli çeflidinde ise 850 bin lira dolay›nda olmas›n› beklediklerini aç›klayan Karamollao¤lu; “Ancak taban fiyatlar›yla ilgili herhangi bir fiyat aç›klanmay›fl› üreticileri endiflelendiriyor. Baz› çevreler serbest piyasa olufltuktan sonra taban fiyat aç›klanmas›ndan yana. Ancak piyasan›n oluflmas› beklenirse üretici zarar eder. Bu nedenle bir an önce fiyatlar›n aç›klanmas›n› bekliyoruz” dedi. Sadece Terme ilçesinde 43 köyde çeltik tar›m› yap›ld›¤›n› hat›rlatan Karamollao¤lu, Samsun genelinde ise kay›tlara göre 62 bin dekar alanda üretim yap›ld›¤›n›, bu rakam›n gerçekte 100 bin dekar dolay›nda bulundu¤unu tahmin ettiklerini söyledi. (Samsun)
Çukurova’n›n bereketli topraklar›nda köylü zorda... Çukurova, bereketli topraklar›yla an›lan bir bölgedir. Y›lda üç ürün al›nabilen bölgede, çok çeflitli meyve ve sebze yetiflmektedir. Sadece Adana ili Türkiye’nin m›s›r üretiminin % 50’sini ve son iki y›lda ise % 60-65’ini, pamuk üretiminin % 7’sini, yerf›st›¤› üretiminin % 29’unu, soya üretiminin % 70’ini, narenciye üretiminin % 30’unu, bu¤day üretiminin % 6-7’sini, karpuz üretiminin %12’sini karfl›lamaktad›r. Verimin çok yüksek oldu¤u bu bölgede devletin tar›m politikalar› yüzünden üretici kötü durumda. Ekti¤i ürün kâr yerine üreticiye daha da zarar getiriyor ve üreticinin borçlar› her ekimden sonra daha da art›yor. Tar›mda durum bu iken AKP hükümeti yapt›¤› aç›klamalarda “üreticiye en büyük deste¤i veren hükümet” oldu¤unu ilan etmektedir. Ancak 2005 y›l› bütçesinden tar›ma aktar›lan toplam kaynak 3.4 katrilyon-
dur, verilen bu destek GSMH’nin 0.08’i kadard›r. AKP hükümetinin iflbafl›na geldi¤i günden bu yana yaklafl›k üç y›l geçti ve köylü en karanl›k dönemini yaflamaya bafllad›. IMF politikalar›n›n en iyi uygulay›c›s› olan AKP hükümeti, uflakl›¤›nda s›n›r tan›mayarak bu politikalar› hayata geçiriyor. Türkiye’nin en bereketli ovas› olan Çukurova’da bile üretici açl›kla bo¤ufluyor. Öyle ki taban fiyatlar› bir önceki y›ldan çok daha düflük veriliyor. Üreticinin mazot, gübre, ilaç, tohum vb. malzemeleri borca almas› ve taban fiyatlar›n›n düflük verilmesi ve mal›n› satacak yer bulamamas› nedeni ile borçlar›n› ödeyemiyor. Mal›n› satacak yer bulamayan üretici, tüccara muhtaç b›rak›l›yor. Ve zararda olmas›na ra¤men mal› elinde kalmas›n diye taban fiyat›n›n da alt›na sat›yor. (Mersin)
kan çat›flmada köylülerden de yaralananlar olurken bir aç›klama yapan ‹nay köylüleri Ulubey Jandarma Karakol Komutan› Binbafl› Sedat Akyürek hakk›nda, yapt›¤› kötü muamele ve tehditler nedeniyle dava açacaklar›n› belirtti.
Köylülerden Ali Yurdakul “Binbafl› Sedat Akyürek panzerler ve gaz bombalar›yla halk› tahrik etti ve sald›r› emri verdi. Jandarma da bunun üzerine sald›rd›. Yafll› kad›nlar›n kollar› k›r›ld›, kad›n erkek demeden herkesi yerlerde sürüklediler. Dayak yiyen köylüler rapor alamazken bizleri yumruklar›yla yaralayan jandarman›n sa¤ elinin yumruk k›s›mlar› çizilmifl diye birer günlük rapor verildi. Bir gencin üzerinde 5 asker vard›. Fakat sorumlular, bu emirleri verenlerdir, onlar bir gün a盤a ç›kacakt›r” dedi. Olay s›ras›nda ald›¤› darbelerden dolay› bay›lan Fikret Üstünda¤ ise “Kimse bir Kanadal› flirket yüzünden halk›m›za sald›ramaz. Orada Binbafl› Akyürek, halk›n elindeki kayna¤› alarak ‘burada bayrak da benim Atatürk de. Buras› aç›lacak. Siz kimsiniz?’ diyerek bizi tehdit etti” dedi. Köylülerin direnifli s›ras›nda gözalt›na al›nan 11 kifliden 10’u ç›kar›ld›klar› Ulubey Sulh Ceza Mahkemesi’nce serbest b›rak›l›rken M. Alkan isimli köylü ise “çal›flma yasas›n› engelleme”, “yol kapatma”, “jandarmaya karfl› direnme suçu”ndan tutukland›. (H. Merkezi)
● Kanola Bafra’da üretilmeye baflland›
Tütüne ve f›nd›¤a alternatif olarak gösterilen Kanola bitkisi Bafra Ovas›’nda yetifltirilmeye baflland›. Türkiye’nin ya¤ bitkileri a盤›n›n giderilmesi için kanolan›n yayg›nlaflt›r›lmas›na çal›fl›l›yor. Ya¤ bitkisi olan kanolan›n üretimi, yayg›n üretimi yap›lan ayçiçe¤i üretiminin yetersiz oldu¤unu, bu yeni ürünün yayg›nlaflt›r›lmas›yla a盤›n kapat›laca¤›n› belirten Karadeniz Birlik Bafra Tar›m Sat›fl Kooperatifi taraf›ndan yap›lan destekle bafllat›ld›. Kooperatif Müdürü Yaflar Hocao¤lu “Bafra Ovas› için çok iyi bir alternatif üründür. Haziran ay›nda hasat› yap›lacak kanola ürünü çiftçiyi ekonomik olarak rahatlatacakt›r. Türkiye’nin ya¤ a盤›n›n kapat›lmas›nda etkili ürünlerden biri olan kanolaya yönelmek gerekmektedir” dedi. ‹lçede 30 köylünün 1500 dekar alanda kanola ekimi gerçeklefltirdi¤ini aç›klayan Hocao¤lu, Ekim ay› sonuna kadar kanola ekiminin sürece¤ini bildirerek “kanola ürününden dekara 300-500 kg. al›n›yor. 2005 y›l› ekimi kanolan›n tonuna Karadeniz Birlik taraf›ndan 565 YTL taban fiyat verilecek” dedi. Tarlas›n› haz›rlayarak ekim yapmak isteyen üreticilere hasat vadesi faizsiz tohum ve zirai ilaçlar›n verilece¤ini, kooperatife üye olmay›p kanola üretmek isteyen üreticilerin kooperatife üye olmas› için kolayl›k sa¤lanaca¤›n›n aç›klamas› da yap›ld›. (Samsun)
Çarflamba fieker Fabrikas›’nda flekerpancar› al›m› bafllad› Çarflamba fieker Fabrikas›, fleker al›m› kampanyas›na 26 Eylül’de düzenlenen törenle bafllad›. Zaten özellefltirme kapsam›nda olan Çarflamba fieker Fabrikas› ve di¤er fleker fabrikalar›n›n özellefltirilmesi gündemden hiç düflürülmüyor. fieker pancar› üretimine kota koyan, pancar al›m›n› her y›l biraz daha az kapasiteyle devam ettiren fleker fabrikalar› ise bu koflullarda fleker üretimine devam ediyor. Yeni mahsul fleker pancar› al›m›na bafllayan Çarflamba fieker Fabrikas›’n›n düzenledi¤i törende konuflma yapan fabrika müdürü ‹lyas Sekizelma ve Türkiye fieker‹fl Sendikas› Genel Baflkan› ‹sa Gök, ülkede fleker politikas›n›n yeniden gözden geçirilmesi gerekti¤ini vurgulad›lar. Gök; Türkiye’de fleker fabrikalar› ve fleker üzerine çeflitli oyunlar oynand›¤›n› belirterek s›k›nt›l› bafllayan sezonun sonunun iyi olmas› dile¤inde bulundu. Çarflamba fieker Fabrikas›’n›n 17. fieker Pancar› Al›m Kampanyas›nda, Samsun
ilinde 161 köyde 6 bin 234 üreticiyle 230 bin ton pancar üretimi için sözleflme yap›ld›¤›n› belirten Sekizelma; tahminen 190 bin ton pancar›n fabrikada 67 günde ifllenece¤ini aç›klad›. Sekizelma ayr›ca; “‹fllenecek bu pancar›n sonunda fabrikam›zda 21 bin ton fleker, 9 bin ton melas, 62 bin ton yafl küspe üretilecektir” dedi. Toplamda bugüne kadar 7 milyon 842 bin YTL avans ödenmesinin yap›ld›¤›n› aç›klayan Sekizelma; “2005 y›l›nda ekim, bak›m, söküm, tesellüm, silolama, nakliye ve pancar›n ifllenmesi s›ras›nda kay›plar›n asgariye indirilmesi için gerekli her türlü tedbir al›narak faaliyetimizi sürdürece¤iz. Yine bu konuda maliyet düflürücü ve tasarruf sa¤lay›c› tedbirler üzerinde titizlikle durulacakt›r. Enerji ve mevcut personelden azami faydalanma hususlar› baflta olmak üzere bütün tasarruf tedbirlerinin tam ve sürekli olarak uygulanmas›, idareci arkadafllar›m›n baflta gelen görevi olacakt›r” dedi. (Samsun)
8
7-20 Ekim 2005
32
TMLGB 12. Dönem Yaz E¤itim Kamplar› gerçeklefltirildi! Elimize e-posta kanal›yla ulaflan Eylül 2005 tarihli, TMLGB MK imzal› “12. Dönem Yaz E¤itim Kamplar›m›z Baflar›yla Gerçeklefltirildi” bafll›¤›n› tafl›yan bir bildiride, Proletarya Partisi’nin Komsomol örgütlenmesinin gerçeklefltirmifl oldu¤u e¤itim kamplar›na de¤inilmektedir. Bildiride “TMLGB 12. Dönem E¤itim Kamplar› olarak planlanan; “Muharrem Yi¤itsoy E¤itim Kamp›”, “Aflk›n Günel-Cafer Kara E¤itim Kamp›”, “Ahmet Laço-Sevda Y›ld›z E¤itim Kamp›” Birlik militanlar›m›z›n yo¤un özverileri ve aktif kat›l›mlar› sayesinde sorunsuz ve verimli bir biçimde sonuçland›r›ld›. Komsomol örgütümüzün bu kamplar ile birlikte planlad›¤› ve gerçeklefltirmek için pratik ad›mlar att›¤› bir kamp›m›z ise düflman yo¤unlaflmas› sonucunda, güvenlik gerekçesiyle iptal edildi” denilerek kamplar›n nas›l örgütlendi¤ine de¤inilmifltir. Bununla ba¤lant›l› olarak e¤itim kamplar›n›n Komsomolun gerçeklefltirmifl oldu¤u 2. Kongrenin çizdi¤i güzergahta ele al›nd›¤› belirtilerek; e¤itim kamplar›n›n 2. Kongre kararlar›n›n daha derinlikli incelenmesi ve tart›fl›lmas› hedefinin baflar›yla yerine getirilmesi aç›s›ndan önem tafl›d›¤› vurgulan›rken, öte yandan tamamen illegal temelde örgütlenen e¤itim kamplar›n›n, faflist TC devletinin yo¤un bask›s› alt›nda kay›p
vermeden baflar›yla sonuçland›r›lmas›n›n da önemli oldu¤u belirtilmektedir. Bildiride ayr›ca faflizmin gerek ulusal harekete ve gerekse de 17 MKP kadro ve savaflç›n›n katledilmesindeki gibi devrimci ve komünist harekete yönelik dizginlerinden bofland›r›lm›fl azg›n imha sald›r›lar› yürüttü¤ü bir dönemde; bu kamplar›n bafl›ndan sonuna kadar tamamen kendi inisiyatiflerinde gerçeklefltirmelerinin, devrimci ve komünist hareket için kazan›m oldu¤una de¤inilmektedir. Nitekim bildiride bu inisiyatif nedeniyle bir kamplar›n›n düflman takibinin ve bunun akabinde gerçekleflen düflman yo¤unlaflmas›n›n tes-
pit edilmesiyle iptal edildi¤i belirtilerek, Birlik militanlar›n›n e¤itim kamp›n›n geçeklefltirildi¤i alandan kay›p vermeden baflar›yla geriye çekildi¤i ifade edilmektedir. Bildiri ayr›ca flu görüfllere de yer vermektedir: “Bunun yan›nda baflar›yla gerçeklefltirilen di¤er e¤itim kamplar›m›z faflizmin gerek devrimci komünist harekete ve gerekse de tüm topluma yönelik ‘biz her fleye hakimiz’ söyleminin koca bir yalan oldu¤unu da pratikte göstermifltir. Bu baflar› her fleyden önce partimizin ve genç komsomolcular›nd›r. Çünkü biz genç Komsomolcular olarak bir kez daha gördük ki, partimizin ideolojik-politik yol göstericili¤inde örgütsel faaliyetimizi yürüttü¤ümüzde,
Karadeniz’de faflizmin psikolojik propagandas› devam ediyor! Bilindi¤i üzere TC devleti, Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist (TKP/ML) önderli¤inde Karadeniz bölgesinde faaliyet yürüten Türkiye ‹flçi Köylü Kurtulufl Ordusu (T‹KKO)’na ba¤l› gerillalar›n faaliyetlerine yönelik askeri operasyonlar›n› sürdürmekte ve bu askeri operasyonlara paralel biçimde de gerek gerillalar ve gerekse de halk üzerinde psikolojik propaganda yapmaktad›r. TC devleti bu amaçla gerillay› ve gerilla mücadelesini Karadeniz’de ortadan kald›rmay› amaçlamaktad›r. Bunun için elindeki tüm imkanlar› kullanmakta ve gerillan›n faaliyetinin kitleler nezdinde kabul görmesini engellemek için elinden geleni yapmakta, gerillan›n faaliyetlerine yönelik bir yandan anti-propaganda yaparken öte yandan bu faaliyetleri gizlemek için yo¤un bir çaba harcamaktad›r. TC devleti özellikle Karadeniz köylülerini kazanmak için özel politikalar yürütmekte, öte yandan ise bu politikalar›n› desteklemek için devletin kolluk güçlerince kurulan ve bölgesel yay›n yapan YÖRE FM adl› radyo kanal›n› kullanmaktad›r. Geçmiflte hemen hemen hergün gerillalara ve kitlelere yönelik ça¤r›larla ve karalama haberleriyle yay›n ya-
pan bu radyo, son günlerde bu içerikteki yay›nlar›na yeniden bafllam›flt›r. Bunda en büyük etken 14 Eylül günü Tokat’taki Özel Tim Lojmanlar› Karakoluna yönelik TKP/ML T‹KKO Karadeniz Bölge Komutanl›¤›’na ba¤l› gerillalarca gerçeklefltirilen ve iki askerin öldürüldü¤ü sald›r›d›r. Bilindi¤i üzere bu sald›r› sonras›nda Karadeniz Bölge Komutanl›¤› taraf›ndan yap›lan aç›klamada, “gerillalar›m›z 14 Eylül günü saat 21:00’de Tokat Merkez’e girip, Özel Hareket Timlerinin kald›¤› (Vali Mehmet Özgün Sitesi) lojmanlar›n›n karakoluna sald›r›da bulunmufltur. Bu sald›r›da, TC’nin iki askeri etkisizlefltirilmifltir. Gerillalar›m›z kay›p vermeden çekilmifltir” denilerek yap›lan eylemin Kürt halk› üzerinde estirilen faflist terörü k›namak amac›yla gerçeklefltirildi¤i ifade edilmekteydi. ‹flte bu sald›r› sonras›nda TC faflizminin daha önce de geçeklefltirdi¤i gerillada mücadele yürüten devrimcilerin ailelerini konuflturma ve onlara teslim olmalar› yönünde telkinlerde bulundurma anti-propagandalar› YÖRE FM adl› radyo kanal›nda yeniden yay›nlanmaya baflland›. Faflizmin kolluk güçlerinin hiç um-
mad›klar› bir biçimde kendilerini çok güvende hissettikleri Tokat Merkez’de, T‹KKO gerillalar› taraf›ndan sald›r›ya u¤ramalar› ve kay›p vermeleri, üstelik gerillalar›n kay›p vermeden üslerine çekilmeleri, faflist devleti yeniden gerek yerel ve gerekse de ulusal bas›n› kullanarak psikolojik savafl vermeye itti. Sald›r›n›n hemen sonras›nda faflizmin kolluk güçleri, Karadeniz k›rsal›nda T‹KKO gerillas› olarak mücadele etti¤ini düflündükleri bir gerillan›n annesini, YÖRE FM ad›ndaki radyoda konuflturarak, evlad›n›n “teslim olmas›n›”, “eve dönmesini” sa¤lamaya çal›flt›. Ayn› ça¤r› ve konuflmalar daha sonra ulusal bas›nda da DHA mahreçli haberler olarak yer ald›. Faflizmin bir gerilla annesinin duygular›n› kullanarak karfl› devrimci propaganda yapmas›, onun güçsüzlü¤ünün ifadesidir. Onca bask›ya, teröre ve katliama ra¤men bitiremedi¤i devrimci mücadeleye karfl› bir anan›n temiz duygular›n› kullanmaya kadar düflen TC faflizmi, çaresiz bir biçimde bu tür yöntemlere baflvurmaktad›r. Ancak faflizmin kulland›¤› di¤er yöntemler gibi bu kirli ve ikiyüzlü yöntemde baflar›s›zl›¤a mahkumdur. (H. Merkezi)
partimizin kan can ve onca emek pahas›na oluflturdu¤u ilkelerini uygulad›¤›m›zda kaybeden hep düflman olmaktad›r. Birlik olarak bir kez daha gördük ve pratikte ispatlad›k ki, düflman›n onca takibine, yo¤unlaflmas›na ve her türlü teknik imkan ve olanaklar›na ra¤men, bütün mesele komsomolcular olarak bizlerde bitmektedir. Düflman biz ilkelerimizi uygulamad›¤›m›zda zaferler elde etmektedir. Biz ilkelerimizi uygulad›¤›m›zda ise düflman›n baflar› kazanmas› imkans›zd›r. Bu nedenle bu y›lki e¤itim kamplar›m›z›n pratik deneyimler aç›s›ndan da önem tafl›d›¤› ve bizlere deneyimler kazand›rd›¤›n›n alt› çizilmelidir” denilmektedir. Bildiri e¤itim kamplar›na yollanan TMLGB MK ve TKP/ML MK imzal› mesajlardan yap›lan al›nt›larla devam ettirilmekte ve 12. Dönem 2005 Yaz E¤itim Kamplar›’n›n 2. Kongrelerinin emretti¤i flekilde baflar›yla gerçeklefltirilmesinin, Birliklerinin önündeki süreci daha iyi karfl›lamas›na da vesile olaca¤› ifade edilmektedir. Bildiri “Komsomolumuz bu e¤itim kamplar›ndan edindi¤i deneyim ve derslerle önümüzdeki süreci gerilla savafl› için Komsomol’da örgütlenerek ve örgütleyerek baflar›yla ele alacakt›r. Buna inanc›m›z tamd›r” denilerek bitirilmektedir.
TKP/ML M‹L‹TANLARI B‹LD‹R‹ DA⁄ITTI Elimize posta kanal›yla ulaflan TKP/ML imzal› bildiride militanlar emekçi semtlerde TKP/ML ‹stanbul Üst Komitesi imzal› bildiriyi ev ve iflyerlerine da¤›tt›klar›n› duyurdular. Bildiride “Yine 1 May›s Mahallesi’nin kurulufl y›ldönümü öncesinde ‘Yaflas›n 2 Eylül direniflimiz’, ‘Gecekondu flehitleri ölümsüzdür’, ‘Y›k›mlara, yozlaflmaya ve çetelere geçit vermeyece¤iz’, ‘Y›k›mlara, yozlaflmaya ve çetelere karfl› örgütlen’ yaz›l› TKP/ML T‹KKO imzal› pullamalar 1 May›s Mahallesi, Sar›gazi ve Gülsuyu’nda yayg›n bir flekilde yap›lm›flt›r” denilirken emekçi semtlerde da¤›t›lan ‹stanbul Üst Komitesi imzal› bildirinin halkta heyecan yaratt›¤› da bildirildi. (H. Merkezi)
9
32
7-20 Ekim 2005
“Gülümseyin, Tunceli’de güvendesiniz!” Bir y›l› aflk›n bir süredir Dersim’de estirilen devlet terörü pervas›zlaflarak devam ediyor. 17 Haziran tarihinde Mercan Vadisi’nde katledilen MKP önder ve kadrolar›n›n da aralar›nda bulundu¤u 17 devrimcinin katledilmesinin ard›ndan halk›n devrimcileri sahiplenmesi, devleti rahats›z etmifl olmal› ki, faflizm bu kez namlunun ucunu direkt halka yöneltti. Öyle ki gerilla babas› Hasan fiahin geçti¤imiz aylarda faili belli kiflilerce katledilerek, faili meçhul cinayetler aras›na dosyalanarak kald›r›ld›. Bu olay henüz haf›zalar›m›zda s›cakl›¤›n› korurken Dersim’de devletin yarg›s›z infazlar›na bir yenisi daha eklendi. Bu kez Hasan Akda¤ isimli taksi floförünün Emniyet görevlisi Reflit Laba taraf›ndan öldürülmesi Dersim halk›n› soka¤a döktü. Binlerce kiflinin kat›ld›¤› cenaze töreninde yetkililerin yapt›¤› aç›klamalara öfkelenen halk›n Cemevi’ne do¤ru yürüyüfle geçti¤i esnada insanlar›n, il merkezindeki köprü noktas›n›n yak›n›ndaki bir levhada Emniyet Müdürlü¤ü’nce yaz›lm›fl olan “Gülümseyin Tunceli’de güvendesiniz” yaz›s›n› göstererek “bu nas›l güvende olmak? Hiç birimiz güvende de¤iliz” fleklinde tepkisini ortaya koymas› anlaml› bir örnektir. Halk bir kez daha gerçekleri net olarak gördü¤ünü ve bunun karfl›s›nda olaca¤›n› kararl› durufluyla gösteriyor. Yürüyüfl esnas›nda halk›n öfkesi karfl›s›nda kaçmaktan baflka bir fley yapama-
yan kolluk güçleri, bulunduklar› noktay› terk etmek zorunda kalm›fllard›r. Y›llar sonra böyle bir duruflla karfl› karfl›ya kalan faflizm, geliflecek olanlardan endifleyle gözalt› ve tutuklama furyas›yla demokratik kurumlara ve halka yönelmeye bafllad›. Devlet bir yandan sokakta keyfi kimlik aramalar›n› yo¤unlaflt›rm›fl, kimlik göstermeyenlere ise 50 YTL para cezas› kesmeye bafllam›flt›r. Hasan Akda¤’›n cenazesine kat›ld›¤› gerekçesiyle 138 kiflilik bir liste haz›rlayan faflizm, sekiz kifliyi gözalt›na alarak
keyfi bir flekilde tutuklam›flt›r. Dersim’de yaflanan keyfi tutuklamalar› protesto etmek amac›yla 28 Eylül 2005’te saat 13:00 s›ralar›nda Sanat Sokak’ta bir araya gelen Dersim Kültür Derne¤i, Halk Kütür Merkezi, Temel Halklar ve Özgürlükler Derne¤i ve ESP’nin ortaklafla yapmak istedi¤i bas›n aç›klamas›nda kat›l›mc›lar›n kimlik
göstermemesi üzerine kolluk güçleri coplar ve biber gazlar›yla sald›rd›. Polisin sald›r›s› üzerine öfkelenen halk bir kez daha o¤ullar›n› ve k›zlar›n› yaln›z b›rakmad›. Halk›n sahiplenmesi üzerine yaklafl›k olarak bir saat süren çat›flma sonras›nda Murat Kaymaz, Ziya Kulbak, Özgür Demir, Ali ‹hsan Ç›plak, Hüsniye Mavi, Eylem Vural, Ali Ekber Kaya, Hüseyin Öztürk, Cemal Kuhak zorla gözalt›na al›narak ç›kar›ld›klar› mahkemece tutukland›lar. Tutuklananlar›n demokratik kurum çal›flanlar› olmalar› dikkat çekerken, Savc›n›n tutuklananlara “benim keyfimdir, size ellifler milyon da para cezas› veriyorum” demesi Türkiye yarg› sisteminin gerçekli¤ini bir kez daha ortaya ç›karm›flt›r. ÇALIfiANIMIZ VE OKURUMUZA TEHD‹T Elaz›¤'dan Dersim'e gitmekte olan çal›flan›m›z Derya Gökmen ve okurumuz Sema Gül'ün bulunduklar› araç Terörle Mücadele fiube Ekipleri taraf›ndan durdurularak keyfi bir flekilde sorgulanm›fllard›r. Sema Gül'ün kimli¤inin sahte oldu¤u iddia ederek "Çorumlu’sun burada ne iflin var, patlay›c› madde, silah malzeme tafl›yor musunuz?" diyen TMfi ekipleri çal›flan›m›z Derya Gökmen'e ise "ne yapt›¤›n›z› çok iyi biliyoruz. Seni de iyi tan›yoruz haberiniz olsun" diyerek tehditte bulunmufllard›r. (Dersim)
Çukurova’da gazetemiz ve okurlar›m›z üzerindeki bask›lar sürüyor Devletin son süreçte 17’lerin flehit düflmesi üzerine yaflanan devrimci dayan›flma ve hareketlili¤i engellemek için yapt›¤› sald›r›lar Çukurova’da oldukça yo¤un yafland›. Adana’da 17’lerle ilgili bildiri da¤›tt›klar›, eylem yapt›klar› için aralar›nda gazetemiz okurlar› Murat Özçelik ve Çilem Önsel’in de bulundu¤u BDSP’li, ESP’li ve DHP’li devrimciler tutuklan›rken Mersin’de ise okurumuz Gonca Özken tutuklanm›flt›. Bu sald›r›lar karfl›s›nda geri ad›m atmayan devrimciler 17’leri yapt›klar› çeflitli etkinliklerle anmaya devam etmifllerdir. Mersin’de 12 Temmuz 2005 tarihinde Partizan, ESP ve DHP taraf›ndan yap›lan Demirtafl giriflindeki yol kesme eyleminin ard›ndan polis, Demirtafl Mahallesini ablukaya alm›fl, onlarca kifliye kimlik kontrolü yapm›fl, iki sivil faflistin de yard›m›yla gazetemiz okuru Gonca Özken’i gözalt›na alm›fl ve tutuklam›flt›r. 19 Eylül 2005 tarihinde duruflmas› olan Özken’in mahkemesine kat›l›m için Partizan ve ESP taraf›ndan Mersin Adliyesi önünde bir bas›n aç›klamas› yap›lm›fl ve HÖC de eyleme destek vermifltir ve bu eylemde bas›n metnini okurumuz Azime Peker okumufltur. 19 Eylül’de Özken’in duruflmas›na kat›lan gazetemiz çal›flan› Danyal Ülgen ve okurumuz Azime Peker burada polisin sald›r›s›na u¤ram›fl ve zorla Adliye karakoluna götürülmüfltür. Mahkemeye ç›kar›lan Özken, tahliye olurken Peker ve Ülgen bir gün gözalt›nda tutulmufl, polisin hakaretlerine, küfürlerine ve psikolojik bask›s›na maruz kalm›fllard›r. Peker ve Ülgen bir gün sonra ç›kar›ld›klar› mahkemece serbest b›rak›lm›fllard›r. 21 Eylül 2005 tarihinde ise Mersin ‹rtibat Büromuzdan ç›kan çal›flan›m›z Erdinç Özbay ve okurumuz Azime Peker Güvenlik fiube polislerince kimlik kontrolüne maruz kalm›fl ve
Peker “Savc›l›k istiyor” gerekçesiyle gözalt›na al›nm›flt›r. Peker buradan Savc›l›¤a götürülmüfl ve Savc›n›n provakatif sorular›na maruz kalm›flt›r. Savc›n›n “Tunceli’de öldürülen 17 kifli terörist midir?” sorusuna “Hay›r devrimcidir” yan›t›n› verdi¤i için tutuklanan Peker, buradan Mersin E Tipi Kapal› Hapishanesi’ne götürülmüfltür. 23 Eylül 2005 tarihinde Peker’in tutuklanmas›n› protesto etmek için Partizan, ESP, DHP ve BDSP taraf›ndan Mersin Taflbina önünde bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Eyleme, HÖC ve Halkevleri de kat›larak destek verdi. “Azime Peker’e Özgürlük-Partizan, ESP,
DHP, BDSP” yaz›l› pankart› açan kitle s›k s›k “Azime Peker yaln›z de¤ildir”, “Gözalt›lar, tutuklamalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz” vb. sloganlar› att›. Kitle ad›na bas›n metnini gazetemiz çal›flan› Danyal Ülgen okudu. Ülgen henüz bas›n metninin bafl›ndayken 17’lere de¤indi¤i için polis eyleme sald›r›p “Terör örgütlerinin propagandas›n› yapman›za ve teröristleri sahiplenmenize izin vermiyoruz” diyerek Ülgen’i yaka paça gözalt›na ald›. “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” slogan›n› atan Ülgen polislerce götürülürken Çevik Kuvvet ise kitleyi ablukaya ald›. “Da¤›l›n” tehdidine oturma eylemi ve sloganlarla cevap veren devrimciler da¤›lma-
d›lar ve s›k s›k “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” slogan›n› att›lar. Alk›fllarla eylemi bitiren kitle buradan ‹HD’ye giderek baflvuruda bulundu. Kitleyi takip eden polis ‹HD’nin önünü sonras›nda ise gazetemizin Mersin ‹rtibat Bürosunu ablukaya alm›flt›r. Mahkemeye ç›kar›lan Ülgen de Peker’e yap›ld›¤› gibi ayn› gerekçelerle tutuklanm›fl ve Mersin E Tipi Hapishanesin’e götürülmüfltür. Ülgen, 29 Eylül 2005 tarihinde serbest b›rak›lm›flt›r. Okurumuz Peker’in ise tutukluluk hali halen devam etmektedir. Çukurova’da okurlar›m›za yönelik sald›r›lar›n› art›ran faflist TC’nin kolluk güçleri bu sald›r›lar›na bir yenisini de Tarsus’ta ekledi. 21 Eylül 2005 tarihinde Tarsus’ta Cumhuriyet Lisesi önündeyken iki YDG’li, motorize polis ekiplerinin sald›r›s›na u¤ram›fl ve sokak ortas›nda iflkenceye maruz kalm›fllard›r. Adli T›p’tan rapor alan okurlar›m›z, bu polisler hakk›nda Tarsus Adliyesi’ne suç duyurusunda bulunmufllard›r. Aralar›nda okurumuz Murat Özçelik’in de bulundu¤u 5 kiflinin mahkemesi 3 Ekim 2005 tarihinde Adana Adliyesi’nde görüldü. Mahkeme sonucunda tutuklananlar serbest b›rak›l›rken duruflmay› izlemeye gelen ‹nce Memed Kitap Cafe çal›flan› Mustafa Sar›sülük ve Çi¤dem Diren K›rkoç ile birlikte 15 kifli gözalt›na al›nd›. Gazetemiz yay›na haz›rlan›rken gözalt›lar henüz serbest b›rak›lmam›flt›. Yine büromuzun önünde günlerdir yo¤unlu¤unu sürdüren faflizmin kolluk güçleri okurlar›m›z› taciz ederek ve büromuza girip ç›kanlar› not ederek bask› kurmaya çal›fl›yor. Ancak bir kez daha ilan ediyoruz ki; bugüne kadar hiçbir bask›, fliddet, tutuklama ve katliam ne mücadelemizi sürdürmemizi ne de flehitlerimizi sahiplenmemizi engelleyemedi/engelleyemeyecek. Çukurova’dan Partizan, ‹flçi-Köylü ve YDG Okurlar›
Sald›r›lara karfl› dural›m!
‹STANBUL Partizan, ESP, EKB, DHP ile BDSP 1 Ekim Cumartesi günü saat 17:00’de Kartal Meydan›’nda yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla Terörle Mücadele Yasa Tasar›s›’n›n gündeme getirilmesi ve devrimci ve sosyalist bas›n üzerindeki sald›r›lar› protesto etti. Saat 17:00’de Kartal Postanesi önünde toplanan yaklafl›k 50 kifli “Sosyalist bas›n susturulamaz, TMY Tasar›s› geri çekilsin” ortak pankart› açt›. Kitle “Bask›lar, tutuklamalar, gözalt›lar bizleri y›ld›ramaz”, “TMY geri çekilsin”, “Faflizme karfl› omuz omuza” vb. sloganlar›yla Kartal Meydan›’na kadar yürüdü. Burada kitle ad›na bas›n aç›klamas›n› ‹flçi-köylü gazetesi Kartal çal›flan› Talip Dönmez okudu. Dönmez “Sömürü düzenlerinin devam›n› sa¤lamak için her türlü gerici ad›m› at›p faflist yasay› ç›kartan uflak AKP hükümeti, emperyalist efendilerine kullukta s›n›r tan›m›yor. Emekçilerin mücadelesinin önüne geçmek için linçler örgütlüyor, emekçi halk›n öncüleri olan devrimcilere karfl› baflta zindanlarda olmak üzere faflist bask›lar, iflkenceler, katliamlar gerçeklefltiriyor. Son dönemde devrimci, sosyalist ve muhalif bas›n üzerindeki bask›lar artm›fl, çal›flanlar› gözalt› ve tutuklama sald›r›lar›yla karfl› karfl›ya kalm›flt›r” dedi. Dönmez konuflmas›n›n devam›nda “fiu çok aç›kt›r ki TMY tasar›s› faflizmi daha da sald›rganlaflt›racak ve emekçileri daha da bask› alt›na alman›n bir arac› olacakt›r. Bizler, tüm emekçi halk›m›z› ve duyarl› kesimleri tutuklu gazetecilerle dayan›flma içine girmeye, söz, eylem ve örgütlenme hakk›m›za dönük gelifltirilen faflist sald›r›lara karfl› mücadeleye ça¤›r›yoruz” dedi. ‹ZM‹R ‹zmir’de bir araya gelen ESP, DHP, BDSP, ÖMP, Partizan ve Devrimci Hareket ‹zmir temsilcilikleri, son dönemde emekçilere yönelik artan sald›r›lara dikkat çekerek, sald›r›lara karfl› sessiz kal›nmamas› ça¤r›s›nda bulundu. “Eme¤in ve özgürlü¤ün için özellefltirmeye-tutuklamalara karfl› mücadeleye” pankart› ve kurumlar› temsil eden flamalar›n tafl›nd›¤› eylemde aç›klamay› Cihan Durmaz yapt›. Devletin emekçilere ve onlar›n öncülerine dönük sald›r›lar›n› her geçen gün artt›rd›¤›n› belirten Durmaz, “Mersin’de yap›lan bas›n aç›klamas› sonras›nda ‹flçi-köylü gazetesi okuru Gonca Özken ve Azime Peker’in tutuklanmas› ve Dersim’de bas›n aç›klamas› yapan devrimci kurumlar›n sald›r›ya maruz kalmas› ve temsilcilerinin tutuklanmas› bunun en bariz örneklerindendir” dedi. Devletin iflçi ve emekçileri de özellefltirme sald›r›s›yla teslim almay› hedefledi¤ini ifade eden Durmaz, bu sald›r›lar›n demokratikleflme ad› alt›nda yap›ld›¤›n› belirtti. Aç›klama, “Gözalt›lar, tutuklamalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” fleklinde sloganlar›n at›lmas›yla son buldu.
10
7-20 Ekim 2005
32
“Ulucanlar direnifl ruhunu kuflanarak SALDIRILARA KARfiI KOYALIM!” Tarih 26 Eylül 1999’u gösterdi¤inde faflist TC devleti katliamlar›na bir yenisini daha ekledi. Devlet, sabaha karfl› binlerce askeriyle, özel timiyle, otomatik tüfeklerle, kimyasal gazlarla, coplarla bedenlerinden baflka silahlar› olmayan devrimci tutsaklara vahflice sald›rd›. Sald›r›da hedef gözetilerek çat›dan, gözetleme kulesinden, mazgal deli¤inden k›sacas› her taraftan devrimci tutsaklar üzerine binlerce mermi ve gaz bombas› ya¤d›r›ld›. Ancak egemenlerin bu sald›r›s›na karfl› devrimci tutsaklar onurluca direnmesini bilmifl ve Ulucanlar’da devrimcilerin kan›yla, can›yla bir direnifl destan› daha yaz›lm›flt›r. Devrimci iradeyi teslim alamayan, bu irade karfl›s›nda acizleflen devlet çareyi devrimcileri bedenen ortadan kald›rmakta bulmufl ve hedef gözetilerek yap›lan bu sald›r›da 10 devrimci tutsak katledilmifltir. fiuras› aç›k ki, Ulucanlar’da teslim al›nmak istenen devrimci irade idi. Ancak devrimciler kan, can pahas›na bu sald›r›y› geri püskürttüler. Bugün F tipi hapishanelerde devletin azg›nca sald›r›lar› sürmektedir. O gün teslim alamad›¤› devrimci ve komünistleri bugün teslim almak için her türlü yolu, sald›r›y› deneyen faflizm, yine devrimci ve komünistlerin çeflitli direniflleriyle karfl› karfl›yad›r. Ulucanlar katliam›n›n 6. y›l›n› geride b›rakt›¤›m›z 2005 y›l›nda, ülkenin birçok yerinde bu katliam lanetlenirken, devrimci ve komünistlerin direnifl destanlar› bize yol göstermeye devam ediyor. TUYAB Ulucanlar katliam›nda flehit düflenleri and› 4 TUYAB, Ulucanlar katliam›nda yaflam›n› yitiren 10 devrimci tutsa¤› 25 Eylül 2005 tarihinde Karacaahmet Mezarl›¤›’nda yapt›¤› bir etkinlikle and›. Saat 12:30’da Karacaahmet Mezarl›¤› Merkez Cami önünde toplanan yaklafl›k 400 kifli “Ulucanlar flehitleri ölümsüzdür-TUYAB” pankart›n› açarak, “Yaflas›n Ulucanlar direniflimiz” slogan›yla Ümit Alt›ntafl’›n mezar›na kadar yürüdü. Alt›ntafl’›n mezar›na çiçek b›rak›lmas› ve tüm devrim flehitler için yap›lan bir dakikal›k sayg› duruflunun ard›ndan Ümit Alt›ntafl’›n efli Melek Alt›ntafl bir konuflma yaparak devletin Ulucanlar zihniyetinin tüm zorbal›¤›yla devam etti¤ini söyledi. Ulucanlar flehit-
lerinin foto¤raflar›n› ve “Terörle Mücadele Yasas›’ na Geçit Vermeyece¤iz” vb. dövizler tafl›yan kitle ad›na bir kifli bas›n metnini okudu. Aç›klamada, k›saca katliam›n nas›l gerçekleflti¤ine de¤inildi. Ümit Alt›ntafl’›n kardefli de bir konuflma yaparak katillerin hala elini kolunu sallayarak gezdi¤ine de¤indi. Daha sonra Ulucanlar katliam›nda kad›nlar ko¤uflunda kalan ve katliama tan›k bir TUYAB’l› konuflma yapt›. Bu konuflmada da katliam›n nas›l gerçekleflti¤inden, direniflten, askerin nas›l davrand›¤›ndan ve flehitlerin devrimci kifliliklerinden bahsedildi. Son olarak Yap› Sanat Evi Müzik Toplulu¤u’nun söyledi¤i marfllarla anma sona erdi. 4 18 Eylül Pazar günü TUYAB, Alibeyköy Demokratik Haklar Derne¤i’nde Ulucanlar direnifliyle ilgili bir etkinlik yapt›. Program Ulucanlar flehitleri ve tüm devrim flehitleri için sayg› durufluyla bafllad›. Etkinlikte ilk olarak bir dia gösterimi yap›larak katliam›n boyutlar› sergilendi. Ard›ndan Ulucanlar direniflinin canl› tan›¤› olan bir kifli konuflma yapt›. ‹ki ÖO direniflçisi arkadafl hapishanelerdeki direnifllerin anlam› üzerine ve bu konuda d›flar›daki devrimcilere ve emekçilere düflen görevler üzerine konuflma yapt›lar. Daha sonra üç arkadafl bir müzik dinletisi verdi. Ard›ndan DHD’li arkadafllar›n haz›rlad›¤› bir tiyatro gösterisi izlendi. Yaklafl›k otuz kiflinin kat›ld›¤› etkinlik herkesin sonuna kadar ilgiyle izledi¤i iyi bir etkinlik oldu. (TUYAB’dan bir PfiTA’l›) “Ulucanlar’› unutmad›k, unutturmayaca¤›z!” BDSP, ESP, DHP, HKM, Partizan, Proleter Devrimci Durufl 26 Eylül 2005 tarihinde Gülsuyu’nda Nurettin Sözen Park› üstünde saat 19.00’da yapt›¤› bir etkinlikle Ulucanlar katliam›n› unutmad›klar›n›, unutturmayacaklar›n› dile getirdiler. “Yaflas›n Ulucanlar Direniflimiz! Devrimci tutsaklar onurumuzdur” pankart›-
n›n aç›ld›¤› etkinlik sayg› durufluyla bafllad›. Sayg› duruflunun ard›ndan yap›lan aç›l›fl konuflmas›nda, Ulucanlar katliam› lanetlendi. Daha sonra sahneye ç›kan Grup Kardelen Ezgisi’nin söyledi¤i marfllara kitle de efllik etti. Ulucanlar’da katledilen Ümit Alt›ntafl’›n efli Melek Alt›ntafl burada yapt›¤› konuflmada “Onlar›n an›s›na sad›k olmak s›n›f mücadelesine dört elle sar›lmakla, bize b›rakt›klar› bayra¤› daha yükseklere tafl›makla mümkündür” dedi. Konuflman›n ard›ndan fliir dinletisi sunulduktan sonra çal›flmalar›n› Tohum Kültür Merkezi bünyesinde yürüten Barbara Halk Sahnesi “Altta Kald›m Abi” adl› oyunu sergiledi. ‹zleyicilerin büyük be¤enisini alan oyunda, emperyalizm, komprador burjuvazi ile köylülük aras›ndaki diyalog anlat›ld›. Tiyatronun ard›ndan Güzel ana yapt›¤› konuflmada “Bizim sadece çocuklar›m›z› de¤il onlar›n düflüncelerini de sahiplenmemiz gerekiyor” dedi. Son olarak sahneye Grup Yel ç›kt›. Etkinlikte s›k s›k “Yaflas›n Ulucanlar direniflimiz”, “Katil devlet hesap verecek”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür” vb. sloganlar at›ld›. ‹ZM‹R Ulucanlar katliam›n›n 6. y›l›nda ‹zmir Cezaevi ‹nisiyatifi bir eylem gerçeklefltirdi. 24 Eylül Cumartesi saat 13:00’de Konak Sümerbank önünde bir araya gelen ‹C‹ üyeleri; öncelikle Ulucanlar’da katledilen devrimci tutsaklar için sayg› duruflunda bulundu. Ard›ndan katliama iliflkin bas›n aç›klamas› okundu. Aç›klamada “Tek talepleri yeni bir ek ko¤ufl olan tutuklu ve hükümlülere gaz bombas›, silah, tafl, sopa ile sald›r›lm›flt›r. Ulucanlar cezaevi ‘Ölücanlar’ cezaevine çevrilmifltir” denildi. Ayr›ca
“Yaral›lar›n hastane yerine cezaevi hamam›na götürüldü¤ü, iflkenceye maruz kald›klar› ve otopsi raporlar›nda baz› hükümlülerin vücutlar›nda kan dahi kalmad›¤›n›n tespit edildi¤i Ulucanlar katliam›, 19 Aral›k sürecine nas›l var›ld›¤›n›n aç›k göstergesi olmufltur” denildi. BURSA Ulucanlar ve Diyarbak›r katliamlar›n›n y›ldönümü vesilesiyle yap›lan bas›n aç›klamas›yla bu katliamlar protesto edildi. 28 Eylül günü Metro istasyonu önünde bir araya gelen Partizan, DHP, ESP, BDSP, Al›nteri, Temel Haklar Derne¤i ve SDP’nin destek verdi¤i eylem, bas›n aç›klamas› ve oturma eylemiyle bafllad›. Aç›klamada “Bizler baflta Ulucanlar ve Diyarbak›r katliamlar›n›n sorumlular›n›n yarg›lan›p cezaland›r›lmas›n›, hapishanelerde süren F tipi tecrit iflkencesine son verilmesini talep ediyoruz” denildi. ANKARA Direniflin y›ldönümünde “Ulucanlar katliam›n› unutmad›k, unutturmayaca¤›z” pankart› ile Ulucanlar Hapishanesi’ne yürüyen kitle, bilinçlere kaz›nan devrimcilerin isimlerini söyleyerek “Yafl›yor” slogan›n› att›. Sloganlarla hapishane kap›s›na kadar yürüyen kitle, flamalar›, resimleriyle Ulucanlar direniflini bugüne tafl›d›. Yap›lan aç›klamadan sonra, sald›r›y› yaflayan bir ailenin anlat›mlar› kitleyi duyguland›rd›. Hapishane kap›s›na k›rm›z› karanfillerin b›rak›lmas›n›n ard›ndan otobüslerle yola ç›k›larak, Karfl›yaka Mezarl›¤›’nda bulunan ‹smet Kavako¤lu’nun mezar› ziyaret edildi. Mezarl›k dönüflü Abdi ‹pekçi Park›’ndaki TAYAD’l› aileler ziyaret edildi. Ayn› gün akflam 19:00’da Sakarya Caddesi’nden Yüksel Caddesi’ne kadar meflaleli bir yürüyüfl yap›ld›.
11
32
‹STANBUL
‹ZM‹R
Okmeydan› Dikilitafl Park›’nda 27 Eylül akflam› bir araya gelen TUYAB’l› aileler meflaleli bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. fiehitlerin resimlerini tafl›yan TUYAB’l›lar “Ulucanlar flehitleri ölümsüzdür” pankart› açarak Okmeydan› sokaklar›nda meflalelerle yürüdü. Yürüyüfl boyunca s›k s›k “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Bedel ödedik bedel ödetece¤iz”, “Katil devlet hesap verecek” vb. sloganlar atan kitle, Sa¤l›k Oca¤› önünde aç›klama yapt›. TUYAB ad›na aç›klama yapan Ceren Ünsal, “Bugün F Tipi tecrit hücrelerinde de ayn› çat›flma devam ediyor. Cezaevlerinde devrimci tutsaklar›n en temel haklar› keyfi bir fle-
kilde gasp ediliyor. Sa¤l›k durumu a¤›rlaflm›fl devrimci tutsaklar intikam al›rcas›na ölüme terk ediliyor. Bu sald›r›lar›n gerisinde ise hep ayn› irade çarp›fl›yor. Devlet yok etmeye çal›fl›yor ama karfl›s›nda, gücünü iflçi ve emekçilerin hakl› ve onurlu davas›ndan, sosyalizm mücadelesinden alan devrimci tutsaklar ise ölümüne direnmeye devam ediyor” dedi. Yeni ç›kart›lan TCK, C‹K ve haz›rl›klar› devam eden TMY’ye karfl› mücadele etmek gerekti¤ini de ifade eden Ünsal, Ulucanlar’da yükseltilen direnifl ruhuyla mücadele büyütüldü¤ünde gelece¤in kazan›labilece¤ini ekledi. Mahalle halk›n›n da destek verdi¤i eylem “Devrimci irade teslim al›namaz” slogan›yla sona erdi.
“Buca flehitleri ölümsüzdür!”
Faflist Kemalist Diktatörlük bundan tam 10 y›l önce Buca Hapishanesi’nde üç devrimciyi katledip, onlarcas›n› da a¤›r yaralam›flt›. Katledilifllerinin 10. y›l›nda Turan K›l›ç, Yusuf Ba¤ ve U¤ur Sar›aslan Buca Hapishanesi önünde gerçeklefltirilen bir eylemle an›ld›. 21 Eylül Çarflamba günü saat 12:30’da biraraya gelen Partizan, DHP, HÖC, ÖMP ve BDSP “Diyarbak›r, Ümraniye, Ulucanlar, Buca, 19 Aral›k katliam›n›n sorumlular› yarg›lans›n” pankart› açarak Buca flehitlerini and›. Tüm devrim flehitleri nezdinde yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan, kitle ad›na bas›n metni okundu. Yap›lan aç›klamada “bu büyük sald›r›da Turan K›l›ç, Yusuf Ba¤ ve U¤ur Sar›aslan vahflice dövülerek
7-20 Ekim 2005
katledildi. Katiller hakk›nda aç›lan soruflturmalar ‘takipsizlik karar›yla’ sonuçland›r›larak iktidar›n katliamc›l›¤› aklanmaya çal›fl›ld›. Buca’n›n ard›ndan Diyarbak›r, Ümraniye ve Ulucanlar’da gerçeklefltirilen katliamlar da devletin hapishaneler politikas›n›n bir parças›yd›” denildi. Aç›klama s›ras›nda s›k s›k “Bedel ödedik bedel ödetece¤iz”, “Buca flehitleri ölümsüzdür” vb. sloganlar at›l›rken eylem son dakikada gelen bir mesaj›n okunmas›n›n ard›ndan sonland›r›ld›. Gelen mesajda Adana’daki kad›n tutsaklara sald›r›ld›¤› ve durumlar› hakk›nda henüz bir bilgi edinilmedi¤i bildirildi. Ard›ndan “Devrimci tutsaklar yaln›z de¤ildir” slogan› hayk›r›larak eylem bitirildi. (‹zmir)
Ulucanlar katliam›n›n 6. y›l›nda katliamda flehit düflen Habib Gül nezdinde tüm Ulucanlar flehitleri an›ld›. Saat 12:00’de DEHAP il binas› önünden kalkan otobüslerle Helvac›’da bulunan Gül’ün mezar›na gidildi. Otobüslerden inilip mezarl›¤a do¤ru gidilece¤i s›rada kolluk güçleri kimlik kontrolü yapt›. GBT kontrolleri s›ras›nda yaflanan yo¤un bask›lar kendini; 2 HÖC üyesinin aranmalar› oldu¤u gerekçe gösterilerek gözalt›na al›nmas›yla gösterdi. Bu durum kitle taraf›ndan alk›fllarla protesto edildi. GBT kontrolünden sonra mezarl›k yolu üzerinde arama yap›ld›. Üzerinde, “Ulucanlar katliam›n›n
hesab›n› soraca¤›z” BDSP, DHP, HÖC, PART‹ZAN, ESP yaz›l› pankart›n aç›lamayaca¤›n› söyleyen kolluk güçleriyle kitle aras›nda yaflanan k›sa süreli tart›flmadan sonra pankart aç›larak mezarl›¤a do¤ru sloganlarla yürüyüfle geçildi. Yürüyüflün sonunda sayg› durufluyla bafllayan anma, Gül’ün hayat›n›n aktar›lmas›yla, okunan bas›n metniyle, fliirlerle ve marfllarla devam etti. Ayr›ca Gül’ün ablas› da bir fliir okuyarak tüm devrim flehitleri önünde sayg›yla e¤ildi¤ini söyledi. Anmaya ÖMP ve Kald›raç da kat›ld›. Anman›n ard›ndan kitle otobüslere binerek mezarl›ktan ayr›ld›.
Her sald›r›ya karfl› tek fliar: “D‹REN‹fi!” Her alanda devrimci-demokrat ve ilerici güçlere azg›nca sald›rmaktan geri durmayan TC devleti; son günlerde hapishanelerdeki devrimci ve komünist tutsaklara yönelik keyfi uygulamalar›n› artt›rm›flt›r. Geçti¤imiz günlerde Adana Kürkçüler F Tipi Hapishanesi’nde bulunan tutsaklar, kantinden ald›klar› bisküvilerle yafl pasta yapt›klar›ndan dolay› gardiyanlar taraf›ndan dövülmüfl ve say›m süresince ayakta, yüzleri duvara dönük bir flekilde haz›rolda bekletilmek istenmifltir. Say›m vermek istemeyen tutsaklar koridorda dövülüp falakaya yat›r›lm›flt›r, disiplin cezalar›na çarpt›r›l›p hücrelere at›lm›flt›r. Görüfl hakk›, mektup, kitap, gazete okuma haklar› ellerinden al›nan tutsaklara ayr›ca revire ç›kma ve avukatlarla görüflme yasa¤› da getirilmifltir. Hapishane yönetimi ise tutsaklara “Buradan al›nan bisküviyi yemek zorundas›n›z ve pasta yapamazs›n›z. Hele hele bisküviyi do¤rayamaz ve parçalayamazs›n›z” diye tehdit ederken, kantindeki yiyeceklere “Amaç d›fl› kullan›lamaz” etiketleri yap›flt›r›ld›. Bu uygulamalar›n bir benzeri Kürkçüler E Tipi Kapal› Hapishanesi’ndeki kad›n tutsaklara yap›l›yor. Kad›n tutsaklara, fliddet, taciz, falaka, sürgün ve hücre cezas› gibi keyfi yapt›r›mlar uygulan›yor. “Örgüt üyesi olmak ve örgüt propagandas› yapmak”tan tutuklu bulunanlar, say›mlarda ve hücrelerinde sürekli daya¤a maruz kal›yor. Geçti¤imiz günlerde gardiyanlar taraf›ndan revire götürülme bahanesi ile al›nan fiahcan Tümen, Yeflim Ekinci ve Hürriyet Do¤an isimli tutsaklar maltaya ç›kar›l›p dövülmüfltür. Falakadan geçirilen tutsaklara
darp izlerine ra¤men doktor taraf›ndan rapor verilmemifltir. Ayr›ca s›ra uygulamas› ile kad›n tutsaklar›n say›lmas›n› protesto eden Çi¤dem Mirço¤lu, Eylem Güden, fiirvan Çelik, Arzu Maz, Çi¤dem Ünsal adl› tutsaklara da dayak at›l›p tedavi olmalar›na izin verilmemifltir. Ayr›ca Sincan F Tipi Hapishanesi Disiplin Kurulu tutsaklar›n ç›kard›¤› “V›z Gelir” adl› mizah dergisinin 8 say›s›n› imha etti. Mizah dergileri ise müstehcen oldu¤u gerekçesiyle hapishaneye al›nm›yor. Ayr›ca baz› hapishanelerdeki tutsaklar›n ailelerine gönderdi¤i mektuplardaki baz› hitap sözcükleri ve “F Tipi” ifadesi karalan›yor. Birçok mektupsa bu gerekçeyle iletilmiyor. 29 Eylül Perflembe günü tutsaklar›n durumlar›n› ö¤renen TUYAB, konuya iliflkin Sultanahmet Adliyesi önünde bas›n aç›klamas› düzenleyerek sald›r›y› protesto etti. TUYAB ad›na bas›n metnini okuyan Meltem Kuruhan; 21 Eylül günü Adana E ve F hapishanelerinde kad›n tutsaklara “Ayakta say›m vermiyorlar” diye sald›r›ld›¤›n› anlatarak a¤›r yaralanan kad›n tutsaklar›n hiçbir tedavi veya sa¤l›k kontrolünden geçirilmeden tek kiflilik hücrelere al›nd›klar›n› ve bunun devletin imha politikas›n›n aç›k bir göstergesi oldu¤unu söyledi. Kuruhan konuflmas›n›n devam›nda TUYAB olarak konuya iliflkin suç duyurusunda bulunacaklar›n› ve bu sald›r›lara karfl› aç›lan davan›n takipçisi olacaklar›n› belirtti. Bas›n metninin okunmas›n›n ard›ndan eylem bitirilerek suç duyurusunda bulunuldu. (‹stanbul)
12
7-20 Ekim 2005
32
5 y›l aradan sonra “Hayata Dönüfl”ün keflfi yap›ld›! Aradan 5 y›ll›k zaman geçmifl olmas›na ra¤men katliam ve direnifl tüm s›cakl›¤›yla hapishane duvarlar›na sinmiflti bir kere. Ko¤ufllar, ne 19 Aral›k katliam›ndaki
19 Aral›k “Hayata Dönüfl” Katliam›ndan 5 y›l sonra keflfi yap›lan Bayrampafla Hapishanesi’nde, tüm tadilat ve onar›mlara ra¤men kurflun izleri duvarlardan silinemedi. “Hayata Dönüfl” operasyonunun ard›ndan 167 tutsak hakk›nda, “cezaevi idaresine isyan ettikleri” ve “kamu mal›na zarar verdikleri” gerekçesiyle aç›lan davada, avukatlar›n keflif talebini kabul eden Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nden bir heyet 5 y›l sonra keflif için Bayrampafla Hapishanesi’ne geldi. Savc›, Hakim, 4 san›k durumundaki eski tutsak ve 11 avukat›n oluflturdu¤u heyet, 23 Eylül günü incelemeler yapmak üzere sabah›n erken saatlerinde Bayrampafla Hapishanesi’nde bulufltu. Hapishane önünde yo¤un “güvenlik” önlemleri al›n›rken, keflfi izlemeye gelen gazeteciler ise hapishane yönetimi taraf›ndan içeri al›nmad›. C 1 ve C 15 ko¤ufllar›nda ve malta ola-
rak tan›mlanan ana koridorda yap›lan incelemelerde, kurflun izlerinin hala durdu¤u ve at›fl yönlerinin belirgin bir flekilde ortada oldu¤u görüldü. Katliam›n yap›ld›¤› ko¤ufllarda yap›lan tadilatlarla, adeta katliam izleri silinmek istense de bu baflar›lamam›flt›. 6 devrimci kad›n tutsa¤›n yak›larak katledildi¤i ko¤uflun tavanlar›nda aç›lan delikler kapat›lm›fl, ko¤ufl camlar›n›n önündeki eriyen demir parmakl›klar de¤ifltirilmiflti. Adli tutsaklar›n tutuldu¤u ko¤ufllar›n iç k›s›mlar›nda kurflun izleri ise hala duruyordu. Ko¤ufllar› birbirinden ay›ran ana maltadaki kap›lara isabet eden kurflunlar›n açt›¤› delikler ise kapat›lmam›fl, kap›lar de¤ifltirilmemiflti. Ko¤ufl kap›lar›nda d›flar›dan içeriye atefl edildi¤ini gösteren kurflun delikleri kapat›lmam›fl, ancak k›r›lan havaland›rma duvarlar› onar›lm›flt›. Yap›lan keflfin ard›ndan, keflif mahke-
mesi de gerçeklefltirilerek, Bayrampafla’da katliam ve sald›r›ya maruz kalan tutsaklar›n katliamla ilgili ifadeleri al›nd›. Devletin katliama gerekçe gösterdi¤i “cezaevinde say›m ve araman›n yap›lmad›¤›” gerekçesi üzerinde duruldu. 19 Aral›k akflam› hapishane idaresinin say›m yapt›¤› ve katliamdan yaklafl›k bir hafta önce de genel araman›n yap›ld›¤› söylenerek bu iddialar›n hiçbirinin do¤ru olmad›¤› belirtildi. Devletin o gün bir katliam gerçeklefltirdi¤i ve tutuklular›nda bu katliama karfl› meflru savunma haklar›n› kulland›klar› ifade edildi. “Güvenlik” gerekçesi ile katliam›n yap›ld›¤› di¤er ko¤ufllarda inceleme yap›lmamas›na san›k avukatlar› itirazlar›n› belirterek, bu ko¤ufllarda da inceleme yap›lmas›n›n koflullar›n›n yarat›lmas› talebinde bulundular. Operasyondan 5 y›l sonra yap›lan keflfin de¤erini yitirdi¤ini ifade eden Av. Behiç Aflç›, “Geçen tüm zamana ve ko¤ufllarda yap›lan tüm onar›m ve tadilata ra¤men izler hala silinmemiflti. ‹dare giriflinden hücrelere do¤ru at›fllar yap›ld›¤›n› tespit ettik. Ama bu keflif, operasyonlar›n hemen ard›ndan olsayd› sonuç çok daha farkl› olacakt›” dedi. “6 arkadafl›n diri diri yak›ld›¤› o ko¤ufltayd›m” Keflfe kat›lan ve operasyon esnas›nda C 1 ko¤uflunda kald›¤›n› belirten Minüre Demirel ise, “Ko¤ufllar operasyonun yap›ld›¤› gün gibi de¤ildi. Ben de 6 arkadafl›n diri diri yak›ld›¤› o ko¤ufltayd›m. O gün kulland›klar› kimyasal gazlardan ve
E¤itim emekçilerinden YÖNETMEL‹⁄E PROTESTO E¤itim-Sen ‹stanbul 2 No’lu fiubesi 1 Ekim Cumartesi günü Kad›köy Postanesi önünde saat 14:00’de “Ö¤retmenlik Kariyer Basamaklar›nda Yükselme Yönetmeli¤i”ni protesto etmek amac›yla bir bas›n aç›klamas› yapt›. Postane önünde toplanan yaklafl›k 30 kifli, “Apolet de¤il, insanca yaflayacak ücret istiyoruz!” yaz›l› bir pankart açarak “Uzmanl›k s›nav› geri çekilsin”, “Yaflas›n grev ve toplu sözleflme” sloganlar›n› att›. E¤itim-Sen 2 No’lu fiube baflkan› Hasan Toprak’›n okudu¤u bas›n metninde, yönetmelikle ilgili genel bilgi verildi ve “Milli E¤itim Bakanl›¤› 13.08.2005 tarihinde Ö¤retmenlik Kariyer Basamaklar›nda Yükselme Yönetmeli¤i’ni resmi gazetede yay›nlayarak yürürlü¤e soktu. Baflvurular
30 Eylül’de sona erdi. S›nav ise 27 Kas›m’da yap›lacakt›r. Son yay›nlad›¤› genelge ile Atatürk Üniversitesi ‹slami ‹limler Fakültesi, Ankara ‹lahiyat
Fakültesi mezunlar›n› ise tezli lisans mezunu kabul edip, s›navlardan muaf tuttu” dedi.
Toprak, e¤itim sisteminin bilimselli¤e dayanmayan ezberci yönüne de¤inerek “s›navlar›n niteli¤i artt›rmad›¤›n› lise ve üniversiteye girifl s›navlar› göstermifltir. Binlerce ö¤rencinin s›f›r çekmesi bunun göstergesi de¤il midir?” dedi. E¤itim sisteminin düflünsel yanl›fll›¤›n›n yan›s›ra uygulamadaki çarp›kl›¤a da de¤inen Toprak, “Birlefltirilmifl s›n›flar, s›n›flar›n kalabal›kl›¤›, okullar›n araç-gereç yönünden donan›ml› olmamas›n› ortadan kald›r›n, ö¤retmenlerin niteli¤i hemen %50 artacakt›r” diye konufltu. Aç›klaman›n ard›ndan E¤itim-Sen’liler yönetmelik karar›n› protesto etmek için toplad›klar› imzalar› Milli E¤itim Bakanl›¤›’na fakslad›lar. (Kartal)
yüksek dereceli ›s›dan pencere demirleri e¤ilmiflti. Ama flimdi o pencerelerinin de¤ifltirildi¤ini, duvarlar›n boyand›¤›n› ve bir k›s›m kurflun deliklerinin tamamen kapat›ld›¤›n› gördüm” diye konufltu. Aradan 5 y›ll›k zaman geçmifl olmas›na ra¤men katliam ve direnifl tüm s›cakl›¤›yla hapishane duvarlar›na sinmiflti bir kere. Ko¤ufllar, ne 19 Aral›k katliam›ndaki ne de ondan önceki gibi. Her fley de¤ifltirilmiflti ancak de¤ifltirilemeyen tek fley vard›, o da her bir köflesine direniflin ilmek ilmek, kanla yaz›ld›¤› gerçe¤i ve bu gerçe¤in hiçbir zaman de¤iflmeyece¤iydi.
Gecekondu y›k›mlar› devam ediyor!
AKP hükümetinin “Kentsel Dönüflüm” ad› alt›nda bafllatt›¤› gecekondu y›k›m sald›r›lar› devam ediyor. 2004 y›l›nda bafllat›lan “kaçak yap›laflmayla mücadele” ad› alt›nda yap›lan y›k›m sald›r›lar›yla emekçi halk yerinden yurdundan ediliyor. “Gecekondular› y›k›p sizi daha güzel evlere yerlefltirece¤iz. Hem de çok düflük taksitlerle” diyen AKP hükümeti ya¤mur, çamur demeden insanlar› zorla evlerinden ç›kartarak sokakta b›rak›yor. Kad›köy Küçükbakkalköy’de bulunan 42 gecekondu sahibine 3 gün önce y›k›m tebligat› gönderildi. Ve 29 Eylül’de 42 gecekondu y›k›ld›. 29 Eylül Cuma günü Kad›köy Küçükbakkalköy’deki 42 gecekondu y›k›m ekipleri taraf›ndan y›k›ld›. Y›k›m ekipleri sabah erken saatlerde bölgeye giderken gecekondu sahipleri, y›k›m ekipleri ve polisle tart›flt›lar. Polis aralar›nda gecekondu sahiplerinin avukat›n›n da oldu¤u kiflileri gözalt›na ald›. Bu arada gecekondu sahipleri sa¤anak ya¤murun alt›nda ev eflyalar›n› korumaya çal›flt›lar. Birçok eflyan›n kullan›lamaz hale geldi¤i görüldü. Yaflanan tart›flmalar›n ard›ndan ise y›k›m ekipleri dozerlerle 42 gecekonduyu y›kt›. (Kartal)
13
32
Bir tarafta kadrolaflma, di¤er tarafta tafleronlaflt›rma 29 Eylül Perflembe günü Bas›n Yay›n ve ‹letiflim Emekçileri Sendikas› (Haber-Sen), TRT’de son süreçte artan görevden alma ifllemlerine dikkat çekerek, “Dileriz operasyonlar›n amac› yeni bir kadrolaflma süreci bafllatmak de¤ildir” uyar›s›nda bulundu. TRT Genel Müdür Yard›mc›s›, Daire Baflkan› ve Sosyal ‹fller Daire Baflkan›’n›n görevden al›nmas›na iliflkin yaz›l› aç›klama yapan Haber-Sen Merkez Yönetim Kurulu, yeni TRT Müdürü’nün seçilece¤i bu süreçte böyle bir uygulaman›n dikkat çekici oldu¤unu kaydetti. Aç›klamada, “Dileriz operasyonlar›n amac›, yeni TRT Genel Müdürlü¤ü’ne dikensiz gül bahçesi b›rak›p, yeni bir kadrolaflma süreci bafllatmak de¤ildir. Haber-Sen olarak seçim sürecini yak›ndan takip edece¤iz” denildi. PTT’deki tafleronlaflma uygulamalar› sonucu, efli iflte çal›flan da¤›t›c› posta elemanlar›na asgari ücret verildi¤ini, çal›flanlar›n örgütlenme ve izin haklar›n› kullanamaz duruma getirildi¤i ve ayl›k ücretlerin gecikmeli olarak verildi¤i belirten ve bunun için mücadelelerini yükseltme kararl›l›¤›n› sergileyen Haber-Sen ‹stanbul 8-9 No’lu flube üyeleri, 22 Eylül Perflembe günü Sirkeci Postanesi önünde biraraya gelerek “Eflit ifle eflit ücret” ve “Tafleron de¤il kadrolu personel” taleplerini dile getirdi. KESK’e ba¤l› Haber-Sen ‹stanbul 8-9 No’lu flube üyesi kitle, “Birlik, mücadele, zafer” yaz›l› pankart› ve “Tafleron de¤il kadrolu personel”, “Eflit ifle eflit ücret istiyoruz”, “Art›k yeter biz bu yükü tafl›yam›yoruz” dövizleri eflli¤inde Sirkeci Postanesi önünde saat 13:00’de topland›. Haber-Sen Genel Merkez Yöneticisi Mehmet
Demir, PTT’de 3 kiflinin yapmas› gereken ifli bir kiflinin yapt›¤›n› söyleyerek PTT içindeki devasa boyuttaki emek sömürüsüne dikkat çekti. PTT çal›flanlar›n›n yaflad›¤› sorunlara da de¤inen Demir, “Yaflanan sorunlardan kaynakl›, ‹zmir’de PTT çal›flan› bir kifli intihar girifliminde bile bulundu” dedi. Tafleronlaflman›n sonuçlar› Haber-Sen 9 No’lu fiube Baflkan› Ali Y›ld›z da, PTT iflkolunda personel a盤›n›n resmi rakamlara göre yaklafl›k 5 bin, gerçek kadro a盤›n›n ise yaklafl›k 10 bin oldu¤una dikkat çekti. PTT’deki tafleronlaflt›rma uygulamalar›na da de¤inen Y›ld›z, “Eflit ifli yapan, eflit koflullarda çal›flan, her türlü sorumluluk verilen tafleron firmada da¤›t›c› posta elemanlar›, asgari ücretle çal›flt›r›larak örgütlenme ve izin haklar›n› kullanamaz durumdad›r. Ayl›k ücretler gecikmeli verilerek yo¤un emek sömürüsü yaflanmaktad›r” diye konufltu. PTT merkezlerinde ve flubelerinde can güvenli¤i ve ifl güvenli¤i kalmad›¤›n› belirten Y›ld›z, iflkolunda yo¤un kapkaçlar ve soygunlar yafland›¤›n› da ifade etti. ‘‹hanet’ içindeki sendikalara tepki PTT hastanesi çal›flanlara hizmet verirken, hükümetin bir yasal düzenleme ile hastaneyi Sa¤l›k Bakanl›¤›’na devretti¤ini hat›rlatan Y›ld›z, bu durum karfl›s›nda yetkili Türk HaberSen’in sessiz kald›¤›n› belirtti. Kamu-Sen ve Memur-Sen gibi sar› sendikalar›n iki milyon kamu emekçisinin taleplerini, 5 YTL teklifiyle AKP hükümeti ile iflbirli¤i yaparak satt›¤›n› dile getiren Y›ld›z, “Biz kamu emekçileri sendikas› olarak ihanet içindeki sendikalar› k›n›yoruz” dedi. (H. Merkezi)
7-20 Ekim 2005
“Coca Cola içme, zulme ortak olma” D‹SK/Nakliyat-‹fl Sendikas›’na üye olduklar› için iflten at›lan 110 Coca-Cola iflçisi 100’ü aflk›n gündür direnifllerine devam ediyor. 19 May›s 2005 tarihinden itibaren sendikalaflma mücadelesi veren iflçiler patronun, polisin bask›lar›na karfl› sendika haklar›n› savunuyorlar. ‹flçiler verdikleri mücadeleyi daha genifl kesimlerle birleflerek yürütüyor. “Coca-Cola Boykotu”na bafllayan iflçilerle birlikte D‹SK, KESK ve TMMOB konuyla ilgili bir bas›n aç›klamas› yaparak bildiri da¤›t›m› yapt›lar. 24 Eylül Cumartesi günü Ankara’da bulunan ilerici, duyarl› kurumlarla biraraya gelinerek yap›lan eylemde Coca-Cola iflçilerinin yaln›z olmad›¤› hayk›r›ld›. (Ankara)
12 Eylül faflizmi lanetlendi 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas› 25. y›l›nda ülke d›fl›nda da protesto edilerek lanetlendi. K u z e y Londra bölgesinde TKP/ML, MKP ve Devrimci Yol taraftarlar›n›n kat›l›m›yla 17 Eylül günü yap›lan etkinli¤e yo¤un kat›l›m oldu. Stuttgart’ta da kitlesel bir yürüyüfl ve miting düzenlendi. Mitingde “Kahrolsun faflizm, yaflas›n mücadelemiz”, “12 Eylül’ün hesab›n› soraca¤›z” sloganlar› at›l›rken TKP/ML, MKP, TK‹P, T‹KB(B) ve Devrimci Yol’un yurtd›fl› örgütlenmeleri taraf›ndan bir bildiri okundu.
Halklar›n Kardeflli¤i ‹çin Kad›n ‹nisiyatifi’nden eylem Yaklafl›k 8 aya yak›n bir dönemdir süren ve ülke çap›na yay›lmaya çal›fl›lan linç dalgas›na karfl› emekten yana kad›n örgütlenmeleri de tepkilerini ortaya koydu. 19 Eylül Pazartesi günü ‹stanbul ‹HD fiube binas›nda bir araya gelen Haklar›n Kardeflli¤i ‹çin Kad›n ‹nisiyatifi saat 11:20’de konuya iliflkin bir bas›n aç›klamas› yaparak tepkilerini ortaya koydular. Aç›klama öncesinde inisiyatif ad›na k›sa bir konuflma yap›larak son dönemlerde ülke çap›nda baz› gericilerce linç kültürü, gerilimi yükselen savafl koflullar› ve kitle örgütlerine bask› yapmak için düzenlenen operasyonlar›n
gözler önünde oldu¤u belirtilerek, kad›nlar olarak bu tür e¤ilim ve politikalar›n karfl›s›nda durulabilece¤i söylendi. Hemen ard›ndan konuya dair sinevizyon sunumu yap›larak aç›klamaya geçildi. Türkçe ve Kürtçe yap›lan aç›klamada resmi ve gayri-resmi a¤›zlar taraf›ndan k›flk›rt›lan linç giriflimleri, flovenizm ve bu mant›klar›n ayr›lmaz bir parças› haline gelen cinsiyetçili¤e karfl› bir araya gelindi¤i belirtilerek, kitleleri farkl› bir kimli¤e karfl› fliddete yönelten hiçbir düflünceye inanmad›klar› söylendi. Newroz’la bafllayan ve Trabzon
Maçka’da, ‹zmir’de, Seferhisar’da, Bozüyük’te t›rmand›r›lan linç giriflimlerinin 6-7 Eylül 1955’te ‹stanbul’da gayrimüslimlere yap›lan linçlerde oldu¤u gibi örgütlü oldu¤unun alt› çizilerek, sald›rganlar›n “halk” olarak gösterildi¤i ve yönetenlerin de ma¤durlara yasal soruflturmalar açt›klar›, onlar› “hain, düflman” olarak tan›mlad›klar› söylendi. Aç›klaman›n sonunda ilerleyen zaman içinde ‹nisiyatif’in gelecek eylemlerini aç›klayaca¤› belirtilerek di¤er kad›n gruplar› ve derneklerine de ‹nisiyatife kat›lma ça¤r›s› yap›ld›. (‹stanbul)
7-20 Ekim 2005
14
32
BU SEÇ‹M‹N GAL‹B‹ YOK! 15 milyon civar›nda seçmenin seçimlere kat›lmamas›, ilk defa seçimlere kat›lma hakk›n› elde edilen 18 yafl kitlesinin kat›l›m oran›n›n giderek düflmesi ve bunun ise genç seçmenlerin burjuva siyaset tarz›na ilgisiz kalmas› gibi düflündürücü bir sonuç ç›karmas›, yönetememe krizine iliflkin önemli bir veri oluflturmaktad›r. K›sacas› bu seçimler sadece Almanya’n›n uluslar aras› alandaki prestijini sarsmakla kalmam›fl, iç dengeleri de büyük ölçüde alt-üst etmifltir.
2. Paylafl›m Savafl› sonras›n›n en a¤›r iktidar krizinin yafland›¤› Almanya’da, 18 Eylül 2005’te bir erken seçim gerçekleflti. Hükümetinin son y›llar›nda sosyal y›k›m politikalar›na büyük bir h›z veren ve böylelikle de genifl y›¤›nlar›n daha fazla iflsizli¤e, yoksullu¤a itilmesini sa¤layan SPD/Yefliller koalisyonu, bu politikalar sonucu içine girdi¤i yönetememe krizini aflmak için erken seçim karar› alarak, yeniden ve daha güçlü iktidar olman›n hesaplar› içine girdi. Sosyal demokrat maske alt›nda, sermayenin do¤rudan temsilcili¤ini yapt›¤›n›, hayata geçirdi¤i y›k›m politikalar› ile aç›kça gösteren Almanya baflbakan› Schröder, seçim çal›flmalar› boyunca büyük bir iki yüzlülük, bundan da öte yüzsüzlük örne¤i sergileyerek, kendi hayata geçirdi¤i y›k›m politikalar›na karfl› muhalefet etti! Ancak, Schröder bu “muhalefeti” eski SPD kadrolar› arac›l›¤› ile yapmaya çal›flsa da, hoflnutsuzlu¤u giderek artan kitlelerden tokat yemesinin önüne geçemedi! Almanya’daki 61 milyon seçmen, hiç kimseyi ve bununla birlikte de hiçbir burjuva partiyi iktidarda görmek istemedi¤ini bu erken seçimler vesilesiyle, hem iktidara hem de burjuva muhalefete deklare etti. Böylelikle en büyük muhalefet ittifak› olan, di¤er baflbakan aday› Merkel önderli¤indeki CDU/ CSU da seçimlerden boyunun ölçüsünü alarak ç›km›fl oldu. Seçim sonras› her ne kadar her iki baflbakan aday› da seçimin galibi gibi ortada dolaflsa da, bu seçimin galibi yok! Son 15 y›l›n en büyük yenilgisini alan SPD’nin parlamentoda kazand›¤› sandalye say›s› 222 iken, tarihinin 3. büyük yenilgisini alan CDU/CSU’nun sandalye say›s› 225. Alman bas›n› bu durumu flöyle özetliyor: “Merkel Schröder’e iyi bir tokat att›, ancak kendisi de birkaç yerinden morarmaktan kurtulamad›!” Seçim öncesi her ikisine de göz
k›rpan burjuva medyas›, bu durumdan da vazife ç›kararak, olay›n magazinel yan›n› iflleyerek, yenilginin sözde analizini yapmaya bafllad›. Schröder’i Roma imparatoru Sezar k›l›¤›nda resmederek “Schröder sadece baflbakan de¤il, imparator olmak istiyor” gibi söylemlerle bir yandan Schröder’i elefltirir gibi görünürken, di¤er yandan Merkel ile nas›l bir ittifak yaparlarsa daha “istikrarl›” bir hükümet oluflturulabilece¤ine dönük “tespitler” yap›yorlar. Merkel’e iliflkin ise “kad›n” olmas›n›n getirdi¤i “dezavantajlar” s›ralan›yor! CDU/CSU’nun ve taban›n›n bu konuda ne kadar tutucu oldu¤u, seçim yenilgisinin gerekçesi yap›lmaya çal›fl›l›yor. Neymifl, “kutsal aile” yap›s›na ve kad›n›n bunun içindeki rolüne büyük önem veren bu camia ve hatta ayn› de¤er yarg›lar›n› savundu¤unu iddia ettikleri Alman toplumunun büyük kesimi, baflbakanl›¤›, kad›n olmas›n›n yan› s›ra, iki kez evlenmifl olan, ikinci evlili¤i öncesi ise 17 y›l “nikahs›z” yaflad›¤› söylenen, sadece bu haliyle bile “kutsal aile” yap›s›na “uymayan” bir “kad›na” emanet etmek istememifl! Bu magazinel yorumlar› bir yana b›rakarak esas olana, Merkel’in s›n›fsal-ideolojik durufluna bir göz atacak olursak, flöyle bir tablo ç›k›yor ortaya: 1954 y›l›nda, Teolog bir baban›n k›z› olarak Do¤u Almanya’da dünyaya geliyor. Fizik e¤itiminin yan› s›ra, genç yafllarda politika ile ilgileniyor. H›rsl› bir politikac› oldu¤u söylenen Merkel, 1990 y›l›nda, yani do¤u bloklar›ndaki çöküfl sürecinin bafllang›c›nda baflbakanl›k sözcülü¤ü yap›yor. Do¤u ve Bat›n›n birleflmesinden hemen sonra ise, Helmut Kohl baflkanl›¤›ndaki CDU’nun kad›n ve çocuktan sorumlu bakanl›¤›na getiriliyor. Bu tablodan ortaya ç›kan sonuç ise, Merkel’in daha gençlik y›llar›ndan bafllayarak sermayenin temsilcili¤ine soyundu¤udur. Sovyetler’de Kruflçev revizyonizmi ile bafllayan,
sosyalizmi ve onun tüm kazan›mlar›n› tasfiye etme süreci, 2. Paylafl›m Savafl› sonras› Sovyetlerin etraf›nda oluflmufl olan halk demokrasilerini de etkisi alt›na almakta gecikmemifl, Sovyetlerde bu süreçte ortaya ç›kmaya bafllayan ve sonras›nda hakim güç haline gelerek, çöküflü h›zland›ran Yeni Burjuvazi bu ülkelerde de giderek etkinlik kazanm›flt›r. ‹flte gerici/ tutucu aile yap›s›ndan gelen Merkel de yine bu sürecin ürünüdür ve öteden beri, önceleri eski Do¤u Almanya’daki, sosyalizmin tasfiyesini getiren yeni burjuvazinin, sonralar› ise baflta Avrupa burjuvazisi olmak üzere, dünya kapitalist-emperyalist sisteminin tüm egemenlerinin temsilcisidir. T›pk› sosyal demokrat maskeli rakibi Schröder gibi! K›sacas›, Merkel’in seçimlerden yenik ç›kmas›n›n gerçek nedeni, sermaye s›n›f›n› ve onlar›n siyasal sosyal y›k›m› daha da derinlefltirmeye dönük politikalar›n› temsil etmesidir. Ayn› neden, yine fikir ve iflbirli¤i içinde oldu¤u rakibi Schröder ve bu politikalar› destekleyen tüm düzen partileri için de geçerlidir. Bu seçimlerde oyunu belli ölçüde art›rm›fl olan Sol/ PDS ittifak› kitlelerin hoflnutsuzlu¤unu bir ölçüde yan›na çekmeyi baflarsa bile, seçim akflam› a¤›zlar›ndan kaç›rd›klar› ortan›n solu olma hayali, bunlar›n k›r›lgan oldu¤unun da göstergesi olmufltur. Seçim sonras› hükümet modelleri aray›fl› içinde gündeme gelen, trafik lambas› koalisyonu denilen SPDFDP- Yefliller, Karma koalisyon denilen CDU-FDP-Yefliller ve SPD-Yefliller-Sol/PDS hükümet modelleri, yönetememe krizinin afl›lmas›n› de¤il, derinleflmesini getirecek gibi görünüyor. 15 milyon civar›nda seçmenin seçimlere kat›lmamas›, ilk defa seçimlere kat›lma hakk›n› elde eden 18 yafl kitlesinin kat›l›m oran›n›n giderek düflmesi ve bunun ise genç seçmenlerin burjuva siyaset tarz›na ilgisiz kalmas› gibi düflündürücü bir sonuç ç›karmas›, yönetememe krizine iliflkin önemli bir veri oluflturmaktad›r. K›sacas› bu seçimler sadece Almanya’n›n uluslararas› alandaki prestijini sars-
makla kalmam›fl, iç dengeleri de büyük ölçüde alt-üst etmifltir. Alman ekonomisi bu sonuç karfl›s›nda yaflad›¤› ve giderek derinleflmesine kesin gözüyle bak›lan floku nas›l atlataca¤›n›n hesaplar›n› yap›yor. Çünkü hükümet hangi parti ve ittifaklardan oluflursa oluflsun, bundan böyle istikrar›n sa¤lanabilmesinin mümkün olmad›¤› görüflü hakim. Sermaye kendisi için “gerekli” olarak gördü¤ü “ekonomik reformlar›n” bu seçim sonuçlar› göz önünde bulunduruldu¤unda, hayata geçirilemez oldu¤u görüflünde. Bu “reformlar” ise hiç kuflkusuz, iflçi-emekçi y›¤›nlar›na dönük sald›r›lar›n art›r›lmas›, sosyal y›k›m politikalar›n›n daha da artan bir fliddetle hayata geçirilmesinden baflka bir anlam ifade etmemektedir. Daha seçim öncesi bafllayan ve özde son y›llarda hayata geçirilen kitlesel iflten ç›karma tehditlerine, iflletmelerin iflyerlerini baflka ülkelere tafl›ma e¤ilimi de eklenmifl durumda. ‹flletmelerin, ucuz ifl gücü potansiyeli olarak görülen ülkelere kayd›r›lmas› yeni olmamas›na karfl›n, Alman ekonomisi bu defa Avusturya, ‹sviçre gibi ülkelere dahi tafl›nmay› gündeme getirebilmektedir. Yani bugüne kadar sözde de olsa dile getirilen “önce anavatan Almanya” söylemleri, Alman sermayesi taraf›ndan h›zla terk edilecek gibi görülmektedir.
32 Hem iktidar›n hem de muhalefetin a¤›r bir yenilgiyle ç›kt›¤› bu seçimin kat›l›mc›lar›ndan biri de, Almanya’da yaflayan göçmen, mülteci vb. kesimlerin kurumsal ve bireysel düzeyde destekledi¤i MLPD (Almanya Marksist Leninist Partisi). 1994 y›l›nda yap›lan seçimlere oranla, oylar›n› yaklafl›k dört misli art›ran MLPD, seçim öncesi sosyal y›k›ma karfl› gerçeklefltirdi¤i, Pazartesi Eylemleri vb. aktif eylemliliklerle, özellikle s›n›f bilinçli kesimlerin deste¤ini bir ölçüde de olsa arkas›na almay› baflard›. Seçim sonras›nda de¤iflik kesimler ve kiflilerce de¤erlendirmeler yap›ld›/yap›lmaktad›r. Afla¤›daki de¤erlendirme de, bu ba¤lamda görüflünü istedi¤imiz, Almanya/Nürnberg’de MLPD’ye yak›nl›¤› ile bilinen, göçmen ve mültecilerin, bir di¤er deyimle de “yabanc›lar›n” avukat› olarak an›lan Av. Manfred Heorner’e aittir. S‹YASAL KR‹Z SEÇ‹MLERDEN SONRA ‹Y‹CE DER‹NLEfiT‹ Burjuva partiler SPD ve CDU/CSU, 18.09.2005 tarihinde yap›lan seçimlerin ard›ndan iki hafta geçmesine ra¤men, halen bir hükümet kurmay› baflaramad›lar. Büyük koalisyon çabalar›, baflbakan Schröder ve CDU baflkan› Merkel’in iktidar olma iddias› nedeniyle bofla ç›kt›. Her ikisi de seçim mücadelesi s›ras›nda büyük bir koalisyonu sürekli ret ettiler. Ancak bu art›k çok gerilerde kald›. Bu arada iflveren örgütleri genifl kitlelerin yaflam koflullar›na dönük sald›r›lar›n daha da artmas› yönünde sab›rs›zca bir dayatma içindeler. Onlar›n arzu etti¤i CDU/CSU/FDP’den oluflan hükümet modeli seçmenlerce geri çevrildi. Sermayenin ço¤u temsilcisi, son ana kadar büyük bir koalisyona karfl› uyarm›fllard›. Çünkü onlar, büyük bir koalisyonun, sokakta ve iflyerlerinde mücadeleci bir muhalefetin ortaya ç›kmas› anlam›na gelece¤ini çok iyi biliyorlar. Bu da parlamentodaki sözde “muhalefet” partilerinden en küçük bir fley bile beklenemeyece¤ini daha da aç›k bir biçimde göstermektedir. fiu an art›k, emekçilerin yaflam koflullar›n› iyilefltirecek ve tüm parlamenter hayalleri bofla ç›karacak olan tek fleyin iflyerlerindeki ve sokaktaki mücadele oldu¤u daha da belirginleflmifltir. Alman ‹flverenleri Federal Birli¤i Baflkan›, yeni bir hükümete sekiz taleplik bir katalog haz›rlad›. Bu talepler aras›nda tüm ev giderlerinde k›s›tlamalar, tekellerin yükünü daha da azaltacak olan bir “büyük vergi reformu”, iflverenlerin iflsizlik sigortas› pay›n›n düflürülmesi ve “karfl› finansman” olarak da katma de¤er vergisinin art›r›lmas› bulunmaktad›r. Kitleler yeni hükümetle birlikte, sosyal y›k›m›n yan›
15 s›ra, demokratik hak ve özgürlüklerdeki y›k›m›n da hiç azalmadan sürece¤ini hesaba katmal›lar. Olas› hükümet bileflimi henüz daha gökyüzünde, y›ld›zlarda dururken, iflyerlerindeki tekeller, iflyerlerinin tasfiyesine ve sömürünün art›r›lmas›na dönük yeni bir sald›r› dalgas› bafllatt›lar. Bunu ilk bafllatan ise Siemens oldu. Tüm dünya çap›nda 8 500, Almanya genelinde ise 6 bin çal›flan›n iflyeri ortadan kald›r›lmaya çal›fl›l›yor. Alman Telekom, kendi iflletme tarihinin en büyük iflyeri y›k›m›n› gerçeklefltiriyor. 2008 y›l›na kadar sabit telefon hatt› TCom’daki 86 bin çal›flandan 30-45 bin aras› çal›flan iflyerlerini kaybedecek. AEG’nin Nürnberg atölyesi kapat›lmak isteniyor. VW- Holding en az 30 bin ve Daimler Chrysler ise 8 500 iflyerini ortadan kald›rmaya çal›fl›yor. Siemens ve VW gibi holdinglerin yo¤un bir biçimde gerçeklefltirdikleri sald›r›lar› “yüksek masraf” ve sözde “azalan gelir” gibi söylemlerle hakl› ç›karmaya çal›flmalar›, tam anlam›yla kas›tl› propagandad›r. Siemens geçen y›l kazanc›n› % 39 art›rarak, 3.4 milyar kâr elde etti. Çal›flma koflullar›na dönük kötüleflme sald›r›lar› ve ifl yeri tasfiyeleri Almanya’ya özgü bir durum de¤ildir. Bugün uluslararas› tekellerin, h›zla büyüyen ifl rand›man› temelinde, dünya çap›nda yeni bir sömürü sald›r›s› ve imha savafl› söz konusudur. Gerçekte olan ise, dünya pazar›na hakim olmaya dönük kavgan›n k›z›flmas›d›r. Tekelleri Almanya’daki sald›r›lar›nda teflvik eden bir fley de, seçim sonucuna iliflkin beklentilerinin hayal k›r›kl›¤›na u¤ramas› ve taleplerini hayata geçirecek istikrarda bir hükümetin ufukta görülmemesidir. Kitleler gerçekten de tekellerin ve tekel partilerinin halk düflman› kriz programlar›na anlaml› bir cevap verdiler. CDU/CSU % 3.3 puanl›k bir kayba u¤rad›, bu ise 2002’deki seçimlerden 1.891.521 daha az seçmen anlam›na gelmekte. CDU/CSU daha bu y›l›n bafllar›ndaki kamuoyu yoklamalar›nda % 49’a ula-
61 milyon seçmen, hiç kimseyi ve bununla birlikte de hiçbir burjuva partiyi iktidarda görmek istemedi¤ini bu erken seçimler vesilesiyle, hem iktidara hem de burjuva muhalefete deklare etti.
fl›yordu. Çünkü insanlar böylelikle Schröder/ Fischer hükümetini durdurabileceklerini düflünüyordu. Ancak bunlar koyu halk düflman› yüzlerini aç›k edince, insanlar durumlar›n›n daha da kötüleflece¤ini hemen anlad›lar. Seçimlere iliflkin bu tutumu Schröder/ Fischer hükümetinin onaylanmas› biçiminde de¤erlendirmek yanl›fl olur. SPD 2002’deki genel seçimlere oranla %2.2 kayba u¤rad›, yani bu da 2.340.428 seçmen anlam›na gelmektedir ve hatta 1998 seçimlerine oranla 4.033.029 seçmen. ‹flte siyasal krizin derinleflmesi de, kitlelerin hem hükümeti hem de burjuva muhalefeti ret eden bu tavr›nda ifadesini bulmaktad›r. Özellikle de SPD’nin kitle temelindeki çözülme, iflçi hareketi üzerindeki burjuva etkiyi azaltmaktad›r. Bu durum ise, iflçi s›n›f›n›n on y›llardan beri küçük burjuva- reformist düflünüfl tarz› ile doldurulmufl olan bilincinde, etkili ve üst düzeyde bir proleter s›n›f bilincinin geliflmesi için yer açacakt›r. Ayr›ca seçim sonuçlar› çok belirgin bir sol e¤ilimi göstermektedir. Bu ise flu an, ülke genelinde % 8.7 oranda oy alan Sol Parti/PDS’nin dört milyonun üzerindeki seçmeninde ifadesini bulmaktad›r. Birçok insan MLPD’ye yak›n olmas›na ra¤men, oylar›n› sol partiye verdiler, çünkü parlamentoya girme flans› olan tek sol parti oydu. Bu bir yandan anlafl›l›r bir fley, ancak henüz afl›lamam›fl olan parlamenter hayallerle veya bu kapitalist toplum içinde de bir fleylerin de¤ifltirilebilece¤ine inanan reformist düflüncelerle de ba¤lant›l›. Faflist ve mikro (ultra) gerici partiler, beklentilerinin gerisinde kald›lar ve hak ettikleri bir seçim yenilgisi ald›lar. MLPD 45.166 ikinci tercih oyu ald›. MLPD en son 1994’te ülke genelinde seçime kat›ld›¤›nda 10.038 oy alm›flt›. Böylelikle bu defaki sonuç bunun 4,5 kat› oluyor. Birinci ve ikinci
7-20 Ekim 2005 tercih oy verilme esnas›ndaki de¤iflik seçim tutumundan kaynakl›, MLPD’nin gerçek seçmen say›s› ülke çap›nda 50-60 bindir asl›nda. MLPD Do¤u Almanya’da 21.781 ikinci tercih oyu alarak, oylar›n›n yaklafl›k yar›s›n› alm›fl oldu. MLPD’nin oylar›, 1994’teki parlamento seçimlerine oranla, eski Almanya eyaletlerinde % 100 ile % 400 aras›nda; yeni Almanya eyaletlerinde ise, Saksonya’da % 340 ve Saksonya-Anhalt’da ise tam % 1.300 artm›flt›r. MLPD’ye verilen oylar, öyle kolayl›kla di¤er partilere verilen oylarla k›yaslanamaz. Kitleler televizyondaki, radyodaki ve bas›ndaki genifl çapl› medya boykotu ve di¤er yo¤un seçim engeli koflullar›nda, MLPD için, onun program› için, onun adaylar› için ve sosyalist alternatif için, bilinçli bir tercih yapmak durumundayd›lar. Özellikle de % 5 flart› ile küçük partilere verilen oylar›n bofla giden oylar oldu¤u telkin ediliyordu onlara. Yani bugün MLPD’yi seçmek, epeyce yüksek bir s›n›f bilincini gerektirmektedir. Ayn› zamanda bu oylar, MLPD’nin kitleler üzerindeki, iki y›ld›r giderek artan gerçek etkisini yans›tmamaktad›r. MLPD elbette, parti inflas›n› bu seçim mücadelesi ba¤lam›nda epeyce geniflletebilir ve h›zland›rabilirdi. MLPD ülke çap›ndaki bu seçim mücadelesini, 202 flehirde parti çal›flmas›n› sistematik olarak yeniden ele almak ve partiyi tan›tmak için kulland›. Seçim mücadelesi boyunca toplam 360 flehirde parti faaliyeti gerçeklefltirildi, bunlar›n % 50’den fazlas› 20 binin üzerinde nüfusu olan yerlerdir. MLPD’nin artan gücü ba¤lam›nda ele al›nd›¤›nda, mevcut istikrars›z siyasal durum, s›n›f mücadelesinde bir yükselifli getirebilecek unsurdur! Gerçek sosyalizme ulaflmak için verilen, toplumu dönüfltürme mücadelesinin objektif ve subjektif koflullar›, gözle görülür biçimde iyileflmifltir.
16
7-20 Ekim 2005
32
Sosyal Forum’un ön haz›rl›k toplant›s›n›n ard›ndan 6-9 Nisan 2006’da Yunanistan’da yap›lacak olan Avrupa Sosyal Forumu’nun (ASF) haz›rl›k toplant›s› 2325 Eylül 2005 tarihleri aras›nda ‹stanbul Teknik Üniversitesi Maçka Sosyal Tesisleri’nde gerçeklefltirildi. Bu haz›rl›k toplant›s›n›n özelliklerinden biri de Yunanistan, Fransa, Polonya, ‹talya, Macaristan ve Romanya’n›n yan›s›ra Türkiye’den birçok devrimci, demokrat ve anti-emperyalist kurumun kat›lmas›yd›. Örne¤in ILPS, HÖC, ESP, TAYAD, DEHAP, Bar›fl Anneleri, Özgür Toplum Partisi, Halkevleri vb. birçok kurum bu haz›rl›k toplant›s›nda yer ald›. Ve tam da bu nedenle Sosyal Forum’un bafl›n› çekenler, tart›flmalar› çok daha genifl ve keskin noktalarda ele almak zorunda kald›. Devrimci demokratik kurumlar her ne kadar daha öncesinden ortak tart›flma konular› belirlememifl olsa da, kat›l›mlar› ve sürekli diyalog halinde olmalar› sonucu toplant›larda de¤ifliklik yarat›ld›¤› çok net ortadayd›. Buna karfl›n Sosyal Forum, bu kurumlara yönelik anti-demokratik yönünü aç›kça ortaya koyarak “herkes gelsin, eflit oranda kat›ls›n ve düflüncesini ifade etsin” söylemlerine karfl›n özellikle de bu kurumlar söz ald›¤›nda “zaman›m›z k›s›tl›d›r veya burada bir fley ba¤lanamaz bir sonraki SF toplant›s›nda görüflülecektir” vb. gerekçelerle konuflmalar› k›s›tlanmaya çal›fl›lm›flt›r. Yani; “evet gelsin, herkes kat›ls›n; fakat etki yarat›lmaya baflland›¤›nda önünü keseriz” tavr›n› SF’nin bafl›n› çekenler bafltan sona uygulam›fllard›r. Elbette, bu tav›r Sosyal Forum içindeki tüm hareketler için geçerli de¤ildi. Avrupa Sosyal Forumu Ön Haz›rl›k Toplant›s›’nda en yo¤un tart›fl›lan üç konu oldu 1. AB ve AB Anayasas› 2. Güvenlik politikas› ve devlet bask›s› 3. Avrupa ve Arap ülkeleri aras›ndaki a¤. Toplant›da ILPS, Güvenlik politikas› ve devlet bask›s› çal›flma grubuna kat›ld›. Bu çal›flma grubu oldukça kalabal›kt› ve di¤er bir özelli¤i de a¤›rl›kl› olarak Türkiye’den kurumlar›n kat›lmas›yd›. Di¤er ülkelerden BASK, Fransa, Yunanistan ve Almanya vard›. Bu çal›flma grubunda genel olarak kat›l›mc›lar kendi ülkelerindeki durumu aktar›rken Türkiye’den kat›lanlar da özellikle Kürtlere yönelik son zamanlarda t›rmanan faflist flovenist sald›r›lar ile ilgili bilgi aktard›lar. Bunun d›fl›nda yaflanan F-tipi ve tecrit politikalar›ndan bahsedildi; tecrit politikalar›na karfl› devrimci tutsaklar›n mücadele etti¤i, ayr›ca bugüne kadar Ölüm Orucu’nda ve tecrite karfl› mücadelede 120 kiflinin hayat›n› kaybetti¤i ve yüzlercesinin sakat kald›¤› gündeme getirildi. Anlat›lanlar AB emperyalistlerinin uygulamak istedikleri anti-terör yasalar›n›n bu yaflanan
LPS, HÖC, ESP, TAYAD, DEHAP, Bar›fl Anneleri, Özgür Toplum Partisi, Halkevleri vb. birçok kurum bu haz›rl›k toplant›s›nda yer ald›. Ve tam da bu nedenle Sosyal Forum’un bafl›n› çekenler, tart›flmalar› çok daha genifl ve keskin noktalarda ele almak zorunda kald›.
I
evrimci demokratik kurumlar her ne kadar daha öncesinden ortak tart›flma konular› belirlememifl olsa da, kat›l›mlar› ve sürekli diyalog halinde olmalar› sonucu toplant›larda de¤ifliklik yarat›ld›¤› çok net ortadayd›.
D
sürece paralellik tafl›d›¤›n› göstermektedir. Bu anlamda di¤er ülkelerden de Avrupa’da yaflananlara dair örnekler geldi; BASK ve Almanya böylesi bir sürecin kendileri için ne anlama geldi¤ini ifade etti. Son söz alanlardan olan ILPS temsilcisi, emperyalistler taraf›ndan haz›rlanan ve gündeme getirilen anti-terör yasalar›n›n ve kara listelerin önemli bir nokta oldu¤unu ve üzerinde durulmas› gerekti¤ini vurgulad›. Somut öneri olarak da, bu bafll›k üzerine bir çal›flma grubunun faydal› olaca¤›n›, çünkü bu konunun sadece Türkiye için geçerli bir mesele olmad›¤›n› ayn› zamanda di¤er ülkelerde bu tür uygulamalar›n yafland›¤›n› ifade etti. ILPS’nin de örgütleyicisi oldu¤u ve 2 Ekim’de ‹talya’da gerçeklefltirmek istenen Irak
Konferans›’n›n 22 ABD senatörünün direktifiyle ‹talya devleti taraf›ndan yasaklanmas›n› bu sürecin bir parças› olarak de¤erlendirdi. Zira konferans›n yasaklanmas›n›n anlam›, tek bafl›na Anti-Emperyalist Kamp örgütüne de¤il Irak’taki meflru direnifle destek veren hareketlere sald›r›yd›. Yine, 4 Eylül’de Almanya’da Özgür Politika’n›n yasaklanmas› da bu kapsamda ele al›nmak durumundad›r. Tüm bu sald›r›lar emperyalistlerin somut ad›mlar›d›r, ama bizim için esas tart›fl›lmas› gereken; bizim bu sald›r›lar karfl›s›nda ne yapaca¤›m›zd›r. Böyle bir tart›flma aç›lmas›n›n gerekti¤ini vurgulayan ILPS temsilcisine karfl› Sosyal Forum’dan baz› kifliler “bu, çal›flma gruplar›nda veya öneri k›sm›nda karara ba¤lanamaz, sadece Atina’da daha
yo¤un tart›fl›l›r” diyerek somut önerilere karfl› olan tutumlar›n› da ortaya koydular. Bu Sosyal Forum içindeki temel unsurlar›n net tavr›n› da gösteren bir tutumdu, zira Çal›flma Grubu ister ön haz›rl›k toplant›s›nda olsun, ister ASF’da olsun ihtiyaç duyuldu¤unda gerçeklefltirilebilir. Sonunda Pazar günü rapor sunma bölümünde belli bafll›klar alt›nda bu Çal›flma Grubu’nun 16. madde olarak geçmesinin talep edilece¤i söylenerek tart›flma sona erdirildi. Son gün Türkiyeli devrimci ve anti-emperyalistlerin önerileriyle “Güvenlik ve bask› politikalar›” konusu ASF’nin temel gündemleri aras›na al›nd›. ‹lk günün 16:00-18:00 oturumundaki Çal›flma Gruplar›ndan biri savafl karfl›t› gruptu. Bu oturumu Yunanistan Savafl Karfl›t› Koalisyonu’ndan ve Türkiye’den Bar›fl ve Adalet Koalisyonu sözcülerinden Tayfun Mater yönetti. Toplant›da önce Yunanistan’daki savafl karfl›t› hareket anlat›ld› ve ard›ndan çeflitli faaliyetlerden bahsedildi. Ard›ndan da kurumlara ve kiflilere söz hakk› veriliyordu. Bu noktada bir konuflmac› al›flt›¤›m›z tarzda “1 Mart’› bizler BAK olarak önemli gördük, çünkü biz binlerce insan› soka¤a döktük” vb. söylemlerle mant›¤›n› ortaya koydu. Bu hareketler her zamanki gibi 1 Mart mitinginin kimsenin tekelinde olmad›¤›n› ve bu eyleme 100.000 kiflinin kat›lmas›n›n genifl bir birlikteli¤in sonucu oldu¤unu unutmufllard›. Bu mitingin, Irak’ta Savafla Hay›r Koordinasyonu döneminde yap›ld›¤›n› herkes çok iyi biliyordu, bu nedenle Koordinasyon ad›na konuflan temsilcisi bu gerçe¤i fazla vurgulamaya ihtiyaç duymad›. Bunun yan›nda görmezden gelinen di¤er bir nokta da, her ne kadar 1 Mart’ta olumlu bir hareket sa¤lanm›flsa da bunun TC’nin asker göndermesini engelleyen büyük bir zafer olmad›¤› aç›kt›r. Bu Çal›flma Grubunda vurgunun hemen hemen hiç yap›lmad›¤› konulardan bir tanesi de iflgal karfl›s›nda yürütülen meflru direniflti. Ayr›ca emperyalistlerden bahsedilirken onlar›n yerli iflbirlikçi ve uflaklar›ndan bahsedilmemesi önemli bir ayr›nt›yd›. Sonuç olarak bu vurgular, Sosyal Forum Haz›rl›k Toplant›s›’na kat›lan devrimci ve demokratik kurum temsilcileri taraf›ndan yap›ld›. Bu noktada özellikle Türk devletinin rolünü konunun d›fl›nda tutmak özel bir tercihtir, bir mesajd›r ve tabi ki do¤ru de¤ildir. Benzer bir durum Irak Dünya Mahkemesi’nde de yaflanm›flt›. ABD emperyalizminin Irak iflgali nedeniyle yarg›land›¤› mahkemede Türk devletinin san›k sandalyesine oturtulmamas› ve buna 1 Mart tezkeresinin geçmemesinin gerekçe yap›lmas› da yine ayn›
17
32 mant›¤›n ürünüydü. Bu Çal›flma Grubunda 19 Mart’›n iflgalin y›ldönümü olmas› aç›s›ndan Uluslararas› Savafla Karfl› Gün ilan edilmesinin do¤ru olmad›¤›, ana bafll›¤›n kesinlikle “Uluslararas› ‹flgale Karfl› Direnifle Destek Eylem Günü” olmas› gerekti¤i Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu taraf›ndan önerildi. Ard›ndan birkaç kurum söz hakk› alarak kendi düflüncelerini ifade etti. Baz› kat›l›mc›lar Koordinasyon’a destek sunarak direniflin a¤›rl›kta olmas› gerekti¤ini vurgulad›. Akflam ise Elektrik Mühendisleri Odas›’nda Avrupa Birli¤i Anayasas› tart›flmas› ve ona karfl› alternatif bir anayasa yap›lmas› için toplant› yap›ld›. Bu tart›flma ayn› zamanda Avrupa Sosyal Forumu’nu t›kayan tart›flmalardan da biri oldu. Bu toplant›y› “Polemique d’EU dans le club de la France” (Fransa’n›n AB Polemik Kulübü) olarak adland›rmak daha do¤ru olacakt›r. Çünkü tart›flmada AB diye bir tart›flma yoktu, sadece anayasa tart›fl›ld› ve a¤›rl›kl› olarak Fransa ve ‹talya’dan gelenler bu tart›flmaya kat›ld›. ‹talya, Avusturya, Almanya vb. ülkeler de vard›, fakat Fransa’dan gelenler Anayasa’ya HAYIR diyerek “devrim” yapt›klar›n› ve bundan sonra bu tart›flman›n tüm Avru-
pa çap›nda yay›lmas› gerekti¤ini vurgulad›. Bu temelde Anayasan›n belli maddeleri üzerine duruldu. Elbette özellikle Türkiyeli devrimciler, kendileri aç›s›ndan kabul edilmez bir boyuta varan tart›flmada söz hakk› almaya bafllad›. Çünkü birincisi AB’nin gerçek karakterini tart›flmadan Anayasa tart›flmas› yürütmek ortaya sa¤lam bir tespit ç›karamaz. Ayn› flekilde neo-liberal sald›r›lar›n DB veya DTÖ gibi örgütlere ba¤lanmas› da önemliydi, zira burada da as›l mesele bu örgütlerin emperyalizmin bir parças› oldu¤unun vurgulanmas›d›r. Bu noktada alternatif bir anayasa tart›flmas› da Sosyal Forumcu anlay›fllar›n bak›fl aç›lar›n› tam olarak yans›tmaktayd›. Zira Avrupa Birli¤i emperyalistlerin birli¤idir, bu noktada Anayasas› da emperyalistlerin anayasas› olacakt›r, bunun içinde ise iflçi ve emekçilerin lehine bir maddenin yer almas› do¤as›na ayk›r›d›r. Bu düflünce ifade edildi¤inde Frans›zca “bu bir provokasyondur” gibi sözlerle devrimciler susturulmaya çal›fl›ld›. Ard›ndan baflka bir Fransa delegesi flöyle bir söz ifade etti: “Siz bizi anlamal›s›n›z, çünkü bizler zaten bu tart›flmay› yürütürken Türk ve Kürt halk›na AB’ye davetiye vermiyoruz, ama biz AB içinde oldu¤umuzdan kaynakl› bu soru bizim
7-20 Ekim 2005 için yak›c›d›r”. Oysa devrimciler aç›s›ndan sorun onlar›n el uzat›p uzatmamas› de¤il, AB’nin emperyalistlerin birli¤i oldu¤udur; bu tespiti yapabilmek içinse “Avrupal›” olmak gerekmiyor. AB’ye girmek ya da girmemek tart›flmas› ise devletin Türk ve Kürt halk›n› aldatma tart›flmas›ndan baflka bir fley de de¤ildir. Ayr›ca ILPS tekrar gerek Sison vb. devrimcilere yönelik kara liste uygulamalar›n›n, gerekse ‹talya’da ç›kart›lmaya çal›fl›lan sözde anti-terör yasalar›n›n bu tart›flma bafll›¤› alt›nda ele al›nmamas›n› elefltirdi. Konuflmalar›n ard›ndan Yunanistan’dan bir kifli söz hakk› alarak e¤er Atina Sosyal Forumu’nda sadece AB Anayasa tart›flmas› olacaksa kimsenin oraya gelmeyece¤ini, çünkü Yunanistan’daki sosyal kurtulufl ve anti-emperyalist hareketlerin AB’ye karfl› olduklar›n› ifade etti. Bu tart›flman›n ard›ndan Haz›rl›k Toplant›s›’n›n birinci günü sona erdi. ‹kinci günde sabah aç›l›fl konuflmalar›n›n ard›ndan kürsüde 3’er dakikal›k söz hakk› verildi. Burada “ilginç” olan da, s›ra ilerledikçe sözde “bir kad›n bir erkek” fleklinde eflit bir biçimde yap›laca¤› söylenen konuflma s›ras›yd›. Burada da amaç, asl›nda birçok kurumun önü kesmekti. Di¤er “il-
ginç” nokta devrimcilerin “erkek-kad›n” s›ras›nda da arkaya düflmesi oldu, kesinlikle birçok ülke bu konuda Türkiyeli örgütler gibi düflündü. Zira ilk 10 konuflmac›n›n zaten s›ra ile alakas› yoktu ve di¤er delegeler buna tepki gösterdi. Bu konuflmalarda çeflitli konulara iliflkin düflünceler ifade edildi, öneriler getirildi ve yine devrimci ve demokratik kurumlar›n zorlamas›yla, anti-emperyalist mücadelenin ve tüm dünyadaki geliflen savafl karfl›t› ve iflgal karfl›t› hareketin en önemli ihtiyaç oldu¤u vurguland›. Akflam program toplant›s› gerçeklefltirildi. Bu toplant›da Atina ASF için bir araya gelindi ve burada flu çok net görüldü ki, orada ya da herhangi bir Çal›flma Grubunda istedi¤iniz kadar öneri sunabilirsiniz ama bunlar› kabul ettirmeyi baflarmak, müdahale ve tart›flmalara kat›larak ulafl›labilir. Yoksa bu hareketin bafl›n› çekenlerin önüne geçmeniz mümkün de¤ildir. ASF Haz›rl›k Toplant›s› sona erdi ancak elbette mesele burada bitmiyor. Atina’da Forum’da özellikle Yunanistan’daki tutarl› anti-emperyalist güçlerle ve di¤er güçlerle ayn› ›srar› devam önemli olacakt›r. Bu anlamda ASF’nin ön haz›rl›k toplant›s› önemli bir deneyim oldu.
Toplant›ya kat›lanlardan k›sa k›sa görüfller... -Öncelikle zaman ay›rd›¤›n›z için teflekkür etmek istiyoruz ve sizin bu ön haz›rl›k toplant›s›na iliflkin görüfllerinizi almak istiyoruz, toplant›y› nas›l buldunuz? Mohamed El Boukhari (Amal Dades Derne¤i): Ben teflekkür ediyorum. Bence olumlu bir etkinlikti, ama baz› eksiklikleri vard›. Arap bölgelerindeki hareketlerin deneyimleri çok önemlidir ama gerçekten baz› hareketler bunu görmek istemiyorlar. Filistin’den o kadar çok bahsediyorlar ki ama “nas›l yard›m edece¤iz?” sorusunun yan›t› yok. Bizler Amal Dades Derne¤i olarak daha fazla tart›flma zemini yaratmak gerekti¤ine inan›yoruz, bu tür forumlara haz›r gelmek gerekiyor. Mesela bugün Filistin A¤›’ndan öneriler sunuldu ve büyük ilgi gördü¤ünü fark ettim, bu olumlu bir ad›m. Atina’da yap›lacak olan ASF’de gerçekten bu konuya daha yo¤un de¤inmek gerekiyor; a¤›n güçlenmesi üzerinde kesinlikle durulmal›d›r. fiunu gördük, kürsüde birçok kiflinin söz hakk›n› beklemesi, önerilerin ba¤lanmamas› vb. fleylerin yaflanmas› ciddi bir eksikliktir. Burada baz›lar›n›n konuflmalar›n› dinlemek, baz›lar›n› kesmek bizim gibi hareketlere yak›flmaz. Böyle bir eksiklik oldu, fakat dedi¤im gibi genel olarak ikili sohbetlerde iyi diyaloglar kurabildik, bu ülke hakk›nda birçok fley ö¤rendim. Eyüp Bafl (Haklar ve Özgürlükler Cephesi): Öncelikle ben de size teflekkür etmek istiyorum. Biz burada birçok çal›flma grubuna kat›ld›k, önerilerimizi sunduk. Ancak Düzenleme Komite-
si’nin yapt›klar› itibariyle baz› zorluklarla karfl›laflt›k. Bizim için önemli bir tart›flma konusu Avrupa Birli¤i Anayasa tart›flmas›yd›. Fransa’da ve Hollanda’da Anayasa reddedilmifl olabilir, ama bu her fley de¤ildir. Anayasa tart›flmas›nda emperyalizm sorgulanmam›flt›r. Bizler AB emperyalizminin Anayasas›n›n demokratikleflece¤ine inanm›yoruz. Dünkü toplant›lara birçok kurumumuzla kat›ld›k, söz hakk› bir türlü bize gelmedi. Saat 16:00’da bitireceklerdi, biz de zorlamaya bafllad›k; “konuflmak istiyoruz, neden öyle özel bir tav›r gösteriyorsunuz” fleklinde. Bu müdahaleden sonra söz hakk› ald›k. Bizim istedi¤imiz 15 ana konu vard›, burada ASF’de tart›fl›lacak olan. Güvenlik politikas› ve bask› temas› 16. madde olarak burada ba¤land›, bu bizim aç›m›zdan önemli. Ülkemizde neler yafland›¤›n› üç gün içinde anlatmaya çal›flt›k. Tavris Nikos (Anti-emperyalist Birlik-Yunanistan): Merhaba, toplant›y› genel olarak olumlu buldum. Türkiye’den birçok insan›n kat›lmas› önemliydi, bizim için zorlay›c› oldu. Kürsüde söz hakk›nda sorun yafland›. Düflünce olarak birkaç kurumun ço¤u zaman dile getirdikleri konulara kat›l›yoruz. Özellikle AB Anayasas› tart›flmas›nda hem fikir olduk. Çünkü Yunanistan aç›s›ndan da hassas bir konu ve ülkemizdeki antiemperyalist hareket genel olarak AB’ye karfl›d›r. Biz bunu Selanik 2003 AB Zirvesi’nde gördük. Bundan kaynakl› ASF toplant›s›nda bunun ana konu olarak al›nmas› yani AB Anayasa imza kam-
panyas›n›n ana konu olarak al›nmas› olmaz. Çünkü kimse gelmeyecek, bunu baz›lar› özellikle Fransa ve ‹talya görmek istemiyor. Di¤er güzel bir fley bu forumda son üç günde emperyalist kelimesinin kullan›lmas›, kulland›kça daha çok kullan›lmas› çok önemli bir ad›md›r. Böyle forumlar nadir görülür. Çünkü bu kelimeyle buralarda baflar›l› olmak, insanlar› ikna etmek çok kolay bir fley de¤ildir. Özellikle belli ülkelerin bu terime karfl› bir alerjisi var. Çünkü bununla beraber önemli konulara yön verilmektedir. Bundan sonra da bu konuda inisiyatifimizi koyaca¤›z, bu konuda kararl›y›z. Jonan Ligua: Bask ülkesinden kat›l›yorum. Ben bir avukat›m ve Bask ülkesinde bir hukuk kurumu için avukat olarak çal›fl›yorum. Ayn› zamanda Bask ülkesindeki ba¤›ms›zl›k hareketinde aktif olarak yer almaktay›m. ASF bafllad›¤›ndan itibaren biz içinde yer ald›k. Bu foruma iliflkin düflüncemi k›saca özetleyecek olursam, insanlarla beraber çal›flmay›, deneyimlerimizi birbirimize aktarmay› önemli buldum. Ama bizler ön haz›rl›k toplant›lar›na daha fazla yüklenmek zorunday›z. Ben Prag’daki toplant›ya kat›ld›m, orada birçok konu seçtik ve flimdi burada yetmedi¤ini görüyoruz. Ayn› zamanda neo-liberalizme karfl› güçlü bir a¤ oluflturaca¤›z. Levent fiensever: Ben Türkiye Sosyal Forumu ad›na kat›ld›m. Bu toplant›n›n ‹stanbul’da olaca¤› netleflince iki tane amac› vard›. Bir tanesi Türkiye Sosyal Forumu’nun Türkiye’de bafllayan süreci aç›s›ndan ilginin artmas›n› umu-
yorduk. O aç›dan yararl› oldu, çünkü Türkiye’deki süreci ve Avrupa’daki süreci bir buluflma flekilde tasarlad›k ve o anlamda hedefimiz aç›s›ndan baflar›l›yd›k. Avrupa’daki sosyal hareketlerin ve Türkiye’deki sosyal hareketlerin buluflmas›yd› bu ayn› zamanda. Fakat ASF’de bu süreç aç›s›ndan bir eksiklik var ve bu burada öne ç›kt›. ‹ki farkl› kanat var. Bir tanesi 16 madde üzerine birbirinden ba¤›ms›z olacak Çal›flma Grubu olarak görüyor. Di¤er kanad› ise tüm Avrupa’daki hareketlerle bu konular› belirlemek gerekti¤ini savunuyor ama bu burada netleflmedi. Ben AB Anayasa a¤› ve çevre a¤› toplant›lar›na kat›ld›m. Bunlar oldukça derinleflerek tart›fl›ld›. Mesela AB Anayasas› tart›flmas› böyleydi, biz AB’de olmad›¤›m›z halde AB Anayasas›n› gündeme sokmaya çal›fl›yorlar. Bu zaten do¤ru bulmad›¤›m bir nokta. - Sizce anayasa nas›l ele al›nmal›? Avrupa’daki ASF üyeleri çok fazla AB ve AB anayasa ekseninde düflünüyorlar. Özellikle Frans›zlar. Elbette “AB Anayasas›na hay›r” kampanyas› önemliydi, bunun deneyimlerini tart›flmak iyi ama fikir olarak bana çok s›cak gelmiyor. Çevre konusundaki a¤›n veya kad›n a¤›n›n, Avrupa’dan ve Türkiye’den kat›lanlarla oldukça olumlu geçti¤ini söyleyebiliriz. Bu arada bir fley daha eklemek istiyorum, biz Atina’ya büyük bir kat›l›mla gitmeyi hedefliyoruz. 1000 kifli götürebilece¤imize inan›yorum. Onun için toplant›n›n burada olmas› olumlu. Teflekkürler.
7-20 Ekim 2005 TC-‹srail iliflkilerini, ABD-TC iliflkilerinden ba¤›ms›z olarak ele al›p de¤erlendirmek mümkün de¤ildir. Dolay›s›yla TC-‹srail iliflkilerinden söz ederken, ABD emperyalizminin bu iliflki a¤› üzerindeki etki düzeyini görmezlikten gelmek sorunu çok yüzeysel olarak ele almak anlam›na gelir. TC ve ‹srail dün de ABD emperyalizminin bölgedeki en ileri karakolu durumundayd›lar, bugün de. Bu gerçe¤e ra¤men, bu güçlerin bölgesel ç›karlar› bazen birbiriyle çak›flmay›p, çeliflebilir de. Bu durum ne TC’yi ABD uflakl›¤›ndan ne de ‹srail’le olan suç ortakl›¤›ndan ç›karm›yor/ç›karmaz da. Çünkü çat›flma noktalar› uflakl›¤a ve suç ortakl›¤›na ittiren temelleri üzerinde yükselmiyor. Peki nerede yükseliyor? Tabi ki temsil ettikleri s›n›flar›n ç›karlar›n› en iyi flekilde koruma hassasiyetinden yükseliyor. Bu durum bazen Filistin bazen Irak sorununda oldu¤u gibi, kamuoyuna sanki TC mazlumdan yanaym›fl gibi, bir izlenim yarat›lmak isteniyor. Ve uflak Tayyip de bu rolü en iyi flekilde oynuyor. Peki gerçek durum ne? Tabi ki TC’nin baflta Filistin ve Irak halk› olmak üzere, tüm Ortado¤u halklar›na karfl› bu haydutlarla suç ortakl›¤›n›n var oldu¤u olgusudur. Tayyip’in tüm demagojik söylemleri var olan bu nesnel veriler karfl›s›nda anlams›zlafl›p hiçlefliyor. “Bana dostunu söyle sana kim oldu¤unu söyleyeyim” özdeyifli TC’nin bu gerçekli¤ini ifade eden en özlü tan›md›r. ABD ve ‹srail’le stratejik uflakl›k ve dostluk iliflkisi olan bir TC nas›l Filistin, Irak ve di¤er Ortado¤u halklar›na dost olabilir? Tabi ki olamaz. Bilakis Ortado¤u halklar›n›n hedef tahtas›na oturtulmas› gereken bir düflmand›r. TC’yi k›l›ktan k›l›¤a sokan da bu gerçe¤in yaratt›¤› korkudur. Korkmakta haks›z da say›lmaz. Çünkü; tarihi tecrübelerimiz bize zalimlerle dost olanlar›n, ak›betlerinin onlardan farkl› olmad›¤›n› defalarca göstermifltir. TC ‹srail iliflkilerinin bugününe ve gelecekte nas›l bir yol izleyece¤ine de¤inmeden önce k›saca da olsa dününe göz atmakta yarar var. Türkiye-‹srail iliflkileri, ‹srail devletinin 1949 y›l›nda kurulmas›yla bafllar. ‹lk bafllarda alt düzeyde olan bu iliflkilerin 1950’li y›llar›n sonunda güvenlik ve istihbarat boyutuyla daha bir ilerledi¤i bilinmektedir. Hat›rlanaca¤› gibi bu süreçlerde TC’nin d›fl politikas› esas olarak ABD eksenlidir. SSCB’ye karfl› kendisine olmad›k vazifeler ç›karan ya da yüklenen TC, ABD’ye ba¤›ml›l›¤› art›kça ‹srail’le iliflki düzeyi de ilerlemifltir. Ama bu ilerleyifl iniflli-ç›k›fll› olmufltur. Bu iliflkinin zikzakl› olmas›n›n temelinde ise TC’nin islami kimli¤i önemli bir yer tutmaktad›r. Müslüman ülkelerin içinde ‹srail ile ilk iliflki kurma ünvan›na sahip olmas›na ra¤men, yukar›da sayd›¤›m›z etken ve bulundu¤u bölgenin objektif gerçekli¤i TC’yi ‹srail ile iliflkilerde hep temkinli bir yaklafl›m içine itmifltir. Sosyalist maskeli bürokrat burjuva diktatörlüklerin birer birer y›k›lmas›n-
18
32
TC ‹SRA‹L ‹L‹fiK‹LER‹ ÜZER‹NE
dan sonra ABD’nin bölgedeki yeni iliflki düzeyi, düflman tan›mlamas›, ufla¤›n bölgedeki iliflkilerinde de yeni baz› de¤iflimleri gündeme getirdi. Mesela 1990’lara kadar ‹srail ile olan siyasi, ekonomik ve askeri iliflkileri giderek daha da ileri bir boyut kazand›. Di¤er bir ifadeyle bölgedeki yeni geliflmeler, yeni dengeler TC ile ‹srail siyonizminin kader birli¤ini daha bir art›rd›. Bu geliflmelerin en bafl›nda, Türkiye Kürdistan›’nda güç kazanan ulusal hareketin varl›¤›d›r. TC bu dönemde ‹srail devletinin her türlü terörist takti¤inden ve istihbarat gücünden yararlanm›flt›r. A. Öcalan’a yönelik yürütülen operasyonda, ‹srail devletinin oynad›¤› rolü dikkate ald›¤›m›zda bir bütün olarak yaflananlar hakk›nda bir fikir edinmemiz, ortaya bir sonuç ç›karmam›z pekala mümkündür. Tabi ki sorun yaln›z PKK’nin varl›¤›ndan ibaret de¤ildir. Bölgede sürekli problemli olan Suriye-‹srail, ‹ran-‹srail iliflkileri ve Suriye’de bulunan A. Öcalan gerçe¤i; bu iki ülkeyi “düflmanlar›na” karfl› ortak tutum belirleme konusunda da bir arada yürümelerini sa¤lam›flt›r. TC’nin her f›rsatta PKK’nin arkas›nda Suriye ve ‹ran devletini aramas›, yeri gelince ulusal harekete karfl› besleyip büyütükleri radikal islamc›lar›n ‹ran’la ba¤lant›lar›n› kurmas› tesadüfi de¤ildi. Tam aksine efendisi ABD’nin ve suç orta¤› ‹srail siyonizminin bölgesel ç›karlar›na uygun olarak bu ülkelere karfl› bir kamuoyu oluflturmaya çal›flma politikas›n›n do¤al bir sonucuydu. Bu tabloya biraz daha yak›ndan bakarsak karfl›m›zda flu gerçekleri görece¤iz: Birincisi; TC’nin ABD emperyalizmi ile olan stratejik uflakl›k iliflkisi, ‹srail siyonizmiyle bölgede suç ortakl›¤› yapmas›n›n önemli bir nedenidir. ‹kinci-
si; ABD emperyalizminin Ortado¤u’da, Ortaasya’da ve Kafkasya’da yaratmaya çal›flt›¤› fler cephesinin tüm figüran üyelerinin yüzünü ‹srail siyonizmine ve TC’ye yöneltme çabas› içinde olmas›. Ayn› zamanda bölgedeki ABD emperyalizmi ile iliflkiler kurmak isteyen tüm gerici ve faflist devletler de TC ve ‹srail siyonizmiyle iyi iliflkiler kurma çabas› içindedirler. Ve nitekim TC, Filistin ‹srail sorununda, Suriye, ‹ran ABD emperyalizm ile iliflkilerde kendisine hep bir “arabulucu” rolü yüklemeye çal›flm›flt›r. Bu ülkeler de ABD emperyalizmi ile olan gerilimli iliflkilerini normal bir düzeye çekmek için TC’yi ABD emperyalizmine istemlerini tafl›yan diplomatik bir arac› olarak görmüfllerdir. fiüphesiz TC’nin ABD üzerindeki itibar›n›n emperyalist efendisi ile uflak aras›nda varolan itibar limitiyle s›n›rl› oldu¤unu biliyoruz. Bir ufla¤›n efendisi yan›ndaki itibar›, efendisinin haydutlu¤u üzerinde nas›l bir etki düzeyi olaca¤›n› anlamak için yak›n tarihte yaflananlara bakmak bir yarg›ya varmak için yeterli say›l›r. O halde temel sorun nedir? Temel sorun fludur: bölgede Filistin halk›n›n flahs›nda ‹srail siyonizmine yönelen her öfke ayn› zamanda ABD emperyalizmine de yönelmekte. fiimdi buna Irak halk›n›n direnifli de eklendi. Özet olarak bölgede müslüman halklar aras›nda “kafir” ABD’ye karfl› “cihat” flartt›r anlay›fl› güç kazand›. fiimdi emperyalistlerin tüm derdi, kitleler içinde güç kazanan bu anlay›fl› k›rmaya çal›flmakt›r. Bunun içinde bölgede TC gibi ‹srail ile iliflki için de olacak devletlerin say›s› art›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Yani müslüman halklarla ABD aras›nda bir sorun olmad›¤›, esas sorunun “hür dünya ile terörizme karfl› mücadele oldu¤u” me-
saj› verilmeye çal›fl›l›yor. TC Baflbakan› Tayyip Erdo¤an bu uflakl›k görevini müslüman Baflbakan kimli¤iyle yapmaya çal›flmaktad›r. “‹slam terörizmle ba¤daflmaz” demagojisi eflli¤inde, Irak’ta iflgalcilere, Filistin topraklar›nda hakl› bir zeminde ortaya konulan direnifle sald›rmaya çal›flmaktad›r. ‹srail-Pakistan Görüflmesi Bir süre önce tarihte ‹stanbul’da gerçekleflen Pakistan-‹srail görüflmesini de yukar›da ortaya koymaya çal›flt›¤›m›z anlay›fl çerçevesinde ele al›p de¤erlendirmek gerekiyor. Türkiye bu görüflmede “arabulucu” rolüyle masadayd›. Nitekim ABD bas›n› bu görüflmeyi alk›fllarken, Bush hükümeti, bu durumu Tayyip Erdo¤an ile Ariel fiaron aras›nda bafllanan diyalogun neticesinde AKP hükümetinin “bölgesel bar›fl için aktif rol” üstlenme konusunda ortaya koyacaklar›n›, sa¤lad›klar› çaban›n do¤al bir sonucu olarak yorumlad›. Yine ABD’deki bir fikir kuruluflu bu durumu “Türkiye’nin ‹srail ile müslüman ülkeler aras›ndaki köprü rolü, daha somut bir gerçekli¤e dönüfltü” fleklinde de¤erlendirdi. Keza bu arada Ürdün kral› Abdullah’›n Ankara’ya yapm›fl oldu¤u ziyaretin kamuoyuna yans›yan gündemi hep Irak eksenli olsa da, AKP’nin bölgede üstlenmeye çal›flt›¤› “bar›fl rolü”nün de masadaki konular›n aras›nda biri oldu¤u kesindir. K›sacas› uflak AKP, müslüman kimli¤iyle, müslüman Ortado¤u halklar›n› katleden emperyalizm ile ‹srail siyonizmi aras›nda “arabuluculuk” yapmaya çal›fl›yor. Bu durumu Ortado¤u halklar›na karfl› siyonizm ve emperyalizm cephesini geniflletme, direnifl cephesini zay›flatma eylemi olarak de¤erlendirmek gerekiyor.
32
19
7-20 Ekim 2005
Kamu Personel Rejimi Reformu “Devletin Yeniden Yap›land›r›lmas›” kapsam›nda yap›lan; Kamu Yönetimi Temel Kanunu, Yerel Yönetimler Kanunu, Kamu Personeli Rejimi Reformu ile iddia edildi¤i gibi kamunun iyilefltirilmesi, hizmetin niteliklilefltirilmesi, kamusal alandan ve hizmetten herkesin eflit yararlanmas› vb. bir durum söz konusu de¤ildir. Aksine tüm bunlar›n tasfiyesi amaçlanmaktad›r. Bu yasalar ile “Sosyal devlet”in k›r›nt›lar› da ortadan kald›r›lacakt›r. AKP hükümeti kamusal hizmet alanlar›n› tasfiye etmek, e¤itimden sa¤l›¤a kadar tüm hizmetleri özellefltirmek için sözde “reform” niteli¤inde yasa tasar›lar› haz›rlam›fl ve bunlar› bir bir yürürlü¤e koymaya bafllam›flt›r. Bunlar› yaparken de “kamu hizmetlerinin serbest piyasa koflullar›nda daha nitelikli olaca¤›n›” iddia etmektedir. Gelinen süreçte “Kamu Personel Rejimi Reformu (KPRR)” bu sald›r› dalgas› içinde önemli ve belirleyici bir yere sahiptir. Bu tasar›n›n emekçilerin yaflam›ndan neler götürdü¤ü/götürece¤i hakk›nda çokça yaz›ld› ve tart›fl›ld›. Biraz gerilere gidildi¤inde kamusal alan›n tasfiyesinin temellerinin 70’li y›llara kadar dayand›¤› görülmektedir. 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’ndan sonra emperyalist ülkeler sosyalizme karfl› halklar›n sempatisini kontrol alt›na alabilmek için sosyal güvence ve kamusal hizmetleri asgari derecede ülkelerinde devlet güvencesine alm›fllard›r. Ard›ndan “sosyalizmin öldü¤ü” safsatalar›yla ideolojik bir sald›r› dalgas› bafllatm›fllar ve bu ideolojik sald›r›lar›na k›l›f bulmakta gecikmeyerek , “küreselleflme”, “globalleflme” , “medeniyetler çat›flmas›” ad› alt›nda tüm ezilen halklar› daha fazla sömürebilmek için fiili iflgal da dahil her yola baflvurmufllard›r. 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas› ile birlikte ülkemizde siyasi, sosyal, ekonomik temelleri oluflturulan bu sald›r›lar, uluslararas› baz› anlaflmalarla yasal boyuta oturtulmufltur. 1995 y›l›nda birçok ülkenin de imza koydu¤u GATS (Hizmet Ticareti Genel Anlaflmas›) ülkemizde de kabul edilmifltir. Bu anlaflmaya göre kamusal alan piyasalaflt›r›lacak, kamusal hizmet piyasaya devredilerek özellefltirilecektir. Dönemsel imzalanan stant-by anlaflmalar› da GATS’dan ba¤›ms›z de¤ildir. DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü), IMF (Uluslararas› Para Fonu), DB (Dünya Bankas›), GATS gibi uluslararas› anlaflmalar›n ülkelerdeki uygulay›c›lar›d›r. 1999 y›l›nda Mezarda Emeklilik ile bafllayan bu de¤ifliklikler, gelinen aflamada sosyal güvencelerin ortadan kald›r›lmas›, kamusal alan›n, kamu hizmetlerinin tasfiyesine kadar vard›r›lm›flt›r. “Devletin Yeniden Yap›land›r›lmas›” kapsam›nda yap›lan; Kamu Yönetimi Temel Kanunu, Yerel Yönetimler Kanunu, Kamu Personeli Rejimi Reformu ile iddia edildi¤i gibi kamunun iyilefltirilmesi, hizmetin niteliklilefltirilmesi, kamusal alandan ve hizmetten herkesin eflit yararlanmas› vb. bir durum söz konusu de¤ildir. Aksine tüm bunlar›n tasfiyesi amaçlanmaktad›r. Bu yasalar ile “Sosyal devlet”in k›r›nt›lar› da ortadan kald›r›lacakt›r. “Reform” diye nitelendirilen bir k›sm› kanunlaflt›r›lan bu tasar›lar, emekçiler yarar›na bir içerik tafl›mamakta, toplumsal bir yarar sa¤lamamaktad›r. KPRR’nun bel ke➫ mi¤i olan; serbestleflme, özellefltirme, kurals›zlaflt›rma emekçilerin
ifl güvencelerini, çal›flma yaflamlar›n› alt üst etmektedir. Türkiye’deki emekçi memur say›s› bofl kadro dahil 2.143.206’d›r. Dolu kadro say›s› ile 1.750.000 civar›ndad›r. E¤itim iflkolunda devletin kendi ölçülerine göre 150.000; ça¤dafl ölçülere göre 300.000 çal›flana ihtiyaç vard›r. (2002-2003 y›l› istatistiklerine göre.) Söz konusu tasar›ya göre yaklafl›k 400.000 kifli devlet memuru statüsü tafl›yacakt›r. Bunlar; yarg› mensuplar›, bürokratlar (müsteflar, müdür, genel müdür vb.) ve savunma personeli (asker, polis vb.)’dir. Geriye kalan 1.200.000 kamu emekçisi 657’ye tabii olmaktan ç›kart›l›p, sözleflmeli personel statüsünde ifl güvencesiz, örgütsüz, sosyal güvenceden yoksun rekabet ortam›nda çal›flt›r›lacakt›r. Geriye kalan 125.000 kamu emekçisi ise 1475 (Yeni ‹fl Yasas›)’e tabi iflçi statüsünde çal›flt›r›lacakt›r. Bunlardan da anlafl›laca¤› üzere “reform” diye yaflam›m›za, ifl hayat›m›za zorla sokulan bu tasar›n›n amac› emek cephesini bölmek, bireysellefltirmek, örgütsüzlefltirmek ve daha fazla sömürmektir. Tasar›n›n en çarp›c› maddeleri; Norm Kadro uygulamas› (az kifli ve az ücretle çok ifl yapmak), Toplam
Kalite Yönetimi (çal›flanlar aras›nda rekabeti körüklemek, ayn› ifli yapanlar›n farkl› ücretlendirilmesi, performans ölçümü), yönetiflim (demokrasi getiriyoruz söylemiyle kamu kurulufllar›n› flirketlefltirmektir.) vb. Bu tasar› maddelerinin birço¤u flu an iflyerlerinde uygulanmaktad›r. Norm Kadro ile bir ö¤retmen birçok okulda görevlendirilmekte, gün için-
de farkl› okullarda derse girmekte, geçici ya da kadrolu görevlendirme ile y›l içerisinde farkl› okullara gönderilmektedir. Branfl› olmayan derslere girmek zorunda kalmaktad›r. Hem çal›flan›n kendisini hem de ailesinin yaflam›n› alt üst eden bu durum, ister istemez ö¤retmenin çal›flma iste¤ini ve gücünü olumsuz etkilemektedir. Deyim yerindeyse bir kifli birkaç parçaya bölünmek zorunda kalmaktad›r. Toplam Kalite Yönetimi ile ö¤retmenler görevleri olmayan birçok ifli yapmak zorundad›r. Okulun temizli¤i, güvenli¤i, ›s›nma sistemi, ö¤renciden para toplama, okul-aile birliklerini teflvik etme gibi. Birçok okulda pilot uygulamalar› bafllanan performans ölçümleri, ö¤retmenlerin üstündeki bask› mekanizmalar›n› art›rmaktad›r. Ö¤renci, veli ve amir üçgeni taraf›ndan ölçüme tabi tutulan ö¤retmenler subjektif ölçümler sonucu baflar› ve ücrete tabi tutulmaktad›r. Ayn› zamanda performans›n› bir baflka ö¤retmen arkadafl›n›n üstünde tutabilmek için rekabet ortam› yaratmaktad›r. Bu durum çal›flanlar›n güvenini, paylafl›m›n›, iliflkilerini olumsuz yönde etkilemekte, ifl bar›fl›n› bozmaktad›r. Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n yapmaya çal›flt›¤› bir baflka tasar›da Meclis gündeminde olan ö¤retmenlerin s›n›fland›r›lmas›, derecelendirilmesidir. Tasar›ya göre ö¤retmenler; Aday, Ö¤retmen, Uzman, Baflö¤retmen diye s›n›fland›r›lacakt›r. Ücreti derecelere göre belirlenecektir. Bu dereceler her y›l ÖSYM taraf›ndan düzenlenecek s›nava tabi tutularak gerçeklefltirilecektir. Ö¤retmen de ö¤renciler gibi s›nav maratonuna sokulacak. Ancak s›nav sonucundaki al›nan puanlar derecelendirmede yeterli olmayacak, yan›s›ra baflar›, k›dem, e¤itim ve amirin “inisiyatifi” belirleyici olacakt›r. Resmi gazetede birkaç gün önce yay›nlanan söz konusu yasada al›nacak puan›n baflka k›staslarla de¤erlendirilecek olmas› flaibeli iliflkileri, kay›rmac›l›¤›, partizan iliflkileri k›flk›rtacakt›r. Ö¤retmenlerin derecelendirilmesine geçmiflte de s›k s›k tan›k olunmufltur. Ancak e¤itim ve bilim çevrelerince destek görmedi¤inden daha da önemlisi örgütlülü¤ün güçlü olmas›ndan, yasalaflmas› böylesi zaafl› ve kendili¤indencili¤e b›rak›lm›fl bir sendikal süreçte gerçekleflmifltir. KPRR, Derecelendirme, Yeni ‹fl Yasas› egemenlerin iddia etti¤i gibi emekçilerin ifl ve yaflam koflullar›n› düzeltmek ad›na yap›lm›fl yasalar de¤ildir. Aksine emekçilerin yüz y›ll›k mücadeleleriyle kazan›lm›fl bütün haklar›n› ad›m ad›m ellerinden almak, emperyalist-kapitalist piyasa koflullar›nda yeniden daha derin sömürüye açmak, üzerinden rant elde etmek içindir. Sa¤lam bir sendikal örgütlülük ile sürece müdahil olunmaz ise çal›flanlar›n kazan›lm›fl haklar› do¤mam›fl çocuklar›m›z›n, gençlerimizin hayatlar›, gelecekleri emperyalist kapi-
talistlerin insaf›na b›rak›lacakt›r. 1800’lerde yüzlerce emekçinin kan›n›n ak›t›ld›¤› mücadele ile kazan›lm›fl ve flanl› 1 May›s’› iflçi s›n›f›na kazand›ran 8 saatlik ifl günü bile May›s 2005’te Mersin AKP milletvekilinin önergesi üzerine Meclis gündemine al›nm›flt›r. fiu da aç›k ki pek yak›nda bedellerle kazan›lm›fl cumartesilerimiz bile egemenlerin ceplerini biraz daha doldurmak ad›na çal›flma günü olacakt›r. E¤itim ve sa¤l›k gibi en temel haklar›n dahi kapitalist piyasa koflullar›nda yeniden sömürü alanlar›na dönüfltürüldü¤ü bu süreçte, emperyalist patentli, ad›na “reform” denen tüm yasalar emek cephesini bölmek, ezilenleri daha fazla ezmek, sömürüyü derinlefltirmek, boyutland›rmak içindir. KESK ve di¤er konfederasyonlar toplu sözleflme ve grev hakk› ile tüm kamu emekçilerine siyaset yapma hakk› talebiyle masaya otururken devlet ellerine tutuflturdu¤u yasa tasla¤›nda flunlar› dayat›yor; - Grev ve toplu eylem yasa¤›, - ‹fl yavafllatma ve grev gibi eylemlere kat›lan veya toplu olarak göreve gelmeme, bunlar› tahrik ve teflvik eden veya yard›mda bulunanlar ile siyasi partilere üye olanlar memurluktan ç›kart›lma cezas› ile cezaland›r›lacaklard›r. -Memurlar ve sözleflmeli personel greve karar veremeyecek, grev düzenleyemeyecek, ilan edemeyecek ve bu yönde propaganda yapamayacak. Memur ve sözleflmeli personel herhangi bir greve veya grev giriflimine kat›lamayacak. -Memurlar ve sözleflmeli personel siyasi partilere üye olamayacak. Görevlerini yerine getirirken herhangi bir siyasi parti kifli veya zümrenin yarar›n› veya zarar›n› hedef tutan bir davran›flta bulunamayacak, hiçbir flekilde siyasi ve ideolojik amaçl› beyanda ve eylemde bulunulmayacak ve bu eylemlerde yer al›nmayacak vs. Cezas› görevden al›nma olacakt›r. Bu maddeler hükümetin (devletin) memurunu dökmeye çal›flt›¤› “siyasetler, ideolojiler üstü” kal›b›n›n içeri¤inden sadece birkaç›. Bütün bunlara ra¤men konfederasyonlar özellikle KESK halen hükümetle hükümet cephesinden tek tarafl› bitirilip “al›n hareket alan›n›z bu kadard›r” denen masaya oturuyor ise mücadele gelene¤ine sahip ç›km›yor demektir ve emek cephesindeki demokrasi mücadelesini de tart›flt›r›r duruma düflmektedir. Ancak bunun tarihi sorumlulu¤u da a¤›r olacakt›r.
7-20 Ekim 2005
20
32
Somutu çözümlemede analizci, kararlar› uygulamada yarat›c› olmal›y›z! Her karar› ciddiyetle ele almak, mant›¤›n› anlamak ve yarat›c› bir tarzda uygulamak olmazsa olmazd›r. En küçük ve s›radan görevlere karfl› ciddi bir yaklafl›m› ortaya koymayan militanlar, büyük görevler ve tarihsel kararlar vermede, yerine getirmede üzerine düflen rolü oynayamazlar. Önderlik sorunu devrim için kilit bir sorundur. Bu kilit soruna dair tart›flmalar her dönem gündemimizdedir ve gündemimizde olmaya devam da edecektir. Sorunun asgari düzeyde çözümü dahi bu sorunu tart›fl›l›r olmaktan ç›karmaz; anlams›z k›lmaz. Çünkü s›n›f mücadelesinin geliflimi; Proletarya Partisi’nin kitleler içindeki etki düzeyinin yükselmesi, görev ve sorumluluklar›n›n daha da artmas› demektir. Bu da kaç›n›lmaz olarak her kademede, her düzeyde daha nitelikli bir önderlik görevini bize dayat›yor. Bize “dayat›lan” bu görevi lay›k›yla yerine getirmek için, kadro ve militanlar›m›z›n niteli¤ini sürekli yükseltmemiz gerekir. Sürekli geliflme sa¤lanmazsa, karfl›lafl›lan yeni sorunlar› çözmek de imkans›zlafl›r. Kadrolar somutu çözümleme, sorunlar› çözme gücünden uzaklaflt›kça analizde basmakal›pç›, uygulamada sekter bir tutum içine girmekten kendilerini kurtaramazlar. Sorunun daha iyi anlafl›lmas› için K›z›lbayrak yaz› kurulundan uzun bir aktarma yaparak, farkl› yönleriyle öncülük, kadrolarda yaflanmas› gereken de¤iflim ve sürece yan›t olmalar›n›n zorunlulu¤u üzerinde durmaya devam edelim: “Gerçek bir Marksist-Leninist, kitaplar üzerinde yan gelip yatmaz. O somut çevreyi, durumu, zaman›n iç ve d›fl flartlar›n› tahlil ederek Marksist-Leninist yöntemi kullanmada, belirli mücadelelerin de¤iflik deneylerini incelemede, böylece kendi eylem çizgisini saptamada usta olmak zorundad›r. Mao Zedung yoldafl Lenin’in flu ünlü sözünü bize tekrar tekrar hat›rlatm›flt›r: ‘Marksizm’de esas olan, Marksizm’in yaflayan ruhu somut flartlar›n somut tahlilidir’ Mao Zedung yoldafl, saflar›m›zdaki dogmatikleri ‘somut fleylerin yorucu incelemesinden kaç›nan tembeller’ olarak elefltirmifltir. Elbette ki somutu incelemek için asgari düzede Marksist-Leninist-Maoist bir teorik birikime, s›n›f mücadelesinin tarihi tecrübelerine sahip olmak gerekir. Bunlara sahip olunmadan somutu analiz etmede bilimsel bir yöntem kullan›lamaz. Demek ki temel sorun okumada de¤il, okunan› yarat›c› bir tarzda uygulamakta ortaya ç›k›yor. Yarat›c›l›¤›n öldü¤ü yerde dogmatizm bafllar. Yaz›lan her makale Marksist klasiklerde yap›lan
gelifli güzel al›nt›larla dolmaya bafllar. Mao yoldafl sorunlara böyle yaklaflanlara bir ‘cehalet içinde’ olduklar›n› söylüyor. Ve devamla ‘Dogmatizm hiçbir ifle yaramaz.’ Marks, Engels, Lenin ve Stalin, teorimizin bir dogma de¤il, bir eylem k›lavuzu oldu¤unu tekrar tekrar belirtmifllerdir. ‘Ama bu kimseler, bu büyük, gerçekten derin önemi olan sözü unutmay› tercih ediyorlar.” “Dogmatizm hiçbir ifle yaramaz” çünkü, gerçekleri nesnel olgularda aramaz. Nesnel olgulara dayanmayan her önerme, her taktik yine gerçekli¤in duvar›na çarparak anlams›zlafl›r. Ama sorun sadece bununla bitmiyor; yani gerçekli¤in duvar›na çarpan dogmatizm, do¤ru bir ç›k›fl yoluna yönelmedi¤i taktirde, en aktif savunucusunu da savunucu olmaktan ç›kar›r, pratik mücadelenin d›fl›na iter. Di¤er bir deyiflle, yenilgilerde, baflar›s›zl›klarda do¤ru devrimci sonuçlar ç›kar›lmazsa, gelece¤e dönük somut perspektifler sunulmaz do¤ru hedefler belirlenmezse, karamsarl›k, umutsuzluk kaç›n›lmaz hale gelir. Bu tüm dogmatiklerin ortak kaderidir. Bunun için de öncelikli görev, varolan tabloyu do¤ru okumakt›r. Yani geneli somuta uygularken üzerine bast›¤›m›z topra¤›n iktisadi, siyasi, kültürel gerçekli¤ini gözden kaç›rmamal›y›z. Kitlelerin durumunu, kitlelerle var olan iliflki düzeyimizi, sahip oldu¤umuz kadrolar›n niteli¤ini ataca¤›m›z her pratik ad›mda mutlaka hesaba katmal›y›z. Her fleyin bir geliflme ve de¤iflme içinde oldu¤u do¤rudur. Ama bu her de¤iflimin olumlu bir niteli¤e sahip oldu¤u anlam›na gelmez. Çünkü her fley karfl›t›yla birlikte bir mücadele içindedir. Bu mücadele bazen iç ve d›fl flartlar›n olumlu etkisiyle-birleflimiyle ileriye dönük s›çramalara vesile olurken, bazen de tam tersi geri dönüfllere neden olmaktad›r. Mesela, önderli¤in kilit rolü, kadrolar›n belirleyicili¤i s›n›f savafl›m› için olmazsa olmazd›r. Problemli bir önderlik, s›n›f savafl›m›na do¤ru bir tarzda kumanda edebilir mi? Tabi ki edemez. S›n›f savafl›m›na kumanda edebilmesi için, ideolojik-siyasal önderlik kapasitesini yükseltmesi ve problemleri asgari düzeye indirmesi gerekir. Bu da kendili¤inden ya da s›n›f savafl›m›n›n prati¤inden
kopuk akademik çal›flmalarla olmaz. Tam aksine tüm bu yetenekler s›n›f savafl›m› içinde kazan›l›r. Di¤er bir ifadeyle, do¤ru bir siyaset üzerinde yürütülen çok yönlü ve kapsaml› pratik, ayn› zamanda her kademede daha kapsaml› ve donan›ml› bir önderli¤in yarat›lmas›na yol açar. Bulundu¤u çal›flma alan›n›n somut durumunu kavramaktan uzak bir kadro, somut bir politika üretebilir mi? Sorumlu oldu¤u alana do¤ru bir perspektif sunabilir mi? Tabi ki sunamaz. Sorular› daha da ço¤altmak mümkündür. Mesela, hakl› zeminde kendili¤inden geliflen dar ve genifl kitle eylemleri karfl›s›nda bir heyecan duymayan, bu hareketleri s›n›f savafl›m› içinde do¤ru bir noktaya yöneltmek için çaba sarf etmeyen, parti güçlerini harekete geçirmeyen bir kadronun yarat›c› bir özelli¤e sahip oldu¤u söylenebilir mi? Tabi ki söylenemez. Oysa sürecin karmafl›kl›¤›, zorlu¤u, bize ideolojik netli¤i ve zorluklar› aflmada daha yarat›c› daha özverili ve fedakar davranmam›z› emrediyor. Bu vas›flara sahip olmayan, bu yönlü can bedeli bir çaba içinde olmayan hiçbir kadro ve militan, sürecin sorunlar›n› çözmeye yan›t olamaz. Toparlayacak olursak, Marksizm-Leninizm-Maoizm’in evrensel gerçe¤ine ba¤l› kalarak dogmatizme karfl› mücadele etmek, ayn› zamanda somutu çözümleme ve geliflme dinami¤ini yakalamak demektir. Dogmatizm, her türlü canl› dinami¤i öldürür. Çünkü o, soyut, cans›z bir formülasyondur. Hayatla olan ba¤› zay›ft›r. Oysa Marksizm-Leninizm-Maoizm devrimci pratik içinde do¤ar, pratik içinde geliflir ve büyük tarihi tecrübelere ulafl›r. Bugüne kadar yaflanan tarihi süreç bize bu gerçe¤i ö¤retti. Di¤er ö¤rendi¤imiz gerçek ise; dogmatizm hastal›¤›na yakalanan her militan›n s›n›f savafl›m›n›n gerçek yasalar›n› kavramaktan uzaklaflt›¤›n›, teorik sorunlar› çözmek için yarat›c› bir araç, bir silah olarak kullanmaktan çok, gelifligüzel tekrarlay›p çözümsüz bir hale getirdi¤idir. Teorinin güncel hayatla ba¤›n› kurma ve yarat›c› bir tarzda uygulama sorununa dair örnekler vererek konumuzu irdelemeye devam edelim. Mesela Türk egemen s›n›flar›
son dönemde Kürt halk›na karfl› ›rkç› ve flovenist sald›r›lar›na daha bir h›z verdiler. Birçok yerde linç giriflimleri yafland›. Egemen s›n›flar flovenizmi ve ›rkç›l›¤›, ezilen halklar›n birli¤ini parçalamaya dönük kirli bir silah olarak her daim kullanm›fllard›r ve kullanmaya da devam edeceklerdir. Tüm bunlar yeni olmamas›na ra¤men, son dönemlerde sokaklarda yayg›n bir flekilde Kürt halk›na karfl› yeni bir ›rkç› ve flovenist dalgan›n bafllat›lmas› söz konusudur. ‹flte tüm sorun bu yeni duruma karfl› nas›l bir tutum gösterece¤imiz noktas›nda dü¤ümleniyor. E¤er, bu yeni duruma göre, propaganda ve ajitasyonumuzda, soka¤a dönük yap›lan pratik eylemliklerimizde, güçlerimizi ›rkç› sald›r›lar ve flovenizme karfl› harekete geçirmede ve ittifaklar sorununda düne oranla daha farkl› ve yo¤un bir pratik içine girmezsek, bugünün dünden farkl› oldu¤unu söylememizin bir anlam› olur mu? Ya da burada somut durumu kavramak, politikay› yarat›c› bir tarzda uygulamak siyasetini nereye oturtabiliriz? Bu somut duruma hangi taktikle yan›t olabiliriz? Propaganda ve ajitasyonumuzda önceliklerimiz ne olmal›d›r? Tüm bu sorulara, geliflmelere uygun yan›tlar verip ve uygulamak için çaba sarf edersek; iflte o zaman “somut flartlar›n somut analizi” veya geliflmelere göre “taktikler de¤iflmeli” teorik söylemlerimiz pratikte bir anlam kazan›r. Tabi ki sorunun di¤er yan› da her zaman ifade edilen prati¤in de¤ifltirici ve dönüfltürücü yan›d›r. Yani, kadro ve militanlar›m›z böylesi pratik mücadeleler içinde, devrimci heyecanlar› da artarak, taktik üretmekte zenginlefleceklerdir. Böylesi pratik mücadeleler içinde kitlelerle ba¤ kurarak, onlar› yak›ndan tan›yacaklard›r. Bu iliflki, bu iletiflimin getirdi¤i sorumluluklar, dayatt›¤› görevler, kadro ve militanlardaki düflünsel tembelli¤i sarsar, at›l durumlar›na at›lganl›k kazand›r›r; dahas› sahip olduklar› bilgilerin s›n›f mücadelesinin sorunlar›n› çözmede nas›l bir güce sahip oldu¤unu veya olmad›¤›n› bu pratik süreçler içinde göreceklerdir. K›sacas› pratik çok yönlü ve kapsaml› bir s›nama sürecidir ayn› zamanda. Her militan›n bu s›namadaki duruflu, gelece¤e dönük planlar›n› da belirler.
21
32 Tabi ki sorunun di¤er yan› da her zaman ifade edilen prati¤in de¤ifltirici ve dönüfltürücü yan›d›r. Yani, kadro ve militanlar›m›z böylesi pratik mücadeleler içinde, devrimci heyecanlar› da artarak, taktik üretmekte zenginlefleceklerdir. Böylesi pratik mücadeleler içinde kitlelerle ba¤ kurarak, onlar› yak›ndan tan›yacaklard›r. Bu iliflki, bu iletiflimin getirdi¤i sorumluluklar, dayatt›¤› görevler, kadro ve militanlardaki düflünsel tembelli¤i sarsar, at›l durumlar›na at›lganl›k kazand›r›r; dahas› sahip olduklar› bilgilerin s›n›f mücadelesinin sorunlar›n› çözmede nas›l bir güce sahip oldu¤unu veya olmad›¤›n› bu pratik süreçler içinde göreceklerdir. K›sacas› pratik çok yönlü ve kapsaml› bir s›nama sürecidir ayn› zamanda. Her militan›n bu s›namadaki duruflu, gelece¤e dönük planlar›n› da belirler. Somutu çözümlemede analizci, kararlar› uygulamada yarat›c› olmak sorunlar› direkt birbiriyle ilintilidir. Ve her militan›n bu sorunlar karfl›s›ndaki duruflu, onun s›n›f savafl›m›n›n neresinde durdu¤unun da aç›k bir
göstergesidir. Yukar›da somutu çözümleme sorunu üzerinde k›saca da olsa durduk. fiimdi de al›nan kararlar› uygulama prati¤i üzerinde durmaya çal›flaca¤›z. Al›nan kararlar uygulanm›yorsa, ya al›nan kararlar subjektiftir; ya da gerçek durumla uyumlu de¤ildir. Biz esas olarak ikincisi üzerinde duraca¤›z. Çünkü bugün esas problem olan, nesnel duruma denk düflmesine ra¤men, en s›radan bir prati¤in sergilenmesinde dahi bu problemlerin yans›mas›d›r. Herfleyden önce, karar alman›n tek bafl›na yeterli olmad›¤›n› yaflayarak ö¤rendikö¤reniyoruz. Esas sorun karar›n örgütlenmesinde ve uygulanmas›nda bafll›yor. Uygulaman›n kavramayla ve ortaya bir irade koymayla bafllad›¤›n› biliyoruz. E¤er kararlar planland›¤› gibi uygulanm›yorsa, kavramada ve uygulayan iradede problem var demektir. Bu problemler çözülüp afl›lmad›kça, al›nan kararlar ka¤›t üzerinde kalmaya mahkumdur. Öncelikle bu mahkumiyete son ver-
PUSULA TEK B‹R ADAM G‹B‹ DAVRANMAK! ‹deolojik ve politik çizginin do¤rulu¤u örgütsel görevlerin yerine getirilmesi için yaflamsal önemdedir. ‹deolojik ve politik çizginin do¤rulu¤u ayn› zamanda örgütsel çizginin do¤rulu¤unu da yarat›r. Tek bir adam gibi davranan, bir parti için temel bir gerçeklik olan örgütsel birlik, ancak sa¤lam ideolojik birlik üzerinde yükselir. Mao yoldafl “siyasal bir parti, devrimi baflar›ya ulaflt›rmak için kendi siyasal çizgisinin do¤rulu¤una ve kendi örgütünün birli¤ine güvenmelidir” derken, siyasal çizginin do¤rulu¤unu örgütsel birli¤i yarataca¤›n› ve belirleyece¤ini ifade eder. Ancak örgütsel birli¤in temel tafllar›ndan biri olan çelikten disiplinin sa¤lanmas› için de Proletarya Partisi’nin bütün üyelerinin temel sorunlarda ayn› görüflü paylaflmas› zorunludur. Bugün, kavray›fl ve uygulama düzeyinde eksik olan, ortak anlay›fl temelinde yeterince sa¤lanamayan irade ve eylem birli¤idir. ‹rade ve eylem birli¤i sa¤lanmadan örgütsel birlik sa¤lanamaz. Bu olmay›nca da ayn› hedefe yürüyen, tek bir adam gibi davranan, ortak bir parti anlay›fl› ve iradesi sa¤lanamaz. Tek bir adam gibi davranan bir parti yaratmada devrim ve örgüt biliminin temel sorunlar›nda ve ortaya ç›kacak sorunlar›n çözüm yönteminde ayn› ortak hatt› paylaflmak zorunludur. Devrim ve örgüt biliminin ilke ve yasalar›na uygun olarak ortak hareket edilmeden ortak bir parti anlay›fl› yarat›lamaz. S›n›f savafl›m›n›n örgütsel ve pratik görevlerini yerine getirme mücadelesinde en fazla kavray›fls›zl›k ve sorun bu konuda yaflanmaktad›r. Bu kavray›fls›zl›k ve gerilik Proletarya Partisi’nin devrim yürüyüflünde güçlü ve etkili ad›m atmas›n› zay›flatmaktad›r. Proletarya Partisi’nin çeyrek as›rl›k örgütsel-pratik sürecinde en yo¤un tart›flmalar›n farkl›laflma ve ayr›flmalar›n yafland›¤› zemin, ortak bir parti anlay›fl›na ve kavray›fl›na sahip olamamakta ve bu kavray›fla uygun ortak hareket edememekte yaflanm›flt›r. ‹deolojik birlik üzerinde infla edilmek istenen örgütsel birlik her zaman çat›flmal› bir karaktere bürünmüfltür. Proletarya Partisi’ni infla
etmede gelifltirip güçlendirmede ideolojik birlik kadar örgütsel birli¤in vazgeçilmez zorunluluk oldu¤u gerçekli¤i, yaflanan çeyrek as›rl›k süreçte daha güçlü bir flekilde a盤a ç›km›flt›r. Proleter ve küçük burjuva anlay›fllar›n en fazla çat›flma, farkl›laflma ve ayr›flma yaflad›¤› sorunlar›n bafl›nda önce ideolojik konular sonra da örgütsel birlik anlay›fl› olmufltur. Proletaryan›n devrim ç›karlar›n›, Proletarya Partisi’nin kolektif ç›karlar›n› her fleyin üzerinde tutma bilincinin en güçlü k›r›ld›¤› noktalardan biri ortak bir parti anlay›fl› ve tek bir adam gibi yürümek iradesidir. Proletarya Partisi tarihi boyunca ortaya ç›kan tasfiyeci, darbeci, ben merkezci, parti üstü, sekter anlay›fllar›n görünürde k›r›ld›¤› yer olan örgütsel birli¤in alt›nda ideolojik ve s›n›fsal farkl›l›k yatmaktad›r. Devrim yürüyüflünün güçlü ve sa¤lam ad›mlarla örgütlenmesinde, güçlü bir önderlik bilincinin yarat›lmas›nda TEK B‹R ADAM G‹B‹ HAREKET ETME büyük önem tafl›maktad›r. Bölgecilik, otonomculuk, ben merkezcilik, parti üstücülük, sekterlik olarak ifade edilen her türlü küçük burjuva anlay›fl ortak bir parti gibi hareket etmenin önünde en büyük engel olarak kavranmal›d›r. Çelikten bir disipline sahip olmak, devrimin ve partinin ç›karlar›n› her fleyin üzerinde tutmak demektir. Bireyin iradesini kolektifin merkezi iradesine tabi k›lmak demektir. Disiplinli olmak demek merkezi önderli¤in kararlar›na hiçbir küçük burjuva temelli gerekçe bulmadan uymak ve politik kararlar› canla baflla prati¤e uygulamak demektir. Biçim ve görünüflü ne olursa olsun merkezi önderli¤in kararlar›na uymama olarak ortaya konan her pratik ve örgütsel tav›r partiyi y›kmakla efl anlaml› oldu¤unu kavramak demektir. Küçük burjuvazi disiplinden korkar. Onun bencil ve bireyci “özgür” anlay›fl› üretim d›fl›ndan kaynaklanan bir anlay›flt›r. Oysa proletarya disiplinden korkmaz. Proleter disiplini örgüte itaat etme olarak kavrar. Çünkü onun üretim içi yaflam› kolektif çal›fl-
7-20 Ekim 2005 mek için çal›flmal›y›z. Bunun da ilk ad›m› olarak, al›nan her karar›n nas›l uyguland›¤›n›n ya da uygulanmad›¤›n›n, s›n›f savafl›m›na ve dolay›s›yla Proletarya Partisi’nin sürecine ne katt›¤›n› ya da katmad›¤›n› içeren de¤erlendirme raporlar› haz›rlamal›y›z. Raporlar›m›z yap›lan ve yap›lmayanlar›n neden ve niçinlerini sorgulayan, ideolojik, siyasal ve örgütsel boyutunu içerecek nitelikte olmal›d›r. Olumlu ve olumsuz tecrübeler ancak böyle edinilir ve bütüne kazand›r›l›r. Her karar› ciddiyetle ele almak, mant›¤›n› anlamak ve yarat›c› bir tarzda uygulamak olmazsa olmazd›r. En küçük ve s›radan görevlere karfl› ciddi bir yaklafl›m› ortaya koymayan militanlar, büyük görevler ve tarihsel kararlar vermede, yerine getirmede üzerine düflen rolü oynayamazlar. “Bin fersahl›k yolculu¤a bir ad›mla bafllan›r” fleklindeki Çin atasözü bu duruma iyi bir örnektir. Yani s›radan görevleri kör-topal bir vaziyette yerine getirenlerin, ateflli büyük söylevlerinin
mas›, disiplini bafltan kabul eder. Disipline ve merkezi önderli¤in politik kararlar›n› yarat›c› ve zengin bir flekilde prati¤e uygulamada azami çaba ve özen, duyarl›l›k dolu bir dikkat gösterir. Oysa küçük burjuvazi önce merkezi önderli¤in politik kararlar›n› ince bir mercek alt›na alarak “sorgulamaya”, sonra “elefltirmeye” kendi bak›fl aç›s›na uygun olarak hatalar aramaya ve bu “hatalar› düzeltme” prati¤ini örgütlemeye çal›fl›r. Merkezi önderli¤in politik kararlar›n› prati¤e uygulama sürecine girmeden bu “düzeltme ve elefltiri” prati¤i sonuçta tam bir fiyaskoyla sonuçlan›r. Çünkü bafl›ndan itibaren merkezi önderli¤in kararlar›na, prati¤e uygulamama anlay›fl› üzerinden muhalefet etmeyle kendini var etmeye çal›fl›r. Küçük burjuvazinin parti içi birli¤i koruyarak, parti içi mücadele kavray›fls›zl›¤›, Marksist-Leninist-Maoist politikay› prati¤e uygulama tarz›, kafa kar›fl›kl›¤› içinde uyumsuz ve ahenksizdir. Demokrasi ve özgürlük hakk›n›, s›n›rs›z hakk› olarak alg›lar, ancak zincirin di¤er halkas› olan disiplin ve merkezi önderli¤in kararlar›na uyma ilkesi ve bilinci küçük burjuvazinin kafas›nda hiçbir yere oturmaz. Çünkü parti içindeki proleterleflemeyen küçük burjuva anlay›fl, merkezi önderli¤in politik kararlar›n› prati¤e uygulamay› “önce elefltirme sonra yapmama” olarak alg›lar. Ya da kendince do¤ru buldu¤unu prati¤e uygularken, yanl›fl buldu¤u ve elefltirdi¤ini prati¤e uygulamama olarak alg›lar. Kendisini hakl› ç›karacak temelde binbir gerekçe bulur ve örgütsel mazeretin arkas›na s›¤›n›r ve bir dizi “bilimsel tez”in savunusu içinde merkezi önderli¤in kararlar›n› tam ve yar› uygulamama prati¤i içine girer. Emperyalist kapitalist sistemin ideolojik sald›r›lar›ndan en fazla etkilenen ve bilinci en fazla dumura u¤rayan s›n›ft›r. Örgütlenme ve örgütleme bilincine karfl› büyük bir haz›ms›zl›¤› ve kör bir karfl› koyuflu “örgütlüyken” bile örgütsüzlü¤ü savunarak gösterir. Örgütsüzlü¤ün bütün davran›fl ve hareketini “örgütlenme ve örgütleme” ad›na gösterir. 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas› toplumun örgütleme ve örgütlenme bilincinde büyük bir travma yaratt› ve a¤›r bir faflist ablukayla kuflatma içine ald›. Kitlelerin örgütlenme bilincinde “örgüt ve örgütlenmeye” karfl› kuflku ve güvensizli¤i hakim k›lmaya çal›flt›. Bunda önemli oranda baflar›l› oldu. Kuflku ve güvensizlik refleksi, örgütsel birlik ve örgüte güven duygusunu önemli oranda sarst›.
hiçbir k›ymeti harbiyesi yoktur. Çünkü tüm büyük ifllere küçük ad›mlarla bafllan›r ve s›n›f mücadelesi için yap›lan en küçük iflin bir de¤eri vard›r. Bunu küçümsemek, gerekti¤i flekilde ciddiye almamak, görev ve sorumluluklar› yeteri kadar bilince ç›karmamakt›r. Ya da s›n›f mücadelesi içindeki tereddütlü duruflunu ve yürüyüflünü büyük söylemlerle perdelemeye çal›flmakt›r. Sonuç olarak küçük, büyük, legal, illegal ayr›m› yapmadan Proletarya Partisi’nin önüne koydu¤u her görevi, ald›¤› her karar› yarat›c› bir tarzda uygulamaya çal›flmal›y›z. Bu, devrim istemimizin, örgütlü olmam›z›n bir gere¤idir. Ve bugün tüm bu görevleri yerine getirme kararl›l›¤›n› daha bir art›rmal›y›z. Çal›flmalar›m›zda bahaneler üreten, sorunlar yaratan de¤il, sorun çözücü olmal›y›z. Hatalar›m›za karfl› ba¤naz-tutucu de¤il, özelefltirel yaklaflmal›y›z. Baflarman›n, ileriye do¤ru kapsaml› bir s›çrama yaratman›n yolu bu pratik hattan geçer. Ve biz bu hatta yürümek zorunday›z.
Üretimsizlik, düflünsel gerilemeyi getirdi. Öneri ve elefltiri yapma yerine suskun kalmay›, dedikodu yapmay›, arkadan konuflmay› beraberinde getirdi. Kitlelerden kopma kitlelere güvensizlik ve kitlelerin devrimdeki rolü ve misyonunun kavranamamas› kendine güvensizli¤i, devrimci teoriye güvensizli¤i ve örgütlenmeye karfl› güvensizli¤i yaratt›. Küçük burjuva politik örgütlenmeler bölünerek çözüm bulabilece¤ini, ayr›larak farkl›laflaca¤›n› düflündü, ancak yan›lg›lardan kurtulamad›, s›n›fsal temelde ideolojik ve örgütsel kopuflu içermeyen her bir ayr›l›k kendi içinde daha büyük sorunlar› ve bunal›mlar› büyüttü. Küçük burjuva örgütsüzlük bilinci üzerinde yükselen örgüt anlay›fl›, parçal›, tek yanl› ve yüzeysel günü birlik düflünmeyi, kendine ve kitlelere güveni önemli oranda k›r›lm›fl, toplumsal de¤iflim bilinci sars›lm›fl, kifliliksiz ve silik insanlar yaratmaktan öteye gitmedi. Elefltiren, muhalefet eden ancak alternatif düflünce ve pratik üretmekten yoksunluk olarak ortaya ç›kt› muhalefet bilinci. “Yeni Dünya Düzeni” ad›yla daha etkili ve örgütlü tarzda örgütlenen burjuva ideolojik sald›r›lar›n etkili tarzda kitleleri sarsmas›nda en fazla etkilenen ve en fazla k›r›lan kesim küçük burjuva kesimler oldu. Proletarya Partisi d›fl›ndaki küçük burjuva radikal devrimci örgütlerin önemli bir bölümünün reformcu zemine kaymalar›, düzen içine evrilmeleri Proletarya Partisi içindeki proleterleflemeyen küçük burjuva unsurlar›n da etkilenmesini beraberinde getirdi. Örgüte ve örgütsel önderli¤e karfl› en fazla kuflku duyan, güvensizlik besleyen kesim bunlar oldu. Düzelme hareketi örgütsel yetmezlik ve gerili¤in önce hangi konuda yafland›¤›n›n netleflmesiyle bafllan›r. Önderlik bilincinin k›r›ld›¤› nokta, “bir örgüt gibi bütünlüklü ve ortak hareket etmemekte” kendisini ortaya koyuyor. Merkezi önderli¤in politik kararlar›n›n yarat›c› ve ustaca prati¤e uygulanmas›nda, belirlenen görevlerin yerine getirilmesinde sorun yaflan›yorsa önce hata ve zaaflar üzerine e¤itici, de¤ifltirip dönüfltürücü tarzda gidilmeli ve düzeltilerek, her alanda do¤ru bir önderlik bilinci gelifltirilmelidir. Proletarya Partisi’ni s›n›f mücadelesinin prati¤inden al›koyan, geri b›rakt›ran her pratik davran›fl ve düflünce mahkum edilerek, düzeltilmelidir. Ortak hareket etmenin “tek bir parti gibi davranman›n” önündeki düflünsel ve pratik zaafl› engeller kald›r›lmal›d›r.
22
7-20 Ekim 2005
32
ÇEK‹LME OYUNU KISA SÜRDÜ
Filistin’de katliam ve sald›r›lar yükseliyor! Siyonist iflgalci ‹srail devletinin, iflgali alt›ndaki topraklarda Filistinlilere yönelik sald›r›lar›nda yaflama geçirdi¤i onlarca aldatmaca senaryolar›ndan biri olan “Gazze’den çekilme” oyunu çok k›sa sürdü. Çekilmenin ard›ndan 23 Eylül günü Gazze kentinde Hamas’›n düzenledi¤i geçit töreni s›ras›nda bir araçta meydana gelen patlama sonucu 19 kiflinin ölmesiyle ‹srail sald›r› ve katliamlar›n› yeniden yükseltti. Gazze fieridi’ndeki Cebeliye Mülteci Kamp› yak›nlar›nda meydana gelen sald›r›n›n yan›nda ayn› gün Bat› fieria’n›n kuzeyindeki Tulkarim’de, 3 Filistinli kendilerine atefl
ettiklerini iddia eden ‹srail askerlerince öldürüldü. Gazze’yi boflaltan ancak, kara, deniz ve hava hakimiyetini sürdüren ‹srail ordusu yapt›¤› hava ak›n›yla birçok kente ölüm saç›yor. ‹srail böylece Gazze’den çekildikten sonra da Gazze’ye istedi¤ini yapabilece¤ini gösteriyor. El Fetih örgütü ise bu katliamlardan ‹srail’i de¤il Hamas Örgütünü sorumlu tutarak ‹srail’e yaranma çabas›na yeni bir boyut ekliyor. El Fetih taraf›ndan yap›lan aç›klamada “Merkez Komitemiz, sivillerin içinde düzenlenen bu askeri geçit nedeniyle can kay›plar› olmas›ndan, bütünüyle Hamas hareketini sorumlu tutmaktad›r” denilmekte. Bu sald›r›lar karfl›s›nda ABD’nin tavr› ise (söylemeye gerek var m›?) “Anlay›flla karfl›l›yoruz” oldu. Kendilerinin de ezilen halklara yönelik kulland›¤› yöntemleri anlamamalar›n› beklemek do¤ru olmazd› zaten. Bunun yan›nda Filistin Halk Kurtulufl Cephesi-Genel Komutanl›k, ‹srail ile var›lan ateflkesin sona erdi¤ini aç›klad›. 25 Eylül akflam› ise ‹srail füze sald›r›s›yla ‹slami Cihad’›n üst düzey askeri lideri Muhammed Halil ile korumas›n› öldürdü. ‹srail daha önce de üç kez öldürme girifliminde bulundu¤u Halil’i bir dizi sald›r›yla ilgili olarak suçluyordu. ‹srail her zamanki gibi sivilleri hedef almad›¤›n› söylemesine karfl›n Hamas’›n yönetti¤i El Arkam okulunu hedef alarak vurdu ve ço¤u kad›n ve çocuklardan oluflan 20 kifli yaraland›. Filistinli örgütlerin ateflkes ile ilgili tav›rlar› konusunda çeflitli a¤›zlardan gün gün de¤iflen haber-
ler ulafl›yor. Hamas ‹srail’e düzenledi¤i sald›r›lar› durduraca¤›n› 6 ay önce M›s›r’da var›lan ateflkes anlaflmas›na ba¤l› kalacaklar›n› duyurdu. Hamas lideri Mahmud Zahar’›n “tüm askeri gruplar›m›z›, Gazze fieridi’nden düflmana yönelik sald›r›lara son vermeye ça¤›r›yoruz. Askeri geçitleri sona erdirme vadimizi de yineliyoruz” aç›klamas›na karfl›n bu aç›klaman›n ‹srail’i tatmin etmemesi söz konusu. ‹srail Savunma Bakan› fiaul Mofaz, Zahar’›n d›fl›nda di¤er Hamas liderlerinin de ayn› aç›klamay› yapmas›n› istedi¤ini ifade etti. 27 Eylül günü ise içinde Hamas ve ‹slami Cihad’›n da bulundu¤u 13 Filistinli örgütün “silahl› direnifl operasyonlar›n› durdurma konusunda uzlaflt›¤›” aç›kland›. Buna karfl›n ‹srail Filistinli liderlere yönelik suikast politikas›n› sürdüreceklerini ilan etti. Ancak 29 Eylül’de El Aksa fiehitleri Tugay› Cenin lideri ise “üzerinde anlaflmaya vard›¤›m›z ateflkes öldü ve cehenneme gitti” dedi. Bu arada bir hafta içinde 400’e yak›n Filistinlinin tutukland›¤› da gelen haberler aras›nda. Öte yandan ‹srail ordusu, Gazze’ye düzenledi¤i hava sald›r›lar›n›n ard›ndan Bat› fieria’da da Kalkilya ve Tulkarim kentlerine girdi. Askerlerin bu iki kentte Hamas ve ‹slami Cihad’a ait bürolar› kapatt›¤› ö¤renildi¤i. Gazze ve Bat› fieria’da bunlar yaflan›rken di¤er yandan iflgalci ‹srail devletinin, Do¤u Kudüs’te Yahudi yerleflim birimlerini geniflletti¤i ve kentteki Filistinli nüfusu azaltmaya çal›flt›¤› bilgisi geliyor. Birleflmifl Milletler ‹nsan Haklar› gözlemcisi John Dugard’›n raporuna göre, ‹srail’in Bat› fieria’da ördü¤ü duvar›n, planland›¤› gibi Do¤u Kudüs’te de örülmesi halinde, 55 bin Filistinlinin Kudüs d›fl›nda kalaca¤› vurguland›.
Almanya’da AB’ye ve Türkiye’nin AB üyeli¤ine hay›r yürüyüflü Almanya’n›n Köln kentinde, 1 Ekim tarihinde “Avrupa Birli¤i emperyalist tekellerin birli¤idir. Avrupa Birli¤i’ne ve yeni kölelik antlaflmalar›na hay›r!” fliar›yla bir yürüyüfl düzenlendi. Daha önceden haz›rl›¤› yap›lan bu yürüyüflü, Avrupa’da faaliyetlerini yürüten, Avrupa Türkiyeli ‹flçiler Konfederasyonu, Türkei Information Centrum, Avrupa Demokratik Haklar Federasyonu, Proleter Devrimci Durufl ve ‹flçilerin Birli¤i-Halklar›n Kardeflli¤i Platformu düzenledi. Yürüyüfl, Eberplatz’da saat 12:00 civar›nda sloganlarla bafllad›. Yürüyüfl güzergah› boyunca komite ad›na Almanca konuflmalar yap›ld›. Neden yüründü¤ünü merak eden çevredeki kitleler aç›s›ndan bu konuflmalar oldukça önemliydi.
Yürüyüflün sonunda, Köln’ün ünlü Dom Kilisesi önünde bitifl mitingi yap›ld›. Miting yerine kat›l›mc›lar sloganlarla girdiler. Dom Kilisesi’ni ziyarete gelen çeflitli ülkelerden turistlere ve alanda bulunan kitlelere, Almanca ve Türkçe olarak komite ad›na birer konuflma yap›ld›. Yürüyüflte bulunan araflt›rmac› yazar Temel Demirer de bir konuflma yapt›. Temel Demirer konuflmas›n›, “Avrupa Birli¤i emperyalistlerin birli¤idir, ›rkç›lar›n birli¤idir, sömürücülerin birli¤idir, eme¤in düflmanlar›n birli¤idir, bunun için AB’ye hay›r diyorum. Türkiye’nin AB’ye üyeli¤ine hay›r diyorum. Çünkü; AB üyeli¤i Tür-
kiye’de hiçbir de¤iflim getirmeyecektir. Türkiye’de gerçek de¤iflimi, gecekondular›n y›k›m›na karfl› barikatlarda mücadele edenler, fabrikalar›n›n özellefltirilmesine karfl›, fabrikalar›n› iflgal ederek direnenler, sokakta faflizme karfl› verdikleri mücadelede polislerden dayak yiyenler, da¤larda silah elde mücadele eden halk›n çocuklar› getirecektir. Bugün umudu AB’ye ba¤lamak aptall›kt›r. Umut mücadelede, umut devrimdedir” diyerek bitirdi. Yaklafl›k 200 kiflinin kat›ld›¤› bu yürüyüfl, kat›l›m olarak istendi¤i düzeyde olmasa da, tav›r belirleme aç›s›ndan oldukça önemlidir. Türkiye’de demokrasi ve insan haklar›, Kürt ulusunun kendi kederini tayin hakk›n›n çözümü konusunda AB’ye bel ba¤layanlara karfl›, devrimci ve ilericiler olarak ortak tav›r tak›nma aç›s›ndan oldukça önemli bir yürüyüfl olmufltur.
Hindistan ve Korsika emekçileri aya¤a kalkt› Ülkemizde de özellikle 80 sonras› toplumun gündemine girip, 2004-2005 y›llar›nda ise son s›n›ra dayanan özellefltirme politikalar› emperyalizmin dayatt›¤› politikalar olarak tüm dünya iflçi s›n›f›n› ve ezilen halklar› derinden etkiliyor. ‹flte Hindistan’da da bankalar›n ve havayolu flirketlerinin özellefltirilerek sat›lmas›na karfl› iflçiler aya¤a kalkt›lar. Milyonlarca banka ve havayolu iflçisi hükümetin “reform” ad› alt›nda uygulamaya çal›flt›¤› hak gasplar›na karfl› genel greve ç›kt›. Grev süresince havayollar›nda çok say›da uçufl iptal edilirken, bankalar da aç›lmad›. Sendikalar, özel flirketler dahil 78 havayolunda grevin etkili oldu¤unu bildirdi. Televizyon kanallar›na göre özellefltirmeye karfl› düzenlenen genel greve 40 milyon iflçi kat›ld›. Grevin örgütleyicilerinden biri olan Citu Sendikalar Konfederasyonu, böylesi genifl kat›l›ml› bir grevin ilk oldu¤unu aç›klad›. Bu genel grevin yan›nda Fransa’n›n Korsika Adas›nda da borç içinde oldu¤u iddia edilen SNMC’nin özellefltirilmesi planlar›n› protesto eden iflçilerin liman› ablukaya almas› sonucu, 15 bin turist bir süreli¤ine Ada’da mahsur kald›. Feribot flirketi SNMC’nin özellefltirilmesine karfl› iflçiler, Ajaccio ve Bastia kentlerinde deniz trafi¤ini durdurmufl- polisin z›rhl› araç ve helikopter deste¤inde 1 Ekim günü gerçeklefltirdi¤i operasyonda üç gün kapal› olan liman› iflgal eden iflçileri uzaklaflt›rm›flt›. Bunun yan› s›ra Bastia’da da maskeli gençler polisle çat›flt›, limanda bulanan bir sahil koruma botuna roketli sald›r› düzenlendi. Eylemler s›ras›nda Fransa’n›n Marsilya kentinde de petrol rafinerileri abluaya al›nd›. SNMC’nin özellefltirilmesine yönelik planlar, Korsika’da, Fransa’ya karfl› ulusal bilinci de yeniden ateflledi. Bu özellefltirme sald›r›s› sonucu, 400 iflçinin ifline son verilecek.
Endonezya’da köylü katliam› 18 Eylül günü yaklafl›k bin köylünün kat›ld›¤› protesto eylemine sald›ran polis, 32 köylüyü silahla vurarak yaralad›, köylülerden biri yaflam›n› yitirirken 4’ü de tutukland›. “Toprak reformu olmaks›z›n, demokrasi olmaz” slogan›n› hayk›ran köylüler La Via Campesine taraf›ndan örgütlenen Köylü Yürüyüflü’ne ve Toprak Reformu Üzerine Uluslararas› Konferansa kat›lm›fllard›. Bu sald›r›n›n yan› s›ra Endonezya halk›, benzin fiyatlar›n› iki kat›ndan fazla oranda art›rma karar› alan hükümeti, ulafl›m grevleri ve gösterilerle protesto etti.
23
32
7-20 Ekim 2005
Almanya’da AB ve Türkiye panelleri düzenlendi 3 Ekim’de Türkiye’nin Avrupa Birli¤i’ne üyelik müzakerelerinin bafllay›p bafllamayaca¤› tart›flmalar›n›n kamuoyunda tart›fl›lmas› vesilesiyle, 23-2425 Eylül tarihlerinde AT‹F (Almanya Türkiyeli ‹flçiler Federasyonu) taraf›ndan Almanya’n›n Kuzey Renwesfalyen (NRW) eyaletinde bulunan, Duisburg, Köln ve Hagen derneklerinde paneller düzenlendi. Panellere; Türkiye’den araflt›rmac› yazar Temel Demirer ve AT‹F temsilcisi kat›ld›. Panellerde, ilk baflta AT‹F temsilcisi, panelleri düzenlemedeki amac›n ne oldu¤una de¤inerek konuflmas›n›, “Demokrasi ve insan haklar›, Türkiye’de yaflayan, çeflitli ulus ve milliyetlerden Türkiye halk›n›n el ele, omuz omuza vererek faflist diktatörlü¤e karfl› mücadele ederek ve faflist diktatörlü¤ü alafla¤› edip, yerine eme¤in iktidar›n› getirmekle olur” diyerek bitirdi. Türkiye’den AT‹F’in davetiyle panellere kat›lan araflt›rmac› yazar Temel Demirer de “AB emperyalist bir birlik-
teliktir. AB militarist ve ›rkç› bir birlikteliktir. AB eme¤in düflman› bir birlikteliktir. AB ezilen halklar ve iflçi s›n›f› üzerinde bask› arac›d›r. Bunun için AB’ye karfl› olmal›y›z. Türkiye’ye AB hiçbir fley getirmez, Türkiye’nin AB üyesi olmas›nda medet umanlar büyük bir yan›lg› içerisindeler. Türkiye’de ki gerçek bir de¤iflimi getirecek olan, y›llard›r Türkiye’de mücadele yürüten devrimciler, sosyalistler olacakt›r” diyerek konuflmas›n› bitirdi. Yaklafl›k 200 kiflinin kat›ld›¤› bu paneller, kat›lan dinleyiciler de tart›flmalara konuflmalarla ve sorduklar› sorularla kat›ld›lar. Özellikle burjuvazinin yaz›l› ve görsel medyas›nda yo¤un olarak yürütülen tart›flmalara devrimci cephede tav›r tak›nmak ve kitleleri bu konuda bilgilendirmek ve yanl›fl yönelimleri ortaya ç›karmak aç›s›ndan bu paneller oldukça önemli olmufltur. Ayr›ca günceli yakalama ve güncel tart›flmalara tav›r tak›nma aç›s›ndan da oldukça önemli olmufltur.
Evrensel Bak›fl IRAK’TA ANAYASA HALKIN ‹RADES‹N‹ YANSITMAMAKTADIR Irak’ta ABD emperyalizminin öncülü¤ünde bafllat›lan sald›rganl›k savafl› ve iflgalin, Irak halk›na yaflatt›¤› ac›lar, katlanarak sürerken, emperyalizmin halklara özgürlük, demokrasi, bar›fl, mutluluk vb. getirebilece¤i yan›lsamas›n› tart›flmak bizim aç›m›zdan çok geri bir tart›flma olacakt›r. Ancak yine de bilinçleri buland›r›lm›fl, neyin ne oldu¤u konusunda ak›llar› kar›flt›r›lm›fl, dost-düflman kavramlar› siliklefltirilmifl ezilen y›¤›nlar aç›s›ndan kimi zaman bu tart›flmaya girmek gereklilikten öte zorunluluk haline gelmekte. Bu noktada Irak’taki emperyalist iflgalin Irak halk›na bu bir dizi olguyu getirmedi¤i daha netken, özellikle iflgalin meflrulaflt›r›lmas› ve süreklilefltirilmesi anlam›na gelen/bu amac› tafl›yan Irak seçimleri ve ard›ndan gelen Anayasa tart›flmalar› belli tart›flmalar› da beraberinde getirmifltir; hatta bundan sonra iflgalcilerin bu topraklardan çekilerek Irakl›lar›n kendi kaderlerini tayin etme hakk›n› onlar›n eline verece¤i yalan› ortaya yay›lmaktad›r. Emperyalistler aç›s›ndan vazgeçilmez önemdeki Ortado¤u’da Irak’› kendine askeri, siyasi ve ekonomik bir üs olarak seçen ABD emperyalizmi aç›s›ndan, Irak topraklar›n› terk etmek k›sa vadede tart›fl›lacak bir konu de¤ildir. Bu durumda dahi burada yaratt›¤› kukla hükümetle varl›¤›n› sürdürece¤i aç›k bir olgudur. Bu durumda emperyalist
iflgalin süresi tamamen Irak halk›n›n direniflinin zaferine ba¤l› oldu¤u gerçe¤inin alt›n› çizmek gerekiyor. Irak kukla hükümetinin ve Irak’ta etkin olan çeflitli güçlerin üzerinde f›rt›nalar kopararak haz›rlad›klar›, anlaflmazl›klar yüzünden (özüne dokunulmaks›z›n) üzerinde de¤ifliklikler yap›lan ve referanduma sunulmas› 15 A¤ustos’tan 15 Ekim’e sark›t›lan Anayasa, Irak halk›n›n iradesini hiçe sayan, Irak’›n bütünlü¤ünü ortadan kald›ran ve iç savafl› tetikleyen özelliklere sahip. Nitekim, Anayasa tart›flmalar›nda en öne ç›kan maddelerden birini “federalizm” oluflturmaktad›r. Sünni Araplar “Federal Irak” tan›mlamas›na karfl› ç›karken, önde gelen fiii siyasetçi El Hakim’in zengin petrol yataklar›n›n bulundu¤u güneyde özerk bir bölge oluflturulmas› önerisi de Sünnileri rahats›z etmektedir. fiii ve Sünni Araplar her ne kadar Irak Kürdistan›’nda Kürtlerin özerkli¤ine onay verseler de, bunun nas›l tan›mlanabilece¤i noktas›nda da bir anlaflmaya varam›yorlar. Kürtler her ne kadar mevcut Anayasa tasla¤›n› onaylasalar da kendi içlerinde de ba¤›ms›zl›k isteyen kesimler hoflnutsuzlar. Yine ülkenin en önemli gelir kayna¤› olan petrol gelirlerinin nas›l paylafl›laca¤› konusu da Anayasa tart›flmalar›n› t›kayan konular aras›nda yer al›yor. Halk›n ç›kar›n› hiçbir flekilde gözetmeyen bu
Porto Rikolu devrimci katledildi
P
orto Riko’da ABD güdümlü devlet, Porto Riko’nun ba¤›ms›zl›¤› ve özgürlü¤ü için yürütülen silahl› mücadelenin lideri Filiberto Ojeda’y› suikastla katletti. Ojeda’n›n hayat›n› kaybetti¤i suikast› FBI timleri gerçeklefltirdi. Porto Riko halk› sald›r›n›n ac›s›yla sokaklara döküldü ve aday› yok olufla sürükleyen sömürgecili¤in sona ermesi için yürüdü. Ojeda Rios’un önderli¤ini yapt›¤› ulusal kurtulufl hareketi olan EBP-Macheteros on y›llard›r ba¤›ms›zl›k mücadelesi sürdürüyor. Ojeda Rios’un katledildi¤ini duyan Porto Riko’lular tüm adada çeflitli eylemlere bafllad›lar. Katli-
tart›flmalarda Sünni, fiii ve Kürtler aras›nda ciddi ayr›l›klar bulunmakta, ülkenin ekonomik gücünü elinde tutma iste¤i bu üç kesimi tamamen birbirinden ayr› uç noktalara sürüklemekte. Yine de Anayasaya en yo¤un tepki Sünni kesimden geliyor. Irakl› 150 Sünni imam ve afliret lideri Sünnilere Anayasay› ret etmeleri ça¤r›s›nda bulunuyor. Sünnilerin Anayasaya “hay›r” demelerinin bir di¤er nedenini de Anayasa’da yer alan “Saddamc› Baas”›n yasaklanmas› oluflturuyor. Her ne kadar bir önceki taslakta yer alan “Saddamc› Baas Partisi” ifadesi de¤ifltirilmifl olsa da bu durum da Sünnilerin tepkisini çeken bir yoruma kaynakl›k teflkil ediyor. Anayasa referandumu öncesinde tart›flmalar kuflkusuz bu flekilde akademik tart›flma boyutunda kalm›yor. Anayasan›n bir an önce kabul edilmesini isteyen ABD emperyalizmi ve Irak kukla hükümet güçleri özellikle Sünni bölgelerdeki sald›r› ve operasyonlar› art›r›rken, özellikle fiiilere yönelik Sünni güçlerin sald›r›lar› da Irak’ta bir iç savafl tehlikesine iflaret ediyor. Anayasa’n›n referanduma sunulaca¤› 15 Ekim öncesinde sald›r› ve operasyonlar›n› yükselten iflgal askerleri, Telafer’in ard›ndan Samara, Sedea, Karabila gibi Sünnilerin yaflad›¤› bölgelere yo¤unlafl›yorlar. Bu sald›r›lar›n bafllamad›¤› A¤ustos ay› içinde Irak Sa¤l›k, ‹çiflleri ve Savunma Bakanl›klar›n›n verdi¤i rakamlara göre 526 Irakl› öldürülürken, 647 Irakl› yaralanm›flt›. Eylül ay›nda ise 702 kifli hayat›n› kaybetti. Eylül ay›nda sadece Telafer kentinde düzenlenen ve Amerikan ordusunun Irakl› güçlerle birlikte yürüttü¤ü sald›r›larda kendi aç›klamalar›na göre 150
am gününün akflam› San Juan kentinin ana caddeleri yüzlerce insan taraf›ndan barikatlarla kapat›larak protesto eylemleri bafllat›ld›. Sadece Porto Riko’da yaflayanlar taraf›ndan de¤il ayn› zamanda ABD kentlerinde yaflayan Porto Rikolular da Ojeda Rios’un devrimci ruhunu yaflatmak amac›yla kitlesel eylemlere bafllad›lar. Ömrü boyunca Porto Riko’nun ba¤›ms›zl›¤› için mücadele eden Ojeda Rios, 55 y›ll›k hapis cezas›ndan dolay› yeralt›nda mücadelesini sürdürüyordu. 72 y›ll›k yaflam›n› kuflatma alt›nda silahl› bir direniflle sonlayan Ojeda Rios ezilen halklar›n direnifl gelene¤ine katk›lar sunmufltur.
Irakl› katledilmiflti. Referandum tarihinin yaklaflt›¤› bugünlerde ise Demir Yumruk ad›yla bafllat›lan katliam operasyonunun ilk gününde 8 Irakl›n›n öldürüldü¤ü aç›kland›. ‹flgalin bilançosu anlam›nda bir di¤er çarp›c› istatistik ise Afganistan ve Irak iflgallerinde kullan›lan mermi say›s›yla ilgili olarak aç›klan›yor. Bu iflgallerde Amerikan güçlerinin tüketti¤i mermi say›s› y›lda 250 bin olarak aç›kland›. Yani ABD askerlerinin öldürdü¤ü her bir direniflçi için harcad›¤› mermi say›s› 250 bin olarak hesaplan›yor. Tümgeneral Rick Lynch sadece Ba¤dat’›n bat›s›ndaki operasyonda 1534 direniflçinin öldürüldü¤ünü aç›klarken Amerikal› generaller “terörle savafl” ad› alt›nda bafllatt›klar› sald›r›larda bugüne kadar 20 bin direniflçinin öldürüldü¤ünü ifade ettiler. Yani dört y›l içinde büyük ço¤unlu¤unun sivil halktan olufltu¤unun aç›k oldu¤u 20 bin insan katledildi ve bu katliamlar azalm›yor. Böylesine büyük sald›r› ve katliamlarla birlikte gelen Anayasa’n›n Irakl›lar›n yaflamlar›nda iyiye do¤ru hiçbir fley de¤ifltirmeyece¤i aksine yaflamlar›n› eskisinden de kötü koflullar alt›nda yada asl›nda ölümle yaflam aras›ndaki ince çizgi üzerinde sürdürecekleri aç›k ve nettir. Emperyalizmin ne zaman bir halka iyi fleyler götürdü¤ü görülmüfltür ki bu Anayasa’dan da Irak halk› lehine bir fley ç›ks›n. Irak’taki Amerikan birliklerinin komutan› General George Casey’in söyledi¤i gibi 15 Ekim’de referanduma sunulacak Anayasan›n onaylanmas› yada reddedilmesi halinde de fliddetin artaca¤› kesindir. Bu hem iflgalciler aç›s›ndan böyledir, hem de direniflçiler…
7-20 Ekim 2005
24
32
fiimdi hepimiz birer “Bak›fl”›z!
Proletarya Partisi’nin düflüncelerini kuflanarak ihanetin, teslimiyetçili¤in, tasfiyecili¤in kol gezdi¤i bir süreçte, ak›nt›ya karfl› kürek çekebilmek devrimci yaflam› ne kadar içsellefltirdi¤imizle ilintili bir fleydir. S›n›f mücadelesinin yenilgi ya da görece durgunluk dönemlerinde hele bir de, çevremizi yozlaflan, çürüyen bir dünya kuflatmaya çal›fl›yorsa, ayakta durabilmek, Proletarya Partisi’nin yaflam kayna¤› olan Marksizm-Leninizm-Maoizim’i hayata geçirebilmek, kavgadaki duruflumuzun somut yans›mas›d›r. Baz› bireyler vard›r ki; bu gibi süreçlerde yaflam›n› davaya adayarak, en zor koflullarda kavgaya dört elle sar›larak, yaflamlar› kadar ölümleri ile de ard›llar›na büyük miraslar b›rak›rlar. Özgür Kemal Karabulut da flu an ad›n› sayamad›¤›m›z nice flehitlerimiz gibi en zor koflullarda Proletarya Partisine ba¤l› kalarak yaflad›. Proletarya Partisi’nin 1994 y›l›nda yaflad›¤›
darbe sonras›nda ayaklar› üzerine do¤rulma sürecinde önemli bir pay› olan yoldafllar aras›ndayd›. “Hiçbir koflulda teslim olmak yok, direnilecek sonuna kadar” fliar›n› yaflam›n›n bir parças› olarak hayata geçirdi. Yüre¤i, da¤lardan bir “Bak›fl”t› Özgür’ün. O Proletarya Partisi’ne sars›lmaz bir ba¤la ba¤l› idi. ‹nançs›zl›k, karars›zl›k yerine azim, irade, cüret ve militanl›k kaplam›flt› yüre¤ini. Verilen görevleri küçük büyük ayr›m› yapmadan yerine getirmenin ad› idi Özgür Kemal. “Her fley Proletarya Partisi, her fley s›n›f mücadelesi için” fliar›, verilen görevlere olan ba¤l›l›¤› temel yap› tafl›n› oluflturuyordu. Taflova’da silah›n›n son mermisine kadar direndi¤i ana kadar gösterdi¤i fedakarl›k bugün yolumuzu ayd›nlatan bir meflaledir. Gençli¤in akademik, demokratik mücadelesinde piflerek kavgaya sar›lan Bak›fl, s›n›f mücadelesinin olas› duraklar›ndan olan hapishanede kald›¤› k›sa süre içinde de yine devam etti yürüyüflüne. 1989 y›l›nda ‹stanbul’da Y›ld›z Teknik Üniversitesi’nde okurken Proletarya Partisi’nin düflünceleri ile tan›flan Özgür Kemal Karabulut, TMLGB içinde örgütlenerek 1992 y›l›nda profesyonel faaliyet içinde yer ald›. K›sa süre içinde kendini gelifltirerek Proletarya Partisi’nin düflüncelerini her alanda azimli ve kararl› bir flekilde yaflama geçirdi. fiehit düfltü¤ünde 23 yafl›nda olan Bak›fl, s›n›rl› yaflam›n› s›n›rs›z bir davaya adayarak ölümsüzleflti. Özellikle Proletarya Partisi’nin yafla-
d›¤› darbe sürecinde Partinin kararl› bir militan› olarak Marksist-Leninist-Maoistlerin saf›nda yer tuttu. ‹deolojik-politik olarak da kendini sürekli gelifltiren Bak›fl, bu yönüyle de öne ç›kan yoldafllardand›. Darbe sonras› Karadeniz’deki gerilla faaliyetinde de yer alan Bak›fl yoldafl, Tokat ‹l Komitesi üyesi olarak Karadeniz Bölge Komutanl›¤›’na ba¤l› çal›fl›yordu. Bu süreçte Proletarya Partisi’nin birçok eyleminde onun da imzas› vard›. Çat›flmalar› yararkenki cesareti, iflkencehanelerde ve zindanlardaki direniflçi, iyi bir dava adam› olmas› ve 2. OPK sürecinde gösterdi¤i duruflla bir kez daha bizlere örnek olmaktad›r. Onun yaflam›nda imkans›zl›klara, zorluklara yer yoktu. 1997 y›l›nda 20 Ekim’de bir görev için bulundu¤u Amasya Taflova’da ihbar sonucu düfltü¤ü pusuda silah›n›n son mermisine kadar direndi. Ahmet Muharrem Çiçek’ten ald›¤›m›z direnifl ruhu, bir kez daha pratikte anlamlan›yordu Özgür Kemal’le birlikte Taflova’da. Cenazesini almaya giden annesinin düflmana “Bu meydan› unutmay›n” deyifli hala yank›lan›yor kulaklar›m›zda. Ve unutturulmad› bu meydan düflmana… Bak›fl’›n ihbarc›s›, yoldafllar›n›n elinde bulunan Bak›fl’›n silah›ndan ç›kan k›z›l kurflunlar ile cezaland›r›ld›. Bir kez daha flehitlerimizin kan› yerde kalmad›. Bugün içinden geçti¤imiz süreçte y›lg›nl›k, karamsarl›k kol gezerken Özgür yoldafl›n azmi, cesareti ve inanc› yol göstermeli bize. Ant içtik yürüdükleri yollarda birer Bak›fl da biz olmaya.
Devrime adanm›fl dört yürek! Ülkem boyun e¤meye haz›rlan›rken faflizme, Gerçek kurflun gibi sapland› yüre¤ime ‹syan›m büyüdü, devleflti, s›¤mad› bendime, ‹flte o an karar verdim Devrim için ölümüne. (Kemal So¤ukp›nar) Her biri da¤lar›n doruklar›nda namluya sürülmüfl halk mermileridir ilmek ilmek örülen kavgada kanlar›yla, canlar›yla harç olanlar. Yaflamlar›, an›lar› mücadelemizi ayd›nlatan fenerdir. Tereddüt etmeden at›ld›klar› bu amans›z kavgada ard›llar›na b›rakt›klar› bayra¤›n bir an bile olsun yere düflmeyece¤inden emin olarak feda ruhunu kuflan›p, at›ld›lar s›n›f mücadelesinin engin denizine. Katliamlar›n, bask›lar›n, tutuklamalar›n, yarg›s›z infazlar›n kol gezdi¤i bir süreçte bu denizin içerisinde bo¤ulmadan kulaç atabilmek bir ustal›k iflidir. Eli kanl› cellatlar›n egemenliklerini sürdürebilmek için muhaliflerine karfl› hiçbir zaman çekinmeden uygulad›klar› politikalardan biri olan yarg›s›z infazlar tarihler 7 Ekim 1988’i gösterdi¤inde bir kez daha yaflan›yordu ‹stanbul sokaklar›nda. 7 Ekim 1988’de tarih sayfalar›na Tuzla Katliam› olarak geçen 4 TKP/ML militan›n›n katledilmesi bugün aradan geçen 17 y›la ra¤men haf›zalar›m›zdan silinmemifltir.
Faflist TC’nin ajan faaliyetinin bir sonucu olan Tuzla Katliam›; Gebze’den, ‹stanbul’a giden 4 Partizan›n bindi¤i arac›n Tuzla Köprüsü’ne geldi¤inde araçlar›n›n taranmas› sonucu yaflanm›flt›r. Faflizmin temsilcilerinin “dört dörtlük bir operasyon” olarak yans›tt›¤› katliamda ‹smail Hakk› Adal›, Kemal So¤ukp›nar, Reha fien ve Fevzi Yalç›n katledilmiflti. Katliam bir çat›flma olarak yans›t›lmaya çal›fl›lm›fl ve kurflunlarla taranan arac›n yan›na silah b›rak›lm›flt›. TKP/ML sempatizan çevresine s›zm›fl olan Engin Kaya adl› ajan›n verdi¤i bilgilerle hareket eden kolluk güçleri, 7 Ekim’de Gebze’den gelen ve içerisinde 4 Partizan›n oldu¤u arac› Tuzla Köprüsü’ne geldi¤inde durdurup araçtan inen Partizanlar› kurflun ya¤muruna tutmufltur. Katledilen Adal›’n›n vücuduna 15, Yalç›n’a 7, So¤ukp›nar’a 32 ve fien’e ise 30 kurflun isabet etmifltir. 12 Eylül’ün ard›ndan ilk sokak ortas› infaz özelli¤i tafl›yan Tuzla Katliam›’yla bafllayan süreç Hasanpafla, Çiftehavuzlar ve Niflantafl› katliamlar›yla devam etmiflti. Tuzla Katliam› sonras› aileler açt›klar› davalar›n bir sonuç vermemesi nedeniyle olay› A‹HM’e tafl›d›lar. A‹HM’de görülen dava “yaflam hakk›n›n ihlal edilmesi” olarak de¤erlendirilerek Türkiye Aral›k 2002’de ailelere tazminat ödemeye mahkum edilmifltir.
‹smail Hakk› Adal› 21 Nisan 1965’te Dersim’in Ovac›k ilçesinde do¤an Adal›, mücadeleyle lise y›llar›nda tan›flt›. Liseyi bitirdikten sonra tutuklanarak 7-8 ay Bayrampafla Hapishanesi’nde tutuklu kald›. Hapishaneden ç›kt›ktan sonra mücadeleye sar›lan Adal›, flehit düfltü¤ünde TKP/ML Aday Üyesiydi. Reha fien Uflak do¤umlu olan Reha fien, devrimci çal›flmalar›n› AT‹K içerisinde sürdürüyordu. fiehit düfltü¤ünde TKP/ML ‹leri Sempatizan›yd›. Fevzi Yalç›n 1960 Elaz›¤ do¤umlu olan Fevzi Yalç›n, devrimcili¤e çocuklu¤undan beri duyarl› bir insand›. ‘80 darbesi sonras› aran›r duruma düflen Yalç›n, birçok insan›n mücadele d›fl›nda kald›¤› bir süreçte kararl› ve inançl› bir flekilde mücadelesini sürdürürken, bir ihbar sonucu kald›¤› evi basan polisler onu gözalt›na al›rlar. Ancak O “ser verip, s›r vermeme
KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER... M. Kemal Alp›nar: 1959 y›l›nda Afyon do¤umlu olan Kemal Alp›nar çeliflkilerin çözümünün, iflçilerin, köylülerin, emekçilerin ve ezilen halklar›n kurtuluflunun Demokratik Halk Devrimi’nde olaca¤›na inanarak Proletarya Partisi saflar›nda örgütlendi. TKP/ML sempatizan› olan Alp›nar, 18 Ekim 1979’da 40–50 kiflilik faflist bir grubun sald›r›s› sonucu alçakça katledildi. Kemal Özgül, Salih Kaynar, Abdullah Y›ld›r: 10 Ekim 1984 tarihinde TKP/ML sempatizan› Malatya Kürecik Harunufla¤› köyü do¤umlu Kemal Özgül, Salih Kaynar ve Abdullah Y›ld›r Fransa’da ›rkç› faflistler taraf›ndan katledildiler. Kahraman Ailesi: 9 Ekim 1993 tarihinde kahraman ailesinden Veli Kahraman, 16 yafl›ndaki k›z› Meral Kahraman ve 22 yafl›ndaki k›z› Zeynep Kahraman PKK gerillalar› taraf›ndan katledildi. 9 Ekim 93’te Do¤an Köyüne gelen PKK gerillalar› “a¤abeyinizi getirdik” diyerek kap›y› açt›rd›ktan sonra “O¤lun elimizden kaçt›. Tüm sülaleni öldürece¤iz” diyerek baba ve k›zlar›n› kurflun ya¤muruna tutarak katletti. Ölüm Orucu fiehitleri: Ali Ekber Bar›fl: KP/‹Ö üyesi olan Bar›fl 18 Ekim 2001’de büyük direniflte ölümsüzleflti.
gelene¤i”nin bir takipçisi olarak cellâtlar›n karfl›s›nda direnir. 4 y›ll›k bir tutsakl›¤›n ard›ndan mücadeleye kald›¤› yerden devam eden Yalç›n flehit düfltü¤ünde TKP/ML ‹leri Sempatizan›yd›. Kemal So¤ukp›nar Aslen Sivas Zara’l› olan Kemal So¤ukp›nar, 1959 y›l›nda ‹stanbul’da do¤du. 1978-82 y›llar›nda babas›n›n ocaklardan kömür tafl›mak için kulland›¤› kamyonda, ard›ndan da Belediye-‹fl sendikas›nda floför olarak çal›flt›. fiehit düfltü¤ünde TKP/ML ‹leri Sempatizan›yd›.
25
32
Afl›lamaz denen engelleri aflman›n ad›d›r
UZUN YÜRÜYÜfi Baflkan Mao taraf›ndan “O emperyalistlerin ve Çan Kay-fiek’in aciz oldu¤u bir durumda tüm dünyaya K›z›lordu’nun kahramanlar ordusu oldu¤unu ilan etti ve geçti¤imiz bölgede yaflayan 200 milyon insana kurtulufl yolunun K›z›lordu oldu¤unu duyurdu” fleklinde de¤erlendirilen UZUN YÜRÜYÜfi Dünya Devrimci Hareketi içerisinde tarihe alt›n harflerle yaz›lan bir direnifl destan› oldu. ÇKP önderli¤indeki K›z›lordu taraf›ndan bafllat›lan uzun yürüyüfl s›ras›nda onbinlerce K›z›lordu savaflç›s› flehit düflerken, geride kalanlar bir taraftan s›n›f düflmanlar›na karfl› direnirken, di¤er taraftan ise bir baflka düflman olan do¤aya karfl› da amans›z bir mücadele yürütmek zorunda kalm›fllard›r. 1931 y›l›nda kendisini “sap›na kadar bolflevik” olarak tan›tan ve s›n›f mücadelesi ad›na ÇKP içerisinde Parti Merkezi yönetim organlar›n›n iktidar›n› gasp eden “Sol Oportünist” Wang Ming’in boy vermesi ÇKP içerisinde yeni bi mücadelenin habercisiydi. ÇKP içerisindeki iki çizgi mücadelesini yads›yan “hep mücadele, dostluk yok” diyen Ming, bu süreçte izledi¤i sol çizgiyle bir yenilgi sürecinin bafllang›c›n› do¤urdu. ‹zlenen sol çizginin ÇKP’yi ad›m ad›m yenilgiye götürdü¤ü bu süreçte k›z›l bölgelerdeki güçlerinin yüzde doksan›, beyaz bölgelerdeki güçlerin ise hemen hemen hepsi kaybedildi. Bunun sonucunda K›z›lordu’ya tek bir
yol kald›; geri çekilmek. Ve böylece 12 bin kilometre olan Uzun Yürüyüfl bafllam›fl oldu. K›z›lordu 1934 y›l›n›n A¤ustos ay›nda Guamindang gericilerinin çemberine düfltü. Baflkan Mao’nun gerilla savafl›na iliflkin “düflman ilerledi¤inde biz geri çekiliriz” tezi pratik olarak uyguland› ve 100 bin K›z›lordu savaflç›s› çemberi yarabilmek için 16 Ekim 1934’te 80 bin kiflinin flehit düflece¤i bir yürüyüfle bafllad›. “Tüm güçler bir gece tek bir yerde birleflti. Silahlar›yla ve s›rtlar›nda bir kaç parça eflyalar›yla 100 bin erkek, 35 kad›n ve bir kaç da çocuk düflman hatlar›n› geçti ve böylece tarihi bir olay bafllad›: UZUN YÜRÜYÜfi.” Uzun yürüyüfl s›ras›nda K›z›lordu ÇanKay fiek taraf›ndan sürekli takip edilirken, do¤a koflullar› da bu yürüyüflü daha da zorlaflt›r›yordu. Ancak binlerce iflçi ve köylünün büyük bir fedakarl›k örne¤i sergileyerek gösterdikleri dayan›kl›l›k ve sars›lmaz inançla kazan›lan tarihsel bir destana dönüfltü Uzun Yürüyüfl esnas›nda. K›z›lordu Uzun Yürüyüflü salt bir askeri harekat tarz› olarak ele almad›. Ayn› zamanda geçtikleri köylerdeki köylüleri örgütleyip onlar› harekete geçirmeyi de ihmal etmedi. Ve geçtikleri köylerde toprak a¤alar›na karfl› da savafl bafllatarak onlar› yenilgiye u¤ratt›. Henüz kendi köylerinden geçmeyen K›z›lordu’yu bekleyen köylüler
ise K›z›lordu’nun yolunu de¤ifltirerek kendi köylerinden geçmesini istiyorlard›. Uzun Yürüyüfl s›ras›nda Mao Zedung k›z›lordu savaflç›lar›n›n içlerinden biri olarak davrand›. Onlar gibi giyinip, onlar›n yedi¤ini yedi. Bu, K›z›lordu savaflç›lar›n›n Mao Zedung’a olan güvenini daha da pekifltirdi. Uzun Yürüyüfl’ü hiçbir zaman kendi baflar›s› gibi görmedi. Onu gerçeklefltirenlerin topra¤› iflleyen köylüler, silah elde nas›rl› ayaklarla yürüyen gençler, madende çal›flan iflçiler, k›sacas› genifl halk y›¤›nlar› olarak gördü. Ve Uzun Yürüyüfl’te bir kez daha devrimci irade kazand›. Geçtikleri on bir eyalette ileride filizlenip yeflerecek tohumlar b›rakt› Uzun Yürüyüfl. S›n›f mücadelesi tarihinin en keskin dönemeçlerinden biriydi Uzun Yürüyüfl. Yürüyüfl s›ras›nda 18 tane s›rada¤, 28 tane köprüsüz nehir, onlarca göl ve batakl›ktan geçen K›z›lordu erleri, Guamindang gericilerinin yan›s›ra do¤aya karfl› verdikleri amans›z mücadeleyle afl›lamaz denen da¤lar›n cüret ve kararl›l›kla nas›l afl›labilece¤ini gösterdiler. Parti içi iki-çizgi mücadelesinin bir yans›mas› olan Yürüyüfl iki çizgi aras›ndaki hesaplaflmayla birlikte, kazand›¤› askeri kazan›mlar›n yan›s›ra, siyasal baflar›larla da partiyi güçlendirerek, parti birli¤ini korumufltur.
Binbafl› Ernesto ölmedi daha!
Ezilen halklar›n kurtulufl mücadelesinde enternasyonal bir ruhun yaflam bulmas›n›n somut bir ifadesi olan Ernesto Che Guevara kucaklarken ölümü Bolivya Da¤lar›’nda, 9 Ekim 1967’de Küba’dan ald›¤› coflku ve solu¤u Bolivya ve tüm dünya halklar›na yaflatma çabas› içerisindeydi. “Devrimcili¤in diyar› yoktur” diyerek feda etti¤i yaflam› boyunca dünya halklar›na b›rakt›¤› mitralyöz sesleri ve savafl ça¤r›lar› hiç dinmedi s›n›f mücadelesinde. Che Arjantin’liydi. Ancak Küba halk›n›n kurtulufl mücadelesinde verdi¤i gerilla mücadelesi ile ön plana ç›kan Che’nin, Küba Devrimi sonras› buradaki görevlerini tamamlad›¤›n› ve ihtiyaç olan baflka ülkelerde de bu savafl› büyütme gereklili¤ini flu sözlerle ifade ediyordu Fidel Castro; “Burada sosyalizmin kuruluflu için besledi¤im en saf umutlar›, sevdiklerimin en de¤erlisini b›rak›yorum ard›mda. Bu, yüre¤imin bir bölümünü derinden yaralamaktad›r. Yeni savafl alanlar›nda, bana afl›lad›¤›n inanc›, halk›m›n devrimci ruhunu ve görevlerin en kutsal›n› nerede olursa olsun emperyalizme karfl› mücadele etmek- yerine getirmekte oldu¤um
duygusunu tafl›yaca¤›m. Beni yat›flt›ran ve bunun ötesinde ac›lar›m› dindiren de budur.” Kendi bireysel kurtuluflunu, genifl y›¤›nlar›n kurtuluflundan her zaman geride tutan Che, buna Küba Devrimi sonras› ald›¤› Sanayi Bakanl›¤› görevini k›sa bir süre sonra Bolivya halk›n›n kurtuluflu için gidece¤i Bolivya da¤lar›nda sürdürece¤i gerilla faaliyeti için b›rakmas›yla bir kez daha kan›tlad›. Kendi kiflisel rahatl›¤›n› hiçbir zaman ön planda tutmad›. Kufland›¤› enternasyonal ruh, fedakârl›k, gerilla mücadelesindeki ›srar onun tüm dünya halklar› taraf›ndan da sahiplenilmesini do¤urdu. Binbafl› Ernesto’nun emperyalizme ve uflaklar›na karfl› kurtulufl yolunun silahl› mücadeleden geçti¤ini Küba Devrimi’ne dair yapt›¤› flu de¤erlendirmelerden görebiliriz. “1- Halk güçleri düzenli bir orduya karfl› savafl› savaflarak kazanacakt›r. 2- Devrim yapmak için bütün koflullar›n olgunlaflmas›n› beklemek gerekmez. Ayaklanma da bu koflullar› yaratabilir. 3- Az geliflmifl Amerika’da k›rsal bölgeler silahl› çarp›flmalar için temel alanlard›r.” Bu de¤erlendirme ayn› zamanda gerilla mücadelesine iliflkin temel görüfllerini de yans›tmaktad›r. Bu dönemde Mao Zedung önderli¤inde gerçeklefltirilen Çin Devrimi’ni de yak›ndan takip eden Ernesto, halklar›n kurtulufl bilimi olan Marksizm-Leni-
nizm-Maoizmi yaflam felsefesi olarak almasa da genel olarak yaflam›nda devrimci de¤erlere ba¤l› kalarak yaflad›. Ernesto’nun bu eksikli¤i, Bolivya’da mücadele etti¤i dönemde Küba kadar çabuk sonuç alamad›¤› için duydu¤u endiflede yaflansa da yine de y›lg›nl›¤a kap›lmay›p ömrünün son an›na kadar halklar›n kurtuluflu için mücadele etti. “Ölüm nereden ve nas›l gelirse gelsin, savafl sloganlar›m›z kulaktan kula¤a yay›lacaksa ve silahlar›m›z elden ele dolaflacaksa ve baflkalar› mitralyöz sesleriyle ve de zafer naralar›yla cenazelerimizde a¤›tlar yakacaksa ölüm hofl geldi safa geldi” diyerek kucaklad› ölümü 9 Ekim 1967’de Bolivya Da¤lar›’nda. 22 Eylül 1967’de Bolivya köylülerine yönelik yapacaklar› ilk siyasal propaganda toplant›s› s›ras›nda yedikleri bir ihbar sonucu Bolivya gericileri ve CIA iflbirli¤iyle kuflatmaya al›n›r ve Che aya¤›ndan vurularak tutsak düfler. 9 Ekim 1967’de ise katledilir. Bugün egemenler taraf›ndan kamuoyuna “romantik devrimci” olarak lanse edilmeye çal›fl›lmakta ve düflüncelerinin-pratiklerinin içeri¤i boflalt›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Ancak bizler flunu çok iyi biliyoruz ki, söyledikleri ve yapt›klar› ile ezilen halklar taraf›ndan sahiplenilen Che, yaflam›n› silahl› mücadele ve halklar›n kurtulufl mücadelesine adam›flt›r. Yaflam›nda oldu¤u kadar ölümü s›ras›nda da böyle davranm›flt›r. Çünkü Che Binbafl› Ernesto olarak kaz›nm›flt›r haf›zalar›m›za. ‹çinin boflalt›lmaya çal›flt›¤› bir süreçte Binbafl› Ernesto ölmedi daha.
7-20 Ekim 2005 GÜN’DE DÜN.. 7 Ekim 1928 ‹stanbul’da tramvay iflçileri greve bafllad›. Grev 8 gün sürdü. 1940 Alman ve ‹talyan askerleri Romanya’y› iflgal etti. 1980 Kurtulufl Örgütü üyesi Necdet Adal› ile sa¤ görüfllü Balgat katliam› san›¤› Mustafa Pehlivano¤lu idam edildi. 12 Eylül AFC sonras› 1980-1984 y›llar› aras›nda 50 kifli idam edildi. Kenan Evren’in “Hainleri asmay›p da besleyecek miyiz?” sözü belleklerde yer etti. 8 Ekim 1971 ‹stanbul S›k›yönetim Komutanl›¤› Ortam dergisini süresiz kapatt›. 9 Ekim 1962 ‹stanbul’da 8 bin kifli Beyaz›t’tan Taksim’e yürüdü. Yeni ‹stanbul gazetesi önünde burjuva bas›n› protesto etti. 1967 Arjantinli gerilla lideri, Küba Devrimi’nin önderlerinden Ernesto Che Guevara Bolivya’da öldürüldü. 1971 Deniz Gezmifl ve 17 arkadafl› idama mahkûm edildi. 11 Ekim 1976 Çin’de, aralar›nda Mao Zedung’un efli Çiang Çing’in de bulundu¤u dört Politbüro üyesi darbe yapmay› planlad›klar› gerekçesiyle tutukland›. 1980 Cezayir’de deprem: 20.000 kifli öldü. 12 Ekim 1872 Sirkeci hamallar› greve ç›kt›. 1970 Ankara’da Hacettepe Üniversitesi iflgal edildi. ‹stanbul’da Gislaved Lastik Fabrikas› iflçileri oturma grevine bafllad›. 13 Ekim 1920 fiark Demiryolu iflçileri greve ç›kt›. 1994 ‹nsan haklar›ndan Sorumlu devlet Bakan› Azimet Köylüo¤lu Amerika’n›n Sesi Radyosu’na, “600 köy ve 800 mezran›n yak›ld›¤›n›” itiraf etti. 15 Ekim 1970 ‹stanbul’da polisler 12 Ekim 1970’te oturma eylemine bafllayan Gislaved Lastik Fabrikas› iflçilerini fabrikadan zorla ç›kard›lar; 1 iflçi öldü, 50 iflçi yaraland›. 16 Ekim 1934 Çin’de “Uzun Yürüyüfl” bafllad›. 20 Ekim 1935 Uzun Yürüyüfl sona erdi. Mao önderli¤indeki Birinci Öncü Ordu Yenan’a girdi. 2000 Bergama Hapishanesi’nde tutsaklar gördükleri iflkenceyi foto¤raflarla ispatlad›lar. Tutsaklar foto¤raflar› bas›na verdikleri için 15’er gün hücre cezas› ald›lar. 2000 MKP, DHKP/C ve TK‹P, F tipi hapishaneleri protesto etmek amac›yla ölüm orucuna bafllad›lar.
7-20 Ekim 2005
26
32
Kad›na do¤rultulmufl silah: TECAVÜZ...-2K›flk›rt›lm›fl erkekli¤in ve bast›r›lm›fl kad›nl›¤›n oluflmas›nda temel etken olan, özellikle k›rsal alanlarda halen varl›¤›n› güçlü bir flekilde devam ettiren feodalizmin, kapitalizmin ikiyüzlü ahlak anlay›fl› ve her fleyi al›n›p sat›labilen metalara dönüfltüren pazar anlay›fl›yla birleflmesiyle yaflanamayan cinselli¤in karfl›s›nda, insani özünden uzaklaflt›r›lm›fl, zorlamaya dayal› bir anlay›flla ortaya ç›kar tecavüz olgusu. Kiflinin iste¤i d›fl›nda gerçeklefltirilen cinsel eylemin ad› tecavüz olarak konulmak zorundayken, burjuva yasalar karfl›s›nda ma¤dur olan kad›nlara karfl› al›nan tutum, adaletli olman›n yak›n›ndan dahi geçmemektedir. Çok k›sa bir süre öncesine kadar tecavüz eden kiflinin istemesi durumunda, tecavüz edilen kifliyle evlenmesi herhangi bir ceza almamas›n› sa¤l›yordu. Bu uygulamayla tecavüz eden kiflinin “ödüllendirildi¤i” aç›kt›r. Çünkü zora dayal› olarak karfl›s›ndaki kad›nla birlikte olan erkek, bu birlikteli¤e devletin “onay” vermesi ile birlikte, bunu istedi¤i sürece yapma serbestli¤ine kavuflmufl bulunmaktad›r. Uygulamada ise burjuvazinin adaletten uzak hukukunun devreye girmesine gerek kalmadan ço¤u zaman olay aileler aras›nda feodal kurallara ba¤l› olarak “tatl›ya ba¤lan›r.” Bugün hukuki olarak bu uygulama kald›r›lm›fl olsa bile, feodal de¤er yarg›lar›n›n hakim oldu¤u k›rsal alanlarda k›z kaç›rmak ve iste¤i d›fl›nda birlikte olmak art›k geri dönüflü olmayan bir yolun bafllang›c›d›r. Çünkü “namus” iki bacak aras›na hapsedilmifltir, “kirletilmifl” bir k›z›n namusu ise ancak onu kirletenle evlenilerek temizlenebilir. Evlilikle birlikte toplumsal meflruluk kazanan birlikteliklerde kad›n›n görevi bellidir: istemedi¤i bu birlikteli¤e karfl› ç›kmak, ya da ömür boyu rol yapmak. Karfl› ç›kman›n altyap›s›n›n olmad›¤› gerek devlet gerekse de toplumun “yuva y›kma”ya s›cak bakmad›¤› feodal toplumlarda kad›nlar›n pek ço¤u için isyan, gizli gözyafllar› dökmek ya da çareyi ölümde bulmak olarak görülmektedir. Çok az kad›n bu zoraki evliliklerden kurtulmay› baflarmakta, ço¤u zaman bu “kurtulma” baflka bir evlilik olarak görülmektedir. Peki iliflkide devletin “onay”›n›n olmas›, evliliklerde kurulan zoraki birliktelikleri tecavüz olmaktan ç›kar›r m›? “Hay›r”lar›n duyulmad›¤› durumlar: Evlilik içi tecavüzler… “Evlilik içi tecavüz” tan›m›, feoda-
‹ster devrimci kad›nlara karfl› bir teslim alma sald›r›s› olarak düzenlenmifl olsun, ister yaflam›n içinde “ele geçirmenin” bir arac› olarak, kad›n›n bedeni üzerine yöneltilmifl bu sald›r›ya maruz kalan kad›nlar›n tüm bunlar› dile getirmesi zorunludur, çünkü nas›l ki yoksullar›n de¤il, yoksullu¤u yaratanlar›n utanmas› gerekiyorsa, ma¤durlar›n de¤il bu sald›r›y› yapanlar›n teflhir edilmesi gerekmektedir.
lizmin a¤›rl›¤›n›n olanca yüküyle toplumun üstüne çöktü¤ü ülkelerde kuflkusuz kullan›ma girmemifl hatta anlams›z bulunacak bir tan›m olacakt›r. Çünkü kad›n›n görevi her yönüyle kocas›na hizmettir, onun isteklerini yerine getirmektir. Kad›n edilgendir, kad›n boyun e¤endir, kad›n yönetilmeye ve yönlendirilmeye muhtaç oland›r ya da tüm bunlara uymas› gerekendir. Kad›n› ikinci cins olarak gören erkek egemen burjuva-feodal anlay›fl hiç kuflkusuz evlilikte de pekçok fleyde oldu¤u gibi kad›na söz hakk› ve irade beyan› olana¤› tan›mayacakt›r. Yap›lan baz› tart›flmalarda erkek egemen burjuva-feodal anlay›flla yaklaflan erkeklerin, evlilik içinde gerçekleflen bu kad›n›n iradesini tan›madan iliflkiye girme meselesine tecavüz ad›n› koymamaktad›r. Hatta iflin esas can yak›c› k›sm›, kendini demokrat, ilerici, sosyalist olarak tan›mlayan insanlar›n da söylemde çok dile getirmeseler de pratikte ayn› tutuma denk düflmeleridir. Kayna¤›n› feodalizmden alan bu mülkiyetçi bak›fl aç›s› afl›lmak zorundad›r, bu herfleyden önce savunulan fikirlerle prati¤in aras›ndaki tutars›zl›kt›r çünkü. Ancak görünen tutars›zl›klar›n bu kadar çok tart›fl›ld›¤› durumlarda, “perde arkas›nda” kalan böylesi tutars›zl›klar kad›nlar›n gömülü oldu¤u sessizlikte bo¤ulup gitmektedir. “Hay›r”lar›n duyulmad›¤› durumlard›r evlilik içi tecavüzler. Kendisine
hiç ya da çok az söz hakk› tan›nm›fl, kendine güveninin geliflmesi için gerekli olan ortam elbirli¤iyle yarat›lmam›fl, pasif ve edilgen bir kiflili¤e büründürülmesi için elden gelen herfley yap›lm›fl olan kad›nlar›n, böylesi bir durumda edindirildikleri feodal ve ahlaki de¤er yarg›lar› göz önüne al›nd›¤›nda genel olarak kendi iradesini ortaya koyma gibi bir s›k›nt›s› varken, böylesi “görevi” oldu¤unu düflündü¤ü durumlarda kendini ifade etmesi bile bafll› bafl›na büyük bir s›k›nt›d›r. Çünkü bir yanda hissettikleri ve istekleri vard›r, di¤er yanda ise y›llardan beri ona yüklenen feodal de¤er yarg›lar›n›n “yap›lmas›n› zorunlu koydu¤u” görevler. “Madem istemiyormufl, niye karfl› ç›kmam›fl o zaman?” Genel olarak toplumsal flekillenifl göz önüne al›nd›¤›nda, erke¤in istemede ve dayatmadaki rahatl›¤›n›n tersine kad›nda reddetmede ve istekte/›srarda çekimserli¤i söz konusudur. Sorunun ilk ad›m›n› böylesi bir durumun ifade edilmesi olufltururken kad›n›n ›srarl› olup olmad›¤› meselesi hem bu konuyla ilgili davalarda hem toplum içinde yap›lan tart›flmalarda s›kça sorulan anahtar soru ifllevini görmektedir: “Madem istemiyormufl, niye karfl› ç›kmam›fl o zaman?” Kad›n›n istemedi¤ini belirttikten sonra gösteremedi¤i ›srar, karfl›s›ndaki erke¤e ›srar hakk›n› tan›r m›? Ya da bu ›srar ve zorlama sonucu girilen cinsel iliflkide kad›n›n ses
ç›karmamas›, bu gücü kendinde görememesi erke¤in yapt›¤›n› kad›n›n bu davran›fl› üzerinden meflrulaflt›r›r m›? Olmas› gereken, insani tüm iliflkilerde oldu¤u gibi, birbirine sayg› duyan her iki insan›n yapmas› gerekti¤i gibi karfl›l›kl› olarak birbirinin iradesini tan›makt›r. Bu noktada kad›nlara düflen yaflam›n her alan›nda isteklerinde ›srarc› olmak ve bunlar›n arkas›nda durmakt›r. Kuflkusuz bu konuda katedilmesi gereken hayli mesafe vard›r, ancak fark›nda olmakla bafllamak, bilincine varmakla bafllamak bu yolda ilk ad›mlar› atmay› da beraberinde getirecektir. S›n›f bilincine sahip proleter erkek ve kad›nlar bu yolu birlikte ad›mlad›klar›nda hem kiflisel, hem toplumsal özgürlü¤ün temellerini atma yolunda ilerlemifl olacaklard›r. Devrimci kad›nlar›n direnifli karfl›s›nda bir silah: gözalt›nda tecavüz… Toplumun içerisinde etkisi olan feodal, dinsel ö¤elerin ve örflerin etkisinin fark›nda olan egemen güçler bu de¤er yarg›lar›n› kiflilerin sisteme karfl› ç›k›fllar›n› etkisizlefltirmek için aktif ve yo¤un bir flekilde kullanmaktad›rlar. Dünyan›n pekçok ülkesinde devrimci olan kad›nlar›n karfl›s›na ilk etapta ç›kart›lanlardan birisi “namus” sorunudur. Özellikle aileler devletin yo¤un ideolojik bombard›man› alt›nda tutularak, devrimcilere güvensizlefltirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Adaletsizli¤e ve eflitsizli¤e, sömürüye dayal› olan bu sistemde, sistem karfl›tlar›n›n varolaca¤›n› çok iyi bilen egemen güçler, toptan ortadan kald›rman›n mümkün olmayaca¤›n›n bilinciyle, devrime ve devrimcili¤e olan inanc› bitirerek, güvensizli¤i yaymaya çal›flmaktad›r. Bu noktada sistem taraf›ndan kad›n ve erkek devrimcilere yönelik farkl› argümanlar kullan›labilmektedir. Erkek devrimciler “beyni y›kanm›fl”, kad›n devrimciler sevgililerinin “pefline tak›lm›fllard›r”! Toplumda ikinci cins olan kad›n›n devrimcili¤i bile özgür iradesine de¤il, “erke¤ine” olan ba¤l›l›¤›ndan kaynaklanmaktad›r egemen güçlere göre. Ya babas›ndan, ya abisinden, ya sevgilisinden etkilenerek girmifltir kad›n bu yola. fiuras› aç›k bir gerçekliktir ki, toplumda kad›n ve erke¤in devrimci olmas› aile ve toplum taraf›ndan farkl› karfl›lanmakta, genel olarak aileler taraf›ndan çocuklar›na devrimci olmamalar› için yap›lan bask›, kad›nlar söz konusu oldu¤unda kat be kat artmaktad›r. Bu noktada kad›nlar›n devrimcili¤i seçmesi önünde k›r›lmas› gereken prangalar iki kat daha fazla olmaktad›r.
27
32 Feodal prangalar›, aile ve toplum bask›s›n› yerle bir ederek devrimcili¤i seçen kad›nlar bu noktada büyük bir ad›m atm›fl olsalar da herfley bu seçimle bitmemektedir. Mücadelenin denizine at›lan her kad›n devrimci, kendi içinde etkisi azalm›fl olmakla birlikte devam eden bu feodal prangalara ve ikiyüzlü ahlaki de¤er yarg›lar›na karfl› dikkatli olmak zorundad›r, devrimci kültürü söylemde benimsemenin ötesinde içsellefltirmelidir. Bu noktada iki s›n›f›n cenge tutufltu¤u yerlerdir, devrimcilerle düflman›n karfl› karfl›ya geldi¤i yerler. Devrimci kad›nlar›n gözalt› ve iflkence deneyimleri, bugün mücadele yürüten kad›n devrimciler için dikkatle incelenmesi ve üzerinde durulmas› gereken durumlard›r. Devrimcilerin
genel olarak gözalt› ve iflkencedeki tutum ve ilkeleri bellidir. Gün ve gece aras›ndaki karfl›tl›k kadar nettir düflman›n karfl›s›nda teslimiyet ve direnifl. Ancak kad›n devrimcilerin içlerinde bir parça bar›nd›rd›klar› feodal de¤er yarg›lar›n›n fark›nda olan düflman, bu yönü kullanarak teslimiyeti dayatmaya çal›flmakta ne yaz›k ki kimi zamanda bunda baflar›l› olmaktad›r. Devrim tarihi, fiziki pek çok iflkencede hiçbir flekilde çözülmeyen ancak cinsel taciz ve tecavüz tehdidi ya da uygulamas› sonucu düflmana yenik düflen örneklere sahne olmufltur. Bu tav›r tekrar “namus nedir?” sorusunun cevab›n› ak›llara getirmektedir. Burjuva-feodal sistemde, namus iki bacak aras›na hapsedilmifltir ve bunun için zedelenme-
TKM EK‹M AYI ETK‹NL‹K PROGRAMI 15 Ekim Cumartesi
Panel
Saat 15:00 “Yeni Terörle Mücadele Yasas› Neler Getiriyor?” Konuflmac›lar Yazar Rag›p Zarakolu Av. Ercan Kanar Meltem Kuruhan (TUYAB) 16 Ekim Pazar Saat 16:00
- Felluce - Genç Sinema - Anne Ya Ben
“Felluce” 22 Ekim Cumartesi
Saat 16:00 - Surlar›n ‹ki Yakas› - Perde - Adressiz Sorgular
Adressiz Sorgular 30 Ekim Pazar Saat 16:00 - K›r›nt› - Post Epidemi - Keman›n Sesi
K›r›nt› Aç›l›fl Etkinli¤i
29 Ekim Cumartesi Saat 17:00
-Slayt Gösterimi -Tiyatro “Ben Altta Kald›m Abi” Barbara Halk Sahnesi -Müzik Dinletisi Hasan Sa¤lam So¤anl› Mah. Mimar Sinan Cad. No:62/5 Bahçelievler/‹STANBUL TEL: 0212 643 22 33
7-20 Ekim 2005
mesi için insan öldürmek de dahil her fley mübaht›r. K›z kardeflini “namusu” için öldürmeyi do¤al gören bir kifli, ayn› tepkiyi her türlü yalana dolana batm›fl, toplumun s›rt›nda kamburdan baflka bir fley olmayan, üretmeyen, asalak, ikiyüzlü kardefli için göstermez. Çünkü pek çok fley hoflgörülebilir ama “namussuzluk” asla! Devrimcilerin namus anlay›fl› bu de¤ildir, olamaz da. E¤er bir ahlaktan söz edilecekse olmas› gereken, insana, do¤aya, eme¤e sayg›l›, dürüst, sömürmeyen, emekten yana bir dünya kurulmas› için u¤rafl verenlerin saf›nda yer almakt›r. Böylesi bir düflünce ve anlay›fl düflman›n di¤er tüm sald›r›lar›n› oldu¤u gibi cinsel taciz ve tecavüz sald›r›s›n› da bofla ç›kartacakt›r. Çünkü ilmek ilmek harcanan
eme¤e, yoldafllara ve partiye verilecek zarar düflünüldü¤ünde bu sald›r›n›n da alt› boflalt›lm›fl olacakt›r. Sonuç yerine… ‹ster devrimci kad›nlara karfl› bir teslim alma sald›r›s› olarak düzenlenmifl olsun, ister yaflam›n içinde “ele geçirmenin” bir arac› olarak, kad›n›n bedeni üzerine yöneltilmifl bu sald›r›ya maruz kalan kad›nlar›n tüm bunlar› dile getirmesi zorunludur, çünkü nas›l ki yoksullar›n de¤il, yoksullu¤u yaratanlar›n utanmas› gerekiyorsa, ma¤durlar›n de¤il bu sald›r›y› yapanlar›n teflhir edilmesi gerekmektedir. Tarih, eme¤in özgürleflti¤i günleri gördü¤ünde feodal bask›n›n en yo¤un oldu¤u günlerde bile kad›nlar›n gömülü oldu¤u sessizli¤i bozan sesleri hat›rlayacakt›r…
Barbara Halk Sahnesi “Pilavdan Dönenin Kafl›¤› K›r›ls›n” oyunuyla perdesini açt›köprüsü kuruyoruz” Tohum Kültür Merkezi Eylül ay› etkinliklerine Barbara Halk Sahnesi’nin sergiledi¤i 12 Eylül döneminin insan kiflili¤inde oluflturdu¤u k›r›lmalar› anlatan “Pilavdan Dönenin Kafl›¤› K›r›ls›n” oyunuyla devam etti. 24 Eylül 2005 tarihinde saat 18:00’de bafllayan tiyatro oyununu, kalabal›k bir seyirci kitlesi izledi. Küçük burjuva yaflamlar›n, 12 Eylül’le birlikte kap›ld›klar› ak›nt›da yaflad›klar›n›n anlat›ld›¤› tiyatro oyunu, 1980 ile 1999 y›llar› aras›nda yaflanan toplumsal süreçle birlikte ele al›narak izleyiciye sunuluyor. Ancak bu toplumsal arka plan›n oyunun gidiflat›ndan kopuk kald›¤›n› söylemek gerekiyor. Küçük burjuva dünyalar›n esen rüzgarlarla kuru dallar gibi nas›l e¤ildi¤ini, onlar›n yalpalayan, ilkelerini ç›karlar›na feda eden zay›f yap›lar›n›, muhalif karakterlerini nas›l yitirdiklerini anlatan oyunda bu yaflam›n kendilerinde yaratt›¤› y›pranm›fll›¤›n büyük y›k›mlar ve mutsuzluklar getirdi¤ini göster-
mesi aç›s›ndan ö¤reticiydi. Sisteme muhalif üç samimi arkadafl›n geçen y›llar içindeki dönüflümü ve düzen içine kay›fllar›n›n anlat›ld›¤› oyunun senaryosunun en büyük eksi¤i bu kifliliklere alternatif olabilecek devrimci bir karakterin olmamas›yd› ki burada “tek alternatif kiflilik”
rimci kimli¤ini kaybeden birçok insan oldu. Fakat oyunda bu insanlar›n yan›s›ra mücadeleyi kan›-can› pahas›na sürdüren, bu yolda iflkencelerden geçen, flehit düflen k›saca; her türlü zorlu¤a ra¤men ayakta duran devrimcilerin oldu¤u gözard› ediliyor. Oyunda, oyunun üç
belki 9 y›l hapishanede yatan Edip’ti diye düflünülebilir fakat O da d›flar›n›n dönüflümünden uzak, fliirler yazan “temiz” bir tiplemedir ve ç›k›nca sisteme ayak uydurarak temiz kalan yanlar›n› kaybediyor. Kendilerince ayakta durma çabalar› ise bir yay›nevi kurmaktan ibaret. Evet bu süreçte dökülen, de¤erlerini, dev-
kahraman› da olumsuz bir tarzda kurgulanm›fl. Bunun da ötesinde kahramanlar›n devrimci olmas›n› sa¤layan 80 öncesinin sözde devrimci tiplemesi de korkak, kendi görevlerini yapmamak için gençleri kullanan bir tipleme. (T›pk› devletin propagandalar›nda oldu¤u gibi.) Dolay›s›yla üç kahraman›m›z› kan-
d›ran, onlar› bu iflin içine “bulaflt›ran” kifli olarak gösteriliyor. Kahramanlar›m›z›n kendili¤indenci bir tarzda sürdürdükleri yaflamda; kendilerini de¤ifltirici-dönüfltürücülükleri ve devrimci kalma çabalar› yok. Sistemin karfl›s›nda boyun e¤mifl insanlar var. O günden bu güne oyunda anlat›ld›¤› gibi kimliklerini, kifliliklerini, muhalif karakterlerini kaybeden birçok insan›n oldu¤u çok aç›k. Fakat izleyiciye verilmesi gereken mesaj yetersiz, hatta bunun ötesinde yanl›fl noktalarda yo¤unlafl›yor. Bu noktada oyunun, “kötü ö¤retmen” misali izlenmesi de pek mümkün de¤il. Zira karakterlerin izleyicide yaratt›¤› sempati ve dolay›s›yla meflruluk bunun önündeki temel engeli oluflturuyor. Oyunda dördüncü bir örnek yada alternatif bir tiplemenin varl›¤›; verilen gerçek yaflam›n eksik kalan ama insan› insan yapan de¤erleri koruyanlar›n çabas›, yar›na b›rakt›klar›/b›rakacaklar› mücadele oyundaki karamsar havay› ortadan kald›rabilirdi.
7-20 Ekim 2005 Ekonomik ve sosyal haklar›na sahip ç›kmak için Deri-‹fl Sendikas›’nda örgütlenen Çorlu ‹leri Deri ve Birsinler Deri iflçilerinin, patronun sendika faaliyetlerini ö¤renince ifllerine son verilmesiyle birlikte iflyerleri önünde bafllatt›klar› direnifl 230’lu günlere dayand›. ‹leri Deri iflçileri 225, Birsinler Deri iflçileri 87 gündür direnifllerini ilk günkü kararl›l›k ve coflkuyla sürdürürken patron ve polis taraf›ndan defalarca sald›r›lara maruz kald›. Sald›r›lar karfl›s›nda birbirlerine ve mücadelelerine daha s›k› sar›lan deri iflçilerinin yan›na giderek yapt›¤›m›z görüflmelerde Çorlu’da y›llar sonra ilk kez bir direnifl bafllatman›n hakl› gururunu yaflayan iflçilerle mücadelenin ve direniflin kendilerine kazand›rd›klar› üzerine sohbet ettik. Birsinler Deri’den Yaflar Çak›l çal›flma koflullar›n›, yapt›klar› iflin a¤›rl›¤›n›, neden sendikal örgütlülü¤ü tercih ettiklerini anlat›yor. Haks›zl›klarla karfl› karfl›ya kald›klar› zam a n sendikaya baflvurduklar›n ›
söylüyor. ‹flçilerin birço¤unun sendikal örgütlülü¤ün ne oldu¤unu bilmemesinden kaynakl› direnifllerinin baflka fabrikalarda çal›flan iflçiler taraf›ndan yeteri kadar sahiplenilmemesinden duyduklar› rahats›zl›klar› da anlatan iflçilerden Hatice Osmanl› “D›flarda yad›rg›yorlar bizi sendikal› olduk diye. Kaç›yorlar bizden, konuflmak istemiyorlar. ‹flten at›lacaklar korkusuyla yan›m›za gelmiyorlar” diye ifade ediyor iflçilerin tutumunu. Büyük ço¤unlu¤u sigortas›z çal›flt›r›lan, aylarca ücretsiz izine ç›kar›lan, doktordan vizite ka¤›d› almak için bile ustadan izin almak zorunda kalan iflçiler, kendi deyimleriyle kaderlerini düzeltmek için sendikada örgütlenmeye bafll›yorlar. ‹lk zamanlar patronun haberi olmas›na ra¤men tepki göstermiyor. Ancak daha sonra iflçileri 3’er, 5’er iflten atmaya bafll›yor. Kendi aralar›nda ç›k›fl ka¤›d›n› imzalamama karar› alan iflçiler, ç›k›fllar›n› almayarak 4 Temmuz’dan bu yana fabrikan›n önünde kurduklar› çad›rda ifllerine yeniden geri dönmeyi bekliyor. Haftada
28
32 Coca Cola’y› gerisin geri gönderiyorlar. ‹leri Deri iflçileriyle güzel iliflkiler kuran iflçiler kendileriyle ayn› sorunlar› yaflayan ve yine direniflte olan Bal›kesir Gönen Deri iflçilerine de destek ziyaretine gitmifller. ‹leri deri iflçilerinden Tekin Çatalkaya ekonomik koflullardan kaynakl› s›k›nt›lar yaflamaya bafllad›klar›nda bir zorunluluk olarak sendikay› tercih ettiklerini söylüyor. Örgütlenme sürecini k›saca anlatarak 8 ayd›r kendilerini ya¤murda güneflte d›flarda tutan gücün zamanla ezen s›n›fla ezilen s›n›f aras›ndaki çeliflkiyi daha iyi görmeleri ve kavramalar› oldu¤unu belirtiyor. ‹leri Deri iflçilerinin pek ço¤unun tahsil durumu iyi olmamas›na, sendikay› hiç bilmemelerine ra¤men süreç onlar› öncülefltiriyor. Devletin ve kolluk güçlerinin gerçek yüzlerini görüyorlar, arkadafll›klar› dostluklar› gelifliyor. “Biz bu mücadeleye bafllamadan önce Trakyal›, göçmen, Karadenizli, Do¤ulu biraraya gelmez sohbet etmezlerdi. Burada bizi birbirimize düflman ettiren sermayeye karfl› birlikte mücadele edersek kazanaca¤›m›z› gördük ve birlefltik” diye mücadelenin kendi yaflamlar›na katt›klar› olumluluklar› anlatan Çatalkaya’y› Emine Kay›kç› ve Murat Kaya da direnifl süresince okuma yazma ö¤rendiklerini söylüyorlar. Direniflte kad›n olman›n a¤›rl›¤›n› da yaflayan Emine Kay›kç› ilk zamanlar eflinden çok fazla tepki alm›fl, direniflte yer ald›¤› için. Sürekli direnifli b›rakmas› için efli taraf›ndan zorlanm›fl. “Art›k gözüm aç›ld›, durur muyum?” diyor. Direnifl sana baflka neler ö¤retti diye sordu¤umuzda “Bana her fleyi ö¤retti. Arkadafll›¤›n nas›l oldu¤unu ö¤rendim, bir ortamda nas›l davranaca¤›m› ö¤rendim. Okuma yazmay› da ö¤rendim” diye cevapl›yor. Murat Kaya ise sendikaya üye olurken yaflad›¤› kayg›lar›n zamanla nas›l bitti¤ini flu sözlerle anlat›yor. “Bilinçli arkadafllar›m›z ‘gel sendikaya üye ol’ dediler. ‘Ben sendikay› bilmem, 3 çocu¤um var, ben üye olmam’ dedim. Sonra sendikaya üye olunca flunu anlad›m ki sendika bizler için önemli.” 1993’te de Çorlu deri fabrikalar›nda haks›zl›klara karfl› mücadele eden ve Deri-‹fl Sendikas› öncülü¤ünde 13 fabrikayla birlikte T‹S imzalatan Selver Y›lmaz “Direniflte arkadafll›k, sevgi, flefkat hepsini ö¤rendik. Baflarana kadar devam edece¤iz” diyerek tüm karalamalara ra¤men sendikaya olan güvenini yitirmedi¤ini anlat›yor.
Art›k gözümüz aç›ld› diyen deri iflçileri:
“Bu ifl burada bitmez, kazan›ncaya kadar direnifle devam!” bir kere Organize Deri Sanayi Derne¤i’nin toplant›lar›nda iflçileri daha iyi nas›l sömürebiliriz diye görüflmeler yap›ld›¤›n› söyleyen Tuncay Çak›l, polisin üzerlerindeki bask›lar›n› flöyle anlat›yor: “Patronlar bize bask› yapmak için buradaki çad›r›m›z› içindeki eflyalarla birlikte yakt›rd›lar. Burada ç›ban gibiyiz, patlad›¤› zaman her tarafa s›çrar, o yüzden korkuyor patronlar.” Fecire Bozkurt’un enifltesi, s›rf kendisinin direniflte olmas›ndan dolay› çal›flt›¤› deri fabrikas›ndan ç›kart›l›yor. Yine deride çal›flan kardeflinin de ç›kart›laca¤› korkusunu tafl›yor. ‹simleri her tarafa ulaflt›r›lan iflçiler, baflka deri fabrikalar›nda ifl bulamayaca¤› gibi kendilerinin direniflte olmas› nedeniyle de¤iflik deri fabrikalar›nda çal›flan yak›nlar› da bask› oluflturmak ve direniflin zay›flat›lmas› için iflten ç›kart›l›yorlar. Bütün bu sald›r›lar›n kendilerini y›ld›ramayaca¤›n› birbirlerine daha da yak›nlaflt›klar›n› ifade eden Reyhan Kaplan “Biz Deri Organizedeki kaderi de¤ifltirmek için yola ç›kt›k asl›nda. Biz ikinci ad›m› atm›fl olduk. Birinci ad›m ‹leri Deri’ydi” sözleriyle anlat›yor bafllatt›klar› mücadelenin temelini. “‹flçilerin Türkiye’nin farkl› bölgelerinden olmas›n› ve aralar›nda Bulgar göçmenlerinin de bulunmas›n› kullanmak isteyen patronlar, iflçiler aras›nda bölücülük de yapmaya çal›fl›yorlar.
Gözlerine kestirdikleri birkaç kifliye sendikadan ayr›lmas› halinde sendikadan alaca¤›n›n fazlas›n› verece¤i vaatlerinde bulunan, direnenlerin terörist oldu¤unu söyleyen patronlara en güzel yan›t›m›z› direniflimizle, kararl›l›¤›m›zla verdik” diyen iflçilerden Gökhan Koçer deri fabrikalar›n›n pek ço¤unun koflullar›n›n ayn› oldu¤unu söylüyor ve bunlara karfl› örgütlü mücadelenin önemi üzerinde dururken burada bitmeyece¤ini de söylüyor: “Amac›m›z sadece haks›zl›¤› kabul etmemek.” Sendikal örgütlülü¤ün hiçbir fley kazand›rmad›¤›n› düflünen iflçilere ise “Sendika dönemi bitti¤i zaman iflçiler flöyle derler: ‘Sendika bize ne kazand›rd›? ‹flimizden olduk.’ Asl›nda hep sendika döneminde kesilmifl ikramiyeler veriliyor, dondurulmufl zamlar ödeniyor. E¤er patron onlar› o gün ç›karacaksa sendika dönemi varsa bekliyor, ç›kartm›yor. Çünkü tepki olacak, iflçiler sendikaya gidecekler. Oysa bu sorun flu aflamada tüm deri iflçilerinin sorunudur. Türkiye’de böyle büyük bir sorun var. Hükümet bugün Telekom’u, Tüprafl’›, Tekel’i sat›yor. Buna art›k halk olarak bir fley dememiz laz›m” diyor son olarak. Biz sohbet ederken iflçilerden biri elinde Coca Cola’yla çad›ra geliyor. Herkes birden “Sen bilmiyor musun iflinden at›lan Coca Cola iflçilerine destek vermek için Coca Cola’y› boykot etti¤imizi” diye tepki göstererek
29
32 “Direnifli baflar›yla sonuçland›ramazsan›z, o zaman ne yapmay› düflünüyorsunuz?” diye sordu¤umuzda da hem Birsinler Deri hem de ‹leri deri çal›flanlar› “yeni bir fabrikada, yeni bir iflyerinde mücadeleye kald›¤›m›z yerden devam edece¤iz, bu burada bitmez” diyorlar a¤›z birli¤i etmiflcesine. Sevim fiener ise “7 senedir çal›flt›¤›m yerlerde hayvanca çal›flt›rd›lar bizi. 121’lere kadar çal›flt›r›l›yorduk. Ama cesaret yoktu, ç›k›p da ‘sen niye benim hakk›m› vermiyorsun, niye beni bu kadar çal›flt›r›yorsun’ diyemiyordum, diyemezdim, korkuyordum. Ama flu aflamada yevmiyem kesilsin hemen dikilirim
karfl›s›na. Direnmeyi ö¤rendim, cesaretim geldi. Yanan çad›rdan sonra arkadafllar daha s›k› sar›lmaya bafllad›lar birbirlerine. Eflim de ‘bir kad›n›n ne ifli var gözalt›nda, ne ifli var gece geç saatlere kadar d›flar›da’ dedikleri için 10 gün kadar eve gelmedi. Sonra hatas›n› anlad›, baflka biri yapmazd›” diyerek anlat›yor yaflad›klar›n›. ‹leri Deri ve Birsinler Deri iflçilerini koflullar, koflullar›n getirdi¤i zorunluluklar bir anlamda itmiflti aylar süren bir direnifl bafllatmaya, maafllar›n›n/mesailerinin ödenmemesi, sigortas›zl›k, ikramiyelerin kesilmesi, zam yap›lmamas›, ifl kazalar›, sa¤l›ks›z çal›flma ortamlar›, ör-
7-20 Ekim 2005
gütsüzlük, çevre kirlili¤i vb. s›k›nt›lar halen yaflan›yor. Örgütlenene kadar da devam edecek kuflkusuz. ‹flçilerle görüfltü¤ümüz hafta içerisinde iki iflçi geçirdi¤i ifl kazas› sonucu ölmüfl, baflka bir iflçi de halen komada hastanede yat›yormufl. Leyme Deri iflçisi Fikret Do¤ruel de ifl kazas› geçirerek eli kesilen iflçilerden sadece biri. “A¤›r çal›flma koflullar› nas›l düzeltilebilir?” diye sordu¤umuz soruyu “iflçilerin sosyal faaliyet içerisinde birbirlerine daha yak›nlaflmas›” olarak cevapl›yor Tabi bir de “biraraya gelmek önemli” diyor. Art›k “sakat” oldu¤undan ifl bulamayan Do¤ruel “Bizden önce 2 ifl kazas› daha olmufl, buna ra¤men
hiçbir önlem al›nmam›fl. Biz de kazay› yapt›ktan sonra alm›fl flimdi baz› tedbirleri. Ama nafile. 16 y›ld›r ben deri fabrikalar›n›n içerisindeyim. Gezip gördü¤üm bütün fabrikalarda hepsi ayn›d›r.” “‹fl kazas› geçirip elin kesildi¤inde tazminat alabildin mi?” sorumuza yan›t› ise “bana hiç bir flekilde yard›m olmad›. 1 senedir ‹stanbul’a tedaviye gidiyorum. Sigortadan maafl al›yordum, onunla bir zaman götürmeye çal›flt›k. Bunun d›fl›nda bir yard›m olmad›. Sakatl›¤›mdan dolay› ifl de bulam›yorum. ‹flyeri hakk›nda dava açt›m. Davam›n takibindeyim, devam ediyor” oluyor.
“225. günümüzde kararl›l›¤›m›z sürüyor”
fiu anda bizim tespitlerimize göre burada 6.100 kifli çal›fl›yor. Ama ne yaz›k ki kay›t d›fl› dedi¤imiz fley burada da söz konusu. Özellikle Trakya’da haddinden fazla kaçak iflçinin oluflu, bizim buradaki sendikal faaliyetimizin önünde de bir engel. Bunun yan›nda çal›flma koflullar›nda 7-8 ayl›k üretimin, 1 y›ll›k üretimin daha az zamana s›¤d›r›lm›fl halini görüyoruz. ‹flçiler 16-18 saat çal›flt›r›l›yor. Böyle olunca ifl kazalar› fazla oluyor. ‹nsanlar yorgun düflüyor. Bu bölgede kesinlikle iflçi sa¤l›¤›, ifl güvencesiyle ilgili hiçbir önlemin al›nmad›¤›n› görüyoruz. Tabakhaneden
içeri giren iflçinin hayat› pamuk ipli¤ine ba¤l›. Örne¤in geçen ay›n 15’inde bir olay oldu. Deri getiren bir nakliyecinin yüksek gerilime kap›l›p ölmesi bizim söylemimizin ne kadar hakl› oldu¤unu gösteriyor. Burada 120 kadar deri fabrikas› var irili ufakl›. Hemen hemen yüzde yetmiflinin kap›s›nda duran bekçilerin ya parmaklar› yok ya kolu yok. Bu koflullar böyle devam ederken buradaki özellikle duyarl›, ayd›n, demokrat olan arkadafllar›m›za ça¤r›lar yapt›k. “Birlikte ne yapabiliriz?” dedik geçen y›l. Buradaki insanlar soruna duyars›z kald›. 2005 fiubat ay›nda ‹leri Deri’de örgütlendik. Öncesinde fabrikada çal›flan arkadafllarla yaklafl›k 1 y›l sürekli toplant› yapt›k. fiubat’›n 15’in de sendikaya üye yapt›k bu arkadafllar›. ‹flveren 18’inde duydu. Bunlar›n birinin ‹stanbul’da yerleri vard›. Duyunca arkadafllar›m›z› gruplar halinde kap›n›n önüne koydu. Biz de Çorlu havzas›nda direnifli bafllatt›k. Ve bugün direniflin 225 günü. Çorlu’da ilk defa bu kadar uzun direnifl sürüyor. fiu ana kadar arkadafllar›n kararl›l›¤› devam ediyor. Bu
süreç içinde sermaye de bofl durmad›. Kolluk güçlerini devreye sokarak insanlar keyfi gözalt›na al›nd›, tartakland›. Ama biz flunu iyi biliyoruz ki direnerek herfley elde edilebilir. Bunun yan›nda ifle iade davalar›n› ilk defa bafllatt›k. Süreç devam ederken AKP’ye gittik defalarca. Sorunun büyük oldu¤unu, özellikle bu havzada çal›flan iflçilerin genelde AKP’ye oy verdiklerini söyledik. Ama destek vermediler. Destek vermeyince gittik 2 saate yak›n AKP binas›n› bast›k. Sorun çözülene kadar bu binadan ç›kmayaca¤›m›z› söyledik. Telaflland›lar, her tarafa haber verdiler. Kararl›yd›k, iflçiler sorun çözülene kadar binay› terk etmeyeceklerini söylediler. Orada bir tak›m sözler verdiler ama sonras› gelmedi. CHP’ye gittik onlara da anlatt›k. Onlardan da bir fley alamad›k. Çorlu Belediye Baflkan› Altan Ersin direnifl bafllad›¤›ndan beri maddi ve manevi desteklerini sunuyor. Direniflteki iflçilere az da olsa katk›da bulunuyor ama o da yetmiyor. Biz yetkiyi ald›ktan sonra iflveren köfleye s›k›flt›, 5-6 ay üretim yapamad›.
Köfleye s›k›fl›nca firman›n ismini de¤ifltirdi. ‹leri Deri Müge Deri olarak de¤ifltirildi. O gün yine polisin bask›s›yla karfl› karfl›ya kald›k gözalt›na al›nd›k. Deri-‹fl’in büyük çabalar›yla Çorlu Demokrasi Platformu’nu kurduk. Platform bileflenleri sürekli ziyaret ettiler. Çorlu Demokrasi Platformu olarak imza kampanyas› bafllatt›k, bildiriler da¤›tt›k. Bir dayan›flma gecesi düzenlenecek. Platformun flu ana kadar verdi¤i destek çal›flmas› iyi. En az›ndan insanlar buradaki deri iflçilerinin yaln›z olmad›¤›n› gördüler. Direnifl, Çorlu’da sürerken bir taraftan Gönen’de de mücadele sürüyor. Orada da yaklafl›k 400 kiflinin iflten at›lmas› gündeme gelmiflti. 200 kifli at›lm›flt›. Gönen’in tarihinde ilk defa Deri-‹fl Sendikas› olarak miting yapt›k. Biz de buradan destek verdik tabi. Oradaki arkadafllar›n çal›flma koflullar›na bakt›¤›m›zda Çorlu’yla hemen hemen ayn›. On y›ll›k iflçinin 1 günlük sigortas› yok. (Ali Bayram-Deri-‹fl Sendikas› Çorlu fiube Temsilcisi)
Deri-‹fl sendikas› yönetimi ve üye iflçilerle, Deri-‹fl Sendikas› Genel Merkez yöneticileri de destek verdi. Genel Baflkan Vekili Musa Servi de burada bir konuflma yaparak iflçilerin hakl› mücadelelerini desteklediklerini söyledi. Servi “Bu ülkede hak ancak bedel ödenerek
al›n›r. Gönen tabakhanelerinde de 3 aya yak›nd›r 230 kifli direnmeye devam ediyor” dedi. Bas›n aç›klamas› iflçilerin “Haydi iflçiler sendikaya”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “‹flçiyiz hakl›y›z kazanaca¤›z”, “Birlik mücadele zafer” sloganlar›yla sona erdi. (Çorlu)
Çorlu deri iflçisi yaln›z de¤ildir! 1 Ekim Cumartesi günü Çorlu Belediyesi önünde bas›n aç›klamas› yap›n Çorlu Demokrasi Platformu bileflenleri ‹leri Deri ve Birsinler Deri iflçilerinin bafllatm›fl oldu¤u mücadeleye destek ça¤r›s› yaparak, at›lan iflçilerin en k›sa zamanda ifllerine geri dönmelerini istedi. “Yaflas›n Çorlu direniflimiz”, Çorlu Demokrasi Platformu ve Belediye-‹fl Sendikas› Çorlu fiubesinin pankartlar›n›n aç›ld›¤› eyleme eflleri ve çocuklar›yla kat›lan iflçiler “At›lan iflçiler geri al›ns›n”, “Sendika hakk›m›z söke söke al›r›z”, “Direne direne kazanaca¤›z”, “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›” sloganlar›n› atarak ara sokaklardan Belediye önüne kadar yürüdüler. Burada Platform
baflkan› Atiye Sökük’ün yapt›¤› bas›n aç›klamas›nda iflten at›lmalar›n anayasal bir hak olan sendikal örgütlülü¤ü yok etmek için yap›lan sald›r›lar oldu¤unu belirtti. Her iki iflyerinde de Deri‹fl Sendikas›’n›n sözleflme yapmak için yeterli ço¤unlu¤u almas›na ra¤men sendika üyesi oldu¤u için çeflitli sald›r›lara maruz kald›klar›n› da ifade eden Sökük “Anayasal hak olan sendikalaflma hakk› suç de¤ildir. As›l suçlu sendikal› olduklar› için iflçileri iflten atan patronlard›r. Bizler iflçilerin iflten at›lmamas›, köylünün üretti¤inin karfl›l›¤›n› almas› için tüm kamuoyunun deste¤ini bekliyoruz” dedi. Çevredeki insanlar taraf›ndan da ilgiyle izlenen bas›n aç›klamas›na Tuzla
30
7-20 Ekim 2005
‹flçi-köylü’den YARINIMIZI KAZANMAK ‹Ç‹N BUGÜNE HÜKMEDEL‹M! Hak ve özgürlüklerimizin “terör” olarak tan›mland›¤› günümüzde, yar›n›m›za iliflkin söylediklerimiz ve söyleyeceklerimiz ise yine “terör”ün bir tezahürü olacak. Ya bugün bir daha susmamak üzere sesimizi yükseltecek ve harekete geçece¤iz, ya da yar›n söz söyleme hakk›m›z› kullanmam›z›n önündeki engeller büyüyecektir. Egemenler taraf›ndan dayat›lan bu gerçe¤e karfl› ortaya koyacaklar›m›z yar›n›m›z› da belirleyecek nitelik ve çapta olacakt›r. Egemenlerin son dönem gelifltirdikleri ve dozunu artt›rd›klar› sald›r›lar›n çap› oldukça genifltir. Toplumsal muhalefetin tümünü büyük bir cendere içine alan bu sald›r› paketleri içinde önemli bir yer tutan ise Terörle Mücadele Kanunu’dur. Geçti¤imiz aylarda ç›kar›lan TCK ve CMK’n›n toplam›n› kapsayan ve içinde daha kapsaml› sald›r›lar› bar›nd›ran Kanun ile “terör” bir kez daha tan›mlanm›fl durumdad›r. Örnek; “Bir yabanc› devleti yahut uluslararas› bir kuruluflu herhangi bir ifllemi yapmaya yahut yapmamaya zorlamak yahut ülkenin veya uluslararas› kuruluflun temel anayasal, siyasi, hukuki, ekonomik ve sosyal yap›s›n› bozmak yahut bu yap›y› ciddi flekilde istikrars›z k›lmak amac›yla giriflilen her türlü suç teflkil eden eylemler de terör say›l›r.” Yasan›n bütün mant›¤›n› oluflturan bu tan›mlama ve bu tan›mlamaya uymayanlara getirilen a¤›r yapt›r›mlar bir bütün halinde önümüzdeki günlerde toplumsal muhalefetin önüne konulacak. Yani “Kahrolsun IMF” demek ya da “Kahrolsun Faflizm”, “Kahrolsun ABD emperyalizmi” slogan›n› atmak dahi “terör” olarak tan›mlanacak ve buna göre yapt›r›m uygulanacakt›r. Yasa kuflkusuz öncelikli olarak devrimci ve komünistleri hedef al›rken, bunun yan›s›ra derneklerden sendikalara ve çok çeflitli demokratik kitle örgütlerine karfl› da belli yapt›r›mlar› içermektedir. Zira bunlar›n tümünün maruz kald›klar› sald›r›lar karfl›s›nda ortaya koyduklar› tepkinin tümü zaten “terör” olarak saptanm›fl durumdad›r. Emperyalistlerin ve uflaklar›n›n “terör” kavram›na ba¤l› kal›narak haz›rlanan bu kanun, ülkemizde gelecek dönem yaflanacaklar›n da ciddi anlamda habercisi. Bu arada ‹ngiltere ve Fran-
sa’da da haz›rl›klar› yap›lan Terörle Mücadele Kanunu çal›flmalar› bitirilmifl ve Fransa’da meclis taraf›ndan onaylanarak yürürlü¤e sokulmas› kararlaflt›r›lm›flt›r. Devlet geliflecek olan muhalefeti dizginlemek ve bast›rmak için sadece yönetmeliklerle yetinmeyerek, bu konuda çeflitli örgütlenmeler yaratmakta, ya da var olanlar› ifllevlendirme noktas›nda da ad›m atmaktad›r. 27 Eylül’de toplanan “Terörle Mücadele Yüksek Kurulu” bunlardan bir tanesidir. 1990’l› y›llarda kurulan bu kurul, bugüne kadar sadece bir kez 1997 y›l›nda bir toplant› gerçeklefltirmifl ve ard›ndan da hiçbir iflleve sahip olmam›flt›r. Kurul’un yeniden bir araya getirilen hat›rlanaca¤› gibi geçti¤imiz ay bas›n› “terör” konusunda bilgilendiren ‹lker Baflbu¤’un aç›klamalar›d›r. Bu konuda üzerine düfleni yapmamakla “suçlad›¤›” hükümetin bu tarz örgütlenmeler kurmas› gerekti¤ini ifade etmifl buna karfl›l›k Erdo¤an da yapt›¤› aç›klamada “yeni örgütlenmeler kurmak de¤il, olanlar› aktif k›lmak gerekir” beyan›nda bulunmufltu. Bas›nda “ülkenin ikinci MGK’s›” olarak tan›mlanan bilefleni Adalet, ‹çiflleri ve Milli Savunma Bakan› ile, Genelkurmay ‹kinci Baflkan›, M‹T Müsteflar›, MGK Genel Sekreteri ve Emniyet Genel Müdürü oluflturuyor. Bu bileflenle yap›lan toplant›n›n ana gündemini “terör ve teröre karfl› al›nacak önlemler” oluflturdu. Toplant›da KONGRA-GEL baflta olmak üzere son dönem devrimcilerin yapt›klar› eylemler üzerine duruldu¤u ve bir dizi önlemler paketi haz›rland›¤›, toplant› sonras› yap›lan aç›klamalarda yer alan bilgiler aras›nda. Devletin terör kavram›na ba¤l› kalarak gerçeklefltirdi¤i sald›r›lar, bu süreçte özellikle Kürt ulusuna yönelik sald›r›larda somutlanm›fl ve t›rmand›r›lm›flt›r. 3 Ekim’e kadar uzat›lan eylemsizlik karar›na karfl›l›k devletin verdi¤i yan›t bugüne kadar verilenlerden farkl› olmamakla birlikte sald›r›lar›n dozu daha da artt›r›lm›flt›r. Türkiye Kürdistan›’nda kitle eylemlerine atefl açan Özel Tim ve polisler sokak infazlar›n› yayg›nlaflt›rm›flt›r. Gerilla cenazeleri en vahfli yöntemlerle teflhir edilmeye devam edilmifltir. Bu sald›r›lara paralel olarak DEHAP yöneticilerine yönelik tutuklama furyas›n›n ard›n-
32 dan 20 bin olarak ifade edilen bir askeri güçle Diyarbak›r baflta olmak üzere Türkiye Kürdistan›’n›n çeflitli illerinde kapsaml› askeri operasyonlar bafllat›lm›fl durumdad›r. Bunun yan›s›ra ‹stanbul Ba¤c›lar’da eylem yapan kitleye silahla sald›ran polisler 19 yafl›ndaki genci katletmifl bir ço¤unu da yaralam›flt›r. Diyarbak›r’da “Kürt Sorununa Demokratik Çözüm, AB’ye Evet” mitingine dahi izin vermeyen devlet, sokak infazlar›n› bu sald›r›lar›yla yayg›nlaflt›r›rken sald›r›lar›na önümüzdeki dönem devam edece¤ini de ilan etmifl durumdad›r. Devletin sald›r›lar›na karfl›l›k yap›lan misilleme eylemlerinde ölen asker cenazeleri ise yine milliyetçilik ve sald›rganl›k eylemlerine dönüfltürülerek, linç program› hayata geçirilmektedir. Linç histerisiyle sokaklara b›rak›lan sivil faflistler, gelifltirilen ortamda bir güç olarak kendini kan›tlama u¤rafllar›n› da sürdürmekteler. MHP’nin Ankara’da düzenledi¤i miting ve bu mitingde yap›lan aç›klamalar, sokaklara b›rak›lanlar›n azg›nlaflt›r›lmas› gibi bir durumun söz konusu olma gerçe¤ini göstermektedir. Bunlar›n yan› s›ra Ermeni Konferans›’n›n yap›ld›¤› günlerde bir grup sivil faflistin yapt›¤› eylemler devletin bu süreçte elindeki bu silah› en ifllevli bir flekilde kullanma hedefini de bir kez daha göstermifltir. Egemenlerin ciddi boyutlarda yaflad›¤› krizin bir sonucu olarak gelifltirilen bask› ve terörün çeflitli biçim ve boyutlarda sürdü¤ü ülkemizde, tablo emperyalist efendileri aç›s›ndan da özde bir farkl›l›k tafl›mamaktad›r. Emperyalist efendilerinin de ciddi krizler yaflad›¤› ve bu krizlere ba¤l› olarak devlet terörünü t›rmand›rd›klar›n› biliyoruz. ABD Katrina kas›rgas›n›n ard›ndan bölgeye yerlefltirdi¤i ve katletme özgürlü¤ünü tan›d›¤› askeri birliklerle durumu kontrol alt›nda tutmaya çal›fl›rken, bu tedbirlerini flimdi ülke genelinde uygulama çabas› içinde. Yaflanan kas›rgalar› bahane eden Bush ve flürekâs› askerin ülke içinde denetim sa¤lama yetkisini geniflletecek yeni yasal düzenlemelerin yap›lmas›, bu konudaki engellerin ortadan kalkmas› için çal›flmalar›n› h›zland›rm›fl durumda. ABD ordusunun ülke içindeki yetkilerini s›n›rlayan Posse Comitatus Anlaflmas› yeniden masaya yat›r›lm›fl durumda. Bu anlaflmadaki belli yasal düzenlemelerin yap›lmas› ve s›n›rland›r›c› maddelerin kald›r›lmas› için bir komisyon ise oluflturulmufl durumda. Dünyadaki genel tablonun bu esintisi içinde unutulamayacak kadar önemli di¤er bir geliflme ise AB sürecidir. 3 Ekim’de bafllat›lacak
olan sürecin yo¤un tart›flmalar› gündemin birinci maddesini olufltururken, AB “girifl” sürecinin ne çetrefilli bir yol oldu¤u artan sald›r›lardan belli. “Üyelik gerçeklefltirilecek mi?” tart›flmalar›na kilitlenen süreç, çekilen “rest”ler ve itirazlarla “ilerliyor.” Müzakere sürecinin Türkiye cephesinden nas›l flekillenece¤i “merakla” beklenirken Ermeni ve K›br›s sorunu daha önceki görüflmelerde oldu¤u gibi yine gündemin ve “üyeli¤in” birinci flart›n› oluflturuyor. Önceki görüflmelerde oldu¤u gibi bilinmezli¤in ve mu¤lâkl›¤›n a¤›r bast›¤› bu görüflmelerden ç›kacak sonucun bir öncekilerden farkl› olmayaca¤› bugünden bellidir. Bir k›s›m çevrenin aldand›¤› bu süreç tüm h›z›yla geliflmektedir. Sürece karfl› oluflturulacak set ise oldukça genifl ve temellerinin sa¤lam olmas› gerekir. Sald›r›lar›n genifl bir kesimi kapsamas›ndan kaynakl›, muhalefetin genifl bir kesimi kapsamas›n›n da zeminini oluflturmaktad›r. Bu konuda oluflturulacak do¤ru politikalar ve do¤ru pratik ad›mlarla sürecin do¤ru bir biçimde iflletilmesinin önünde bir engel bulunmamaktad›r. ‹flletilecek olan süreçte mesele, tek bafl›na yasalar›n geri çektirilmesi ile s›n›rland›r›lamayacak kadar genifltir. Bu konuda önemle kavranmas› gereken nokta bu vesileyle toplumsal muhalefetin örgütlenmesi, dinamiklerin a盤a ç›kar›lmas›d›r. Yürütülecek çal›flmalarda kavranmas› gereken temel nokta sald›r› yasalar›n›n püskürtülmesi ile s›n›rl› bir kavray›fl olmamak durumunda. Kürt ulusuna yönelik kapsaml› sald›r›lar›n gündemde oldu¤u bu dönemde, muhalif tüm kesimleri bu sald›r›lar karfl›s›nda örgütlü bir güç haline getirmek ve en önemlisi de sokaklar›n gücünü göstermek durumunday›z. Bu sürecin merkezini kuflkusuz ki devrimciler oluflturacakt›r. Ancak tek bafl›na devrimcilerle s›n›rl› bir hareketin bugünkü objektif koflullardan kaynakl› etki ve sonuç alma noktas›nda yetersiz kalaca¤› kesindir. Bu anlamda tafl›nmas› gereken temel yaklafl›m merkezini devrimcilerin oluflturdu¤u ancak çevresinde genifl kesimleri buluflturdu¤u bir örgütlenmeyi ve çat›y› yaratmakt›r. Bu noktada bizler taraf›ndan ortaya konulacak irade ve çaba belirleyicidir. Yukar›da da vurgulad›¤›m›z gibi mesele tek bafl›na yasalar›n geri çektirilmesi de¤il, kendi gücümüzü harekete geçirme ve örgütleme, genifl muhalefet zeminini oluflturma gibi temel yanlar bar›nd›rmaktad›r. Bunun bilinciyle hareket ederek gerekli iradenin ortaya konulmas› omuzlar›m›zda duran görevdir.
31
32
7-20 Ekim 2005
Uluslararas› Eylem Günü’nde bir ses de Türkiye’den Bafltaraf› sayfa 32’de Coflkulu bir flekilde Galatasaray Postanesi önüne yürüyen 250-300 kiflilik kitle burada toplanarak bas›n aç›klamas›na bafllad›. Toplanma s›ras›nda k›sa bir konuflma yapan Figen Yüksekda¤; burada y›llard›r ‹ntifada’larla direnifllerini sürdüren, yar›n ise bu direniflin bir yafl›n› daha dolduracak olan Filistin halk›n›n ‹ntifadas› ile Irak’ta emperyalist iflgal alt›nda direnifli ören ve halen devam ettiren Irak halk›n›n direnifline destek vermek, bu direniflleri selamlayarak Türkiye halklar›n› da onlara destek olmaya ça¤›rmak için bulunduklar›n› söyledi. Eyleme ‹stanbul’da yap›lan Avrupa Sosyal Forumu’na kat›l›m için di¤er ülkelerden de gelenler destek vererek Koordinasyon’un aç›klamas›ndan önce k›sa konuflmalar yapt›lar. Muhammed el Buhari; konuflmas›nda burada olmaktan onur duydu¤unu ve konuflmas›ndan ötürü Türkiye’dekilere teflekkür etti¤ini söyleyerek s›rf kendi ›rk› için de¤il Fas’taki herkes için konufltu¤unu belirtti. Bugün herkesin Filistin ve Irak’taki iflgale hay›r demek için bir arada oldu¤unu belirten Buhari, bu direnifllerin yaln›z onlar›n de-
¤il hepimizin mücadelesi oldu¤unun alt›n› çizdi. Amerika’n›n tüm dünya halklar› üzerinde uygulad›¤› politikalara karfl› durduklar›n› söyleyen Buhari, kendi ülkesi Fas’ta polis ve devletin ABD’nin talepleri do¤rultusunda a¤›r bask›lar yapt›¤›n›, ülkede özellefltirmeler yüzünden baflta sa¤l›k olmak üzere pek çok alt yap› hizmetlerinin kötüye gitti¤ini, insanlar›n iflsizlikten adeta k›r›ld›¤›n› anlatt›. Emperyalist politikalar›n yaln›z bir de¤il pek çok ülkeyi etkiledi¤ini ve ayn› flekilde direnifllerin de di¤er ülkelerdeki direniflleri etkiledi¤ini belirten Buhari, konuflmas›nda herkesi emperyalizme karfl› direnifli yükseltmeye ça¤›rd›. Buhari’nin konuflmas›ndan sonra Suriye Komünist Partisi ad›na konuflma yapan Munif Milhan, Suriye’nin de bugün yap›lmakta olan emperyalist bask›lardan nasibini almakta oldu¤unu, bu bask›lar›n ana sebebinin ise ABD emperyalizmi oldu¤unu ve bu bask›lar için pek çok sebebi oldu¤unu söyledi. Bugün Suriye’deki siyasi diktatörlü¤ünde toplumsal hareketlere karfl› hapishaneler ve de¤iflik yollarla devrimcileri engellemeye çal›flt›¤›n›n alt›n› çizen Milhan, em-
peryalizmle mücadelenin karfl›s›nda duran bu bask› sisteminin afl›lmas› gereken engellerden biri oldu¤unu, halklar›n militan mücadelesi karfl›s›nda duran bu bask› sistemi ve hapishanelere karfl› mücadele edilmesi gerekti¤ini söyledi. Milhan’›n konuflmas›n›n bitifliyle eyleme destek veren Grup Yorum türkü ve marfllar›yla kitlenin coflkusunu art›rd›. Biz Var›z adl› marfl› okuyan Grup Yorum; Filistin ve Irak halk›n›n mutlak zaferlerine dikkat çekerek onlara destek olman›n önemine de¤indi. Grup Yorum’un ard›ndan Koordinasyon ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Yasemin Karada¤, bugün ABD’de iflgal karfl›tlar› ve asker ailelerinin iflgalin durdurulmas› ve iflgal bölgelerine giden asker evlatlar›n›n derhal geri getirilmesi için eylemler yapt›klar›n› belirterek, Koordinasyon’un da Türkiye’den bu sese ses katt›¤›n› söyledi. Karada¤; siyasi iktidar›n da en az ABD kadar suçlu oldu¤unun, emperyalist iflgalde baflta ‹ncirlik Üssü olmak üzere pek çok üs ve liman›n emperyalistlerin sald›r›lar›na destek için aç›ld›¤›n› belirterek, bugün “bir
avuç terörist”, “Irak d›fl›ndan gelen terörist gruplar” diye tan›mlanan Irak halk›n›n yenilmeyece¤ini, as›l zaferin halklar›n meflru direniflleri ile halklar›n olaca¤›n›n alt›n› çizdi. Karada¤ devam eden konuflmas›nda, bugünün Filistin ‹ntifada’s›n›n y›l dönümü oldu¤unu belirterek, AKP hükümetinin “kardefl Filistin halk›” demagojisiyle suç ortakl›¤›n› gizlemeye çal›fl›rken ‹srail’le ikili anlaflmalar yapt›¤›n›, ‹srail’in politikalar›n› meflrulaflt›rmak için di¤er Arap ülkeleriyle arada köprü rolünü üslenmeye çal›flt›¤›n› anlatt›. Karada¤ konuflmas›n›n sonunda “Filistin’in iflgali emperyalistler ve siyasi iktidar taraf›ndan desteklenmektedir. Çocuk, genç, yafll›, kad›n, erkek Filistin halk› karfl›s›ndaki devasa güce ra¤men onurlu direniflini sürdürmektedir. Filistin topraklar› özgürleflene kadar bu direnifl ilk günkü s›cakl›¤› ile sürecektir” dedi. Karada¤’›n aç›klamas›n›n ard›ndan uzun süre sloganlar atan kitle bas›n aç›klamas›n›n bitti¤inin duyurulmas›yla da¤›ld›. (‹stanbul)
Filistin ‹ntifadas› 5. y›l›na girdi ✔ Emperyalizmin iflgali, ya¤mas› ve talan› alt›nda olan Filistin halk› y›llard›r özgürlü¤ü için mücadele etmeye devam ediyor. Emperyalist sald›r›lara ve Siyonist iflgale karfl› gelifltirdi¤i en önemli silah olan intifada Filistin halk›n›n tüm ezilen dünya halklar›na kurtuluflun yolunu gösteren bir ça¤r› niteli¤i tafl›yor ayn› zamanda. Filistin halk›n›n hakl› direnifline ülkemizden omuz vermek, ezilen halklar›n direnifllerini birlefltirmek için Filistin Halk›yla Dayan›flma Derne¤i (FHDD) Türkiye topraklar›ndan bu ça¤r›ya cevap vermek amac›yla kurularak 2. ‹ntifada’n›n 5. y›ldönümünde sokaklara ç›kt› ve hem kuruluflunu bir kez daha ilan etti hem de intifaday› selamlad›.
‹ntifada’n›n y›ldönümü olan 27 Eylül’de Galatasaray Meydan›’nda bas›n aç›klamas› yapan FHDD Filistin halk›n›n on y›llard›r süren intifadalar›n› bitirmek için ‹srail siyonizminin intifadan›n liderlerini katletmesini, hapse atmas›n›, ekonomik ambargo uygulamas›n› protesto etti. “Filistin’e kardefllik elini uzat” pankart›n› açan FHDD ad›na aç›klama yapan dernek baflkan› Füsun Band›r, ‹srail’in son olarak Gazze’den geri çekilme oyunuyla yapt›¤› füze sald›r›s›nda onlarca Filistinli’yi ve ‹slami Cihad’›n askeri liderlerinden Muhammed Halil’i öldürdü¤ünü hat›rlatarak, ‹srail’in istedi¤i bar›fl›n katliamlardan ibaret oldu¤unu söyledi. “‹srail siyonizmi gerçekten bar›fl isti-
yorsa Filistin topraklar›n› derhal terk etmeli” diyen Band›r “Sürgünde yaflayan Filistinli mültecilerin ülkelerine dönmelerinin önündeki tüm engeller kald›rmal›d›r. Filistin’de yaratt›¤› y›k›m ve talan›n hesab›n› vermelidir. Ancak ‹srail siyonizminin bunlar› kendili¤inden yapmayaca¤›n› bizler ezilen halklar›n deneyimleriyle biliyoruz. Bunu sa¤layacak olan tek güç ise Filistin intifadas›n›n zaferi olacakt›r” dedi. Band›r 5. y›l›na giren Filistin intifadas›n› selamlayarak dünyan›n ezilen emekçi
Filistin’de intifada, Irak’ta direnifl kazanacak 24 Eylül günü Osmangazi Metro ‹stasyonu önünde Partizan, ESP, Al›nteri, Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i ve BDSP, “Filistin’de ‹ntifada, Irak’ta direnifl kazanacak” pankart› açarak, bafl›n› ABD emperyalizminin çekti¤i Irak iflgalinin 3. y›l›n›n doldu¤u, flovenist ‹srail devletinin Filistin iflgali ve zulmüne karfl› ‹ntifadan›n 5. y›l›nda direnen halklar›n yanlar›nda olacaklar›n› ifade ederek iflgalcileri lanetlemek amac›yla bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›klamada “Emperyalizmin sömürüde, iflgalde s›n›r tan›mad›¤›n› çok iyi biliyoruz. Ancak nerede iflgal varsa orada halk direnifli de pefli s›ra gelir. ‹flte Irak, iflte Filistin. Ülkemizde ise bu iki direnifl Türkiye halklar›n›n deste¤ini ve sempatisini kazanm›fl, iflgallere karfl› tepki yüz binler olup alanlara taflm›flt›r” denildi. Aç›klama s›ras›nda “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “Ortado¤u halklar› yal-
n›z de¤ildir”, “Filistin’de intifada, Irak’ta direnifl kazanacak” sloganlar› at›ld›. (Bursa)
MLKP de flamalar›yla yürüyüflte yer ald›lar. Washington’da ise 250 bin kifli sokaklara ç›karak iflgali lanetledi. (Londra ‹K okurlar›)
Londra’da Irak iflgaline son yürüyüflü yap›ld› Londra’da Savafl› Durdurun (Stop the War Coalition) taraf›ndan düzenlenen yürüyüfle 100 bine yak›n insan kat›ld›. Irak’ta hayat›n› kaybeden askerlerin ailelerinin de kat›ld›¤› yürüyüflte iflgale son verilmesi ça¤r›s›nda bulunuldu. 24 Eylül 2005 Cumartesi ö¤le saatlerinde Parlamento binas› yak›nlar›nda bafllayan yürüyüfl Hyde Park’ta sona erdi. Savafl› Durdurun Koalisyonu baflkan›n›n yapt›¤› konuflman›n ard›ndan gösteri sona erdi. Yürüyüfle ayr›ca ‹ngiliz sendikalar› baflta olmak üzere, birçok demokratik kitle örgütleri ve ILPS de kat›ld›. Ayr›ca TKP/ML ve
Köln’de ‹ntifada’n›n 5. y›l›na iliflkin yürüyüfl düzenlendi
24 Eylül’de saat 12:00’de Köln’de Filistin ‹ntifadas›’n›n 5. y›ldönümüne yönelik bir yürüyüfl düzenlendi. Yürüyü-
halklar›na Filistin halk›n›n direniflinin yan›nda yer alma ça¤r›s› yapt›. Bas›n aç›klamas› “Hepimiz Filistinli, hepimiz Irakl›y›z”, “Katil ‹srail Filistin’den defol”, “Emperyalizm kaybedecek direnen halklar kazanacak” sloganlar›yla sona erdi. (‹stanbul) fle baflta AT‹F olmak üzere di¤er Türkiyeli kurumlarla birlikte Filistinli ve Alman kurumlar›ndan yaklafl›k 120 kifli civar›nda bir kat›l›m sa¤land›. Yürüyüfl esnas›nda Alman emperyalizmini teflhir eden konuflmalar yap›ld›. Bunun yan›s›ra yürüyüfl güzergah› üzerindeki Türkiyelilerin yo¤unca yaflad›¤› semtte AT‹F’den bir arkadafl›n yapm›fl oldu¤u Türkçe konuflmada emperyalizmin kanl› yüzüne, yap›lan haks›z savafllara, iflgallere Almanya’da yaflanan sosyal y›k›ma, Türkiye’de devrimcilere ve Kürt halk›na yönelik yap›lan sald›r›lara ve yak›n zamanda yaflanan Özgür Politika gazetesinin kapat›lmas›na karfl› kendisine devrimci, demokrat, ilerici, ayd›n ve insan›m diyen herkesin duyarl› olmas›na ça¤r› yap›ld›. Ve çevrede yo¤unca da¤›t›lan bildiri ve at›lan sloganlarla yürüyüflün bitifl alan›na gelinerek tekrar yap›lan konuflmalarla yürüyüfle son verildi. (Köln ‹K okurlar›)
işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com @mail: umutyayimcilik@ttnet.net.tr
BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Filistin Halk›yla Dayan›flma Derne¤i (FHDD) ‹NT‹FADA’YI SELAMLADI! Filistin halk›n›n ‹srail siyonizmine karfl› direniflinin ad› olan, Oslo Anlaflmas›yla k›sa bir süre ara verilen ve ‹srail Baflbakan› fiaron’un El Aksa’ya girmesiyle yeniden bafllayan ‹ntifada’y› selamlamak ve kendilerini tan›tmak amac›yla Filistin Halk›yla Dayan›flma Derne¤i (FHDD) 25 Eylül Pazar günü akflam› gece düzenledi. 20:30’da bafllayan gecede aç›l›fl konuflmas›nda Filistin halk›n›n y›llar boyunca verdi¤i mücadele ve ‹srail siyonizminin ABD emperyalizmi ile olan somut ba¤lar› anlat›larak Filistin halk›yla dayan›flman›n önemi vurguland›. Hemen peflinden ikinci ‹ntifada’n›n bafllamas›n› tetikleyen ‹srail’in Gazze’yi bombalayarak El Aksa’ya giriflini anlatan ve birebir bombard›man uçaklar›n›n pilotlar›n›n konuflmas›n›n oldu¤u belgesel gösterimi yap›ld›. Gösterimde özellikle ‹srail pilotlar›ndan birinin “O gün kullan›lan bombalar›n zaten de¤il bir bina bir mahalleyi y›kabilece¤i biliniyordu. Bütün silah otoriteleri bunu bilir. Pek çok pilot o günkü bombard›man›n ne için yap›ld›¤›n›n ve orada ‘Terörist’lerin de¤il sivil insanlar›n oldu¤unu biliyordu” demesi ‹srail siyonizminin as›l amac›n›n bir ulusu yok etmek oldu¤unu da gösteriyordu. Belgesel gösterimi s›ras›nda bir kad›n militan›n aç›klamas› ise dikkat çekecek boyuttayd›; “fiayet istedikleri bir önderimizi katletmekse bir mermi buna yeterdi. Amaç önderlerimizi katletmek de¤il. Amaç parça parça Filistin halk›n› katletmek...” Belgeselin sonuna do¤ru Filistin’de belli bir bölgenin askeri sorumlulu¤unu yapan birinin konuflmas› ise Filistin direniflinin özünü anlat›yordu “Biliyoruz ki bizim dinimizde kan dökmek yoktur. Ancak halk›m›z›n her gün kan› ak›yor. Bunu çözmenin baflka yolu yok. ‹srail’le imzalanan Oslo Anlaflmas› fiyaskoydu. Art›k tek çözüm vard›r, bu da bürokrasi de¤il, bizi katletmek isteyenlere karfl› savaflmakt›r.” Belgesel gösteriminin ard›ndan Dernek ad›na konuflma yapan FHDD Genel Baflkan› Füsun Band›r; Filistin halk›n›n direniflini selamlarken bu direniflin dünya halklar›na pek çok dersler verdi¤ini, emperyalistlere karfl› mücadelede pek çok Ortado¤u ülkesine ilham kayna¤› oldu¤unu, kendilerinin de insan olman›n sorumlulu¤unu duyarak derne¤i kurduklar›n› anlatt›. Band›r, konuflmas›n›n sonunda Ortado¤u’nun emperyalizmin ç›karlar› için ne kadar önemli oldu¤una, bu u¤urda ne kadar insan›n katledildi¤ine ve Filistin halk›n›n bu katliamlara direniflle cevap vererek bir umut ›fl›¤› oldu¤una dikkat çekerek “Selam olsun att›klar› molotoflarla, tafllarla tafl generallerini yaratanlara, selam olsun Filistin halk›na” diyerek konuflmas›n› sonland›rd›. Hemen ard›ndan Fas’tan gelen Muhammed El Buhari konuflma yaparak az önce gösterilen belgeselde Filistin’deki iflkenceye halk›n ne kadar karfl› oldu¤unun göründü¤üne lakin ‹srail’in ç›karlar› için bunu hangi boyutlara vard›rd›¤›na ve ABD’nin Ortado¤u’daki ç›karlar› için ‹srail’in bu katliamlar›yla nas›l uyum sa¤lad›¤›na dikkat çekti.
Bunlar› belirttikten sonra FHDD’ye bu gece burada konuflma yapmas›n› ötürü teflekkür eden Buhari, kendi ülkesinde de emperyalistlerin devlet arac›l›¤› ile halk›na yapt›¤› dayatmalar yüzünden zor günler geçirdiklerini belirterek “Eskilerde ad› verildi¤i gibi de¤il, bu mücadele tabakalar›n, kliklerin mücadelesi de¤il, emperyalizme, ABD’ye ve siyonizme karfl› verilen bir mücadele, bir savaflt›r” dedi. Buhari’nin konuflmas›n›n ard›ndan söz alan Suriye Küreselleflme Karfl›t› Aktivisti Munif Milhan bir ‹srail yetkilisinin “K›z›ldeniz yar›lsa da flu Filistinliler dibini boylasa, iflte yapmak istedi¤imiz budur” dedi¤ini hat›rlatarak Gazze’de bu bakan›n dedi¤inin tam tersinin oldu¤unu ve Gazze halk›n›n ‹srail askerlerini adeta K›z›ldeniz’e gömdü¤ünü söyledi. Milhan, son süreçteki geliflen emperyalist iflgallere de dikkat çekerek, “Bölgesel savafllar olabilir, olur. Bu savafllar al›nm›fl bir karar çerçevesinde yap›lm›fl savafllard›r. Biz Filistin halk›na destek verdi¤imizde bu emperyalizmin savafllar›na karfl› direnifle verdi¤imiz destek olur!” dedi. Milhan’›n ard›ndan konuflma yapan Hollanda Filistin Halk›yla Dayan›flma Komitesi temsilcisi Anora; yaklafl›k 30 y›ld›r varolan komite ile Filistin halk›na Hollanda devletinin yapmas›n›n çok zor olan veya yapmayaca¤› fleyleri yapt›klar›n›, Filistin halk›yla dayan›flma konusunda belli bir baflar›ya ulaflabildiklerini anlatarak esas faaliyetlerinin bir tanesinin de ‹srail mallar›na karfl› boykot bafllatmak oldu¤unu söyledi. Anora; tüm bu faaliyetlerinin içinde politikac›lar› da zorlad›klar›n›, hatta bu zorlamalarla baz› politikac›lar› eylemliliklerine veya bafllatt›klar› kampanyalara kat›lmak veya destek vermek zorunda b›rakt›klar›n› belirterek, bunun haricinde uluslararas› baz› platformlarda da yerlerini ald›klar›n› belirtti. Bu uluslararas› platformlardan birinin de Avrupa Sosyal Forumu (ASF) oldu¤unu belirten Anora, bugüne kadar ASF içinde Filistin öznelinde çal›flmalar›n›n oldu¤unu, Hollanda haricinde di¤er ülkelerle de iletiflime geçerek onlar› da eylemliliklerine katt›klar›n›
ve ayn› zamanda ASF içinde Filistin direnifli özgülünde bir çal›flma grubu bile kurduklar›n› söyledi. Anora’n›n konuflmas›n›n peflinden Londra At›l›m gazetesinin ve ESP’nin FHDD’yi selamlayan mesajlar› okunarak sahne Koma Denge Hevî’ye b›rak›ld›. Koma Denge Hevî, dünyada pek çok halk›n katledildi¤ini, Kürt ulusunun yan› s›ra Filistin halk›n›n da ayn› emperyalist-iflgalci politikalardan dolay› katliamlarla karfl› karfl›ya kald›¤›n› belirterek sahneden Filistin halk›n›n ‹ntifadas›n›n y›ldönümünü selamlad›. Hemen ard›ndan türküleriyle kitleyi coflturan Koma Denge Hevî, Hernepefl marfl›n› okumadan önce bu marfl›n Kürt halk›n›n kurtulufl
mücadelesinde yerini alan Kürt kad›n savaflç›lar› için yaz›ld›¤›n› ve buradan bu marfl› bugün Kürt kad›n savaflç›lar›n›n yan› s›ra Filistin direniflinde bafl›ndan beri yerini alan Filistin’in kad›n fedaileri için okuyacaklar›n› söyleyerek dinletilerine devam etti. Koma Denge Hevî’nin bu aç›klamas› üzerine kitleden “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” ve “Filistin halk› yaln›z de¤ildir” sloganlar› yükseldi. Koma Denge Hevî’nin ard›ndan sahne alan Nurettin Güleç, teknik aksakl›klardan ötürü k›sa bir süre sonra dinletisine bafllad›. Kitleyi halaya ça¤›ran Güleç, geceye dair bir konuflma yapmayarak dinletisine bafllamadan önce “Biraz da türkülerimiz konuflsun” diyerek dinletisine bafllad›. Güleç’in ard›ndan Hasan Sa¤lam ve grubu sahne ald›. Sa¤lam dinletisine bafllamadan önce k›sa bir deyifl okuyarak türkülerini kitleye sundu. Dinletisinin ard›ndan k›sa bir konuflma yapan Sa¤lam, emperyalizmin halklar üstünde yo¤unlaflan sald›r›lar›n›n alt›n› çizerek, halk›n çaresiz kalmas›n›n sebebinin kendi örgütsüzlü¤ü oldu¤unu, örgütlü halde sald›ranlara karfl›n örgütsüz mücadele edilemeyece¤ini belirterek geceye kat›lan kitleyi örgütlü ve güçlü bir flekilde mücadele vermeye ça¤›rd›. Sahne s›ras› Vardiya Müzik Grubu’na geldi¤inde konuyla ilgili bir aç›klama yap›larak etkinli¤in teknik aksakl›klardan dolay› gecikmelerle geçti¤inin, bu yüzden Vardiya’n›n ç›kmas›yla geceye destek için gelen Filistinli müzisyenlerin ç›kamayaca¤› belirtildi ve Vardiya’n›n bu sebeple sahneyi onlara b›rakarak ç›kmayaca¤› konusunda kitle bilgilendirildi. Ç›kan Filistinli müzisyenler seslendirdikleri iki parça ile Filistin halk›n›n sesini, ac›lar ve direnifllerle örülmüfl kültürünü geceye kat›lan kitleye tafl›d›. (‹stanbul)
Uluslararas› Eylem Günü’nde B‹R SES DE TÜRK‹YE’DEN! Uluslararas› düzeyde örgütlenen ve dünyada yüzbinlerce kiflinin kat›ld›¤› Irak’›n iflgaline karfl› Uluslararas› Eylem Günü’nde ‹stanbul’da da 24 Eylül Cumartesi günü Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu taraf›ndan bir yürüyüfl ve eylem yap›ld›. Saat 12:30’da Taksim Mis Sokak önünde toplanmaya bafllayan Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu kitlesi ellerinde bileflenlerinin flamalar›, Irak ve Filistin halk›n›n direnifllerine örnek teflkil eden foto¤raflarla yürüyüfl düzeni al›narak sloganlar eflli¤inde Galatasaray Lisesi’nin önüne yürüdü. Yürüyüfl s›ras›nda s›k s›k “Filistin’de ‹ntifada Irak’ta direnifl kazanacak”, “Katil ABD Ortado¤u’dan defol”, “Kahrolsun emperyalizm, yaflas›n mücadelemiz” sloganlar›n› atan kitleye ‹stiklal Caddesi’nde yürüyen, çevredeki binalarda bulunan insanlardan da destekler geldi. Devam› sayfa 31’de