OGYIK34

Page 1

ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA

umutyayimcilik@ttnet.net.tr

Say›: 2005-23

34

*Y›l:2 *4-17 Kas›m 2005 *Fiyat›: 75 YKr ISSN:1303-9350

Çürük düzende sa¤lam çark olmaz! D‹SK, sistemin “Truva at›” OLMAYA DEVAM ED‹YOR! ‹flte D‹SK’in 14-15 Ekim’de Abant’ta, “solu iktidara tafl›ma” hedefiyle gerçeklefltirdi¤i toplant› da özde bu amaca hizmet etmektedir. Süleyman Çelebi bu toplant›da, devletten, partilerden ve sermayeden “ba¤›ms›z” olduklar›n› söyleyerek, koca bir yalan atm›flt›r ortaya. Çünkü baflta bizzat kendisi y›llardan beri CHP delegesidir ve “alternatif aray›fl›”n›n özünde yatan da büyük ölçüde burada

yaflanan sorunlard›r! Bu deklarasyonu sondan bafllayarak de¤erlendirecek olursak, D‹SK’in buradaki rolü çok aç›kt›r ki, “kolaylaflt›r›c›” olmak de¤il, sol söylemlerin ard›na s›¤›narak, iflçi-emekçileri sisteme peflkefl çekmek, var olan mevcut hak k›r›nt›lar›n›n da ellerinden al›nmas›n› sa¤layarak, emekçi y›¤›nlar›n giderek artan hoflnutsuzlu¤unu sistem içinde eritmektir. Sayfa 3

Kamuoyu son günlerde Malatya Çocuk Esirgeme Kurumu’nda yaflananlar› tart›fl›rken, Devlet Bakan› Nimet Çubukçu sorumlulu¤u kendi üstünden atmak için “sistem sorunu var” dese de, sistemin iflleyiflini bilenler, sadece bu sorunda de¤il, sistemin bir bütün olarak hangi parças›ndan ele al›rsak alal›m, elde kald›¤›n›, iler tutar yan› olmad›¤›n› y›llard›r dile getiriyorlar. ‹flte çürük düzenin bozuk parçalar›ndan son birkaç örnek: ✔ AB’ye üyeli¤ine haz›rl›k kapsam›nda ç›kar›lan yasalardan ve tar›m›n tasfiyesinden en büyük zarar› gören/daha fazlas›n› da görecek olan köylüler, Uflak Eflme’de, Antalya Korkuteli Bayatbademi’nde, Bolu Çaygökp›nar’da, ülkenin birçok yerinde jandarman›n coplu, dipçikli sald›r›lar›na ra¤men topraklar›n› ve hayatlar›n› koruman›n mücadelesini veriyorlar. ✔ Malatya’da ortaya ç›kan tabloyu “vahflet” olarak niteleyen, çoktan beridir bildi¤i bu durum karfl›s›nda sevgi gösterileri yaparak durumu kurtarabilece¤ini zanneden devlet, yaratt›¤› enkaz›n alt›ndan ç›ka-

m›yor. ✔ TMY Tasar›s› ile hakk›n› arayan›, sesini ç›karan› “terörist” ilan etmek isteyen devlet, Ankara’da YÖK’e karfl› ç›karak, paras›z e¤itim hakk›n› isteyen ö¤rencilere, Gönen’de, Çorlu’da sendika hakk›n› isteyen iflçilere sald›rmaktan geri durmuyor. ✔ Hapishanelerde uygulad›¤› tecritle yüzleri bulan ölümlere neden olan devlet, uydurma ve komik gerekçelerle tutsaklar› yal›t›p, yaln›zlaflt›rarak teslim almay› ve kifliliksizlefltirmeyi hedefliyor. ✔ Her y›l oldu¤u gibi bu y›l da, yap›lan 2006 bütçesi halka hizmet etmekten çok IMF’nin emirlerini yerine getirme içeri¤iyle, özellefltirme ve tar›m›n tasfiyesi politikalar›yla daha fazla yoksulluk ve daha fazla iflsizlik getiriyor. ✔ Ülkemizdeki sistemin bu t›kan›kl›¤›n benzerini yaflayan Filipinler’de faflist Arroyo rejiminin halka ve ilerici-devrimci öncülerine yönelik sald›r›lar› ard› arkas› kesilmeksizin devam ediyor.

Karanl›¤›n sözcüleri güneflten her zaman korkarlar! on birkaç ayd›r dikkat çekici bir biçimde, emperyalist karargahlardan komünist önderler flahs›nda komünist ideolojiye yönelik karalama amaçl› aç›klamalar ve yay›nlar yap›lmaya baflland›. Emperyalist burjuvazinin ideologlar› ve kalemflörleri öteden beridir bilinen karalama ve yalanlar›na, eski bildik manipülasyonlara yeniden baflvuruyorlar. Ancak son aylarda bu aç›klamalar› s›kl›kla yapmalar› ve piyasaya yeni yeni yay›nlar sürmeleri bize, ister

S

istemez “hangi da¤da kurt öldü?” sorusunu sorduruyor. Öyle ya bu emperyalist karargahlarda üretilen ideolojik sald›r›lara göre, ideolojiler ölmüfltü(!?), s›n›f mücadelesi ortadan kalkm›flt›(!?), yeni bir dünya düzeni kurulmufltu(!?) Kuflkusuz ki, yukar›da ifade ettiklerimiz do¤ru de¤ildi. Emperyalist burjuvazinin iflçi s›n›f› ve ezilen dünya halklar›n›n devrim ve sosyalizm alternatifine karfl› girifltikleri

karfl› devrimci sald›rganl›¤›n ideolojik argümanlar›n› içeriyordu bu kavramlar. T›pk› komünist önderler flahs›nda komünist ideolojiye karfl› giriflilen sald›r›larda oldu¤u gibi bu sald›r›lar da ayn› merkezlerin, ayn› ideolojik dünya görüflünün ürünüydü. Bu anlam›yla tekrar bu sald›r›lar›n içeri¤ini deflifre etmekten ziyade, asl›nda bu söylemlerin neden bu dönem art›r›ld›¤›n›n üzerinde durmak daha yararl› olacakt›r. Sayfa 16-17-18-19


2

4-17 Kasım 2005

34

işçi-köylü Dayan›flma Geceleri Program: Arzu Abidin Grup Hayk›r›fl Serhat Tunç Ar›can Nergizcan Halk Oyunlar› Ekibi Tiyatro Sinevizyon Konuflmalar

Tarih: 5 Kas›m Cumartesi-Saat 17:30

ROUND CHAPEL K‹L‹SES‹ LONDON E5 OLY işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!

ABONEL‹K fiARTLARI

(Not: Kilise Lower Clapton’dad›r) 6 AYLIK: 10.200.000

1 YILLIK: 20.400.000

NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.


3

34

4-17 Kasım 2005

D‹SK, sistemin “Truva at›” olmaya devam ediyor! Ayn› yöneticiler, ayn› duyarl›l›¤› iflçi s›n›f›na dönük hak gasplar›nda “nedense” bir türlü gösterememifllerdir. Son y›llarda giderek artan özellefltirme, tafleronlaflt›rma, esnek çal›flma vb. tüm sald›r›lar sonucu gelen iflsizlik, açl›k, sefalet, bunlar›n elindeki örgütlülü¤ü, tüm bu yapt›r›mlara karfl› harekete geçirme, s›n›f›n üretimden gelen gücünü kullanma gibi düflüncelere “nedense” itmemifltir. S›n›f mücadelesinin önemli birer arac› olan iflçi s›n›f›n› “kendisi için s›n›f olma” bilinciyle donatarak, onu s›n›f mücadelesine kanalize etme gibi önemli bir misyona sahip olan sendikalar, bugün sar›, bürokrat, uzlaflmac› vb. s›n›f düflman› yönelimlerde olan sendikal önderlikler “sayesinde”, iflçi s›n›f›n› sermayeye karfl› harekete geçirmenin de¤il, sistemin mevcut sendikalardan beklentisini yerine getirerek, iflçi s›n›f›n› “kendili¤inden bir s›n›f” düzeyinde tutman›n, bunu ideolojik olarak da s›n›fa dayatman›n birer arac›na dönüflmüfllerdir. Yani özcesi, s›n›f mücadelesini örgütlemenin ve gelifltirmenin de¤il, tasfiye etmenin arac›na dönüflmüfllerdir. S›n›f›n örgütlülükleri olan sendikalar›n bafl›na çöreklenmifl olan mevcut yönetimler, bugün art›k iflçi s›n›f› içerisinde Truva At› olman›n ötesinde bir misyona sahip de¤illerdir. Bu misyon ise bugün D‹SK’in s›n›f düflman›, reformist önderli¤i taraf›ndan, hem de kamuoyunun gözleri önünde tamamlanmaya çal›fl›lmaktad›r. D‹SK’in bugününü anlamak için, geçmifline k›saca bir göz atmak gerekmektedir; 1967 y›l›nda, Türk-‹fl içinden ayr›lan muhalif sendikalar ve baz› ba¤›ms›z sendikalar taraf›ndan kurulan D‹SK, kuruldu¤u dönemlerde, iflçilerin yan›nda ve demokratik mücadelenin içinde olmas›na ve bu haliyle de Türk-‹fl’ten bir ad›m ileri gibi görünmesine ra¤men, daha kuruluflundan itibaren, söyleminde oldu¤u gibi devrimci de¤il, reformist bir sendika olagelmifltir. ‹lk kuruldu¤u dönemlerde parlamentarist T‹P’in etkisinde olan D‹SK, ‘70’li y›llarda “illegal” TKP’nin ve CHP’nin denetiminde bir sendika ha-

line gelmifl ve giderek kuruldu¤u dönemden daha da geri konumlara düflmüfltür. ‹flçi s›n›f›n›n ne kadar yan›nda oldu¤u ise daha o dönemler, 15-16 Haziran ve TAR‹fi direnifllerindeki, bu direniflleri frenleyen negatif tutumunda gözler önüne serilmifltir. ‹flçi s›n›f›n›n, geliflen mücadelelerini frenlemeye dönük tutum, hem 12 Mart hem de ve özellikle 12 Eylül AFC’si döneminde yerini tam bir teslimiyetçi tutuma b›rakarak, D‹SK’in kapat›lmas›n› ve böylelikle tarihe kar›flmas›n› getirmifltir. Doksanl› y›llar›n bafl›nda ise, mal varl›¤›na “yeniden kavuflma” heyecan› ve sendikal bürokrasi içindeki yerini alma telafl› ile tarih sahnesine yeniden ç›km›flt›r. D‹SK yöneticileri geçmiflte CHP ile olan ba¤lar›n›, bu yeni süreçte de, hem de kopmaz bir biçimde sürdürmüfllerdir. Büyük bölümü CHP delegesi olan D‹SK yöneticileri, burada (CHP’de) aktif siyaset içindedirler. Ve bunun içindir ki, her seçim döneminde, iflçi-emekçi düflman›, yani halk düflman› faflist CHP bunlar taraf›ndan iflçi-emekçi y›¤›nlara “kurtulufl” olarak gösterilip, oylar› al›nmaya, iktidara tafl›nmaya çal›fl›lm›flt›r. Ancak ayn› yöneticiler, ayn› duyarl›l›¤› iflçi s›n›f›na dönük hak gasplar›nda “nedense” bir türlü gösterememifllerdir. Son y›llarda giderek artan özellefltirme, tafleronlaflt›rma, esnek çal›flma vb. tüm sald›r›lar sonucu gelen iflsizlik, açl›k, sefalet, bunlar›n elindeki örgütlülü¤ü, tüm bu yapt›r›mlara karfl› harekete geçirme, s›n›f›n üretimden gelen gücünü kullanma gibi düflüncelere “nedense” itmemifltir. Bu sald›r›lar karfl›s›nda gelifltirilen, ancak genelde ya zamanlama itibariyle enerji boflaltman›n ötesine geçemeyen ya da uz-

laflmalarla sonuçlanan eylemler ise, görev savmadan baflka bir anlam ifade etmemektedir. Bunlar›n amac› çok aç›kt›r ki, s›n›f› sisteme karfl› harekete geçirmek de¤il, sisteme yedeklemek, böylelikle de s›n›f mücadelesini bo¤makt›r! ‹flte D‹SK’in 14-15 Ekim’de Abant’ta, “solu iktidara tafl›ma” hedefiyle gerçeklefltirdi¤i toplant› da özde bu amaca hizmet etmektedir. Süleyman Çelebi bu toplant›da, devletten, partilerden ve sermayeden “ba¤›ms›z” olduklar›n› söyleyerek, koca bir yalan atm›flt›r ortaya. Çünkü baflta bizzat kendisi y›llardan beri CHP delegesidir ve “alternatif aray›fl›”n›n özünde yatan da büyük ölçüde burada yaflanan sorunlard›r! Evet, bugün kamuoyunun gündemine sokulan bu giriflim, y›pranm›fl bir Baykal ile yola devam etmek istemeyen ve ayn› zamanda, bir yandan AB emperyalizmi ile, Dervifl üzerinden de ABD emperyalizmi ile s›k› ba¤lar› olan kesimin bir giriflimidir. Özellikle de AB süreci yeni ve cilalanm›fl bir “Sosyal Demokrat Parti” ihtiyac›n› gündeme getirmifltir. Bu ihtiyaç burjuvazi aç›s›ndan da geçerlidir. Çünkü sa¤ söylemli partilerin kitleler taraf›ndan kabul görmemeye bafllamas› durumunda, yedekte bir sosyal demokrat alternatife ihtiyaç vard›r her zaman. ‹flçiemekçi düflman› politikalar, sosyal-siyasal vb. her türden hak gasp›na dönük sald›r›lar, sosyal demokrat hükümetler döneminde her zaman daha rahat hayata geçirilmifltir. Bu hem ülkemizde hem de baflta Avrupa olmak üzere, dünyan›n birçok ülkesinde böyledir. Tekrar D‹SK’in Abant’ta yapt›¤› toplant›ya dönecek olursak; Bu toplant›n›n sonuçlar› 9 maddelik bir deklaras-

yon olarak kamuoyuna aç›kland›. Bu deklarasyonda özetle, iflçi-emekçilerin giderek kötüleflen koflullar›ndan, gelece¤e iliflkin tafl›d›klar› kayg›lardan söz edilmekte, çal›flma yaflam›ndaki iliflkilerin emekçiler aleyhine geliflti¤i, örgütlenme ve toplu pazarl›k gibi haklarda engellerle karfl›lafl›ld›¤› ve sendikal örgütlülükte gerileme yafland›¤› gibi “tespitler” yer almaktad›r. Ve bunun çözümü ise, oluflturulacak “alternatif sol” bir partinin hükümete tafl›nmas› olarak konulmaktad›r. D‹SK ayn› deklarasyonda kendi rolünü, parti kuran olarak de¤il, “kolaylaflt›r›c›” olan biçiminde ortaya koymaktad›r. Bu deklarasyonu sondan bafllayarak de¤erlendirecek olursak, D‹SK’in buradaki rolü çok aç›kt›r ki, “kolaylaflt›r›c›” olmak de¤il, sol söylemlerin ard›na s›¤›narak, iflçi-emekçileri sisteme peflkefl çekmek, var olan mevcut hak k›r›nt›lar›n›n da ellerinden al›nmas›n› sa¤layarak, emekçi y›¤›nlar›n giderek artan hoflnutsuzlu¤unu sistem içinde eritmektir. Çünkü D‹SK’in iflçi-emekçi y›¤›nlara dönük emperyalist politikalar ›fl›¤›nda hayata geçirilen sald›r›lara karfl› koymak, s›n›f› bu yönlü harekete geçirmek gibi bir kayg›s› olsa, bunu elinde bulundurdu¤u ve s›n›f›n örgütlülü¤ü olan sendikalar arac›l›¤› ile ve buralarda s›n›f sendikac›l›¤› gibi ideolojik bir silah› hayata geçirerek yapard›. K›sacas›, AB müzakere sürecinin bafllamas› ile birlikte, “halka umut ve heyecan verecek siyasal irade buradan ç›kmal›” denilen ve içinde Oral Çal›fllar, Zekeriya Temizel, Can Dündar vb. “solun tan›nm›fl isimleri” olan kiflilerin de yer ald›¤› ve emekçi y›¤›nlara “yeni sol alternatif” olarak sunulmaya çal›fl›lan bu giriflimden ç›ksa ç›ksa yeni bir ihanet ç›kar! ‹flçi s›n›f›na, kazan›lm›fl haklar›na en yo¤un sald›r›lar›n yap›ld›¤›, özellefltirmeler ve tafleronlaflt›rmalarla örgütlü iflçi say›s›n›n her geçen gün azald›¤› bir süreçte, D‹SK’in iflçilerin üretimden gücünü kullanmas›, alanlar› doldurmas› gerekirken “alternatif sol bir parti” aray›fl›yla u¤raflmas› niteli¤ini gözler önüne sermektedir. Bu ihanetin sahipleri ise en baflta D‹SK’in sar›, reformist, sermaye iflbirlikçisi, bürokrat yöneticileri olur ve böylelikle “truva at›” misyonlar›n› da tam anlam›yla yerine getirmifl, tamamlam›fl olurlar!


4

4-17 Kasım 2005

S›n›fsal Bak›fl BÜYÜK PROLETER KÜLTÜR DEVR‹M‹ 40 YAfiINDA! “BURJUVAZ‹ BEYN‹M‹Z‹N ‹Ç‹NDE, KAFALARDA GER‹LLA SAVAfiI!” Marks’›n “gökyüzüne sald›r›yorlar” benzetmesini yapt›¤› Paris komünarlar›ndan yaklafl›k bir as›r sonra bir di¤er büyük tarihsel “sald›r›” dalgas›n›n Çin’de örgütlenmesinin üzerinden tam 40 y›l geçmifl bunuyor. ÇKP resmi kay›tlar›na göre 10 Kas›m 1965 tarihinde (fianghay’da yay›nlanan günlük Ven Hui Pao Akflam Haberleri gazetesinde ç›kan bir tiyatro elefltirisi yaz›s› vesilesi ile) bafllayan Büyük Proleter Kültür Devrimi (BPKD); de¤erini, anlam›n› ve önemini, bizzat gerçeklefltirildi¤i topraklarda dahi iktidar burjuvazinin yeniden eline geçti¤i için, daha da art›rarak koruyor. Kafalarda hala ayd›nlanmam›fl olan bir hususa aç›kl›k getirmek ve burjuvazinin bafll›ca propagandalar›ndan birine yan›t da olmas› için öncelikle BPKD’nin baflar›l› olup olmad›¤›, baflka bir deyiflle ifle yaray›p yaramad›¤› üzerinde duraca¤›z. Mao Zedung’un ölümünden sonraki dönemde burjuvazinin ÇKP önderli¤ini ele geçirmesi ve süreç içerisinde Çin’de sosyalizmi tasfiye etmesine yol açan karfl›devrim olgusu, kaba/yüzeysel bir yaklafl›mla BPKD’nin etkisiz oldu¤u yorum ve propagandalar›na zemin haz›rlam›flt›r. Oysa flu çok iyi bilinmelidir ki, e¤er BPKD gerçeklefltirilmeseydi karfl›-devrim 1980’li y›llarda de¤il 1960’l› y›llarda muzaffer olabilecekti. Bir de¤il, birkaç kültür devriminin bile yeterli olamayaca¤›n› devaml› vurgulayan, proletarya diktatörlü¤ü alt›nda “sürekli devrim”in alt›n› çizen Baflkan Mao 1967’de flunlar› söylüyordu: “fiimdi yürürlükte olan BPKD, ilerdeki çeflitlerinin sadece bir ilkidir. Gelecekte baz› durumlarda bu tür devrimler zorunlu olarak yer alacakt›r… Bütün parti üyeleri ve en genifl halk kitlesi, bir, iki, üç ya da dört Kültür Devrimi’nden sonra her fleyin güllük gülistanl›k olaca¤›n› sanmamal›d›r. Her fleyden önce devrimci uyan›kl›¤›m›z› bir an için olsun elden b›rakmamal›y›z.” (Jean Daubier, Çin Kültür Devrimi Tarihi, Umut Yay›mc›l›k, 2.Bask›, sf. 275) As›l mücadelenin devrimden sonra bafllad›¤›na, s›n›f mücadelesinin bütün fliddetiyle proletarya diktatörlü¤ü alt›nda sürdü¤üne ve proletaryan›n kazanan taraf olabilmesi için son derece s›k› bir savafl›m yürütmesi gerekti¤ine dair vurgular hem Lenin hem de bilhassa Mao Zedung yoldafl›n yaz› ve konuflmalar›nda bulunmaktad›r. Sosyalizmdeki s›n›f mücadelesinin proletarya ad›na kurumsallaflt›r›lmas›, proletarya diktatörlü¤ünün sigortalar›n›n yarat›lmas›, “sürekli devrimler” yoluyla gerçeklefltirilmeliydi. Mao Zedung’un kültür devrimlerine biçti¤i bu misyon, “mücadele, elefltiri, dönüflüm” prensibinin genifl y›¤›nlar eliyle uygulamaya sokulmas›n› hedefliyordu. Amaç, sadece toplumda de¤il kiflilerin kendi içindeki s›n›f mücadelesine müdahaleydi. “Kafalardaki gerilla savafl›” diye adland›r›lan olgu, sorunun daha derinlemesi-

ne kavran›fl›n› ortaya koymaktayd›. Burjuvazi, devrilen s›n›f›n bireylerinde de¤il, aram›zda yani esas›nda bizzat kendi içimizde/beynimizdedir. Bu duruma müdahale ÇKP MK üyesi Hsu Çing Çien taraf›ndan flöyle izah edilmektedir: “‘Kadrolar, bürokratlar bile yavafl yavafl bu ruhu benimsiyorlar! ‹nsanlar›n kafas›nda s›n›f mücadelesi var. Kafalar›ndaki proleterin burjuvaya karfl› zafer kazanmas› için onlara yard›m etmek de bizim görevimiz.’ Çinlinin ruhundaki gizli revizyonizm y›k›l›yor. Herkesin içinde uyuyan Kruflçev öldürülüyor.” (A. Peyrefitte, Çin Uyan›nca, E Yay›nlar›, 1.Bask›, 1.Cilt, sf. 207) Kiflinin kendi içinde devrimin gerçeklefltirilmesi konusunda saptanan dört “öncelik” ilkesi flu flekilde s›ralan›yordu: ‹nsan ile silahlar aras›ndaki iliflkide insana öncelik tan›nmal›d›r; siyasi çal›flma ile öteki çal›flmalar aras›ndaki iliflkide siyasi çal›flmaya öncelik tan›nmal›d›r; ideolojik çal›flma ile gündelik siyasi çal›flma aras›ndaki iliflkide ideolojik çal›flmaya öncelik tan›nmal›d›r ve ideolojik çal›flmada kitaplardaki fikirlere de¤il, insanlar›n kafas›ndaki canl› fikirlere öncelik tan›nmal›d›r. Baflkan Mao, eski kadrolar›n mevki düflkünlü¤üne kap›lma hastal›¤›na, yan gelip yatmalar›na, eski baflar›lar›n› kiflisel ç›karlar› için kullanmalar›na dikkat çekiyordu. Eski kadrolar›n bu zaaf ve hastal›klardan ar›nmak için kitlelerden kopmamalar› gerekti¤ini; kendini be¤enmifllik ve gözü doymazl›ktan vazgeçmelerinin flart oldu¤unu; dünya görüfllerini, kendilerine bak›fl tarzlar›n› de¤ifltirmek ve devrimci bir dünya görüflü oluflturmak için mücadele etmelerinin zorunlu oldu¤unu söylüyordu. Devrimin temel sloganlar›ndan birisi de “bireycilikle savaflal›m” olarak belirlenmiflti. ‹deolojik mücadele, burjuvazinin karakteristik özellikleri ile hesaplaflmay› gerektiriyordu. Bunun için analiz derinlemesine yap›lmal› ve eski (burjuva-feodal) kültürün yaflayan bütün gerici unsurlar› ile savafl›lmal›yd›. Bu her alanda, her cephede, her yönde k›yas›ya bir biçim almal›yd›. Öyle ki Mao Zedung, sonralar› sembol haline gelen dazubao (duvar gazetesi) vas›tas› ile resmen dahil oldu¤u BPKD’ne ilk mesaj›nda “Karargah› Bombalay›n” demek suretiyle, parti/devlet yöneticilerini kitlelere hedef olarak gösteriyordu. Ne ile kimlerle ve nerelerde savafl›laca¤›n› saptamak yetmiyordu. Bunun nas›l yürütülece¤i çok daha önemliydi. As›l can al›c› konuda, Mao’nun sürekli alt›n› çizdi¤i bir baflka faktörün devreye sokulmas› tayin edici önem kazanacakt›: Kitleler. As›l kahraman›n, tarihi yapan›n halk/kitleler oldu¤una dair çeflitli vesilelerle de¤inilerde bulunan Mao, Halk Savafl› stratejisini de bu gerçeklik üzerine oturtmufl ve zafer elde etmiflti. fiimdi de “geriye dönüfl” tehlikesini bertaraf etme konusunda “kitle denetimi” ve “kitlele-

34 rin harekete geçirilmesi” gibi olgular›n devreye sokulmas›n› formüle ediyordu. Hiç kuflkusuz burada proletaryan›n öncü rolü, s›n›f bilincinin tayin edicili¤i gibi faktörler ihmal edilmiyordu. Ancak, kitlelerin muazzam potansiyeli olmaks›z›n, yani maddi güç ortaya ç›kar›lmaks›z›n sonuç elde etmenin imkâns›zl›¤› da ortadayd›. Bunun için yo¤un bir ideolojik ve siyasi e¤itim kampanyas› gerekmektedir. Kitlelerin siyasilefltirilmesi ve her fleyi de¤erlendirip elefltirebilmesi için yetifltirilmesi de Kültür Devrim’lerinin bafll›ca görevleri aras›ndad›r. Bunun kurum ve araçlar›n›n yarat›lmas›/kurulmas› sorunun ikinci yan›d›r. Nitekim BPKD’nin ard›ndan yapt›¤› de¤erlendirmelerde Mao Zedung bu devrimin en büyük yarar›n›n kitlelerin hayati önem tafl›yan siyasi mücadele içine seferber edilmesi ve bu sayede siyasi uyan›kl›klar›n›n ciddi oranda artm›fl oldu¤unu söylemektedir. Bunu sa¤lamada kolaylaflt›r›c› yöntem “kitlelerden kitlelere” prensibinin uygulanmas› olmufltur. Mao Zedung’un gelifltirdi¤i bu prensip; kitlelerin da¤›n›k ve sistemleflmemifl düflüncelerini almak, onlar› analiz edip derli toplu sistemli hale getirmek, yeniden kitlelere gitmek ve kitleler bu fikirleri benimseyene, onlara s›k› s›k›ya sar›l›p eyleme dönüfltürene kadar ›srarl› olmak ve bu fikirlerin do¤rulu¤unu bizzat y›¤›nlar›n eylemleri içinde s›namak fleklinde aflamalar içeriyordu. Süreç bu flekilde tamamlanm›yor, kitlelerin fikirlerini al›p bir defa daha derli toplu hale getirmek, yeniden uygulanmas›n› sa¤lamak gerekiyordu. Mao, böylece fikirlerin her seferinde daha do¤ru, daha canl› ve daha zengin bir hale geldi¤i sonsuz bir helezon içinde bunun bir daha, bir daha tekrarlanmas› gerekti¤ine vurgu yap›yordu. Yüz milyonlar›n tarlalardan fabrikalara, üniversitelerden, hastanelere, bütün yaflam ve üretim alanlar›nda büyük bir coflkuyla kat›ld›klar› BPKD’nin bilindi¤i üzere en dinamik gücünü k›z›l muhaf›zlar oluflturuyordu. Adlar› “askeri” ça¤r›fl›m yapmakla beraber bu tarz bir yap›lanmadan uzak örgütlenen 12–24 yafl grubundaki gençler ülkenin dört bir köflesine da¤›larak devrimde önemli bir rol oynad›lar. Gençlere güvenen ve büyük destek veren ancak kayg›lar›n› belirtmeyi de ihmal etmeyen Baflkan Mao henüz Kültür Devrimi bafllamam›flken 1965 y›l›nda yapt›¤› iki ayr› röportajda flunlar› söylüyordu: (Andre Malraux ile röportaj) “Devrimi geçmifle ait bir duygu haline getirirsek her fley da¤›l›p gider. Bizim devrimimiz yaln›zca zaferin istikrara kavuflturulmas›ndan ibaret olamaz… Gençler ‘k›z›l’ do¤mam›fllard›r, devrimi tan›mam›fllard›r… ‹nsanlar hayatlar› boyunca devrim yükünü tafl›mak istemezler… Pek çok genç somut kafal›, azimli, uyan›k devrimcilerdir. Buna karfl›l›k koca bir dogmatik gençler kufla¤› var, dogma ise s›¤›r gübresinden daha az yararl› bir fleydir. ‹nsan ondan diledi¤i fleyi peydahlayabilir, revizyonizmi bile…” (Edgar Snow ile röportaj) “Yeni kufla¤›n devrimi sürdürmesini ve kesintisiz bir devrimle yeniden canl›l›¤a kavuflturulmas› gerekecek olan proleter çizgiyi esas olarak tamamlamas›n› dilerim. Yoksa on y›l içinde bast›r›lma, kapitalizmin yeniden kurulmas›, hatta Çan Kay-flek’in

iktidara yeniden dönmesi tehdidi ile karfl› karfl›ya kal›r›z. Ama gençli¤in gelecekte nas›l davranaca¤›n› önceden göremeyiz Buna kendilerinin karar vermeleri gerekecektir.”(M. A. Macciocchi, Çin Deyince, E Yay›nlar›, 1.Bask›, 1.Cilt, sf. 60-61) Mao Zedung yoldafl›n bir/bir kaç kültür devriminin neden yeterli olmad›¤›/olamayaca¤› konusundaki saptamas›n› tamamlayan yukar›daki sözleri, ayn› zamanda kendisinden sonraki sürece iliflkin genç kuflaklardan beklenti tafl›m›fllar›n hayal k›r›kl›klar›na da aç›kl›k getirmifl olmaktad›r. Gençlikten salt genç olduklar› için soyut biçimde beklenti içinde olunmas›n›n anlams›zl›¤›na dair ö¤retici bu sat›rlar, bilinçlendirme, yetifltirme, müdahale faktörlerinin vazgeçilmezli¤ini/belirleyicili¤ini ortaya koymaktad›r. “Halefler Yetifltirme” olarak özetlenebilecek bu politika, proletarya diktatörlü¤ünün gelece¤i aç›s›ndan yaflamsal önemdedir. BPKD, proletarya diktatörlü¤ünün güçlendirilmesi, burjuvaziye karfl› sürmekte olan s›n›f mücadelesinde yeni mevzi ve kazan›mlar elde edilmesi amaçlar›n› tafl›maktayd›. S›n›fs›z topluma do¤ru yol al›n›rken proletaryan›n en önemli silah› olan partiye müdahale edilmesi en kritik görevlerden birisi olmak durumundayd›. Partiye müdahaleden anlafl›lmas› gereken yaln›zca onun ideolojik-siyasal hatt› ve yönetici mevkilerindeki revizyonist unsurlar de¤ildi. Ayn› zamanda çok çeflitli kademelerinde bulunan iflah olmazlard›. Mao Zedung yoldafl bu kan de¤iflimini flöyle aç›kl›yor: “‹nsan›n kan dolafl›m›n› sa¤layan atardamarlar›, toplardamarlar›, kalbi vard›r, ama nefes alabilmek, karbondioksit atabilmek ve taze oksijen alabilmek için akci¤ere de ihtiyac› vard›r; insan yeni bir maddeyi özümseyebilmek için pis olan› d›flar› atar; ona hayat veren de budur. Pislikler at›lmadan ve taze kan al›nmadan Parti canl›l›¤›n› sürdüremez.” (M. A. Macciocchi, age, Cilt 2, sf. 571) Konuyla ilgili BPKD’nin ilk aflamalar›nda kapitalist yolculara karfl› yürütülen teflhir, tecrit ve tutuklamalarda dozun kaç›r›lmas› üzerine Mao Zedung gerekli uyar›lar› yapmakta gecikmez. Bununla beraber, kiflilerin kazan›lmas› konusunda son derece titiz bir politikadan yanad›r. “Hastay› kurtarmak için hastal›¤› tedavi etme” anlay›fl›n› “ciddi hatalar” yapan kiflilerle ilgili durumlarda dahi savunmaktad›r: (Zinghua Üniversitesi Ortaokulu K›z›l Muhaf›zlar›na Mektup) “Gericilere karfl› isyan›n hakl› oldu¤unu söylüyorsunuz; sizi hararetle destekliyorum. (…) Bir fley daha var: sizi desteklerken, birleflebilece¤iniz herkesle birleflmeye gayret etmenizi de istiyoruz. Ciddi hatalar yapm›fl olanlara gelince, hatalar›n› ortaya koyduktan sonra, onlara güçlüklerinden bir ç›k›fl yolu göstermelisiniz. Onlara yapacak ifl vermeli ve hatalar›n› düzeltip, yeni insanlar olmalar›na imkân tan›mal›s›n›z. Marx, proletaryan›n yaln›z kendini de¤il, bütün insanl›¤› kurtarmas› gerekti¤ini, e¤er insanl›¤› kurtaramazsa, proletaryan›n kendisinin de nihai kurtulufla kavuflamayaca¤›n› söylemiflti.” (Mao Zedung, Seçme Eserler, Cilt 6, Kaynak Yay.,1.Bas›m, s. 373-374)


5

34

4-17 Kasım 2005

Gönen deri iflçilerinin direnifli 4. ay›nda Gönen’de patronlar›n bütün haklar›ndan yoksun olarak köle gibi çal›flt›rd›klar› deri iflçileri bu kötü gidifle dur diyerek Deri-‹fl Sendikas›’nda örgütlenmeye bafllam›flt›. Patronlar›n örgütlenme çal›flmalar›n› duymas› üzerine baflta örgütlenmeye öncülük eden iflçiler, ard›ndan da sendikaya üye olan iflçilerden toplam 257 iflçi, 22 Temmuz’dan itibaren iflten at›lm›flt›. ‹flten at›lan iflçiler Deri-‹fl Sendikas›’n›n öncülü¤ünde direnifle bafllam›flt›. Direnifle bafllayan iflçilere ve sendika yöneticilerine baflta patron ve yerel bas›n olmak üzere devletin kolluk güçleri de sald›rmaya bafllad›. ‹flçiler üzerindeki tüm bask› ve sald›r›lara ra¤men iflçiler direnifllerine ilk bafllad›klar› günkü gibi kararl›l›kla devam ediyorlar. Biz de Gönen deri iflçilerinin direniflini sahiplenmek ve kamuoyuna duyurmak amac›yla Deri-‹fl Sendikas› Gönen temsilcisi Eyüp Kantar ile söylefli yapt›k. “‹nsanca yaflamak haklar›m›z› almak istiyoruz!” - Greve nas›l ç›kt›n›z? Bize süreci özetler misiniz? - Eyüp Kantar (Deri-‹fl Sendikas› Gönen Temsilcisi): Deri sektörü a¤›r ifl koflullar›nda çal›fl›lan sektörlerden biridir. Biz burada kölece koflullarda çal›flt›r›l›yorduk. Günde 15-16 saat çal›flt›¤›m›z oluyordu. Fazla me-

sai ücreti alam›yorduk. ‹flçilerin ço¤u kay›t d›fl› yani sigortas›z, asgari ücretin alt›nda bir ücretle çal›flt›r›l›yordu. Hiçbir sosyal, ekonomik hakk›m›z› alam›yorduk. ‹nsanca yaflamak, hakk›m›z› alman›n ancak ve ancak örgütlü olmaktan geçti¤ini anlad›k ve bunun ad›mlar›n› att›k. ‹ki y›ld›r süren örgütlenme mücadelesi sonucu 2005 Ocak ay›nda Gönen ‹flçileri Dayan›flma Derne¤i’ni kurarak e¤itim toplant›lar› yapmaya bafllad›k. Sendika üyeli¤i bafllamadan önce Gönen’de ilk defa 1 May›s’› kutlayarak bu eylemlilik sürecinin ilk halkas› oluflturuldu. Sendika üyeli¤imiz bafllad›¤› günden itibaren yo¤un iflveren sald›r›lar›na karfl› yavafl yavafl da olsa iflçilerin s›n›f bilincinin geliflti¤ini gösteriyor. Bugün itibari ile (30.10.2005) d›flar›daki iflçi say›s› 257’dir. Bizler bugün direniflin 99. günündeyiz. Tüm s›k›nt›lara ra¤men en demokratik ve anayasal hakk›m›z olan sendika hakk›m›z› alana kadar mücadelemiz sürecektir. Burada en önemli olan, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin kolay olmad›¤›n›, iflçilerin en temel haklar› isterken bile ne tür engellerle karfl› karfl›ya bulunduklar›n› görmektir. 6-7 ay önce dost gördüklerinin bugün ne oldu¤unun fark›na varmas› buradaki iflçileri biraz flafl›rtsa da, olay› çabuk kavray›p

Emekçinin Gündemi DDSB ÖRGÜTLENMES‹N‹ GÜÇLEND‹RMEK ‹Ç‹N K‹TLE ÇALIfiMASINA YO⁄UNLAfiALIM! DDSB çal›flmas›n›n ana yönü ne olmal›d›r? Çal›flmalar›m›z›n ana yönü bugün da¤›n›k durumda olan DDSB faaliyetini toparlamak olmal›d›r. Bunu baflarmak öncelikli olarak sorunu kavramakla mümkündür. Sorun yeterince kavranmad›¤›nda çözüme odaklanmak da mümkün olmaz. Örgütlülü¤ün toparlanmas›n›n esasta iki yönü vard›r. Birincisi elimizdeki güçlerin niteli¤ini gelifltirmek; ikincisi ise bize yak›n duran bütün emekçileri DDSB çat›s› alt›nda toplamakt›r. Niteli¤in geliflmesi her bir faaliyetçinin çabas›na, emek harcamas›na, fedakarl›k göstermesine, cesaretle faaliyeti örgütlemesine, komitelerin oluflturulmas›na ve en önemlisi de siyasal yetersizliklerini aflmas›na ba¤l›d›r. Özellikle siyasal yetersizliklerimizi aflmak bu süreçte zorunludur. DDSB faaliyetçileri siyasal olarak kendilerini gelifltirmedikçe, bulunduklar› alanlarda örgütlenme çal›flmas›n› istedi¤imiz, di¤er bir deyiflle devrime katk› sunan tarzda ele alamazlar. Bunun örne¤ini prati¤imizde çok defa gördük. Devrimin önderlere ihtiyac› vard›r. Bu ihtiyac› karfl›layacak olan da siyasal olarak kendini sürekli gelifltiren faaliyetçiler olacakt›r. Sadece kendi alan›na yönelik çal›flmalar yürütmenin ötesinde devrimin bütünlüklü sorunlar›na çözüm üretebilecek birikime sahip olmak için siyasal olarak kendimizi gelifltirmeliyiz. fiunu vurgu-

lamakta yarar var; teorik olarak belli bir birikime sahip olmakla devrimin önderi, örgütleyicisi olmak mümkün de¤ildir. Öyleki baz› DDSB faaliyetçileri s›n›f mücadelesinin teorik birikimine eriflmek ve pratikten ö¤renmekle gelifltirmek flöyle dursun gazetemizi okuma noktas›nda dahi büyük zaaflar içindedir. Bildiklerini yeterli gören bu faaliyetçiler, asl›nda üretmek yerine tüketmektedirler. Bu anlam›yla burjuva-feodal sistemin kiflili¤ine bürünmüfl oluyorlar. Bildikleriyle kendilerini s›n›rlayan, üretmek, katmak yerine tüketen faaliyetçiler önümüzde bir noktadan sonra engel olacaklar›n› bilmelidirler. Çünkü alanlar›nda uygulad›klar› yanl›fl yöntemler DDSB faaliyetinin ilerlemesini, geliflmesini engellemektedir/engelleyecektir. fiu unutulmamal›d›r DDSB faaliyetinin bu türden faaliyetçilere ihtiyac› yoktur ve bunlar› aflacak güce, birikime sahiptir. Bu noktada bu faaliyetçilere ya dönüflmek ya da sistemin kiflili¤ine bürünmek kalmaktad›r. Bu faaliyetçiler gelifltikleri ölçüde alanlar›ndaki ve genel olarak DDSB faaliyeti geliflecek ve güçlenecektir. Faaliyetin toparlanmas›n› sa¤layacak noktalardan biri de yay›n› düzenli takip etmek ve çal›flmalar› bu do¤rultuda yürütmektir. Zira bu köflede ortaya konan birçok fley faaliyetin içindeki sorunlar› dile getirmekte, perspektif sunmakta, geliflmenin yönünü tayin etmektedir. Mer-

tepkilerini gösterebiliyorlar. Yani düzenin çarklar›n›n nerelere kadar uzand›¤›n›, bunun karfl›s›nda örgütlenmekten baflka yolun olmad›¤›n› biliyorlar. “‹flçi bu düzeni daha iyi tan›yor!” - Direniflteki iflçilere daha önceden çeteler sald›rm›flt›. fiimdi de polis sald›r›yor. Keyfi bir flekilde direniflçileri gözalt›na al›yor. Bu sald›r›lar iflçileri nas›l etkiliyor? - Çetelerin ve onlar› destekleyenlerin, her yapt›¤› sald›r› iflçinin bu düzeni daha fazla tan›mas›na neden oluyor. Demokrasi görüntüsü alt›ndaki harami saltanat›n›n kendi düzenleri olmad›¤›n›n fark›ndalar. - Direnifl nas›l devam ediyor? - Direniflimiz bugün 99. gününde devam ediyor. Gönen’de böyle bir sendikalaflma sürecinin yaflanmas› buradaki di¤er ifl kollar›ndaki patronlar› da rahats›z etti. Dolay›s›yla patronlar kullanabildikleri her fleyi kullan›yorlar. Kürk üretiminde bu aylar üretim yavafllar ve sonraki sezona haz›rl›k yap›l›r. Patronlar bunu “fabrikalar› kapat›yoruz, Gönenliler iflsiz kalacak” propagandas› yaparak (buradaki yöneticiler ve bas›n›n katk›lar›yla) direnifli k›rmaya çal›fl›yorlar. Bugüne kadar bu tür propagandaya inanan iflçi ç›kmad›. -Deri-‹fl Sendikas›’n›n direniflteki tavr›

kezi politikaya göre flekillenmek eylem birli¤inin geliflmesini ve DDSB faaliyetinin ortak bir ruhla örülmesini sa¤layacakt›r. Faaliyetin toparlanmas›n›n di¤er önemli noktalar›ndan biri de DDSB faaliyetçilerinin bulundu¤u alanlarda kolektif çal›flmay› örmeleridir. Bu özellikle alan›n sorunlar›n› tart›fl›rken sorunun muhatab› olan bütün güçleri bir araya getirecek bir çal›flma örmek, di¤er bir deyiflle DDSB toplant›lar› örgütleyerek bütün kitlenin görüflünü, önerisini almak demektir. Bu çal›flmalar güçlerin yeterli oldu¤u alanlarda DDSB komitelerinin örgütlenmesi, güçlerin yetersiz oldu¤u alanlarda ise komitelerin ön haz›rl›k çal›flmalar›n› yapmalar›na hizmet etmelidir. Komitelerin toplant›lar›n› yapmalar›, yay›n› besleyecek tarzda bir görevlendirmeye gitmeleri ve alan›n sorunlar›n› kolektifle paylaflmalar› önemlidir. Bu bütünlükte ve büyük bir ciddiyetle ele al›nd›¤›nda DDSB örgütlülü¤ünün toparlanmas› çok uzun bir süreyi almayacakt›r. Kolektif içinde yer alan her bir faaliyetçinin elefltiri ve özelefltiriye aç›k olmas› gerekir. Elefltirilere bak›fl aç›m›z do¤ru bir tarza oturmal›d›r. Elefltiriler do¤ru tarzda ele al›nd›¤›nda bizi gelifltirici bir fonksiyona sahiptir. Ama elefltirileri kiflili¤imize sald›r› olarak kavrarsak, o zaman iflte gelifltirici de¤il geriletici bir fonksiyona bürünür. Tüm DDSB faaliyetçileri bu noktada aç›k olmal›d›rlar. Aç›k olmayan faaliyetçiler kendilerini hatas›z olarak kabul etmifl olurlar. DDSB mevcut durumda genifl bir kitleyi içinde bar›nd›racak bir misyona sahiptir. Bu kitleyi DDSB çat›s› alt›nda toplamak bizim yapaca¤›m›z çal›flmalara ba¤l›d›r. DDSB’yi her fleyden önce ken-

nas›l? Sendikadan beklentileriniz nelerdir? - Sendikam›z Deri-‹fl bugüne kadar elindeki imkanlar› zorlayarak yard›mc› oluyor. Sendikam›z›n deste¤inin bugüne kadar oldu¤u gibi bundan sonra da sürece¤ine inan›yoruz. Bizler sadece deri iflçilerinin de¤il bütün s›n›f›n ve sendikalar›n›n ortak hareket etmesiyle baflar›n›n gelece¤ine inan›yoruz. “Örgütlenmeden hiçbir hakk›n al›namayaca¤›n› gördük” - Direnifl iflçilere neler kazand›rd›? - Gönen’deki örgütlenme ve peflinden gelen direnifl bu sistemde iflçilere yer olmad›¤›n›, daha güzel bir dünyan›n ancak ve ancak emekçiler taraf›ndan kurulabilece¤ini, örgütlenmeden hiçbir hakk›n al›namayaca¤›n›, kurtuluflun tek bafl›na gerçekleflmeyece¤i ve mücadelenin esas oldu¤unu ö¤retti. Özetle, “Biraz daha ustalaflt›k tafl› k›rmakta/ Dostu düflmandan ay›rmakta”. (Kartal)

di gözümüzde meflru görürsek ve çal›flmalar›m›z› bu do¤rultuda ele al›rsak kitlelerin gözünde de meflruiyet kazan›r. Ama DDSB’li oldu¤umuzu emekçilerden gizlersek o zaman bahsetti¤imiz kitlenin bizimle omuz omuza mücadele etmesi mümkün olmaz. DDSB kendi kitlesini niteliksel olarak gelifltirken çevresindeki kitlesini de kendi çat›s› alt›nda örgütleyerek örgütlülü¤ü gelifltirmelidir. DDSB faaliyetçileri DDSB örgütlülü¤ünün yerine geçebilecek oluflumlara gitmekten uzak durmal›d›rlar. Faaliyetimizin esas›n› DDSB faaliyeti oluflturmal› ve biz bunun geliflimine yönelik emek, çaba harcamal›y›z. “K›sa dönemde kazan›mlar sa¤layacakt›r” tarz›nda bir düflünceyle DDSB yerine geçecek örgütlenmelere gitmek uzun vadede yarardan çok zarar getirir. Bunun yerine somut sorunlar üzerinden eylem birliktelikleri yap›lmal›d›r. Bu kongre süreçlerinde devrimci ve demokrat anlay›fllar› yönetime getirme tarz›nda olabilece¤i gibi devletin emekçilere yönelik herhangi bir sald›r›s› üzerinden de olabilir. Dikkat edilmesi gereken nokta bu tür eylem birlikteliklerinin k›sa vadeli olmas› gerekti¤idir. Önemli bir noktada mitinglerde DDSB’nin kendini ifade etmesidir. Bu noktada zaafl› bir durum söz konusudur. DDSB her platformda kendisini ifade edecek mekanizmalar arar/aramal›d›r. Ancak görünen o ki yeni araçlar yaratman›n ötesinde varolan araçlar› dahi yeterince kullanm›yoruz. Bu durumun de¤iflmesi örgütlülü¤ün geliflmesiyle birlikte afl›lacakt›r. Ancak bugünden itibaren özellikle kitlesel mitinglerde DDSB kendi pankart› kendi sloganlar› ve bildirileri ile alanda yerini almal›d›r.


6

4-17 Kasım 2005

34

Tar›m can çekifliyor, tar›m iflçileri açl›kla bo¤ufluyor! Belli dönemlerde sebze meyve ihracat› yapan ardiyelerde, belli dönemlerde ise tarla ve bahçelerde çal›flan biber iflçilerinin yaflad›¤› s›k›nt›lar› ö¤renmek için Türkiye Kürdistan›’ndan göç etmifl/ettirilmifl olan tar›m iflçileriyle yapt›¤›m›z röportaj› yay›nl›yoruz. mek molas› veriyoruz. 15:00’te ise 15 dakika mola veriyoruz ve akflam 17:00’de ifl bitiyor. Yevmiye 15 milyon. Ancak elçi (iflçileri ifle götüren arac›) yol paras›, çavuflluk paras› diye para kesiyor. Bize 12.500 TL veriyor.

Çal›flma esnas›nda baz› a¤alar bize iyi davran›yor. Baz›lar› ise s›cak havaya ra¤men, bize kan gibi s›cak su veriyor ve bizleri azarl›yor. Sürekli daha h›zl› çal›flmam›z› istiyorlar. Türkiye Kürdistan›’ndan gerek geçim s›k›nt›s› gerekse zorunlu göçlerden kaynakl› Çukurova’ya gelen ve burada yaflam mücadelesi veren Kürt iflçiler, açl›kla bo¤ufluyor. Tüm mallar›n›, mülklerini geldikleri yerlerde b›rak›p Çukurova’da tarlalarda 12.500 lira yevmiyeyle geçinmeye çal›flan iflçiler, açl›k sefalet içerisinde yaflamaya çal›fl›yor. Çeflitli ifller yapan Kürt emekçileri daha çok tar›m sektöründe çal›flmaktad›r. Belli dönemlerde sebze meyve ihracat› yapan ardiyelerde, belli dönemlerde ise tarla ve bahçelerde çal›flan biber iflçilerinin yaflad›¤› s›k›nt›lar› ö¤renmek için Türkiye Kürdistan›’ndan göç etmifl/ettirilmifl olan tar›m iflçileriyle yapt›¤›m›z röportaj› yay›nl›yoruz. - Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? Menfiye Demir: Aslen Diyarbak›rl›y›m. 30 senedir Mersin’de yafl›yorum. Buraya gelifl sebebimiz iflsizlik ve yoksulluk. Oras› ba¤ bahçedir, ama geçinecek bir iflimiz yoktu. Bu yüzden buralara geldik. - Burada geçiminizi nas›l sa¤l›yorsunuz? - Geçimimizi yevmiyede çal›flarak sa¤l›yoruz. Eflim 7 sene önce vefat etti, ben çocuklar›mla beraber yafl›yorum. Onlar da ifl ar›yor, ama ifl yok çal›flam›yorlar. Bütün geçimimi yevmiyeden sa¤l›yorum. Romatizmam var, tansiyon var, f›t›k var, ama yine de çal›flmak zorunday›m. Buna ra¤men tarlaya gidip çal›fl›yorum. Ne bir maafl var ne de sigorta. Ama yaflamak için çal›flmak zorunday›m. - Biber zaman›nda neler yap›yorsunuz? - Biberin çapas› yap›l›yor, budamas› yap›l›yor ve iple ba¤lanmas› yap›l›yor. En sonunda da toplamas› yap›l›yor. Toplama ifli yaz›n naylon seralarda yap›l›yor ve içerisi çok s›cak oluyor. Çal›flma esnas›nda baz› a¤alar bize iyi davran›yor. Baz›lar› ise s›cak havaya ra¤men, bize kan gibi s›cak su veriyor ve bizleri azarl›yor. Sürekli daha h›zl› çal›flmam›z› istiyorlar. Sabah 06:30’da yola ç›k›yoruz. Saat 07:30’da ifle bafll›yoruz, saat 09:00’da yar›m saat kahvalt› molas› veriyoruz. Ö¤len bir saat ye-

“YAZIN ÇALIfiIYOR KIfiIN OKULA G‹D‹YORUM” - Kendinizi tan›t›rm›s›n›z? Rojbin Kaya: Ben 14 yafl›nday›m. Yaz›n çal›fl›yor k›fl›n okula gidiyorum. Yaz›n biber toplamaya gidiyoruz. Durumumuz kötü oldu¤u için çal›flmak zorunday›z. - Çal›fl›rken yaflad›¤›n›z sorunlar› anlat›rm›s›n? - Kazanl›’da serada çal›fl›yoruz. Seralar naylondan oldu¤u için çok s›cak oluyor. 50-60 derece s›cakl›¤a var›yor, çal›flmam›z zorlafl›yor. 06:30’dan akflam 17:00’ye kadar çal›fl›yoruz. Ve saat 19:00’da evde oluyoruz. 12 milyon yevmiye al›yoruz. ‹fl sahipleri bizleri sürekli azarlay›p ba¤›r›yorlar, o s›ca¤a ra¤men. H›zl› çal›fl›p mal ç›-

karmam›z› istiyor. Biz bu kadar çal›flt›k, ama hala yevmiyemizi alamad›k. Zaten geçim s›k›nt›s› yafl›yoruz. Elçiler de param›z›n bir bölümünü servis paras›, çavuflluk paras› diye kesiyorlar. “A⁄ADAN HAKARET GÖREREK ÇALIfiIYORUZ” - Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? Vasfiye Kaya: Ben aslen Diyarbak›rl›y›m, 13 senedir buraday›m. Tarla ifllerinde çal›fl›yorum. Bazen de depoya (sebze ve meyvelerin ihracata haz›rland›¤› ardiye) gidiyorum, orada yevmiyeyle çal›fl›yorum. - Diyarbak›r’dan neden göç ettiniz? - Askerler “gerillaya yard›m ediyorsunuz, yemek veriyorsunuz” diyordu. Bizim üstümüzde bask› kuruyorlard›, atefl edip köyü bombal›yorlard›. Bize “köyü boflalt›n” dediler. Bizim orada dünya kadar mal›m›z vard›. Askerler sürekli bask› yap›yordu, benim amcam›n o¤lunu ve kay›nbabam› askerler öldürdüler. Kay›nbabam 60 gün kaybolmufltu. Biz onu ar›yorduk, askerler “o da¤dad›r” diyerek bizimle dalga geçiyorlard›. 60 gün sonra bahçeye gitti¤i-

mizde öldürüldü¤ünü gördük. Bahçeden kemiklerini toplad›k. Bize “köyde kalmak için koruyucu olacaks›n›z ya da bu köyden gideceksiniz” dediler. Biz köyden ç›kmad›k koruyucu olmay› da kabul etmedik. Bu yüzden önce evimizi yakt›lar, sonra da bombalad›lar. Biz de Mersin’e geldik. Mal›m›z mülkümüz orada kald›. Köydeyken durumumuz iyiydi, flimdi ise bir yevmiyeye çal›fl›yoruz. - Burada çal›flma koflullar›n›z› anlat›r m›s›n›z? - Tarlada da köy koflullar›nda da a¤alardan hakaret görerek çal›fl›yoruz. May›s ay›nda biber ekiminde çal›fl›yoruz, sonra iple biberleri ba¤lay›p dolama iflini yap›yoruz. En sonunda da toplamas›nda çal›fl›yoruz. Seralar naylonla örtülü oldu¤u için çal›fl›rken çok s›cak oluyor. Çal›fl›rken de a¤alar bizi sürekli azarl›yor, bize kötü davran›yorlar. Tarla yevmiyelerimiz 15 milyon, ama elçiler yol paras›, çavuflluk paras› diye bizden para kesiyorlar. Bize 12 milyon veriyorlar

- Bu yaflad›¤›n›z sorunlar nas›l çözülür? - Hepimiz birleflirsek, Araplar, Türkler, Kürtler hep birlikte çözeriz ve kazan›r›z. “KÖYLÜ DE ZOR DURUMDA, ONLAR KAZANIRSA B‹Z DE KAZANIRIZ!” - Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? Ahmet Göcü: Aslen Urfa Siverekliyim. 25 senedir burada yafl›yorum. 6 yafl›nda Mersin’e geldim. Buraya geçim s›k›nt›s›ndan kaynakl› göçtük. Burada çavuflluk yap›yorum. Çavuflluk babam›n mesle¤iydi. O ölünce ben çavuflluk yapmaya bafllad›m. Hasta oldu¤um için fazla ayakta duram›yorum. - ‹fl koflullar›n›z› anlat›r m›s›n›z? - Eylül-Ekim aylar›nda biber ekimi bafllar. Kas›m-Ocak aylar› aras›nda ise ip ba¤lan›r ve biber ipe dolan›r. fiubat ay›nda küçük bir toplama olur. Mart ve Haziran aras› ise serbest toplama olur. Her 10 günde bir toplama olur. Biz akflamdan iflçilere haber veririz, iflçiler gelmezse evlerine gider ve neden gelmediklerini ö¤renmek için ev

ev dolafl›r›z. Sonra iflçilerle tarlaya gideriz. Zaten üreticinin ifli de zor onlar da kazanm›yor. Geçen sene biberin kilosu 300 bin lira idi ve üretici zarar etti. Üretici naylon al›yor, naylonun tonu 4 milyar. ‹laç al›yor, tohum al›yor, gübre al›yor bunlar›n hepsini borca faize al›yorlar. Bunlar›n hepsini peflin alabilseydi belki kâr ederdi. Üretici kazanmad›¤› zaman bizler de kazanam›yoruz. Ancak 25-30 dönüm tarlas› olanlar icara verirse kazan›yor, yoksa kimse kazanm›yor. Zaten üretici toplama olmadan iflçilere para veremiyor, iflçiler para istedi¤inde bizde para varsa biz veriyoruz. - ‹flçilerin yevmiyesini kim belirliyor? - Önceden Çukurova Tar›m Kooperatifi mahalle ve köylerdeki tar›m dernekleri arac›l›¤›yla bildirirdi. Sezon bafllar›nda derne¤e kay›tl› bulunan çavufllara mektup arac›l›¤›yla bildiriyor. Gelen mektuplarda çal›flma saatleri yevmiye miktar› herfley böyle belli olurdu. fiimdi böyle bir fley olmuyor tüm çavufllar bir araya gelip belirliyoruz. - Bu düzenlemeyi bütün çavufllar uyguluyor mu? - Biz tek fiyattan çal›fl›yoruz. Baz› çavufllar uymuyor, onlar a¤alara yaranmak için a¤alar›n dedi¤i fiyatlar› uyguluyor. Zaten eskiden de baz›lar› derne¤e üye olmuyor ve fiyatlar› uygulam›yordu. fiimdi ise tek fiyat, 12.500 bin lira veriyoruz di¤er paray› a¤ayla anlafl›yoruz. - Bu yaflanan sorunlar›n çözümü sizce nedir? - Öncelikle köylüye destek verilmesi laz›m. Bu ifl zincirlemedir, üretici kazan›rsa biz kazan›r›z. Onlar kazanamazsa, zarar ediyorsa ekmez. Gerçi üretici yaflayabilmek için ekin ekmek zorunda. Dedi¤im gibi köylüye yard›m yap›lmazsa köylü de biz de kazanamay›z. Ve köylünün durumu daha da kötü olur. (Mersin)

Üretici kazanmad›¤› zaman bizler de kazanam›yoruz. Ancak 25-30 dönüm tarlas› olanlar icara verirse kazan›yor, yoksa kimse kazanm›yor.


7

34

4-17 Kasım 2005

Bolu köylüsü kum oca¤›n› iflgal etti! Son günlerde tar›mda uygulanan politikalar› protesto etmek amac›yla gündeme gelen köylü direnifllerine bu defa da farkl› bir nedenden dolay› bir yenisi daha eklendi. Bolu’nun Çaygökp›nar Köyü’nde köylerinin 100 metre yak›n›nda kurulu bulunan kum oca¤›n›n kendilerine zarar verdi¤ini belirten köylüler kum oca¤›n›n faaliyetine son vermesi için eylem yapt›lar. 18 Ekim’de ellerinde tafl, sopa ve küreklerle kum oca¤› önüne gelen köylüler yetkililerden oca¤›n kapat›lmas›n› istediler. Bu s›rada eylem yerine gelen Bolu ‹l Jandarma Komutan› köylülerin eylemlerine son vermelerini istedi. Konuyla ilgili köylüler ad›na bir aç›klama yapan köy muhtar› Kenan B›car, kum oca¤›n›n tüm köye zarar verdi¤ini belirterek “Kum oca¤› bahçelerimizi, ekinlerimizi ve bahçelere as›lan çamafl›rlar›m›z› mahvediyor. Sa¤l›¤›m›z› düflünmek zorunday›z. Oca¤›n kapat›lmas› için ne gerekiyorsa yapmaya haz›r›z” dedi. Yap›lan aç›klama sonras› köylüler eylemlerine son vererek oca¤›n önünden ayr›ld›lar. Ancak aradan geçen günlere ra¤men oca¤›n kapa-

t›lmas›na iliflkin herhangi bir giriflimin olmamas› üzerine köylüler 26 Ekim tarihinde yeniden oca¤›n önünde toplanarak kum oca¤›n› iflgal ettiler. Bolu Belediyesi’nce iflletilen kum oca¤› önünde sabah›n erken saatlerinde yeniden toplanan köylüler ilerleyen saatlerde flantiye içerisine girerek oca¤› iflgal ettiler. Hemen ard›ndan içeride-

ki bir kaç tahtay› atefle veren köylülere Jandarma Robocoplar› taraf›ndan coplu sald›r› oldu. Jandarma sald›r›s› s›ras›nda 16 kifli gözalt›na al›n›rken 2 kifli de yaralanarak hastaneye kald›r›ld›. Kum oca¤›n›n önünde eyleme kat›lan köylülerin say›s› kadar jandarman›n konumland›r›lmas› göze çarparken köylüler,

35 seneden beri köylerinin 100 metre yak›n›na kurulu bulunan kum oca¤›n›n sa¤l›klar›n› olumsuz etkiledi¤ini belirterek ortaya koyduklar› tepkinin ve eylemlerin jandarman›n sald›r›s›na ra¤men devam edece¤ini, bu konudaki düflüncelerinin de¤iflmedi¤ini belirttiler. Köy halk› ayr›ca jandarman›n sald›r›s›n› k›nad›klar›n› da ifade ettiler. Yapt›klar› eylemlerle daha önce Soku köyü yak›n›nda bulunan flantiyenin buradan kald›r›laca¤› sözü verilmesinin ard›ndan flantiyeyi kendi köylerinin yak›n›na kurulmas›n› engellemek için direnmeye kararl› olduklar›n› belirterek aç›klamalar›na devam eden köylüler “Bolu Belediyesi, oca¤› Orman Müdürlü¤ünden kiralam›flt›r. Biz oca¤›n iflletilmesine bir fley demiyoruz. Ama Soku Köylülerine yard›m etmek isterken bu kez de bizi periflan ediyorlar” dediler. Konu ile ilgili bir aç›klama yapan Bolu Belediyesi Bas›n-Yay›n Müdürü Murat Y›lmaz ise fiantiyenin köylülere yarar sa¤layaca¤›n› iddia ederek, köylülerin duygusal davrand›klar›n› savundu. (H. Merkezi)

Kasaba karantinada, yetkililerden icraat yok! Manisa’n›n Akhisar ilçesine ba¤l› Süleymanl› kasabas›nda küçükbafl hayvanlarda görülen hastal›k ve ölümlerden dolay› 4 ayd›r uygulanan karantinayla ilgili belirsizlik devam ediyor. Yaklafl›k 4 ay önce kasabada hayvan yetifltiricisi Müjdat Korkmaz’›n hayvanlar›n›n rahats›zlanmas› üzerine veterinere gitmesi, buradan ald›¤› ilaçlara ra¤men hayvanlar›n telef olmas› üzerine bu sorun a盤a ç›kt›. Korkmaz, veterinerden ald›¤› ilaçlar›n fayda sa¤lamay›p hayvanlar›n telef olmas› üzerine tekrar veterinere, ard›ndan da ‹lçe Tar›m Müdürlü¤ü’ne gitti. Buradan da net bir sonuç ç›karamayan Korkmaz, kendi ›srarl› giriflimlerinin ard›ndan ‹zmir Ege Üniversitesi’ne gitti. Buradaki tahliller sonucunda “hayvanlarda veba oldu¤u, tüm hayvanlar›n afl› olmas› gerekti¤i” belirtildi. Korkmaz afl›lar› kendi imkanlar›yla yaparken kasaban›n girifline iki ay önce “Dikkat kasabam›z karantina alt›ndad›r. Veba hastal›¤› vard›r. Hayvan girifli ve ç›k›fl› yasakt›r” yaz›l› tabela as›ld›. Ancak konuyla ilgili kimse kasaba halk›na bilgi vermedi.

Kasaban›n girifl ve ç›k›fl›nda hiçbir kontrol yap›lm›yor. Korkmaz yapt›¤› konuflmada “‹stesem hayvanlar› baflka yere götürüp satar›m, çünkü levha as›lmas›na ra¤men girifl ve ç›k›fllarda kontrol, denetim yok ama vicdan›m rahat olmaz” diyor. Korkmaz’›n vicdan› bu duruma rahats›zken devlet yetkililerinin, veba olmas›na ra¤men bölgeyi kontrol alt›na almamas›, gerekli ifllemleri yapmamas›, insanlara gerekli bilgiyi vermemesi halk›n yaflam›na ne kadar önem verdiklerini de göstermektedir. T›pk› Çernobil facias›nda Karadeniz’de çaylar›n radyasyon ald›¤› söylendi¤inde devlet bakan›n›n halk› kand›rmak için televizyonda çay içti¤i gibi. T›pk› kufl gribi salg›n›nda di¤er ülkeler en ufak bir fleyde bölgeyi karantinaya al›rken ülkenin baflbakan› R. Tayyip Erdo¤an’›n televizyonda tavuk yiyerek halka da “bak›n ben yiyorum bir fley olmuyor siz de yiyin” demesi gibi. Kendileri ithal çaylar› içerken halk›n zehirlenmesine göz yumanlar, kufl gribinde de, karantinan›n oldu¤u bölgelerde de halk›n ölmesine seyirci kalacaklard›r. (‹zmir)

✔ Köylüler geçen y›l verilmesi gereken DESTEK ‹Ç‹N HALA KUYRUKTA! fianl›urfa’daki yüzlerce köylü dönüm bafl›na 3 milyon 900 bin lira olan gübre ve mazot destek paras›n› almak için sabah erken saatlerde Ziraat Bankas› önünde kuyruklar oluflturuyor. Geçti¤imiz y›l mazot ve gübre için destek paras› alamayan köylülere bu y›l bu yard›m veriliyor. Geçen y›l almalar› gereken mazot ve gübresini daha yeni bu y›l ald›klar›n› ve bu paran›n de-

¤er kayb›na u¤rad›¤›n› kaydeden köylüler, bu duruma tepki gösteriyor. D‹HA’ya aç›klama yapan 74 yafl›ndaki köylü Abdulkadir Demirel, sabah 07:00’den beri s›rada bekledi¤ini belirterek, “Ben 30 dönüm arazinin destek paras› için köyden geldim. Bu paray› geçen sene vermeleri gerekirken daha yeni bu sene veriyorlar” dedi. (H. Merkezi)

Ormanlar tafloca¤›na dönüflüyor! evlet orman arazilerini özel sektöre peflkefl çekmeye devam ediyor. Köylere s›n›r olan ve köylülerin ortak kullan›m›na bile yasalarla s›n›rlama getirilen orman arazileri tafloca¤› iflletmecili¤i için özel sektöre kiralanmaya devam ediliyor. Bunun en son örne¤i Samsun’un Kavak ilçesine ba¤l› Afla¤› Çiriflli Köyünde kurulmak istenen tafl oca¤›d›r. Köye ba¤l› Köybafl› Mezras›’nda 10 hektarl›k alana Halil Kalayc› taraf›ndan yap›lmak istenen tafl oca¤›na karfl› köylüler isyan etti. Afla¤› Çiriflli köylüleri 17 Ekim günü tafl oca¤› için ormanl›k alana gelen ifl makinelerini engellemek için ayakland›. Köylüler karfl›lar›nda jandarmay› buldu. Jandarma tafloca¤›n›n yasal çal›flma izninin bulundu¤unu ileri süre-

D

rek köylülere “da¤›l›n” ça¤r›s› yapt›. Köylülerin ifl makinelerinin çal›flmas›n› engellemek için yapt›¤› eylem jandarman›n bu engelleme giriflimi ile karfl›lafl›nca köylüler sald›r›ya u¤rad›. Sald›r› s›ras›nda Zekiye Mutlu ve ‹kbal Ba¤c› yaralanarak Kavak Devlet Hastanesi’nde tedavi alt›na al›nd›. Köylerinde tafloca¤› kurulmas›n› istemediklerini söyleyen muhtar Mustafa Arl› “Zengine gücümüz yetmedi, yetmiyor. Maden Tetkik Arama Enstitüsü’nden al›nan ruhsatla ifl oldu bittiye getirilmek isteniyor. Bölgeye ait ÇED raporu al›nd› m›? Yetkililer bu kanunsuz ifle nas›l göz yumuyor?” diyerek tepki gösterdi. 200 nüfuslu köyde gösterilen tepkilere, köylülerin isyan›na karfl› tafloca¤› çal›flmalar›na bir süre ara verildi¤i aç›kland›. (Samsun)

✔ “Alternatif Ürün” aldatmacas› HER YER‹NDEN DÖKÜLÜYOR! Samsun’un Bafra ilçesinde köylüler, bu y›l zararlar›n›n bir k›sm›n› karfl›layabilme umudu ile kabak ekimine yöneldiler. Ovada, sebze üretiminden geçimini sa¤layan köylüler, pazarlama sorunuyla birlikte ürünlerini her geçen y›l maliyetini dahi kurtaramadan komisyonculara satarak zarar etmektedir. Domates, biber, salatal›k vb. sebzelerden bu y›l da zarar eden köylüler, ç›k›fl yolu bulamay›nca, devletin alternatif olarak sundu¤u ürünlere yönelmekte. Ancak üreticiler alternatif olarak adland›r›lan bu ürünlerde de ayn›

sonu yaflamaktan kurtulamamaktad›r. Bafra’n›n köylerinde, sebzeden zarar eden köylüler, bal kaba¤› ekimine bafllad›larsa da, kaba¤›n kilosunun 300-350 YTL’ye sat›lmas› gerekirken 200 YTL’ye bile al›c› bulamamas› köylüleri zora soktu. Türkiye’de kabak üretiminin Adapazar›, Nevflehir gibi illerde yap›l›yor ve dengesiz üretim nedeniyle afl›r› üretilen bal kaba¤›n›n fiyat› giderek düflüyor. Bu durum, kaba¤a yönelen köylünün yetifltirdi¤i ürünü satamamas›yla zarar etmesine neden olmaktad›r. (Samsun)


8

4-17 Kasım 2005

34

MKP-HKO gerillalar› sonsuzlu¤a u¤urland›!

MURAT GÜZEL

YUSUF DAL

AYTEN GÜLMEZ

16 Ekim 2005 tarihinde Ovac›k’›n Gözeler köyü mevkiinde bulunan Aksu Deresi k›rsal›nda çat›flarak flehit düflen gerillalar 19 Ekim günü köylerinde topra¤a verildiler.

Faflizmin gerillay› imhaya yönelik operasyonlar› devam ediyor. Türkiye Kürdistan›’n›n birçok yerinde topu, tank› binlerce askeriyle sald›r›ya geçen faflizm doksanl› y›llarda s›kça baflvurdu¤u kirli yöntemlerine tekrar baflvurmaya bafllad›. Korucular› öne ç›kararak ç›kt›¤› operasyonlarda gerilla bedenlerine iflken-

ce yapan zihniyet bu vahfletini sergilemekten de sak›nm›yor. En son 20 Ekim tarihinde Dersim merkeze ba¤l› Geyiksuyu k›rsal›nda çat›flmaya giren HPG gerillalar›ndan flehit düflen ve ismi aç›klanmayan gerillan›n cenazesi Betere (Cemse) üzerinde aç›k bir flekilde flehir merkezinden geçirilerek

Adana fiakirpafla halk› üst geçit istiyor! Adana’n›n fiakirpafla Mahallesi 80. Sokak’ta sürekli trafik kazas›n›n olmas› ve yetkililerin buna ra¤men hiçbir önlem almamas›na eylemlerle tepki gösteren fiakirpafla halk› ve fiakirpafla Temel Haklar Derne¤i “Bir Üst Geçit Kaç ‹nsan Eder?” slogan›yla bir kampanya bafllatt›. Kampanya dahilinde bir dizi eylem ve etkinlik düzenleyen halk, 20 Ekim günü saat 19:00’da trafik kazalar›n›n oldu¤u 80. Sokak’tan Temel Haklar binas› önüne kadar meflaleli bir yürüyüfl yapt›. Yürüyüfl boyunca kitle s›k s›k “Yaflas›n örgütlü mücadelemiz”, “Çetelere de¤il üst geçide bütçe” sloganlar›n› att›. fiakirpafla Temel Haklar Derne¤i’nin önüne gelen kitle burada derne¤in müzik grubunun verdi¤i dinletiyi dinledi. Dinletinin ard›ndan dernek baflkan› Mehmet B›ld›rc›n bir aç›klama yapt›. B›ld›rc›n, yapt›¤› aç›klamada “daha önce de yapt›klar› gibi bize söz verdiler ancak belediye hiçbir giriflimde bulunmad›. Onlara güvenimiz olmad›¤› için üst geçit yap›m› bafllayana kadar eylem yapaca¤›z. Bu eylem etkinlik kampanyam›z›n bir parças›d›r ve eylemlerimiz devam edecektir” dedi. Eylemin ard›ndan fiakirpafla Temel Haklar Derne¤i müzik grubu tekrar sahne ald›. Kitle çekilen halaylar›n ard›ndan saat 20:30’da da¤›ld›. (Mersin)

SSK Hastanesi’ne götürüldü. Bu flekilde halka gözda¤› vermek isteyen faflist zihniyet, bugüne kadar koparamad›¤› halk ile gerilla aras›ndaki güçlü ba¤lar› bundan sonra da koparamayacakt›r. Dersim’de faflist TSK’n›n sürdürdü¤ü genifl kapsaml› operasyonlarda pusuya düflen üç MKP/HKO gerillas› flehit düfl-

YEN‹ NAZ‹ YASALARI UYGULANMAYA BAfiLANDI! 21 Ekim 2005 tarihinde Adana Dikili’de sabah saatlerinde TMfi ve jandarma taraf›ndan meflaleli yürüyüfl ve bas›n aç›klamalar›na kat›ld›klar› gerekçesi ile 7 kifli gözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nanlar›n isimleri flöyle; Al›nteri okuru Kamber Hasgül, Ecevit U¤ur, DHP’li Ali U¤urlu, Barikat dergisi okuru Saniye Seçkin, At›l›m Muhabiri Belgin Kayabafl›, ESP üyesi Özkan fiahin ve BDSP üyesi Derya Dünayd›n gözalt›na al›narak Dikili Jandarma Karakolu’na götürüldüler. Ayn› gün savc›l›¤a ç›kar›lan gözalt›lar serbest b›rak›ld›lar. (Mersin) KARS’TA SUÇ DUYURUSU 13 Ekim’de saat 17:30 civarlar›nda, beyaz Renault marka otomobilden inen sivil polisler taraf›ndan hiçbir gerekçe gösterilmeksizin gözalt›na al›nan bir Yürüyüfl dergisi okuru, yolda tartaklanarak karakola götürülmüfltür. Ertesi günün sabah›nda ise serbest b›rak›lm›flt›r. Bu flekilde y›ld›rma politikalar›n›n bofla ç›kar›laca¤› dile getirilirken, Kars Cumhuriyet Savc›l›¤›’na suç duyurusunda bulunuldu. Ayn› ö¤renci okuldan uzaklaflt›rma cezas› da alm›flt›r.

tü. 16 Ekim 2005 tarihinde Ovac›k’›n Gözeler köyü mevkiinde bulunan Aksu Deresi k›rsal›nda çat›flarak flehit düflen gerillalar 19 Ekim günü köylerinde topra¤a verildiler. Otopsi yap›lmak üzere Malatya Adli T›p Kurumu’na gönderilen cenazeler 18 Ekim tarihinde saat 21:30’da aileleri taraf›ndan teflhis edilerek al›nd›. fiehit düflen gerillalardan Yusuf Dal Dersim’in Pertek ilçesine ba¤l› Tozkoparan köyünde defnedilirken, Ayten Gülmez ve Murat Güzel Naz›miye’ye do¤duklar› köye götürüldüler. Aileleri cezaland›rmak istercesine her türlü zorlu¤u ç›kartan faflizm arama noktalar›nda keyfi bekletmelerle kitleyi y›ld›rmaya çal›flt›ysa da amac›na ulaflamad›. Tunceli Merkez’de cenazelerini Cemevi’nde y›kamak isteyen ailelere “güvenlik” gerekçesi ile izin verilmeyerek Naz›miye’ye götürmeleri dayat›ld›. Askerler taraf›ndan zorla il d›fl›na ç›kart›lan cenazeler, aileleri, yoldafllar› ve devrimci dostlar›n›n kararl› tutumlar› ile Dersim merkeze ba¤l› Marçik’te bekletilerek bu keyfi dayatmalara karfl› konuldu. Tunceli Barosu’nun giriflimleriyle cenazeler 10:30’da Dersim merkezdeki Cemevi’ne getirilerek y›kand›. ‹l d›fl›ndaki aile yak›nlar›n›n gelmesiyle beraber, DHP’liler ve Partizan okurlar›n›n kat›l›m›yla Ayten Gülmez do¤um yeri Sar›yayla köyünde, Murat Güzel ise Güzel P›nar köyünde sloganlar ve marfllar eflli¤inde sonsuzlu¤a u¤urland›. Gerillalar›n ne katledilmeleri ne de iflkence yap›lm›fl bedenlerinin gözda¤› verme amac›yla teflhir edilmesi, halk›n onlar›n sahiplenmesinin önüne geçememifltir. Yarat›lmaya çal›fl›lan bask› ve korku ortam›n›n ifle yaramad›¤›, düflenin yerini yenisinin almas›yla bofla ç›kart›lmaktad›r. (Malatya)

Askerler çad›r yak›yor! Devlet taraf›ndan 1993 y›l›nda boflalt›lan Siirt’in Eruh ‹lçesi’ne ba¤l› K›l›çkaya köyünün Beson Mezras›’na yaz aylar› gelerek hayvanc›l›k yapan köylülere ait 30’a yak›n çad›r›n askerler taraf›ndan yak›ld›¤› bildirildi. Üzerine benzin dökülerek yak›lan çad›rlar›n yan› s›ra, saman, arpa ve köylülere ait baz› eflyalar›n da yand›¤› ö¤renildi. Ayr›ca Van’›n Gürp›nar ilçesine ba¤l› Nord›z Bölgesi’ne operasyon düzenleyen askerlerin, köylüleri kaba dayaktan geçirdi¤i belirtildi. Edinilen bilgilere göre, Van-Baflkale s›n›r güzergâh›nda operasyon bafllatan Van Alay Komutanl›¤› ile Gürp›nar ve Baflkale ‹lçe Jandarma Komutanl›¤›’na ba¤l› askerler operasyon bölgesi yak›nlar›nda bulunan Nord›z Bölgesi’ndeki Çalyan (Tutak) ve Tüzek köylerine bask›n düzenledi. Tüzek Köyü’ne yap›lan bask›n s›ras›nda, çat›flmada yaralanan bir HPG gerillas›n›n köyde tedavi edildi¤ini ileri süren askerlerin baz› köylüleri kaba dayaktan geçirdi¤i ö¤renildi. Çalyan köyüne yap›lan bask›n s›ras›nda maskeli gruplar taraf›ndan evlerin arand›¤› ve geçen Eylül ay›nda yaflam›n› yitiren ve cenazesi da¤da b›rak›lan HPG gerillas› Salih Y›ld›r›mdo¤an’›n yerini ailesine gösteren baz› köylülerin kaba dayaktan geçirildi¤i ileri sürüldü. (H. Merkezi)


9

34

4-17 Kasım 2005

“Güvenli kentte güvenlik” sa¤lanamazsa... on zamanlarda s›kça sorulan “Özgürlük mü, güvenlik mi?” sorusuyla kafalar kar›flt›r›l›p, özgürlüklerin k›s›tlanmas›n›n zemininin yarat›lmas› Kaymaz davas›nda da kendini gösterdi. “Güvenlik” nedeniyle Mardin’den Eskiflehir’e al›nan davada, ayn› nedenle halka sald›r›ld›, duruflmaya girilmesine izin verilmedi...

S

Mardin K›z›ltepe’de 21 Kas›m 2004’te düzenlenen operasyonda; 12 yafl›ndaki U¤ur Kaymaz ile babas› Ahmet Kaymaz’›n öldürülmesi davas›n›n Eskiflehir’de görülen ikinci duruflmas› gizlilik içinde yap›ld›. Mardin’deki duruflmaya 1 hafta kala polislerin tayinlerini yaparak, yarg›laman›n nakli için dü¤meye basan AKP’nin ‹çiflleri Bakanl›¤› gibi Adalet Bakanl›¤›’n›n da ayn› yolu izlemesi, benzer tüm yarg›s›z infaz davalar›nda ortaya ç›kan sonuçlar›n bir kez daha kendisini gösterece¤ini ortaya ç›karm›flt›. Bu beklentinin bofla bir beklenti olmad›¤›; 20.07.2005 ve 24.10.2005 tarihlerinde Eskiflehir’de görülen duruflmay› izlemek isteyenlere sivil faflistler ve polisin yapt›¤› sald›r› ve engellemeler sonucu kendisini gösterdi. 20.07.2005 tarihinde polislerin gözü önünde Adliye önünde davay› takip etmek isteyenlere; “bölücü örgüt yandafllar› olduklar›” gerekçesiyle sivil faflistlerce sald›r›da bulunulmufltu. Bunun üzerine avukatlar; duruflman›n daha büyük bir salonda görülmesini ve davay› takip edenlerin güvenli¤inin sa¤lanmas› için emniyet taraf›ndan gerekli önlemlerin al›nmas›n› talep etmifllerdi. Bu talebi kabul eden mahkeme heyeti gere¤inin yap›lmas› için yetkili mercilere yapt›¤› baflvuruya idari makamlar; Eskiflehir A¤›r Ceza Mahkemesi’ndeki duruflman›n ‘istismar edilece¤ini’ iddia ederek, dava öncesi müdahalede bulunabilecekleri mesaj›n› vermiflti. Eskiflehir Emniyet Müdürü Savafl Yücel, baz› kitle örgütlerince davan›n provoke edilece¤ini öne sürerek, “Birinci derece akrabalar, tan›klar, savunma avukatlar› ve kitle örgütleri temsilcileri mahkeme salonuna

al›nacakt›r. 54 kiflinin haricinde gelecek olanlar, kent s›n›rlar›na dahi al›nmayacak” aç›klamas›nda bulunarak duruflma günü olacaklara dair devlet cephesindeki tavr› ifade etmiflti. Bu tav›rdan beslenen MHP de bir önceki duruflmada yap›lan sald›r›y› sahiplenmiflti ve “hassasiyetler” hat›rlatmas›nda bulunarak, benzer bir durumun bu duruflmada yaflanmas› koflulunda sorumlulu¤un kendilerine ait olmad›¤›n› aç›klad›. Duruflma günü Adliye’ye 200 metre uzakl›¤›ndaki Taflbafl› Çarfl›s› önünde toplanan ve duruflmaya girmek için adliyeye gitmek isteyen gruba polis, copla sald›rd›. Sald›r› sonras› polise tafllarla karfl›l›k veren gruptan 12 kifli gözalt›na al›nd›. ‹stanbul’dan gelen avukatlarla, davay› izlemek için gelen kurum temsilcilerinden oluflan 45 kiflilik grup da; güvenli¤in sa¤lanamayaca¤› gerekçesiyle valili¤in verdi¤i karar dayanak gösterilerek kurum temsilcilerinin polisler ve jandarma taraf›ndan Eskiflehir’e sokulmamas› üzerine duruflmaya giremedi.

Duruflmaya; “meflru müdafaa s›n›r›n›n afl›lmas› suretiyle müstakil faili belli olmayacak flekilde adam öldürme” suçundan tutuksuz yarg›lanan polisler Mehmet Karaca, Yaflafettin Aç›kgöz, Seydi Ahmet Döngel ve Salih Ayaz ile avukatlar kat›ld›. ‹zleyicilere ayr›lan k›s›m ise bir DEHAP yöneticisinin d›fl›nda san›k “yak›nlar›nca” yani polislerce dolduruldu. Diyarbak›r Barosu Baflkan Yard›mc›s› Tahir Elçi, avukatlar ad›na flunlar› söyledi: “Duruflma için ‹stanbul’dan gelmek isteyen avukatlar polis barikat›nda bekletildi, duruflma adeta gizlilik içinde yap›ld›. ‹dare yarg›ya müdahale etti. Mardin’de güvenlik sorunu yoktu. Buna ra¤men dava Eskiflehir’e al›nd›. Sivil toplum örgütleri duruflmay› izleyemedi. Bu a¤›r psikolojik bask› alt›nda görev yapamay›z. Bu koflullar giderilinceye kadar duruflmadan ayr›l›yoruz” diyen avukatlar salonu terk etti. 12 san›k avukat›ndan Veysel Güler ise savunma avukatlar›n›n yapt›¤› aç›klamalara kat›lmad›klar›n›

belirterek, ilk duruflman›n görüldü¤ü Mardin’de terör örgütü PKK sempatizanlar› taraf›ndan tehdit edildiklerini ve can güvenlikleri olmad›¤› için 2 gün kenti terk edemediklerini söyledi. Müdahil avukatlar›n as›l amac›n›n adeta siyasi flova dönüfltürdükleri davay› Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi’ne götürüp, maddi ve manevi tazminat kazanmak oldu¤unu iddia eden Güler, “Bu dava arac›l›¤›yla Türk-Kürt çat›flmas› ç›kar›lmak istenmektedir. Terör örgütü elebafl›na buradan mesaj verilmek istenmektedir” dedi. Ahmet Kaymaz ve o¤lu U¤ur Kaymaz’›n terör örgütü PKK üyesi oldu¤unu iddia eden Güler, olay›n meydana geldi¤i Ahmet Kaymaz’›n evinden kaçan “Xebat” kod adl› Nusret Bali’nin Mart 2005’te güvenlik güçleriyle girdi¤i silahl› çat›flmada ölü olarak ele geçirildi¤ini savundu. U¤ur Kaymaz’›n gerçek yafl›n›n gizlendi¤ini belirten Güler; “U¤ur Kaymaz, 65 kilodur, Kalaflnikof ise 3 kilodur. Bu silah› tafl›yacak kapasitededir” diyerek yaflam hakk›n› ortadan kald›rman›n meflru gerekçesini yaratmak istemifltir. Güler, ‘Bilinen gruplar›n tüm gösterilerinde U¤ur Kaymaz’›n ilkokul ça¤lar›ndaki foto¤raf›n› kulland›¤›n›, bu flekilde duygu istismar› yap›ld›¤›n›’ savundu. 19 Aral›k 2005 tarihine ertelenen duruflma, ülkemizde bugüne kadar yaflanan benzer örneklerin, devlet taraf›ndan yaflat›lmak istendi¤inin aç›k göstergesidir. Ayn› tablonun yaflanmamas› için davaya sahip ç›kmak önemlidir. U¤ur ve Ahmet Kaymaz’a s›k›lan kurflunlar halka s›k›lm›flt›r, bu yüzden halka yönelik bu sald›r› sahiplenmeyle cevaplanmak zorundad›r.

Polis, karakollar› soka¤a tafl›d›! ‹ster devrimciler üzerinde olsun, isterse de halk üzerinde egemenlerin kulland›¤› tekniklerin bafl›nda gelen bir yöntemdir iflkence. Bu durumun en son örne¤i fiiflli Feriköy Karakolu’nda karfl›m›za ç›kt›. Aslen Diyarbak›rl› olan 3 çocuk babas› Erol Sert, Kürt oldu¤u, polisin istedi¤i “ceza paras›n›” verdi¤i ve kendisine keyfi olarak kesilen cezaya itiraz etti¤i için önce sokak ortas›nda dövüldü. Erol Sert bir ma¤azada güvenlik görevlisi olarak çal›fl›yor ve mesle¤i gere¤i müflterilerin arabalar›n› park etmeleri için yer göstermek zorunda kal›yordu. Feriköy Polis Karakolu’na ba¤l› polisler 20 Ekim Perflembe günü Sert’e gelerek “kaçak otoparkç›l›k” yapt›¤› gerekçesi ile ceza kesmek istedi. Duruma itiraz eden ve yap›lan iddiay› reddeden Sert, sokak ortas›nda polislerin sald›r›s›na u¤rad›. Bas›na yapt›¤› aç›klamada “Kaçak otoparkç›l›k yap›yorsun deyip 45 milyon lira ceza kesmek istediler. ‹tiraz ettikten sonra gözümü hastanede aç-

t›m” dedi. Hastanede s›k s›k polisin hakaretlerine maruz kalan Sert; burada vücudundaki belirgin yara ve darp izlerine ra¤men rapor tutulmad›¤›n› belirtirken birkaç gün sonra “polise mukavemet ve memura darp” suçlamas› ile gözalt›na al›nd›¤›n› ve burada da polislerin kendisinden 40 milyon para istedi¤ini söyledi. “Feriköy Polis Karakolu’na ba¤l› resmi polisler gelip benden 40 milyon para istediler. Daha önceden de 30 milyon istemifller, ben de korkudan vermifltim. Benden neden para istediklerini sorunca ‘yine benzin paras› yapaca¤›z’ dediler. Reddedince 45 milyonluk bir ceza makbuzu kestiler ve ‘kaçak otoparkç›l›k’ yapt›¤›m› iddia ettiler” diyerek durumu izah eden Sert, sokak ortas›nda yaflad›¤› iflkenceye ise çevre esnaf›n›n flahit oldu¤unu belirtti.

Polisin göz göre göre yapt›¤› iflkence yetmezmifl gibi tehdide de u¤rayan Sert flunlar› söyledi; “Polisin biri beni tutup ‘Beni tan›yor musun? Ben Çanakkaleli ‹zzet’im. Bana iyi bak, seni kara listeme ald›m, Do¤ulu oldu¤unu biliyorum’ diye

Hastanede gözümü açt›m. Rapor verilmesine izin vermediler. Doktorun ne yazd›¤›n› bilmiyorum. Polis sürekli gelip küfür ediyordu.” Sert, tüm bunlar yetmezmifl gibi ertesi gün iflten ç›kar›ld›¤›n› da sözlerine ekledi.

tehdit ederek kafam› araban›n cam›na vurmaya bafllad›. 10 polis birden sald›rd›lar. Yüzüme tekme at›p yere yat›rd›lar sonra s›rt›ma tekmeler atarak kelepçelediler.

‹HD’DEN AÇIKLAMA ‹HD ‹stanbul fiubesi’nden Leman Yurtsever konuya iliflkin bas›na aç›klama yaparak Kürtlere yönelik sistematik taciz ve iflkencenin yo¤unluk kazand›¤›n›, iflkencenin art›k sokaklara taflt›¤›n› söyledi. Yurtsever; “Devletin ve kolluk güçlerinin tahammülsüzlü¤ü yo¤unluk kazand›. Irkç›l›k son aflamaya geldi” dedi. Ayn› zamanda çeflitli bas›n kurulufllar›n›n Feriköy’deki karakola giderek polislere soru yöneltti¤i, ancak polislerin durum yarg›ya havale edildi¤i için aç›klama yapmayacaklar›n› söyleyeceklerini bildirdi. (H. Merkezi)


4-17 Kasım 2005

10

Çocuk esirgeme yurtlar›nda esirgenmeyen dayak, tecavüz... 1921 y›l›nda Ankara’da kurulan Himayeyi Etfal Cemiyeti ile ma¤dur aile, kad›n ve çocuklara yönelik çal›flmalar ilk kez bafllat›lm›flt›r. Dönemin “devlet büyükleri” ve zengin efrad›n›n gönüllü katk›lar› ile kurulan yard›m derne¤i, 1961 y›l›nda kurumsallaflm›fl ve Çocuk Esirgeme Kurumu ad›n› alm›flt›r. 1983 y›l›nda ç›kart›lan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu kanunu ile kurum, çal›flmalar›n› Genel Müdürlük ve ba¤l› taflra teflkilatlar› ile sürdürmeye bafllam›flt›r. Halen bir devlet bakanl›¤› bünyesinde olan SHÇEK Genel Müdürlü¤ü’ne ba¤l› 0-6 yafl çocuk yuvalar›, 7-12 yafl çocuk yuvalar›, 13-18 yafl yetifltirme yurtlar›, 60 yafl Huzurevleri, Zihinsel ve Spastik Özürlüler Rehabilitasyon Merkezleri, Kad›n S›¤›nma evleri, Krefl ve Gündüz Bak›mevleri, Toplum Merkezleri, Sokak Çocuklar› Merkezleri ile Türkiye genelinde hizmet yürütüyor. Y›llard›r bu kurulufllarda meydana gelen “münferit” olaylar bas›na yans›makta, ortaya ç›kan ac› tablo toplumda infial yaratmaktad›r. Görüntüler karfl›s›nda vahfletin sorumlular› olarak, ço¤u kez hükümet ve onun sesi medyan›n bize suçlu olarak sundu¤u görevlilere lanetler ya¤d›r›p cezaland›r›lmalar›n› isteriz. GERÇEK SUÇLULAR K‹M? Bugün Malatya Çocuk Esirgeme Kurumu Yuvas›’nda oldu¤u gibi, bütün olanlar›n suçlusu olarak gösterilen bak›c› anneler hapishaneye konularak olay kapat›lmaya çal›fl›l›yor. Asl›nda tarihte örne¤ini Hitler’in bize sundu¤u çok özel bir durum, Çocuk Esirgeme Kurumu’nun ne kadar önemli oldu¤unu göstermektedir. Hitler, Almanya’s›nda kimsesiz çocuklar› toplay›p SS subay› olarak yetifltiriyor ve katliamlar›nda bu çocuklar› kullan›yordu. Ülkemizde de hükümetler Çocuk Esirgeme Kurumu’nda bak›lmakta olan çocuklar›n, e¤itimleri ile kendilerine silahflör yetifltirmeyi keflfetmifl durumdad›r. Düzen partilerinin belli bölümünün iktidarda oldu¤u dönemde 0-6 yafl grubunun kald›¤› yuvalarda zorunlu oruç tutturma, haremlik selaml›k yuvalar, kitaplar ve kasetlerle bu çocuklar›n kiflilik geliflimi ve e¤itimlerine müdahale etmifltir. Kurumun genel personel yap›s› ve çocuklar›n dini e¤itimlerinin sa¤lanmas› için ilk müdahaleyi yapan devlet bakan› çok ilginç ki Cemil Çiçek’tir. Bakanl›¤› döneminde Genel Müdür yap›lan Melih Gökçek kurumun yap›s› ve personelini de¤ifltirecek müdahalelerde bulunarak siyaseti kurumun içine sokmufltur. O tarihten bugüne kadar her de¤iflen hükümet kurulufl müdürleri ve personeli kendi yandafllar›yla de¤ifltirmeye devam etmifltir. AKP hükümet oldu¤u günden itibaren, tüm müdürleri ve idari kadroyu görevden alm›fl yerine, di¤er kamu alanlar›nda oldu¤u gibi bu alanda da kadrolaflmay› yaratm›fl ve hükümete geldi¤inden bu yana yapt›¤› atamalar›n tümünde bu anlay›fl› iflletmifltir. Tüm devlet kurumlar›nda oldu¤u gibi özellefltirme ve tafleronlaflt›rma bu kurum için de geçerli hale gelmifltir. ‹ngiltere’den aç›klamalarda bulunan “Bizim kurumda yapaca¤›m›z sessiz

devrim için Malatya olay› bir pencere açm›flt›r” diyen devlet bakan› Nimet Çubukçu’nun dilinin alt›ndaki nedir acaba? Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlü¤ü’ne ba¤l› tüm bak›mevleri ve yuvalarda bar›nan çocuk, genç, kad›n, yafll›, özürlü toplum içerisinde ve aileleri taraf›ndan, ekonomik, fiziksel, psikolojik ve cinsel istismara u¤rad›klar› için devlet himayesine al›nm›fllard›r! Koruma ve bak›ma ald›¤› bu kesime ayr›ca devletin kendi kurumlar›nda dayak, tecavüz gibi istismara maruz b›rakmas› ise devletin korumas› alt›ndakilere yönelik politikas›n› ortaya koymaktad›r. Ailesi ile birlikte normal yaflam standartlar› içerisinde yaflayamay›p çocuk yuvas›na b›rak›lan bir çocuk, nedeni ne olursa olsun asl›nda en do¤al hakk›ndan mahrum edilmifl say›lmaktad›r. Öyleyse bu kurumlar özellikleri olan kurumlard›r. Tüm bu çocuklara ve ihtiyaç sahiplerine hizmet verecek görevlilerin özel e¤itimden geçirilmifl olmalar› gerekir. Devleti küçültmek, devleti sosyal yüklerinden kurtarmak ad›na, çocuk esirgeme kurumunda çal›flan say›s›n› azaltarak, hizmetleri tafleron firmalar›n bilinçsiz e¤itimcilerine b›rakarak, bu kurumda çal›flan meslek elemanlar›n› (psikolog, çocuk geliflim uzman›, sosyal hizmet uzman›) idarecilik görevlerinden al›p yerine ‹mam Hatip mezunlar›n› atayarak bir yandan kadrolaflmay› sa¤larken di¤er taraftan da bu yurtlarda hedef olarak neler yap›lmak istendi¤inin de sinyallerini vermektedir. Bu kurumlar› bu tarz bir zihniyetle yönetmeye çal›flan devlet, asgari ücretle çal›flan annelere suçu atarak, sistemin acizli¤inden dem vurarak de¤iflmesi gerekti¤ini ve hatta özellefltirilmesi gerekti¤ini ifade etmektedir. Dünya standartlar›na göre en fazla 10 çocu¤a bir bak›c› gerekirken, çocuk esirgeme kurumunda 20-30-40 çocu¤a bir bak›c› görevlendiriliyor. Bu bak›c› çocuklar›n temizlik, uyku, yemek, banyo gibi tüm ihtiyaçlar›n› karfl›lamakla beraber yuvada bulunduklar› mekan›n temizli¤inden, bulafl›klar›n›n y›kanmas›ndan da sorumlu tutuluyor. Asgari ücretle çal›flt›r›lan, hiçbir ek ödemesi bulunmayan bu bak›c› annelerin hayat profilleri de çok önemli de¤il midir? Acaba bu bak›c›lar yuvalarda çocuklara verilen yeme¤in ayn›s›n› (ki çocuk esirgeme kurumu ba¤›fllar nedeniyle en zengin kurumlardan biridir. Fazla etlerin çürütülerek çöpe at›ld›¤› bas›nda yer alan bilgilerden bir kaç›d›r) evde çocu-

¤una yedirebiliyor mu? Zorunluluklar nedeniyle bu yükün alt›na giren bak›c› anneleri sorumlu tutarak ve sistemden ba¤›ms›z olarak yarg›lamak ve cezalar›n› kesmek sorunun çözümünden öte, sistemin aklanmas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Malatya’daki görüntülerin kamuoyuna yans›mas›n›n ard›ndan bak›c›lar›n çocuklara yapt›¤› eziyetin ifllenmesi ve “sorumlular›n” tutuklanmas› toplumda belli bir rahatlama duygusunun yarat›lmas› ve sorunun çözüldü¤ü mesaj› verilerek konunun kapat›lmaya çal›fl›lmas› gerçekleri ört bas edemeyecek kadar küçüktür. Zira görüntülerin yaflanmas›n›n ard›ndan ard› ard›na patlayan tecavüz itiraflar› bu kurumlarda yaflanan gerçeklerdir. Personel taraf›ndan tecavüze u¤rayan özellikle özürlü küçük yafltaki k›z çocuklar›n›n susturulmaya çal›fl›lmas›, bunlar›n bu sektörlerde oluflturulan fuhufl pazar›n›n içinde kullan›lmas› yaflanan tablonun parçalar›n› oluflturmaktad›r. Tecavüze u¤rad›ktan sonra bak›m evlerinden kaçan çocuklar›n yine fuhuflun içine düflmeleri ise sistemin sundu¤u tek alternatif olma özelli¤ini tafl›maktad›r. Hiçbir alternatifi olmayan bu çocuklar›n devletin flefkatli kollar› alt›nda yaflad›klar› bu gerçekler böylesi dönemlerde patlayacak, toplum olarak bir dizi duygular›m›z›n harekete geçmesini sa¤layacak, peki ya sonra? Esirgeme kurumlar›na dair kopar›lan tart›flman›n perde arkas›ndaki “sessiz devrimin” ki siz onu özellefltirme olarak alg›lay›n, bu kurumlarda kalan kimsesiz çocuklar›n yarar›na olmad›¤› kesin ise, bu politikan›n güdülmesindeki as›l amaç nedir? Devletin bakmakla yükümlü oldu¤u çocuklar hangi gönüllülere b›rak›lacakt›r. Bu “sessiz devrim” denilen fley çocuklar›n gönüllü tarikatlara teslim edilmesini de beraberinde getirecek midir? Maliye Bakan› özellefltirme ile ilgili yapt›¤› aç›klamada “ne bulursam satar›m” derken, kimsesiz çocuklar› da satmay› m› düflünüyordu? Hizmetlerin özellefltirilmesi ile bu kurumlar›n kimlere peflkefl çekilece¤i ise devlet taraf›ndan gizlenen di¤er bir durumdur. Sonuç olarak; kim taraf›ndan hangi amaçla ve hangi yöntemle yap›l›rsa yap›ls›n iflkencenin hoflgörülmesi mümkün de¤ildir. Hele hele bu durum “devlet gözetiminde” yap›l›yorsa durum çok daha vahimdir. Hesap sormak, takipçisi olmak ve bu sistemin ezilenlerle hiçbir fley veremeyece¤ini bilmek zorunludur.

34 K›r›klar’da bir ölüm daha! K›r›klar 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde kendini yakt›¤› iddia edilen Serdar Ar› yaflam›n› yitirdi. Ar›’n›n oda arkadafllar› Nevzat K›l›ç ve Mehmet Yaya olay› araflt›rmak üzere hapishaneye giden avukat heyetine ayr›nt›lar› flöyle anlatt›lar; “Sabah 9:00-10:00 aras› banyo saatiydi ama Serdar banyo yapmayaca¤›n› söyledi. Ard›ndan 10:00-11:00 aras› spor saati var. Spora da gelmek istemedi. Önceki gece geç saatlere kadar kalm›fl, yaz›larla u¤rafl›yordu. Biz de hasta ve yorgun oldu¤unu düflündük. Saat 11:00 s›ralar›nda bizim bloklara do¤ru geldi¤imizde gardiyanlar ‘a¤›r bir koku var’ dedi. Odam›za yaklaflt›kça bizim taraftan geldi¤ini anlad›k. Üst kata ç›kt›k, yataklar yoktu. Arkadafllarla banyo kap›s›na yüklendik ve kap›y› k›rd›k. Daha sonra gardiyanlar arkadafl› revire götürdü.” Hayat›n› kaybeden Serdar Ar›, Diyarbak›r’da topra¤a verildi. (‹zmir)

Tutsaklara keyfi cezalar devam ediyor Hapishanelerde tutsaklara yönelik keyfi uygulamalar devam ediyor. Türkiye Kürdistan›’nda sürdürülen operasyonlara son verilmesi amac›yla Mardin E Tipi Kapal› Hapishanesi’nde açl›k grevine giren 23 hükümlüye 1 ay görüfle ve ortak alana ç›kmama cezas› verildi. Mardin E Tipi Kapal› Hapishanesi’nde 15 A¤ustos-7 Eylül tarihleri aras›nda açl›k grevi eylemi yapan Abdullah Oral, Kemal Zengir, Cafer Gül, ‹kram Gören ve M. Nezir Gümüfl adl› PKK’li tutsaklara destek amaçl› 2 günlük açl›k grevine giren 23 hükümlü, hapishane yönetimi taraf›ndan cezaland›r›ld›. Tutsaklar 1 ayl›k görüfl ve ortak alana ç›kmama cezas›n›n ard›ndan Bolu F Tipi Hapishanesi’ne nakledilmifllerdi. (H. Merkezi)

HÖC bildirisi da¤›tan iki kifli tutukland›! 20 Ekim’de bafllat›lan Ölüm Orucu’nun 6. y›ldönümü nedeni ile 20 Ekim günü saat 12:30’da Tafl Bina önünde HÖC taraf›ndan bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. HÖC ad›na aç›klamay› Sevtap Türkmen okudu. Türkmen, yapt›¤› aç›klamada tecride ve ölüm orucuna de¤indi. Aç›klama s›ras›nda kitle s›k s›k “Yaflas›n Ölüm Orucu direniflimiz”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” sloganlar›n› att›. Aç›klaman›n ard›ndan HÖC üyeleri TAYAD’l› ailelerin tecridin 6. y›l› ile ilgili ç›kard›¤› bildirileri da¤›tt›. Da¤›t›mda sesli ajitasyon yapan Özkan Kay›kç›’ya polis “gürültü kirlili¤i” yapt›¤› gerekçesi ile sald›rarak gözalt›na ald›. Bildiri da¤›t›m›na ve sesli ajitasyona devam eden Sevtap Türkmen’e de polis ayn› gerekçeyi göstererek tekrar sald›rd› ve sonras›nda Y›lmaz Viraner isimli HÖC üyesini de ayn› gerekçe ile gözalt›na ald›. Gözalt›na al›nan HÖC üyeleri yerlerde sürüklenerek ve tartaklanarak polis otosuna bindirildi. Daha sonra Güvenlik fiube’ye götürülen HÖC üyeleri ayn› gün mahkemeye ç›kar›ld›. Ç›kar›ld›klar› mahkemece Sevtap Türkmen ile Özkan Kay›kç› gürültü kirlili¤i ve polise mukavemet ettikleri gerekçesi ile tutukland›. Y›lmaz Viraner ise serbest b›rak›ld›. Verilen itiraz dilekçesi ile Özkan Kay›kç› bir hafta sonra tahliye oldu, Sevtap Türkmen ise halen tutuklu. (Mersin)


11

34

4-17 Kasım 2005

‹HD hapishane raporunu aç›klad›! ‹HD ‹stanbul fiubesi 28 Ekim Cuma günü yapt›¤› aç›klama ile F tiplerinde yaflanan sorunlar› kamuoyuna duyurdu. Saat 13:00’de ‹stanbul flube binas›nda toplanan ‹HD Cezaevi Komisyonu, konuya iliflkin bas›n› bilgilendirerek raporu sundu. ‹HD ad›na aç›klama yapan Nurcan Sonuç, belli aral›klarla aç›klad›klar› hak ihlalleri raporlar›n›n haz›rland›¤›n› ve bas›na bunlar› sunarken ayn› zamanda da çeflitli uygulamalardan bahsedeceklerini belirtti. Sonuç, F tiplerindeki devrimci ve adli tutsaklardan düzenli mektuplar ald›klar›n› ve bu mektuplar arac›l›¤›yla flubelerine birçok baflvuru oldu¤unu anlatarak, son zamanlarda hapishane idarelerinin komik gerekçelerle tutsaklara dayatt›¤› yapt›r›m ve cezalar›n art›fl gösterdi¤ine dikkat çekti. ‹zmir K›r›klar 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde tutulan PKK tutsa¤› Serdar Ar›’n›n ölümünü de hat›rlatan Sonuç, hapishane idaresi taraf›ndan Ar› için “kendini yakt›” denmesine karfl›l›k Adli T›p raporunun Ar›’n›n vücudunda yan›k izi olmad›¤›, ancak is ve duman solumaktan bo¤uldu¤unu belirtti¤ine de¤indi. Bunun yan›nda tutsaklar›n idare taraf›ndan komik nedenlerle cezaland›r›ld›klar›n› ve her ceza sonucu tutsaklar›n haberleflme, görüfl, savunma ve sa¤l›k haklar›n›n gasp edildi¤ini söyleyen Sonuç, domatesin yenmesinden tutun da iç çamafl›r› rengine kadar birçok fleyin keyfi olarak tahakkümler alt›na al›nd›¤›n› aktard›. Bu keyfi uygulamalar aras›nda “Amaç d›fl› kullan›m” ad› alt›nda TV masas› ve çöp kutusu diye kullan›lan pet fliflelere el konul-

mas›, içeride yap›lan turflular›n “kantinde sat›l›yor” denilerek yasaklanmas› ve iç çamafl›r› ve elbise verilmesi durumunda rengine göre seçilmesi bulunuyor. Raporun içeri¤inden bu flekilde söz eden Sonuç, ayn› zamanda sa¤l›k sorunlar› nedeniyle hapishanelerde kalamayacak pek çok tutsa¤›n tek kiflilik “odalarda” tutuldu¤unu söyleyerek, tutsaklar›n cezalar›n›n ertelenmesi konusunda bütün baflvurular›n reddedildi¤ini sözlerine ekledi. Aç›klaman›n ard›ndan söz alan Güzel fiahin, o¤lu Zeki fiahin’in sa¤l›k durumundan ötürü diyet uygulamas› gerekti¤ini, bununla ilgili dilekçe verdi¤i halde dilekçenin 2 ay boyunca iflleme konulmad›¤›n› ve bu olaylar ile ilgili görüfltü¤ü savc›n›n “bir hata olmufl, unutmufluz” diyerek uygulamay› savundu¤unu belirtti. Daha sonras›ndan diyet yeme¤in sa¤land›¤›n› ancak bir kaç gün sonra gene aksat›larak o¤lunun sa¤l›¤› ile oynand›¤›n› belirten Güzel fiahin; “Malatya’daki çocuklar›n bafl›na gelene vahflet diyorlar. Peki, o bakanlar, müdürler bunu nas›l de¤erlendiriyorlar?” diye sordu. fiahin ayr›ca “Benim o¤lumun beyninde tümör ç›kt›. Tekli hücrede ona bir fley olursa arkadafllar› nas›l yard›m edebilir? Tekli hücrede sa¤l›¤› ve yaflad›¤› zorluklar aç›s›ndan onunla kim ilgilenecek?” dedi. fiahin ayr›ca bu uygulamalar›n kas›tl› yap›ld›¤›n› belirterek sözü tutsak yak›n› Seza Mis Horuz’a verdi. Horuz, k›sa süre önce enifltesinin, efli Memik Horuz’u görmeye gitti¤ini ve savc›dan özel izin ald›¤›n› ancak hapishane idaresinin engellemesiyle karfl›laflt›¤›n› anlatt›. Rapora göre hapishanelerde bu süre zar-

“Tecridi de ç›kartt›klar› her türden yasalar› da hep birlikte parçalayaca¤›z” * 20 Ekim günü Galatasaray Lisesi önünde saat 13:00’de bir araya gelen Tutuklu ve Hükümlü Yak›nlar› Birli¤i (TUYAB) DHKP/C, MKP ve TK‹P taraf›ndan 20 Ekim’de bafllat›lan ÖO eyleminin y›ldönümü ile ilgili eylem yapt›. “Bedel ödedik, bedel ödetece¤iz” sloganlar›yla bafllayan eylemde TUYAB ad›na aç›klama yapan O¤uz fiafak, 90’l› y›llarda bafllayan hücre politikas›n›n 97’de ivmelendirilerek Türkiye’nin farkl› illerinde 6 adet F tipi zindan yap›m›na baflland›¤›n› belirtti. Devrimci tutsaklar›n bugüne kadar gerçekleflmifl her sald›r› karfl›s›nda kararl›l›kla durdu¤unu belirten fiafak, bu kararl›l›kla hücre sald›r›s›na karfl› tutsaklar›n direnifle geçti¤ini ve ilerleyen zamanda Ölüm Orucu’na (ÖO) dönüflecek olan Süresiz Açl›k Grevi’ne (SAG) bafllad›klar›n› söyledi. 19 Aral›k katliam›yla beraber SAG’›n ÖO’ya çevrildi¤ini ve devletin zaten içerdeki devrimci tutsaklar› katletme niyetinin ortaya ç›kt›¤›n› söyleyen fiafak, o günden bu yana tecritte 120 devrimci tutsa¤›n ölümsüzleflti¤ini, bugün bir k›s›m tutsa¤›n ÖO’ya devam ederken bir k›sm›n›n da fiili direnifle geçti¤ini belirtti. Aç›klama eyleme kat›lan kitlenin “‹çer-

de, d›flar›da hücreleri parçala”, “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak”, “Devrimci irade teslim al›namaz” sloganlar› ile bitirildi. * 30 Ekim günü de KESK ve D‹SK’e ba¤l› sendikalar ve flubeleri yapt›¤› bas›n aç›klamas›yla 6. y›l›na giren tecrit uygulamas›n› protesto ettiler. Sadece hapishanelerle s›n›rl› olmayan, fiziksel ve psikolojik olarak insan›, yaflam› yok etmeye dönük kapsaml› bir sald›r› olan tecride karfl› verilecek mücadelenin ba¤›ms›zl›k ve özgürlük mücadelesinden ayr› tutulamayaca¤›n› dile getiren sendikac›lar “Tecridi kald›r›n ölümleri durdurun” pankart›n› açarak Galatasaray Meydan›’nda “Tecrit ölümdür, ölümleri durdurun” slogan›n› att›lar. E¤itim-Sen 8 No’lu fiube Yöneticisi Berivan Do¤an yapt›¤› aç›klamada egemenlerin dikensiz gül bahçesi yaratmak için F tipi hapishaneleri devreye koydu¤unu hat›rlatt›. Do¤an, hapishaneler nezdinde daha somut duran tecride karfl› mücadeleyi yükseltme ça¤r›s› yaparak “Tecrit hiçbirimizin uza¤›nda de¤ildir” dedi. Eylem “Katil ABD Ortado¤u’dan defol”, “Katil ABD iflbirlikçi AKP”, “Tecride son” sloganlar›yla sona erdi. (‹stanbul)

f›nda yaflanan baz› ilginç ihlaller flöyle; * Gazete arflivi tutmak * Siyah üzüm istemek * Sabun ve deterjan› pencere kenar›na koymak * Kantin günü d›fl›nda al›flverifl yapmak * Kantinden oda arkadafllar› için al›flverifl yapmak * D›flardan yiyecek almak * Ziyaretçilerin getirdi¤i giysileri giymek * Ajanda ve spiralli defteri içeri sokmak * Voleybol oynarken konuflmak * Mektuplarda moral verici cümlelere yer verilmesi * Walkman ile müzik dinleme

Yine rapora göre tutsak yak›n› Sevim Kalman’dan al›nan bilgilere göre; * Sincan 1 nolu F Tipi Hapishanesi’nde bulunan ve a¤›r müebbet hapis cezas› alan 5 mahpus d›fl›ndaki di¤er siyasi mahpuslar›n tümü açl›k grevi nedeniyle 1 ay mektup yasa¤› cezas› alm›fllard›r. * Ekim ay›nda yap›lan genel aramalarda art›k gardiyanlar de¤il cezaevinin d›fl güvenli¤inden sorumlu askerler içeri girerek arama yapmaktad›r. * Tutsaklar›n ayn› davadan yarg›lanan arkadafllar›na yazd›klar› mektuplar çeflitli gerekçeler gösterilerek verilmemektedir. * Mektuplar üzerine yap›flt›r›lan çiçekler sökülerek verilmektedir. (‹stanbul)

Hayata Dönüfl Davas› devam ediyor! Bayrampafla Hapishanesi’ne 19 Aral›k 2000 tarihinde düzenlenen “Hayata Dönüfl” operasyonunun ard›ndan l67 tutuklu ve hükümlüye aç›lan dava, haz›rlanan bilirkifli raporlar›na ra¤men sonuçlanmad›. San›k avukatlar›, mermi izlerinin yere çok yak›n mesafeden görülmesinin san›klar›n yatar vaziyetteyken üzerlerine atefl aç›ld›¤›n›n bir göstergesi oldu¤una dikkat çekerken, tutsak yak›nlar› ise katliamc›lar›n yarg›lanmas›n› istedi. Bayrampafla Hapishanesi’ne 19 Aral›k 2000 tarihinde düzenlenen “Hayata Dönüfl” operasyonunun ard›ndan l67 tutuklu ve hükümlü hakk›nda, “Cezaevi idaresine karfl› silahla toplu isyan ettikleri” ve “kamu mal›na zarar verdikleri” gerekçesiyle aç›lan dava duruflmas›na devam edildi. Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruflmaya tutuksuz san›klar Mehmet Güvel, Sevgi Ta¤aç, Y›ld›ray Alanbay, Erkan Erden ile san›k avukatlar› kat›ld›. Yap›lan kimlik tespitlerinin ard›ndan, mahkeme heyeti san›klara iddianameyi okudu. ‹ddianamede, san›klar›n ko¤ufllar›nda yiyecek sto¤u yapt›klar›, kesici alet ve çok say›da, çeflitli ateflli silah bulundurduklar› iddia edildi. ‹ddialar üzerine savunma yapan san›klardan Sevgi Ta¤aç, 19 Aral›k Ope-

rasyonu esnas›nda C-2 ko¤uflunda kald›¤›na iflaret ederek, “Biz gece yar›s› silah sesleri ile uyand›k. Üzerimize bombalar at›ld›. Ko¤ufllar›m›z yand›. Kendimizi savunacak hiçbir fleyimiz yoktu. Bize ‘teslim olun’ uyar›s› yap›ld›¤› söyleniyor. Biz zaten hapishanedeydik, kime nas›l teslim olabilirdik ki? Ko¤ufllar›m›zda zaten jandarma ve gardiyanlar taraf›ndan 15 günde bir düzenli olarak aramalar yap›l›yordu. Bazen de bizden habersiz ola¤anüstü aramalar gerçeklefltiriyorlard›” dedi. San›klardan Y›ld›ray Alanbay ise operasyonda, güvenlik güçlerinin ‘teslim olun!’ ça¤r›lar› esnas›nda da üzerlerine ateflli silah kullanmaya devam ettiklerine dikkat çekti. San›klar›n ifadesinin ard›ndan mahkeme heyeti, Bayrampafla Hapishanesi’nde 23 Eylül 2005 tarihinde yap›lan keflif sonuçlar›n› san›klara okudu. Operasyonlar›n yap›ld›¤› di¤er ko¤ufllarda keflif yapmalar›n›n hapishane idaresi taraf›ndan engellendi¤ini belirten san›k avukatlar›, video kay›tlar›n›n taraflar›na sunulmas›n› istedi. Gezilmeyen ko¤ufllar için tekrar keflif talebinde bulunan avukatlar, ayr›ca dönemin hapishane savc›s› ve ‹stanbul Cumhuriyet Baflsavc›s›’n›n mahkemede tan›k olarak dinlenilmesini talep etti. (H. Merkezi)


12

4-17 Kasım 2005

34

“Sald›r›lara karfl› daha fazla mücadele etmeliyiz” evletin toplumun her kesimine oldu¤u gibi kamu emekçilerine yönelik olan sald›r›lar› da gün geçtikçe art›yor. Kamu emekçilerinden olan ö¤retmenlere ve onlar›n örgütlü güçleri olan E¤itim-Sen üzerinde son süreçteki sald›r›lar daha da artm›flt›r. Her gün yeni bir yasa ç›kararak sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›ran sistemin flimdi de apolet olarak bilinen Dereceli Ö¤retmenlik ad› alt›nda ö¤retmenlere sald›r›yor. Hem dereceli ö¤retmenlik hem de son süreçteki sald›r›larla ilgili Mersin E¤itim-Sen fiube Sekreteri Sinan Mufllu’nun görüfllerini ald›k.

D

menler odas›na kadar giren ve ö¤retmenler odas›ndaki iliflkiyi bozabilecek, huzursuzlu¤u art›racak, birbiriyle çekiflmeyi, çat›flmay› ve rekabeti art›racak bir yasad›r. Bu da insanlar aras›ndaki dayan›flma ve kolektif bilinci köSinan Mufllu relten bir pozisyon ortaya ç›karacakt›r. Bir di¤er nokta; e¤itim - Dereceli ö¤retmenlik ile ilgili emekçilerinin aras›nda, kendilerine görüfllerinizi alabilir miyiz? yak›n olan daha güçlü bir kesimin - Apolet yasas›na iliflkin yap›lan konumlanmas›d›r. Kadrolaflmay› düzenleme 5204 say›l› yasaya dayaoldukça güçlendirecektir. Bu yasa n›larak gelifltiriliyor. Bu yasaya yöile hedeflenen birinci temel nokta nelik öncelikle flunu belirtmek gebudur. Bir di¤eri ise performans› rekir; Bu yasa bir kere yeterince tart›fl›lmam›flt›r. Ö¤retmenlikteki ölçme bilinciyle Kamu Personeli baflar›n›n de¤erlendirilmesi için Rejimi Yasa Tasar›s›’yla sosyal kullan›lan, kullan›lacak yöntem devlet anlay›fl› bertaraf edilmeye, ve ölçütler nas›l sa¤l›kl› tespit edi- özellefltirme politikalar›na güç velecektir, buras› çok mu¤lak. Daha ren anlay›fl zeminini güçlendirilmeönce ö¤rencilerin sokuldu¤u bir s›- si hedefleniyor. Kamu Personeli nav maratonu tarz›ndad›r. Bu flimdi Rejimi Yasa Tasar›s› daha henüz ö¤retmenlere de uygulanmak isteni- meclisten geçmedi. Onun hedefleyor. Burada ticari, maddi beklen- rinden birisi olan sözleflmeli çal›flti de söz konusudur. S›nav ücretle- t›rma bu gün giderek yayg›nlaflt›r›l›ri vb. derken ö¤retmenler de böyle yor. Bu yasa tasar›s›n›n hedefledi¤i bir maratonun içine sokulmufl ola- fleylerden birisi olan performans caklard›r. Bu durum halk›m›z›n da ölçme asl›nda bu apolet yasas›n›n tepkisini çekecektir. Çünkü, insan- içerisinde de var. Yani öyle ki bir lar e¤itim kurumlar›na çocuklar›n› bütün olarak bu tasar›y› bir paket gönderiyorlar. Çocuklar›n› gönder- halinde getirmiyor. Ama parça parmifl olduklar› e¤itim kurumlar›nda ça, bölüm bölüm birçok ö¤esini, çal›flanlar aras›nda bir ayr›m yap›l- birçok özgün yan›n› di¤er uygulamas›n›n sa¤l›kl› olmayaca¤› kesin malar›n içine yedire yedire getiriyor; ve özellefltirmelerin zeminini ve nettir. Yine bu derecelendirme, e¤i- giderek güçlendirme noktas›nda bir tim emekçileri aras›nda çat›flma- hedef tafl›yor. - Buna karfl› genel olarak lara ve huzursuzluklara da yol emekçiler ne yapmal›d›r? E¤itimaçacakt›r. En önemli noktalardan Sen neler yapacakt›r? birisi de; siyasi kadrolaflt›rmay› yo- E¤itim-Sen buna iliflkin önce¤unlaflt›racak olmas›d›r. likle bir hukuki mücadele bafllataE¤er e¤itim emekçilerine bir decakt›r, bafllat›yor. Genel Merkez recelendirme bir vas›fland›rma olaHukuk Büromuzun bu yönlü yo¤un caksa bunu en iyi yapacak olan halçabalar› var. AKP hükümet olduk›m›zd›r, velilerimizdir. Yine e¤itim ¤undan bu yana E¤itim-Sen girifltiemekçileri için en büyük ödül, güç¤i hukuk mücadelesinde 3 bine yalü ve demokratik e¤itimle yetiflmifl yeni nesillerin halk›yla olan güçlü ba¤lar› olacakt›r. Veliler de bunu taktir edecektir. Bu noktada e¤itim emekçileri ödüllendirilecektir. E¤itim emekçilerinin ödüllendirilmesinin böyle apolet tarz›nda olmas› sa¤l›kl› bir yöntem de¤ildir. - Dereceli ö¤retmenlik yasas› ile egemenler neyi amaçlamaktad›r? - Yap›lmak istenen fludur; örne¤in bencilli¤i gelifltirmek. Dayan›flma ruhunu köreltmek bu amaçlardan biridir. Bunlar›n üzerinden geliflecek olan fley de insanlar›n örgütsüzlü¤e do¤ru gidiflidir. Örgütlülük kolektif ruh üzerinden geliflir. Dayan›flma ruhu üzerinden geliflir. Bu yasa okullar›n ö¤ret-

k›n çeflitli düzeylerde davay› kazan›m ile sonuçland›rd›. Bu düzenlemeye karfl› hukuk mücadelemiz de devam edecektir. Ama sadece hukuki bir mücadeleyle yetinilmeyecektir elbette. Böyle bir düzenlemeye verilecek en güçlü yan›t örgütlenmeyi gelifltirmektir. Dayan›flma bilincini yükseltmektir. Kolektif çal›flmay› e¤itim emekçileri içerisinde yayg›nlaflt›rmakt›r. E¤er biz bu bilinci, bu çal›flma tarz›n› ve örgütleme düzeyimizi bütün ifl yerlerinde yayg›nlaflt›rabilirsek, derinlefltirebilirsek bu yasay› bofla ç›kartm›fl oluruz. Kolektif çal›flma tarz›n› gelifltiremezsek, örgütlenme bilincini, düzeyini yükseltmezsek bu yasa uzu vadede hedefledi¤i sonuçlara ulaflacakt›r. Bu noktada da e¤itim emekçilerine büyük görev düflüyor. - Son olarak söylemek istedi¤iniz bir fley var m›? - Sizler arac›l›¤›yla e¤itim emekçilerini daha fazla duyarl›l›¤a ça¤›r›yoruz, daha fazla örgütlenmeye, daha fazla dayan›flma bilinciyle hareket etmeye ça¤›r›yoruz. Daha fazla kolektif ekip çal›flmalar›m›z› okullarda, ifl yerlerimizde yayg›nlaflt›rmaya ça¤›r›yoruz. Ça¤r›m›z› tüm emekçi halk›m›za yönelik yap›yoruz. Bu mücadeleden güçlü sonuçlar ile ayr›lmaz isek bundan sonraki k›sa bir süre içerisinde e¤itim alan›nda özellefltirmelerin yayg›nlaflmaya bafllayaca¤›n› ve insanlar›m›z›n paras›z e¤itim hakk›ndan daha fazla mahrum olmaya bafllayaca¤›n› söyleyebiliriz. Bu noktada özellikle yoksul emekçi halk›n paras›z e¤itim hakk›n›n ortadan kald›r›lmas›na yönelik bu tür giriflimlere karfl› daha fazla duyarl› ve daha fazla mücadeleci olmas›n› bekliyoruz, istiyoruz. Ça¤r›m›z da bu yöndedir. (Mersin)

COCA COLA D‹REN‹fi‹ KAZANIMLA SONUÇLANDI Coca Cola fabrikas›n›n nakliyat iflini yapan 110 iflçi Nakliyat-‹fl Sendikas›’na üye olduklar› için 6 ay önce ifllerinden at›lm›fl ve direnifle bafllam›fllard›. 6 ay boyunca çad›r kurarak ifllerine geri dönmek ve tüm haklar›n› almak için eylem yapan iflçiler k›dem tazminatlar›n› alarak direnifllerine son verdiler. Dudullu ve Yenibosna’da bulunan Coca Cola da¤›t›m flirketinden at›lan iflçiler oy birli¤i ile ald›¤› kararla at›lan tüm iflçilere k›dem ve ihbar tazminatlar› sendikan›n önerileri do¤rultusunda yeniden hesapland› ve ödemelerin yap›lmas›yla direnifllerine son verdi. iflçiler farklar›n› da ayr›ca ald›. (H. Merkezi) “NE AKP NE YÖK ÜN‹VERS‹TELER B‹Z‹MD‹R!” Toplumun genifl bir kesimi taraf›ndan elefltirilen YÖK (Yüksek Ö¤renim Kurumu)’nun kuruluflu yaklafl›rken YÖK yap›lan eylemlerle protesto ediliyor. 27 Ekim günü saat 13:00’de Cebeci Kampüsü’nde bir araya gelen Ekim Gençli¤i, BAGEH, Hacettepe Ö¤renci Derne¤i, Hukuk Fakültesi Ö¤renci Derne¤i SSK ‹flhan›’nda bir bas›n aç›klamas› yapaca¤›n› aç›klad› ve yürüyüfle geçti. Kitlenin Kampüs’ten ç›kmas›na izin vermeyen polis, barikat kurdu. Ö¤renciler polisin tutumunu protesto ederek “YÖK’e hay›r” sloganlar›n› att›lar. Uzun süren görüflmelerden bir sonuç al›namay›nca kitle barikat› zorlad›. Ancak polis, panzerleri de Kampüs kap›s›na y›¤arak gaz bombalar› ile ö¤rencilere sald›rd›. K›sa süreli bir tart›flmadan sonra ö¤renciler E¤itim Bilimleri önünde toplanarak türküler, marfllar söyleyerek halay çektiler. Ard›ndan alternatif üniversite kürsüsü kuruldu. (Ankara) “UYGUNSUZ HAL GENELGES‹”NE TEPK‹ Emperyalizmin ufla¤› AKP hükümeti, tüm toplumu zapt-u rapt alt›na almay› amaçlayan TCK, C‹K, CMK, TMY yetmiyormufl gibi yeni genelgeler yay›nlamakta, bununla kitleleri susturmay› hedeflemektedir. 22 Ekim günü Osmangazi Metro ‹stasyonu önünde bir araya gelen ö¤renci gruplar› burada bas›n aç›klamas› yaparak “Uygunsuz hal genelgesi”ni protesto ettiler. Gruplar ad›na aç›klamay› okuyan Dilek Demirel genelgede yer alan uygulamalar› flöyle s›ralad›; “Yurtlara ö¤renciler titizlikle yerlefltirilecek, yurtlara yeni kay›t yapt›ran ö¤rencilerin oda ve bloklar› ayr› tutulacak, terör örgütlerine gençlerin özenti ve sempati duymalar›n› sa¤lamak ve onlar› kendi saflar›na çekmek için yap›lan ‘sosyal aktiviteler’ sürekli takip edilecek. Bu faaliyetleri yürütenler saptanacak. Bu ö¤rencilerin aileleri ve okul idarecileri ile birebir görüflülecek, rektörlükler taraf›ndan suç iflleyen ö¤retim görevlileri ve ö¤renciler hakk›nda gerekli disiplin iflleri yürütülecek, gençli¤e yönelik legal dernek ve kurulufllar kontrol alt›nda tutulacak” diyerek as›l amac›n ö¤renci gençli¤in bask› alt›nda tutulmas› oldu¤unu belirtti. Eylem sloganlar ve alk›fllarla sona erdirildi. (Bursa)


13

34

4-17 Kasım 2005

Mersin’de sivil faflist-polis-idare iflbirli¤i t›rman›yor! Y›llard›r ülkemiz üniversitelerinde t›rmand›r›lan polis-idare-sivil faflist iflbirli¤i artarak sürüyor. Bu sald›r›lar›n bir yenisi ise geçti¤imiz günlerde Mersin Üniversitesi (MÜ) Ö¤renci Yurdu’nda gerçeklefltirildi. Günlerdir MÜ ö¤renci yurdunda faflist ö¤renciler ve ülkü ocaklar›ndan gelen faflistler, demokrat ö¤rencilerin sakal›n›, giyimini ve oruç tutmamas›n› bahane ederek tehdit ediyorlard›. Son olarak 24 Ekim 2005 tarihinde benzer olaylar yaflanm›fl demokrat ö¤rencilerin tepkileri tehditle bast›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Bunun üzerine ‹HD Mersin fiubesi’ne baflvuran ö¤renciler devrimci ve demokrat kurumlar› da dolaflarak destek istediler. Yaflanan sald›r›lar› protesto etmek amac›yla aralar›nda YDG’li ö¤rencilerin de bulundu¤u 100 kadar ö¤renci Ö¤renci Yurdu önünde biraraya geldiler. Ö¤renciler toplan›rken polisler de yurt önünde abluka kurdu. Ö¤rencilerin yan›na gelen Yurt Müdürü, yurtta kalan ö¤rencilere disiplin soruflturmas› açmakla tehdit ederken ar-

d›ndan gelen polis kitlenin da¤›lmas›n› istedi. “Da¤›lmazsan›z sert bir flekilde müdahale ederiz” diye tehdit eden polisle görüflen ö¤rencilere polis tekmeler atarak sald›rd›. Bunun üzerine “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Faflizme karfl› omuz omuza”, “YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleflecek” vb. sloganlar at›lmaya baflland›. “Slogan atmay›n” di-

yen polis, sürekli tekmelerle ve küfürlerle sald›r›lar›n› sürdürdü. Kitlenin bas›n aç›klamas› yapmas›n› engelleyen polis Çarfl›’ya do¤ru yürüyen ö¤rencilere yol boyunca sald›r›rken, yolun ortas›na Çevik Kuvvet barikat› kuruldu. Kitleyi ikiye bölen Çevik Kuvvet arkada kalan 5 kifliyi döverek gözalt›na ald›. Arkadafllar›na sald›r›lmas›na müsaade etmek istemeyen ö¤-

renciler Çevik Kuvvet’in jop ve kasklar›yla iflkenceye maruz kald›. Çarfl›’ya do¤ru yürüyen ö¤rencilerin üstüne araçlar› süren polis yolda kendilerine yak›flacak tarzda küfür ve hakaretlerini sürdürdü. E¤itimSen binas›na gelen ö¤renciler buraya girerken polis binay› ablukaya ald›. Burada Mersin Demokrasi Platformu ve ö¤renciler bas›n toplant›s› yaparak hem sald›r›y› k›nad›lar hem de arkadafllar›n›n serbest b›rak›lmas›n› istediler. 26 Ekim 2005 tarihinde biraraya gelen Mersin Üniversitesi ö¤rencileri sald›r›lar› k›nay›p, gözalt›lar›n serbest b›rak›lmas›n› istediler. Saat 12:30’da ‹HD Mersin flubesi önünde toplanan ö¤renciler “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” yaz›l› pankart açt›lar. Yo¤un polis ablukas›n›n oldu¤u eylemde s›k s›k sloganlar at›ld›. Yap›lan aç›klamayla polisin sald›r›s› k›nand› ve gözalt›lar›n serbest b›rak›lmas› istendi. Aralar›nda YDG’lilerin de oldu¤u ö¤rencilere Partizan, Halkevleri, ‹HD, HÖC, 78’liler Vakf›, TÖP ve çeflitli kurumlar destek verdi. (Mersin)

“Örgütlü toplum, demokratik Türkiye!”

Gençlik Dernekli ö¤renciler GENÇL‹K fiENL‹⁄‹ YAPTI

Adliye binas›na geldi. Yolun kapat›lmas› s›ras›nda polisin sald›r›s›na maruz kalan e¤itim emekçileri sloganlarla olay› protesto ettiler. Yaklafl›k bin befl yüz kiflinin kat›ld›¤› eylemde kitle davan›n sonuçlar›n› ö¤renmek üzere beklemeye bafllad›. Ankara 2 No’lu ‹fl Mahkemesi’nde görülen ve yaklafl›k 1.5 y›ld›r süren davan›n son duruflmas›nda, E¤itim-Sen ad›na savunma yapan Av. Kaz›m Genç; sendikan›n kapat›lmas› ifllemine konu olan maddenin

Gençlik Dernekli ö¤renciler 23 Ekim günü bir flenlik düzenledi. fienlik Pozcu Düflevi Kültür Merkezi’nde gerçekleflti. fienli¤e 60 kifli kat›l›rken, flenlik saat 14:00’de bafllad›. fienli¤in aç›l›fl konuflmas›n› yapan dernek üyesi Levent Eker ülkemizdeki gençli¤in durumu yozlaflma, 6 Kas›m ve YÖK’ün üniversite ve lise gençli¤ine dayatt›klar› ve üzerine bir konuflma yapt›. Levent Eker’in konuflmas›n›n ard›ndan Grup Öteki Türkü sahne alarak müzik dinletisi verdi. Dinletinin ard›ndan ise dernek üyesi Cihan Güler yaflamdaki ve hapishanelerdeki tecrit ve Gençlik Derne¤i üzerindeki bask›lar› anlatan bir konuflma yapt›. Güler’in konuflmas›n›n ard›ndan Grup Öteki Türkü tekrar sahne ald›. Etkinlik halaylarla 16:30’a kadar devam etti. (Mersin)

enelkurmay emriyle E¤itim-Sen hakk›nda “anadilde e¤itimi” savundu¤u gerekçesiyle aç›lan davan›n son duruflmas› 27 Ekim günü görüldü. Türkiye’nin çeflitli illerinden Ankara’ya gelen e¤itim emekçileri, sabah saatlerinde Gençlik Park› Opera Kap›s›’nda topland›lar. “Örgütlü toplum demokratik Türkiye” pankart› açarak yürüyüfle geçen kitle sloganlarla

G

E¤itim-Sen davas› S‹YAS‹ B‹R D A V A D I R ! ¤itim-Sen Samsun fiubesi, 22 Ekim Cumartesi günü Süleymaniye Geçidi’nde bir eylem yapt›. Yaklafl›k 60 kiflinin kat›ld›¤› eylemde E¤itim-Sen’in kapat›lma davas›n› protesto eden e¤itim emekçileri, “Örgütlü toplum demokratik Türkiye” pankart› açarak, sloganlarla sendikan›n kapat›lma davas›n› protesto ettiler. Bas›n aç›klamas›n› okuyan E¤itimSen Samsun fiube Baflkan› Alpaslan Çepni, davan›n 27 Ekim’de Ankara ‹fl Mahkemesi’nde görülece¤ine de¤inerek, kapat›lma davas›n›n hukuksal ol-

E

maktan çok siyasi davaya dönüfltü¤üne de¤indi. Çepni aç›klamas›n› “Gücünü örgütlülü¤ünden alan E¤itim-Sen’e yönelik her türlü bask›ya karfl› yan›t›m›z, örgütlü yaflama s›rt›m›z› dönmek de¤il, dün oldu¤u gibi bugün de eme¤in ve demokrasinin egemen oldu¤u bir Türkiye mücadelesini yükseltmek olmal›d›r. Kuflkusuz bizler örgütümüze birlikte sahip ç›kt›kça, karfl›m›za yeni engeller ç›kacakt›r. Ancak engeller artt›kça, mücadele azmi ve kararl›l›¤›m›z artarak devam edecektir” fleklinde konuflmas›yla devam ettirdi. (Samsun)

tüzükten ç›kar›ld›¤›n› dolay›s›yla davaya konu olmad›¤›n› söyledi. Mahkeme sonunda Mahkeme Baflkan› Kudret Kurt, söz konusu maddenin tüzükten ç›kar›lmas› ile davan›n düflürüldü¤ünü aç›klad›. Sonuç aç›klan›rken Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’na temyiz yolu da aç›k tutuldu. Duruflma ç›k›fl›nda bir aç›klama yapan E¤itim-Sen Genel Baflkan› Alaaddin Dinçer E¤itim-Sen’in mücadelesine devam edece¤ini söyledi. (Ankara)

Zeytin üretimi 400 bin aileyi ilgilendiriyor! ZOB Genel Baflkan› fiemsi Bayraktar yapt›¤› aç›klamada 400 bini aflan aileyi ilgilendiren zeytin üretiminde ithalata izin verilmemesini istedi. Dünyada zeytin a¤ac› varl›¤›n›n yüzde 98’sinin Türkiye’de bulundu¤una dikkat çeken Bayraktar, üretilen 16 milyon ton zeytinin ise yüzde 11.3’nün Türkiye’de üretildi¤ini belirtti. Üretilen zeytinin yaklafl›k yüzde 30’nun sofral›k olarak ifllendi¤ini kaydeden Bayraktar, “Ülkemizdeki sofral›k zeytinler yüksek tuz konsantrasyonu içeren iflleme tekni¤i ile ifllendi¤inde AB ülkelerinin damak zevkine hitap etmemektedir. Sofral›k zeytin ihracat›m›z›n art›r›lmas› için çö-

T

züm yolu ithalat de¤ildir. E¤er sofral›k zeytin ihracat›m›z›n art›r›lmas› isteniyorsa ülke talepleri do¤rul-

tusunda ve bu ülkelerin damak tad›na uygun bir üretimin yap›lmas› gerekmektedir” diye belirtti. Bakanlar Kurulu karar› ile ham sofral›k zeytin üreticisine prim verilmesinin kararlaflt›r›ld›¤›n› hat›r-

latan ve bu karar› olumlu karfl›lad›klar›n› belirten Bayraktar, Türkiye’de Marmara, Ege, Akdeniz ve Güneydo¤u Anadolu Bölgelerinde toplam 400 bini aflan üretici ailesi bulundu¤unu söyledi. Üreticinin desteklenmeye baflland›¤› bu dönemde ithalata yönelik söylemler içerisine girilmesinin üretimi önleyiciler etkiler yarataca¤›na dikkat çeken Bayraktar, “Dahilde ‹flleme Rejimi kapsam›nda zeytin ithalat›na izin verilmemelidir. Birli¤imiz bu konu ile ilgili olarak D›fl Ticaret Müsteflarl›¤›’na baflvuracakt›r. Hangi ad alt›nda olursa olsun üreticinin ekme¤i ili oynamaya, üreticiyi iflsiz ve gelirsiz b›rakmaya kimsenin hakk› yoktur” fleklinde konufltu.


4-17 Kasım 2005

14

34

Kolombiya’da FARC-EP: Emperyalist Yay›lmac›l›k Ça¤›nda Devrimci Bir Oyunbozan James J. Brittain* ABD ve Kolombiya yönetici oligarflisi, Kolombiya Devrimci Silahl› Güçleri-Halk Ordusu’nu (FARC-EP) bozguna u¤ratabilmek için, 1960’tan beri defalarca sosyo-ekonomik ve askeri kampanyalar yürüttüler. Fakat, bu sald›r› geri tepti ve sonuç ABD emperyalizmi ve Kolombiya egemenleri için hiç de iyi olmad›. ABD emperyalizminin, büyüdü¤ü ve krizinin derinleflti¤i bir dönemde, Kolombiya’da karfl›laflt›¤› bu bozgunu dikkatle incelemek gerek. Güney Amerika’n›n emperyalizme karfl› direnen en önemli askeri ve politik örgütü, k›rk y›ldan uzun bir süredir ABD’nin tüm çabalar›na karfl›n kitle deste¤ini art›rmaktad›r. Yaz›da, FARCEP’in güçlü varl›¤›n› muhafaza etmekle kalmay›p devam eden ayaklanma karfl›t› kampanyas›n› gayet etkili bir flekilde karfl›lamay› nas›l baflard›¤›n› inceliyorum. Ayr›ca ABD ve Kolombiya hükümetlerinin FARC-EP’in yenilgiye u¤rad›¤› yönündeki propagandas›n›n da bir yalandan ibaret oldu¤unu gösteriyorum. Bu analiz günümüzün s›n›f temelli toplumsal-politik bir hareketinin küresel karfl›-devrim ça¤›nda emperyal güçle nas›l bafl edebildi¤ine dair bir örnek sunmaktad›r. Tarihsel Arka Plandan Birkaç Sayfa 20. yüzy›l›n ortalar›nda Kolombiya, Latin Amerika’da baz› ilklere imza att›. Dünya Bankas›’ndan (sonradan Uluslararas› Yeniden ‹nfla ve Kalk›nma Bankas› diye de an›lm›flt›r) yard›m alan ilk devlet oldu. Kolombiya, kontrgerilla siyaseti ve ordu için ABD’nin resmi deste¤ini alan ilk ülke oldu. 1960’larda köylü ve gerilla güçleriyle savaflmak için yap›lan askeri harcamalar›n ulusal bütçe içindeki pay› % 16’dan fazlayd›. Bugünün Kolombiyas› neo-liberal ekonomi politikalar›na ilifltirilmifl, iç savafl›n pençelerinde k›vranan ve ABD’ye topyekun teslim edilmifl bir ülkedir. Afl›r› zengin bir avuç toprak sahibi ve kapitalist hükümet politikalar› ve ekonomik koflullar üzerinde do¤rudan etkili olabilmektedir. Gelir da¤›l›m›ndaki uçurum son derece büyüktür. Nüfusun % 57’si topraklar›n % 3’ünden daha az›yla yaflamaya çal›fl›rken, en zengin % 3’lük kesim ekili alanlar›n % 70’inden fazlas›na sahiptir. Nüfusun en zengin % 1’i servetin % 45’ini kontrol ederken, tar›m arazilerinin yar›s› sadece 37 toprak sahibinin elindedir. ...Demokrasi ve hukukun egemenli¤ine dair bütün iki yüzlü saçmal›klar bir yana, Kolombiya devleti, Venezüella’n›n Chavez’inin “kokuflmufl oligarfli” dedi¤i, ABD’ninse destekledi¤i büyük bir vahfletle yönetilmektedir. Kolombiya’da bu koflullar alt›nda güçlü bir sol muhalefet gelene¤i yaflat›lm›flt›r. Marx 1872’de yazd›¤› “fiiddet ‹çermeyen Devrimin Olana¤›” makalesinde, baz› ülkelerde proletaryan›n “hedeflerine bar›flç›l yollardan ulaflabilece¤ini” savunmufltu; ama “pek çok ülkede durumun hiç de böyle olmad›¤›” gerçe¤inin alt›n› çizerek, “devrimimiz fliddete dayanmal›d›r” demiflti. E¤er bu

son tespitinin bugünün dünyas›nda geçerli oldu¤u bir ülke varsa, o da Kolombiya’d›r. Kolombiya’da s›n›f bilinci, kendini, egemen s›n›flar karfl›s›nda yeniden ve yeniden üretmektedir. 1930’lar›n sonundan 1950’lere kadar geçen dönemde, geniflleyen kapitalist ç›kar iliflkilerinin ülkenin iç bölgelerine do¤ru yay›lmas› karfl›s›nda, komünist ideolojiyi benimsemifl birkaç yüz k›r kökenli Kolombiyal›, iflbirli¤i ve güvenlik yap›lanmalar› içinde örgütlendiler. Küçük toprak sahiplerini, köylüleri, k›r iflçilerini ve di¤er yar›-proleter kitleleri hedef alan devlet-destekli bask› ve fliddet, bar›flç›l fakat s›k› (ve silahl›) bir tepkiyle karfl›laflt›. Otonom bölgesel topluluklar olarak varolmaya çal›flan bu “öz-savunma örgütleri”, ülkenin görece yal›t›k bölgelerinde kolektif tar›m yapan köylü hücrelerine dayan›yordu. 3 May›s 1964’te, ABD ve Kolombiya hükümetleri, güneybat› Kolombiya’n›n Tolima eyaletinin Marquetalia bölgesini bafllang›ç noktas› seçerek k›rsal kolektiflere karfl› sald›r›lar düzenlemek üzere anlaflt›lar. ABD’nin Latin Amerika Güvenlik Operasyonu Plan› çerçevesinde verdi¤i yo¤un askeri ve ekonomik destek sayesinde 27 May›s 1964’le birlikte sald›r› bafllat›ld›. Bu yüzden de FARC-EP 27 May›s 1964’ü kurulufl y›ldönümü olarak kabul etmektedir. Baz› araflt›rmac›lar›n FARC-EP’in tasfiye edildi¤i iddialar›n›n tersine, örgüt sadece varl›¤›n› korumakla kalmam›fl, ülke çap›ndaki etki alan›n› geniflletmifltir. FARC-EP s›k› bir komuta zinciriyle ve resmen bir Halk Ordusu (Ejercito del Pueblo) fleklinde örgütlenmifltir. Yirmi befl üyeli Merkez Komiteyi yöneten ve yedi kifliden oluflan Merkez Komite Sekreteryas›, ülke çap›nda yedi bölgeye özel olarak yerlefltirilmifltir. Bu bölgelerin her birinde bir dizi cephe bulunmakta ve her cephe say›lar› 300’le 600 aras›nda de¤iflen savaflç›lardan oluflmaktad›r. 2002 itibar›yla, ülke çap›nda 105 cephe bulundu¤u kabul ediliyordu. ‹syan daha bafllang›ç aflamas›nda dört yerel yönetim bölgesinde etkindi ve etki alan›n› 1970’ler ve 1980’ler boyunca geniflletti. 1990’larda –hükümet destekli paramiliter çetelerin i¤renç vahfletiyle icra edilen devlet bask›s›n›n efllik etti¤i neo-liberal ekonomi politikalar›n›n yükselifliyle- FARC-EP de ülke çap›ndaki toplumsal varl›¤›n› önemli ölçüde art›rd›. 1999’da, FARC-EP’in gücü ülkenin % 60’›ndan fazlas›na yay›lm›flt› ve üzerinden üç y›l geçmeden gerillalar›n Kolombiya’daki “yeni yerleflim bölgelerinin” % 93’ünden fazlas›na yay›ld›¤› hesaplan›yordu. Gücü bölgeden bölgeye de¤iflse de, FARC-EP’in Kolombiya’daki bütün yerel yönetimlerde varoldu¤unu bilmek güzel. Baz› bölgelerde sadece düflük kapasiteli bir gerilla varl›¤› bulunurken; baz› bölgeler okullar›, t›bbi hizmetleri, halk mahkemeleri vs. ile resmen FARC-EP taraf›ndan idare edilmektedir. FARC-EP’in maddi yükselifliyle birlikte, isyan›n sivil halktan kayda

de¤er bir destek ald›¤› inkar edilemez hale gelmifltir. Son y›llarda, artan say›da k›r kökenli Kolombiyal›, korunma ve dayan›flma için FARCEP denetimindeki yerleflimlere göç etmeye bafllam›flt›r. Kolombiya hükümetiyle FARC-EP aras›nda yap›lan bar›fl görüflmeleri s›ras›nda (1998-2002), sadece bir y›lda 20.000’den fazla insan FARC-EP denetimindeki Villa Nueva Kolombiya’ya göçmüfltür. Pek çok kimse asilerin s›¤›na¤›nda yaflamay› güvenlik duygusu ve toplumsal temelli alternatif geliflim projeleri yaratma olana¤› sundu¤u için tercih etti. FARC-EP’in büyüyen kitle deste¤ine, FARC-EP denetimindeki askerden ar›nd›r›lm›fl bölgeye (DMZ diye de adland›r›lan bu bölge bar›fl görüflmeleri s›ras›nda kazan›lm›flt›r) kat›lan k›rsal yerleflimci say›s›ndan daha iyi bir örnek bulunamaz. DMZ’nin nüfusu FARC-EP’in resmi konsolidasyonundan önce afla¤› yukar› 100.000’di. Kolombiya hükümeti bölgeye sald›r›p bar›fl görüflmelerine son verdi¤inde, gerilla denetimindeki bölgeye göç etmifl Kolombiyal›lar›n say›s› 740.000’i bulmufltu. FARC-EP, kuruluflundan bu yana geçen 40 y›lda kompleks ve örgütlü bir harekete dönüfltü. Örgütün program› bir dizi kritik siyasal, toplumsal, kültürel ve ekonomik konuyu kaps›yor. Örgütün flimdiki taban› küçük köylülükten yerli topluluklara, Afro-Kolombiyal›lara, topraklar›ndan sürülmüfllere, topraks›z k›r iflçilerine, ayd›nlara, sendikac›lara, ö¤retmenlere ve kentli iflçi kesimlerine kadar genifllemifltir. Üyelerinin ve komutanlar›n›n % 45’i kad›nd›r. 1960’larda büyük ölçüde köylü-liderli¤inde k›r-temelli bir toprak direnifli olarak bafllayan hareket sosyalist bir toplum kurulmas› yolunda alternatif geliflim hedefleri öneren ulusal toplumsal-politik bir harekete dönüflmüfltür... FARC-EP, Orta ve Güney Amerika’da son dönemde oluflmufl pek çok devrimci hareket ve mücadeleden farkl› olarak köylülük temelinde örgütlenmifl istikrarl› bir devrimci örgüttür. Devrimciler kilise ya da okul s›ralar›ndan ç›kmam›flt›r; devrimci hareketin ne önderleri ne de kitlesinde avukatlar, ö¤renciler, doktorlar ya da papazlar ço¤unluktad›r. Tam tersine, FARC-EP liderli¤i, kitle-taban› ve üyeleri a¤›rl›kla köylülerden oluflmaktad›r. Üyelerin yaklafl›k % 65’i k›rsal kökenlidir. Bu, örgütün karfl›t güçlerini kavrayabilmek aç›s›ndan önemlidir. Kontrgerillan›n Emperyal Gereksinimi FARC-EP’i ortadan kald›rmak için 1964’ten beri yürüttükleri faaliyetin sistematik yenilgisi üzerine, ABD’nin ve Kolombiya’n›n siyasi idareleri kontrgerilla planlar›n› yeniden biçimlendirmeye bafllad›lar. Bunun bir nedeni önceki plan›n, yani Clinton yönetiminin ‘Plan Kolombiya’s›n›n baflar›s›zl›¤a u¤ram›fl olmas›d›r. Plan Kolombiya, ABD’den gelen büyük mali destek ve perso-

nel arac›l›¤›yla, Kolombiya ordusunun ülkenin sivil idaresi üzerindeki a¤›rl›¤›n› önemli ölçüde art›rm›flt›r. Bu plan ABD’deki kokain kullan›m›n› ve kokain üretimini engellemenin bir yoluymufl gibi savunuluyordu. Ama ne kokain trafi¤ini engelledi, ne de Kolombiya’l› köylülere kaçak ekim d›fl›nda bir alternatif sundu... ABD Kolombiya’ya Plan Kolombiya yoluyla do¤rudan müdahalede bulunmadan önce, 40.000-50.000 hektarl›k bir alanda coca üretimi yap›l›yordu (1986-1996). Plan Kolombiya’yla coca üretimi önemli ölçüde artt›... Asl›na bak›l›rsa, Kolombiya’n›n narko-endüstrisinde -coca ifllemesi, üretimi, iç da¤›t›m› ve uluslar aras› trafi¤inde- yaflanan fley, ülkenin bafll›ca paramiliter örgütü Kolombiya Birleflik Öz-Savunma Güçleri’nin (AUC) k›smi tekel haline gelmesidir. AUC, kontrgerilla faaliyetlerini narkotik endüstrisinden sa¤lad›¤›n› aç›kça kabul etmektedir. Paramiliterlerin finansman›n›n afla¤› yukar› % 80’i uyuflturucu trafi¤inden karfl›lanmaktad›r. Plan Kolombiya’n›n realitesi flu anda uyuflturucu endüstrisini kontrol etmekte olan –ABD taraf›ndan dolayl› olarak e¤itilen ve Kolombiya ordusu taraf›ndan desteklenen- paramiliter güçlerdir. ABD’nin s›kça uyuflturucu trafi¤iyle suçlad›¤› FARC-EP sadece köylülerin koka yapraklar›n› sat›n alanlardan vergi almaktad›r. Ülkedeki coca üretiminin topu topu % 2,5’u FARC-EP’le ba¤lant›l›d›r; o da dolayl› bir ba¤lant›d›r. “Uyuflturucuya karfl› savafl için cephe” uydurmalar› bir zamanlar ifle yarayan bir söylemdiyse de, yalanlar›n a盤a ç›kmas› ABD/Kolombiya kontrgerillas›n›n elini zay›flatt›. Bu yüzden müttefik Bush ve Uribe hükümetleri yeni bir konsept, “terörle savafl” konsepti çerçevesinde isyan›n destek taban›na karfl› silahl› bir kampanyaya yöneldiler. Plan Kolombiya ilk sunuldu¤unda, Clinton yönetiminin bu plan›na karfl› flafl›rt›c› büyüklükte bir muhalefet yükselmiflti. Hükümet bu bas›nç karfl›s›nda Kolombiya topraklar›na girmesine izin verilen ABD birliklerinin ve özel anlaflmal› kuvvetlerin s›n›rland›r›lmas›n› kabul etti. George W. Bush döneminde Savunma Bakanl›¤› bu s›n›rlamalara son verdi ve Kolombiya’n›n belli bölgelerine karfl› do¤rudan bir askeri sald›r› bafllatt›. Devam etmekte olan bu giriflimi Vatansever Plan diye adland›r›yorlar.


34 Yeni siyaset, Bush yönetiminin aç›k emperyalist amaçlar için 11 Eylül sald›r›lar› bahanesiyle ilan etti¤i “terörle savafl” konseptinin bir ürünüdür. Ayr›ca ikiyüzlü “uyuflturucuyla savafl” mant›¤›ndan da önemli ölçüde vazgeçilmifltir... ABD’nin yeni resmi doktrinine göre, terörist etiketi ABD askeri mekanizmas›ndan (bütün uluslararas› yasalar ihlal edilerek) gelecek bir sald›r›y› sözde meflrulaflt›rmaktad›r; bu yüzden de flu an Kolombiya’n›n yar›s› ya da daha fazlas›ndaki köylüler topyekün bir savafl›n hedefindedir. Kolombiya ordusu Vatansever Plan bir önceki hükümetle FARC-EP aras›nda hükümetin sald›r›s›yla yar›da kesilene kadar sürdürülen görüflmeler sürecinin yeniden bafllat›lmas›ym›fl gibi göstermeye çal›flt›. General Reinaldo Castellanos “eylemimiz ve gücümüz, asileri masaya hükümetin gösterdi¤i koflullar alt›nda oturmaya zorlamal›” diyordu. K›rsal bölge halk›yla yapt›¤›m röportajlarda, General’in, birliklerini silahs›z sivillere, köylülere ve asilere destek verdi¤i varsay›lan herkese karfl› ölümcül sald›r›lar düzenlemeye yönlendirdi¤i anlat›ld›. Bu koflullar alt›nda bar›fl görüflmesi yapman›n da bir anlam› kalm›yor... ABD ve Kolombiya hükümetleri, yeni savafl metodlar› ifle yar›yormufl gibi bir izlenim yaratmaya çal›fl›yorlar. Tekrar tekrar, Kolombiya ordusunun “kazanmakta oldu¤u” ve FARC-EP mevzilerinin içlerine do¤ru ilerledi¤i iddia ediliyor... Fakat flimdi fluras› çok aç›k ki, Vatansever Plan FARC-EP’i yenilgiye u¤ratamam›flt›r. Her ne kadar Vatansever Plan’n›n amac›n›n FARC-EP’le savaflmak oldu¤u iddia edilse de, gerçekte yaflanan bir “gölü kurutma” giriflimidir. As›l hedef silahs›z köylülüktür, çünkü FARC-EP’in askeri kapasitesi, gücü ve deste¤i a¤›rl›kla bu gruba dayanmaktad›r. Vatansever Plan sald›r›lar› “asilerin bulundu¤u varsay›lan

bölge-

15 lere” karfl› düzenlenmektedir. Vatansever Plan’n›n ilk aflamalar›nda, ABD Güney Komutanl›¤›ndan eski bir general James Hill, yeni kampanyan›n gerilla ordusunun do¤rudan kendisine karfl› de¤il “köylülerin FARC’› destekledi¤i k›rsal alanlara dönük bir sald›r›yla” bafllad›¤›n› kabul etmiflti. FARC-EP bu vahfli takti¤e karfl› baflka bir taktikle yan›t verdi ve kas›tl› olarak da¤lara çekilmeye bafllad›. Böylece köylüler ve yerlilerden destek ald›¤› belli bölgeler bask›dan kurtulabilecekti. Buna ra¤men köylülere sald›ran ABD ve Kolombiya birlikleri, sonuç olarak hem FARC-EP’e verilen deste¤i daha da art›rm›fl hem de karfl› sald›r›lara ve pusulara davetiye ç›karm›fl oldular. FARC-EP ve köylülük aras›nda yar›m as›rdan beri bir tutarl›l›k arzeden ve Kolombiya k›rsal›n›n büyük bölümünde görülebilen bir iliflki var. Ama, Vatansever Plan ilk bafllad›¤› zaman FARC-EP ve k›rsal köylülük iliflkisinde kimi sosyo-co¤rafik özelliklerin de¤iflti¤i görüldü. Araflt›rmam› Huila bölümünde sürdürürken buna iliflkin bir örnek kaydettim. Gerillalar›n bir zamanlar -yedi y›ldan uzun bir süre boyunca- güçlü bir varl›k gösterdikleri alanlarda art›k gerillaya pek de rastlanamad›¤›n› not ettim. Oysa bir zamanlar yollarda FARC-EP’in kontrol noktalar›nda durdurulmak ya da ahaliden birileriyle sohbet eden gerillalar görmek s›radan bir fleydi. Bölge halk›ndan insanlarla tart›flmalar›mda ve ard›ndan FARC-EP Uluslararas› Komisyon Komutan› Raul Reyes’le yapt›¤›m söyleflide bu durumu flöyle aç›klad›lar: Bölgede kalan gerillalar devletin yerel halka sald›rmas›n› önlemek için varl›klar›n› eskisi kadar belli etmiyorlard›. Reyes, FARC-EP’in ‘ABD ve Kolombiya devlet güçlerinin isyana destek veren köylü-yerleflimlerine girme olanaklar›n› s›n›rlamak için’ çabalad›¤›n› anlatt›. Kolombiya ordusunun sivil halka dönük insan haklar› ihlallerinde i¤renç bir sicili var ve FARCEP de bu yüzden 2003 ve 2004’ün özel dönemlerinde etkin oldu¤u bölgelerdeki k›rsal nüfusun zarar görme olas›l›¤›n› düflürmek umuduyla görünür varl›-

4-17 Kasım 2005

¤›n› s›n›rlamay› tercih etti. Fakat bu çekilme tamamen taktikseldi ve geliflmeler de gösterdi ki Plan Patriota isyan› marjinallefltiremedi, aksine isyan daha da yükseldi. Vatansever Plana Yan›t Güney Kolombiya’y› çevreleyen s›n›r bölgeleri ordunun ve devlet destekli paramiliterlerin faaliyetleri sonucu geçifle kapal› tutulurken, iç bölgelerde FARC-EP’in tam denetiminde bulunan alanlar daha da genifllemektedir. 2004’ün son iki ay›nda, hükümetin ve egemen medyan›n iddialar›n›n aksine FARCEP’in silahl› güçlerini ço¤altt›¤› görülüyordu. FARC-EP’in bir yerel yönetimde sadece Aral›k ay›nda harekete katt›¤› yeni e¤itilmifl savaflç› say›s› 100’dü. Röportaj s›ras›nda Raul Reyes bana flöyle dedi: “etrafa bak, iflte buraday›z. Herhangi bir hükümet birli¤i görebiliyor musun? Vatansever Plan FARC-EP’i da¤›tmad›. Bölgede son birkaç y›ld›r oldu¤u gibi flimdi de serbestçe hareket edebiliyoruz.” Di¤er yandan, 2003 ve 2004’ün özel dönemleri s›ras›nda da¤lara do¤ru çekilme takti¤iyle, 2005 at›l›m›ndan beri yap›lanlar aras›nda çok fark var. FARC-EP ABD/Kolombiya sald›r›s›ndan önce taktiksel olarak geri çekiliyordu fakat karfl›-sald›r› için de haz›rlan›yordu, son zamanlardaysa Vatansever Plan’yla hesaplaflmak için tamamen de¤iflik bir yol izliyor. FARC-EP, fiubat 2005’ten beri, emperyalizme karfl› savaflan toplumsal-politik hareketlerin en ön saf›nda oldu¤unu gösterdi. Ay›n ilk iki günü bafllayan ilk sald›r›lar “Baflkan Alvaro Uribe’nin asileri bozguna u¤ratma vaadiyle baflkanl›k koltu¤una oturdu¤u A¤ustos 2002’den beri silahl› kuvvetlerin yaflad›¤› en kötü iki günlük dönem” olarak tarihe geçti. FARC-EP “nehir gambotlar›, bir Phantom silah gemisi ve helikopterleri” olan büyük bir askeri birli¤e sald›rd›. Birkaç gün sonra bu eylem için “iki y›l içinde gerçekleflen en kanl› asi sald›r›s›” denecekti. FARCEP’in Do¤u Blok’u sadece fiubat ay›nda hemen hemen her gün bir büyük sald›r› düzenledi. Bir çat›flmay› birkaç günlük suskunlu¤un takip etti¤i geçmifl y›llardan farkl› olarak, FARC-EP bu kez sürekli teyakkuzda kald›. Gerillalar, düzenledikleri ilk sald›r›y› izleyen günlerde, “Uraba’n›n ormanl›k bir bölgesinde 41 askerin pusuya düflürüldü¤ü, en az 20 Kolombiya askerinin öldürüldü¤ü,” bir kaç›n›n yaraland›¤› ve 17. Tugay’dan geriye sadece sekiz kiflinin b›rak›ld›¤› 9 fiubat sald›r›s›na kadar küçük taktiksel operasyonlara devam ettiler. 17. Tugay’a karfl› yap›lan sald›r› “son y›llarda silahl› kuvvetlere karfl› yap›lan sald›r›lar içinde en ölümcül olan›” olarak tarihe geçti. 19 fiubat’›n sonu itibariyle, sadece Do¤u Bloku’nun imha etti¤i kontrgerilla kuvveti 450 kifliyi buluyordu. fiubat’ta bafllayan kampanya Kolombiya ordusuna karfl› baflar›l› sald›r›larla sürdürüldü ve bu da gösteriyordu ki, FARC-EP sadece kendi varl›¤›n› ve destek taban›n› muhafaza etmekle kalmam›fl, dünyan›n en vahfli ve güçlü askeri kuvvetlerinin sald›r›lar›na ra¤men büyümüfltü. Kolombiya’n›n Yak›n Gelece¤i ve FARC-EP’in Rolü Raul Reyes, 2004 ilkbahar›nda, FARC-EP’in deste¤inin büyüdü¤ünü ve devlet iktidar›n› alma hedeflerinin

gittikçe yak›nlaflan bir gerçekli¤e dönüfltü¤ünü belirtti. ‹syan, 2004 ilkbahar›ndan bu yana, program›n› do¤rudan ülkenin k›rsal bölgelerinde sömürülenlerin ç›karlar›n› desteklemek do¤rultusunda flekillendiriyor. 1 fiubat 2005’te bafllayan FARC-EP karfl› sald›r›s› da örgütün gittikçe büyüyen gücüne iflaret ediyor. FARC-EP’in devrimci stratejisinin dinami¤i gelifliyor ve yükseliyor. FARC, May›s 1982’de Ejercito del Pueblo’yu, yani Halk Ordusunu ismine resmen ekledi. Böylece FARC-EP oldu. Bu stratejinin iki nedeni vard›. Birincisi, Sekreterya Marksist-Leninist stratejiden hareketle, yaln›zca halk›n deste¤inin sosyalist bir toplum yaratabilece¤ini ve FARC-EP’in de “halk›n iktidar›n› kazanmada kesin bir rol oynamas› gerekti¤ini” kavram›flt›. ‹kinci neden gerillan›n askeri faaliyetine dayan›yordu. ‹syan›n devrimci ideolojisi önceleri gerillan›n karakterini a¤›rl›kla askeri operasyonlara karfl› savunmac› bir yap›da tutmaya odaklanm›flt›. Ancak isyan, tarihsel geliflimini “taarruza dayal› bir gerilla hareketine” evriltmesi gerekti¤inin fark›na vard›. Asiler, y›llar boyu devlet güçleri ve paramiliterlere karfl› küçük çapl› sald›r›lara dayal› bilinen taktiksel yöntemleriyle hareket etmifllerdi. 2005’in ilk haftalar›nda bafllayan eylemlerse büyük bir de¤iflime iflaret ediyor. FARC-EP gerilla yap›s›n› korumakla birlikte, küçük çapl› eylemlerden büyük çapl›, sürekli ve do¤rudan çat›flmalara yöneliyor; devlet güçlerine karfl› ülkenin pek çok yerinde, iyi planlanm›fl efl zamanl› sald›r›lar düzenliyor. FARC-EP güçleri, Haziran 2005’in son haftas›nda Putamayo’nun uç güney bat› bölgesindeki bir askeri birli¤e büyük bir sald›r› düzenlediler ve ülkenin di¤er ucunda, Venezüella s›n›r› yak›n›ndaki Kuzey Santander’de askeri birliklerle gayet baflar›l› bir çat›flmaya girdiler. Putumayo bölümü, güneybat›s›ndaki kimi bölgelerle birlikte, Temmuz’dan bu yana tamamen FARC-EP’in eline geçmifl bulunuyor. ABD destekli Uribe rejimi, ordunun ve devlet-destekli paramiliterlerin cezaland›r›lmaks›z›n katliam ve iflkencelerini sürdürdü¤ü bir ülke yönetiyor. Son birkaç y›lda yüzlerce sendikac›n›n henüz hiçbir faili cezaland›r›lmam›fl cinayetlere kurban gitti¤i Kolombiya, sendikac›lar için dünyan›n en tehlikeli ülkesi olarak haf›zalara kaz›nmaya devam ediyor. Köylüler Clinton’un Plan Kolombiya, Bush ve Uribe’nin Vatansever Plan y›llar›nda çok büyük ac›lar çektiler. ABD’nin koka ekimini engellemek için yürüttü¤ü havadan ilaçlama operasyonlar›nda zehirlendi, Kolombiya askerlerinin ve paramiliterlerin sald›r›lar›nda katledildiler ve hala katlediliyorlar. FARC-EP’in bu koflullar alt›nda verdi¤i kahramanca yan›t insanl›k için bir miras, bir vasiyettir. Onlar, devrim için s›n›f-bilinçli kitle deste¤inin ABD emperyalizminin ve katil Kolombiya oligarflisinin en vahfli sald›r›lar›na maruz kalan kitleler içinde yarat›labilece¤ini göstermekle kalmad›lar, dayan›flma ve özgürlefltirici cesaret yoluyla baflar›l› bir silahl› devrimci gerilla mücadelesinin ça¤dafl jeopolitik içinde hala geçerli bir seçenek oldu¤unu ispatlad›lar. * James J. Brittain Kanada New Brunswick Üniversitesi’nde sosyoloji üzerine çal›flmakta ve e¤itim vermektedir. Brittain’in çal›flmalar› Latin Amerika çap›ndaki devrimci ve toplumsal hareketler, ça¤dafl jeo-politikte klasik Marksizmin yeri ve uluslararas› geliflme ve toplumsal de¤iflimin alternatif biçimleri üzerine yo¤unlaflm›flt›r.


4-17 Kasım 2005

16

34

Karanl›¤›n sözcüleri güneflten her zaman korkarlar! ao’nun sosyalizmden geriye dönüfllerin olabilece¤ine yönelik tespiti ve bunun önüne geçilmesinin pratik ad›mlar›n› sergilemesi ve bu pratik ad›mlar›n iflçi s›n›f›n›n ve ezilen dünya halklar›n›n bilincine bir deneyim olarak kazand›r›lmas› önemliydi. Mao’nun Marksizm’e yapm›fl oldu¤u bu katk› (di¤er katk›lar› bir yana) muazzam önemdeydi. Çünkü Mao; proletarya diktatörlü¤ü alt›nda s›n›f mücadelesinin sona ermedi¤i ve ermeyece¤ini, sosyalizmin mi kapitalizmin mi kazanaca¤› sorusunun henüz yan›t›n› bulmad›¤›n› ve hemen de, kolayl›kla bulamayaca¤›n› söylemiflti.

M

Son birkaç ayd›r dikkat çekici bir biçimde, emperyalist karargahlardan komünist önderler flahs›nda komünist ideolojiye yönelik karalama amaçl› aç›klamalar ve yay›nlar yap›lmaya baflland›. Emperyalist burjuvazinin ideologlar› ve kalemflörleri öteden beridir bilinen karalama ve yalanlar›na, eski bildik manipülasyonlara yeniden baflvuruyorlar. Ancak son aylarda bu aç›klamalar› s›kl›kla yapmalar› ve piyasaya yeni yeni yay›nlar sürmeleri bize, ister istemez “hangi da¤da kurt öldü?” sorusunu sorduruyor. Öyle ya bu emperyalist karargahlarda üretilen ideolojik sald›r›lara göre, ideolojiler ölmüfltü(!?), s›n›f mücadelesi ortadan kalkm›flt›(!?), yeni bir dünya düzeni kurulmufltu(!?) Kuflkusuz ki, yukar›da ifade ettiklerimiz do¤ru de¤ildi. Emperyalist burjuvazinin iflçi s›n›f› ve ezilen dün-

ya halklar›n›n devrim ve sosyalizm alternatifine karfl› girifltikleri karfl› devrimci sald›rganl›¤›n ideolojik argümanlar›n› içeriyordu bu kavramlar. T›pk› komünist önderler flahs›nda komünist ideolojiye karfl› giriflilen sald›r›larda oldu¤u gibi bu sald›r›lar da ayn› merkezlerin, ayn› ideolojik dünya görüflünün ürünüydü. Bu anlam›yla tekrar bu sald›r›lar›n içeri¤ini deflifre etmekten ziyade, asl›nda bu söylemlerin neden bu dönem art›r›ld›¤›n›n üzerinde durmak daha yararl› olacakt›r. Sosyalizmden geriye dönüfllerin yaflanmas›ndan sonra, emperyalist burjuvazi tüm gücünü kullanarak, iflçi s›n›f› ve ezilen halklar üzerinde ideolojik sald›r›s›n› art›rm›flt›. Devrimci ve komünist hareket bu sald›r›lardan önemli oranda etkilendi. Birçok ülkede, devrimci hareketler düzen içine rotalar›n› k›rd›lar. Komünist hareketler ise önemli oranda güç

kayb›na u¤rad›lar. Komünist partilerin içlerinde emperyalist burjuvazinin bu sald›r›lar›ndan etkilenenler ç›kt›. Sa¤ ve sol tasfiyecilik komünist hareketin saflar›nda s›kl›kla görülür oldu. Ancak emperyalist burjuvazinin bu sald›rganl›¤›ndan tüm ilerici, devrimci ve komünist hareket etkilenirken, bu etkilenmeyi en az yaflayanlar komünistler oldu. Çünkü Marksist-Leninist-Maoistler, sosyalizmden geriye dönüfllerin yaflanabilece¤ini, bunun mümkün ve gerçekleflebilir oldu¤unu ve komünizme ulaflmak için yüzlerce devrimin gerçeklefltirilmesi gerekti¤inin bilgisine sahiptiler. Bu bilgiye sahip olmalar›n›n en büyük pratik deneyimi, Baflkan Mao önderli¤inde Çin’de yürütülen Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin muazzam dersleriydi. Bu anlam›yla sosyalist ad› alt›nda gerçek yüzünü gizleyen ve asl›nda çok önceleri kapitalist yola giren devletlerin yüzlerindeki maskeleri ç›kart›p atmalar› denilebilir ki ideolojik olarak en az Marksist-Leninist-Maoistleri etkiledi. Ve tam da bu nedenle, emperyalist burjuvazinin sald›r›lar›n› her alanda yürüttü¤ü bir dönemde Marksist-Leninist-Maoist önderlikli komünist partiler bu sald›r›lara pratikte yan›t olmaya, iflçi s›n›f› ve ezilen dünya halklar›n›n geleceklerinde söz sahibi olma mücadelelerini yükseltmeye bafllad›lar. Tam da bu nedenle emperyalist burjuvazi, komünist ideolojiye karfl› sürdürdü¤ü sald›r›s›n› Mao’nun üzerine yo¤unlaflt›rd›. T›pk› Stalin flah-

s›nda sürdürülen sald›r›larla, komünist ideolojinin y›prat›lmas› ve bu komünist önderin “cani”, “katil”, “diktatör” denilerek iflçi s›n›f› ve ezilen dünya halklar›n›n üzerindeki otoritesi ve sayg›nl›¤› yok edilmeye ve buradan da s›n›fs›z ve s›n›rs›z bir toplum, sömürünün olmad›¤› bir dünya yaratma düflüncesi ve prati¤ine sald›r›lmas› gibi. Mao’nun sosyalizmden geriye dönüfllerin olabilece¤ine yönelik tespiti ve bunun önüne geçilmesinin pratik ad›mlar›n› sergilemesi ve bu pratik ad›mlar›n iflçi s›n›f›n›n ve ezilen dünya halklar›n›n bilincine bir deneyim olarak kazand›r›lmas› önemliydi. Mao’nun Marksizm’e yapm›fl oldu¤u bu katk› (di¤er katk›lar› bir yana) muazzam önemdeydi. Çünkü Mao; proletarya diktatörlü¤ü alt›nda s›n›f mücadelesinin sona ermedi¤i ve ermeyece¤ini, sosyalizmin mi kapitalizmin mi kazanaca¤› sorusunun henüz yan›t›n› bulmad›¤›n› ve hemen de, kolayl›kla bulamayaca¤›n› söylemiflti. Mao, bu sorunu bilimsel bir aç›kl›¤a kavuflturarak, sosyalizmde yeni burjuvazinin geri dönüflünün temeli oldu¤unu ve kapitalist yolcular›n parti ve devlet ayg›t› içinde ve hem de önemli mevkilerde mevzilendi¤ini çözümlemiflti. Mao, kapitalist


34 yolcular›n bizzat “Komünist Partisi’nin göbe¤inde” oldu¤unu söylemiflti. Ve yine Mao bu sorunun çözümünü de pratikte göstermiflti. Büyük Proleter Kültür Devrimi bu anlam›yla devrimin proletarya diktatörlü¤ü alt›nda sürdürülmesinin teori ve prati¤ini oluflturuyordu. SBKP içinde Kruflçev, Brejnev vb. gibi revizyonist güruhun yine ÇKP içerisinde Deng Siao Ping, J. Zemin gibilerinin gerçek yüzlerini ancak Mao’nun MarksizmLeninizm’e kazand›rd›¤› bu nitel s›çrama sayesinde görebilir ve kavrayabiliriz. E¤er bugün Sovyetler Birli¤i, Çin ve di¤er eski sosyalist ülkelerdeki geri dönüflleri aç›klay›p yorumlayabiliyor ve kavrayabiliyorsak, bu, esas olarak Mao’nun sosyalist toplumun tahlili konusunda bize verdi¤i anahtar sayesindedir. Di¤er katk›lar› bir yana Mao’nun bu çözümlemesi nedeniyle, dünya üzerindeki komünist hareket sosyalizmde yaflanan bu geriye dönüflleri teorik olarak aç›klayabildi¤inden ötürü emperyalist burjuvazinin bu karfl› devrimci sald›rganl›¤›ndan görece az etkilendi. Emperyalist burjuvazinin dizginlerinden bofland›r›lm›fl sald›rganl›¤›na yönelik dünyan›n çeflitli bölgelerinde Halk Savafllar›n›n ivmesi art›r›ld›. 1980’lerde Peru’da yükseltilen Marksizm-Leninizm-Maoizm bayra¤›, ard›ndan Filipinler, Hindistan’da ve flimdi de dünyan›n çat›s› Nepal’de yükseltildi. Peru devriminin önderlik düzeyinde ald›¤› darbeler nedeniyle duraklama sürecine girmesi ve ard›ndan yeniden toparlanarak Peru Komünist Partisi önderli¤inde Peru k›rlar›nda gerilla savafl›n› devam ettirmesi, Hindistan’da iki komünist partinin birleflerek devrimci faaliyetlerini daha ileri tafl›mas› ve gerilla faaliyetlerini da¤l›k alanlardan daha düz, ovadaki yerleflim yerlerine yöneltmesi, Filipinler’de Filipinler Komünist Partisi önderli¤inde milyonlar› harekete geçiren kitle gösterilerinin örgütlenmesi ve gerillan›n vurufllar›n› art›rmas›, Nepal’de ise komünist parti önderli¤inde Halk Savafl›’n›n stratejik sald›r› aflamas›na gelmesi son 20-25 y›ll›k süreci özetleyen geliflmelerdir. Ülkemizde ise, komünist partisi kuruluflundan hemen sonra ilk örgütsel yenilgisini alm›fl, ard›ndan yaflad›¤› toparlanmaya ra¤men 1980 Askeri Faflist Cuntas›’yla birlikte ikinci yenilgisini alm›flt›r. Ard›ndan geliflen kitle hareketleriyle birlikte yeniden toparlanmaya bafllayan komünist

17 hareket, kendi içerisinde yaflad›¤› sol ve sa¤ tasfiyecilik nedeniyle güç kaybetmifltir. Bunda ülkemizdeki komünist hareketin Marksizm-LeninizmMaoizm’i kavray›fl›n›n yetersizli¤i belirleyici olsa da, ülkemiz hakim s›n›flar›n komünist hareketin Maoizm silah›na sahip olmas›n›n yaratt›¤› tehlikenin fark›ndal›¤›yla sald›r›lar›n› ve katliamlar›n› alabildi¤ine dizginlerinden bofland›rm›fl olmas› da etkendir. Ancak ülkemizdeki komü-

nist hareketin di¤er ülkelere nazaran (Peru, Filipinler, Hindistan, Nepal gibi) geliflip güçlenememesinin esas nedeni, Marksizm-LeninizmMaoizm’i kavray›fltaki gerilikleri, yetmezlikleridir. Bunun alt› bir kez daha çizilmelidir. Özetle, özellikle sosyalizmden geriye dönüfllerin yaflanmas›ndan sonra, emperyalist burjuvazinin ide-

Marksist-Leninist-Maoistler, sosyalizmden geriye dönüfllerin yaflanabilece¤ini, bunun mümkün ve gerçekleflebilir oldu¤unu ve komünizme ulaflmak için yüzlerce devrimin gerçeklefltirilmesi gerekti¤inin bilgisine sahiptiler. Bu bilgiye sahip olmalar›n›n en büyük pratik deneyimi, Baflkan Mao önderli¤inde Çin’de yürütülen Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin muazzam dersleriydi.

4-17 Kasım 2005 olojik sald›r›s›n› art›rarak sürdürmesi karfl›s›nda, yaflanan teorik sorunlar› berrakça çözümleyen ve varolan sald›r›lara pratikte yan›t olanlar›n bafl›nda Marksist-Leninist-Maoist partilerin gelmesi, bu sald›r›lar›n odak noktas›na Mao flahs›nda, Marksizm-Leninizm-Maoizm’in oturtulmas›n› da beraberinde getirmifltir. Son 20-25 y›ll›k süreçte bir yanda emperyalist burjuvazinin baflta ideolojik alan olmak üzere sald›r›lar›n› her alanda art›rmas› ve bunun getirdi¤i tasfiyecilik rüzgarlar›n›n güçlü esintisi, öte yanda ise bu güçlü rüzgarlara karfl› Marksist-Leninist-Maoistlerin duruflu ve baz› ülkelerde iktidara yürümeleri, hem ülkemizde hem de dünya genelinde bariz bir biçimde Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimi flahs›nda Mao’nun ön plana ç›kmas›na vesile olmufltur. Bu do¤ald›r çünkü, Mao’nun Emperyalizm ve Proleter Devrimler Ça¤›’n›n geldi¤imiz aflamadaki sorunlar›na yan›t veren komünist bir önder olmas›, onun hakl› olarak iflçi s›n›f› ve ezilen dünya halklar›n›n ve onlar›n bilinçli öncülerinin nezdinde ilgi oda¤› olmas›n› da beraberinde getirmifltir. Ancak bu ilginin iki tarafl› bir ilgi oldu¤unu vurgulamak gerekir. Bu ilgi bir yandan iflçi s›n›f› ve emekçi halklar ve onun bilinçli öncüleri cephesinde hakl› olarak Mao’nun sahiplenilmesi ve savunulmas› olarak ortaya ç›karken, di¤er cephede de emperyalist burjuvazinin ideologlar›nca haz›rlanan ve yürütülen karfl› devrimci propagandan›n ve sald›r›lar›n merkezine Mao’nun oturtulmas› olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. fiu bir gerçektir: emperyalist bur-

juvazinin kalemflörleri ve ideologlar› taraf›ndan komünist önderler her zaman hedef tahtas›na oturtulmufl, onlar›n karalanmas›yla, onlara yap›lan sald›r›larla, insanl›¤›n sömürü ve zulümden kurtulma, özgürlük ve ba¤›ms›zl›k mücadelesine darbe vurma amaçlanm›flt›r. Bu konuda say›s›z çal›flma yap›lm›flt›r. Bu çal›flmalar en etkili görsel medya araçlar› kullan›larak büyük kampanyalarla piyasaya sürülmektedir. Böylelikle iflçi s›n›f›n›n ve ezilen halklar›n gözünde ve bilincinde bu komünist önderler flahs›nda Marksizm-Leninizm-Maoizm gözden düflürülmeye çal›fl›lmaktad›r. Stalin yoldafl flahs›nda MarksizmLeninizm-Maoizm’e yap›lan sald›r›lar buna örnektir. Stalin’in katliamc›, diktatör oldu¤u yönlü yalanlar ve karfl› devrimci propagandalar, her türden revizyonist, oportünist taraf›ndan da desteklenerek alabildi¤ine sürdürülmüfltür. Ve bu sald›r›lar dönem dönem, ihtiyaç duyuldu¤unda tozlu raflardan indirilerek yeniden piyasaya sürülmektedir. Yine Mao flahs›nda da bu sald›r›lar yap›larak Marksizm-LeninizmMaoizm’e darbe vurma amaçlanmaktad›r. Bir dönem Mao flahs›nda CIA taraf›ndan haz›rlanan ve Mao’ya atfedilen projeler buna örnektir. Bu projeler aras›nda Mao’nun “bir milyar Çinliyi z›platarak Amerika’da deprem yaratmay›” düflündü¤ü ve yine Mao’nun “Himalayalar’dan büyük kayalar yuvarlatarak Hindistan halk›n› katletmeyi” planlad›¤› iddia ediliyordu. Bu projeler ‘90’l› y›llarda Marksist-Leninist-Maoist partilerin halk savafllar›n› yükseltti¤i dönemde yeniden piyasaya sürülmüfl ve Mao’nun bir “katil” ve “deli” oldu¤unun, dünya halklar›n›n bilincinde yer edinmesi amaçlanm›flt›r. Yine ayn› dönemde Mao’nun “genç k›zlara düflkün oldu¤u”, “Mao’nun haremi” vb. haberler dünya halklar›n›n ilgisine ve bilgisine büyük bir karfl› devrimci kampanyayla sunulmufltu.


4-17 Kasım 2005 Bu karfl› devrimci kampanyan›n o dönem Marksist-Leninist-Maoist partilerin yükseltti¤i Halk Savafl› pratikleriyle direkt ba¤lant›s› vard›. Dünya halklar›n›n Halk Savafllar›na ilgisi ve sempatisi, Mao flahs›nda MarksizmLeninizm-Maoizm’e sald›r›larak engellenmeye çal›fl›l›yordu. Bu sald›r›lar 2000’li y›llarda da sürdürüldü. Üstelik bu kez bu sald›r›lar daha “bilimsel” temele oturtularak yap›lmaya çal›fl›ld›. Ve yine bu dönemde emperyalizmin dünya çap›nda girdi¤i sald›rganl›¤a paralel bir biçimde, Mao hakk›nda yap›lan sald›r› amaçl› aç›klamalar tüm h›z›yla sürdürüldü. Bu sald›r›lar›n birinde, ABD Baflkan› George W. Bush’un birinci döneminde D›fliflleri Bakan› olan Colin Powell, Güneydo¤u Asya’da yapt›¤› bir gezide; Nepal’de yürütülen Halk Savafl›na iliflkin: “Biz ayaklanmac›lar›, gerillalar› ve özelliklede Maocu’lar› sevmeyiz” demekten çekinmeyecekti. Gelinen aflamada ise Mao flahs›nda Marksizm-Leninizm-Maoizm’e yönelik sald›r›lar tüm h›z›yla ve kapsaml› bir biçimde sürdürülmeye devam ediyor. Bu sald›r›lar bir yandan piyasaya ç›kart›lan yeni yeni kitaplarla sürdürülürken, öte yandan yap›lan aç›klamalarda da bu sald›r›lara katk› yap›lmaya çal›fl›l›yor. Emperyalist ideologlar ve emperyalistlerin sözcüleri her f›rsattan istifade ederek Marksizm-Leninizm-Maoizm’e sald›rmaktan geri durmuyor. Bu da bizlere, bugün emperyalist ideologlar›n kendilerine düflman ilan ettikleri ve propagandas›n› yapt›klar› “‹slamc› terör” yan›nda hakl› olarak Marksizm-Leninizm-Maoizm’i tehlike olarak görmeye devam ettiklerini gösteriyor. Üstelik emperyalistler bu tehlikeyi bertaraf edebilmek için ‹slamc› örgütlerin gerçeklefltirdikleri eylemleri bahane ederek, ulusal ve sosyal kurtulufl mücadelelerini terörizm olarak yans›tmaya çal›fl›yorlar. Bu emperyalist ideologlar›n ve sözcülerin her f›rsatta Marksizm-Leninizm-Maoizm’e sald›rmalar› onlar›n asl›nda bir dönem s›kl›kla tekrarlad›klar› “s›n›f mücadelesinin bitti¤i”, “devrimler döneminin kapand›¤›” yalanlar›na kendilerinin bile inanmad›klar›n› ispatl›yor. ‹lgili ve ilgisiz her f›rsatta Marksizm-Leninizm-Maoizm’e sald›rmalar›n›n ard›nda yatan gerçek budur. ‹flte bu sald›r›lardan bir tanesi de ABD Baflkan› George W. Bush’un, 7 Ekim 2005 günü, Washington’da, Ulusal Demokrasi Vakf›’nda yapt›¤› konuflmada gerçekleflti. Bush, El-Kaide örgütünün ‹slam’› temel alan “totaliter bir imparatorluk” kurma yolunda oldu¤unu söylerken, bu örgüte yön veren ideolojiyi “‹slamofaflizm” diye nitelendirerek, Usame bin Laden’i ise Hitler, Stalin, Pol Pot ve

18 Mao’ya benzetti. ABD Baflkan› yapt›¤› konuflmada: “Yeni düflmanlar›m›z, komünist ideolojideki gibi totaliter amaçlar peflinde. Liderleri emperyal düflmanlara karfl› güçsüzleri temsil eden mazlum tarafm›fl gibi davran›yor. Sovyetler’de gulaglara, Kamboçya’da ölüm tarlalar›na ve Çin’de Kültür Devrimi’ne yol açan bu utanmaz zalimli¤e önceden de tan›k olmufltuk” dedi. (Radikal Gazetesi D›fl Haberler, 8 Ekim 2005 Cumartesi, sayfa 13.) ABD Baflkan›’n›n bu konuflmay› kendi bafl›na haz›rlamad›¤› bir gerçek. ABD Baflkan›’n›n bu tür konuflmalar›n›n önceden bir ekip taraf›ndan haz›rland›¤› düflünülürse, onun bu konuflmay› yapmas›n›n gerekli ve yararl› olaca¤› düflünülerek bilinçli bir biçimde haz›rland›¤› ortaya ç›kmaktad›r. Konuflmay› haz›rlayanlar›n bu yönlü ifadelerin kullan›lmas›na ihtiyaç duymalar› ve kullan›lan ifadelerin özenle seçilmesi, varolan “‹slamc› tehlikeyle” birlefltirme çabas› dikkate de¤er bir çaban›n ürünüdür. Kendisini tanr›n›n isteklerini yerine getiren biri olarak gören ve tanr›dan “Afganistan ve Irak’›n iflgal edilmesi emrini ald›¤›n›” ifade eden Bush’un bu konuflmay› da büyük bir huflu ve görev aflk› içinde yapt›¤› anlafl›l›yor. Ancak flu da bir gerçek ki, Bush “flecaat arz ederken sirkatin söylüyor.” Bush kendi beslemeleri olan Usame bin Laden’i kötülerken, onun komünist önderler Stalin ve Mao gibi “emperyal düflmanlara karfl› güçsüzleri temsil eden mazlum taraf” gibi davrand›¤›n› söylüyor. Komünist önderler Stalin ve Mao’nun emperyalist burjuvaziye karfl› ezilen halklar›n önderleri oldu¤u ne kadar gerçekse, Bin Laden’in de ezilen halklar›n saf›nda olmad›¤›, tam aksine emperyalist burjuvazinin saf›nda oldu¤u da bir o kadar gerçektir. Yine bu konuflmay› haz›rlayanlar›n, Hitler’i, Stalin ve Mao’yla bir ve ayn› gösterme gayretkefllikleri yeni de¤il. Ucuz bir propaganda söylemi olan bu ifadeler, Hitler’in Alman emperyalist burjuvazisinin sözcüsü ve kuklas› oldu¤u, Alman emperyalist burjuvazisinin deste¤iyle iktidara geldi¤i ve iplerin Alman emperyalist burjuvazisinin elinde oldu¤u gerçe¤ini gizleyemez. T›pk› bugün Bush’un iplerinin ABD emperyalist burjuvazisinin elinde olmas› gibi. T›pk› Bush’un ilk defa seçildi¤inde tart›flmal› bir biçimde Baflkan olmas› gibi. Stalin’in Sovyet halk›yla birlikte Hitler faflizmine karfl› verdi¤i mücadele, hakeza Mao’nun Çin halk›yla birlikte Japon emperyalizmine karfl› verdi¤i mücadelenin gerçekli¤i orta yerde dururken, bu emperyalist odaklar›n Bush’un eline tutuflturarak okuttuklar› konuflma, bu nedenle ucuz bir yalandan ibaret kal›yor. Baflka bir fley de¤il. Ancak Bush’un bu sözlerinde vur-

gulad›¤›, Stalin’in dönemindeki “Sovyetler’de gulaglara” ve Mao’nun “Çin’de Kültür Devrimi’ne” yönelik vurgular dikkate de¤erdir. Bu vurgular üzerinde durulmal›d›r. Çünkü her iki uygulamada da, pratikte baz› sol uygulamalara ve mekanikli¤e düflülse de, bu politikalar sosyalizmin sürdürülmesi ve sosyalizmden geriye dönüfllerin engellenmesi aç›s›ndan yaflamsal önemdedir. Bush’un ekibi bu ifadelerle asl›nda en fazla çekindikleri politikalar› aç›k etmektedirler. Bu da bizlere bu emperyalist ideologlar›n, SSCB ve Çin’de gerçekleflen sosyalizm deneyimini incelediklerini ve kendi aç›lar›ndan en tehlikeli politikalar› belirlediklerini göstermektedir. Ve tabi bu politikalar›n hayata geçmesinde yap›lan hatalar ve eksiklerin kendi yalan ve çarp›tmalar›na iyi birer malzeme teflkil etmesi de bu politikalar›n ön plana ç›kart›lmas›nda etkili olmaktad›r. Ancak burada belirleyici olan birinci nedendir. Bu politikalar›n sosyalizmin teorik hazinesine yapt›¤› muazzam katk›lard›r. Bush’un söyleminde ortaya ç›kan emperyalist ideologlar›n bu düflüncesi meselenin esas›na iliflkindir. Bu da sosyalizmin proletarya diktatörlü¤ü alt›nda sürdürülmesi ve geriye dönüfllerin engellenmesi meselesidir. Bu ve benzeri ifadeler bize komünist önderler flahs›nda Marksizm-Leninizm-Maoizm’e sald›r›lar›n özellikle can al›c› meselelerde tüm h›z›yla sürdürüldü¤ünü göstermektedir. Yalan, çarp›tma ve spekülatif haberlerle desteklenen bu türden aç›klamalar›n bilinçli bir karfl› devrimci propaganda çal›flmas›n›n ürünü oldu¤u çok aç›kt›r. Nitekim tüm bu aç›klamalara paralel bir biçimde, son dönemde daha önceki y›llarda yay›nlananlara benzer içerikli, komünist önderlere iliflkin çeflitli kitaplar da yay›nlanmaya baflland›. Bu kitaplardan birisi de, Jung Chang’›n ‹ngiliz Jon Holiday ile birlikte kaleme ald›¤›, Mao’nun biyogra-

34

Sosyalist ad› alt›nda gerçek yüzünü gizleyen ve asl›nda çok önceleri kapitalist yola giren devletlerin yüzlerindeki maskeleri ç›kart›p atmalar› denilebilir ki ideolojik olarak en az MarksistLeninist-Maoistleri etkiledi. Ve tam da bu nedenle, emperyalist burjuvazinin sald›r›lar›n› her alanda yürüttü¤ü bir dönemde Marksist-Leninist-Maoist önderlikli komünist partiler bu sald›r›lara pratikte yan›t olmaya, iflçi s›n›f› ve ezilen dünya halklar›n›n geleceklerinde söz sahibi olma mücadelelerini yükseltmeye bafllad›lar. fisi niteli¤indeki “Bir Adam›n Hayat›, Bir Ulusun Kaderi” isimli kitap. 1000 sayfal›k bu kitapta, komünist önder Mao’ya sald›r›larak, onun 20. yüzy›lda Hitler ve Stalin’i geride b›rakan bir “kasap” oldu¤u iflleniyor. Londra’da yaflayan Chang’›n kitab› etkili bir medya kampanyas›yla pazarlan›yor. Bu nedenle kitap ‹ngiltere, Avustralya ve Yeni Zelanda da en çok satanlar listesinin bafl›nda yer al›yor. Kitap bir yandan Mao’ya sald›r›rken, di¤er yandan ise ister istemez objektif olarak Mao’nun fikirlerine de de¤iniyor. Kitab›n bir bölümünde ifade edilen flu sat›rlar bunun en büyük kan›t›; “Mao hem Çin’in hem dünyan›n bafl›na gelen en büyük felaketti. Belki de dünya bu terörü yine de ucuz atlatt›. Çünkü Mao, bütün dünyaya sosyalizmi getirmek, emperyalizmi yok etmek istiyordu. Bunun için de Do¤u ve Bat› aras›nda bir atom savafl› ç›kmas›na bile raz›yd›. Mao’nun en büyük rüyas›, sosyalist cenneti oluflturmakt›” diye yaz›lanlar bu anlam›yla anlaml›d›r.


34 Uzun uzun bu kitab› de¤erlendirme imkan›m›z yok. Ancak bu ifadelerde yer alan vurgulara de¤inmekte yarar var. Evet Mao, emperyalist kapitalist sistem için büyük bir felaketti! Mao bütün dünyaya komünizmi getirmek ve emperyalizmi yok etmek istiyordu. Buna flüphe yok. Ve yine dikkat edilirse bu ifadede, bugün ilgili ilgisiz her yerde kullan›ld›¤›n› gördü¤ümüz terör kavram› da kullan›lmakta. T›pk› Bush ve onun temsil etti¤i emperyalist kapitalist sistem gibi. ‹flçi s›n›f›n›n ve ezilen halklar›n mücadelesi terörizm olarak adland›r›lamaz diyor ve geçiyoruz. Mao’nun bir atom savafl› ç›karmaya raz› oldu¤u ise tam bir yaland›r. Kendisinin ABD emperyalistlerinin atom bombas› tehdidi karfl›s›nda söyledikleri ortadad›r. Özcesi kitapta ifade edilen her fleye karfl› bir fleyler söylemek mümkün. Ancak burada önemli ve dikkat çekici olan, gerek Bush gibilerinin yapt›klar› aç›klamalar ve gerekse de yukar›da ifade etti¤imiz kitaplar gibi yay›nlar neticesinde Mao yoldafl flahs›nda, Marksizm-Leninizm-Maoizm’e yönelik sald›r›lar›n artmas›d›r. Üstelik bu sald›r›larda kullan›lan dil ve içerik büyük oranda birbirine benzemektedir. Bu ise dikkat çekicidir. Marksizm-Leninizm-Maoizm’e yönelik Mao flahs›nda yap›lan yeni sald›r›lardan bir di¤eri ise 2000 y›l›nda yaz›lan “Becoming Madame Mao” isimli kitapt›r. Yazar› Anchee Min olan kitap, “Madam Mao Olmak” bafll›¤›yla Everest Yay›nlar› taraf›ndan A¤ustos 2005’te Türkçe birinci bask›s› yap›larak piyasaya sürülmüfltür. Kitapta Çiang Çing’in hayat› roman formunda aktar›lsa da Mao bir zalim ve Çin’in yeni imparatoru olarak yans›t›l›yor. Bu ve benzeri örnekler ço¤alt›labilir. Bu verdi¤imiz örneklerde piyasaya sürülen kitaplar vas›tas›yla Mao’ya sald›r›l›rken, yine benzer bir biçimde ilgili ilgisiz her yerde, örne¤in herhangi bir köfle yaz›s›nda komünist önderlere sald›r›lmaktan geri durulmuyor.

Hitler’i, Stalin ve Mao’yla bir ve ayn› gösterme gayretkefllikleri yeni de¤il. Ucuz bir propaganda söylemi olan bu ifadeler, Hitler’in Alman emperyalist burjuvazisinin sözcüsü ve kuklas› oldu¤u, Alman emperyalist burjuvazisinin deste¤iyle iktidara geldi¤i ve iplerin Alman emperyalist burjuvazisinin elinde oldu¤u gerçe¤ini gizleyemez.

19 Ve yine bu sald›r›larda ön plana Stalin ve Mao ç›kart›l›yor. Komünist önderlerden Stalin, “Stalinist örgüt modeli”, “katil”, “diktatör” vb. s›fat ve tan›mlamalarla burjuva köfle yazarlar›n›n makale ve f›kralar›nda kendine yer bulurken, Mao’dan da benzer bir biçimde bahsediliyor. Ancak bunlar yap›l›rken do¤al olarak burjuvazinin ikiyüzlülü¤üne, yalanc›l›¤›na ve sahtekarl›¤›na has bir biçimde yap›l›yor. Nerede ilkeli, disiplinli bir tav›r varsa bu Stalinist bir yöntem diye mahkum edilmeye ve kitleler “demokrasi”nin nimetlerinden yararlanmaya ça¤›r›l›yor. Burjuva partilerin kendi içlerindeki tepiflmelerde uygun düflsün ya da düflmesin komünist önder Stalin’in “metodlar›” hat›rlat›l›yor. Söylemedi¤i, yapmad›¤› fleyler ona atfedilerek yap›lan sald›r›larla, devrimcilerin ve komünistlerin nas›l birer cani, katil ve diktatör oldu¤u yalanlar› gündemde tutulmaya çal›fl›l›yor. Kitleler sürekli bir biçimde bu s›fat ve tan›mlamalarla dolu röportaj, aç›klama, yay›n ve belgelerle topyekün bir sald›r› alt›nda b›rak›l›yor. Kuflkusuz ki komünist önder Stalin, iflçi s›n›f› ve emekçi halk nezdinde proletaryan›n demokrasisini uygulam›flt›r. Bu nedenle burjuvazinin ideologlar› ve kalemflörlerince bu s›fatlarla an›lmas› ve her f›rsatta dillendirilmesi kendileri aç›s›ndan anlafl›l›rd›r. Ancak bu sald›r›lar›n sürekli bir biçimde yenilenmesi ve b›kt›r›c› bir tarzda tekrarlanmas› bizler aç›s›ndan ister istemez dikkate al›nmal›d›r. Bu dikkate alma komünist önderlere yönelik gerçeklefltiren her sald›r›n›n kitlelerin bilincinde belli bir yarg›ya neden oldu¤u ve olabilece¤i hesap edilerek yap›lmal› ve bu sald›r›lar›n

içeri¤i kitlelere yönelik çal›flmalarda deflifre edilmelidir. Bu konuda elimizde say›s›z kaynak mevcuttur. Bu kaynaklardan bir tanesi Eylül 2005 tarihinde Umut Yay›mc›l›k taraf›ndan birinci bask›s› yap›lan “Sovyetler Birli¤i 1917-1953 De¤erlendirmeler (‹nceleme/Analiz) ve Sonuçlar›” isimli kitapt›r. Komünist önderler flahs›nda sosyalizm ve sosyalist mücadelenin her daim karalanmaya çal›fl›ld›¤› ve bunun için her f›rsattan yararlan›ld›¤›, makaleler yaz›ld›¤›, kitaplar ç›kar›ld›¤› bir dönemde, bu tür çal›flmalar›n

daha dikkatli ve daha yo¤un bir biçimde okunmas›nda ve kitlelere yönelik propaganda edilmesinde yarar vard›r. Yarardan öte bu devrimci bir görev

4-17 Kasım 2005 olarak alg›lanmal›d›r. Yine J. Stalin’de de¤indi¤imiz üzere Mao’dan da benzer bir biçimde, ona atfen, onun söylemedi¤i fikirler ona aitmifl gibi gösterilmeye çal›fl›l›yor. Bu tarz yay›nlar özellikle burjuva medyada yap›lan Çin gezilerinden sonra s›kl›kla yaflan›yor. Burjuva yazarlar›n makalelerinde bu yalanlar›, iftira ve karalamalar› s›kl›kla görmek mümkün. Örne¤in Radikal Gazetesi yazarlar›ndan Türker Alkan 15 Ekim 2005 tarihli gazetede yay›nlanan “Komünistler ve Kemalistler” bafll›kl› yaz›s›nda; “Mao’nun dedi¤i gibi: ‘Fareyi yakalad›¤› sürece kedinin siyah m›, beyaz m› oldu¤unun pek bir önemi yoktur’” diye yaz›yor. Bu burjuva yazar bilinçli bir biçimde Mao’ya ait olmayan ve Mao’nun mahkum etti¤i bir sözü ona atfederek yazma aymazl›¤›n› gösteriyor. Üstelik bu meselenin oldukça önemli bir mesele oldu¤unu ve bir dönemler oldukça tart›fl›ld›¤›n› ya bilmiyor ya da bunu bilinçli yap›yor. Her halükarda Mao’ya ait olmayan ve Mao’nun mahkum etti¤i bu anlay›fl›, Mao’ya atfederek bilgisizli¤ini, cahilli¤ini ve karfl› devrimci yüzünü a盤a seriyor. Sonuç olarak kendine verilen görevi “baflar›yla” yerine getiriyor. Hiç kuflkusuz ki bu tür yay›nlar makalemizin bafl›nda da belirtti¤imiz gibi emperyalist kapitalist sistemin genel sald›r›lar›ndan ba¤›ms›z de¤il. Emperyalist merkezlere ba¤›ml› ülkemiz “ayd›nlar›” ve gazetecileri, bu merkezlerde üretilen yalan haberleri, spekülasyon ve dezenformasyonlar› “baflar›l›” bir biçimde ülkemiz kamuoyuna yans›t›yorlar. Onlar görevlerini yerine getiriyorlar. Üstelik önümüzdeki süreçte bu türden sald›r›lar›n artarak devam edece¤i bilinmelidir. Bu nedenle komünist önderlere yönelik yöneltilen sald›r›lar›n Marksizm-Leninizm-Maoizm’e yönelik sald›r›lar oldu¤unun bilinciyle davran›lmal› ve yan›ts›z b›rak›lmamal›d›r. Bunun da en iyi ve en gerçekçi yolunun, burjuvazinin kitlelere yönelik gerçeklefltirdi¤i yalan yanl›fl haber ve çarp›tmalar›n, karalama ve dezenformasyonlar›n deflifre edilmesidir. Bulunulan her f›rsattan ve do¤an her imkandan kitlelerin bu yönlü ayd›nlat›lmas› için yararlan›lmal›d›r.


20

4-17 Kasım 2005

34

Sol içi fliddet ve hukuk Türkiye Devrimci Hareketi aç›s›ndan tarihi tecrübeler incelendi¤inde, devrimci anlay›fllar›n birbirleriyle iliflkilerinde yakalad›klar› olumlu iliflkilerin yan›nda, dönem dönem pratik olarak birbirlerine karfl› fliddet kullan›ld›¤›na da tan›k olmaktay›z. Halk saflar›nda gördü¤ümüz bu anlay›fllar›n kendi aralar›ndaki sorunlara iliflkin yaklafl›mlar›n›n fliddete dayal› bir biçimde çözülmeye çal›fl›lmas›n› hiçbir zaman do¤ru bulmad›k. Bu tür yaklafl›mlar, varolan çeliflkilerin çözümüne de¤il, aksine yeni yeni çeliflkilerin ortaya ç›kmas›na vesile olmufl, çözümden ziyade sorunlar›n daha da boyutlanmas›na ve en genel anlam›yla halk kitlelerinin devrimcilere olan güveninin sars›lmas›na sebebiyet vermifltir. Bu konuda bizim yaklafl›m›m›z bilindi¤i için meselenin bu yönüne çok fazla de¤inmeye gerek görmüyoruz, ancak flunu da ifade etmekte yarar vard›r ki, bu ideolojik bir sorundur ve halk içindeki çeliflkilerin çözümü için fliddete baflvurmak do¤ru de¤ildir. Bu nedenle bizlerin bugüne kadarki prati¤ine bu ideolojik durufl damgas›n› vurmufltur. Hiç kuflkusuz ki bundan sonra da bu durufl damgas›n› vuracakt›r. Son dönemde yaflanan birkaç olumsuz pratikten hareketle yeniden gündemleflen “sol içi fliddet” meselesine iliflkin genel yaklafl›m›m›z da bu çerçevede olmufltur. “Sol içi fliddet” gündemiyle yap›lan toplant›larda ortaya konulan eme¤i ve çabay› bu anlamda olumluyoruz. Bu konuda gerek bundan önce ve gerekse de bugün yap›lan yap›c› elefltirileri, katk›lar› de¤erli buluyoruz. Ancak bu süreçte yaflanan tart›flmalarda ortaya ç›kan, daha do¤rusu yaflanan son olumsuz pratiklerden hareketle, sol içi fliddete karfl› devrimci güçler aras›nda çözüm sa¤lamak amac›yla önerilen bir “hukuk” oluflturma ve buradan hareketle “sol aras›nda” yaflanan sorunlar›n çözülebilece¤ini, engellenebilece¤ine dair yaklafl›m› “fazla iyi niyetli” bir yaklafl›m olarak de¤erlendirmek gerekir. Sol içinde yaflanan ve dönem dönem ölümlere kadar varan fliddetin, “sol içi hukuk” oluflturmayla çözülebilece¤ini düflünmek, aç›kt›r ki meseleyi yeterince kavramayan ve sorunu idari, hukuki tedbirlerle çözebilece¤ini düflünen bir anlay›fl›n ürünü olarak ortaya ç›kmaktad›r. Esas olarak meseleye böyle yaklaflmak; sorunu, devrimcilerin kendilerini, kendi pratiklerini de¤erlendirmelerinin ve bu anlam›yla geçmifle yönelik samimi bir özelefltiri vermelerinin önünü kapatmaktad›r. Yani her fleyden önce meselenin çözümünün bir hukuk oluflturmaktan ziyade, esasen devrimcilerin kendi pratiklerini, kendi durufllar›n› sorgulamalar›

Kendini sol olarak adland›ran anlay›fllar, özellikle bu tür bölgelerde faaliyet sürdürürken, di¤er sol anlay›fllara yönelik de¤erlendirme ve elefltirilerinde daha bir özenli ve dikkatli olmal›d›rlar. Gerek bu alanlarda sürdürdükleri yerel çal›flmalarda ve gerekse de bu alanlarda olumsuz pratiklere neden olabilecek genel kitle yay›nlar›nda ifade ve yaklafl›mlara izin verilmemelidir. gerekti¤inden geçti¤inin görülmesi gerekir. Bu sa¤land›¤› oranda, “sol içi fliddet” meselesinde çözüme dair bir ad›m at›l›r. Sol aras›nda yaflanan fliddetin, oluflturulacak “hukuk”la çözülebilece¤ini düflünmek bu gerçe¤in üzerini kapatmamal›d›r. Esas mesele her devrimci anlay›fl›n, kendine sol diyen her yap›n›n kendi prati¤ini sorgulamas›d›r. Ve bu anlam›yla çözüm özellikle geçmifle yönelik tutarl› bir özelefltirisel yaklafl›m içinde bulunmaktan geçmektedir. Bu yap›lmad›¤› oranda, oluflturulacak “hukuk”un bir yarar› olmayacakt›r. Bugün olumlad›¤›m›z ancak meselenin kökenini es geçti¤ini ve bu anlam›yla eksik kald›¤›n› düflündü¤ümüz bu yaklafl›m›n, böylesi bir kavray›flla ele al›nmad›¤› müddetçe alt›n›n bofl olaca¤›n› düflünüyoruz. Nitekim bugün böylesi bir hukuk oluflturma çabas› içinde olan devrimci anlay›fllar›n -en az›ndan bir k›sm›n›n- meselenin bu yan› üzerinde çok fazla durmad›¤›n› düflünüyoruz. Örne¤in geçmiflte (ki çok uzak bir geçmifl de¤il) sol içi fliddet meselesinde flu veya bu flekilde taraf olmufl çeflitli anlay›fllar›n bugün bu pratiklerinin de¤erlendiril-

mesi istendi¤inde, geçmifl süreçlerini mahkum etmekten ziyade tam tersine o pratiklerini savunduklar›na tan›k olmaktay›z. Bu anlam›yla yani geçmifl sürecin her devrimci anlay›fl taraf›ndan özelefltirel bir yaklafl›mla mahkum edilmemesi, beraberinde önümüzdeki süreçte herhangi bir devrimci anlay›fl›n oluflturulan bu ‘hukuku da arkas›na alma çabas›n› ve “hasm›na” yönelmesini getirecektir. Çok karamsar bir yaklafl›m olmakla birlikte yaflanan tarihi tecrübeler bize bunu göstermektedir. Sol anlay›fllar gerçekten sol içindeki fliddeti önlemek istiyorlarsa her fleyden önce; s›n›f mücadelesi içerisinde geçmifle dair bu konuyla ilgili düfltükleri hatal› pratiklerin özelefltirisini vermelidirler. Bu yap›lmad›¤› müddetçe at›lan ad›mlar›n iyi niyetli ama sonuç al›c› ad›mlar olmayaca¤› bilinmelidir. Devrimin ise iyi niyetli ad›mlardan ziyade somut, sonuç al›c› pratik ad›mlara ihtiyac› vard›r. Sol anlay›fllar›n kendi içlerinde yapmalar› gereken bu özelefltirel yaklafl›mla birlikte, özellikle kitle yay›n organlar›n-

da di¤er devrimci anlay›fllara elefltiri ad› alt›nda dile getirilen ama devrimci bir elefltiriyi içermeyen yaklafl›mlara izin verilmemelidir. Özellikle devrimci anlay›fllar›n çal›flma yürüttü¤ü baz› alanlardaki genel kitlenin ideolojik, politik, kültürel ve ahlaki flekillenmesi düflünüldü¤ünde bu daha bir önem tafl›maktad›r. Devrimcilerin örgütlenme faaliyeti yürüttükleri baz› alanlardaki kitlelerin devrimcili¤i alg›lay›fl› ve kavray›fl› düflünüldü¤ünde; örgütlenme, bilimsel bir temele oturmaktan ziyade feodal arkadafll›k iliflkileri üzerinden yükselebilmekte, devrimci bir örgütün taraftar› olmak “bir futbol kulübü taraftarl›¤›” gibi ele al›nabilmektedir. Hiç kuflkusuz ki bu durum, faflizmin özellikle devrimci anlay›fllar›n faaliyet yürüttükleri alanlara yönelik genel politikalar›n›n bir sonucu olmakla birlikte; daha da genel bir tan›mlamayla faflizmin tüm topluma yönelik, kimliksizlefltirme, depolitizasyon, yozlaflt›rma politikalar›ndan ayr› de¤erlendirilemez. Ancak faflizmin özellikle devrimci demokrat taban› olan bölgelere daha bir özel yo¤unlaflt›¤› gerçe¤inin üstünü örtmez, tam aksine daha bir önem verdi¤i gerçe¤ini ortaya koyar. ‹flte tam da bu nedenle; kendini sol olarak adland›ran anlay›fllar, özellikle bu tür bölgelerde faaliyet sürdürürken, di¤er sol anlay›fllara yönelik de¤erlendirme ve elefltirilerinde daha bir özenli ve dikkatli olmal›d›rlar. Gerek bu alanlarda sürdürdükleri yerel çal›flmalarda ve gerekse de bu alanlarda olumsuz pratiklere neden olabilecek genel kitle yay›nlar›nda ifade ve yaklafl›mlara izin verilmemelidir. Her anlay›fl bu konuda özel bir hassasiyet göstermelidir. Bu özel hassasiyet ad›na baz› taktik politikalar gelifltirilebilir. Bu tür bölgelerde devrimci çal›flmalar mümkün oldu¤unca ortaklaflt›r›lmaya çal›fl›labilir. Faaliyet yürütülen bölgelerde, devrimci anlay›fllar sadece devrimci eylemler temelinde de¤il, ortak bir gece, piknik, tiyatro vb. gibi etkinlikler düzenleyebilir. Ya da devrimci kültür, ahlak, iliflkiler vb. üzerinden tüm devrimci anlay›fllar ortak ya da ayr› ayr› e¤itim çal›flmalar› alabilir. Bu meseleyi özetlersek; bizce sol içi fliddetin engellenebilmesi ya da en aza indirilebilmesi için esas olarak iki yan vard›r. Bunlardan birincisi; sol içi fliddetin engellenmesi konusunda samimi olan her devrimci anlay›fl kendini sorgulamal›, özellikle geçmiflte bu alanda olumsuz pratikleri olan devrimci anlay›fllar kapsaml› bir özelefltiri vermelidir. Bahsini etti¤imiz bu özelefltiri, esas olarak özelefltiriyi veren devrimci anlay›fl›n kendi içinde özümsenmelidir. Özelefltirinin devrimci kamuoyuna yönelik olmas› burada ikincildir.


21

34 Belirleyici olan, özelefltirisel bir yaklafl›m içerisinde olan devrimci anlay›fl›n kendi kadrolar›ndan taban›na kadar bu yaklafl›m›n› içsellefltirebilmesidir. Bununla birlikte, buna paralel biçimde her devrimci anlay›fl›n, (geçmiflte bu alanda olumsuz prati¤i olsun

olmas›n) gerek kitle yay›n organlar›nda ve gerekse de iç yay›nlar›nda, kendisi d›fl›ndaki devrimci anlay›fllara yönelik elefltirilerinde devrimci bir üslup kullanmas›, kendi kadrolar›n›, üye ve taraftarlar›n› olumlu bir flekillenifl içine sokmas› gereklidir. Devrimciler aras›nda, sol

4-17 Kasım 2005 aras›ndaki iliflkilerin nas›l olmas› gerekti¤i ve özellikle de halk içindeki çeliflkilerin çözümlenmesinin kesinlikle ve kesinlikle fliddetle olmayaca¤›n›n kavrat›lmas› gerekmektedir. Öte yandan, sol içi fliddete karfl› hukuk oluflturma çabas›nda, üzerinden atBugün olumlad›¤›m›z ancak meselenin kökenini es geçti¤ini ve bu anlam›yla eksik kald›¤›n› düflündü¤ümüz bu yaklafl›m›n, böylesi bir kavray›flla ele al›nmad›¤› müddetçe alt›n›n bofl olaca¤›n› düflünüyoruz. Nitekim bugün böylesi bir hukuk oluflturma çabas› içinde olan devrimci anlay›fllar›n -en az›ndan bir k›sm›n›n- meselenin bu yan› üzerinde çok fazla durmad›¤›n› düflünüyoruz.

PUSULA ENERJ‹N‹ ON M‹SL‹NE, YÜZ M‹SL‹NE ÇIKAR! HATA VE ZAAFLARLA HESAPLAfiMAKTAN KORKMA! Önderlik kapsaml› ve önemli bir ifltir. Önderlik bilinci deyince sadece örgüt bilimine ait bir veya birkaç konuya iliflkin dura¤an bir bilgiye sahip olmak, ya da belli bir düzeyde devrimci tecrübe ve deneyimle s›n›rlanan bir kazan›ma sahip olman›n yetmeyece¤ini görmek gerekir. Önderlik bilinci, s›n›f savafl›m›n›n temel ö¤retisine ait örgütleme ve yönetme biliminin temel bilgilerine, yasalar›na ilke ve kurallar bütünlü¤üne sahip olunarak, s›n›f savafl›m›n›n geliflimi içinde ortaya ç›kan sorunlara somut çözüm sunma yetene¤ini, gücünü gösterebilme yetene¤idir. Önderlik bilinci, s›n›f savafl›m›n›n geliflimi ve ilerlemesiyle zenginleflip geliflen, derinlik kazanan de¤iflim ve dönüflüm gücüdür. O, dura¤an, donmufl, statik bir bilgi ve tecrübe y›¤›n›na indirgenemez. Devrim ve örgüt bilimi, dönemin, an›n somut sorunlar›na çözüm ve yan›t olacak politikalar ›fl›¤›nda Proletarya Partisi’ni bir bütün olarak sürece katar, kitleleri ve devrimci savafl› kazanma yarat›c›l›¤›n› gelifltirerek, zaferi güvence alt›na alarak yol gösterici, k›lavuz rolünü oynar. Proletarya, s›n›f savafl›m›nda zengin Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimiyle donan›m› kadar geçmifl devrim deneyimlerine ve tecrübelerine de ihtiyaç duyar. Sovyet ve Çin devrim deneyimleri ve partileri baflta olmak üzere devrimi gerçeklefltirmifl di¤er ülkelerin devrim ve parti deneyimlerinin bilgisine bununla birlikte kendi ülkemizin s›n›f savafl›m› ve parti tarihi bilgisine ihtiyaç duyar. Proletarya Partisi tarihi kapsaml› flekilde alt bafll›klar alt›nda çok yönlü temelde incelenip araflt›r›ld›¤›nda bugün yaflanan sorunlar›n çözümüne de ulafl›laca¤› aç›kt›r. Kendi tarihimizin incelenip araflt›r›lmas› konusunda belli bir bilinçsizlik ve kavray›fl yetersizli¤i yaflanmaktad›r. Bugün devrimin ve Partinin ihtiyaç duydu¤u temel

konulara iliflkin bilgi ve tecrübenin var oldu¤u ve geçmiflte bunlar›n ac› bir flekilde yafland›¤› görülecektir. Parti ve önderlik bilinci konusunda kapsaml› bir bilgi ve tecrübenin parti tarihinde var oldu¤u rahatl›kla görülecektir. Bugün tespit edilen sürecin niteli¤inin, ortaya konan görevlerin anlafl›lmas› aç›s›ndan belirlenenler (“Bugün ve gelecekte en çok önem verilmesi, en fazla dikkat ve hassasiyetle bilgi ve tecrübeyle özen gösterilmesi gerekenin parti örgütünün sa¤lam birli¤i ve partinin politik kararlar›n›n eksiksiz uygulanmas› ve bunun pratikte hayat hakk› bulmas› için parti ve önderlik bilincinin gelifltirilmesidir.” (Komünist 56) On y›l hatta yirmi y›l önce tespit edilen belirlemelerle büyük ortakl›k ve benzerlik tafl›maktad›r. Bugün önderlik bilincinde yaflanan hata ve zaaflar›n, içine düflülen yanl›fll›klar›n geçmiflte yaflananlarla benzerlik tafl›d›¤› görülünce oturup, bu konuya iliflkin adam ak›ll› düflünme, ciddi bir düzeltme çal›flmas›na yo¤unlaflmak gerekti¤i ihtiyac› yaflamsal bir görev olarak karfl›m›za ç›kar. “Yetkili organlar bir kez karara vard›ktan sonra biz bütün parti üyeleri tek bir adam gibi davran›r›z.” Lenin. Bütün üyeler taraf›ndan benimsenen “ortak bir parti”, “tek bir adam gibi davranma” anlay›fl›n› do¤ru tarzda alg›lama, kavrama, uygulanmas› gerekenler, k›saca bilimsel düflünme-çal›flma tarz› olarak ifade edece¤imiz “parti tarz›” ya da “parti çizgisi”nin sistemli hale getirilmesinde süreklilefltirilmesinde belli bir zaaf›n yafland›¤›n› belirtmek gerekir. Düflman› küçümsemeden kaynakl›, illegal örgüt kurallar›n›n itinayla uygulanmamas› sonucu yaflanan ilkesizlikler, zaaflar sonucu al›nan a¤›r kay›plar›n birden fazla tekrar etmesinin sonucunda s›n›f savafl›m› prati¤inden do¤ru dersler ç›karmaktan do¤-

ru ve bilimsel bir bilgilenmeden bahsedilebilir mi? Elbette ki hay›r! Keza bir toplant›n›n, bir randevunun, bir eylemin sa¤l›kl› flekilde örgütlenememesinden kaynakl› sorun yaflan›yorsa, belli boyutlarda gevfleklik, ihmalkarl›k, dikkatsizlik, beceriksizlik halen devam ediyorsa do¤ru bir devrimci bilinçten, örgüt ve önderlik bilincinden bahsedilebilir mi? Bu zaaflar›n yafland›¤› yerde “tek bir adam gibi davranma”, “ortak hareket etme” ve bu zemin üzerinde ilerleme ve geliflim sa¤lanabilinir mi? Politik kararlar›n savunu görevi sadece merkezi önderli¤in sorunu olarak bak›l›p, bu sorunun bütünün sorunu oldu¤u bilincinden ve sorumlulu¤undan kaç›n›ld›¤› ya da yeterli duyarl›l›k ve ciddiyetin gösterilmedi¤i yerde bu zaaflar›n yaflanmas›ndan kaynakl› zafiyet içinde ilerleme ve geliflim sa¤lanabilir mi? Merkezi önderli¤in politik kararlar›, alan önderli¤i taraf›ndan farkl› flekilde ele al›n›p prati¤e uygulan›rsa, prati¤e uygulama sonucu ciddi ideolojik-örgütsel-pratik ve militan kayb› ve zafiyeti ortaya ç›k›yorsa, bu zafiyetin yaratt›¤› olumsuz sonuçlar›n bilgisine merkezi önderli¤in bütün uyar›, ikaz ve yap›lanlar›n yanl›fll›¤›n›n nelere yol açabilece¤inin belirtilmesine ra¤men bu gerçeklik ancak, y›llar sonra anlafl›l›yorsa, bunun olumsuz sonuçlar›n›n fark›na y›llar sonra var›l›yorsa “biz hata yapm›fl›z” demenin s›n›f savafl›m› prati¤ine, alan faaliyetinin geliflimine katk› boyutunun düzeyi tart›fl›l›r olmaz m›? Bu örnekleri ço¤altmak mümkündür. Ancak verilen birkaç örnekle yaflanan sorunun niteli¤inin anlafl›ld›¤›n› düflünerek, verilen örnekleri yeterli görüyoruz. Önemli zaafiyetlerin bir di¤er gerçekli¤i olarak geç alg›lama, geç kavrama, geç ö¤renme, ö¤renileni birkaç y›l sonra unutup, tekrar ayn› yanl›fl›-prati¤i tekrarlama, bundan kaynakl› ayn› benzer olumsuz sonuçlar› yaflama tarz›nda yaflanan, ilerletici ve gelifltirici olmayan k›s›r döngünün k›r›lmas› flartt›r. Zaaflarla savafl›m, s›n›f savafl›m›n›n bir parças›d›r. Geliflim için düflünsel zaaflardan ar›nmak vazgeçilmez ilk ad›md›r, bu ilk ad›mlar at›larak politik ve örgütsel ilerleme ve geliflimin önü aç›l›r.

lanmamas› gereken bir di¤er yan da; her renkten sol anlay›fl›n bir araya gelerek oluflturdu¤u bir iradenin merkezi düzeyde bir ba¤lay›c›l›¤› olabilece¤ini ileriye sürmektir. Aç›kt›r ki bu durum ülkemizdeki devrimin karakteri konusundaki farkl› bak›fl aç›lar›ndan kaynakl›d›r. Her renkten sol anlay›fl›n böylesi bir hukuk oluflturma çabas› ve oluflan bu hukukun icrac›lar›n›n merkezi düzeyde yetki sahibi oldu¤unu savunmak do¤ru de¤ildir. Özellikle merkezi düzeyde bir temsiliyet do¤ru de¤ildir. Biz bu tür bir temsiliyetin nas›l olmas› gerekti¤i, hangi anlay›fllar aras›nda olmas› gerekti¤i vb. konulara de¤inmeyece¤iz. Ancak bu tür meselelerde özellikle illegal, silahl› mücadele yürüten anlay›fllarla birlikte davranmay› daha fazla önemsedi¤imizi ifade edelim. Sonuç olarak flunu vurgulamakta yarar vard›r; legal düzeydeki bu tür platformlar ve bu platformlarda oluflturulacak iradenin merkezi bir temsil yetkisi (e¤er özel bir görevlendirme yoksa) olmas› do¤ru de¤ildir. Subjektivizm baflta olmak üzere ortaya ç›kan ideolojik zaaflar›n üzerine gitmek, zaafl› anlay›fllarla aç›k ve net bir çizgide hesaplaflmak geliflim ve ilerleme için vazgeçilmez önemdedir. Merkezi önderli¤in politik kararlar›n› ve bu belirlemeye uygun görevlerin yerine getirilmesi yönünde engelleyici geri tart›flmalara, geri yaklafl›mlara ve prati¤e taviz verilmemelidir. Verilecek her taviz, devrimci görev ve sorumluluklar›n yerine getirilmesini engeller ve geciktirir. Her gecikme ve engelleme ayn› zamanda s›n›f savafl›m›n›n kayb› olarak anlafl›lmal›d›r. Keza her gecikme önderlik bilincinin gerili¤i olarak görülmelidir. Dün otonomculuk, bölgecilik sorunlar›n› yaflamaktan kaynakl› parti olarak bütünlüklü olarak sürece müdahalede zay›fl›k yaflan›yordu, bugün B‹R ÖRGÜT G‹B‹ DAVRANMAMA, bir adam gibi hareket edememe, bir bütün olarak hareket edememe sorunu yaflayarak, sürece bütünlüklü müdahale etme zay›fl›¤› yaflanmaktad›r. Dün farkl› nedenlerden ve sorunlardan kaynakl› önderlik ve parti bilinci (ikisi kopmaz ba¤larla birbirine ba¤l›d›r) zaafiyeti yaflan›yordu, bugün de bir örgüt gibi ortak hareket edememekten, bir bütün hareket edememekten kaynakl› parti bilinci ve önderlik bilinci zafiyeti yaflanmaktad›r. Nedenler farkl›laflarak de¤iflim gösterse de sonuçta örgüt ve önder olma bilinçsizli¤i yafland›¤› ortadad›r. Bu zafiyetin yafland›¤› bir durumda, ilerleme ve geliflmeden bahsedilemez. “Partinin bir bütün olarak toparlanmas› ve yetkin, süreklileflmifl bir savafla önderlik edecek hale getirilmesi” tespitine uygun davranmak için parti ve önderlik bilincindeki k›r›lma noktalar›, zay›flad›¤› ideolojik-politik-örgütsel zemin a盤a ç›kar›l›p, deflifre edilip ve düzeltilmesi yönünde yo¤unlaflmak, çal›flmak gerekir. Bunun için s›n›f bilinçli proleterler örgütlü gücünü merkezi önderli¤in alm›fl oldu¤u politik kararlar› eksiksiz olarak uygulamakla, pratikten baflar› elde etme amaçl› geliflme yönünde yo¤unlaflmal›d›r. Ad›m bu yönde at›lmal›d›r. Partinin yukar›dan afla¤›ya tek bir yumruk, tek bir yürek olarak çal›flmas›n› gelifltirmelidir.


22

4-17 Kasım 2005

34

“Ang pagkamatay ng aking ama ay senvales ng pagsulong”* Yar›-sömürge, yar›-feodal yap›s›yla ülkemizle benzerlik tafl›yan ve Marksist-Leninist-Maoist ideolojiyi benimseyen Filipinler Komünist Partisi önderli¤inde Halk Savafl›’n›n yürütüldü¤ü Filipinler’de son y›llarda ama

özellikle de 2005 y›l› itibar›yla çok ciddi geliflmeler yaflanmakta. Bu geliflmelerin bir yan›n› 2004 May›s›nda hileli bir seçimle yeniden devlet baflkan› seçilen Gloria Macapagal Arroyo hükümetine yönelik halk kitlelerinin öfke ve tepkisi oluflturuyor. Di¤er yandan kitlelerin kendisine yönelik nefreti ve FKP önderli¤indeki Yeni Halk Ordusu’nun sald›r›lar› karfl›s›nda iyice köfleye s›k›flan Arroyo hükümeti, halka karfl› sald›r›lar›n› da yükseltiyor. Bu sald›r›lardan hiç kuflku yok ki en büyük pay› Bayan Muna Partisi, KMU Sendikas›, Karapatan insan haklar› örgütü gibi ilerici, devrimci kurumlar›n militan ve kadrolar› al›yor. Öyle ki örne¤in sadece Eylül’den bu yana Bayan Muna Partisinin 40 üye ve kadrosu ayn› yöntemlerle katledilmifl bulunuyor. Bugün Filipinler’de iktidarda olan faflist Arroyo hükümeti, kendinden önceki kukla rejimler gibi, halk güçlerinden oluflan toplumsal muhalefete ve toplumsal muhalefetin temsilcilerine dönük, vahfli bir sindirme ve yok etme politikas› izlemektedir. Bu vahfli sald›rganl›k politikalar›n›n ard›nda yatan neden, hiç kuflkusuz ki, emperyalist efendilerine yaranma, on-

lar›n bölgedeki hakimiyetini güçlendirme kayg›s›d›r. Çünkü emperyalistler aras›ndaki dünyay› paylafl›m kavgas›, günümüzde Asya ve Güneydo¤u Asya’y› da içine alacak biçimde genifllemifltir. Bu bölgenin bugün emperyalistler aras› paylafl›m kavgas›nda, özellikle de emperyalist sald›rganl›¤›n bafl›n› çeken ABD emperyalizmi aç›s›ndan, ne kadar büyük bir öneme sahip oldu¤u, geçti¤imiz y›l bölgede gerçekleflen deprem- tsunami felaketinin ard›ndan daha da ortaya ç›km›flt›r. ABD emperyalizmi bu felaketlerin hemen ard›ndan, “insani yard›m” ad› alt›nda, bölgeye askeri y›¤›nak yapma, yeni askeri üsler açma çabas›na girmifl ve böylece hakimiyet alan›n› Asya-Güney Do¤u Asya’ya yayma emelleri iyice a盤a ç›km›flt›r. Filipinler’de ise uzun y›llard›r say›s›z ABD askeri üssü bulunmakta ve dönem dönem ABD’nin Filipinler’e asker ç›karmas› gündeme gelmektedir. ABD emperyalizminin gerek bölgedeki, gerekse dünyadaki hakimiyet politikalar›n›n en büyük destekçilerinden biri ise hiç kuflkusuz Filipinler’de bugüne kadar iflbafl›na gelen, emperyalist güdümlü, gerici- faflist rejimler olmufltur/ olmaktad›r ve bugün Filipinler’de iktidarda olan Arroyo hükümeti de bu rejimlerden biridir. Faflist Arroyo hükümeti, ABD emperyalizminin sald›rganl›k politikalar›na bir yandan ülke içinde tam destek sunarken, di¤er yandan ABD’nin baflka ülkelere dönük gerçeklefltirdi¤i iflgalleri de desteklemektedir. Bunun en son örne¤i ise, Irak iflgaline asker göndererek ABD emperyalizminin buradaki iflgaline ortak olmas›d›r. Filipinler’deki bugün yaflanmakta olan ciddi süreç üzerine hat›rlanaca¤› gibi A¤ustos ay› içinde Uluslararas› Halk Mahkemesi kurulmufl ve bu mahkeme öncesi 15 ülkeden 100 kiflilik Uluslararas› Dayan›flma Komitesi ülkenin çeflitli bölgelerini gruplar halinde gezerek insan hak ihlallerinin tan›k ve ma¤durlar›yla görüflmüfl ve ülkede durumun ne kadar ciddi boyutta oldu¤unu teyit etmiflti. Bu komite Arroyo’nun yönetimde oldu¤u Ocak 2001’den Haziran 2005’e kadar insan haklar› ihlallerini içeren toplam 4.207 vaka tespit etti. Bu vakalar 232.796 kifliyi,

24.299 aileyi ve 237 toplulu¤u etkilemifltir. Bu süreçte en az 400 kifli ise yarg›s›z infazla katledilirken, 101 kifli de kaybedilmifltir. Bu sald›r›lar›n da etki ve tepkisiyle sesini yükselten ve esasta Filipinler Ulusal Demokratik Cephe’nin öncülü¤ünde isyan eden halka karfl› Arroyo, iktidar›n› sa¤lama almak için halk›n dikkatini baflka yerlere çekerek hareketi bölmeye çal›fl›yor. Ancak yine de tüm diktatörler ve efendileri emperyalistler gibi yöntemlerinde birinci s›ray› iflkence, kaç›rma, yarg›s›z infaz vb almaktad›r. ‹K‹ DEVR‹MC‹ L‹DER KATLED‹LD‹ Bu sald›r›larda son halka ise 25 Ekim tarihinde Hacienda Luisata Sendikas› Baflkan› Ricardo Ramos’un evinde ve Bayan Muna Partisi Baflkan Yard›mc›s› Francisco Rivera ve ayn› partinin merkez yöneticisi iki arkadafl›n›n evinin yak›nlar›nda öldürülmesi oldu. Eylül ay› itibar›yla Luzon bölgesinde her hafta en az iki kiflinin yarg›s›z infazla katledildi¤i ö¤renildi. Son bir ay içindeki sald›r›lara flöyle bir bakmak bile Filipinler’deki son durumun ciddiyetini gözler önüne sermektedir: 2 Ekim günü, Yerel Anakpawis Partisi lideri 54 yafl›ndaki Priscilla Esteban kaç›r›ld› ve iflkence yap›lm›fl cesedi iki gün sonra bulundu. Ayn› gün ayn› partinin koordinatörü 36 yafl›ndaki Armando Javier evinde vurularak öldürülmüfl olarak bulundu. 7 Ekim günü, Bayan Muna Partisinin Tarlac Belediye Koordinatörü ve Elektrik Kooperatifi Sendikas› eski baflkan› Rolando Mariano motosikletli kifliler taraf›ndan vurularak öldürüldü. 15 Ekim günü, Tarlac bölgesinin Bayan Muna Partisi Genel Sekreteri Florante Collantes yine motosikletli kifliler taraf›ndan vurularak öldürüldü. 18 Ekim günü, Tarlac kentindeki Bayan Muna Parti Bürosu sabah›n erken saatlerinde

en az on kiflilik askeri giysili silahl› bir grup taraf›ndan yak›ld›. Büro, sald›r›lara karfl› bir protesto eylemi yapmaya haz›rlan›yordu. HAP‹SHANELER DE AUSWICHTZ KAMPI G‹B‹ Gabriela Kad›n Partisi temsilcisi Liza Mazo, yapt›¤› aç›klamada Filipinler’deki hapishanelerde yaflananlara da dikkat çekerek buralar› Nazi Almanya’s›n›n Auswichtz kamp›na benzetti. Özellikle Müslüman tutuklulara yönelik insanl›k d›fl› uygulamalar›n dile getirildi¤i aç›klamada tutuklu ve ailelerine yönelik adaletsiz ve ayr›mc› uygulamalardan bahsedildi. 3x4 metrelik havas›z ve ayd›nlatmas›z hücrelere konulan tutuklular tuvalet ve banyo ihtiyaçlar›n› da bu küçük hücrelerde karfl›lamak zorunda kal›yorlar ve günde sadece iki ö¤ün yemek (pirinç ve kurtulmufl bal›k) veriliyor. Tutuklular ayn› zamanda tam ve zaman›nda t›bbi bak›mdan da yoksunlar. Tutuklu ve aileleri örgütü Free Basilian 73 tutuklular›n durumunun 15 Mart’tan bu yana korkunç derecede kötüleflti¤ini ifade ediyor. 14 Mart’ta Abu Sayyaf adl› çetenin hapishane bask›n›n›n ard›ndan Moro tutuklular› bu flekilde cezaland›r›lmakta. Müslüman tutuklular, hapishane koflullar›nda dini ve kültürel ayr›mc›l›¤a da u¤ruyorlar. Özellikle Cuma günleri ve Ramazan ay› boyunca yapmak istedikleri ibadetleri yasaklan›rken kad›n tutuklulara yönelik “utanç verici” arama dayat›l›yor. * Babam›n ölümü halk›n mücadelesinin yükseldi¤inin bir iflaretidir. (Katledilen Francisco Rivera’n›n o¤lunun sözleri)

“Ang pagkamatay ng aking ama ay senvales ng pagsulong”* Halk Savafl›n›n stratejik sald›r› aflamas›nda sürdü¤ü Nepal’e Hindistan, ‹ngiltere ve ABD 8 ayd›r askeri yard›m›n› ask›ya alm›flken, Çin, gerici Nepal Monarflisine 8 milyon yuan (989.000 Dolar) askeri yard›mda bulundu. Nepal Kraliyet Ordusu’nun bafl› General Pyar Jung Thapa, bir haftal›k Çin ziyaretinin ard›ndan askeri yard›m anlaflmas›yla geri döndü. Thapa yapt›¤› aç›klamada bundan sonra askeri teçhizatlar› Çin’den almaya ka-

rar verdiklerini söyledi. Çin’in yapt›¤› yard›m›n para fleklinde mi silah ve teçhizat yard›m› fleklinde mi yap›laca¤› aç›klanmazken, bu yard›m›n bir kereye mahsus olmad›¤› ifade edildi. Hindistan Savunma kaynaklar› ise bu yard›m›n “E¤er Çin’le anlaflma uzun vadeli bir plansa bu Hindistan için ciddi bir sorun teflkil etmektedir” dedi ve bu durumu Yeni Delhi’nin dikkatle izledi¤ini sözlerine ekledi. Hindistan Ordusu ayr›ca Nepal

D›fliflleri Bakan›n›n Pakistan ziyaretini takip ettiklerini söyledi. Bu ziyaretin de askeri teçhizat anlaflmas›yla sonuçlanaca¤› endiflesi hakim. Öte yandan Çin Elçisi Sun Yuxi, Hindistan’›n Maoistlere karfl› verdi¤i mücadeleye destek olacaklar›n› aç›klad›. Gözlemciler, Çin’in, Avrasya’da süren hegemonya mücadelesinde, fianghay ‹flbirli¤i Örgütü’nde gözlemci olan Hindistan’› yan›na çekmek için böyle bir aç›klama yapt›¤›n› belirtiyor.


23

34

4-17 Kasım 2005

Kostarikal› iflçiler Serbest Ticaret Anlaflmas›na karfl› eylemde Kostarika’n›n San Jose flehrinde, üniversite örgencileri 26 Ekim 2005 tarihinde, Ulusal Meclise kadar bir yürüyüfl yaparak, Hükümetin Amerika Birleflik Devletleri ile imzalamak istedi¤i, Serbest Ticaret Anlaflmas›n› (TLC) protesto ettiler. Ö¤renci Koordinasyonu Baflkan› Cesar Lope “E¤itimi ve ülkedeki bütün kurumlar› olumsuz etkileyecek olan bu anlaflma imzalanmamal›” dedi. Hükümet ve patronlar taraf›ndan desteklenen anlaflman›n, 2006 y›l›n›n Mart ay› bafl›nda parlamento taraf›ndan onaylanmas› bekleniyor. Kostarika anlaflmay› henüz imzalamayan yedi ülkeden biri. Ülkedeki iflçi sendikalar›n›n ve di¤er sosyal örgütlerin yöneticile-

ri, “hükümet bu tavr›yla fitili yakm›flt›r” aç›klamas›nda bulunurken, yapacaklar› “birinci büyük hak arama gösterisine” bütün vatandafllar› davet ettiler. 7 Kas›m günü yap›lacak olan bu gösteriyi, kamu ve özel ifl alanlar›nda yetkili olan iflçi sendikalar› düzenliyor. Gösteriye; Serbest Ticaret Anlaflmas›n›n imzalanmas› nedeniyle, hemen özellefltirilecek ve en fazla olumsuz etkilenecek olan, elektrik-su-kanalizasyon (‹CE) kurumu, Sosyal Güvenlik Enstitüsü (‹NS) ve Haberleflme iflkolu çal›flanlar›n›n etkin kat›l›m› bekleniyor. Özellikle serbest rekabete karfl› koyamayacak olan küçük ve orta boy üreticiler, “Amerikan ekonomisinin ülkeye girifli, büyük

dengesizlikler yaratacak, onlarla rekabet etmemiz mümkün de¤il” aç›klamas›nda bulunarak, gösteriye kat›lacaklar›n› söylediler. Çeflitli Orta Amerika kurulufllar›n›n öngörülerine göre; ilk on y›ll›k sürede, k›rsal alanlarda, 40.000 ile 125.000 aras›nda kifli, iflini kaybedecek ve özellikle küçük üreticiler bu anlaflmadan çok olumsuz etkilenecek. IMF, Kuzey Amerika’n›n, Serbest Ticaret Anlaflmas› ile girece¤i, Orta Amerika ülkelerinde, ülke gelirlerini etkileyece¤ini tekrarlad›. Hemen hemen her fleyi özellefltirerek, Amerika’dan ithal edecek olan Kostarika’n›n, uzun vadede genel girdi kay›plar›, bugünkü kay›plar›n› % 97 oran›nda art›racak.

Evrensel Bak›fl SUR‹YE M‹, ‹RAN MI TARTIfiMALARI VE EMPERYAL‹ZM‹N ‹DEOLOJ‹K SALDIRILARI Özellikle 2001 sonras› tüm dünyada salg›n bir hastal›kt›r alm›fl bafl›n› gidiyor. Parmaklar›n uçlar›nda klavyenin tufllar› varm›fl da, ekrandaki savafl oyununu yönlendiriyormuflças›na heyecanl› ama basit bir flekilde ABD’nin bir sonraki hedefinin hangi ülke olaca¤› tart›fl›l›yor köfle yaz›lar›nda, haber yorumlarda, strateji dergilerinde. Heyecanl›lar; zira “analizleri” tutar ve “tahminleri” gerçekleflirse “hakl› bir gurur” tafl›yacaklar, bu alandaki uzmanl›klar› teyit edilmifl olacak. Fakat basit; zira ABD emperyalizminin bir ülkeye yönelik iflgal sald›r›s›n›n içinde bafllar›na bomba ya¤d›rarak ölen insanlar, tecavüze u¤rayan kad›nlar, Saygon Zindanlar›n› aratmayacak zindanlarda iflkence edilen, afla¤›lanan savafl esirleri, iflgalin s›n›rs›z zulmü alt›nda sönen yaflamlar, onuru k›r›lan bir halk sadece birer istatistiktir onlar için. Ya da en iyi haliyle yap›lan yorumlar› süsleyen dramatik birer senaryo. Yap›lan yorumlar›n, tahmin ve analizlerin bundan öte de bir anlam› yoktur. Bugün strateji ve “terör” uzmanlar›n›n biricik gündemi ABD’nin Suriye’ye mi ‹ran’a m› sald›raca¤›, ikince hedefin bu ülkelerden hangisi olaca¤› üzerine kuruluyor. “Arap milliyetçili¤i anlay›fl›yla yönetilen son ülke olan Suriye’nin daha güçlü bir sars›lma yaflayaca¤› sinyalleri s›klafl›yor. fiam askeri aç›dan simetrik bir tehdit olma potansiyelinden ç›km›fl durumda”, “Suriye’ye karfl› askeri tedbirlere baflvurma, askeri müdahalede bulunma gibi olas›l›klar ise Suriye’nin d›fl politikada bask› karfl›s›ndaki davran›fllar›n› düflündü¤ümüzde uzak bir ihtimal olarak görülmektedir” vb. vb.

Bu analizlerin her birinin temel ana fikri ABD emperyalizminin istedi¤i zaman istedi¤i yere sald›rabilece¤ine dayanmaktad›r. Buna paralel olarak da (o ülke halk› da dahil) herkes birer seyirci konumuna getirilmektedir. En iyi haliyle de “yorumcu”. Gizlenmek istenen ise dünya halklar›n›n karfl› koyufluyla emperyalizmin önce kollar› kesilece¤i, sonra beyni ortadan kald›r›laca¤› gerçe¤idir. Mevcut yorumlar her ne kadar “en derin” “analizleri” kullansa da, ülkenin ekonomik durumundan, etnik yap›s›na kadar bir dizi olguyu irdelese de sonuç olarak yüzeysel kalmaya mahkum olmaktad›r. Zira bu yorumlar›n hiç birinde, burun bükülen, eski-fosil düflünceler denilerek rafa kald›r›lmak istenen emperyalizmin tahlili mevcut de¤ildir. Bu yorumlarda çözüm, “en iyi ihtimalle” yoktur, yada daha kötüsü çözüm olarak gösterilen adres yine emperyalizmin (ama bu kez bir baflka emperyalist gücün) kendisi olarak gösterilmekte, bu flekilde emperyalizmin ideologlar› görevlerini tamamlamaktad›r. Ortaya ç›kan ise bilinçleri buland›r›lm›fl, yönleri kaybettirilmifl halk y›¤›nlar› olmaktad›r. Sonuçta onlar da bu yorumlar› kendilerince yapmakta ama çözüm konusunda herhangi bir harekette bulunmamaktad›r. Emperyalizmin do¤as›nda mevcut olan sald›rganl›¤›n yan›nda bugün gelinen tarihsel süreç itibar›yla baflta ABD olmak üzere dünyay› yeniden paylaflma, hakimiyet ve etkinli¤ini koruma ve gelifltirme h›rs›yla yan›p tutuflan emperyalist güçler, öncelikli olarak enerji kaynaklar›n›n bulundu¤u Ortado¤u, Avrasya gibi bölgelerde yo¤unlaflmaktad›r. ABD emperyalizminin Geniflletilmifl Ortado¤u

ALMANYA’DA ‹fiÇ‹ D‹REN‹fi‹ lmanya’n›n Münih kentindeki Infineon fabrikas›nda iflçiler, 24 Ekim günü sabahtan itibaren süresiz greve bafllad›lar. ‹flçilerin % 92.6’s› yapt›klar› oylamada greve “evet” demifllerdi. ‹flçiler, patronun getirtti¤i grev k›r›c›lar› tafl›yan otobüslerin önüne barikat kurarak içeri girmelerini engelledi. ‹flçilere yap›lan propaganda konuflmalar› sonucu grev k›r›c›lardan bir grup grev önlüklerini giyerek greve kat›ld›. Grevci iflçiler, daha sonra d›flar›dan gelenlere kimlik kontrolü yapt›. Infineon tekeli, fabrikada çip üretimine 2007’den itibaren son vermek istiyor. Fabrikay› kapat›p önemli bir bölümünü Regensburg’a, küçük bir bölümünü de Av u s t u r ya’ya kayd›rmak istiyor.

A

hedefi, araçlar bak›m›ndan flekil de de¤ifltirse esas olarak önümüzdeki sürecin temel politikalar›ndan biri olmaya devam edecektir. Bu anlamda Suriye meselesini de, ‹ran alternatifini de bu proje kapsam›nda de¤erlendirmek do¤ru bir yaklafl›m olacakt›r. Neydi bu projenin gerçek amac›? Enerji kaynaklar›n›n denetlenmesi ve ulafl›m koridorlar›n›n güvence alt›na al›nmas›, bölge ülkelerinin ekonomik, siyasi ve askeri gücünün zay›flat›lmas›, Kafkaslar, Orta Asya, Güney Asya ve Ortado¤u’da Avrupa Birli¤i, Rusya ve Çin’in durdurulmas› vb. Bu proje ayn› zamanda “demokrasi”, “özgürlük”, “refah” vurgular›yla pazarlanmaya çal›fl›lm›flt›. Bugünlerde bu projeye dilinin ucuyla da olsa de¤inen çok fazla yorum yok. Ancak ABD’nin “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne” uzanan bu geniflletilmifl bölgede uygulad›¤› politika ve kulland›¤› argümanlar tam da buraya tekabül etmekte. Bu anlam›yla Suriye’ye askeri müdahalede bulunup bulunmayaca¤› de¤il, bu ülkeyi kendi hedefi do¤rultusunda flekillendirirken hangi yöntemi kullanaca¤›d›r soru iflareti olabilecek olan. Her iki durumda da Suriye halk›n›n yaflam ve iradesine müdahale edilmifl, karfl› ç›k›lmas› gereken bir noktay› getirmektedir. Bunun karfl›l›¤›nda Suriye egemenlerinin tavr› da yine bu halk›n gelece¤i ile direkt iliflkilendirildi¤inde her ne kadar emperyalizmin sald›r›s› temel mesele olsa da kendi egemenlerine karfl› mücadeleyi yükseltmesi olmazsa olmazd›r. Bu egemenlerin Ahmedinecad gibi ‹ran ve Arap halklar›n›n gönüllerine seslenmesi ya da Esad gibi Bat›yla yak›nlaflarak kapitalist-emperyalist sisteme entegre olma çabas› aras›nda nitelik olarak bir fark yoktur. Sonuç olarak emperyalizm askeri, siyasi, ekonomik, ideolojik, kültürel olarak sald›r›lar›n› kuflkusuz sürdürecektir. Üstelik içine girdi¤i ç›kmaz büyüdükçe bu sald›r›lar›n boyutlar› da yükselecektir. En güçlü oldu¤u an, ayn› zamanda çöküfle

do¤ru ad›mlar›n› da att›¤› and›r çünkü. Bu t›pk› Nepal Monarflisinin Maoistlerin önderli¤indeki Halk Savafl›n›n geliflimi karfl›s›nda s›k›yönetim ilan etmesi gibi, kitle hareketlerinin Filipinli Maoistlerin önderli¤indeki Yeni Halk Ordusu’nun köfleye s›k›flt›rd›¤› Arroyo hükümetinin devrimci, ilerici militanlara ve halka sald›r›lar›n› art›rd›¤› gibi, karfl›s›nda tün dünya halklar›n›n öfkesinin oldu¤u emperyalizm de hem de daha da zalimce sald›r›lar›n› yükseltecektir. Bu noktada sözü Baflkan Gonzalo Yoldafla b›rakal›m: “Maddenin onbefl milyar y›ll›k hareketi –bu sürecin bizim bildi¤imiz bölümü- komünizme do¤ru karfl› koyulamaz yürüyüfle yol açm›flt›r. Gerçek budur, o yüzen bu yasay› kavrayal›m ve uygulayal›m. Bizim komünizm amac›m›z bu maddi süreçle alakas› olmayan bir düflünce de¤ildir; onun bir parças›d›r. Komünizm bu süreçten ç›km›flt›r ve onun gelece¤ini teflkil eder; bu maddi sürecin geliflmesinin bir parças›d›r ve maddenin zaptedilemez hareketinin bir ifadesidir. Di¤er hiçbir s›n›f proletaryan›nki gibi bir gelece¤e sahip de¤ildir. Burjuvazi bir zamanlar devrimci bir s›n›ft› ancak tarihsel olarak zaman› geçti. fiimdi köfleye k›st›r›lm›fl her hayvan›n yapaca¤› gibi vahflice ç›k›fllarda bulunuyor, kendi kaç›n›lmaz sonunu daha pahal›ya mal etmeye çal›fl›yor. Sonunun geldi¤ini henüz topra¤a gömülmemifl bir lefl oldu¤unu biliyor, ancak aç›k mezar›n›n dibinde yatarken bile, proletarya taraf›ndan gömülmeye karfl› hala direniyor. Burjuvazinin hasta ve u¤ursuz çocu¤u ve dünya halklar›n›n sömürücüsü son canavar emperyalizm, revizyonizm ve dünya gericili¤i ile birlikte yeryüzünden süpürülüp at›lmal›d›r. Onu gömmek bize, proletarya ve halka düflmektedir. Tarihsel aç›dan, bu görev gereklidir ve onu gerçeklefltirmek bize düflmektedir. Burjuvaziyi paramparça edece¤imiz ve emperyalizmi ortaklar› ve uflaklar› ile birlikte mezara gömece¤imizden tamamen emin olmal›y›z.”


4-17 Kasım 2005

24

34

Zorunluluklara, ölümüne bir ak›flt›r bu; NE DURAB‹L‹R NE DE DURDURULAB‹L‹R! Zorlu bir k›fl sürecinden geçmifltik. Zor olan k›fl›n a¤›r flartlar› de¤ildi. Düflman›n aman vermeyen kovalamacas› idi. 98-99 k›fl› adeta gerillan›n ayakta kalma mücadelesi verdi¤i bir k›fl olmufltu. Karadeniz’de silahl› gücü bulunan tüm örgütler ayn› sorunu paylafl›yordu. Tüm gerilla güçleri düflman taraf›ndan zorlu, çetin ve riskli ortama sürülmüfltü. Ama nafile, düflman umdu¤unu bulamam›flt›. Gerillalar hafif geçen k›fl koflullar›n›n sundu¤u imkanlar ve manevra kabiliyetiyle düflman›n hevesini kursa¤›nda b›rakmay› baflarm›fllard›. Ve nihayet gerillan›n iple çekti¤i Mart ay› gelmiflti. Art›k co¤rafi flartlar, gerilladan yana biçimleniyordu. ‹lkbahar›n bafllang›c› ve kovalamaca içinde geçen k›fl sürecinden hemen hemen kay›ps›z ç›km›fl olman›n sevinci, gerillada güçlü bir moral yaratm›flt›. Bu dönemde 8 Mart Ba¤deresi, 14 Nisan Arho¤, 21 Nisan Serkiz flehitleri önemli yaralar açm›flt›r. Zamans›z yitimler a¤›r bir sessizlik yaratm›flt›r. Bahar her yan› yeflilin tonlar›yla sarmalam›flken hissedilenler yerini hüzne, ac›ya b›rakm›flt›. Al›nan kay›plar›n ac›s› büyük, yaras› derin olsa da onulmaz de¤ildi. T›pk› do¤an›n iflleyen gerçekli¤i nas›l yeniyi ba¤r›nda tafl›yorsa, gerilla biliyordu ki, her düflenin yerine do¤ru, çoktan bir yürek yola koyulmufltu bile. Toprak (halk) buna gebedir. ‹stesek de istemesek de bu böyledir. 99 Temmuz’u bu tür duygular›n harmanland›¤› bir ayd›. Geç kalm›fl ilkbahar› yafl›yorduk, yeniden yaflama sevinciyle doluyorduk, umutlar› büyütüyor, yeni ve zorlu yolculuklara haz›rlan›yorduk. Temmuzun s›ca¤›nda bu duygular içindeyken birden nöbetçi iflaret verdi: “Afla¤›dan gelenler var.” Hemen tedbir al›nd› ve iki gerilla o yöne ç›k›fl yapt›. Sonradan göz temas›yla gelenlerin randevu grubu oldu¤unu bildirdiler. Herkes heyecanl›yd›, çünkü bu günlerde yeni gerilla adaylar› gelecekti. Nihayet grubun öncüsü Hüseyin (Mehmet fiahin) yoldafl güler yüzle konaklama yerine girifl yapt›. Arkas›ndan di¤erleri dört yeni yoldaflla beraber geldiler. Sanki y›llard›r tan›fl›yoruz ve y›llard›r da özlemle bekledi¤imiz birine kavuflman›n tad›nda sar›l›yoruz yeni yoldafllara. Herkesin gözü birinde; çocuk yaflta, çekingen, ama duruflunda sanki görmüfl geçirmifl birinin tavr›n› sergileyen Do¤an’dayd›. Bir baflka etkiledi Do¤an (Aflk›n Günel) gerillay›. Do¤an’›n en önemli özelli¤i yafl›na ra¤men duruflundaki olgun tavr›yd›. Hayat› daha yeni tan›mlamaya bafllarken, kendi ad›na önemli kararlar vermesi onun ay›rt edici özelli¤iydi. ‹hanet etmifl ve düflman saflar›na geçmifl olan amcas›na ra¤men silah elde kavgaya at›lmay› benimsemek kolay de¤ildir. Amcas›n›n bu noktadaki ›srar›na, çevrenin bask›s›na ra¤men Do¤an’›n bu tavr› hepimizi olumlu etkilemiflti. Amcas›ndan ziyade daha yak›nen tan›d›¤› köylüsü Duran Salman ve Bahattin Günel yoldafllar›n kavga tutkular›n› esas alm›flt› O. Kendiyle birlikte gerillaya kat›lan Sinan Günel’i önemsiyordu. Ve Do¤an boflalan bir yeri doldurman›n coflkusuyla

at›ld› gerilla yaflam›n›n içine. K›sa sürede gerillan›n adeta sevgilisi oldu. Sevecenli¤i, canl›l›¤›, durmak bilmez isteklili¤i ile etraf›n› etkiliyordu. Heyecanl›l›¤› onu her zaman atefllendirirdi. ‹çinde bulundu¤u hayat›n içine hapsolmadan her fleyini ö¤renmeye çal›flmas› en güzel yan›yd›. Bilmedi¤i, tan›mad›¤› her fley onu heyecanland›r›rd›. En çok da silahlar. Geldi¤i günden itibaren gerillada gördü¤ü her silah› tafl›mak istedi¤ini söylerdi. Bu yan›yla gerillan›n esprilerine konu olmaktan kurtulamazd›. Tam aksine bunu hissedip üzerine gitmeyi esas al›yordu. Ö¤renme tutkusu olan ve tutkuyu somut olgulara dönüfltürmeye çal›flan bir duruflu her daim var etti. K›sa zamanda gerilla yaflam›n›, gerilla düflünüflünü-duygusunu edinen O olmufltu. Askeri olarak h›zl› geliflme yan›na ra¤men politikleflmeyi de

elden b›rakmazd›. 2001 Temmuzunda Murat Deniz, Eylülünde Sinan Günel, Mehmet fiahin, Cihan F›nd›k yoldafllar flehit düfltü. Herkesin üzüntüsü, ac›s› yüzünden okunuyordu. Do¤an ise bir baflka yaflad› bu süreci. Yoldafl›n› yitirmenin ötesinde duygular yaflad›. Ve bir sohbetinde “insan›n ölümü göze almas› çok kolay, ama kabullenmesi ne kadar da zor” demiflti. Özellikle Sinan Günel çok etkilemiflti O’nu. Güç ald› bu gerçeklikten ve 16 Ekim Kad›vakf› eyleminde düflman› yönelik sald›r›da bir baflka oldu dünyas›. Hesap sorman›n duygusunu yaflam›flt›. Yaflad›kça ö¤reniyor, ö¤rendikçe gelifliyordu. Art›k gerillan›n en genç komutan adaylar›ndand›. Ald›¤› sorumluluklara karfl› hassasiyet, özen, çaba konusunda öne ç›kard›. Baflard›kça güven veriyor ve güven kazan›yordu.

Görevin küçü¤ü-büyü¤ü, iyisi-kötüsü demez; kendi gerçekli¤i neyse onu zorlayarak üzerine giderdi. Büyüyen, geliflen, olgunlaflan ve her fleyden önemlisi partileflen bir durufl, bir süreçti Do¤an. Gerillan›n sa¤l›kç›lar›ndan olmufltu. Emel K›l›ç yoldafl›n bafl›nda oldu¤u görev alan› içinde yer alarak teorik-pratik anlamda birçok fleyi ö¤rendi. Emel’den sonra alan›n sa¤l›k sorumlulu¤unu tafl›yordu. Emel yoldafl›n flehit düflmesi ayr› bir etki b›rakm›flt›. Çünkü daha fazla diyalog ve paylafl›m içindeydiler. Art›k birçok fleyin a¤›rl›¤›n› bir baflka hissediyordu. Bu yaflam›n a¤›rl›¤›yd›. Her düflen yoldafl için yazd›¤› yaz›larda bir yan›yla kendisi de vard›. Partinin Dersim k›rsal›na yönelik gerilla ç›karma görevinin içinde yer alma iste¤i onun en önemli ideallerindendi. Ve y›llar sonra, Karadeniz tecrübesiyle Do¤an da yerini alm›flt›. Zorlu süreçlerden geçiyoruz. Daha fazla zorlanaca¤›m›z aç›k. Süreci aflman›n yolu, gerçe¤i iyi görmemiz, tan›mlamam›z ve buna uygun yönelimimizi tayin etmemizdir. Karamsarl›¤a, sitemkarl›¤a, olumsuz yaklafl›mlara düflmemek gerekir. Hüznü de, ac›y› da, sevinci de devrimcilefltirdik ve devrimcilefltirmeye devam edece¤iz. Günümüz aç›s›ndan her düflen yoldafl ve devrimci dostlar önemlidir. Devrime inançs›zl›¤›n her taraftan empoze edildi¤i, dayat›ld›¤› ve yay›ld›¤› bir süreçten geçiyoruz. Bunun için metaneti, direnci ve kavga tutkumuzu canl› tutmal›y›z. Düflen yoldafllar›n düfllerine yan›t olmal›y›z. fiunu biliyoruz, Muharremler, Aflk›nlar, Caferler bu topra¤›n filizleridir. Bir yoldafl›

Cafer yoldafl›n an›s›na...

“F›rt›nalar içinde b›çak s›rt›nda” yürüyenlerin kan› ve can› pahas›na yaratt›klar› de¤erler yine ard›llar› taraf›ndan ayn› kararl›l›k ve cesaretle devam ediyor. 2 ve 9 Kas›m flehitleri kavgada militan olma tavr›n› tak›narak, mücadelede bedel ödemenin birer mütevazi örnekleri olmufllard›r. Uzun dönemdir gerilla güçlerimiz aç›s›ndan ayr› kald›¤›m›z Dersim da¤lar›na yeniden ayak basan Partizanlar›n mutlulu¤unu yaflamaktayken, 2 Kas›m günü Muharem yoldafl›n flehit oldu¤u haberini alm›flt›k. ‹çimizdeki ac› daha dinmemiflken 9 Kas›m sabah›

Aflk›n ve Cafer yoldafllar›n flehit düfltüklerini duymufltuk. Üç Partizan savaflç›s›n›n ac›s›n› içimize gömerek, onlar› sonsuzlu¤a u¤urlad›k. Üç Partizan savaflç›s›n›n flehit düflmeleri kal›n çizgilerle beyinlere kaz›nmas› gereken tarihlerdir. Keza kaybedilen sadece üç can de¤ildir. Kaybedilen ve dahas› kazan›lan çok önemli de¤erler vard›r. ‹çinden geçilen süreçte silahl› mücadeleden kaç›fl›n teorilerinin sahte söylemlerle dile getirilmesine karfl›, dört bir yandan kuflat›lm›fll›k içinde f›rt›nalara gö¤üs germenin cesaretini kuflanan ve Partiyle yürüme cesaretini yitirmeyenler önemlidir. Onlar Proletarya Partisi’nin bütün tasfiye, ihanet, kaçk›nl›¤a ra¤men Dersim’e ç›k›fl›n›n mütevazi bir ad›m› olarak ölümsüzlefltiler. *** Cafer yoldafl, on y›l› aflk›n bir süre yurtd›fl›nda (Bat› Avrupa) yaflad›. 90’l› y›llar›n bafl›nda Proletarya Partisi’yle tan›flt›. Uzun y›llar Almanya’n›n Ulm flehrinde yaflad›. Henüz yeni olmas›na karfl›n 94 y›l›nda darbeci tasfiyecili¤e karfl› partinin yan›nda yer alarak mücadeleyi omuzlamaya çal›flt›. Her stant aç›l›fl›nda, her pankart yap›l›fl›nda vs. Cafer yoldafl›n eme¤i vard›. Parti için harcanan eme¤in pratikteki somut ad›d›r

yoldafl. Proleter eme¤in ve dürüstlü¤ün sessiz emekçisiydi. Ondand›r ki yoldafllar› ona “KOMUTAN” lakab›n› takm›fllard›. Faaliyet için gecesini gündüzünü ay›rmazd›. Cafer yoldafl ayn› zamanda örgütlü olma bilincini de kendisinde var etmifltir. Kimi f›rt›nal› günlerde siyasal yetersizli¤ine ra¤men tercihini parti komitelerinden yana yapm›fl ve elefltirilerine ra¤men parti komitelerinde kalmay› görev bilmifltir. Uzun bir bekleme sonunda 2002’nin sonlar›na do¤ru s›cak mücadele içinde yani Karadeniz da¤lar›na birinci arzusu ve özlemi olan gerillaya kavuflmufltu. ‹kinci özlemi ise Dersim da¤lar›yd›. Özlemlerini gerçe¤e dönüfltürdü¤ü yerde flehitler kervan›na kat›ld›. Yoldafllar... Gidenlerin ard›ndan birfleyler yazmak çok güç geliyor insana. Ama ne mutlu bizlere ki kaçk›nl›¤›n ve ihanetlerin içinde umutla davaya ba¤l›l›¤›n yefleren kardelenleri var içimizde. ‹flte onlar›n giderken ardlar›nda b›rakt›klar› mütevazi yaflamlar›n› t›pk› ö¤rendi¤imiz yoldafllar gibi ö¤retmeye yazmaya mecburuz. ‹flte o zaman f›rt›nalar içinde b›çak s›rt›nda ayakta kalmay› baflarabiliriz... Bat› Avrupa’dan bir yoldafl›...


25

34 KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER... Hüseyin Akdemir: 1949 Erzincan Çay›rl› do¤umludur. Polis taraf›ndan ÜGD’ye üye faflistlere hedef gösterilir. 10 Kas›m 1976’da faflistler taraf›ndan pusuya düflürülerek katledilir. R›za Akdemir: Hüseyin Akdemir’in kardefli olan R›za Akdemir, abisiyle birlikte sald›r›ya u¤rar. 17 Kas›m 1976’da kald›r›ld›¤› hastanede hayat›n› kaybeder. Aziz Gözetmen: Urfa Siverek’te 4 Kas›m 1979’da DDKD’li sosyal faflistler taraf›ndan katledildi. Nubar Yal›myan: 1957 Mardin Silopi do¤umludur. Ermeni milliyetindendir. 1978’e kadar ülkede devam eden mücadelesi daha sonra Hollanda’da da devam eder. 5 Kas›m 1982’de Hollanda’n›n Utrecht kentinde M‹T taraf›ndan katledilir. Ali Haydar Aslan: 1957 Dersim Mazgirt Sindam köyü do¤umludur. 8 Kas›m 1983’te Naz›miye merkezine bombal› pankart asmak isterken, bomban›n elinde patlamas›yla flehit düfltü. Fethiye Batmaz: 1976 Dersim Ovac›k Ada köyü do¤umludur. 7 Kas›m 1993’te Dersim Hozat’ta ç›kan bir çat›flmada flehit düfltü. Hasan Özüm: 15 Kas›m 1987’de Hollanda’da flehit düfltü. Ölüm Orucu fiehitleri: Serdar Karabulut, 8 Kas›m 2002 (DHKP-C), Eyüp Samur, Nail Çavufl ve Muharrem Çetinkaya ise 7 Kas›m 2001’de feda eylemi yaparak bedenlerini tutufldurdular. (DHKP-C). Küçük Armutlu direnifl evine yap›lan sald›r›da ise, Arzu Güler (ÖO direniflçisi) refakatçiler; Sultan Y›ld›z, Bülent Durgaç, Bar›fl Kafl 5 Kas›m 2001’de katledildiler.

AfiKIN’A... Kim diyor sen öldün yoldafl, Sormufllar m› yemyeflil ormanlar›na Karadeniz’in, Görmüfller mi taflk›n sevda Gülüfllerini Ve parma¤›n tetikteyken Kalmamacas›na tek mermin Dersim’de vuruflarak düflüfllerini Kim diyor ki sen öldün yoldafl Bilmiyorlar m› senin Vurulmufllar›n do¤umu oldu¤unu, Ve vurulurken do¤du¤unu! Merhaba; Seni ve seninle yaflad›klar›m›z› bu kalem ve k⤛tla paylafl›yorum flimdi. Ve beynimin köflesinde saklanan an›lar bir bir ç›k›yorlar ortaya. Akl›m›zda kalan sadece masum bir çocuk de¤ilsin sen, ayn› zamanda kocaman bir yüreksin. Bizden ayr›l›fl›n yavafl yavafl oldu. “Okula giderken sa¤a sola bakmay›n” diyen o asi çocuk art›k yoktu. Sonra evimize düzenlenen bask›n›n ard›ndan birkaç ayl›k ayr›l›kt› yaflad›¤›m›z. O geceki halin hala gözümün önünde, annemle konufltuklar›n› flöyle böyle hat›rl›yorum. Sabah evden çok erken ayr›lm›flt›n. Evden ayr›l›rken seni görememifltik. Ta ki bir sabah kap› çal›n›p da senin bizi bekledi¤in söylenene kadar, aradan epey zaman geçmiflti seni çok özlemifltik. E¤er evi de-

4-17 Kasım 2005 ¤ifltirmezsek gelemeyece¤ini söylemifltin. Art›k evi de tafl›m›flt›k. Sonra düzenli gelip gitmeye bafllad›n. ‹fle bile girmifltin. Ama baz› gecelerde çok erken evden ayr›ld›¤›n› hat›rl›yorum. O dönemde Sinan abim (Sinan Günel) hapishanede idi. Bir gece bize güzel bir sürprizin oldu¤unu söyleyip bizi d›flar› ç›karm›flt›n. Hafif bir ya¤mur vard›. Birden karfl›m›za Sinan abim ç›kt›, hapishaneden yeni ç›km›flt›, sonra da hep beraber annemin çal›flt›¤› yere gitmifltik. Annemle yapt›¤›n sahbetlerde hep sevdal› oldu¤unu söylerdin. Bir gün gidece¤ini art›k biliyorduk. Ama o bir günün hiç bu kadar erken olaca¤›n› kestirememifltik. Evden ayr›l›fl›n›n yine o k›sa ayr›l›klardan biri oldu¤unu düflünmüfltük belki de. ‹lk mektubun geldi¤inde anlad›k ki sevdal›na kavuflmufltun. fiimdi ordayd›n art›k, bir gerilla oldu¤unu yaz›yordun. Aradan geçen uzun süreden sonra ikinci mektubun da geldi. Onda biraz daha farkl› fleylerden ayd›nlat›yordun. Evet, hala bizimleydin, biz de seninle. Her gelen mektubunda bize bir fleyler ö¤retme, anlatma çabas›ndayd›n. Bunu hep fark ediyorduk. Kendini çok h›zl› bir biçimde gelifltirmiflsin ve gelifltiriyordun. Son gelen mektubun ise daha baflkayd›. Bize gençlik döneminin deli dolu bir dönem oldu¤unu, bu dönemi do¤ru ad›mlar atarak geçirmemiz gerekti¤ini anlatm›flt›n. Annem mektubu okuduktan sonra küçük bir tebessüm gösterip “büyümüfl de kardefllerine ö¤üt veriyor” demiflti. Evet, aram›zda binlerce kilometre yol olmas› hiçbir fleyi de¤ifltirmemiflti. Bak yine beraberdik. Bize yine bir fleyler söylüyordun. Ben de sa-

na mektup yazmaya karar vermifltim. Birgün gecenin bir saatinde hiç beklemedi¤imiz bir anda misafir gelmiflti. Annemin yüzünü bir korku sarm›flt›. Herkes solgun bak›yordu. Annemi saran korku bizi de sarm›flt›. Ve hiç duymak istemedi¤imiz, kabul etmek istemedi¤imiz fleyi duyduk evet ne kadar güç de olsa... Ne sana mektubum ulaflt›, ne de söylemek istediklerimi söyleyebildim. Annemler seni Tunceli’ye almaya gittiklerinde yine sab›rs›z bir bekleyifl vard› art›k. Aram›zdaki o binlerce kilometre yol flimdi azal›yordu. Yan›m›za geliyordun seni görecektik. Onlarla bir kez daha dalga geçmifltin. Onlar›n o acizli¤ini ortaya ç›karm›flt›n. Senden o kadar korkmufllard› ki seni bize göstermeden, vedalaflmadan son yolculu¤una u¤urlanaca¤›n› sand›lar, yine yan›ld›lar. Görmüfltük seni, öptük y›llar›n özlemiyle. Ve flimdi yine bizlerlesin, bize b›rakt›klar›n bize yine ö¤retecek ve yine yol gösterecek... Kardeflin

“Onlar ellerinden gelen herfleyi yaparlard›”

TKP/ML sempatizanlar› Eflref fiahlar ve Veli Karasu 8 Kas›m 1979 tarihinde genç yafllar›nda ‹GD, DDKD, SGB ve Eme¤in Birli¤i isimli sosyal faflistlerin ortaklafla kurduklar› bir pusu ile sokak ortas›nda kurflun ya¤muruna tutularak katledildi. Devrimcilik ad› alt›nda devrimcilerin kan›na giren bu sosyal faflistler, Partizanlar›n kararl›l›¤› karfl›s›nda çaresizliklerini onlar› katlederek göstermifllerdir. Bu katliam›n s›cakl›¤›nda TKP/ML Adana parti örgütü Veli Karasu ve Eflref fiahlar’›n kanlar›n› yerde b›rakmay›p, katliam› gerçeklefltiren sosyal faflistlerin

elebafllar›n› cezaland›rarak hesap sormufltur. Veli Karasu ve Eflref fiahlar’›n katledilifllerinin 26. y›ldönümünde onlar› yak›ndan tan›yan ve o dönem birlikte omuz omuza mücadele yürüten Mehmet Gökmen’le yapt›¤›m›z söylefliyi yay›nl›yoruz. - Bize Eflref fiahlar’›n yaflam›n› ve mücadeleyle nas›l tan›flt›¤›n› anlat›r m›s›n›z? - Eflref fiahlar’› 1977’lerde tan›d›m, o dönemler çok gençti. Adana’da Karfl›yaka Meslek Lisesi’nde ö¤renciydi. O zamanlar mahallede gençler aras›nda bir çal›flma vard›. O dönem gazetelerimizi, yay›nlar›m›z› da¤›t›rlard›. Çal›flmalar yaparlard›. Daha sonra Eflref kendini oldukça gelifltirdi. ‹yi bir sempatizan oldu. Lisede gençleri örgütlemeye bafllad›. Çok çal›flkand›. Sürekli okurdu, sürekli araflt›r›rd›. O dönem devrimci mücadele daha yayg›nd›. Ayn› zamanda çok say›da farkl› fraksiyon da vard›. Ancak Eflref o genç yaflta ‹brahim Kaypakkaya’n›n görüfllerinin do¤ru oldu¤unu görmüfltü. ‹brahim’in düflüncelerini takip etti. Sürekli Kaypakkaya’n›n görüfllerini savunurdu. O genç yafl›na ra¤men ‹brahim’i anl›yordu. 16-17 yafllar›ndayd›. Ailesi fakir bir aileydi. Ailesi aslen A¤r›’dan gelen bir

aileydi. Babas› yafll› bir adamd›. Eflref’i sürekli desteklerdi. - Eflref yoldafl›n ailesi ve çevresi ile olan iliflkileri nas›ld›? - Çok cana yak›n, sevecen tav›rlar› vard›. Bazen bizim eve gelirdi. Benim çocuklar›m o zaman daha bebekti. Onlar› severdi. Kitaplara çok düflkündü, kitaplar› çok severdi. Veli Karasu’yla da ayn› mahallede kal›yorlard›. Veli Karfl›yaka Lisesi’ne gidiyordu. Eflref ise Karfl›yaka Meslek Lisesi’nde okuyordu. Birbirleriyle güzel iliflkileri vard›. Okul ç›k›fllar›nda sürekli görüflürlerdi. - Bize Veli Karasu yoldafl› da anlat›r m›s›n›z? - Veli Karasu aslen Tunceli’nin Ovac›k ilçesinde do¤mufltur. Veli de çok çal›flkand›. Çok fedakard›. O da lise birdeyken devrimci düflüncelerle tan›flt›. ‹brahim’in görüfllerini savunuyordu. Lise ikideyken önemli bir ilerleme gösterdi. Karfl›yaka Lisesi’ndeki ö¤rencileri örgütlemeye çal›fl›yordu. Vurulmalar›n›n nedeni çok aktif olmalar› idi. ‹brahim’in görüfllerini savunduklar› için vuruldular. - Yoldafllar›n mücadele içerisindeki durufllar›, yoldafllar›yla iliflkileri nas›ld›? - Çok çal›flkand›lar. Dakiklerdi. Randevular›na saatinde gelirlerdi. Herkese mümkün oldu¤u kadar yap›c› davran›rlar-

d›. Çok genç olmalar›na ra¤men ellerinden gelen her fleyi yaparlard›. Verilen her görevi yaparlard›. - Nas›l flehit düfltüklerini anlat›r m›s›n›z? Cenazeleri nas›l geçti? - Okuldan ç›km›fllard›. Saat 17:00 s›ralar›yd›. Ve orada pusuya düflürüldüler. O zamanlar bizim sosyal faflist dediklerimiz taraf›ndan katledildiler. ‹kisi de ayr› liselerdeydi. Bir yerde birlefliyorlar. Yürürken pusu at›yorlar. Etraflar›n› sarm›fllar. Korkular›ndan önce havaya atefl etmifller. Sonra çocuklar› vurdular. Biz oraya 1 km kadar uzaktayd›k. Hemen olay yerine kofltuk. Yerdeydiler, can vermifllerdi. Hastaneye kald›rd›k. Eflref’in cenazesi Adana’da topra¤a verildi. Çok büyük bir kalabal›k vard›. O zaman kitleler daha iyiydi, cenazeyi halk sahiplendi. Veli’nin cenazesi ise hastaneden al›n›p evine getirildi. Evinden ana yola kadar kortejlerle sloganlar eflli¤inde büyük bir kalabal›kla götürüldü. Buradan Tunceli’ye memleketine gönderildi. Ovac›k’ta topra¤a verildi. - Son olarak söylemek istedi¤iniz bir fley var m›? - Ben her ikisine de sayg› duyuyorum. O genç yafllar›nda güzel fleyler yapt›lar. fiimdiki gençli¤imizin de, lise gençli¤imizin de onlar› örnek almas›n› isterim. Bayraklar›n› yere düflürmesinler. (Mersin)


26

4-17 Kasım 2005 alatya’dan, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’ndan yans›yan görüntüler toplumda “infial” yaratm›fl gibi gözükse de, bu ikiyüzlü tutumun alt›nda y›llard›r bilinen ama ço¤unlukla dile getirilmeyen gerçe¤in ta kendisi yat›yor: Yediden yetmifle herkesi kapsayan, tepeden t›rna¤a örgütlenmifl bir faflizm… Bask›n›n, korkunun ve fliddetin hüküm sürdü¤ü bu co¤rafyada, “sorumlular” cezaland›r›l›p, toplumsal vicdan rahatlat›lmaya çal›fl›lsa da, gerçek ortada apaç›k bir flekilde duruyor; bugün çocuklar› döven kad›nlar, dünün en fazla dayak yemifl, fliddete maruz kalm›fl olanlar›… Bir sabah televizyonlar› açt›¤›m›zda “vahflet”, “Nazi kamplar›” manfletleriyle seyretti¤imiz, burjuva bas›na da ayn› flekilde yans›yan Malatya SHÇEK (Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu) çat›s› alt›nda yaflananlar “devlet eline” b›rak›lm›fl olan çocuklara devletin “babal›¤›n›” nas›l yapt›¤›n› bir kez daha gözler önüne serdi. Gizli kamera ile çekilmifl olan görüntülerde küçük çocuklara yap›lan gerek psikolojik gerekse fiziksel fliddeti hep birlikte izledik. Olay›n ard›ndan medyada dönen tart›flmalar, muhalefet ve hükümet taraf›ndan yap›lan aç›klamalar birbirini izleyip, kamuoyunun gündemine otursa da, iflin iç yüzünü bilenler, sendika ve demokratik kitle örgütleri, geçmiflte bu kurumlarda kalm›fl olanlar hayk›r›yorlar: “Bu yeni birfley de¤il, y›llardan beri ayn› fliddet var bu kurumda.” fiiddetin, daya¤›n, psikolojik bask›n›n, tacizin bu toplumun haf›zas›na kaz›nm›fl olmas› devletimizin 80 küsür y›ll›k cumhuriyetinin, yediden yetmifle hepimize arma¤an›d›r. 83. y›l›n› “ç›kt›k aç›k al›nla...” marfl›yla kutlad›klar› flu günlerde, bas›na yans›yan bu “rezalet”, AB kap›lar›nda al›nlarda kara bir leke olarak görülebilirse de, dayak atan bak›c› kad›nlar›n cezaland›r›lmas›yla “sorumlular” bulunmufl ve toplum çocuklar›ndan esirgedi¤i ninnilerle uyutulmaya devam edilmifltir. Belki de do¤duktan sonra bile de¤il, daha anne karn›ndayken fliddete maruz kalm›fl olmas› yüksek ihtimal olan bu kad›nlar›n cezaland›r›lmas›yla hem yüce devlet hem de AKP hükümeti rahat bir nefes alm›fl ve “yeni düzenlemelere” gideceklerini belirtmifllerdir. Tutuklanan befl kiflinin savc›l›¤a verdikleri ifadelerde “Çocuklara sadece bak›c›lar de¤il, tüm personel, müdür d›fl›ndaki memurlar da vurmaktad›r. Sürekli olarak bu çocuklar› dövüp, afla¤›lamaktad›rlar” demesi, daya¤›n toplum nezdinde bir kez daha “cennetten ç›kma” oldu¤unu göstermifl ve fliddetin onayland›¤›n› gözler önüne sermifltir.

M

fiiddeti kan›ksamak… uflkusuz, daya¤› meflru görenler, onaylayanlar sadece Malatya’daki kurum çal›flanlar› de¤ildir, bu toplumda gerek asker ve polisin uygulad›¤› fliddetten, gerek aile ve ö¤retmenin uygulad›¤› fliddete herkes bu sarmal›n bir köflesinden geçmifl ve ister istemez her yerde ve herkese yönelik bu fliddet, fliddetin meflru görülmesini de beraberinde getirmifltir. “‹nfial” yarat›rm›fl gibi görünse de, iflin gerçe¤i her geçen gün evlerde, sokaklarda, okullarda yeniden üretilen fliddetin kan›ksanmas›ndan dolay›, bu olay›n olmas›ndan daha çok, gösterilmesinin sinirleri bozdu¤udur. Çünkü bu topraklar›n gerçekli¤ine gözlerini bilerek kapamamam›fl olanlar›n d›fl›nda herkesin gayet iyi bildi¤i bir tablodur bu. Her geçen gün, her an gözümüzün önünde seyretti¤imiz bir fliddet sahnesi vard›r çünkü yaflan›lan. Geçti¤imiz y›llarda sokak ortas›nda

K

34

Yediden yetmifle faflizm...

e¤itimcilerin yerine, yemekdefalarca b›çaklanan bir kad›na, temizlik yan›nda çocuklar›n gelen geçenin hiçbir fley yapmabak›m› da kendi insaflar›na b›y›p sadece seyretmesi, burnu kerak›ld›. Onlar da o güne kasilen, yüzü yak›lan, töre için öldar, annelerinden, babaladürülen onlarca kad›n›n durur›ndan, ö¤retmenlerinden, munun bu toplumda infial yarataskerlerden, polislerden mamas› gibi, bu durum da hep gördüklerini, kendilerine bilinen ama dile getirilmeyen bir flimdiye kadar ö¤retileni olgu olarak durmaktayd› ortada. yapt›lar, fliddete baflvurduHerkesin bildi¤i bu gerçekli¤in lar. medya arac›l›¤›yla yüzlere çarp›lSözün buras›nda bir ilkö¤mas›, kamuoyuna mal olmas›, y›lretim ö¤retmeninin internette lard›r yaflad›¤›m›z ama bast›rd›¤›yay›nlanan günlü¤ünden al›nt› m›z bir travmay› gün ›fl›¤›na ç›karyapmakta fayda var: “Köye maktad›r. Yukar›da sadece kad›nilk gitti¤imde köydeki herkelarla ilgili verdi¤imiz fliddet örnekask›n›n, korkunun ve fliddetin hüküm sürdüsin, ö¤retmenlerin, velilerin, leri, genele vuruldu¤unda da siste¤ü bu co¤rafyada, “sorumlular” cezaland›r›imam›n hepsinin uygulad›¤› min do¤as›n› oluflturan bir fliddet l›p, toplumsal vicdan rahatlat›lmaya çal›fl›lkat›ks›z fliddeti gördü¤ümde ve iflkence gerçekli¤ini ortaya kosa da, gerçek ortada apaç›k bir flekilde duruyor; budehflete düfltüm. Okuldan meyacakt›r. fiiddetin bu kadar kan›kgün çocuklar› döven kad›nlar, dünün en fazla zun olan arkadafllar›m›z gelip sanmas›, hele hele “devlet badayak yemifl, fliddete maruz kalm›fl olanlar›… ‘biz de çocuk dövüyoruz’ deba”n›n zulmünün gayet iyi bilindiklerinde onlara fliddetle karmesi dolay›s›yla, bu co¤rafyada iflfl› ç›kard›m. S›n›fa girdim ve kence ile ilgili hangi veri, hangi radü¤üm günler oluyor” derken, E.B’nin ise por, hangi olay yaflan›rsa yaflans›n toplumda “Biri di¤erini itekliyordu, ben de sinirlen- ilk derste onlar› asla dövmeyece¤imi bunu “infial” yaratmamaktad›r. Yaratmamaktad›r dim vurdum, kötü niyetim yoktu” demesi yanl›fl buldu¤umu söyledim. ‹kinci dersten itiçünkü, iflkence gerçe¤ini bu toplum oldukça hem çocuklar›n bak›m›n›n hangi koflullarda baren asla beni dinlemediler ve ciddiye almaiyi ve yak›ndan tan›maktad›r. ‹yi bilinen bu du- yap›ld›¤›n›, hem de daya¤›n niyete ba¤l› olarak d›lar. Ba¤›rmaktan, yorgunluktan mahvolmuflrumun bilinçalt›na at›lmas› için de her zaman “iyisinin ve kötüsünün” oldu¤unu gösteriyor tum. Oysa en çok daya¤› atan din ö¤retmeni uygun bir k›l›f bulunmaktad›r: Kad›n› babas› bize. Öyle ya, hepimize öyle ö¤retilmedi mi? oldu¤u halde, en çok sözünü dinledikleri oydu. dövmüfltür çünkü aç›k giyinmifltir, “kötü” yo- Hala daha bu toplumda pek çok kifli “korkut- Müdür odas›nda yaramazl›k yapan bir ö¤rencila düflmesin diye az›c›k korkutmak istemifltir, mak amac›yla dövülebilece¤ini” düflünmü- nin eline sopayla vurdu¤um an, din ö¤retmeköylüleri, iflçileri, hakk›n› arayanlar› asker-po- yor mu çocuklar›n›? Bize hayat›m›z boyunca ninden ‘aferin’ alm›flt›m. Do¤duklar› andan itilis dövmüfltür, çünkü “toplumun huzurunu” zorla ö¤retilen korkuyu tekrar tekrar üretmiyor baren fliddet gören bu çocuklar için, tek geçerbozmufllard›r, ö¤retmen ö¤rencisini dövmüfltür muyuz hepimiz? Kimi zaman fiziksel, kimi za- li yöntem haline gelmiflti korku ve fliddet. Araçünkü “adam olmas›” için erken yaflta belinin man psikolojik olarak uygulanan fliddetten lar›ndaki sorunlar›n çözüm yöntemi de buydu” bükülmesi flartt›r… Uzay›p gidebilecek olan baflka, aktar›lacak, e¤itip ö¤retilecek hangi de- diyerek fliddetin, çocukluktan itibaren nas›l içbu liste, hayat›m›z›n nas›l fliddet ve korkuyla ¤er var bu kadar ra¤bet gören ve h›zla sonuç sellefltirildi¤ini ortaya koymaktad›r. Vars›n SHÇEK Genel Müdürü ‹smail Babeslendi¤ini göstermektedir bize… Bast›rd›k- veren? r›fl “Bu olaylar münferit olaylar” diyerek, lar›m›z› hat›rlad›¤›m›zda hiç de hofl fleylerle Bak›c›lardan N.D. 2 yafl grubu çocuklar›karfl›laflmayaca¤›m›z› iyi bildi¤imizden, unut- na bakt›¤›n› söylerken, bir çocu¤un aya¤›na devlet büyüklerinin o çok iyi bildikleri nakaramak/unutmufl gibi yapmak ço¤u zaman daha vurmas›yla ilgili olarak, bunun “terbiye s›n›r- t› tekrarlas›n, vars›n Baflbakan Erdo¤an “k›z ve az yaralay›c› gelmektedir… Oysa toplumsal lar› içerisinde oldu¤unu” ve ayn› davran›fl› erkek çocuklar› ay›raca¤›z, gönüllü kuruhaf›zan›n bu zay›fl›¤› ayn› olaylar›n tekrar tek- evinde çocuklar›na da yapt›¤›n› dile getirmifl. lufllar› devreye sokaca¤›z” diyerek meseleyi rar yaflanmas›na, gereken derslerin ve as›l so- T›pk› görüntüleri izleyip “vahflet” deyip, ama “dini” temelde çözmenin, özellefltirmelerin karumlular›n ortaya ç›kar›lamay›fl› ayn› olay›n kendi çocuklar›n› dövdü¤ü gerçe¤ini görme- p›s›n› aralaman›n peflinde olsun, vars›n Devlet her defa “flok edici” oldu¤u aç›klamalar›yla yen aileler gibi… O kad›nlar ki, çok yüksek ih- Bakan› Nimet Çubukçu a¤lamakl› bir sesle sunulmaktad›r, oysa hepimizin iyi oynad›¤› bir timalle, ayn› fliddet döngüsünden kendileri de “bir çocu¤un gözyafl› için makam›n› b›rakabioyun sergilenmektedir tekrar… geçtiler çocukluklar›nda. Anneleri ifli bafl›ndan lecek yap›da oldu¤unu” iddia ededursun, bu aflk›n olup, yaramazl›k yapt›klar› her vakit ko- ülkenin çocuklar› tüm bu bask›ya ve zulme layca susturmak için “bi temiz” dövdü onlar›. ra¤men “bir tek baflak tanesinin susuz kalKad›nlar ve Ortaokuldan sonra okumay›p, ailenin uygun mayaca¤›” günleri yaratacaklar kendi elleriyörselenmifl çocukluklar›… gördü¤ü biriyle evlendirilip, evde yapt›¤› ça- le… ‹flte o zaman dövülürken bile “haydi beni utuklanan fi.S’nin “17 çocu¤a tek bafl›- mafl›r-bulafl›k-yemek döngüsüne koca ve çocu- sev” diyen yüreklerin susuzlu¤unu giderece¤iz ma banyo yapt›rmaktay›m. Tek bafl›- ¤u da eklediler. Artan yoksulluk çal›flmaya itti- birlikte. ‹flte o zaman “annesinin talihi k›z›na ma görevli oldu¤um için hepsine ha- ¤inde tek yapt›klar› ifli, temizli¤i seçtiler yine. çeyiz” olmayacak ve keyifle iteleyece¤iz korkim olam›yorum. Sinirlenip çocuklar› döv- Çocuk Esirgeme Kurumu’nda olmas› gereken kuyu, fliddeti karabasan gibi üstümüzden…

B

T


27

34

4-17 Kasım 2005

Tohum Kültür Merkezi, emperyalizmin kölelefltirici, yoz kültürüne karfl› Yeni Demokrasi kültürünü kuflanma fliar›yla

ETK‹NL‹KLER‹NE DEVAM ED‹YOR... S›n›f mücadelesinde, egemenlerin fiziki sald›r›lar›n›n yan›s›ra, kültürel sald›r›lar›na karfl› da ezilen emekçi kitlelerin mücadelesi olmazsa olmaz derecede önemlidir. Bu anlam›yla emperyalizmin kölelefltirici, yoz kültürüne karfl› halklar›n yeni demokrasi kültürünü yaratma çabas›, s›n›f mücadelesinin bir parças› olarak kendisini dayatmaktad›r. Bunu yaparken alternatif kültür yaratma iddias›yla yola ç›kan kültür-sanat cephesi de, di¤er birçok alanda oldu¤u gibi egemenlerin sald›r›lar›ndan nasibini almaktad›r. Ancak halk kitlelerinin gericili¤e karfl› verdi¤i mücadele burada da somutlanmakta ve s›n›f mücadelesine sunulan bir soluk olma özelli¤i tafl›maktad›r. Özellikle ülkemiz gibi emperyalizmin yar› sömürgesi olan ve feodalizmin gericiyoz kültürünün önemli oranda etkili oldu¤u ve emperyalist kültürden etkilendi¤i ülkelerde kültür-sanat›n s›n›f mücadelesindeki rolü daha da önem kazanmaktad›r. Ülkemizde de bu gerçeklikten yola ç›karak, s›n›f mücadele-

sine kültür-sanat cephesinden bir soluk olan, 1995 y›l›na kurulan Tohum Kültür Merkezi, emperyalizmin kölelefltirici yoz kültürüne karfl› yeni demokrasi kültürünü kuflanma fliar›n› kendisine rehber edinerek yaklafl›k olarak 9 y›ld›r faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu süreç içerisinde çeflitli bask›lara maruz kalan, çal›flanlar› gözalt›na al›nan, sahnesi mühürlenip faaliyetleri engellenmek istenen TKM, tüm bunlara ra¤men dönem dönem s›n›f mücadelesinin geliflim seyrine paralel bir ivme yakalam›fl, dönem dönem de kendi yaflad›¤› eksiklikler nedeniyle s›k›nt›lar yaflam›flsa da özelde mevzisini kaybetmemifltir. Tüm bu yaflanan geliflmelere ra¤men 2001 y›l›nda egemenler taraf›ndan komik gerekçelerle salonu mühürlenen Tohum Kültür Merkezi geçti¤imiz aylarda mühürün kald›r›lmas›yla beraber etkinlik salonunu kullanmaya bafllam›flt›r. Bu nedenle 29 Ekim Cumartesi günü TKM’de salonun aç›l›fl etkinli¤i yap›ld›. Aç›l›fl konuflmas› ve yaflam›n› yitiren devrimci sanatç›lar için yap›lan bir

dakikal›k sayg› durufluyla bafllayan etkinlik, Tohum Kültür Merkezi’nin haz›rlam›fl oldu¤u ve 1995 y›l›ndan bu yana gerçeklefltirdi¤i etkinlikler ile atölye çal›flmalar›ndan kesitlerin ve yaflam›n› yitirmifl devrimci sanatç›lar›n görüntülerinin de yer ald›¤› Sinevizyon gösterimiyle devam etti. Sinevizyon gösteriminin ard›ndan TKM bünyesinde faali-

yetini sürdüren Barbara Halk Sahnesi’nin tiyatro gösterimiyle etkinlik devam etti. Barbara Halk Sahnesi’nin sergiledi¤i “Ben Altta Kald›m Abi” adl› oyun Türkiye’nin AB sürecini mizahi bir tarzda anlat›yordu. Son olarak sanatç› Hasan Sa¤lam’›n söyledi¤i ezgilerin ard›ndan etkinlik son buldu. (‹stanbul)

Kitap Tan›t›m›

Sovyetler Birli¤i 1917-1953 De¤erlendirmeler (‹nceleme/Analiz) ve Sonuçlar› Umut Yay›mc›l›k (Eylül 2005) SB- 1917-1953 De¤erlendirmeler (‹nceleme/Analiz) ve Sonuçlar› bafll›¤› ile ç›kan bu kitap, ad›ndan da anlafl›laca¤› gibi, bir inceleme/araflt›rma çal›flmas›d›r. Bu çal›flma 1992 y›l›nda YKP/ML taraf›ndan gerçeklefltirilerek, kamuoyuna sunulmufltur. Böyle bir çal›flmaya neden ihtiyaç duyuldu¤u ise, kitab›n girifl k›sm›nda flöyle özetlenmektedir: “Tarihin yerli yerine oturtulmas›!” Çünkü s›n›f mücadeleleri tarihinde her dönem karfl›m›za ç›kan tarih çarp›t›c›lar›, Rus Sosyal Emperyalizmi’nin çöküflü ile birlikte, tarih çarp›tmalar›na, daha do¤rusu sald›r›lar›na h›z vermifllerdir. Bu sald›r›lar›n hedefinde ise, Ekim Devrimi olmufltur/olmaktad›r. Ekim Devrimi özgülünde sosyalizme ve onun kazan›mlar›na dönük gerçeklefltirilen sald›r›lara yan›t verme noktas›nda ise hep bir eksiklik yaflanm›fl, bu eksiklik malum çevrelerin burjuvazinin s›n›f mücadelelerini tasfiye etmeye dönük çabala-

r›na, sald›r›lar›n dozunu art›rarak kat›lmalar›n› beraberinde getirmifltir. Bu çal›flma, Ekim Devrimi arifesinden bafllayarak, revizyonist güzergaha girilen 1953’lere kadar ki sürece ve bu süreçte yaflanan olaylara, bu olaylar› ortaya ç›karan olgulara ›fl›k tutmay› ve bu sürece iliflkin getirilen karalama/iftira/ çarp›tma vb. her türden sald›r›lara cevap olmay› amaçlamaktad›r. Daha çok da Stalin’e ve onun önderli¤inde hayata geçirilen Yeni Ekonomik Politika (YEP), Savafl Komünizmi, Ar›nmalar vb. politikalar›n yan›s›ra, Lenin’in ölümünden sonra ortaya ç›kan “halef” sorunu ve bu sorunla birlikte gündeme gelen Stalin’in Genel Sekreterli¤e getirilme sorunu ve bunlar›n yafland›¤› koflullar, elde bulunan somut bilgiler ve belgeler ›fl›¤›nda ele al›nmaktad›r. Yani bu çal›flma Stalin ve onun gerçekli¤i üzerinde yo¤unlaflmaktad›r. Çünkü baflta Troçkistler olmak üzere, anti-Stalinist birçok kesim, sosyalizmin kazan›mlar›na Stalin üzerin-

den sald›rmay› ye¤lemektedir. Temelsiz yorum ve yaklafl›mlara girilmeden ele al›nan bu araflt›rma/inceleme çal›flmas›, bunlar›n temelsiz birçok iddias›n› çürütmektedir, hem de sözü anti-Stalinist yazarlara b›rakarak! Çal›flman›n son bölümlerinde II. Emperyalist Paylafl›m Savafl› öncesi ve sonras›na da genifl yer verilmektedir. Emperyalist kuflatma alt›ndaki Sovyetlerin, bir yandan sosyalizmi infla etme sorunu, bir yandan ise yaklaflt›¤› kesinleflen savafla karfl› ne tür önlemler almak zorunda kald›¤›, tüm bunlar›n Sovyet halk›na ne tür fedakarl›klara mal oldu¤u da genifl bir biçimde aktar›lmaktad›r. Tabii bu sürece iliflkin getirilen elefltirilere, bunlar› çürüten cevaplar niteli¤inde gerçekleflmektedir bu aktar›m. K›sacas›, s›n›f mücadelelerine dönük sald›r›lar›n giderek artt›¤›, ancak halklar›n da bu sald›r›lar› giderek artan direnifllerle cevaplad›¤›, sosyalizmin yeniden halklara umut olmaya bafllad›¤› günümüzde, bu tür çal›flma-

lara daha çok ihtiyaç duyulmaktad›r. Bunun için, bu ihtiyaca büyük ölçüde cevap olma özelli¤ine sahip olan bu kitap, insanl›¤›n kurtuluflu mücadelesine sundu¤u katk›n›n yan›s›ra, devrimin en zorlu mücadeleleri kendi içinde bar›nd›rd›¤›na ›fl›k tutmas› bak›m›ndan da önemli ve mutlak okunmas› gereken bir çal›flmad›r.


28

4-17 Kasım 2005

34

Yoksullara dar edilen, zenginlere kâr getiren bir flehr-i ‹stanbul...

eçti¤imiz yaz aylar›nda birçok semtte ardarda yaflanan gecekondu y›k›mlar› flimdilik biraz durulmufl gözükse de, “tafl› topra¤› alt›n ‹stanbul” için yap›lan planlar çok uzun vadeli ve bu planlarda yoksullara, evsizlere, gecekonduculara yer yok. Devlet onlar› ne yapaca¤›n› düflünmese de, evleri y›k›lan Güzeltepeliler durakkondularda yaflamaya devam ediyorlar....

G

Kentsel Dönüflüm Projesi ad› alt›nda gecekondu mahallelerinin y›k›larak yerine sosyal konutlar, lüks villalar, apartmanlar, iflyerleri, turistik mekanlar yap›lmas› için bafllat›lan y›k›m operasyonlar› son 2 ayl›k süreçte durdu gibi görünüyor. Ancak her an yeni y›k›mlar›n yap›laca¤› ‹stanbul’da önceki y›k›mlarda evleri y›k›lm›fl olan insanlar yoksullu¤un getirmifl oldu¤u yoksunluklarla yaflam mücadelesi veriyor. Baflbakan Erdo¤an’›n aylar önce ‹stanbul’a vize uygulamas› yapacaklar› aç›klamalar›yla eflzamanl› olan ev ve iflyeri y›k›mlar›nda insanlar ac›mas›zca soka¤a at›l›yor, direnenler gözalt›na al›n›yor ve terörist olarak gösteriliyordu. TOPLU YIKIM OUT... Alibeyköy, Baltaliman›, Güzeltepe ve daha birçok yerde y›k›mlar gerçeklefltirilirken, Pendik Aydos Mahallesi’nde y›k›m yap›lmas› planlanan ev sahipleri yediden yetmifle gaz bombalar›na karfl› direnerek y›k›m sald›r›s›n› geri püskürtmüfltü. Ancak bu y›k›mdan ders ç›karan belediyeler art›k toplu olarak y›k›m gerçeklefltirmek yerine parça parça y›k›m gerçeklefltirerek geliflecek olan güçlü tepkilerin önünü almaya çal›fl›yor ya da farkl› projelerle insanlar›n gözlerini boyamaya çal›fl›yor. “Ev sahibi olanlar› sokakta b›rakmad›k” diyerek evlerini y›k›p enkaz bedelinin çok alt›nda bir ücretle kendilerine sosyal konutlardan kira öder gibi dairelere yerlefltiren Büyükflehir Belediyesi görüntüden kurtard›¤›n› san›yor. Ancak ço¤u asgari ücretle çal›flan insanlar y›llarca 400-500 milyon ödeyecekleri kiralar› ödemekte oldukça s›k›nt› yaflayarak piflman olmufl durumdalar flimdiden. Yerlefltirildikleri dairelerin-

de binbir türlü çilesiyle karfl› karfl›ya kal›rken kimileri de bafllar›n› sokacak bir çat›dan uzak yafl›yor aylard›r. Sonuç ne olursa olsun her türlü kazan›m›n bedel ödeyerek ve direnerek elde edilebilece¤i pek çok insan taraf›ndan iyice anlafl›lm›fl durumda. Ancak örgütsüz olarak geliflen bu karfl› durufllar ve tepkiler birleflik bir mücadeleye dönüflemedi¤i, önderlik edilemedi¤i için yeterli kazan›mlar› sa¤layamam›fl durumda. Bunun eksikli¤ini flu an için “gerekli yard›mlar›n yap›lamad›¤›” olarak aç›klasalar da yoksul emekçi halk›n, mücadelelerine önderlik edecek ve onlar› daha ileriye tafl›yacak olan güçleri bekledi¤i ve geldi¤inde de sahip ç›kaca¤› gerçe¤i her f›rsatta kendisini gösteriyor. “KALIRSANIZ KALIN...” Kirac› olduklar› evlerin y›k›lmas›yla belediyenin kendisine yer göstermesini bekleyen Eyüp’e ba¤l› Güzeltepe Mahallesi sakinleri aylard›r sokakta yafl›yor. Evleri y›k›lmadan önce defalarca Eyüp Belediyesi ve Büyükflehir Belediyesi’yle görüflmeler yapan mahalle sakinleri sorunlar›na bir çözüm bulunamazsa çoluk çocukla sokakta kalacaklar›n› söylemelerine ra¤men belediye yetkililerinden “kal›rsan›z kal›n, bize ne. Adam›n›z› bulun evinizi al›n” yan›t›n› alm›fllar sürekli. Y›k›m› engellemek için de¤iflik yerlerde toplant›lar yapan, TMMOB ve çeflitli demokratik kitle örgütleriyle görüflen mahalle halk› 28 Temmuz’da y›k›m ekiplerini karfl›lar›nda bulmufllar. 15 evin y›k›ld›¤› o gün barikat kurarak tafllarla sopalarla direnmifller y›k›ma, yafll›s›yla genciyle. Ancak daha önce iki defa direnerek

y›k›m› erteletmeyi baflar›rlarken bu kez kazanam›yorlar ve sokakta yaflamaya mahkum ediliyorlar. 15 evden, ev sahibi olanlar dairelerini kira borcu karfl›l›¤›nda al›p yerlefliyorlar. fiu an 6 ev var direnen, çad›rda yaflayan. Kendilerine verilmeyen, bir türlü tahsis edilmek istenmeyen sosyal konutlar›n hemen yan› bafl›nda kurduklar› çad›rlarda yaflam mücadelesi veriyorlar. Çad›rlar da bildi¤imiz çad›rlardan de¤il hani. Eflyalar›n›n kendilerine teslim edilmesiyle birlikte “bu devletin ay›b›d›r” diyerek yine devlete, Belediye’ye ait olan otobüs duraklar›na yerleflerek durakkondu sakinleri olarak yaflamaya devam ediyorlar. Durakkonduculardan Leyla Güzel direnmekten baflka çareleri olmad›¤›n› söylerken, flimdiki durumlar›n›n çok zor oldu¤unu söylüyor. En temel gereksinimlerini karfl›lamak için yak›nlardaki insanlardan yard›m istediklerini ancak art›k bunun çok mümkün olmad›¤›n› anlat›yor. “Banyomuz bir zorluk, çamafl›r y›kamam›z bir zorluk. Rica minnet millete çamafl›rlar›m›z› y›kat›yoruz. Çok yak›n yerlerde banyo bir ihtiyaç ama olmuyor art›k. Çünkü m›r›n k›r›n yapmaya bafllad›lar.” Yetim torunlar› ve geliniyle birlikte yaflayan ancak so¤uklar›n bafllamas›yla gelinin çocuklar hastalanmas›n diye bir süreli¤ine baba evine gitmesiyle durakkondusunda tek bafl›na kalan Fatma Teyze de bu duruma içerliyor. Bafllar›na neden böyle bir fleyin geldi¤ini anlamad›¤›n› söyleyen Fatma Teyze so¤uklar›n bafllamas›yla birlikte hastalan›p hastaneye kald›r›lm›fl ve 6 gün hastanede yatm›fl. Onlar için as›l zorluk o¤lunun ifl için yapt›-

¤› seyahatte bindi¤i geminin batmas›yla bafllam›fl. Biri o¤lunu di¤eri eflini kaybeden iki kad›n ve iki çocuk dört elle birbirlerine sar›l›p tutunmaya çal›flm›fllar. Üç ayda bir ald›¤› yafll›l›k maafl›yla geçinen Fatma Teyze, hem Belediye’nin kendilerini insanl›ktan çoktan ç›kard›¤›n› söyleyerek buna içerliyor, hem de evlerinin y›k›lmas›n› engellemek için tepki gösteren, flu anda kendileriyle konuflmayan komflular›n›n tutumuna. “Öyle gücüme gitti ki en ileri dost bize küstü, gelmedi. Daha tesellim düfltü, onlara nas›l dostumdur, akrabamd›r diyeyim art›k. Peki ya Belediye’nin hiç merhameti yok muydu? Bunlar çoluk çocuk sahibiler, hepsi d›flardalar. Üstümüze ya¤mur ya¤›yor, üflüyorum, titriyorum. Hasta olmufluz hepimiz.. Hiç merhameti yok muydu? Devletin milletin s›rt›ndan baflbakan oldun sen. Zaman› gelirdi biz vatandafl›m›za ifl veririz, güç veririz, flöyle yapar›z böyle yapar›z derdi. E hani, sonu gelmedi. Bir geldiler bizi bir tekmeyle uza¤a att›lar” diyerek beddualar ediyor kendilerini sokakta yaflamaya iten devletin yetkililerine. Çünkü bir ekmek paras›n› bulmakta s›k›nt› yaflarken 400 milyonluk evlere yerlefl demelerini insanl›¤a s›¤d›ram›yor hakl› olarak. Leyla Güzel hemen ard›ndan ekliyor: “Yani hayret ediyorum, milletin kedisi dama ç›k›yor, bir yerde s›k›fl›yor, hemen kofluflturuyorlar. Ama biz dört ayd›r burada yafl›yoruz kimse gelmiyor. Demek ki bir hayvan kadar de¤erimiz yokmufl. O kadar insanl›ktan ç›karm›fllar bizi, ölüme itiyorlar resmen” diye gösteriyor tepkisini.


34 AKP’li olanlar›n çok rahat bir flekilde ev bulabildiklerini, hatta sosyal konutlarda çok düflük ücretlerle oturtulduklar›n› anlat›yorlar k›zg›nl›kla. 3 eve yer tahsis edildi¤ini belirten Güzel “AKP’liler olsayd› burada 4 ay direnmezlerdi kesinlikle. fiimdiye kadar çoktan ev tahsis edilmiflti onlara. Burada 3 eve yer tahsis edildi. Biz meskene telefon etti¤imizde ö¤rendik. Ama biz buraday›z diye onlar da yerleflemiyorlar evlerine çünkü o zaman bizi de yerlefltirmek durumunda kalacaklar. Yer tahsis edilenler de AKP’li olduklar› için ev gösteriliyor kendilerine” sözleriyle anlat›yor kendilerine yap›lan haks›zl›¤›. Durakkonduculardan Ali Yön, neden bu kadar h›zla y›k›ld› evleriniz sorusuna her gün farkl› bir biçimde aç›klanan depremin bafl etken oldu¤unu söylüyor. Çünkü 99’daki Marmara depreminde Güzeltepe Mahallesi’nin sa¤lam ç›kt›¤›n›, bu yüzden sermaye için büyük bir f›rsat oldu¤unu anlat›yor. Bir de y›k›mlar›n bu kadar yo¤unlaflmas›n›n baflka bir nedeninin sanayiyle, nüfustaki art›flla ba¤lant›l› oldu¤unu ekliyor. Çünkü “Sanayileflme kalmad› art›k, ‹stanbul turizm ve kara para aklama flehrine dönüfltü. Dolay›s›yla insan gücüne gerek kalmad›¤› için insanlar› geri göndermenin yolunu ar›yorlar. Ya ‹stanbul d›fl›na ç›kartacaklar yada geri dönüfle zorlayacaklar. Bir de buralar çok de¤erli yerler. Önceden gözde yerler de¤ildi. Ama flimdi ‹stanbul’un merkeziyle de iç içe oldular. 99’da da zemin sa¤lam ç›k›nca zenginlerin yeni gözdesi oldu. Bayramo¤lu Mahallesini, Kulaks›z’› Koç istiyor. Buralar altyap›lar› sa¤lam yerler. Kentsel dönüflüm de¤il rantsal dönüflüm yani baflka bir fley de¤il. 15 milyara bir daire yap›yorlar, 40 milyara sat›yorlar. Bir daire veriyorlar karfl›l›¤›nda bir de borçland›r›yorlar. Bunun tek sebebi rant. Amaç emekçilerin yerlerini y›k›p bedavaya al›p zenginlere satmak” fleklinde özetliyor özellikle ‹s-

29 tanbul’da emekçi mahallelerde yo¤unlaflan y›k›m sald›r›lar›n›. “D‹REND‹KLER‹ ‹Ç‹N EV VERM‹YORLAR...” Haklar›n ancak direnilerek, karfl› durularak kazan›laca¤›n› bilen durakkonducular direndikleri için d›flland›klar›n› söylerken, Güzeltepe Mahallesi Muhtar›’n›n dahi mahalle halk›yla yap›lan bir toplant›da “onlar direndikleri için ev vermiyorlar” dedi¤inde flafl›rm›fllar. Devletin böyle bir davran›fl sergileyemeyece¤ini, anayasan›n 57. maddesindeki bar›nma hakk›n› vermek zorunlulu¤u oldu¤unu özellikle belirten Ali Yön kendilerini teslim olmamakla, direnmekle elefltirenlere flu sorular› soruyor: “70’li y›llarda buraya geldi¤inizde buralar baban›z›n yeri miydi? Siz iflgal etmediniz mi? Siz devlete karfl› direnmediniz mi? O zaman direnirken hakl›yd›n›z da flimdi direnen insanlar niye haks›z? Niye suçlan›yoruz, biz sadece hakk›m›z› ar›yoruz.” Belediye’ye, kendilerine ev göstermemeleri durumunda baflka çözüm önerileri de sunan durakkonducular kiraya ç›kmalar› durumunda kira yard›m› yapacaklar› sözünü al›yorlar. Ancak bunun alt› mu¤lak kal›yor. Çünkü kira yard›m›n›n süresi belli de¤il. 1 sene de olabilir, 1 ay da. Bu yüzden çok güven vermiyor. Zaten insanlar›n yaflamlar›n› felakete sürükleyenlere, onlar›n insanca yaflam koflullar›ndan uzaklaflt›r›lmas›nda birinci dereceden sorumlu olanlara güvenilmeyece¤ini de art›k iyi biliyorlar. “HERKES G‹TSE DE B‹R BEN...” Sürecin bafl›ndan beri mahalle halk›n›n yan›nda olan her türlü deste¤i sunan Ka¤›thane Halk Kültür Merkezi çal›flanlar›ndan Alev Çevik de mahalle özgülünde yaflanan ancak genel bir sorun olan y›k›mlar›n ve y›k›m ma¤durlar›n›n sahipsiz kalmas›n›n sosyal hukuk devleti anlay›fl›yla ba¤daflmad›¤›n› söylüyor. Büyükfle-

hir Belediyesi ve Eyüp Belediyesi’yle yapt›klar› hiçbir görüflmeden olumlu sonuç ç›kmad›¤›n› anlatan Çevik, defalarca bas›n aç›klamalar› yaparak seslerini kamuoyuna duyurmaya çal›flt›klar›n›, ancak bugüne kadar kal›c› çözümler üretilemedi¤ini söyledi. TMMOB’dan Mücella Yap›c› ve TMMOB ‹l Koordinasyon Sekreteri Meftun Gürdallar’la birlikte ailelerden oluflan bir komite kurarak Büyükflehir Belediyesi Emlak ve ‹stimlak Daire Baflkan› Mustafa Kocamefle ile de görüfltüklerini, kendilerine ev tahsis edilmesini isteyen ailelere “Y›k›lacak çok yer var. Biz ev sahiplerine konut bulam›yoruz, kirac›lara nas›l bakaca¤›z” diyerek garantisi olmayan kira yard›m›nda bulunma teklifi yap›yor. Kira yard›m› gerçekleflirse bunun ufak da olsa bir kazan›m olaca¤›n› söyleyen Çevik, bu teklifin s›n›rlar›n›n netleflmesini istiyor. Son olarak da yeniden belediye ile bir görüflme ayarlay›p, bu görüflme sonucunda neler yapacaklar›n› kararlaflt›racaklar›n› söylerken demokratik kitle örgütlerinin zaman zaman mahalleye gelerek destek sunduklar›n› ancak yeterli olmad›¤›n›, bu desteklerin art›r›lmas› gerekti¤ini ifade ediyor.

4-17 Kasım 2005

afllar›na neden böyle bir fleyin geldi¤ini anlamad›¤›n› söyleyen Fatma Teyze so¤uklar›n bafllamas›yla birlikte hastalan›p hastaneye kald›r›lm›fl ve 6 gün hastanede yatm›fl.

B

K›fl›n yaklafl›p so¤uklar›n artmas›yla birlikte durakkondularda hemen hemen herkesin hasta oldu¤unu da ekliyor Leyla Güzel. “Burada her türlü rahats›zlanabiliyorsunuz. So¤uk alg›nl›¤›, grip, nezle, her türlü fley var. fiu anda Fatma Teyze, çocuklar ve ben hastay›z. Çocuklar›n yüzlerinde vücutlar›nda yaralar ç›k›yor. Öksürüyorlar, grip oluyorlar, her türlü enfeksiyona aç›klar yani.” Tüm bunlara ra¤men yine de istedikleri sonucu alana kadar durakkondularda yaflamaya devam edeceklerini söylüyorlar. Üstelik Fatma Teyze “herkes gitse de bir ben kal›r›m” diyor son olarak.

“Bu devletin ay›b›d›r” diyorlar konuflurken. Ancak görünen o ki, devlet yoksullara karfl› yap›lan ay›b› pek umursam›yor, çünkü iflin içinde bir rant kayb› sözkonusu de¤il...


30

4-17 Kasım 2005

‹flçi-köylü’den 2006 BÜTÇES‹N‹ IMF HAZIRLADI, HÜKÜMET ONAYDI! HALK ‹Ç‹N DE⁄‹L, IMF ‹Ç‹N BÜTÇE! AKP hükümetinin her f›rsatta dillendirdi¤i “enflasyonu indirdik”, “gelir da¤›l›m›ndaki uçurum azald›”, “iflsizlik azald›” vb. söylemlerinin içi bofl birer yalan oldu¤u bugünlerde gündeme gelen 2006 bütçesi ile bir kez daha gözler önüne serildi. Bütçeden e¤itim, sa¤l›k vb. ihtiyaçlara ayr›lan paylara bakt›¤›m›zda önümüzdeki y›l›n emekçiler aç›s›ndan, geçti¤imiz y›la oranla daha da zor olaca¤›n› tahmin etmek hiç de zor de¤il. Bafltan afla¤› IMF talimatlar› do¤rultusunda haz›rlanan, hatta IMF taraf›ndan haz›rlanan, ancak formalite icab› TBMM’de de “tart›fl›lan” 2006 bütçesinin a¤›rl›kl› k›sm›, daha önceki y›llardan da al›fl›k oldu¤umuz gibi faiz ödemelerine ayr›lm›fl durumda. Yukar›da da vurgu yapt›¤›m›z gibi 2005 y›l›nda yaflanan birçok geliflmeye bak›ld›¤›nda 2006 bütçesinin eski bütçeden çok daha fazla yükü omuzlamak zorunda kalaca¤› görünen bir gerçektir. Bütçe aç›klar› ve faiz d›fl› fazla oranlar› bunu aç›kça ortaya koymaktad›r. Bütçedeki aslan pay›n›n yine faiz ödemelerine gidece¤ini tahmin etmek bir kenara zaten bu verilerle ortadad›r. Yüzümüzü AKP hükümetinin yapt›¤› yalan aç›klamalara ve araflt›rmalara de¤il de gerçek iflsizlik, açl›k, sefalet verilerine dönersek; Örne¤in; 2005 y›l› için 106 mil-

yar YTL olan vergi gelirleri yüzde 23 art›r›lmaktad›r. Baflka bir örnek; 2006 y›l›nda 46 milyar lira olmas› hedeflenen faiz ödemelerinin bütçedeki pay› yüzde 30! Hem de vergi gelirlerindeki yüzde 23’lük art›fla ra¤men! Yani 2006 bütçesi hali haz›rda var olan vergi yükümlülüklerini art›rm›fl, bunun yan›nda ise kamu hizmetleri için ayr›lan ödenekler mümkün oldu¤unca kesintiye tabi tutulmufltur. Ve yine her y›l oldu¤u gibi ayn› gerekçeler (“kamu hizmetlerine kaynak yok”, “kemer s›kma politikas›”, “size verirsek baflkalar›ndan kesmemiz gerekir”) ve aç›klamalar ile halk karfl› karfl›ya getirilmeye çal›fl›lm›flt›r. Oysa ki AKP hükümetinin halk düflman› yüzü, özellikle Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an’›n her f›rsatta emekçileri, köylüleri, çal›flanlar› azarlamas› henüz haf›zalar›m›zda taze olan görüntülerle ortadad›r. Geçti¤imiz hafta yine baflbakan›n, kat›ld›¤› bir al›flverifl merkezi aç›l›fl›nda sarf etti¤i “ben ülkemi satmakla mükellefim” sözleri hükümetin sürecine damgas›n› vuran politikan›n tek cümle ile özetlenmesidir. Örnekler vermeye devam edelim; 2006 bütçesinde Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n pay› yüzde 10, Bay›nd›rl›k Bakanl›¤›’n›n pay› yüzde 14, Tar›m Bakanl›¤›’n›n pay› yüzde 16’d›r. Yaflama geçirilmeye çal›fl›lan yeni yasa-

34 lar, uygulamalar vb. pratikler ile birlikte bak›ld›¤›nda 2006 bütçesine vergiler artarken ücretlerin oldu¤u yerde sayd›¤› bütçe ad› verilebilir. Oysa tüm bunlara ra¤men AKP hükümeti her f›rsatta ekonominin iyi gitti¤inden ve büyümeden bahsediyor. Ancak görünen köy k›lavuz istemiyor. Yukar›da da örnek verdi¤imiz baz› verilere ve rakamlara bak›larak söylenebilecek tek gerçek var. O da büyüyen tek fleyin yoksulluk ve iflsizlik oldu¤udur. Yine rakamlara dönersek; fiubat, Mart ve Nisan aylar›n› kapsayan araflt›rmaya göre; fiubat ay› iflsizlik verilerine göre iflsizlik oran› yüzde 11.7’ye ç›km›fl durumdad›r. Ülke genelindeki genç nüfus aras›ndaki iflsizlik oran› ise yüzde 21.4’ten yüzde 21.8’e yükselmifltir. ‹flsizlik oran› fiubat ay›nda yüzde 11.7’ye, iflsiz say›s› da 2 milyon 750 bin kifliye ç›km›flt›r. Ocak ay›na göre iflsiz say›s› 53 bin kifli artm›flt›r. Yine yap›lan farkl› araflt›rmalara göre; Türkiye’de 900 bin insan açl›k s›n›r›n›n alt›nda yafl›yor. 20 milyona yak›n insan yoksul say›lacak bir durumda yaflam›n› idame ettirmeye çal›fl›yor. Ülkemizde her bir çocuk 4500 dolar borçlu do¤uyor, vergilerin yüzde 65’i ve bütçenin yüzde 40’› faize gidiyor, en zengin yüzde 20’nin geliri, en yoksul yüzde 20’nin gelirinin 8.1 kat›, toplam vergi gelirinin sadece yüzde 7’si holdinglerden, bankalardan al›n›rken; asgari ücretli y›ll›k gelirinin yüzde 40’›n› vergi olarak ödüyor, köylünün geliri son 5 y›lda yüzde 20’den fazla azal›rken; üreticiler ayakta. Yine Türk-‹fl taraf›ndan her ay düzenli yap›lan araflt›rmalara göre, 4 kiflilik ailenin dengeli ve sa¤-

Nürnberg’te yürüyüfl Alman emperyalizmi, içinde bulundu¤u ekonomik krizden kurtulmak için bir dizi reformlar, programlar uygulamaya koydu. SPD ve Yefliller Koalisyonu Hükümeti asl›nda patron temsilcileri taraf›ndan haz›rlanan HARTZ I, II, III, IV planlar›, sa¤l›k reformlar› programlar› “Agenda 2010” ad› alt›nda birlefltirildi. Bu planlar emek ücretinin, iflsizlik paras› ve yard›m›n›n en alt seviyelere çekilmesini amaçlamaktad›r. Tafleron isçili¤in yayg›nlaflt›r›lmas›, ifl ve ifl bulma kurumlar›n›n önerdi¤i en az 600 Euro’luk ifllerin zorunlu ve kabulü, isçi ayl›klar›ndan kesintiler yap›lmas›, emeklilik yasinin 67’ye yükselmesi, isçi s›n›f›n›n ifl haklar›n› düzenleyen yasan›n patronlar›n lehine

gevfletilmesi, toplu sözleflmelerin patronlar lehine yeniden düzenlenmesi, çocuk bak›m› ve e¤itim haklar›n›n k›s›tlanmas›, hastalar için 10 Euro muayene ödenekler, ilaç ve tedavi ek ödemeleri vs. gibi konularla özetlenen bu reform paketleri görüldü¤ü üzere iflçi s›n›f› ve emekçilere yönelik yo¤un bir sald›r›dan baflka birfley de¤ildir. Bu yasal düzenlemelere ve uygulamalara kars› “Pazartesi Yürüyüflleri” 1 y›ldan fazla bir süredir devam etmektedir. Dönemsel olarak da Berlin, Nürnberg’de ve birçok baflka ilde protesto mitingleri düzenlenmektedir. Cumartesi 29.10’da 1200 kiflinin kat›ld›¤› yürüyüflte iflçi s›n›f›n›n hakl› mücadelesine yönelik sloganlar at›ld›.

Örne¤in; “Kahrolsun Hartiz IV”, “Paras›z e¤itim istiyoruz”, “S›n›r d›fl› edilmelerine son”. Nürnberg’li AT‹K’liler olarak bizlerde ILPS ve AT‹K bayraklar›m›zla bu mitingde yerimizi ald›k. Merkezi bir yerde topland›ktan sonra, mitingi düzenleyen sendika ve kitle örgütlerinin temsilcileri taraf›ndan konuflmalar yap›ld›, konuflmalar s›k s›k sloganlarla kesiliyordu. Daha sonra sloganlar ve marfllarla yürüyüfle geçildi. ‹flçi, emekçi ve özellikle göçmen emekçilerin yo¤un olarak yasad›¤› semtlerde bu coflkulu kalabal›¤a ilgi büyüktü. Yaklafl›k 4 saat süren yürüyüfl ayn› meydanda bitirildi. (NÜRNBERG AT‹K ÜYELER‹)

l›kl› beslenebilmesi için yap›lmas› zorunlu g›da harcamas› miktar›n› ifade eden ve açl›k s›n›r› olarak adland›r›lan tutar, Ekim 2005’te, bir önceki aya göre 88 YKr azalarak, 526 YTL 59 YKr’den 525 YTL 71 YKr’ye düfltü. Araflt›rmada, açl›k s›n›r›n›n bir önceki aya göre binde 1.7 oran›nda geriledi¤i, son bir y›lda ise yüzde 7.25 oran›nda artt›¤› gözlendi. ‹flte devlet bir yandan efendilerinin ç›karlar› ve emirleri gere¤i bu uygulamalar› hayata geçirmeye çal›fl›rken, di¤er yandan da “yoksullu¤un terörü besledi¤i” haberleri ile birlikte geliflebilecek muhalefetin önünü kesmek için her türlü önlemi al›n›yor. Son haftalarda iyice gündeme oturan yeni Terörle Mücadele Yasas› güncel olmas› aç›s›ndan di¤erlerinden ayr›l›rken, bu yasa haz›rl›klar›n›n nerede ise 2005 y›l› bafllar›na dayand›¤› hat›rlanmal›d›r. Yine bu hafta içinde yap›lan MGK toplant›s›nda Milli Güvenlik Siyaset Belgesi ile ilgili yürütülen tart›flmalarda “güvenlik” meselesinin baflrol oynamas› hükümetin bir yandan fütursuzca sald›r›rken di¤er yandan da bu sald›r›lar›n yarataca¤› etkiden alabildi¤ince korktu¤unu göstermektedir. Bu uygulamalar halk›m›z›n AKP hükümetinin gerçek yüzünü görmesine yaramaktad›r. Çünkü halk›m›z, sömürü ve zulmü bizzat yafl›yor. Bu gerçeklik bize emekçi kitlelerin dünden daha fazla örgütlenme koflullar›n›n oldu¤unu göstermektedir. Eflme’de, Bolu’da, Bergama’da, Ayd›n’da, Samsun’da farkl› talepleri ile alanlara ç›kan, jandarma ile çat›flan köylüler; Mensa’da, Serna Seral’de, Gönen’de, Çorlu’da direnen ve kazanan iflçiler bize bu gerçe¤i göstermektedir.

Linz’de ›rkç›l›¤a karfl› yürüyüfl düzenlendi Avusturya’n›n Linz flehrinde 02-03-1987 do¤umlu Nijeryal› Ceesay Yankuba isimli bir ilticac›, bir akflam evinden polisler taraf›ndan al›narak polis merkezine götürülmüfltür. Burada kendisinin s›n›r d›fl› edilece¤i söylenmifltir. Yankuba s›n›r d›fl› edilmemek için açl›k grevine bafllam›flt›r. Açl›k grevi s›ras›nda polis kald›¤› hücrenin hem yer hem de duvardaki kalorifer s›cakl›¤›n› 50 dereceye ç›karm›flt›r. Belli bir sure sonra Yankuba fenal›k geçirerek hastaneye kald›r›lm›flt›r. Kendisi ile ilgilenen doktorun söylemi bu haldeki bir insanin bu flekilde bir ortamda kald›¤›nda günlük 150 litre su tüketmesi gerekti¤i fleklindedir. Hastaneden sonra tekrar hücresine götürülen Yankuba’ya o süreçte de hiçbir fley verilmemifltir. 04-10-2005 tarihinde Yankuba hücresinde kurumufl bir halde bulunmufltur. Bu uygulama bir kez daha gösteriyor ki Avusturya’da ›rkç›l›k ve faflizm yükselmektedir. Avusturya Linz flehrinde 15-10-2005 tarihinde ›rkç›l›¤a ve yabanc› düflmanl›¤›na karfl› ve yeni ç›kacak olan iltica yasalara karfl› bir yürüyüfl düzenlendi. Yürüyüflte AT‹K, AT‹GF ve ‹LPS pankart› ve bayraklar› tafl›nd›. (L‹NZ AT‹FG TARAFTARLARI)


31

34 Bafltaraf› sayfa 32’de BURSA Terörle Mücadele Yasa Tasar›s›’n›n geri çekilmesi için bir araya gelen çeflitli kurumlar bir tak›m eylem ve etkinlik karar› ald›lar. 26 Ekim günü Osmangazi Metro ‹stasyonu önünde biraraya gelen Partizan, ESP, DTH, DHP, BDSP, SDP, ‹HD, HKP bir bas›n aç›klamas› ve oturma eylemi yaparak bu etkinliklerin start›n› verdi. Kurumlar ad›na aç›klamay› okuyan Serpil Arslan, özellefltirmeye, sendikas›zlaflt›rmaya, iflten atmalara, 12 Eylül kal›nt›s› YÖK’e, emperyalist sald›rganl›¤a, iflgale, hapishanelerdeki insanl›k d›fl› uygulamalara, Türk, Kürt, Arap hiçbir milliyet ve mezhep ayr›l›¤› olmaks›z›n kölece yaflam koflullar›na itiraz eden, demokratik tepkisini dile getiren herkesin TMY’nin hedefi oldu¤unu belirtti. Arslan ayr›ca “‹flte bizler bu ortaça¤ kal›nt›s› yasa tasar›s›na karfl› biraraya gelen kurumlar olarak ‘TMY iptal edilsin’ talebini bir kez daha vurguluyoruz” dedi. Kitle aç›klama s›ras›nda “TMY geri çekilsin”, “Yaflas›n örgütlü mücadelemiz”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” sloganlar›n› att›. Ard›ndan a¤›zlara ba¤la-

nan siyah bantlarla 5 dakikal›k oturma eylemi gerçeklefltirildi. Eylem alk›fllarla sona erdi. Yine TMY tasar›s› ile ilgili eylem yapan 2 ESP aktivisti 20 Ekim günü Heykel Caddesi’nde bulunan Oba ‹flhan›’n›n beton direklerine kendilerini zincirlediler. 15 dakika boyunca TMY’yi protesto eden sloganlar atan iki kifli daha sonra polisler taraf›ndan zorla zincirleri ç›kar›larak gözalt›na al›n›p, Savc›l›k taraf›ndan serbest b›rak›ld›lar. MERS‹N Mersin Demokrasi Platformu 29 Ekim 2005 tarihinde “TMY nedir? TMY ile ne amaçlan›yor?” bafll›kl› bir panel yapt›. Panel Kristal-‹fl Mersin fiubesi toplant› salonunda yap›ld›. Panele Mersin Barosu’ndan ve Mersin ‹HD yönetiminden avukat Ali Bozan ve Adana Barosu avukatlar›ndan Sevil Arac› kat›ld›. Saat 13:00’de bafllayan panelde ‹lk sözü alan Ali Bozan, yasan›n baz› maddelerine de¤inerek, TMY ile ne amaçland›¤›n› anlatt›. Bozan konuflmas›nda “TMY ile yap›lan sald›r› halk›n her yönünedir. Yasa tasar›s›n›n maddeleri çok mu¤lak ve herkes kendi yorumuna göre çekebilir. Bu maddelerle en

4-17 Kasım 2005

küçük bir hak arama, düflünce ifade etti¤imiz eylemler dahi terör suçu say›labilecek. Bu yasa ile hapishaneler tekrardan gazeteciyle dolmaya bafllayacak” dedi. Avukat Ali Bozan’›n ard›ndan söz alan Adana Barosu’ndan avukat Sevil Arac›, TMY’nin maddelerini ve maddelerin aç›l›m›n› yapt›. Yap›lan sunumlar›n ard›ndan soru cevap bölümüne geçildi. Söz alan kurum temsilcileri artarak devam eden bu sald›r› furyas›na karfl› ortak bir tav›r sergilemenin önemine de¤indi. Panel 15:00’de sona erdi. ‹ZM‹R ‹zmir’de bir araya gelen BDSP, ÇHD ‹zmir fiubesi, DEHAP, DHP, EKB, ESP, HKP, ‹C‹, ‹HD ‹zmir fiubesi, ‹PSD, Nakliyat-‹fl, ÖMP, Partizan ve SDP “Yeni Terörle Mücadele Yasas› Ne Getiriyor?” fliar› ile bir bas›n aç›klamas› düzenledi. 28 Ekim Cuma saat 12:30’da Kemeralt› giriflinde “Terörle Mücadele Yasas› geri çekilsin” slogan›yla bir araya gelen yaklafl›k 50 kiflilik grup s›k s›k “Faflizme karfl› omuz omuza”, “Gözalt›lar, tutuklamalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “TMY geri çekilsin” vb. sloganlar att›. Kitle ad›na okunan bas›n metninde “Yeni tasar›, bir örgüte dâ-

hil olmasan›z bile iflledi¤iniz iddia edilen bir suçtan dolay› sizi terörist say›p tutulma ve yarg›lama koflullar›na tabi tutabilir. Ayr›ca örgüte do¤rudan ya da dolayl› mali yard›mda bulundu¤unuz kuflkusu do¤du¤unda mal varl›¤›n›za el konulabilmesi olanakl› hale geliyor. Yeni tasar› kald›r›ld›¤› iddia edilen ama ayn› flekilde isim de¤iflikli¤iyle çal›flmaya devam eden DGM sistemini fiilen geri getiriyor. Yeni tasar› iletiflim özgürlü¤ünden, seyahat ve yerleflme özgürlü¤üne kadar bir dizi hakk› yarg› denetimi olmaks›z›n k›s›tlama olana¤› veriyor” denildi. Okunan metnin ard›ndan kitle haz›rlad›¤› bildirileri Kemeralt› giriflinde, megafonlarla sesli ajitasyon eflli¤inde da¤›tt›. TMY ile ilgili bir baflka eylem de EKB ‹zmir temsilcili¤i taraf›ndan 26 Ekim Çarflamba günü Kemeralt› giriflinde yap›ld›. “Kad›nlar TMY’ye karfl› mücadeleye” yaz›l› dövizler aç›larak “TMY geri çekilsin” sloganlar› at›ld›. EKB ad›na konuflan ‹zmir temsilcisi Asiye Güden, k›saca “TMY hakk›n› arayan herkesi terörist ilan ediyor” dedi. Ard›ndan TBMM’ye TMY’nin geri çekilmesiyle ilgili faks gönderen EKB’liler sloganlarla eylemlerini sonland›rd›.

“TMY Tasar›s› Karfl›t› Birlik” Deklarasyonu BASINA VE ‹fiÇ‹-EMEKÇ‹ HALKLARIMIZA... Son günlerde iflçi ve emekçi kitle hareketine, hak ve özgürlük mücadelesine dönük kapsaml› sald›r›lar, fiili uygulamalar›n yan›s›ra, yeni hukuki biçimlere bürünerek gelifltiriliyor. Bunun en güncel örne¤i, yeni Terörle Mücadele Yasa Tasar›s›’d›r. S›rt›n› ABD ve AB taraf›ndan yap›lan, sald›rgan anti-terör yasalar›na dayayan tasar›, emperyalist odaklarla iflbirli¤i halinde, yeni hak gasplar›na yöneliyor. Bu tasar›n›n Genelkurmay talimat›yla, Kürt halk›n›n meflru mücadelesine ve soka¤a dönük linç sald›r›lar›yla paralel olarak haz›rlanmas› sald›rgan karakterini bütün aç›kl›¤›yla sergiliyor. TMY tasar›s›n›n temel amac›, gözle görülür düzeyde geliflen iflçi, emekçi ve halk hareketlerini bask›, yasak ve zor yoluyla etkisiz hale getirmek ve bu yolla bir itaat toplumu yaratmakt›r. Öyle ki, yasa tasar›s› öz olarak söz, eylem, örgütlenme özgürlü¤ü kapsam›ndaki her davran›fl›, devletin siyasi konseptine uymuyorsa “terör” suçu ilan ediyor. ‹flçi-emekçi halklar›n temel haklar›n› hedefleyen, bu haklar› kullanmak isteyen herkese zehir etmeyi amaçlayan bir anlay›fl ve uygulama dayat›l›yor. Yap›lan suç tan›m›na göre, grev hakk›n› kullanmak isteyen iflçi, y›k›ma karfl› evini savunan emekçi, YÖK’e karfl› ç›kan ö¤renci, demokratik taleplerini dile getiren Kürt halk›, “suçlu ve terörist” say›l›yor. Say›s›z konu ve

durumda, kimin suçlu, kimin terörist say›laca¤› ise polisin ve mahkemelerin vicdan›na, yani keyfine b›rak›l›yor. Dahas›, terörle mücadelede yer alan devlet kuvvetlerinin yarg›lanmas›n›n önü kapat›larak, sokak infazlar›n›n, iflkencenin, kaybetmelerin önü aç›l›yor. Türkiye halklar› mevcut TMY uygulamalar›ndan dolay›, fütursuz sald›rganl›k ortam›n›n yabanc›s› de¤ildir. Ortada yeni bir TMY tasar›s› yokken de, say›s›z ilde s›rf bas›n aç›klamalar›na, devrimci cenazelerine kat›ld›¤›ndan dolay›, sadece son aylarda yüzlerce insan gözalt›na al›nd›, onlarcas› tutukland›. Kürt halk›na, devrimci-sosyalistlere ve demokratik kurumlara dönük, devlet eliyle linç sald›r›lar› düzenlendi. Say›s›z kentte ad› konulmam›fl OHAL ilan edildi. fiimdi ise bu zorbal›k ortam› ve egemenler eliyle sürdürülen teröre, daha güçlü yasal dayanaklar haz›rlan›yor. Sendikalar, dernekler, kitle örgütleri, partiler ya da devlet icazetinin birazc›k d›fl›na ç›kanlar, hak ve özgürlük alan›na dönük daha ciddi bir sald›r›n›n menzilindeler. Bizler, yeni TMY tasar›s›yla gelifltirilen haks›z sald›r›lar ve özgürlük alan›m›za müdahale karfl›s›nda sessiz ve tepkisiz kalmayaca¤›m›z› bir kez daha ilan ediyoruz. Mevcut TMY tasar›s› ve tüm antidemokratik yasalar karfl›s›nda, hakl›l›¤›m›zdan ald›¤›m›z güçle mücadeleyi büyütece¤iz. Biliyo-

ruz ki, özgürlüklerimizi kanl› ellerin çizdi¤i s›n›rlar içerisinde de¤il, fiilimeflru mücadelemizi gelifltirerek kazanabiliriz. Biliyoruz ki, bugüne kadar elde edilen s›n›rl› haklar da böyle ka-

zan›lm›flt›r. Tüm iflçi-emekçi, ezilen halklar›m›z› da, özgürlüklerin düflman› TMY tasar›s› ve tüm antidemokratik yasalar karfl›s›nda harekete geçmeye ça¤›r›yoruz.

TERÖRLE MÜCADELE YASA TASARISI KARfiITI B‹RL‹K (Ba¤›ms›z Devrimci S›n›f Platformu, Bilinç ve Eylem, Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i, Demokratik Haklar Platformu, Devrimci Hareket, Devrimci Demokratik Sendikal Birlik, Devrimci Durufl, Emekçi Hareket Partisi, Emekçi Kad›nlar Birli¤i, Ezilenlerin Sosyalist Platformu, Halk Kültür Merkezleri, Halk›n Kurtulufl Partisi, Özgürlük için Mücadele Platformu, Partizan, ‹flçi Mücadelesi, Tekstil-Sen, SODAP, SDP, DEHAP, Kurtulufl)


işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com @mail: umutyayimcilik@ttnet.net.tr

BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

Hedeflenen gelece¤indir, TMY’ye karfl› dur gelece¤ine sahip ç›k!

Emekçi halk üzerinde art›r›lan sald›r›lar›n bir parças› olarak gündeme gelen Terörle Mücadele Yasa Tasar›s›’na karfl› çeflitli eylemler yap›l›yor. ‹STANBUL * Emekçilerin sosyal ve sa¤l›k hakk›n›n gasp› ad›na dönüflen Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas› Yasa Tasar›s› 11 Ekim 2005 tarihinde TBMM’de görüflülmeye baflland›. Bu konu özgülünde yasa tasar›s›n›n geri çekilmemesi halinde sürekli eylemlere bafllayaca¤›n› aç›klayan KESK, böyle bir süreçte TMY tasar›s›n›n da meclis gündemine sokulmas› karfl›s›nda eylemlerine “Sosyal Güvenlik Yasa Tasar›s›na ve TMY Tasar›s›na Hay›r” diyerek 22 Ekim Cuma günü bafllad›. Türkiye’nin pek çok yerinde ayn› tarihte eylemler olurken ‹stanbul’da KESK’te örgütlü emekçiler de saat 14:00’de Galatasaray Lisesi önünde toplanarak konuya iliflkin bas›n aç›klamas›yla tepkilerini dile getirdi. SES, E¤itim-Sen, Haber-Sen gibi sendikalar›n ‹stanbul flubelerinden kat›l›m olan eylemde konuflma yapan E¤itim-Sen 4 No’lu fiube baflkan› Ahmet Korkmaz, çeflitli yasalarla emekçilerin haklar›n›n gasp edilmek istendi¤ini, bununla da yetinmeyen devletin, de¤iflik yasalar› da oluflacak tepkilere karfl› devreye sokmaya çal›flt›¤›n› söyledi. Hemen ard›ndan bas›n metnini okumak üzere sözü alan ‹stanbul E¤itimSen 3 No’lu fiube baflkan› Dursun Y›ld›z, KESK’in ça¤r›s› üzerine bakanl›-

¤›n yasa tasar›s›n›n görüflülmesine ara verdi¤ini belirterek, tasar›n›n ülkemizde çal›flan emekçilerin çal›flma hayatlar›n›n özgül koflullar›na göre haz›rlanmad›¤›n›, emekçilerin hakl› istek ve önerilerini içermedi¤ini söyledi. 1999 y›l›nda yap›lan “reform”un sorunlar› çözmek yerine daha da büyüttü¤ünü hat›rlatan Y›ld›z; emekçilerin sigorta primlerini ödeyemedi¤ini (veya maafl› az oldu¤undan ödemedi¤ini) be-

“E¤itim-Sen kapat›lamaz” sloganlar›n›n at›ld›¤› eylem bas›n metninin okunmas›n›n ard›ndan ayn› sloganlar›n uzun süre at›lmas›yla son buldu. * TMY Tasar›s› Karfl›t› Birlik bileflenleri 30 Ekim’de Taksim Mis Sokak’ta bir araya gelerek tasar›yla gelifltirilen haks›z sald›r›lar› protesto etti ve temel demokratik haklar›m›za yap›lan müdahalelerin artmas›n›n hedeflendi¤ini söyleyerek yasaya geçit vermeme ça¤r›s› yapt›lar. Yasa tasar›s›n›n toplumun tüm

lirterek, katk› paylar› bile zor ödenen, ilaçlar›n› alamayan emekçiler için sa¤l›k yard›m›n› daha da daraltman›n bir anlam› olmad›¤›n› söyledi. S›k s›k “Paras›z e¤itim paras›z sa¤l›k”, “TMY yasas› geri çekilsin”,

kesimlerini etkileyece¤inin alt›n›n çizildi¤i eylemde “TMY tasar›s› geri çekilsin-Tüm anti demokratik yasalar iptal edilsin” pankart›n› açan kitle Mis Sokak’tan bafllayarak ‹stiklal Caddesi’nde yürüyüfle geçti ve Galatasaray

Meydan›’na kadar sloganlarla yürüdü. “Faflist yasalar de¤il demokratik haklar”, “TMY tasar›s› geri çekilsin”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Faflizme karfl› omuz omuza” sloganlar›n› atan kitle ellerinde çeflitli dövizler de tafl›d›. A¤›zlar›na siyah bant ba¤layarak TMY’nin yürürlü¤e geçirilmesi halinde insanlar›n konuflma haklar›n›n dahi ellerinden al›naca¤›n› ifade eden kitle ad›na aç›klamay› yapan Ersin Sedefo¤lu mevcut TMY tasar›s› ve anti-demokratik tüm yasalara karfl› olduklar› gibi yeni TMY’ye karfl› da mücadeleyi büyüteceklerini söyledi. Kanl› ellerin çizdi¤i s›n›rlar içerisinde de¤il, fiili meflru mücadeleyi gelifltirerek kazanacaklar›n› söyleyen Sedefo¤lu “Biliyoruz ki bugüne kadar elde edilen s›n›rl› haklar da böyle kazan›lm›flt›r. Tüm iflçi-emekçi, ezilen halklar›m›z› da, özgürlüklerin düflman› TMY tasar›s› ve tüm anti demokratik yasalar karfl›s›nda harekete geçmeye ça¤›r›yoruz” dedi. Kitlesel kat›l›m›n oldu¤u eylem, TMY tasar›s›na karfl› mücadelenin her alana yay›lmas› gerekti¤i vurgusu yap›larak “Kahrolsun faflizm, yaflas›n mücadelemiz” slogan›yla sona erdi. * 23 Ekim günü Gazi Halk Platformu bileflenleri DHP, ESP ve Partizan saat 17:00’de Heykel Park›’nda toplanarak TMY tasar›s›n› protesto etti. “Direne direne kazanaca¤›z”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” dövizleri tafl›yan ve “TMY geri çekilsin”, “Faflist yasalara karfl› soka¤a, eyleme, özgürleflmeye”, “Tutuklamalar, gözalt›lar, bask›lar bizi y›ld›ramaz” vb. sloganlar atarak eski Karakol’a kadar yürüyen kitle, burada yapt›¤› bas›n aç›klamas›yla Gazi Mahallesi emekçilerine yasaya karfl› gelifltirilmeye çal›fl›lan halk muhalefetine destek vermeleri ça¤r›s› yap›ld›. Devam› Sayfa 31’de


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.