www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttnet.net.tr
Say›: 2006-19
56
*Y›l:2 *8-21 Eylül 2006 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1303-9350
R.Tayyip Erdo¤an, Lübnan’a asker gönderilmesine karfl› ç›kanlar› vatan haini ilan etti
As›l hain sizsiniz! 5 Eylül tarihinde mecliste görüflülen Lübnan’a asker gönderme tezkeresi tart›flmalar› AKP hükümeti aç›s›ndan oldukça kritik bir dönemeci ifade ediyor. Ç›kacak olan karar AKP hükümetinin kullan›m süresini bir süreli¤ine de olsa uzatacak ya da “sifonun çekilmesine” neden olacak. 1 Mart tezkeresini eline yüzüne
bulaflt›ran hükümet, gelinen aflamada ayn› “hataya” bir kez daha düflmek istemedi¤ini oldukça aç›k ifade etti. Zira ABD ile olan iliflkilerin, bu tart›flmalar›n ard›ndan y›pranmas› ve gerilmesi AKP hükümeti aç›s›ndan iyi olmayan sonuçlar do¤urdu. “Ortado¤u’da söz sahibi” olma k›l›f› ile meflrulaflt›r›lmak istenen asker gönderme karar›, hükümetin ikna turlar› ile birlikte son aflamaya getirildi. Milletvekillerinin üzerinde yaklaflan seçimi bir k›l›ç gibi tutan R. T. Erdo¤an gerekeni yapmad›klar› takdirde, bir dahaki seçimlere milletvekili aday› olarak ç›-
kamayacaklar›n› oldukça aç›k söyledi. Halk›n yüzde 80 olarak ifade edilen kesiminin karfl› ç›kt›¤› Lübnan’a asker gönderme tezkeresine karfl› tepkiler, egemenler taraf›ndan büyük bir sald›rganl›kla yan›tlanmaktad›r. Soka¤a ç›kanlar›n linç edildi¤i ve bunlar›n “vatandafl›n güzel tepkisi” olarak takdir edildi¤i günümüzde, ezilenlerin sisteme yönelik tepki ve güvensizli¤i bu ad›mlarla daha da artmaktad›r. Sald›r›lar›n› art›ran devlete en iyi yan›t›n milyonlar›n örgütlü sesi oldu¤u gerçe¤inden hareketle, bu tepkiyi ve gücü sokaklarda gösterelim.
Baflkan Mao’nun devrimi proletarya diktatörlü¤ü alt›nda sürdürme teorisini kavrama ve Dokuzuncu Parti Kongresi’nin birinci y›ldönümünü anma vesilesiyle! (Heilungkiang Eyalet Devrimci Komitesi Yaz› Grubu)
Proletarya diktatörlü¤ünü daha da güçlendir F Tiplerinde
Sald›r› ve mücadele...
Emperyalizm, revizyonizm ve gericilik dünyada varoldu¤u sürece, proletarya diktatörlü¤ü tek bir gün bile zay›flat›lmamal›d›r. Ancak s›n›f bilimi, s›n›fa do¤ru politikalarla yön verebilir!
Emekçilerin öz gücüne güven! Ülkemizde bulunan çeflitli hapishanelerdeki devrimci ve komünist tutsaklar demokratik kurum ve kurulufllara gönderdikleri mektuplarda yaflad›klar› hak gasplar›n› anlatt›lar. Görüfl cezalar›ndan mektup yasaklar›na, paralar›na el konulmas›na, hastane ve mahkemeye gidifllerde yaflanan sald›r›lara kadar uzanan hak gasplar›na dair 30 A¤ustos’ta bir eylem yapan TUYAB, yaflananlar› Nazi Almanyas›na benzetti. Ayr›ca Tekirda¤ 1 No’lu F Tipindeki tutsaklar Filistin ve Lübnan halk›n›n direniflini 3 günlük açl›k grevi yaparak aç›klad›lar. Sayfa 10
2000’den sonra dünyada ve ülkede sald›r› yasalar›yla ifl güvencesiz, sosyal güvencesiz, 1617 saat çal›flma koflullar›n›n dayat›ld›¤› günümüz koflullar›nda iflsizlerin, ücretli, sözleflmeli, vekil, mevsimlik, gündelik, tafleron çal›flanlar›n sorunlar›yla ortaklaflman›n ve bu alanlar› örgütlemenin fiili meflru mücadele olanaklar›n› yaratal›m. S›n›f, gelinen aflamada bilimine her zamankinden çok muhtaçt›r, s›n›f› kendimizden bafllayarak bilimiyle donatman›n, örgütleyerek
eme¤inin karfl›l›¤›n› ve haklar›n› geri alman›n yeni kazan›mlarla eflit paylafl›m› yak›nlaflt›rman›n üst boyutta çabas›na giriflelim. Bulundu¤umuz her alanda ve çal›flma koflullar›nda örgütlülü¤ü savunal›m. Neden örgütlü olmam›z gerekti¤ini anlatma, aç›klama amac›ndan ödün vermeden emekçilerin (hangi statü ve koflullarda olursa olsun, kamuda, özelde, tafleron, iflsiz vs.) ortak örgütlenmesinin savunucusu olal›m ve bunun koflullar›n› olufltural›m. Sayfa 19
“Disiplin bilinci güçlenmektedir ve devrim daima muzaffer olacakt›r.” Bu büyük bir gerçektir. Parti liderli¤ini güçlendirmeli, Partinin bilincini yükseltmeli ve birlefltirilmiflMao Zedung Düflüncesi’nce liderli¤i kullanmal›y›z. Devrimci kitlesel elefltiri bayra¤›n› yukar›da tutmal›y›z ve Mao Zedung Düflüncesi’ni; burjuvaziyi, revizyonizmi, Baflkan Mao’nun proleter devrimci çizgisine ayk›r› hatal› sa¤ ve afl›r› “sol” fikirlerin tüm çeflitlerini ve onlar›n üstesinden gelmek için, burjuva bireycili¤ini ve asl›nda “merkez yok” teorisi olan “birçok merkez” teorisini elefltirmek için kullanmal›y›z. Proleter devrimci ruhu, bilimsel yaklafl›m›, örgüt ve disiplin bilincini kuvvetlendirmeliyiz ve düflüncede, politikada, planda, komutada ve eylemde birli¤e ulaflmak için Mao Zedung Düflüncesi’ni bilinçli olarak kullanmal›y›z. Sayfa 16-17-18
2
8-21 Eylül 2006
FHDD kampanya tan›t›mlar›na devam ediyor
“Filistin’de bir kardeflim var” ad›yla bafllatt›¤› yard›m kampanyas›n›n duyurular› için çal›flmalar›na h›z veren FHDD, bu do¤rultuda medyada kampanyan›n duyurulmas› için çeflitli programlar yapt›. ‹stanbul’da ‹laç Radyo, Özgür Radyo, Anadolu’nun Sesi ve Aç›k Radyo’da yap›lan programlara kat›lan FHDD yöneticileri, ayr›ca ‹zmir’de yay›n yapan Demokrat Radyo’da da bir programa kat›larak Derne¤i ve kampanyay› anlatt›lar. Ayr›ca Ulusal Kanal’da iki programa kat›lan FHDD yöneticileri, Kanal 7 Genel Yay›n Yönetmeni ‹brahim Erdo¤an ile bir görüflme yaparak kampanyay› anlatt›lar. Erdo¤an, ilerleyen dönemlerde gerek Ortado¤u ile ilgili konularda yap›lacak tart›flma programlar›nda derne¤in temsil edilmesi, gerekse de kampanyan›n duyurulmas› için gerekli deste¤in sunulaca¤›n› belirtti.
Tutsaklar›n sesi enternasyonal köprü oluflturdu Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi Hapis-
hanesi’ndeki devrimci tutsaklar›n Filistin ve Lübnan halk›na yap›lan sald›r›lar› k›namak ve direnen halklar›n yan›nda yer ald›klar›n› göstermek amac›yla 22 A¤ustos tarihinden itibaren yapt›¤› üç günlük açl›k grevi FHDD arac›l›¤›yla Ortado¤u’daki pek çok yay›n organ›nda yer alarak, halklar›n aras›nda enternasyonal köprü oluflturdu. Filistin ve Arap devrimci sosyalist bas›n›nda ilgiyle karfl›lanan haber, 6 internet sitesi ve pek çok yaz›flma grubunda yer ald›. Ayr›ca Gazze ve Bat› fieria’da yay›n yapan Saut El- fiaab(Halk›n Sesi) radyosu ile canl› yay›nda yap›lan telefon ba¤lant›s› ile Türkiye’deki devrimci tutsaklar›n gösterdi¤i entarnasyonal dayan›flmaya dikkat çekildi. Halk›n Sesi radyosu 2 gün boyunca bu habere ana haberlerde yer vererek Türkiyeli devrimci tutsaklar›n sesini Filistin halk›na ulaflt›rd›.
Hollandal› yazar Siyonizmi anlatacak Hollanda Filistin Dayan›flma Komitesi arac›l›¤›yla FHDD ile ba¤lant› kuran ve daha önce de derne¤i ziyaret eden Hollandal› anti-Siyonist yazar Peter Edel, 9 Eylül tarihinde MMO (Makine Mühendisleri Odas›)’nun Taksim’de bulunan fiubesi’nde “Siyonizm ve Türkiye-‹srail ‹liflkileri” konulu bir panel verecek. Yazd›¤› Siyonizm karfl›t› kitaplar nedeniyle Hollanda’da pek çok bask›ya maruz kalan ve ifline son verilen Edel, Türkiye-‹srail iliflkilerinin perde arkas›n› da gözler önüne serecek.
56
Bas›na ve Kamuoyuna Amerikan-‹ngiliz emperyalist ittifak› Ortado¤u s›n›rlar›n›n yeniden çizilece¤ini ilan etti. Di¤er emperyalistlerde de topografik eskizler oldu¤u s›r de¤ildir. Bafl tafleroncu ve provokatör Siyonist ‹srail devleti Lübnan ve Filistin’i aral›ks›z bombalayarak, devreyi açm›fl bulunuyor. Yanan, y›k›lan ve tafl üstünde tafl kalmayan topraklar Ortado¤u co¤rafyas›d›r. Sald›rganlar emperyalistler, iflbirlikçi s›n›flar ve uflak rejimler; Direnenler ve savaflanlar ezilen Ortado¤u halklar›d›r. “Büyük”le, “Geniflletilmifl”le bafllayan emperyalist Ortado¤u projeleri ve yeniden çizilen ülke s›n›rlar›, emperyalist krizin ne düzeyde derinleflti¤ini gösterirken; Direnen Irak, direnen Afganistan, Filistin ve Lübnan: Sokaklar ve meydanlar ve sürekli ço¤alan gönüllü savaflç›lar ise emperyalist krize “bir nefes molas›” tan›mayacaklar›n›, emperyalizme zafer bahfletmeyeceklerini gösteriyor. Emperyalizm ve iflbirlikçi uflaklar›n›n gücü herfleye kadir de¤ildir, devasa cüssesine ra¤men o “çamur ayakl› bir devdir.” Gerçek ve biricik güç halk y›¤›nlar›d›r. Bütün emperyalistler ve uflaklar› bir yandan bombalar›yla ölümler ya¤d›r›rken, öte yandan ayn› fliddetle bilinçleri de bombal›yorlar. ‹srail Siyonizmi ve dolay›s›yla emperyalizmin katliamlar›n› HAMAS’a diyerek H‹ZBULLAH’a diyerek kabul edilebilir k›lmaya, krizden ç›k›fl için yaflama geçirilen iflgalleri, pazar paylafl›mlar›n› ve daha büyük ölçekli savafllar› meflru göstermeye çal›flt›klar› görülüyor, anlafl›l›yor.
BAfiSA⁄LI⁄I
Demokratik halk devrimi mücadelesinin ömrünce sad›k emekçisi ve fedakar dostlar›ndan birini daha yitirdik. Süleyman Elma’n›n mücadelemize de¤er katan an›s›n› kurtulufla kadar omuzlar›m›zda tafl›yaca¤›z. Ailesi ve tüm dostlar›na baflsa¤l›¤› diliyoruz.
PART‹ZAN
Modern revizyonizme karfl› bafllat›lan kampanya çerçevesinde Umut Yay›mc›l›k’tan ç›karm›fl oldu¤umuz befl kitab› toplam 20 YTL’ye okurlar›m›za sunuyoruz.
Proletarya Partisi’nin eski önder kadrolar›ndan Murat Sever’i, yakaland›¤› hastal›k sonucu kaybettik. Erdemleri mücadelemizde yaflayacakt›r. S›n›f mücadelesine büyük emekleri geçmifl bu de¤erli arkadafl›m›z›n an›s› önünde sayg›yla e¤iliyor, ailesi ve dostlar›na baflsa¤l›¤› diliyoruz.
PART‹ZAN ABONEL‹K fiARTLARI
senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
TKP/ML, MKP, TDP, MLKP, Direnifl Hareketi ve T‹KB davas› tutsaklar› ad›na; Bayram Kama, Hasan Rüzgar, Aysel Gündo¤an, Murat Karayel, Hasan Polat, M. Aytunç Altay
BAfiSA⁄LI⁄I
Umut yay›nc›l›ktan kampanya
işçi-köylü
Ortado¤u’da yer alan bir co¤rafyan›n devrimcileri ve komünistleri olan bizler faflist Türk hakim s›n›flar› ve faflist devletinin Kürt ulusu üzerinde katmerlefltirdi¤i milli zulmü, yar›-resmi faflist güçleriyle gerçeklefltirdikleri linçleri, katliamlar›, Kürt ulusunun politik temsilcisi olan PKK’yi iflaretleyerek nas›l “anlafl›l›r” ve hakl› k›lmaya çal›flt›¤›n› gayet iyi biliyoruz. Yine bizler faflist Türk hakim s›n›flar› ve faflist devletinin emperyalist efendilerinin ç›karlar›na uygun olarak yaflanan ve yaflanacak olanlar için rol kapmaya haz›rlan›rken, bunu “terörü kurutaca¤›z”, “Kandil’i vuraca¤›z” gürültüsü aras›nda nas›l gizlemeye çal›flt›klar›n› da görüyoruz. Emperyalist iflgal ve ya¤maya karfl› direnmek ve savaflmak meflrudur, görevdir. Ortado¤u’ya birlikte bütün dünyay› içine alan emperyalist sald›rganl›¤a karfl› fedakarca savaflanlar› inançlar›na ve milliyetlerine bakmaks›z›n destekliyoruz. Bugün Filistin ve Lübnan’da süren direnifli selamlamak ve katliamlar›n ac›s›n› paylaflmak; yap›lanlara tepkimizi göstermek için tüm hapishanelerde 3 (üç) günlük (22-25 A¤ustos aras› tarihlerde) açl›k grevine girece¤imizi bildiriyor; Filistin-Lübnan taraf›nda duran, ezilen halklar›m›z› ‹srail’e tafl atmaya ça¤›r›yoruz.
6 AYLIK: 10.200.000
1 YILLIK: 20.400.000
NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
3
56
8-21 Eylül 2006
Ortado¤u’ya tafleron askerler yolda Asker gönderilmesini istemeyenlerin “vatan haini” olarak tan›mland›¤›, “‹srail askeri olmayaca¤›z” diyenlerin linçe u¤rad›¤›, bu sald›r›n›n “vatandafl›n hakl› ve güzel tepkisi” olarak de¤erlendirildi¤i “gitmezsek prestij kaybederiz” diyen D›fliflleri Bakan›’na kadar genifl bir yelpazede tart›fl›lan Lübnan’a asker gönderme tart›flmalar›, ülkenin birinci gündemi olarak yerini ald›. Türkiye’nin politik atmosferini tamamlayan di¤er geliflmelerle birlikte de¤erlendirilmesi gereken bu süreç, en genel tan›m›yla ülkemiz hakim s›n›flar›n›n ve efendilerinin içinde bulundu¤u durumu anlamak ve tan›mlamak aç›s›ndan oldukça önemlidir. ABD’nin bölgedeki jandarmas› olan ‹srail’in sald›r›lar› sonucu yaflanmaz bir ülke haline getirilen Lübnan’dan eli bofl dönen ‹srail, BM’nin “ateflkes” karar›na ra¤men sald›r›lar›n› sürdürdü. Hizbullah bu süreçte halk›n önemli deste¤i ve sempatisini kazand›. Genel anlamda bölge halk› üzerinde artan bu etkiyle birlikte ‹srail’in ve öz olarak da ABD’nin ç›karlar› aç›s›ndan istenilen sonuç al›namad›. Haritas› ABD taraf›ndan belirlenmifl “Yeni Ortado¤u Projesi’nin” hayata geçirilmesinde önemli bir hamle olan Lübnan sald›r›s›, sürecin san›ld›¤›ndan zor geçece¤inin de sinyallerini verdi. Irak enkaz›n›n alt›nda ezilen ABD, ayn› durumu yaflamamak için emperyalist devletleri ve uflaklar›n› devreye koyma noktas›nda oldukça ›srarl› davran›yor. Türkiye’ye gönderdi¤i mesajlarda PKK pazarl›klar›n›n hat›rlat›lmas›n›n yan›s›ra 1 Mart sürecinin tekrar yaflanmamas› için ikazlar yap›l›yor.
BM Karar› ve UNIFIL BM’nin 1701 say›l› karar› ve bu karar›n yaflama geçirilmesi için oluflturulan UNIFIL birçok platforma tart›fl›lan konulard›. “Bölgede silahs›zland›rmak gibi bir görevimiz olmayacakt›r” aç›klamas›nda bulunan Tayyip Erdo¤an’› kamuoyunun yalanlamas›n›n yan› s›ra bizzat BM karar› gidecek gücün amac›n› bu flekilde belirlemifl durumdad›r. 19 Maddelik 1701 No’lu Karar’›n ilgili maddelerinde; “Bu bölgenin (Mavi Hat ve Litani Nehri aras›nda kalan güvenli bölge) 11. maddede zikredilen flartlara uygun olarak yetkilendirilen Lübnan ve UNIFIL güçleri d›fl›nda tamamen silahs›zland›r›lmas› ve silahl› unsurlardan ar›nd›r›lmas›. Lübnan’da bulunan silahl› gruplar›n silahs›zland›r›lmas›n› öngören Taif Uyumlar›, 1559 ve 1680 nolu kararlar›n›n bütünüyle hayata geçirilmesi, böylelikle Lübnan devletinden baflka silahl› bir güç veya yetkinin olmayaca¤›n› ifade eden ve Lübnan 27 Temmuz 2006’da Lübnan Kabinesi taraf›ndan al›nan karar›n hayata geçirilmesi” olarak flekillendirilen karar›n içeri¤inden de anlafl›laca¤› üzere gidecek olan “bar›fl” gücünün birinci görevi ‹srail ve ABD’nin ç›karlar›n› korumak olacakt›r. Zaten karar ‹srail’e “Lübnan’dan çekil” dayatmas›n› da kapsam›yor. Çekilmeye karar verme hakk›n› ‹srail’e b›rak›yor. Yine ‹srail’in sald›r›lar›n› durdurmas›, geliflecek olan karfl› sald›r›lar aç›s›ndan “kendimi savunuyorum” gerekçesiyle bozulabilir. Bu da gerek BM’nin gerekse de bu tarz kurulufllar›n ald›¤› kararlar›n ka-
ABD ve ‹srail’in yar›m b›rakt›¤› daha do¤rusu tamamlayamad›¤› sald›r›y› tamamlama göreviyle yükümlü hale getirilen “bar›fl gücü” belli boyutlar›yla ABD’nin ‹ran hedefi konusunda da deneme sürecinden geçecek.
muoyuna yans›t›ld›¤› gibi gerçekten mazlum halklar›n hakk›n› korumak de¤il, emperyalistlerin ç›karlar›n› koruma ve gelifltirme amac› ve hedefi içinde olduklar›n› bir kez daha kan›tlamaktad›r. Bölgede konumland›r›lacak olan UNIFIL’›n mevcut olan 2 bin kiflilik askeri gücü 15 bine ç›kar›lacak ve bu güç 15 bin kiflilik Lübnan askeri gücü ile birlefltirilerek, karma bir ordu kurulacak. Böylelikle bölgede hantal ve ifllevsiz bir yap›ya ve niteli¤e sahip olan bu askeri güç de ifllevli bir duruma kavuflturulmufl olacak. Çeliflkili BM kararlar›n›n uygulay›c›s› durumunda olacak olan bu gücün Hizbullah’› silahs›zland›rma görevi ise oldukça çetrefilli bir durum. Hizbullah’›n böyle bir dayatmay› kabul etmeyece¤i bir gerçek. Bu noktada at›lacak ad›mlara ise cevaps›z kalmayacakt›r. Bu anlam›yla da gidecek olan askeri gücün çat›flmaya girmeyece¤i gibi aç›klamalar hiçbir flekilde gerçe¤i ifade etmemektedir. Al›nan kararlar›n tümü her taraf›ndan dökülmesi gerçe¤inin yan›s›ra, bu konumland›rma ve çizilen çerçevenin mu¤lakl›¤› ‹srail ve ABD aç›s›ndan kendi ç›karlar› do¤rultusunda de¤erlendirme ve yorumlanmas› gibi aç›k bir kap›ya sahip. Yani karar› ve askeri gücü kendi ç›karlar›na hizmet edecek biçimde de¤erlendirmeleri mümkün. Ki 1701 say›l› karar da mu¤lakl›klar›yla böylesi bir pratik sürece zemin haz›rlamaktad›r.
Türk devleti bölge tafleronlu¤una haz›rlan›yor D›fliflleri Bakan› Abdullah Gül’ün meseleye iliflkin yapt›¤› aç›klamada “Lübnan’a asker göndermek Türkiye’ye prestij kazand›r›r” demesinin ya da “bölgede etkinli¤imizi art›r›r” gerekçesine dayand›r›lmas›n›n, “Türkiye prestij kazan›r; 1 Mart tezkeresinin geçmemesinin do¤urdu¤u olumsuz hava da¤›l›r; Türkiye yeni çizilecek Ortado¤u haritas›nda söz sahibi olur; Türkiye 1 Mart tezkeresiyle hata yapt›, Lübnan’a asker göndermemekle bu hata yinelenmemeli; asker yaln›z savafl için de¤il, bar›fl içinde yurtd›fl›na gönderilir” aç›klamalar›n›n, beyanlar›n›n asker gönderme konusundaki mevcut tepkilerin aza indirilmesi yönünde hiçbir etkisi olmam›flt›r. Tart›flmalar›n ve aç›klamalar›n genel seyrine bakt›¤›m›zda devlet aç›s›ndan sorunun ABD’yle PKK pazarl›¤› içerisinde yürütüldü¤ü çok aç›k bir flekilde görülmektedir. Bir “tesadüf mü” sorusunu sordurtsa da
ABD, Bakanlar Kurulu’nun Lübnan’a asker gönderme tezkeresini imzalay›p meclise gönderme karar›n› duyurdu¤u pazartesi günü, PKK özel temsilcisi olarak Genelkurmay Baflkan Yard›mc›s› emekli general Joseph Rolston’› atad›¤›n› aç›klad›. Tabi bu geliflmelerin yan›s›ra M‹T taraf›ndan haz›rlanan ve bas›na s›zd›r›lan “ABD-PKK görüflme” tutanaklar› yap›lan pazarl›klar›n içeri¤ini kamuoyuna sunma amaçl›yd›. Buna karfl›l›k Kürt Ulusal Hareketi taraf›ndan aç›klanan “çözüm deklerasyonu” adl› belgenin içerik ve kapsam›, devletin sald›rgan tutumuna ra¤men mevcut çizginin korunaca¤›n› göstermektedir. T. Kürdistan›’nda TC ordusuna yönelik yap›lan eylemlerin, savunma anlay›fl›n›n ve eldeki silahl› gücün pazarl›k masas›nda kullan›lmas› anlay›fl›n›n bir sonucudur. Sürecin en bafl›nda Türkiye’yi önemsediklerini aç›klayan ABD, gelinen noktada Türkiye’yi bu sald›r› çemberinin içinde aktiflefltirme planlar›n› hayata geçirme hedefinde. Ortak askeri gücün yönetiminin Fransa’ya verilmesi planlan›rken, Fransa’n›n bu plandan son anda vazgeçmesi ve istenilen destek gücün oldukça alt›nda bir askeri güç gönderme karar› almas›, geliflecek olan sürecin ve aç›lan dönemin sanc›lar›n› kald›rma ve bu konuda ABD’nin att›¤› ad›mlara ve yönelimlere ortak olma noktas›ndaki kayg›lar›n sonucudur. Bunun yan›s›ra oldukça istekli davranan Türkiye için yap›lan aç›klamalarda ise; “Türkiye’nin Lübnan’a katk›s› çok önemli. Türkiye’nin bölgeye yönelik kültürel yak›nl›¤› nedeniyle, karfl›lafl›lacak olas› sorunlar kolay çözülür. Türk askerinin ISAF deneyimi, Lübnan için önemli” aç›klamas›nda bulunan ‹talya, oluflturulacak güç içinde Türk askerinin önemli roller üstlenece¤ini de beyan etmifl durumda. “Simetrik/asimetrik” savafl tart›flmalar›n› da belli oranda kapsayan bu tart›flmalarda Türk ordusunun bölgeye istenmesinin en önemli nedenlerinden birini de gerilla savafl›na karfl› tecrübe ve deneyim sahibi olmas› oluflturmaktad›r. AKP milletvekilleri taraf›ndan yap›lan aç›klamada “Türk askerinin yeni bir çat›flma stratejisine karfl› e¤itilmesi” olarak tan›mlanan bu sürecin, Türk askerine kazand›racaklar›na bu aç›dan da bakmak gerekti¤i nasihat›nda bulundu. ABD ve ‹srail’in yar›m b›rakt›¤› daha do¤rusu tamamlayamad›¤› sald›r›y› tamam-
lama göreviyle yükümlü hale getirilen “bar›fl gücü” belli boyutlar›yla ABD’nin ‹ran hedefi konusunda da deneme sürecinden geçecek. fiu an için oldukça uzak bir noktada gibi duran ‹ran tart›flmalar›n›n dönem dönem gündeme getirilmesi/hat›rlat›lmas›, geliflecek olan sürecin bir noktas›nda bu hedefin vurulmas› tart›flmalar›n› da gündeme getirmektedir.
Türk Hakim S›n›flar› Sald›r›lar›n› T›rmand›racak D›fl tehditleri “bertaraf” etme arzusuyla yan›p tutuflan AKP hükümeti içte de ezilenlere ve devrimci güçlere yönelik sald›r›lar›n› t›rmand›rma politikas› ile hareket etmeye devam ediyorlar. Halk›n % 80’lik gibi bir kesiminin karfl› ç›kt›¤› asker gönderme tezkeresine karfl› ç›kanlara faflistleri sald›rt›p ard›ndan da bu sald›r›lardan övgüyle söz etmelerini bir devlet politikas› olarak görmek gerekir. 3 Eylül mitingini da¤›tmaya gelen emniyet müdürü Celalettin Cerrah ve ard›ndan gelen askeri güçle yap›lan gövde gösterisi ve ard›ndan kitleye ateflli silahla müdahale edilmesi sonucu iki kiflinin yaralanmas›, Okmeydan› ve 1 May›s Mahallesi etkinliklerine sald›r›lmas› emekçi semtlere yönelik sald›r›lar›n da ivmelendirme e¤ilimi içinde olduklar›n› göstermektedir. 30 A¤ustos törenleri ve yeni savafl kurmay›n›n devir teslim törenlerinde yap›lan aç›klamalar “vatan›n bölünmez bütünlü¤ü”nden dem vururken, Baflbu¤; “önemli olan asgari düzeye indirilmesidir” aç›klamas›nda bulundu. Bu, devletin uzun süredir ülkemizde gerilla mücadelesi yürüten güçlere karfl› belirledi¤i temel stratejisi ve yönelimidir. Ülkemizdeki çeflitli renkten muhaliflerin “pedal çevirerek”, ‹ncirlik’ten Dolmabahçe’ye emekli generallerle birlikte gerçeklefltirdi¤i yürüyüfl ve daha bir dizi eylem ise halk›n mevcut tepkisini örgütlemekten ve sisteme yöneltmekten baflka her türlü hedefi tafl›maktad›r. Halk›n tepkisine ra¤men tezkerenin Meclis’ten geçme ihmali oldukça yüksek. AKP hükümeti 1 Mart sürecini yeniden yaflamak istemedi¤ini oldukça net ortaya koydu. Tüm bu geliflmeler ise halk›n AKP hükümetine yönelik tafl›d›¤› mevcut güvensizli¤in derinleflmesine neden olacakt›r. Sorun burada halk›n güvensizli¤inin derinleflti¤i yerde, alternatifin ve do¤ru adresin yerinde ve zaman›nda gösterilmesidir. Bunu yapmakta gecikti¤imiz her an, halk kitlelerinin tepkisinin yanl›fl adreslere kanalize olmas›na izin verdi¤imizi unutmayal›m.
4
8-21 Eylül 2006
S›n›fsal Yaklafl›m ORDU ALTINDA DOLAfiAN BUZA⁄ILAR Gerici ve faflist devletlerden orduyu soyutlayan, dahas› ona yurtsever, ilerici bir kimlik atfederek devrimci misyon sahibi k›lanlar›n yeterinden çok bulundu¤u ülkeler aras›nda önemli bir yere sahip oldu¤umuz kesindir. Bunun en önemli tarihsel kökleri, TC’nin flekilleniflinde askerlerin oynad›¤› kurucu role uzanmakta, günümüz aç›s›ndan süregiden gaflet ise ideolojik-siyasal zeminde çok yönlü zafiyet yaratmaktad›r. Burjuvazi taraf›ndan sürekli beslenen bu zafiyetin, ciddi ölçüde politik sonuçlar› vard›r. 20. yüzy›l›n ilk çeyre¤inin sonlar›na do¤ru kimlik kazanan faflist Türk devleti, Ordunun kurtar›c›l›ktan kuruculu¤a terfi etmesiyle omurga sahibi olmufltu. Kemalizmin fl›r›nga etti¤i ›rkç›-floven ideoloji ile kurumsallaflan Orduya, devleti koruma ve kollama amaçl› giydirilen üniformay› emperyalistlerin dikti¤i hep gizlenilmeye çal›fl›ld›. Ordu, ba¤›ms›zl›¤› koruma ve vatan› savunmada en büyük güvence olarak ifllendi. Siyasi hayat›n biçimlendirilmesindeki rolü, devleti elinde bulunduran s›n›flar›n hem zorunlu hem de gönüllü bir tercihi olageldi. Devletin di¤er kurumlar›ndan daha çok s›n›flar üstü bir konumda tutulmas›yla, devreye girdi¤i koflullarda önemli bir avantaj sahibi olan Türk Ordusu; askere al›nanlar flahs›nda, halk›n devlete iman oca¤›yd›. Devletin kutsanmas› ve Kemalist ideolojinin zerk edilmesi için, Milli E¤itim teflkilat›yla beraber en güçlü harç makinesini oluflturdu. Bugün özellikle toplumun geri kesimleri nezdinde, en güvenilir ya da sayg›n kurumlar s›ralamas›nda aç›k ara birinci basamakta kalmas›n›, a¤›rl›kl› olarak e¤itme-ö¤ütme faaliyetine borçludur. Bu “güven ve sayg›nl›¤›n” temelinde, di¤er faflist kurumlar›n y›pranma oran›n›n yüksekli¤i kadar, faflist bask› ve zulmün ebelik yapt›¤› “korku” olgusu yatmaktad›r. ‹ktidar› aç›ktan elinde bulundurdu¤u askeri/aç›k faflist cunta dönemlerindeki uygulamalar› dahi kurumsal olarak büyük çapl› bir y›pranmaya neden olmad›. Bu dönemleri yarg›layanlar›n önemli bir bölümünün kifliler üzerinde odaklan›p Orduyu elefltiriden muaf tutma gayreti, bilinçli bir yaklafl›m›n ürünüydü. ‹ç ve d›fl tehdit kategorisindeki her türlü
düflmana ve kötülü¤e karfl› yegane güç ve güvence olma niteli¤i titizlikle muhafaza edilen faflist Türk Ordusu; “halk›n, milletin” aldatmacas› alt›nda, hakim s›n›flar›n gözbebe¤iydi. Ço¤u küçük çapl›, çeflitli giriflimlere de sahne olan kendi içindeki çeliflki ve kaynaflmalara, ilerici-gerici kutuplar de¤il, hakim s›n›f klikleri renk verdi. Ordunun, e¤itim ve örgütlenmesinde kullan›lan yöntem ve taktikler ile ifllevinin gere¤i olarak sergiledi¤i prati¤in izin verme flartlar› b›rakmad›¤›, ilerici karakterdeki herhangi bir yap›lanmay›, arayan ve bekleyenler her dönem fena halde yan›lmaktan kurtulamad›lar. Geçmiflte hummal› bir hastal›k yaratan biçimde oportünist ve revizyonistleri saran “darbecilik” virüsü, yaflam›n döne döne yayd›¤› panzehire karfl›n, “sol” cenah›n damarlar›ndan bir türlü temizlenemedi. Küçük burjuvazinin “güç” sorunundan kaynakl› kan›na kal›c› olarak yerleflen orduya bel ba¤lamac›l›k mikrobu, hayal dünyas›n›n en renkli görüntülerini oluflturmaya bugün de devam ediyor. Bununla, TSK’nin komuta kademesindeki flahsiyetleri (ço¤u dönemde rastlanan k›yaslamalar›n en son örne¤i, Özkök-Büyükan›t karfl›laflt›rmas›) ile ilgili yap›lan polemik ve de¤erlendirmeleri kast etmiyoruz. Esas sorun, ordunun devlet içerisindeki konumuna iliflkin saptamalardaki sakatl›klardan kaynaklan›yor. TSK örne¤inde, Ordunun hakim s›n›f kliklerinden birisi olarak de¤erlendirilmesi, devlet içerisinde “ba¤›ms›z” bir güç fleklinde alg›lanmas›n› getiriyor. OYAK baflta olmak üzere elinde bulundurdu¤u ekonomik gücün de an›ld›¤› tespitlerde, Ordu, emperyalistlerle iliflkide de farkl› bir yere konulmaktad›r. Bu konuda Türk Ordusundan medet umanlar›n bafl›n› Ulusal Hareketin önderli¤i (içerde ve d›flar›da) çekiyor. Öyle ki, Büyükan›t’›n gelifli “en keskinler, en keskin virajlar› al›r” anlay›fl›yla umut verici bulunabiliyor. Daha önemlisi, ona do¤rudan bu yönlü bir ça¤r› da yap›labiliyor. (Bknz. Duran Kalkan’›n 4 Eylül tarihli aç›klamas›) TSK’nin kendi bafl›na bir klik oluflturdu¤una dair tespitler, devlet ve ordu örgütlenmeleri ile emperya-
56
lizme ba¤›ml›l›k iliflkilerinin do¤ru kavranamay›fl›ndan ötürüdür. Ordu kademesinin çeflitli dönemlerde belirli kliklerin etkisi alt›nda bulundu¤u gerçe¤i, onu ayr› bir güç konumuna getiremez. Hatta daha çok “Kemalist-laikçi” olarak tan›mlanan çizgide saf tutan bir konum almas› da bu durumu etkilemez. Çünkü, yüzünü daha aç›k sergilemek zorunda kald›¤› cunta süreçlerinden de iyi bilinmektedir ki, hakim s›n›flara gerekli bütün renklerin korunmas›nda, Ordu titiz bir tutum içerisindedir. Bu, onun kendi tasarrufu olarak de¤il, emperyalistler ve ufla¤› komprador burjuvazi ve toprak a¤alar› s›n›flar›n›n talimat ve talebinin sonucudur. Ordunun t›pk› di¤er devlet ve düzen kurumlar› gibi, (sivil bürokrasi, yarg›, siyasi partiler, medya) faflist diktatörlü¤ün arac› olma vasf›, onu esasta klikler üstü bir konumda tutmaktad›r. Çeflitli klikler aras›nda parçalanm›fl oldu¤u ve içerisinde bu kliklerin mücadele yürüttü¤ü olgusu bu durumu de¤ifltirmez. O esas ifllevi bak›m›ndan, çeflitli klikler aras›ndaki dalaflta, taraf olmadan çok kapsay›c› bir rol oynamak durumundad›r. Kullan›m› da emperyalist politikalar do¤rultusunda hakim s›n›f klik(ler)inin tasarrufuna ba¤l›d›r. Yerli gerici ve faflistlerin, esasen emperyalizmden ba¤›ms›z bir tutum tak›namad›¤› süreklilik arz eden koflullarda, ordunun mevcut siyasal yap›lanmaya ayk›r› bir konum almas› düflünülemez. Aksine durumlar olarak adland›r›labilecek, darbe koflullar›nda ise emperyalistlerin yine devrede olup orduyu aç›ktan kullanma tercihinde bulunmas› söz konusu olmaktad›r. Ordu ve do¤all›kla devletin, stratejik ve taktik aç›dan “güçlü” olarak nitelendirilmesinde temel bulan bu yaklafl›m; devrim ve kitlelerin gücünden baflka MLM ideolojinin tayin edici önderlik rolünü de yads›maktad›r. 1960’lardan itibaren MGK yap›lanmas›nda elde etti¤i konumun, generallerin hakimiyeti olarak okunmas› halinde, devletin sosyoekonomik temeller üzerinden yap›land›¤› gerçe¤i ters yüz edilmifl olmaktad›r. O çok heybetli generallerin, hakimiyetin esas sahibi konumundaki emperyalist efendiler ile onlar›n ufla¤› komprador patron ve büyük toprak a¤alar›n›n karfl›s›ndayan›nda s›radan birer emir subay› oldu¤u unutulmaktad›r. Bu nedenledir ki, son süreçte AKP hükümeti ile yaflanan kriz anlar› (fiemdinli, Dan›fltay Sald›r›lar›) beklendi¤inden daha yumuflak geçifllerle atlat›lm›flt›r. Egemenlerin genel/ortak ç›karlar›n›n nihai olarak be-
lirleyici oldu¤u koflullarda, Ordunun sadakati ve “memur” hüviyetine ba¤l›l›¤› iyi görülmelidir. S›n›r ötesi operasyonlardan, di¤er ülkelerdeki iflgallere asker göndermeye kadar (Irak, Afganistan ve son Lübnan meselesi) esasl› tasarruflar›n tümünde, iplerin emperyalist güdümlü siyasi iktidarda oldu¤u aç›kt›r. Askerin ç›k›fl› veya direktifleri olarak yans›yan bütün komuta kademesi müdahalelerine (yak›n süreçte; TMY brifingi, bayrak-linç kampanyas›) damgas›n› vuran, devleti ali ç›karlar› ad›na rol üstlenme tavr›d›r. Rollerin, hükümette, parlamentoda, muhalefette bulunan tüm hakim s›n›f partileri dahil, bütün devlet ve düzen kurumlar› aras›nda bölüflülmesi, sistemin bir gere¤idir. Klikler aras›ndaki çat›flman›n Orduyu da içine alan bir boyutta su yüzüne vurdu¤u durumlar›n balans ayar›, Ordu de¤il rejim/sistem taraf›ndan yap›lmaktad›r. Rejimi tek bafl›na ya da a¤›rl›kl› olarak Ordunun temsil etmesi söz konusu de¤ildir. Orduya “özelden özel” bir rol biçenlerin yeri geldi¤inde, daha da “farkl›” ve “özellikli” tutumlar sergileyebilen Cumhurbaflkan›n› alg›lamakta zorluk çekti¤i görülmektedir. Kritik bütün konularda devletin ç›karlar›n› gözetmede “hata” yapmayan N. Sezer’in, “demokrat”, “ilerici” ya da en hafifinden “hukukçu”lu¤undan (iki taksitli kimi onaylar›ndan kaynakl›) dem vuranlar›n, Hilmi Özkök’ün “demokratl›¤›na” dair yorumlara iltifat etmesi bundand›r. Ayn› Özkök’ün ABD taraf›ndan “iyi bilinmesi” ve aksi sureti olarak gösterilen Büyükan›t’› an›tlaflt›rmas› bir yana, görev süresince sergiledi¤i tutumlar unutulmufl görünmektedir. Daha çarp›c›s› ise TSK’nin kelimenin bütün anlamlar›yla “rol” yapt›¤›na aç›k bir delalet olarak, veda ziyareti esnas›nda AKP politikalar›n›n en timsalli sözcülerinden Bülent Ar›nç’a söyledi¤i, “Baflkanl›¤›n›z döneminde Meclisin sayg›nl›¤›n›n, itibar›n›n artmas›, siyaset kurumunun sayg›nl›¤›n›n artmas› anlam›na geldi¤i için çok önemsiyorum” sözleridir. Orduyu s›n›flar üstü bir konumda göstermek isteyenler ile devletin gerçek hakimi pozisyonunda alg›layanlar›n bulufltu¤u noktada, “karfl›devrimin gücü”, devrimin ufuklar›na kara bulutlar göndermektedir. Buna uluslararas› alandan gelen örnek takviyeler de cabas›d›r. Eski bir darbeci emekli subay olan Chavez’in, kendisine yönelik darbe giriflimlerinde de bulunan Ordu ile kurdu¤u iliflkiden “olumlu ve güzel” paylar ç›karanlar›n devrimle vedalaflma zamanlar› çoktan gelmifl olmal›d›r.
5
56
8-21 Eylül 2006
‹flçiler bu kez devleti de¤il, ihaneti protesto etti! 28 A¤ustos Pazartesi günü çal›flt›klar› kurumlar özellefltirildi¤i için geçici iflçi kadrosuna al›nan iflçiler, kendilerine sahip ç›kmad›¤› gerekçesiyle eski sendikalar› Türk-‹fl’i protesto ettiler. kurulufllardan ma¤dur olanlar özlük haklar›ndan kay›plar› olmaks›z›n baflka kurum ve kurulufllara devredilirler” diyen maddeyi iflletmedi¤i için ma¤duriyetlerine sebep oldu¤unu kaydeden Do¤an, sendika a¤alar›n›n devletten ald›¤› paraya da dikkat çekerek “Bizler aç ve yoksul gezerken, onlar kucak kucak para al›yorlar” dedi. “Özellefltirme demek, gelir demektir” diyen egemenler, en sonunda bu gelirin kim için oldu¤unu da gösterdi. Devlet dairelerini özellefltirebilmek, ifl istihdam›n› düflürmek, eme¤in ücretini azaltmak için norm kadro ve depo atamalar› yapan devlet, bunlar› bahane ederek özellefltirdi¤i kurumlardaki memur ve iflçileri ya iflten ç›kard› ya da geçici kadro ile ucuz emek sömürüsüne tabi tuttu. Tüm bunlar olurken sar› sendikac›lar a¤z›n› bile açmazken, flimdi ise sar› sendikalar›n üyeleri sendika a¤alar›ndan hesap sormak için eylemler yap›yor. 28 A¤ustos Pazartesi günü çal›flt›klar› kurumlar özellefltirildi¤i için geçici iflçi kadrosuna al›nan iflçiler, kendilerine sahip ç›kmad›¤› gerekçesiyle eski sendikalar› Türk-‹fl’i protesto ettiler.
‹flyerleri özellefltirildi¤i için baflka kamu kurumlar›na 657 Say›l› Devlet Memurlar› Kanununun 4/C maddesine göre geçici personel olarak gönderilen ve kadrolar› yap›lmayan iflçiler, kendileri ile ilgilenmeyen eski sendikalar› Türk-‹fl’in kap›s›na dayanarak protesto eylemlerine bafllad›. Türk-‹fl Genel Merkezi’nin kap›s›nda, gerçeklefltirilecek olan Bakanlar Kurulu toplant›s›nda kendilerinin gündeme getirilmesi için eylem yapan iflçiler, Bakanlar Kurulu bitene kadar bekleyeceklerini kaydettiler. ‹flçiler ad›na bir aç›klama yapan ‹smail Hakk› Do¤an, kendilerinin kanuna göre iflçi, bir y›ldan az çal›flt›klar› için memur da say›lmad›klar›n› kaydetti. Türk-‹fl’in 2002 y›l› toplu sözleflmelerinde imza alt›na al›nan, “Özellefltirilen veya kapat›lan
Emekçinin Gündemi KESK ve toplu “görüflme” sözleflme süreci Çeliflmenin derinleflmesi s›n›f mücadelesinin geliflme yasalar›ndand›r. Çeliflkinin üst boyutu, çözüme en yak›n oldu¤u yerdir. S›n›f mücadelesi ivme kazanmaya devam ediyor. Her ne kadar dünya egemenleri ve yerli iflbirlikçi ve uflaklar› “s›n›flar üstü”, “siyaset üstü” vb. argümanlarla ezilenlerin bilincini buland›rmaya çal›flsa da gerçeklerin üstünü örtmeye güçleri yetmemektedir. S›n›f mücadelesinde iflçi s›n›f›n›n geliflim evrelerinde geminin yelkenleri rolünü oynayan en temel demokratik kitle örgütü öncüsü sendikalard›r. Sendikalar, iflçilerin emek okullar›d›r. Sendikalar örgütlü olduklar› ifl kollar›nda ekonomik-demokratik ve özlük haklar› için mücadele ederler. Sendikalar›n bu mücadelesi ülkenin siyasi sürecinden ba¤›ms›z geliflemez. Kuflkusuz sendikalar›n varl›k nedenlerinden olan ekonomik talepler de siyasetten ba¤›ms›z geliflmemektedir. Diyalektik materyalizmin “her fley birbirine ba¤l›d›r” ilkesi, gelece¤i yorumlamam›zda yolumuzu ayd›nlatmaya dün oldu¤u gibi bugün de devam ediyor, edecek. Egemenlerin dönem yürütmesi AKP hükümeti, ülkeyi satmaya devam ediyor. Kamusal alanlar› satma yoluyla gerçeklefltirilen özellefltirmeler, devlete geçici soluk al-
d›r›rken, orta ve uzun vadede nefessiz kalmas›n› önleyemeyecektir. Sat›lan kurumlar›n çal›flanlar› iflsizler kervan›n›, açlar ordusunu büyümekte, kendili¤inden iflçi hareketlerine sebep olmaktad›r. Çünkü iflçilerin ifl güvencesini ortadan kald›ran, kazan›lm›fl tüm haklar›n gasp›na dönük geliflmeler yaflanmaktad›r. Tüm bunlar›n yan›nda hükümet Lübnan’a asker gönderilmesi noktas›nda da oldukça kararl›d›r. ‹flte tam da böylesi bir süreçte KESK’in toplu görüflmelerden çekilmesi ve kamu emekçilerinin çeflitli eylemler yapmas› karfl›s›nda hükümetin tutumu oldukça sert olmaktad›r. Bizler Devrimci Demokratik Sendikal Birlik faaliyetçileri olarak KESK’in toplu görüflme sürecini s›n›f sendikac›l›¤› bak›fl aç›s›yla de¤erlendirmek durumunday›z. Öncelikle yap›lan eylemlerin uzun sürece yay›lmas›n›n sürece bak›fl aç›s› noktas›nda önemli veriler sundu¤unun alt›n› çizmek gerekmektedir. Yaflanan sorunlar›n aciliyeti yan›nda, al›nan eylem kararlar›n›n Kas›m ay› itibari ile bafll›yor olmas›n›n gerçek anlam›, süreci takip eden herkes için aç›kt›r. Meflru ve fiili mücadele hakk›m›z› kullanarak, kazand›¤›m›z haklardan ödün vermeden, devletten icazet beklemeden, as›l gü-
‹hanetin de bedeli var; sorarlar! Türk-‹fl’le yapt›klar› görüflmelerde, isteklerine devletin a¤z› ile “Sizin art›k iflçili¤e dönüflünüz yok” yan›t›n› ald›klar›n› belirten Do¤an, “Siz bizim yan›m›zda m›s›n›z, yoksa hükümetin yan›nda m›?” diye sordu. Do¤an, “Temelinden tu¤las›na kadar hakk›m olan bu binan›n önünde onun içinde çal›flan ve bana hizmet etmek mecburiyetinde olan kiflilere ben do¤ru bildiklerimi söylerim. Hakk›m›z› almadan gitmeyece¤iz” dedi. Türk-‹fl’in kendilerine verdi¤i sözleri yerine getirmedi¤ini ifade eden Do¤an, Türk-‹fl’in istedi¤i takdirde bir günde kendilerinin sorunlar›n› çözebilece¤ini, Bakanlar Kurulu’nda 183 bin kiflinin kadro iste¤i oldu¤unu 13 bin kifli olan 4/C’lilerin de buna eklenebilececün sokaklarda oldu¤unun bilinciyle sürece yön vermek do¤ru oland›r. Sadece laftan ibaret olan devletle pazarl›k masas›n›n s›n›rlar›na hapsolmadan ve asl›nda bu politikay› teflhir ederek yap›lacak örgütlenme çal›flmalar› emekçiler aç›s›ndan daha faydal› olacakt›r. KESK’in yürüttü¤ü toplu sözleflme süreci aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, asl›nda at›lan bu yönlü ad›mlar olmakla birlikte, sokaklar› zaptetme ve egemenlerin bu politikalar›n› teflhir etme anlam›yla yaflanan eksikliklerin alt›n› çizmek önemlidir. Eylem takviminin yetersizli¤i ve uzun bir sürece yay›lmas› bu konfederasyonun emekçilerin gücünü do¤ru bir flekilde kanalize edemedi¤inin göstergesidir. Bu yetmezlikten kurtulman›n yolu da elbette ki alanlardan geçmektedir. DDSB faaliyetçileri olarak, bu süreçteki görevimiz çal›flt›¤›m›z ifl kollar›ndaki örgütlerimizin karar alma organlar›nda bizzat yer almak ve ülkemizdeki bir dizi geliflmeyle birlikte iflçi ve emekçilere yönelik sald›r›lar› birlefltirerek genifl kitlelerin bu sald›r›lar karfl›s›ndaki tepkisini örgütlemektir. Ülkemiz üzerinden yürütülen asker gönderme tart›flmalar›, genifl iflçi ve emekçi kitlelerinin gündeminde olan ve halk›n büyük bir ço¤unlu¤unun karfl› oldu¤u bir durum oluflturmaktad›r. Bu bizler aç›s›ndan üzerinden yükselece¤imiz zemini göstermektedir. Filistin ve Lübnan halk› için ve de asker gönderme karar›n› protesto için yap›lacak tüm eylemlerde ço¤unlu¤u oluflturmas›, a¤›rl›¤›n› hissettirmesi gereken iflçi s›n›f›d›r. Bu yönlü at›lan ad›mlar olmakla birlikte, bunlar›n yetersiz oldu¤unun da alt›n› çizmek önemlidir. Örne¤in Tuzla havzas›nda yap›-
¤ini kaydetti. Do¤an, kendilerine “Üyelerimizin ifli dururken sizin iflinize bakamam” diyen Türk-‹fl yetkililerine seslenerek, “Siz o yükseklere bizim omuzlar›m›za basarak ç›kt›n›z” fleklinde konufltu. “Hükümet flafl›rma 4/C’lilerin sabr›n› tafl›rma”, “Türk-‹fl umudumuz, nerede bizim kadromuz” yaz›l› dövizler tafl›yan ve “Köle gibi çal›flmak istemiyoruz”, “Türk-‹fl uyuma, eski üyene sahip ç›k” sloganlar› atan 4/C’liler, Bakanlar Kurulu toplant›s› bitene kadar, kendilerinin durumunun görüflülmesi için Türk-‹fl Genel Merkezi önünde beklediler.
Türk-‹fl’ten yine ses yok! Aç›klamadan sonra sloganlarla uzun süre Türk-‹fl önünde bekleyen iflçiler, bu s›rada bas›n›n ve kamuoyunun konuya ilgisini çekerken sendikal ihaneti gün yüzüne ç›kan Türk-‹fl’ten ise aç›klama gelmedi. ‹flçiler eylemlerinin sonunda k›sa bir aç›klama yaparak, kendi üyesi iken iflinden oldu¤u için üyelikten ç›kar›lan iflçilerine sahip ç›kmayanlar› k›nad›klar›n› ve eylemlerinin de burada noktalanmad›¤›n› söyledi. (Ankara)
lan ve asker göndermeyi protesto için organize edilen eylem, iflçilerin kat›l›m› ve gündemleri bak›m›ndan örnektir. Ve büyütülmesi gereken bir ad›md›r. ‹flçi s›n›f›n›n bu konu kapsam›nda yapt›¤› eylemler politik bir tav›r olarak alg›lanmal› ve kesinlikle küçümsenmemelidir. Özellikle son y›llarda dünyada ve ülkemiz çeflitli sald›r› yasalar›yla ifl güvencesiz, sosyal haklar› çal›nm›fl, 16 saat çal›flma koflullar›n›n dayat›ld›¤› emekçilerle bütünleflerek, genifl kitleleri meflru hak arama eylemleri içinde örgütlemek biz DDSB’lilerin görevidir. Faaliyet yürüttü¤ümüz her alanda, örgütlenmenin gereklili¤ini tekrar tekrar vurgulayarak, iflçi ve emekçilerin sorunlar›n›n di¤er halk kesimlerinin sorunlar›ndan ba¤›ms›z olmad›¤›n›n propagandas›n› yaparak, karar alma mekanizmalar›nda kitlelerden ald›¤›m›z güçle yer almak olmazsa olmazd›r. Sorunlar›n as›l kayna¤›n›n sistem oldu¤unun bilincinde olarak ve bunu propaganda ederek, emperyalist sald›rganl›k ve iflgallerden en çok emekçilerin etkilendi¤inin alt›n› çizmek önemlidir. Evet, süreç s›n›f çeliflkisini derinlefltirmektedir. Biz DDSB faaliyetçilerine düflen görev egemenlerin iflçi ve emekçiler üzerindeki yo¤un sald›r›s›n› bilince ç›kar›p, s›n›f içerisindeki çeliflkileri büyütmeden as›l sald›r›y› yapan egemenlere karfl› daha güçlü bir durufl ve mücadele hatt› gelifltirmektir. Görevimiz; bask›, fliddet ve sömürü ile sindirilen emekçilere s›n›f bilinci tafl›mak, kendi sorunlar›na sahip ç›kmaya teflvik etmektir.
8-21 Eylül 2006
6
56
Köylü mücadelesinde gelenek yaratmak Nas›l ki iflçi s›n›f›n›n bir DDSB program›na ihtiyac› varsa, nas›l ki gençli¤in YDG program› varsa ayn› flekilde köylüleri örgütleyecek harekete geçirecek, ortak bir politik talep etraf›nda süreklilik kazand›racak hareket yaratacak Yeni Demokratik Köylü Program›’na ihtiyaç vard›r.
Ordu’da say›lar› yüz binle ifade edilen f›nd›k üreticisi köylülerin kitlesel protesto eyleminin hedefinde hükümetin, IMF’nin tar›m politikalar› vard›. Ortaya konan tepkinin kitleselli¤i göz doldurdu. Bu tepki tar›m üreticilerinin, soygun ve bask› üzerine kurulu olan toplumsal düzene olan kitlesel bir tepkisiydi. Köylülerin “Bizi da¤lara m› zorluyorsunuz” tepkisi, okumam›z gereken öncelikli tepkidir. fiimdiye dek ortaya konan her türlü (sözel, bar›flç›l) tepkinin çözüm olmad›¤› anlafl›l›nca, çözüm adresinin neresi oldu¤u gerçekli¤i halk›n tarihi belle¤inden ç›kmam›flt›r. Bu adres, da¤lard›r. Da¤lar, öfkeli tepkili her emekçinin, haks›zl›¤a ve bask›ya u¤rayan her halk evlad›n›n çözüm adresidir. Da¤lara ç›k›p savaflma düflüncesi ve istemi, Kürt emekçisinin oldu¤u kadar Türk emekçisinin, köylüsünün de ortak kurtulufl adresi olmufltur. Sömürü yo¤unlafl›p derinlefltikçe, zulüm art›p dayan›lmaz hale geldikçe, halk›n mücadele etme istemi, da¤a ç›k›p savaflma istemi gerçek olmaya gebedir. Halk bunu gerçeklefltirmeye muktedir özne olma bilincini kazanmaya adayd›r. Her zaman “kendili¤inden” öfke patlamas›nda, bilinç unsurunun, isyan tohumunun var oldu¤u bilinmektedir. Köylüler kendilerini ezen ve sömüren sisteme olan inançlar›n›, hükümetlerin ve politik partilerin kendilerini düflündüklerine olan eski inançlar›n› yavafl yavafl yitiriyorlar. Kolektif hareket etme, hak arama, tepkilerini kolektif dile getirme bilinci köylülerde yeterince oluflmam›fl da olsa mücadele etme düflüncesi gelifliyor. Devlet otoritesine kölece boyun e¤ifli terk etmek gerekti¤ini daha güçlü düflünüyor, egemenlerce her söylenene inanmamak gerekti¤ini daha iyi anl›yorlar. Köylülerin birkaç y›ld›r ortaya koyduklar› öfke, gösterdikleri kitlesel tepki komprador burjuva ve toprak a¤alar› iktidar›na ve onlar›n efendilerinin sömürücü talanc› politikas›na karfl› ciddi ve onurlu bir tokatt›r. ‹flçilerin, köylülerin, emekçilerin ç›karlar›n› gözetmeyen, emperyalist efendilerinin, bir avuç iflbirlikçi uflaklar›n ç›karlar›n› kollayan, koruyan güvence alt›na alan, hemen her f›rsatta onlara uflakl›k etmekte hiçbir engel tan›mayan, onlara bir uflak sadakatiyle s›n›rs›z ba¤l›l›k göstererek hizmet eden, kompradorlar, geliflecek ve yay›lacak tepkinin önüne geçmek için mücadeleyi pasifize edip, düzen içine çekerek söndürmeye çal›flacakt›r. Bunun için hakim bir s›n›f olman›n, yöneten bir güç olman›n bütün bilgi ve tecrübesini kullanacak; elindeki aldatma oyalama, sürece yayma araçlar›n›
kullanarak, bu sorunun “çözümü” için seferber edecektir. Bu politik uygulama için en baflta sendika a¤alar›na, reformist partilere güç ve destek sunacakt›r. Köylülerin sorunlar›n› çözmeyerek, geçifltirerek, sorunu sürece yayarak köylülerin tepkilerini hafifletmeye, zay›flatmaya çal›flmakla birlikte, yeniden yalana dayal› gerçekleflmeyecek sahte vaatlerde bulunacakt›r. Yalan ve aldatma politikas›na devam edecektir. Önemli olan “bu politikaya ve uygulamalara karfl› ne yap›lacak sorusunun cevab›d›r.” Nas›l karfl› ç›k›lacak, köylülere gerçekler nas›l hangi flekilde anlat›l›p köylüler ikna edilecek, nas›l örgütlenecek ve kendi haklar› için mücadeleye nas›l çekilecektir? As›l mesele budur. Bu soruna bilinçle yaklafl›p, ciddiyetle incelemeye, kapsaml› ve bütünlüklü olarak çözmeye, kavramaya çal›fl›p do¤ru düflünceler gelifltirip, köylülerin sorunlar›na yan›t olacak taleplerine çözüm olacak, politika, mücadele çizgisi, sa¤lam örgütlülükler yarat›p, bütün bunlar› kal›c› hale getirip, bu alanda bir mücadele ve direnifl gelene¤i mi yarat›lacakt›r? Yoksa flimdiye dek oldu¤u gibi bu sorunu sadece dillendirip, tepkisini bilince-mücadeleye-örgütlenmeye çevirmeden oldu¤u yerde mi kalacakt›r? F›nd›k, tütün, fleker pancar›, kay›s› üreticilerinin gösterdikleri tepkileri örgütleyecek, ekonomik talepleri ad›m ad›m politik iktidar perspektifine çevirecek, mücadele bilinciyle donatacak olan, s›n›f bilinçli proleterlerdir. Köylü mücadelesine ve direnifline güçlü, kal›c› ve köklü bir gelenek ve süreklilik kazand›rmak proletaryan›n görevidir. Kal›c›, köklü ve demokratik bir köylü hareketinin ilk ç›k›fl noktas› ülkemizde “tar›m reformu” olacakt›r. Tar›m reformu köylülerin tohum, gübre, ilaç, sulama sorunlar›na, ucuz faizsiz kredi elde etme, ürününü ekme, biçme, toplama, kald›rma ve pazara sunma, kendi ürününe kendisinin sahip ç›kma ihtiyac›na yan›t verecek, tefeci tüccar sömürüsüne karfl› mücadele edecek, tar›mda yaflad›¤› bütünlüklü sorunlar›na ve ihtiyaçlar›na çözüm olacak bir düzenlemeyi amaçlayan, taleplerini gerçeklefltirmeyi hedefleyen bir mücadele ve örgütleme perspektifi olacakt›r. Feodal, yar›-feodal sömürü biçimini tasfiye etmeyi amaçlayan toprak devrimi, köylülerin salt toprak talebini karfl›layacak bir görevle s›n›rlanamaz. Köylülerin mevcut sorunlar› toprak talebini de içeren ancak salt bununla s›n›rlanan dar talepli sorunlar olmad›¤›, Ordu’da f›nd›k üreticilerinin protesto mitingiyle aç›kça ortaya konmufltur. F›nd›k, bugün
yaklafl›k 8 milyon emekçiyi ilgilendiren yaflamsal bir sorundur. Bu sorun ayn› zamanda genel köylü sorununun önemli bir parças›d›r. Köylülerin, ucuz ve kaliteli gübreleme, ilaçlama, tohum, ucuz mazot elde etme sorunu vard›r. Ucuz kredi elde etme sorunu vard›r. A¤›r borçlanma sorunu vard›r. Ürününü (devletin tar›m alan›na sundu¤u her türlü deste¤inin tar›mdan çekmesi) pahal›ya elde etme ucuza satma (satamama) sorunu vard›r. Üretimin ilk ad›m›ndan son ad›m›na kadar etap etap a¤›r sorunlar yaflamaktad›r. Feodal, yar›feodal sömürü biçiminin a¤›r kölelefltirici zincirlerinden kurtulma sorunu vard›r. Emperyalizmin derin, y›k›c›, ba¤›ml›l›k ve ba¤l›l›k iliflkilerinden sömürü ve hegemonyas›ndan kurtulma sorunu vard›r. Köylülere yönelik her türlü devlet deste¤inin (gübre, tohum, ilaçlama, kredi, ürünlerinin al›nmas› vb.) çekilmesi, bu alan›n emperyalist-kapitalist sermayenin insafs›z azg›n sömürüsüne ve hegemonyas›na aç›k hale getirilmesi sonucu olarak, bir dizi alanda özellefltirme yafland›, bunun sonucu iflsizlik, yoksulluk, sefalet, borçlanma ve göç artt›. Köylüler bu yaflad›klar›n›n gerçek sorumlular›n›n IMF ve DB’nin ekonomik-politikalar› oldu¤unu, bu politikay› bir uflak sadakatiyle uygulayan mevcut hükümet oldu¤unu dünden daha fazla bilmektedir. Köylülerin en az›ndan ileri kesimi yaflad›klar› yoksullaflma ve sefaletin sorumlular›n›n tek bafl›na hükümet olmad›¤› onu destekleyen emperyalist sermaye merkezlerinin oldu¤unu bilmektedir. Toplumda bilinçlenme ve ayd›nlanman›n görece olarak a¤›r ve aksak geliflti¤i, toplumsal bilinç oluflumunun zay›f oldu¤u düflünülen k›rsal alanda bilinçlenme ve yaflananlar› sorgulama gücü her geçen gün daha da geliflmektedir. Ve bundand›r ki tepkilerini daha güçlü etkili ve ortak bir flekilde dile getirmektedirler. F›nd›k üreticilerinin sorunu ve durumu di¤er üreticiler için de rahatl›kla söylenebilir. Tütün, fleker pancar›, pamuk, kay›s› üreticilerinin durumu f›nd›k üreticilerinin durumundan farkl› de¤ildir. Bugün köylüler sendika ve kooperatif temelinde örgütlenmektedir. Bu örgütlenmeler içinde Demokratik Halk Devrimi anlay›fl› ve perspektifiyle örgütlenmeye çal›fl›lmal›d›r. T›pk› DDSB anlay›fl› ve perspektifi temelinde sendikalarda ve fabrikalarda iflyerlerinde örgütlenmeye çal›fl›lmas› gibi. Örgütlenme süreci içinde tar›m üreticilerinin sorunlar›, istem ve talepleri somut ve kapsaml› olarak kavrand›kça köklü ve demokratik bir köylü hareketinin temeli yarat›lacak; temellendirilip, somutlanacakt›r.
✓ Köylülerden fabrika protestosu ‹zmir’in Bornova ilçesine ba¤l› Naldöken köylüleri, köyde bulunan Bat› Çimento Fabrikas›’n›n kapat›lmas› için çeflitli eylemler yap›yorlar. Köylüler, “Çimento fabrikas› kapat›ls›n, rahat nefes almak istiyoruz, sa¤l›kl› yaflam istiyoruz” yaz›l› döviz eflli¤inde 2 Eylül tarihinde köy meydan›nda topland›. Fabrikaya do¤ru yürüyüfle geçen yaklafl›k 200 köylü, fabrikan›n kapat›lmas› yönlü sloganlar att›. Yürüyüflün ard›ndan kad›nlar›n ço¤unlukta oldu¤u kitle ad›na aç›klama yapan köylülerden ‹smail Gümüfl, fabrikan›n yaflamlar›n› zehir etti¤ini belirterek, “fiehrimizi, mahallemizi terk edin, art›k bu katliam› durdurun, mahallemizi terk edin” dedi. Gümüfl, eylemlerini sürdürmekte kararl› olduklar›n› da sözlerine ekledi. Gümüfl’ün ard›ndan k›sa bir konuflma yapan ‹HD ‹zmir fiubesi Baflkan› Lütfü Demirkap›, Naldöken halk›n›n mücadelesinin yan›nda olduklar›n› söyledi. (‹zmir)
✓ Köylünün sorunlar› bitmiyor Serbest piyasa ekonomisi denilen, yani “sömür sömürebildi¤in kadar” anlay›fl› köylüyü bitirme, üretimi durma aflamas›na getirmifltir. Tar›mda d›flar›ya ba¤›ml›l›k, kota, mazot fiyatlar›n›n artmas› köylülü¤ü bitirmifltir. Örne¤in bu¤day›n ölçe¤ini köylünün 5 Ykr’ye satmas›na karfl›n, tefecilerden kaynakl› artan fiyatlar nedeniyle sofram›zdaki ekme¤in fiyat› 40 Ykr olmaktad›r. Ayn› fley hayvanc›l›kta da geçerlidir. 100-150 YTL’ye köylüden sat›n al›nan koç, flehirlerde 200-400 YTL’ye sat›lmaktad›r. Bu uçurumun sebebi tefecilerin serbest piyasa ekonomisine dayanarak devletin resmi ekonomi politikas›n› ac›mas›z flekilde köylüye uygulamas›d›r. Yukar›da vurgulad›¤›m›z gibi ülkemizin yar›-sömürge oluflu ekonominin d›flar›ya ba¤l›l›¤›ndan kaynaklanmaktad›r. Bu sorunlar ancak iflçi-köylü ittifak›yla Demokratik Halk Devrimi’yle ortadan kalkar. Bizlere düflen görev ise köylü bölgelerde çal›flma yürütmek, köy kooperatiflerinde bulunmak, flehirlerde geçici olarak çal›flan köylüleri örgütlemektir. Demirda¤ yoldafl›n dedi¤i gibi “durum iyidir” çünkü, köylüler art›k devletin köylüye bak›fl›n› bilmektedir. Bize düflen görev onlar› örgütlü bir flekilde harekete geçirmek ve patrona, a¤aya, tefeciye, tüccara karfl› olmalar›n› sa¤lamakt›r. (1 May›s Mahallesi’nden ‹K Okuru)
7
56
8-21 Eylül 2006
Devlet f›nd›k kabu¤undan vazgeçti; Üzüm çekirde¤ini de doldurmuyor! köylünün zarar etmesine sebep olan mafla AKP hükümeti, flimdi üzüm fiyat›na hak etti¤i de¤erin % 23 alt›nda fiyat biçti. 1.80 YTL olarak de¤er biçilen üzümün kilosuna 1.40 YTL ve afla¤›s›nda bir fiyat aç›kland›. Üzüm üretiminin yo¤un olarak yap›ld›¤› Manisa’dan hem bas›na hem de hayata yans›yanlar IMF politikalar›yla hareket eden devletin köylüyü nereye sürükledi¤ini ortaya koyuyor.
Taban de¤il tavan fiyat aç›kland›
Geçti¤imiz günlerde f›nd›k konusunda taban fiyatlar›n› düflüren ve kendisi haricinde herkesi suçlayan devlet; flimdi de üzümde benzer uygulamalara yöneliyor. ‹thal mal›n önünü açmak ve emperyalist efendilerinin kasalar›n› doldurmak için bugüne kadar köylünün ekti¤i her ürüne kota koyan, alternatif ürünler “öneren”, hasat zaman› öncesinden ihtiyac› d›fl ülke pazarlar›ndan alan devlet flimdi tüm ürünlerde taban fiyatlar› düflürüyor. F›nd›kta benzer flekilde taban fiyat›n› düflük aç›klayarak
Normalde ürün al›m dönemi taban fiyatlar aç›klan›r. Taban fiyat› köylüyü ma¤dur etmemek amac›yla eme¤iyle harcamalar›n›n karfl›l›¤›n› alabilmesine dayan›r. Ürüne fiyat biçilirken hesaplanan bu de¤er “taban fiyat” olur ve bunun üzerinden al›m yap›l›r. Fiyatlar en fazla bu de¤ere kadar düflürülebilir. Ancak devlet 1.80 YTL taban fiyat› aç›klamak yerine TAR‹fi üzerinden 1.30-1.40 YTL’ye al›m yapaca¤›n› aç›klad›. Yani devlet taban de¤il, al›m yapaca¤› tavan fiyat› aç›klad›. Üreticinin ise hali içler ac›s›. Manisa’da birçok köylü aç›k bir flekilde Ba¤Kur primlerini ve bankalardan ald›¤›
“Orman› yakan› bul, yoksa ceza toplu olacak!” Denizli’de ç›kan orman yang›nlar›na karfl› uzun süre müdahale edilmezken devlet, yang›n sonras›ndan çok farkl› bir uygulama ile karfl›m›za ç›kt›. Son 10 y›ld›r kundaklamadan ötürü ç›kt›¤› söylenen yang›nlarda bir türlü “kundakç›y›” bulamayan devlet ve kolluk güçleri, sorumlulu¤u köylünün kuca¤›na atarak iflin içinden s›yr›lman›n yoluna bak›yor. En son 23 A¤ustos’ta ç›kan yang›ndan sonra Orman Bölge Müdürlü¤ü, yang›n›n ç›kt›¤› yere en yak›n yerleflke olan Denizli’nin Ac›payam ilçesine ba¤l› Gölcük beldesinde oturanlar için ilginç bir genelge yay›nlad›. 15 ila 50 yafl aras›ndaki herkesi ç›kan yang›nlardan sorumlu tutan Denizli Bölge Orman Müdürü Adem Oklu; belde sakinlerine Orman Kanunu’na göre para cezas› kesilece¤ini aç›klad›. Bundan sonra ç›kabilecek orman yang›n›nda belde halk› söndürme faaliyetine kat›lmazsa, kifli bafl›na 362 YTL para cezas› ödeyecek. Genelgede, orman yang›nlar›na müdahale etmeyenler içinse ayr›ca savc›l›k kanal›ndan soruflturma aç›laca¤› belirtiliyor. Oklu yapt›¤› aç›klamay› flöyle temellendiriyor; “Bu bölgede 10 y›ld›r orman yang›n› ç›k›yor. Geçen sene 8, bu y›l iki kere yang›n ç›kt›. Gölcük’te ormanlar kas›tl› olarak yak›l›yor. Gölcük yak›n›nda Kelekçi Yang›n Söndürme Ekibi’miz oldu¤u için yang›nlara zaman›nda müdahale ediyoruz ve büyümesini önlüyoruz. Genellikle 500-1000 metrekare aras›nda yer ya-
n›yor. Bu yang›n›n ayn› kifli taraf›ndan kas›tl› ç›kar›ld›¤›n› düflünüyoruz. Bu kifliyi vatandafllar›n yard›m›yla yakalayabiliriz, ancak belde halk› yang›nlara bile müdahale etmiyor.”
kredileri yat›ramayaca¤›n› belirtiyor. Özellikle baz› köylüler üründen kazan›lacak paran›n, ürün için harcanan ilaç paras›n› bile karfl›lamayaca¤›n› belirtiyor. Baz› üretici köylüler dönem dönem bankalardan ald›klar› kredileri bile geri ödeyemez hale geldiklerinin alt›n› çiziyor. Üreticiler özellikle IMF politikalar› uygulanmaya devam ederse, devletin köylüyü bat›raca¤›n› ve ürünlere düflük fiyatlar aç›klanmaya devam edilirse ardarda iflaslar gelece¤ini vurguluyor.
TAR‹fi: “Kâr› bana, zahmeti sana” Üzüm Borsas›’nda fiyat›n 1.65 YTL’den aç›lmas›na karfl›n köylüye TAR‹fi’in 1.25 YTL verdi¤ini söyleyen köylü ise isyanda. TAR‹fi’in kilo bafl›na 1.25 ile 1.30 YTL aras›nda fiyat verdi¤ini belirten Üzüm-Sen Baflkan› Adnan Çobano¤lu; bas›na yapt›¤› aç›klamada “2006’da kuru üzümün bize maliyeti 1.25 ile 1.30 YTL aras›ndayd›. Geçen y›l TAR‹fi’in bize reva gördü¤ü fiyat bizim maliyet fiyat›m›zd›r. Bunu kabul etmek mümkün de¤ildir. 2006 y›l›nda kuru üzümün taban fiyat› maliyet yüzde 25 kâr, insanca yaflam pay› yüz-
Baza karfl› tabutlu eylem Antalya’n›n Alanya ilçesine ba¤l› Dim-B›çakç› köylüleri köy s›n›rlar› içinde bulunan baz istasyonlar›n›n kald›r›lmas› amac›yla eylem yapt›lar. Baz istasyonlar›n›n kuruldu¤u günden bu yana 13 kiflinin hayat›n› kaybetti¤ini dile getiren köylüler, baz istasyonlar›n›n bir an önce kald›r›lmas›n› istedi. Baz istasyonlar›n›n kald›r›lmas› için bugüne kadar çeflitli giriflimlerde bulunduklar›n› ifade eden köy halk› “çocuklar›m›z›n gelece¤ini karartmay›n”, “Bu köyde cep telefonu kullanmak yasakt›r” pankartlar› açarak baz istasyonlar›na kadar yürüdüler. Köylüler istasyonlar›n kurulmas›ndan sonra do¤an çocuklar›n hasta olarak dünyaya geldi¤ini belirterek temsili cenaze namaz› k›ld›. (Mersin)
TZD: “Devletin köylü politikas› iflas ettiriyor!” ri’nin “kara delikler” gibi ekonomiye yük olmad›¤›n›, do¤ru ifller yapt›klar›n› kaydetti.
Bahaneye bak, gere¤ini düflün! Bu aç›klama ile bahanesini de haz›rlayan Oklu flunu aç›klam›yor; belde halk›n›n ço¤u ba¤ ve bahçe tar›m› yap›yor, bir k›sm› da hayvanc›l›kla u¤rafl›yor. Denizli’nin genelinde oldu¤u gibi bir k›s›mda da “yazl›kç›” diyebilece¤imiz insanlar yafl›yor. Ancak, bu tarz tar›m için yanm›fl de¤il, t›mar edilmifl toprak laz›m. Yani bu aç›dan bak›ld›¤›nda belde halk›n›n yang›n ç›karmas› gibi bir ihtimal yok denecek kadar az. Lakin meselenin özü devletin sorumlulu¤u nas›l halka att›¤›d›r. Oklu, bas›na yapt›¤› aç›klamada ayr›ca (31 A¤ustos Radikal) Denizli’de bulunan 301 orman köyü ve beldede de benzer flekilde 15-50 yafl grubu aras›ndaki insanlar›n listesini ç›kard›¤›n› da söylüyor. Her zaman için parma¤› olan arazi mafyas› iflin içine al›nmazken orman yang›nlar›nda köylü resmen “suçlu” olarak görülüyor. Belde halk›na “suça yard›m etmifl” gibi (bahsi geçen maddeler bunlar› kaps›yor) ceza kesiliyor. Yang›n› ç›karan› bulmak bölgede polis ve jandarman›n görevi iken “halk yaps›n” deniyor. Böyle bir noktada devlete de gerek kalm›yor! (H. Merkezi)
de 15 olarak hesapland›¤›nda en az 1.75 ile 1.80 YTL aras›nda olmal›d›r” dedi. TAR‹fi Üzüm Birli¤i’nin geçen sene Üzüm Borsas›’n›n verdi¤i fiyat›n üstünde verece¤ine dair söz verdi¤ini belirten Çobano¤lu; bu sözlerin ise boflta kald›¤›n› aç›kl›yor. (H. Merkezi)
Hayvanc›l›kta çifte standart
retici köylülerin yapt›klar› çeflitli eylemlerle bafllayan f›nd›k tart›flmas›, ürün üzerindeki tüm söz hakk›n›n devlet taraf›ndan gasp edilmesi ile bitti. F‹SKOB‹RL‹K’i aradan ç›kartan devlet, onun yerine Toprak Mahsulleri Ofisi’ni her türlü tar›m ürünü al›fl›nda yetkili k›ld›. 27 A¤ustos Sal› günü yapt›¤› aç›klamada f›nd›k tart›flmalar›yla gündeme gelen Fiskobirlik’e müdahale edilmesini do¤ru bulmad›klar›n› belirten TZD Genel Baflkan› ‹brahim Yetkin, f›nd›kta Fiskobirlik yerine TMO’nun yetkili k›l›nmas› karar›n›n yanl›fl oldu¤unu söyledi. ‹çkale Otel’de bas›n toplant›s› düzenleyen TZD Genel Baflkan› Yetkin, f›nd›k taban fiyatlar› ile gündeme gelen Fiskobirlik’in seçimle iflbafl›na gelmifl yap›s›yla oynanmamas› gerekti¤ini söyledi. Fiskobirlik yerine f›nd›kta TMO’nun yetkili k›l›nmas›n› do¤ru bulmad›klar›n› kaydeden Yetkin, bu karar›n yanl›fll›¤›n›n kamuoyunun vicdan›nda tescil edildi¤ini ifade etti. Yetkin; mevcut Tar›m Sat›fl Kooperatifle-
Ü
Hayvanc›l›k konusuna da de¤inen Yetkin, girdi maliyetlerinin hala çok yüksek oldu¤unu, kaçak et giriflinin engellenemedi¤ini belirterek, hayvanc›l›¤a ayr›lan bütçenin art›r›lmas› gerekti¤ini söyledi. AB’nin Kufl Gribi nedeniyle Haziran 2006’ya kadar durdurdu¤u beyaz et ithalat›n›n süresini Aral›k ay›na kadar uzatmas›n› “samimiyetsizlik” olarak de¤erlendiren Yetkin, Türkiye’deki kanatl› hayvan sektörünün rahatl›kla AB’ye ihracat yapacak kapasite ve yeterlilikte oldu¤unu ifade etti.
“Göz göre göre zararday›z!” Hat›rlanaca¤› gibi hayvanc›l›k konusunda köylüler için hayati öneme sahip Et ve Bal›k Kurumu defalarca özellefltirilmek istenmiflti. Devletin s›rt›nda “kambur” gibi gösterilmeye çal›fl›lan kurum, özellefltirme karfl›s›nda geliflen muhalefetten ötürü özellefltirilemeyince kurumun birçok iflletmesi tasarruf(!) için kapat›ld›. Türkiye’nin AB yolculu¤unda en önemli konunun tar›m dosyas› oldu¤una dikkat çeken Yetkin, g›da güvenli¤i ve bölgesel farklar›n ortadan kald›r›lmas› gibi konularda Et Bal›k Kurumu’nun rolünün çok önemli oldu¤unu ifade etti. Yetkin tar›ma ayr›lan kaynaklar›n da art›r›lmas› gerekti¤ini belirtti. (H. Merkezi)
8
8-21 Eylül 2006
56
Yak›lan, yok edilen can damarlar›m›zd›r!
“Türkiye, Türklerindir” milliyetçi sloganlar›yla dört bir yana kalem savuranlar her nedense T. Kürdistan›’nda ç›kar›lan orman yang›nlar›ndan bahsetmediler. Son bir ayda Türkiye’nin neredeyse tüm bölgelerinde ç›kan/ç›kar›lan orman yang›nlar› do¤al ve kültürel miras›n yan› s›ra ekolojik yaflam›, tar›m arazilerini ve yerleflim yerlerini tehdit ediyor. Ülkenin dört bir yan›nda meydana gelen orman yang›nlar›, A¤ustos ay›nda kamuoyu gündemini önemli oranda meflgul etmiflti. Burjuva-feodal medya A¤ustos ay› ortalar›nda Akdeniz, Marmara ve Ege’de ç›kan orman yang›nlar›n› gündemine alm›fl, ç›kan orman yang›nlar›yla ilgili o bölgelerdeki halka, görevlilere ve devlete veryans›n ederek elefltirirken, bir yandan da yang›nlardan PKK’yi sorumlu tutarak gerçek sorumlular›n gizlenmesine hizmet etmifl, yani hedef flafl›rtm›flt›. Ancak “Türkiye, Türklerindir” milliyetçi sloganlar›yla dört bir yana kalem savu-
ranlar her nedense T. Kürdistan›’nda ç›kar›lan orman yang›nlar›ndan bahsetmediler. Öyle ya, Bat›da yananlar “milli servetimiz”di, ancak T. Kürdistan›’nda yak›lan ise de¤ersiz, haber yapmaya de¤meyen, kendi deyimleriyle “sözde” ormand›. Kendi gerçekliklerini ortaya seren her fleye “sözde” yaftas›n› yap›flt›r›yorlar ya, iflte öyle bir durumdu bu da. A¤ustos ay›n›n bafl›ndan bugüne kadar T. Kürdistan›’nda 40’tan fazla ormanl›k alan atefle verilmifl, yüzlerce hektar ormanl›k alan kül olup gitmifltir. Ancak tüm bu yang›nlar görmezden gelinerek yok say›l›yor. Bu görmezli¤in, yok sayman›n anlam› bizim aç›m›zdan oldukça nettir. Bu orman yang›nlar›nda flu olgular da göz önüne al›nmal›d›r. Öncelikle kamuoyuna yans›yan aç›klamalarda Akdeniz, Ege ve Marmara’da ç›kan yang›nlar›n TAK adl› örgüt taraf›ndan üstlenildi¤i ve bu yang›nlar› “Türk devletinin Kürdistan’daki orman yakmalar›na” bir yan›t niteli¤i tafl›d›¤› belirtilmifltir. Bunun yani orman yang›nlar›n›n bir bölümünün TAK taraf›ndan tepki ya da misilleme olarak ç›kar›ld›¤›n› göz önüne al›rsak, bu yaklafl›m›n milliyetçi, sakat bir yak-
17’lerin mezarlar›na sald›r›
Devlet, geçti¤imiz y›l 17 Haziran’da katletti¤i 17 MKP kadro ve savaflç›s›n›n flimdi de aile ve mezarlar›na sald›r›yor. 30 A¤ustos Çarflamba günü ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde bir bas›n aç›klamas› yapan Yeni Demokrasi fiehit ve Tutsak Aileleri bu sald›r›lar› k›nad›. Bas›n aç›klamas›n› aileler ad›na Ali R›za Sabur’un abisi H›d›r Sabur okudu. Sabur; özellikle Tunceli Siyenk Mezarl›¤›’nda bulunan Cafer Cangöz, Ayd›n Hanbayat, Ali R›za Sabur, Ahmet Perktafl ve Taylan Y›ld›z’›n mezarlar›n› ziyarete gittiklerinde sivil polislerin takibine ve tacizine maruz kald›klar›n› söyledi.
Daha önce aileler ve demokratik kitle örgütleriyle düzenledikleri mezar ziyaretlerinde de sald›r›ya u¤rad›klar›n› ve 64 kiflinin gözalt›na al›nd›¤›n›, mezarlar›n yap›lmas›n› engellemek için iflçileri gözalt›na ald›klar›n›, elektri¤i suyu kestiklerini sözlerine ekledi. Ancak tüm bunlara ra¤men mezarlar›n› yapt›klar›n›, flimdi ise mezar tafllar›n›n, üzerindeki resimlerin ve diktikleri fidanlar›n sürekli k›r›ld›¤›n› söyledi. Ayd›n Hanbayat’›n ye¤eni Avukat Meral Hanbayat; bütün bu uygulamalar için yasal giriflimde bulunduklar›n› belirtirken, Tunceli Savc›s›’n›n; “herkes mezar›n› als›n baflka yerlere gömsün, mezarlar›n birlikte olmas› tehlike yarat›yor”, “ABD Usame Bin Ladin’in mezar›n› kabul eder mi ki biz bunlar›nkini edelim” sözlerini sarf etti¤ini söyledi. Aileler devletin bu hukuksuz tutumlar›na karfl› evlatlar›n›n an›s›na sahip ç›kmaktan vazgeçmeyeceklerini duyururken, duyarl› tüm kesimleri kendileriyle dayan›flmaya ça¤›rd›lar. (‹stanbul)
lafl›m oldu¤unu belirtmeliyiz. Devletin Kürt ulusuna yönelik katliamlar›na tepki olarak Türk halk›na mensup bireylerin katledilmesi veya TC ordusunun gerillaya yönelik olarak yakt›¤› T. Kürdistan›’ndaki orman yang›nlar›na tepki olarak Türkiye’nin de¤iflik bölgelerindeki ormanlar›n yak›lmas› onaylanacak bir durum de¤ildir bizler aç›s›ndan. Bu tür davran›fllar›n ne Kürt halk›na ne de Türk halk›na bir faydas› yoktur. Bu olsa olsa her durumdan vazife ç›karan karfl›-devrimin ifline yarayacakt›r. Üzerinde durulmas› gereken bir di¤er nokta da patron-a¤a devletinin Bat›da ç›kan orman yang›nlar›ndaki ihmalidir. fiöyle ki, Nisan ay›ndan itibaren bu alanlarda yang›n riskinin yüksek oldu¤u bilinmesine, o bölgedeki çevre ve orman baflkanl›klar› ve görevlileri havalar›n afl›r› s›cak olmas›na ve di¤er etmenlere ra¤men hiçbir önlem almam›fllard›r. ‹lkbaharda haz›rlay›p-yayd›klar› önlem planlar› ise k⤛t üzerinde kalm›flt›r. Yine yang›na müdahale için gerekli araç, ekipman (helikopter, uçak vb.) donan›mlar›n›n yetersiz oldu¤u görülmüfltür. Birçok yerde ise zaman›nda müdahalede bulunulmad›¤› için yang›nlar›n kontrolden ç›karak büyüdü¤ü ve ciddi zararlar verdi¤i görüldü. Devlet, Bat›da ç›kan yang›nlardaki ihmalini ve yetersizli¤ini baflka güçlere ba¤lasa da, yap›lan birçok incelemede orman yang›nlar›n›n farkl› sebeplerden ç›kt›¤› (flimflek çakmas›, yüksek gerilim hatlar›n›n kopmas›, piknik atefli vb.) ortaya ç›km›flt›r. T. Kürdistan›’nda ç›kar›lan yang›nlar ve operasyonlar her ne kadar saklansa da, bölgede yaflam› olumsuz bir flekilde etkilemektedir. Bölgenin geçim kaynaklar›n›n bafl›nda hayvanc›l›k gelmektedir. Özellikle yaz aylar›nda havalar›n ›s›nmas›yla hayvanc›l›k yapan köylüler, görece daha serin olan ve genifl otlaklara sahip olan yaylalara ç›kmaktad›rlar. Bu avantajlar›ndan kaynakl› hayvanlardan elde edilen ürün artmakta, hayvanlar kilo almakta ve sat›fl› daha kolay olmaktad›r.
Ancak devlet uzun y›llard›r bölgede yayla yasa¤› uygulamaktad›r. “Teröristlere yard›m ediyorsunuz” veya “can güvenli¤iniz yok” bahaneleriyle yasaklar›n getirilmesi köylülü¤ü periflan etmektedir. Havalar›n afl›r› ›s›nmas› ve otlaklar›n çabuk bitmesi nedeniyle yaylaya ç›kamayan köylülerin hayvanlar› telef olmakta, elde edilen süt ve et miktar› önemli oranda düflmekte, dolay›s›yla köylüler zarar etmektedir. K›smi olarak yaylaya ç›k›lmas›na izin verilenler ise ayr› bir uygulamayla karfl› karfl›ya kalmaktad›rlar. Yaylaya kaç kiflinin gitti¤i tespit edilecek ve bölgedeki askeri kurumlara kimlik bilgileri verilecek, kaç hayvan›n götürüldü¤ü, kaç hayvanla geri dönüldü¤ü vb. birçok ayr›nt› bildirilecek. Elbette sorun bununla da bitmiyor. Yaylaya gelen giden herkes zaman›nda bildirilecek. Adeta tüm toplumun ajanlaflt›r›lmaya çal›fl›ld›¤›, iflbirlikçili¤e zorland›¤› bir sistem yarat›l›yor. Bu flartlar kabul edildikten sonra devletin belirledi¤i (izin verdi¤i) yerlere yaylaya ç›k›labiliyor. Ancak bundan sonra da yaflanan s›k›nt›lar bitmiyor. Operasyonla ç›kan TC askerleri yaylalara s›k s›k u¤ramakta ve neredeyse her u¤ran›fl›nda yaylalardaki halk iflkencelerden geçirilmektedir. Yine operasyonlar s›ras›nda yap›lan bombalamalarda birçok hayvan telef edilmektedir. Tüm bu yaflananlardan kaynakl› bölgede hayvanc›l›k bitmek üzeredir. Bölge köylerinden orman köylülerinin ise hayvanlar›n›n beslenmesinin en önemli kayna¤› ormanlard›r. Esas amac› bölgedeki gerillan›n bar›nma alanlar›n› yok etmek, a盤a ç›karmak olsa da orman yang›nlar›n›n, orman köylülerini de ma¤dur etmektedir. Her orman yang›n›nda evlerinde nefes dahi alamayan köylüler günlerce evlerinden ç›kamamakta, hayvanlar›n› otlatamamaktad›rlar. Köylülerin yanan ormanlar› söndürme giriflimleri ise devlet taraf›ndan bilinçli olarak engellenmektedir. (Erzincan)
“Sizi koruyamay›z, buray› terk edin!” ‹zmir, Sakarya, Erzincan vb. yerlerde Kürt olduklar› gerekçesiyle devrimci-demokrat, ilerici kesimlere yönelik yap›lan ve yayg›nlaflt›r›lan linç sald›r›lar› bu kez Konya’da inflaat iflçilerine yap›lan sald›r›yla t›rmand›r›lmaya çal›fl›ld›. Halk içerisindeki çeflitlili¤i sa¤layan unsurlar› ezilmelere meflru bir sebep olarak göstermeye çal›flan egemenler, yar›-feodal ülkelerde gericili¤i en güçlü olan milliyetçilik unsurunu halklar› zehirlemek için kullan›yor. Linç olaylar›nda, linci yapan› “halk” olarak göstererek olaya meflruluk kazand›rmak istiyor. Bu olaylardan biri de Konya’da 29 A¤ustos Sal› günü yafland›. Konya’n›n Bozk›r ilçesinde inflaat iflçili¤i yapan Mardinli bir iflçi ile Bozk›rl› bir mermerci aras›nda ç›kan tart›flman›n kavgaya dönüflmesiyle bafllad›. Kavgan›n ard›ndan ilçe merkezinde toplanan kalabal›k bir güruh, ilçede yaflayan Kürt aileleri linç etmek istedi. Güruh, Kürt nüfusunun daha fazla kulland›¤› bir kahveyi basarak “Bozk›r’da Kürt istemiyoruz”, “Kahrolsun
PKK”, “Ya sev ya terk et” sloganlar›yla kahvedekilere sald›rd›. Yaralananlar Devlet Hastanesi’ne kald›r›l›rken ilçede yaflayan Kürt halk›na da sald›rmak için çevre illerdeki sivil faflistler toplanarak ilçeye getirildi. Sald›r› devam ederken sald›r› ma¤durlar›n›n karakola s›¤›nmak istedi¤i s›rada ald›klar› cevap ise tüm gerçekli¤i ortaya seriyordu; “Sizi koruyamay›z, buray› terk edin!” Tüm bunun yan›nda olay günü Bozk›r Kaymakam›’n›n tatile gitmesi de gerçekte olay›n basit bir kavga olmad›¤›n› ve al›ngan sivil faflistlerden daha fazla emniyet müdürlü¤ü ve ülkü ocaklar› çerçevesinde örgütlendi¤ini ortaya koyuyor. Bozk›r’› terk ederek DTP’ye s›¤›nan 20-25 kiflilik ma¤durlar ise olay sonras›nda d›flar›ya ç›kam›yor. Evlerinden ç›kt›klar› zaman ise sivil faflistler önlerini kesiyor. Sald›r›ya u¤rayanlar olay›n ertesi günü Emniyet Müdürlü¤ü, Kaymakaml›k ve sald›r›y› gerçeklefltirenler hakk›nda suç duyurusunda bulunduktan sonra Mardin’e geri döndüler. (H. Merkezi)
9
56
8-21 Eylül 2006
Devlet a¤z›yla MKEK: “Silahl› olacaksa benden olsun!” 27 A¤ustos günü MKE (Makine Kimya Endüstrisi) Kurumu yapt›¤› aç›klama ile taksitli silah sat›fl›na bafllad›¤›n› aç›klad›. MKEK, K›r›kkale’deki mevcut silah fabrikas›nda 42 çeflit silah (tabanca kapsam›nda) üretildi¤ini ve bunlar›n flu anda depo fazlas›n› teflkil etti¤ini belirterek, silah sahibi olmak isteyenler için bunun bir f›rsat oldu¤unu belirterek bu kampanyan›n depoda bekleyen silahlar›n tüketilmesi için oldu¤unu aç›klad›.
Aç›klamalara bak, hizaya gel! Kurumun Ankara ve ‹stanbul sat›fl merkezlerinde gerçekleflecek olan taksitli sat›fllarda vatandafla iki seçenek sundu¤unu bildiren MKEK bunlar› flöyle s›ral›yor; “‹steyen peflin olarak indirimli fiyatlarla alabilir, isteyen 6 taksitle ödeyebilir.” ‹nternetten silah konusunda fiyatlar araflt›r›ld›¤›nda ise 600 YTL’den bafllayan (6.75 mm’lik mermi kullanan silahlar) 2 bin 205 YTL’ye (9 mm’lik mermi kullanan tabancalar) kadar fiyatlar gidiyor. Silahlar›n ise ço¤unlu¤unu Atmaca s3, Fatih 13, fiahin-o8 ve Kanun adl› 9 mm’lik tabancalar oluflturuyor. Di¤er yandan ise bireysel silahlanma
karfl›tlar›n›n gösterdi¤i tepkiye ise yetkili a¤›zlardan flu cevap geliyor; “Türkiye’de ruhsats›z silah say›s› ruhsatl› silah say›s›n›n 3 kat›.” Peki bu ne demek? Halk alaca¤› silah›n % 75’ini kaçak al›yor, devlet bu pazar›n % 25’ine hizmet ediyor. Yani, devlet tüm silah pazar›n› elinde tutmay› planlarken silah pazar›nda % 25’i elinde tutuyor. Bir di¤er olay ise ruhsatla beraber bafll›yor; silah›n takip edilebilmesi. Silah›n takip edilebilmesi önemli bir konu, çünkü silah›n ne amaçla kullan›labilece¤ini belirliyor. Örne¤in kimse “suç” için ruhsatl› silah almaz. Ancak bu noktadan sonra ise devletin do¤as› itibariyle içinde bulundu¤u gerici iliflkileri iyi flekilde düflünmek gerekiyor.
Ekonomik kayg› m›, silahlanma ça¤r›s› m›? Son y›llarda ifllenen cinayet ve katliamlar araflt›r›ld›¤›nda bunlar›n pek ço¤u ruhsatl› silahlarla devlet kolluk güçleri ve bir k›s›m sivil faflist taraf›ndan yap›ld›¤› gözler önüne ç›karken, belli bir k›sm› yine devletin uzant›s› olan mafya ve çok az bir k›sm›n› ise “halktan” diyebilece¤imiz kesim oluflturuyor.
Halk›n genel olarak silahlanma flekli ise av ruhsat› ile al›nabilen yar›-otomatik ve pompal› tüfekler. Akla flu sorunun düflmesi imkâns›z halde; “Silahland›r›lmak istenenler kimler?” Paras› olanlar, ruhsat› çok rahat elde edebilecek olanlar. Evet, bir silahlanman›n ayn› zamanda MKEK’nun ekonomik sorunu haline gelen “depodaki mal›n tükenmesi”ne yard›m etti¤i do¤rudur, di¤er taraftan ise gelece¤in ne gösterece¤i, flu anda neler oldu¤undan daha fazla önem kazanmaktad›r. Pazara sürülen bu taksitli tabancalar›n ço¤unlu¤unu 9 mm’lik ve kendini koruma amac›ndan asl›nda gayet uzak olan silahlar oluflturmaktad›r. Depo fazlas› olarak beyan edilen mallar›n (kastedilen silah çeflitleridir) ço¤unlu¤u da 9 mm’lik silahlard›r. Oysa ki halk devletten de¤il, atölye usulü çal›flan silah yap›mc›lar›ndan silah-
lanmaktad›r. Ruhsat baflvurusu s›ras›nda silahlar›n balisti¤i al›n›yor, ruhsat baflvurusu silah ele geçmeden yap›l›yor. Ruhsat s›ras›nda kiflinin geçmifl kay›tlar› ve aile kay›tlar›na bak›l›yor, buna göre çok rahat flekilde de ruhsat baflvurusu reddedilebiliyor. Lakin bugüne kadar hangi “mafya babalar›n›n” kaç tane ruhsat› oldu¤unu da halk›m›z deflifre olan her kontrgerilla çetesiyle gördü. fiimdi sorulmas› gereken soru ise flu; bu kimseler ve güruhlar kime karfl› silahlan›yor?
Devlet eliyle L‹NÇ! Belki geçen sene Mersin’de geliflen bayrak provokasyonundan sonra bu bafll›¤› defalarca att›k. Lakin bu seferki gözler önünde, göz göre göre polis ve ‹stanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah taraf›ndan yap›ld›. Lübnan’a asker gönderilmesine karfl› ç›kan Ö¤renci Muhalefeti üyesi 4 genç, ‹stanbul’da 30 A¤ustos “Zafer” Bayram› kutlamalar› s›ras›nda “Lübnan’a Asker Göndertmeyece¤iz” yaz›l› pankart açarak asker göndermeyi protesto etmek istedi. ‹lk baflta halktan kimse olaya müdahale etmezken Çevik Kuvvet ekibinin “Bunlar terörist, bunlar› öldürün!” demesiyle birkaç haddini bilmez faflist gençlere sald›rd›. Geliflen olaylar› tüm Türkiye, televizyondan ekranlar›ndan izledi. Yap›lan sald›r›da lince kat›lanlar rahat rahat olay yerini terk ederken, linci bafllatan polis ise gençleri gözalt›na alarak savc›l›¤a sevketti. 31 A¤ustos’ta mahkeme karfl›s›na ç›kan gençler serbest b›rak›ld›. Burjuva medyada haberin verilifl flekli ise linçlerin flakflakç›l›¤› fleklinde oldu. Ancak gözalt›ndan ç›kan gençler Vatan Emniyet Müdürlü¤ü’nden zafer iflareti yaparak ç›karken yapt›klar› aç›klamada u¤rad›klar› linç giriflimini de flöyle de¤erlendirdiler; “Polis, bizi ‘teröristler’ deyip halk›n içerisine at›nca bir veya iki kifli vurmaya baflla-
d›. Uzun bir süre darbe al›rken burada Lübnan’a asker gönderilmemesi için bulundu¤umuzu anlatmaya çal›flt›k. Bir ara birisi vurmay› b›rakt›. Surat›na karfl› bunu söyleyince donup kald› ve oradan uzaklaflt›. Gözalt›na al›n›rken polis biber gaz› s›k›p bizi tekrar sald›rganlar›n aras›na att›.” Ayn› gün bas›na aç›klama yapan Celalettin Cerrah’›n aç›klamas› gençlere hat›rlat›l›nca bu konuda flikayetçi olacaklar›n› belirttiler.
Maflalar, ellerden önce yanar! Olay günü bas›na aç›klama yapan Celalettin Cerrah; “Bunlar da üniversite ö¤rencisi… Halk›m›z güzel bir tepki göstermifltir” dedi ve “Bunu onayl›yor musunuz?” diye gelen soruyu ise “Halk›m›n tepkisidir, gayette güzeldir. Halk›m nas›l tepki koyaca¤›n› bilir, iyi olmufl” dedi. Cerrah; devrimci ve demokrat kesimlere yap›lan her sald›r›da ekranlarda boy gösterip egemenlerin maflal›¤›n› baflar› ile icra ederken bu aç›klamas› ise tepkiyle karfl›laflt›. Cerrah aç›klamas›nda tepkinin “halk”a ait oldu¤unu söylerken halk› 810 kifli ile s›n›rlad›¤›n› unuttu. Bugüne kadar Türkiye Kürdistan›’ndan bafllay›p Karadeniz’e kadar uza-
nan ve devlet-sivil faflist eliyle tezgâhlanan linçlere kat›l›m benzer flekilde sadece karfl›-devrimci, halk haini güçlerdendir. Ancak bu Cerrah için iyidir, koruyucu oldu¤u sisteme ve onun icraatlar›na karfl› ç›kan sesleri bast›rmak içindir linç giriflimleri. Bunu bilen Cerrah; tepkiyi yerinde ve güzel bulmufltur. Çünkü provokatör görevini sivil faflistlerden, faflist düzen partisi yöneticilerinden alm›fl, bizzat emri alt›ndaki çevik kuvvet polislerine vermifltir. Yani bafl›ndan beri provokatörleri örgütleyenler en sonunda sahneye ç›k›p flöhret olma f›rsat›na ulaflm›flt›r. Bunun için Cerrah “iyi olmufl” demektedir. Hükümetin aç›klamalar› ile beraber Lübnan, Filistin ve Irak halk›n› terörist ilan eden, buradaki direnifllere yer vermeyen burjuva medya, gerçekte defalarca “tezkere” ekme¤ine Türkiye halk›n›n kan›n› sürmüfltür. Öte yandan Cerrah’›n ilk dedi¤i ise ayr› bir konudur; “Bunlar da üniversite ö¤rencisi” diyen ve ülkenin yar›-ayd›n kesimini küçümseyerek söylenen bu aç›klama ise Cerrah’›n kime daha
fazla düflmanl›k besledi¤i konusunda da önem tafl›maktad›r. ‹stanbul’da 3 devlet üniversitesine düzenlenen faflist sald›r›larda polis aya¤›n› ören, ö¤rencilere aç›lan savc›l›k soruflturmalar›nda imzas› olan yine kendisidir. Halka karfl› besledi¤i düflmanl›¤› her f›rsatta gösteren Cerrah’a ise halk›n kulland›¤› atasözü yeterli cevapt›r; Maflalar elden önce yanar!
10
8-21 Eylül 2006
56
Par›ldayan siperlerde hak gasplar› bitmek bilmiyor!
Kürkçüler’de mektup yasa¤›
Tutsaklar›n paras›na el konuldu
Kürkçüler’de bulunan Halil fiahin’in hapishane idaresi taraf›ndan mektuplar›na el konuldu¤u belirtildi. Son olarak dört mektup ve bir faks›na da el konuldu¤unu belirten fiahin, gerekçeleri ise flöyle s›ralad›; “göndermek istedi¤im mektuplar devlet aleyhine örgütlenme flekilleri ve stratejileri içerdi¤i, F tipleri hakk›nda yanl›fl ve yalan beyanlarda bulundu¤u, d›flar›daki gençlere talimat verdi¤i gerekçesi ile engellendi.” Ayr›ca Kürkçüler’de görüfle gelen ailelerin çocuklar› ile Kürtçe konuflmalar›na izin verilmezken köylülerin ürünleri hakk›nda da bilgi vermesi yasak. Örne¤in ailelerin “nohutlar iyi”, “fasulyeleri hastal›k vurdu” vb. bilgilendirmelerin ayn› zamanda örgütlerin durumu ve operasyonlar hakk›nda bilgi içeriyor olmas› nedeniyle yasakland›! Ayr›ca 4.5 ay Kürkçüler F Tipi Hapishanesi’nde kalan ‹brahim Güner’in aç›klamalar› da yaflananlar› gözler önüne seriyor. Yemeklerden böcek ve kurt ç›kt›¤›n›, idareye bildirilmesine ra¤men hiçbir düzenlemenin olmad›¤›n› belirten Güner, ç›kart›lan TMK ile asker ve polise tan›nan yetkilerden gardiyanlar›n da kendilerine pay ç›kard›¤›n›, gardiyanlar›n keyfi uygulamalar›na karfl› ç›kt›¤› için dört gün hücrede kald›¤›n› söyleyerek hapishanelerde hak ihlallerinin tüm h›z›yla devam etti¤ini ifade etti.
Malatya Hapishanesi’nde 6 y›l kalan Bülent Atmaca’n›n paras›na hapishane ç›k›fl›nda yemek borcu oldu¤u gerekçesiyle el konuldu. ‹ki ayl›k yemek paras› kesilen Atmaca’ya 20 YTL verilmesine tepki gösteren Avukat Hasan Do¤an, bu uygulaman›n hukuk d›fl› oldu¤unu belirtti. Atmaca, hapishane ç›k›fl›nda yap›lan aramada eflyalar› teslim edilirken, 176 YTL bulunan paras›n›n 156 YTL’sinin teslim edilmedi¤ini söyledi.
Askeri hapishanede iflkence Ziyarete giden ailelerin aç›klamalar› ile gündeme gelen z›mba iflkencesini anlatan, Filiz Azboy isimli tutsak yak›n› kardefli Abdurrahman Tafldelen’in “askerden firar etmek” suçlamas›yla askeri hapishanede tutuldu¤unu, görüfl s›ras›nda kardeflinin z›mba izlerini gösterdi¤ini aktard›. 37 tane tel z›mban›n kardeflinin vücuduna bas›ld›¤›n› ifade eden Azboy görüfl s›ras›nda askerlerin sürekli bafllar›nda bekledi¤ini söyledi. Mukaddes Boyraz isimli di¤er bir tutsak yak›n› da görüfl günü olmas›na ra¤men o¤lu ile görüflemedi¤ini, bununla ilgili herhangi bir aç›klaman›n yap›lmad›¤›n›, bu yüzden o¤lunun can güvenli¤inden endifle duydu¤unu belirtti.
Tutsaklardan dayan›flma ça¤r›s› Tekirda¤, Edirne ve ‹zmir Buca K›r›klar F tipi hapishanelerindeki tutsaklar ‹HD, ÇHD, Türk Tabipler Birli¤i baflta olmak üzere çeflitli kurumlara mektup göndererek yaflad›klar› sorunlar› anlatt›. K›r›klar 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde bulunan Cumali Karsu, ‹C‹’ye yazd›¤› mektupta basit ve keyfi gerekçeler nedeniyle çeflitli cezalara çarpt›r›ld›klar›n› belirterek yaklafl›k bir ay önce odalar›nda bulunan kufllar için bir avuç toprak almak isteyen arkadafllar›na hakaret edildi¤ini kaydetti. Yeni gelen tutsaklara siyasal kimli¤inden uzaklaflt›rma, tarafs›zlaflt›rma ad› alt›nda itirafç›laflt›rma politikas›n›n uyguland›¤›n›, bu politikan›n fiili uygulay›c›s›n›n ise psiko-sosyal servisi çal›flanlar› oldu¤unu da belirtti. Mektuplar›n›n verilmedi¤ini, göndermek istedikleri Kürtçe mektuplar›n ise anlafl›lmad›¤› ve tercüman olmad›¤› gerekçesiyle gönderilmedi¤ini de ifade etti.
Hasta tutsa¤a sald›r›; Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde bulunan Hasan Rüzgar da gönderdi¤i mektupta, yaflad›klar› sorunlara dikkat çekti. Rüzgar, hükümlü Erdener Demirel’in hastaneye sevki s›ras›nda sald›r›ya u¤ramas›n› protesto eden Hüseyin Uzunda¤ ve Hüseyin Ak›n’a bir ay haberleflme cezas› verildi¤ini belirtti. Rüzgar ayr›ca, bunun üzerine tüm siyasi tutuklu ve hükümlülerin verilen cezay› protesto etmeleri nedeniyle 38 kifli hakk›nda soruflturma aç›ld›¤›n› da kaydetti. 1982 ölüm orucu eyleminin y›ldönümünde slogan att›klar› gerekçe-
siyle 22 kifli hakk›nda da soruflturma aç›ld›¤›n› anlatan Rüzgar, kendilerine yönelik gerçeklefltirilen hak ihlalleri ve bask›lar nedeniyle askerler hakk›nda suç duyurusunda bulunduklar›na, ancak herhangi bir ifllemin bafllat›lmad›¤›na dikkat çekti. Haziran ay›nda Ulvi Yalç›n ve Özgür Ertürk ile ilgili hapishane giriflinde zorla giysilerinin ç›kar›lmas›, fliddete maruz kalmalar›na karfl›n 21 Temmuz 2006’dan itibaren soruflturma bafllat›lm›flt›. Kendilerine bir ay kapal› görüflten men cezas› verildi. ‹zmir K›r›klar F Tipi Hapishanesi’nde bulunan 18 PKK’li hükümlü kendi istemleri d›fl›nda Bolu F Tipi Hapishanesi’ne sevk edildi. 27 A¤ustos Pazar günü aç›klama yapan Tutuklu Aileleri Yard›mlaflma ve Dayan›flma Derne¤i (TAYD-DER) üyesi Mehmet Özen, K›r›klar Hapishanesi’nde bulu-
Sincan F Tipi Hapishanesi’nde bulunan Medet Sever de gönderdi¤i mektupta, y›rt›lan spor ayakkab›s›n› ince kablo teliyle dikti¤i gerekçesiyle 15 günlük hücre cezas›na ve 6 ay aç›k görüfle ç›kmama cezas›na çarpt›r›ld›¤›n› vurgulad›. Kand›ra 2 No’lu Hapishanesi’nde 4 haftal›k ay, 5 haftaya ç›kar›lm›fl durumda. 5. haftaya denk gelen görüfller 5. Hafta z›rval›¤›yla engelleniyor.
nan o¤lu Mehmet Nuri Özen’in açt›¤› telefonda, “Bu gece (26 A¤ustos gecesi) 18 arkadaflla birlikte sürgün edilece¤iz” dedi¤ini aktard›.
Erzurum’da da bask›lar devam ediyor
Hapishaneden kaç›rmalar da bafllad›; Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde PKK davas›ndan tutuklu oldu¤u belirtilen Necati Öztürk adl› tutsaktan haber al›nam›yor. O¤ullar›n› ziyaret etmek amac›yla hapishaneye giden ve ismini vermek istemeyen bir ailenin, TUAD’a verdi¤i bilgilere göre; “PKK’ye üye oldu¤u” gerekçesi ile hapishanede tutuklu bulunan Necati Öztürk adl› tutukludan 4 gündür haber al›nam›yor. Edirne F Tipi Hapishanesi’nde kolundan rahats›z oldu¤u için hastaneye sevk edilen Zeynel Firik, muayene sonucunda ameliyat karar› al›nmas›na ra¤men tedavisinin yap›lmad›¤›n› belirtti.
Verilen cezalar infaz yakt›! Edirne F tipinde kalan Hüseyin Uzunda¤ ise hapishane idaresi taraf›ndan kendisine verilen disiplin cezalar› nedeni ile infaz›n›n yand›¤›n› belirtti. Normalde 4 y›l 8 ay 15 gün “ceza”, verilen hücre–disiplin cezalar› nedeniyle 6 y›l 3 ay 15 günlük ceza süresinin tamam› infaz edecek.
Erzurum H Tipi Hapishanesi’nde kalan Haydar Sönmez ise mahkemeye giderken yaflad›¤› s›k›nt›lar› anlatt›. 32 saat ringle (kelepçeli ve s›cak havada) yolculuk yapt›¤›n› dile getiren Sönmez, “4 günlük yol boyunca bir ihtiyac›m olursa sat›n alma flans›n s›f›r. Yan›ma ald›¤›m el havlusu, terlik, el sabunu gibi fleyleri bile misafir bulundu¤um hapishanelerde içeri alm›yorlar” dedi.
Devrimci tutsaklar, Lübnan ve Filistin halk›na destek verdi! Filistin ve Lübnan halk›na destek vermek için üç günlük açl›k grevi yapan Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’ndeki devrimci ve komünist tutsaklar hakk›nda eylemin ard›ndan soruflturma aç›ld›.
11
56
8-21 Eylül 2006
Sincan’daki hak ihlallerine dikkat! Kad›nlar›n daha önce zorla anüs ve vajinal aramaya maruz kald›¤›, aramada ayakkab›lar›n› ç›karmay› reddettikleri için görüfl yasa¤› getirildi¤i, keyfi aramalar gerçeklefltirildi¤i, s›cak su verilmedi¤i gibi verilen so¤uk suyun da kirli oldu¤u ortaya ç›km›flt›. Haziran ay›nda kapat›lan Ulucanlar Hapishanesi’nden Sincan Kad›n Kapal› Hapishanesi’ne nakledilen kad›n tutsaklara yönelik hak ihlallerinin devam etti¤ini bildiren ÇHD ve ‹HD Ankara fiubeleri, kamuoyuna duyarl›l›k ça¤r›s› yapt›. 23 A¤ustos Çarflamba günü ‹HD Ankara fiube Baflkan› Halil ‹brahim Özdemir, Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Akça Oflaz ve ÇHD Ankara fiubesi Baflkan› Sait K›ran, Sincan F Tipi Hapishanesi’nde yaflanan hak ihlallerine iliflkin ortak bas›n aç›klamas› düzenledi. ‹HD Ankara fiubesi’nde düzenlenen aç›klamay› okuyan K›ran, kad›n tutsaklar›n nakil s›ras›nda yaflad›¤› hak ihlallerinin, sistemli bir iflkenceye dönüfltü¤ünü belirterek hapishane yönetimi ile görüflme yapma taleplerinin ise haftalarca kabul edilmedi¤ini söyledi. K›ran, en son 15 A¤ustos’ta kad›n tutsaklardan 3 kiflinin kald›¤› hücreye zorla pano as›lmak istendi¤ini, tutsaklar›n karfl› ç›kmas› üzerine, hücrede bulunan kad›nlara ait çocuk resimlerinin baflgardiyan taraf›ndan y›rt›ld›¤›n›,
kad›nlardan Nilüfer fiahin’in zorla ve sürüklenerek hücreden tafl›nd›¤›n›, bu s›rada kötü muameleye maruz kald›¤›n› kaydetti. fiahin’in vücudundaki darp izlerinin ve morluklar›n avukatlar taraf›ndan teflhis edildi¤ini belirten K›ran, yap›lan baflvurulara
ra¤men doktora ç›kar›lma talebinin de kabul edilmedi¤ini ifade etti. Asker aramas›na karfl› ç›kan tutsaklardan Figen Ça¤r›’n›n da dövüldü¤ünü belirten K›ran, konu ile ilgili hapishanenin ikinci müdürü ile yapt›k-
lar› görüflmede yap›lanlar›n kabul edilmedi¤ini kaydetti.
‹flkence sistematik; çünkü sistemin parças› Kad›nlar›n daha önce zorla anüs ve vajinal aramaya maruz kald›¤›, aramada ayakkab›lar›n› ç›karmay› reddettikleri için görüfl yasa¤› getirildi¤i, keyfi aramalar gerçeklefltirildi¤i, s›cak su verilmedi¤i gibi verilen so¤uk suyun da kirli oldu¤u ortaya ç›km›flt›. Kitap ve mektuplar›n da verilmedi¤ini belirten K›ran, suç duyurusu için dilekçe verilmesinin engellendi¤ini, sürekli olarak “Ölürüm Türkiyem” flark›s›n›n yay›n›n›n yap›ld›¤›n›, kantin günlerinin ise sürekli de¤ifltirildi¤ini söyledi. K›ran, kad›nlar›n ortak alan olarak kulland›¤› yer ve avukat görüfl yerlerinin ses düzeninin ise konuflulanlar› alg›layamamaya neden oldu¤unu söyledi.
“5 kifli hücrede tecrit alt›nda” Hapishane idaresiyle yapt›klar› görüflmelerde, “ayn› aksakl›klar› hapishane personelinin de yaflad›¤›” gibi yan›tlarla karfl›laflt›klar›n› belirten K›ran, sorunlar›n hapishanelerin haz›r olmamas› ve kötü idareden kaynakland›¤›n› ifade etti. Hala 5 tutsa¤›n hücrede tecrit alt›nda tutuldu¤unu vurgulayan K›ran, “Terörle Mücadele Yasas› ile hak ihlallerinin artaca¤› öngörülmüfl olup, son aç›lan kad›n Kapal› Cezaevi’nde yaflananlar›n da bununla örtüfltü¤ü aç›kt›r” dedi. Aç›klamada yap›lan sistematik iflkenceler göz önündeyken; K›ran kamuoyuna bu konuda duyarl› olunmas› ça¤r›s› yapt›. (Ankara)
Hapishanelerde Nazi uygulamalar› devam ediyor!
TUYAB üyeleri 30 A¤ustos’ta yapt›klar› aç›klama ile hapishanelerde tutsaklara ve tutsak yak›nlar›na karfl› uygulanan hak gasplar›n› protesto etti. Aileler ad›na bas›n metnini Semiha K›rkoç okudu. K›rkoç; hapishanelerde yaflanan hukuksuzluklara her gün yenilerinin eklendi¤ini, bunun en son örne¤inin de Adana Kürkçüler Hapishanesi’nde ziyaretçilerin kollar›na “Önce vatan” damgas›n›n vurulmas› oldu¤unu belirtti. K›rkoç, “Hitler döneminde Nazi Almanyas›nda Yahudilere damgayla gezme zorunlulu¤u getirmiflti. fiimdi ayn› anlay›fl›n devamc›lar› devrimci tutsaklar›n ailelerine damgayla gezme zorunlulu¤u getiriyor” dedi. K›rkoç; tutuklu D‹HA muhabiri Nesrin Yazar’›n annesinin koluna ‘önce vatan’ damgas›n›n vuruldu¤unu, Ulucanlar Hapishanesi’nden Sincan’a zorla sevk edilen kad›n tutsaklar›n sevk s›ras›nda iflkenceye u¤rad›¤›n› ve tek kiflilik hücrelere konduklar›n› da sözlerine ekledi. Aileler kendine insan›m diyen herkesi bu insanl›k d›fl› uygulamalara karfl› birlikte olmaya ça¤›rd›lar. (‹stanbul)
“Tecrite son”
‹HD Adana fiubesi hapishanelerde devam eden tecrit uygulamalar›n› protesto etmek amac›yla bir bas›n aç›klamas› yapt›. 26 A¤ustos Cumartesi günü ‹HD Adana flubede biraraya gelen çeflitli demokratik kitle örgütü temsilcisi ad›na yap›lan bas›n aç›klamas›nda hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri kald›rma sözü veren AKP hükümetinin geçen süre içinde tecrit iflkencesini yasalaflt›rd›¤›, TMK’y› ç›kard›¤›, 122 insan›n katledilmesine neden olan tecrit iflkencesinin devam etti¤i ifade edilerek özellikle son günlerde Sincan ve Kürkçüler F tipi hapishanelerinde görüfle giden ailelerin kollar›na “görülmüfltür”, “önce vatan” damgalar›n›n vuruldu¤u belirtilerek bask›lara karfl› mücadelenin devam edece¤inin alt› çizildi. Kitle aç›klaman›n ard›ndan befl dakikal›k oturma eylemi yapt›. (Mersin)
12
8-21 Eylül 2006
56
Hepimiz Filistinli, hepimiz Lübnanl›y›z! AKP hükümetininBakanlar Kurulu’nda Lübnan’a asker gönderme karar› almas› üzerine ülkenin dört bir yan›nda binlerce insan alanlara ç›karak Filistin ve Lübnan halklar›na destek verirken, asker gönderme karar›n› protesto etti.
‹STANBUL Deri iflçileri; “Meclis gitsin askere!” 23 A¤ustos Çarflamba günü saat 12:30’da, Deri-‹fl Tuzla fiubesi, Organize Deri Sanayii’ndeki iflçilerle birlikte, Lübnan’a asker gönderilmesini protesto etti. Organize Sanayi Bölgesi’ndeki eski traktörcüler dura¤›nda toplanan yaklafl›k 700 kadar deri iflçisi “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Kahrolsun ABD uflaklar›”, “ABD askeri olmayaca¤›z” sloganlar› atarak Deri-‹fl Tuzla fiubesi flamalar› tafl›d›. Deri-‹fl Tuzla fiubesi Baflkan› Hasan Sonkaya burada bir konuflma yapt›. Sonkaya’n›n “Bafl›n› ABD emperyalizminin çekti¤i Ortado¤u halklar›n›n katline ortak olmam›z› istiyorlar. Bütün ekonomisini silahlar üzerine kuran ABD emperyalizmi, iflbirlikçileriyle Ortado¤u’yu kan gölüne çeviriyor. Biz dün sessiz kalmad›k, bugün de kalmamal›y›z, kalmayaca¤›z da” fleklindeki konuflmas›n›n ard›ndan Deri-‹fl Genel Baflkan Yard›mc›s› Musa Servi de bir konuflma yapt›. Servi, “Bizlere dayat›lan BOP, emperyalist ç›karlar› korumak içindir. Çocuklar›m›z Lübnan’a emperyalist ç›karlar› korumak için gönderilecekler. Bizler istersek bunu engelleyebiliriz, ayn› kararl›l›k ve ortak hatta durdu¤umuz sürece, üretimden gelen gücümüzü kullanarak yapamayaca¤›m›z fley yoktur” dedi. Servi ayn› zamanda T‹S görüflmeleri süren kamu emekçilerine ve tersanelerde her gün yaflam›n› yitiren iflçilere de destek olmak gerekti¤ini vurgulad›. Ülkemiz iflçi s›n›f›n›n en ileri, en duyarl› kesiminin içinde yer alan Tuzla deri iflçisi ölüm oruçlar›nda, NATO ve iflgal karfl›t› eylemlerde oldu¤u gibi gündemdeki Lübnan iflgaline ve asker göndermeye de kitlesel ve coflkulu bir flekilde karfl› ç›k›yor. Yüzlerce deri iflçisi emperyalizmin politikalar›na karfl› ezilen halklarla dayan›flmas›n› büyütüyor. Bugün ülkemizdeki en büyük ihtiyaç da aç›kt›r ki iflçilerin, emekçilerin ve köylülerin kendili¤inden eylemlerinin artt›¤›, ekonomik krizin derinleflti¤i bu dönemde iflçilerin, köylülerin, gençli¤in ve
tüm ilerici kesimlerin emperyalizmin ve faflizmin politikalar›na karfl› bilinçli bir karfl› koyufl göstermeleridir. Bu anlamda Tuzla deri iflçisinin kitlesel ve coflkulu duruflunu örnek almak gerekmektedir. (Kartal)
“Yeni 1 Martlar yarataca¤›z!” Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu, 29 A¤ustos’ta Taksim Tramvay dura¤›nda biraraya gelerek, Kofi Annan’›n Türkiye’ye geliflini protesto edeceklerini duyurdu. Kitle ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Ülkü Gündo¤du; ülkemiz iflbirlikçi ve uflaklar›n iflgalci güçlere kat›lmak için çaba gösterdiklerini, bunun için taraf ülkelere, “Gelece¤iz, ama bizi davet edin ki, içerde elimiz güçlensin” turuna ç›kt›klar›n› söyledi. Bunun için BM Genel Sekreteri Kofi Annan’›n 6 Eylül’de ülkemize gelece¤ini ve Lübnan’a asker gönderilmesini isteyece¤ini de sözlerine ekleyerek, “bu sözde ikna turundan sonra Meclis’in yeni bir tezkere toplant›s› alaca¤› söyleniyor” dedi.
ADANA Katliamlara karfl› dural›m! Adana’da 23 A¤ustos Çarflamba günü ‹nönü Park›’nda biraraya gelen Al›nteri, BDSP, ÇHKM, DHP, Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i ve Partizan ‹srail’in Fi-
listin ve Lübnan’a yönelik gerçeklefltirdi¤i sald›r›lar› k›namak için bas›n aç›klamas› yapt›. Kitlenin kanl› gömlekler giydi¤i eylemde, “‹srail’le yap›lan tüm anlaflmalar iptal edilsin” dövizleri aç›larak, “Lübnan’a gitme kardefl kan› dökme”, “‹ncirlik üssü kapat›ls›n” sloganlar› at›ld›. Kitle ad›na aç›klama yapan Mustafa Sar›sülük, ‹srail’in Lübnan’› iflgali esnas›nda binden fazla çocuk ve sivilin öldü¤ünü hat›rlatarak, “Topraklar›m›z› ABD’ye satanlar›n elleri, Lübnanl› çocuklar›n kan›na bulaflm›flt›r” dedi. “Filistin ve Lübnan’da tüm bunlar olup biterken, Adana’n›n Gülbahçe Mahallesi’nde 15 yafl›nda bir Kürt genci sivil polisler taraf›ndan 2 metre mesafeden vurularak öldürülmüfltür” diyen Sar›sülük, olay› TMY’nin polislere vermifl oldu¤u s›n›rs›z yetkiye ba¤lad›. Kitle aç›klaman›n ard›ndan yaklafl›k 15 dakika oturma eylemi gerçeklefltirdikten sonra, halaylarla eyleme devam etti. Eylemin ‹srail iflgalinin sürmesi halinde her hafta devam edece¤i aç›kland›. (Adana ‹K okurlar›)
MERS‹N Demirtafl’ta meflaleli eylem ‹srail Siyonizminin Filistin ve Lübnan’da yaratt›¤› y›k›ma ve iflgale karfl› direnen onurlu halklara bir destek de Demirtafl’tan geldi. Mahallede yap›lacak meflaleli eylemin duyurusunu yapmak ve ‹srail siyonizminin katliamlar›n› teflhir etmek amac›yla sesli ajitasyonlar eflli¤inde binlerce bildiri da¤›t›ld›. Özellikle semt pazar›nda halk›n yo¤un ilgi gösterdi¤i çal›flma boyunca emekçiler balkonlara ç›karak alk›fllar›yla Filistin ve Lübnan halk›na deste¤ini sundu. Sohbetlerin de yap›ld›¤› faaliyet boyunca Demitafl’›n önemli bir bölümünde ajitasyon yap›ld›. 20 A¤ustos Pazar günü saat 20:00’de Foto Ulafl’›n önünde toplanan Partizan, HÖC,
ESP, BDSP, DHP, DDSB ve TÖP meflalelerle yürüyüfle bafllad›. “Kahrolsun ‹srail Siyonizmi-Direnen halklar kazanacak” yaz›l› pankart›n aç›ld›¤› eylem “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “Filistin ve Lübnan halk› yaln›z de¤ildir” sloganlar›n›n hayk›r›lmas› ile bafllad›. Mahalle halk›n›n balkonlardan alk›fllarla destek verdi¤i eylem mahallenin merkezi bir yerinde kitle ajitasyonunun yap›lmas› ile sona erdi.
BURSA Katliama ortak olma! Anti-emperyalist mücadeleyi yükseltmek için Bursa’da biraraya gelen Al›nteri, BDSP, DHP, ESP, HÖC, Kurtulufl Partisi, SGD, Partizan ve TKP’den oluflan devrimci ve ilerici kurumlar, 21 A¤ustos gününden bu yana iflgal ve katliamlar› protesto etmek ve “Lübnan’a asker gönderme” fliar›yla flehrin ifllek yerlerinde ajitasyon konuflmalar›yla imza stand› açarak emperyalistlerin ve uflaklar›n›n katliam ve iflgallerini aç›klayan binlerce bildiri da¤›tt›lar. Yine 22 A¤ustos günü Ahmet Vefik Pafla Tiyatrosu önünde biraraya gelen BDSP, ESP, Kurtulufl Partisi, HÖC, Partizan, TKP’den oluflan kurumlar, BM karar› ile Lübnan’a asker gönderilmesini protesto ettiler. “Emperyalizm ve Siyonizmin askeri olmayaca¤›z” pankart›n›n aç›ld›¤› eylemde yap›lan aç›klamada “‹srail’in ve onun hamisi emperyalizmin ç›karlar› do¤rultusunda al›nan BM karar› uluslararas› güç, bar›fl gücü ad› alt›nda Lübnan’da flu ana kadar ‹srail’in yapmaya çal›flt›¤›ndan baflka bir fley yapmayacak. Bar›fl Gücü denilen fley emperyalizmin ve siyonizmin bekçili¤inden, korumal›¤›ndan baflka bir fley de¤ildir” denildi. Kitle eylemde “Kahrolsun emperyalizm, siyonizm; yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “‹srail askeri olmayaca¤›z”, “Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak” vs. sloganlar›n› hayk›rd›.
13
56
Tuzla tersaneleri iflçi ö¤ütüyor Tuzla tersanelerinde ifl kazalar› ve ifl cinayetleri son bulmuyor. Özellikle son dönemde ifl kazalar› sonucu yaralanan veya yaflam›n› yitiren iflçilerin haberleri gündemden düflmüyor. ‹flçiler tafleronlar›n daha fazla kâr h›rs› u¤runa ifl güvenli¤inden yoksun bir ortamda çal›flmaya mecbur b›rak›lmaktad›r. En son kaza haberi ise 22 A¤ustos’ta geldi. 22 A¤ustos’ta Tuzla ter-
saneler havzas›nda bulunan Dearsan Tersanesi’nde gaz s›k›flmas› sonucu patlama meydana geldi. Patlama sonucu biri a¤›r 6 iflçi a¤›r yaraland›. Patlaman›n etkisiyle bir iflçinin de iskeleden düflerek yaraland›¤› bildirildi. Yaralanan iflçiler Kartal Devlet Hastanesi’ne kald›r›ld›. ‹flçilerden ‹brahim Bekir Levent’in durumunun ciddi oldu¤u belirtildi. Patlaman›n ard›ndan Dearsan Tersanesi
önünde toplanan Liman, Tersane Gemi Yap›m-Onar›m ‹flçileri Sendikas›’n›n (L‹MTER-‹fi) üyeleri protesto düzenledi. ‹fl cinayetlerine dur demenin zaman› geldi¤ini belirten Limter-‹fl üyeleri, tersane patronlar›na karfl› mücadele etme ça¤r›s› yapt›lar. Bu s›rada tersaneye gelerek iflçileri sendikaya karfl› k›flk›rtmaya çal›flan Tafleron firma Do¤an Raspa patronu ile iflçiler
aras›nda arbede yafland›. Bunun üzerine sendika yöneticileri ile tersane iflçilerine müdahale eden polis biber gaz› kulland›. ‹flçiler “Art›k ölmek istemiyoruz”, “Yaflam hakk› istiyoruz” yaz›l› dövizler açt›lar. Eyleme Daersan iflçileri de kat›ld›. Gözalt›na al›nanlar aras›nda L‹MTER-‹fi Sendikas›n›n Genel Sekreteri, Yönetim Kurulu Üyeleri, E¤itim Uzman› ve üyeleri de bulunuyordu. Sendikac›lar ertesi gün serbest b›ra-
k›ld›. D‹SK Genel Baflkan Yard›mc›s› Adnan Serdaro¤lu yapt›¤› aç›klamada “Tuzla Emniyet güçleri, Limter-‹fl Sendikas›n›n daha önce 2006 Haziran ay›nda DESAN Tersanesinde yürüttü¤ü mücadeleden bu yana, sendikaya, sendika yöneticilerine ve üyelerine düflmanca bir tav›r içinde, sald›r›lar›n›, bask›lar›n› sistematik bir flekilde sürdürmektedir. Emniyet güçlerinin görevi, her türlü hukuksuzlu¤u sergileyerek, iflçileri kay›t d›fl› koflullarda, her türlü iflçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i kurallar›ndan yoksun, köle gibi çal›flt›ran tersane iflverenlerinin arkas›nda durmak, bu hukuksuzlu¤a karfl› mücadele eden, tersane iflçilerinin meflru örgütü Limter-‹fl ve yöneticilerine sald›rmak de¤ildir. Emniyet güçlerinin bu yanl› tutumu Dearsan Tersanesinde yaflanan son patlamada ve ifl kazas›nda da bir kez daha aç›kça sergilenmekten kaç›n›lmam›flt›r” dedi. Patlaman›n ard›ndan ifl b›rakan yaklafl›k 250 iflçi tafleronu protesto etmeye devam etti. Bu s›rada iflçilere hakaret eden bir tafleron patronu da iflçilerce dövüldü. 25 A¤ustos’ta aç›klama yapan Tersane ‹flçileri Birli¤i Derne¤i ise “Art›k yeter! ‹fl cinayetlerine son!” pankart›n› açt›lar. Polisin yo¤un y›¤›nak yapt›¤› eylemde dernek üyeleri “‹flçilerin birli¤i sermayeyi yenecek”, “Susma sustukça s›ra sana gelecek” sloganlar›n› att›lar. Yap›lan aç›klamada ifl katliam›n›n sorumlusunun patronlar›n derne¤i olan G‹S-B‹R oldu¤u vurguland›. (Kartal)
SCT iflçilerinin direnifli sürüyor!
Al-Co iflçileriyle dayan›flma büyüyor
Tarsus’ta kurulu olan SCT Turbo Filtre Fabrikas›’nda çal›flan iflçiler çal›flma koflullar›n›n düzeltilmesi amac›yla sendikaya üye olmufl ve direnifle geçmifllerdi. Fabrikada çal›flan 297 iflçi patronun tüm tehditlerine ve bask›lar›na ra¤men sendikaya sahip ç›km›fl ve uzun bir direnifl maratonuna bafllam›flt›. Geçen süre içinde sendikan›n tüm görüflme giriflimlerini cevaps›z b›rakan patron son olarak da 54 iflçinin ifl akdini feshetti. Sendikan›n grev karar› almas› üzerine patron da lokavt ilan etmiflti. Patronun sendikay› sokmama ›srar›na ra¤men iflçilerin de ifle sendikal› olarak dönme ›srar› devam ediyor. ‹flçiler direnifli Mersin kamuoyuna duyurmak amac›yla 29 A¤ustos günü sabah saat 8:00’de Huzurkent’te bulunan fabrikan›n önünden Mersin’e do¤ru yola ç›kt›lar. S›ca¤a ra¤men oldukça coflkulu olan iflçiler “168. gün-Grevdeki SCT iflçisi yürüyor-D‹SK/Birleflik-Metal ‹fl” yaz›l› pankart› açarak “‹flçilerin birli¤i sermayeyi yenecek”, “‹flçi-memur elele genel greve” sloganlar›n› hayk›rarak yürüdüler. Yürüyüfl saat 17:00’de Taflbina önünde bas›n aç›klamas› ile son buldu. Burada iflçiler ad›na bir konuflma yapan Birleflik Metal-‹fl Genel Baflkan› Adnan Serdaro¤lu patronun jandarmay› harekete geçirerek iflçilerin üzerinde bask› kurdu¤unu, ancak patronun tüm bask›lar›na ra¤men iflçilerin moralinin yüksek oldu¤unu ve direniflin baflar›ya ulaflaca¤›n› ifade etti. ‹flçiler burada “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “Direne direne kazanaca¤›z” sloganlar›n› hayk›rarak yürüyüflü sonland›rd›lar. (Mersin)
Kocaeli’deki Al-Co Tencere Fabrikas› iflçilerinin sendikalaflma mücadelesi devam ediyor. 85 iflçinin çal›flt›¤› fabrikada iflçiler Birleflik-Metal ‹fl’e üye olunca patronun jandarma ile iflbirli¤i içinde bask›lar› artm›fl, iflçiler s›k s›k gözalt›na al›nm›flt›. Mücadelelerini sürdüren iflçiler ayn› zamanda ‹zmit halk›n›n deste¤ini de almak için çaba harc›yor. Ve bunun karfl›l›¤›n› da görüyor. Baflta çevre fabrikalarda ayn› sendikaya üye olan 200’ü aflk›n iflçi olmak üzere evleri y›k›lma tehdidi alt›nda olan mahalleliler, di¤er sendikalar ve çeflitli partiler grevdeki iflçilere desteklerini sunuyor. 31 A¤ustos’ta iflçilerle dayan›flma amac›yla düzenlenen eyleme AKP d›fl›ndaki tüm partiler, sendikalar, kitle örgütleri de destek verdi. Eylemde patronun Adana’dan pamuk toplayan 200 kadar iflçiyi getirterek grevi k›rmaya çal›flt›¤›n›, bu iflçilerin sa¤l›ks›z koflullarda fabrikada kald›klar›n›, ancak ifli bilmediklerinden üretim de yapamad›klar› belirtildi. 2 Eylül günü ise sabah saatlerinde fabrikada bulunan 150 grev k›r›c› iflçi, direniflteki iflçilere sald›rd›. Sald›r›da Al-Co iflçilerinden Engin Er’in sol aya¤› k›r›ld›, Seyit Aky›ld›z’›n ise sa¤ baca¤› çatlad›. ‹flçiler sald›r›n›n patronun talimat›yla gerçekleflti¤ini söylediler. ‹flçiler Uzunçiftlik Karakolu’na götürüldüler. (Kartal)
8-21 Eylül 2006 KESK Defterdarl›k önündeydi
Hükümetle devam eden toplu görüflmelerde masadan çekildi¤ini aç›klayan KESK ülke genelinde eylem yapma karar› alm›flt›. Bu amaçla 29 A¤ustos günü saat 12.45’te Defterdarl›k binas› önünde toplanan kamu emekçileri KESK pankart› açarak bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. “Direne direne kazanaca¤›z”, “‹flte sendika, iflte KESK” sloganlar›n› atan emekçiler hükümetin taleplerini karfl›lamas›n› istediler. KESK Mersin fiubeler Platformu ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Ünsal Y›ld›z KESK’in hakl› ve meflru mücadelesini sürdürmeye devam edece¤ini belirtti. (Mersin)
“Zafer direnen emekçinin olacak” Hükümetin kamu emekçilerine dayatt›¤› % 4’lük zamm› kabul etmeyen KESK üyeleri alanlara ç›karak taleplerini hayk›rd›. 29 A¤ustos günü Orhangazi Park›’nda biraraya gelen emekçiler, “IMF hükümeti istifa”, “Devlet güdümlü sendikaya hay›r” vb. sloganlarla AKP il binas›na yürüdü. Burada KESK ad›na aç›klama yapan ESM Genel Baflkan› Kemal Bulut, hükümetin tutumunu protesto ederek “gelece¤imize ve eme¤imize kararl› bir flekilde sahip ç›kmaya devam edece¤iz” dedi. Ayr›ca hükümetin Lübnan’a asker gönderme karar›n› da protesto ederek “bu karar› da fliddetle protesto ediyor, karar›n Meclis’ten ç›kmamas› için her türlü mücadeleyi verece¤imizi ifade etmek istiyoruz” dedi. (Bursa)
Erzincan’da KESK eylemi * E¤itim-Sen, BES ve BTS Erzincan’da 29 A¤ustos günü saat 17.00’de E¤itim-Sen önünde bir araya gelerek hükümet ile memur sendikalar› aras›nda yürütülen toplu görüflmelerde KESK’in baflta hükümet olmak üzere sar› sendikalara karfl› tav›r koyarak görüflmelerden çekilmesiyle ilgili bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Bas›n aç›klamas›nda hükümetin ve di¤er sar› sendikalar›n görüflmeler s›ras›ndaki tutumlar› elefltirildi. * 1 Eylül günü ise Erzincan E¤itim-Sen Cumhuriyet Meydan›’nda saat 17:00’de 1 Eylül Dünya Bar›fl Günü vesilesiyle bir aç›klama yapt›. Aç›klamada AKP hükümetinin Lübnan’a asker gönderme karar› k›nan›rken “1 Eylül’ün anlam›, Ortado¤u’da süren savafla ve iflgale karfl› olmak, AKP’nin Lübnan’a asker göndermesine engel olmakt›r” denildi. (Erzincan)
8-21 Eylül 2006
14
56
Hindistanl› Maoistler Nepal Devrimi’ni de¤erlendiriyor Nepal’de NKP(Maoist) önderli¤inde yürütülen Yeni Demokratik Devrim mücadelesi önemli bir aflamaya ulaflm›fl bulunuyor. Nepal’de Maoistlerle gerici güçler aras›nda ciddi taktiksel savafl›mlar yaflan›yor. Bu nedenle Nepal’deki süreç, gerek karfl› devrimci güçler gerekse de dünyadaki ilerici demokratik kamuoyu taraf›ndan ilgiyle takip ediliyor. Dünyadaki tüm ilerici demokratik kesimler feodal-faflist monarfliye karfl› devrimi büyük bir baflar›yla ileriye götüren Maoistlerin zafere ulaflmas›n› beklerken, emperyalistler de Nepal’deki gerici güçler üzerinden hâkimiyetlerini yeniden kazanmaya çal›fl›yorlar. ‹flte böylesi bir süreçte Hindistan Komünist Partisi (Maoist) Merkez Komitesi sözcüsü Azad yoldafl, Maoist Peoples March dergisine Haziran sonunda verdi¤i röportajda partilerinin Nepal Devrimi hakk›ndaki görüfllerini aktard›. Bu röportaj›n belirli bölümlerini aktarmaya çal›flaca¤›z. “Biz, Hindistan’da, Nepal’deki güncel geliflmeleri büyük bir ilgiyle takip etmekteyiz. Nisan ay›nda Kral Gyanendra’n›n gerici, otokratik rejimine karfl›, güçlü silahl› mücadelenin de etkisiyle, Nepal halk›n›n verdi¤i militan kitle mücadelesi gerçekten tarihseldir. Nepal halk› faflist kral›n inatç› duruflundan vazgeçmesini ve iktidar›n› parlamentoya teslim etmesini sa¤layarak Nepal tarihinin flanl› bir sayfas›n› yazm›flt›r. Onlar›n (Maoistlerin) etkisi kentleri de sarmaktad›r. Partimiz Nepal halk›n›n demokrasi ve daha iyi bir toplum için verdi¤i tarihsel mücadeleyi selamlamaktad›r. Bununla beraber, Hindistan’daki devrimciler Nepal’deki mücadelenin kralla birlikte onun sözde parlamentosunun da y›k›larak iktidar›n devrimci ve demokratik güçlerce ele geçirilene kadar sürmesini ummaktad›r. Umuyoruz ki Maoistler inisiyatifi koruyarak süregiden siyasal geliflmelere yön verebilirler. Onlar (Maoistler) kralla uzlaflmak isteyen ve halk›n taleplerine ihanet eden 7 parti ittifak›yla yapt›klar› ittifakta uyan›k davranmaya ihtiyaç duyacaklard›r.” Azad yoldafl Nepal Devrimi’ni ilerletmek için NKP (Maoist)’in belirledi¤i taktiklere özel dikkat göstermesi gerekti¤ini vurguluyor. Özellikle iktidar›n silah yoluyla ele geçirilmesi, emperyalizmin ülkeden kovulmas›, feodalizmin tasfiyesi ve halk iktidar›n›n kurulmas› vb. stratejik hedeflerin her zaman göz önüne al›nmas› gerekti¤ini belirtiyor. Günümüzde krall›¤›n devrilmesi için Maoistlerin eylem birli¤i yapt›¤› 7 parti ittifak›n›n komprador-feodal partilerden olufltu¤unun alt›n› çizen Azad yoldafl, bu partilerle birleflik cephe kurularak Kurucu Meclis yoluyla yeni demokratik bir cumhuriyetin kurulmas›n›n mümkün olmad›¤›n›; çünkü iki taraf›n da birbirine tamamen z›t s›n›flar› temsil ettiklerini belirtiyor. Belirli anlarda ortak düflmana karfl› karfl›-devrimci güçlerin bir k›sm›yla ittifaklar yapman›n gerekli oldu¤unu, Nepallilerin de bunu yapt›¤›n› ancak devrimi zafere ulaflt›rmak için bu güçlerin s›n›fsal karakterlerini ak›ldan ç›karmamak gerekti¤ini, bu ittifak›n taktiksel ve geçici bir ittifak olmas› gerekti¤ini vurguluyor. “Hiçbir Maoist, cumhuriyet talebiyle veya otokratik cumhuriyeti devirmek için savaflmay› yanl›fl bulmaz. Ayn› flekilde kimse belirli bir zamanda esas düflmana karfl› herkesin bir birleflik cephede buluflmas›na karfl› ç›kmaz. Söylemesi gereksiz de olsa, bunun gibi birleflik cepheler do¤al olarak yaln›zca taktikseldir ve hiçbir koflulda devrimin yolunu ve yönelimini belirleyemez, belirlememelidir.” Azad yoldafl bu konuda
2003 May›s’›nda gerçekleflen Merkez Komite toplant›s›nda Prachanda yoldafl taraf›ndan Nepal’deki parlamenter partiler için yapt›¤› flu belirlemenin do¤ru oldu¤unu söylüyor: “(Nepal’de) Biçimsel olarak monarfli, parlamenter güçler ve devrimci güçlerin yer ald›¤› üçlü bir mücadele varm›fl gibi görünmektedir. Ancak özünde ve s›n›fsal aç›dan bak›ld›¤›nda mücadelede yaln›zca 2 güç (gerici ve demokratik güçler) görülmektedir. Pratikte de kan›tland›¤› gibi otokratik monarflik ve parlamenter gruplar aras›ndaki fark eski devlet içinde iktidar›n paylafl›m›ndan baflka bir fley de¤ildir. Kan›tlanm›flt›r ki, Nepal’de (sahte) ulusalc›l›k ad› alt›nda monarfli ve (sahte) demokrasi ad› alt›nda parlamenter güçler iktidar›n koltuklar›n› iflgal etmeye çal›flmakta ve s›n›f temellerine ba¤l› olarak halka ve ulusa ihanet etmekteler. S›n›fsal ve teorik bak›fl aç›s›yla inceledi¤imizde ve günümüzdeki ateflkesi ve görüflme sürecini ele ald›¤›m›zda farkl› uluslararas› gerici gruplar›n ç›karlar›n›n ve Nepal’deki farkl› gerici gruplar aras›ndaki çeliflkilerin çat›flt›¤›n› görüyoruz. Kraliyet ordusu ve saray unsurlar› Bat›l› emperyalizm, özellikle de Amerikan emperyalizmi taraf›ndan, parlamenter güçler ise Güney Asya’da özel hegemonya kurmay› amaçlayan Hint egemenlerince korunmakta ve aralar›nda sürekli fliddetli bir çat›flma yaflanmaktad›r. Bu nedenle saray katliam›n›n ard›ndan yaflanan politik geliflmelerin ard›ndan Nepal’deki monarflik veya parlamenter güçlerin di¤erinden daha demokratik ya da daha ulusalc› oldu¤u gibi görüfllerin yanl›fl ve zararl› oldu¤u konusunda partimiz net olmal›d›r. Günümüzde daha da netleflmifltir ki, özel durumlarda çeliflkilere yön vermek haricinde monarflik veya parlamenter hiçbir partiyle ideolojik ve politik iliflki gelifltirilemez.” Nepal’de 7 parti ittifak› ile Maoistlerin yapt›¤› anlaflmada geçici bir hükümet kurularak seçimlere gidilmesi karar› al›nm›flt›. Ancak 7 parti ittifak› ve emperyalistler bunun için öncelikle Maoistlerin silahlar› teslim etmeleri ve halk iktidar› organlar›n›n da¤›t›lmas› gerekti¤ini flart koflmufltu. NKP(Maoist) ise bu dayatmalar› kabul etmelerinin mümkün olmad›¤›n› aç›klam›flt›. Bu karar› desteklediklerini belirten Azad yoldafl flöyle devam ediyor: “Bu organlar (halk iktidar› organlar›) eski devlete karfl› verilen uzun süreli halk savafl›n›n ürünüdürler ve bunlar NKP(Maoist) taraf›ndan yerel düzeyde görkemli bir flekilde infla edilen demokratik halk diktatörlü¤ünün ayd›nl›k ör-
nekleridir. Acil görev ve taktiklerimiz bu organlar›n güçlenmesine hizmet etmelidir ve devrimci Rusya’da ve Çin’de oldu¤u gibi bunlar› ayaklanman›n organlar›na dönüflecek flekilde kal›ba dökmektir. Bu iktidar organlar›n› sa¤lamlaflt›r›rken kitleleri isyanlar için seferber etmeye çal›flmal› ve mümkün olan anda iktidar›n son parças›n› da ele geçirmeye önderlik etmek için flehirleri ele geçirmeye çal›flmal›y›z. Gerçekte, Nepal’in somut koflullar›nda Maoistlerin önünde yaln›zca 2 devrimci tercih bulunmaktad›r. Ya kitle ayaklanmalar›n› yo¤unlaflt›racaklar ve siyasi iktidar›n örgütsel biçimlerini ulusal/tüm Nepal seviyesinde iktidar› ele geçirmeye uygun hale getirecekler ya da s›n›fsal güçlerin dengesine ba¤l› olarak bu mümkün de¤ilse, var olan üs alanlar›n› güçlendirecek, sa¤lamlaflt›racak ve demokratik görevlerin tamamlanarak sosyalist görevlerin yerine getirilmesi do¤rultusunda ilerlenecektir. Böylesi bir süreçte 2 Nepal var olacakt›r: Katmandu ve birkaç flehirdeki gerici Nepal ve k›rsaldaki devrimci Nepal.” Nepal’de ülkenin % 80’inde halk iktidar›n›n kurulmas›n› sa¤layan Maoistlerin 7 parti ittifak› ile yapt›klar› anlaflman›n ard›ndan Hindistan’daki çeflitli karfl›-devrimci ve revizyonist partilerin kendilerini de parlamenter mücadeleye davet ettiklerini vurgulayan Azad yoldafl partilerinin uzun süreli Halk Savafl› çizgisinden vazgeçmesinin mümkün olmad›¤›n› belirtiyor. “Nepal’deki geliflmelerin ülkemizdeki Maoist harekete ‘olumlu’ (olumludan kastettikleri Maoistlerin silahl› mücadeleyi b›rakarak parlamenter politikan›n sözde ana ak›m›na kat›lmalar›d›r) etki yapmas› Hindistan’daki bu partilerin subjektif düflünce ve dilekleridir. Naksalbari’den bu yana 40 y›ld›r iniflli ç›k›fll› bir hat izleyen Hindistan’daki Maoist hareketten haberdar olan herkes, hareketimizin sa¤laml›¤›n› bilir. Devrimciler büyük olumsuzluklar ve kusurlarla karfl›laflsalar da Hindistan’daki gerçek Maoistler Yeni Demokratik Devrim çizgisinde ve ona ulaflmak için uzun süreli halk savafl› çizgisinde hiçbir zaman tereddüt etmemifl, sürüklenmemifltir. Maoistler yaln›zca parlamenter yolu reddetmekle kalmam›fl, ayn› zamanda taktik ad› alt›nda seçimlere kat›lan partilerle de mücadele etmifltir.” Azad yoldafl özelde Nepal ve Hindistan’da, genel olarak dünya ça-
p›nda devrimci kuvvetlere revizyonist ve reformist ak›mlarca dayat›lan parlamenter, bar›flç›l mücadele ile proleter alternatif üzerine Marksist-Leninist-Maoist anlay›fl› flöyle aç›kl›yor: “Proletaryaya en uygun hükümet biçimine yönelik Marksist-Leninist-Maoist anlay›fl, proletaryaya ve kitlelerin genifl ço¤unlu¤una en iyi flekilde hizmet eden, tart›flma kulübü gibi veya yaln›zca yasama organ› olarak de¤il, hem yasama hem de yürütme organ› olan Komün, Sovyet veya Devrimci Konseylerdir. Bu organlar›n temsilcileri seçilirler ve halk kendi ç›karlar›n›n temsil edilmedi¤ini düflündü¤ünde herhangi bir zamanda görevden geri al›nabilirler. Uzun süreli halk savafl› sürecine bakt›¤›m›zda kitleler taraf›ndan seçilen ve istenildi¤inde geri ça¤r›labilinen ve PROLETARYA ÖNDERL‹⁄‹NDE tüm anti-emperyalist ve anti-feodal güçlerin yer ald›¤› demokratik iktidar›n üs alanlar›nda infla edilmesi bir zorunluluktur. Yeni iktidar›n nas›l kuruldu¤una iyi bir örnek Paris Komünü’dür. Orada denenen kavramlar daha sonras›nda SSCB’deki Sovyetlerde, Çin’deki komünlerde ve BPKD’nin (Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin) deneyimlerinde hayat bulmufltur ve günümüzde de dünyan›n çeflitli bölgelerinde Maoistlerce kurulan üs alanlar›nda hayat bulmaktad›r. Lenin yoldafl parlamentonun ifllevinin en demokratik cumhuriyette bile nas›l oldu¤unu berrak bir flekilde aç›klam›fl, onu (parlamentoyu) Komünle karfl›laflt›rm›fl, ve Komünün (ya da Rusya’da Sovyetler ve Çin’de devrimci konseyler) proletarya ve ezilen kitleler için neden en uygun biçim oldu¤unu göstermifltir. “Gerçi parlamentarizmden kurtulma yolu, temsili organlar› ve seçim ilkesini y›kmaya de¤il, laf de¤irmenleri olan bu temsili organlar› “hareketli” kurumlar durumuna dönüfltürmeye dayan›r. ‘Komün, parlamenter bir örgüt de¤il, ayn› zamanda hem yürütmeci, hem de yasamac›, hareketli bir gövde olmak zorundayd›’.”
56 “Burjuva toplumun iliklerine dek çürümüfl, sat›l›k parlamentarizmi yerine, Komün, düflünce özgürlü¤ü ve tart›flman›n yutturmaca halinde yozlaflmad›¤› organlar› koyar. Bu organlarda, düflünce özgürlü¤ü ve tart›flma, yutturmaca halinde yozlaflmaz: çünkü parlamenterler (bu örgütlere seçilenler) kendileri çal›flmak, yasalar›n› kendileri uygulamak, bu yasalar›n etkilerini kendileri denetlemek, bunlar üzerine, seçmenlerine karfl›, do¤rudan kendileri yan›t vermek zorundad›rlar... Bir demokrasiyi, hatta bir proletarya demokrasisini, temsili organlar olmaks›z›n düflünemeyiz; ama e¤er bizim için burjuva toplumunun elefltirisi bofl bir söz de¤ilse, e¤er bizim burjuvaziyi alafla¤› etme iste¤imiz, Menflevik ve Devrimci-Sosyalistlerde oldu¤u gibi, Scheidemann’lar ve Legien’lerde, Sembat’lar ve Vandervelde’lerde oldu¤u gibi, iflçilerin oylar›n› avlamaya özgü “seçimlik” bir söz de¤il de ciddi ve içten bir istekse, demokrasiyi parlamentarizm olmaks›z›n düflünebiliriz ve düflünmek zorunday›z da.” (...) En önemli nokta, kitlelerin hakk›n›, herhangi bir burjuva cumhuriyet veya bürokrat burjuva-feodal cumhuriyet biçimi olan seçim yoluyla bir partinin yerini di¤erinin almas›n› temin ederek de¤il; fakat partiyi ve devleti kitlelerin denetlemesi, yeni bürokratik s›n›f›n›n oluflumunun önlenmesi, kitlelerin devlet ve toplumun yönetiminde yer almas› ve devrimci geçifl sürecine kat›lmas› için yarat›c› ve aktif bir flekilde kitlelerin kat›l›m›n› sa¤layarak temin edebiliriz. Ve partinin öncelikli görevi, karfl› devrimi denetlemek ve devrimi proletarya diktatörlü¤ü alt›nda sürdürerek devrimci dönüflümü her alanda sa¤lamak için kitleleri örgütlemek ve onlara önderlik etmektir. Ve bu dünya devriminin tarihsel deneyimlerinin özellikle de BPKD’nin (Büyük Proleter Kültür Devrimi) bizlere verdi¤i en önemli derstir. Dahas›, demokratik ortamda yar›flma f›rsat› ile kendini koruyan yenilmifl s›n›flar›n iktidara geri gelmesini engellemek ve karfl› devrimcileri bar›flç›l biçimde denetlemek proletarya partisi için mümkün müdür? Bolflevik Partinin Rusya’da devrimden sonra en gerici fikirlerin yönetti¤i ve hâkim oldu¤u geri k›rsal kesimde siyasi yar›flma örgütleyerek seçimleri kazanmas› mümkün müydü? Asl›nda Bolflevik parti iktidar› ele geçirdikten sonra, Kurucu Meclis’te az›nl›kta oldu¤u ve bu meclisin gericilerin bir arac› ve devrimci reformlar›n hayat bulmas›n›n ve proletarya diktatörlü¤ünün uygulanmas›n›n önünde bir engel haline gelmesi nedeniyle h›zl› bir flekilde Kurucu Meclis’i dahi da¤›tm›flt›r. Bu yaln›zca Rusya’n›n meselesi de¤ildir. Birçok ülkede, özellikle küçük meta üretiminin ve köylü ekonomisinin, feodal ideolojinin, kültürün, geleneklerin ve al›flkanl›klar›n gücünün nüfusun büyük ço¤unlu¤u üzerinde hakim oldu¤u yar›-sömürge, yar›-feodal ülkelerde proleter olmayan hatta gerici partilerin anti-emperyalist, anti-feodal pelerin alt›nda iktidara gelmesi oldukça kolayd›r (...) Di¤er partilerle siyasi yar›flmaya uygun olarak, ÇKP ile yar›flan ve çeflitli iktidar organlar›n›n seçimine kat›lan Demokratik Birlik, ‹flçi-Köylü Partisi gibi çeflitli partilerin yer ald›¤› Çin deneyimine sahibiz. Her ne kadar bunlar devrimden sonra 10 y›l yaflasa-
15
8-21 Eylül 2006 Nepal gibi küçük bir ülkede devrimin iktidar› tamamen ele geçirdikten sonra yaflamas›n›n mümkün oldu¤unu belirten Azad yoldafl, yaflanacak zorluklar›n niteliksel olarak tüm devrimlerde görülece¤ini vurguluyor.
lar da sosyalizmi desteklemeyi redettiklerinde ve Çin’i kapitalist yola götürmek istediklerinde halk taraf›ndan reddedilmifllerdir. Çin’de politik yar›flma Bat›-tipi burjuva parlamenter seçimler yoluyla de¤il de çeflitli organlar›n seçimlerine kat›l›m flekliyle desteklenmifltir. Devrimin gücü olan 4 s›n›f› temsil eden demokratik partiler ve örgütler çeflitli organlar›n seçimlerinde yer alm›fllard›r. (...) ÇKP Yeni Demokratik Devrim döneminde ve iktidar› ele geçirdikten sonra halk demokrasisini veya demokratik halk diktatörlü¤ünü kurarken tüm anti-emperyalist ve anti-feodal parti ve güçleri birlefltirmek için çaba harcam›flt›r. 1957’de Halk içindeki çeliflkileri do¤ru kavrayal›m adl› makalesinde Mao, iktidar› ald›ktan sonra ÇKP’nin di¤er siyasi partilere yönelik politikas›n› flöyle aç›klam›flt›r: “Komünist partinin arzusu ve ayn› zamanda politikas› demokratik partilerle uzun süre yan yana bulunmakt›r. Ancak demokratik partilerin uzun süre yaflamas› Komünist Partinin arzusuna de¤il kendilerini ne kadar iyi aklad›klar›na ve halk›n güvenini kazanmalar›na ba¤l›d›r. Çeflitli partiler aras›nda karfl›l›kl› denetim uzun sürede kurulabilecek bir gerçektir ve zaten uzun süredir karfl›l›kl› öneriler ve elefltiriler yap›lmaktad›r. Karfl›l›kl› denetim tek tarafl› bir mesele de¤ildir, Bu flu anlama gelmektedir: Komünist Parti di¤er demokratik partileri denetleyebilir ve tersi de olabilir.” Çin’de kapitalist restorasyonu ve hükümette ve partide yeni burjuvazinin geliflimini engellemek için çeflitli yöntemler denenmifltir. Mao’nun “Yüz çiçek açs›n, yüz fikir ak›m› birbiriyle yar›fls›n”, yine onun “tüm seçilen organlarda Komünist Parti üyelerinin sandalye say›s›n› s›n›rlayan ve maksimum olarak bütünün üçte biri olaca¤›n› ve sandalyelerin üçte ikisinin de di¤er partilerle partisiz unsurlar›n sahip olaca¤› üçlü sistem” ve “seçimlere kat›lan siyasi partiler için alt› siyasi kriter” vb. kullan›lan yöntemlerin yaln›zca birkaç›d›r. Demokrasi biçimsel oy kullanma ile s›n›rl› de¤ildir. Herhangi bir örgütte önderli¤inin kitlelerin ve kadrolar›n s›k› denetiminde oldu¤u yaflayan bir süreç olmal›d›r. Bu ancak partinin ve kitlelerin MLM bilinçlerinin genel yükselifli ve s›n›f mücadelesinin yo¤unlaflmas›yla mümkün olacakt›r. Çin’de devrimden sonra iktidar› paylaflan çok say›da parti bulunuyordu. Ancak birlik ilkesel temellere dayan›yordu ve s›n›f mücadelesi feodal ve komprador bürokrat burjuva güçlerin haydutlar›na karfl› derinlefltiriliyordu. (...)
Bizim görüflümüz; parti önderli¤inin büyük k›sm›n›n kitleler içinde çal›flmas›n› ve parti faaliyetçilerinin, yetkililerinin çeflitli devlet birimlerinde, özellikle de silahl› kuvvetlerde, üretimin çeflitli birimlerinde vb. yozlaflmalar›n›n engellenmesi için s›n›f mücadelesine iktidar› ele geçirdikten sonra da yo¤unlaflmalar›n› her zaman gerekli görüyoruz. Bizler kitleleri partinin ve parti önderlerinin, iktidar› ele geçirmeden önceki devrimci hareket döneminde dahi, yanl›fllar›n› elefltirmeye cesaretlendirmeliyiz. Bizler bir kifliye ya da devrimci otoritenin temsilcili¤ine yo¤unlaflmak yerine kolektif önderli¤i gelifltirmeliyiz. Kolektif önderli¤i gelifltirme ve parti üyelerinin tümünü ve kitleleri karar alma mekanizmas›na dâhil etmek yerine bir veya birkaç bireye ba¤›ml›l›¤›n etkisini Rusya’da ve Çin’deki büyük geri dönüfllerin, özellikle proleter liderler Stalin ve Mao’nun ölümünün ard›ndan SBKP ve ÇKP’nin revizyonizme kolayca dönmesinden anlayabiliriz.” Nepal gibi küçük bir ülkede devrimin iktidar› tamamen ele geçirdikten sonra yaflamas›n›n mümkün oldu¤unu belirten Azad yoldafl, yaflanacak zorluklar›n niteliksel olarak tüm devrimlerde görülece¤ini vurguluyor. “Çin’deki geri dönüflün ard›ndan bütün devrimlerin zorlu koflullarla karfl›laflt›¤› do¤rudur. Taktik aç›dan konuflursak, günü-
müz dünyas›nda, düflman güçleri oldukça güçlüyken öznel güçlerimiz zay›ft›r. Dünya emperyalizmi devrimci güçlere, ulusal kurtulufl hareketlerine ve halk hareketlerine her yerde büyük bir sald›r› düzenlemektedir. Ancak bu madalyonun bir yüzüdür. Ayn› zamanda, nesnel koflullar oldukça uygundur. Emperyalizm özellikle de ABD emperyalizmi her yerde insanlar taraf›ndan nefret edilmekte ve emperyalizme, özellikle de ABD emperyalizmine karfl› kitlesel halk hareketleri dünya çap›nda ortaya ç›kmaktad›r. Günümüz dünyas›nda tüm devrimler kaç›n›lmaz olarak emperyalistlerin sald›r›lar› ile karfl›laflacakt›r.” Röportajda gazetenin Nepal devriminin gelece¤i üzerine HKP (Maoist)’in görüfllerinin sorulmas› üzerine Azad yoldafl flöyle cevap veriyor: “Biz Halk Kurtulufl Ordusu’nun halen silahl› ve tetikte oldu¤unu söyleyen raporlar› gördük. Ayr›ca fiubat Devrimindeki son ayaklanman›n da referans› var ve Ekim devrimi için haz›rl›klar devam ediyor. Yine flehirler de dahil olmak üzere devrimin saflar›na yeni güçleri kazand›ran büyük kitle eylemlerinin raporlar› da bulunmakta. Ayr›ca ABD emperyalizmi ve Hindistan yay›lmac›l›¤›n›n da (yaltakç›lar› Yechuri de dahil olmak üzere) Maoistlerin silahlar›n› öncelikli olarak b›rakmalar›n› isteyerek ittifak› sabote etme çabalar› da mevcut. Bunun yan›nda Maoistler silahlar›n› b›rakmayacaklar›n› ve kamplar›n› koruyacaklar›n› aç›klad›lar. Tüm bunlar Maoistlerin Yeni Demokratik Devrim’e do¤ru haz›r oldu¤unun gösteren olumlu yönelimlerdir. ‹ki aç›dan dikkatli olunmal›d›r. Egemen s›n›flar›n ve onlar›n emperyalist ve yay›lmac› efendilerinin tuza¤›na düflmemek, ikincisi Yunanistan’da, fiili’de, Endonezya’da ve çok say›da ülkede görüldü¤ü gibi ani bir darbeyle komünist katliam› yap›lmas›na dikkat edilmelidir. Bu ülkelerdeki güçlü kitle temeli dahi katliamlar› önleyemedi. Fakat bizler NKP (Maoist)’in partiyi ileriye yöneltece¤ini ve devrimi gelifltirerek iktidar› ülke çap›nda ele geçirece¤ini bekliyoruz.”
NKP(M) ve HKP(M)’den aç›klama Belli bölümlerini yukar›da aktard›¤›m›z ve Hindistan Komünist Partisi (Maoist) Merkez Komitesi ad›na yap›lan de¤erlendirmenin ard›ndan Nepal ve Hindistan gerici bas›n› “Maoistler bölündü” vs. fleklinde 盤l›klar atmaya bafllad›. Bu 盤l›klar üzerine Hindistan Komünist Partisi (Maoist) ve Nepal Komünist Partisi (Maoist) ortak bir aç›klama yay›nlayarak “proleter enternasyonalizm ve MLM temelde ortak kardefllik iliflkilerine kararl› bir flekilde ba¤l› olduklar›n›” yinelediler. “Her bir ülkede uygulanan tüm taktik sorunlar yaln›zca o ülkede faaliyet sürdüren partilerin meseleleridir. Her iki parti de di¤er partinin ve ayn› flekilde Maoistleri kapsayan Uluslararas› Komünist Hareketin olumlu deneyimlerinden ö¤renmeye çal›flacaklard›r” denilen aç›klamada “Bunu yaparken, uluslararas› komünist hareketin üzerinde ayr›flt›¤›m›z gerçek demokratik gelenekleri
ideolojik, politik ve stratejik sorunlar› üzerine tart›flmalar› devam ettirece¤iz. Bu tart›flma ve fikir mücadeleleri karfl›l›kl›, dönem dönem ve halka aç›k bir fleklide vuku bulacakt›r. Bu farkl›l›klar, Engels’in söyledi¤i gibi s›n›fl› toplumlarda toplumdaki s›n›f mücadelesinin yans›mas› olarak fikir alan›ndaki mücadeleler gibi kaç›n›lmazd›r.” Aç›klama flöyle devam ediyor: “Son zamanlarda bir k›s›m medya, iki parti taraf›ndan halka aç›k bir flekilde yap›lan aç›klamalarda bulunan farkl›l›klar› fliflirmeye çal›flt›. Maoistlerin bölünmesi ve sürekli da¤›lmas› gericilerin menfaatinedir. Bir k›s›m medyan›n Hindistan ve Nepal aras›ndaki farkl›l›klar› abartmaya çal›flmas›ndan endifle edilmemelidir. ‹ki parti de farkl›l›klar›m›z›n oldu¤u konular üzerinde sa¤l›kl› tart›flma ve fikir mücadelesini sürdürürken, proleter enternasyonalizmin ruhuyla birliklerini bir kez daha ifade etmektedir.
16
8-21 Eylül 2006
56
Proletarya diktatörlü¤ünü daha da güçlendir! karfl› koyma ve proletarya diktatörlü¤ünü daha da güçlendirme çabalar›m›zda muazzam pratik ve genifl etkili öneme sahiptir.
Proletarya Diktatörlü¤ünü Pekifltirmenin Önemi ve Gereklili¤i
Baflkan Mao, sosyalist devrim döneminin çeliflkilerini, s›n›flar›n› ve s›n›f mücadelesini derinlemesine analiz etti. Büyük liderimiz Baflkan Mao’nun, Çin Komünist Partisi’nin, Partimizin tarihinde genifl etkiye sahip Dokuzuncu Ulusal Kongresi’ne bizzat baflkanl›k yapmas›n›n üzerinden bir y›l geçti. Dokuzuncu Parti Kongresi’nde, Baflkan Mao büyük ça¤r›y› yay›mlad›: “Daha da büyük zaferler kazanmak için birleflin.” Partinin Dokuzuncu Merkez Komitesi’nin Birinci Tam Kat›l›ml› Toplant› Oturumu’nda Baflkan Mao: “Bir amaç için birleflin, bu proletarya diktatörlü¤ünün pekifltirilmesidir. Bu, her fabrikada, köyde, ofiste ve okulda tamamen baflar›lmal›d›r” talimat›n› tekrar vurgulad›. Baflkan Mao’nun son derece önemli bu talimat›n› geçen y›l dikkatle uygulad›¤›m›z için, hem devrim hem de üretimdeki durum gittikçe iyi oluyor. Proletarya diktatörlü¤ü Çin’de, Büyük Proleter Kültür Devrimi süresince derinleflme ve etkili mücadele-elefltiri-dönüflüm s›ras›nda sürekli olarak güçlendirildi. Büyük sosyalist anavatan›m›z –Çin Halk Cumhuriyeti– her zamankinden daha pekifltirilmifl, güçlü ve dinçtir. Baflkan Mao’nun bugün, devrimi proletarya diktatörlü¤ü alt›nda sürdürmeye dair büyük teorisini daha da kavramal›y›z. Baflkan Mao’nun “‹htiyat›m›z› yükselt, anavatan› savun” ve “Savafla karfl› haz›rl›kl› ol, do¤al afetlere karfl› haz›rl›kl› ol ve halk için her fleyi yap” büyük stratejik fikirlerini tamamen hayata geçirme, Dokuzuncu Parti Kongresi’nce saptanan savafl görevlerini daha iyi ve h›zl› sonuçlarla yerine getirme, ABD emperyalizminin ve sosyal emperyalizmin sald›rganl›k planlar›na
Büyük liderimiz Baflkan Mao, “Deneyimimizi özetler ve bir noktaya toplarsak, o, iflçi s›n›f›n›n liderli¤i alt›nda (Komünist Parti vas›tas›yla) halk›n demokratik diktatörlü¤üdür ve iflçilerle köylülerin ittifak›na dayanmaktad›r. Bu diktatörlük uluslararas› devrimci güçler ile hep birlikte birleflmelidir. Bu bizim formülümüz, bafll›ca deneyimimiz ve ana program›m›zd›r” (Halk›n Demokratik Diktatörlü¤ü Üzerine) demektedir. Baflkan Mao, Çin Komünist Partisi Yedinci Merkez Komitesi’nin ‹kinci Tam Kat›l›ml› Toplant› Oturumuna Rapor’unda, Halk›n Demokratik Diktatörlü¤ü Üzerine’de, Halk Aras›ndaki Çeliflkilerin Do¤ru Ele Al›nmas› Üzerine’de ve di¤er pek çok parlak eserinde, proletarya diktatörlü¤ünün yurttaki ve dünyadaki tarihi deneyimini bilimsel ve sistematik olarak özetledi. Proletarya üzerine Marksist-Leninist teoriyi miras ald›, savundu ve gelifltirdi ve devrimi proletarya diktatörlü¤ü alt›nda sürdürmeye dair büyük teoriyi ileri sürdü. Bunun tümü, yurttaki kapitalist restorasyona karfl› ve dünyadaki emperyalizm, modern revizyonizm ve tüm gericili¤e karfl› büyük mücadeleyi galip bir flekilde sürdürmek için bize rehberlik etmekte ve muzaffer bir flekilde ilerlemesi için Çin’in sosyalist devrimi ve sosyalist inflas›na önderlik etmektedir. Baflkan Mao, sosyalist devrim döneminin çeliflkilerini, s›n›flar›n› ve s›n›f mücadelesini derinlemesine analiz etti. Proleter devrimin temel program›n›n burjuvazi ve di¤er tüm sömürücü s›n›flar›n tamamen devrilmesi ve proletarya diktatörlü¤ünün burjuva diktatörlü¤ünün yerini almas› oldu¤unu aç›klad›. Zaman ve yeniden Baflkan Mao, sosyalist toplumun, içerisinde proletarya ile burjuvazi aras›ndaki, sosyalist yol ile kapitalist yol aras›ndaki uzun süreli mücadelenin varoldu¤u epeyce uzun bir tarihsel dönemi kapsad›¤›n› bize ö¤retti. Kapitalizmi yenmek, kapitalist restorasyonu engellemek ve burjuvazi ile di¤er tüm sömürücü s›n›flar› ortadan kald›rmak amac›yla sosyalizmi kullanmak için, kapitalizmden komünizme geçiflin tarihsel dönemi boyunca proletarya diktatörlü¤ü güçlendirilmelidir ve asla zay›flat›lmamal›d›r. Bu nedenle, sosyalist e¤itimi hayata geçirmek, s›n›f çeliflkileri ve s›n›f mücadelesi meselesini do¤ru olarak anlamak ve ele almak, bizimle düflman aras›ndaki çeliflkileri ve halk aras›ndaki çeliflkileri do¤ru olarak ay›rt etmek
ve ele almak gereklidir. Baflkan Mao “Bu sorunun oldukça ciddi bir kavran›fl›n› hat›rda tutabilmek ve Marksist-Leninist bir çizgiye sahip olmak için flimdiden itibaren bunu kendimize her y›l, her ay ve her gün hat›rlatmal›y›z” demektedir. Büyük eseri Halk›n Demokratik Diktatörlü¤ü Üzerine’de, Baflkan Mao, proletarya diktatörlü¤ünü güçlendirmenin önemi ve gereklili¤i üzerine aç›k ve etkili bir aç›klama yapmaktad›r. Baflkan Mao, devlet iktidar›m›z› feshetme isteklerinin saçmal›¤›n› çürütürken “…flimdi de¤il; onu henüz yapamay›z. Neden? Çünkü emperyalizm hala mevcut, çünkü yerel gericilik hala mevcut, çünkü s›n›flar ülkemizde hala mevcut. fiu anki görevimiz, ulusal savunmay› pekifltirmek ve halk›n ç›karlar›n› korumak için halk›n devlet ayg›t›n› –ana olarak halk ordusu, halk polisi, halk mahkemeleri– güçlendirmektir” demektedir. Ülkemizde, son 20 y›lda s›n›flar ve s›n›f mücadelesi deneyimi Baflkan Mao’nun ak›ll›ca ç›kar›m›n›n mutlak do¤rulu¤unu tamamen teyit etti. Bu büyük fikir, proletarya diktatörlü¤ünü sürekli güçlendirmifl, s›n›f düflmanlar›n›n vahfli sald›r›lar›n› defalarca parçalam›fl ve sosyalist anavatan›m›z› sa¤lamlaflt›rm›fl olan Çinli komünistleri, proletaryay› ve devrimci kitleleri silahland›rd›. Bu, ülkemizin her geçen gün gittikçe daha da baflar›l› olmas›n› sa¤lad›. Dönek, gizli hain ve Liu-Shao-fii, Mao Zedung Düflüncesi’ne aç›ktan a盤a karfl› koydu ve çabalar›n› proletarya diktatörlü¤ünün zorunlulu¤unu reddetmeye yöneltti. “Proletarya ve burjuvazi aras›ndaki bafll›ca çeliflki de çözüldü”, “s›n›f mücadelesi ço¤unlukla sona erdi” ve “devletin en önemli görevi sosyal hayat› düzenlemektir” diyerek “s›n›f mücadelesinin ortadan kalkmas›” teorisini aktif bir flekilde savundu. Onun tüm bu saçmal›¤›, kitleleri felce u¤ratmay› ve kapitalizmi restore etmek gibi suçlu bir amaç için proletarya diktatörlü¤ünü feshetmeyi hedefledi. Komplosu bütünüyle i¤rençti. Baflkan Mao bize flunu ö¤retmektedir:
“S›n›flar ve s›n›f mücadelesi olgulard›r.” (Çin Komünist Partisinin Ulusal Savafltaki Rolü) Yurtta ve dünyada s›n›f mücadelesinin varl›¤›n› ve bunun sonucu olarak proletarya diktatörlü¤ünün gereklili¤ini reddetmek kesinlikle saçmad›r. “Uluslararas› arenada, Çin’deki yenilgisi emperyalizme asla kabul ettirilmedi ve emperyalizm ülkemize karfl› entrikac› sald›r› ve y›k›m faaliyetlerini hiçbir zaman durdurmad›. Çin Halk Cumhuriyeti yeni kuruldu¤unda ABD emperyalizmi, sald›r› m›zrak bafl›n› ülkemize yöneltip Kore’ye karfl› bir sald›r› savafl› bafllatt› ve tam da bugüne dek Çin’in kutsal topra¤› Tayvan’› hala iflgal alt›nda tutuyor.” Sosyal-emperyalizm, Çin’in proletarya diktatörlü¤üne ç›lg›nca sald›rmaktad›r ve Çin’i emperyalizmin ve sosyalemperyalizmin bir sömürgesine çevirmek amac›yla kapitalizmi restore etme planlar›n› Çin halk›na empoze etmenin hayalini kurmaktad›r. “Büyük-ölçekli bir sald›r› savafl› bafllatan ABD emperyalizmi ve Sovyet revizyonizmi tehlikesini asla ihmal etmemeliyiz.” (Lin: Çin Komünist Partisi Dokuzuncu Ulusal Kongresine Rapor) Emperyalizm, revizyonizm ve gericilik dünyada varoldu¤u sürece, proletarya diktatörlü¤ü tek bir gün bile zay›flat›lmamal›d›r. ‹ç arena ile ilgili olarak, proletarya politik iktidar› ülkenin her taraf›nda ele geçirdikten sonra, temel çeliflki “iflçi s›n›f› ile burjuvazi aras›ndaki çeliflki” haline geldi. (Çin Komünist Partisi Yedinci Merkez Komitesinin ‹kinci Tam Kat›l›ml› Toplant› Oturumuna Rapor) Burjuvazi ve ›slah edilmemifl toprak sahipleri, zengin köylüler, karfl›-devrimciler, kötü unsurlar, sa¤c›lar ve di¤er karfl›-devrimci unsurlar dahil tüm devrik gerici s›n›flar proletaryan›n liderli¤ini gasp etmek ve restorasyon umudunu restorasyon teflebbüslerine dönüfltürmek için de¤iflmez bir flekilde ellerinden geleni denemektedirler. Partiye ve devlet organlar›na gizlice girmifl olan dönekler, düflman ajanlar› ve katiyen piflmanl›k duymayan kapitalist-yolcular, kapitalist restorasyon için kuvvetlerin temsilcileriydi; bir defa f›rsat›n›
56 buldular m›, politik iktidar› ele geçirir ve proletarya diktatörlü¤ünü burjuva diktatörlü¤üne dönüfltürürler. Baflkan Mao taraf›ndan bizzat bafllat›lan ve öncülük edilen Büyük Proleter Kültür Devrimi, dönek, gizli hain ve Liu-Shao-Chi taraf›ndan idare edilen burjuva komuta merkezlerini yok etti ve onlar›n kapitalizmi restore etme planlar›n› a盤a ç›kararak paramparça etti. Bununla birlikte, proletarya ile burjuvazi aras›ndaki mücadele hala uzun süreli, keskin ve karmafl›kt›r ve ihtiyat›m›z› asla gevfletmemeliyiz. S›n›f mücadelesi, proletarya diktatörlü¤ünün tüm sosyalist davan›n zafer kazanmas› için temel sihirli silah oldu¤unu beynelmilel olarak ve dahilen tamam›yla göstermektedir. Proletarya diktatörlü¤ünü asla unutmamal›y›z. Baflkan Mao bize Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluflunun arifesinde proletarya diktatörlü¤üne dair flunu ö¤retmektedir: “Bu iktidar flimdi program›m›zda yaz›l›d›r; anayasam›za da yaz›lacakt›r. Yiyecek ve giyecek gibi, bu iktidar galip bir halk›n bir an için onsuz yapamayaca¤› bir fleydir. O, emperyalizmin dünyada ve s›n›flar›n ülke içerisinde tamamen ve toplam olarak ortadan kald›r›lmas›ndan önce hiçbir flekilde kenara at›lmamas› gereken mükemmel bir fley, koruyucu bir t›ls›m, kuflaktan kufla¤a geçen de¤erli bir fleydir.” (Beyaz Belgeyi Tart›flmak Neden Gereklidir?) Sosyalizm inflas›n›n tarihsel dönemi boyunca bu ö¤retiyi bir an için dahi unutmamal›y›z. Yapacak çok iflimiz var. Fakat biz Baflkan Mao’nun belirtti¤i gibi proletarya diktatörlü¤ünün t›ls›m›n› ve kuflaktan kufla¤a geçen de¤erli miras›n› s›k›ca kavrad›¤›m›z ve iki s›n›f, iki yol ve iki çizgi aras›ndaki mücadelenin ana halkas›n› kavrad›¤›m›z sürece tutumlar›m›z› asla kaybetmeyece¤iz ve sosyalist devrim ile sosyalist inflada yeni zaferler kazanmaya devam edece¤iz.
Proletarya Diktatörlü¤ünü Pekifltirmek için Sosyalist Devrimi Devam Ettirmek Gereklidir! Proletarya diktatörlü¤ünü pekifltirmek için ve her fleyi halletmek, sosyalizmin inflas›nda yükse¤i hedeflemek ve daha büyük, daha h›zl›, daha iyi ve daha ekonomik sonuçlar elde etmek için, sosyalist devrim devam ettirilmelidir. Üretim araçlar›n›n sahipli¤inin dönüfltürülmesinde büyük zaferin kazan›lmas›ndan sonra, sosyalist devrim devam ettirilmeliydi. Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin büyük zaferi kazanm›fl durumda oldu¤u bugün, sosyalist devrim hala devam ettirilmelidir. Sosyalist devrim emperyalizme, modern revizyonizme ve gericili¤e karfl› mücadele demektir. Ülke içerisindeki sosyalist devrim, bir geri dönüfl sahnelemeye çabalayan burjuvazi ve di¤er karfl›-devrimci güçlere karfl› mücadele demektir. Burjuvazi ve proletarya aras›ndaki mücadele kendisini birçok yolla göstermektedir ve çeflitli biçimler almaktad›r. Bazen kendisini göze çarpan bir flekilde politik, ideolojik-kültürel ve ekonomik alanda göstermektedir. Mücadele, bu üç alanda de¤iflik biçimler almas›na ra¤men, politik iktidar sorunu üzerin-
17 de merkezileflmektedir. S›n›f düflmanlar› politik arenada karfl›-devrimci tahrip edici eylemlerde bulunmakta; ideolojik-kültürel alanda kitlelerin moralini bozmakta ve onlar› zehirlemekte; ekonomik alanda rüflvet almakta, kamu fonlar›n› zimmetine geçirmekte ve spekülasyonda bulunmaktad›r. Onlar›n suçlu amaçlar› yegane ve ayn›d›r. Bu amaç proletarya diktatörlü¤ünü sabote etmek ve parçalamakt›r. E¤er sadece bir yöne veya bir döneme dikkatimizi verip olgulara, izole edilmifl bir yolla bakarsak ya da esas› de¤il sadece yüzeysel taraf› görürsek, metafizik yöntemi takip ediyoruz ve karmafl›k olan s›n›f mücadelesini basit bir fleye dönüfltürüyoruz demektir. Bu alanlardaki s›n›f mücadelesini ba¤›ms›z de¤il birbiri ile ba¤lant›l› görmeliyiz. Proletarya diktatörlü¤ünü politik, ideolojik-kültürel ve ekonomik alanlarda burjuvazi üzerinde çok yönlü bir biçimde uygulamal›y›z. Baflkan Mao flunu belirtmektedir: “Proletarya ve burjuvazi aras›ndaki s›n›f mü-
cadelesi, de¤iflik politik güçler aras›ndaki s›n›f mücadelesi ve ideolojik alanda proletarya ve burjuvazi aras›ndaki s›n›f mücadelesi uzun süre ve dolambaçl› devam edecektir ve bazen çok keskin olacakt›r.” (Halk Aras›ndaki Çeliflkilerin Do¤ru Ele Al›nmas› Üzerine) S›n›f mücadelesinin, dalgalar gibi baz› zaman için yükselen ve sonra bir zaman için düflüfl gösteren inifl ç›k›fllar› daima vard›r. Bu özelli¤i anlamal› ve kavramal›y›z. Ülke içerisindeki s›n›f mücadelesi ile uluslararas› s›n›f mücadelesi birbiri ile ba¤lant›l›d›r. S›n›f mücadelesindeki tecrübe, dünyadaki s›n›f düflman›n›n yapmaya çal›flt›¤›n›n, tam olarak bir avuç s›n›f düflman›n›n k›flk›rtmaya çal›flt›¤›n› bize göstermektedir. Baflkan Mao flunu belirtmektedir “O, sosyalist bir ülke içerisindeki gericilerin, emperyalistlerin müttefiki olarak, anlaflmazl›k ve kargafla yaratmak için halk aras›ndaki çeliflkilerden faydalanmak suretiyle komplocu amaçlar›n› baflarmak için çabalamalar› vakas›yd›.” (Halk Aras›ndaki Çeliflkilerin Do¤ru Ele Al›nmas› Üzerine) Bu tür düflman komplosunu anlamal› ve ortaya ç›karmada net olmal›y›z. Düflman›n tüm tahrip edici eylemlerinin büyük devrimci birli¤imizle parçalamal›y›z. Büyük eseri Halk Aras›ndaki Çeliflkilerin Do¤ru Ele Al›nmas› Üzerine’de Baflkan Mao’nun bize ö¤retti¤i gibi: “Hala serbest olan gizli karfl›-devrimcilerin olaylar›n yat›flm›fl olmas›n› kabul etmeyecekleri ve sorun ç›kartmak için her f›rsat› kesinlikle de¤erlendirecekleri anlafl›lmal›d›r. ABD
8-21 Eylül 2006
emperyalistleri ve Çan Kay-fiek kli¤i tahrip edici eylemlerde bulunmalar› için sürekli gizli ajanlar gönderiyor. Mevcut tüm karfl›-devrimcilerden kurtulduktan sonra dahi yenileri ortaya ç›kabilir. E¤er gard›m›z› indirirsek fena halde kand›r›labilir ve ciddi bir flekilde s›k›nt› çekebiliriz. Karfl›-devrimcilerden, sorun ç›kard›klar› görülen her yerde s›k› bir el ile kurtulmal›.” Emperyalizmin varl›¤›, ülkemizdeki s›n›flar, burjuva ideolojisinin etkisi ve kapitalizmin kendili¤inden güçlerinin çürütücü etkileri daima yeni burjuva unsurlar ve karfl›-devrimciler ortaya ç›kartacakt›r. Bu insan iradesinden ba¤›ms›z bir fleydir. Proletarya diktatörlü¤ünü daha da güçlendirmek için Mao Zedung Düflüncesi’ni canl› bir flekilde ö¤renmeli ve uygulamal›y›z. S›n›f mücadelesini iyi kavramal›y›z, bir avuç gizli ajan› ve karfl›-devrimciyi a盤a ç›karmal› ve onlara darbe indirmeliyiz. Burjuvazinin ve toprak sahibi s›n›f›n gerici ideolojik bak›fl aç›lar›n›n tüm türlerini
Emperyalizm, revizyonizm ve gericilik dünyada varoldu¤u sürece, proletarya diktatörlü¤ü tek bir gün bile zay›flat›lmamal›d›r. elefltirmek için, kapitalist ve revizyonist etkileri ortadan kald›rmak için, tüm kültürel kurumlar› ve e¤itim kurumlar›n› Baflkan Mao’nun proleter devrimci çizgisine uygun olarak dönüfltürmek için ve devrimin baflar›lar›n› edebiyat ve sanat, e¤itim, sa¤l›k çal›flmas› vs. alanlar›nda pekifltirmek ve gelifltirmek için ideolojik-kültürel alanda yap›lacak çok ifl oldu¤u iyi bilinmelidir. Politik ve ekonomik cephelerde burjuvaziye karfl› mücadeleyi sürdürüyoruz. Bu mücadele, ülkemizin sosyalist inflas›n›n sürekli olarak yeni ve daha da büyük zaferler kazanmas› için temel garanti ve güçlü itici kuvvettir. Pratik, proletarya diktatörlü¤ünü pekifltirmek için sosyalist devrimi devam ettirmenin hayati bir sorun oldu¤unu göstermektedir. Baflkan Mao, s›n›f mücadelesinin kabulünü proletarya diktatörlü¤ünün kabulüne ve devrimi proletarya diktatörlü¤ü alt›nda sürdürmenin kabulüne ba¤layan gerçek bir Marksist’tir. “Büyük zaferi kazand›k. Fakat yenilen s›n›f her zaman mücadele edecektir. Bu insanlar hala etraftad›r ve bu s›n›f hala mevcuttur. Bundan ötürü nihai zaferden söz edemeyiz. On y›llar için bile. ‹htiyat›m›z› kaybetmemeliyiz.” Baflkan Mao’nun bu ö¤retisini s›k›ca ak›lda tutmal›-
y›z.
S›n›f Düflman›na Do¤ru Vur! Baflkan Mao bize flunu ö¤retmektedir: “Onun [halk›n demokratik diktatörlü¤ü] birinci fonksiyonu gerici s›n›flar ile unsurlar› ve ülkemizdeki, sosyalist devrime karfl› koyan sömürücüleri sindirmek, sosyalist inflam›z› mahvetmeyi deneyenleri sindirmek veya baflka bir deyiflle bizimle düflman aras›ndaki iç çeliflkileri çözmektir. … Bu diktatörlü¤ün ikinci fonksiyonu ülkemizi harici düflmanlar›n y›k›m girifliminden ve olas› sald›r›s›ndan korumakt›r. O durumda bizimle düflman aras›ndaki harici çeliflkiyi çözmek bu diktatörlü¤ün görevidir.” (Halk Aras›ndaki Çeliflkilerin Do¤ru Ele Al›nmas› Üzerine.) Proletarya diktatörlü¤ünün devlet ayg›t› proletaryan›n, gerici s›n›flar› ve gericileri sindirmesi için bir araçt›r. Proletarya diktatörlü¤ü asla gericilere ve gerici s›n›flara bir yard›mseverlik politikas› uygulamaz. “E¤er devrimci insanlar, karfl›devrimci s›n›flara hükmetmenin bu metodunu iyice ö¤renmez ise, onlar devlet iktidarlar›n› korumaya muktedir olmayacak, yerli ve yabanc› gericilik bu iktidar› devirip Çin’de yönetimini yeniden kuracakt›r ve devrimci insanlar›n bafl›na felaket gelecektir.” (Halk›n Demokratik Diktatörlü¤ü Üzerine) Hem emperyalizm, revizyonizm ve gericili¤in gizli ajanlar› ve Çan Kay-fiek haydut çetesi ve hem de proletarya diktatörlü¤üne karfl› koyan ve sabotaj eylemleri gerçeklefltiren aktif karfl›-devrimciler kararl›l›kla sindirilmelidir ve devrimci ihtiyat onlara karfl› tamamen sürdürülmelidir. “Zimmetine para geçirenlere, doland›r›c›lara, kundakç›lara, katillere, suç çetelerine ve kamu düzenini ciddi bir flekilde bozan di¤er alçaklara diktatörlük uygulamak ayn› biçimde gereklidir.” (Halk Aras›ndaki Çeliflkilerin Do¤ru Ele Al›nmas› Üzerine) Devrimci kitleler böyle kiflilerin cezaland›r›lmas›n› istemektedir. Onlar› cezaland›rmada baflar›s›zl›k, kitlelerin isteklerine ayk›r› düfler. “Politika ve taktikler Partinin hayat›d›r.” (Durum Üzerine Bir Genelge) Büyük liderimiz Baflkan Mao’nun kendisi taraf›ndan düflmanla savafl için aç›kça belirtilen çizgi, ilkeler ve politikalar proletarya diktatörlü¤ünü pekifltirmek için güçlü ideolojik silahlard›r ve düflmana karfl› zafer kazanmak için sihirli silahlard›r. Ancak Baflkan Mao’nun proleter politikalar›n› dikkatle uygulamak suretiyle halk›n ezici ço¤unlu¤unu düflmana fliddetle vurmak için birlefltirebiliriz.
Halk Aras›nda Demokrasiyi Uygula ve Diktatörlü¤ü Uygulamak için Halka Güven! Burjuvazi üzerindeki proletarya diktatörlü¤ünü pekifltirmek için ve devrimi proletarya diktatörlü¤ü alt›nda devam ettirmek için, iflçi s›n›f›n›n liderli¤i (Komünist Parti vas›tas›yla) üstlenmesi, iflçi-köylü ittifak›n›n pekifltirilmesi, devrimci kitlelerin en genifl kesimlerinin harekete geçirilmesi ve birlefltirilebilecek tüm güçlerin kazan›lmas› ve onlarla birleflilmesi zorunludur. Di¤er bir deyiflle, halk›n demokratik diktatörlü¤ünü tatbik etmek zorunludur.
8-21 Eylül 2006 Büyük liderimiz Baflkan Mao bize flunu ö¤retmektedir: “Bu iki yönün, yani halk için demokrasi ve gericiler üzerindeki diktatörlü¤ün birleflimi halk›n demokratik diktatörlü¤üdür.” (Halk›n Demokratik Diktatörlü¤ü Üzerine) Proletarya diktatörlü¤ü halk›n ezici ço¤unlu¤unun çok küçük bir az›nl›k üzerindeki diktatörlü¤üdür. “Halktan kitleler için, Komünist Parti taraf›ndan idare edilen, halk›n demokratik diktatörlü¤ünün hükümeti diktatörce veya otokratik de¤il, demokratiktir.” (Beyaz Belgeyi Tart›flmak Neden Gereklidir?) Gücümüzün bize “iflçi s›n›f›, yoksullar ve alt-orta köylüler, yani nüfusun yüzde 90’›ndan fazlas›n› kapsayan çal›flan kitleler taraf›ndan verilmekte oldu¤unu bir an için bile unutmamal›y›z.” Ancak, demokrasiyi halk aras›nda uygulayarak, halk› koruyarak, kitleleri tamamen harekete geçirerek ve kadrolar›n kitleler taraf›ndan denetlenmeyi kabul etmeleri sa¤lanarak proletarya diktatörlü¤ü en derin ve en sa¤lam kitle taban›na sahip olabilir. Halka güvenmek suretiyle düflman üzerinde etkili bir diktatörlük uygulanabilir ve düflman›n etkili bir ›slah› hayata geçirilebilir. ‹flçi s›n›f› ve köylülük aras›ndaki ittifaka özel bir önem verilmeli. Politik iktidar›n ele geçirilmesi Komünist Parti liderli¤i alt›ndaki iflçi-köylü ittifak›na ba¤l›d›r ve politik iktidar›n pekifltirilmesi iflçi-köylü ittifak›na güvenmeyi hala gerektirmektedir. Komünist Parti taraf›ndan yol gösterilen iflçi-köylü ittifak› ve bu ittifak›n sosyalizmi destekleyen ve sosyalist anavatan›m›z› seven herkesi birlefltirmek için temel olarak kullan›lmas› göz önünde tutulursa proletarya diktatörlü¤ü sürekli pekifltirilecektir. Çin’in Büyük Proleter Kültür Devrimi, proletarya diktatörlü¤ü alt›nda sosyalist demokrasi metodunu uygulamak ve kitleleri tamamen harekete geçirmek suretiyle yürütüldü. O, en genifl ve en derine inen proleter demokrasi hareketi ve s›n›f düflmanlar› üzerinde kitlelerin en etkili diktatörlü¤üdür. Büyük liderimiz Mao fluna dikkati çekmektedir: “Geçmiflte k›rsal alanlarda, fabrikalarda, kültürel alanda mücadeleler sürdürdük ve sosyalist e¤itim hareketini uygulad›k. Ama tüm bunlar problemi çözmeyi baflaramad› çünkü karanl›k yönümüzü aç›kça, çokyönlü biçimde ve afla¤›dan göstermek amac›yla genifl kitleleri hareketlendirmek için bir biçim, metod bulamad›k.”... Büyük Proleter Kültür Devrimi deneyimi, ancak görüfllerini serbestçe aç›klamalar›, büyük harflerle afifller haz›rlamalar› ve büyük tart›flmalar düzenlemeleri için kitleleri yüz milyonlar olarak harekete geçirmek suretiyle Parti’ye sinsice girmifl dönekler, düflman ajanlar› ve kapitalist yolcular›n teflhir edilebilece¤ini ve onlar›n kapitalizmin restorasyonu planlar›n›n parçalanabilece¤ini ve bir avuç s›n›f düflman› üzerinde etkili diktatörlük uygulanabilece¤ini ispatlamaktad›r. ...
18 kalmak ve Parti politikalar›na uyan fleylerin yap›lmas›nda kararl› olmak flart›yla bu iki farkl› tür çeliflki ay›rt edilebilir ve do¤ru ele al›nabilir. “Komünist Parti liderli¤i alt›nda, bir avuç s›n›f düflman› üzerinde diktatörlük uygulamak için genifl devrimci kitlelere güvenin.” Bu, proletarya diktatörlü¤ü teorisinin Baflkan
Proletarya diktatörlü¤ünü politik, ideolojik-kültürel ve ekonomik alanlarda burjuvazi üzerinde çok yönlü bir biçimde uygulamal›y›z. Büyük Proleter Kültür Devrimi’ndeki proleter demokrasi, merkeziyetçili¤i ve proleter disiplini zay›flatmaktan ziyade onlar› sürekli güçlendirir. Demokratik istiflareler vas›tas›yla oluflturulan “üçü birarada” devrimci komiteler, kitlelerin görüfllerini genifl çapta isteme temelinde, iflçi s›n›f›n›n ve yüzlerce milyon devrimci insan›n, Parti içerisindeki bir avuç kapitalist yolcudan iktidar› almak için mücadeleleri sürecindeki büyük bir eseridir. Bu iktidar organlar› genifl bir kitle taban›na sahiptir. Onlar, Mao Zedung Düflüncesi’nce yol gösterilerek, devrimci kitlelerin bilgeli¤ini ve gücünü tamamen toplayabilir ve Çin Komünist Partisi önderli¤i alt›nda devrimci kitlelere s›n›f düflman›na karfl› savafl›rken yol gösteren proletarya diktatörlü¤ünün yetkili kurumlar› olabilirler. Baflkan Mao flunu belirtmektedir: “fiimdiki aflama sosyalizmin inflas› döneminde, sosyalist devrime direnen ve sosyalist inflaya düflman olan veya onu sabote eden sosyal güçler ve gruplar›n hepsi halk›n düflmanlar› iken sosyalist infla davas›n›n taraf›n› tutan, onu destekleyen ve onun için çal›flan tüm s›n›flar, katman ve sosyal gruplar›n hepsi halk kategorisi içerisinde olur.” (Halk Aras›ndaki Çeliflkilerin Do¤ru Ele Al›nmas› Üzerine) Halk ve düflman aras›nda kat› bir ayr›m yapmak, proletarya diktatörlü¤ü alt›ndaki politikalar›n tümünün temelidir. E¤er sadece, proletarya diktatörlü¤ünü güçlendirmek arzusuna sahip olup da halk ve düflman aras›nda net bir ay›r›m yapmakta baflar›s›z olursak, do¤as› farkl› olan halk aras›ndaki çeliflkileri ve kendimizle düflman aras›ndaki çeliflkileri do¤ru olarak ay›rt etmekte ve ele almakta baflar›s›z olursak, proletarya diktatörlü¤ünü kuvvetlendirme amac›na ulaflamayaca¤›z. Sosyal olgular karmafl›kt›r. Baz› koflullar alt›nda, bu iki farkl› tür çeliflki aras›nda -bizimle düflman aras›ndakiler ve halk›n aras›ndakiler- bir ay›r›m yapmak kolayd›r. Bazen o kadar kolay de¤ildir. Problem nerede yatmaktad›r? “Problem, ideolojik hata yapanlar›n, bizimle çeliflkisi kendimiz ve düflman aras›ndaki olanlarla kar›flt›r›lmas›d›r ve bir süre için onlar› ay›rt etmek zordur.” Fakat proletaryan›n bak›fl aç›s›na s›k›ca sad›k kalmak, Mao Zedung Düflüncesi’ni olgular› gözlemlemede güçlü bir silah olarak kullanmakta ›srar etmek, araflt›rmada ve çal›flmada ve s›n›fsal analizde ›srar etmek, proleter parti ruhunu sürdürmek, kitle çizgisine ba¤l›
Mao taraf›ndan yap›lan büyük bir geliflimidir; bu, Baflkan Mao’nun devrimi proletarya diktatörlü¤ü alt›nda sürdürme teorisinin içeri¤inin önemli bir parças›d›r. Bunu düflmana karfl› mücadelede uygulamak için, liderli¤i kitleler ile birlefltirmek, tamam›yla kitlelere güvenmek, kitleleri cesaretle uyand›rmak, araflt›rmada ve incelemede iyi bir ifl ç›karmak ve enerjik bir biçimde bir Halk Savafl› vermek gereklidir. Halk, nüfusun yüzde 95’inden fazlas›n› kapsayarak ezici ço¤unlu¤u oluflturmaktad›r. S›n›f düflmanlar› küçücük bir az›nl›¤› oluflturmaktad›r ve kitleler aras›na da¤›t›lm›flt›r. Kitlelerin harekete geçirilmesi ve herkesin düflman› denetlemesi flart›yla durum flöyle olacakt›r: “Önceki sömürücü s›n›flar emekçi halk›n s›n›rs›z okyanusunda bo¤ulmufltur ve onlar istemeyerek de olsa de¤iflmek zorundad›r. Hiç flüphesiz, bunlar aras›nda asla de¤iflmeyecek, onlar› kemiklefltirip düflünüfllerinin ilerlemesini Mahfler Gününe kadar önlemeyi tercih eden insanlar vard›r, bu da çok önemli de¤ildir.” (‹flbirli¤i Yapan Birini Tan›tmak)
Mao Zedung Düflüncesi’nin Büyük K›z›l Bayra¤›n› Yukar›da Tut ve Parti Liderli¤ini Güçlendir Büyük liderimiz Baflkan Mao flunu ö¤retmektedir: “Davam›za ileri do¤ru yol gösteren özdeki güç Çin Komünist Partisidir.” “Düflüncemize yol gösteren teorik temel Marksizm-Leninizm’dir.” (Çin Halk Cumhuriyeti Birinci Ulusal Halk Kongresinin ‹lk Oturumundaki Aç›l›fl Konuflmas›) Komünist Parti, proleter s›n›f örgütlenmesinin en yüksek biçimidir ve proleter devlet iktidar›n›n özüdür. Proleter devlet iktidar›na rehberlik eden düflünüfl Marksizm-Leninizm-Mao Zedung Düflüncesi’dir. Lideri Baflkan Mao olan Parti Merkez Komitesi, tüm Parti, ordu ve halk için ülke çap›nda tek idare merkezidir. Parti Merkez Komitesi etraf›nda toplanmal›y›z ve baflka bir merkeze müsamaha etmeyece¤iz. Dönek, gizli hain ve Liu Shao-fii utanmazca flunu söyledi: “Meseleleri ele al›rken gücü birlefltirmek için, tüm kitle çal›flmas› ve kitle mücadelesi kitle örgütlerinin liderli¤i alt›nda birlefltirilmelidir. Parti, hükümet ve ordu onlara sadece yard›m edebilir, onlara liderlik edemez.” Onun amac›, gerici anarflizmi, sendikac›l›¤› ve asl›nda “merkez yok” teorisi olan “birçok merkez” teorisini, Parti li-
56 derli¤ine karfl› koymak, proletarya diktatörlü¤ünü la¤vetmek ve burjuva diktatörlü¤ünü uygulamak için kullanmakt›. Parti liderli¤ini zay›flatmak demek proletarya diktatörlü¤ünü zay›flatmak demektir. Parti liderli¤ini reddetmek proletarya diktatörlü¤ünü reddetmek demektir. Proletarya diktatörlü¤ünün Komünist Parti liderli¤inden ba¤›ms›z olarak var olabilece¤ini veya proletarya diktatörlü¤ü ayg›t›n›n belirli bir parças›n›n Parti liderli¤inden ba¤›ms›z olabilece¤ini düflünen veya Parti liderli¤ine karfl› kitlesel çizgiyi koyan birisi kesinlikle yanl›fl yapacakt›r. Ülkemizde, Parti liderli¤i Baflkan Mao taraf›ndan liderlik, Mao Zedung Düflüncesi taraf›ndan liderlik, Baflkan Mao’nun proleter devrimci çizgisi taraf›ndan liderliktir. Parti liderli¤inin güçlendirilmesi, o nedenle, Mao Zedung Düflüncesi’nin büyük k›z›l bayra¤›n› yukar›da tutmam›z›, Mao Zedung Düflüncesinin canl› çal›flmas› ve uygulanmas› için kitle hareketini kapsaml›, derine inen ve sürdürülebilir bir biçimde devam ettirmemizi, kitleleri ve kadrolar› Mao Zedung Düflüncesi ile silahland›rmam›z› ve iktidar› elde sa¤lam bir flekilde tutmak ve onu iyi uygulamak için Mao Zedung Düflüncesi’ni kullanmam›z› gerektirir. Bu yüzden tüm seviyelerdeki Parti örgütlenmeleri ve devrimci komiteler, Baflkan Mao’nun proleter devrimci çizgisi ekseninde daima galip bir flekilde ilerleyebilir. Bu, ülkemizde proletarya diktatörlü¤ünün pekifltirilmesi için en temel garantidir. ‹ktidar›n kimin için kullan›lmas› sorunu üzerine, Mao Zedung Düflüncesi tüm burjuva görüfllere tamamen karfl› ç›kan bir bak›fl aç›s›na sahiptir. Baflkan Mao bize flunu ö¤retmektedir: “Tüm kalbinizle halka hizmet edin ve kendinizi kitlelerden asla bir an için bile ay›rmay›n.” (Koalisyon Hükümeti Üzerine) Proletarya iktidar› Partiye, halka ve s›n›fa ait olarak de¤erlendirir. ‹ktidar› kullanmak, onu halka, Çin devrimine, dünya devrimine hizmet eden bir araç olarak kullanmakt›r. Burjuva bak›fl aç›lar›na göre, iktidar bir kifliye, küçük bir kli¤e veya küçük bir gruba ait olarak de¤erlendirilir ve iktidar› kullanmak bir kifli, küçük bir klik veya küçük bir grup için ün ve servet kazanman›n bir arac› olarak görülür. Bu sorun üzerinde Mao Zedung Düflüncesi’ne uygun hareket etmeliyiz ve proleter politik iktidar›n tüm gerici burjuva bak›fl aç›lar› taraf›ndan afl›nd›r›lmas›na kararl›l›kla karfl› koymal›y›z. “Disiplin bilinci güçlenmektedir ve devrim daima muzaffer olacakt›r.” Bu büyük bir gerçektir. Parti liderli¤ini güçlendirmeli, Partinin bilincini yükseltmeli ve birlefltirilmifl- Mao Zedung Düflüncesi’nce liderli¤i kullanmal›y›z. Devrimci kitlesel elefltiri bayra¤›n› yukar›da tutmal›y›z ve Mao Zedung Düflüncesi’ni; burjuvaziyi, revizyonizmi, Baflkan Mao’nun proleter devrimci çizgisine ayk›r› hatal› sa¤ ve afl›r› “sol” fikirlerin tüm çeflitlerini ve onlar›n üstesinden gelmek için, burjuva bireycili¤ini ve asl›nda “merkez yok” teorisi olan “birçok merkez” teorisini elefltirmek için kullanmal›y›z. Proleter devrimci ruhu, bilimsel yaklafl›m›, örgüt ve disiplin bilincini kuvvetlendirmeliyiz ve düflüncede, politikada, planda, komutada ve eylemde birli¤e ulaflmak için Mao Zedung Düflüncesi’ni bilinçli olarak kullanmal›y›z.
56
19
8-21 Eylül 2006
Ancak s›n›f bilimi, s›n›fa do¤ru politikalarla yön verebilir!
Kamu emekçileri için toplu görüflmeler sona do¤ru yol al›rken, süreci bafltan itibaren de¤erlendirmek, önümüzdeki süreç aç›s›ndan önemlidir. Bu süreçte Konfederasyonlar emekçilerin ekonomik, demokratik, sosyal ve özlük haklar›n› temsil etme amac› ile hükümetle pazarl›¤a oturma borcunu bu dönemde ödediklerini iddia ettiler. Türkiye’de kamu emekçilerini temsil ettiklerini iddia eden üç konfederasyon, asl›nda TC’nin dönem sözcüsü hükümetle pazarl›k yerine önce kendi aralar›nda pazarl›¤a oturmal›yd›. Asgari müfltereklerde ortaklafl›ld›ktan sonra formalite de olsa, burjuva demokrasisinden lehte kazan›mlar edinme mant›¤›yla, sistem temsilcisi hükümetle pazarl›¤a oturulmal›yd›. Ne yaz›k ki olmad›, olamad›. Nedenleri ayr› bir yaz››yla ifade edilecek kadar boyutludur. O bak›mdan amaçtan uzaklaflmamak ad›na fikir bildirmeden konumuza dönmek yararl› olacakt›r. Eme¤i temsil iddias›nda olan üç konfederasyon, bu dönem kendi aralar›nda net ayr›flmalarla pazarl›¤a otururken zaten bafltan kaybetmiflti. Kaybettikleri nelerdi; elbetteki çok büyük kay›plar de¤il bu bahsini ettiklerimiz. Zaten konfederasyonlar›n hak alma mücadelesini yasalara hapsetmesiyle en büyük kay›p yaflanm›flt›. Toplu görüflme 4688’in (Sendikalar Yasas›) içeri¤inin sonucudur. Bu üzerine yorum getirmeye çal›flt›klar›m›z, emekçileri giderek sistemin kollar›na hapseden politikalard›r. Bu yasa ve dolay›s›yla toplu görüflme gibi sistemin emekçilere biçti¤i kaftana uymak için emekçileri bürokratizme teslim eden konfederasyonlar›n, sendikalar›n politikalar›d›r, bu sonuçlar› Türkiye emekçilerine yaflatan. Ancak fiili-meflru mücadeleden ödün vermeden, yasadan icazet beklemeksizin emekçilerin güvencesinde olan toplu sözleflme ve grev silah›m›z› do¤ru zamanda ve tarzda kullanman›n, ekonomik ve politik gücüne yön verecek konfederasyonlar emekçileri temsil iddias›nda bulunabilirler. Konfederasyonlar› genel de¤erlendirirken tabi ki KESK’i ay›rmak s›n›f mücadelesine, eme¤e olan borcumuzdur. Gelinen aflamada yanl›fl, eksik, yetmez politikalar›n› bilince ç›karmak, tart›flt›rmak ve alternatifini üretmek de bir o kadar eme¤e olan borcun zorunlulu¤udur. Evet, KESK ülkede diyalektik olarak iniflli ç›k›fll› yaflanan s›n›f mücadelesinin mesleki kitle örgütlenmeleri mücadelesi bo-
yutuyla tarih yazm›flt›r. KESK’i oluflturan sendikalar meflrulu¤unu soka¤›n gücüyle kazanm›fl, bedeller ödemenin onuruyla mücadeleyi büyütmüfltür. Çat› örgütlülük olan konfederasyon, böyle kazan›lm›flt›r. Baflka bir gerçekli¤i de, mesleki örgütlenmelerin mücadelesini iflçi s›n›f›n›n bilimi ›fl›¤›nda örmede az›msanmayacak pratikler yaratmas›d›r. Ekonomik mücadeleyi politik mücadeleyle bütünlefltirmenin a¤›r aksak da olsa çabas›n› pratikle kan›tlam›flt›r. Ancak yaflanan süreç KESK’in mücadele prati¤inden uzaklaflt›¤›n›, süreci gö¤üsleyecek politikalardan yoksun oldu¤unu, s›n›fa kan kaybettirdi¤ini prati¤iyle kan›tlamaktad›r. Yani egemen s›n›flar en çok da çal›flanlar üzerinde bu kadar pervas›zlaflm›flken, emekçilerin mücadelesinin de büyütülmesi, daha güçlü örgütlülük ve politikalar›n gelifltirilmesi gerekirken gerçeklik bunun çok uza¤›ndad›r. Konfederasyon, emekçilerin öz gücüne güvenme ilkesini, sokaklar›n tarih yazan gücünü unutmufl gibidir. ‹çinden geçmekte oldu¤umuz süreç gerçekli¤in böyle oldu¤unun aynas›d›r. Peki, ama neden? Nedenleri bizce ayan beyan ortadad›r. ‹flte sorgulanmas›, kafa yorulmas› aciliyet gerektiren tam da buras›d›r. KESK’in bünyesinde örgütlü olan e¤itimcilerin sendikas› E¤itim-Sen co¤rafyam›zda en aktif mücadele yürüten emekçilerin kitle örgütlerindendi, mücadelesini toplumsal mücadele ile birlefltirmenin tarihini yaratm›flt›. Tarihinde ilk kez egemenlere karfl› kamuda çal›flan üyesi olsun olmas›n tüm emekçilerin haklar›n› temsil etme yetkisini kaybetti, yani çal›flanlar ona bu yetkiyi vermedi. O yetkinin bürokratik çabas›n›n niceli¤e yo¤unlaflmaya teflvik etmesinin, pay› büyüktür gelinen bu sürecin yaflanmas›nda. Ama sistemin kanallar›n› s›n›f›n ç›karlar› do¤rultusunda kullanman›n koflullar›n› oluflturma bak›m›ndan elbette ki kay›pt›r. Bu mant›ktan hareketle kan›m›zca yasalar›n iflçileri ve emekçileri kal›ba koyma, yasalara hapsetme, devletin güdümünde tutma amac›yla haz›rlad›klar› çal›flanlar›n yasalar›n› lehimize dönüfltüremedik. Dönüfltürebilmenin koflullar› var m›yd›? Vard› ve halen vard›r, olacakt›r. Aksine bunu yapamad›¤›m›z gibi tam da sistemin istedi¤i menzilde ummad›klar› kadar h›zla yol ald›k ve
her geçen gün sistemin arenas›na kayd›k. Kendi mücadele saham›z› ve gelene¤imizi giderek gerilerde b›rakt›k. Peki, bu politik süreçler KESK ve bünyesindeki sendikalar›n yönetimleri taraf›ndan görülmedi mi, elbette ki görüldü. Fark›nda olunarak yarat›lm›fl bir süreçtir bu yaflananlar. Yani yönetimlere hakim olan gruplara yön veren ideolojilerin politikalar›d›r emekçileri bu sonuca tafl›yan ve 1800’lerde dünyada kazan›lm›fl haklar›n bir bir ellerimizden gitmesine sessiz kalmam›za neden olan. Konfederasyon uzun zamand›r demokratik merkeziyetçilik ilkesinin merkeziyetçilik yan›n› iflletmifl, demokrasiyi epey uzaklarda b›rakm›flt›r, taban›n sesine kulaklar›n› t›kam›flt›r. Merkez Yürütme Kurullar›n› oluflturan kutsal ittifaklar›n siyasi politikalar›n›n icraat›na giriflmifltir. Konfederasyon iflçi s›n›f› biliminden kopuk politikalarla yön bulmaya çal›flt›¤› süreçte yeni kazan›mlar edinmek bir yana emekçilerin ifl, sosyal güvenceleri dahil, kazan›lm›fl haklar›n›n kayb›n› dahi engellemek gerçekli¤inden uzakt›r. Bizce KESK toplu görüflme masas›na oturmakla do¤ru olan› yapt› ve do¤ru zamanda kalkt›. Zaten bizce bu laftan ibaret pazarl›¤›n amac› egemenleri ve güdümündeki konfederasyonlar› teflhir etmenin arac›na dönüfltürmek olmal›d›r. Bu dönem bunu biraz baflarabilmiflken eylem takviminin yetersizli¤i gücü do¤ru kullanamad›¤›m›z›n kan›t›yd›, sokaklar› kullanmaktaki yetersizli¤i her geçen gün daha fazla ortaya ç›kan KESK, bu yetmezli¤inden, fiili-meflru mücadeleye dönerek, iflçi s›n›f› biliminin yön verdi¤i s›n›f sendikac›l›¤› perspektifiyle kurtulabilir. Kamu-Sen, Memur-Sen gibi yasalar›n izniyle hareket ederek, fiili-meflru mücadeleyi hat›rlamakta zorlanan, bürokratizmin kelepçelerini takarak sistemin güdümünden kurtulamaz. Bu sistemin parlamentosundan medet
umarak sistemi reformlarla düzeltece¤ini zanneden, s›n›f› sistem içine çekme çabas›nda olan revizyonist ideolojilerin anlay›fllar› karar alma organlar›nda bulunduklar› sürece s›n›f, sistemin kulvar›na her geçen gün biraz daha kayd›r›lacakt›r. ‹flçi s›n›f› biliminden beslenen Devrimci Demokratik Sendikal Birlik faaliyetçileri olarak, bizim görevimiz s›n›f bilimini kuflanmada ›srar› b›rakmadan ifl kolu örgütlerimizin karar alma organlar›nda bulunmakt›r. Ve s›n›f bilimini kuflananlarla eylemde ortaklaflman›n mütevazi uygulay›c›s› ve sürdürücüsü olmakt›r. 2000’den sonra dünyada ve ülkede sald›r› yasalar›yla ifl güvencesiz, sosyal güvencesiz, 16-17 saat çal›flma koflullar›n›n dayat›ld›¤› günümüz koflullar›nda iflsizlerin, ücretli, sözleflmeli, vekil, mevsimlik, gündelik, tafleron çal›flanlar›n sorunlar›yla ortaklaflman›n ve bu alanlar› örgütlemenin fiili meflru mücadele olanaklar›n› yaratal›m. S›n›f, gelinen aflamada bilimine her zamankinden çok muhtaçt›r, s›n›f› kendimizden bafllayarak bilimiyle donatman›n, örgütleyerek eme¤inin karfl›l›¤›n› ve haklar›n› geri alman›n yeni kazan›mlarla eflit paylafl›m› yak›nlaflt›rman›n üst boyutta çabas›na giriflelim. Bulundu¤umuz her alanda ve çal›flma koflullar›nda örgütlülü¤ü savunal›m. Neden örgütlü olmam›z gerekti¤ini anlatma, aç›klama amac›ndan ödün vermeden emekçilerin (hangi statü ve koflullarda olursa olsun, kamuda, özelde, tafleron, iflsiz vs.) ortak örgütlenmesinin savunucusu olal›m ve bunun koflullar›n› olufltural›m. Bulundu¤umuz, çal›flt›¤›m›z alanlarda örgütlenme ve mücadele süreçlerinin karar alma süreçlerinde söz sahibi olabilmenin koflullar›n› yaratal›m. Bunu bulundu¤umuz alanlarda s›n›f bilimini kuflan›p do¤ru tarzda, fedakâr bir çal›flma tarz›yla, görev ve sorumluluk bilincine sad›k kalarak, bulundu¤umuz ortama güven vererek yapabiliriz. Gelinen aflamada s›n›f bilinçli çal›flma ve örgütlenme tarz›na her zamankinden daha çok ihtiyac›m›z var. Görevimiz s›n›f bilimiyle örgütlenmek ve örgütlemektir, somut durum her zamankinden müsaittir. (ÇUKUROVA DDSB)
KESK ülkede diyalektik olarak iniflli ç›k›fll› yaflanan s›n›f mücadelesinin mesleki kitle örgütlenmeleri mücadelesi boyutuyla tarih yazm›flt›r. KESK’i oluflturan sendikalar meflrulu¤unu soka¤›n gücüyle kazanm›fl, bedeller ödemenin onuruyla mücadeleyi büyütmüfltür.
8-21 Eylül 2006
20
56
Çeliflkilerimiz gerilememizin de¤il, ilerlememizin anahtar›d›r!
“E¤er proletarya ve köylüler iktidar› kendi ellerine al›rlarsa, son derece özgür bir biçimde komünlerde örgütlenirlerse ve bütün komünlerin eylemini, sermayeye darbe indirmede, kapitalistlerin direniflini ezmede ve özel mülkiyete ait demiryollar›n›, fabrikalar›, topraklar›… vb. bütün ulusa, bütün topluma devretmede birlefltirirlerse, bu merkeziyetçilik olmaz m›? En tutarl› merkeziyetçilik, hem de proletarya merkeziyetçili¤i olmaz m›?” (Lenin) Lenin’in sözünde de bahsetti¤i gibi merkeziyetçilik irade birli¤ine ba¤l› bir iflleyifltir, bunun üzerinden oluflan bir ilkedir. Bu, Proletarya Partisi’ne kimli¤ini veren ve fertleri, komiteleri, kolektifleri… vb. aras›nda sa¤lanm›fl irade birli¤idir. Bir partinin gücü; bunun üstünde yükselen eylem birli¤inden gelir. Bunlar bir örgütü, çelikten bir örgüt yapan, ona ideolojik, politik ve pratik kimli¤ini kazand›ran kavramlard›r. Bir parti, bunlar› sa¤lamlaflt›rd›kça, çelikleflir, kuvvetlenir. Güç konusunda önemli olan kafa say›s› de¤il, iflte bu sayd›klar›m›z üzerinden geliflen ve kendini kitlelere kabul ettirerek oluflan politik güçtür, önderliktir. Her ne kadar ideal olan bu olsa da her zaman için böyle olmayabilir. Aç›k ki; Proletarya Partisi, devrimin, sosyalizmin ve bunlar üzerinden komünizme gidiflin bir arac›d›r. ‹flleyifli, eme¤in örgütlenifli, siyasi e¤itimi ve daha pek çok prati¤i sosyalist sistemlerin içindeki pratiklere benzer. Nas›l ki sosyalizm toplum için bir geçifl aflamas›ysa, Parti ve Örgütlülük kiflilerin, komitelerin burjuva yaflamdan devrimci yaflama, s›n›f bilinçli proleterler olmak için bir geçifl arac›d›r. Sosyalizm bu noktada çeliflkilerle doludur. Çünkü arkas›nda geçmifl toplumlar›n, sosyo-ekonomik düzenlerin a¤›r tortusu vard›r. Baflkan Mao; çeliflkilerin yaflanmayaca¤› “yekpare mermer” misali parti düflünenlere “aptallar” diyerek onlara çeliflkinin evrenselli¤ini hat›rlatm›flt›r. Parti içersinde de çeliflkilerin olabilece¤ini, bunlar›n do¤ru de¤erlendirilirse Proletarya Partisi’ne dinamik olaca¤›n› be-
çeliflkinin evrenselli¤idir. Bu düzenden kopan her insan›n akl›nda Bir karar veya yüzlerce çeliflki vard›r. Tecritte kalan ve inortak bir eylemin neden yerine geti- sanlarla iletiflimi kesilmifl bir insan›n bile akrilmedi¤ini de¤er- l›nda kolektif ve bireyci yaflam aras›nda sülendirirken önce- ren çeliflkisi mevcuttur. Bu da demektir ki, de¤il kolektif/komite, bir insan da kalsak çelikle bir özne olduliflkiler olacakt›r. Çünkü çeliflki içtedir, d›fla¤umuzu kavraya- r›da aramak düflülebilecek en büyük hatad›r, rak de¤erlendirme- yanl›flt›r. ye kendimizden Bizim zaaf ve hastal›klar›m›za karfl› bafllamak önümüz- yönümüzü belirleyen fley bu çeliflkilerimide duran bir so- zi nas›l ele ald›¤›m›z, ne yönde çözmeye rumlulu¤umuzdur. çal›flt›¤›m›zd›r. En temeline inildi¤inde ise kafam›zdaki çeliflkiler nihayetinde do¤ru ile yanl›fl aras›ndaki çeliflkilerdir ve bir seçim lirtmiflti. yap›lmas›/yapt›r›lmas› gereklidir, devrimci Bu çeliflkilerin, kendili¤indencili¤e b›ra- müdahale de budur, statükolar› k›rarak irade k›ld›¤›nda eylem ve irade birli¤ini zedeleye- göstermek, inisiyatif kullanmak. ce¤i, yukar›dan zembille “çözüm” beklenirMaoizm’le beraber Marksizm ve Lenise bireyleri ve komiteleri pasiflefltirece¤i kenizm, içimizdeki çeliflkileri aflman›n ve do¤sindir. Unutulmamal›d›r ki, Halk Savafl› halru ile yanl›fl aras›ndaki seçimde do¤ruyu yön k›n inisiyatif kullanmas›na dayan›r. Bir koolarak belirlemenin en güzel araçlar›ndan bir mitenin ifllevi, örgütlü bir bireyin misyonu, tanesini, iki çizgi mücadelesi’ni kazanm›flt›r. onun Marksizm-Leninizm-Maoizm’in ›fl›Marksizm-Leninizm-Maoizm’de her çeliflki ¤›nda inisiyatif kullanmas›nda yatar. Ancak çizgi haline gelmese de, iki çizgi mücadelekendili¤indencilik, sorunu d›flar›da aramak, sinin ilkeleri kaç›n›lmazd›r. Çünkü do¤ru çözümü baflkalar›ndan beklemek; bu çeliflkitarz, do¤ru metotdur. leri zararl› hale getirir. Bu noktada kardefl Partilerden de ö¤renBugün merkezi kararlar› kavramay›fl›mek laz›m. Peru Komünist Partisi’nin nas›l m›zdaki, yanl›fl tarzlarda uygulay›fl›m›zdaki, çelikleflti¤ine ve 6 y›l gibi k›sa bir sürede naideolojik-politik gerili¤imizdeki önemli ets›l stratejik denge aflamas›na geldi¤ine bir kenlerden biri de çeliflkiyi ve çeliflkinin yasabakal›m. Gonzalo, Parti içersindeki her birelar›n› çok fazla kavramam›fl olmam›zd›r. Biyin ve kadronun bafllang›ç noktas›n›n ideololinmeyen bir olay veya kavrama müdahale jik-politik seviyesi oldu¤unu söylerken, onetmek, onu devrimin bir silah› haline getirlar› gelifltiren ve çeliklefltirenin Halk Savafl›, mek de haliyle olanaks›zd›r. Bir karar veya Halk Savafl› içersinde yaflad›klar› çeliflkilerde ortak bir eylemin neden yerine getirilmedi¤idevrimci yönü seçmeleri oldu¤unu söylüyor. ni de¤erlendirirken öncelikle bir özne olduKendisine Parti’nin gücünün nereden geldi¤umuzu kavrayarak de¤erlendirmeye kendi¤ini sorduklar› zaman ise kadrolar›n, komitemizden bafllamak önümüzde duran bir solerin, üyelerin… vb. bir bütün olarak Parrumlulu¤umuzdur. ti’nin do¤rudan yani devrimci olandan yana kulland›¤› kararlardan bu gücün geldi¤ini Bir ‹nsan da Kalsa, söylüyor. Çeliflki Evrenseldir Peki, böyle bir çelikleflme mümkün müGenel olarak Proletarya Partisi’nin bü- dür? Evet, mümkündür. Tarih bize bunu gösyük bir kolektif mekanizma olmas›; çeliflkile- termifltir, bu Marksizm-Leninizm-Maoizm rin çeflitli ve çok olmas›n›n da bir sebebidir. Bu Marksizm-Leninizm-Maoizm’e ayk›r› bir durum de¤il, gayet do¤ald›r. Özellikle herkesin burjuva-feodal toplumdan kendisini kopartarak örgütlü yaflam› seçti¤ini düflünürAmac›m›z sek, hepimizde zaaf ve hastal›klar›n olmas›, geçici, idare farkl› düflünce mekanizmalar›na sahip olmaeden de¤il s› gerçekli¤i bu durumun bafl nedenidir. kal›c› ve ö¤Her bir hastal›k ve zaaf›n gerçekte devretici çözümrimci de¤il, küçük burjuva alg›lay›fl ve düflüler bulmaknüflten kaynakl› olmad›¤›n› söylemek ise imkâns›zd›r. Her birey ve komite kendi içinde t›r, devrimci küçük burjuva yönlerle devrimci yönlerin çaçözümler t›flmas›n› yaflar. Bu kaç›n›lmazd›r, bunun ad› bulmakt›r.
ile yaz›lm›flt›r, yar›n da bunu tasdik edece¤iz. Bu eylemimiz s›ras›nda ise iflletece¤imiz silahlar›m›zdan biri olan, çeliflkilerimizi ilerlemenin arac› olarak kabul eden iki çizgi mücadelesini iyi kavramal›y›z.
Teoriden Prati¤e, Yenilgiden Zafere; Çeliflkilerimizi De¤erlendirelim Bir ilke olarak Proletarya Partisi’nin asla ama asla bir tart›flma kulübü olmad›¤›n› ortaya koyal›m. Her bir düflüncenin eylem gücü vard›r ve bu güç pratikte hayat bulmal›d›r. Baflkalar›ndan önce kendi çeliflkilerimizi kendi mekanizmalar› içinde ilkeli tart›flmalarda tart›flmal›, politik kökenlerini hem prati¤imizi hem de düflüncelerimizi de¤erlendirerek ortaya ç›kartmal›y›z; yoksa dört yana yumruk sallar›z. Böyle yapmazsak subjektivizm, salt askeri bak›fl aç›s›, dogmatizm gibi bir dizi ideolojik zaaflara u¤ramam›z içten bile de¤ildir. “Her ip koptu¤u yerden ba¤lan›r.” ‹pin koptu¤u yerleri ve neden koptu¤unu bulmadan onu sa¤lam flekilde ba¤layamayaca¤›m›z kesindir. Amac›m›z geçici, idare eden de¤il kal›c› ve ö¤retici çözümler bulmakt›r, devrimci çözümler bulmakt›r. Buldu¤umuz burjuva karargâhlar›m›z› bombalamal›y›z, buna baflkas›ndan de¤il kendimizden bafllamal›y›z. Ancak amac›m›z sadece y›kmak de¤il yerine kendi k›z›l siyasi üslerimizi kurmak olmal›d›r. ‹ktidar mücadelemizi düflünelim. Nas›l ki iktidar› parça parça almaktan bahsediyorsak, çeliflkilerimizi de parça parça aflaca¤›z. Her birinin yerine k›z›l siyasi üsler kurarak iktidar› alaca¤›z. Bahsi geçen konuflma ve tart›flma özgürlü¤ü, yani demokrasimiz, merkezi önderlik alt›nda, böyle ifllemelidir. Yapt›¤›m›z sorgulamalar›n, de¤erlendirmelerin bilimsel olmas›n›n yan›nda di¤er önemli yönü de ne için yap›ld›¤›d›r. Bizler, hatalar› ve zaaflar› hastam›z›/kendimizi iyilefltirmek için, merkezi kararlar› ve yönelimleri kavramak ve uygulamak için gerekli teknik, tarz ve araçlar› gelifltirmek için tart›flmal› ve elefltirmeliyiz. ➟
21
56 Politik bir flekilde ilkelerimizi ortaya koymadan yapt›¤›m›z/yapaca¤›m›z her tart›flma, her elefltiri-özelefltiri, ald›¤›m›z her karar›n; bizi pratik içerisinde karfl›laflaca¤›m›z çeliflkilerde burjuva kutba yöneltece¤i, yanl›fllara götürece¤i kesindir. Ama bu k›staslarla yap›lan her pratik, irade ve eylem birli¤ini güçlendirir, bu sayede daha disiplinli bir flekle bürünürüz. Yüzler, binler tek bir adam gibi hareket eder. Demokratik merkeziyetçili¤i do¤ru bir flekilde kavramak, örgütün eylem ve irade birli¤ini güçlendirir. Elefltirilerle özelefltirilerin birleflmesi, çeliflkinin içinde kendimizi de koyarak de¤erlendirmemiz do¤runun, devri-
min ayd›nl›k yolunu açar. Bu konularda do¤ru flekilde kullan›lan ‹ki Çizgi Mücadelesi, dayand›¤› ilkeler ve taktikler s›n›f savafl›m› içinde; Halk Savafl›’nda silahlar›m›zdan birini teflkil eder, biz bunlar› do¤ru kavrad›kça çeliflkilerimiz mermilerimize dönüflür. Silah›n sustu¤u ve yanl›fl kullan›ld›¤› yerler ise tükeniflin bafllayaca¤› yerlerdir.
Misyonumuzu Kavrayal›m, Savafl› Yükseltelim Devrime giden yolda Proletarya Partisi sadece bir araç teflkil eder. Ancak onun çelikleflmesi, geliflmesi, kitlelerle bütünleflmesi
PUSULA B‹R DAMLA PETROL, B‹R DAMLA KAN! “Özgür” kapitalist toplum gözünü açt›¤›ndan bu yana özgürlü¤ün, emekçileri sömürme ve ezmenin yeni bir sistemi demek oldu¤u görüldü. Dün, kapitalistler “sanayi özgürlü¤ü” bayra¤› alt›nda en haydutça savafllar› yürütüp, “çal›flma özgürlü¤ü” bayra¤› alt›nda emekçileri ili¤ine kadar sömürüp, soymaktan çekinmemifltir. Dün sermaye birikiminin vazgeçilmez zenginli¤i olan alt›n, elmas gibi de¤erli madenler u¤runa “uygar olmayanlar›” uygarlaflt›rmak amaçl› kanl› sömürge seferleri düzenlemekten çekinmeyenler, bugün “bir damla petrol” u¤runa benzer kanl› seferler düzenlemektedir. Kapitalist ekonominin kalp pili, damarlar›nda dolaflan kan “petrol”, kapitalist ekonominin vazgeçilmez yaflam suyudur. Onun bu vazgeçilmez ekonomik ihtiyac› onu yeni enerji kaynaklar›na sahip olma yönelimine sokmaktad›r. Bugün kapitalist sistemin petrolsüz yaflamas›, onun oksijensiz yaflamas› gibi “imkâns›zd›r.” Bundand›r ki baflta ABD ve ‹ngiltere olmak üzere bütün kapitalist sömürü merkezleri, Ortado¤u’nun sahip oldu¤u yeralt› ve yerüstü enerji kaynaklar›n›n rakipsiz yegane sahibi olmak istiyor. Bu kaynaklar›n geçifl güzergahlar›n› güvence alt›na al›p, kontrol ve denetimini ellerine almak istiyor. Enerji kaynaklar›n›n hiçbir koflulda “kendi kendini idare edemeyen geri uygarl›¤a” b›rak›lmas›n› istemiyor. Kapitalizm, sürekli kriz içinde olan uyuflturucu ba¤›ml›s› bir canl›ya benzemektedir. Nas›l ki, tepeden t›rna¤a organizmas›n›n her bir hücresi uyuflturucuya ba¤›ml› hale gelmifl bir canl›, uyuflturucu olmadan yaflayam›yorsa, ayn› flekilde sürekli kriz içinde olan kapitalizmin, (kapitalizmin krizi sermayenin krizidir) yeni enerji kaynaklar› olmadan soluk almas› mümkün de¤ildir. Onun sürekli krizi, onu “bir damla petrol” u¤runa emekçi kan› ak›tmaya zorlu-
yor. Ortado¤u’nun ya¤malanmas›na, pazarlar›n›n yeniden paylafl›lmas›na zorluyor. Bu yüzden Ortado¤u güzergah›n› topyekün bir savafl eksenine dönüfltürmekten çekinmiyor. Enerji kaynaklar›na hâkim olma dürtüsü kapitalizmin sald›rgan özelli¤i için yeterli neden oluyor. Bu yüzden savunmas›z mazlum halklar, yükselen beton uygarl›k alt›nda katledilmek, kan gölü içinde bo¤ulmak isteniyor. Sömürü ve zulüm üzerine kurulu iktidarlar egemenlik u¤runa gerçeklefltirdi¤i haks›z savafllar›na barbar sald›rganl›klar›na “hakl› ve makul bir gerekçe” bile bulmadan ve bu gerekçeyi dünya kamuoyuna aç›klamaya, onlar› “inand›rmaya”, sald›r›s›na meflru bir “hakl› ve demokratik” k›l›f bulmaya çal›flmadan kolay kolay sald›r›ya geçmez. En az›ndan belli bir kesimi tarafs›z hale getirmeye çal›fl›r. Bu gerçeklik, sömürü ve zulüm üzerine kurulu toplumlarda egemen s›n›flar›n örgütledi¤i sald›r› savafllar›n›n önemli bir özelli¤idir. Köleci sistemden bu yana sömürge sald›r›lar› için iflleyen bu yasa, egemenlerin do¤al savunu z›rh› olmufltur. Sömürü ve ya¤ma amaçl› gerçeklefltirilen sald›r› savafllar›n›n haks›z yüzünü örtmeye, sald›r› amac›n› gizlemeye çal›flan hiçbir söylem, sömürü ve zulüm gerçekli¤ini gizleyememekte, barbar yüzünü örtbas edememektedir. Kapitalizmin ilk geliflim sürecinde sermaye birikimi elde etmek için dünyan›n “keflfedilmemifl” topraklar›ndaki alt›n, elmas ve di¤er de¤erli madenlere sahip u¤runa en barbar sald›r›lar düzenleyen sömürgeciler, sömürge sald›r›lar›na gerekçe olarak “uygar olmayan barbar kavimleri” uygarlaflt›rmay› öne sürmüfllerdi. Ancak, sömürge sald›r›lar› sonucu, yerli halklar sahip olduklar› zenginlikleri kaybettikleri gibi bir k›sm› tarih sahnesinde silinip yokoldu, geri kalanlar ise boyunduruk alt›na al›narak kölelefltirildi. Latin Amerika, Uzak Do¤u Asya, Orta Asya,
8-21 Eylül 2006
Halk Savafl›’n›n kilit noktas›d›r. Eylem ve irade birli¤ini güçlendirmek için hareket etmeyen binler bir araya da gelse Halk Savafl›’n› yükseltemeyecekleri kesindir. Proletarya Partisi; komiteleri ve fertleri çeliflkilerini aflt›kça ilerleyecek ve ilerletecektir. Bunlarla beraber kitlelerin tam anlam›yla önderli¤ini alacakt›r. Bunlar gerçeklerdir ve gerçekler bize dosttur, bizden yanad›r. Mao’nun da dedi¤i gibi Proletarya Parti çeliflkilerin partisidir. Bahsi geçen çeliflkilerimizin bir günde sihirli de¤nek deymifl gibi afl›lamayaca¤› kesindir. Hepsi bir süreç iflidir. Halk›m›zda tepkiler artmaktad›r, emperyalizm düne oranla daha fazla sald›rmakta ve
uflak iktidarlar› da sürükledi¤i krizden ç›kman›n yollar›n› aramaktad›r. Geliflen halk muhalefeti patron-a¤alar›n yeni TMY’yi ç›karmas›na sebep olmaktad›r. Böyle bir zamanda bizler de süreci karfl›lamak ve devrimi yükseltmek için harekete geçmeliyiz. Çeliflkilerimiz oturup tart›flarak de¤il, iflte tam bu prati¤in içinde afl›lacakt›r. ‹lke olarak koydu¤umuz fleyi tekrardan hat›rlayal›m; “Parti bir tart›flma kulübü de¤ildir. Düflüncenin eylem gücü vard›r.” ‹flte bu yüzden bin y›l çok uzun zamand›r. Bir gün bu yüzden k›sad›r. ‹deolojimizi kavramak, prati¤e koymak ve Halk Savafl›’n› yükseltmek için güne sar›lmal›y›z.
Kara Afrika halklar›n›n tarihleri sömürgecili¤in vahfli ve barbar sald›r›lar› ve azg›n y›k›mlar›yla doludur. ‹nsanl›k tarihinin önemli geliflim ve de¤iflim kesitlerinde zorba ve soyguncu iktidarlar, “hasm›n› uygarlaflt›rmak, demokrasiyi tesis etmek, meflru müdafaa hakk›n› kullanmak” için sald›rd›¤›n› iddia etmifltir. Oysa en barbar en vahfli, kanl› sald›r› savafllar› sonucunda büyük y›k›m ve talanlar yaflan›rken bile egemen zorbalar bu yalan iddialar›ndan ve as›ls›z gerekçelerinden bir an olsun vazgeçmemifltir. Enkaz y›¤›n› alt›nda b›rak›lan flehirler, talan edilen uygarl›klara ve kan gölü içinde bo¤ulmak istenen halklar›n yaflad›klar›na bak›ld›¤›nda, zorbalar›n söylemlerinin hiç birinin gerçek olmad›¤› görülmüfltür. Dünden bugüne birkaç yüz y›ll›k tarih boyunca kapitalistler taraf›ndan “Özgürlük” kavram›n›n her kullan›m›, “özgürlü¤ün geri uygarl›klara götürülme” söylemi, her zaman sermayenin egemenlik e¤ilimini güçlendirmek amaçl› olmufltur. Kanl› sald›r›lar›n› gizlemenin bir parças› ve dünya halklar›n› aldatman›n bir silah› olmufltur. “Özgürlük” kavram› ayn› zamanda dünya halklar›na yönelik ideolojik sald›r›n›n bir parças› olmufltur. Tarih boyunca kapitalist “özgürlük”, iflçi s›n›f› ve emekçilerin yaflamlar›nda maddi ve manevi köleli¤in, y›k›m ve ac›lar›n di¤er ad› olmufltur. Bugün Irak’ta, Afganistan’da, Lübnan ve Filistin’de yaflananlar bu gerçekli¤i fazlas›yla do¤rulamaktad›r. Kapitalist-emperyalist sistem özünden ve karakterinden hiçbir fley kaybetmeden varl›¤›n›, iflçi s›n›f› ve dünya halklar›n›n sömürü ve hegemonyas› üzerinde kurarak devam ettiriyor. Dün de yo¤un bir manipülasyon sald›r›s› içinde halklar›n bilincini buland›r›p, gerçekleri sapt›rarak, sald›r›lar›na masumane k›l›flar biçiyordu. Bugün de ayn› tarzda hareket edip, halklar›n bilincini kuflat›p, gerçekleri sapt›r›yor. Ancak söylemle yaflananlar aras›ndaki korkunç uçurum, halklar›n bilincinde farkl› flekilde yank›lanmakta ve halklar›n uyan›fl› a¤›r da olsa artmaktad›r. Amerikan kamuoyunda her geçen gün Irak iflgaline karfl› geliflen ve yayg›nlaflan halk›n tepkisi bu gerçekli¤i kan›tlamaktad›r. ABD emperyalizmi dünyada egemenlik üstünlü¤ünü pekifltirmek, di¤er kapita-
list ülkelerle aras›ndaki fark› büyütmek, yaflad›¤› afl›r› üretim krizini kontrol alt›na almak amaçl› Ortado¤u’nun Orta Asya’n›n enerji ve do¤al kaynaklar›n› yeniden paylaflmak, yegane sahibi olmak istemektedir. Bunun için projeler, politikalar ve taktikler gelifltirmektedir. Bunun için askeri sald›r›lar›n› art›rmakta bölgedeki savafl makinesi ufla¤› ‹srail’i devreye sokmaktad›r. Emperyalizmi sald›rgan ve barbar k›lan iflçinin eme¤i sömürüsü üzerinde yaratt›¤› sermayedir. Kapitalist sermaye do¤as› gere¤i kendi ülkesinde iflçiyi ezer, küçük mülk sahibini mahveder bir iflsizler ordusu yarat›r, dünyada ise bütün pazarlar›n rakipsiz tek hâkimi olmak ister. Kapitalist sermayenin bütün dünyan›n egemen olma doyumsuz dürtüsü onu haks›z savafllara, her türlü insanl›k d›fl› sald›rganl›¤a iter. Rakiplerini alt ederek, paylafl›lm›fl pazarlar› yeniden paylaflarak egemen olmaya çal›fl›r, bütün bu gerçeklik kapitalist sermayenin varl›¤›yla aç›klan›r. Emperyalizmin ve savafl makinesi Siyonist uflaklar›n›n Ortado¤u halklar›na yönelik her sald›r›s› kapitalist-emperyalist sermayenin gerçek yüzünü daha fazla ortaya koymaktad›r. Ve bugün ABD emperyalizmine ve ‹srail Siyonizmi’ne karfl› halklar›n yükselen öfke ve tepkisi, Vietnam iflgalinden bu yana hiç bu kadar güçlü olmam›flt›. Bu öfke Ortado¤u gericili¤inin en güçlü dayana¤› olan ‹srail’e karfl› direnifl ve kahramanl›k savafl›na dönüflecektir. ‹srail karfl›s›nda bozguna u¤ram›fl düzenli Arap ordular›n›n baflaramad›¤› “O yenilmez ve karfl› durulamaz” olan mit y›k›lmaktad›r. ‹srail ordusuna karfl› direnen Hizbullah hareketi, Bat› ve ‹srail taraf›ndan “onuru zedelenmifl Arap ulusuna” ilham kayna¤› olmay› sürdürüyor Kendisini “yenilmez ve karfl› durulmaz” olarak Arap ulusuna tan›tan Siyonizm Ortado¤u halklar›n›n direnifli karfl›s›nda parçalanacakt›r. Ezilen dünya halklar›n›n gelece¤i, insanl›¤›n gelece¤i emperyalizme ve onun sald›rgan uflaklar›na karfl› verilecek cevaba ba¤l›d›r. Bu cevap kan ve gözyafl› içinde y›k›m ve sürgün pahas›na verilecektir. “Yeni bir Ortado¤u”nun hamuru kanla yo¤rulmak istenirken halklar›n silahl› direnifli bölgeyi deprem yerine çevirerek, sömürü ve zulmün efendilerine hak ettikleri dersi vermekte gecikmeyecektir.
22
8-21 Eylül 2006
56
“Nepal halk› yeni bir isyana haz›rlanmal›d›r!” Petrol zamm›na karfl› sokak çat›flmalar› Nepal’de Nisan ay›nda gerçekleflen halk ayaklanmas›n›n ard›ndan ilk sokak çat›flmas› geçti¤imiz günlerde yafland›. Halk hareketine ihanet ederek kralla anlaflan ve hükümeti kuran yedi parti ittifak› halk›n bask›s› sonucu Maoistlerle görüflmelere bafllam›fl ve Kurucu Meclis seçimlerini kabul etmek zorunda kalm›flt›. Öz itibariyle faflist partiler olan bu partilerle krala karfl› birleflen Maoistler, bar›fl görüflmeleri sürecini kullanarak örgütlülüklerini ve kitle deste¤ini art›rmaya ve bu gerici partileri teflhir etmeye yo¤unlafl›yor. 18 A¤ustos tarihinde hükümetin petrol fiyatlar›na zam yapmas› üzerine Kathmandu’da yap›lan sokak eylemleri hayat›n durmas›na neden oldu. Üniversite ö¤rencileri taraf›ndan bafllat›lan eylemlere taksi floförleri de kat›larak trafi¤i bloke ettiler. Esnaf da eyleme kepenk kapatarak destek oldu. Sokaklar› dolduran eylemciler barikatlar kurarak ve atefller yakarak kolluk kuvvetleriyle çat›flt›lar. Ülkedeki 8 büyük parti örgütü ve NKP(Maoist) de yapt›klar› aç›klamada zamm›n geri al›nmas›n›, aksi halde bar›flç›l bir kent ayaklanmas›na baflvuracaklar›n› vurgulad›lar. Benzeri eylemler di¤er 10 flehirde de yafland›. 48 saat süren eylemlerin ard›ndan hükümet zamm› geri almak zorunda kald›. BBC’nin haberine göre eylemciler Maoistlere destek olan sloganlar at›yorlard›.
Ateflkes süresi uzat›ld› 3 ayl›k ateflkesin doldu¤u 28 Temmuz günü aç›klama yapan Prachanda, ateflkes sürecini 3 ay daha uzatt›klar›n› belirtti. Geçti¤imiz sene yap›lan 3 ayl›k ateflkes ve kurulan ittifakla halk hareketinin geliflti¤ini, kral›n kovuldu¤unu ve halk›n özlem ve taleplerini yans›tan toplumun dönüflümü için çeflitli anlaflmalar›n yap›ld›¤›n› vurgulayan Prachanda, buna ra¤men hükümetle sözde parlamentonun ilerlemeyi engelleme amaçl› çabalar› oldu¤unu belirterek hükümeti uyard›. Maoistlerin bar›fl görüflmelerini ciddiyetle ele ald›¤›n› belirten Prachanda, hükümetin bu davran›fllar›n›n arkas›nda yabanc› güç merkezlerinin bulundu¤unu aç›klad›. “Hükümet halk hareketini bast›ranlarla iliflkilerini gelifltiriyor ve partimiz hakk›nda yan›lsamalar yarat›yor. fiayet hükümet ateflkes ve bar›fl görüflmelerini güçsüzlü¤ümüz olarak yorumluyorsa hükümeti ve sözde parlamentoyu uyanmaya davet ediyoruz.”
Maoistlerin anayasa tasla¤› aç›kland› Geçici Anayasa Tasla¤› Haz›rl›k Komitesi’ne NKP (Maoist)’in önerdi¤i “Nepal Federal Demokratik Cumhuriyeti Anayasas› Tasla¤›” aç›kland›. Taslakta ülkenin egemenli¤inin, ba¤›ms›zl›¤›n›n ve toprak bütünlü¤ünün sa¤lanmas› ve korunmas› gerekti¤i ve tüm devlet iktidar›n›n tek kayna¤›n›n Nepal halk› oldu¤u vurgulan›yor. Devletin ve toplumun, ezilen ve sömürülen s›n›f, ulus, cinsiyet ve topluluklar›n temel sorunlar›n› çözecek bir flekilde kurulmas›n›n vurguland›¤› taslakta bir di¤er önemli konu da uluslar›n kendi kaderini tayin hakk›n›n tan›nmas› ve 9 ayr› ezilen milliyetin özerk cumhuriyetler fleklinde örgütlendi¤i federal bir devlet politikas›n›n sürdürül-
mesi gerekti¤inin savunulmas›d›r. Taslakta ilkeler olarak ise, monarfli ve feodal otokrasinin kal›nt›lar›na son verme, feodal-emperyalist sömürü ve bask›ya karfl› her alanda demokratik de¤er ve kurallar›n yaflam bulmas› da yer al›yor. Yine çok-partili rekabetçi sistem, herkese oy hakk›, periyodik seçimler, hukukun üstünlü¤ü, temel haklar, laiklik ve insan haklar› kavramlar›na ba¤l› olunmas› vurgulan›yor. Bunlarla birlikte feodal toprak iliflkile-
Ancak hükümetin 2 Temmuz’da BM’ye gizli bir mektup yollad›¤› ortaya ç›kt›. Söz konusu mektupta hükümet, Maoistleri silahs›zland›rmada BM’nin kendilerine yard›mc› olmas›n› talep ediyor. Hükümetin hileyle Halk Ordusunu silahs›zland›rarak devrimi yenilgiye u¤ratmay› planlad›¤› bu flekilde ortaya ç›km›fl bulunuyor. Konu üzerine 24 Temmuz’da aç›klama yapan Prachanda, partilerinin hükümetin bu prati¤ini sert bir flekilde protesto etti¤ini belirterek Maoistlerin silah b›rakmas›n›n düflünülemez ve ka-
rine son vererek “toprak üretenindir” fliar›na uygun olarak toprak reformu program›n›n kabul edilmesi ve h›zl› bir ulusal sanayileflme program›na hayat verilmesi de taslakta yer alan maddelerden baz›lar›. Tüm ülkelerle, özellikle Hindistan ve Çin’le eflit, karfl›l›kl› ç›kara dayanan iliflkilerin kurulmas› ve flu ana kadar yap›lm›fl olan haks›z/eflitsiz anlaflmalar›n iptal edilmesi de vurgulan›yor. Herkese söz, eylem ve örgütlenme özgürlü¤ü sa¤lanmakta, yasalar önünde herkesin eflit oldu¤u kabul edilmektedir. E¤itim, sa¤l›k, emeklilik ve ifl hakk›n›n her bireyin do¤umdan gelen hakk› oldu¤u savunuluyor. Ataerkil ve kast iliflkilerine son vermek ve kad›na yönelik bask›lar›n son bulmas›, k›z çocu¤a mirastan pay hakk›, özgür efl seçimi ve boflanma hakk› da taslakta yer almaktad›r. Geçifl döneminde ülkeyi yönetmek için Genifl Ulusal Politik Konvansiyon’un oluflturulmas›n›n önerildi¤i taslakta bu konvansiyonun 101 üyesinin yedi parti taraf›ndan, 101 üyesinin Maoistler taraf›ndan, 101’inin ise demokratik kitle örgütleri ve demokratik harekete kat›lan çeflitli flahsiyetler aras›ndan seçilmesi öneriliyor. 1 y›l içinde Kurucu/Halk meclisinin seçiminin yap›lmas› öngörülüyor. Bu meclisin ise 225 üyeden oluflmas›, 90’›n›n 9 özerk cumhuriyeti temsil etmesini, 125’inin genel seçimle belirlenmesi, 10’unun ise uzman veya marjinal gruplar› temsilen yer almas› öneriliyor.
bul edilemez bir teklif oldu¤unu vurgulad›. Prachanda Nepal Ordusunun halen anti-demokratik ve monarfliye ba¤l› bir ordu oldu¤unu, bu ordu denetime al›nmadan seçimlerin adil olamayaca¤›n› aç›klad›.
BM’ye mektup krizi Maoistlerle Yedi Parti ‹ttifak› aras›nda yap›lan 2 anlaflmaya göre geçifl hükümeti ve kurucu meclis seçimleri sürecinde Kraliyet Ordusu ile Halk Kurtulufl Ordusu kendi kamplar›nda ve k›fllalar›nda hareketsiz kalacaklar ve bu anlaflma maddesi BM temsilcilerince gözlemlenecekti. Bu do¤rultuda 9 A¤ustos’ta Prachanda ile hükümet baflkan› Koirela, Annan’a gönderdikleri 2 ayr› mektupla anlaflman›n maddesine uygun olarak BM’nin gereken haz›rl›¤› yapmas›n› istediler.
Silah meselesi “Siyasi iktidar namlunun ucundad›r” ve “Ordusu olmayan halk›n hiçbir fleyi yoktur” Maoist belirlemeleri, gerçekli¤ini Nepal özgünlü¤ünde kan›tlamaya devam ediyor. Birçok farkl› konuda anlaflmalar yapan taraflar mesele silahlar›n denetimine geldi¤inde bir çözüm bulam›yorlar. Çünkü son tahlilde, her iki taraf da karfl›t s›n›flar› temsil ediyor. 18 A¤ustos’ta Baflbakan Koirela, Maoistlerin silahlar› b›rakarak meflru bir politik parti olarak seçimlere girmesi gerekti¤ini, silahlar› b›rakmadan seçimlerin mümkün olmayaca¤›n› aç›klad›. ABD Büyükelçisi Moriarty ise silahlar› b›rakana kadar Maoistleri terörist olarak kabul edeceklerini aç›klad›. Bar›fl görüflmelerinde NKP(Maoist)’i temsil eden Mahara, yedi partinin bu taleplerini kabul etmelerinin mümkün olmad›¤›n›, hükümetin bar›fl görüflmelerine son verme niyetinde oldu¤unu belirtti. NKP (Maoist)’in önderlerinden Baburam ise silahlar› kesinlikle b›rakmayacaklar›n› aç›klad›. Baburam ilkelerinden ve ideolojilerinden vazgeçmelerinin mümkün olmad›¤›n›, görüflmeler sonuçlanmaz ya da uluslararas› bir güç müdahalede bulunursa isyan›n büyüyece¤ini ve bu kez ormana dönmeyeceklerini, isyan› baflkent Katmandu’dan yöneteceklerini vurgulad›. Baburam, anlaflmaya ra¤men Temsilciler Meclisi’nin ve parlamentonun halen da¤›t›lmamas›n›n çat›flmaya davet oldu¤unu da sözlerine ekledi. Prachanda da yapt›¤› aç›klamalarda silahlar›n› b›rakmayacaklar›n›, Halk Kurtulufl Ordusu olmasayd› ülkede demokratik geliflmelerin yaflanmayaca¤›n›, halk hareketinin geliflmesinde ve kral›n kovuluflunda Halk Ordusu’nun belirleyici bir yeri oldu¤unu aç›klad›.
Hükümeti kurmak için acelelerinin olmad›¤›n›, kendilerinin bu devlet yap›s› içinde bakanl›k peflinde koflan bir parti olmad›¤›n›, devlet yap›s› halk›n özlemleri ve sorunlar›n çözümü do¤rultusunda tamamen de¤iflmeden hükümet kurmayacaklar›n› vurgulayan Prachanda, Yedi Parti Hükümetinin eski generaller ile gizli çal›flmalar yapt›¤›n› ve halk›n taleplerine cevap vermedi¤ini belirtti. Prachanda temel meselelerin görüflmelerle çözülemeyece¤ini, çünkü görüfltükleri partilerin hizmetçilik yapt›¤›n›, efendilerinin ise ülke d›fl›nda yaflad›¤›n› söyledi. “Bu nedenle Nepal halk› yeni bir isyana haz›rlanmal›d›r” diyen Prachanda bir yandan görüflme yaparken öte yandan halk ayaklanmas› için haz›rl›k yapmalar›n›n çeliflki olmad›¤›n›, bar›fl görüflmeleriyle de belirli ad›mlar› atabilecekleri kanaatinde olduklar›n› belirtti. fiayet halk hareketine ihanet edilirse Ekim Devrimi’ni silahs›z bir halk isyan›yla baflarabileceklerini düflündüklerini belirten Prachanda, hükümet gizli çal›flmalar›na devam ederse halk›n silahl› olarak devrimi gerçeklefltirece¤ini, biçimi nas›l olursa olsun bu devrimi NKP(Maoist)’in destekleyece¤ini vurgulad›. Nepal’deki s›n›f mücadelesinin geldi¤i bu özgün durumun devrimin mi karfl›-devrimin mi lehine çözümlenece¤ini zaman gösterecektir.
‹RAN
Tekstil iflçilerinin eylemine destek Uzun süreli ifl anlaflmas› ve sendikal temsilcilik hakk› için mücadele eden tekstil iflçilerine ülkenin dört bir yan›ndaki de¤iflik sektörlerde çal›flan iflçilerin verdi¤i destek giderek art›yor. Bu destek polisin eylemdeki tekstil iflçilerine sald›rmas› sonucu daha da artm›fl bulunuyor. Örne¤in, otomobil sektörü ‹ran Khodro atölyelerindeki iflçiler tekstil iflçileri ile dayan›flmak ve de onlara dönük polis sald›r›s›n› protesto etmek için grev yapt›lar. Ortado¤u’nun en büyük otomobil fabrikas› olan ‹ran Khodro atölyelerinde 30 bin iflçi çal›fl›yor.
LER F‹L‹P‹N
Toyota iflçilerinin eylemine sald›r› Ba¤›ms›z sendika TMPCWA’n›n üyesi olan 200 iflçi bir eylem yaparak çal›flma bakanl›¤›n›n, bundan böyle Toyota iflçilerinin temsilcisi olarak sadece patrona ba¤l› bir sendikay› tan›yaca¤› yönlü karar›n›, Manila’daki Çal›flma Bakanl›¤› önünde protesto ettiler. Bakanl›k önünde yo¤un önlem alan polis, eylemcilerin bakanl›k binas›na girmesini engelleyerek sald›rd› ve çok say›da iflçiyi yaralayarak, aralar›nda sendikac›lar›n da bulundu¤u 21 kifliyi, “‹syana teflvikten” gözalt›na ald›. Kilusang Mayo Uno (1 May›s Sendikas›KMU) ise sendikal haklar üzerindeki bask›lar› protesto etme ça¤r›s› yapt›.
23
56
Hindistan’da Coca Cola’ya karfl› protestolar
Hindistan’da son y›llarda Coca Cola ve Pepsi’ye yönelik kampanyalar ve gösteriler giderek büyüyor. A¤ustos ay› bafllar›nda aç›klanan Çevre ve Bilim Merkezi’nin raporunda Cola ve Pepsi ürünlerinde bulunan tar›m ilac› art›klar›n›n Avrupa’da kabul edilen düzeyin 24 kat üzerinde oldu¤u belirtildi. Bu raporun ard›ndan en az yedi Hindistan eyaleti Cola ve Pepsi’nin sat›fllar›n› k›smen yasaklad›. Kerala eyaletinde bu ürünlerin sa-
t›fl› ve üretimi tamamen yasakland›. Karnataka eyaleti Coca Cola’y› mahkemeye verdi. Bu geliflmeler karfl›s›nda ABD’nin Uluslararas› Ticaret sekreterlerinden Franklin Lavin, “Hindistan’›n yabanc› yat›r›mlar› çekmek ve tutmak için çabalar harcad›¤› bir dönemde, yabanc› flirketleri istemeyenler tart›flmalara hakim hale gelirse bu bir talihsizlik teflkil edecek” diyerek üstü kapal› bir tehditte bulundu. Bu tehditler karfl›s›nda Hindistan Merkezi hükümetinin Sa¤l›k Bakan›, raporun yanl›fl oldu¤unu söyledi.
‹çecek devlerine karfl› mücadele Hindistanl› köylülerin Cola ve Pepsi ile mücadelesinin tek nedeni bu de¤il. Coca Cola ve Pepsi ayr›ca, Hindistan’›n kurakl›kla karfl›laflan bölgelerinde yeralt› su kaynaklar›n› tüketerek su kesintilerine ve su kaynaklar›n›n kirlenmesine yol açt›.
Evrensel Bak›fl “BATI DE⁄ERLER‹” DEN‹NCE ANLAfiILMASI GEREKENLER Tüm dünyan›n gözlerini Filistin ve Lübnan’daki geliflmelere dikti¤i günlerde, bu geliflmelerin gölgesinde kalan bir terör histerisi yaflanmaktayd›. ‹ngiltere’de bafllayan bu histeri, çok k›sa sürede tüm Avrupa’y› içine alacak biçimde genifllemeyi sürdürüyor. Ancak bu terör histerisinin son y›llarda giderek artan insan temel hak ve özgürlüklerine dönük gasplar› büyütmenin yeni bir ad›m› oldu¤u bugün art›k iyice a盤a ç›km›fl bulunuyor. ‹ngiltere, Almanya, Fransa, Finlandiya ve Portekiz içiflleri bakanlar› geçti¤imiz hafta Londra’da AB Hukuk Komiseri ve Anti-Terör Koordinatörü ile bir toplant› gerçeklefltirdiler. Konu elbette “teröre karfl›” nas›l daha “etkin” mücadele edilece¤iydi. Özde ise bu buluflma bir y›l› aflk›n bir süredir haz›rl›¤› yap›lan anti-demokratik “önlemlerin” nas›l ve hangi yöntemlerle art›r›laca¤›n› kaps›yordu. Bilindi¤i gibi Avrupa’da son dönem yaflanan “terör” pani¤i sadece Londra havaalan›yla s›n›rl› kalmam›flt›. 31 A¤ustos’ta Almanya’n›n Koblenz ve Dortmund flehirlerinde içinde bomba oldu¤u iddia edilen iki bavul bulunmufl ve ard›ndan 21 yafl›ndaki Lübnanl› Ö¤renci Yusuf Muhammed E. olay›n sorumlusu olarak yakalan›p tutuklanm›flt›. Bu geliflmelerin yafland›¤› günlerde Almanya ‹çiflleri Bakan› Wolfgang Schauble “terörist tehdidin” kendilerine hiç bu kadar yak›n olmad›¤›n› söylüyordu. Ve bu durumda kitlesel ölümleri
engellemek için bireysel özgürlüklerden vazgeçilmesi gerekebilirmifl! Bu ise, yetkileri art›r›lan gizli servislerin, kiflilerin internet, telefon vb. her türden özel bilgilerine engelsiz ulaflmas›, bunlar› uzun sürelerle saklayabilmesi, keyfi soruflturmalar, seyahatlerde s›n›rlar aras› bilgi al›flveriflinin art›r›lmas› da dahil kiflilik hak ve özgürlüklerine sald›r›lar›n daha da art›r›lmas› anlam›na geliyor. Ve “önlemlerin” bafll›ca hedefine ise, potansiyel suçlu olarak görülen, baflta Ortado¤ulu ve Asyal› olmak üzere, bu ülkelerde bulunan mülteciler ve yabanc› kökenliler konuluyor. Ortado¤u ve Asya kökenlilerin potansiyel “terörist” olarak de¤erlendirilmesi 11 Eylül’den bu yana art›k ola¤an bir durum haline geldi. Özellikle de ABD’nin o tarihlerden bafllayarak birçok Ortado¤ulu ve Asyal›y› keyfi biçimlerde gözalt›na ald›¤›, uzun sürelerle sorgusuz-sualsiz tutuklad›¤› biliniyor. S›n›rlarda bu kesimlere dönük al›nan önlemlerin ise ola¤anüstü boyutlara ulaflt›¤› da. S›n›rlardaki uygulama art›k tam bir paranoya halini alm›fl durumda. ABD’nin sald›rganl›k politikalar›na art›k tam destek verdiklerini çeflitli vesilelerle aç›klayan AB emperyalistlerinin de ayn› paranoya derecesindeki “önlemlere” sar›lmas› elbette kaç›n›lmaz olacakt›. Özellikle de Lübnan’a asker göndermede yar›flt›klar› flu günlerde… Emekçi halklara dönük hak gasplar›yla birlikte, emperyalist sald›rganl›¤›n fliddet politikas›n› daha da üst boyutlara
8-21 Eylül 2006
Kongo halk› kölelefltirilmeye çal›fl›l›yor
Kongo’da geçti¤imiz günlerde, emperyalist güçlerin müdahaleleriyle gerçekleflen seçimlerde oylar›n % 45’lik bir bölümü, ülkeyi ya¤malama çabas›ndaki emperyalist güçlerle iflbirli¤i halindeki Kabila’ya ç›kt›. Bu oylar›n büyük bölümü ise do¤u bölgesinden gelen oylard›. Bu bölgedeki halk Kabila’n›n kendilerini Ruanda’n›n sald›r›lar›na karfl› koruyaca¤›n› düflünerek oy verdiklerini söylüyor. Oysa emperyalistlerin müdahaleleri sonucu seçimlerin
galibi olan Kabila’n›n yabanc› güçlerle iflbirli¤i yapman›n yan›s›ra, bunlar›n tekellerinden ayda 250 bin dolar ald›¤› söyleniyor. Seçimin di¤er aday› Bemba ise oylar›n sadece % 20’lik bölümünü ald›, bunlar ise ülkenin bat›s›ndan gelen oylar. Çünkü bu bölgedeki halk Kabila’dan nefret etmekte ve O’nu ülkenin zenginliklerini yabanc› tekellere peflkefl çekmekle suçlamakta. Seçimler öncesi yaflanan çat›flmalar bir “ateflkesle” sonland›r›lm›fl ancak bu “ateflkes” Kongo halk›na bar›fl ve huzur getirmemifltir. Seçimlerin bitmesiyle birlikte Kongo’yu ya¤malama çabalar›na h›z veren emperyalist güçler, “Bar›fl Gücü” vb. müdahalelerle, Kongo halk›n›n tepkilerin bast›rman›n önlemlerini de art›r›yor. K›sacas›, Kongo bafl›ndan beri hedeflendi¤i gibi, ülkedeki Kabila vb. iflbirlikçilerin de katk›s›yla, giderek emperyalistlerin tam egemenli¤i alt›na sokularak, halk› kölelefltirilmeye çal›fl›l›yor.
ç›karman›n zeminini geniflletmeye hizmet eden bu panik ve korku atmosferine iliflkin bir “de¤erlendirme” de Bush’tan geliyor. Bush, gerek Londra Havaalan› gerekse Almanya’n›n iki flehrindeki trenler etraf›nda yarat›lan “terör” komplolar›na iliflkin, bunlar›n Lübnan ve Irak’ta yaflananlarla iliflkisi olamayaca¤›n›, esas olarak hedef al›nan›n “Bat› De¤erleri” oldu¤unu söylüyor! Tabi ki “Bat› De¤erleri” denilince anlafl›lmas› gereken bizim aç›m›zdan flunlard›r: Afganistan ve Irak iflgalleri ve buralar›n halklar›na dönük katliamlar. Filistin ve Lübnan halklar›n›n bafl›na ya¤d›r›lan bombalar, y›k›lan binalar alt›ndan ç›kar›lan say›s›z çocuk cesetleri, köyleri-kentleri yerle bir edilen milyonlarca insan›n mülteci durumuna düflmesi ve tüm bu ülkelerde toplam say›lar› yüz bini geçen insan›n katledilmesi, iflçiemekçi y›¤›nlara dönük sosyal y›k›m sald›r›lar› vb.. Evet “Bat› De¤erleri”nin anlam› tam da budur! ‹nsana ve insanl›¤a düflman olanlar›n de¤erleri de zaten ancak bunlar› kapsayabilir… ‹nsanl›k tarihinin sayfalar›na ad›n› kanla yazd›ranlar›n aras›ndaki yerini ilk s›ralarda alacak olan Bush “Bat› De¤erlerine sald›r›” derken, ihraç etmeye çal›flt›klar› bu “de¤erlerin” nas›l iflas etti¤ini ve girdikleri bataktan nas›l ç›kacaklar›n›n hesab›n› yap›yor asl›nda. Afganistan’da iflgal karfl›t› direnifl buradaki iflgal güçlerine zor günler yaflatmaya devam ederken, iflgalciler aç›s›ndan esas batakl›k Irak olmay› sürdürüyor. Özellikle de iflgallerin bafl mimar› ABD emperyalizmi aç›s›ndan. Ne Irak hükümeti ne de Irak halk› Amerikan politikalar›na yeterli deste¤i vermiyormufl ve bu durum Bush’ta hayal k›r›kl›¤› yaratm›fl! Bush baflkanl›¤›ndaki ABD emperyalistlerini bu türden aç›klamalara iten esas neden ise, Lübnan ve Filistin sald›r›lar› s›ras›nda Hizbul-
lah’›n ça¤r›s›yla 100 binden fazla insan›n Ba¤dat sokaklar›nda yapt›¤› iflgal karfl›t› eylemdir. Bu geliflmelere ba¤l› olarak, ABD emperyalizminin “çözümü”, Irak yönetimini bir çeflit darbeyle düflürmekte gördü¤ü ve bu yönlü haz›rl›klar yapt›¤› söyleniyor. Direnifli bitirmeyi “beceremeyen” Irak yönetiminin yerine askeri bir yönetimin getirilmesiymifl istenilen. T›pk› yenilgileri kesinleflti¤inde Vietnam’da yapt›klar› gibi… Tüm bunlar elbette bilinçli olarak yay›lan spekülasyonlar da olabilir. Ancak flu kesin ki, ABD emperyalizmi Irak bata¤›ndan ç›kman›n yollar›n› ar›yor. Hem de acil olarak… Çünkü bu batak Lübnan sald›r›s› ile h›zland›r›lan ‹ran ve Suriye’ye dönük sald›r› haz›rl›klar›n›n önünde de ciddi bir engel oluflturuyor. Asl›nda olan ise, Ortado¤u’daki cephe geniflledikçe batakl›¤›n da genifllemesi. Ve bu batak giderek daha fazla say›da ülkeyi de içine çekmekte. Bu ülkelerden biri ise Lübnan’a asker gönderme niyeti netlik kazanan Türkiye. Türkiye egemenleri Ortado¤u’daki iflgallere art›k fiilen ortak olma anlam›na gelen bu e¤ilimle birlikte, toplumsal muhalefetin her çeflidine karfl› tehditlerini de art›rmaya bafllad›lar. Genelkurmay Baflkanl›¤›na Büyükan›t gibi sicili kontra faaliyetlerle dolu birinin getirilmesi ise, flu süreçte emperyalistlerin iflgal-katliam ve her türden fliddet politikalar›n› en iyi hayata geçirecek kiflilere duyulan ihtiyac›n ürünüdür. Ancak fliddetin karfl› fliddeti do¤urmas› gerçekli¤inden hareketle, baflta iflgal alt›ndaki Ortado¤u halklar› olmak üzere, gerek Türkiye halk› gerekse tüm ezilen halklar emperyalistlerin ve de onlar›n uzant›lar›n›n halklar üzerinde oynad›klar› oyunlar› er geç bofla ç›karacakt›r. Bundan kimsenin flüphesi olmas›n!
8-21 Eylül 2006 26-27 Temmuz 2006, Bir Zeit Sabah saat 07.15. Ürdün-‹srail s›n›r›na do¤ru yol al›yorum. Heyecan, endifle ve mutlulu¤un iç içe geçti¤i karmakar›fl›k duygular içindeyim. Tarih 26 Temmuz 2006. ‹srail’in Lübnan sald›r›lar› bafllayal› henüz 2 hafta olmufl, Gazze yine atefl alt›nda ve ben her fleye ra¤men Filistin’e gidiyorum. Bir Zeit Üniversitesi’nin her yaz düzenledi¤i uluslararas› yaz kamp› program›na kabul ediliflimin sevincini yaflayamadan kamp güvenlik ve yetersiz kat›l›m gerekçesiyle iptal ediliyor. Program koordinatörünü ar›yor, ve yine de Ramallah’a gitmek istersem bana kalacak bir yer ayarlay›p ayarlamayacaklar›n› soruyorum, ‘memnuniyetle’ cevab›n› al›nca haz›rl›klar bafll›yor. Önce Amman’a (Ürdün) gidiyor, 6 gün burada kal›yorum. Amman, Filistin için bir ön haz›rl›k görünümünde, tan›flt›¤›m insanlar›n yüzde yetmifli Filistinli, flehir mülteci kamplar›yla dolu. Sabah 8’de 45 dakikal›k k›sa bir yolculuktan sonra Kral Hüseyin (Allenby) Köprüsü’ne var›yoruz. ‹lk pasaport kontrolünden sonra köprüyü geçip ‹srail taraf›na var›yoruz. Ortal›k ana baba günü. Küçük bir otobüs terminali görünümündeki s›n›rda 200’e yak›n Filistinli, ve say›lar› onu geçmeyen yabanc› kuyrukta. Bir Arap görevli pasaportlar› toplay›p ‹srailli görevlilere teslim ediyor ve bavullar› al›yor. Sonra uzun bir bekleyifl bafll›yor. S›ra bana geldi¤inde ise görevli Türk oldu¤umu fark edince ‹srailli olana sesleniyor ve beni direkt içeri al›yorlar. ‹ki X ray cihaz›ndan sonra prizma seklindeki bir alete giriyorum ve üzerime bir çeflit sprey s›k›larak “dezenfekte” ediliyorum. Sonra beni yan›na ça¤›ran görevli sorgulamaya bafll›yor: “Nereye gidiyorsun, böyle bir zamanda neden ‹srail’e geldin? Neden durum kötüleflince planlar›n› iptal etmedin? Ramallah’ta ne iflin var? Orada akraban var m›? Neden ‹srail üniversitelerinden birine de¤il de Bir Zeit’e gidiyorsun? Onlarla nas›l irtibata geçtin? Orada neler yapacaks›n?” Buna benzer onlarca sorunun ard›ndan görevli ‘ikna’ olup beni ikinci sorguya gönderiyor. S›raya girip 40 dakika kadar bekliyorum. 5 gifle var ve hepsinde 20-25 yafllar›nda bayan askerler. Kuyrukta ise a¤layan çocuklar, beklemekten yorulup bir köflede uyuyanlar, korku ve endifle dolu bak›fllarla bekleyen Filistinliler var. S›ra bana geldi¤inde görevli pasaportumu al›yor, ve “sen yabanc›s›n, yan tarafa” diyor, buras› Filistinliler için. Hayal k›r›kl›¤›yla yan gifleye geçip burada beklemeye bafll›yorum ve arkamdaki 3 kiflinin Türkçe konufltu¤unu fark ediyorum. Pasaportumu gifleye b›rak›p yanlar›na gidiyorum, eski dönem 2 milletvekili ve bir doktor, Kudüs’ü ziyarete gidiyorlar. Sohbet ederken görevli ça¤›r›yor. Bir önceki sorgudakilere benzer sorular›n ard›ndan “o adamlarla ne konufluyordun, nereden tan›yorsun” diye soruyor ve orada tan›flt›¤›m›za inand›rmakta epey zorlan›yorum. Baz› sorular› dönüp dönüp tekrar soruyor, öyle bir bask› var ki kendimi suçlu gibi hissediyorum. So¤ukkanl›l›¤›m› koruyarak sakince hepsine cevap verdikten sonra girifl ve 3 ayl›k kal›fl iznini al›yorum. Sonradan ö¤reniyorum ki Bat› fieria’ya gidece¤ini söylemek bile ço¤u zaman reddedilmek için yeterli bir sebepmifl, bu yüzden oradaki yabanc›lar hep gizliyorlar. Didik didik edilen bavullar›m› almak için yeni bir kuyru¤a giriyorum. Bu s›rada önümde duran 20’li yafllardaki bir gence ifllemin geri kalan›n›n ne kadar sürece¤ini soruyorum. ‹ki haftada bir bu s›n›rdan geçti¤ini söyleyerek bunun son aflama oldu¤unu söylüyor. Faris, Bir Zeit mezunu flu an Youth & Peace Forum (Gençlik ve Bar›fl Forumu) isimli bir sivil toplum kuruluflunun baflkan›. Çeflitli ülkelerin yetkilileriyle görüflerek Filistin gençli¤ini anlat›yor, gençlik de¤iflim programlar›n› organize ediyor. Ramallah’a gidece¤imi söyleyince, ortak bir taksi tutmam›z› öneriyor, böylece Kudüs üzerinden giderek 4 otobüs de¤ifltirmekten kurtuluyorum, ve bir yol-
24
Filistin Günlü¤ü
ya umutla bakan gözlerini görmek beni de umutland›r›yor.
cu daha bulup 45 dakikada Ramallah’a ulafl›yoruz. Buradan bir taksiyle Bir Zeit k›z yurduna geliyorum.. Hemen eflyalar›m›z› yerlefltirip, okulun bizimle ilgilenmekle görevlendirdi¤i üç ö¤renciyle, Jamal, Maic ve Sawsam’la Ramallah merkeze gidiyoruz. fiehri görünce büyük bir flaflk›nl›k yafl›yoruz. Hayat çok normal görünüyor. Etraf, dolmufllar, iflportac›lar, korsan CD’ciler, lokantalar, dev billboardlarda Amerikan ürünlerinin reklamlar› ile dolu. Birfleyler yemek için girdi¤imiz lokanta tertemiz, içerde insanlar yemek yiyor, çocuklar etrafta koflturuyor, d›flar›dan korna sesleri geliyor. Allah Allah do¤ru yerde miyiz? ‹srailli askerler, çad›rlar, ola¤anüstü hal falan bekliyorduk biz? Ç›k›p bir flehir turu yap›yoruz. Etraf villalarla dolu, yollar genifl ve temiz. Sonradan ö¤reniyoruz ki bugün, 5 ayd›r maafllar›n› alamayan memurlar ilk defa maafllar›n› alm›fllar, ondan çarfl›lar pazarlar kalabal›k. Yeni yap›lan tüm evler ise, birkaç y›l önce Amerika’dan dönen Filistinler taraf›ndan infla edilmifl. Etrafta bizden baflka turist olmamas›na ra¤men ne rahats›z edici bak›fllar var üstümüzde, ne de olumsuz sözler. Uzun uzun dolafl›p biraz al›flverifl yapt›ktan sonra yurda geliyoruz. Tam bir floktay›z, her fleyin bu kadar rahat olmas›, flartlar›n, hayat kalitesinin bu kadar yüksek olmas› gerçe¤ine bir türlü inanam›yoruz. Sabah erkenden kalk›p Bir Zeit Üniversitesi kampüsüne gidiyoruz. Koordinatörümüz Gadah Han›m bizi karfl›l›yor, geliflimizden duydu¤u memnuniyeti anlat›yor, planlar›m›zdan konufluyoruz, mümkün mertebe bize yard›mc› olaca¤›n› söyleyerek bize yeni bir mihmandar tahsis ediyor: Ahmet. Bize tüm kampüsü gezdiren, ö¤rencilerle ve hocalarla tan›flmam›za yard›m eden Ahmet, 20 yafl›nda Filistinli bir ö¤renci. Ayn› zamanda Halkla ‹liflkiler Bürosu’nda çal›flt›¤› için burslu okuyor. Filistinli Mahkum Haklar› Derne¤i’nde çal›flan a¤abeyi ve yine ayn› üniversitede okuyan kardefliyle birlikte bir evde yafl›yor. Ailesi Hebron civar›nda bir köyde oturuyor. Onun hikayesini ve dünya-
29 Temmuz 2006, Ramallah Ahmet’le birlikte Kültürel ‹ncelemeler Bölümü’ne gidiyoruz ve bir derse girmek için izin al›yoruz. Konu: Ça¤dafl Arap Düflüncesi. Ders Arapça iflleniyor ama daha çok genel ortam› merak etti¤imden benim için fark etmiyor. K›z ö¤rencilerin baz›lar› örtülü baz›lar› de¤il, erkek-k›z kar›fl›k oturuyorlar. Hoca, bir konuyu tart›flmaya aç›yor ve herkes o konudaki fikrini söylüyor. ‹lgi ve kat›l›m yüksek, ve yabanc› oldu¤umuz aflikar oldu¤u halde kimse dönüp bakm›yor. Buna flafl›r›yorum çünkü di¤er Arap ülkelerinde durum çok farkl›. Örne¤in Ürdün’de ya da geçen yaz gitti¤im Suriye’de sokakta bir bayan olarak tek bafl›na yürümek çok zor, çünkü hem sözle, hem de bak›fllarla sürekli rahats›z ediliyorsunuz erkekler taraf›ndan. ‘Bat›l›’ kad›nlara karfl› kal›plaflm›fl bir bak›fl aç›s› var maalesef, benim gibi Müslüman olup Arapça bilemeyenleri, ‘Bat›l›’ görünenleri ise hiç anlam›yorlar. Bat› fieria’da ise turist yok. Oradaki tüm yabanc›lar okumak için ya da yard›m için orada bulunuyorlar ve belki de bu yüzden yaklafl›m çok farkl›, sayg›l› ve samimi. Tabii Filistinlilerin e¤itim ve kültür düzeylerinin fevkalade yüksek olmas›n›n da pay›n› unutmamak laz›m. Dersten sonra ö¤le yeme¤i için kafeteryaya gidiyoruz. Yemekler bizimkilere çok benziyor, ama daha çok sebze a¤›rl›kl›. Sabahlar› bizim gibi simit ve tost yiyorlar, ama simitleri bizimkilerin dört kat› büyüklü¤ünde. Simitin aras›na kaflar ve mantar koyarak tost yap›l›yor ve yan›nda Türk kahvesine çok benzeyen, aromas› daha fazla olan kahve içiliyor. Kasan›n yan›ndaki içecekler çekiyor dikkatimi. Bizde ‹srail’e yard›m etti¤i için protesto edilen, sat›n al›nmayan Coca Cola ve Nestleler s›ra s›ra dizilmifl. Herkes de al›p içiyor. Ahmet’in durumla ilgili aç›klamas› flöyle: “ Biz do¤rudan ‹srail ürünlerini kullanm›yoruz sadece, Amerikan ürünlerine kimsenin itiraz› yok.” El Fetih, ‹slami Cihad ve Hamas gruplar›n›n yo¤un flekilde örgütlendi¤i bir okulda bu durum çok ilginç. Gruplar aras›ndaki iletiflimi soruyorum, hiç çat›flma yaflanm›yormufl. ‹nan›lmaz bir hoflgörü ortam› var. Kampüsü gezmeye devam ediyoruz. Filistin’de oldu¤umuza inanmak gerçekten zor, daha çok Bilkent’e benziyor buras›, spor salonlar› ve modern amfileriyle. PACE bölümüne gidiyoruz, yani Filistin ve Arap çal›flmalar›. Burada yabanc› ö¤renciler bir ya da iki dönem gelerek, sosyal bilimler, tarih, siyaset bölümü ve Arapça dersleri al›yorlar. Burada oku-
56 mak kolay olsa da gelmek yürek istiyor. ‹srail’den turist vizesi alarak geliniyor ve buraya geleceklerini söylediklerinde vize baflvurusu genelde reddediliyor, 1 ay ve 3 ay gibi aral›klarla Ürdün’e girifl ç›k›fl yapmalar› gerekiyor, yine Filistin’e geleceklerini gizleyerek. Kad›n Çal›flmalar› Bölümü’nde tan›flt›¤›m›z Besne Han›m, özellikle k›z ö¤rencilere çok zorluk ç›kar›ld›¤›ndan yak›n›yor. 5 km uzaktaki köyde kalan ö¤rencilerin kampüse gelifl yollar› zaman zaman ‹srailli askerler taraf›ndan kapat›l›yor ve okula geliflleri 3 saati bulabiliyor. Buradan Halka ‹liflkiler bürosuna geçiyoruz ve Brezilyal› Laurie ile tan›fl›yoruz, 4 ayd›r burada çal›flan Laurie hayat›ndan ve Filistinlilerin misafirperverli¤inden çok memnun. Bize ö¤rencilerin bar›flla ilgili yapt›klar› çal›flmalardan ve ‹sraillilerin engelleme giriflimlerinden bahsediyor. Bu arada akflam Ramallah Kültür Saray›’nda 700 kiflinin kat›laca¤›, çocuklar›n sergileyece¤i bir dans gösterisi olaca¤›n› ö¤reniyor ve hemen biletlerimizi ay›rtarak yola ç›k›yoruz. Cemal Reflit Rey Konser Salonu tad›nda olan merkeze geldi¤imizde yine flaflk›nl›k içindeyiz. Tüm Filistin elit tabakas› burada. Lüks arabalar kap›da park etmifl, han›mlar›n saçlar› yap›lm›fl, beyler tak›m elbiseler içinde ve birçok bas›n mensubu var. 15’i k›z 15’i erkek 12-17 yafl aras›ndaki gençlerden oluflan topluluk, yöresel k›yafetleriyle flark›lar söylüyor, folklor oynuyor dans ediyorlar. Gösterinin sonunda Milli E¤itim Bakan› ç›karak bir konuflma yap›yor, e¤itimin ve sanat›n kültürlerinin devam› için olan öneminden bahsediyor ve gösteriyi Lübnan ve Gazze’de hayat›n› kaybedenlere ithaf ediyor. Gösteri bizim ‘Anadolu Atefli’ne öyle benziyor ki, bahsetmeden edemiyoruz ve ald›¤›m›z cevap karfl›s›nda flafl›r›yoruz: “Onlar› davet ettik ama güvenli olmad›¤› gerekçesiyle gelmediler ve çok da s›cak davranmad›lar.” Yurda giderken dolmuflta Canago ad›nda Japon bir k›z oturuyor yan›ma. 8 ayd›r buradaym›fl, siyaset bilimi ve Arapça üzerine çal›fl›yor ve tüm zorluklara ra¤men buray› çok sevdi¤ini söylüyor. Ne gibi zorluklar deyince, her 3 ayda bir, bazen her ay Ürdün’e gidip tekrar vize alma çilesini, s›n›rdaki uzun bekleyiflleri, flehirde yürürken birden ‹srailli askerlerin gelip havaya atefl aç›fl›n› anlat›yor. Bir kez de gece 3’te gelip evini aram›fllar, “ama bir fley yapmad›lar” diyor so¤ukkanl›l›kla “sadece bakt›lar.” Bu s›rada telefonu çal›yor ve gayet ak›c› bir flekilde Arapça konufluyor. Ertesi gün Cuma, yani tatil. fiehre geldi¤imizde ortal›k süt liman, saat 1.30’da, Cuma namaz›ndan hemen sonra Hamas’›n önderli¤inde bir gösteri yap›laca¤›n› ö¤renince Al Manara meydan›na gidip yerimizi al›yoruz. Ellerinde Hamas bayraklar› olan 1000 kifliye yak›n bir topluluk meydana geliyor ve ‹srail aleyhine sloganlar sonras›nda tekbirlerle yürüyorlar. Dörtte birini kad›nlar›n oluflturdu¤u grubu uzun uzun izliyorum, birkaç kifliyle konufluyor ve bol bol resim çekiyorum. Güvenli¤i Filistinli polisler sa¤l›yor, Cuma günleri için ola¤an bu gösteride hiçbir olumsuz olay yaflanm›yor. Gösteriden sonra bir mülteci kamp› görmek üzere El Jalazone kamp›na gidiyoruz. Ramallah’›n çok yak›n›ndaki bu kamp, tipik bir Anadolu köyünü and›r›yor. Merkezde bulunan Filistinli Çocuklar Kulübü’ne giderek hem kulübün çal›flmalar›yla hem de kamp›n genel durumuyla ilgili bilgiler al›yoruz Baflkan Ayman Ramahi’den. 1957’de kurulan kamp Birleflmifl Milletler’in kontrolünde. Art›k yerleflik bir hayat var, insanlar›n ço¤u Ramallah’ta ifl bulmufl çal›fl›yor, çocuklar okula gidiyor ama yar›n ne olaca¤› belirsiz. Yaflad›klar› kamp kiralanm›fl bir bölge, her an kovulabilirler. Topra¤› ekmeleri yasak. Ortalama haftada 2 defa ‹srailli askerler tanklar›yla gelip “güvenli¤i” sa¤l›yorlar. Ramahi’ye göre tek yapt›klar› halk› korkutmak. Ço¤u zaman sebepsiz bir yere birilerini tutuklay›p götürüyorlar. Yetiflkinlik s›n›r› 13 yafl oldu¤undan, hapishanelerin yüzde 65’i 18 yafl alt› çocuklarla dolu. Bu arada kampta 13 bin kifli yafl›yor ve yar›s› 18 yafl alt›. Devam edecek
25
56 Büyük bir özveri, emek ve heyecan›n içinden süzülen bir çal›flman›n daha efli¤indeyiz. Tohum Kültür Merkezi olarak geçti¤imiz y›l 27-28-29 May›s 2005 tarihlerinde “K›sa filmler TKM’de halkla bulufluyor” fliar›yla düzenledi¤imiz K›sa Film Festivalimizin bu y›l ikincisiyle kap›n›z› çal›yoruz. Üreten, yaratan halk›n içinde bir TOHUM olmufltuk. ‹nsan› temel alm›flt›k. Sorunsuz bir flekilde eme¤in gasp edilebilmesi için yozlaflt›r›lan, de¤erleri i¤difl edilen, onuru yok edilen, direnci k›r›lm›fl ‹NSAN yaratmaya çal›flanlara karfl›, emekten yana, onuru, direnci ve tüm güzel de¤erleriyle ‹NSAN’I sahiplenen kültür cephesinde bir TOHUM olmufltuk. Konserleri, tiyatrolar›, fliirleriyle karfl›l›kl› dayan›flma ve dostluk içerisinde bulundu¤umuz kültür merkezimizde eserlerini sunan tüm sanatç› dostlar›m›z›n özverili ve alçakgönüllü kat›l›mlar› gerek kültür merkezimizin gerekse kültür cephesinin önemli kazan›m› olmufltur. Biz sanat› dünyay› anlaman›n ve de¤ifltirmenin araçlar›ndan biri olarak görüyoruz. Her sanat yap›t› bir kültürün ürünü olarak ortaya ç›kar. Ve insanlar›n belli bir kültür düzeyinde buluflmalar›n› sa¤lamakla kalmaz, içinden ç›kt›¤› kültürü de ileriye tafl›r. Sinema sanat› ise ayn› anda pek çok insana hitap edebilmesi bak›m›ndan önemli bir görsel sanat dal›d›r. Her fleyden önce insanlar› deflarj edici, geçici bir süre insanlar› sorunlar›ndan uzaklaflt›r›c› de¤il onlar› düflünmeye, araflt›rmaya sevk edici, sorunlar› tart›flmac› ve çözüm önerici olmal›d›r. K›sa film, uzun bir öykünün bafll›¤› ya da çarp›c› bir paragraf›d›r. Anl›k karelerin y›ll›k etkileri vard›r. Bu etkiyi profesyonel bir ruhla halk›m›zla buluflturmak, sinemay› özelde k›sa filmi, marjinallikten ç›karmak, yeni yetenek ve ürünleri keflfetmek için sarf etti¤imiz emek ve özverinin karfl›l›k bulaca¤›n› umuyor ve inan›yoruz. K›sa film festivalimiz 25-26 Kas›m tarihlerinde Tohum Kültür Merkezi’nde gerçekleflecektir. Festivale kat›lacak filmlerin son kabul tarihi 1 Kas›m 2006 tarihidir. Konu s›n›rlamas› yoktur. DVD ve VCD format›ndaki ürünlerinizle festivalimize renk katman›z› diliyor ve sizi üretimlerinizi paylaflmaya davet ediyoruz. Yak›nda aç›lacak olan internet sitemizden ayr›nt›l› bilgi sahibi olabilirsiniz.
KISA F‹LM NED‹R? K›sa Film, resmi bir konsept içerisinde tan›m› bulunmasa da gösterdi¤i baz› karakteristik özelliklerle flu flekilde yorumlanabilir; K›sa süre içerisinde sinema kurallar›na ve sanat›na sad›k kalarak, yönetmenin kendi tercihinde bir yöntemle anlafl›l›r eserler yaratmas›d›r. K›sa film, potansiyelinde derin bir özgünlük ve s›n›rs›zl›k bar›nd›rmaktad›r. K›sa Film türleri, Deneysel, ‹mgesel, Canland›rma, Kurmaca olarak bölümlere ayr›l›r. Baz› tan›mlarda bu s›ralamadan ‹mgesel veya Kurmaca türlerinin ayn› tutuldu¤u da görülmüfltür. Kendine özgü yap›s›nda yönetmenin en özgür oldu¤u ve belki de tamamen kendi tarz›n› yaratt›¤› en belirgin tür, isminden de anlafl›labilece¤i gibi Deneysel k›sa filmlerdir. Süresi hakk›nda resmi bir aç›klama olmasa da, genel k›sa film konseptinde süre oran› 7-8 dk, e¤er daha büyük bir prodüksiyon ve amaç farkl› ise tüm intro ve jenerikler dahil 15-17 dakika civar›ndad›r. Fakat genelde bu süreleri yar›flma ve festivaller kendi olanaklar› içinde belir-
8-21 Eylül 2006
Tohum Kültür Merkezi 2. K›sa Film Festivali lerler, örne¤in bir yar›flma veya festivalin belirledi¤i en düflük süre 59 saniye, en yüksek süre ise ortalama için 29 dakikad›r. Bunun yan›nda, amaca göre de¤iflen süre belirlemeleri de olabilir, örne¤in sadece 10 saniyelik eserlerin yar›flt›¤› yar›flmalar da bulunmaktad›r. Son olarak, festival ve yar›flmalardaki k›sa filmleri izleyerek, akl›n›zda belli bir k›sa film konsepti oluflturabilirsiniz. Buna ra¤men bir yar›flmada derece alan film di¤erinde yar›flmaya kabul dahi edilmeyebilir, bu nedenle afl›r› örneklenmeden ziyade kendi özgün eserlerinizi ortaya koyman›zda yarar var. K›sa Filmler genel olarak MiniDV kameralar kullan›larak çekiliyorlar. Tabi imkânlar› genifl ve ya daha büyük prodüksiyonlara kalk›flanlar film olarak da çekim yapabiliyorlar. Fakat normal bir k›sa filmci veya sinema ö¤rencisinden bahsedecek olursak, gerek görüntü kalitesi, gerek edit s›ras›nda sa¤lad›¤› avantajlardan dolay› kesinlikle DV sistemler idealdir. Bunun d›fl›nda; Hi8/V8 - D8 - VHS gibi farkl› video kamera formatlar› da bulunmaktad›r. Fiyatlar› bu türlere göre daha pahall› olan MiniDV sistemler yerine önerilebilecek en do¤ru seçim analog sistemler alt›nda Digital kay›t yapan Digital 8 (D8) kameralard›r. Bu kameralar hem tatmin edici bir görüntü kalitesine sahip (ama kesinlikle DV kadar de¤il) hem de t›pk› MiniDV’ler gibi non-lineer edit s›ras›nda güzel avantajlar sa¤larlar. Di¤er sadece analog olan VHS gibi çözümler hem çok kötü görüntü kalitesine sahiptir hem de dijital edit s›ras›nda onlardan faydalanmak hiç kolay de¤ildir.
KISA F‹LM TÜRLER‹ En çok merak edilen konulardan biri, K›sa film türleri ve bu türlerin anlamlar›. Bu yüzden k›sa film türleri hakk›nda biraz bilgi vermek do¤ru bir karar olacak. Burada aç›klanacak bilgiler herhangi bir akademik dayana¤a ba¤l› de¤ildir, tamemen tecrübe ve gözlemlere ba¤l› kalarak haz›rlanm›flt›r.
K›sa Film türleri Kurmaca En s›k rastlanan k›sa film türlerinden biri. Genel olarak konulu bir hikayenin sinema diliyle “k›sa” yoldan anlat›lmas› esas›na dayan›r. Bildi¤imiz filmler gibi serim-dü¤üm-çözüm gibi noktalar› bulunur. Fakat k›sa filmin do¤as›nda bulunan “özgün” yaklafl›mdan dolay›, filmin yönetmeni kendi anlat›m ve kurgulama dilini de k›sa filmine katar/katabilir. Herhangi bir süre flart› olmamas›na ra¤men genel olarak 20 dakikay› aflmazlar.
Storyboard Senaryoya sad›k kal›narak haz›rlanan filmde görülecek kamera aç›lar›n› ifade eden resimler dizisidir. Bunu bir bant karikatür gibi düflünebilirsiniz. Çekim s›ras›nda kameran›n hangi aç›dan neleri görece¤i konusunda en önemli referanslardan olan storyboard’›n sanatsal kalitede ciddi çizimler olmas› gerekmiyor. Genel bilgileri ve görüfl ayr›nt›lar›n› içeren basit çizimler olmas› ço¤u zaman yeterlidir.
Mekan -Mekan Cast’› Filmdeki olaylar›n nerede sahnelenece¤i konusunda bir plan yapmal›s›n›z, senaryoda ifade edilene en yak›n veya olaylara en uygun mekan› bulman›z veya yaratman›z gerecektir. Varolan mekanlar› keflfedip filminizde kullanmak üzere belirlemeniz t›pk› rollere göre oyuncu da¤›tman›z gibi mekan cast’› olarak ifade edilir.
Ifl›k ‹lk deneyimlerini yaflayan k›sa filmci arkadafllar›n nedense ihmal etti¤i hatta “pek de önemli de¤il” gibi söylemlerle ifade etti¤i, fakat aksine en önemli bileflenlerden biridir. Hareketli foto¤raf sanat› olan sineman›n özünde ›fl›¤›n önemi tart›fl›lmazd›r. Filmlerde kullan›lan renklerin bile önemi oldu¤u göz önüne al›n›rsa, istenen etkiyi yaratmakta ›fl›¤›n etkisi ciddi derecede ön plandad›r.
Ses
Deneysel En özgün k›sa film türlerinden biridir. Tamamen yönetmenin kendi dilini deneme esas›na dayan›r. Bir hikâye, fikir ve hatta bir söylem, deneysel bir flekilde yarat›lm›fl ve tamamen olabildi¤ince özgün bir flekilde anlat›m› esas›na dayan›r. Örne¤in, deneysel filmlerde yönetmen kendi ›fl›k, kadraj, ses... v.b anlay›fl›n› savunur ve bu savundu¤u özgün dili kullanarak filmini haz›rlar. K›sacas› standartlar›n ötesinde ve birbirine en az benzeyen filmlerin ç›kt›¤› türlerden biridir. Fakat bu özgünlük baz› kifliler taraf›ndan tamamen yanl›fl de¤erlendirilmekte, sinema kurallar›na sad›kl›k ve sinematografik tecrübeyi çok fazla gerektirmemesi gerekti¤ini, dolay›s›yla hata pay›n› en çok kald›ran tür olarak benimsenmesi gibi korkunç bir yanl›fl tutuma neden olmaktad›r. Deneysel film, bu sapt›rmayla birlikte maalesef konuyla hiçbir ilgisi olmayan insanlar›n bile, haz›rlad›klar› baz› hareketli görsellerin “k›sa film” ilan edilmesine de sebep olmufltur.
Canland›rma Bir dönem kurmaca k›sa film ile k›yaslanmaya kalksa da, canland›rma k›sa film dedi¤imiz tür, aslen animasyon temeline dayanmaktad›r. Bilgisayar teknolojisi ya da tamamen el iflçili¤iyle haz›rlanan, 2 ya da 3 boyutlu anime edilmifl eserler olarak bilinir.
K›sa Filme dair unsurlar; Senaryo Senaryo, hepimizin bildi¤i gibi bir film içinde neler geçece¤ini -konuyu ifade eden, karakterleri- onlar›n diyaloglar›n› içeren, olaylar›n nerede ne zaman geçti¤ini belirten, ortam› tasvir eden ve baz› durumlarda yönetmene yard›mc› olmas› için kamera hareketlerini dahi içeren dokümanlard›r.
Teknik yetersizlik durumlar›nda kalitesini muhafaza etmek her zaman mümkün olmayan ve ilk deneyimlerde genelde kalitesi ikinci planda b›rak›lan bileflendir. Video sistemleri kullanarak bir K›sa Film çekiyorsan›z, muhtemelen kamera üzerindeki mikrofonlar› kullanacaks›n›z fakat bu, yukar›da da belirtti¤imiz gibi kaliteyi ikinci plana götürecektir, sesteki gürültüler ve düflük netlik oran› filminizin genel kalitesini düflürecektir. Bu sebepten çekimlerinizde ileride bahsedece¤imiz Boom gibi harici ses yakalama ayg›tlar› kullanman›z gerekecektir.
Kurgu - Montaj Aç›klama yapmadan önce genelde yanl›fl bilinen birfleyi düzeltelim. Kurgu, sinema kurallar›na sad›k kalarak (önceden belirlenmifl akademik kurallara göre), çekilen sahnelerin nerelerde nas›l kesilip bir sonraki sahneye nerede nas›l ba¤lanaca¤›, sahnelerin nas›l s›ralanaca¤› gibi bir filmi kuran sistemdir. Montaj ise kurguda belirlenen noktalar›n fiili olarak kullan›lmas›d›r. Kurgu sinema sanat›nda bafll› bafl›na ciddi bir bafll›kt›r, ona flimdilik girmeyece¤iz. Montaj konusu ise çekim yapt›¤›n›z kameraya ba¤l› olarak (amatör k›sa filmcilere yönelik aç›klama yapt›¤›m›z için Video kameralara ba¤l› kal›yoruz) lineer veya non-lineer ad›n› verdi¤imiz ve kabaca Analog veya Digital yöntemlerle çekilen görüntülerin, s›ralanmas› ba¤lanmas›, gerekli görsel eklentilerin yap›lmas›d›r. Lineer (do¤rusal) montaj analog montaj setlerinde, non-lineer (do¤rusal olmayan montaj) ise bilgisayar sistemlerine ba¤l› ortamlarda yap›l›r. Bu arada birçok montaj operatörünün ayn› zamanda kurgu bilgisi oldu¤u ve/veya birçok kurgucunun da montaj bilgisi oldu¤u aç›kt›r. Devam edecek
Tohum Kültür Merkezi ‹rtibat tel: 0212 643 22 33 Adres: So¤anl› Mah. Mimarsinan Cad. 62/5 Bahçelievler-‹stanbul
8-21 Eylül 2006
26
56
‘‹lkinki kadar tereddütsüz…’
Ruhumuz üflüyordu. Zindanlara ve yoksul evlere, Ve zirvelerde yol gözleyenlere O kahredici haber düflüyordu Cihan›m›z, can›m›z; Ö¤retmen önderimiz ‹lkinki kadar ikirciksiz ‹lkinki kadar tereddütsüz Yaflam›n› sancak sancak örerek Dilini duvarlara gömerek Ser verip s›r vermeyerek Ölümsüzlerin kat›na uçufluyordu… Bu co¤rafyada iflçi s›n›f› ve emekçilerin ‘onur’ duyduklar› kifliler ve olgular ile egemenlerin ve onlar›n sömürü çark›ndan nemalananlar›n ‘gurur’ duyduklar› kifliler ve olgular›n taban tabana z›t olmas› kuflkusuz karfl›t s›n›flardan olmas›ndand›r. Var olan sistem iflçi s›n›f› ve emekçilerin daha fazla sömürülmesi amac›na hizmet etmekteyken, sistemin devam›n› sa¤lamak için ‘kurflun atan ve kurflun yiyenler’ ‘Türkiye seninle gurur duyuyor’ sesleriyle karfl›lan›r ve u¤urlan›r. ‹nsanca yaflanacak özgür günler için eflitli¤in ve adaletin türküsünü yükselten, gelece¤i yaratmak, varolan sistemi y›kmak ve esaretin zincirlerini parçalamak isteyenler ise vurulup düfltüklerinde bir k›z›l karanfil gibi ‘ölümsüzdür…’ slogan›yla u¤urlan›rlar. Burjuvazinin parayla ve kanla kirlenmifl ‘gurur’una karfl›l›k, özgürlük türkülerini söyleyerek iz b›rak›p gidenlerin ‘onur’u vard›r, topyekun halklar›n kurtulufluna adanm›fl… ‹flte bu yüzden vatans›zd›r onlar, tüm dünya halklar›n›n mücadelesinde yaflarlar, dilleri dinleri ›rklar› ayr›m görmeksizin… Paran›n kar›flt›¤› her fleyde oldu¤u gibi burjuvazinin
‘gurur’u da ç›karlar›na göre saf de¤ifltirir, onlar için bugün çok de¤erli olan yar›n kullan›l›p at›lm›fl kirli bir peçetedir. Gazi Katliam› içerisinde yer alan polislerin ceza ald›klar›nda mahkemede söyledikleri bunun binlerce örne¤inden biridir: ‘Biz, sadece emri yerine getirdik, emir verenlere bir fley olmad›. Harcand›k.’ ‹nsanca yaflanacak bir dünya kurmak için çabalayanlar, ömrünü bu yola verenler herhangi bir karfl›l›k beklemedikleri gibi, paylar›na düflen hapisliktir, iflkencedir, ayr›l›kt›r, yoksulluk ve yoksunluktur, bask›d›r ço¤u zaman. Tüm bunlara karfl›n tüm varl›¤›yla inanman›n getirdi¤i coflkudur, sevinçtir, yar›nlara duyulan umuttur, bugünü yaratan emektir… ‘Emir’le de¤il bilincinde olduklar› ve inand›klar› bir dava içindir tüm emekleri. Yanl›fls›z olmad›¤› gibi, a¤›r hatalar da vard›r kimi zaman, pek çok güzelli¤i içlerinde tafl›d›klar› gibi, onca zaaf› da tafl›rken. Yüre¤ini ve bilincini halk›n saf›na koyanlar›n korkusu yoktur halktan, karanl›k kap›lar ard›nda ad›na ‘derin’ s›fat›n› ekledikleri devletlerinin yüre¤i korkuyla dolu, gö¤sü i¤ne bat›rsan boflalacak havas›yla çal›mla ortal›kta gezinenlerinden de¤illerdir çünkü. fi›rnak’ta apartmanda 3 ayr› kilitli kap›dan geçtikten sonra evine varabilen ama oturup kahramanl›k türküleri uyduranlard›r onlar korkanlar, 1 May›s Mahallesi’nde ara sokaklara girmeye korkup evlerin içine gaz bombas› atanlard›r… Gideni arkada kalanda yaflatma, insano¤lunun ölümsüzlük iste¤inin belirtisidir. Dede, soyunu torununda yaflat›r, o¤ul babay›. Sistem ‘kahramanlaflt›rd›klar›n›’ okul, hastane gibi kamu binalar›nda zorla yaflatmaya çal›fl›r. Onlar›n ‘Baba’ Süleyman Demirelleri vard›r ‘Bana sa¤c›lar suç iflliyor dedirtemezsiniz’ diyecek kadar yüzsüz, ancak para babalar›n›n babas› olmufl, yoksullar›n midesindeki ekme¤i küçültmüfl üvey babas›. Bizim Süleyman Cihanlar›m›z vard›r önderinden ald›¤› bayra¤› ayn› inanç ve kararl›l›kla ard›ndakine devretmifl… Binlerce yi¤it halk evlad›ndan biridir O, en zor dönemlerde üstlenmifltir en a¤›r yükleri, en zor s›navlardan geçmifltir aln›n›n ak›yla… Susurluk Davas›ndan yarg›lanan özel harekatç› katil ‹brahim fiahin zaten ona birfley yapmayacak olan mahkemeden kaçmak için ‘Haf›zam› kaybettim’ yalan›n› uydurmufltur. Sahip oldu¤u tüm de¤erler, daha do¤rusu de¤ersizlikler bugün al›n›p yar›n b›rak›labilirdir, hatta en çok paray› verene göre yer de¤ifltirebilir. Oysa ifl-
kencede katlediliflinin üzerinden 25 y›l geçmifl olmas›na ra¤men hala an›s› taptaze Süleyman Cihan’›n. Hiçbir güç O’nu halk›n yüre¤inden ve bilincinden silemeyece¤i gibi, t›pk› 16 yafl›nda katledilmesine inat ad› binlerce kifliye konulan Filistinli direniflçi Lina gibi onun ad› da yüzlerce kiflide yafl›yor flimdi. Hayk›r›lan her sloganda, at›lan her taflta, çal›nan her kap›da, zorluklar› gö¤üslemeyle ilgili yap›lan her sohbette ilk cümlelerden biri olarak yafl›yor flimdi. ‘Geçmiflten güç almak’ denildi¤inde, gelece¤i inançla yazmak denildi¤inde ürettikleri ve katt›klar›yla kilometre tafllar›ndan birini oluflturuyor O. Ö¤retmen olduktan sonra sürdürdü¤ü aktif siyasal mücadele ile ‘Halk›n ö¤retmeni’ ayn› zamanda ö¤rencisi olmufltur O. ‹stanbul’da Tunceliler Kültür ve Dayan›flma Derne¤i’ni kurarak bizzat baflkanl›¤›n› yapm›flt›r. O’nun yo¤un faaliyetleri sonucu Proletarya Partisi 1. Konferans›n› yapm›flt›r. Aran›r duruma düfltü¤ü günlerde nereye baksan›z ordad›r O, halk›yla iç içe düflman›n elinin uzanamad›¤› yerdedir. 12 Eylül’le birlikte korku ikliminin yayg›nlaflt›¤› en koyu karanl›k günlerde Proleterya Partisi, 2. Konferans›n› fiubat 1981’de yaparak, silahl› mücadeleyi yürütme karar›n› al›rken, Süleyman Cihan MK üyeli¤ine ve MK taraf›ndan da Genel Sekreterli¤e seçilmifltir. Cunta koflullar› tüm h›z›yla sürerken O, faaliyetlerinin koflturmacas›ndad›r. En zor koflullarda onu y›lg›nl›¤a düflürmeden azimle koflturmas›n› sa¤layan güç, hiç kuflkusuz bilimseldir, özgür yar›nlara olan inançt›r. Eylül, hüzün ay›d›r derler; 12 Eylül’ün karanl›¤›n› lanetledi¤imiz y›ldönümünün yaklaflt›¤› flu günlerde ‘Darbeciler yarg›lans›n’ diye hayk›r›rken, O 25 y›l öncesinden bunun gerçekleflece¤inden, halk düflmanlar›n›n eninde sonunda halka hesap verece¤inden flüphe duymuyordu, buna eminiz. Çünkü O, halk›na ve onun öncüsüne güveniyordu. 28 Temmuz 1981’de düflman›n eline geçti¤inde de yüzünde bu inanç vard›. Düflman›n sevincini hayal k›r›kl›¤›na dönüfltürendi yar›nlara ve halk›na duydu¤u inanç. Kimli¤ini dahi kabul etmeyerek hem Partisinin hem Türkiye devrimci hareketinin yüz aklar›ndan biri oldu. Kaypakkaya’dan sonra iflkencede katledilen 2. Genel Sekreter olarak tarihteki ve halk›n›n yüre¤indeki yerini ald› 15 Eylül’de. fiimdi bir parça Eylül hüznünü tafl›sa da kalbimiz, flairin dedi¤i gibi soruyoruz: “Ölü mü denir flimdi onlara?”
KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER S›rma Boyo¤lu 14 Eylül: 1958 y›l›nda Erzincan’›n Refahiye ilçesinde do¤an S›rma Boyo¤lu devrimci düflüncelere abisi Ali R›za Boyo¤lu’ndan etkilenerek sempati duydu. 14 Eylül 1978’de Tuzla’da bildiri da¤›tan kalabal›k bir sivil faflist gruba aralar›nda S›rma Boyo¤lu’nun da bulundu¤u devrimci demokrat güçler taraf›ndan müdahale edilir. Müdahaleye karfl› haz›rl›kl› olan sivil faflistler silahl› sald›r›da bulunur. Silahlar Ali R›za Boyo¤lu’na çevrildi¤i s›rada S›rma Boyo¤lu abisini kurflunlardan korumaya çal›fl›rken ald›¤› kurflun yaralar› sonucu flehit düfler. Zühre Dersim 14 Eylül 1988: “‹yi ki dünyan›n güzelliklerine düflman, düzenbazl›klar› görüyoruz. ‹yi ki hayat›m›za mal olacak kadar zulümleri biliyoruz. Bundan de¤il mi af dilemiyor ve affetmiyoruz” diyen, yüre¤i kavgan›n tam ortas›nda memleket sevgisiyle yan›p tutuflan TKP/ML taraftar› Zühre Dersim, 14 Eylül 1988 y›l›nda ‹sveç’te yakaland›¤› kanserden dolay› hayat›n› kaybetti. Bektafl Daflgöl 16 Eylül 1994: 1 Haziran 1945 y›l›nda Sivas’›n Kangal ilçesinde dünyaya gelen Bektafl Daflgöl, Berlin’de TKP/ML’nin düflünceleri ile tan›fl›r. AT‹F Türkiyeli ‹flçiler Derne¤i’nde aktif olarak çal›fl›r. Daflgöl yakaland›¤› karaci¤er hastal›¤› sonucu 16 Eylül 1994 y›l›nda ölümsüzleflir.
al›m” “Burjuva karargahlar› bombalaya “Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin deneyim ve dersleri proletarya diktatörlü¤ü alt›nda s›n›f mücadelesinin sürdürülmesi, sosyalizmin kapitalist yola karfl› galip gelmesinin, proletaryan›n burjuvaziyi alt etmesinin derin hazineleri ile doludur. Bu derslerden yararlanamayanlar, bunu reddedenler geriye dönmeye mahkum olacaklard›r.” Baflkan Mao’yu ölümünün 30. y›l›nda sayg›yla an›yor, bu vesileyle afla¤›daki yaz›y› okurlar›m›za sunuyoruz... “Biz, kendimizi dünyay› temellerinden sarsacak bir davaya adad›k” diyen Mao, 1965’lerin sonuna gelindi¤inde, kitlelere ve partililere flöyle sesleniyordu: “Burjuva Karargahlar›n› Bombalay›n” Mao’nun, kitlelere ve ÇKP’nin binlerce üyesine yapt›¤› bu ça¤r› içi bofl bir ça¤r› de¤il, bugüne kadar dünya tarihinde görülmeyen ve ilk defa bir proletarya diktatörlü¤ü alt›nda, proletarya “ad›na” proletaryan›n karargahlar›n› ele geçirmifl, kendine “komünist” diyen burjuvalara yönelikti. Bu, ayn› zamanda burjuvazi ile proletarya aras›ndaki ezeli ve ölümüne bir iktidar mücadelesinin yeni bir biçime bürünmüfl flekliydi. 1965, 10 Kas›m›’nda bafllat›lan Büyük Proleter Kültür Devrimi f›rt›nas›,
Çin’de ve dünyada yeni altüstleri yaflatacak denli de güçlü, bir “Do¤u Rüzgar›”yd›. BPKD, Sosyalist Çin’de yeni burjuvaziyi alt etmenin önemli bir arac› olmufltu. Mao, BPKD öncesi, 1965 Ocak’›nda MKSB Geniflletilmifl Toplant›s›’nda, revizyonizmin nerede oldu¤unu ve tehlikenin nereden geldi¤ini flöyle aç›kl›yordu: “Parti Merkezinde boy gösterirse ne yapacaks›n›z? Böyle bir olas›l›k vard›r ve çok ciddi bir tehlikedir.” Mao, bizzat MK toplant›s›nda yine MK içinde revizyonizmin ciddi boyutlara ulaflt›¤›n›, buna karfl› mücadelenin kaç›n›lmazl›¤›n› da ortaya koydu¤u gibi, bu mücadelenin yine MK içinde verilmesini yeterli görmeyip, daha aç›k, bu kez kitleleri direkt bu mü-
cadelenin içine çekmeyi ileri sürdü ve Kültür Devrimini bafllatma karar› ald›. Baz› revizyonistlerin ileri sürdü¤ü gibi, BPKD, bafl› bofl ve kendili¤indenci bir eylem de¤il, bizzat Mao önderli¤inde bafllat›lan ve bu devrimi yürütmesi için seçilen bir komitenin inisiyatifindeydi ve bu komite direkt SB’ye ba¤l›yd›. Bu komite; “Kültür Devriminden Sorumlu Grup” (KDSG) olarak adland›r›l›yordu. Elbette zaman›n 800 milyonluk Çin’inde kargaflal›klar›n olmamas›n› beklemek, s›n›f mücadelesinin ne oldu¤unu anlamamak olaca¤› gibi, kitle mücadelelerini, düzenli orduyu merasim k›tas› olarak görmek, kitleleri tan›mamak anlam›na gelir. Mao, revizyonizmin y›k›lmas›n›n temel
flart›n›n kitlelerin sosyalizme sahip ç›kmas›ndan geçti¤ini çok iyi biliyordu. Zira kitleler harekete geçirilmeden, kitleler bu çat›flman›n içinde direkt taraf olmadan, revizyonizm yenilemeyece¤i gibi, revizyonizm bir defa yenilse bile e¤er kitlelerin denetimi, hareketi devam etmezse yeniden daha güçlü flekilde ortaya ç›kma tehlikesi vard›r. Mao ve ÇKP’li komünistler, Çin’deki revizyonizme karfl›, Mao’nun kitleler üzerindeki prestijini ve muazzam etkisini kullanarak, parti içindeki revizyonistleri tasfiye edebilirdi, ama o, kitlelerin revizyonizme karfl› harekete geçmesini, kitlelerin kar›fl›kl›k ç›karmas›n›, sokaklara dökülmesini istedi. Çünkü, kitleler böyle bir devrimle ileriye do¤ru s›çramalar yapacakt›.
56
Kitle çizgisi ve kitlelere yaklafl›m konusunda Uluslararas› Kominist Hareket’in Mao’dan ö¤renece¤i çok fley var. BPKD, ayn› zamanda proletarya önderli¤inde revizyonizme karfl› bir kitle hareketidir. Revizyonizme karfl› kitlelerin aya¤a kald›r›lmas›d›r. Komünistler, kitlelerin aya¤a kalkmas›n›, devrim için istemifllerdi, ama o zaman iktidar burjuvazinin elindeydi. BPKD ile de proletaryan›n ve emekçilerin kendi iktidarlar›n› korumalar› için sosyalist maskeli burjuvalar olan revizyonistlere karfl› aya¤a kalk›yorlard›. S›n›flar var oldu¤u sürece geriye dönüfller tehlikesi hep olacakt›r, ama geriye dönüflleri engellemenin biricik yolu da, kitlelerin kendi devrimlerine sahip ç›kmalar›, “sosyalist” maskeli revizyonizmi görebilecek düzeye gelebilmeleridir. Bu da, kitleleri sürekli s›n›f mücadelesinin içinde tutmakla olabilir. BPKD s›ras›nda Mao’nun takti¤i çok aç›kt›r. Önce küçük çat›flmalar ile düflman›n gücünü ölçer, tali sorunlar üzerinde güç dengesini korumaya ve kavramaya çal›fl›r ve düflman›n en zay›f noktas›n› yakalad›ktan sonra, buradan vurur. BPKD’nin daha bafllang›c›nda, Çin’de revizyonizmin babas› ve dayanak noktas› esas olarak Liu fiao-fli olmas›na karfl›n, ilk önce hedef olarak bunu almad›, bunlar›n zay›f noktalar›n› ele ald› ve yüklendi. Bu konuda halkan›n en zay›f noktas› ise, Liu fiao-fli’nin ve Pekin Belediye Baflkan› olan Peng Çeng’in deste¤i ile sürekli -tabi dolayl› bir flekilde- Mao’ya ve onun görüfllerine sald›ran Wu Han’d›. Wu Han, ayn› zamanda Peng Çeng’in yard›mc›s› bir burjuva enteliydi. Mao önce ifle buradan bafllad›. Bunun yazd›¤› ve sahneye koydu¤u; “Hay Juy’un Görevden Al›n›fl›” adl› oyunun elefltirilmesini istedi ve bu konuda görevi; BKPD’nin önderlerinden ve Mao’nun ölümünden sonra Çin revizyonistleri taraf›ndan “Dörtlü Çete” olarak adland›r›lanlar›n içinde yer alan Yao Wen-yuan’a verdi. Yaz› 30 Kas›m 1965’de fianghay’da yay›nlanan Halk›n Günlü¤ü gazetesinde ç›kt›. Bu yaz›n›n Mao’nun görüflleri oldu¤unu bilmeyen yoktu. Üstelik bu yaz›, revizyonizmin kalesi olan Pekin’de de¤il fianghay’da yay›nlanm›flt›. Mao’nun da sonradan itiraf etti¤i gibi, böyle bir yaz›y› revizyonizmin kalesi haline gelmifl olan Pekin’de “yay›nlatamazlard›”. ‹flte BPKD’nin ilk meflalesi böyle yak›ld› ve revizyonizmin en küçük kalesinin topa tutulmas›yla baflland›. Liu fiao-fli ve Peng Çeng, silahlar›n kendilerine dönece¤ini bildikleri için hemen Wu Han’a özelefltiri yapt›rd›lar. Ama bu özelefltiri revizyonizmin bir manevras›ndan baflka bir fley de¤ildi. Mao, BPKD’ni yöneten (KDSG) gruba bilerek Peng Çeng’i sorumlu yapt› ve “Wu Han Davas›”n› soruflturma görevini de buna verdi. Amac›, kendi politikas›n› revizyonistlere de uy-
27 gulatmak ve revizyonist cepheyi sürekli daraltmakt› ve ayn› zamanda, Mao’nun kendi deyimi ile Peng Çeng’i “ar› kovan›n›n içine itmifl” oluyordu. Mao’nun bu usta Marksist takti¤ini elefltirenler hala vard›r: “Neden BPKD’nin hedefi olan bir kifliyi KD’nin bafl›na getiriyor?” diye. S›n›f mücadelelerinin düz bir rotada yürüdü¤ünü sananlar›n görüflüdür bu. Çünkü Mao; “Acayip yarat›klar ve canavarlar -dedi¤i revizyonistlerin- gerçek yüzlerini olaylar›n ak›fl› içinde fazla..” gizleyemeyeceklerini s›n›f mücadelesindeki engin deneyimlerinden biliyordu. Nitekim, Peng Çeng, kendini daha fazla gizleyemedi, KDSG’un sonuç raporunda yapt›¤› yolsuzluk a盤a ç›kt›. Ancak, Kültür Bakanl›¤›, Mao’nun ve daha bir çok Mao yanl›s› yaz›lar›n bas›nda ç›kmas›na engel oluyordu. Bunun üzerine Mao,1966 Nisan’›nda sert bir konuflma yapt›: “Parti’nin Propaganda Bölümü Cehennem Kral›’n›n saray›d›r. Kahrolsun Cehennem Kral›! Bütün kölelere özgürlük! Her eyaleti ayaklanmaya ça¤›r›yorum, Merkeze karfl› bafl kald›ral›m... Cehennem Kral›’n›n saray›n› paramparça etmelidir.” Mao’nun bu sert ç›k›fllar›ndan sonra, parti yaz›nlar›nda “kara çete” olarak adland›r›lan revizyonistlere karfl› yaz› ak›n› bafllad›. Partinin önemli yay›nlar› ve bir çok bafl yazar› Mao’nun direktifleri do¤rultusunda revizyonizmi elefltirmeye bafllad›lar. Bu olaylar›n ard›ndan 14 Nisan’da Ulusal Halk Konseyi, Peng Çeng’in Parti karfl›t› eylemlerini incelemek için topland›. Resmi olarak Kültür Devriminin (önce ismi böyleydi, daha sonra A¤ustos’ta; Büyük Proleter Kültür Devrimi” diye adland›r›ld›.) 16 Nisan 1966’da bafllat›ld›¤› aç›kland›, ayn› y›l›n May›s ay›nda ise, Peng Çeng ve daha bir çok revizyonist yazar ve görevliler görevlerinden al›nd›lar. Böylece Mao, BPKD’nin daha ilk aylar›nda, ar› kovan›na soktu¤u revizyonist yöneticileri, kitleler önünde teflhir ederek saf d›fl› etmesini bilmiflti, ama mücadelenin esas› daha yeni bafll›yordu. Mao, Peng Çeng’in bafl›nda oldu¤u Kültür Devriminden Sorumlu ilk grubun, tasfiye edilmesini ÇKP-MK’n›n May›s 1966’daki toplant›s›nda baflarm›flt›. Bu toplant›da, eski KDSG’un tasfiye edildi¤i ve MK’ya ba¤l› yeni bir KDSG oluflturuldu¤u karar› al›nd› ve Mao’nun haz›rlad›¤› ve MK’ca kabul edilen meflhur “16 May›s Genelgesi” parti örgütlerine da¤›t›ld›. Bu Genelge’nin yay›mlanmas›yla, BPKD yeni bir boyut kazan›yor ve yeni bir aflamaya geçiyordu. BPKD’nin nas›l yürüyece¤i, hedeflerinin ne oldu¤u, hangi çizgiye vurulmas› gerekti¤i, revizyonizmin nerede oldu¤u, “Cehennemin Krallar›”n›n kimler oldu¤u genel hatlar›yla aç›klanm›fl ve partiye bu konuda ayd›nlat›c› ve teorik yol göstericilik ortaya konmufltu. Art›k ikinci aflamas›, kitlelerin harekete geçirilmesini oluflturuyordu. Bunun yolu ise, Duvar Gazeteleri (Dazubao)ni her tarafta ço¤altmak, kitlelerin elefltirilerini dazubao’larla dile getirmesinin yolunu açmakt›. 1966’n›n 25 May›s’›nda ilk dazubao, revizyonizmin kalesi olarak bilinen Pekin Üniversitesi’nde as›ld›. Bu ilk dazubao ile Pekin Üniversitesi hareketli günlerine ad›m att›, bu ayn› zamanda Kültür Devriminin tarihi bir dönüm noktas›n› da oluflturuyor ve ünlü 16 May›s Genelgesi parti ve kitleler içinde beklenen etkisini yarat›yordu. Öte yandan kapitalist yolcular da bofl durmuyor, karfl› engeller ç›kar›yor, “kamu düzenini bozma” gibi gerekçelerle, eylemlere kat›lanlara bask› uygulama yoluna gidiyorlard›. Tabi, bu dönemde salt kapitalist yolcularla bafl etmenin yan› s›ra kendilerini, “en keskin Maocu”
gösteren baflka “fleytanlar” da vard›. Bunun bafl›nda Lin Biao geliyordu. Revizyonizmi yenmeyi amaçlayan Mao, parti içi dengeleri de gözetiyor, öncelikle iflah olmaz revizyonistlere karfl›, parti cephesini geniflletmeyi hedefliyordu. Bu nedenle de, baz› unsurlar›n olumsuzluklar›na “geçici” olarak göz yumuyordu. Revizyonizme karfl› mücadele uzun erimli ve hala kimin kazanaca¤› belli olmad›¤› gibi, mücadelenin tek bir muharebeyle kazan›lmas› olas›l›¤› da yoktu. Mao; “zaferi kimin kazanaca¤› belli de¤il” derken, uzun erimli mücadeleyi kastediyordu, ama bu mücadeleyi proletaryan›n kazanaca¤›ndan emindi. ‹lerde burjuvazi iktidar› geri alsa bile, halk›n onlara rahat yüzü göstermeyece¤inden de emindi. Çünkü o, halka ve Çin proletaryas›na sonsuz bir güven duyuyordu. Ama, onun esas sorunu kitleleri harekete geçirmekti, Marksist teori, kitlelerde ete kemi¤e bürünürse bir anlam kazanacakt›. ‹flçi s›n›f› ve di¤er emekçiler, kendi deneyimleri ile do¤ru ve yanl›fl› ay›rt etmeli, halk›n ad›na bir baflkalar› karar vermemeli, kitleler bilinçlerini mücadele ederek özgürlefltirmeliydi. Çin toplumu BPKD ile büyük bir silkiniflin içine girmiflti, bundan geriye dönüfl olamazd› ve bütün yöneticiler pay›na düflen elefltirileri alacakt›. Ve öyle de oldu. Mao’nun öngörüleri do¤ruland›. “Yang›n› ben bafllatt›m... Görebildi¤im kadar›yla kitleleri sarsmak iyi bir yöntemdir... Y›llardan beri (Partideki revizyonistleri) nas›l tepe taklak edebilece¤imi düflündüm durdum... sonunda en etkili yöntemin kitleleri sarsmak oldu¤unu anlad›m.” Mao, kendi ilk dazubao’sunu 25 May›s’da yazd› ve o meflhur; “Burjuva Karargahlar› Bombalay›n” bafll›¤›n› tafl›yordu. Baflta Liu fiao-fli olmak üzere revizyonistlerin ele bafllar›, Mao’nun bu ça¤r›s›n›n kimi hedefledi¤ini çok iyi biliyordu ve tepkilerini de gösterdiler. Liu fiao-fli; “Komünist Partisi’ne karfl› bafl kald›rmay› hofl görmeyiz” diye yan›t verirken, Mao’nun karfl›s›nda durabilece¤ine de inanm›yordu. Ama, bu, ayn› zamanda revizyonizmin ÇKP içindeki gücünü de gösteriyordu. Bu nedenle Liu fiao-fli kli¤i bofl durmuyor, BPKD’ni tersine çevirmek için yo¤un çaba harc›yorlar ve karfl›-devrimci eylemlerini gelifltiriyorlard›. Liu fiao-fli, Parti içindeki yetkisini de kullanarak, gericili¤e karfl› ayaklanmalar› “karfl›devrimci” eylem olarak niteliyordu. Elbette bu tutum, birçok geri düzeydeki kitleleri etkiliyor, ne tarafta yer alaca¤›nda çeliflkiye düflürüyordu. Çünkü, Liu, “Devlet Baflkan›” s›fat›n› tafl›yordu. 30 y›ldan fazlad›r ÇKP’nin üst düzeyinde yer al›yordu. 1966 A¤ustosu’na gelindi¤inde gençli¤in d›fl›nda köylülerin ve iflçilerin büyük bölümü sessizdi, BPKD’nin atefli oralar› daha sarmam›flt›. Ancak, Mao, devrim ateflini iflçilere yaymadan baflar› flans›n›n olmad›¤›n› da biliyordu. Bunun üzerine MK 1966 A¤ustos’unda topland›. MK içindeki revizyonistlerin tüm engelleme çabalar›na karfl›n, Çin’de “16 ‹lke” olarak bilinen kararlar al›nd› ve Partiye yay›nland›. MK toplant›s›ndan ve 16 ‹lke’nin yay›nlanmas›ndan sonra, 1966 May›s’›ndan itibaren kurulmas›na bafllanan K›z›l Muhaf›z’lar, Tienanmen’de Mao’nun da kat›ld›¤› bir milyondan fazla insan›n topland›¤› bir mitingde ilk defa insanlar›n karfl›s›na ç›kt›lar. Mao, bu tür milyonlar›n kat›ld›¤› çok say›da toplant›da haz›r bulundu, ama konuflma yapmad›. K›z›l Muhaf›z say›s› k›sa sürede 13 milyona ç›km›fl, ülkenin her taraf›na yay›lm›flt›. K›z›l
8-21 Eylül 2006 Muhaf›zlar’›n, d›flar›daki revizyonistlerin ve bunlar› “Mao’nun canileri” olarak gösteren emperyalist burjuva bas›n›n›n iddialar›n›n tersine, yetkilileri görevden alma, silah tafl›ma, tutuklama gibi görevleri yoktu. Tek bir görevleri vard›; elefltirmek, önderlik etmek, “dört eski al›flkanl›kla mücadele etmek” gibi görevleri vard›. Çin’de kitleler ilk defa bu kadar özgürleflmifllerdi. Her tarafta duvar yaz›lar›yla kendi görüfllerini dile getiriyorlar, elefltirilerini ve elefltirdikleri kiflilerin isimlerini aç›kça yaz›yorlard›. Böylesine bir özgürlük, yer yüzünde ilk defa oluyordu denirse fazla bir abart› olmayacakt›r. Kruflçev ve bilimum revizyonist ve emperyalist burjuvazinin, kitlelerin bu özgürlük hareketine; “anarfli”, “bafl› boflluk”, “her fley y›k›l›yor” vb. de¤erlendirmeleri, özünde hepsinin de kitlelerin özgürleflmesinden korktuklar› için de¤il mi? Mao ise; “Eski y›k›lmadan yeni kurulamaz” yan›t›n› veriyordu. Kültür Devrimi’ni yak›ndan izleyen gazeteci-yazar Han Suyin, Mao’nun kitleleri harekete geçirmesini flöyle de¤erlendiriyor: “Çin mutfa¤›n›n geleneksel yemek yapma yöntemiyle Mao’nun devrimci yöntemi aras›nda ilginç bir benzerlik vard›. Çinli bir aflç›, eti ve sebzeleri iyice do¤rad›ktan sonra k›zg›n tavaya at›p iyice kar›flt›r›r; Mao da Çin’in tüm toplumsal katmanlar›n› büyük bir kargafla ortam›nda harmanl›yordu. Tarihin hiç bir döneminde düzensizlikten bu kadar az korkan ya da halk kitlelerine böylesine güvenen; onlar›n bütün benli¤i ile kar›flt›¤› büyük bir tufandan yepyeni bir bilinç ve düzen ile ç›kaca¤›n› görebilen ikinci bir lidere rastlamak olanaks›zd›r.” Yazar›n “olanaks›zd›r” de¤erlendirmesini abart›l› bulsak da, Mao’nun s›n›f mücadelesinde kitlelerin rolünü çok iyi gördü¤ünü ve ezilen y›¤›nlara sonsuz bir güven duydu¤unu, toplumsal diyalekti¤in ustas› oldu¤unu bir kere daha ortaya koymas› aç›s›ndan önemli bir de¤erlendirmedir. Kaynak: Partizan 2001 say›: 40
GÜNDE DÜN… 8 Eylül 1941. Vietnam halk›n›n ölümsüz önderi Ho fii Minh Vietnam Ba¤›ms›zl›k Örgütü’nü kurdu. 1943. Nazi Mahkemesi’nin mahkum etti¤i gazeteci Julius Fuçik idam edildi. 9 Eylül 1984. Devrimci sanatç› Y›lmaz Güney hayat›n› kaybetti 12 Eylül 1980. 12 Eylül darbesi ile Askeri Faflist Cunta yönetime el koydu. 12 Eylül askeri darbesi sonras›nda 7000 kiflinin idam› istendi. Askeri Yarg›tay 124 idam cezas›n› onaylad›. 50 kifli idam edildi. Askeri yönetimde, gözalt›nda ya da hapishanelerde, “do¤al olmayan ölüm” say›s› 229 oldu. ‹nsan Haklar› Derne¤i’nin kay›tlar›na göre 12 Eylül döneminde: 650 bin kifli gözalt›na al›nd›. 230 bin kifli yarg›land›. 1 milyon 683 kifli fifllendi. 141, 142 ve 163. maddelerden 71 bin kifli, yasad›fl› örgüt üyesi olma iddias›yla da 98.404 kifli yarg›land›. 20 Eylül 1992. Özgür Gündem gazetesi yazar› Musa Anter Diyarbak›r’da kontr-gerilla taraf›ndan katledildi. 1985. Halk›n sanatç›s› Ruhi Su hayat›n› kaybetti.
28
8-21 Eylül 2006
56
Bir ülke varm›fl, e¤itim paras›z“MIfi” ve ailelerinin durumlar›n› çok iyi biliyorum.”
Okullar›n aç›lmas›na k›sa bir zaman aral›¤› kala, e¤itim ö¤retim üzerine tart›flmalar yine gündemde. Ö¤retmenlerin ve velilerin bafl belas› olan zorunlu ba¤›fllarsa her y›l oldu¤u gibi bu y›l da toplanmaya baflland›. Her y›l yasad›fl› olarak velilerden toplanan ve “kay›t paras›” olarak adland›r›lan uygulamada bu y›l rekor k›r›l›yor.
Ö¤retmenimiz bize aileleri anlat›rken flunu fark ediyoruz; bir iki aile haricinde tüm aileler orta gelirli insanlar. Ve maafllar›n›n yar›s›n› çocuklar›n›n okumalar› için seferber ediyorlar; “Bizler ö¤retmeniz, tüccar de¤il. Ben hiçbir veliye zorla ‘para vereceksin, yoksa kayd› yapmay›z’ diyemem. Okumak isteyen okusun. Ama önüne siz ekonomik bir fley koyarsan›z kimse okumaz, çünkü okuyamaz!” diyor ö¤retmenimiz.
Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n yay›nlad›¤› genelge, bu konuda ayr› bir noktay› teflkil ediyor. MEB’in yay›nlad›¤› genelgede “kay›t paras› al›nmayacak” denirk e n ,
lkokula yeni bafllayacak bir çocuk için; velinin toplamda 21 kalem (bafll›k) alt›nda yapaca¤› y›ll›k harcamalar›n toplam› 2 bin 258 YTL. Ortaokula bafllayan (e¤itim sisteminin yeni düzeninde bu lise demek oluyor) bir ö¤rencinin velisinin ise yapaca¤› y›ll›k ortalama harcama 2 bin 800 YTL.
‹ ikinci paragrafta hileyle kar›fl›k “ba¤›fl kabul edilir” ibaresi bulunuyor. Oysa ki birçok okulda bu uygulama yasad›fl› ve gayrimeflru oldu¤u için bu para “ba¤›fl” olarak al›n›yor. Tabii ki bu sorunda olay›n en önemli iki yan›n› ö¤retmenler ve veliler oluflturuyor.
Velinin ifli zor; “Paran varsa çocu¤un okur!” E¤itim-Sen’in yapt›¤› bir aç›klama yaz›m›za bafllarken faydal› olacakt›r. 28 A¤ustos Pazartesi günü Ankara’daki genel merkezinden aç›klama yapan E¤itim-Sen, velilerin bir y›ll›k harcamas›n› aç›klad›. Aç›klamada Alaattin Dinçer’in bas›na ve kamuoyuna sundu¤u bilgiler flöyle; ‹lkokula yeni bafllayacak bir çocuk için; velinin toplamda 21 kalem (bafll›k) alt›nda yapaca¤› y›ll›k harcamalar›n toplam› 2 bin 258 YTL. Ortaokula bafllayan (e¤itim sisteminin yeni düzeninde bu lise demek oluyor) bir ö¤rencinin velisinin ise yapaca¤› y›ll›k ortalama harcama 2 bin 800 YTL. Katk› pay› (okula ilk kay›tta al›nan zorunlu “ba¤›fl”) bu harcamalar içinde ise yaklafl›k % 50 ile % 80 aras›nda yer tutuyor. Bu y›l velilerden toplam 400 YTL katk› paras› al›nacak. En yüksek katk› pay›, y›ll›k ortalama 400 YTL ile ‹stanbul’da iken, ard›ndan Ankara, ‹zmir, Bursa, Kocaeli ve Konya geliyor. Yani bir veli, kantin harcamalar›, k›rtasiye ihtiyaçlar›, kitaplar›, diploma paras› vb. 21 kalemlik bafll›klar alt›nda 2.258 YTL para ödemek zorunda. Bu sadece y›ll›k. Veliler ise flimdiden s›k›nt›l›. Velilerle yapt›¤›m›z k›sa sohbetlerde bu gerçe¤i ortaya koyuyor. Birçok veli okullar noktas›nda da s›k›nt›l›. Bizim sohbet ettiklerimiz aras›nda 400 YTL’den tutun da 2 bin
YTL (yani 2 milyar TL) katk› ve kay›t paras› verenlere kadar herfley var. Ama bunlar aras›nda en önemlisi flu; flehrin bir ucunda oturan bir aile çocu¤unun okuyabilmesi için kay›t paras›n› karfl›layamad›¤›ndan ötürü flehrin di¤er ucundaki bir okula kay›t yapt›rabiliyor. Bunun için muhtarlardan di¤er yerlerde oturan akrabalar› üzerine ikametgah senedi al›yor. Daha sonra ise “ö¤rencinin bu semtte ikametgah etmesinden” ötürü kayd› di¤er okula rahatça yap›l›yor. Bir di¤er uygulama flekli ise velilerden al›nan zorunlu “ba¤›fllar.” Karfl›laflt›¤›m›z her ö¤renci ve veli aç›kça zorunlu “ba¤›fl” verdiklerini söylüyor. Bunlar›n de¤iflik bir örne¤ini ise bir okurumuzdan ö¤reniyoruz. Kardeflini okula kay›t yapt›ran okurumuz, bu s›rada kendilerinden 2 bin YTL e¤itime katk› pay›(!) istendi¤ini söylüyor. Yaflad›klar› semte yak›n oldu¤undan ve e¤itim seviyesinin iyi olmas›ndan ötürü bu okulu seçtiklerini anlatan okurumuz, 2 bin YTL’yi karfl›layamayacaklar›ndan ötürü neredeyse kay›t yapmaktan vazgeçeceklerini anlat›yor bize. En sonunda ise iflin olurunu buluyorlar; k›rtasiyeye gidilip okulun çeflitli ihtiyaçlar› al›n›yor; ka¤›t, kalem, ataç-i¤ne vb. Bunlar okul idaresine veriliyor ve kay›t yap›l›yor.
E¤itimciler uygulamaya karfl›... Aç›klama yapan E¤itim-Sen ise bu uygulamalar›n Anayasa’da geçen “devlet okullar›nda e¤itim ve ö¤renim ücretsizdir” ibaresine ters düfltü¤ünü, hiçbir meflru veya yasal dayana¤›n›n olmad›¤›n› anlat›yor. E¤itimSen Genel Sekreteri Emirali fiimflek yapt›¤› aç›klamada; “E¤itim-Sen flube ve temsilcilikleri ö¤renci ve velilerin yasal haklar› ile ilgili olarak kendilerine yard›mc› olacakt›r. Kay›t dönemlerinde, çeflitli adlarla al›nan paralar›n hiçbir yasal dayana¤› yoktur” dedi. Bu tarz uygulamalar›n hem Anayasa’da;
hem de uluslararas› sözleflmelerde suç teflkil etti¤ini anlatan fiimflek; bu y›l ‹stanbul, Ankara, ‹zmir, Adana ve Eskiflehir’de bunun önüne geçilmek için internetten kay›t bafllatt›klar›n›, lakin evraklar› okula teslim etmek için gelen velilerden bu s›rada yine para al›nd›¤›n› söyledi. Kay›t paras› vermek istemeyen velilere çeflitli zorluklar›n da ç›kart›ld›¤›n› söyleyen fiimflek; MEB’in yapt›¤› aç›klaman›n da kesinlikle göstermelik oldu¤unun alt›n› çizdi.
Ö¤retmenler tüccar olmak istemiyor! E¤itim-Sen’in aç›klamalar›n›n yan› s›ra baz› ö¤retmenlerden de görüfl ald›k. Ekonomik s›k›nt›lar›n› aç›klayan birçok ö¤retmen, ayr›ca kendilerinin de birer veli oldu¤unu belirtiyor. Kendi maafllar›n› söylerken 1 milyar› geçen bir rakamdan bahseden ö¤retmenler bunu “ders saati ücretlerine” borçlu olduklar›n›n ve ancak böyle geçinebildiklerinin alt›n› çiziyor. Baflka bir ö¤retmen flunu belirtiyor. “Ben hem bir ö¤retmen, hem bir veli, hem de bir insan olarak bu uygulamaya karfl›y›m. Bizler e¤itimciyiz. Ben iki çocuk annesiyim. Büyü¤ü lisede. Ancak bu uygulama yüzünden ben de içinde bulundu¤umuz ay baya¤› bir zorland›m.” Sohbete devam etti¤imiz ö¤retmenimiz bize flunu da belirtiyor; “Kendi çocuklar›m›n bafl›na geleni gördükten sonra bir e¤itimci, bir ö¤retmen olarak bu uygulamaya kesinlikle karfl›y›m.” Yine görüfllerini ald›¤›m›z bir müdür yard›mc›s› bize flunlar› söylüyor; “Okuldaki birçok iflle biz u¤rafl›r›z. Bu zaten olmas› gereken bir fleydir. Ayr›ca derslere de girer ve e¤itimci kimli¤imizi unutmamaya bakar›z. Ancak bu uygulama bafltan sona saçmal›k. E¤itim ücretsiz olmal›d›r. Bizler ö¤retmeniz. Ben müdür yard›mc›s› olmadan önce 4 y›l ö¤retmenlik yapt›m. Çocuklar›n ihtiyaçlar›n›
Yasal olarak ayarlanan “e¤itim kurullar›n›n” çoktan çöktü¤ünü izah eden ö¤retmenimiz sözlerine flöyle devam ediyor; “Geçmiflte, babam›n anlatt›¤› kadar›yla, liseler insanlar için bir kurtulufltu. fiimdi dönün ve hale bak›n. Ortal›kta üniversite diplomal› ameleler geziyor. ‹flsizlik üst boyutlara do¤ru gidiyor. Ve tüm bunlar›n aras›nda e¤itim mekanizmas›na bak›n. ‘Paran varsa okursun’ diyorlar. Gelsinler de Do¤u’da bir okula girsinler. Kimin paras› var.” Bir tarafta idari amir say›lan birisi bile bu uygulamalar› meflru bulmazken di¤er tarafta “bu ifl böyle olacak” diye genelge yay›nlayan bir bakanl›k, bir devlet. Anayasas›’nda “e¤itim ücretsizdir” yaz›yor, lakin ücretli flekilde devam ediyor. E¤itimcisi bile buna vurgu yap›yor; “Bize kay›t paras› deniyor. Yat›l› okullarda bu ifller daha da kar›fl›k lakin kayma¤› daha fazla. Farkl› konular› da var. Ama tüm e¤itimci arkadafllar›n kafalar› flu konuda net olmal›; biz ö¤retmeniz, tüccar de¤iliz.”
Örgütlü harekete karfl› örgütlü yan›t... E¤itim-Sen bu konuda velilere yönelim sunmaya çal›fl›yor. E¤itim-Sen ‹zmir fiubesi “kay›t paras›, katk› paras›” gibi bafll›klarla al›nan zorunlu ba¤›fllarla ilgili flimdiden dava açm›fl. Dava, uygulaman›n Anayasa ihlali oldu¤u gerekçesiyle kabul edilmifl ve karar velilerin lehine ç›km›fl. fiu anda karar Dan›fltay’da. Di¤er yandan ise veli ve ö¤renci derneklerinin oldu¤u birçok yerelden ise bu konuya itiraz sesleri geliyor. Ve biz yine son olarak düflüncesini ald›¤›m›z müdür yard›mc›s› ö¤retmenimizin sözleri ile yaz›m›z› noktal›yoruz; “Bu örgütlü flekilde yap›l›yor. Yaln›z bir okul de¤il, hepsinde oluyor. O zaman hem e¤itimciler hem de veli ve ö¤renciler örgütlenmeli. ‹lkokuldan üniversiteye kadar paral› bir e¤itim olamaz, diplomal› amelelik olamaz. Halk›m›z›n bu konudaki tek eksi¤i örgütlenme meselesi. Di¤erleri bireysel flekilde tav›r koydu¤unda dalga önünde çak›l tafl› gibi eriyip-devrilip gidiyor! Ö¤renci derne¤i, veliler derne¤i vb. gibi örgütlenmeleri olanlar ise haklar›n› söke söke al›yor.” Sistemin iflas›na da de¤inen ö¤retmenizin tek sözü var; “Bu konuda kör olanlar aç›klanan ÖSS sonuçlar›na baks›n, göreceksiniz. Paral› e¤itim tüm sistemi bat›racak!”
29
56
8-21 Eylül 2006
“Vatan› olmayan Romanlar›n art›k evleri de yok!”
‹stanbul Küçükbakkalköy semtinde yaklafl›k iki ay önce y›k›m yapan Belediye’nin evsiz b›rakt›¤› “vatans›z” Roman vatandafllarla görüfltük. Toplumda en çok ezilen milletlerden biri olan Romanlar kimlikleri yüzünden her gittikleri yerde eziliyorlar. Küçükbakkalköy’e gitti¤imizde rastgele bir esnafa Romanlar›n yaflad›¤› yeri soruyoruz. Ald›¤›m›z cevap tek kelime ile Romanlara bak›fl› özetler nitelikte. “Kokuyu takip et bulursun!” Yukar›da da belirtti¤imiz gibi mahalle halk› Romanlar›n mahalleden at›lmas›n› istiyor. Bu nedenle y›k›m-
larda yaln›zlafl›yorlar. Herhangi bir h›rs›zl›k ya da baflka bir adli olay oldu¤unda polis direkt Romanlar›n yaflad›¤› yerlere gidip sorgusuz sualsiz iflkence yap›yor insanlara. Bir keresinde diye anlat›yor 60 y›ld›r Küçükbakkalköy’de yaflad›¤›n› söyleyen yafll› Roman teyze; “fiu yan tarafta barakas› olan bizim burada hurdac›l›k yapan ve küçük bir barakas› olan bir çocuk vard›. H›rs›zl›k olay› olmufl, gelmifller hiçbir fley demeden çocu¤u dövmüfller. O kadar çok dövmüfller ki, çocuk neredeyse komaya girmifl. Haflat etmifller çocu¤u. Sonra da flu
afla¤›da yol kenar›na bir yere atm›fllar. Art›k öldü diye mi att›lar bilmiyoruz.” Y›k›mlar için 1000 kadar Çevik Kuvvet çok say›da panzer ve akreple polis ekibi gelmifl. Polis mahalle halk›na “Siz bir fleye dokunmay›n biz eflyalar›n›z› alaca¤›z” demifl, ancak b›rakal›m eflyalar› almay›, evlerin üzerinde çocuklar varken y›k›ma bafllam›fl. Buna karfl› direnen çocuklar›n babas›n› da linç edercesine meydan daya¤›na çekmifl. Ellerinde tapu tashih belgesi olmas›na ra¤men evleri y›k›lan Romanlar, üstüne üstlük polis taraf›ndan linç edilmekten kurtulam›yor yani. Mahallede yaflayan Romanlar çat›flma an›nda yaflananlara dair bir sürü çarp›c› olay anlat›yor; “Burada polis set kurdu biz geçemedik. Biber gaz› s›kt›lar bir kad›n arkadafl bay›ld›. Onu kenara götürmemize bile izin vermediler. Çocuklar›n, bebeklerin gözüne biber gaz› s›kt›lar.” Ayn› genç devam ediyor anlatmaya; “Bu arada çocuklar› çat›dayken y›k›m yap›lan adam var ya? ‹flte o yerden son gücüyle kalkt› ve polisin birine tafl att›. Polis yaraland›, daha sonra bay›l›ncaya kadar dövdüler onu. Bir hayvana bile böyle vurulmaz. Bize yapt›klar› muameleyi hayvanlar bile görmüyor!” Belediye taraf›ndan y›k›lan evler yerine yeni apartmanlar yap›laca¤› ve Romanlara sat›laca¤› söyleniyor. “Biz nereden verelim 100 milyar paray›?”
diye soruyor Romanlar. Mahallenin yafll›lar›, “Bizim satt›¤›m›z çiçe¤i zorla al›p çöpe at›yor zab›talar, çöpten k⤛t toplamam›za izin vermiyorlar. Peki, biz nereden ödeyelim bu paray›? Bizim elimizden iflimizi al›yorlar, evimizi y›k›yorlar, üstüne bir de utanmadan ‘size ev sataca¤›z’ diyorlar. Biz h›rs›z de¤iliz, ama bunca zulme karfl›da h›rs›zl›k yaparsak haks›z da de¤iliz. Benim çocu¤um evde aç a¤l›yorken ben nas›l dayanay›m, nas›l hiçbir fley yapmayay›m?” fleklinde konufluyor. “Can›m›zdan baflka hiçbir fleyimiz kalmad› alacaklar›, ya bizi denize döksünler ya da kurfluna dizsinler daha iyi” diyerek düfltükleri durumu ifade ediyor gençler. Y›k›mlar s›ras›nda bir kifli de “polise mukavemet etmek”ten tutuklanm›fl. “Biz yeme¤e ekmek bulam›yoruz nereden aray›p soraca¤›z ne oldu diye?” diye anlat›yor tutuklanan gencin yak›nlar›. Y›k›mlardan sonra mahallenin yafll›lar› toplan›p Belediye’ye gitmifller ama sonuç yok, “Size ev verece¤iz” demekle yetinmifl “yetkili”ler. “‹nsanlar›m›z çok cahil, hangi kap›y› çalaca¤›m›z› bilmiyoruz” diyor birço¤u. D›fllanm›fll›klar›n›n verdi¤i eziklikle ne bir baflkas›ndan yard›m isteyebiliyorlar, ne de art›k güvenmedikleri Belediye’den bir fley bekliyorlar. “Benim o¤lum asker bu vatan için askerlik yap›yor. Ama bize, sokak köpeklerinin bile girip yatmad›¤› bu barakalar› bile çok görüyorlar” diyor bir baflkas›. (Kartal)
“Benim o¤lum asker bu vatan için askerlik yap›yor. Ama bize, sokak köpeklerinin bile girip yatmad›¤› bu barakalar› bile çok görüyorlar”
30
8-21 Eylül 2006
‹flçi-köylü’den “Askerlik yan gelip yatmak de¤ildir” Ezilen halklar›n kan›n› ak›tmakt›r Türk egemen s›n›flar›n›n Lübnan’a asker gönderme iste¤inin arkas›nda ne baz›lar›n›n iddia etti¤i gibi “bölgedeki etkinli¤imizi art›rmak”, “süper ligde oynamak”; ne Lübnan halk›n› ‹srail sald›r›lar›ndan korumak; ne atefl“kes”i güvence alt›na almak ne de bölgesel bar›fla hizmet etmek var. “‹nsani” gerekçeler öne sürerek (halk›n ‹srail sald›r›lar›ndan korunmas›, bar›fl›n sa¤lanmas› vb.) as›l yap›lmak istenen planlar› gizlemek, ülkemizin bu düzenleme içindeki rolünü has›ralt› etmeye çal›flmak, asker gönderme konusundaki “muhalefeti” vatan hainli¤i yak›flt›rmas›na kadar vard›rmak as›l olarak egemenlerin ifline gelmektedir. Lübnan’a gidecek olan Türk askerinin kesinlikle yerel güçlerle çat›flmaya girmeyece¤i, halka zarar vermeyece¤i, Hizbullah’›n silahs›zland›r›lmas›nda görev almayaca¤›, zaten Lübnan ordusunun kendisini devam ettirece¤i ve ülkesini koruyaca¤› yönlü söylemler ise koca bir yalandan ibarettir. Gidecek olan Türk askerlerinin, özellikle gerilla savafl›na karfl› mücadele noktas›ndaki deneyimlerinden kaynakl› emperyalistler için oldukça faydal› olaca¤› söylemlerinin yan›nda, Lübnan ordusunun b›rakal›m ülkesini, kendisini korumaktan bile aciz oldu¤u geçirdi¤imiz sald›r› süreci ile ayan beyan ortaya ç›km›flt›r zaten. Bu belirlemelerin ard›ndan flu çok net söylenebilir ki; Türkiye’nin Lübnan’da ABD ve ‹srail’in ç›karlar›n› korumaktan baflka hiçbir görevi ve misyonu yoktur. “Orada mazlum çocuklar›n öldürülüflünü gördü¤ümüz zaman içimiz kan a¤l›yor. O masum annelerin, kad›nlar›n, yafll› insanlar›n bombalar alt›nda öldürülüflünü gördü¤ümüz zaman içimiz kan a¤l›yor ve diyoruz ki; ‘niye duruyoruz?’ …. Peki yap›lmas› gereken ne? Oturdu¤un yerden yan gelip yatarak gazel atmak m›? Konuflmak m›? Kuru kuru laflar yapmak m›? Yoksa orada verilecek olan bir mücadelede veya oluflturulacak gücün içerisinde yer almak m›? fiu anda hükümet olarak bizim kanaatimiz yer almakt›r. Çünkü yer
alaca¤›z ki gündem belirleyelim. Yer alaca¤›z ki mazlum insanlar›n yan›nda bulunal›m” fleklindeki sözleri ile asker göndermenin “hakl›” gerekçelerini sunan Erdo¤an, Cumhurbaflkan›’ndan çocuklar›n› kaybeden ailelere kadar herkesi suçlamakla bu gerçekleri karartabilece¤ini düflünüyor. A. N. Sezer’in “bizim hiçbir ulusal ç›kar›m›z yok” sözlerinin ard›ndan asker göndermeye karfl› ç›kmay› vatan hainli¤i olarak nitelendiren Erdo¤an; Bal›kesir’de yap›lan anahtar teslim töreninde de “flehit cenazesi görmek istemiyoruz art›k” diye seslenen bir kifliyi azarlad›. “Bak›n›z, askerlik her halde yan gelip yatma yeri de¤il... Hepimiz askerlik yap›yoruz... Hepimiz askerlik yapt›k... Terör bir belad›r... Her yerde var... Buna karfl› bu mücadeleyi uzun soluklu olarak yap›yoruz, yapaca¤›z…” diyerek sözcüsü oldu¤u hükümetin bu konudaki tahammülsüzlü¤ünü ve sab›rs›zl›¤›n› ortaya koymufl oldu. Son günlerde asker gönderme vesilesi ile art›r›lmak istenen milliyetçilik dalgas›yla birlikte burjuva-feodal bas›nda etkileyici bir flekilde verilmek istenen cenazeler s›ras›nda yaflam›n› yitiren askerlerden birinin annesinin, “vatan sa¤olsun demiyorum. Devlet benim o¤lum için hiçbir fley yapmad›, o koflarak askere gitti ancak devlet ne çelik yelek ne de z›rhl› araç verdi, bunlar› çok gördü...” derken, bir di¤erinin ise “yavrumu en iyi okullarda okuttum, zorla askere ald›lar. O¤lum sinek bile öldüremezken insan öldürsün diye da¤a ç›kard›lar... O¤lum flehit de¤il, pisi pisine öldü! Hakk›m› helal etmiyorum!” fleklinde konuflmas› süreçte önemli tart›flmalara yol açt›. Yaflanan asker gönderme tart›flmalar›n› Orgeneral Yaflar Büyükan›t’›n Genelkurmay Baflkanl›¤›’na atanmas› ve yapt›¤› aç›klamalar ile birlikte ele ald›¤›m›zda önümüzdeki sürecin devlet taraf›ndan nas›l flekillendirilmek istendi¤ini anlamak zor de¤ildir. fiuras› bir gerçek ki, Türk hakim s›n›flar› bir yandan emperyalistler ve uflak-
lar›n›n ç›karlar› gere¤i konumlan›rken; di¤er yandan da içteki sald›r›lar›n› art›rmaktad›r. Bizim önümüzdeki önemli görevlerden bir tanesi de genifl halk kesimlerine bu sald›r›lar›n birbirinden ba¤›ms›z olmad›¤›n› kavratabilmektir. Nas›l ki emperyalist-kapitalist sistemin sald›r›lar› sadece Afganistan, Irak, Filistin, Lübnan, ‹ran, Suriye ile s›n›rl› de¤il, baflta Ortado¤u halklar› olmak üzere bütün ezilen dünya halklar›na yönelikse, onlar›n ülkemizdeki uflakl›¤›n› yapan komprador burjuva ve toprak a¤alar›n›n sald›r›lar› da sadece iflçilere, kamu emekçilerine, köylülere, ö¤rencilere, esnaflara, kad›nlara yönelik de¤il, tüm emekçilere, ezilenlere yöneliktir. Bu bilinçle bak›lmad›¤›nda bilimsel bir analiz gücüne sahip olunamaz, köklü ve kal›c› direnifl ve mücadele gelene¤i yarat›lamaz. Önce tek tek direnifllerin olmas› bizlerin önüne, bu parçal› direniflleri ad›m ad›m ortaklaflt›r›p, büyütüp gelifltirme görevini koymaktad›r. Bugün zay›f ve c›l›z da olsa, (kald› ki yaflanan bir tak›m direnifl ve eylemleri c›l›z de¤erlendirmek çok do¤ru de¤ildir) parçal› ve da¤›n›k da olsa her alanda mücadele ve direnifl nüveleri ve geçmiflten günümüze dek gelen kesintili olarak devam edip gelen tecrübeler vard›r. Örne¤in 1 May›s Mahallesi Gecekondu Direnifli, Koca Mustafapafla Direnifli, seyyar sat›c›lar›n, iflportac›lar›n, esnaf ve zanaatkârlar›n, köylülerin toprak iflgalleri, anti-emperyalist eylemler vb. Burada önemli olan, geçmiflte elde edilen bu deneyimlerin günümüzün gerçekli¤iyle bütünlefltirilmesidir. Bu bütünlü¤ü yakalad›¤›m›z oranda geçmifli lay›k›nca bugüne tafl›m›fl oluruz. Farkl› alanlarda örgütlenen mücadelelerin birlefltirilip, merkezilefltirilmesi, ortak talepler temeli üzerinde mücadele gelifltirilip, yayg›nlaflt›r›lmas› daha kal›c› kazan›mlar elde etmemizi sa¤layacakt›r. Lübnan ve Filistin halklar›n›n direnifli ve ülke gündemini oluflturan asker gönderme tart›flmalar› ile ilgili birçok eylem örgütlenmektedir. Yukar›daki perpektifle bu sald›r› sürecini yorumlad›¤›m›zda yapaca¤›m›z tüm eylem ve etkinliklerde vurgu yapmam›z gereken noktan›n buras› oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r. Unutmamak gerekir ki Proletarya Partisi’nin gücü, iflçi s›n›f›n›n ideolojik-politik hatt›n› devrim mücadelesinin önderli¤inde infla edebilmesi için iflçi s›n›f› baflta olmak üzere
Çal›flan›m›z Erdinç Özbay Malatya’ya sevk edildi Munzur Çevre, Kültür ve Do¤a Festivali’nde tutuklanan ve Tunceli Merkez Kapal› Hapishanesinde tutulan muhabirimiz Erdinç Özbay; 8 A¤ustos Sal› günü Malatya Merkez Kapal› Hapishanesi’ne sevkedildi. Hat›rlanaca¤› gibi Dersim’de gazete stand›m›za polisin gerçeklefltirmifl oldu¤u sald›r› da gözalt›na al›nan Özbay, 4 günlük
gözalt›ndan sonra ç›kar›ld›¤› mahkeme taraf›ndan tutuklanm›flt›. Özbay, Malatya Merkez Kapal› Hapishanesi’nden faks çekerek durumu flöyle anlatt›; “Daha önce size faks gönderemedim. Burada bir faks›n d›flar›ya gitmesi 3-4 günü buluyor. Tekrar eski kald›¤›m›z ko¤ufla al›nd›k. Burada daha önce tutukland›¤›mda kald›¤›m arkadafllarla kal›-
yoruz. Hapishanenin koflullar›nda ise daha öncesinde aktard›klar›mdan hiçbir de¤ifliklik yok, uygulamalar› yine ayn›.” Geçti¤imiz ay yeni serbest b›rak›lan ve ç›kt›ktan 12 gün sonra kat›ld›¤› Munzur Çevre Kültür ve Do¤a Festivali’nde tekrar tutuklanan çal›flan›m›z fask›nda devrimciler için tutsakl›¤›n bir engel olmad›¤›n› belirtti. (H. Merkezi)
56 köylüler, gençler, tüm emekçiler ile kuraca¤› sa¤lam iliflkidedir. Proletarya Partisi’nin militanlar›n›n, iflçilerin ve köylülerin mücadelesini ve direniflini, ülke gündemi ile birlefltirerek sa¤lamlaflt›rmas› önemlidir. S›n›f savafl›m› tarihi boyunca proletaryaya miras b›rak›lan tüm de¤erli bilgiler onun düflünsel, pratik ve örgütsel mücadelesine mal edildi¤i oranda bir güce dönüflmeye bafllar. Ve s›n›f savafl›m› aç›s›ndan anlaml› ve önemli hale gelir. Ancak bunun yeterli olmad›¤› bilinmelidir. Kitlelerin mücadele deneyiminden ö¤renmek, ona aktif olarak kat›l›p, ona önderlik ederek, onu daha üst bir basama¤a s›çratarak ve ondan yararlanarak, ö¤renmesini baflarmak, devrim bilimine hâkim olmak kadar önemlidir. Bütün komünist ustalar da her fleyin üzerinde tutulmas› gereken fleyin, kitlelerin kahramanca, özveriyle tarihi yapma mücadelesi oldu¤unu belirtip, hiçbir fleyin bundan daha üstün olamayaca¤› gerçekli¤inin alt›n› önemle çizdi. Kitlelerin tarihsel inisiyatifine ola¤anüstü de¤er biçen devrimin ustalar›, her yeni mücadele ad›m›nda kaç›n›lmaz olarak baz› hatalar›n ifllenebilece¤ini ancak bundan korkmamak gerekti¤ini de belirttiler. Onlar, kitlelerin mücadele içinde kazand›¤› yarat›c›l›¤›, elde etti¤i yeni deneyimleri, yaratt›klar› kurumlar›, k›sacas› ileri do¤ru att›klar› bütün ad›mlar›, mücadele süreci içinde yapt›klar› hatalardan daha üstün tuttular. Kitlelere kendi mücadelesi ve faaliyeti d›fl›nda verilecek her dersin onlar›n bilincinde güçlü yank› bulamayaca¤›n›, en iyi dersin s›n›f savafl›m›n›n prati¤inde elde edilen deneyimler oldu¤unu belirttiler. Ki bu, do¤ru oland›. Bundand›r ki s›n›f bilinçli proleterler, devrim bilimine ve kitlelerin mücadelesine daha çok önem vermeli, onlara yüksek de¤er biçmelidir. “Gelece¤i biçimlendirme sanat›” olan kitlelerin hareketini, mücadelesini, incelemeye, ö¤renmeye çaba sarf etmektedir ve bundan ç›kar›lacak dersle proletaryan›n devrim mücadelesi için yararlanmay› ö¤renmelidir. Onu daha ileriye do¤ru gelifltirmelidir. Çünkü, devrim bilimini inceleme çal›flmas› bugünkü s›n›f savafl›m›yla en s›k› bir flekilde iliflkilendirip onunla do¤ru tarzda ba¤ kurup, bugünkü s›n›f mücadelesinin göreviyle birlefltirdikçe, etkili bir devrimci harekete dönüflür.
31
56
8-21 Eylül 2006
2 Eylül 1977 direnifli ruhuyla
1 May›s Mahallesi Festivali gerçeklefltirildi!
Geleneksel olarak organize edilen 1 May›s Mahallesi Kurulufl Festivali bu y›l da 1-2-3 Eylül tarihleri aras›nda gerçeklefltirildi. Çeflitli paneller ve konserlerle süren festivalde polisin neredeyse iki hafta öncesinden bafllayan provokasyon giriflimleri festivalin ikinci günündeki yaflanan çat›flma ile doru¤a ç›kt›. Birçok kurumun stant açt›¤› festivalin ilk gününde, saat 17:00’de Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i’nde Halil ‹brahim fiahin’in kat›ld›¤› tecrit konulu bir panel gerçeklefltirildi. Ayn› günün akflam› 1 May›s Mahallesi ve tüm devrim flehitleri ad›na bir dakikal›k sayg› duruflu yap›ld› ve Gece Tertip Komitesi ad›na bir aç›l›fl konuflmas› yap›ld›. Konuflmada; “Bu sene mahallemizin kurulufl y›ldönümü olarak 2 Eylül 1977’yi unutmad›¤›m›z› bir kere daha hayk›rmak için buraday›z. Emekçilerin bar›nma ihtiyac›n› karfl›lamak için devrimcilerin öncülü¤ünde bafllayan sürece, devletin müdahalesidir 2 Eylül. Devrimcilerle omu omuza direnen halk›m›z›n, en hakl› talebi olan bar›nma talebi kanla bast›r›lm›fl ve 12 insan›m›z katledilmifltir. Biz üzerinden 29 y›l geçmesine ra¤men gecekondu flehitlerini unutmad›¤›m›z›, onlar›n an›lar› önünde sayg›yla e¤ildi¤imizi bir kez daha hayk›r›yoruz. 77’de kolektif emekle kurulan mahallemize, bugün sistem düflkünlefltirerek çetelefltirmeyle, kad›n bedeninin al›n›p sat›lmas›yla, uyuflturucusuyla kendini var etmeye çal›fl›yor. Bu yozlaflt›rma politikas› mahallemiz üzerinde yürütülen bilinçli bir politikad›r. Biz diyoruz ki, yozlaflma ve çeteleflme sistemin kendisidir. 1 May›s Mahallesi’ne sahip ç›kaca¤›z. Bu festivalin temel slogan› olan ‘Yozlaflmaya karfl› kültürüne sahip ç›k’ slogan›n› bu festivalin somut karfl›l›¤›d›r” fleklinde ifadeler yer ald›. Konuflman›n ard›ndan, mahallenin muhtar› Cuma Kara da bir konuflma yapt›. Kürtçe ve Türkçe yap›lan sunumlar eflli¤inde bafllayan programda ilk olarak Güzellefltirme Derne¤i Halk Danslar› Grubu sahne alarak kareografik bir gösteri sergiledi. Cahit S›tk› Taranc›’n›n
“Memleket isterim” fliirinin Kürtçe okunmas› be¤eni toplad›. Cihan Çelik ve Sad›k Gürbüz ya¤mur nedeniyle sahne alamazken, Ferhat Tunç’un konseri de yar›da kesilmek zorunda kald›. Festivalin ikinci günü saat 13:00’de “Kürt sorunu ve yükselen milliyetçilik” isimli panel ile bafllad›. Panelist olarak Sedat fieno¤lu, fiamil Altan, Nurettin Öztatar ve Süleyman Batur’un kat›ld›¤› söyleflide özet olarak “Biz bütün etkinliklerimizde savafltan bahsetmek zorunda kal›yoruz. Sadece Kürt diyebilmek için bile nice bedeller ödedik. Ülkemizde yükselen milliyetçilikten çok geliflen muhalif güçlere karfl› devlet eliyle örgütlenen, milliyetçilik söz konusudur. Kürt sorunu ve milliyetçilik devrimci komünist bir önderlik ile gerçekleflecek olan devrimle çözülecektir. Bu sorunlar›n bu güne kadar afl›lamam›fl olmas› devrimin
açarak “Yaflas›n 2 Eylül direniflimiz”, “A¤a patron devletini y›kaca¤›z, halk iktidar›n› kuraca¤›z”, “Katil ABD Ortado¤u’dan defol” gibi sloganlar att›. Aç›klaman›n yap›laca¤› meydana az bir mesafe kala polis barikat› ile karfl›lafl›ld›. Polis kitlenin geçmesine izin vermeyece¤ini, aç›klamay› bulunduklar› yerde yapmalar›n› söyleyince, kitle de geri ad›m atmayaca¤›n› belirterek, aç›klamalar›n› üç y›ld›r yap›ld›¤› yerde yapacaklar›n› söyleyerek, polis engelini aflmak için haz›rland›. Zaten özellikle bir 1 haftad›r mahalle üzerinde terör estiren, ana cadde üzerinde panzer, akrep, özel tim gezdiren, esnaf ve sokaktaki insanlara kimlik kontrolü dayatan ve üst aramas› yapan polisin bu sald›r›s› sürpriz olmad›. Festivalin ilk günü festival alan› yak›nlar›nda sökülen Partizan-‹brahim Kaypakkaya afifllerini tekrar yap›flt›rmak isteyen okurlar›m›z› akreplerle gözalt›na almaya çal›flm›fllar, o s›rada stant haz›rl›¤› yapan ESP’lilerin de müdahalesiyle bu isteklerinde baflar›l› olamam›fllard›r. Bütün bu yaflananlardan kaynakl› mahallelilerin de polise karfl› büyük bir tepkisi vard›. Bu nedenle kitle polis barikat›n› aflmak için barikata do¤ru yürüyüfle devam etti. Bu esnada mahalle halk› polisle eylemcilerin aras›na güvenlik duvar› oluflturarak kitleyi koruyaca¤›n› söyledi. Ancak polis meydanda yap›lacak olan bas›n aç›klamas›na izin verdi¤ini söyledi¤i halde alana giren kitleye gaz bombalar›yla sald›rd›. Ara sokaklara çekilen kitle burada barikatlar kurarak çat›flmaya bafllad›lar. Afl›r› gaz bombas› kullanan polis ana cadde-
bas› atm›flt›r. Barikatlar› aflamayan polis plastik mermi kullanarak baz› eylemcileri yaralam›flt›r. 4-5 saat kadar süren çat›flmalar›n sonunda polis mahalleden ç›kar›lm›flt›r. Çat›flma s›ras›nda ana cadde üzerinde Sa¤l›k Oca¤›’n›n üçüncü kat›nda bulunan, MOBESE kameras›n› imha etmek için Sa¤l›k Oca¤›’n›n kap›s› k›r›ld›. Militanlar kameray› cadde üzerine indirerek burada parçalayarak yakt›lar. Daha sonra ana cadde üzerinde bulunan ve TKP/ML pankart›n›n as›ld›¤› barikat›n üzerine ç›kan bir TKP/ML militan›, mahallenin nas›l kuruldu¤unu, verilen flehitleri, ödenen bedelleri anlatarak, kan can pahas›na kurulan bu mahalleyi özüne uygun bir flekilde savunduklar›n›, yar›n da savunacaklar›n› belirtti. Daha sonra and içilerek TKP/ML, MLKP, T‹KB militanlar›n›n ortak iradesiyle eylem bitirildi. Festivalin 3. günü saat 13:00’de 1 May›s Mahallesi Kültür Sanat Derne¤i’nde “Terörle Mücadele Kanunu” konulu bir panel gerçeklefltirildi. Panele Halk›n Hukuk Bürosu’ndan Bark›n Timtik ve TMY Karfl›t› Birlik’ten Meriç Solmaz kat›ld›. Panelde, TMY’nin halka yans›mas›, son dönem ç›kart›lan sald›r› yasalar›na karfl› halk›n verece¤i tepkiyi bast›rma plan›, bu sald›r› yasas›n›n güçlü bir karfl› koyuflla geri püskürtülebilece¤i gibi konular tart›fl›ld›. Saat 17:00’de Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i’nde düzenlenen “Ortado¤u” konulu panele, Filistin Halk›yla Dayan›flma Derne¤i’nden Abdülselam Sultan ayr›ca Alp Alt›nörs ve Ozan Do¤an panelist olarak kat›ld›. Panelistler, ‹srail devletinin kuruluflunu ve emperyalistlerin ona yükledi¤i misyonu tart›flt›. Ortado¤u halklar›-
n›n
bilimsel olmad›¤›n› göstermez” denildi. Festivalin ikinci günü Cennet Dü¤ün Salonu önünde toplanan Partizan, SDP, DTP, SODAP, HÖC, ESP, DHP, Al›nteri gibi kurumlar›n içinde bulundu¤u kitle, 1 May›s Mahallesi merkezine do¤ru geleneksel yürüyüfllerine geçti. Her kurum kendi pankart, flama ve sloganlar› eflli¤inde kortejler oluflturdu. Partizan kitlesi de “2 Eylül flehitleri ölümsüzdür”, “Çeteleflmeye yozlaflmaya geçit vermeyece¤iz” pankartlar›n›
den ayr›l›p ara sokaklara giremedi bile. Zaman zaman kitle ana caddeye ç›k›p barikatlar kurarak uzun süre polisin girmesini engelledi. Bu esnada TKP/ML militanlar› “2 Eylül flehitleri ölümsüzdür-TKP/ML T‹KKO TMLGB” imzal› pankart açarak caddeye ast›. Ayr›ca T‹KB, MKP/HKO, DHKP-C, MLKP pankartlar› aç›ld›. Olaylar s›ras›nda polis esnaf›n camlar›n› k›rarak, tehdit etmifl, evlerin camlar›n› k›rarak içeriye gaz bom-
do¤ru önderlik ile gerçekleflecek bir devrimle kurtulaca¤› belirtilirken, Nepal’in dünya halklar›na örnek oldu¤u vurguland›. Akflam program› saat 20:00’de bir dakikal›k sayg› duruflu ile bafllad›. Grup Yorum’un Behiç Aflç› için marfl söylemesi, Rojan Beken’in Kürtçe Rock söylemesi, Grup Vardiya’n›n ç›kt›¤› s›rada havai fiflek gösterisinin yap›lmas›, Grup Munzur’un Nepal halk›yla dayan›flma gününe atfen söyledi¤i marfllar ve Cevahir Karaca ile festivale kat›lan kitle halaylar ve coflku ile sahne alan gruplara, saatin çok geç olmas›na ra¤men efllik ettiler. (Kartal)
ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA
işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com @mail: umutyayimcilik@ttnet.net.tr
BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Gençlik Birli¤i, geleneksel e¤itim kamp›n› BAfiARIYLA GERÇEKLEfiT‹RD‹ Emperyalizm ve uflaklar›n›n dünya halklar›na karfl› sald›rganl›klar›n› art›rd›¤› bir süreçten geçiyoruz. ABD emperyalizminin aç›k deste¤i ile Filistin ve Lübnan halklar›n›n üzerine bombalar ya¤d›ran, çocuk yafll› demeden katliamlar düzenleyen, halklar› yerinden yurdundan sürgüne zorlayan, kentleri y›kan ‹srail siyonizmi, aç›kt›r ki dünya halklar›n›n düflman› olarak sömürü, ya¤ma ve zulüm üzerine kurulu emperyalist ve kapitalist sistemin gerçek yüzünü göstermektedir. fiimdi de y›kt›klar›, yakt›klar›, katlettikleri topraklarda alt edemedikleri halk direnifline karfl› uluslararas› bir askeri gücü konumland›rmak istiyorlar. ‹srail’in direnifl karfl›s›nda içine düfltü¤ü acizli¤i, burjuvazi “s›n›f dayan›flmas›” ile çözmeye çal›fl›yor ve yard›ma kofluyor. Ve bunun için çeflitli milliyetlerden ülkemiz halk gençli¤i de bu haks›z iflgalde direnifli bast›rmak, emperyalizmin ç›karlar›n› korumak için Lübnan’a gönderilmek isteniyor. ‹flgalle hiçbir s›n›fsal ç›kar›n›n olmad›¤› emekçi halk›n çocuklar› Lübnan’da k›rd›r›lmak isteniyor. Ve bunu ‹slamc› kimli¤iyle bilinen AKP hükümeti gerçeklefltiriyor. Ezilen Müslüman halklar›n katli için “‹slamc› AKP” gerçek yüzünü, yani uflak yüzünü gösteriyor. F›rsat bulduklar› her yerde devrimci ve demokrat insanlar› linç etmeye çal›flan “vatansever”, “duyarl›” faflist güruhlar da sessizliklerini korumakla, egemen s›n›flar›n piyonlar› olduklar›n› bir kez daha gösteriyor. Emperyalist sald›rganl›k yaln›zca aç›k askeri iflgallerle de sona ermemektedir. Ekonomik ve politik aç›dan emperyalist sömürü, ya¤ma ve bask› devam etmektedir. IMF’nin talimat›yla kamu emekçilerine utanmadan % 4 zam teklifi yap›lmakta, emekçiler bizzat egemenler taraf›ndan “isyana teflvik edilmekte.” Tasfiye edilen tar›mda emperyalist flirketlerin, tüccar ve tefecilerin sömürüsü alt›nda ezilen köylüler de ayn› flekilde “da¤lara zorlanmaktad›r.” Ordu’da direnen Karadeniz köylüsü biriken öfkesini dev bir flekilde ortaya sermektedir. Özellefltirmelerle, tafleronlarla ve birçok yöntemle insanl›k d›fl› koflullarda çal›flmaya zorlanan iflçiler de flu anda birbirinden kopuk ve kendili¤inden olsa da, ülkenin dört bir yan›nda irili ufakl› direnifllere imza atmaktad›r. Ve iflte böylesi bir süreçte faflizmin karanl›¤›na boyun e¤meyenler de var. Bask›n›n, sömürünün, çürümüfllü¤ün, rezilli¤in diz boyu oldu¤u bir ortamda ayd›nl›k günlerin türküsünü söyleyenler faaliyetlerini kesintisiz bir flekilde sürdürüyor. Da¤ bafllar›nda gerilla namlular›nda, zindanda tecrit koflullar›nda, flehirlerde a¤›r illegal flart-
larda devrimciler, komünistler ba¤›ms›zl›¤›n, özgürlü¤ün, halk demokrasisinin ve sosyalizmin fliarlar›n› hayk›r›yor. Tüm bask›lara, katliamlara karfl›n direnifl devam ediyor, yeni direnifller mayalan›yor. ‹flte direnifli mayalayan, halk›m›z›n nihai kurtuluflu için, bu faflist zulüm düzeninden kurtulmak için Halk Savafl›’na omuz veren genç komünistler de faflizmin yo¤un sald›r›lar›na karfl› örgütlülü¤ünü güçlendirmek için cüretli ad›mlar at›yor. Halk›na, devrime ve partisine daha büyük hizmetlerde bulunmak için ideolojik-politik e¤itimlerine özel önem veriyor komsomolcular. Elimize e-posta kanal›yla geçen habere göre TKP/ML’ye ba¤l› Türkiye Marksist-Leninist Gençlik Birli¤i militanlar› 13. Dönem Dilek Polat E¤itim Kamp›’n› baflar›l› bir flekilde örgütlediler. “GB’mizin 13 dönemdir geleneksel olarak düzenledi¤i e¤itim kamplar›ndan Dilek Polat E¤itim Kamp› baflar›yla gerçeklefltirildi. Özellikle düflman›n partimiz ve komsomolumuza yönelik bask›lar›n›n artt›¤›, k›r›lmalar›n, kavga kaçk›nl›¤›n›n revaçta oldu¤u bir dönemde kamp›m›z daha da fazla önem kazanmaktad›r. Bu anlam›yla kamp›m›z, bir parti görevini yerine getirmek için gitti¤i Ordu’da flehit düflen Dilek Polat yoldafl›n partiye ba¤l›l›¤›n›, görev ve örgüt bilincini kavrama hedefinin yan› s›ra onun bizlere b›rakt›¤› k›z›l bayra¤› devralma hedefini de tafl›maktayd›. Parti bilincinin önemli bir ifadesi olan Dilek Polat yoldafl›n ismini bu seneki kamp faaliyetimize vermemizin bir nedeni de iflte budur. TKP/ML’nin ideolojik ve politik önderli¤i alt›ndaki TMLGB’mizin militanlar›na örgütümüzün görev ve amaçlar›n› kavratmak, ideolojik, politik, teorik seviyelerini daha da artt›rmak, disiplinli bir çal›flma ve yaflam tarz› oturtulmas›n› hedeflemek gibi önemli
amaçlar› olan kamp›m›z, esasta yoldafllar›m›z› komsomolumuza birer ad›m daha yak›nlaflt›rm›flt›r. Özelde ‘Gerilla Savafl› ‹çin Komsomolda Örgütlen/Örgütle’ fliar›n›n bize yükledi¤i misyonlar› ve bu kampanyan›n kavran›lmas›n›n önemi tasfiyecili¤in etkili oldu¤u bu gibi dönemlerde daha da fazla önemlidir. Zaten kamp›m›z da bu fliar›n gereklerini yerine getirme araçlar›ndan birisidir. Silahlar› b›rakman›n de¤il Halk Savafl›’n› ve gerilla savafl›n› yükseltmenin öne ç›kar›lmas› gereken bir dönemde bu fliar, tam da bu nedenle zafere giden yolun bilinçli bir ifadesidir.” Aç›klama kamp›n örgütlenifli, e¤itim çal›flma konular› vb. bilgiler vererek devam ediyor. “Kamp›m›zda günlük yaflam›n, düzenli bir iflbölümü fleklinde örgütlenmesinin yan› s›ra görevlerde yard›mlaflma anlay›fl›n›n geliflmesi, proleter yaflam tarz›n›n kavran›lmas›nda önemli bir ad›m olmufltur. Bireyci, bencil, asalak bir yaflam›n karfl›s›nda kolektif yaflam›n ö¤reticili¤i ve bize katk›lar›, ‘Dünyay› Temellerinden Sarsacak Bir Davaya’ kendini adayanlar için bu yaflam tarz›n›n önemi pratikte ortaya konulmaya çal›fl›lm›flt›r.” Aç›klama flu flekilde sona ermekte: “S›n›f mücadelesi aç›s›ndan zorlu günler yaflad›¤›m›z aç›kt›r. Ancak MLM ideolojinin ›fl›¤›nda biz genç komünistler için ‘baflar›s›zl›k’ sözcü¤ünün tersine nas›l çevrilece¤i de ortadad›r. ‹flte bu nedenle olumsuzu olumluya çevirme cüreti ve azmi gösterebilmenin ilk anahtar›, görevlerimize daha fazla sar›larak, her an ideolojik-politik olarak daha da geliflmenin koflullar›n› yaratabilmekten geçmektedir. ‘S›n›f mücadelesinde s›zlanmalara, beklemelere yer yoktur’ belirlemesini bir an dahi unutmadan kamp›m›zda yarat›lan olumlu çal›flma tarz›n›, önümüzdeki dönemde de Partimizin ve GB’mizin her çal›flmas›na, politikas›na hakim hale getir-
meliyiz.” E-posta yoluyla gelen haberde ek olarak da TMLGB MK ad›na kampta okunan yaz›ya da yer verilmifltir. “Deneyimsizli¤i deneyime, acemili¤i ustal›¤a çevirecek genç militanlara” bafll›¤›n› tafl›yan yaz›da flunlara yer verilmektedir: “Emperyalizmin krizinin derinleflmesine paralel ülkemiz egemenleri de sald›rganl›¤›n› daha da art›rmaktad›r. Bilindi¤i gibi geçti¤imiz aylarda komsomolumuza yönelik düflman operasyonunda GB’mize üye oldu¤u iddias›yla birçok devrimci tutsak edilmiflti. Hemen akabinde Proletarya Partisi’ne yönelik düflman operasyonu gerçeklefltirildi. S›n›f mücadelesinin silahl› mücadele biçiminde yürüdü¤ü ve bunun, komünist partisine savaflç› bir karakter kazand›rd›¤› ülkemizde tüm bu geliflmeler belirli yönleriyle yaflanabilecek fleylerdir. Nitekim devrim Baflkan Mao’nun deyimiyle bir ziyafet de¤ildir. Bununla birlikte Komsomolumuz var olufl gereklerinden biri olan Halk Savafl›na savaflç› yetifltirme görevini yerine getirme anlay›fl›yla, ‘Gerilla savafl› için Komsomol’da örgütlen/örgütle’ fliar› çerçevesinde örgütledi¤imiz kampanya sonucu belirli kadrolar›m›z› s›n›f mücadelesinin esas alan›na göndermifltir. Tüm bu olanlar› bir bütün olarak düflündü¤ümüzde Komsomolumuz gelinen süreçte yeni yeni militanlara ihtiyaç duymaktad›r. Bu nedenlerden dolay› gerçeklefltirdi¤imiz bu kamp›n önemi daha da art›rmaktad›r. Daha da aç›k ifade etmek gerekirse kamp›m›z ‘örgütlen-örgütle’ fliar›n›n mutlaka bir parças› olarak görülmelidir ve bu flekilde ele al›nacakt›r. (…) Örgütümüz yeni ve deneyimsiz yoldafllar› deneyimli bir hale getirebilecek, s›n›f mücadelesi aç›s›ndan ald›¤› kay›plar› ve eksikliklerini telafi edebilecek bilinç ve iradeye sahiptir. Çünkü ülkemizde s›n›f mücadelesinin seyri ve yaflanan geliflmeler ve yaflanacak olan muhtemel geliflmeler örgütümüzün kadro sorununu çözümleyebilecek, deneyimsizlikleri aflabilecek olanaklar› fazlas›yla sunuyor. Önemli olan örgütümüzün ve yoldafllar›m›z›n s›n›f mücadelesinin bize sundu¤u olanaklar› bilimsel bir flekilde de¤erlendirmesini bilmesidir. Yolumuz aç›kt›r. Yolumuz Proletarya Partisi önderli¤indeki Halk Savafl› yoludur. Önemli olan bu yoldan flaflmamakt›r. Proletarya Partisinin ideolojikpolitik önderli¤indeki Komsomolumuzun, yeni yoldafllarla birlikte ülkemizdeki Halk Savafl›’n›n andaki biçimi olan gerilla savafl› noktas›nda üzerine düfleni yapacakt›r.”