OGYIK57

Page 1

www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttnet.net.tr

Say›: 2006-20

57

*Y›l:2 *22 Eylül-5 Ekim 2006 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1303-9350

U¤ur, Mizgin, Zilan, Evin…

Size söz veriyoruz! Söz veriyoruz:

Söz veriyoruz:

Sizler, Batman’da, Amed’de, Mardin’de, K›z›ltepe’de devletin "iyi çocuklar›" taraf›ndan katledilenlersiniz. Sizler, minicik ellerinizde panzerlere karfl› att›¤›n›z tafllarla, zafer iflaretleriyle gönüllerimize taht kurmufl, gelece¤in müjdecisi olmufltunuz. Size söz veriyoruz ki, hayal etti¤iniz özgür ülkeyi, çocuklar›n katledilmedi¤i, ölü bedenlerinin saçlar›ndan sürüklenmedi¤i bir ülkeyi arma¤an edece¤iz.

Sizler bizim, ezilen halklar›n iyi çocuklar›s›n›z. Sizler, Filistin’de ‹srail Siyonizmine direnen tafl generallerin kardefllerisiniz. Sizler, Lübnan’da, Afganistan’da, Irak’ta emperyalist sald›rganl›¤›n zulmü alt›ndaki Ortado¤u halklar›n›n direnen çocuklar›n›n kardefllerisiniz. Size, tüm Ortado¤u’nun çocuklar›na söz veriyoruz ki, gerçek özgürlük ve gerçek demokrasi sizlerin ellerinde gelece¤e uzanacakt›r.

“‹yi çocuklar” görev bafl›nda: 10 ölü 16 yaral› Keskinleflen s›n›f mücadelesinin bir sonucu olarak s›cak geliflmelere sahne olan ülkemiz gündemi Diyarbak›r’da gerçeklefltirilen katliam sald›r›s›yla bir anda de¤iflti. Devlet cephesinden uygulamaya koyulacak politikalar için uzunca bir süredir haz›r hale getirilmeye çal›fl›lan politik atmosfere müdahaleler devam ediyor. Bayrak provokasyonu ile start alan linç ve flovenizm ile bezenen sald›r› dalgas›, yeni oyuncular ve ad›mlarla sürdürülüyor. Sayfa 3

D‹SK VE KESK MUHALEFET‹NE RA⁄MEN

Tezkere Meclis’ten geçti Emperyalist ve siyonist sald›r›larla yerle bir edilen Lübnan topraklar›nda Lübnan halk›n›n katledilmesine yönelik sald›r›lara ortak olunmas› için 5 Eylül 2006 tarihinde Meclis’te yap›lan tezkere görüflmeleri, Türkiye’den de asker gönderilmesi yönünde ç›kan kararla sonuçland›. Türkiye’de % 85’lere varan Lübnan’a asker göndermeye hay›r oyu, iflgal gücü olmak ve efendilerine sadakatini ispatlamak isteyen AKP hükümeti taraf›ndan pek tabi ki dikkate al›nmad›. Sayfa 19


2

işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!

ABONEL‹K fiARTLARI

22 Eylül-5 Ekim 2006

57

6 AYLIK: 10.200.000

1 YILLIK: 20.400.000

NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.


3

57

22 Eylül-5 Ekim 2006

“‹yi çocuklar” görev bafl›nda: 10 ölü 16 yaral› Keskinleflen s›n›f mücadelesinin bir sonucu olarak s›cak geliflmelere sahne olan ülkemiz gündemi Diyarbak›r’da gerçeklefltirilen katliam sald›r›s›yla bir anda de¤iflti. Devlet cephesinden uygulamaya koyulacak politikalar için uzunca bir süredir haz›r hale getirilmeye çal›fl›lan politik atmosfere müdahaleler devam ediyor. Bayrak provokasyonu ile start alan linç ve flovenizm ile bezenen sald›r› dalgas›, yeni oyuncular ve ad›mlarla sürdürülüyor. Baflta iflçi s›n›f› ve emekçi halk›m›z›n öncüleri komünistler ve devrimciler olmak üzere toplumun genifl bir kesimine yönelik devam eden kampanya, her türlü demokratik tepkiye hak arama mücadelesine azg›nca sald›r›yor. Uzun vadede yükselme belirtileri gösteren s›n›f mücadelesine müdahale için emperyalistlerin talepleri do¤rultusunda planlar haz›rlan›yor. fiovenizm zehrini etkin bir biçimde kullanan faflist diktatörlük, emperyalizmin ihtiyaçlar› do¤rultusunda flekillenmenin sanc›lar›n› yafl›yor. En aç›k hali Umut Kitapevi’nde, Diyarbak›r Serh›ldan›’nda ortaya ç›kan faflizmin gerçek yüzü, generallerin manevralar› ile tazelenmeye çal›fl›ld›. J‹TEM eleman› katilleri en üst perdeden sahiplenen faflizm, halka karfl› izledi¤i suçlar› aklamak istedi. Özellikle Hilmi Özkök’ün emekli olmas›n›n ard›ndan yeniden flekillendirilen savafl kurmay›n›n bafl›na Yaflar Büyükan›t’›n geçmesi ile dozaj› artt›r›lan “vatandafl hassasiyeti” ile oluflan tepkiler ilerde yaflanacaklar›n birer örne¤i olarak sald›rganl›¤›n daha deneyimli tescilli katillerin koordinasyonunda yükselten faflizm s›n›r tan›m›yor. Büyükan›t’›n bayra¤› devral›r almaz toplumun her kesimine dönük sald›rgan aç›klamalar›, PKK’yi bitirece¤ine dair iddialar› ve ülkemizin de¤iflik bölgelerinde yaflanan geliflmeler devletin sald›r› ç›tas›n› yükseltece¤inin bir iflaretidir. TMY’nin Meclis’ten geçmesinin ard›ndan Filistin ve Lübnan’la ilgili yap›lan eylemlere gaz bombalar› ile sald›ran ve çok say›da devrimciyi tutuklayan, 1 May›s Mahallesi’nde h›z›n› alamayarak evlere niflan alan, haklar› için yürümek isteyen BES üyelerinin önüne barikat kurup coplayan, At›l›m gazetesine 15 gün, Yeni Demokrat Gençlik dergisine 1 ay kapatma cezas› veren devletin icraatlar› bunlarla da bitmiyor. Özgür Halk ve Genç Bak›fl dergilerinin bürolar›n› basarak çal›flanlar›n› tutuklayan devlet hiçbir muhalif ses istemiyor. Kongra-Gel’in son dönemde gerçeklefltirdi¤i eylemler ile önemli kay›plar alan faflist diktatörlük kendisi aç›s›ndan oluflan olumsuz havay› da¤›tmak için gözda¤› vermek amac›yla Türkiye Kürdistan›’nda operasyon üstüne operasyon düzenliyor. Sa¤ ele geçirdi¤i gerillalar› diri diri yakmakla yetinmiyor. Batman’n›n Balbafl› köyünde 9 yafl›ndaki Mizgin Özbek’i de katlediyor. Çok genifl bir alanda ormanlar› yakan devlet tahammül edemedi¤i gerilla mücadelesini yok etmek istiyor.

“Vatan sa¤olsun demeyece¤im!” Toplumu bir bütün olarak bask› cenderesi alt›nda ezmeye çal›flan faflizm, kontrol edemedi¤i ve kendisi için en büyük tehdit olan geril-

laya vahflice sald›r›yor. Gerilla mücadelesinin geliflmesinin önünü almak ad›na her türlü propaganda malzemesini kullan›yor. Topluma “terör” korkusu enjekte ederek “hassas” tepkileri ortaya ç›kar›yor. Ald›¤› kay›plar› flovenizmi gelifltirmek için kullan›yor. Ancak asker cenazelerini geçmiflten beri flovenist bir histeri gösterisine çevirerek “terör” kavram›n› diri tutan TC’nin planlar› bu defa tutmad›. Cenazelere devlet erkân› ile kat›lmay› gelenek haline getiren ülkemiz egemenleri bu kez flaflk›na döndüler. Uzun bir aradan sonra ilk defa asker cenazelerinde ailelerin devlete olan tepkisi bir flekilde gündeme girdi. Öncesinde de çocuklar›n›n “vatan›n bölünmezli¤i” için “flehit” olmad›¤›n› düflünen ve tepki duyan aileler vard›, ancak devle-

rekete karfl› daha kapsaml› bir sald›r› konsepti haz›rlayan devlet bunlar› ad›m ad›m hayata geçiriyor. Gerilla mücadelesinin kökünü kaz›man›n hesaplar›n› yapan egemen s›n›flar için bu hedefin baflar›ya ulaflmas› Ortado¤u’da üstlenece¤i rol aç›s›ndan da büyük önem tafl›yor. Kürt halk›n›n imha ve inkâr politikalar›na karfl› yürüttü¤ü ve tüm tasfiye giriflimlerine ra¤men hala dinamik bir güç olan direnifl egemenlere korku sal›yor. Kürt halk›n›n zulme karfl› duydu¤u kinin fark›nda olan devlet bu öfkenin devrimci kanallara akmas›n› engellemeye çal›fl›yor. Ulusal hareketin içine girdi¤i rotaya ra¤men diyalog ve bar›fl ça¤r›lar›na her defas›nda katliamlarla karfl›l›k veren devlet ezberi bozmad›. PKK’nin son dönemde

PKK’nin son dönemde yapt›¤› eylemler ile kay›p veren devlet bunlara karfl›l›k operasyonlar› art›rarak topluma terör korkusu ile terbiye etmek için yine ifle koyuldu. Eski J‹TEM elemanlar›n› Türkiye Kürdistan›’na ça¤›rarak Diyarbak›r 7. Kolordu Komutanl›¤›’nda e¤itime alan devlet tekrar gündeme gelmesinin hemen ertesinde “devletin iyi çocuklar› harekete” geçti.

ti hedef alan aç›klamalar flimdiki gibi yans›mam›flt›. Faflizmin bütün u¤rafllar›na ra¤men üzerine giydi¤i elbisenin dikifllerinin att›¤›n› gösteriyor, bu tepkiler. Aste¤men Zeki Burak Okay’›n annesinin “Vatan sa¤ olsun demeyece¤im, o bir sinek dahi öldüremezdi, siz onu da¤lara öldürmeye gönderdiniz” sözleri “terör” demagojilerinin parçaland›¤›n› gösteriyordu. Halk çocuklar›n› dünyan›n dört bir yan›na egemen s›n›flar›n ç›karlar› do¤rultusunda gönderen devlet bunun üzerine “flehitlik” masallar› anlat›yor. Cenazelerde ortaya ç›kan tepkinin yaratt›¤› sars›nt› Erdo¤an’› konuya iliflkin aç›klama yapmak zorunda b›rak›rken üslup yine ayn›yd›. “Askerlik yan gelip yatma yeri de¤ildir” sözlerini sarf eden Erdo¤an halka hakaret etme gelene¤ini bozmad›. Ölen er Murat Alptekin’in “flehitlik” mertebesini kabul etmedi¤i için M‹T taraf›ndan 15 gün sorguland›¤›n› da hat›rlatmal›.

“En iyi Kürt ölü oland›r!” Ortado¤u’da yaflanan geliflmelerle beraber TC’nin bunlara ayak uydurma ve etkin bir biçimde müdahil olabilmesi için olas› risk faktörlerini ortadan kald›rmas› gerekiyor. Bunlardan birini de faflizme karfl› 20 y›ld›r silahl› mücadele veren ulusal hareketin tasfiye edilmesi oluflturuyor. Yaflar Büyükan›t’la ve eski Özel Harp Dairesi yeni “Özel Kuvvetler Komutanl›¤›”nda yap›lan de¤ifliklikler ile birlikte silahl› mücadele yürüten devrimci örgütlere ve ulusal ha-

yapt›¤› eylemler ile kay›p veren devlet bunlara karfl›l›k operasyonlar› art›rarak toplumu terör korkusu ile terbiye etmek için yine ifle koyuldu. Eski J‹TEM elemanlar›n› Türkiye Kürdistan›’na ça¤›rarak Diyarbak›r 7. Kolordu Komutanl›¤›’nda e¤itime alan devlet tekrar gündeme gelmesinin hemen ertesinde “devletin iyi çocuklar›n› harekete” geçirdi. Askeri Faflist Cunta’n›n y›ldönümü olan 12 Eylül gecesi saat 21:00’de Diyarbak›r’›n Ba¤lar semtinde Kofluyolu Park›’nda patlayan bomba ile Diyarbak›r savafl alan›na döndü. Patlamada 7’si çocuk 10 kifli ölürken 14 kifli de a¤›r yaraland›. Patlayan bombalar ülke gündemine de bomba gibi düfltü. Egemenlerin sözcüsü medya, patlamalardan PKK’nin sorumlu oldu¤unun alt›n› çizerken olay›n ard›ndan Diyarbak›r Emniyet Müdürlü¤ü “Eylem flekli ve kullan›lan patlay›c› daha önce PKK’nin kulland›¤› patlay›c›larla benzer nitelikte. Büyük olas›l›kla PKK’nin son dönemde devletle vatandafl aras›nda geliflmekte olan olumlu iliflkiyi provoke etmeyi amaçlayan bir eylem olarak de¤erlendiriyoruz” aç›klamas›nda bulunarak patlamalar› PKK’nin üstüne y›kmaya çal›flt›. Devlet bir taraftan Diyarbak›r’› kan gölüne çevirirken toplumda oluflabilecek tepkileri de ulusal hareketin üstüne y›kman›n peflinde. Eylemi Türk ‹ntikam Tugaylar› adl› örgütün üstlenmesine ra¤men Emniyet ve bas›n bomba düzene¤inin daha önce yap›lan PKK eylemlerinde kullan›lan bomba düzene¤i ile benzerlik tafl›d›¤›n› iddia ederek bilinçleri buland›rmaya çal›fl›yor.

Oysa bu katliam devletin ne ilk ne de son katliam›. Patlamadan önce bomba düzene¤inin foto¤raflar›n› internet sitesinde yay›nlayan T‹T aç›klamalar›na ra¤men bas›n ertesi gün sald›r›n›n PKK taraf›ndan yap›ld›¤›n› yazd›. Öncelikle T‹T ad›nda bir örgütün asl›nda olmad›¤›n› belirtmeliyiz. T‹T 1 Eylül 2005 tarihinde fiemdinli ilçe merkezinde DEHAP’›n kurdu¤u bar›fl çad›r›n› bombalam›fl 14 kifli a¤›r yaralanm›flt›. Patlamadan sonra ilçede “Ey Kürt halk›”, “Befl flehidin kan› yerde kalmayacak” bafll›kl› bildiriler da¤›t›lm›flt›. 9 Kas›m 2005’te fiemdinli’de Umut Kitabevi’ne yap›lan bombal› sald›r›da suçüstü yakalanan J‹TEM’ci Astsubaylar Özcan ‹ldeniz ve Ali Kaya’n›n davas›nda da T‹T ismi geçmiflti. T‹T Özel Harekâtç›lar›n eylemlerinden sonra kulland›klar› bir isim. Son olaydan sonra internette yay›nlanan bildirisinde “PKK’nin bat›da flehit etti¤i her bir Türk için Diyarbak›r’da 10 Kürt’ü öldürece¤imize and içeriz” aç›klamas› yapt›. Olay›n ard›ndan Diyarbak›r sokaklar›nda akrepler ve panzerlerle “Ölürüm Türkiyem” faflist marfl› ile adeta gövde gösterisi yapan Özel Harekâtç›lar›n bu tutumu sald›r›n›n adresini de gösteriyor. Patlamalarla ilgili olarak bir aç›klama yapan Koma Kamalên Kürdistan (KKK) yürütme Konseyi Baflkanl›¤› “Diyarbak›r’da halk›m›za karfl› gelifltirilen bu sald›r›yla Kürt özgürlük hareketinin hiçbir biçimde ilgileri yoktur” diyerek katliam›n sorumlusunun devlet oldu¤unu gösterirken Kürt halk›n›n tepki göstermesini istedi. Patlamadan sonra esnaf DTP’nin ça¤r›s›yla üç gün kepenk kapat›rken on binlerin kat›ld›¤› eylemler yap›ld›. Patlama ile ilgili olarak ülkenin dört bir yan›nda çeflitli sendika ve DKÖ’lerin de kat›ld›¤› bas›n aç›klamalar› yap›ld›. HPG gerillalar› da fi›rnak’›n Gabar Da¤› ve Gundike Mela Alan›nda katliam›n hesab›n› sormak amac›yla yapt›klar› eylemlerde 7 askerin öldürüldü¤ünü aç›klad›. Kürt halk›, tarihi boyunca büyük ac›lar yaflad›, zulüm gördü. Son 20 y›lda yürüttü¤ü silahl› mücadele ile faflizme önemli darbeler vuran onurlu Kürt halk› özgürlü¤ün bar›fl talepleri ile gerçekleflmeyece¤ini görmelidir. Devletin bar›fl talebine yan›t› Diyarbak›r’da katledilen çocuklar oldu, 12 yafl›nda 13 kurflunla vurulan U¤ur Kaymaz oldu. Batman’da katlettikleri Mizgin’in ölü bedeninin saçlar›ndan sürüklenmesi oldu. Faflizm Kürt halk›n›n taleplerine karfl›l›k hep ayn› refleksi gösterdi. Bundan sonra da ayn› flekilde devam edecek. Çeflitli milliyetlerden Türkiye halk› bugün silahl› mücadeleyi tasfiye sald›r›lar›na karfl› gerillay› daha fazla sahiplenmelidir. Kürt halk›n›n kurtuluflu da¤larda yak›lan isyan atefllerindedir. Kürt halk›n› bugüne tafl›yan faflizme karfl› yürüttü¤ü onurlu mücadelesidir. Kürt halk›n›n bar›fla de¤il bugün her fleyden fazla savafla ihtiyac› vard›r. Kürt halk› gelece¤ini silahl› mücadelenin gücü ile kuracakt›r. Faflizmin Kürt halk›na karfl› politikas› dün oldu¤u gibi bugün de ayn›d›r; “En iyi Kürt ölü Kürt’tür!” Buna yan›t› Diyarbak›r’daki katliam›n protesto edildi¤i Adana’daki eylemde aç›lan dövizdeki flu sözlerle yine Kürt halk› vermektedir: “En iyi Kürt, direnen Kürt’tür.”


4

22 Eylül-5 Ekim 2006

S›n›fsal Yaklafl›m 11 EYLÜL, EMPERYAL‹ST TERÖR VE HÜSRAN “Bu uygulamalar Amerikan yönetimindeki yeni-muhafazakarlar›n (neo-con) ve onlar›n ‹srail’deki yandafllar›n›n reçeteleridir… Buna devam edilmesi, hem Amerika, hem de ‹srail için ölümcül sonuçlar yaratacak ve tüm Ortado¤u halk›n›n Amerika’ya karfl› cephe almas›na yol açacakt›r. Bunun sonucu olarak, Amerika’n›n Ortado¤u’dan at›lmas› kaç›n›lmazd›r. Bu da ‹srail için sonun bafllang›c› demektir.” Beyaz Saray eski Ulusal Güvenlik Dan›flmanlar›ndan Brzezinsky’nin Lübnan’daki son geliflmeler vesilesiyle, 31.07.06’da, Global Viewpoint’te yay›nlanan bu sat›rlar›, 5. y›l›n› geride b›rakan 11 Eylül stratejisinin iflas›na iflaret bak›mdan önemliydi. Uzun süredir yaflanan bu iflas› kesin biçimde belgeleyen geliflmeler yak›n zamanda üst üste gelmeye bafllad›. Irak’ta sefilleri oynad›¤› konusunda oluflan hemfikirlikte, iflgalcilerin a¤›zlardan dökülen itiraflar büyük rol oynuyordu. Federatif/bölgesel yap› oluflturmak amaçl› iç savafl ç›karma taktiklerine baflvuran iflgalciler, son aylardaki can kay›plar›n›n sivillere ait oldu¤u yalanlar›n› yaymaya çal›fl›yorlard›. Bunun do¤ru olmad›¤› çok geçmeden a盤a ç›kt› ve yak›n süreçte ABD hedeflerine yönelik eylemlerde belirgin bir art›fl oldu¤una dair bilgiler kamuoyuna yans›d›: “Temmuz ay›nda direniflçilerin gerçeklefltirdi¤i 1666 bombalama eyleminin yüzde 70’i ABD’li iflgalcileri hedef ald›. Yüzde 20’siyse maflal›k yapan polis güçlerini. Sivil kay›plar yüzde 10’da kald›. Bir baflka deyiflle, ABD’nin Felluce’de birkaç bin kiflinin öldürülmesi gibi kolektif cezaland›rma yöntemleri uygulamas›n›n aksine direnifl askeri bir savafl yürütüyor ve bunu kazan›yor. Gerçe¤in üstü örtülüyor. T›pk› Vietnam’da yap›ld›¤› gibi.” John Pilger, New Statesman, 04.09.06 Irak’taki yenilginin resmiyete dökülmesi için aç›ktan yürütülen tart›flmalardaki somut çözüm önerilerinin, zaman›nda ayr›nt›l›

iflgal plan› yapanlardan gelmesi dikkat çekici olmaktad›r: “Savafl› desteklemifl biri olarak, ABD’nin Irak’ta daha fazla kalmas›n›n yarar› olmad›¤›n› kavrad›m. Çekilme karar› al›p Irak’›n komflular› dahil tüm taraflar›n kat›laca¤› bir konferans düzenlemeliyiz. Irak’taki savafl bizi öyle derinden böldü ki, çekilmek baflka sorunlara yol açmakla birlikte, ABD sonras› Irak, ‹ran, Hizbullah ve Suriye’yle bafla ç›kmak için yeni koalisyonlar infla etmemizi pekala kolaylaflt›rabilir de.” Thomas L. Friedman, The New York Times, 09.08.06 Irak direniflinin gölgesinde bir seyir izleyen Afganistan’daki yeni geliflmeler ise buradaki durumun da pek parlak olmad›¤›n› ortaya sermifl bulunuyor. Taliban’›n boflaltt›¤› Kabil’i ele geçirerek oradaki iflgalle s›n›rl› bir egemenlik kuran ABD ve yede¤indeki güçlerin giderek daralan bir kuflatma alt›na al›nd›¤› ve Kabil’in içinde de denetimi sa¤lamakta zorluk çekti¤i, kendileri taraf›ndan itiraf edilmeye baflland›. Daha üç ay önce “büyük çapl› Taliban sald›r›lar› iyidir çünkü böylelikle onlar› büyük say›larda öldürebiliyoruz” diyenler, bugün, “onlar› askeri yöntemlerle yok edemeyiz, bir flekilde görüflme yapmak zorunday›z” demek durumunda kalm›fllard›r. ABD’nin Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutan› General James Jones’un, “Kabul etmeliyiz ki yo¤unluk düzeyi karfl›s›nda biraz flafl›rd›k ve gerçekte baz› bölgelerdeki muhalefet art›k geleneksel vur-kaç taktiklerine dayanm›yor” sözleriyle, ‹ngiliz komutan Ed Butler’›n, “Günlük olarak bak›ld›¤›nda çat›flmalar›n yo¤unlu¤u ve vahfleti Irak’takinden çok daha fazla. Birliklerimiz günde 12’ye yak›n sald›r› al›yor.” fleklindeki aç›klamalar›, Afganistan’daki durumu özetlemektedir. Nihayet emperyalist iflgalcilerin son fiyaskosu ‹srail’in yaflad›¤› Lübnan yenilgisidir. “Havadan vur, karadan geç” takti¤iyle kolay ifl bitirmeye al›flanlar, bir kez de

57

Hizbullah’›n önderlik etti¤i direnifl duvar›na çarpm›fllard›r. Lübnan halk›n›n büyük çapl› bombard›man alt›nda gösterdi¤i kahramanca direniflte, Filistin gelene¤i kadar, Irak’taki “bozgun”un önemli bir pay sahibi oldu¤u yads›namaz. Emperyalist sald›r›lar›n “küreselleflme” ad› verilen ekonomik boyutunun iflas› ile ilgili içeriden gelen itiraflar da sürüyor. Dünya Bankas›’n›n eski kadrolu ak›l hocalar›ndan Joseph Stiglitz’i (“Küreselleflme vaatlerini yerine getirememifl; adaletsiz küresel ticaret, istikrars›z mali sistem ve sermaye art›k merkezden çevreye de¤il çevreden merkeze gitmeye bafllamakla, ço¤unluk kaybetmifl, ufak bir az›nl›¤›n kazand›¤› bir süreç yarat›lm›fl, zengin ülkelerde bile yoksullar artm›flt›r.” (Aktaran Ergin Y›ld›zo¤lu, Cumhuriyet, 11.09.06) en büyük yat›r›m bankalar›ndan Morgan and Stanley’in bafl ekonomisti Stephen Roach izledi. Roach, Global Economic Forum’da 07.09.06’da yapt›¤›, “Küresel büyüme paradoksu” bafll›kl› yorumda, “küreselleflmenin kesin olarak yoksullaflt›r›c› bir özelli¤e sahip oldu¤u”nu vurgulad›. 1997 ve 1999 y›llar›nda yaflanan mali krizleri takip eden borsadaki çöküfl, “küreselleflme” ata¤› için ilk büyük sendelemeleri ifade ediyordu. Nihayet en önemli dönemeç Dünya Ticaret Örgütü’nün 24 Temmuz 2006’daki çözülüflü (kimi yorumlara göre, çöküflü) ile al›nm›flt›. Sürecin siyasal ve toplumsal boyutu ile ilgili geliflmeler de ayn› oranda derinleflen bir açmaz yaratm›fl durumdad›r. Özgürlük, demokrasi ve adalet için savaflt›klar›n› iddia eden emperyalistlerin, bu kavramlar›n düflman› olduklar›n› gizlemek için fazla bir gayret sarf etmedikleri görülmektedir. Irak’taki yeni anayasa fleriat hükümlerine dayand›r›lm›flt›r. Afganistan’da Taliban döneminin yasa ve uygulamalar› oldu¤u gibi muhafaza edilmektedir. Dünyan›n bütün ülkelerinde, ya yeni “anti-terör” yasalar› yürürlü¤e girmifl ya da mevcut yasalar a¤›rlaflt›r›lm›flt›r. “Güvenlik” konseptiyle bütün hak ve özgürlükler k›s›tlanmakta ya da yok say›labilmektedir. Gerici ve faflist devlet yap›lanmalar›, muhalif kesimlere karfl›, “terör” bahanesiyle tahkim edilmekte, emperyalist-kapitalist sistemin payanda-

lar› güçlendirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Dünya, özgürlük ve demokrasi flampiyonlu¤una soyunanlar›n elinde ola¤anüstü bir s›k›yönetim rejimi ile yönetilmektedir. Zorbal›¤›n orman kanunlar› ile dayat›ld›¤› bir çerçevede, korsanl›k hukuku iflletilmeye bafllanm›flt›r. ‹flgallere, katliamlara, iflkenceye, her türlü bask› ve zulme “güç” ile meflruiyet kazand›r›lmaktad›r. ABD Savunma Bakan› Donald Rumsfeld, “Bu savafl›n (terörizme karfl› savafl) baflar›s›, öldürdü¤ümüz ve cayd›rd›¤›m›z terörist say›s›n›n, terörist olmaya karar verenlerin say›s›ndan daha çok olup olmad›¤›yla ölçülecektir” demiflti. ‹mha ve terör politikas› bu anlay›fl üzerine infla edilmektedir. Beflinci y›l› geride kalan 11 Eylül süreci, ABD emperyalizmi aç›s›ndan “büyük hedefler” içeriyordu. Fiili iflgal durumlar› d›fl›nda hiçbir hedefe ulaflamay›p tam aksine her bak›mdan daha geri ve kötü bir konuma düflülmesi, günümüzün gerçe¤idir. Dünya hegemonyas› için yap›lan planlar›n devreye sokuldu¤u bu dönemde, halklar›n beklenmedik ölçüdeki direnifli sayesinde afallayan emperyalistler, sürekli manevralarla savaflta ›srar politikalar›ndan geri ad›m atm›fl de¤illerdir. 11 Eylül’ün y›ldönümüne denk gelen haftada, güncellenen stratejiyi aç›klayan Bush’un k›sa vadede belirledi¤i befl hedef; “savafl› düflmanlara tafl›mak, haydut devletlerin kitle imha silahlar›n› ele geçirmelerini veya üretmelerini engellemek, teröristlerle destekçileri aras›nda fark gözetmemek, teröristlerin geri çekilme ve sald›r› alanlar›n› –maddi, manevi ve sanal- ele geçirmek, özgürlük umudunun yayg›nlaflmas›” fleklinde say›lmaktad›r. Bu hedeflerin hiç birisi yeni de¤ildir. Bunlara ulaflmak u¤runa dünyay› kana boyamakta “kararl›” olduklar›n› bir kez daha deklare etmifl olmalar›, savafl ilanlar›n› yinelemekten baflka bir anlam tafl›mamaktad›r. Yaral› olan›n daha azg›n bir sald›r› içerisinde olaca¤›, çöküflü h›zlanan›n daha da zalimleflece¤i kesindir. Öldürmeyen yaran›n geçici de olsa iyilefltirece¤i ve bir süre daha büyük zararlar verecek kadar ömür sa¤layaca¤›n›n bilincinde olunmal›d›r.


5

57

22 Eylül-5 Ekim 2006

Seyhan Belediyesi’nden at›lan iflçilerin direnifli sürüyor

Seyhan Belediyesi’nde tafleron bir flirkette temizlik iflçisi olarak çal›flan iflçiler yaflam koflullar›n›n düzeltilmesi amac›yla direnifle geçmifl, bunun üzerine flirket ve Belediye taraf›ndan iflten at›lm›fllard›. ‹flçilerin ifle geri dönme talebi ile yürüttükleri mücadele büyük bir kararl›l›kla devam ediyor. Önce Belediye fiantiyesi’nde çad›r açan iflçiler, iflten at›lmalar›n›n ard›ndan eylemlerini ‹nönü Park›’na tafl›d›lar. Daha önce de gazetemize tafl›d›¤›m›z

direnifl 130’lu günleri aflm›fl durumda. Direniflin ilk günlerinde çad›rlar›nda ziyaret etti¤imiz iflçilerin çizdi¤i tablo, durufllar› ile gelinen süreçte ortaya koyduklar› tav›r anlam›nda ciddi de¤iflimler yafland›. Yapt›¤›m›z ilk söyleflilerde tafleron flirketin, Seyhan Belediyesi’nin gerçek kimli¤ine dair tepkisel ç›k›fllar geliflen süreç boyunca daha politik bir içerik kazanarak s›n›f bilincine do¤ru bir ilerleme kaydedilmifltir. Direniflin ilk bafllad›¤› dönemlerde oldukça kitlesel olan iflçiler, iflten atmalarla

Emekçinin Gündemi ‹flçiler yoksullafl›rken D‹SK’e ba¤l› Birleflik Metal-‹fl Sendikas› taraf›ndan yap›lan araflt›rman›n sonuçlar›ndan yola ç›karak, Türkiye’nin, birim bafl›na iflgücü maliyetlerinin en fazla geriledi¤i ülke oldu¤u aç›kland›. Avrupa Birli¤i Ekonomik ve Finanssal Göstergeler verilerinden de yararlan›larak yap›lan araflt›rma, Avrupa Birli¤i üyesi 25 ülke ve AB’ye üye olmayan ülkelerle karfl›laflt›r›larak yap›lm›fl. 2000 y›l›ndan itibaren yap›lan araflt›rmada iflgücü maliyetinin 12.6 oran›nda bir azalma ile iflçilerin en fazla yoksullaflt›¤› ülke olarak ifade edilmektedir. Ülkemizdeki mevcut yoksulluk tablosunu düflündü¤ümüzde, iflgücüne ayr›lan maliyetteki bu düflüfl flafl›rt›c› de¤ildir, sadece gerçe¤in ifade edilmesi olarak alg›lanmas› gerekir. Mevcut ekonomik sistemin dönem dönem yo¤unlaflan krizinin faturas›n›n iflçi ve emekçilere yönelik k›sm›n›n belli oranlarda yans›t›ld›¤› bu veriler, ülkemizdeki iflsizlik tablosunun anlafl›lmas› aç›s›ndan da önemlidir. Bahsi geçen ve azalma olarak tan›mlanan olgu meselenin sadece ekonomik k›sm›n›n de¤il, ayn› zamanda sosyal ve siyasal k›sm›n›n da k›smi anlamda verilerini sunmak-

tad›r. ‹flsizli¤in her geçen gün art›fl gösterdi¤i ülkemizde, yaflanan dönemsel kriz ve hatta çalkalanmalar dahi bu iflsizlik oran›n›n büyümesinde belirleyici bir noktada durmaktad›r. Geçti¤imiz hafta IMF koordinatörlerinin yapt›¤› aç›klama önümüzdeki yak›n dönemde dünyada ve Türkiye’de May›s ay›nda yaflanan dalgalanmadan daha ciddi bir dalgalanman›n beklendi¤i yönündeydi. Bu aç›klamalar› yalanlayan Ali Babacan, aç›klamalar›n geçmifl dönem ekonomik raporlar›na dayan›larak yap›ld›¤›n› söyleyerek “Türkiye için korkulacak bir fley yok” beyan›nda bulundu. Beklenen dalgalanman›n “kriz” olarak da yorumlanabilece¤ini aç›klayan ekonomistler bu durumun ülkemiz baflta olmak üzere Güney Afrika gibi “hassas” bölgelerde de oldukça etkin bir biçimde hissedilece¤ini aç›klad›lar. Bu tart›flma ve “söylentileri” tamamlayan, bir anlamda cevap veren R. Tayyip Erdo¤an “ülkemiz son alt› ayl›k dönemde dahi ekonomik olarak önemli geliflmeler yaflam›flt›r” aç›klamas›nda bulunarak vatandafl› rahatlatmaya çal›flt› ve bu söylentilere inan›lmamas› gerekti¤ini belirtti. Emperyaliz-

beraber güç kaybetmeye, say›sal anlamda erimeye bafllad›. ‹flçilerin bir k›sm› direnifli ve ifli b›rak›rken, bir k›sm› mücadeleden koptu. Geriye daha politik ve ekonomik olarak en zor durumda olan kesim kald›. Bu iflçilerin mücadelesindeki kararl›l›klar› zamanla onlar›n daha da politikleflmesi-

ne neden oldu. Yani direnifl daha az iflçi ile ancak daha politik bir hatta devam etti/ediyor. Bu durum iflçilerin sloganlar›na, söylemlerine de yans›yor. ‹flçiler flimdi mücadelenin onlara ö¤rettikleriyle daha bilinçli bir flekilde hareket ediyor. ‹flçilerin mücadelesi kendili¤inden bir hareket olarak bafllad›, baz› zay›f devrimci müdahaleler d›fl›nda esasta iflçilerin kendi çabalar› ile devam etti. Seyhan Belediyesi’nden at›lan iflçilerin özverili, kararl› mücadelesi iflçi s›n›f›n›n mücadelesindeki ihtiyaçlar›na yeniden göz atmam›za neden olmal›. ‹flçilerin kendili¤inden mücadelesine politik-ideolojik önderlik etmede devrimcilerin zay›f mü-

dahalesi devrimcilerin iflçi s›n›f›n›n mücadelesinden kopuklu¤unu bir kez daha gösterdi. Bu durum Tarsus’ta direnifli sürdüren SCT Turbo iflçileri için de geçerli. ‹flçilerin mücadelesi esasta da¤›n›k ve ideolojik-politik bir önderlikten yoksun bir flekilde ›srarla devam etmektedir. ‹flçiler Seyhan Belediyesi’nde ifle geri dönme talebiyle her Çarflamba günü ‹nönü Park›’nda bir araya geliyor. Son olarak 13 Eylül günü ö¤len saatlerinde biraraya gelen iflçiler, çocuklar›yla beraber ifllerine geri dönmek istediklerini hayk›rd›lar. “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Direne direne kazanaca¤›z” sloganlar›n› atan iflçiler ‹nönü Park›’ndan Seyhan Belediyesi’ne do¤ru yürüyüfle geçti. Belediye önünde iflçiler ad›na konuflan Ramazan ‹flçio¤lu; “Bizim durumumuz karfl›s›nda susanlar, duymayanlar ve kör bakanlar unutmas›nlar ki s›ra onlara gelecektir. Bizler onlar pes edinceye kadar mücadelemize devam edece¤iz” diyerek mücadelenin devam edece¤ine dikkat çekti. Aç›klaman›n ard›ndan iflçiler oturma eylemi gerçeklefltirdiler. Seyhan Belediyesi’nden at›lan iflçilerin onurlu, kararl› mücadelesi direnmek ve hakk›n› almak isteyen iflçilere güç katmaktad›r. (Mersin)

me ba¤l› ülke ekonomisinin böyle bir dalgalanmada kendisini nas›l koruyaca¤› gibi bir soruyu sormak oldukça abes olacakt›r. Çünkü böyle bir korunman›n May›s ay› içindeki dalgalanmadan da hat›rlanaca¤› gibi mümkün olmad›¤›n› iyi biliyoruz. Kuflkusuz, bu ekonomik verilerin ya da olas› kriz beklentilerinin ülkenin siyasal atmosferi aç›s›ndan da belirleyici oldu¤u di¤er bir gerçektir. Egemen s›n›flar›n iflçi ve emekçilere yönelik sald›r›lar›n›n yan›s›ra Kürt halk› nezdinde gelifltirdi¤i ve t›rmand›rd›¤› sald›r›lar›n bu sürecin bir parças› olarak gelifltirildi¤i bir gerçektir. Bu sald›r›lar›, ekonomik aç›lardan yaflanan dar bo¤az›n siyasal plandaki yans›mas› olarak görmek gerekir. Terörle Mücadele Yasas› olarak adland›r›lan sald›r›n›n uygulanmaya bafllanmas› ile birlikte sald›r› zincirini her alanda gelifltiren devlet, kendisi için kontrolü aflan her harekete önemli sald›r›lar gerçeklefltirmektedir. Bu sadece devrimciler aç›s›ndan de¤il, çizgisini aflan sendikalar aç›s›ndan da böyle olacakt›r. Korkuyla beklenen ekonomik dalgalanmalar›n ve gerçeklefltirilen sald›r›lar›n ezilenlerde önemli bir birikimi yaratt›¤› ortadad›r. Tasarruf sa¤lanmas› amac›yla devlet ödemelerinden ç›kar›lan ilaçlar, halk›n sa¤l›k ve yaflam hakk›n› tamam›yla bitiren bir noktada durmaktad›r. Kanser tedavisinde kullan›lan ilaçlar da dahil olmak üzere gelifltirilen tasarruf plan›na karfl› halk›n tepkisi burjuva medya tara-

f›ndan dahi gizlenemez bir noktada durmaktad›r. Bu ve buna benzer bir dizi sald›r›ya karfl› gelifltirilen göstermelik tepkiler ise sendika konfederasyonlar›n›n gelenekselleflen tepkisi olma özelli¤inde. Vakit buldukça Ankara yollar›na düflen sendikalar›n, tezkere eylemlerinde de görüldü¤ü gibi “s›n›r› aflmak” gibi bir hedefleri bulunmamaktad›r. Önümüzdeki dönem daha da h›z kazanacak sald›r›lar›n gö¤üslenmesinin mevcut sendikal anlay›fllarla mümkün olmad›¤› bir gerçektir. Bu gerçe¤in üstesinden gelmek için öncelikle mevcut olan çizgiye karfl› bizlerin sa¤lam bir karfl› durufl sergilemesi gerekir. Yani hem karfl› ç›k›p hem de kabul görme anlay›fl›yla mevcut konfederasyonlara hakim olan anlay›fla karfl› mücadele yürütülemeyece¤i bir gerçektir. Bu anlamda da meseleyi “muhalif” olman›n ötesine tafl›mak gelinen aflamada bir zorunluluktur. Zira buna biz öncelik vermedi¤imiz takdirde biriken öfkenin bizi de ezip geçmesi bir sürpriz olmayacakt›r. Azalan sendikalaflma oran›, iflçilerin mevcut sendika yönetimlerine karfl› tafl›d›klar› güvensizlikler ve daha bir dizi sorunun yan› s›ra büyüyen iflsizlik, iflçi s›n›f› içindeki mücadelemiz aç›s›ndan çözümlenmesi ve üzerinde durulmas› gereken temel noktalar› oluflturmaktad›r. Önümüzdeki dönem devletin sald›r›lar›na paralel olarak geliflecek olan muhalefetin yönünü tayin edebilmek için bugünden sa¤lam ve güçlü ad›mlar atmak zorunday›z.

flçilerin mücadelesi kendili¤inden bir hareket olarak bafllad›, baz› zay›f devrimci müdahaleler d›fl›nda esasta iflçilerin kendi çabalar› ile devam etti.


22 Eylül-5 Ekim 2006

6

57

PANCARDA KOTA AZALMASI N‹YE? ✓“M›s›r fiyat› aç›klans›n!” fieker pancar› tar›m› Türkiye’nin 64 ilinde 6 bin 206 köyünde yap›lmakta ve 348 bin 237 çiftçi ailesi bundan geçimini sa¤lamaktad›r.

Sonbahar› yaflad›¤›m›z bu günlerde, Do¤u Anadolu ve Trakya baflta olmak üzere köylüler birçok bölgede hareketlenmeye bafllad›. Bu dönem fleker pancar›n›n ç›kart›lma, pullama yap›l›p sat›lmas› gibi beli bir zaman› kapsayan çal›flman›n dönemidir. fieker, genel olarak fleker kam›fl›, fleker pancar› niflastal› bitkilerden elde edilmektedir. Ve bu ürünlerin yetifltirilmesi ülkenin co¤rafyas›na ve en ekonomik ham maddeye göre yap›l›r. Bundan kaynakl› da ülkemize en uygun olan, en iyi hammadde fleker pancar›d›r. fieker pancar› tar›msal ürünlerden daha yo¤un emek istemektedir. Genelde aile içinde ya da mevsimlik iflçilerle çal›fl›lmaktad›r. Böylece göç de engellenmektedir. Yine yan ürünleri hayvan beslenmesinde kullan›lmakta, bu da bölge için ciddi bir ekonomik rahatl›k sa¤lamaktad›r. Özelikle Do¤u Anadolu Bölgesi’nde geneksel tar›m›n yo¤un yap›lmas›ndan kaynakl› aileler için iyi bir destek sunmaktad›r. fieker pancar› tar›m› Türkiye’nin 64 ilinde 6 bin 206 köyünde yap›lmakta ve 348 bin 237 köylü ailesi bundan geçimini sa¤lamaktad›r. fieker pancar› birli¤i olan PANKOB‹RL‹K, Türkiye’nin 64 ilinde örgütlü olup 1.7 milyon orta¤›n üst birli¤i durumundad›r ve devletten hiçbir destek almadan ayakta durmaktad›r. Bu birli¤e ait Amasya, Kayseri, Konya, Çorum, Adapazar›, Kütahya ve daha birçok ilde fabrikalar bulunmaktad›r. ‹flte fleker pancar›, bu kadar köylüyü etkilerken ve yine ekonomiye bu kadar katk›s› varken son y›llarda tek tek özellefltirilmeye çal›fl›lan fabrikalar, köylüyü zor durumda b›rakmaktad›r. Devlet genelde kâr etmedi¤i propagandas› ile özellefltirme politikas› gütmektedir. Bolu’daki fleker pancar› fabrikas›n› kapatmak isteyen devlet, bu fabrikan›n 2005 y›l›nda 13.5 trilyon kâr etti¤ini ise görmezlikten geliyor. Ayn› flekilde Telekom ve SEKA’n›n özellefltirilmesinde oldu¤u gibi bu fabrikalar› modernize etmeyerek rekabet gücünü azaltmaya çal›flmaktad›r. Buna ra¤men kâr eden bu iflletmeleri, IMF politikalar› do¤rultusunda ya kapat›yor ya da özellefltiriyor.

2006 y›l›n›n en önemli özellefltirme projelerinden biri olarak fleker fabrikalar›n›n özellefltirilmesini gösteren ve yine 9. Kalk›nma Plan›’nda fleker fabrikalar›n›n özellefltirilmesini önüne politika olarak koyan IMF politikalar›n›n ufla¤› devlet, fieker-‹fl Sendikas›’n›n Türkiye çap›nda yapt›¤› eylemlerle özellefltirme tarihini ileri bir tarihe ertelemek zorunda kalm›flt›r. Bugün fleker pancar› üretimi kotalar, özellefltirmeler, ucuz tatland›r›c›lar çemberi içinde kalm›flt›r. Bu sald›r›larda AB emperyalizminin büyük pay› vard›r. AB’ye girifl sürecinde ülkemizde ekilen pancar ne kadarsa, yani kota ne kadarsa AB’ye girdikten sonra da ayn› kotan›n devam etmesi herhangi bir art›fl›n yap›lmayaca¤›n› teminat istemektedir. Ve bundan kaynakl› ülkedeki fleker pancar›n›n üretimi gittikçe düflürülüp, pazarda aç›k yarat›larak fleker üretimi yapan büyük emperyalist flirketlerin pazara hâkim olmas› istenmektedir. Di¤er bir nedense, ülke nüfusunun % 35 oran›n› köylülerin oluflturmas› ve buna karfl›l›k AB üyesi ülkelerde köylü nüfusunun % 5’lerde olmas›d›r. 2006 y›l›nda Ere¤li, Bor ve Ilg›n fabrikalar›n›n özellefltirilmesine karar verilmifltir. Bu fabrikalar sosyal ve ekonomik olarak güçlüdür ve önemli bir iflleve sahiptir. Bu özellefltirme politikas›n›n bir benzeri Polonya’da görülmüfltür. Polonya hükümeti, ülkedeki fleker fabrikalar›n› çok uluslu flirketlere satm›flt›r. Daha sonra bu flirketler ald›klar› fabrikalar› kapatarak yerine daha ucuza mal etti¤i baflka ülkelerden fleker getirmifl ve Polonya ekonomisini zarara u¤ratm›flt›r ve bu nedenle Polonya devleti bu fabrikalar› yeniden devletlefltirmek zorunda kalm›flt›r. Asl›nda bu örne¤in geçti¤imiz y›llarda ülkemizde belli oranda bir benzerini yaflam›flt›k. Et Bal›k Kurumu’nu özellefltiren devlet, hayvanc›l›k sektörünü iflâsa zorlam›fl ve ülkeyi kaçak hayvan ve et cenneti haline getirmifl, halk› salg›n tehlikesine sokmufltur. Devlet son günlerde özellefltirdi¤i kombineleri sat›n alma karar› vermifltir. Zarar ise hiç kapat›lmayacak kadar büyüktür. Özellefltirmenin her alanda yanl›fl oldu¤u gibi tar›mdaki özellefltirmelerin de ne kadar sak›ncal› oldu¤u tüm bu yaflananlardan görülmektedir.

fieker pancar›ndaki özellefltirme, ülkemize niflasta bazl› flekerin girmesine neden olacakt›r. Bu ürünün özelikle m›s›rla elde edilmesi ülkemize fazlaca ithal m›s›r girmesine neden olacak, bu da m›s›r›n pazar rekabetini sarsacak ve üreticileri zarara u¤ratacakt›r. Ülkemiz GDO’lu m›s›r deposu haline gelecektir. fieker iflletmelerinin özellefltirilmesi tar›mda istihdam› azaltacak, bu genifl sektörde çal›flan mevsimlik iflçilerin gelirini ve fleker pancar›n›n yan ürünlerini azaltarak hayvanlar›n kaba yem ihtiyac›n› art›racak ve s›¤›r yetifltiricili¤i sekteye u¤rayacakt›r. K›rsal alandan kentlere göçler ve iflsizlik katlanarak artacakt›r. Bu sald›r›n ne kadar fazla bir alan› etkiledi¤ini görmekteyiz. Bu aylar fleker pancar› üreticisinin tepkisinin artaca¤› aylard›r. Pancar toplama ve pullama s›ras›nda, fabrikalara teslimlerinde oluflacak uzun kuyruklarda tepkiler ortaya ç›kacakt›r. Bizler pancar üreticilerinin tepkilerini f›nd›k üreticileri gibi alanlarda hayk›rmalar›n› sa¤layacak politika ve pratikler sergilemeliyiz. Son süreçlerde köylü hareketlili¤inin artt›¤› gözlenmektedir. Bugün köylüyle beraber emekçi halka topyekün yap›lan sald›r›lara karfl› tepkilerimizi alanlara tafl›mal›y›z. Ancak ülkemizdeki köylü örgütlenmelerine bakt›¤›m›zda bunlar›n kooperatifler, birlikler, sendikalar oldu¤unu görüyoruz. Bunlar›n ço¤u gerici yönetimlere sahiptir ve köylünün tepkilerini baflka alanlara kayd›rmaktad›r. Geçen May›s aylar›nda fleker pancar› üreticilerinin, esasta özellefltirmeye karfl› yapt›¤› fakat içerik olarak flovenist söylemlerin yer ald›¤› eylemler, birçok bölgede kitleselli¤i yakalayamam›flt›r. Bunun en büyük nedeni bu eylemi düzenleyen fieker-‹fl Sendikas›’n›n pasif duruflu ve sadece eyleme yak›n dönemde köylere gitmesi, sadece ka¤›t üzerinde kalmas›d›r. Bugün bu örgütlülüklerin yap›s›na do¤ru müdahale oldukça önemlidir. Tezkere eyleminde Manisa köylülerinin anti-emperyalist tav›rlar› ve politik gündeme müdahalesi bizler için iyi bir örnek olmal›d›r. (Kelkit’den ‹K okuru)

M›s›r hasad›n›n yap›ld›¤› bugünlerde, köylüler m›s›r fiyat›n›n aç›klanmas›n› istiyor. Hatay’›n Reyhanl› ilçesi Ziraat Odas› Baflkan› Savvah Yüksekgönül birinci ürün m›s›r hasad›n›n tamamland›¤›n›, ancak m›s›r al›m fiyat›n›n halen aç›klanmad›¤›n› söyledi. M›s›r hasad›n›n yap›ld›¤› önemli yerlerden biri olan Amik Ovas›’nda birinci ürün m›s›r hasad›n›n yap›lmas›na ra¤men al›m fiyat›n›n aç›klanmas›n›n köylüyü olumsuz etkiledi¤ini, büyük emekler harcayan ve de dört gözle bekleyen köylünün bu yüzden m›s›r›n› tüccara satmak zorunda kald›¤›n› belirtti. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin geçen y›l oldu¤u gibi bu y›l da al›m fiyat›n› aç›klamad›¤›n›, köylünün her tarafa borçlu oldu¤unu ifade eden Yüksekgönül, köylünün m›s›r› 250-300 Ykr’den satt›¤›n›n alt›n› çizdi. (Mersin)

✓Bu kadar yasad›fl›l›¤a “yasaiçi” cevap olmaz! Trabzon’da beyaz eflya ve mobilya satan bir firma, f›nd›k üreticilerinden kilosu 5 YTL’ye f›nd›k sat›n alarak, karfl›l›¤›nda ev eflyas› veriyor. Firma sahibi Okan Y›lmaz, f›nd›k konusunun uzun süredir kamuoyunda tart›fl›ld›¤›n› belirterek, “Yöre insan›n›n tek geçim kayna¤› f›nd›k. F›nd›¤›n› satabildi¤i takdirde ancak bir fleyler sat›n alabiliyor” diyerek köylülerin durumdan nas›l etkilendi¤inin alt›n› çizdi. Ma¤azaya gelen müflterilerin eflya almak istediklerini, ancak paras›n› f›nd›¤› satt›klar›nda ödeyebileceklerini söylediklerini ifade eden Y›lmaz, “Yaklafl›k 3-4 ayd›r bu durum böyle sürüyor. Vatandafllar gelip ihtiyaçlar›na bak›yorlar, ancak elleri bofl geri dönüyorlar” diyerek de, köylülerin ve esnaf›n iliflkilerinin ne kadar birbirine ba¤l› oldu¤unu vurgulad›. (H. Merkezi)


7

57

22 Eylül-5 Ekim 2006

Bu¤day üretimi 3 ton azald›, köylüler zorda! Bu¤day rekoltesindeki düflüflün en önemli nedenlerinden birinin y›llard›r uygulanan fiyat politikalar› oldu¤unu savunan Yetkin, üretimden çekilen üretici say›s›n›n ise 1 milyonu geçti¤ini kaydetti. Türkiye Ziraatç›lar Derne¤i (TZD) Genel Baflkan› ‹brahim Yetkin, y›llard›r 21 milyon ton düzeyinde seyreden bu¤day üretiminin, bu y›l 2-3 milyon ton azald›¤›n› belirterek, “Türkiye, önümüzdeki y›llarda bu¤day tüketimini karfl›layamayacak duruma düflebilir” dedi. 2006 y›l› hububat hasat döneminin bitti¤ini hat›rlatan Yetkin, Türkiye’de y›llard›r 21 milyon ton düzeyini aflamayan bu¤day üretiminin, bu y›l 2-3 milyon ton azalarak, 18-19 milyon tona geriledi¤ini bildirdi. Bu¤day rekoltesindeki düflüflün en önemli nedenlerinden birinin y›llard›r uygulanan fiyat politikalar› oldu¤unu savunan Yetkin, üretimden çekilen üretici say›s›n›n ise 1 milyonu geçti¤ini kaydetti.

Fiskobirlik f›nd›k al›m fiyatlar›n› belirledi

Ordu’da yap›lan dev köylü mitinginin ard›ndan devletin neredeyse tüm kademelerinden çeflitli aç›klamalar yap›lm›fl, her zamanki gibi “provokatör”ler aranm›fl, köylüler suçlanm›flt›. Ancak ayn› zamanda da köylülerdeki tepkinin büyüklü¤ünü gören devlet, Emniyet Müdürü’nü görevden alm›fl ve taban fiyat konusunda köylüyü memnun edecekleri yalan›n› savurmufltu. Ancak gelinen aflamada yaflananlar bunlar›n tamamen birer yalan oldu¤unu ortaya koydu. Fiskobirlik 2006 ürünü Giresun kalite kabuklu tombul f›nd›¤›n al›m fiyat›n› kiloda brüt 5 YTL olarak aç›klad›. Levant kalite kabuklu f›nd›k fiyat› brüt 4.8 YTL, sivri ve kara kabuklu f›nd›k fiyat›n› ise brüt 4.6 YTL olarak belirledi. Al›nan ürün be-

delinden kilogram bafl›na % 5 kesinti yapaca¤›n› aç›klayan Fiskobirlik’e karfl›l›k Toprak Mahsulleri Ofisi f›nd›¤› 4 YTL’den alacak. Üreticiler TMO’nun f›nd›k al›m fiyat›n› maliyetinin alt›nda belirledi¤ine dikkat çekerken birçok yerde al›mlar sorunlu bafllad›. F›nd›k al›m›na bafllad›¤›n› duyuran TMO’nun Ordu’daki depolar›n›n inflaat›n›n bitmemesinden dolay› al›m yap›lam›yor. Yap›lan aç›klamalar› dikkate alarak ürünlerini teslim etmeye gelen köylüler depo bulamad›. Öte yandan Trabzonlu f›nd›k üreticisi köylüler ürünlerini TMO yerine Fiskobirlik’e vermeye bafllad›lar. Ancak al›m fiyat›n›n belli olmamas› köylüleri zor durumda b›rak›yor. “TMO al›mlara bafllad›” aç›klamalar› ile umutlanan üreticiler, yaflanan durum karfl›s›nda tepkilerini dile getirdi. Bunun yan›nda f›nd›k üreticileri çeflitli illerde eylemler yaparak karfl›laflt›klar› durumu protesto ediyorlar. Ordu Fatsa’da bir grup f›nd›k üreticisi al›m fiyatlar›n› protesto etmek için f›nd›k yakt›. Yunus Emre Köprüsü yak›nlar›nda toplanan üreticiler, yanlar›nda getirdikleri yaklafl›k 15 çuval f›nd›¤› yakarak f›nd›k taban fiyat›n› protesto etti. Burada aç›klama yapan üretici Fahri Yüksektepe, f›nd›¤›n gerçek de¤erini bulmamas› nedeniyle birçok ailenin ma¤dur oldu¤unu belirterek, “birkaç kiflinin ç›karlar› için üreticiler ma¤dur edildi” dedi. Tafl›d›klar› çeflitli pankartlar ile eylem yapan f›nd›k üreticileri sloganlar atarak da¤›ld›. (H. Merkezi)

Üretimdeki düflüfle kalitedeki düflüfl de eklendi¤inde Türkiye’nin y›l sonuna kadar en az 1 milyon ton bu¤day ithal etmesinin beklendi¤ini ifade eden Yetkin, kurakl›k ve sulama problemleri, yüksek girdi fiyatlar›, düflük ürün fiyatlar› uygulamas›yla, tar›mdan baflka kesimlere aktar›lan kayna¤›n en baflta bu¤day üreticisini ma¤dur etti¤ini söyledi. Köylünün bu y›l kâr etmedi¤ine, ancak zarar da etmedi¤ine iflaret eden Yetkin, “çiftçi bu y›l da en iyi koflulda maliyetini karfl›lam›flt›r, böyle giderse Türkiye, önümüzdeki y›llarda bu¤day tüketimini karfl›layamayacak duruma düflebilir” dedi. Bu¤day üretiminde en büyük sorunun, yüksek girdi fiyatlar›, düflük ürün fiyatlar› ve düflük verimlilik oldu¤unu be-

lirten Yetkin, girdi fiyatlar›n›n destek ve sübvansiyon yoluyla düflürülmesi gerekti¤ini vurgulad›. Tar›m kesiminden baflka kesimlere kaynak aktarmak ve bütçe aç›klar›n› kapatmak amac›yla ürün fiyatlar›n›n düflük tutulmas› uygulamas›na da son verilmesi gerekti¤ini ifade eden Yetkin, çiftçi alacaklar›n›n da gecikmeden ödenmesi gerekti¤ini kaydetti. Bir gazetecinin aç›klanan f›nd›k fiyatlar›na iliflkin sorusu üzerine de, Yetkin, Fiskobirlik’in TMO’nun üzerinde fiyat vermesine ra¤men, f›nd›k üreticisinin zor duruma düfltü¤ünü belirterek, “F›nd›k üreticisi kaybetmifl, f›nd›¤›n üstünden para kazanmak isteyen kesim kazanm›flt›r” fleklinde konufltu. (H. Merkezi)

F›st›k üreticisi s›k›nt›l›

Özellikle Türkiye Kürdistan›’nda köylülerin en önemli ürünü olan f›st›kta, fiyatlar üreticiyi memnun etmiyor. Antep f›st›¤›nda ürünün bol olmas›na ra¤men fiyatlar köylülerin beklentilerini karfl›lam›yor. Piyasa fiyatlar›n›n istenilenden daha düflük oldu¤unu ifade eden köylüler, ilk hasatta toplad›klar› Antep f›st›¤›n› 5.55 YTL aras›nda al›c› buldu¤unu, bunun da taleplerinin çok alt›nda oldu¤unu söylediler. Erdal Bozkurt isimli köylü toplad›¤› Antep f›s-

t›¤›n› ürün bollu¤undan dolay› 3.5 YTL’ye satabildi¤ini, bu fiyat›n giderlerini bile karfl›lamad›¤›n›, ma¤dur olduklar›n› belirtti. Ürünün bol oldu¤u dönemde fiyatlar›n düflük oldu¤unu, en az oldu¤u dönemde fiyatlar›n yüksek oldu¤unu ancak ürünün az olmas›ndan dolay› yine zarar ettiklerini, Toprak Mahsülleri Ofisi’nin al›m yapmas› gerekti¤ini ve f›nd›kta oldu¤u gibi bir taban fiyat belirlemesinin ihtiyaç oldu¤unu söyledi. Öte yandan konuya iliflkin Osmaniye Ziraat Odas› Baflkan› Bahar Sezgin de bir aç›klama yaparak Türkiye’de f›st›k üretiminin 185 bin ton oldu¤unu ve toplam yer f›st›¤› ihtiyac›n›n üçte ikisinin yerli üretimlerle karfl›land›¤›n›, ithalatlar yüzünden bu oran›n her y›l biraz daha düfltü¤ünü belirtti. Geçen y›l 25 ton f›st›k ithal edilirken f›st›k ekim alanlar›n›n yüzde 49’una sahip Osmaniye’de f›st›k rekoltesinin 20 bin ton düflmesi bekleniyor. (H. Merkezi)

F›st›k üreticisi s›k›nt›l› Trabzon’da beyaz eflya ve mobilya satan bir firma, f›nd›k üreticilerinden kilosu 5 YTL’ye f›nd›k sat›n alarak, karfl›l›¤›nda ev eflyas› veriyor. Firma sahibi Okan Y›lmaz, f›nd›k konusunun uzun süredir kamuoyunda tart›fl›ld›¤›n› belirterek, “Yöre insan›n›n tek geçim kayna¤› f›nd›k. F›nd›¤›n› satabildi¤i takdirde ancak bir fleyler sat›n alabiliyor” diyerek köylülerin durumdan nas›l etkilendi¤inin alt›n› çizdi.

Ma¤azaya gelen müflterilerin eflya almak istediklerini, ancak paras›n› f›nd›¤› satt›klar›nda ödeyebileceklerini söylediklerini ifade eden Y›lmaz, “Yaklafl›k 3-4 ayd›r bu durum böyle sürüyor. Vatandafllar gelip ihtiyaçlar›na bak›yorlar, ancak elleri bofl geri dönüyorlar” diyerek de, köylülerin ve esnaf›n iliflkilerinin ne kadar birbirine ba¤l› oldu¤unu vurgulad›. (H. Merkezi)


8

22 Eylül-5 Ekim 2006

57

“Yanan Dersim de¤il, sermayenin gelece¤idir;

Dersim halk› hesab›n› soracakt›r!”

Dersim’de her y›l ç›kart›lan orman yang›nlar›na karfl› defalarca kez protestolar örgütlenirken, bu yang›nlar›n a¤›rl›kl› olarak kimler taraf›ndan ç›kart›ld›¤› ise gün gibi ortada. Özellikle silahl› mücadelenin befli¤i Dersim, neredeyse % 75’i ormanlarla kapl› olan bir bölge. 1994 y›l›ndan beri gerillay› engellemek, halkla olan ba¤›n› koparmak, gerekirse halk› zorla göç ettirmek için defalarca ormanlar yak›l›rken, ayn› flekilde özellikle son aylarda Türkiye Kürdistan›’n›n birçok bölgesinde askerler taraf›ndan orman yang›nlar› ç›kart›lmakta, yang›na müdahale etmeye çal›flan köylüler engellenmektedir. Özellikle Dersim halk›n› sürekli olarak etkileyen bu yang›nlar, üzerine Munzur Çevre ve Kültür Derne¤i Baflkan› Ali Ekber Barma¤›ç ile röportaj yaparak, bu olaya Dersim halk›n›n nas›l bakt›¤›n› ö¤renmek istedik. Dersim’de ç›kart›lan orman yang›nlar›n›n halk› ve oradaki yaflam› nas›l etkiledi¤ini sorduk kendisine. Dünyadaki yaflam alanlar›n› tahrip eden insanlar›n kendi sonlar›n› haz›rlad›¤›n›n alt›n› çizen Barma¤›ç, kirlenme sonucu yaflam alanlar›n›n yok oldu¤unu, ormanlar›n da yak›lmas› sonucu birçok canl›ya ev sahipli¤i yapan dünyan›n nefes borular›n›n yok edildi¤ini belirterek sözlerine bafllad›. “Ege ve Akdeniz bölgelerinde bilgisizlik, tedbirsizlik ya da en önemlisi rant yaratmak amac›yla ormanlar yak›lmakta,

yaln›z yakmakla kal›nmamakta zengin sömürücüler için özel e¤lence, dinlenme merkezleri yaratmak amaçl› ormanlar kesilmekte, yok edilmektedir. Dersim’de bu durum farkl›d›r. Dersim’in yaklafl›k olarak 3’te biri ormanlarla kapl›d›r. Bilinçsiz kullan›m sonucu önemli oranda tahrip edilen ormanlar bu kez devlet taraf›ndan yak›lmaktad›r. Son bir ayda Hozat-Ovac›k aras›ndaki bölgede aral›kl› olarak yang›n devam etmektedir. Söndürmek için yap›lmak istenen müdahalelere güvenlik gerekçe gösterilerek izin verilmemektedir” diyen Barma¤›ç ayr›ca; “Dersim halk› potansiyel suçlu görülmektedir. Alan hâkimiyeti sa¤lamak için ormanlar engel olarak görülmekte, ‘Ancak yak›l›rsa canl› yaflam yok olacak, özellikle halk›n günlük faaliyetleri kontrol alt›na al›nacak’ mant›¤› ile hareket edilmektedir. Baflta da belirtti¤im gibi orman yakmalar özünde yak›lan insand›r. Dersim’dir. O bölgenin insans›zlaflt›r›lmas› politikas› ve yok etme, sürgün etme, yaflama imkânlar›n› ortadan kald›rma politikas›d›r. Dersim için orman yakmalar bu anlama gelmektedir.” Özellikle halk›n yaflam›n› nas›l etkiledi¤ine dair örnekler isteyince Barma¤›ç bize flunlar› aktar›yor; “1994 y›l›nda köyler yak›lm›fl, insanlar zorla evlerinden-köylerinden göç ettirilerek kendi vatanlar›nda mülteci durumuna düflürülmüfltür. Merkezi yerleflim yerlerinde derme çatma barakalarda yaflamaya mahkûm edilmifltir. Amaç; bölgeyi insans›zlaflt›rmak, potansiyel olarak suçlu ve tehlikeli gördükleri halk› kontrol alt›na almak, yaflam› imkâns›zlaflt›rarak bölge d›fl›na göç ettirmek, kalanlar› da izole etmek ve ekonomik olarak göçertip teslim almakt›. Planlar›n›n bir k›sm›nda baflar›l› olmufllard›r. Ad›-san› duyulmayan

“Devlet terörü bizleri durduramaz!” 5 Eylül’de yap›lan tezkere görüflmeleri s›ras›nda kap›s›na dayanan halka karfl› k›l›n› k›p›rdatamayan devlet, 6 Eylül Çarflamba günü Kofi Annan’›n Türkiye’ye yapt›¤› ziyareti protesto eden devrimcilere de polis sald›r›s› ile cevap vermiflti. Bu iki eyleme gösterilen bu farkl› yaklafl›mlar, devletin devrimciler karfl›s›ndaki acizli¤ini ve tahammülsüzlü¤ünü ortaya koyuyor. Tezkere görüflmesinden bir gün önce Ankara 2 No’lu A¤›r Ceza Mahkemesi polise istedi¤i yerde üst aramas› ve kimlik kontrolü yapabilmesi için s›n›rs›z yetki tan›yan bir karar al›p, genelge gibi yay›nlarken, devletin devrimcilere ve halka karfl› olan tahammülsüzlü¤ünü ortaya ç›karm›flt›. 6 Eylül günü yap›lan sald›r›y› protesto etmek için 7 Eylül Cuma günü Taksim Tramvay dura¤›nda bir araya gelen kurumlar “ABD ‹srail ‹flbirlikçiler Halka Sald›r›yor, Bask›lar ve gözalt›lar bizi y›ld›ramaz” yaz›l› pankart açarak bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›klama öncesinde k›sa bir konuflma yapan Ersin Sedefo¤lu, Ankara’daki devlet teröründe protesto için gelenlerin üstüne say›s›z gaz bombas› at›ld›¤›n›, baz› arkadafllar›n yaraland›¤›n› belirterek, Ankara

polisinin eylemden sonra Ankara’ya girifl ç›k›fllar› tuttu¤unu, sokaklarda GBT uygulamas›yla devrimci av› bafllatt›¤›n› ve iki gündür gözalt›lar›n devam etti¤ini söyledi. Sedefo¤lu, kitlenin geldi¤i otobüslerin flehir d›fl›na ç›kmalar›n› engellemek için ba¤land›¤›n› söylerken, flehir merkezinde ve otogarda da polis terörünün devam etti¤ini, ayn› zamanda eylem yap›lan Tuzluçay›r semtinde de polisin halk› gözalt›na ald›¤›n›n alt›n› çizdi. Sedefo¤lu’nun ard›ndan ortak bas›n metni okumak üzere sözü alan Gönül Do¤an, 5 Eylül’de halk›n Lübnan iflgaline verilmek istenen deste¤i protesto ederken, Meclis’te de uflakl›k edenlerin parmaklar›n›n asker göndermek için havaya kalkt›¤›n› söyleyerek, ertesi gün de Kofi Annan’›n gelifliyle beraber protesto için alanlarda olanlara polisin sald›rd›¤›n› belirtti. Annan’›n TBMM’nin karar›n› “memnuniyetle” karfl›lad›¤›n› belirten Do¤an, AKP hükümetinin Annan’›n gelifli öncesinde meclisi ola¤anüstü toplant›ya ça¤›rarak efendisi için alelacele bu karar› ald›¤›n›n alt›n› çizerek, emperyalist iflgal karfl›tlar›n›n eylemlerinin devam edece¤ini söyledi. (‹stanbul)

uyuflturucu, fuhufl bugün art›k Dersimlilerin yaflam›na sokulmufltur. Ekonomik olarak çökertilen birçok kifliye geçimine karfl›l›k iflbirli¤i teklif edilmekte, kabul etmeyenler tehdit edilmektedir. Köylerine dönmek ve yaflam› tekrar mümkün k›lmak talepleri ve teflebbüsleri vard›r. Bu bilinçlenmenin önünü kesme, köye dönüflleri engelleme, köyleri ve bölgeyi bir daha Dersimlilerin yaflam›na sokmama projesinin bir parças›d›r orman yang›nlar›. Dersimlilere ‘art›k burada yaflaman›za izin vermeyece¤iz’denilmektedir.” Tüm bu sald›r›lara ve geliflen olaylara karfl› kendi cephelerinden ne yapacaklar›n› ve nas›l yapacaklar›n› sorduk Barma¤›ç’a; “Kuflkusuz Dersimlilerin karfl› karfl›ya bulunduklar› sorunlar› ancak onlarla birlikte gündemden ç›karmak mümkündür. Örgütlü halk›n güçleriyle sorunlar› ve nedenlerini tespit etmek ve çözümler üretmek gerekir. Çevre Derne¤i olarak ulusal ve uluslararas› alanda faaliyet yürüten tüm demokratik kitle örgütlerinin gündemine Dersim’in genel sorunlar›n›n yan› s›ra çevresel sorunlar› tafl›maya çal›fl›yoruz. Bölgede e¤itim, araflt›rma ve örgütsel çal›flmalar yaparak halk›n bilinçlenmesini ve örgütlenmesini sa¤lamaya çal›flaca¤›z. Bunun için belediyeler, sendikalar, DKÖ’ler, muhtarlar ve köylülerle ortak hareket etmek zorunday›z. Bütün taleplerimizi somut olarak pratik faaliyete uygulamal›y›z. Uluslararas› çevre örgütlerini, bilim insanlar›n›, sanatç›lar›, siyasetçileri, bas›n› vb. gibi halk›n yan›nda yer alan duyarl› bu kesimlerle ortak çal›flmalar yapaca¤›z. Dersim; Türki-

ye’nin önemli bitki alanlar›n›n içindedir. Bu özelli¤inden dolay› Munzur Vadisi, milli park yap›lm›flt›r. Ulusal ve uluslararas› yasalarla koruma alt›ndad›r. Ancak sermayenin önünü açmak için kendi koyduklar› yasalar› da ihlal etmektedirler. Bu bürokrasi ve hukuki alanda bir dizi çal›flmalar yapma ihtiyac› do¤urmaktad›r. Bu anlamda at›lmas› gereken ad›mlar vard›r. Sat›r bafllar› biçiminde ifade etti¤imiz bütün bu çal›flmalar› üç bafll›k alt›nda toplayabiliriz. -Bilimsel çal›flmalar -Hukuki çal›flmalar -Demokratik ve kitlesel etkinlikler Baraj, siyanürlü alt›n iflletmecili¤i, orman yang›nlar› gibi çevresel tahribat› bu flekilde Dersim’in gündeminden ç›karmamaya çal›fl›yoruz. Bunlar› mutlaka halkla beraber gerçeklefltirmek gerekiyor. Bunun için biz, çevrecileri, do¤a dostlar›n›, Munzur ve Dersimlileri de sorunlar›na sahip ç›kmaya ça¤›r›yoruz.” (‹stanbul)

So¤anl› Mahallesi’nde Filistin ve Lübnan halk›yla dayan›flma etkinli¤i Tohum Kültür Merkezi, DHP, Köz, ESP ve Bahçelievler Temel Haklar Derne¤i biraraya gelerek uzun zamandan beri ilk defa So¤anl› Mahallesi’nde bir etkinlik gerçeklefltirdi. “Filistin ve Lübnan Halk›yla Dayan›flma” slogan›yla gerçeklefltirilen etkinlik öncesinde etkinli¤i örgütleyen kurumlar, afiflleme ve pazar yerinde yo¤un bildirimi da¤›t›m› ve etkinli¤in duyurusunu yapt›. Etkinlik alan› olarak belirlenen Levent K›rca Park›’n›n elektri¤ini polisin kesmesi nedeniyle etkinli¤e geç baflland›. Elektri¤in tamirinin ard›ndan ilk olmas›ndan kaynakl› teknik eksikliklere ve mahalle halk›n›n zay›f kat›l›m›na ra¤men etkinlik Zehra Aydo¤du’nun aç›l›fl konuflmas›yla bafllad›. Konuflmada, halk›n % 90’›n›n hay›r demesine ra¤men devletin Lübnan’da yeni katliamlara yol açacak olan tezkereyi geçirmesi, TMY’yi hayata geçirerek bir sürü hak gasplar› yapt›¤›n› ve insanlar›n tutukland›¤›n›, hapishanelerde insanl›k d›fl› uygulamalar›n›n oldu¤una dikkat çekilirken, bugünkü türküleri Siyonist ‹srail’i bozguna u¤ratan direniflçilere ve Ortado¤u’da asker olmay› reddeden halklara arma¤an ettiklerini belirtti. Aç›l›fl konuflmas›n›n ard›ndan Barbara Halk Sahnesi’nin Altta Kald›m Abi adl›

oyunu sergilendi. Komik oldu¤u kadar da düflündürücü olan oyunun ilgiyle izlenmesinin ard›ndan sanatç› Hasan Sa¤lam sahne ald›. Sanatç›n›n Kürtçe ve Türkçe ezgileri be¤enilirken halaylar çekildi. Sanatç› Hasan Sa¤lam’›n ard›ndan sahneyi halk sanatç›lar› Âfl›k Berbati’nin fliiri, Sait Usta ve Özlem’in türküleri takip etti. Türkülerin ard›ndan Olida Tamaç adl› genç bir arkadafl›n Felluce fliiri ilgiyle dinlendi. Daha sonra Filistin Halk›yla Dayan›flma Derne¤i’nden Emriye Demirk›r’›n Filistin’deki insanlar›n çekti¤i s›k›nt›lar›n bir k›sm›n› anlatmas› ve derne¤in bir nebze de olsa yard›mc› olabilmek için Filistin’de Bir Kardeflim Var kampanyas› bafllatt›klar›n› anlatmas› ve mahalle halk›n› da dayan›flmaya davet etmesi yer ald›. Daha sonra sahneyi Grup Yel ald›. Grup Yel’in Çav Bella marfl›n›n bitiminde polisler gelerek etkinli¤in izinsiz oldu¤u ve bitirilmesi gerekti¤ini savunmas› üzerine verilen u¤rafllardan sonra son bir ezgiyle bitirilme karar› al›nd› ve bunun üzerine alanda bulunan herkes dayan›flma halay›na durdu. “Geçemeyeceksiniz” adl› sinevizyon gösterimi yap›lamadan etkinlik polisin provokatif tutumundan kaynakl› baflka etkinlikte buluflma konuflmas›yla bitirildi. (‹stanbul)


9

57

22 Eylül-5 Ekim 2006

Bask›lara karfl› devrimci dayan›flmay› güçlendirelim! du¤unu söyledi. Ard›ndan konuflan Özgür Radyo Genel Yay›n Yönetmeni Filiz Arslan; TMY’nin getirdi¤i keyfi uygulamalar› bir kez daha k›nad›klar›n› ekledi. Tutuklu Gazeteciler Platformu ad›na söz alan Necati Abay, gözalt›na al›nan 5 gazetecinin yan›s›ra 8 gazetecinin de tutuklu bulundu¤unu söyledi.

DTP’den sessiz yürüyüfl eylemi

“Niye ald›lar çok merak ediyorum!”

TMY ile halk› terörize etmek isteyen devlet, uygulamalar›na h›zla bafllad›. Hat›rlanaca¤› üzere bir süre önce gazetemiz muhabiri Erdinç Özbay Dersim’de “yasad›fl› örgüt propagandas› yap›yor” denilerek tutuklanm›flt›. Benzer flekilde muhalif kesimleri sindirmek için birçok dava açan ve gözalt› olay›na imza atan devletin son hedefi de ESP ve At›l›m gazetesi oldu.

Gözalt›na al›nanlar›n ailelerinden bas›n aç›klamas› Aralar›nda At›l›m Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni ‹brahim Çiçek ve Özgür Radyo Genel Yay›n Yönetmeni Füsun Erdo¤an’›n da bulundu¤u 33 kiflinin aileleri, Vatan Caddesi’nde bulunan ‹stanbul ‹l Emniyet Müdürlü¤ü önünde 11 Eylül’de bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Bas›n aç›klamas›n› aileler ad›na Füsun Erdo¤an’›n o¤lu Akdafl Erdo¤an yapt›. Erdo¤an; sokakta keyfi bir flekilde gözalt›na al›nan yak›nlar›ndan sa¤l›kl› haber alamad›klar›n›, gözalt›na al›nan baz› kiflilerin de varl›¤›n›n kabul edilmedi¤ini, annesi babas› gözalt›na al›nan 10 yafl›ndaki çocu¤un nerede oldu¤u konusunda bilgi verilmemesi ve gözalt› süresinin keyfi bir flekilde uzat›lmas›ndan endifle duyduklar›n› belirtti. Bas›n aç›klamas›na Partizan, EHP, SDP, FHDD, EKB, SODAP ve ‹flçi Mücadelesi de destek verdi. 12 Eylül Sal› günü de Befliktafl DGM önünde bir bas›n aç›klamas› yap›lmak istendi. Gözalt›na al›nanlar›n eski DGM, bugün ise özü sabit tutulup ad› de¤ifltirilmifl Befliktafl A¤›r Ceza Mahkemesi’ne ç›kar›laca¤›n› belirten kitle aç›klama için Befliktafl son duraklar›n yan›ndaki parka gitti. Burada “Toplumla Mücadele Yasa-

s› Devrede, Gözalt›lar Serbest B›rak›ls›n” yaz›l› pankart açan ESP’liler sloganlar ve z›lg›tlarla eylemlerine bafllad›. Kitle ad›na bas›n metnini okuyan Figen Yüksekda¤; bir süre önce ç›kar›lan TMY ile birlikte tüm halka karfl› yöneltilen sald›r›lar›n yükseldi¤ini kaydetti. Yüksekda¤; devletin izinli mitingleri da¤›tmaktan tutal›m da s›k›yönetim dönemlerini aratmayan sokak terörlerine kadar her türlü uygulamalara kadar s›k› bir sald›r› konseptini hayata geçirdi¤ini belirterek, bunun son uygulamas›n›n da 4 gün önce 23 kiflinin ülkenin de¤iflik yerlerinde gözalt›na al›nmas› ile yafland›¤›n› söyledi. Sosyalist kimlikleri ile tan›nan insanlar›n devlet terörüne maruz kald›¤›n› anlatan Yüksekda¤, At›l›m gazetesinin Genel Yay›n Yönetmeni ‹brahim Çiçek, Genel Yay›n Koordinatörü Sedat fieno¤lu, gazetenin yazarlar›ndan Ziya Ulusoy, Bayram Namaz ve Özgür Radyo Genel Yay›n Koordinatörü Füsun Erdo¤an’›n da içinde bulundu¤u 23 kiflinin gözalt›na al›narak “MLKP üyeli¤i suçu” ile Savc›l›k’a sevk edilerek mahkemeye ç›kart›lmak üzere buraya getirildi¤ini söyledi. Gözalt›na al›nan 23 kiflinin çeflitli iflkencelere maruz kald›¤›n›n alt›n› çizen Yüksekda¤, ayn› zamanda 6 kiflinin bugüne kadar üstlerinde sadece iç çamafl›rlar› ile bekletildi¤ini kaydetti. Ard›ndan sözü At›l›m gazetesi editörlerinden Alp Alt›nörs’e b›rakt›. Alt›nörs, yapt›¤› k›sa konuflmada sosyalist kimliklerinden ötürü insanlar›n terörist ilan edildi¤ini, baflta bas›n olmak üzere ülkedeki ayd›nlar›n da terörist ilan edilerek tutukland›¤›n› belirterek, bu uygulamalar›n as›l amac›n›n devrimci, demokrat, yurtsever bas›n› susturmak ol-

Abay’dan sonra k›sa bir konuflma yapan Ali H›d›r Polat’›n annesi Fatma Polat, çocuklar›n›n haks›z yere al›nd›¤›n›, bu çocuklar›n sokaklardan, evlerden keyfi olarak al›nd›klar›n› belirtti. Polat, çocuklar›n›n hakl›n›n ve ezilenin yan›nda oldu¤unu söyledi ve “Çocuklar›m›z ne vurgun yapt›lar, ne soygun yapt›lar, ne hortumculuk yapt›lar ne de cinayet ifllediler” dedi. Ard›ndan konuflma yapan Gülflah ana; k›z› Bilge Ta¤aç’›n da keyfi flekilde gözalt›na al›nd›¤›n› ve bunu çok sonra ö¤rendiklerini belirtti. “Benim k›z›m devrimcidir, ayd›nd›r. Ben de öyleyim. Çünkü her zaman güzelliklerin yan›nday›zd›r. Ne mutlu ki devrimcileri tan›m›fl›m, k›z›m da devrimci olmufl” diyen anan›n ard›ndan “‹flkenceci devlet hesap verecek”, “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak”, “Sosyalist bas›n susturulamaz” sloganlar› at›ld›. Aç›klamaya SDP, Partizan, Kald›raç, FHDD, Tekstil-Sen, SGD, PSAKD Marmara flubeleri, BDSP ve DHP gibi birçok kurum da destek verdi. Aç›klama mahkeme sonucunu beklemek üzere bitirildi. Kitle ise arkadafllar›n› ve çocuklar›n› dura¤›n çevresinde toplu halde bekledi. (‹stanbul)

‹zmir’de de destek eylemi ‹zmir’de de 16 Eylül tarihinde bir araya gelen DTP, SDP, ESP, ‹HD, BDSP, Devrimci Hareket, Ege 78’liler Derne¤i, HÖC, Partizan, Al›nteri, ‹flçi Mücadelesi, ‹C‹, Kald›raç ve Köz üyesi bir grup, Kemeralt› Çarfl› giriflinde bir eylem yapt›. Kitle ad›na aç›klama yapan Mihriban Karakaya “Yeni Ortado¤u’nun emperyalizm eliyle flekillendirilmeye çal›fl›ld›¤› bir süreçte ülke egemenleri devrimci-demokrat ve Kürt muhalefetini ezip da¤›tmak için bask›, katliam ve sald›r› dalgas›n› art›rm›fl durumdad›r. Devrimci sosyalist bas›n› susturma gayretinin alt›nda, ezilen halklar›n sesini k›sma çabas› yatmaktad›r. Psikolojik savafl yöntemleri ve araçlar›yla ezilen, emekçi halklar üzerinde korku duvarlar› örülmek istenmektedir” dedi. (‹zmir)

Taksim Tramvay Dura¤›’ndan Galatasaray Lisesi önüne sessiz yürüyüfl yapmak isteyen DTP’lilere polis keyfi bur tutum tak›narak izin vermedi. DTP ‹stanbul ‹l Baflkan› Do¤an Erbafl’›n giriflimlerine ra¤men, polisin keyfi tutumunu sürdürmesi nedeniyle bir oturma eylemi yap›larak durum protesto edildi. Taksim Tramvay Dura¤›’nda yap›lan oturma eylemi ve bas›n aç›klamas›nda “Diyarbak›r katliam›n› k›n›yoruz, bar›fltan vazgeçmeyece¤iz” pankart› ve siyah, beyaz “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Diyarbak›r seninleyiz”, “Diyarbak›r katliam›n› lanetliyoruz” ve Diyarbak›r’da ölenlerin isimlerinin bulundu¤u dövizler tafl›nd›. Kitle ad›na aç›klamay› ‹stanbul ‹l Baflkan› Do¤an Erbafl yapt›. Erbafl; katliam› sahiplenen T‹T’i 12 Eylül ve birçok katliamlardan tan›d›klar›n›, T‹T’in devletin karanl›k ifllerinde bir tafleron örgütü oldu¤unu, en son Diyarbak›r’da yap›lan katliam›n bir provokasyon oldu¤unu belirtirken; “Kürt halk› özgürlük mücadelesinden ve demokratik taleplerinden geri ad›m atmayacakt›r” dedi. Eyleme ESP, SDP, EHP, ‹HD, SODAP, Kald›raç, E¤itim Sen 3 ve 8 No’lu fiubeler de destek verdi. Aç›klaman›n ard›ndan topluca il binas›na gidildi. (‹stanbul)

“Katiller bulunsun, hesap sorulsun!” * Adana’da faaliyet yürüten demokratik kitle örgütleri Diyarbak›r’da yaflanan patlamalar› k›nad›. ‹HD Adana fiubesi önünde biraraya gelen ‹HD, DTP, EMEP, SDP, ESP, ÖDP, KESK, Halkevleri, Alevi Bektafli Birli¤i ve Çukurova Halk Kültür Merkezi Diyarbak›r’daki patlamalar›n faillerinin bir an önce bulunmas›n› istedi. ‹HD Adana fiube Sekreteri Ethem Aç›kal›n burada yapt›¤› aç›klamada sald›r›n›n canice oldu¤unu belirtti.


10

22 Eylül-5 Ekim 2006

57

“Siz sald›r›n; biz meydan okumas›n› biliriz!” Hapishanelerde yaflanan hak gasplar› tüm h›z›yla sürüyor. Yazd›klar› mektuplarla kamuoyuna seslerini duyurmaya çal›flan tutsaklar›n haberleflme haklar›ndan tutal›m da, en temel ihtiyaçlar›na kadar bir dizi hakk› gasp edilmek isteniyor. Son olarak Tekirda¤ 1 ve 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde yaflananlar, devletin tutsaklar karfl›s›ndaki düflmanca tutumunu gözler önüne sermektedir. 15 A¤ustos 2006 tarihinde PKK’nin silahl› mücadeleye bafllamas›n›n y›ldönümü dolay›s›yla PKK’li tutsaklar›n slogan atmas›n› gerekçe gösteren hapishane idaresi, o gün slogan atan tutsaklar hakk›nda “disiplin soruflturmas›” açm›fl ve aç›lan soruflturmalar›n neticesinde haberleflmeden (mektup vb.) ve 1 ay da ziyaretten men “cezas›” vermifltir. Yine ayn› gün her ay düzenli yap›lan devrim flehitlerini anma etkinli¤inden hareketle, kimi tutsaklar hakk›nda ayn› flekilde “disiplin soruflturmas›” aç›lm›flt›r. Üç gün içerisinde tutsaklardan sözlü ya da yaz›l› savunma istenmifltir. Her seferinde oldu¤u gibi bu defa da sözlü savunma yapacaklar›n› belirten tutsaklara “dilekçe yaz›n” diye dayatmada bulunulmufltur. Bu dayatmay› kabul etmeyen tutsaklar gün boyu zile bas›p, sözlü savunma taleplerine mesai bitimine kadar devam etmifllerdir. Talepleri kabul edilmeyen, savunmalar› bilfiil engellenen tutsaklar, haks›z ve keyfi bir biçimde ald›klar› bu “ceza”y› ve savunma haklar›n›n gasp edilmesini protesto etmek için 21 A¤ustos 2006 tarihinde hapishanede toplu bir flekilde saat 15:00, 16:00 ve 17:00’de olmak üzere üç kez “Savunma hakk›m›z engellenemez!”, “Bask›lar-cezalar bizleri y›ld›ramaz” slogan›n› at›p, kap›lar› dövmüfltür. Bu eylemlerinden dolay› da kat›lan tüm tutsaklara üç ayl›k kapal› ziyaretten men “cezas›” verilmifltir. Kap› dövmekten dolay› soruflturma aç›lan “disiplin” soruflturmas› neticesinde tutsaklar 3 ay kapal› ziyaret yasa¤› alm›flt›r. Ayr›ca geçen say›m›zda duyurdu¤uz gibi Filistin ve Lübnan’da ‹srail Siyonizminin yapm›fl oldu¤u iflgal ve katliam› protesto etmek amac›yla tutsaklar›n girdi¤i üç günlük açl›k grevini gerekçe gösteren idare, açl›k grevine giren bütün tutsaklar hakk›nda “disiplin soruflturmas›” açm›fl ve ard›ndan da herkese 2 ayl›k “sosyal etkinliklere kat›lmama cezas›” vermifltir. Savunma haklar› engellenen tutsaklar belli saatlerde slogan at›p kap›lar› dövüyorlar. Hapishane idaresi de bunun karfl›s›nda eyleme kat›lan bütün tutsaklar hakk›nda “disiplin soruflturmas›”n› açm›flt›r. Ancak bu cezalar ile tutsaklar›n direniflini k›rmay› amaçlayan idare yan›ld›¤›n› tutsaklar›n devam eden direniflleri ile görmektedir. ‹darenin tüm keyfi dayatmalar› karfl›s›nda devrimci tutsaklar da günde iki kez slogan at›p kap› dövme eylemine devam etmektedir.

Çeflitli hapishanelerde direnifller sürüyor, Haberleflme haklar›na da keyfi bir flekilde yasak getirilen tutsaklar›n mektuplar› ve fakslar› da yerine ulaflmamaktad›r. Örne¤in,

duyarl›l›k ça¤r›s›nda bulundu.

Ölümüzden bile korkars›n›z!

Sincan F Tipi’nden Hasan Rüzgar ve Bar›fl Akkufl ad›na gelen mektuplar ulaflmam›fl ve nedeni de belirtilmemifltir. Keza gönderilen faks da ulaflmam›flt›r. Sincan F Tipi’nden ve Malatya E Tipi’nden Hasan Rüzgar’a gelen mektuplar›n baz› yerleri karal› gelmifltir. El koymad›klar›n›n üzerini sansürleyip veriyorlar. ‹smail Y›lmaz’›n d›flar›ya gönderdi¤i mektup “mektup okuma komisyonu” taraf›ndan “örgütsel propaganda” yap›¤› gerekçesiyle gönderilmeyerek el konulmufltur. Yine ‹smail Y›lmaz’›n fotokopisi çekilsin diye idareye verdi¤i yaz› “uygun” de¤il denilerek geri verildi. Yine Hüseyin Uzunda¤’›n 21.08.2006 tarihinde babas› Bertal Uzunda¤’a gönderdi¤i bir adet mektuba “F Tipi hapishaneleri ve uygulamalar› hakk›nda yalan yanl›fl beyanlarda bulundu¤u” gerekçesiyle el konuldu.

Aramalar iflkenceye dönüfltü 11 A¤ustos 2006 tarihinde yap›lan “ola¤an” genel aramada Mehmet Sarar ve Erkan Altun’un kald›klar› hücrede spor yapmak için bir buçuk litrelik su petlerine kantinden ald›klar› tuzla doldurup yapt›klar› a¤›rl›k ‘nicelik ve niteli¤ine’ bak›lmak üzere el konulmufltur. Pet fliflelerin içine tuz doldurularak yap›lan aletteki tuzun hala niceli¤ini ve niteli¤ini tespit edemediler herhalde. Su sorunu ise hala devam etmektedir.

Hapishanelerde insanl›k d›fl› uygulamalar devam ediyor ‹HD ‹stanbul fiubesi Cezaevi Komisyonu, 16 Eylül Cumartesi günü Taksim Tramvay Dura¤›’nda hapishanelerde y›llard›r yaflanan tecrit ve izolasyon sorunuyla ilgili kendilerine gelen faks ve mektuplar› bas›na ve kamuoyuna duyurmak için bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Aç›klamay› Seza Mis Horuz okudu. Horuz; Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’ndeki tutsaklar›n mektup ve görüfl yasaklar›n› protesto ettikleri için 7-8 Eylül’de 20 kiflilik bir gardiyan grubunun sald›r›s›na u¤rad›klar›n› ve yaralananlar›n hapishane doktorunun tespit etmesine ra¤men, hastaneye götürülmedi¤ini, tutsaklar›n bu duruma tepki göstermesi üzerine de havaland›rmalar›n›n kapat›ld›¤› ve zorla yerlerde sürüklendiklerini duyurdu. Edirne Hapishanesi’nden gelen baflvurularda ise mektup görüfl yasa¤›, so¤uk

veya s›cak sular›n verilmemesi ve bundan do¤an sa¤l›k sorunlar›, ortak alan saatlerinin k›s›tlanarak haftada iki saat olarak belirlenmesi, Kürtçe konuflma yasa¤›, türkü söyleme, yüksek sesle konuflma hatta a¤laman›n bile yasak oldu¤u belirtildi. Amasya E Tipi Hapishanesi’nde bulunan tutsak Hatice Yaman’›n protezli aya¤›n›n çürümekte oldu¤u ve buna ra¤men tedavi talebinin kabul edilmedi¤i yine orada bulunan Esma Yaman’›n gö¤üs kanseri olmas›na ra¤men tedavisinin engellendi¤i bildirildi. Ayr›ca Edirne E Tipi’nde bulunan Ebubekir Bak›r’›n infaz›n›n dolmas›na ra¤men yeni TCK bahane gösterilerek tahliye edilmedi¤i belirtildi. Tekirda¤ F Tipi’nde yak›n› bulunan Emriye Demirk›r; 7-8 Eylül’deki sald›r›larda yak›nlar›n›n sald›r›ya u¤rarken d›flar›da kimsenin bunlardan haberdar olmad›¤›n› belirtirken içeride yaflananlara karfl›

Katletme ve sindirme politikalar›n›n bir eseri olan Adana Kürkçüler F Tipi Hapishanesi’nde bulunan Mehmet Emin Çeçi adl› tutsak, ast›m hastas› olmas›na ra¤men tek kiflilik hücrede tutuluyor. Yo¤un nefes darl›¤› yaflayan ve ast›m krizleri geçiren Çeçi’nin baflka bir hapishaneye nakledilmesi isteniyor. PKK davas›ndan a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet hapse mahkum olan 42 yafl›ndaki Çeçi, ast›m hastas› olmas›na ra¤men yaklafl›k 1.5 y›ld›r tek kiflilik hücrede tutuluyor. 13 y›ldan beri tutuklu bulunan Çeçi, nefes darl›¤› sorunu yafl›yor ve s›k s›k ast›m krizleri geçiriyor. Çeçi’nin hayat›ndan endifle duyan ailesi, ‹HD Mersin fiubesi’ne baflvurarak hukuki yard›m talebinde bulundu. 14 Eylül Perflembe günü yapt›¤› aç›klama ile Çeçi’nin a¤abeyi Mehmet Ali Çeçi, yaklafl›k 10 y›ldan beri ast›m hastas› olan kardefli için defalarca hapishane idaresine baflvurmas›na ra¤men hastaneye sevk edilmedi¤ini söyledi. Kardeflinin durumunun çok a¤›r oldu¤unu belirten Çeçi, “Adana’n›n nemli havas› zaten zorluyor, bir de tek kiflilik hücrede tutuluyor ve günde sadece yar›m saat havaland›rmaya ç›kar›l›yor” dedi. S›k s›k ast›m krizi geçiren kardefline kimsenin yard›m edemedi¤ini söyleyen Çeçi, flunlar› aktard›: “Kriz geçirdi¤inde müdahale edilmiyor. Krizle beraber bay›l›yor. Bu bilinmesine ra¤men sevkini yapm›yorlar. En az›ndan hastaneye düzenli gidifl gelifli sa¤lanabilir ama cezaevi revirine bile kald›rm›yorlar. ‹nsanlar hapishanelerde ölüme terk ediliyor.” Çeçi, kardeflinin her an ölüm tehlikesi ile karfl› karfl›ya oldu¤una dikkat çekerek, olacaklardan Adalet Bakanl›¤› ve Kürkçüler Hapishanesi ‹daresi’nin sorumlu oldu¤unu söyledi. Çeçi, kardeflinin en az›ndan arkadafllar›yla beraber kalabilece¤i bir cezaevine nakledilmesi gerekti¤ini sözlerine ekledi. (H. Merkezi)

Devrimci ve sosyalist bas›n hapishanelere al›nm›yor! Edindi¤imiz bilgilere göre toplatmas› olmad›¤› halde idarece “sak›ncal›” görülüp verilmeyen gazete ve dergiler flunlard›r: Devrimci Demokrasi Gazetesi’nin 91. say›s› ve Haziran ay›ndan bugüne kadar ç›kan tüm say›lar› Hasan Rüzgar’a verilmemifltir. Benzer olarak Yürüyüfl dergisi de “yasakland›” denilerek tutsaklara verilmemektedir. At›l›m Gazetesi’nin ise 116. ve 117. say›s› “ÖO ve SAG’da flehit düflenleri ‘övücü ve yükseltici’ ifadelerin bulunmas› ve bunlara teflvik edici ibarelerin bulunmas› nedeniyle sak›ncal› görüldü” denilerek tutsaklara verilmemifltir. ‹flçi Köylü Gazetesi’nin 52. say›s› ve

Yeni Demokrat Gençlik dergisinin 112. say›s› hiçbir toplatma karar› olmamas›na ra¤men tutsaklara verilmemifltir. 8 A¤ustos 2006 tarihinde Ulvi Yalç›n ad›na yat›r›lan ‘Felsefe Bir S›r De¤ildir’ ve ‘Da¤larda Yaflam›n Dili’ adl› kitaplar “toplatma karar› var” denerek verilmemifltir. Yine ayn› tarihte bir baflka karar da Özgür Ertürk ad›na yat›r›lan ‘Vietnam Halk Savafl› ve Amerika’ ve ‘Marksizm’de Gerilla Savafl›’ adl› kitaplar ayn› gerekçeyle kendisine verilmemifltir. 20 y›l önce toplatma karar› olan kitaplar bugün aç›s›ndan toplatmalar› olmamas›na ra¤men tutsaklara verilmemektedir. (‹stanbul)


11

57

22 Eylül-5 Ekim 2006

TBMM: “Faflizmi ispatl›yorduk da!” belirtti. Anlafl›lan o ki Önen ülkedeki politikalar›n emperyalistlerin ihracatlar› oldu¤unu hesaba katmad›.

Peki bu protokol ne, ne içeriyor?

14 Eylül Perflembe günü T‹HV (Türkiye ‹nsan Haklar› Vakf›) taraf›ndan yap›lan aç›klama, Türkiye gibi kökünü faflizme saplam›fl ülkelerde demokratik haklar›n nas›l sözde kald›¤›n› gösteriyor. ‹flkencenin savafl koflullar›nda bile insanl›k suçu say›ld›¤›n› belirten T‹HV Baflkan› Yavuz Önen, buna karfl›l›k BM üyesi birçok ülkede ve bunlardan biri olarak Türkiye’de iflkencenin devam etti¤ini söyledi. Kendilerine 2006 y›l›n›n ilk 8 ay›nda 174 iflkence baflvurusunda bulunuldu¤unu belirten Önen, yeni ç›kart›lan TMY ile beraber iflkencenin önüne geçen tedbirlerin bir bütün olarak bir kenara at›ld›¤›n› ve iflkencenin önünün aç›ld›¤›n› kaydetti. Önen, BM ile imzalanan gündemdeki protokolün resmi ve gayri-resmi tüm al›konma yerlerinin sivil halk ve DKÖ’ler taraf›ndan gidilip görülmesini sa¤lad›¤›n› ve protokolü imzalayan ülkelerden birinin de Türkiye oldu¤unu belirterek, iflkenceyi bulman›n de¤il ön-

lemenin, önleyecek mekanizmalar›n olmas›n›n önemine iflaret etti. Önen ayr›ca bu protokolde bu denetimi sa¤layacak uluslararas› ve ülke içindeki yerli mekanizmalar› da kapsad›¤›n› hat›rlatt›. Dünya çap›nda 141 ülkenin protokolü imzalarken; sadece 22’sinin onaylayarak iç hukuka yans›tt›¤›n› belirten Önen, Türkiye’nin att›¤› imzan›n flu anda göstermelik uluslararas› bir jest olarak görüldü¤ünü söyledi. Oysa ki, tüm dünya egemenleri Afganistan’da, Irak’ta, Filistin’de ve Lübnan’da devam eden iflgallere alk›fl tutarken, kendi ülkelerinde insanl›¤›n en onurlu mücadelesini verenlere sald›r›rken böyle bir imza uluslararas› arenaya bir gösteri de¤il, egemenlerin kendi ülkelerindeki halklar›na karfl› “bak›n sizin devletiniz, iflte sizin hakk›n›z” dercesine bir gösteridir. Önen, 19 Eylül tarihinde Abdullah Gül ile bu protokolün onaylanmas› için görüfleceklerini belirtirken tüm bu sald›r›lar›n bir kurumu olan AB yolunda ise bunun önemli bir geliflme olaca¤›n›

BM taraf›ndan 1987’de imzalanan ‹flkenceye Karfl› Sözleflme prati¤inin bir devam›n› teflkil ediyor bu protokol. Yasa neyi içeriyor, beraber bakal›m. Protokole onay veren devletler, özgürlüklerin al›konulmas› için kurulan kurumlar›n ve yerlerin uluslararas› ve ulusal denetim mekanizmalar› taraf›ndan ziyaret edilerek denetlenebilmesine izin veriyor. Bu denetimi sa¤layan mekanizma ise yine egemenler taraf›ndan kurulan BM alt komisyonlar› ve Ulusal Önleme Mekanizmas›(!) Bu komite veya komisyonlar 10 kifliden oluflacak, tarafs›zl›k, gizlilik, seçici olma gibi k›staslara ba¤l› kalacak! Peki TBMM ‹nsan Haklar› Komisyonu bile ülke içersinde bir karakolda iflkenceye dair denetim yapamazken, bir baflka iflkence merkezinde iflkence aletlerini yakalad›¤› halde polislere terfi verilirken böyle bir yasa ne yapar? Aç›kt›r ki bu protokol yasalaflsa da uygulamas› yine egemenlere kalacakt›r, çünkü uygulatan mekanizma yani devlet onlar›nd›r. ‹flkenceden kurtaracak olan ne burjuva devletlerin halklara karfl› göstermelik olarak imzalad›klar› anlaflmalar, ne de bu ifli gerçeklefltirmeye sözde kendini adam›fl ve ba¤›ms›zl›¤› tam olmayan kurumlard›r. “Bizi kurtaracak olan kendi ellerimizdir!” (H. Merkezi)

K›r›klar F Tipi Hapishanesi’nde habersiz sevk K›r›klar F Tipi Hapishanesi’nden yap›lan habersiz sevklere karfl› 7 Eylül Perflembe günü ‹HD ‹zmir fiubesi’nde bas›n aç›klamas› düzenlendi. Habersiz sevklere iliflkin yap›lan aç›klamada konuflma yapan ‹HD ‹zmir fiube Baflkan› Lütfi Demirkap› gerekçesiz olarak yap›lan sevklerin devam edece¤i yönünde duyumlar ald›klar›ndan dolay› sevklerin durdurulmas›n› istedi. Demirkap› ayr›ca en son ‹zmir 1 ve 2 No’lu hapishanelerinden Bolu F Tipi Hapishanesi’ne 18 tutsa¤›n sevkinin yap›ld›¤›n› ve onlarcas›n›n daha yap›laca¤›n› söyledi. Türkiye’de uzun y›llard›r kanayan bir yara olan hapishanelerdeki tutsaklara karfl› gerçeklefltirilen hak ihlallerinin ciddi boyutlara ulaflt›¤›n›, verilen sa¤l›k hizmetlerini israf ve lüks sayan idarenin ayr›ca tutuklu ve hükümlüleri aileleriyle görüflemeyece¤i ve ulafl›p yard›m edemeyece¤i yerlere sevk etti¤ini belirtti. Sevk edilen tutuklu ve hükümlülerin genellikle müebbet ve a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet hapis cezas›na çarpt›r›lanlar oldu¤u ve ayr›ca sevk edilenlerin aras›nda yanl›fl tedavi sonucu belden afla¤›s› felç kalan a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet hükümlüsü Bayram Kaymaz’›n da oldu¤u ve ailesiyle görüfltürülmedi¤i belirtildi. Demirkap› tutsaklar›n sürekli ma¤dur b›rak›ld›klar›n› anlatt›ktan sonra aç›klama sona erdi. (‹zmir)

Alt›nbafl davas›nda yine erteleme!

Avukatlardan Behiç Aflc›’ya destek

Ölüm Orucu eyleminin 160’l› günlerini geride b›rakan Avukat Behiç Aflc› için meslektafllar› destek eylemi yapt›. 15 Eylül günü Ankara Adliyesi önünde biraraya gelen avukatlar “Meslektafl›ma, müvekkillerime ve mesle¤ime sahip ç›k›yorum” yaz›l› pankart açarak Adalet Bakanl›¤›’na yürümek istedi. F tipi hapishanelerde yaflanan tecrit zulmüne karfl› Ölüm Orucu direniflini sürdüren Behiç Afl-

c›’n›n sa¤l›k durumuna de¤inen avukatlar Adliye’nin önünde bas›n aç›klamas› yapt›ktan sonra, yürüyüfle geçti. Ancak polis, avukatlar› çembere alarak barikat kurdu. Avukatlar›n barikat› aflmak amac›yla yüklenmesi s›ras›nda k›sa süreli bir arbede yafland›. Polis sald›r›s›n›n ard›ndan avukatlar, oturma eylemi yaparak sald›r›y› protesto etti. Yap›lan görüflmelerden sonra, döviz ve pankartlar indirildi ve avukatlar Adalet Bakanl›¤›’na kadar yürüdü. Burada

kitle ad›na bir aç›klama yapan ÇHD Ankara fiubesi Yönetim Kurulu üyesi Avukat Selçuk Koza¤açl› F tipi hapishanelerde yaflanan hak ihlallerini anlatarak, anti-demokratik uygulamalara karfl› Ölüm Orucu direniflini sürdüren Behiç Aflc›’ya destek verdiklerini söyledi. Aç›klaman›n ard›ndan kitle ad›na 5 kiflilik bir heyet bakanl›k yetkilileri ile görüfltü. (Ankara)

Behiç Aflc›’ya destek ÇHD Bursa fiubesi üyesi Avukat Mustafa Ya¤c›, meslektafl› Behiç Aflc›’n›n ölümünü engellemek ve alt› y›ld›r F tipi hücrelerde devam eden tecrit uygulamas›n›n kald›r›l-

mas› ve duyarl› kamuoyunu harekete geçirmek için 2 günlük açl›k grevi yapt›. 5 Eylül günü kendi avukatl›k yaz›hanesinde bafllatt›¤› açl›k grevine birçok duyarl›, devrimci demokrat kurum ve kiflilerden de destek geldi. Avukat Ya¤c›, bas›na yapt›¤› aç›klamalarda “Eyleminin amac› meslektafl›m Av. Behiç Aflç›’n›n F tipi hapishanelerdeki yaflanan tecrite son verme talebini desteklemek ve ölümünü engellemektir” dedi. Av. Ya¤c›, eylemini sona erdirmeden önce Av. Aflç›’y› arayarak “Bundan sonra da her türlü deste¤ime devam edece¤im” dedi. (Bursa)

1991 y›l›nda Hacettepe Üniversitesi ö¤rencisi Birtan Alt›nbafl’›n iflkencede katledilmesi ile ilgili dava yine ertelendi. Birtan Alt›nbafl’› iflkence yaparak katleden iflkenceci polislerin “yarg›land›¤›” davan›n 15 Eylül günü yap›lan duruflmas›nda Yarg›tay’dan beklenen dosyan›n gelmemesi üzerine 20 Ekim 2006 tarihine ertelendi. ‹flkenceci polislerden Süleyman Sinkil’in karar aflamas›ndaki “itiraflar›” ve buna ba¤l› olarak Ahmet Baflta’n›n Yarg›tay’dan istenen tefrik dosyas› gönderilmedi¤i için dava ilerlemiyor. Zaman afl›m›na do¤ru h›zla ilerleyen dava, devletin maafll› katillerini “yarg›lamada” ne kadar istekli oldu¤unu da gösteriyor. (Ankara)


12

22 Eylül-5 Ekim 2006

57

Faflist TC’nin ‘Terörle Mücadele’ Kapsam›nda, Demokratik-‹lerici-Devrimci Bas›na ve Muhalif Kiflilere Yönelik Bask› ve Tutuklamalar›n› K›n›yoruz! Kuruluflundan günümüze, halk üzerinde bask›, zulüm ve katliamlarla kendini var eden faflist TC; günümüzde de linç giriflimleri, yayg›n tutuklamalar ve kontra eylemleriyle bu tutumunu devam ettirmektedir. Son ç›kar›lan “anti-terör” yasalar› devlet terörü politikalar›na yeni yasal k›l›flar uydurma ifllevi görmüfl ve ertesinde sald›r›lar yeni biçimler alt›nda daha da yo¤unlaflt›r›lm›flt›r. Mahsullerini yok pahas›na sat›lmas›n› istemeyen ve buna karfl› soka¤a ç›karak sesini duyurmak isteyen on binlerce f›nd›k üreticilerine sald›r›lm›fl ve birçok kifli gözalt›na al›nm›flt›r. Hapishanelerde hücreleflmeye karfl› ç›kanlar, demokratik tepkilerini gösterenler, ilericiler ve bat› illerinde yaflayan Kürt göçmenler, sivil-resmi kiflilerin ifl birli¤i ile art›k süre¤en bir hal alan linç giriflimlerine maruz kalmaktad›rlar. Yine Türkiye’nin Lübnan’a asker gönderilmesine karfl› sokaklara ç›kan halka, sald›r›larak onlarca insan tutuklanm›flt›r. “Lübnan’da Amerika askeri olmayaca¤›z” pankart› açt›klar›ndan dolay›, polis flefinin k›flk›rtmas›yla 4 genç yine linç edilmeye çal›fl›l-

m›flt›r. K›saca sayd›¤›m›z bu geliflmeler son birkaç ay içerisindeki sald›r›lard›r ve bu sald›r›lar bugün boyutlanarak sürmektedir. Demokratik-ilerici bas›na ve devrimci muhalif kiflilere yönelik sald›r›lar devam etmektedir! Faflist TC’nin sald›r›lar›ndan en çok nasibini alanlardan birisi de, ilerici-devrimci bas›n kurulufllar› ve muhalif gazeteciler olmufltur. Bu sald›r›lard›n birisi de, 10 Eylül’den bafllayarak bir hafta boyunca At›l›m Gazetesi ve çevresine yönelik olmufltur. Türkiye’de haftal›k periyotlarla ç›kan At›l›m Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni ‹brahim Çiçek ve beraberinde gazete yazarlar›ndan Ziya Ulusoy, Ali H›d›r Polat, Hatice Bolat, Füsun Erdo¤an, H. Tuncay Yurttafl, Ayhan Güzel, Gülden Güzel ve Özgür Gedik bu sald›r› sürecinde gözalt›na al›nm›fllard›r. Yine bu sald›r› çerçevesinde, Türkiye’nin birçok ilinde sürdürülen operasyonlarda birçok devrimci-ilerici kifliler gözalt›na al›nm›flt›r. Ayr›ca At›l›m gazetesine bu sald›r› kapsam›nda 15 gün kapatma cezas› verilmifltir. Gözalt›na al›nanlar›n ço¤u ailele-

riyle görüfltürülmedi¤inden dolay›, ak›betlerinden bir haber al›namamaktad›r. Gözalt›na al›nanlar›n yo¤un iflkenceli sorgulamalardan geçirilece¤i kuflku götürmeyecek kadar aç›kt›r. Bununla birlikte ak›betlerinden haber al›nmad›¤›ndan kaynakl› bu insanlar›n herhangi bir yarg›s›z infaza maruz kalmalar› dahi söz konusu olabilir. AT‹K olarak, Türk devletinin bu sald›r›s›n› k›n›yor ve tüm kamuoyunu duyarl› olmaya ça¤›r›yoruz. Baflta insan haklar› kurulufllar›n›, demokratik-ilerici kurum ve kurulufllar›, gözalt›na al›nan bu ilerici insanlarla dayan›flmaya ça¤›r›yoruz. Gözalt›na al›nanlar›n ak›betlerinin yak›nlar›na bildirilmesi ve bunlar›n derhal serbest b›rak›lmas›n› talep ediyoruz. 12 Eylül Askeri Faflist Darbesi’nin y›ldönümünde, Diyarbak›r’da kontra eylemiyle 7’si çocuk olmak üzere 10 Kürt emekçisi katledildi! 12 Eylül günü Diyarbak›r’›n Ba¤lar semti yeni bir kontra eylemiyle sars›ld›. Akflam saat 21:00 civarlar›nda, faflist TC’nin kontra-gerillalar› taraf›ndan yerlefltirilen bomban›n patlamas›yla, 7’si çocuk olmak üzere 10

FHDD’den Siyonizm paneli Yaflad›¤›m›z topraklardan Filistin halk›na kardefllik ve dayan›flma elini uzatmak ve Filistin sorununa olan duyarl›l›¤› art›rarak kamuoyu yaratmak amac›yla kurulan Filistin Halk›yla Dayan›flma Derne¤i (FHDD) bu do¤rultuda 10 Eylül 2006 tarihinde MMO (Makine Mühendisleri Odas›)’nda Hollandal› yazar Peter Edel’in kat›ld›¤› bir panel düzenledi. Siyonizm üzerine yazd›¤› yaz›lar nedeniyle hakk›nda dava aç›lan ve iflinden at›lan yazar Peter Edel, Siyonizm’in oluflumu ile ilgili bafllad›¤› konuflmas›nda, Siyonizm’in ilk teorisyenli¤ini Marks Nordal ve Theodore Hertz’in yapt›¤›n› ve ›rksal yan›n›n dinsel yan›ndan fazla oldu¤unu belirtti. Siyonistlerin kendilerine yöneltilen bütün elefltirileri anti-semitizmle (Yahudi düflmanl›¤›) ile yan›tlad›klar›n› belirten Edel, ‹srail’in Latin Amerika’daki darbeci rejimlerden, Güney Afrika’daki Aparthaid (Ayr›mc›l›k) rejimine kadar pek çok diktatörlü¤ü destekledi¤ini ve bu ülkelere silah sat›fl› gerçeklefltirdi¤ini belirtti. Ba¤›ms›z bir Filistin devletinin çok yönlü izolasyona ba¤l› kalabilece¤ini bu yüzden tek devletli çözümün sa¤lanmas›

gerekti¤ini savunan Edel, ancak Siyonizm oldu¤u sürece bunun mümkün olamayaca¤›n› söyledi. ‹srail ve Filistin aras›ndaki müzakerelerin bir ifle yaramayaca¤›n› belirten Edel, ‹srail’in Filistinlileri öldürmek ve ortadan kald›rmak istedi¤ini müzakere gibi bir derdinin olmad›¤›n› bunu zaman kazanmak için kimi dönem kulland›¤›n› belirtti. Lübnan’a yönelik sald›r›n›n ABD ve ‹srail’in ‹ran’a yönelik sald›r›s›n›n ön ad›m› oldu¤unu savunan Edel, fiah Rejimi’nin s›k› bir ‹srail müttefiki oldu¤unu, ancak Humeyni’nin gelmesiyle birlikte ‹srail’in ‹ran’› hedef tahtas›na oturttu¤unu belirtti. Bat› medyas›n›n ‹ran Cumhurbaflkan› Ahmedinecad’› 2. Hitler olarak gösterdi¤ini belirten Edel, ‹ran’daki 80 bin Yahudi’nin hiçbir bask› görmedi¤i gibi, parlamentoda temsil haklar› da bulundu¤unu belirtti. Panel, dinleyicilerin sordu¤u sorular›n cevaplanmas›n›n ard›ndan bitirildi. FHDD yöneticileri, panelin ard›ndan yapt›klar› duyuruda ay sonunda Frans›z foto¤raf sanatç›s›n›n Filistin’de çekti¤i foto¤raflardan oluflan bir Aç›khava sergisi düzenleyeceklerini de belirttiler. (‹stanbul)

Kürt emekçisi katledildi. Bu katliam ne ilktir ne de son olacakt›r. Y›llard›r baflta Kürtlere yönelik olmak üzere, çeflitli milliyetlerden Türkiye halk›na yönelik katliamlar›n› sürdüren faflist diktatörlük, k›sa süre önce birçok özel tim ve kontralar›n tayinlerini Kürt illerine ç›karmakla bu katliam›n haz›rl›¤›n› yapm›flt›r. Ama nafile, nas›l ki fiemdinli ve sonras›ndaki katliamlarla Kürt ulusunun özgürlük mücadelesi bast›r›lamad›ysa, bu katliamla da Kürt ulusunun öfkesi bast›r›lamaz. Yarg›s›z infazlar, toplu katliamlar, köy yakmalar, sürgünler, tutuklamalar ve iflkenceler halk›n öfkesini ancak ve ancak törpüler. Ki çeflitli milliyetlerden Türkiye halk› bunu defalarca ispatlam›flt›r. AT‹K olarak; faflist diktatörlü¤ün bu katliam›n› nefretle k›n›yor ve y›llard›r özgürlük mücadelesinde evlatlar›n› yitirmifl Kürt emekçilerinin yan›nda oldu¤umuzu bir kez daha bildiriyoruz. Avrupa’da ki demokrat ilerici kurum ve kurulufllar›, insan haklar› kurulufllar›n›, k›sacas› kendisine insan›m diyen herkesi bu katliamlara karfl› mücadele etmeye ça¤›r›yoruz. AT‹K

Devrimci kad›n tutsaklardan kampanyam›za destek Filistin Halk›yla Dayan›flma Derne¤i taraf›ndan örgütlenen “Filistin’de bir kardeflim var!” isimli kampanyaya devrimci tutsaklardan destek gelmeye devam ediyor. Sincan Hapishanesi’nde bulunan devrimci kad›n tutsaklar FHDD’nin kampanyas›na destek amac›yla bir koli gönderdiler. Ayn› zamanda kampanyaya dair düflüncelerini paylaflan devrimci kad›n tutsaklar›n gönderdi¤i ve Zeynep Özkul, Deniz Tepeli, Makbule Yaflar, Eylem ‹rgafl imzal› mesajda flöyle söyleniyor: “Merhaba Sevgili Dostlar, Öncelikle Sincan Hapishanesinden devrimci kad›n tutsaklar olarak hepinize sayg› ve sevgilerimizi gönderiyoruz. ‘Filistin’de bir kardeflim var’ kampanyan›zdan haberdar olduk.

Biz de genel olarak çal›flmalar›n›z› ve özel olarak ta bu kampanya çal›flman›z› destekliyor, sahipleniyoruz. Kampanyan›za somut olarak destek vermek istedik ama ne yaz›k ki koflullar›m›zdan dolay› deste¤imiz çok s›n›rl› olacak… Buna ra¤men Filistinli küçük kardefllerimize, küçük tafl generallerimize s›n›rl› olanaklar›m›z› ve s›n›rs›z umudumuzu, sevgimizi gönderiyoruz… Onlar›n az da olsa mutlu olmalar›na katk› sunmak, bizi oldukça mutlu edecek. Kolide 1 kazak, 1 pantolon, 1 h›rka, 1 kapüflonlu, 6 çift çorap, 4 defter, 4 kalem var. Sevgili dostlar, çal›flmalar›n›zda baflar›lar dileriz. Ortado¤u halklar›n›n direniflinin s›cakl›¤›nda sevgi ve selamlar›m›z› gönderiyoruz. ‹yi ki vars›n›z. Sevgiler, sayg›lar, baflar›lar…”


13

57

22 Eylül-5 Ekim 2006

Yay›nlar›m›z›n da¤›t›m›nda amaç-araç iliflkisini do¤ru kavrayal›m! Ezilen emekçi kesimleri bilinçlendirme-örgütleme ve seferber etmede önemli bir araç olan yay›nlar›m›z, bugün misyonunu yerine getirmede birçok eksiklikle bo¤uflmaktad›r. Gazetemizin içeri¤inden, gündemi yakalayabilmesine, yerellerden beslenebilmesinden, da¤›t›m›na kadar birçok aksakl›k ve eksiklik bugün yüklenmemiz gereken görevlerin ne oldu¤unu göstermektedir. Her birimiz gazetemizin daha nitelikli-gündemi yakalamas›n›, emekçi kitlelere daha fazla ulaflt›r›lmas›n› istiyoruz. Ancak önemli bir eksikli¤imiz, bu noktada prati¤e geçmiyor, kafa yormuyor oluflumuz ve elimizdeki olanaklar› seferber etmememiz oluyor. Örne¤in çevremizde onlarca geliflme yaflan›rken, emekçi kitlelerin sorunlar› her gün kat kat daha artarken, bunu gazetemize iletmiyoruz. Yine gazetemizle ilgili görüfl-öneri ve elefltirilerimizi birebir sohbetlerde geçifltiriyor, bunlar› sistemli-planl› ve düzenli olarak as›l muhattablar›na iletmiyoruz. Bu durum biraz da gazetemizin kolektif bir ürün oldu¤u ve bizimde kolektifin bir parças› oldu¤umuzun bilincine varmay›fl›m›z-ç›kartmay›fl›m›zdan kaynaklan›yor. Bu yaz›da esas olarak vurgulamak istedi¤im noktaya gelirsem; bölgemizde gazetemizin irtibat bürosunun aç›lmas›yla birlikte yay›nlar›m›z›n da¤›t›m›n› birçok köy ve mahallede gerçeklefltirerek, emekçi kitBir önceki say›n›zda “Yaflam›n içinden” adl› sayfan›zda e¤itim sisteminden ve okullar›n birer ticarethaneye dönüfltü¤ünden bahsetti¤iniz bir yaz› yay›nlad›n›z. Ben de çocu¤u bu y›l lise “e¤itimine” bafllayacak bir veli olarak yaflad›klar›m› sizlerle ve okurlar›n›zla paylaflmak istedim. Bilindi¤i gibi, okullar›n e¤itim düzeyleri ve bir bütün olarak e¤itim sistemi paçavraya dönüflmüfl durumda. Bu gerçeklik kuflkusuz bugün ortaya ç›km›fl bir sorun de¤il, ancak son y›llarda burjuva bas›n dahi iyiden iyiye bir bataktan söz etmek durumunda kalmaktad›r. Bu bile, e¤itim sisteminin halini ahvalini ortaya koymaya yetmektedir. Ama tabi bu sorunlar› birebir yaflamak, insana sadece e¤itim sisteminin de¤il, bir bütün olarak sistemin çürümüfllü¤ünü gösteriyor. Sözü çok uzatmadan, yaflad›klar›ma geçmek istiyorum, zira sizler bu söylediklerimi fazlas›yla biliyorsunuzdur. Çocu¤umu evimizin çevresinde olmayan bir okula kaydetmek istemekle zaten bafl›ndan bir s›k›nt›ya girmifl bulunuyorduk. Okullar›n içler ac›s› durumu aç›k, ancak yine de üniversite okuma flans›n› yükseltmek, daha iyi bir e¤itim almas›n› sa¤lamak için veliler olarak çocuklar›m›z› en iyi okullarda okutma çabam›z ve iste¤imiz de hakl› görülmeli. Ama bunun için bir dizi yükümlülü¤ü de karfl›lamak zorundayd›k. Öyle ki, evimizin bulundu¤u soka¤› alan bir okul dahi yüzlerce milyonluk sözde ba¤›fl alt›nda haraç isterken, bir baflka semtte

lelere ulaflt›rmaya bafllad›k. Faflist kolluk güçlerinin engellemeleri ile karfl›laflt›k, ancak en önemli engeli bizim gazete da¤›t›m›n› ele al›fl›m›z oluflturdu. Bu nedenle 7-8 ayl›k prati¤imiz sonucunda elde etti¤imiz deneyimler üzerinden “kitlelere gitmede önemli bir araç olan gazete da¤›t›m›n› nas›l ele almal›y›z” sorusuna yan›t vermek gerekti¤ini düflünüyorum. Böylece bundan sonraki pratiklerimizde daha ileri ad›mlar atmam›za mümkün olacakt›r. Devrimi yapacak, tarihi yeniden yazacak kahreden güç, e¤er kitleler ise, gazete da¤›t›m›m›zdaki amaçda, bu güce ulaflmak, onlar› bilinçlendirmek-örgütlemek ve Halk Savafl›’na kanalize etmek olmal›d›r.

Gazetemiz MLM’lerin politika ve görüfllerini halka tafl›ma arac› iken, ayn› zamanda onlara gitme, ba¤ kurma ve iç içe geçmemizin de arac›d›r. Bu nedenle amaç-araç iliflkisini do¤ru kavrayarak, sistemli gazete da¤›t›m›n› örgütlemek önemlidir. Yani amaç gazete da¤›tmak de¤il, gazete arac›l›¤›yla emekçi kitlelerle iliflki gelifltirmek, ba¤ kurmak, onlara bilinç tafl›mak, sorunlar› temelinde örgütlemek ve Halk Savafl›’na kanalize etmektir. Bu eksende, düflman›n sald›r›lar›/engellemeleri, kitlelerin duyars›zl›¤› vb. olumsuz tepkiler karfl›s›nda y›lmamal›, sab›rla-azim ve özveri ile yeniden ve yeniden kitlelere gitmeliyiz. Hem onlar› ö¤rencisi (ilk olmas› gerekendir) hem de

Merhaba ‹flçi-köylü emekçileri bu ba¤›fl›n miktar›n›n artaca¤›n› biliyorduk, ama yine de iki milyardan söz edildi¤ini duyunca kan›m›z dondu. Bir tan›d›¤›m›z›n “selam›yla” bu miktar bir milyara düflürüldü, ancak yine de bizim için hayali bir rakam olmaya devam etti. Neyse yak›n›m›z direkt araya girerek yap›lan pazarl›klar sonucunda 250 milyonda “anlaflt›k”. ‹kametgâh ka¤›d› vs. de sorun de¤ildi! Art›k çocu¤umuzun eti bizim, kemi¤i onlar›nd›. Kay›t s›ras›nda iflin öyle olmad›¤› ortaya ç›kt›, okula ilk girdi¤imizde söylenen fley “umar›m haz›rl›kla gelmiflsinizdir, zira müdür beyler rakamlar› görünce çok sinirlenmifl!” Elimiz mahkum, kay›tlar›n da son günü, 50 milyon daha “ba¤›fllad›k”. Bizden bu paray› ba¤›fl alan da Okul Aile Birli¤i (OAB) idi. Yani bizim gibi bir veli, oturup bir masaya velileri soyuyor. Bizden önce s›radaki bir kifli içeri girdikten iki dakika sonra (içeri tek tek al›n›yorsunuz, zira her fley pazarl›¤a tabi oldu¤u için ulu orta yapmamak gerekir) “flerefsizler, rüflvetçiler” vb. karfl›l›kl› hakaretlerle OAB Baflkan› ve veli birbirinin bo¤az›n› s›karak d›flar› ç›kt›lar. Baflkan, “senin çocu¤un da bu okula zor girer” diye tehditler savurarak uzaklafl›rken, hiç de öyle olmad›, veli gayet sakin bir flekilde cep telefonundan valiyi arad› ve iflini halletti.

Ama Baflkan beyler çok sinirlendi¤i için, “bizim için” kendini harap edip çal›fl›rken böylesi hakaretlere maruz kald›¤› için bizleri cezaland›r›p bir saat süreyle odaya gelmedi. Biz de buradan neyi ö¤rendik: Kuzu kuzu bizim gibi bir veli olan Baflkan beyi sinirlendirmemeliydik! Biz de öyle yapt›k. Tabi bu arada ikamet iflini de “halletmemiz” gerekiyordu. Bu çok kolayd›, okuldan bir yetkili küçük bir not ka¤›d›na “ö¤renciye ikamet verilmesine” diye bir ka¤›d› elime tutuflturup muhtara gönderdi. Muhtak iki dakika içinde sahte ikameti haz›rlad›, ben normal fiyat olan befl milyonu uzat›rken, gayet piflkin bir ifadeyle di¤er elimdeki yirmi milyonu yavaflça çekerek “ben bunu alay›m” dedi. Yani resmi kurumlar aras› tam bir flebekeydi. Tamam her fley bitti derken son aflamay› ö¤rendik. Okul müdürünün kap›s› önündeki s›raya girip, müdürle bir görüflme yapmam›z gerekiyordu. Müdür beyler ödedi¤imiz miktara bak›p küçük bir iflaret koyacakt›, evraklar›m›z›n üzerine. ‹çeri girdi¤imde kavga etmeyece¤ime dair yeminler ediyordum. ‹çeriye girdi¤imde bilmem nerenin milletvekili beyefendiler, kendilerini rahat koltuklara adeta atm›fl bir vaziyette, yüzlerindeki i¤renç gülücüklerle sohbet ediyorlard›. Kim bilir neyin pazarl›¤› yap›l›yordu. Müdür yüzüme dahi bakmadan, “Eee

ö¤retmeni olmas›n› bilmeliyiz. Kitlelere gitti¤imizde her defas›nda sorunlar›n› sahiplendi¤imizi göstermeli, sorunlar›n› ö¤renip çözmeye çal›flmal›y›z. Kitlelerin sorunlar›na gözlerini/kulaklar›n› t›kayan bir devrimci olamaz. Kitleler bizim pratiklerimiz üzerinden, onlara sorunlar›na yaklafl›mlar›m›z üzerinden bizlere not verir, bu notlar üzerinden ba¤ kurarlar. Bölgemizde Partizan gelene¤inin-kültürünün halk üzerinde çok olumlu bir etkisi vard›r. Bugün bizler esasta bu de¤erler üzerinden halk›m›za gidiyor ve onlarda bu eksende bizlerle ba¤ kuruyorlar. Bu nedenle da¤›t›ma gitti¤imiz, iliflki kurdu¤umuz her köy ve mahallede bunu bilerek hareket etmeli, buna uygun bir flekillenifl içerisinde olmal›y›z. Bu noktada Muharrem Y‹⁄‹TSOY yoldafl›m›z›n prati¤i ö¤reticidir. Ve hepimizin önünde bir örnektir. Köylüyle bostana giren, çocukla çocuk, yafll› ile yafll› olan, tüm bunlarla kitlelerden ö¤renen ve ö¤reten bir kiflilikte olmas› yoldafl›n kitlelerin kalbinde y›k›lmaz bir taht kurmas›na vesile olmufltur. Sonuç olarak gazete da¤›t›m›ndaki esas halka kitlerledir. Ezilen emekçi kitlelerle ba¤ kurmak, bu ba¤› güçlendirmektir. Bunu sa¤lad›¤›m›zda önümüzde hiç bir engel duramayacakt›r. (Erzincan’dan bir ‹K okuru) ne bunlar, ne diyorsun?” vs. fleklindeki afla¤›lay›c› ses tonuyla asl›nda “neden bu kadar küçük bir rakam var bu ka¤›tlarda?” diye soruyordu. Neyse yine yak›n›m›z›n ismi araya girdi, “eh falancan›n da torpilini yapal›m bari” ile biten bu k›sa diyalog sonras›nda o küçük k›rm›z› iflareti hak ettik! Sonras› çok kolay, sabahtan beri harcad›¤›m›z zaman ve paran›n ard›ndan on dakikada kay›t ifllemlerimiz yap›l›verdi. Biliyorum, birçok veli ve çocuklar› bizim kadar bile flansl› de¤ildi. Bunun için ö¤rencilerin örgütlenmesi kadar velilerin de bir çat› alt›nda örgütlenmesi gerekir diye düflünüyorum. Bizim yaflad›klar›m›z belki bu çürümüfllü¤ün sadece küçük bir bölümü. Bunun yan›nda E¤itim-Sen’in bu konuda daha duyarl› olmas› gerekir diye de düflünüyorum. Ama di¤er yandan kendi sorunlar›na dahi sahip ç›kmakta zorlanan bu sendikadan çok fley mi bekliyorum diye de düflünmüyor de¤ilim. Eski TÖB-DER zaman›nda ö¤retmenlerin tüm halk›n yan›nda ve onlar›n tüm sorunlar›nda çözüm için çabalad›klar›n› hat›rlay›nca, yine böyle idealist, halk›n› düflünen gerçek e¤itimcilere olan ihtiyac›m›z›n büyüklü¤ünü görmemek mümkün de¤il. Son olarak, halk›n yan›nda ve onlar›n sesi olma çabas›n› büyük bir özveriyle yerine getirme u¤rafl›nda olan siz ‹flçi-köylü çal›flanlar›na ve okurlar›n›za devrimci selamlar›m› gönderiyorum. ‹stanbul’dan B‹r ‹K Okuru


22 Eylül-5 Ekim 2006

14

57

Befl y›l›n ard›ndan 11 Eylül’ün politik bilançosu Binlerce sivilin yaflam›n› yitirdi¤i 11 Eylül sald›r›lar›n›n üzerinden 5 y›l geçti. Bu sald›r›lar ayn› zamanda dünya politikas›n›n radikal ve tehlikeli bir yönelime girmesinin de milad› say›lmakta. 11 Eylül’e iliflkin ortaya at›lan iddialar bugüne kadar henüz tam netlik kazanm›fl de¤il. 11 Eylül 2001’in dünya tarihinde önemli bir dönüm noktas› oldu¤u konusunda birçoklar› hemfikir. Ancak çok önceden gelifltirilen politik planlar›n bu sald›r›lara gerekçe yap›ld›¤› da bu süreçte iyice a盤a ç›km›fl bulunuyor. Bunlar›n hayata geçirilmesi için ihtiyaç duyulan kamuoyu deste¤i de böylece sa¤lanm›fl oluyordu. ABD emperyalizmi ve müttefiklerinin tüm bu süreç boyunca “Terörle Mücadele” ad› alt›nda gerçeklefltirdi¤i iflgaller, demokratik haklara dönük sald›r›lar ve giderek geniflletilen fliddet histerisi s›ras›nda tekrarlanan fley hep flu oldu: “11 Eylül’den sonra hiçbir fley eskisi gibi olmayacak!”

Binlerce sivilin yaflam›n› yitirdi¤i 11 Eylül sald›r›lar›n›n üzerinden 5 y›l geçti. Bu sald›r›lar ayn› zamanda dünya politikas›n›n radikal ve tehlikeli bir yönelime girmesinin de milad› say›lmakta. 11 Eylül’e iliflkin ortaya at›lan iddialar bugüne kadar henüz tam netlik kazanm›fl de¤il. 11 Eylül 2001’in dünya tarihinde önemli bir dönüm noktas› oldu¤u konusunda birçoklar› hemfikir. Ancak çok önceden gelifltirilen politik planlar›n bu sald›r›lara gerekçe yap›ld›¤› da bu süreçte iyice a盤a ç›km›fl bulunuyor. Bunlar›n hayata geçirilmesi için ihtiyaç duyulan kamuoyu deste¤i de böylece sa¤lanm›fl oluyordu. ABD emperyalizmi ve müttefiklerinin tüm bu süreç boyunca “Terörle Mücadele” ad› alt›nda gerçeklefltirdi¤i iflgaller, demokratik haklara dönük sald›r›lar ve giderek geniflletilen fliddet histerisi s›ras›nda tekrarlanan fley hep flu oldu: “11 Eylül’den sonra hiçbir fley eskisi gibi olmayacak!” 11 Eylül’ün ard›ndan oluflturulan araflt›rma komisyonu hiçbir ciddi kan›t ve de ba¤lant› bulabilmifl de¤il. Zaten komisyonun yürütmesinde olanlara bakt›¤›m›zda böyle bir fleyin mümkün olamayaca¤›n› da görürüz. Çünkü örne¤in komisyon baflkan› Thomas Kean, sald›r›lardan sorumlu tutulan Usame Bin Ladin ve ailesinin ticari iliflkili oldu¤u Delta Oil Company flirketiyle yak›n iliflkiler içinde olan biri. Bu resmi araflt›rmaya karfl›n, ba¤›ms›z bir araflt›rma komisyonunun araflt›rma sonuçlar› da var. Bunlar res-

mi sonuçlarla tamamen z›tl›k içerisinde. Sald›r›lara bilinçli olarak göz yumuldu¤una dair veriler çok güçlü. Mesela, sald›r›lar›n bafl sorumlular›ndan biri olarak gösterilen Muhammed Atta’n›n 1986’da bir ‹srail uça¤›na bombal› sald›r› düzenlemekten arananlar listesinde bulundu¤u ve Alman istihbarat›n›n kendisini 1999 y›l›na kadar, FBI’›n ise 2000 y›l›na kadar yak›n takibe ald›¤› belirtiliyor. Bu takibatlar s›ras›nda patlay›c› madde yap›m›nda kullan›lan kimyasallar temin etti¤i bile tespit ediliyor. Ancak Atta, 2001 y›l›nda ABD’ye girifl izni al›yor. ‹stihbarat birimlerinin çok iyi tan›d›¤› bu kifli bu süreden sonra ABD’de çok iyi bir yaflam sürmeye bafll›yor. Atta Ocak ay›nda vizesi bitti¤i için Miami Havaalan›’nda 57 dakika tutuluyor. Yetkililere yapt›¤› beyanda Florida’da bir uçufl okuluna gidece¤ini söylüyor. Ve FBI’›n “teröristler uçufl okullar›na kay›t yapt›rmaya çal›flabilirler” uyar›lar›na ra¤men, Atta buradan sorunsuz geçerek, uçufl okuluna kayd›n› yapt›r›yor. Ayn› y›l›n Nisan ay›nda ehliyetsiz araba kullanmak suçundan trafi¤e yakalan›yor, hakk›nda dava aç›l›yor. Ama duruflmalara gitmiyor. Hakk›nda ç›kar›lan tutuklama karar› ise hiçbir zaman uygulanm›yor. Tüm bu süreler boyunca hiçbir zaman sahte isim kullanma ihtiyac› da hissetmiyor! Ancak ABD taraf›ndan VIP (Very Important Person-Çok Önemli Kifli) muamelesi gören sadece Atta de¤il. Sald›r›larla ba¤lant›l› ad› geçen birçok kiflinin de uzunca süredir tüm hareketleri CIA taraf›ndan izlenen kifliler oldu¤u belgelerle ortaya ç›km›fl bulunuyor. Tüm bu bilgilere bakt›¤›m›zda, gerek Muhammed Atta’n›n gerekse ad› geçen di¤er kiflilerin CIA ve di¤er istihbarat birimleri içinde oldukça elit bir kesimin deste¤ine sahip oldu¤u, arkalar›nda oldukça güçlü “koruyucu melekleri” oldu¤u kan›s› güçleniyor. Tüm bu bilgiler ayn› zamanda, önceden gelifltirilmifl politik planlar› hayata geçirmek için yarat›lmak istenen

“gerekçe”nin nas›l ad›m ad›m haz›rland›¤›na dair de yeterince göstermektedir san›r›z…

Amerikan emperyalizminin dünya stratejisi Dünya tarihine yeni bir dönüm noktas› olarak ifade edilen bu süreci tarihi ba¤lant›lar›yla ele almak gerekiyor. 11 Eylül’ün alt yap›s› asl›nda o tarihten tam on y›l önce Rus Sosyal Emperyalizmi’nin Aral›k 1991’de tamamen çökmesinin ard›ndan oluflmaya bafllam›flt›. Bu çöküfl Amerika’n›n genifl bir hâkim elit kesimi taraf›ndan bulunmaz bir f›rsat olarak de¤erlendirildi. Art›k ABD’nin askeri müdahalelerinin önünde hiçbir ciddi engel kalmam›flt›. Gerçekten de Amerika’n›n politikas›nda hâkim olan elit tabakan›n büyük bir bölümü ülkenin uzunca bir süredir içinde bulundu¤u ekonomik ç›kmaz› aflman›n yolunu askeri müdahalelerde görüyordu. Amerikan burjuvazisi dünya çap›nda stratejik öneme sahip olan petrol ve gaz iflletmelerinin, çöken do¤u bloklar›na yak›n bir co¤rafyada oldu¤unu çok iyi biliyordu. Böylece yeni stratejinin çerçevesi 90’l› y›llar›n ortalar›nda belirlenmifl oluyordu. Bu dönem “Avrasya stratejisi” olarak gündeme gelen projeye iliflkin flöyle diyordu stratejinin mimarlar›: “Avrasya dünya ekseninde öneme

sahip bir k›tad›r. Avrasya’ya hâkim olan güç, Bat› Avrupa ve Do¤u Asya üzerinde de, yani dünyan›n ekonomik olarak en üretken üç bölgesi üzerinde de belirleyici bir nüfuza sahip olacakt›r. Ayr›ca haritaya bakt›¤›m›zda, Avrasya’ya hâkim olan›n, otomatikman Yak›n do¤u ve Afrika’y› da denetimi alt›na alaca¤›n› görebiliriz. (…)” Bu stratejinin sahipleri arad›klar› “gerekçeyi” bulduktan hemen iki gün sonra, 14 Eylül 2001’de ABD hükümeti ve onlar›n güdümündeki medya, koordineli bir kampanyay› devreye sokarak, Amerika’n›n savafl halinde bulundu¤u ve Amerikan halk›n›n bunun sonuçlar›na naz›rl›kl› olmas› gerekti¤i aç›klamalar›n› yapmaya bafllad›lar.

Afganistan ve Irak iflgallerinin start› veriliyor Bush hükümetinin 11 Eylül sald›r›lar›na verdi¤i cevap, “Teröre Karfl› Savafl” ça¤r›s› yapmak olmufltu. Hemen bir ay sonra Afganistan iflgali bafllad›. Gerekçe ise, Taliban’›n Usame Bin Ladin’i “saklamas›” idi. Medya bu süreçte savafl hayranl›¤› içinde yapt›¤› tüm yay›nlar boyunca, Amerikan’›n Afganistan’la ve de Taliban’la olan geçmifl iliflkilerine, Bin Ladin’in faaliyetlerini desteklemesine veya El Kaide’nin kuruluflundaki rolüne hiç ilgi göstermedi!


15

57

22 Eylül-5 Ekim 2006 SONRA

ÖNCE Amerikan ordu çevreleri, tüm yak›n ve Or tado¤u’daki tüm devletlerde etnik ayr›ma dayal› yeni bir düzen öneriyorlarm›fl. Orta ya ç›kan bu yeni “düzen”in haritas›. Bu haritaya göre, Türkiye, Suriye, Lübnan, Suudi Arabistan, Irak, ‹ran ve Pakistan s›n›rlar› yeniden çiziliyor. Mevcut devletler da¤›t› larak, etnik ve dini kökene göre yeni bir dü zenleme getirilmesi hedefleniyor.

Bin Ladin kariyerine Afganistan’daki bir CIA eleman› olarak bafllam›flt›. Ve Afganistan’da gerçeklefltirdi¤i kan banyosu Amerika taraf›ndan finanse edilen Taliban ise 1990’l› y›llarda Amerika taraf›ndan iktidara tafl›nm›flt›. Peki bu iflgal savafl›n›n amac› neydi? Bunun cevab› radikal gazeteci John Red’in biyografisinden oluflan “Reds” filminde çok güzel verilmekte. Büyük Savafl’tan (1. Paylafl›m Savafl›’na verilen ad) dönen Red bir kitle toplant›s›nda konuflmaya davet edilir. Onu davet edenler kendisine flu soruyu yöneltirler: “Avrupa’daki savafl›n amac› neydi?” Red aya¤a kalkar ve tek kelimeyle, “Kâr (kazanç, menfaat)” der oturur. Dünyan›n bu en istikrars›z bölgesinde çok büyük yeralt› zenginlikleri bulunmakta. Buran›n iflgal edilmesi bu zenginlikleri ele geçirmenin yan›s›ra, dünya hegemonyas›n› sa¤lamak için yeni politik iliflkiler yaratmak anlam›na gelmekte ayn› zamanda. Afganistan iflgalinin ard›ndan, “bat› e¤itimli” iflbirlikçi Karzai öncülü¤ünde bir kukla hükümet kurulmufl ve BM “Bar›fl Gücü” yerlefltirilmiflti. Ancak iflgal sadece Kabil ve küçük bir bölgesinde “güvenlik” sa¤layabiliyordu ve iflgale karfl› bir direnifl söz konusuydu. Bu süreçte hemen bir sonraki hedef aç›kland›. Bu hedef ise, tüm iddialara karfl›n asl›nda 11 Eylül sald›r›lar› ile en küçük bir ilgisi olmad›¤› çok iyi bilinen Irak’t›. Hedefin aç›kland›¤› 2002 A¤ustos’undan iflgalin gerçekleflti¤i 2003 Mart’›na kadar yo¤un bir yalan kampanyas› yürütüldü. Ancak tüm bu yo¤un kampanyaya karfl›n tüm dünyada, çok büyük savafl karfl›t› gösteriler gerçekleflti. Egemenlerin en gerici kesimlerinin büyük kârlar u¤runa Afganistan’›n ard›ndan gerçeklefltirdi¤i Irak iflgali, asl›nda bir ç›kmaz›n içine girmelerini de beraberinde getirmiflti. Çünkü, halklara karfl› aç›lan bu iflgal savafllar›, bunlar› anlamakta zorlanan Amerikan toplumunun iç çeliflki-

lerini derinlefltirece¤i gibi, iflgallere u¤rat›lan halklar› da zincire vuramayacak, teslim alamayacakt›. Nitekim, emperyalistlerin yapt›¤› “Teröre Karfl› Savafl” ça¤r›s›n›n ard›ndan geçen 5 y›l içerisinde, tüm emperyalist projeler iflas etti. Çünkü gücü abart›lan emperyalist ordular iflgale karfl› direnen halklar karfl›s›nda birbiri ard›na yenilgi al›yordu. ‹flgaller asl›nda birer “fiyasko” olmufltu. Irak iflgalinde, resmi rakamlara göre 2.600 Amerikan askeri ve de yine binlerce müttefik askeri ölürken, 100 binin üzerinde Irakl› yaflam›n› yitirdi. ABD ordusunun tüm moral kampanyalar›na ra¤men, direnifl giderek daha da güçleniyor.

Befl y›l›n ard›ndan elde kalan koca bir “fiyasko”! Aradan geçen 5 y›la ra¤men, emperyalistlerin kendileri bile süreci aç›klamakta zorlan›yorlar art›k. Bush geçenlerde yapt›¤› bir seçim konuflmas›nda, “Bugün süren savafl askeri bir ihtilaf de¤ildir, 21. yüzy›l›n, belirleyici ideolojik savafl›d›r” diyor. Gerçi Bush’un “Teröre Karfl› Savafl›” aç›klama çabalar› giderek absürt bir hal al›yor. Örne¤in 31 A¤ustos’ta yapt›¤› bir aç›klamada flöyle diyor: “Ortado¤u’da süren savafl› daha iyi anlayabilmek için yak›n tarihe bir göz atmak gerekiyor. ABD yar›m yüzy›l boyunca Ortado¤u’da istikrar› sa¤lamaya çal›flt›. Bu anlafl›labilir bir fleydi, çünkü Sovyetler’le ‘So¤uk Savafl’ halindeydik ve Ortado¤u’da komünizmi reddeden rejimleri desteklemek önemliydi. Ancak son on y›l içinde Ortado¤u’daki üst tabakada tehlikeli bir ak›m bafl gösterdi. Bölgenin büyük bir bölümünde durgunluk ve umutsuzluk hâkimdi. Gençlerden oluflan bir nesil umutsuzluk içinde, yaflam düzeyini yükseltme umudunu yitirmifl olarak yetifliyordu ve birço¤u afl›r› radikal ak›mlara kanalize olmufltu. Terör hareketi gücünü katlayarak art›rd›, y›llarca öfke hâkim oldu ve tüm dünyada fliddet eylemleri gerçeklefltirildi.” Bush asl›nda böylelikle, tüm bu

geliflmelerin, buradaki radikalleflmenin, Ortado¤u’da komünizmin etkisini k›rmak için, y›llar boyu burada hayata geçirdikleri bask› politikalar›n›n ürünü oldu¤unu da itiraf etmifl oluyor. Ancak, ABD emperyalizminin, dünya hâkimiyetine dönük planlar›n› hayata geçirmek için müttefikleriyle birlikte gerçeklefltirdi¤i sald›r›lar ve bunlar› meflrulaflt›rma gerekçeleri, gelinen noktada beklenmedik bir direnifle ve bir dizi soruna çarpm›fl bulunmakta. Irak iflgali ABD Ordusu’nun yenilmezli¤i iddias›n› yerle bir etti. ABD emperyalizminin ayaklar›, bugün befl y›l öncesinden daha zay›f bas›yor yere. Ancak emperyalizmin mant›¤› ABD emperyalizmini ve di¤er emperyalist güçleri daha vahfli sald›r›lar gerçeklefltirmeye zorluyor. Bu sald›r›lar›n sonuncusu Temmuz ay›nda Filistin ve Lübnan’a dönük gerçekleflenlerdi. ‹srail’in hayata geçirdi¤i bu iflgal sald›r›lar›n›n emperyalist politikalar›n hayata geçirilmesine hizmet etti¤i ise bugün art›k gün gibi ortada. Bu son askeri sald›r›lar›n arka plan›na bakt›¤›m›zda ise, bunlara iliflkin projelerin de çok öncesinden gelifltirildi¤ini görüyoruz. ABD emperyalizminin askeri gücüne güvenerek bafllatt›¤› ve bugün AB emperyalistlerinin de bir bütün olarak dâhil oldu¤u bu sürecin, asl›nda bilinen nihai hedefleri ise geçti¤imiz günlerde, yine ABD’nin askeri karargâhlar›ndan “s›zan” bilgi-belgelerle daha somut bir hal al›yor. Söz konusu olan “Ortado¤u Haritas›n› Yeniden Çizmek” ad› alt›nda kamuoyuna yans›yan bir harita. Amerikan ordu çevreleri, yak›n ve Ortado¤u’daki tüm devletlerde etnik ayr›ma dayal› yeni bir düzen öneriyorlarm›fl. Ortaya ç›kan bu yeni “düzen”in haritas›. Bu haritaya göre, Türkiye, Suriye, Lübnan, Suudi Arabistan, Irak, ‹ran ve Pakistan s›n›rlar› yeniden çiziliyor. Mevcut devletler da¤›t›larak, etnik ve dini kökene göre yeni bir düzenleme getirilmesi hedefleniyor. Türkiye’nin do¤usunu ve Kuzey Irak’› içine alan bölgede Suri-

ye’nin üç kat› bir “ba¤›ms›z Kürdistan” devletinin yer almas› da söz konusu. Irak’›n geri kalan› ise parçalan›yor. ‹ran sahillerinin büyük bir bölümünü ve Pakistan’a s›n›r olan bölgelerinin bir k›sm›n› kaybediyor. Bu s›n›rda ise “Ba¤›ms›z Balucistan” kuruluyor. Suudi Arabistan ve daha bir dizi ülkenin s›n›rlar›n›n “yeniden çizildi¤i” bu haritan›n “baflar›yla” hayata geçirilmesinde ise Avrupal› emperyalistlere önemli “görevler” düflüyormufl. Özellikle de Almanya’ya! Buralarda Yugoslavya’n›n parçalanmas›nda hayata geçirilen politikan›n uygulanmas› düflünülüyormufl. Bilindi¤i gibi Alman emperyalistleri Yugoslavya’n›n parçalanmas›n›n da mimar› olarak gösteriliyorlar. Almanya’n›n “baflar›yla” hayata geçirdi¤i bu politikan›n kökeni ise Bismark dönemine dayan›yor. Ancak emperyalistlerin, y›llar öncesinden projelendirdikleri kesin olan bu politikay›, giderek daha fazla bata¤a batt›klar› Ortado¤u’da hayata geçirmeleri zorunda ötesinde, imkans›z oldu¤u giderek daha fazla a盤a ç›kmakta. Sonuç olarak 11 Eylül’den sonraki befl y›lda ortaya ç›kan durumu özetleyecek olursak: Savafl tamtamlar› bugün ‹ran için çal›yor. Yar›n ise Çin veya hegemonya önünde engel olarak görülen baflka bir ülke veya ülkeler için çalabilir. Ancak Bush ve di¤er emperyalistlerin sözünü etti¤i “21. Yüzy›l›n Savafllar›” sosyal karfl›tl›klar› da zorunlu olarak iyice derinlefltiriyor. Sald›rganl›¤›n bafl›n› çeken ABD’de bile bugün halk›n mevcut politikalara karfl› giderek artan bir direnifli söz konusu. Halklarda artan hoflnutsuzluk ve öfke giderek daha genifl kesimleri içine alacakt›r. Sosyal konumlanma ve eflitsizlik aras›ndaki ba¤lant› ve demokratik haklar ve emperyalist sald›rganl›k savafllar› aras›ndaki ba¤lant› halklarda giderek daha fazla bilince ç›kacak ve daha iyi kavranacak. Uzun süreli politik durgunluk sona ermek üzere. Sosyal ve siyasal mücadelelerden oluflan yeni bir süreç yükseliyor.


16

22 Eylül-5 Ekim 2006

57

CHP Neyin Peflinde? 52 bafll›k halinde toplanan pakette liste uzay›p gitmektedir. Sonuç olarak tamamen seçimlere yönelik popülist politikalarla ortaya at›lan bu düzmece paket ülkemizde egemen s›n›flar›n köylüyü içine soktu¤u durumu gözler önüne serse de (zira bu vaatler bir mükafat de¤il olmas› gerekendir. Ancak bu sistemde bu vaatlerle halk kand›r›lmaktad›r) bunlar›n bu sistemde hayata geçirilmesi, hele bunu CHP’nin yapmas› akla mant›¤a s›¤maz bir durumdur.

HP gerçekten DB ve IMF’ye karfl› olsa bile ne de¤iflecek! Uflak bir yönetimin efendisine karfl› ç›kmas›n›n, onun emir ve talimatlar›n› tan›mamas›n›n imkan› var m›d›r? Elbette yoktur.

C

2007 y›l›nda yap›lacak seçimlerin yaklaflmas›yla oy avc›s› siyasi partiler yine ifl bafl›na geçmifl durumda. Her seçim dönemi haz›rlanan ve propaganda arac› olarak kullan›lan genelgelerle, programlarla her parti kendisini daha “halkç›”, “çal›flkan”, “toplumun sorunlar›na duyarl›” göstermenin yar›fl› içine girmektedir. Ancak seçimler sona erip de, istedikleri oylar› ald›ktan sonra ne “halkç›l›klar›, demokratl›klar›” kalmakta, ne de sorunlara olan “duyarl›l›klar›”. Duyarl›l›klar› tam tersi bir noktadan harekete geçerek; “Halka nas›l eziyet ederiz, sömürürüz?” üzerinden oluflmakta, gerçek yüzleri arkas›na saklanm›fl olduklar› maskenin ard›ndan a盤a ç›kmaktad›r. Maske düflünce ortaya ç›kan gerçek yüz elbette faflist yüzdür. Bugün ülkenin genel bir panoramas›n› ç›kard›¤›m›zda, halk›m›z›n çok büyük bir kesiminin yoksul, emekçi ve ezilen oldu¤unu görmekteyiz. Bununla birlikte toplumun yine büyük bir kesimi örgütsüzdür

ve ne yapaca¤›n› bilemedi¤i için verilen sözlere, vaatlere çabuk kanmaktad›r. Baflka bir alternatiflerinin olmad›¤›n› düflündükleri için de yeniden “çare”yi kendilerini ezen, yok sayan, horlayan partilerde aramaktad›rlar. Bu durumda, elbette TDH (Türkiye Devrimci Hareketi)’nin bugünkü zay›fl›¤›n›n büyük etkisi bulunmaktad›r. Buna ra¤men, özellikle son y›llarda halk›m›z›n az›msanmayacak bir kesiminin sand›k bafl›na gitmeyerek tepkisini ortaya koymas› da bu sisteme, onun parlamentosuna ve partilerine olan güvenin y›prand›¤›n›n somut bir göstergesidir.

Faflist CHP “köylü paketini” aç›klad› Seçimlerin yaklaflt›¤›ndan ve burjuva faflist partilerin seçim turlar›na bafllad›klar›ndan bahsetmifltik. Bu seçim oyunlar›ndan (yat›r›mlar›ndan) birini de geçti¤imiz günlerde “solcu”, “demokrat”, “halkç›” geçinen ancak solculu¤un, demokratl›¤›n, halkç›l›¤›n en ufak bir k›r›nt›s›n› bar›nd›rmayan faflist CHP aç›klad›. “Köylü Paketi” ad›n› vererek bas›na sundu¤u paket, seçimlerde CHP’nin hedeflerinden birinin köylü oldu¤unu gösteriyor. Bas›na aktar›ld›¤› kadar›yla bildi¤imiz paketin içinde halk›n geri yanlar›na hitap edecek, kafalar› kar›flt›racak ne ararsan›z bulunuyor. Baykal’›n talimatlar› do¤rultusunda “CHP Tar›m Kurmaylar›” ad› verilen bir grubun haz›rlad›¤› bu paketin k›sa bir süre sonra broflür haline geti-

rilerek köylülere da¤›t›laca¤› söylenmektedir. Bugün geldi¤i aflamada uygulam›fl oldu¤u politikalar ve durufluyla önemli oranda teflhir olan CHP, seçmenini büyük oranda kaybetmifltir. Bu nedenle de karakterine uygun olarak MHP, DYP ve Anavatan Partisi’nin taban›na oynamaktad›r. Bunu Baykal’›n yapt›¤› gezilerde yukar›da ad› geçen partilerin il ve ilçe yönetimlerinin karfl›lamas› örneklerinden de görmekteyiz. Bu partilerin tabanlar›nda ise yo¤un bir köylü nüfusu bulunmaktad›r. Yine köylülerin hedef seçilmesinin bir baflka nedeni de bu genifl kesimin AKP politikalar›ndan dolay› yaflad›¤› y›k›m ve örgütsüzlü¤üdür. Bunun yan›nda a盤a ç›kan tepkiyi buraya kanalize etmek de egemenlerin planlar› aras›ndad›r. Bütün bunlar, CHP’nin ataca¤› ad›mlar›n›, izleyece¤i yollar›n› belirlemektedir. Baykal, son dönemde özellikle Latin Amerika’da yaflanan hareketlilikte sosyalist maskeli aç›klamalar› ve bir tak›m uygulamalar›yla ön plana ç›kan Chávez’e özenmifl olacak ki, adeta Chávez’i ve yardakç›lar›n› bile k›skand›racak bir paket program haz›rlam›flt›r.

CHP’den kendin uydur, kendin inan Bahsini etti¤imiz “Köylü Paketi”nde yer alanlara k›saca de¤inelim; Paketin temelini bir dönem DSP-MHPANAP’›n oluflturdu¤u üçlü koalisyonun içine girmifl oldu¤u ekonomik bunal›mdan “kurtulmak” için getirdikleri DB (Dünya Bankas›)’n›n fleflerinden Kemal Dervifl’in IMF ve DB direktifleriyle haz›rlad›¤› tar›m politikalar›ndan köklü bir kopuflu temel almaktad›r. Bu durum flöyle aç›klan›yor; “Tar›m› asla serbest piya-

sa koflullar›na b›rakmayaca¤›z. D›flar›dan empoze edilen IMF ve DB politikalar›n› de¤il, ihtiyaç duydu¤umuz tar›m politikalar›n› uygulayaca¤›z.” Kendin uydur, kendin inan söylemi san›r›z tam da bu aç›klamaya uygun düflmektedir. Her f›rsatta AB yanl›s›, destekçisi aç›klamalar yapan, kurtuluflu emperyalistlerde ve onlar›n kurumlar›nda gören, hükümete geldi¤inde emperyalistlerin en baflar›l› ufla¤› olmak için elinden geleni yapan, AB ve IMF’ye minnettarl›klar›n› ifade eden CHP’nin, IMF ve DB politikalar›n› tan›mayaca¤›n› aç›klamas› kocaman bir yalandan baflka bir fley de¤ildir. Kald› ki, CHP gerçekten DB ve IMF’ye karfl› olsa bile ne de¤iflecek! Uflak bir yönetimin efendisine karfl› ç›kmas›n›n, onun emir ve talimatlar›n› tan›mamas›n›n imkan› var m›d›r? Elbette yoktur. Dolay›s›yla CHP’nin halk›m›za hofl görünmek için ortaya koydu¤u bu program›n inand›r›c› bir yan› olmamakla beraber, zaten CHP’liler bile buna inanmamaktad›rlar. Ortaya konan “Köylü Paketi” içindeki di¤er baz› maddeler ise flöyledir; a-) TRT kanallar›ndan biri Tar›m TV olarak düzenlenecek. (Zirai e¤itim için mi?)


57

17

22 Eylül-5 Ekim 2006 h-) Destekleme planlar› yeniden düzenlenecek ve tar›msal desteklemeye daha fazla kaynak ayr›lacak. (Tar›msal destek ya topra¤a göre ya da geçen y›lki hasada göre verilir. Köylü kotalardan ötürü y›llard›r adam ak›ll› bir hasat almam›flken bu destek primleri kimin için?)

b-) Suriye s›n›r›ndaki may›nl› araziler, hazine arazileri ve tar›m iflletmelerinin at›l topraklar›, yörenin az toprakl› ve topraks›z köylülerine verilecek. Topraks›z ve az toprakl› çiftçiye arazi verilmesi sa¤lanacak Arazi Edinme Ofisi kurulacak. (May›nl› 1 dönüm arazinin temizlenmesi 110 bin dolar tutuyor, o zaman bu topraklar› kim iflleyecek?) c-) Genel anlamda yabanc›lara mülk sat›fl›na izin verilecek, ancak köy s›n›rlar› içindeki tar›m arazilerinin yabanc›lara sat›fl›na izin verilmeyecek. (Bugün Karadeniz haricinde kimin topra¤› kendi köyünün içinde ki? Kimsenin! Karadeniz’de de evlerin aras›na genifl çay ve meyve bahçeleri girer. Bu, toprak al›m›n› üstü kapal› sermayeye yönlendirmektir.) d-) 2B arazilerinin orman köylüsüne ücretsiz da¤›t›m› projesi devreye sokulacak. (Lakin buralarda da ufak bir sorun var. 2B orman vasf›n› kaybetmifl orman arazisi anlam›na gelir. Ve bugüne kadar sulama kanallar› yap›lm›fl, tar›m için t›marlanm›fl orman arazisi görülmemifltir. Tar›m için “çorak” arazi say›l›r bunlar. 1970’lerde Ecevit de toprak devrimi diyerek ayn› fleyi yapt›. Halka toprak diye çorak arazileri da¤›tt›, iyi ve tar›m için uygun topraklar› ise yine iktidar yanl›s› toprak a¤alar›na verdi.) e-) On y›l içerisinde su getirilmemifl tar›m topra¤› bulunmayacak. (GAP 2 mi? GAP döneminde bir sürü sulama kanal› ve baraj projesinden olufluyordu, bu kanallar üzerinde yetki k›sa süre içerisinde halka diye toprak a¤alar›na ve bir avuç tefeciye verilirken, özgül koflullar da göz önünde tutularak bir k›sm› da yerellerdeki jandarman›n kontrolüne b›rak›lm›flt›r. Bu

›-) Mazottan Özel Tüketici Vergisi (ÖTV) al›nmayacak. (Mazotta zaten % 400 vergi varken % 4,5’lik vergiyi kimse önemsemez!!!)

sayede sudan kimin yararlanaca¤› belirlenmektedir. Di¤er yönden ise plans›z yap›lan bu sulama kanallar› yüzünden üretici köylü defalarca zarar etmifl ve hatta tarlas›nda ekini harap olanlar olmufltur, bunun Urfa’da fazlas›yla örne¤i var. Di¤er yandan ‹ç Anadolu’da ise ekinlerin sadece yaz›n bafl›nda sulanma ihtiyac› vard›r ve bunun mevsimlik ya¤murlar sa¤lamaktad›r. Ege ve Karadeniz köylüsü hem ya¤mura hem de mevcut barajlardan uzanan sulama kanallar› ve sondajlara bu konuda as›lmaktad›r. Köylü baflkas›n›n de¤il kendi kontrolündeki su kayna¤›n› kullanmakta, bu sayede ekinine gerekti¤inde gerekti¤i kadar su verebilmektedir. Türkiye Kürdistan›’nda ise birçok yerde tar›mdan fazla hayvanc›l›k yap›lmaktad›r. Son y›llarda fazlas›yla yara alan, talan edilen hayvanc›l›k üzerine ise tek bir kelime yok mu?) f-) Köylü çiftçi yap›lacak! (Çiftçi kendi üretim araçlar›na sahip, kendi toprak veya ah›r›n› iflleyen ve tefecitüccar olmadan mal›n› direkt sermaye fabrikalar›na satan bir katmand›r. Bu katman Türkiye’de kurulsa da ayn›

Bugün geldi¤i aflamada uygulam›fl oldu¤u politikalar ve durufluyla önemli oranda teflhir olan CHP, seçmenini büyük oranda kaybetmifltir. sermaye taraf›ndan kurulabilir. Bu da tüm köylülü¤ün yaln›z ve yaln›zca sermaye ad›na yaflamas› ve çal›flmas› demek olur. Ekimi serbestlefltirmek yerine köylüyü topra¤a zincirlemektir bu, iç göç dedi¤imiz ekonomik göçlerin de önüne geçmeye çal›flarak köylüyü belli bir co¤rafyada ayn› ekonomik koflullara hapsetmektir. Rusya’da Menflevikler ve bir dönemin Narodnikleri de ayn› fleyi söylemifltir.) g-) Kooperatifler çiftçinin tümünü kapsayacak flekilde gelifltirilecek. (Bu nas›l olacak? Mevcut kooperatif yasas› zaten anti-demokratik bir yasa halindedir ve kooperatiflerin gerçek rolünü oynamas›n›n önüne geçmektedir. Bu, ancak köylüyü zorla devlet saf›nda örgütlemek olur.)

i-) F›nd›k Borsas› Türkiye’de kurulacak. F›nd›k üretiminde Orta ve Do¤u Karadeniz bölgesi illeri için özel destekleme avantajlar› sa¤lanacak. (Sermayenin rahatlamas› için mi yoksa üreticinin mi? Borsalar emperyalistlerin ve sermayedarlar›n farkl› co¤rafyalara (gerekirse) anl›k olarak sermaye ihrac› yap›p geri çekmesi içindir. Giren mala ise üretim/arz prensibi ile de¤il sermayenin de¤er biçti¤i “ne kadar veririz” prensibi ile fiyat biçilir. Bu fiyat›n biçilmesinde bir k›s›m toprak a¤as› ve büyük çiftlikler de etkilidir ama bu etki yok say›lacak kadar küçük boyuttad›r.) j-)Gübrede KDV % 1’e düflürülecek. (Gübre KDV’si % 6’d›r, yani 106 milyonluk gübrenin 6 milyonu KDV’dir. Besinde % 18’dir, halka arz edilen üründeki pay› düflürmekten bahsedilmiyor bile!) k-) Türkiye’ye kaçak çay girifli engellenecek. (Neden, çünkü kaçak mal demek, piyasan›n ba¤lar›n› k›rmak demek, tahakküm sahibi sermayenin hegemonyas›n› sarsmak demektir) Sonuç olarak; 52 bafll›k halinde toplanan pakette bu liste uzay›p gitmektedir. Tamamen seçimlere yönelik popülist politikalarla ortaya at›lan bu düzmece paket, ülkemizde egemen s›n›flar›n köylüyü içine soktu¤u durumu gözler önüne serse de (zira bu vaatler bir mükafat de¤il olmas› gerekendir. Ancak bu sistemde bu vaatlerle halk kand›r›lmaktad›r) bunlar›n bu sistemde hayata geçirilmesi, hele bunu CHP’nin yapmas› akla mant›¤a s›¤maz bir durumdur. Bunu gerçeklefltirebilecek olan ancak Ordu’da ve di¤er birçok yerde oldu¤u gibi köylülü¤ün ve proletaryan›n birleflmesi, üretimden gelen güçle kendilerine mükafat olarak sunulan, asl›nda kendilerinin olan› bu tür vaatlere kanmadan ellerine almalar›d›r.


18

22 Eylül -5 Ekim 2006

57

“Hassas vatandafl›n” yerinde tepkisi; Linç Faflizmin temsilcileri “halk›n hassasiyeti” ve “güzel tepki”den bahsetmektedirler. Ancak unuttuklar› bir fley var ki, oynad›klar› tüm oyunlar›n fark›nda olan ve zaman› geldi¤inde en güzel tepkiyle korumaya çal›flt›klar› “kutsal” devletlerini bafllar›na y›kacak olan hassasiyete sahip emekçi halk›m›z da bulunmaktad›r.

“Linç, problem çözme, problemi anlama ve hoflgörünün azald›¤› noktada sorun olarak nitelenen fleyin yok edilmesine yönelik ilkel bir davran›fl modelidir, burada bir ruhsal histeri bileflkesi de vard›r. Linç, geliflmemifl, üstyap›lar› oluflmam›fl ve geri ahlaki de¤erleri bir s›¤›nma ve korunma olarak tan›mlayan toplumlarda, o de¤erleri tehdit etti¤i düflünülen her fleyi yok etme dürtüsüdür.” (fienay Demir-Psikolog) Son birkaç y›ld›r s›kça rastlad›¤›m›z olgulardan biri de linç eylemleri ve devlet yetkililerinin bu olaylar karfl›s›ndaki tutum ve pratikleridir. Yukar›da yapt›¤›m›z al›nt›da da alt› çizildi¤i gibi, varolan mevcut durumu de¤ifltirmeye, bozmaya yönelik bütün hareketler, mevcut durumun de¤iflmesini istemeyenlerce yok edilmek veya bast›r›lmak istenmektedir. Burada ortaya konan politika “çözemiyorsan, kontrol edemiyorsan yok edersin” anlay›fl›d›r. Faflist sistemin içinde bulundu¤u ekonomik ve siyasi bunal›m nedeniyle toplumumuz her geçen gün biraz daha yoksullaflmaktad›r. Yaflam koflullar›n›n a¤›rlaflmas›, toplumda büyük oranda tepkilere yol açmaktad›r. Bununla birlikte devrimci mücadelenin yükselmesi, toplumun di¤er katmanlar› olan iflçi, köylü, ö¤rencilerin hak arayan, sorgulayan k›p›rdan›fllar›, mevcut statükoyu koruma telafl› içine giren sistemi farkl› yöntemler kullanmaya zorlamaktad›r. Elbette ki, bu yöntemlerden biri de linç eylemleridir.

“Devlet büyüktür, kutsald›r...” 70, 80 ve 90’l› y›llarda baflvurdu¤u bu yöntemle suni gündemler yaratarak halk› birbirine k›rd›ran TC devleti, Marafl, Çorum, Sivas gibi katliamlar› bizzat planlayarak “bir avuç kendini bilmez” ya da “duyarl›” dedi¤i kesime mal ederek kendi rolünü göz ard› etmifltir. O dönem kullan›lan araçlar Alevi-Sünni, sa¤-sol söylemleriydi. Bugün ise “bölücü”, “terörist”, “vatan haini” söylemleri ile kendisine muhalif olan› ezme sald›r›lar› son h›z devam ediyor. Mersin’de Newroz eylemleri s›ras›nda “bayrak krizi” ile bafllat›lan flovenist, ›rkç› dalga, h›zla ülkenin birçok yerinde yaflama geçirilmeye baflland›. Trabzon’da bildiri da-

¤›tan TAYAD üyelerine yönelik linç sald›r›lar›n›, Sakarya, Bozöyük, ‹zmir vb. birçok ilde yap›lan sald›r›lar izledi. Evet, yine faflist sistem oku zaman›nda yaydan f›rlatm›flt›. Çünkü ülkede muhalif sesler gittikçe yükselmekte, devrimci ve demokratlar güç kazanmaktayd›. Bunu nas›l yapaca¤› da aç›kt›, devlet “teflhir” olmamal›yd›, çünkü devletimiz(!) “demokratt›”, “kutsald›”, himayesi alt›ndaki vatandafllar›na zarar gelmesini istemezdi! Hemen devreye yandafl› olan bir avuç çapulcuyu soktu, olaylar› kendisi organize etti, topu sivil faflistlere att›. Sonradan “müdahale” ederek “büyüklü¤ünü(!)” gösterip linç edilenleri “öfkeli kalabal›ktan” “kurtard›”. Senaryo ve figüranlarla ifl t›k›r›nda yürüyordu. Burjuva-feodal medya da olaylar› ince bir flekilde iflleyerek devletin “büyüklü¤üne” methiyeler diziyordu.

Bu da cemaat linci Geçti¤imiz günlerde meydana gelen ve gündeme oturan bir linç giriflimi daha vard› ki, devletin bu olaylardaki rolünü ve tutumunu gözler önüne sererek, bir kez daha üzerinde düflünülmesini zorunlu k›l›yor. ‹stanbul’un Fatih ilçesinde bulunan ‹smaila¤a Camii’nde 3 Eylül günü Mustafa Erdal adl› bir kifli cemaat üyeleri taraf›ndan linç edilerek öldürüldü. ‹smaila¤a Cemaati ad› verilen dinci bir grubun önde gelen isimlerinden biri olan emekli imam Bayram Ali Öztürk, Mustafa Erdal adl› kifli taraf›ndan b›çaklanarak öldürüldü. O esnada orada bulunan cemaat üyeleri de bofl durmad› ve “vazifelerini” yerine getirdi. Mustafa Erdal birkaç dakika içinde linç edilerek öldürüldü. Elbette burada bahsi geçen cemaati, yapt›klar›n› aç›klayacak durumda de¤iliz. Bizim üzerinde duraca¤›m›z konu, yaflanan linç sonucu ‹stanbul polisinin ald›¤› tutum ve olay› örtbas etme giriflimidir. Olay sonras› camiye gidip “inceleme yapan” polis ölen kiflinin “bafl›n› mihraba vurarak” öldü¤ü aç›klamas›n› yapm›flt›r. Ard›ndan linççilerin internet sitesinde yapt›klar› aç›klamalar, otopsi raporu ve ses kay›tlar›yla, resimler polisin yalan söyledi¤ini, olay› gizlemeye çal›flt›¤›n› ortaya ç›kar›yordu. Devrimci ve demokratlara yönelik linç

sald›r›lar›nda olay enine boyuna incelenir, bir flekilde linç edilenler “suçlu” bulunur, linç edildikleri yetmiyormufl gibi, bir de polis taraf›ndan gözalt›na al›narak iflkenceye maruz b›rak›l›r, haklar›nda soruflturmalar aç›l›r, hatta tutuklan›rlar. Bu olayda da durum bu yönde ancak biraz daha “karmafl›k iliflkiler” a¤›yla ba¤lant›l›yd›. Yani dost (sivil faflistler) ve düflman (devrimciler) di¤er olaylardaki kadar net ve aç›k de¤ildi. Daha önce Susurluk’ta, fiemdinli’de ortaya ç›kan devletin bizzat içinde oldu¤u-örgütledi¤i çeteler geliyor hepimizin akl›na. Bahsi edilen cemaatin “Sauna Çetesi” denilen çeteyle de ba¤lant›s› ortaya ç›kt›. Bu tür çetelerin devlet eliyle kurulup yönetildi¤ini biliyoruz elbette. Demek ki bu olay›n ucu da birilerine de¤ecekti. O nedenle ilk elden üstü kapat›lmal›yd›. Bir baflka ve önemli nokta da, ‹stanbul Emniyet Müdürü faflist Celalettin Cerrah’a yönelik cemaat üyelerinin “Lübnan’a asker gönderilmesin diyen gençleri linç edenlere ‘iyi yapm›fllar’ dedi. Bu olay için bize neden ‘iyi yapm›fllar’ demedi” fleklindeki tepkileridir.

Linççilerin s›rt› s›vazlan›yor 30 A¤ustos günü yap›lan etkinliklerde “‹srail askeri olmayaca¤›z” pankart› açan dört genç, polisin k›flk›rtmas›yla “öfkeli kalabal›k” taraf›ndan linç edilmeye çal›fl›ld›. Olay›n ard›ndan aç›klama yapan linç operatörü Cerrah “halk›m›z›n tepkisidir, gayet de güzeldir. Halk›m nas›l tepki koyaca¤›n› bilir, iyi olmufl” diyerek linççileri kutsam›fl, “durmay›n, her yerde benzer fleyler yap›n” mesaj›n› aç›k bir flekilde vermifltir. Mesaj gecikmedi elbette. 8 Eylül günü f›nd›k toplamak için Sakarya’da bulunan 4 Kürt iflçi ç›kan bir tart›flmadan sonra 2000 kifli taraf›ndan linç edilmifltir. Yine Konya’n›n Bozk›r ilçesinde de linç edilmek istenen 26 Kürt aile, ilçeyi terk etmek zorunda kalm›flt›. Cerrah’›n “vatandafl›n tepkisi güzeldi” söylemiyle ilk defa karfl›laflm›yoruz elbette. Linç kültürünü yayan devletin valileri, milletvekilleri ve Belediye baflkanlar› daha önce benzer sözler sarf etmifllerdi. Devletin bir valisi “huzuru bozan cezas›n› çeker”, bir di¤er valisi “vatandafl tahrik oldu”, bir milletvekili “insan›m›z cezas›n› verdi” ve bir belediye baflkan› ise “Onlar oldu¤unu bilsem, inip ben de vururdum” demifltir. Tüm bu söylemler çeflitli dönemlerde yaflanan linç sald›r›lar› sonras› sarf edilmifl sözlerdir. Bu durumla ilgili Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Baflkan› Prof. Dr. Arus Yumal’›n yapt›¤› aç›klama oldukça çarp›c›d›r; “fiiddet kültürünün yayg›n oldu¤u toplum-

larda fliddeti olumlayan, yüceleyen ve hatta kutsayan toplumlarda linç kültürü kendisine beslenecek toprak bulur. Türkiye daya¤›n cennetten ç›kma oldu¤unu söyleyen bir ülkedir. Biz kendimizinkinden baflka fikirlere aç›k olmayan, farkl› görüflleri ve davran›fllar› kald›ramayan ve bunlar› yok etmek için fliddete baflvuran bir toplumuz. Medya ve söylem araçlar›n› elinde bulunduran ya da bunlara kolay eriflen politikac›lar ve fikir önderleri bu kültürün geliflmesinde önemli rol oynuyor. Ülkemizde fliddetin her türlüsüne karfl› olmak yerine milliyetçilik, namus, din gibi motiflerle fliddetin baz› flekillerini meflru gören bir anlay›fl hâkimdir. Yani ‘Kurflun atan da kurflun yiyen de kahramand›r’ anlay›fl›n› topluma empoze eden söylemlerle, Celalettin Cerrah’›n sözleri, zaten en küçük provokasyonda fliddete meyilli olan kitleleri an›nda harekete geçirebiliyor. Bu da linç kültürünün Türkiye’de nas›l bu hale geldi¤ini iyi aç›kl›yor. fiiddetin iletiflim biçimi olarak benimsendi¤i toplumlarda e¤er bunlar otoriteler taraf›ndan da aç›k ya da gizli olarak destekleniyorsa linç kültürünün geliflmesi olas›d›r. ‹nsanlar bir toplumsal cezaland›rma yoluna gitmek istiyor.”

Emekçi halk hassasiyetini gösterecek! Evet, dün “asmayal›m da besleyelim mi” diyen zihniyet, bugün “linç etmeyelim de besleyelim mi” mant›¤›yla hareket etmeye devam ediyor. “Demokrasi” ve “insan haklar›” havarili¤i yapmaktan geri durmayan faflist devlet, aradan geçen 26 y›la ra¤men hala 12 Eylül AFC’sinin kanunlar›yla yönetilmeye devam ediyor. Dün asanlar korunuyordu, bugün linç edenler. Dün sak›ncal› görülen 17 yafl›ndaki gençler idam ediliyordu. Bugün yasalarda idam cezas› yok maalesef(!) eli kanl›lar müebbet hapis cezas›yla “yetiniyor”. Ancak bugün devletin kulland›¤› idam cezas› insanlar› sokak ortas›nda infaz etmek, bu kültürle beslenen insan güruhuna linç ettirmek fleklinde yerine oturuyor. Faflizmin temsilcileri “halk›n hassasiyeti” ve “güzel tepki”den bahsetmektedirler. Ancak unuttuklar› bir fley var ki, oynad›klar› tüm oyunlar›n fark›nda olan ve zaman› geldi¤inde en güzel tepkiyle korumaya çal›flt›klar› “kutsal” devletlerini bafllar›na y›kacak olan hassasiyete sahip emekçi halk›m›z da bulunmaktad›r. Bakal›m o zaman “yerinde tepki”leri övenler teflvik edenler, yerlerinde kalabilecek, bu pervas›zl›klar›na devam edebilecek mi? Elbette son sözü her zaman hakl› ve meflru tepkilerini örgütlü bir güç olarak s›n›f düflmanlar›na yöneltenler söyleyecektir.


19

57

22 Eylül-5 Ekim 2006

D‹SK ve KESK’in “muhalefetine” ra¤men Tezkere Meclis’ten geçti

Egemenlerin tezkereyi bu kadar rahat geçirmesinin nedeni tek bafl›na “yükselen” sesin c›l›zl›¤› de¤il elbette. Ancak tezkere karfl›tlar›n›n tezkerenin geri çekilmesine yönelik alanlarda yeterince yerini alamamas›ndan kaynakl› hükümetin bir rahatl›k içinde oldu¤u da bir gerçek. Emperyalist ve siyonist sald›r›larla yerle bir edilen Lübnan topraklar›nda Lübnan halk›n›n katledilmesine yönelik sald›r›lara ortak olunmas› için 5 Eylül 2006 tarihinde Meclis’te yap›lan tezkere görüflmeleri, Türkiye’den de asker gönderilmesi yönünde ç›kan kararla sonuçland›. Türkiye’de % 85’lere varan Lübnan’a asker göndermeye hay›r oyu, iflgal gücü olmak ve efendilerine sadakatini ispatlamak isteyen AKP hükümeti taraf›ndan pek tabi ki dikkate al›nmad›. 2003 1 Mart’›nda da ABD emperyalizminin Irak’ta destek iflgal gücü olmak için haz›rl›klara giriflen hükümet, yüz bini aflk›n insan taraf›ndan protesto edilmifl, -çeflitli farkl› sebeplerin de etkisi ile- geri ad›m atmak zorunda kalm›fl ve bu nedenle efendileriyle aras›nda so¤uk rüzgârlar esmeye bafllam›flt›. Hatas›n› telafi etmek için yeni bir f›rsat bekleyen AKP hükümeti ve Türk hâkim s›n›flar› bu kez karfl›lar›nda gördükleri seslerin c›l›z olmas›n›n da getirdi¤i rahatl›kla, herhangi bir s›k›nt›yla karfl›laflmadan tezkereyi onaylayarak son görevlerini baflar›yla yerine getirdiler. Egemenlerin tezkereyi bu kadar rahat geçirmesinin nedeni tek bafl›na “yükselen” sesin c›l›zl›¤› de¤il elbette. Ancak tezkere karfl›tlar›n›n tezkerenin geri çekilmesine yönelik alanlarda yeterince yerini alamamas›ndan kaynakl› hükümetin bir rahatl›k içinde oldu¤u da bir gerçek. Daha do¤rusu 5 Eylül’de alanlarda olan kitlenin parçal› ve ayr›k duruflu da bir yan›yla bu durumda önemli bir etken. Türk-‹fl ve Hak-‹fl gibi iflçi s›n›f›n›n örgütlüleri(!) olan sendikalar, emekçi halklara ihanet

ederek tezkereyi onaylam›fl ve bafl›ndan itibaren sürecin d›fl›nda kalm›flt›. Ba¤l› birkaç sendikan›n gösterdi¤i tepkilere de kulak t›kayan Türk-‹fl, bu prati¤iyle temsil etti¤i s›n›f›n proletarya olmad›¤›n› kan›tlam›flt›r bir kez daha. Hak-‹fl ise, her toplumsal sorunda, her emperyalist sald›r› ve iflgalde, iflçi s›n›f›n›n kazan›mlar›na dönük sald›r›larda gösterdi¤i tavr›n, kendisi için gelenekselleflti¤ini gözler önüne sererek, patron sendikas› oldu¤u gerçe¤ini bir kez daha göstermifltir. Filistin ve Lübnan’da ölenlerin/öldürülenlerin sivil insanlar olmas› nedeniyle büyük bir öfke duyan Hak-‹fl’in taban›n›n da bu noktada konfederasyona gösterdi¤i tepkiler kulak arkas› yap›ld›. Filistin ve Lübnan sald›r›lar›n›n bafl›ndan itibaren Türk-‹fl ve Hak-‹fl, yapt›klar› aç›klamalarla tezkereye karfl› gelifltirilecek olan mücadelede duracaklar› yeri iflaret etmifllerdir. Ancak D‹SK ve KESK için durum daha farkl›d›r kuflkusuz. Emperyalist sald›r›larla ayn› sürece denk gelen T‹S görüflmelerinde kamu emekçisinin ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas› sorununda hükümetin yaklafl›mlar›n› kabul etmeyen KESK, yine bu süreçte ekonomik taleplerle emperyalist iflgale karfl› bas›n aç›klamalar›yla da olsa tepki koymay› hedeflemifl, bu hedefini belli yanlar›yla prati¤e de geçirmifltir. Ancak görüflmelerde ortaya ç›kan tabloda hükümetin önerdi¤i açl›k koflullar› karfl›s›ndaki tavr› emperyalist ve Siyonist iflgal karfl›s›nda alaca¤› tavr› da belli oranlarda göstermifltir. Söylem baz›nda tezkereye karfl› ç›kan, 1 Mart eylemine göndermeler yapan KESK, kendi kitlesinden dahi kopuk oldu¤unu, kitlesini harekete geçirmedi¤ini (ya da geçiremedi¤ini) Toplu Görüflmelerde oldu¤u gibi tezkere eylemlerinde de göstermifltir. Ve do¤all›¤›nda taban›n› da bu flekilde konumland›rm›flt›r Ankara’da. D‹SK ise, iflçi s›n›f› tan›mlamas›n› dahi kabul etmeyen uzlaflmac›-iflbirlikçi tavr›yla AKP hükümetiyle çok da ters düflmeyen bir pozisyonda oyalamaktad›r iflçi s›n›f›n› ve emekçi halk›. Zaman buldukça alanlara ç›k›p hükümeti uyarmakta, za-

man buldukça Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› Murat Baflesgio¤lu’yla sabah kahvalt›lar›nda konu seçmektedir Türkiye ve dünya gündemine. 1 Mart’ta ba¤l› sendikalarda ilerici devrimci sendika yönetimlerinin yüzü suyu hürmetine iflgal karfl›t› oldu¤unu gösteren ve bunu da gurur niflanesi yapan D‹SK, Lübnan tezkeresi karfl›s›nda taban›ndan ve ba¤l› sendikalar›n baflkanlar›ndan gelecek tepkileri k›rmak, anti-emperyalist, anti-siyonist çal›flmalar› engellemek için mücadeleyi “merkezi olarak” ele ald›klar›n› aç›klam›flt›r. Aç›klaman›n gerçekli¤i ise 5 Eylül mitingi öncesi tart›flmalara dahil olan devrimcilere yönelik ald›¤› tutumda görülmüfltür. KESK ve TMMOB’la birlikte bar›flç›l ve demokratik istemlerle Meclis’e ve hükümete “bir kez de¤il bin kez düflünün” mesaj› vermek yerine “tezkereye geçit vermeyece¤iz”, “‹srail askeri olmayaca¤›z” fliar›yla hareket eden devrimcilere karfl› tahammülsüzlü¤üyle sald›rgan bir tutum içerisine girmifltir. Ayr› eylemlilikler örgütleyen TKP, Halkevi ve kendilerini birlefltirmeye çal›flan devrimcilerin iflgal karfl›t› eylemlili¤e dâhil olmas› durumunda temsiliyet hakk›n›n verilmemesini dayatan D‹SK, bu olmad›¤› takdirde ise çekilebileceklerini aç›klam›flt›r. Tart›flmalar esnas›nda tarafs›z(!) konumunu korumaya çal›flan TMMOB’un yan› s›ra KESK bu konuda devrimcileri destekledi¤ini ve gerekirse fiilili olarak ayn› alanda söz hakk› olmas›n› savunurken bir yandan da D‹SK’in çekilmemesi ve alanda düflmanla tek bafllar›na(!) karfl› karfl›ya kalmamak için net bir tav›r almam›flt›r. Alana dökülen emekçilerin tezkere sonuçlan›ncaya kadar alandan ayr›lmayabilece¤i yönlü ifadelerinin gerçek d›fl›l›¤›n› 5 Eylül’de kendi d›fl›ndaki güçleri alanda yaln›z b›rakarak göstermifltir. Buradaki tutumu as›l olarak devrimci güçlere yönelik olas› bir düflman sald›r›s›n›n kendilerine yans›mas›n› engellemek ve kontrolü D‹SK, KESK, TMMOB bilefleninin elinde tutmakt›r. Zaten amaç en genifl kesimlerin alana ç›kmas›n› sa¤layarak tezkereyi geçirtmemek olsayd› süreci bafl›ndan beri omuzlayan ve tezkere karfl›tl›¤›yla anti-emperyalist mücadeleyi ülke geneline yaymaya çal›flan devrimcilere ça¤r› yaparak süreci birlikte örgütlemek hedefini güderlerdi. Ancak yürütülen tart›flmalardan da anlafl›ld›¤› gibi as›l olan görevi bafl›ndan

savmakt›r. Halkevi ve TKP’nin de benzer kayg›larla hareket etti¤i süreçte yaflananlar› as›l olarak emperyalizme ve onun yerli uflaklar›na karfl› yürüttü¤ü mücadele hatt›yla de¤erlendirmek en do¤ru olan olacakt›r. Kendi özgün sorunlar› noktas›nda taban›na yönelik yapt›¤› çal›flmalard›r, tezkere sürecinde yaflananlar› ortaya ç›karan. ‹flçi s›n›f›n›n ekonomik-demokratik taleplerinin karfl›lanmas› amac›yla yürüttükleri mücadele(!) s›n›f›n savaflt›r›lmas› yönlü de¤il hakim s›n›flar›n dayatt›¤› ve bugün için kabul edilmifl görülen uyarma yönlü tepkilerle s›n›rl› tutulmaktad›r. Do¤all›¤›nda da amaç tezkerenin geri çekilmesini sa¤lamak de¤il “ben de karfl›y›m” fleklinde ifadelendirilmektedir. Emperyalist sald›r›lar iflçi s›n›f›n›n kazan›mlar›na yönelik sald›r›lardan ba¤›ms›z tutularak anti-emperyalist mücadelenin geliflmesinin önünü kapat›rken taban› ise örgütsüz bir yaflama itmektedir. Bu noktada üzerlerine düflen görevleri alanlara ç›k›p hükümeti uyararak “yerine getirip namusu temizleyen” sendika konfederasyonlar›n›n uzlaflmac›-iflbirlikçi sar› sendikal anlay›fllar›yla iflçi s›n›f›n› nas›l temsil etti¤i ve nas›l örgütledi¤i de aç›kt›r. Tutarl› bir anti-emperyalist mücadele hatt›na sahip olmaks›z›n, devrimci çizgide yürümeksizin ne egemenlerin emperyalist sald›rganl›kta tafleronluk misyonu engellenebilir, ne de s›n›fa önderlik edilebilir. 5 Eylül eylemi bir kez daha sendikalardaki görevlerimizi hat›rlatan, alt›n› çizen bir pratik olmufltur bu yan›yla.


22 Eylül-5 Ekim 2006

20

57

Kitle örgütlerinde çal›flma anlay›fl›m›z ve tarz›m›z nas›l olmal›d›r? -1Kitle örgütleri kitlelerin taleplerine ve sorunlar›na uygun olarak örgütlenen, onlar›n mücadelesine dayanan, dayan›flmas›n› güçlendiren egemen s›n›flar›n sald›r›lar›na karfl› mücadele gere¤iyle oluflturulan, genifl kitlelere aç›k olan örgütlenmelerdir. Kitle örgütleri kitlelerin güncel, acil, yaflamsal sorunlar›n› iyilefltirme ve düzeltme talepleri için biraraya geldikleri ve yaflad›klar› somut sorunlara çözüm arad›klar› yerlerdir. Her kitle örgütü öncelikle temsil etti¤i kitlenin taleplerine, sorunlar›na duyarl›d›r; ondan beklenen öncelikle budur. Kitleler, öz örgütlenmeleri içinde haklar›n› ö¤renirler, o haklar› savunmay› ve gelifltirmeyi ö¤renirler; y›¤›nlar›n yüzy›llard›r verdikleri mücadeleler sonucunda kazan›lm›fl haklar› kaybetmemek için daima mücadele etmek gerekti¤ini ö¤renirler. Kitlelerin, do¤rudan mücadelelerinin, örgütlenmelerinin, sorunlar› ve talepleri u¤runa dayan›flmalar›n›n ürünü olan örgütleri, devrim mücadelesinin önemli bir bileflenidir; ancak her fleyi de¤ildir. Çünkü bu örgütler devrim için yola ç›kmaz ve buna göre örgütlenmezler; bu örgütlerin hedefinde siyasi iktidar olgusu de¤il, kendi haklar›, talepleri vard›r. Oysa s›n›f bilinçli proleterler kitlelere daha ileri, geliflkin ve bütünlüklü s›n›f bilincini vermeye çal›flarak, sadece kendi haklar›n› korumas› ve gelifltirmesi için de¤il, politik iktidar› ele geçirmesi için mücadele etmesi gerekti¤ini ö¤retir; bunun gerçekleflmesi için ona önderlik eder. Kitle örgütleri mücadelesiyle politik iktidar› ele geçirme mücadelesinin birleflti¤i alan özgülümüzde Halk Savafl› stratejisidir. S›n›f bilinçli proleterler, kitle örgütlerinde kitlelere yol göstericilik görevini yerine getirirler; tek tek kitle örgütlerinde verilen mücadeleleri siyasal sürecin bütün di¤er alanlar›yla birlefltirmek, baflta iflçi s›n›f› olmak üzere di¤er ezilen s›n›f ve katmanlar›n özde ayn› sorunlarla mücadele ettiklerini, kitlelerin tam kurtulufllar›n›n ancak bu mücadeleleri s›n›f mücadelesine dönüfltürebildiklerinde sa¤layabileceklerini onlara ö¤retmek komünistlerin temel görevidir. Bunun için o, Halk Savafl› için, farkl› taleplerle bir araya gelmifl örgütlerle birlikte eylemlikler örgütlemeye çal›fl›r, bu amaçla onlar›n içinde yer al›r, onlar›n politik bilincini yükseltmede belirleyici rol oynar. Bu asli görevi için kitle örgütlerinde aktif görev almay› asla ihmal etmez. Yoksa “ben önderim, ben öncüyüm” deyip, elini tafl›n alt›na koymamak, sorumluluk almamak, hiçbir görevi yerine getirmemek gibi bencil ve yanl›fl bir tutuma düflmez.

Kitle örgütlerini devrimin bir bilefleni haline getirmeliyiz! Kitle örgütleri kitlelerin taleplerine ve sorunlar›na uygun olarak örgütlenen, onlar›n mücadelesine dayanan, dayan›flmas›n› güçlendiren, egemen s›n›flar›n sald›r›lar›na karfl› mücadele gere¤iyle oluflturulan, genifl kitlelere aç›k olan örgütlenmelerdir. Kitleler, bu

gündemleri, yap›lan eylemleri ele alarak, kitlenin bilinçlenmesi, devrimcileflmesi, örgütlenmesi için çal›fl›r. Her türlü toplumsal geliflmeyi kitlenin bilinçlenmesi, ayd›nlanmas›, devrimcileflmesi için de¤erlendirir. Farkl› alanlarda örgütlenen mücadeleyi sahiplenmek, eylemlerine kat›lmak gibi daha ileri düzeyde ad›mlar at›lmas› için çal›fl›r. Bütün bu çal›flmalar› yürütürken sab›rl›, dikkatli, ikna gücünü, e¤itim ve kavratma yetene¤ini kullanarak, kitlenin birlik gücünü hesaba katarak hareket eder.

“Devrim kitlelerin eseridir.”

örgütlenmeler içinde kendi somut sorunlar›n› tart›fl›p, çözümler bulmaya çal›flt›klar› gibi demokratik merkeziyetçilik ilkesine uygun bir flekilde kendi kendilerini yönetmeyi de ö¤renirler. Kitlelerin bu örgütlenmeler içinde yer almalar›, birleflmeleri ve kendi sorunlar› ve talepleri etraf›nda mücadele etmeleri, politik iktidar amaçl› mücadele için de önemlidir. S›n›f bilinçli proleterler bu amaca önem verir ve bu amaç do¤rultusunda kitlenin hareket etmesini sa¤lamaya çal›fl›r. Kitle örgütlerini devrimin bir parças› ve güçlü bir bilefleni haline getirmek için çal›fl›r. Kitle örgütlerini, dar, s›n›rl› bir kesimin gelip gitti¤i bir alan olmas›na yol açan anlay›fllar› gerici, sa¤c› anlay›fllar olarak görüp etkilerini azaltmaya çal›fl›r. Kitle örgütlerini feodal veya gerici burjuva anlay›fllara göre daraltan, politikleflmesini engelleyen, di¤er alan ve sorunlara da ilgi duymas›na müsaade etmeyen anlay›fllar, kitle örgütlerinin baflar›s›n› bafl›ndan sekteye u¤rat›r. Günümüzde kitle örgütlerinde bu içerikteki sorunlar›n oldukça fazla oldu¤u bilinmektedir. Öyle ki, kitle örgütlerinin birço¤unda kitlelerin politikleflmesi bir tarafa gerçek sorunlar dahi elit kesimlerin sorunlar›na (siz ‘ç›karlar›na’ anlay›n) heba edilmekte, gündem d›fl› b›rak›lmaktad›r. Feodal çevrelerin çat›flmalar›n›n, maddi ç›kar kayg›lar›n›n ve bir ölçüde dargrupçu siyasal anlay›fllar›n egemen oldu¤u kitle örgütleri az de¤ildir. Bu özellik kitle örgütlerini mevcut devasa sorunlar karfl›s›nda parçal›, da¤›n›k, baflar›s›z k›lmaktad›r. Görece hareketlenmelerin oldu¤u dönemlerde veya özel günlerde kitlelerin kendili¤inden e¤ilimlerinin bir devam› olarak birlik, dayan›flma görüntüleri oluflsa da özde bir de¤iflim yaflanmamaktad›r. Bu pratik hatt› de¤ifltirmek, dönüfltürmek için sab›rla devrimci ikna gücünü kullanarak, devrimci iradenin kabulü için uzun süreli bir çaba içinde olmak her devrimci militan›n görevidir. Bu görevi yerine getirirken asla kaba, yü-

zeysel, kitlelerin yaflad›klar› sorunlardan kopuk, gündemlerinden uzak, yönelimlerini dikkate almayan, ileri sürdükleri talepleri dinlemekten kaç›nan bir tarzda devrimci politika yapmaz.

Her geliflme, bilinçlenmenin arac› olmal›d›r! Di¤er bir önemli konu ise; devrimci militanlar›n kitle örgütlerini kendi yaflad›klar› somut sorunlar çerçevesinde ele alan bir örgütleme mücadelesi ve bilinçlendirme çal›flmas›yla s›n›rl› kalmamalar› gerekti¤idir. Halk›n di¤er kesimlerinin iflçilerin, köylülerin, ö¤rencilerin, emekçi kad›nlar›n, Kürt ulusunun ve di¤er az›nl›klar›n sorunlar›na dikkat çeken, yaflanan farkl› sorunlar› birlefltiren, örgütleme çal›flmas›na giriflir. Bu çal›flmay› ad›m ad›m, halka halka geniflleterek, sab›rla örerek, yerine getirir. Kitle örgütünü politik aç›dan gelifltirmek, devrimcilefltirmek, devrime hizmet eden bir araca dönüfltürmek için kafa yorar, geliflmeleri çok yönlü bir flekilde izleyip, gözlemleyerek, çözümler üretir. Örgütlenen çal›flmalara ciddi ve kitlelere güven verici tarzda kat›l›m gösterilmelidir. Kitle örgütleri, s›n›f mücadelesinin farkl› alanlar›nda yaflanan sorunlara yöneldi¤i oranda kendi dar s›n›rlar› içinde hapsolmaktan ve kabu¤u içinde yaflamaktan kurtulmaya bafllar ve devrimcileflmeye, özgürleflmeye do¤ru ad›mlar atar. Aksi durumda feodal, geri bir yap› olmaktan, dedikodu üreten bir merkez durumundan, k›s›r çekiflmeler içinde bo¤ulup kaybolmaktan kurtulamaz. Politikleflmeyen, bu yönde çaba göstermeyen her kitle örgütü y›llara dayal› toplumsal al›flkanl›¤›n eski bir parças› olan kahvehane kültürünün parças› olmaktan ve bu yaflama mahkûm olmaktan kurtulamaz. S›n›f bilinçli proleterler kitle örgütlerini süreç içinde ad›m ad›m s›n›f savafl›m›n›n di¤er alanlar›nda yaflanan sorunlar›, tart›fl›lan

S›n›f bilinçli proleterler yukar›daki tezin devrim için ne anlama geldi¤ini, kitlelerin hareketine, örgütlerine önem vererek gösterir. Bu tezin ne anlama geldi¤ini, kendi rolünün ne olmas› gerekti¤ini ortaya koyarak gösterir. Bunlar yap›lmadan, baflar›lmadan “devrim kitlelerin eseridir” tezinin hiçbir de¤ifltirici, dönüfltürücü anlam› olamaz. Devrimin sadece dar ve s›n›rl› say›da öncünün harekete geçmesiyle baflar›lamayaca¤› bir gerçektir. Öncü, kitlelerin ekonomik-demokratik talepli hareketlerinden bilinçli bir flekilde faydalanmas›n› bilmezse, “devrim kitlelerin eseridir” tezi hiçbir anlam ve somutluk tafl›maz.Bu tez do¤ru ve özüne uygun flekilde kavranmazsa somutlukta nas›l bir görev ve sorumlulukla birlefltirilmesi gerekti¤i, bu teze uygun nas›l hareket edilmesi gerekti¤i yeterince anlafl›lmam›fl olur. Kitle örgütleri devrimin örgütlendi¤i alanlardan biridir. Bu alanlar ayn› zamanda kitlelerle ba¤lar›n en kolay ve dolays›z bir flekilde kurulaca¤› alanlard›r. Bu örgütlerin sahip oldu¤u ilerici özelli¤i, halk›n belli bir kesiminin ç›karlar›n› savunma gerçekli¤i göz önüne al›narak, s›n›f bilinçli proleterler bu alanlarda devrimci ajitasyon ve propaganda çal›flmas›n› bilinçli bir flekilde örgütledi¤i bir merkez haline getirmeye çal›fl›r. Kitle örgütlerini tan›mak, gerçekli¤ini amaç ve yükümlülü¤ünü kavramak, olanaklar›n› ortaya ç›karmak ve de¤ifltirmek için de gereklidir. Tan›madan, kavramadan politik mücadelenin bir parças› haline getirilemez. Politik mücadele gerçe¤in do¤ru tarzda bütünlüklü olarak kavranmas›yla yerine getirilir. Bunun için bir yandan politik seviyenin yükseltilmesi, di¤er yandan kitle örgütlerinin yaflad›klar› özgül sorunlar›n ve ortaya konan taleplerin do¤ru kavranmas›na ba¤l›d›r. Politik çal›flmay› baflar›yla yerine getirmek için sab›rl› ve dikkatli bir tarzda örgütleme çal›flmas› yürütülmelidir. Ancak uzun erimli ve bilinçli bir faaliyet yürütülerek baflar› elde edilir. Ancak o zaman kitle örgütlerinde do¤ru devrimci çal›flma yürütülmüfl ve kitle örgütleri devrimin volan kay›fllar› durumuna gelmifl olur.


21

57 Kitle örgütleri devrimin örgütlendi¤i alanlard›r Kitle örgütlerinde s›n›f mücadelesinin bir parças› olarak yanl›fl anlay›fl ve pratik tutumlara karfl› mücadele edilmelidir. “Kitle örgütlerinde politika ve devrimci propaganda yap›lamayaca¤›” anlay›fl›na karfl› baflta olmak üzere, kitle örgütlerini belli bir politik örgütün bir yan kolu gibi ele alan anlay›fllara karfl› da mücadele edilmelidir. Ayr›ca kitlelerin yaflad›klar› sorunlara, dile getirdikleri taleplere yan›t olmaktan uzak, onlara yabanc›, somut toplumsal sorunlar etraf›nda onlar› ayd›nlatmay›, bilinçlendirmeyi devrimcilefltirmeyi amaçlamayan, soyut “parti, örgüt, devrimin yolu” tart›flmalar›na-propagandalar›na karfl› da mücadele edilmelidir. Somut gerçeklikten, yaflamdan kopuk, gerçekleri içermeyen, kitle-

nin kafas›ndaki sorulara yan›t olmayan, kitleler için hiçbir anlam› olmayan propaganda çal›flmas› yapmak asl›nda kitleleri devrimci bilinçten uzaklaflt›rmak demektir. Bu tür “küçük esnaf” hesaplar› güdenlere karfl› durulmal›d›r. Devrimcilik somutluktur. Devrimci propaganda ve ajitasyon çal›flmalar› somutu ayd›nlatan-kavratan eylemdir. Devrimin ve partinin propagandas› somutluk, yaflanan gerçeklik ve sorunlara yan›t üzerinden yap›ld›¤›nda anlaml› olur ve güçlü etki yapar. Aksi durum gevezelik olur.

Kitleleri örgütleme prati¤ine yönelelim! Kitle örgütlerindeki çal›flmalarda devrimin örgütlenmesi, geliflip ilerlemesi aç›s›ndan, kitlelerin mücadelesine kat›lmak, anlamak ve

PUSULA K‹TLE ÇALIfiMASIYLA G‹ZL‹L‹K KURALLARI ARASINDAK‹ ‹L‹fiK‹ Örgütleme çal›flmalar›nda genel olarak egemen olan yanl›fl bir düflünce vard›r; ‹llegal çal›flma (hücre çal›flmas›) yürütülünce kitleler içinde olunmaz, halka görünmeden, halk›n içinde olmadan, onlardan uzak ve onlardan gizlenerek “illegal faaliyet” yürütülür. Di¤er bir egemen yanl›fl düflünce de; kitle faaliyeti yürütülüyorsa illegalite kurallar›na gizlilik ilkelerine uymaya gerek yoktur, çünkü “aç›k alanda” faaliyet yürütülmektedir. Bu her iki düflünce kitleleri örgütleme bilinç ve iradesinden yoksun yanl›fl anlay›fllard›r. Kald› ki bu düflünce do¤ru olsayd›, bugün prati¤in örgütleme gücü ve geliflmifllik düzeyi kendisini tart›flmas›z bir flekilde kabul ettirirdi. “Devrimin tek “umudu” “kalabal›kt›r”; ancak bu kalabal›¤a önderlik edebilen (lafta de¤il, fiiliyatta) bir devrimci örgüt polise karfl› savaflabilir; bütün bunlar bu iflin abc’sidir…” (V.‹. Lenin, Örgütlenme Üzerine) Yoksul kalabal›¤›n örgütlenmesi sorunu baflar›ld›¤› oranda düflman darbelerinden korunarak ayakta kal›n›r. Ancak o zaman gizlilik, polisin çal›flmas›n› ve burjuva devletinin bask› makinesini aldatma ve ondan kurtulma sanat› somutlu¤a dönüflür. Yoksul kalabal›¤› örgütleme ad›m›ndaki her yetersizlik, her baflar›s›zl›k durumunda düflman darbelerine, polisin takip ve denetimine aç›k olunur. Bundand›r ki kitle çal›flmas›yla gizlilik kurallar› birbirinin karfl›t›, z›t olgular de¤ildir. Kitle içinde devrimci çal›flma yürütülmek isteniyorsa bizim gibi ülkelerde gizlilik kurallar›na uygun bir tarzda çal›flma yürütülmelidir. Gizlilik kurallar› ve kitle çal›flmas› aras›ndaki dolays›z devrimci ba¤ kavranarak, çal›flmalar örgütlenmelidir. Gizli çal›flma kavranmadan, kural ve ilkelerine uygun olarak hareket edilmeden uzun süreli kitle çal›flmas› yürütülemez.

Ayn› flekilde kitle çal›flmas›n›n özüne ve amac›na uygun bir flekilde hareket edilmeden, kitleler içinde suda bal›k misali kaybolunmadan, sürekli onlar›n içinde olunmadan, onlardan bir an olsun bile uzaklafl›lmadan, gizli çal›flma yürütülemez. Gizlilik kurallar› esas al›narak, kitle çal›flmas› yürütülür. Devrim stratejisine uygun bir flekilde flehirlerdeki gizli mücadele, k›rlardaki silahl› mücadeleye tabi hale getirilmelidir. Gizli mücadele sadece flehirlerde esas al›nmaz, k›rlar dahil olmak üzere ülke çap›ndaki tüm mücadele için vazgeçilmez ilke olarak esas al›n›r. fiehirlerde neden devimci çal›flma gizli olmak zorundad›r? Çünkü flehirlerde düflman›n güçlü ve denetiminin s›k› olmas›ndan kaynakl› olarak, Proletarya Partisi’nin kadrolar› uzun bir süre kendilerini düflmandan korumak için gizli çal›flmaya baflvururlar. Bu çal›flma, devrimin ihtiyac› olan faaliyetlerin kesintisiz ve uzun süreli sa¤l›kl› bir flekilde örgütlenmesi için gereklidir. ‹llegal çal›flmada devrimin kadrolar› kendilerini a盤a ç›kartmak için sab›rs›zl›¤a, acelecili¤e düflmezler. Sab›rs›zl›k ne kadar kötü ise hiçbir fley yapmadan uzun süre “beklemek” de bir o kadar kötüdür. Zafer ne bir günde kazan›labilir ne de kitleleri uzun erimli mücadele içinde örgütleyip, seferber etme politikas›ndan vazgeçilerek kazan›labilir. Her iki durumda da yenilgi kaç›n›lmaz olur. S›n›f savafl›m›nda temel ilke “kendini korumak, düflman› yok etmektir.” Kendini korumadan, savunmadan, düflman yok edilemez. Kendini koruman›n vazgeçilmez do¤ru ve güvenilir yolu kitlelerin gizlilik içinde örgütlenmesidir. Düflmandan korunman›n bir yolu düflmandan gizlenmektir, gizlilik kurallar›na tam ve eksiksiz olarak uyularak, kitleler örgütlendi¤i oranda düflmandan gizlenilebilir. Düflman› yok etmek için de en uygun zaman ve en iyi f›rsat kul-

22 Eylül-5 Ekim 2006

bunlara politik önderlik yapmak anlam›nda önemlidir. Kitlelerle dolays›z ve güçlü politik ba¤lar kurmak ve onlar› devrimin önder gücü olan Proletarya Partisi etraf›nda örgütlemek için kitle örgütleri en uygun alanlard›r. Önemli olan bu alanlara devrimin bak›fl aç›s›yla yaklaflmak, yaflanan geri ve zay›f anlay›fllar› sab›rla ikna ve inand›rma gücüyle de¤ifltirmek, devrimci bak›fl aç›s›n› ve çal›flma hatt›n› oturtmakt›r. Kitleler kendilerine dayat›lan maddi ve manevi kölelikten ve yoz geri kültürden memnun de¤ildir. Ancak tek bafl›na her türlü maddi ve manevi zincirleri k›r›p parçalayacak güçte de de¤ildir. Sahip oldu¤u bilinç ve örgütlenme gücüyle bunu baflaracak, gerçeklefltirecek güçten yoksundur. Bu durumu devrimin, halk›n ve partinin yarar›na de¤ifltirmek s›n›f bilinçli proleterlerin görevidir. Ancak s›n›f bilinçli prole-

terlerin flimdiye dek yürüttü¤ü pratik hatla bu onurlu ve zorlu görevin baflar›lamayaca¤› aç›kt›r. Düflünce ve çal›flma tarz›nda düzelmeye acil olarak ihtiyaç vard›r. Bu görev s›n›f bilinçli proleterlerin önünde durmaktad›r. Görev, önderlik yetene¤ini a盤a ç›kartacak, de¤iflim ve örgütleme gücünü ortaya koyacak devrimci ve bilimsel görüfllere sahip olmakt›r. Bu bilinci, kitlelerin kendili¤inden eylemi içinde örgüt olma gücüne dönüfltürmektir. Prati¤e uygulama baflar›s›n› ortaya koymakt›r. Bunun için s›n›f mücadelesini daha fazla kavramaya çal›flmak, daha fazla kitleleri örgütleme prati¤inde yo¤unlaflmak, onlarla birlikte ve dayan›flma içine girmektir. Parti kararlar›n› yarat›c› ve zengin bir flekilde uygulamakt›r. Bu baflar›ld›¤› oranda proleter devrimci olma görevi lay›k›yla yerine getirilmifl olunur. Devam edecek

lan›l›r. Bir yandan gizlilik kurallar› içinde kitleleri örgütleyerek kendini korurken di¤er yandan düflman› yok etmek için her türlü f›rsat kollan›r. Bu kurala uyulmad›¤›nda ne düflman darbelerinden korunur, ne de kitleler örgütlenir. Toplumun en ileri ve devrimci s›n›f› olan proletarya s›n›f savafl›m›nda egemen s›n›flar›n sahip oldu¤u savafl araçlar› ve savafl yöntemleri bilgisine sahip olmaya haz›rlanmazsa ya en büyük ak›ls›zl›¤› yap›yor ya da en büyük cinayeti iflliyor demektir. Bu ilke s›n›f savafl›m›n›n yasalar›n›n vazgeçilmez bir ilkesidir. Düflman, takip dinleme ve izleme yöntemlerini, bilimin ve teknolojinin geliflim üstünlü¤ünü kullanarak, daha da zenginlefltirmifltir. Özellikle 12 Eylül’den bu yana devrimci hareketler hakk›ndaki bilgileri o günden daha ileri düzeydedir. S›n›f bilinçli proleterler bir yandan halk›n durumunu ö¤renmeye çal›fl›rken, di¤er yandan düflman›n durumu, s›n›f savafl›m›nda kulland›¤› yöntemler, araçlar ve hareket tarz› hakk›ndaki her türlü bilgiye sahip olmaya çal›flmal›d›r. Bu bilgilere sahip oldukça karfl› yöntemler gelifltirip, savunma ve korunma mekanizmalar› güçlenerek, s›n›f savafl›m›nda kesintisiz bir flekilde mücadele yürütülmeye çal›fl›l›r. Egemen s›n›flar proletaryan›n örgüt silah›n› parçalamak yok etmek, manipüle edip, reformizme ve revize etmek, tasfiyeciler arac›l›¤›yla örgütsel birli¤ini parçalamak, faaliyetçiler aras›nda güven ve birli¤i parçalamak için flüphe ve güvensizlik tohumlar› saçmak vb. için her türlü yol ve yöntemi deneyece¤i gibi her türlü zorba, sinsi ve kurnazca polisiye yöntemlere de baflvurmaktan çekinmez. Bu s›n›f savafl›m› yasalar›n›n do¤al kaç›n›lmaz olgular›d›r. Komprador burjuva ve toprak a¤alar› s›n›f› proletaryan›n en ileri ve devrimci örgütü olan komünist partisi baflta olmak üzere bütün muhalif örgütlülükleri da¤›tmak, parçalamak ve yok etmek ister, bunu baflaramad›¤› yerde düflüncelerini reformizme ve revize etmeye çal›flarak, onu yolundan sapt›rmak ister. Bunun için her türlü yasal, yasa-d›fl› yöntemlere, en kurnazca düflünülmüfl sinsi ve hileli araçlara baflvurur. S›n›f bilinçli proleterleri, militanlar›, onlara destek ve imkân sunanlar› izleyerek, takip ederek, denetim alt›na alarak kontrol etme-

ye çal›flarak, faaliyetlerini a盤a ç›kart›p, örgüte en büyük darbe vurmaya çal›fl›r. Bunu bütünüyle baflaramad›¤› yerde örgütün kol ve kanatlar›n› k›rmaya çal›fl›r. Bunun için bir dizi farkl› ve sinsi yöntemlere baflvurur. Bu yöntemlerini gelifltirmek, derinlefltirmek, ilerletmek için her türlü tekni¤i kullanmaktan kaç›nmaz, ayr›ca imkan ve olanaklar›n›n önemli bir bölümünü bu çal›flmas›n›n geliflimi ve güçlenmesi için kullan›r. Ülkemizde en do¤al “masumane” demokratik taleplerin dile getirilip, savunulmas›, hak arama bilincinin gelifltirilmesi karfl›s›nda bile düflman›n en vahfli, en ilkel, en k›y›c›, barbar yöntemlere baflvurdu¤unu göz önünde bulundurursak toplumsal de¤iflimi ve dönüflümü fliddete dayal› silahl› bir devrimle savunan devrimcilere, komünistlere nas›l bir fliddetle sald›raca¤›, onlar› imha etmek için nas›l canla baflla çal›flaca¤› daha iyi anlafl›l›r. Dolay›s›yla illegalite kurallar›n›, gizlilik yöntemlerini ustaca, s›k› s›k›ya ilkeli ve bilinçli bir flekilde tam olarak lay›k›yla uygulamak ertelenemez, gevfletilemez vazgeçilmez ve bir devrimci görevdir. Bu gerçeklik, s›n›f savafl›m›n temel bir yasas› olarak kavranmal›, bu yasaya göre hareket edilmelidir. Birçok konuda oldu¤u gibi gizlilik kurallar›n› uygulamada da MLM’den, ilkelerden bahsedilirken pratikte ilkesizlikler yap›larak, oportünizm uygulan›r. Sözde illegaliteden, gizlilik kuralar›ndan bahsedilirken, pratikte her türden ilkesizlik, disiplinsizlik yap›l›r. Yaflanan onca kay›p, devrimin kaybedilen yüzlerce kadro ve savaflç›s›, olanak ve de¤erleri, sanki hiç kaybedilmemifl gibi hareket edilir, sanki kay›plar›n hiçbir anlam› yokmufl, geride kalanlara söyledikleri hiçbir fley yokmufl gibi davran›lmaya devam edilir. Kendisine karfl› bu kadar ac›mas›z davran›labilir mi? De¤erlerine karfl› bu kadar kay›ts›z kal›nabilir mi? Devrimci teoriye, yaflanan binlerce prati¤e, elde edilen tecrübe ve deneyime, sanki hiç sahip olunmam›fl, sanki yaflananlar hiç yaflanmam›fl gibi hareket edilebilir mi? Gerçekli¤e bu kadar kolay ve rahat s›rt çevrilebilir mi? Bu konudaki tecrübemiz, ö¤rendiklerimizi asla unutmamaya, uygulamada asla gevflek davranmamaya yetecek kadar fazlad›r.


22

22 Eylül-5 Ekim 2006

57

Bush, CIA hapishanelerinin varl›¤›n› itiraf ederek

iflkenceyi meflrulaflt›rmaya çal›fl›yor

Bush hükümeti hayata geçirdikleri politikalar›n dünya çap›nda giderek daha fazla tepki toplamas› karfl›s›nda yeni hamleler yap›yor. Bush kongre seçimlerinin arifesinde oldu¤u flu günlerde, varl›¤› uzunca süre tart›fl›lan gizli CIA hapishanelerinin varl›¤›n› nihayet “itiraf” etti! Ancak hükümetinin bugüne kadar flahit ifadelerine dayal› olarak getirilen iddialar› neden yalanlad›¤›na bir “aç›kl›k” getirme gere¤i duymad›! Bush, hapishanelerin varl›¤›na iliflkin yapt›¤› aç›klamada, tüm bu uygulamalar›n “Terörle mücadele”ye hizmet etti¤i ve açt›klar› “yeni savafl›n” dünyay› “demokrasi düflmanlar›ndan” kurtarmay› hedefledi¤i yalan›n› yineledi. Bush en küçük demokratik hak ve özgürlü¤ün, insana dair her fleyin ortadan kald›r›ld›¤› hapishanelere iliflkin yapt›¤› aç›klamada sinsice, bunlar›n biraz sert yöntemlere dayal› olabilece¤ini, ancak hukuka “uygun” oldu¤unu vurgulamaktan çekinmedi. En hafif biçimi izolasyondan, uykusuz b›rakmadan veya afl›r› ›s› vermeden oluflan iflkencelerden ise “haberi olmad›¤›n›” iddia etti. Bush’un bu yönlü aç›klamalar› kamuoyu taraf›ndan bu hapishaneleri ve buralardaki iflkenceleri

meflrulaflt›rma çabas› olarak alg›lan›yor. Emperyalistlerin halklara karfl› açt›¤› sald›rganl›k savafllar›n›n bafl›n› çeken ABD emperyalizmi gerçeklefltirilen iflgal ve katliamlar›n yan› s›ra, gerek iflgal ettikleri Irak’ta Ebu Garip Hapishanesi’nde, gerekse Guontanamo’da tutulan savafl esirlerine yapt›klar› iflkencelerle de dünya halklar›n›n tepkisini almay› sürdürdü¤ü günlerde CIA’nin gizli hapishaneleri gündeme gelmiflti. Çok say›da insan›n “terör” flüphesi ile kaç›r›larak buralarda a¤›r iflkencelerden geçirildi¤i tan›klarla kan›tlanmas›na ra¤men, baflta ABD olmak üzere, hapishanelerle ba¤lant›s› oldu¤u aç›klanan birçok AB ülkesi, hapishanelerin varl›¤›n› reddetmiflti. Oysa tüm veriler, içinde Türkiye’nin de bulundu¤u 14 ülkenin CIA’nin

bu yönlü faaliyetlerini dolayl› veya dolays›z destekledi¤i yönündeydi. Gizli hapishanelerin Romanya, Polonya gibi eski do¤u blo¤u ülkelerde oldu¤u da bu süreçte ortaya ç›kan bilgiler aras›ndayd›. ‹flkence uçaklar›n› “a¤›rlayan” ülkelerden biri olan Türkiye ise ayn› günlerde Sabiha Gökçen Havaalan›’na inen ve içindeki esirlerle burada 24 saat kalan CIA uça¤›n›n varl›¤›n› reddetmeyi uygun görüyordu her zamanki uflak pozisyonu gere¤i. Oysa baz› Sabiha Gökçen Havaalan› çal›flanlar› bu havaalan›na bu tür uçaklar›n say›s›z kez indi¤ini, içindeki esirleri bizzat gördüklerini ve de buna dönük tüm organizasyonun, havaalan›nda “üst düzey yetkili” olarak bulunan emekli bir ordu mensubu taraf›ndan gerçeklefltirildi¤ini söylemekteler. Bush bir yandan iflte bu gerçekli¤i ifade ederken, di¤er yandan Ortado¤u’daki sald›rganl›klar›na iliflkin de dünya halklar›na manipüle etmeye devam ediyor. En son olarak 11 Eylül’ün beflinci y›ldönümünde ulusa yapt›¤› sesleniflte “dünyada bar›fl›n kilidini tutan daha umut dolu bir Ortado¤u’nun kurulmas›” yolunda yap›lanlar› anlatt›. ABD emperyalizminin di¤er emperyalist güçleri de yan›na alarak Ortado¤u’ya yapt›¤› askeri, siyasi, ekonomik, ideolojik müdahalelerin nas›l bir “umut” tablosu yaratt›¤› ortadad›r. Ancak yine bilinen ve tarih taraf›ndan defalarca kez kan›tlanan flekliyle ezilen halklar›n umudu savaflarak büyüttükleri de bir gerçekliktir. Bush’un hapishanelerin varl›¤›na dair ve 11 Eylül’ün y›ldönümünde yapt›¤› aç›klama, emperyalistlerin içine girdikleri krizin derinleflmesinin bir göstergesi olman›n yan›s›ra, ayn› zamanda da Ortado¤u’da girdikleri bataktan ç›kma çabalar›n›n ürünüdür. Bu süreçte yap›lan bu ve benzer aç›klamalar emperyalistlerin halklara dönük sald›r›lar›n› art›rarak sürdürece¤ini göstermektedir. Ancak halklar bugüne kadar oldu¤u gibi, bundan sonra da bu sald›r›lara gereken yan›t› vereceklerdir.

Emperyalistlerin çöpleri de öldürüyor! Bat› Afrika ülkesi Fildifli sahili’nde, 7 kifli Hollanda taraf›ndan gönderilen zehirli at›k nedeniyle yaflam›n› yitirdi. 400 tonun üzerinde zehirli at›k k›sa bir süre Hollanda taraf›ndan baflkent Abidjan çevresine boflalt›lm›flt›. K›sa bir süre sonra çöplerin yayd›¤› zehirli gaz nedeniyle 6 binden fazla insanda zehirlenme belirtileri ortaya ç›kt›. 26 bin kifli ise muayeneden geçirildi. Edinilen bilgiye göre, çöpler Yunanistan band›ral› bir gemiyle ülkeye geti-

rilerek, kentin etraf›ndaki bofl alanlara at›ld›. Bu durumun halkta yaratt›¤› tepkinin eylemlerle d›fla vurmaya devam ediyor. Bölge halk›n›n ve ordu yetkililerinin verdi¤i bilgiye göre, öfkeli eylemciler, sorumlu tuttuklar› hükümetin ulafl›m bakan›n› arabas›ndan çekip ç›kartarak, zorla çöplerin bulundu¤u alana götürdü ve zehirlenmelere neden olan at›klar› gösterdi. Bu durum hükümette ciddi bir krize yol açarken, hükümetin istifa etmesini gündeme getirdi.

Bangladefl

Tekstil iflçisi kad›nlar, asgari ücret önerisini reddetti! Bangladefl’te a¤›rl›kl› olarak kad›n iflçilerden oluflan tekstil çal›flanlar› patronun ayl›k asgari ücreti 23 Dolar’a ç›karma önerisini yetersiz bularak reddetti. Talepleri ise, ücretlerin ayda en az 29 Dolar olmas›. Tekstil sektöründe May›s ay›nda uzun süreli eylemler gerçekleflmifl ve tekstil çal›flanlar› çal›flma koflullar›na ve de özellikle açl›¤a mahkum eden ücretlere karfl› ç›km›fllard›. Emperyalist güçlerce ucuz ifl gücü cenneti olarak görülen ülkelerin ilk s›ralar›nda yer alan Bangladefl’te 2 milyondan fazla insan tekstilde çal›fl›yor. Bunlar›n % 85’ini ise kad›nlar oluflturuyor.

Berlin

Berlin’de binlerce ö¤renci soka¤a ç›kt›! Berlin sokaklar› 13 Eylül’de yaklafl›k 10 bin ö¤rencinin gerçeklefltirdi¤i eyleme sahne oldu. Ö¤renciler e¤itim hakk›n›n ellerinden al›nmas›na ve harçlar›n art›fl›na iliflkin uygulamalar› protesto ettiler. Ö¤renciler ayr›ca ö¤retmen say›s›ndaki yetersizli¤i de dile getirirken, okullardaki yetersiz araç-gereç donan›m›na da vurgu yapt›lar. Ö¤renci temsilciliklerinin ve gençlik örgütlerinin ça¤r›s›yla gerçekleflen eylem öncesi ders boykotu gerçeklefltirilmiflti. Ülke genelinde oldukça yank› uyand›ran eylemin örgütleyicisi kurumlar, eylemin beklediklerinden fazla ilgi gördü¤ünü ve kat›l›m›n da oldukça yüksek oldu¤unu belirttiler.

Frankfurt

Frankfurt’ta MLKP 12. y›l›n› kutlad› 10 Eylül Pazar günü MLKP 12. kavga y›l›n› kutlad›. Saat 13:30 civar›nda bafllayan etkinlik dünyada devrim ve sosyalizm için flehit düflenlere için bir dakkikal›k saygu duruflu yap›ld›. Ard›ndan bir aç›l›fl konuflmas› ve MLKP’nin k›sa tarihini anlatan metin okundu. MKP Frankfurt örgütü verdi¤i mesaj okundu. Ayr›ca TKP/ML Hessen taraftarlar›n›n mesaj› da iletildi ve okundu. Etkinli¤in di¤er k›sm›nda MLKP taraftarlar› kendi düflüncelerini ifade ederek y›ldönümünü selamlad›. Verilen molan›n ard›ndan k›sa film gösterimi oldu, filmin ad› ‘Sen yoksan biri eksi¤iz’di. Türkiye’nin yoksul emekçi halk›n›n sefaleti, zulme ve bask› ama ayn› zamanda devrimci mücadeleyi anlatt›. Etkinlik alk›fllarla bitirildi.


23

57

22 Eylül-5 Ekim 2006

Faili belli katliamlara bir yenisi daha eklendi!

TKP/ML Yurtd›fl› Bürosu, yaz›l› bir bas›n aç›klamas› yaparak Diyarbak›r Ba¤lar Mahallesi’nde devletin kontra güçleri taraf›ndan yap›lan bombal› sald›r›y› k›nayarak, “Yeni Terörle Mücadele Yasas›”yla bafllayan faflist sald›r›lara ve yükselen faflist-milliyetçi dalgaya karfl›, linç giriflimlerine ve nihayetinde iktidar kavgam›zda faflizme karfl› tüm halk› birleflmeye ça¤›rd›.

Elimize e-posta kanal›yla ulaflan bildiride flunlar söyleniyor: “Bu alçakça sald›r›y› gerçeklefltiren failleri fazla aramaya gerek yoktur. Failler bellidir, bu sald›r› faflist diktatörlü¤ün kontra-gerillalar› taraf›ndan gerçeklefltirilen bir katliamd›r. Katliam› Türk ‹ntikam Tugay› (T‹T) adl› paravan bir örgütün üstlenmifl olmas› hiçbir gerçe¤i de¤ifltirmiyor. T‹T, ETKO, Ülkü Ocaklar› ve benzeri örgütlenmeler 12 Eylül öncesi kurulan ve MHP’nin silahl› eylem gruplar› olarak yüzlerce devrimcinin kan›na girmifl örgütlerdir. fiimdi bunlara biçilen roller de¤iflmemifl bir flekilde ve tamamen devletin denetiminde Jitem, Özel hareket, Korucular, Kontra-gerilla’ya dâhil edilmifl askeri-militer bir güçtür.” Bu katliamla faflist diktatörlü¤ün aç›k

Evrensel Bak›fl ÇIKMAZ BÜYÜYOR, EMPERYAL‹STLER UMUTLARINI “AMEN”E BA⁄LADI! Bir önceki Papa Jean Paul’ün Polonya’ya geldi¤i y›llar “So¤uk Savafl”›n henüz sürdü¤ü ve de komünizmin Bat› Emperyalizmi aç›s›ndan hala en büyük “tehlike” oldu¤u dönemlerdi. Ancak RSE’nin ve de onun çeperindeki Do¤u Bloku ülkelerinin giderek çöküfl sinyallerini vermeye bafllad›¤› y›llard›. Bat› anti-komünist propagandaya bu y›llarda daha da h›z verdi. Jean Paul’un H›ristiyan âleminin ruhani liderli¤ine getirilmesi de bu döneme denk geliyordu. Çünkü Polonya as›ll› Jean Paul koyu bir komünizm düflman› idi. Tüm gençlik y›llar› komünizme karfl› mücadele ederek geçmiflti. O halde say›lar› milyarlar› bulan inançl› kesimleri komünizme karfl› etkilemek için ondan daha etkili biri bulunamazd›. Ve öyle de oldu. Jean Paul bu misyonunu Do¤u Bloklar›ndaki çöküfle kadar yerine getirmenin çabas› içinde oldu. Papa Benedikt XVI. göreve geldi¤inde “So¤uk Savafl” biteli y›llar olmufl ve emperyalistler bu süreçte ortaya ç›kan yeni paylafl›m alanlar›n› ele geçirme, hegemonyalar›n› güçlendirme çabas›na h›z vermifllerdi. 11 Eylül sald›r›lar› ile birlikte, çok öncesinden projelendirilen iflgallerin start› verilmifl, halklar yine bu süreçte “terörist” ilan edilerek “teröre karfl› savafl” aç›lm›flt›. Halklara karfl› aç›lan bu savafl› “Modern Bat›” ile “‹lkel Do¤u” ara-

s›ndaki çat›flma olarak gösterme gayretleri ise “Medeniyetler Çat›flmas›” söyleminde ifadesini buldu. Bat›, sömürgecilik y›llar›nda “medeniyet götürme” iddias›yla katletti¤i halklara bu defa “özgürlük”, “demokrasi”, “insan haklar›” götürüyordu! ABD emperyalizminin öncülük etti¤i bu sürecin emperyalist paylafl›ma dönük cephesi giderek geniflledi. Sald›rganl›¤›n bafl aktörleri bir yandan yeni sald›r› haz›rl›klar› yaparken, halklara karfl› açt›klar› savafl› daha genifl alanlara yayman›n komplolar›n› üretirken, di¤er yandan da cephe gerisini sa¤lamlaflt›rmak, sald›r›lar›n› daha genifl y›¤›nlara meflru göstermek için kollar› s›vad›lar… T›pk› geçmifl süreçte Papa Jean Paul gibi, Papa Benedikt XIV. de bu süreç için biçilmifl kaftand›. Gençlik y›llar›nda az›l› bir Alman Nazi’si olan Benedikt, veya gerçek ismiyle Reitzinger, göreve geldi¤i günlerden bafllayarak emperyalistlerin sald›r› politikalar›n› meflrulaflt›rmaya, yaymaya ve de çat›flmalar› t›rmand›rmaya dönük söylemlerini sürdürdü. Geçti¤imiz günlerde memleketi Almanya’da Müslüman topluluklar›n öfkesini toplayan, böylelikle halklar› aras› çat›flmalar› körükleyen konuflmas›n› da bu çerçevede ele almak gerekiyor. Anlafl›lan Nazi art›¤› Papa Benedikt gençlik y›llar›na dönmenin “coflkusunu” yafl›yor! Emperyalistler her ne kadar halklara karfl› cepheyi geniflletmek amac›yla

bir mesaj verdi¤inin, ABD emperyalizminin “iyi çocuklar›”ndan Genelkurmay Baflkan›n›n göreve geldikten hemen sonra verdi¤i mesajlar›n bu tür bir katliam›n en k›sa zamanda gerçeklefltirilece¤ini aç›kça gösterdi¤inin alt›n›n çizildi¤i bildiride Kürt ulusundan emekçilere seslenilerek “Türkiye’de ezilen tüm emekçileri zorlu günler bekliyor. Her milliyeten emekçilerin ortak düflmana karfl› mücadele güçlerini birlefl-

tirmeleri kurtuluflun yegâne teminat›d›r. Faflist diktatörlük en küçük bir hak arama ve talebine azg›nca sald›rmaktad›r. “Yeni Terörle Mücadele Yasas›”yla bafllayan faflist sald›r›lara karfl›, yükselen faflist-milliyetçi dalgaya karfl›, linç giriflimlerine ve nihayetinde iktidar kavgam›zda faflizme karfl› birlikte mücadele ederek ve ortak paydalarda birleflerek kazanabiliriz” fleklinde sona eriyor.

Kömür madenindeki patlama can ald›! Hindistan’›n Bihar bölgesinde faaliyet sürdüren bir kömür madeninde meydana gelen fliddetli patlama sonucu 53 maden iflçisi yaflam›n› yitirdi. Patlaman›n ard›ndan madenini önünde toplanan aileler ve di¤er çal›flanlar, yetersiz güvenlik önlemlerini protesto ettiler. Say›lar› binleri bulan aileler ve çal›flanlar, yapt›klar› aç›klamada, “E¤er güvenlik önlemi yeterli olsayd›, meydana

kendi cephelerini s›k›laflt›rmaya çal›flsalar da, icraatlar› için, t›pk› 2. Paylafl›m Savafl›nda oldu¤u gibi, ruhani liderlerden “amen*” alma çabalar›n› sürdürseler de, ç›kmazlar› açt›klar› savafl› kaybetme ihtimalleri her geçen gün büyüyor. Irak bata¤›ndaki ç›rp›n›fllar› sürerken, aç›lan Lübnan cephesinin tart›flmalar› henüz bitmemiflken, bir “kara haber” de Afganistan’dan geldi: ‹flgal güçleri Afganistan’daki iflgal savafl›nda giderek s›k›flmaktalar! T›pk› Irak’ta oldu¤u gibi, buradaki iflgal karfl›t› direnifl giderek büyüyor ve iflgal güçlerinin kay›plar› her geçen gün art›yor. Gerilla savafl›n› sürdürebilmek için dünyadaki en uygun da¤lara sahip olan Afganistan da¤lar›nda en az 40 bin gerillan›n oldu¤u tahmin ediliyor. Ki bu say›, gerilla savafl› karfl›s›nda baflar› flans› verilmeyen düzenli ordular aç›s›ndan çok önemli bir rakam. Afganistan’›n tekrar dünya gündemine tafl›nmas›yla birlikte, buradaki “kirli iliflkiler” de bir bir ortaya saç›lmaya bafllad›. Dünya eroin pazar›n›n % 90’a yak›n bir bölümü Afganistan’dan gelen eroinle ayakta duruyor. Bu durumun ise Amerikan emperyalizmi ve müttefiklerinin, Afganistan üzerindeki hesaplar›nda oldukça büyük bir rol oynad›¤›n› söylemek hiç de yanl›fl olmaz. Nitekim flu süreçte gerçekleflen eroin ticareti, burada konufllanan iflgal güçlerinin, özellikle de Amerikal› üst düzey ordu mensuplar›n›n ve de iflbirlikçi Karzai yönetimindeki Afganistan ordusu ve polisinin bilgisi ve denetimi dahilinde gerçeklefliyormufl. Böylesine “kârl›” bir süreçte direniflin daha da t›rman›fla geçmesi, kay›plar›n giderek büyümesi Lübnan’a paralel olarak, Afganistan’a da daha

gelen oyuklar›n içine gaz dolmas› engellenirdi” dediler. Aç›klamada ayr›ca, oksijen maskelerinin de bozuk oldu¤u ve bunlar›n 30 dakika bile dayanmad›¤› belirtildi. Maskelerin sadece 30 dakika gibi bir süre dayanmas›na karfl›n, kurtarma ekiplerinin göçük alt›nda kalan iflçilere ulaflmas› 150 dakika sürmüfl ve iflçilere sa¤ken ulaflmak mümkün olmam›flt›.

fazla say›da iflgal gücü göndermeyi gündeme getirdi. Ancak emperyalist güçler bu defa gönderilecek askerlerin yo¤unluklu olarak ba¤›ml› ülkelerden olmas› için çaba harc›yorlar. Bu ülkelerin bafl›nda ise, buradaki iflgalin hemen ard›ndan “Bar›fl Gücü” olarak Afganistan’a asker göndermekle kalmay›p, Hikmet Çetin gibi bir sad›k emperyalist ufla¤›n›n Afganistan iflgaline BM temsilcisi olmas›ndan “gurur” duyan TC devleti geliyor. Hikmet Çetin’in bu görevi “hakk›yla” yerine getirdi¤inden ise hiç kimsenin flüphesi yoktur. Çünkü kendisi ne de olsa Cumhuriyet’in kuruluflundan beri TC’ye “hizmet” ederek kendi soyuna ihanet etmifl olan ve bu nedenle de “keklik soyu” veya “Cahfl” denilen ihanetçi bir Kürt afliretinden geliyor. Emperyalistlerin asker gönderme teklifleri (siz direktifleri anlay›n) karfl›s›nda flu ara yi¤itleniyor gibi görünseler de, bölgeye dönük projelerde biçilen rol gere¤i bunu da yerine getireceklerinden kimsenin kuflkusu olmas›n. Gösterdikleri bu tereddüt, Lübnan tezkeresi ç›km›fl olsa da, bu yönlü tart›flmalar henüz bitmemifl oldu¤undand›r. Sonuç olarak: Emperyalistler ve onlar›n her türden uzant›lar›, Ortado¤u’daki atefli geniflletmeye dönük yeni gerekçeler yaratma çabalar›n› ve baflta CIA olmak üzere, istihbarat birimlerini bu gerekçeleri bulmaya zorlamay› sürdürmekteler. Ancak tüm bu çabalar›na karfl›n, halklara karfl› açt›klar› savafl› daha flimdiden yitirdikleri her geçen gün daha fazla a盤a ç›kmaktad›r. Öyle görünüyor ki, emperyalistler önümüzdeki dönemde ruhani liderleri ile birlikte daha s›k “amen” demek zorunda kalacaklar! * amen: amin


22 Eylül-5 Ekim 2006 Geçen say›m›zda yay›nlad›¤›m›z Selma fievkli’nin “Filistin Günlü¤ü”nün 2.sini yay›nl›yor ve ilgiyle okuyaca¤›n›z› umuyoruz. … Kampta bir yürüyüfle ç›k›yoruz, Türkiye’den çocuklar için getirdi¤im tokalar› yolda gördü¤üm çocuklara veriyorum karfl›laflt›kça, utanarak al›yorlar. Onlardan duyanlar hemen gelip bana bakmaya bafll›yor, ama hiçbir fley demiyorlar. Kampta bir hareketlilik var, berberler dolu, insanlar güzel güzel giyinmifller, sebebini sordu¤umda akflam bir dü¤ün oldu¤u cevab›n› al›yorum. Bu s›rada damat ve akrabalar› bir kamyonetin üstünde dans ediyorlar, önlerindeki araç müzik çal›yor ve kameraya çekiyor, bu flekilde tüm kamp› turluyorlar, bütün çocuklar ve gençler oynuyor. Biraz kamp›n d›fl›nda belki de sadece 300 metre ileride bir ‹srail yerleflkesi görüyoruz. Foto¤raf çekmemem ve durup uzun bakmamam konusunda uyar›l›yorum. Etraf›nda genifl duvarlar örülü askerler taraf›ndan 24 saat korunan yerleflke 2 katl› villalarla dolu. ‹ki bölge aras›nda hiçbir iletiflim yok, ne sosyal ne ekonomik. Yaklafl›k iki yüz kifli var ileride, hepsi en güzel k›yafetlerini giyip gelmifller. Önde yerimi al›yorum ve gelinle damat içeri geliyorlar. Gelin, beyaz bir gelinlik giymifl, bildi¤imiz klasik bat› dü¤ün marfl› çal›yor ama Arapça sözler eflli¤inde. Sahneye ç›k›p birbirlerine yüzüklerini tak›yorlar, tekrar meydana inip ikisi dans ediyor. Müzikler yine bizim müziklerimize çok benziyor. Bu konudaki gelenekleri bizimkilerle neredeyse ayn›. Ne olursa olsun insanlar evleniyor, e¤leniyor, okula gidiyor, yani yafl›yor. 29 Temmuz 2006, Ramallah GENEL ‹ZLEN‹MLER Filistinliler inan›lmaz derecede s›cak ve misafirperver insanlar… Burada 4 günde belki sadece 5 yabanc› gördüm, yani fazla turist yok ama yine de çok s›cak davran›yorlar. Gelenler genelde bar›fl için çal›flan sivil toplum örgütlerinin üyeleri oldu¤undan belki… Mülteci kamp›nda gezerken herkes selam veriyordu, yüzler gülüyordu. Yapt›klar› ifllere gelince, daha çok ticaret ve Ramallah içinde esnafl›k, bankalarda çal›flma, ulafl›m. Yani Ramallah gayet flehirleflmifl bir yer. Benzetme yapmak gerekirse Adapazar›’n› and›r›yor. Mülteci kamplar›ndakiler de çal›flmak için buraya gelip gidiyorlar. Kamplar›n ço¤u 50 senelik oldu¤u için art›k insanlar düzenlerini oturtmufllar, hemen herkes iyi kötü geçimini sa¤l›yor. Tabii Gazze’de durum farkl›ym›fl ama maalesef oraya istesem de gidemiyorum flu an. Özel izin gerekiyormufl. Ramallah merkezinde kozmopolit bir yap› var, kiliseler ve camiler yan yana. Yahudi az ama epey H›ristiyan var. Marketlerde içki sat›l›yor. Bizim radikal tabir etti¤imiz uzun elbiseli uzun sakall› erkeklerden yok. Pufli takan az, neredeyse bat›l› bir görünüm sergiliyorlar. Kad›nlar›n % 80’i örtülü. Ama kimse örtünmeyenlere farkl› bir gözle bakm›yor (Ürdün biraz böyleydi). Gençlerin baz›lar›, daha çok üniversiteye gitmeyenler politik oluflumlar içine giriyorlar. Baz›lar› bu giriflimlerinin hemen bafl›nda hapse giriyorlar ve genelde davalar› bile görülmeden y›llarca kal›yorlar içeride. Dün kampta konufltu¤um 18 yafl›ndaki Thaer’le olan konuflmam›z flöyleydi: —Filistin’in baflkenti neresi? —Kudüs. —Pekiyi sen Kudüs’e gidebiliyor musun? —Hay›r, çünkü yasak! —‹srail’in baflkenti neresi? — ‹srail yok! —Nas›l? —‹srail yok! diyerek bafl›n› di¤er tarafa çevirdi. Evet, Filistinlilerin Kudüs’e gitmesi yasak, sadece ilk intifadadan beri orada yaflayanlar›n özel bir Kudüs kimlik kartlar› var ve sadece onlar Kudüs’te bulunabilirler. Ve Kudüs Ramallah’tan sadece 16 km uzakta.!!! Yahudilere bak›fllar›yla ilgili flafl›rt›c› derecede olgunlar. Yahudilere zaten dinlerinden dolay› bir düflmanl›klar› yok! Ama flunu da söylemek laz›m ki Bat› fieria’dakilerin büyük ço¤unlu¤u ‹srailli askerler d›fl›nda hiçbir ‹srailli ile bir iletiflimde bulunmam›fl! Çok ilginç bir hikaye anlatt›lar, gerçi onlar için çok normaldi: Filistinli bir adam›n çocu¤u ‹srailli askerler taraf›ndan sokak ortas›nda vurulup öldürülmüfl ve adam çocu¤unun tüm organlar›n› ‹srailli çocuklara ba¤›fllam›fl. Bu çarp›c› olay ‹sraillilerden çok fazla sem-

24

Filistin Günlü¤ü 2

pati toplam›fl. Art›k o kadar al›flm›fllar ki, o kadar bu s›k›nt›lar›n içinde büyümüfller ki, bir korku yok, hayatlar›n›n bir parças› olmufl, hem onlara olabilecek olanlar, hem de her gün Gazze’de ve Lübnan’da yaflananlar. Kimse bu savafl bitsin art›k da demiyor, çünkü bitece¤ine inançlar› yok, böyle gelmifl böyle gider diyor tav›rlar›… Onlar yaflamaya devam ediyorlar, dü¤ünlerini de yap›yorlar, Stars&Bucks (Starbucks de¤il) cafelerinde kahvelerini de içiyorlar, çünkü hayat devam ediyor, ve onlar da ayakta kalmaya çabal›yorlar… 30 Temmuz 2006, Bir Zeit Bu kez yolculuk 60 km uzaktaki Eriha (Jericho) flehriydi. 11 bin y›ll›k tarihi oldu¤u söylenen flehir, dünyan›n en eski kenti olarak kabul ediliyor. Giderken önce Filistin’den ç›k›p ‹srail’e girdik, burada taksinin içinde epey bekledikten sonra ‹srailli askerler geldi ve pasaportlar› kontrol ettiler, bu s›rada tam yan›mda duran asker tüfe¤ini bir araca do¤rultarak elini teti¤e götürdü, hedef al›yormufl gibi yapt›. Bunu yaparken de di¤er askerlerle gülüflüyorlard›, yani amaçlar› sadece gösteri yapmak ve insanlar› korkutmakt›. 1967’deki 6 gün savafl›yla ‹srail kontrolüne giren Eriha, 1994’te tekrar Filistin kontrolüne geçmifl. ‹ncil’e göre, Hz. ‹sa burada bulunan Ürdün nehrinde vaftiz edildikten sonra, peygamberli¤inden hemen önce s›nama için burada bulunan Ayartma (Temptation) Da¤›’na gönderiliyor. 40 gün 40 gece burada inzivaya çekiliyor ve oruç tutuyor. fiu an onun kald›¤› yer, Rum Ortodoks Kilisesi’ne ba¤l› bir manast›r olarak kullan›l›yor. Bu kilise dünyan›n önemli inanç turizmi merkezlerinden biri haline gelmifl, teleferikle yukar› ç›karken heyecanl›y›z. Teleferikten inerek da¤a t›rmanmaya bafll›yoruz. Tan›flt›¤›m›z Yunanl› Yorgo Kistakis, kilisenin büyük olas›l›kla kapal› oldu¤unu ama görevli papaz›n arkadafl› oldu¤unu ve içeri girmemizi sa¤layabilece¤ini söylüyor. Kap› kilitli, Yorgo papaza telefon ediyor ve papaz kap›y› aç›p içeri girmemize izin veriyor. Önce Hz. ‹sa’n›n gelip dinlendi¤i bölümü geziyoruz, burada olmak gerçekten çok garip. Bu da¤bafl›ndaki manast›r, ‹srail- Filistin çat›flmas›ndan çok uzakta. Peder Gerasemos 72 yafl›nda bir Rum. Tam 22 y›ld›r burada ve hiç ayr›lmam›fl. Daha önce muhasebeci olarak Selanik’te s›radan bir hayat sürerken, bir ‘anlam’ aray›fl›na girmifl ve kendini burada bulmufl. Uzun uzun sohbet ediyoruz. Gidip bize bir karpuz getiriyor hep beraber yiyoruz sonra “gelin” diyor “sizi bir yere götürece¤im”. Hepimiz onu takip ederken, onu y›llard›r tan›yan Yorgo bile flaflk›n çünkü papaz kilisenin turistlere kapal› bir bölümüne götürüyor bizi. Kap›lardan odalardan geçip d›flar› ç›k›yoruz ve burada bir mezar var, üzerindeki yaz›lar Yunanca, Yorgo hayretle tercüme ediyor bize, “Nefret sadece kötülük ve ölüm getirir, sevgi tüm iyiliklerin bafl›d›r” gibi bir yaz› ama ilginç olan bunun papaz›n kendi mezar› olmas›! Tüylerim diken diken oluyor. Do¤um y›l›n›n yan›nda ölüm y›l› olarak 20 yaz›yor son iki hane bofl b›rak›lm›fl. Ne diyece¤imi bilemiyorum, Papaz da birfley söylemiyor, öylece bak›yoruz birbirimize. Kendimi iyice halsiz hissetmeye bafllay›nca Ramallah’a dönmeye karar veriyoruz. Bu yüzden çok yak›nda bulunan Hz. Musa’n›n mezar›n› da göremiyoruz. Kontrol noktalar›ndaki uzun bekleyifllerle geçen yo-

rucu yolculuk sonras› flehir merkezine var›yor ve buradan da Bir Zeit’e kald›¤›m›z yurda var›yoruz. Ö¤reniyoruz ki Lübnan’da bu sabah 60 kifli ‹srail sald›r›lar› sonucu ölmüfl. ‹yice moralimiz bozuluyor… Elden birfley gelmiyor… Acaba oraya gitsek bir faydam›z dokunur mu diye düflünüyorum ama ‹sraillilerin izin vermeyece¤ini söylüyorlar. Dün buradan bir ö¤renci Nablus’a giderken öndeki araçta bir adam›n üzerinde kilolarca bomba yakalanm›fl ve orada herkesin gözü önünde imha edilmifl. Buradaki insanlar›n çaresizli¤ini daha iyi anl›yorum flimdi… Böyle bir zamanda turistik gezi yapt›¤›m için de biraz suçlu hissediyorum kendimi. Bundan sonra daha çok insanlarla konuflmaya, duygu ve düflüncelerini ö¤renmeye gayret edece¤im. Yar›n iyileflirsem bir yetimhaneyi ziyarete gitmeyi ve mahkumlarla ilgili bir söylefliye kat›lmay› planl›yorum… 1 A¤ustos 2006, El Bireh Faris Arouri, Bir Zeit Üniversitesi Ekonomi bölümünden mezun olduktan sonra 2005’te Youth&Peace Forum’da (Gençlik ve Bar›fl Forumu) çal›flmaya bafllam›fl ve k›sa zamanda baflkan olmufl. Birçok gençlik de¤iflim program› düzenleyen organizasyon, ‘çözüm’ü gençli¤in getirece¤ine inan›yor. Bat› fieria ve Gazze bölgeleri 1967- 1993 y›llar› aras›nda tamamen ‹srail taraf›ndan kontrol ediliyor. 1993’te Suriye, Lübnan, Filistin ve ‹srail’in Washington’da yapt›¤› görüflmelerden istenen sonuç ç›kmay›nca, Filistin ve ‹srail temsilcileri, bask›n›n olmad›¤› serbest bir bölgede yani Oslo’da (Norveç) bir dizi müzakere yap›yor, bunlar›n sonunda imzalanan anlaflmada d›fl iflleri ve s›n›r kontrolü ‹srail inisiyatifinde olmak kofluluyla Filistin’in iç ifllerinde serbest olmas›na karar veriliyor. Halk›n büyük bölümü bu anlaflmay› bir ihanet olarak nitelendiriyor, çünkü ço¤unluk direniflten yana. Tabii yeni düzenleme tüm kamu ifllerinde bürokrasinin uzamas›na sebep oluyor. Daha önce sadece ‹srail’in imzas› gerekirken, bu anlaflmayla önce Filistin, sonra ‹srail’in onay› gerekiyor. Böylece asl›nda ‹srail, kendisini birçok sorunla birinci elden u¤raflmaktan kurtarm›fl oluyor. Görünürde Filistin’e inisiyatif veriyor ama hala tüm onay ve son karar yetkileri kendisine ait. Ancak ‹srail bu kararlara da sad›k kalm›yor, sürekli bask›nlar düzenliyor, anlaflmaya göre girmesi yasak olan bölgelere giriyor, Filistin polisinin silah tafl›ma hakk›n› engelliyor ve en sonunda 2000’de bölgeyi tekrar iflgal ediyor. Filistin topraklar› 3 bölgeye ayr›l›yor. Zone A, tamamen Filistin kontrolünde olan bölgelere verilen isim. ‹srail’in bu bölgeye girmesi tamamen yasak. Filistin’in yüzde 8 i Zone A. Örne¤in Ramallah da Zone A, fakat ‹srail askerleri haftada iki kez flehri bas›p havaya atefl aç›yor, ve polis bir fley yap(a)m›yor. Zone B’de sivil yönetim Filistin’e, askeri yönetim ise ‹srail’e ait. Yüzde 20 lik dilim bu statüde. Zone C ise tamamen ‹srail kontrolünde, oran yüzde 72. 100 bin kiflilik nüfusa sahip olan Hebron flehri sadece 200 ‹srailli taraf›ndan kontrol ediliyor. Da¤›l›m ise net de¤il, Ramallah Zone A olmas›na ra¤men 2 km yak›ndaki gecen gün gitti¤im Jalazone kamp› Zone C, hemen yan›m›zdaki baflka bir bölge Zone B, tam bir ayr›m yapmak çok zor.

57 Filistin vatandafllar›n›n pasaportlar›yla yurt d›fl›na ç›k›flta izlenen prosedürü soruyorum. Birçok ülke pasaportlar› tan›yor, Ramallah ve Kudüs’teki konsolosluklar vas›tas›yla vize veriyor. fiafl›rt›c› olan ise Lübnan, Suriye, Irak ve Libya’n›n Filistin devletini tan›mamakla kalmay›p, Filistinlilerin de kendi topraklar›na girmesine izin vermemesi. 1993 anlaflmas›na karfl› olduklar› için böyle bir tutum içine giren bu ülkeler, ne Filistin pasaportuna ne de ‹srail pasaportuna girifl izni vermiyor. Gidifle en kolay izin verenler ise Avrupa ülkeleri. Baflta unutulmuflluk, d›fllanm›fll›k hissetmifller ama art›k 50 y›l olmufl, dünyadan beklentilerini, umutlar›n› kesmifller, düflmanl›k da yok, sadece biliyorlar ki onlara kendilerinden baflkas›n›n faydas› yok. Arap dünyas› 70’lerde çok destek vermifl davalar›na, büyük boykotlar yap›lm›fl ama o zamanlar çok geride kalm›fl, flimdi gözlerinin önünde çocuklar öldürülüyor ve kimse sesini ç›karm›yor. ‹srail gibi güçlü bir orduya, dünyay› arkas›na alm›fl bir devlete karfl› direnifl güçlerini nereden ald›klar›n› soruyorum. “Sadece özgürlük ve ba¤›ms›zl›k güdüsü” cevab›n› al›yorum. Yönetimler de¤iflebilir, al›nan kararlar, izlenen politikalar de¤iflebilir ama halk›n özgürlü¤e ve ba¤›ms›zl›¤a olan inanc› hiç de¤iflmiyor. Yani asl›nda liderler, politikac›lar, hem kendi içlerindekiler hem de dünyan›n geri kalan›ndakiler onlar›n fikirlerini ve inançlar›n› etkileyemiyor. Belki de bu yüzden Filistin’de di¤er Arap ülkelerinin aksine, sokaklarda, ana caddelerde, liderlerin foto¤raflar› yok. Halk sadece kendisine inan›yor. Sünni- fiii ayr›m› ise yok, çünkü burada fiii yok. Olsa da fark etmez diyorlar, çünkü din Filistin’de hiçbir zaman bir çat›flma unsuru olmam›fl. Örne¤in ‘Doktor’ lakab›yla tan›nan George Habbafl (Filistin’in Özgürlü¤ü ‹çin Halk Cephesi Genel Sekreteri) H›ristiyan olmas›na ra¤men Bat› emperyalizmine ve siyonizme karfl› durufluyla, Arafat’›n 1993’te imzalad›¤› Oslo Anlaflmas›’n› Filistin Devrimi’ne ihanet olarak nitelemesiyle halktan büyük destek görmüfl. Ayr›ca burada yaflayan Filistinli Museviler ve çok say›da H›ristiyan da bir d›fllanmaya maruz kalmam›fl, onlar›n birleflti¤i çok önemli bir nokta var ve bu da yine ba¤›ms›zl›k. Ramallah’ta girdi¤im her dükkanda, yurtta, okulda, internet kafelerde, kuaförlerde aç›k olan tüm televizyonlarda sürekli haberler seyrediliyor. Popüler kültür, televizyon flovlar› ve diziler onlar› esir almam›fl. Ama üzücü haberleri duyduklar›nda tepki vermiyorlar, günlük hayat›n bir parças› olmufl tüm olanlar. ... Tayseer Arouri, Bir Zeit Üniversitesi’nde Fizik profesörü, ayn› zamanda da eski bir politikac›. Sol görüfllü bir politikac› olarak ‹srail taraf›ndan nas›l alg›land›¤›n› soruyorum ve ald›¤›m cevap beni dehflete düflürüyor. 1970’lerde henüz evlenmeden önce bir gece yar›s› evi bas›l›yor ve apar topar hapishaneye götürülüyor. Hiçbir iddia ve delil olmadan tam 45 ay hapis yat›yor. Her 6 ayda bir süresi uzuyor ve kendisine hiçbir aç›klama yap›lm›yor. “‹lk iki sene daha kolayd›, içeride bol bol konufluyor, tart›fl›yorduk. Kütüphaneyi kullan›m hakk›m›z s›n›rl›yd›, ayda bir kez sadece yar›m saat iznimiz vard›. Üçüncü sene hapishane giderek kalabal›klaflt› ve kifli bafl›na 44cm2’nin düfltü¤ü bir darl›kta yaflamaya bafllad›k.” Hapse girmekten çok yarg›s›z infaz dokunmufl Arouri’ye. Aoruri, bir gün müdürün odas›na gitmifl ve rica etmifl, neden buraday›m, sadece bunu ö¤renmek istiyorum! Müdür bir hafta sonra kendisini ça¤›rm›fl, ve MOSSAD’dan kendisine ulaflan ka¤›d› okumufl. “‹srail senin onlara zarar verebilecek düflüncelere sahip olabilece¤ini düflünüyor.” Yani ortada hiçbir eylem ya da geçerli sebep yok! Sadece ‘düflünceler’ ve varsay›mlar var. Konufltu¤um herkes iki devletli çözüm konusunda hem fikir. Belki bu yine taviz vermek anlam›na gelecek ama ‹srail’in tek devlet çözümüne yanaflmayaca¤›n›n fark›ndalar. Hangi görüflten ve inançtan olursa olsun, Kudüs’e gitmelerinin yasak olmas›, tüm Filistinlilerin zoruna gidiyor. Ve ben bugün onlar›n gözbebekleri, ne olursa olsun baflkentleri Kudüs’e gidiyorum, Ramallah’› geride b›rakarak. Ama hem onlara hem kendime söz veriyorum bir gün geri gelece¤im.... Devam edecek…


57

25

22 Eylül-5 Ekim 2006

Sinema sanat›n› devrimci iradenin harc›yla yo¤uran sanatç›: YILMAZ GÜNEY

Y›lmaz Güney, 1 Nisan 1937’de Adana’n›n Yenice köyünde do¤du. Aslen Siverek’li olan Güney, Kürt bir iflçi ailesinin yedi çocu¤undan biriydi. Küçük yaflta o da Çukurova’n›n topraklar›nda çal›flmaya gelmifl birçok Kürt ailenin çocuklar› gibi, oyuncak yerine ekmek kavgas›na sar›ld›. O zamanlar teninin rengini ald›¤› Çukurova’n›n s›cak tarlalar›, gelecekte geliflip yaflam›na ve Türkiye devrimci sanat›na yön verecek olan s›n›f bilincine de renk vermekteydi. Pamuk iflçili¤inden, gazoz ve simit satmaya kadar birçok iflte çal›flt›, yafl›na ald›rmadan ailesine katk›da bulunmakt› çabas›. Daha gençlik y›llar›nda sinema seyircisiyle tan›flma olana¤› sa¤layacak bir iflte çal›flmaya bafllad›; Pursantaj Memurlu¤u. Sinemayla tan›flmas› ve ilgisi bu y›llardan bafllar Güney’in. Okul y›llar›nda kendini bulma çabalar› bafllar, edebiyata yönelir ve öyküler yazar. ‹lk hikayesi “Üç Bilinmeyenli Eflitsizlik Denklemi”ni bu y›llarda yazar. “13 Dergisi” adl› bir dergide yay›nlanan bu yaz›s›yla devleti rahats›z edecek ilk ifline imza atm›fl olur, 1961’de “komünizm propagandas› yapmak”tan 2.5 y›l hapis cezas› al›r. Henüz komünizm hakk›nda bir fley bilmeyen Güney, s›n›f›n›n ve insanca en temiz duygular›n›n rehberli¤inde yazd›¤› öyküsüyle proletarya ve onun biliminden egemenlerce duyulan korkunun hakl›l›¤›n› bir kez daha kan›tlam›flt›r. O zamanlar Güney, öyküsüyle ilgili bu durumu flöyle ifade etmifltir: “Hikâye küçük bir iflçi k›z hakk›ndayd›. Bir cümle vard› ‘e¤er herkes eflit olsayd›, buras› bir cennet gibi olurdu.’ Bundan hareket eden savc› benim eflitsizlikten bahsederek, komünizm propagandas› yapt›¤›m sonucuna vard›. Ben o zaman mahkemeye ‘komünizm ve sosyalizm hakk›nda hiçbir fley bilmiyorum’ dedim. O bana bakt› ve ‘biz sizin gibi insanlar› biliriz, siz her fleyi bilirsiniz’ dedi. ‹flte o zaman gerçektende herfleyi

bilmemiz gerekti¤ini anlad›m.” ‹çerde oldu¤u sürece okumaya ve yazmaya devem etti Güney, kendisine Orhan Kemal Ödülü’nü kazand›ran Boynu Bükük Öldüler roman›n› da bu y›llarda yazd›. 1963’te hapisten ç›kt›ktan sonra sinema yaflam›na bafllar. Baflta çok çeflitli rollerde oynar. Kimi zaman maddi olanaklar yaratmak için kendine yak›n rollerde bile oynayamaz. Ama bu dönem halk›n sevgisini kazanmay› becerir ve egemen sistemin biçimci güzellik anlay›fl›yla yaratt›¤› sinema kahraman› duvar›n› k›rarak halk›n gönlünde taht kurar. Sistemin önemli bir araç oldu¤unu bilerek sonuna kadar kulland›¤› sinema sanat›nda o dönem, devrim diyebilece¤imiz bir sürecin bafllang›c›d›r. Yarat›¤› bu etkiyi görmezden gelemeyen dönemin sanat çevreleri Y›lmaz Güney’e Çirkin Kral ismini verir. 1960’lar›n sonuna do¤ru Güney, geliflen siyasi bilinciyle paralel ifller yapmak için yo¤un çaba harcamaktad›r. Seyit Han ve Topra¤›n Gelini’nden sonra bu dönemin esas meyvesi “Umut” do¤ar. 1972’de devrimcilere yard›m etti¤i gerekçesiyle tekrar hapishaneye al›n›r, burada geçirdi¤i iki y›l siyasal anlamda geliflmek için çaba harcad›¤› bir okula döner. Y›lmaz Güney bu süreyi flöyle de¤erlendiriyor: “‹ki y›l› aflk›n cezaevi günlerimde, düflüncelerim tek bir noktada toplanm›flt›r. Demokratik Halk Devrimi. Baflta iflçi s›n›f› ve köylülük olmak üzere tüm emekçi kitleleri, ayd›nlar›, sanatç›lar›, küçük ifl ve küçük mülk sahiplerini ekonomik, toplumsal ve siyasal kölelikten kurtulufla götürecek yeni Türkiye’yi kuracak ve sosyalizme götürecek Demokratik Halk Devrimi’nin gerçeklefltirilmesi... Temel düflüncem budur.” Güney pek çok soruna oldu¤u gibi Kürt sorununa da Marksist bir bak›fl aç›s›yla yaklafl›yordu. Hapishane sürecinde yapt›¤› “Sürü” filmi bu bak›fl aç›s›n› yans›tan önemli filmlerinden biriydi. Pek çok ürününü de bu tutsak oldu¤u koflullarda verdi, çünkü bu dönemlerde tutsak olman›n mücadele etmenin önünde engel de¤il, tam tersi düflman›n› daha iyi tan›man›n, daha net durman›n yeri oldu¤unu biliyordu. Güney bir süre sonra yurtd›fl›na ç›kt› ve çal›flmalar›n› orada sürdürmeye bafllad›. Bununla ilgili olarak Cannes’da yapt›¤› konuflmas›nda: “Arkadafllar, yurtd›fl›na ç›kmak sadece benim kiflisel özgürlü¤üm aç›s›ndan önemli de¤ildir. ‹nan›n sadece bunun için ç›kmad›m. Türkiye devriminin ilerletilmesi için üzerime düflen bütün görevleri yapaca¤›ma inan›n. Bunu zaman ve pratik canl› hayat içersinde gösterecek.” sözleriyle böyle anlat›yordu, anlatt›¤› gibi de oldu... Güney, Türkiye’de hayata geçiremedi¤i filmi “Yol”u

burada çekti ve bu filmiyle bir kez daha tarihe ad›n› yazd›rd›. Yol Cannes Film Festivali’nde ödül almakla kalmad› uzun süre Fransa halk›n›n gündeminden düflmedi. Ald›¤› Alt›n Palmiye Ödülü’nün tören konuflmas›nda halka karfl› duydu¤u devrimci sorumlulu¤u bir kez daha ifade ediyor, devrime olan inanc›n› yeniliyordu. Güney pek çok olanaks›zl›k ve engellemeye ra¤men son filmi “Duvar”› da ayn› baflar›yla gerçeklefltiriyordu. Toplumun iki kanayan yaras›na ayn› anda de¤inmektedir. Hapishaneler ve devlete emanet minik yüreklerin dram›, çocuklar vard›r filmin merkezinde. Bir kez daha korkusuzca insanlar›n gözlerinden ve bilinçlerinden uzak gerçekleri film karelerine aktar›yor Güney. Ve tabi ki hiç bitmeyen umutlar›n›... Duvar filmi s›ras›nda bedenini saran hastal›k onun baflka film çal›flmalar›n› engelledi. Ama Türkiye hapishanelerindeki açl›k grevlerini desteklemek ve Avrupa kamuoyuna duyurmak amac›yla yo¤un çal›flmalara girdi. Hasta olmas›na karfl›n Almanya’n›n Düsseldorf flehinden ve Fransa’n›n Paris flehrinden bafllayan “Uzun Yürüyüfl” mücadelesine kat›ld›. Y›lmaz Güney’in bu dopdolu yaflam› pek çok bask›, imkâns›zl›k içinde geçmiflti. Hapishane koflullar› da bedeninde çok iz b›rakm›flt›, kanser hastal›¤› bedenini esir ald› ve 9 Eylül 1984 sabah› aram›zdan ayr›lmas›na neden oldu. Hak etti¤i gibi iflçi emekçi pek çok insan›n ellerinde sevgi seliyle u¤urland›. Y›lmaz Güney devrimci sanat için, özelde de sinema sanat› için eflsiz bir kaynak olmufltur. Sanat›n de¤ifltirici, ilerletici rolünü kavrayan, özellikle de bulundu¤umuz dönem itibariyle sinema sanat›n›n kitleler üzerindeki etkisini bilince ç›karan Güney, bunu tam bir devrimci silaha dönüfltürmesini de harikalara imza atarak baflard›. Bir demecinde Güney flunlar› söylüyordu: “Sadece toplumun objektif tan›mlanmas›, sadece elefltirel gerçeklik yeterli de¤ildir. Devrimci sanat, toplumun geliflen güçlerinin sanat›d›r. Bu güçlerin geliflmesini ve mücadelesini sergilerken, ayn› zamanda yol gösterici olmal›, fakat kuru sloganc›l›¤a düflülmemelidir. ‹fli basite indirgememelidir. Genel olarak ifade etmek gerekirse, devrimci sanat, halk›n yaflam›n›, halk› ezen s›n›f bask›lar›n›, bu bask›lara karfl› halk›n mücadelesini, yeni bir topluma duydu¤u özlemleri, ezen s›n›flara duyulan kini, nefreti temel almal›, onlar›n devrimci mücadele ruhunu gelifltirmeli, halk kahramanl›¤›n›, halk için fedakârl›k ruhunu derinlefltirmeli, olumlu ve olumsuz insan örneklerini karakterize ederek, mücadeleyi bütün boyutlar›yla konu edinmelidir.” Y›lmaz Güney devrimci bir sanatç›n›n sorumluluklar›n› çok iyi kavram›fl ve prati¤iyle de bunu kan›tlam›flt›r. Güney’in sanat›n›n kit-

leler üzerinde bu kadar etkili olmas›n›n bir sebebi de yukar›da ifade etti¤i gibi eserlerini icra ederken sergiledi¤i teknik ve sanatsal inceliktir. Filmlerinde egemenlerin ve bu kültüre özendirilmeye çal›fl›lan halk kesimlerinin görmek istemedi¤i yaflamdan gerçek kareleri ince bir anlat›mla hayata geçirirken, tüm olanaks›zl›klar›na ra¤men filmi gerçek bir sanat eseri haline geçirebilmeyi de baflarm›flt›r. Y›lmaz Güney özellikle sinema sanat›n›n devrimciler taraf›ndan kullan›lmas› gerekti¤ini flöyle ifade etmifltir: “Arkadafllar, sanat, özellikle sinema sanat›, kitleleri etkilemede, kitlelere bilinç tafl›mada, kitleleri belli konular karfl›s›nda uyan›k tutmada çok güçlü bir araç. E¤er bu arac› bir kenara b›rak›rsak, Türkiye devrimine zarar vermifl oluruz. Biz devrimci sinema sanat›n›n, devrimin ilerletici bir unsuru olarak bundan sonra da kullanaca¤›z.” Güney bu söylediklerini verdi¤i ürünler, bu ürünlerin halen devam eden etkisi ve tarihimize vurdu¤u damgayla belgelemifltir pek çok kez.

Y›lmaz Güney’in izinde K›sa Film Festivaline! Biz de Y›lmaz Güney’den ald›¤›m›z bu dersi günümüze uygulama çabas›nday›z. Aslen muhalif sanatç›lar›n elinden ç›kan “k›safilm” sinema sanat›n›n de¤ifltirici, sorgulat›c›, kavrat›c› gücünün fark›na var›lmas›n› sa¤lamak onu sistemin aleti olmaktan kurtarmak için çal›flmalar›m›z› bu yöne çeviriyoruz. Bir e¤lence, hatta bazen anlams›z karelerden oluflmufl bir bilinç buland›rma arac›na dönüfltürülen k›sa film çal›flmalar›na alternatif olma, bu yönde çal›flmalar yürüten sanatç›lara kendilerini ifade etme ve halka ulaflma olana¤› sa¤lama amaçl› 2. K›sa Film Festivalimizi Kas›m ay›nda gerçeklefltiriyoruz. Festivalimizi devrimci sinema sanat›n›n büyük ustas› Y›lmaz Güney’e adayarak, O’nu ölüm y›ldönümünde bir kez sayg›yla an›yor ve ö¤rettiklerini uygulama ve gelifltirme sözümüzü tekrarl›yoruz. TOHUM KÜLTÜR MERKEZ‹


26

22 Eylül-5 Ekim 2006 NED‹R PART‹ZAN* Partizan Ne bir s›r Ne bir gizemdir Bir bilseniz kardefller Ölesiye güzeldir. Bir sevdad›r O Kalbimizin derinliklerinde Hemi de Öyle bir sevda ki Yedi bafll› devlerin Beylerin bankerlerin Kalbimizin derinliklerinden Sökemedi¤i Bir kara sevda Umuttur O Yar›n›m›z› süsleyen Güçlü ve e¤ilmez Kaya gibi dimdik Kan Barut Ve atefl ortas›nda açan bir çiçek Yediveren bir güldür O Da¤lar›n doruklar›nda yanan Tek bir atefltir. Günefltir O Bizi ›s›tan Zalimi yak›p kavuran Silaht›r Düflman› canevinden vuran Ifl›kt›r yolumuzu ayd›nlatan PART‹ZAN Bedrettin’in düflüncesi Köro¤lu’nun Savaflç›l›¤› Pir Sultan’›n kararl›l›¤› Kawa’n›n sabr›d›r Ferhat’›n aflk›d›r Da¤lar› delen Ahmet’imin kurflunu Zeki’min ödüdür Hem ölü Hem diridir O Bedeninde k›z›l güller tafl›yan K›v›lc›md›r Bozk›r› tutuflturan Bakmay›n flimdi Boynunun büküklü¤üne Onun Ne bir Eylül f›rt›nas› Ne bir karak›fl Ne de bir bahar dolusu Solduramaz onu Çünkü Habire sulan›yor O fiahdamarlar›m›zdan akan fiar›l flar›l kanlarla Onu görmez mi istiyorsunuz? Gö¤e bak›n Çakan flimflektir Sayamayaca¤›m›z y›ld›zd›r O Suya bak›n Yüzen bal›kt›r Bil cümle hayatt›r O Göremediniz mi? Kendinize bak›n Sizsiniz HALKTIR O *Hasan Hakk› Erdo¤an’›n 1982’de yazd›¤› bir fliir

O, yaflam›n ölümsüz a¤ac›n› yeflertenlerdendi

17 Eylül 1984’te kallefl bir pusuda yakalad›lar O’nu. Gencecik bedendeki da¤ gibi yüre¤e 13 gün tahammül edebildiler ancak; bütün iflkence metotlar›n› uygulay›p sonuç alamayan insan avc›lar› ise çareyi 30 Eylül günü O’nu katletmekte buldular. Hasan Hakk› Erdo¤an yaflad›¤› gibi düflünmüfl ve düflüncelerini yaflam›n ölümsüz a¤ac›n› yeflertme mücadelesinde zenginlefltirmifl, hiçbir kiflisel ç›kar gözetmeden s›n›f mücadelesinde yerini alm›fl ve kavgas›n› lay›k oldu¤u flekilde yürütmeye çal›flm›flt›. Ayd›nl›k yar›nlara ulaflma mücadelesinin önüne dünün karanl›¤›yla set çekmeye çal›flanlar için bundan daha büyük suç mu olurdu? Hele çektikleri setin her geçen gün biraz daha incelip darald›¤›n› görenler Hasan Hakk›’lar›n en koyu karanl›kta bile yar›n›n müjdecisi oldu¤unu bilenler için. Hasan Hakk› Erdo¤an, 1976 y›l›nda Proletarya Partisi ile tan›flm›fl 1978’de Parti üyesi olmufltur. Bu tarihten itibaren de Elaz›¤, Tunceli, Malatya, Marafl, Mersin, ‹zmir ve ‹stanbul’da görev yapm›fl, ‹flçi Köylü Kurtuluflu yaz› kurulunda görev alm›flt›r. 12 Eylül öncesinde Elaz›¤ ve Adana’da iki kere gözalt›na al›n›p en a¤›r iflkencelerden geçirilmifltir. Ama O, “Ser verip s›r vermeme” tavr›n›n takipçisi olmufl, en küçük bir y›lg›nl›¤a, korkakl›¤a, karars›zl›¤a düflmemifl, zorlu s›navlardan aln› ak, bafl› dik bir biçimde ç›kmas›n› bilmifltir. Son olarak 18 Eylül 1984’te Proletarya Partisi’ne yönelik bir operasyonda ‹stanbul’da yakalanan Hasan Hakk› Erdo¤an, ihanetin dizboyu oldu¤u bir ortamda en soylu yolu tutarak yoldafllar›n›n bilincine kaz›nm›fl, nice direnifl destanlar›n›n aras›nda onurlu yerini alm›flt›r. S›n›f mücadelesinin en hassas te-

razileridir iflkencehaneler; en küçük a¤›rl›¤a tahammülleri yoktur, denge hemen bozulur. Düflman›n kendisini en güçlü hissetti¤i, inlerinin en kuytu köflelerinde düflman eline düflenlerin azg›n sald›r›lar karfl›s›nda tek silahlar› vard›r: Bilinçleri ve inançlar›. Düflman eline geçen her devrimci bilir ki, verdikleri en küçük taviz baflkalar›n›n ac›s›yla, kan›yla noktalan›r. Her türlü silahla sald›ran düflman› yenmenin tek yolunun devrim onurunun korunmas› oldu¤unu, bu onurda da hiçbir lekeye yer olmad›¤›n›, canbedeli at›ld›klar› mücadelenin hayat›n her alan›nda k›yas›ya devam etti¤ini ve bu mücadele içinde ellerindeki tek silah›n bilinçleri oldu¤unu çok iyi bilmektedirler. Hasan Hakk› Erdo¤an da, yakaland›¤› andan itibaren düflman karfl›s›nda örnek bir tav›r sergilemifltir. Kendi kimli¤ini dahi kabul etmeyip, yoldafllar›yla ilgili tüm sorular› cevaps›z b›rak›rken ç›plak bir flekilde ba¤land›¤› kalas›n üzerinde “Siz karfl›n›zda kim var san›yorsunuz. Bizim mücadelemiz hakl› bir mücadele, siz halk düflman›s›n›z. Sizin göreviniz halk için bizleri çözmek, bizim görevimiz halk›n onurlu mücadelesini buralarda da yaflatmaktad›r, çabalar›n›z bofluna…” sözleriyle düflman› en güçlü oldu¤u alanlarda flaflk›na çevirmifltir. O gördü¤ü iflkenceler s›ras›nda yalpalayan, karars›zl›k gösterenlere hatta çözülenlere de direnifli afl›layarak devrime olan inanc›n› kan›tlam›flt›r.

Pülümür flehitleri Türkiye’de devrimin yolu olan Halk Savafl›n›n yükseltilmesi ve daha ileri tafl›nmas› amac›yla Proletarya Partisi taraf›ndan gerilla mücadelesine kat›l›m ça¤r›s› yap›ld›. Proletarya Partisi’nin otoritesini tan›yan birçok kifli TKP/ML’nin ça¤r›s›na yan›t olarak halk ordusuna kat›ld›. TMLGB’de örgütlü olan Medet Hoflafç›, Y›lmaz Talayhan, Halil Erciyas ve Ayhan Altunbafl da bu ça¤r›ya ilk yan›t verenlerdendi. Di¤er birliklerle buluflmak üzere Dersim Pülümür ilçesi k›rsal›nda bulunan Partizanlar, konaklad›klar› çevrede bir hain taraf›ndan ihbar edildiler. Bulunduklar› birlikte yeterli silah olmamas› nedeniyle silahs›z olan gerillalar, çat›flmaya giremeden 3 Ekim 1990’da katledildiler. Daha sonra ihbarc›, TKP/ML taraf›ndan ölümle cezaland›r›ld›.

57 KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER Hasan Saz: 1940 Marafl Tan›r köyü do¤umlu Hasan Saz, 1969 y›l›nda çal›flmak için gitti¤i yurtd›fl›nda Proletarya Partisi’nin yurtd›fl›ndaki faaliyetinin geliflmesinde aktif bir flekilde mücadele yürüttü. 22 Eylül 1977 y›l›nda geçirdi¤i trafik kazas›nda yaflam›n› yitirdi. Ergin Altun: 1954 Ardahan-Hanak Sulu çay›r do¤umlu olan Ergin Altun, Proletarya Partisi saflar›nda mücadele yürütürken 30 Eylül 1978 y›l›nda Ardahan’›n Damal ilçesinde Seyfettin Çelik adl› bir faflist taraf›ndan öldürüldü. Amutka fiehitleri: Ali Karada¤: Dersim Çemiflgezek Paflac›k köyünden olan Ali Karada¤ Proletarya Partisi ile 1976 y›l›nda tan›flt›. 1982–83 y›llar›nda Alt Gerilla Bölgesi Askeri Parti Komitesi’nde komutan olarak görev yapan Karada¤, Ali Ekber Sa¤lam, ‹smail Dinçer ve G›ndo Halil isimli ajanlar›n cezaland›r›lmas›nda aktif görev ald›. Aziz Sürer: ‹lk seyyar gerilla birli¤inin üyesi olan Aziz Sürer Hozat’a ba¤l› Geyiksuyu mezras›na ba¤l› Muflkirek köyündendi. 1980 y›l›nda “GKK” hizbi saflar›nda yer ald›. 1981 y›l›nda Partiye özelefltiri vererek parti saflar›na geri döndü. 1983’de Amutka çat›flmas›nda flehit düfltü. Murat Diri: Dersim’in Ovac›k ilçesi Tetufla¤› köyünde do¤an Murat Diri 1979 y›l›nda Proletarya Partisi ile tan›flt›. 1983 Nisan’›nda gerillaya kat›lan Murat Diri flehit düfltü¤ünde M›nt›ka Askeri Komitesi’nde görev yap›yordu. H›d›r Yeter: 1963 y›l›nda Dersim Hozat Taçkirek köyünde dünyaya gelen H›d›r Yeter Proletarya Partisi saflar›nda mücadele yürütürken 25 Eylül 1986’da Erzincan Tercan’a ba¤l› Yollarüstü karakol bask›n› s›ras›nda ç›kan çat›flmada yaraland› ve iflkencede katledildi. Dumanl› fiehitleri: 27 Eylül 1998 tarihinde Tokat Almus’a ba¤l› Varz›l köyü yak›nlar›nda, Tokat ile Sivas aras›nda yükselen Dumanl› da¤›nda TKP/ML’ye ba¤l› Halk Ordusu T‹KKO gerillalar› ile faflist TC güçleri aras›nda ç›kan çat›flmada gerillalardan Bahattin Günel, Leyla Karakoç, Ümit Güner ve Zeynel Çapar flehit düfltüler. Almus Kad›vakf› fiehitleri: Tokat Almus/Kad›vakf› köyünde 27 Eylül 2001’de TC askerleriyle T‹KKO gerillalar› aras›nda ç›kan çat›flmada Mehmet fiahin ve Cihan F›nd›k flehit düfltü. Cuma Polat: TKP/ML’nin kurulmas›yla birlikte faaliyete bafllad›¤› alanlardan biri olan Siverek bölgesindeki çal›flmalar›, düflman› oldu¤u kadar, halk düflman› sosyal faflistleri de rahats›z ediyordu. Halk düflman› Devrimci Do¤u Kültür Derne¤i üyesi sosyal faflistlerin, “Toprak a¤alar›n›, soygunu, sömürüyü protesto” mitingini engelleme çabalar›na ra¤men mitingin baflar›yla geçmesi DDKD’lileri çileden ç›kar›r. Ve TKP/ML militanlar›na yapt›klar› sald›r›lar 20 Kas›m 1978’de Cuma Polat’›n katledilmesiyle doru¤a ulafl›r. Kemal Y›ld›r›m: Zonguldak’ta maden iflçisi olarak çal›flan Kemal Y›ld›r›m 1967 y›l›nda Almanya’ya gitti. Kendisini s›n›fsal bilinçle iflleyerek en ön saflarda örgütlenmeye yöneldi. 1976 y›l›nda AT‹F kurucular› aras›nda yer ald›. 5 Ekim 1991’de yakaland›¤› hastal›k nedeniyle yaflam›n› yitirdi¤inde Parti Üyesiydi. fiehit düfltükten sonra onur üyeli¤iyle taçland›r›ld›. Halil Türker: 1973 y›l›nda Tokat’›n Balus köyünde do¤an Halil Türker, 1993 y›l›nda Proletarya Partisi ile tan›flt›. 1997 y›l›nda tutsak düflen Türker, 1999 y›l›nda Ulucanlar katliam›nda 9 devrimci dostuyla birlikte ölümsüzleflti.


27

57 Anlat›mlar... Anlat›mlar... Ulucanlar katliam›n›n gerçek boyutunu, katliam› bizzat yaflayan tan›klar›n ifadeleri, geçici otopsi tutanaklar›, ölenlerin katliam sonras› çekilen foto¤raflar› bütün ç›plakl›¤›yla ortaya koymaktad›r. Katliamda yaflam›n› yitiren Önder Gençaslan’›n babas› Ali Gençaslan “Katliam olmadan ko¤ufl ihtiyaçlar›ndan dolay› baflka bir ko¤uflu iflgal ettiler. Hemen hemen iki y›ld›r 40 kiflilik ko¤uflta 120 kifli kald›lar. O zamandan beri görüfl izni verilmedi. Bu 22 gün devam etti. Ko¤ufl ve görüfl hakk› için bas›n aç›klamas› yapt›k, polis sald›r›s›na maruz kald›k. Sald›r› olaca¤› gün, hapishane önünde bekleyen biz ailelere de sald›rd›lar. Bizleri Emniyet Müdürlü¤ü’ne götürdüler. Tutsaklara sald›r› olaca¤›n› hiç belli etmediler. Biz emniyette oldu¤umuz zaman sald›r› oldu. Ve benim o¤lum da sald›r›da hayat›n› kaybetti.” ...... Katliam sonras› Nevflehir Hapishanesi’ne sürgün edilen Nesrin Kirman’›n Ümraniye hapishanesideki arkadafllar›na yollad›¤› mektuptan; “Bir taraftan da silah sesleri durmak bilmiyordu. 4. ve 5. ko¤ufllardaki yoldafllar›m›z› ve siperdafllar›m›z› katletmekle u¤rafl›yorlard›. Ko¤uflumuza sürekli gaz bombas› at›yor, kükürt serpiyorlard›... ‹tfaiyenin yard›m›yla tazyikli su s›kmaya bafllad›lar... Ko¤ufl kap›s›ndan bafllayarak malta ve görüfl kabinlerine kadar iki s›ra halinde dizilmifllerdi. Kabinlere götürürken buradan geçiriyorlard›. Sald›r›n›n haddi hesab› yok... En son hepimizi kabinlere götürdüler. Durumu biraz daha iyi olanlar di¤erlerine yard›m edince asker sald›r›lar› bafll›yor, slogan att›¤›m›z anda sürekli a¤z›m›za ve gözümüze biber gaz› s›k›yorlard›.” .... Ayn› katliamda öldüresiye dövülerek her iki baca¤› ile kafas›na kurflun s›k›larak en son öldü diye b›rak›lan, ölmedi¤i farkedilince hiçbir tedavi yap›lmaks›z›n Yozgat Hapishanesi’ne sürgün olarak gönderilen Cemal Çakmak’›n anlat›mlar›ndan; “Gaz bombas› att›lar. Nefes alamad›¤›m›z için havaland›rmaya ç›kt›k. Bu esnada üzerimize atefl ettiler. Birçok yaral› sabaha kadar havaland›rmada kald›. Hiçbir müdahale olmad›. Arkadafllar›m›z›n bir k›sm› da kan kayb›ndan öldü... Sald›r›dan sonra bizi hamama toplad›lar. Ço¤u arkadafl›m›z yaral›yd›. Bu esnada özel giyimli silahl› kifliler hamama gelerek, bir k›sm›m›z› seçip koridorda sorguya ald›. Ben de bu flekilde sorgulananlardand›m... Üzerime atefl ettiler. Çivili sopalarla vurdular. ‹ki baca¤›ma kurflun girdi. Bir kurflun da kafam› s›y›rd›. Ellerinde kar›fl›m›n› bilmedi¤im bir s›v› vard›. Ve neflteri s›v›ya bat›rarak vücudumu çizdiler. Uyufltum... Bize sald›r›p hamama doldurduklar› zaman DHKP-C temsilcisi ‹smet Kavakl›o¤lu da yan›m›zdayd›. Yaras› yoktu. Tek tek sorgulananlar aras›nda o da vard›. Hamamdan ç›kar›ld›¤›nda sa¤lamd›. Fakat sonra kurflunlanarak öldü¤ünü söylediler.”

22 Eylül-5 Ekim 2006

Ulucanlar; kanla yaz›lan tarihin silinemeyece¤i gerçe¤idir lucanlar Katliam› devletin hapishanelere yönelik sald›r›lar›nda ilk ateflli silah kullan›ld›¤› katliamd›r. Ulucanlar sonras› 19 Aral›k 2000 katliam›nda da ayn› vahflet devrimci tutsaklara uygulanm›flt›r. Kuflkusuz bu vahflet silahlara karfl› sloganlarla direnen devrimci ve komünist tutsaklar›n bafle¤meyen direniflini de tarih sayfalar›na ifllemifltir.

U

Hapishaneler, s›n›flar mücadelesi boyunca devrim ile karfl› devrimin çarp›flma alanlar›ndan biri olmufltur. Egemenlerin devrimci tutsaklar› teslim alma politikas› ve iste¤i, hapishaneleri s›n›f mücadelesinin önemli bir mevzisi durumuna getirmifltir. Türkiye ve Türkiye Kürdistan›’n›n ezilen emekçi halklar›na karfl› bir kölelefltirme savafl› sürdüren, bu savafl› giderek fliddetlendiren egemenler, devrimci tutsaklar› teslim almay› bu savafl› kazanman›n koflulu olarak görmektedir. Bu ba¤lamda egemenler, devrimci ve yurtsever tutsaklara karfl› defalarca çeflitli biçim ve fliddette sald›r›lar düzenlemifltir. Faflist devletin bu sald›r›lar›ndan birisi de, 10 devrimci tutsa¤›n katledildi¤i Ulucanlar Katliam›d›r. Ulucanlar katliam›n›n yafland›¤› süreç dünyada ekonomik krizin etkisiyle ‘80’lerden bu yana Yeni Dünya Düzeni, küreselleflme gibi adlarla dünyan›n geri b›rak›lm›fl ülkelerine ABD emperyalizmi taraf›ndan dayat›lan ekonomik, siyasal, sosyal politikalar›n yaflama geçirilmeye çal›fl›ld›¤› bir süreçtir. Bu dönemde sosyal güvenlik reformu ad› alt›nda “mezarda emeklilik” yasas› ç›kar›lm›fl, TV yay›nc›l›¤›na iliflkin yeni sansür ve yasaklar getirilmifl, “ç›kar amaçl› suç örgütleriyle mücadele yasas›na” konulan ek bir maddeyle telefon dinleme genellefltirilmifl, her türlü bask› yasallaflt›r›llmaya çal›fl›lm›flt›r. Tüm bunlar›n yafland›¤› bu süreçte ülke gündeminin en canl› konular›ndan birini de Kürt ulusal muhalefeti ve onun bar›fl politikas› ile devletin tüm ülkede estirdi¤i ›rkç›-flovenist dalga oluflturmufltur. D›flar›da uluslararas› sermayenin kendi ç›karlar› do¤rultusunda gelifltirdi¤i bask›lar, içeride yaflanan ekonomik krizin etkisiyle daha da derinleflen ulusal ve s›n›fsal çeliflkiler sonucunda gerek uluslararas› ekonomiye uyum, gerekse ülke içindeki sorunlar›n çözümü noktalar›nda zaman zaman su yüzüne ç›kan sessiz ve derinden bir klikler çat›flmas› yaflanmaktad›r. Ve bu çat›flma Ulucanlar katliam›n›n sinyallerini vermifltir.

Katliam... Ankara Merkez Kapal› Tutukevi’nde bulunan ve siyasi tutuklular›n bir k›sm›n›n kald›¤› 5. ko¤uflun kapasitesi 30-40 kifli olmas›na ra¤men dönem dönem 100’ü aflk›n tutuklu bu ko¤uflta kalmak zorunda b›rak›l-

m›flt›r. Sa¤l›ks›z koflullarda yaflayan tutsaklar idarenin sorunu çözme yönünde hiçbir giriflimde bulunmamas› üzerine 2 Eylül günü kendi ko¤ufllar›na bitiflik bir duvardan geçit açarak 7. ko¤ufla girmifllerdir. Siyasi tutsaklar›n bu davran›fl› ko¤ufl iflgali olarak tan›mlanm›flt›r. Siyasi tutsaklar ko¤ufl sorununun çözülece¤ine dair herhangi bir söz verilmesi halinde ko¤ufllar›na döneceklerini belirtmifllerdir. Ancak Adalet Bakanl›¤› 26 Eylül tarihine kadar 7. Ko¤uflu boflaltmam›flt›r. 26 Eylül günü maltada bulunan gardiyanlar malta d›fl›na çekilmifl, nöbetçi say›s› dörde ç›kar›lm›fl ve PKK’li tutsaklar›n bulundugu 5. ko¤ufl boflalt›lm›flt›r. Hapishanedeki kofluflturmay› farkeden tutsaklardan baz›lar› uyuyan arkadafllar›n› haberdar edeken ayn› anda 6. ve 7. Ko¤ufllar›n çat›lar›ndan hiçbir uyar› yap›lmadan tarama at›fl› bafllam›flt›r. Aç›lan ateflten korunmak için 4. Ko¤ufla geçmeye çal›flan tutsaklar›n üzerine bu sefer de 4. Ko¤uflun yan›ndaki gözetleme kulesinden hedef gözetilerek atefl edilir. Hedef gözetilerek yap›lan bu at›fllar s›ras›nda Halil Türker ve Abuzer Çat isimli tutsaklar yaflam›n› yitirirken, Ümit Alt›ntafl ve Zafer K›rb›y›k yaralan›r. Devrimci tutsaklar yaral› arkadafllar›n› da yanlar›na alarak 4. Ko¤uflun havaland›rmas›na çekilmeye çal›fl›rlar ancak ko¤ufl silahlar ve gaz bombalar›yla sar›l›r. Sabaha do¤ru ise itfaiye taraf›ndan önce su, ard›ndan köpük s›k›lmaya bafllan›r. Su ve köpük bir adam boyuna gelmeye bafllad›¤›nda havaland›rma ve ko¤ufl duvarlar› patlay›c›larla patlat›larak aç›lan deliklerden içeri yayl›m fleklinde atefl edilirken, bir yandan da göz yaflart›c› gaz, biber gaz› bombalar›n›n yan›nda kükürt gaz› s›k›lmaya devam edilir. Art›k içerde kalmalar› mümkün olmayan tutsaklar atefle ra¤men d›flar›ya ç›kmaya çal›flm›fl ancak tutsaklar›n üzerine atefl edilmeye devam edilmifltir. Yaral› olduklar› için d›flar› ç›kamayan tutsaklar ise içeri giren “görevliler” taraf›ndan ateflli silahlarla taranm›fllard›r. Aziz Dönmez’in bu tarama esnas›nda öldü¤ü san›lmaktad›r. Havaland›rmaya ç›kan tutsaklar ise plastik coplarla, kancal› demirlerle, silah dipçikleri ile dövülmüfllerdir. Devrimci tutsaklar havaland›rmadan hamama sürüklenerek götürülmüfl, kollar› arkadan kelepçelenerek iflkence yap›lm›flt›r. Bu kiflilerin aras›nda Nevzat Çiftçi ve ‹smet Kavakl›o¤lu’nun burada dövülerek,

iflkenceyle öldürüldü¤ü belirtilmifltir. Yaral› tutsaklar›n bir bölümü için hamamda iflkence uygulamas› yaklafl›k 6 saat sürmüfltür. Bir k›s›m tutuklunun k›yafetleri zorla ç›kar›lm›fl kabaca muayene edildikten sonra durumu a¤›r olanlar hastaneye götürülmüfltür. Hastaneye götürülürken ve hastanede jandarmalar yaral› tutsaklar› sürekli dövmüfller tedavilerinin yap›lmas›na engel olmufllard›r. Tutsaklar›n birço¤u tedavileri yap›lmadan tekrar Ankara Merkez Hapishanesine götürülmüfller ve ko¤ufllar›n tadilat› bahanesiyle hücrelere konmufllar ve sabah akflam say›m bahanesiyle meydan daya¤›na çekilmifllerdir. Yaflad›klar› insanl›k d›fl› durumu protesto eden tutuklular ise açl›k grevine bafllam›fllard›r. Ankara Merkez Kapal› Hapishanesi’nde katliam› ö¤renen tüm tutuklu ve hükümlüler - Katliam›n sorumlular›n›n a盤a ç›kar›lmas› ve bu katliama iliflkin olarak bir soruflturma komisyonunun oluflturulmas›, - Yaral›lar›n tedavilerinin geciktirilmeden yap›lmas›, - Sürgün edilen hükümlülerin istedikleri bir hapishaneye sevklerinin yap›lmas› talebiyle, Türkiye genelindeki hapishanlerde rehin alma, malta iflgali, say›m vermeme gibi eylemliliklere bafllam›fllard›r. Eylemliliklerinin beflinci gününde tutsaklar›n flartlar› kabul edilmifl, zafer direnenlerin olmufltur.

GÜNDE DÜN… 23 Eylül 1969. Ortado¤u Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ö¤rencisi Taylan Özgür ‹stanbul’da polis kurflunuyla öldürüldü. Ayn› gün Deniz Gezmifl tutukland›. 1974. fiilili devrimci flair Pablo Neruda, askeri diktatörlükçe gözetim alt›ndayken katledildi. 24 Eylül 1996. Diyarbak›r E Tipi Hapishanesi’nde12 siyasi tutsak dövülerek katledildi. 25 Eylül 1988. Hapishanelerde, siyasi tutsaklar›n haklar›na k›s›tlama getiren 1 A¤ustos genelgesi uygulanmaya bafllad›. 28 Eylül 1864. Londra’da 1. Enternasyonal kuruldu. 29 Eylül 1983. Bas›na büyük k›s›tlamalar getiren yasa tasar›s› 12 Eylül askeri yönetiminin atad›¤› Dan›flma Meclisi’nde oylanarak yasalaflt›. 1 Ekim 1949. Komünist önder Mao Zedung önderli¤inde Çin Halk Cumhuriyeti kuruldu.


22 Eylül-5 Ekim 2006

28

57

Y›k›mlara karfl› TEK yumruk, TEK barikat! Bilindi¤i gibi patron-a¤a devletinin emekçi halk›m›z›n yaflad›¤› gecekondu mahallelerinde y›k›mlar gerçeklefltirip, alanlar› istimlak etmesi, buralar› sermayeye peflkefl çekip bir avuç zenginin ç›karlar›na hizmet amac›yla, 2004 y›l›nda haz›rlay›p uygulamaya bafllad›¤›, ad›na da “Kentsel Dönüflüm Projesi” dedi¤i sald›r› projesi kapsam›nda flu ana kadar birçok yerde y›k›m gerçeklefltirmifl ve emekçi halk›m›z ma¤dur edilmiflti. Proje kapsam›nda y›k›mlara baflland›¤›nda önemli bir direnifl sergilenmiflti. Bunun üzerine y›k›mlara ara verilerek direnifllerden edindi¤i tecrübelerle, yeni taktik ve manevralarla (y›k›mlar› parça parça gerçeklefltirerek zamana yayma, “Hiç kimse evsiz kalmayacak” vb. propagandalar yapma) mahallelerde halk›n birlik ve dayan›flmas›n› parçalay›p 2005 y›l›n›n bafl›ndan itibaren yeniden proje kapsam›ndaki bölgelerde daha “sorunsuz!” olarak y›k›mlara baflland›. Ancak tüm bu manevralara ra¤men proje kapsam›nda bulunan Yakac›k-Yenimahalle ve Hürriyet Mahallesi halk›n›n protestolar›yla karfl›land›.

Bugün aç›s›ndan y›k›mlara karfl› tek yol tek yumruk tek barikat olmak son derece önemlidir. Bu eksende y›k›mlar bafllamadan önce y›k›mlara karfl› örgütlü bir durufl sergilenebilmesi için pratik ad›mlara giriflmeli ve herkes “tafl›n alt›na elini sokmal›d›r.”

8 Eylül Cuma günü ö¤len saatlerinde Büyükflehir Belediye Baflkan› Kadir Topbafl, AKP’li bölge milletvekilleri, kaymakam ve AKP’li Kartal Belediye Baflkan› Arif Da¤lar’›n da kat›ld›¤› kavflak, yol ve köprülerin aç›l›fl ve temel atma töreninde halk›n tepkisi vard›. Kentsel Dönüflüm Projesi çerçevesinde evleri y›k›lma tehlikesi alt›nda bulunan Kartall›lar, “Da¤lar sana oy veren a¤lar”, “Evimiz namusumuzdur, y›kt›rmaya-

ca¤›z” vb. dövizler ve “Evimizi y›kt›rmayaca¤›z”, “Kuflatmaya, iflgale, ya¤maya son” yaz›l› pankartlar› açarak hem projeyi hem de patron-a¤a devleti ve onun flu anki temsilcisi faflist AKP’yi protesto ettiler. Polisin yo¤un önlem ald›¤› törende aç›lan pankart ve dövizlere yüzsüzce-hayas›zca tepki gösteren Topbafl, “‹ndirin onlar› hepsine cevap verece¤im” demesine ra¤men icraatlar›n› anlatmakla ye-

tindi. Bunun üzerine Topbafl’›n konuflmas›na Kartall›lar, Meydan› terk ederek tepki gösterdiler. Patron a¤a devleti, özelde AKP hükümeti, ‹stanbul’daki plans›z ve sorunlu yap›laflmay› halk›m›za mal ederek, onlar› bundan sorumlu tutarak kendi sorumlulu¤unu ve pay›n› göz ard› ederek, “Yavuz h›rs›z ev sahibini bast›r›r” misali yüzsüzlük ve riyakarl›k yapabilmektedir. Ancak Pendik-Aydos Mahallesi’nde, Gülensu-Gülsuyu’nda, Gazi Mahallesi vb. yerlerdeki emekçi halk›m›z›n y›k›mlara karfl› direnifli onlara tokat olmufl ve bugün de Yakac›k-Yenimahalle ve Hürriyet Mahallesi halk›n›n flimdiden y›k›mlara karfl› duruflu örgütlemeleri yeni bir tokat olarak egemenlerin surat›na vurulacakt›r. Bugün aç›s›ndan y›k›mlara karfl› tek yol tek yumruk tek barikat olmak son derece önemlidir. Bu eksende y›k›mlar bafllamadan önce y›k›mlara karfl› örgütlü bir durufl sergilenebilmesi için pratik ad›mlara giriflmeli ve herkes “tafl›n alt›na elini sokmal›d›r.” (H. Merkezi)

MÜZ‹⁄‹M‹Z‹N AKARSUYU; RUH‹ SU Bilimsellik, direnifl ruhu pürüzsüz ve halk›n yüre¤ine iflleyen, özgün sesiyle zaman içinde hakk›n› alm›fl bir sanatç›d›r O. Dünyada egemen s›n›f olarak burjuvazinin a¤›rl›¤›n› ve yükseliflini, 18.yy’dan arta kalan dönemle 19.yy’›n bafllar› aras›nda yafl›yoruz. Bu ça¤larda saray›n olanaklar›yla beslenen ve t›n›s›yla, ruhuyla bu s›n›f› besleyen bir müzik anlay›fl›ndan öte gidemeyen Viyana’n›n müzik ortam›ndan etkilenen Hydn, Mozart ve Beethoven’› ön planda görüyoruz. Daha sonra Volfgang Amadeus Motzart Salzburg baflpiskoposu Collerado’ya isyan ederek feodal aristokrasiye karfl› sanatta ba¤›ms›zl›k bildirisi ilan etmifltir. O dönemden sonra da içten ve yal›n ezgiler yazmakta kimse onu geçememifltir. Ülkemizde ise, saraya yak›n çevrelerin kaynak ald›¤› divan fliiri ve bunlardan beslenen müzik eserleriyle Osmanl› aristokrasisi bu alanda bask›nl›¤›n›

sürdürürken Anadolu’da halk›n yaflam›n›, ideolojisini, isyan›n› ve ac›lar›n› dile getiren halk müzi¤i bask› alt›nda da olsa kendi gerçekli¤ini dayatm›flt›r. Onun özü muhalefet, gerçeklik ve direnifltir. Ve bu direnifl Pir Sultan’dan, Dadalo¤lu’ndan gelen bir gelenektir. Ruhi Su fliirle müzi¤in birbirinden ayr› tutulamayaca¤› bir sanat anlay›fl› içinde Anadolu halk ezgilerini sözün ve müzi¤in eytiflimsel bütünlü¤ü içinde insana iletmifl, güçlü sesi, müzik birikimi ile özellikle unutturulmak istenenleri uyarm›fl bir müzisyendir. Victor Jara gibi direniflin ve esaretin sesi olmufltur. Ruhi Su do¤ulu bir sanatç›d›r. 1912 y›l›nda Van’da do¤mufltur. “Ermeni tehciri” s›ras›nda ailesini kaybetmifl, yetimhanede büyümüfl, kendini yetifltirmeyi baflarm›fl bir müzik insan›d›r. Araflt›rmac›, zorlukla savaflmay› seven bir sanatç›d›r. Kapitalist sistemin muhalif sanatç› üzerindeki bask›lar›n› oldu¤u kadar s›¤l›¤a, s›radanl›¤a, yozlu¤a da karfl›d›r. Güç koflullarda opera e¤itimi

alm›fl, çok seslilik üzerine çal›flmalar yapm›flt›r. Türkülerin içeri¤i onlar›n ideolojik ruhunu biçimlendirmekte, Ruhi Su’nun dünya görüflündeki netlik, kararl›l›k ve coflku da onlar› yorumlay›fl›ndaki gücü ortaya koymaktad›r. Bu yüzden sesi hep güçlü ç›kar. Bilimsellik, direnifl ruhu pürüzsüz ve halk›n yüre¤ine iflleyen, özgün sesiyle zaman içinde hakk›n› alm›fl bir sanatç›d›r. Dört dörtlük bir sanatç› olmas› egemenleri karfl›s›na al›r. ‹flkence ve tutsakl›¤›, engelleri yaflar. 12 Eylül Cuntas› döneminde hastalan›r. Yurtd›fl›na gitmesi engellenir. Akarsu gibi kir tutmayan derin bir müziksel zenginlikle örülü yaflam› 20 Eylül 1985 tarihinde sonlan›r. Gerçekte yok etmeyi hiçbir zaman baflaramad›klar› eksiksiz bir kaynakt›r O. Ruhan Mavruk


29

57

22 Eylül-5 Ekim 2006

Gifle çal›flanlar› ifl yavafllatt›! Uzun zamand›r haklar›n› alamayan, her geçen gün çal›flma koflullar› alt›nda ezilen ve fakirleflen karayollar› çal›flanlar›, geçti¤imiz hafta birçok eylem yapt›. Asgari ücretin biraz üstünde bir maaflla otoyol giflelerinde günde 10-12 saatini geçiren, soluduklar› egzostan ötürü sa¤l›¤›n› yitiren, devletin aç›klad›¤› maafl art›fllar› bir türlü banka hesaplar›na geçmeyen Yap› Yol-Sen üyeleri 13 Eylül günü yapt›klar› aç›klamalarla 14 Eylül gününün bitifline kadar ifl yavafllatma eylemine bafllad›klar›n› aç›klad›lar. 13 Eylül Çarflamba günü Mersin Karayollar› 5. Bölge Müdürlü¤ü önünde bas›n aç›klamas› yapan Yap› Yol-Sen üyelerinin eyleminde Mersin fiube Baflkan› Mehmet Da¤l›, ertesi gün yapacaklar› eyleme Edirne’den Gaziantep’e kadar olan tüm otoyollarda, otoyol giflelerinde ve köprü giflelerinde görevli olan Yap›-Yol Sen üyelerinin kat›laca¤›n› aç›klayarak, taleplerinin karfl›lanmamas› halinde ifl b›rakma eylemi yapacaklar›n› söyledi. Da¤l› yapt›¤› aç›klamada iflkollar›na ba¤l› herkesin maafl›n›n 640 YTL ile 1200 YTL aras›nda de¤iflti¤ini, ancak çal›flanlar›n % 70’inden fazlas›n›n maafl›n›n bin YTL’den az oldu¤unu söyleyerek maafllar›n artt›r›lmas›n› talep etti. Yaln›zca ücretlerde de¤il, çal›flma koflullar›nda da y›¤›nla sorun bulundu¤unu belirten ve gifle memurlar› konusuna özellikle de¤inen Da¤l›; 800 YTL açl›k, 2 bin YTL yoksulluk s›n›r›n›n bulundu¤u bir ülkede gifle emekçilerinin ayl›k 700 YTL’ye çal›flt›klar›n› söyledi. 10-12 saatlik vardiyalarda çal›flt›r›lan gifle memurlar›n›n maafllar›n yan› s›ra di¤er s›k›nt›lar›n› da sayan Da¤l›; y›ll›k izinlerin kullan›lamad›¤›n›, vardiyalar yüzünden birçok emekçinin ailelerini bile do¤ru düzgün göremediklerini belirtti. Ayr›ca birçok karayolu çal›flan›n›n sa¤l›k sorunlar› oldu¤unu da belirten Da¤l›; kimi emekçilerin da¤l›k yerlerdeki giflelerde tek bafllar›na b›rak›ld›¤›n›, kiminin ise sabah Lüleburgaz’da, akflam ‹zmir’de olmas› istendi¤ini söyledi. Ayr›ca mesleklerini icra ederken gifle görevlilerinin s›k s›k hakaret ve fliddete maruz kald›¤›n› da söyleyen Da¤l›; baz› arkadafllar›n›n ise çal›flma koflullar›ndan ötürü yaflad›klar› sa¤l›k sorunlar›ndan dolay› genç yaflta öldü¤ünü vurgulad›.

“Ankara’daiflyerlerindeydik” 14 Eylül Perflembe günü de benzer eylemler yap›ld›. Ankara’da Yap› Yol-Sen üyeleri ifl yavafllatma eylemlerini bas›n aç›klamas› yaparak duyurdular. Ak›nc›lar Otoyol Gifleleri’nde yap›lan aç›klamada kitle ad›na konuflan Ankara fiubesi Baflkan› Kayhan Özkul, açl›k s›n›r›n› hat›rlatarak bin YTL’nin alt›nda olan maafllar›n % 70’i kapsad›¤›n› ve bu durumda % 2+2 zam önerisinin bir insanl›k ay›b› oldu¤unu belirtti. Bu eylemi ekonomik ve özlük haklar›n› almak için yapt›klar›n› anlatan Özkul; hakl› bulunmak de¤il haklar›n› almak istediklerinin alt›n› çizdi ve flöyle devam etti; “sosyal aktivitelere gidemiyoruz. Y›ll›k izinlerimizi kullanam›yoruz. Bir gün Lüleburgaz’da ertesi gün ‹zmir’de olmam›z bile isteniyor. Iss›z da¤ bafllar›na kurulan giflelerde can güvenli¤imiz olmadan çal›fl›yoruz. Görev yapt›¤›m›z giflelerin içi egzos gazlar›ndan is tutmufl halde kapkara, sürekli bu duman› soluyoruz. (….) Geç saatlerde ifllerimizin bitmesi ve servis s›k›nt›s› yüzünden yar› yolda kal›p evlerimize binlerce risk alt›nda gidebiliyoruz. … S›k s›k kasalardan eksik ç›k›yor. Bu geçifl sisteminden ötürü oluyor. Baz› arkadafllar›m›z ay sonunda kasa eksi¤i kesintilerinden ötürü maafl alam›yor. Ayr›ca sahte paralar› ay›rt etmek için gerekli cihazlar her yerde yok. Bunlar›nda kesintisi maafllardan yap›l›yor.” Özkul, ayn› zamanda gifle memurlar›n›n taleplerinin dillendirilmesinin de önemli oldu¤unu belirterek taleplerinin maafllar›n derhal iyilefltirilmesi, giflelere havaland›rma yap›lmas›, vardiya saatlerinin düflürülmesi ve kadro eksi¤inin yeni personel al›mlar›yla kapat›l-

mas›, fiili hizmet zamm›ndan tüm gifle memurlar›n›n faydalanmas›, köprülerin ücretsiz yap›lmas› ve ayr›ca gifle tazminat›n›n ödenmesi oldu¤unu söyledi.

“Gifleler burada, biz buraday›z, halk›n tepkisi de olumlu” ‹stanbul’da yap›lan ifl yavafllatma eylemleri ise egemenler aç›s›ndan çok komik sahnelere tan›kl›k etti. Yap›-Yol Sen’in temsilcilerinin, Genel Baflkan› Bedri Tekin ve KESK Genel Baflkan› ‹smail Hakk› Tombul’un Fatih Sultan Mehmet Köprüsü giflelerine gelmesiyle bafllayan eylemde, egemenlerin emekçiler karfl›s›ndaki temsilcileri ise yine görev bafl›ndayd›. Burada bafllat›lan ifl yavafllatma eylemine saat 13.00’ten itibaren bafllan›rken eyleme haz›rl›k s›ras›nda Bay›nd›rl›k ve ‹skan Bakan› Müsteflar› Sabri Erbakan; emekçileri eyleminden vazgeçirmek için giflelere geldi. Burada Tekin ve Tombul’la görüflen Erbakan; “Biz sizlerin durumunuzun düzeltilmesi için elimizden geleni yap›yoruz. Sizin durumunuzu biliyoruz, ama böyle bir eylem vatandafltan tepki toplar ve bu tepki hem size hem de bize gelir. Onun için sa¤duyulu davranarak buna bir son verin. Ülkemizin ekonomik durumu ve verece¤i maafllar ortadad›r. Ben sizlerin taleplerini bakanl›¤›m›za iletece¤im” dedi. Müsteflar Erbakan’›n tüm çabalar›na ra¤men geri ad›m atmayan sendika temsilcileri Erbakan’› kendi sözleri ile teflhir etmeyi ve mücadelelerinin meflrulu¤unu ortaya koymay› da unutmad›. Erbakan’›n peflinden söz alan Tekin; gifle personelinin sa¤l›ks›z koflullarda normal me-

Akmercan iflçilerine sald›r› 10 Temmuz’dan bu yana iflten at›lan Akmercan iflçilerinin direnifli devam ederken 13 Eylül günü direniflteki iflçilere polis ve zab›ta ekipleri taraf›ndan sald›r›da bulunuldu. ‹flyerlerinin önünde direniflte olan Gaziosmanpafla Belediyesi’nde tafleron Akmercan flirketi ad›na çal›flan temizlik iflçilerinin mücadelesi, 12 Eylül günü Eyüp Adliyesi’nde görülen davan›n ard›ndan devam ediyor. ‹flçilerin ifle geri dönmek ve haklar›n› alabilmek için açt›klar› dava 12 Eylül günü, di¤er tan›klar›n dinlenmesi gerekçesiyle ertelenince, Akmercan iflçileri direnifle devam edecekleri konusunda ka-

rarl›l›klar›n› bir kez daha dile getirdiler. 13 Eylül günü ise polis ve zab›ta ekipleri, direnifllerine devam eden Akmercan iflçilerine sald›rarak direnifl çad›rlar›n› y›kt›. Sald›r› s›ras›nda çad›rda bulunan Abidin Ateflo¤lu isimli iflçinin polisler taraf›ndan sald›r›ya u¤rad›¤› ve fliddete maruz kald›¤› ö¤renildi. Bu sald›r›n›n ard›ndan 14 Eylül günü flantiye önünde yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla iflçiler sald›r›y› protesto ettiler. Bas›n aç›klamas›nda ayr›ca dernekleflmeye gideceklerini de duyurdular. Aç›klamay› sald›r›da yara alan Abidin Ateflo¤lu oku-

du. Ateflo¤lu, sald›r›y› Belediye ve Emniyetin “çevreyi kirletiyorsunuz” gerekçesiyle yapt›¤›n› söyleyerek “Akmercan iflçileri olarak direniflimizin ad› kirlilik ise bu kirlili¤i sürdürece¤iz” fleklinde konuflarak kararl›l›klar›n› ifade etti. Ateflo¤lu, temizlik iflçilerinin çal›flma koflullar›n›n kötü oldu¤u, insanca yaflayabilecek ücret almad›klar› için dernekleflmeye gideceklerini belirterek “4857 kölelik yasas›na karfl› Gaziosmanpafla genelinde tüm iflkollar›na yönelik bir çal›flma bafllataca¤›z” dedi. (H. Merkezi)

mur maafllar›ndan daha düflük ücretlerle çal›flt›¤›n›, fiili hizmetten yararlanmak istediklerini belirterek “‹stanbul’un her zaman trafik sorunu olmufltur. Bu sorun buray› yönetenlerin sorunudur. Biz gifle geçifllerinin de ücretsiz olmas›n› istiyoruz. Vatandafllardan da olumlu tepkiler al›yoruz. Gifleler burada, biz de buraday›z. ‹stedi¤imiz zaman gifleleri boflalt›r›z. Kimse bunun sadece bugünlük olan bir eylem oldu¤unu sanmas›n” diyerek müsteflar›n çarp›tmalar›n› da yan›tlam›fl oldu. Gece geç saatlere kadar eylemi devam ettirme niyetinde olan kitle ise müsteflar›n köfleye s›k›flarak bakanl›¤a emekçilerin taleplerini ileterek bu koflullar›n derhal iyilefltirmesi sözü vermesi üzerine eylemi 16:30’da sonland›rd›.

“Kimse son zannetmesin; bu daha bafllang›ç!” Devletin y›llard›r ulafl›m alan›nda çal›flan emekçilere karfl› tavr› otobüs floförlerini de çileden ç›kard›. ‹ETT’de çal›flan ve Hizmet-‹fl Sendikas›nda örgütlü bulunan emekçiler okullar›n da aç›laca¤› 17 Eylül Pazartesi gününü eylem günü olarak aç›klad›. T‹S’ten kaynaklanan haklar›n› hala alamad›klar›n› belirten Hizmet-‹fl Sendikas›, bunun için hükümete bir uyar›da bulunacaklar›n› ve Pazartesi günü tüm üyelerinin trafikte saatte 30 kilometre h›z›n üstüne ç›kmadan, bofl duraklarda durarak ve birbirini sollamadan çal›flaca¤›n›, böylece ifl yavafllataca¤›n› aç›klad›. (H. Merkezi)

Depo iflçilerinden direnifl Mersin’de faaliyet yürüten 20 g›da deposunda çal›flan 5 bine yak›n iflçi ücretlerinin art›r›lmas› talebiyle ifl b›rakt›. ‹flçiler ücretlere y›ll›k % 10’luk zam yap›lmas›n› protesto etmek amac›yla makinelerini kapatarak ifl b›rakt›lar. BYS, DMN, ATAT, Hakan G›da ve Ersin G›da gibi firmalarda çal›flan 5 bin iflçi y›ll›k yap›lmas› gereken % 10’luk zamm›n bile y›llard›r yap›lmad›¤›n› söyleyerek ücret art›fllar›n›n y›ll›k % 20’ye ç›kar›lmas›n› istediler. Bir süre önce iflçiler ücretlerin art›r›lmas› konusunda patronlara taleplerini iletmifl ancak herhangi bir yan›t alamam›fllard›. Okurlar›m›zdan edindi¤imiz bilgilere göre binlerce iflçi art›k böyle çal›flamayaca¤›n› söyleyerek ifli b›rakm›fl, depolar› gezerek ifli durdurmufl ve taleplerini dile getirmifltir. Önce Akbank, Tabank depolar›nda ve yan› s›ra 18 küçük ölçekli depoda çal›flan yaklafl›k 700 iflçinin bir günlük ifl b›rakmas›n›n ard›ndan Mersin Ticaret Borsas› ile firma patronlar› ile iflçi temsilcileri aras›nda yap›lan görüflmeler sonucunda ücretler % 20 oran›nda art›r›ld›. Bu depolarda bafllayan direnifl öncesinde kad›n iflçilere 14 YTL, erkek iflçilere 20 YTL ücret öderken direniflin ard›ndan kad›n iflçilere 17 YTL, erkek iflçilere 24 YTL ödenmesi kararlaflt›r›lm›flt›r. (Mersin)


30

22 Eylül-5 Ekim 2006

‹flçi-köylü’den DAVAYI KEND‹ ELLER‹NE ALMA Sömürü ve zulüm cenderesi alt›nda iflçi s›n›f›n›n ve ezilen dünya halklar›n›n yaflam› her geçen gün daha fazla kötüye gitmektedir. Ezilenler daha fazla ekonomik-politik-ideolojik kuflatma alt›na al›narak sald›r›ya u¤ramaktad›r. Kuflatma ve sald›r›n›n biçim ve boyutu her geçen gün artmaktad›r. Özellikle enerji kaynaklar›na sahip ülke halklar›n›n yaflam› ve gelece¤i emperyalist sald›r› ve gerici kuflatma tehlikesi alt›na girmektedir. Emperyalistkapitalist sistem, bir yandan art›-de¤er sömürüsüyle iflçi s›n›f›n› sömürürken kapitalist ekonominin kalp pili onun yaflam suyu olan petrole, yeni enerji kaynaklar›na sahip olmak için ezilen dünya halklar›n› da boyunduruk alt›na al›p, sömürmekte ve bask› alt›nda maddi ve manevi köleli¤e mahkûm etmektedir. Enerji kaynaklar› emperyalist-kapitalist sistemin ifltah›n› kabartan önemli zenginlik kaynaklar›, dünya halklar›n›n da bafl›na “bela” olmaktad›r. En vahfli ve barbar sald›r›lar›n nedeni olmaktad›r. Proletaryan›n devrim bilimi, kurtulufl ö¤retisi olan Marksizm-Leninizm-Maoizm d›fl›ndaki her türlü ideoloji ve düflünce iflçi s›n›f›n›n ve ezilen dünya halklar›n›n kurtuluflunu geciktiren, ba¤›ms›zl›¤›n› engelleyen, hedefine ulaflmas›n› sapt›ran düflünce ve anlay›fllard›r. Burjuva ve küçük burjuvaziye ait olan, onun dokusundan beslenen, onun varl›k zemini üzerinde yaflayan ve ona göre flekillenen düflünce ve anlay›fllar iflçi s›n›f›n›n ve ezilen dünya halklar›n›n kurtulufl ideolojisi olamaz. Sömürü ve zulüm sistemini y›kmay› amaçlamayan, toplumsal de¤iflimi devrimle hedeflemeyen, reformizmle bar›fl›k, milliyetçilik ve ‹slami ideolojiyle örtünen düflünce

ve anlay›fllar, emperyalist-kapitalist sistem ve onun yerli uflaklar›n›n varl›¤›n› tehdit eden “tehlike” güç olamaz. Ortado¤u, Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya’da ortaya ç›kan ve halen belli ölçüde varl›klar›n› devam ettiren milliyetçi ve ‹slami ak›mlar›n hiçbiri emperyalist-kapitalist sistemin bütünlüklü varl›¤›na ve onun bütünlüklü sömürü ve hegemonya politikas›na karfl› de¤ildir. Sürecin baz› kesitlerinde baz› emperyalist ülkelerin belli politika ve uygulamalar›na, k›smi olarak karfl› olurken di¤er emperyalist-kapitalist ülkelere karfl› olmad›klar› gibi onlar›n sunduklar› “çözüm” politikalar›na s›cak bak›p onlar›n politikalar›na aç›k olmakta, onlardan destek beklemekte, onlardan medet umarak kurtulufllar›n› onlardan beklemektedir. Bu gerçeklik milliyetçi ve ‹slami ak›mlar›n bütünüyle tam ba¤›ms›zl›k ve özgürlükten yana olmad›klar›n› göstermektedir. Sömürü ve zulüm sistemine bütünüyle karfl› olmad›klar›n›, onlar›n bütünlüklü varl›¤›n› tehdit eden esas güç olmad›klar›n› ortaya koymaktad›r. Kendilerine ‹slami ideolojiyi temel referans alan Hamas, Hizbullah, Çeçen hareketleri bunlar›n hiçbiri emperyalist-kapitalist sistemin bütünlüklü varl›¤›na, hegemonyas›na, onun sömürü ve zulüm politikalar›na karfl› olmad›klar› gibi; onlar›n uflakl›¤›n› yapan komprador burjuva ve toprak a¤alar›n›n faflist ve gerici diktatörlüklerinin tümüne de karfl› de¤ildir. ‹slami ideoloji halklar› “anti-emperyalist” bir kurtulufla götüremez. Bu gerçeklik Ortado¤u ve Kafkas, Balkanlar, Orta Asya halklar›n›n kurtuluflunu geciktirmekte, umutlar›n› zay›flat›p, özgürlük ve ba¤›ms›zl›k ideallerine kavuflmalar›n›

engellemektedir. Ezilen dünya halklar› kendi kaderlerini ellerine almak zorundad›r. Kendi kaderini eline almak demek, ba¤›ms›zl›k ve özgürlük davalar›na sahip ç›kmak demektir. Emperyalist-kapitalist sistemin fiili ve dolayl› tehdidi alt›nda olan ba¤›ms›zl›k, özgürlük gibi temel toplumsal sorunlar› yaflayan uluslar, halklar kendi kaderlerini ellerine al›p, davalar›n›n sahibi ç›kmad›klar› takdirde, onlar›n yerine, onlar ad›na baflkalar› (emperyalist-kapitalist sistemin ve komprador burjuvazinin temsilcileri) konuflup, karar verecektir. Bu durum, var›lmak istenen ba¤›ms›zl›k ve özgürlük hedefini sapt›racak kurtulufl yolunu uzatmaktan baflka bir “kazan›m” olmayacakt›r. Bugün Ortado¤u’da yaflananlar bu gerçekli¤i fazlas›yla sergilemektedir. Yaflanan bu durumu ortaya koymaktad›r. Direnen ve savaflan halklar ac› ve y›k›m içinde davalar›na sahip ç›kmay› a¤›r ve sanc›l› da olsa ö¤renmeye bafllamaktad›r. Ve onlar ad›na baflkalar›n›n konuflmas›na, yaflamlar› hakk›nda karar vermesine, geleceklerini belirlemesine müsaade etmeyecektir. Davay› kendi eline almak demek, kendi yaflam› ve gelece¤i hakk›nda kendisinin düflünmesi, konuflmas›, karar vermesi, örgütlenip, savaflmas› demektir. Kendi yaflam› ve gelece¤i hakk›nda söz ve karar sahibi olmas› demektir. Yaflad›¤› sorunlar›, karfl›laflt›¤› engelleri bilimsel bir ideoloji ›fl›¤›nda do¤ru bir bak›fl aç›s›yla bilinçle çözmesi ve gelece¤ini sömürü ve zulümden kurtaracak tarzda belirlemesi demektir. Yaflad›¤› sorunlar›n bilincinde olmas› demektir. Kendi yaflam› ve gelece¤i hakk›nda sömürü ve zulüm sisteminden beslenen, ona hizmet eden her tülü kölelefltirici burjuva-feodal düflüncelerden uzak bir flekilde yaflam› ve özgürlü¤ünü kendi ellerine almas› demektir. Sömürü ve zulüm sahipleri, özgürlük ve ba¤›ms›zl›k düflmanlar›, baflta iflçi s›n›f› olmak üzere ezilen dünya halklar›n›n ve emekçilerin kaderlerini kendi ellerine almalar›n› engellemek ve bu

57 süreci uzatmak için her türlü ekonomik-politik-askeri-ideolojik-psikolojik sald›r› ve kuflatmadan asla vazgeçmeyeceklerdir. Bu durum karfl›s›nda iflçiler, köylüler, ezilen dünya halklar› bilimsel bir ideolojiye, do¤ru bir politik yönelime ve sa¤lam bir örgütlenmeye sahip olmadan ve bunun yarat›lmas› için örgütlenip mücadele etmeden “davay› kendi ellerine almak” asla gerçek olmayacakt›r. Baflta Ortado¤u halklar› olmak üzere ezilen dünya halklar›, ezilen ba¤›ml› uluslar emperyalizmin kölelefltirici hegemonya zincirlerinden burjuva-feodal gericili¤in her türlü sömürü ve zulmünden kurtulup kendi geleceklerini ellerine almad›klar› sürece ne gerçek anlamda ba¤›ms›zl›k ve özgürlü¤e ne de bar›fl ve istikrara sahip olacaklard›r ne de yoksulluk ve cehaletten kurtulacaklard›r. Bar›fl›n, sosyal refah›n, istikrar›n, toplumsal geliflim ve ilerlemenin yolu sömürü ve zulümden kurtulmak, gelece¤ini biçimlendirmek olan devrimi örgütlemektir. Bunun için proletaryan›n devrim biliminden ve onun ba¤›ms›zl›k ve özgürlük yöneliminden beslenip, örgütlenip mücadele etmedikçe kurtuluflun gerçek olmas› asla mümkün olmayacakt›r. Ne ‹slami ideoloji ne de hangi biçime bürünürse bürünsün burjuva milliyetçi ideoloji ezilen dünya halklar›n›n ve ezilen ba¤›ml› uluslar›n ba¤›ms›zl›k ve özgürlük yolunu açamayacakt›r. Son süreçte Filistin ve Lübnan’da yaflananlar bir kez daha ispatlam›flt›r ki halklar kendi kaderlerini ellerine al›p savafl›p direndikçe onur ve fleref sahibi olacakt›r. Ba¤›ms›zl›k ve özgürlü¤ün yolunu açm›fl olacakt›r. Yaflananlar bir kez daha göstermifltir ki, Filistin ve Lübnan halklar›n›n gerçek dostlar› Ortado¤u halklar›d›r, çeflitli milliyetlerden emekçi Türkiye halk›d›r, tüm ezilen dünya halklar›d›r. Gerçek düflmanlar vahflet ve barbarl›¤›n gericilik ve köleli¤in temsilcisi savunucusu ve koruyucusu emperyalizm, siyonizm ve bugün Lübnan’a asker göndermek için sab›rs›zl›kla ellerini ovuflturan faflist Türk devletidir.

E¤itim Sen’den oturma eylemi Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n Ders Kitaplar› ve E¤itim Araçlar› Yönetmenli¤i’nde yapt›¤› de¤ifliklikle e¤itim araçlar›n›n denetiminin Talim Terbiye Kurulu’ndan al›nmas›na E¤itim-Sen Ankara fiubesi üyeleri tepki göstererek Talim Terbiye Kurulu Baflkanl›k Binas› önünde oturma eylemi gerçeklefltirdi. “E¤itime, iflimize ve iflyerimize sahip ç›k›yoruz” pankart›n›n yan› s›ra “Herkese paras›z nitelikli kamusal e¤itim”, “Gerici ›rkç› kadrolara hay›r”, “100 temel esere ‹slami makyaj” dövizleri tafl›nd›. E¤itimciler ad›na aç›klamay› Ankara 2 No’lu fiube Baflkan› Özgür Bozdo¤an yapt›. Bozdo¤an;

AKP hükümetinin ç›kard›¤› genelge ve kadrolarla e¤itimin içeri¤ine müdahalelerde bulundu¤unu söyledi. Son dönemde ders kitaplar›n›n içeri¤inin bilimden uzak ›rkç› motiflerle doldu¤unu, hükümetin kendi ideolojisini yaymak istedi¤ini savundu. Bozdo¤an, Baflbakanl›¤›n ders kitaplar›n› talim ve terbiye kurulunun denetiminden ç›kararak bu kurulu ifllevsiz hale getirmeye çal›flt›¤›n› söyledi. Bakanl›¤›n bu eylemlerinin görmezlikten gelinmesi halinde etkilerini daha da art›racaklar› uyar›s›nda bulundu. Konuflman›n ard›ndan e¤itimciler 21:00’e kadar sürecek olan oturma eylemine bafllad›lar. (Ankara)


31

57

22 Eylül-5 Ekim 2006

Geleneksel Sar›gazi Birlik ve Kardefllik Festivali onbinleri buluflturdu 8-9-10 Eylül tarihlerinde dokuz kurumun örgütledi¤i (Partizan, ESP, DHP, ODAK, AKA-DER, DTP, EMEP, SHP, Alevi Bektafli Federasyonu) ve birçok kurumun destekledi¤i “Geleneksel Sar›gazi Birlik ve Kardefllik Festivali” her üç günde de on binlerin kat›l›m›yla gerçekleflti. 2004 ve 2005 y›llar›nda AKP’li belediyenin yapmaya çal›fl›p eline yüzüne bulaflt›rd›¤›n› saymazsak, Sar›gazi’de befl kez kitlesel ve coflkulu festivaller gerçekleflti. Bu y›lki festivalin örgütlenmesi kendi içinde belli özgünlükler tafl›mas› aç›s›ndan önemliydi. fiu ana kadar belediyeler taraf›ndan organize edilen festival, bu y›l devrimci, demokrat ve yurtseverler taraf›ndan birlikte ifl yapman›n en güzel örneklerini sergileyerek gerçekleflti. Bu y›lki festival de¤erlendirmesine geçmeden önce geçen y›llarda örgütlenen ve iki y›ld›r da AKP’nin yapmaya çal›flt›¤› ve halk›n protestosu yüzünden yap›lamadan sona eren festivalleri k›saca de¤erlendirmek istiyoruz. Önceden yap›lan befl festival her ne kadar sosyal demokrat belediyenin organize etmifl oldu¤u festivaller olsalar da, sosyal demokratlar›n kronik hastal›klar›ndan biraz daha uzak ve demokratik bir zeminde örgütlenen ve halk›n tüm kesimlerinin iradesinin yans›d›¤› bir festival olma özelli¤i tafl›m›flt›r. Bu durum elbette önceki festivallerin hiçbir eksiklik tafl›mad›¤› anlam›na gelmez. Gerek ça¤r›lan konuklar› ve sanatç›lar›n, gerekse bir bütün olarak program›n niteli¤inin devrimcilerin bilfiil örgütledikleri programlarla ayn› olamayaca¤› kesindir. Bu durum anlafl›l›rd›r. Her fleye karfl›n Sar›gazi’deki festivallerin ilk beflinin ele al›n›fl› ve hayata geçirilifli olumludur diyebiliriz.

n›n örgütlü öfkesine maruz kalm›flt›r.

Halk›n örgütlü yan›t› Sar›gazi halk›yla alay etmek anlam›na gelen bu duruma halk, örgütlü gücüyle yan›t vermifltir. Belediye 2005 y›l›nda da ayn› aymazl›¤›n› sürdürmüfl, Sar›gazi halk›n›n tepkisinin dozaj› da artm›flt›r. Bu y›l ise Belediye festival örgütlemekten vazgeçmifltir. Belediyenin festival örgütlemekten vazgeçmesinin esas nedeni; halk›n izin vermeyiflidir. Ancak belediye bu durumu içine sindiremedi¤i için, bahane olarak da Lübnan ve Filistin’in ac›s›n› paylaflt›klar› için festival örgütlemekten vazgeçtiklerini (?!) pankartlarla halka duyurmaya çal›flt›. Tabi ki bu ikiyüzlüce ve sahtekârca bir tutumdur. Bu ikiyüzlülü¤ün iki somut tan›¤› vard›r. Birincisi; belediye Ortado¤u’daki son sald›r›dan çok önce Sar›gazi’de festival yapmayacaklar›n› aç›klam›flt›. Belediye Meclis üyeleri bunun en yak›n tan›¤›d›r. ‹kincisi ise; AKP belediyeleri Lübnan ve Filistin’in ac›s›n› yaln›zca Sar›gazi’de mi hissediyor?! Ülkenin di¤er yerlerinde yapt›klar› flenlikleri nas›l aç›klayacaklar? ‹kiyüzlülü¤ün ve sahtekârl›¤›n en yal›n belgesi ise; Lübnan’a asker göndermek için kendinlerini paralamalar›d›r. Bu durum konumuz d›fl›nda oldu¤u için geçiyoruz.

Kitlelere ra¤men hiçbir fley yap›lamaz! Sar›gazi festivali özgülünde söyleyebilece¤imiz flu ki; kitlelere ra¤men hiçbir fley yap›lamaz. Yap›lsa da baflar›l› olmaz. Do¤ru devrimci bir kitle çizgisi izlendi¤i zaman genel durum

Neden iki y›ld›r protesto edildi? 2004 y›l›nda belediyenin el de¤ifltirmesi sonucu Sar›gazi Festivali, AKP’li Belediye Baflkan› Kemal Aky›ld›z taraf›ndan örgütlenmeye çal›fl›ld›. Hepimizin hat›rlayaca¤› gibi 2004 ve 2005’teki AKP’li belediyenin örgütlemeye çal›flt›¤› “Geleneksel Sar›gazi Festivali” bafllamadan bitmek zorunda kalm›flt›. Bunun nedenlerini özelde Sar›gazi, genelde de tüm ‹stanbul halk› iyi bilmesine ra¤men bir kez daha de¤inme ihtiyac› duyuyoruz. Çünkü bu olumsuz pratiklerden ç›kar›lacak y›¤›nla ders vard›r. Ve üzülerek belirtmek isteriz ki, bu derslerden yeterince yararlanam›yoruz. AKP’li belediyenin 2004-2005 y›llar›nda örgütlemeye çal›flt›¤› “Geleneksel Sar›gazi Festivali”nin fiyaskoyla sonuçlanmas›n›n nedeni neydi? Neden Sar›gazi halk› bu iki festivali yapt›rmad›? Soka¤a dökülerek engelledi. Öncelikle belirtelim ki biz Partizanlar, o iki festivali “sosyal demokrat belediye de¤il de AKP’li belediye örgütledi” diye protesto etmedik. Daha da ötesi, AKP’li belediye de önceki belediye gibi Sar›gazi halk›n›n her kesiminin iradesine sayg› duysayd› ve festivale yans›mas›na zemin yaratsayd› ve festival program› böyle flekillenseydi bizce sorun olmazd›. Belediye ne yapt›? Sar›gazi’de hiçbir kurumla görüflmeden “ben yapt›m, oldu” mant›¤›yla hareket etti. DKÖ’lerin, seçilmifl muhtarlar›n, parti ve örgütlerin, halk›n ileri gelenlerinin vb. yani hemen hiç kimsenin düflüncesini alma gere¤i bile duymad›. Bu yaklafl›m bafll›bafl›na sakat ve yanl›fl bir yaklafl›md›r. Buna bir de Sar›gazi halk›n›n özlem ve taleplerinin çok ötesinde bir program flekillenince, “festival” Sar›gazi halk›-

aleyhte olsa da on binleri bir araya getirmek, fevkalade mümkündür. Yani bu olumsuz gidiflat› tersine çevirebilmek, bizlerin elindedir. Birleflik, kitlesel ve devrimci eylemliklerin gerçekleflmesinin zeminini yaratan tutum ve davran›fllar, özelde devrimci yap›lara ve devrimci harekete ve genelde de devrime hizmet eden ve bu yoldaki araçlar› güçlendiren birer etmendir. Bu y›l yukar›da anlatmaya çal›flt›¤›m›z olumsuzluklardan büyük dersler ç›kararak festivali Sar›gazi’de bulunan DKÖ’ler, siyasi partiler, devrimci örgütler, duyarl› kifli ve kurumlarla birlikte örgütleme hedefiyle çal›flmalara bafllad›k. Ve festivali olumluluklara hizmet eden bir anlay›flla ele alarak, program› bu anlay›fl do¤rultusunda flekillendirerek hayata geçirmeye çal›flt›k. Festival örgütleme tart›flmalar›n›n bafllang›c›ndan itibaren itinayla üzerinde durdu¤umuz, ›srarla alt›n› çizdi¤imiz noktalar k›saca flunlard›: Festival, yüzü halka dönük tüm kurum ve kurulufllar› içine almal› ve bu kurumlar›n ortak iradesiyle flekillenmelidir. Festival Sar›gazi’nin yak›c› sorunlar›n› irdeleyen ve bu anlamda halka mesaj veren bir içeri¤e sahip olmal›d›r. E¤er bu festival Sar›gazi’deki demokratlar› ve devrimcileri ortak eylemlilikler örgütlemek için birbirine yak›nlaflt›racaksa, Sar›gazi’de yaflayan emekçileri birbirine ve devrimcilere yak›nlaflt›racaksa ve buna hizmet edecekse çekilen s›k›nt›lar›n boyutu ne olursa olsun yap›lmal›d›r. Aksi halde festival yapmak için festival yap›lmaz. En genel anlamda anlay›fl›m›z buydu. Gelinen aflamada festivalin ele al›n›fl› ve hayata geçirilifli bu anlay›fl çerçevesinde oldu. Festivali örgütleyen di¤er dostlar›m›z da bu konuda oldukça yap›c› davrand›. Birlikteli¤i korumak, birlikte ifl yapma kültürünü gelifltirmek için halk›n özlem ve taleplerine yan›t olmak için birlikte emek verdik. Belli oranda baflard›¤›m›z› da söyleyebiliriz. Sa-

r›gazi’de emek cephesindeki genifl bir yelpazeyi festival özgülünde bir araya getirdik. ‹nan›yoruz ki, Sar›gazi halk› da bu çabam›z› takdirle karfl›lam›flt›r. Nitekim Sar›gazi’deki on binlerin festivalimize ifltirakini böyle alg›l›yoruz.

Eksiklerimizi gidererek kitlelerle buluflal›m! Bizlerin tüm iyi niyetli çabalar›na ra¤men Sar›gazi’de iki ayr› festival yap›lm›flt›r. Öncelikle belirtelim ki bu durum bizleri de üzmüfltür. Bu durumu Sar›gazi halk› gibi bizler de do¤ru bulmuyoruz. Bu parçal› duruflu ortadan kald›rabilmek için çok çaba sarfettik, ancak çabam›z sonuç vermedi ve iki ayr› festivalin yap›lmas› durumu ortaya ç›kt›. Temennimiz bu arzu edilmeyen durumun giderilmesi ve gelecek y›l, tam da ifade etti¤imiz gibi yüzü halka dönük tüm kurum ve kiflileri bir araya getiren devrimci kitlesel bir festivali birlikte örgütlememizdir. Bu y›lki festivalimizin örgütlenmesi bir dizi özgünlükler tafl›yordu. ‹lk kez bunca kurumun biraraya gelip festival örgütlüyor oluflu, tart›flmalar›n özgünlü¤ü göz önünde bulundurularak her fleyin son bir haftaya s›k›flt›r›lm›fl olmas›, iç tart›flmalara bo¤ularak festivali mahalle halk›na tafl›mada yetersiz kal›fl›m›z vs. Tüm bunlara ra¤men panel, sinevizyon vb. etkinliklerle, tiyatro, semah ve müzikal etkinliklerle, fliirlerle devrimci ve kitlesel, coflku dolu bir festivali Sar›gazi halk›na yaflatt›¤›m›z için sevinç duyuyoruz. Gelecek y›l bu eksikliklerimizi de gidererek yine birlikte olaca¤›z. Yozlaflmaya ve kirlenmeye karfl›, bireycili¤e ve bencilli¤e karfl› kendi kültürümüze sahip ç›kmak için büyük insanl›k yürüyüflüne kat›lma yeni insan› yaratma mücadelesinde yine yan yana omuz omuza olaca¤›z. Kahrolsun emperyalizmin yoz kültürü! Yaflas›n Yeni Demokratik Halk Kültürü! Yaflas›n devrimci dayan›flma! Yaflas›n Marksizm-Leninizm-Maoizm! (Sar›gazi ‹flçi Köylü okurlar›)

Yozlaflmaya karfl› geleneksel kültür festivali Sar›gazi’de gerçekleflti! Festival kapsam›nda birçok kurum stantlar açarak ürünlerini sergilendi. Festival program› kapsam›nda ilk panel 8 Eylül Cuma günü 15.30’da SHP ilçe örgütü binas›nda, “Ahlaki ve kültürel yozlaflma” bafll›¤› alt›nda yap›ld›. Panele Tohum Kültür Merkezi’den Ahmet Bak›r, Gazeteci yazar Esat Korkmaz, DHP temsilcisi Hakan Yavuz kat›ld›. Panelin ard›ndan P›nar Sa¤ sahne ald›. Ard›ndan flair Gülsüm Cengiz Akyüz bir fliir dinletisi sundu. Daha sonra sahne alan Grup Yel’in, ‹brahim Kaypakkaya an›s›na okudu¤u türküler coflkuyla karfl›land›. Tüm dünyada ve ülkemizde flehit düflen devrimcilerin an›s›na bir dakikal›k sayg› duruflunda bulunuldu. Arzu’nun sahne almas›n›n ard›ndan Tertip Komitesi ad›na bir konuflma yap›ld›. Konuflmada “yozlaflman›n dayat›ld›¤›, bencilli¤in, bireycili¤in kök sald›¤› bir süreçte yapm›fl oldu¤umuz bu festival daha fazla anlam kazanm›flt›r” denildi. Konuflman›n ard›ndan Rojen Beken ve sonras›nda Grup

Munzur sahne ald›. Ertesi gün “GSS, SSK ve özellefltirmeler” konulu bir panel düzenlendi. Panel, TKM’nin haz›rlad›¤› “Kazanaca¤›z” isimli, iflçi s›n›f› eylemliklerini gösteren bir sinevizyon gösterimi ile bafllad›. ‹stanbul Tabip Odas›’ndan Aysun Bahçeci, E¤itim-Sen 2 No’lu fiube Sekreteri R›za Zeyrek, Deri-‹fl Tuzla fiubesi’nden U¤ur Parlak’›n kat›ld›¤› panelin ard›ndan akflam saat 19:30’da Can fienli¤i Oyuncular› sahne ald›. Kürtçe türküler söyleyen Koma Sarya’n›n ard›ndan Özcan Türe, fiair Adnan Özyalç›n, Cihan Çelik sahne ald›. Partizan, DHP, YDG, DGH, TKM, Odak’›n geceye gönderdikleri dayan›flma mesajlar› okundu. Son olarak sahne alan Gökhan Birben’in söyledi¤i türkülere horonlarla efllik edildi. Son olarak Grup Vardiya sahne al›rken, Y›lmaz Güney de an›ld›. 17’lerin de unutulmad›¤› gece 00.00’da bitti. Festivalin son günü etkinlikleri 13:00’de SHP ilçe binas›nda düzenlenen, “BOP, Kürt

sorunu, Filistin, Lübnan, ›rkç› linç sald›r›lar›” bafll›kl› panelle bafllad›. Panele FHDD Baflkan› Füsun Band›r, DTP kurucu üyesi Ergin Do¤ru, ILPS temsilcisi Suzan Zengin, Kald›raç’tan Hakan Dilmeç, Odak’tan Hasan Ali Sönmez, Eme¤in Partisi’nden Semih Hiçy›lmaz kat›ld›. ‹kinci panelin bafll›¤› “Alevilik ve Asimilasyon”du. Panele, ABF baflkan yard›mc›s› Ali Kenano¤lu ve PSAKD MYK Üyesi Erdal Y›ld›r›m kat›ld›lar. Gece program› ise 19:30’da Grup Gözeler’in sahne almas›yla bafllad›. Ard›ndan ABF Baflkan Yard›mc›s› Ali Kenano¤lu bir konuflma yapt›. Coflkulu fliirleriyle sahne alan Ruhan Mavruk’un ard›nda, Babil Halk Sahnesi Muzaffer ‹zgü’nün “S›n›r” adl› oyununu oynad›. Abidin Biter, Mehmet Özcan ve Hasan Sa¤lam’›n da sahne ald›¤› gece, Ferhat Tunç’la sona erdi. Festival sonunda gözalt›na al›nan devrimci bas›n çal›flanlar›n›n serbest b›rak›lmas› istendi. At›l›m gazetesine yönelik sald›r›lar da k›nand›. (Kartal)


ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA

işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com @mail: umutyayimcilik@ttnet.net.tr

BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

Devrimci bas›na yönelik sald›r›lar t›rmand›r›l›yor

B‹Z‹ SUSTURAMAZSINIZ!

Egemenlerin neo-liberal sömürü politikalar›yla sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rd›¤›, BOP’lar› karfl›lad›¤› ve zafer 盤l›klar› att›¤› bir dönemde, uflaklar da dünya halklar›na karfl› sald›r› bayra¤›n› yükseltiyor. Ülkemiz özgülünde de gerilla katliamlar›, orman yakmalar, en demokratik haklar›n fliddetle bast›r›lmak istenmesi, hapishanelerde tecritin koyulaflt›r›lmas›n›n ard›ndan, devrimci gazetecilerin tutuklanmas› ve devrimci-demokrat, yurtsever bas›n›n susturulmak istenmesi de tüm bu sald›r›lar kapsam›ndad›r. Birileri demokratikleflmek için ABD, AB ve çeflitli emperyalistlerden medet beklerken; devlet son olarak Terörle (Toplumla) Mücadele Yasas› olarak adland›r›lan TMY’yi ç›kararak sald›r›lar›n kapsam›n› geniflletti. Aç›kt›r ki, bir halka yap›lacak sald›r›da bu sald›r›y› önce onun önderli¤ini yapanlar karfl›lar, ilk hedefte onlar olur. Y›llard›r bu böyle gelmifltir ve devam edecektir. Sald›r›lara uflakl›k yapmaktan zevk alan ama teflhir olmaktan azap çeken TC, son olarak yeni ç›kard›¤› TMY’ye s›¤›narak Özgür Gündem, Özgür Halk, Genç Bak›fl, At›l›m ve Yeni Demokrat Gençlik gibi yay›nlar için toplatma karar› ç›kard›. Sadece yay›nlar› toplamakla yetinmeyen devlet, ilerici olanlara karfl› tahammülsüzlü¤ünü ayr›ca bu yay›nlar›n emekçilerine yönelik sald›r› politikalar›yla bir kez daha ayan beyan ortaya serdi. “MLKP’ye operasyon düzenliyoruz” diye kopar›lan yaygarada ESP’li 18 kifli gözalt›na al›n›rken, ayn› zamanda At›l›m gazetesinin 4 emekçisi ve Özgür Radyo Yay›n Koordinatörü gözalt›na al›nd› ve At›l›m emekçileri tutukland›. Benzer bir flekilde 13 Eylül günü Özgür Halk ve Genç Bak›fl dergilerinin imtiyaz sahibi “ifadesi al›nmak” üzere savc›l›¤a ça¤r›ld›, savc›-

n›n devletiyle ayn› do¤rultuda sergiledi¤i tahammülsüz tav›rlarla “sürpriz” flekilde tutuklan›p, dergilerin iki bürosu da efl zamanl› olarak bas›ld›. Bununla da s›n›rl› kalmayan sald›r›da, bürolar 7 saate yak›n TC kolluk güçleri taraf›ndan abluka alt›nda tutuldu. Benzer flekilde Yeni Demokrat Gençlik dergisi de 12 Eylül günü tebli¤ edilen kararla toplat›ld› ve toplatman›n nedeni olarak TKP/ML TMLGB’nin gerçeklefltirdi¤i Dilek Polat 13. Yaz Kamp› ve T. Kürdistan›’ndaki devrimcilerin verdi¤i mücadele üzerine olan yaz›lar bahane gösterildi. Tahammülsüzlü¤ün as›l hedefi sisteme güçlü flekilde muhalif durufl sergileyen kesimlere oluyor, halen silahl› mücadelenin önemini ›srarla hayk›ran kesimlerin konu al›nd›¤› yaz›lar, savc›lar›n özellikle hedefi oluyor.

At›l›m Gazetesi 15 gün kapat›ld› 16 Eylül’de ‹HD ‹stanbul fiubesinde At›l›m gazetesi çal›flanlar› gazetelerinin 15 gün kapat›lmas› üzerine bas›n toplant›s› gerçeklefltirdiler. Aç›klamay› At›l›m Gazetesi Yaz›iflleri Müdürü Ahmet Yaman yapt›. Yaman, Abdülhamit dönemini aratmayan bir sansürle devrimci yay›nlar›n susturulmak istendi¤ini belirtti.

Savc› de¤il cellat; yarg› de¤il, infaz! Genç Bak›fl ve Özgür Halk dergi-

leri emekçilerinin bas›na yapt›¤› bilgilendirmede ise 13 Eylül Çarflamba günü Genç Bak›fl dergisinin sahibi ve sorumlu yaz› iflleri müdürü Suat Kolcu’nun ‹stanbul A¤›r Ceza Mahkemesi Savc›l›¤›’nca ifade vermek üzere ça¤r›ld›¤›n›, bu s›rada savc›n›n Kolcu’yu daha mahkemeye ç›kartmadan tutuklad›¤›n› ve ani bir kararla dergilerin ‹stanbul’da bulunan iki bürosuna bask›n düzenlenmesi için talimat verdi¤i anlat›l›yor. Çetin Yay›mc›l›k’a ait iki büroya; savc› talimat› ile TMfi, çevik polis ve güvenlik flube ekiplerince bask›n düzenlendi¤i, “arama” ad› alt›nda yap›lan bask›nda bürolarda bulunan tüm eflyalar kullan›lmaz hale getirildi¤i, bilgisayar, cd, evrak-doküman, foto¤raf vb. birçok bas›n materyaline de el konuldu¤u aç›klanan bilgiler aras›nda. Aç›klamalarda ayr›ca polisin iki büroyu da 7 saati aflk›n süre boyunca abluka alt›nda tuttu¤u, büro sokaklar›na çevik polislerin, çat›lara ise özel timcilerin yerlefltirildi¤i ö¤renildi. Bask›nlar s›ras›nda Özgür Halk dergisi bürosunda bulunan dergi emekçisi Yaflar Duman ve Selahattin Sumeli’nin yan›s›ra misafir olarak gelen Tuncay Gündo¤du gözalt›na al›nd›. Genç Bak›fl bürosunda bulunan dergi emekçilerinden Mahmut Bozda¤ ise polisin gösterdi¤i sald›rgan tav›r eflli¤inde gözalt›na al›nd›. Devrimci, muhalif bas›n›n çal›fl-

mas›n› engellemek için elinden geleni ard›na koymayan savc›l›k, dergilerin ve birçok devrimci yay›n›n bas›ld›¤› Gün Matbaa müdürü ile dergi bürolar›n›n mal sahiplerini ifade vermeye ça¤›r›yor.

Hedef direnifl, hedef devrim! ‹çinden geçilen süreçte mücadele kaçk›nl›¤›n›n ve tasfiyeci rüzgarlar›n izleri halen barizken yap›lan TMLGB Dilek Polat 13. Yaz E¤itim Kamp› haberi bahane gösterilerek yay›n›m›z olan Yeni Demokrat Gençlik de toplat›ld› ve bir ay kapat›ld›. Elimize posta kanal› ile geçen ve devrimcilerin gündeminde olan haber ve ayn› zamanda Türkiye Kürdistan›’nda mücadele veren devrimci gençler için yaz›lar Denge Ciwane sayfalar›n› “suç unsuru” olarak belirten ‹stanbul A¤›r Ceza Savc›l›¤›, derginin ç›kt›¤› 3. gün toplatma karar› ald›. Denge Ciwane isimli köfle yaz›s›nda T. Kürdistan›’nda anti-emperyalist mücadelenin öneminden ve nas›l geliflmesi gerekti¤inden bahsedilirken, TMLGB militanlar›nca gerçeklefltirilen kamp ise yap›lan aç›klamada “böyle bir süreçte, bu zincirin k›r›lmas› ve devrimci bir baflkald›r›” olarak yorumlan›yordu.

“Özgürlefliyoruz” Devlet, yarg› ve kolluk güçleri üzerinden bunu yaparken burjuva medya kalemflörleri ise flunu yaz›yor; “Devletin bu politikas› hatal›. Siz flimdi TMY ile bunlara bask› yap›yorsunuz, halka bask› yap›yorsunuz. Bu halk bundan sonra bunlara de¤il, daha illegal olanlara sar›lacak, tüm taban illegal silahl› örgütlere kayacak.” Bu sözler yoruma dahi ihtiyac› olmayan bir korkunun ifadesi de¤ilse nedir? (‹stanbul)


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.