www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttnet.net.tr
Say›: 2007-02
65
*Y›l:4 *12-25 Ocak 2007 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1303-9350
3 kapı 3 kilit açılsın
✔ 19 Aral›k 2000’de ad›na ironik bir flekilde
✔ TBMM Baflkan› Bülent Ar›nç yapt›¤› aç›klama- ✔
“Hayata Dönüfl Operasyonu” ad› verilen sald›r›yla hapishanelere sald›ran devlet, 28 devrimci tutsa¤›n katledilmesiyle F Tipi Hapishanelere geçifli sa¤lam›flt›. Aç›ld›¤› dönemlerde bas›na “otel” olarak tan›t›l›p, tecrit gerçe¤i gizlenmeye çal›fl›lsa da, aradan geçen 6 y›l›n sonunda ortaya ç›kan veriler bile tecrit ve tredman›n kabul edilemez oldu¤unu bir kez daha ortaya koyuyor. Tecrit tusaklarda geri dönüflü olmayan tahribatlar yarat›yor.
da “tecrit gerçe¤ini” sadece sözde kabul etmiflken, Adalet Bakanl›¤› da ad›m atmama konusunda ›srar ediyor. ‹çeride devrimci tutsaklar fiili direniflleriyle tecridi parçalamaya çal›fl›rken, Avukat Behiç Aflç›, Gülcan Görüro¤lu ve Sevgi Saymaz Ölüm Orucu eylemiyle, demokratik kitle örgütleri, sendikalar, siyasi partiler, devrimci, demokratik güçler yapt›klar› eylemlerle tecridin kald›r›lmas›n› istiyorlar.
Parti ve Devrim fiehitlerini Anma Haftas› vesilesiyle... lkemiz komünist hareketinin ilk önderleri olma onurunu tafl›yan, aralar›nda Türkiye Komünist Partisi Baflkan› Mustafa Suphi ve Genel Sekreteri Ethem Nejat’›n da oldu¤u MK Delegasyonu’nu, ülkeye ça¤›rm›fllar, “Milli Mücadele”de yer almak ve emperyalist iflgalcilere karfl› savaflmak için ülkeye gelen bu komünist kadrolar Kemalistler taraf›ndan 28-29 Ocak 1921’de Trabzon aç›klar›nda Karadeniz’de katledilmifllerdir. Kemalistlerle “anlaflarak” ülkeye gelen ve amaçlar› ilk baflta ülkeyi iflgal eden, parçalamak isteyen emperyalistlerle savaflmak olan ve aralar›nda M. Suphi, E. Nejat ve MK Delegasyonu’nda bulunan 15 komünist kadrodur. Sayfa 16-17-18-19
Ü
Uluslararas› hukuk normlar›na göre 15 kifliden az olan mekanlar tecrit uygulamas› olarak kabul edilirken, Adalet Bakanl›¤› üç hücre aras›ndaki üç kap›n›n aç›lmas›, böylelikle 9 tutsa¤›n görüflme yapabilmesini bile sa¤lama imkan›ndan ›srarla uzak duruyor. Demokratik kamuoyu “123. ölüm olmas›n” diye hayk›r›rken, AKP hükümeti tecritte ›srar ediyor. fiimdi hep birlikte “3 kap› üç kilit aç›ls›n, tecrit kald›r›ls›n” demenin ve alanlar› zapt etmenin zaman›!
Sermaye s›n›f›, kendini yok etmeye do¤ru h›zla yol al›yor! 2006 y›l› iflçi s›n›f› ve emekçiler için sömürünün, hak gasplar›n›n ve yoksullu¤un artt›¤› bir y›l oldu. 2006’n›n son günlerinde Meclis’e sunulan Sosyal Güvenlik Yasas› ile emekçilerin birikimleri ile oluflan de¤erleri sermayenin talan›na aç›lacakt›. Ancak Anayasa Mahkemesi bu karar› iptal etti. Böyle kapsaml› bir sald›r› yasas›n›n Meclis’te kabul edilmesi bile egemenlerin ne kadar pervas›zlaflt›¤›n›n bir göstergesi. Sosyal Güvenlik Sistemi, özellefltirmeler ve bunlara karfl› sendikalar›n yürüttü¤ü mücadele üzerine Birleflik Metal-‹fl Sendikas›’ndan ekonomist Gaye Y›lmaz ile bir söylefli gerçeklefltirdik. Sayfa 10
2
12-25 Ocak 2007
65
Dünya tarihi Rosaların çizdiği yolda ilerliyor; “her şeye karşın”!
‹flçi ve emekçiler; Devrim yenilmiflti ama devrimin amaç ve hedefleri yerli yerinde duruyordu. Aradan geçen 88 y›l sonra da gerek Almanya ve gerekse Avrupa’da devrimin amaç ve fikri etraf›nda kilitlenmek an›n temel gereksinimi olmay› sürdürüyor. Ve dünya tarihi, Rosalar›n çizdi¤i yolda ilerliyor. Bugüne gelinceye dek yüzlerce devrim ve devrimci giriflime tan›k oldu arz yuvarla¤›. Rosalar›n yaflad›¤› ülke de dahil Bat› Avrupa, Rosalar›n katlinden sonra heybetli devrimlere ve fevkalade devrimci giriflimlere tan›k oldu. Ne var ki muzaffer devrimlerle taçlanan ülkelerdeki devrimci kaleler, kahredici emperyalist kuflatma ve burjuva etkinin de bask›s›yla kendi içlerinden ç›kan “yeni burjuvazice” içten hançerlendi bir bir. Ve son birkaç on y›ll›k dönem, uzun zamana yay›lan a¤›r bir gericilik atmosferi içinde ilerledi. Dünya tarihi biraz yolunu flafl›rm›fl ve tarih yol kazalar›na u¤ram›flt›. Her yan› kas›p kavuran neo-liberalizm tülü toplumu sar›p sarmalad›. Evrensel döneklik, salg›n halini ald›. Rosalar›n yaflad›¤› topraklardaki iflçi s›n›f›, burjuva ideolojinin ve yaflam tarz›n›n etine kan›na sinen sayg›nl›¤› ile flafl›rt›lm›fl, sap›t›lm›fl, aldat›lm›flt›. Ve s›n›f, ac› çeken halk›n devrimci ruhundan koptu y›llar y›l›. Ne ki, kloroform ile uzun süredir nefessiz kalan s›n›f, son on y›ld›r kendisini saran burjuva tülü atmaya ve aya¤a do¤rulmaya bafllad› bile. Sermaye ile emek aras›ndaki “çal›flma
bar›fl›” ortam› yerini dereceli kutuplaflmaya b›rak›yor. Devrimci enerji kabarmas›n›n iflaretleri giderek art›yor. Afganistan ve Irak’la bafllayan emperyalist iflgal, ‹ran ve Suriye ile devam edece¤e benzeyen sald›rganl›k karfl›s›nda halklar ayakta. ‹flgalciler zorda; kuyruklar›n› adamak›ll› k›st›rm›fl durumda. Emperyalizm ve gericili¤in halklara dayatt›¤› sefalet, y›k›m ve kölelik koflullar›n›n daha uzun süre devam etmesine dünya proletaryas› ve ezilen halklar seyirci kalm›yor. Nepal’de at›lan devrim naralar› Hindistan ve Filipinler’de ortak payda da buluflmaya ve baflta dünyan›n k›rlar› olmak üzere arz yuvarla¤›n›n tümünde yank› yaparak devrime yolu aç›yor. 21. yüzy›l yeni bir devrim dalgas›n›n efli¤inde. Her fley giderek karfl›t›na dönüflüyor. Zira her fley y›k›l›fl›n›n unsurlar›yla eyerli. Yaln›zca dünyan›n k›rlar› de¤il, kapitalist merkezler de toplumsal kaynama ile sars›l›yor. Küresel masal›n ac› sonuçlar› buralarda da devrimci bunal›ma yol açmadan edemez. ‹ktisadi ve sosyal y›k›m, dünyan›n bafl›ndaki felaket. Emperyalizm ve suç orta¤› gericiler dünyay› yönetemiyor. ‹nsan› ve dünyay› kirleten bu güçler, insanl›k için felaketli sonu haz›rlamakla kalm›yor yaln›zca, dünyam›z›n dam›n› delerek arz yuvarla¤›n›n da sonunu haz›rl›yor. ‹nsan› kirletenler do¤ay› da kirletmeye ve yeryüzünü yaflanmaz hale getirmeye devam ediyor. Emperyalizmin sürgit devam› dünyan›n ve insanl›¤›n sonu demektir.
alsa, dünya tarihi önlenemez bir biçimde devrim ve sosyalizme do¤ru ilerliyor. Nepal’de yata¤›ndan hoyratça taflan sele bak›n; iflte bu seldir emperyalizm ve dünya gericili¤ini yerinden eden; iflte bu seldir yokluk ve yoksullu¤u, kölelik ve barbarl›¤› silip süpüren. Eme¤in kölelefltirilmesine dayal› iktidarlar›n kurtlar›, köpekleri ve domuzlar›na en iyi yan›t› dünyan›n çat›s›nda harlanan devrim atefli veriyor. K›z›l flafa¤›n ilerleyen dev kitlenin üzerini ayd›nlataca¤› günler hiç de uzak de¤il. Rosalar bofl yere ölmedi. Devrim, “vard›m, var›m, varolaca¤›m” demeyi sürdürecektir. Ve 21.
yüzy›l, emperyalizm ve dünya gericili¤inin karfl›s›na, tüm heybeti ve hoyratl›¤›yla onun infaz edicisini mutlak bir zorunlulukla dikecektir: devrim ejderhas›! fian ve fleref olsun, akl›n› ve yüre¤ini devrim ve sosyalizm için ortaya koyanlara! ROSA LUXEMBURG VE KARL LIEBKNECHT ÖLÜMSÜZDÜR! YAfiASIN PROLETARYA ENETERNASYONAL‹ZM‹! Ocak 2007 TKP/ML-YDB
Emekçiler; Yaln›zca, ama yaln›zca Rosalar›n u¤runa yaflam›n› feda etti¤i idealler, dünyay› ve insanl›¤› kurtarabilir. Devrim ve sosyalizmdir insanl›¤›n yegane gereksinimi ve istemi. Bunu gerçeklefltirecek tek güç modern proletaryad›r; ona öldü diyenler, onun önderli¤indeki devrimi yaflam›n kenar›na koyanlar ve onun ç›karlar›n›n kristalleflti¤i ideolojiyi bitirenler fana halde zorda. Tek seçenek devrim ve sosyalizmdir; ama asla burjuva sosyalizmi de¤il. ‹lk hamlesinde yenilgi de
işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
ABONEL‹K fiARTLARI
Tam 88 y›l önce kaybetmifltik onlar›; Alman tekelci burjuvazisinin bekçi köpekleri taraf›ndan haince katledilmifllerdi 15 Ocak 1919 y›l›nda. Alman iflçi s›n›f› hareketi ve sosyalizm davas›n›n en seçkin önderleri ve II. Enternasyonalin en keskin k›l›c›yd›lar. Almanya sosyalist iktidar› için eme¤in kölelefltirilmesine dayal› sermaye iktidar›na karfl› onurluca aya¤a do¤ruldular, cesaretle çarp›flt›lar ve devrimci iç savafl ortas›nda hunharca katledildiler: Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht.
6 AYLIK: 10.200.000
1 YILLIK: 20.400.000
NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
3
65
12-25 Ocak 2007
Asgari “sefalet” ücreti aç›kland› “Asgari Ücret Tespit Komisyonu” geçti¤imiz günlerde 2007’nin asgari “sefalet” ücretini aç›klad›. Milyonlarca emekçiyi ilgilendiren asgari ücret, her zamanki gibi yine emekçiye yaflam hakk› dahi tan›mayan bir rakam olarak karfl›m›za ç›kt›. Aç›klanan ücret o kadar “zorlad›” ki hükümeti, tam üç oturum yapmak zorunda kald›lar. Üç oturum sonucunda aç›klanan asgari ücretin düflük olmas› nedeniyle flu gerekçe ileri sürüldü; “Asgari ücret, bilindi¤i gibi ödenmesi zorunlu olan en az ücrettir. Asgari ücretin belirlenmesini düzenleyen Asgari Ücret Yönetmeli¤i uyar›nca, asgari ücret, pazarl›k ücreti de¤ildir. Asgari ücretin belirlenmesi s›ras›nda, Komisyonumuz, bu çerçevede bir karar al›nmas› için çal›flm›fl, iflçilerin geçim flartlar› ve 2007 y›l› enflasyon hedefi gibi faktörleri de¤erlendirmifltir. ‹flte bu çerçevede hareket eden Komisyonumuz; 16 yafl›n› doldurmufl iflçiler için günlük asgari ücreti; 1/1/200730/6/2007 tarihleri aras›nda uygulanmak üzere 18.75 (on sekiz yetmifl befl) Yeni Türk Liras› olarak, 1/7/200731/12/2007 tarihleri aras›nda ise 19.50 (on dokuz elli) Yeni Türk Liras› olarak belirlemifltir. 16 yafl›n› doldurmam›fl iflçiler için günlük asgari ücretin; 1/1/200730/6/2007 tarihleri aras›nda uygulanmak üzere 15.89 (on befl seksen dokuz) Yeni Türk Liras› olarak, 1/7/200731/12/2007 tarihleri aras›nda ise 16.38 (on alt› otuz sekiz) Yeni Türk Liras› olarak belirlenmesi Komisyonca kabul edilmifltir.” (Asgari Ücret Tespit Komisyonu-28 Aral›k 2006 Tarihli Resmi Gazete) Evet komisyonun geçim flartlar›n› “göz önünde tutarak” belirledi¤i ücret, 2007’nin ilk alt› ay› için yüzde 6, ikinci alt› ay› için ise yüzde 4 art›fl olarak ücretlilerin maafl›na yans›d›. Buna göre Ocak ay› itibariyle 16 yafl›ndan büyük iflçiler için asgari ücret net, 403.3 YTL oldu. Yani günlük olarak hesapland›¤›nda yetmifl befl kurufl yapmaktad›r. Yap›lan araflt›rmalara göre, asgari ücrete yap›lan günlük art›fl, 260 gram pirince, 17 gram bebek mamas›na, 56 gram dana etine, 150 gram beyaz peynire, 61 gram bala, 87 gram çaya karfl›l›k geliyor. Günlük bir çay ve simit paras›ndan daha küçük bir ücret. Efendi IMF, geçmifl dönem asgari ücretlerinin fazla oldu¤unu belirterek düflürülmesi gerekti¤i uyar›lar›nda bulunmaktayd›. San›r›z yeni yap›lan “art›fl” IMF’yi tatmin edecek kadar düflük olmufltur. ‹flçi ve emekçi düflman› AKP ve efendileri büyük bir piflkinlikle belirledikleri yeni sefalet ücretiyle saflar›n› aç›kça belli etmektedirler.
Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› Murat Baflesgio¤lu, “Gönlümüzden daha fazlas› geçerdi, ancak Türkiye’nin gerçekli¤i bu” diyerek amaçlar›n› ortaya koymaktad›r. Amaç bellidir; patronlar›n, para babalar›n›n ceplerini biraz daha doldurmak, halk›m›z› ise sefalete mahkum etmek. Murat Baflesgio¤lu’nun aç›klamalar›n›n akabinde, asgari ücret belirleme çal›flmalar›na patronlar ad›na kat›lan T‹SK Temsilcisi Ali Nafiz Konuk, art›fl› enflasyon oran›nda beklediklerini ancak, enflasyonun hede-
¤› aç›klamalarda patronlar› sollar bir rol oynamaktad›r. Türk-‹fl daha önce yapt›¤› aç›klamalarda açl›k s›n›r› vb. durumlardan kaynakl› asgari ücretin 2007 y›l›nda 605 YTL olmas› gerekti¤ini söylemiflti. Ancak her ne hikmetse bu tekliflerinden hemen vazgeçtiler. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na bir rapor sunan Türkiye ‹statistik Kurumu (TÜ‹K) yapt›¤› üç aflamal› çal›flmas›nda net asgari ücret için 550 ile 590 aras›nda bir rakam önerisinde bulundu. Bunun üzerinde bir çal›flma yapmalar›n›n gerekli oldu¤unu ifade eden Türk-‹fl Temsilcisi Mustafa Türkel, “Asgari ücretin net olarak 605 Y T L’ y e
finin üzerinde bir art›fl olmas›na ra¤men kabul ettiklerini ifade ederek, “Ama inflallah bunu verimlilik art›fl›yla çal›flanlar›m›z›n kapataca¤›na inan›yoruz” fleklinde bir aç›klama yapt›. Asl›nda bu zam bile burjuvalar›m›z taraf›ndan kabul edilebilir bir zam de¤ildir. Çünkü uydurma rakamlarla aç›klanan enflasyon oran›n›n üzerindedir. Buna ra¤men kabul etmifller, çünkü itiraz edilecek bir ücret de¤ildir aç›klanan. Zaten aradaki fark› nas›l kapatacaklar›n› da aç›kl›yor Konuk. ‹flçileri daha fazla çal›flt›rarak, daha fazla sömürerek. Bunun ad›na da verimlilik art›fl› demektedirler.
ulaflmas› demek, asgari ücret üzerinde yaklafl›k yüzde 34 civar›nda bir art›fl demektir. Bugünün koflullar›nda bu art›fl› yapmak mümkün mü? Ekonomik göstergelere de bakt›¤›m›zda bu mümkün de¤il. Gerçekçi olmak gerekiyor. Bu rakamlara ulafl›labilecek en yüksek nokta nedir buna bakmak laz›m” fleklinde bir aç›klama yapt›. Ancak asgari ücret aç›kland›ktan hemen sonra yap›lan zamlar belirlenen enflasyon oran›n›n çok üstünde yer almaktad›r. Ortalama ev kiralar› her y›l yüzde k›rk oran›nda artmaktad›r. Ulafl›ma yap›lan zamlar yine her y›l yüzde ellilerin üzerindedir. Sürekli bir tak›m araflt›rmalar yapan Türk-‹fl bunun fark›nda de¤il mi acaba?
Türk-‹fl patronlar› sollad›! Türk-‹fl Temsilcisi Mustafa Türkel ise hükümet temsilcilerinden daha piflkin bir aç›klamayla art›fla TÜ‹K verilerinin uygulanmas›n› istediklerini ancak bunun gerçekleflmedi¤ini belirterek, “Allah asgari ücretlinin yard›mc›s› olsun” fleklinde dalga geçercesine bir aç›klamada bulunmaktad›r. Türk-‹fl sar› sendikal anlay›fl›n› iyice ayyuka ç›kararak iflçi düflman› bir sendika oldu¤unu bir kez daha kan›tlam›fl oldu. Asgari ücret belirleme çal›flmalar›nda sözde iflçi s›n›f› ad›na masaya Türk‹fl oturmufltu. Ancak Türk-‹fl ad›na görüflmelere kat›lan Mustafa Türkel yapt›-
Sendikalar›n tavr› yeni sald›r›lar› cesaretlendiriyor! Yukar›da Türk-‹fl’in iflçi ve emekçilerin düflman› oldu¤unu yazm›flt›k. Evet bu düflüncemizi do¤rulayan görüfller ise asgari ücret tespit çal›flmalar›nda ve sonras›nda Türk-‹fl’in aç›klamalar›d›r. Türk-‹fl’in geçti¤imiz ay yapt›¤› araflt›rmalar sonucu aç›klad›¤› açl›k s›n›r› 586 YTL, yoksulluk s›n›r› ise 1.902 YTL idi. Ancak iflçilerin emekçilerin haklar›n› savunmak için kurulan ve iflçiler sayesinde bugün bulundu¤u yerde olan bir iflçi sendikas›n›n, açl›k s›n›r›n›n alt›nda
bir ücrete evet demesi, hatta kendini patronlar›n ve hükümet yetkililerinin sözcüsü yerine koyarak bunun üzerinde bir ücretin kald›r›lamayaca¤› aç›klamalar›n› yapmak ise ancak Türk-‹fl’e yak›flacak bir davran›fl olmufltur. Peki Türk-‹fl d›fl›ndaki sendikalar ne yapt›lar bu süreçte ya da ne yapacaklar bundan sonra? Bunun cevab›n› bulmak çok zor olmasa gerek! D‹SK’in görüntüyü kurtarmak için yapt›¤› birkaç eylem ve yine KESK’in benzer bir-iki ç›k›fl›n›n d›fl›nda iflçi ve emekçi örgütlülüklerinden hiçbir ses gelmedi. Elbette emek cephesinde yaflanan bu sessizlik kukla AKP hükümetini, onun arkas›nda yer alan iktidar güçlerini, emperyalistleri cesaretlendirmekte, yeni sald›r›lar›n önünü açmaktad›r. Türk-‹fl’in yapt›¤› araflt›rmalarda aç›klad›¤› açl›k ve yoksulluk s›n›rlar›n›n arkas›ndan Kamu-Sen de yapt›¤› bir araflt›rmay› kamuoyuna aç›klad›. KamuSen’in araflt›rmas›na göre; Kas›m ay›nda açl›k s›n›r› 727.17 YTL’ye, yoksulluk s›n›r› ise bin 893 YTL’ye ulaflt›. Sendikan›n araflt›rma gelifltirme merkezinin yapt›¤› araflt›rmaya göre, çal›flan tek kiflinin açl›k s›n›r›, Kas›m’da Ekim ay›na göre yüzde 0.99 oran›nda 7.11 YTL artt›. Ekim ay›nda 720.06 YTL olan açl›k s›n›r›, Kas›m ay›nda 727.17 YTL’ye yükseldi. Kas›m’da dört kiflilik bir ailenin yoksulluk s›n›r› da bir önceki aya göre yüzde 1.35 artt› ve bin 868.67 YTL’den bin 893.84 YTL’ye ulaflt›. Yap›lan hesaplamaya göre çal›flan tek bir kiflinin yoksulluk s›n›r› da 930.18 YTL’den 940.29 YTL’ye yükseldi. Araflt›rmada, Türkiye’de 4 kiflilik bir ailenin ortalama g›da ve bar›nma harcamalar› toplam› Kas›m ay›nda 691.64 YTL olarak hesapland›. Toplam tüketim harcamalar› içinde g›da harcamalar›n›n pay› yüzde 21.68 ve ailenin ayl›k harcamas› toplam› ise 410.55 YTL oldu. Yap›lan araflt›rmalar ve aç›klanan rakamlar aras›nda belli farkl›l›klar olsa da, gerçek olan tek bir fley var ki, patron-a¤a devleti emekçi halk›m›za yaflanabilecek bir dünya vaat etmemektedir. Asgari ücret ad› alt›nda, sefalete, yoklu¤a sürükleyecek bir ücret belirlenmekte; iflçilerin temsilcisi olduklar›n› söyleyen sar› sendikalar ise bu ücretleri onaylayan aç›klamalar yapmaktad›r. Emekçi halk›m›z›n üzerinde oynanmak istenen tüm bu oyunlar› görerek haklar›na sahip ç›kmas›, kendisine geleceksizlik dayatanlar› gönül rahatl›¤›yla yataklar›nda yatmalar›na izin vermemesi gerekmektedir. Zira kaybedecek yoksulluktan, sefaletten, açl›ktan baflka bir fley kalmam›flt›r halk›m›z için. Ama kazanacak yaflan›labilir bir dünya mevcuttur.
4
12-25 Ocak 2007
S›n›fsal Yaklafl›m Ya itaat et ya da adalet ABD emperyalizmi dostlar› ve düflmanlar›na yeni y›l› mesaj›n› Saddam’›n idam görüntüleri eflli¤inde göndermek suretiyle, iman tazelemeyi ve gövde gösterisinde bulunmay› hesaplam›flt›r. Bir dizi baflka hesab› daha vard› ama yeni bir y›la dönülürken zamanlama aç›s›ndan öne ç›kan en önemli husus buydu. ‹man tazelemesi, Afganistan ve özellikle Irak bata¤›ndaki aczi nedeniyle mutlak bir ihtiyaç haline gelmiflti. Bu vesileyle de kader tayin edici yegane güç olma mesaj› vermekten daha etkili bir gövde gösterisi düflünülemezdi! ‹flledi¤i suçlar›n do¤rudan ya da dolayl› biçimde azmettiricisi ve orta¤› oldu¤u eski ufla¤›n› kendi aleyhine bir tan›k olarak ortadan kald›rman›n yan› s›ra, Irak direniflindeki fay hatlar›n› derinlefltirici bir hamle biçiminde de okunabilecek infaz, dünya kamuoyu aç›s›ndan bir anket çal›flmas› ifllevi de görüyordu. Böylelikle, çeflitli devlet yönetimlerinde bulunan nice Saddam’lardan, Irak’taki aczi nedeniyle ABD’ye kuflkulu yaklaflmaya bafllayan bütün di¤er rejimlere kadar herkesin tutumunun yeniden test edilmesi f›rsat› yakalanm›fl oldu. “Diktatörlerin sonu hep kötü bitti” propagandas› ile yürütülmeye çal›fl›lan kampanya, Saddam’›n suç dosyas› eflli¤inde sunuluyor ve tarihte bir biçimde ölen/öldürülen birkaç zalimin daha ismi say›larak “adaletin” tecellisinden bahsediliyordu. Ne var ki say›lanlar, say›lmayanlar›n, yani “adaletin” pençesinden kurtulanlar›n binde biri bile de¤ildi. Tarih, halk ve proleter devrimleri sonucu ele geçirilen diktatörler ve halk düflmanlar›n›n d›fl›nda, hakim s›n›flar›n kendi aralar›ndaki iktidar dalafllar› neticesinde ya da emperyalistlerin raydan ç›kan ve/veya kullan›m tarihi geçen kimi uflaklar›n› gözden ç›karmas›yla infaz edilenlere tan›k olabilmiflti. Özellikle geçti¤imiz asr›n bir dizi faflist, gerici diktatörü, hüküm sürdükleri ülkelerde halk hareketlerinin ya da devrimlerin baflar›yla taçlanmamas› neticesinde canlar›n› kurtarabilmifllerdi.
ABD, di¤er emperyalistlerin de yapt›¤› üzere, Saddam’›, di¤er uflaklar› gibi eli kanl› bir diktatör olarak y›llarca halk›na, baflka halklara zulmetsin, zarar versin, kan döksün diye finanse etmifl, silahland›rm›fl ve kullanm›fl; bu zaman zarf›nda, ifllemekte oldu¤u suçlarla ilgili iç ve d›fl platformlarda yöneltilen bütün suçlamalar karfl›s›nda en önde savunucu ve koruyuculu¤una soyunmufltu. Ne zamanki benzeri birçok örnekte oldu¤u gibi Saddam ABD için kullan›m de¤erini yitirdi, onun tarih sahnesinden bir biçimde silinmesi gerekiyordu. Bunun biçimini ülkenin, bölgenin ve yerine göre o kiflinin tutumu belirleyecekti hiç kuflkusuz. Marcos’unki sürgünde, Milofleviç’inki hücrede, Saddam’›nki ipte oldu. ‹flgalciler sayesinde rüfltünü ispata çal›flanlar, “adalet”in yerini buldu¤u yan›lsamas›yla çifte bayram ya da y›lbafl› kutlamalar›na giriflenler, intikamlar›n›n al›nd›¤›ndan bahisle zafer naralar› atanlar emperyalizmin kölelik tasmas›n›n boyunlar›na geçti¤inin fark›nda de¤iller. Onlar› bu yönde kutlamalara sevk eden bir avuç Saddam türevi iflbirlikçi ve uflak için meselenin kiflisel bir hesaplaflmadan öte bir anlam› zaten yok. Saddam’› gerek mahkeme gerekse de dara¤ac›ndaki tutumlar›ndan dolay› kahraman ilan etmeye çal›flmak abesle ifltigaldir. “Zalimler korkak olur” saptamas›, zorbal›¤›n kayna¤› için kullan›lan bir belirlemedir. Birçok halk düflman›, ölümden öte köy olmad›¤›n› ve kurtulamayaca¤›n› bildi¤inden pek ala idama, kurfluna dizilmeye ya da baflka bir tür infaza “bafl› dik” gidebilmifltir. Bu durum, onlar›, ne onurlu ne hakl› ne de kahraman yapar/yapm›flt›r. Ha keza mahkemedeki tutumu da kaç›n›lmaz sonu karfl›s›nda kiflisel tercihinden öte baflkaca bir anlam ifade etmemektedir. Kald› ki ne mahkemede bir dönemler efendili¤ini yapan ABD ve di¤er emperyalistler aleyhinde aç›k bir beyanda bulunmufl ne de dara¤ac›nda onlara karfl› bir ifade kul-
65
lanm›flt›r. Saddam gibilerinin efeli¤i silahlar›n gücüyle ilintiliydi. Halka de¤il zorbal›¤a dayan›yordu. Daha büyük/güçlü bir zorba karfl›s›nda fazla bir anlam ifade etmedi. Nitekim Irak’taki iflgal karfl›t› direnifl içerisinde bafl›ndan beri Saddam yanl›s› Baasç›lar hep s›n›rl› bir güce sahip olabildiler. Generalleri ve di¤er fleflerinin tamam›na yak›n› teslimiyet ve iflbirli¤ini seçerken Saddam can›n› kurtarma derdindeydi. Direnifl, halkla iliflkisi bulunmayanlar›n, daha da önemlisi halka düflman olanlar›n ifli olamazd›. Bu nedenle de Saddam’›n infaz›n›n direnifl aç›s›ndan de¤il, ABD’nin fiiiler üzerindeki hesaplar› aç›s›ndan etki do¤urucu sonuçlar›ndan söz edilebilmektedir. Saddam’›n infaz›na idam›n insan haklar›na ayk›r›l›¤› çerçevesinde karfl› ç›kmay› ye¤leyenler –insan haklar›yla kafay› fena halde bozanlar d›fl›nda- ya da bunun teflhirinden dolay› rahats›zl›klar›n› dile getirenler, ABD’ye utangaç biçimde göz k›rp›yorlar. Bunlar›n, “baflkalar›n› asarken kulland›¤› iple as›ld›”, “iflkence ve infaz merkezi olarak kulland›¤› binada idam edildi” fleklindeki propaganda ile rahatlamaya çal›flanlardan ayr›ld›klar› esas nokta, ABD ile AB aras›ndaki görüntüdeki “medeni üslup” fark› kadard›r. Bütün kavramlar gibi adaletin de s›n›fsal bir temeli vard›r. Hem burjuvazi hem de proletarya (bu ba¤lamda genellersek halk) için ortak adalet olmaz. Birisinin ç›kar›na olan di¤erine ayk›r›d›r. Saddam’›n proletarya/halk önünde hesap vermesi halinde bütün suçlar› tüm yönleriyle/nedenleri ile birlikte ortaya konacak, iflbirlikçileri ve azmettiricileri de a盤a ç›kar›larak hesap vermeleri söz konusu olabilecekti. Adaletin gerçek manada yerini bulmas› yaln›zca suçlunun ortadan kald›r›lmas› ile sa¤lanamaz. Bu sadece intikam duygular›n› tatmin edebilir. Emperyalistlerin adaleti pek do¤al ki halklar›n aleyhine ifllemektedir. Onlar hiçbir zaman halk›n yarar›na sonuç do¤uran bir eylem ya da tasarrufun içerisinde olmazlar. Saddam vakas›ndaki tutumlar› da böyle olmufltur. Benzer taktikleri önceki olaylarda da iflletmifller, örne¤in Milofleviç’e de ayn› muameleyi yapm›fllard›. Bu tür da-
valar›, gerçekleri ortaya ç›karmak, tarihe ›fl›k tutmak ve bütün suçlulardan hesap sormak için de¤il, feda/imha etmeyi kararlaflt›rd›klar› kurban flahs›nda, gerçekleri karartmak için kullanm›fllard›r. fiimdi herkes “as›l” ya da “daha büyük” suçlular›n, yani emperyalist fleflerin, örne¤in Bush ve hempalar›n›n ne zaman ve nas›l hesap vereceklerini soruyor. Onlardan kimin hesap soraca¤›n› merak ediyor. Ancak di¤er yandan özellikle ve hararetle bunun imkans›zl›¤›ndan, güçlünün kanunlar› koydu¤u ve kötü adamlar› temizledi¤i, vahfli bat›n›n orman kanunlar›ndan söz ediliyor. ABD emperyalizminin “muazzam” gücüne göndermede bulunularak, sözün bafl›na dönülüyor ve “itaat et” noktas›na geliniyor. “‹taat et yoksa sonun bellidir.” Bu tehditlere kim prim verir, kimin karn› toktur, bu sorular›n yan›t› düne göre de¤iflmifl bulunmaktad›r. Her geçen gün de emperyalistler aleyhine ifllemektedir. Asl›nda, bundan yaklafl›k 3.5 sene önce heykelini “idam” ettiklerinde Lenin ve Stalin yoldafllara da göndermede bulunarak verdikleri iddial› mesajlar›n›, asl›n›n infaz› esnas›nda tekrarlayacak gücü kendinde bulamayan ABD emperyalizminin flefleri, Saddam’› salland›rman›n nafile bir eylem oldu¤unun da fark›ndalar. Ancak, son kozlar her savaflta oldu¤u gibi oynanmak zorundad›r. Çekilmek, Suriye ve ‹ran’›n da bulundu¤u masaya oturmak ya da yeni güçler y›¤arak ifle bir anlamda yeniden koyulmak gibi birbirinden “kötü” seçenekler aras›na s›k›flanlar›n Saddam’›n infaz›ndan medet ummas› anlafl›l›rd›r. Adalet, güçlünün kurallar› koydu¤u bir dünya gerçekli¤i içerisinde onun ç›karlar›na uygun olarak flekillenmektedir. Ne zaman ki o gücü proletarya önderli¤inde dünya halklar› kullan›r duruma gelecektir, adalet de gerçek manada o zaman yerini bulacakt›r. Tarih buna geçmiflte bir dizi ülke örne¤inde tan›kl›k etti. Emperyalizmin suç dosyas› öylesine kabarm›flt›r ki, proletaryan›n adaletiyle tam tekmil yüzleflmesi kaç›n›lmaz hale gelmifltir. 21. yüzy›l bunun için yaflanacakt›r!
5
65
12-25 Ocak 2007
‹GSAfi iflçilerini zorlu mücadele günleri bekliyor!
8 Aral›k 2006 tarihinde, Türkiye’nin tek üre üreten fabrikas› olan ‹zmit’teki ‹GSAfi Fabrikas›’n›n kapat›lma karar›na karfl›, ‹GSAfi iflçileri fabrikan›n yeniden üretime geçmesi talebiyle 1 hafta kadar süren fabrika iflgal eylemi yapt›lar. Geçti¤imiz say›m›zda da belirtti¤imiz gibi fabrika kendi sektöründe Türkiye’de üretim yapan tek fabrika olmas› nedeniyle, üretim yapamamas› durumunda birçok sektörü etkileyecek bir konumda. ‹flçilere ifl akidlerinin son buldu¤unun resmen tebli¤ edilmesiyle birlikte, “hukuksal bir zemin kalmam›flt›r” gerekçesiyle, sendika ile ortak al›nan kararla eylem sonland›r›ld›. ‹flgal s›ras›nda iflçilerin, “ancak polis zoruyla ç›kar›z buradan” demesine karfl›n; Petrol-‹fl Sendikas› Ge-
nel Sekreteri Mustafa Çavdar’›n, “Polis ne için müdahale edecekmifl ki? Öyle bir durum yok burada” fleklinde çizdi¤i “mu¤lâk” tablo, bugün kendisini eylemi sonland›rma olarak gösteriyor. Patron Fehmi Y›ld›z’›n iste¤i ile fabrikaya gelen çok say›da polis, limana kamyon girifl-ç›k›fl›n› sa¤lamak için kap›lar› açmak isteyince, 15 iflçi kadar iflçi fabrika sahas›ndaki kulelere ç›k›p, müdahalenin sürmesi durumunda kendilerini afla¤›ya atmakla tehdit ettiler. ‹flçilerin bu tehdidi karfl›s›nda polis müdahaleyi durdurdu. Petrol-‹fl Genel Baflkan› Mustafa Öztaflk›n, Kocaeli fiube Baflkan› Ali Ufuk Yaflar fabrikaya geldiler, kuleye ç›karak buradaki iflçileri afla¤›ya inmeleri konusunda ikna ettiler. ‹flçiler, iflgal eylemlerinin bitiminden sonra
Emekçinin Gündemi Hakl›l›ktan gelen meflruluk esast›r! KESK, 14 Aral›k’ta tüm ülkede ifl b›rakma eylemi gerçeklefltirmifltir. Bu eylem uzun süredir eylemsizlik içinde olan KESK üyelerinin içinde bulunduklar› durumu görmek aç›s›ndan yararl› olmufltur. Zira KESK yaklafl›k 10 y›ll›k bir süreçte kimi zaman eylemler gerçeklefltirse de, esasta devletle uzlaflmac› bir tarzda sendikal faaliyetini sürdürmekteydi. Elbette ki bu eylemi KESK’in 10 y›l önceki gerçekli¤inden uzak bir durumdad›r. Ancak bu eylem de göstermifltir ki, KESK’in taban› mevcut uzlaflmac› anlay›fl› onaylam›yor. KESK’ten bekledi¤i daha mücadeleci bir hatta olmas›d›r. 14 Aral›k eylemine kat›l›m KESK’in son y›llarda izledi¤i politikalar› düflündü¤ümüzde olumlu olarak de¤erlendirilebilir. Ancak KESK’in tafl›d›¤› potansiyel ve tarihi göz önüne al›nd›¤›nda bunun yetersiz oldu¤u görülecektir.
Daha önce birkaç defa belirttik. KESK uzlaflmac› hattan kurtulmad›¤› sürece erimeye devam edecektir. Uzlaflmac› hat KESK’in mevzi kaybetmesine, üyelerinin KESK’e yaklafl›m›nda güvensizlikler beslemesine yol açm›flt›r. Gelinen süreçte bu güvensizlik iyice büyümüfltür. Son yap›lan eylem bir nebze bu güvensizli¤in giderilmesi yönünde at›lan bir ad›m olmufltur. Ancak var olan güvensizlik ne bir tek eylemle afl›lacak boyuttad›r ne de mevcut anlay›fl sürdü¤ü durumda afl›labilirdir. Zira kamu emekçilerinin direnifllerle, mücadelelerle yaratt›¤› kazan›mlar bir bir elden giderken uzlaflmac› bir anlay›fla güven duyulmas› beklenemez. KESK’in kazan›mlar› kamuda örgütlü di¤er sendikalar taraf›ndan alabildi¤ince hoyratça kullan›l›rken, KESK’in de ayn› yaklafl›mlarda bulunmas› anlafl›l›r de¤ildir. KESK, önümüzdeki süreçte mü-
da, çeflitli eylemlikler yaparak mücadeleye devam edeceklerini belirtiyorlard›. Eylem bittikten sonra nitekim böyle de oldu, patron Fehmi Y›ld›z’a ait Y›ld›z Entegre Fabrikas› önünde protestolar›n› sürdürdüler. Petrol-‹fl Sendikas› Kocaeli fiubesi önünde toplanan ‹GSAfi iflçileri, sendikan›n temin etti¤i otobüslerle yine Fehmi Y›ld›z’a ait olan Arslanbey’deki Y›ld›z Entegre Fabrikas› önüne geldiler. Fabrika önündeki genifl “güvenlik” önlemleri dikkat çekiyordu. Alk›fll› protesto ve sloganlarla Y›ld›z Entegre’nin kap›s›na kadar gelen iflçiler, buradaki jandarma barikat› nedeniyle içeri giremedi. Petrol-‹fl Sendikas› Kocaeli fiubesi Baflkan› Ali Ufuk Yaflar yapt›¤› konuflmada, ‹GSAfi patronunun bundan sonra rahat olamayaca¤›n› belirterek, “Bu ifli sonuna kadar kovalayaca¤›z. Hukuki süreç de bafllam›flt›r” dedi. Son duruma iliflkin görüfllerini ald›¤›m›z iflçiler genel olarak flöyle diyorlar: “Araya bayram tatilinin girmesi nedeniyle eylemlerimize bir süre ara verdik, önümüzdeki günlerde, TBMM’ye, ‹zmit ve Ankara’daki siyasi partilere gidip görüflece¤iz ve bir dizi eylem plan› için toplant›lar yap›yoruz. Ayr›ca 4-C ve geri dönüfl için da-
cadeleci bir hatta yoluna devam etmelidir. KESK, içinde bulundu¤u durumu ancak mücadeleci bir sendikal anlay›flla aflabilir. 14 Aral›k eylemi de göstermifltir ki, KESK içinde mücadeleye haz›r önemli bir kitle mevcuttur. Bu kitle KESK’ten daha ileri ad›mlar atmas›n› beklemektedir. Uzlaflmac› bir politik hatta KESK yönetimi devam ederse KESK bu kitleyi de kaybetmekle yüz yüze kalacakt›r. Bunun içindir ki, KESK kamu emekçilerine yöneltilen sald›r›lar› bertaraf etmek için önüne mücadeleci yönelimler koymal›d›r. Elbette sadece kamu emekçilerine yönelik sald›r›lar için de¤il, ayn› zamanda halk›n di¤er kesimlerine yönelen sald›r›larla kamu emekçilerine yönelen sald›r›lar› iç içe geçirerek ele almal›d›r. Bunun için de baflta iflçiler olmak üzere halk›n di¤er katmalar›ndan örgütlü ya da örgütsüz kitleleri birlefltirme çabas› içinde olmal›d›r. KESK, kamu emekçilerine yönelen sald›r›lar› ancak bu çerçevede bertaraf edebilir. Zira ülkemizin sosyo-ekonomik yap›s›nda hak ve kazan›m elde etmek, onun da ötesinde demokrasi mücadelesinin geliflmesi için halk›n bütün kesimlerinin birleflerek mücadele etmesi zorunlu-
va açt›k ve bafllayan hukuki süreçle avukatlar›m›z ilgilenmektedir.” Ve ekliyorlar: “Çok büyük bir bask›yla karfl› karfl›ya kalacak patron Fehmi Y›ld›z.” Kararl›l›klar›n› bu sözlerle ifade eden iflçiler, patronun, 217 iflçinin ifline son vererek fabrikay› kapataca¤›n› söylemesine karfl›n, fabrikan›n sadece üretim yapmad›¤›n›, ama çal›flt›¤›n› söylüyorlar ve tepkilerini “35 arkadafl içeride çal›fl›yor, içeride sadece üretim yok, ithal etti¤i gübreyi de paketleme yap›yor. Patron sendikay› istemedi¤ini aç›kça belli ediyor, bizi kap›n›n önüne att›, flimdi liman› da çal›flt›r›yor, fabrikay› da. Fehmi Y›ld›z bas›na baflka fabrikas›n›n olmad›¤›n› söylemiflti. Oysa sadece bizim bildi¤imiz 4 tane daha fabrikas› var. Fabrikalar›n›n önünde eylemlerimize devam edece¤iz. Sendikam›z bize tam destek veriyor, o yönden bir flikâyetimiz yok, ama bas›nda hiç yer bulmuyor, çok k›z›yoruz” sözleriyle dile getiriyorlar. Bizim, “Sansasyonel haber ar›yorlar, onun d›fl›nda TV yay›nlamaz” dememiz karfl›s›nda ise “burada soyunduk o kadar, gene yay›nlamad›lar” diyor iflçiler yar› hayret, yar› sitem eder espirili bir dille. (Kartal)
dur. KESK kendisini yasalarla s›n›rlamamal›d›r. Zira bugüne kadar kendini yasalarla s›n›rlamas› onun gerilemesine, daralmas›na hak kay›plar›n›n yaflanmas›na ve yetki kay›plar›na yol açm›flt›r. KESK’in mücadeleci bir hatta, hakl›l›¤›ndan gelen meflruluk zeminini esas almas› zorunludur. E¤er ki kamu emekçileri 1990’larda kendilerini yasalarla s›n›rlam›fl olsayd›, bugünkü noktaya gelmesi mümkün olmazd›. Meflruluk zemininde harekete geçilmesi örgütlenmeyi bir yasal hak düzeyine yükseltmifltir. Ancak ne zaman ki, hakl›l›¤›ndan gelen meflruluk zemini yerine, devletten beklenti içine girilmifl, masa bafl›nda haklar›n kazan›laca¤› anlay›fl› benimsenmifl, iflte o zaman kamu alan›ndaki sendikalaflma mücadelesi sekteye u¤ram›fl, egemen s›n›flar›n sald›r›lar› birbiri ard›na ya¤maya bafllam›flt›r. Toplu sözleflme ve grev hakk› tan›nmayan bir sendikan›n oluflmas›na yol açm›flt›r. Tüm bunlar› ifade ederken, bu de¤iflimi elbette mevcut durumun yarat›c›s› yönetimden beklemiyoruz. Bunu yapacak olan di¤er devrimci güçlerle birlikte DDSB anlay›fl›na sahip kamu emekçileri olacakt›r.
6
12-25 Ocak 2007
65
Tar›mda 2006 y›l›! 2006 y›l› tar›m›n tasfiyesini hedefleyen politikalar›n daha da h›zland›¤›n› bir y›l olarak geride kald›. Özellikle ç›kar›lan yeni yasalarla köylülü¤ün tamame2006 y›l› tar›m›n tasfiyesini hedefleyen politikalar›n daha da h›zland›¤›n› bir y›l olarak geride kald›. Özellikle ç›kar›lan yeni yasalarla köylülü¤ün tamamen üretemez hale getirilmesi hedeflenmifltir. Ancak egemenler cephesinden bu sald›r›lar h›zlan›rken üretici köylüler de yüzbinleri bulan kitlelerle tepkilerini dile getirdiler.n üretemez hale getirilmesi hedeflenmifltir. Ancak egemenler cephesinden bu sald›r›lar h›zlan›rken üretici köylüler de yüzbinleri bulan kitlelerle tepkilerini dile getirdiler. Özellikle son y›llarda tar›m›n tasfiyesini hedef alan politikalar›yla köylüyü geçimini sa¤layamaz hale getiren egemenler, tar›m ürünlerine uygulad›¤› kotalarla Türkiye’yi tar›m alan›nda daha da d›fla ba¤›ml› hale getirmek istemektedirler. IMF politikalar› do¤rultusunda yaflama geçirilmeye çal›fl›lan bu politikalar sonucu Türkiye, baflta flekerpancar›, bu¤day, pirinç ve tütün olmak üzere çok zengin bir üretim imkân›na sahip olmas›na ve son y›llara kadar her y›l d›flar›ya binlerce ton ihraç etmesine ra¤men bu ürünleri flimdi d›flar›dan ithal etme aflamas›na gelmifltir. Taban fiyatlar›n› köylünün eme¤inin karfl›l›¤›n› alamad›¤› fiyatlarda belirleyen egemenler, köylüye zaten cüzî miktarlarda verdi¤i desteklemeleri de k›s›tlayarak üretemez hale getirdi. Son y›llarda h›zla uygulanan bu politikalar sonucu üretimin büyük oranda etkilendi¤i tar›mda 2006 y›l›nda da tablo de¤iflmedi. Türkiye Ziraat Odalar› Birli¤i (TZOB) Genel Baflkan› fiemsi Bayraktar’›n yapt›¤› bir araflt›rma sonucunda 2006 y›l›n›n tar›m aç›s›ndan kay›p bir y›l oldu¤u aç›kland›. Bayraktar’›n milli gelir, tar›msal katma de¤erden, d›fl ticarete, tar›msal destekleme fiyatlar›ndan, enflasyona, girdi fiyatlar›na, do¤al afetlere kadar bir çok bafll›kta de¤erlendirdi¤i tar›m›n 2006 y›l için ilk dokuz ayda 1.2 oran›nda gerileme yafland›¤› ifade edildi. 2006 y›l› rakamlar›na göre bu¤day üretiminde yüzde 7, m›s›rda yüzde 8.3, tütünde yüzde 13, fleker pancar›nda yüzde 4.5 ora-
“Böyle giderse, narenciye bahçesi kalmaz”
n›nda düflüfl yafland›. Don nedeniyle üzümde yüzde 4.2, kay›s›da yüzde 54, armutta yüzde 12, elmada yüzde 19 azalma oldu. Çay üretimi de yüzde 11 oran›nda düflerek 1 milyon 59 bin tona geriledi. 2006 y›l›nda yaflanan don ve dolu afeti nedeniyle üreticilerin u¤rad›¤› zarar 382 milyon YTL oldu. Sel felaketinin de ma¤duru olan çiftçilerin geçmifl y›llardan dolay› 325 milyon YTL tutar›ndaki zararlar› ise hala karfl›lanmad›. 2006 y›l›n›n ilk dokuz ay›nda Gayri Safî Milli Hâs›la (GSMH) yüzde 5.7 oran›nda büyüme yaflarken, ayn› dönem tar›m ise yüzde 1.2 oran›nda geriledi. ‹stikrarl› bir geliflme yaflanmad›¤› için son yedi y›lda (1998-2005) tar›mda sadece yüzde 3.5 oran›nda büyüme yafland›.
Tar›mda ilerleyen tek fley d›fla ba¤›ml›l›k Tar›mda gerileme istihdama da yans›d›. 2005’te yüzde 34’ten yüzde 29.5’e gerileyen tar›mda istihdam, 2006 Eylül’ünde yüzde 28.4’e geriledi. Tar›m destekleri için ayr›lan 4 milyar YTL’nin yetmedi¤i, ödemelerin 5 milyar YTL’ye yaklaflaca¤› belirtilirken, verilen gübre, prim, mazot, kredi destekleri ihtiyac› karfl›lamaktan uzak kald›. 2006 y›l›nda elektrik borçlar› yeniden yap›land›r›ld›, ancak bu uygulamadan sulama abonesi üreticilerin sadece yüzde 30’u faydalanabildi. Köylülerin büyük bir bölümü halen sanayicilere göre yüzde 11 oran›nda daha pahal› elektrikle üretim yapmak zorun-
Narenciye üreticileri ürünlerini giderlerini bile karfl›layamayacak bir fiyata sat›yor. Hatay’›n Dörtyol ilçesindeki narenciye üreticileri tüccarlar›n fiyatlar› düflük tutmalar› nedeniyle iflâs noktas›na geldi. “Narenciye samandan daha ucuza sat›l›yor. ‹flçilerin ücretini bile ödeyemiyoruz Bu gidiflle Dörtyol’da narenciye bahçesi kalmayacak” diyen üreticiler mandalinan›n kilosunu 10 ile 20 Ykr aras›nda satabildiklerini, ancak tüketiciye 1 Ytl’ye sat›ld›¤›n›
kulland›klar› mazot ve elektrik fiyatlar›n›n fazla olmas›. Birçok ülkede üreticinin kulland›¤› mazot ve elektrik fiyatlar›nda indirim olmas›na ra¤men, ülkemizde herhangi bir indirim yap›lmamaktad›r.
Tar›m iflçileri de ayn› yazg›y› paylafl›yor
‹hracat, sadece yüzde 1.5 art›flla 6.7 milyar dolar olurken, 2006 y›l›n›n ilk dokuz ayl›k döneminde ithalat daha da büyük art›fl yaflad›. Tar›m ürünleri ithalat› yüzde 11 oran›nda artarak, 6 milyar dolar oldu. TZOB Genel Baflkan› fiemsi Bayraktar’›n yapm›fl oldu¤u bu araflt›rman›n d›fl›nda 2006 y›l›nda çeflitli tar›m ürünlerine de verilen taban fiyatlar› maliyetini kurtaramazken köylü ma¤dur olmaktad›r. Örne¤in Ziraat Odas› ve Üretici Kooperatifleri Erzincan fiubeleri yapt›klar› aç›klamayla 2006 y›l›nda tar›mda uygulanan politikalar ve aç›klanan taban fiyatlar› nedeniyle di¤er ürünlerde oldu¤u gibi flekerpancar› üreticilerinin de ma¤dur edildi¤ini belirttiler. Yine yap›lan baflka bir araflt›rmaya göre çiftçi üretim kotas› 2002 y›l›na göre % 22 oran›nda düflürülmüfl, pancar avans fiyatlar› da 2003 y›l›nda 88.312 TL iken 2006 y›l›nda çok düflük bir art›flla sadece 89.000 TL olmufltur. Limon girdi fiyatlar› 1 kilosu 125 Ykr iken, sat›fl 50 Ykr’den belirlendi. F›nd›k fiyatlar› da geçen y›la göre düflerek 3.90 Ykr olarak belirlendi. 2006 y›l›nda tar›m alan›nda uygulanan bir baflka politika ise 8 Kas›m’da yürürlü¤e giren Tohumculuk Yasas› idi. Tohumculuk Yasas›’na göre üretici kendi tohumunu üretemez, üretirse hakk›nda yasal ifllem bafllat›lacak. Bu uygulamayla ülkemizde üretici tohum üretiminde bile d›flar›ya ba¤›ml› hale getirilmek istenmektedir. Yine tar›m üreticilerin s›k›nt›s›n› yaflad›¤› bir baflka konu ise
Yukar›daki veriler ele al›nd›¤›nda IMF politikalar› do¤rultusunda y›llard›r üretemez duruma getirilen köylülük, 2006 y›l›nda daha bir ç›kmaza sürüklenmifltir. Üretici köylüler aç›s›ndan bunlar yaflan›rken tar›m iflçileri de tar›mda uygulanan politikalardan memnun de¤iller. Özellikle yaflam standartlar›, kendilerine uygulanan ikinci s›n›f muamelesi ve emeklerinin karfl›l›¤›nda belirlenen yevmiyeleri geçimlerini sa¤lamada yetersiz oldu¤unu yapt›klar› çeflitli eylemler ve ifl b›rakmalarla duyurdular. 2006 y›l›nda üretici köylüler, baflta Manisa, Ordu, Artvin ve Lüleburgaz olmak üzere çeflitli yerlerde onbinleri bulan say›larla eylemler yaparak egemenlerin tar›ma uygulad›klar› politikalar› protesto ederek hükümeti uyard›. Uygulanan bu politikalar sonucu üretemez hale gelen üretici köylülere ise hükümet cephesinden ilginç tepkiler geldi. Köylüye üretim için destek verilmesi gerekirken, Baflbakan R. Tayyib Erdo¤an Mersin’de kat›ld›¤› bir mitingde köylünün durumunu anlatan ve “Uygulad›¤›n›z politikalarla anam›z› a¤latt›n›z” diyen bir köylüye “Anan› da al git buradan” demifltir. Yine egemenler Ordu’da yüzbine yak›n üreticinin kat›ld›¤› f›nd›k mitingine sald›rm›flt›r. 2006 y›l› tar›m›n tasfiyesini hedefleyen politikalar›n daha da h›zland›¤›n› bir y›l olarak geride kald›. Özellikle ç›kar›lan yeni yasalarla köylülü¤ün tamamen üretemez hale getirilmesi hedeflenmifltir. Ancak egemenler cephesinden bu sald›r›lar h›zlan›rken üretici köylüler de yüzbinleri bulan kitlelerle tepkilerini dile getirdiler. Kuflkusuz bu tepkiler bu gün aç›s›ndan sorunun çözümünden öte sadece yaflad›klar› ç›kmaz›n bir ürünü olarak ortaya ç›kmaktad›r. As›l mesele bu tepkileri örgütleyip sorunu as›l muhataplar›na yöneltmektir. Bu gün flartlar bu konuda elveriflliyken, yap›lmas› gereken do¤ru araç ve yöntemlerle soruna müdahale edip Yeni Demokratik Devrimin en önemli bileflenlerinden ve gövdesini oluflturan köylülü¤ü örgütlemektir.
söylüyor. Narenciye üreticisi Metin Güvelo¤lu; a¤aç gübreleme, sulama ve çapa masraflar› hesapland›¤›nda emeklerinin karfl›l›¤›n› alamad›klar›n› dile getirirken “Art›k narenciye üreticileri çal›flt›rd›klar› iflçilerin ücretini verecek durumda de¤il. Buna hükümet bir çözüm bulmal›. Kaderimizi serbest piyasan›n insaf›na b›rak›rlarsa, narenciye bahçeleri kalmayacak” diye konufltu. Gökhan Almaz isimli üretici ise bu y›l mandalina bahçesinden iyi bir verim
ald›¤›n› ifade ederek, “Narenciye üreticileri isyan etme noktas›na getirilmifl. Bir y›ll›k eme¤imizin karfl›l›¤›n› bu aylarda bekliyoruz, ama mandalina kilosu en fazla bizden 20 Ykr’a al›n›yor. Samandan daha ucuz bir fiyata sat›yoruz. Böyle devam etti¤i takdirde Dörtyol’da narenciye bahçesi kalmaz. Çünkü sanayi gelifliyor ve bu tarlalar denize yak›n. Fabrika kurmak için birçok ifl adam› buralar› almak istiyor. Biz de tarlam›z› bunlara satar›z” sözleriyle tepkisini dile getirdi. (H. Merkezi)
da.
7
65
12-25 Ocak 2007
Tar›m iflçileri yasta: “Hayat güvencemiz yok!” “Art›k yeter, flartlar iyileflene kadar çal›flmayaca¤›z!”
4 Ocak Perflembe günü Hatay’›n Dörtyol ilçesinde hemzemin geçitten geçerken yük treninin mevsimlik iflçileri tafl›yan kamyona çarpmas› sonucu 7 iflçi yaflam›n› yitirdi, 19’u da yaraland›. Her y›l çeflitli yerlerde tar›m iflçileri kazalar sonucu yaflam›n› yitirmektedir. ‹lk bak›flta kazalar›n sürücü hatas›ndan kaynakland›¤› gibi bir izlenim oluflsa da mevsimlik tar›m iflçilerinin kamyonlarda “bal›k istifi”ni and›ran yolculuklar›n›n görüntülerine yabanc› olmad›¤›m›z bir ülkede yafl›yoruz. Memleketlerinden kilometrelerce uzakta emeklerinin karfl›l›klar›n› dahi alamad›klar›, hiçbir sosyal güvencelerinin olmad›¤›, kendi imkânlar›yla yapt›klar› çad›rlarda bar›nma ihtiyaçlar›n› karfl›lamak zorun-
da kalan tar›m iflçilerinin ço¤unun çocu¤u yerleflik bir hayatlar› olmad›¤› için okula dahi gidemiyor. Daha geçti¤imiz hafta yine Hatay’›n Dörtyol ilçesinde mevsimlik olarak gelen tar›m iflçileri, Kürt olduklar› gerekçesiyle kendilerinin yapt›¤› çad›rlarda zab›ta ekipleri taraf›ndan s›k s›k rahats›z edilmekteydi. Tar›m iflçileri günde yaklafl›k 12-13 saat boyunca sadece 16 YTL’ye çal›flmaktad›r. Ço¤u yaflam koflullar›ndan kaynakl› çeflitli hastal›klara yakalanmaktad›r. Bu anlamda Dörtyol’da bal›k istifi gibi kamyon kasalar›nda yolculuk yapan tar›m iflçilerinin yaflam›n› yitirmesi kendilerine yap›lan “‹nsani dahi olmayan” muameleyi bir kez daha gözler üzerine serdi.
AB, tarıma zararlıdır! Uzmanlara göre AB politikalar›yla küçük üretici AB kat›l›m öncesi yard›mlardan kesinlikle yararland›r›lmayacak, bunun sonucunda ise küçük üreticinin tamamen tasfiyesi hedeflenmektedir. Ancak uzmanlar›n tar›m d›fl›na itilen küçük üreticinin gelece¤inin ne olaca¤› konusunda ise hiçbir fikirleri yok. AB, Türkiye’nin üyeli¤i için çeflitli kriterler sunarken bu kriterlerden biri de tar›m alan›nda uygulanan politikalard›r. Ancak AB uzmanlar›na göre; AB’nin çizece¤i perspektif ile uygulanacak politikalar yaflama geçirilirse 15 y›l içerisinde Türkiye’de küçük üreticinin kalmayaca¤› ifade edildi. “AB ile politikalar›n efllefltirilmesi” ad› alt›nda Türkiye’de pek çok kurum alt›nda projeler uygulan›rken, bunlardan en önemlilerden biri Tar›m ve Köy ‹flleri Bakanl›¤›’n›n bünyesinde sürdürülen “K›rsal Kalk›nma Projesi”dir. Bu proje kapsa-
m›nda “Ulusal K›rsal Kalk›nma Plan›” ve bundan sonra tar›mda izlenecek politikalar›n alt yap›s› haz›rlanmaktad›r. Bu politikalar›n sonucu ise ülkemiz tar›m›na 15 y›l içersinde vurulacak büyük darbelere iflaret edilmektedir. Baflta hayvanc›l›k olmak üzere çeflitli tar›m ürünlerinde uygulanan bu politikalar sonucu en çok etkilenecek kesim ise küçük üretici olacak. Büyük üreticilerin dahi art›k küçülmekte oldu¤u bu günlerde AB pazar› ülkemiz tar›m üreticilerine tamamen kapat›l›rken AB taraf›ndan adres olarak ise Rusya ve Orta-
Dörtyol ilçesinde 7 kiflinin ölümüyle sonuçlanan kazan›n ard›ndan TCDD 6. Bölge Müdürü Hasan Tahsin Köprülü’nün “Kaza ilk belirlemelere göre tamamen sürücünün hatas› sonucu meydana gelmifltir” söylemine karfl›l›k ayn› gün Dörtyol Mespane Mahallesi’nde bir araya gelen mevsimlik tar›m iflçileri 3 günlük yas ilân ettiklerini ve 3 gün ifle ç›kmayacaklar›n› belirttiler. Mevsimlik tar›m iflçilerinin çavufllu¤unu yapan 40 kiflinin yapt›¤› aç›klamaya göre, yaklafl›k 1500 tar›m iflçisinin “Hayat güvencemiz yok” diyerek 3 günlük ifl b›rakma eylemi yapt›klar›n› aç›klad›lar. Bu karar sonras› yaklafl›k 1500 tar›m iflçisi 5 Ocak ve 8 Ocak günleri aras› ifl bafl› yapmad›lar. ‹flçiler ad›na bir aç›klama yapan Kamil Gülbar adl› iflçi hayat güvencelerinin olmad›¤›n› belirterek “‹nsanl›k d›fl› uygulamalara maruz kal›yoruz. 40 iflçi-
do¤u pazar› gösterilmektedir. Yine uzmanlara göre AB politikalar›yla küçük üretici AB kat›l›m öncesi yard›mlardan kesinlikle yararland›r›lmayacak, bunun sonucunda ise küçük üreticinin tamamen tasfiyesi hedeflenmektedir. Ancak uzmanlar›n tar›m d›fl›na itilen küçük üreticinin gelece¤inin ne olaca¤› konusunda ise hiçbir fikirleri yok. Yine uzmanlara göre AB’nin Türkiye’de devletin tar›ma olan müdahalesine hoflnut olmad›¤›n›, kat›l›m öncesinde AB’nin ortak bütçesinden yap›lan yard›mlar kapsam›nda Türkiye’ye aktar›lacak kaynak ile sistemin de¤ifltirilece¤ini, zaten çok az olan devlet deste¤inin de ortadan kald›r›laca¤›n› vurguluyorlar. Yap›lan araflt›rmalara göre uzmanlar, Türkiye’de hayvanc›l›kla u¤raflan üreticinin kâr etmedi¤ini, örne¤in 5500 bafl ine¤e sahip bir hayvan iflletmesinin dahi kâr etmedi¤ini, üreticinin elinde ise sadece hayvan bafl›na devletten ald›¤› primin kald›¤›n› belirtiyorlar. Ülkemizdeki girdi fiyatlar›n›n AB ülkelerine göre çok yüksek oldu¤unu vurgulayan uzmanlar, muhtemel bir üyelikte Türkiye’deki üreticinin AB pazar›nda flans›n›n çok az oldu¤unu ve bu nedenle pazar bulmakta s›k›nt› yaflayaca¤›n› belirtiyorlar. (H. Merkezi)
yi kamyona bindiren iflverenler hayvan yükler gibi iflçi yüklüyorlar. Bunun için gerekirse bu y›l tümden ifle gitmeyece¤iz” dedi. ‹brahim Biçici ise iflverenlerle 5 Ocak Cuma akflam› görüfltüklerini ve iflverenlerin hiçbir güvencelerinin bulunmad›¤›n›, iflçilerin ehliyetsiz ve yafl› tutmayan floförler taraf›ndan tafl›nd›¤›n› söylediklerini aktard›. Biçici ayr›ca Dörtyol’da bulunan 1500 tar›m iflçisinin flartlar iyileflene kadar ifl bafl› yapmayacaklar›n› iflverenlere bildirdiklerini belirtti. Bu arada 4 Ocak Perflembe günü meydana gelen kazada yaflam›n› yitiren tar›m iflçilerinin cenazeleri topra¤a verilmek üzere memleketleri Kahramanmarafl’a götürüldü. (H. Merkezi)
Devletin Cargill ısrarı sürüyor TBMM Tar›m, Orman ve Köyiflleri Komisyonu’nda, Cumhurbaflkan›’n›n bir kez daha görüflülmek üzere iade etti¤i ve tar›m arazileri üzerinde izin al›nmadan kurulan tesislerin ifllemlerini tamamlamas› için ek süre verilmesini öngören Toprak Koruma ve Arazi Kullan›m› Kanunu aynen kabul edildi. AKP Adana Milletvekili Vahit K›r›flc› baflkanl›¤›nda toplanan komisyonda yap›lan görüflmelerin ard›ndan aynen kabul edilen yasaya göre, 10 Kas›m 2004 tarihinden önce gerekli izinler al›nmadan tar›m d›fl› amaçl› kullan›ma aç›lm›fl bulunan arazilerin istenilen amaçla kullan›m› için 1 y›l içinde baflvurulmas› halinde, tar›m d›fl› kullan›lan tar›m arazilerinin her metrekaresi için 5 YTL ödemek flart›yla izin verilecek. Söz konusu arazi ve tesislerin istenilen amaçla kullan›m› için çeflitli kurumlardan al›nmas› gerekli olan ruhsat, izin gibi ifllemler 2 y›l içinde tamamlan›ncaya kadar baflvuru sahipleri faaliyetlerine devam edecekler. Bu süre içinde gerekli izinleri alamayanlar›n üretim faaliyetleri ilgili idarelerce durdurulacak. Tar›m arazisi vasf›ndan ç›kar›lan arazilerin, ilgili kurumlarca baflvurunun sahibinin iste¤i do¤rultusunda vasf› de¤ifltirilecek. Devletin ç›kard›¤› bu yasayla efendilerinin isteklerini yerine getirmedeki baflar›s› ve tüm engellerin kald›r›lmas› konusunda ne kadar kafa yorduklar› bir kez daha ispatlanm›fl oldu. (H.Merkezi)
8
12-25 Ocak 2007
65
Yo k s u l b ı r a k ı l a n k e n t : D e r s i m
Son zamanlarda burjuva bas›n, birden bire T. Kürdistan›’n›n geri kalm›fll›¤›n› keflfetti! Bununla birlikte güzelim ülkemizi y›llard›r, içinden yiyip bitiren “terör belas›n›n” kökenlerine de vak›f oluverdiler! Öyle ya, halk cahil, devlet bu bölgeyi ihmal etmifl, vatandafllar›n› sahipsiz b›rakm›flt›. Asl›nda bunlar yeni ortaya at›lm›fl tezler de¤ildir. Kürt ulusunu inkar eden, yok sayan devlet, en küçük ulusal talebini dahi bask›, zulüm ve katliamlarla sindirme yolunu seçmifl ve ekonomik olarak da sömürmüfltür. Bu bak›mdan T. Kürdistan›’n›n ekonomik olarak geri kald›¤›, burada feodal üretim biçimlerinin a¤›r bast›¤› bir gerçektir. Ancak elbette ki bu gerçek burjuva-feodal bas›n sayfalar›na farkl› yans›maktad›r. Örnek olarak Sabah Gazetesi’nin 28 Kas›m 2006 tarihli haberi verilebilir. Söz konusu haberin bafll›¤› “Tunceli’nin belini terör büküyor, umudu turizm” fleklinde. ‘38 Dersim katliam›ndan günümüze, Dersim halk›n›n devletten gördü¤ü zulüm ve bask›dan baflka bir fley olmam›flt›r. Dersim, egemenlerin pazar zihniyeti ile ele al›nd›¤›nda görülecektir ki, ne çok önemli ticari yollar›n kavfla¤›ndad›r ne de çok önemli yeralt› ve yerüstü kaynaklar› vard›r. Ne de bir liman ya da s›n›r flehridir. Dersim dört da¤ ile çevrilmifl, tüm yollardan sapada bir flehirdir. O yüzden ne 700 y›ll›k Osmanl› saltanat› boyunca, ne de “modern” TC devleti zaman›nda Dersim hiçbir zaman egemenler taraf›ndan 6 Nisan 2005 tarihinde Trabzon’da F tipi hapishanelerde yaflanan tecride dikkat çekmek için bildiri da¤›t›rken sald›r›ya u¤rayan TAYAD’l›lar› linç ettikleri gerekçesiyle yarg›lanan 11 kifli beraat etti. 26 Aral›k 2006 tarihinde Erzurum 1. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülen davada lince kat›lan 11 kifli hakk›nda “suçun kan›tlanmad›¤›” gerekçesiyle beraat karar› verildi. “Görevli memura hakaret, izinsiz gösteri yürüyüflü yapmak” vb. suçlamalardan kaynakl› haklar›nda dava aç›lan TAYAD’l›lardan; Zeynep Ertu¤rul, Nurgül Acar, Emra Bak›r ve ‹hsan Özdil beraat ederken, Çetin Güven ise görevli polislere hakaret etti¤i gerekçesiyle 8 ay hapis ve 900 YTL para cezas›na çarpt›r›ld›. “Huzuru bozan cezas›n› çeker”
olumlu anlamda hat›rlanmam›fl/hat›rlanmak istenmemifltir. Sabah Gazetesi’nin haberine göre Tunceli 2005 y›l›nda teflvikli iller kapsam›na al›nm›fl, birçok Kürt iliyle birlikte. Ama teflvikten yararlanmak için koflul, en az 30 kiflinin istihdam edildi¤i bir iflletmeye sahip olmak. Yine ayn› habere göre, Tunceli’de bu koflula uygun sadece dört iflletme var. Teflvikten ise bugüne kadar yararlanan olmam›fl. Y›l 2007. 93 bin nüfuslu Dersim’de ilçeleri dahil, 30 kifli çal›flt›rabilen sadece dört iflletme var. Sadece bu veri dahi birçok fleyi tek bafl›na ifade etmeye yeterlidir. 85 y›ll›k TC tarihi boyunca, neredeyse kuruldu¤undan bu yana il merkezi statüsüne sahip olan Tunceli’de 85 y›l sonra gelinen nokta 30 kiflilik istihdama sahip dört özel iflletme. Ama burjuva-feodal egemenlerin hakk›n› yemeyelim, belki sanayi gelifltirmediler ama yüz binlerle ifade edilen asker ve polisiyle Tunceli’de binlerce kiflilik istihdam yaratm›fl durumdalar. Ayn› haberde Tunceli’nin do¤al zenginliklerinden bahsediliyor. Tar›m, hayvanc›l›k, turizm, maden olarak ise mermer ve tuz bulundu¤u belirtiliyor. Ama ne hikmetse 85 y›ld›r bunlar›n hiçbirine yat›r›m yap›lmam›fl. Teflvik kredileri ise sadece yukar›da bahsi geçen iflletmeler kapsam›nda ç›kar›lm›fl. Y›l 2007. Tunceli yoksul, kalk›nmam›fl. Komprador burjuvazi ve toprak a¤alar›n›n sözcüsü burjuva medya, tüm bu
Linç edenler masum, edilenler suçlu!
sözleriyle linç sald›r›s›n›n ard›ndan linci onaylayan ve memnuniyetini ifade eden düflüncelerini aç›klam›flt› Trabzon Valisi Hüseyin Yavuzdemir. Yaflanan tüm linçlerin, katliamlar›n ard›ndan
geri kalm›fll›¤›n nedenini “teröre” ba¤l›yor. Yani Dersimlilere, yoksullu¤u görmüfl, bireysel kurtulufl yerine toplumsal kurtuluflu hedefleyen kendi öz evlatlar›n› hedef gösteriyor. Vali Mustafa Erkal ise “boflalt›lan 94 köyden 50’si geri döndü” diyor. Yak›lan köy say›s›n›n çok daha fazla oldu¤u ve geri dönülen yerlerin ço¤u zaman eski yerler olmad›¤› ve birçok yere geri dönüflün hala yasak oldu¤u ise bilinen bir gerçekliktir. Yine de Valinin aç›klamalar›nda önemli bir bilgi vard›r; “… Devletin Tunceli’ye özel önem verdi¤ini, yat›r›mlar aç›s›ndan kifli bafl›na bin iki yüz YTL’lik payla Türkiye’de ilk s›rada bulundu¤u”nu belirtmektedir Vali. Bu “özel önem” neyin özel önemidir? ‹lde teflvik priminden yararlanabilen sadece dört iflletme var! O halde bu kadar para ne için harcanacak? Oysa Ar›c›lar Birli¤i Baflkan› Fidan Ayd›n yeterli destek alamamaktan yak›n›yor. Madem ki amaç Tunceli’yi kalk›nd›rmakt›r; projesi olan halktan insanlara ne diye yard›m edilmemektedir? TC bir yandan milli parktan, turizmi gelifltirmekten bahsederken, di¤er yandan Munzur’a baraj infla ediyor. Hem de hiç gere¤i olmad›¤› halde. Elbette bu barajlar›n bir amac› var. Böylece devletin “terörist”, Dersimlilerin ise bizim çocuklar dedi¤i gerillalar›n hareket alan› k›s›tlanacak. Dersim’e bir de bu gözle bak›ld›¤›nda kifli bafl›na ayr›lan bin iki yüz YTL’lik ödene¤in nereye harcanaca¤› ve bu ödenekten kimlerin yararlanaca¤› da ortada. Dersim’in öz evlatlar›n› katleden, köylerini yakan, y›kan kelle avc›lar›na. Dersim, hiçbir zaman kompradorlar için bir cazibe merkezi olmayacak. Ama zulme karfl› isyan›n meflrulu¤unu kuflanan herkes için cazibe merkezi olmay› sürdürecektir. Bu cazibe sürdü¤ü sürece de devletin ilgisi devam edecektir. Geri kalm›fll›¤›n sorumlular› Dersim’in sorunlar›na çare olamazlar. Sorunlar› Dersim’in asi çocuklar› çözecektir. Onurlar›ndan ve isyan duygular›ndan taviz vermeden. devletin yetkili ve etkili a¤›zlar› benzer aç›klamalar› yaparak esas suçlular› aklayarak, ma¤dur durumda olanlar› suçlu gösterme çabas› içine girmektedirler. TAYAD’l›lar›n linç edilmesinin ard›ndan da benzer sözler söylendi. Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an da linççileri kutsuyor, linç edilenlere atefl püskürüyordu. Benzer sahneler fiemdinli’de Umut Kitapevi’nin J‹TEM elemanlar› taraf›ndan bombalanmas›n›n ard›ndan da yaflanm›flt›. Yine ayn› a¤›zlar “iyi çocuklar”› ba¤r›na basm›fl, olay› suçüstü ortaya ç›karan halk›n üzerine kurflun ya¤d›rm›flt›. Yani görünen o ki gerçek suçlular d›flar›da, hatta terfi ettirildi, figüranlar ise ç›kmak üzere. (Erzincan)
Dayanışmayı büyütüyoruz...
24 Aral›k Pazar günü saat 14:00’de Kristal-‹fl Sendikas›’nda DDSB’nin gazetemiz Mersin bürosuyla dayan›flma etkinli¤i gerçeklefltirildi. Etkinli¤i örgütleyen DDSB, yapt›¤› çal›flmalarla bu etkinli¤i kitlelere mal etmifl ve genifl bir kat›l›m sa¤lanm›flt›r. Bunun yan›nda bizler de etkinlikte stand açt›k. Etkinlik ‹flçi-köylü gazetesini anlatan bir sinevizyon gösterimiyle bafllad›. Daha sonra Grup Diyar’›n verdi¤i dinletiyle devam eden etkinlikte ‹flçi-köylü gazetesinden bir çal›flan, yay›n›n önemi üzerine k›sa bir konuflma yapt›. Sunumu yapan arkadaflsa emperyalizmin ülke üzerindeki bask›s›na, sistemin TMY ad› alt›nda devrimci ve sosyalist yay›n ve kurumlara sald›r›s›na de¤indi. Daha sonra fliir dinletisi ve son olarak Diyar ve Arzu’nun türküleriyle etkinlik son buldu. (Mersin)
Lüleburgaz’da 1 Mayıs davası 2006 1 May›s eyleminde Partizan okurlar›n›n bir k›sm› yasad›fl› pankart tafl›d›klar› gerekçesiyle gözalt›na al›nm›flt›. Halk›n, çeflitli derneklerin ve özellikle iflçilerin bask›s› sonucu sendikalar›n sahiplenifli sayesinde eyleme kat›lan kitlenin bir k›sm›n›n Emniyet Müdürlü¤ü önüne gelmesinin etkisiyle okurlar›m›z serbest b›rak›lm›flt›. Olay Trakya’n›n gündemini yaklafl›k 1 ay meflgul etmiflti. Nihayetinde konu Savc›l›k taraf›ndan haz›rlanan iddianame ile mahkeme salonlar›na tafl›nd›. Mahkemeye ça¤r›lan arkadafllar›m›z ilk mahkemede iddianame ellerine ulaflmad›¤› için savunma yapmam›fl ve duruflma 31 Ocak 2006 tarihine at›lm›flt›r. Bu mahkemede arkadafllar›m›za ceza verilmek istenmektedir. Ama bundan önemlisi önderlerimizin posterlerine bile tahammülsüzlü¤ün göstergesidir bu olay. E¤er bu davadan arkadafllar›m›z aleyhine bir karar ç›karsa bu emsal gösterilecek ve di¤er tüm eylemlerde bu pankartlar› açmam›z engellenmeye çal›fl›lacakt›r. (Lüleburgaz ‹K okurlar›)
9
65
12-25 Ocak 2007
19 Aral›k’ta Sar›gazi sokaklar›nda barikat savafl›
Elimize posta kanal›yla ulaflan bir habere göre TKP/ML militanlar›, 19 Aral›k katliam›n›n y›ldönümü vesilesiyle Sar›gazi’de bulunan devrimci ve demokratik kurumlar›n yapaca¤› anma etkinli¤ine düflman›n sald›rma olas›l›¤›n›n güçlü oldu¤u öngörüsünden yola ç›karak burada faaliyet sürdüren devrimci parti ve örgütlerle bir toplant› düzenleyerek durumu de¤erlendirdiler. Aç›klamaya göre toplant›ya TKP/ML, MKP, MLKP, Direnifl Hareketi ve DS‹H kat›lm›flt›r. Toplant›da devletin son süreçte demokratik kurumlara ve bu kurumlar›n yapt›¤› demokratik eylemlere tahammülsüzlü¤ü, enine boyuna tart›fl›larak, 19 Aral›k günü de yap›lacak eyleme sald›rabilece¤i tespiti yap›larak, buna mutlaka karfl›l›k ver-
mek gerekti¤i kararlaflt›r›lm›flt›r. Daha sonraki günlerde de Direnifl Hareketi hariç çeflitli zamanlarda bir araya gelinerek haz›rl›k yap›lmas› plânlanm›flt›r. Devlet, demokratik kurumlar›n meflaleli yürüyüfl yapaca¤› gün bölgeye ola¤anüstü bir güç y›¤arak, tüm sokak bafllar›n› ve yürüyüfl güzergâh›ndaki Demokrasi Caddesi’ni boydan boya askerle doldurarak, yine yürüyüflün bafllayaca¤› noktaya yüzlerce asker y›¤arak eylemi bafllamadan bo¤ma e¤ilimine girmifltir. Eylemin bafllayaca¤› saatlerde tekrar bir araya gelen TKP/ML, MKP, MLKP ve DS‹H durum de¤erlendirmesi yaparak, devletin sald›raca¤› tespitini yapm›fl ve haz›rl›klar›n son duru-
munu tart›flm›flt›r. Aç›klama flöyle devam ediyor; “Ortaya ç›kan sonuç ise, bizim d›fl›m›zda di¤er dost güçlerin eyleme yönelik hiçbir haz›rl›k yapmam›fl olmalar›yd›. Bu durum taraf›m›zdan elefltirilmifltir. Sonuç itibariyle tüm kamuoyunun da bildi¤i gibi yürüyüfl bafllamadan düflman kitleye pervas›zca sald›rm›fl, 30’a yak›n kifliyi gözalt›na alm›flt›r. Biz TKP/ML militanlar› sald›r›dan sonra Demokrasi Caddesi’nde yürüyen devlet güçlerinin karfl›s›na ç›kt›k. Militanlar›m›z›n büyük bir k›sm› do¤rudan düflman› karfl›lamak üzere yola ç›k›p ‘Yaflas›n partimiz TKP/ML’, ‘Yaflas›n devrimci dayan›flma’, ‘Yaflas›n 19 Aral›k direniflimiz’ vb. sloganlarla molotoflar›m›z› tutuflturduk. Bir k›s›m militanlar›m›z da düflman›n yan› bafl›na kadar sokularak molotoflar›m›z› f›rlatt›. Bu arada uyuflturucu satan ve kumar oynatan bir kahvehanenin militanlar›m›z taraf›ndan cam› çerçevesi da¤›t›lm›flt›r. Yine bir CD sat›c›s›, daha önce devrimcilere küfretmesi ve jandarmayla içli d›fll› oldu¤u tespit edildi¤inden molotoflanarak cezaland›r›lm›flt›r. Daha sonra, önceden ald›¤›m›z karar gere¤i, düflman› bilinçli olarak ara sokaklara çekerek çat›flmay› Demokrasi Caddesi’nden tüm Sar›gazi’ye yaymaya çal›flt›k. Art›k çat›flmalar ‹nönü Mahallesi, Kemal Türkler Mahallesi, Tafldelen ve Yenido¤an s›n›rlar›na taflm›flt›. Çat›flma gece geç saat-
lere kadar sürdü. Tabi di¤er devrimci dostlar›m›z da bu barikat ve çat›flmalar›n içerisindeydi. Sonuç olarak 19 Aral›k katliam›n› gerçeklefltiren komprador patron-a¤a devletinin faflist ordusunun sald›r›lar›na karfl› 19 Aral›k direniflinin özüne uygun bir karfl› koyuflla karfl›l›k verdi¤imizi söyleyebiliriz. Bizler TKP/ML militanlar› olarak, bu çat›flman›n önderli¤ini yapman›n sorumlulu¤unu tafl›rken eylemi di¤er dost yap›larla bir araya gelip ortak iradeyle bitirememe eksikli¤ini gördük. Bu eksiklik objektif koflullardan da kaynakl›yd›. Dost yap›lar›n inisiyatiflerine ulaflma flans›m›z yoktu ve eylemin tasarlanma flekli de böyle sonuçlanmas›n› zorunlu k›lm›flt›r.”
1 May›s Mahallesi’nde pankart as›ld› 19 Aral›k Katliam›’n›n y›l dönümünde gerek katliam›n hesab›n›n er ya da geç sorulaca¤›n› bir kez daha vurgulamak gerekse de 6 y›ld›r tecrit sald›r›s›na karfl› savafl›n par›ldayan siperlerindeki direniflini selâmlamak amac›yla Ümraniye 1 May›s Mahallesi’nde 17 Aral›k akflam saatlerinde mahalle merkezine “19 Aral›k katliam›n›n hesab›n› soraca¤›z!” yaz›l› TKP/ML T‹KKO imzal› bomba süsü verilmifl pankart as›lm›flt›r. Pankart›n uzun süre as›l› kald›¤› ö¤renilmifltir.
Sar›gazi’de uyuflturucu satan ve kad›n çal›flt›ran birahaneler da¤›t›ld›
Elimize posta kanal›yla ulaflan bir aç›klamaya göre TKP/ML militanlar›, Sar›gazi’de uyuflturucu satan, kad›n çal›flt›r›p, fuhuflu örgütleyen birahaneleri uyard›. Aç›klamada “daha önce devrimci siyasetlerle tart›fl›lan ve herkesin onay verdi¤i bu pratik ne yaz›k ki uzun süredir hayata geçirilememiflti. Ve faflist TC devletinin özel teflvikiyle bu alçaklar, halk düflman› faaliyetlerine devam edegelmifllerdir. Baflta
gençlik olmak üzere insanlar›m›z› uyuflturucunun, alkolün ve cinselli¤in kölesi haline getirerek toplumu çürütmeye, egemenlere hizmet etmeye devam etmifllerdir” fleklinde bafllayan aç›klama flöyle devam etmektedir; “Bizler, proletaryan›n öncü kurmay› partimiz TKP/ML’nin militanlar› olarak burada belirtmek isteriz ki, bundan böyle Sar›gazi’de kad›n çal›flt›ran, uyuflturucu da¤›t›m› yapan, k›sacas› Sar›gazi halk›n›n hakl› tepkisini çeken bu batakhanelerin çal›flt›r›lmas›na izin vermeyece¤iz.” Aç›klamaya göre militanlar 6 Ocak 2007 tarihinde saat 18:30’da uyuflturucu ve fuhufl batakl›¤› olarak tespit etti¤i “Ehli Keyif” ve “Botanik” isimli birahaneleri bas›p da¤›tm›flt›r. Önce bekçiyi etkisiz hale getiren militanlar, sonra bu iki birahaneye girmifltir. ‹çerdekilerin ellerini kald›r›p bir araya top-
lanmalar›n› isteyen militanlar, aç›klaman›n devam›nda “kimileri Dersimli olduklar›n›, kimileri bilmem kimin akrabas› olduklar›n› söyleyerek pis canlar›n› kurtarmaya çal›flm›fllard›r. Kendilerinin devrimcileri sevdiklerini söyleyecek kadar zavall›laflan bu zatlar, ayn› zamanda askerlerle, J‹TEM elemanlar›yla sabahlara kadar içli d›fll›lar. Yine kad›nlar› bu alçaklar›n masalar›na meze olarak sunarak metalaflt›r›yorlar. Uyuflturucu ve fuhuflu sanki çok do¤al bir al›flkanl›km›fl gibi Sar›gazi halk›n›n kan›ksamas›n› istiyorlar. Ama nafile! Bu alçakça faaliyetlerine izin vermeyece¤iz. Ehli Keyif ve Botanik isimli bu iki pislik yuvas›nda bulunan tüm unsurlar›n üzerleri aranm›fl, sonra bunlara eylemimizin amac› anlat›lm›flt›r. Eylemimizin bir uyar› eylemi oldu¤u, bundan böyle uyuflturucu, fuhufl ve kad›n çal›flt›rmaya izin
vermeyece¤imiz anlat›lm›flt›r. Ard›ndan her iki yer de molotoflanm›fl ve militanlar›m›z taraf›ndan camlar› k›r›larak tabelâlar› kurflunlanm›flt›r. Daha sonra d›flar› ç›kan militanlar›m›z, ‘Yaflas›n partimiz TKP/ML’ sloganlar›yla belirlendi¤i flekilde çekilmifllerdir. Uyar›yoruz! Afla¤›da isimlerini verdi¤imiz bu pislik yuvalar›n›n çal›flanlar›n› ve çal›flt›ranlar›n› uyar›yoruz. Ehli Keyif, Botanik, Dostlar Bar, Sedir ve Palmiye. Bu befl yeri uyar›yoruz. Bundan böyle asla kad›n çal›flt›rmayacaks›n›z. Uyuflturucu satma ve kullanmayla ifliniz olmayacak. Fuhuflu meflrulaflt›rmak gibi alçakça faaliyetlerden vazgeçeceksiniz. Aksi takdirde bugün yaln›zca uyar› amaçl› tabelâlar›n›za do¤rultulan namlular›m›z›n, yar›n aln›n›z›n ortas›na do¤rultulaca¤›ndan kuflkunuz olmas›n” dediler.
10
12-25 Ocak 2007
Tutsak Partizanlar taleplerini açıkladı
Faflist devletin her ne pahas›na olursa olsun tecrit politikas›nda ›srar›, hapishanelere yönelik tecrit ve tredman sald›r›s› sonras›nda yaflanan sürece, ekonomik krize, emperyalist ba¤›ml›l›¤›n daha da art›r›lmas›na ve halk kitlelerinin içine düflürüldü¤ü duruma bak›l›rsa daha iyi anlafl›labilir. Türk hâkim s›n›flar› bu yeniden yap›land›rmay› topyekün bir sald›r› biçiminde ele ald›lar ve bu süreci kendi s›n›fsal ç›karlar› aç›s›ndan en az hasarla atlatabilmek, uygulanan y›k›m ve talan politikalar›na karfl› olas› kitle hareketlerinin kendi iktidarlar›na yönelmesini engelleyebilmek için topyekün sald›r›lar›n›n hedefine; bu sald›r›lar›n arka yüzünü görebilen, bu anlam›yla gerçekleri ortaya koyan, iflçi s›n›f› ve emekçi halk›n en ileri, bilinçli kesimi olan devrimci ve komünist harekete yöneldi. Nitekim bu sald›r›dan sonra yaflanan ekonomik-sosyal-siyasal geliflmeler (örne¤in 2002 ekonomik krizi, emperyalist sald›rganl›k, kendili¤inden kitle hareketlerinin geliflmesi vb.) bu gerçe¤i fazlas›yla teyid etti. Sonuçta faflizmin bu sald›r›s› karfl›s›nda süreç SAG ve ÖO ekipleriyle karfl›land›. Bu direniflte baflta Muharrem Horoz ve Nergiz Gülmez yoldafllar›n flehit düflmesi olmak üzere onlarca yoldafl›m›z da ülkemiz devrimci ve komünist tarihine önemli bir not düfltüler. Bugüne kadar gerek fiili direnifl ve gerekse de ÖO eylemiyle olmak üzere 122 devrimci ve komünist tutsak ve tutsak yak›n› bu flanl› muharebede flehit düfltü. Yüzlerce devrimci ve komünist tutsak bedenini faflizmin bu sald›r›s› karfl›s›nda açl›¤a yat›rman›n bedeli olarak sa¤l›k durumlar›nda a¤›r hasarlara u¤ram›fl, haf›za kay›plar› ve çeflitli sa¤l›k sorunlar›yla yaflamak zorunda kalm›flt›r. Sonuç olarak denilebilir ki, bu büyük zindan direniflinin gösterdi¤i en önemli fleylerden biri de; devletin tecrit ve tredman sald›r›s›n› karfl›lamaya muktedir olmad›¤›, devrimci ve komünist tutsaklar› F tiplerine koymay› baflard›¤›, ancak devletin bu sald›r›s›n›n devrimci ve komünist tutsaklar›n direnifliyle tam anlam›yla sonuca ulaflmad›¤› olmufltur. Faflist devlet devrimci ve komünist tutsaklar› tecrit etmifl, tredman uygulamas›na tabi tutmufl, ancak onlar› teslim alamam›flt›r. Tecrit ve tredman politikas› fiili olarak iflâs etmifltir. Süreç kendi içinde yenilgiyi ve
zaferi bar›nd›rm›flt›r. Devletin tecrit ve tredman sald›r›s›nda fiili ad›m atmas›, devrimci ve komünist tutsaklar›n bu sald›r›ya yan›t olarak bafllang›çta SAG ve ard›ndan ÖO eylemi olmak üzere gerçeklefltirdikleri direnifl, çeflitli parti ve örgütlenmeler taraf›ndan Haziran 2002 tarihinde sonland›r›lm›flt›r. Bu parti ve örgütler bu süreçten sonra hapishaneler alan›nda devrimci direnifl çizgisi olarak formüle etti¤i, fiili direnifl prati¤i içine girmifltir. Tecrit ve tredman koflullar›nda fiili direnifl, tecrit ve tredman uygulamalar› baflta olmak üzere hak gasplar› ve keyfi uygulamalara karfl› sürdürülen bir mücadeledir. Fiili direniflin temel hareket noktas› ise, devrimci ve komünist tutsaklar›n hemen her gün tecrit alt›nda tutulduklar› hücreler baflta olmak üzere, hapishaneler ile ilgili her konuda sürdürülen mücadelede, devrimci ve komünist tutsa¤›n kendi iradesine sahip olma, faflizmin çeflitli düzeydeki talep ve yapt›r›mlar›na tabi olmama, devrimci ve komünist kimli¤i her fleyin üstünde tutma anlay›fl›d›r. Faflizmin tecrit ve tredman sald›r›s›na karfl› hapishaneler alan›nda bafllang›çta SAG, ard›ndan ÖO ve bugünkü koflullarda devam ettirilen devrimci direnifl çizgisi do¤rultusundaki fiili direnifl prati¤i 6. y›l›n› doldurmufl durumdad›r. Bu cepheden sürdürülen fiili direnifl çizgisinde zaman zaman fliddetli çarp›flmalar gerçekleflti. Zaman zaman ise rutinleflmeler… Ama devrimci ve komünist tutsaklar flahs›nda devrimci direnifl çizgisi do¤rultusundaki fiili direnifl prati¤i do¤rultusunda iradi müdahaleler, karfl› koymalar, yapt›r›mlara tabi olmamalar, hep var oldu. Gelinen aflamada ilk y›llara nazaran bugün aç›s›ndan sahip olunan kimi k›smi haklar bu sürecin ürünüdür. fiu bilinmelidir ki faflizmin tecrit ve tredman sald›r›s› bir hamlede ortadan kald›r›labilecek bir özellik arz etmemektedir. Parça parça, ad›m ad›m yan›tlanacak kazan›mlar elde edilecek ve nihayetinde ise son darbe indirilerek püskürtülecektir. Devrimci ve komünist tutsaklar, çepeçevre sar›l› olduklar› koflullar›, tecrit ve tredman politikas›n› ve bu politikalar çerçevesinde tutsaklara dayat›lan bilinçli ve keyfi uygulamalara karfl› gerçeklefltirilen fiili direnifl tavr›yla de¤ifltirmeye bir hareket sahas› açmaya çal›flmaktad›r. Parça
parça mücadele yöntemleri tecrit ve tredman politikas›n› püskürtmeyi uzun bir zamana yayacakt›r. Bu süre içinde bir çok sald›r› olacakt›r. Mücadele içinde inifl ve ç›k›fllar olacakt›r. Bu sald›r›lara karfl› koyufl, ileri ve geri gidifller olacakt›r. Son süreçte özellikle belli hapishanelerde devrimci ve komünist tutsaklara verilen cezalar›n içinden geçti¤imiz süreçte daha kapsaml› nedenleri ve amac› mevcuttur. Böylelikle faflizm devrimci ve komünist tutsaklar›n aileleri ile, ilerici devrimci kamuoyuyla iliflkisini kesintiye u¤ratmak istemektedir. Bu ise tüm hapishanelerde tecrit ve tredman politikas›na karfl› sürdürülen fiili direniflin etkisinin, gerçeklefltirilen yeni hak gasplar› ve sald›r›lara karfl› tepkilerinin ve bundan sonra geliflebilecek çeflitli eylem biçimlerinin kamuoyuna etkisinin önünü alma çabas›n›n sonucudur. Yine benzer bir biçimde bu tür cezalarla farkl› hapishanelerdeki tutsaklar›n birlikte hareket etmesi engellenmek istenmektedir. Bugün hapishaneler ve tecrit konusunun az da olsa yeniden gündemleflti¤ine tan›k olmaktay›z. Bu vesileyle hapishanelerdeki devrimci ve komünist tutsaklar›n taleplerini ifade etmek yararl› olacakt›r. Talepler: 1-Tecrit kald›r›ls›n. Uluslararas› sözleflmelere göre 15 kifliden az olan mekanlar tecrit say›lmaktad›r. fiimdilik "üç kap› üç kilit" aç›larak, hücre tipi, F tipi hapishaneler yeniden düzenlenebilir. a- F tiplerinde tecrit ve tredman uygulamalar›na son verilmelidir. b- Haberleflme, savunma, hiçbir k›s›tlama getirilmemelidir. c- Spor ve di¤er ortak kullan›m alanlar› herhangi bir tredman kofluluna tabi tutulmayan bir hak olarak kabul edilmelidir. Hiçbir koflulda bu haklar›n kullan›m› engellenmemelidir. d- Kitap, dergi gibi yay›nlar›n verilmesinde hiçbir k›s›tlama olmamal›, toplat›lmam›fl yay›nlar›n verilmemesi uygulanmas›na derhal son verilmelidir. e- Siyasi temsilcilik kurumu derhal tan›nmal› ve iflletilmelidir. f- Komün oluflturma hakk› engellenmemelidir. g- Ayn› davadan yarg›lanan tutuklular›n bir araya gelmesine olanak tan›nmal›d›r. h- Ziyarete akrabal›k koflulu getirilmemelidir. Ziyaret saati artt›r›lmal› ve aç›k görüfle birinci derece d›fl›ndaki akrabalarda al›nmal›d›r. ›- Tutuklular›n temel insani ve demokratik haklar› aç›kça tart›fl›lmal›d›r. Hapishanelere ve döneme göre de¤iflen keyfi uygulamalara, arama ve nakillerdeki iflkence ve onur k›r›c› muamelelere son verilmeli, bu uygulamalara cezai yapt›r›mlar ba¤lanmal›d›r. j- F Tipi ve di¤er hapishanelerde getirilen yiyecek ve içeceklerin içeriye al›nmamas› uygulamas›na son verilmelidir. Hasta tutsaklar için diyet yapabilecek imkan ve koflullar sa¤lanmal›d›r. Tüp ve elektrikli ocak verilmelidir. 2- Hapishanelerde demokratik kitle örgütleri ve ilgili meslek kurulufllar›ndan oluflan ve "ba¤›ms›z izleme kurullar›"n›n düzenli denetimleri sa¤lanmal›d›r. 3- ‹nfaz ve ceza art›r›m›nda siyasi tutuklular aleyhine olan maddeler kald›r›lmal›d›r.
65
Tecrite karşı hep birlikte! Aralar›nda Al›nteri, Partizan, BDSP, ESP, DTP, EHP, EMEP, SDP, ‹C‹, ‹HD, ÇHD, ÖDP ve Tunceliler Kültür ve Dayan›flma Derne¤i’nin bulundu¤u kurumlar biraraya gelerek 30 Aral›k’ta saat 14:00’de Konak Eski Sümerbank önünde tecrite karfl› bir bas›n aç›klamas› düzenledi. Yap›lan aç›klamada “Duyarl› kamuoyu sürekli dikkat çekmesine ra¤men devletin bu konudaki tavr› ‘üç maymunu’ oynamaktan öteye gitmiyor” denildi. Eylem at›lan sloganlar›n ard›ndan sona erdi. Yine 6 Ocak Cumartesi günü saat 14:00’te bir araya gelen ayn› kurumlar Konak Sümerbank önünde bir eylem yapt›. Aç›klaman›n ard›ndan Konak Postanesi’ne do¤ru yürüyüfle geçildi. Yürüyüfl boyunca sloganlar at›ld› ve okunan bas›n metni Adalet Bakanl›¤›’na faks çekildi. (‹zmir)
ESP’den işkence protestosu
Sincan Çocuk Hapishanesi’nde TAYAD’l› ve SGD’li tutsaklara iflkence yapan gardiyanlar› protesto eden ESP üyeleri, hapishane önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›. Otobüs tutarak hapishane önüne giden ESP’lilerin araçlar› jandarma taraf›ndan durdurularak kimlik kontrolü yap›ld›. Araman›n ard›ndan ESP’liler ad›na aç›klama yapan Mehmet Ali Tosun, iflkencenin sistematik olarak devam etti¤ini söyledi. Cenan Altunç, ‹lker fiahin, Özgür Karakaya ve Nadir Ç›nar adl› tutsaklar›n Çocuk Hapishanesi’ndeki gardiyanlar taraf›ndan dövüldüklerini söyleyen Tosun, iflkencenin Ankara Barosu taraf›ndan hapishaneye giden heyet taraf›ndan da tespit edildi¤ini belirtti. Eylemin ard›ndan bir kifli aranmas› oldu¤u gerekçesiyle jandarma taraf›ndan gözalt›na al›nd›. (Ankara)
11
65
12-25 Ocak 2007
Tecrit kaldırılsın! ve ortaya ç›kan bu muhalefete karfl›l›k kitlenin demokratik hakk›na sald›rma tavr›nda ›srar etti. Kitle ad›na k›sa bir aç›klama yapmak için söz alan Dursun Y›lmaz, sözünü bitirmeden polisin bu sald›r›s›ndan etkilenirken, bas›n metninin okunmas›na ise müsaade edilmedi. Kitlenin “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” sloganlar› üzerine en son olarak kitle örgütü temsilcilerinden oluflan ve polisle muhattab olan heyet eylemin flimdilik bitti¤ini ve kitlenin da¤›lmas›n› söyledi. Kitle da7 y›l›n ard›ndan toplumun muhalif kesimlerini içerde ve d›flar›da tecrit politikas› ile sindirmeyi hedefleyen egemenler, son günlerde tecridin ve hapishanelerde yaflanan hak gasplar›n›n tekrar gündem olmas›yla birlikte rahats›zl›klar›n› ortaya koymaya bafllad›. Buna karfl›n sendikalar›n, meslek odalar›n›n, bir tak›m demokratik kitle örgütünün ve devrimci kitle örgütlerinin kat›l›m› oluflturlan birlikle çeflitli eylemler yap›l›yor. 3 Ocak Çarflamba günü Taksim Tramvay dura¤›nda saat 19:30’da bir araya gelen ve say›s› 500’ü aflan kitle burada “Tecrit kald›r›ls›n, ölümler durdurulsun” sloganlar› ile eylemlerine bafllad›. Kitle ad›na k›sa bir aç›klama yapan KESK ‹stanbul Bölge Baflkan› Dursun Y›lmaz’›n ard›ndan sözü Bilgesu Erenus ald›. Erenus; okudu¤u ortak metinde tecridin art›k inkâr edile-
mez oldu¤unu, ayn› zamanda Adalet Bakan›, Cezaevleri Genel Müdürü ve Emin Çölaflan gibi neyi neden savundu¤unu bilmeyen birkaç köfle yazar› haricinde kimsenin tecridi savunmad›¤›n› belirtti.
Cumartesi eylemine sald›r› 6 Ocak Cumartesi günü yap›lacak eylem öncesinden y›¤›nak yapan polis, eylemcilerin tecrit olmas› için yayalar›n geçti¤i bölümü ve eylemin yap›ld›¤› alan› ayr› s›n›rlarla bölerek araya polis koridoru oluflturdu. Eylemde kitlenin pankart›n› açmas› ve ilk slogan›n›n atmas›n›n ard›ndan sivil polisler, “Eyleminiz yasa d›fl›d›r” diyerek kitle ad›na aç›klama yapanlara yöneldi. Kitle örgütlerinin temsilcilerinin “Bu bizim en demokratik hakk›m›z” demesine karfl›l›k polis toplanan
“Ölümü ektim randevu yerinde” Mesane kanseri oldu¤u halde Sincan F Tipi Hapishanesi’nde tutulan Odak Gazetesi Yaz›iflleri Müdürü Erol Zavar’›n özgürlü¤üne kavuflmas› ve tedavi edilmesi talepleriyle bafllat›lan kampanya çerçevesinde 28 Aral›k günü Muammer Karaca Tiyatrosu’nda bir etkinlik gerçeklefltirildi. Etkinlikte “Ölümü ektim randevu yerinde” ad›yla çekilen ve Erol Zavar’›n yaflam›n› anlatan bir belgesel film gösterimi yap›ld›.
7 Ocak günü Yüksel Caddesi’nde bir araya gelen “Erol Zavar’a Yaflam Hakk› Koordinasyo-
¤›ld›ktan sonra hem çevik polislerle hem de sivil polislerle bask› yapmaya devam edilirken bas›n aç›klamas›ndan ayr›lanlardan baz›lar›n›n da ara sokaklardaki bekleyifli üzerine gerginlik iki buçuk saat kadar sürdü. Ertesi gün TMMOB Makina Mühendisleri Odas›’nda bir araya gelen kurumlar ad›na ortak aç›klama yapan D‹SK Bölge Baflkan› Mehmet Karagöz, polisin provokasyonunu k›nad›. (‹stanbul)
Tecridi kırmak için dayanışmaya! 3 Ocak Çarflamba günü Partizan olarak 270’li günlerini Ölüm Orucu’nda geçiren Behiç Aflc›’y› ziyaret ettik. fiiflli’deki direnifl evine vard›¤›m›zda ilk giriflte Behiç Aflc›’n›n eyleminde ona yard›mc› olan, ilgilenen devrimci dostlar karfl›lad› bizi. Aflc›’n›n sa¤l›k durumu her gün daha da ciddilefliyor. ‹çeri girdi¤imizde Aflc›’y› yata¤a uzanm›fl halde bulduk, samimi bir gülümseme ile bizi karfl›lad›. Partizan olarak kendisini ziyarete geldi¤imizi, ayn› zamanda dayan›flma dileklerimizi iletmek istedi¤imizi belirttik. Aflc›’ya sa¤l›k durumunu sordu¤umuzda cevab› flöyle oldu; “fiu anda rahat rahat yürüyemiyorum. Sürekli
bir sanc› var, kimi zaman güçlü oluyor. Görüyorsunuz iflte yat›yoruz. Her Ölüm Orucu eylemcisinin rahats›zl›klar› ayn› flekilde bizde de mevcut.” Yap›lan eylem ve aç›klamalar› kendisine hat›rlatarak ne düflündü¤ünü sordu¤umuzda Aflc›: “‹nsanlar tecridin sadece içerdekilere iliflkin bir fley olmad›¤›n› görmeliydi. Ki bu da oldu. Umar›m daha iyilerini de görece¤iz” dedi. Hem sa¤l›k koflullar›ndan ötürü, hem de bu koflullar alt›nda Behiç Aflc›’n›n yorgun düfltü¤ünü düflünerek sohbetimizi k›sa kestik. Ve refakatçileriyle yapt›¤›m›z sohbetin ard›ndan Direnifl Evinden ayr›ld›k. (Partizan okurlar›)
Tecrit değil, yaşam kazanacak
Erol Zavar’›n durumuna iliflkin hukukçular›n, insan haklar› savunucular›n›n düflüncelerine yer verilen film gösterimi, kat›l›mc›lar›n be¤enisini toplad›. ‹lkay Akkaya, Mazlum Çimen, ‹HD eski baflkan› Ak›n Birdal’›n da kat›ld›¤› etkinlikte Erol Zavar’›n efli Elif Zavar; eflinin sa¤l›k durumunun ciddiyetini korudu¤unu ve Sincan’da sa¤l›ks›z koflullarda kald›¤›n› söyledi. Sanatç› ‹lkay Akkaya söz alarak düflüncelerini belirtti. (‹stanbul) nu” sloganlar atarak bir aç›klama yapt›. Kitle ad›na aç›klama yapan koordinasyonun Ankara Temsilcisi Bar›fl Onay, kanser olan Zavar’›n sa¤l›kl› bir ortamda tedavi olmas›na izin verilmedi¤ini söyledi. Zavar’›n efli Elif Zavar da, eflinin hapishanede maruz kald›¤› zorluklar› ve hak ihlâllerini anlatt›. Aç›klaman›n ard›ndan kitle 5 dakikal›k oturma eylemi yapt›. (Ankara)
At›l›m gazetesi, ESP, Tekstil-Sen, Özgür Radyo vb. kurumlara yap›lan sald›r›lara karfl› bu kurumlarca bafllat›lan “Özgürlük ‹stiyoruz” adl› kampanyan›n sonuna yaklafl›l›rken ESP; kampanya dahilinde her Cumartesi günü Galatasaray Postanesi önünde yapt›¤› bas›n aç›klamas›na 30 Aral›k Cumartesi günü farkl› bir içerikle devam etti. Saat 13.00’de ayn› yerde toplanan kitle ESP imzal› 3 pankart açarak eyleme
bafllad›. Kitle ad›na k›sa bir konuflma yapan Ersin Sedefo¤lu; daha öncesinde de “3 Kap› 3 Kilit Aç›ls›n” talebiyle çal›flmalar yürütüldü¤ünü söyledi. Ayr›ca 6 Ocak Cumartesi günü Konak Kemeralt› giriflinde saat 12:30’de toplanan ESP ve devrimci-demokratyurtsever kitle “TMY Çöpe” eylemlerinden birini daha gerçeklefltirdi. (‹stanbul)
12
12-25 Ocak 2007
65
Pertek’te kaymakam, polis, idare elele
ve ülke gündeminden koparmak için yozlaflt›ran bu kurumlar, a¤›na düflüremedi¤i gençleri ise her zamanki, bildik yöntemleriyle bask› ve zor politikalar›yla teslim almaya çal›flmakta. Geçti¤imiz günlerde Dersim’in Pertek ilçesinde Kaymakam’›n sivil polislerle beraber okul yurdunu basarak ö¤rencilere bask› yapmas› anlatt›klar›m›z›n bir örne¤ini teflkil etmekte. Özellikle yoksullu¤un, halk muhalefetinin ve örgütlenme potansiyelinin güçlü oldu¤u yerlerde, kolluk güçlerinin kontrolü alt›nda uyuflturucu da¤›t›m› yap›lmakta, gençler fuhufla sürüklenmekte ve bilinçli olarak çetelere göz yumulmaktad›r. ‹stanbul, ‹zmir, Mersin vb. illerde T. Kürdistan›’ndan göç edenlerin yaflad›¤› yoksul semtlere bakt›¤›m›zda bu gerçe¤i görmek mümkünken, Türkiye Kürdistan›’n›n çeflitli illerinde de bu tabloya rastlamak mümkündür. Örne¤in Dersim gençli¤ini siyaset
Kaymakam yurt bast› 20 Aral›k Çarflamba günü gece saat 23:00 civar›nda Dersim’in Pertek ilçesinde bulunan Mustafa Kemal Çok Programl› Lisesi Pansiyonu’na ‹lçe Kaymakam› Harun Öksöz , sivil polislerle beraber bask›n düzenledi. Ö¤rencilerin hepsini yemekhaneye toplayan kolluk güçleri, ö¤rencilerin odalar›nda bulunan dolaplarda arama yaparken, korucu çocuklar›n›n dolaplar›n› açmamalar› di¤er ö¤rencilerin dikkatinden kaçmad›. Aramalarda dolaplar›nda Che Guevara’n›n resmi ve
yazd›¤› fliirler bulunan ö¤renciler, tek tek odalara al›narak Kaymakam’›n hakaretlerine maruz kald›. Kaymakam’›n, ö¤rencilere “Biz sizi devrim yapas›n›z diye mi okutuyoruz?”, “Bu kim anan›z m›, baban›z m›?” dedi¤i ve baz› ö¤rencileri okul müdürünün yan›nda tokatlad›¤› ö¤renildi. Okul idaresi, yap›lan bask›n›n ard›ndan sekiz ö¤renci hakk›nda disiplin soruflturmas› açarak 5 gün okuldan uzaklaflt›rma cezas› verdi. Ö¤rencilerin velileri de okula ça¤r›larak, çocuklar›n›n yasad›fl› ifllerle u¤raflt›klar› söylendi. Yaflanan olayla gündeme gelen Kaymakam Öksöz, ö¤rencilerin dayak ve hakaret iddialar›n› yalanlayarak inkara giderken; arkadafllar›n›n dövülmesini protesto etmek isteyen ö¤renciler, ders ç›k›fl› topluca Kaymakaml›k binas›na yürümek isteyince, okul önünde bekleyen polisler taraf›ndan engellendiler. Yap›lan bask›nda arama izninin olmad›¤› da edinilen bilgiler aras›nda. Yukar›daki örnekte de görüldü¤ü gibi; gençlerin fuhufl ve uyuflturucu tuza¤›na düflmelerine, çete kurmalar›na göz yuman/teflvik eden sistemin tüm kurumlar›, ilerici, araflt›ran, sorgulayan, örgütlenmeye çal›flan gençler söz konusu olunca birleflerek bask› politikalar›n› yaflama geçirmektedir. Ancak Pertek’te yaflananlar bir kez daha göstermifltir ki, düflünce ve ifade özgürlü¤ünü savunur görünen egemenlerin bir foto¤rafa ya da fliire olan tahammülsüzlü¤ü sistemin “demokrasi” maskesini indirmeye yetmifltir. (Malatya)
Tekirdağ 1 No’lu F Tipi’nde 19 Aralık etkinliği 19 Aral›k katliam›n› lanetlemek, direnifli selamlamak amac›yla 19-22 Aral›k tarihlerinde çeflitli etkinlikler yapt›klar›n› belirten Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi’nden tutsak Partizanlar, yapt›klar› aç›klamada “19 Aral›k’la ilgili mektup gönderme çabam›z hapishane idaresinin birço¤una el koymas›yla sonuçland›. Yine flehit düflenlerimizi anmak ve direnifli selamlamak amac›yla üç günlük açl›k grevi yap›ld›. 19 Aral›k günü 9.30 ve 15.00 saatlerinde günlük sloganlar›n d›fl›nda sloganlar at›ld›. Hapishane genelinde halay program› düzenlendi. Yaklafl›k ya-
r›m saat türkü ve marfllar eflli¤inde havaland›rmalar›m›zda halaylar çekildi. 20 Aral›k günü ayn› saatlerde sabit olarak belirledi¤imiz sloganlar at›ld›. Akflam saat 21.00’de C Blok ve B-1 Bloklar 19 Aral›k’a atfen türkü programlar› düzenledi. 21 Aral›k’ta yine ayn› saatlerde sabit sloganlar at›ld›. Akflam saat 21.00’de B-2 Blok ve A Blok 19 Aral›k’a atfen türküler söyledi. 22 Aral›k günü ana program örgütlendi. Saat 21.00’de aç›l›fl, alk›fl ve ›sl›klar ard›ndan sloganlarla devam etti. Sloganlar›n ard›ndan sayg› durufluna
ça¤r› metni okundu. Baflta 19 Aral›k flehitlerimiz olmak üzere tüm Ölüm Orucu ve dünya devrim flehitleri için bir dakikal›k sayg› duruflunda bulunuldu. Ard›ndan ana metin okunup türkü marfl ve fliirlere geçildi. Türkü ve marfllar›n söylenmesinin ard›ndan program sona erdi. Anma program› yaklafl›k bir saat sürdü. Yine 22 Aral›k gecesi saat 23.00’de meflaleli anons yap›ld›. fiehitlerimizin ismi tek tek okunup, genel bileflimimizin ‘Yafl›yor’ fleklinde karfl›l›k vermesiyle yap›lan anons, alk›fllar ve ›sl›klarla sona erdirildi” dediler. (H. Merkezi)
Ölenler dövüflerek öldüler! 19 Aral›k tarihinde Okmeydan›’nda bulunan Halkevi, ÖDP, SODAP, ESP, Partizan, DHP, DTP, Ça¤r›, EMEP ve Eflit Özgür Yurttafl Hareketi ortak bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. Eylemde katledilen devrimcilerin resimleri tafl›nd› ve “19 Aral›k katliam›n› unutmad›k-Tecrit terörüne son” yaz›l› pankart aç›ld›. Kitle meflalelerle ve sloganlarla Anadolu Kahvesi’ne ç›kt›. Burada panzerlerle yol kapat›lm›flt›. Sald›r› pozisyonuna geçmifl olan kolluk güçlerinin bu tavr›na ra¤men kitle kararl› bir tav›rla eylemi yapaca¤›n› belirtti. Burada önce bir dakikal›k sayg› duruflu yap›ld›. Kitle ad›na aç›klama yapan bir kifli, birlikte mücadele etmenin önemine vurgu yapt›. Kitle aç›klaman›n ard›ndan “Gün Do¤du” marfl›n› hep birlikte söyledi. Eylem Sa¤l›k Oca¤›’na dönülerek bitirildi. Bu arada HÖC’lü arkadafllara yönelik sald›r›n›n ard›ndan yap›lan bu eylemde devrimci dayan›flman›n güzel örnekleri sergilenmifltir. Ancak DTP al›nan karara ra¤men kendi sloganlar›n› atm›flt›r. (Okmeydan› ‹K okurlar›)
Yaflas›n 19 Aral›k direniflimiz! 19 Aral›k tarihinde saat 21:00’de Nurtepe’de de meflaleli bir yürüyüfl gerçeklefltirildi. Eyleme Partizan, ESP, HKM ve DHP gibi kurumlar kat›ld›. Saat 21:00’de Betül Alt›ndal Park›’nda toplanan kitle sloganlarla yolu trafi¤e kapatarak, Arkadafl Cafe’nin önüne kadar yürüdü. Burada sloganlar at›larak bir dakikal›k sayg› duruflu yap›ld›. Ard›ndan “Ak›n Var” fliiri okundu. Yap›lan aç›klamada devlete verilmifl en iyi cevab›n direnifl oldu¤u vurguland›. Metnin ard›ndan kitle hep bir a¤›zdan “Gün Do¤du” marfl›n› okudu. (Nurtepe ‹K okurlar›)
‹çerde d›flar›da hücreleri parçala! 21 Aral›k Sal› günü biraraya gelen Partizan, ESP, BDSP, HÖC ve Tunceliler Kültür ve Dayan›flma Derne¤i Fevzi Çakmak Caddesi’nde meflaleli bir yürüyüfl yaparak, 19 Aral›k katliam›n› lânetledi. Esenyurt’un en merkezi caddesinde yap›lan yürüyüfl sonras› katliamla ilgili bir metin okundu. Yürüyüfl s›ras›nda “‹çerde d›flar›da hücreleri parçala” sloganlar› at›ld›. (Esenyurt ‹K okurlar›)
65
13
12-25 Ocak 2007
ILPS ve PSAKD’den, “Ortadoğu, 19 Aralık ve Maraş katliamı” konulu panel ILPS ve PSAKD Kad›köy fiubesi, 19 Aral›k ve Marafl Katliamlar›n›n y›ldönümünü ayn› zamanda da Ortado¤u’daki süreci ele almak amac›yla, ‹çerenköy’deki binas›nda ortak bir panel gerçeklefltirdiler. ILPS Türkiye Seksiyonu’nun ayn› yerde, “Ortado¤u’daki direnifl atefli emperyalistleri ve Siyonistleri yakacak!” ve “19 Aral›k ve Marafl katliamlar›n› unutmad›k, unutturmayaca¤›z!” bafll›kl› resim sergisi de açt›¤› panele, ‹stanbul Barosu eski baflkan› Yücel Sayman, PSAKD’dan ‹brahim Karakaya, ILPS ad›na Selma fiahin, 19 Aral›k tan›¤› Bayram Kama konuflmac› olarak kat›l›rken, paneli Önder Babat Kültür Merkezi’nden ‹lhan fiimflek yönetti. ILPS Türkiye Seksiyonu’nun haz›rlad›¤› bir sinevizyon gösterimi ile bafllayan panelde, katliamlarda yaflam›n› yitirenlerin flahs›nda yap›lan sayg› duruflundan sonra, PSAKD Kad›köy fiube Baflkan› Feti Bölükgiray bir konuflma yapt›. Konuflmas›nda, katliamlara de¤inen ve bunlar›n “ne ilk ne de son” oldu¤unu vurgulayan Bölükgiray, faillerin a盤a ç›kar›lmas› talebini dile getirdi ve Ortado¤u’da yaflanan bugünkü geliflmelere de vurgu yaparak, sözlerini katliamlarda flehit düflenleri selamlayarak bitirdi.
Ard›ndan panele geçildi ve paneli yöneten ‹lhan fiimflek k›sa bir girifl konuflmas› yaparak, ilk sözü Selma fiahin’e verdi. Konuflmas›nda, tüm sorunlar›n kökeninde emperyalizmin yatt›¤›n› ve bölgenin emperyalistler aç›s›ndan önemini vurgulayan fiahin, Ortado¤u’nun geçmiflte Osmanl›’n›n, ard›ndan ise emperyalistlerin hakimiyetine girdi¤ine ve bölge halklar›n›n giderek daha fazla zulme u¤rad›¤›na dikkat çekerek, bölgeye dönük sald›r›lar›n bugün BOP ad› alt›nda gerçekleflti¤ini söyledi. fiahin, Marafl ve 9 Aral›k katliamlar›n›n da ayn› emperyalist politikalar›n ürünü oldu¤unu belirttikten sonra, sözlerini,
“emperyalizm bugün askeri olarak güçlü olabilir. Ancak tüm imparatorluklar için geçerli olan, emperyalizm aç›s›ndan da geçerlidir. Tarihte tüm tiranlar yenilgiye do¤ru daha fazla sald›r›rlar” diyerek bitirdi. fiahin’den sonra söz alan ‹brahim Karakaya ise, Ortado¤u’daki geliflmelerle bafllad›¤› konuflmas›n›, a¤›rl›kl› olarak Marafl katliam› üzerinde durarak sürdürdü. Marafl katliam›n›n tutanaklar›ndan örnekler veren Karakaya, burada yaflanan vahfleti aktarmaya çal›flt›. Tüm bu katliamlar›n sorumlusunun devlet oldu¤una ve bu topraklardaki insanlar›n kardeflçe yaflamas› gerekti¤ine de dikkat çe-
ken Karakaya, Alevilerin yaflam felsefelerinden dolay› bu katliamlara maruz kald›¤›n› da sözlerine ekledi. Karakaya’dan sonra konuflma s›ras› 19 Aral›k katliam›n›n tan›¤› Bayram Kama’dayd›. Konuflmas›na, 19 Aral›k’›n hep katliamla an›ld›¤› ancak ayn› zamanda bir direniflin söz konusu oldu¤unu söyleyerek bafllayan Kama, direniflin mutlaka vurgulanmas› gerekti¤ini, çünkü hapishanelere günlerce girilememesinin en önemli nedeninin bu direnifl oldu¤unu belirtti. Ayr›ca F tipilerine iliflkin “buralara girmek ölümdür” yönlü bir propaganda yürütüldü¤ünü ve bunun yanl›fl oldu¤unu söyleyen Kama, devrimci iradenin oldu¤u her yerde yaflanabilece¤ini, tecridin esas olarak insan›n beyninde oldu¤unu söyleyerek, sözlerini, “nihai olarak devrimci inanç ve irade kazanacakt›r” diyerek bitirdi. Son olarak söz alan Yücel Sayman ise, F tipine geçifl ve 19 Aral›k katliam› dönemindeki tan›kl›klar›n› aktard› ve baronun, F tiplerinin infaz hukukuna ayk›r›l›¤›ndan dolay›, ayn› zamanda taraf olarak sürecin içinde yer ald›¤›na dikkat çekti. Sayman’›n konuflmas›n›n ard›ndan soru-cevap fleklinde devam eden panel, Atilla Meriç’in verdi¤i dinletiyle son buldu. (Kartal)
Ormanları yakabilirsiniz, ancak mücadeleyi asla bitiremezsiniz! Bölgede yürütülen gerilla mücadelesini bitirmek, gerillan›n bar›nma alanlar›n› daraltmak için her türlü yöntemleri kullanan devlet, yapt›¤› orman k›y›mlar›yla da bu amac›na ulaflman›n yollar›n› aramaktad›r.
Devlet, gerilla mücadelesinin geliflti¤i ve geliflece¤i alanlarda yo¤unlaflt›r›lm›fl bir stratejiyle halk› sindirmeye, teslim almaya çal›flmaktad›r. Y›llarca uygulad›¤› OHAL yasalar›yla halk üzerinde azg›n bir terör uygulayan sistem, bu yöntemle istedi¤ini alamay›nca, bu kez köyleri yak›p y›kmakta, insanlar› göç ettirmekte bulmaktad›r çareyi. Amac›na belli dönemlerde ulaflt›¤›n› düflünse de, ne gerilla mücadelesini bitirebildi, ne de halk›n devrim mücadelesine olan inanc›n› yok edebildi.
Bunun üzerine kültürel anlamda sald›r›lar bafllatarak gençli¤i yan›na çekmeye çal›flt›. Birer cümleyle geçti¤imiz bu uygulamalardan biri de, gerilla bölgelerindeki ormanlar› yakmaktad›r. Yaz aylar›nda Ege ve Akdeniz bölgelerinde ç›kan orman yang›nlar› günlerce televizyon ekranlar›n› ve gazete sayfalar›n› oldukça meflgul etmiflti. Ancak ayn› günlerde Türkiye Kürdistan›’n›n birçok ilinde devlet taraf›ndan yak›lan ormanlardan hiç bahsedilmemiflti. Geçti¤imiz ay ‹stanbul’da Acarlar Grubu’nun orman içine yapt›¤› evler klikler aras› çat›flmalardan kaynakl› teflhir edilmifl, burada yap›lan orman k›y›mlar›n›n üzerinde durulmufltu. Ne tesadüftür ki, ayn› günlerde fi›rnak’ta devlet taraf›ndan katledilen 3 bin hektarl›k mefle orman› burjuva-feodal medyan›n ilgisini çekmemektedir. Elbette
bunun nedeni çok aç›kt›r. K›y›m› yapan devletin ta kendisi, gerekçe ise “güvenlik tehdidi.” fi›rnak’›n Haberli (Basibrine), Ma¤ara (Kivexs), Sare köylerine ba¤l› korucu ve askerler kestikleri mefle a¤açlar›n›n köklerini ise bir daha olmamas› için yakmaktalar. 3 bin hektarl›k alan yok edilirken, bunun gerekçesi de “PKK’lilerin sakland›¤› ve askerin görüfl alan›n› daraltt›¤›” fleklinde oldu. Orman Bölge Müdürlü¤ü’nde görev yapan bir yetkilinin D‹HA’ya yapt›¤› aç›klamaya göre; orman k›y›m› sadece fi›rnak’›n ‹dil ‹lçesinde de¤il, Uludere, Güçlükonak k›rsal›ndaki 7 noktada yap›lmaktad›r. ‹l Jandarma Komutanl›¤›’n›n kendilerinden “güvenlik” gerekçesiyle kesim izni istedi¤ini, izin ç›kmadan kesimlerin yap›ld›¤›n› anlatan üst düzey yetkili, yaflad›klar› bir olay› flöyle anlatt›; “Geçen y›l yak›lan ormanlar› korucular traktörlerine ba¤-
layarak götürmek isterken bizim personelimiz fark ediyor ve olay yerine gidip traktöre el koyuyor. Sonra AKP fi›rnak Milletvekili baflta olmak üzere, birçok yerden telefon al›yor. ‹flinden olmamak ya da sürgün olmamak için traktörü geri veriyor ve yasal ifllem bafllatam›yor. Bu iflin görünen bölümü. Koruculardan daha çok a¤alar yap›yor bu ifli. Kifliler yap›nca a¤alar ihbar ediyor.” Bölgede yürütülen gerilla mücadelesini bitirmek, gerillan›n bar›nma alanlar›n› daraltmak için her türlü yöntemleri kullanan devlet, yapt›¤› orman k›y›mlar›yla da bu amac›na ulaflman›n yollar›n› aramaktad›r. Ancak bu yönteminin de bofla ç›kaca¤›na kuflku yoktur. Buna çarp›c› bir örnek verecek olursak, 90’l› y›llar›n bafl›nda devlet Dersim’de yaz aylar›ndan bafllayarak sonbahara kadar orman yakm›flt›. Öyle ki, insanlar ilçe merkezinde bile dumandan duramaz hale gelmifllerdi. Ancak mücadele yine devam etmifltir. (Erzincan)
14
12-25 Ocak 2007
G A Y E Y I L M A Z -2006 y›l› özellefltirmelerin, hak gasplar›n›n artt›¤› bir y›l oldu. AKP hükümetinin iflçi s›n›f› ve emekçilere yönelik sald›r›lar›n› 2006’da yo¤unlaflt›rmas›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Özellefltirmeler AKP’nin hedeflerine göre neden gecikti? -Özellefltirme yap›laca¤›n› söylemifllerdi, hatta bu K‹T’lerin hangilerinin özellefltirilece¤ini bile söylemifllerdi. Listesi vard› ellerinde, dolay›s›yla bunlar AKP’nin taahhütleri aras›ndayd›. Seçimlerin yenilenmesine sadece bir y›l kald›, 2006’da sürecin h›zlanmas› seçim döneminin bitmesine yak›n bu taahhütleri yerine getirme gere¤i. ‹flte en önemli nedeni bu. Tek bafl›na ülke ekonomisinin güçlendirilmesi, gelir elde etmek gibi fleyler de¤il. 2006’da yo¤unlaflm›fl diye düflünmemizin sebebi bu. Örne¤in bunu 2001–2006 aras›na yaym›fl olsalard› hiçbirimiz 2006’da bu kadar yo¤unlaflt› diye düflünmeyecektik. Bunu belirleyen pek çok faktör var. Özellefltirmelerin, emeklilik sistemlerinin yeniden yap›land›r›lmas›n›n finans kapitalle do¤rudan iliflkisi var. Devlet dedi¤imiz olgu, o kadar da kolay analiz edebilece¤imiz bir fley de¤il. Bana kal›rsa dünya kapitalizmi 70’lerin ikinci yar›s›nda girdi¤i krizi aflmak için belirledi¤i projenin kurumsallaflma aflamas›nda. Bu süreç, 2000’den beri h›zlanm›fl durumda. Yönetiflim kurumlar› ile ajanslar› ile eskiden devletin merkezde oldu¤u anlay›fl yerine, her yerde oldu¤u bir anlay›fl savunuluyor. Devlet örgütlenmesi kapitalizmin yeniden yap›land›r›lmas›na uygun bir flekil al›yor. Bir iliflkiler süreci. Bu süreçte kaybedenler de var. Sermayenin yeniden yap›land›rma sürecinde devlete verilen rolde, bürokrat kesimde kaybetti¤ini düflünen, kaybetti¤ini gören ve flimdiye kadar almakta oldu¤u ranttan vazgeçmek istemeyenler var. Bu yeni iletiflim tarz› yap›lanma baz› bürokratlar› ve bakanl›klar›n hiç ifline gelmiyor. Örne¤in; fleffafl›k, yolsuzluklarla mücadele gibi söy-
65
Sermaye s›n›f›, kendini yok etmeye do¤ru h›zla yol al›yor! 006 y›l› iflçi s›n›f› ve emekçiler için sömürünün, hak gasplar›n›n ve yoksullu¤un artt›¤› bir y›l oldu. 2006’n›n son günlerinde Meclis’e sunulan Sosyal Güvenlik Yasas› ile emekçilerin birikimleri ile oluflan de¤erleri sermayenin talan›na aç›lacakt›. Ancak Anayasa Mahkemesi bu karar› iptal etti. Böyle kapsaml› bir sald›r› yasas›n›n Meclis’te kabul edilmesi bile egemenlerin ne kadar pervas›zlaflt›¤›n›n bir göstergesi. Sosyal Güvenlik Sistemi, özellefltirmeler ve bunlara karfl› sendikalar›n yürüttü¤ü mücadele üzerine Birleflik Metal-‹fl Sendikas›’ndan ekonomist Gaye Y›lmaz ile bir söylefli gerçeklefltirdik.
2
lemler baz› bakanl›klar› rahats›z ediyor. Ama ne bu söylemlerin bugün ortaya ç›kar›lmas›, ne de bürokrat kesimin bundan rahats›zl›k duymas› tesadüf. Senelerce bu bürokratlar› bu rantlarla, yolsuzluklarla beslendiler. Ama onlar senelerce beslenirken asl›nda onlara bu yolsuzluklar›, rüflvetleri aktaran sermaye s›n›f› da ciddi bir flekilde besleniyordu. “Korumac› devlet” ad› alt›nda toplumsal korumay› sa¤lamak ad›na koydu¤unuz her kural ayn› zamanda bir rant alan›n› temsil eder. Dolay›s›yla bu kurallar sermayeyi korur. Bir çevre yönetmeli¤i tabii ki toplumun çevresel ç›karlar›n›, do¤a ile iliflkisini, sa¤l›¤›n› koruyan bir çerçeve ile ç›kar›l›r. Ama büyük flirketlerin, Çevre Bakanl›¤›na yedirdikleri rüflvetlerle bu yasalar› by-pass etti¤ini ve çevre yasalar›na ayk›r› iflleri on y›llard›r yapt›¤›n› hepimiz biliyoruz. Gecikmelerin nedeni bu etkileflimler. - Yani sermaye art›k rüflvet ödemek istemiyor mu? - fiimdi birden bire sermaye diyor ki; “Hay›r, ben art›k rüflvet ödemek istemiyorum”, art›k rüflvet ödemek kötü oldu. Sebebi de var; art›k merkez devlet, korumac› ekonomik sistem yok! Devletin görece mu¤lâklaflt›¤› her yerde “devlet” dedi¤imiz bir yap›ya geldi. Devletin bütün ekonomi politikalar›ndan çekildi¤i ve ekonominin liberalleflti¤i bir dönemde art›k sermaye s›n›f›, hakl› olarak, “fiimdiye kadar ödedim, ama bundan sonra ödemem” diyor. Bunun bedelini kim ödeyecek? Tabi ki toplum, esas olarak da iflçi s›n›f› ve emekçiler. fiimdiye kadar rüflvet verilerek afl›lan yollar art›k rüflvet verilmeden afl›laca¤› için s›n›f›n aleyhine bir süreç h›zlanacakt›r. Sermaye emreder, devlet yapar. Böyle bir fley yok. Karfl›l›kl› bir etkileflim var. ‹flte bu yüzden
gecikmeler oluyor. - 2006’n›n son günlerinde AKP hükümetinin IMF’den ald›¤› direktifler do¤rultusunda haz›rlanan Sosyal Güvenlik Yasas› Anayasa Mahkemesi taraf›ndan iptal edildi. Dünyan›n pek çok yerinde benzer yasalar ç›kart›l›yor ancak Türkiye’deki kadar kolay olmuyor. Türkiye’de buna dair ad›mlar neden bu kadar h›zl› at›l›yor? - Sosyal güvenlikle ilgili de¤ifliklikler oluyor. Bir y›ll›k bir erteleme oldu. Sosyal Güvenlik Yasas› Anayasa Mahkemesi’nden döndü. Türkiye’nin sosyal güvenlikle ilgili dengeleri bozuk, devlet gelirleri aç›s›ndan da bütçesi aç›k veren, yüksek faiz ödemeleri olan, bu yüzden bütçe problemleri yaflayan bir ülke de¤erlendirmeleri yap›l›yor. Dünyadan ba¤›ms›z bir flekilde Türkiye eksenli çözeriz tart›flmalar› yap›l›yor. Bu da çok küresel, dünya iflçi s›n›f›n›n sorunlar› aras›nda. Türkiye’de sosyal güvenlik sisteminin gelirlerinin çok düflük oldu¤u, borçlar›n›n yüksek oldu-
¤u ve sisteme prim ödeyen say›s›n›n kay›t d›fl› ekonomiden dolay› düflük oldu¤u söyleniyor. Bak›yoruz Avrupa’da kay›t d›fl› gibi bir sorun yok ama ay›n› sorunlar orada da geçerli. Sosyal güvenlikte ciddi bir k›s›nt›ya gidiliyor. Ama diyorlar ki, orada yafllanan bir nüfus var. Görece nüfus problemi daha düflük, yafllanan nüfus oran› daha az olan ülkelerde kay›t d›fl› da yoksa böyle bir sorunun olmamas› gerekiyor. Hay›r, orda da ayn› sorun yaflan›yor. Ayn› politikalar orda da uygulan›yor. Sosyal güvenli¤in daralt›lmas›na gidiliyor. Bunun kökeninde sermayenin prim ödemek istememesi yat›yor. Ve Dünya Bankas› kalk›p diyor ki iflverenler art›k prim ödememeli. Bu sosyal güvenlik sistemi 1950’lerin iflgücü piyasalar›na göre düzenlenmifltir. 50’lerde Avrupa’da çal›flan bir erkek efl çal›flmayan bir kad›n efl vard›. Erkek tüm ailesinin güvenli¤ini sa¤lamak zorundayd›. Hem ücreti ile hem de sosyal güvenlik sistemi ile. Ama art›k kad›nlar çok yüksek oranda iflgücüne kat›lm›flt›r. O halde erke¤in kad›n› da kapsayan bir sosyal güvenlik flemsiyesi alt›nda kalmas›na gerek kalmam›flt›r. Ne devlet ne flirket bu sosyal güvenli¤e katk›da bulunsun. Amaç sermaye birikimini h›zland›rmak, iflçi s›n›f›n›n kazan›mlar›n› gerileterek emek sürecinde sermayenin de¤iflen de¤erlerini maliyetini düflürmek. Dolay›s› ile bütün dünyada topyekun bir gerileme görüyoruz. Türkiye’de buna uygun ad›mlar çok h›zl› at›l›yor. Bu da toplumsal iliflkilerle mücadeleci bir gelenekten gelip gelmemekle alâkal› bir durum. ‹flçi s›n›f›n›n daha örgütlü oldu¤u yerlerde bunun önü kesilemiyor, geriletilebiliyor geciktirilebiliyor. Örne¤in; Almanya’da son derece uzlaflmac› bir sendikal hareket var. ‹flçi s›n›f› kazanm›fl gibi iflçi s›n›f›ndan tavizler veriliyor. Ve birçok iflçi bunun fark›na varam›yor. Avrupa’da benzer sorunlar var. Ama daha geleneksel bir s›n›f mücadelesi tavr› gösteren ülkeler örgütler de var. Türkiye’de bu alanda pek çok taviz verildi, verilecek.
65
15 - Sosyal güvenlik sisteminde öngörülen de¤iflikliklerle beraber bireysel emeklilik gibi uygulamalarla daha s›k karfl›lafl›r olduk. - Milyarlarca dolar yat›yor emeklilik fonlar›nda. Bu ABD’de tümüyle özellefltirildi. Mesela Boing firmas›nda iflçilerin ve firman›n ödedi¤i emeklilik primlerinden oluflan bir emeklilik fonu var; Boing emeklilik fonu. Tamamen flirketin denetiminde, fonun nerelere yat›r›m yapaca¤›na Boing karar veriyor.
“Bütün dünyada topyekun bir gerileme görüyoruz. Türkiye’de buna uygun ad›mlar çok h›zl› at›l›yor. Bu da toplumsal iliflkilerle mücadeleci bir gelenekten gelip gelmemekle alâkal› bir durum. ‹flçi s›n›f›n›n daha örgütlü oldu¤u yerlerde bunun önü kesilemiyor, geriletilebiliyor geciktirilebiliyor.”
“Bu dönemde s›n›f kavram›ndan ve s›n›ftan ciddi bir kaç›fl görüyoruz. S›n›flarla sorunlar›n afl›lamayaca¤› gibi bir anlay›fl giderek yayg›nlafl›yor. Olaylar›n, geliflmelerin s›n›fsal sistemle olan iliflkisi kopar›l›yor. Bütün bu tart›flmalar› s›n›fsal bir eksende önümüze koymam›z gereken bir süreçten geçiyoruz.”
Tabi ki Boing flirketi Borsada daha çok kendi senetlerinin spekülasyonunda kullan›yor bu paralar›. Biriken bu emeklilik fonlar› üzerinden kendi lehine yat›r›m yap›yor. Di¤er soygun boyutu da bireysel emeklilik fonlar›. Türkiye’de de ba¤›ms›z kurulan flekliyle. fiu anda pek bir ilgi yok çünkü flu anda keyfi ama öyle bir zaman gelecek ki emeklilik geliri ile insanlar yaflayamad›¤›nda bu genç kuflaklara örnek olacak ve emekli maafl›n›n yan›nda “bireysel emeklilik fonunu yat›rmal›y›m”a ikna edecek. Avrupa’da oran giderek yükseliyor. Yüzde 20’leri geçmifl durumda. Bunlar›n tehlikeli bir baflka boyutu da finans piyasalar›n› güçlendirmesi. Biriken fonlar borsada kullan›lmak üzere de¤erlendiriliyor. Sosyal Sigortalar biriken fonlar› borsada de¤erlendiremezdi. Yasayla bu engellenmiflti. Bu süreç borsalar›n giderek daha da pekiflmesi asl›nda. ‹flçi s›n›f›n›n aleyhine bir çark›n daha da h›zlanmas› anlam›na geliyor. Ama tek tarafl› de¤il. Onlar›n dedi¤i gibi saatte 200 km h›zla gidiyoruz, karfl›m›zda bir duvar var, biz istesek de duramay›z, dursak daha kötü olur. Asl›nda sözünü etti¤imiz tüm bu geliflmeler sermaye s›n›f›n›n kendini yok etmeye do¤ru h›zla yol ald›¤›n› gösteriyor. Ancak burjuvazinin pek çok krizden güçlenmifl bir flekilde ç›kt›¤›n› da biliyoruz. Krizden sonra ayakta kalan burjuvazinin, karfl›s›nda ciddi anlamda örgütlenmifl bir iflçi s›n›f› bulamazlarsa tekrar toparlanmas› mümkündür. - Bir sendikac› olarak, K‹T’lerin özellefltirilmesi emeklilik yafl›n›n yükseltilmesi ve Sosyal Güvenlik Yasas›n›n ç›kart›lmas›na karfl› sendikalar›n yürüttü¤ü mücadeleye dair neler söyleyeceksiniz? - Kay›kç› dövüflü çok k›s›r bir tart›flma. Bakanl›k sendikalar› suçluyor. “Yapt›¤›m›z toplant›lara kat›l›p görüfl beyan etmiyorsunuz” diye. Sendikalar “hay›r biz beyan ettik, ama siz bizim söylediklerimizi de-
12-25 Ocak 2007 ¤il kendi bildi¤inizi yapt›n›z” diyor. Pazarl›k üzerinden böyle temel bir mücadelenin yürümeyece¤ine inan›yorum. E¤er sosyal güvenli¤in ekonomi politik analizi üyelere tabana yeterince anlat›lm›fl olsayd›, bu kadar sessiz sedas›z bir sosyal güvenlik reformunun geçirilebilece¤ini düflünmüyorum. Bunun için o temelin çok iyi anlat›lmas› gerekiyor. Bunun geçici hatta baz› iflçilerin bundan kazançl› ç›kaca¤›na dair fleyler
Eskiden oldu¤u gibi, üretim sürecinde yarat›lan de¤ere sermayenin ne kadar el koydu¤una, bunun yan› s›ra çevreden kad›na, gençlik sorununa, emeklili¤e kadar tüm bunlar› bünyesinde toplayan ve s›n›fsal eksende çözümleyen tart›flmalara yo¤unlaflmak gerekiyor.
söylendi sendikalar taraf›ndan. Kapitalizmle pazarl›k olmaz. Kapitalizmin iflçi s›n›f›n›n kazan›mlar›n› gerileten ad›mlar› ile de pazarl›k yap›lmaz. Bunu yapt›¤›n›z anda sisteme angaje oluyorsunuz. Sizi bu pazarl›¤a sistem zorluyor ve siz bir iflçi örgütüsünüz, bu sendika olabilir kendini s›n›f partisi olarak tan›mlayan siyasi bir organizasyon olabilir. Kapitalist bir politikan›n detay› üzerinde tart›flmaya bafllad›¤›n›z anda onun bir parças› oluyorsunuz. Ondan sonra sald›r›y› bütünüyle püskürtmenin olanaklar› ortadan kalkm›flt›r. “Ben senin uygulayaca¤›n politikay› kabul ediyorum, ama” diyorsunuz. - Sendikalar bu yasaya sadece ama m› dediler? - Bütün dedikleri c›l›z bir ama’dan ibaret. Ve bence sosyal güvenlik reformunda bütün sendikalar ama dediler. Bunu ret ediyorum kabul etmiyorum deyip bir araya gelip örgütlenerek, s›n›fsal bir durufl göstererek durdurmay› denemediler. Bunun da temelinde yatan bu sald›r›n›n temellerinin iyice analiz edilmemifl olmas› ya da analiz edilse bile bunun örtbas edilmeye çal›fl›lmas›, s›n›fsal do¤as›n›n ortadan kald›r›lmaya çal›fl›lmas›. Bu nedenle ben ne bir y›ll›k gecikmeyi sendikalar›n
iflçi örgütlerinin baflar›s› olarak tan›ml›yorum, ne bir y›ll›k gecikmenin sonunda bu yasan›n içindeki minicik kazan›mlar› iflte bak›n bunu biz yapt›k olarak yorumlanmas›n› do¤ru buluyorum. Böyle söylemek gerçekleri iflçi s›n›f›ndan gizlemektir. - Sendikalar iflçilere gerçekleri anlatm›yor mu? - Sendikalar üyelerini kaybettikçe ekonomik olarak zorlanmaya bafll›yor. Bunun sonucu olarak giderek sar› sendikac›l›¤›n önü aç›l›yor. Ve sendika yönetimleri ile iflçi aras›nda müflteri-iflveren iliflkisi gelifliyor. Yönetici diyor ki “bana para ödüyor, bu yüzden hizmet götürmeliyim.” Bir sonraki ad›m› en yüksek ücret ödeyene en fazla hizmet götürmeliyim. Ücret düzeylerinin yüksek oldu¤u fabrikalarda çal›flanlara daha nitelikli hizmet, onlar›n sendika yönetimlerine gelmesi düflük ücretli ve asl›nda ço¤unluk olan iflçilere hizmet göstermelik. Ben buna “iflletme tarz› sendikac›l›k” diyorum. Bundan ç›k›fl sa¤layacak olan üye tabanlar›d›r. Yüksek ücret, düflük ücret ayr›m› yap›lmadan örgütlenmek gerekiyor. Sendikalar›n, iflçileri sermayenin sald›r›lar›na karfl› e¤iterek haz›rlamas› gerekiyor. - Peki iflçi örgütlerinin gündeminde ne var, neleri tart›fl›yorlar? - Bütün bunlar olurken dünyada iflçi örgütleri neler tart›fl›yor diye bakt›¤›m›zda en fazla dikkat çeken oluflum Dünya Sosyal Forumu. Bu ay›n sonlar›nda Nairobi’de, Kenya’da yap›lacak. 2002’den bu yana bakt›¤›m›zda bölgesel forumlar›nda oluflmas›yla beraber son derece k›s›r konularla s›n›rl›. Örne¤in Ortado¤u’da savafl varsa kapitalizmle hiçbir iliflkisini kurmadan tart›flmalar yürüyor. Bu dönemde s›n›f kavram›ndan ve s›n›ftan ciddi bir kaç›fl görüyoruz. S›n›flarla sorunlar›n afl›lamayaca¤› gibi bir anlay›fl giderek yayg›nlafl›yor. Olaylar›n, geliflmelerin s›n›fsal sistemle olan iliflkisi kopar›l›yor. Bütün bu tart›flmalar› s›n›fsal bir eksende önümüze koymam›z gereken bir süreçten geçiyoruz. Eskiden oldu¤u gibi, üretim sürecinde yarat›lan de¤ere sermayenin ne kadar el koydu¤una, bunun yan› s›ra çevreden kad›na, gençlik sorununa, emeklili¤e kadar tüm bunlar› bünyesinde toplayan ve s›n›fsal eksende çözümleyen tart›flmalara yo¤unlaflmak gerekiyor. Bunun için öncü kadrolar, öncü örgütler, sizin gibi siyasi yap›lar ve tabi ki sendikalar çok önemli bir rol oynayacakt›r.
16
12-25 Ocak 2007
65
Parti ve Devrim fiehitleri Anma Haftas› vesilesiyl
Mustafa Suphi
Ülkemiz komünist hareketinin ilk önderleri olma onurunu tafl›yan, aralar›nda Türkiye Komünist Partisi Baflkan› Mustafa Suphi ve Genel Sekreteri Ethem Nejat’›n da oldu¤u MK Delegasyonu Kemalistler taraf›ndan 28-29 Ocak 1921’de Trabzon aç›klar›nda Karadeniz’de katledilmifllerdir.
Ethem Nejat
Komünist Partinin önderlerinin katledilmeleri KP’nin “Milli Mücadele”de belirleyici bir rol oynamas›n›, etkili olmas›n› ve hiç kuflkusuz ki önderli¤ini ele geçirme ve “Milli Mücadele”nin gerçek anlamda bir ulusal kurtulufl mücadelesi olmas›n› sa¤lama flanslar›n› ortadan kald›rm›flt›r.
Bu yaz›m›zda, Ocak ay›n›n son haftas›n›n Parti ve Devrim fiehitleri Anma Haftas› olmas› nedeniyle, Türkiye Komünist Hareketi’nin ilk flehitlerine dair k›sa bir de¤erlendirme yapmak amaçlanm›flt›r. Böylelikle bahsi edilen konuya iliflkin daha sonra yap›lacak çal›flmalara bir bafllang›ç olmas› hedeflenmifltir. Üzerine durulan ve araflt›r›lan konunun Türkiye Komünist Hareketi’nin tarihiyle birebir ilgili olmas› ve hiç kuflkusuz bu tarihin de oldukça “zengin” olmas›, beraberinde böylesi bir çal›flman›n daha genifl ve kapsaml› bir biçimde ele al›nmas›n› zorunlu k›lmaktad›r. Ancak biz bu çal›flmam›zda, bilinçli bir biçimde meseleyi oldukça dar bir biçimde ele alaca¤›z. Amac›m›z sadece Parti ve Devrim fiehitleri Anma Haftas› vesilesiyle, TKH’nin tarihinde yaflanan ilk flehitleri ve bu flehitlerin nerede ve nas›l, hangi tarihte flehit düfltüklerini k›saca ortaya koymakt›r. Daha genifl ve detayl› bir ele al›fl baflka çal›flmalar›n (hiç kuflkusuz ki gerekli) ürünü olacakt›r. Ülkemiz devrimci ve komünist hareketi tarihi deneyimi; ayn› zamanda s›n›f düflmanlar›na karfl› giriflilen can bedeli mücadelede flehit düflmeler, can al›p, can vermeler tarihi oldu¤unu göstermektedir bizlere. Di¤er bir ifadeyle ülkemiz devrimci ve komünist hareketi uzun y›llar› bulan mücadele tarihi boyunca binlerce insan›n, kan›-can› ve eme¤i üzerinden yükselmifl, içinde yenilgileri ve zaferleri bar›nd›ran flanl› bir tarihtir. Baflka bir ifadeyle ülkemiz devrimci ve komünist hareketi ayn› zamanda “flehitler” tarihidir de. Bunun nedeni hiç kuflkusuz ki, ülkemizdeki s›n›fsal çeliflkilerin keskinli¤iyle alâkal›d›r. Türk hâkim s›n›flar› komünist hareketin ortaya ç›k›fl›yla birlikte, bu “en
can al›c›” düflmanlar›na karfl›, karfl›-devrimci fliddeti, komplolar›, terör ve katliamlar›, provokasyonlar› uygulamaktan geri durmam›fllard›r. Türk hâkim s›n›flar›n›n, s›n›fsal olarak güçsüz olufllar›, kendi dinamikleri üzerinden yükselmemeleri, d›flar›da emperyalist sermayeye göbekten ba¤l› olmalar›, içeride de feodalizmin kal›nt›lar›ndan olan toprak a¤alar›n›n iktidara ortak olmalar›, beraberinde onlar›n “fliddeti, katletmeyi bir yönetme biçimi” olarak çok s›k kullanmalar›n› getirmifltir. Nitekim ülkemiz komünist hareketinin ilk ortaya ç›k›fl tarihleri olan 1920’li y›llarda, hâkim s›n›flar ve onlar›n temsilcisi Kemalistler eliyle, ilk elden komünist hareketin geliflimini engellemek ama öte yandan komünistlerin emekçi halk üzerindeki prestijinden yararlanabilmek için pragmatist bir politika gütmüfllerdir. Hakim s›n›flar bir yandan Kemalistler eliyle bu politikalar›n› hayata geçirirler, bir yandan ise Anadolu’da geliflen “Milli Mücadelenin” önderli¤ini ele geçirerek “Milli Mücadelenin” komünistler önderli¤inde verilmesinin önüne geçmek için; dönemin Komünist Partisinin önderli¤ini alçakça ve vahflice bir katliamla ortadan kald›rma yoluna gitmifllerdir.
Neden Ocak ay›n›n son haftas› Türk hâkim s›n›flar› komünistlerin “Milli Mücadele” içinde etkili ve giderek önderli¤i ele geçirebilecek bir güç olmalar›n› engellemek için; komünistlerin yurtseverli¤inden de yararlanarak ustaca düzenlenmifl komplolara baflvurmufllar, Komünist Partinin saflar›na kendi ç›karlar›na hizmet edecek (ve eden) ajanlar yerlefltirmekten tutun da, KP önderli¤ini alçakça bir komplo ile katletmekten geri durmam›fllard›r. Ülkemiz komünist hare-
ketinin ilk önderleri olma onurunu tafl›yan, aralar›nda Türkiye Komünist Partisi Baflkan› Mustafa Suphi ve Genel Sekreteri Ethem Nejat’›n da oldu¤u MK Delegasyonu’nu, ülkeyi ça¤›rm›fllar, “Milli Mücadele”de yer almak ve emperyalist iflgalcilere karfl› savaflmak için ülkeye gelen bu komünist kadrolar Kemalistler taraf›ndan 28-29 Ocak 1921’de Trabzon aç›klar›nda Karadeniz’de katledilmifllerdir. Kemalistlerle “anlaflarak” ülkeye gelen ve amaçlar› ilk baflta ülkeyi iflgal eden, parçalamak isteyen emperyalistlerle savaflmak olan ve aralar›nda M. Suphi, E. Nejat ve MK Delegasyonu’nda bulunan 15 komünist kadrodur. TKH (Türkiye Komünist Hareketi) 10-15 Eylül
manlar› ve onlar›n temsilcileri Kemalistler, onlar› katletmenin, ortadan kald›rman›n düflüncesi ve prati¤i içinde davranm›fllard›r. Komünistler ülkeye dönmek ve “Milli Mücadele” içinde yeralmak için pratik ad›m atarken, emperyalizmle iflbirli¤ine giren s›n›f düflmanlar›yla anlaflma ve onlar›n sözlerini güvenme hatas›na düflmüfller; bu ise hem kendi hayatlar›n mal olmufl, hem de TKH’nin gelece¤inin uzun bir süre reformist-revizyonist bir batakta debelenmesine yol açm›flt›r. Komünist Partinin önderlerinin katledilmeleri KP’nin “Milli Mücadele”de belirleyici bir rol oynamas›n›, etkili olmas›n› ve hiç kuflkusuz ki önderli¤ini ele geçirme ve “Milli Mücadele”nin gerçek anlamda bir ulusal kurtulufl
1920’de Bakü’de gerçeklefltirdi¤i Türkiye Komünist Teflkilatlar› 1. Kongresi (Kurulufl Kongresi) sonucunda; ülkemizde emperyalist iflgale karfl› mücadele etmek için önderli¤i de dahil olmak üzere önemli oranda örgütsel gücünü ülkeye, “milli mücadele”ye katmak amac›yla aktarmak istemifl ve bunu gerçeklefltirmek için de s›n›f düflmanlar›yla iliflki gelifltirmifltir. Komünistler tüm varl›klar›yla ülkenin emperyalist iflgalden kurtuluflu için mücadele içine at›lmak düflüncesi ve prati¤i içindeyken, s›n›f düfl-
mücadelesi olmas›n› sa¤lama flanslar›n› ortadan kald›rm›flt›r. Ve en önemlisi de b›rakal›m “Milli Mücadele”yi, bu tarihten sonra Komünist Parti, hakim s›n›flara yönelik iktidar mücadelesi vermekten çok onlar›n politikalar›n› destekleyen, onlar›n politikalar›na yedeklenen bir politik hat izlenmesine yol açm›flt›r. M. Suphi ve MK Delegasyonu’nun katledilmesinden sonra 1972 y›l›na kadar geçen süre içinde TKH reformist-revizyonist bir batakl›k içinde, oldukça olumsuz bir politik hat izlemifltir.
65
17
12-25 Ocak 2007
e, Türkiye komünistlerinin ilk flehitleri üzerine… Komünist Partinin yeniden dirilifli 24 Nisan 1972’de ‹brahim Kaypakkaya önderli¤inde TKP/ML’nin kuruluflu TKH’nin içine düflürüldü¤ü bu batakl›ktan kurtulmas›n›n da ad›m›d›r. M. Suphi ve MK Delegasyonu’yla birlikte 15 komünistin Karadeniz’in so¤uk ve karanl›k sular›na gömülmesiyle birlikte ülkemizdeki komünist fikirler de so¤uk ve karanl›k sulara gömülmek istenmifl ve bu maalesef uzun bir zaman için gerçeklefltirilebilmifltir. Komünist hareket gömülmek istendi¤i bu karanl›klardan ancak yar›m as›r sonra genç bir komünistin önderli¤inde reformizme ve revizyonizme karfl› mücadele içinde gelifltirilen, kitle mücadelesiyle beslenen, s›n›f analizine dayal› tezlerle ç›kart›labilmifltir. Karadeniz’de bo¤ulmak istenen komünist fikirler, ‹. Kaypakkaya önderli¤indeki genç komünistler taraf›ndan 24 Nisan 1972’de Malatya’n›n Kürecik da¤lar›nda TKP/ML’nin kurulmas›yla yeniden gün ›fl›¤›na ç›kart›lm›flt›r. Ancak ne var ki komünist hareket aç›s›ndan “ac› bir tarihsel tekerrür” gerçekleflmifltir. Türk hâkim s›n›flar›n›n TKP’nin tekrardan ayaklar› üzerinde dikilmesine, “‹htilalci Komünizmin Türkiye’ye uyarlanm›fl fikirlerine” sald›r›lar› gecikmemifltir. Tüm ülke çap›nda KP’ye yönelik kapsaml› bir sald›r› bafllatm›fllard›r. KP’nin kuruluflundan k›sa bir süre sonra ‹. Kaypakkaya 24 Ocak 1973 tarihinde Türk hâkim s›n›flar›n›n kolluk güçlerinin ellerine yaral› olarak tutsak düflmüfltür. Bu tarih ayn› za-
Atilla Özkan
manda ‹. Kaypakkaya’n›n 18 May›s 1973’te Diyarbak›r ZindaYa n g › n l a r a f a z l a b a k a n g ö z l e r n›’nda iflkence ile katledilmesi süyaflarmaz, recinin de bafllang›c›d›r. ‹. KayA l n › k › z › l y›ld›zl› bafl secdeye pakkaya’n›n yaral› olarak tutsak varmaz, düflmesine neden olan bu çat›flmaD ö v ü fl e n l e r ölenlerin tutmaz da ayr›ca Ali Haydar Y›ld›z flehit yas›n›. düflmüfltür. Ali Haydar Y›ld›z’›n flehit düflüfl tarihi 24 Ocak Yi n e f a k a t b i r y › l d › r › m z u l m e t i 1973’tür. Bu sürecin baflka bir y›rtsa, özelli¤i daha bulunmaktad›r. Sa¤›r gö¤ün koynundaki çan› TKH’nin ilk kad›n flehidi de 22 hayk›rtsa, Ocak tarihinde flehit düflmüfltür. Meral Yakar yoldafl kalm›fl olduAn›yoruz gö¤sünüzün son ¤u bir parti evinde bir silâh›n kasayhas›n›. zayla patlamas› sonucu yaralanm›fl, yaral› olarak kald›r›ld›¤› ‹sEski cihan, yeni cihan önünde tanbul Haydarpafla Hastanesi’nde e¤il! iflkenceli sorgular sonucunda katAram›zdan birkaç yoldafl ledilmifltir. Yine TKP/ML üyesi ay›rmak de¤il, ve T‹KKO komutanlar›ndan AtilHer ne yapsan varaca¤›z la Özkan 18 Ocak 1976’da ‹stanemelimize! bul’da kald›¤› evin ihbar sonucu düflman taraf›ndan sar›lmas› sonuKaradeniz… cu yaflanan çat›flmada son mermiBunu duysun derinliklerin: sine kadar çat›flarak flehit düflmüflO ateflli gö¤üsleri delen hançerin tür. Kabzas›n› alaca¤›z biz elimize! K›sacas› Ocak ay› TKH aç›s›ndan hem M. Suphi ve 15 komünisBatum 1922, Naz›m Hikmet tin katledilmesi aç›s›ndan, hem de daha sonradan yeniden ayaklar› üzerine dikilen Komünist Partinin n›n önderlerinden Rosa ve Karl da 15 ilk flehitlerinin verilmesi aç›s›ndan taOcak 1919 da katledilmifllerdir. rihsel önemi olan bir süreçtir. Ocak Görülece¤i üzere Ocak ay›n›n son ay›n›n özellikle son haftas› yaflanan haftas› ülkemiz ve dünya komünist bu tarihsel önemdeki olaylar, hareketi aç›s›ndan düflmana tutsak TKH’nin daha sonraki y›llardaki gelidüflmelerin, flehit düflmelerin ve flimini do¤rudan etkileyen geliflmelerölümlerin gerçekleflti¤i bir zaman didir. Bu durum, sadece TKH için gelimidir. Bu özelli¤i ile ön plana ç›kçerli de¤ildir. Ocak ay› ayn› zamanda maktad›r. Öte yandan gerek TDH ve dünya komünist hareketinin önderliTKH ve gerekse de dünya devrimci ¤inin de aram›zdan ayr›ld›¤› bir ay olhareketi ve komünist hareketi saflamas› nedeniyle önemlidir. Dünya r›nda mücadele ederken flehit düflen komünist hareketinin ölümsüz önmilyonlar›n varl›¤› tüm bu flehitlerin derlerinden Lenin yine bu ayda arabirer birer an›lmas›n› imkâns›z k›lm›zdan ayr›lm›flt›r. Alman promaktad›r. Tüm flehitlerin belli bir zaletaryaman diliminde ortak olarak an›lmas›, s›eylemlerle selamlanmas› daha mant›kl›d›r. Bu zaman diliminin ise komünist hareketin tarihi aç›s›ndan yukar›da de¤indi¤imiz, tarihsel örneklerden kaynakl› olarak Ocak ay›n›n son haftas› olmas› anlaml› olacakt›. Nitekim tam da bu nedenle Proletarya Partisi’nin 1978 fiubat ay› bafl›nda AnkaraKavakl›dere semtinde bir evde gerçeklefltirdi¤i 1. Konferans›’nda her y›l Ocak ay›n›n son haftas›na rastlayan tarihlerin “Parti ve Devrim fiehitleri Anma Haftas›” olarak ele al›nmas› kararlaflt›r›lm›flt›r. Bu tarihten günümüze kadarki ge-
çen süre içinde bu hafta, Proletarya Partisi’nin 1. Konferans›’nda al›nan bu karar do¤rultusunda ele al›nmakta, gerek ülke çap›nda gerekse de yurt d›fl›nda Parti ve devrim flehitleri anma etkinlikleri ve eylemleri gerçeklefltirilmektedir.
Komünist Partinin askeri örgütlenmesi ve ilk flehitleri Komünist Partinin ilk flehitlerini ortaya koymaya çal›fl›rken onun silâhl› örgütlenmesine de de¤inmek gerekmektedir. Komünist Partinin kuruluflu sonras›nda silahl› faaliyete bak›fl aç›s›n› ve bu örgütlenmeyi ele al›fl›n› burada de¤erlendirmeyece¤iz. Ancak flu kadar›n› ifade edelim. TKP/ML’nin Parti anlay›fl›, Cephe anlay›fl› vb. konular›ndaki hatal› ve eksik bak›fl aç›s› ayn› zamanda silahl› mücadeleye bak›fl aç›s›nda da bulunmaktad›r. Bu durum ise asl›nda yeni kurulan bir KP aç›s›ndan o güne kadar oluflan teorik yeterlilik bak›m›ndan anlafl›labilirdir. Türkiyeli komünistlerin Osmanl›-Rus Savafl›’nda Ruslara esir düflmüfl savafl esiri olarak Rusya’da gerçeklefltirilen Bolflevik Devrimi’ne kat›ld›klar› ve savaflt›klar› bilinmektedir. M. Suphi 3. Enternasyonal’in 1. Kongresi’nde yapt›¤› konuflmada “Bugün Rusya’n›n birçok cephelerinde Sovyet ‹ktidar›n› müdafaa için binlerce Türk K›z›l Muhaf›z da faal görev alm›flt›r” demektedir. (1) Osmanl› savafl esirlerinin Sovyet Devrimi’ne kat›lmalar›, birçok çat›flmada ve askeri harekâtta yer almalar› do¤all›¤›nda bu süreçte baz› kay›plar›n (flehitlerin) ve yaralanmalar›n, düflmana tutsak düflmelerin oldu¤unu da gösterir. Türkiye Komünist Teflkilatlar›’n›n 10-15 Eylül 1920’de Bakü’de gerçeklefltirdikleri 1. Kongre öncesi tarihlerde, Osmanl› savafl esirlerinin bir k›sm›n›n Bolflevik saflarda yer almas› büyük oranda M. Suphi önderli¤indeki komünistler taraf›ndan örgütlenmifltir. Osmanl› savafl esirlerinin, Osmanl› devletinin çok uluslu yap›s›na uygun olarak çeflitli uluslardan (Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Arnavut, Boflnak vb.) oluflturdu¤u düflünüldü¤ünde Bolflevik saflarda “Enternasyonal Alay”a ba¤l› olarak oluflturulan bu silâhl› kuvvetin sadece Türklerden oluflmad›¤›, Osmanl› devletinin çok uluslu yap›s›ndan hareketle çeflitli uluslardan olufltu¤u aç›kt›r.
12-25 Ocak 2007 Ve yine Osmanl› savafl esirlerinin Türkiyeli komünistler önderli¤inde Bolflevik saflarda mücadele etmeleri, flehit düflmeleri, yaralanmalar› ve tutsak düflmeleri Türkiye Komünist Teflkilâtlar›’n›n Kurulufl Kongresi’nin öncesine ait oldu¤undan ve bu kuvvetlerin “Enternasyonal Alay”a ba¤l› savaflmalar›ndan kaynakl›, bu flehitlerin Sovyet flehitleri olarak, Sovyetlerin kurulmas› ve savunulmas› için mücadele eden flehit düflenler olarak tan›mlanmas› daha do¤ru olacakt›r. Türkiye Komünist Teflkilâtlar› 1. Kongresi öncesinde M. Suphi önderli¤inde TKP’nin kurulma çabas›na paralel bir biçimde, Türkiye K›z›l Ordusu’nun da kurulmas› çabas› içinde olundu¤u görülmektedir. Hiç kuflkusuz ki kurulacak Türkiye K›z›l Ordusu’nun aslî görevi, TKP’nin politik yönelimi do¤rultusunda, bafllang›çta Anadolu’daki “Milli Mücadele”ye kat›lmak ve gerçek bir Kurtulufl Savafl› yürütmektir. M. Suphi’nin bu anlay›fl do¤rultusunda daha TKP kurulmadan önce Türkistan’da yürüttü¤ü faaliyette Osmanl› savafl esirlerinden bir “K›z›l Askeri K›ta” oluflturmaya çal›flt›¤› bilinmektedir. (2) M. Suphi bu çal›flmalar›na Bakü’de gerçeklefltirilecek olan Kurulufl Kongresi öncesinde buraya bu amaçla propaganda ve örgütlenme görevi ile Ahide Alimov’u yollam›flt›r. Ahit Alimov’un Bakü’deki görevi Osmanl› savafl esirlerinden bir “Komünist K›ta-y› Askeriye” kurmakt›r. (3) M. Suphi’nin 27 May›s 1927’de Bakü’ye gelmesi ve burada Bakü Komünist Teflkilât›’n› oluflturmas›yla be-
Meral Yakar (ortada)
18 raber, K›z›l Askeri K›tas›’n›n Türkiye Komünist Teflkilât›’na (daha henüz partileflmemifltir) ba¤l› olarak Askeri fiube arac›l›¤›yla daha sistemli ve merkezi bir flekilde ele al›nd›¤›n› görmekteyiz. 12 Haziran 1920 tarihinde Türkiye Komünist Teflkilat› Bakü Bürosunca kaleme al›nan bir raporda, K›z›l Asker K›tas›’n›n mevcudiyetinin 250’yi aflt›¤› belirtilmektedir. (4) Ve bu askeri örgütlenme M. Suphi’nin ifadelerine göre: “Her teflekkül eden askeri k›tan›n bir kumandanl›¤a merbutiyeti (ba¤l›l›¤› bn.) lûzumuna nazaran bu k›tan›n da On birinci K›z›l Ordu Kumandanl›¤›’na merbutiyeti” sa¤lanm›flt›r. (5) M. Suphi’nin bu ifadelerinden, Türkiye Komünist Teflkilat›’na ba¤l› olarak oluflturulan K›z›l Asker K›tas›’n›n Sovyet On Birinci K›z›l Ordu Komutas› alt›nda, ona ba¤l› olarak faaliyet yürüttü¤ünü, teçhizatland›r›ld›¤›n› ö¤renmekteyiz. TKP’nin Birlik Kongresi’nin hemen öncesinde yürütmüfl oldu¤u bu askeri örgütlenme faaliyeti; komünistlerin Anadolu’daki “Milli Mücadele”ye kat›l›m› için baflta Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti olmak üzere Sovyet topraklar›nda seferberlik ilan ettikleri ve bu seferberlik sonucunda ise kurulmufl olan bu askeri k›tan›n “Türkiye K›z›l Birinci Niflanc› Alay›”na dönüfltürüldü¤ü ve alay›n mevcudunun 700’e ulaflt›¤›na tan›k olmaktay›z. (6) Komünist Partinin örgütledi¤i bu askeri kuvvetin Anadolu’ya nakledilmesi Kemalistler taraf›ndan engellenmek istenir. Komünistlerin Anado-
lu’da bafllayan “Milli Mücadele” için seferberlik ilân ederek asker toplamalar› ve silâhl› bir güç oluflturmalar› “Bizim adama ihtiyac›m›z yok, silâh ve cephaneye ihtiyac›m›z var” gerekçesi ile durdurulmak istenir. TKP’nin Birlik Kongresi’ne sundu¤u raporda M. Suphi Kemalistlerin bu engelleme çabalar› ve hali haz›rda oluflturulan “Türkiye K›z›l Birinci Niflanc› Alay›”n›n Anadolu’ya gönderilmesi hususunda flunlar› söylemektedir: “Birinci Alay›n mevcudu az müddetle tezayüt ile yedi yüze karip bir hale geldi¤i ve seferberlikle muvaffakiyetiyle devam etti¤i s›ralarda Moskova’daki Anadolu Elçili¤i’nin Vekili olan ‹brahim Tali Bey’in On Birinci Ordu Kumandan› ve Merkezi Heyet ile mülakat›nda ‘Türkiye’nin adama ihtiyac› yoktur, ancak esliha ve cephaneye ihtiyaç vard›r’ yolunda baki olan ifadesi üzerine ordu kumandanl›¤› taraf›ndan seferberli¤in durdurulmas› hususundaki istikrara taraf›m›zdan cevab-› muvafakat verilerek seferberlik durdurulmufltur. Böylece 15-20 bin kiflilik müsellah bir kuvvetin müstevlilerine gönderilmesinden, maahaza Anadolu k›y›mc›lar›yla arada bir suitefehhüm vücuda getirmemek maksad›yla sarf-› nazar olunmufl ve mühim bir f›rsat elden kaç›r›lm›flt›r. fiimdiki halde mevcudu bine yaklaflan alay›n iki haftaya kadar Anadolu’ya sevki haz›rl›klar›yla u¤rafl›lmaktad›r.” (7) M. Suphi, “Anadolu’daki isyanc›larla bir sorun yaflamamak için seferberlikten ve böylece Anadolu’ya on befl yirmi bin kiflilik silahl› bir kuvvetin gönderilmesinden vazgeçildi¤ini” belirtmektedir. Gerek M. Suphi önderli¤indeki komünistlerin, Kemalistlerin silâhl› güç oluflturmalar›n› engellemek isteyen bu tav›rlar› karfl›s›nda “sorun ç›karmamak” için seferberli¤i durdurmalar›n›n ve böylece tarihsel bir f›rsat› kaç›rmalar›n›n alt›nda yatan düflüncelerinin nedenlerini ortaya koyman›n ve gerekse de bu somut örnekten hareketle komünistlerin silâhl› mücadeleye/ kuvvete bak›fl aç›lar›ndaki eksik ve hatal› yaklafl›mlar›n› ortaya koyman›n baflka bir de¤erlendirmenin konusu oldu¤unu ifade ederek M. Suphi’nin ayn› raporunda bahsini etti¤i “fiimdiki halde mevcudu bine yaklaflan alay›n iki haftaya kadar Anadolu’ya sevki haz›rl›klar›yla u¤rafl›lmaktad›r” ifadeleri ile aç›kça belirtti¤i konu hakk›nda gerçekten de bir haz›rl›k yap›ld›¤›n› belirtelim. 19 Eylül 1920 tarihinde M. Suphi, Türkiye K›z›l Birinci Niflanc› Alay›’n›n Anadolu’ya gönderilmesi konusunda K. Karabekir’e yollad›¤› mek-
65 tupta “Rusya’da kalm›fl olan esirlerimizin Türkiye’ye izam› için ehemmiyetle çal›fl›lmaktad›r. Keza esirlerden mürekkep bir k›tay› askeriye teflkil edilip silah ve cephane ve her türlü levaz›matla teçhiz edilmifltir. Bu k›tay› askeriye Nahçivan Tarikiyle Anadolu’ya kariben gönderilecek ve K. Karabekir ordusu emrine verilecektir” denilmektedir. (8) Türkiye K›z›l Birinci Niflanc› Alay›n›n Anadolu’ya gönderilmesi konusunda, MK’ya ba¤l›, Askeri hücre içinde de çal›flmalar yap›lmaktad›r. Bu do¤rultuda “28 Eylül 1920 tarihinde Askeri Hücrenin tecdid-i kay›t muamelesi icra edilmifl ve yoldafllar›n birer birer isimleri okunarak aleyh ve lehlerinde söylendikten sonra reye konulmufl ve flu netice hâs›l olmufltur” denilerek, askeri hücrenin üyelerinin isimlerinin teker teker okundu¤unu ve haklar›nda de¤erlendirme yap›ld›¤› ifade edilmektedir. (9) Bu haz›rl›klar›n bir yönünü K›z›l Niflanc› Alay›’n›n Anadolu’ya gönderilmesi olufltururken, di¤er yan›n› ise gönderilecek askeri kuvvetin Türkiye’de nas›l çal›flmas› gerekti¤ine dair bir anlay›fl›n oluflturulmas› çabas›d›r. Bu konuda 11 Ekim 1920 tarihinde aralar›nda Merkez Komite üyesinin de oldu¤u 4 kifliden oluflan bir komisyonun bir araya gelerek toplant› yapt›klar›n› ve K›z›l Niflanc› Alay›n›n Anadolu’da nas›l bir faaliyet yürütece¤ine dair bir zab›t tuttuklar›n› görmekteyiz. (10) TKP, Anadolu’da sürdürülen “Milli Mücadele”yi kat›l›nmas› için 14 Ekim 1920’de Türkiye K›z›l Birinci Niflanc› Alay›’n› Bakü’den yola ç›kart›r. Alay Bakü’den Zengezur’a hareket eder. Buradan ise Nahçivan yoluyla Anadolu’ya geçilmesi planlanmaktad›r. Ancak Alay Zengezur’da, o süreçte Ermenistan’a hâkim olan Taflnak güçleriyle çeflitli çarp›flmalara girmek zorunda kal›r. Kara kilise’de yaflanan çat›flma sonucunda Türkiye Komünistleri ilk flehitlerini verirler. Yaflanan muharebede K›z›l Alay’a ba¤l› 11 k›z›l asker flehit düfler, 20 kadar hafif yaral› verilir. Bu geliflmeler ve zorlu do¤a koflullar› karfl›s›nda K›z›l Alay Anadolu’ya ilerlemesini durdurur ve geri çekilmek zorunda kal›r. K›z›l Alay’›n çat›flmaya girmesinin bir nedeni de o süreçte Bolfleviklerle, Taflnak güçleri aras›nda yaflanan çat›flmalard›r. Bolflevikler Türkiye K›z›l Alay›’n› Taflnak güçleriyle yap›lan bu çat›flmalarda konumland›rmak zorunda kal›rlar. Yaflanan tüm bu geliflmeler, 17 Kas›m 1920’de yap›lan MK toplant›s›n-
19
65 da tart›fl›l›r. Yaflanan son çat›flmay› ve alay›n son durumunu anlatmak için Alay vekili olarak Yakup ve Mesrur (Server) kat›l›rlar. Mesrur toplant›da; Alay’›n Bakü’den ayr›ld›ktan sonra bafl›ndan geçenleri ve yaflananlar› detayland›rarak anlat›r. Sözlerini flehitlerin verildi¤i çat›flmaya getirerek flunlar› ifade eder; “O vakte kadarki muharebelerde biz h›rpalanmam›flt›k, bu muharebede epeyce h›rpaland›k. Befl on kadar flehit, 25 kadar mecruh verdik.” (11) Mesrur ayr›ca anlat›m›nda, “(B)ütün Alay efrad› bir neferimiz kal›ncaya kadar harp edeceklerini söylüyorlar. Fakat ihtiyaçlar›n›n teminini istiyorlar. Mesela bir yaras› olsa, yaraland›¤›na ac›m›yor. Yaras›n› saracak bir sarg› bezi bulunmad›¤›na müteessir oluyorum ve hepimizi müteessir ediyor” ifadeleriyle Alay’›n ihtiyaçlar›ndan ve k›z›l askerlerin moral durumundan bahseder. (12) ‹ki gün sonra yani 19 Kas›m 1920 tarihinde tam kat›l›mla gerçeklefltirilen MK toplant›s›nda, Alay’›n yaflad›¤› ve gerçekleflen çat›flma, bu kez de Alay kumandan›n›n aç›klamalar›yla bir kez daha de¤erlendirilir. Alay kumandan›, Alay’›n faaliyeti ile ilgili daha önceden MK’ya rapor geldi¤ini belirterek, eksik kalan baz› noktalara de¤inir. Alay kumandan›, Alay’›n MK’ya ba¤l›l›¤›n› ifade ederek, flehit düflenlerin flehit düflmeden önce, MK’ya selam söylediklerini aktar›r. “Merkezi Heyet bu efrad› son neferine kadar kendinin bilmelidir. Ölüm esnas›nda can verirken son söz olarak Merkezi Heyet’e selam söyleyiniz diyorlar.” (13) Merkez Komitesi, Alay’›n Anadolu’ya geçememesi, gerçekleflen çat›flmada flehit ve yaral›lar›n verilmesi, üstelik Alay’›n muharebede konumland›¤› yerin stratejik bir yer olmas› karfl›s›nda; Alay’›n Nahçivan yolu üzerinde müdafaa vaziyetinde kalmas› veya geri çekilerek, istirahat etmesi ve ihtiyaçlar›n› karfl›lamas› için, K›z›l Ordu nezdinde gerekli yerlere baflvurulmas› karar›n› al›r. (14) K›z›l Alay’›n Anadolu’ya gönderilmesi ve “Milli Mücadele”ye kat›lmas› çabas›na ra¤men, yaflanan çat›flma, flehit ve yaral›lar›n verilmesi nedeniyle gerçekleflen gecikme, o s›rada Türkiye Büyük Millet Meclisi ile diyalog halinde olan M. Suphi taraf›ndan kaleme al›nan bir mektupta ifade edilir. Mektupta ayr›ca yukar›da de¤indi¤imiz MK toplant›lar›nda tart›fl›lan ve karar alt›na al›nan baz› noktalara da göndermeler yap›ld›¤› görülmektedir. M. Suphi’nin Kas›m 1920 tarihli
mektubunda flu bilgiler bulunmaktad›r: “F›rkam›z taraf›ndan Anadolu harekât›na yard›m olmak üzere teflkilinden daha önce malûmat verdi¤imiz Türk K›z›l Alay› Merkezi Heyet azas›ndan Mehmet Emin Yoldafl›n kumandas› alt›nda takriben 3 hafta evvel Nahçivan tariki ile Kaz›m Karabekir Pafla emrine gönderilmifl ise de, bu s›rada fiark Cephesinin tecavüze geçmesi, Taflnaklar›n Nahçivan yolunu kapatmalar›na sebep olarak askerin Anadolu’ya nakli mümkün olmam›flt›r. Ancak alay›m›z kerûsid’den bafllayarak Pazar Çay›’na do¤ru yapt›¤› harekât muvaffakiyetle neticelenmifl ve düflman kuvvetinin büyük zaiyat›na sebep vermifltir, askerlerimizden 11 zayiat 20 kadar hafif yaral› vard›r. Halen k›fl fliddetle sürmekte oldu¤undan, askerlerimiz Agram’a istirahata çekilmifltir. Delican istikametiyle gönderilmesi için laz›m gelen mesdi sarf olunmaktad›r.” (15) Görülece¤i üzere hem Mesrur’un 17 Kas›m 1920’de gerçeklefltirilen toplant›da ifade etti¤i “befl on kadar flehit” ifadeleri, hem de M. Suphi’nin Kas›m 1920 tarihli mektubunda de¤indi¤i “11 zayiat” verilmesi bilgisinden hareketle Türkiye Komünistleri-
Karadeniz’de bo¤ulmak istenen komünist fikirler, ‹. Kaypakkaya önderli¤indeki genç komünistler taraf›ndan 24 Nisan 1972’de Malatya’n›n Kürecik da¤lar›nda TKP/ML’nin kurulmas›yla yeniden gün ›fl›¤›na ç›kart›lm›flt›r.
nin ilk flehitlerinin, Komünist Parti’nin Anadolu’daki “Milli Mücadele”ye kat›lmas› için örgütledi¤i ve yola ç›kard›¤› K›z›l Alay’›n, Anadolu’ya geçifli s›ras›nda Taflnak güçleri ile girdikleri çat›flma s›ras›nda verildi¤i anlafl›lmaktad›r. TKP’nin ve TKH’nin ilk flehitlerinin Ekim-Kas›m 1920 tarihleri aras›nda Kara Kilise’de Taflnak güçleri ile yaflanan çat›flma s›ras›nda flehit düflen K›z›l Alay mensubu 11 K›z›l Asker oldu¤u tarihi belgeler ›fl›¤›nda ifade edilenlerden ortaya ç›kmaktad›r. Ocak ay›n›n son haftas›nda gerçeklefltirilen Parti ve Devrim fiehitleri Anma Haftas› eylem ve etkinliklerinde bu 11 K›z›l Askere de de¤inmek,
12-25 Ocak 2007 Ali Haydar Y›ld›z
onlar› da anmalar›m›zdaki, eylemlerimizdeki kavga fliarlar›m›za dâhil etmek, TKH’nin bugünkü görevlerinden bir tanesidir. Bu tarihsel gerçekler bizlere bir kez daha göstermektedir ki; TKP kurulur kurulmaz baflta 11 K›z›l Asker olmak üzere Karadeniz’de de 15 komünistin katledilmesiyle, Türkiye devrim yolunun bafllang›c›n› canlar› ve kanlar›yla örmüfllerdir. Ülkemiz devrimci ve komünist hareketinin üzerinde yükseldi¤i temel böylesi bir temeldir. TKH böylesi bir tarihsel temel üzerinden yükselmektedir. Komünist Parti’nin bu ilk flehitlerinin an›lmas› ve kavgalar›n›n, ideallerinin bugün yaflat›lmas› ve u¤runa canlar›n› verdikleri nihai zafere ulafl›lmas› için daha fazla çal›fl›lmas› boynumuzun borcudur. Dipnotlar: 1- ‹zvestia (Moskova), 6 Mart 1919, Protokoli Kongresov Kommünistiçeskava ‹nternatsionala, Per viy Kongress Kominterna (Mart 1919) Moskova, 1933, syf.246 Aktaran: Yavuz Aslan, Türkiye Komünist F›rkas›’n›n Kuruluflu ve M. Suphi, Türk Tarih Kurumu Yay›nlar›, Ankara 1997, syf:46, Dipnot:148) 2- TKF’nin Birinci Kongresi, syf: 26. aktaran. Age. Syf:77. Dipnot:271 3- TKF’nin Birinci Kongresi, syf:33. aktaran. Age. Syf.116. Dipnot:161 ve M. Suphi, Yaflam›, Yaz›lar›, Yoldafllar›; Sosyalist Yay›nlar›, ‹stanbul 1992, Syf: 109-110) 4- Azerbaycan Cumhuriyeti; F.1, Op.1. D.98, L.S aktaran Yavuz Aslan, Türkiye Komünist F›rkas›’n›n Kuruluflu
ve M. Suphi; Türk Tarih Kurumu Yay›nlar›, Ankara 1997. Syf. 177. Dipnot: 165 5- TKP’nin I. Kongresi, Aktaran Age, Syf:116, Dip not: 166, Mustafa Suphi Yaflam›, Yaz›lar› ve Yoldafllar›, Sosyalist Yay›nlar›, ‹stanbul 1992, Syf:110 6- TKP’nin I. Kongresi; Syf 33; Aktaran Age; Syf 117; Dipnot 116 7- TKP’nin I. Kongresi; Syf 34; Aktaran Age; Syf 121; Dipnot 183 ve Age Syf 110 8- Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Dairesi (ATASE) A.1/4282, K1. 588, D.118/36, F.27. Aktaran Yavuz Aslan, TKP’nin Kuruluflu ve Mustafa Suphi; Türk Tarih Kurumu Yay›nlar›, Ankara 1977; Syf 123; Dipnot 186) 9- “28 Eylül 1920 tarihinde Askeri Hücrenin Tecdid-i Kay›t Muamelesi Protokolü; TKP MK 1920-21 Dönüfl Belgeleri-1; Çeviren Yücel Demir; TÜSTAV Yay›nlar›; ‹stanbul Mart 2004; Syf 58-59 10- “11 Teflrinievvel 1920 Tarihinde Toplanan Dört Kifliden Mürekkep Komisyonun Müzakerat›n› Müflir Zab›t Namesidir”, Age, Syf 93-94 11- “Numara 23 17 Teflrinisani 1920-Bakü” Age; Syf 177 12- “Numara 23 17 Teflrinisani 1920-Bakü” Age; Syf 178 13- “19 Teflrinisani 1920 Bakü” Age; Syf 191 14- “19 Teflrinisani 1920 Bakü” Age; Syf 192 15- Hamit Erdem, Mustafa Suphi, Bir Yaflam-Bir Ölüm, Sel Yay›nc›l›k; ‹stanbul 2005; 2. Bask›; Syf 133
20
12-25 Ocak 2007
65
Araştırma olmadan bilgi olmaz, bilgi olmadan önderlik olmaz! evrimci görev ve sorumlulu¤un hakk›yla yerine getirilmesi için ileri ve geliflkin düzeyde devrimci kavray›fla sahip olmak gerekti¤i aç›kt›r. Devrimci kavray›fl›n yükseltilmesi s›n›f savafl›m›n›n çok yönlü gerçekli¤inin bilgisine varmakla mümkünse, ö¤renme ilgisinin devrimin çeflitli alanlar›n›n ihtiyaçlar›n› çözmek için art›rmak gerekti¤i aç›k de¤il midir?
D
Önderlik görevini istenilen düzeyde yerine getirmek, pratikte baflar› elde etmek için somut bilgiye ihtiyaç oldu¤unu daha önceki yaz›lar›m›zda belirtmifltik. Burada önemli bir di¤er nokta da, pratik çal›flma ile u¤raflan s›n›f bilinçli proleterlerin politik çal›flma konusunda ne yapmalar› gerekti¤idir. Pratik çal›flma ile u¤raflan herkes, ülkenin ve çevrenin de¤iflen durumuyla her zaman çok yak›ndan ilgilenmeli ve onlar› yak›ndan izlemelidir ve bu konuda düzenli ve sistematik bir araflt›rma inceleme çal›flmas›na giriflmelidir. Böylesi bir araflt›rma, sadece pratik çal›flma yapanlar için de¤il, ayn› zamanda teoriyi bilip de gerçek durumu bilmeyenler için de gereklidir, aksi halde teori ile prati¤in birlefltirilmesi meselesi ciddi bir sorun olarak kalmaya devam edecektir. “Araflt›rma yapmayan›n söz hakk› yoktur” ilkesini akl›m›zdan hiçbir zaman ç›karmayal›m. Gerçekler olgularda sakl›ysa, o zaman olgular›n nesnel olarak var olan oldu¤unu belirtelim. Gerçe¤in ise olgulara hükmeden yasalar oldu¤unu bilelim. Her zaman dikkat edilmesi gerekenin nesnel gerçeklerden hareket etmek oldu¤unu unutmayal›m. Eylemimize yol gösterecek yasalar› bu gerçeklerden ç›karaca¤›m›z› bilelim. Bunun için malzemeyi ayr›nt›l› ve dikkatli olarak toplamal›, onu bilimsel tahlile tabi tutmal› ve senteze vard›rmal›y›z. Do¤ru sonuçlar ç›karmak için malzemeyi ayr›nt›l› bir biçimde toplamam›z gerekti¤ini ak›lda tutmam›z gerekir. Malzeme toplarken yüzeysel, üstün körü bir göz atmayla çabuk sonuca gitme gibi aceleci bir tutumla hareket edilemez.
Gerçekli¤i olgularda ararken içine düflmememiz gereken temel yan›lg› öznelcilik olmal›d›r. Bu yan›lg›n›n bilimsel incelemeye ters oldu¤u gibi do¤ru düflünme ve devrimci politika yapma tarz›na da ters oldu¤unun alt›n› çizelim. Kiflisel duygular, istemler ve öznel beklentiler gerçe¤in yerine konulamaz. Böylesi bir düflünme ve çal›flma tarz› oportünizmle tamamlanan bir geliflmeyi yaflat›r. Bundan kaç›nmak mümkün olamaz.
Araflt›rma ve incelemede önce ö¤renci olal›m! Önderlik ve örgütsel alanda yaflanan sorunlardan biri de düzenli ve istikrarl› bir flekilde devrimci bilgiye varma sürecinde yaflanmaktad›r. Devrimin temel bilgilerine ulaflmada ihtiyac›n önemi tart›fl›lmazd›r. Sorumluluk sahibi her proleter devrimci do¤ru ve yeterli bilgiye varmak için ö¤renme ilgisini art›rmak zorundad›r. Devrimci ihtiyaç, ö¤renmeye ilgiyi art›racaksa, ilginin de devrimci bilgiye ulaflman›n güçlü motivasyonu oldu¤u aç›kt›r. S›n›f savafl›m›n›n geliflim düzeyine bak›ld›¤›nda, her alanda yaflanan önderlik ve örgütsel sorunlar incelendi¤inde görülecektir ki, ö¤renmeye olan ilgide zay›fl›k yaflanmaktad›r. Okuma araflt›rma istemi afl›nm›flt›r. Proleter devrimciler zamanlar›n› rasyonel ve gelifltirici tarzda kullan›p de¤erlendiremiyor. Düflünsel tembellik ve çal›flmada edilgenlik, rahatl›k ve koyvermifllik önemli düzeydedir. Ancak s›n›f bilinçli proleterler bu durumun tersine çevrilmesi göreviyle karfl› karfl›ya olduklar›n› bilmelidir. Sorumluluklar›n› art›r›p, s›n›f
mücadelesinde oynayacaklar› rollerini yükseltmeleri gerekti¤ini anlamal›d›r. Devrimin teorik sorunlar›na ilgiyi art›rmak, çevremizdeki kitlelerin durumu hakk›nda ilgiyi art›rmak, s›n›f düflmanlar›n›n durumu hakk›nda bilgilenmek için ilgiyi art›rmak gibi çok yönlü ve çeflitli görev ve sorumluluklarla karfl› karfl›ya olundu¤u bilinciyle hareket edilmelidir. Devrimci görev ve sorumlulu¤un hakk›yla yerine getirilmesi için ileri ve geliflkin düzeyde devrimci kavray›fla sahip olmak gerekti¤i aç›kt›r. Devrimci kavray›fl›n yükseltilmesi s›n›f savafl›m›n›n çok yönlü gerçekli¤inin bilgisine varmakla mümkünse, ö¤renme ilgisinin devrimin çeflitli alanlar›n›n ihtiyaçlar›n› çözmek için art›rmak gerekti¤i aç›k de¤il midir? Emperyalist-kapitalist sistemin yo¤un ve sistematik sald›r›lar›, hâkim s›n›flar›n ilkel despotik burjuva-feodal bask›lar›n›n boyutu göz önüne al›nd›¤›nda devrimin bilgisine, ö¤renme ilgisine yaflamsal ihtiyaç oldu¤u anlafl›l›r. Ancak devrim iddias›yla yola ç›kanlar›n de¤ifltirme ve dönüfltürme gibi zorlu bir görevin sorumlulu¤uyla donanan, akl› bafl›nda hiç kimsenin s›rt›n› devrimci bilgiye dönme gibi lüksü olamaz. Ö¤renmede istekli olman›n en olumlu devrimci örnekleri Lenin, Stalin, Baflkan Mao yoldafl›n yaflamlar›nda ve devrimci pratiklerinde görülecektir. Keza ülkemizin devrimci ö¤retmenleri olan Kaypakkaya, Demirda¤ yoldafllar›n yaflamlar›na bak›ld›¤›nda da onlar›n ö¤renmedeki ›srar ve çabalar›n›n ileri düzeyde oldu¤u görülecektir. Ö¤renmenin önemi anlafl›lacakt›r. Bir köylüden, iflçiden, çobandan ö¤renilecek çok fleyin oldu¤unu belirtirken iflçi grev ve direnifllerinden, geçmifl köylü isyanlar›ndan, toprak iflgallerinden, ö¤renci boykotlar›ndan, tutsak analar›n›n oturma eylemlerinden, kendili¤inden kitle hareketlerinden çok fleyin ö¤renilece¤i aç›kt›r. Ö¤renme “gelene¤i” devrimci özü olan bir “gelenek”tir. Bu olumlu
devrimci gelenek ne yaz›k ki günümüzde önemli oranda kesintiye u¤rad›. Bu devrimci “gelenek” önemli oranda afl›nmaya u¤rad›. Ö¤renmede ›srarl› ve istekli olmama birçok konuda yaflanan afl›nma (kitlelere güven ve yaklafl›m) sorununda oldu¤u gibi devrimin bilgisine varma sorununda da görülmektedir. Geçmiflin bilumum eski solcular›na bak›ld›¤›nda etraf›n ne kadar fazla say›da “çok bilmifl çok yutmufl” kendinden menkul bilgi efendileri ile dolu oldu¤u görülecektir. E¤er pratikten kopuk, de¤ifltirme ve dönüfltürme gücünden yoksun bilgiler ve iddias›z durufllar›n de¤eri olsayd› prati¤in geliflim düzeyi bu durumda olmaz, daha ileri ve geliflkin düzeyde olurdu. Bu olumsuz ve kötü örnek dolu kuflatma devrimin bilgisine varma ihtiyac›n› ne azaltmal›, ne de bilgilenme sürecine son vermelidir. Nas›l ki kötü ö¤retmenlerden de ö¤renilecek iyi fleyler oldu¤u bir gerçek ise, s›n›f bilinçli proleterler bu kötü ö¤retmenlerden bilginin nas›l kullan›lmamas› gerekti¤ini ö¤renmelidir. “Ben bilirim iddias›” küçük burjuva devrimcilerin ve Proletarya Partisi saflar›nda ortaya ç›kan her türlü tescilli tasfiyecilerin temel özelli¤idir. S›n›f bilinçli proleterler en fazla “cebinde do¤ru bilgilerle” dolaflan “bilgi efendisi” anlay›fl sahiplerine ve onlar›n küçük burjuva etkilerine karfl› mücadele ederek, ileriyi ve devrimcili¤i kuflanabilir. Sab›rla halk› dinlemek, dikkatle yoldafllar›n› anlamaya çal›flmak devrimcili¤in temel k›staslar›ndan biridir. Hiçbir bilgiçli¤e ve ukalal›¤a yer vermeden, hiçbir küçük burjuva kibirlili¤e, burnu büyüklü¤e prim b›rakmadan s›n›f savafl›m›n›n ihtiyac› olan her türlü devrimci bilgiye karfl› susam›fl olmak, temel ilkemiz olmal›d›r. Gerçek kahramanlar›n kitleler oldu¤u, buna karfl›l›k bizim genellikle acemi ve bilgisiz oldu¤umuz kavranmal›d›r. Bu kavranmad›kça en basit bilgileri bile edinmek mümkün de¤ildir.
21
65 Devrimci pratik için Devrimci teori “E¤itimi Çin Devrimi’nin pratik sorunlar›n›n incelenmesinde yo¤unlaflt›ran, Marksizm-Leninizm’in temel ilkelerini rehber alan bir siyaset saptanmal› ve Marksizm-Leninizm’i dura¤an bir flekilde ve bölük pörçük inceleme yöntemi terk edilmelidir.” Mao. Günümüzün temel sorunu pratikte devrimci olmak ise, devrimci teoriyi s›n›f savafl›m›n›n çeflitli alanlar›ndaki ihtiyaçlar›n› karfl›lamak için ö¤renmeliyiz. Devrimci teoriyi ö¤renmek ilk ad›md›r. Teorik düzlemde devrimci olmak pratik-politik düzlemde de devrimci olmak demek de¤ildir.
Çünkü pratik-politik düzlemde devrimci olman›n biricik flart›, toplumdaki hareketin ve dönüflümün yasalar›n› bilmeye çal›flmak ve bu sürecin yasalar›na riayet ederek YAPMA eylemine kat›lmakt›r. Devrimci pratikten kopmadan devrimin bilgisiyle donanma eyleminden bir an olsun vaz-
PUSULA Kitleler kendi sorunlar› etraf›nda örgütlenir, talepleri ekseninde bir muhalefet gelifltirir! Her politik parti devrimci teoriyi ve devrimci prati¤i iyi kavrayarak zafere do¤ru yürüyüflünü güçlendirir. Ancak böyle bir parti, büyük bir devrimci harekete önderlik edebilir. En ileri teori olan MLM’ye, yani devrim teorisine hakim olan bir parti güvenli ad›mlarlar yürüyebilir ve kitleleri örgütleyebilir. MLM teoriye hakim olmayan bir parti, karanl›kta el yordam›yla yönünü bulmaya çal›fl›r ve böyle bir parti ne kitleleri örgütleyebilir ne de önderlik ve örgütsel sorunlar›na do¤ru çözüm bulabilir. Dolay›s›yla süreç içinde kendine güvensiz hale dönüflür. Devrimci teori, s›n›f savafl›m›n›n çok yönlü karmafl›k olgular›na ›fl›k tutar ve ona hükmeden yasalar› ayd›nlat›r. Olgular› ve geliflmeleri bilimsel bir dünya görüflüyle aç›klar. Örgütleme ve yönetme sorunlar›na ›fl›k tutar, izlenmesi gereken do¤ru yolu gösterir. Devrimci teori, s›n›f bilinçli proleterlere kendilerine olan güveni kazand›r›r, proletaryan›n devrim davas›na olan inançlar›n› sa¤lamlaflt›r›r ve önlerine ç›kan s›n›f savafl›m›n a dair sorunlar› çözecek olan do¤ru bir çözüm gücü kazand›r›r. Devrimci teorinin temel sorunu, kitleleri örgütlemek ve s›n›f düflmanlar›n› yenmektir. Ancak kitlelerin devrimdeki rolünü kavrayanlar kendi rollerini do¤ru oynayabilir. Bu bilimsel tespit iyi kavran›p, bu tespite uygun hareket edildikçe devrimin temel sorunlar›nda do¤ru çözüm ad›mlar› at›l›r. Devrim biliminin bu temel konusu günlük, anl›k veya dönemsel bir konu de¤ildir. Üzerinde bir durulup sonra ihtiyaç halinde yeniden durulacak bir konu hiç de¤ildir. Kitleler üzerinde Proletarya Partisi’nin poli-
tik düflüncelerinin etkisinin art›r›lmas›, bu etkinin derinlefltirilip geniflletilmesi yolundaki çal›flmalar politik durgunluk zaman›nda oldu¤u gibi en f›rt›nal› geliflmeler zaman›nda da kesintisiz ve aral›ks›z bir flekilde yürütülür. Bu çal›flma anl›k, dönemsel, taktiksel bir çal›flma de¤il, devrimin bafl›ndan sonuna kadar devam eden sosyalizmin infla süreci boyunca da kesintisiz olarak süren stratejik düzeyde ele al›nan devrimci bir çal›flmad›r. Kitleleri örgütleme ve kazanma sorunu devrim biliminin vazgeçilmez temel bir sorunudur. Devrim biliminin usta önderi Lenin yoldafl bu konuda flöyle diyor; “Her zaman y›¤›nlarla çal›flmal› ve y›¤›nlar üzerindeki etkiyi derinlefltirmeli ve geniflletmelidir. Bu olmazsa bir sosyal demokrat da sosyal demokrat de¤ildir. Hiçbir örgüt hiçbir grup hiçbir çevre bu çal›flmay› sürekli ve düzenli olarak yürütmezse sosyal demokrat örgüt say›lamaz.” Görüldü¤ü gibi Lenin yoldafl kitlelere yaklafl›m ve kitleleri örgütleme sorununu devrimci olup olmamak kadar ay›rt edici temel bir sorun olarak önemsemekte ve bu sorunu stratejik düzeyde ele al›p ciddiyetle üzerinde durarak devrimci çal›flmalar›n ele al›nmas›n›n önemini belirtmektedir. Kitlelerle devrimci ba¤ kurma ve onlar› yaflad›klar› ekonomik-demokratik-politik-çevresel-kültürel sorunlar› etraf›nda örgütleyip talepleri do¤rultusunda devrimci muhalefet yapmak, onlara politik bilinç götürüp Proletarya Partisi’nin politik etkisini onlar üzerinde art›rmak k›saca kitleleri örgütleme sorununa do¤ru bir bak›fl aç›s› kazand›rmak sorunu devrimci
12-25 Ocak 2006 geçmeden yürümektir. ‹flçilere, emekçilere bilinç götürmek devrimci politika sorunudur. Devrimci politika yapman›n en yetkin ve geliflkin arac› onun en ileri örgütü olan partisidir. Bu araç olmadan ve sa¤lamlaflt›r›lmadan devrimci politika etkili bir flekilde yap›lamaz. ‹deolojik-teorik e¤itim devrimci politikan›n do¤ru tarzda yap›lmas› için ihtiyaçt›r. Devrimci politikan›n örgütlü ve etkili yap›lmas› için de
olup olmaman›n temel kriteri olacak kadar önemli bir sorunudur. Dolay›s›yla bu sorunun çözümü konusuna gerekti¤i düzeyde önem vermek, kafa yormak, çözümler üretmek, inceleme ve araflt›rmalar› derinlefltirmek gibi devrimci çal›flmalar yapmak kesinlikle abart›l› bir önem verme olarak anlafl›lamaz. Kitleleri örgütleme ve kazanma sorunu bütün devrimlerin temel sorunu oldu¤u gibi Çin devriminin de temel sorunu olmufltur. Baflkan Mao da bu konuya iliflkin devrimci de¤erlendirmeler yapmakta ve önemi konusunda ciddi uyar›larda bulunmaktad›r. “Her militan halk› sevmeyi, kitlelerin sesine dikkatle kulak vermeyi, her gitti¤i yerde kendini kitlelerin bir parças› olarak görmeyi ve kendini kitlelerden üstün tutmak yerine onlar›n bir parças› olarak görmeyi ve kendini kitlelerden üstün tutmak yerine onlar›n içinde erimeyi, kitlelerin bulundu¤u düzeyi göz önünde tutarak onlar› uyand›rmay› ve onlar›n siyasi bilincini yükseltmeyi, kitlelerin kendi r›zalar›yla tedricen örgütlenmelerine ve belli bir zaman ve yerdeki iç ve d›fl flartlar›n elverdi¤i bütün mücadeleleri yürümelerine yard›m etmeyi ö¤renmelidir.” (Mao) Devrimci teoriyle devrimci pratik, devrimci savafl ile devrimci politika, kitlelerin devrimdeki rolü ile örgütleyicilerin rolü vb. temel konularda do¤ru bir bak›fl aç›s›na sahip olunmadan ve aralar›ndaki diyalektik ba¤ do¤ru ve bilimsel tarzda kurulmadan devrimci görevler yerine getirilemez. S›n›f bilinçli proleterler, iflçi s›n›f› ve emekçilerin tümüyle do¤ru iliflkiler kurdukça, onlar› devrimci mücadeleye kazand›rd›kça, onlar› politik bir savafl örgütünün bilefleni haline getirme çabalar›n› do¤ru bir biçimde sürdürdükçe örgütsel bir güç durumuna gelebilir. Bundand›r ki belirlenecek tüm politikalar, oluflturulacak tüm örgütlülükler, kurulacak tüm iliflkiler, yap›lacak tüm incelemeler kitlelerin politik bir güç durumuna gelmesini amaçlamal›d›r.
devrimci örgüte ihtiyaç vard›r. Bu üçlü aras›ndaki diyalektik kopmaz ba¤ sorununun do¤ru tarzda çözümü kitlelerin, partinin ve devrimci savafl›n örgütlenmesi sorununu da çözecektir. Devrimci teori ile pratik aras›ndaki sorunu da çözecektir. Hiçbir fley birbirinden kopuk, yal›t›lm›fl, donmufl ve statik olarak ele al›namaz. Birbirleri üzerindeki devrimci etki görülmeli ve aralar›ndaki diyalektik kopmaz ba¤, do¤ru tarzda ele al›nmal›d›r. Devrim ve örgüt bilimine bir bilim gibi yaklaflma ciddiyeti ve sorumlulu¤uyla yaklaflal›m. S›n›f savafl›m›na ait her sorunu ciddiye alal›m.
Kitleleri örgütlemek bir politika ise, bu politikan›n do¤rulu¤unu ve yanl›fll›¤›n› ortaya koyacak olan, kitlelere bak›fl aç›s›n›n devrimcilefltirilmesidir. S›n›f savafl›m› tarihi boyunca her türden oportünist ve reformist anlay›fllar “kitleler geridir” tespitini yaparken MLM anlay›fl “gerçek kahramanlar kitlelerdir” tespitini yaparak, kitlelerle devrimci iliflki kurup onlar üzerinde etkilerini art›r›p derinlefltirmifltir. Kitlelere bak›fl aç›s› ve yaklafl›m sorunu bir partinin niteli¤ini belirleyecek düzeydedir. Kitlelerden kopuk, onlara yabanc› kitle çizgisi izleyen bir parti süreç içinde bürokrat-burjuva bir partiye dönüflür. Parti ile kitle iliflkisinin niteli¤inin belirlenmesi sorunu s›n›fsal bir sorundur. Her s›n›f kendi politik anlay›fl›na uygun olarak kitlelerle iliflki kurar. Devrimci bir parti kitlelere bak›fl aç›s›n› devrimci bir zemine oturttu¤u gibi onlarla kuraca¤› iliflki ve yaklafl›m sorunu da bu devrimci zeminde gelifltirir. Parti sadece bir örgütleme arac› de¤il, ayn› zamanda ideolojik-politik mücadele arac›d›r. Kitlelere bak›fl aç›s›n›n devrimcilefltirilmesi kadar onlarla kurulacak iliflkinin niteli¤inin devrimcileflmesi de önemlidir derken anlafl›lmas› gereken fludur: Kitlelerin fikirlerine elefltiri ve önerilerine dikkat etmek, sadece kitlelere ö¤retmeye de¤il, onlardan ö¤renmeye de haz›r olmakt›r. Keza onlar›n sorunlar› etraf›nda örgütlenmesi, talepleri do¤rultusunda gelifltirilecek her devrimci iliflki s›n›f bilinçli proleterlerin politik ufkunu açar ve pratik uygulamalar›n› geniflletir. Kitleler, yollar›n›n partinin yolu ile ayn› oldu¤unu ö¤reninceye kadar, her alanda yürütülecek çal›flmalar›n devrimcilefltirilmesine ihtiyaç vard›r. Materyalist bilginin elde edilmesi, partinin devrimcileflmesi, demokratik merkeziyetçilik ilkesinin devrimci zeminde somutlaflmas›, kitlelerin örgütlenip kazan›lmas› gibi temel konularda izlenmesi gereken devrimci ilke “kitlelerden kitlelere” ilkesidir.
22
12-25 Ocak 2007
65
Emperyalist güdümlü bir iflgal: SOMAL‹ Afrika’da, Somali’nin komflusu Etiyopya’dan baflka ABD’nin tam hakimiyeti alt›nda olan baflka bir ülke yoktur ve ABD emperyalizmi bölgesel hakimiyetini pekifltirmek için bir geçifl köprüsüne ihtiyaç duymaktad›r. Bunun içindir ki, Somali’yi ABD hakimiyeti alt›na sokmak veya en az›ndan bölmek ya da istikrars›zlaflt›rmak, ABD’nin buraya dönük en önemli hedefidir. Ancak Somali’ye büyük “ilgi duyan” sadece ABD emperyalizmi de¤il. Almanya da giderek bu iflgale dahil olmaya çal›flmakta. fiu s›ralar bölgedeki tüm gemi trafi¤i Alman savafl gemilerinin denetiminde bulunuyor. Etiyopya hükümeti geçti¤imiz haftalarda, Somali’nin büyük bir bölümünün denetimi alt›nda tutan ‹slam Mahkemeleri Birli¤i’ne (UIC) karfl› savafl ilan etti¤ini aç›klad›. Bu savafl ilan›ndan önce zaten Güney Somali eyaletindeki Baidoa kenti çevresinde fliddetli çat›flmalar yaflanmaktayd›. Etiyopya ile ittifak halindeki “Geçifl Hükümeti” (TFG) burada bulunmakta. Bu hükümet Ekim 2004’te, Kenya’da yap›lan bir konferansla kuruldu ve o dönem en etkin olan kabile önderlerinin bir koalisyonundan oluflmakta. Bu geçifl hükümeti daha bafl›ndan itibaren tart›flmal›yd› ve hiçbir zaman Baidoa’nin d›fl›nda bir hakimiyeti olmad›. Ancak her fleye ra¤men bu hükümet BM ve Afrika Birli¤i taraf›ndan meflru görülmektedir. Etiyopya, uzun zamandan beri ABD’nin bölgedeki bafll›ca müttefiklerinden biridir. 2002’den bu yana H›ristiyan politikac›lar›n otoriter idaresindeki, nüfusunun yar›s› Müslüman olan bu ülke, “Terörle Mücadele” kapsam›nda ABD’den giderek daha güçlü askeri destek al›yor. Etiyopya’n›n savafl ilan›ndan bu yana, yani 20 Aral›k’tan beri Somali’de yeni bir iflgal savafl› yaflanmakta. Daha flimdiden binlerce ölü ve yaral›dan söz ediliyor. ‹slam mahkemeleri Birli¤i’nin elinde bulunan Mogadiflu’yu ele geçirdi¤i söylenen Etiyopya Ordusu, art›k Somali’nin içlerine do¤ru ilerlemeye bafllad›. UIC hükümeti ise güneye çekilmifl bulunmakta. UIC, halk aras›nda oldukça itibarl› bir konumda, çünkü iflbirlikçi savafl a¤alar›na geçici hükümetin kurulmas›ndan beri en ciddi karfl› koyuflu gerçeklefltiren yegane güç konumunda.
Etiyopya’n›n ABD emperyalizmine vekaleten sürdürdü¤ü bu iflgal savafl›n›n temelleri esas olarak 1993’te at›lm›flt›. ABD emperyalizmi, daha bu dönem Somali’de kendine ba¤l› bir iktidar yaratmaya çal›flm›fl, ancak Somali halk›n›n direnifli karfl›s›nda geri çekilmek zorunda kalm›flt›. Sonras›nda ise buradaki gerici kabile reislerini desteklemifltir. Bu kabileler ise, kendi aralar›nda da savafl halinde olan, halk› soyan ve terörize eden kabileler olup, halk›n içinde bulundu¤u açl›k ve sefaletin de bafll›ca sorumlular›d›r. Bu kabilelerin zulmü alt›ndaki halk y›¤›nlar› ise çareyi ‹slam Mahkemeleri Birli¤i hareketini desteklemekte buldular. ‹slam Mahkemeleri Birli¤i neredeyse tüm ülkede birlefltirici bir rol oynad› ve ya¤mac› kabileler 2006 y›l›nda Mogadiflu’dan çekilmek zorunda kald›lar ve Geçici Hükümet’e s›¤›nd›lar. UIC’nin en son olarak geçici hükümetin etkin oldu¤u tek bölge olan Badoia’y› ele geçirmek için mücadeleyi yükseltmesi üzerine, BM Güvenlik Konseyi, buradaki ç›karlar› tehlikeye giren ABD’nin istemiyle devreye girerek, Etiyopya’n›n Somali’yi iflgal etmesinin yolunu açan askeri birlik gönderme karar›n› ald›.
Jeo-stratejik önemdeki bir ülke Somali, jeo-stratejik olarak önemli bir ülkedir. Petrol-deniz yolu aç›s›ndan çok önemli olan, K›z›ldeniz ve Süveyfl Kanal› giriflindeki Afrika boynuzunda yer almaktad›r. Somali’nin önemi, emperyalistler aras›ndaki Afrika’ya dönük talan kavgas› k›z›flt›kça daha da artmaktad›r. Kuzey
Ancak Somalililerin ço¤unun nefret etti¤i komflu ülke Etiyopya’n›n, emperyalist destekli bu aç›k iflgal sald›r›s› büyük olas›l›kla bu zamana kadar kökten dinci UIC’ye karfl› olanlar› bile, ulusal savunma savafl›nda onlarla birlikte hareket etmeye götürecektir. Bunu, General Abizaid 4 Aral›k’ta Addis Abbea’ya bir ziyaret daha yapt›¤›nda, sald›r›ya yeflil ›fl›k yakm›fl olmas› gereken ABD hükümeti de biliyor. BM Güvenlik Konseyi 6 Aral›k’ta -UIC’nin protestosuna karfl›Somali’ye bir Afrikal› “Bar›fl Gücü” yollanmas›n› onaylam›flt›. Bu zamana kadar söylenen fley, bu birli¤in haz›r olmas›n›n en az alt› ay sürece¤iydi. Etiyopya’n›n aç›k sald›r›s›yla k›z›flan ortam Güvenlik Konseyi’nin süreci h›zland›rmas›na veya kendisinin do¤rudan devreye girmesine neden olabilir. K›sacas›, Somali’ye dönük iflgal sald›r›s›n›n ard›ndan yaflanan çat›flmalar, uzun zaman sürecek olan bir iflgal savafl›n›n ancak ayn› zamanda da buna karfl› direniflin habercisi gibi görünüyor. Bu iflgal karfl›t› direnifl de yine Ortado¤u’da oldu¤u gibi, ‹slami gericilik temelinde yükselen bir hareket önderli¤inde geliflecek gibi görünüyor. Gerici hareketlerin önderli¤inde kazan›lacak bir zaferin ise halklar› özgürlü¤e kavuflturamayaca¤›n› bir kez daha yinelemek gerekmektedir. Somali’de geliflen -veya geliflebilecek olan- iflgal karfl›t› direniflin önderli¤inin (UIC’nin) gerici yan›na da dikkat çekmek, bunlar›, birçoklar›n›n yapt›¤› gibi, anti-emperyalist olarak de¤erlendirme yan›lg›s›na düflmeden, halklara kurtulufl umudu olarak göstermemek gibi bir görevle karfl› karfl›yay›z.
✗ ALMANYA Faflistlerin yürüyüfllerini protesto etmek isteyen anti-faflistler, Noel haftas›n›n son günlerinde çok say›da anti-faflist eylem gerçeklefltirdiler. En genifl kat›l›ml› eylem Minden’de gerçekleflti. Mahkeme karar›yla yürüyüfl yapmak isteyen 70 kiflilik neo-faflistin önünü kesen kitle, bunlar›n yürüyüflüne izin vermedi. Lippstadt’da ise, bir Nazi konserini protesto eden 150 kifli eylem yapt›. Bunlar›n yan› s›ra, Marl kentinde de yaklafl›k 300 anti-faflist sokaklara ç›karak, eylem yapt›lar.
✗ Ç‹N Çin’in çal›flma güvenli¤inden sorumlu bakan› Çin’de günde 300 ile 320 aras›nda insan›n ifl kazalar›nda yaflam›n› yitirdi¤ini aç›klad›. 2006 Ocak ay›ndan bu yana yaflam›n› yitirenlerin say›s› 109 bin 403. En çok ifl kazas›n›n yafland›¤› sektör ise madencilik. Çin’de Mao’nun ölümünün ard›ndan bafllayan devrimi tasfiye süreci, h›zl› bir kapitalistleflmeyi de beraberinde getirerek, Çin’i bugün büyük bir emperyalist güce dönüfltürdü. Bu emperyalist büyümenin sonucu olarak, daha fazla kâr h›rs› içindeki sermaye, zaten genelde pek olmayan ifl güvenli¤ine art›k hiç önem vermemeye bafllad›. Çin hükümet yetkilileri ise bu durumun sanayileflmenin bir sonucu oldu¤unu söyleyerek, ifl kazas›na ba¤l› ölümleri do¤al bir fleymifl gibi göstermeye çal›fl›yorlar.
✗Ahmet Saadat’a özgürlük Geçti¤imiz y›l ‹srail taraf›ndan kaç›r›larak tutsak edilen FHK-C lideri Ahmet Saadat, iflkenceleri ve kötü muamelesi ile bilinen Ofer Hapishanesi’nde kurulan askeri mahkemeye ç›kmay› reddediyor. ‹lk mahkemeye kat›lmayan Saadat’›n Ocak ay›n›n ortas›nda gerçekleflmesi beklenen 2. mahkemeye de kat›lmas› beklenmiyor. Saadat, ‹srail iflgalinden kaynakl› mahkemenin meflruiyetini tan›mad›¤›n› ilan etmiflti. FHKC’nin önceki Genel Sekreteri Ebu Ali Mustafa 2001 y›l›nda ‹srail taraf›ndan katledilmiflti. ‹srail’in bu sald›r›s›n›n k›sa süre sonra ise FHKC militanlar›, ultra-siyonist bir parti olan ve Filistinlilerin tamam›n›n sürgününü savunan Moledet Partisi’ne ba¤l› Turizm Bakan› Zeevi’yi cezaland›rm›flt›. 2002 y›l›nda ‹srail’in bask›s› ile baflkanl›k saray›nda iflgal alt›nda olan Arafat’›n emriyle Ebu Ali Mustafa’n›n yerine geçen Ahmet Saadat tutsak edilmiflti. Saadat ABD ve ‹ngiliz askerlerinin denetiminde Filistin’deki Jericho (Eriha) Hapishanesine götürülmüfltü. Ocak 2007’deki mahkemede ‹srail iflgalini meflrulaflt›rmay› amaçlarken, Saadat ise en meflru hak olan iflgale karfl› direnifli savunacak. (Kaynak:Anti-emperyalist Kamp)
23
65
12-25 Ocak 2007
Prachanda’dan uyar›! NKP (Maoist) Baflkan› Prachanda yoldafl, 5 Ocak’ta yapt›¤› aç›klamada hükümet geçici anayasay› 14 Ocak’a kadar yürürlü¤e koymaz ve Kurucu Meclis seçimlerinin tarihini aç›klamazsa yeni bir halk hareketi bafllatacaklar› uyar›s›nda bulundu. Anlaflmaya uyulmamas› halinde protestodan baflka bir yollar›n›n kalmayaca¤›n› anlatan Prachanda, söz konusu anayasan›n tarihte ilk kez Nepal halk›n› egemen hale getirdi¤ini vurgulad›. Yap›lan anlaflmada anayasan›n 9 Ocak’ta yürürlü¤e girmesi konusunda anlafl›ld›¤›n› söyleyen Prachanda, kurucu meclis seçimlerinin gerçekleflmesinin mümkün olmad›¤› bir durum yarat›l›rsa, halk›n isyan edece¤ini de vurgulad›. NKP (Maoist) hükümetin bu isteklerine karfl› Aral›k ay›n›n son 10 gününde ülke çap›nda büyük gösteriler düzenlemifl ve Katmandu’da bir günlük grev örgütlemiflti. Bu hareketin sonucunda hükümetle Maoistler görüflüp sorunu çözmüfltü. Ancak gerici hükümetin talepleri artt›kça Maoistler de kitle hareketlerini yo¤unlaflt›rmaya devam etmektedir. NKP (Maoist) ve yedi parti hükümeti taraf›ndan haz›rlanan anayasa 16 Ara-
l›k’ta tamamlanmas›na karfl›n halen yürürlü¤e girmedi. Bunun nedeni ise hükümetin farkl› flartlar› ortaya koymas›ndan kaynakl› pazarl›klar›n devam etmesidir. Hükümet Maoistlerin silahlar› b›rakmas›n›, k›rsalda polis karakollar›n›n aç›lmas›n› ve Köy Kalk›nd›rma Sekreterlerinin (k›rsal kurtar›lmadan önce devlet ad›na köyleri yöneten birim) geri dönmesini talep ediyor. Baflbakan ayr›ca yeni anayasan›n baflbakana diktatörlük yetkilerinin verildi¤ini iddia ederek bu konuyu da tart›flmaya açmakta. Bu sorunlar çözülmedi¤i takdirde Kurucu Meclis seçimlerinin Haziran ortas›nda gerçekleflemeyece¤ini belirten Baflbakan Koairala, Maoistlerin ve halk›n tepkisini üzerine çekti. Prachanda ise Nepal’in güneyinde, Hindistan s›n›r›ndaki Terai Bölgesinde polis karakollar›n›n yeniden aç›labilece¤ini belirtirken, di¤er bölgelerde bunun mümkün olmayaca¤›n›, partilerine güvenilmesi gerekti¤ini belirtti. Prachanda Terai Bölgesi’nde karakollar›n ancak geçici anayasa yürürlü¤e girdikten sonra mümkün olaca¤›n› da sözlerine ekledi. Prachanda Terai Bölgesinde karakol-
Evrensel Bak›fl Büyüyen AB değil, eşitsizliktir! Bulgaristan ve Romanya’n›n yeni y›lla birlikte AB’ye tam üye olmas›, AB’nin 25 olan üye ülke say›s›n› 27’ye ç›kard›. AB’nin bu iki çok yoksul ülkeyi, oldukça tart›flmal› bir sürecin ard›ndan ve yine ola¤an prosedürü iflletmeden tam üyeli¤e kabul etmesinin ard›nda hiç kuflkusuz, AB içinde esas belirleyici olan Almanya, Fransa vb. güçlü Avrupa ülkeleri ve büyük tekeller var. Bu iki ülkenin bulundu¤u bölgenin jeostratejik önemi bunlar›n alelacele tam üye yap›lmas›n›n en önemli nedenini oluflturmakta. Çünkü her ikisi de eski Sovyet ülkesi olan bu ülkelerin, dâhil olmas›yla birlikte, AB’nin sadece Balkanlar’daki de¤il, ayn› zamanda Kafkaslara kadar uzanan bir bölgedeki nüfuzu da iyice artm›fl oluyor. Bu bölge ise Gürcistan’a kadar uzanan petrol ve do¤al gaz hatt›n› içine almakta. Karadeniz’i Avrupa’ya do¤rudan ba¤lamaya dönük bu proje ise uzunca zamand›r planlanmaktayd›. Romanya ve Bulgaristan’›n üyeli¤i, AB’nin en güçlü ülkelerinin devlet kademelerinde coflkuyla karfl›lan›rken, bu iki ülke halk› bu coflkuya pek kat›lamad›! Çünkü son birkaç y›ld›r uluslararas› tekeller üretimlerini yeni ucuz ifl gücü potansiyeli olarak gördükleri bu
bölgeye kayd›rmaya bafllam›fllard› bile. Bulgaristan’da ayl›k ortalama ücretin sadece 180 $, Romanya’da ise en fazla 300 $ oldu¤u düflünülecek olursa, tekellerin bölgeye dönük “ilgisi” daha anlafl›l›r olacakt›r. Özellikle de Romanya’daki köylüler ve tar›m iflçileri art›k geleceklerinden büyük kayg› duymaktalar. 21 milyonluk ülkenin 1/3’i geçimini tar›mdan sa¤lamakta ve bunlar tam üyelikle birlikte Bat› Avrupa’n›n güçlü tar›m sektörü taraf›ndan pazardan d›fllanacaklar›n› düflünmekteler. Emperyalistlerin gerici bir birli¤i oldu¤u kesin olan AB’nin güçsüz ve küçük Avrupa ülkelerini bünyesine dâhil etmesinin esas nedeni, emperyalistlerin kendi aralar›ndaki rekabettir ve her fleyden önce de bu ülkelerin iflçi emekçi y›¤›nlar›n›n daha yo¤un olarak sömürülmesini, sosyal y›k›m›n iyice derinlefltirilmesini de beraberinde getirmektedir. Bundan dolay›d›r ki, bugün tüm AB ülkelerinde, sermaye ile iflçiemekçi y›¤›nlar aras›ndaki eflitsizlik giderek büyümektedir. Bu eflitsizli¤in giderek artt›¤› ülkelerin bafl›na ise Almanya gelmektedir. Aral›k ay› bafl›nda “Avrupa’da yaflam” bafll›¤›yla aç›klanan bir araflt›rma
lar›n aç›lmas›n› di¤er partilerle yapt›¤› görüflmeden sonra kadrolar›na gönderdi¤i özel talimatla duyurmufltu. Talimattan önce Maoistlerle polis aras›nda çat›flmalar ç›km›fl ve Maoistler 100’e yak›n karakolu bombalarla kullan›lmaz hale getirmifl, getirilen mallara el koymufltu.
Nepal FM Radyosuna konuflan NKP (Maoist) D›fl ‹liflkiler Birimi sorumlusu Gajurel ise Hint devletinin kendileri ile Hindistan’da mücadele eden kardefl par-
tileri, HKP (Maoist) ile aralar›n› bozmak istedi¤ini, ancak bunun mümkün olamayaca¤›n› vurgulad›. “Hükümete girdi¤imizde hükümetler aras› iliflkiler farkl› olacakt›r. Bu, ayn› düflünceyi savundu¤umuz kardefl partilerle iliflkilerimizden farkl›d›r.” Hint hükümetine karfl› silahl› mücadele veren kardefl partileri ile iliflkilerini sürdürürken Hint devleti ile hükümet baz›nda iliflkileri sa¤lamada Hint devletinin güvenini nas›l kazanacaklar› sorusu üzerine ise Gajurel yoldafl bunun davran›fllar›yla anlafl›laca¤›n› söyledi.
raporu, Almanya’da yaflayan insanlar›n % 13’ünün yoksulluk s›n›r›nda yaflad›¤›n› göstermekte. Bu durumdan en çok etkilenenler ise gençler ve çocuklar. Raporda, yoksullar›n günlük yaflamlar›nda çok say›da k›s›nt› yapmak zorunda kald›klar› ve büyük ço¤unlu¤unun rutubetli evlerde yaflad›¤› da yer al›yor. Nüfusun en az % 14’ünün ›s›nma ve yemek masraflar›ndan giderek daha fazla k›smak zorunda kald›¤› belirtiliyor. Yine ayn› rapora göre, yaflam koflullar›ndaki kötüleflme en fazla sa¤l›kta kendini göstermekte. ‹nsanlar›n sa¤l›k durumu yoksullaflmaya paralel olarak kötüleflse de, eskisinden daha az doktora gidebilmekteler. Çünkü sa¤l›kta yap›lan bir dizi hak gasp›yla birlikte, sigortal› olanlar her doktora gidiflte ek muayene ve ilâç ücreti ödenmek zorundalar. Emekçi y›¤›nlar›n giderek yoksullaflmas›na karfl›n, sermayenin kâr›nda son y›llarda oldukça büyük bir yükselifl oldu¤u düflünülecek olursa, eflitsizli¤in -asl›nda bilinen- art›fl nedeni de aç›kça görülecektir. Almanya’n›n 2007’nin bafl›ndan itibaren alt› ayl›¤›na hem AB hem de G-8 dönem baflkanl›¤›na gelmesi, AB’nin sosyal y›k›m politikalar›na daha da h›z vermesinin yan› s›ra, ABD eksenli politikalar› da daha yo¤un hayata geçirme çabas›na girece¤i anlam› tafl›makta. Nitekim Merkel dönem baflkanl›¤›na gelir gelmez ABD’ye, Bush’u ziyarete gitti. K›sa süreli bu ziyaret ise sadece AB politikalar›n› ABD politikalar›na yedeklemeyi de¤il, ayn› zamanda
Ortado¤u’daki süreci de kapsamakta. Hatta öncelikle de Ortado¤u’yu. Bunun içindir ki, Merkel bu ziyarette Bush’a verdikleri deste¤i daha da art›rmak istediklerini belirtmifl. Özellikle de ‹srailFilistin sorunu üzerinde gerçekleflen görüflmede, iki devlet çözümü üzerinde durularak, Filistin’in bu formülü kabul etmesine dönük giriflimler ele al›nm›fl. Bu giriflimlerden biri de Abbas’›n güçlendirilmesini kapsamakta. Bilindi¤i gibi emperyalistlerin deste¤ini arkas›na alan Abbas, Hamas’› etkisizlefltirmek için k›sa bir süre önce seçim ça¤r›s› yapm›fl ve ayn› günlerde Olmert’le de görüflerek, Filistin halk›na ihanetinin sadece emperyalistlerle de¤il ayn› zamanda Siyonistlerle iflbirli¤ini de kapsad›¤›n› bir kez daha teyit etmiflti. Ancak uluslararas› tekellerin Avrupa’daki geliflmeleri kendi ç›karlar›na göre flekillendirme çabalar›, geçti¤imiz y›llardakinden daha yo¤un bir direniflle karfl›laflacak gibi görünmekte. 2004 y›l›nda ç›kar›lmak istenen yeni AB Anayasas›, baflta Fransa ve Hollanda olmak üzere, birçok Avrupa ülkesinin emekçi y›¤›nlar› taraf›ndan gerçeklefltirilen kitlesel ve aral›ks›z eylemler sonucu geri çekilmek zorunda kalm›flt›. Sosyal eflitsizli¤in giderek art›fl›na paralel olarak, iflçi s›n›f›ndaki hareketlilikte de o oranda bir yükselifl oldu¤u göz önüne al›nd›¤›nda, bu yeni hak gasp› giriflimlerinin de emekçi y›¤›nlar›n direnifllerine çarpmas› ihtimali çok uzak de¤ildir.
HKP (Maoist) ile iliflkiler bozulamaz
12-25 Ocak 2007
24
65
Yasalar de¤il, kasalar çal›fl›yor!…
Geçti¤imiz y›l 30 Aral›k’ta Bursa Merkez Nilüfer ilçesi Yaylac›k Mahallesi’nde bulunan Özay Tekstil’e ait yatak fabrikas› her zaman sahne olunan günlük trajedilerden çok daha büyü¤üne, 5 kad›n iflçinin ç›kan yang›nda yanarak ölmesine sahne oldu… Gece mesaisine kalan baz›lar› çocuk yafltaki kad›n iflçiler, fabrikadan ç›kamad›lar, çünkü patron kap›lar› kilitletmiflti! Olay›n üzerinden bir y›l geçmesine ra¤men sorumlular hiçbir ceza almad›. Ölen çocuk iflçilerden ikisinin sigortas› öldükten dört gün sonra yap›ld›, oysa fabrika sahibi Lokman Özay, fabrika arazisini 1.5 milyon YTL’ye, makineleri de 2.5 milyon YTL’ye sigortalatm›flt›! Özay Tekstil, yatak üretimi yapan bir fabrika. “Tekstil kenti Bursa”da sahibi Lokman Özay’›n, 200’e yak›n iflçi çal›flt›rd›¤› fabrikalardan biri. Resmi olmayan rakamlara göre tekstil sektöründe ülkemizde tahminen 3 milyon emekçi çal›fl›yor. Bunlar›n sadece 850 bini kay›tl› olarak çal›fl›yor, yani sigortas› var. Sendikal› çal›flan say›s› ise 70 bin civar›nda. Tekstil sektöründeki iflçi oran›n›n % 50’sinden fazlas›n› kad›n iflçiler oluflturuyor. ‹flte bunlardan befliydi onlar: Ayfle Denizdalan(15), Sadife Düdüfl(16), Sevgi Akp›nar(32), Gülden Çiçek(21), Necla Özveren(27). Ç›kan yang›nda hayat›n› kaybeden bu befl kad›n iflçinin yan›s›ra ismini bilmedi¤imiz biri daha var yaflam›n› kaybeden. Ölenlerden Sevgi Akp›nar’›n karn›ndaki üç ayl›k bebe¤i… Ayn› fabrikada iflçi olan anne ve babas›n›n kaderini paylafl›p, mesaiye kalm›flt› daha dünyaya gözlerini açmadan. Kâr h›rs›ndan baflka hiçbirfleyi gözü görmeyen vahfli sistem, ald›¤› milyonlarca cana onu da eklemiflti… ‹flçi ve emekçiler bilirler, her iflçinin yaflam› tarifsiz trajedilerle doludur. Çünkü patronlar eme¤ini sömürdüklerine insanca yaflam için gerekli olan koflullar› vermez. O sadece daha fazla kâr
elde etmeye, kazand›¤› paray› art›rmaya bakar. Sermaye sahipleri iflçilerinin ne yiyip ne içti¤ini, ald›klar› ücretle nas›l yaflad›klar›n› bilmez/bilmek de istemez. “Hay›rsever” baz›lar› iflçinin s›rt›ndan kazand›¤›n›n yüzde birini bayram öncelerinde “yard›m” olarak sunar, hem öbür dünya korkusu vard›r malum, hem de “iyi patron” olarak an›lmak. Oysa bilmez ki iflçi, kendisi üretmese nerden kazanacak patron? ‹flçiler birbirlerinin s›k›nt›lar›n› iyi bilirler, herbiri benzer s›k›nt›lar› yaflar çünkü. Elleri nas›rlaflm›fl olabilirse de yürek sapasa¤lamd›r. Dayand›klar› hayat, onun da nas›rlaflm›fl oldu¤u hissine kapt›rabilse de bazen insan›, onlar zorunlulu¤u en çabuk kavramak zorunda kalanlard›r. Yaflamak için çal›flmak zorundad›rlar. Bu yüzden kimi hasta olan babas›n›, kimi küçük çocu¤unu evde bir bafl›na b›rak›p tutar fabrikan›n yolunu… Özay Tekstil’de çal›flan her iflçinin kendince umutlar›, kayg›lar›, sorunlar›, kiflisel trajedileri vard› kuflkusuz. Ancak yang›ndan sonra ortaya ç›kan tablo, ne yaz›k ki hep böylesi ac› olaylar›n ard›ndan oldu¤u gibi birkez daha iflçi haklar›n›, çal›flma güvenli¤ini, devletin kime hizmet etti¤ini gözler önüne serdi. Devrimciler, iflçi s›n›f›n› örgütlemek ve nihai kurtuluflu sa¤lamak için sürekli devrimci bas›nda bu koflullardan bahsetse de, burjuva bas›n›n gündemine yanarak ölen befl iflçinin trajedisiyle ancak birkaç günlü¤üne girebildi iflçi haklar›. Ne olmufltu o akflam Özay Tekstil fabrikas›nda? 16.00-24.00 vardiyas›nda çal›flan iflçilerden 10 kiflinin gece 04.00’e kadar fazla mesai yapmalar› istenmiflti. ‹fl Yasas›’na göre çocuk iflçilerin sekiz saatten fazla ve gece vardiyas›nda çal›flmalar› yasakt›. Oysa mesaiye kal›p hayat›n› kaybedenlerden biri 15, di¤eri 16 yafl›ndayd›, üstelik sigortas›z olarak çal›flt›r›l›yorlard›. 5 kad›n
iflçi fabrikan›n arka bölümündeydi, elyaf malzemelerin ve kimyasal malzemelerin bol oldu¤u fabrikada yang›n için al›nm›fl herhangi bir önlem yoktu. Patron ‘evi yak›n olan iflçiler kaçmas›n’ düflüncesiyle kap›lar› kilitletmiflti. Yang›n bafllad›ktan sonra iflçilerden biri cep telefonuyla personel müdürünü aray›p durumu haber verdi¤inde ald›klar› cevap “cam› k›r›p atlay›n” oldu. Oysa ikinci kata ç›kmak yang›n yüzünden olanakl› de¤ildi… Ölümlerden sonra konuflan personel müdürü “Bunu yapamad›lar ve öldüler” diyebilecek kadar rahatt›! Özay Tekstil’de sendika yoktu. ‹flçiler ne sahip olduklar› haklar› biliyor ne de a¤›r çal›flma koflullar›na ses ç›karabiliyorlard›. Tekstil söktöründe çal›flanlar›n bir k›sm› asgari ücretin bile alt›nda ücretle çal›fl›yorlard›. Önlem al›nan sadece fabrika ve içindeki makinelerdi. ‹flçinin can›n›n her zaman oldu¤u gibi bir k›ymeti yoktu, geride kalanlar›n ac›l› 盤l›klar›n›n da… Fabrika ve makineyi 4 milyon YTL’ye sigortalatt›ran patron Lokman Özay, ölen iki çocuk iflçinin sigortas›n› öldükten dört gün sonra yapt›rd›! Bunun karfl›l›¤›nda Sigorta Müdürlü¤ü suç duyurusunda bulundu mu? Hay›r. Herhangi bir ceza verildi mi iflyerine? Evet. Verilen ceza iki asgari ücret tutar›ndayd›! Evet, yanl›fl okumad›n›z, tüm ihmaline ra¤men fabrikaya verilen tüm ceza iki asgari ücret! Demek ki 5 iflçi can› en fazla iki asgari ücret ediyormufl! ‹flçiler yaflarken görmedikleri de¤eri öldükten sonrada göremiyordu devletten. Bu olan biten de kimin ya-
n›nda yer ald› devlet? Günyüzü Kad›n Kooperatifi taraf›ndan yap›lan aç›klamaya göre, devam eden mahkemede dava dosyas›na sunulan raporlardan birinde, birinci derecede, ölen befl iflçi kad›n›n da ikinci dereceden kusurlu oldu¤u bildirilmifl! Oysa Kooperatifin de belirtti¤i gibi, fabrikada alttan havaland›rma sisteminin olmamas› ölümlerin bafll›ca nedenlerinden biri. Sadife Düdüfl’ün o gün do¤um günüydü. Sonraki hiçbir do¤um günün göremedi. Ayfle Denizdalan, bir çiftçinin k›z›yd›, zorluklarla dolu bir yaflam› devralm›flt› ailesinden. Gülden Çiçek’in ablas› yang›ndan sa¤ kurtuldu, ama O art›k yok. Necla Özveren’in cesedini bir süre önce iflten ayr›lan eski ifl arkadafl› bulmufltu “ben onun nereye sakland›¤›n› biliyorum” diyerek. Soyunma kabinlerinin yan›ndayd›, kimbilir kaç kere belki bir befl dakika dinlenmek için s›¤›nm›fllard› oraya. Sevgi Akp›nar’›n kendi de, karn›ndaki bebe¤i de ertesi gün do¤an günefli göremedi. Özay Tekstil’e ne mi oldu? fiimdi Özay Tekstil Özlüce yolu üzerinde Almanya’ya ithal edece¤i yataklar› üretmeye devam ediyor, iflçiler yine a¤›r koflullarda, sendikas›z ve sigortas›z. Patronlar›n›n para h›rs›n› doyurmaya çal›fl›yorlar. Sorumlular›n kökünü kaz›yabilecek bu sömürü çark›n› durdurabilecek tek güç olan iflçi ve emekçiler harekete geçmedi¤i sürece, yeni ölümler kaç›n›lmaz olarak iflçileri bekleyecek. Kurtulufl örgütlü mücadelede, gelecek ise herfleyi üreten ellerimizde…
5 kadın işçi öldürüldükleri yerde anıldı! Katliam unutulmad› ve birinci y›l›nda birçok yerde çeflitli kurumlar taraf›ndan yap›lan eylemliliklerle protesto edildi. Bursa’da 28 Aral›k akflam› Günyüzü Kad›n Dayan›flma Kooperatifi, EKD, DTP’li kad›nlar, SDP’li kad›nlar AVP önünde yaflanan katliam› yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla protesto ettiler. Ayr›ca Ba¤›ms›z Tekstil ‹flçileri Sendikas› (BAT‹S) 29 Aral›k günü fabrikan›n bulundu¤u Yaylac›k Köyü içinde yapt›klar› yürüyüflle katliam› protesto etti. Eyleme köy halk›
da alk›fllarla destek verdi. Yap›lan yürüyüflün ard›ndan fabrikan›n önünde bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Aç›klamada “Bundan sonra baflka Ayfleler, Sadifeler, Güldenler, Neclalar, Sevgiler gibi iflçi kardefllerimizin ifl güvencesinden yoksun b›rak›larak, cinayete kurban gitmesine izin vermemeliyiz. Biz yanarak can veren 5 iflçi kardeflimizi unutmad›k, unutmayaca¤›z. ‹fl yeryerinde ifl güvenli¤i sa¤lanana kadar da mücadelemize devam edece¤iz” denildi. (Bursa)
25
65 Film tan›t›m›...
film tan›t›m›...
Film tan›t›m›...
12-25 Ocak 2007 film tan›t›m›...
Film tan›t›m›...
film tan›t›m›...
BEYNELMİLEL “BİR ŞEY”
Son birkaç y›ld›r deyim yerindeyse “moda” haline gelen 12 Eylül filmlerinden biri daha vizyona girdi: Beynelmilel. Ancak Beynelmilel, “Babam ve O¤lum”, “Eve Dönüfl” gibi, 12 Eylül’ü dramatize eden bir anlay›fl yerine, kara mizah üzerine oturtulmufl bir film. Kara mizah ise bilindi¤i gibi, sadece güldürmeyi de¤il, gülerken düflündürmeyi hedefleyen bir sanat dal›d›r. Ve film en az›ndan vermeye çal›flt›¤› olaylar-uygulamalar aç›s›ndan bunu, tam olmasa da, belli ölçülerde baflarm›fl denebilir. Film 12 Eylül’ün hala tüm uygulamalar›yla hüküm sürdü¤ü 1982’lerde, Ad›yaman’da geçiyor. Filmde özetle, AFC’nin insanlar›n günlük yaflam›na nas›l damgas›n› vurdu¤u, yaflam›n her alan›n› nas›l etkisi ve de bask›s› alt›na ald›¤› anlat›lmaya çal›fl›l›yor. Bu anlat›m ise traji-komik bir biçimde sunuluyor. “Beynelmilel”, Ad›yaman bölgesinde dü¤ün vb. etkinliklerde müzik yapan ve “Gevende” ad› verilen insanlar›n 12 Eylül’le birlikte “yasak” kapsam›na girmesi ve mesleklerini art›k “gizli” yapmak zorunda kalmalar›yla bafll›yor. Yasaktan dolay› flehir merkezinde çal›flamayan gevendeler, flehrin d›fl›nda, pavyona çevirdikleri kapal› bir kamyon kasas›nda ifllerini devam ettirmeye çal›fl›rlarken, yolda otostop çekerken kamyona almad›klar› bir “muhbir vatandafl” devreye girerek bunlar› ihbar ediyor. Ve gevendeler bir “askeri operasyonla” yakalan›yorlar! Film de zaten esas bundan sonra bafll›yor. Devam›nda ise, faflist cuntan›n tek tip insan yaratma gayreti, askeri disiplini yaflam›n her alan›na dayatma çabalar› ve halk›n günlük yaflam›na yap›lan keyfi müdahaleler, k›sacas› bu dönemde ülkenin nas›l bütünüyle bir k›fllaya çevrilmek istendi¤ine dair göndermelerin bolca ifllendi¤i
bir film izliyoruz. Filmin daha bafl›nda ortaya ç›kan ve sonraki bölümlerde de “icraatlar›n›” sürdüren “muhbir vatandafl” tiplemesi “falan kifli cenazeye kat›lmad›, hoca namaz duas›n› eksik okudu” vb. “bilgileri” ihbar etmesiyle, sistemin yaratt›¤› bu tip unsurlar›n, “neyi ihbar etsem de yaransam” gayretiyle ne kadar alçalabilece¤ini ve bu alçal›fl s›ras›nda düfltü¤ü komik durumu da gösterme gayretinde. Filmin bafl›nda yakalanarak, askeri k›fllaya götürülen gevendelerden, bir askeri orkestra oluflturulmaya çal›fl›lmas›, bu orkestraya ise üniforma giydirme telafl› da yine bir dizi kara mizah unsuru içeren olaylar eflli¤inde gelifliyor. Askeri üniforma uydurulamay›nca, kurtulufl günü kutlamalar›ndan kalan “düflman” üniformas› giydirilen “orkestra” üyelerinin, daha önceleri normal gevendeyken kendilerini afla¤›layan sokaktaki insanlar›n gözünde birdenbire -zorunlu bir- sayg› görmesi, üniforma korkusunun o dönem insanlarda yaratt›¤› ani “de¤iflimlere” dair ipuçlar› tafl›yor. 12 Eylül filmi olunca, devrimcilerin olmamas› kaç›n›lmaz tabii ki. Ancak genelde (“Babam ve O¤lum”da oldu¤u gibi) y›lg›nl›k, ma¤duriyet edebiyat› içinde git-gel yaflayan bir devrimci tiplemesi yok bu defa karfl›m›zda. Bizler aç›s›ndan filmin “esas o¤lan›” olan bu devrimci tiplemesi, filmin bütününe de yans›yan, döneme uygun bir atmosfer yaratma gayretine epeyce denk düflen bir profil çiziyor. Bu profil sadece giyim-kuflam, saç vb. aksesuarlarla de¤il, o günlerin devrimci ruh halini -belli ölçüler içinde de olsa- yans›tma çabas› olarak ç›k›yor karfl›m›za. 12 Eylül karmaflas› içinde okudu¤u okuldan memleketine dönen bu devrimci genç, koflullara teslim olmufl bölge halk› içinde Cuntac›lara karfl› mücadelede ›srar eden ve dev-
rimci düflüncelerini sevdi¤i, ancak aç›lamad›¤› k›za anlatma çabas› içinde olan bir tip olarak verilmeye çal›fl›lm›fl. Sevdi¤i k›za aç›lamamas› ise, filmde o dönemin devrimcilerinin kad›n-erkek iliflkisine uç noktada bir kat› bak›fl aç›s›yla yaklaflt›klar› biçiminde sunulmas› itibariyle, maalesef filmin gerçekçi olmayan yanlar›ndan birini oluflturuyor. Mesele her ne kadar mizahi bir yaklafl›mla ele al›nmaya çal›fl›lsa da, öz itibariyle böyle bir mesaj verilmeye çal›fl›l›yor. fiöyle ki: kendisi de devrimci gence afl›k olan k›z, dolayl› bir biçimde aralar›nda duygusal bir iliflki olup olmayaca¤›n› sordu¤unda, özetle “devrimciler ölümle niflanl›d›r” demesi, devrimcileri tan›mayanlar aç›s›ndan, sanki o dönemde devrimcilerin hiç mi hiç duygusal iliflki yaflamad›klar›, yaflayamad›klar›, daha do¤rusu meseleye bu kadar uç yaklaflt›klar› biçiminde alg›lanabilir rahatl›kla. San›r›z anlat›lmaya çal›fl›lan ve de bunu yapay›m derken uçlaflt›r›lan mesele, o dönem gerçekten de var olan baz› kat› yaklafl›mlar ve de bildik “bac›” edebiyat› olsa gerek.... Filmdeki en renkli simalardan ikisini ise, y›llarca büyük flehirlerdeki pavyonlarda çal›fl›p, bu ifl için art›k yafll› denebilecek bir yafla geldiklerinde, bölgedeki ucuz pavyonlarda çal›flmaya gelen iki kad›n tipi oluflturuyor. Hiçbir sosyal güvencesi olmadan çal›flabilecekleri bir pavyon bulma umuduyla oradan oraya dolaflan, gittikleri yerlerde -filmde oldu¤u gibi- foto¤raf stüdyolar›n›n arka odalar›nda, yerlerde sefalet içinde yatan insanlar bunlar... Asl›nda yoksulluk ve sefalet bölge insan›n›n genel anlamdaki boyun e¤iflinin gerekçesi olarak tüm filmde ifllenmifl ve bu yönüyle filmin olumluluklar›ndan birini oluflturuyor. Filmde ifllenen bir di¤er olumlu noktay› ise, devrimci de¤erlerin nas›l yozlaflt›r›lmaya, talan edilmeye çal›fl›ld›¤› oluflturuyor. Bugün had safhalara varm›fl olan yoz kültür bombard›man›n alt yap›s›n›n nas›l at›ld›¤›na iliflkin ipuçlar›n› oldukça aç›k bir biçimde görmek mümkün. Hem halk› yozlaflt›rmak hem de kendilerine e¤lence mekan› yaratmak için mekan aray›fl›na giren bölgedeki askeri komutanl›k, buna en uygun mekan olarak, 12 Eylül’de birçok ilerici-
devrimci kurumla birlikte kapat›lan eski Halkevi’ni seçer. Çok bilinçli olan bu tercih en k›sa sürede hayata geçirilir ve en ayr›cal›kl› müflterileri ise bölgedeki komutanlar olur. Halkevi’ni pavyona çevirme karar› ile birlikte haftan›n iki günü kendilerine “hizmet verilmesi” flart›n› koyan askerler, aç›l›flla birlikte buran›n bafll›ca müdavimleri olarak, böylece yoz kültürün de temsilcisi olduklar›n› teyit ederler. Komutanlar›n pavyondaki e¤lencelerinin aktar›m›na damgas›n› vuran en önemli iki özellik ise, e¤lencelerini bile askeri nizam içinde hayata geçirmeleri ve de sokaktaki 7’den 70’e insana bile dayatt›klar› ya da k›fllalarda, hapishanelerde zorla dinlettikleri dönemin askeri marfllar›n›, asl›nda kendilerinin bile dinlemeye tahammül edemedikleri. Halk›n darbeci faflist generallere yaranma telafl› ise, sokaklarda as›l› ve s›kça rastlanan, üzerinde “Hepiniz paflas›n›z, zorluklar› aflars›n›z” vb. dalga geçildi¤i kesin olan- sloganlar yazan pankartlarla verilmeye çal›fl›lm›fl. Tüm bunlara paralel olarak, ayn› zamanda baflka bir telafl vard›r bölgede. Bu telafl ise, darbeci faflist generallerin bölgeye yapacaklar› ziyarettir. “Paflalar›” karfl›lamakta görevli olanlar›n bafl›nda ise, gevendelerden oluflan “orkestra” gelmektedir. Kara düzen çalmaya al›flk›n, notadan, usulden anlamayan bu “orkestra” üyeleri, kendi çabalar›yla “klasik müzik” ve de “paflalar›” karfl›lamaya uygun marfllar› çalmay› ö¤renme çabas›na girerler. Paflalar›n ziyarete gelece¤i haberi bölgedeki askerlerde oldu¤u kadar halkta da korkuyla kar›fl›k bir hareket yarat›rken, onlar›n gelifline sessiz kalmama telafl›ndaki devrimci gençte uygun bir karfl›lama örgütlemeye çal›fl›r, ama bunu yaparken bir dizi aksiliklerle karfl›lafl›r... Sonunda paflalar gelir ve paflalar› panikleten karfl›lama ise, hiç beklemedikleri birilerinden gelir. Ancak pani¤e neden olanlar›n pani¤in sahibi olduklar›ndan haberleri bile yoktur..... Bizim yüreklerimizi ferahlatan, h›zla çarpmas›na neden olan, Beynelmilel bir fleydir yaflanan… Peki Beynelmilel ne mi? Eh, onu da art›k filme giderek ö¤renin...
12-25 Ocak 2007
26
65
Parıldayan siperlerin başeğmez direnişçisi; Polat İyit
Hava karanl›k. Pencereyi ard›na kadar aç›yorum. Odan›n içine gecenin serinli¤i giriyor. Serinlikle birlikte gece de giriyor sanki. D›flar› bak›yorum hiçbir fley görünmüyor karanl›kta… Evler uykuda, insanlar uykuda, do¤a uykuda… Bense seni yazmak, seni anlatmak istiyorum hiç görmemifl, hiç tan›mam›fl olsam da… Yaflam›n› okuyorum elimdeki kitaptan. Okudukça yüzümü adeta hüzün bulutlar› sar›yor. fiimdi sa¤anak öncesinin sakinli¤i var gözlerimde. Elde de¤il, kahrediyor insan› güzelliklerin hiç olmad›k zamanda yitip gitmesi. Birkaç saat sonra sabah olacak, vapurlar yanaflmaya bafllayacak Eminönü’ndeki vapur iskelesine. Mart›lar 盤l›klar›yla efllik edecek onlara. Günün ilk ›fl›klar›yla beraber birer-ikifler insanlar dolduracak kald›r›mlar›. Galata Köprüsü’ndeki emektar kahvede sabah çaylar› içilecek deniz kokusuyla beraber ve ben hala belki de sana dair bir fleyler yazmakla u¤rafl›yor, hislerimi anlatamaman›n s›k›nt›s›n› yafl›yor olaca¤›m… ‹stanbul’a Dersim’den geliyorsunuz. Böyle anlat›yor kitap bana seni. Dersim… Hani flu dizleri tutmayan ihtiyarlarla daha sütten kesilmemifl küçük canl›lar›n bu¤day tarlalar› içinde canl› canl› yang›n›na, anne karn›nda süngüyle ç›kart›lan ceninlerin ilk ve son 盤l›¤›na, tecavüze u¤rad›¤› an, cellad›n saçlar›n› avuçlayan kad›nlar›n ahiret yarg›c› gibi sorgulayan dehflet verici bak›fllar›na tan›kl›k eden zulmün diyar›ndan... Ac›n›n kural oldu¤u, zalimin da¤ çiçeklerine, kaya yosunlar›na kanla, h›fl›mla çöktü¤ü direniflin, isyan›n coflkulu 盤l›¤›ndan… Dersim’in asili¤iyle gelmifltin belki de ‹stanbul’a. Ama bu koca flehirde de insan› “asi”lefltirecek ne kadar çok neden vard› de¤il mi? Bir ihtiyar gibi bel vermifl çat›… Çat›da yüzükoyun dizilmifl kiremitler ve baykufl gibi tünemifl bir baca… Duvarlar› parça parça tenekelerle kaplanm›fl gecekondunun duvarlar›n›n iki bafl›nda pencereler… Pencerelerdeki ya¤ tenekelerinde açm›fl all› morlu çiçekler… Çiçeklerin ard›nda eskimifl tül perdeler… Genelde böyledir ya küçük, sevimli, flirin mi flirin gecekondu evleri. Sizin ki böyle miydi bilmiyorum ama yoksullu¤u, ayn› ac›lar› paylaflt›¤›n›z “kaderinizin” ortak oldu¤u bütün güzel insanlarla kurtuluflunuzun da ortak oldu¤una o zaman karar vermifltin sen… Hem de 15 yafl›nda… 15 yafl›nda bir “çocuk” olarak bafllad›n bu yürüyüfle. Yürüdün 15 yafl›nda kavga çocu¤u, 20 yafl›nda coflkulu bir delikanl›, 33 yafl›nda bir komutan olarak, hem de hiç durmadan... Genç yafl›nda s›ms›k› sar›ld›¤›n umutla-
r›nla kimbilir belki de bir gece vakti ‹stanbul’da eli kanl› polis çeteleriyle çat›flmaya giriyorsun, sene 1979. Korkusuzca ölümün üstüne yürürken s›kt›¤›n her kurflunun s›cakl›¤› ve ayd›nl›¤›nda yaflam› büyütüyorsun. Ve 15 yafl›nda tutsak ediliyorsun. Zindanlarla yaln›zlaflt›r›lmak ve teslim al›nmak isteniyorsun. Ç›plak duvarl› hücrenin dar ve parmakl› ortam›nda sen inanc›n ve kararl›l›¤›nla karanl›¤a ›fl›k olmay› baflar›yorsun. 12 Eylül AFC’sini zindanda karfl›l›yorsun. Y›lg›nl›¤a, karamsarl›¤a düflmüyorsun hiç. Her koflulda halka ve devrime olan inanc›n› büyütüp direniyorsun. Yaflam› karartm›yorsun, lekelemiyorsun kavga gelene¤ini. Çünkü çok iyi biliyordun ki nerede insan varsa orada umut vard›r. Viflnelerin karaya çalan k›rm›z›s› gibi umut… ‹ncirlerin saymakla bitmeyecek çekirdekleri gibi umut… Bir odan›n penceresinden bir ç›rp›da girip, portakal›n yuvarla¤›n› kaplayan günefl ›fl›¤› gibi umut… Ve sen umudunu hiçbir zaman yitirmedin. Seni coflkulu bir nehir gibi bendine s›¤maz yapan da hiç bitmeyen umudundu belki de. 1982’de ç›k›yorsun zindandan. Kavga kaçk›nl›¤›n›n, ihanetin hüküm sürdü¤ü a¤›r dönemde sen ilerinin, yeninin temsilcisi oluyorsun. Ama tahammül edebilirler mi umudun kök sal›p büyümesine… Y›l 1985, 1 Ocak. Bir kez daha iflkenceci katillerin elindesin. ‹hanetle çözmek istiyorlar bu defa seni. Ama sen ser verip, s›r vermeyen bir gelene¤in sürdürücüsü olmufltun art›k. S›r vermedin. 1 y›ll›k tutsak hayat›ndan sonra Metris’ten ç›kt›n. Geliflmenin zaman› ve mekan› yoktu. Sen hapishaneden atefle at›lm›fl bir maden parças› gibi fleklini bularak ç›km›flt›n. Art›k daha olgun, daha sab›rl› ayn› zamanda coflkulu ve kararl› bir kavga adam›yd›n. 1986-87 y›llar›… 12 Eylül yenilgisinin ve parçalanman›n hükmü sürüyor. Sen y›lg›nl›k ve karamsarl›k sürecinin üzerine yürüdün. En zon zamanlarda tereddütsüzce Proletarya Partisi’ni sahiplendin. Proletarya Partisi’nin politik iktidar stratejisi olan Halk Savafl›’na inanc›n tamd›. Gerilla yaflam› senin için yeni bir yaflam›n, yeni bir toplumun yarat›lmas›n›n garantisiydi. Bu yüzden Munzur’a tutkundun. ‹nanç ve tutkuyla yürüdün “Bir no’lu hat”a 1994… Proletarya Partisi tarihinin en a¤›r darbesini yiyor. Güvensizlik ve karamsarl›k ortam›nda sen yine zor zamanlar›n yi¤it devrimcisi olarak tarihsel misyonuna uygun, her türlü Marksist-Leninist-Maoist düflman› ak›ma karfl› mücadele ediyor, Parti’nin yeniden merkezîleflmesinde önemli görevler üstleniyorsun. 19 Nisan 1996 y›l›nda faflizmin iflkencehanelerinde düflman› bir kez daha yenilgiye u¤ratarak, tekrar tutsak düflüyorsun. Art›k senin için kavgan›n yeni mekan› Bayrampafla oluyor. ‹flte tam da bu süreçte devletin tüm halk› teslim almaya yönelik topyekun sald›r›s›n›n bir parças› olan zindanlara sald›r›lar›n püskürtülmesi için flanl› genel direnifl ve Ölüm Orucu eylemi bafll›yor. Sen bu eyleme süresiz açl›k grevcisi olarak kat›l›yorsun. Bu büyük direniflte
12 devrimci bir bir flehit düflmüfltü, ancak sonunda yine düflman yenilmiflti. Zafer direnenlerin olmufltu. Pek çok beden bu büyük direniflte zay›f düflmüfltü. 69 günlük bu kavgada direncini yitiren bedenine iflte bu zamanda hükmetmeye bafllam›flt› hastal›k. Kanserdin… Ama sen her zamanki kuvvetinle “Bunu yenece¤iz… ‹radenin yenemeyece¤i, bilimin çözemeyece¤i hiçbir fley yoktur” diyordun. Bu bilinçle savafla devam ettin. Faflizm ise tedavini engellemek için her fleyi yapt›. Adli T›p taraf›ndan “hastal›k ölümcüldür” raporu verilmesine ra¤men, tahliye edilmedin. Hastal›¤›n›n ölümcül niteli¤inin ve geri dönülmez aflamaya ulaflt›¤›n›n apaç›k bir hal almas›ndan sonra götürüldü¤ün hastanede yata¤a zincirlemek istediler seni. Kabul etmedin, bafl e¤mez tavr›n› sonuna dek sürdürdün. Ve bu faflist uygulamalar› protesto etmek için yeniden açl›k grevine bafllad›n. Bu bafl e¤mez direnifline tahammül edemediler ve seni yeniden hiçbir zaman tutsak almay› baflaramad›klar› zindanlar›na koydular. Ve ölümün son savafl› burada bafllad›. 15 Ocak 1997’de ölüm hiçbir akl›n alamayaca¤› kadar inatç› direnifl karfl›s›nda son mermilerini de harcay›p, flaflk›nl›k içinde teslim bayra¤›n› çekerek baflka limanlara yöneldi. Ölümle yaflam aras›ndaki bu k›yas›ya savaflta sen 20 y›ll›k devrimci yaflam›nla ölümsüzlü¤ün ad› oldun. Bir bardak suyu okyanus sanarak yaflayanlar›n ac›kl› hikayelerine karfl› sen yaflam›nla, ölümle cesurca savafl›rken de hayat›n kutsall›¤›n› ve yürünmesi gereken yolu gösterdin ard›nda kalanlara. Senin yaflam›n t›pk› Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya, Meral Yakar, Ali Haydar ve nice devrim flehitleri gibi hayat› boyunca uykuda olan ve bir anda uyan›p ne kadar az zaman› kald›¤›n›, yap›lmas› gereken her fleyi yapmas›, öyküsünü de¤ifltirmesi gerekti¤ini anlayanlar için en büyük örnek olarak karfl›da duruyor. fiimdi mi? fiimdi flehitlerden al›nan mirasla kavga devam ediyor tüm çetinli¤iyle... ve de¤iflen çok bir fley de yok asl›nda. Günefl hala o dar sokaklar›n üzerinde do¤uyor, ya¤mur ayn› sevecenlikle y›k›yor sokaklar›. Halk›m›z açl›¤›n ve yoksullu¤un k›skac›nda hala... Ve tüm bask›lara karfl› isyan 盤l›klar› yükseliyor yine. Devletse bu 盤l›klar› bast›rmak için halk›n öncüsü olan devrimci ve komünist tutsaklar› F tipi hapishanelere kapat›yor. Egemenler geçmiflten günümüze zindanlar›yla, tecrit sald›r›s›yla, iflkencelerle, tedavilerin engellenmesi ve hak gasplar›yla devrimci tutsaklara durmaks›z›n sald›rmaktad›r. Ve direnifl sürmektedir yine par›ldayan siperlerde, sonunda zaferi kazanaca¤›m›za olan bitimsiz umudumuz ve inanc›m›zla... Parti ve devrim flehitlerini and›¤›m›z Ocak ay›n›n son haftas›nda her bir flehidimiz yolumuzu ayd›nlatmaya devam ediyor. Biliyoruz ki, flehitlerimizi anmak onlar›n mücadelesini, onlara lay›k olarak sürdürmektir. Ve halk›m›z›n yi¤it evlatlar› tarihin onlara yükledi¤i bu onurlu görevi gere¤ince yerine getirecektir.
KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER Meral YAKAR: 22 Ocak 1973’te bir evde meydana gelen kaza sonucu yaralanan Meral YAKAR, kendisini tan›yan polisler taraf›ndan iflkenceye al›narak Proletarya Partisi’nin ilk flehidi olarak ölümsüzleflti. Ali Haydar YILDIZ: 24 Ocak 1973’te Dersim Vartinik’te ‹brahim Kaypakkaya ile birlikte kald›klar› köm bir ihbar sonucu düflman güçlerince sar›l›r. Kaypakkaya’n›n yaraland›¤› bu çat›flmada Ali Haydar YILDIZ, T‹KKO’nun ilk komutan› olarak flehit düflmüfl ve ad›n› tarihe kaz›m›flt›r. Atilla ÖZKAN: 1957 Kayseri do¤umlu olan Atilla ÖZKAN, Zeytinburnu ve Kazl›çeflme’de birçok fabrikada üretime kat›ld›. Yürüttü¤ü mücadele sonucu k›sa sürede düflman›n bafl hedefi haline gelen Özkan’›n kald›¤› ev bir ihbar sonucu düflman güçlerince sar›l›r. Evde bulunanlar Proletarya Partisi’nin direnme gelene¤ini yaflatarak son mermilerine kadar çat›fl›rlar. Yaral› olarak ele geçirilen ancak hastaneye kald›r›lmayarak ölüme terkedilen Özkan, 18 Ocak 1976’da flehit düfltü. Mehmet GÜNALP: 1960 Erzincan Refahiye do¤umlu olan Mehmet GÜNALP, ‹stanbul Y›ld›z Teknik Üniversitesi’nde okurken tan›flt› devrimci düflüncelerle. 16 Ocak 1980’de ‹stanbul fiiflli’de sivil faflistler taraf›ndan katledildi. Hazro fiehitleri: 24 Ocak 1981 tarihinde Diyarbak›r Hazro’da bir ihbar sonucu faflist TC’nin att›¤› pusuda Haydar ASLAN ve ‹hsan PARÇACI uzun süren bir çat›flma sonras› flehit düfltüler. Onlar› ihbar eden K›rmatafl Köyü Muhtar› Tevfik Keleto¤lu 13 Temmuz 1981 tarihinde T‹KKO gerillalar› taraf›ndan cezaland›r›ld›. Manuel DEM‹R: 1962 y›l›nda Kayseri’de do¤an Manuel Demir, 1981’de al›nd›¤› iflkenceden bafl› dik olarak ç›kt›. Kand›ra Karakolu bask›n› eylemi ard›ndan kald›¤› evde yakalanan DABK üyesi Manuel DEM‹R, 24 Ocak 1988’de iflkencede katledildi. Yusufeli fiehitleri: 24 Ocak 1994 tarihinde T‹KKO gerillalar› ile TC güçleri aras›nda ç›kan çat›flmada TKP/ML T‹KKO komutanlar›ndan Erhan Öztürk ve Hasan Özdo¤an ile TKP/ML üyesi ve Siyasi Komiseri ‹hsan fiimflek ve TKP/ML üyesi Muharrem Kaya flehit düfltüler.
65
27
12-25 Ocak 2007
Alman proletaryasının ölümsüz kartalları: Rosa Lüksemburg ve Karl Liebknecht di. Berlin’de yay›mlanan Von Narts adl› sosyalist gazetenin yaz› iflleri müdürü olarak çal›fl›yordu. I. Empreyalist Paylafl›m Savafl›’n›n bafl göstermesi ile birlikte 3 A¤ustos 1914’te Alman Sosyalist Demokrat Partisi “yurtseverlik” ad›na Kayzer hükümetinin savafl kredilerini destekleme karar› ald›. Fakat Rosa Lüksemburg ve Karl Liebknecht bu politikaya karfl› ç›karak, ç›kacak herhangi bir savafl›n iç savafla dönüfltürülmesini söyleyerek bu karara karfl› ç›kt›lar. Rosa, Karl, Franz Mehring, Clara Zetkin bir araya gelerek Alman sosyal demokratlar›n›n bu politikalar›na karfl› amans›zca mücadele ettiler.
I. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’ndan önce Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin büyük bir üye kitlesi vard›. 1912 parlamento seçimlerinde dört buçuk milyon oy alm›flt›. 110 milletvekilli¤i kazanm›fl ve parlamentoda en fazla temsil edilen parti durumuna gelmiflti. Sosyal Demokrat Parti’nin 1 milyon üyesi, sosyal demokrat bas›n›n ise bir buçuk milyon dolaylar›nda abonesi vard›. Fakat parti yöneticileri bu dönemde, iflçi s›n›f›n›n mücadelesini engelledi. Yöneticiler Alman egemenleri ile birleflerek iflçi s›n›f› mücadelesine ihanet ettiler. Alman Sosyal Demokratlar›n›n lideri August Bebel 1913’te ölünce yerine Scheidemann geldi. Bu dönemde parti, silahlanma ve savafl haz›rl›klar›n› h›zland›ran emperyalizme yard›mc› olmaya bafllad›.
Lüksemburg, Liebnecht ve Spartakist Birli¤i 1981’de Erfurt’ta Sosyal Demokrat Parti Kongresi yap›ld›. Bu kongrede iflçi s›n›f› mücadelesini sosyal reformlara indiren bir program kabul edildi. Engels bu program› elefltirerek bununla krall›¤a karfl› mücadele edilemeyece¤ini, cumhuriyeti kurma do¤rultusunda çal›fl›lamayaca¤›n› belirterek, mutlak bir imparatorlukla yönetilen Almanya’da sosyalizmin devrimsiz kurulamayaca¤›n›, reformizmin ve revizyonizmin sosyalist eylemi etkisizlefltirece¤ini söylemiflti. Ayn› dönemde Bernstein de Marksizm’in soyut oldu¤unu, tarihsel geliflim konusunda önyarg›lara dayand›¤›-
n›, kapitalist toplumun ileri aflamas›nda s›n›flar aras› çeliflkilerin yumuflayaca¤›n›, sendika mücadelesi ve sosyal reformlarla kapitalist sömürünün ortadan kalkaca¤›n› söylüyordu. Bernstein’in bu görüfllerini Kautsky de desteklemekteydi. Bu yaz›lara karfl› ilk tepki SDP’nin Dresden’deki gazetesinin yöneticisi olan Parvus’tan geldi. Rosa ve Karl da Bernstein’› ve Kautsky’i elefltiriyordu. Polonya’da do¤an Rosa, gençlik y›llar›ndan bafllayarak sosyalizm mücadelesinde Proletarya adl› parti saflar›nda yerini ald›. 1886’da Proletarya Partisi darbe yedi. Bundan bir buçuk y›l sonra Rosa Lüksemburg Polonya Devrimci Sosyalist Partisi’ne kat›ld›. Bu Partiyi Sosyalist Enternasyonal’de temsil etti. Bunun yan›nda parti yöneticilerinin milliyetçilik e¤ilimi içinde olduklar›n› ve iflçileri s›n›f mücadelesinden uzaklaflt›rmalar›n› teflhir etti. 1898’de Almanya’ya gitti ve iflçi eylemlerine kat›ld›. Burada Bernstein’in revizyonist ve reformist çal›flmalar›na karfl› Marksizm’i savundu. 1904 ve 1905’te tutukland›. 1907’de Stuttgart’da toplanan Sosyalist Enternasyonal Kongresi’ne kat›ld›. 20 fiubat 1914’te yapt›¤› bir konuflmada “Bizden Frans›z ya da baflka uluslardan kardefllerimizi öldürmemizi bekliyorlarsa o zaman onlara ‘hay›r katiyen’ yan›t›n› verelim” dedi¤i için askerleri k›flk›rtma suçundan tutukland›. Spartakistlerin öncülerinden olan Karl Liebknecht Marks’›n ö¤rencisiy-
Bu grup Spartakistler Birli¤i’nin çekirde¤ini oluflturuyordu. Spartakistler Birli¤i’nin ilkelerini yazan Rosa flöyle diyordu: “Emperyalizme karfl› savafl ayn› zamanda proletaryan›n siyasal iktidar› için savaflt›r; kapitalizmle sosyalizm aras›ndaki kararl› çat›flmad›r. Enternasyonal proletarya emperyalizme karfl› uzlaflmaks›z›n bir bütün olarak dövüflürse bütün gücünü ve kendini feda etme yetene¤ini bir araya getirip, eylemine pratik ilke olarak ‘Savafla karfl› savafl’ slogan›n› seçerse, sosyalizm amac›na ulaflabilir.” Rosa Lüksemburg ve Karl Liebknecht 1916’da tutukland›lar. Polonya iflçi eylemlerini ve Ekim Devrimi’ni hapishaneden gözlemlediler. 8 Kas›m 1918’de Almanya’da gerçekleflen devrimle Rosa ve bir eylem adam› olan Karl serbest b›rak›ld›lar. Ocak 1919’da Berlin’de “Spartakist ayaklanma” adl› sokak çat›flmalar› bafllad›. Frederich Ebert baflkanl›¤›ndaki Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin elinde bulunan hükümet Spartakistleri bast›rmak için vahflice yöntemlere baflvurdular. Eber hükümeti ayaklanmay› ve Spartakistleri bast›rma görevini küçük burjuvalardan ve Hitler dönemindeki fliddet örgütlerinin çekirde¤ini oluflturan “Freikorps”u kurdu. 8-9 Ocak 1919’da Rosa Lüksemburg ve Leo Jogiches’in düzeltmelerini yapt›¤› Die Rote Fahne gazetesinin bas›ld›¤› ev makineli tüfekle tarand›. Rosa buradan yara almadan kurtuldu. Rosa ve Karl arkadafllar›n›n
moralini bozmamak için Berlin’i terk etmediler. Fakat Rosa Lüksemburg, Karl Liebknecht 15 Ocak akflam› Wilhelm Pieck ile birlikte son bar›naklar› olan Wilmersdorf Mannheimer Sokak, 53 numarada bir manga asker taraf›ndan tutuklanarak Eden Oteli’ne götürüldü. Burada kafalar›na s›k›lan kurflunlarla öldürüldüler. Ölüsünden bile korktuklar› Rosa Lüksemburg’un cesedini bir kanala att›lar. Rosa’n›n cesedi ancak üç ay sonra May›s 1919’da bulunabildi.
GÜNDE DÜN… 17 Ocak 1961. Kongo Baflbakan› yurtsever Patrice Lumumba öldürüldü. 18 Ocak 1943. Sovyetler Birli¤i iki y›l süren Leningrad kuflatmas›n› k›rd›. Bir y›l sonra kuflatma bütünüyle son buldu. 1991. Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümete savafl yetkisi verdi; ‹ncirlik’ten kalkan ABD uçaklar› Irak’› bombalad›lar. 21 Ocak 1924. Sovyetler Birli¤i’nin kurucusu, Ekim Devrimi’nin önderi büyük komünist Vladimir ‹liç Lenin öldü. 22 Ocak 1905. Birinci Rus Devrimi bafllad›. Çar birliklerinin K›fll›k Saraya dilekçe vermek için yürüyüfle geçen iflçilerin üzerine atefl açmas› ve “Kanl› Pazar” günü 500 iflçiyi öldürmesinin ard›ndan ayaklanmalar bafl gösterdi. 1977. ‹stanbul’da SaraçhaneSultanahmet aras›nda “Faflizme Ölüm” yürüyüflü yap›ld›. Yürüyüfle 5 bin kifli kat›ld›. 1980. Polis, arama yapma bahanesiyle TAR‹fi (‹zmir, ‹ncir, Üzüm, Pamuk ve Zeytinya¤› Tar›m Sat›fl Kooperatifleri Birli¤i) iflletmelerine girmek istedi; 50 kifli yaraland›, 600 iflçi gözalt›na al›nd›. TAR‹fi’e ba¤l› iflyerlerinde iflçiler direnifle geçti.
12-25 Ocak 2007
28
65
Özellefltirmelerin meyveleri ortaya ç›k›yor, sermaye istedi¤i gibi at koflturuyor! Nurak iflçileri alacaklar›n›n peflinde! Gaziantep’te kurulu bulunan Nurak Tekstil Fabrikas›’nda iflçiler, alacaklar› için eylem yapt›. 29 Aral›k günü alacaklar›n›n ödenmesi ve ücretsiz izin uygulamas›n›n durdurulmas› için gün boyu fabrika önünde bekleyen iflçiler, patronun fabrikadaki örgütlülü¤ü da¤›tmak istedi¤ini dile getiriyorlar. Patron “param yok” diyerek D‹SK/Tekstil üyesi olan 400 iflçinin alacaklar›n› vermezken, ayn› zamanda fabrikaya yeni makineler al›yor. Patron, iflçileri ücretsiz izine göndererek ve ham madde almayarak iflçiler üzerinde bas›nç oluflturmak istiyordu. ‹flçilerin kararl› direnifli sonucunda patron iflçilere 450 YTL da¤›t›rken, bayramdan önce çal›flmad›klar› 5 gün için yar›m ücret ödemeyi kabul etti. ‹flçiler bunun üzerini eylemi gece saat 23:00’te bitirdi. (H. Merkezi)
Hastane iflçileri ifl b›rakt› Ankara Üniversitesi T›p Fakültesi Cebeci Hastanesi ile ‹bni Sina Hastanesi’nde Özörnek ‹nflaat ve Temizlik Limitet fiirketi’ne ba¤l› olarak asgari ücretle çal›flan temizlik iflçileri, maafllar›n›n ödenmemesi ve çal›flma koflullar›n›n iyi olmamas› nedeniyle ifl b›rakt›. Maafllar›n› düzenli alamad›klar›, ücretlerinin sürekli kesildi¤i, y›ll›k izinlerinde maafl alamad›klar› ve yol paralar› kesildi¤i için 28 Aral›k günü Cebeci Hastanesi önünde bekleyen iflçiler iflten ayr›ld›klar›n tazminat ödenmemesi için her y›l girifl ç›k›fl yapt›r›ld›¤›n› söylediler. 2004 y›l›ndan bu yana vergi iadelerinin karfl›l›¤› da ödenmeyen iflçiler kendilerini zincirsiz köle olarak tan›mlayan hastane yönetimine taleplerini sunabilmek için ayn› gün ifl b›rakt›lar. Eyleme kat›lan 300 iflçi, çal›flma koflullar›n›n düzeltilmesi için eylemlerine devam edeceklerini söylediler. (Ankara)
Gerçek d›fl› anlamlardan, karmafl›k terimlere kadar bir dizi abartma ve kirletme politikas› ile K‹T’lerin özellefltirilmesi, bu günlerde s›rayla sermayenin istedi¤i gibi aç›p-kapamas›na, iflçileri iflten ç›kar›p kap› d›flar› etmesine varan bir pratikle, olanca h›z›yla devam ediyor. Bunun son örneklerinden birisi de 2 y›l kadar önce özellefltirilen TEKEL içki fabrikalar›. Devlet taraf›ndan iflletilirken 17 iflletmesiyle Mey ‹çki’ye sat›lan Tekel Rak› Fabrikalar›, 3 y›l aradan sonra, al›c› flirket taraf›ndan hisselerinin 900 milyon dolarl›k bir bölümü, bu y›l Nisan ay›nda Amerikan firmas› Texas Pacific Group fiirketi’ne sat›ld›. Burada ilginç olan zaten özelleflen iflletmenin baflka bir flirkete kârl› bir oranda sat›lmas› de¤il, bu kadar yüklü miktara al›nan iflletmenin kapat›lacak olmas›. Ayr›ca Mey’in bir paravan gibi çal›fl›p ifli bittikten sonra Amerikan flirketine meydan› b›rakmas›, Amerika’n›n tüm dünyada oldu¤u gibi Türkiye’de de emekçiler aras›ndaki kötü
flöhretinin göze batmamas›n› da sa¤l›yor. Amerikan flirketine devredilen rak› fabrikalar› 31 Aral›k 2006 itibar›yla kapat›ld›. 17 iflletmenin 3’ü arazisi nedeniyle kiraya verilirken, kalanlar› da kapat›lacak. Ayn› süreçte iflletmelerde çal›flan iflçiler de soka¤a at›ld›. Karar›n geri al›nmas› için ‹stanbul’da 21 Aral›k’ta fabrikaya kapanan ve üretim yapmayan iflçilere destek sürerken, eylem Ankara, ‹zmir, Nevflehir, Diyarbak›r fabrikalar›na da yay›ld›. ‹flçiler, Amerikan firmas›n›n kapatma karar›n›n göstermelik oldu¤unu, sendikal› ve nispeten yüksek ücretli iflçiler at›ld›ktan sonra yine aç›laca¤›n›, bu defa tamamen güvencesiz ve asgari ücretle çal›flan iflçiler al›naca¤›n› belirtiyorlar. ‹flçiler, piyasan›n % 90’›n› elinde tutan ve 900 küsur milyon dolara al›nan bir iflletmede böyle bir karar›n baflka bir gerekçesi olmayaca¤›n› anlat›yorlar. Özellefltirme süreci tamamland›¤› için K‹T iflçileri gibi 4-C maddesinden yararlanamad›klar›n›, ama zaten 4-C’yi de kurtulufl
Sa¤l›kta dönüflüme hay›r! 26 Aral›k Sal› günü saat 12:30’da Haydarpafla Numune Hastanesi önünde biraraya gelen ‹stanbul Tabip Odas› üyeleri yapt›klar› eylemle, sa¤l›k hakk›na, mesleklerine ve geleceklerine sahip ç›kacaklar›n› belirttiler. Eylemde aç›klama yapan ‹TO Baflkan› Prof. Özdemir Aktan, Sa¤l›k Bakanl›¤›’n›n istedi¤i kiflileri e¤itim hastanelerine atad›¤›n› belirterek, e¤itim hastanelerinde kalite ve üstün hizmet anlay›fl›ndan ödün vermeyeceklerini belirtti. Sa¤l›kta dönüflüm politikalar›na karfl› 3 bin hekimden imza toplad›klar›n› söyleyen Aktan, haklar›n› sonuna kadar savuna-
caklar›n› da ifade etti. ‹TO Temsilciler Kurulu Divan› ad›na bir konuflma yapan Serkan Emre Ero¤lu da, sa¤l›k hakk› için mücadele edeceklerini söyleyerek, herkese anayasal hak olan ulafl›labilir, nitelikli, ücretsiz sa¤l›k hizmetlerinin sunulmas›n› istedi. Sa¤l›k emekçileri ve hasta yak›nlar›n›n da destek verdi¤i aç›klaman›n ard›ndan doktorlar Kad›köy Sa¤l›k Oca¤› önüne kadar yürüyerek “Sa¤l›kta Dönüflüm Yasas›”n› protesto ettiler. Eylem bitiminde toplanan yaklafl›k 3 bin imza Baflbakan Erdo¤an ve TBMM’ye gönderildi. (H. Merkezi)
olarak görmediklerini, as›l olarak fabrikay› kapatt›rmak istemediklerini belirten iflçiler, kendilerine söylenen 5 y›l ifl güvencesi flart›n›n da 3. y›lda ihlal edildi¤ini söylüyorlar. Özellefltirme sürecinde duruma müdahale etmeyen sendikan›n durumuna iliflkin sendika yönetimi iflçilere flöyle diyor: “Baflkan kasadan ald›¤› 10 milyar› at yar›fllar›nda kulland› ve sonra da zaten ihraç edildi.” ‹flçiler, özellefltirme kapsam›nda hayata geçirilen iflten ç›karmalara karfl› gerçeklefltirdikleri fabrika iflgaline 5. günde son verdiler. Eylemin hangi koflullarda sonland›r›ld›¤›na dair görüflünü ald›¤›m›z Tek G›da-‹fl Sendikas› Trakya-Marmara Bölgesi 5. fiube Baflkan› Abdullah Çolak, gazetemize yapt›¤› aç›klamada; bu eylemin, taleplerin önemli bir k›sm›n›n karfl›lanmas› ile son buldu¤unu söyledi. Ayr›ca kabul edilen taleplerin, k›dem ve ihbar tazminatlar›n›n yan› s›ra, 5 maafl ikramiye ve mevcut çal›flanlar›n özellefltirmenin ard›ndan memuriyet içinde memuriyet anlam›na gelen bir statüde konumland›r›larak, çal›flmaya devam etmelerini de kapsad›¤›n› sözlerine ekleyen Çolak, bu eylemin kendileri aç›s›ndan önemli bir kazan›m oldu¤unu vurgulad›. Çünkü eylemin bafllang›c›nda karfl›lar›nda hiçbir talebi ve görüflmeyi kabul etmeyen bir patron oldu¤unu, ancak eylemle birlikte bunu de¤ifltirdiklerini ve bir dizi talebi kabul ettirdiklerini ve bu eylemin ilerideki hedefler aç›s›ndan da bir umut vaat etti¤ini, bunun için de bitirilen eylemin yenilgi de¤il, kazan›mla sonuçland›¤›n› ileri sürdü. (Kartal)
29
65
12-25 Ocak 2007
“Savaş gerçekte gözleri kör olanlar görsün diye: Savaş Kör eçti¤imiz günlerde yap›lan bir dayan›flma etkinli¤inde mesane kanseri oldu¤u halde tahliye edilmeyip F tipi hapishanede tutulan devrimci tutsak Erol Zavar’›n efli Elif Zavar “D›flardakiler hep birlikte dayan›flmay› büyütürse, tecrit k›r›l›r” diyordu. Tecridin yaratt›¤› fiziksel rahats›zl›klarla birlikte psikolojik sorunlar yaflay›p,kendini d›fl dünyaya kapatan Savafl Kör’ü iflte bu dayan›flma yeniden yaflama döndürdü. Tecridin tutsaklara neler yapabilece¤inin en somut kan›t› olan Savafl, bu gerçe¤i gizlemek isteyenlerin surat›na gerçe¤i hayk›r›yor. ‹çerden ve d›flar›dan yaz›lan mektuplar, yap›lan ziyaretler, tedavi ücretlerinin karfl›lanmas› için yürütülen maddi destek giderek art›yor. Savafl day›n›flma ile tekrar hayata sar›l›yor.
G
Direniflleri hat›rl›yor, çünkü izleri onda…
‹nsanlar onu ilk “Su damlas›na s›¤d›r›lan yaflam” adl› belgeselle tan›d›. 96 Ölüm Orucu direnifli gazisiydi. Hem Ulucanlar Katliam›’n› hem de 19 Aral›k Katliam›’n› yaflayan biriydi ve 2001 y›l›ndaki direniflten sonra Wernicke Korsakoff tan›s› ile serbest b›rak›lm›flt›. Belgeselden akl›m›zda kalan önemli noktalardan birisi “Devrimciler nas›l hat›rl›yor musun?” sorusuna verdi¤i cevapt›; “‹yi bir fley, onurlu bir fley…” Tedavisi tamamlanmadan, devam eden mahkemesinin sonuçlanmas›yla birlikte Savafl Kör, ailesinin yan›ndan al›n›p, tutuklanarak tedavi olmas› gerekti¤i halde hapishaneye konuldu. Wernicke Korsakoff sendromunun etkilerinin yan› s›ra psikolojik dengesini kaybeden Savafl, bu haldeyken 2 y›l› aflk›n bir süre tekli hücrede tutuldu. ‹ki sefer arkadafllar›, akrabalar› ve avukat›n›n giriflimleri ile hastaneye sevk edilirken hem hapishane idaresi taraf›ndan hem de Adli T›p taraf›ndan “sa¤l›kl›d›r” denip tekrar hücreye konuldu. Savafl Kör, flimdi tecridi görmeyenler gibi görmüyor, tedavide gecikildi¤i için iki gözü de görme yetene¤ini kaybetmifl durumda. Sadece tek gözü ›fl›¤› sezebiliyor. Ancak onlar gibi gerçeklere kör de¤il. Cezaland›r›ld›¤› süreyi doldurdu¤unda Savafl Kör zorla al›nd›¤› topluma, ruh sa¤l›¤› bozulmufl, tedavisi engellendi¤i için kör olmufl, su ve ekmek haricinde hiçbir fley yemeyen ve bu yüzden hareket dahi edemeyen bir halde geri b›rak›ld›. Savafl Kör’le ilk yapt›¤›m›z görüfl-
mede röportaj yapmak istememiflti. Kendisine bir fley sordu¤umuzda dahi cevap vermiyor, hareket edemedi¤inden ötürü sadece yata¤a uzanm›fl gözlerini elleriyle tutmufl halde bekliyordu. De¤il gürültüye en ufak bir sese dahi katlanam›yordu. fiimdi arkadafllar›n›n, devrimcilerin, yoldafllar›n›n, ailesinin ve Savafl’›n bu durumuna uzaktan yak›ndan tan›k olan herkesin yard›m› ile tedavisi yap›l›yor. Tek gözünü tamamen kaybetmifl durumda. Doktorlar ailesine “Keflke erken gelseydi, bu halde olmazd›. Yap›labilecek bir tedavi için çok geç” aç›klamas›n› yapm›fllar. Aradan geçen belli bir süre sonra Savafl’› flu anda tedavisinin yap›ld›¤› hastanede tekrar ziyaret ettik.
Tecritten yaflama bir yol; yaln›z bir dost sesi ‹lk gitti¤imizde sesimize tepki vermeyen Savafl’a kendimizi tan›t›nca bir gülümseme belirdi yüzünde. Annesine nas›l oldu¤unu sorduk, flimdilik iyi oldu¤unu, doktorlar›n ilgilendi¤ini söyledi bize. Bir ara ise Savafl bu halde oldu¤u halde halen sa¤l›k karnesi alamad›klar›n› belirtti. Savafl’a nas›l oldu¤unu sordu¤umuzda ise bizi sevindiren bir cevap verdi; “Ben iyiyim, siz nas›ls›n›z?” Asl›nda röportaj yapmak için geldi¤imizi söyledi¤imizde haf›zas›n›n tam yerinde olmad›¤›n›, bize kesik bir konuflma ile anlatt›. Onu ilk hat›rlad›¤›m›z görüntülerde oldu¤u gibi “onurlu fleyleri” hat›rl›yordu; yoldafllar›n› ve direniflleri. Ne anlatmak istedi¤ini sorduk; “flu anda akl›ma hiçbir fley gelmiyor, üzgünüm” diyor. Savafl’›n flimdi hastanede oldu¤unu ö¤renen ve ona selam gönderen insanlar›n adlar› aktar›l›p “selam› var” deniyor; yüzündeki gülümseme ile beraber “siz de benim için selam söylüyorsunuz, de¤il mi?” diyor. fiimdi nas›l oldu¤unu sorunca çok mutlu oldu¤unu söylüyor.
Ulucanlar ve 19 Aral›k’ta bulundu¤unu ve ne hat›rlad›¤›n› soruyoruz. Geçmiflte de onu tan›yan bir arkadafl; Halil Türker’i hat›rlay›p hat›rlamad›¤›n› soruyor ve bize dönerek “çok iyi anlafl›rlard›” diyor. Savafl anlatmaya bafll›yor; “Evet, onu hat›rl›yorum. Ulucanlar’da flehit düfltü. Baflka ko¤ufltan bizim ko¤ufla gelirken.” Türker’i, vuruldu¤unu gören baflka arkadafllar›n ko¤ufla kadar getirdiklerini anlat›yor, bu kesik sözcüklerin aras›nda belli bir zaman süren konuflmada son söz bizi buruklaflt›r›yor. “Kuca¤›mdayd›, gelmiflti, ama ölmüfltü.” Sol elinde 3 parma¤›n›n olmamas›na neden olan Ulucanlar katliam›? O gün, yani Ulucanlar katliam› s›ras›nda dolab› barikat olarak kap›n›n önüne koydu¤unu ve dolab›n düfltü¤ünü söylüyor. “Do-
lap elinin üstüne mi düfltü?” diye sorunca “hay›r” diyor. K›sa bir bekleyiflten sonra “kurflun, kurflun geldi ve dolap düfltü. Kurflun parmaklar›ma denk gelmifl, bir de di¤er bile¤imde kurflun izi var, bir kurflun da oraya gelmifl” diye ekliyor. Söz bitince titreyen ellerini tutup “‹stersen konuyu kapatal›m” diyoruz; cevab› bize eskiden anlat›lan Savafl Kör’ü yeniden yaflat›yor; “Kusura bakmay›n, çok konuflam›yorum, kafam kar›fl›k”, bu sözlerden sonra yan›ndaki arkadafl halen baz› fleyleri hat›rlayamad›¤›n›, hat›rlad›klar›n› da net bir flekilde anlatamad›¤›n› söyledi. Baz› yoldafllar›n› hat›rlad›¤›n› ve nas›l ölümsüzlefltiklerini de hat›rlad›¤›n› söyledi bize, sonra sessizlefltik. Gitme vakti yaklaflt›¤›nda “Herkese selam söyleyin” diyor bize, “Herkese deste¤i için teflekkür edin”…
Dayanışma büyütülerek tecrit kırılır!
Bizler ‹zmir Cezaevi ‹nisiyatifi olarak Savafl Kör’ü sahiplenmek için bafllat›lan kampanyaya destek vermek için ilk günden harekete geçtik. Çünkü bizler biliyoruz ki dayan›flma büyütülerek tecrit y›k›l›r. Tecridi k›rman›n bir parças› da flu an Savafl Kör’ü sahiplenmekten geçiyor. Bafllang›ç olarak dayan›flma amaçl› kartpostal ç›kard›k. DKÖ’lere, sendikalara kurumlara, çevremizdeki duyarl› insanlara gidip
Savafl Kör’ün sa¤l›k durumunu ve F Tiplerindeki tecrit zulmünü bir kez daha anlatt›k. Ayn› zamanda Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri’nin Savafl Kör ile ilgili haz›rlad›¤› bildirileri ve ‹zmir Cezaevi ‹nisiyatifi’nin haz›rlad›¤› afifl ve kartpostallar› b›rakarak dayan›flmay› gelifltirmek ad›na neler yap›labilece¤i hakk›nda fikir al›flverifli yapt›k. Bu noktada birçok kurumun destek verme çabas›n› ve duyarl› olduklar›n› gördük. Bu çal›flmalar›n yan› s›ra Savafl Kör’ün sa¤l›¤› ve sahiplenilmesi özelinde F tiplerinde yaflat›lan tecrit (kifliliksizlefltirmeizolasyon) koflullar›n›n daha genifl kitlelere ulaflmas› amac›yla günlük gazetelere ve çeflitli internet sayfalar›na yaz›lar yaz›l›p gönderilmifltir. Yaz›lar›m›za buralarda yer verilmifltir. Savafl Kör’ü sahiplenerek tecridi k›rmaya yönelik kampanyam›z› ve çal›flmalar›m›z› devam ettirece¤iz. (‹zmir)
30
12-25 Ocak 2007
‹flçi-köylü’den 2006’dan ak›lda kalanlar... Emperyalistlerin hem intikam, ama daha çok da halklara gözda¤› amac›yla gerçeklefltirdikleri idam›n gölgesinde girdik yeni y›la. Saddam’›n idam› ayn› zamanda 2000’lerin bafl›nda derinleflmeye bafllayan, 2006’ya gelindi¤inde ise art›k içinden ç›k›lamaz hale gelen krizin bir ürünüydü. 2006 y›l› boyunca dünyada ve ülkemizde yaflanan geliflmelere bakt›¤›m›zda, emperyalist-kapitalist sistemin içinde bulundu¤u krizin boyutunu daha net bir flekilde görebiliriz. 2006’n›n ilk ay› emekçi y›¤›nlar›n sisteme karfl› mücadelelerindeki yükselifli ve öfkeyi yans›tt› daha çok. Asya’dan Ortado¤u’ya kadar uzanan bir hatta emekçi y›¤›nlar›n öfkesi d›fla vurdu. NKP(M), Nepal’de sürdürülen Halk Savafl›’nda, ateflkesi tek tarafl› sona erdirerek, hem Nepalli egemenlere, hem onlar› destekleyen yay›lmac› Hindistan’a ama esas olarak da emperyalistlere meydan okumay› sürdürdü. Ayn› günlerde Filistin’de yap›lan seçimleri Hamas’›n kazanmas› ise, Filistin halk›n›n teslimiyetçi El Fetih’e bir cevab› ve intifadan›n daha da ileri tafl›naca¤›n›n habercisi oluyordu. Ortado¤u ve Asya’da bu önemli geliflmeler yaflan›rken, Avrupal› emekçiler de, sadece ba¤›ml› ülkelerde de¤il, emperyalist metropollerde de artan emperyalist sald›rganl›¤a karfl› aya¤a kalk›yor, Almanya, Hollanda, Belçika’da 50 bin liman iflçisi, polisin azg›nca sald›r›lar›na ra¤men gerçeklefltirdikleri eylemle, AB’nin limanlar› özellefltirme yasa tasar›s›n› geri çektirerek, emperyalizme kendi kalesinde güçlü bir tokat at›yordu. Halklar›n özgürlük yürüyüflünün önünde engel olmay› sürdüren tasfiyeci anlay›fllar ise, 2006 y›l›nda da bu geliflmelere gözlerini inatla kapamay› sürdürdüler. Latin Amerika’daki “sol aldatmacas›”, DSF’nin 2425 Ocak 2006’da Venezüella’da gerçeklefltirdi¤i toplant›yla pekifltirilmeye çal›fl›ld›.
Dünya halklar›na yönelik ABD emperyalizmi öncülü¤ünde ve “Terörle Mücadele” konseptiyle gerçekleflen sald›r›lar›n, ›srarla “Medeniyetler Çat›flmas›” olarak getirilme çabalar› 1 fiubat’ta Danimarka’da yay›nlanan provokatif karikatür krizinde kendini gösterdi. Ancak halklar› karfl› karfl›ya getirme çabalar› sadece bununla s›n›rl› kalmay›p, iflgal bölgelerinde mezhepler aras› çat›flmalar›n körüklenmesine dönüfltü. Dünyan›n bir di¤er ucunda, Meksika’da ise aylarca sürecek olan bir direnifl bafll›yordu. Oaxacal› e¤itim emekçilerinin 14 Haziran’da, ekonomik-demokratik taleplerle bafllatt›¤› eylem süreci, k›sa sürede genifl emek kesimlerini ve özellikle Meksika’n›n yerli halklar›n› kapsayarak, tüm eyaleti denetimi alt›na al›yordu. Ülkemiz egemenleri ise ayn› dönemde, emperyalizmin krizine paralel olarak yaflad›klar› siyasal krizi aflma derdine düflmüfllerdi. Bunun içindir ki, y›l›n ilk günlerinde ortaya ç›kan kufl gribi salg›n›ndan dolay› çok say›da insan›n yaflam›n› yitirmesine, gündem sapt›rma amaçl› yay›nlara ra¤men, krizin gölgesinde kald› ve gerekli önlemler al›nmayarak, halk›n yaflam›n› uzunca süre tehdit etmeyi sürdürdü. Ancak, iflçi emekçi y›¤›nlar› giderek yoksullaflt›ran emperyalist politikalara duyulan öfke, sadece kentlerde de¤il, k›rsal kesimde de y›l›n ilk ay›ndan itibaren soka¤a taflt›. ‹flte soka¤a taflan bu öfkelerden birinde, 11 fiubat’ta yap›lan bir köylü eyleminde, sorununu dile getirmeye çal›flan bir çiftçiye, emek ve halk düflman› yüzünü iyice göstererek, flöyle diyordu Erdo¤an: “Anan› da al git!” TC temsilcileri Kürt halk›na dönük, TC’nin kuruluflundan bu yana sürdürdükleri imha-inkâr politikalar›na, linç kültürünü k›flk›rtma ve yayma pratiklerine paralel olarak, h›z vermeye bafllam›fllard›. Nisan bafllar›nda, Mufl’ta ç›kan çat›flmada flehit düflen 14 HPG gerillâs›n›n cenaze töreninde bafllayan çat›flma-
lar, bölgenin di¤er illerine de yay›ld›. Faflist kolluk güçlerinin a¤›r silâhlarla atefl açt›¤› çat›flmalarda 15 kifli yaflam›n› yitirdi. Diyarbak›r’da hayat›n› kaybeden 12 kifliden 7’sinin çocuk oldu¤u aç›kland›. Diyarbak›r’daki ölümler üzerine Erdo¤an, “Kad›n da olsa çocuk da olsa güvenlik güçleri gere¤ini yapacakt›r” diyerek faflist yüzünü bir kez daha gösterdi ve katliam› savundu. Ancak emperyalistlerin ve onlar›n uflak rejimlerinin kapsaml› sald›r›lar› ezilen y›¤›nlar›n isyan ateflini büyütmesini engelleyemedi. Afganistan ve Irak iflgalleri iflgal güçleri aç›s›ndan giderek derinleflen bir bata¤a dönüflmeyi sürdürürken, ülkemiz emekçilerindeki k›p›rdan›fllar da sürdü. Manisa Akhisar’da Graniser Cam iflçileri, Diyarbak›r’da Aky›l iflçileri, Kocaeli’nde Al-Co tencere iflçileri ve tepkilerini eyleme döktüler. Bu eylemlerin en görkemlisini ise, yaz aylar›nda yüz bini aflk›n köylünün kat›ld›¤›, Ordulu f›nd›k üreticilerinin eylemi oluflturuyordu. Ülkemizdeki emperyalist üslerde 90 adet atom silâh› bulundu¤unun ortaya ç›kmas› ise, bu ortakl›¤›n ve uflakl›¤›n tescili oluyordu. Bir yandan ABD emperyalizmine di¤er yandan ise AB emperyalizmine yaranma telâfl›yla ikisi aras›ndaki dengeleri tutturmaya çal›flan ülkemiz komprador egemenlerinin politikalar›, ç›karlar› gere¤i daha güçlü ba¤larla ba¤l› olduklar› ABD emperyalizminin güdümünden ç›kam›yor. Bu politikalar sonucu giderek derinleflen siyasal ekonomik krizin faturas›, bir kez daha iflçiemekçi y›¤›nlara ödetilmeye çal›fl›larak, en baflta da sa¤l›k, kamu vb. sektörlerde hak gasplar›na h›z veriliyor. Halk›n de¤iflik kesimlerini karfl› karfl›ya getirmeyi amaçlayan linç kültürü de yine çeflitli vesilelerle, hem de ayd›n, sanatç› vd. tabakalar› da içine alacak biçimde geniflletilerek hayata geçiriliyor, devlet eliyle örgütlenenk›flk›rt›lan ›rkç›-faflist güruhlar mahkeme önlerinde, üniversitelerde, sokaklarda ve daha birçok yerde linç giriflimlerini hayata geçiriyordu. Dünyada ve bölgemizde emperyalistlerin yaratt›¤› ve giderek t›rmand›r›lan çat›flmal› sürecin ülkemizde de giderek artaca¤›n›n iflaretlerinden biri ise, fiemdinli’deki “iyi çocuklar›n” hamisi Y. Büyükan›t’›n Genel Kurmay Baflkanl›¤›’na getirilmesiyle veriliyor. Büyükan›t’›n bafl-
65 kanl›¤a gelmesini, Lübnan tezkeresi izliyor ve devrimcilerin, anti-emperyalistlerin ve iflgal karfl›t› tüm kesimlerin tepkilerine ra¤men, Lübnan tezkeresi 5 Eylül’de onaylan›yordu. Tezkere karfl›t› eylemlere yönelik sald›r›larda ise, çok say›da insan gözalt›na al›narak, bunlar›n ço¤u tutuklan›yordu. Tüm emperyalist ülkelerde kapsam› geniflletilen Terörle Mücadele Yasas› emperyalistlerin bölgedeki “stratejik orta¤›” (daha do¤rusu stratejik ufla¤›) taraf›ndan giderek daha fazla gündemlefltirilerek, toplumsal muhalefetin her kesiminden gelen tepkilere ra¤men yasalaflt›r›ld›. Nisan ay›nda Proletarya Partisi’ne yönelik yap›lan operasyonlarda 20 devrimci tutsak edildi. Yasan›n hayata geçirilmesine dönük ilk pratik gecikmeden hayata geçiriliyor ve 8 Eylül’de, MLKP operasyonu ad› alt›nda gerçeklefltirilen sald›r›larda, At›l›m gazetesinin çok say›da bürosu, ESP ve ESP’ye yak›n birçok devrimci kurum bas›larak, onlarca kifli tutuklan›yordu. Benzer bir sald›r› ise aradan birkaç geçmeden Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i ve ba¤lant›l› oldu¤u düflünülen kurumlara dönük gerçeklefliyordu. Ancak bu sald›r›lar›n gerçekleflti¤i bölgeler, devrimcilerin günlerce süren direnifllerine çarpt›. Devrimci, sosyalist ve yurtsever bas›na karfl› sald›r›lar, yeni TMY ile birlikte daha da art›yor, çok say›da gazeteci tutuklan›yor, 2006 y›l›nda tüm dünyada yaflam›n› yitiren gazeteci say›s› ise s›n›r tan›mayan gazeteciler taraf›ndan 81 olarak veriliyordu. Emperyalistlerle flörtünü sürdüren Kürt Ulusal Hareketi önderli¤inin, ABD’nin telkinleri ile 1 Ekim’de bir kez daha tek tarafl› ateflkes ilan etmesi, Kürt halk›na dönük imha inkar sald›r›lar›n› durdurmad›. Aksine, daha da artan bu sald›r›lara, y›l›n son aylar›nda yaflanan sel felâketi eklendi ve yaflanan ölümlere ra¤men bölgeye yard›m göndermede ad›m atmayan AKP hükümeti, Kürt halk›n› yok saymay› sürdürdü. 2006’da dünyada ve ülkemizde yaflanan önemli geliflmelerden sundu¤umuz bu özet, sistemin sald›r›lar› kadar, bu sald›r›lar karfl›s›nda geliflen direniflleri de yans›tmaktad›r. ‹çine girdi¤imiz yeni y›la damgas›n› vuracak olan ise, hiç flüphesiz halklar›n daha da yükseltecekleri bu direniflleri olacakt›r.
65 Saddam’›n suçlar›n›n gerçek sorumlusu ABD emperyalizmidir! Saddam kendi halk›na karfl›, böylelikle de insanl›¤a karfl› a¤›r suçlar ifllemifl olan bir diktatördür ve bundan kimsenin kuflkusu yoktur. Ancak iflledi¤i bu suçlar›n neredeyse tümünün gerçek so-
rumlusu, siyasal yükseliflinde ve ayn› zamanda da idam›nda baflrolü oynayan ABD emperyalizmidir. Bu gerçeklikten dolay›d›r ki, Saddam sadece Duceyl’de iflledi¤i suçtan dolay› mahkum edilerek, idam edilmifltir. Oysa Saddam’›n bu suçu mahkemeden önce zaten defalarca kan›tlanm›flt›. O’nun sadece bu suçtan dolay› yarg›lanmas› ve ceza almas› bile, yarg›lamay› hem Irak halk›n›n hem de kamuoyunun nezdinde tam bir komediye dönüfltürmekte. Mesela 1988 y›l›nda Halepçe’de zehirli gazla 5 bin Kürt’ü katletmesi öncelikli bir dava gerekçesi olmad›. Hatta ABD bu suçu yarg›laman›n d›fl›nda tutmak için özel bir çaba göstermifltir. Çünkü kendilerinin bu suçtaki paylar› meydandad›r. Hatta bu suçun gerçek sahibiydiler. Halepçe’de kullan›lan kimyasal silahlar› Saddam’a veren ABD emperyalizmiydi. Bunun içindir ki Halepçe Katliam›’n›n yafland›¤› dönemde, bu katliam›n dünya kamuoyunun gündeminden uzak tutulmas› için en fazla çabay› da yine ABD harcam›flt›.
Saddam’dan kahraman olur mu? Sonuç olarak; ABD emperyalizmi, kendi ç›karlar› u¤runa yaratt›¤› bir tiran›, yine kendi ç›karlar› u¤runa ortadan kald›rm›flt›r. Saddam’›n iflgal sonra-
31 s›nda ele geçirilmesinden, yarg›lanmas›na kadar her fley tam bir flova dönüfltürülmüfl ve tüm bu süreç boyunca Saddam’›n suçlar›n› itiraf etmesi için de¤il, etmemesi için çaba gösterilmifltir. Çünkü konufltu¤unda Saddam’›n halk›na karfl› iflledi¤i tüm insanl›k suçlar›n›n arkas›nda, baflta ABD emperyalizmi olmak üzere, emperyalist güçlerin oldu¤u dünya kamuoyunun gözleri önüne serilecekti. Bunun içindir ki, Saddam’›n yarg›lanma süreci de tam bir dan›fl›kl› dövüfl olmufltur. Mesela, Saddam Hüseyin’in imzas›n› tafl›yan tek bir belge bile sunulmam›flt›r mahkemeye. Mahkemede kendisi veya bir flahit konuflmak istedi¤inde, hep mikrofon kapat›lm›flt›r. Böylece televizyonlar sadece görüntüsünü versinler ve söylediklerini aktaramas›nlar diye. ‹flgal yoluyla bölgede hakimiyet kuramayan ve de bölgede iç çat›flmalar› körükleyerek bu hakimiyeti sa¤lamaya çal›flan iflgal güçleri, bu bölünmüfllü¤ü bugün daha da uç noktalara tafl›ma çabas›ndalar. Saddam’›n idam› da yine bu çabalar›n bir sonucudur. ‹dam› infaz eden cellatlar›n infaz s›ras›nda Mukteda el Sadr yanl›s› sloganlar atarak, infazla Sadr aras›ndaki iliflkiye gönderme yapmalar› da yine ayn› senaryolar›n bir parças›d›r ve ard›nda Sünnifiii çat›flmas›n› t›rmand›rma gayreti vard›r. Bu çat›flmay› t›rmand›rma gayretinin bir ürünü olarak, ayn› zamanda Saddam’dan bir kahraman yaratma çabas› da gözlemlenmektedir. Saddam’›n idama- en az›ndan görüntüde- so¤ukkanl› gidiflinin, hemen infaz›n akabinde dünya medyas›nda gösterilmeye bafllamas› sadece Irak’ta de¤il, dünyan›n birçok yerinde Saddam’›, tiran kiflili¤i bir anda göz ard› edilerek, birçoklar› aç›s›ndan kahramana dönüfltürmüfltür. Hatta bu yönlü görüfl ayr›l›klar›n› ve tart›flmalar› da beraberinde getirmifltir. Bu görüntülere ek olarak, Saddam’›n ABD’li bak›c›s›n›n a¤z›ndan, yine Saddam’› kahramanlaflt›rmaya hizmet edecek aç›klamalar yapt›r›lmas› da ayn› biçimde, O’nu bir kesimin gözünde kahramanlaflt›rma çabalar›n›n ürünüdür. Bu çaba ise özde yine Irak’taki karfl›tl›klar›n k›z›flt›r›lmas› çabas›d›r. Ancak flu da bir gerçeklik ki, Saddam Irak halk›n›n en az›ndan belli bir kesiminin gözünde, özellikle de Baas yanl›lar›n›n ve de Irak’taki Sünni kesimin ço¤unlu¤unun gözünde maalesef bir kahramana dönüflmüfltür bile...
12-25 Ocak 2007
Saddam’› idam ederek sözde kendi halk›na karfl› suç iflleyen birini cezaland›rd›¤›n› iddia eden ancak özde kendi insanl›k suçlar›n› da örtbas etmeye çal›flan ABD emperyalizmi, kendi yaratt›¤› tiran› yine kendisi cezaland›rm›flt›r. Oysa Saddam vb. diktatörlerin cezalar›n› verecek olanlar, onlar› yaratanlar de¤il, bu tiranlar›n iktidarlar› alt›nda her türden zulme u¤rayan halklar olmal›d›r. Emperyalizmin zaferinin de¤il, yenilgisinin bir ifadesi olan bu idam, emperya-
SADDAM HÜSEY‹N K‹MD‹R? 28 Nisan 1937: Sünni, köylü bir ailenin o¤lu olarak baflkent Ba¤dat’›n 175 kilometre kuzeyindeki Avca’da do¤du. 1957: “Arap Dirilifl Partisi” Baas’a kat›ld›. 1959: 1958’de monarfliyi deviren Abdülkerim Kas›m’a yönelik suikasta kat›ld›. G›yab›nda idama mahkum edilen Saddam, yurtd›fl›na kaçt›. 1963: Kas›m’›n Baas taraf›ndan devrilmesinden ve Abdüsselam Arif’in iktidara gelmesinden sonra Irak’a döndü. Arif, bir darbe girifliminden sonra Kas›m’da Baasç›lar› yakalama kampanyas› bafllatt›. 1964: Saddam Hüseyin yakaland›, 2 y›l sonra firar etti. 1968: Baas’› iktidara tafl›yan darbeye kat›ld› ve Devlet Baflkan› Ahmed Hasan El Bekir’in gölgesinde, rejimin güçlü isimlerinden biri oldu. 1969: Devrim Komuta Konseyi Baflkan Yard›mc›s› oldu. 16 Haziran 1979: Sa¤l›k nedenleriyle resmen istifa eden Bekir’in yerine geçti, Devlet Baflkanl›¤›, Baflbakanl›k, Baas Genel Sekreterli¤i, Devrim Komuta Konseyi Baflkanl›¤› ve Ordu Komutanl›¤› görevlerini birlefltirdi. ‹ktidardaki Baas Partisi içinde tasfiyeye gitti ve 23 yetkiliyi idam etti. Saddam Hüseyin, bundan sonra da muhaliflerini ortadan kald›rmay› sürdürdü. 1980: ABD’nin yönlendirmesi ile, ‹ran-Irak Savafl› bafllad›. Savafl 8 y›l sürdü ve binlerce Irakl› ve ‹ranl› yaflam›n› yitirdi. 17-18 Mart 1988: Kürt kenti Halepçe ABD’nin Saddam’a verdi¤i kimyasal silahlarla bombaland› ve 5 bin kifli bombard›manda yaflam›n› yitirdi. 1990: Giderek ABD’nin denetiminden ç›kan ve bölgesel hakimiyetini kurmaya çal›flan Saddam, asl›nda yine ABD’nin yönlendirmesi ile Kuveyt’i iflgal etti. Bu iflgalin ard›ndan ABD Irak’› bombalamaya bafllad›. BM’nin de devreye girmesiyle, Irak birlikleri 1991’de Kuveyt’ten ç›kar›ld›. Bundan sonra Irak’a 13 y›l boyunca BM ambargosu uyguland›. 15 Ekim 1995: Düzenlenen halk referandumuyla Saddam Hüseyin, oylar›n
listlerin tüm çabalar›na karfl›n halklar›n emperyalizme karfl› direnifllerini durdurmayacakt›r. Baflta iflgallere karfl› direnen Ortado¤u halklar› olmak üzere, emperyalizme karfl› direnen tüm mazlum halklar eninde sonunda emperyalizmi ve onun uflak-iflbirlikçikukla rejimlerini yenilgiye u¤ratarak, emperyalistlere ve onlar›n yaratt›¤› tiranlara hak ettikleri cezay› verecektir!
yüzde 99,96’s›n› alarak 7 y›ll›¤›na tekrar Irak Devlet Baflkan› seçildi. 1998: Ambargonun sürdü¤ü y›llarda, ABD emperyalizmi Irak’a “Çöl tilkisi” harekat›n› bafllatt›. 3 gecede Irak’a 500 füze at›ld›. 15 Ekim 2002: Saddam Hüseyin, yüzde 100 kat›l›ml› seçimde oylar›n yüzde 100’ünü alarak yeniden baflkan seçildi. 20 Mart 2003: Afganistan iflgalinin ard›ndan aç›k hedef olarak gösterilen Irak, ABD ve ‹ngiliz emperyalizmi ve müttefikleri taraf›ndan bombalanmaya baflland›. Amerikan-‹ngiliz birlikleri Irak’a girdi. 9 Nisan 2003: Ba¤dat ve Saddam Hüseyin rejimi düfltü. 1 May›s 2003: Bush, esas çat›flmalar›n sona erdi¤ini aç›klad›. 22 Haziran 2003: Saddam Hüseyin’in iki o¤lu Uday ve Kusay Musul’da bir Amerikan bask›n›nda öldürüldü. 13 Aral›k 2003: Saddam Hüseyin’in Tikrit’te yakaland›¤› ve iflgal güçlerince bilinmeyen bir yere götürüldü¤ü aç›kland›. 9 Ocak 2004: ABD, Saddam Hüseyin’in savafl esiri statüsünde oldu¤unu aç›klad›. 1 Temmuz 2004: Saddam Hüseyin, ABD taraf›ndan oluflturulan özel mahkemede, ilk kez yarg›ç önüne ç›kt›. Devrik diktatör, Halepçe katliam› dahil 7 suçlamayla yarg›lanmaya bafllad›. 17 Temmuz 2005: 148 fiii’nin ölümüyle ilgili Duceyl davas›yla ilgili incelemenin tamamland›¤› aç›kland›. 19 Ekim 2005: Irak Yüksek Ceza Mahkemesi duruflmalar› bafllad›. 19 Haziran 2006: Saddam Hüseyin, üvey kardefli Barzan El Tikriti ve Devlet Baflkan Yard›mc›s› Taha Yasin Ramazan için idam istendi. 21 A¤ustos 2006: ‹kinci dava olan Enfal davas› bafllad›. Eski diktatör ve di¤er 6 san›k Kürtleri katletmekle suçland›. 5 Kas›m 2006: Saddam Hüseyin, Barzan El Tikriti ve Devrim Mahkemesi’nin eski Baflkan› Avad El Bender idama mahkum edildi. Taha Yasin Ramazan, ömür boyu hapis cezas›na çarpt›r›ld›. 26 Aral›k 2006: Temyiz Mahkemesi, Saddam Hüseyin’in idam cezas›n› onad›. 30 Aral›k 2006: Saddam Hüseyin as›larak idam edildi.
ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA
işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com @mail: umutyayimcilik@ttnet.net.tr
BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0538 299 35 52 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0 544 932 24 15 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
T iranları cezalandır mak, o n l a r ı y a r a t a n l a r ı n d e ğ i l , h a l k l a r ı n g ö re v i d i r ! mperyalizmin zaferinin de¤il, yenilgisinin bir ifadesi olan bu idam, emperyalistlerin tüm çabalar›na karfl›n halklar›n emperyalizme karfl› direnifllerini durdurmayacakt›r. Baflta iflgallere karfl› direnen Ortado¤u halklar› olmak üzere, emperyalizme karfl› direnen tüm mazlum halklar eninde sonunda emperyalizmi ve onun uflak-iflbirlikçi-kukla rejimlerini yenilgiye u¤ratarak, emperyalistlere ve onlar›n yaratt›¤› tiranlara hak ettikleri cezay› verecektir!
E
Eski Irak diktatörü Saddam Hüseyin, ABD emperyalistleri taraf›ndan oluflturulan düzmece bir mahkemede, yine düzmece bir biçimde yarg›land›ktan sonra, 5 Kas›m’da idam cezas›na çarpt›r›ld›. ABD’nin yazd›¤› senaryo do¤rultusunda geliflen bu idam karar›, yine ayn› senaryonun bir parças› olarak temyiz mahkemesinde, hem de ola¤anüstü h›zl› bir biçimde onayland›. Irak yasalar›na göre cumhurbaflkan›n›n iki yard›mc›s›n›n imzas› olmadan infaz edilemeyen karar, bu imzalara bile gerek duyulmadan ve 30 günlük bekleme süresi bile dolmadan, 30 Aral›k’ta Ba¤dat’da bulunan eski bir istihbarat binas›nda, sabaha karfl› infaz edildi. Eski Irak diktatörünün, gecenin karanl›¤›nda ve hukuksuz bir yarg›lama sonucu gerçekleflen idam› hiç kuflkusuz, baflta ABD emperyalizmi olmak üzere, emperyalistlerin ve onlar›n bölgedeki kukla rejimlerinin ç›karlar›na hizmet etmektedir. Peki, ABD emperyalizminin bu idam› dünya kamuoyunun gözleri önünde gerçeklefltirmesinin ard›nda yatan bafll›ca siyasal nedenler nelerdir? Her fleyden önce, iflgaldeki tüm ç›kmaza ra¤men böyle bir fleyi yapacak güçte oldu¤unu dünyaya ilan etmek istemesi ve ayn› zamanda muhaliflerine ve de özde tüm dünyaya bir kez daha gözda¤› vermeye çal›flarak, “ABD emperyalizminin ç›karlar›na ters düflenleri ayn› son beklemektedir” mesaj›n› vermek istemesidir. Bu idam ayn› zamanda, ABD’nin Irak’ta “zafer” kazand›¤›n› kan›tlamak ve her geçen gün biraz daha fazla kan gölüne dönen Irak’tan çekilme talepleri-
nin yönünü de¤ifltirmeyi hedeflemektedir. Çünkü sadece Aral›k ay›nda Irak’ta ölen ABD askerlerinin say›s› 100’ün üzerindedir. Toplam resmi say› ise 3 bini geçmifl bulunmaktad›r. ‹damla birlikte iflgal askerlerinin biraz nefes almas› da sa¤lanmak istenmektedir. Çünkü böylelikle direniflin öncelikli hedefinden ç›kacaklar›n›n ve direniflte önemli bir güç olan Baas’›n, fiii yöneticilere ve iflgalin bafl›ndan beri iflgalcilerle iflbirli¤i içinde olan Talabani-Barzani önderli¤indeki Irak Kürtlerine yönelece¤inin hesaplar›n› da yapmaktalar. Saddam’›n idam›yla birlikte ayn› zamanda da, kendi taraftarlar› aras›ndaki popularitesini bile giderek yitiren, bunlar›n bask›s› alt›nda bulunan Maliki hükümetine de, k›sa süreli de olsa bir soluk ald›rmak istenmektedir. Sonuç olarak; bu idam bölgedeki mezhep çat›flmalar›n› iyice körükleyecek gibi. Özellikle de idam›n Kurban Bayram› sabah› gerçekleflmesi, Ortado¤u’da son dönem h›z verilen bölparçala-yönet politikalar›n›n da bir parças›d›r ve bir provokasyondur. ‹dam›n duyulmas›n›n ard›ndan artan çat›flmalar ise bu yaklafl›m› do¤rulamaktad›r. ABD, en önemli katliam tan›¤›n› da yok etti ABD’nin kendi yaratt›¤› kuklas›n› alelacele idam etmesinin en önemli nedenleri aras›nda bölgedeki politikalar›n›n önemli bir tan›¤›n› yok etme kayg›s› da yatmaktad›r. Saddam 1982’de Duceyl’de 148 muhalifini öldürme suçundan yarg›lanm›fl ve ölüm cezas›na çarpt›r›lm›flt›r. Öldürülenler ise Maliki’nin
Dava Partisi mensuplar›d›r. ABD’nin do¤rudan dahil olmad›¤› suçlardan biridir bu. Bu davan›n öne ç›kar›lmas›n›n nedeni de budur. ABD emperyalizminin bölgeye girdi¤i y›llardan itibaren yaratmaya çal›flt›¤› kukla rejimlerden biri olan Saddam’›n diktatörlük rejimi, yine ABD taraf›ndan dönemin en geliflmifl silahlar› ile donat›lm›fl, kimyasal silah program›na izin verilmifl ve bu kimyasal-nükleer bir dizi silah, ABD’nin bilgisi ve yönlendirmesi dahilinde, deneme vb. amaçl› bölge halklar›na dönük kullan›lm›flt›r. ABD emperyalizmi 1980 y›l›nda Saddam rejiminin ‹ran’a savafl açmas›n› sa¤layarak, 8 y›l süren bu savafl boyunca Saddam’a silah vb. anlamda tam destek sunmufl, verdi¤i askeri taktiklerle, ‹ran halk› üzerine say›s›z kimyasal bomba at›lm›flt›r. ‹ngiltere, Fransa ve Almanya gibi Avrupal› emperyalist güçler de bu savafl için Saddam’a çok say›da silah göndermifltir. Irak iflgalinin mimarlar›ndan olan Rumsfeld, o dönem Amerikan özel elçisi olarak Irak’a gitmifltir. Rumsfeld, o dönem bu savafla iliflkin tüm dünyada artan insan haklar› ihlalleri elefltirilerine karfl›n, Saddam’› ‹ran’a karfl› savaflta sonuna kadar destekleyeceklerinin garantisini vermifltir. Irak iflgalinin mimarlar›ndan ve sözde Saddam’›n bafl düflmanlar›ndan olan Rumsfeld’in, o dönem Saddam’la el s›k›fl›rken çekilen resimleri hala kamuoyunun haf›zalar›ndad›r. 1987-88 y›llar›nda yine ABD’nin yönlendirmesi ve bilgisi dahilinde, Irak’ta yaflayan Kürtlere dönük, içinde Halepçe katliam›n›n da bulundu¤u, kapsaml› katliamlar gerçekleflmifltir. Rus Sosyal Emperyalizmi’nin çöküflü ile birlikte bölgedeki dengeler de de¤iflmifl ve bölgedeki kukla-iflbirlikçi rejimler eski misyonlar›n› oynayamaz olmufltu. Bu durum ayn› zamanda dünya hegemonyas› iddias›n› daha da öne ç›karan ABD emperyalizmi ve di¤er emperyalist güçler aç›s›ndan bölgedeki zenginliklerin yeniden paylafl›lmas›na dö-
nük projeleri de gündeme getirmiflti. Bölgede gözden düflen rejimlerden biri de, tek bafl›na bölgesel hakimiyet kurmaya çal›flan ve giderek ABD’nin denetiminden ç›kan Saddam rejimiydi. Ancak Saddam’›n gözden düflmesinden hemen önce, 80’li y›llar›n sonunda fiiilere ve Kürtlere dönük gerçeklefltirdi¤i katliamlar da yine ABD’nin cesaretlendirmesi nedeniyle hayata geçirilmifltir. 90’l› y›llara gelindi¤inde Saddam ad›m ad›m bölgedeki bafl düflman ilan edilmeye bafllam›flt›r. I. Körfez Savafl› ise bunun ilan› olmufltur. I. Körfez Savafl› bilindi¤i gibi Saddam’›n Irak’›n eyaletlerinden biri olarak gördü¤ü Kuveyt’i iflgal etmesiyle birlikte gündeme gelmifltir. Ancak Saddam’› Kuveyt’i iflgal etmeye yönlediren de yine ABD olmufltur. Çünkü daha sonraki Irak sald›r›s›na gerekçe yarat›lmas› gerekiyordu. O dönemin ABD bas›n›nda ç›kan CIA yönlendirmesi haberlerde, Saddam’›n Kuveyt’i iflgal etmesi telkin edilerek, Saddam cesaretlendirilir. Saddam rejiminin ordular› k›sa bir süre sonra Kuveyt’e girer. Akabinde ise ABD emperyalizmi ve müttefiklerinin Irak’a müdahalesi gelir. Ancak Irak bu süreçte iflgal edilmez, çünkü ne Irak’taki iç dengeler ve dünya konjonktürü henüz buna uygundur, ne de Saddam’›n yerine konacak, ABD’nin denetleyebilece¤i ve ayn› bask›c› yöntemlerle Irak halk›n› yönetecek bir baflka kukla kiflilik vard›r haz›rda. O dönem, 2003’de oldu¤u gibi Irak’› iflgal etmek ve de Saddam’› devirmek yerine, Irak’a karfl› y›llarca sürecek bir dizi ambargo uygulan›r. Böylelikle as›l cezaland›r›lan t›pk› iflgalde oldu¤u gibi Irak halk› olur. Temel insani ihtiyaçlar›n bile ambargo kapsam›nda olmas›ndan dolay›, baflta bebekler olmak üzere her ay binlerce Irakl›, açl›k, yoksulluk ve yoksunluktan yaflam›n› yitirir. 2003’deki Irak iflgaline de bu tablo alt›nda gelinir: Y›llar boyu süren ambargodan yorgun düflmüfl, açl›kla sefaletle bo¤uflan bir Irak vard›r art›k.