OGYIK40

Page 1

ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA

www.iscikoylu.org

Say›: 2006-03

40

*Y›l:2 *27 Ocak-9 fiubat 2006 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1303-9350

Sözün bittiği yer! Emperyalistler, faflistler ve gericiler giderek sald›rganlafl›yorlar. Bu durum onlar›n cephesinden ifllerin yolunda gitmedi¤inin teyididir. Bütün cephelerde kayba u¤rad›kça pani¤e kap›l›yorlar. Dün anti-terör tasar›lar› ve ard›ndan yasalar›, bugün anti-komünist tasar›lar› bir büyük korkunun ürünüdür. Saltanatlar› sallanmakta, gemileri su almaktad›r. S›n›f mücadelesini “yok” diyerek yok edemediler. Komünizmi, suçlayarak kendi suçluluklar›n› örtbas edemeyecek, ne dünkü ne de bugünkü suçlar›ndan s›yr›lamayacaklar. Onlar suçlar›n› ört bas etmeye çal›flt›kça yeni suçlar iflliyorlar. Dünyada ve ülke-

mizde egemen s›n›flar›n ezilen milyonlara dönük sald›r›lar› gittikçe h›z kazan›rken, bu ayn› zamanda sonlar›n›n da h›z›n› belirliyor. Adana ve Malatya’da TEKEL iflçileri fabrikaya kapanarak, yollar› keserek direnirken; bir “yanl›fll›kla” sal›verilen halk düflmanlar› ve az›l› katiller sokakta ellerini kollar›n› sallay›p gezerken; “F tiplerine hay›r” diyen ve çocuklar›na sahip ç›kan analar›m›z coplanmakta; Tuzla’da geleceklerine ve ifllerine sahip ç›kan iflçiler ve sendika yöneticileri patronlar ve tafleronlar taraf›ndan dövülüp, gözalt›na al›nmaktad›r. TEKEL iflçileri canl› yay›nda yalan söyleyen milletvekilini yalanlamak is-

tedi¤i için sald›r›ya maruz kalmakta, “baflka ç›kar›m›z yoktu” diyerek çocuklar›n› hastaneden kaç›ran aileler “cani” ilan edilmekte; “Sibirya so¤uklar›” nedeni ile evsiz insanlar sokaklarda donarak ölmekte, devletin flefkatli elleri onlar› ancak birkaç günlü¤üne spor salonlar›na toplamakta bulmaktad›r “çareyi”. K›fl›n so¤u¤una yerlere düflen kömürleri toplayarak direnmeye çal›flanlar›n oldu¤u yerdir sözün bitti¤i yer. Bunca açl›¤a, yok say›lmaya, iflten at›lmaya, iflsiz b›rak›lmaya karfl› olanlar›n oldu¤u yerdir sözün bitti¤i yer. Söz bitmifltir, çünkü art›k eylem zaman›d›r. ‹flte tüm bunlardan dolay› sözün bitti¤i yerdeyiz.

ENTERNASYONAL

Morales Yan›lsamas›:

“Evo Morales’in seçim zaferinin gerçekçi bir de¤erlendirilmesi onun Bolivya halk hareketlerinde oynad›¤› role, program ve ideolojisine ve ayn› zamanda rejimin ald›¤› ilk önlemlere göre yap›lmal›d›r. Yak›n geçmiflte birçok solcu düflünürler, akademisyenler, gazeteciler ve sivil toplumlar yeni seçilen “halkç›” baflkanlar›, (Brezilya’da Lula, Ekvador’da Gutierrez, Uruguay’da Vazques ve Arjantin’de Kirchner) özellefltirmeyi devam ettirmelerine, d›fl borçlar› kesintisiz ödemelerine, IMF’in mali politikas›n› uygulamalar›na ve Haiti’de ABD’nin zorla kabul ettirdi¤i, demokratik bir yolla seçilen Aristide’yi geri getirmeyi isteyen halk› ezen bir rejimi korumak için asker göndermelerine ra¤men, hiç düflünmeden kaullendiler.” Sayfa 14-15

Adalet kimin için? Bir yandan “yarg›y› etkileme” ad› alt›nda; yarg›lama aflamas›nda yap›lan, evrensel hukuk normlar›na ve kifli hak ve özgürlüklerine ayk›r› ifllemlerin elefltirilmesi yarg›lamaya konu olurken; bir yandan da, bizzat devletten ald›klar› talimatlarla ve devletin “gizli” örgütlenmeleri içinde

yer alarak baflta komünistler ve devrimciler olmak üzere yurtseverlere yönelik katliamlar›n içinde yer alanlar “yanl›fll›kla” serbest b›rak›lmakta. Mehmet Ali A¤ca adl› faflist katilin beklenilmeyen bir anda tahliyesinin gerçeklefltirilmesi adaletin kim-

den yana iflledi¤ini kamuoyuna gösterdi. Türkiye’de iki gasp ve bir cinayet davas›ndan yarg›lan›p ceza alm›fl olan A¤ca’n›n, “Özal Aff›” ve “Rahflan Aff›” diye tabir edilen her iki af yasas›ndan yararland›r›l›p tahliye edilmesine çeflitli kesimlerden tepkiler geldi. Sayfa 3


2

27 Ocak-9 Şubat 2006

Faflist Diktatörlük tüm de¤erlerimize sald›r›yor. Bu sald›r›lar içinde devrimci ve sosyalist bas›n önemli bir yer tutuyor. Hareketimizi her türlü araç ve yöntemle ezmeye ve yok etmeye çalıfl›rlarken, gerçeklerin sesi olan bas›n ye yay›n kurumlar›m›z› da bo¤maya çalıfl›l›yorlar, çünkü; sessiz kalmam›z›, halk›n susmas›n› ve boyun e¤mesini istiyorlar. Kendi saltanatlar›n› sürdürmek için her türlü yolu ve yöntemi deniyorlar. Her f›rsatta devrimci ve sosyalist bas›n kapat›lmakta, yasaklanmakta ve sald›r›ya u¤ramaktad›r. 1978’de Partizan’la bafllayan yay›n hayat›m›z, Yeni Demokrasi, Özgür Gelecek ve flimdi de ‹flçi-köylü, Partizan ve Yeni Demokratik Gençlik dergi ve gazeteleriyle gerçeklerin sesi olmaya devam ediyoruz.

1978 y›l›nda bafllad›¤›m›z yay›n hayat›m›zdan iki y›l sonra 1980 y›l›nda Askeri Faflist Cuntas› iflbafl›na geldi. Cunta tüm de¤erlerimize sald›rd›. Onlarca devrimciyi idam etti ve tüm demokratik kurumlar›n kap›lar›na kilit vurdu. Dergimiz Partizan kapat›larak yazar ve çal›flanlar›na onlarca y›l hapis cezas› verildi. Fakat nafile susmad›k ve cuntaya karfl› gerçekleri halka anlatmaya cesaretlice devam ettik. Sözde “demokrasiye” geçildi¤i söylenen 1984’lerden bu yana ülkemiz hala 12 Eylül Anayasas› ile yönetiliyor. Demokratik kurumlara hayat hakk› tan›nm›yor. Devrimci ve sosyalist bas›n üzerindeki devlet terörü alabildi¤ince sürüyor. Metin Göktepe, Ferhat Tepe, Turan Dursun, Mehmet Sait Erten, Haf›z Akgün, Çetin Ababay, Yahya Orhan,

40

Hüseyin Demir, Musa Anter gibi ilerici gazeteciler katledilirken, yurtsever bas›n binalar›n›n bombalanmas›, muhabirleri kaç›r›l›rken, onlarca devrimci ve sosyalist dergi yazar› ve çal›flan› yüzlerce y›l hapis cezalar›yla cezaevlerinde yatmaktad›rlar. Maddi olarak çökertilmeye çalıfl›lan devrimci ve sosyalist bas›na yüzbinlerce lira para cezalar› verilmekte, muhabirler ve gazete da¤›t›c›lar› dövülmekte, tehdit edilmekte, gazete bürolar› bas›larak tahrip edilmektedir. Tüm bunlar gerçeklerin anlat›lmas›n› engellemek ve halk›n bilinçlendirmesinin önüne geçmek içindir. Hiçbir bask› ve tehdit bizi gerçekleri anlatmaktan, devrim ve sosyalizmin propagandas›n› yapmaktan al›koyamaz. Gazetemiz emperyalizmi, faflizmi ve her türden gericili¤i teflhir etmeye, bas-

k›ya, zulme ve sömürüye karfl› ç›kmaya, cezaevlerindeki devrimci tutsaklar›n sesini d›flar›ya tafl›maya, Kürt ulusunun üzerindeki asimilasyona, bask›ya ve inkar politikas›na karfl› ç›kmaya, enternasyonal bir ruhla dünyan›n tüm co¤rafyalar›ndaki ezilen mazlum halklar›n yan›nda olmaya devam edecektir. Hiç bir güç bizi susturamaz. Gerçekleri anlatmaya, devrim ve sosyalizmin bir ihtiyaç oldu¤unu hayk›rmaya devam edece¤iz. Tüm devrimci ilerici ve yurtseverleri devrim ve sosyalizmin susmayan sesi özgür gelecek yolunda ‹flçi-köylü gazetesiyle ilgili düzenledi¤imiz dayan›flma gecesine kat›lmaya ça¤›r›yoruz. ‹flçi-köylü hepimizin sesi, bu sese sende kulak ver ve hayk›r gerçekleri faflizmin yüzüne.


3

40

27 Ocak-9 Şubat 2006

Adalet kimin için? Devlet taraf›ndan soka¤a b›rak›lan katil sürülerinin bundan sonraki icraatlar›n›n, bundan önce yapt›klar›n›n ayn›s› olaca¤›ndan kimsenin flüphesi yok. fiemdinli’nin sorumlular›n›n devlet taraf›ndan a盤a ç›kar›lmamas› halka karfl› ifllenen suçlar›n cezas›n›n ancak halk taraf›ndan verilece¤i gerçe¤ini ortaya koymaktad›r. Bir yandan “yarg›y› etkileme” ad› alt›nda; yarg›lama aflamas›nda yap›lan, evrensel hukuk normlar›na ve kifli hak ve özgürlüklerine ayk›r› ifllemlerin elefltirilmesi yarg›lamaya konu olurken; bir yandan da, bizzat devletten ald›klar› talimatlarla ve devletin “gizli” örgütlenmeleri içinde yer alarak baflta komünistler ve devrimciler olmak üzere yurtseverlere yönelik katliamlar›n içinde yer alanlar “yanl›fll›kla” serbest b›rak›lmakta. Mehmet Ali A¤ca adl› faflist katilin beklenilmeyen bir anda tahliyesinin gerçeklefltirilmesi adaletin kimden yana iflledi¤ini kamuoyuna bir kez daha gösterdi. Ortada duran “yüce Türk adaletinin” halini görmek için A¤ca’n›n geçmifline k›sa bir göz atmak yeterli. Türkiye’de iki gasp ve bir cinayet davas›ndan yarg›lan›p ceza alm›fl olan A¤ca’n›n, “Özal Aff›” ve “Rahflan Aff›” diye tabir edilen her iki af yasas›ndan yararland›r›l›p tahliye edilmesine çeflitli kesimlerden tepkiler geldi. 1 fiubat 1979’da Milliyet gazetesi baflyazar› Abdi ‹pekçi’ye düzenlenen suikast›n tetikçisi olan Mehmet Ali A¤ca, 10 Temmuz 1979’da yakalan›p Maltepe Askeri Hapishanesi’ne konuldu. 25 Kas›m 1979 tarihinde hapishaneden “kaç›r›larak” ‹talya’ya gönderilen A¤ca, 2000 y›l›nda ‹talya taraf›ndan Türkiye’ye iade edildi. Kartal 1. ve 2. A¤›r Ceza Mahkemeleri’nin kanunu “yanl›fl” uygulamalar› ve ‹talya’da geçirmifl oldu¤u sürenin cezas›ndan düflürülmesi neticesinde bir anda d›flar›ya sal›verilen A¤ca’n›n faflistlerce ve devletçe halk kahraman› edas›yla karfl›lanmas› toplumda bir rahats›zl›k yaratt›.

“KAT‹LLER ARAMIZDA”

Tahliye karar›n› “milli katil” manfletiyle karfl›layanlardan, “katiller aram›zda” diyenlere bir dizi kesimin tepkisini çeken A¤ca’n›n tahliyesi, devlet aç›s›ndan da uzun süre sessiz kal›nmas›na neden oldu. Konuyla ilgili yap›lan aç›klamada geciken T. Erdo¤an, günler sonra yapt›¤› aç›klamada sorunu yarg›ya havale ederek, “e¤er tahliyesinde bir sorun varsa yarg› bunu çözecektir” aç›klamas›nda bulunmufltur. Konuyla ilgili devlet cephesinden yap›lan aç›klamalarda, A¤ca’n›n bir katil oldu¤u günah ç›kart›rcas›na “itiraf” edilirken, AKP Grup Baflkan Vekili Salih Kapusuz “Say›n A¤ca ile ilgili konu yarg›y› ilgilendirir” beyan›nda bulunarak, halk›n A¤ca ile ilgili karara gösterdi¤i tepkiyi savuflturmaya çal›flm›fl ayn› zamanda “Say›n A¤ca” ifadesiyle de sayg›s›n› ifade etmekten çekinmemifltir. Tahliye karar›n›n elefltirilmesine; “11 ayl›k yanl›fl hesaplama yap›lm›flt›r” diye karfl›l›k veren Adalet Bakan› Cemil Çiçek, “….‹lgili hakim, kafi derecede hassas davranm›fl olmal›. Bir hata olas›l›¤›n›n; milyonda bir bile

oldu¤unu düflünmek güç.. Hukuk nesneldir. Yasalar herkese eflit olarak uyguland›¤›ndan, A¤ca’n›n; Abdi ‹pekçi gibi de¤erli bir kifliyi öldürmesi, neticeyi de¤ifltirmiyor.. Di¤erlerine uygulanan af yasas› hükümleri, aynen A¤ca’ya da uygulanm›fl ve A¤ca serbest b›rak›lm›flt›r. Bu konuda söylenecek çok fley olabilir, ama tahliye hükmünü elefltirmek beyhude..” fleklinde aç›klamalarda bulunmufltur.

A⁄CA TEKRAR ‹ÇERDE, YEN‹ B‹R PLANA KADAR... Günlerce elefltirilen bu tahliye karar› karfl›s›nda AKP hükümetinin Adalet Bakan› harekete geçmek zorunda kalarak bu sorunu Yarg›tay’a tafl›d›. Yarg›tay 1. Ceza Dairesi, yerel mahkeme karar›n›, yerinde bulmayarak oybirli¤i ile bozdu ve A¤ca’n›n 2014 y›l›nda tahliye olabilece¤i yönünde görüflünü karara ba¤lad› ve A¤ca büyük bir gürültüyle yeniden tutukland›. Mehmet Ali A¤ca ile ilgili bu geliflmeler yaflan›rken, fiemdinli olaylar›nda halk› tarayarak 1 kifliyi öldürüp 5 kifliyi de yaralayan ve 31 y›l hapis istemiyle Hakkâri A¤›r Ceza Mahkemesi’nde yarg›lanan Jandarma Uzman Çavufl Tanju Çavufl, 18 Ocak 2006 tarihindeki ilk duruflmada sessiz sedas›z tahliye edildi. fiemdinli’deki sald›r›da yer alanlar aras›nda bulunan Tanju Çavufl hakk›nda, Van Baflsavc›l›¤›, Çavufl’un, “kendini müdafaa için atefl açt›¤›” gerekçesiyle dosyay› ay›r›p Hakkâri Baflsavc›l›¤›’na göndermiflti. Hakkâri Baflsavc›l›¤›, delillerin toplanmas› ve soruflturman›n tamamlanmas›n›n ard›ndan Çavufl hakk›nda haz›rlad›¤› iddianameyi Hakkâri A¤›r Ceza Mahkemesi’ne göndermiflti. ‹ddianameye sad›k kalan Hakkâri A¤›r Ceza Mahkemesi tahliye karar›na gerekçe olarak ise, san›k Çavufl’un efli, çocuklar› ve kendisinin içinde bulundu¤u araca yüzleri maskeli flah›slarca kendilerine atefl aç›lmas› üzerine karfl›l›k vererek meflru müdafaada bulundu¤u gösterildi. A¤ca’n›n tahliyesinin gündemi iflgal etti¤i bir anda apar topar yap›lan bu uygulama yarg› mercilerinde bulunan hâkim ve savc›lar›n ba¤›ms›z hareket etmediklerini, devletin kendi deyimleriyle “iyi çocuklar›n›” aklamaya çal›flt›klar›n› göstermifllerdir. On y›llard›r bu ülkede yürütülen haks›z savaflta halk› ve onlar›n öncüleri olan devrimci ve komünistleri katlederek, bu metotla halk aras›nda korkuyu ve beraberinde örgütsüzlü¤ü yaratmak için çeflitli teflkilatlar oluflturuldu. Bu teflkilatlar›n bafl›nda Özel Harp Dairesi -flimdiki ad› Özel Kuvvetler Komutanl›¤›- ad› alt›nda NATO’nun örtülü harekât konseptine dayanarak kurulan harekât ünitesi gelmektedir. Bu oluflum günümüze de¤in özellikle faflist MHP teflkilat› üyelerini kullan›p Türk ‹ntikam Tugaylar› (T‹T) ad› alt›n-

da birçok katliama imza atm›flt›r. A¤ca’da bu oluflumun piyonlar›ndan birisi olarak faaliyetlerde bulunmufltur. A¤ca, Abdi ‹pekçi Suikasti’nden dolay› sorguland›¤› zaman dönemin ‹stanbul S›k›yönetim Komutanlar›’ndan ve daha sonra 12 Eylül Darbesi’nin aktörlerinden birisi olacak olan Necdet Üru¤, A¤ca’y› sorgudan al›yor. Özel Harp Dairesi’ne ilave olarak daha sonras›nda ise, Özel Harekât Dairesi ve J‹TEM adl› oluflumlar meydana getirilmifltir. Bu oluflumlara mensup katiller hiçbir flekilde yarg›lanmam›fl, sistemin inisiyatifi d›fl›nda hareket etmeleri durumunda ise ortadan kald›r›lma yolu ile etkisizlefltirilmifllerdir. Kazara veya kendi ifllerine art›k yaramayan unsurlar›n a盤a ç›kar›lmas› durumunda ise bunlar hakk›nda yap›lan yarg›lamalar ya beraatle veya komik cezalarla sonuçland›r›lm›flt›r. Mehmet Ali A¤ca’n›n tahliye edilmek istenmesi, J‹TEM’in eli kanl› çavuflunun tahliyesi bu unsurlar›n devlet sath›nda ne derece de¤erli oldu¤una iflarettir. Siciline iflletti¤i katliam ve zulüm politikalar›yla gerçekli¤i ortada olan TC’nin da¤›tt›¤› “adalet”in örnekleri ortada durmaktad›r. ‹pekçi cinayetinde kilit isim denilen Oral Çelik, ifladam› olmufl, 7 devrimci ö¤rencinin katili Haluk K›rc› da 2004’te “yanl›fll›kla” tahliye edilmifltir.

ÇATLI, KIRCI, A⁄CA... TC’N‹N “fiEREF‹”D‹R Her biri birbirinden eli kanl› olan katillerin ismi de¤iflse de yap›lan muamele ayn›d›r. Abdullah Çatl›, ‹brahim Çiftçi, Yalç›n Özbey, Mehmet fiener, Abuzer U¤urlu gibi isimler TC’nin “flerefi” olarak ne kadar an›lsa azd›r. Susurluk davas›nda "dokunulmazl›¤›" sayesinde ald›¤› beraat karar› Yarg›tay’dan dönen eski DYP Milletvekili Sedat Edip Bucak’›n, yeniden yarg›lanacak olmas› adalete olan güveni tesis ediyor mu? Susurluk davas›n›n 2003’teki karar duruflmas›nda savc› Orhan Yarbay, Bucak’›n "devlet taraf›ndan terörle mücadele konusunda teflvik edilmifl olmas› nedeniyle" beraat›n› istememifl miydi? Bir zamanlar›n baflbakan› Tansu Çiller’in “fleref” atfetti¤i bu eli kanl› katillere mahkeme kap›lar›nda sevgi gösterisinde bulunanlar kimin beslemesidir? Öte yandan 10 y›ld›r bir türlü kendisine ulafl›lamayan ve Baflbakanl›k Teftifl Kurulu eski baflkan› Kutlu Savafl’›n haz›rlad›¤› Susurluk raporunda ad› geçen ve J‹TEM ad›na Kürt halk›na karfl› çok say›da faili “meçhul” olaya kar›flt›¤› belirtilen PKK itirafç›s› Hayrettin Toka, 10 y›l sonra Kocaeli’nin Karamürsel ilçesinde yakaland›. Ne tesadüftür ki, Hayrettin Toka da; Diyarbak›r 3. A¤›r Ceza Mahkemesi taraf›ndan serbest b›rak›larak, halk›n aras›na b›rak›lm›fl ve katliamlar›na devam etmesi izni verilmifltir.

FAfi‹ST KAT‹LLER SOKAKTA

“Yarg›n›n ba¤›ms›zl›¤›” ya da “adaletin herkese eflit hükmünden” söz edenlerin sözlerinin koca bir yalan oldu¤unu biz çok iyi biliyoruz. Ayn› yarg› kurumlar›n›n halka ve halk›n öncülerine s›ra geldi¤inde nas›l engizisyon mahkemeleri olarak çal›flt›¤›n› da biliyoruz. Günlerce tart›fl›lan baklava çalan çocuklara verilen cezan›n yan›s›ra, köyleri yak›l›p y›k›lan köylülere ya da demokratik hakk›n› savunan kesimlere yönelik getirilen “cayd›r›c›” olmas› amac›yla on y›llar› bulan hapis cezalar›n›n yaflama geçirilmesi yarg› sisteminin “ba¤›ms›zl›¤›n›” ve “adaletini” yeterince ortaya koymaktad›r. fiemdinli olay›n›n faillerinin ayr› yerlerde yarg›lanmalar› sa¤lanarak davalar küçük parçalara bölünüp, katillerin eylemlerinin organize hareket olmad›¤› izlenimi verilmek isteniyor. Dava dosyas›na yans›yan ve yans›mayan tan›kl›klarda, Tanju Çavufl’un toplanan insanlara yönelik silahl› sald›r›s›, Umut Kitabevi’nin bombalanmas› olay›n›n devam› olarak ortaya konurken, savc› bu hususu hiç dikkate almay›p flüphelilerin anlat›m›yla yetinmifl, iki olay aras›ndaki ba¤lant›y› saptamak için çaba sarf etmemifltir. Savc›l›k, bu soruflturma dosyas›nda, “flüpheli” astsubay Çavufl’un aç›klamas›yla yetinmifl. Çavufl’un adam öldürme ve yaralamaya dönük eylemini, bombalamadan ba¤›ms›z olarak, “kendisine yönelik sald›r›y› defetmek amac›yla gerçeklefltirdi¤i” iddias›yla dava açm›flt›r. Ocak ay› içerisinde yaflad›¤›m›z bu örnekler de bize göstermifltir ki, “kanund›fl›” olan halk düflman› bu örgütlerin elemanlar›n›n yarg› muafiyetleri oldu¤u resmi anlay›fl› yarg›da halen etkisini sürdürmektedir. Bu düflünce sadece devletin kurumlar› ile s›n›rl› de¤ildir. Burjuva bas›n da bu hususta egemenlerin, bu haks›z savafl yöntemlerinden ç›kar› olanlar›n de¤irmenine su tafl›maya devam ediyor. fiemdinli’deki katliam›n faillerinden J‹TEM mensubunun tahliyesi haberinin oldukça ola¤an bir haber gibi verilmesi bunun aç›k bir örne¤idir. Devlet taraf›ndan soka¤a b›rak›lan katil sürülerinin bundan sonraki icraatlar›n›n, bundan önce yapt›klar›n›n ayn›s› olaca¤›ndan kimsenin flüphesi yok. fiemdinli’nin sorumlular›n›n a盤a ç›kar›lmas›n›n devlet taraf›ndan yap›lmayaca¤›n› biliyorduk. Halka karfl› iflledikleri suçlar›n cezas›n›n ancak halk taraf›ndan verilece¤i gerçe¤i ortada durmaktad›r. Göstermelik yarg›lamalar›n halk›n onlarca y›ld›r ödedi¤i bedellere karfl›l›k gelmeyece¤i bir gerçektir. Devlet eliyle yap›lan katliamlar›n sorumlular› fiemdinli’de nas›l halk taraf›ndan suçüstü yakaland›ysa, cezas› da yine ayn› biçimde halk taraf›ndan verilecektir.


4

27 Ocak-9 Şubat 2006

S›n›fsal Bak›fl “VARSIN EGEMEN SINIFLAR B‹R KOMÜN‹ST DEVR‹M KORKUSUYLA T‹TRES‹NLER” 11 Eylül’ün ard›ndan ABD emperyalizmi önderli¤inde bafllat›lan ve yine kendi deyimleriyle ony›llarca (esasen yüzy›l boyunca) sürmesi beklenen dünya çap›ndaki “anti-terör” savafl›n›n as›l koordinatlar›n› aç›klaman›n s›ras› gelmifl görünüyor. Gerçek tehlikenin hiçbir zaman için Bin Ladin/El Kaide vb. örgütlenmeler olmad›¤›, -b›rakal›m bu örgütlerin/kiflilerin geçmifli ve flaibeli durumunu- gerek bu yap›lanmalarla ilgili bu süreçte hiçbir ciddi mesafe al›nmay›fl›ndan gerekse de onlar bahane edilerek yap›lanlar›n bambaflka “ifller” olmas›ndan anlafl›lm›fl bulunmaktad›r. Asl›nda ortak tan›mdan da yola ç›k›larak anti-terör yasalar›nda yer verilen “bir ülkenin ya da uluslararas› kurumun politik, anayasal, ekonomik ya da sosyal yap›s›n› destabilize etmek/istikrars›zlaflt›rmak terörizmdir” tarifiyle gerçek “düflman” belirlenmifl oluyordu. Ortado¤u’ya yönelik Siyonizmle bezeli iflgal politikas› sayesinde zemini oluflan ve yine köken olarak emperyalistlerin kurup gelifltirdikleri muhtelif ‹slami silahl› örgütlenmelere kimi darbeler indirmenin ötesinde, 11 Eylül sonras›ndaki süreç; dünya halklar›n›n emperyalizme ve faflizme karfl› geliflen mücadelesine yönelik olarak ifllev kazand›. 24 Ocak kararlar›n›n uygulanabilmesinin yolu nas›l ayn› zamanda 12 Eylül’den geçiyorduysa, dünya çap›nda daha büyük çapl› ve dizginsizce bir sömürü, talan ve ya¤ma olarak tan›mlanabilecek “küreselleflme” kampanyas›/sald›r›s› da 11 Eylül’le birlikte getirilen “dünya çap›nda ola¤anüstü hal” rejimi alt›nda daha “sa¤l›kl›” gelifltirilebilir, iflletilebilirdi. Bu paralelli¤i birçok ülkede oldu¤u gibi bu dönemde ülkemizde yaflanan geliflmelere bak›ld›¤›nda da görmek mümkündür. Ne var ki dünyan›n hiçbir yöresinde ifller emperyalistler için yolunda gitmedi. Öncelik verdikleri ve askeri iflgale girifltikleri Ortado¤u’dan, arka bahçeleri Latin Amerika’ya, stratejik olarak dünya egemenli¤inde merkezi k›ta olarak tan›mlad›klar› Asya’dan, kendi mekanlar› kabul edilen Avrupa’ya kadar hiçbir k›tada gün yüzü göremediler. Ne iflgallerinde muzaffer oldular, ne geliflen devrim mücadelelerini durdurabildiler, ne ayaklanmalar› bast›rabildiler ne de geliflen kitle eylemlerinin önüne geçebildiler. 1990’l› y›llarla birlikte h›z verdikleri ideolojik kampanyan›n bütün argümanlar› bu süreçte tarumar edilmifl, ideologlar›n›n gelifltirdikleri ipe sapa gelmez tezler birer ikifler tuzla buz olmufltu. De¤il ideolojilerin, s›n›flar ile birlikte tarihin de sonunu getiren Fukuyama (“tarih sona erdi, çünkü liberal demokra-

si komünizme ve dolay›s›yla Marksizme galip geldi.” demiflti) aradan iki ony›l geçmeden s›n›f mücadelesine müdahalede ak›l hocas› olarak sahne al›yor ve bu kez de “güçlü devlet” teziyle ortaya ç›k›yordu. Kapitalizmin insanl›¤›n son dura¤› oldu¤u, sosyalizm ve bu ba¤lamda komünizmin ona alternatif olamayaca¤› tezi ile birlikte ifllenirken; emperyalizmin yenilmez, karfl› konulamaz bir güç oldu¤u ise devrimlerin imkans›zlaflt›¤› ve tarihe kar›flt›¤› tezi ile beraber piyasaya sürülüyordu. Bütün bunlar› çerçeveleyen, s›n›flar›n ortadan kalkt›¤› ve s›n›f mücadelelerin yok oldu¤u tespiti ise ideolojik sald›r›ya yön veren temel destur mahiyetindeydi. Burjuva ideolojisinden beslenen tüm ak›mlar›n yan yatt›¤› ve bata¤a batt›¤› bu aflamada, tasfiyecilik ve reformizmin prim yapmas› kaç›n›lmazd›. Revizyonizm ise girmedi¤i k›l›k kalmad›¤› için olacak, post-modernist forma dökülüflüyle beraber kitlelere servis yap›lmaya baflland›. Ancak ne hazindir ki, bu tezlerin büyük bir ifltahla ve debdebeyle sunuldu¤u, san›ld›¤›ndan ve beklendi¤inden de genifl kesimler üzerinde etkili oldu¤u y›llar boyunca iflleyen nesnel dünyan›n yasalar›, çok yal›n biçimde “güneflin balç›kla s›vanamayaca¤›n›” ispat ettiler. Ne s›n›flar ve s›n›f çeliflkisi ortadan kalkm›fl, ne de pek do¤al ki s›n›f mücadelesi olgusu yok edilebilmiflti. Aksine dünya, emperyalist-kapitalist sistemden kurtulunmas› gerekti¤inin bin bir türlü nedenini her geçen gün daha fazla üreterek dönmeye devam ediyordu. Emperyalistler, de¤il istikrar› yakalamak, her geçen y›l› arayan bir biçimde yuvarland›klar›n›n fark›nda olman›n faturas›n› daha çok sald›rganlaflarak ç›karmaya bafllad›lar. Bunun sonucudur ki dünya halklar›na yönelik büyük oranda ortaklaflt›klar› büyük bir sald›r› seferberli¤i içerisindedirler. Bunun di¤er bir sonucudur ki aralar›ndaki çeliflkilerin yo¤unlaflmas›yla bloklaflma, gruplaflma, saflaflma, ittifaklar oluflturma çabalar›nda art›fl görülmektedir. Tam da bu noktada onlar için ölümcül tehlike “komünizm virüsü”nün yay›lmas›d›r. Nitekim bunun sinyalleri de bir süredir al›nmakta ve hissedilir biçimde duyulmaktad›r. Emperyalist-kapitalist sistemin artan oranda açl›¤a, yoksullu¤a mahkum etti¤i, kana zulme ve iflkenceye bulad›¤› dünyaya itiraz› olan milyonlar›n; gerek demokratik temelli protesto gösteri ve eylemleri, gerekse de çeflitli ülkelerde iktidar› hedefleyen direnifllerinin “sosyalizm” talebiyle bulufltu¤u oranda büründü¤ü renk “iç karart›c›” bir hal almaya bafllam›flt›r.

38 Marksist-Leninist-Maoist partiler önderli¤inde yürütülen halk savafllar›n›n iktidar yürüyüfllerinde sürekli ilerleme kaydederek, kimi ülkelerde nihai aflamalara ulaflmalar›n›n elde etti¤i prestijin bu sonuçlardan daha büyük bir moral kayna¤› yaratt›¤› görülmektedir. Komünizmin günümüzdeki özgün ifadesi ba¤lam›nda Maoizmin son yar›m yüzy›lda emperyalizmin (koçbafl› olarak da ABD emperyalizmi) onlarca ülkede yenilgiye u¤rat›lmas› ve a¤›r yaralar almas›nda baflrolü oynayan ideoloji oldu¤u gerçe¤inin alt› çizilmelidir. Ve nihayet dü¤meye bas›lm›fl ve “komünizme karfl›” Avrupa eksenli olarak gösterilen ancak dünya çap›nda olaca¤›ndan kuflku duyulmamas› gereken kampanyan›n start› verilmifltir. Zira karfl›-devrimci/resmi tarihte “medeniyetin ve demokrasinin befli¤i” olarak lanse edilen, günümüzde ABD ile k›yasland›¤›nda ise özellikle “tarafs›z, nesnel ve bar›flç›l” olarak afifle edilen Avrupa’n›n böyle bir kampanyaya öncülük görevini üstlenmesi özellikle anlaml›d›r. Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi Genel Kurulu Strazburg’ta 24 Ocak’ta yapaca¤› oturumunda “komünizmin suçlar›”n› k›namay› gündemine alm›fl bulunuyor. Zaten kampanya “Nazizim ile komünizmin suçlar›n›n birlikte k›nanmas›” çerçevesinde ambalajlanmaktad›r. Yak›n tarihte faflizme karfl› yerinde ve zaman›nda yegane deste¤i ve direnifli hem kendi komünistleri hem de Sovyet Rusya’dan gören Avrupa burjuvazisinin, böyle bir tasar›yla ortaya ç›kmas›n›n kampanyay› daha da etkili k›laca¤› hesaplanm›flt›r. Tasar›n›n gerekçesi olay›n ideolojik ve siyasal boyutunu çok aç›k bir biçimde flu sözlerle ifade etmektedir: “Avrupa’n›n baz› ülkelerinde komünist döneme bir nostalji var. Yeni genç nesiller komünizme özlem duyuyor. Bu durum komünistlerin yeniden iktidar› alma riskini do¤uruyor.”, “Komünizmin suçlar›, s›n›f mücadelesi teorisi ve proletarya diktatörlü¤ü ilkesiyle meflrulaflt›r›l›yordu.” “Komünizmin suçlar›” olarak propaganda edilecek konular›n neler oldu¤u bilinmektedir. Bunlar›n hiç birisi yeni de¤ildir. Y›llard›r emperyalistlerin dillerine dolad›klar› bir dizi yalan ve iftira ile karfl›-devrimcilere yönelik uygulamalardan ibaret propaganda malzemesi ile çeflitli sosyalist iktidar pratikleri flahs›nda komünist ideoloji karalanmaya çal›fl›lmaktad›r. Bunun ne kadar bofl ve ifle yaramaz bir çaba oldu¤unun en aç›k kan›t›, her fleyden önce bu karalama faaliyetini yürütenlerin kendi pratiklerinin k›yas kabul etmeyecek denli a¤›r bilançolara sahip olmas› ve bu durumun artan bir h›zla devam etti¤i gerçe¤idir. Di¤er bir husus ise özellikle söz konusu edilen 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl› boyunca, dünya halklar›n›n faflizm belas›ndan kurtar›lmas›nda, komünistlerin büyük bedeller ödeyerek ne kadar önemli rol oynad›klar› hususudur. Ancak sorun pek do¤al ki bunlar›n

tart›fl›lmas› ya da tart›flt›r›lmas›ndan öte bu yönde yo¤un bir kara propagandaya giriflmek ve pefli s›ra çeflitli yapt›r›mlar ve yasaklamalar getirmektir. “Anti-terör” yasalar›yla bütünleflen bir tarzda komünizmin “suç” kapsam›na al›nmas›, komünist de¤er ve sembollerle birlikte komünist partilerinin yasaklanmas›ndan söz edilmektedir. Burada sorun bu adla kurulu mevcut partilerin hemen hiç birisinin bu s›fatla uzaktan yak›ndan ilgisinin olup olmamas› de¤ildir. Esas mesele, “komünizm”e yönelik olarak yürütülen ideolojik sald›r›lard›r. Ayn› durum Küba ve Castro hatta yerine göre Kuzey Kore, Çin de say›larak söz konusu edilebilmektedir. Bu sosyalist olmayan devlet ya da kifliler flahs›nda komünizme ve sosyalizme sald›r›lmaktad›r. Bu koflullarda yap›lmas› gereken, onlar›n flahs›nda veya saf›nda savunma çizgisine düflmeden, sosyalizmin ve komünizmin ideallerini ve de¤erlerini korumak ve savunmak olmal›d›r. Dünyay› haraca kesen ve bafltan afla¤› sömürgelefltiren Avrupal› egemenlerin tarihteki suçlar› bir yana, bugüne gelecek olursak; ABD emperyalizmi ile aç›ktan iflbirli¤i halinde, Hitler ve Mussolini’yi gölgede b›rakan suçlar iflleme konusunda büyük bir hevesle sicilini kabartan Avrupal› emperyalistlerin, komünistlerin insanl›k tarihi aç›s›ndan bütün dünyada emperyalizme ve faflizme karfl› onurlu bir savafl/mücadele ve direniflten baflka bir fley yaz›l› olmayan geçmifline leke sürmesine izin vermemiz mümkün de¤ildir. Emperyalistler, faflistler ve gericiler giderek sald›rganlafl›yorlar. Bu durum onlar›n cephesinden ifllerin yolunda gitmedi¤inin teyididir. Bütün cephelerde kayba u¤rad›kça pani¤e kap›l›yorlar. Dün anti-terör tasar›lar› ve ard›ndan yasalar›, bugün anti-komünist tasar›lar› bir büyük korkunun ürünüdür. Saltanatlar› sallanmakta, gemileri su almaktad›r. S›n›f mücadelesini “yok” diyerek yok edemediler. Komünizmi, suçlayarak kendi suçluluklar›n› örtbas edemeyecek, ne dünkü ne de bugünkü suçlar›ndan s›yr›lamayacaklar. Ustalar›m›z Komünist Manifesto’nun giriflinde “Avrupa’da bir hayalet kol geziyor-Komünizm hayaleti” esprisi yaparken burjuvazinin korkusuna dikkat çekiyor ve komünizmin gücüne iflaret ediyorlard›. Burjuvaziye s›k s›k titreme nöbetleri geçirten Komünizmin Manifestosunu tam 158 y›l önce flu sözlerle bitirmifllerdi: “Komünistler, kendi görüfllerini ve amaçlar›n› gizlemeye tenezzül etmezler. Hedeflerine ancak flimdiye kadarki tüm toplumsal düzenin fliddet kullanarak y›k›lmas›yla ulafl›labilece¤ini aç›kça ilan ediyorlar. Vars›n egemen s›n›flar bir komünist devrim korkusuyla titresinler. Proleterlerin zincirlerinden baflka kaybedecekleri bir fleyleri yok. Kazanacaklar› bir dünya var. BÜTÜN ÜLKELER‹N ‹fiÇ‹LER‹ B‹RLEfi‹N‹Z!” (K.Marx-F.Engels, Komünist Manifesto, Aral›k 1847-Ocak 1848)


5

40

27 Ocak-9 Şubat 2006

E¤itim emekçileri sendikalar›n› sahipleniyor! E¤itim-Sen Erzincan fiube Sekreteri Ercan Sak ile KESK ile E¤itim-Sen’in son sürecine dair yapt›¤›m›z röportaj› yay›nl›yoruz.

Ercan Sak - KESK ve bir bilefleni olan E¤itimSen’in ve de di¤er emek örgütlerinin toplumsal aç›dan önemini k›saca aç›klayabilir misiniz? - Genifl emekçi kesimler aras›nda “sar› veya kontra sendika” diye tan›mlanan, sendikadan çok iktidarlar›n arka bahçesi halindekileri konuflmaya bile gerek yok asl›nda. O nedenle emekçi y›¤›nlar›n gerçek temsilcileri durumundakilerden birini, KESK’i ve ona ba¤l› sendikalar› eksik ve zaaflar› ile konuflman›n sendikal mücadelemize daha çok katk› sunaca¤›n› düflünüyorum. Hiç flüphesiz ki, 1980 darbesi sonras›na bakt›¤›m›zda KESK ve onun bileflenlerinin çok önemli siyasal, sosyal, ekonomik ve demokratik ihtiyaçlardan do¤du¤unu görüyoruz. Özellikle 12 Eylül AFC’sinin sivil uzant›lar› kendilerini kitleler içinde pekifltirip, meflrulaflt›rabilmek için, bas›n-yay›n, e¤itim, propaganda gibi her türlü arac› kulland›lar. Bu tür politikalar, korkutulan, yabanc›laflt›r›lan halk içerisinde baflar›l› da oldu. ‹flte tam da böylesi bir ortamda e¤itim ve di¤er kolla-

r›ndaki çal›flanlar›n k›p›rdan›fllar›, bu k›p›rdan›fllar›n örgütlenerek, insanlar›n umutlar›n›n yeflertilmesi, gelece¤e dair yeniden planlamalar yap›p, taleplerin dillendirilmesi olana¤›n› do¤urmufltur. Bu yönüyle bak›ld›¤›nda KESK’in ve en önemli bilefleni olan E¤itim-Sen’in önemi daha iyi anlafl›lmaktad›r. - E¤itim-Sen ve KESK’in mücadelesini sendikal taleplerin karfl›lanmas› noktas›nda yeterli görüyor musunuz? - Bu soruya ilk anda “elbette hay›r” diye yan›t verilebilir. Ancak bunun nedenlerini düflünmeden, dünya emekçi hareketinin, üretenlerin içinde bulunduklar› olumsuzluklar› görmeden böylesi bir yan›t vermek ve çok sert söylemlerde bulunmak kaba bir mant›k, s›¤ ve macerac› bir yaklafl›m olur. O nedenle bulundu¤umuz yap›, kurum ne olursa olsun, ondan beklenti içine girerken “biz bu kuruma neler veriyoruz”u da kendimize sormam›z gerekiyor. ‹flin bir di¤er yan› da özellikle 4688 say›l› ve bizim de “sahte” diye nitelendirdi¤imiz sendika yasas›yla birlikte yo¤un bir yozlaflma süreci yaflam›fl olmam›zd›r. Bu yozlaflma de¤iflik flekillerde ortaya ç›karken en çok da al›nan eylem kararlar›nda ve uygulan›fl›nda kendini göstermifltir. Daha çok son zamanlarda yaflad›¤›m›z bu tarz KESK ve E¤itimSen MYK’s›n›n belki bilinçli tercihleri de¤il ancak yanl›fllar› oldu¤unu da kabul etmemiz gerekiyor. En iyi e¤itim arac› olan eylem alanlar›n›n üyelerin bilinçlerinde korku de¤il, s›çrama yapt›racak tarzda kullan›lmas› oldukça önemli ve zorunludur. Yasan›n getirdi¤i “yetkili sendika” kavram›na ba¤l› olarak üye say›s› art›r›ld›. Hatta önceki dönemlerde alanlar›n yo¤un olarak kullan›lmas›

Emekçinin Gündemi TUZLA ‹fiÇ‹S‹N‹N YANINDA OLALIM! Daha önceki say›m›zda sendikal hareketin sorunlar› üzerinde durmufltuk. fiimdi ise hizmet ifl kolu ve örgütlenmesinin önemine k›saca de¤inerek, Tuzla Havzas›’nda son yaflanan sald›r›lar, iflçilerin ve sendikan›n bu sald›r›lar karfl›s›ndaki durufluna de¤inece¤iz. fiu bir gerçek ki, yaflanan de¤iflimlere uygun araçlar yerine eski biçimlerle hareket edilmesi sendikal hareketi zay›flatm›flt›r. Örne¤in bugün giderek daha önem kazanan hizmet, g›da, sa¤l›k, tekstil gibi alanlarda bir geliflim yaflanmaktad›r. Öyleyse buralar çal›flmalar›n örgütlenmesi gereken ifl kollar› olarak al›nmal›d›r. Bu alanlarda çal›flma biçimleri düzenli çal›flma sisteminin yan›s›ra part-time, evde, uzakta, geçici çal›flma gibi biçimlerle olmaktad›r. Tafleronlaflt›rma vas›tas›yla örgütsüzlü¤ün en fazla yafland›¤› yerler de bu ifl kollar›d›r. Art›k kamusal alanlar›n özelleflmesinden dolay› iflçi al›nmayaca¤› gerçe¤ini göz önüne al›rsak, bugün sendikalar›n büyümesinin tek yolu ör-

gütsüz yerlerde örgütlenmektir. Bu da hizmet ifl kolunda özel ifltirakler, flirketler ve tafleronlarda örgütlenmek demektir. Bunun söylemle olmayaca¤›n› bugün yaflayarak görüyoruz. Hizmet ifl kolunda yap›lacak örgütlenme ve büyüme bu alanda sendikan›n büyümesi ve de¤iflimi demektir. Bu da sendikalar›n merkezine yans›yacakt›r. Ancak bunun hangi anlay›flla yap›lmas› ya da nas›l yap›laca¤› da önemlidir. Hizmet ifl kolundaki sendikal flubelerin rolünü do¤ru oynamas› iflçi s›n›f› mücadelesine olan inançla ve buna uygun hareketle mümkün olacakt›r. Bu alanda bulunan Devrimci Demokratik Sendikal Birlik faaliyetçileri olarak bu yaflananlar daha çok bilince ç›kart›lmal›, bu alanda bulunan flube yönetimlerini de bu anlay›flla ele al›nmal›d›r. Örgütlenmenin, iflçi s›n›f›n›n ve kamu emekçilerinin haklar›n› savunur duruma gelmesi itibar›yla anlam› büyüktür. Tuzla Deri-‹fl sendikas›n›n öncülü¤ünde yürütülen çal›flmalar›n bugün devleti nas›l

sendikam›za üye ak›fl›n› da sa¤lad›. Ancak bunun sonucu elde edilen niceli¤i, niteli¤e çevirme konusunda ayn› baflar› gösterilemedi. - Çok yak›n geçmiflte E¤itim-Sen’den kopufllar oldu. Neydi bunun sebebi ve E¤itim-Sen’e etkileri ne oldu? - Bu kopuflun en sade anlat›m›yla tan›m›; E¤itim-Sen’i kapatmak için d›flar›dan bafllat›lan operasyonun içeriden tamamlanmas›yd› diyebiliriz. Yani “derin bir hareketti.” Ancak bu operasyon bafllat›c›lar›n› da flafl›rtacak ölçüde E¤itim-Sen içinde karfl›l›¤›n› bulmad›. Hatta 25 Kas›m’daki Ankara eyleminde e¤itim çal›flanlar›n›n Ankara’ya sokulmak istenmemesi, coplan›p dövülmesi de bu operasyonun devam› ve destekleyicisidir. Ancak E¤itim-Sen üyeleri sendikalar›n› bu süreçte sahiplenerek tepkilerini göstermifllerdir. E¤itim iflkolunda yetkili sendika olan E¤itimSen’in bertaraf edilmesi çal›flmalar› da böylece sonuçsuz kalm›flt›r diyebiliriz. - Peki geçti¤imiz günlerde K. Marafl E¤itim-Sen’de de baz› devrimci yap›lar yönetimden ayr›ld›lar. Bunu nas›l de¤erlendiriyorsunuz? - Bu konu ve nedenleri hakk›nda oradaki arkadafllarla konuflmak bizi daha do¤ru sonuçlara götürecektir. Ancak izledi¤imiz kadar›yla devrimci anlay›fllara karfl› olan alerjik yaklafl›mlar burada bir kez daha a盤a ç›km›flt›r. Bu anlamda buradaki arkadafllar “yönetimden ayr›ld›” yerine “ayr›lmak zorunda b›rak›ld›lar” demek, belki burada yaflananlar›n daha do¤ru bir karfl›l›¤› olacakt›r. - Son olarak emek örgütlerinin istenilen düzeye gelebilmeleri için çözüm önerileriniz nelerdir?

- Öncelikle E¤itim-Sen ve di¤er emek örgütlerinin, en önemli güçleri olan, devrimci yap›lara flubelerden bafllayarak, merkezi düzeylere kadar önlerini kesme politikalar›ndan vazgeçilip, onlar›n da temsiliyetleri sa¤lanacak. Haziran ay›nda sendikan›n seçim sistemine yönelik yap›lacak tüzük kurultay› umar›m ki buna yan›t olur. Protesto eylemlerinden vazgeçilip, art›k sonuç al›c› eylemlere yönelinmelidir. Sendikam›z› sendika yapan eylemler, hep bu tür eylemlerdir. En önemli kazan›mlar›m›z› da tan›mlamaya çal›flt›¤›m›z böyle eylemler sonras›nda elde ettik. Yaflam›n ve dünyan›n di¤er yar›s› olan kad›n çal›flanlar›n özgüvenlerinin olmas›, üyelerimiz olanlar›n ise aktif hale gelmesi konusunda kendi görevlerimizi bilerek davranmal›y›z. Bulunulan ortamdan, varsa sendikan›n di¤er kullan›c›lar›ndan kaynakl› sorunlar yerinde tespit edilip zaman›nda ve zemininde giderilmelidir. Tüm bunlar›n yan›nda di¤er demokratik kitle örgütlerinin de güçlerini toplamalar› mücadelemiz ve gelece¤imiz aç›s›ndan önemsenmesi gereken bir durumdur. Çünkü talep edenlerin say›s›, temiz toplum talebi teknolojik ç›lg›nl›kla silahlanma yar›fl› ile fabrika at›klar› ile kirletilmemifl do¤a talep edenlerin say›s› ve niteli¤i artt›kça elde edilecek kazan›mlar da artacakt›r. Yani faflizme, feodalizme ve her türden gericili¤e karfl› oluflturulacak birleflik cephe sorunlar›m›z›n giderilmesinde dayanak olacakt›r. Tüm bunlar yaflan›rken de emekçiler DDSB saflar›nda DDSB’de mücadeledeki yerini almal›d›r. (Erzincan)

ve ne oranda rahats›z etti¤i son bir haftada daha da yo¤unlaflan sald›r›lardan bellidir. Bizzat devletin deste¤i ile sendika yönetimine ve iflçilere yönelen sald›r› ülkemizdeki sendikal hareketin belli yönleriyle niteliklerinin anlafl›lmas› aç›s›ndan da önemlidir. Direnifllerle dikkatleri üzerinde toplayan Tuzla Deri iflçileri ve sendikan›n bu direnifllerdeki belirleyici rolü, sistemi rahats›z eden en temel noktalardan biridir. Y›llard›r eksiklere ra¤men ülkemizde s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›n›n hayata geçirilmesinde sergilenen pratikler, sistem aç›s›ndan ciddi rahats›zl›k noktalar›, devrimciler aç›s›ndan ise umut olmufltur. 1996 Ölüm Orucu ve Süresiz Açl›k Grevi sürecinde üretimden gelen gücünü kullanarak hapishane direnifllerini selamlayan; Katil Bush’un 2004 y›l› Türkiye ziyaretinde, NATO toplant›s›n› protesto için yine ifl b›rakan; direniflteki tüm iflçilerin yan›nda olan ve s›n›f dayan›flmas›n›n en güzel örneklerini sergileyen; devletin sistemli ve bilinçli olarak direniflleri tecrit etme politikas›na ra¤men direnifllerinden taviz vermeyen Tuzla iflçileri dün oldu¤u gibi bugün de sadece direniflin de¤il, s›n›f sendikal çizginin simgesi olmaya devam ediyor. Gazete sat›rlar› buram buram iflçi s›n›f› kokanlar›n ise bu süreçte sergileyecekle-

ri pratik tutum oldukça önemli ve anlaml›d›r. Devletin artan sald›r›lar›na karfl› ifl b›rakan iflçiler, sadece ekmeklerine ve ifllerine sahip ç›km›yorlar. Gözalt›nda tutulan sendika yöneticilerinin ve iflçilerin serbest b›rak›lmas› talebi ile üretimden gelen güçlerini kullan›yorlar. Ki bugün iflçilerin üretimden gelen güçlerini kullanmas› süreç aç›s›ndan oldukça önemlidir. Yine önemli bir ayr›nt› da sadece devletin direnifli tecrit etme politikas› de¤il, baflta reformistler olmak üzere baz› çevrelerin bu sald›r› ve direnifli ›srarla görmezden gelmesidir. Tuzla’da yaflanan süreç izlenecek politik ve pratik tutum ile birlikte sonuçlar› anlam›nda bir dizi ders ve tecrübenin ç›kar›labilece¤i bir süreç olacakt›r. ‹flçilerin sendika çat›s› alt›nda toplanmas› ve örgütlü bir güç durumuna getirilmesi ve en önemlisi de s›n›f sendikac›l›¤› bilinciyle donat›lmas› tüm bu pratik sürecin sonuçlar› olma anlam›nda önemlidir. Devletin niteli¤inin yaflanan geliflmelerle birlikte teflhiri ve örgütlenmenin önemi yaflanan geliflmeler üzerinden iflçilere kavrat›lmas›n›n zemini oldukça elveriflli ve güçlüdür. Bu zeminin en iyi flekilde de¤erlendirilmesi ve yön verilmesi Devrimci Demokratik Sendikal Birlik emekçilerinin omuzundad›r.


6

27 Ocak-9 Şubat 2006

40

“Kufl gribi de¤il, kümes hayvanc›l›¤› bitirildi!” hastal›k di¤er ihracat kollar›n› etkiler. Bize önceden fiili bir destek yoktu. Elektrik ucuz idi. Yeme teflvik vard›. (Ki o da yürütülemedi.) Bugün için devletin, kurumlar› vas›tas›yla halk› genifl bir flekilde bilgilendirmesi, tedbir almas› gerekiyor. Yine bölgemizde 100’e yak›n ailenin (iflçi) geçim kayna¤› bu fabrika. Bu noktada onlar›n ma¤duriyeti giderilmeli. Ve kredi borçlar›m›z›n, vergi, sigorta borçlar›m›z›n buna uygun flekilde düzenlenmesi gerekiyor. Ama bizden ziyade bu iflin parababalar› ön plana al›n›yor. Kimse bize ne olaca¤›n› düflünmüyor.

‹mdat Sar›kaya-Çiftlik sahibi Türkiye Kürdistan›’nda önemli geçim kaynaklar›ndan birini oluflturan kümes hayvanc›l›¤› sektörü ne yapaca¤›n› bilemez duruma geldi. Ki bölge geneline bakt›¤›m›zda sektörün sanayileflmesi söz konusu de¤il. Küçük üreticilerden oluflan küçük çapta iflletmeler ço¤unlukta. “Kufl gribi” küçük üreticiyi yok olmakla yüz yüze getirirken, halka veba olan grip, sermayedarlara teflvik oldu. Geçti¤imiz günlerde baflbakan yard›mc›s› Abdüllatif fiener baflkanl›¤›nda toplanan Ekonomik Sorunlar› De¤erlendirme Kurulu (ESDK)’nda sekiz ayr› bakanla bir araya gelerek büyük çiftlik ve iflletme sahiplerinin düflen talep nedeniyle içine düfltü¤ü ekonomik zorluklara “çözüm yollar›n›” tart›flt›. Bunun sonucunda söz konusu iflletmelere baflta vergi indirimi olmak üzere çal›flt›rd›klar› iflçilerin SSK primi ödemelerinin indirime tabi tutulmas› karara ba¤land›. Al›nan bu kararlar›n büyük çiftlik ve iflletme sahiplerini gözetti¤i, kümes hayvanc›l›¤› yapan ve küçük çiftlik iflletme sahiplerini hiç dikkate almad›¤› görülecektir. Bu süreçle birlikte kümes hayvanc›l›¤›n›n ve küçük iflletmelerin ad›m ad›m bitirilece¤i aç›kt›r. Konuya iliflkin küçük üreticileri dinledik. - Bize kendinizi tan›t›r m›s›n›z? - Ayd›n Kökhan: Tunay Entegre Tavuk Çiftli¤i sahibiyim. Çiftli¤imiz 40 bin kapasitelidir. - Son dönem ülke gündemini önemli oranda etkileyen “kufl gribi” ve bunun size yans›malar› hakk›nda bilgi verir misiniz? - Medya sansasyonel yay›n yapt›. Yani olay› tek yanl› de¤erlendirdi. Bilgilendirme yönünü yani kufl gribinin nas›l geçti¤inin, al›nacak önlemlerin vb. üstünden atland›. Medya hatal› davrand›. Hükümetin buna haz›rl›ks›z oluflu, itlaf ve denetimde belli sorunlar yaflamas›na neden oldu. Gizlemekle olmaz, ancak medyan›n yapt›¤› gibi de abart›lmamal›. Tesisimizde üretim devam ediyor. Herhangi bir hastal›k yok. Biz yine de tedbirlerimizi art›rd›k. Ancak flu an hem yumurta hem de et sat›fl› durma noktas›na geldi. - Tavukçuluk sektörü bu salg›nla belli oranda geriledi. Sizce bundan sonra ne gibi fleyler yap›lmal›? - Tavuk ihracat› pek yok. Ancak bu

“DEVLET‹N ÖNLEMLER‹ ‹fiS‹ZL‹⁄‹ KÖRÜKLÜYOR” - Bize kendinizi tan›t›r m›s›n›z? - ‹mdat Sar›kaya: fiu anda 15 bin kapasiteli tavuk (etlik) üretimi yapan bir çiftli¤im var. - “Kufl gribi”nin sektörünüze ne gibi etkileri oldu? - ‹lk olarak söylemeliyim ki bas›n bence halk› bilgilendirmekten ziyade olay› magazinlefltirdi. Devletin de yeterli bilgilendirme-denetim ve müdahalede bulunmamas› (ki en baflta bafltan savma cevaplar vermesi) bunun zararlar›n› art›rd›. Tavuk ve ürünleri düflük gelirli insanlar›m›z için önemli bir besin maddesi iken bu olayla birlikte sektörün ald›¤› darbeler sonucu daha yüksek bir bedelle bunlara ulaflabilecekler. fiu anda hayvan girifli durduruldu. Üretim yok, üretim olmad›¤› için iflsiz kald›k. Vergi, sigorta ve zaruri ödemelerimizi karfl›layam›yoruz. Yine tesisi kurarken ald›¤›m›z elemanlar›n borçlar› var, onlar› da ödeyemiyoruz. Yine Erzincan özelinde önü aç›k bir sektör olmas›na ra¤men bu tarz olumsuz-

luklar onun önünü t›k›yor. Mesela bu alana yat›r›m yapacak insanlar, korktuklar›ndan dolay› yat›r›m yapam›yorlar. Bu da bir yönüyle iflsizli¤i de körüklüyor. - Sizce bu sektördeki gerileme nas›l giderilebilir? Beklentileriniz nedir? - Bu sektörün ma¤dur edilmemesi gerekiyor. Ülke ekonomisine önemli katk›lar› var. Vergi, sigorta, ifl imkân› sunmas› vb. ile destek veriyor. Bu durum normalleflene kadar bizlere destekleme verilmesi gerekiyor. Sigorta-vergi ödemelerimize kolayl›k sa¤lanmal›. Bas›n-yay›n yoluyla halk›n iyice bilgilendirilmesi gerekir. (Erzincan)

“Devletin müdahalesi yetersiz”

Mertekli köyünden bir iflçi

Gecit beldesi’nde kahvehane sahibi

Son süreçte dünyada ve ülkemizde önemli gündemlerden biri olan “Kufl Gribi” vakalar› ciddiyetini koruyor. Özellikle çeflitli ülkelerde nüfusun büyük oran›n› oluflturan yoksul-emekçi kesimi tehdit eden “Kufl Gribi” ülkemizde de can ald›. Türkiye Kürdistan›’n›n hemen her yerinde hastal›¤›n ciddiyeti henüz halk taraf›ndan kavranmad›. Bölgede nerdeyse her evin önünde en az 3–5 tavuk bulunuyor. Devlet yetkilileri bunu görmezden gelerek umursamaz yaklafl›rken, bölgenin çeflitli illerinde ölümleri yaflanmas› ile birlikte halk paniklemifl ve ne yapaca¤›n› bilemez duruma gelmifltir. Yine bölgede yaflanan s›k›nt›lar›n bafl›nda hastal›¤›n görünmesine karfl›n il sa¤l›k bakanl›klar›n›n vakalar› inkâr etmesi gelmektedir. Erzincan’›n çeflitli ilçe ve köylerinde tavuklar›n ölmesi, insanlar›n hastanelere kald›r›l›p karantina alt›na al›nmalar› dahil, hiçbir fley yetkilileri harekete geçiremedi. Bunun üzerine halk tavuklar›n› kesip gömmeye bafllad›. Kufl gribinin alaca¤› boyuttan devleti sorumlu tutan halktan konuya iliflkin görüfllerini ald›k. - Ülkemizde son günlerde gündemi iflgal eden “Kufl Gribi” ve bununla beraber geliflen olaylar› ölümler, itlaf çal›flmalar›, denetim, duyarl›l›k vb. yönleriyle de¤erlendirebilir misiniz? - Erzincan’a ba¤l› Mertekli köyünde oturuyorum. Özel sektörde iflçiyim. Bence devletin müdahalesi yetersiz. Birileri öldükten sonra harekete geçiliyor. Bu genel bir mant›k. Önce gizlediler, ifl ortaya ç›kt›ktan sonra yani insanlar›m›z-çocuklar›m›z öldükten sonra aç›klad›lar. Hala da birçok yerde örne¤in

Ulalar’da, Geçit’te do¤ru dürüst bir önlem yok. Kendi köyümü de¤erlendirdi¤imde; devletin bize yönelik bir bilgilendirme çal›flmas› olmad›. Bakt›k devletin ne ilgisi ne denetimi ne de müdahalesi var, bizler köy halk› olarak toplanarak karar ald›k ve kendi tavuklar›m›z› itlaf ettik. - Ben de Erzincan Merkez Geçit Beldesi’nde ikamet ediyorum. Kahvehane iflletiyorum. Benim gördü¤üm kadar›yla devletin duyarl›l›¤›ndan bahsetmek do¤ru olmaz. Her fley kendili¤inden gelifliyor. Köylülerimiz bilinçsiz bu konuda. Birçok ülkede bu hastal›k ç›kt›, hemen önlemlerini al›p bu ifli çözdüler veya denetim alt›na ald›lar. Ama bizimkiler eline gözüne bulaflt›rd›. Mesela hala beldemizde hiçbir önlem al›nmad›. “Tavuklar›n›z öldükten sonra haber verin” diyorlar. A¤r›-Do¤ubeyaz›t’taki vakada görüldü¤ü gibi sorunun bir yönü de fakirlik ve cehalet. Geçenlerde bir baflka beldeye gittim, tavuklar d›flar›da di¤er hayvanlarla, insanlarla-çocuklarla iç içeler. Vatandafl›n duyarl›l›¤›, kendi kendine yapt›¤› itlaflarla bu sorun çözülemez. Devletin çal›flmalar›n› planl› ve düzenli olarak sürdürmesiyle, denetimiyle olacakt›r bu. - Erzincan’da bir ilkö¤retim okulunda s›n›f ö¤retmenli¤i yap›yorum. Ben, bana düflen görevimi ö¤rencilerime ve velilerine yönelik bilgilendirme yaparak yerine getiriyorum. Ülkemizde görülen bu hastal›k ve bunun sonucundaki ölümler beni flafl›rtmad›. Fakirlik ve bilgisizlik belli yönleriyle bunu tetikliyor. Bu hastal›k bir kez daha ülkemizdeki cahilli¤i, fakirli¤i ve devletin halk›na duyars›zl›¤›n› gözler önüne serdi. Devletin halk›n sa¤l›¤›yla ilgili uygulamalar› çok kötü. Sa¤l›k kurulufllar›n›n verdi¤i sa¤l›k hizmetleri çok yetersiz. Bu bölgede hastanelere bak›ld›¤›nda gerekli sa¤l›k teçhizat›-ekipman› yok. Birçok sa¤l›k oca¤›nda doktor yok, hemflire, sa¤l›k çal›flan› bile bulunmayan› var. Düflünün bu durumda bu hastal›kla ne kadar mücadele edilebilir? (Erzincan)


7

40

30 Ocak-9 Şubat 2006

T ar›m arazileri amaç d›fl› kullan›l›yor! Sinan köylüleri Ankara yolunda!

Topraklar›n›n Sinan ailesi taraf›ndan ellerinden al›nd›¤›n› belirten ve uzun bir dönemdir buna karfl› mücadele eden Diyarbak›r Bismil Sinan köylüleri yapt›klar› aç›klamada topraklar›n›n geri verilmemesi halinde Ankara’da çad›r kuracaklar›n› belirttiler. Batman Postanesi önünde bir araya gelerek, Sinan ailesi taraf›ndan kendilerinden al›nan topraklar›n geri verilmesi amac›yla bas›n aç›klamas› yapan köylüler ad›na bas›n metnini Sinan Sever okudu. Sever, kendilerinden al›nan topraklar›n dedelerinden kalma topraklar oldu¤unu belirterek, Sinan ailesinin topraklar› hile ve bask› yoluyla kendi zimmetlerine geçirdi¤ini kaydetti. Sinan ailesinin köyde dahi oturmad›¤›n› söyleyen Sever, 2004 y›l›yla birlikte Do¤rudan Gelir Deste¤i’nin gündeme geldi¤i dönemlerde ailenin köye yerleflti¤ini ve bask›larla haz›rlam›fl olduklar› tapular› kendilerine göstererek, “Bundan sonra bu topraklar› ekmeyeceksiniz” dedi¤ini belirtti. Tek geçim kaynaklar›n›n toprak oldu¤unu ifade eden Sever, ma¤duriyetlerinin afl›lmas› için 2 y›ld›r her yere baflvurduklar›n› ancak bir sonuç alamad›klar›n› da sözlerine ekledi. Sever, haz›rlam›fl olduklar› dilekçeleri tekrar tüm bas›n yay›n organlar›na, köfle yazarlar›na, milletvekillerine, Genelkurmay Baflkanl›¤›’na, Baflbakanl›¤a ve Cumhurbaflkanl›¤›’na göndereceklerini kaydederek, “Sorun çözülmedi¤i takdirde çoluk, çocuk, yafll›, kad›n tüm köy sakinleri olarak yollara düflerek, Ankara’ya gidece¤iz ve çad›r kuraca¤›z” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan köylüler, “Topraklar bizimdir, bizim kalacak”, “Yaflas›n toprak mücadelemiz” sloganlar› eflli¤inde haz›rlam›fl olduklar› dilekçeleri postalayarak, köylerine geri döndüler. (H. Merkezi)

Genifl ve verimli tar›m topraklar›na sahip ülkemizde, tar›msal üretim ve buna ba¤l› çeflitli sektörler ekonominin yönlendiricisidir. Köylülerin tar›msal üretiminin, emperyalist-kapitalist ülkelerin tar›mlar›yla karfl›laflt›r›lamayacak kadar geri olmas›na karfl›n, yetifltirilen birçok ürün (f›nd›k, kay›s›, fleker pancar›, tütünde oldu¤u gibi) dünyada en çok Türkiye’de yetifltirilmektedir. Türkiye dünya f›nd›k ihtiyac›n›n % 70’ini, kay›s› ihtiyac›n›n % 80’ini karfl›lamaktad›r. Ülkemiz nüfusunun % 35’i köylerde yaflamakta ve 39 milyon hektarl›k tar›m topraklar›nda üretim yapmaktad›r. Ancak köylülerin çok parçal› tar›m topraklar›nda aile iflletmecili¤i yapt›¤›n› göz önünde bulundurdu¤umuzda üretim çok pahal›ya gelmektedir. Gübre, ilaç, mazot vb. girdiler her geçen gün pahalanmakta, devletin köylüye verdi¤i desteklemeler yetersiz kalmakta, köylü ürünlerini tefeci-tüccara maliyetinin alt›nda satmak zorunda kalmaktad›r. Bu vb. etkenler köylüleri iyice yoksullaflt›rmaktad›r. Daha önceki süreçlerde sanayide kilit sektörleri kendi müdahalesine b›rakan emperyalistler, tar›m› da yar›-sömürgelerine b›rakmaktayd›. Son süreçlerde özellikle 90’l› y›llar›n sonlar›nda politikalar›nda yön de¤ifltirerek, Türkiye gibi tar›msal üretimi, kendileriyle rekabet edecek kadar yüksek olan yar›sömürgelerin tar›m›na tamam›yla müdahale etmeye bafllam›fllard›r. Türkiye tar›m› IMF’ye verilen niyet mektubunda belirtilen çerçevede “24 Ocak ekonomik kararlar›yla” tar›m› emperyalistlerin istemleri do¤rultusunda tasfiye operasyonu bafllat›lm›flt›r. IMF’ye verilen niyet mektubunda destekleme ve sübvansiyonlar kald›r›lm›fl, tar›m ürünlerinin iç ve d›fl pazar› emperyalistlerin kontrolüne b›rak›lm›fl,

stratejik (f›nd›k, tütün, fleker pancar› vb.) ürünlere kota konmufl, çay›r, mera, orman ve 1. s›n›f tar›m arazilerinin sat›fl›, kiralanma ve kullan›m› emperyalistler ve onlar›n uflaklar›na pazarlanmas› yasalar› düzenlenmifl, emperyalist sermayeye ve komprador uflaklar›na kiralanarak tar›m topraklar› amaç d›fl› kullan›lmaya bafllanm›flt›r. Ülkemizin verimli tar›m arazilerinin yanl›fl kullan›m›, çarp›k sanayileflme ve flehirlerin plans›z geliflimi nedeniyle toprak rezervi kalmayan 19 ülke aras›nda yer ald›¤› belirtiliyor. Ziraat Mühendisleri Odas› Adana fiubesi Baflkan› Ayhan Barut’un yapt›¤› aç›klamaya göre; toprak ço¤alt›lamayan, s›n›rl› bir do¤al kaynak. Bunun karfl›s›nda h›zl› sanayileflmenin ve flehirleflmenin baflta oldu¤u, turizm, karayollar›, demiryollar›, enerji ve boru hatlar›, havaalanlar›, barajlar gibi yat›r›mlar, tu¤la ve kiremit ocaklar› vb. tar›m alanlar›n›n amaç d›fl› kullan›m›nda önemli rol oynuyor. Ülkemizde 39 milyon hektar tar›m alan›n›n 26 milyon hektarl›k bölümünde düzenli tar›m yap›labildi¤ini de vurgulayan Ayhan Barut, Köy Hizmetleri Genel Müdürlü¤ü’nün 1981-2000 y›llar›

aras›ndaki araflt›rmalar›na göre 1 milyon 650 bin hektar tar›m arazisinin elden ç›kar›ld›¤›na dikkat çekilmesi gerekti¤ini belirtti. Çukurova, Bursa ve Sakarya ovas›, Trakya ve Kemalpafla bölgelerinde tar›m arazileri üzerine kurulu sanayi tesisleri, belediyelerin yerleflim alan›n› geniflleterek imara açmalar›yla tar›m topraklar›n›n elden ç›kar›lmas›, en verimli ovalarda tar›m›n yok olmas›n› getiriyor. Orman Yasas›, Zeytincilik Alanlar› Koruma Yasas›, Toprak Reformu Yasas›, ‹mar Yasas›, Tar›m topraklar›n›n korunmas›na yönelik maddeler içermesine karfl›n, tar›m topraklar›n›n amaç d›fl› kullan›m›n›n önüne geçilemiyor. Ayhan Barut, baz› kanunlar›n birinci s›n›f tar›m arazilerinin korunmas›n› sa¤lamak yerine daha çok yok etmeye yönelik oldu¤unu savunarak “Büyükflehir Belediyesi Kanunu tar›m topraklar›n›n amaç d›fl› kullan›m›n› özendirici hüküm içeriyor. Nüfusu 1 milyonu geçen büyük flehirlerde mücavir alan 30 km çapa ç›kmas› çok ciddi kayg›lara sebep oldu. Adana merkezinden dört tarafl› 30 km’ye ç›kan alan›n neredeyse tamam› birinici s›n›f tar›m arazisidir” dedi. (Samsun)

fiimdi s›ra narenciye üreticisinde evletin tar›m› tasfiyesinde bugün hedefte art›k narenciye üreticileri de var. Türkiye’nin her yerinde k›fl aylar›nda en çok tüketilen meyvelerden olan portakal, mandalina vb. narenciye ürünlerini üreten köylüler art›k üretemez hale getiriliyor. Çukurova’da bu¤day, m›s›r ve pamuktan sonra flimdi de narenciye üreticisinin yüzü gülmüyor. Üreticinin cebine masraflar›n› karfl›layacak bir para bile girmezken, ucuz fiyata köylülerden al›nan narenciye ürünleri yüksek fiyatlarla yoksul emekçi halka ulafl›yor. Üretici ve halk kaybederken, paray› tüccarlar ve a¤alar kazan›yor. Konuya iliflkin geçti¤imiz günlerde bir aç›klama yapan Seyhan Ziraat Odas› 2. Baflkan› R›fat Kodal, turunçgil üreticisinin durumunun içler ac›s› oldu¤unu söyledi. Kodal; bu du-

D

rumdan halk›n da etkilendi¤ine dikkat çekerek bütün ülkelerde yafl meyvelere destek verilirken Türkiye’de bunun tam tersi bir uygulama oldu¤unu ifade etti. Kodal, hükümetin üreticinin s›k›nt›s›na kulaklar›n› t›kad›¤›n› da sözlerine ekledi. Ayr›ca ülkemizde y›lda 2 milyon 390 bin ton turunçgil üretiminin yap›ld›¤›n› söyleyen Kodal, bunlar›n yaln›zca 450 bin tonunun ihraç edilebildi¤ine dikkat çekti. Aç›klamas›n›n devam›nda Kodal, “Bizim elimizde mal çürüyor. Buna ra¤men Do¤u ve Güneydo¤u’da halk portakal yiyemiyor. Bu durumda kendi üreticimizi ve halk›m›z› ma¤dur ediyoruz demektir” fleklinde konufltu. Üreticinin 10 kurufla satt›¤› ürünün Ankara ve ‹stanbul gibi illerde 1.5 YTL’ye sat›ld›¤›na dikkat çeken Kodal, “Bu ac›mas›z koflullarda

tek zarar› üretici de¤il ayn› zamanda tüketici de görüyor” dedi. Kodal, narenciye üreticisinin içinde bulundu¤u durumdan kurtulabilmesi için çözüm önerilerini flöyle s›ralad›: * Narenciye de patates ve so¤anda oldu¤u gibi “Hal Yasas›” kapsam›ndan ç›kmal›, * Narenciye, belediye vergisinden muaf olmal› ve üretici ürününü kendisi her yerde satabilmeli, * Narenciye iflleme sanayinin üretim miktar›na göre geniflletilip, meyve suyu, reçel ve dondurulmufl meyve gibi alanlarda yerli üretimin kullan›lmas› teflvik edilmeli, * Devletin narenciye üreticisine verdi¤i destek en az›ndan eski haline yani 100 dolar seviyesine tekrar yükseltilmeli. (Mersin)


8

27 Ocak-9 Şubat 2006

40

Öcalan’a verilen hücre cezas› Kürt halk›n› aya¤a kald›rd›!

Sokaklar molotoflarla ayd›nland›!

A. Öcalan’a hücre cezas› verilmesi, ülkenin birçok yerinde protesto gösterileriyle karfl›lan›rken, devlet cezan›n gerekçesini “halk› anadilde e¤itim için mücadeleye” ça¤›rmas› olarak gösterdi. Tek bafl›na tutuldu¤u ‹mral› Hapishanesi’nde 20 günlük hücre cezas› alan PKK lideri Abdullah Öcalan avukatlar›yla ve ailesiyle görüfltürülmedi. Öcalan’›n Kürt kitlesi ve hareketi üzerindeki etkisini bilen devlet, flu anki talebi kimlik sorunu ve Öcalan üzerindeki tecritin kald›r›lmas› olan hareketin gündemini s›cak tutuyor. “Koster bozuk” ya da “hava muhalefeti” gerekçeleriyle avukatlar› ve ailesiyle görüfltürülmemeye çal›fl›lan Abdullah Öcalan’la görüflmek isteyen avukatlar›na 11 Ocak günü ceza ald›¤› tebli¤ edildi. Tebli¤de Öcalan’›n avukatlar›yla yapt›¤› son görüflmede “halk› anadilde e¤itim için mücadele etmeye” ça¤›ran sözleri “PKK’ye talimat gönderdi¤i” yönünde de¤erlendirilerek hücre cezas› verildi¤i yer ald›. Ceza 16 Ocak günü son buldu. 7 y›ld›r tek kiflilik bir hapishanede tutulan Öcalan üzerindeki tecrit, verilen hücre cezas›yla a¤›rlaflt›r›lm›flt›r. Tecrit politikalar›yla Kürt halk›n› sindirmeyi baflaramayan TC devleti, Öcalan üzerindeki tecriti a¤›rlaflt›rarak daha fazla taviz koparmaya çal›flmaktad›r. Bu politika TC devletinin siyasi ç›kmaz›n›n da göstergesidir. “Anadilde e¤itim hakk›” için mücadeleye dahi tahammül edememesi tamamen güçsüzlü¤ünün ifadesidir. Yaflanan bu durumu Kürt halk› sokaklarda kimi zaman çat›flmal› eylemlerle protesto etti. 11 Ocak akflam› Adana’n›n Seyhan ilçesi fiakirpafla Mahallesi Newroz Caddesi üzerinde toplanan 100 kifli hücre cezas›n› molotof kokteylleriyle protesto etti. Kitle s›k s›k att›¤› “PKK halkt›r, halk burada”

slogan›yla 2 saatlik bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. Ana caddeyi bir süre trafi¤e kapatan gruba Çevik Kuvvet panzerlerle sald›r›rken grup da tafllarla karfl›l›k verdi. 13 Ocak akflam› Siirt’te Apo’cu Gençlik ‹nisiyatifi üyeleri Çakmak Mahallesi’nde toplanarak yürüyüfl yapt›. Öcalan posterleriyle yürüyüfl yapan kitle, Eruh ilçe karayolunda lastik yakarak yolu trafi¤e kapatt›. Ayn› akflam Diyarbak›r’da Sento Caddesi’nde çevre yolunda atefl yakan kitle sloganlar atarak hücre cezas›n› protesto etti. Silvan’da 50 kifli Eskitel Mahallesi’nde toplanarak yollar› atefle verdi. Öcalan lehine slogan atan gençler hücre cezas›n›n kald›r›lmas›n› istediler. Mardin’de hücre cezas›n› protesto etmek isteyen bir grup resmi bir arac› atefle verdi. Van Bar›fl Analar› ‹nisiyatifi TUYADDER binas›nda bir araya gelerek hücre cezas›n›n hukuksuzluk oldu¤unu söyleyerek cezan›n bir an önce kald›r›lmas›n› istedi. ‹zmir Kadifekale’de 14 Ocak akflam› toplanan gençler, Öcalan lehine sloganlar atarak belediye otobüslerini atefle verdi. ‹stanbul Esenler’de hücre cezas›n› protesto eden bir grup 5 arac› atefle verdi. Hakkâri’de Belediye-‹fl Merkezi önünde toplanan kitle “Öcalan siyasi irademizdir”, “TC flafl›rma bizi da¤a tafl›rma”, “Tecride hay›r” sloganlar›n› atarak 5 dakikal›k oturma eylemi yapt›. Mersin Akdeniz Beldesi’nde Cuma Pazar›’nda toplanan 300 kifli Pazar Soka-

¤›’na kadar sloganlarla yürüyüfl yapt›. Polis tazyikli su s›karak kitleyi da¤›tmaya çal›flt›. Gençler de tafllar ve molotoflarla cevap verirken polis, Pazar soka¤›n›n girifl ve ç›k›fllar›n› panzerlerle kapatt›. Sokaktaki esnaf ise sald›r›y› kepenk kapatarak protesto etti. ‹kinci kez toplanarak eylem yapan gençlere bu kez de biber gazlar›yla sald›ran polis, çok say›da insan› yaralad›. Diyarbak›r Suriçi Beldesi, ‹stanbul Ümraniye, Ba¤c›lar Demirkap› Meydan› ve Siirt’te ayn› gün yürüyüfller yap›larak hücre cezas› protesto edildi. Yollar trafi¤e kapat›larak atefle verilirken çevik kuvvetin kitleye sald›rmas› üzerine dört yerde çat›flma ç›kt›. Öcalan’a verilen hücre cezas› ile ilgili protesto eylemlerinden biri de 18 Ocak günü ‹zmir’de yap›ld›. Konak Meydan›’nda bir araya gelen DTP ve baz› demokratik kitle örgütüne mensup kalabal›k bir grup, “Biji Serok Apo”, “Bar›fl›n elçisi ‹mral›’da” sloganlar›n› att›. Yürüyüfl s›ras›nda “Öcalan irademiz, direnifl karar›m›z” pankart›n›n aç›lmas›na polis izin vermedi. Bir süre yaflanan gerginli¤in ard›ndan Göç-Der ‹zmir fiube Baflkan› Burhan Yürek bir aç›klama yapt›. Yo¤un y›¤›nak yapan polisin kitlenin etraf›n› çevirmesinin ard›ndan bir süre daha gerginlik yafland›ktan sonra kitle da¤›ld›. (H. Merkezi)

Mersin’de polis terörü

Öcalan’a 20 günlük hücre cezas›n›n verilmesi Mersin’in çeflitli semtlerinde yap›lan eylemler ve etkinliklerle protesto edilirken, bunlardan birisi de 14 Ocak 2006 tarihinde Siteler-Yeni Mahalle’de yap›ld›. Öcalan’a uygulanan tecrit ve hücre cezas›n›n protesto edilen eyleme Partizan da destek verdi. Eyleme kat›lmak için mahalleye giden okurlar›m›z›n önü kesilerek bir süre bekletilmifllerdir. Daha sonra okurlar›m›z Sinan Elitemiz, Kadir Özer ve Mahmut Toraman keyfi bir flekilde gözalt›na al›nd›lar. Hiçbir tutana¤›n tutulmad›¤› ve ifllemin yap›lmad›¤› 2 saat boyunca okurlar›m›z gözalt›nda keyfi bir flekilde tutulmufltur. Okurlar›m›z psikolojik iflkenceye maruz kal›rken daha sonra Siteler Karakolu’ndan serbest b›rak›ld›lar. Saat 14:30’da bafllayan eylemde toplanan kitlenin üzerine polis taraf›ndan tazyikli su s›k›ld›. Ara sokaklarda toplanan kitle polise tafl ve molotof kokteyl ile yan›t verdi. Bir süre devam eden çat›flmada 6 BAGEH’li de gözalt›na al›nd›. Ç›kan olaylarda baz› polisler at›lan molotof kokteylleriyle yaralan›rken, polis mahallede terör estirdi.

DDSB’den bildiri da¤›t›m› 24-26 Aral›k 2005 ve 7 Ocak 2006 tarihleri aras›nda DDSB Tarsus’ta bildiri da¤›t›m› ve çeflitli kufllamalar yapt›. Tarsus’un çeflitli mahallerinde yap›lan bildiri da¤›t›m›na halk›n ilgisi yo¤un oldu. Bildiride yaflanan devlet terörüne tepkisiz kalmamak gerekti¤i belirtildi ve bu tepkiyi sokaklarda dile getirme ça¤r›s› yap›ld›. Bildiride ayr›ca fiemdinli, Hakkâri, Susurluk, Marafl, Sivas gibi olaylar›n, yarg›s›z infazlar›n, iflkence ve ölümlerin devlet eliyle yap›ld›¤› ve gerçek teröristin devlet oldu¤u vurgusu da yap›larak, emperyalizmin yokluk, yoksulluk ve sefalet demek oldu¤u ve anti-emperyalist mücadeleye omuz vermek gerekti¤i vurguland›. Da¤›t›mlar›n sonras›nda kolluk güçleri bildirilerin ve kufllamalar›n halka ulaflmamas› için toplamaya çal›flt›, ancak yine de bizlerin halkla buluflmas›n› engelleyemedi. (Tarsus DDSB)

Köye dönene ajanl›k teklifi 1994 y›l›nda köyleri yak›lan köylüler geri dönemiyor. fi›rnak Karamiç köyünde yaflayan Hatice Beter ve Ahmet Beter 1990 y›l›nda köylerinin yak›ld›¤›n› ifade ederken geri dönenlerin ajanl›k teklifi ile karfl› karfl›ya kald›¤›n› belirttiler. Uzun bir süredir köylerinden ayr› yaflayan, geri dönmek için çeflitli görüflmelerde bulunan Kürt ulusundan emekçiler MGK taraf›ndan haz›rlanan “Terör göçü” bafll›kl› rapora dayan›larak ajanl›k dayatmas›yla karfl›lafl›yorlar. Köylerine geri dönenlerin PKK’ye lojistik destek amac›yla döndü¤ü iddia edilen rapordaki aç›klamalar do¤rultusunda köylerine geri dönenler üzerindeki bask›lar da art›r›l›yor. Göç-Der Batman il temsilcisi Ahmet Demir, konuyla ilgili yapt›¤› aç›klamada, hükümetin geri dönüfller için bir yandan yasalar ç›kartt›¤›n› di¤er yandan köylülerin koruculuk bask›s› ile göçe tekrar zorland›¤›n› ifade etti. (Ankara)

T. Kürdistan›’nda operasyonlar devam ediyor! Faflist TC’nin Dersim’de bafllatt›¤› operasyonlar devam ediyor. Zage, Haydaran Da¤lar›, Buyer Baba Da¤lar› ile Dokuz Kayalar mevkiine düzenledi¤i operasyonda, HPG’ye ait oldu¤u ileri sürülen ve kullan›lmayan bir s›¤›na¤›n imha edildi¤ini bildiren devlet, kullan›lmayan s›¤›nak üzerinden yine ne kadar baflar›l› operasyonlar düzenledi¤inin reklâ-

m›n› yaparak 350 kiflilik PKK’li grubun peflinde oldu¤unu aç›klad›. Yaklafl›k bir haftad›r devam eden ve son günlerde iyice yo¤unlaflan operasyonda, k›fl mevsiminden kaynakl› akflam bölgeden geri çekilen askerler, sabah saatlerinden itibaren Kobra tipi helikopterlerle tekrar araziye ç›k›yorlar. Yerel kaynaklar; sabah saatlerinden itibaren

operasyon kapsam›ndaki genifl bir alan›n helikopterler taraf›ndan bombaland›¤›n› aktard›. Bafllat›lan imha sald›r›s›n›n afl›r› so¤uklar ve kar nedeniyle sona erdirildi¤i devlet taraf›ndan aç›kland›. Diyarbak›r’›n Silvan ‹lçesi k›rsal›nda da TC askerleri taraf›ndan bafllat›lan operasyon Hokan, Kazanda¤›, Bezwan ve Baflkê köylerine yay›larak geniflletil-

di. Yerel kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Silvan k›rsal›nda bafllat›lan askeri operasyona Silvan Jandarma Komutanl›¤›’na ba¤l› askerler kat›l›yor ve operasyon Demirkuyu (Dêrika Miqurê) Köyü’nün da¤l›k kesimlerinden bafllay›p, yeni bir rota çizerek h›zla devam ediyor. (H. Merkezi)


9

40

27 Ocak-9 Şubat 2006

fiemdinli olay› karart›lamaz! ADANA

HAKKAR‹ fiemdinli’de yaflanan sald›r›n›n ard›ndan çeflitli devrimci ve demokrat çevreler bu sald›r›ya karfl› tepki göstermeye devam ederken bombalama olay›n›n hemen ertesinde toplanan kalabal›¤›n üzerine panzerden atefl açarak bir kiflinin ölmesi ve 5 kiflinin de yaralanmas›na neden olan Uzman Çavufl Tanju Çavufl’un tahliye edilerek tutuksuz yarg›lanmas›na karar verilmesi Hakkarilileri soka¤a döktü. Böylesi bir kararla katillerin katliamlar›n› cesurca sürdürebileceklerini söyleyen Hakkâri halk›, A¤ca’n›n tahliyesiyle katillerin cezaland›r›lmak yerine ödüllendirildi¤ini söyledi. Bu geliflmeler üzerine fiemdinli’de 3 bin kifli yürüyüfle geçti. fiemdinli Halk ‹nisiyatifi taraf›ndan düzenlenen yürüyüfl için DTP ilçe binas› önünde toplanan kitleye destek veren fiemdinli Belediye Baflkan› Hurflit Tekin ve DTP yöneticileri, buradan ilçe ç›k›fl›na kadar yürüdü. “Ali Y›lmaz’a kurflun, A¤ca’ya çiçek, Tanju Çavufl’a madalya” pankart› ile “Ölmeyi, yakalamay›, ifade vermeyi bekliyoruz”, “Derin devletin taleplerine evet, ya halk›n talepleri!” dövizleriyle birlikte yürüyen kitle buradan da Umut Kitapevi önüne kadar sloganlarla geldi. Ölüm listesinde ismi yeralan ve Belediye Meclis üyesi Emin Sar› kitleye yönelik yapt›¤› konuflmas›nda Ali Y›lmaz’› öldüren, 5 kifliyi de yaralayan Tanju Çavufl’un serbest b›rak›lmas›yla Kürtlere yönelik sald›r› ve katliamlar›n meflrulaflaca¤›n› söyledi. Sar› “Çavufl tarafl› bir mahkeme taraf›ndan ‘yarg›’land›. Bir kifliyi öldüren ve 5 kifliyi yaralayan bu katilin serbest b›rak›lmas›, fiemdinli halk›na hakarettir. Tanju Çavufl’un 2 çocu¤u dinlenmifl, ancak fiemdinli halk› dinlenmemifltir. Biz bu tarafl› mahkemenin karar›n› protesto ediyoruz” dedi. (H. Merkezi)

14 Ocak günü Taksim Mis Sokak’ta bir araya gelen Partizan’›n da aralar›nda bulundu¤u çeflitli kurum ve örgütler “Kahrolsun MGK, M‹T, J‹TEM Kontrgerilla”, “AKP halka hesap verecek”, “fiemdinli halk› yaln›z de¤ildir”, “Katil devlet hesap verecek” sloganlar›n eflli¤inde Taksim Tramvay dura¤›na yürüdü. Kitle ad›na aç›klamay› Yasemin Karada¤ yapt›. Devletin katilleri korumaya devam etti¤ine, Haluk K›rc›, Oral Çelik gibi Mehmet Ali A¤ca’n›n da kamuoyuyla alay edilircesine serbest b›rak›ld›¤›na dikkat çeken Karada¤, “Bizler susarsak, gözümüzün önünde yaflanan devletin iflledi¤i suçlara kay›ts›z kal›rsak yar›n, ‘iyi çocuk’ Ali de t›pk› di¤er katiller gibi serbest b›rak›lacakt›r. Devlet bugünden bunun zeminini oluflturmaya, senaryosunu yazmaya bafllam›flt›r” dedi.

fiemdinli olaylar›n›n üzerinden iki ay geçmesine ra¤men devletin yaflananlar› ayd›nlatma yerine üstünü örtmeye çal›flt›¤›na vurgu yapan Karada¤, aç›klamas›n› flöyle sürdürdü: “Devlet bu geçen süre zarf›nda tüm kanallar›n› devreye sokarak, delilleri karartmaya çal›flt›. Birinci a¤›zlardan bölge halk› tehdit edildi, tan›k olarak kabul edilemez denildi. Devletin suçlu oldu¤u katliam ve iflkence davalar›nda avukatlar›n bile aç›klamalar›na tahammül edemeyen, ‘Yarg›ya müdahale ediliyor’ diye bask› oluflturmaya çal›flan devlet, fiemdinli davas› henüz aç›lmam›flken ‘fiemdinli halk›n›n tan›kl›¤› geçersizdir’ diyebiliyor. Yaflananlar unutulmamal›, cezas›z kalmamal›d›r.” Aç›klama Grup Munzur’un verdi¤i dinletinin ard›ndan sona erdi. (‹stanbul)

HÖC, ESP üyeleri ile Barikat ve Partizan dergisi okurlar›ndan oluflan kitle 13 Ocak günü Adana ‹nönü Park›’nda bir araya gelerek, fiemdinli olaylar›n› protesto etti. “M‹T, J‹TEM, Kontrgerilla da¤›t›ls›n, fiemdinli halk› yaln›z de¤ildir” yaz›l› pankart tafl›yan kitle, s›k s›k “Eflitlik, kardefllik Kürt ulusuna özgürlük”, “fiemdinli halk› yaln›z de¤ildir”, “Katiller halka hesap verecek” fleklinde sloganlar att›. Herhangi bir aç›klaman›n yap›lmad›¤› eylemde yaklafl›k bir saat oturma eylemi yapan kitle, eylemin ard›ndan da¤›ld›. ANKARA fiemdinli’de yaflanan geliflmeleri kamuoyuna duyurmak ve duyarl›l›¤› art›rmak amac›yla bir eylem gerçeklefltirildi. 18 Ocak günü saat 18:00’de “M‹T, J‹TEM, Kontr-gerilla da¤›t›ls›n, suçlular yarg›lans›n” pankart›yla Sakarya Caddesi’nde toplanan kitle meflaleler yakarak Yüksel Caddesi’ne do¤ru yürüyüfle geçti. “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Çeteler halka hesap verecek” sloganlar›n› hayk›ran kitle Yüksel Caddesi’nde bir bas›n aç›klamas› yapt›. Yap›lan aç›klamada; M‹T, J‹TEM, kontr-gerillan›n icraatlar›ndan söz edilirken Mehmet Ali A¤ca’n›n yapt›¤› katliamlar›n karfl›l›¤›n› serbest b›rak›larak ald›¤› ifade edildi. Çevredeki insanlar›n ilgisini çeken eylem Al›nteri, Gençlik Derne¤i, HÖC, BDSP, DHP, ESP, Partizan, Kald›raç, EKD ve Kurtulufl Partisi taraf›ndan düzenlendi.

“Parma¤›n› basmayan giremez!” Vatandafll›k ve vergi numaralar›, MOBESE’ler, aramalar, bask›nlar vb. ile yaflam›m›z›n her an›na müdahale etme hakk›n› kendisinde bulan ve hayat›m›z› hücrelerle çevirmeye çal›flan devletin uygulamalar› s›n›r tan›m›yor. Özellikle ‹stanbul’un çeflitli yerlerine yerlefltirdikleri MOBESE’lerle insanlar üzerinde her an tedirginlik yaratarak, bask› uygulayan sistem, üniversitelerde de benzer uygulamalarla pervas›zl›¤›n› sürdürüyor. Faflist YÖK kurumuna ba¤l› olan YURT-KUR’un son uygulamas› “güvenlik tedbirleri ve teknoloji” gerekçesiyle ‹stanbul’da bulunan Edirnekap› Erkek Ö¤renci Yurdu girifline yerlefltirdi¤i parmak izi cihaz›d›r. Bu uygulamaya göre yurda girmek isteyen ö¤renciler yurdun

girifline yerlefltirilen cihaza önce yurt kartlar›n›, sonra da parmak izlerini okutuyorlar. Daha önce al›nan parmak izleri ve kartlardaki bilgiler birbirlerini tutuyorsa içeri girebiliyorsunuz, aksi takdirde içeri girmeniz yasak. Devlet kendi koydu¤u yasalar› yine kendisi çi¤nemekte bir sak›nca görmemektedir. Yeni Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre flüpheli veya san›k ancak 2 y›ldan fazla ceza gerektiren bir suç iflledi¤inde parmak izi al›nabilmektedir. Ancak pilot bölge olarak seçilen Edirnekap› Erkek Ö¤renci Yurdu’nda bu yasa tamamen yok say›larak, yurtta bulunan yaklafl›k bin 200 ö¤rencinin parmak izleri kay›t s›ras›nda al›narak cihaza kaydedilmifl durumdad›r. Yurttaki bu uygulamada baflar›l›

olundu¤u takdirde bu yöntem bütün yurtlara yay›lacakt›r. Bu uygulama bir ilk de¤il elbette. Daha önce üniversite girifl kap›lar›na yerlefltirilen turnikeler ve yine birçok üniversitede yemekhane girifllerine yerlefltirilen turnikeler, bu y›l özellikle ‹stanbul Üniversitesi’nin çeflitli yerlerine yerlefltirilen kameralar buralar›n üniversite mi, yoksa bir hapishane mi oldu¤u konusunda kafalarda soru iflareti b›rakmaktad›r. Edirnekap› Erkek Ö¤renci Yurdu’nda kalan ö¤renciler uygulamadan rahats›z ve bu uygulaman›n fiflleme oldu¤unu düflünüyorlar. Birço¤u uygulamadan sonra yurttan ayr›lmak istemifl, ancak baflka yurt bulamad›klar› için burada yaflamak zorunda kalm›fllar, ‹HD’nin de içinde bu-

lundu¤u birçok kuruma flikâyette bulunmufllard›. ‹HD ‹stanbul fiube Baflkan› Eren Keskin uygulaman›n insan haklar› ihlali oldu¤unu söylüyor. Devletin muhalefeti kontrol etme, fiflleme mant›¤›n›n bir sonucu olarak bu uygulamay› gündeme getirdi¤ini söyleyen Keskin, “Uygulama gençli¤e güvenmemeyi, ö¤rencilerin birbirine güvenmemesini tetikliyor. Ayn› zamanda ö¤rencilerin özel hayat›na müdahale ediyor” diyor. Eren Keskin; ö¤rencilerin YURT-KUR’a dilekçeyle baflvurarak uygulamay› geri çekmesini isteyebilece¤ini, buradan olumsuz cevap gelmesi durumunda da idari mahkemeye baflvurabileceklerini aç›klad›. (‹stanbul)


27 Ocak-9 Şubat 2006

10

40

Mektuplar tecriti gözler önüne seriyor...

F tipi hapishanelerde kalan siyasi tutsaklar yazd›klar› mektuplarda, yaflad›klar› sorunlar› gözler önüne serdi. Tutsaklar›n mektuplarda yazd›klar›na göre, tutuklular›n Kürtçe konuflmalar› yasak, Kürtçe konuflanlara idare taraf›ndan çeflitli cezalar veriliyor. Kürtçe mektup yazan tutsaklardan tercüme paras› isteniyor. Ayn› hücrede kalan tutsaklar›n ayn› foto¤raf karesinde yer almalar› da engelleniyor. Bolu, Edirne, Kocaeli, Gebze, Sincan, Tekirda¤, Adana ve ‹zmir’de bulunan F tipi hapishanelerde kalan siyasi tutsaklar›n yazd›klar› mektuplar, hapishane koflullar›n› gözler önüne seriyor. Bolu F Tipi Hapishanesi’nde tekli hücrede kalan Yusuf Akbaba, yazd›¤› mektupta, tuvalet tafl›n›n üzerinde bir yandan banyo ihtiyaçlar›n› giderirken, di¤er yandan bulafl›klar›n› y›kamak zorunda kald›¤›n› aktar›yor. Hapishanelerde düzenlenen “sosyal etkinliklere” tek bafl›na ç›kar›lan Akbaba, “Futbol sahas›na bile tek bafl›na ç›kar›l›yorum. Her saat bafl› mazgaldan kontrol ediliyorum. Hücre d›fl›na ç›kt›¤›mda her arama noktas›nda aran›yorum” diyor. “Amaç d›fl›” kullan›lan pet fliflelere toplatma karar› ‹zmit 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde tekli hücrede kalan Mehmet fiirin Bozçam ile Naif Bal’›n yazd›¤› mektuplarda da yaflanan sorunlara dikkat çekiliyor. Tekli hücrelerde kalan tutsaklar, kaloriferlerin yanmad›¤›n›, hapishane idaresi hakk›nda flikayetçi olduklar› zaman çeflitli disiplin cezalar›yla karfl› karfl›ya kald›klar›n› anlat›yor. Ayn› hapishanede kalan Tuncay Do¤an’›n mektubunda da, disiplin cezalar›na dikkat çekiliyor. Do¤an’›n anlat›mlar›na göre, hapishane idaresi disiplin cezalar› nedeniyle 1 y›l aç›k görüfl yasa¤› verebiliyor. Tutsaklar›n spor sonras› pet fliflelere doldurduklar› suyu güneflte ›s›tmaya çal›flarak dufl almalar› üzerine hapishane idaresi pet flifleleri, “amaç d›fl› kullan›l›yor” gerekçesiyle toplatm›fl.

Mektuplar karalan›yor ‹zmit Kand›ra 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’ndeki Faik Tafl da, iletiflim ve haberleflme hakk›n›n engellendi¤ini belirtiyor. Dergi, kitap ve mektup okuma ve yazman›n yasak oldu¤unu belirten Tafl, bu uygulamalar› protesto etmek için idareye dilekçe yazan tutsaklar›n cezaland›r›ld›¤›n› aktar›yor. Edirne F Tipi Hapishanesi’nde tek kiflilik hücrede kalan Zeki fiahin’in yazd›¤› mektup ise hapishane idaresinin sansüründen geçmifl. Yaz›lar›n bir bölümü karalanan mektupta, hapishanede yaflanan sorunlar flöyle özetleniyor: “1 Haziran tarihinden itibaren toplatma karar› olmamas›na ra¤men istedi¤imiz dergileri alamad›k. Açl›k grevleri sonras› ciddi sa¤l›k sorunlar› yafl›yoruz. Diyet yeme¤i olarak 1 ay boyunca sadece domates, biber ve salatal›k verildi. Bunun için dilekçe verdik ama verdi¤imiz dilekçeye karfl›l›k 3 gün hücre hapsi ald›k. Gerekçe olarak da ‘Görevli personele hakaret’ gösteriliyor. 6 ayda bir doktora götürülüyoruz, fliddetli bafl a¤rs› çekmeme ra¤men yüzeysel tedavi yap›l›yor. Elektrik paras› ödemeyenlerin elektrikleri kesiliyor, kaloriferler çal›flm›yor ve s›cak su verilmiyor.” Moral veren mektuplara yasak! Kand›ra 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde bulunan Murat Türk’ün yazd›¤› mektupdaki yaz›lar›n baz› bölümleri de hapishane idaresi taraf›ndan karalanm›fl. Türk’ün sansürlenen mektubunda hapishanelerdeki haberleflme ve iletiflim sorunlar›na dikkat çekiliyor ve Ülkede Özgür Gündem gazetesinin hapishaneye girmesinin yasakland›¤› aktar›l›yor. Ayn› hapishanede kalan A. Vahap Kavak ise, moral verici mektuplar›n kendilerine ulaflt›r›lmad›¤›n› belirtiyor. Güneflin yasak oldu¤u odalar Gebze M Tipi Hapishanesi’nde kalan Derya Aras da mektubunda, hücrenin dar oluflu ve günefl görmemesi nedeniyle gündüz vakti elektrik ›fl›¤›nda oturmak zorunda kald›klar›n› aktar›yor. Fatma Koyup›nar’›n yanlar›ndan zorla al›nmas›n› protesto ettikleri için askerlerin sald›r›s›na maruz kald›klar›n› ifade eden Aras, olay s›ras›nda Gülizar Erman’›n bafl›na ald›¤› cop darbesiyle bay›ld›¤›n›, suç duyurusunda bulunulmas›na ra¤men, “Soruflturmaya gerek yok” cevab›n›n verildi¤ini ifade ediyor. Gebze M Tipi Hapishanesi’nde kalanlardan Dilek Öz’ün mektubu da hücrelerde yaflam›n zorlu¤unu gözler önüne seriyor. Öz’ün mektubuna göre, dört sandalye, bir masa, buzdolab› ve televizyonun bulundu¤u hücrede 4 ki-

fli kal›yor. Tutuklular hücrenin darl›¤› nedeniyle birbirine çarparken, tuvalet ve banyonun yemek masas›n›n yan›nda bulunmas› nedeniyle hijyenik sorunlar yaflan›yor. Askerler de görüfle giriyor Kocaeli 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde bulunan Haydar Ceylan’›n mektubunda ise askerlerin son 1 y›ldan beri görüfl esnas›nda yanlar›nda bulunduklar›na dikkat çekiliyor. Ceylan, uygulamay› protesto etmek için ziyarete ç›kmamalar› üzerine disiplin cezalar›na maruz kald›klar›n› aktar›yor. Sincan 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde a¤›rlat›lm›fl müebbet cezas› alan ve tek kiflilik hücrede kalan Sinan ‹yit de, hücreden her ç›k›flta üst aramas›n›n elektronik cihazla yap›lmas›n›n yan›nda bedenin de elle arand›¤›n› ve taciz edildi¤i hissi nedeniyle rahats›z oldu¤unu aktar›yor. Tekirda¤ 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde kalan M. Nuri Tanifl mektubunda, Kürtçe olan yay›n organlar›na “Kurum güvenli¤ini tehlikeye sokar” denilerek el konuldu¤una dikkat çekerken, ayn› hapishanede bulunan Osman Nuri Ocakl› da toplatmas› olmayan dergilerin dahi kendilerine verilmedi¤ini ifade ediyor. Mektuplar›n›n ço¤unun karaland›¤›n› veya imha edildi¤ini belirten Ocakl›, aile ve avukat görüflüne ç›kar›lmad›klar›n› aktar›-

yor. Ayn› hapishanede bulunan Orhan Çaçan ise, haftada en az 5 saat olarak belirlenen ortak kullan›m alanlar›n›n 5 haftada bir saat olarak kullanabildiklerine dikkat çekiyor. Keyfi olarak odalar›n de¤ifltirildi¤ini anlatan Çaçan, özellikle talep ettikleri odaya gönderilmediklerini belirtiyor. Tekirda¤ 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde kalan Murat Avc› ise yazd›-

¤› mektupta Adalet Bakanl›¤›’na C‹K ile ilgili gönderdi¤i dilekçesinden dolay› ceza ald›¤›n›, benzer ikinci bir dilekçe yazmas› üzerine de sosyal faaliyetlere kat›lmama cezas› ald›¤›n› aktar›yor. Adana Kürkçüler F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde bulunan M. Ali Özdo¤an ayakkab›lar›n›n aranmas›na karfl› ç›kt›klar› için 15 ayd›r revire ç›kar›lmad›klar›n›, avukatla görüfltürülmediklerini de belirtiyor. Turflu flifleleri toplat›ld› Mehmet Nuri Özen’in gönderdi¤i mektup da karalananlar aras›nda yer al›yor. Mektubunda, ayn› anda butona bast›klar› için (cezaevi personelini ça¤›rmak, sorunlar› anlatmak maksad›yla) topluca eylem ve isyana teflvik suçundan 3 ay aç›k, 3 ay kapal› görüfl ve 1 ay mektup yasa¤› cezas› ald›klar›n› ifade ediyor. Özen ayr›ca kantinden ald›klar› biberleri pet flifleye koyup tuzlu suyla turflu yapt›klar› için pet fliflelerin toplat›ld›¤›n›, flu ana kadar yapt›klar› tüm itiraz baflvurular›na ise ret cevab› ald›klar›n› aktar›yor. Epilepsi hastas› olan ve sürekli bay›lan Özen, hücre koflullar›na da mektubunda yer vererek, flunlar› aktar›yor: “8 metre karelik yerde kal›yoruz. Banyo, mutfak ve tuvalet içiçe. Günefli hiç göremiyoruz. Masay› havaland›rmaya ç›kar›yor ve üstüne sandalye koyup güneflin bafl›ma vurmas›n› sa¤-

l›yorum. Günde iki saat havaland›rmaya ç›k›yorum, 15 günde bir ziyaret ve birinci derece ailem ile savc›dan izin al›nd›¤› halde görüflemiyorum.” Radikal gazetesine göndermek istedi¤i bulmacan›n ‘talimat-demeç’ kapsam›nda ele al›n›p gönderilmedi¤ini ifade eden Soydan Akay ise, disiplin cezalar› ile nefes alamaz durumda olduklar›n› dile getiriyor. (H. Merkezi)


11

40

27 Ocak-9 Şubat 2006

F tiplerini protesto edenlere gözalt›

13 Ocak günü saat 13:00’te Ankara YKM önünde biraraya gelen HÖC üyeleri buradan Adalet Bakanl›¤›’na yürümek istedi. Tecridi ve bask›lar› protesto eden HÖC’lülere izin vermeyen polis, biber gaz› ve coplarla kitleye sald›rd›. “Tecridi kald›r›n, ölümleri durdu-

run” yaz›l› pankart açan HÖC’lüler polis sald›r›s›na karfl› “‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenecek” slogan›n› hayk›rd›. Polis gözalt›na ald›¤› HÖC üyelerini TMfi’ye götürdü. Burada bir gece kalan HÖC üyeleri, ertesi gün saat 10:00’da Ankara Adliyesi’ne sevk edildi. ‹fade-

leri al›nd›ktan sonra Savc›l›k taraf›ndan serbest b›rak›lan HÖC’lüler Abdi ‹pekçi Park›’nda direniflte olan aileleri ziyaret ettiler. Ayr›ca ‹stanbul’da Sultanahmet Adliyesi önünde bir araya gelen TAYAD’l›lar Sincan F Tipi Hapishanesi’nde flehit düflen Serdar Demirel ile ilgili ‹çiflleri Bakan›, Adalet Bakan›, Sincan F Tipi Hapishane ‹daresi ve AKP hakk›nda Cumhuriyet Savc›l›¤›’na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunun ard›ndan Adliye önünde bas›n aç›klamas› yapmak isteyen TAYAD’l›lar polisin sald›r›s›yla karfl›laflt›. Çevik Kuvvet, 30 kifliyi yerlerde sürükleyip, tartaklayarak gözalt›na ald›. Müdahale esnas›nda görüntü almaya çal›flan bas›n da polis taraf›ndan tartakland›. Müdahalenin ard›ndan Sultanahmet Park›’nda bir araya gelen TAYAD üye-

TH‹V: “‹flkence aç›k alanlarda kay›t d›fl› olarak sürüyor” Türkiye’de Kas›m 2004-Aral›k 2005 aras›nda yaflanan insan haklar› ihlallerine iliflkin aç›klamalarda bulunan T‹HV Baflkan› Yavuz Önen, de¤ifltirilen onca yasayla verilen ‘iflkenceye s›f›r tolerans’ sözlerine ra¤men, iflkencenin aç›k alanlarda kay›t d›fl› sürdü¤üne iflaret ederek, “11 ayl›k süre içinde gözalt›nda 5 kifli öldü. En az 400 kifli iflkence ve kötü muameleye maruz kald›” dedi. Toplant›n›n aç›l›fl konuflmas›n› T‹HV Baflkan› Yavuz Önen yapt›. T‹HV’nin Dokümantasyon Merkezi’nin ve vakfa ba¤l› tedavi merkezlerinden elde ettikleri bilgilere göre 2005 y›l› içerisinde Türkiye’de hak ihlallerinin sürdü¤ü ve iflkencenin ko-

vuflturmay› engelleyecek flekilde kay›t d›fl› yap›ld›¤›n› belirtti. Önen, Kas›m 2004-Aral›k 2005 aylar›nda yaflanan iflkence, hak ihlallerine iliflkin flu verileri verdi: “Bu süre içinde 5 kifli gözalt›nda öldü. En az 400 kifli de iflkence ve kötü muameleye maruz kald›. May›n ve sahipsiz bomba patlamalar› sonucunda 8’i çocuk 18 kifli öldü, 45 kifli yaraland›. Vakf›m›za ba¤l› 5 tedavi merkezine 164’ü kad›n, 10’u çocuk toplam 675 kifli, fiziki fliddet ve fliddetten kaynakl› psikolojik rahats›zl›k flikâyetiyle baflvurdu. ‹flkence gördü¤ü flikâyetiyle bize baflvuran 180 kiflinin yar›s› resmi gözalt› merkezleri d›fl›nda kay›t d›fl› bir flekilde bu muamelelere

maruz kalm›flt›r. ‹flkence art›k evde, sokakta, iflyerinde, otobüslerde kovuflturma olana¤›n›n olmad›¤› ve kay›t edilmedi¤i yerlerde yap›l›yor.” Bas›n toplant›s›na kat›lan ‹HD Genel Baflkan› Yusuf Alatafl ile E¤itimSen Genel Baflkan› Alaattin Dinçer de Türkiye’de örgütlenme, ifade özgürlü¤ü ve iflkence konular›nda belirgin bir ilerlemenin olmad›¤›n› vurgulad›lar. Daha sonra Demokrasi ‹çin Aktif ‹zleme Projesi çerçevesinde Can Dündar taraf›ndan haz›rlanan, Türkiye’de “Örgütlenme Özgürlü¤ü, ‹fade Özgürlü¤ü ve ‹flkencenin Önlenmesi” temal› belgesel film gösterildi. (H. Merkezi)

F Tipi Hapishaneler: Engelleme çok, hak yok! ‹stanbul TAYAD taraf›ndan Türkiye hapishanelerinde bulunan tutuklu ve hükümlülere yönelik bask›lara dikkat çekmek amac›yla “Kas›mAral›k 2005 Hak ‹hlalleri Raporu” haz›rland›. F tipleri baflta olmak üzere hapishanelerde yaflanan sorunlar›n Kas›m ve Aral›k aylar›nda da devam etti¤ini ortaya koyan rapora göre, Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde yaflanan hak ihlallerinden baz›lar› flunlar: * Kemal Alev’in 1 Aral›k 2005 tarihinde Ülkede Özgür Gündem ve Evrensel gazetesine göndermek iste¤i fakslar›n, ‘cezaevi idaresi ve iflleyifli hakk›nda bas›na yalan yanl›fl beyanlarda bulunmas› ve örgütsel propaganda yap›lmas›’ gerekçesiyle

1 Aral›k 2005 tarihinde imhas›na karar verildi. * 15 Kas›m 2005 günü zorla yer de¤ifliklikleri yap›ld›. Birol Abatay, Salih Cenik, R›za Y›ld›r›m, Fikret Akar, Sedat Bark›n, Tayfun Sertbafl, Muhittin Eser ve Erdo¤an Kaldi’nin yerleri idare taraf›ndan zorla de¤ifltirildi. Do¤an Güner’in yer de¤iflikli¤i talebi ise Cezaevi ‹daresi taraf›ndan reddedildi. * Bayg›nl›k geçirdi¤i için 31 Ekim 2005 tarihinde revire sevki olan Celal Yayla, ayakkab› aramas›n› kabul etmedi¤i için tedavi edilmedi. Tek bafl›na bir odada tutulmaya devam edilen Yayla’ya, “Bir daha bay›l›rsa düflünürüz” yan›t› verildi. Savc›l›¤a yap›-

lan suç duyurular›n›n ard›ndan Cemal A¤›rman adl› tutuklu Celal Yayla’n›n yan›na verildi. Rapora göre; Sivas E Tipi Kapal› Hapishanesi’nde tutuklu bulunan Nursel Demirdö¤ücü’nün, Edirne F Tipi Hapishanesi’nden Hac› Demir, Ali Osman Köse ve Zeynel Abidin fiimflek’in de göndermek istedikleri faks ve mektuplar çeflitli bahanelerle engellendi. Raporda Sincan ve Bolu F Tip’leri ile Uflak E Tipi Kapal› hapishanelerinde de tutuklu ve hükümlülere yönelik benzer uygulamalar›n yap›ld›¤› ve bu uygulamalar›n Ceza ‹nfaz Kanunu (C‹K) ile yo¤unlaflmaya bafllad›¤› belirtildi. (‹stanbul)

leri, oturma eylemi yaparak polis müdahalesini k›nad›. Grup ad›na aç›klama yapan TAYAD üyesi Özgür Baflkaya, “Demokratik hakk›m›z olan bas›n aç›klamas›n› yaparken dahi polisler taraf›ndan gözalt›na al›n›yoruz. Gerçek ç›r›lç›plak ortadad›r. Serdar Demirel iflkence ile katledilmifltir” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan TAYAD üyeleri gözalt›na al›nanlar›n serbest b›rak›lmas› için oturma eylemi yapt›. TAYAD’l›lar s›k s›k “Gözalt›lar serbest b›rak›ls›n”, “Adalet istiyoruz”, “Serdar Demirel ölümsüzdür” sloganlar› att›. Gözalt›na al›nan TAYAD üyesi 26 kifli, Cumhuriyet Savc›l›¤› taraf›ndan serbest b›rak›l›rken, Yeliz Türkmen, Y›ld›z Türkmen ve Hasibe Çoban adl› kiflilerin ise aranmas› oldu¤u gerekçesi ile ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü Terörle Mücadele fiubesi’nde bir süre daha tutuldu. (H. Merkezi)

Hücre cezas›n› bedenini tutuflturarak protesto etti Adana’da “eylem haz›rl›¤› içinde oldu¤u” iddias›yla geçen y›l tutuklanarak Kürkçüler F Tipi Hapishanesi’ne gönderilen 26 yafl›ndaki Gani Çelik, Abdullah Öcalan’a 20 günlük hücre cezas› verilmesini protesto etmek için 11 Ocak günü, A-24 nolu ko¤uflta kendini yakm›flt›. Her iki aya¤›nda birinci dereceden yan›k oluflan Çelik’e ilk müdahale ko¤uflta bulunan arkadafllar› taraf›ndan yap›ld›. Adana Numune Hastanesi’ne kald›r›lan Çelik, bir haftad›r yata¤a zincirlenmifl fleklide tedavi görüyor. THAYD-DER ve ‹HD yöneticilerinden oluflan bir heyet, Çelik’in sa¤l›k durumunu ö¤renmek için Adana Numune Hastanesi’ne gitti. Heyet, askeri yetkililer ve savc›l›¤›n izni olmad›¤› gerekçesiyle Çelik’le görüfltürülmedi. Hastane yetkilileri ile görüflen Av. Sevil Arac›, Çelik’in yata¤a zincirlenerek tedavi edildi¤ine dikkat çekerek, flunlar› dile getirdi: “Yaral›n›n sürekli gezmesi gerekti¤i yerde onu yata¤a zincirlemifller. Hatta yaralar›n› pansuman etmek için gittiklerinde zincirlerini çözmüyorlar ve bu flekilde pansuman› yap›l›yor.” Öte yandan Abdullah Öcalan’›n Türkiye’ye getiriliflini protesto etmek için hapishanede kendini yakan ve ald›¤› derin yaralar yüzünden halen tedavi gören PKK’li tutuklu Yahya Figan’›n yata¤a kelepçelenerek ameliyat edildi¤i ve uzun süredir kontrollerinin yap›lmad›¤› iddia edildi. Baba Nezir Figan, “Ameliyat›n üzerinden 1 ay geçmesine ra¤men hala pansuman› yap›lm›yor. Ben onu bu halde gördü¤ümde moralim bozuldu. O¤lumun bu hali art›k gözümün önünden gitmiyor” dedi. (H. Merkezi)


12

27 Ocak-9 Şubat 2006

40

Devrim Yolunda ‹flçi-köylü gazetesi ile dayan›flma gecesi baflar›yla sonuçland›! Faflist TC devletinin, devrimci ve sosyalist bas›na yönelik bask› ve ezme giriflimleri, gözalt›, iflkence, tutuklama ve yarg›s›z infazlar› TC tarihinin oldu¤u gibi, tarihin çöplü¤ünde yerini alacak olan her gerici sistemin/devlet erkinin bir gerçekli¤idir. Yaklafl›k 2 ayd›r çal›flmalar› sürdürülen ‹flçi-köylü gazetesi ile dayan›flma gecesi 15 Ocak 2006 Pazar günü ‹sviçre’nin Basel flehrinde 700 civar›nda kiflinin kat›l›m›yla yap›ld›. Gecemizin örgütlenmesi ve haz›rl›klar› için oluflturulan gece tertip komitesinin öncülü¤ünde gece haz›rl›klar› sürdürülmüfl, yayg›n bir flekilde afifl ve el ilan› da¤›t›l›p, geceye ça¤r›lar yap›lm›flt›r. Sadece gecemizin yap›ld›¤› Basel’de yaklafl›k 3000 adet el ilan› da¤›t›larak çok yayg›n bir ajitasyon propaganda faaliyeti yürütülmüfltür. Gazetemizle dayan›flma gecesi yap›lan ayn› zamanda Parti ve Devrim fiehitlerini Anma Haftas› olmas›ndan kaynakl›, a¤›rl›kl› Proletarya Partisi flehidi olan ve devrim flehitlerininde içinde yer ald›¤› yaklafl›k 380 kiflinin resmi bulunan bir sinevizyon haz›rlanarak ve yine günün anlam ve önemine uygun olarak pankartlar haz›rlan›p salon süslenmifltir. Gecede s›k s›k at›lan sloganlara kitlelerde efllik ederek, gece daha da canl› k›l›nm›flt›r. Gerçeklerin sesi, ezilenlerin kolek-

tif örgütleyicisi, devrim ve sosyalizmin susmayan sesi misyonunu tafl›yan Özgür Gelecek Yolunda ‹flçi-Köylü gazetesi ile dayan›flma geceleri Avrupa’n›n birçok ülkesinde yap›lmaya baflland›. Bunlardan birisi de 15 Ocak 2006 tarihinde Yine ‹flçi-köylü okurlar› taraf›ndan ‹sviçre’de yap›lmak üzere örgütlendi. Gazetemizle dayan›flma gecesi ‹sviçre’nin Basel, Zürich, Luzern, Neuchatel, St.Gallen, Cenevre bölgelerinde yürütülen aktif çal›flma ve di¤er bölgelerinde kat›l›m›yla coflkulu bir flekilde son buldu. Faflist TC devletinin, devrimci ve sosyalist bas›na yönelik bask› ve ezme giriflimleri, gözalt›, iflkence, tutuklama ve yarg›s›z infazlar› TC tarihinin oldu¤u gibi, tarihin çöplü¤ünde yerini alacak olan her gerici sistemin/devlet erkinin bir gerçekli¤idir. Özgür Gelecek Yolunda ‹flçi-köylü gazetesi gerçekleri hayk›ran, devrimci ve komünist tutsaklar›n sesi, kah ezilenlerin ve sömürülenlerin öfkesi ve örgütlenme arac›, kah iflçinin grev ça¤r›s›, kah bir militan›n elindeki silah›, kah binleri hare-

kete geçiren bir öncüdür, kah ö¤rencinin, gençli¤in ve Türkiye’de çeflitli uluslara sahip halk›n bilinç tafl›yan halk›n örgütlenme araçlar›ndan biri misyonuna sahiptir. Bu niteli¤i TC faflizminin sald›r› ve bask› oda¤› olmas›n› kaç›n›lmaz k›lmaktad›r. Gazetemizi, gerçeklerin sesi olmaktan ve gerçekleri hayk›rmaktan hiçbir güç al›koyamayaca¤› gibi, ‹flçi-köylü gazetesi okurlar› olarak bizlerin devrimin susmayan sesi olan gazetemize deste¤imizi de sunmam›z› engelleyemeyecektir. (‹sviçre ‹flçi-köylü okurlar›)

“AB Üyelik Görüflmeleri Sürecinde Türkiye” Paneli AT‹K ‹ngiltere Komitesi taraf›ndan organize edildi! “AB Üyelik Görüflmeleri Sürecinde Türkiye” paneline kat›l›mc› olarak Dç. Dr. Fikret Baflkaya ve Uluslararas› Halklar›n Avukatlar› Birli¤i’nden Av. Hakan Karakufl konuflmac› olarak kat›ld›. Kat›l›m›n yo¤un oldu¤u toplant›da tertip komitesinden bir arkadafl göçmenlerin gözüyle AB’yi de¤erlendirdi. Sayg› duruflu ve aç›l›fl konuflmas›yla bafllayan panelde ilk olarak AT‹K Komitesi’nden bir arkadafl istatistiki bilgiler eflli¤inde Avrupa ülkelerindeki sosyal haklardaki kesintilere ve yükselen ›rkç›l›¤a de¤inen bir sunum yapt›. Daha sonra sözü alan Fikret Baflkaya AB’nin bir emperyalist kurum oldu¤unu, geliflen süreçte kavramlar›n içinin boflalt›larak, emperyalizmin halk›m›za baflka flekilde sunulmaya çal›fl›ld›¤› de¤inerek konuflmas›n› sonland›rd›. Ard›ndan sözü alan Hakan Karakufl ise Türkiye ile AB aras›nda bir uyum sorunu oldu¤unu belirterek,

AB’nin as›l amac›n›n Türkiye halk›n› “imtiyazl› üyelik” vb. gibi kavramlarla yan›ltarak daha fazla sömürmek oldu¤una de¤indi. Üyelik sürecinde artmakta olan demokratik sorunlar› da ayr›nt›l› bir flekilde açan Karakufl,

AB’nin halk›m›za getirecek hiçbir fleyi olmad›¤›n› belirterek konuflmas›n› sonland›rd›. Soru cevap bölümünde sorulan sorular›n ve yap›lan katk›lar›n ard›ndan panel sona erdi. (Londra ‹K okurlar›)

B‹NLERCE K‹fi‹ ROSA VE KARL’I COfiKUYLA ANDI! Her y›l oldu¤u gibi bu y›l da Frankurter Tor “Rosa ve Karl’› Anma Yürüyüflü”nün toplanma yeriydi. Almanya’n›n çeflitli kentlerinden gelen kitlelerle miting alan›nda bulufluldu. TKP/ML kortejinin en önüne haz›rlanan “Hiçbir zaman unutmad›k ve hiçbir zaman affetmeyece¤iz!” slogan› yaz›l› çelenk yerlefltirildi. Arkas›nda befl ustan›n resimlerinin yer ald›¤› TKP/ML imzal› pankart yer ald›. Hemen arkas›nda Karl ve Rosa’n›n resimleri ve alt›nda da gene TKP/ML imzas› vard›; resimlerin alt›nda “Vard›m, var›m, varolaca¤›m!” slogan› yaz›l› idi. ‹brahim Kaypakkaya’n›n resminin yer ald›¤› k›z› bayraklar da kortejde dalgaland›. Binlerce insan›n sel olup akt›¤› yürüyüfl saat 10:00’da bafllad›. Yaklafl›k bir buçuk saat süren yürüyüflün ard›ndan alana Almanca olarak at›lan “Yaflas›n Marks, Engels, Lenin, Stalin, Mao” sloganlar› ile girildi. Belli bir süre alanda bekledikten sonra kitle topluca alandan ayr›ld›. Genel olarak bakt›¤›m›zda yürüyüflün PDS taraf›ndan örgütleniyor olmas› geri bir durumdur. Zira, PDS’in ne devrim ne de sosyalizmle bir alakas› yoktur. Klasik burjuva partilerle yer yer çeliflmeli yanlar› da olsa bu gerçek ortadad›r. Rosalar› anmay› kimseye kapt›rmayan bu kesimin amac›, on binlerce kiflinin Rosa ve Karl’a duydu¤u sayg› ve sempatiden partileri ad›na yararlanmakt›r yaln›zca. (Berlin ‹K okurlar›)


40

13

27 Ocak-9 Şubat 2006

“Emperyalizm yenilecek direnen halklar kazanacak” Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu 2122 Ocak tarihlerinde, Bostanc›’da bulunan Birleflik Metal-‹fl Genel Merkezi’nde, “Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak” bafll›kl› uluslararas› bir sempozyum düzenledi. Sempozyum 21 Ocak Cumartesi günü saat 13:30’da, tüm dünyada anti-emperyalist mücadelede flehit düflenler için 1 dakikal›k sayg› duruflu ile bafllad›. Sayg› duruflunun ard›ndan Koordinasyon ad›na aç›l›fl konuflmas›n› Selma fiahin yapt›. fiahin, “Emperyalist sald›r›lar›n bugün daha da yo¤unlaflt›¤› bir dönemde, Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu olarak üç y›l› aflk›n bir süredir sesimizi yükseltmek için çal›fl›yoruz. Direnen halklar› destekleme perspektifi ile hareket eden Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu olarak bu sempozyumun anti-emperyalist mücadeleye katk› sunaca¤›n› umuyoruz” dedi. Aç›l›fl konuflmas›n›n ard›ndan, emperyalizmin s›n›r tan›maz vahfletlikleriyle daha fazla kâr için yapt›¤› askeri ve siyasi karfl›-devrimci politikalar›n›n görüntülerinin ve bilgilerinin yer ald›¤› bir sinevizyon gösterimi yap›ld›. Sempozyumun ilk oturumu, “Emperyalist Sald›rganl›k ve Dünya”, “Emperyalist Sald›rganl›k ve Türkiye” idi. Oturumda Koordinasyon ad›na Hakan Dilmeç ve Eyüp Bafl söz ald›lar. Emperyalist politikalar›n hayata geçirilmesi için yarat›lan kafa kar›fl›kl›klar›na de¤inen Koordinasyon temsilcileri, dünya üzerindeki güçler dengesinin aras›ndaki uçuruma, istatistiki bilgiler vererek dikkat çekti. ABD politikalar›n›n askeri ve ekonomik bak›mdan sadece kapitalistlerin ifline yarayan ve ezilen halklar›n sömürülmesinin, katledilmesinin temelinin üzerine kurulu olan bir güç oldu¤una, dolay›s›yla halklar›n ABD’den nefret etti¤ine dikkat çekildi. Oturumda, Irak iflgalinden k›sa bir süre önce Ba¤dat’a giden canl› kalkanlardan Cihan Keflkek ve Ethem Tepeli de yaflad›klar›n› anlatan birer konuflma yapt›lar. “Direnifller emperyalist sald›rganl›¤a karfl›d›r, dünyan›n her yerinde bu böyledir ve savunma meflrudur” diyen Tepeli ve Keflkek, Irak halk›n›n savafl bafllamadan önce çok sakin oldu¤unu, günlük hayat›n tüm ola¤anl›¤› ile devam etti¤ini ve bu duruma çok flafl›rarak kendilerine yard›m eden sorumluya sorduklar›n›, sorumlunun da “Halk yapacak bir fleyinin olmad›¤›n› biliyor. Bu savafl olacak, bizim tepemize bombalar ya¤acak, biz de direnerek buna karfl›l›k verece¤iz. Körfez savafl›nda da böyle oldu, biz tecrübeliyiz ve bu savafl› kazanaca¤›z” diye cevap verdi¤ini belirtti. Ö¤leden sonra Koordinasyon ad›na Hasan Ali Sönmez’in baflkanl›¤›n› yapt›¤› 2. oturumda, Temel Demirer, Mohammad J. Jabar Faris ve Koordinasyon ad›na Hakan Güngör söz ald›lar. Temel Demirer, Latin Amerika tarihinden bahsederek, “Latin Amerika bir laboratuar görevi görmüfltür. Bu gün Irak bu deneylerin sonuçlar›n›n yafland›¤› bir yerdir” deyerek Amerika’n›n evrensel olan iflgal politikalar›na de¤indi ve “Amerika bir iflkence, sömürü, sald›r›, ya¤ma ve karfl› devrim endüstrisidir” fleklinde konufltu. Irak Yurtsever Birli¤i temsilcisi Mohammad J. Jabar Faris de, iflgalin sebeplerine de¤inerek, “‹flgal, Saddam, El-Kaide, kitle imha silahlar› yada terör bahane edilerek yap›lm›fl olsa da bunlar›n hiçbirinin önemi yoktur. Çünkü as›l amaç, emperya-

lizmin de¤iflmez politikas› olan para ve para kaynaklar›n›n ele geçirilmesidir” diyerek, Irak petrol rezervlerinin Avrupa’n›n 125 y›ll›k ihtiyac›n› karfl›layabilecek düzeyde oldu¤unu belirtti. Irak’taki direniflin genel durumuna, yaflanan iflkence sald›r›lar›na ve direniflçi örgütlere dair bilgi veren Faris, bir ilk olarak iflgalci ‹ngilizlerin direniflçilerle görüflme yapt›¤›n›, direniflçilerin taleplerini sordu¤unu, siyasi yönetimde yer vermeyi talep ettiklerini, buna karfl›n direnifl kanad›n›n “Siz gidene kadar silah b›rakmay›z, d›flar›da 1 milyon adam sizi bekliyor” kesin tavr› üzerine biten toplant›dan sonra, 2. bir görüflme ve talep listesi istediklerini, “iyi niyet göstergesi” olarak 500 esirin serbest b›rak›ld›¤›n› söyledi. Irak’a dair haberlerin medya taraf›ndan çarp›t›ld›¤›na de¤inen Faris, “Amerika’n›n dedi¤i gibi kimse onlar› alk›fllarla karfl›lamad›. Bugün sizin de gördü¤ünüz gibi Irak’ta bata¤›na sapland›lar ve ç›kam›yorlar” dedi. Faris, Irakl› Komünist partilerin de tek bir oluflum içinde yer almak için çal›flt›¤›n› ve direnifle destek verdiklerini belirtti. Sorular›n ard›ndan oturum ve ilk günkü program bitti. SEMPOZYUM’DA ‹K‹NC‹ GÜN Sempozyum 22 Ocak Pazar günü 11:00’de tüm anti-emperyalist mücadelede flehit düflenler için 1 dakikal›k sayg› duruflu ile bafllad›. ‹lk oturumun konusu, “Antiemperyalist mücadelenin yöntem ve biçimleri” idi. Kat›l›mc›lar, Mariam Abu Dagga, Mohammad J. Jabar Faris, koordinasyon temsilcileri, Cihan Kaplan ve Figen Yüksekda¤’d›. Mariam Abu Dagga konuflmas›na Filistinli kad›nlardan selam getirdi¤ini söyleyerek bafllad› ve kendi yaflam›ndan, gerici bir rejimin oldu¤u ülkede yaflad›¤› zorluklardan, 14 yafl›nda bafllad›¤› silahl› mücadeleden, sürgüne gönderilen ilk kad›n olmas›ndan vs. ülkesinde kendi nezdinde yaflanan ilklerden bahsetti. Filistin tarihini ve bu gün gelinen noktay› yorumlayan Dagga, “1990’l› y›llarda SSCB’nin tamamen y›k›lmas›yla birlikte insanlar bir umutsuzlu¤a kap›ld›lar. Bir boflluk dönemi yafland› ve insanl›¤›n do¤as› gere¤i bir ilah yarat›ld› ve Ortado¤u bunun için en uygun yerdir. O yüzden insanlar islami örgütlere kayd›. Tabi bizim yeterli olamamam›z›n etkisi de var” dedi. Dagga seçimlerden de bahsederek “Devrimci ve ilerici insanlar›n yönetimde olmas›n› istiyoruz” dedi. Tüm Arap gericili¤ine karfl› olduklar› ve y›kmak gibi bir iddialar› oldu¤u için kendilerine karfl› tav›r al›nd›¤›n› ve seçimlere girmelerinin istenmedi¤ini söyledi. Dagga, “Filistin, Afganistan, Irak ve bütün özgürlük flehitleri ölümsüzdür” diyerek sözlerini bitirdi. Mohammad J. Jabar Faris, ‹srail Siyonistlerinin iddia ettikleri gibi Filistin topraklar›n›n kendilerine bahfledilmifl topraklar olmad›¤›n›, tarihi araflt›rmalara dayanarak özetledi. Ortado¤u’daki mücadelelere de¤indi. Hiçbir zaferin kolay kazan›lmad›¤›na da de¤inen Faris, “Filistin direniyor ve direnen halklar kazanacak” dedi. Oturumun ard›ndan soru cevap k›sm›na geçildi. Irak’taki komünistlerin faaliyetlerinden bahsedilmesi, ‹slami örgütleri de¤erlendirmeleri vb. sorular soruldu. Kuzey Irak’taki Kürtlerin direnifli desteklememesi üzerine elefltirisini belirten Mohammad J.

Jabar Faris’e sorulan, “Halepçe de katledildiler bunun için direnifle destek vermelerini beklemek do¤ru mu?” sorusu üzerine ç›kan tart›flmada Faris, “Direnifli desteklememenin hiçbir gerekçesi olamaz. ABD politikas›d›r bu, her nerede olursa olsun az›nl›k gruplar› desteklerler, Kürtleri destekledikleri gibi, ama bunu yard›m severli¤inden de¤il o bölgeyi kendine tabandan ba¤›ml› hale getirmek ve sömürmek için. Kürtleri de direnifli k›rmak için böyle kulland›lar. Saddam, Ladin, bunlar uydurma yar›n birkaç isim daha ç›kacak ondan sonra yeni sald›r›lar daha olacak” diyerek görüfllerini aç›klad›. Saat 14:00’de bafllayan serbest kürsüde, HKM, ODAK, HÖC, Partizan ve DHP konuflma yapt›lar. Genel olarak ülkemizdeki ve dünyadaki duruma dair belirlemeler yap›lan konuflmalarda Partizan ad›na konuflma yapan Arzu Özdemir, iflgal bafllamadan ve bafllad›ktan sonra, aç›klama yapan Bush ve ABD’li yetkililerin aç›klamalar›na de¤inerek yalanlar›na ve u¤rad›klar› yenil-

ginin kendi a¤›zlar›ndan nas›l dillendirildi¤ine de¤indi. Seçim gibi taktik politikalarla da kendini maskelemenin bir sonuç vermedi¤ini belirtti. Ayr›ca Latin Amerika’daki geliflmelere de de¤indi. Nepal’de yaflanan devrimin geliflimin sürecinden söz ederek bu devrimin sahiplenilmesi ça¤r›s›nda bulundu. Ayn› konuda DHP temsilcisi de Nepal’deki devrimin sadece burjuvazi taraf›ndan de¤il devrimciler taraf›ndan da tecrit edildi¤ine de¤indi. Konuflmalar›n ard›ndan Grup Yorum sahne ald›. Yorum dinletisinin ard›ndan sonuç bildirgesi okundu. Bildirgede, anti-emperyalist mücadelenin uluslararas› dayan›flma temelinde yükseltilmesi, Ortado¤u politikalar›n›n engellenmesi için çal›flma yürütmek, emperyalist kurum ve kiflilerin ülkemize gelifllerinde eylem örgütlemek, Irak ve Filistin ile ilgili etkinlik düzenlemek, anti-emperyalist toplant›, konferans vs. kat›lmak/örgütlemek, kurulan a¤› geniflletmek gibi sonuçlara yer verildi. Sempozyum 18:00’de sona erdi. (Kartal)

‹ran halk› yaln›z de¤ildir! ‹ran’a hemen her gün tehdit bombard›man› ya¤d›ran ABD emperyalizmini protesto eden ve ‹ran halk›na destek veren Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu 14 Ocak’ta Eminönü M›s›r Çarfl›s› önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›. Yaklafl›k 200 kiflinin bir araya gelerek ‹ran halk›na destek verdi¤i eylemde “Sivas, Çorum, Marafl ve Dersim katliamlar›n›n sorumlusu devlettir”, “Bozöyük ve Trabzon’da sald›r›n›n sorumlusu devlettir” yaz›l› dövizlerle Kara Kuvvetleri Komutan› Orgeneral Yaflar Büyükan›t ve ABD D›fliflleri Bakan› Condalezza Rice gibi katillerin foto¤raflar›n› tafl›d›. “Katil ABD, Ortado¤u’dan defol” slogan›n›n at›ld›¤› eylemde aç›klamay› yapan Yasemin Karada¤, ‹ran halk›n›n yaln›z olmad›¤›n› söyledi. ‹ran halk›n›n arkas›nda ezilen milyonlarca iflçinin ve emekçinin oldu¤unu ve halklar›n ‹ran ve Suriye gibi kardefl halklarla al›p veremedi¤inin olmad›¤›n› söyleyen Karada¤ “Irak iflgalinde

nas›l Irak halk›n›n yan›nda yer al›p iflgali de¤il direnifli desteklediyse ve halen desteklemeye devam ediyorsa, bundan sonra da emperyalist sald›rganl›¤›n tehdit etti¤i halklar›n yan›nda olmaya devam edecektir. Bu nedenle ülkemize gelen tüm emperyalistleri ve onlar›n katillerini çiçeklerle de¤il öfke ile karfl›layaca¤›z. ‹flbirlikçiler bir avuçtur, biz 70 milyonuz. Direnen halklar› hiçbir güç yenemez” dedi. Aç›klaman›n yap›ld›¤› s›rada kitleye yaklaflan bir kiflinin neden Türk bayra¤›n›n aç›lmad›¤›n› sorarak provokasyon yaratmak istemesi üzerine k›sa süreli bir gerginlik ç›kt›. Provokatör olay yerinden uzaklaflt›r›l›rken eylem “ABD Ortado¤u’dan defol” slogan›yla sona erdi. (‹stanbul)


14

27 Ocak-6 Şubat 2006

40

Morales Yan›lsamas›: Popülist Retorik Ayd›nlar›n Afyonu

Morales/Neo-Liberal ‹çerikli Halk Avc›l›¤› Girifl: Evo Morales’in seçim zaferinin gerçekçi bir de¤erlendirilmesi onun Bolivya halk hareketlerinde oynad›¤› role, program ve ideolojisine ve ayn› zamanda rejimin ald›¤› ilk önlemlere göre yap›lmal›d›r. Yak›n geçmiflte birçok solcu düflünür, akademisyen, gazeteci ve sivil toplum yeni seçilen “halkç›” baflkanlar›, (Brezilya’da Lula, Ekvador’da Gutierrez, Uruguay’da Vazques ve Arjantin’de Kirchner) özellefltirmeyi devam ettirmelerine, d›fl borçla-

r› kesintisiz ödemelerine, IMF’nin mali politikas›n› uygulamalar›na ve Haiti’de ABD’nin zorla kabul ettirdi¤i, demokratik bir yolla seçilen Aristide’yi geri getirmeyi isteyen halk› ezen bir rejimi korumak için asker göndermelerine ra¤men, hiç düflünmeden kabullendiler. Bolivya’da da flimdi popüler bir lider iktidar oldu. Tart›flmalara kat›lan bir sürü solcu yine hiç elefltirmesiz, son befl y›lda olagelen önemli politik de¤iflmeleri dikkate almadan, alk›fl tutmaya bafllad›.

Morales’in Seçim Zafer’inin Anlam›

Morales /MAS Seçim Zaferine Tepki

Morales’in seçimi en kuvvetli rakibinin ald›¤› %29 oya karfl› %54 oyla kazanmas› son elli y›l›n en farkl› seçim zaferi. Partisi MAS (Sosyalizme Do¤ru Hareket), Seçim Kurulu ço¤u Morales yanl›s› yerli köylü, yaklafl›k bir milyon seçmeni seçim d›fl› b›rakt›¤› halde, mecliste ço¤unlu¤u, senatoda nerdeyse ço¤unlu¤u ve 9 valilikten 3’ünü kazand›. Ayn› zamanda, Morales afl›r› sa¤›n kalesi Santa Cruz d›fl›nda bütün önemli flehirlerde kazand›. Yoksul k›rsal ve kentsel bölgelerin ço¤unda %65’in üstünde oy toplad›. Morales ve MAS elektronik ve bas›l› yay›n›n, ifl ve maden sahipleri derneklerinin karfl›tl›¤›na ve ABD Elçili¤i’nin itirazlar›na ve tehditlerine ra¤men kazand›. ABD ifl çevrelerinin karfl›tl›¤› Evo’ya halk deste¤ini art›rd› ve

Bilgisiz solcular Morales’in Bolivya y›¤›nlar›n›n devrimci lideri imaj›n› desteklerken, onun Ekim 2003 ve May›s-Haziran 2005 halk ayaklanmalar›nda hiçbir rolü olmad›¤›n› görmezlikten geliyorlar.

seçimlere kat›l›m›n rekor derecede olmas›na neden oldu. Meflhur “medya elefltirmen”lerinin dediklerinin aksine, halk›n ço¤unlu¤u bütün medyan›n günde 24 saat yapt›¤› kirli propagandadan etkilenmedi. Beflinci olarak, kitle iletiflim araçlar› Evo’yu ilk yerli baflkan olarak tan›mlad›. Bu yalan de¤ildi ama unutmamak gerekir ki Venezüella’n›n baflkan› Chavez yar› yerli, Bolivya’n›n bir eski yard›mc› baflkan› (neo-liberal) yerli, Peru’nun baflkan› Toledo kökeninin yerli oldu¤unu iddia edip, kampanya s›ras›nda pancho (yerlilerin giysisi) ile dolaflt›, Ekvador’da yerliler görevinden uzaklaflt›r›lan baflkan Gutierrez zaman›nda bakanl›klarda önemli mevkilere atand›lar (Tar›m ve D›fliflleri bakanl›klar› dahil). Temelde neo-liberal olan rejimlerde yerlilerin üst düzey görevlerde bulunmas› (Chavez d›fl›nda) ilerici önlemlerin al›nmas›na yol açmad›.

Morales’in baflar›s›na sol, orta ve sa¤ kanatlardan gelen tepkiler genelde olumluydu. Fidel Castro, Chavez, Zapatero (‹spanya), Chirac (Fransa), Wolfowitz (Dünya Bankas›) tebriklerini yollad›lar. ABD’nin tutumu belirsizdi. Rice özenli mesaj›nda seçim sürecinden olumlu bahsettiyse de Venezüella’n›n “demokratik metotlar”la (ABD talimat›na göre) yönetilmesi tehdidinde bulundu. Ayn› zamanda Paraguay’da bulunan ABD özel kuvvetleri Bolivya hududunda askeri manevralara bafllad›. Bafll›ca petrol flirketleri (Repsol, Petrobras vs) yeni baflkanla beraber çal›flmaya raz› olduklar›n› (e¤er kendi kurallar›na uyulursa) belirttiler ama yeni yat›r›mlar›n durduruldu¤unu da aç›klad›lar. Bafll›ca iflçi konfederasyonlar›n baflkanlar› - Bolivya ‹flçi Konfederasyonu (COB), Madenciler Konfederasyonu, El Alto (La Paz yak›n›nda 800,000 nüfuslu proletarya flehri) Mahalle Meclisleri Federasyonu (FEJUVE)- ihtiyat kayd› ile “bekle ve gör” tutumunda, öncelikle do¤al gaz ve petrol flirketlerinin devletlefltirilmesini ve kurucu meclisin ça¤r›s›n› talep ediyor. Bu liderler, Evo’nun adayl›¤›n› destekledikleri halde, fazla fazla konuflmamalar›na ra¤men tabanlar› ço¤unlukla Morales’e oy verdi. Özet olarak, Evo’nun zaferi, Büyük ‹fl çevrelerinden iflsizlere, Dünya Bankas›ndan And Da¤lar›n›n ç›plak ayakl› yerlilerine kadar genifl bir çevrede (ABD d›fl›nda) Evo baflkanl›¤›n›n ve

MAS’›n kontrol etti¤i bir meclisin yapacaklar›n› de¤iflik umutlar, beklentiler içinde bekleyenlerce desteklendi.

Evo Morales’in Baflkanl›¤› Üzerine ‹ki Görüfl Evo Morales’in baflkanl›¤›n›n nas›l olaca¤› hakk›nda ideolojik s›n›rlar› aflan en az iki görüfl var. Coflkulu sol ve sa¤ sektörlerin (özellikle ABD’de ve Bolivya’da) yazd›¤› senaryoda radikal, solcu, yerli baflkan, ço¤unluk yoksul Bolivyal›n›n isteklerine uyarak Bolivya’y› neo-liberal ekonomik düzene göre kurulu, oligarflikemperyalist beyazlar›n egemen oldu¤u bir ülke olmaktan kurtar›p, onu ba¤›ms›z d›fl politikas› olan, petrol endüstrisini kamulaflt›rmaya, büyük çapta tar›m reformu yapmaya ve koka üreticilerini korumaya çal›flan yerli-köylü-iflçi ülkesine çeviriyor. Bu, solun ve ayn› zamanda, Bush hükümeti dahil afl›r› sa¤›n %95’inin görüflü. Benim de tuttu¤um di¤er senaryo ise Morales’i son befl y›ld›r merkeze kayan ›l›ml› sosyal bir liberal olarak görüyor. Çok uluslu petrol ve do¤al gaz flirketlerini kamulaflt›rmayacak ama belki pazarl›kla vergilerini biraz yükseltecek ve yeralt› maden kaynaklar›n› “kamulaflt›racak”. fiirketler madenleri ç›kartmakta, nakletmede ve satmakta serbest olacaklar. Kapitalizmin üç de¤iflik fleklini uygulamaya koyacak: Küçük ve orta çap iflyerlerini koruyacak, yabanc› yat›r›mc›lar› davet edecek ve kamu petrol ve maden flirketlerin çok uluslu flirketlere küçük ortak olmalar›n› finanse edecek.


40 Rejimin kabulünü ve yerleflmesini sa¤lamak için hükümetin dar bütçeli ifl ve sosyal bölümlerine, liberal ekonomistlerin idare etti¤i ekonomi ve maliye bakanl›klar›na ba¤l› popüler liderler atayacak. Morales yerli kültürel gösteri ve kutlamalar› destekleyecek ve finanse edecek. Okullarda ve resmi ifllemlerde yerli dili kullan›m›n› gelifltirecek. “Toprak reformu” büyük çiftliklere el koymayacak ama kullan›lmayan, ekilmeyen araziyi yerleflime açacak. Koka üretimi yasal olacak ama ekim alan› aile bafl› bin metre kareden büyük olmayacak. Uyuflturucu ticareti yasak olacak ve Morales ABD Uyuflturucu Bürosu ile ortak çal›flmay› önerecek.

Verilerin ‹ncelenmesi Evo Morales’in ne yapaca¤›na karar vermek isteyenlerin inceleyebilece¤i çok say›da- iki senaryonun de¤erlendirilmesi ile ilgili- veri var: Morales daha göreve bafllamadan önce bile dünyan›n en büyük demir oca¤› alanlar›ndan biri olan MUTUN’›n özellefltirilmesi için yeflil ›fl›k yakt› (Econoticias 25/12/2005). 2005 y›l›n›n sonuna do¤ru, rakip çok uluslu flirketler aras›nda, çok flüpheli durumda, ihale bafllam›flt›. Görevi sona ermekte olan Baflkan Rodriguez MAS’tan iki milletvekili ile konufltuktan sonra, görevi devralacak Morales hükümetini dikkate alarak, ihaleyi ertelemeyi kabul etti. Morales ve yeni-liberal yard›mc› baflkan Alvaro Garcia Linera, milletvekili ve dan›flmanlar›n› k›nad› ve onlara engel oldu. Baflkan Rodriguez’e ihaleye devam etmesini söyledi. Demir oca¤›nda 40 milyar ton demir ve 10 milyar ton magnezyum (dünya kaynaklar›n›n %70’i) var. Tek tarafl› karar›nda devam eden Morales Santa Cruz’lu sa¤ kanat, emperyalizm yanl›s› ifl çevrelerinin bask›s›na boyun e¤di ve yolsuz yap›lan ihaleye karfl› ç›kan, ulusal ç›karlar› korumak isteyen çevrecileri ve sendikac›lar› dinlemedi. Bilgisiz solcular Morales’in Bolivya y›¤›nlar›n›n devrimci lideri imaj›n› desteklerken, onun Ekim 2003 ve May›sHaziran 2005 halk ayaklanmalar›nda hiçbir rolü olmad›¤›n› görmezlikten geliyorlar. Ekim grevleri ve sokak çat›flmalar› s›ras›nda Morales Avrupa’da Cenevre’de parlamentolar aras› toplant›da parlamenter politikan›n yararlar›n› tart›flmaktayd›. O s›rada onlarca Bolivyal› Sanchez de Losada’n›n petro-gaz mülkiyetini yabanc›lara açan politikas›na karfl› ç›kt›klar› için onun seçimle ifl bafl›na gelmifl rejimi taraf›ndan öldürülmekteydi. Morales Sanchez de Losada’n›n devrilmesini kutlama törenlerine Avrupa’dan vaktinde dönüp yetiflti ve yar›m milyon protestocuyu neo-liberal baflkan yard›mc›s› Carlos Mesa’y› baflkan olarak kabul etmeye ikna etti. ‹ki y›l sonra grevler ve yol kapatmalar Sanchez de Losada’n›n petrol politikas›n› sürdüren

15 Mesa’y› da devirdi. Morales yine, yüksek mahkemeden bir yarg›c›n yeni baflkan seçilinceye kadar ara baflkanl›k yapmas›n› önererek ayaklanmay› kurumsal yöne do¤ru çevirdi. Morales halk›n mücadelesini sokaklardan uzaklaflt›rd› ve yeni geliflmeye bafllayan halk kurullar›n› da¤›tarak onlar› var olan burjuva kurumlar›na do¤ru yöneltti. Kriz anlar›nda halk›n ço¤unlu¤un kontrol etti¤i yeni bir meclis istemine karfl› ç›karak, baflkan olarak yeni liberalleri ye¤ledi. Mesa’n›n cumhurbaflkanl›¤› s›ras›nda, Morales onun kâr pay› ödemelerini biraz yükseltmek karfl›l›¤›nda çok uluslu flirketlere petrol ve gaz›n kontrolünü verecek referandumunu (2004) destekledi. Referandumun baz› maddeleri kabul edildi¤i halde daha sonra halk ayaklanmas›yla reddedildi. Cumhurbaflkanl›¤› yar›fl›nda Morales-Garcia Linera’›n (baflkan yard›mc›s›) seçim vaatleri “üçlü söylem” oldu: kentsel ve sendikac› kalabal›¤›na “And Da¤lar› sosyalizm”ini anlatt›lar, yayla yerlilerine “And Da¤lar› kapitalizm”inden bahsettiler, ifl adamlar›na sosyalizmin ancak 50-100 y›l sonra gündeme gelece¤ini söylediler. ABD Elçisi, oligarklar, bankerler ve çok uluslu flirketlerle özel toplant›larda, kamulaflt›rma niyetleri hakk›nda konuflmaktan kaç›nd›lar -aksine “fleffaf” olmas› flart›yla yabanc› yat›r›mlar› hofl karfl›lad›lar. Demek istedikleri, çok uluslu flirketlerin vergi ödemesi ve denetçilere rüflvet yedirmemeleriydi. Y›¤›nlara verdikleri mesajda kesinlik, aç›kl›k yoktu. ‹fl seçkinleriyle konuflmalar› somut anlaflmalara dayan›yordu. Evo ve yard›mc› bakan› Linera önceki baflkanlar›n s›k› para ve makro ekonomi politikas›n› devam ettirme ve yasad›fl› flekilde özellefltirilmifl bütün flirketleri desteklemeye söz verdi. Evo’nun ekonomi sözcüsü Carlos Villegas, Baflkan Morales “iflletmeleri özellefltiren karar›n kapsam›n› sembolik olarak daraltacak” ama bu “önceki özellefltirmeleri etkilemeyecek” dedi. Morales ve Linera’n›n seçti¤i yol hiç bir ulusçu anlam› olmayan, bofl laflara dayal› sembolik hareketler gibi görünüyor.

27 Ocak- Şubat 2006 maya gidiyor[du]. Brezilya günlük ekonomi gazetesi Valor’a (26 Aral›k 2005) göre Lula borç para önerecek ve Morales’in “yat›r›mlar için istikrarl› bir hava” yaratmas›n› isteyecek[ti]. Brezilya’n›n dev flirketi PETROBRAS günde ç›kard›¤› 25 milyon metre küp do¤algaz için uluslararas› düzeyin çok alt›nda, %15 vergi ödüyor. Lula “yard›m”› kullanarak Brezilya’n›n çokuluslular›na de¤erli enerji kaynaklar›n› ucuza ç›karma olanaklar›n› geniflletmek istiyor. Bu arada La Paz’da do¤algaz Sao Paola’dan üç misli daha pahal›. Dar gelirlilerin vergi yükünü artt›rman›n, 2004 y›l›nda oldu¤u gibi patlamalara neden olaca¤›n› bildi¤inden Evo “vars›llar›” vergilendirece¤ine söz verdi. Ama öneride de¤eri 300,000400,000 dolar üstünde olan mallar›n vergiye tabi olmas› varl›kl› kesimi, üst %1’i d›fl›nda, kapsam d›fl› b›rak›yor. Devlete sa¤lad›¤› gelir önemsiz ama “sembolik” propaganda de¤eri yüksek olacak. Köylülerin isteklerine gelince, Evo’nun tar›m komisyonu tar›m reformunun hedeflerini henüz aç›klamad›, (ne da¤›t›lacak arazinin miktar› ne de topraks›z ailelerden yararlanacaklar›n listesi). Yerel ve uluslararas› destekçileri onun “popüler” ve yerli kökenini (“yerli-Amerika’n›n yüzü”) vurguluyorlar ama onun büyük ifl çevrelerini desteklemesini, emperyalist yanl›s› Santa Cruz Sivil Komitesi, PETROBRAS ve di¤er çokuluslu flirketlerle yapt›¤› anlaflmalar› tart›flm›yorlar. Önemli olan onun 1980’li y›llardaki militanl›¤› de¤il ama cumhurbaflkanl›¤a giden yolda yapt›¤› anlaflmalar, program› ve kurdu¤u birlikler.

Sonuç Evo Morales’in politikas›n›n bütün verileri onun, özellikle 2002 y›l›ndan beri, y›¤›nlar›n mücadelesinden seçim politikas›na, meclis bünyesinde kurumsal seçkinlerle çal›flmaya do¤ru, kesinlikle sa¤a kayd›¤›n›, gösteriyor. Evo halk ayaklanmalar›n› desteklemeyi b›rak›p, o veya bu neo-liberal cumhurbaflkan›na arka ç›kmaya bafllad›. Stili popülist, giysileri gün-

Yeni baflkan ve yard›mc›s› büyük özel tekelleri ve arazileri ve yabanc› yat›r›mlar› kamulaflt›rmayacaklar›n› kesin olarak aç›klad›lar. 13 Ocak 2006’da Evo Brezilya’ya Bilgisiz solcular Morales’in Bolivya büyük flirkety›¤›nlar›n›n devrimci lideri imaj›n› deslerle gaz, petteklerken, onun Ekim 2003 ve May›srokimya, petrol ve di¤er doHaziran 2005 halk ayaklanmalar›nda ¤al kaynaklarhiçbir rolü olmad›¤›n› görmezlikten geda yeni yat›liyorlar. r›mlar› konufl-

lük giysiler. Halk›n diliyle konufluyor. Fotojenik, görünüflü çekici ve karizmatik. Sokak sat›c›lar› ile kaynafl›yor, yoksullar›n evlerine gidiyor. Ama onun bu popülist ve sembolik davran›fllar› hangi politik amaca hizmet ediyor? E¤er yabanc› yat›r›mc›lar› demir, gaz, petrol, magnezyum ve di¤er madenleri ya¤ma etmeye davet ederse, neo-liberalizme karfl› laflar›n›n bir anlam› kalmayacak. Sistem de¤ifliklikleri, yasad›fl› özellefltirmeyi devam ettirerek, La Paz ve Cochabamba’n›n ifl ve mali seçkinlerini ve Santa Cruz’un tar›m oligarflisini destekleyerek oluflmaz. En iyi durumda, Evo baz› mal ve hisse pay› vergilerini biraz yükseltecek, belki baz› sosyal yard›m, hizmet harcamalar›n› artt›racak (ama dar bir bütçenin k›s›tlamalar›na ba¤l› olarak). Politik iktidar MAS’›n yeni yükselmeye bafllayan memurlar› ve eski ekonomik oligarklar aras›nda paylafl›lacak. fiüphesiz Küba ve Venezüella ile diplomatik iliflkileri düzelecek. Dünya Bankas› ve IMF ile iliflkilerde -e¤er Washington’da Kübal›-Amerikan mafyas› müfrit planlar›n› kabul ettiremezlerse- de¤ifliklik olmayacak. Washington’da faflist düflünceli politikac›lar iktidarda olunca herhangi bir sald›r› olabilir ama ayn› zamanda, Evo’nun fiili neo-liberal politikalar› nedeniyle, ABD D›fliflleri Bakanl›¤› Evo’yu daha da sa¤a kay›p büyük ifl çevrelerine daha fazla ödün vermeye ve koka üretimini k›s›tlamaya zorlamay› seçebilir. Ne yaz›k ki Sol, programlar›n özü, tarihi deneyimler ve somut sosyo-ekonomik politikalar yerine semboller, bofl politik konuflmalar, mitolojik tarihlerden etkilenmeye devam edecek. Marx’›n laf›n› de¤ifltirirsek: Popülist retorik ayd›nlar›n afyonu. James Petras Not: rebelion.org’den Latinbilgi.Net taraf›ndan çevrilmifltir.


27 Ocak-9 Şubat 2006

16

40

Tarih flahittir, nicemiz flehittir ki zafer mutlakt›r! Çeflitli Milliyetlerden Halk›m›za, Ben de¤il biz olarak yaflayanlar›, savafl›m›z› büyük bir özveriyle tafl›yanlar›, kavgam›z›n en önünde koflanlar›, umudumuzu da¤lardan afl›ranlar›, kimisi çocuk yaflta kimisi kuflaklar boyu yorulmadan bu yüce mertebeye ulaflanlar›, partimizin ve devrim davas›n›n nice flehitlerini an›yoruz… Yaflam› halka ve devrime adaman›n yal›n birer örne¤i olarak, gösteriflsiz ama büyük bir patlamayla, ola¤an bir davan›n ola¤anüstü sayfalar›n› yazarak, topra¤a daha erken kar›flt›lar. fiahadetleri en büyük kan›t› oluflturdu¤u içindir ki, devrim ve komünizm davam›z bütün engellere, yenilgilere ve sald›r›lara karfl› hedefine do¤ru büyük bir azimle yol almaya devam ediyor. fiehitlerimiz, bilimsel bir davan›n neferleri oldu¤u için, kör bir inanc›n peflinde sürüklenen ve kendini feda eden savaflç› veya militanlar de¤illerdi. Bulunduklar› alanlarda s›n›f mücadelesine kat›lmas› gerekti¤ini bilince ç›karm›fl ve bu u¤urda kavgaya tutuflmufl kiflilerdi. Onlar için yaflam buna endeksli olarak anlam kazan›yordu. Bu mücadelede yer alman›n bedellerinden en ilerisi ölüm ise, onu da karfl›lamaya haz›rlard›. Onlar› and›¤›m›z bugünlerde kavramam›z gereken esas halka budur. Mücadelede sonuna kadar ›srar edilmedi¤i, savafl›n kesintisiz sürdürülmedi¤i, bu u¤urda baflta ölüm olmak üzere her türlü bedelin göze al›nmad›¤› koflullarda, zorluklar›n alt edilmesi, düflman›n yenilgiye u¤rat›lmas› ve devrimimizin zafere ulaflt›r›lmas› imkâns›zd›r. fiehitlerimizin yaflamlar›n› inceledi¤imizde edindi¤imiz ilk ders çok aç›k bir biçimde bu olmufltur. Onlardan devrald›¤›m›z en büyük miras, ölümün yaflam karfl›s›nda nas›l yenilgiye u¤rat›labilece¤idir. Bu sayede, flehitlerimizden halka ve devrime ait k›l›nm›fl yaflam üzerinde kiflinin kendisinin dahi tasarruf hakk›n›n olmad›¤›n› ö¤rendik. Onlar›n hayatlar›n› tereddütsüzce kurtulufluna adad›klar› halk›n davas›, ancak böylesi bir kararl›l›k ve inanç ile tafl›nabilirdi. ‹flçiler, Köylüler, Gençler, S›n›flar›n ortaya ç›k›fl›yla birlikte sömürü, bask› ve zulüm var olal› beri, buna karfl› isyan, baflkald›r› ve direnifl de pek do¤al ki sergilenegeldi. Ezilenlerin bu ayaklanmalar›yla yaz›lan s›n›f mücadeleleri tarihi boyunca ödenen bedeller, verilen kay›plar sayesinde insanl›k mesafe ald›, kazan›mlar elde etti ve bugüne gelindi. Devrimler, s›n›fl› toplumlar›n dönüflüm evrelerindeki büyük alt-üst olufllar›n ad›d›r. Devrim kitlelerin eseridir ama zor-

la gerçeklefltirilmesinden baflka bir yolu olmayan devrimi kitleler büyük kay›plar verme pahas›na baflar›rlar. Ulusal ve sosyal kurtulufl mücadelelerini taçland›racak devrimlere yön verme meselesinde ise devreye komünistler ve devrimciler girmektedir. Bunu kimi zaman birkaç kuflak kendini büyük oranda feda ederek baflarmak durumundad›r. fiehitlerin devrimlerdeki rolü burada yatar. ‹nsanl›k burjuvazinin iddia etti¤i gibi daha ça¤dafl ve daha ileri bir toplum düzenine do¤ru götürülmüyor. Bilimde ve teknolojide meydana gelen yenilikler, insanl›¤›n yarar› ve geliflimi için de¤il burjuvazinin refah, lüks ve saltanat›n›n hizmetine sunuluyor. Aksine ezilenler her gün gözlerini daha kötü bir dünyaya aç›yorlar. Bu yüzden devrimler dünden daha çok gündemdedir. Bu yüzden komünizm ideali

gündemdedir. ‹nisiyatifi kapt›rmamak için var güçleriyle yükleneceklerinden kimsenin flüphesi olmamal›d›r. Afganistan’da dikifl tutturamad›lar, Irak’ta sefilleri oynuyorlar. Ortado¤u halklar› Filistin direnifl gelene¤ine sahip ç›k›yor. Güney Amerika halklar›n›n bir dizi ülkede dalga dalga geliflen, emperyalizme tepkisi ve sosyalizme sempatisinden, bugün için reformistlerin ve gericilerin yararlan›yor olmas› geçici bir durumdur. Asya’n›n ba¤r›nda ve Uzakdo¤u Asya’da emperyalizmin kaleleri Marksist-Leninist-Maoist partilerin önderli¤indeki Halk Savafl› ile sars›l›yor. Emperyalist metropolleri ise yayg›nlaflan genel grevleri ve direniflleriyle yüzlefltikleri emekçilere, mesajlar›n› otomobil yakarak ileten göçmenlere karfl› sürekli yeniledikleri anti-terör yasalar› ile korumaya çal›fl›yorlar.

Bu mücadelede yer alman›n bedellerinden en ilerisi ölüm ise, onu da karfl›lamaya haz›rlard›... canl›l›¤›n› ve yak›c›l›¤›n› giderek art›r›yor. Emperyalizm iflçi s›n›f›na sald›r›yor. Haklar›n› gasp ediyor, sömürüyü azg›nlaflt›r›yor, iflsiz b›rak›yor. Emperyalizm köylülere sald›r›yor. Topraks›zlaflt›r›yor. Üretimlerini engelliyor. Ürünlerini hiçlefltiriyor. Kölelefltiriyor. Emperyalizm halklara sald›r›yor. Ülkeleri iflgal ediyor. Dünyay› ya¤mal›yor. Emperyalistler, faflistler ve her türden gericiler iflasa sürüklenen sistemlerini korumak için dünya halklar›na karfl› elbirli¤iyle yükleniyorlar. Ne var ki ç›rp›nd›kça bat›yorlar. Sald›rd›kça yara al›yorlar. Her cephede kan kaybediyorlar. 1990’larda elde ettikleri moral üstünlü¤ü çoktan yitirdiler. Art›k rüzgâr ezilenlerden yana esiyor. fiimdi daha büyük muharebeler kap›dad›r. fiimdi daha s›k› çat›flmalar

Devrimciler, Yurtseverler, Yoldafllar, fiehitlerimiz bu çarp›flmada somut anlamda ideolojik olarak en büyük güç kayna¤›m›z› oluflturuyorlar. Her biri, karfl›-devrimin burçlar›na dikti¤imiz bayrak, düflman kalelerine kaz›d›¤›m›z sembol olarak yaflamaya devam ediyorlar. Onlara verilmifl sözümüz, her yeni flehidimiz vesilesiyle daha uzun bir manifestoya dönüflüyor. fiehitler ordusu büyüdükçe devrimin ad›mlar› s›klafl›yor. Ça¤r›m›z ve isyan›m›z yay›l›yor. Yitirdiklerimiz, ard›nda b›rakt›klar›na daha fazla sorumluluk yükleyerek görevlerini tamamlam›fl oluyorlar. Görev art›k onlardan bayra¤› devralan bizlerdedir. fiehitlerimize lay›k olman›n, onlar› anman›n da yegâne yolu olarak yap›lma-

s› gereken, mücadeleyi yaflam›m›zla bütünlefltirerek alg›lamakt›r. O takdirde yaflam halk›n ve devrimin bir parças› haline getirilir. T›pk› flehitlerimizin örneklerinde oldu¤u gibi devrimci mücadelede büyük bir a¤›rl›k oluflturur. Bunu ispatlayan flehitlerimizden ö¤renmeli ve mücadeleye o ruhla at›lmas›n› bilmeliyiz. Emperyalistler, faflistler ve gericiler ile ezilen halklar ve uluslar aras›nda bütün dünyada oldu¤u gibi ülkemizde de hâkim s›n›flar ile büyük bir hesaplaflma giderek k›z›flan biçimde sürmektedir. Savafl çeflitli biçimlerde boy vermekte, mücadele yükselmektedir. 2006 daha büyük muharebelere sahne olacakt›r. Bu amans›z kavgada biz komünistler Marksist-LeninistMaoist ideolojinin rehberli¤iyle yol al›rken en büyük manevi gücü tarihi deneylerimizden ve bu deneylerimizin yarat›c›s› flehit yoldafllar›m›z ve devrim flehitlerimizden al›yoruz. Onlar›n Marksist-LeninistMaoist ideolojiyi yaflamla bütünlefltiren pratikleri yolumuzu daha güvenli k›l›yor. Önden giderek açt›klar› kulvardan ilerlemenin rahatl›¤›yla daha h›zl› yol al›yoruz. Onlara olan borcumuzu u¤runa flehit düfltükleri idealleri gerçeklefltirerek ödeyece¤iz. Onlar da bunun bilincinde olduklar› için hiç duraksama geçirmeden canlar›n› ortaya koydular. Bugün ayn› bilinç ve kararl›l›kla çal›flmal›y›z ki, anma haftalar›m›z tam bir kutlama flenli¤ine dönüflsün! Devrim ve komünizm u¤runa bütün dünyada yaflam›n› feda edenler için özel olarak kampanya biçiminde ele ald›¤›m›z Ocak ay›n›n son haftalar›, yüzümüzün günefle çevrildi¤i ve düflman›n ateflle kavruldu¤u günler olmal›; bunlar›n daim olaca¤›n›n inanc›n› yaymal›d›r. SONUNA KADAR G‹DENLER‹M‹ZE SÖZ; SONUNA KADAR G‹DECE⁄‹Z! KOMPRADOR PATRON-A⁄A DEVLET‹N‹ YIKACA⁄IZ, DEMOKRAT‹K HALK ‹KT‹DARI KURACA⁄IZ! PART‹ VE DEVR‹M fiEH‹TLER‹ ÖLÜMSÜZDÜR! fiEH‹TLER‹M‹Z BEYN‹M‹ZDE, KALB‹M‹ZDE VE B‹LE⁄‹M‹ZDE YAfiIYOR! YAfiASIN PART‹M‹Z TKP/ML, ÖNDERL‹⁄‹NDEK‹ T‹KKO VE TMLGB! YAfiASIN HALK SAVAfiI! Ocak 2006 Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist MK-SB


17

40

27 Ocak-9 Şubat 2006

fiehitlerimize son sözümüz devrim yeminimizdir! Tohum Kültür Merkezi’nin 22 Ocak 2006 Pazar günü “Parti ve Devrim fiehitlerini Anma Haftas›” vesilesiyle düzenledi¤i etkinlik, yap›lan aç›l›fl konuflmas›yla bafllad›. Aç›l›fl konuflmas›nda; “Ocak ay› s›n›f bilinçli proleterler için takvim yapraklar›ndaki s›radan bir de¤iflim de¤ildir. Ocak ay› s›n›f savafl›m›nda özgürlük ve ba¤›ms›zl›k u¤runa flehit düflen devrimin ve özel olarak da Proletarya Partisi’nin kadro ve militanlar›n›n an›ld›¤› ayd›r. Ocak ay›n›n son haftas› önemli, önemli oldu¤u kadar tarihsel anlam› olan bir haftad›r. Emperyalizme, faflizme ve her türden gericili¤e karfl› mücadelede beden olarak yitifllerin, doruklar› tutuflturarak gök kubbeyi saranlar›n, günefli kuflatanlar›n an›ld›¤› bir ayd›r Ocak ay›. Bugün, büyük devrim yürüyüflünde, bedenlerini devrim yolunda basamak yapan kahramanlar›m›z›, önderlerimizi, ustalar›m›z› and›¤›m›z ayd›r” denildi. Aç›l›fl konuflmas›n›n ard›ndan insanl›k tarihinde o büyük, o muhteflem gün ad›na bedel olan adlar› asla silinmemek üzere bilincimize kaz›nan, tüm dünya devrim ve komünizm flehitleri ad›na bir dakikal›k sayg› duruflunda bulunuldu. “An›s› dillerde yefleren devrim ç›narlar› ölümsüzdür!” Daha sonra Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri ad›na konuflma yapan Sevim Kalman “Her s›n›f kavgas›n›n say›s›z ‘ölenleri’ vard›r. Bu toplumsal yaflam›n flaflmaz yasas›d›r. Harc› kandan ve candan örülen devrim mücadelesi vazgeçilmez bedeller olmadan gerçek haline dönüflemez. Ödemekten çekindi¤imiz her bedel, sömürü ve zulmün ebedi bir kader olarak ezilenlerin boynuna as›lmas› demektir; kölelik boyunduru¤una mahkum olmak demektir. E¤er yeryüzünün ilk gerilla komutan› özgürlük savaflç›s› Spartaküs bedel ödemekten çekinseydi, onun düflüyle ilerleyen insanl›k için özgürlük bofl bir hayalden öteye gidemeyecekti. Onlar enternasyonal proletaryan›n kurtulufl bayra¤›n› daha yükseklerde dalgaland›rmak görevini yüklendiler ve ‘hiçbir aflk çaba gösterilmeksizin, hiçbir özgürlük u¤runa savafl›lmaks›z›n kazan›lmam›flt›r’ dediler. Akmaya devam eden kan, düflen can s›n›f kinini, atefllenen her devrimci namlu davay› kazanma kararl›l›¤›n› örste biçimlendirmeye devam ediyor. fiehitlerimizin bize b›rakt›¤› miras; kazanma azmi, savaflma cüreti mücadele kararl›l›¤›d›r. And olsun ki yaflataca¤›z” dedi. Kalman’›n konuflmas›n›n ard›ndan serbest kürsü oluflturuldu. fiehitleri tan›yan, onlarla günü, an› yaflayan, kavgalar›n› paylaflan yoldafllar› ve yak›nlar› onlar›n örnek al›nmas› gereken yaflamlar›n› anlatt›lar. “fiehitlerimizin mücadeleye olan ba¤l›l›¤›n› örnek almal›y›z!” ‹lk olarak söz alan Ölüm Orucu gazisi Yusuf Can “Proletarya Partisi

1978’de gerçeklefltirdi¤i 1. Konferans›nda Ocak ay›n›n son haftas›n› Parti ve Devrim fiehitleri Haftas› ilan etti. Ocak ay› enternasyonal proletaryan›n birçok kadro ve militanlar›n›n flehit düfltü¤ü bir ayd›r. Yine bu ayda Proletarya Partisi’nin ilk flehidi Meral Yakar ve Ali Haydar Y›ld›z flehit düflmüfltür” diyerek birlikte faaliyet yürüttü¤ü 21 Nisan 1999’da Tokat Serkiz’de ç›kan çat›flmada ölümsüzleflen Erol Özel’i anlatt›. Özel’in düflüncelerine olan ba¤l›l›¤›n›n ve kararl›l›¤›n›n alt›n› çizdi. Sonras›nda sözü 21 May›s 2003’de Giresun’da ç›kan çat›flmada Murat Ar›cak’la birlikte flehit düflen Bülent Ertürk’ün yak›n› olan Özgür Ertürk ald›. Ertürk konuflmas›nda “Onu üç sözcükle anlatabilirim. Militan, kararl› ve cesur” dedi. Konuflmas›n› Bülent Ertürk’ün mezar tafl›nda olan flu sözlerle bitirdi: “S›n›rl› bir yaflam› s›n›rs›z bir davaya adayanlara ölüm yok!” Ard›ndan 6 Eylül 2001 tarihinde Karadeniz da¤lar›nda flehit düflen Sinan Günel’in babas› Muhittin Günel de söz alarak k›sa bir konuflma yapt›. Konuflmas›nda bir yandan düzenin çürümüfllü¤üne ve mücadelenin zorunlulu¤una de¤inen Günel, di¤er yandan da devrimcilerin kitleden kopuklu¤unu, arkalar›nda s›n›f›n ve halk›n olmad›¤›n› belirterek daha fazla düflünmeye, daha fazla üretmeye ça¤›rd›. Son olarak sözü 22 Ocak 1993’te Yel Da¤›’nda 5 yoldafl›yla birlikte ölümsüzleflen Ali Demirda¤ ve Proletarya Partisi’nin 4. Genel Sekreteri iken 23 Kas›m 1997’de Tokat Ese Yaylas›’nda ç›kan çat›flmada 4 yoldafl›yla birlikte flehit düflen Mehmet Demirda¤’›n annesi Selvi Demirda¤ ald›. Selvi ana konuflmas›n›n bafl›nda Yel Da¤› flehitlerine de¤inerek, zorlu k›fl flartlar›ndan dolay› flehit düflen gerillalardan baz›s›n›n cenazesinin gelmedi¤ini belirtip, kitleyi onlar için sayg› durufluna ça¤›rd›. Daha sonra yapt›¤› konuflmada ise “O¤lum, gitmeyin dedim. Ama onlar

dinlemedi. ‘Onursuzca geçen 30 y›ll›k yaflamdansa, onurlu geçen 3 y›ll›k bir yaflam› tercih ederiz’ diyorlard›. ‹nand›klar› yolda öldüler. Ben mutlu de¤ilim, ama gururluyum. Yüzüm ak, bafl›m dik” diyerek yumru¤unu havaya kald›rarak selamlad› kitleyi. Ard›ndan 2001 y›l›nda Tokat’ta flehit düflen Cihan F›nd›k an›s›na daha önce kendisinden al›nan bir fliir okundu. Serbest kürsünün sonras›nda “Umudun Atefl Toplar›’na” adl› sinevizyon gösterimi sunuldu. Sinevizyon gösteriminde dünya devrim flehitleri, Proletarya Partisi flehitleri ve çeflitli direnifllerden görüntüler yer al›rken, kitle coflkulu alk›fllarla efllik etti gösterime. Özellikle flehitlerin görüntüleri s›ras›nda kitle “Devrim flehitleri ölümsüzdür” slogan›n› att›. Coflkunun doru¤a, öfkenin bilince ç›kt›¤› anma etkinli¤inde Nazi Almanyas›nda yakalanarak idam edilen 18 yafl›ndaki genç Partizan Tanya’n›n mücadelesini anlatan Naz›m Hikmet’in “Tanya” isimli oyunu Barbara Halk Sahnesi oyuncular› taraf›ndan sahnelendi. Etkinli¤e gözalt›nda kaybedilen Hasan Gülünay’›n efli Birsen Gülünay, Amasya’da ç›kan bir çat›flmada flehit düflen Özgür Kemal Karabulut’un annesi Sultan Karabulut, Çakmak, Birlik, 1 May›s, Gülsuyu ‹K okurlar› ve ‹stanbul YDG’nin gönderdi¤i mesajlar da renk katt›. Etkinlikte ayr›ca sald›r›ya u¤rayan Tuzla deri iflçilerine ve Sincan 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde bulunan geçti¤imiz haftalarda gardiyanlar›n sald›r›s›na u¤rayan Kenan Özyürek flahs›nda devrimci tutsaklara yap›lan sald›r›lar k›nand› ve yap›lacak eylemlere duyarl›l›k gösterme ça¤r›s› yap›ld›. Etkinlik “Her marfl›m›z bir yumruk olmal›, her marfl›m›z hesap sormal›, isyan kokmal›” diyen Tohum Kültür Merkezi Müzik Grubu’nun sundu¤u dinletiyle sona erdi. (‹stanbul)

PfiTA’dan flehit ailelerini ziyaret 27. y›l›nda Parti ve devrim flehitlerini anma kampanyas› çerçevesinde ailelerimizi ziyaret ettik. Di¤er zamanlarda defalarca konuklar› olmufl, onlar›n evlat özlemlerini, sohbetlerini paylaflm›flt›k. Evlatlar›, yoldafllar›m›z flehit düflmeden önce ailelerimizin birço¤unu pek fazla tan›m›yorduk. Ancak yaflad›¤›m›z ortak ac›lar ve çocuklar›m›z›n politik kimlikleri bizleri yak›nlaflt›rd›. Kimileriyle yol arkadafl›, dert, s›rdafl olduk. Beraber gözyafl› döktük. Beraber sevinip, beraber üzüldük. Gitti¤imiz her bir ailemizle genel anlamda de¤iflik konularda, gündeme iliflkin sohbetlerimiz oldu. Ayr›ca onlarla Ocak ay›n›n önemi üzerine konufltuk. fiehitlerimizi, yoldafllar›m›z› anarken ve bir kez daha kavga yeminleri ederken flehitlerimizin ailelerinin yan›m›zda olmas›n›n günü ne kadar anlam› olaca¤›n› yapaca¤›m›z etkinlikleri ortak sahiplenmemiz gerekti¤ini anlatt›k. ‹lk olarak Münire ve Yaflar Sa¤d›ç yoldafl›n annesini ziyaret ettik. Daha sonra Emel K›l›ç ve Ümit Dinler yoldafllar›n aileleri, Ahmet Karg›n yoldafl›n annesi Leyla ana ve Zeynel Erdo¤an yoldafl›n akrabas› Halil baban›n konu¤u olduk. fiehitlerimizin yoklu¤unu baflta aileleri olmak üzere biz yoldafllar› da en derinden hissetmekteyiz. Onlar› anmak; yaflatmakt›r. Bizlere b›rakt›klar› onurlu kavga bayra¤›n› yere düflürmemek, onlar›n yolunda yürümek ve mücadeleyi her alanda örgütlemek, kavgay› büyüterek hatalar›m›z› ve zaaflar›m›z› yenerek bu davay› omuzlamak zorunday›z. fiehitlerimizin militanl›¤›n›, fedakarl›¤›n›, paylafl›mc›l›¤›n›, yaflanan olumlu ya da olumsuz olaylara yaklaflt›klar› devrimci bak›fl aç›s›n› kuflanmak, onlar›n düflmana karfl› gösterdikleri net duruflu iliklerimize kadar içsellefltirmek zorunday›z. Aksi taktirde düzenin çarklar›nda bozuk diflliler durumuna düfler, sistemin sömürüsü alt›nda ezilir gideriz. - fian olsun kavgada ölümsüzleflenlere! - fiehit düflenlere bin selam! - Yaflas›n Halk Savafl›! Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri

TMLGB militanlar› Parti ve devrim flehitlerini eylemlerle and› Elimize posta kanal› ile ulaflan TKP/ML-TMLGB imzal› bildiriye göre TMLGB militanlar› yapt›klar› çeflitli eylemler ile hem yaflanan son sald›r›lar› k›nam›fl hem de Parti ve Devrim fiehitlerini selamlam›flt›r. “Faflist TC, her dönem oldu¤u gibi, içinden geçti¤imiz dönemde de halk›m›za yönelik sald›r›lar›n› azg›nca sürdürmektedir. fiemdinli’de gerçek yüzü ortaya ç›kan faflist patron a¤a devleti, TEKEL vb. kurumlar›n özellefltirilmesi, köylülere yönelik çeflitli sald›r›lar›n›n yan› s›ra halk gençli¤ini kültürsüzlefltirme, kimliksizlefltirme sald›r›lar›na da h›z vermifltir. Özellikle bu dönem üniversitelerde artan

faflist sald›r›lar, halk gençli¤inin muhalefetini bast›rmaya yöneliktir. Tüm bu sald›r›lara karfl›, emekçi halk›m›z›n tek kurtuluflu Halk Savafl›’ndan geçmektedir. Birli¤imizin belirledi¤i “Gerilla Savafl› ‹çin Komsomolda Örgütlen, Örgütle” kampanyas›, halk›m›za ve özelde halk gençli¤ine yönelik bir savafl ça¤r›s›d›r. Halk gençli¤i, gelece¤ine sahip ç›kmak için Molotoflarla, tafllarla, silahlarla faflist TC’den ve her türlü kurumundan hesap sormal›d›r” denilen bildiride yap›lan eylemler flöyle anlat›l›yor; “Birli¤imize ba¤l› militanlar taraf›ndan ‘Gerilla Savafl› ‹çin Komsomolda Örgütlen, Örgütle’ kampanyas› do¤rultusun-

da hem halk›m›za yönelik bu sald›r›lar›n hesab›n› sormak hem de Parti ve Devrim fiehitlerimizi partimiz TKP/ML’nin belirledi¤i yönelimle anmak için Çukurova’da çeflitli eylemler gerçeklefltirilmifltir. 10 Ocak 2006 Sal› günü Adana Turgut Özal Bulvar›’nda bulunan KOÇ SistemBilgi ve ‹letiflim Sistemleri A.fi’ye ba¤l› bir ifl yeri molotoflanm›flt›r. Yine ayn› gün Mersin Mezitli’de bulunan OYAK Bank’a ait bir ATM, militanlar›m›z taraf›ndan molotoflanarak tahrip edilmifltir. Buradan bir kere daha ilan ediyoruz ki, bizler TKP/ML-TMLGB militanlar› olarak, faflist TC’den bundan sonra da hesap sormaya devam edece¤iz.”


27 Ocak-9 Şubat 2006

Gerillan›n kaleminden...

18

40

‹nad›na bir yaflamd›r gerilla... ‹nad›na bir yaflamd›r gerilla ve mecras›na s›¤mayan su misali taflacakt›r yata¤›ndan, hayat ver mek için

Yazdan kalma bir sonbahar sabah›na uyand›klar›nda hava henüz ayd›nlan›yordu. Kufl c›v›lt›lar› aras›nda bir yandan h›zl›ca toparlan›rken bir yandan da Cafer’in, arkas› yar›nlara tafl ç›kartacak rüyalar›ndan birini dinliyorlard›. Ama Cafer konuflmaya bafllad›¤›nda ifl yapamad›¤› için komutan yine müdahale etmiflti: “Tamam yoldafl flimdi çantan› topla, ikinci bölümü kahvalt›da anlat›rs›n.” Her alan gibi gerilla alan›n›n da kendine özgü kurallar› vard›r. Bu kurallar yaflam›n zorunluluklar›n›n birer sonucudur. Gerillan›n en zay›f ve tehlikeye en aç›k oldu¤u anlar uykuda oldu¤u anlard›r. Düflman da bu gerçekli¤i bilir. Ama gece ormana giremedi¤i için nokta tespiti ya da operasyon durumlar›nda günün ayd›nlanmas›yla birlikte harekete geçer. Amaç gerillay› uykuda ve da¤›n›k yakalamakt›r. Gerilla bu deneyimi kan-can pahas›na, nice kay›plar vererek ö¤renmifltir. ‹flte bu zay›f yan›n› güçlendirmek ya da tersine çevirmek için günü ayakta, derli-toplu ve her an harekete haz›r bir flekilde karfl›lar. Komutan›n müdahalesi Cafer yoldafl taraf›ndan ihlal edilen bu kural içindir. Kahvalt›ya oturuldu¤unda Cafer kald›¤› yerden rüyas›n› anlatmaya devam ediyor. Yoldafllar bir yandan Cafer’i dinlerken bir yandan da gözler ve kulaklar çevrede. Yapmay› planlad›¤›m›z eylem için istihbarata giden yoldafllar geldi gelecek. Biz de yoldafllar›n getirece¤i bilgiye odaklanm›fl durumday›z. Gerçi istihbarat›n olumsuz ç›kmas› durumunda yedek eylem planlar›m›z var ama, hepimizin gönlünde yatan eylem bu. Ortama çöken sessizlikten herkesin hayallere dalm›fl oldu¤unu anl›yoruz. Eylem, düflmana kay›p verdirmektir, mesajd›r, propagandad›r ama her fleyden önemlisi hesap sormakt›r. Düflenlerin kan›n› yerde b›rakmamakt›r. Dersim flehitleri Muharrem, Aflk›n ve Cafer’in ac›s› küllenmedi daha yüreklerimizde. Yoldafllar›m›z› sonsuzlu¤a u¤urlarken verilmifl sözümüz var. Nöbetçinin “gelenler var” uyar›s› üzerine hepimiz gerçek dünyaya h›zl› bir geçifl yaparak aya¤a f›rl›yoruz. “Tamam, bizimkiler” diyor nöbetçi. Önce gülen gözleriyle Muharrem giriyor konaklama yerine. Yaflama karfl› heyecan duyan ve bu heyecan› da çevresine yans›tmaktan haz alan Muharrem heyecan›n› dizginleyemeyerek oturmadan anlatmaya bafll›yor: “Yer çok uygun yoldafllar; hem vurmaya hem de çekilmeye. Tek nöbetçi kulübesi var. Yani anlayaca¤›n›z tam bize göre.” Emel al›yor sözü ve yar›m kalm›fl bir cümleyi tamamlar gibi: “Araç olursa tereya¤›ndan k›l çeker gibi yapar›z bu eylemi.”

Komutan istihbaratla ilgili genel bilgileri ald›ktan sonra konuflmay› toplant›da devam etmek üzere noktal›yor ve: “‹afleci söz sende diyerek” gelen yoldafllarla birlikte bir a¤aç dibine çekiliyor. Gerilla ortam›n› solumam›fl biri için bu davran›fl ve sözler çok anlams›z gelebilir. Yani hem konuflmay› bitirmek hem de “iafleci söz sende” demek. Burada iafleciye verilen söz de¤il asl›nda ifltir. Daha önce sabah saatlerinde derli-toplu ve harekete haz›r olman›n zorunlulu¤undan bahsetmifltik. Yine bu zorunlulu¤un bir gere¤i olarak sabah ilk ifl kahvalt› yapmakt›r. Gerilla yürümek zorundad›r ve aç insan da yeterince h›zl› yürüyemez. Hele de bazen günlerce yürümek zorunda kal›rsan ifl çok daha karmafl›kt›r. Rutin hareketlerle yap›lan kahvalt› haz›rl›klar›ndan yoldafllar›n hayallerine gelen yeni bilgileri de ekleyerek devam ettikleri anlafl›l›yor. Eller ve ayaklar al›flkanl›klar›n gücüyle çal›fl›yor ama kafa baflka yerlerde. Tüm haz›rl›klar yap›ld›ktan sonra toplant› bafll›yor. ‹lk sözü komutan al›yor: “Yoldafllar, bildi¤iniz gibi önümüzde eylem görevi önceliklidir. Savaflan bir parti için eylem yapmak gereklidir. Ama baz› süreçlerde çok daha önem kazan›r. Bu noktada geçen seneden bu yana ne yaz›k ki istenilen sonucu elde edemedik. Geçen sene tarz›m›z›n düflman taraf›ndan deflifre edilmesi sonucu baflar›l› olamad›k. Bu y›l yola döfledi¤imiz bombalar istedi¤imiz gibi patlamad›. ‹ki teneke içine yerlefltirilmifl yaklafl›k yirmifler kiloluk bombalar tam düflman araçlar› geçerken patlat›ld› ama bomba mühimmat› iyi ç›kmad›¤›ndan istenilene ulaflamad›k. Düflman bu durumu bilinçli olarak kamuoyuna yans›tmad›. Çünkü Karadeniz’de ‘terörü bitirdik’ propagandas›n›n alt›n›n bofl oldu¤u a盤a ç›kmamal›yd›. Zorlu bir süreçten geçiyoruz yoldafllar. Y›lg›nl›¤›n, bireycili¤in, inançs›zl›¤›n, yar›nlara umutsuzlu¤un kara bulutlar› dolafl›yor hem ülkede hem de dünyada. Kitleler de bu tablodan nasibini al›yor elbette. Bire bir kendilerini ilgilendiren konularda bile tav›r tak›nmada geri durabilmekteler. Ama biz bu durumun pek çok nedeni oldu¤unu bildi¤imiz gibi geçici bir durum oldu¤unu da biliyoruz. Ülke, özellikle de genifl alana yay›lm›fl k›flla görünümündeki Türkiye Kürdistan› flehirleri kan a¤l›yor. Her gün zulmün, bask›n›n, iflkencenin, gözalt›nda kayb›n, tecavüzün, y›k›m›n, afla¤›lanman›n onlarca çeflidiyle karfl›laflarak yaflamaya çal›fl›yor halk. Hapishanelerde zaten kilit alt›nda tutulan insanlar›n bir de beyinleri, yürekleri kilit alt›na al›nmaya çal›fl›l›yor. Sosyal bir varl›k olan insan›n do¤as›na ayk›r› olan ‘yaln›zl›k’la ‘terbiye’ edilmeye çal›fl›l›yor tutsaklar. Ama diyalektik her alanda oldu¤u gibi hükmünü sürdürüyor. Zorun-zorban›n, zulmün oldu¤u yerde isyan da vard›r. Bu

çirkef düzen her zaman karfl›t›n› ya da ‘mezar kaz›c›lar›n›’ yarat›r. ‹flte egemenler korkulu rüyalar› olan bu gerçekli¤i geciktirmek için her yolu mubah görürler. Bizim için ise ‘mubah’ olan meflru olan tek yol vard›r isyan etmek ve savaflmak. Üzerimize serpili olan ölü topra¤› atmak için partinin vurufl gücünü göstermeliyiz, halk düflmanlar›na. Ve Karadeniz’de estirilen tek tarafl› yalan, dolan rüzgâr›na öyle bir kar›flmal›y›z ki, ateflimiz harlanmal› bu karanl›k co¤rafyada. “Yoldafllar, bildi¤iniz üzere bir eylem üç aflamadan oluflur: ‹stihbarat, planlama ve eylemin uygulanmas› aflamas›. Bu aflamalardan her biri kendi içinde önemlidir ve gerekleri yerine getirilmezse baflar› sa¤lanamaz ya da elde edilen baflar› korunamaz. Ancak istihbarat baz› özellikleriyle öne ç›kar. fiunu unutmamak gerekir ki gelen bilgilerde sapma olas›l›¤› her zaman vard›r. Nedeni ise birincisi bilgi toplayanlar›n kavray›fl›, ikincisi tam olarak hakim olamad›¤›m›z bir alanda bilgi toplaman›n yaratt›¤› do¤al s›n›rl›l›k. Bu konuda çok çarp›c› deneyimlerimiz de oldu. fiimdi, bir eylem için temel ayaklardan biri olan istihbarat› yapan yoldafllar›m›z› dinleyelim.” Muharrem a¤›rdan pozisyonunu de¤ifltirdikten sonra anlatmaya bafllad›: “Sorular sa¤anak fleklinde geldi ama bende hepsinin cevab› oldu¤u için sorun de¤il. Lojmanlar yerleflim yerlerinden uzak ve izole durumda. O yüzden yaklaflan yabanc› tipler dikkat çekebilir. Riski azaltmak için elli metre kadar yanaflabildik. Göründü¤ü kadar›yla tek nöbetçi kulübesi var. ‹çinde de biz gözetlerken iki kifli vard›; ama sürekli çift nöbetçi mi var yoksa ikinci kifli baflka bir ifl için mi orada bilemiyoruz. Umar›z ikisi de nöbetçidir. Ayr›ca içinde subaylar›n kald›¤› böyle bir yerin tek nöbetçi kulübesiyle korunmas› da biraz ilginç. Çevrede herhangi bir askeri araca rastlamad›k, görünürde baflka bir savunma mevzisi de yok. Yol tam lojmanlar›n önünden geçiyor. E¤er eylemi araçla yaparsak -ki bence kesinlikle araçla yapmal›y›z- kulübenin tam karfl›s›na geldi¤imizde aradaki mesafe ortalama on metre kadar olacak. Büyük bir olas›l›kla düflman›n iflini çok h›zl› biçimde bitiririz. Ne giderken ne de dönerken yollarda askeri bir araca rastlamad›k. Ama uzun süreli bir gözetleme yapamad›¤›m›z için bu bilgi sa¤lam de¤il. Farkl› saatlerde devriye olabilir. Ama olsa bile bir aç›k vermedi¤imiz sürece sorun de¤il. Sonuçta az say›da insanla rahatl›kla yap›labilecek bir eylem. ‹yi araç kulland›¤›m› hat›rlatarak kiflilerden birinin ben olmam gerekti¤ini düflünüyorum.” Muharrem konuflurken söylenen baz› fleyleri onaylamad›¤›n› belli edercesine yerinde k›m›ldan›p duran ve bir an önce konuflma s›ras›n›n kendisine gelmesini bekleyen Aflk›n ald› sözü:

“Hay›r, yoldafl, bence bu ifli araçs›z yapmal›y›z. Eylem an› için bize büyük bir avantaj sa¤l›yor. Ama dezavantajlar› daha fazla. Arac› kamulaflt›r›rken karfl›laflaca¤›m›z bir aksilik eylemi ertelememize yol açabilir. Eylem yerine yaklafl›rken zaman›ndan önce fark edilirsek istedi¤imiz sonuca ulaflamayabiliriz. Yürüyerek gidersek istedi¤imiz kadar yaklaflt›ktan sonra ortaya ç›kabiliriz. Ve son olarak çekilirken düflman›n denetimindeki yolu kullanaca¤›m›z için arkam›za fiortland tak›labilir. Araç bu yönüyle daha riskli görünüyor. Çekilece¤imiz yönü de arac› b›rakaca¤›m›z noktaya kadar deflifre edecektir. Yürüyerek çekilirsek tenha yerlerden ormana ulafl›nca ifl bitmifltir zaten.” Emel, yoldafllar›n›n söylediklerini kafas›nda iyice ölçüp biçtikten sonra bir sonuca varman›n rahatl›¤›yla ve acelesiz bafllad› konuflmaya: “Ben de eylemi araçla yapmam›z gerekti¤ini düflünüyorum. Evet, ifade edilen dezavantajlar› var ama, biz onlar›n hepsini tersine çevirebiliriz. Önemsenmesi gereken en önemli nokta düflman›n böyle bir sald›r›y› beklemiyor olmas› ve arac›n çekilirken bize sa¤layaca¤› avantajlard›r. Arac› kamulaflt›r›rken önceli¤imiz içindekilere zarar vermemektir. Amac›m›z› do¤ru anlat›p, h›zl› hareket edersek bir sorun ç›kmayacakt›r. Çekilirken peflimize fiortland tak›lacak olursa ve atlatamazsak; unutmayal›m ki biz gerillay›z ve araca mahkûm de¤iliz. Bizi tafl›d›¤› sürece iflimize yarar, bize yük olmaya bafllad›¤›nda yükümüzü atar›z. Daha sonra ormana vurur devam edersin. Çekilme hatt›m›z› deflifre etmesi de önemli de¤il. H›zl›ca düflman›n ilk müdahale edece¤i alan›n d›fl›na ç›kt›ktan sonra bütün arazi bizim. Eylemde kullanaca¤›m›z silahlara dair de bir önerim var. Bence iflimizi garantiye almak için kleflin yan›nda roket de kullanmal›y›z. Böylece hem kesin kay›p verdiririz hem de bulunduklar› alan› bafllar›na y›km›fl oluruz.” Bu konuda ilk itiraz komutandan geldi: “Hay›r yoldafllar bu iyi bir fikir de¤il, roket kullanmak yani. Biliyorsunuz roket genifl bir alan› etkiler ve yang›na yol açabilir. Orada sadece düflman de¤il aileler de kal›yor. Bizim onlara zarar vermek gibi bir niyetimiz yok. Hedefimiz direkt düflman› vurmak. Roketli bir sald›r› hedefimizi karartacak bir sonuca yol açabilir. Nizamiye ile nöbetçi kulübeleri, evlerle iç içe. Yani roketsiz bir plan yapaca¤›z. Zaten klefller bizi hedefimize ulaflt›racak güçte. fiimdi elimizdeki bilgi ›fl›¤›nda yapabileceklerimizi toparlayal›m. Öncelikle bizim için kolay bir eylem olaca¤›n› belirtelim. Beklenmeyen bir tarzda oluflu bu kolayl›kta rol oynuyor. Fakat nöbetçi kulübesinin tek oluflu, çevrede baflka bir güvenlik unsuru olmamas› kuflkulu bir durum yarat›yor. ‹ki aç›klamas› olabilir. ➫


40 Birincisi as›l güç bizim göremeyece¤imiz ya da yaklaflamayaca¤›m›z bir noktada ve kamufleli olabilir. ‹kincisi son iki y›ld›r gerilla özel ele al›fl› ve görevleri kaynakl› düflmanla pek karfl› karfl›ya gelmedi. Bu durum düflmanda bir rehavet yaratm›fl olabilir. Fakat birinci olas›l›k daha güçlü görünüyor. Her fleyden önce biz bu alçaklar›n rahat uyku uyuyamad›klar›n› biliyoruz. Zaten biz planlar›m›z› yaparken her zaman en kötü olas›l›¤a göre yapar›z. Kötü olas›l›kla karfl›laflmasak bile bir fley kaybetmeyiz. Sadece daha fazla emek harcam›fl oluruz. Ama karfl›lafl›rsak ve haz›rl›ks›zsak kaybederiz. Yani biz plan›m›z› orada daha fazla güç varm›fl gibi yapaca¤›z. Önemle vurgulanmas› gereken di¤er bir nokta risk alma durumumuz. Yoldafllar biliyorsunuz her dönemde gücünü korumak ve kay›p almamak önemlidir. Ama bu süreçte çok daha fazla önemseyece¤imiz bir noktad›r. fiu anda bir kay›p almaya tahammülümüz yok. E¤er düflündü¤ümüzden çok farkl› bir durumla karfl›lafl›rsak ya da kay›p alma riski do¤arsa bu riski almayaca¤›m›z bilinmelidir.” Muharrem meselenin yeterince anlafl›lmad›¤›n› gözleriyle hissettirirken, lafa nas›l girece¤ini bilememenin s›k›nt›s›yla “yoldafl” dedi usulca, “bir soru sorabilir miyim?” Komutan›n bafl›yla onaylamas› üzerine: “Eylem yapmak zaten risk almakt›r. Bu karar verildikten sonra beraberinde getirece¤i riskleri alm›fl olmuyor muyuz? Ya da bu ayr›fl›m nas›l yap›l›r?” Komutan bu soruyu bekliyormufl gibi gülümsedi ve devam etti: “Yoldafllar, asl›nda aradaki fark belirgin. Güçlerimizi korumak faaliyet yürütmemek, kitleden kopmak ya da eylem yapmamak de¤ildir. Tüm bunlar› yaparken aç›k risk oluflturan, kay›p verme olas›l›¤›n›n çok güçlü oldu¤u durumlardan kaç›nmakt›r. Ama bu yaklafl›m bile kendi içinde özgünlükler tafl›r. Öyle durumlarla karfl›lafl›r›z ki kay›p vermeyi de göze al›p o ifli yapar›z. Yapmay› planlad›¤›m›z eylemin ise böyle bir özelli¤i yok. Düflman› her aç›dan gözden kaç›rmamak gerekir. E¤er düflmanla temas›n s›ras›nda olas› durumlar› yakalayabilirsen kendi hareketini daha ak›lc› bir flekilde belirlersin ve risk faktörünü o anda görebilirsin. Bütün mesele pratik süreçte gereken inisiyatifi ortaya koyabilmekte.” Daha pek çok ayr›nt› üzerine yap›lan konuflmalarla toplant› devam ediyordu. Nöbetçi, yoldafllardan gelen m›r›lt›lar eflli¤inde Tokat’› dürbünlüyordu. Tokat Merkez’de daha önce yap›lan eylemler geldi akl›na. Adliye binas›na bomba b›rak›lmas›, Tokat Sigara Fabrikas› önündeki kontrol noktas›na sald›r› vb. eylemleri, Özgür Kemal Karabulut’u, Hasan Akyol’u düflündü. Duru gökyüzüne kald›rd› bafl›n› sonra tekrar Tokat’a çevirdi bak›fllar›n›. Dün, yoldafllar› bu tepeden bak›yordu Tokat’a. Bugün onlar yoktu ama T‹KKO’cular yine bu tepede ve birazdan yeni bir eylem için yollara düfleceklerdi. Düflenlerin silahlar›n› ard›llar› alm›fl yola devam edilmiflti-edilecekti. “Kavgan›n töresi buydu. Kan kanla y›kanacak, al kanl› gömleklerle hedefe var›lacak” türküsü geldi tak›ld› diline. Tüm ayr›nt›lar konuflulmufl s›ra iflin en zor yan›na gelmiflti. Yani eyleme kimlerin kat›laca¤›n›n belirlenmesine. Do¤al ola-

19 rak herkes gidemeyecekti. Özgünlü¤ünden dolay› flimdi çok daha az kifli kat›lacakt›. Herhalde en çok da komutan zorlanacakt›, çünkü son karar sahibi oydu. Asl›nda gidenler de kalanlar da bu eylemin bir parças›yd›, hepimiz de bunu biliyorduk. Ama yine de giden olmak gönüllerde yatan asland›. Bütün gece uyunmayaca¤› için komutan yat izni vermiflti. Ama uyuyabilmek ne mümkün. Böyle durumlarda hep oldu¤u üzere gelenek yine bozulmad›. Yoldafllar yerlerine uzand›lar, bir süre uzand›klar› yerden m›r›lt›lar fleklinde konufltuktan sonra teker teker kalk›p kuflanmaya bafllad›lar. Akflam yeme¤ine k a -

dar sürdü sohbet. Akflam yeme¤inin ard›ndan gidecek yoldafllar son kontrollerini yapt›lar. Silahlar, flarjörler, teçhizatlar son kez elden geçirildi. Yaflanan coflku gözlerden okunuyordu ama en çok da gidecek olanlar bunu belli ediyordu. Kalanlar›n gözlerinde ise buruk bir hüzün okunuyordu. Komutan kuflanan yoldafllara dönerek: “Yoldafllar! Kan-can bedeli yarat›lan ilkelere uygun, inisiyatifli ve kararl› olundu¤u sürece baflar›l› olmamak için bir neden yoktur. Sizlerden konuflulanlara uygun davranman›z›, gerilla ruhuyla yüklenmenizi, eylem kararl›l›¤›nda bir an bile tereddüt etmemenizi, partiyi, savafl›m›z›, kitleleri, parti ve devrim flehitlerini ak›ldan ç›karmaks›z›n yürümenizi, tarihin omuzlar›m›za yüklemifl oldu¤u sorumluluklar› k›vançla tafl›man›z›, hedefe gidecek her merminin hesap sormak oldu¤unun bilinciyle davranman›z› bekliyoruz ve baflaraca¤›n›za da inan›yoruz” diyerek bitirdi sözünü. Gidenler için de¤il ama kalanlar için zorlu anlar bafllam›flt›. Zaman isyan eder ilerlemeye. Hayat durmufltur sanki geride kalanlar için, her fleyin ritmi düflmüfltür. Hayat kameraya yans›yan bir a¤›r çekim gibidir. Gidenler ise afla¤›ya bu kadar h›zl› inifllerine belki kendileri bile flafl›rm›flt›r. Orman›n dibinde, bahçeler aras›nda yavaflça ilerlemekte olan arac› gördüklerinde ise flaflk›nl›klar› sevince dönüfltü. Sevinçle birbirlerine bakarak gözlerin sessizli¤inde anlafl›p koyuldular yola. Yirmi dakika içinde ifllerini bitirip hedefe do¤ru yol almaya bafllam›fllard›. Lojmanlara iyice yaklaflt›klar›nda Muharrem son uyar›lar›n› yapt›ktan sonra: “Arka taraftan girelim, hem bir fleyler varsa görürüz, hem de arac› çevirmek için zaman kaybetmeyiz” dedi. Arka tarafa girdiklerinde bir kez daha flafl›rd›lar. Çünkü buras› Nizamiye kap›s› gibiydi. As›l güç buraya y›¤›lm›flt›. Gerçi böyle olabilece¤ine büyük ihtimal veril-

miflti zaten, ama yine de karfl›lafl›nca bir heyecan dalgas› sar›veriyor insan›. Çabuk toparlan›p devam ettiler. fiimdi inisiyatif tak›nma zaman›yd›. Önceden düflünülüp haz›r olundu¤u için hiç tereddüt etmeksizin, de¤iflkenli¤e uygun davranmaya devam ettiler. Di¤er nöbetçi kulübesinin tam karfl›s›na geldiklerinde, hiç tereddüt etmeksizin, parmaklar dokundu teti¤e. Sadece mermi de¤il; kin ve intikam duygular›n› da boflaltt›lar düflman›n üzerine.... Her fley o kadar h›zl› olmufltu ki..... Araç uçuyordu adeta. “Arkay› kontrol etmeyi unutmay›n yoldafllar” diye bir kez daha uyar› yapt› Muharrem. Arac› b›rakacaklar› noktaya yaklaflt›klar›nda etraf› kolaçan ettikten sonra araç durduruldu. Hiçbir iz b›rakmamak için parmak uçlar›na basarak dald›lar ormana. Duru bir gökyüzü alt›nda iki Partizan grubu buluflmak için sab›rs›zlanm a k t a d › r. Fazla sürmez sab›rs›zl›k, planlanandan daha erken gerçekleflir buluflma. Heyecandan kalpler ritmini art›rm›flt›r. Zaman›ndan önce gerçekleflen buluflma kuflkuland›rm›flt›r bekleyenleri. Soran ve kuflkulu bak›fllarla birlikte ilk soruyu komutan yöneltir: “Bir olumsuzluk mu oldu yoldafllar?” Muharrem her zamanki heyecan›yla yap›flt›rd› cevab›: “Onlar aç›s›ndan evet.” O sözünü bitirmeden Aflk›n girdi: “‹ki tanesini indirdik yoldafllar, yani ikisini de düflerken gördük ama ölüp ölmediklerini bilemeyiz. Kesin sonuç için haberleri bekleyece¤iz.” Bu bilgi üzerine haf›zalar bir ileriye bir geriye sar›lmaya baflland›. fiehit düflen yoldafllar, haber ulaflt›¤›nda büyük bafllar›n a¤z›ndan köpükler saçarak yapacaklar› rutin aç›klamalar, haber bültenlerinde geçecek “yakalanmalar› için genifl çapl› operasyon bafllat›ld›” haberleri, oradaki bizimkiler... Genel bilgiler al›nd›ktan ve kucaklaflmalar bittikten sonra komut beklenmeden herkes kuflanmaya bafllad›. Çünkü henüz arac› b›rakt›¤›m›z yere çok yak›nd›k ve bir an önce uzaklaflmam›z gerekiyordu. Ay ›fl›¤› avantaj›yla h›zl› yol al›yorduk. Yürürken herkes çok dikkatli olsa da yine de yaflananlar›n yaratt›¤› heyecan bazen gevfletiyor gerillay›. Uzun yolculuklara al›fl›k olan gerilla yürüyordu, yine güzel bir ifl yapman›n onuruyla. Sabaha kadar aral›ks›z sürüyor yürüyüfl ve art›k dinlenme zaman›d›r.

27 Ocak-9 Şubat 2006 Sabah kahvalt› için oturuldu¤unda haber saati de gelmifltir. Sonucun umdu¤umuz gibi olmamas› biraz k›rg›nl›k yaratsa da, as›l amaç gerçekleflti¤i için yine de mutluyuz. Eylem sonras› düflman›n yönelimi ve yap›lacaklar noktas›nda baz› sonuçlara ulafl›lm›fl, deneyimler ve askeri kavray›fl oran›nda öngörülerde bulunulmufltu. Düflman olay› önemseyecekti. Görece psikolojik bir üstünlük elde ettiklerine kendileri gibi herkesi de inand›rman›n yolu sessizlikti. Bu plana çomak sokulunca tepki vereceklerdi. Ama bu kadar boyutlu olaca¤› öngörülememiflti. Çok h›zl› bir flekilde çok genifl bir alan düflman taraf›ndan tutulmufltu. Bu boyutta bir yönelim beklemedi¤imiz için bizim için erken ve haz›rl›ks›z denilebilecek bir pusuya düfltük. Eylemin hemen ertesi gerçekleflen pusu, alan olarak da bildi¤imiz ve pusu olas›l›¤›n›n da güçlü oldu¤u bir alan. Ama askeri noktalarda hiçbir zaman yüzde yüz bir önermede bulunamazs›n›z. Pusu olas›l›¤› olan pek çok yere girip-ç›k›yoruz. Burada önemli olan dikkat ve çevreye duyarl› bir flekilde ilerlemektir. Ayr›ca karfl›laflt›¤›m›z yerde vurmak gibi bir karar›m›z da oldu¤u için ona uygun hareket ediyoruz. Fakat pusuda inisiyatif pusuyu atandad›r. Pusuya düflen ise haz›rl›ks›z ve dezavantajl›d›r. Buna ra¤men çat›flmadan h›zla ç›kmay› baflar›p, yoluna koyuldu gerilla. Ve düflman att›¤› pusuda eli bofl bir flaflk›nl›kla kalakalm›flt›. Düflman bölgede daha fazla yo¤unlaflsa da gerilla su olup akm›flt›r orman›n derinliklerinde. Gerilla birli¤i elde etmifl oldu¤u moral üstünlü¤üyle, çekilmesi gereken noktaya ulaflt› ve eylem sürecini de¤erlendirerek, önündeki görevlerin haz›rl›klar›na bafllad›. Ve daha güçlü vurufllar için, bu eylem belki bir kap› aral›¤› olsa da, gerilla bu zorlu yürüyüfllerde kendini aflacak dinamiklere sahiptir. Partinin savaflç› ruhuna uygun ad›mlar›yla yürüdükçe de, sahip olduklar›n› daha da büyütüp ileriye tafl›yaca¤›ndan eminiz. ‹nan›yoruz ki er ya da geç savaflan halk Proletarya Partisi’yle omuz omuza verip kazanacakt›r. Bir gerilla


27 Ocak-9 Şubat 2006

20

40

Mücadeledeki duruflumuz, kendimize yüklenmemizle anlaml› hale gelir! Yaflama do¤ru bakmak, diyalektikmateryalist bir yaklafl›md›r. Bunun do¤ru kavranmas› gerekir. Düflüncelerimiz maddi dünyan›n yans›malar›d›r. ‹ster parça olsun, isterse parçalar bütünü olsun bu böyledir. Maddi gerçekli¤e önyarg›l›, duygusal, kaba, yüzeysel ve niyetli yaklafl›m olursa, her fley birbirine kar›fl›r, belirsizleflir, tan›mlanmas› zor bir biçim al›r. Neden-sonuç iliflkisi kurulamaz, süreçler kopuk hale gelir ve kavramlar gerçek özlerinden uzaklaflmaya bafllar. Bu tarz yaklafl›mlar ço¤u zaman yeni yeni sorunlara, s›k›nt›lara hatta bazen gereksiz bir tak›m fleylere neden olur. Bundan dolay› bütün sorunlar›n kökeninde yanl›fl ya da eksik bir kavray›fl, düflünüfl, davran›fl bulunur. ‹flte, ifade edilen yanl›fl ya da eksik kavray›fl bu yüzden önemlidir. Nerede yanl›fl yapt›¤›m›z›, eksiklik tafl›d›¤›m›z› ya da kavrayamad›¤›m›z› görmemiz gerekir. Bunun biricik yolu da prati¤in kendisidir. Hepimiz düflüncelerimize, bilincimize denk düflen davran›fllar içinde oluruz. Bilimsel yöntem kriterleri ölçütümüz oldu¤u sürece de, kendimize ayna tutmufl oluruz. Nereye de¤il nereden bakt›¤›m › z › gerçek anlamda, ancak böyle a盤a ç›kart›r›z.

Yaflama nereden bak›yoruz? Mücadeleye, sürecimize, kendimize nereden bak›yoruz, as›l mesele budur. Bakt›¤›m›z ayna gerçe¤i oldu¤u gibi yans›t›r. Bundan yana flüphemiz olmas›n. Ama herkes ayn› biçimde aynaya baksa bile kimileri görünenlere ya gözünü kapar ya da baflka fleylerden bahseder. Bunun da farkl› nedenleri vard›r. Kimileri gerçekten göremez, kimileri ise göstermek istedi¤ini

ifade eder. Bu farkl›l›klar her zaman olacakt›r. Çünkü s›n›f çat›flmas› bir flekilde bazen devrimden, devrimcilerden yana ilerler, bazen de düflman s›n›flardan yana. Devrimciler bu çat›flmalar ortam›nda do¤ruyu bulana kadar hatalar yapabilir, yan›lg›lara düflebilir ve baflar›s›zl›klara u¤rayabilir. Er ya da geç bu savafl›mda yolunu bir biçimde bulur, bulacakt›r. Do¤rulara ulaflana kadar herkes bir flekilde yanl›fllara düflebilir. Önemli olan hatalara düflmeyi kavramak, bunlara ra¤men yola devam diyebilmeyi baflarabilmek, kendimizden ve yaflamdan ö¤renebilmenin k›vanc›yla sebatla, ›srarla günümüze, görevlerimize yüklenebilme iradesini göstermektir. Bafl›ndan ifade etti¤imiz, yaflama do¤ru yerden bakmak bu aç›dan önemlidir. Ço¤umuz bunu kavrayamad›¤›m›z için daral›yor, s›k›fl›yor, rutinlefliyor ya da gerile-

meler yafl›yoruz. Bizler olaylar›, olgular› do¤ru kavrad›¤›m›z zaman, süreçlerdeki geliflmelere de yabanc› kalmay›z. Ve her fleyi kendi gerçekli¤i içinde ola¤an karfl›lar›z. Böylece daha olgun, gerçekçi, yap›c› bir davran›fl içinde oluruz. Örne¤in bir kifli, olaylar, olgular veya süreçler hakk›nda ya da nedenleri, sonuçlar›, etkileri üzerinde niçin do¤ru ya da yeterli bir de¤erlendirme yapamaz? Bu çerçevede birçok neden s›ralanabilir.

Ayn› fleyleri, bir soruna yaklafl›m, hatalara yaklafl›m, kendimize ya da d›fl›m›zdaki meselelere yaklafl›mlar için de sorabiliriz. Çünkü bunlar yaflam›n do¤al gerçekleridir. Yukar›da belirtilenlerin do¤rulu¤u bir yana, bizim üzerinde durmam›z gereken nokta, tüm ifade edilenlerle birlikte, darlaflma, çözümsüzlük, edilgenlik, yetinmecilik ve müdahalesizlik gibi bizlere musallat olan özelliklerden nas›l ar›naca¤›m›zd›r. ‹lk önce bu duruma neden geldi¤imize bakmam›z gerekir. Sonras›nda ise çözümlerine iliflkin tespitlere de¤inmek gerekmektedir. Özellikle varolanla yetinmek, edilgen olmak, darlaflmak, çözümsüz kalmak ve müdahaleci olmamak gibi durumlar hep birbirini besle-

yen, etkileyen hatta birbirlerini var eden sorunlar olman›n yan›s›ra, nedenleri de birbirine çok uzak de¤ildir. Kimi dönemler daha zorlu geçer, daha fazla emek ister, u¤rafl ister, kat›l›m ister. Tafl›mam›z gereken yük artar. Gücümüzü zorlayan ve bizi aflan fleyler de önümüze ç›kabilir. Daha fazla özveri, fedakârl›k gerektiren günler gelip dayanabilir. Çünkü fikirlerimiz, hedeflerimiz, yürüyece¤imiz yol zaten zorluklarla yüklüdür. Seçimimiz zorun kendisi de¤il mi zaten?

Bu da demektir ki, birçok fley zorun tarihsel rolüyle halledilecektir. Zaten s›n›flar›n varl›¤› bir karfl›tl›kt›r. Nas›l ki birlik ve savafl›m hem birbirlerinin koflulu hem de neden-sonuç iliflkisi ise bizim varl›¤›m›zla, zor ve zorunluluk gerçekli¤i de öyledir. O halde zor olgusunu, zorlu¤unu tart›flmam›z›n bir gere¤i olmasa gerek. Devrim bir y›k›md›r, ama inflas›yla birlikte mümkündür. Her basit vurufl, eylem, pratik tutum bir biçimde güç gerektirir. Bu güç tek bafl›na fiziki bir beden gücü de¤il elbette ki, iradi kararl›l›k, cesaret, azimdir. Zor olan, zorlu olan ço¤u zaman iyidir. Çünkü bizleri en iyi biçimde s›nayan, ifade eden ve ortaya koyan bunlard›r. Gücümüzün s›n›rlar›n› çizen, kapasitemizi somut olgu haline getiren bu süreçlerdir. Gücümüzü s›n›f mücadelesinin havzas›ndan, örgüt ruhundan, devrim inanc›ndan al›r›z. Gücümüzü somutlaflt›rd›¤›m›z zaman, zorluklar›n üstesinden gelme bilincini de yakalar›z. O halde flu aç›k bir gerçekliktir; zaten s›n›f mücadelesinin kendisi, “zor”la birlikte vard›r. T›pk› do¤ada oldu¤u gibi. Hiçbir fley basit bir biçimde de¤iflmez. Çat›flman›n, savafl›m›n sonunda karfl›t›na ya da yönlerden birine do¤ru bir de¤iflim, dönüflüm mümkündür. Bizler için ta bafl›ndan itibaren bu durum aç›k ve nettir. Toplumlar›, s›n›f mücadelesinin yasalar›n›, do¤as›n› tan›d›¤›m›z, bildi¤imiz ölçüde, süreçlerin görüngüleri de tan›d›k olacakt›r. Tam da bundan dolay›d›r ki öznelci tutumlara düflmekten uzaklaflm›fl oluruz. Bu do¤al seyri kavrayamazsak yaflananlar bizleri zorlayacak, s›kacak ya da darlaflt›racakt›r. Bütün mesele üzerine durdu¤umuz nesnel zemini tüm yönleriyle tan›maya çal›flmam›zdad›r. Tan›ma yoluna girince, gerekli olan birçok fleyi edinmek de kolay olacakt›r. Teori, yöntem, politika, s›n›f savafl›m› gibi fleyler hem anlafl›l›r hem de somut hale gelir. Örne¤in bizim gibi ülkelerde sürdürülen Halk Savafl›n›n neden uzun erimli olaca¤›n› kavrayamazsak, ard› s›ra onlarca yanl›fla düfleriz, yan›lg›lar yaflar›z, yersiz beklentilere kap›l›r›z, de¤erlendirmelerimiz geçeklikten kopmaya bafllar. Bafl›ndan itibaren do¤ru bir bilgilenme, ö¤renme ve donan›m, beraberinde uygun sonuçlar getirir.


21

40 Halk Savafl›n›n ülkemizdeki uzun soluklu olma özelli¤ini ö¤renmeden, uzunlu¤unu anlamak da soyut kal›r. Bunun için ülkemizi tan›mak, Halk Savafl›n›n evrensel deneyimlerini incelemek, özgün özelliklerini araflt›rmak, ‹brahim Kaypakkaya’n›n çizdi¤i güzergâh› kavramak zorunday›z. Aksi taktirde sorunlar da anlafl›lmaz, özellikleri de. As›l kaynak burada. Yani temel fleyleri kavramadaki yerersizliklerimiz sorunlar›n anas›d›r. Bizler içinde bulundu¤umuz flartlar› tan›mak ve bilmek zorunday›z, bu önemli bir noktad›r. Di¤er bir nokta da, yukar›da ifade edilenlerin yan›s›ra, bireyin özelliklerindeki kendine has belirgin yanlard›r. Özgüven eksikli¤i, tafl›nan baz› bireysel kayg›lar, düflünsel çerçevede yaflanan belirsizlikler, ideolojik netsizlikler, ufkun darl›¤›, yeterince içinde olmama durumu, içsellefltirememe, özne olamamaktan dolay› çekingen durufl vs. özellikler kiflileri ciddi anlamda prangalamaktad›r. Amaç ya da hedef net oldu¤u sürece ona giden yolda araçlar da belirginleflir. Yetinmek, darlaflmak, müdahale etmemek gibi yürüyüflümüze engel olan yönlerimiz de buradan zemin bulmaktad›r. Hata yapar›z, bundan dolay› k›r›lganl›k gösteririz. Oysa bizler için

hatalar, önemli birer ö¤renme f›rsat›d›r. Daha iyisini yapmak, ihtiyaçlar›m›za yan›t olacak olan› elde etmek, mücadelemizi yükseltmek ve kendimizi gelifltirmek için hatalar› iyi incelemek zorunday›z. Hatalar›m›z bizim gerçekli¤imizi yans›tmaktad›r. Bir yan›yla kendimiz demektir. Hata yapman›n kavranmas›, kendimizi tan›mam›zd›r. Bu yüzden hatalardan ö¤renmek önemlidir. Deneyim, birikim ve nitelik defalarca yaflanan böylesi devinimlerin sonucudur. Hatalar yap›ld›¤› için korkmak, çekinmek, geri durmak, karars›zl›k içine girmek de insana has özelliklerdir. Ama devrimciler için farkl› yan bu gerçeklikten de olumlu ç›kar›mlarda bulunabilmesidir. Unutmamal›y›z ki toplumlar›n, insanl›¤›n tarihi böylesi süreçlerle doludur. Bilgilenmenin süreci dahi benzer özellikleri içerir. Kendine müdahale etmemek demek, zaaflarla, geri yanlarla, yetmezliklerle bar›fl›k olmak demektir. Çözümsüzlüklerde ço¤u zaman kendimizi bulmak zorunday›z. Basit sorunlar› bile çözemeyiflimizi ço¤u zaman d›fl unsurlara, “karfl› tarafa” mal ederiz. Oysa bunlar kolayc›l›kt›r, kaç›flt›r, iradi zay›fl›kt›r, çabas›zl›kt›r. Küçük de olsa, basit de olsa her olumlu çabam›z sorunlar›n çözümüne bir ad›m da-

PUSULA DE⁄‹fiMEN‹N, DE⁄‹fiT‹RMEN‹N TEMEL D‹NAM‹⁄‹; ‹N‹S‹YAT‹F Tarihi süreçlere bak›ld›¤›nda, ortaya konulan pratiklerden de anlafl›ld›¤› gibi s›n›f mücadelesinin bütünselli¤i kavranamad›¤› zaman inifller-ç›k›fllar, yükselmeler-alçalmalar, yenilgiler-zaferler döngüsü daha yo¤un yaflanm›flt›r. Savafl›m›n oldu¤u her tarihi dönemde bu türden dalgalanmalar çok de¤iflik nedenlerden dolay› yaflanabilmektedir. S›n›f savafl›mlar› tarihindeki bu süreçleri elbette ki kendi tarihi koflullar› içinde irdelemek do¤ru olan yöntemdir. Amac›m›z bu dalgalanmalara neden olan bütün unsurlar› incelemek de¤il. Ama flu da bir gerçektir ki; günümüzü anlamak, yar›n›m›za yan›t olmak, dünün do¤ru, bilimsel, derinlikli ve bütünlüklü incelenmesi kofluluna da ba¤l›d›r. Bu gözden ›rak tutulmamas› gereken önemli bir noktad›r. Her tarihi dönemde geçerli olan ve mücadele seyrini irili-ufakl› da olsa olumlu ya da olumsuz aç›dan etkileyen, bireyin kat›l›m durumu, düzeyi, çabas› önemli bir unsurdur. Elbetteki tarihin s›n›f savafl›mlar› bireylerle aç›klanamaz. Esas olan y›¤›nlard›r, kitlelerdir. Kitlelerin savafl›m gücü, savaflma düzeyi ve savaflta zaferler elde etmesi, kendisini oluflturan tek tek bireylerin niteli¤iyle do¤rudan ilgili-

dir. Parça-bütün iliflkisinin kaç›n›lmaz özelli¤idir bunlar. Bir savafltaki ya da savafl›n her hangi bir çat›flma seyrindeki baflar›, tek bafl›na ne komutan›nd›r ne de savaflç› bilefleninindir. Baflar› da bütünlüklü bir olgudur. ‹nisiyatifli, do¤ru kararlar verebilen, sevk ve idare yetene¤i geliflkin, öngörü ve sezgi sahibi, do¤ru zamanlama yapabilen ve her flart alt›nda kararl›l›k gösterebilme özelli¤ine sahip olan bir komutan ve bu özelliklerle bezenmifl bir ruhla donat›lm›fl, e¤itilmifl, flekillendirilmifl savaflç› bilefleni, zaferlere giden yolda baflar›l› olur. Paran›n iki yüzü gibidir komutan ve savaflç› bilefleni. Bazen komutan›n verece¤i karar, bazen de savaflç› gücünün uygulama düzeyi, becerisi belirleyici olabilir. Peki, bunlar yeterli midir? Elbette ki hay›r. Baflar› unsurlar› de¤iflkendir. Bugün sahip olunanlar yar›na yetmeyebilir. ‹flte tam da bu noktada temel unsurlardan biri olan ‹N‹S‹YAT‹F olgusu devreye girer. ‹nisiyatif ve esneklik oldukça yaflamsald›r. Nedir inisiyatif? Somut durumu, süreci, gerçekli¤i kavrama yetene¤idir. Esneklik ise inisiyatife ba¤l› hareket serbestli¤i demektir. Bunlar savaflan her bireyin üzerinde durmas› gereken kavramlard›r.

27 Ocak-9 Şubat 2006 ha yak›nlaflt›r›r. “Tafl› delen suyun fliddeti de¤il damlalar› süreklili¤idir.” Mesele bu kadar aç›kt›r. S›zlanmak, yak›nmak, “yapam›yorum”, “yine hata yapar›m”, “bu sorunu bir daha yaflamak istemiyorum”, “her fleyi denedim, olmuyor”, “de¤iflmesi mümkün de¤il” gibi ifadeler bizim gerçekli¤imizin s›n›rlar›d›r. Oysa s›n›rlar› daha geriye itmek de¤il miydi devrimci olmak? S›n›rlar›m›z, bizim zay›fl›klar›m›z, yetmezliklerimizdir. Bunlar› çözmemiz, s›n›rlar›m›za müdahalemiz olacakt›r. Bir di¤er önemli nokta özgüven eksikli¤idir. Özgüven de somut fleylere dayan›r. Yukar›da ifade edilen düflünüfl biçimini yakalayamazsak özgüvenden mahrum oluruz. Ayn› biçimde baz› önemli özellikleri de kazanmak gerekir. Risk almay› bilmek, zorluklarla u¤raflmaktan kaç›nmamak, yapma iste¤ini canl› tutmak, istemlerinde gerçekçi olmak, her fleyden önce kendini inand›rmak yani zihinsel aç›kl›k, cesaret vs. özgüven bunlarla beraber mücadelenin pratik seyrinde elde edilir. Yaflad›klar›m›zdan ö¤renme yönümüzdeki zay›fl›k önemli bir eksikliktir. Proletarya Partisi’nin deneyimlerini iyi bir flekilde incelemek ve kavramak gerekir. Kendi deneyim-

Bireyin inisiyatifli ve esnek oluflu onun ayn› zamanda özne olma özelli¤ini ateflleyecek, kendi kabu¤unu k›rmas›n› sa¤layacak, sürekli yenilenmenin zorunlulu¤unu keflfedecek ve de¤iflimin bize ra¤men kaç›n›lmaz yanlar›n› görecektir. ‹flte günümüzün kimi özellikleri dikkate al›nd›¤›nda bütün militanlara düflen görev tam da bu noktada önem kazanmaktad›r. Y›lg›nl›¤a, gerilemeye, dura¤anl›¤a, yetinmecili¤e en büyük darbe tam da bu özelliklerle vurulacakt›r. Bir zinciri var eden halkalard›r. Ayn› biçimde güçlü bir zincir de, onu oluflturan tüm halkalar›n gücüne ba¤l›d›r. Bizler s›n›f mücadelesinin birer silah›, mevzisi, militan› olacaksak, somut gerçekli¤e bakmak zorunday›z. Baflar›l› olmam›z, sürece uygun olan› bulup a盤a ç›karmam›za ba¤l›d›r. ‹nisiyatifli olmak belirli kal›plarla aç›klanmaz. O zaman esnekli¤i kaybederiz. ‹nisiyatif ve esneklik bir bütündür. Öyle ki birini yok saymak ya da kavramamak di¤erini de kavramamak demektir. Bizi ateflleyecek, ileri tafl›yacak olan, bu kavramlar› do¤ru alg›lay›p yaflama geçirebilmektir. De¤iflimi kendimize dayatmak zorunday›z. ‹ç hesaplaflmay› h›zla yap›p, hedeflerimizi netlefltirmeli ve durmaks›z›n koflmal›y›z. Unutmamak gerekir, ne arad›¤›n› bilmek, nereye varaca¤›n› bilmek, nas›l bak›lmas› gerekti¤ini kavramak, hangi araçlara gereksinim oldu¤unu bilmek vs. her fleyi somut olarak belirlemek olmaks›z›n kendimizi ve sürecimizi tan›mlamam›z zordur. Düflüncele-

lerimize dayan›p yaflad›klar›m›zdan süzüp alaca¤›m›z y›¤›nlarca fley oldu¤unu görürüz. Yapabilme gücümüz sadece yapt›klar›m›z de¤ildir. ‹nsan do¤as›nda yapabilme potansiyeli oldu¤unu en somut devrimler tarihinde görmemiz oldukça aç›k de¤il mi? Özgüven bizlerde bir potansiyel olarak var ama a盤a ç›kartma çabas› eksik. Görevlere, sorumluluklara paralel yönelmek gerekti¤ini bilmek ve yapmak yeterlidir. Bütün mesele, kendimizi devrimci sorumluluklar›m›z do¤rultusunda harekete geçirebilmek ve bunda ›srar edebilmektedir. fiunu unutmamal›y›z; hepimiz devrimci mücadele seyrinde sürekli olarak yenilenmek, kuflanmak zorunlulu¤una uygun davranmazsak, ne kendimizi devrimcilefltirmeyi süreklilefltirebilir ne de devrimin bir parças› olmay› baflarabiliriz. Bunun için savafl›n önemli bir unsuru olarak bizlerin çok yönlü ve sorgulay›c› olmas› gerekir. Yetinmeyi, darlaflmay›, müdahalesizli¤i, çözümsüzlü¤ü aflman›n yolu, bahsedilen çerçevede yaflama ve kendimize yönelebilmemizden geçer. Proletarya Partisi’nin ve s›n›f mücadelesinin daha ileri bir düzeye tafl›nmas›nda hepimiz bu anlamda önemli bir yere sahip oldu¤umuzu unutmamal›y›z.

rimiz ne kadar nesnel gerçekli¤e dayan›rsa o kadar güçlüdür. Güçlü düflünceler yaflam›n etkin unsular›d›r. ‹flte bu çerçevede bireyin özne olma özelli¤i somut biçim kazan›r. Savafl›mla ilgili tüm unsurlara yönelik ilgi ve duyarl›l›k olmak zorundad›r. Bu ilgi ve duyarl›l›k kifliyi aray›fla, tan›maya, sorgulamaya ve böylece bilmeye götürür. Tam da burada birey-görev ve nesnel gerçeklik aras›nda do¤ru bir iliflki kurulur. Ve inisiyatif olgusu do¤al bir biçim alm›fl olur. Zorunluluklar›n bilincine varmak, onu bilmek, kavramak insan›n en büyük silah›d›r. ‹radi kararl›l›k budur. Yaflam sürükleyicidir. ‹rade gücü de önemli bir etkiye sahiptir. Bu etki olufltu¤unda yaflam-irade çat›flmas›nda, yenen bilinç olur, olacakt›r. Kendi s›n›rlar›m›za yüklenmezsek yaflam›n seyri içinde sürüklenmemiz, edilgenli¤imiz kaç›n›lmazd›r. Bu yüzden t›pk› bir gerilla keskinli¤inde düflünmek, davranmak gerekir. Her birimiz bulundu¤umuz alanda Proletarya Partisi’nin politikalar›n› somutlaflt›rmak, görevleri yaflamsal hale getirmekle yükümlüyüz. De¤iflmek, de¤ifltirmek ve nihayetinde dönüfltürmek için düflüncelerimizi maddilefltirmek zorunday›z. Yani nesnel durumu kavramak temeldir. ‹nisiyatifli olursan yaflam sensindir, ama aksi halde sen yaflam›n içinde etkisiz bir eleman olmaktan kurtulamazs›n. Mücadeleye, zorunluluklar dünyas›na, Proletarya Partisi’nin iflareti do¤rultusunda ve bilimsel dünya kavray›fl›na tabi olarak at›lal›m.


27 Ocak-9 Şubat 2006

22

40

Nepal’de s›cak günler yaflan›yor Dört ay sürdürdü¤ü ateflkes sürecini sona erdirerek monarfliye karfl› askeri sald›r›lar›n› yeniden bafllatan Nepal Komünist Partisi (Maoist) hat›rlanaca¤› gibi Nepal’de yedi politik parlamenter partiyle monarfliye karfl› bir anlaflma yapm›flt›. Nepal gerici monarflisi Maoistlerle anlaflma yapan partilere karfl› liderlerinin ev hapsine al›nmas›na kadar varan sald›r› kampanyas› bafllat›rken, di¤er yandan halk gösterilerine yönelik fliddetli sald›r›lar›n› sürdürüyor, ayr›ca Halk Kurtulufl Ordusu’nun baflar›l› askeri eylemlerine karfl› durmaya çal›fl›yor. Tüm gerici yönetimlerin yapt›¤› gibi Nepal monarflisi de bu askeri sald›r›lar karfl›s›nda kendi kay›plar›n› gizlerken HKO’nun kay›plar› konusunda da dezenformasyon kampanyas› yürüterek psikolojik savafl›n gereklerini yerine getiriyor. 14 Ocak tarihinde HKO gerillalar› Thankot ve Dadhikot’ta bir sald›r› dü-

zenleyerek en az 11 polisi savafl d›fl› b›rakt›lar. Baflkent Katmandu’da sabah saat 05:40 civar›nda Thankot polisi kontrol karakoluna önce bombal› sonra silahl› sald›r› düzenleyen gerillalar 11 polisi öldürdüler. Sald›r› s›ras›nda karakolda 40 polis bulunuyordu. Yine ayn› saatlerde Katmandu vadisindeki Bhaktapur bölgesindeki Dadhikot’ta bir baflka grup gerilla karakola sald›r› düzenledi. Karakolda 17 polis bulunuyordu, bunlardan biri ölürken 7’si de yaraland›. Sald›r›lar üzerine Thankot’a giden Kraliyet Ordusu askerleri de operasyonlara kat›ld›. Ordu yetkilileri gerillalar›n Thankot polis karakoluna otobüsle geldiklerini iddia etti. Ancak savaflç› giysileriyle ve tüm hareket halindeki araçlar polis taraf›ndan durdurulup kontrol ediliyorken, gerillalar›n Katmandu’ya nas›l girdiklerini polis yetkilileri aç›klayamamakta. Zira Thankot Katmandu’ya girifl için ana karayolu pozisyonunda bulunuyor ve

çok s›k› denetleniyor. NKP (Maoist) yanl›s› yay›n yapan Krishnaseonline, sald›r›n›n NKP (Maoist) taraf›ndan üstlenildi¤ini yazarken, gerillalar›n kay›p vermedi¤ini de aç›klad›. Ateflkes bozulduktan sonra Katmandu vadisinde gerçeklefltirilen sald›r›lar en büyük sald›r› durumunda. 21 Ocak’ta baflkent Katmandu’da on binden fazla Nepalli monarfliye karfl› bir gösteri düzenledi. Gösteriye sald›ran polis güçleri yasak talimatlar verdi¤i ve kral karfl›t› sloganlar att›¤› gerekçesiyle 200 kifliyi tutuklad›. 7 politik partinin flamalar›n› tafl›yan kalabal›k, bar›fl ve demokrasi istediler. Kitle ayn› zamanda devlet taraf›ndan tutuklanan muhalefet liderlerinin ve insan haklar› faaliyetçilerinin serbest b›rak›lmas›n› istediler. Polis ise gösteriyi da¤›tmak için onlarca göz yaflart›c› bomba kulland›. Halk ise polise tafllarla yan›t verdi. Ayn› gün, Yeni Baneswore’de sanatç›, edebiyatç› ve yazarlar›n örgütledi¤i kitlesel mitinge de polis sald›rd›. Bu sald›r›da da Arjun Parajuli isimli bir flair ve Nanda Krishna Joshi isimli halk flark›c›s› tutukland›, birçok sanatç› da yaraland›. 21 Ocak günü Makawanfur bölgesinde sabaha karfl› devriye gezen polis güçlerine yap›lan sald›r›da en az 8 güvenlik görevlisinin öldürüldü¤ü bildirildi. NKP (Maoist)’in bu sald›r›da 22 gerillay› kaybetti¤ini aç›klad›¤› iddia edildi. 22 Ocak’ta Janakpur’un bir bat›

kasabas›nda belediye meclisi seçimlerinde aday olan Bijoy La Das öldürüldü. NKP (Maoist)’in belediye seçimlerini boykot etti¤i bilinirken, sald›r›y› henüz üstlenen olmad›. Bijoy seçimlere kat›laca¤›n› aç›klayan tek parti olan Nepal Sadbhavana Partisinin aday›yd›. NKP (MAO‹ST)’L‹ TUTSAKLAR AÇLIK GREV‹NDE Nepal Komünist Partisi (Maoist)’in liderlerinden Matrika Yadav ve Maoist taraftar› ö¤renci lideri Krishna KC, Lalitpur’daki Nakhu Hapishanesinde süresiz açl›k grevine bafllad›lar. Nepal ‹nsan Haklar› Örgütü Baflkan› Charan Prasain’in verdi¤i bilgilere göre 4 Ocak’tan itibaren açl›k grevine bafllayan Yadav ve KC devletten “kay›plar” hakk›nda gerçeklerin aç›klanmas›n› istiyorlar. Son iki y›l içinde Katmandu’da Bhairavnath Tugay›ndan 47 civar›nda kiflinin al›nd›¤› ve bu kiflilerden bir daha haber al›namad›¤›n› belirten KC, bu olay gerçekleflti¤inde kendisinin de bu Tugayda bulundu¤unu Prasain arac›l›¤›yla kamuoyuna aç›klad›. Yetkililer KC’nin bu iddialar›na yan›t vermedi.

Filipinler’de üç halk önderi katledildi Filipinler’de özellikle Arroyo hükümetinin gitmesi için halk hareketinin yarat›lmas›ndan sonra Arroyo hükümeti ve ona ba¤l› ordu güçlerinin halka yönelik katliamlar›nda art›fl meydana gelmiflti. 2005 y›l› boyunca yüzlerce kiflinin kaç›r›lmas›, katledilmesi, iflkenceden geçirilmesi yaflanm›flken 2006 y›l›nda da ordunun halk› bask› alt›na ve sindirmek için kulland›¤› bu faflist yöntemlerin devam edece¤i Ocak ay› içinde 3 ilerici, devrimcinin katledilmesi ile ortaya kondu. 2006 y›l› içinde katledilenlerin isimleri flöyle: Noli Villalon, militan bir köylü direniflçisi ve köylü hareketinin önemli bir önderi idi. 7 Ocak 2006’da evinin önünde kurflunlanarak yarg›s›z infaza maruz kald› ve katledildi. Armando Leabres, Önce Halk (Bayan Muna) Partisi’nin bir üyesi ve militan bir aktivisti idi. Leabres, 10 Ocak’ta kaç›r›lm›fl ve 11 Ocak’ta infaz edilmifl bedeni kitleler taraf›ndan bulunmufltur. Perla Rodriges, köylü hareketinin 61 yafl›ndaki emektar bir kad›n lideriy-

di. Rodriges’in evi katiller taraf›ndan bas›lm›fl ve kuca¤›nda bir yafl›ndaki torununun flaflk›n gözleri önünde hunharca katledilmifltir. F‹L‹P‹NLER’DE HAP‹SHANE BASKINI Filipinler Komünist Partisi’ne ba¤l› gerillalar›n Manila’n›n güneyindeki eyalet hapishanesine bask›n düzenleyerek 9 tutsa¤› kaç›rd›¤› ö¤renildi. Yaklafl›k yirmi kiflilik Yeni Halk Ordusu gerillalar›, Batangas fiehri Eyalet hapishanesinde silah deposundaki silahlara da el koydular. Bask›n›n sadece 15 dakika sürdü¤ü ö¤renildi. FKP sözcüsü Gregorio Rosal Yeni Halk Ordusu’nu anahtar durumundaki bir kentte yap›lan bu baflar›l› bask›nla ilgili kutlad›. Manila yak›n›ndaki kalabal›k liman kentindeki hapishanenin yan›nda bir de polis karakolu bulunuyor. Gerillalar›n serbest b›rakt›¤› 9 kifli FKP önderli¤inde gerçeklefltirilen çeflitli faaliyetlere kat›ld›klar› gerekçesiyle tutuklu bulunuyorlard›.

ABD F‹L‹P‹NLER’DEN DEFOL! Filipinler’de 18 Ocak Pazar günü ABD askerlerinin Mindanao adalar›na gelerek tatbikat yapmas›n› protesto eden binlerce kifli sokaklara döküldü. Yaklafl›k üç bin kiflinin kat›ld›¤› gösterilerde kitle ABD askerlerinin geri çekilmesini isterken Arroyo Hükümetini de tatbikata izin verdi¤i gerekçesiyle k›nad›. Gabriela Kad›n Partisi Baflkan› Luz Illagan daha önce de Filipin Adalar›nda tatbikat yapan 4 ABD askerinin 22 yafl›ndaki bir Filipinli k›za tecavüz etti¤ini ancak buna ra¤men Arroyo Hükümetinin bu tatbikata onay vermesinin kabullenilemeyece¤ini ifade etti. Illagan “Arroyo Hükümetinin, tecavüz olay›n›n halen s›cakl›¤›n› yitirmedi¤i bir ortamda ABD askerlerinin Filipin topraklar›na girmesine izin vermesi flafl›rt›c›” dedi. Filipinler’de ABD askerlerinin Filipinler’de tatbikatlara kat›lmas›n› yasal k›lan “Ziyaretçi Güç Anlaflmas›”n›n iptal edilmesini iste-

yen kitle ad›na bir aç›klama yapan Luz Illagan “ABD Filipinler topraklar›na, özellikle de Mindanao Adas›na zengin do¤al kaynaklar› ve stratejik askeri üsleri nedeniyle göz dikti. Bu nedenle ABD askerlerine yönelik protestolar›m›z, iflgalciler Filipin topraklar›ndan çekilene kadar artarak devam edecektir” dedi. ABD askerlerine karfl› Filipinler’de tepkiler sürerken üç bin ABD askerinin daha Filipinler’e gelece¤i aç›kland›.


23

40

27 Ocak-9 Şubat 2006

A vrupa’da liman iflçileri kazand›

‹flçi s›n›f›na yönelik sald›r›lar sadece yar›-sömürge, geri b›rakt›r›lm›fl ülke emekçilerini tehdit etmiyor. ‹flçi s›n›f› için cennet olarak gösterilen Avrupa’da da liman iflçileri liman hizmetlerinin daha fazla rekabete aç›lmas›na yönelik haz›rl›klar› protesto etti ve eylemlerini kazan›mla sonuçland›rd›. Liman iflçileri, AB Parlamentosu’nda görüflülecek olan “Port Package (Liman Paketi) 2” kararnamesine karfl› Almanya, Hollanda, Belçika ve Finlandiya’da greve gitti. “Port Package II” ad›yla tan›nan bu kararname ile, liman iflletmecili¤inin daha saydam ve rekabete aç›k olmas›, yükleme ve boflaltma ifllemlerinin gemi personeli taraf›ndan yap›lmas›, liman iflletmecilerine verilen ruhsatlar›n k›sa süreli olmas› ve limanlarda özellefltirilmenin, tafleronlaflt›rman›n, iflçi ç›kartman›n, üc-

retlerin düflürülmesinin önünün aç›lmas› hedefleniyor. Bu tasar›ya karfl› bir günlük greve giden iflçiler AB Parlamentosunu protesto ettiler. 11 Ocak’ta gerçeklefltirilen greve 50 bin liman iflçisi kat›ld›. Avrupa’n›n dört bir yan›ndan Fransa’n›n Strasbourg kentine giden liman iflçileri, 17 Ocak günü de Avrupa Parlamentosu binas› önünde eylemlerini gerçeklefltirdiler. Polis binlerce liman iflçisine göz yaflart›c› gaz ve tazyikli su ile sald›rd›. Maytaplar atarak bafllayan eylem s›ras›nda zaman zaman polislerle çat›flmalar yafland›. At›lan tafllarla, Avrupa Parlamentosu binas›n›n camlar› k›r›ld›. Frans›z polisi binlerce liman iflçisine göz yaflart›c› gaz ve tazyikli su ile sald›rd›. Ç›kan çat›flmada, 12 polis yaraland›, 13 iflçi gözalt›na al›nd›. Protesto gösterileri kapsam›nda Yunan, Danimarkal›, ‹sveçli ve Portekizli liman iflçileri greve gitti. Avrupa’n›n baz› önde gelen limanlar› trafi¤e kapand›. Avrupa’n›n en büyük liman›n›n bulundu¤u Hollanda’n›n Rotterdam kenti de gösterilerden etkilendi. Bu eylemler karfl›s›nda Avrupa Parlamentosu (AP) liman hizmetlerinin liberallefltirilmesini esas alan önerisi 532 hay›r, 120 evet ve 25 çekimser oyla reddedildi. Sonuç olarak liman iflçilerinin Avrupa çap›nda gerçeklefltirdikleri eylemler sonuç buldu ve tasar› Avrupa Parlamentosundan geçemedi.

Evrensel Bak›fl ABD’N‹N YEN‹ HEDEF‹, DÜNYANIN YEN‹ GÜNDEM‹: ‹RAN Ülkemizde oldu¤u gibi tüm dünyada çok h›zl› geliflmeler yaflan›rken, bu gündemleri tek tek takip etmek ve müdahalede bulunmak kendi içinde belli zorluklar› da beraberinde getiriyor. Bu noktada yaflanan geliflmeleri belli bir mant›k dizgisi içinde diyalektik ba¤› kurarak de¤erlendirmek ve temel noktadan yaklaflmak do¤ru olman›n da ötesinde kaç›n›lmaz bir yöntem olarak ortaya ç›k›yor. Dünya çap›nda yaflanan geliflmelerin temel noktas›n› bugün emperyalizmin dünya halklar›na sald›rganl›¤› ve bunun karfl›s›nda oluflturulan direnifl odaklar› olufltururken, tüm geliflmeler de bu temel noktaya ba¤l› olarak yaflan›yor. Günümüz dünyas›n›n baflrol oyunculu¤una soyunan ve bu pozisyonunu kaybetmemek ve sa¤lamlaflt›rmak üzere en sald›rgan politikalar›, bafl›nda bulunan neo-con (yeni muhafazakâr) yönetimle gerçeklefltiren ABD emperyalizminin sald›rganl›¤› ve hedefleri gündemlerdeki baflat rolü oynamakta. Bugün aç›s›ndan ABD emperyalizminin tehditlerinin yönü ise görece “kolay lokma” olarak görülen Suriye’yi bir yana b›rak›rsak ‹ran’› gösteriyor. Dünya halklar›n› kand›rmak için kulland›¤› “nükleer silah” üretimi ve “nükleer programa” sahip olmas›

bahanesiyle ABD’nin ‹ran’› hedef almas› kaba güldürünün ötesine geçemiyor. Ancak bu ABD’nin hiç de umurunda görünmüyor. Zira ‹ran’›n nükleer program›n› gizlememesi ve devam edece¤ini aç›klamas› ABD’nin iflini kolaylaflt›r›r gibi görünse de 1979 Devrimi öncesi fiah yönetimindeki ‹ran’a ABD’nin, NATO üyelerine dahi satmad›¤› yüksek teknolojili, stratejik silahlar› satt›¤›n› dünya âlem bilmektedir. Hatta bu yüksek teknolojili Amerikan silahlar›n›n bak›m› ve kullan›m› için binlerce Amerikal› uzman ve asker, ‹ran’da çal›flt›r›lm›fl ve ‹ran Devrimi öncesi Tahran’da sürekli olarak yaflayan Amerikal›lar›n say›s› 70 bini geçmiflti. Ancak fiah›n devrilmesiyle birlikte ‹ran’daki dayana¤›n› kaybeden ve yerini Avrupal› emperyalistlere ve hatta ard›ndan Rusya’ya kapt›ran ABD emperyalizmi uzun bir süredir ‹ran’daki eski pozisyonunu geri almak için f›rsat kolluyordu. Nitekim OECD ülkeleri aras›nda petrol fiyatlar›na etkide bulunan nadide ülkelerden biri olan ‹ran, dünya hegemonyas›na soyunan bir güç için vazgeçilmez bir önemdedir. Bölgede önemli bir nüfuzu olan ve yay›lmac› emellerini gizlemeyen ‹ran’›n bu “hakk›n›” tek bafl›na kullanmaya izin vermek hiçbir emperyalistin ifline

DTÖ tutuklular›ndan 11’i serbest Hong Kong’da gerçeklefltirilen Dünya Ticaret Örgütü toplant›s›na karfl› gösteriler s›ras›nda gözalt›na al›narak tutuklanan 14 kifliden 11’i serbest b›rak›ld›. Yasad›fl› gösteri yapmakla suçlanmaya devam eden di¤er üç kiflinin de Güney Koreli oldu¤u bildirildi. Bu suçun cezas›n›n en fazla befl y›l hapis cezas› oldu¤u ifade edilirken, serbest b›rak›lan 11 kiflinin ço¤unlu¤unun da Güney Koreli oldu¤u, ancak aralar›nda Japonya, Tayvan ve Çin vatandafllar›n›n da bulundu¤u belirtildi.

gelmez. Bu özelli¤inin yan›nda Avrasya ve Ortado¤u aras›nda bir köprü konumundaki jeo-stratejik durumuyla da üzerinden atlanamayacak bir ülke konumundad›r ‹ran. Bu konumu ona Ortado¤u’yu Orta Asya ve Kafkasya ile birlefltirme yetene¤i kazand›rmaktad›r. Ayr›ca söylemeye gerek yok ama hat›rlatal›m; ‹ran önemli enerji kaynaklar›n›n önemli bir oran›na sahiptir. Dünya petrol rezervlerinin % 8.5’i ve dünya do¤algaz rezervlerini % 14.5’i bu ülke topraklar›nda bulunmaktad›r. ‹ran’a yönelik bir hamlenin di¤er bir yan›n› da bu senaryonun içinde istense de istenmese de di¤er emperyalistlerin de baflrol oyuncusu olarak yer alaca¤› gerçe¤i oluflturmakta. Bugün AB emperyalizminin bafl›n› çeken ‹ngiltere, Almanya ve Fransa da bu oyunun bir taraf› durumundalar. Henüz net olarak tav›rlar›n› aç›klamam›fl olsalar da bu üçlü ‹ran’›n nükleer sorununu diplomatik yollardan çözemedikleri takdirde, sorunu Birleflmifl Milletlere götürecekler ve orada da ‹ran’a yönelik uluslararas› yapt›r›mlar tart›fl›lacak. Bunun yan›nda Rusya da ‹ran’a bir ara formül olarak kendi topraklar›nda zenginlefltirilmifl uranyum üretmeyi ‹ran’a teklif etmifl olsa da bu öneri de ‹ran taraf›ndan reddedilmifl durumda. Emperyalist güçler aras›ndaki iliflkide çeliflki ve çat›flman›n her zaman esas oldu¤u bilinen bir gerçekliktir. Ancak bunun yan›nda söz konusu ç›karlar oldu mu, halka yönelik sald›rganl›k oldu mu ittifaklar gerçeklefltir-

dikleri de bir gerçekliktir. Bugün ‹ran özgülünde böylesi bir ittifak›n mümkün oldu¤u görülmektedir. Bu durum, birincisi; ABD aç›s›ndan Irak’ta sapland›¤› bataktan tek bafl›na ç›kamazken, bir de ‹ran’›n iflgalini tek bafl›na gündeme getirerek ikinci bir bata¤a saplanma korkusu nedeniyle böyledir. ‹kincisi ise, Almanya ve Fransa gibi emperyalist güçler Irak’›n iflgalinden yana tav›r almayarak Irak’taki pastadan istedikleri pay› alamamalar› sonucu ‹ran’› da ellerinden tamamen kaç›rmama kayg›s› nedeniyle böyledir. Bu nedenlerle emperyalistler aralar›ndaki ç›kar dalafl›n› bir kenara b›rakmasalar da ‹ran özgülünde anlaflmaya varman›n yollar›n› ar›yorlar. Ülkemiz aç›s›ndan da özellikle son aylarda h›zlanan emperyalist haydutlar›n ülkemizi ziyaretlerinden de ç›kart›labilece¤i gibi ‹ran’a yönelik herhangi bir sald›r›da baflta askeri üslerin kulland›r›lmas› ve yeni askeri üslerin aç›lmas› temelinde bu sald›r›ya ortak olmas›n›n yollar›n›n döflenmesi önemlidir. Bu noktada anti-emperyalist güçlerin daha s›k› ve genifl birliktelikler oluflturmak ama ondan da önce var olanlar› güçlendirmek vazgeçilmez önemdedir. Böylesi bir süreçte ayr›l›k noktalar›n› de¤il, bizleri birlefltiren noktalar› öne ç›karmak durumunday›z. Bu, ideolojik meselelerin tart›fl›lmayaca¤› anlam›na gelmiyor elbette, bu tart›flmalar bizlerin duruflunu ortaya koyan önemli ve de¤erli tart›flmalard›r. Ancak bunlar› anti-emperyalist mücadeleyi birlikte yürütmenin/yükseltmenin önüne engel olarak koymamak bu süreçte önemlidir.


27 Ocak-9 Şubat 2006

24

40

Kasabal›, tar›m iflçisi ve kad›n olmak üzerine... Köy olmaktan uzaklaflm›fl say›lan ama köye benzer özellikler tafl›yan, flehre benzeyen yönleri de olan ama flehir olmaktan da uzak olan bir tuhaf haldir kasabal› olmak. Kasabada kad›n olmak hem tar›mda, hem de turizmde çal›flmak ise daha da karmafl›klaflt›r›r durumu. Siz baz› yönlerinizle köylü, baz› yönlerinizle flehirlisinizdir. Feodal ve yar›-feodallik aras›nda bir yerlerde s›k›flm›fl kalm›fls›n›zd›r. Duruma göre kendinizi bir yere dâhil edersiniz. Yavafl yavafl de¤iflen toplumsal yap›, insanlar›n kafa kar›fl›kl›¤›n› ve çeliflkilerini art›rmaktad›r. Ben kasabada yaflayan bir kad›n olarak, bizim yaflam›m›zdaki s›k›nt›lar›m›z›, en çok da flimdi kesimi bitmek üzere olan mandalina toplay›c›l›¤›n›, halimizi ahvalimizi anlatmak istedim sizlere… Kuflkusuz kasaba vard›r, kasaba vard›r… Bulundu¤unuz bölgeye göre de¤iflir kasaban›z ve yaflad›klar›n›z… Ege’nin özellikle sahil kasabalar› iç bölgelere göre daha geliflmifl ve daha büyüktür verimli arazileri ve ifl olanaklar›n›n fazlal›¤› ile. Birinci söyledi¤im halen varolsa da, ifl olanaklar›n›n fazlal›¤› her geçen gün artan göç ve azalan yat›r›mla birlikte iyice azalm›fl durumdad›r. Kasabadaki çeliflkileri çocukluktan itibaren yakalar gözleriniz, cevaplar›n› ancak çok sonralar› ö¤renebilseniz de… Bir k›z çocu¤u olarak hissetti¤iniz bask› daha çok “çevrenin duyma korkusundan” kaynaklan›r! Evinize 1 km olan sahilde istedi¤iniz flekilde denize girebilir, istedi¤iniz gibi gezebilirsiniz çevrenizde tan›d›k abi, amca, aile büyü¤ü gibileri yada evinizin erkekleri yoksa! Ancak kasabada sürekli oturanlar›n bulundu¤u merkeze girdi¤iniz mahallenize ç›kt›¤›n›z andan itibaren bütün gözler üzerinizdedir, asla ayn›s›n› giyinemez, ayn› flekilde yürüyemez, kasaban›z›n tek caddesinden hele hele kahvehanelerin önünden geçerken asla bafl›n›z› kald›r›p çevrenize bakamazs›n›z. Vars›n sahilde “özgürlü¤ün” tad›n› ç›kars›n gözleriniz, burada bafl› öne e¤mek terbiye belirtisidir art›k. Siz bunu istedi¤iniz kadar “ikiyüzlüce” bulun, gerek aileniz gerekse komflular›n›z f›s›lt› gazetesine sizi düflürmek tehdidiyle buna zorlarlar! Yar›-feodalizmin en karmafl›k, en renkli görüntülerinin yafland›¤› bu sahil kasabalar›nda din de yaflam›n içinde çok olmasa bile tedavülden asla kalkm›fl de¤ildir. Okuma-yazma ö¤renene kadar sürdürdü¤ünüz tatil-deniz sefan›z bundan sonra her yaz tatilinde kasaban›n tek camisinde kuran kursuna gitmek zorunlulu¤uyla rafa kald›r›l›r. Yaz s›ca¤›nda bafl›n›za tak›lan baflörtüsü sadece hoca korkusuyla caminin içinde tak›lsa da, çevre taraf›ndan övülmekten ve “han›m k›z” olmaktan hofllananlar aras›ndan sürekli örtünenler ç›kar. Kendi iste¤iyle örtünenlerin d›fl›nda kalan bu grup, kendi yapamad›klar›n› yapanlara karfl› en fazla dedikodu yapan kesimi olufltururlar. Siz gene de yaflam›n çok da fark›nda de¤ilsinizdir, “çal›flma zorunlulu¤u” denilen fley yafl›n›z gere¤i henüz ulaflmam›flt›r size. Ancak ne zaman ki ilkö¤retimi bitirir, art›k sandalyeye oturunca ayaklar› de¤ecek duruma gelirsiniz, art›k iki seçenek vard›r

önünüzde. Ya evlenmek için etraftan bak›nmaya bafllayacaks›n›zd›r, ya da okulun kap›s›na ulaflabilmek için çok daha fazla baflar›l› olma zorunlulu¤unu üstleneceksinizdir. Ailenizde “adam olacak çocuk” imaj›n› uyand›rman›z buna ba¤l›d›r, çünkü size yap›lacak “yat›r›m›n” bofla gitmemesi gereklidir. Öyle ya baflar›l› olamayacaksan›z niye evlenmeyip baba evinde kalas›n›z? Bu daha fazla masraf anlam›na gelir. Zor bela lisenin kap›s›ndan içeri girdi¤inizde, art›k yaz aylar›n›n size ait olmad›¤›n› görürsünüz. Okula gidip gelirken gördü¤ünüz yorgun yüzlerden birisidir sizinki de… Sahil kesiminde oturuyorsan›z gençseniz ve kad›nsan›z turizmin ihtiyaç duydu¤u kar›n

sormadan yafllanacak, do¤duklar› yerde ölenler grubuna gireceklerdir. Kasabal› yoksul genç k›zlarsa, okumad›larsa ve evlenmedilerse dört mevsim sürecek bir çal›flman›n içerisinde bulurlar kendileri. Bu gruba liseyi bitirip üniversiteyi kazanamayanlar da dahildir. E¤er flehirde kalabilecekleri bir imkanlar› olsa, kasabadan kaçmay› en çok isteyen genç k›zlar› bunlar oluflturur. Çünkü küçük dünyalar, hiçbirfleyin fark›na varmad›¤›n›zda güzeldir. Uykudan uyan›p tekrar ayn› rüyay› görmenin imkans›zl›¤› gibidir, dizinizi k›r›p oturmak. Kafl›¤›n›za gelene raz› olmak. Karanl›ktan ayd›nl›¤a ç›kt›ktan sonra, geri kaçsan›z bile ayd›nl›¤› görmemifl gibi yapamazs›n›z. Kasaban›n

E¤er kad›nsan›z, siz sabah alt›dan da önce kalk›p hem kahvalt›y›, hem ö¤len yan›n›zda yiyece¤iniz yeme¤inizi haz›rlamak zorundas›n›zd›r. Ço¤unlukla kahvalt› masas›na bile oturamadan okula giden çocu¤unuz ya da gündüz halletmeniz gereken baflka bir iflle meflgul olarak aç gitme ihtimaliniz de vard›r. Günün tüm yorgunlu¤uyla eve döndü¤ünüzde, efliniz dinlenebilse de siz bu defa yine “boynunuzun borcu” olan ev iflleriyle u¤raflmak zorundas›n›zd›r.

toklu¤una çal›flan vas›fs›z elemanlardan birisinizdir. Bulafl›kç›l›k ve temizlikçilik yaz aylar›ndaki iflleriniz olur okursan›z, okumazsan›z ömür boyu... Ailenizin neden “tutumlu olun” dediklerini daha iyi anlars›n›z, bir iflçi için para kolay kazan›lmaz, üstelik ne kadar çal›fl›rsan çal›fl çok az kazan›l›r, bu yüzden az az harcanmak zorundad›r yetiflmesi için. Elektrik, su gibi faturalar›n ne kadar çok geldi¤ini, yiyecek ve giyeceklerin ne kadar çok para istedi¤ini ama elinizde ne kadar az oldu¤unu anlamaya bafllad›¤›n›z an büyümüflsünüzdür ve hayat boyu peflinizi b›rakmayacak o iki kelimeyi derinden hissetmeye bafllars›n›z: sorumluluk ve zorunluluk. E¤er biraz flansl›ysan›z okulu bitirip, baflka bir okula bafllamak derken kasaban›n döngüsünden ç›k›p gidersiniz… Yok e¤er, okumay›p evlendiyseniz ya¤murdan kaçarken doluya tutulmuflsunuz demektir. Tabiî ki bu durum “zengin bir koca hayali”ne kavuflanlar için geçerli de¤ildir, onlar hayat boyu çocuk do¤urup, onlar› büyütüp, rahat evlerinde oturup, soru

d›fl›na ç›k›p bir süre yaflayanlar da buradaki hayat› s›k›c› ve bunalt›c› bulurlar. Kasabadan dert yananlar için tek teselli köyde yaflamamakt›r! Çünkü böylesi, çok daha büyük bir k›st›r›lm›fll›¤› ifade eder. Köylerde yaz›n üç ayl›k çal›flma vard›r, geriye kalan zaman evde gecer. Ya yollar kapan›r, ya da toprak verimsizdir ve tek ürün kald›r›l›r. Ege k›y›s›nda bir kasabada ise ifl dört mevsim devam eder. ‹lkbahar sonundan itibaren bafllayan turizm sezonu, okullar aç›ld›¤›nda ivmesini kaybeder. Otellerin kapan›fl ifllemleri ile biraz daha ifl ç›ksa da, art›k turunçgillerin (mandalina, portakal vb.) kesim zaman› bafllar. Mandalina toplay›c›l›¤› dünyan›n en garip ifllerinden biridir ücretin belirleme flekli nedeniyle. Normalde ifl bafllamadan belirlenmesi gereken iflçi ücreti, ancak aylar süren kesim bittikten sonra belirlenir ve iflçilerin ücreti buna göre ödenir. Böylelikle çal›fl›rken içerden ihtiyaç duydu¤unuzda azar azar para çekersiniz. Size yap›lan ödeme hiçbir zaman alaca¤›n›z› geçmez,çünkü ifle devam etme zorunlulu¤unuz bu flekilde

sa¤lan›r. Mandalina toplama ifli, eziyeti, çilesi, kötü çal›flma koflullar›, düflük ücreti ve çal›flanlar›n›n niteli¤iyle trajik tablolar›n yafland›¤› yerlerden biridir. Trajiktir çünkü, okula gitmesi gereken yahut evinde oynamas› gereken çocuklar›, veya evinde dinlenme yafl› çoktan gelmiflte geçmifl olan yafll› insanlar› bu bahçelerde kesim yaparken görebilirsiniz. Eli makas tutan herkes kesimdedir bu aylarda. Sabah›n ayaz›nda traktör veya kamyonlarla bafllayan ifl yolculu¤unuz, e¤er ya¤mur ya¤mazsa kendinizi flansl› sayd›¤›n›z bir gün olur. So¤uktan ellerinizin morarmas› bile ya¤mur kadar kötü de¤ildir, çünkü s›ra aralar›nda atefl yak›p ›s›nabilirsiniz. Ancak ya¤mur ya¤d›ysa… Bahçenin yumuflak zemini çamur halini alm›flt›r, yürümek çok daha fazla güç ister, a¤açlar›n içine girdi¤inizdeyse ufac›k bir sallant›da tüm ›slakl›k üstünüze geçmifltir. Böylesi durumlarda kazand›¤›n›z›n ço¤u ilaç paras›na gider. Ancak çok çok mecbur kalmad›kça – siz onu a¤›r hasta olmad›kça diye anlay›n- doktora gitmek binbir zorlukla kazan›lan paran›n kolayca kaybedilmesidir, bu yüzden eflten dosttan al›nan “bak bu çok iyi geliyor” ilaçlar›yla iyileflmeye çal›fl›rs›n›z. Mandalina kesiminde çal›flan kad›nlar için hayat, erkeklere oldu¤undan çok çok daha fazla zordur. Asl›nda hangi iflte çal›fl›rsan›z çal›fl›n kad›n›n çal›flman›n yan›s›ra, ev iflleri çocuk bak›m›yla da u¤raflma zorunlulu¤u bu iflte de yaflam›n yükünü daha çok kad›n›n omuzlamas›na yol açar. E¤er kad›nsan›z, siz sabah alt›dan da önce kalk›p hem kahvalt›y›, hem ö¤len yan›n›zda yiyece¤iniz yeme¤inizi haz›rlamak zorundas›n›zd›r. Günün tüm yorgunlu¤uyla eve döndü¤ünüzde, efliniz dinlenebilse de siz bu defa yine “boynunuzun borcu” olan ev iflleriyle u¤raflmak zorundas›n›zd›r. Bu durumu sorgulad›¤›n›zda “huzursuzluk ç›kartan” olursunuz, kendi ailenizdeki kad›nlar bile sizi elefltirir, öyle ya yuvay› yapan difli kufl diye ö¤retilmemifl miydi bize? Tar›m iflçisi oldu¤unuzda bir iflin bitmesini dört gözle beklersiniz, ama o ifl bitince baflka bir iflin bafllayaca¤›n› bilmezden gelmek istersiniz. Mandalina biter, enginar kesmeye gidersiniz, o biter sebze çapalamaya gidersiniz, o biter toplamaya, o biter… Ömrünüzün bitece¤ini, ifllerin bitmeyece¤ini iflin kötüsü bir ömür boyu çal›flsan›z da durumunuzda bir düzelmenin olmayaca¤›n› görürsünüz bu koflullarda. Çal›flmak, üretmek güzeldir, flikayetiniz bundan de¤ildir. ‹fl yapamadan duramazs›n›z, çünkü yaflamak üretmekle eflde¤erdir sizin için. Ancak siz ya¤murun alt›nda mandalina kesip so¤uktan donarken birilerinin sizin eme¤inizin üstünden krallar gibi yaflamas›na dayanamazs›n›z. ‹flte o zaman iki yol vard›r önünüzde, ya de¤ifltirmek için u¤raflacaks›n›z, ya diz k›r›p “kader” deyip raz› geleceksiniz kafl›¤›n›za gelene… Devrimcilerin yolunu gözledi¤imiz de¤il, köylerden, kasabalardan devrimcilerin taflt›¤›, en küçük yerlerde bile örgütlülü¤ün bulundu¤u günleri görmek umuduyla diyorum… Bir ‹K okuru


25

40

Çin Uyan›nca Büyük Proleter Kültür Devrimi’nden k›sa bir süre sonra (1972 yaz›nda) Çin’i ziyaret eden Frans›z delegasyonunda yer alan Alain Peyrefitte, buradaki gözlemlerini, yapt›¤› röportaj ve sohbetleri aktar›yor Çin Uyan›nca’da. Yazar›n ifadesiyle kitap, yar› inceleme yar› röportaj niteli¤inde.

Büyük Proleter Kültür Devrimi’nden k›sa bir süre sonra (1972 yaz›nda) Çin’i ziyaret eden Frans›z delegasyonunda yer alan Alain Peyrefitte, buradaki gözlemlerini, yapt›¤› röportaj ve sohbetleri aktar›yor Çin Uyan›nca’da. Yazar›n ifadesiyle kitap, yar› inceleme yar› röportaj niteli¤inde. Kitab›n ilk bölümü Mao’nun biyografisini içeriyor. Yazar›n gözlemlerine ve görüfltü¤ü baz› kiflilerin duygu, düflünce ve görüfllerine yer verilen bu k›s›m, tarihi süreçle birlikte aktar›l›yor. Bu bölümde Mao’nun sade yaflam›, kitleleri kavray›fl› dikkat çekici. Gerek bu k›s›mda gerekse de kitab›n neredeyse bafl›ndan sonuna kadar halk kitlelerinin Mao’ya duydu¤u büyük sevgi ve güven göze çarp›yor. Kitlelerin bu yo¤un sahiplenmesinin nedenleri de yine onlar›n aktar›mlar›yla anlat›l›yor kitapta. Çinli komünist bir yazar, Mao Zedung Düflüncesi’ni “manevi bir atom bombas›” olarak de¤erlendiriyor. Biz de kitapta bu atom bombas›n›n etkilerine tan›k oluyoruz. Kitlelere do¤ru önderlik edilip bilinçlendirildiklerinde onlar›n kahredici ve yarat›c› potansiyel gücünü a盤a ç›karan enerjiye sahip güce tan›kl›k ediyoruz. Devrim öncesi yar›-feodal, yar› sömürge olan Çin, Komünist Parti önderli¤inde ba¤›ms›zlaflmas›yla tar›m, sanayi üretimi, makineleflme, bilim, teknoloji, e¤itim, sa¤l›k, sanat, edebiyat gibi birçok alanda büyük ilerlemeler sa¤l›yor. Toplumun geliflimi önündeki gerici engeller kald›r›ld›¤›nda nas›l büyük bir h›zla geliflti¤ini de somut olarak görüyoruz kitapta. Tabi tüm bu geliflmelerin hepsinin esas nedeni olan ve dolay›s›yla bunlar›n hepsinden daha önemli olan fley ise insan›n de¤ifltirilmesi, yani Kültür Devrimi’nin kendisi. Ya-

zar birçok iflçi, köylü, ö¤renci veya ayd›na sordu¤u “Kültür Devrimi neyi de¤ifltirdi?” sorusuna hep ayn› karfl›l›¤› al›yor: “Emekçilerin bilinç düzeyini yükseltti.” Bir komünist flunu söylüyor; “As›l olan iyi düflünebilmektir. ‹yi pirinç yetifltirmek, çeli¤i iyi dökmek, hastalara iyi bakmak için, her fleyden önce iyi düflünebilmek gerekir.” Özellikle Büyük Proleter Kültür Devrimi’nden sonra kitlelerdeki büyük dönüflümü ve di¤er tüm alanlardaki de¤iflimin temelinde de insanlar›n bak›fl aç›lar›n›n de¤iflmesinin, “iyi düflünebilmesinin” belirleyici oldu¤unu görüyoruz. Kitlelerdeki büyük siyasi geliflim, siyasal bilinçlenme onlar›n davran›fl ve düflüncelerinde kendini gösteriyor. ‹flçi bir kad›n “kültür devriminden önce kaça çal›flt›¤›m›z› düflünürdük, flimdi ise kime çal›flt›¤›m›z› düflünüyoruz” diyerek düflünüflteki bu de¤iflimi örneklendiriyor. Yine buna ba¤l› olarak devrim için, halk için tüm emeklerini hiç çekinmeden her alanda ortaya koyuyor kitleler. ‹flçiler, köylüler yeni icatlar yap›yorlar, mühendislerin kurulamaz dedikleri köprüleri tamamen kendi güçlerine dayanarak infla ediyorlar. Tarihin ak›fl›n› de¤ifltiren kitleler, Çin’de büyük felaketlere neden olmufl dünyan›n en büyük ›rmaklar›ndan biri olan Sar› Irmak’›n ak›fl›n› de¤ifltiriyorlar. Sürekli birbirleri-

ni ve kendilerini e¤itiyorlar. Tarlalarda, fabrikalarda ifl saatleri öncesi veya sonras› tüm halk, siyasi çal›flma yap›yor. Hata yapan ya da devrime zarar veren, bencilleflenler vb. kifliler herkes taraf›ndan elefltirilerek do¤ru yola getirilmeye çal›fl›l›yor. Herkes büyük bedeller ödenerek kurulan halk iktidar›n› koruma ve gelifltirme çabas› içerisinde. ‹nsanlar bir yandan okuma ve elefltirilerle kolektif bir flekilde proleterlefltirilirken buna ayak direyenler ise yeniden e¤itim kampanyalar›yla kitleler taraf›ndan e¤itilmek üzere fabrikalara ve tarlalara çal›flmaya gönderiliyorlar. Kafa eme¤i ile kol eme¤i aras›ndaki ayr›m›n ortadan kald›r›lmas›yla da bir yandan kitlelerin yarat›c›l›¤› geliflirken bir yandan da küçük burjuva kökenliler e¤itiliyor. Eme¤i, çal›flmay› hor gören baz› ayd›nlar ve ö¤renciler çal›flarak ve kitlelerin elefltiri ve denetimleriyle de¤iflirken ayn› zamanda birçok iflçi ve köylü ö¤retmen, sa¤l›kç›, mucit vs. oluyor. Ya da efli de kendisi gibi profesör olan bir kad›n, iki çocu¤unun da iflçi oldu¤unu ve bundan sonraki yaflamlar›n› da iflçi olarak sürdürmek istediklerini söylüyor mutlulukla. Yine ö¤renciler için tatil demek tarla ve fabrikalarda çal›flma f›rsat› demek oluyor. Kitlelerin muazzam gücünün, devrimin gereklili¤i ve zorunlulu¤unun, belirleyici olan›n insan unsuru oldu¤unun, kültür devriminin öneminin vb. say›s›z örnekleriy-

Bar›nd›rd›¤› yanl›fllara ra¤men özellikler kitlelerin gözüyle, diliyle devrim öncesi ve sonras› süreci, Büyük Proleter Kültür Devrimi ile kitlelerin bilincindeki s›çramay› ve buna ba¤l› olarak büyük geliflim ve ilerlemeleri k›sacas› kitlelerin ve Marksizm-Leninizm-Maoizm’in gücünü aktarmas› bak›m›ndan okunmas› gereken bir kitap.

27 Ocak-9 Şubat 2006 le dolu Çin Uyan›nca. Özellikle kültür devrimlerinin Demokratik Halk ‹ktidar›, sosyalizm ve komünizmin kurulmas› ve yaflat›lmas›ndaki hayati önemini bu kitapta canl› tan›klar› ve örnekleriyle bir kez daha görüyoruz. Kültür devrimlerinin önemini Baflkan Mao da flöyle ifade ediyor: “Sosyalizmin kuruluflu, bir, iki, üç, dört kültür devrimiyle tamamlanamaz. Daha baflka çok kültür devrimi gerekiyor.” Kitapta büyük baflar›lar ve devrimin yaflat›lmas› aç›s›ndan kültür devriminin etkileri ve sonuçlar› da gözler önüne seriliyor. Kitapta devrim öncesi kitlelerin yaflad›¤› sömürü, bask›, yoksulluk, açl›k ve k›tl›¤›n boyutlar›, savafllar ve tüm bunlar›n sonucunda ölümler de anlat›l›yor. Halk kitlelerine do¤ru önderlik edildi¤inde, Mao’nun anlatt›¤› “da¤lar› tafl›yan ihtiyar” efsanesindeki gibi baflar›lamayacak hiçbir fley yoktur. Bu gerçe¤i bir kez daha Çin halk›n›n ve ÇKP’nin deneyimlerinde görüyoruz bu kitapta. Kitap genel olarak –özellikle kitlelerin duygu ve düflüncelerinin aktar›lmas› ve yazar›n somut gözlemlerine dayanmas› aç›s›ndan- olumlu. Fakat yazar sonuçta burjuva ideolojiye sahip oldu¤u için baz› yanl›fl de¤erlendirmeleri ve yaklafl›mlar› da var. Mesela Mao ve Stalin’e iliflkin kitab›n bafllar›ndaki baz› de¤erlendirmeleri, Mao’nun putlaflt›r›lmas› veya Maoizm’in bir din, kitlelerin de bu dine inanan dindarlar gibi aktar›lmas› ve Mao’nun da bunu alttan alta onaylad›¤›n›n ima edilmesi, halk iktidar›n›n “totaliter rejim” olarak de¤erlendirilmesi gibi yanl›fllar› da bar›nd›r›yor kitap. Bundan dolay› (bütün okuduklar›m›z gibi) okurken sorgulay›c› ve elefltirel olmak gerekiyor. Bar›nd›rd›¤› yanl›fllara ra¤men özellikle kitlelerin gözüyle, diliyle devrim öncesi ve sonras› süreci, Büyük Proleter Kültür Devrimi ile kitlelerin bilincindeki s›çramay› ve buna ba¤l› olarak büyük geliflim ve ilerlemeleri k›sacas› kitlelerin ve Marksizm-Leninizm-Maoizm’in gücünü aktarmas› bak›m›ndan okunmas› gereken bir kitap. A l a i n Peyrefitt e ’ n i n 1973’de yazd›¤› Çin Uyan›nca, ilk olarak E Yay›nlar› taraf›ndan 1975 y›l›nda Türkçe olarak yay›mlanm›fl. ‹ki cilt halindeki kitap toplam 790 sayfadan olufluyor. Bir ‹K okuru


27 Ocak-9 Şubat 2006

26

40

“Kat›laca¤›m tek ordu var, O da Halk Ordusu’dur”

1993 y›l›n›n Ocak ay›n›n sonlar›nda TKP/ML T‹KKO 2. M›nt›ka Birli¤i’nin k›fl üslenme alan›n›n a盤a ç›kmas› ve düflman›n hava taarruzuyla gerillaya yönelik sald›r›ya geçmesi üzerine T‹KKO gerillalar› kald›klar› s›¤›na¤› terk ederler. 50 kiflilik gerilla birli¤i Yel Da¤›’n›n zorlu ve çetin hava koflullar›na karfl› amans›zca bir mücadeleye giriflir. Halk Ordusu gerillalar›n›n önünde iki seçenek vard›r: Ya düflman›n üslendi¤i ovaya inilerek imha olunacakt›r ya da zorlu Munzur da¤lar› afl›lacakt›r. Elbette düflmana sevinece¤i bir koz vermeyecekti T‹KKO gerillalar›. Zorlu da¤lar afl›lacak ve gerillalar güvenli bir alana çekileceklerdi. Ancak çetin hava koflullar› ve dört bir yan› saran kolluk güçleriyle mücadele eden T‹KKO gerillalar› Zeki Peker’i bu zorlu yürüyüflte flehit verdiler. Ard›ndan Erkan Fener düfltü topra¤a… Art›k yürüyemez hale gelen, ayaklar› donan Ali Demirda¤ da düfltü ard›ndan… Yoldafllar› hemen topland›lar bafl›na. Bir kez daha çaba sarf eden Demirda¤ aya¤a kalkamad› ve zafer iflareti yaparak ölümsüzleflti. Yürüyüfle üç Partizandan yoksun devam etti gerillalar… Ve afl›lm›flt› Munzur’un medetsiz da¤lar›… Köyün ›fl›klar› görünmüfltü art›k. Partizanlar boyun e¤dirmiflti medetsiz Munzur da¤lar›na… Köylüler donan ve zatürreye yakalanan Partizanlara günlerce tüm s›cakl›klar›n› sundular. Ancak zatürreye yakalanan TKP/ML MK Onur Üyesi enternasyonal proletaryan›n k›z›l karanfili Barbara Anna Kirstler, TKP/ML üyesi Ali Ekber Batasul ve TKP/ML üyesi Ali ‹hsan Yalç›n da flehit düflerek devrettiler bayra¤› geride kalanlara... Onlar tarihe Yel Da¤› fiehitleri olarak geçtiler. TKP/ML MK Üyesi Komünist Önder Polat ‹yit’in ö¤rencisi olan Ali Ekber Batasul (Orhan) mütevazi yaflam› ve paylafl›mc› kiflili¤iyle yoldafllar› ve köylüler aras›nda sevilen bir gerillayd›. Ali Ekber Batasul ölümü gözünü k›rpmadan kucaklad›. Yel Da¤› flehitlerinin gö¤ü kucaklay›fllar›n›n 13. y›ldönümünde Ali Ekber Batasul’un amcas›n›n o¤luyla yapt›¤›m›z söylefliyi yay›ml›yoruz. - Bize Ali Ekber Batasul yoldafl›n yaflam›n› anlat›r m›s›n›z? - 1973 y›l›nda Dersim’in Mazgirt ‹lçesi Aslanyurdu Köyü’nde (Lazwan) do¤du. Ailesi köydeki insanlara oranla

maddi durumu biraz daha iyi olan bir aileydi. Ali Ekber, ilkokuldan mezun olduktan sonra okula devam etmedi. Çocuklu¤unda köyde tarlada çal›fl›r, babas›na ait olan kahve ve bakkal› çal›flt›r›rd›. O yafllarda tarlada traktör kullan›rd›. Genellikle kahveyi çal›flt›r›rd›. Çocuklu¤unda ve gençli¤inde köyün d›fl›na çok ç›kmazd›. Kardefller içinde en küçü¤üydü. - Ali Ekber’in ailesi, arkadafllar› ve çevresiyle olan iliflkileri nas›ld›? - Zaten evin en küçü¤üydü. Batasul ailesi içerisinde en çok sevilen çocuklardand›. Güler yüzlü, yard›msever ve paylafl›mc› olmas›ndan dolay› ailesi içinde ve arkadafl çevresinde oldukça sevilirdi. Çok s›k olmasa da Dersim merkeze ya da Elaz›¤’a gezmeye giderdi. Gitti¤inde muhakkak yan›nda birisini götürür, onlar› da mutlu ederdi. Onlara hediyeler al›rd›. Bakkal çal›flt›rd›¤›nda arkadafllar›na sürekli ücretsiz bir fleyler verdi¤i için babas›yla ara s›ra tart›fl›rlard›. ‹nsanlar›n paras› olmay›nca üzülürdü. Bu yüzden yard›m etmeye çal›fl›rd›, onlara ücretsiz verirdi. - Yoldafl›n ‹brahim Kaypakkaya’n›n düflünceleriyle tan›flmas› nas›l oldu? - O zamanlar abisi de Kaypakkaya’n›n düflüncelerini savunuyordu. Yine o dönemlerde Polat ‹yit’in bölgede faaliyet sürdürmesi Ali Ekber’i etkiliyordu. Ayr›ca gerillalar›n köye s›k s›k gelip gitmesi O’nun, ‹brahim Kaypakkaya’n›n düflünceleriyle tan›flmas›na vesile oldu. Olumlu yönleri devrimcilerle tan›flmas›yla daha da öne ç›kt›. Sürekli onlar için bir fleyler yapmaya çal›fl›rd›. Bu yönde arkadafllar›n› da seferber ederdi. Bunun için çok çaba harcard›. Gerillalar köye geldi¤inde onlarla s›k s›k görüflmeye çal›fl›rd›. Çünkü onlardan oldukça etkilenirdi. O dönemler sürekli “bir gün ben de muhakkak gerillaya kat›laca¤›m” derdi. Bazen birkaç gün ortadan kaybolur, eve gelmezdi. Ailesi de böyle durumlarda “kesin gerillaya kat›lm›flt›r” derdi. Art›k onlar da bir gün Ali Ekber’in gerillaya kat›laca¤›n›n bilincindeydiler. - Peki yoldafl›n gerillaya kat›lmas› nas›l oldu? - O s›ralar askerlik pusulas› gelmiflti. Ali Ekber pusulay› y›rtarak “kat›laca¤›m tek ordu var, o da Halk Ordusu’dur” diyordu. Pusulay› y›rtt›ktan k›sa bir süre

sonra köye bir ticari taksi geldi. O taksiye binip gitti ve bir daha görmedik. K›sa bir süre sonra gerillaya kat›ld›¤›n› ö¤rendik. O s›ralar gerillaya kat›l›m çok oldu¤u için bölgedeki insanlar böylesi durumlara al›flk›nd›lar. Ailesi de zaten O’nun bir gün gerillaya kat›laca¤›n› biliyordu. Onlar›n tek üzüntüleri bir daha Ali Ekber’i görememe düflüncesiydi. - Yoldafl›n flehit düfltü¤ünü nas›l ö¤rendiniz? - Ali Ekber ve yoldafllar› k›fl koflullar›nda donarak flehit düflmüfllerdi. O dönemler k›fl koflullar›ndan dolay› flehit düflmesiyle ilgili de¤iflik haberler geliyordu. Yani birkaç ay gibi bir süre biz Ali Ekber’in flehit düflüp, düflmedi¤ini net olarak bilmiyorduk. fiehit düfltü¤ü yerde metrelerce kar oldu¤u için köylüler ve yoldafllar› Ali Ekber’i kara gömüyorlar. Ancak kar eridikten sonra gömülen yer bulunamad›¤› için flu an mezar›n›n nerede oldu¤u bilinmiyor. Ailesi, bizler yaklafl›k 2-3 y›l boyunca köylülerin de yard›m›yla cenazenin yerini aramam›za ra¤men bulamad›k. fiehit düflmeden önce zatürre oldu¤u için önce bilincini kaybediyor. Bilinci kapal›yken sürekli ye¤enlerinin isimlerini say›kl›yor. Zaten bilincini yitirdikten k›sa bir süre sonra da flehit düflüyor. - fiehit düflmesi köyde nas›l karfl›land›? - Baflta da söyledi¤im gibi Ali Ekber yoldafl köyde zaten sevilen biriydi. Bu yüzden köylüler oldukça üzüldüler. Ali Ekber’in içinde oldu¤u gerilla grubunda bizim köyden iki kifli daha vard›. Bundan kaynakl› köyde etkisi derin oldu. - Ali Ekber yoldafl flehit düfltükten sonra devletin köye ve ailesine yönelik bask›s› oldu mu? - Devletin köye yönelik yo¤un bir bask›s› oldu. Hatta resmi evraklarda Lazwan için “bu köy T‹KKO’cular›n köyü” vb. ifadeler kullan›lmaya baflland›. Bizim köyde yaflayan bir aile vard›. Bu aile flu an flehir d›fl›nda ikamet ediyor. Köye geldiklerinde Dersim’in giriflinde askerler kimlik kontrolü yap›yorlar. Kimlikleri alan uzman çavufl kimlikte Lazwan ismini görünce “demek siz T‹KKO’cular›n köyündensiniz” diyerek gereksiz yere bir süre bekletmifl. Bugün Mazgirt’e ba¤l› üç köy için devlet “fleytan üçgeni”

tan›mlamas› yap›yor. Bu köylerden biri de Lazwan’d›r. Bu da devletin politikas›nda bir de¤ifliklik olmad›¤›n› göstermektedir. Yine Dersim’de birçok köyde olan ev, tarla vb. mülklerin yak›lmas›-y›k›lmas› gibi olaylar bizim köyde de oldu. - Son olarak gazetemiz arac›l›¤›yla Ali Ekber’in yoldafllar›na ve okurlar›m›za iletmek istedi¤iniz bir mesaj›n›z var m›? - Özellikle parti ve devrim flehitlerini and›¤›m›z flu günlerde, flehitlerimizin bayra¤›n› daha ileriye tafl›mak hepimizin omuzlar›nda bir görevdir. Onlar› anmak, ufak da olsa mücadeleye bir fleyler katmakla anlam kazanacakt›r. Onlar› anmak, onlar›n ideallerini yaflatmakla mümkün olacakt›r. (Mersin)

TKP/ML MK Üyesi Komünist Önder Polat ‹yit’in ö¤rencisi olan Ali Ekber Batasul (Orhan) mütevazi yaflam› ve paylafl›mc› kiflili¤iyle yoldafllar› ve köylüler aras›nda sevilen bir gerillayd›. Ali Ekber Batasul ölümü gözünü k›rpmadan kucaklad›. Yel Da¤› flehitlerinin katledilifllerinin 13. y›ldönümünde Ali Ekber Batasul’un amcas›n›n o¤luyla yapt›¤›m›z söylefliyi yay›ml›yoruz.


27

40

“Halk aras›nda sevilen birisiydi” TKP/ML’nin yi¤it bir savaflç›s› ve üyesi olan Salih Günefl, 1 fiubat 1993 tarihinde geçirdi¤i bir trafik kazas›yla aram›zdan ayr›ld›. Salih Günefl k›sa ama onurlu ve mütevazi yaflant›s›yla örnek bir pratik sergiledi. Salih Günefl’in flehit düflüflünün 13. y›ldönümünde a¤abeyi Cemal Günefl ile yapt›¤›m›z söylefliyi yay›ml›yoruz.

-Bize Salih Günefl yoldafl›n yaflam›n› anlat›r m›s›n›z? -Salih Günefl, 1962 y›l›nda Dersim’de do¤du. Biz aile olarak tar›m, hayvanc›l›k vb. ifllerle u¤rafl›rd›k. Salih do¤du¤unda biz yoksul bir aileydik. ‹lkö¤retimini köyde bitirdi. Ondan sonra Tarsus’a çal›flmaya geldi. Bu süreçte Türkiye’de kimi geliflmeler oluyordu. Sol hareket içinde, Partizan grubu içinde yerini ald›. Bu saflarda mücadele etmeye bafllad›. O s›ralarda sol hareket geliflkindi. Salih de kavgadaki yerini ald›. Bu do¤rultuda çal›flmalar›n› sürdürdü. Parti içindeki çal›flmalar›na dört elle sar›ld›. -Salih yoldafl›n çevresiyle, sizlerle olan iliflkileri nas›ld›? -Biz aile olarak birbirimize karfl› duyarl›, birbirimizi destekleyen, birbirimizi seven bir aileyiz. Yoksulduk ama onurumuzla yafl›yorduk. Geliflen süreç ve geliflmeler üzerine onurumuzla, de¤iflik alanlarda yerimizi ald›k. ‹flçi olarak da çal›flt›k. Aile ifllerinde ifl bölümü oldu¤u için herkes kendi iflini biliyordu. Biz o dönemler tar›m ve hayvanc›l›kla u¤rafl›rd›k. Salih üzerine düflen iflleri yapmak için çaba harcard›. Aile içinde herkes

gibi o da sorumluluklar›n›n fark›ndayd›. Salih komfluluk iliflkilerinde de gerçekten özverili, üzerine düfleni yapan, halkla iliflkilerini s›cak tutan birisiydi. Cana yak›nd›, sevecendi, at›lgan biriydi. Bu do¤rultuda da halk aras›nda çok sevilen, halk›n sayg›s›n›, sevgisini kazanan birisiydi. -Yoldafl devrimci düflüncelerle nas›l tan›flt›? -Buraya, Tarsus’a çal›flmaya gelmiflti. 76-77’lerde gelmiflti. O zaman geliflen sol muhalefette, Partizan’da yerini ald›. Proletarya saflar›nda görevini, kendine düfleni yerine getirdi. Yani mücadeleye kat›ld›. -Yoldafl›n mücadele yaflam›ndan bahsedebilir misiniz? -Güneyde çal›fl›yordu. Son 1-2 ay buradaki çal›flmalar›ndan sonra bir dönem askerli¤e gidip, geldi. Askerlik dönüflünde içeriye al›nd›. 3 ay gibi bir süre iflkencede kald›. ‹flkencelerin ard›ndan 2 y›la yak›n bir süre de hapishanede kald›. Daha sonra gidip, bir y›l sonra geri döndü. Elaz›¤’dan Mersin’e dönerken yolda geçirdi¤i bir trafik kazas›yla yaflam›n› yitirdi. -Cenaze töreni nas›l geçti? -Cenaze töreninde çok yo¤unluk vard›. Zaten 17-18 kifli kazada

GÜN’DE DÜN… 27 Ocak 1943. Varl›k Vergisini ödemeyen mükellefler, borçlar›n› “bedenen çal›flarak ödemeleri” için çal›flma kamplar›na gönderildi. Tümü ‹stanbullu gayrimüslimlerden oluflan 32 kiflilik ilk kafile Aflkale’ye do¤ru yola ç›kt›. 1945. Auschwitz toplama kamp› Sovyetler taraf›ndan ele geçirildi; kampta 5 bin tutuklunun bulundu¤u ve ço¤unun hastal›k ve açl›ktan ölmek üzere oldu¤u bildirildi. 1969. Teksif Sendikas›’na ba¤l› 5 fabrikada daha grev bafllad›. 7915 iflçi ifli b›rakt›. 1971. Türkiye ‹flçi Partisi Amasya ‹l Baflkan› fierafettin Atalay öldürüldü. 1984. Ankara Cumhuriyet Savc› Yard›mc›s› Do¤an Öz’ü öldürmekten san›k ‹brahim Çiftçi hakk›ndaki ölüm cezas› karar›

yaflam›n› yitirmiflti. Büyük bir kazayd›. Yo¤unluk çoktu. Salih’in özel bir cenaze töreni oldu. Farkl› bir flekilde, gerek yoldafllar› gerekse tüm Dersim-Ovac›k halk› coflkulu bir flekilde kald›rd› cenazeyi. -Devletin bir müdahalesi veya bask›s› oldu mu? -Devletin bölge halk›na özel bir politikas› var zaten. Ama o kazada çok insan öldü¤ü için ortal›k oldukça yo¤undu. Bu yüzden bir bask› olmad›. Fakat genelde bir bask› var. Her fleyi, ekme¤i bile karneyle al›yorduk. Zor flartlarda yafl›yorduk. 94’ten beri ekme¤i karneyle veriyorlard›. Yani birçok sald›r› vard›. Onlarca noktada arama-tarama yap›yorlard›. Halk çok zor koflullardayd›. Zaten göç nedeniyle periflan olmufllard›. S›k›nt›lar yüksek düzeyde yaflan›yordu. Herkes bölük pörçük olup da¤›lm›flt›. Zaten yoksul olan halk, daha yoksul bir yaflam ve sefaletin içerisindeydi. -Son olarak yoldafllar›na söylemek istedi¤iniz bir fley var m›?Yoldafllara flunu söylemek istiyorum. Daha sa¤l›kl›, daha verimli, daha halk›n istem ve istekleri do¤rultusunda, halk› ayd›nlat›c›, birlefltirici, gerçekten örgütleyici bir rol almalar›n› ve üstlenmelerini isterim. (Mersin)

yarg›tayca bozuldu. Alt› y›ld›r tutuklu bulunan ‹brahim Çiftçi tahliye edildi. 1994. ‹çiflleri Bakan› Nahit Mentefle ‹stanbul Kumkap› Polis Karakolu’nda gözalt›na al›nan Vakkas Dost isimli vatandafl›n polis memuru Nurettin Öztürk taraf›ndan dövülerek öldürüldü¤ünü aç›klad›. 28 Ocak 1971. ‹zmir’de devrimci gençler Amerikan 6. Filo’sunu protesto ettiler; 20 kifli gözalt›na al›nd›. 1997. Güney Afrika’da ›rkç› yönetim döneminde görevli dört polis devrimci ö¤renci lideri Stephen Biko’yu 1977’de öldürdüklerini resmen itiraf etti. 29 Ocak 1921. Mustafa Suphi ve on dört yoldafl› kemalist rejim taraf›ndan katledildi. 30 Ocak 1923. Yunanistan’la Türkiye aras›nda nüfus mübadelesine iliflkin sözleflme ve pro-

27 Ocak-9 Şubat 2006

KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER Selahattin Do¤an: 1954 y›l›nda Sinop Erfelek’e ba¤l› Sar›bo¤a köyünde dünyaya gelen Selahattin Do¤an, Proletarya Partisi’nin düflünceleriyle ‹stanbul’da çeflitli inflaatlarda ve fabrikalarda çal›flt›¤› s›ralarda tan›flm›flt›r. K›sa sürede siyasal olarak yetkinleflen Do¤an, bu S. Do¤an süreçte Parti Üyesi olur. 5 Ocak günü Süleyman Cihan’la olan bir randevusuna giden Do¤an, burada bir devrimci örgütün yapt›¤› kamulaflt›rma eylemi nedeniyle düflman›n bölgeyi ablukaya ald›¤›n› fark eder ve uzaklaflmaya çal›fl›r. Bu s›rada ç›kan çat›flmada yaral› olarak tutsak düflen Selahattin Do¤an’dan bütün iflkence yöntemlerine ra¤men M. Düzen bir fley alamayaca¤›n› anlayan iflkenceciler onu 2 fiubat 1978’de katleder. Yunus Koç: Kars do¤umlu olan Yunus Koç, Proletarya Partisi saflar›nda mücadele yürütürken Ardahan-Ölçek köyünde jandarmalar taraf›ndan 2 fiubat 1979’da katledildi. H. Sönmez Mehmet Düzen: 1955 Tunceli Ovac›k do¤umlu olan Mehmet Düzen’in de aralar›nda bulundu¤u T‹KKO’ya ba¤l› bir gerilla birli¤inin Mazgirt’in Örs köyünde oldu¤u ihbar›n› alan TC güçleri köyü basar. Gerilla birli¤i geri çekilirken Mohundu Karakol Jandarmas›yla karfl›lafl›rlar. TC’nin iki atefli aras›nda kalan gerilla birli¤inin girdi¤i çat›flma s›ras›nda Mehmet Düzen 5 fiubat 1981’de ald›¤› kurflun yaralar›yla flehit düfler. Haydar Sönmez: 1957 Dersim Mazgirt Yetimo¤lu köyünde do¤an Haydar Sönmez (Alt›ndifl) iflbirlikçi oldu¤u için cezaland›r›lan Hasan Demirpençe’yi öldürdü¤ü iddias›yla gözalt›na al›narak fiubat 1982’de katledilir. R›dvan Karakufl: fiubat 1995’te devlet taraf›ndan gözalt›nda kaybedildi. Devrimci tutsaklar, Ramazan Yukar›göz, Ömer Yazgan, Erdo¤an Yazgan ve Mehmet Kambur 29 Ocak 1983’te ‹zmit’te idam edildi.

tokol imzaland›. Protokol Türk topraklar›nda yerleflmifl Rum Ortodoks dininden Türk uyruklar›yla Yunan topraklar›nda yaflayan Müslüman dininden Yunan uyruklar›n,1 May›s 1923 tarihinden bafllayarak zorunlu mübadelesini öngörüyordu. 31 Ocak 1943. Almanlar Stalingrad’da yenildi. 1966. Paflabahçe fiifle ve Cam Fabrikas›’nda 2400 iflçi greve bafllad›. 1980. Tarifl’te direnifl bitti, iflçiler iflbafl› yapt›lar. 22 Ocak’ta güvenlik güçleri arama yapma gerekçesiyle Tarifl iflletmelerine girmek istemifl, 600 iflçi gözalt›na al›nm›flt›. 1 fiubat 1979. Milliyet gazetesi genel yay›n yönetmeni Abdi ‹pekçi bir suikast sonucu M. Ali A¤ca taraf›ndan öldürüldü. 1997. Sürekli Ayd›nl›k ‹çin Bir Dakika

Karanl›k eylemi bafllad›. 3 fiubat 1977. Bir süredir kay›p olan ‹stanbul Teknik Üniversite (‹TÜ) ö¤rencisi Zeki Erginbay ölü olarak bulundu. 5 fiubat 1977. Tüm Ö¤retmenler Birleflme ve Dayan›flma Derne¤i (Töb-Der), Tüm Memurlar Birleflme ve Dayan›flma Derne¤i (Tüm-Der) ve Tüted “Ekonomik ve Demokratik Haklar” mitingi düzenledi. Polis mitinge sald›rd›; 65 kifli yaraland›. 7 fiubat 1966. ‹zmir Kula ve Yün Mensucat Fabrikas›’nda 70 gündür süren greve polis sald›rd›; 25 iflçi, 4 gazeteci yaraland›. 8 fiubat 1980. Tarifl iflçileri iflletmenin baz› bölümlerini iflgal etti, Çi¤li ‹plik Fabrikas›’nda iflçiler fabrika kap›lar›n› kapatarak barikat kurdu.


28

27 Ocak-9 Şubat 2006

40

“Satar›m arkadafl!..” Kufl gribi kimi vuruyor sorusunun yan›t› “geçimimiz olsayd› hasta tavu¤u yemezdik” diyen bir annenin küçük çocu¤unu, yani yetkililerin deyimiyle “cahil” insanlar› vuruyor olmal›d›r. Ya da geçimini sadece bu yolla sa¤layan, belediyeden kazlar›n›, tavuklar›n›, hindilerini saklayan insanlar›, hastane kap›s›nda yeflil kart› sorulan, yoksa bak›lmayan yoksul insanlar› vuruyor. Avian Gribi olarak da isimlendirilen Tavuk Vebas› ya da son günlerde s›kça duydu¤umuz ismi ile Kufl Gribi dünya sa¤l›¤›n› tehdit etmeye devam ediyor. Kanatl› hayvanlarda % 100 ölüme neden olan bu virüs, insan sa¤l›¤›n› da tehdit ediyor. Avian Gribi’nin, normal flartlarda sadece kufllar ve domuzlarda hastal›¤a yol açt›¤› bilinirken, 1997’de Hong Kong’da bu virüsün bir serotipi olan HSN 1 ad›ndaki yeni virüs insanlarda grip salg›n›na neden oldu. Bu salg›nda solunum yolu enfeksiyonu geçiren 18 kifliden 6’s› hayat›n› kaybetti. Bu hastal›k 6 fiubat 2004 verilerine göre Tayland’da 5, Vietnam’da 13 kiflinin de ölümüne neden oldu. Y›l 2006, yer Türkiye ve yitirilen 4 yaflam. Hastal›k yüzünden son olarak Van’da yaflam›n› yitiren Fatma Özcan’la dördü bulan ölü say›s›n›n ard›ndan gazete manfletlerine “Cehalete bir kurban daha”, “Virüsü cehalet yayd›”, “Kufl gribi de¤il, telafl öldürüyor” bafll›kl› haberler tafl›nd›. ‹nsan ölümünü cehalete ba¤layan devletin, hastal›k karfl›s›nda ald›¤› önlem ise önüne gelen tavu¤u öldürmekten öteye gitmiyor. “Biz zaman›nda gereken önlemleri almad›¤›m›z için hastal›k yay›ld›” diyemeyen devlet, tavuklar›n hemen hepsini hastal›kl›-hastal›ks›z ay›rmaks›z›n itlaf etmekte ve hemen ard›ndan da fabrikada beslenmifl olan tavuklar›n eti ve yumurtalar› tüketmenin do¤ru olaca¤›n› tekrarlay›p durarak, niyetini a盤a ç›karmaktad›r. Bir yandan köylünün besin ve geçim kayna¤› olan tavuklar, kazlar, ördekler, hindiler yok edilmekte ve böylece yoksul köylüyü daha da yoksullaflt›racak tutumlar içine girilmekte, di¤er yandan da köy tavukçulu¤u yaparak geçinenlerin hastal›ktan zarar› yokmufl, olmayacakm›fl gibi bir tutum sergilemekteler. Zarar gören sadece “zulüm endüstrisi” olarak isimlendirilen endüstriyel tavuk yetifltiricili¤i sektörüymüfl gibi bas›n aç›klamalar› yap›lmakta, köy tavukçulu¤unun art›k terk edilmesi gerekti¤i devlet yetkilileri taraf›ndan aç›klanmaktad›r. Yaln›zca endüstriyel tavuk yetifltiricili¤inin “kurtar›lmas›” için toplant›lar yap›lmakta, ekonomik paketler haz›rlanmaktad›r. Köy tavukçulu¤unun zarar›n›n karfl›lanmas› tavuk bafl›na verilen paraya indirgenmekte, kaybolan kazanc›, yaflamak için tutundu¤u dal›n yeniden oluflturulaca¤›na yönelik çözüm aray›fl›na gidilmeyerek, köylü-

lerin yaflam›n› sürdürmek için tutundu¤u bu dal› bakanlar›n aç›klamalar›ndan da anlafl›ld›¤› gibi elinden tümden al›nmak istenmektedir. Bu da yetmezmifl gibi büyük bir piflkinlikle kameralar karfl›s›na geçip tavuk yemekte ve halka da “markal› tavuk yiyin” ça¤r›s› yapmaktalar. Bu ça¤r›y› en somut yapanlardan biri de Tar›m ve Köyiflleri Bakan› Mehdi Eker’dir. Diyarbak›r’a yapt›¤› bir ziyarette köylerde yetifltirilen kümes hayvanlar›n›n büyük bir risk oluflturdu¤unu ifade eden Eker, entegre tesislerde herhangi bir hastal›¤a rastlanmad›¤›n› ve bu konuda herhangi bir ihbar›n bulunmad›¤›n› belirterek, “Entegrelerde üretilmifl, denetimden geçmifl, sa¤l›kl› kümes hayvanlar›n›n etleri ve yumurtalar› usulüne uygun olarak piflirerek tüketilebilir. Uzmanlara göre, bunda herhangi bir risk yok” dedi. KUfi GR‹B‹ K‹M‹ VURUYOR? “Hastal›¤a ilk yakalananlar, sahip olduklar› yegane varl›klar olan tavuklarla sarmafl dolafl yafl›yorlar ve birlikte uyuyorlard›. Sonra ziyan olmas›n diye hastalanan hayvanlar› piflirip yediler. Onlar

eti ancak bayramlarda yiyebilen yurttafllar›m›zd›r.” (13 Ocak Cumhuriyet, Coflkun Özdemir) Kufl gribi kimi vuruyor sorusunun yan›t› “geçimimiz olsayd› hasta tavu¤u yemezdik” diyen bir annenin küçük çocu¤unu, yani yetkililerin deyimiyle “cahil” insanlar› vuruyor olmal›d›r. Ya da geçimini sadece bu yolla sa¤layan, belediyeden kaz-

1993’te hastal›k Marmara’da görüldü¤ünde Enstitü tavuk yetifltiricilerinin imdad›na koflmufl, hastal›¤› ve afl›y› anlatan bir kitap盤› ücretsiz da¤›tm›fl; ancak 2 y›l önce Tar›m ve Köy ‹flleri Bakanl›¤›, Enstitü’nün zarar etti¤i gerekçesiyle kapat›lmas›na karar vermifl. lar›n›, tavuklar›n›, hindilerini saklayan insanlar›, hastane kap›s›nda yeflil kart› sorulan, yoksa bak›lmayan yoksul insanlar› vuruyor olmal›d›r. Kufl gribi, salg›n nedeniyle ortaya ç›kan ekonomik kriz gerekçesiyle iflinden ç›kar›lan iflçileri vuruyor. Bugüne kadar Banvit’te 350, fieker Piliç’te 70, bu piliç fabrikas›nda 200’e yak›n iflçinin ifline son verildi. ‹flten at›lmayanlara da son derece kötü koflullar dayat›l›yor. Öz-G›da ‹fl Band›rma Temsilcisi ‹zzet Kuvankl›, her kriz döneminden Banvit’in büyüyerek ç›kt›¤›n› söylüyor. Yani kufl gribi yoksulu vuruyor, büyüklere yar›yor. Türkiye böyle durumlarla ilk defa karfl›laflm›yor. Bu salg›n ilk de¤il, öyle görünüyor ki son da olmayacak. Verem salg›n›, tifo salg›n›, s›tma salg›n›na sahne olan Türkiye’de daha geçti¤imiz aylarda Malatya’da 7500 kifli ishal salg›n› nedeniyle hastanelere tafl›nm›flt›. fiimdi de bütün ülke 4 can alan ve h›zla yay›lan kufl gribiyle bo¤ufluyor. Peki devletin bunun karfl›s›nda, halk sa¤l›¤› konusundaki politikalar› ne? Özele sevk, aile hekimli¤i, genel sa¤l›k sigortas› ve özellefltirmeler… Devlet halk›m›za sa¤l›¤› fiyat› piyasa koflullar›na göre belirlenmifl bir hizmet olarak sunma kararl›l›¤›nda. Bunun son örne¤i bütçe disiplini ad›na kamu sa¤l›k kurulufllar›n›n 3.5 milyon YTL alaca¤›n›n meclis karar›yla silinmesidir. Yani hastaneler, sa¤l›k ocaklar›, dispanserler bu alacaktan yoksun b›rak›lmaktad›r. Tüm bunlar Türkiye’nin sa¤l›¤›n›n sat›fla ç›kar›lmas›n›n ve toplum sa¤l›¤›n›n çöpe at›lmas›n›n ad›d›r. Ve bu konu da cehalete ba¤lan›p üzeri kapat›lmak isteniyor. Ama Erdo¤an’›n “Cuma hutbelerinde vaaz verdirerek” “cahil” halk› ayd›nlatma konusundaki hassasiyetini de görmemek imkâns›z do¤rusu. Böylesi trajikomik olaylarla s›kça karfl›lafl›r›z ve art›k bunlar s›radanlaflm›flt›r bizim için. Traji-komik ve bizi hiç de flafl›rtmayacak bir baflka olay› da aktar-

mak istiyoruz. Can Dündar 7 Ocak tarihinde Milliyet’teki “Kufl gribini araflt›ran enstitüyü kim kapatm›flt›?” bafll›kl› yaz›s›nda flöyle diyor: “Kufl gribi konusunda esprideki gibi Ortado¤u ve Balkanlar’›n en büyük araflt›rma enstitüsünün Türkiye’de oldu¤unu biliyor muydunuz? Manisa Tavuk Afl›lar› Üretim ve Tavuk Hastal›klar› Araflt›rma Enstitüsü, bu konuda koruyucu e¤itim verdi¤i gibi, hastal›¤›n afl›s›n› da üretiyordu. ‘…du’ diyorum; çünkü Enstitü 2 y›l önce ‘zarar ediyor’ diye sat›fla ç›kar›ld›. Sat›lmay›nca da kapat›ld›.” Veteriner fakültelerindeki ö¤retim üyelerinin ›srar›yla Tar›m Bakanl›¤› 1982’de Manisa’da Enstitüyü kurmufl. 1987’den itibaren afl› üretimine geçilmifl. ‹ngiltere ve Macaristan’dan bilgi transfer edilmifl, piyasaya daha bol ve ucuz afl› sa¤lanm›fl, üretilen afl›lar Orta ve Uzakdo¤u’ya ihraç edilir olmufl. 1988’de, 1990’da, 1996’da uluslararas› tavuk hastal›klar› sempozyumlar› düzenlenerek, yabanc› uzmanlar yerli üreticiyle buluflturulmufl, bilimsel araflt›rmalar yap›lm›fl. 1993’te hastal›k Marmara’da görüldü¤ünde Enstitü, tavuk yetifltiricilerinin imdad›na koflmufl, hastal›¤› ve afl›y› anlatan bir kitap盤› ücretsiz da¤›tm›fl; ancak 2 y›l önce Tar›m ve Köy ‹flleri Bakanl›¤›, Enstitü’nün zarar etti¤i gerekçesiyle kapat›lmas›na karar vermifl. 23 y›lda harcanan onca para, onca emek topra¤a gömülmüfl. Laboratuarlar ihaleyle y›kt›r›l›p büroya dönüfltürülmüfl. Manisa Araflt›rma Enstitüsü ise teçhizat ve ekipmanlar›yla birlikte ‹zmir’de farkl› bir alanda hizmet veren baflka bir enstitüyü de kapatmaya haz›rlanan Tar›m Bakanl›¤›, yap›lan reorganizasyonlarla Veteriner ‹flleri Genel Müdürlü¤ü’nü de kald›rd›. Tar›m Orman Sendikas›, Enstitü’nün yeniden aç›lmas›n› talep ediyor. “Bu tür kurumlar›n varl›¤› ticari kârla ölçülemez” diyor. Devletin buna flafl›rtmayan cevab› oldukça aç›k: “Satar›m arkadafl…”


29

40

27 Ocak-9 Şubat 2006

fian olsun devrim ve sosyalizm mücadelesine AKLINI VE YÜRE⁄‹N‹ KOYANLARA! Rosa Luksemburg ve Karl Liebknecht’i 19 Ocak 1919’da yitirmifltik. Alman tekelci burjuvazisinin subaylar› onlar› ac›mas›zca katletmifllerdi. Bu barbarl›k, Alman emperyalizminin tarihinde asla silinmeyen kara bir leke olarak kald›. Rosa ve Karl, yaln›zca Alman sosyalist hareketinin de¤il, uluslararas› devrimci hareketinin de en sayg›n, en önde duran önderleriydiler. Rosalar, Bernstein ve Kautskilere karfl› II. Enternasyonal’in en keskin k›l›c›yd›lar. II. Enternasyonal’e ola¤anüstü inatla yap›flm›fl bulunan lekeleri temizleme mücadelesinde Rosalar devrim çan›n› cesaretle çalmada hem prati¤in ve hem de teorinin bulunmaz önderleriydiler. 1919’un efli¤inde devrim kap›y› çald›¤›nda hiç tereddütsüz devrim selinin ortas›nda ak›llar›n›, yüreklerini ve bedenlerini bu ifle korkusuzca adad›lar; hem de olgunlaflm›fl devrime müdahale edecek güçlerin yetersizli¤i koflullar›nda bile. Spartaküs Birli¤i’nin bu önderleri “Kas›m Devrimi”nde can verdiler ama, onlar›n geride b›rakt›klar› devrimci miras, Alman devriminin onurunu kurtaran cesaret etme kararl›l›klar› dün oldu¤u gibi bugün de izlenmesi gereken örnek olmay› sürdürüyor. Ve dünya tarihi, Kautski çizgisindeki döneklikleri dikkate almaks›z›n Rosalar›n devrimci

çizgisinde kendi yolunu çizmeye devam ediyor. Ve de Rosalar›n ad›, bugün dünya devrimci iflçi hareketine öylesine kaz›nm›flt›r ki, bu ikili flimdiden gelece¤in dünya devrim panteonunda onurlu yerlerini alm›fllard›r bile. fiimdilerde, Rosalar›n yaflad›¤› topraklarda ne devrimci durum ve ne de devrime müdahale edecek güçler Avrupa, ad›m ad›m toplumsal kaynama noktas›nda do¤ru burunun ucunu çeviriyor olsa da, devrim için olgunlaflm›fl koflullar sunmaktan henüz uzak bu topraklar. Ne ki, dünya tarihi önlenemez bir biçimde devrim ve sosyalizme do¤ru ilerliyor. Evet devrim elle tutulacak denli yak›n de¤il ama, Avrupa iflçi s›n›f› uzun zamand›r yatt›¤› k›fl uykusundan uyanmaya da bafll›yor. Kapitalizmin II. Emperyalist Paylafl›m Savafl› sonras› otuz “alt›n y›l›” çoktan geride kald›; burjuvazi ile proletarya aras›ndaki “sosyal bar›fl” ad›m ad›m y›k›lmaya yüz tutuyor; iflçiler tekelci burjuvaziye karfl› siyasi olmasa da ekonomik mücadeleyi giderek sertlefltiriyor. Bu mücadele ile ayn› anda siyasi mücadele de belli belirsiz ortaya ç›kmaya bafll›yor. Ve mücadeleninin atefli ortas›nda s›n›f mücadelesinin ufukta heybetlice belirmesi hiç de flafl›rt›c› olmasa gerek. Ne ki, s›n›f›n üstekilerle olan “çal›flma bar›fl›”n›n adamak›ll› sona ermesiyle ancak s›n›f mücadelesine giden

heybetli yol aç›labilir. Uzun y›llard›r süren bar›fl ortam›, küresel masal›n felaketli sonuçlar› ile y›k›lmaya bafll›yor. Ve öyle gözüküyor ki her fley karfl›t›na dönüflecek. Bu belki biraz zaman alacak ama, flu da bilinsin ki, Avrupa iflçi s›n›f› çal›flma bar›fl› yata¤›ndan tafl›yor ve mücadele daha sert, daha yayg›n ve d aha devrimci içerikli karakter almaya iflaret ediyor. fiu asla unutulmas›n ki, bir ülkede iflçi s›n›f› egemen güçlerle “çal›flma bar›fl›n›” korudu¤u sürece ne devrim ve ne de sert çarp›flmalar asla kap›y› çalm›fl; Marks’›n sözleriyle, olsa olsa düzenin sonuçlar›na karfl› sendikalar üzerinden, sermayenin sürüp giden gasplar›na karfl› gerilla savafllar› verebilirler. Geliflkin kapitalist ülkelerde ifliler gündelik mücadele içinde fazlas›yla bo¤ulmufllard›r ve gündelik mücadelenin “sonuçlar›na” de¤il, bunlar›n “nedenlerine” karfl› mücadeledir aslolan. Uzun y›llara yay›lan parlamenterist ve sendikal mücadelenin bo¤ucu atmosferi içinde burjuvazinin “siyasi kuyru¤u” olan iflçiler, kendi kuyruklar›na bas›ld›¤›n›n ay›rd›na vararak “sol’a y›¤›lmaya” bafllayacaklard›r. Uzun zamana da yay›lsa, bundan kaç›namaz an›n tarihsel ilerleyifli. Sermayeye dayal› sistem, son birkaç on y›ld›r bir görünüp bir kaybolan “gönenç” dönemlerini adamak›ll› yakalayamadan afl›r›-üretimden kaynaklanan

kronik duraklama ve depresyon döngüsü içinde debelenip duruyor. Üretimdeki geniflleme birikimin gerisinde kalmay› sürdürerek “birikim krizi”ne neden olmay› sürdürecektir. Ne sanayinin teknik temelindeki devasa s›çramalar ve ne de bu s›çramalara kol kanat geren teknolojinin ak›l almaz çabukluktaki geliflmesi kapitalizmin “son saatine” çare olam›yor. Anarfli içinde anarfliyle iflleyen sistemin “tarihsel çöküflünü” “siyasal çöküflün” izlemesi kaç›n›lmazd›r. “Herkesin herkese karfl› savafl›” olan eme¤in kölelefltirilmesine dayal› sistemin, yerini, eme¤in iktidar›na dayal› sisteme b›rakmas› mutlak bir zarurettir. Bu, hem üretici güçleri yönetmeye güç yetiremeyen sermaye aç›s›ndan ve hem de insanl›¤›n istemi ve gereksinimi olmas› aç›s›ndan böyledir. Ve Rosa’n›n tarihin derinliklerinden yank›lan›p günümüze ulaflan flu sözleri sermayeye dayal› iktidarlar›n bafl›nda sallanan k›l›ç olmay› sürdürecektir. Berlin’de düzen hüküm sürüyormufl! Sizi budala zaptiyeler! Yar›ndan tezi yok, k›yamet günü kopmuflças›na, tüm tantanas›yla, en ummad›¤›m›z yer ve anda devrim yeniden karfl›n›za ç›kacak ve hayk›racakt›r: Vard›m, var›m, varolaca¤›m! Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist Yurtd›fl› Bürosu

Wiesbaden’de SPD-CDU hükümetinin program› ve Göçmenler üzerindeki etkileri konulu panel düzenlendi AT‹F ve AG‹F taraf›ndan organize edilen panel 8 Ocak 2006 tarihinde Wiesbaden ve Çevresi Türkiyeli ‹flçiler Derne¤i’nde gerçeklefltirildi. Yaklafl›k 60 kiflinin izledi¤i panel, tüm devrim flehitleri için yap›lan sayg› durufluyla bafllad›. ‹lk söz alan AT‹F temsilcisi k›saca; 15 A¤ustos 1971’de Nikson taraf›ndan ilan edilen neo-liberal politikalar›n 90’l› y›llardan itibaren tüm dünyada uygulamaya konuldu¤unu, Almanya’da ise 80’li y›llarda Helmut Kohl taraf›ndan hükümet program›na al›nan tasar›n›n, SPD-YEfi‹LLER hükümeti taraf›ndan Agenda-2010 olarak gelifltirildi¤ini, CDU’nun ise sanki bu y›k›ma karfl›ym›fl gibi eski hükümeti elefltirerek iktidara geldi¤ini, ancak CDU-SPD büyük koalisyonunun da mevcut y›k›m program›n› devam ettirmek ve tekellerin ihtiyaçlar› do¤rultusunda derinlefltirmek noktas›nda anlaflt›klar›n›, sermayenin esas kâr›n›n iflçilerin art›-de¤erini sömürmek oldu¤unu, bunun için de sermayenin AR-GE d›fl›ndaki fazla iflgücü

gerektiren yat›r›mlar›n› yar›-sömürge ülkelere kayd›rd›¤›n›, bu ülkelerde de O‹CD kararlar› çerçevesinde MA‹-M‹GA-TAHK‹M gibi programlarla yürürlü¤e sokuldu¤unu söyledi. ‹kinci olarak söz alan AG‹F temsilcisi de k›saca; “Yeni hükümetin program›n›n göçmenler ve yerli emekçiler diye ayr›m› olmaks›z›n tüm emekçileri etkiledi¤ini, ancak sermayenin mevcut y›k›m›n faturas›n› göçmen isçilere ç›kartarak politika yapt›¤›n›, bunun ise göçmenleri ekstra olarak ezdi¤ini belirtti. Ayr›ca, bütün tekellerin kâr etmelerine karfl›n 2007 y›l›na kadar ne kadar iflçi ç›kartacaklar›n› aç›klad›klar›n› ve hükümetin esas görevinin ise bunun önündeki engelleri kald›rmak oldu¤unu ekleyerek sözlerini bitirdi. Son konuflmac› Sosyal Dan›flman Mehmet Y›lmaz ise k›saca; emperya-

lizmin özü gere¤i hâkim tekellerin ç›karlar›n› savunmayan hiçbir hükümetin iktidarda kalamayaca¤›n› ve hiçbir hükümetin flu anda emperyalist kapitalist ülkelerdeki iflsizli¤i durduracak güçte olmad›¤›n›, çünkü rekabetin globallefl-

ti¤ini, “iflsizli¤i düflürece¤iz” demenin hayalcilik oldu¤unu söyledi. Yeni hükümetin ilk ifl olarak tüm denetim kurumlar›n›, polis müdürlü¤ünü birlefltirmeyi ve böylece 10.000 memurun ifline son vermek istedi¤ini, memur-

lara ifl güvencesi getiren yasay› kald›rmak istedi¤ini, konut deste¤ini kald›rd›¤›n›, vergi reformuyla çal›flanlar›n ald›¤› çocuk yard›m› ve y›pranma paralar›n›n vergiye tabi tutuldu¤unu, 58 yafl›nda olup da iflsiz kalanlar›n eskiden emekli olabilirken bunun kald›r›ld›¤›n›, 51 yafl›n alt›ndaki iflsizlerin sadece 12 ay iflsizlik paras› alabilece¤ini, Hartz IV alanlar›n ev yan masraflar›n›n (›s›nma masraflar› gibi) sadece % 29’ unun verilece¤ini, bununsa “çal›flmayan ›s›nmas›n” anlam›na geldi¤ini söyledi. Ard›ndan yeni hükümetle eski hükümet aras›nda fazla fark olmad›¤›n› söyleyerek konuflmas›n› bitirdi. Oldukça canl› geçen panelin ikinci bölümünde panelistler izleyicilerin sorular›n› yan›tlad›. Panele kat›lanlar›n kendilerini direk ilgilendiren y›k›m program› noktas›nda duyarl› olduklar› ve bu tip panellerin düzenli olarak yap›lmas› gerekti¤ini dile getirdikleri gözlendi. (Wiesbaden ‹K okurlar›)


30

27 Ocak-9 Şubat 2006

‹flçi-köylü’den fiEH‹TLER‹M‹Z BEYN‹M‹ZDE, KALB‹M‹ZDE, B‹LE⁄‹M‹ZDE YAfiIYOR! Ocak ay›n›n son haftas›, özgürlük ve ba¤›ms›zl›k u¤runa flehit düflen, devrimin ve Proletarya Partisi’nin kadro ve militanlar›n›n an›ld›¤› bir dönem olmas› itibar› ile, s›n›f bilinçli proleterler aç›s›ndan takvim yapraklar›ndaki s›radan bir de¤iflim de¤il, tarihsel anlam› olan bir süreçtir. Emperyalizme, faflizme ve her türden gericili¤e karfl› sadece beden olarak aram›zdan ayr›larak doruklar› tutuflturan ve günefli kuflatanlar›n an›ld›¤› ayd›r. Bugün büyük devrim yürüyüflümüzde bedenlerini hiç çekinmeden bu yolda basamak yapanlar›m›z›n yaflat›ld›¤› haftad›r Parti ve Devrim fiehitlerini Anma Haftas›. fiehitlerimiz devrimin teori ve prati¤ini, yaflamlar›n› çekinmeden s›n›f savafl›m›na sunarak prati¤e dökmüfllerdir. Onlar büyük bir devrimci cüret ve cesaret ile yaflamlar›n› devrime arma¤an ettiler. Çünkü onlar biliyorlard› ki; düflüncelerinin doru¤una ancak bedeller ödenerek var›l›rd›. Ve yine onlar bu bedeli hiç tereddütsüz ödemeyi boyun borcu bildiler. Arkalar›nda kalanlar›n kavgalar›n› sürdüreceklerine olan inançlar› ile hesap sorma yeminimize bir yeni isim daha ekleyerek ölümsüzlefltiler. Onlar, ideallerimizi gelifltirip bugünlere tafl›yan, bizden önce bu yolda yürüyerek sonrakilere yolu açanlar›m›zd›lar. Ve iflte bu yüzden biz, bugün onlar›n kararl›l›¤›n›, fedakarl›¤›n›, inanc›n›, heyecan ve coflkular›n› daha somut ve güçlü kuflanmal›y›z. Onlar› beynimizde, kalbimizde ve bile¤imizde yaflatmal›, ideallerini gerçek k›larak onurland›rmal›y›z. Bilinmelidir ki; her tarihsel süreç o döneme damgas›n› vuran özellikler ile

kendine özgü bir nitelik kazan›r. Bugün aç›s›ndan bak›ld›¤›nda enternasyonal proletaryan›n ve ezilen dünya halklar›n›n düflman› emperyalist-kapitalist sistem, iflbirlikçileri ve uflaklar› Ortado¤u’daki iflgallerine, katliamlar›na ve iflkencelerine pervas›zca devam etmektedir. Yap›lan araflt›rmalara bak›ld›¤›nda görülecektir ki; Irak’taki iflkence ve ölüm tablosu Saddam dönemine göre çok daha y›k›c› ve ürkütücü boyuttad›r. ABD emperyalizmi iflkence merkezlerini kendi s›n›rlar› d›fl›na tafl›yarak, daha kolay ve etkili bir flekilde amaçlar›na varmay› hedeflemektedir. ABD emperyalizminin tüm bu sald›r›lar›nda en sad›k dostu olan ‹ngiliz emperyalistlerinin ad› da iflgal, iflkence, katliam ve sald›r›larla an›lmaktad›r. Zulmün ve sömürünün eli kanl› sahipleri dünya halklar›na maddi ve manevi köleli¤i dayat›rken, baflta Ortado¤u halklar› olmak üzere ezilen dünya halklar› da özgürlük ve ba¤›ms›zl›k için devrimci fliddetin yarat›c› ve vurucu silahlar› ile savaflmaktad›r. Örne¤in iflgalci emperyalist haydutlara en güzel cevab› Irak halk› vermektedir. Örne¤in ‹srail’e karfl› en güzel yan›t›, y›llard›r bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ile siyonizme karfl› direnen Filistin halk› vermektedir. Evet emperyalistler, iflbirlikçileri ve uflaklar› yenilmeye mahkumdur. Bunun da en güzel kan›t› Bush’un “Irak’taki zorluklar› yanl›fl hesaplad›k” ifadesidir. Ya da Colin Powell 2005 y›l› fiubat ay›nda yapt›¤› “Sonuç korkunç, bu savafl› kaybettik, kaybedece¤iz” fleklindeki aç›klamas›d›r. Yine özellikle ABD em-

39 peryalizmine karfl› kitlelerdeki öfkenin dinmek bilmeyen bir kabar›fl içinde oldu¤u gerçe¤i, Bush’un son ziyaretinde, baflta Arjantin olmak üzere birçok ülkede yap›lan eylemliliklerde kendini göstermifltir. Bugün emperyalizme verilmesi gereken yan›t› ABD emperyalizminin bizzat ordusunu devreye soktu¤u Filipinler’de iktidara alternatif bir mevzi kurmay› baflaran Marksist-Leninist-Maoist’lerin, ikinci önemli mevziyi kurduklar› Nepal’deki büyük yürüyüfl sürmektedir. Halk Savafl›n›n geliflen mevzilerine son bir y›l içerisinde, Halk Savafl›’na h›z vererek büyük ad›mlar atan ve k›z›l iktidarlar›n› geniflleten Hindistanl› Maoistler de eklenmektedir. Bütün bunlar göstermektedir ki, emperyalist iflgalciler yaratt›klar› zulüm tablosu ile baflta kendi halklar› olmak üzere ezilen emekçiler taraf›ndan her gün biraz daha lanetle an›lmaktad›r. Ve onlar bu lanetli öfkeden bo¤ulmaktan kurtulamayacaklard›r. Özgürlük ve ba¤›ms›zl›k çok say›da bedel ödeme u¤runa da olsa düfl olmaktan ç›k›p gerçek hale gelecektir. Düflman› büyük olan›n savafl›m›nda bedel a¤›r ve bedel ödeyenlerin say›s› çok olur. Ülkemizde de faflist patron a¤a devleti emperyalistlerin sömürü ve zulmü için yaflad›¤›m›z topraklar› pervas›zca efendilerinin emrine sunmakta ve böylece dünya halklar›na karfl› ifllenen suçlara ortak olmaktad›r. Faflist devlet bir yandan efendilerine uflakl›kta kusur etmezken, di¤er yandan da egemenli¤inin devam› için cinayetler, katliamlar ve provokasyonlar düzenlemekte, yeni yeni yasalar ile sald›r›lar›n› “yasal”laflt›rmaktad›r. Bunlara son örnek fiemdinli’de yaflananlard›r. fiemdinli’de halk›n iradesi ile a盤a ç›kan da devletin bu halk düflman› yüzüdür. Ne Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an’›n tekrarlad›¤› “hukuk devleti” safsatas›, ne “derin devlet” aldatmacalar›, ne de “adil yarg›lama” masallar› bu ger-

TEKEL’de direnifl sürüyor

Fabrikalar›n›n kapat›lma karar›na karfl› iflyerinde direnifle geçen Adana TEKEL iflçileri, kurban bayram›n› nöbetler halinde fabrikada geçirerek direniflte kararl› olduklar›n› gösterdiler. Bayramda AKP Adana il binas› önünde eylem yapan TEKEL iflçileri, tüm kesimlerin sorunlar›na duyarl› olmas›n› istediler. 10 Ocak 2006 tarihinde AKP önüne gelen iflçiler hükümete “AKP dinle, bayram gelmifl neyime” diye seslendiler. Ancak iflçiler burada herhangi bir muhattap bulamad›lar. Fabrikadan AKP il binas›na kadar “AKP flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma”, “AKP

sand›kta hesap verecek”, “‹flçiyiz hakl›y›z kazanaca¤›z”, “Adana fabrikana sahip ç›k” vb. sloganlarla yürüyen iflçiler, polisin yo¤un “güvenlik” önlemleriyle karfl›laflt›lar. ‹flçiler AKP önüne gelerek burada yar›m saatlik oturma eylemi yapt›lar. Eylem s›ras›nda iflçiler ad›na konuflan, Tek G›da-‹fl Güney Anadolu Bölge Baflkan› Gürsel Diliç›k›k, fabrikan›n kapatma karar›n›n yabanc› sigara tekellerinin emriyle al›nd›¤›n› söyledi. Diliç›k›k, “Bu bayram gününde biz fabrikam›zday›z. Ama iflimize, ekme¤imize engel olanlar karfl›lar›nda TEKEL iflçisini ve Adana halk›n› bulacakt›r” dedi. Diliç›k›k kapatma karar› geri al›nana kadar mücadelenin devam edece¤ini belirtti. Ayn› gün Çukurova Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC) ve Türkiye Gazeteciler Sendikas› (TGS) Adana fiubesi de iflçileri ziyaret ederek direnifle destek verdi. Tek G›da-‹fl Sendikas›’n›n örgütlü oldu¤u di¤er fabrikalardaki iflçiler de 16 Ocak 2006 tarihinde bir aç›klama yaparak dire-

niflteki TEKEL iflçilerini desteklediklerini, verilecek her türlü mücadelenin içerisinde olacaklar›n› duyurdular. Çukobirlik, Marsa ve Paksoy iflçileri de TEKEL iflçilerinin yan›nda olduklar›n› ifade ediyorlar. ‹flçiler “TEKEL iflçisinin vermifl oldu¤u mücadeleye destek veriyoruz ve deste¤e devam edece¤iz. TEKEL iflçisinin ifl, ekmek mücadelesinin yan›nda yer alaca¤›z” diyorlar. Fabrikan›n kapat›lmas›na TEKEL iflçisi gibi Adana halk› ve tütün üreticileri de tepki gösteriyor. “AKP yeni ifl sahalar› açaca¤›na, fabrikalar› kapat›yor, özellefltiriyor. TEKEL de kapan›rsa Adana’da fabrika kalmayacak” diyerek tepki gösteren Adana halk›, AKP hükümetine olan güvensizli¤ini de dile getiriyor. Devletin TEKEL’i kapatmas›yla oldukça zor durumda kalacak olan tütün üreticileri ise; “geçimini bu fabrikalardan sa¤layan insanlar iflsiz ve aç kalacak. 700 iflçi de iflinden olacak. Bu sorun yaln›z iflçilerin ve biz tütün üreticilerinin sorunu de¤il” diyorlar.

çe¤i karartamaz. Yine geçti¤imiz hafta “hesaplamada yap›lan bir hata sonucu” serbest kalan ve ard›ndan tekrar tutuklanarak hapishaneye konulan M. Ali A¤ca dosyas› devletin gerçek yüzünü ortaya saçmaktad›r. ‹flte bu koflullar içinde flehitlerimizi anman›n somut anlam› Proletarya Partisi’nin ve halk›n gündemlerini ustal›kla birlefltirerek, militan devrimci bir ruhla onlar›n görevlerini b›rakt›klar› yerden alarak devam ettirmek ve sonuçland›rmakt›r. fiehitlerimizin an›s›, devrimci mücadelenin gelifltirilmesi, bu saltanat düzeninin yeryüzünden silinmesi için Ocak ay›n›n son haftas›nda gelece¤e dair umudumuzu, s›n›f kinimizi, birli¤imizi ve amac›m›zla bütünleflmifl kimli¤imizi en ileri seviyede hayk›rmak için ileri at›lmak olmazsa olmazd›r. fiunu bilmeli ve kavramal›y›z ki, önümüzdeki dönem daha zor flartlara ve buna koflut geliflecek çarp›flmalara gebedir. Emperyalistler, iflbirlikçileri ve uflaklar› hemen her gün bu sürecin geliflmekte oldu¤unu hissettirmektedir. Kendimizi bu zor flartlara ve büyük çarp›flmalara haz›rlayarak flehitlerimizden devrald›¤›m›z güç ve kararl›l›kla onlar›n fliarlar›n› sokaklarda hayk›rmak önemli ve anlaml›d›r. Çünkü bunu bizden büyük devrim ustalar›, büyük de¤erler yaratan flehitlerimiz, tarihi kan›yla ve y›k›lmaz iradesiyle yaratan kitleler istemektedir, beklemektedir. fiehitlerimiz, üzerinde yaflad›¤›m›z bu topraklarda devrim mücadelesinde bir damla kan olmufl ve kurtuluflun gerçek yolunun Halk Savafl› güzergah›ndan geçti¤inin alt›n› kanlar› ile çizmifllerdir. Öyleyse; “Binlerce, onbinlerce flehit bizden önce halk›n ç›karlar› için canlar›n› kahramanca verdiler. Onlar›n bayra¤›n› yukar›lara kald›ral›m, kanlar› ile çizdikleri yolda ilerleyelim.” (Mao Zedung)

‹fiÇ‹LER YEREL TELEV‹ZYON KANALINI BASTI! Yerel Akdeniz Televizyonu’nda, “TEKEL zarar ediyor” fleklinde aç›klamalarda bulunan AKP Adana Milletvekili Ziyaeddin Ya¤c›’y› protesto etmek için televizyona giden iflçileri polis engelledi. Üzerlerinde, “TEKEL kapat›lamaz” yaz›l› önlüklerle saat 19:00’da Akdeniz Televizyonu’na gelen bir grup iflçi, canl› yay›nda TEKEL üzerine konuflan Ya¤c›’yla tart›flmak üzere televizyona girmek istedi. Ancak polis iflçileri engellemek istedi. Burada çeflitli sloganlar atan iflçiler binadan d›flar› ç›kar›l›nca sloganlar atarak iflyerlerine döndüler. ‹flçilerin ayr›lmas›ndan yaklafl›k yar›m saat sonra yine televizyona ç›kan Ya¤c› ise yalanlar›na canl› yay›nda devam ederek, iflçileri küçük hesaplar yapmakla suçlad›. Ya¤c› ya da benzerlerinin yapt›¤› hesaplar büyüktür, bu do¤ru. Ancak bu hesaplarda kazanan hep bir avuç para babas› olmaktad›r. (Mersin)


31

40

27 Ocak-9 Şubat 2006

Sald›r›lara karfl› iflçiler 1.5 saat üretimi durdurdular Jandarman›n deste¤ini de arkas›na alan patron ve tafleronun iflçiler ve sendika üzerindeki sald›r›lar›n› pervas›zlaflt›rarak sürdürüyor. 23 Ocak Pazartesi günü sabah saat 08:00 civarlar›nda tafleron ve eli sopal› adamlar› Cevahir Deri önünde direniflte olan iflçilere ve orada bulunan sendikac›lara azg›nca sald›rd›. Olay jandarman›n g ö z ü önünde olurken jandarma olaylar› yat›flt›rmak ad› alt›nda sendika yöneticilerine sald›rmaya çal›flt›. Bu arada sendika arabas›n›n bütün camlar› da tafleron ve adamlar› taraf›ndan k›r›ld›. Burada Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiube Baflkan›, Sekreteri, 5 direniflçi iflçi ve 7 tafleronun adamlar› gözalt›na al›narak Tuzla Jandarma Komutanl›¤›’na götürüldüler. Son günlerde artan tafleronun sald›r›lar›n› protesto eden Deri-‹fl Sendikas› ve üyeleri ayn› gün saat 12:00’de Cevahir deri önünde bas›n aç›klamas› yapmak istediler. Ya¤an kara, kuru so¤u¤a ra¤men 400’ü aflk›n iflçi hesap sormak, sendika yönetimini, direniflteki Cevahir iflçilerini sahiplenmek amac›yla bir araya gelirken çetelerin korumal›¤›n› yapan jandarma Cevahir Deriye giden yola barikat kurarak “Buras› özel bölge. Burada bas›n aç›klamas› yapamazs›n›z. Kaymakaml›¤›n talimat› var. Kaymakamdan izin

almadan buradan geçemezsiniz. Yapmak istedi¤iniz yasad›fl›d›r. Müdahale ederiz” vb. sözlerle ortam› gerdi. Birçok subay›n olay yerinde oldu¤u gözlemlenirken yarbay›n da orada olmas› patronun, tafleronun arkas›nda kimlerin oldu¤unu göstermesi aç›s›ndan önemlidir. ‹flçilerin öfkesinden yerinde duramad›¤›, barikat› aflmak istedi¤i görülürken sendika yönetimi sa¤duyulu davranarak iflçileri provokasyona gelmemeleri konusunda uyard›. Sendika yönetiminin “Kamu alanlar›nda bas›n aç›klamas› yapmak anayasal hakk›m›zd›r. Bu hakk› kaymakaml›k dahil kimse engelleyemez. Biz özel flah›s arazisinde bas›n aç›klamas› yapm›yoruz. Sizin yapt›¤›n›z yasad›fl›d›r” demesine ra¤men jandarma ortam› provoke etmeye devam etti. Bu s›rada kitle s›k s›k “‹flçilere de¤il, çetelere barikat”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Tuzla çetelere mezar olacak”, “‹flçilerin katili patron a¤a devleti” vb. sloganlar›n› hayk›rarak kararl›l›klar›n› dillendirdiler. Jandarman›n oyununa gelmeyen sendika yönetimi ve iflçiler Cevahir Deriye giren yolda bas›n aç›klamas› yapma karar› ald›lar. Cevahir Deri önünde direniflte olan iflçiler de aç›klaman›n yap›laca¤› yere geldi. Belediye-‹fl 2 No’lu fiube yöneticileri, Haber-Sen 9 No’lu fiube Baflkan› Ali Y›ld›z, D‹SK 3 No’lu Bölge Baflkan› Veysel Demir ve aylard›r direniflte olan Serna-Seral iflçilerinin de kat›larak destek verdikleri aç›klamada s›ras›yla Deri-‹fl Genel Baflkan Vekili Musa Servi, Deri-‹fl Genel Baflkan› Yener Kaya ile Haber-Sen

9 No’lu fiube Baflkan› Ali Y›ld›z birer konuflma yapt›lar. ‹lk konuflmay› yapan Musa Servi “Biz anayasal hakk›m›z olan bas›n aç›klamas› yapmak istiyoruz. Burada yasay› uygulamak zorunda olan jandarma yasad›fl› davranarak bu hakk›m›z› engelliyor. Burada provokasyona gelmeyece¤iz” derken baflkan›n sözü “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “‹flçilere de¤il çetelere barikat” sloganlar›yla kesildi. Servi konuflmas›n›n devam›nda “Defalarca kez gerekli yerlere müracaat ettik. Gerekli ifllemlerin yap›lmas› bir yana bize yap›lan sald›r›lara seyirci kal›nd›. Bu sald›r›lar bizi y›ld›ramad›/y›ld›ramayacak. E¤er sorunu çözmeye yanaflmazlarsa üretimden gelen gücümüzü kullanaca¤›z” dedi. Haber-Sen 9 No’lu fiube Baflkan› Ali Y›ld›z ise “Anayasal hakk›m›z olan bas›n aç›klamas›, iflverenle, tafleronla, çeteyle iflbirli¤i yapan kolluk güçleri taraf›ndan engellendi. Çetelere barikat kurmayanlar bizlere barikat kuruyorlar” derken Y›ld›z’›n sözü “Çeteler halka hesap verecek”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “‹flçilere de¤il çetelere barikat” sloganlar›yla kesildi. Y›ld›z konuflmas›n›n devam›nda “Biz meflru demokratik hakk›m›z› istiyoruz.

Biz anayasal hakk›m›z olan sendika istiyoruz. Biz haklar›m›z› örgütlü mücadeleyle alaca¤›m›za inan›yoruz. Bunun önünde kim durursa dursun haks›zd›r. Tafleronun, iflverenin yapt›¤› yasad›fl› ifllere göz yumanlar bizim yasal hakk›m›z› engelleyemeyecekler. Yetkilileri göreve ça¤›r›yorum aksi takdirde meflru, demokratik haklar›m›z› kullanaca¤›z ve Cevahir Deri burada bar›namaz” dedi. Bas›n aç›klamas› boyunca iflçiler üretimi yaklafl›k 1.5 saat durdurdular. Gözalt›na al›nan sendika yöneticileri ve iflçiler hakk›nda jandarma karakolunda sabah saat 09:00’da gözalt›na al›nmalar›na ra¤men saat 16:00’ya kadar herhangi bir ifllem yap›lmam›flken gözalt›na al›nan patronun 7 adam› karakoldan direkt serbest b›rak›lm›flt›r. Gözalt› süresince hakaret ve fliddete maruz kalan sendika üye ve yöneticileri ertesi gün (24 Ocak) ç›kar›ld›klar› Savc›l›k taraf›ndan serbest b›rak›ld›lar. Adliye önünde de sendikac›lar› yaln›z b›rakmayan deri iflçileri Adliye önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdiler. Musa Servi’nin konuflma yapt›¤› bas›n aç›klamas›nda “Birlik mücadele zafer”, “Çeteler halka hesap verecek” sloganlar› at›ld›. (Kartal)

Deri-‹fl Sendikas›’na uluslararas› dayan›flma mesaj› Gönen ve Çorlu’da aylard›r direniflte olan deri iflçilerinin direniflleri devam ediyor. Deri-‹fl Sendikas›’nda örgütlendikleri gerekçesiyle Gönen’de 22 Temmuz 2005 tarihinde iflten at›lan 320 iflçinin direnifli devam ediyor. Direniflteki iflçiler sabah mesai saatiyle iflyerleri önüne gelerek akflam mesai bitimine kadar burada kurduklar› çad›rlarda bekliyorlar. Çal›flma Bakanl›¤›’ndan yetki tespiti bekleyen iflçilerin direnifli 7. ay›na girerken iflçilerin moralinin yüksek oldu¤u görülüyor. Çorlu ‹leri Deri’de sendikaya üye olduklar› için 18 fiubat 2005 tarihinde iflten at›lan 34 iflçi, yine Birsinler Deri’de de iflten at›lan 16 iflçi 4 Temmuz

lunduklar› firmalar›n Türkiyeli deri

Avrupa Tekstil-Giyim-Deri Sendika Federasyonu (FSE-THC) ad›na flirketlerinden mal al›p almad›klar›Uluslararas› Sendikal Eylem Sekreterli¤i, Deri-‹fl Sendikas›’na, Gönen ve n› kontrol etmeye ça¤›r›yoruz” dedi. Çorlu’da direniflte olan deri iflçilerine gönderdikleri mektupta, sendikalaflEnternasyonal alanda bu dayan›flma haklar› için direnen iflçilerle dayan›flma içinde olduklar›n› belirttiler. ma mesajlar› gelirken, kendini ilerici 2005 tarihinden itibaren sendikal› olarak ifle dönme mücadelesi veriyor. Buradaki iflçiler de sermayenin tüm sald›r›lar›na ra¤men mevsimleri aflan direnifllerinde kararl›lar. Direniflteki iflçilere çeflitli kurumlardan manevi maddi destek gelirken buna güzel bir örnek de Fransa’dan geldi. Avrupa Tekstil-Giyim-Deri Sendika Federasyonu (FSE-THC) ad›na Uluslararas› Sendikal Eylem Sekreterli¤i, Deri-‹fl Sendikas›’na, Gönen ve

Çorlu’da direniflte olan deri iflçilerine gönderdikleri mektupta, sendikalaflma haklar› için direnen iflçilerle dayan›flma içinde olduklar›n› belirttiler. Tüm Avrupal› sendika örgütlerini uyaran bir metin gönderen FSE-THC, “Türkiye’deki Deri-‹fl Sendikas› ve deri iflçilerinin verdikleri onurlu mücadeleyi duyuyor, Türk patronlar› üzerinde etkili bir bask› gelifltirmek amac›yla, ‹spanya giyim sanayisinde yer alan örgütlerimizi, örgütlü bu-

(hatta sosyalist) payesi biçen günlük gazeteler devletin Tuzla Havzas›’nda uygulad›¤› tecritin bir parças› oluyorlar. Ülkenin en ücra köflesindeki befl on kiflilik oturma eylemleri dahi (bunlar› küçümsedi¤imiz düflünülmesin) kapakta yer al›rken Tuzla’da yaflanan bu ciddi sald›r› ve karfl›s›ndaki direnifl k›sa haberlerle geçifltiriliyor. Bu gazeteleri rahats›z eden konu, sendika yönetimlerinde devrimcilerin yer almas› m›d›r diye düflünmekten kendimizi alam›yoruz. (Kartal)


ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA

işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com @mail: umutyayimcilik@ttnet.net.tr

BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

Patronlar›n sald›r›lar› deri iflçilerinin s›n›f kinini büyütüyor! Toplu sözleflme ve sendikal örgütlenme süreçlerinde bir taraftan iflverenler, tafleronlar taraf›ndan di¤er taraftan jandarma, polis taraf›ndan sald›r›ya u¤rayan Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi yönetimi ve iflçiler y›ld›r›lmaya çal›fl›l›rken sendika, havzadaki iflçilerle bütünleflerek mücadelesine devam ediyor. 24 Kas›m 2005 tarihinde sendikaya üye olduklar› gerekçesiyle iflten at›lan 28 Cevahir Deri iflçisi, sendikan›n öncülü¤ünde direnifle bafllam›flt›. Direnifle bafllayan iflçiler baflta Cevahir Deri’nin sahibi Seyit Ahmet Cevahircio¤lu’nun tutmufl oldu¤u çete bafl› Tafleron Fuat Özalp ve adamlar› olmak üzere egemenlerin korumal›¤›n› yapan jandarma taraf›ndan çeflitli bask› ve sald›r›lara maruz kalm›fllard›. Çete mensuplar›n›n silahl›, sopal› sald›r›lar›na maruz kalan iflçiler ile sendika yöneticileri, bu sald›r›lar› geri püskürtmüfl, direnifl havzada ses getirmiflti. Sendikac›lar kendilerine ve üyelerine yap›lan sald›r›lar karfl›s›nda hukuk mücadelesi bafllat›rken tafleron ve adamlar› da sendika yönetiminden ve iflçilerden flikâyetçi olmufltu. Tafleronun silahl› adamlar› iflçiler taraf›ndan yakalan›p jandarmaya teslim edilmesine ra¤men çeteler hakk›nda ciddi bir ifllem yap›lmazken, iflçiler ile sendika yöneticileri defalarca kez sald›r›ya maruz kalm›fl, gözalt›na al›nm›flt›. Yap›lan bu sald›r›lara karfl› 28 Cevahir iflçisi, sendikan›n öncülü¤ünde kararl› bir flekilde direnifllerine devam ediyorlar.

Kaç›rma giriflimi baflar›s›zl›kla sonuçland›!

18 Ocak Çarflamba günü saat 16:30’da Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiube Baflkan› Hasan Sonkaya patron, tafleron çetesiyle iflbirli¤i yapan polisler taraf›ndan keyfi uygulamaya tabi tutulmak istendi. Hasan Sonkaya’y› d›flar›ya ça¤›ran iki kifli, 41 AV 185 beyaz renkli Clio marka arabadayken ›srarla Sonkaya’n›n arabaya binmesini istediler. Sonkaya’n›n bu iki kifliyi sendikaya davet ederek ne sorun varsa orada çözebileceklerini belirtmesine ra¤men, polis olduklar›n› iddia eden kifliler Sonkaya’ya kimliklerini dahi göstermeden “Biz, Gebze’den geliyoruz. Hakk›nda tutuklama karar› var, seni al›p götürece¤iz” demifllerdir. Sonkaya ise hakk›nda tutuklama karar› varsa Gebze Savc›l›¤›’n›n karar› Tuzla Savc›l›¤›’na iletmesi gerekti¤ini, oradan da kendisine iletilece¤ini söylemifltir. K›sa süre sonra olay yerine fiube Sekreteri Mustafa Yi¤it ile sendika üyesi U¤ur Parlak ile Ayd›nl› halk›ndan insanlar da geldiler. fiube Sekreteri Mustafa Yi¤it polislere “Sonkaya’n›n tutuklamas› varsa Savc›l›k belgesini gösterin. Gebze’den buraya gelip baflkan› alamazs›n›z. Yapt›¤›n›z yasad›fl›d›r” dedi. Yi¤it kendileri hakk›nda suç duyurusunda bulunacaklar›n› belirterek iki kifliden kimlik istedi. Polis olduklar›n› iddia eden flah›slar kimliklerini göstermeyerek “Arac›m›z›n plakas›n› ald›n›z, gidin suç duyurusunda bulunun” dediler. Yi¤it “kimlik göstermezseniz hiçbir ifllem yapamazs›n›z. Kim oldu¤unuzu nereden bilelim, belki

“Sald›r› Yi¤it flahs›nda deri iflçisinedir, iflçi s›n›f›nad›r!”

Deri iflçileri ne zaman haklar› olan› almak için sendikalar›nda örgütlenmifller, direnifle geçmifller ve kendilerine reva görülenle yetinmeyeceklerini dile getirmifllerse, o dönemde gerek devlet, gerekse patronlar›n çeteleri taraf›ndan yap›lan sald›r›lar artm›flt›r. Bu da yap›lan tüm sald›r›lar›n ayn› amaca hizmet etti¤ini göstermektedir. Korkutma, bast›rma, “kaderine” raz› olup sesinin ç›kmamas›n›n sa¤lanmas›. bizi götürüp infaz edeceksiniz. Biz bu ülkede Ali Kaya’lar›n Tanju Çavufl’lar›n çok oldu¤unu biliyoruz. Resmi evrak gösterirseniz geliriz, aksi takdirde gelmeyiz. Bizi ancak zor kullanarak alabilirsiniz” dedi. Polislerin sendikaya gitmemeleri, bütün ›srarlara ra¤men kimlik göstermemeleri, Tuzla Jandarmas›’n›n yapmas› gereken ifllemi kendileri yapacakm›fl gibi göstermeleri kafalarda baz› soru iflaretleri oluflturmaktad›r. Cevahir Deri’de direnifl bafllad›ktan sonra flube baflkan›, sekreteri baflta olmak üzere iflçiler de takip edilmifl, sendika arabas›n›n lastikleri patlat›lm›fl ve tafleronun adamlar› taraf›ndan silahl› sopal› sald›r›ya u¤ram›fllard›. Bu sald›r›lar ne sendikaya ne de iflçilere geri ad›m att›ramam›fl aksine sendikayla havzadaki iflçilerin birbirlerine daha fazla kenetlenmesini beraberinde getirmifltir. Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi ve sendikaya üye iflçiler bugüne kadar birçok bask› ve sald›r›yla karfl› karfl›ya kald›lar. Bu sald›r›lara karfl› birlikte mücadele ederek kazand›lar. fiimdiki sald›r›lara karfl› da birlikte gö¤üs gereceklerdir. Deri-‹fl Tuzla flubesine ve direniflteki iflçilere yap›lan sald›r› as›l olarak iflçi s›n›f›na yap›lan sald›r›d›r. Sendikas›zlaflt›rma sald›r›lar›na karfl› direniflin simgesi olan Tuzla deri iflçilerinin direnifli, yine Deri-‹fl Sendikas›’nda örgütlenen Çorlu Birsinler ve ‹leri deri iflçilerinin direniflleri, TEKEL iflçilerinin fabrikalar›na kapanarak direnmeleri, iflçi s›n›f›n›n egemenler karfl›s›ndaki duruflunu görmek aç›s›ndan bizlere umut vermektedir. Bu direniflleri sahiplenmek ileriye tafl›mak hepimizin görevidir. Bu olay›n akabinde 19 Ocak Perflembe günü de saat 08:15 s›ralar›nda fiube Sekreteri Mustafa Yi¤it Organize Deri Sanayi Bölge-

si’nde takip edilmifl ve dövme giriflimleri ile karfl›laflm›flt›r. Sendika çevresinde dolaflan tafleron Özalp’›n adamlar› sendika yönetimi taraf›ndan bölgeden uzaklaflt›r›lm›fllard›r. 20 Ocak Cuma günü de Hasan Sonkaya Gebze Emniyeti’ne giderek konuyla ilgili ifade vermifltir. Konunun duyulmas› üzerine D‹SK’e ba¤l› Genel-‹fl 3 No’lu Bölge Baflkan› Veysel Demir, Belediye-‹fl, Tek G›da-‹fl ‹stanbul fiubeleri, Haber-Sen 9 No’lu fiube taraf›ndan yap›lan yaz›l› aç›klamalarda, Deri-‹fl Tuzla yönetimine yap›lan sald›r›lar k›nanarak sald›r›lar karfl›s›nda her zaman için dayan›flma içerisinde olacaklar›n› belirterek sald›rganlar hakk›nda yasal ifllem yap›lmas›n› istediler. Deri-‹fl Genel Merkezi de konuyla ilgili yapt›¤› yaz›l› aç›klamayla kamuoyunu geliflen olaylar karfl›s›nda duyarl› olmaya ça¤›rd›.

Tafleron ve adamlar› Mustafa Yi¤it’e sald›rd›!

Bu olaylardan iki gün (21 Ocak) sonra tafleron Fuat Özalp ve adamlar› flube sekreteri Mustafa Yi¤it’i takip ederek Cevahir Deri yak›nlar›nda araban›n önünü kestiler. Anlat›mlara göre; arabadan inen Yi¤it, Fuat Özalp ve adamlar›n›n sald›r›s›na u¤rad›. Fuat Özalp, Yi¤it’e silah çekerken di¤erleri kazma saplar›yla Yi¤it’e vurmaya bafllad›lar. Bu arada bir kifli “bu flerefsizi öldürün” diye ba¤›rmaya bafllad›. Özalp ve adamlar› Yi¤it’i dövdükten sonra elini kolunu sallayarak olay yerinden uzaklaflt›lar. Yi¤it karakolda ifade verdikten sonra Jandarma taraf›ndan Kartal Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Yi¤it kafas›na yirmi dikifl at›lmas›n›n ard›ndan tekrar karakola götürülerek ifadesi al›nd›.

Olay›n hemen ard›ndan Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi ald›¤› kararla saat 13:30’da flube önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›. Yaklafl›k 150 deri iflçisinin kat›ld›¤› aç›klamada iflçiler att›klar› sloganlarla Yi¤it’e yap›lan sald›r›y› k›nad›lar, bu sald›r›n›n hesab›n› iflçi s›n›f›n›n soraca¤›n› dile getirdiler. ‹flçilerin öfkeli olduklar›, Yi¤it’in durumunu merak ettikleri gözlemlenirken att›klar› sloganlarda yap›lan sald›r›n›n kendilerini y›ld›ramayaca¤›n›, sendikayla daha bütünlefleceklerini vurgulad›lar. Bas›n aç›klamas›nda “Çeteler halka hesap verecek”, “Susma sustukça s›ra sana gelecek”, “Direne direne kazanaca¤›z” dövizlerinin yan›nda Yi¤it’in resimleri tafl›n›rken s›k s›k “Tafleron flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “‹flçilere kalkan elleri k›raca¤›z”, “Sendikaya uzanan eller k›r›ls›n” vb. sloganlar› att›lar. Burada s›ras›yla Deri-‹fl Tuzla fiube Baflkan› Hasan Sonkaya, Deri-‹fl Genel Baflkan Vekili Musa Servi ile Deri-‹fl Genel Baflkan› Yener Kaya birer konuflma yapt›lar. Hasan Sonkaya konuflmas›nda “Çeteler günlerdir iflçilere, sendika yönetimine karfl› kahpece sald›r›lar düzenliyor. Defalarca çeteler hakk›nda suç duyurusunda bulunmam›za ra¤men ciddi bir ifllem yap›lmad›¤› gibi bizi suçlu gördüler. Çeteler ortal›¤› bofl zannederek bizlere sald›r›yorlar. Bugün fiube Sekreteri Mustafa Yi¤it’e silah ve sopalarla sald›rd›lar. Yi¤it, flimdi Kartal Devlet Hastanesi’nde müflaade alt›nda. Bu sald›r› Mustafa Yi¤it flahs›nda deri iflçilerine ve s›n›fa yap›lan bir sald›r›d›r. Bunun hesab›n› s›n›f soracakt›r. Örgütlülü¤ümüz bugüne kadar kimseye boyun e¤medi. Bundan sonra da e¤meyecektir” dedi. Sonkaya’n›n konuflmas› s›k s›k “Y›lg›nl›k yok direnifl var”, “Sermayenin itleri y›ld›ramaz bizleri” vb. sloganlar›yla kesildi. Musa Servi ise “Emek sermaye çeliflkisi devam ettikçe sermayenin sald›r›lar› da devam edecektir. Bunu Gönen’de, Çorlu’da ve Tuzla’da yaflad›k. Biz sorunu çözmekten yanay›z. E¤er Cevahir patronu çözmeye yanaflmazsa üretimden gelen gücümü kullanaca¤›z” dedi. Yener Kaya da yapt›¤› konuflmada, “21. yüzy›lda 18. yüzy›l koflullar›nda iflçi çal›flt›rmak istiyorlar. Biz bu koflullar› kabul etmeyece¤iz. Son dönemlerde Deri-‹fl üzerindeki sald›r›lar artarak devam ediyor. Son olarak Mustafa Yi¤it’e yönelik sald›r› olmufltur. Bu sald›r› Yi¤it flahs›nda hepimize yap›lm›flt›r. Bunun hesab›n› soraca¤›z” dedi. Bas›n aç›klamas› s›ras›nda jandarman›n kitleyi uzaktan izledi¤i, cadde üzerinde tur att›¤› görüldü. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan Deri-‹fl Genel Merkez yönetimi, Tuzla fiube yönetimi ile bir grup iflçi hastanede bulunan Mustafa Yi¤it’i ziyaret ettiler.

Gönen’de bas›n aç›klamas›

23 Ocak günü Gönen’de direniflte olan deri iflçileri de 250-300 kiflinin kat›ld›¤› bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Bas›n aç›klamas›nda Gönen deri iflçilerinin baz› iflyerlerinde ifle iade davalar›n› kazand›klar› aç›klan›rken, Tuzla Deri ‹fl Sendikas›’na yönelik sald›r›lar protesto edildi. (Kartal)


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.