ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA
www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttnet.net.tr
Say›: 2006-10
47
*Y›l:2 *5-18 May›s 2006 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1303-9350
Faflist kuflatmaya karfl›
Halk Savafl› ABD önderli¤indeki iflgal ve sald›r›lar›n içinde bulundu¤umuz bölgede do¤urdu¤u sonuçlar ve yeni planlarla ortaya serilen tablo bir taraftan, kendisi dahi sars›nt› içindeki IMF’nin yönetti¤i sömürü cenderesinin iflçi, köylü ve emekçi kitleleri sürükledi¤i sefalet di¤er yandan faflist TC devletini kuflatm›fl bulunmaktad›r. Hakim s›n›f klikleri aras›nda yaflanan belli bafll› çekiflmelerin esasl› bir damga vurmad›¤› süreçte devreye sokulan “terörle mücadele yasas›”nda de¤ifliklik hamlesinin geçen seneden gelen bir haz›rl›k oldu¤u ve genel mutabakat› yans›tt›¤› görülmelidir. Faflist diktatörlü¤ün “savafl” ilan› tarz›nda gelifltirdi¤i sald›r› dalgas›na yönelik, güç ve eylem birli¤i yap›lmas› gereken bütün devrim ve demokrasi güçleriyle birleflmek; “tarafs›zl›¤›n” bizatihi düflman taraf›ndan ortadan kald›r›ld›¤› flartlarda herkesi saflara ça¤›ran karfl› bir seferberlik kampanyas› örgütlemek; en önemlisi s›n›fsal konumumuza uygun bir kararl›l›k ve özveri ile mücadeleye at›lmak zorunday›z. En iyi ve h›zl› geliflme mücadelenin k›z›flt›¤› flartlarda olacakt›r.
2
5-18 Mayıs 2006
47
Direniflin Sesinden M‹TO üç y›l önce kurulan bir fabrika. Fabrikam›zda ›s› radyatörleri ve havlupan üretiliyor. Fabrika ilk kuruldu¤unda 15 iflçiyle üretime bafllad›. ‹lk kuruldu¤u dönemlerde sadece yurtiçine mal üretiyordu. K›sa süre sonra yurtd›fl›nda ‹talya, ‹ngiltere, Almanya ve Yunanistan ile anlaflma yap›nca iflçi say›s› 185’e ulaflt›. Personel ço¤al›nca ifl saatlerimiz sabah saat 08:00 akflam 18:00 olmaya bafllad›. ‹fl yetiflmedi¤i için hafta aras› saat 21:00’e kadar mesaiye kal›n›yordu. Hafta sonlar› da mesaiye kal›yorduk. Fabrika çift vardiya oldu¤undan akflam saat 21:00’de gece vardiyas› iflbafl› yap›yordu, gece vardiyas› da sabah saat 07:00’ye kadar çal›fl›yordu. Fabrikada genelde oksijen kayna¤›yla çal›fl›yoruz. Fabrikada yang›n söndürme tüpü bile yok. Fabrikan›n içi çok pis, sa¤l›k koflullar›m›z hiç düflünülmüyor. Hemen her hafta bir arkadafl›m›z ifl kazas› geçiriyordu. Hakk›n› arayan arkadafllar›m›z ya iflten ç›kar›l›yor ya da kendi iste¤iyle ç›kmaya zorlan›yordu. Böyle kölece koflullarda çal›flt›r›l›rken sigortam›z bile y›ll›k yat›r›l›yordu. Patronun SSK’ya primlerimizin bir k›sm›n› yat›rmad›¤›n› sonradan ö¤rendik. Maafllar›m›z asgari ücretti. Her ay 130 saat mesai kal›yorduk. Mesai ücretlerimiz de saati 1.75 YKR gibi komik bir rakam. Mesai zorunlu dayat›l›yordu. Mesaiye kalmayanlar patron taraf›ndan tehdit ediliyor, yine de kalmak istemeyenler iflten at›l›yordu.
Fabrikadaki bu kötü flartlara dur demek, insanca koflullarda çal›flmak amac›yla iflçiler olarak biraraya gelmeye çal›flt›k. ‹flçilerle yapt›¤›m›z sohbetlerde “sendikada örgütlenmemiz gerek” diyerek biraraya geldik. Sendikal çal›flmam›z gizlilik içerisinde 4 ay sürdü. Fabrikada ana firma M‹TO, iflçileri bölmek amac›yla Selman ve Ahmet Tosuno¤lu’nun üzerine de olmak üzere üç fabrika gözüküyor. Ancak hepsi ana firma olan M‹TO’ya ba¤l›. Fabrikada toplam 146 iflçi çal›fl›yor. 146 iflçiden 28 iflçi Selman Tosuno¤lu’nda çal›fl›rken; 84 iflçi de Ahmet Tosuno¤lu’nda çal›fl›yor. Geri kalan iflçiler de ana firma olan M‹TO’da çal›fl›yor. Biz 6 Mart 2006 tarihinde 97 iflçi Birleflik Metal-‹fl Sendikas›’na giderek üye olduk. Daha sonraki günlerde 12 arkadafl daha sendikaya üye oldu. Sendikal çal›flmam›z 24 Mart 2006 tarihinde patron taraf›ndan duyuldu. Bir arkadafl›m›z›n içeride alaca¤› oldu¤u için 28 Mart’ta bordro ka¤›d›n› imzalamad›. Patron “Bordro ka¤›d›n› imzalamad›¤›” gerekçesiyle bu arkadafl›n ifline son verdi. Bunun üzerine biz arkadafl›m›z›n ifle geri al›nmas› için ifl yavafllatma eylemi yapt›k. Patron bunun üzerine bizi biraraya toplayarak “Bu arkadafl›n›z iyi üretim yapm›yor, ifli bozuk ç›kar›yor” diyerek iflten atmay› hakl› ç›karmaya çal›flt›. Bizler de arkadafl›n hakk›n› savundu¤umuz için 9 kifli teker teker bekçi kulübesine ça¤›r›larak “iflyerinde yasad›fl› eylem yapt›¤›m›z” belirtilerek ifl-
‹C‹’den suç duyurusu
ten at›ld›k. 4 Nisan’da 4 arkadafl›m›z daha keyfi gerekçelerle iflten at›ld›. ‹flten atmalar yaflanmaya bafllay›nca bizler 31 Mart 2006 tarihinde sendikam›zla karar alarak fabrika önünde direnifle bafllad›k. ‹flten at›lan ve direnifle bafllayanlar›n say›s› gün geçtikçe 37’ye ç›kt›. Biz direnifle bafllay›nca içerideki arkadafllar›m›z zorunlu mesaiye kalmamaya bafllad›lar. ‹fl yavafllatarak, bazen ö¤len yemek yememe boykotu yaparak direniflimizi desteklediler. ‹çerideki arkadafllarla ortak hareket ediyoruz. Direnifl bafllad›¤›nda Tuzla Jandarma Karakol Komutan›, direnifl yerine gelerek bizim burada beklemememiz gerekti¤ini anlatt›. Biz de anayasal hakk›m›z› kullanarak sendikaya üye oldu¤umuzu ve keyfi bir flekilde iflten at›ld›¤›m›z› belirterek iflimize, ekme¤imize, onurumuza sahip ç›kaca¤›m›z› belirttik. Patron biz direnifle bafllad›ktan sonra içeride sendikaya üye arkadafllar üzerindeki bask›lar› artt›rd›. Patronun talimatlar› do¤rultusunda ustalar, bayanlar üzerinde taciz uygu-
GSS’ye karfl› insan zinciri… Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas› yasa tasar›s›na karfl› KESK, D‹SK, TTB ve TMMOB taraf›ndan yap›lan referandumla toplanan imzalar 18 Nisan günü ayn› bileflen taraf›ndan ‹zmir Cumhuriyet Postanesi’nden TBMM’ne faksland›. Saat 17:30’da eski Sümerbank önünde toplanan yaklafl›k 500 kiflilik kitle, “TBMM, halk iradesine sayg› gösterin” yaz›l› pankart ve çeflitli dövizlerle, toplanan imzalar›n yanyana dizildi¤i insan zinciri oluflturularak Cumhuriyet Alan›’ndaki postaneye kadar “Sa¤l›k hakt›r sat›lamaz”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka
işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
hesap verecek”, “Bu ülke bu halk sat›l›k de¤il” vb. sloganlarla yürüdü. Burada bas›na aç›klama yapan D‹SK Ege Bölge Baflkan› Azad Fazla “Sermaye iflçi ve emekçilerin geçmiflte bedellerle kazand›¤› haklar› dünyan›n her yerinde iflçi ve emekçilerin elinden almak istiyor. Teslim olmayaca¤›z” dedi. TTB ‹zmir fiube Baflkan› Zeki Gül de bir konuflma yaparak referanduma sayg› gösterilmesi gerekti¤ini söyledi. Daha sonra toplanan imzalar›n bir k›sm› sembolik olarak TBMM’ye faksland›. (‹zmir)
Çar›kl› Beldesinde 7 iflçi ç›kar›ld›! Diyarbak›r’›n Çar›kl› Belde Belediyesi’nde Genel-‹fl üyesi 7 iflçi iflten ç›kar›ld›. 2004 yerel yönetim seçimleri ile belde baflkanl›¤›n› kazanan ANAP’l› belediye baflkan›n›n iflçileri iflten ç›karmas›n› protesto etmek için 25 Nisan’da protesto eylemi gerçeklefltiren Genel-‹fl üyesi iflçileri panzerler eflli¤inde jandarma karfl›lad›. Sendika üyelerine slogan atmamalar› için bask› yapan jandarmaya karfl›l›k bas›n aç›klamas›n› yapan Genel-‹fl Diyar-
ABONEL‹K fiARTLARI
‹zmir Cezaevi ‹nisiyatifi, 19 Aral›k 2000-2006 tarihleri aras›nda hapishanelerde yaflanan katliamlar, tecrit, hak gasplar› vb. konularda sorumlu olan Adalet Bakanl›¤›, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü, Sa¤l›k Bakanl›¤› hakk›nda suç duyurusunda bulundu. 21 Nisan günü saat 13:00’da Bayrakl› Adliyesi önünde biraraya gelen ‹C‹ üyeleri, hapishanelerde ç›kar›lan yeni yasalarla hak ihlallerinin her geçen gün daha da artt›¤›n›, onursuz aramalar ve cezalarla tecridin daha da a¤›rlaflt›¤›n› belirttiler. Grup ad›na Özgül Mollaibrahimo¤lu suç duyurusu metnini okudu. Metnin okunmas›n›n ard›ndan “Tecridi kald›r›n ölümleri durdurun”, “‹çerde d›flarda hücreleri parçala” sloganlar› at›ld›. Daha sonra bir grup ‹zmir Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’na suç duyurusunda bulundu. (‹zmir)
lamaya bafllad›. Çay ve paydos saatlerinde içerideki iflçilerle bizim ba¤›m›z› kesmeye çal›flt›. ‹flçiler tel örgülerin yan›na gelerek bizimle konufltuklar›nda veya bize yiyecek bir fley verdiklerinde bu kifliler ustalar taraf›ndan tespit edilerek patrona bilgi veriliyor. Bu bask›lar›n bizi y›ld›rmak bir yana bizim daha fazla birbirimizle kenetlenmemizi sa¤l›yor. Biz de arkadafllar›m›za sesimizi duyurmak için her çay molas›nda ve ifl ç›k›fllar›nda “Sendika hakk›m›z söke söke al›r›z”, “Kurtulufl yok tek bafl›na ya hep beraber ya hiç birimiz”, “Birlik Mücadele Zafer” vb. sloganlar› at›yoruz. Biz iflçiler olarak kararl›y›z. Mücadelemiz sonuna kadar sürecek. Direniflimiz di¤er iflkollar›, sendikalar ve DKÖ’leri taraf›ndan ziyaret edilmeli ve sesimize ses katmalar› gerekmektedir. Ancak bu flekilde mücadelemiz baflar›ya ulafl›r. Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›! Birlik mücadele zafer! (Direniflteki M‹TO iflçileri)
6 AYLIK: 10.200.000
bak›r fiubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Ülgen belediye baflkan› ve yönetiminin seçim ile birlikte iflçi ç›k›fllar› için 2 y›ld›r haz›rl›k yapt›¤›n› söyledi. Belediyede çal›flan iflçileri kendi yandafllar› ve muhalefet diye ikiye bölüp muhalefet olarak adland›r›lan iflçiler üzerinde sürekli olarak bask› uygulad›¤›n› belirten Ülgen belediye baflkan›n›n vermifl oldu¤u karardan bir an önce vazgeçmesi ve üyelerinin derhal ifle geri al›nmas› gerekti¤ini söyledi. (H. Merkezi)
1 YILLIK: 20.400.000
NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
3
47
5-18 Mayıs 2006
Karfl› devrimin bir sald›r› biçimi:“Linç” Ülkemizde hakim ulus olan Türklerin egemen s›n›f ideolojisi (komprador burjuvazi ve toprak a¤alar› s›n›f›n›n) olarak toplumun karfl›s›na ç›kar›lan Türk milliyetçili¤i, ayn› zamanda devletin elinde toplumu “ehlilefltirme”, kendisine sad›k ve itaatkar yurttafllar yaratma politikas›d›r. O, halka devletin korunmas› ve bekas› için yerine getirilmesi gereken genifl yükümlülükler yükler. Milliyetçili¤in bir görevi de devletine sad›k, “uygar”, kendi akl›ndan çok devletin akl›n› hakl› ve do¤ru gören, her alanda devletinin bekas› için sorumlu olan ve görevlerini yerine getirmekle yükümlü olan yurttafllar yetifltirmektir. Bu görev ve sorumluluk; baflta ihbarc›l›k yapmak ve “teröristleri” linç etmektir. “Yurttafl hassasiyeti”, “ülkücü hassasiyeti” olarak, egemenler taraf›ndan ifade edilen bu görev ve sorumluluk, toplumun modern köleler haline getirilmesidir. Hat›rlanaca¤› gibi bu sözleri s›kça Trabzon ve Rize’de linç edilmek istenen TAYAD’l› aileler hakk›nda aç›klama yapan bölgenin yetkili a¤›zlar›ndan duymufltuk. “Teröre ve terörizme” karfl› herkesin elinin tafl›n alt›na sokulmas› söylemlerinin ard›nda yatan gerçeklik budur. Genelkurmay›n, Baflbakan›n, ‹çiflleri ve Adalet Bakanlar›n›n ve muhalefet parti sözcülerinin bütünlük içinde ve tek bir a¤›zdan ifade etti¤i fley “teröre karfl› topyekün savafl”t›r. Hemen her f›rsatta her bir toplumsal muhalif hareketin geliflimi karfl›s›nda ifade edilen ve hiçbir zaman gündemden düflürülmeyen yegane konu “terör ve terörizme karfl› topyekün savaflt›r.” Hakim s›n›flar bir yandan devletin vazgeçilmez ve terk edilmez politikas› olan “teröre karfl› savafl›n” içine sivil toplum örgütlerini dahil etmeye çal›fl›rken; di¤er yandan halk› da bu i¤renç politikan›n bir parças›, eklentisi durumuna getirmeye çal›flmaktad›r. Sömürücü ve bask›c› devlet, kirli ve kan içinde olan elini halka uzatarak onu da “taraf” yapmaya çal›flmaktad›r. Halka karfl› ›rkç›l›k yükseltiliyor “Milyonlarca emekçi y›¤›n›n›, onlar›n üstün ço¤unlu¤unu ezmeseydi, sindirmeseydi, onlar› yokluk ve bilgisizlik içinde tutmasayd› kapitalizm, kapitalizm olmazd›.” Lenin. Sömürüye ve bask›ya dayal› her s›n›fl› toplumda, egemen s›n›flar egemenli¤i alt›na ald›klar› toplumu sadece sömürü ve bask›yla yönetemezler. Bunun kadar önemli bir temel dayana¤a daha ihtiyaçlar› vard›r. O da toplumun bilgisiz ve cehalet içinde b›rak›lmas›d›r. Yoksulluk ve cehalet içinde kölelefltirilmeye çal›fl›lan iflçi s›n›f› ve emekçilerin bilinci, hakim s›n›f›n milliyetçi ideolojisiyle her geçen gün daha fazla kirletilmektedir. Türk hakim s›n›flar›n›n faflist ideolojisi olan Kemalizm, ›rkç› bir ideolojidir. Irkç›l›k en gerici egemen s›n›f olan komprador burjuvazi ve toprak a¤alar›n›n ideolojisidir. Milli bask› politikas› ›rkç›-Turanc›, Kemalizm ideolojisi üzerinde varolan Türk hakim s›n›flar›n›n Türk ulusu d›fl›ndaki ezilen, bask› alt›nda tutulan ulus ve milliyetlere karfl› uygulanan zorla Türklefltirme ve asimile politikas›d›r. Bu politika her dönem var olman›n üstün ve egemen olarak yaflaman›n bütün zenginliklerin rakipsiz tek sahibi olma politikas›d›r. Türk hakim s›n›flar›, Kürt ulusal hareketinin reformist temelde yürüttü¤ü gerilla savafl› karfl›s›nda ald›¤› her darbeyi ›rkç›l›¤›, milliyetçili¤i güçlendiren bir sald›r› hamlesine dönüfltürmeye çal›flmaktad›r. Bundand›r ki asker-polis cenazelerini faflist sald›r›n›n güçlü ve etkili bir propaganda arac› durumuna getiriyorlar. Tekbir sesleri aras›nda yükselen ‹stiklal Mar-
fl›’yla ve her taraf› bayraklarla donatarak adeta bir bayrak panay›r›na çevrilmek istenen cenaze törenleri “Türk iflçi ve köylülerinin bilinçleri, Türk hakim s›n›flar› taraf›ndan milliyetçilik ideolojisiyle genifl ölçüde karart›lma” seanslar›na çevrilmektedir. Cemevleri yöneticileri devletin a¤z›yla konufluyor Bunun yan›nda flehit düflen devrimci ve komünistlerin cenazeleri ise ailelerine verilmek istenmemekte, “olay ç›k›yor” denilerek kaç›r›lmakta, yeni yasalarla cenazelerin çat›flma bölgelerinde gömülmesi sa¤lanmaya çal›fl›lmakta, Cemevleri tehdit edilerek cenazeleri almalar› engellenmek istenmektedir. Mufl fienyayla’da flehit düflen HPG gerillalar›n›n bir k›sm›n›n cenazesi henüz ailelerine verilmemiflken, 7 Nisan 2006 günü Ordu’da bir eylem haz›rl›¤›ndayken flehit düflen TKP/ML T‹KKO komutanlar›ndan Dilek Polat’›n cenazesi ise Yenibosna Cemevi ve Zeytinburnu Eriklibaba Türbesi taraf›ndan al›nmak istenmemifltir. Hatta tam da Terörle Mücadele Yasas›’n›n tart›fl›ld›¤› ve gündeme getirildi¤i bugünlerde bu cemevleri ile röportajlar yay›nland›. “Teröriste cemevinde tören” bafll›kl› haberler ile Gazi Cemevi teflhir edilirken di¤er yandan da Hac› Bektafl-› Veli Kültür Derne¤i Baflkan› H›d›r Elmas ve Eriklibaba Cemevi Baflkan› Metin Tarhan’dan görüfl al›narak, “Terörist cenazelerinin günah›n› cemevleri çekmemeli”, “Cemeviyle terörist cenazelerinin bir arada an›lmas› bizi çok rahats›z ediyor” sözleri manfletlere tafl›nd›. Yap›lan söyleflilerde özellikle Cemevlerinin “terörist” cenazelerini kald›rmaya mecbur b›rak›ld›klar›n›n alt› çizilerek Terörle Mücadele Yasas›’n›n ilgili maddesine de gönderme yap›ld›. Tam bir uflak edas› ile aç›klama yapan Hac› Bektafl-› Veli Gazi Kültür Vakf› Baflkan› Elmas, “Devletin birli¤ini bütünlü¤ünü bölmeye yönelik hiçbir faaliyeti onaylayamay›z. Bunlar›n cenazelerinin kendi m›nt›kalar›nda kald›r›lmas› gerekiyor. Yeni yasalar ç›kart›larak bu iflin cemevlerinin üzerinden al›nmas› gerekiyor” derken; Dilek Polat’›n cenazesini kabul etmeyen yerlerden biri olan Eriklibaba Türbesi Baflkan› Metin Tarhan da “Cemevleriyle terörist cenazelerinin bir arada an›lmas› bizi çok rahats›z ediyor. Cemevinde ibadetini yapan Alevi-Bektafli insanlar toplumsal sorumlulu¤u olan insanlard›r. Bu insanlar› kendileriyle iliflkilendirmek baz›lar›na kazanç sa¤layabilir; ama bu hadiselerle ilintili olmam›z mümkün de¤il” diyerek as›l kimli¤ini ortaya serdi. Bu noktada unutulmamas› ve hat›rlat›lmas› gereken önemli noktalar bulunmaktad›r. Devlet taraf›ndan her türlü bask› ve sömürüyü yaflayan Alevilerin ve onlar ad›na, onlar› temsilen aç›klama yapanlar›n kazand›klar›n› zannettikleri haklar, devimciler taraf›ndan ödenen bedellerin bir sonucudur. Bugün birçok ilde ve bölgede aç›lan Cemevlerinde devrimcilerin gerek ödedi¤i bedeller, gerekse de sunduklar› emek inkar edilemeyecek bir gerçektir. Bu gerçe¤i çok iyi bilenlerin bugün bir anlamda devlet a¤z›yla yapt›klar› aç›klamalar›n yar›n kendilerine halk›n birikmifl tepkisiyle birlikte dönece¤ini de biliyorlar m›? Devrimci ve komünistleri emekçi halk›n içinde marjinal bir noktaya çekmeye çal›flan devletin çeflitli spekülatif haberlerle hedefledi¤i; dün Çorum’da, Marafl’ta, Sivas’ta katletti¤i Alevileri, gerici baz› Cemevi yöneticileri arac›l›¤›yla devlete yak›nlaflt›rmak, devrimci ve komünistlerden yal›tmakt›r.
Ancak flu su götürmez bir gerçektir ki, devrimci ve komünist örgütler ne mezhepsel ne ulusal bir kesimi temsil eder. Devrimci ve komünistler emekçi halk›n ilerici yönlerini sahiplenirken, gerici yanlar›yla mücadele ederler. Devrim flehitlerinin cenazelerinin Cemevlerinden kald›r›lmas›n›n tek nedeni de Alevi kitlesinin ilerici yanlar› itibar›yla flehit cenazelerine sahip ç›kma potansiyelidir. “Terör” korkusuyla bilinçler buland›r›l›yor “Hakim ulus milliyetçili¤i, de¤il köylülerin, proleterlerin en ileri unsurlar›n›n bile gözlerini az çok karartm›flt›r.” (‹brahim Kaypakkaya) Bu tespit bugün daha somut bir gerçeklik olarak orta yerde durmaktad›r. Hakim s›n›flar sald›r›lar›n› sadece ideolojik olarak tek bir cephede yürütmemektedir. Bir avuç sivil-faflist güruh soka¤a dökülerek, milliyetçilik ideolojisiyle bilinçleri karart›lan belli bir kesimi de yanlar›na almay› baflararak, emekçilere karfl› linç sald›r›lar›na giriflmektedir. Ve bu gerici faflist sald›r› giderek her tarafa yay›larak, boyutland›r›lmakta ve t›rmand›r›lmaktad›r. Rize, Trabzon, Sakarya’da bafllayan ve giderek di¤er alanlara ya-
y›lan faflist sald›r› dalgas›ndan biri olarak karfl›m›za ç›kan linç sald›r›s›, son olarak Erzincan’da yafland›. Ard›ndan birçok ilde 1 May›s çal›flmas› yürütenlere yönelik sald›r›lar gündeme geldi. Giderek daha örgütlü, daha sald›rgan ve provokatif hal almaya bafllayan bu sald›r› dalgas›, her tarafa yay›larak, toplumsal muhalefetin gelifliminin önü al›nmaya çal›fl›lmaktad›r. Toplumda korku ve sinmiflli¤i egemen k›lmaya çal›flan Türk hakim s›n›flar› faflist sald›r›lar› sadece devletin güvenlik ve kolluk güçleriyle s›n›rl› tutan bir olgu olarak soruna yaklaflm›yorlar. Çok daha sinsi ve i¤renç bir politikayla halk› birbirine k›rd›rma, Kürt ve Türk halk› aras›nda yaralar› kolay sar›lmayacak düflmanl›klar yaratarak kaos ve kargafla durumu yaratmaya çal›fl›yorlar. Herkesin birbirine düflman; ancak s›n›f düflmanlar›na karfl› düflman olmad›klar› bir toplum yaratmaya çal›fl›yorlar. Öncelikle toplumun en geri ve bilinçsiz kesimlerini de bu sald›r›lara dahil etmeye çal›flan devlet, halk›n as›l dikkatini temel yaflamsal sorunlar›ndan uzaklaflt›rarak “herkesin can ve mal güvenli¤i sorunu olan”, “teröre karfl› ortak mücadele” sorununa çevirmek istemektedir. Karfl› devrimin i¤renç sald›r› biçimi olan linç sald›r›s›, sadece Kürt muhaliflerini de¤il ayn› zamanda devrimciilerici kesimden muhalif kesimleri de hedeflemektedir. Linç sald›r›s›n›n yeni örgütlenen bir sald›r› olmad›¤› bilinmelidir. Cumhuriyet tarihi öncesi ve sonras›nda da uygulanan bu sald›r› gayr›Müslim halklara karfl› uygulanan bir sald›r› biçimi olmufltur. ‹stanbul’da Rumlara ve gayri Müslim halka karfl› örgütlenen karfl› devrimci sald›r› olan 6-7 Eylül olaylar›, linç sald›r›lar› için en iyi örnektir. Rumlara, Ermenilere, Keldani, Sür-
yani ve Yezidilere karfl› imha ve yok etme tarz›nda en barbar ve ilkel silahlarla uygulanan bu sald›r› biçimiyle ellerindeki zenginlikler talan edildi ve tarih boyunca yaflad›klar› anayurt topraklar›ndan kopar›larak sürgün edildiler. Linç sald›r›s› toplumun “ezilenlerin ezileni” olan kad›nlara karfl› da y›llard›r sistematik ve onur k›r›c› bir flekilde uygulanm›fl ve halen en ilkel ve en barbar yöntemlerle uygulanmaya devam etmektedir. Bugün de bu sald›r› silah› burjuva-feodal sisteme karfl› tüm muhalifleri susturmak, y›ld›rmak, sindirmek ve korkutmak amaçl› uygulanmaya devam etmektedir. Hakim s›n›flar toplumun en hassas ve en duyarl› olduklar› konular› (dinsel ve milli duygular, bayrak, ‹slam, namus) iflleyerek, kullanarak, bu duygu ve düflünceleri, inançlar› suistimal ederek, önceden örgütlü bir avuç sivil faflistin öncülü¤ünde k›flk›rt›lan halk›n da en bilinçsiz ve geri bir kesimini de yan›na alarak daha kapsaml› bir sald›r›ya dönüfltürülen bu sald›r›y›, karfl›-devrimin azg›n bir faflist sald›r›s› olarak görmek gerekir. Bu sald›r›lar› kendili¤inden, galeyana gelen “bir avuç öfkeli vatandafl›n” ya da “sa¤duyulu milliyetçilerin” sald›r›s› olarak görmemek gerekir. Bu tamamen devletin y›llard›r uygulad›¤› karfl›-devrimci, örgütlü, y›k›c› bir sald›r›d›r. Bu gerçeklik gözönüne alarak devrimci hareket, eylemliklerini örgütlemelidir. Bu gerçeklik yok say›larak gözden kaç›r›larak at›lacak her ad›m devrimci hareketin daha geri bir pozisyona çekilmesine neden olarak hem kat›l›mc›lar›n hem de olaya tan›k olan kitlelerin moral ve motivasyonunu etkileyici duruma düflülebilir. Onlar›n cesaretini bozan karfl›-devrimin ise cesaretini güçlendiren bir duruma dönüflebilir. Bunun potansiyeli vard›r. Örgütlenen her türlü ilerici ve devrimci eylemlik (bas›n aç›klamas›-suç duyurusu-devletin herhangi bir uygulamas›n› teflhir ve protesto, afifl asma, bildiri da¤›tma vb.) karfl› devrimin sadece görünen ve bilinen güçleriyle s›n›rlanan bir sald›r›ya maruz kalm›yor. Ayn› zamanda “görünmeyen” ancak her f›rsatta örgütlü bir flekilde ortada bir anda peydahlanan bir avuç sivil faflistin öncülü¤ünde ve onlar›n k›flk›rtmas› sonucu bu k›flk›rtma ve provokasyona alet olan belli gerici kesimin de yer alarak, kat›ld›¤› karfl›-devrimci sald›r›ya maruz kal›nd›¤› görülmelidir. Böylesi bir süreçte bir yandan hesap sorucu eylemlikler örgütlenirken di¤er yandan sürecin gelifliminin ve mücadelenin gerçek sahibi kitlelerin örgütlenmesine h›z verilmelidir. Kitleleri sürecin, geliflimin ve mücadelenin öznesi yapmak, onlar›n gerçek sorunlar› etraf›nda ad›m ad›m örgütlenmesini sa¤lamakla karfl› devrimci sald›r›lar etkisiz k›l›narak geri püskürtülür. Devrimcilerin “sorunu” kitlelerin “sorunu” olarak ayn›laflt›¤›, benzeflti¤i ve bu sorunlar ortak olarak sahiplenildi¤i oranda kat›l›m ve özne olma gücü artar, karfl›-devrimin sald›r›lar› bofla ç›kart›l›r. Kitlelere faflizmin, ›rkç›l›¤›n gerçek yüzü teflhir edildi¤i ve onlar›n örgütledi¤i her türden sald›r›n›n amaçlar› e¤itici, inand›r›c› ve ayd›nlat›c› tarzda anlat›ld›¤› ve buna karfl› ortak duruflun sergilenmesi gerekti¤i bilinci tafl›nd›¤› oranda devrimci hareket kitlesel bir güç ve karfl› devrimin sald›r›lar›n›n dalga k›ran› olur. Karfl›-devrimin her alanda toplumun her kesimine yönelik sald›r›lar›n›n bir parças› olarak, linç sald›r›lar›n›n topyekun sald›r›n›n bir parças› oldu¤u gerçekli¤i kitlelere anlat›lmal›d›r. Bu çal›flmay› yapacak olan s›n›f bilinçli proleterler, linç sald›r›lar›na karfl› koymak için örgütlü oldu¤u alanlarda sab›rl›, azimli ve uzun erimli devrimci çal›flmaya giriflmelidir.
4
5-18 Mayıs 2006
S›n›fsal Bak›fl “HALKA KARfiI SAVAfi”A KARfiI “HALK SAVAfiI” Türkiye’deki ilk “terörle mücadele yasas›”n›n 1991’de gündeme geldi¤i flartlarda, bunun hangi ihtiyac›n ürünü oldu¤unu tespit etmek hiç de zor görünmüyordu. Bugün ayn› yasada yap›lmak istenen oldukça kapsaml› de¤iflikliklerin nedenleri sorguland›¤›nda da hakim s›n›flar›n amaçlar›na dair s›ralanabilecek hususlar›n esas itibar›yla fazla de¤ifliklik arz etmedi¤i görülmektedir. Esas olarak de¤ifliklik arz etmeyen husus, devlete/sisteme her türlü muhalefetin (düflünce aç›klama, eylem, örgütlenme) “terör” kavram› çerçevesinde “suç” kabul edilerek cezaland›r›laca¤›ndan bahisle, halka karfl› terör estirme kampanyas› örgütlenmesidir. Günümüzdeki de¤ifliklikler ile ald›¤› biçim içerisinde efendilerinin yeni felsefelerinin bütünüyle benimsenmesinin yan› s›ra hakim s›n›flar aç›s›ndan s›n›f mücadelesinin son y›llar›ndaki deneylerinden ç›kar›lan “dersleri” görmek mümkün olabilmektedir. Temel hak ve özgürlükleri ask›ya alan “önleyicilik” kavram›n›n rehberli¤inde, kendilerinden olmayan herkesin “düflman” statüsünde say›lmas›, san›k yerine “ma¤dur haklar›” kavram›n›n esas al›nmas›, birçok suç türünün iliflkilendirilmesi ile neredeyse TCK’y› bünyesine alarak kendisini devletin “Temel Güvenlik Yasas›” gösterme felsefesiyle ele al›nan yasa tasar›s›nda; ola¤anüstü hal ve s›k›yönetim uygulamas›n›n, ilan edilmeksizin sürekli k›l›nabilmesi; polis, jandarma vb.lerinin icraatlar›nda yarg› denetiminin resmen devre d›fl› b›rak›lmas›; gözalt›n›n ilk 24 saatlik kritik safhas›nda avukat›n yasaklanmas›; anne-babalar›n çocuklar›n›n eyleminden dolay› do¤rudan suçlanabilmesi; örgüt üyeli¤i yaftas›n›n her vesileyle yap›flt›r›labilmesi; silah kullanma biçimiyle öldürme yetkisinin aç›ktan tan›nmas›; resmi faflistlere dokunulmazl›k statüsü verilmesi; özellikle bas›na yönelik uç düzeyde yapt›r›mlara yönelinmesi gibi düzenlemeler vard›r. Ancak tart›fl›lmas› ve de¤erlendirilmesi gereken mesele, aradan geçen 15 y›l gibi hayli uzun bir süreden sonra ortaya ç›kan güç dengesi(zli¤i) ve s›n›f mücadelesinin ald›¤› boyuttaki durumun devrim
ve karfl›-devrim aç›s›ndan ne ifade etti¤idir. Bunun do¤ru biçimde tahlil edilmesi, önümüzdeki sürecin devrim güçleri aç›s›ndan yönetilmesi bak›m›ndan önem tafl›maktad›r. Bu yönetim, do¤ru bir politik hatt›n oluflturulmas›na paralel, isabetli taktiklerle örülü bir yönelimi içerdi¤i sürece baflar›l› olabilecektir. Emperyalizm taraf›ndan evrensel çapta devreye sokulan ve “Terörle Mücadele Yasas›” olarak kodlanan metinlerin bafll›ca ifllevi, ulusal ve sosyal kurtulufl mücadelelerinin “devlet terörü”nün meflru k›l›narak bast›r›lmas›d›r. Bunun 11 Eylül sonras›nda ABD emperyalizmi önderli¤inde dünya çap›nda bir kampanya haline getirilmesi ile süreç, “emperyalizm ile dünya halklar› ve ezilen uluslar aras›ndaki çat›flma”y› alevlendirerek evrilmeye bafllad›. “Önleyici Müdahale” ilkesi/takti¤i asl›nda tam da 21. yüzy›la isyanlar ve devrimlerin damgas›n› vuraca¤› “öngörüsü”ne karfl› iflletilmifl ve ikibinli y›llar›n bafl›nda gelifltirilen iflgal ve sald›r›lar, ony›llarca sürecek bir savafl›n bafllang›c› olarak nitelendirilmiflti. Sonralar›, “güvenlik” kavram› ile birlikte bütün hareket tarzlar›n›n merkezine oturtulan “önleyici sald›r›/müdahale/savafl” anlay›fl›, flimdi Türk hakim s›n›flar›n›n “terörle mücadele yasas›” de¤ifliklik tasar›s› ile de gündemdeki yerini alm›fl bulunuyor. Hakim s›n›flara ait yasalar›n, özellikle de ceza yasalar›n›n temel felsefesi; bask›, sömürü ve zulüm düzenlerinin korunmas›, baflka bir deyiflle düzene ve onun hamisi konumundaki devlete yönelik tehditlerle ilgili önlem al›nmas›d›r. Devletin bu önleyicilik faaliyetinde daha aktif k›l›nmas› ad›na gelifltirilen yöntemler, legal ve illegal olarak sürekli de¤iflkenlik göstermektedir. Bu durum yöntemi öne ç›karma aç›s›ndan olabildi¤i gibi, kullan›lan aktörlerde de¤iflikli¤e gidilmesi bak›m›ndan da görülebilmektedir. En s›k rastlanan husus olarak, sivil faflistlerin kullan›l›p kullan›lmamas›, bu konuya örnektir. Bunun s›n›f mücadelesinin ald›¤› boyut kadar, o zemin içindeki sübjektif unsurun mayalanma seviyesinin hangi aflamada oldu¤uyla
47 da dolays›z ilgisi vard›r. Hakim s›n›flar›n giderek yo¤unlaflt›rd›¤› bask›lar ve uygulad›klar› sömürü politikalar› sonucu kitlelerde oluflan bas›nc›n/tepkinin d›fla vurdu¤u bütün alanlarda önderlik sorunu vard›r. Örgütlülük aç›s›ndan göreceli olarak zafiyetin bulunmad›¤› Kürt güçleri aç›s›ndan da bu durum geçerlidir. Günümüzde faflist diktatörlü¤ü tehdit eden esas dinami¤i Kürt Ulusal Hareketi’nin önderlik etti¤i halk kitleleri oluflturmaktad›r. Ancak bu tehdidin, Ulusal Hareket’in reformist çizgisi sayesinde, kontrol edilebilir konumda seyrediyor olmas› gerçe¤inden de söz edilmelidir. ‹flçi s›n›f›, köylülük, gençlik, kamu emekçileri vd. güçler aç›s›ndan komprador patron-a¤a devletini s›k›nt›ya sokabilecek nitelikte bir kitle hareketi yarat›lamad›¤› gibi, bunlar›n belli oranda kitlesel olarak örgütlü bulunduklar› kurulufllardaki gerici, reformist önderliklerin etkisi alt›ndan ç›kmalar› yolunda da gerekli mesafe al›namam›flt›r. Özetle, ülkemizdeki bafll›ca çeliflkilerin giderek keskinlefltirdi¤i koflullar›n devrimci durumu alabildi¤ine kaynatt›¤› flartlarda, demokratik halk devrimi u¤runa mücadelenin ileriye do¤ru hamle yapmakta ciddi ölçüde sanc›lar çekmeye devam etmesi söz konusudur. Uzun y›llara dayal› bu birikimin yaratt›¤› sanc›lar›n, s›n›f mücadelesinin ak›fl›n› do¤ru yöne kanalize edecek bir süreci bafllatman›n do¤umuna iflaret etti¤i de bir baflka kaç›n›lmaz gerçeklik olarak tespit edilmek durumundad›r. Bunun iflaret fiflekleri, emperyalizme ve iflbirlikçilerine/uflaklar›na karfl› gerek dünya ölçe¤inde oluflan isyan ve direnifl ikliminden, gerekse de ülkemizdeki çok çeflitli cephe ve alanlarda alevlerini gö¤e daha h›zl› savuran direnifl ve mücadele oca¤›ndan atefllenmektedir. Emperyalistler ve faflistler aç›s›ndan “önleyici müdahale”yi gerekli k›lan tehdit böyle flekillenmektedir. ‹ki hususun önem tafl›d›¤›n›n alt›n› bir kez daha çizmek gerekir. Birincisi bask›, sömürü ve zulüm politikalar›na karfl› genel anlamda kitlesel direnifllerin süreklilik kazanmas›n›n, ikincisi ise özellikle komünistlerin ve ihtilalci güçlerin bu hareketler üzerinde etkili olmas›n›n engellenmesidir. Bu müdahalenin günümüz aç›s›ndan tafl›d›¤› önem, emperyalist politikalar›n daha yak›c› bir biçimde kendisini dayatmas›ndan ötürü s›n›f çeliflkisinde ortaya ç›kan keskinli¤in yaratt›¤› mevcut gerçekliktir. Bunun elbette ki emperyalist-
kapitalist sitemin yaflad›¤› sorun ve çeliflkiler ile do¤rudan iliflkisi bulunmaktad›r. ‹zdüflümü, tek tek ülkelerde oldu¤u gibi ülkemizde de kendisini hem ekonomik hem de siyasal ve sosyal boyutuyla göstermektedir. ABD önderli¤indeki iflgal ve sald›r›lar›n içinde bulundu¤umuz bölgede do¤urdu¤u sonuçlar ve yeni planlarla ortaya serilen tablo bir taraftan, kendisi dahi sars›nt› içindeki ‹MF’nin yönetti¤i sömürü cenderesinin iflçi, köylü ve emekçi kitleleri sürükledi¤i sefalet di¤er yandan faflist TC devletini kuflatm›fl bulunmaktad›r. Hakim s›n›f klikleri aras›nda yaflanan belli bafll› çekiflmelerin esasl› bir damga vurmad›¤› süreçte devreye sokulan “terörle mücadele yasas›”nda de¤ifliklik hamlesinin geçen seneden gelen (‹lker Baflbu¤’un brifingi hat›rlans›n) bir haz›rl›k oldu¤u ve genel mutabakat› yans›tt›¤› görülmelidir. Karfl›-devrimin esas derdinin ne oldu¤u kavrand›¤› ölçüde, nelerin yap›lmas› gerekti¤i de kendili¤inden ortaya ç›kmakla beraber, sorun bunun hangi taktiklerle baflar›labilmesi noktas›na kendisini tafl›maktad›r. Ülkemiz gerçekli¤i, faflist diktatörlü¤ün süngüsünü düflüren ve kitlelerde güven yaratan esas faktörün öncelikle süreklilik sa¤layan silahl› mücadele hatt›n› örmekle baflar›labilece¤ini göstermektedir. Devrimin yolunun uzun süreli halk savafl› olmas›nda hareketle de¤erlendirdi¤imizde, silahl› mücadele gerçe¤iyle ele al›nmadan yürütülecek hiçbir çal›flman›n, kitleleri iktidar perspektifli olarak ilerletemeyece¤i aç›kt›r. Böyle ele al›nmad›¤› takdirde, her türlü etkinlik ve kampanyam›z reformist kanallarda bo¤ulan özellikler arz etmeye devam edip gidecektir. Hiç kuflkusuz bu görevlerin baflar›labilmesinin de bir dizi yöntemi vard›r ve bunun vazgeçilmez yolu da kitle mücadelelerin yo¤un bir biçimde içinde olmaktan geçmektedir. Faflist diktatörlü¤ün “savafl” ilan› tarz›nda gelifltirdi¤i bu sald›r›s›na yönelik, güç ve eylem birli¤i yap›lmas› gereken bütün devrim ve demokrasi güçleriyle birleflmek; “tarafs›zl›¤›n” bizatihi düflman taraf›ndan ortadan kald›r›ld›¤› flartlarda herkesi saflara ça¤›ran karfl› bir seferberlik kampanyas› örgütlemek; en önemlisi s›n›fsal konumumuza uygun bir kararl›l›k ve özveri ile mücadeleye at›lmak zorunday›z. En iyi ve h›zl› geliflme mücadelenin k›z›flt›¤› flartlarda olacakt›r.
5
47
5-18 Mayıs 2006
Deri iflçilerinin direniflleri devam ediyor!
Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi’nde örgütlendikleri için 24 Kas›m 2005 tarihinde iflten at›lan 28 Cevahir Deri iflçisinin direnifli 6. ay›nda tüm sald›r›lara ra¤men devam ediyor. ‹flçiler dönüflümlü olarak sabah mesai saatiyle fabrika önüne geliyor ve mesai saati bitimiyle evlerine dönüyor. Yine Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi’nde örgütlü bulunan Dünya Deri iflçileri de sahte kapatmaya karfl› 6 fiubat 2006 tarihinde bafllatt›klar› direnifle devam ediyor. Dünya Deri iflçileri daha önceleri kapal› olan fabrika önünde direnifllerini sürdürürken 24 Nisan Pazar-
tesi gününden itibaren Dünya Deri’nin 2. firmas› olan Öz Deri önünde direnifllerini sürdürüyorlar. Daha önce jandarma, iflçileri Öz Deri önüne b›rakmazken, iflçiler ile sendika ortak karar alarak Öz Deri önünde direnifli sürdürme karar› ald›. Bu arada Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi’nin patron sendikas›yla görüflmeleri de devam ediyor. Sendikan›n sorunu çözme giriflimlerine ra¤men patron sendikas›n›n uzlaflmaz tutumu devam ediyor. 24 Nisan’da yap›lan görüflmeden de sonuç ç›kmamas› üzerine ayn› gün yap›lan temsilciler
toplant›s›nda sendikan›n örgütlü oldu¤u tüm fabrikalardaki iflçiler direniflteki iflçilere destek vermek, yaln›z olmad›klar›n› göstermek amac›yla 24 Nisan 2006 tarihinden itibaren mesaiye kalmama karar› ald›. Karar o tarihten itibaren uygulanmaya baflland›. Aylard›r direniflte olan iflçilere di¤er ifl kollar›ndan zaten az olan destek de gittikçe zay›fl›yor. Sendika ve direniflteki iflçiler, bugüne kadar patron, jandarma ve patronlar›n paral› uflakl›¤›n› yapan tafleron ve adamlar› taraf›ndan silahl›, sopal› sald›r›ya u¤ramalar›na, sendika baflkan›n›n J‹TEM taraf›ndan kaç›r›lma giriflimlerine ra¤men, direnifllerine kararl› bir flekilde devam ederken s›n›f dostlar›ndan yeteri kadar destek görememektedir. Bugüne kadar s›n›f mücadelesine birçok katk› sunan, yaflad›klar› direnifllerle, s›n›f dayan›flmas› örnekleri ile ülke s›n›f hareketine birçok deneyim kazand›ran Tuzla deri iflçisinin sesine ses katmak, direniflleri sahiplenmek önemlidir. Bu görev ertelenemez derecede önemlidir ve bizi beklemektedir. (Kartal)
Emekçinin Gündemi SEMPOZYUMUN ÖNEM‹NE PARALEL B‹R DÜfiÜNÜfiLE PRAT‹⁄‹M‹Z‹ DE⁄ERLEND‹REL‹M! “Emperyalizmin iflçi s›n›f›na yönelik sald›r›lar›na karfl› birlik mücadele zafer” fliar›yla ILPS (Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi) Türkiye Seksiyonu ve DDSB (Devrimci Demokratik Sendikal Birlik) taraf›ndan organize edilen sempozyum 1 May›s’›n hemen öngününde gerçekleflti. Emperyalizmin y›k›m ve sald›r› politikalar›n›n hedefindeki iflçi ve emekçileri, sald›r›lara karfl› birleflmeye ve mücadele etmeye ça¤›ran ILPS; mücadele deneyimlerinin ortaklaflt›r›larak emperyalizme karfl› mücadelenin daha güçlü k›l›nmas› anlay›fl›yla çeflitli ülkelerde uluslararas› direnifller örgütlemekte ve çal›flmalar›n sürdürücüsü olmaktad›r. ILPS Türkiye Seksiyonu ve DDSB taraf›ndan gerçeklefltirilen sempozyum da bu çal›flmalar›n bir devam› niteli¤indedir. Sempozyum; emperyalizmin uluslararas› planda iflçi s›n›f›na yönelen sald›r›lar›na karfl› mücadelede tafl›d›¤› öneme paralel birçok aç›dan de¤erlendirilmesi zorunlu bir faaliyettir. Özellikle örgütleyici durumundaki güçlerin sempozyumun kapsaml› de¤erlendirmesinden ç›karaca¤› sonuçlar önümüzdeki mücadele süreci aç›s›ndan büyük önem tafl›maktad›r. Sempozyumun bütün haz›rl›k süreçlerinin ve yo¤un çaban›n ürünü olarak gerçekleflmesinin sonuçlar›; iflçi ve emekçilerin bilinçlenmesine, mücadelesine ve örgütlenmesine katk›lar› bak›m›ndan de¤erlendiril-
melidir. Sempozyumun güncelleflmesiyle birlikte hangi oranda iflçi ve emekçilerin gündemine tafl›nd›¤› ve bu do¤rultuda nas›l bir çal›flman›n sürdürüldü¤ü üzerinde önemle durulmal›d›r. Sempozyum, bütün di¤er faaliyetlerimiz gibi emperyalizme ve ülkemizdeki uflaklar›na karfl› mücadeleyi gelifltirme iflçi ve emekçilerin emperyalizme karfl› geliflen tepkisini anti-emperyalist bir zeminde birlefltirme hedefine sahiptir. Bunun kazand›¤› somutluk ise iflçi ve emekçilerde yaratt›¤›m›z anti-emperyalist bilinç ve onun yenilgisini sa¤layacak örgütlenmelerin içerisine hangi oranda çekti¤imizde aranmal›d›r. Sempozyumun birçok aç›dan de¤erlendirilmesi önemliyken de¤erlendirme kriterimiz iflçi ve emekçilerde yaratt›¤›m›z politik etki ve örgütlenme bilincidir. ‹fl kollar›nda s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl› do¤rultusunda yaratt›¤›m›z inisiyatif ve örgütlenmedir. DDSB’nin bu noktadan sempozyum çal›flmalar›n› de¤erlendirmesi ve kendi gerçekli¤ini ve ayn› zamanda bu gerçekli¤i tersyüz etmenin zorunlulu¤unu görmesi oldukça önemli olacakt›r. Sempozyum DDSB aç›s›ndan iflledi¤i gündemler ve hedefledi¤i kitle bak›m›ndan süreçteki faaliyetinin geliflimine güçlü bir zemin sunmaktayd›. Bu zemininin yeterince iyi kullan›lamad›¤› ise gerek örgütlenmesinde ve gerekse de iflçi ve emekçilerin sempoz-
“Haydarpafla Gar›’n›n peflkefl çekilmesine izin vermeyece¤iz!” Yaklafl›k 70 kurumun biraraya gelerek oluflturdu¤u Toplum, Kent ve Çevre için Haydarpafla Dayan›flmas› bileflenleri, Haydarpafla Gar›’n›n peflkefl çekilmemesi için toplad›klar› 10 binin üzerindeki imzay› bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan yetkili kurumlara gönderdi. 28 Nisan Cuma günü saat 12.00’de Haydarpafla Gar›’nda “Haydarpafla’y› de¤il ‹ncirlik’i kapat›n”, “Manhattan’da Haydarpafla Tren Gar› yok, Haydarpafla’da niye Manhattan olsun” vb. dövizleri açan bileflenler “Bu halk bu vatan sat›l›k de¤il”, “IMF defol bu memleket bizim”, “Haydarpafla halk›nd›r sat›lamaz” sloganlar› att›lar. Kitle ad›na bas›n aç›klamas›ndaki metni okuyan BTS 1 No’lu fiube Yönetim Kurulu Üyesi Ali ‹hsan Kap›k›ran “Kentsel dönüflüm, yeniden yap›lanma, modernizasyon gibi söylemlerle, ülkemizin ekonomik, kültürel ve endüstriyel kaynaklar›n›n rant gruplar›na peflkefl çekilmek istendi¤inin fark›nda olan bizler, 70’i aflk›n sivil-demokratik kitle örgütünün kat›l›m› ile oluflturdu¤umuz Haydarpafla Dayan›flmas› olarak 1 y›l› aflk›n bir süredir, Haydarpafla Gar›, Liman› ve çevresinin küresel rant gruplar›nca ya¤malanmas›na ve iflgal edilmesine karfl› yo¤un bir çaba içerisindeyiz” dedi. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan toplanan imzalar baflta Cumhurbaflkanl›¤›, Baflbakanl›k olmak üzere 10’a yak›n kurulufla gönderildi. (Kartal)
yuma kat›l›m›nda ve sahiplenmesinde yaflanan yetersizliklerde görülmüfltür. Bunun nedenlerinin çözümlenmesi, merkezine koydu¤u bir faaliyet do¤rultusunda güçlerini yeterince harekete geçirememesinin nedenlerinin DDSB taraf›ndan anlafl›lmas› bak›m›ndan önemlidir. Sempozyumun örgütlenmesi ve ele al›n›fl›ndaki yetersizliklerin a盤a ç›kar›lmas›, sorunlar›n anlafl›lmas› DDSB’nin geliflimi ve kazanaca¤› deneyim ve tecrübe aç›s›ndan önemlidir. Bu tür faaliyetlerin iflçi ve emekçilerin bilinçlendirilmesi ve politik etkimiz alt›na çekilmesinde, örgütlenmesinde önemi tart›fl›lmazd›r. Ayn› zamanda iflçi s›n›f› içerisindeki örgütlülüklerimizin, politikalar›m›z› kavray›fl›n›n, hareketinin ve faaliyetinin hangi düzeyde merkezine koydu¤unun anlafl›lmas› bak›m›nda da önemlidir. Bu nedenle bu ve benzeri çal›flmalar›n sürdürülmesi önemlidir ve önümüzdeki süreçte de yapmam›z gerekenler aras›nda olmal›d›r. Sempozyumun; iflçi s›n›f›n›n birlik, mücadele ve dayan›flma günü olan 1 May›s’›n öngününde gerçekleflmesi 1 May›s’a yönelik çal›flmalar›m›z›n niteli¤inin art›r›lmas›na yapaca¤› etki bak›m›ndan önemliydi. Gerek sempozyum çal›flmalar›yla birleflen tarzda yürütülecek 1 May›s çal›flmalar› iflçi emekçilerin alana tafl›nmas›n› daha güçlü k›lacak gerekse de yaratt›¤›m›z etki, iflçi ve emekçilerin bilincinde b›rakt›¤›m›z iz daha somut olacakt›. Sempozyumun dikkat çekti¤imiz bu noktalardan ifllevlendirilmesi gerek DDSB örgütlenmesi bak›m›ndan gerekse de ILPS’nin ve Türkiye aya¤›n›n geliflimi ve güçlenmesi aç›s›ndan önemli olacakt›. ILPS’nin geliflimi ve güç kazanmas› bak›m›ndan sempozyumun de¤erlendirilmesi yukar›da dikkat çekti¤imiz noktalardan yap›lmal›d›r. ILPS’nin kazan›mlar›n›n alaca¤›
en somut hal, anti-emperyalist mücadelenin geliflimi aç›s›ndan hangi düzeyde çekim etkisi yaratt›¤›, anti-emperyalist ve ona yak›n güçleri çal›flmalar›na ve bünyesine hangi düzeyde katabildi¤idir. Bunun Türkiye Seksiyonunu oluflturan güçlerin ortak çabas› ve iradesiyle geliflece¤i muhakkakken esasta ise iflçi ve emekçiler aras›nda yürütülen güçlü çal›flmalar›n bekledi¤imiz bu geliflmeye yol açabilece¤i görülmelidir. ‹çinde bulundu¤umuz süreçteki geliflmeler emperyalizmin ve ülkemiz hakim s›n›flar›n›n sald›r›lar›n›n artt›raca¤› ve iflçi ve emekçilerin mücadelesini daha fazla ezmeye yönelece¤ine iflaret etmektedir. Bunun daha güçlü mücadeleleri, iflçi ve emekçiler aras›nda etki yaratarak örgütlülü¤e dönüflecek çal›flmalar› gerekli ve zorunlu k›ld›¤› ise aç›kt›r. ILPS çat›s› alt›nda birleflen ve Türkiye aya¤›n› oluflturan güçlerin bu süreçte üretece¤i somut politikalar ve çal›flmalar büyük önem kazanmaktad›r. Bunun özellikle DDSB’nin omuzlar›na büyük sorumluluklar yükledi¤i ise ortadad›r. Bu bilinçle süreçteki politik geliflmeleri yak›ndan takip ederek, sald›r›lara karfl› iflçi ve emekçilerin tepkisini inisiyatifli bir flekilde gelifltirmenin, örgütlemenin çabas› içerisinde olal›m. Emperyalizme ve onun uflakl›¤›na soyunan halk düflmanlar›na karfl› direniflte; 18 May›s’ta iflkenceler alt›nda katledilen ve bizlere gözbebe¤i partisini s›n›f mücadelesini zafere tafl›mak üzere teslim eden Komünist Önder ‹brahim Kaypakkaya yoldafl›n an›lmas› görevi bulunmaktad›r. Bütün coflku ve mücadele kararl›l›¤›m›zla iflçi ve emekçiler aras›ndaki faaliyetimizi gelifltirerek önder yoldafl› ve partizan öfkesini adresine teslim edemeden yaflam›n› yitiren Perihan (Dilek) Polat yoldafl› anal›m.
6
5-18 Mayıs 2006
47
“Tar›m›n tasfiyesi” yaflam buluyor! Tar›m ve hayvanc›l›k, Türkiye için sosyal-ekonomik bak›mdan çok önemli sektörlerdir. Bu sektörlerin ulusal gelire sunduklar› katk› % 10-15, istihdama ise % 30-35 oran›ndad›r. K›rsal alanda (özellikle Türkiye Kürdistan›’nda) neredeyse tek ekonomik gelir kayna¤› olan bu sektörler, izlenen IMF patentli politikalarla, 90’l› y›llar›n bafl›ndan bu yana, 15 y›ll›k bir süreçte sürekli kan kaybetti, geriledi, çökme noktas›na geldi.
Bahar geldi, son cemre de düfltü topra¤a. Cemrenin topra¤a düflüflü tar›mla-hayvanc›l›kla u¤raflan halk›m›z için daha bir anlaml›d›r. Çünkü toprak haz›rd›r art›k tohum için. Tüm do¤urganl›¤› ve cömertli¤iyle hayat verecektir toprak ana. Yaylalar yeflile kuflanacak, tarlalar ekinlerle bezenecektir. Baharla birlikte üretim de bafllar Anadolu topraklar›nda. Toprak anan›n bereketine umut ba¤layan köylüler, al›nterlerini toprak anan›n ba¤r›na dökecekler; yaylac›lar yeni umutlarla tafl›nacaklar da¤lara. Peki, üreticiyi-köylüyü ne bekliyor bu bahar? Tar›m ve hayvanc›l›k, Türkiye için sosyal-ekonomik bak›mdan çok önemli sektörlerdir. Bu sektörlerin ulusal gelire sunduklar› katk› % 10-15, istihdama ise % 30-35 oran›ndad›r. K›rsal alanda (özellikle Türkiye Kürdistan›’nda) neredeyse tek ekonomik gelir kayna¤› olan bu sektörler, izlenen IMF patentli politikalarla, 90’l› y›llar›n bafl›ndan bu yana, 15 y›ll›k bir süreçte sürekli kan kaybetti, geriledi, çökme noktas›na geldi. Tar›msal-hayvansal üretim faaliyeti cazip bir geçim kayna¤›; bir ifl kap›s› olmaktan uzaklaflt›(r›ld›). Peki, ne oldu, nas›l oldu da Türkiye’nin tar›m yap›s›-gücü (ekilebilir tar›m arazisi, tar›m ifl gücü, sulama imkânlar› vb.) ve hayvanc›l›¤a elveriflli araziye (mera, yayla, su kaynaklar›) imkânlara-çok genifl olanaklara sahipken ve bir zamanlar sürekli vurguland›¤› gibi “kendi kendine yetebilen” bir ülke iken, flimdi ithalci-üretemez bir konuma geldi. Gelinen süreci, yap›lanlar›, izlenen politikalar› daha çok tar›m ve hayvanc›l›k eksenli k›saca ortaya koyal›m. Böylece sorular›m›z›n cevaplar›n› alabilelim. Emperyalizm, ekonomik-siyasi-politik sürecini son dönemde s›klaflan krizlerle devam ettirmeye çal›fl›yor. Dünya halklar›na azg›nca sald›rmas›n›n alt›nda bu krizler yat›yor. Di¤er taraftan dünya halklar›n›n daha fazla sömürülmesi, yeralt› ve yerüstü zenginlik kaynaklar›n›n talan edilmesi için emperyalist kurum ve kurulufllar-iflbirlikçi ülke yönetimleri vb. arac›l›¤›yla birçok ekonomik politikay›, özellikle bizim gibi geri kalm›fl (geri b›rakt›r›lm›fl) yar›-sömürge ülkelerde yo¤unlaflt›rarak uyguluyor. Ve Türkiye ekonomisinin-siyasal yap›lanmas›n›n, kendini var etme, sürdürme olanaklar›, kuruluflundan beri “göbekten ba¤›ml›l›¤›”, emperyalizmin deste¤ine muhtaç olarak flekillenmesi beraberinde ül-
ke kaynaklar›n›n, emekçilerin her gün yoksullaflmas› pahas›na al›n terinin-eme¤inin gasp›n› ortaya ç›kar›yor. Bugün emperyalistlerin politikalar›, uflaklar› patron-a¤a devleti arac›l›¤›yla yapt›klar› Türkiye’de var olan tüm gelir getirici-sa¤lay›c› olanaklar›n, yat›r›mlar›n ve oluflumlar›n tümüyle az önce bahsetti¤imiz kriz yap›s›na uygun olarak emperyalist tekellerin eline verilmesi, talan edilmesi ve peflkefl çekilmesi üzerinedir. 2000-2001 krizlerinden sonra dillendirilen ve özellikle dört-befl noktada (özellefltirme, örgütsüzlefltirme, vergi sisteminin halk›n aleyhine düzenlenmesi, sosyal haklar›n t›rpanlanmas›, tar›m›n tasfiyesi vb.) yo¤unlaflan “yeniden yap›land›rma” sald›r›s›n›n özü burada aranmal›d›r. Yani “yeniden yap›land›rma” ülkenin var olan tüm kaynaklar›n›n emperyalizmin sömürüsüne ve tasarrufuna s›n›rs›zca sunulmas›d›r. Kas›mpaflal› Baflbakan’›n “Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim”, villâc›-yumurtac›-m›s›rc› piflkin bakan Unak›tan’›n “Babalar gibi satar›m” vb. sözlerinin arkas›nda bu ç›karlar ve uflakl›k misyonu vard›r.
Süreçte esasta tar›m›n tasfiyesi eksenli yap›lanlara bakal›m: - “Yeniden yap›land›rma” çerçevesinde en stratejik kurulufllar da dâhil olmak üzere birçok kurulufl, K‹T (Kamu ‹ktisâdi Teflebbüsleri) haraç-mezat sat›ld›- özellefltirildi veya kapat›ld›. - Sosyal haklar t›rpanlanarak, kamu harcamalar› “tasarruf” ad› alt›nda en aza indirildi. - Ziraat Bankas›, Halk Bank gibi tar›msal ve hayvansal üretime destek olan bankalar ifllevsizlefltirildi, Tar›m Kredi faizleri artt›r›ld›. - fieker Kanunu ile pancar üreticisi üretemez konuma getirildi. Al›m rekolteleri (kotalar) düflürüldü. Birçok fleker fabrikas› kapanacak duruma getirildi d›flar›dan tatland›r›c› ithalât› artt›. (Son süreçte üç fleker fabrikas› özellefltiriliyor.) - Tar›m ve hayvanc›l›k için gerekli olan tüm girdiler (mazot, gübre, ilâç, yem, vb.) “yüksek vergiler” vb. nedenlerle yükseldi, ancak elde edilen ürünlerin sat›fl fiyatlar› ya de¤iflmedi ya da azald›. - Verimli tar›m arazileri üzerine büyük sanayi tesisleri kuruldu. “Endüstri Bölgeleri Yasa Tasar›s›” ile emperyalist tekellerin ve uflak patron-a¤alar›n sömürü ve talan
politikalar›na, tar›m topraklar› üzerinde cirit atmalar›na olanak sa¤land›. - Sübvansiyonlar kald›r›ld› ve tar›msal deste¤e ayr›lan pay iki y›ld›r artt›r›lmad›. fiu an devlet taraf›ndan “bahfledilen” ve tar›msal desteklerin % 90’›n› oluflturan “Do¤rudan Gelir Deste¤i” ödemeleri gerçek sahiplerine ulaflmad›. Desteklemelerde belirsizlik sürüyor ve yap›lan ödemelerde geç yap›l›yor. Esas olarak sadece büyük toprak sahiplerine ve a¤alara ek gelir sa¤land›. - Güneydo¤u Anadolu Projesi (GAP) kapsam›nda sulamaya aç›lan araziler ABD, ‹ngiliz ve ‹srailli olmak üzere emperyalist flirketlere peflkefl çekildi, çekiliyor. - Besicilik ve kümes hayvanc›l›¤› bitirildi. Küçük ve büyük bafl hayvan say›s›nda düflüfl yafland›, kaçak ve resmi canl› ve cans›z et ithalât›nda patlama yafland›.
Sonuç; Emekçi halk›m›z açl›¤a mahkûm edildi, k›rsal kesimdeki iflsizlik oran› artt›. Köyden flehre göç h›zland›, sosyal dengeler bozuldu. Türkiye köylüsü IMF ve Dünya Bankas›’n›n 2000 y›l›ndan bugüne uygulatt›¤› tar›m politikas› k›skac›nda ölüm-kal›m mücadelesi veriyor. K›rsal kesimdeki yoksul kesimin, milli gelirden ald›¤› pay giderek azald›. “…Türkiye nüfusunun %61’inin yaflad›¤› kentler toplam gelirden % 73 oran›nda pay al›rken nüfusun % 38’inin bulundu¤u k›rsal kesimin ald›¤› pay % 27’de kald›…” (TÜ‹K 2005 y›l› hane halk› ifl gücü anketinden) Bugün ekonomik-sosyal ve siyasal kriz hâlâ devam etmektedir. Yaflanan ekonomik büyümenin “bir avuç” patron-a¤aya olumlu yans›d›¤› (servetlerine servet katt›¤›), ezilen milyonlarca emekçi için ise daha da fakirleflme, yoksullaflma ve iflsizlik üretti¤i, bunun böyle bir büyüme süreci oldu¤u ve izlenen IMF-DB patentli politikalar›n b›rak›n iflsizli¤e, yoksullu¤a ve açl›¤a çare üretmeyi esasta bu sorunlar›n kayna¤› ve a¤›rlaflt›r›c› etken oldu¤u ortadad›r.
Koçlar, Sabanc›lar büyüyor; Halk yoksullafl›yor Hat›rlarsan›z, 2000-2001 y›llar›ndaki iki ekonomik krizde % 35 yoksullaflt›k denmiflti. Yoksullaflan kimdi? Aç›kt›r ki Koçlar-Sabanc›lar de¤ildi yoksullaflanlar; yoksullaflan, iflçi ve köylüler; tüm ezilen emekçilerdi. fiimdi deniyor ki, ekonomik olarak büyüyoruz. Kim ekonomik olarak büyüyor? Tabiî ki iflçiler-köylüler
de¤il. Büyüyen Koçlar ve Sabanc›lard›… Y›llar önce de bu gerçekler nas›l su yüzüne ç›kt›ysa bugün de tüm ç›plakl›¤› ile gün yüzüne ç›k›yor. ‹flte gerçek! 11 Mart tarihli gazetelerin ekonomi sayfalar›ndan; “… Türkiye milyarderi 8. s›rada…”, “…Yine büyüdüler!...”, “…Türkiye’de milyarder say›s› artt›. 21 milyarderimiz oldu…” vb. “…Forbes dergisine göre 2006 y›l› dünyan›n en zenginleri s›ralamas›nda Türkiye’den 21 milyarder yer ald›. Forbes listesindeki 21 Türk’ün geliri ülkemizdeki en yoksul 30 milyon kiflinin gelirine eflit. En zenginlerden Rahmi Koç, elinde tek bafl›na 3.6 milyon kiflinin gelirine denk bir servet tutuyor. Türkiye’nin milyarder say›s› 2000 tarihinden bu yana son üç-befl y›lda büyük oranda artt›. Sekizden yirmi bire yükseldi…” Yoruma gerek var m›? Büyüyen ekonomi, artan milyarder say›s›… Artan yoksulluk, artan milyarderler. 21 milyarderin servetine denk 30 milyon insan›m›z›n serveti… Tüm bu veriler bize s›n›f savafl›m›n›n gerçe¤ini hayk›r›yor. Emperyalistlerle ve onlar›n uflaklar› patron-a¤alarla, iflçiköylü ezilen tüm emekçilerin ortak ç›kar› olamaz. Bizlerin ezilmiflli¤i, fakirli¤i ve açl›¤› onlar›n zenginlik kayna¤›d›r. fiimdi gelinen süreçte tüm bu “tar›m›n tasfiyesi” sald›r›lar›na karfl› koyuflun, direniflin gelifltirilmesi gerekli. Aç›kt›r ki emekçilerin (yaz›m›z özgünlü¤ünde köylülerin) kendi gücünü görememesi, örgütsüzlü¤ü sömürücülerin cesaretle sald›rmalar›na olanak yarat›yor. Büyük ve sessiz, kendi derdine düflmüfl, umudunu yitirmifl bir kitle gerçe¤i olmazsa sömürücüler bu kadar pervas›zca sald›ramayacaklard›r. Yani faflizmi güçlü k›lan da biziz, yenecek olan da biz. Bu gerçek bize örgütlenmemizi, gücümüze güvenmeyi ve sald›r›lara karfl› sokaklara inerek haklar›m›z› savunmay›, savaflmay› sal›k veriyor. Bu nedenle üretim ve tüketim kooperatiflerinde, köylü sendikalar›nda ve yöre derneklerinde örgütlenmeli, Proletarya Partisi’nin Halk Savafl› ça¤r›s›na kulak vermeli ülkenin her alan›nda oldu¤u gibi köyleri, yaylalar›da¤lar›, sömürüye, emperyalist talana ve faflizme karfl› savafl alan›na çevirmeliyiz. Art›k bofl vaatlere, seçim oyunlar›na, yalan ve aldatmacalara yeteri kadar doyduk. fiimdi gerçeklere yani devrime kulak kabartmal›, bilincimiz ve yüre¤imiz “Halk Savafl›” fliar›yla kuflanmal›-atmal›d›r…
47
7
5-18 Mayıs 2006
Sinop halk› Nükleer Santral’e Bergama köylülerinin ruhuyla geçit vermeyecek! 29 Nisan 2006’da Sinop Nükleer Karfl›t› Platformu önderli¤inde saat 11:00’de U¤ur Mumcu Meydan›’nda Türkiye’nin çeflitli illerinden gelen ve yöre halk›n›n kat›l›m›yla yaklafl›k 10 bin insan›n kat›ld›¤› bir miting düzenlendi.
Pancar üreticileri kuyrukta!
Pancar üreticilerine alacaklar› ödenmeye baflland›. Erzincan fieker Fabrikas›’na ba¤l› pancar üreticileri, fabrikaya verdikleri ürünün bedelini ilgili banka flubelerinden almaya bafllad›. Erzincan fieker Fabrikas›’na ba¤l› 4 bölgedeki 164 köyde bulunan 7 bin 650 pancar üreticisine, 12 milyon 750 bin YTL ödeme yap›lacak. Erzincan’da 2005 y›l› pancar döneminde 253 bin ton pancar al›m› yapan fieker Fabrikas›, pancar üreticisine avans, gübre bedeli, sulama ücreti gibi giderlerle toplam 26 milyon 800 bin YTL ödeme yapm›fl olacak. Pancar Ekicileri Kooperatifi Baflkan› Bülent Dumlu, ödemelerle ilgili yapt›¤› bas›n aç›klamas›nda; “pancar üreticilerine, pancar üretim sözleflmesine göre pancar paralar›n›n ödenmesi 30 Nisan tarihine göre belirlenmifl, bu tarih acil olarak de¤ifltirilmeli. Çünkü ekim dönemi bafllad›¤›nda çiftçi en az›ndan ekonomik olarak eksikliklerini giderebilsin” dedi. Dumlu konuflmas›n›n devam›nda yeni ekim döneminde hükümetin tar›m politikas›n› elefltirerek, bu dönem köylünün umutsuz bir flekilde tarlas›n› ekti¤ini ifade etti. Ödemelerin bafllad›¤› günden beri Erzincan il merkezinde pancar paralar›n› almak isteyen üreticiler, fiekerbank flubesi önünde uzun kuyruklar oluflturdu. Görüfllerini ald›¤›m›z, banka önünde bekleyen pancar üreticileri; pancar ortalama fiyat›n›n 11 YKR oldu¤unu, bu fiyat›n maliyet fiyat›na denk bir fiyat oldu¤unu, bu nedenle emeklerinin karfl›l›¤› olmad›¤›n› belirttiler. Ayr›ca ürettikleri pancar› 6 ay önce teslim ettiklerini, ama paralar›n› ancak flimdi alabildiklerini ifade ederek, bu ödeme sisteminin bir an önce de¤ifltirilerek, teslim tarihinden sonra 1-2 ay içinde ödeme yap›lmas›n› istediler. (Erzincan)
Türkiye bir taraftan Tuzla Orhanl›’da ortaya ç›kan zehirli variller ve ard›ndan Çernobil facias› ile ilgili araflt›rma sonuçlar›n›n bas›na yans›mas› ve de Gebze Dilovas›’ndaki geliflmelerle gündemde iken hükümetin ald›¤› yeni bir karar Sinop halk›n› aya¤a kald›rd›. Uluslararas› nükleer lobilerinin bafl›n› çekti¤i ve son on y›ld›r sözde enerji politikas›n›n “istikrar›n›” sa¤layabilmek için yürütülen kampanyalar sonucu AKP hükümeti Nükleer Santral için start verdi. 19 holdingin Enerji Bakan› Hilmi Güler’le biraraya gelmesiyle de ilk ad›mlar at›ld›. 26 Nisan 1986’da Kiev’de Çernobil Nükleer Santrali’nin 4 numaral› reaktörünün patlamas› sonucu (Hiroflima ve Nagazaki’ye at›lan atom bombalar›ndan ç›kan radyasyonun 200 kat›yd›) yaflanan insanl›k facias›n›n ülkemizde özellikle Karadeniz Bölgesi’nde kanser hastal›klar›n›n patlamas›na yol açt›¤› hepimizin bildi¤i bir gerçektir. Ayr›ca ‹talyan flirketlerinin Karadeniz’e b›rakt›klar› zehirli varillerin bir k›sm› da Sinop So¤uksu köyüne ilkel koflullarda depolanmaktad›r.
Nükleer santral lobilerinin start›na paralel bütün yaflanan ac› gerçeklerin bilinciyle yerelde bulunan kitle örgütleri ve siyasi partilerden oluflan 60’a yak›n kurumun oluflturdu¤u Sinop Nükleer Karfl›t› Platformu eylemlerle Nükleer Santrale dur diyor. 29 Nisan 2006’da Sinop Nükleer Karfl›t› Platformu önderli¤inde saat 11:00’de U¤ur Mumcu Meydan›’nda Türkiye’nin çeflitli illerinden gelen ve yöre halk›n›n kat›l›m›yla yaklafl›k 10 bin insan›n kat›ld›¤› bir miting düzenlendi. Nükleer karfl›t› afifl ve dövizlerle donanm›fl onlarca küçük bal›kç› tekneleri ve trollerinin do¤al bir körfez olan Sinop liman›ndaki deniz turu eylemiyle bafllayan miting U¤ur Mumcu Meydan›’nda toplan›lmas›yla devam etti. Miting sonras›nda; D‹SK Genel-‹fl Sekreteri Musa Çam, CHP Sinop Milletvekili Engin Altay, Sinop Çerve Dostlar› Derne¤i Baflkan› Hale O¤uz, ANAP hükümeti döneminde Çernobil’in Karadeniz’e etkilerini araflt›ran bu araflt›rmalar› nedeniyle TAEK görevinden çekilen Prof. ‹nci Gökmen, EMO ad›na çeflitli yöneticiler konuflma yapt›lar. Ayr›ca ANAP hükümeti dönemi bakanlar›ndan eski Sinop Milletvekili Yaflar Topçu da konuflma yapt›. Ancak Topçu kitlenin alk›fl, ›sl›k ve “H›rs›z Topçu” sloganlar›yla konuflmas›n› k›sa
kesmek zorunda kald›. Müzik ve Sinop Sanat Tiyatrosu Toplulu¤u’nun nükleerin etkileri üzerine düzenledi¤i skeçlerle desteklenen miting kitlenin “Nükleler sizin, Sinop bizim”, “Ferman padiflah›n, Sinop bizimdir”, “Nükleere karfl› omuz omuza”, “Söz, yetki, karar Sinop halk›n›n”, “Nükleer santral istemiyoruz”, “Yeni bir Çernobil istemiyoruz”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek”, “Hamsi düflman›, nükleer ufla¤› ‘ampul’ Tayyip”, “Nükleere inat, yaflas›n hayat” gibi sloganlar› ile 5 saat sürdürülmüfltür. Bu süre zarf›nda kitle miting alan›n› terketmemifl mücadelede ›srarl› oldu¤unu ifade etmifltir. Mitinge kat›larak destek veren kurumlar; Adana, Antalya, ‹stanbul EMO, Karadeniz illerinden Barolar, Samsun KESK fiubeleri, Batman KESK temsilcilikleri, Alaçam ve Yakakent E¤itim-Sen, Sinop ve Samsun OMÜ Ö¤renci Platformlar›, Gebze ve Samsun Halkevleri fiubeleri, Sindef57, Anti Nükleer Cephe (ANC), So¤uksu köylüleri, Greenpeace, Yay Çed, D‹SK Samsun fiubesi, Samsun 78’liler Derne¤i, Alanya Do¤a Savaflç›lar› Derne¤i, Türkeli Kuflçular Köyü Derne¤i, BJK Çarfl› Grubu taraftarlar›, Samsun ÖDP, SDP, EMEP, CHP ve Bafra CHP, ÖDP, SDP gibi siyasi partiler. (Samsun)
ABD’nin bask›s›yla 350 milyon YTL’lik yerli üretim ithalata dönecek ABD’nin Ankara Büyükelçisi Roos Wilson’un Nisan ay› bafllar›nda Tar›m ve Köyiflleri Bakan› Mehdi Eker’i ziyaretinin arkas›nda ABD’nin Türkiye’ye yönelik “çeltik ve pirinç üretimini baflta ABD olmak üzere ithalata teslim edecek” bask›s› oldu¤u ortaya ç›kt›... Bu konuyla ilgili olarak Ziraat Mühendisleri Odas› (ZMO) Baflkan› Gökhan Günayd›n “Devlet Bakan› Kürflat Tüzmen ABD’de Türkiye ad›na bir taahhütte bulunmufl ve ABD’nin Türkiye’nin çeltikte izledi¤i politikay› Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) ‘anlaflmazl›klar›n halli mercii’ne götürmek tehdidine karfl›l›k
‘götürmeyin biz buradaki uygulamam›z› geri çekiyoruz’ demiflti. Günayd›n, “Bakan Eker ile ABD büyükelçisi Wilson aras›ndaki görüflme ile bu taahhüdün alt› dolduruluyor” diyerek devletin emperyalizme ba¤›ml› uflak karakterini teflhir etti. Ayr›ca “Türkiye’nin DTÖ sürecinde yapt›r›mla karfl›laflaca¤›n› bile bile desteklemelerde bulunmak yerine üreticiye dönük girdi, ar-ge altyap› yard›mlar›na yönelmesi gerekirdi...” diyerek devletin destekleme politikas›n› elefltirdi. Yine konuyla ilgili aç›klama yapan Trakya Üniversitesi Ziraat Fakültesi ö¤retim üyesi Yrd. Doç. Dr. Okan Gay-
tanc›o¤lu, “...pirincin kilosunu üretici yaklafl›k 1 YTL’ye sat›yor, tüketici buna 3 YTL ödüyor. ‹thalat fiyat› ise 60-70 Ykr. Ancak Türkiye do¤ru politikalarla çeltik ve pirinçte ithalat bir yana ihracatç› konuma gelir...” diye konufltu. Gaytanc›o¤lu’nun verdi¤i bilgilere göre çeltik üretiminin ülkemiz koflullar›nda çok uygun flartlar›n olmas›na ra¤men pirinç pazar›n›n tamam›n›n ithalata dönmesi halinde yerli üretici köylü 350 milyon YTL’lik pirinç gelirini kaybetmifl olacak ve do¤all›¤›nda açl›k ve iflsizli¤in de buna paralel artaca¤›n› aç›kt›r. (Erzincan)
8
5-18 Mayıs 2006
47
TKP/ML T‹KKO eylemlerine devam ediyor
TKP/ML’nin emperyalizmin ülkeye yay›lm›fl tüm ekonomik askeri kurumlar›n› hedef alan eylemleri devam ediyor. Çünkü gerek faflist devletin himayesindeki kurulufllar; gerekse de emperyalist tekellerin bizzat giriflimleriyle kurulmufl iflletmeler, do¤rudan ya da dolayl› olarak sömürgecilik iliflkilerinin kuvvetlendirilmesinin araçlar› durumundad›r. Bunlar›n bafl›nda da Coca-Cola Company, Philip Morris gibi ABD flirketleri gelmektedir. Ekonomik olarak emperyalist bir tekel konumundaki bu flirketler, girdikleri ülkelerde emperyalist sömürgeci iliflkilerinden do¤rudan faydalanarak bir yandan ulusal üretimi (ve üreticileri) felce u¤ratmakta; bir yandan da savafl ve iflgallerle yol alan emperyalist devletlere ekonomik kaynak yaratmaktad›r. Üstelik salt ekonomik bir iflletme olmaktan öte, Latin Amerika ülkelerinde Coca-Cola’n›n yapt›¤› gibi sendikal› iflçilere sald›rmakta, sendika liderlerini katletmektedir. Ülkemizde de benzer yollar› deneyen bu flirketlerden Philip Morris flirketi Türkiye ve Türkiye Kürdistan›’ndaki tütün üretimini baltalamakta ve üretimi kendi tekeline almaya çal›flmaktad›r. Bu kapsamda faflist TC devleti özellefltirmeler yoluyla yasal ve ekonomik flartlar› emperyalist flirketler lehine düzenlemektedir. Bu geliflmelere karfl› tütün üreticileri birçok yerde tepkisini koyarken faflist TC devletinin azg›n sald›r›lar›yla karfl› karfl›ya gelmektedir. Son olarak Samsun’un Bafra ilçesinde tütün üreticileri kitlesel bir mitingle durumu protesto etmifltir. Elimize ulaflan bir bildiriye göre TKP/ML militanlar› 2 Nisan 2006 tarihinde Philip Morris tekelinin Samsun Bafra da¤›t›m flirketini bombalam›flt›r. Aç›klamada “Bomban›n zaman›ndan önce fark edilmesi neticesinde patlama gerçekleflmemifltir. Da¤›t›m flirketinin ayn› zamanda Emperyalist Shell flirketinin flubesi olmas› vesilesiyle Faflist TC devleti eylemimizi sansasyonel bir karalamacaya dönüfltürmeye çal›flm›flt›r. Hedefimizin oradaki benzinlik ve çal›flanlar oldu¤u yönlü yalan haberlerle eylemimizin içeri¤ini sapt›rmaya çabalam›flt›r” denilmektedir. Yine ayn› bildiriye göre 4 Nisan 2006 tarihinde saat 23:30’da yine Philip Morris teke-
linin Kocaeli Dar›ca da¤›t›m flirketi TKP/ML militanlar›nca bombalanm›flt›r. Bombalama sonras› can kayb› yaflanmazken flirketin iki adet Marlboro da¤›t›m arac› hasar görmüfltür. Bildiri flöyle devam etmektedir; “Hedeflerimizin netli¤i ve gösterdi¤imiz itinaya ra¤men milletvekilinden, yerel medyas›na kadar tüm faflist-gerici odaklar eylemlerimizin verdi¤i mesaj› karartmak için ellerinden geleni yapm›flt›r. Çünkü bombalar›m›z, emperyalizme karfl› oldu¤u kadar onlar›n asalak uflaklar›na ve yardakç›lar›na da yöneliktir. Onlar gerekli mesaj› alm›flt›r ve bu yüzden rahats›zl›k duymaktad›r.”
T‹KKO Dersim’de gazino bombalad›... Faflist diktatörlük, devrimci muhalefetin geliflti¤i her alanda halka karfl› kolluk güçleriyle gerçeklefltirdi¤i askeri operasyonlar›n yan›s›ra kültürel ve ahlaki olarak kifliliksizlefltirip, kimliksizlefltirme eksenli politikalar›n› uygulamaktad›r. Son zamanlarda bu tür çal›flmalar›n yo¤un olarak yap›lmaya çal›fl›ld›¤› alanlardan biri de Dersim’dir.
Devrimci çal›flmalar›n görece zay›flamas› ile birlikte Faflist TC güçleri bir taraftan askeri güçleri ile operasyonlar yaparken; di¤er taraftan polis ve J‹TEM elemanlar› ile halk›n içinde yoz iliflkileri gelifltirmeye çal›flmaktad›rlar. Bunun bir sonucu olarak daha önce hiç yaflam bulmayan “adli olaylarda” bir art›fl vard›r. Bunlara sanki kendili¤inden gelifliyormufl gibi bir izlenim verilmeye çal›fl›lmaktad›r. Ama herkesin de bildi¤i gibi, bu olaylar bizzat devlet güçleri taraf›ndan bilinçli bir flekilde örgütlenmektedir. Bu tür çal›flmalar yapanlar ve bunlara alet olanlar, bu çal›flmalar› masum bir ticari çal›flma gibi gösteriyorlar. Oysa flu bir gerçek ki bu çal›flmalar gösterilmeye çal›fl›ld›¤› gibi masumane ticari faaliyetler de¤ildir, bunlar direkt devletin halk› devrimci mücadeleden uzaklaflt›r›p yoz kültürün bir parças› haline getirme u¤rafllar›d›r. Polis ve J‹TEM veya onlarla ba¤lant›l› kifliler taraf›ndan baflka flehirlerden getirtilip gazino, birahane ve restoranlarda “kad›n garson” ad› alt›nda pazarlanarak metalaflt›r›lm›fl kad›nlar, yozlaflt›rma faaliyetinin bir parças› olarak kullan›lmaktad›rlar. Gerillan›n ve devrimcili¤in erdem oldu¤u Dersim’de de yoz iliflkiler “erdem” haline getirilerek, devrimci mücadelenin önüne ge-
çirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Dersim’de gelifltirilmeye çal›fl›lan fuhufl, uyuflturucu, çete iliflkilerinin örgütlendi¤i yerlerin bafl›nda gazino, birahane ve restorant görünümü alt›nda çal›flan yerler gelmektedir. Bilindi¤i gibi 25 Mart 2006 tarihinde Dersim Merkez Mo¤oltay Mahallesi’nde bulunan Muhabbet Gazinosu tüm bunlar gözönüne al›narak bombalanm›flt›. Bu konu ile ilgili elimize ulaflan TKP/ML T‹KKO Dersim Bölge Komitesi imzal› bildiride “TKP/ML T‹KKO Dersim Bölge Komitesi’ne ba¤l› militanlar gazino, birahane ve restorant görünümünde çal›flan yerleri uyar› amac› ile 25 Mart 2006 tarihinde saat 19:00’da Muhabbet Gazino’ya bomba koymufltur. Uyar› amac›yla konulan bomban›n patlamas›yla yozlaflt›rma çal›flmalar›na ortak olan mekan›n çal›flanlar›ndan bir kifli yaralanm›fl, mekanda ciddi hasar meydana gelmifltir. Bu kapsamda çal›flma yürüten gazino, birahane ve restorantlara bir uyar›m›zd›r!!! Faflist TC’nin gelifltirmeye çal›flt›¤› yozlaflt›rmaya ortak olmaya devam ettikleri taktirde Partimiz TKP/ML’yi karfl›lar›nda bulacaklar›n› ve daha yo¤un eylemlerimizle karfl› karfl›ya kalacaklar›n› bilmelidirler!” denildi.
fian olsun Proletarya Partisi’ne roletarya Partisi’nin 34. kurulufl y›l›na iliflkin Avusturya’n›n Vorarlberg, Innsbruck, Wörgl, Linz, Viyana ve Ternitz bölgelerinde
P
Avusturya ‹flçi-köylü okurlar› olarak çeflitli seminerler düzenlendi. Seminerlerimizde Proletarya Partisi’nin tarihi, ideolojik, politik ve siyasal hatt›
anlat›ld›. Yaklafl›k 230 civar›nda kat›l›m›n sa¤land›¤› etkinliklerimiz baflar›l› bir flekilde gerçeklefltirildi. (Avusturya ‹K okurlar›)
Belçika’da 24 Nisan Nisan Cumartesi günü Belçika’n›n Liege kentinde 24 Nisan 1972’de kurulan Proletarya Partisi’nin ‹brahim Kaypakkaya önderli¤inde kuruluflunun 34 y›l› nedeniyle seminer düzenlendi. Seminere saat 15:00’te Ordu’da
22
flehit düflen Dilek Polat yoldafl nezdinde tüm flehitler için 1 dakikal›k sayg› durufluyla baflland›. Seminerin canl› geçmesi ve kat›lanlar›n da konuflmas›yla olumlu bir flekilde bitirilmifltir. (Belçika Partizan okurlar›)
24 Nisan karanl›¤a yak›lan bir meflaledir! ürkiye proletaryas›n›n ve çeflitli milliyetlerden emekçi halk›m›z›n umudu Proleterya Partisi’nin kuruluflunun 34. y›l›, yap›lan bir etkinlikle kutland›.
T
22 Nisan Cumartesi günü Mersin 78’liler Derne¤i’nde yap›lan etkinlik saat 12:30’da bafllad›. “24 Nisan Karanl›¤a Yak›lan Bir Meflaledir” yaz›l› ve Partizan imzal› pankart›n aç›ld›¤› etkinlik salonu Baflkan Mao’nun, 34 y›ll›k tarihi bize tafl›yan flehitlerimizin, da¤larda isyan atefllerini yakan savaflç›lar›n ve ‹brahim yoldafl›n resimleriyle süslendi. Etkinlik kavgan›n yap›tafllar› için yap›lan sayg› durufluyla bafllad› ve “Vartinik’te bir köm” fliiri okundu. Ard›ndan Partizan ad›na bir metin okundu. Son dönemlerde Mao yoldafl flahs›nda yap›lan sald›r›lara de¤inilen aç›klamada, günümüzde bu tür sald›r›lara yan›t vermenin silahl› mücadeleyi yükseltmekten, emekçileri devrim talebiyle örgütlemekten geçti¤i ifade edildi. Tohum Kültür Merkezi taraf›ndan
haz›rlanan “Umudun Atefl Toplar›na-2” isimli sinevizyon gösterimi yap›ld›. Gösterim boyunca topra¤a düflen yoldafllar›m›za alk›fl hiç susmad›, özellikle Aflk›n Günel yoldafl›n görüntüleri kitleyi coflturdu. Sinevizyondan sonra sahne alan ve Diyarbak›r, Batman yöresini oynayan halkoyunlar› ekibi yöresel k›yafetleriyle kitlenin be¤enisini toplad›. Verilen aradan sonra okunan fliirlerin ard›ndan DDSB’den bir konuflmac› söz ald› ve 1 May›s’›n önemi üzerine düflüncelerini belirtti. Konuflmadan sonra 77 1 May›s’›n› anlatan bir tiyatro gösterimi yap›ld›. 1 May›s ça¤r›s›n›n yap›ld›¤› tiyatro, kitle taraf›ndan yo¤un alk›fl ald›. Etkinlik Anka Kültür Sanat Merkezi’nde çal›flmalar›n› sürdüren Ozan Önder’in sahne almas›yla son buldu. Ozan, Kürtçe türküleriyle kitleyi halaya davet etti. Etkinlik hep birlikte 18 May›s marfl›n›n okunmas›yla son buldu. (Mersin)
9
47
5-18 Mayıs 2006
Devlet Diyarbak›r’dan intikam›n› çocuklar›na yönelerek al›yor narak pervas›zca katledilmifllerdi. Katledilen yafl›tlar› için bir tafl daha fazla atan Diyarbak›rl› çocuklar›n çat›flmalar›n hemen ertesinde tek tek gözalt›na al›narak tutuklanmas› da Kürt halk›n›n devlete ve sisteme olan öfkesinin intikam›n›n al›nmak istenmesiydi. Çocuk olduklar› için tutuklanmalar› birçok ayd›n›n tepkisini toplad› ve avukatlar›n da yapt›¤› itirazlar sonucu 14’ü daha serbest b›rak›ld›. 46 çocuk ise halen tutsak.
Mufl’ta kimyasal silahlarla katledilen 14 HPG gerillas›ndan 6’s›n›n defnedilmesi için gönderildi¤i Diyarbak›r’da cenazelere on binlerce insan›n kat›lmas›n› sindiremeyen egemenler bütün faflist güçleriyle insanlara sald›rm›fl 28-31 Nisan günlerinde yaflanan çat›flmalarda 202 çocu¤u gözalt›na alm›flt›. Gözalt›na al›nan çocuklar›n 86’s› polisler ta-
raf›ndan, 56’s› ise Savc›l›k taraf›ndan serbest b›rak›lm›flt›. 60 çocuk ise tutuklanarak Diyarbak›r ve Mardin’deki hapishanelere gönderilmiflti. Günler süren çat›flmalarda barikatlar›n en önünde korkusuzca çat›flan çocuklar devlete kök söktürürken ayn› zamanda da polisin hedefi olmufllard›. 3-17 yafl aras›ndaki çocuklar ölümcül yerlerine hedef al›-
“Silahl› örgüte üye olmak”, “kamuya ait tesis, bina, yer ve di¤er eflyalara zarar vermek”, “kamu görevlilerinin görevini engellemek”, “2911 say›l› gösteri, toplant› ve yürüyüflleri yasas›na muhalefet etmek”, “izinsiz zarar verici madde kullanmak” vb. bir dolu gerekçelerle haklar›nda dava aç›lan 202 çocuktan 116’s› hakk›nda 9,5 y›l ile 24 y›l aras› hapis cezas› isteniyor. 500’ü aflk›n insan hakk›nda aç›lan davalarda ‘zarar’ gören iflyerlerinin faturas› da Diyarbak›r halk›ndan ç›kar›lmaya çal›fl›l›rken ço¤u çocuk olan 30 insan›n katilleri hakk›nda hiçbir ifl-
lem yap›lmad› henüz. Katillerin bir ço¤unun olaylar esnas›nda ifl üstündeyken resmi çekilmesine ra¤men hiçbir ses ç›kmad›. Bütün ‘sorumluluk’ ellerindeki tafllarla düzeni y›kma cesareti gösteren ön saflara ‘itilerek’ ‘kullan›lan’ Diyarbak›r’›n çocuklar›na ve kad›nlar›na ç›kart›lmaya çal›fl›lacakt›r. Bu sald›r›lar gözyafllar›yla yeflillenmifl bir topra¤›n insan›na, Kürt halk›n›n özgürlük taleplerine yöneltilmiflti dün oldu¤u gibi. Bu kez özellikle çocuklar seçilmiflti. Çünkü onlar yak›lm›fl, y›k›lm›fl evlerinin harabelerinde saklambaç oynarken bir avuç bu¤daya hasret b›rak›ld›klar› için daha öfkeliydiler. Hedef tahtas›nda bu yüzden yerlerini ald›lar, katledildiler, gözalt›na al›nd›lar, tutukland›lar. Gözalt›ndayken büyüklerinin yaflad›klar›ndan farkl› bir “muamele” görmediler “devletli büyükler”den. Çocuk olmalar› onlara düflen ac›y› azaltmad›, ama onlar da yafllar›ndan beklenmeyen bir direnifli büyütüyorlar, devletin “demokrasi” yalanlar›n› a盤a ç›kararak. (H. Merkezi)
Yankee go home! aç›klamas› yapt›. “Katil Rice Ortado¤u’dan defol- Emperyalizm yenilecek direnen halklar kazanacak” pankart›n›n aç›ld›¤› eylemde, Irak iflgaliyle ilgili foto¤raflar sergilendi. ABD D›fliflleri Bakan› Condelezza Rice, Ortado¤u’daki son geliflmelerde ufla¤› TC’ye oynayaca¤› rolü kavratmak, talimatlar vermek üzere Türkiye’ye geldi. Rice’nin ülkeye geldi¤i gün ve sonras›nda birçok yerde protesto gösterileri yap›ld›. ‹zmir’de de Partizan, HÖC, ESP, DHP, BDSP, ÖMP, EKD-G, Kurtulufl Partisi ve Belediye-‹fl 4 No’lu fiube 25 Nisan günü saat 12:30’da Kemeralt› giriflinde bir bas›n
Kitle ad›na yap›lan aç›klamada, Rice’nin ülkemize neden geldi¤i ve ülkemiz hakim s›n›flar›n›n emperyalizm karfl›s›ndaki rolünün ne oldu¤u anlat›ld›. Aç›klama “Emperyalistlerin ve iflbirlikçi-uflaklar›n›n ‹ran’a yönelik olas› bir sald›r›s›nda asla sessiz kalmayacak, topraklar›m›z› kardefl halklar›n katledilmesinde kulland›rtmayaca¤›z. Bölgeye yap›lan askeri y›¤›naklara ve Kürt halk›na yap›lacak sald›r›lara karfl› sessiz kalmayaca¤›z. Ülke-
Ortak aç›klamayla katliam k›nand› “‹lyas Aktafl ölümsüzdür!” Diyarbak›r’da yaflanan olaylar s›ras›nda polisin açt›¤› atefl sonucu a¤›r yaralanan Devrimci Demokrasi gazetesi Diyarbak›r büro çal›flan› ‹lyas Aktafl’›n flehit düflmesi ‹zmir’de devrimci ve sosyalist bas›n çal›flanlar› ve okurlar› taraf›ndan protesto edildi. Partizan, At›l›m, Devrimci Demokrasi, K›z›l Bayrak, Devrimci Hareket ve ‹flçi Mücadelesi taraf›ndan 20 Nisan günü saat 18:00’de Kemeralt› giriflinde bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. “‹lyas Aktafl Ölümsüzdür” pankart›n›n aç›ld›¤› eylemde s›k s›k “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Bask›lar
bizi y›ld›ramaz” vb. sloganlar at›ld›. Yap›lan ortak aç›klamada Diyarbak›r’da yaflananlar anlat›l›rken, devletin pervas›zca sald›rd›¤› ve çocuklar› dahi katletti¤i söylendi ve “Biz devrimci ve sosyalist bas›n çal›flanlar› ve okurlar› olarak egemenlerin halka ve onlar›n örgütlü iradeleri durumunda olan devrimcilere yönelen bu sald›r›s›n› nefretle k›n›yor, bu sald›r›lar›n bizi hakl› ve meflru mücadelemizden asla al›koyamayaca¤›n› vurguluyor ve hep birlikte mücadele ederek bu bask› ve sömürüye son verme irademizi hayk›r›yoruz” denildi. Eyleme Al›nteri de destek verdi. (‹zmir)
mizde bulunan ABD ve NATO üslerinin kald›r›lmas› için ve yenilerinin yap›lmas›na karfl› mücadelemizi yükseltece¤iz” fleklinde sona erdi. Eylemde s›k s›k “Katil ABD Ortado¤u’dan defol”, “Kahrolsun emperyalizm”, “Katil Rice Ortado¤u’dan defol” sloganlar› at›ld›. (‹zmir)
Katil Rice Türkiye’den defol! Aralar›nda Partizan, Al›nteri, BDSP, Çukurova Halk Kültür Merkezi, HÖC, DHP, Ça¤r› gibi bileflenlerin bulundu¤u kurumlar taraf›ndan organize edilerek Rice’›n Türkiye’ye geliflini protesto eden bir eylem ger-
çeklefltirildi. Bas›n aç›klamas› 25 Nisan 2006 tarihinde saat 12:00’de ‹nönü Park›’nda yap›ld›. Burada toplanan kitle “Katil Rice Türkiye’den defol” vb. sloganlar atarak AKP önüne bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. Yürüyüfl boyunca “‹ncirlik üssü kapat›ls›n”, “Emperyalistler, iflbirlikçiler, 6. Filo’yu unutmay›n” sloganlar› at›ld›. Aç›klama AKP önünde metnin okunmas›yla son buldu. (Adana Partizan okurlar›)
K›z›ltepeli çocuklar 23 Nisan’da U¤ur’un yan›ndayd› 21 Kas›m 2004 tarihinde evinin önünde katledilen Ahmet Kaymaz ve 12 yafl›ndaki o¤lu U¤ur Kaymaz 23 Nisan ‘Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayram›”nda Mardin’de an›ld›. Aya¤›nda terliklerle babas›na yard›m ederken katledilen U¤ur Kaymaz 12 yafl›nda terörist ilan edilerek katil polisler aklanmaya çal›fl›lm›flt›. 12 yafl›ndaki bir çocu¤un 13 kurflunla katledilmesi olay›n› haf›zalarda diri tutmak için Diyarbak›r’da yap›lan 13 kurflun heykeline de soruflturma aç›lm›flt›. Devlet, çocuk katili yüzünü gizlemek için her f›rsatta U¤ur ve Ahmet Kaymaz’›n infaz›n› gündemden düflürmeye çal›fl›yor, ancak Kürt halk› ve ço-
cuklar› ayn› yaflta olduklar›, ayn› okullarda, ayn› s›n›flarda ders ald›klar› U¤ur Kaymaz’› 23 Nisan’da da unutmad›. Mardin yolu üzerindeki evinin önünde vuruldu¤u yere fidan diken ailesi ve arkadafllar›, Atatürk Mahallesi Mezarl›¤›nda U¤ur Kaymaz’›n mezar›na karanfiller b›rakt›. Mezar bafl›nda yap›lan anmada konuflmalar ile birlikte abisi Habip Kaymaz’›n U¤ur için okudu¤u “Oxir be Ugurê min” adl› fliiri arkadafllar›na ve ailesine duygulu anlar yaflatt›. U¤ur Kaymaz’›n annesi ve ninesi ise mezarlar›n bafl›nda a¤›t yakt›. (H. Merkezi)
5-18 Mayıs 2006
10
47
‹nsan sa¤l›¤› m› dediniz? rin Çernobil karfl›s›ndaki tutumu ne olduysa; bugün de Tuzla’da yaflanan zehirli at›k olay›ndaki tutumlar› ayn›d›r. Kald› ki olaylar›n ard›ndan ilk cezan›n varilleri ihbar eden TIR floförüne ve nakliyeciye verilmesi devletin kimi cezaland›raca¤›n›n da göstergesidir.
Fabrikalar›n ço¤unun hava emisyon izni yok!
Bir kamyon floförünün Tuzla’da zehirli varillerin gömüldü¤ünü ihbar etmesi sonucu burjuva-feodal medya gözlerini Tuzla Orhanl› Bölgesi’ne ve Gebze-Dilovas›’na çevirdi. Çok say›da zehirli varilin ortaya ç›kmas›yla beraber, sadece do¤an›n ve insan sa¤l›¤›n›n tehdit unsuru olan zehirli at›k gerçekli¤i ortaya ç›kmad›, ondan daha zehirli olan sömürücü sisteminin ikiyüzlü gerçekli¤i de bir kez daha gün yüzüne ç›km›fl oldu. Gerçekleri gizleyerek çarp›tan ikiyüzlü medya görüntüsüne bir kez daha bu vesile ile tan›k olduk. Medya sanki flimdiye dek bu zehirli at›k olay› ya da buna benzer hiçbir çevre tahribat› yaflanmam›fl gibi “yetkililerin gerekli önlemleri ald›¤›”n›n alt›n› çizdi. Oysa bu zehirli at›k tablosunda devletin insan sa¤l›¤›na verdi¤i önemin çarp›c› örnekleri görülmektedir. Burjuva-feodal sistemin sömürü yüzü Tuzla’daki zehirli at›k gerçekli¤inde bir kez daha ortaya ç›km›flt›r. Komprador burjuvalar›n azami kâr pahas›na kimya ve metal sanayiinde çal›flan iflçilerin, gecekondularda oturan halk›n, çevrede yaflayan tüm canl›lar›n, do¤an›n can›na nas›l k›yd›¤›n›, hiçbir yasa tan›madan nas›l azg›n bir y›k›m ve imha canavar› oldu¤unu bir kez daha ortaya koydu. Komprador burjuvazi sadece fabrikalar›nda çal›flt›rd›¤› iflçileri, emekçileri azg›n bir flekilde sömürüp sefalete mahkum etmekle kalm›yor; ayn› zamanda fabrikalar›n yan›bafl›nda oluflan gecekondular›, yerleflim yerlerini de en a¤›r hava kirlili¤ine ve zehirli varillerle kuflat›lm›fl bir do¤ayla baflbafla yaflamaya mahkum ediyor.
Komprador kapitalizm bir y›k›m canavar›d›r! ‹nsan yaflam› do¤a ve çevreden kopart›larak ondan soyutlanarak var olamaz. Bu yüzden çevreye, do¤aya yönelik her sald›r›, ayn› zamanda insan yaflam›na yönelik bir sald›r›d›r. Komprador kapitalizm, do¤ay› ve insan› zehirleyen, onu yok etmekten çekinmeyen, azami kâr yasas›yla hareket eden bir y›k›m canavar›d›r. Bugün at›klar›n % 90’› sanayiden kaynaklanmaktad›r. Tonlarca tehlikeli at›k, kamusal denetimin yetersizli¤i, at›k ar›t-
ma ve bertaraf çözümlerinin uygulanmamas› sonucunda nehir, göl, deniz, toprak gibi yaflamsal alanlara dökülerek, Anayasa’da düzenlenmifl olan “sa¤l›kl› bir çevrede yaflam hakk›”n› hiçe saymaktad›r. Ülkemiz sadece yerli komprador burjuvalar›n de¤il; ayn› zamanda yabanc› kapitalistlerin de zehirli at›klar›n›n merkezi ve büyük çöplü¤ü haline gelmifltir. Sinop So¤uksu köyü sahillerine vuran kimyasal at›k içeren variller, ‹skenderun’da batan tehlikeli at›k yüklü ULLA gemisi vb. örnekler radyoaktif kirlenmeye maruz kalan, hurda ticareti ile geliflmifl ülkelerin bir çöp alan› haline gelen ülkemizin topraklar› ve denizlerinin durumunu göstermektedir. Çernobil’in do¤ay›, insan yaflam›n› y›kan, yok eden etkileri bugün artan kanser vakalar›yla daha fazla anlafl›l›r hale gelen bir insanl›k felaketidir. Dün sömürücü egemenle-
2005 y›l› verilerine göre, Dilovas› bölgesindeki fabrikalar›n yüzde 44’ü ruhsats›z. Dilovas› Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikalar›n yüzde 76’s›n›n deflarj izinleri bulunmuyor ve bu fabrikalardan yüzde 72’sinin hava emisyon izni yok. Ve bu bölgede kanser hastal›¤› büyük bir art›fl göstererek, hastal›k s›ralamas›nda birinci yeri alm›flt›r. Yine Çernobil felaketinin ard›ndan devletin 2000 y›l›nda bir rapor haz›rlad›¤› ancak bunu kamuoyuna açmad›¤› da bas›na yans›yan bilgiler aras›nda. Bu rapora göre; baflta Karadeniz olmak üzere çok genifl bir alanda kazan›n etkileri halen sürüyor ve toprakta radyosyan bulunuyor ve toprakla u¤raflanlar yo¤un bir flekilde kanser riski tafl›yor.
Suçlular, suçlular› yarg›layamaz Do¤ay› çevreyi, insan sa¤l›¤›n› zehirleyerek canl›lar› toplu y›k›ma götürenlerle, kamuoyuna sahte aç›klama yapanlar ayn› s›n›f›n temsilcileridir. Suçlular, sömürü sahipleriyle merkezi ve yerel yöneticilerdir, bunlar, egemen yönetici s›n›f›n efendileridir. Birlikte ç›kar ortakl›¤› içindedirler. Bundand›r ki kamuoyuna yönelik yap›lan tüm bas›n aç›klamalar›n›n inand›r›c›l›k hükmü yoktur, olamaz da. Suçlular, suçlular› yarg›layamaz.
Çernobil facias›ndan ancak yirmi y›l sonra bir rapor haz›rlayabilen devlet, y›llard›r kimyasal at›klar› yerleflim alanlar›n›n yan› bafl›na gömülmesine göz yumarak ve Sinop’ta kurmay› düflündü¤ü nükleer santral projesiyle halka karfl› bir suçlar zinciri içindedir. Ülkemizde emperyalizme ba¤›ml›, dengesiz ve eflitsiz bir ekonomik yap›lanma mevcuttur. Y›llard›r en geri teknolojiyle, çarp›k sanayileflme sürecini yaflayan komprador burjuvazi, sadece iflçileri, emekçileri y›k›ma sürüklemiyor; ayn› zamanda do¤an›n dokusunu da vahfli bir flekilde bozuyor ve de¤ifltiriyor. Emperyalist-kapitalist sistemin emretti¤i tar›m politikalar›yla verimli topraklar verimsiz, bak›ms›z çöllere çevrilmeye çal›fl›l›yor. Çevre ve do¤an›n korunmas› bilinci, bütünlüklü bir toplumsal bilinçtir. Bu bilincin gerçek sahibi ve savunucular› proletarya ve emekçilerdir. Çevreyi, do¤ay› ve yaflayan canl›lar› koruma bilinci insan yaflam›n›n korunmas›yla elde edilir. ‹nsan yaflam›n› koruyacak, onu sahiplenecek, bu hakk› güvence alt›na alacak olan proletaryan›n devrim bilimi ve onun sömürü ve zulmü ortadan kald›rmay› amaçlayan Demokratik Halk Devrimi mücadelesidir. Failler bir kez daha Tuzla’da, Dilovas›’nda suçüstü yakalanm›flt›r. Bu suç ve suçlular, devrimci propaganda ve ajitasyonun konusu yap›l›p, bölge halk›n›n örgütlenmesine ve örgütlenen tepkinin soka¤a kitle eylemlikleri tarz›nda tafl›nmas›na dönüfltürülmelidir. Sorunu çözme bilinciyle hareket edildi¤inde baflar› kaç›n›lmazd›r. Halk›n yaflam›n›, hava ve suyunu zehirleyenleri, tarihin çöplü¤üne zehirli at›klar›yla birlikte gömme mücadelesini örgütlemeye bilinçle ve azimle...
“Anti-demokratik uygulamalara karfl› mücadele edece¤iz!” Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi bölgede yaflanan son geliflmelerle ilgili 20 Nisan Perflembe günü saat 12.30’da Tuzla Organize Sanayi Bölgesi’nde Eski Traktörcüler Dura¤›’nda bir bas›n aç›klamas› yapt›. Tuzla Kaymakaml›¤›’n›n bir genelge yay›nlatmas› ve jandarman›n bas›n aç›klamas›n› engellemeye çal›flmas› sendika temsilcilerinin ve iflçilerin kararl› tutumu sonucunda bofla ç›kar›ld›. Bas›n aç›klamas›na Limter-‹fl Sendika yönetimi ve tersane iflçileri, direniflte olan M‹TO iflçileri, Mes-Der ile EMEP Tuzla yönetimi de kat›larak destek verirken eyleme 700’ü aflk›n iflçi kat›ld›. “Zehirli at›klara karfl› mücadele eden Bergama, Tunceli, Sinop, Tuzla halk› yaln›z de¤ildir” vb. dövizler açan iflçilere hitaben konuflan Deri-‹fl Tuzla fiube Baflkan› Hasan Sonkaya “Bölgemizde bir çevre katliam› yaflan›yor. Burada kimyasal at›klar üreten fabrikalar bulunuyor. Orhan-
l›’da zehirli variller ortaya ç›k›nca devlet yetkilileri göstermelik ifllemler yap›yor. Hükümet bunun hesab›n› vermelidir” dedi. Deri-‹fl Genel Baflkan› Yener Kaya ise, deri iflçilerinin her alanda yürüttü¤ü mücadeleyi çevre sorununda da yürütece¤ini belirtti. Deri-‹fl Genel Baflkan Vekili Musa Servi de “Çevrenin kirletilmesine
karfl› mücadele yürütmek zorunday›z. Yasay› uygulamayanlar patronlar, ama devletin kolluk güçleri bizim, iflçilerin karfl›m›za ç›k›yor. Ülkede yaflanan tüm anti-demokratik uygulamalara karfl› mücadele edece¤iz” dedi. Bas›n aç›klamas› s›ras›nda iflçiler yar›m saat üretimi durdurdular. (Kartal)
11
47
5-18 Mayıs 2006
Fatma Koyup›nar Ölüm Orucu’nda ölümsüzleflti di” dedi.
Gebze M Tipi Hapishanesi’nde 9 May›s 2005’te tecrite karfl› Ölüm Orucu’na bafllayan ve tahliye edildikten sonra da direnifline devam eden DHKP/C dava tutsa¤› Fatma Koyup›nar direniflinin 354. gününde 28 Nisan 2006 akflam› kald›¤› evde ölümsüzleflti. Tecrite karfl› sürdürülen direniflte bugüne kadar 121 kifli yaflam›n› yitirirken 500’ü aflk›n kifli ise sakat kalm›flt›. Baflta Adalet Bakanl›¤›, ‹çiflleri Bakanl›¤›, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlü¤ü, milletvekilleri ile 6 y›ld›r yap›lan görüflmelere ra¤men tecritin kald›r›lmas›na yönelik bir ad›m at›lmad› ve devrimci tutsaklar üzerinde süren tecrit ve izolasyon politikas› her geçen gün daha da a¤›rlaflt›r›lmaya çal›fl›l›yor. Tecrit ve izolasyonun kald›r›lmas› için çeflitli biçimlerle direnifle devam eden tutsaklardan Fatma Koyup›nar ve Serpil Cabadan ÖO’na
devam ederken Avukat Behiç Aflç› da 5 Nisan Dünya Avukatlar Günü’nde tecritin kald›r›lmas›na dönük taleplerin yetkili makamlarca kabul edilmesi için Ölüm Orucuna bafllam›flt›. Serpil Cabadan ve Behiç Aflç›’n›n eylemleri devam ederken ölümsüzleflen Fatma Koyup›nar yoldafllar› ve devrimci dostlar› taraf›ndan do¤du¤u yer olan Gaziantep’e 29 Nisan’da u¤urland›. 28 Nisan’da Adli T›p’tan almak için bekleyen kitleye 2 kifli yumurtal› sald›r›da bulundu. Sald›r›y› gerçeklefltirenlerden biri gözalt›na al›n›rken kitle “Kahramanlar ölmez halk yenilmez” pankart› açarak “Fatma Koyup›nar ölümsüzdür” sloganlar›n› att›. Cenazeyi sar› k›rm›z› bayraklara sararak Adli T›p’tan ç›karan TAYAD üyeleri Ba¤c›lar Cemevi’ne do¤ru yola ç›karken Koyup›nar’›n a¤abeyi Mehmet Koyup›nar “Kardeflim vatan›n› seven gerçek bir yurtsever-
Ba¤c›lar Cemevi’nden Gaziantep Hac› Bektafl-› Veli Yard›mlaflma ve Dayan›flma Derne¤i’ne ait Cemevine götürülen Koyup›nar’› buradan 200 kiflilik bir kitle alarak Yeni Mezarl›¤a götürdü. Omuzlarda tafl›nan Fatma Koyup›nar’›n cenazesinde “Ölüm Orucu flehitleri ölümsüzdür”, “Bedel ödedik bedel ödetece¤iz”, “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak”, “Fatma Koyup›nar ölümsüzdür” sloganlar›n› atan kitle ad›na mezarl›kta bir konuflma yapan Niyazi A¤›rman 6 y›ld›r insanlar›n F Tiplerinden dolay› yaflam›n› yitirdi¤ini belirterek halk›n buna karfl› duyarl› olmas› gerekti¤ini söyledi. Ayr›ca Diyarbak›r, Dersim, Mersin ve birçok ilde tecritin kald›r›lmas› için protesto eylemleri yap›ld›.
Avukat Behiç Aflç›’ya Destek Eylemleri Ölüm Orucu’na devam eden Behiç Aflç› için yap›lan eylemler ve ziyaretlerden birini de Irakl› avukatlar gerçeklefltirdi. 17 Nisan’da Aflç›’y› ziyaret eden Irak Özgürlükler Cephesi Üyesi Avukat Seher Mahdi Naef’in, yan›s›ra flair Ruhan Mavruk da ayn› gün Aflç›’y› ziyaret etti. ESP üyeleri 15 Nisan’da Taksim Tramvay Dura¤›’nda yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla Behiç Aflç›’n›n yan›nda olduklar›n› söylediler.
TAYAD “Tecride son” dedi Her Cumartesi günü Kemeralt› giriflinde tecridin kald›r›lmas› için eylem yapan TAYAD’l› aileler 29 Nisan günü yine ayn› yerdeydi. “Tecrite karfl› 122. flehit Fatma Koyup›nar ölümsüzdür” ve “F Tipi Hapishanelerde Tecrite Son” pankartlar›n›n aç›ld›¤› eylem saat 13:00’da bafllad›. “Fatma Koyup›nar ölümsüzdür”, “Tecridi kald›r›n ölümleri durdurun”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Katil devlet hesap verecek” vb. sloganlar›n at›ld›¤› eylemde kitle ad›na yap›lan aç›klamada, Fatma Koyup›nar’›n 27 Nisan günü fiiflli’de sürdürmüfl oldu¤u ölüm orucu direniflinde yaflam›n› yitirdi¤i bildirildi. 5 dakikal›k oturma eyleminin ard›ndan eylem sona erdirildi. Eylemde ayr›ca 1 May›s afifllerini asan Gençlik Derne¤i üyelerine Bornova’da sivil faflistler ve polis taraf›ndan sald›r›da bulunuldu¤u, birçok kiflinin a¤›r yaraland›¤› söylendi. (‹zmir) DHKP/C dava tutsa¤› Ercan Kartal da 12 Nisan’da ç›kar›ld›¤› dava duruflmas›nda Aflç›’ya direniflinde baflar›lar diledi. TAYAD üyeleri ise Adliye önünde toplanarak “Tecride son” pankart›yla tecritin son bulmas›n› istediler. (H. Merkezi)
TMY; Sözde demokrasiyi bile bozar fiemdinli iddianamesini haz›rlayan Van savc›s› Ferhat Sar›kaya’n›n “meslekten ihraç” edilmesini protesto eden avukatlar 24 Nisan Pazartesi günü; ‹stiklal Caddesi’nde yapt›klar› yürüyüflle TMY Tasar›s›’n›n geri çekilmesi için Baflbakan Erdo¤an’a telgraf çekti. ‹stanbul Barosu Ça¤dafl Avukatlar Grubu’ndan 100’ü aflk›n avukat, üzerlerinde cüppeleri ile ‹stanbul Barosu önünde topland›. Burada kitle ad›na aç›klama yapan Avukat Mihriban K›rdök, temel hak ve özgürlüklerin tehlikede oldu¤u bir süreç yafland›¤›n› ifade etti. fiemdinli iddianamesini haz›rlayan Savc› Ferhat Sar›kaya’n›n hukuk d›fl› yap›lanmaya ve devleti korumak ad›na suç iflleyenleri ortaya ç›karmaya çal›flt›¤› için “meslekten ihraç” edildi¤ini belirten K›rdök, Hâkimler ve Savc›lar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) askeri otoritenin etkisiyle yarg›n›n ba¤›ms›zl›¤› ilkelerini ihlal etti¤ini söyledi. K›rdök aç›klamada yaflama geçirilmek istenen TMY Tasar›s›’na da dikkat çekerek, tasar›n›n mant›¤›nda, devlet politikalar›na muhalif her türlü anlay›fl› bast›rma, sindirme, yok etme anlay›fl› oldu¤unu belirtti. K›rdök ayr›ca, “Tasar› ile savunma hakk› k›s›tlan›yor, sistematik iflkenceye kurumlaflma yolu aç›l›yor, kifli özgürlü¤ü ve güvenli¤i tehdit alt›na al›n›yor, suç iflleyen
polis ve jandarma için ise tutuksuz yarg›lama yolu aç›l›yor. Bu tasar› devletin demir ökçe tasar›s›d›r. Getirilmek istenen, süresiz OHAL’dir” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan alk›fllar eflli¤inde Galatasaray Postanesi’ne do¤ru yürüyen kitle, TMY Tasar›s›’n›n geri çekilmesi için Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an’a telgraf çekti. * 25 Nisan Sal› günü saat 12:00’de de ‹HD ‹stanbul fiubesi üyeleri; TMY Tasar›s›’n› protesto etmek amac›yla yürüyüfl düzenledi. Taksim Meydan›’nda biraraya gelen kitle “‹nsan haklar› savunucular› susmayacak” yaz›l› pankart açarak, “Susma sustukça s›ra sana gelecek” slogan› eflli¤inde Galatasaray Lisesi’ne kadar yürüdü. * ÇHD ‹stanbul fiubesi TMY Tasar›s›’n›n “savafl yasas›” oldu¤unu belirterek, geri çekilmesi için herkesi harekete geçmeye ça¤›rd›. ÇHD ‹stanbul fiubesi üyesi bir grup avukat, TMY Tasar›s›’n› protesto etmek amac›yla 27 Nisan Çarflamba günü Sultanahmet Adliyesi önünde bir araya geldi. Aç›klamay› yapan avukat Cem Demirçivi, TMY Tasar›s›’na ‹ngiltere terör yasas›n›n kaynakl›k etti¤ini belirtti. Yasa tasar›s›n›n bütün toplumu etkisi alt›na ald›¤›na dikkat çeken Demirçivi, TMY Tasar›s› ile 1980’li ve 90’l› y›llara geri dönüfller yaflanaca¤›n› söyledi. (‹stanbul)
TMY toplumun tüm dinamik kesimlerini hedef al›yor! TMY Tasar›s› Karfl›t› Birlik, Terörle Mücadele Yasas› Tasar›s›’n›n bir an önce geri çekilmesi için 22 Nisan’da Taksim Tramvay Dura¤›’nda bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Saat 16:00’da toplanan birlik bileflenleri “TMY Tasar›s› geri çekilsin. Tüm anti-demokratik yasalar iptal edilsin” yaz›l› bir pankart açt›. Bileflenler ad›na aç›klama yapan Bahar Gök, TMY Tasar›s›’n›n temel hak ve özgürlükleri tümden ortadan kald›raca¤›n›, bu nedenle aylard›r eylem yapt›klar›n› ancak AKP hükümetinin hukukçular ve demokratik kitle örgütlerinden
gelen tüm itirazlara kulaklar›n› t›kayarak tasar›y› meclisten geçirmeye çal›flt›¤›n› söyledi. ABD ve AB ülkelerinde “terörle mücadele” konseptinde ç›kar›lan yasalar›n Türkiye’deki TMY Tasar›s› ile ayn› paralelde oldu¤unu ifade eden Gök “ABD Merkez Komutanl›¤› taraf›ndan yap›lan aç›klamada ‘terörizme karfl› küresel savafl’›n en az 20 y›l sürece¤i aç›klanm›flt›r. Çok aç›kt›r ki emperyalistler için ezilen halklar›n mücadelesi ‘terörizm’ olarak görülmektedir. Bunun en aç›k örne¤i ise Filistin ve Irak’ta yaflan›lanlard›r” fleklinde konufltu. (‹stanbul)
5-18 Mayıs 2006
12
47
1 May›s k›z›ld›r k›z›l kalacak! Emperyalist-kapitalist sistemin ezilen halklara dönük sald›r›lar›n› t›rmand›rd›¤› bir dönemde iflçi s›n›f›n›n birlik, mücadele ve dayan›flma günü olan 1 May›s ülke genelinde onbinlerin kat›l›m› ile kutland›. Özellefltirmelerin yo¤unlaflt›r›ld›¤›, sivil faflist sald›r›lar›n yurt geneline yay›ld›¤›, ö¤rencilerin akademik bilimsel anadilde e¤itim taleplerinin bast›r›lmaya çal›fl›ld›¤›, emek sömürüsünün giderek daha a¤›r hale geldi¤i, meclisten geçirilen ve geçirilmekte olan SSGSS ve TMY gibi anti-demokratik faflist yasalar›n bir an önce uygulamaya konulmak istendi¤i bir süreçte kutlanan 1 May›s’a kat›l›m bu sene iflgününe denk geldi¤i için geçen senelere oranla düflüktü. Sendikalar›n varla yok aras› bir kat›l›mla yer ald›¤› kutlamalarda 1 May›s’› yaratan ve yaflatanlar olarak devrimcilerin a¤›rl›¤› her alanda hissedildi. Reformist, revizyonist, uzlaflmac›, iflbirlikçi sendika konfederasyonlar›n›n her daim yok sayd›¤› ve gözlerden uzak, bir bafllar›na, iflçi s›n›f›ndan kopuk olarak alanda yer almas›n› sa¤lamaya çal›flt›klar› devrimci örgüt ve kurumlar tüm çabalara ra¤men 1 May›s’›n devrimci ruhunu, k›z›l rengini, katledilen Amerikal› çelik iflçilerinin direngenli¤ini ve mücadelesini alana tafl›yarak sürecin sald›rgan rüzgar›na karfl› afl›lmaz bir set olduklar›n› gösterdiler.
‹STANBUL 2004 1 May›s’›nda ayn› sene 28-29 Haziran’›nda ‹stanbul’da yap›lacak olan emperyalizmin silahl› örgütü olan NATO’nun toplant›s›na karfl› güçlü ve birleflik bir 1 May›s kutlamas›n›n önüne türlü nedenlerle ket vuran KESK, D‹SK, Türk‹fl gibi konfederasyonlar›n merkezi anlamda kat›lmaya gerek duymad›klar› 2006 1 May›s alan›nda devrimcilerin örgütlü oldu¤u Deri-‹fl, Belediye-‹fl, Limter-‹fl’in kitleselliklerinin yan› s›ra Tez Koop-‹fl, Yol-‹fl ve k›smen E¤itim-Sen, konfederasyonlar›n namusunu kurtaran sendikalar oldu. Yaklafl›k olarak 40 bin kiflinin kat›ld›¤› 1 May›s alan›nda reformist ve revizyonist parti ve örgütlerin kat›l›mlar› da düflük olurken alandaki durufllar› itibariyle de 1 May›s’a biçtikleri misyonun bayramdan öteye geçmedi¤i görüldü. Haydarpafla Numune Hastanesi önünde Türk-‹fl’e ba¤l› sendikalardan “Yaflas›n 1 May›s” yaz›l› pankartlar›yla Belediye-‹fl, Bas›n-‹fl, Tes-‹fl, Hava-‹fl, Harb‹fl ve Tümtis’in hemen arkas›ndaki Deri‹fl Sendikas› örgütlü olduklar› iflyerlerinde ifl b›rakarak açt›klar› “Yaflas›n Çorlu direniflimiz”, “Yaflas›n Tuzla direniflimiz” yaz›l› pankartlar›n yan›s›ra Dünya Deri, Cevahir Deri, Çorlu Deri, Birsinler Deri, Gönen Deri iflçilerinin direnifllerini selamlayan pankartlarla yer ald›lar. Çeflitli sloganlarla deri iflçilerinin direniflini selamlayan Partizan korteji de Deri-‹fl’in arkas›nda yer alarak “Deri iflçisi direniflin simgesi”, “Deri iflçisi yaln›z de¤ildir” sloganlar›n› atarak yürüdüler. Önde “O’nu anmak savaflmakt›r” yaz›l› olan ve ‹brahim Kaypakkaya pankart›n›n arkas›nda “Önce çocuklar›m›z› savunuyorduk. fiimdi onlar›n düflüncelerini”yle Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri, “IMF’ye, özellefltirmelere, tar›m›n tasfiyesine, tecrite hay›r” ve “Partizan”, “Biz kendimizi dünyay› temellerinden sarsacak bir davaya adad›k” pankart›yla Yeni Demokrat Gençlik ve “Emperyalizmin iflçi s›n›f›na yönelik sald›r›lar›na karfl› birlik, mücadele, zafer” pankart›yla DDSB yer ald›. ‹çinden geçti¤imiz süreçte her türlü kaçk›nl›¤›n ‘normal’ karfl›land›¤› bir dönemde ezilen halklar›n umudu olarak halklara kan kusturan, onlar› açl›¤a, yoksullu¤a, sefalete ve ölüme itenlere ve onlar›n varl›k koflulu olan sisteme karfl› savafl›rken gözünü k›rpmadan ölüme koflanlar için de s›k s›k
“Gerillalar ölmez yaflas›n Halk Savafl›”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Dilek Polat ölümsüzdür” sloganlar› hayk›r›ld›. Yine bu u¤urda tutsak düflmüfl devrimciler için “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” slogan›yla yürekleri 1 May›s’ta alanlarda olan tutsaklara selam gönderdiler. Ayn› güzergahta yürüyen Devrimci 1 May›s Platformu da sosyal y›k›m yasalar›n›, TMY ve GSS’yi, NATO’yu, y›k›mlar› protesto eden pankartlar›n yan› s›ra a¤›rl›kl› olarak Taksim’deki 1 May›s yasa¤›n›n kald›r›lmas› ve 1 May›s’›n ücretli ifl günü olarak tatil ilan edilmesini içeren talepleri hayk›rd›lar. Devrimci 1 May›s Platformu bileflenlerinden HÖC ve DHP kitlesel kat›l›mlar›yla göze çarpt›. Tepe Naitulus kolunda ise aralar›nda KESK ‹stanbul fiubeler Platformu, D‹SK’e ba¤l› sendikalar; DTP, ESP, SDP ve 78’lilerin de aralar›nda bulundu¤u çeflitli kurumlar kat›ld›. Yürüyüfl kolunun bafl›nda D‹SK yürürken D‹SK’in önünde ABD’nin Irakl› ve Afgan tutsaklara yönelik tavr›n› ve iflçilerin haklar›n›n budanmas›n› anlatan k›yafetler giymesi ve “ABD AKP’ye, AKP emekçiye çuval geçirdi”, “Utanç tablosu Guantanomo kapat›ls›n” vb. dövizleriyle ABD ve Türk egemen s›n›flar›n›n emekçiler üzerindeki sald›r›lar›n› vurgulayan sloganlar att›lar. Bu y›l SES ve E¤itim-Sen’in mitinge kat›l›m›n›n geçti¤imiz y›llara oranla az oldu¤u görülürken DTP-EMEP-ESP ve EMEK Partisinin ortak açt›¤› pankart›n arkas›nda kurumlar kendi pankart ve flamalar›n› açt›-
lar. ESP içerisinde BEKSAV’›n “Biji Yek Gulan BEKSAV” imzal› pankart› ve bando tak›m› görselli¤iyle dikkat çekti. DTP’nin geçen y›llara oranla kat›l›m›n›n çok düflük oldu¤u, kat›l›mda gençlerin kalabal›k oldu¤u ve s›k s›k “Kürdistan faflizme mezar olacak” slogan›yla bar›fl söylemlerinden ziyade mücadele isteminin hakim oldu¤u görüldü. G e nel-‹fl fiubelerinin kat›l›m›n›n kitlesel oldu¤u kolda emekçiler A K P hükümetinin izledi¤i politikalar› teflhir eden, emperyalist sald›rganl›¤a vurgu yapan, TMY ve tecridi protesto eden sloganlar att›lar. “Y›ld›zlara savafl, kon-
dulara bar›fl Gülsuyu-Gülensu Dayan›flma Kurulu” imzas›yla gecekondular›n›n y›k›lmas›n› protesto eden mahalle halk› da 1 May›s’ta sesini kitlelere duyurmaya çal›flt›. Tüm kurumlar sorunsuz bir flekilde Kad›köy Meydan›’nda bulufltuktan sonra bafllayan programda D‹SK’in baflkan›yken katledilen Kemal Türkler’in efli Saba Türkler, Kemal Türkler’in 36 iflçinin ve iflçi önderinin katledildi¤i kanl› 1 May›s’ta yapt›¤› konuflmay› okudu. Petrol-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Mustafa Öztaflk›n da yapt›¤› konuflmada artan özellefltirmelere dikkat çekerken bu sald›r›lar›n son olmayaca¤› vurgusunu yapt›. Sunumlarda a¤›rl›kl› olarak görselli¤i ve niteli¤i aç›s›ndan en flanl› kutland›¤› y›llardan örnek verilerek yarat›lan nostalji havas›n› örgütsüzlü¤ün, esnek çal›flman›n, ücret düflüklü¤ünün, sigortas›zl›¤›n dayat›ld›¤› koflullarda direnifle geçen Deri-‹fl Sendikas› ve yine direniflte olan Mito iflçilerinin direnifl ve mücadele sloganlar› da¤›tt›. KESK Yönetim Kurulu Üyesi Sevgi Gökçe’nin alana giren kurumlara ithafen yapt›¤› konuflmada Denizleri, Mahirleri, katledilen iflçileri, uzlaflmac› sendika ‘önderlerini’ alanda gördü¤ünü söylemesine karfl›n saklanmaya çal›fl›lan meflale ‹brahim Kaypakkaya’n›n bayraklar› gözünün önünde dalgalanmas›na ra¤men ‘görmemesi’ ise dikkatlerden kaçmad›. D‹SK Baflkan› Süleyman Çelebi’nin konuflmas› ise s›k s›k ›sl›k, alk›fl ve sendika a¤alar›na yönelik sloganlarla kesildi. Alanda “Yaflas›n 1 May›s. Bijî yek Gulan” yaz›l› bir pankart açan TKP/ML T‹KKO militanlar› kitle içerisinde TKP/ML flamas› ile yürüyüfl yaparak ajitasyon ve propaganda yapt›. Kitlenin kimi zaman alk›fllarla selam verdi¤i militanlara “Yaflas›n partimiz TKP/ML. Halk Ordusu T‹KKO TMLGB”, “Marks, Lenin, Mao, önderimiz ‹bo, savafl›yor T‹KKO”, “Faflistlerin korkusu iflçi köylü ordusu” sloganlar›yla karfl›l›k verildi. 1 May›s kutlamas› Edip Akbayram’›n söyledi¤i türkülerle sonlan›rken kitle de halaya durdu.
13
47
5-18 Mayıs 2006
Sald›r›lara karfl› Birlik Mücadele Zafer MERS‹N Mersin’de 1 May›s geçen y›l›n alt›nda bir kat›l›mla ve sendikalar›n yaflanan geliflmelere karfl› duyars›zl›¤› ile kutland›. KESK ve Türk-‹fl’e ba¤l› sendikalar›n baflvurusu ile yap›lan resmi-izinli 1 May›s mitingi Metropol miting alan›nda gerçekleflti. Sabah saatlerinde Devlet Hastanesinde toplanan Liman-‹fl, Kristal-‹fl, Genel-‹fl gibi iflçi sendikalar› ile SES, E¤itim-Sen gibi kamu emekçileri sendikalar›; DTP, EMEP SDP gibi reformist partiler ö¤len saatlerinde yürüyüfle geçtiler. Sendikalar›n kat›l›m› geçen y›la oranla düflerken “GSS, Özellefltirmeler” vb. s›n›f› ilgilendiren konular›n gündemlerinde olmad›¤› dikkat çekti. Hastane önünden Metropol miting alan›na yürüyen sendikalar ve demokratik kitle örgütleri ile birlikte uzun bir süredir direniflte olan SCT Turbo iflçileri de alandaki yerlerini ald›lar. Partizan, HÖC, ESP, K›z›lbayrak ve DHP’den oluflan devrimci kurumlar ise sabah saatlerinde Kuruçeflme’de topland›. Buradan ortak sloganlar› ile arama noktas›na yürüyen kurumlar polisin keyfi tutumu ile karfl› karfl›ya kald›lar. Polis, üzerinde Ölüm Orucunda ölümsüzleflen devrimcilerin foto¤raflar›n›n oldu¤u HÖC pankart›n› alana sokmad›. Devrimcilerin sloganlar› ve oturma eylemi ile uzun süre protesto ettikleri bu tutumun ard›ndan polis HÖC kitlesini ablukaya ald›. Bir pankart›na el koyulan HÖC, eylemin sonunda pankarts›z alana girme karar› ald›. Partizan kitlesi “Birlik Mücadele Zafer Partizan” ve “Gelecek ellerimizdedir Yeni Demokrat Gençlik” pankartlar›, ‹brahim Kaypakkaya resimleri ve flamalar›yla alandaki yerini ald›. 1 May›s ve iflçi emekçilerin gündemi üzerine yo¤un sloganlar›n at›ld›¤›; Çorlu, Gönen, Tuzla iflçileriyle dayan›flman›n dile getirildi¤i Partizan kortejinde Ordu’da bir eylem haz›rl›¤›nda iken flehit düflen Halk Savaflç›s› Dilek Polat da an›ld›. Disiplinli kortejleriyle dikkat çeken Partizan kitlesi alanda Turbo iflçilerine destek verdi. ‹ZM‹R ‹zmir’de de bu y›l 1 May›s’›n özüne uygun olarak kutlanmas› için Nisan bafl›nda bir araya gelen devrimciler birleflik, kitlesel, devrimci 1 May›s için çeflitli giriflimlerde bulundular. 1 May›s günü de Partizan, HÖC, DHP, Devrimci Hareket ve Köz bir arada yürüdüler. Bu y›l Gündo¤du Meydan›’n›nda yap›lan kutlamaya, 3 koldan girifl yap›ld›. D‹SK, Al›nteri, BDSP, ESP, DTP ve EMEP Basmane yönünden, Türk-‹fl Alsancak yönünden, KESK, devrimciler, siyasi partiler ve dernekler ise Konak’tan yürüyüfle bafllad›lar. Bu y›l ‹zmir Emniyeti 1 May›s öncesinde yapt›¤› aç›klamada “DTP’yi sona b›rak›n onlarla görülecek hesab›m›z var” diyerek sald›raca¤›n›n sinyallerini önceden vermiflti. Cumhuriyet Meydan›nda kurulan arama noktas›ndan devrimciler geçtikten sonra DTP korteji geçerken, polisin provokatif, k›flk›rt›c› anonslar› duyulmaya baflland›. DTP kitlesinin yar›s›n›n arama noktas›ndan
geçmesinden sonra polis kitlenin üzerine gaz bombas› atarak sald›r›ya geçti. Önceden alana girmifl olan devrimcilerin de geri gelmesiyle polisle kitle aras›nda uzun süren çat›flmalar yafland›. Polisin gaz bombas› ve coplarla sald›r›s›na kitle de tafllarla karfl›l›k verdi. Gündo¤du alan›nda toplanm›fl olan kitlenin üzerine de gaz bombas› atan polis yine tafllarla karfl›l›k buldu. D›flar›da kalan kitlenin alana al›nmas›yla gerginlik sona erdi. Hep bir a¤›zdan at›lan “Faflizme karfl› omuz omuza”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar›yla ve Avusturya ‹flçi Marfl›n›n okunmas›yla miting bafllad›. Yap›lan çeflitli konuflmalar›n ard›ndan Grup Gün›fl›¤›’n›n söyledi¤i marfllarla miting sona erdi. 1 May›s’a Partizan kitlesi de “Özellefltirmeye, tar›m›n tasfiyesine, faflist ve flovenist sald›r›lara hay›r-Partizan” pankart›n›n arkas›nda Partizan flamalar›, ‹brahim Kaypakkaya, Dursun Adabafl, Dilek Polat ve Mehmet Kocada¤’›n resimlerini tafl›d›. Alanda içilen Partizan and›n›n ard›ndan kitle sloganlarla da¤›ld›.
¤an'a yürüyüfle geçtiler. Ankara Devrimci 1 May›s Platformu içerisinde yer alan Partizan “Emperyalist Sald›rganl›¤a Özellefltirmelere Karfl›, Mücadeleye! PART‹ZAN” pankart›, flamalar› tafl›narak sloganlar›yla 1 May›s mitinginde yürüyüfle geçti. Bu y›l üç ayr› koldan yürüyüflün oluflmas›, kat›l›m›n fazla olmas›na ra¤men mitingin coflkusunu azaltan etkendi.
BURSA Bu sene Bursa’da 1 May›s, D‹SK, KESK ve TMMOB’un baflvurusuyla Gökdere Bulvar›’nda kutland›. At›c›lar Zafer Park›nda biraraya gelen sendikalar, siyasi partiler, dernekler ve devrimci kurumlardan Partizan, BDSP, HÖC, DHP ve ESP oluflturulan kortejlerle Gökdere Bulvar›na yürüdü. Geçen y›la nazaran bu y›l 1 May›s hafta aras›na gelmesi nedeniyle kitle kat›l›m›n›n az oldu¤u gözlendi. Bizler, Partizan, ‹flçi-Köylü, YDG okurlar› olarak “Emperyalist iflgal, faflist sald›r›lar, devrim mücadelesini durduramaz, Yaflas›n 1 May›s” Partizan imzal› pankart›m›z ve Partizan YDG flamalar›m›zla mitinge kat›ld›k. Hep birlikte at›lan “Yaflas›n 1 May›s”, “Önderimiz ‹brahim, ‹brahim Kaypakkaya”, “TMY Geri Çekilsin” sloganlar› coflkuyla at›ld›. Miting alan›nda Partizan, HÖC, ESP, BDSP ve DHP TMY’yi protesto etmek için 5 dakika oturma eylemi yapt›.
tavr› olumlu iken kolluk güçlerinin devrimci kurumlar›n yapt›¤› afiflleri bekletmeden sökmesi ise tahammülsüzlü¤ün aç›k bir göstergesidir. 1 May›s günü Hozat Garaj› önünde pankartlar› arkas›nda toplanan HÖC, DHP, KESK ve “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i, Yaflas›n 1 May›s” Partizan imzal› pankartla kat›l›m sa¤layan Partizan kitlesi ‹stasyon Meydan›na do¤ru yürüyüfle geçti. Hulusi Sayg›l› Lisesi önüne gelindi¤inde liseden at›lan tafllar› f›rsat bilen kolluk güçleri kortejleri durdurarak pankart döviz ve tek tip elbiseleri gerekçe göstererek kitlenin yürümesini engelleyerek sald›r›ya geçmifltir. Aralar›nda Partizan okurlar›n›n ve muhabirimiz Erdinç Özbay’›n da bulundu¤u 51 kifli gözalt›na al›nd›. Gözalt›lar aras›nda a¤›r yaral›lar›n oldu¤u belirtilirken, Adli T›p muayenesi için getirilen gözalt›lara uygulanan darp için ise “bunlar T‹KKO ve Cephenin pefline gidiyorlar. Ailelerini dinlemediklerini biliyoruz. Önüne geçmek için böyle davran›yoruz” gerekçesi öne sürüldü. Çeflitli yerlerinde k›r›k vb. olan yaral›lar halen hastanede tutulmakta.
ANKARA Ankara'da 1 May›s üç ayr› koldan Tando¤an Meydan›’na yürünmesiyle kutland›. D‹SK, KESK, TMMOB, TTB ve di¤er DKÖ ve siyasetlerin kurgulamaya çal›flt›¤› 1 May›s mitingi, daha sonra Emek Platformu’nun sürece müdahale etmesiyle flekillenen yürüyüfl güzergahlar› Türk-‹fl ve Hak-‹fl’in merkezi Ankara olarak ele almas›yla 1 May›s Mitingi son fleklini alm›flt›r. D‹SK, KESK, TMMOB, TTB, dernekler, partilerden bir bölümü ve devrimci siyasetlerin oluflturdu¤u Ankara 1 May›s Platformu ‹zmir Caddesi Demirtepe köprüsü civar›nda kortejler oluflturarak Tando¤an Meydan›’na yürüyüfle geçti. Türk-‹fl Tren Gar› önünden, Hak-‹fl GMK Bulvar›, Hizmet-‹fl binas› önünde toplanarak Tando-
ELAZI⁄ Bu y›l 1 May›s çal›flmalar›na Elaz›¤’›n çeflitli yerlerinde yapt›¤›m›z afifl, bildiri ve gazete da¤›t›m› ile kitle çal›flmas› yaparak bafllad›k. Çal›flmalar esnas›nda kitlenin genel
DERS‹M DHP, HÖC ve “1 May›s k›z›ld›r k›z›l kalacak” Partizan imzal› pankartla Tunceliler Derne¤i önünden yürüyüfle geçen kitle Dersim merkezden yürüyerek merkez ç›k›fl›na do¤ru ilerledi. Merkez ç›k›fl›nda sendika çevreleriyle birleflen kitle çeflitli sloganlar atarken Partizan kitlesi de “Önderimiz ‹brahim ‹brahim Kaypakkaya”, “‹flçi, köylü, gençlik halk savafl›nda birlefltik”, “Gün gelecek devran dönecek a¤a patron devleti hesap verecek” vb. sloganlarla 1 May›s’›n kutlanaca¤› K›flla Meydan›na girdi. Alanda kurumlar›n mesajlar› okunduktan sonra belediye bünyesinde çal›flma yürüten Grup Latin’in dinletisinden sonra kitle da¤›ld›. Ayr›ca sabah›n er-
ken saatlerinde arama noktalar›n›n yo¤unlaflt›r›lmas›yla ilçe kat›l›mlar› engellenmeye çal›fl›l›rken kolluk güçlerinin ald›¤› yo¤un önlem, 1 May›s’›n dikkat çekici di¤er yan›yd›. ERZ‹NCAN Faflist devletin son bir kaç y›ll›k süreçte gelifltirdi¤i “topyekün savafl konsepti” ekseninde ülkenin dört bir yan›nda yaflama geçirdi¤i sivil faflist sald›r›lar›n bir baflka adresi olan Erzincan’da 8-9 Nisan günleri yaflanan faflist ald›r›lardan sonra faflist kolluk güçlerinin devrimci, demokratik, yurtsever ve ilerici güçlere yönelik gözda¤› sald›r›lar› boyutlanarak 1 May›s’a kadar sürmüfltür. Erzincan’da yaflanan faflist sald›r›lara karfl› güçlü bir anti-faflist karfl› koyuflun sergilenmesi do¤rultusunda örgütlenen 1 May›s çal›flmalar›na azg›nca sald›r›larak engellenmek istenmifltir. Bu süreçte afiflleme, bildiri-gazete-dergi da¤›t›mlar› engellenmifl, keyfi gözalt›lar yaflanm›fl, ev bask›nlar› yap›larak köy ve beldelerde jandarma, merkez ve mahallelerinde polis yol ve sokaklar› tutarak bir nevi “olanüstü hal” ilan etmifltir... Son olarak da 1 May›s yasaklanm›flt›r. Partizan olarak bu süreçte birçok köy ve beldede, Erzincan merkez ve Cumhuriyet Mahallesinde 8-9 Nisan günü yaflanan faflist sald›r›larla ilgili olarak yerelde bas›lan bildiri da¤›t›m› yap›lm›flt›r. Partizan imzal› bildirilerimizle gazete da¤›t›mlar› örgütleyerek, birçok köy ve beldede yay›nlar›m›z› da¤›tarak 1 May›s ça¤r›s› yap›ld›. Bu s›rada çal›flmalar› yürüten gazete ve dergi okurlar›m›z, defalarca gözalt›na al›narak bask› yap›lm›fl, çok miktarda para cezalar› kesilmifl, evlerine bask›n yap›larak evleri aranm›fl, evlerinden al›narak karakolda sorgulamalara tabi tutulmufl, insanlar içinde teflhir edilmifllerdir. 1 May›s günü ö¤len saatlerinde Partizan, DHP ESP ve Gençlik Federasyonu olarak Ordu Caddesi üzerinde bir bas›n aç›klamas› yaparak gerek 1 May›s öncesi faflist sald›r›lar ve 1 May›s’›n yasaklanmas› teflhir edilmifl gerekse de 1 May›s’›n özüne uygun olarak dünya ve ülkemizde baflta iflçi s›n›f›na olmak üzere emekçilere ve halklara yönelik emperyalist, flovenist ve sömürücü politikalar ve sald›r›lar vurgulanarak halk›m›za birlikte mücadele ça¤r›s› yap›lm›flt›r. Yine ayn› gün 1 May›s’la ilgili olarak bir bas›n aç›klama da E¤itim-Sen ve Kristal-‹fl taraf›ndan Erzincan Merkez Cumhuriyet Meydan›’nda yap›ld›. E¤itimSen fiube Sekreteri Ercan Sak taraf›ndan okunan bas›n aç›klamas›nda Erzincan’da 1 May›s’›n yasaklanmas› k›nanarak, emekçilerin içinde bulundu¤u yoksulluk, sefalet ve açl›k vurgulanarak halklara yönelik genel sald›r›lar teflhir edilmifltir. Aç›klaman›n devam›nda söz alan Kristal-‹fl Baflkan› ‹smail Çelik de emperyalist iflgal politikalar›n› ve ülkemiz egemenlerinin iflbirlikçi karekterini teflhir ederek 1 May›s’›n yasaklanmas›n› k›nam›flt›r.
518 Mayıs 2006
14
47
ABD ve di¤er güçler Nepal’in gelece¤ini belirleyemez! Nepal’de k›rsal kesimlerde NKP (Maoist) önderli¤indeki Yeni Halk Ordusu’nun baflar›l› askeri operasyonlar›, baflta Katmandu ve çevresinde olmak üzere yedi-parti birli¤iyle beraber düzenlenen büyük gösteriler Nepal’de halklara umut olacak geliflmelere iflaret ederken, sürecin yönü Kral Gyanendra’n›n yeni bir manevras›yla de¤iflti. 7 y›l önce seçilen parlamento ve baflbakan›n göreve iadesini öneren Kral›n halk›n taleplerinden uzak bu öneriyi dahi emperyalistlerin zoruyla yapt›¤› nettir. Zira emperyalistler müdahale etmedikleri durumda sürecin devrime do¤ru gitti¤ini görmekteler. Ancak yapacaklar› her müdahalenin Nepal halk›n› daha da öfkelendirdi¤i de ortada olan bir gerçek. Kas›m 2005’te yedi-parti birli¤iyle bir anlaflma imzalayan NKP (Maoist), bu yedi par25 Nisan 2006 Kazan›lacak Dünya Nepal halk› geleceklerini tarif etti. Bir göstericinin ilan etti¤i gibi “Kraliyeti yakaca¤›z ve ülkeyi yönetece¤iz.” Fakat ABD’nin önderli¤indeki yabanc› güçler Nepal Komünist Partisi (Maoist)’in “Nepal halk›n› parçalamak için yeni bir hile” olarak adland›rd›¤› bir senaryo kurguluyorlar. Kral Gyanendra Nepal’de flimdiye kadar görülen en kitlesel ve militan gösteriden sadece birkaç saat önce, 24 Nisan gece yar›s›nda umulmad›k bir flekilde zorla kabul ettirilen bir karar› yans›tan zamanlama ve yüzle televizyona ç›kt›. Milyonlarca insan›n –Katmandu’nun nüfusundan çok daha fazlaKraliyet saray›na do¤ru yaklaflaca¤› bekleniyordu. Gyanendra, 2002’de feshetti¤i parlamentoyu yeniden toplayaca¤›n› ilan etti. Ertesi sabah, Maoistlerin deste¤iyle protestolar›n ça¤r›s›n› yapan yedi parlamento partisinin birli¤i kral›n önerisini dikkate ald›. Kalabal›k bir kitle, yedi parti toplant›s›n›n yap›ld›¤› Baflbakan G.P. Koirala’n›n evini çevirdi ve partileri krala teslim olmamaya ve 19 günlük fedakarl›klar›na ihanet etmemeye ça¤›rd›. Fakat parlamentaristler bunlar› yapt›. Parti liderleri parlamentodaki koltuklar›n› yeniden alacaklar ve Koirala ofisine dönecek. 4 y›l önce var olan statükoya bu dönüfl, milyonlarca göstericinin ça¤r›s›n› yapt›klar› bir fley de¤il. Asl›nda, bu monarfliye derhal son verme karar›na ters bir flekilde yürümekte ve her fleye ra¤men, ço¤u gözlemcinin hemfikir oldu¤u kitle hareketinin ard›ndaki itici güç olmaktad›r. NKP (Maoist)’in 25 Nisan tarihli aç›klamas› yedi partinin karar›-
tinin de siyasi yap›s›ndan bihaber de¤ildi kuflkusuz. Birincisi kral› tamamen izole ederek monarfliyi ana hedef haline getirmek ikincisi bu partilerin özellikle flehirlerde olan taraftarlar› ve silahl› mücadeleden ölesiye korkan orta kesimlerle yak›nlaflmak amac›yla girdi¤i bu ittifakta parlamento partilerinin yeniden kral›n yörüngesine girmesi, Onun halk› ve bu ittifak› böl-
mek için giriflece¤i hamleleri kabul etmesi mümkündü. “Güvenilmez kimselerle bile olsa, geçici ittifaklara girmekten korkanlar, ancak kendisine güvenemeyenlerdir; böyle ittifaklar olmasayd› tek bir siyasal parti varolamazd›.” (Lenin) Nepalli Maoistler bu ilkeyi yukar›da bahsetti¤imiz amaçlar do¤rultusunda uygulad›. Bu süreç içinde elefltirilebilecek, mahkum edilebilecek ko-
n› “tarihsel bir hata” ve geçen y›l yedi parti birli¤inin imzalad›¤› “12 maddelik anlaflman›n ruhunun ihlali” olarak nitelendirdi. Ülke çap›ndaki genel grev ve gösterilerin devam etmesi ça¤r›s› yaparak, Maoistler Yeni Halk Ordusu’nun Katmandu ve tüm bölge baflkentleri çevresindeki yollar› bloke edece¤ini söylediler.
maz bir flekilde iktidar› kendi ellerinde merkezilefltirmifltir. Yeni bir baflbakan da –eski baflbakan kraliyet taraf›ndan yeniden atansa dahi- kral›n gücünü s›n›rlayamayacakt›r bile.
Kral›n ilan›n›n ve bunun kabul edilmesinin ABD ve onun ortaklar›n›n ifli oldu¤una dair sadece çok küçük flüphe olabilir. Aç›klama yap›ld›ktan hemen sonra, BBC “yabanc› diplomatlar taraf›ndan bir pazarl›k yap›ld›¤›”n› aç›klad›. ABD D›fliflleri Bakan Yard›mc›s› Richard Boucher, Amerikal› diplomatlar›n “Katmandu’daki herkesle –tüm oyuncular, politik partiler ve kralla” temas halinde oldu¤u ve “di¤er ülkelerle” birlikte koordine etti¤iyle övündü.
Müdahaleden daha fazla Kral› kurtarmak için yap›lan bir önceki hamle, monarflinin taht›n›n sallanmas›na karfl› ömrünü uzatmak için 21 Nisan’da geldi. Gyanendra yedi-parti birli¤ine bir baflbakan aday› göstermesi için öneride bulundu. Bu öneri hiçbir fleyi de¤ifltirmeyecekti. 2.5 yüzy›ld›r ve Nepal 1951’de sözde anayasal monarfli haline geldi¤inden beri gerçek politik iktidar her zaman kral›n ve onun Kraliyet Ordusu’nun ellerinde kald›. Ülke tarihinde en büyük sosyal f›rt›nan›n koptu¤u 1990’da büyük bir kitle hareketi saray› (monarflinin kontrolü elinde tuttu¤u) bir parlamento ve baflbakan› kabul etmeye zorlam›flt›. O günkü kral 2002’den bu yana baflbakanlar› istedi¤i gibi atamakta ve azletmekteydi. fiubat 2005’ten bu yana ise utan-
ABD, ‹ngiltere, Avrupa Birli¤i sözcüleri, BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Çin ve Hindistan hepsi muhalefet partilerinden kral›n önerisini kabul etmelerini istedi. Saraya bu ortak kamuoyu aç›klamalar›ndan “cesaretlendikleri” söylendi. Örne¤in ‹ngiltere’den Keith George Bloomsfield, kral›n konuflmas›ndan sonra yedi parlamento partisinin liderleriyle toplant› yapan ve onlara talimat vermek için hamle yapan büyükelçiler aras›ndayd›. Ayr›larken bas›na “Partiler, kral›n yapt›¤›n›n yeterli oldu¤unu düflünmüyorlar, ancak biz bunun ileri ad›m atmak için bir temel oldu¤unu düflünüyoruz” dedi. ABD D›fliflleri Bakanl›¤› sözcüsü Sean McCormick daha aç›k sözlüydü: “Partileri bir baflbakan seçerek derhal cevap vermeleri konusunda uyar›yoruz.” Bu diplomatik müdahale daha söylenmemifl fakat herkes taraf›ndan gayet iyi bilinen askeri müdahale tehdidiyle birlikte geldi. Ertesi gün kitle hareketi geri çekilmek yerine daha da t›rmand›. Devam eden gösterilerin ve sokak savafllar›n›n aç›kça anlatt›¤› gibi, halk›n kral›n önerisini kabul edebilece¤i yönünde hiçbir flans yoktur. Birço¤u k›rsal kesimdeki köylerden bir gün boyunca yürüyerek gelen yüzbinlerce insan, baflkenti çeviren çevre yolu üzerinde topland›, özellikle de kraliyet saray›n›n kurulu oldu¤u flehir merkezine giden ana yollar›n kavflaklar›nda. Halk, büyük tel bobinler, tankerler ve öldürme emriyle donat›lm›fl güven-
nular›n olmas› mümkündür. Bu konular› ciddi ve ayr›nt›l› bir analize tabi tutmak gerekir. Ancak yedi-partinin kralla anlaflma yapmas›, tek bafl›na Maoistlerin onlarla yapt›¤› geçici ittifak›n yanl›fl oldu¤unu göstermez. Bu geliflmelerin ard›ndan Nepalli Maoistler, halk›n taleplerini dikkate alarak üç ayl›k tek tarafl› ateflkes ilan etti. NKP (Maoist) liderlerinden Matrika Yadav “Savafl›m›z devam edecek” derken “Kim ki halka karfl› gelirse -bu ister politik partiler, ister monarfli ya da herhangi bir güç olsuny›k›lmas› kaç›n›lmazd›r” sözleriyle herkese uyar›da bulundu. Nepal’deki devrim süreci yeni bir evreye girmifl durumda. Dünya halklar› için umut olmaya çabalayan bizler de, Nepalli Maoistlerden gözümüzü kula¤›m›z› ay›rmayaca¤›z.... lik güçlerince karfl›land›. Kalabal›k kitle polis ve askerleri tafllad›, monarfliyi ifade eden tüm iflaret ve sembolleri söktü ve cadde ortas›nda alevlenen flenlik atefline att›lar. Yaklafl›k 300 bin kifli Dang flehrinde benzer bir protesto sahneledi. Chitwan, Pokhara ve di¤er kentlerde de büyük gösteriler düzenlendi. Bu yürüyüfller gözyaflart›c› gaz, plastik cop, plastik mermi ve bazen de gerçek cephaneyle karfl›land›. Hastaneler 22 Nisan’da sadece Katmandu’da 270’den fazla insan›n yaraland›¤›n›, o günden itibaren ülke çap›nda en az 14 ölümün yafland›¤›n› rapor ettiler. Nepal ‹nsan Haklar› Derne¤i üç bin göstericinin askeri kamyonlara dolduruldu¤unu ve dayak ve iflkencenin standart oldu¤u askeri kamplara götürüldüklerini söyledi. Dernek “birçok” insan›n da kay›p oldu¤una iflaret etti. 5 günlük gündüz soka¤a ç›kma yasa¤›ndan ve korkunç eflitsiz bir çat›flmadan sonra gazeteciler ve di¤er gözlemciler sokaklardaki insanlar›n her zamankinden daha kararl› göründüklerini rapor ettiler. Ertesi gün, baz› gençlik gruplar› kraliyet saray›na yüz metre kadar çat›flarak yaklaflabilmifllerdi. ‹flte bu nedenle kral ve arkas›ndaki büyük güç, yedi partiyi milyonlarca Nepallinin umutlar›na ihanet etmeleri ve Maoistlerle ayr›lmalar›n› sa¤lamak üzere onlar› bafltan ç›kartacak baflka bir fley ortaya atmal›yd›lar. Amerikan hükümetinin, “Nepal halk›n›n demokrasi için mücadelesinde cesaretini ve azmini selamlamas›” ikiyüzlülükten de beterdi. Halk›n gelece¤ini aç›kça ifade etmesini engellemek için sald›r›da bulunanlar “demokrasi” hakk›nda ders verecek bir pozisyona sahip de¤illerdir.
47 “Selamlama” ülkenin politik krizine halk›n istemleri de¤il kendilerininki temelinde çözümü dayatan ABD önderli¤indeki çabalar›n üzerini örtmek için dillendirilmifltir.
Parlamento partileri ve kral Yedi parlamento partisi, kral geçen y›l Baflbakan Koirala’y› kovana kadar monarfliyi desteklediler. 1990’de, monarfli karfl›t› kitle dalgas›yla karfl› karfl›ya gelen saray, kral›n yetkileri üzerine bir referandum sahneleyerek bu dalgay› sapt›rd›. O vakit genç bir prens olan Gyanendra, hileli oy say›m›n› göstere göstere organize etmiflti. Buna ra¤men, yedi parti sonuçlar› kabul etti. Partilerin ve Gyanendra’n›n bir baflka referandum gerçeklefltirmek hakk›nda konufltuklar› bu süreçte ak›lda tutulmas› gereken tarihi bir örnektir bu. Gyanendra 1990’da kabul edilen anayasan›n elini çok fazla s›kmas›na asla izin vermedi. Parlamentoyu son kez da¤›tmas›ndan sonra, Gyanendra anayasa alt›ndaki dönemin sona erdi¤i bahanesiyle parlamentoyu eski haline getirmeyi reddetti. (Maoistlerin önderli¤indeki Halk Savafl› ve baflar›l› seçim boykotu seçimlerin gerçeklefltirilmesini imkans›z hale getirdi.) Kral flimdi yedi y›l önce seçilmifl olan parlamentoyu ve baflbakan› üstelik anayasal incelikleri umursamaz bir flekilde sadece despotik bir flekilde eski haline iade etti. Geçen Kas›m ay›nda Nepal Komünist Partisi (Maoist) ve yedi parti monarfliye son verme, kurucu meclis ve demokratik cumhuriyet için yeni bir anayasa ça¤r›s›yla ortak bir program çerçevesinde bir anlaflma yapm›flt›. 6 Nisan’da bafllayan ülke çap›ndaki bandh’tan (genel grev) hemen önce Maoist Parti bunu destekleyece¤ini ve silahs›z göstericilerin üzerine sald›rmalar› için kral› bahaneden mahrum b›rakmak için Katmandu bölgesinde tüm askeri operasyonlar›n› durduraca¤›n› ilan etmiflti. Kitlesel gösteriler, özellikle monarflinin zalim bask›s›yla öfkeleri büyüyen kendi destekçilerinin çok büyük bask› alt›na sokmas›ndan dolay› yedi-parti birli¤i için zor bir durum yaratt›. 22 Nisan’daki bir gösterici bas›na “Biz Nepal halk›y›z. E¤er partiler kralla flimdi bir pazarl›k yaparlarsa, onlara karfl› yürüyece¤iz. Art›k monarfli istemiyoruz” diyordu. Söylenene göre, yabanc› büyükelçilerin parlamento partilerine talimatlar›n› verdikleri toplant› salonu-
15 nu çeviren genifl bir kalabal›k, kendilerine ihanet etmemeleri konusunda Nepalli liderleri uyaran sloganlar att›lar. Parlamenterlerin 25 Nisan’da daha önceden planlanan büyük monarfli karfl›t› sokak protestolar› yerine ça¤r› yapt›¤› “Zafer Partisinde” dahi, baz› insanlar geçen haftalarda att›klar› “Gyanendra, h›rs›z, ülkeyi terk et!” slogan›n› atarak ve sokaklar› terk etmeyeceklerini hayk›rarak saraya do¤ru yürüdüler.
Büyük güçlerin iradesiyle hüküm süren bir kral ABD, ‹ngiltere ve Hindistan on y›llard›r monarfliyi finanse etti ve silahland›rd›. Her üçü de Kral, fiubat 2005’te baflbakan› azlettikten sonra yard›m› görünürde kestiler fakat
kat Kraliyetin ekonomik, politik ve kültürel hakimiyetini b›rakmaya niyeti yoktu. Hindistan yanl›s› Nepal Kongre Partisi’nin Baflbakan› Koirala’n›n yeniden göreve getirilmesiyle, Hindistan ç›karlar›n›n gelece¤inin koruma alt›na al›nd›¤›n› hissedebilir. Muhtemelen Nepal Kraliyet Ordusu ile Hindistan Ordusu aras›ndaki s›k› ve eskiye dayanan ba¤lar›n daha iyi bir garanti oldu¤una inanmaktalar. Emperyalistler ve Hindistan, kifli olarak Kral Gyanendra’ya özel bir sevgileri olabilir ya da olmayabilir; fakat en az›ndan flimdiye kadar, monarflinin Nepal devrimine karfl› en iyi savunma duvar› oldu¤una dair inançlar› sa¤lamd›r.
ABD askeri güçleri ile Kraliyet Ordusu aras›nda yüksek düzeyde askeri toplant›lar aç›ktan yap›ld›.
Daha sonra her ne olursa olsun, ABD ve ortaklar›n›n en kararl› olduklar› fley, eski devlet yap›s›n› ve özellikle de Nepal Kraliyet Ordusu’nu kurtarmakt›r. Nepal Kraliyet Ordusu askeri komutanl›¤› silahl› ya da silahs›z halk›n kan›n› dökmede gönüllü olarak son iki haftada eski düzenin garantisi oldu¤unu bir kez daha kan›tlam›flt›r. Bat›n›n temsilcileri ve bölgesel kabaday›lar neden bu tavr› ald›klar› konusunda endiflesizdirler. Sarayla parlamento partileri aras›ndaki çat›flma k›z›flt›¤›nda ABD Büyükelçisi Moraiarty, “Maoistlerin iktidara gelmesine izin verilmemeli” diyerek kral› ve partileri birleflme konusunda uyard›. Amerikan hükümeti milyonlar›n Maoist önderlikli devrimci hareketinin El Kaide gibi örgütlerle ortak bir yan› varm›fl gibi Nepal Komünist Partisi (Maoist)’i “terörist” listesine koydu. ABD D›fliflleri Bakanl›¤› Yard›mc›s› Richard Boucher daha da ileri giderek “Bunlar tehlikeli insanlar, bu Maoistler. Demokrasiyi restore etmek, politik partileri birarada durmak için birlikte çal›flmaya ihtiyac›m›z oldu¤unu düflünüyorum. Maoistleri Nepal toplumundan silebilmek için. Hindistan da dahil bölgedeki hükümetlerin tavr›n›n çok önemli oldu¤unu düflünüyorum” dedi.
Hindistan’›n Gyanendra’n›n 21 Nisan önerisi için ilk deste¤inden sonra, krala deste¤ini bundan sonra koflulsuz olmayaca¤›na iflaret ederek daha sonraki pozisyonunu sa¤lama ald›. Fa-
“Maoistleri silmek” –bu kitle katliam› için bir ça¤r› de¤il midir? Bu ak›llara ABD’nin sponsorlu¤unda Endonezya’da gerçeklefltirilen 1965 darbesinden sonra bir milyon komünist flüphelisinin “silinmesini”;
Birço¤u k›rsal kesimdeki köylerden bir gün boyunca yürüyerek gelen yüzbinlerce insan, baflkenti çeviren çevre yolu üzerinde topland›, özellikle de kraliyet saray›n›n kurulu oldu¤u flehir merkezine giden ana yollar›n kavflaklar›nda.
5-18 Mayıs 2006 Vietnam k›rsal›nda CIA taraf›ndan uygulanan imha programlar›n›, ABD, 1973’te fiili’de General Pinochet’i iktidara getirdi¤inde fiili’deki k›y›m› ak›llara getiriyor.
Yeni bir politik sistem ve yeni bir toplum 1996’da Nepal Komünist Partisi (Maoist) liderli¤inde bafllat›lan Halk Savafl›n›n geliflmesi, bugünün politik kriz ve flehir ayaklanmas› için zemini oluflturmufltur. Devrimci güçler birçok büyük muharebede Kraliyet Ordusu’nu yenmifltir. Rejimin hizmetkarlar›n› ortadan kald›rm›fl ve Nepal k›rsal›n›n birçok bölgesinde kitlelerin kendi politik iktidar›n› infla etmifl durumdad›r. Onlar toplumun tüm kesimlerinden milyonlarca insan› kendi programlar›na kazand›lar. (…) Nepal’in ihtiyac› olan –ve emperyalistlerin ve di¤er güçlerin her ne pahas›na olursa olsun engellemekte kararl› olduklar›- fley yeni bir politik sistem ve yeni bir toplumdur. Bu zaten k›rsal kesimin ço¤unlu¤unda do¤maya bafllamaktad›r. Buralarda devrimci politik iktidar alt›nda kad›nlar erkeklerle birlikte toplumun nas›l yönetilece¤ine ve dönüfltürülece¤ine dair karar vermede aktif ve s›k s›k da önderlik rolü oynamakta, kast sistemiyle mücadele edilmekte, bu sistem k›r›lmaya bafllanmakta, halk aras›nda yeni iliflkiler ortaya ç›kmakta, taht ve merkez taraf›ndan uzun zamand›r ezilen bölgeler ve uluslar özerk cumhuriyetler ilan etmektedir. Maoistler, bugünün protestolar›n›n fliddetini tahrik eden ve Nepal’i dünyan›n en yoksul ülkelerinden biri haline getiren feci koflullar› kökünden sökerek yaflamlar›n› de¤ifltirmede halka önderlik ediyorlar… Halk Savafl›n› bafllatt›¤›nda NKP (M) bir sonraki ad›m olan sosyalizm ve dünya devrimine ayr›lmaz bir flekilde ba¤l› olan Yeni Demokratik Devrim’in uzun yoluna koyulmufltu. Bunu tamamlamak eski devleti parçalayarak ve Partinin önderlik etti¤i ve Yeni Halk Ordusu’nun destekledi¤i halk›n yeni yönetimini infla ederek yeni demokrasinin kuruluflunu gerektirir. Bu tür radikal bir de¤iflim ABD ve di¤er emperyalistler için bunun Nepal ve dünya halklar› için anlam›ndan dolay› bloke etmeye çal›flmak demektir. Onlar kurtuluflu “terörist” olarak yaftalar, çünkü bu onlar› dehflete düflürmektedir. Ve iflte bu nedenle kurtulufltan yana olan ve büyük kabaday› güçlere karfl› olan herkes bu devrimi ad›m ad›m gerçeklefltirmede Nepal halk›n› desteklemelidir.
16
5-18 Mayıs 2006
47
ILPS ve DDSB’den Uluslararas› ‹flçi Sempozyumu
Emperyalizmin ‹flçi S›n›f›na Yönelik Sald›r›lar›na Karfl›;
“Birlik, Mücadele, Zafer!” Emperyalizmin dünya pazarlar›na hakim olma çabas›yla on y›llard›r hayata geçirmeye çal›flt›¤› politikalar›n iflas etmesi, derin bir siyasal-ekonomik kriz içerisine girmesine neden olmufltur. Bu derin krizden ç›kma çabas› ise baflta ABD emperyalizmi olmak üzere tüm emperyalistlerin dünya ezilenlerine karfl› özgürlük, demokrasi ve insan haklar› getirme bahanesi ad› alt›nda azg›nca sald›rmas›na yol açm›flt›r. Emperyalist ülkelerin giderek artan sald›r›lar› dünya iflçi s›n›f›na özellefltirme, tafleronlaflt›rma, esnek çal›flma, sendikas›zlaflt›rma, iflten ç›karma ve bunlara ba¤l› olarak kazan›lm›fl tüm sosyal haklar›n gasp edilmesi olarak dönmektedir. Özellikle son birkaç y›ld›r Almanya, ‹talya, Bolivya, Pakistan, Filipinler, Brezilya, Arjantin, Hindistan, Venezüella, Türkiye, Fransa gibi pek çok ülkede artan sosyal y›k›m sald›r›lar› ve hak gasplar›na karfl› grev, iflyeri iflgalleri ve direnifller art›fl göstermektedir. Halklar›n emperyalizme karfl› mücadelelerini ortaklaflt›rmak ve yükseltmek zemininde hareket eden Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi (ILPS) bu anlam›yla önemli bir mevzi olarak durmaktad›r. ILPS bu perspektifle Nisan 2005’te Hollanda’da gerçeklefltirilen Uluslararas› Koordinasyon Komitesi toplant›s›nda, dünyada ve Türkiye’de özellefltirme sald›r›s›, bu sald›r›lara paralel olarak sendikal hareketin durumunun tart›fl›lmas› ve de¤erlendirilmesi ile ilgili bir sempozyum yap›lmas› ve bunun da 23 Nisan 2006 tarihinde Türkiye/‹stanbul’da gerçeklefltirilmesi karar›n› alm›flt›. Bu kapsamda Devrimci Demokratik Sendikal Birlik (DDSB) ile birlikte düzenledi¤i “Emperyalizmin iflçi s›n›f›na yönelik sald›r›lar›na karfl› Birlik-Mücadele-Zafer” sempozyumu Kad›köy Evlendirme Dairesi’nde gerçeklefltirildi. Yunanistan, Brezilya, Filipinler, Filistin ve Türkiye’den kat›l›mc›lar›n yer ald›¤› sempozyuma Belediye-‹fl Sendikas› ‹stanbul 2 No’lu fiube, Deri-‹fl Sendikas› Genel Merkez ve Tuzla fiubesi, Haber-Sen ‹stanbul 9 No’lu fiube
ve Genel-‹fl Sendikas› 3 Nolu Bölge kat›l›rken çeflitli iller ve sendikalarda örgütlü olan DDSB’liler de yer ald›. Aç›l›fl konuflmas›n› yapan ILPS Türkiye Seksiyonu faaliyetçisi Selma fiahin ILPS’nin kuruluflunun temelinde güçlü bir anti-emperyalist cephe yaratmak oldu¤unu, sempozyumun amac›n›n da emperyalizme karfl› ortak mücadeleyi örgütlemeye hizmet etmek oldu¤unu söyledi. Emperyalist-kapitalist sistemin sömürüsünü art›rmak ve iflçi s›n›f›n›n tarihsel misyonunu engellemek için iflçi ve emekçiler üzerindeki ekonomik, ideolojik, politik, kültürel vb. sald›r›lar gerçeklefltirdi¤ini, baz› farkl›l›klar tafl›sa da esasta ayn› olan tüm dünya iflçi s›n›f› üzerindeki sald›r›lar›n bir yan›n› özellefltirme, tafleronlaflt›rma, esnek çal›flt›rma, sendikas›zlaflt›rma olufltururken, di¤er yan›n› ise iflçi s›n›f›n›n kendisini inkara kadar varan ideolojik sald›r›lar›n oluflturdu¤una dikkat çekti. Aç›l›fl konuflmas›n›n ard›ndan bafllayan sempozyumun 1. oturumunun konusu “Dünyada ve Türkiye’de siyasal durum ve sendikal hareketin genel durumu” oldu. Haber-Sen ‹stanbul 9 No’lu fiube Baflkan› Ali Y›ld›z’›n konuflmas›yla bafllayan oturumda, ilk sözü alan Brezilya ‹flçilerin Birli¤i temsilcisi Gerson Lima, Lula’n›n hükümet olarak iktidara gelmesinde etkili olan söylemlerinin Brezilya halk› nezdinde art›k bir anlam ifade etmedi¤ini aktard›. Lula hükümetinin reformist ve revizyonist anlay›fllarla Brezilya halk›n›n gelece¤ine demokratik ve sosyal kurtulufla hizmet etmedi¤ini, geliflen iflçi hareketleri ve devrimci mücadeleyi bo¤maya çal›flt›¤›n› ifade eden Gerson Lima, bu sald›r›lara karfl› birçok eylemin gerçeklefltirildi¤ini söylerken gerçek kurtuluflun reformist ve revizyonistlerle de¤il iflçi s›n›f›n›n bilinçli mücadelesinden geçti¤ini belirtti. Filipinler KMU-1 May›s Sendikas› ad›na kat›lan Deserio Mondelo, faflist Marcos’tan sonra hükümete gelen Gloria Arroyo’nun Markos’tan farkl› bir yan›n›n olmad›¤›n› vurgulad›. Sosyal y›k›m politikalar›n›n h›z verilerek hayata geçirilmeye çal›fl›lmas›, öncü iflçiler, iflçi ve sendika
önderlerinin ve soka¤a ç›kan köylülerin devlet eliyle katledilmesi gibi birçok faflist sald›r›ya imzas›n› atan Arroyo’nun yine az›l› faflistlerden Palparan’la birlikte bu sald›r›lar› gerçeklefltirmeye devam edece¤ini belirtti. Filipinler’de iflçiler ve emekçi halk her geçen gün yoksullafl›rken ülkenin gelirinin dünyada 400. s›rada olan 7 büyük flirket taraf›ndan paylafl›ld›¤›n›, bu flirket patronlar›n›n Filipinler halk›n›n eme¤ini ve kan›n› sömürmeye devam etti¤ini söyleyen Mondelo, emperyalist sald›rganl›k ve sömürü politikalar›na karfl› iflçi s›n›f›n›n bilinçli mücadelesinin yükselerek, köylü hareketleriyle birlikte Arroyo hükümetini zorlad›¤›n› vurgulad› ve enternasyonal mücadelenin öneminin alt›n› çizdi. Tez Koop-‹fl Sendikas› E¤itim Uzman› Volkan Yarafl›r ise Türkiye’deki sendikal durum ve sendikal mücadele konusunda aç›klamalarda bulundu. Genel olarak emperyalist sald›r› politikalar›n›n hemen hemen her ülkede ayn› oldu¤u, yaln›z biçimlerinin farkl› oldu¤unu anlatan Yarafl›r, emperyalizmin içine girmifl oldu¤u ekonomik krizden kurtulabilmek için sald›r›n›n boyutunun giderek büyüdü¤ünü ve bugün varolan sald›r›lar›n yar›nki sald›r›lara oranla daha küçük kalaca¤›n›, bunun için de toplumsal muhalefetin önemli bir dinami¤i olan sendikal mücadelenin gelifltirilmesi ve bugün için sendikalara hakim olan reformist, revizyonist, uzlaflmac› çizginin k›r›lmas› gerekti¤ini söyledi. 1. oturumun sonunda sempozyuma kat›lanlar yurtd›fl›ndan kat›lan konuklara emperyalist sald›r›ya karfl› gelifltirdikleri mücadele yöntemleri hakk›nda soru sordular ve ard›ndan yemek aras› verildi. fiiar› “Özellefltirme, sendikas›zlaflt›rma ve örgütlenme sorunlar›, çözüm önerileri” olan 2. oturumda Brezilya ‹nflaat ‹flçileri Sendikas› Baflkan› Osmir Venuto, Filistin Genel ‹flçi Federasyonu temsilcisi Bakir Al Jamal, Yunanistan Taxiki Poreia-S›n›f Yürüyüflü ad›na Kostas Bekiaris ve Belediye-‹fl Sendikas› ‹stanbul 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Gülüm tara-
f›ndan sunum yap›ld›. Oturumu yöneten Hasan Gülüm, Türkiye’de sendikal örgütlenmenin önünü almak için egemenlerin her türlü sald›r› arac›n› devreye soktuklar›n› söyledi. Kostas Bekiaris a¤›rl›kl› olarak emperyalist bir kulüp olan AB’ye üye olduktan sonra Yunanistan’da nelerin de¤iflti¤ini anlatt›. Üyelik sürecinde demokrasi ve insanca yaflam koflullar›n›n düzelece¤i yönlü propagandas› yap›lan AB’nin, Yunan iflçi ve emekçilerine iflsizlik, tafleronlaflt›rma ve özellefltirmeden baflka hiçbir fley getirmedi¤ini söyleyen Bekiaris, halk›n gözünde AB’nin gerçek yüzünün art›k daha iyi görülmeye baflland›¤›n› da ekledi. Bir sömürü mekanizmas› olan AB’nin iflçilerin haklar›n› k›s›tlayan, iflçi ücretlerini donduran, özellefltirme çabalar›na giren emperyalist blok oldu¤unu belirten Bekiaris, Yunanistan’da h›zl› bir dönüflüm ve de¤iflim yafland›¤›n› kaydetti. Türkiye gibi ülkelere tafl›nan büyük çapta üretim yapan fabrikalar›n Yunanistan’da kapat›lmas›yla devam eden süreçte, binlerce insan›n istihdam d›fl› kald›¤›n› ve yoksullaflmaya bafllayan halk›n tepkisinin de demokratik eylemlerle ortaya kondu¤unu söyledi. Sözü alan Osmir Venuto bu sald›r›lar›n›n kendi ülkelerinde nas›l uyguland›¤›n› anlat›rken oturumun sonunda kendisine sorulan soru üzerine yurtd›fl›nda yaflamak zorunda olan Brezilyal›lar›n nas›l örgütlendiklerini anlatt›. Öncelikle yurtd›fl›nda yaflayanlara onlar›n ifl bulmas› ve hukuki haklar›n› elde edebilmeleri için yard›mc› olunarak bu iliflkilerin gelifltirilip, kitlelere s›n›f bilinci verildi¤ini vurgulad›. ‹flsiz kalan yoksul köylüler için ise e¤itimli sendikac›lar›n bizzat köylere gidip köylülerle ba¤ kurarak onlara sistemin dayatt›¤› politikalar teflhir edilerek tar›mdaki iflsizleri ve köylüleri sendikal mücadeleye katt›klar› söyledi. Filistin’li Bakir Al Jamal ise Siyonist ‹srail devletinin Filistin halk›n› tecrit içerisine ald›¤›n›, kendi topraklar›nda iflçi s›n›f›n›n hem bu tecrite hem iflsizli¤e, hem açl›¤a karfl› büyük bir mücadele ve direnme içerisinde oldu¤unu söyledi. Filistin halk›-
17
47 n›n her ferdinin direnirken ‹srail, ABD ve AB emperyalizminin sürekli olarak seçimi dayatt›¤›n›, ancak seçim sonuçlar›n›n emperyalistlerin beklentilerini karfl›lamamas›ndan dolay› memnun kalmad›klar›n› ve Filistin halk›n›n tercihine sayg› duymad›klar›n› ifade etti. Kendilerinin de bu sonucu be¤enmedi¤ini söyleyen Al Jamal, ancak bu tercihin Filistin halk›n›n emperyalizme ve siyonizme karfl› gelifltirdi¤i bir tepki olarak de¤erlendiklerini belirtti. Oturumun sonunda yine soru cevap bölümü gerçeklefltirilirken emperyalist sald›rganl›k ve direnifl temal› sinevizyon gösteriminin ard›ndan serbest kürsüde ‹stanbul ve di¤er illerden gelen misafirler sald›r› politikalar›na karfl› nas›l mücadele yöntemleri gelifltirmek gerekti¤ini anlatt›lar.
Tohum Kültür Merkezi’nin haz›rlad›¤› sinevizyon gösterimiyle bafllayan 3. oturumda sempozyuma kat›lanlar serbest kürsüdeki konuflmalar›yla iflçi s›n›f›n›n büyük bedeller ödeyerek kazand›¤› haklar›n bir bir ellerinden al›nmas›na karfl› güçlü ve birleflik bir mücadele hatt›n›n örülmesi gerekti¤ini ve ancak bu yolla emperyalizmin tüm sald›r› politikalar›n›n püskürtülebilece¤ini önemle vurgulad›lar. Söz alanlardan direniflte olan Serna Seral Tekstil iflçisi Do¤an Güzel çocuklar›na özgür yar›nlar› b›rakmak için mücadelenin yükseltilmesi gerekti¤ini söyledi. Yar›n sosyal haklardan yoksun, ifl güvencesinden, sigortadan mahrum b›rak›lacak olan insanlar›n harekete geçmesi gerekti¤ini belirten Güzel, son süreçte bir bir Meclis’ten geçirilen ve toplumun her ke-
siminden insan›n insanca yaflam koflullar›n ellerinden alacak yasalar›n da ancak mücadelenin yükseltilmesi yoluyla geri çekilebilece¤ine vurgu yapt›. Tekstil-Sen Genel Baflkan› Ayfle Yumli Yeter s›n›f sendikac›l›¤› yapan insanlar›n ve sendikalar›n azl›¤›na dikkat çekti. Bu yüzden s›n›f sendikac›l›¤› yapan insanlar›n örgütlenme süreci içerisinde iflçileri yaln›z ekonomik sorunlar› temelinde de¤il ayn› zamanda sosyalizm mücadelesine de katmak yönlü bir örgütlenmeye gidilmesi gerekti¤ini söyledi. Mersin’de e¤itim emekçisi olarak faaliyet yürüten Hatun Konak ise 90’l› y›llar›n bafl›ndan itibaren hayata geçirilmeye çal›fl›lan küresel sald›r› politikalar›n›n hedeflendi¤i bir süreçte yani 2000’li y›llar›n bafl›ndan itibaren tek tek uygulanmaya baflland›¤›n›, ancak bununla ters orant›l› olarak toplumsal muhalefette düflüfl yaflad›¤›n› kaydetti. ‹nsanlar›n art›k kaybedecek hiçbir fleyinin olmad›¤› bir dönemden geçildi¤ine vurgu yapan Konak, bu mücadele içerisinde sendikalar›n önemine de¤indi. Serbest kürsüde ayr›ca Deri-‹fl Sendikas› Genel Baflkan Yard›mc›s› Musa Servi, Belediye-‹fl ‹stanbul 2 No’lu fiube ad›na Selvi Dönmez, Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiube Baflkan› Hasan Sonkaya, Partizan ad›na Betül K›l›çaslan da birer konuflma yapt› ve sempozyum Sonuç Bildirgesi okunduktan sonra sona erdi.
GÖRÜfiLER…GÖRÜfiLER…GÖRÜfiLER…GÖRÜfiLER…GÖRÜfiLER… Hatay DDSB: Sempozyumun tarihinin ayarlanmas›nda büyük s›k›nt› çektik. Özellikle biz Anadolu’da faaliyet yürüten DDSB’liler olarak. 23 Nisan’a denk gelmesi kamu alan›nda çal›flan ö¤retmen ve hemflire arkadafllar›n izin alamamas›ndan kaynakl› Anadolu için ciddi bir eksiklik. Ciddi bir kitleyi katamad›k. Bundan sonra bayramlar, kutlamalar ve resmi tatillerin dikkate al›nmas› gerekiyor. Bununla beraber ‹stanbul’dan kat›l›m›n daha yüksek olmas›n› bekliyorduk. Kayseri DDSB: Mükemmel oldu bence. Hem bilgilendik hem de kafam›z daha iyi aç›ld›, yurtd›fl›ndan gelen arkadafllarla beraber. Orada neler yaflad›klar›n›, nas›l örgütlendiklerini, neler yapt›klar›n› daha iyi ö¤rendik. Biz de elimizden geldi¤ince uygulayaca¤›z. Sempozyumdan beklediklerimizi ald›k. En az›ndan bilgilendik. Bundan sonra Kayseri’de uygulayaca¤›z bunlar›. Marafl DDSB: Bu birlikteli¤in, beraberli¤in, enternasyonal bak›fl›n devam›n› diliyoruz. Buradan do¤ru bütün dünyaya bir mesaj verdi bu sempozyum. Emperyalizme karfl›, küresel sald›r›lara karfl› küresel direnifl mesaj›yd› bu. Dünyan›n bütün iflçileri birleflin mesaj›yd›. Ancak kat›lanlar tecrübelerini daha bilimsel aktarabilirlerdi. Bütün dünyadaki iflçi s›n›f›n›n
mücadelesini bizim ülkemize aktarsalard› biz de bunu ö¤renmifl olurduk. Ama bu olmad›. Sadece istatistiki bilgiler verildi. Oradaki sendikalar›n yap›s› anlat›ld› ki biz bunlar› okuyarak da ö¤reniyoruz zaten. Marafl DDSB: Sempozyumu büyük bir heyecanla bekledik ve geldik. Umdu¤umuzdan sönük geçti. Bekledi¤imiz kadar coflkulu ve verimli olmad›¤›n› düflünüyoruz biz ayn› bölgeden gelen arkadafllar›m›zla birlikte. Devrimci duygular›n ve enternasyonal temsilcilerin bulundu¤u bir ortamda devrimci ruhun ve coflkunun daha yüksek yaflanmas› gerekti¤ine inan›yoruz. Sonuçta emperyalizmin dayatt›¤›, konuflmac›lar›n anlatt›klar›ndan da ö¤rendi¤imiz kadar›yla bütün ülkelerin sorunlar› ayn›. Emperyalizmin taktikleri birbirine benziyor. Çukurova DDSB: Böyle bir fleyin genel olarak hedeflenmesi Türkiye’de DDSB’nin böyle bir hedef koymas› bizim aç›m›zdan bir olumluluktur. Yani merkezi anlamda böyle bir çal›flman›n olmas› elbette bir olumluluktur. Yaln›z sempozyumun ifllenifl ve uygulan›fl tarz›nda teknik sorunlar oldu. Belki serbest kürsüde biraz daha farkl› bölgelerin öznel durumlar› dikkate al›n›p sonuç bildirgesinin sahiplenilecek bir tarzda sunulmas› gerekti¤i eklenebilir-
di. Konulan hedefler tabi ki bugün ile s›n›rl› kalmamal›, bundan sonraki pratiklere yans›d›¤› sürece biz onu sahiplenece¤iz. Bu konuda da olumlu buluyoruz. Ama teknik konuda biraz daha dikkat edilebilirdi. Ayr›ca bu tür çal›flmalarda ‹stanbul’da özellikle gün ve tarih konusunda dikkat edilip 3 ayl›k periyotlarla tekrarlanabilirse ifllevini yerine getirebilece¤ini düflünüyoruz. Çukurova DDSB: Sempozyum, özellefltirme sald›r›lar›n›n had safhaya geldi¤i bu noktada gerçekten bir ihtiyaç. Ancak zaman yetmezli¤inden tebli¤lerimizi sunamad›k. Do¤açlama yapmak zorunda kald›k. Yazd›klar›m›z› birebir dile getirmek çok daha verimli olurdu. Ama zaten bugün sald›r›lar›n had safhaya ç›kt›¤› bir süreçte yani ülkedeki hem ulusal hem sosyal sald›r›lar›n mücadeleye dönüfltü¤ü bu süreçte gerçekten bu sempozyumun s›n›f sendikac›l›¤› noktas›nda yol gösterici, anti-emperyalizmin nas›l olmas› gerekti¤i, anti-emperyalizmin antiAmerikanc›l›k olmad›¤›, anti-emperyalizmin Avrupa emperyalizmine, Rusya emperyalizmine, Çin emperyalizmine karfl› oldu¤unun dile getirildi¤i bir sempozyum olmas› itibariyle çok verimli, ama mutlaka ileride devam›n›n gelmesi gerekli olan bir dayan›flma günü olarak görüyorum.
5-18 Mayıs 2006 SONUÇ B‹LD‹RGES‹NDEN NOTLAR… ✔ Dünya emekçi halklar›na ve iflçi s›n›f›na dönük sald›r›lar›n bafl sorumlusu emperyalist-kapitalist sistemdir. ✔ Dünya iflçi s›n›f›na dönük sald›r›lar, emperyalizmin “terörle mücadele” ad› alt›nda bafllatt›¤› ve “anti-terör yasalar›” ile geniflletti¤i sald›r›lar›n bir parças›d›r ve iflçi s›n›f›n›n mücadelesi ayn› zamanda bu sald›r›lara karfl› bir mücadeleyi de içermektedir/içermelidir. ✔ ‹flçi s›n›f›n›n mücadelesi, halklar›n çeflitli alanlarda, çeflitli yöntemlerle verdikleri mücadelelerden kopuk de¤ildir. Bunun içindir ki, iflçi s›n›f› kendi ekonomik-demokratik mücadelesini bu mücadelelerden kopuk ele almamal›d›r. ✔ Bugün tüm dünya iflçi s›n›f› benzer sald›r›larla karfl› karfl›yad›r. Bu sald›r›lar›n bafl›nda ise, özellefltirme, tafleronlaflt›rma, örgütsüzlefltirme ve sosyal y›k›m sald›r›lar› gelmektedir. ‹flçi s›n›f› bu sald›r›lara karfl› mücadeleyi daha da yükseltme çabas› içinde olmal›d›r. ✔ Sistemin iflçi s›n›f›na dönük sald›r›lar›nda sar›-bürokratik, reformist önderliklerin rolü büyüktür. Sald›r›lar onlar arac›l›¤› ile daha kolay hayata geçirilmektedir. Sendikal önderliklere, s›n›f sendikac›l›¤›n› esas alan önderliklerin getirilmesine yo¤un çaba harcanmal›d›r. Çünkü iflçi s›n›f›n›n mücadelesi ve buna ba¤l› olarak da sendikal mücadele, ancak ve ancak s›n›fsal temelde yürütülen bir mücadele hatt› ile baflar›ya ulaflabilir. ✔ S›n›f mücadelesinin ve s›n›f sendikac›l›¤›n›n bafll›ca koflullar›ndan biri, s›n›f bilinçli iflçiler yaratmakt›r. ‹flçi s›n›f›na dayat›lan kölece çal›flmaya ve kölece yaflam koflullar›na karfl› mücadele, s›n›f bilinçli iflçiler olmadan baflar›ya ulaflamaz. ✔ Emperyalistler sald›r›lar›n› meflrulaflt›rmak için, ›rkç›-faflist politikalar› t›rmand›rmakta ve halklar› birbirine k›rd›rmaya çal›flmaktad›r. ‹flçi s›n›f›, mücadelesinde halklar›n kardeflli¤ine önemle vurgu yapmal›d›r. Özellikle de iflgal alt›ndaki Irak, Filistin ve hedef tahtas›ndaki ‹ran gibi ülkelerin direnen halklar› ile dayan›flma art›r›lmal›d›r. ✔ ‹flçi s›n›f›n›n uluslararas› dayan›flmas›n› gelifltirmek için daha yo¤un bir çaba gerekmektedir. Karfl›l›kl› deneyim ve fikir al›fl-veriflleri iflçi s›n›f›n›n mücadelesini ileri tafl›mada büyük öneme sahiptir. Ortak sorunlar özgülünde yap›lacak efl zamanl› eylemler, uluslar aras› etkinlikle vb. faaliyetler gerçeklefltirmenin zemini yarat›lmal› ve bunlar ço¤alt›lmal›d›r. ✔ Anti-emperyalist mücadele, iflçi s›n›f›n›n mücadelesinde önemli bir yere sahip olmal›d›r. Çünkü anti-emperyalist mücadele, emperyalizmin genelde emekçi halklara özelde ise iflçi s›n›f›na dönük sald›r›lar›n› geri püskürtmede, halklar› nihai kurtulufla götürecek olan mücadelelerin önünü açmada önemli bir iflleve sahiptir.
18
5-18 Mayıs 2006
47
Umudu da¤lara tafl›yan bir yürek: Dilek Polat ‹nsanlar do¤a veya bir eflya üzerinde teknik olanaklar› sayesinde k›sa sürede de¤ifliklik yaratabilirler. Bir da¤› yerinden sökebilir, çöle flehir kurabilir, ›rma¤›n yönünü de¤ifltirebilir, çorak araziyi yemyeflil yapabilir ya da bir a¤ac› bir masaya, kap›ya vs. çevirebilir. Ama insan›n de¤iflimi çok daha karmafl›k, sanc›l› ve uzun bir u¤rafl› gerektirir. ‹nsan›n, y›llar boyunca edindi¤i al›flkanl›klar›, düflünüfl tarz›n›, yaflam biçimini de¤ifltirmesi oldukça zordur, hele d›fl koflullar›n zorlay›c›l›¤› yoksa bu daha da zorlafl›r. Ancak imkans›z de¤il; aksine inanç ve kararl›l›kla bu zoru basite dönüfltüren say›s›z örne¤e sahibiz. ‹flçi Dimitrov’un, genel sekreterli¤e ve devrimin önderine dönüflmesi, köylü ‹bo’nun direnifl gelene¤i yaratmas›, daha yak›n zamandan örneklersek edilgen kad›n kiflili¤ini k›rarak komutan olan Ayfer Celep’i ya da futbol holiganl›¤›ndan gözüpek bir T‹KKO komutan›na dönüflen Do¤an Altun’u ve daha nicesini örnek verebiliriz. Ayfer Celep’in ad›n› alarak onu mücadele içinde yaflatan Dilek Polat yoldafl da, bu de¤iflim için güzel bir örnektir. O, flehitlerimizi mücadelemizde yaflatmak fliar›n› yaflama geçirerek Ayfer Celep’ten devrald›¤› bayra¤› gelecek için, güzel bir dünya için tafl›m›flt›r. S›n›fs›z ve sömürüsüz bir dünya için sosyalizmin bayra¤›n› göklere tafl›m›flt›r. Bir insan öldükten sonra da geride b›rakt›klar›yla an›l›yorsa bu, hayat›n› dolu dolu yaflad›¤›n›n ve ölümü anlamland›rd›¤›n›n göstergesidir. Yaflam›yla bize yol gösteren tüm flehitlerimiz gibi Dilek yoldafl da, birçok özelli¤i ile bize de¤iflimin dinamiklerini, Proletarya Partisi’ne ba¤l›l›¤›, aç›kl›¤›n yaratt›¤› iç huzuru ö¤retmifltir. Onunla sohbet ederken içini size açt›¤›n› hemen fark edebilirsiniz. Bunun yaratt›¤› s›cakl›k sizi de sarar. Korkular›n›, sevinçlerini, ac›lar›n›, kafa kar›fl›kl›¤›ndan tutun da neyi nas›l düflündü¤üne, neler hissetti¤ine kadar her fleyi dolays›zca ifade etmesi O’nun, aç›kl›¤›n›n, dürüstlü¤ünün, samimiyetinin ve güveninin bir ifadesidir. Burjuvazinin sahte dünyas›ndan, görüntünün, bireycili¤in kutsand›¤› dünyas›ndan ne kadar koptu¤unun bir ifadesidir. Yap›lan bu sohbetler O’nun deyimiyle yo¤un ve yorucu faaliyetlerden sonra ilaç gibi gelmekte, tüm yorgunlu¤u al›p götürmektedir. Bir devrimci kendini örgütüne ve yoldafllar›na dolays›zca açabildi¤i oranda örgütselleflir. Elbette bu özellik örgütçü olmak için tek bafl›na yetmez, ama onun da temellerinden biridir. Dilek yoldaflta bu özellik çok çabuk fark ediliyordu. Elbette her devrimcide oldu¤u gibi Dilek yoldafl›n de¤iflimi de zor oldu. Dersimli oluflu dolay›s›yla gerillalarla s›k› bir iliflkisi olmufltu. Devrimcileri ve T‹KKO’cular› çocuklu¤undan itibaren tan›yordu ve çocukken T‹KKO’cu olmaya karar vermiflti. Birçok devrimci özelli¤i çocukluktan itibaren flekillenmeye bafllam›flt›. Ama ne de olsa burjuva bir toplumda yafl›yordu. Ayr›ca her ne kadar kendini T‹KKO’cu diye nitelendirse de uzun süre örgütsüz kal›fl› kendisinde birçok
Dilek yoldafl burjuvaziye karfl› verdi¤i savafl›mda bize özgürlü¤ün ancak insanl›k için savaflmakla kazan›labilece¤ini ve de¤iflimin kuflat›lm›fll›k içinde nas›l mümkün oldu¤unu, nas›l gerçeklefltirilebilece¤ini göstermifltir.
küçük burjuva özelli¤in oluflmas›na neden olmufltu. Çocuklu¤undan itibaren gerek köylerine gelen gerillalar ile gerekse çevresindeki örgütlü devrimciler vas›tas›yla Proletarya Partisi’yle her zaman zay›f da olsa bir ba¤› olmufltur. Ama as›l anlamdaki örgütlülü¤ü üniversitede bafllad›. Örgüte girifliyle, sahip oldu¤u küçük burjuva özelliklerle s›k s›k karfl› karfl›ya gelmeye bafllad›. Örgüt, burjuvaziyle ideolojik cephede savafl›m için en uygun yerdir. Örgüt, de¤iflimi daima zorlamak zorundad›r. Örgüt, hem kendini korumak, hem de mücadeleyi yükseltip kitlelerle kaynaflabilmek için bireylerin burjuva yanlar›yla sürekli u¤raflmak, onlar› proleter ideolojiyle donatmak zorundad›r. Ancak örgütün tüm müdahalelerinin etkili olabilmesi bireyin de¤iflmek istemesi ve kendini tam anlam›yla örgüte teslim edebilmesiyle mümkündür. Bu da ancak bireyin sahip oldu¤u inanç ve kavray›flla orant›l› gerçekleflir. Dilek’in Partisine ve yoldafllar›na olan güveni ve kendisini Partiye teslim eden yan› sayesinde örgütle bütünleflmesi k›sa zamanda gerçekleflti. Gerek gerilla yaflam›na k›sa sürede uyum sa¤lamas›, gerekse de örgütlü yaflam› içsellefltirmesi bunu ispatlam›flt›r. Dilek, Dersimli ve Kürt oluflu dolay›s›yla düflmana büyük bir kin
Proletarya Partisi’ne ba¤l›l›¤› çocuklu¤undan itibaren geliflkindi. Ama mücadeleyi ve yaflam› kavray›fl›ndaki hatal› ve eksik yaklafl›mlar› örgütsel yaflam içerisinde sorunlar yaflamas›na neden oluyordu. Ancak bu sorunlar, içselleflen bir devrimci kiflilik ile Partiye çocukluktan gelen bir sevgi ve ba¤l›l›k sayesinde hiçbir zaman uzlaflmaz bir çeliflmeye dönüflmedi. Bu özelli¤i ile önüne ç›kan her sorunu kavrayamasa da Partiye olan güveni sayesinde, kendisinin alg›layamad›¤› bir özelli¤inden kaynakland›¤›n› düflünerek o özelli¤ini de¤ifltirmek için farkl› yöntemler, bak›fl aç›lar› gelifltirmeye çal›flt›. Bu özelli¤i sayesinde birçok küçük burjuva özelli¤inden kurtuldu. Sorunun özünü kavrad›¤› zaman da büyük bir coflku ve kararl›l›kla onun üzerine gidiyordu. Özünü kavrayamad›¤› sorunlar› da çözemedi¤inden iradi tedbirlerle nötralize etmeye çal›flarak çözüm yolunu bulmak üzere erteliyordu. Bu özelli¤i, gerillaya kat›lmas› ile daha sistemli ve kararl› bir hale geldi. Ne de olsa gerilla alan›n›n, burjuva yanlar›yla uzlaflma olanaklar› çok azd›. Bir zaaf, eksiklik veya hata birilerinin yaflam›na mal olabiliyordu. Ve bu da her gerillan›n da daha çabuk de¤iflmesi için bir d›fl etki yarat›yor. Sorunlar›n›n tümünü oldu¤u gibi yoldafllar›yla paylafl›r, tüm ruhunu paylaflmayan›n mutsuz olaca¤›n› söylerdi. Gerçekten de Partiye kapal› olan yoldafllarda daima bir iç huzursuzluk mevcuttur. Kapal›l›¤›n boyutunun da çevresine güvensizlik, kendine güvensizlik veya görüntüye fazla önem verme fleklinde yans›yabildi¤ini birçok örnekte görmüfltük. Gerillaya ilk kat›ld›¤› günlerde sahip oldu¤u küçük burjuva yanlar› daha s›k karfl›s›na ç›kmaya bafllad›. ‹lk fark etti¤i fley, emek bilincinin zay›fl›¤›yd›. Gerillan›n yiyecek için bile nice emekler sarf etti¤ini görünce, ilk önce ekme¤in içini atmaktan vazgeçti. Saatlerce süren yürüyüflten, birçok kez tekrarlanan ter banyosundan ve onca kiflinin hayat›n› riske sokmas›ndan sonra ulafl›yordu yiyecek.
besliyordu. Ayr›ca devrime olan inanc› ve
Bir lokma bile bu aç›dan çok de¤erli oluyordu ve hiçbir flekilde ziyan edilmemeliydi. Sonra gerillada en küçük iflin bile çok büyük emekle gerçeklefltirildi¤ini gördü ve emek bilinci daha fazla geliflti. Çok k›sa sürede de baflar›l› oldu. K›sa zamanda iyi bir yük tafl›y›c›s› oldu. Uzun yürüyüfllere, iliklerine kadar ›slanmalara ra¤men yük alt›nda
gülümsemeyi ö¤rendi. Tutumluluk, k›t kanaatçilik noktalar›nda k›sa zamanda çok yol kat etti ve bunu içsellefltirene kadar da daima üzerine gitti. Bunu baflarmak ona daha fazla güç verdi. Bu baflar› onda “zor kolay oluncaya dek” kural›n› kararl› bir flekilde uygulama azmi verdi. Zor, yap›lamad›¤›, baflar›lamad›¤› için zordur; oysa üzerine gidildi¤inde, sorunun özü kavran›p ad›m at›ld›¤›nda zor, kolaya dönüflür. Bunu kavrad›¤› günden beri, hem kendindeki kendili¤indenci yönleri atm›fl hem de birçok sorunu daha k›sa sürede aflarak gerilla yaflam›na daha k›sa sürede uyum sa¤lamas›n› ve örgütün istedi¤i militan tarza ulaflmay› baflarm›flt›. ‹lk geldi¤i günlerde hemen göze çarpan küçük burjuva özellikleri yüzünden gerilla alan›nda çok zorlanaca¤› yarg›s› hakimdi. Ama herkesi flafl›rtt›. Direngen yan›, kendisiyle u¤raflmas›, sonuna kadar zorlamas› ile görevlere yaklafl›m› sayesinde k›sa sürede yarg›lar› tersine çevirdi. Sürecin insan› olma bilinciyle, Partiyi yüceltmek ve koruman›n, kendimizi her alanda gelifltirmenin, ideolojik olarak daha fazla ar›nman›n önemini kavram›flt›. Bir görevi baflaramad›¤›nda ya da yetmezli¤i yüzünden yar›m kald›¤›nda ilk önce kendine vurur, yetersizli¤inin veya hatalar›n›n özüne inmeye çal›fl›rd›. Bu yöntem sayesinde yo¤unlaflt›¤› alanda veya sorunlarda k›sa sürede sonuç alabilmifltir. Çözemedi¤i durumlarda yoldafllar›ndan yard›m almaya çal›fl›r, kendini onlara teslim ederdi. Partinin bir parças› olmak; kendini d›fl›nda de¤il de bu vücudun ayr›lmaz bir parças› olarak hissetmek, zincirin ancak en zay›f halkas› kadar güçlü olaca¤›n› bilmek tam da budur. Elbette bu zorluklar› aflma bilincinin geliflmesi ondaki di¤er yönlerin de geliflmesinde tetikleyici oldu. Görev ve sorumluluk bilincini daha fazla gelifltirmesi gerekti¤ini fark etmesini sa¤lad›. O günlerden bugüne kadar Dilek yoldafl görev ve sorumluluk bilinciyle, sahiplenifliyle olumlanm›flt›r. Yetmezli¤inden dolay› ç›kan eksiklikler d›fl›nda, görevlerini lay›k›yla yerine getirmenin çabas› sayesinde herkesin sayg›s›n› kazanm›flt›r. Bu özelli¤ini içsellefltirdi¤inde geçmiflte uykuya dal›p eylemi kaç›rd›¤› günlerin elefltirisini de esprili bir flekilde veriyor, “yeni insanlara bunu kavratmak gerek” ya da “ah flimdiki akl›m olsayd›” diyerek gençli¤e yaz›lar yaz›yordu.
47 Kendisi gelifltikçe alanda ald›¤› sorumluluklar da artt›. “Sorumluluk almadan geliflme olmaz olmas›na ama ifl bafla gelince a¤za geldi¤i gibi kolay olmuyor” diyordu. Buna ra¤men yeni yeni sorumluluklar alarak komutanl›¤›n ilk ad›mlar›n› att›. ‹lk sorumluluk ald›¤› faaliyetlerden biri de devriye komutanl›¤›yd›, heyecanla gelip, neyi nas›l yapt›¤›n› o tatl› gülümsemesiyle anlat›p durdu. Süreçteki en büyük engel ise onun edilgenli¤i idi. Sorumluluk alan› geniflledikçe edilgenlik yan› daha çok sorun olmaya bafllad›. Bunu fark eden yoldafllar› ona yard›mc› olmak için yan›na tecrübeli yoldafllar vererek ona biraz daha fazla sorumluluk yüklediler. Arada bir tökezlese de sonunda önemli bir yol katetti. En son gitti¤i kitle faaliyetinde m›nt›ka komutanl›¤›n›n içinde yer almas› onun düflünüflünü, bak›fl aç›s›n› oldukça fakl›laflt›r›p geniflletti. Düflman› tan›ma ve araziyi ö¤renme noktas›nda ne kadar çok eksikli¤i oldu¤unu gördü. ‹fllerin d›flardan göründü¤ü gibi kolay olmad›¤›n› gerillay› salt yük tafl›mak, uzun yürümek ve çat›flmalarla s›n›rlad›¤›n›-belli kal›plara hapsetti¤ini fark etti. Bu eksikli¤ini fark etmesi gerilla alan›na ve savafla daha farkl› bakmas› ve daha derin bilgiyle sahip olmas› gerekti¤ini fark etmesini sa¤lad›. En son gitti¤i eylem faaliyetinde arazi ve düflman› daha ayr›nt›l› ö¤renmek için sarf etti¤i çaba da bu kavray›fl›n›n ürünüydü. “Savafl›, düflman› dar ve s›¤ alg›laman›n savafl› kaybetmenin en büyük zemini oldu¤unu” art›k kendi yaflam›ndan da alg›lay›p ifade edebiliyordu. Düflman›n geçmiflteki hareket tarz›n›, flimdiki durumunu ö¤renmek için s›k s›k soru soruyor; her f›rsatta araziyi genifl görmek ve kafas›na daha iyi oturtmak için a¤aca ç›k›p etrafa bak›yordu. Her soru her cevap bilgisini derinlefltirdi. Bu yaklafl›m› onu daha da gelifltirdi. Bu geliflimine paralel sorumluluklar› artt›r›ld›. Art›k m›nt›kadan sorumlu komitenin bir üyesiydi. Bu göreve geldi¤inde havalara uçtu desek yeridir. Hemen bir çal›flma program› haz›rlay›p “eksikliklerimi çabucak gidermeliyim” deyip ifle koyuldu. Geliflimine paralel sorumluluklar›n›n artmas› yönüyle ad›n› ald›¤› Ayfer Celep’i, daha fazla prati¤in içine girerek yaflat›yordu. Dilek, Ayfer Celep’i mücadelesinde yaflatt›. T›pk› di¤er flehitlerimizin mücadelemizde yaflad›¤› gibi. De¤iflimin zor ve sanc›l› olaca¤›n›n bilincinde olarak; ama inanç ve kararl›l›kla zoru basite dönüfltürece¤imizin de bilincini esas olarak mücadeleye ba¤lanmak; iflte Dilek yoldafl›n felsefesi buydu. Her geliflim döneminde bir önceki dönemin özelefltirisini veriyor, bu onu daha da güçlendiriyordu. Gelifltikçe yoldafllar›na olan sevgisi ve ba¤l›l›¤› art›yordu. Duygulu, cana yak›n, hemen kaynaflabilen ve yoldafllar›na her f›rsatta yard›mc› olmaya çal›flan yan› daha da geliflmiflti. Örgütsüz oldu¤u dönemlerden kalma insanlardan kaçma, onlarla u¤raflmama yönünden eser kalmam›flt›. Asl›nda bu özelliklerin tamamen kendisine yaklafl›m›n bir ürünü oldu¤u fark etmesiyle de¤iflmeye bafllam›flt›. ‹nsan devrim gibi bir amac› hayat›n›n merkezine koyunca kendisini de¤ifltirmek, dönüfltürmek zorundad›r. Ve bu de¤iflimin ilk
19 kabuklar› k›r›l›r k›r›lmaz kendisi kadar çevresindekileri de de¤ifltirmek için çaba sarf etmeye bafll›yordu. Ayr›ca bu de¤iflimler onun düflünüfl tarz›n› da de¤ifltirdi¤inden yaflama, mücadeleye ve insanlara daha objektif yaklaflabiliyor. Bu durumla da asl›nda kendisini küçümseyen ve kendine güvensiz yanlar›n›n bir çeflit d›fla vurumu olan, insanlardan kaçma yaklafl›m›n› da de¤ifltiriyordu. ‹nsanlar›n verdikleri emekten dolay› kendisinde uyand›rd›¤› sayg› da buna eklenince yoldafllar›na sevgisi ve ba¤l›l›¤› art›yordu. Benzer flekilde ilk aylardaki disipline gelmeyen yönleri de gerillay› ve düflman› tan›d›kça azald›. Sonraki y›llarda ilk dönemlerin aksine her zaman disiplini sadece uygulayan de¤il hem uygulatan hem de kavratan bir özelli¤e sahip oldu. Disiplinin bir yaflam tarz› oldu¤unu mücadelenin vazgeçilmez bir ö¤esi oldu¤unu kavrad›kça sahiplenifli de art›yordu. Yeni sorumluluklar ald›kça disiplini alttakilere kavratmadaki çabas› onun disiplini kavray›fl› ve sahipleniflini hemen a盤› vuruyordu. Kürt kökenli yoldafllar›n düflmana olan kininin di¤er ulustan gelenlere göre genelde daha fazla olmas› mücadele yaflant›m›zda s›kça karfl›lafl›lan bir durumdur. Bu kin, siyasal bilinç, ideolojik s›çrama ve örgütsel bütünleflme ile katmerleflerek artar. Dilek’te de bu durum yaflanm›flt›r. Girdi¤i çat›flmalarda, kat›ld›¤› eylemlerde düflman karfl›s›ndaki netli¤ini her zaman ispatlam›flt›r. Ayr›ca öncülük pratikleri de bunu göstermifltir. Gerilla birli¤inin öncüsü olmak, düflmanla ilk karfl›laflabilecek kifli olmak onun düflman karfl›s›ndaki durufluyla aç›klan›r. Düflman karfl›s›ndaki durufluna birçok örnek verilebilir. Benim akl›mdan iki örnek hiç ç›km›yor. Gitti¤i bir eylemde bir fiortland’› (z›rhl› araç) tepetaklak etmifllerdi. Di¤er flortland ise hemen yetiflip onlar›n üzerine mermi ya¤d›rmaya bafllad›. Menzili yaklafl›k befl bin metre olan silaha sahip z›rhl›ya uzakl›klar› ise ancak elli metre kadard›. Aradaki balkon gibi yap› onlar›n mermi almalar›na engel oluyordu. Ama kayal›kl› dereye girmek için koflmalar› gerekliydi. Koflarken elinde ateflleme mekanizmas› aç›k olan lav› düflürdü. Mermi ya¤muruna ra¤men hiç duraksamadan lav› yerden al›p koflmaya devam etti. Düflmana bir fley kapt›rmamak onda içselleflmifl bir fleydi. Bu eylemin Kad›vakf› flehitlerinin hesab›n› sormak için yap›ld›¤›n› ve bu eyleme gitmek için coflkuyla kendini önerdi¤ini de belirteyim. Baflka bir çat›flma da düflmanla karfl›laflma sonucu olmufltu. Tüm birli¤in üyelerinde en az otuzar kilo mühimmat (silah ve cephane) vard›. Ayr›ca tam on iki saattir yürüyorlard›. Gerillan›n en nefret etti¤i fleydir, sabaha kadar yürüdükten sonra düflmanla karfl›laflmak… Ama gerçeklik buydu ve bu yorgunlu¤una ra¤men gerilla grubu düflmanla karfl›laflt›. Birli¤in öncüsü olan Sinan Günel yoldafl›n koptu¤unu fark ederek komutana haber verip birlikte onu bulmaya çal›flt›lar. Onu da bulduktan sonra üzerilerindeki yükleri h›zla gömüp di¤er yoldafllarla bulufltular ve on iki saat daha yürüdüler. Bizimle bulufltuklar›nda en çok konuflanlardan biriydi, nefleyle çat›flmay› anlat›yordu. Nas›l çekildiklerini, düflman›n
nas›l afallay›p, da¤›ld›¤›n› anlat›yordu. Her çat›flma, düflman karfl›s›ndaki duruflu tüm ç›plakl›¤›yla ortaya serer, orada hiçbir uzlaflma ya da gizleme olana¤› olmaks›z›n tüm ideolojik gerçek a盤a ç›kar. Dilek yoldafl›n tüm çat›flma örnekleri, bize düflman karfl›s›ndaki netli¤ini ve kininin büyüklü¤ünü gösteriyordu. Tüm bu özelliklerinin kad›n kiflili¤inde yaratt›¤› olumluluklar› da saymak gerekir. Toplumdan gelen edilgen ve yetinmeci kad›n kiflili¤ini, güzelli¤e (d›fl görünüfle) yaklafl›m›, sorumluluk almaktan kaçan yan›n›, süreç içerisinde di¤er de¤iflimlerine paralel bazen yavafl yavafl bazen de s›çramal› bir flekilde de¤ifltirdi. Art›k edilgenli¤e savafl açm›fl, güzelli¤i emekle özdefllefltiren, sorumluluk alarak geliflece¤ine inanan, kendi ayaklar› üzerinde durabilen bir kad›n kiflili¤ine ulaflarak, burjuva-feodal toplumun yaratt›¤› kad›n kiflili¤inden büyük oranda s›yr›lm›flt›. Bu yönüyle kad›nlara örnek olmufltur. Gerek toplumdaki gerekse mücadele içerisindeki kad›nlara, hayatlar›n› kendi elleri içine almalar› kendi hayatlar›na yön verebilme ve söz sahibi olma hakk›n› almalar› gerekti¤ini göstermifl ve yaflam›yla bunun yolunu çizmifltir. De¤ifliminde yaflad›¤› sanc›lar bize de¤iflimin bir bedeli oldu¤unu ve yo¤un emek gerekti¤ini bir kez daha ispatlam›flt›r. De¤iflimin bedelini ödemek istemeyen ve emeksiz bir yere varabilece¤ini düflünenler büyük bir yan›lg› içindedir ve bulunduklar› bask›c› ortamdan kurtulabilmelerinin imkan› yoktur. Bu ilke, sadece kad›nlar için de¤il tüm ezilen insanlar için böyledir. De¤iflmeyi istemekle de¤iflim olmaz. Devrimi istemekle devrim olmaz. fiehitlerimizi yaflatmak, lafla olmaz. Elini tafl›n alt›na sokacaks›n, bedel ödemeyi göze alacaks›n, emek harcayacak ve kararl› olacaks›n. De¤iflimi, evrimle de¤il; bilinçle, irade ile gerçeklefltireceksin. De¤iflimin, kendili¤inden gelmesini beklemek özünde burjuvaziye yarar. Burjuvazi özellikle ideolojik cephede bilinçleri sapt›rmak ister. Özgürlü¤ü farkl› yorumlayarak gerçek özgürlü¤ün yolunu sapt›rmak ister. De¤iflimin kendi ideolojisi çerçevesinde olmas›n›; o da olmuyorsa bilinçlerin buland›r›lmas›n› ister ve bunun için çal›fl›r. Dilek yoldafl burjuvaziye karfl› verdi¤i savafl›mda bize öz-
5-18 Mayıs 2006 gürlü¤ün ancak insanl›k için savaflmakla kazan›labilece¤ini ve de¤iflimin kuflat›lm›fll›k içinde nas›l mümkün oldu¤unu, nas›l gerçeklefltirilebilece¤ini göstermifltir. Her fleye al›flm›flt›k, her zorlu¤u kolaya çevirebilmifltik. Ama her ölüm gibi zamans›z ve hiçbir zaman al›fl›lamayacak, kolaya çevrilemeyecek bir durumda insan kendini çaresiz hissediyor, lanet okuyor, kinleniyor; beyninin her taraf›nda geçmiflte yaflananlar dolan›p duruyor. Bir gün biz de flehit düflece¤iz diye dillendiriyorduk; ama nedense insan gelece¤e dair hayaller kurarken ölümü unutabiliyor ya da unutmak ifline geliyor. Gel gör ki, hayat›n gerçekleri bunlar ve biz kendimizi ona kabul ettiremeyece¤imize göre, biz hayat›n gerçeklerine uymal›y›z diyerek gerçek dünyaya dönüyor insan. Ve flehit düflen her yoldafl gibi Dilek’i de yaflatman›n, onun b›rakt›¤› yerden devam etmenin ona karfl› bir görev ve sorumluluk oldu¤unu bilerek daha çok çabalamaya bafll›yoruz. Dilek yoldafl, düflmana vurmak için özel olarak görevlendirildi¤i bir eylemde flehit düflmüfltür. Silah elde halk› ve ülkesi için savaflm›fl di¤er taraftan flehitlerimizden ald›¤› güçle kendisini sürekli burjuvazinin ideolojisinden ar›nd›rmaya çal›flm›flt›r. Hem iç hem d›fl düflmanla savaflman›n bilincini kuflanarak flehit yoldafl›m›z› mücadelemizde yaflatabiliriz. Biri on yaparak, sürekli ar›nmaya çal›flarak, onun yaflam›ndan ö¤renerek onu ismini ald›¤› Ayfer Celep’i yaflatt›¤› gibi yaflatmal›, yeni Dilek’ler yaratmal›y›z. O’nun olumluluklar›n› kendimizde içsellefltirerek, ideallerini daima diri tutup, her an kendimizi gelifltirmeye çal›flarak onu yaflatabilir ve mücadelemizi ilerletebiliriz. Yaflam›n› insanl›¤›n kurtulufluna adayanlar daima hat›rlan›r ve ölümlerinden sonra bile insanlara yol göstermeye devam ederler. fiehitlerimizin yaflamlar› yürüdü¤ümüz yolda bize birçok kitaptan daha somut ö¤retilerle doludur. Bir insan için en onurlu yaflam, insanl›¤a b›rakt›klar›yla ölçülür. fiehitlerimizin yaratt›¤› de¤erlere sahip ç›kmadan mücadelemizi ilerletemeyece¤imizi, ancak onlar›n b›rakt›¤› yerden devam edebilece¤imizi hiçbir zaman unutmamal›y›z. Bir yoldafl›
20
5-18 Mayıs 2006
47
Unutulmayan tarih: 18 May›s Toplumlar tarihinde ve s›n›f savafl›m› prati¤inde, sürecin geliflim ve de¤ifliminde nitel düzeyde rol oynayan, tayin edici ve belirleyici özellikleri olan günler vard›r. Bu tarihler, takvim yapraklar›nda yaflanan s›radan ve al›fl›lm›fl bir de¤iflim olarak görülemez. Bu günler, toplumun ve s›n›flar›n yaflam ve bilinç dünyas›nda önemli etki gücü olan, sars›c› izler b›rakan anlard›r. Bu günler unutulamaz. Bu günler, tarihe düflülen özlü notlard›r, bu yüzden unutulmas›na müsaade edilemez. Her toplum ve her s›n›f için tarihe düflülen önemli notlar vard›r. Bu günler, yafland›¤› koflullardan, s›n›f savafl›m›n›n nitel düzeyinden, sorunlar›n çözüm gücünden ba¤›ms›z olarak anlafl›lamaz. Bu günler, dünden bugüne uzanan s›n›f savafl›m›n›n çözüm köprüleridir.
Komünist önder Kaypakkaya yoldafl›n düflünsel amac› ve mücadelesi dar ulusal ve dar bölge s›n›rlar› içinde hapsolmam›fl, kayb› da bölgesel ve dar ulusal çitler içinde s›n›rl› kalan bir kay›p olmam›flt›r. Türkiye proletaryas›n›n ölümsüz önderi Kaypakkaya yoldafl›n, s›n›fsal kurtulufl düflüncesi, ba¤›ms›zl›k ve Halk Demokrasisi idealleri, yüce komünizm amac› onun mücadelesinin etki gücünü dar ulusal ve bölgesel s›n›rlar d›fl›na ç›kararak, modern toplumun en devrimci s›n›f› olan proleter s›n›f zeminine oturtmufltur. O’nun
Bu tarihi günler, s›n›f savafl›m› tarihinde ve devrimci pratikte, sadece zaferlerin, kazan›mlar›n yaz›ld›¤› günler olmam›flt›r. Yenilgi ve kay›plar›n, y›k›m ve imhalar›n yafland›¤› günler olarak da yaz›lm›flt›r. Ne var ki, zafer kadar yenilgiler de bir o kadar sars›c› ve etkili ve derslerle dolu günler olarak tarihe geçmifltir. 18 May›s tarihi, Türkiye proletaryas›n›n s›n›f savafl›m› prati¤inde var olufl anlam›, amac› ve hedefleri aç›s›ndan tarihi özellikte bir gündür. Bu tarihi unutulmaz ve silinmez k›lan, onun proletarya ve çeflitli milliyetlerden emekçiler aç›s›ndan tafl›d›¤› çözüm ve kazan›m gücüdür. Ezilen dünya halklar›n›n ve uluslar›n›n direnifl ve savafl tarihlerinde say›s› belli olmayan, isimsiz halk kahraman› ve onlarca kurtulufl önderi ortaya ç›km›flt›r. Ayn› zamanda toplumsal de¤iflim-dönüflüm mücadelesinde fikir ve düflünce, sanat ve edebiyat dünyas›nda, bilim ve teknoloji dünyas›nda sürecin ve dönemin gelifliminde önemli rol oynam›fl büyük ayd›nlar, ideologlar, düflünürler, sanatç›lar, yazarlar, bilim adamlar› olmufltur. Onlar›n ölümü de unutulmaz bir sayfa, silinmez bir an olarak insanl›k dünyas›nda yer alm›flt›r. Ezilen, bask› ve zulüm alt›nda yaflayan uluslar ve halklar›n mücadele, düflün ve vicdan dünyas›nda ölümsüz olarak kalan öncüler ve kahramanlar hep olmufltur ve olacakt›r da. Bask› ve zulüm, sömürü ve talan s›n›fl› toplumun de¤iflmez bir yasas› olarak var oldu¤u sürece kurtulufl önderleri ve kurtulufl savaflç›lar› da, her zaman var olacak ve onlar her zaman sayg› ve sevgiyle an›lacak, düflünceleri ezilenlerin ve emekçilerin elinde bir silah olmaya devam edecektir. Türkiye topra¤›nda Türk, Kürt ve di¤er az›nl›k milliyetten emekçi halk›n kurtulufl mücadelesinin ba¤r›nda ölümsüzleflen say›s›z halk kahramanlar› ve ulusal kurtulufl önderleri ç›km›flt›r. Ancak bu ulusal öncülerin ve halk kahramanlar›n›n kurtulufl düflünce ve çabas› etki gücü a¤›rl›kl› olarak bölgesel ve dar ulusal s›n›rlar içinde kalm›flt›r. Onlar›n mücadele, düflünce ve çabas›, etki gücü ülke ve halk›n bütününü kapsamaktan, onlar›n kurtuluflunu amaçlamaktan uzak kalm›flt›r.
toplumsal kurtulufl düflüncesi sadece ezilen ba¤›ml› ulustan emekçilerle (Kürt vb.) s›n›rl› kalmam›flt›r. Baflta Türkiye proletaryas› olmak üzere, çeflitli milliyetlerden emekçilerin, ezilen bask› alt›nda tutulan ba¤›ml› uluslar›n da kurtuluflunu, ba¤›ms›zl›k ve özgürlü¤ünü amaçlam›fl ve hedeflemifltir. Bundand›r ki Türkiye proletaryas› ve çeflitli milliyetlerden emekçiler nezdinde Kaypakkaya yoldafl›n, hiçbir devrimci önderin ve kahraman›n kolay sahip olamayaca¤›, kolay eriflemeyece¤i ayr›cal›kl›, farkl› ve de¤erli bir yeri vard›r.
Önderler ve kahramanlar, düflünce ve mücadeleleriyle benzerlerinden ayr›fl›rlar! Komünist önder Kaypakkaya yoldafl›n, bilimsel berrak görüflleri sayesinde yar›m yüzy›ll›k zaman dilimi içinde karanl›kta kalan, ayd›nlanmas› beklenen bir dizi burjuva ve küçük burjuva düflünce deflifre edilmifl, gerçek yüzleri a盤a ç›km›flt›r. Bunlar›n bafl›nda Kemalizm ideolojisi gelmektedir. Kaypakkaya yoldafl Kemalizm’in komprador burjuvazi ve toprak a¤alar›n›n düzeninin temel ideolojisi oldu¤unu ortaya koyarak, onun faflist yüzünü deflifre etmifl, kanl› ve kirli yüzünü ortaya sermifltir. Türkiye proletaryas›-
n›n devrimi örgütlemesi ve savafl›m› kazanmas› aç›s›ndan sahip olmas› gereken en temel düflünsel tezleri ayd›nlatarak, onlar› proletaryan›n elinde bir kurtulufl silah›na dönüfltürmüfltür. Kaypakkaya yoldafl›n Kemalizm hakk›ndaki berrak bilimsel tahlili sayesinde Türk komprador burjuva ve toprak a¤alar›n›n sahip oldu¤u burjuva-feodal devlet karakterini ve onun üzerinde yükseldi¤i ilerici-demokrat diye yutturulmaya çal›fl›lan faflist ideolojisini deflifre etmifltir. Kemalizm tahliliyle birlikte, Türkiye toplumlar tarihinde TC devletinin sahip oldu¤u gerçeklik a盤a ç›kar›lm›flt›r. Bu tahlil sayesinde “düflman-dost” tahlili do¤ru bir zemine oturtularak s›n›f mücadelesi do¤ru bir rotaya sokulmufl ve her türlü ideolojikpolitik yan›lg›n›n önü al›nm›flt›r. Türkiye’de Kemalizm tahlili ilerici-demokrat olman›n, devrimci ve komünist olman›n önemli bir turnusoludur. Bu tahlil sayesinde söylemle eylem, düflünceyle pratik, duruflla hareket, aras›nda net bir ayr›m yap›lm›fl, her durufl ve söylemin dayand›¤› s›n›fsal nitelik ortaya konmufltur. O güne dek Kemalizm ideolojisini rehber alarak kendilerini ilerici-demokrat-yurtsever diye yutturanlar›n, floven-milliyetçi yüzü a盤a ç›kart›lm›flt›r. Kemalizm tespiti sayesinde, Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk›n›n savunusu da do¤ru ve devrimci bir zemine oturmufl, Kürt ulusunun özgürlük mücadelesi her türlü milliyetçi burjuva düflüncenin, reformist-oportünist anlay›fllar›n etkisinden kurtar›larak, s›n›f bilinçli proleterlerin elinde güçlü bir s›n›fsal kurtulufl silah›na dönüflmüfltür. Bütün Kemalizm hayranlar› ve savunucular›n›n, Kaypakkaya yoldafl›n Kemalizm tahlili sayesinde azg›n ezen ulus milliyetçisi ve gözü dönmüfl Türk flovenizminin savunucusu olduklar› a盤a ç›km›flt›r. Bundand›r ki Kaypakkaya yoldafl, bilimsel düflüncelerinden dolay› bilcümle reformist ve oportünistin, her türden burjuva milliyetçisi floven düflünce savunucular›n azg›n sald›r›s›na maruz kalm›flt›r. O’nun düflünceleri Türkiye siyasal düflünce ve devrimci hareket dünyas›nda bir tsunamidir. O’nun sayesinde her türden burjuva ve küçük burjuva düflüncesi büyük sars›nt› yaflayarak, yüzlerindeki “ilerici-yurtsever” maskeyi indirmek durumunda kalm›flt›r. Kaypakkaya yoldafl›n proleter-devrimci düflünceleriyle birlikte Türkiye devrimci-siyasal hareketi, devrimci bir ayd›nlanma sürecine girmifltir. Kemalizm tahliliyle Türkiye toplumunun s›n›fsal tahlili do¤ru ve bilimsel zemine oturarak, “dostlar›m›z ve düflmanlar›m›z kimlerdir?” sorusuna do¤ru bir yan›t verilmifltir. O güne dek dost (ilerici-demokrat) diye tan›m-
lanan Kemalizm ideolojisi ve bu ideolojiyi temel referans kayna¤› alan hareketlerin niteli¤i a盤a ç›kar›lm›flt›r.
Kaypakkaya yoldafl›n komünist özelli¤i... Kaypakkaya yoldafl›n ortaya ç›kan en belirgin ve ay›rt edici özelli¤i kimsenin cesaret edemedi¤i, tabu diye önünde e¤ildi¤i ve dokunulmas›na cesaret edilmedi¤i konulara dokunarak, bafl afla¤› duran gerçekli¤ini ters yüz ederek, onlar› bilimsel bir zemin üzerine oturtmas›d›r. Gerek uluslararas› planda gerekse ülke içinde savunulan bir dizi oportünist ve revizyonist tezlere karfl› durarak, ülkemiz topraklar›nda proletaryan›n y›lmaz savunucusu ve onun kararl› öncüsü olmufltur. Bu konular›n bafl›nda sosyal emperyalizmin ideolojik zemini olan modern revizyonizmin savundu¤u “bütün halk›n devleti”, “bütün halk›n partisi”, “kapitalist olmayan yoldan kalk›nma hamlesi” gibi tezlerin burjuva yüzünün a盤a ç›kart›lmas› gelir. Uluslararas› komünist hareketin öncülü¤ünü Baflkan Mao’nun yapt›¤› ÇKP’nin savundu¤u proleter devrimci düflüncelerin ülkemiz topraklar›ndaki bilinçli ve cesur savunucusu Kaypakkaya yoldafl olmufltur. Türkiye devrimci hareketinin önemli bir bölümünün modern revizyonist tezlerin etkisi alt›nda kalarak onu elefltirmek, sorgulamaktan korktu¤u bir dönemde, bu ideoloji proleter devrimci mercek alt›na al›narak burjuva dokusu a盤a ç›kart›l›p, deflifre edilmifl, proleter devrimin yolu ayd›nlat›lm›flt›r. Modern revizyonist görüfllere karfl› mücadelede, proleter devrimci düflüncelerin savunulmas›nda, Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin etkisi tayin edici düzeyde olmufltur. Kaypakkaya yoldafl, Proleter Kültür Devrimi’nin uluslararas› planda yaratt›¤› proleter rüzgardan, en bilinçli nasibi alan komünist önder olmufltur. Proleter düflünce ve de¤erlerin ülkemiz topraklar›ndaki y›lmaz savunucusu ve uygulay›c›s› olmufltur. Kaypakkaya yoldafl o dönemde Marksist Leninist Mao Zedung Düflüncesini savunarak Türkiye devrimci hareketinin yaflad›¤› yol ayr›m›nda, proleter görüfllerin yegane temsilcisi olmufltur. Kaypakkaya yoldafl, ülkemiz topraklar›nda modern revizyonizmle Marksizm-Leninizm-Maoizm aras›nda, reformizmle devrimcilik aras›nda, kapitalist yol ile sosyalist yol aras›nda yaflanan mücadelede proletaryan›n yegane savunucusu ve onun korkusuz temsilcisi olmufltur. “Marksizm-Leninizm-Maoizm, revizyonizme karfl› mücadele ederek geliflir, revizyonizm reddedilerek geliflir” düflüncesi do¤rultusunda hareket etmifltir. Uluslararas› planda proleter devrimci hareketin yolunu karartan, bilincini mu¤laklaflt›rmaya çal›flan burjuva modern revizyonist düflünce ve tezlere karfl› Proleter Kültür Devrimi’nin yaratt›¤› kazan›mlar›n ›fl›¤›yla kararl› ve bilinçli bir karfl› koyufl sergilemifl, Türkiye proletaryas›n›n devrim yolunu ayd›nlatm›flt›r.
21
47 Kaypakkaya yoldaflta, düflünsel cüret kadar eylemsel ve pratik cüretin görkemli diyalektik bütünlü¤ü görülür. O’nun düflünsel teorik yol gösterici özelli¤i kadar örgütleyici, yönetici, pratik yol gösterici özelli¤inin de önemle an›lmas› gerekir. Çözümü zor ve karmafl›k gözüken sorunlar›n bilimsel berrak çözümlemesini yapmakla birlikte “yap›lamaz, baflar›lmaz” denen her türlü prati¤in kararl› militan ad›mlar›n› atma öncülü¤ünü göstermifltir. Küçük gruplarla büyük cüretlerin adam› olmakta bir an olsun tereddüt etmemifltir. Küçük bir güçle daha büyük bir güçle boy ölçüflmenin bilincinden asla vazgeçmemifl ve bu bilincin temelinde küçük ordularla büyük savafllar kazanma sanat› olan Halk Savafl›n›n özünün yatt›¤›n› her devrimci prati¤in örgütlenmesinde göstermifltir. O bir dava adam›n›n, bir komünist önderin sahip olmas› gereken en temel belirgin özellikler olan; sözle eylemin, teoriyle prati¤in, yönetmeyle yol göstermenin, çözümlemeyle de¤ifltirmenin diyalektik bütünsellikli özelliklerine sahipti. Proletaryan›n en ileri en devrimci örgütü olan parti olmadan devrimin gerçekleflemeyece¤i bilinciyle “Subjektivizmden, revizyonizmden ve dogmatizmden ar›nm›fl, kitlelerle kaynaflm›fl, teoriyle prati¤i birlefltiren, özelefltiri metodunu uygulayan çelik disiplinli bir komünist partisi” yaratmay› amaçlad›, yaflam› boyunca bunun için müca-
dele etti. Bunun için partinin kitleler içinde kök salmas› için, demir disiplini uygulamaya, partinin silahl› savafl›m içinde güçlendirmeye çal›flt›. Subjektivizmden, revizyonizmden ve oportünizmden ar›nm›fl, özelefltiriyi uygulayan çelik gibi bir parti yarat›lmas› için düflündü, yo¤unlaflt›, emek harcad› ve çal›flt›. Bunun için s›n›f mücadelesinin engin denizine korkusuz ve hesaps›zca at›ld›. Bu amaç için kahraman iflçi s›n›f›na, fedakar ve çilekefl köylülere, yi¤it gençli¤e sonsuz bir güven duydu. Bunun için hangi k›l›k alt›nda ortaya ç›karsa ç›ks›n, revizyonizme karfl› mücadeleyi kararl› ve azimli bir flekilde yürüttü. Bunun için kendi hatalar›na karfl› da insafs›z oldu. Elefltiri ve özelefltiri ilkesini samimiyetle ve cesaretle uygulad›. Çelikten bir parti yaratmak için kitleleri ve devrimci savafl› örgütlemenin mücadelesinden bir an olsun geri durmad›. Türkiye topraklar›nda reformizmle devrimcili¤in, küçük burjuva devrimcili¤i ile proleter devrimcili¤in net ve berrak bir ayr›m›n› yaparak, proletaryan›n cesur ve y›lmaz savunucusu oldu. Reformist parlamentarist anlay›fllara karfl› mücadele ederek, proleter devrimci anlay›fl›n kavran›fl ve uygulan›fl›na bilimsel aç›kl›k getirdi. Bunun için “Bugün ülkemizdeki devrimci mücadele çok önemli bir noktaya, silahl› mücadele yolunu tutmayan bir ak›m›n, bunun ad› isterse komünist hareket olsun, kitlelerden tecrit olaca¤› bir noktaya ulaflm›fl bulunuyor” dedi. Bunun
PUSULA NEREDE D‹REN‹fi VARSA... Proletarya Partisi’nin önderli¤i her alanda yürütülen s›n›f savafl›m›nda zaferin zorunlu bir faktörüdür. Bu faktörün s›n›f savafl›m›nda tayin edici oldu¤u bilinciyle kendili¤inden kitle hareketlerine yön verilmelidir. Bilinçli ve do¤ru tarzda müdahale için kitle hareketlerinin niteli¤inin ve yönünün do¤ru tarzda çözümlenmesi gerekir. Somut hareketin her bir çözümlenmesi ile, o hareketin geliflim yasalar› a盤a ç›kart›lm›fl olacak ve o harekete proletaryan›n politik iktidar hedefi için yön vermeye çal›flman›n yolu aç›lacakt›r. Her mücadele, bir engelin afl›lmas›, düflman›n etkisizlefltirilmesidir, ayn› zamanda belirlenen politik hedefe do¤ru ad›mlar›n örgütlenmesidir. “Uzun süreli halk savafl›nda nerede kitle mücadelesi varsa orada kapsaml› ve merkezileflmifl bir önderlik sorunu vard›r” (G‹AP) belirlemesi somut ve gerçek bir belirlemedir. Proletarya Partisi’nin önderli¤inin infla edilmesi merkezileflmifl bir gücün yarat›lmas› sorunu, kitle mücadelesinin d›fl›nda ve ondan kopuk ve ba¤›ms›z ele al›namaz. Bundand›r ki, nerede kitle mücadelesi gelifliyorsa o alana iliflkin devrimci politikan›n belirlenmesi ve müdahale sorunu acil görev olarak ortaya ç›kmaktad›r. Ülkemizdeki kitle mücadelesinin geliflim yönüne ve geliflti¤i alanlara bak›ld›¤›nda, toplumun en yoksul ve en fazla bask› alt›nda olan kesimlerinde ve Türkiye Kürdistan›’nda
bu çeliflkilerin yo¤unlaflt›¤›n› görmekteyiz. Yani toplumun en yoksul ve en fazla bask› ve zulüm alt›nda olan kesimlerinde yaflayan halk›n kendili¤inden mücadelesi ön plana ç›kmakta ve geliflmektedir. ‹flsiz, yoksul emekçilerin, iflçilerin, yoksul ve orta halli köylülerin, Kürt emekçilerinin, gecekondu halk›n›n, demokratik ve sosyal hakk›n› arayan, bu hakk›n› kullanmak isteyen devrimcilerin mücadelesi ön plana ç›kmaktad›r. Farkl› dönemlerde kitle hareketinde belli farkl›l›klar olsa da, de¤iflmeden kalan bir gerçeklik vard›r ki, o da toplumda en yoksul ve en fazla bask› ve zulüm alt›nda olanlar›n mücadelesinin ön plana ç›kt›¤› ve giderek geliflti¤idir. Son süreçte Diyarbak›r baflta olmak üzere Van, K›z›ltepe, A¤r›, fiemdinli, Viranflehir’de ço¤unlu¤u genç olan Kürt emekçilerinin soka¤a dökülen devrimci öfkesi karfl›s›nda Türk hakim s›n›flar›n›n ve efendileri olan ABD’nin düfltü¤ü kayg›y› anlamak için, örgütlenen kitle eylemlerinin kaynakland›¤› nedenlere ve ortaya koydu¤u gücün çözümlenmesine bakmak gerekir. Bu eylemlerin ulusal hareketin önderli¤i taraf›ndan yönlendirilmesi ile nesnel flartlardan kaynakland›¤› gerçekli¤i Türk egemenleri taraf›ndan gözard› edilmekte ya da bu gerçekli¤in üzeri örtülmek istenerek yok say›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Ulusal hareketin önderli¤inin kitleler üzerinde etkili olmas›n›n koflu-
için “sürekli olarak, kitlelerin Türkiye flartlar›nda özellikle köylü kitlelerinin silahl› mücadele için teflkilatlanmas› gerekti¤ini savunduk ve savunuyoruz” diyerek, silahl› mücadele çizgisinin ülkemiz topraklar›nda devrim çizgisi oldu¤unu savundu. Bu anlay›fl›n egemen ve benimsenmesi gereken do¤ru bilimsel anlay›fl olmas› için düflünsel ve pratik mücadele yürüttü. Baflkan Mao’nun “Bir halk›n ordusu yoksa, hiçbir fleyi yoktur”, do¤ru ve bilimsel tespitine, “ordusu olmayan›n özgürlü¤ü olamaz” ilkesine uygun olarak “Ülkemizde de, halk ordusunun çekirde¤ini teflkil edecek olan gerilla gruplar›, sadece savaflmakla yetinmeyeceklerdir. Ayn› zamanda y›¤›nlar aras›nda propaganda ve ajitasyon yapmak, y›¤›nlar› örgütlemek ve silahland›rmak gibi önemli görevleri de yerine getireceklerdir” sözleri ile destek verdi. Kaypakkaya yoldafl, silahl› mücadeleyi genel olarak politik mücadelenin ve özel olarak propaganda ve ajitasyonun bir biçimi olarak ele ald›. Ancak o silahl› mücadele ile di¤er mücadele biçimleri aras›ndaki iliflkide, silahl› mücadelenin esas, di¤er mücadele biçimlerinin tali olmas› gerekti¤ini savunurken, di¤er mücadele biçimlerini asla reddetmedi. Kaypakkaya yoldafl, ülkemiz topraklar›nda devrimin bir savafl sorunu oldu¤unu, bunun günümüz koflullar›nda Halk Savafl› stratejisiyle gerçeklik ve baflar› kazanaca¤›n› savundu. lu nihayetinde, yaflam koflullar›n›n zorlu¤u ve sürmekte olan ulusal bask› ve askeri operasyonlard›r. Kitle eylemlerinin örgütlenmesi sadece bafll› bafl›na bir tek nedenden ya da sadece bu hareketin yönlendirmesiyle gerçekleflmedi. Ortada bir gerçek daha vard›r ki; biriken ve çözülmeyen bir dizi sorun ardarda yaflanmaktad›r. Kimyasal silahlarla katledilen gerillalar›n cenaze töreninde ortaya konan iradede, fiemdinli olaylar›n›n ard›ndan devletin halk›n tepkisini, istemlerini tümüyle yads›yan tutumuna oluflan tepkinin bir ürünü oldu¤u gerçe¤i görülmelidir. Bu süreçte, di¤erlerinde oldu¤u gibi, devletin refleksi birinci olarak askeri operasyonlar›na meflruluk sa¤lamak ve bunu abart›l› biçimde propaganda etmek, ayn› zamanda Türk halk›n›n devletle, rejimle, egemen, sömürücü s›n›flarla birleflimini sa¤layacak tarzda flovenizmi gelifltirmek oldu. Bunu milliyetçi duygular ve politikalarla yap›lan linç gösterilerinin say›ca abart›lmas›nda, devlet güçleri taraf›ndan organize edildi¤i ya da desteklendi¤i aç›k olan gösterilerin bilinçli bir havayla flovenizm propagandas› ile verilmesinde; yine devrimci ve hakl› kitle gösterilerinin ard›ndan generallerin askeri h›rslar›n› ifade etmelerinde, çat›flmalar›n, operasyonlar›n abart›l› verilmesinde görebilmekteyiz. Yine ABD özgülünde sözde emperyalizm karfl›tl›¤› içeren aç›klamalar›n da amac› ayn›d›r. Gerçeklik tersi oldu¤u halde, ABD’nin PKK’ye destek verdi¤i söylenmekte, TC’nin ABD uflakl›¤›n›n üzeri kapat›lmak istenmektedir. Bu politika Türkiye halk›n›n anti-emperyalist duygular›n›n egemen s›n›flar taraf›ndan floven politikalara malzeme edilmesidir. Böyle bir süreçte s›n›f kardeflli¤inin, kurtuluflta ortakl›¤›n, sömürü düzeninden ayn› flekilde zarar
5-18 Mayıs 2006 Önder yoldafl, devrimin en temel meselelerinde do¤ru ve bilimsel düflünceler savunmakla kalmam›fl ayn› zamanda proletaryan›n ve onun bilimsel düflüncelerinin iktidar olmas› için savaflm›fl, onun en ileri ve en devrimci örgütü olan Proletarya Partisi’nin silahl› mücadele içinde inflas› için mücadele etmifltir.
Komünist önder Kaypakkaya yoldafl›n yaflam›, düflünceleri bütünlüklü olarak incelendi¤inde görülecektir ki, bugün yaflad›¤›m›z birçok sorunun yan›t› (Kürt ulusal sorunu, demokrasi ve devrim sorunu, partiyi, kitleleri, devrimci savafl› örgütleme sorunu vb.) O’nun yaflam›nda, mücadelesinde ve proleter düflüncelerindedir. Yeter ki, Ona ve yaflad›¤›m›z sorunlara ön yarg›s›z, hesaps›z, do¤ru yerden ve do¤ru bakmas›n› ö¤renelim.
Komünist önder Kaypakkaya yoldafl ancak böyle an›l›r! Kaypakkaya yoldafl, t›pk› Paris Komünarlar›, Bakü Komünarlar›, say›s›z isimsiz komünarlar gibi, düflman karfl›s›nda bedenini topra¤a, zaferi proletaryan›n yenilmez davas›na arma¤an etmifltir. O bedenini topra¤a arma¤an ederken bile, bir komünist önderin nas›l ölümsüzleflip, yenilmez oldu¤unu ö¤retmifltir. KAYPAKKAYA YOLDAfiI ANMAK, O’NUN DÜfiÜNCELER‹N‹ VE SAVAfiIMINI DO⁄RU ANLAMAK VE O’NUN U⁄RUNDA YAfiAMAK VE SAVAfiMAKTIR! görüldü¤ünün anlat›lmas› gereklidir. Bunlar›n kesinleflmeyen maddeler olmakla birlikte amaçlar›n niteli¤ini gösterdi¤i üzerinde durulabilir. Soka¤a taflan gençlik a¤›rl›kl› kitle eylemlerinin egemenlerce terörizm biçiminde lanse edilerek hakl›l›¤›n›n inkar edilmek istenmesi, bu mücadelenin hakl›l›¤›n› ve meflrulu¤unu ortadan kald›rmayacakt›r. Öyleyse nerede s›n›f bilinçli proleterlerin örgütlenmesi varsa öncelikle o alanda kitle eylemlerine bayrak ve sloganlarla etkili propaganda malzemeleriyle kat›l›nmal›, devrimci durufl ortaya konmal›d›r. Kürt halk›n›n yan›nda onunla birlikte milli bask› ve imha politikas›na karfl› direniflin örgütlenmesinde yer al›nmal›d›r. Bunun kolay olmad›¤›, kendi içinde ciddi zorluklar› ve engelleri tafl›d›¤› bir gerçektir. Bu alanlarda örgütlenmenin kendi içinde ciddi zorluklar›, engelleri tafl›d›¤› bir gerçektir. Her fleyden önce, düflman›n güçlü bir denetim ve hakimiyeti söz konusudur. ‹kincisi buradaki Kürt emekçilerin y›llard›r Kürt ulusal burjuva ideolojisinin etkisi alt›ndad›r. Onun politik yöneliminin etkisi alt›ndad›r. Y›llard›r bu alanda reformist Kürt hareketinin yürüttü¤ü mücadele ve onun etki gücü vard›r. Gerilla ve örgütlü kitle gücünü harekete geçirme durumunda düflman› politik ve askeri olarak ciddi düzeyde s›k›flt›rma potansiyeline sahip oldu¤u bir gerçektir. Kolay ve k›sa vadede baflar› elde etme hayallerine kap›lmamak kofluluyla yürünecek yolun uzun zorluk ve engellerinin fazla oldu¤unun bilinciyle “nerede kitle mücadelesi varsa orada kapsaml› ve merkezileflmifl bir önderlik sorunu vard›r” tespitinden hareket edildi¤inde bu fliar gerçeklik ve somutluk kazan›r.
5-18 Mayıs 2006
22
47
Meksika’da grevci iflçiler katlediliyor Emperyalist-kapitalist sistem girdi¤i ç›kmazda debelenirken di¤er yandan bu süreci de atlatmak için halklar›n tüm kesimlerini hedef tahtas›na oturtuyor ve onlara yaflam› zindan etmeye devam ediyor. Emperyalizmin hakimiyeti alt›ndaki ülkelerde iflçiler, çeflitli biçimlerde azg›n bir sömürü ve bask›ya maruz kal›rken bu sald›r›lar› grev, ifl yavafllatma, protesto gösterileri gibi eylemlerle püskürtmeye çal›fl›yor. Tüm bu eylemler de do¤rudan faflist gerici hükümetlerin kanl› yöntemleriyle bast›r›lmaya çal›fl›l›yor. ‹flçilerin eylemlerine ve örgütlülüklerine yönelik en vahfli yöntemler belki de Latin Amerika ülkelerinde yaflan›yor. Meksika da son süreçte iflçi katliamlar›yla yeniden gündemde. Meksika’daki Michoacan bölgesindeki Villacero çelik fabrikas›ndaki greve sald›ran “güvenlik güçleri” üç genç metal iflçisini katletti. Bu katliam ayn› zamanda ülkedeki s›n›f savafl›n›n keskin yüzünü de göstermektedir. 20 Nisan günü Lazaro Cardenas’taki çelik grevine son vermek için gerçeklefltirilen silahl› sald›r›da 30 iflçi de yaraland›. Sald›r›ya u¤rayan iflçiler devlet ve federal güvenlik güçlerinin sebepsiz sald›r›s›nda grev çad›rlar›n›n yak›ld›¤›n› söyledi. ‹flçilere yönelik sald›r› sabah saat 7:00’de bafllay›p 13:00’te sona erdi. Sald›r›da a¤›r silahl› özel bir timin helikopterlerden grev alan›na atefl açt›¤› bildirildi. Operasyon oldukça “iyi” organize edil-
miflti; polis iflçilere gözyaflart›c› gaz ve coplarla sald›r›rken a¤›r silahl› askerler de iflçilere atefl aç›yordu. Sald›r›da kullan›lan timler flimdiye kadar yaln›zca gerilla operasyonlar›nda ve uyuflturucu çetelerine karfl› kullan›l›yordu. Tüm bu sald›r› 1970’lerdeki ö¤renci ve iflçilere karfl› yürütülen kirli savafl› ak›llara getiriyordu. Meksika’da flu anda hükümette
olan sözde solcu ulusalc› Ulusal Hareket Partisi her ne kadar sald›r›yla bir yandan ilgileri olmad›¤›n› aç›klasa da Hükümet Sekreteri Enrique Bautista flirketin kendilerinden grevin illegal oldu¤unu ilan etmesi talebinde bulundu¤unu aç›klam›fl sözde Demokratik Devrim Partisi de iflçilere yönelik bu bask›ya kat›lmakta tereddüt etmemifltir. Bu sald›r›n›n sonucu olarak Kamu Güvenli¤i Sekreteri Gabriel Jimenez ve polis flefi Jaime Liera Alvarez istifa ettiler. Alvarez, polislerin “gerekti¤inde” iflçilerin “ayaklar›na atefl etmek” üzere silahland›klar›n› kabul etti. Baflkan Vicente Fox
ise operasyondaki rolünü aç›klamad› ancak duydu¤u “üzüntüyü” dile getirdi. Üç genç iflçinin ölümünden zerre kadar piflmanl›k duymayan flirketin avukat› Gonzalez ise iflçilere karfl› “terörist eylem” yapmaktan dava açacaklar›n› söyledi. “Güvenlik” güçleri her ne kadar madencileri iflgal edilen madenden ç›karamam›fl olsa da bu liman kentinin stratejik noktalar›n› 400 kiflilik bir güçle tutmaya devam ediyor. Katledilen iflçilerin cenazesinde konuflan iflçiler, Baflkan Fox’a lanet ya¤d›r›rken, sendika yöneticileri güvenlik güçleri çekilmedi¤i sürece hiçbir görüflmenin sözkonusu olmayaca¤›n› dile getirdiler ve iflçilerin iflgale devam edece¤ini ve “ölene kadar savaflacaklar›n› çünkü geri dönüfl olmad›¤›n›” söylediler. 2 Nisan’dan bu yana Madenci ve Metalürji ‹flçileri Sendikas› öncülü¤ünde süren grev, sendika baflkan› Nepoleon Gomez Urrutia’n›n yeniden görevine dönmesi için ilan edilmiflti. Gomez, Çal›flma Bakan› taraf›ndan 19 fiubat’ta 65 iflçinin öldü¤ü madendeki patlaman›n ard›ndan görevinden at›lm›flt›. Ancak iflçilerin ma¤duriyeti milyoner bir ekonomist olan ve halkla da ciddi ba¤lar› olmayan Gomez’in savunulmas›ndan öte anlamlar tafl›yor. Zira iflçiler Gomez’i 65 iflçinin öldü¤ü maden patlamas›ndan sonra cenazelerde dahi ortaya ç›kmamas› üzerine ona “fare” ad›n› takm›flt›. Sicartsa flirketindeki mücadelenin esas kökleri Meksika kömür ve bak›r madenle-
rinin 1980’lerde, çelik sanayisinin ise 1990’larda özellefltirilmesine dayanmaktad›r. Bu flirketlerde 50 bin iflçi çal›flmakta. ‹flçilerin çal›flma koflullar›, ifl güvenli¤i ve ücretler bu yat›r›mlar›n özellefltirilmesinin ard›ndan daha da kötüleflmifl durumda. Sicartsa flirketinden de birçok iflçi iflten at›larak daha az ücretle tafleron firmalarda çal›flmaya zorlanm›fllard›. Bu koflullardan kaynakl› iflçiler A¤ustos-Eylül 2005’te 45 günlük grev gerçeklefltirmiflti. Bu süreçte iflçiler hükümet, flirketler ve sendika yöneticileri aras›ndaki iflbirli¤ini aç›k olarak görmüfllerdi. Befl y›ld›r hükümet ve flirketle iflbirli¤i içinde olan Gomez birden bire maden sahiplerinin savunucusu Vicente Fox hükümeti taraf›ndan sendikan›n kaynaklar›n› zimmetine geçirdi¤i keflfedilerek görevinden al›narak hakk›nda soruflturma aç›ld›. Yerine getirilen Elias Morales’in de Gomez’den bir fark› olmad›¤›n› iflçiler de biliyor. Baflkan Fox ve onun Ulusal Hareket Partisi de Kurumsal Devrimci Parti’nin yerine çürümeye son vermek slogan›yla seçilmiflti. Eskiden Coca-Cola yöneticisi, ayakkab› imalatç›s› ve büyükbafl çiftçisi olan baflkan Fox, 2000 y›l›nda seçimi Meksika toplumunun bir çok kesiminden büyük destek görerek kazanm›flt›. Bu seçim, sivil topluluklar›n ve sosyal ve ba¤›ms›z iflçi hareketlerin de etkisiyle, Meksika tarihinin ilk adil baflkanl›k seçimi olarak kabul ediliyordu. Ancak gelinin süreçte bunun böyle olmad›¤› ortaya ç›kt›. Yeni seçimlerin ise 2 Temmuz’da gerçeklefltirilmesi planlan›yor. Son sald›r›lar›n ard›ndan Fox’un da koltu¤unun salland›¤› tespiti yap›l›yor.
Rice’›n Yunanistan ziyareti
Bir taraftan savafl tamtamlar› çalarken, di¤er taraftan da ABD D›fliflleri Bakan› Rice da bölge ülkelerinde bir akbaba misali seyahatlere ç›kmakta. Bu gezilerinin di¤er bir aya¤› da Yunanistan oldu. Yunan hükümeti misafirperverli¤ini göstermek noktas›nda hiçbir fedakarl›ktan kaç›nmayarak efendilerine yaranmaya çal›flt›. Bunun için günler öncesinden haz›rl›klara baflland›. Daha öncesinde Clinton ve Powell’›n ziyaretlerinde rahat a¤›rlanamamalar›ndan dolay› bu sefer ifli oldukça s›k› tuttular. Bir taraftan al›nan yo¤un güvenlik önlemleri di¤er taraftan da radyolardan aç›klamalarla halk›n gösterilere kat›l›m› azalt›lmaya çal›fl›ld›. 5.000 polisin görev ald›¤›
ziyaret süresince birçok yol ve ana cadde trafi¤e kapat›ld›. Ancak al›nan bütün önlemlere ve ziyaretin paskalya tatili sürecine denk gelmesine ra¤men protestolara engel olunamad›. 25 Nisan Pazartesi günü Atina merkezde iki ayr› gösteri düzenlendi. Bunlardan birisi Kolokotroni Meydan›’nda gerçeklefltirildi. Burada Uluslararas› Antiemperyalist-Antikapitalist Buluflma bileflenleri, di¤er devrimci örgütler ve Sosyal Forum üyeleri bir araya geldiler. Yaklafl›k 1.000 kiflinin topland› ve alandan Amerikan Konsoloslu¤u’na do¤ru yürüyüfle geçildi. ‹ran’a olas› sald›r›ya karfl› ve Amerikan karfl›t› sloganlar at›ld›. Meclisin önüne gelindi¤inde ise polis barikat›yla karfl›lafl›ld›. Kitlenin konsoloslu¤a yürümek noktas›nda ›srar etmesi üzerine polis kitleye gaz bombalar›yla sald›rd›.Yaflanan k›sa süreli çat›flma sonras›n-
da kitle geri çekilerek Omonya’ya yöneldi. Buradan tekrar yürüyüfle geçilerek Meclisin önüne gelindi. ‹kinci bir kez polis barikat› zorland›. ‹kinci çat›flman›n ard›ndan kitle geri çekilerek eylemini sonland›rd›. Eylem sonunda olas› ‹ran sald›r›s›na karfl› duyarl›l›k ça¤r›s› yap›ld›. Günün di¤er bir toplanma alan› ise Akademiya meydan› oldu. KKE ve Savafl› Durdurun Birli¤i üyelerinin oluflturd›¤u kortejler Meclisin önüne geldiklerinde polis engeline tak›ld›lar. Bir süre burada bekleyen kitle sloganlar att›ktan sonra eylemine son verdi. Buraya da 2.000 dola-
y›nda bir kitle kat›ld›. Rice’›n 12 saat süren seyehatinde baflta ‹ran olmak üzere, Afganistan, Irak, Türk-Yunan iliflkileri, Ege ve K›br›s meseleleri tart›fl›ld›. ABD D›fliflleri Bakan› Yunanistan D›fliflleri Bakan› ile yapt›¤› görüflmede, ‹ran konusunda kendilerine BM Güvenlik Konseyi’nde destek verilmesini, olas› bir askeri operasyonda Girit adas›nda bulunan ABD askeri üssünün daha genifl bir flekilde kullan›lmas›n› istedi. Bunun yan›nda Afganistan’da bulunan Yunan askeri varl›¤›n›n art›r›lmas› ve Irak’ta e¤itim alan›ndaki Yunan kat›l›m›n›n art›r›lmas› konuflulan önemli konular aras›nda yer ald›. (Yunanistan’dan ‹flçi Köylü okuru)
25 Nisan Pazartesi günü Atina merkezde iki ayr› gösteri düzenlendi. Bunlardan birisi Kolokotroni meydan›nda gerçeklefltirildi.
23
47
Bolivyal› köylülerin rehin alma eylemi
Bolivyal› 3 bakan, Brezilya s›n›r› yak›n›ndaki bir köyün sakinleri ve yerel yetkililer taraf›ndan geçti¤imiz günlerde rehin al›nm›flt›. Hükümetten yap›lan aç›klamada, “s›n›r›n 50 kilometre yak›n›nda yabanc›lar›n yat›r›m yapmas›n›n yasalara ayk›r› oldu¤unu” anlatmak için Puerto Suarez’e giden Bolivyal› bakanlar›n, Brezilyal›lar›n çelik fabrikas› projesine destek veren köylüler taraf›ndan rehin al›nd›¤› belirtilmiflti. Bolivyal› yetkililer, güvenlik güçlerinin Brezilya s›n›r› yak›nlar›ndaki Puerta Suarez kasabas›nda göstericilerce rehin al›nan üç ba-
EMPERYAL‹STLER BÖLGEDE SULARI ISITMAYI SÜRDÜRÜYOR... ABD emperyalizminin savafl flahini bakan› Condelezza Rice geçti¤imiz günlerde bölgeye dönük bir ziyaret gerçeklefltirdi. Bu ziyaretin bir aya¤›n› da Türkiye oluflturuyordu. Filistin’deki seçimlerin ard›ndan Hamas liderini a¤›rlad›¤› için emperyalist efendilerinden iyi bir “azar” iflitti¤i söylenen ülke egemenleri aç›s›ndan bu ziyaretin çok “önemli” ve de “anlaml›” oldu¤u söylenmekte. Bunlar tabii ki siyaset kulislerinden bilinçli olarak s›zd›r›lan bilgiler. fiu çok aflikar ki, ABD’nin izni olmadan nefes bile alamayan ülke egemenleri, ABD’nin haberi-bilgisi olmadan böyle hassas ve de bölgedeki dengeleri ilgilendiren bir konuda kimseyi a¤›rlayamazd›. Bu sözde “kafa tutma” da hiç kuflkusuz emperyalist politikalar›n bir parças›yd›. Nedenleri niçinleri ise ayr›ca ele al›nmas› gereken bir konudur. Net olan bir fley varsa, o da ABD ile iliflkilerin bu süreçte hiçbir biçimde gerilmedi¤i, aksine daha da s›k›laflt›r›ld›¤›d›r. Mesela bu ziyaret iktidar› çok “mutlu” etmifl! Anlafl›lan bu ziyaret vesilesiyle efendileri s›rtlar›n› iyi s›vazlam›fl. Genelde tüm bölgeye, özelde ise ‹ran’a dönük sald›r› tehdidinin giderek büyüdü¤ü bir dönemden geçmekteyiz ve ‹ran’a komflu ülkelerin bu sald›r› haz›rl›¤›nda ve de olas› bir sald›r›da tam deste¤ini öngörmekteydi bu ziyaret. Ayn› zamanda da yeni bir 1 Mart tezkere krizi-
Fransa’da Göçmen Yasas›na tepkiler
kan› kurtard›klar›n› aç›klad›. Yerel bir emniyet görevlisi, kurtarma operasyonuna 100 kadar polisin kat›ld›¤›n›, bakanlar›n flimdi baflkent La Paz’a götürüldüklerini söyledi. Rehin al›nanlar›n; Bay›nd›rl›k Bakan› Carlos Villegas, Ekonomik Kalk›nma Bakan› Celinda Sosa ve Madencilik Bakan› Walter Villarroel oldu¤u belirtilmiflti. Bakanlar, EBX adl› Brezilya flirketinin kasabada infla etmeye bafllad›¤› çelik fabrikas› konusunda temaslar yapmak üzere bölgeye gitmiflti. Bolivya yasalar› s›n›ra 50 kilometreden daha yak›n bölgelerde kurulacak yabanc› yat›r›mlara izin vermiyor. Puarte Suarez sakinleri ise fabrikan›n kurulmas›n› destekliyor. Bölge halk› ayr›ca hükümetin durdurdu¤u bir madencilik projesine de onay verilmesini talep ediyor. Bölgede, 40 milyar ton demir ve 10 milyar ton magnezyum rezervi oldu¤u söyleniyor. Bu rakamlar›n dünyadaki kan›tlanm›fl demir ve magnezyum rezervlerinin yüzde 70’ine denk geldi¤i belirtiliyor. Son olaylar sonras›ysa yerel yetkililer hakk›nda adam kaç›rma suçundan dava aç›labilece¤i bildiriliyor.
Evrensel Bak›fl nin flimdiden engellenmeye, ‹ran’ a dönük bir sald›r›da Türkiye’nin daha aktif rol oynamas›n›n sa¤lanmaya çal›fl›lmas›d›r. Ancak Rice’›n ziyareti sadece ve hatta esas olarak ülkemizi kapsam›yordu. Geçti¤imiz günlerde Sofya’da yap›lan NATO’nun D›fliflleri Bakanlar› toplant›s› bölgeye dönük bu ziyaretin en önemli ayaklar›ndan birini oluflturuyordu. Bu toplant› s›ras›nda yap›lan bir anlaflmayla, Bulgaristan, ikisi Türkiye s›n›r›nda olmak üzere, ABD’ye üç askeri üs açm›fl bulunuyor. Rice ile Bulgaristan D›fliflleri Bakan› ‹valio Kalfin aras›nda imzalanan anlaflma uyar›nca, s›n›rdaki Bezmer ve Nova Sela üslerinin yan› s›ra, orta kesimlerdeki Graf ‹gnat Yevo üssüne en k›sa sürede 2500 ABD askerinin konufllanmas› öngörülüyor. ABD emperyalizmi böylelikle Bat› Avrupa’daki askeri y›¤›na¤›n› giderek Do¤u Avrupa’ya kayd›rmakta, bölge halklar›na dönük askeri tehdidi geniflletmekte. Bölgedeki bu yo¤un trafik, emperyalistler aras›ndaki Pazar kavgas›n›n da giderek k›z›flt›¤›n› a盤a vurmakta. ABD emperyalizminin bölgeye dönük sald›r›lar›nda bölgedeki zengin enerji kaynaklar›na tek bafl›na sahip olma hevesinin bafll›ca rol oynad›¤› bilinmekte. Bölgedeki petrol yataklar›n›n yan› s›ra, ‹ran ve do¤u komflular›nda bulunan zen-
5-18 Mayıs 2006
Fransa ‹çiflleri Bakan› Nicolas Sarkozy ve ekibi taraf›ndan haz›rlanan yeni göçmen yasas› bakanlar kuruluna ba¤l› komisyonda ele al›nmaya bafllar bafllamaz binlerce göçmenin ve sendikalar›n tepkisine yol açt›. Frans›z emek örgütleri, mücadeleleri ile geri çektirdikleri yeni ifl yasas› gibi bu yasay› da mücadele ile geri çektireceklerini belirtiyorlar. Göçmenleri “ikinci s›n›f insan” olarak tan›mlayan yasa a¤›r insan haklar› ihlalleri içeriyor. Sendikalar›n “ifli bitince buruflturulup çöpe at›labilir göçmen yasas›” (Immigration Jetable) olarak tan›mlad›klar› yasa,yasaya göre, ihtiyaç çerçevesinde baflka ülkelerden göçmen kabul edilebilecek ama; bu kiflilere
gin do¤algaz kaynaklar›, ABD emperyalizminin ifltah›n› kabartan ve bölgeye dönük sald›r›lar›nda önemli rol oynayan di¤er bir etkendir. ABD’ deki silah ve petrol tekelerinin bafll›ca temsilcilerinden olan, bugünkü görevinden önce, uzun y›llar ABD emperyalizminin Ortado¤u ve Kafkaslar’daki bu yönlü politikalar›na, dan›flman vb. kimliklerle yön veren Rice, bu son ziyareti s›ras›nda, bölge ülkelerinin do¤algaz anlaflmalar›na da ABD’nin ç›karlar› ve de bölgeye dönük politikalar› do¤rultusunda yön verme çabas›nda oldu. Bu çabalar ise dünya pazarlar›nda giderek büyüyen bir emperyalist güç olan Rusya’n›n tepkisini almakta gecikmedi. NATO –d›fliflleri bakanlar› toplant›s›nda, hem do¤al gaza ABD müdahalesi hem Bulgaristan’daki yeni üsler hem de Gürcistan ve Ukrayna’n›n NATO’ya üyeli¤inin gündeme getirilmesi gibi nedenlerle, ABD ve Rusya temsilcileri aras›nda tart›flmalar yafland›¤› a盤a ç›kt›. T›pk› “So¤uk Savafl” y›llar›ndaki gibi bir durum ortaya ç›km›fl. ABD emperyalizminin Rusya’n›n arka bahçesine kamp kurmaya çal›flmas›, Moskova’n›n sinirlerini y›pratm›fl! Gerek emperyalistlerin kendi aralar›ndaki kap›flmalar, gerekse bölgedeki uflaklar›na yapt›klar› ziyaretler, halklar› kuflatarak, teslim alma çabalar›n›n daha da h›z kazanmas›ndan baflka bir anlam ifade etmemektedir. Emperyalistler bölgede sular› ›s›tmaya devam ederken, uflaklar› da kendi halklar›n› aldatmay› sürdürüyor. Sofya’daki NATO toplant›s›na kat›lan Abdullah Gül, burada Yunanistan D›fliflleri Bakan› ile bir araya gelmifl ve karfl›l›kl›
de sadece Fransa’da yapacaklar› ifl süresi boyunca, 1 senelik yenilenebilir oturum hakk› tan›nacak. Ayr›ca belirli bir süreden sonra göçmen iflçilere verilen 10 y›ll›k oturma ve çal›flma iznine de belirli k›s›tlamalar getiriyor. Benzer bir göçmen yasas› da ABD’de uygulamaya sokulmak isteniyor. Buna karfl› harekete geçen göçmen örgütleri ve sendikalar bir süredir protesto eylemleri düzenliyorlar.
olarak, iki ülke halk›n› birbirine “yak›nlaflt›rma” çabas› içinde olma sözü vermifller! Bu iki ülke halk›n›, Osmanl›’dan bafllayarak, tüm TC tarihi boyunca birbirine düflman etmek için büyük çaba içinde olan ülkemiz egemenleri ve benzer çabalar içindeki Yunan burjuvazisi iki halk› bar›flt›racakm›fl! Emperyalistlerin bölgeye dönük daha büyük ve öncelikli planlar› oldu¤u bir dönemde iki ülkenin egemenleri emperyalistlerin iste¤i do¤rultusunda geçici bir “ateflkes” ilan edebilirler, savafl baltalar›n› flimdilik topra¤a gömebilirler. Ancak bu onlar›n halklar›n kendi aralar›nda bar›fl içinde yaflamalar›n› istedikleri anlam›na gelmez. Biz biliriz ki, ihtiyaç duyduklar›nda savafl baltalar›n› gömdükleri yerden ç›karmakta tereddüt etmezler. Halklar kendi aralar›ndaki bar›fl›, emperyalist kapitalist sisteme karfl› ortaklaflt›racaklar› ve yükseltecekleri mücadelelerle sa¤layacaklar. Nepal’de, Maoistlerin önderli¤inde iktidara koflan Nepal halk›, Filipinlerde, Hindistan’da ve daha dünyan›n bir çok bölgesinde yükselen sosyal kurtulufl mücadeleleri, özgürlük yürüyüflünün, halklar›n bar›fl›n›n teminat› olmay› sürdürüyorlar. Halklar, nihai kurtuluflu hedefleyen bu mücadelelere paralel olarak anti emperyalist mücadeleyi ortaklaflt›rma ve daha da yükseltme yönlü çabalar›n› da sürmekte. 04-07 May›s tarihlerinde Atina’da gerçekleflecek olan anti-emperyalist, anti-kapitalist toplant› da bu çabalardan biridir. Öyle görünüyor ki, emperyalistlerin halklar› kuflatma ve de teslim alma hedefli sald›r›lar›, halklar›n giderek büyüyen direnifllerine çarpmay› sürdürecek!
24
5-18 Mayıs 2006
47
Dünya erkeklerin evi, ev de kad›nlar›n dünyas› de, Türkiye genelinde erkeklerin %71,9’u, kad›nlar›n ise sadece %25’i ifl gücüne kat›ld›. Yaflanan göç sonucu tar›mda ücretsiz aile iflçisi olan kad›nlar kentte istihdam d›fl› kal›yor.” (25 Ocak 2006-Radikal) Yani kad›nlar eve mahkûm oluyor.
‹flten atmalarda öncelik kad›nlara...
Baflbakanl›k Aile ve Sosyal Araflt›rmalar Genel Müdürlü¤ü ve Kad›n›n Statüsü Genel Müdürlü¤ü’nün saptamalar›na göre, kad›nlar›n ifl gücüne kat›l›m oran› 1990’da %34,1 civar›ndayken 2004’te bu say› %25,4’e düfltü. “Anal›k hukukunun çökmesi, kad›n cinsinin dünya tarihindeki yenilgisiydi. Erkek evde de yönetimi ele al›yor, kad›n afla¤›lan›yor, uflaklaflt›r›l›yor, erke¤in arzular›n›n kölesi ve yaln›zca çocuk yetifltirme arac› oluyordu.(....) Erkeklerin art›k kurulmufl olan tart›flmas›z egemenli¤inin ilk etkisi, o s›rada ortaya ç›kan ataerkil ailenin ara-biçiminde kendini gösterdi. Bütün bu çeliflkileri içeren ve kendisi ailedeki kaba ifl bölümüne ve toplumun tek tek ve birbirine karfl›t ailelere ayr›lmas›na dayanan ifl bölümü ile, ayn› zamanda ifl bölümünün ve ürünlerinin paylafl›m›, üstelik hem nicel ve hem de nitel eflitsiz paylafl›m› ve kad›n›n, çocuklar›n erke¤in kölesi oldu¤u ailede çekirde¤i, ilk biçimi bulunan mülkiyet do¤du. Ailede henüz elbette çok kaba, gizli olan kölelik, ilk mülkiyettir.” (Kad›n ve Aile, Marks-Engels-Stalin) Özel mülkiyetin ortaya ç›kmas›yla birlikte s›n›flar da ortaya ç›kt›. Bu s›rada erkekler üretim araçlar›n› ellerine geçirerek, ekonomik alanda su bafllar›n› tutmufl oldular. Ekonomik alandaki konumunu yitiren kad›n, bir yandan erke¤in egemenli¤i alt›na girerken, bir yandan da emekçi kad›nlar, s›n›f sömürüsü ve zorbal›¤›n›n egemenli¤i alt›na girdiler. Yani anlafl›laca¤› gibi kad›n› ikinci s›n›f insan konumuna düflüren tek ve esas neden özel mülkiyetin ve s›n›flar›n do¤uflu olmufltur.
Kad›nlar›n üçgeni: Yatak odas›-çocuk odas›-mutfak! Kad›n›n toplumdaki konumu, do¤rudan do¤ruya sosyo-ekonomik yap›yla ilintilidir. Özel mülkiyete dayal› s›n›fl› toplumlarda
kad›nlar›n büyük bir ço¤unlu¤u üretimden kopuktur. Ömrü çal›flmak, çocuk do¤urmak ve aya¤a hizmette geçen kad›n›n yaflam› yatak odas›-çocuk-mutfak üçgeninde anlams›zlaflt›r›lmaktad›r. De¤ersiz görülen kad›nlar›n büyük bir ço¤unlu¤u böylece eve hapsedilmektedir. Ne de olsa ekonomik “ba¤›ms›zl›¤›n›” elde edememifl kad›n›n erke¤e boyun e¤mesi daha kolayd›r. Kald› ki yaflad›¤›m›z toplumda kad›nlar “ekonomik ba¤›ms›zl›klar›n›” kazanm›fl olsalar bile, yine de erkek egemenli¤inden kurtulmalar›, cinsiyet bask›s›n› yaflamamalar› mümkün de¤il. Çünkü her fleyden önce kad›n› ikincil insan durumuna düflüren özel mülkiyet ve s›n›flar olgusu varl›¤›n› korumaktad›r. ‹flte bu durum, yani kad›n›n ikinci s›n›f insan olarak görülmesi, cinsiyetçi ifl bölümüne mahkûm edilmesi onu pasif, edilgen ve kendine güvensiz k›lmaktad›r.
Erke¤in makbulü; sözü geçen Kad›n›n makbulü; laf dinleyen! Bugün, içinde yaflad›¤›m›z toplumsal yap›ya bakt›¤›m›zda, kad›n ve erkeklerden oluflan bu koca toplum içerisinde, erkek aktif, kad›n ise pasif olma rolündedir. Bu yüzden erke¤in makbulü aktifli¤i ve etkinli¤iyle ölçülür. Kad›n ise ›l›ml›, edilgen ve “kad›nca karakterlere” sahip oldu¤u ölçüde sayg›nd›r. Tabi bu, kad›n› eve ba¤layan, toplumsal geliflmelerle iliflkisini koparan, kendi halinde bir insan durumuna sokmaktad›r. Bu durum do¤al olarak kad›n›n çal›flma hayat›na da
yans›maktad›r. Ülkemizde çal›flan kad›nlar›n say›s› giderek düflmektedir. Baflbakanl›k Aile ve Sosyal Araflt›rmalar Genel Müdürlü¤ü ve Kad›n›n Statüsü Genel Müdürlü¤ü’nün saptamalar›na göre, kad›nlar›n ifl gücüne kat›l›m oran› 1990’da %34,1 civar›ndayken 2004’te bu say› %25,4’e düfltü. Hane halk› ifl gücü anketleri sonucuna göre ise A¤ustos 2005 tarihi itibar›yla, kamuda çal›flan kad›n say›s› 628 bin, özel sektörde ise 5 milyon 298 bin kifli olarak tahmin ediliyor. 2004 verilerine gör e
Bu durumun kuflkusuz çeflitli nedenleri vard›r. Ama as›l nedeni daha önce de söyledi¤imiz gibi sosyo-ekonomik yap›d›r. Bundan ba¤›ms›z olmamakla birlikte geleneksel de¤er yarg›lar›n›n da önemli bir yeri vard›r. Kad›n› de¤ersiz gören, kölelefltiren feodalizme göre, erkek para kazan›r (evin reisi odur) kad›n evde oturur çocuklara bakar. Çal›flan kad›nlar›n erkek oran›na göre daha az olmas›n›n baflka bir nedeni de e¤itim düzeylerinin düflük olmas›, üçüncü nedeni ise cinsiyetçi ifl bölümü ile kad›nlar›n çal›flma alanlar›n›n daralmas›d›r. Ayr›ca kad›nlar›n evlenince ifli b›rakmalar›, (çünkü art›k o, kocas›na aittir ve ona itaat etmelidir) ya da hamilelik dönemlerinin çal›flma yaflamlar›n› kesintiye u¤ratmas›d›r. Her fleye kâr gözüyle bakan emperyalistler bu “riski” göze almamak için tercihlerini erkekten yana yap›yorlar. Pek çok flirket ifle al›rken kad›nlara “hamile kalmama” flart›n› koyuyor. Kad›n ve çocuk eme¤ini yayg›n olarak ancak çok ucuza al›nd›¤› koflullarda ve belli alanlarda kullan›yorlar. Elbette iflsizlik çemberi içinde s›k›flan sadece kad›nlar de¤ildir. Bask›, sömürü ve zulümle örülmüfl patron-a¤a düzeninde iflsizlik kal›t›msal bir özellik gibi her zaman kendini dayatmaktad›r. Ama bu durum yine de en çok kad›nlar› vurmaktad›r. ‹nsanlar›n açl›kla, sefaletle bo¤ufltu¤u günümüzde çal›flmaya olan talep bir yandan artarken, bir yandan da siyasi ve ekonomik krizden dolay› çal›flma alanlar› daralt›lmakta, iflyerleri kapat›lmaktad›r. Ama emperyalistler için her zaman en iyi çözüm iflçileri iflten atmakt›r. Ve öncelik de yeri sofram›zda öküzümüzden sonra gelen kad›nlar›m›za verilmektedir.
25
47
Kitap Tan›t›m›
5-18 Mayıs 2006
fieyh Bedreddin; Bir kutup y›ld›z›! fieyh Bedreddin’i okumak, anlamak, tan›mak “mücadelenin süreklili¤i” düflüncesini uyand›racak sizde. Bugün savundu¤umuz sistemlefltirilmifl özgürlükçü düflüncelerin ilk tohumlar›n› serpmifltir olanca sevgisiyle bu topraklara Bedreddin. Feodalizmin ve gericili¤in en güçlü oldu¤u dönemde ezilenlerin kardeflli¤ini savunmufltur. arayan, do¤ruyu her yerde yaflam› pahas›na savunan, bir k›v›lc›mdan kutup y›ld›z›na dönüflümünü aktar›yor. ‹nsani özellikleriyle, ac›lar›yla ve üzüntüleriyle ayd›n bir hümanizmden isyanc› bir önderin do¤uflunu resmediyor.
Anadolu co¤rafyas› yüzy›llar boyunca birçok medeniyete kucak açm›flt›r. Tarih boyunca etkili olmufl felsefi düflüncelerin, medeniyetlerin vatan›d›r co¤rafyam›z. Romal›lar, Hititler, Mo¤ollar, Medler, Asuriler… vb. pekçok uygarl›¤›n hüküm sürdü¤ü zengin bir birikime sahiptir bu topraklar. Egemenler sömürücüler yüzy›llar boyunca emekçilere zulmetmifl sömürmüflken, Anadolu’da yaflayan halklar da sürekli baflkald›rm›flt›r. ‹syanlar, paylafl›m, direnifl, kolektif kültür bak›m›ndan incelenebilecek çok kapsaml› bir tarihimiz bulunmaktad›r. Özellikle Osmanl›’n›n kuruluflu ile bafllayan süreçte bölgesel düzeyde yaflanan onlarca isyan vard›r. Kürt illerinde büyüyen direnifllerle birlikte Tokat-Amasya-Çorum bölgesinde geliflen Celali ‹syanlar› dikkate de¤erdir. Bir di¤eri de 1400’lü y›llarda Antalya-Manisa-Ayd›n dolaylar›nda Osmanl›’ya korku salan emekçilere umut ›fl›¤› olan; fiEYH BEDREDD‹N’dir. Bu yaz›yla fieyh Bedreddin ekseninde Osmanl›’n›n kurulufl sürecini ayaklanmalar› dile getiren Erol Toy’un, Azap Ortaklar› (Yaz Yay›nlar›) isimli üç ciltlik kitab›n› sizlerle paylaflmak istiyorum. Eser, Erol Toy’un Türkiye tarihini tan›mlama serüvenindeki duraklardan biri. Ayn› dönemi aktaran, Celali ‹syanlar›n› yans›tan “Kuzgunlar ve Lefller” isimli di¤er yap›t› yine bu yolculu¤un ürünlerinden. Yazar yapt›¤› tasvirler, ›rmak gibi sürekleyici dili ile okuyucuya dönemin kültürel, düflünsel bütün yönlerini yaflat›yor. Okudukça kendinizi alam›yor büyük bir heyecan ve artan bir merakla takip ediyorsunuz. Tarihsel-roman niteli¤indeki eserin kahraman› Simavma (Edirne) Kad›o¤lu Mahmut’un bütün benli¤i ile gerçe¤i
Bilgiye doymayan, s›n›r tan›mayan bir medrese ö¤rencisinin yaflad›¤› ça¤dan gelece¤e yakt›¤› meflaleyi, halk deryas›nda nas›l büyüdü¤ünü iflliyor ilmek ilmek. T›pk› Pir Sultan gibi, Spartaküs gibi. Kad›o¤lu Mahmut ö¤renimini görmek üzere önce ‹znik’e buradan bilim merkezi Kahire’ye gidiyor ve 15 sene kal›yor. Dönemin matematik, fizik, astronomi ve felsefe alan›nda en ileri yeri olan Kahire bizim talebemiz içinde ç›rakl›ktan ustal›¤a geçifl yeri oluyor. Bu dönem içinde yazd›¤› onlarca kitab›, okudu¤u yüzlerce kitab› yaflam›n›n dönüm noktas›nda gerçe¤in yan›nda tav›r ald›ktan sonra Nil nehrine at›yor. Bu olay bir kere karar verdikten sonra yaflamda ne kadar cüretli oldu¤una dair küçük bir örnek sadece. Bedreddin’in M›s›r’dan ayr›ld›ktan sonra hayat›ndaki en önemli olaylardan biri Ankara Savafl› s›ras›nda Timur’la karfl›laflmas›. Az›l› bir katil, halk düflman› bu canavar karfl›s›nda “kamu”nun ç›karlar›n› savunmaktan geri durmuyor. Her sözü, davran›fl› ile ezilen halk›n yüre¤ine kazan›yor, umut afl›l›yor. Anadolu’yu ad›m ad›m katetti¤i yolculu¤u s›ras›nda Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal’le tan›fl›yor ve yoldafl oluyor. Bedreddin müridlerini Ayd›n-Manisa-Antalya bölgesine göndererek, Osmanl›’ya karfl› baflkald›rmak, “ortak” olmak gereklili¤inin propagandas›n› yap›yor. Savafllardan, vergilerden, açl›ktan belini do¤rultamayan köylüler, Bedreddin yi¤itlerini büyük bir coflkuyla karfl›l›yor. Eser boyunca köylülerin derinlikli tahlilleri dikkat çekiyor. Köylüler “ortak çiftlikler” kurup topraklar› toplumun hizmetine sunuyorlar. Bedreddin’in olaylara, tarihe ve gelece¤e yaklafl›m› yaflad›¤› ça¤ düflü-
nüldü¤ünde gerçekten hayret verici. Toplumsal koflullar› dikkate alan, s›n›rs›z, s›n›fs›z bir toplum isteyen bunu oldukça sa¤lam, bilimsel verilerle ortaya koyan, büyük bir bilgeyle karfl›lafl›yoruz. Bafllayan ayaklanmada köylüler orak, saban, yaba ile karanl›¤›n ordular›n› darmada¤›n ediyor. Osmanl›’n›n bütün gücü ile sald›rmas›yla isyanc›lar flimdilik yeniliyor. Direnifl, halka ba¤l›l›k Börklüce ile sürüyor. Börklüce’nin iflkence tezgahlar›ndan hayk›ran sesi Kaypakkaya’y› hat›rlat›yor. Roman Bedreddin’in Edirne’de yenilgiye u¤ramas›yla sona yaklafl›yor. Ça¤›n›n en büyük alimi hakk›nda yaz›lan ölüm fetvas›n› hiç kimse veremiyor. Bedreddin karfl›s›na ç›kan padiflah›n “bilginleri” mum alevi gibi sönüyor. Bedreddin katillere, dünyaya onun ötelerinden karanl›klar› ayd›nlatan bir kutup y›ld›z› gibi bak›yor. Kendi ölüm ferman›n› yaz›p mührü bas›yor. Bedreddin Edirne’de Serez’in Bak›rc›lar Çarfl›s›’nda ahalinin gözü önünde dara¤ac›na yürüyor. Dimdik, onurlu, hakl›l›¤›n›n çark›nda gelecek kuflaklara akaca¤›n›n rahatl›¤›yla t›pk› Denizler gibi. Meflale flimdi bizim elimizde! Ankara’dan bir ‹K okuru
... S›cakt›. Bedreddin halifesi mülhid Mustafa bakt›, bakt› köylü Mustafa. Bakt› korkmadan k›zmadan gülmeden. Bakt› dimdik dosdo¤ru. Bakt› O. En yumuflak, en sert en tutumlu, en cömert, en seven, en büyük, en güzel kad›n : TOPRAK nerdeyse do¤uracak do¤uracakt›. Bakt›. Bedreddin yi¤itleri kayalardan ufka bakt›lar. Gitgide yaklafl›yordu bu topra¤›n sonu fermanl› bir ölüm kuflunun kanatlar›yla. Oysaki onlar bu topra¤›, bu kayalardan bakanlar, onu, üzümü, inciri, nar›, tüyleri baldan sar›, sütleri baldan koyu davarlar›, ince belli, aslan yeleli atlar›yla duvars›z ve s›n›rs›z bir kardefl sofras› gibi
açm›flt›lar. S›cakt›. Bakt›. Bedreddin yi¤itleri bakt›lar ufka... En yumuflak, en sert, en tutumlu, en cömert, en seven, en büyük, en güzel kad›n : TOPRAK nerdeyse do¤uracak do¤uracakt›. S›cakt›. Bulutlar doluydular. Nerdeyse tatl› bir söz gibi ilk damla düflecekti yere. Birden- bire kayalardan dökülür gökten ya¤ar yerden biter gibi, bu topra¤›n verdi¤i en son eser gibi Bedreddin yi¤itleri flehzade ordusunun karfl›s›na ç›kt›lar. Dikiflsiz ak libasl› bafl aç›k yalnayak ve yal›n k›l›çt›lar. Mübalâ¤a cenk olundu. Naz›m Hikmet fieyh Bedreddin Destan›’ndan
26
5-18 Mayıs 2006
“Arhavirkits veradzununt” Cehennem afetinden yeniden do¤ufla Doksan küsur y›l önce ve ard›ndan geliflen y›llarda, dünya co¤rafyas›nda ad›na “Küçük Asya”, “Anadolu” denilen yaflad›¤›m›z topraklarda, Ermeni/Süryani/RumHelen halklar› Türk hakim s›n›flar›nca soyk›r›m ve katliama u¤rat›ld›. Bugün yaflad›¤›m›z topraklarda, az›nl›k birer milliyet olarak varl›klar›n› sürdüren bu halklar “Anadolu’nun Türklefltirilmesi” politikas›n›n sonucu olarak vahfli katliamlara, ac›mas›z bask›lara, asimilasyon politikalar›na maruz kald›lar, “tehcir” ad› alt›nda büyük ac›lar yaflad›lar. 24 Nisan 1915, emperyalistlerle iflbirli¤i içinde olan Türk hakim s›n›flar›n›n, binlerce y›ld›r bu topraklar üzerinde yaflayan Ermeni halk›n›, “tehcir” ad› alt›nda soyk›r›ma tabi tutmas›, yüzbinlercesini katletmesi ve milyonlarcas›n› yerinden, yurdundan, evinden ve ailesinden koparmas›n›n tarihidir. 1 milyon Ermeni nereye gitti? Türkiye Ermenileri’ne yönelik soyk›r›m, 24 Nisan 1915’te ‹stanbul’da yay›mlanan Ermeni gazetesi ‘Azamart’›n bürosunun bas›lmas›yla bafllar. Bu tarihle birlikte aralar›nda doktor, yazar, gazeteci ve milletvekillerin de bulundu¤u Ermeni ayd›nlar›ndan iki binden fazla kifli gözalt›na al›n›r. Bunlar›n önemli bölümünden bir daha haber al›namaz. K›sacas› daha “Tehcir Kanunu” ç›kmadan, Türkiye Ermenileri göç ettirilmeye ve katledilmeye bafllanm›flt›r. Padiflah Mehmet Reflat imzal› ve 27 May›s 1915 tarihli “Tehcir Kanunu”, soyk›r›m›n gerçeklefltirildi¤i “zorla göç ettirme” uygulamas›n›n k›l›f› ve resmi hale getirilmesinin formalitesi olmufltur. Bu soyk›r›m politikas›n› nedeni, sadece bugün Türk hakim s›n›flar›n›n iddia etti¤i gibi, “savafl”, “Türkiye Ermenileri’nin ulusal mücadelesi” ya da “emperyalist oyunlar” de¤ildir. Bunlar etkili olmakla birlikte, esas ve belirleyici olan faktör; geliflmek ve egemen olmak isteyen bir avuç Türk ticaret burjuvazisi ve toprak a¤alar›n›n, tefecilerin, kasaba eflraf ve mütegallibe tak›m›n›n, Türkiye Ermenileri’ne ait maddi ve manevi zenginlikleri olan mal varl›klar›na evlerine, topraklar›na ba¤ ve bahçelerine zorla el konulmaya çal›fl›lmas›d›r. “Tehcir Kararnamesi”yle uygulamaya konulan soyk›r›m›n as›l amac› ve hedefi; Osmanl› Devleti içinde emperyalist güçler ile iliflki içinde giderek kompradorlaflan Ermeni ve Rum ticaret burjuvazinin imhas› ve onlar›n elindeki zenginliklerin gaspedilerek, ‹ttihat ve Terakki partisi eliyle, Müslüman uyruklu Türk ticaret burjuvazinin elinde sermaye birikiminin gerçekleflmesi ve böylelikle emperyalistlerle iliflkide bu s›n›f›n kompradorlaflmas›d›r. Türkiye Ermenilerine yaflat›lan soyk›r›m gerçe¤i di¤er uluslardan
halka yaflat›lan katliamlar›n ötesinde oldukça vahfli ve barbarca oldu. Öyle ki, örne¤in, tehcir karar› ad› alt›nda yürütülen soyk›r›mda, iflkence ettirdi¤i insanlar›n taban›na nal çakt›ran Enver Pafla’n›n kay›nbiraderi Van valisi Cevdet, “Baflkale Nalbant›” olarak an›l›r oldu! Sermayenin ve zenginli¤in el de¤iflimi u¤runa mazlum bir ulus k›y›ma u¤rat›ld›. Bu plan›n küçük çapl› da olsa bir benzeri daha sonradan, 1942’deki Varl›k Vergisi uygula-
mas›, 1956’daki 6-7 Eylül olaylar› s›ras›nda “Cumhuriyet” döneminde de baflar›yla uyguland›! Bu kanunla birlikte ç›kart›lan kararname ile; “tehcir karar›”na muhalefet eden ve direnenlere de yönelindi. Kanun ve kararnameler ile yürütülmeye bafllanan soyk›r›m›n, sosyal taban› ise, devlet arac›l›¤›yla örgütlendi. Soyk›r›m›n yürütüldü¤ü bölgelerde, Müslüman uyruklu eflraf, mütegallibe, a¤alar ve tarikat fleyhleri kullan›larak, “din elden gidiyor”, “hak yoluna savaflta Ermenilerin öldürülmesiyle cennete gidilece¤i” ve “gavurun mallar›n›n helal oldu¤u” propagandalar› eflli¤inde “cihad” ilan edildi. Türkiye Ermenilerinin bir milyon ile bir buçuk milyon aras›nda nüfusu (Talat Pafla’n›n kendi defterindeki kay›tlar›na göre, 924 bin 158 kifli), gerek bu “cihad” nedeniyle, gerek sürgün esnas›nda Türk ve Kürt a¤alar›n›n örgütledi¤i ›rkç› ve flovenist çetelerin sald›r›lar›yla, gerekse de hastal›k ve açl›k neticesinde katledildi. Türkiye Ermenileri’nin soyk›r›ma u¤rat›lmas›n›n sorumlusu sadece Türk hakim s›n›flar› ve onlar›n sözcüsü ‹ttihat ve Terakki partisi de¤ildir. Ermeni halk›n›n Küçük Asya’da soyk›r›ma u¤rat›lmas›nda o dönem Alman emperyalizminin de birinci dereceden pay› bulunmaktad›r. O dönem esasta Alman emperyalistlerinin ufla¤› olan Türk hakim s›n›flar›, o dönemin emperyalist ç›karlar›n gere¤i Küçük Asya topraklar› üzerinde yaflayan Ermeni halk›na yönelik “tehcir” ad› alt›nda soyk›r›ma giriflirken; ‹ngiliz ve Rus emperyalistleri ise
kendi ç›karlar› gere¤i Türkiye Ermenilerini kullanmak istemifl ve bu politikalar sonucunda gerek Türk halk›ndan ve gerekse de Ermeni halk›ndan milyonlarca insan emperyalist politikalar sonucunda katledilmifltir. Bu dönemde Ermeni Ulusal Hareketinin, önderli¤ini yapan Taflnak ve H›ncak gibi partiler ‹ngiliz ve Rus emperyalistlerinin politikalar› do¤rultusunda hareket etmifllerse de; çok geçmeden, Ermeni ulusunun ba¤›ms›zl›k mücadelesinin savaflan emperyalist devletlerden birine yaslanmakla elde edilemeyece¤ini görmüfllerdir. Osmanl› Devleti’ne karfl› geliflen Ermeni ulusal hareketi, savaflan iki emperyalist bloktan birini tercih etmek gibi bir açmazla karfl› karfl›ya kald›. Alman emperyalizmi ve onun güdümündeki Osmanl› devleti ya da ‹ngiliz ve Rus emperyalistleri. Ermeni ulusu, kendilerini ezen bu devletlerin ordular›nda kendi topraklar› üzerinde birbirleriyle savaflmaya zorland›. Sonuç ise çok daha vahfli oldu: Soyk›r›m. Tarihi gerçekler bugün dünya üzerinde “soyk›r›m destekçisi” olarak an›lan pek çok emperyalist ülkenin, bu soyk›r›mda do¤rudan ya da dolayl› olarak rolü bulundu¤unu ortaya koymaktad›r. Bu nedenle bugün Türkiye Ermenileri’ne yönelik soyk›r›m yap›ld›¤›na iliflkin beyanlarda bulunan baflta Bat› Avrupa emperyalistleri olmak üzere, ABD emperyalizmi gibi güçlerin Türkiye Ermenileri’nin soyk›r›ma u¤rat›lmas› karfl›s›nda gösterdikleri tepki ve aç›klamalar tamamen politik manevralardan ibarettir. Sahtekârca ve ikiyüzlüdür. Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk› vazgeçilmezdir! Türk halk›, Türk hakim s›n›flar›n›n bu çabalar›n› ve Ermeni/Süryani/Rum-Helen halklar›na yönelik iflledikleri soyk›r›m ve katliam suçunu lanetlemelidir. Türkiye Ermenilerine karfl› ifllenen tarihsel bir haks›zl›kt›r. Bu haks›zl›k, “çözülemeyen” bir tarihi haks›zl›k olarak kalmaktad›r. Tarihte böyle say›s›z haks›zl›klar bulunmaktad›r. Bunun çözüm bulamayacak olan yan› “ulusal sorun” çerçevesinde ve ayn› zamanda toprak sorunu ile ilgilidir. Bugün Türkiye Ermenileri ülkemizde ulus niteli¤inde bir topluluk oluflturmad›klar› gibi, daha önce yaflad›klar› topraklarda ortak yaflam süren konumlar›n› da kaybetmifllerdir. Türkiye Ermenileri bugün için ulusal az›nl›k statüsündedir. Proletaryan›n ulusal sorun ile ilgili “kendi kaderini tayin hakk›” ve “tam hak eflitli¤i” ilkeleri gere¤i, Ermeni milliyetinden halk›m›z›n bütün demokratik hak ve talepleri ancak demokratik halk devriminden bafllayarak, sonras›ndaki proleter devrim sürecinde karfl›l›k bulabilecektir. Ancak bu durum o güne kadar haklar›n›n geri al›nmas› için mücadele etmemeyi gerektirmez. Mal varl›klar›n›n geri verilmesi, e¤itim haklar› vb.
47 KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER Mehmet Kocada¤: Mufl Varto’da 1950 y›l›nda do¤du. Kürt milliyetindendir. 1976 1 May›s’› sonras› M‹T ve kontrgerilla taraf›ndan kaç›r›ld› ve ertesi gün cesedi bulundu. Türkiye’nin ilk 1 May›s flehidi olarak ad›n› tarihe yazd›rd›. Haydar Çakmak: Dersim Mazgirt Dilano¤lu köyü do¤umludur. Bak›l A¤a isimli muhbirin ihbar› sonucu Pag yöresinde düflmanla girdi¤i çat›flmada 11 May›s 1981 tarihinde flehit düfltü. Bak›l A¤a daha sonra Proletarya Partisi taraf›ndan ölümle cezaland›r›ld›. Bahar Y›ld›z: 1963 Dersim Naz›miye do¤umludur. Kolluk güçlerinin takibini atlatmaya çal›fl›rken 1 May›s 1982’de katledildi. Bozan Yaylas› fiehitleri: Dersim Çemiflgezek Bozan Yaylas›’nda Proletarya Partisi ile düflman güçleri aras›nda ç›kan çat›flmada gerillalardan A¤a fiimflek ve Kenan Bozkurt 9 May›s 1985’te çat›flmada flehit düfltü. A¤a fiimflek, 1962 Erzincan Tercan Zager köyü do¤umludur. Kenan Bozkurt, 1963 Dersim Hozat Derik köyü do¤umludur. ‹hsan Temel: May›s 1985’te ‹stanbul’da flehit düfltü. Sekerman fiehitleri: Dersim Mazgirt’te iflbirlikçi muhtar Kemal’in cezaland›r›lmas›n›n ard›ndan yap›lan operasyonda TKP/ML T‹KKO gerillalar› ile düflman güçleri aras›nda ç›kan çat›flmada gerillalardan Gürsel Çelebi (Erdal) yaral› olarak ele geçirilerek iflkencede katledilirken, Gülseren A¤gül (Kamile) çat›flmada flehit düfler. Gürsel Çelebi, Dersim Mazgirt Yukar› Oyumca köyü do¤umludur. Tokat’taki ö¤rencilik y›llar›n›n ard›ndan Dersim’de gerillaya kat›l›r. Gülseren A¤gül, 1972 Dersim Ovac›k Karatafl do¤umludur. Eylül 1990’da gerillaya kat›lm›flt›r. Mehmet Yaflar: 1968 Diyarbak›r Dicle do¤umludur. Da¤lar›n Selo’su 1989 y›l›nda gerillaya kat›lm›fl ve komutan olmufltur. Dersim Naz›miye’de Çakaran Deresi’nde ç›kan çat›flmada 14 May›s 1992’de flehit düflmüfltür. Hasan Tanr›verdi: 10 Ocak 1964’te Mufl Varto’da do¤du. Ailesiyle ekonomik nedenlerle Almanya’ya iflçi olarak gitti. AT‹F’de Berlin’de Yönetim Kurulu üyeli¤i yapt›. Geçirdi¤i beyin kanamas› sonucu 17 May›s 1992’de aram›zdan ayr›ld›. Eyüp Güllen: Sidar kod adl› Eyüp Güllen 1972 Marafl do¤umludur. Eskiflehir Anadolu Üniversitesi’nde örgütlendi. 1993 y›l›nda gerillaya kat›ld›. 1994’ün 11 May›s’›nda Dersim Mazgirt Dinar Köprüsü’nde bir kaza sonucu flehit düfltü. Dursun Adabafl: 1996 1 May›s’›nda polisin açt›¤› ateflle vuruldu¤unda 19 yafl›ndayd›. Elektrik tesisatç›l›¤› yap›yordu. 1 May›s’a ilk kez kat›l›yordu. Sö¤ütlüçeflme’de ç›kan çat›flmada Hasan Albayrak ve Levent Yalç›n’la birlikte ad›n› ölümsüzleflenler saf›na yazd›rd›. ‹brahim Bozkurt: 1937 Malatya Kürecik Harunufla¤› do¤umludur. 1960’larda Almanya’ya gitti. Çermo Day› olarak bilinirken Duisburg Türkiyeli ‹flçiler Derne¤i’nin kurucular› aras›nda yer ald›. Yakaland›¤› hastal›k sonucu 5 May›s 1998’de yaflam›n› yitirdi. Hamit Aslan: May›s ay›nda flehit düfltü. Emel K›l›ç: 15 May›s 2003
27
47
5-18 Mayıs 2006
Da¤lardan geliyor ses:
Savafl› yükseltin yoldafllar!-2-
Karadeniz’den yükselen ses Dersim’de yükseldi ölümü gülerek karfl›layanlarla. Dersim da¤lar› kucak açt› bir kez daha Karadeniz’den umut yüklünerek yola ç›kan Partizanlara. Ali Haydarlar›n, Barbaralar›n, Zekilerin, Doktor Hü’lerin arfl›nlad›¤› topraklarda flimdi, Umut’un, Yusuf’un, Fehiman’›n, Zeynel’in, Mustafa’n›n, Hasan’›n ve Fikret’in ayak izleri var. Onlar y›llard›r gerillaya kucak açan ve destek olan Dersim halk›na umudun ad›n› yeniden tafl›mak için arfl›nlad›lar yollar›. Yabanc›s› de¤ildi Dersim halk› Partizanc›lara. Ço¤unun o¤ullar›, k›zlar› cenge tutuflmufllard› partizan saflar›nda. Ve flimdi yeniden buluflmufltu Dersim halk› gerillayla. Karadeniz halk›ndan selamlar getiren partizanc›lar› yeniden ba¤r›na bast›. Karadeniz’de b›rak›rken ardlar›nda hüzünlü bak›fllar›, o büyük günün ertesinde buluflmak üzere vedalaflm›fllard› yoldafllar›yla. “Parti önderli¤imizin talimat›n› ald›k. Tafl›d›¤›m›z tarihsel misyonun bilincindeyiz. Her prati¤imizde tafl›d›¤›m›z misyona uygun hareket edece¤iz” diyerek Dersim’de boflalan mevziyi yeniden doldurman›n coflkusuyla arkalar›nda b›rakt›klar› hüzünlü bak›fllar yerini umut ve coflku dolu bak›fllara terkederken ölüm bir kez daha ayn› kalleflli¤iyle karfl›lar›na ç›kt› partizanc›lar›n. Tarih 25 Nisan 2000 y›l›n› gösteriyordu… Hain pusular Mercan’da kurulmufltu bu kez partizanlar için. An-
cak ölüm ne ki... Yüre¤i kavgayla harmanlananlar eller tetikte karfl›lad›lar ölümü. Ve bir kez daha y›lg›nl›¤a ve karamsarl›¤a karfl› direnifl türküleri yükseldi Dersim’de Partizan namlular›ndan. Düflman karfl›s›nda sloganlar namluya bir mermi olarak sürüldü hain pusularda. Ölüme sevdal› de¤illerdi, ama gülerek karfl›layanlardand› ölümü. Oysa Fehiman yoldafl›n ailesinin anlat›m›ndaki gibi dü¤ünleriydi Dersim da¤lar›na kavuflmalar›. Bu kadar sade ve yal›nd› yaz›lan destan. 25 Nisan 2000’de 7 Partizan Dersim Mercan Vadisi’nde ad›mlarlarken direniflin topraklar›n› düfltükleri hain pusuda katledildiler. 1971 Dersim Ovac›k do¤umlu olan Yusuf Ayata, uzun y›llar›n verdi¤i bilgi ve birikimle partinin birçok görevini omuzlayan yoldafllardand›r. O’nun kendisini yeniden yaratman›n ve savafla göre flekillendirmenin örneklerinden birini oluflturan yaflam›yla b›rakt›¤› kavga fliarlar› yeni Seyitlerle dillendiriliyor flimdi Dersim da¤lar›nda. Partiye ba¤l›l›¤›n, çal›flkanl›¤›n ve mütevazi bir yaflam›n örneklerinden olan Hasan Akyol, 1978 y›l› Elaz›¤ Karakoçan do¤umludur. Orhan Bak›r’›n Karakoçan’daki faaliyetinin etkisiyle proletarya saflar›na yak›nlaflan Da¤lar›n Tuncay’› komsomol faaliyetinin liseler alan›nda örgütlenmifltir. 96 yaz›nda süreklili¤i sa¤lanm›fl gerilla savafl› yaratma perspektifine komso-
mol saflar›ndan yan›t verenlerdendi. “Dersim faflizmin denetimine girmeyecek kadar direngen, zapturapt alt›na al›namayacak kadar isyanc› ve dosttur gerillaya” böyle diyordu bir yaz›s›nda flehit düfltü¤ü topraklar›n halk›n› anlat›rken Fehiman Bozgurt. 1974 Sivas fiark›flla do¤umlu olan Dersim’in Meral’i Mersin’de lise y›llar›nda iken tan›flm›flt›r proletarya partisi ile. K›sa zamanda geliflerek partinin örgütlü bir militan› olarak bölgedeki flehir askeri komisyonunda görev al›r. 1.5 y›l kadar legal alanda faaliyet yürüten Fehiman Bozgurt Ayfer Celep’ten boflalan mevziyi doldurma iste¤iyle mesken eyledi da¤lar›. Düzenin sundu¤u tüm olanaklar› elinin tersiyle iterek yaflam›n› ezilenlerin kurtulufl mücadelesi için feda eden bir yaflam› ifade eder onun yaflam›. Kendisini “kampüs devrimcili¤ i” yle s›n›rlamayan Umut ‹l, T›p Fakültesini okurken okulunu yar›da b›rakarak kat›l›r halk ordusuna. Kendisini mücadeleden vazgeçirmek isteyen ailesine yazd›¤› bir mektupta “Beni merak etmeyin. Ben iyiyim. ‹nsan kendini nerede rahat hissediyorsa orada mutludur. Ben de burada mutluyum. Beni çok istiyorsan›z siz gelin buraya” diyordu doktor. “Munzurlarla karfl› karfl›ya geldi¤imizde müthifl bir coflku, yani o an› hiç unutmam. Çünkü hep özlemini çekti¤im Munzurlar karfl›m›z-
dayd›. Art›k hayal de¤ildi. Gerçekti. Ve Munzurlarda yürümek, koflmak, gerilla olmak, Partizan olmak, türküler söylemek bir baflka oluyor. Çünkü Munzurlar seni kendili¤inden al›r götürür. Da¤lar selam durur.” Böyle anlat›yordu uzun yürüyüflün ard›ndan Dersim’e at›lan ilk ad›mdaki coflkusunu Zeynel Erdo¤an. 1997’de TMLGB semt örgütlülü¤ünde örgütlenen Zeynel Erdo¤an gerillaya kat›ld›ktan sonra k›sa sürede uyum sa¤lam›fl, mütevazi kiflili¤iyle kendini sevdirmiflti. T‹KKO’nun savaflç›s› iken flehit düflen Mustafa Toptafl yoldafl Dersim Naz›miye do¤umludur. TMLGB saflar›nda örgütlenen Mustafa Toptafl k›sa süreli tutsakl›k yaflam›n›n ard›ndan gerillaya kat›l›r. 1971 Bal›kesir do¤umlu olan Fikret Vural, ‹Ü Fen Fakültesi’nde okurken tan›fl›r Proletarya Partisi ile. 93 y›l›nda Dersim’deki gerilla birliklerine kat›l›r. 99 y›l› yaz›na kadar Karadeniz k›rsal›nda umudun türküsünü yükseltir. Onlar›n kayb› büyük bir kay›pt›r kuflkusuz, ancak onlar› yaratan, onlar› halk›n ba¤r›ndan ç›karan do¤ru çizgi, kavgaya bafl koyacak nicelerini de ç›karacakt›r. Giden yoldafllar›m›z›n kinini kuflanmak, öcünü almak için daha bir s›k› sar›lmakt›r kavgaya bize düflen… Da¤lardan geliyor ses; savafl› yükseltin yoldafllar” Bu sesi duyuyor musunuz yoldafllar?
Özgürlü¤e sevdalanm›fl bir komünist; Armenak Bak›rciyan
“A¤lamad›k Orhan senin ard›ndan Öcün alaca¤›z patron-a¤adan Ya hep ölür ya da kurtulaca¤›z Vazgeçmeyece¤iz biz bu kavgadan”
Armenak Bak›rciyan (Orhan Bak›r) flehit düfltükten sonra halk aras›nda ve yoldafllar› taraf›ndan söylenen bu marfl, Ermeni halk›n›n aras›ndan ç›k›p Proletarya Partisi saflar›nda halklar›n kardeflli¤i için mücadele eden Armenak’›n ne kadar çok sevildi¤inin de bir göstergesi asl›nda. Ermeni milliyetine mensup olan Bak›rciyan, 1953 do¤umludur. Proletarya Partisi’nin önemli kadrolar›ndand›r. Bir eylem için gitti¤i ‹zmir’de yine polisle çat›flarak düflman›n eline geçmiflti. ‹ki y›l kald›¤› Buca Hapishanesi’nde Parti’ye ve devrime olan inanc›n› yitirmedi. TKP/ML T‹KKO gerillalar› taraf›ndan gitti¤i hastaneden kaç›r›ld›. Kaç›r›lmas› büyük yank› uyand›rd›. Daha sonra
Türkiye Kürdistan›’na geçti. ‹dam cezas›yla her yerde aran›rken 13 May›s 1980’de ‹brahim Kaypakkaya’n›n ölüm y›ldönümünde Parti karar› gere¤i cezaland›r›lmas› gereken bir polis komiserini cezaland›rmak için gitti¤i Elaz›¤’›n Karakoçan kazas›nda köyden dönüflte kurulan pusuda polisle girdi¤i çat›flmada silah elde topra¤a düfltü. Armenak Bak›rciyan t›pk› yoldafl› Nubar Yal›myan gibi Ermeni halk›n›n kurtuluflunun, bu topraklardaki tüm uluslar›n faflizmden kurtuluflundan geçti¤ine inanm›fl, bu inanc›n› da olanca gücüyle hayata geçirmiflti. O’nun ezilen insanlara duydu¤u sevgi ve gösterdi¤i ba¤l›l›k ad›n›n bir efsaneye dönüflmesine, özellikle Türkiye Kürdista-
n›’nda halk taraf›ndan ba¤r›na bas›lmas›na neden olmufltur. Kemalist faflist diktatörlü¤ün ülkemiz topraklar›nda yaflayan farkl› uluslardan halka yaflatt›¤› ac›lar› çok iyi bilen Bak›rciyan, bunun ortadan kald›r›lmas› için halklar›n kardeflli¤i ilkesini benimsemifl ve TKP/ML saflar›nda örgütlenerek, faflizmden kurtuluflun ancak Halk Savafl› ile olaca¤›na inanm›flt›. O, bir komünist olarak yaflad› ve bir komünist olarak ayr›ld› aram›zdan... Yaflam›nda düflünceleri ile davran›fllar›n›n uyumunu yakalayan insanlar›n mutlulu¤u ile karfl›lad› ölümü... ‹dealleri ard›llar›n›n mücadelesinde yaflamaya devam ediyor flimdi yeni yüreklerde...
5-18 Mayıs 2006
28
47
fiehitlerimize verilmifl sözümüz var;
Partileflmenin ad› olarak Ayferleflerek yürüyecek Dilekleflerek büyüyece¤iz! Aç›klama: Elimize e-mail yoluyla ulaflan afla¤›daki bildiriyi güncelli¤inden dolay› oldu¤u gibi yay›nl›yoruz.
Ölümlerle, kanla, görkemli fedakarl›klarla yo¤rulmufl olan devrim mücadelesinin, bir yan›yla kaç›n›lmaz seyridir yaflananlar. Ac›d›r ama u¤runa ölünecek kadar da de¤erlerle yarat›lm›fl bir yüceli¤i tafl›r ba¤r›nda. ‹flte bu yüzdendir ki ac›ya de¤il her düflenin kiflili¤inde cisimleflmifl olan TKP/ML’nin de¤erlerine yüzümüzü dönmeliyiz. Ve her düflen yoldafltan ö¤renmeliyiz ki, ortaya konulan emekleri, de¤erleri büyütelim ve deneyimleri, bizleri ileri tafl›yacak birikimlere dönüfltürelim. Zorlu yolun yolcular›n› böyle anmak ve anlamak bizim tarihsel yükümlülü¤ümüzdür.
Türk, Kürt Ve Çeflitli Milliyetlerden Emekçi Halk›m›za; Türkiye proletaryas› ve emekçi halk kitlelerinin sosyal kurtulufl mücadelesinin öncü kurmay› TKP/ML de¤erli bir militan›n› daha flehit verdi. Askeri bir eylem haz›rl›¤› s›ras›nda bomban›n kaza ile üzerinde patlamas› sonucu AYFER kod adl› D‹LEK POLAT yoldafl›m›z 07.04.06 tarihinde Ordu ilinde flehit düflmüfltür. Dilek yoldafl, düflman›n iddia etti¤i gibi ne canl› bomba eylemcisidir ne de patlaman›n oldu¤u camiyi hedeflemifltir. Partimizin ilkeleri sa¤lam ve hedefleri nettir. Partimiz sivil halka zarar verecek eylem biçimlerini de, bu süreçte canl› bomba eylemini de kabul etmemektedir. Dilek yoldafl partimizin net olarak belirledi¤i düflman odaklar›na yönelen bir eylem haz›rl›¤› içindeyken flehit düflmüfltür. Faflist TC devleti bilinçli olarak, eylemimizi karartmaya çal›flmakta ve geri kitleleri partimize ve devrimci güçlere karfl› k›flk›rtmaya çal›flmaktad›r. Ancak bu çabalar› asla sonuç vermeyecek, bundan sonra da partimiz eylem çizgisi ve hedefleriyle halk›m›za çok aç›k mesajlar vermeye devam edecektir. Proletarya ve halk kitleleri ile emperyalizm ve onlar›n uzant›s› iktidarlar aras›ndaki mücadele gittikçe k›z›flmaktad›r. Emperyalist burjuvazinin kendi temelleri ile proletarya ve halk kitlelerinin yaflam
koflullar› her geçen gün birbirine yaflam hakk› tan›maz hale gelmektedir. ‹flte bu yüzden emperyalist devletler ve onlar›n sad›k ufla¤› faflist iktidarlar, daha bir sald›rganlaflmakta ve kendi d›fl›ndaki bütün kesimlerin üzerinden ac›mas›z bir savafl makinesi gibi geçmektedir. Afganistan ve Irak iflgalleri bu gerçe¤i her gün onlarca ölü ve yaral› olarak gözlerimizin önüne sermektedir. Ancak bu gerçe¤in yan›nda baflka bir gerçek daha h›zla yükselmektedir. O da proletarya ve halk kitlelerinin bitmez tükenmez direniflleridir. Halk kitlelerinin akl›n›n eremeyece¤i yo¤un bir teknoloji ve ekonomik-askeri güç, emperyalizmin anlayamayaca¤› bir azim, kararl›l›k ve süreklilikle halk kitlelerinin elinde paçavraya çevrilmektedir. Ne toplu katliamlar, ne psikolojik harekatlar ne de büyük savafl stratejileri emperyalizmi girdi¤i batakl›ktan ç›karmaya yetmemektedir. Bunun yan›nda emperyalizmin en zay›f halkalar›ndan Nepal’de, Hindistan’da, Filipinler’de, Peru’da, Brezilya’da Maoist partiler taraf›ndan yükseltilen halk savafllar›, bugün iktidar olmaya en yak›n ve kararl› güçler durumundad›r. Faflist TC devleti ve onun sözde hükümeti AKP, çeflitli milliyetlerden halk kitlelerinin ve proletaryan›n karfl›s›na iflte bu çürüyen ve batakl›¤a saplanan emperyalist devletlere yaslanarak ç›kmaktad›r. Onlar›n sonu, dünyan›n di¤er ülkelerinde oldu¤u gibi emperyalizmle ayn› batakl›kta bo¤ulmak olacakt›r. Bu kaç›n›lmazl›k elbette kendili¤inden de¤il baflta
Türk, Kürt ve di¤er az›nl›k milliyetlere mensup halk kitlelerinin örgütlü savafl› ile olacakt›r. Halk Savafl› ile olacakt›r. Bu savafl›n kurmay› proletarya partisi TKP/ML, HALK SAVAfiI’n› ilmek ilmek, emekle, kanla, flehitlerimizle ama mutlaka yükseltecektir. Tarihin ve halk kitlelerinin gücü bunun teminat›d›r. Partimiz bütün tarihi boyunca zorlu mücadelelerden geçmifltir. Bu tarihsel deneyim ve emperyalizm karfl›s›ndaki ideolojik üstünlü¤ümüzü hak eden bir noktada olamay›fl›m›z bir gerçeklikken, bu gerçekli¤i de¤ifltirebilecek yegane güç yine Partimiz TKP/ML’dir. Çünkü durdu¤umuz noktay› ve olmam›z gereken yeri cesurca ifade eden, özelefltirisini veren partimizdir. Çünkü en zay›f ve geri noktadan bile aya¤a kalkman›n ve Halk Savafl›’n› yükseltmenin azmini ve cüretini gösteren partimizdir. Çünkü partimiz yar›ndan daha geri olmas›na ra¤men dünden daha güçlü, daha donan›ml› ve daha kararl› olarak devrim fliar›n› gerçeklefltirme yolunda ilerlemektedir. Partimiz her zaman faflizme karfl› suskunlu¤un parçaland›¤› yerde, namlular›n ve bombalar›n u¤ultusunda Halk Savafl›’n› harlamaktad›r. ‹flte bu sürecin bir parças› olarak; faflist TC devletinin özellikle son dönemlerde daha da pervas›zlaflan yönelimi karfl›s›nda partimiz TKP/ML tarihsel deneyimlerinden ald›¤› güç ve kararl›l›k ›fl›¤›nda yan›ts›z b›rakmad› ve b›rakmayaca¤›n› da att›¤› ad›mlarla ortaya koydu. Bu ad›mla-
r›n devam› olarak 7 Nisan 2006’da Ordu il merkezinde gerçeklefltirilmeye çal›fl›lan askeri eylemlilikler esnas›nda AYFER kod adl› D‹LEK POLAT yoldafl›m›z, kaza sonucu patlayan bomba nedeniyle flehit düfltü. Ölümlerle, kanla, görkemli fedakarl›klarla yo¤rulmufl olan devrim mücadelesinin, bir yan›yla kaç›n›lmaz seyridir yaflananlar. Ac›d›r ama u¤runa ölünecek kadar da de¤erlerle yarat›lm›fl bir yüceli¤i tafl›r ba¤r›nda. ‹flte bu yüzdendir ki ac›ya de¤il her düflenin kiflili¤inde cisimleflmifl olan TKP/ML’nin de¤erlerine yüzümüzü dönmeliyiz. Ve her düflen yoldafltan ö¤renmeliyiz ki, ortaya konulan emekleri, de¤erleri büyütelim ve deneyimleri, bizleri ileri tafl›yacak birikimlere dönüfltürelim. Zorlu yolun yolcular›n› böyle anmak ve anlamak bizim tarihsel yükümlülü¤ümüzdür.
Partiye Göre fiekillenmenin Ad› Dilek Polat’t›r D‹LEK POLAT yoldafl 1973 Dersim ili Hozat ilçesinin Xaçeli (Dikenli) köyünde yoksul bir Kürt ailenin çocu¤u olarak dünyaya geldi. Ailenin ekonomik s›k›nt›lar›, onlar› zamanla, Almanya kap›lar›na kadar yöneltmifltir. Okul dönemlerinde her ailenin ‘çocu¤um iyi okullarda okusun’ talebi Dilek yoldafl’› Almanya kap›lar›na tafl›sa da, Dilek bunu reddetmifl, ülkede yaflamay› ve ö¤renimini sürdürmeyi benimsemifltir.
29
47 Devrimci düflüncelerle aile çevresinde çocukluk y›llar›nda tan›flm›flt›r. Örgütlü mücadeleye ise Dokuz Eylül Üniversitesi Buca E¤itim Fakültesi’nde okurken TMLGB saflar›nda bafllam›flt›r. Her TKP/ML militan› gibi Dilek yoldafl da s›n›f mücadelesinin ön saflar›nda daha etkin olma iste¤iyle oluflan düfllerini, gerçe¤e dönüfltürmek için, hiç zaman kaybetmemiflti. Partinin ça¤r›lar›na yan›t olarak 1999 Eylül’ünde Karadeniz gerilla faaliyetine dahil olmufltur. Ne burjuvazinin sundu¤u ö¤retmenlik ne de önüne koyulan gelecek düflleri, Dilek’in hayallerine gölge düflüremedi. Ve art›k TKP/ML T‹KKO’nun kara k›z›, kendine örnek ald›¤› Ayfer Celep yoldafl›n ismiyle gerilla saflar›nda Ayfer olarak yerini ald›. Her Kürt çocu¤u gibi Dilek’te ninelerinin dedelerinin anlatt›¤› katliam, zulüm, iflkence, bask› anlat›lar›yla büyümüfltü. Ulusal bask›n›n, ezilmiflli¤in bilincinde olan Dilek yoldafl, elindeki silah› do¤rultaca¤› hedefi iyi biliyordu. Bunun için gereken her türlü çabay›, fedakarl›¤›, ›srar› ortaya koymaktan geri durulmamas›n› bilerek yaflad›. Gerillan›n zorlu flartlar›yla kendi özellikleri baz› zamanlar karfl› karfl›ya geldi. Ama Dilek yoldafl kendisiyle de mücadele etmesini bildi. Belki yer yer gerekenin gerisinde kal›yordu, ama, o u¤rafl› vermekten bir an olsun geri durmam›flt›. Ald›¤› görevler, tafl›d›¤› yükler bunun göstergesi olmufltur. Art›k, Dilek yoldafl gerilla alan›nda m›nt›kalarda komutanl›k üyesi ve özel görev birimlerinin komite üyesi olarak kendini cisimlefltirebilendi. fiehit düfltü¤ünde Karadeniz Komitesi üyesi, T‹KKO komutanlar›ndand›.
Ayfer Celebi örnek alman›n ve O’nu var etmenin ad› oldu Dilek yoldafl Dilek yoldafl devrim mücadelesine kat›l›mda bir kad›n için hem de anne olan bir kad›n için en güç olan kararlar alabilmesini de bilmifltir. Kiflisel duygular›n›n a¤›rl›¤›na ra¤men halk›n hakl› davas› u¤runa çocu¤undan vazgeçmesini bilmifltir. Ifl›ktan, gelecekten mahrum b›rak›lm›fl tüm çocuklar için güzel günler yaratabilmenin mücadelesine dört elle sar›lmak gerekti¤ine inand› ve kararl› ad›mlar at›labilece¤ini durufluyla gösterdi.
Dilek Yoldafl, Partiye, Devrime Ve Yoldafllara Ba¤l›l›¤›n Ad›d›r Dilek yoldafl›n partiye, devrime ve yoldafllar›na ba¤l›l›¤› salt bir sevginin veya duygusal ba¤ olmas›n›n ötesinde, partinin ve devrimin ihtiyaçlar› do¤rultusunda flekillenme arzusu ve çabas› olarak ifadesini bulmufltur. Gelmifl oldu¤u toplumsal ve s›n›fsal özelliklerin yan› s›ra toplumsal kad›n kiflili¤inin yaratm›fl oldu¤u düflünüfl ve flekilleniflin etkileri kimi yönleriyle yans›m›flt›r. Dilek yoldafl› farkl› k›lan, bu özellik ve flekillenifle karfl›
partinin müdahalesine aç›k oluflu, de¤iflime aç›k oluflu ve de¤iflimin zorunlulu¤una inanmas›yd›. Bu yüzden yoldafl›n geliflim süreci kendisiyle hesaplaflabilmesi üzerine oturmufltur. Her fleyiyle kendini partiye teslim etmesini bilen olmufltur. Verilen görevlere yan›t olabilme çabas›yla partiye olan gerçek ba¤l›l›¤›n› ortaya koyabilmifltir. Duydu¤u güven, verdi¤i önem, isteyerek ortaya koydu¤u çaba ve tereddütsüz olarak söylenenleri hayata geçirmedeki sade ve kararl› duruflu, militan ruhunu ç›plak biçimde yans›t›yordu. Dilek yoldafl, parti ve devrim karfl›s›ndaki duruflunu özellikle hesap soruculuk özelli¤iyle en iyi biçimde ortaya koymas›n› bilmifltir. Gerek gerilla bölgesinde yer ald›¤› bu tarz askeri eylemliliklerde sergilemifl oldu¤u militan tav›rlar›yla gerekse de ald›¤› daha özel görevlerdeki durufluyla, kat›l›m›yla bir an olsun tereddüde düflmeksizin kararl› duruflunda taviz vermemifltir. Ve düflmana vurulan her darbede, Dilek yoldafl coflkusunu en s›cak biçimde ifadelendiren olabilmifltir.
Dilek Yoldafl, Kendi Gerçekli¤ine Mütevaz› Yaklafl›m›n Ad›d›r Yetmezliklerinin, hatalar›n›n, zafiyetlerinin ortaya konulmas› durumunda, kendini kabul etmesini bilen ve yoldafllar›n›n deste¤ine olan ihtiyac›n› yal›n bir flekilde ifade etmesiyle bu özelli¤ini somutlam›flt›r. Partinin yönelimine göre flekillenmede olsun, kendini aflmada olsun bunun her zaman partiyle, yoldafllarla baflar›laca¤›na, zorluklar›n ortak iradeyle afl›laca¤›na olan inanc›n›, her daim canl› tutabilmifltir. Dilek yoldafl, toplumdaki kad›n›n en belirgin özelli¤i olan kendine güvensizlik zincirini, yoldafllar›ndan ve mücadeleden ald›¤› güçle k›rmas›n› bilen olmufltur. Kendini kabullenmek ama de¤iflime giden kap›y› da aralayarak bunu yapman›n mümkün oldu¤unu devrimci yaflam›ndaki durufluyla göstermifltir. Dilek yoldafl, ›srar›n ad›d›r. Gerilla flartlar›n›n tüm s›k›nt› ve zorluklar› karfl›nda olsun, mücadelenin sorunlar›nda olsun, kiflinin devrimcileflmesinde olsun ve görev sorumluluklar›n hayata geçirilmesinde olsun kendi ölçülerinde yan›t olmada gereken ›srar› ortaya koyabilmifltir. Yaflad›¤› yetmezlikler karfl›s›nda pes etmemifl ve kendine güvenmedi¤i anlarda dahi tekrar tekrar pratiklere girerek bunun dü-
zeltilece¤i ve geliflmenin de ancak böyle olabilece¤i inanc›n› kaybetmemifltir. Kendisi için zor oldu¤unu düflündü¤ü fleylerin içine girmekten, yapmaktan yana belki çekinceler yaflad›. Ama do¤rulu¤una inand›¤› sürece tüm risklerine ra¤men en ileri at›lmaktan da geri durmad›.
5-18 Mayıs 2006 Dilek Yoldafl Sürecin Militan Kiflili¤ine Örnektir Durmay›, beklemeyi ve düflman karfl›s›nda susmay› de¤il partiye sürekli katman›n ve düflmana vurman›n, hesap sorman›n en önde aday› olmas› yan›yla militan bir durufla sahipti. Bu durufl sözde de¤il, istekte, çabada ve kararl›l›kta kendini gösteriyordu. Ald›¤› görevi sonuna kadar en iyisiyle yerine getirme sorumlulu¤unda gösteriyordu. Kendini, salt konulan yeterlili¤i ile s›n›rlaman›n ötesine görevine kendini katarak, her görevden sonra daha iyisine geçme arzusunda gösteriyordu. Bu anlay›fl› tafl›yarak geliflti¤i ve daha üst sorumluluklar alma yetkinli¤ine eriflti¤i için sürecimizin militan kiflili¤ini yans›t›yordu. Dilek yoldafl kendini, komutan Ayfer Celep yoldafl›n ad›yla kodlay›p ileri bir rota belirlerken geldi¤i aflamada partili, militan duruflu ve netli¤iyle, devrimci geliflim süreci itibariyle yeni, örnek bir kiflili¤e rota olup simgeleflmifltir. Art›k yeni Ayfer’lerin yan›nda yeni Dilek’lerin yarat›lmas›nda bir ç›ta oluflturmufltur. Dilek yoldafl, ö¤renilmesi ve ileri tafl›nmas› gereken birçok özelli¤iyle iyi kavranmal› ve sürecimize ›fl›k olarak tutulmal›d›r. Dilek yoldafl, Halk Savafl›’n›n yükseltilmesi, partimizin s›n›f mücadelesinde etkin bir role sahip olmas› yöneliminde savafl›n içinde flehit düflmüfltür. Onun cüreti, ba¤l›l›¤› ve kararl›l›¤›n› de¤erlerimiz olarak bilecek, daha ileri tafl›man›n bilinciyle ilerleyece¤iz. Bombalarla flehit düflen yoldafl›m›z›n hesab›n› yine bombalarla soraca¤›z!! fiEH‹TLER‹M‹ZDEN Ö⁄RENEREK PART‹ BAYRA⁄INI DAHA YUKARI KALDIRALIM! D‹LEK POLAT YOLDAfi ÖLÜMSÜZDÜR! AYFERLEfiEREK YÜRÜYECEK, D‹LEKLEfiEREK BÜYÜYECE⁄‹Z! fiAN OLSUN HALK SAVAfiI’NIN Y‹⁄‹T M‹L‹TANINA! PART‹ VE DEVR‹M fiEH‹TLER‹ ÖLÜMSÜZDÜR! D‹LEK YOLDAfiI DÜfiMANDAN HESAP SORUCULU⁄UMUZLA YAfiATACA⁄IZ! YAfiASIN PART‹M‹Z TKP/ML HALK ORDUMUZ T‹KKO GENÇL‹K ÖRGÜTÜMÜZ TMLGB! N‹SAN 2006 TKP/ML T‹KKO KARADEN‹Z BÖLGE KOM‹TES‹
30
5-18 Mayıs 2006
‹flçi-köylü’den Egemenlerin Yeni Vizyonu Sald›rganl›k Üzerine Ezilenler ise Direnerek Yazacak Gerçek Tarihi Türkiye ile ABD aras›ndaki stratejik ortakl›¤› gelece¤e tafl›yacak ortak vizyon gelifltirme konusunda mutabakata vard›klar›n› belirterek, “…Bu anlamda bir mekanizma gelifltirerek, sürekli ve daha s›k görüflmeye, iki taraf› ilgilendiren ve ortak ç›karlar›m›z›n bulundu¤u konularda daha fazla yo¤unlaflmaya karar verdik” diyor Rice Türkiye ziyaretinin ard›ndan. Geçti¤imiz hafta ülkemizi ziyaret eden ABD D›fliflleri Bakan›n›n bu aç›klamas›n› yorumlayan kimi burjuva kalemflörler ABD-Türkiye iliflkilerinin aflama kaydederek, iliflkilerin “stratejik ortakl›k” aflamas›na geldi¤ini övünerek ifade ediyorlar. Bu aç›klamalar›na kan›t olarak da Rice’›n “Türkiye ile Irak, Afganistan ve Geniflletilmifl Ortado¤u Projesi konular›nda birlikte çal›flacaklar›n› belirterek, demokratik bir Ortado¤u’nun tesis edilmesi konusundaki çabalar›n sürmesi gerekti¤i” aç›klamalar›n› gösteriyorlar. Türkiye aç›s›ndan oldukça kritik geliflmelerin yafland›¤› bir dönemde yap›lan bu ziyaretin ABD aç›s›ndan önemi gelecek aç›s›ndan yap›lan planlamada özellikle de Ortado¤u merkezli politikalarda Türkiye’nin daha da aktiflefltirilmesi iken, Türkiye aç›s›ndan görüflmenin önemini belirleyen yan ise Kürt Hareketine yönelik gerçeklefltirilecek olan operasyonda ABD’nin desteklemesi oldu. Bu konuda Türkiye’yi yürüttü¤ü mücadelede yaln›z b›rakmamas› için gerekli ›srarlar gösterilmifl ancak bas›na yans›d›¤› kadar›yla bu ›srarlardan beklenen sonuç elde edilememifltir. 200 bin olarak ifade edilen bir askeri y›¤›nakla bafllat›lan operasyonla, gerilla-
n›n imhas›n› hedefleyen Türk hakim s›n›flar›, bu çarp›flmada ABD’yi de yanlar›nda görmek istediklerini bu görüflmede dile getirdiler. Ancak ABD’nin elindeki “Kürt Kart›” geldi¤i noktada çok çabuk vazgeçemeyece¤i bir noktada durmaktad›r. Rice görüflmelerinin ard›ndan haz›rlanan “vizyon belgesinin” bu noktalarda var›lan “ortak mutabakat” üzerine flekillenece¤i ifadeleri ise daha önceki görüflmelerde oldu¤u gibi Türkiye’nin kendisini a¤›rdan satmas›n› kan›tlar bir amaç tafl›maktad›r. Rice’›n ziyaretinin di¤er önemli bafll›klar›ndan bir tanesini de ‹ran ve genel olarak Ortado¤u ülkelerine getirilece¤i söylenen “bar›fl” görüflmeleri idi. ABD’nin olas› ‹ran müdahalesinde Türkiye’den beklentilerini bir kez daha ifade etti¤i bu buluflmada yukar›da da ifade etti¤imiz gibi “PKK flart›” koflulmufltur. Uflak efendi iliflkilerinin daha da pekifltirilmesi amac› tafl›yan bu görüflmelerin, Türkiye’nin önümüzdeki dönem sald›r›larda daha da aktiflefltirilmesi hedefi tafl›nmaktad›r. “Terör” üzerine kurulu olan bu süreçteki sald›r› dalgas›nda Kürt halk›n›n merkeze konularak sürdürülmesi ise yine tesadüf de¤ildir. fiemdinli’nin ard›ndan gelifltirilen süreç devletin bu konudaki hassasiyetini gözler önüne sermektedir. Van savc›s›n›n büyük bir so¤ukkanl›l›kla görevden al›nmas› ve devam›nda yap›lan aç›klamalarda “devletin hassasiyetlerine kimsenin dokunamayaca¤›” aç›klamalar› devletin sürecin bafl›ndan bugüne kadar iflletti¤i sürecin bir devam› olma niteli¤inde olmufltur. Ülkemiz hakim s›n›flar›n›n son dö-
47 nem gelifltirdikleri sald›r› dalgas› ise gerek bugün gerekse de gelecek aç›s›ndan yaflanacak büyük f›rt›nalar›n haberini vermektedir. Bu sald›r›lar Türkiye’nin vizyonunu zedelerken emekçi halk›m›z aç›s›ndan ç›kar›lan sald›r› yasalar›n›n, onlar›n yaflam koflullar›n› çekilmez hale getirirken bu durumun yaratt›¤› tepki ve öfke ise patlamaya haz›r bir flekilde beklemektedir. AKP hükümetinin ç›kar›lan bu sald›r› yasalar›yla faflist ve halk düflman› yüzü daha fazla teflhir olmaktad›r. Bir dizi özellefltirme sald›r›s›n›n yaratt›¤› iflsizlik tablosunun her gün biraz daha büyüdü¤ü ülkemizde, bu sald›r›lar halk›n en temel yaflam alanlar›n›n da özellefltirilmesi ile birlikte daha da vahim boyutlara ulaflmas›na neden olmufltur. Bu a¤›r ekonomik yapt›r›mlar›n yarataca¤› patlaman›n önünün al›nmas› için ise “Terörle Mücadele” konseptlerini gelifltiren devlet yeni TMY ile birlikte halk›n en demokratik taleplerini dahi terör kapsam› içine alarak geniflletmektedir. Üzerine f›rt›na kopar›lan 6. madde tart›flmalar› ise yasan›n özünü karartma ve gerçek niteli¤ini sapt›rma amac› ile yürütülmektedir. “Öcalan’a af” getirece¤i gerekçesiyle tart›fl›lan bu madde bir yana hükümetin “muhalif” partisi CHP baflta olmak üzere bir dizi çevrenin deste¤iyle TMY ç›kar›lmak istenmektedir. Ç›kar›lmadan uygulamalar›na bafllanan TMY ile “ola¤anüstü hal”in süreklilefltirilmesi hedeflenmektedir. Yarat›lmaya çal›fl›lan bu bask› ve terör ortam›n›n içinde bulunduklar› krizi aflma konusunda hiçbir yarar› olmayacakt›r. Sivil faflist güçlerle üniversitelerde son dönem gelifltirilen sald›r›lar 1 May›s alanlar›nda da kendini gösterdi. Elaz›¤’da ülkücü grubun sald›r›s› ile birlikte devletin kolluk güçleri devrimcilere sald›rm›fl ve çok say›da insan› gözalt›na alm›flt›r. 2006 1 May›s’› ifl gününe denk gelmesine ra¤men kitlesel oluflu ve emekçilerin kendi taleplerini hayk›rmas› göze çarpan yanlardan
bir tanesi olmufltur. Yine 2006 1 May›s’› aç›s›ndan vurgulanmas› gereken noktalardan bir tanesi de devrimcilerin kutlamalarda a¤›rl›k merkezini oluflturmas›d›r. Devletin sald›r›lar›na paralel olarak bir dizi ifl kolunun ve konfederasyonlar›n kendi kabuklar›na çekilmesi bu y›lki 1 May›s kutlamalar›na da yans›m›flt›r. Birçok ilde 1 May›s öncesi yap›lan kitle çal›flmalar›n›n 18 May›s’a kadar sürdürülmesi ve 18 May›s etkinlikleri ile birlikte taçland›r›lmas› oldukça önemlidir. 18 May›s çal›flmalar›n› yine kitlenin örgütlenmesi ve harekete geçirilmesi olarak alg›lamak ve kavramak, bu süreçte yürütülecek çal›flmalar›n ana eksenine oturmak zorundad›r. Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya yoldafl› katlettikleri yerde kitlesel bir flekilde, onun direngenli¤ine ve militanl›¤›na yak›fl›r bir flekilde anmak bu süreçteki önemli görevlerimizden biridir. Kürt halk›na yönelik sald›r›lar›n t›rmand›r›ld›¤› bu süreçte ‹brahim yoldafl›n özellikle T. Kürdistan›’nda yürütülecek olan çal›flmalarda yine Kürt halk›n›n örgütlenmesi ve buralarda yürütülen çal›flmalar›m›z›n ivmelenmesine hizmet eder tarzda ele al›nmas› önemlidir. 1 May›s öncesi sald›r›lar›n› t›rmand›ran devlet ev bask›nlar›, gözalt› ve tutuklamalarla birlikte çal›flmalar›n önüne geçmek istemifltir. Bu sald›r›lar›n› ç›kar›lacak olan TMY ile birlikte t›rmand›rmay› hedefleyen devletin bu sald›r›lar›n›n geri püskürtülmesinin tek yolu kitlesel karfl› koyufllar›n örgütlenmesi ile mümkün olacakt›r. Darlaflan tepkilerin bu sald›r›lar›n geri püskürtülmesinde hiçbir etkisinin olmayaca¤› gibi devrimcilerin kitlelerden yal›t›lmas›n› sa¤layacakt›r. Bu süreçte sivil faflist sald›r›lar›n ve devletin topyekün sald›r›lar›n›n geri püskürtülmesi için genifl eylem birliklerinin oluflturulmas› ve kararl›, militan bir karfl› koyuflun örgütlenmesi önemlidir.
Tafllar ba¤land›, köpekler sal›nd› Sald›r›lar Tesadüf De¤il! ‹stanbul Üniversitesi’nde polislerin ve sivil faflistlerin sald›rmas›, özellikle de polisle koordineli bir halde sald›rmas› aç›kt›r ki tesadüf de¤ildir. 24 Nisan Pazartesi günü Fen Fakültesi’nden ç›kan bir YDG’li, kendisini uzun süre takip eden faflistlerin sald›r›s›na u¤rad›. Faflistlerin üzerinde b›çak ve sat›r oldu¤unu fark eden arkadafl›m›z, bu durum üzerine kendisini okul çevresindeki bir k›rtasiyenin içine girmifl, bu s›rada burada bulunan Barikat dergisi okuru bir arkadafl sald›r›ya karfl› durmak için arkadafl›m›zla tekrardan d›flar› ç›km›flt›r. Tekrarlayan sald›r›da ise arkadafl›m›z dövülürken Barikat dergisi okuru olan arkadafl›m›z ise s›rt›na ald›¤› sat›r darbesiyle a¤›r yaralanm›fl, kald›r›ld›¤› hastanede tedavi için yat›r›lm›flt›r.
‹ki gün sonra 26 Nisan Çarflamba günü ise 1 May›s’a iliflkin olarak Aksaray Metro önünde Partizan ve DDSB bildirisi da¤›tan arkadafllar›m›za sald›r›lm›fl, ‹Ü’den oldu¤u bilinen faflistler burada Ö¤renci Derne¤i çal›flmas› yapan YDG’li arkadafl›m›z› linç etmeye kalk›flm›flt›r. Sat›r ve sallamalar ile sald›r›ya u¤rayan arkadafl›m›z a¤›r flekilde yaraland›. Kald›r›ld›¤› hastanede bir gün gözetim alt›nda tutuldu. Özellikle bu son iki sald›r› bize rektörlü¤ün art›k geliflen muhalefet karfl›s›ndaki acizli¤ini gösterdi. Art›k ö¤rencileri soruflturmalarla sindiremedi¤i için, karfl›s›ndaki dalga daha da güçlendi¤i ve yükseldi¤i için kendisini geriye çekmifl ve en az›l› maflalar›n› ortal›¤a salm›flt›r. Öncesinden de dergimizde DKÖ çal›flmas› s›ras›nda yeri geldi¤inde faflistlerin he-
defi olaca¤›m›z›, bizim veya arkadafllar›m›z›n üstünden Ö¤renci Derne¤i’ne sald›racaklar›n› söylemifltik. Bu sald›r›lar›n bir devam› olarak 27 Nisan Perflembe günü bir arkadafl›m›z›n evi bas›larak TMfi ekiplerince gözalt›na al›nm›flt›r. Arkadafl›m›z bir gün önce sivil faflistlerce sald›r›ya u¤rayan arkadafl›m›z› hastaneye götürmüfl ve burada gözalt›na al›nm›flt›. Ancak ertesi gün serbest b›rak›lm›flt›. Ertesi gün serbest b›rak›lan Özdo¤an b›rak›ld›¤› günün sabah›nda “silahl› örgüte üye olmak” iddias›yla evi bas›larak tekrar gözalt›na al›nm›flt›r. Dört gündür gözalt›nda olan Yener Özdo¤an d›fl›nda ayn› gün çeflitli illerden al›nan Turgut Kaya, Ulvi Yalç›n, Erol Volkan ‹ldem, Murat Özçelik ve Volkan Akp›nar çeflitli iddia ve gerekçelerle gözalt›na al›nm›flt›r. Yine ayn› nedenle 30 Nisan günü Öz-
gür Ertürk ve Selin Eylem Mumcu gözalt›na al›nm›flt›r. Yine bu s›ralarda çeflitli ev bask›nlar› olmufl YDG’lilere gözda¤› verilmek istenmifltir. Bu sald›r›lar›n bir di¤eri de Mersin’de yaflanm›flt›r. Eve giderken yolda zorla gözalt›na al›nan Sinan Elitemiz ve Serkan Kocakaplan dört gün gözalt›nda kald›ktan sonra “1 May›s öncesi bombal› sald›r› haz›rl›¤›nda olduklar›” gerekçesiyle tutuklanarak Mersin E Tipine götürülmüfl ve polis taraf›ndan haz›rlanan fezlekede a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet istenmifltir. Bizler YDG’liler olarak bu sald›r›lar›n amac›n› biliyoruz. Ancak bask›lar, gözalt›lar, tutuklamalar bizleri y›ld›ramayacak. (‹stanbul’dan bir YDG’li)
47 KARS Kars’ta bu y›lki 1 May›s kutlamas›nda “Yaflas›n 1 May›s, B›j› yek gulan PART‹ZAN-DGH” imzal› pankartla alana ç›kt›k. 1 May›s günü saat 12:15’te 1 May›s Uluslararas› Birlik Mücadele ve Dayan›flma Günü için haz›rlanan bas›n metni okundu. Bas›n metninde son süreçte ülkemizde ve dünyada yaflanan gündemlere de¤inildi. Bu s›ralarda Kars’ta gündemde olan fleker fabrikas›n›n kapat›lmas› ile ilgili olarak da sloganlar at›ld›. Bas›n aç›klamas› s›ras›nda kitle s›k s›k “Önderimiz ‹brahim Kaypakkaya”, “B›ji b›rateya gelan”, “fieker iflçisi yaln›z de¤ildir” sloganlar›n› att›. Düzenlenen bir gün önceki geceden rahats›z oldu¤u gözlenen polisin panzerler eflli¤inde büyük bir y›¤›nak yapmas› dikkat çekiciydi. D‹YARBAKIR Diyarbak›r Emek Platformu, 1 May›s ‹flçi Bayram› için ‹stasyon Meydan›’nda yap›lmas› planlanan mitingin Valilik taraf›ndan engellenmesini k›nayarak, demokratik hukuk devleti önündeki yasal ve uygulamadan kaynakl› engellerin kald›r›lmas›n› istedi. Diyarbak›r Emek Platformu bilefleni yüzlerce kifli, Diyarbak›r Valili¤i’nin kutlamalara flehir merkezinde izin vermemesi nedeniy-
31 le Diyarbak›r Büyükflehir Belediyesi Konukevi önünde bir araya geldi. KESK’e ba¤l› Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikas› (ESM) Diyarbak›r fiube Baflkan› Medeni Tutfli, 1 May›s’› buruk kutlad›klar›n› söyledi. Tutfli, Diyarbak›r’daki olaylar gerekçe gösterilerek tutuklanan sivil toplum kurulufllar› baflkan ve temsilcilerinin bir an önce serbest b›rak›lmas›n› istedi. A⁄RI ‹flçi ve emekçilerin birlik, mücadele ve dayan›flma günü olan 1 May›s, A¤r›’da kutland›. 30 Nisan 2006 tarihinde yap›lan mitinge E¤itim-Sen, D‹SK Genel ‹fl gibi sendikalarla YDG, YÖGEH, DGH da gençlik kesimi olarak yer ald›lar. Saat 10:30’da oluflturulan kortejde biz YDG’liler “1 May›s’›n k›z›ll›¤›yla halk savafl›n› yükselt” pankart›m›z ve dövizlerimizle yerimizi ald›k. Yürüyüfl s›ras›nda kitle “B›ji Yek Gulan”, “Kahrolsun ABD Emperyalizmi”, “Kürdistan Faflizme Mezar Olacak” sloganlar› at›ld›. Saat kulesi önünde toplanan kitleye 1 May›s’›n iflçi s›n›f› ve emekçiler aç›s›ndan önemi, iflçi ve emekçilerin somut sorunlar›n› dile getiren konuflmalar yap›ld›. TC faflizminin son süreçte Kürdistan’da yo¤un olarak bafllatt›¤› y›¤›nak ve operasyonlara da dikkat çekilip k›-
5-18 Mayıs 2006
nand›. Ayr›ca A¤r› E¤itim Fakültesi’nde demokratik mücadele veren yurtsever arkadafllar›m›za karfl› Terörle Mücadele fiubesi’nin ve Dekanl›¤›n bafllatt›¤› soruflturma, gözalt› ve bask›lar oturma eylemiyle k›nand›. Daha sonra Koma Rewflen sahneye ç›kt›. Kürtçe söyledi¤i flark›larla iflçi ve emekçiler, ö¤rencilerle birlikte coflkuyla halaya durdular. A¤r› YDG
A¤r› ANTALYA Antalya’daki 1 May›s kutlamalar› için Güllük Meydan›’nda bir araya gelen çeflitli siyasi parti, sendika ve sivil toplum örgütleri, mitingin yap›laca¤› Köy Hizmetleri binas›n›n arkas›nda bulunan alana do¤ru yürüyüfle geçti. Güvenlik kordonlar› oluflturan polis, sendikalar›n geçifline izin verirken, DTP, EMEP, SDP ve HÖC’ün aralar›nda bulundu¤u bir grubu, Güllük Meydan›’nda bekletti. Bu s›rada polis ile bekletilen kitle aras›nda gerginlik yafland›. Yaflanan gerginlik s›ras›nda yaklafl›k 20 HÖC üyesi tek tip giyindi¤i gerekçesiyle gözalt›na al›nd›. Miting Tertip Komitesi üyeleri ile polis aras›nda tart›fl-
malar›n sürdü¤ü s›rada miting alan›na girmelerine izin verilen D‹SK, KESK ve TMMOB üyeleri geri gelerek miting alan›na girmelerine izin verilmeyen gruba destek vermek amac›yla Güllük Meydan›’nda oturma eylemine bafllad›. Bu s›rada oturma eylemi yapan grup, gözalt›na al›nanlar›n da serbest b›rak›lmas›n› istedi. LÜLEBURGAZ Lüleburgaz’da 1 May›s kutlamalar› s›ras›nda ‹brahim Kaypakkaya’n›n resminin bulundu¤u Partizan imzal› pankart› tafl›yan Partizan okurlar›na sald›ran polis 4 Partizan okurunu gözalt›na ald›.
1 May›s birçok ülkede coflkuyla kutland› FRANKFURT Proleteryan›n birlik, dayan›flma ve mücadele günü olan 1 May›s Almanya Frankfurt’da kutland›. Önceki y›llara oranla daha kitlesel ve canl› geçen kutlamalara Türkiyeli devrimci, demokrat kurumlar ortak pankartla kat›ld›lar. Sabah saat 09:30’da Güterburgsplatz’dan yap›lan yürüyüflle bafllayan etkinlik Römer’de yap›lan mitingle son buldu. ADHF, B‹R-KAR, AG‹F ve AT‹F imzal› Türkçe, Kürtçe, Almanca ve ‹ngilizce “Yaflas›n 1 May›s” pankart›n›n ard›ndan yürüyen Türkiyeli göçmen emekçiler “1 May›s’› yaflataca¤›z”, “1 May›s k›z›ld›r k›z›l kalacak”, “Sosyal y›k›ma son”, “Faflizme ölüm”, “Yaflas›n Halklar›n Kardeflli¤i” vb. sloganlar at›ld›. Yaklafl›k 200 kiflilik kat›l›mla yürüyüflün en kitlesel kortejini oluflturan Partizan kortejinde 5 ustan›n resimlerinin bulundu¤u ve “Yaflas›n Proletarya Enternasyonalizmi” yaz›l› pankart tafl›nd›. Disiplini ve canl›l›¤› ile dikkat çeken kortejde davul-zurna ayr› bir renk katt›. Partizan kortejinde sosyal hak gasplar›na, ö¤renci harçlar›na ve emperyalist sald›rganl›¤a dikkat çeken dövizlerin yan› s›ra Yeni Demokratik Gençlik Frankfurt Komitesinin flama ve dövizleri ile ilk defa kat›l›m› sa¤land›. Yürüyüfl ve miting süresince AT‹KAT‹F, ILPS flamalar› tafl›nd›. Yürüyüfl sonras› Römer’de yap›lan mitingde tertip komitesi ad›na yap›lan konuflmada 1 May›s’›n tarihsel anlam›na uygun vurgu yap›ld›. Türkiyeli devrimci kurumlar›n ortak olarak haz›rlad›klar› bildiri de okundu. Sosyal hak gasplar›na, emperyalist sald›rganl›¤a ve Türkiye’deki geliflmelere dikkat çekilen bildiride, ortak mücadele ca¤r›s› yap›ld›. Yürüyüfl ve mitingde MLKP, MKP ve
TKP/ML pankart ve bayraklar› da aç›ld›. Alanda TKP/ML-YDB ve TKP/ML MK-SB imzal› 1 May›s bildirilerinin da¤›t›ld›¤› görüldü. ULM Tarihsel günler içinden geçilen süreçle birlikte ele al›n›p içeri¤i dolduruldu¤u takdirde anlam kazan›r. 1 May›s da ayna içerikle yani tarihin derinliklerinden ç›kan eflitlik, özgürlük mücadele anlay›fl› do¤rultusunda ele al›n›r. Bugün ayn› içerik bütün yak›c›l›¤›yla devam ediyor. Genelde emperyalist barbarl›¤›n dünya halklar›na sald›r›s› tüm fliddetiyle sürüyor. Özelde ise Avrupa parças›nda terör yasalar› ve
alarak sürecin bilfiil içinde yer ald›k. 180’e yak›n kitlemizle baflta 5 ustan›n resminin yer ald›¤› Partizan pankart›m›zla ard›nda AT‹K ve ILPS pankart› ve k›z›l bayraklarla yerimizi ald›k. Yürüyüsfl esnas›nda yüzlerce bildiri da¤›tt›k. Ayr›ca Dilek yoldafl› anlatan k›sa bir ajitasyon propaganda yap›ld›. Daha sonra Tohum Derne¤imizin önünde yapt›¤›m›z k›sa de¤erlendirmeyle birlikte açt›¤›m›z yemek stant› ile uzun sohbetler eflli¤inde etkinli¤imiz sona erdi. (ULM Partizan okurlar›)
V‹YANA Dünya iflçi s›n›f›n›n birlik, mücadele ve dayan›flma günü olan 1 May›s, Viyana’da coflkulu bir flekilde Frankfurt kutland›. 1 May›s haz›rl›klar›, öncesinde kurulan bir platform taraf›ndan yap›lm›flt›r. Platformda Partizan, AT‹GF, YDG, HÖC, Anadolu Federasyonu, At›l›m, Odak, ADHK, ArbeiterInnenstandpunkt/ Revolution, Kommunistische Initiative (KI), Sozialistische Jugend-StamokapStrömung yer ald›lar. Yürüyüfle genel olarak kat›l›m di¤er senelere göre olumluydu. Yaklafl›k olarak 250-300 kiflinin sosyal y›k›m politikalar›n›n faturas› emekçilere kat›ld›¤› Partizan ve AT‹GF kitlesi s›k s›k yada göçmen emekçilere ç›kar›lmaktad›r. Ayr›- “Hoch die Internationale Solidarität”, “Yaflas›n ca iç faflistleflmeye ve ›rkç›l›¤a dayal› politika- Partimiz TKP/ML”, “Yaflas›n devrimci dayalar›n› aç›kça dillendiriyorlar. Yine emperyaliz- n›flma”, “‹bo yafl›yor T‹KKO savafl›yor”, “Same uflakl›kta s›n›r tan›mayan TC, sivil faflistle- vafl Ö¤ren ‹lerle gücümüz TMLGB”, “Yaflas›n ri piyasaya sürmekte ve Kürt ulusunun özgür- Halklar›n Kardeflli¤i”, “Birlik Mücadele Zalük sesini k›smaya ve kimyasal silahlarla sus- fer”, “Yaflas›n AT‹K AT‹GF YDG”, “Bush Go turmaya çal›flmakta. Pervas›zlaflan TC, çocuk- Home” gibi sloganlar at›ld›. Opera’n›n önünde lar› katletmede s›n›r tan›m›yor. ‹flte bu ve ben- bafllayan yürüyüfl, Burgtheater’n›n önünde yazeri gündemler eflli¤inde bu y›l da alanlardaki p›lan konuflma ve halaylarla son buldu. yerimizi ald›k. Ulm 1 May›s Komitesi’nde yer (Viyana Partizan okurlar›)
LONDRA ‹flçi s›n›f›n›n birlik, mücadele ve dayan›flma günü olan 1 May›s Londra’da coflkulu bir flekilde kutland›. Türkiyeli devrimci örgütlerin ve demokratik kurumlar›nda yo¤un olarak kat›l›m sa¤lad›¤› eylem Marks’ ›n kütüphanesi olarak bilinen Clerkenwell’den bafllayarak Trafalgar Meydan›nda bitirildi. ‹yi haz›rlanm›fl ses düzeni, halaylardaki coflkusu ve “Yaflas›n Proleterya Enternasyonalizmi” yaz›l›, ve 5 ustan›n resminin oldu¤u Partizan imzal› pankart›yla oldukça ilgi gördü. Stalin ve Mao’nun resimlerinin tafl›nmas› Troçkist hareketin "güçlü" oldu¤u ‹ngiltere’de yürüyüfl s›ras›nda baz› yerlerde tart›flmalara yol açt›. Yo¤un olarak AT‹K imzal› ‹ngilizce bildiriler yürüyüfl boyunca da¤›t›ld›. Ayr›ca yürüyüflte TKP/ML imzal› 5 ustan›n oldu¤u ‹ngilizce pankart›n›n da tafl›nd›¤› gözlendi. (Londra ‹flçi Köylü Okurlar›) BELÇ‹KA Belçika’da 1 May›s farkl› farkl› yerlerde yap›ld›. Biz de Liege flehrinde yap›lan kutlamalara kat›ld›k. Pankartlar›m›zla 1 May›s bildirilerimizle mitingdeki yerimizi ald›k. Yanl›z önceden Frans›zca bildiri haz›rlamay›fl›m›z ve sloganlar›n Frans›zca yaz›lmay›fl› bizim için bir olumsuzluktu. Olumlu olan geçen senelere göre daha kitlesel olmam›zd›. Frans›zca yazd›¤›m›z pankarta “Kahrolsun kapitalist emperyalist sistem yaflas›n sosyalizim” di¤er pankarta da “Yaflas›n enternasyonal iflci s›n›f›n›n 1 May›s’›” Partizan imzal› pankartlar›n önünde önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n büyük bez portresi tafl›nd›. Ellerde bayraklar›m›z yürüyüfl sonunda günün anlam› anlat›ld›. Dilek Polat yoldafl nezdinde tum devrim flehitleri sayg›yla an›ld›. Belçika Partizan taraftarlar›