www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttnet.net.tr
Say›: 2007-08
71
*Y›l:4 *6-19 Nisan 2007 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1303-9350
Birleflik, Kitlesel, Devrimci 1 May›s için alanlara! ‹flçi s›n›f›n› örgütleyelim! çl›k s›n›r›n›n 630 YTL’ye dayand›¤›, özellikle son y›llardaki özellefltirmeler sonucu yaflanan iflten atmalarla iflsizlik oran›n›n her geçen gün artt›¤›, ifl bulabilen “flansl›” kesimin ise sefalet içinde oldu¤u günümüz koflullar›n de¤ifltirilmesinde özne olan baflta iflçi s›n›f› olmak üzere ezilen halk, büyük oranda örgütsüz oldu¤u için bu sömürü, bask›, zulüm düzeni devam etmektedir. Bu zinciri k›rman›n yolu örgütlenmekten geçmektedir.
A
Katliam›n 30. y›l›nda ünya iflçi s›n›f›n›n birlik, dayan›flma ve mücadele günü olan 1 May›s’›n yak›nlaflt›¤› bu süreçte iflçi s›n›f›n›n ve ezilen halk›n yaflad›¤› koflullara hakim olarak, onlar›n sorunlar›n›n çözüm yollar›n› göstermek bizim görevimizdir. 1 May›s 1977’de 500 bin emekçinin kat›ld›¤› Taksim mitinginde devletin gerçeklefltirdi¤i katliam›n 30. y›ldönümünde Birleflik, kitlesel, devrimci 1 May›s fliar›n› hayk›ral›m.
D
Saraylara savafl, kulübelere bar›fl BM Dünya Kalk›nma Ekonomileri Enstitüsü’nün 2000 y›l› verilerine göre yapt›¤› ve 2006 y›l›n›n sonlar›nda yay›nlanan araflt›rmaya göre; dünya nüfusunun yüzde ikisi dünya zenginliklerinin yar›s›ndan fazlas›na sahip durumda iken nüfusun yar›s› ise dünya servetinin yüzde biri ile “idare” etmektedir. En zengin yüzde 1’lik dilimin yüzde 40’l›k, yüzde 10’luk dilimin ise yüzde 85’lik bir zenginli¤e el koydu¤u dünyada, 499 dolar milyarderi 13 milyonda dolar milyoneri bulunmaktad›r. Emperyalistler ile ezilen halklar aras›ndaki gelir dengesizli¤i her an, her saat büyümektedir. Dünyan›n bütün zenginliklerine hâkim olan bir avuç asalak ile zulüm alt›nda inleyen milyarlarca insan.
Ancak ezilen dünya halklar›n›n Irak’ta, Afganistan’da büyüttü¤ü direnifl, iflçi s›n›f›n›n dünyan›n birçok ülkesinde yapt›¤› eylemler, “felaketin” yaklaflt›¤›n› gösteriyor. Dünyan›n bald›r› ç›plaklar›, dünyan›n efendilerinin kâbusu oluyor. Saraylar›na do¤ru her gün biraz daha yürüyor. Milyonlarca emekçinin yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda yaflad›¤› ve yaflamla büyük bir savafl›n verildi¤i kulübelere bar›fl çok uzak de¤il. Sayfa 3
Bu yoksulluk ve zulüm tablosunun bafl sorumlular› emperyalistler ve onlar›n uflak, iflbirlikçileridir. Bu tablolar›n yaflanmamas› için örgütlenelim, egemenlere karfl› mücadeleyi yükseltelim!
2
işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
ABONEL‹K fiARTLARI
6-19 Nisan 2007
71
6 AYLIK: 10.200.000
1 YILLIK: 20.400.000
NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
3
71
6-19 Nisan 2007
“Saraylara savafl kulübelere bar›fl” orbes Dergisi’nin yay›nlad›¤› s›ralamada ilk 100’e giren isimler Ortado¤u halklar›n›n katledilmesinde döktükleri al›nterinin, ülkemizin parsel parsel sat›lmas›nda gösterdikleri “baflar›n›n” mükâfat›n› alm›fl oldu. Uluslararas› flirketlerin, ülkelerin toplam gelirinden daha büyük gelire sahip oldu¤u günümüzde bu liste; emperyalistler ile ezilen halklar aras›ndaki uçurumu da çok aç›k bir flekilde yans›t›yor.
F
Forbes Dergisi geleneksel olarak her y›l yay›nlad›¤› dünyan›n en zenginleri listesini aç›klad›. Microsoft flirketinin sahibi Bill Gates, son 7 y›ld›r oldu¤u gibi bu y›l da 58.7 milyar Dolarl›k servetiyle birincili¤i kimseye “kapt›rmad›”. Yap›lan yorumlara göre Bill Gates, geçen senelere göre servetinden yaklafl›k 4 milyar Dolar kaybetmekle birlikte, di¤er zenginlere aç›k fark atm›fl. Listede ikinci milyarder 32.3 milyar Dolarl›k servete sahip olan Edward Buffett. Onu, 30.4 milyar dolar ile Gates’in orta¤› Paul Allen ve 26 milyar Dolarl›k servetin sahibi Joseph Ellison takip etti. 538 Dolar milyarderinin servetlerinin toplam› 1.7 trilyon. Bu rakam Fransa’n›n GSMH’sinin üzerinde. Derginin sahibi ve ayn› zamanda dolar milyarderi olan Forbes Global taraf›ndan aç›klanan liste, dünyan›n nas›l paylafl›ld›¤›n› da gözler önüne sermektedir. Uluslararas› flirketlerin, ülkelerin toplam gelirinden daha büyük gelire sahip oldu¤u günümüzde bu liste; emperyalistler ile ezilen halklar aras›ndaki uçurumu da çok aç›k bir flekilde yans›t›yor. Her biri birer “baflar›” öyküsü ile anlat›lan flirketlerin, büyüyerek bir ahtapot gibi tüm dünyay› nas›l sard›¤› ve zenginliklerine el koydu¤u çok aç›k bir fleklinde görülüyor. Her biri emperyalist sermayenin birer temsilcisi olan bu isimler daha fazla kâr u¤runa milyonlarca insan› açl›k içinde b›rakmakta bir o kadar›n› yürüttükleri paylafl›m savafllar›nda öldürmektedir. Bir avuç asalak, dünyan›n zenginliklerini elinde tutup refah içinde yaflarken milyarlarca insan açl›ktan, sefaletten ve kötü yaflam koflullar›ndan kaynakl› ölmekte, en temel ihtiyaçlar›n› karfl›layamamaktad›r. BM Dünya Kalk›nma Ekonomileri Enstitüsü’nün 2000 y›l› verilerine göre yapt›¤› ve 2006 y›l›n›n sonlar›nda yay›nlanan araflt›rmaya göre; dünya nüfusunun yüzde ikisi dünya zenginliklerinin yar›s›ndan fazlas›na sahip durumda iken nüfusun yar›s› ise dünya servetinin yüzde biri ile “idare” etmektedir. En zengin yüzde 1’lik dilimin yüzde 40’l›k, yüzde onluk dilimin ise yüzde
M Dünya Kalk›nma
B
Ekonomileri Enstitüsü’nün 2000
y›l› verilerine göre yapt›¤› ve 2006 y›l›n›n sonlar›nda yay›nlanan araflt›rmaya göre; dünya nüfusunun yüzde ikisi dünya zenginliklerinin yar›s›ndan fazlas›na sahip durumda iken nüfusun yar›s› ise dünya servetinin yüzde biri ile “idare” etmektedir.
85’lik bir zenginli¤e el koydu¤u dünyada 499 dolar milyarderi; 13 milyon da dolar milyoneri bulunmaktad›r. Dünyada en çok dolar milyarderi olan ülke ise 271 milyarderle ABD. Listenin ilk befl s›ras›nda da Amerikal› zenginler yer al›yor. Kendini dünyan›n efendisi ilan eden ABD’de, milyonlarca insan açl›kla bo¤ufluyor. ABD’de iflsizlik 2000’de 4.1 iken 2003 verilerine göre son on y›l›n en yüksek oran› olan 6.4’e yükselmifl durumda. 35 milyon kifli yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda yaflamakta ve 30 milyon kiflinin hiçbir sosyal güvencesi bulunmamaktad›r. Dünyan›n en zenginleri listesine aday ç›karmakta oldukça bereketli olan ABD’de halk sefalet içinde yafl›yor. Milyonlarca insan sokaklarda yat›yor. Dünyaya “özgürlük”, “bar›fl” ve “refah” getirece¤ini vaat eden ABD’de refah sadece zenginler için mevcut. ABD’de kurulu bulunan uluslararas› flirketler oluflturduklar› tekellerle dünya halklar›n› ve ayn› zamanda kendi halk›n› her gün daha fazla yoksullaflt›r›yor.
Türkiye’nin ‘haramileri’ Emperyalizmin ufla¤› Türk hâkim s›n›flar› efendilerinden arta kalanlarla oldukça zenginleflmifl görünüyor. Forbes Dergisi’nin yay›nlad›¤› s›ralamada ilk 100’e giren isimler Ortado¤u halklar›n›n katledilmesinde döktükleri al›nterinin, ülkemizin parsel parsel sat›lmas›nda gösterdikleri “baflar›n›n” mükâfat›n› alm›fl oldu. Türkiye’deki ilk 100 zenginin toplam serveti ise 84.9 milyar dolar olarak aç›klan›rken listenin ilk s›ras›nda 3.5 milyar dolarl›k servetiyle Finansbank’› Yunan National Bank Of Greece’e satan Hüsnü Özye¤in bulunuyor. Özye¤in, geçen y›lki listenin 7. s›ras›nda yer al›yordu. Hüsnü Özye¤in’i 2.4 milyar dolarl›k servetiyle Çukurova Holding’in sahibi Mehmet Emin Karamehmet izliyor. Listede bu iki milyarderi 2.1 milyar dolarla fievket ve Erol Sabanc› izlerken Enka’n›n patronu fiar›k Tara 5. s›rada yer ald›. fievket Sabanc› 2005 y›l›nda 1 milyar 250 milyon dolarl›k servetiyle geçen y›l aç›klanan listenin 10’uncu s›ras›nda yer buldu. Bu y›l listeye giren yedi yeni milyarderin üçü, babalar›ndan hisse
devralarak girdi. Enka’n›n patronu fiar›k Tara’n›n o¤lu Sinan Tara, Zorlu Grubu’nun sahibi Ahmet Nazif Zorlu’nun a¤abeyi Zeki Zorlu’nun o¤lu Olgun Zorlu, Sabri Ülker’in o¤lu Murat Ülker hisse devri sayesinde milyarderler listesine dâhil oldu. Listede sözü edilen isimler ülkemizde emperyalistlerin tafleronlu¤unu yaparak emekçi halk›m›z›n gelece¤ini satanlard›r. Sahip olduklar› milyar dolarl›k servetleri ülkemizin yeralt› ve yer üstü kaynaklar›n› emperyalistlere peflkefl çekerek, iflçi s›n›f› ve emekçilerin eme¤ine el koyarak sa¤lam›fllard›r. Faflist devlet ayg›t›n› ellerinde bulunduran bu isimler, emekçileri korkunç bir sömürü cenderesi alt›nda tutarak her gün servetlerini büyütmektedirler.
Emekçiler sefalet, egemenler sefahat içinde! Emperyalistlerin ç›karlar› do¤rultusunda istedikleri yasalar› hükümetler arac›l›¤›yla ç›kararak kasalar›n› doldurmaktad›rlar. Emperyalistler IMF, DB gibi kurumlar arac›l›¤› ile tüm dünya halklar›na zulüm ve sömürü uygulamaktad›r. Listeye giren bu isimlerin de dâhil oldu¤u Türk hâkim s›n›flar› IMF’nin direktiflerini harfi harfine yerine getirmeye çal›fl›yor. Emperyalistlere yeni kâr alanlar› yaratmak için IMF; elektri¤e, do¤algaza bir an önce zam yap›lmas›n›, seçim öncesi Sosyal Güvenlik Reformu Kanununun TBMM’den geçirilmesini, teflvik uygulamas›n›n s›n›rlar›n›n daraltmas›n›, yeni illere teflvik verilmemesini, vergi teflviklerinden vazgeçilmesini istiyor. Sa¤l›k harcamalar›n›n daha fazla azalt›lmas› için bast›r›yor. Forbes Dergisi’nin araflt›rmas›; en zengin 25 kiflinin, Türkiye gelirinin yüzde 2.5’ini, en zengin 100 kiflinin de yüzde 7’sini ald›¤›n› göstermektedir. Çal›flan milyonlarca insan ve bir avuç asalak... Türkiye nüfusunun en yoksul kesimini oluflturan 14 milyon emekçi bu 100 kifli kadar gelir elde edebilmektedirler. Ülkemizin en zenginleri aç›klan›rken yoksulluk s›n›r›nda yaflayan milyonlarca insan gazetelere ve televizyonlara yans›t›lmamaktad›r. Yapt›klar› “yat›r›mlar” ve topluma
sunduklar› hizmetlerle büyük “servetler” kazand›klar›n› söyleseler de yap›lan araflt›rmalar öyle olmad›¤› göstermektedir. Türkiye’de 2 milyon 790 bin kifli “en zengin” aile grubunu oluflturuyor. Gelir da¤›l›m› piramidinin zirvesinde yer alan söz konusu gruptaki bir ailenin y›ll›k harcamas› 62 bin 750 Amerikan Dolar›’n› buluyor. Hazine Müsteflarl›¤› Ekonomik Araflt›rmalar Genel Müdürlü¤ü’nün 1999 y›l›n›n Nisan ay›nda yay›mlad›¤› “Ekonomik Göstergeler” adl› araflt›rma da son yedi y›lda Türkiye’de kentlerde ve k›rsal kesimde yaflayan emekçilerin ekonomik durumunda daha fazla bir bozulmaya iflaret ediyor. Bu araflt›rmaya göre; kentlerde yaflayanlar›n yüzde 80 gibi büyük bölümünün geliri azal›yor. K›rsal kesimde yaflayanlar›n ise yüzde 60’›n›n geliri azalmaktad›r. Türkiye’de gelir uçurumu her geçen gün daha derinleflirken, hükümetler efendilerinin talimatlar› ile sürekli olarak bu dengesizli¤i artt›r›c› düzenlemeler yap›yor Türkiye yaklafl›k 180 ülke aras›nda gelir da¤›l›m› en bozuk 34’üncü ülke s›ralamas›nda yer almakta. Son olarak; Türk-‹fl taraf›ndan, dört kiflilik bir ailenin mutfak harcamas› temel al›narak yap›lan araflt›rma, bu uçurumun boyutlar›n› da gösteriyor. Araflt›rmaya göre; açl›k s›n›r› Mart ay› itibariyle 629.48 YTL. G›dayla birlikte di¤er zorunlu ihtiyaçlar› da içine alan yoksulluk s›n›r› ise 2 bin 50.42 YTL olarak belirlendi. Türk-‹fl’in hesaplamalar›na göre; mutfak enflasyonu ayl›k yüzde 0.12 oran›nda artarken, son 12 ay itibariyle art›fl yüzde 10.57 ve y›ll›k ortalama art›fl yüzde 10.63 oranlar›nda gerçekleflti. Dört kiflilik bir ailenin sa¤l›kl›, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yap›lmas› gereken harcama tutar› fiubat ay›na göre fazla de¤iflmedi. G›da ile birlikte kira, giyim, ulafl›m, e¤itim, sa¤l›k ve benzeri zorunlu ihtiyaçlar için gerekli tutar da ayn› kald›. Geçti¤imiz y›l›n ayn› ay›na göre açl›k s›n›r› tutar›ndaki art›fl 60.18 ve yoksulluk s›n›r› tutar›ndaki art›fl 196.02 YTL düzeyinde oldu. Ortaya ç›kan bu korkunç uçurum her gün biraz daha aç›lmaktad›r. Emperyalistler ile ezilen halklar aras›ndaki gelir dengesizli¤i her an, her saat büyümektedir. Dünyan›n bütün zenginliklerine hâkim olan bir avuç asalak ile zulüm alt›nda inleyen milyarlarca insan. Ancak ezilen dünya halklar›n›n Irak’ta, Afganistan’da büyüttü¤ü direnifl, iflçi s›n›f›n›n dünyan›n birçok ülkesinde yapt›¤› eylemler, “felaketin” yaklaflt›¤›n› gösteriyor. Dünyan›n bald›r› ç›plaklar›, dünyan›n efendilerinin kâbusu oluyor. Saraylar›na do¤ru her gün biraz daha yürüyor. Milyonlarca emekçinin yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda yaflad›¤› ve yaflamla büyük bir savafl›n verildi¤i kulübelere bar›fl çok uzak de¤il. Bunun için saraylara daha fazla savafl açmak gerekiyor. Dünya halklar›n›n tarihi bunun imkâns›z olmad›¤›n› ve yolunu gösteriyor!
4
6-19 Nisan 2007
S›n›fsal Yaklafl›m 1 MAYIS ‹Ç‹N SEFERBERL‹K ‹LANIDIR Cumhurbaflkanl›¤› (CB) seçimi etraf›nda kopart›lmaya çal›fl›lan yaygaralar›n “tehlikenin fark›nda” olan kesimlerce meydanlara tafl›r›lma flovlar›yla beraber girilen son düzlükte; sis perdesinin giderek da¤›lmakta oldu¤u ve Çankaya tart›flmalar›n›n “rejim”in bekas› ile do¤rudan bir iliflki teflkil etmedi¤i daha aç›k bir biçimde ortaya ç›kmaktad›r. Birbiriyle kanl› b›çakl› olarak lanse edilen kesimlerin s›n›f mevzisinde halka karfl› oluflturduklar› blok tahkim edilirken, ›rkç›-faflist rüzgar körüklenmekte, emperyalist boyunduruk güçlendirilmektedir. Gündem nedeniyle an›msat›lan önceki CB seçimleri arifesindeki çekiflmelerin bir noktadan sonra ne kadar “anlams›z” oldu¤u, bu mevkinin nihayetinde hakim s›n›flara ait bir “memuriyet” makam› oldu¤unu göstermiflti/göstermektedir. Öyleyse, büyük hararet yarat›lmaya çal›fl›larak yürütülen tart›flmalar›n da bir zaman sonra 11. CB seçilerek geride kald›¤›nda, çok fazla anlaml› olmad›¤› anlafl›lacak, ancak bu arada s›n›f mücadelesinin iflleyen süreci içerisinde hangi hamleler ile ne gibi ad›mlar›n at›ld›¤› ve ne gibi kay›p ve zararlar›n yafland›¤›na bak›lmak zorunda kal›nacakt›r. Sorun bizim aç›m›zdan tam da burada yatmaktad›r. CB’n›n, yetki ve sorumluluk itibar›yla a¤›rl›k tafl›masa da, sembolik konumu nedeniyle Türk devleti aç›s›ndan belli bir “de¤er” ifade etmesi üzerinden yürütülmeye çal›fl›lan tart›flmalar›n rejim eksenli bir kamplaflmaya do¤ru geniflletilmesinin, genel seçimleri kapsayan daha çapl› ve “tayin edici” kap›flma için kullan›lmas›, giderek deflifre olmaktad›r. Yüzde 40’lar› ancak bulan seçmen taban› üzerinden parlamento bileflimi ve hükümet oluflumu aç›s›ndan “sorunsuz” bir dönemi kapatmakta olan AKP-CHP “koalisyonun” taraflar›, birlikte y›prand›klar› sürecin ard›ndan, itinayla muhafaza ettikleri yüzde 10’luk baraj› aflabilecek di¤er kardefl partilerle kuracaklar› resmi koalisyonlar› da hesap ederek, siyaset tiyatrosunun “at›flmas›na” tutuflmufl bulunuyorlar. Bu durum, meseleye bir biçimde müdahil olmak isteyen her türlü k›flk›rt›c› ve provokatif kesimin ifltah›n› kabartan kampanyalar› daha sald›rgan bir hale getirmektedir. Her ne kadar meselenin içerisinde “laikçi klik” flemsiyesi alt›nda toplana-
bilecek çevrelerin TSK baflta olmak üzere, faflist ordu ve kontr-gerillan›n at›k ve art›klar› taraf›ndan oluflturulan bütün “kuvay-› milliye” tabelal› derneklere kadar uzanan bir cenah›ndan söz edilebilecekse de, bunun siyasi platformdaki adresi CHP’dir. Kendileri de birer “siyasi parti” oldu¤u halde MHP, BBP, ‹P ve di¤er baz›lar› da bu platformda CHP’nin üstlendi¤i “öncü” role müdahale etmemekle, bu konuda z›mni bir ittifak politikas› sergilemektedirler. Sald›r› ve iflgal sonras›nda KDP ve YNK’nin ABD emperyalizmi ile iliflkilerinin kat etti¤i mesafeye paralel Irak’ta elde etti¤i konumla birlikte daha farkl› parametreler de elde eden Kürt Sorunu; Türk hakim s›n›flar›n›n AKP’li y›llar›n ikinci yar›s›na denk düflecek bir zaman diliminde daha floven ve ›rkç› bir politika gütmesini koflullad›¤› oranda, rüzgar yukar›dan afla¤›ya do¤ru –merkezi kampanyalar eflli¤indeestirilmeye bafllanm›flt›. Bunun aradan geçen zaman zarf›nda, durumdan vazife ç›karan çok say›da iyi “ordu” çocu¤u taraf›ndan çeflitli legal ve illegal örgütlenmeler arac›l›¤›yla bilince ç›kar›ld›¤› görülmüfltür. T›rmand›¤› veya yükseldi¤inden dem vurulan, ancak sorgulanmas›/analizi sa¤l›kl› biçimde yap›lmayan ›rkç›-faflist histerinin; her fleyden önce bir devlet politikas› olarak gündeme sokuldu¤u ve s›n›f mücadelesine müdahale noktas›nda bir anlam ifade etti¤inin alt› çizilmelidir. Bunun, ülkemizdeki kökleri ve kökeninin arz etti¤i önem kadar, mevcut süreçte hangi ifllevle devrede tutuldu¤u da irdelenmek zorundad›r. Zira günün politika ve taktikleri buna göre belirlenecektir. Faflist diktatörlük taraf›ndan “umut k›rma” konseptiyle bafllat›lan süreç, esas olarak Kürt Ulusal Hareketi’nin 1980’lerden 1990’lar›n ikinci yar›s›na kadar uzanan y›llar boyunca, silahl› mücadele yoluyla yaratt›¤› dinamikler baflta olmak üzere bütün devrimci demokratik muhalefeti ezmeyi ve sindirmeyi hedefliyordu. Çeflitli araçlarla gelifltirilen bu sald›r› kampanya ve operasyonlar› –her türden imha ve katliamla- doludizgin sürerken, bu bütünden kimi parçalar› kopar›p almak ve üzerinden teori ve senaryolar yaratmak, bilinçli de¤ilse e¤er, flafl›l›k ile körlük aras›nda gidip gelmektir. Ayn› körlük, merkezi devlet politi-
71 kas›n›n hakim s›n›f kliklerinin tümü taraf›ndan hayata geçirilmekte oldu¤unun görülme(me)si bak›m›ndan da yaflanmaktad›r. Her ne kadar, kimileri daha fazla amigoluk rolüne soyunmakta, bayraktarl›kta yar›fl içerisinde olunmaktaysa da, uygulama ve etkinlik aç›s›ndan hiç biri geride kalmamaktad›r. Hat›rlanaca¤› üzere bu y›l›n bafllar›nda, 80. kurulufl y›l› gerekçesiyle M‹T müsteflar› Emre Taner’in yapm›fl oldu¤u “stratejik yönelime” dair aç›klamalar(05.01.07), Tayyip Erdo¤an taraf›ndan da teyit edilmifl(09.01.07), buna gerek di¤er partiler gerekse de para-medyadaki “muhalefet” destek vermiflti. Hrant’›n katledilmesinin ard›ndan geliflen süreç bütün gericiler ve faflistler aç›s›ndan korkunun kamç›lad›¤› yeni bir sald›r› dalgas›n› tetiklemifltir. Bunun hedefinde pek do¤al ki yine devrimci, demokratik, yurtsever güçler vard›. Newroz’a do¤ru akan günlerle yarat›lmaya çal›fl›lan provokasyon ortam›nda yo¤unlaflt›r›lan sald›r›lar, CB seçimini de parantezine alarak çözmeyi hedefler biçimde 1 May›s’a do¤ru ilerlemektedir. 1 May›s’›n, Hrant’›n u¤urlama töreninde halk muhalefetinden gönderilen “tehdit mesaj›”n›n arkas›n› getirmemek amac›yla karfl›lanmas› ve 2007’nin hayli kritik gündemleri gere¤i çok önceden yap›lacak haz›rl›klarla bo¤ulmak zorunda oldu¤u aç›kt›r. 2007 May›s’›na do¤ru Türkiye gündeminin s›n›f mücadelesine harmanlayarak biriktirdi¤i sorunlar; egemenler aç›s›ndan belli bir kriz ve açmaza iflaret etmektedir. Bunun ekonomik, siyasal ve sosyal boyutlar›n›n geldi¤i aflama, ülkenin bütün yörelerinde, -kendine özgü biçimler almakla beraber- günlük yaflama hissedilir flekilde egemen olmufl haliyle okunabilmektedir. Merkezi ve yerel yönetimlerin “asayifl ve denetim” faaliyetinde, mafyatik grup ve çetelerin rolü her geçen gün daha fazla a¤›rl›k ve aleniyet kazanmaktad›r. “Suç” iflleme oranlar›ndan (yüzde 61 art›fl ve 39 saniyede bir asayifl “suçu”), hapishanelerin doluluk durumuna (flubat 2007 sonu itibar›yla 77.425 kifli), evsizlerin/sokaktakilerin nüfusundan, göç ve kentleflme/gecekondular ile ilgili yay›nlanan raporlara kadar sosyal tabloya iliflkin son veriler; ekonomik aç›dan h›zl› biçimde yoksullaflt›r›lan kitlelerin ve milyonluk transferlerle büyüyen iflsizler ordusunun, dolar milyarderi say›s› ço¤alan bir ülkedeki durumunu resmetmektedir. Can ve mal güvenli¤inden, ifl güvencesi ve asgari geçim standartlar›na, e¤itim ve sa¤l›k sorunlar›ndan, konut ve bar›nma hakk›na, bütün toplumsal yaflam damarlar› t›kanmak suretiyle hayat› nefes al›p verme derekesine indirilen ülkemiz emekçilerinin hoflnutsuzluklar› her geçen gün artmaktad›r. Bu-
nun çeflitli manipülasyonlar ile farkl› yönlere kanalize edilmesi yolunda y›llar y›l› uygulanagelen taktiklerin daha ne kadar ifle yarayaca¤› da ortadad›r. Sorun onlar›n art›k daha ne kadar baflar›l› olup olamayaca¤› de¤il, bizim ne zaman baflar›l› olmaya bafllayaca¤›m›zdad›r. Bunun için önümüzdeki ilk büyük muharebe alan› olarak 1 May›s gelip çatm›flt›r. 1 May›s en yal›n ifadesiyle bir güç gösterisi olarak kavranmak durumundad›r. Bir kararl›l›k ifadesi, bir meydan okuma olarak alg›lanmas› gereken 1 May›s’ta, 2007’nin son derece çetin politik atmosferinin ortas›nda, meydanlara en genifl kitlesel seferberlik ilan›yla ç›k›lmal›d›r. 1 May›s’›n egemenler taraf›ndan “korkulu gün” olarak nitelendirilmesi, geçmiflteki olaylara, kendi gerçeklefltirdikleri provokasyon ve katliamlara atfen yarat›lan bir ifade de¤ildir. Bunun tarihteki ortaya ç›k›fl sürecinden beri temel nedeni, komünist topluma gidifl sürecine önderlik edecek biricik s›n›f olan proletaryan›n evrensel boyutta birlik, mücadele ve dayan›flma ad›na meydanlar› zaptederek bu ülküsünü dillendirmesiyle beraber, muktedir oldu¤unu da gösterebilmesidir. 1 May›s 2007; faflist diktatörlü¤ün halk›m›za yönelik gerek ekonomik alanda daha fazla açl›¤a ve sefalete iten yoksullaflt›ran politikalar›na; gerek baflta Kürt ulusu olmak üzere bütün az›nl›k milliyetlere yönelik inkara ve imhaya yönelik ›rkç›-faflist zulme; gerekse de efendileri ABD ve AB ile di¤er emperyalistlerin dünya halklar›na yönelik iflgal, sald›r›, katliam, talan, ya¤ma operasyonlar›na karfl› isyanc› ve ihtilalci duruflumuzun en yüksek perdeden hayk›r›ld›¤› bir mevzi olmal›d›r. 1 May›s, bu sene de gerek faflist diktatörlük gerekse de reformistlerin çeflitli engellemeleri ve ayak oyunlar› ve manevralar› ile engellenmek ya da etkisizlefltirilmek istenecektir. Bunlar› bir biçimde bofla ç›karmak ve birli¤i, kitleselli¤i ve militanl›¤› esas alan bir hatt› terk etmemek durumunday›z. Ancak unutulmamal›d›r ki, öncelik her zaman için kendi gücüne güven ilkesidir. Bunu yerine getirmenin ön koflulu ise kendi gücünü azami oranda kullanabilmenin flartlar›n› yaratmakt›r. Bu son y›llarda en baflar›s›z oldu¤umuz konudur. Çok ciddi bir potansiyelimiz oldu¤u halde kitlesel etkinliklerde bunun son derece düflük bir oran›n› harekete geçirdi¤imiz herkesin malumudur. Bunun kitlemizden de¤il tamamen kendi zaaflar›m›zdan kaynakl› oldu¤u da bir baflka gerçektir. 2007 1 May›s’›, Proletarya Partisi’nin 35. kurulufl y›ldönümünde, bu çarp›kl›¤a son verilmesi için önemli bir ad›m at›ld›¤›na tan›k olmal›d›r!
5
71
6-19 Nisan 2007
Horoz Kargo işçileri, gelecekleri için “direnişe devam” diyor… Horoz Kargo iflçileri insanca bir yaflam için, hava koflullar›n›n zorluklar›na, polisin tüm sald›r›lar›na ve gözalt›na almas›na karfl› 2 y›l› aflk›n bir süredir sendikal mücadele yürütmekteler. Direniflteki iflçiler ve Tümtis Bursa fiube Baflkan› Ahmet Güllü ile yaflanan süreçle ilgili yapt›¤›m›z söylefliyi yay›nl›yoruz. - Direniflin nas›l bafllad›¤›n› özetleyebilir misiniz? Mustafa Sancar: Bir buçuk y›l önce sendikal mücadeleden dolay› iflten ç›kart›ld›k. 13 fiubat 2005’te direnifle bafllad›k. 4 ay burada tüm bask›lara ra¤men direnifli sürdürdük. ‹fl Mahkemesi’ne de dava açt›k. Ve mahkeme karar› ile ifle iade davas›n› kazand›k. 2 ay önce iflbafl› yapt›k. 1.5 ay çal›flt›ktan sonra 9 arkadafl sendikal› oldu¤u için tekrar iflten at›ld›k. Bir ayd›r tekrar ifle dönmek üzere direniflteyiz. Patron “sendikadan vazgeçin, gelin, iflbafl› yap›n” diyor. ‹çerdeki sendikal› arkadafllar›m›za da sürekli bask› yap›l›yor. Ancak sendika bizim yasal bir hakk›m›zd›r. Ak›n Arslan: ‹ki y›l önce yaflam koflullar›n›n düzeltilmesi için sendikaya üye olduk. Bunu duyan patron bizi kap›n›n önüne koydu. Biz de direnifl hakk›m›z› kullanarak, k›fl mevsiminde dört ay direndik. Sendikam›z da ifle iade talebi ile dava açt›. Ve davay› biz kazand›k. ‹flbafl› yapt›k. Bir buçuk ay çal›flt›ktan sonra yine bizi iflten ç›kard›lar. Biz de bir ayd›r burada direniyoruz. - Yani patronun tüm bask› ve sömürüsüne karfl› sendikal› ve örgütlü olmak istiyorsunuz… A. A: Tabi biz 10-15 saat asgari ücretle çal›fl›yoruz. Gel de asgari ücretle geçin. Kira 300 YTL’dir. Geriye 103 YTL kal›yor. Bununla faturalar› m› ödeyeceksin, çocuklar› m› okutacaks›n, yiyecek misin, giyecek misin? Bunu patron düflünmez, devlet düflünmez, gelsin devleti
Bakaç’ta işçiler sendikalaşmak istiyor!
yönetenler geçinsinler asgari ücretle. Suat Kam›fllar: Biz saat 08.00’de iflbafl› yap›yorduk, akflam kaçta ç›kt›¤›m›z bile belli de¤ildi. Gece bazen 3:00’te, 4.00’te geldi¤imiz günler olmufltur. Tatil günlerinde bile çal›flt›r›l›yorduk. Biz de bu iflin ancak örgütlü bir güçle düzelece¤ine inand›¤›m›z için sendikaya üye olduk. Ancak bizi iflten ç›kard›lar. Biz diyoruz ki, e¤er sendikal› olmak yasalarda varsa biz de bu hakk›m›z› kullan›yoruz. Demek ki yasalar patronlar için bir hiçtir. Ben burada Horoz Kargo patronuna sesleniyorum. “200 metrekare depoyu kiralayarak ifle bafllad›n. Ama bugün binlerce metrekare ambarlar›n, yüzlerce t›r›n var, uluslararas› nakliyat yap›yorsun. Bunlar› kimlerin s›rt›ndan kazand›n? Biz iflçileri kölece çal›flt›rarak kazand›n.” fiimdilik direniflteyiz, sendika ve iflçi arkadafllarla sürdürüyoruz. Yeter ki birlik ve beraberli¤imizi sürdürelim. Kazanamayaca¤›m›z bir fley yoktur. - Bize Horoz Kargo’da yaflanan süre-
ci anlat›r m›s›n›z? Ahmet Güllü (Tümtis fiube Baflkan›): 2005 y›l›n›n Ekim ay›nda iflçi arkadafllar›n baz›lar› ile tan›flma f›rsat› bulduk. Onlardan buradaki çal›flma koflullar›n› ö¤rendik. Herhangi bir hak talebinde bulunan iflçiler tehdit ediliyor ve kap› gösteriliyordu. ‹flçi arkadafllar 2005 Kas›mAral›k aylar›nda sendikaya üye olmufllard›. Ancak 2006 fiubat ay›nda iflten at›ld›lar. Biz de sendika olarak ‹fl Mahkemesi’ne itiraz ederek iflverenlerin iflbafl› yapt›rmad›¤›n› tespit ettirdik. Mahkeme, iflverenin sendikal faaliyetten dolay› iflçileri iflten att›¤›na dair karar verdi. Ard›ndan yaflanan geliflmelerle birlikte ise iflçiler tekrar iflten at›lm›flt›r ve direniflimiz sürmektedir. Bizim buradaki direniflimiz di¤er kargolarda çal›fl›p sendikas›z olan iflçilerin de önünü açm›flt›r. Bizim beklentimiz di¤er sendikalardan ve emekten yana tüm kurumlar›n manevi deste¤ini almakt›r. (Bursa)
Ayaza¤a Cendere yolu üzerinde kurulu bulunan ve reklâm panolar› üreten Bakaç Fabrikas›’nda iflçiler sendikal haklar› için mücadele ediyor. 250 iflçinin çal›flt›¤› fabrikada kötü çal›flma koflullar›na ve düflük ücretlere daha fazla dayanamayan iflçiler, sendikaya baflvurarak toplu halde üye oldular. Mart ay›n›n ortalar›na do¤ru geliflen sendikal çal›flmay› ve iflçilerin topluca sendikaya üye oldu¤unu 23 Mart’ta ö¤renen patron 10 iflçiyi iflten att›. ‹flçileri sendikadan istifa ettirmek için fabrikaya noter getiren patron, baz› iflçilere istifa etmeleri karfl›l›¤›nda para teklif etti. Patronun tüm çabalar›na ra¤men iflçiler sendikalaflmakta kararl›. Son olarak patronun ça¤r›s›n› dikkate almayan iflçiler düzenledi¤i toplant›ya kat›lmad›. Çelik-‹fl Sendikas›’na üye olan ve bu nedenle iflten at›lan iflçiler fabrika kap›s›ndaki bekleyifllerini sürdürürken içerdeki iflçiler de onlar› yaln›z b›rakm›yor. ‹flçiler, at›lan arkadafllar›na sahip ç›karak ö¤le yeme¤ini boykot etti. Kap›ya ç›karak arkadafllar›na moral veren iflçiler, “‹flçi sendika omuz omuza”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” sloganlar›n› atarak eylem yapt›. Eyleme kat›lan Çelik-‹fl Sendikas› ‹stanbul 1 No’lu fiube Baflkan› Salih Banker; iflçilerin boyun e¤meyeceklerini söyledi. (‹stanbul)
İş bıraktılar diye işlerinden kovuldular! Kocaeli’nin Gebze ilçesinde Dilovas› Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyette bulunan Debant Grup’a ait Debant Tekstil Firmas›’nda 3 ayd›r maafl alamad›klar› için 2 Mart’tan bu yana “ifl b›rakma” eylemi yapan yaklafl›k 600 iflçiden 241’i fabrikalar›n›n kapat›ld›¤› gerekçesi ile ifl akitleri feshedilerek iflten ç›kar›ld›. Fabrikada iki ayl›k ücretleri ödenen yaklafl›k 450 iflçi ve memur yeniden iflbafl› yaparken, iflten at›lan 241 iflçinin durumu ise belirsiz. Muallimköy’de kurulu bulunan 600’ü iflçi toplam 700 kiflinin çal›flt›¤›, çuval üretimi yapan tekstil fabrikas›nda, 2006 y›l›nda da benzer gerekçelerle iflçiler ifl b›rakma eylemi yapm›fl ve haklar› olan paray› ald›ktan sonra iflbafl› yapm›fllard›.
21 Mart Çarflamba günü, Türk-‹fl’e ba¤l› TEKS‹F sendikas›nda örgütlü bulunan 200 civar›nda iflçi, “iflten at›ld›klar›” haberini duymalar› üzerine Gebze’de toplanarak, fabrikan›n kurulu bulundu¤u Dilovas› Organize Sanayi Bölgesi’ne gittiler. Burada sanayinin giriflinden fabrika önüne kadar ›sl›k ve alk›fllarla yürüyen iflçiler, karar› ve patronu protesto ettiler. Fabrika önünde Debant Grup ‹nsan Kaynaklar› Müdürü Adnan Yurtkölesi ile görüflen iflçiler, 241 iflçinin ifl akitlerinin feshedilerek, iflten ç›kar›ld›¤›n› resmi a¤›zdan bir kez daha ö¤rendiler. Biz de ‹flçi-köylü gazetesi olarak yaflanan geliflmeler ve önceki süreç hakk›nda bilgi almak için gitti¤imiz TEKS‹F Sendikas›’n›n Gebze temsilcili¤inde fabrikada iflçi temsilcili¤i yapan
sendika üyesi Ahmet Tok ile görüfltük. Kapat›lan fabrikan›n, Debant Grup’a ait 22 y›ld›r çuval üretimi yapan ve ürettikleri çuvallar›n büyük bir bölümünü ihraç eden bir fabrika oldu¤unu belirten Tok, 1999 y›l›na kadar 1200 iflçinin çal›flt›¤› say›l› fabrikalardan biri iken iki ekonomik krizle flirketin s›k›nt›ya girdi¤ini ve o dönemde iflçilerin 3–5 maafl alacaklar›n›n “kriz” bahanesi ile bir süre ödenemedi¤ini söyledi. 2006 y›l›ndan itibaren 10’ar 15’er günlük gecikmelerle maafllar›n› ald›klar›n› ama daha sonra 2007’ye girerken Kas›m-Aral›k maafllar›n›n da verilmedi¤ini, bunun üzerine iflçilerin ifl b›rakt›¤›n› ve ücretlerin ödenmesiyle tekrar ifl bafl› yap›ld›¤›n› aktar›yor. fiimdi ise 2007’nin bafl›ndan bu yana maafllar›n›n tekrar verilmemesi üzerine ifl b›rakma
karar› al›nd›¤›n› vurguluyor. Ancak di¤er ifl b›rakmadan farkl› olarak bu kez Debant Grup’un ayn› gerekçe ile ifl b›rakma eylemini yapan iflçilerin bir bölümünün ifline son verdi¤ini ve kalan iflçilerin ise iki maafl alacaklar›n› vererek bu iflçilerin ifllerine döndü¤ünü belirtiyor. Fabrika sahiplerinin 241 iflçiyi iflten atmalar›n›n sebebi olarak da “ham madde fiyatlar› yükseldi, maliyetimiz artt›, bu yüzden fabrikay› kapatmak zorunda kald›k” fleklinde ifade ettiklerini belirtiyor. De¤iflik kollarda fabrikada üretimin devam etti¤ini ifade eden Tok, son olarak, sendika avukat›n›n Debant Grup’a dava açaca¤›n› ve iflten ç›kar›lan iflçilerin tüm haklar›n›n korunarak sahip ç›k›laca¤›n› belirtti. (Kartal)
6
6-19 Nisan 2007
71
Marafll› üreticiler; “Köylüler her durumda zarar ediyor!” evletin IMF direktifli tar›m politikalar› sonucu birçok yerde oldu¤u gibi Marafl’ta da 15-20 y›ll›k çiftçiler topraklar›n› terk etme tehlikesi ile karfl› karfl›ya kal›yor. Özellikle pancar, pamuk ve bu¤day yetifltirilen bölgede girdi fiyatlar›n›n sürekli artmas› ve uygulanan kotalar üreticileri s›k›nt›ya sokuyor. Kota fazlas›n› büyük çiftlik sahiplerine ucuza satmak zorunda kalan köylüler, asl›nda her iki durumda da zarar ediyor. Kota fazlas›n› satmad›klar› durumda ürünün ellerinde çürümesine seyirci kalmak durumunda olan köylüler, borçlar›n› kapatmak için büyük çiftlik sahiplerinin insaf›na terk ediliyor. Topraktan da eskisi gibi verim alamad›klar›n› vurgulayan köylüler ile sorunlar› üzerine konufltuk.
D
Kotalar büyük çiftlik sahiplerine yar›yor! - Merhaba, nerelisiniz ve kaç y›ld›r çiftçilik yap›yorsunuz? A.Ö- Merhabalar, ben Marafl’›n Pazarc›k ilçesindenim. 15-20 y›ld›r çiftçilik yap›yorum. - En çok hangi ürünü ekiyorsunuz? - Bu¤day, pamuk ve pancar gibi ürünleri ekiyorum daha çok. Bu ürünlerden bu¤day› daha fazla ekiyorum, çünkü iflçilik istemiyor. Bu¤day› tercih etmemdeki en büyük neden; pancar ve pamu¤a göre harcamalar›n daha az olmas›d›r. Zaten en çok para da iflçi ücretlerine gidiyor. Bundan dolay› zarar› kâr›ndan daha fazla oluyor. - Kotalar size de uygulan›yor mu? Uygulan›yorsa sizden istenen kota ne kadar? Kota fazlas›n› elden ç›kar›rken hangi sorunlarla karfl›lafl›yorsunuz? - Bu¤daya kota uygulanm›yor. Pancar ve pamukta ise uygulan›yor. Kotay› tapuda belirtti¤imiz tarlan›n dönümüne göre devlet belirliyor. Pancar›n kota fazlas›n› yine dolayl› yoldan devlet al›yor. Çünkü kota fazlas›n› büyük çiftlik sahiplerine sat›yoruz. Tabi devlete satt›¤›m›zdan daha ucuza gidiyor. Satmasak çürüyecek, satt›¤›m›zda da ucuza gitti¤i için her iki durumda da zarar ediyoruz. Çünkü pancar, bu¤day gibi saklanabilecek bir ürün de¤il. Devlet bize flu ürünü ekin demiyor. Biz ürünümüzü o y›l hangisinin daha fazla pahal›ya ve sat›fl› daha iyi olaca¤›n› di¤er köylülerle konuflarak tahminini yap›yoruz. Yani topra¤›m›za hangi ürünün uygun olup olmad›¤›n› belirlemiyoruz. - Geçmiflteki durumunuzla, son y›llardaki durumunuzu k›yaslar m›s›n›z? - Bundan on y›l öncesine dönersek flimdiki durumdan daha iyi oldu¤umuz kesin. O zaman çiftçilik yaparken en az›ndan ekti¤imiz ürünü yüksek fiyattan satabiliyorduk. Yani zarar etmiyorduk. fiimdi ise; ifller tam tersine döndü, elde etti¤imiz ürünün kâr› kesinlikle masraflar›n› karfl›lam›yor. Örne¤in 2001 y›l›nda bu¤day›n kg. fiyat›
45 kurufl iken, flimdi 32–35 kurufl aras›nda de¤ifliyor. Gübre fiyatlar› ise befl kat›na ç›kt›. Var›n mazotu da siz düflünün! - AB uyum yasalar› sürecinde, hükümetin tar›m politikas› hakk›nda ne düflünüyorsunuz? - AB yasalar› bildi¤im kadar› ile tar›m› tamamen yok etmek istiyor. Çünkü AB ülkelerinin çiftçileriyle bizim rekabet etme flans›m›z yok. Oradaki çiftçiler ekonomik ve teknolojik aç›dan devlet taraf›ndan destekleniyorlar. Bizlere verilen destekleme ise; belli bir faiz ekleyerek tekrar geri al›n›yor. Sözde devlet bize iyilik yapm›fl oluyor. - Siz bu tar›m politikalar› yerine neler yap›lmas›n› isterdiniz? - Tar›m alan›nda çiftçili¤i daha iyi duruma getirebilmek için (e¤er çiftçili¤e devam etmemiz isteniyorsa) düflük faizle kredi sa¤lanmas›n›, gübre ve mazot gibi harcamalar›n daha ucuza verilmesini sa¤lamak laz›m. Tabiî ki burada tar›m iflçilerinin hakk›n› da yememek laz›m, onlar›n ald›¤› ücret yüksek de¤il. Biz burada kazanabilsek onlara da daha iyi ücret verebilirdik. On y›l öncesinde pamu¤u toplamak için 100 kiflilik amele getirirken ben kazan›yordum, onlar da kazan›yordu, iki taraf da zarar etmiyordu. fiimdi ise e¤er pamuk eksem alaca¤›m bütün kâr› amelelere vermem gerekir. Bundan dolay› pamuk ve pancar gibi ürünleri ekmekten vazgeçip iflçilik gerektirmeyen bu¤day ekiyorum. - Son olarak neler söylemek istersiniz? - Bu durum böyle devam ederse görünen o ki çiftçili¤i b›rakaca¤›z. Çünkü her geçen y›l bir öncekinden daha kötü oluyor. Çiftçili¤i b›rakt›¤›mda da ne yapaca¤›m› bilmiyorum.
“Bu yafl›ma kadar böyle zarar etti¤imizi görmedim!” - Merhaba, siz nerelisiniz? Kaç y›l-
d›r çiftçilik yap›yorsunuz? M.A. Merhaba, ben Marafl’a ba¤l› merkez köydenim. Yaklafl›k 45–50 y›ld›r çiftçilik yap›yorum. Ancak 8 çocu¤umun 7’si yurtd›fl›na gitti¤i için eskisi kadar u¤raflam›yorum. Eskiden kardefllerimle beraber 150–200 dönüm arazimiz vard›. Babam›n vefat›ndan sonra herkes pay›na düfleni ald›. Bana ise, 40–50 dönüm aras› bir pay düfltü. - Siz en çok hangi ürünü ekiyorsunuz? - Biber, pamuk, bu¤day ve ayr›ca bahçede salatal›k, domates gibi ürünler
ekiyoruz. Çünkü bizim bu bölgede daha çok bu ürünler ekiliyor. Ancak eskisi kadar verim alam›yoruz. - Kota fazlas›n› elden ç›kar›rken hangi sorunlarla karfl›lafl›yorsunuz? - Öncelikle biber ve pamukta kota uygulan›yor. Tapuda belirtilen tarlan›n miktar›na göre kotay› uyguluyorlar. Ancak ne kadar kota uyguland›¤›n› bilmiyorum. Çünkü ben devlete satm›yorum. Ürünlerimi ç›rç›r veya depo gibi yerlere sahip olan büyük çiftlik sahiplerine sat›yorum. Daha do¤rusu onlara satmak zorunda kal›yorum. Çünkü ekimin yap›ld›¤› aylarda yeterince param olmad›¤› için gübre-mazot gibi ihtiyaçlar› karfl›lamak için kredi yani borç para al›yorum. Bundan dolay› ürünleri
düflük ücretle borç para ald›¤›m büyük çiftlik sahiplerine sat›yorum. Onlar da devlete sat›yor. - Geçmiflteki durumunuzla k›yaslad›¤›n›zda neler söyleyebilirsiniz? - Tabi ki geçmifl y›llarda daha fazla ürün al›yor ve daha iyi fiyata sat›yorduk. fiimdilerde ise daha az ürün al›p daha ucuza sat›yoruz. Yani zarar ediyoruz. - AB uyum yasalar› ile ilgili ne düflünüyorsunuz? - AB uyum yasalar›ndan, tar›m ile ilgili yasalar hakk›nda herhangi bir bilgim yok. Ancak ben bu yafl›ma kadar böyle zarar etti¤imizi hat›rlam›yorum. Hatta bir ara tarlay› satmay› bile düflündüm. - Sizce nas›l bir tar›m politikas› gerekiyor? - Mazot ve gübre daha ucuz olursa, ürünlerimiz de daha iyi fiyata giderse iyi olur. Devletten bunu bekliyorum. Bu hükümet oldu¤u sürece de bunun olaca¤›n› zannetmiyorum. - Son olarak bir fley söylemek ister misiniz? - Böyle giderse çiftçili¤i b›rakmay› düflünüyorum. Allahtan çocuklar›m yurtd›fl›ndan para gönderiyorlar. Yoksa açl›ktan ölürüz. Çünkü bu yafltan sonra yapacak bir iflim yok. (Marafl DDSB)
B yasalar› bildi¤im kadar› ile tar›m› tamamen yok etmek istiyor. Çünkü AB ülkelerinin çiftçileriyle bizim rekabet etme flans›m›z yok. Oradaki çiftçiler ekonomik ve teknolojik aç›dan devlet taraf›ndan destekleniyorlar. Bizlere verilen destekleme ise; belli bir faiz ekleyerek tekrar geri al›n›yor. Sözde devlet bize iyilik yapm›fl oluyor.
A
7
71
6-19 Nisan 2007
AKP flov yap›yor, köylü zarar ediyor Kendi döneminde köylünün “alt›nça¤›n›” yaflad›¤› iddias›nda bulunan AKP, seçim sonras› devreye soktu¤u birçok projenin iflas›n› gizlemeye çal›fl›rken flimdi de borcundan ötürü faturalar›n› ödeyemeyen köylülerin elektri¤ini kesti. Sulama için kullan›lan elektri¤in kesilmesi ile birçok köylünün nas›l iflas›n efli¤ine getirildi¤i TÜSKOOPB‹R (Türkiye Sulama Kooperatifleri Merkez Birli¤i)’in aç›klamas› ile bir kez daha gözler önüne serildi. Genel Baflkan Halis Uysal, 24 Mart Cumartesi günü yapt›¤› aç›klamada AKP hükümetinin, tar›m ürünlerinde deste¤i ya tamamen kald›rmas› ya da maliyetinin bile alt›nda aç›klamas› ile üreticilerin zarar etti¤ini belirtirken, flimdi de elektri¤e zam yap›lmas›ndan ötürü faturalar›n› ödeyemeyen köylülerin elektri¤inin kesildi¤ini ve tarlalar›n bu yüzden sulanamad›¤›n› söyledi. Uysal; AKP’nin “zam yapmad›k” demesine ra¤men üreticinin kulland›¤› elektrikteki % 30’luk deste¤i kald›rmas› ile üreticilerin elektri¤i % 30 zaml› kullanmak zorunda kald›¤›n› söyledi. Zaten borçlar›n› ödeyemeyen üreticilerin ise faturalar yüzünden TEDAfi taraf›ndan icraya verildi¤ini kaydeden Uysal; 125 bin TEDAfi
endi döneminde köylünün “alt›nça¤›n›” yaflad›¤› iddias›nda bulunan AKP, seçim sonras› devreye soktu¤u birçok projenin iflas›n› gizlemeye çal›fl›rken flimdi de borcundan ötürü faturalar›n› ödeyemeyen köylülerin elektri¤ini kesti.
K
ödeyecek?” dedi. Köylülerin icraya verilmesini protesto ettiklerini belirten Uysal, ana borcun yan›nda bir de icra masraflar›n›n ç›kar›ld›¤›na, oysa üründe % 1 olan KDV’nin elektrikte % 18 oldu¤una, bunun bariz bir eflitsizlik oldu¤una vurgu yapt›.
Devlet köylüye kulak vermiyor! abonesinin flu anda durumunun bu oldu¤una, toplam borcun ise 1 katrilyon liraya ç›kt›¤›na dikkat çekti. 2 bin 500 sulama kooperatifini bünyesinde bar›nd›ran TÜSKOOPB‹R Baflkan› Uysal, Ege ve Trakya baflta olmak üzere Ankara, Edirne, Eskiflehir ve Konya’da birçok üreticinin icral›k oldu¤unu ve elektri¤in de kesildi¤ini söyledi. Uysal; “Elektriklerini kapat›yorsunuz. Kurakl›k var. Elektrik olmay›nca mahsul sulanmad›¤› için yan›yor. Peki bu adam nas›l ürün elde edecek ki borcunu
fiekerin tad› kaçt›!
Özellikle 80’li y›llar itibariyle özellefltirme politikalar›n›n daha kararl› flekilde hayata geçirilmesi, yüksek kârl› iflletmelerin düflük maliyetlerle sat›fl›n›n öngörülmesi, piyasada dalgalanmalara ve buna ba¤l› olarak da pazar fiyatlar›n›n yükselmesine sebep olmufltu. 2005 y›l› itibariyle fleker sektöründe de özellefltirmelere baflvuran devletin Bor, Ere¤li ve Ilg›n fieker Fabrikalar›n› Sümer Holding’e devrederek fleker üretimini sermayenin ya¤mas›na açmas› ciddi tehlikelerin de habercisi olmufltu. 21 Mart Çarflamba günü aç›klama yapan fieker-‹fl Genel Baflkan› ‹sa Gök, fleker alan›nda devletin ve özellefltirmelerin geçmifline de¤inerek sendikan›n mü-
cadelesi sayesinde bu fabrikalar›n ihalelerinin geçen y›l›n sonunda sürpriz bir kararla iptal edildi¤inin ancak bunun yetmeyece¤inin alt›n› çizdi. Gök, Türkfleker’in yaflat›lmas› gerekti¤ini ve bunun için fabrikalar›n özellefltirme kapsam›ndan tamamen ç›kar›lmas› gerekti¤ini söyledi. Aç›klamalar›n› ayn› zamanda gerekçelendiren Gök, e¤er bu özellefltirmeler devam ederse bölgelerde bulunan, eski teknoloji ile düflük ölçekli yüksek maliyetli üretim yapan ve bulunduklar› yerlerin tek al›c›s›, sat›c›s› ve sanayisi olan 15 ile 18 fabrikan›n kapat›lmas› gerekece¤ini söyledi. Buna ba¤l› olarak sektörde fleker üretiminin % 50 düflece¤ine vurgu yapan Gök, istihdam›n da % 60’lar seviyesinde azalaca¤›na de¤indi. Gök ayr›ca sendika olarak taleplerini de flöyle özetledi: - fieker fabrikalar› özellefltirme kapsam›ndan ç›kar›lmal›, - Kaçak üretim ve sat›mlar engellenmeli, yapay tatland›r›c› kullan›m›n› engellemek için kimyasallar›n girifl-ç›k›fllar› denetlenmeli, - Gerekli kadrolar tahsis edilmeli. (H. Merkezi)
Uysal, özellikle hasat zaman› köylülere fatura kesilmesi için öncesinden fazlas›yla diyaloglara girdiklerini ancak bunun yerine faturalar›n ayl›k kesildi¤ine dikkatleri çekerek, böylece üreticilerin bir de fatura faizlerini yat›rmak zorunda kald›klar›n› belirtti. Uysal konuflmas›n›n sonunda tar›msal amaçla kullan›lan elektri¤e % 30-40 destek verilmesini ve % 18 olan KDV’nin tar›mda % 1’e çekilmesini, kapat›lan aboneliklerin derhal aç›larak köylünün üretime geçirilmesini ve faturalar›n hasat zaman› sonunda düzenlenmesini istedi. (H. Merkezi)
Üzüm-Sen dört yafl›nda! Üzüm Üreticileri Sendikas› (Üzüm-Sen) 4 yafl›na bast›. 8 Mart 2004 tarihinde 315 kurucu üye ile Manisa’n›n Alaflehir ilçesinde kurulan sendika, 4 y›l içerisinde 2 flubeye ve 4 bin üyeye ulaflt›. Üzüm-Sen, kuruluflunun dördüncü y›l›nda bir eksi¤ini daha kapatarak Türkiye’de kendilerine üye olan, olmak isteyen ve destek vermek isteyen herkesin kendilerine ulaflmas›n› sa¤lamak için www.uzumsen.org internet adresini de devreye soktu. (H. Merkezi)
Köylüler eylemde, belediye nerede?
Geçti¤imiz haftalarda Belediye Meclisi’ni basan, Baflkan› zorla konuflmaya iten, ondan öncesinde ormanda y›k›m yapan dozerlere kendilerini siper eden Manisa’n›n Salihli ilçesine ba¤l› Kabazl› köylüleri, eylemlerine gazetemizin haz›rland›¤› süreçte de devam etti. Köyün yak›n›nda sit alan›na yap›lmak istenen ve çevreyi öldürece¤i ortada olan Kat› At›k Tesisi’ne karfl› 1 y›la yak›nd›r eylemde olan köylüler, 22 Mart Perflembe gününü de Belediye’nin önünde karfl›lad›. Belediye önüne gelen Kabazl› köylülerinden baz›lar› ceplerinden ç›kard›klar›
sar› kartlar› göstererek “Bugünlük sar› kart gösteriyoruz. Çöplük meselesi çözülmedi¤i halde k›rm›z› kartlarla gelece¤iz” dediler. Daha sonras›nda tek s›ra halinde Ankara-‹zmir yolu kenar›nda yürüyüfle geçtiler. Bu s›rada daha öncesinde de köylülerin sözcülü¤ünü yapan Oktay Konyar’› polis gözalt›na ald›. Kitlenin Konyar’› polise vermemesi üzerine, polis kitleye biber gaz› ile sald›rd›. Sald›r› s›ras›nda kitleden baz›lar› yere düflerek hafif yaralan›rken baz›lar› da gazdan fenalaflarak ambulanslarla hastaneye kald›r›ld›. Olay sonras› bas›na demeç veren köylülerden 60 yafl›ndaki Fatma Can’›n dedikleri ise de köylülerin neler düflündü¤ünün en güzel ifadesi; “Köyümüze yap›lacak olan çöplü¤e karfl› ç›kt›¤›m›z için bafl›m›za bunlar geldi. Bunlar› hiç hak etmedik. Topraklar›m›z›n kirletmek isteyenlere karfl› mücadelemizi sonuna kadar sürdürmeye kararl›y›z.” (H. Merkezi)
8
6-19 Nisan 2007
71
Devrimci dayan›flman›n ilk mihenk tafl›:
K›z›ldere Mahir Çayan, Cihan Alptekin ve Ömer Ayna’n›n katlediliflinin 35. y›l›nda devrimciler önderleri anmak için yine meydanlardayd›. Aradan geçen 35 y›ldan sonra bu kahramanl›k türküsünün unutmad›¤› yap›lan aç›klamalarda gösterildi. 30 Mart Cumartesi günü ‹stanbul’da ESP ve HKM’nin örgütledi¤i iki ayr› bas›n aç›klamas› ile Mahir Çayan ve arkadafllar› an›larak devrimci dayan›flman›n bu hayat pahas›na örne¤i gözler önüne serildi. Saat 14:00’te Taksim tramvay dura¤›nda biraraya gelen ESP’liler, “Dünden bugüne siper yoldafll›¤› kazanacak, Yaflas›n devrim ve sosyalizm” yaz›l› pankart açarak eylemlerine bafllad›. Kitle ad›na konuflan Ersin Sedefo¤lu, dönemin önderlerinden Deniz Gezmifl ve arkadafllar›n›n serbest b›rak›lmas› için Mahir Çayan ve arkadafllar›n›n THKO’dan Cihan Alptekin ve Ömer Ayna ile nas›l beraber hareket ett¤ine dikkat çekerek, o gün Deniz’ler için verilen idam karar›n›n sadece Demireller ve Ecevitler taraf›ndan al›nmad›¤›n›n çok iyi bilindi¤ini söyledi. 30 Mart 72 sabah›nda “Biz buraya
“On’larda cisimleflen halk kahramanl›¤›d›r!”
dönmeye de¤il, ölmeye geldik” fliar›n› hat›rlatan Sedefo¤lu, “K›z›ldere’de yaz›lan bu direnifl manifestosunu anlamak devrim fikrinden bir an bile vazgeçmemek, mücadeledeki görev ve sorumluluklar› eksiksiz yerine getirmek, emperyalizme ve onun ufla¤› sömürücü faflist düzenlere karfl› vazgeçmeden savaflmakt›r” dedi.
Bu defa da Güncel kapat›ld›
Devletin ifade özgürlü¤üne yönelik bask›lar› son h›zla sürüyor. Newroz öncesinde harekete geçen devlet, daha önce defalarca kapatt›¤› ancak bir türlü susturamad›¤› Gündem Gazetesi’ni tekrar kapatm›fl, ard›ndan ç›kan Yaflamda Gündem de daha matbaadayken toplat›lm›flt›. Devlet, Yaflamda Gündem’in ç›kmam›fl say›lar›na bile toplatma karar› alm›flt›. Milyonlarca insan›n kat›ld›¤› Newroz, Kürt halk›n›n devletin bu sald›r›lar›na karfl› verdi¤i iyi bir yan›t olmufltu.
Tüm bask›, gözalt›, tutuklama ve antidemokratik uygulamalara ra¤men Kürt halk› de¤erlerine ve mücadelesine sahip ç›km›flt›. Faflizm, yaklaflan seçimlerle birlikte DTP’nin di¤er Kürt örgütleriyle ittifak kurarak Meclis’e ba¤›ms›z aday ç›karmas›n› engellemek için sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›r›yor. Bunun en önemli ad›mlar›ndan birini art›k rutin hale gelen gazetelerin kapat›lmas› oluflturuyor. Kürtçe yay›n yapan Azadiya Welat gazetesini de kapatan devlet, Kürt ulusunun özgürlük 盤l›klar›n› isyan hayk›r›fl›n› bo¤mak istiyor. Bas›n ve ifade özgürlü¤üne yönelik bu bask›lar, yasaklamalar devletin parçalanma, y›k›lma paronayas›n›n sürdü¤ünü de gösteriyor. Ülkede Özgür Gündem ve Azadiye Welat’a yönelik engellemeler ülkemizdeki tüm muhalif, ilerici, sosyalist ve devrimci bas›n› yak›ndan ilgilendirmektedir. Bu sald›r›lara karfl› güçlü, birleflik bir durufl sergilemek ifade ve bas›n özgürlü¤ünü savunmak bugün acil oland›r. (‹stanbul)
Bir saat sonra yine ayn› yerde toplanan HKM’liler; “Yaflas›n devrimci mücadelemiz” sloganlar› ile aç›klamalar›na bafllad›. Aç›klaman›n okunmas›ndan önce k›sa bir konuflma yap›larak Mahir Çayan’lar›n sergilenmifl oldu¤u direnifl ve dayan›flma örne¤inin ne kadar önemli oldu¤una dikkat çekildi. Kitle ad›na aç›klamay› okuyan Gökmen Yeflil, 35 y›l sonra bugün 72 Mart’›nda yaflananlar›n önemini kavraman›n çok zor olmad›¤›n› söyledi. Kitle “Mahir, Hüseyin, Ulafl, kurtulufla kadar savafl”, “Yaflas›n devrimci mücadelemiz” fleklinde sloganlarla aç›klamay› sonland›rd›. Aç›klamaya TÖP, EHP, Ankara 78’liler, ODAK ve BDSP de destek verdi. (‹stanbul)
‹zmir *30 Mart akflam› Ege Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i taraf›ndan Karfl›yaka’da meflaleli eylem yap›ld›. *31 Mart günü ‹zmir Alsancak’ta bulunan K›br›s fiehitleri Caddesi’nde SDP ve ESP bir bas›n aç›klamas› yaparak katliam› k›nad›klar›n› duyurdular.
Mahalle halk›ndan Baz ‹stasyonu’na tepki Ümraniye Kaz›m Karabekir Mahallesi’nde faaliyete geçirilmek istenen baz istasyonu, mahalle halk›n›n büyük tepkisini çekti. Mahalledeki Lise, Sa¤l›k Oca¤› ve Özürlüler Okulu’nun hemen yan›bafl›ndaki bir eve yerlefltirilen baz istasyonunun kurulum aflamas› bitmek üzere. Sa¤l›¤a zararl› oldu¤unu bildikleri baz istasyonunu, hiçbir koflulda mahallelerinde istemeyen ve derhal kald›r›lmas›n› talep eden mahalle halk›, taleplerinin yerine getirilmemesi durumunda kitlesel bir eylem yapacaklar›n› ve baz istasyonunun kald›r›lmas› için tüm olanaklar›n› seferber edeceklerini ifade ettiler. Tepkilerini imza toplayarak yans›tarak 24 Mart günü yetkililere ileten mahalleli, baz›n yerlefltirildi¤i evin sahibinden de istasyonun kald›r›laca¤› sözünü ald›. (Kartal)
Bask›lara karfl› Acil Hat eylemde!
Newroz kutlamalar›na tahammülsüzlü¤ünü gösteren devlet, ‹zmir’in Buca, Yamanlar, Asarl›k, Kadifekale semtlerinde yap›lan kutlamalara azg›nca sald›rarak onlarca kifliyi yaralayarak gözalt›na alm›flt›. ‹zmir Acil Hat son dönemde yaflanan sald›r›lar› protesto etmek için 23 Mart günü eski Sümerbak önünde bas›n aç›klamas› yapt›. Yap›lan aç›klamada özelde ‹zmir’de, genelde ise tüm Türkiye’de devletin uygulad›¤› sald›r›lar teflhir edilirken, “Biz bir kez
daha diyoruz ki, her fleyi yapabilirsiniz, ancak yüzy›llard›r yanan Newroz ateflini söndüremezsiniz, söndüremeyeceksiniz” denildi. Eylemden sonra gözalt›nda olanlar›n ç›kar›ld›klar› Adliye’ye gidilerek destek sunuldu. Destek için Adliye’ye giden insanlar da polisin sald›rgan tutumu ile karfl›laflm›fl, insanlar darp edilmifltir. Adliye’ye ç›kar›lanlardan 7’si tutuklan›rken di¤erleri serbest b›rak›lm›flt›r. (‹zmir)
9
71
6-19 Nisan 2007
HPG gerillalar› haince katledildi Devletin Newroz tahammülsüzlü¤ü! Abdullah Öcalan’›n ‹mral›’da devlet taraf›ndan zehirlendi¤inin ortaya ç›kmas› ile sald›r›lar›n› art›ran devlet terör estiriyor. Demokratik Toplum Partisi’nin, yüzlerce il ve ilçe binas›n› basarak çal›flanlar›n›, yöneticilerini gözalt›na alan devlet, Newroz öncesinde ve sonras›nda insan av›na ç›kt›. Newroz’a kat›l›m› düflürmek için her oyuna baflvuran devlet, bununla da kalmay›p yüzlerce kifliyi gözalt›na ald›. Yasal olarak düzenlenen pek çok Newroz kutlamas›na sald›ran devlet, Kürt halk›na yönelik tutumunda yine ezber bozmad›. Yüzy›llard›r imha ve inkâr politikalar› ile dilini, kültürünü yasaklayarak yok etmeye çal›flt›¤› Kürt ulusunun onurlu direnifli karfl›s›nda çaresiz kalan faflizm, yine tek anlad›¤› dil olan fliddet, bask› ve teröre baflvurdu. Ancak tüm bask›lara ra¤men Kürt ulusu, Newroz’una sahip ç›karak Demirci Kawa’dan ald›¤› direnifl gelene¤ini yaflatmaktan geri durmad›. Milyonlarca insan Newroz’a kat›larak devlete karfl› olan öfkesini dile getirdi. Devletin sald›r›lar› Newroz sonras›nda da devam etti. Yüzlerce insan hakk›nda Newroz’da açt›klar› pankart ve dövizlerden, att›klar› sloganlardan dolay› dava aç›ld›. DTP Gençlik Meclisleri üyesi 72 kifli devletin estirdi¤i terör sonucunda tutukland›. Mersin’de 9’u çocuk 23 kifli tutukland›. Mersin’de Newroz öncesinde ve sonras›nda toplam 56 kifli, Van’da 17 kifli gözalt›na al›n›rken 5 kifli tutukland›. Newroz kutlamalar› s›ras›nda çeflitli kentlerde gözalt›na al›nan 457 kifliden 59’u tutukland›. ‹stanbul’da 104, Diyarbak›r’da 75, Van’da 44, fi›rnak’ta 27, Mardin’de 26, Bingöl ve Batman’da 15, fianl›urfa’da 34, Siirt’te 20, Konya’da 112, Ardahan ve Gaziantep’te 15, Hakkâri’de 3, Bursa ve Adana’da 4 kifli tutukland›. Urfa’da yap›lan Newroz mitinginin ard›ndan sanatç› Xemgin Birhat tutukland›. fi›rnak’›n Beytüflflebap ilçesinde düzenlenen Newroz’da Kato Müzik Grubu’nun dört eleman› evlerine düzenlenen bask›nlarla gözalt›na al›nd›. Devlet; sald›r›, gözalt› ve tutuklamalarla gözda¤› vermeye, korku havas› estirmeye çal›fl›rken Kürt ulusunun yürüttü¤ü militan direnifl hareketi devletin tüm oyunlar›n› bozmaktad›r. (‹stanbul)
Diyarbak›r’›n Kulp ‹lçesi Yaylak (Askar) Köyü fiinak Tepe mevkiinde bir s›¤›nakta 7 HPG’li Meroto kod adl› iflbirlikçi G.E taraf›ndan 9 Mart 2007 tarihinde katledildi. Behzat Zuhab (Behzat), Nedim Arg›n (Botan Serhat), Adem Güntin (Serhad Artos), fiükrü Ali (Bilal Za¤ros), Muhammed Otarzayi (Hüner Zerebar), Muzaffer Öndefl (Sipan Sason), Muhammed Bozbey (Rêber Boran) isimli gerillalar› bulundu¤u s›¤›nakta öldüren ve 1 gerillay› da yaralayan G.E adl› iflbirlikçi, olay›n hemen ard›ndan jandarmaya teslim olarak öldürdü¤ü gerillalar›n yerini gösterdi. “Baflar›l› teslimiyetinin” ard›ndan verdi¤i ifadelerle yine Kulp ilçesinden baz› köylülerin PKK’ye yard›m etti¤ini söyleyerek köylülerin gözalt›na al›nmas›n› sa¤lad›. G.E’nin “baflar›l› piflmanl›¤›” sonras›nda da devam etti. 7 gerillay› katledip, 6 köylüyü tutuklatt›ran iflbirlikçi, bir yandan da Batman’›n Sason ‹lçesi, Diyarbak›r’›n Silvan, Kulp ve Lice ilçeleri aras›nda operasyonlara ç›kar›ld›. Gösterdi¤i bölgelerde özel e¤itimli askeri bir birimle birlikte helikopterle alanlar› gezerek s›¤›naklar›n yerlerini gösterdi. Ancak gösterdi¤i s›¤›naklarda gerillalar yerine, g›da malzemelerine ulafl›ld› sadece.
Katledilen gerillalar›n aileleri ise y›llard›r göremedikleri evlatlar›n›n cesetlerine ulaflmak için günlerce beklemek zorunda kald›. Suriye’nin Derik kentine götürülmek üzere yola ç›kar›lan ancak, Mardin’de s›n›r kap›s›n›n kapal› oldu¤u gerekçesiyle polisler taraf›ndan bekletilen Behzad Zahrab’›n cenazesinin engellenmesini protesto eden gençler, Nusaybin’de atefller yakarak eylemler düzenledi. Adem Güntin’in cenazesi polis taraf›ndan Van’da yaflayan ailesine teslim edildi. Cenaze Akköprü Mahallesi’nde polis ve ailesi taraf›ndan topra¤a verildi. Güntin için Akköprü Mahallesi’ndeki evinin önünde taziye çad›r› kuruldu.
fiükrü Ari’nin cenazesi 14 Mart’ta memleketi Mardin’in Çukuryut (C›rn›k) köyüne götürüldü. fiehit düflen di¤er gerillalar da ailelerine teslim edilerek defnedildi. Cenazeler teslim al›nmadan bir aç›klama yapan F›rat Haber Ajans› (ANF)’nin HPG Bas›n ‹rtibat Merkezi’ne dayand›rarak yapt›¤› haberde “bu vahfli cinayette rol alandan ve bu olay›n tezgahlanmas›ndan sorumlu olanlardan hesap soraca¤›m›z› ve karfl›l›ks›z b›rakmayaca¤›m›z› belirtirken; halk›m›z› önderlik etraf›nda kenetlenerek mücadele etmeye ve flehitlerini sahiplenmeye ça¤›r›yoruz” denilerek flehitlerin kan›n›n yerde kalmayaca¤› sözü verildi.
Jandarma terörü Sar›gazi halk›n›n üstünde esmeye devam ediyor! 29 Mart Pazartesi günü Sar›gazi Mehmetçik Lisesi ö¤rencileri, Newroz’da ve sonras›nda yaflanan jandarma bask›s›n› protesto etmek için, Sar›gazi Cemevi önünde biraraya geldi. Yeni Demokrat Gençlik, Demokratik Gençlik Hareketi, Sosyalist Gençlik Derne¤i, Genç Direnifl ve Sar›gazi Liseli Gençlik faaliyetçileri, “Okulumuzda ve Mahallemizde Jandarma Terörüne Son” pankart›n› açarak, “Jandarma Terörüne Son”, “Tutuklamalar, gözalt›lar, bask›lar bizi y›ld›ramaz” sloganlar› att› ve okulda yap›lan Newroz kutlamalar›n›n ard›ndan yaflanan jandarma bask›s›n› protesto etti. Kitle ad›na aç›klamay› okuyan Harun Keser, liselilerin yapt›¤› Newroz kutlamalar›na jandarman›n müdahale ederek da¤›tt›¤›n› ve ard›ndan jandarma bask›s›n›n okula s›çrad›¤›n› söyledi. Keser, “Jandarma, hukuki yönden hiçbir yasal gerekçesi olmad›-
¤› halde okul içine kadar girip ö¤rencilere tehdit ya¤d›rarak hakaretlerde bulunma, fliddet uygulama ve haks›z yere gözalt›na almaya varan yo¤unlukta sald›r› uygulam›flt›r” diyerek, yaflanan bask›ya izin veren okul idaresini de k›nad›.
Sar›gazi halk› bask›lara karfl› sessiz kalmad›! 1 Nisan Pazar günü, Sar›gazi’de biraraya gelen devrimci demokrat ku-
rumlar, yapt›klar› yürüyüflle jandarma terörünü protesto ederek art›k buna bir son verilmesini istedi. Demokrasi Caddesi üzerinde biraraya gelen, Partizan, DHP, ESP, HÖC, Mücadele Birli¤i Platformu aktivistleri, “Sar›gazi’de Tutuklamalar, Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz” pankart›n› açt› ve sloganlar eflli¤inde, Sar›gazi Meydan›’na kadar yürüyüfl gerçeklefltirdi. Meydanda toplanan kitle ad›na aç›klamay› okuyan Erzade Barut, “Jandarma en küçük hak arama eylemlerine vahflice sald›rmaktad›r” diyerek, “19 Aral›k Katliam›’n›n y›ldönümü eylemlerinden bafllayan ve en son Newroz kutlamalar›na kadar geçen sürece kadar mahallemiz tam bir abluka alt›na al›narak, esnaf ve mahalle halk› jandarma terörüyle sindirilmeye çal›fl›lmaktad›r” fleklinde konufltu. (Kartal)
10
6-19 Nisan 2007
71
Hapishaneler neden dolmaktadır? Sincan’da kad›n tutsaklara taciz!
dalet Bakanl›¤› fiubat ay›n›n sonunda yapt›¤› aç›klamada, Türkiye’deki hapishanelerde toplam 77 bin 425 kifli oldu¤unu aç›klad›. Nüfusun 70 milyonu aflt›¤› Türkiye’de, neredeyse her 100 kifliden biri hapishanelerde bulunmaktad›r. Yine yap›lan aç›klamalarda son bir y›l içinde suç oran›n›n % 62 art›fl gösterdi¤i de söylenmektedir.
A
Geçti¤imiz günlerde gazetelerde yay›nlanan haberler, ülkemizde hiç gündemden düflmeyen bir soruna, hapishaneler sorununa dikkat çekmekteydi. Ancak bu kez farkl› bir konu vard› gündemde. Haberler, bu ülkede oldukça ciddi sorunlar›n yafland›¤›n› gözler önüne sermekteydi. Haberimize konu olan mesele fludur; Hapishanelerdeki doluluk oran› 12 Eylül AFC dönemiyle neredeyse ayn› orana gelmifltir. Bu durumda hiç paylar› yokmufl gibi davranan TBMM ‹nsan Haklar› Komisyonu da, bu geliflmeden rahats›z olmufl ve gündemine alm›flt›r. Komisyon üyesi ‹zmir Milletvekili Ahmet Ersin, Buca Hapishanesi’nde yapt›¤› incelemelerin sonuçlar›n› bas›na yapt›¤› bir aç›klamayla duyurdu. Aç›klamaya göre 1300 kifli kapasiteli Buca Hapishanesi’nde 2500 kifli kalmaktad›r. Normalde 45 kiflilik olan ko¤ufllarda 110 kifli kalmakta, baz› tutuklu ve hükümlüler ise yer yataklar›nda kalmaktad›r. Milletvekili koltu¤unda oturan Ahmet Ersin san›r›z bu ülkede yaflamamaktad›r. Zira gördüklerine oldukça flafl›rm›fl gözükmektedir. Adalet Bakanl›¤› fiubat ay›n›n sonunda yapt›¤› aç›klamada, Türkiye’deki hapishanelerde toplam 77 bin 425 kifli oldu¤unu aç›klad›. Nüfusun 70 milyonu aflt›¤› Türkiye’de, neredeyse her 100 kifliden biri hapishanelerde bulunmaktad›r. Yine yap›lan aç›klamalarda son bir y›l
içinde suç oran›n›n % 62 art›fl gösterdi¤i de söylenmektedir. Suç oran›n›n neden artt›¤›, hapishanelerin neden doldu¤u sorusu üzerinde biraz düflünmek gerekmektedir. ‹nsanlar durup dururken neden suç ifllemektedir? Suça teflvik eden hiçbir neden yok mudur? Toplum cinnet mi geçirmektedir? Asl›nda tüm bu sorular› yukar›daki araflt›rmay› yapan Milletvekili’ne sormak gerekiyor. Çünkü yapt›¤› aç›klamada bu konular›n hiçbirine de¤inmemifltir. Üstüne bir de “asl›nda daha çok tutuklanacak insan var, ancak gerek hakimler, gerekse de polisler hapishanelerdeki durumdan kaynakl› bunu yapamamaktad›rlar” gibi bir söyleme denk gelecek aç›klamalar yapmaktad›r. Bizce bu sözlerin hiçbir geçerli yan› yoktur. Kendisine muhalif, yarat›lmak istenen yoz-gerici kültüre, çeteleflmeye, uyuflturucuya, fuhufla karfl› ç›kan devrimci, demokrat ve komünistleri çeflitli komplolarla, oyunlarla tutuklamaktan geri durmamaktad›r, bahsi geçen hakim ve polisler. Mesele bu de¤ildir. Yap›lan araflt›rmalar göstermektedir ki, bu ülkede yoksulluk, iflsizlik, açl›k her geçen gün artmaktad›r. Bununla beraber enflasyon sürekli yükselmekte, al›m gücü düflmektedir. Üretici üretemez, tüketici ise tüketemez durumdad›r. ‹flçi ve emekçiye reva görülen asgari ücretin açl›k s›n›r›n›n alt›nda
oldu¤u bir ülkede yaflamaktay›z. Hastane ücretini ödeyemedi¤i için rehin kalan, paras› olmad›¤› için hastane kap›s›nda insanlar›n öldü¤ü bir ülkede yaflamaktay›z. Okul ücretini ödeyemedi¤i için okuyamayan, köyünde yol olmad›¤› için hastal›ktan ölen insanlar›n oldu¤u bir ülkede yaflamaktay›z. fiimdi gelin bu koflullarla birlikte hapishanelerin neden bu kadar çok doldu¤unu düflünelim! Bir de her gün televizyonlardan, gazetelerden, radyolardan insanlar›m›za, özellikle gençlerimize sistem taraf›ndan sunulan mafyavari, çeteci, burjuva yaflam›, burjuva yoz kültürü düflünün. Bunun toplumda yaratt›¤› tahribat› ve suça yönelimi düflünün. Kolay yoldan zengin olman›n hayallerine kap›lanlar›, bunlar›n devletin kurumlar›yla (özellikle polis ve jandarma) olan ba¤lant›lar›n› vs. düflünün ve durumun neden bu hale geldi¤ini siz söyleyin. Asl›nda bütün bu yaz›lanlar ve daha fazlas› birlefltirildi¤inde, devletin nas›l bir ç›kmaz içinde oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r. Efendilerinin talimatlar›n› uygulamaktan baflka bir dertleri olmayan, halk› düflünmeyen egemenlerin sözcüleri bu yüzden “flafl›rmak”tad›rlar. Durumun sebebi devletin kendisidir. Suçu baflkalar›na atmak, durum karfl›s›nda hayretlere düflmenin bir manas› yoktur. Bu durum tamamen flovdan ibarettir.
‹C‹’den Adalet Bakanl›¤› ve TBMM’ye imza Hapishanelerde yaflanan hak gasplar›na ve sald›r›lara dikkat çekmek için ‹C‹ bir süredir TBMM ‹nsan Haklar› Komisyonu ve Adalet Bakanl›¤›’na gönderilmek üzere, çeflitli taleplerin bulundu¤u imza kampanyas› bafllatm›flt›. Çeflitli kurum ve kurulufllar arac›l›¤›yla toplanan imzalar, 2830 Mart tarihleri aras›nda Kemeralt› giriflinde aç›lan masayla sesli ajitasyon yap›larak da topland›. ‹mza kampanyas›nda yer alan ta-
leplerden birkaç tanesi flöyledir; *Hapishane içindeki ayakkab› aramas› uygulamas›na son verilsin, *Tutuklu-hükümlülerin bulunduklar› hücrelerde ve kendi havaland›rmalar›nda da ortak alan faaliyeti yapabilmeleri için düzenlemeye gidilsin, *Tecriti ço¤altan mektup-görüflaç›k görüfl-yay›n yasaklar›na son verilsin. Toplanan imzalar 31 Mart günü Konak Postanesi önünde yap›lan bir
bas›n aç›klamas›yla ilgili makamlara gönderildi. Saat 13:00’de yap›lan aç›klamada “Tecrit sald›r›s› sürüyor, tecrite karfl› sesimizi yükseltelim” pankart› aç›ld› ve “‹çerde d›flarda hücreleri parçala”, “Tecrit ölümdür istemiyoruz” vb. sloganlar at›ld›. Eylemde tecrit ve hapishanelerdeki sald›r› anlat›ld›. Toplanan 1500 imzan›n gönderilmesinin ard›ndan eylem sona erdi. (‹zmir)
Sincan Kad›n Hapishanesi’nden bizlere ulaflan TKP/ML dava tutsa¤› Fadime Özkan hapishanede yaflad›klar› s›k›nt›lar› dile getirdi. 19 Mart’ta spor yapt›klar› s›rada çat›daki bir askerin kendilerini izledi¤ini fark ettiklerini, askeri uyard›klar›n›, ancak kendilerini izlemeye devam etti¤ini belirterek, “sözde çat›lara kameralar yerlefltiriliyor, ama di¤er taraftan dikizleniyoruz” dedi. Adalet Bakanl›¤› ve Savc›l›k’a dilekçe verdiklerini de sözlerine ekleyen Özkan, 5 adet kitap s›n›rlamas›n›n devam etti¤ini, “görüntü kirlili¤i” yap›yor denilerek kurutulmufl çiçeklerin dahi verilmedi¤ini de vurgulad›. (H. Merkezi)
Avukatlar AKP’yi protesto etti Bak›rköy Adliye Binas›’n›n aç›l›fl›n› yapan Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an eme¤inin karfl›l›¤›n›, özlük haklar›n› isteyen avukatlar taraf›ndan protesto edildi. 25 Mart Pazar günü Bak›rköy’de kurulan yeni Adliye binas›n›n aç›l›fl›n› yapan Erdo¤an, hukuk devleti ve yarg›n›n ba¤›ms›zl›¤›ndan söz ederken avukatlar hukuk devletinin olmad›¤›n› hayk›rd›. “Adaletin en yeni saray›” reklâm› ile aç›lan Adliye binas› önünde toplanan ‹stanbul Barosu’na üye avukatlar, “Ba¤›ms›z savunma”, “CMK yönetmeli¤ine hay›r”, “Eme¤imizin karfl›l›¤›n› istiyoruz” yaz›l› dövizler tafl›d›. (‹stanbul)
Avukatlar AKP’yi protesto etti Edirne F Tipi Hapishanesi’nde bulunan o¤lu Suat Kolca ile Kürtçe konufltu¤u için telefonlar›n›n kesildi¤ini iddia eden Abdülhamit Kolca, uygulamaya tepki gösterdi. Özgür Halk ve Genç Bak›fl dergilerinin ‹mtiyaz Sahibi Suat Kolca’n›n babas› Abdülhamit Kolca, o¤luyla telefonla Kürtçe konufltu¤u için telefonun hapishane idaresi taraf›ndan kesildi¤ini iddia etti. Kolca, “Telefonla 6 defa konufltum, her defas›nda Kürtçe konufltu¤um için telefonum kapat›ld›. Hapishane Müdürü’ne konuflmam›n neden kesildi¤ini sordum. Bana ‘Kürtçe konuflmak yasak’ dedi. Bu ülkede milyonlarca Kürt var ve hepsi de Kürtçe konufluyor. Kürtlerin Kürtçe konuflmas›n› kimse engelleyemez” dedi. Kolca ayr›ca, engellemeye iliflkin hukuki giriflimlerde bulunaca¤›n› söyledi. (H. Merkezi)
11
71
6-19 Nisan 2007
“Tecride karşı, hasta tutsakları sahiplenelim!” Ülkemizde yürütülen devrimci mücadeleye karfl› egemenlerin en önemli sald›r›lar›ndan birisi, hiç kuflkusuz ki F tipi hapishanelerle hayata geçirilen tecrit sald›r›s›d›r. 2000 y›l›nda F tipi hapishanelere geçifl süreci katliamlar›n oldu¤u kadar yine direnifllerin de tarihi olarak biliniyor. F tipi hapishaneler hayata geçirildi¤i günden bu güne kadar yaflanan süreç, çeflitli direnifllere sahne oldu ve bu direnifller çeflitli biçimlerde hala sürüyor. ‹nsan›n insana köleli¤ine karfl› eme¤e sayg›y›; insan›n kendisine yabanc›laflmas›na karfl› paylafl›m kültürünü; k›sacas› insan olmay› savunduklar› için, hapishanelere at›lan, ancak yine düflüncelerinden vazgeçmeyen devrimci tutsaklar, bedenlerine yap›lan sald›r›lardan sonra, uzunca bir süredir de F tipi hapishanelerde tecrit iflkencesine maruz kal›yorlar. Tecrit gibi sald›r›lara birey olarak gö¤üs germek o sald›r›y› bofla ç›kar›r, hep birlikte toplu bir karfl› koyufl ise, sald›r›y› tersine, lehimize çevirir. Bunun içindir ki hasta tutsaklar› sahiplenmek insanl›k onurunu/mücadelesini sahiplemektir, sald›r›lara karfl› cevap olmakt›r. Bu kapsamda gerçeklefltirilen, tecrit koflullar› yüzünden görme yetisini kaybeden Savafl Kör ile dayan›flma gecesi anlaml› bir etkinliktir. 25 Mart Pazar günü saat 19.00’da Kad›köy Evlendirme Daire-
si’nde gerçekleflen etkinlik, “Tecride karfl› hasta tutsaklar› sahiplenelim!” fliar› ile düzenlenmiflti. fiair Mehmet Özer’in sunuculu¤unu yapt›¤› etkinlik, 1 dakikal›k sayg› duruflu ile bafllay›p, Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri (PfiTA) ad›na yap›lan konuflmayla devam etti. PfiTA ad›na yap›lan ve “bizler bugün bütün fiziki rahats›zl›klar›na ra¤men, umuda ezgileri susturulamayan, inançlar› ile hücrelerini ayd›nlatan, hasta tutsak canlar›m›z için bir araday›z. Bugün köylüler üretemez, çocuklar›m›z paral› e¤itimden dolay› okuyamaz hale gelirken, medya arac›l›¤›yla yoz kültür yay›lmakta ve Kürt halk›na yönelik flovenist, ›rkç› sald›r›lar t›rmand›r›lmakta, halk›n ileri de¤erlerini ayakta tutmaya, açl›¤a, yoz kültüre,
özellefltirmelere tav›r alan insanlar›m›z, hapishanelere at›lmaktad›r” denilen konuflma hasta tutsaklar› durumlar›na iliflkin bilgi ve tutsaklar›n derhal serbest b›rak›lmas› talebi ile sona erdi. Ard›ndan, Karadeniz yöresinden ezgiler söyleyerek büyük be¤eni toplayan, Mezopotamya Kültür Merkezi’nden Grup Asmin sahne ald›. Asmin’den sonra Tohum Kültür Merkezi’nin haz›rlad›¤›, hasta tutsaklar› anlatan sinevizyon gösteriminde, Savafl Kör’ün, “yapt›¤›m hiçbir fleyden piflman de¤ilim” sözleri büyük alk›fl ald›. Gösterimin ard›ndan, TUYAB ad›na bir konuflma yapan Filiz Gülkokuer, 19 Aral›k 2000 sürecinde kendi yaflad›klar›n›, tecrit koflullar›nda tutsaklar›n yaflad›klar›n› ve k›saca TUYAB olarak faaliyetlerini an-
latan bir konuflma yapt›. TTB ad›na söz alan Nevin Küçükçal› da tecridin insan sa¤l›¤› ve psikolojisi üzerinde yaratt›¤› y›k›c› etkileri anlatt›. TUAD ad›na yap›lan konuflmada ise ulusal kimli¤e yönelik sald›r›lara dikkat çekildi. Mesane kanseri oldu¤u ve 12 kez ameliyat oldu¤u halde serbest b›rak›lmayan Erol Zavar’›n efli Elif Zavar da, tecrit sald›r›s›na karfl› ortak hareket etmenin öneminden bahsederek, Erol Zavar’›n son durumu hakk›nda bilgi verdi. Savafl Kör’ün sahneye ç›karak, “kat›lan herkese çok teflekkür ederim, hepiniz hofl geldiniz” fleklinde konuflmas› geceye kat›lan kitle taraf›ndan dakikalarca ayakta alk›flland›. Geceye, Grup Vardiya ve Hilmi Yaray›c› da söyledi¤i marfllarla, türkülerle destek verdi. Ayr›ca gecede Grup Alaz ve Al›nteri ‹flçi Korosu da sahne ald›. “Önce çocuklar›m›z› savunuyorduk flimdi onlar›n düflüncelerini”-PfiTA imzal› pankart›n aç›ld›¤› etkinli¤e Sincan 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nden tutsak Partizanlar ve ESP mesaj gönderdi. Umut Yay›nc›l›k, FHDD, YDG, PfiTA ve Erol Zavar’a Yaflam Hakk› Koordinasyonu da gecede stand açan kurumlard›. Tutsak Partizanlar›n Savafl Kör ile dayan›flmak için gönderdikleri el iflleri, PfiTA stad›nda sat›larak, geliri Savafl Kör’ün hastane masraflar› için ayr›ld›. (Kartal)
“Tecrit kaldırılsın, talepler kabul edilsin!” F, D ve L tipi hapishaneleri devreye sokan ve buralarda tecrit ve tredman› dayatan devletin bu kimliksizlefltirme ve yok etme politikalar›na karfl› TUYAB, 30 Mart Cumartesi günü yine sokaktayd›. Saat 12:00’de Taksim’de Mis Sokak önünde toplanan TUYAB’l›lar burada “Tecrit kald›r›ls›n, talepler kabul edilsin” yaz›l› pankart ve “Disiplin cezalar› kald›r›ls›n”, “Ba¤›ms›z ‹zleme Komisyonlar› oluflturulsun”, “Hasta tutsaklar serbest b›rak›ls›n” yaz›l› dövizler açarak Taksim tramvay dura¤›na do¤ru yürüyüfle geçti. S›k s›k “Tecrit kald›r›ls›n talepler kabul edilsin”, “Hasta tutsaklar serbest b›rak›ls›n”, “Devrimci irade teslim al›namaz” ve “Devrimci tutsaklar yaln›z de¤ildir” gibi sloganlar atan tutsak yak›nlar›, tramvay dura¤›na var›nca aç›klamalar›na bafllad›lar. Kitle ad›na aç›klamay› okuyan ‹smail Karagöz, ülkemiz hapishanelerinde devrimci tutsaklara yönelik bask› ve sald›r› politikalar›n›n devam etti¤ini belirtirken, egemen iktidar›n ise her gün yeni tipte bir hapishane açt›¤›n›, bu kervana en son F, L ve D tiplerinin kat›ld›¤›n› ve buralar›n insani de¤erlerden uzak flekilde iflletildi¤ini söyledi. Bugün tecrit koflullar›nda birçok bask› politikas›n›n hem siyasilere hem de adlilere uyguland›¤›n› söyleyen Karagöz, F tiplerinde keyfi bahanelerle tutsaklar›n görü-
fle ç›kar›lmad›¤›n›, tutsaklara gönderilen yay›nlara el konuldu¤unu, aylar› bulan mektup ve görüfl yasaklar› konuldu¤unu, bu yolla da tutsaklar›n tüm iletiflimlerin kesilerek daha derin bir tecrit yaflat›lmak istendi¤ini anlatt›. Geçmifl y›llarda devletin hapishanelerde gerçeklefltirdi¤i sald›r›larda sakatlanan, hapishane koflullar›ndan ötürü hastalanan tutsaklar›n tedavilerinin F tipi koflullar›nda engellendi¤ine dikkatleri çeken Karagöz, baz›lar›n›n hapishane koflullar›nda tedavisinin yap›lamayaca¤›n›n adli t›p raporlar›yla da kan›tland›¤› halde serbest b›rak›lmad›klar›na vurgu yapt›. Tutsaklar›n haklar›n›n ihlal edilmemesi ve yaflam haklar›n›n ve insani haklar›n›n garanti alt›na al›nmas› için TTB, ‹HD gibi DKÖ’lerden oluflan ba¤›ms›z bir izleme komisyonunun zorunlulu¤unu dillendiren Karagöz, TUYAB olarak taleplerini flöyle s›ralad›; * Disiplin cezalar› kald›r›ls›n, * Hasta tutsaklar serbest b›rak›ls›n, * Ba¤›ms›z izleme komisyonlar› oluflturulsun * Tüm hapishane katliamc›lar› yarg›lans›n, * Tutsaklar›n tüm haklar›n›n kullan›m› koflulsuz olarak sa¤lans›n. Aç›klama sloganlarla son buldu. (‹stanbul)
TUYAB görüş yasakları için eylem yaptı!
Disiplin cezalar› ile tutsaklar›n en insani haklar›n›n nas›l keyfi flekilde k›s›tlanabildi¤inin son örne¤ini tutsaklara 2 y›l› aflk›n süre görüfl cezas› veren Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi ‹daresi oluflturuyor. Konuya iliflkin 22 Mart Perflembe günü Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’ne giden ve buradan görüfl haklar› reddedildikten sonra Tekirda¤ Adliyesi’ne baflvuran TUYAB’l› aileler, yaflad›klar›na iliflkin 23 Mart Cuma günü ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde bas›n aç›klamas› yapt›. Saat 12.00’de ailelerin gelmesi ile bafllayan aç›klamada Seza Mis Horuz konufltu. Horuz, hapishanelerde katliams›z geçen bir y›l bile olmad›¤›n›
söylerken, buna bir de keyfi olarak verilen disiplin cezalar›n›n eklendi¤ini belirtti. Horuz, Tekirda¤ F Tipindeki tutsaklara y›lbafl›ndan itibaren verilen ve kimi 13 ay› bulan mektup cezalar›ndan sonra, flimdi de uzun süreli görüfl yasaklar›n›n bafllad›¤›n› söyledi. Horuz, cezalar›n sadece tutsaklar için a¤›r tecrit koflullar›nda bir ek tecrit de¤il, ayn› zamanda aileler için de birer tecrit ve ceza oldu¤unu kaydetti. Tutsak yak›nlar› ve aileleri olarak devletin “cezaland›rma” anlay›fl›n›n de¤iflmesini istediklerini belirten Horuz, bu nedenle Tekirda¤ F Tipindeki görüfl cezalar›n›n kald›r›lmas› amac›yla Savc›l›k’a gittiklerini ancak orada terörize edilmifl bir ortam haz›rlayan polis taraf›ndan karfl›land›klar›n› söyledi. Bas›n metninin ard›ndan Tekirda¤’daki ziyareti k›saca anlatan Horuz; “Bize ‘güvenli¤iniz için’ dediler. Adliye kap›s›nda bir sivil polis ablukas› vard›. Daha kap›ya varmadan bir sürü kamera ve foto¤raf makinesiyle adeta ak›n ettiler. Çevrede halk durmufl sadece bak›yordu. Kendimizi güvende hissetmedik.” dedi. (‹stanbul)
12
6-19 Nisan 2007
71
Bir Afrika flehri; fi›rnak… a¤l›k sorunlar›n› genel olarak, koruyucu sa¤l›k boyutundaki sorunlar ve tedavici edici boyuttakiler diye ay›rmak mümkündür. Sa¤l›¤›n koruyucu görevi, sadece sa¤l›k kurumlar›na ba¤l› olmay›p, önem itibari ile tedavi görevinden daha önemlidir. Ama burada kesinlikle ifllenmeyen bir sorumluluktur bu.
S
Olumsuzluklar›n ve yoklu¤un baflkenti fi›rnak, birçok istatistikte kendi ligi say›labilecek Afrika ülkeleri ile yar›fl›r. Sadece co¤rafik olarak Afrika’ya dâhil de¤ildir, ancak yaflay›fl, ekonomi, e¤itim, sosyal, sa¤l›k vs. gibi alanlarda geri kalm›fll›k, terkedilmifllik göze çarpmaktad›r. Hayat nam›na güzel say›labilecek fleylerin pek az› bulunur. Ayn› flekilde s›k›nt›lar da hep üst boyuttad›r. Bunun için sa¤l›k konusunda söylenebilecek fleyler, daha çok “sa¤l›ks›zl›k” oda¤›nda geliflecektir. Sa¤l›k sorunlar›n› genel olarak, koruyucu sa¤l›k boyutundaki sorunlar ve tedavici edici boyuttakiler diye ay›rmak mümkündür. Sa¤l›¤›n koruyucu görevi, sadece sa¤l›k kurumlar›na ba¤l› olmay›p, önem itibari ile tedavi görevinden daha önemlidir. Ama burada kesinlikle ifllenmeyen bir sorumluluktur bu. Her fleyden önce hayat flartlar› hastal›klara davetiye ç›kar›r. Do¤umlar›n büyük ço¤unlu¤unun
evlerde geleneksel metotlarla, uygunsuz flartlarda yap›lmas› yaflanabilecek problemlere müdahalenin geç ya da yetersiz yap›lmas›, do¤acak birey için “kötü bir hofl geldin partisi”dir. Bu durumun sebebi yetersiz say›daki sa¤l›k kurumu ve sa¤l›k çal›flan›n›n azl›¤›d›r. Do¤um esnas›nda ç›kabilecek bir komplikasyona müdahale için hastalar›n en az iki saatlik yol gitmeleri gerek (Uludere, Beytüflflebap, Güçlükonak vb. yerlerden) ve yap›lan araflt›rmalara göre buradaki do¤umlarda bebek ve anne ölümleri Türkiye ortalamas›n›n çok üzerindedir. Son derece zor flartlarda do¤an bir bebek için hayat daha ilk günlerinde diflini gösterir. Büyük ço¤unlu¤un sahip oldu¤u imkâns›zl›k onu da bekler, flayet annesi ölmemifl veya kendini toparlayabilirse süt verilebilecek halde ise flansl› say›l›r. Yoksa maalesef Irak’tan getirilen sadece ucuz olmas› d›fl›nda bilgimiz olmayan mamalara teslim edilir hayat›. Evlerin birço¤u hayvanlarla paylafl›lm›flt›r. Özellikle köylerde ve kasabalarda bebeler hayvanlarla birlikte yaflar. Tek göz evler, yetersiz alt yap›, sa¤l›ks›z içme sular›, çiseleyen ya¤murdan sonra bile çamur deryas›na dönen yerleflim yerleri… Okul ça¤›ndaki çocuklar için uzun bir süre bu çamur deryas›nda yürümek demektir. Okullar›n gerekli sa¤l›k koflullar›n›n olmamas›, yine yetersiz tuvalet ve
sular›n olmamas› büyüyecek çocuklar için her zaman tehlike arz eder. fi›rnak, ilçe ve köyleriyle birlikte yaklafl›k 350 bin nüfusa sahiptir. Bu nüfusa karfl›n her dalda uzman doktor bulmak mümkün de¤ildir. Beytüflflebap ilçesi merkeze 120 km. uzakl›kta, ama yaklafl›k 3–4 saatte bu yolu alabilirsiniz. Uludere 50–60 km. uzakl›kta, ancak buradan da 1.5 saatte merkeze gidebilirsiniz. Daha düne kadar buralara baflka yerlerden dönüflümlü pratisyen hekim gelir giderdi. Beytüflflebap 15 bin nüfusa sahip bir ilçe, ama bir tane hekim bile düflmüyor. ‹lçe merkezleri bu halde iken köy ve mezralardaki sa¤l›k ocaklar›n›n durumunu ele alm›yoruz bile. O zaman insan›n kendisine soras› geliyor “ya buralarda insan yok ya da bu insanlar de¤ersiz insanlar” veya “buralarda yaflayan insanlar gayet sa¤l›kl› ve bütün ihtiyaçlar› karfl›lanm›fl herhalde!” Buralarda hiçbir sa¤l›k merkezi yeterli fiziki ve teknik donan›ma sahip de¤il. Devletin sorunlara ve olaylara farkl› bak›fl aç›s›, problemlere yaklafl›m tavr› burada da kendini gösteriyor. Günü birlik yürütülen politikalar buralarda sadece göz boyamaktan öteye geçmiyor. “Hastane, sa¤l›k oca¤› açt›m”, “birçok yerde ifl yapt›m” demek ad›na, askeri hekimler halka bakar. Geçenlerde fi›rnak’ta bir linç olay›
yafland› Devlet Hastanesi’nde. Daha önce olaylara müdahale etmekte tereddüt etmeyen güvenlik güçleri, olay›n büyümesine izin verdiler. Nerdeyse talana dönüflen olayda en çok zarar› hastane gördü. Olay “hastanenin bas›lmas›”, “terörün hortlamas›” fleklinde verildi. Halk bu olayla içindeki duygular› a盤a vurdu. Ancak maalesef “isyan bafllat›ld›” fleklinde yap›labildi haberi. Hastanenin birçok çal›flan› dahi buna inand› ve bu insanlar›n hizmeti hak etmedi¤i sonucuna var›ld›. Hastane bir hafta kapat›larak adeta fi›rnak halk› cezaland›r›ld›. Kapanmayan di¤er kurumlar da hizmetlerini ask›ya ald›. Yani “her an size bu ceza verilebilir” denilerek halka mesaj gönderildi adeta. fi›rnak Devlet Hastanesi’ne hibe edilen tomografi cihaz›n› milletvekilleri ile birlikte devletin üst düzey amirleri flatafatl› bir törenle açt›lar. Yaz›k ki yard›ma sevinecek yöneticilerimiz var! Çözüm asl›nda göründü¤ü kadar zor de¤il, gayet basit. Buraya da vatan gözüyle bak›l›p devletin sa¤l›k sorununun, güvenlik sorununun bir parças› olarak görmemesi, Ankara’dan fi›rnak’a veya bölgeye bak›fl aç›s›n›, yaklafl›m›n› ve tarz›n› de¤ifltirmesi, insanlara güvenmesi, insan olarak kabul etmesi, ona gör hizmet götürmesi ve hizmetlerine az da olsa sevgi katmas›. (fi›rnak’tan bir ‹K okuru)
Karanl›k “sa¤l›k”s›zl›k politikalar›na karfl›, “beyaz eylemler!” 29 Mart Perflembe günü saat 12.30’da, ‹TO (‹stanbul Tabip Odas›) Kad›köy Merkez Sa¤l›k Oca¤›’nda, Sa¤l›k Ocaklar›na iliflkin ç›kar›lmak istenen yasalar› protesto etti. ‹TO Genel Baflkan› Özdemir Akda¤ bas›n aç›klamas›ndan önce yapt›¤› konuflmada, “daha önce yapt›¤›m›z eylemler ve bu eylemlere halk›m›z›n verdi¤i destekten ald›¤›m›z güçle bugün de bu yasalara karfl› ç›kmaya devam ediyoruz. Sa¤l›k Ocaklar› hepimizin sa¤l›k hakk›n› temsil ediyor, bu nedenle sahip ç›kmaya devam edece¤iz” dedi. Ard›ndan bas›n metnini ‹TO Genel
Sekreteri Hüseyin Demirdizen okudu. Demirdizen aç›klamada; “Hizmetinin özellefltirilmesine yönelik bir giriflim olarak Aile Hekimli¤i uygulamas› yayg›nlaflt›r›lmak isteniyor. 2005 y›l› Eylül ay›ndan bu yana pilot olarak uygulanmaya bafllan›lan dokuz ilin hiçbirinde sevk zinciri uygulan(a)mamaktad›r. Baflvuran vatandafllara verilen tedavi hizmeti d›fl›nda düzenli bir koruyucu hizmet verilmemektedir” dedi. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan gazetemize konuflan Özdemir Akda¤ flunlar› ifade etti; “Sa¤l›k Ocaklar› kapat›larak onun yerine Aile Hekimli¤i deni-
len bir sistem uygulanmak isteniyor. Burada ifller koruyucu hekimlikten tedavi edici hekimli¤e dönüyor, bu flekilde hem daha pahal› oluyor, hem de daha az etkili bir tedavi süreci yaflan›yor. Onun için biz bu projeyi onaylayamay›z. GSS yasalaflmas›na ra¤men uygulanam›yor, Aile Hekimli¤i istenildi¤i gibi gitmiyor, çünkü iyi bir proje de¤il. Torba yasa ç›kart›lamad›, dolay›s›yla oluflturdu¤umuz bask› ifle yarad› diyebiliriz. Ben bütün kalbimle inan›yorum eylemlerimizin ifle yarad›¤›na ve yarayaca¤›na.” (Kartal)
13
71
6-19 Nisan 2007
Newroz kutlamalar›nda coflku doruktayd›!
‹STANBUL “Newroz isyand›r, isyan› kuflan” Gülsuyu’nda “Emperyalizme, faflizme ve flovenizme karfl›, yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” fliar› ile düzenlenen kutlamay› Partizan, ESP, BDSP, EMEP, DHP, DTP, PDD ve SDP ortak örgütledi. Ayr›ca Kurtulufl, Al›nteri ve Köz de kutlamaya kat›ld›. Saat 20.00’de dört bir koldan her kurum, kortejler oluflturarak flamalar›yla, “Newroz isyand›r, isyan› kuflan”-Partizan; “Sa¤l›k, eflitlik, kardefllik Kürt ulusuna özgürlük”-ESP gibi imzal› pankartlar açarak, Nurettin Sözen Park›’na kadar yürüdü. Kutlama özgürlük mücadelesinde yaflam›n› yitirenlerin an›s›na sayg› duruflu ile bafllad›. Ard›ndan okunan bas›n aç›klamas›nda, Newroz Kürt halk› ve Ortado¤u halklar›n›n emperyalist kapitalist barbarl›¤a, ulusal kölelik ve sömürgeci boyunduru¤a karfl› baflkald›r›n›n ve uyan›fl›n›n ad›d›r” denildi. Davul zurna eflli¤inde çekilen halaylarla devam eden Newroz kutlamas› geç saatlere kadar sürdü. (Kartal)
1 May›s Mahallesi’nde Newroz kutlamas›
f›ndan örgütlenen eyleme, yaklafl›k 300 kifli kat›ld›. Eylemde "Yaflas›n devrimci dayan›flma", "Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i", "Biji newroz" vb. sloganlar at›ld›. Eyleme Partizan, "Newroz isyand›r, isyan da¤larda" yaz›l› pankartla kat›ld›. Partizan kitlesi "Kürt ulusuna özgürlük Halk Savafl›’yla gelecek", "Önderimiz ‹brahim, ‹brahim Kaypakkaya", "Biji Newroz, biji Partizan", "Newroz isyand›r, isyan da¤larda" gibi sloganlar att›. Kazl›çeflme’de gerçekleflen sald›r› protesto edildi. Davul zurna eflli¤inde çekilen halaylarla eylem sona erdi. (1 May›s Mahallesi ‹K okurlar›)
Malatya’da iki ayr› Newroz! Bu y›l Malatya’da Newroz iki ayr› etkinlikle kutland›. ‹lki DTP, EMEP, ESP ve SES taraf›ndan; ikincisi de Par-
Newroz atefli Samand›ra’da da yand› Biz ‹K okurlar› olarak bulundu¤umuz bölgede sistemin tüm sald›r›lar›na karfl› birarada oldu¤umuzu, sald›r›lar›n oldu¤u yerde direniflin meflru oldu¤unu göstermek ve hain Dehak’a karfl› Demirci Kawa’n›n direniflini sahiplenmek için Samand›ra’da isyan ateflini yakmak istedik. Buna uygun olarak, Özgürlük Meydan› olarak adland›rd›¤›m›z yerde Newroz ateflimizi yakt›k, halaylar ve marfllar eflli¤inde coflkulu bir Newroz kutlamas› gerçeklefltirdik. Newroz’umuza halk›n ilgisi iyiydi, 50’den fazla kifli kat›ld›. Meydan’da toplan›p kortejler halinde da¤›laca¤›m›z noktaya do¤ru yürüyüfle geçtik, da¤›lma noktas›na yaklaflt›¤›m›zda, düflman›n bize yönelmesi üzerine kitlemizi mahalle aralar›na yönlendirerek, sald›r›ya karfl› konumland›k. Ard›ndan düflman›n yönelimini bofla ç›kart›p, eylemimizi sonland›rd›k. (Samand›ra ‹K okurlar›)
Ankara’da coflkulu Newroz!
1 May›s Mahallesi’nde 21 Mart akflam› saat 20:00’de Pazar Soka¤›’nda Newroz kutlamas› gerçeklefltirildi. Partizan, DTP, ESP, SDP, DHP ve Köz tara-
ganlarda Tuzluçay›r Meydan›’na do¤ru yürüyüfle geçti. NATO Yolu boyunca sloganlar eflli¤inde yürüyen kitle, yak›lan meflalelerle alana girdi. Sayg› duruflu ve enternasyonal Marfl›’n›n söylenmesinin ard›ndan bas›n metni okundu ve bu esnada atefl yak›ld›. Yaklafl›k befl yüz kiflinin kat›ld›¤› eyleme coflku hakimdi, eylemin ard›ndan tekrar kortejler oluflturularak mahalle içine do¤ru yürüyüfle geçildi. Mahalle aralar›nda eylem son buldu. Eyleme Partizan, Al›nteri, BDSP, Devrimciler, ESP, HÖC, PSAKD Mamak fiubesi, TÜM-‹GD ve SDP kat›ld›. Ayr›ca Odak, Kald›raç ve AKADER de destek verdi. Polisin yo¤un “güvenlik” önlemi ald›¤› eylem sloganlarla sona erdi. (Ankara)
Ankara’da Newroz birleflik, kitlesel ve coflkulu kutland›. 21 Mart günü Tuzluçay›r Tekmezar Park›’nda biraraya gelen kitle “Emperyalizme, ›rkç›l›¤a, flovenizme ve faflizme karfl› yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” ve “Biji Newroz, yaflas›n Newroz” ortak pankart›yla slo-
tizan, DHP ve HÖC taraf›ndan örgütlendi. ‹lk kutlama fieker Stad›’nda 12:00’de yap›ld›. Burada yap›lan konuflmalarda Newroz’un Kürt ulusal sorununun bar›flç›l yollardan çözülece¤i gibi konulara vurgu yap›ld›. Kutlamalara ‹K ve YDG da¤›t›m› yapan Malatya YDG okurlar› da kat›ld›. YDG’liler burada yapt›klar› propagandayla Newroz’un zalimlere karfl› isyan günü oldu¤unu anlatt›lar. ‹kinci kutlama ise yoksul Kürt halk›n›n yo¤un olarak yaflad›¤› Cemal Gürsel Mahallesi’nde saat 19.00’da yap›ld›. Cemal Gürsel Otobüs Dura¤› yan›nda biraraya gelen kitle, sloganlar atarak meflaleler tutuflturdu, kortejler oluflturdu ve yürüyüfle geçti. Eylem alan›nda Newroz atefli yak›larak sloganlar at›ld›. Daha sonra kurumlar ad›na bir konuflma yap›ld›. Aç›klamadan sonra bir fliir okundu. fiiirden sonra kitle davul-zurna ve türkülerle Newroz ateflininin çevresinde halaylar çekti. Eylemi görüp de kat›lan inflaat iflçileri de halaya kat›ld›. (Malatya YDG)
1 May›s’›n Taksim’de kutlanmas› istendi
‹ki y›ld›r “Kitlesel-Birleflik-Devrimci 1 May›s” fliar› ile çal›flmalar›na devam eden Devrimci 1 May›s Platformu (Al›nteri, Ba¤›ms›z Devrimci S›n›f Platformu, Demokratik Haklar Platformu, Devrimci Hareket, Emekçi Hareket Partisi, Haklar ve Özgürlükler Cephesi, Halk Kültür Merkezleri, Kald›raç, Köz, Odak, Partizan, Proleter Devrimci Durufl, Yeni Dünya ‹çin Ça¤r›), bu y›l da ayn› fliarla çal›flmalar›na devam ediyor. 24 Mart tarihinde Taksim Tramvay dura¤›nda toplanan platform bileflenleri 2007 1 May›s’›n›n anlam›na uygun olarak Taksim’de kutlanmas› için ça¤r›da bulundu. Platform bileflenleri ad›na metni okuyan fiafak Özdo¤an, “Bu y›l 1 May›s’›n birleflik, kitlesel, devrimci bir tarzda Taksim’de kutlanmas› gerekir” dedi. “77 katliam›n›n 30. y›ldönümünde Taksim’de 1 May›s yasa¤›na son”, “Yaflas›n birleflik kitlesel devrimci 1 May›s” yaz›l› pankart ve dövizlerin aç›ld›¤› eylemde s›k s›k “Taksim’de 1 May›s yasa¤›na son”, “Yaflas›n 1 May›s” sloganlar› at›ld›. Özdo¤an, 2007 y›l›n›n 1 May›s’›n›n, 1977 y›l›n›n 1 May›s katliam›n›n 30. y›l›na denk geldi¤ini belirterek, “77 Taksim 1 May›s katliam›n›n y›l dönümü önümüzdeki 1 May›s’a tarihi bir anlam yüklemektedir” dedi. Özdo¤an, bu y›l 1 May›s’›n birleflik, kitlesel, devrimci bir tarzda Taksim’de kutlanmas› gerekti¤ini belirterek, “Nitekim k›sa bir zaman önce D‹SK Baflkanlar Kurulu ve baz› kurumlar da bu yönde bir karar alm›flt›r. Di¤er sendika konfederasyonlar› da bu yönde karar almal›d›r” diye konufltu. 2007 1 May›s’›n›n emperyalist sald›rganl›¤a, sosyal y›k›mlara, neoliberal politikalara, Kürt ulusuna yönelik imha ve inkar uygulamalar›na yan›t olacak bir tarzda tarihsel ve güncel anlam›na uygun olarak Taksim’de kutlayacaklar›n› belirten Özdo¤an, 77 katliam›n›n hesab›n› sormak için tüm devrimcilerin ve sendika örgütlerinin güçlerini birlefltirmeye ça¤›rd›.
6-19 Nisan 2007
14
71
“Biz devrimi gerilemek için gerçeklefltirmedik” “Terörizme karfl› savafl” argüman›yla Ortado¤u’ya yönelik askeri, siyasal ve ekonomik sald›rganl›¤›n› sürdüren ABD öncülü¤ündeki emperyalist sald›rganl›kta Afganistan ve Irak’tan sonra en çok bahsi geçen ülke bilindi¤i gibi ‹ran’d›r. Bugün çeflitli vesilerle ama özde di¤er iflgal sald›r›lar›nda kullan›lan argümanlar yinelenerek ‹ran, her yönden kuflatma alt›na al›nmaya çal›fl›l›yor. ‹ran halk› ise bu tehdidin yan›s›ra 1979 fiah Devrimi sonras› kurulan ‹ran ‹slam Rejiminin büyük bask›s› ile de karfl› karfl›ya bulunuyor. Onlar, ‹ran halk›n›n önderli¤ine talip olan gerçek devrimci ve anti-emperyalist güçler bu iki oda¤a karfl› birlikte mücadele edilmesini savunuyorlar. Yani denize düflüp y›lana sar›lmay› reddediyorlar. Devrimci mücadele saflar›nda “yükselen trend” olarak gündemleflen ‹slami Hareketlerin “anti-emperyalistli¤i” tart›fl›l›rken Hollanda’daki okurlar›m›z taraf›ndan yap›lan üç k›sa söyleflide bu tart›flmaya bak›fl aç›lar› da yans›t›lm›fl. - ‹ran kad›nlar örgütlülü¤ünüzdeki aktif sürecinizden bahsedebilir misiniz? - 1979 y›l›ndan itibaren bu örgütte aktifim. Humeyni’nin ‹ran’da yapt›¤› devrimden sonra bask›lar ve sald›r›lar kendini aç›kça göstermeye bafllad›. Bu süreçte ilk kitlesel protesto, baflörtü takma zorunlulu¤una karfl› oldu. ‹lk deklarasyonlar›nda bize aç›klanan, ‹slam’a göre kad›nlar›n bafl›n› kapatmas›n›n zorunlu oldu¤uydu. Bundan dolay› böyle bir zorunlulu¤u 8 Mart 1979 tarihinden birkaç gün önce bize dayatt›lar. Bu zorunlu yasaya karfl› 8 Mart gününde binlerce kad›n sokaklara dökülmüfltü ve kad›nlar ile Hizbullah aras›nda büyük bir çat›flma gerçekleflti. Bu kargaflal› günler sürerken bizler ‘Militan 8 Mart’ isimli kad›n dergimizi ç›kar›yorduk ve zamanla kad›n örgütüne hissedilen ihtiyaçtan dolay› ‘‹ranl› Militan Kad›nlar’ örgütünü kurduk. ‹lk bafllad›¤›m›zda birkaç ayl›k süre içinde legal alanda faaliyetlerimizi sürdürürken, bask› ve sald›r›lardan dolay› yar›-legal örgüt olarak devam etmenin do¤rulu¤una inand›k. Elbette bu süre zarf›nda hala kad›n dergimizi bas›yorduk. 8 Mart’taki eylemlikler sonras›nda Humeyni ilk sundu¤u deklarasyonu geri çekmek zorunda kald›, fakat zamanla sinsice yeni yasalar› uygulamaya geçirme çabas›ndayd›. Buna kapanma zorunlulu¤u da dâhil. Maalesef bu süreçlerde komünist partiler kad›nlar üzerinde uygulanan bask› ve sald›r›lar› küçümsüyordu. Kad›nlar›n toplumun en zay›f kesimi olmas›ndan dolay›, ilk sald›r›lar onlar üzerinde gerçekleflmiflti, fakat uzun bir süre geçmeden iflçiler, ö¤renciler ve Kürt halk›na yönelik sald›r›lar da kendini göstermiflti. Ve kad›nlar için bu yüzden örgütlenmek çok büyük önem tafl›yordu. Örgütlenme sürecinde 8 Mart eylemliklerinde kulland›¤›m›z slogan ise: ‘Biz devrimi gerilemek için gerçeklefltirmedik!’ olmufltu. Bizim esas düflman›m›z ABD’dir elbette, fakat bu ‹ran’daki ‹slamc› rejime karfl› direnmeyece¤imiz anlam›na gelmez. Humeyni, egemenli¤i ilk ald›¤›nda devrimci oldu¤unu iddia etmifl olsa dahi, biz onlar›n öyle olmad›¤›n› çok iyi biliyorduk. Örne¤in G7 Agua de Lope toplanmas›nda al›nan belirli kararlar ‹slamc› rejimlerin önünü açm›flt›. Ki zaten Humeyni’nin emperyalizme ba¤›ml› ve kontrolleri alt›nda oldu¤u apaç›k ortadad›r. Bu yüzden mesela ABD’nin eski bakan› Kissinger ‹slamc›
rejimler ile sorunlar› olmad›¤›n› aç›klam›flt›r. Sonuç itibariyle onlar ‹ran’daki petrolü kontrolleri alt›nda tutuyorlard›. K›sacas›; Humeyni ilk ç›k›fl›ndan itibaren emperyalistler ile iflbirli¤i içerisindeydi. Bizler geçmifl tecrübelerimizden de çok iyi biliyoruz ki: ABD hiçbir yere getirmedi¤i gibi ‹ran’a da kesinlikle demokrasi getirmeyecektir. Onlar halklar›n bafl düflman›d›r. Bundan dolay› biz ABD’nin Afganistan ve Irak’tan ç›kmas›n› istiyoruz. Baz›lar›n›n iddia etti¤i gibi, ABD’nin ‹ran’a sald›r› yapabilme ihtimalinden dolay›, ‹ran’› desteklememiz gerekti¤ini kesinlikle düflünmüyoruz. Yani ABD’ye karfl› direnifl ayn› zamanda ‹ran’daki ‹slamc› düzene karfl› da bir direnifltir. - ‹ran Komünist Partisi’nin tarihçesini özetleyebilir misiniz? - ‹ran Komünist Partisi ilk olarak ‹ran Komünist Birli¤i-Serbederan ismiyle kuruldu. 2001 y›l›nda ise ‹ran Komünist Partisi-Marksist-Leninist-Maoist olarak ismini de¤ifltirdi ve ayn› zamanda program ve tüzü¤ünü ç›kard›. Geliflen Komünist Partisi’ne karfl› süreç içerisinde Humeyni taraf›ndan sald›r›lar h›zla artt›. Özellikle Serbederan’›n kitlesel ve ani isyan›ndan sonra flaflk›nl›¤a düflen ‹ran, üç büyük sald›r› gerçeklefltirdi. Savafl alanlar›nda birçok yoldafl›m›z katledildi, iflkence gördü ve as›ld›. Yaln›z zamanla örgüt kendini toparlay›p, kendi küllerinden yeniden do¤maya bafllad›. Özellikle iflçi kad›nlar ve ö¤rencilerin örgütlü oldu¤u ‹ran Komünist Partisi, kad›n hareketinin kampanyalar›n› da desteklemifltir. Örgütün temelinde elbette ki Maoizm yatmaktad›r. - Siz 8 Mart sürecini kampanya tarz›nda ele al›yorsunuz. Bunu biraz açabilir misiniz lütfen? - Evet, kampanyam›z›n slogan› “‹ran’daki kad›n karfl›t› ve ‹slamc›/bask›c› yasalara karfl› birleflin!” Bizler varolan bu yasalar›n bilin-
mesini önemsiyoruz, çünkü bu yasalar halklar üzerinde ciddi bask› ve sömürüdür. Birkaç yasay› s›ralamak gerekirse: - Kad›nlar›n zorunlu baflörtü takmas›, - Kad›nlar›n evlilik d›fl› iliflkiye girme yasa¤›. Hapis cezas› d›fl›nda ölüm veya tafllama cezalar› geçerli bu yasada, - ‹ran’da kad›n asla boflanam›yor. Yaln›zca erkek bu hakka sahip, - ‹ran’da kad›n bofland›ktan sonra çocuk babaya veriliyor, - Mahkemelerde 2 kad›n bir erke¤e eflde¤erde. Bu yasalar ‹slamc› fieriat’tan gelmektedir. - ‹ran’›n yönetimi sizce anti-emperyalist midir? Yoksa yaln›zca anti-Amerikanc› m›? - Biz kesinlikle onlar›n anti-emperyalist olduklar›n› düflünmüyoruz. Onlar da kesinlikle emperyalizmin pazar›nda yer almaktad›r. Rejimdeki her birey için geçerli bu. Onlar›n ilgileri de kapitalistler ile ayn›. Tek sorunlar› ABD’nin ‹ran üzerinde birçok de¤iflim yapmak istemesidir. ‹ran bu de¤iflimlere karfl›d›r, ama yine de ABD düflman› de¤ildir.
ABD ise kendi ç›karlar› için ‹ran’› kullanmaktad›r. Vietnam’da Ngo Dinh Diem’i kulland›¤› gibi, ifllerine yaramad›¤›nda kenara atacaklard›r. ‹ran, ABD’nin arada bir tepki göstermifl gibi davranan bir kuklas›d›r! Savafl karfl›t› hareketlerin iddia etti¤i gibi ‹ran kesinlikle anti-emperyalist de¤ildir! - Irak halk› ile dayan›flma hakk›nda düflüncelerinizi alabilir miyiz? - Irak halk›n›n ‹ran’daki ilerici halka karfl› sempatisi var, fakat Irak’taki direniflin bafl›n› ‹slamc›lar çekmekte. E¤er bir proleter direnifl söz konusu olsayd›, daha güçlü bir dayan›flma sa¤layabilirdik. ‹ran halk›n›n özellikle Irak halk›n›n çekti¤i ac›lara karfl› duydu¤u hüzün ve kin söz konusu. Bu yüzden Irak halk›n› destekliyor ve ABD’ye karfl› nefreti art›yor. ‹ran halk›n›n anti-emperyalist olmas› için daha çok ciddi bilinçlenme gerekiyor. - Sizce ‹srail ve Hizbullah savafl› Amerika’ya karfl› yap›lan sald›r›n›n ilk hamlesi midir? - ‹ran asla ABD’ye karfl› sald›r› yapmaz. Ki geçmiflte ‹ran rejimi kendisi ABD’ye Afganistan savafl›nda destek sundu¤unu aç›klam›flt› ve ABD de bunu kabullendi. Ayn› zamanda ABD, ‹ran üzerinde ciddi de¤iflimler yapmad›¤› müddetçe Irak savafl›nda da destek olaca¤›n› ilan etmifltir. Yaln›z ‹ran’›n ‹srail’de hiçbir ç›kar› yok. 1980 y›l›nda ‹srail ve ‹ran Nikaragua’daki rejimi y›kmak için birleflmifllerdi. Anlatmaya çal›flt›¤›m ABD’ye tepkiler gerçekleflir, ama kesinlikle bir sald›r› olmaz. - Son olarak paylaflmak istedi¤iniz bir fley var m›? - Devrimin gerçekleflmesini bekliyoruz! Umar›m Türkiyeli örgütler ile daha s›k› çal›flmalar yürütürüz. Daha güzel ve renkli bir dünya yaratmak u¤runa!
15
71
6-19 Nisan 2007
Kad›n mücadelesi, s›n›f mücadelesinden kopuk de¤ildir! Ben kad›n hareketinde bir Marksist-Leninist-Maoist aktivistiyim. Sonuç itibariyle hareketteki aktiviteler MLM partisine ba¤l›d›r. Marksist bir birey olarak, bir cümlede anlatabilece¤im fludur ki; tüm kad›nlar kendi özgürlükleri ve eflit haklar için s›n›f mücadelesinde yer almal›d›r. Ki, bu da Sovyetler ve Çin’in örnek teflkil etti¤i gibi pek kolay bir ifl de¤ildir. Ama biz kad›nlar›n mücadelesini katiyen s›n›f mücadelesinden kopuk görmüyoruz ve bu yüzden paralel bir flekilde hareket ediyoruz. Engels’i de do¤ru bir flekilde araflt›r›rsak kad›nlar›n hakk›n›n s›n›f mücadelesinde bar›nd›¤›n› çok iyi görebiliriz. Tabi kad›nlar›n haklar› için sürdürdü¤ümüz mücadelenin iki yönü var. Birincisi önceden de vurgulad›¤›m gibi s›n›f mücadelesi, di¤eri ise erkek flovenizmine karfl› verilen mücadele. Maalesef birçok komünist parti yaln›zca s›n›f mücadelesi diyor, fakat kad›n hareketini desteklemede çok eksik kal›yorlar. Parti içerisinde bile erkek flovenizmi mevcut. Burada bir fleyleri y›kmay› baflarsak da, k›r›nt›lar› yine de kendini göstermekte.
Kad›n hareketi 27 y›l önce kurulmufltur. Humeyni her alanda erkek flovenizmini yaratm›flt›. ‹ran devleti 27 y›l önceki “E¤er benim nas›l bir sistem uygulayaca¤›m› bilmek istiyorsan›z, kad›nlara yönelik politikalar›m›za bakmal›s›n›z” söylemiyle kendini belli etmiflti zaten. Kad›nlar üzerinde uygulanacak yasalar ile erkeklerin yücelece¤i, kad›nlar›n düflece¤ine vurgu yap›lm›flt›. Ve bu bask›lardan dolay›, isyanlar artt›. Ki ayaklanmalar›n en niteliklisi de baflörtü zorunlulu¤u-
na karfl›yd›. Humeyni ilk etapta geri çekildi, fakat zamanla gerçek yüzleri ortaya ç›kt› ve sald›r›lar h›zla boyutland›. Komünist partileri maalesef bu süreçlerde kötü karne al›yorlar. Bu da 8 Mart 1979’daki eyleme destek vermemelerinden kaynaklan›yor. Kad›nlar›n özellikle komünist partisine karfl› sempatisi azald›. Kad›n hareketi genellikle reformist bir hareket olarak de¤erlendiriliyor. Ayn› zamanda komünist parti içindeki erkek arkadafllar›m›z dahi egemenli¤ini koruyor. Yani onlar s›n›f mücadelesi ça¤r›s›nda bulunurken ayn› zamanda erkek flovenizmini hayata geçiriyorlar. Bu da kad›nlar›n tepkisini topluyor. Yaln›z bizler komünist partisine çizilen yüzü de¤ifltirmek istiyoruz. Özellikle komünist partilerle birlikte çal›flmam›z gerekti¤ini vurguluyoruz. Komünist parti, kad›nlar›n sorunlar›n› ve taleplerini analiz ediyor ve onlara yaklafl›m tarzlar›n› belirliyor, çünkü ‹ran’da bugün reformist kad›n hareketlenmeleri daha güçlü. Bu nicel anlamda de¤il, fakat legal çal›flmalar sürdürdükle-
rinden dolay› onlar›n konuflma alan› daha genifl. Reformistler devlet ve halk aras›nda bir köprü gibiler. 8 Mart Den Haag’daki yürüyüfl hakk›nda; Bu faaliyet platform taraf›ndan düzenlendi. Bizler özellikle di¤er kurumlar› da davet etme ihtiyac› duyduk. Örne¤in Türkiye’deki baz› kad›n hareketleri emperyalizmi ve ‹slamc›lar› savunuyor. Yaln›z sizlerle birlikte her iki düzene karfl› mücadele edece¤imizi çok iyi biliyoruz. Sizler de bizim gibi emperyalizme verdi¤iniz savafl kadar kendi ülkenizdeki düzene karfl› da savafl›yorsunuz. Ki yap›lmas› gereken de budur zaten. Ortado¤u’daki kad›nlar birleflmeli, çünkü sorunlar kesinlikle enternasyonal boyuttad›r. Son söz: Türk ve Kürt kad›nlar bu kampanyada çok büyük önem tafl›maktad›rlar. Özellikle Kürt kad›nlar, çünkü Kürt kad›nlar›na çizilen bir yüz var. Bu da Amerikal›lar ile iflbirli¤inde olduklar›d›r, fakat biz bunun böyle olmad›¤›n› biliyoruz ve bu yüzden bunu k›rmal›y›z.
‹ran yönetimi, anti-emperyalist de¤ildir ‹ran Emek Partisi’nden Massaud Maralan ile yap›lan röportajd›r. - K›saca IEP’i tan›t›r m›s›n›z? - Resmi yay›n organ› TOUFAN’dir. ‹ran’daki ilk KP’nin geleneklerini sürdürür. Üç Dünya Teorisi’ni reddeder, III. Enternasyonal’i savunur. Stalin sonras› SSCB’yi revizyonist de¤erlendiren ML bir parti ideolojisine sahibiz. - Ortado¤u’daki emperyalist iflgali ve Hizbullah ‹srail savafl›n› de¤erlendirir misiniz? - Öncelikle belirteyim ki, her tür emperyalist iflgale karfl›y›z. Ortado¤u’da haks›z bir savafl söz konusudur. Yugoslavya’daki emperyalist politikalar göstermifltir ki halklar birbirine düflürülüp zay›flat›larak bölge halklar›n› parçalad›lar. Bugün de Irak’ta yap›lan budur. Hizbullah ve ‹srail savafl›na gelince; - Burada flu soruyu sormak istiyorum: o savafl ‹ran’›n ABD’ye karfl› bir hamlesi miydi? - ‹ran ve Suriye’nin Hizbullah’› destekledi¤i do¤rudur. Ama o savafl ‹ran’dan ba¤›ms›z gerçekleflti. Ve bilindi¤i gibi ‹srail o savaflta yenilmifltir. - ABD’nin ‹ran’a müdahalesi bugün için mümkün mü? - ABD’nin ‹ran’a müdahalesi flu aflamada ertelenmifltir. Riskin ortadan kalkt›¤›n› söyleyemiyoruz. ‹ran pek çok ülkeyle diplomasi halindedir. Herkesçe bilinen ABD’nin Büyük Ortado¤u Projesi’ni ha-
yata geçirebilmesi için siyasi ve askeri olarak Ortado¤u’dan zaferle ç›kmas› gerekmektedir. Bu aflamada böyle bir zafer görünmüyor. ‹ran ekonomisi emperyalizme ba¤›ml›d›r, ama siyasi olarak bu süreci tamamlamam›flt›r. ABD, ç›karlar› için kabaca “terörizmle savafl” ad› alt›nda ülkeleri iflgal ediyor. - Kürt ulusal mücadelesine bak›fl›n›z nedir? - Di¤er uluslara oranla daha fazla ulusal bask›ya maruzdurlar. Özellikle Güney Kürdistan’da Barzani ve Talabani gruplar›n›n emperyalizmle iflbirli¤i içinde olduklar› aflikârd›r. Kuzey’de ise gerilla savafl›na ra¤men, 1993 sonras› mücadele biçimleriyle geri bir tutum içindedirler. Bu flekliyle ‹ran’› biraz açmak istiyorum. ‹ran Baflbakan› anti-emperyalist bir konumda de¤ildir. Yukar›da da belirtti¤im gibi, dünya burjuvazisiyle ‹ran burjuvazisi iflbirli¤i içinde olduklar›ndan, flu örne¤i vermek istiyorum: fiah zaman›nda traktör üretimi, parçalar› ABD’den getirilerek ‹ran’da montaj›ndan ibaretti. Bugün ise bu iliflki ABD ile de¤il, di¤er emperyalistlerle sürdürülmektedir. Bir yandan ‹ran’da bulunan flovenist gruplar› da desteklemektedirler. - ‹ran’›n etnik yap›s›n› biraz anlat›r m›s›n›z? - Çok halktan oluflan bir ülkedir. Azeriler, Kürtler, Farslar ve ismini saymad›-
¤›m birçok halk... Bu halklar›n gelecekleri birbirlerine zincir halkalar› gibi ba¤l›d›r. Tarihten dersler ç›kartarak özellikle emperyalizme karfl› devrimci bir yol olan kardeflçe emperyalizme karfl› savafltan geçer. ‹ran’da ‹EP Sovyet Cumhuriyetler Birli¤i’ni hedeflemektedir. - Medeniyetler Çat›flmas› tezine kat›l›yor musunuz? - Emperyalizme, ABD’ye düflman gerekliydi. Bilindi¤i gibi Carter Tezi’nden Ortado¤u’da, Rusya’ya karfl› yeflil hat çizilmiflti. Ama sahte duvar›n y›k›m›yla birlikte buna gerek ortadan kalkm›flt›. Yeflil hatt›n yerine, Medeniyetler Çat›flmas› emperyalizmin taraf›ndan ortaya at›lm›fl bir yeni siyasettir. - Dünya burjuvazisinin Stalin’e sald›r›s›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? - Burada Tahran Anlaflmas›’nda Stalin fiah görüflmesinin derlendi¤i bir kitaptan al›nt›lar vermek istiyorum: Stalin fiah hazretlerine sorar “yabanc› dil biliyor musunuz?” fiah “evet” der. “Üç dil biliyorum. ‹ngilizce, Frans›zca, Almanca.” Stalin güler, “Siz dostlar›n›z›n dillerini konuflabilirsiniz. Ama hiçbir zaman siyasetlerini kestiremezsiniz” der ve bir tavsiyede bulunur: “fiahl›k çok eski bir gelenek, flahl›¤› kald›r ve kendi elinle iktidar› halka ver ve tarihe önemli biri olarak geçin. E¤er bunu yapmazsan›z, halk onu zorla alacakt›r.” Baflka bir paragrafta “Stalin sözleriyle bizi i¤neledi,
ama bizim dostlar›m›z›n ihaneti Stalin’in i¤nelerinden daha a¤›rd›r. Dünyan›n en büyük devlet baflkanlar› Stalin bizim görüflümüze geldi ama Rousvelt, Churchil fiah’›n onlar›n ayaklar›na gitmemesini sa¤lad›lar.” Baflka bir yerde Stalin ‹ranl› ressam Kemalulmulk’un resimlerini gördü¤ünde hayran kal›r. “Yaz›k de¤il mi bu güzel eserleri bu sarayda hapsediyorsunuz? Müzelere koyun halk görsün” der. fiah’›n annesi Stalin hakk›nda flöyle görüfl belirtir: “Stalin iriyar›, köylü k›l›¤›nda, her konuflman›n sonunda gülümseyen sevimli bir büyük babay› an›msat›r. Tercüman›n›n Stalin’in yan›nda ayaklar›n› üst üste atmas›, rahat hareketleri herkesi flafl›rtm›flt›. Bu kez fiah hazretleri Stalin’e sorar: “Sizin o¤lunuz Naziler elinde esir, nas›l olur da dünyan›n en büyük baflkan›n›n o¤lu esir düfler. Stalin güler, kendi öz o¤lum di¤er o¤ullar›mdan farkl› de¤ildir” deyince fiah flafl›r›r. K›sacas› Stalin’in düflmanlar› bile Stalin’i böyle görüyorlar. Sosyalizmden korkular› devam ediyor çünkü. - Son olarak ne söylersiniz? - Nepal, Filipinler, Hindistan ve Ortado¤u’daki hareketleri destekliyoruz. Halklar›n gelece¤ini sosyalizme olan inanc›mla mücadelenizde baflar›lar. Bu görüflmeye kat›ld›¤›n›z için devrimci duygular›m›zla teflekkür ediyor, mücadelenizde baflar›lar diliyoruz.
16
6-19 Nisan 2007
71
Mortgage dar gelirlilerin “ev hayali” de¤il, “ev kabusu” olacak! alk›m›z›n çeflitli kesimlerinin yaflad›¤› konut sorunu, egemen s›n›flar hiçbir zaman çözemez. Burjuvazi olsa olsa, toplumsal gerginli¤i azaltmak zorunda kald›¤› durumlarda, bazen dar gelirlilere de hitap eden geçici çözümlere gider. Ama hepsi bu!
H
Son 3 y›ld›r gündemde olan, “dar gelirlilerin konut hayalini gerçeklefltirmek için” at›lan ad›mlardan biri olarak reklam› yap›lan Mortgage, yaklafl›k bir ay önce yasalaflt›. “Kira öder gibi konut sahibi olma” fleklinde tan›mlanan “Konut Finansman› Sistemine ‹liflkin çeflitli konularda de¤ifliklik yap›lmas› hakk›ndaki kanun” veya “ipotekli konut finansman›” isimli yasa; 30 y›la varan vadelerle bankalardan veya çeflitli finans kurumlar›ndan al›nan kredilerle, konutun ipotek edilmesi karfl›l›¤›nda ev sahibi olunmas›n› getiriyor. “Uzun vadelerle, kira öder gibi ev sahibi olma sistemi” 1800’lü y›llar›n bafl›ndan itibaren Avrupa’n›n çeflitli ülkelerinde kullan›lm›flt›r. Engels, “Konut Sorunu” ile ilgili makalelerinde Proudhon’un takipçisi A. Mülberger’e verdi¤i yan›tta bu sistemi ayr›nt›lar›yla tahlil etmifltir. ‹ngiltere’de yayg›n olarak kullan›lan bu sistemi yürüten yap›m flirteklerinin amac›n› flöyle aç›klam›flt›r: “…bunlar›n esas amac› her zaman küçük burjuvazinin tasarruflar›na, iyi bir faiz haddi ve tafl›nmaz mallardaki spekülasyondan pay bekleyiflleriyle daha kârl› bir ipotek yat›r›m› sa¤lamakt›r.” (Konut Sorunu, Sf: 65) 130 y›ldan bu yana Mortgage’›n iflleyiflinde ve finans sisteminde birçok
de¤ifliklik olmakla birlikte Engels’in belirlemesinin bu düzen devam ettikçe geçerlili¤ini korudu¤unu yaz›m›z›n içerisinde görece¤iz. Bu sistemin planlanan flekilde, aksakl›k olmadan yürüyebilmesi için en önemli koflullar, piyasada oynakl›¤›n az olmas›, enflasyonun ve faizlerin düflük olmas›, son olarak da uzun y›llar istikrarl› ödeme gücünü koruyabilen genifl bir orta s›n›f›n var olmas›d›r. Türkiye flu anda bu koflullar› sa¤layamad›¤› halde bu yasay› ç›karm›flt›r. Sistemde zincirin herhangi bir noktas›ndan kopmas›, beraberinde krizleri getirmektedir. ABD’de 2005-06 döneminde düflük gelirlilere sunulan ve “subprime” denilen yüksek faizli kredilerde bat›k riski ortaya ç›km›flt›r. Bu tip kredilerin % 20’sinin geri dönmemesi durumunda 2 milyon kiflinin direkt olarak evsiz kalaca¤› tahmin edilmektedir. Emperyalist-kapitalist sistemin do¤as› gere¤i yaflanan krizlerin aras›n›n gittikçe s›klaflt›¤›, yoksullar›n her geçen gün daha da yoksullaflt›¤›, orta gelirlilerin yoksul tabakas›na daha da yaklaflt›¤› bilinirken, yukar›da s›ralad›¤›m›z koflullar mevcut de¤ilken, “kira öder gibi ev sahibi olman›n” en iyi kurumlaflt›¤› ABD’de bile sistem krize girmiflken, asgari ücretin 403 YTL oldu¤u ülkemizde Mortgage ya-
sas› neden ç›kar›lmaktad›r? Ç›kar›lan yasaya göre, diyelim ki en ucuz fiyata, 50 bin YTL’ye (ki bu fiyata büyükflehirlerde konut bulunmas› bir mucizedir) bir ev al›ns›n. 20 y›l vadeli % 1 faize al›nsa (flu an Türkiye’de konut kredileri %1.5-3 aral›¤›nda dolaflmaktad›r) ilk baflta peflinat olarak 50 binin % 25’i olan 12.5 bin YTL verilecek ve sonras›nda her ay aksatmadan 551 YTL ödenecek. 20 y›l›n sonunda, düzenli flekilde aksatmadan bu para ödenebilirse toplamda 145 bin YTL’ye yak›n para ödenmifl olacak. Yani evin gerçek fiyat›n›n yaklafl›k 3 kat›. Ki 2 ay üst üste herhangi bir nedenden dolay› kredi borcunun ödenememesi durumunda 3. ay›n sonunda ödenen para faizsiz bir flekilde kifliye geri ödenecek ve konuta el konulacakt›r. Bahsetti¤imiz bu en ucuz konutu alabilmek için dahi 1.500 YTL’lik düzenli bir gelirin ve 12.5 YTL’lik bir birikimin olmas› gerekti¤i aç›kt›r. Bir kez daha soral›m o zaman; Türkiye’de ekonomik göstergeler belli oldu¤una göre, devlet bakan› ve farkl› kademedeki yetkililer kendi a¤›zlar›yla “dar gelirliler yararlanamayacak” dediklerine göre, “konut sorununu” çözecek diye ç›kar›lan bu yasa, kimlere hizmet edecektir? Niçin bu süreçte ç›kar›lm›flt›r?
“Mortgage, küresel sermaye ile bütünleflmenin arac›d›r” “Mortgage, ev sahibi olman›n de¤il finans sektörüne ek para yaratman›n bir arac›d›r. Bu sistem mülkiyet ve gayr›-menkul alg›s›n› de¤ifltirmekte-
dir. Gayr› menkuller, menkul hale getirilmektedir. Sistem küresel sermaye ile bütünleflmenin bir arac›d›r. Konutlar rant arac› haline getirilmektedir.” (Tapu ve Kadastro Mühendisleri Odas›’n›n aç›klamas›) Küresel bazda hareket eden toplam finansal sermayenin dünya milli gelirinin (yani yarat›lan art›-de¤er ve de¤iflen sermaye toplam›n›n) 10 kat›na yani 140 trilyon Dolara ulaflt›¤› hesaplanmaktad›r. 2010 y›l›na kadar 214 trilyon Dolar› bulaca¤› san›lan bu para, sürekli olarak art›-de¤eri emip daha fazla ço¤alacak, spekülasyon yapabilecek yeni alanlar aramaktad›r. Bu dev miktardan, yat›r›ma ayr›lan para sadece 211 milyar Dolard›r. Yani devede kulak bile de¤ildir. Mortgage ile tüketiciden al›nan ipotek gibi teminatlar›n ikincil piyasada* al›n›p-sat›lmas› hedefleniyor. ‹kincil piyasada ipotek finansman kurulufllar› kuruluyor. Bankalar, ipotek karfl›l›¤›nda tüketiciye verdikleri kredileri bu kurulufllara satarak, daha genifl finansman imkanlar›na kavuflacak. Ki yasan›n esas ç›k›fl amac› budur; bankalar›n, finansal kiralama flirketlerinin ve tüketici finansman flirketlerinin kendilerine kaynak yaratabilmeleri, di¤er taraftan piyasalarda son y›llarda h›zla ço¤alan hedge fon** ve emeklilik fonlar›n›n yat›r›m yapaca¤› Pazar alanlar› sa¤lamakt›r. Yani yasa; bankalar, çeflitli finans kurulufllar› ve her an patlamaya haz›r bomba fleklinde an›lan hedge fonlar aras›ndaki finansal al›flveriflin Türkiye aya¤›n›, gayri-menkul sektörü içerisinde örmek amaçl› ç›kar›lm›flt›r. Nitekim 36 maddeden oluflan yasa-
17
71 n›n 14 maddesi finansla ilgilidir. Bunun haricinde borç ve faiz yükü alt›na girenlerin yükümlülükleri ve paray› ödememeleri durumunda, paran›n nas›l tahsil edilece¤i yer alm›flt›r. “36 madde aras›nda tüketiciye kolayl›k sa¤layan, türetici güvencesini düzenleyen hükümler bulunmamaktad›r.” (‹nflaat Mühendisleri Odas›’n›n aç›klamas›ndan) Yasada ikincil piyasalardan Mortgage’e endeksli menkul k›ymetlerden elde edilecek gelirlerden stopaj (ödeyen taraftan kesilen vergi) al›nmamas› yasal güvence alt›na al›n›rken, ilk konutlar›n› alacak olanlar için kullan›lan kredinin 100 bin YTL’ye kadarl›k bölümüne karfl›l›k gelen faiz giderlerinin vergi matrahlar›ndan indirilmesini öngören madde “ekonomik göstergeleri bozuyor” denilerek yasaya konulmam›flt›r. Bu yasan›n benzerleri geçti¤imiz y›llarda ‹spanya, ‹talya ve Kuzey Afrika ülkelerinde ç›kar›lm›flt›r. 1980’den sonra, önce çeflitli devlet iflletmeleri (Türkiye’de K‹T’ler diye isimlendirilenler) özellefltirildi, 2000’den sonra yine bizim gibi ülkelerin bankac›l›k sektörüne h›zl› bir girifl yap›ld› ve flimdi de tüm dünyada oldu¤u gibi Türkiye’de de gayri-menkul sektörüne yönelik bafllad›. Türkiye’de 2003 y›l›nda yabanc›lar›n gayri-menkul yat›r›m› 998 milyon Dolarken, 2006’da 2.922 milyar Dolar’a ulaflm›flt›r. Yasayla birlikte bu miktar›n h›zl› bir flekilde büyümesi beklenmektedir. Yasan›n bankac›l›k sektörüne kazand›racaklar›n› ise Türkiye Bankalar Birli¤i Baflkan› Ersin Özince flöyle ifadelendiriyor: “2002’de bankac›l›k sektörünün toplam aktifleri 130 milyar Dolardan geçen y›l 350 milyar Dolara ulaflm›flt›r. Ve sadece konut kredileri 10 y›l sonra 350 milyar Dolara ç›kacakt›r.” (18.02.07-Milliyet) Sadece bu ifade bile yukar›da sordu¤umuz “bu yasa niye ç›kart›l›yor?” sorusunun yan›t›n› en aç›k haliyle vermektedir. Peki Mortgage dar gelirlileri ve hatta orta gelirlilerin alt kesimlerini kapsam›yorsa, finans piyasalar› ve di¤er sektörler bu devasa kazanc› nereden sa¤layacak? ‹flte 3 y›ld›r bu yasa “tart›fl›ld›¤›” halde do¤ru düzgün bahsi geçmeyen, ama iflin as›l yan›n› oluflturan konu bu! Yasa “konut edindirme” olarak tan›t›ld›ysa da büyük al›fl-verifl merkezlerini, kongre-konferans binalar›n›, rezidanslar›, otelleri kapsamaktad›r.
Pazardan pay kapmak için
uluslararas› gayri-menkul flirketleri, Türkiye’ye üflüfltü Yasan›n ç›kmas›ndan hemen önce ve sonra, çeflitli finans kurulufllar›, yat›r›m flirketleri Türkiye’ye ak›n etmifllerdir. Uluslararas› gayri-menkul al›m-sat›m iflleriyle ilgilenen Londral› Cushman and Wakefield flirketi önümüzdeki 5 y›lda sadece ‹stanbul için 45 yeni al›flverifl merkezi inflas›n›n planland›¤›n› belirtiyor. Yine dünyan›n önde gelen yat›r›m bankalar›ndan Merrill Lynch’›n yasa ç›kmadan sadece 10 gün önce Türkiye’de flube açmas› ve Türkiye’de gayrimenkul için 1 milyar Dolarl›k fon ay›rd›klar›n›, bu fonu kullanmak için de ilk tercihlerinin al›flverifl merkezleri oldu¤unu aç›klamas› tesadüf de¤ildir. Ki bu örnekler ço¤alt›labilir…
Halk›m›z›n yaflad›¤› di¤er birçok sorun gibi konut sorununu da burjuvazi çözemez-çözmez! Bu sisteme giren kiflinin 10-20 ve 30 y›la varan sürelerle sistem içinde kalacak olmas›, 2 ay üst üste ödememesi durumunda konutun elinden geri al›nacak olmas›, bireylerin sürekli düzenli bir gelir elde etmesini gerekli k›lmaktad›r. Bu durum Mortgage’den yararlanabilecek olan küçük burjuva kesimini, iflyerlerinde hiçbir flekilde hak aramamaya götürecektir. Ödedikleri kredi borçlar› Demokles’in k›l›c› gibi sürekli bafllar›n›n üzerinde oldu¤u için, k›sa bir süreli¤ine dahi iflsiz kalmay› göze alamayacaklard›r. ‹flyerlerinde yaflad›klar› sömürünün d›fl›nda, elde ettikleri gelirin büyük k›sm›n› uluslararas› flirketlerle, kölece bir ba¤›ml›l›k içerisinde “paylaflacaklard›r.” Mortgage ile h›z kazanacak olan Kentsel Dönüflüm Projeleri ile halk›m›z›n kentlerin d›fl›na sürülmesi artacakt›r. Yani Mortgage; dar gelirlinin “ev hayali” de¤il, “ev kabusu” olacakt›r. Halk›m›z›n çeflitli kesimlerinin yaflad›¤› konut sorunu, egemen s›n›flar hiçbir zaman çözemez. Burjuvazi olsa olsa, toplumsal gerginli¤i azaltmak zorunda kald›¤› durumlarda, bazen dar gelirlilere de hitap eden geçici çözümlere gider. Ama hepsi bu! Bu Engels’in dedi¤i gibi; “çözüm olmayan bir çözüm”dür. Ki flu anki yasa bunu da kapsamamaktad›r. Konut sorununun çözümü “kent ile k›r aras›ndaki çeliflkinin ortadan kald›r›lmas› olan, çok daha genifl kapsaml› sorunlarla ilgilidir” diye bize çözümü gösteren Engels’e sözü b›rakal›m:
6-19 Nisan 2007
“Kapitalist üretim biçimi var olmaya devam etti¤i sürece, konut sorununun ya da iflçilerin yazg›s›n› etkileyen herhangi bir baflka toplumsal sorunun tek bafl›na çözülece¤ini ummak budalal›kt›r. Çözüm, kapitalist üretimin ortadan kald›r›lmas›nda ve bütün geçim araçlar›na ve ifl araçlar›na bizzat iflçi s›n›f›n›n el koymas›nda yatmaktad›r.” (age, Sf: 77) Bu süreçte bizlere düflen görev; Kentsel Dönüflüm Projelerinin hedefindeki bölgelerde, seçim dolay›s›yla boflaltma ve y›k›m ifllemlerinin yavafllamas›na kanmay›p, çal›flmalar› yo¤unlaflt›rmak, direnifli örmektir. * Sermaye piyasas› birincil ve ikincil piyasa olmak üzere ikiye ayr›l›r. Birincil piyasa; hisse senedi ve tahvil gibi menkul de¤erleri ihraç edenler ile tasarruf sahiplerinin do¤rudan karfl›laflt›klar› piyasad›r. Buna en güzel örneklerden biri, flirketlerin hisse senedi halka arz›d›r. ‹kincil piyasa ise; menkul k›ymetle-
rin paraya çevrilmesini sa¤layan piyasad›r ve menkul k›ymetler borsas› bunu tan›mlayan en iyi örnektir. Bu piyasada, menkul k›ymetler, arac› kurulufllar taraf›ndan yat›r›mc›lar için borsada al›n›p sat›l›rlar. ‹kincil piyasada fonlar ve menkul k›ymetler yat›r›mc›lar aras›nda el de¤ifltirir, flirketlere kaynak girifli olmaz. ** Hedge Fonlar›: Özellikle ABD yat›r›m fonlar› piyasas›nda oldukça h›zl› bir büyüme gösteren “Hedge Funds” asl›nda belirli k›s›tlamalar› en aza indirgenmifl yani mümkün oldu¤unca esnek bir yat›r›m stratejisi izleyebilen bir yat›r›m fonu türüdür. Bu aç›dan tam olarak bir tan›m›n› yapmak da mümkün de¤ildir. Bu fonlar› tan›mak için onlar›n çok farkl› yap› ve yat›r›m stratejilerine bakmak gerekir. Esnek özellikleri ayn› zamanda “Hedge Fonlara”, daha az denetlenebilme özelli¤i de sa¤lam›flt›r.
Kentsel Dönüflüm Projesi Mortgage’nin en önemli aya¤›d›r! Deprem tehlikesi gerekçe gösterilerek (ki bu tehlikeyi ne kadar önemsedikleri Zeytinburnu’nda çöken binayla bir kez daha ortaya ç›km›flt›r) baflta ‹stanbul olmak üzere birçok flehirde bafllat›lan ve emekçi halk›m›z›n kanla-canla kurdu¤u evlerinden att›ran Kentsel Dönüflüm Projesi; Mortgage’in ön haz›rl›klar›ndan biridir. Kentsel Dönüflüm Projelerinde amaç; kentlerin güzel ve de¤erli yerlerine el koymak ve bu bölgelerde al›flverifl merkezleri, oteller, fuarlar, bürolar ve sadece mültimilyonerlerin kalabilece¤i rezidanslar yapmakt›r. Kentsel Dönüflüm; milyonlarca metrekare inflaat ve peyzaj yapmak demektir. 400 uluslararas› gayr›menkul uzman›n›n harlad›¤› raporda, ‹stanbul’un “önümüzdeki 10 y›l›n y›ld›z›” seçilmesi bofluna de¤ildir. Yine bu ra-
porda; Avrupal› gayri-menkul yat›r›mc›lar›n›n en çok ilgisini çekenin “Kentsel Dönüflüm Projesi” oldu¤unu, seçim y›l› olmas› nedeniyle bu projenin uygulan›fl›nda yavafllama olsa da, 2007’den sonra ‹stanbul’un, gayri-menkul piyasas›n›n en hareketli bölgesi olaca¤› vurgulan›yor. Bu çal›flmaya kat›lanlar›n % 68.9’u ‹stanbul’da ofis, % 56’s› ticari gayr›-menkul ve % 48.9’u sanayi gayri-menkulün al›nmas›n› öneriyor. Önümüzdeki 10 y›lda ihtiyaç olaca¤› düflünülen 7 milyon konutun, 1.5 milyonunun kentsel dönüflüm çerçevesinde olaca¤› hesaplan›yor. Ki Kentsel Dönüflümle emekçilerin flehir d›fl›na at›lmas› amaçland›¤›na göre, bu yap›lmas› planlanan konutlar, bafl›ndan beri bahsetti¤imiz üst gelir gruplar› için infla edilecektir.
6-19 Nisan 2007
18
71
Demokratik-ekonomik haklar›m›z› korumak için emperyalizme karfl› bafl kald›ral›m!
Emperyalizmin derinleflen krizinin sonucu olarak emperyalist sald›rganl›k çeflitli boyutlarda dünya halklar›na yöneltilmektedir. Askeri iflgaller, diplomatik bask›lar, kültürel yozlaflma, yükseltilen ›rkç›l›k ve faflizm vb. yöntemlerle birlikte ekonomik ve demokratik hak gasplar› da tüm dünyada yo¤unlaflmaktad›r. Her ülkenin kendi gerçekli¤inde bu sald›r›lar›n boyutu ve içeri¤i de¤iflse de, öz olarak amaçlar› ayn›d›r. Emperyalist sermayeye daha genifl bir alan açmak ve sömürü ve bask›y› en üst düzeye ç›kararak var olan krizin etkilerinden kurtulmakt›r. Özellefltirmeler, IMF ve DB’nin dayatt›¤› politikalar bunlara örnektir. Emperyalist sald›rganl›ktan en çok etkilenen kesim ise köhnemifl düzenin gelece¤ini çalmaya çal›flt›¤› gençliktir. ‹flsizlikle bo¤uflan ve güvencesiz ifl flartlar›nda ucuz ifl gücü olarak çal›flmaya mecbur b›rak›lan gençli¤in e¤itim haklar› da ellerinden al›nmak istenmektedir. Emperyalist-kapitalist sistem aç›s›ndan üniversiteler ve liselerde bafllayan sömürü, mezuniyetin ard›ndan da devam ettirilmek istenmektedir. Stajlarla, “okul-sanayi iflbirli¤i” ad› alt›nda yap›lan anlaflmalarla vb. üniversiteli ve liseli ö¤rencilerin emekleri sömürülmektedir. Bununla da yetinilmemekte, mezuniyetin
ard›ndan gençlerin di¤er emekçilerin kulland›¤› haklara sahip olarak ifl yaflam›na bafllamalar› da engellenmekte, hayatlar›n›n en verimli ve en enerjik dönemi stajlarla ve sonu gelmez s›navlarla harcanmak istenmektedir. Bu sald›r›lar dünyan›n dört bir yan›ndaki ö¤rencilerin ortak sorunudur. Dünya gençli¤inin talepleri benzerdir. Yunanistan, Fransa ve fiili’deki büyük ö¤renci isyanlar›, Brezilya’daki ö¤renci grevleri, Almanya, Filipinler ve Hindistan’daki kitlesel ö¤renci eylemleri vb. incelendi¤inde emperyalist sald›rganl›¤›n boyutlar› daha da netleflmektedir. S›n›f mücadelesinin sonucunda elde edilen haklar geri al›nmak istenmekte, gençler kölelik flartlar›nda çal›flmaya mecbur b›rak›lmaktad›r. Bunun ülkemizdeki yans›mas› ise Avrupa Birli¤i’nin dayatmalar›yla hayat bulmaktad›r. GATS’la hatlar› çizilen sald›r› paketi, AB’ye uyum süreci ad› alt›nda, Bologna Süreci’yle özetlenen net yasa tasar›lar›yla TC’nin gündemine dayat›lmaktad›r. Emperyalizmin ufla¤› olan ülkemiz egemenleri de bu sald›r› paketlerine hayat vermek için var güçleriyle çal›flmaktad›r. Bu konuyla ilgili olarak toplumun genifl kesimlerini etkileyen çeflitli yasalardan bahsetmek mümkündür. Bunlar›n özdeki amaçlar› ve kaynaklar› ortakt›r. Ancak toplumsal muhalefetin bölünmüfl yap›s› ve kitle örgütlerinin bafl›ndaki iflbirlikçi yönetimlerin etkisi ve egemen s›n›flar›n bu çal›flmalar›n kamuoyunda gündemleflmesine izin vermemesi nedeniyle ortak bir karfl› koyufl gösterilememektedir. Sistemli bir müdahale örgütlenmedi¤i takdirde ise yasalar›n uygulan›fl›yla birlikte halk›n kendili¤inden tepkisinin yükselece¤i kuvvetle muhtemeldir. Bu nedenle yasalar› ve yasa tasar›lar›n›, bu sald›r›lar›n amaçlar›n› bilince ç›karmak, di¤er ülkelerin mücadele deneyimlerinden ö¤ren-
mek, günümüzde verilen s›n›rl› ve parçal› mücadelelere (sa¤l›k emekçilerinin eylemleri gibi) duyarl› olarak eylemleri güçlendirmek, semtlerde, okullarda, fabrikalarda emekçileri sald›r›lar›n boyutu hakk›nda bilgilendirerek s›n›fsal mücadeleyi yükseltmek tüm ilerici, demokratik güçlerin gündeminde olmal›d›r.
Gençler, kölelik flartlar›nda çal›flt›r›lmak isteniyor Örne¤in Yabanc›lar›n Çal›flma ‹zinleri Hakk›ndaki Kanun Tasar›s› ile yurtd›fl›ndan gelen emekçilerin, mühendislerin, doktorlar›n ülkemizde serbestçe çal›flmas› mümkün olacakt›r. Erdo¤an’›n s›kça bahsetti¤i 120 dolara çal›flan doktorlar da bu yasayla birlikte ülkemize gelebilecektir. Aç›kt›r ki bu da e¤itim, sa¤l›k, mühendislik vb. hizmetlerin niteli¤ini daha da düflürecektir. En önemlisi de genifl emekçi kitlelerinin vahfli bir rekabet ortam›nda çal›flmaya mecbur b›rak›lmas›n›n önünü açacak, farkl› ulus ve milliyetlerden emekçilerin birbiriyle rekabet etmesine neden olarak ›rkç›flovenist dalgan›n yükseliflini de h›zland›rabilecektir. 21 Eylül’de kabul edilen Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu da doktor, hemflire, mühendislik gibi baz› meslekler haricinde tüm mesleklere uygulanacakt›r. Bu yasayla birlikte emekçilerin meslekleriyle ilgili olarak aç›lan
Emperyalist sald›rganl›ktan en çok etkilenen kesim ise köhnemifl düzenin gelece¤ini çalmaya çal›flt›¤› gençliktir. ‹flsizlikle bo¤uflan ve güvencesiz ifl flartlar›nda ucuz ifl gücü olarak çal›flmaya mecbur b›rak›lan gençli¤in e¤itim haklar› da ellerinden al›nmak istenmektedir. s›nava girerek yeterlilik sertifikas› almas› istenmektedir. fiimdiden bu s›navlar aç›lmaya bafllanm›flt›r. ‹fl baflvurular›na art›k emekçiler sertifikalar›yla gidecekler ve ne kadar çok sertifikaya sahipsen, yani ne kadar fazla mesle¤i icra edebiliyorsan, piyasada o kadar çok flansa sahip olacaks›n. Bu sertifikalara sahip olmak için de özel flirketlerin açt›¤› akflam veya hafta sonu okullar›na gitmek, s›navlara haz›rl›k kurslar›na kat›lmak ve binlerce liray› bu kurslara ve s›nav harçlar›na yat›rmak gerekmektedir. Bu yasa ç›kmadan dahi ülkemizde ço¤unlu¤u genç binlerce insan ifl bulabilmek için farkl› kurslara zaten gitmekteydi. Bugün üniversite mezunu binlerce genç çeflitli dil, bilgisayar vb. kurslara bin-
71 lerce lira yat›rarak sertifika alma peflinde koflmakta ve bu sertifikalarla büyük flirketlere baflvurarak düflük maaflla çal›flmaya bafllamakta ve bir gün di¤er ifl arkadafllar›n›n aras›ndan “s›yr›larak” üst yönetime geçerek daha iyi flartlarda yaflamay› hayal etmektedir. Bununla birlikte günümüzde marangozluktan aflç›l›¤a çok çeflitli mesleklerde çal›flan emekçiler de mesleki sertifikalar›n› alan binlerce gençle rekabet edebilmek için sertifika almak ve bu s›navlara girerek yeterliliklerini tescillemek zorunda kalacakt›r.
Yetkin misin, de¤il misin? Mesleki Yeterlilik Yasas›’na dahil edilmeyen meslekler için de farkl› uygulamalar gündemdedir. Bugün üniversitelerden mezun olurken diplomalarda söz konusu mesle¤i yapabilece¤i ibaresi ç›kar›lm›flt›r. Yaln›zca “… bölümünü bitirmifltir” ifadesi yer almaktad›r. Bu mesle¤i yapabilmek için de o meslekle ilgili alanlarda staj yapmak, çeflitli seminerlere girmek ve s›navlar› geçmek gerekmektedir. Bugün ‹nflaat Mühendisli¤i Odas› taraf›ndan haz›rlanan ve Meclis’in gündeminde bulunan, di¤er odalarca kabul edilmesi de imkan dahilinde olan “Yetkin Mühendislik Yasa Tasar›s›” da bu konuyla ilgilidir. Bu yasaya göre mühendislik bölümlerinden mezun olanlar 3 veya 5 y›l, bir yetkin mühendisin yan›nda staj yapacak, bu arada çeflitli seminerlere kat›lacak, staj›n sonunda ise yetkin mühendisin düflüncelerine ve girece¤i s›navdan alaca¤› puana göre yetkin olup olmad›¤› anlafl›lacakt›r! Tabi tüm bunlar›n sonunda 30 yafl›na gelen kiflinin s›nav› geçememesi halinde ömür boyu ucuz ifl gücü olarak çal›flmaya mecbur kalaca¤› da göz ard› edilmemelidir. Bununla birlikte ülkemizde büyük mühendislik flirketleri haricinde kalan ve kendi bafl›na çal›flan mühendislerin yanlar›nda bir ö¤renciyi staja kabul etmeleri, onun maafl›n› ödemesi, sigortas›n› yat›rmas› da büyük bir külfet yaratacakt›r. Bugün birçok mühendisin böyle bir çal›flana ihtiyac› yoktur. Böylesi bir ortamda ö¤rencinin staj yapabilmek için üste para vermesi bile mümkün olabilir. Ayr›ca bu yasa yaln›zca yeni mezun olan ö¤rencileri de¤il, bugün mühendislik yapanlar› da etkilemektedir. Piyasada yetkin mühendislerin artt›¤› bir ortamda uzun y›llard›r mühendislik yapanlar›n da bu s›nava girip yetkinlik sertifikas› almaya mecbur b›rak›lmas› kuvvetle muhtemeldir. Konuyla ilgili ‹MO’nun haz›rlad›¤› ve oldukça ukala bir üslubun hakim oldu¤u “25 Soruda Yetkin Mühendislik” broflüründe de “(…) sistem yerlefltik-
19 çe ve yetkin mühendis, ‘aranan mühendis’ olmaya bafllad›kça (ki, çeflitli çevreler bu yöndeki gereksinimlerini flimdiden dile getirmektedirler), bu belgenin size mühendislik pazar›nda geçerlili¤i olan önemli bir de¤er kazand›raca¤› kuflkusuzdur (…) Baflar›l› mühendislik uygulamalar› ve sayg›n kiflili¤iyle kendisini mühendislik çevrelerine kabul ettirmifl bir mühendis iseniz, Yetkin Mühendis belgesi alsan›z da olur, almasan›z da. Ama al›p bir kenara koymakta ne zarar olabilir ki? ‹leride baz› özel ifller için Yetkin Mühendisler arand›¤›nda, bu haz›rl›k iflinize yarayabilir” denilerek asl›nda uygulaman›n tüm mühendislere yönelik oldu¤u ifade edilmektedir. Yine tamamen yasalaflmasa da pratikte uygulanan “Sözleflmeli Ö¤retmenlik” de daha öncesinde “garanti-
6-19 Nisan 2007
medikolar kapat›larak sa¤l›k hizmetleri esas olarak özel flirketlere yöneltilmektedir. Sözleflmeli statüde olan aile hekimi ise bir yandan s›n›rl› ödenekle günümüzden daha fazla insandan ve hastadan sorumlu tutulmakta hem de doktorlar aras›nda rekabet yarat›larak daha az kaynak kullanan, özel hastanelere sevk eden, daha fazla hastay› listesine yazd›ran›n daha fazla kazand›¤› bir yar›fl ortam› kurulmaktad›r. Bunlara ek olarak Türkiye Barolar Birli¤i’nin haz›rlad›¤› Avukatl›k Yasas›’nda De¤ifliklik Tasla¤› ile ücretli-patron avukat ayr›m›na gidilmekte ve avukatlar büyük flirketlerin önünde savunmas›z b›rak›lmaktad›r.
Yasalar tüm emekçileri ilgilendiriyor Bu yasalar› ve tasar›lar› daha da
olacakt›r. Yetkin Mühendislik, Ücretli Avukatl›k, Sözleflmeli Ö¤retmenlik uygulamalar› yayg›nlaflt›kça flu an bu meslekleri icra eden avukatlar, mühendisler, ö¤retmenler sahip olduklar› haklar› kaybederek devre d›fl› b›rak›lmaya çal›fl›lacakt›r. Ayr›ca bu yasalarla emekçi çocuklar›n›n e¤itim haklar› da büyük oranda gasp edildi¤inden ve s›nav ve stajlarla süre uzat›ld›¤›ndan emekçi aileler aç›s›ndan da ciddi bir sorun haline gelmektedir. Zaten halk hareketinde belirli baflar›lar›n kazan›ld›¤› Fransa ve Yunanistan’daki eylemler incelendi¤inde ö¤rencilerle iflçilerin ve semtlerdeki emekçilerin e¤itim hakk›n› ve çal›flma haklar›n› korumak için ortak hareket ederek ve uzun süreli direnifllerle ad›m atabildikleri görülecektir. Bunun bilinciyle hareket ederek Yeni De-
u sald›r›lar dünyan›n dört bir yan›ndaki ö¤rencilerin ortak sorunudur. Dünya gençli¤inin talepleri benzerdir. Yunanistan, Fransa ve fiili’deki büyük ö¤renci isyanlar›, Brezilya’daki ö¤renci grevleri, Almanya, Filipinler ve Hindistan’daki kitlesel ö¤renci eylemleri vb. incelendi¤inde emperyalist sald›rganl›¤›n boyutlar› daha da netleflmektedir.
B
li meslek” olarak bilinen ö¤retmenli¤in tüm haklar›n› gasp etmektedir. Bugün sözleflmeli ö¤retmenler düflük maaflla, kadrosuz, her an iflten ç›kar›labilme kayg›s›yla e¤itim vermeye çal›flmaktad›r. SSK’l› olan sözleflmeli ö¤retmenlerin primlerinin ödendi¤i dahi ço¤u zaman net de¤ildir. Ayr›ca “Aile Hekimli¤i” ve “Torba Yasas›” ile doktorlar›n ifl haklar› gasp edilmekte, halk›n ulaflt›¤› s›n›rl› sa¤l›k hizmetleri de ellerinden al›nmaktad›r. Sa¤l›k Ocaklar› ve üniversitelerde
saymak mümkündür. Mesleki liselere, fen-edebiyat bölümlerine yönelik de¤iflimler, özel okullara verilen teflvikler de bu sald›r›lara dahildir. Bu nedenle Yeni Demokrat Gençlik’in bafllatt›¤› kampanya ve çeflitli gençlik örgütlerinin konuyla ilgili çal›flmalar› oldukça önemlidir. Bu yasalarla ö¤rencilerin mezuniyet sonras› çal›flma haklar› gasp edilmekte ve gençler do¤rudan vahfli bir rekabet ortam›na at›lmaktad›r. Ancak bu sald›r›lar yaln›zca gençli¤e yönelik sald›r›lar de¤ildir ve bu sald›r›lara karfl› mücadele sadece gençlik örgütlerinin omuzlar›nda olan bir görev de¤ildir. Yasalar incelendi¤inde görülecektir ki, sald›r›lar bugün çal›flan milyonlarca emekçiyi de ilgilendirmektedir. Mesleki yeterlilik s›navlar›na on binlerce emekçi girmeye mecbur kalacakt›r. Binlerce emekçi akflam okullar›na büyük paralar yat›racakt›r. Yabanc›lar›n Çal›flma ‹zinleri Hakk›ndaki Yasa Tasar›s› yürürlü¤e girince yurtd›fl›ndan gelen emekçilerle yar›flacak olan ülkemiz emekçileri
mokrat Gençlik’in kampanyas›n› da kapsayacak flekilde emekçilerin ve ö¤rencilerin eylemlerine ve mücadelelerine kat›lmak ve alanlar›m›zda bu sald›r›lara karfl› kitleleri bilinçlendirmek büyük öneme sahiptir.
Mesleki liselere, fenedebiyat bölümlerine yönelik de¤iflimler, özel okullara verilen teflvikler de bu sald›r›lara dahildir. Bu nedenle Yeni Demokrat Gençlik’in bafllatt›¤› kampanya ve çeflitli gençlik örgütlerinin konuyla ilgili çal›flmalar› oldukça önemlidir.
20
6-19 Nisan 2007
71
Devrim hedefinden ve kitlelerden uzaklık, tasfiyeciliğe aralanmış kapıdır Proletarya ve burjuvazi aras›nda devam eden ideolojik-politik mücadele modern s›n›flar›n ortaya ç›k›fl› kadar eski bir geçmifle sahiptir. S›n›f savafl›m› tarihi her zaman temelde iki z›t s›n›fa ait düflünce ve ak›mlar›n çat›flmas›na sahne olmufltur. Ancak burjuva fikir ve ak›mlar her dönem çok çeflitli biçim ve görüngüler alt›nda var olarak savafl›m›n› sürdürmüfltür. Bu gerçeklikten kaynakl› olarak proletarya ideolojisi her dönem burjuva ideolojisinin birçok görüngüler alt›nda ortaya ç›kan biçimlerine karfl› mücadele etmek zorunda kalm›flt›r. Bu mücadele birçok alanda dümdüz bir rotada ilerlememifl, farkl› süreçlerde yengi ve yenilgiler, ilerleme ve gerilemeler yaflanm›flt›r. Mücadelenin bu gerçekli¤i, ayn› zamanda onun geliflim ve ilerlemesinin de koflulu olmufltur. S›n›flar›n tarihi kadar eski olan bu mücadele kural›, günümüzde özünden ve niteli¤inden hiçbir fley kaybetmeden devam etmektedir. Nas›l ki proletaryan›n devrim ö¤retisine ait hareket ve geliflim yasalar›, iflleyifl kurallar› varsa onun öncü ve önder gücü olan örgüt biliminin de kendine özgü yasa ve kurallar› vard›r. Örgütsel geliflim yasalar›na ve iflleyifl kurallar›na uyuldu¤u ve bu yasalara uygun hareket edildi¤i sürece geliflim ve ilerleme kaydedilir, aksi durumda her zaman baflar›s›zl›k yaflanarak yenilgiler al›n›r. Bu durum her dönem farkl› biçimler ve görüngüler alt›nda ortaya ç›ksa da her zaman benzer özellikte ve nitelikte olmufltur. Proletaryan›n örgütten baflka bir silah›n›n olmad›¤› gerçekli¤i, ancak bu silah›n do¤ru ve etkili bir flekilde gerçek sahipleri taraf›ndan kullan›lmas› baflar›ld›¤› ölçüde kavran›r. Proletarya kendisiyle birlikte bütün sömürülen ve ezilen s›n›f ve tabakalar› kurtulufla tafl›yabilir ve ileri do¤ru geliflim kaydeder. Bu güçlü silah ancak gerçek sahipleri ve onun gerçek temsilcileri ve savunucular› olan proleter devrimciler taraf›ndan kullan›ld›¤› zaman etkili ve güçlü bir silaha dönüflür. Aksi halde ifllevsiz bir duruma dönüflerek çözümsüzlü¤ün ve güvensizli¤in kayna¤› durumuna dönüflür. Yap›lmas› ve baflar›lmas› gereken güçlü bir örgüt ayg›t›n›n temel yasalar› ve iflleyifl kurallar›n› yaratmak oldu¤u kadar, onun gerçek sahiplerini, savunucu ve uygulay›c›lar›n› yetifltirmek, bilinçlendirmek ve haz›rlamakt›r. Bilimsel do¤rular ›fl›¤›nda sürecin çok yönlü özelliklerinin de¤erlendirilmesi yap›ld›¤› oranda sürecin somutlu¤u anlafl›larak, gerçeklik kavran›r; bu kavray›fla uygun örgütsel ayg›t, de¤iflim ve müdahalenin gücü durumuna gelir. Bugün burjuvazinin ve tasfiyecili¤in çok yönlü ve farkl› biçimler alt›nda sald›r›lar›ndan ve çeflitli etki düzeylerinden bahsediliyorsa bunun örgütsel alanda alm›fl oldu¤u bi-
çim ve görüngüler do¤ru de¤erlendirildi¤i oranda onun etkisinden ve sald›r›s›ndan kurtulmak mümkün olur.
Bireycilik, tasfiyecili¤in devrimci kiflilikte yaratt›¤› tahribatt›r Emperyalizmin ideolojik sald›r›lar›n›n ve Türk hakim s›n›flar›n bask›s› sonucu devrimci yap›larda tasfiyecili¤in etkileri yaflanmaya baflland›. Kiflisel kayg›lar tafl›ma, bu merkezli düflünme, hareket edip konumlanma giderek artmaya bafllad›, bireysel kurtulufl ve bireysel ç›k›fl yollar› aranmaya baflland›. Devrimci politikadan ve kitlelerden kopuklu¤un yafland›¤› her süreçte ki-
flisel kayg›lar devrim ve parti kayg›s›n›n yerini al›r, bu kayg›lar› temel alan bireycilik ve benmerkezcilik örgüt içinde geliflim zemini bulmaya bafllar. Kiflisel kayg› merkezli hareket ve davran›fl önce komiteyi, alan› etkileyip bozmaya çal›fl›r. Bu süreçte devrime, halka ve proleter de¤erlere karfl› ciddi bir yabanc›laflma ve bürokratlaflma geliflir. Kitlelerin, bütünün sorunlar›yla u¤raflmak, dikkat ve ilgiyi kitlelerin bilinçlendirilmesi, e¤itilip, örgütlendirilmesi, savaflt›r›lmas› yerine; birey ve bu merkezli sorunlarla u¤raflmak ve örgütü u¤raflt›rmak, yabanc›laflman›n ve burjuvalaflman›n bir baflka biçimi ve özelli¤idir. Bilinç ve yaflam dünyas›nda, çal›flma prati¤inde kitleleri, devrimi, parti önderli¤ini hissetmeyenler, birey ve bireyler merkezli, devrimci olmayan kiflisel sorunlar› komitenin ve örgütün karfl›s›na ç›kar›r ve tart›flt›r›r. Örgütü bu bireysel kayg› merkezli sorunlarla u¤raflt›r›p örgütün enerji ve zaman›n› bofla harcat›r. Devrimin, kitlelerin ve örgütün can al›c› esas sorunlar› üzerinde yo¤unlafl›p bu temel üzerinden ortaya ç›kacak görevlerle u¤raflmak yerine, bütün çaba ve enerjinin merkezine bireyi ve bireylerin çözümsüz sorunlar›n› koyar. Öncü rolünü unutup, s›radanlaflarak, önder olma misyonunu bir yana b›rak›r. De¤ifltirme ve
dönüfltürme, örgütleme ve örgütlenme, savaflma ve savaflt›rma gibi temel görevlerini aksat›r. Kiflisel kayg›lar›n parti ve devrim kayg›s›n›n yerine geçmesi demek, burjuvalaflman›n, yabanc›laflman›n bafllamas› demektir. Bu durumda e¤itme, denetleme, disipline etme, de¤ifltirme ve harekete geçirme gibi bir dizi temel devrimci görevler unutulur. Yerine getirilmeyen her görev ve sorumluluk çözümü beklenen sorunlar olarak durur. Çözülmeyen her sorun, müdahale edilmeyen her olumsuzluk ve yerine getirilmeyen her görev ise güvensizli¤in, karamsarl›k ve umutsuzlu¤un, gerileme ve k›r›lman›n nedeni olur. Bu olumsuz durum ayn› zamanda ciddi bir güven ve prestij kayb›na da neden olur. Hem komite içinde hem de kitleler nezdinde canl› ve dev-
rimci olan her de¤er olumsuz yönde etkilenir, sars›l›r ve süreç içinde y›k›m›n farkl› renklerini yaflayarak devrimden ve halktan uzaklaflman›n, yabanc›laflman›n farkl› türden renkleri ortaya ç›kar.
Örgüt bilincinden yoksunluk edilgenli¤i do¤urur Parti bilincinin her zay›fl›¤› devrimci politikadan ve kitlelerden her uzaklaflma, önderlik düzeyinde çözümsüzlü¤ü, edilgenlik ve çaresizli¤i beraberinde getirir. Çözümsüzlü¤ü ve edilgenli¤i k›r›p bir sorun olarak ortadan kald›rmak için s›n›f bilinçli proleterler özgüven yaratmak, gelifltirmek zorundad›r. Özgüven kazan›ld›¤› oranda edilgenlik, müdahalesizlik ve bunun sonucu kendili¤indencilik k›r›lma sürecine girer. Özgüvenin yarat›lmas› s›n›f ve önderlik bilincinin sa¤lanmas› demektir. Devrimci teori ve prati¤in bütünlü¤ü içinde prati¤in de¤ifltirici hükmü kavrand›kça, özgüvenin çimentosu olan s›n›f ve önderlik bilinci kazan›lmaya bafllan›r. Kitleleri e¤itme, bilinçlendirip ayd›nlatma ve örgütleme prati¤i içinde özgüven kazan›l›r. Nas›l ki, yüzme bilmeyenin mutlaka suya girmesi gerekir ve su içinde say›s›z mücadele prati¤i içinde bu-
lunarak yüzme güveni kazanmaya bafllarsa ayn› flekilde kitlelere propaganda yapmaya, prati¤e girmeye çekinen her yoldafl ancak bu çaba içine girerek, ad›m ad›m bu edilgenli¤i k›r›p, propaganda ve ajitasyon çal›flmas›n› baflar›r ve bu pratik içinde örgütleme ad›mlar›n› döfler. Unutulmamal›d›r ki, en yetkin ve etkili propagandist ve örgütleyici bile ilk pratik ad›mlar›nda edilgenlik ve belli düzeyde çekingenlik ve baz› tereddütler yaflam›flt›r. Bunlar geliflmenin ve ilerlemenin do¤al ve zorunlu olgular›d›r. Bu yürüyüflün ilk acemi ad›mlar›d›r. Bundan korkmamak ve çekinmemek gerekir. “Yanl›fl yapar›m, eksik kal›r›m, yapamam” gibi tedirginlikler ve korkular ancak devrime ve halka olan inanc›m›zla, görev ve sorumlulu¤u zaman›nda lay›k›yla yerine getirme kararl›l›¤›yla alt edilip, baflar›lar kazan›l›r. Edilgenli¤in bir baflka biçimi, üstten gelecek olan politik kararlar› bekleme ve bekleme sürecinde hiçbir fley yapmama durumu ve bu edilgenlik içinde biçimlenen küçük burjuva örgütsel al›flkanl›klard›r. Memur tavr› olarak ifade edilmesi gereken edilgenli¤in bir baflka biçimi olan beklemecilik, esasen politik bilinç gerili¤inden kaynaklanan bu durum h›zla afl›lmak zorundad›r. Her bekleme her edilgen, at›l durum devrimin ve halk›n kayb› olarak kavranmal›d›r. Devrimci teoriye hâkimiyet ve kitlelere olan yak›nl›k önder ve özne olma bilinci kazan›ld›kça edilgenlik, beklemecilik sorun olmaktan ç›kar. Politik kararlar›n, yarat›c› ve ›srarc› bir flekilde zaman›nda uygulanmamas› esas olarak politikan›n ve önderli¤in rolünün yeterince kavranmamas›ndan, özgüven eksikli¤inden kaynakl›d›r. Politik kararlar kavran›p kararlar›n do¤rulu¤una ve hakl›l›¤›na inan›ld›¤› ölçüde politik kararlar yarat›c› bir flekilde uygulan›p, kararl› bir flekilde savunulur, güçlü bir flekilde sahiplenilir. Bugün tasfiyecili¤in örgütsel alanda yans›malar›n›n bir baflka biçimi de yaflanan sorunlar›n ve tafl›nan güvensizliklerin komite d›fl›na tafl›nmas› olay›d›r. Çözümsüzlü¤ün, iradi güç olamaman›n sonucu yaflanan yak›nman›n, flikâyet etmenin d›fla vurumu olarak ortaya ç›kan bu durum, örgütsel dejenerasyonun ve y›k›m›n bir baflka biçimi olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Bu durum ayn› zamanda komite olamaman›n, örgüt gibi düflünüp hareket edememenin bir görüngüsüdür. Tasfiyecilik yani burjuvazinin proletarya üzerindeki etkisi olarak anlafl›lmas› gereken sald›r›, kendisini ideolojik-politik olarak ortaya koyaca¤› gibi Proletarya Partisi’nin örgütsel dokusunu iflleyifl ve çal›flma biçimini de y›pratan, sarsan ve içten içe y›kan bir duruma dönüfltürür.
21
71 Tasfiyecili¤in aç›k ve bilinen görüngüleri olarak karfl›m›za ç›kan reformizm ile legalizm, örgütsel planda ise birçok farkl› biçim ve görüngüler alt›nda karfl›m›za ç›kar. Ancak birçok farkl› biçimler alt›nda ve farkl› görüngüler olarak da ortaya ç›ksa, tasfiyecili¤in de¤iflmeyen özü örgütsel yap›n›n y›k›m›, iflleyifl ve kurallar›n›n ifllemez hale getirilmesi ve bozulmas›d›r. Proleter dokunun ve özün kaybedilmesidir. Proleter örgütsel yap›n›n ad›m ad›m burjuvalaflmas›d›r. Yak›nma, flikayet etme k›saca çözümsüzlük ve yetmezli¤in bir biçimi olarak ortaya ç›kan tasfiyecilik; ancak parti bilincinin, komite ve örgüt olma bilincinin gelifltirilip ilerletilmesiyle, sorumluluk bilincinin art›r›lmas›yla, komiteyle ve di¤er parti organlar›yla iliflkilerin düzeltilmesi ve disipline edilmesiyle bertaraf edilir. Yaflanan ve ortaya ç›kan sorunlar›n zaman›nda ve yerinde müdahale edilerek, devrimci tarzda ilkelere ve kurallara uygun bir biçimde çözümlenmesiyle, devrimci çal›flmalar›n somutlaflt›r›l›p güçlendirilmesiyle, baflar›lar kazan›l›r. ‹leri do¤ru mesafeler kat edildi¤i oranda yak›nmac›l›k, flikayet etme, iç dökme,
dertleflme olarak ortaya ç›kan küçük burjuva hastal›klar ortadan kalkar. Her türlü olumsuzluklar› ve yanl›fll›klar› düzeltme silah› elefltiri-özelefltiridir. Elefltiri-özelefltiri silah›n›n de¤ifltirici, dönüfltürücü, e¤itici ve yap›c› özelli¤i ayn› zamanda devrimci yap›n›n örgütsel birli¤ini güçlendirir.
Elefltiri-öz elefltiri birli¤i kuvvetlendirir! Elefltiri-özelefltiri silah› ifllevsizleflip kullan›lmaz düzeye geldi¤inde, de¤ifltirme-dönüfltürme, düzeltme ve e¤itme, k›saca bilinçlendirme niteli¤ini kaybeder. Bu silah do¤ru tarzda kullan›lmad›¤› takdirde komite içi sorunlar, (çözümsüzlük-edilgenlik-sorunlar› komite d›fl›na tafl›ma vb.) süreç içinde komitenin birlik dokusunu bozar. Komite ifllemez duruma dönüflür. Elefltirinin hedefinde olan bireylere duyulan tepki ve sorunlar›n çözümsüzlü¤ünden kaynakl› yak›nmalar komite d›fl›na, alt-üst organlardaki yoldafllara yans›t›lmaya bafllan›r. Sorunlar›n ç›kt›¤› yerde ve zaman›nda çözüm arand›¤› oranda elefltiriözelefltiri silah› do¤ru tarzda kullan›ld›¤› ölçüde örgütsel birlik güçlenir.
PUSULA Yaflamak, savaflmak ve kazanmak… ‹nsan› özgürlefltiren, yaflam›n› anlaml› ve farkl› k›lan, onun idealleri için yaflamas› ve bunun u¤runa mücadele edip savaflmas›d›r. Özgürlük ve ba¤›ms›zl›k u¤runa savaflma felsefesi toplumlar›n ve insanl›¤›n ileri do¤ru geliflim sürecinde vazgeçilmez ilkeler, yürünmesi gereken yol olmaya bafllad›kça özgürlük ve ba¤›ms›zl›k, düfl olmaktan ç›k›p somut bir olgu haline dönmüfltür. Modern toplumun yegâne devimci s›n›f› olan proletarya, kendisiyle birlikte toplumun bütün ezilen ve bask› alt›nda yaflamak zorunda b›rakt›r›lan s›n›f ve tabakalar›n› örgütleyip; onlara önderlik etme gücünü ortaya koyup mücadeleyi kesintisiz bir flekilde sürdürdükçe özgürlük ve ba¤›ms›zl›k elle tutulur somut bir olgu haline gelir. B›rakal›m özgürlük ve ba¤›ms›zl›k ideallerini en demokratik temel hak ve özgürlükleri elde etmek için bile mücadele etmeden hiçbir kazan›ma sahip olunamayaca¤› bir gerçektir. Bu bilince sahip olundukça her türlü zorluklar› yenme, engelleri aflma kararl›l›¤› kazan›larak özgürlü¤e do¤ru ileri ad›mlar at›lm›fl olur. Ezilenlerle ezenlerin oldu¤u her co¤rafyada, s›n›flara bölünmüfl her toplumsal yap›da yaflamak, savaflmak ve kazanmak perspektifinden uzaklafl›ld›kça halklar›n ve bireylerin yaflamlar› s›radanlafl›r, anlams›zlafl›r, her türlü manevi ve ahlaki düflkünlük içinde insanl›k onuru kaybedilir. Mücadelenin ve kazanman›n bunun için örgütlenme bilincinin kaybedildi¤i her toplumda süreç içinde yaflama sevinci, heyecan ve coflkusu zay›flayarak, köleli¤in a¤›r bunalt›c› havas› topluma egemen olur. ‹nsan ve toplum yaflam›na anlam ve sevgi katan, ona farkl›l›k kazand›ran,
zorluklara karfl› mücadele direnci kazand›ran, savaflmay› ve kazanmay› hedefleyen toplumsal amaçlard›r. Toplumsal amaçlar›n temelini oluflturan ba¤›ms›zl›k ve özgürlük idealinden her uzaklaflma ve bunun sonucu yaflanan her yabanc›laflma yaflam› cans›z, güçsüz, sevgisiz ve ruhsuz bir kal›ba dönüfltürür. Toplumun egemenleri, sosyal yaflam›n her alan›ndaki zenginliklerin sahibi olan yöneticiler, yönetim erkinin onlara kazand›rd›¤› yönetsel ve düflünsel gücün ve egemen olman›n al›flkanl›klar›na sahip olman›n avantaj›yla; yönetilenlerin yani emekçilerin bilinç ve moral dünyalar›nda ciddi yan›lsamalar yarat›r, gerici önyarg›larla örülü kal›n duvarlar›n› infla eder. Bunlar›n bafl›nda haks›zl›kla, yanl›fl olanla mücadele etmenin anlams›zl›¤›, zorluklara karfl› mücadele edilemeyece¤i, rahat ve dolu dolu yaflamak varken s›k›nt›larla sorunlarla u¤raflman›n gereksizli¤i vb. düflünceler gelir. Mücadele etmenin, savaflman›n gereksizli¤i ve anlams›zl›¤› üzerine çok yönlü ideolojik sald›r›lar bafllat›l›r, düflünsel ve moral ablukas›na gidilir. E¤itim, medya, dinsel kurum ve araçlarla, düflünsel ve moral ablukas› sürekli ve etkili bir biçim al›r, sald›r›lar sürekli k›l›n›r. Oysa toplum bilimi ve s›n›fl› toplumlar tarihi, say›s›z hak ve özgürlük u¤runa yürütülen mücadele deneyimleri göstermifltir ki “Öylesine güçlü bir düflman yoktur ki, ona karfl› savaflmak imkans›z olsun. Öylesine vahfli bir zulüm ve haks›zl›k yoktur ki, ona karfl› isyan etmek anlams›z olsun.” E¤er toplumlar ve mücadele tarihi bu belirlemenin z›tt› yönünde bir olguyu ispatlamaya çal›flsayd› o zaman yenil-
6-19 Nisan 2007 Tasfiyecili¤in bir baflka görüngüsü ise devrimci örgütlerin örgütsel konular›n›n ve birbirleriyle yaflad›klar› sorunlar›n›n halka yans›t›lmas›d›r. Bugün bu durum lokal düzeyde yaflansa da olumsuz ve devrimci olmayan özellik tafl›d›¤› bir gerçektir. Kitlelere bak›fl aç›s›ndaki her k›r›lma, onlara karfl› duyulan her güvensizlik k›sa sürede onlardan çok fley beklenip gerçekçi olmayan beklenti sonucunda karfl›l›k al›nmamas› gibi durumlarda kitlelerle iliflkiler bozulmaya bafllar. Bu durum kitlelerden kopmayla, onlardan uzaklaflmayla ve düflman darbelerine aç›k hale gelmeyle sonuçlan›r. Düflman›n da en fazla çaba sarfedip yo¤unlaflt›¤› konu, devrimci yap›lar›n kitlelerle olan iliflki biçimlerinin bozulup y›k›lmas›d›r. Devrimci yap›lar›n kitle iliflkilerinde düfltükleri faydac›l›k, kolayc›l›k gibi yanl›fll›klar, kitlelerin örgütlenmesini, kazan›lmas›n› ortadan kald›ran olgulard›r. Kitle iliflkilerinin zay›flamas›n› s›radan, teknik bir sorun olarak de¤erlendirmemek gerekir. Bu zay›fl›k devrimin savunma ve sald›r› gücünü, örgütleme ve örgütlenme kazan›m›n› ortadan kald›ran ideolojik-politik özü olan bir sorundur. Örgütleme bilimine uygun olmamez ve y›k›lmaz olarak tarihe geçmifl, kendilerini yenilmez imparatorluklar güçlü hükümdarl›klar, krall›klar olarak tan›tanlar nas›l birer birer y›k›l›rd›? Görkemli tahtlar ihtiflaml› zenginlik dolu saltanatl› krall›klar nas›l y›k›l›rd› ya da tarihe zalimlikleriyle nam salm›fl gerici diktatörlükler ve her türden zulüm düzenleri nas›l y›k›l›rd›? Ve nas›l y›k›l›rd› tanr›sal taçlar? Hitler faflizminin savafl ayg›t› y›k›m silahlar› Stalingrad önünde Sovyet halk›n›n kahramanca direnifli ve kararl› mücadelesi önünde nas›l diz çökerdi? Kocaman devasa boyuttaki savafl makinesi nas›l durdurulup, parça parça edilerek imha edilirdi? Dünya halklar›na iktidarlar›n› “yenilmez-y›k›lmaz-sars›lmaz” güç, çökmez iktidarlar olarak tan›tanlar yeryüzünün yönetici tek hâkimi tek tanr›sal güç olarak gösterenler nas›l paramparça olurdu? Dünya halklar›ndan, sadece biat edip boyun e¤melerini isteyen zenginlikler sahibi sömürü efendileri nas›l yenildi? Güçlü ve yenilmez ordular karfl›s›nda durman›n, onlara karfl› savafl›p kazanman›n imkans›z oldu¤unun propagandas›n› yaparak; bu düflünceleri topluma kabul ettirmeye, benimsetmeye çal›fl›rlar. Bu u¤urda her türlü yalan ve manipülasyon devreye girer. Her türlü araçlar çal›flmaya bafllar. Toplumun düflünsel dünyas›na hâkim olmaya, irade gücü parçalanmaya çal›fl›l›r, örgütlenip bir araya gelmelerinin engellenmesi için her türlü çabaya h›z verilir. Sömürü ve zulme her türden haks›zl›k ve adaletsizliklere karfl› savafl›mda sadece kazan›laca¤›na iliflkin düflünceyle savafl›lamaz ayn› zamanda savafls›z yaflam›n var olamayaca¤›n›n, onsuz hiçbir fleyin elde edilemeyece¤inin bilincinde olundu¤u zaman daha güçlü biçimde sonuna dek savafl›l›r. Toplumda suskunlu¤un ve sessizli¤in egemen k›l›nmaya çal›fl›ld›¤› baz› süreçlerde, ölü topra¤› atmak, kölelik ruhunu parçalamak için de yani ölümsüzleflmek için de savaflmak gerekti¤i düflünülerek, bunun zorunlulu¤una inan›larak savafl›l›r. fiüphesiz burada sözü edilen,
yan her pratik ve davran›fl, kitle bak›fl aç›s›ndaki her k›r›lma ve bozulma; k›saca yap›lan her yanl›fll›k, yaflanan her baflar›s›zl›k, düflman darbesi sonucu yaflanan bask›lar› karfl›l›ks›z b›rakma durumu, kitlelerin devrimci yap›lara olan güvensizli¤ini art›r›r. Kitlelerden ve devrimden uzaklaflman›n her ad›m› devrimci yap›lar› tasfiyecili¤in sald›r›lar›na aç›k hale getirdi¤i gibi kitle deste¤inin kaybedilmesine de yol açar. Kitlelere bak›fl aç›s›n›n devrimcileflmesi ve kitle çizgisinin iyilefltirilmesi sonucu güvensizlik güvene, edilgenlik ve dura¤anl›k hareketlili¤e, nesne olma durumu özne olma durumuna dönüflür. Keza örgüt biliminden her uzaklaflma, örgüt olma özelli¤inin her yitimi, yaflanan her disiplinsizlik örgütsel yap› tasfiyecili¤in y›k›m sald›r›lar›na aç›k hale getirir. Bundan dolay›d›r ki daha fazla örgüt bilimine sar›lmak, onun vazgeçilmez hareket ve geliflim yasalar›na uygun davranmak, onun vazgeçilmez temel ilkelerine ve kurallar›na uygun hareket etmek gerekir. Ancak bu durumda burjuvazinin ve tasfiyecili¤in sald›r›lar› alt edilerek, sa¤lam bir örgütsel birlik sa¤lan›r. Güçlü devrim ad›mlar› at›larak, kitleler ve devrimci savafl örgütlenir. bireyin kendi ç›karlar› için savafl›p ölmesi de¤il, dikenlerle dolu özgürlük yolunda toplumsal idealler için savaflarak bedel ödemek gerekti¤inden bahsedilmektedir. Savafl›n en önünde zorluklarla ve dikenlerle dolu özgürlük yolunda yürüyen öncüler, özgürlük ve ba¤›ms›zl›k düflüne herkesten daha fazla inan›p, özgürlü¤ü herkesten daha fazla isteyerek, bunsuz onurlu ve anlaml› bir yaflam›n varolamayaca¤›n›n bilincine herkesten daha fazla sahip oldu¤u için savafl›r. Bugün ülkemizin bat›s›ndan do¤usuna do¤ru gidildikçe yoksullu¤un ve e¤itimsizli¤in en ac› ve en “utanç” verici resimleri ortaya ç›kar. Toplumsal yap›n›n bütününde moral ve ahlaki bozulman›n, soysuzlaflman›n en koyu renkleri ortaya ç›kar. ‹flsizlik ve yoksulluk artt›kça manevi ve moral köleli¤i güçlenir. Sosyal yaflam›n her bir karesini yoksulluk ve iflsizli¤in cehennem ateflleri kaplam›flt›r. Özgür düflünenler, ayd›nl›k bilince sahip olanlar içinse yaflam k›skaca al›nm›fl, kuflat›lm›fl bir zindana dönüfltürülmeye çal›fl›lmaktad›r. Maddi ve manevi köleli¤in egemen oldu¤u ülkemizde burjuva-feodal zincirleri parçalaman›n, kölelik durumunu bozman›n yolu yaflamak, savaflmak, kazanmak ilkesini benimsemektir. Kölelik b›ça¤›n›n gelip kemi¤e dayand›¤› günümüzde emekçiler ve ezilenler için ‘ya kendi özgürlü¤ün için savaflacaks›n ya da açl›ktan ölümü tercih edeceksin’ ikilemi alt›nda zorlu bir tercihe zorlanmaktad›rlar. Egemenler, emekçiler için dikenli tellerden a¤ duvarlar› örmüfl. Bu dikenli tellerden a¤ duvarlar ancak mücadele, bilinçli ve örgütlü çaba sonucunda y›k›l›r. Emekçileri kurtaracak olan sihirli de¤ne¤in t›ls›ml› gücü örgütlenme ve savaflma bilincidir. Özgürlü¤ün duruflundaki kararl›l›k, sesindeki netlik, alçakgönüllü bilge duruflu binlerce y›ll›k derin uykusunda uyuyan halk› sars›p uyand›racakt›r.
23
71
6-19 Nisan 2007
Nepal’de bar›fl süreci tehlikede 28 Mart’ta aç›klama yapan NKP(Maoist) önderlerinden Baburam Bhattarai bar›fl sürecinin tehlikeye girdi¤ini aç›klad›. Baburam, geçici hükümetin kuruluflunun sürekli ertelenmesi, kurulmas› beklenen hükümette önemli bakanl›klar›n Nepal Kongresi Partisi’nce al›nmak istenmesi, Kurucu Meclis seçimlerinin Haziran’›n ortas›nda yap›lmas›n›n riske girmesi vb. nedenlerle bar›fl sürecinin bozulabilece¤i uyar›s›nda bulundu. Prachanda da yapt›¤› aç›klamada geçici hükümetin k›sa sürede kurulmamas› halinde Halk Hareketi 3’ü bafllatacaklar›n› ilan etti. Konuyla ilgili aç›klama yapan NKP(Maoist) parlamenterlerinden Dev Gurung da flayet Baflbakan Koirala yabanc› emperyalistlerin isteklerine uygun hareket etmeye devam ederse farkl› alternatiflere yöneleceklerini vurgulad›.
Gaur Katliam› Nepal’de halk hareketinin ve Halk Savafl›’n›n bask›s›yla bafllayan bar›fl sürecini kendi lehlerine çevirmek isteyen gericilerin çal›flmalar› devam ediyor. Ocak ay›nda Hindistan s›n›r›ndaki Terai Bölgesi’nde eski generallerin k›flk›rtmas›yla bafllayan gerici isyan›n bast›r›lmas›n›n ard›ndan 21 Mart tarihinde ayn› bölgede Gaur flehrinde eylem örgütleyen gerici MPRF (Madhesi Halk› Haklar› Forumu) üyeleri NKP(Maoist)’i destekleyen Madhesi Mukhti
Morcha örgütünün eylemine sald›rd›. Silahlar›n kullan›ld›¤› sald›r›da 25 Maoist katledildi. Çat›flmalarda 3 gerici de öldürüldü. NKP(Maoist) flehit düflen 25 devrimcinin cenazelerini Baflkent Katmandu’ya getirerek büyük bir kitle eylemiyle cenazeleri topra¤a verdi. Ayr›ca ülke çap›nda gerici katliam› lanetleyen büyük eylemler düzenlendi. Cenazede konuflan Baflkan Prachanda bu gerici örgütün çal›flmalar›na izin veren hükümeti elefltirdi ve bu örgütün derhal yasaklanmas›n› ve katillerin cezaland›r›lmas›n›, aksi takdirde bar›fl sürecine son vereceklerini aç›klad›. NKP(Maoist) Merkez Komitesi ise yapt›¤› aç›klamada katliamda yabanc› müdahaleye dikkat çekti. Parti, gerici örgütle çeflitli Hint yöneticilerinin katliamdan bir hafta önce toplant› yapt›klar›na dair belgelerin ellerinde oldu¤unu aç›klarken ülke çap›ndaki protestolara kamplar›ndan ç›kan Halk Kurtulufl Ordusu askerleri de kat›ld›. Bhattarai da yapt›¤› aç›klamada Gaur Katliam›n›n sorumlular›n›n yakalanmamas› durumunda kendilerinin suçlular› cezaland›racaklar›n› duyurdu ve gerici-kralc› unsurlar›n çabalar›n›n sonuçsuz kalaca¤›n› vurgulad›. Bu sald›r›n›n ülke çap›nda otel sahiplerinin NKP(Maoist)’i protesto etmek amac›yla 2 günlük grevinin ard›ndan gerçeklefltirilmifl olmas›
Evrensel Bak›fl 4 y›l›n bilançosu, iflgalin gerçek yüzü ABD Baflkan› Bush, Irak iflgalinin 4. y›l›nda “befl dakikal›k” bir konuflma yaparak, Amerikan halk›n› bir kez daha iflgalcilerin direnifli mutlak bitirece¤ine inand›rmaya çal›flt› ve bunun için biraz “zaman” istedi. Bush yapt›¤› bu konuflmada yine ayn› yalanlar› tekrarlad›. ABD Irak’a kendilerini tehdit etti¤i için girmifl ve bu tehdit ise kitle imha silahlar› ve terör a¤lar›yla olan ba¤lant›lar›ym›fl! Bush, ABD taraf›ndan desteklenen bugünkü Irak rejiminin ise, “vatandafllar›n›n haklar›na sayg›l› ve güven veren, özgür bir toplum infla etme yolunda” oldu¤unu iddia etmekten çekinmiyor. Ve hem de, iflgalcilerden ve onlar›n destekçilerinden oluflan ölüm mangalar›n›n günde düzinelerce insan› öldürdü¤ü ve/veya kaybetti¤i flu günlerde söylüyor bunlar›. Ayn› zamanda da ABD emperyalizminin girdi¤i Irak ç›kmaz›n›n giderek büyüdü¤ü günlerde söyleniyordu bunlar. Ancak iflgalde yaflanan fiyasko art›k ne burjuva medyan›n iflgali hakl› göstermeye dönük yalanlar›na ne de ABD emperyalizminin gerçekleri karartmaya/çarp›tmaya dönük çabalar›na ra¤men gizlenemez bir hal alm›fl durumda. ‹flgalin faturas› ise giderek a¤›rlaflmakta. Ancak en a¤›r faturay› ödeyen hiç kuflkusuz ki Irak halk›. Dört y›ll›k iflgalin Irak halk› aç›s›ndan bilânçosu flöyle: Geçti¤imiz günlerde 4. y›l›n› dolduran iflgalde yaflam›n› yitiren Irakl›lar›n say›s› dünyaca yayg›n, egemen medya kurulufllar› taraf›ndan 50-60 bin gibi gösterilmeye çal›fl›lsa da, resmi rakamlar bunun üzerini geçmese de, bu say› art›k 1 milyona dayanm›fl durumda. Zaten 50-60
bin gibi rakamlar› verenlerin kendileri bile buna inanm›yor veya gerçeklerin er geç ortaya ç›kaca¤›n› biliyor olacaklar ki, say› verirken “kesin rakam› söylemek mümkün de¤il” ibaresini de eklemek zorunda hissediyorlar kendilerini. Geçti¤imiz aylarda aç›klanan kimi araflt›rmalar, 2003 Mart’›ndan 2006’ya kadar, tahmini 655 bin Irakl›n›n yaflam›n› yitirdi¤inden söz ediyordu. Ancak bu rakam verilirken bile gerçek say›n›n bunun çok üzerinde olabilece¤i söyleniyordu. Bugün bu rakam›n art›k milyona dayand›¤› biliniyor. Bunun anlam› ise, son birkaç ayda katledilen Irakl› say›s›n›n birkaç yüz bini buldu¤udur. Bu kadar k›sa bir sürede bu kadar büyük bir art›fl›n olmas›nda en büyük etken ise hiç kuflkusuz, ABD emperyalizminin geçti¤imiz aylarda aç›klad›¤› “Yeni Irak Stratejisi” ve bu stratejinin özünü oluflturan, direnifli bitirme ad›na, fliddetin daha yo¤un bir biçimde hayata geçirilmesidir. Irak halk›n›n ödedi¤i bedel sadece can bedeli de¤il. Bir milyona yak›n insan kayb›n›n yan› s›ra, yine milyona yak›n insan›n bedeninde, bombard›man vb. sald›r›lar sonucu, yaralanmalara ba¤l› çeflitli kal›c› sakatl›klar olufltu. Ancak tüm bunlar da iflgal güçlerinin Irak halk›na yaflatt›¤› insanl›k trajedisine iliflkin tam bir tablo oluflturmaya yetmiyor. Tahmini olarak 2 milyondan fazla Irakl›n›n, yurtlar›n› terk ederek, baflka ülkelere kaçarak, mülteci konumuna düflmeleri söz konusu. Ve bunlar›n tümüne yak›n›, mülteci olarak gittikleri yerlerde insanl›k d›fl› koflullarda yafla-
da dikkat çekti. NKP(Maoist)’in çal›flmalar›n› engelledi¤ini, kendilerine sald›rd›¤›n›, vergilendirmeye gitti¤ini iddia eden otel sahiplerinin grevinin arkas›nda gericilerin oldu¤unu belirten NKP(Maoist) yanl›s› iflçiler de protesto eylemleri düzenlediler. 8 Mart’ta aç›klama yapan Prachanda yoldafl, ellerine geçen istihbarata göre kral yanl›lar›n›n ABD Büyükelçili¤inden bir görevliye suikast düzenleyip sorumlulu¤u Maoistlere yüklemeye çal›flacaklar›n› ö¤rendiklerini duyurdu. Bu tür bir sald›r› ile bar›fl sürecini sona erdirerek ABD-Hindistan iflgalini meflrulaflt›rmak isteyen gericilerin ayr›ca Prens Paras’›n öncülü¤ünde bir komite oluflturdu¤unu da NKP(Maoist) sözcüsü Mahara yoldafl belirtti. Mahara yoldafl
bu komitenin ayr›ca parti liderlerini de öldürmeyi hedefledi¤ini, konuyla ilgili belgelerin ellerinde oldu¤unu vurgulad›. Mart ay› içerisinde Halk Kurtulufl Ordusu gerillalar›n›n BM taraf›ndan kaydedilmesi de sona erdi. Bununla birlikte 30.852 gerilla ve 3.428 silah kaydedildi. Gerilla say›s› ile silahlar aras›ndaki büyük fark nedeniyle di¤er partilerin elefltirilerinin artmas›ndan dolay› aç›klama yapan Prachanda, silahlar›n›n önemli k›sm›n›n el yap›m› oldu¤unu ve BM’nin kategorilerine girmedi¤ini aç›klad›. Prachanda, Tüm Nepal Devrimci Gazeteciler Örgütü’nün konferans›nda yapt›¤› aç›klamada da kamplar›n d›fl›nda binlerce savaflç›n›n ve el bombalar›n›n mevcut oldu¤unu da vurgulad›.
mak zorunda. Yine 1.7 milyon Irakl› da ülke içinde göç etmek zorunda kalm›fl. Bu rakamlar›n tümünü toplad›¤›m›zda ise, her dört Irakl›dan birinin, ya öldürüldü¤ü, ya yaraland›¤› ya da göç etmek zorunda kald›¤› ortaya ç›k›yor. ‹flgalin Irakl›lar›n günlük yaflam›na nas›l yans›d›¤›na gelince; Irak ekonomisi tam anlam›yla çökmüfl durumda ve halk›n % 50-75’i iflsiz. Açl›k had safhada ve her üç Irakl› çocuktan biri aç. Açl›¤a ba¤l› bebek ölümleri giderek art›yor. T›bbi malzeme eksikli¤inden kaynakl› giderek daha fazla say›da yaral›-hasta çocu¤un el ve ayaklar› kesilmek zorunda kal›yor. Irak’›n alt yap›s›n›n çökertilmifl olmas›, elektrik ve su gibi temel ihtiyaçlar noktas›nda da büyük bir s›k›nt›y› ortaya ç›karm›fl durumda. Irakl›lar›n büyük bölümü bunlardan tamamen mahrum. Irak halk›n›n içinde bulundu¤u bu insanl›k dram›n›n tek sorumlusu hiç kuflkusuz sadece ABD emperyalizmi ve onun bankalar›, tekelleri ve de özellikle açgözlü enerji kurulufllar› de¤il. ‹flgalin orta¤› olan di¤er emperyalist güçler ve onlar›n tüm yerli uflak-iflbirlikçileri de, Irak’taki bu katliamdan, ya¤madan ve ifllenen tüm insanl›k suçlar›ndan en az onun kadar sorumlular. T›pk› özelde, Afganistan iflgalinden, ‹ran’a dönük hummal› bir biçimde süren ve de Nisan ay›nda sald›r› gerçekleflece¤i yönünde spekülasyonlar yap›lan ‹ran sorunundan, genelde ise tüm Ortado¤u ve dünyada gerçekleflen sömürü-ya¤ma-talan ve de bunlar› gerçeklefltirirken hayata geçirilen katliam vb. fiili sald›r›lar›ndan sorumlu olduklar› gibi. Irak’ta yarat›lan yukar›daki tablo sürerken yaflanan bu geliflmelere paralel olarak yaflanan bir di¤er önemli geliflmeyi ise, Irak bata¤›ndan ç›kamayan ABD’nin asker çekme karar› almas› oluflturuyor. Direniflçilerle görüflmeler yap›ld›¤› haberleriyle ayn› döneme denk gelen bu çekilme karar› hiç kuflkusuz iflgalin sona ermesi ve-
ya emperyalistlerin bir bütün olarak Irak’tan çekilmesi anlam›na gelmiyor. Ayr›ca bu geliflmeler ‹ran hedefini ortadan kald›rm›fl de¤il. ‹ran Körfezi’nde yaflanan son geliflmeler bunu do¤rular nitelikte. Ortado¤u’daki iflgallerin bafl müttefiki ‹ngiliz emperyalizmi ise ‹ran’a sald›r›n›n zeminini haz›rlamay› da flu süreçte kendine “görev” edinmifl anlafl›lan. Çünkü geçti¤imiz günlerde ‹ran Körfezi’nde ‹ranl› güvenlik güçlerince tutukland›¤› söylenen 15 ‹ngiliz denizcisinin tutuklanma biçimleri üzerinde süren tart›flmalar›n a¤›rl›k noktas›n›, tam donan›ml› bir savafl gemisinin nas›l olup da birkaç ‹ran botunu alt edemeyerek, 15 askeri “tutuklatt›¤›” oluflturuyor. Bu günlerde sorulan soru ise, bu geminin gerçek misyonunun acaba sald›r› zeminini haz›rlamaya dönük bir ‘olay’ yaratmak m› oldu¤u. Son geliflmeler, ‹ran’›n art›k ABD’nin oldu¤u kadar, AB emperyalistlerinin de öncelikli hedefleri aras›nda oldu¤u izlenimi yarat›yor. En az›ndan flimdilik. Çünkü ‹ran gerici rejiminin, tüm gerici ve sistemden beslenen rejimler gibi, emperyalistlerle “anlaflma” ihtimali çokta uzak bir ihtimal de¤il. T›pk› Ortado¤u’daki direnifllere önderlik eden tüm gerici hareketlerin direniflleri her an emperyalistlerle uzlaflarak, “satabilecekleri” gibi. Bunun içindir ki, emperyalistlerin gerek Ortado¤u’ya gerekse dünyan›n di¤er bölgelerine dönük tüm sald›r›lar›n› geri püskürtmenin tek yolu, bu gerici hareketlerin halklar› kurtulufla götüremeyece¤inin alt›n› ›srarla çizerek, dahas› bunu çok iyi kavray›p/kavratarak, halklar›n devrimcis›n›fsal temeldeki mücadelelerini ortaklaflt›rma ve yükseltme çabalar›na a¤›rl›k vermekten geçmektedir. Emperyalizme ve buna ba¤l› olarak yükselen ›rkç›-faflist dalgaya karfl› mücadelenin baflar›ya ulaflma flans› da ancak bu -devrimci-s›n›fsal-perspektifle hareket edildi¤inde mümkün olacakt›r.
6-19 Nisan 2007
22
71
Direnifl sürüyor! eylem biçimlerini (24 saatlik grev vb.) sürdürece¤ini aç›klad›. Ö¤renciler yapt›klar› aç›klamalarda eylemleri sonland›rmayacaklar›n›, Paskalya tatilinden sonra kald›klar› yerden devam edeceklerini belirttiler.
Devlet lise ö¤rencilerinden intikam al›yor!
Yunanistan’da eylemler hiç ara vermeden devam ediyor. 28 Mart Çarflamba günü yap›lan eylemlerle ö¤renciler, ö¤retim görevlileri, ilk ve ortaokul ö¤retmenleri sokaklara ç›karak bir kez daha Yasa Tasar›s›’n›n geri çekilmesini istediler. Ayn› gün Kamu Emekçileri Konfederasyonu (ADED‹) da 24 saatlik greve giderek eylemlere destek verdi. Baflta Atina ve Selanik ve ülkenin birçok flehrinde gerçeklefltirilen eylemlerde binlerce kifli kat›-
larak kararl›l›klar›n› belirttiler. Selanik’teki eylemde polisin yo¤unlu¤u dikkat çekerken, herhangi bir olay yaflanmad›. Eylemlerin en kritik noktas›n› da yap›lacak ö¤renci dernekleri toplant›lar› oluflturuyor. Direniflin gelece¤inin belirlenmesinde önemli rol oynayacak bu toplant›larda al›nacak kararlar, ö¤renci gençli¤in ve hareketin yar›n› aç›s›ndan ciddi öneme sahip. Ö¤retim Üyeleri Konfederasyonu (POSDEP), süresiz grevi sonland›rarak fark›
Ekim 2006 tarihinden bafllayan ö¤retmen grevlerine okul iflgalleri ile kat›lan lise ö¤rencileri polis teröründen sonra flimdide adaletin k›l›c› ile usland›r›lmaya çal›fl›l›yor. Ksanti flehrinde iflgale kat›lan ö¤renciler hakk›nda okul müdürünün ve polisin bildirimleri do¤rultusunda, flehir savc›l›¤› 14 ö¤renci hakk›nda hiçbir gerekçe göstermeden dava açt›. Mahkeme ça¤r›s›n›n ö¤rencilere ulaflmas› üzerine harekete geçen lise ö¤rencileri, üniversiteliler, sendikalar ve çeflitli parti ve kurumlar sald›r›y› protesto eden eylemler yapt›lar. Ksanti Meydan›’nda yap›lan eylemde
Ya¤mur da durduramad›!
22 Mart Perflembe günkü yo¤un ya¤›fla ra¤men yine binlerce ö¤renci ve halktan kitle sokaklara ç›karak Yasa Tasar›s›’n› protesto etmeye devam etti. Düzenlenen merkezi eylemlere çevre illerden kat›l›m oldukça yüksek oldu. Propilea Meydan›’nda toplanan ö¤renciler, ya¤mura ald›rmadan uzun süre burada kitlenin toplanmas›n› beklediler. Kitlenin toplanmas›ndan sonra ayn› yürüyüfl hatt›n› takip ederek Sindagma Meydan›’na ulafl›ld›. Yürüyüfl boyunca “Ne Ya¤mur Ne Kar Ö¤rencileri Y›ld›rmad›” slogan› ile yasaya ve hükümet politikalar›na karfl› sloganlar at›ld›. Eylem esnas›nda bir kitle, Yard›mlaflma Sand›¤› Binas›’n› sembolik olarak iflgal edip “Emekçiden al›nan paralar borsa flir-
Avrupa Birli¤i’ne karfl› yürüyüfl
ketlerine peflkefl çekiliyor” diyerek talan politikalar›n› protesto etti. Ö¤renciler de alk›fllarla eylemcilere destek verdiler. Yürüyüfl kortejlerinde al›nan önlemler sonucu herhangi bir olay yaflanmadan eylem sona erdi. Selanik’te de eylemler yap›ld›. Sabah saatlerinde bir grup ö¤renci yar›m saat süreyle Selanik Belediye Binas›’n› ablukaya ald›. Bundan sonra eylemlerde nas›l bir yol izlenece¤i ise önümüzdeki günlerde kararlaflt›r›lacak. Yüksek Ö¤retim Elemanlar› Konfederasyonu’nun (POSDEP) yapt›¤› toplant›da eylemlerin sona ermeyece¤ini fakat farkl› biçimlerde sürdürülece¤i yönünde bir karar ald›. Ö¤renciler ise yapacaklar› koordinasyon toplant›lar›nda ayn› konuda kendi tutumlar›n› belirleyecekler. Burada dikkat çeken nokta, baz› ö¤renci örgütlülüklerinin (ki bunlar güçleri olan oluflumlard›r) bir taraftan “Yasa çöpe at›ls›n” derken, di¤er taraftan da yasan›n ka¤›t üstünde kalmas› yönünde görüfl belirtmeleridir. “Yasa tamamen geri çekilsin” slogan› ile bafllayan mücadelede bugün “ka¤›t üstünde” kals›n söylemleri ken-
25 Mart 2007 günü Berlin’de Avrupa Birli¤i’nin, kuruluflunun 50. y›l›n› kutlan›rken “Sermayenin Avrupa’s›na karfl›” ad› alt›nda Alman ve göçmen sol örgüt, grup ve kiflilerinin ortaklafla haz›rlad›¤› bir yürüyüfl düzenlendi. Bizler de AT‹K ve ILPS üyeleri olarak bu yürüyüflte yerimizi ald›k. Yürüyüfle rengini anti-faflist, otonom gruplar ve di¤er sol kesim vermiflti. Bi-
di içinde çeliflkili küçük burjuva anlay›fllar›n yans›mas› olmakta. Uzun süreli mücadelenin önünde gözüken bu güçler ö¤renci hareketinin gösterdi¤i dirayetin ve sabr›n gerisinde kalmakta ve flimdiden yan çizmeye bafllamaktalar. E¤er mücadele yasa-tasar›s›
(23 Mart Cuma) ö¤renciler, arkadafllar›n›n yaln›z olmad›¤›n›, sonuna kadar yanlar›nda olduklar›n› belirttiler. Destek veren di¤er kurumlar da, ö¤rencileri maddi, manevi ve hukuksal olarak destek vereceklerini aç›klad›lar. Ayr›ca 8 Mart 2007 tarihinde ki eylemlerde gözalt›na al›n›p haklar›nda dava aç›lan 49 ö¤rencinin davas› da halen devam ediyor. Sistem sadece polis ve bas›n terörü ile de¤il mahkeme terörü ile de ö¤renci hareketi baflta olmak üzere tüm direnen odaklara sald›rmakta. Sald›r› ö¤rencilere ve ö¤renci hareketine yönelik olabilir ancak, amaçlanan tüm halka ve onun geliflebilecek direnifllerine mesaj vermektir. Bunun için de direniflin tüm cephelerde güçlendirilmesi gerekmekte. Çünkü ö¤renci hareketinin yenilgisinin sonuçlar› sadece ö¤renciler için de¤il, ayn› zamanda halk kitleleri için de çok a¤›r olacakt›r. (Yunanistan’dan bir ‹K okuru)
“tamamen geri çekilsin” anlay›fl› üzerinden flekillenmezse sürecin zorluklar› beraberinde getirmesi kaç›n›lmaz görünmektedir. Daha önceki süreçlerde ö¤retmen eylemlerinde baflvurulan “farkl› mücadele biçimleri” kazan›m de¤il yenilgi getirmifllerdir. Bunlar ele al›nd›¤›nda ö¤renci hareketinin önemli bir dönemeç noktas›nda oldu¤u söylenebilir. (Yunanistan’dan bir ‹K okuru)
Kongo yeni bir iç savafl›n efli¤inde Kongo’da 8 ay önce yap›lan seçimlerin ard›ndan, bugünlerde yine fliddetli çat›flmalar yaflanmakta. Seçimleri kaybeden aday Jean-Pierre Bemba’n›n silahl› destekçileri geçti¤imiz günlerde baflkent Kinfla’da hükümet birlikleriyle çat›flmaya girdiler. Bunun üzerine savc›l›k, kendini güvenceye almak için Güney Afrika Elçili¤i’ne s›¤›nan Bemba hakk›nda tutuklama karar› ç›kard›. Bemba’ya yöneltilen suçlama, kendine silahl› milisler oluflturmas› ve taraftarlar›n›n ya¤malama gerçeklefltirmesi. Bemba’n›n silahl› parti taraftarlar› ile polis ve hükümet askerleri aras›ndaki çat›flmalar ise halen devam ediyor. Geçti¤imiz y›l yap›lan seçimlerde Bemba, rakibi olan ve 1960’dan bu yana
zim de kalabal›k bir biçimde kat›ld›¤›m›z yürüyüfl çok s›k› polis önlemleri alt›nda gerçekleflti. Daha yürüyüfl alan›na geliflimizde polis kordonu alt›nda aranarak yürüyüflün bafllad›¤› alana al›nd›k. AB’ye karfl› sloganlar›n, konuflmalar›n yap›ld›¤› yürüyüfl Frederik Str. denilen yerdeki köprü bafl›nda, polisin daha öteye izin vermemesi üzerine, bir hayli de çekiflmeli ve gergin bir ortamda sona erdi. Bi-
ilk defa seçilerek baflkanl›k görevine gelen Joseph Kabila karfl›s›nda yenilgiye u¤ram›flt›. Buradaki seçimler, uzunca bir süredir bölgeye yo¤unlaflan AB’nin kendi güdümünde bir hükümeti iflbafl›na getirmek için gerçeklefltirdi¤i müdahalelerin gölgesinde gerçekleflmiflti. AB askerleri daha seçimlerden çok önce Kongo’da konuflland›r›lm›fl ve Kongo halk›n›n büyük tepkisini alm›flt›. AB askerlerinin varl›¤› defalarca yap›lan gösterilerle protesto edilmifl ve hatta AB askerleri ile Kongo halk› aras›nda s›k s›k çat›flmalar yaflanm›flt›. Ki bu çat›flmalar tamamen son bulmufl da de¤il. Bu emperyalist müdahale ise bugün Kongo’yu tekrar bir iç savafl›n efli¤ine getirmifl bulunmakta.
tifl yerinde Almanca, ‹ngilizce, Frans›zca konuflmalar yap›larak “Sermayenin Avrupa’s›” k›nand›. Türkiyeli örgütlerin oldukça az ilgi gösterdi¤i yürüyüfle, Türkiyeli örgüt olarak sadece Anadolu Federasyonu kat›lm›flt›. Yürüyüfl, bitimindeki baz› gözalt›lar ve polisle yaflanan gerginlikler d›fl›nda beklenenin aksine sakin bir biçimde bitti. (Berlin AT‹K ve ILPS üyeleri)
24
6-19 Nisan 2007 Salt ‘kad›n’ olman›n ve Meclis’teki kad›n say›s›n›n artmas›n›n çözüm olamayaca¤›, siyaset hayat›nda karfl›laflt›¤›m›z kad›n portreleriyle kendini göstermedi mi? KA-DER (Kad›n Adaylar› Destekleme ve E¤itme Derne¤i)’in seçim öncesi bir dönemde kamuoyunun yak›ndan tan›d›¤› ünlü kad›nlar›n foto¤raflar›n›n üzerine b›y›k çizerek “Meclis’e girmek için erkek olmak flart m›?” sorusunu sordu¤u kampanya dikkatleri üzerine çekti ve bu vesileyle ülkemiz ‘demokrasisi’nde kad›n temsilinin ne kadar az oldu¤unu gösterdi bir kez daha. Erkek egemen bir toplumda, yar›-feodal ekonomik yap›, sermayeyi elinde bulunduran cinsiyetin lehine ifller. Dolay›s›yla ifl yaflam›nda a¤›rl›¤› olmayan, ev içine hapsedilmifl, ekonomik olarak erke¤e ba¤›ml› olan kad›n her alanda oldu¤u gibi siyaset sahnesinde de erke¤in çok daha gerisinde yer al›r. Siyasi partilerin erkek adaylara daha çok yer vermesi, baz› sol partiler ve kad›n örgütleri taraf›ndan ‘pozitif ayr›mc›l›k’›n dillendirilmesini ve kad›nlara yönelik ‘kota’ istemini gündeme getirmifltir. KADER de Meclis’te % 30 kad›n kotas› uygulanmas› flart›n› savunuyor. Yani Meclis’in en az % 30’unun kad›nlardan oluflmas› gerekti¤ini. Baflbakan R.T. Erdo¤an, ‘Kad›nlar mal m› ki , kotas› olsun?’ diyerek sorunu kaba bir flekilde ele al›rken, baz› siyasi partiler kota uygulamas›na tüzüklerinde yer verdiler. Parti tüzüklerine göre; CHP yüzde 25, DYP yüzde 10, DTP yüzde 40, Anavatan üçte bir, ÖDP yüzde 30-50 cinsiyet kotas› uyguluyor. Dünyada da bunun çeflitli örnekleri mevcut. Frans›z Anayasas›’nda yüzde 50 cinsiyet kotas› zorunlu, Belçika’da bu oran yüzde 40’› bulurken, Almanya’da Yefliller’in yüzde 50, Sosyal Demokrat Parti’nin yüzde 33 kota uygulamas› var. Sosyal demokrat siyasal bilimciler ise, pozitif ayr›mc›l›k uygulamas›na karfl› ç›karak, bunun sadece bir “makyaj hilesi” oldu¤unu ileri sürüyorlar. Pozitif ayr›mc›l›¤›n
2 fiubat 2007 tarihinde flu an kalmakta oldu¤um hapishanede karfl›laflt›¤›m onursuz üst aramas› ve bunun bana an›msatt›klar›n› sizlerle paylaflmak istiyorum. ‹ki y›l› geçkin bir zamand›r hapishanedeyim. Bu süreç içinde buras› getirildi¤im 5. hapishane. Buraya getirilirken zaten geldi¤im hapishanede üstüm aranm›fl, duyarl› kap›dan geçirilmifl, eflyalar›ma varana dek didik didik edilmifltim. Ard›ndan küçük bir ring arac›n›n içinde ellerim kelepçeli 31 saat yol al›p, Sincan Kad›n Hapishanesi’ne getirilmifltim. Getiren askerler teslim ifllemlerini halledip b›rak›p gitmiflti beni. Ard›ndan “ad›n, soyad›n?” vs. kay›tlar… Bir gardiyan üst aramas› yapaca¤›n› ve içeri girmemizi söylüyor. ‹çeri giriyoruz, ben ve 5-6 gardiyan. Önce montumu ç›karmam› söylüyorlar, ç›kart›yorum. Birisi ayakkab›lar›m› ç›kartmam› istiyor. Ben; “bu onursuz bir arama oldu¤u için, ayakkab›lar›m› ç›karmayaca¤›m!” diyorum. Bir di¤eri; “ayakkab›lar›m› ç›karmam›, ard›ndan da iç çamafl›rlar›m da dahil tüm giysilerimi ç›karmam›” söylüyor. Ben de “bunun daha büyük bir onursuzluk oldu¤unu” söyleyerek bunlar› kabul etmeyece¤imi” tekrarl›yorum. “Kural böyle” diyor birisi. “Bak, kendin ç›kart elbiselerini biz sana hiç dokunmayal›m. Yoksa biz ç›kartaca¤›z, biz ç›kart›rsak senin için kötü olur…” diyor bir baflkas›. Ben “böylesi bir
71
Sorun b›y›kta m› düflüncede mi? ilk uygulamalar› ABD’de siyahlara karfl› uygulanm›flt›. Kad›n politikalar› noktas›nda uygulanacak kotan›n da soruna k›smi çözüm getirerek, sorunu çözülmüfl gibi gösterece¤i kayg›lar› hakim.
Savunulmayacak kad›nlar; Kürtler, iflçi, köylü, türbanl› kad›nlar… Bu bütünüyle ayr› bir tart›flma konusu. Ancak KA-DER’in kampanyas›n›n kad›n yazarlar aras›nda yaratt›¤› ayr› bir tart›flma var. Yeni fiafak gazetesinin kampanyada yer al›p b›y›k takan ünlü kad›nlar› aray›p “Türbanl› kad›nlar›n Meclis’e girebilmesi için türbanla da foto¤raf çektirir misiniz?” sorusuna pek çok kifli isim vermeden olumsuz bakaca¤›n› söylemifl. Nuray Mert ve Perihan Ma¤den gibi yazarlar “ayr›ms›z kad›n haklar›”n› savunacaklar›n› söyleyen KA-DER’i ayr›mc›l›k yapmakla elefltirdiler. Ki, sadece bu aç›dan de¤il, KA-DER’in kampanyas› pek çok aç›dan bak›ld›¤›nda iç tutarl›l›ktan bile yoksun, net cevaplar›n verilmedi¤i bir çal›flma. Önce KA-DER’e dair k›sa bir bilgi verelim. 1997’de kurulan dernek, açt›¤› internet sitesinde amac›n› “kad›nlar›n politikada bir an önce etkili ve giderek eflit temsilini sa¤lamak” olarak aç›kl›yor. “KA-DER’in özgünlü¤ü” bafll›kl› bölümde ise “politikayla ve politik partilerle u¤raflan bir derne¤iz” diyor ve ekliyor “tüm yasal partilere eflit mesafedeyiz, hiçbir partiyi desteklemiyoruz ama tüm partilerde kad›nlar›n güçlenmesini ve kad›n politikalar›n› benimsemesini destekliyoruz.” Ancak Derne¤in 10 y›ll›k faaliyetine bak›ld›¤›nda bunun böyle olmad›¤› çok net bir flekilde görülüyor. “Leyla Zana ve
Merve Kavakç› gibi Meclis’ten kovulan kad›n milletvekilleri için ne yapt›n›z?” sorusunun karfl›l›¤› yok örne¤in. Yahut Türkiye Kürdistan›’nda pek çok kad›n belediye baflkan› olmas›na ve sürekli soruflturmalarla u¤raflmalar›na ra¤men KA-DER’in bunlara dair tek yaz›l› aç›klamas› bile yok/olamaz da. Çünkü her na kadar “tarafs›z›z” deseler de çok aç›k ki, onlar›n hakk›n› savundu¤u kad›nlar burjuva kad›nlar. Ne
Kad›n olmak çözer mi?
“anadilimde konuflmak istiyorum” diyen Kürt kad›nlar›n›, ne de fabrikalar› sigortalan›p kendileri içeriye kilitlendi¤i için yang›nda ölen iflçi kad›nlar› dile getirmek gibi bir sorunlar› var. Çok aç›k ki kampanyan›n hedef kitlesini de flehirlerde yaflayan bu beyaz yakal› burjuva kad›nlar oluflturuyor. Örne¤in k›rsal kesimde yaflayan köylü kad›nlar›n bilinçlendirilmesi veyahut flehirlerdeki iflçi-emekçi kad›nlar›n siyaset yapma hakk› nas›l sa¤lanabilir? KA-DER’in kampanyas› çok aç›k ki, nas›rl› elleri de¤il, Pamuk Prenses
Bir sevk öyküsü… onursuzlu¤u kabul etmeyece¤im, siz ç›kart›rsan›z da bu sizin onursuzlu¤unuz olur. Böylesi bir onursuzlu¤u kendinize nas›l yak›flt›r›yorsunuz?” diyorum. “Yorum yapma bize, elbiselerini ç›kart, yoksa bir ç›kartaca¤›z… ” diyorlar. Bütün eller üzerimde sonra, tüm elbiselerimi ç›kartmalar› uzun sürmüyor… Bir an y›llar öncesine, ilk gözalt›na al›n›fl›ma gidiyorum. Bir haftal›k iflkenceli sorgulara… Yine ç›r›lç›pla¤›m, bütün eller ve gözler üzerimde… Sadece gözlerim ba¤l› oldu¤u için kendimi göremiyorum. “K›fl günü, so¤uktur, üflür” diyen annem Emniyet’in kap›s›nda… Montu vermeden gitmemekte kararl›… Annemi kovamad›klar› için ald›klar› mont yan›bafl›mda, ama ben yine de ç›pla¤›m… Kapal› bir toplumda, al›nan feodal kültürün etkisiyle kendine, bedenine yabanc› yetiflmifl olman›n etkisiyle di¤er fiziki iflkencelerden çok daha fazla ac› vermiflti bu yap›lanlar o zaman bana. Ama bir o kadar da kinimi büyütmüfltü. Yaflanan ac›lar›n etkisiyle mahkemeye ç›kar›ld›¤›mda “raporlarla belgelenen fiziki iflkenceleri ac›s› geçti¤inde belki unutabilirim, ancak cinsel iflkenceleri asla unutmayaca¤›m” demifltim. Y›llar geçiyor, unutmuyo-
havalar›nda ortada gezinen narin beyaz yakal›lar› kaps›yor. Pratik durufllar› bu olmas›na ra¤men söylemlerinde “tarafs›z›z” demeleri tam da emperyalist-kapitalist sistemin bu dönemki STK (Sivil Toplum Kuruluflu) anlay›fl›na uygun düflüyor. “S›n›flarüstü” siyaset yapt›klar›n› söyleyerek, burjuvazinin de¤irmenine su tafl›yor ve “hangi kad›n”, “hangi ideoloji” sorusunun cevab›n› vermek istemiyorlar. Ama her yan›yla bu sorunun yan›t›n› makyaj›n/takma b›y›¤›n alt›ndan kendini aç›k ediyor.
rum, ama insan bilinci gelifliyor. Kavray›fl› derinlefliyor. Karfl› devrimin iflkencelerini neden kad›n bedeni üzerinde bu kadar yo¤unlaflt›rd›¤›n› kavr›yorum. ‹flkencenin insan bedeni ve ruhuna verdi¤i verilen ac›-eziyet oldu¤unu, taciz-tecavüz vs.nin de kad›n›n ruhunu, duygu dünyas›n› teslim almaya dönük bir sald›r› oldu¤unu kavr›yor, bilince ç›kart›yorum. Utanmas› gerekenin ben de¤il, onlar oldu¤unu düflünüyorum. … Evet y›llar geçiyor, sorgu odas›nda bir sandalyeye oturtmufllar beni. Etraf›mda 5-6 tane sorgucu. Saatlerce inand›¤›m de¤erlere ihanet etmem için konufluyorlar. Ben “susma hakk›m oldu¤unu, konuflmayaca¤›m›” söylüyorum. Bunun üzerine sorgucu ba¤›rarak, omzumdan tutup kald›r›yor, bir di¤er sorgucuya “getirin elektri¤i” diyor. Tekrar bana dönüyor. Diziyle bir taraftan karn›ma vururken “biz sana insan davran›yoruz, insan ol diyoruz. Sen ‘ben insan olmam’ diyorsun” diye ba¤›r›yor. Ben “ben insan›m, insan olman›n gereklerini yerine getiriyorum” diyorum. - “Soyun, ç›kart elbiselerini!” - “Ç›kartm›yorum!” - “Biz mi ç›kartal›m, daha m› hofluna
Dünya ve ülkemiz tarihi ve bugünü Meclis’e salt kad›n olarak girmenin kad›nlara hiçbir faydas› dokunmayaca¤›n› defalarca gösterdi. ABD D›fliflleri Bakan› Condeellezza Rice ve ‹srail D›fliflleri Bakan› Tzipi Livni, onbinlerce Ortado¤ulu kad›n›n ölümünü sa¤layan aktörlerden biri de¤il mi? Meral Akflener, Tansu Çiller, Güldal Akflit, Nimet Çubukçu ne yapt› bu ülkenin kad›nlar› için? Yeri geldi¤inde hakim s›n›flar›n gözüne girmek için kaç takla atmad›lar? “Bu ülke için kurflun atan da yiyen de flereflidir” diyen Çiller gibileri mi çözüm olarak görüyor KA-DER? Kampanyan›n ilk aflamas› “dikkat çekmeuyand›rma” olarak planlanm›fl. 2. ayak “bilinçlendirme”, 3. ayak ise “ayakland›rma” olarak adland›r›l›yor. Sonras›nda onlar befl y›ld›zl› otellerde yapt›klar› kokteyllerde kimi ayakland›r›r bilmiyoruz ama bu ça¤r›n›n gecekondulara da, fabrikalara da, tarlalara da ulaflmayaca¤› bir gerçek. Biz tarafs›z de¤iliz, ezilen iflçi-emekçi kad›nlar›n saf›nday›z, saflar› s›klaflt›rmaya, bahar› örgütlemeye!
gider?” - “Bu sizin onursuzlu¤unuz, flu an istedi¤iniz iflkenceyi yapabilirsiniz, hiçbirini benim için fark› yok. Ve tavr›m› da de¤ifltirmeyecek. Sadece her yapt›¤›n›z sizin gerçek niteli¤inizi ortaya koyacak!” …. Yavafl yavafl elleri üzerimden çekiliyor. Elbiselerimi giyiyorum. Soruyorum; Beni ç›r›lç›plak soyarak, taciz edenlerin, aylard›r gündemi meflgul eden taciz ve tecavüzcülerden fark› ne? Tek fark görüntülerin internet siteleri üzerinden yay›lmam›fl olmas› m›? T›pk› gözalt›larda oldu¤u gibi burada da, bu uygulamalarla bizleri küçük düflürdüklerini, afla¤›lad›klar›n› san›yorlar. Ve kendilerince ilk mesaj› veriyorlar: “burada her fley bizim denetimimizde. El atamayaca¤›m›z yer yok! Bunu gör ve anla!” Oysa her uygulama ve davran›fl, sahiplerinin özünü a盤a ç›kart›r. Bu uygulamalar bizleri onlar›n istedi¤i duygulara itmekten çok, onlar gözümüzde ufal›yor, afla¤›lan›yor. Bafl›m›z dik, zulmün önünde e¤ilmeden hayk›r›yoruz bir kez daha: “Her yere kirli ellerinizi uzatabilirsiniz, ama bilincimize, inanc›m›za kimsenin eli uzanamaz. Kan›t› de¤il mi e¤ilmeyen bafl›m›z bunun?” (Sincan Kad›n Hapishanesi’nden Fadime Özkan)
71
25
6-19 Nisan 2007
O mavi gözlü bir devdi!
Dönemlerinin karanl›k güçleriyle savaflan ilerici sanatç›lara her ülkede ve her ça¤da rastlan›r. ‹nsanlar›n mutlulu¤u ve dünyada güzel bir yaflam için savafla giren bu ilerici sanatç›lar her zaman karanl›k güçlerce kuflat›lm›fl, kovuflturulmufl, bask›ya u¤rat›lm›fl, hapsedilmifl ve öldürülmüfllerdir. Fakat onlar hiçbir bask› ve tehdidin, hiçbir ölümün, hiçbir yalan›n; tarihin ak›fl›n›, iyiye, güzele, hakl›ya ve mutlulu¤a yöneliflini durduramayaca¤›n› bilirler. Ve bu yazarlar›n yap›tlar› ve bütün yaflamlar› gelecek kuflaklara örnek olur. (Babayef, Nâz›m Hikmet, Sf. 140) Bizlere, gelecek kuflaklara ve onlardan sonraki kuflaklara örnek olacak bir devrimcidir Naz›m Hikmet Ran. Yaflam›, düflünceleri, ortaya ç›kard›¤› eserleriyle, sadece ülkemizde de¤il, dünyada tan›nan, bilinen ve örnek al›nan bir insand›r. Y›prat›lmaya çal›fl›lsa da, çarp›t›lsa da yaflam hikayesi, o örnek olma özelli¤ini hiçbir zaman kaybetmeyecektir. Yukar›daki al›nt› ayd›na yüklenen misyonu ve ayd›n olman›n kriterlerini ortaya koymaktad›r. Ayd›n, yazar, devrimci Naz›m yukar›da s›ralanan vas›flar› fazlas›yla üzerinde tafl›maktad›r. Bundand›r egemenlerin Naz›m korkusu... Naz›m üzerine defalarca sayfalar dolusu yaz›lar yaz›l›p çizildi. Kimileri bir devrimci olarak onu yüceltip, hak etti¤i de¤eri verirken, kimileri de Naz›m’›n savundu¤u düflüncelerden kaynakl› ona “Vatan haini” damgas›n› vurmaktan geri kalmad›. Bu nedenle y›llarca o çok sevdi¤i memleketinden uzak yaflamak zorunda kald›. Ve son iste¤i de memleketinde bir ç›nar a¤ac›n›n alt›nda gömülmek oldu. Yeniden üzerine bir yaz› yazma gere¤i, flu anda sinemalarda oynayan ve Naz›m’›n hayat›n› konu alan “Mavi Gözlü Dev” adl› filmdir. Son y›llarda, özellikle 12 Eylül AFC dönemini anlatan birçok film çekildi. Hemen hemen bütün filmlerin ortak yan› o dönemi oldu¤u gibi de¤il de, sistemin sundu¤u gibi yans›tmalar›, y›lg›nl›¤›, piflmanl›¤› ön plana ç›kararak, o dönem yaflananlar›n birer “macera”dan ibaret oldu¤unu ve gelip geçti¤ini, bugün tekrarlanmamas› ge-
rekti¤ini ifllemeleridir. O dönem yaflananlar›n gün yüzüne ç›kaca¤›n› ümit edenler ya da o dönem yaflananlar› bilmeyip merak edenler ilgi göstermektedirler bu filmlere. Asl›nda hedef kitle de zaten bunlard›r. Devrimin, komünizmin anti-propogandas›n› bu kesime yapmak gerekmektedir. Zira devrimci dinamik bu kitlede flekillenebilmektedir. ‹flte bu filmlerden biri daha çekildi. “Mavi Gözlü Dev” filmi de Naz›m’›n hayat›n› kendisine konu olarak seçmekte ve “düflüncelerini, dünya görüflünü” tahrif etmektedir. Yönetmenli¤ini Biket ‹lhan’›n yapt›¤› filmin senaryosunu ise Metin Belgin yazm›fl. Baflrolleri ise Yetkin Dikiciler ve Dolunay Soysert paylaflmakta. Film esasta Naz›m’›n 12 y›l›n› geçirdi¤i Bursa Hapishanesi günlerini ifllese de, genel olarak hakim olan tema Piraye ve Münevver’le yaflad›¤› aflklard›r. Naz›m içeride de bofl durmamaktad›r. Yaln›z kald›¤› hücresine sürekli gelip giden Orhan Kemal’in yazd›klar›n› elefltirmekte, onu yazmaya teflvik etmektedir. Yine ‹brahim Balaban’› resim yapmas› konusunda motive ederek e¤itmektedir. Yaflad›¤› yeri düzene sokmas›, bir dokuma tezgah›yla içeride kooperatif kurarak çal›flmas› ve durufluyla örnek olmaktad›r orada bulunan tutuklulara. Bu arada Piraye’yle yaflad›klar›na tan›kl›k etmekteyiz. Naz›m’› çok seven Piraye uzun y›llar onu bekler. Ancak bir süre sonra bir tak›m sorunlar yaflarlar. Bu arada ziyaretine gelen akrabas› Münevver, Naz›m’a çocukluktan beri olan aflk›n› itiraf eder. ‹ki kad›n aras›nda bocalayan Naz›m Münevver’den yana tavr›n› aç›klar. ‹flte tam da bu anlarda y›lg›nl›¤a kap›lm›fl, hayata küsmüfl, intihar etmeyi düflünen bir Naz›m karfl›m›za ç›kar›lmakta. Bir an önce hapishaneden ç›kmak istemektedir. Yaln›z bu ç›k›fl yeniden bir fleyler yapmak için de¤ildir. Piraye’nin hasretine dayanamamaktad›r Naz›m. Tam intihar edece¤i s›rada, ‹brahim Balaban O’nun dizeleriyle seslenir O’na; “mesele esir düflmekte de¤il teslim olmamaktad›r.” Bunun üzerine intihardan vazgeçer. Ancak bu sahneler o kadar abart›l› verilmektedir ki, Naz›m’›n hayat›n› bilmeyen biri umutsuz, silik bir Naz›m canland›racakt›r kafas›nda. Tam bu anlarda yine ustaca bir flekilde yedirilmifl bir söz var filmde. Yine Balaban düflüncelerin özgürce ifade edilece¤i bir dünyan›n mümkün olup olmad›¤›n› soruyor, Naz›m ise umutsuz bir flekilde yüzünü ekfliterek bundan emin olmad›¤›n› ifade ediyor. Evet gelece¤e, fliirlerinde iflledi¤i güzel günlere inanc›n› kaybetmifl izlenimi verilmektedir. Bu düflünce tarz› “ideolojiler öldü”,
“s›n›f savafl›m› sona erdi” söyleminin bir yans›mas› olarak filme yedirilmektedir. Tam da bugün sistemin koruyucular›n›n, O’na “vatan haini” diyenlerin bile ondan “övgüyle” bahsetmesi gibi sahte ve gerçek niyetleri ortaya ç›karan bir ayr›nt› olarak orada durmaktad›r. Asl›nda filmin tamam›na damgas›n› vuran en önemli tema, filmde kelime olarak çokça geçen, ancak Naz›m flahs›nda hiç ifllenmeyen komünizm meselesidir. Filmde, Naz›m’›n neden tutukland›¤›, düflüncelerinin ne oldu¤u, neden bu yolu seçti¤i konusunda hemen hiçbir vurgu yoktur. Sadece mahkemede emperyalistlere sald›rd›¤›n› ve kendisinin onlar taraf›ndan mahkemeye verilmesi gerekti¤ini tebessümler içinde sunan bir sahne d›fl›nda. Filmde verilmek istenen mesaj kabaca “Komünist Naz›m öldü, yaflas›n romantik N a z›m’d›r.” Halbuki Naz›m “Ger-
çek flair kendi aflk›, kendi mutlulu¤u ve ac›s›yla u¤raflmaz. Onun fliirlerinde halk›n›n nabz› atmal›d›r... fiair baflar›l› olmak için, yap›tlar›nda maddi yaflam› ayd›nlatmak zorundad›r. Gerçek yaflamdan kaçan ve onunla ba¤›nt›s›z konular› iflleyen kimse, saman gibi anlams›zca yanmaya yarg›l›d›r. (Babayef, Nâz›m Hikmet, Syf. 140-141)” diyerek kendisini tan›mlamakta, sanata, fliire, aflka nas›l bakt›¤›n› ortaya koymakta, her f›rsatta komünist oldu¤unu söylemekten çekinmemektedir.
“Sanat korkaklar›n ifli de¤ildir, tiyatro hiç de¤ildir!” Tiyatro sanatç›lar›, yazarlar ve ayd›nlar 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü öncesinde Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) y›k›lmas›n› protesto ettiler. AKM ve Harbiye Muhsin Ertu¤rul Sahnesi’ni sermayeye peflkefl çekerek y›kmay› planlayan AKP hükümetine karfl› soka¤a ç›kan sanatç›lar 26 Mart Pazartesi günü Taksim’de bulunan AKM önünde biraraya gelerek AKP hükümetinin sanata yönelik politikalar›n› protesto ettiler. “AKM y›k›lmas›n”, “Tiyatrocular korkmuyor”, “Sanat›m›z soka¤a ç›kmal›d›r”, “Haldun Taner burada”, “Orhan Kemal burada”, “Sabahattin Ali burada”, “Maksim Gorki bu-
rada” yaz›l› dövizler tafl›yan sanatç› ve yazarlar, “AKM de¤il, AKP y›k›ls›n” sloganlar›n› att›lar. Dünya Tiyatrolar Günü bildirisini okuyan Orhan Ayd›n; sistemin bu kurumlar› gözden ç›kard›¤›n›, buna ra¤men perdelerin ba¤›ms›zl›k, eflitlik ve özgürlük için aç›laca¤›n› belirterek herkesi 5 Nisan’da ihaleye ç›kar›lacak Muhsin Ertu¤rul Sahnesi’nin önüne ça¤›rd›. Kültür Sanat-Sen, KESK Genel Baflkan› ‹smail Hakk› Tombul, Oyun Yazarlar› ve Çevirmenleri Derne¤i, Tiyatro Yap›mc›lar› Derne¤i, Cahit Berkay, flair Ataol Behramao¤lu, Levent Ülgen de eyleme kat›lanlar aras›ndayd›. (‹stanbul)
6-19 Nisan 2007 (…) Saatine bakt› Halo. Zaman epeyce ilerlemifl, düflman gelmemiflti. Ç›kt›lar mevzilerinden, karanl›¤a kar›fl›p yol ald›lar. Randevu yerine geldiklerinde iflaretleflerek bulufltular arkadan gelen grupla. Komutan yard›mc›s› olan Halo, grup komutan›na durum hakk›nda bilgi verdi. K›sa bir durum de¤erlendirmesi yapt›ktan sonra hareket ettiler, köye gireceklerdi. Girmeyi düflündükleri evin ›fl›klar› yanm›yordu. Ev sahibinin traktörü kap›n›n önündeydi. Köylüler, flehirde yaflayanlar›n aksine daha erken saatte yatarlard› ama yine de yatmak için erken bir vakitti. fiüphe verici bir durum oldu¤undan, önden üç kifli eve yanaflt›. Öncü merdivenleri ç›k›p da evin etraf›n› kontrol etti¤inde evde hiçbir lamban›n yanmad›¤›n› gördü; buna ra¤men geldi kap›y› çald›, cevap veren olmad›. “Kimse yok” diye düflündü. Geri çekilirken ilerideki evlerden birinin ayn› anda iki lambas›n›n birden söndü¤ünü gördüler. - “Hücre pususu olabilir, dikkatli olun” dedi Halo. Evde kimsenin olmamas› dikkat çekiciydi. Biraz sonra savunmaya geçmek için bir yoldafl geldi. - “Hadi sizi ça¤›r›yorlar. Daha önce hiç bizi tan›mayan bir eve girdik” dedi. Beraber eve gittiler. Bilgi almak için girdikleri bu evin kap›s›n› yafll› bir ana açt›. Birden bire karfl›s›nda gerillalar› görünce flafl›rd›, korktu, yüzünün rengi de¤iflti. Gerillalar içeri girdiler. Anadan baflka evde 50-60 yafllar›nda iki ihtiyar adam, iki de genç erkek vard›. Onlar da korktular. Daha önce hiç gerilla görmemifllerdi. Kendileri aç›kça söylemeseler de devletin gerilla hakk›nda söyledi¤i yalanlardan, anti-propagandalardan çokça etkilenmifllerdi. Korkular›n›n nedenleri de bunlard›. -Neden korkuyorsun amca? Bak biz de senin gibi insanlar›z. -Vallahi sizi terörist diye anlat›yorlar, korkumuz bundand›r. -Bunlar devletin yalanlar›d›r. Y›llard›r Karadeniz da¤lar›nday›z, hiçbir fley duydunuz mu? Yaflad›n›z m›? Hay›r! Biz hiçbir masum insan› öldürmeyiz. Bizim, sizin namusunuzda gözümüz yoktur. Analar analar›m›z, bac›lar bac›lar›m›zd›r. Halk›n mal›na zarar vermeyiz; aksine biz halk için yaflam›m›z› ortaya koymufluz, can›m›z namlunun ucundad›r. Ama e¤er ki bizi ihbar eden birisi olursa cezas› ölümdür. Her gitti¤imiz yerde ihbarc›l›¤› anlat›yoruz bak›n, iyi dinleyin size de anlat›yoruz. Sak›n ola ki korkudan ya da baflka bir nedenle böyle bir yanl›fl yapmayas›n›z. Ama bunun d›fl›nda bizimle tart›fl›n, düflüncelerinizi söyleyin, buna bir fley demeyiz. Bizim gibi düflünmüyorsunuz diye size bir fley yapmay›z. “Kimi kad›n, kimi erkek, kimi genç, kimi daha yafll› olan bu insanlar hiç de caniye benzemiyorlar. Anlatt›klar›n›n hepsi de do¤ru. Ama nas›l böyle yafl›yorlar; yaz-k›fl, so¤uk-s›cak demeden ailelerini, okullar›n›, varl›klar›n›, rahatl›klar›n› nas›l b›rak›r insanlar? Nas›l canlar›ndan vazgeçerler baflkalar› için?” diye düflündü yafll› köylülerden biri, bir türlü ak›l erdiremedi bu ifle. - “Amca, Sad›k köyde mi? Gördünüz mü bugün? Evinde yoktu.”
26
71
Arho¤ flehitlerinin an›s›na... -Vallahi bugün köyün içinde gördüm. Evde yoksa olsa olsa Hasan’›n evindedir. En çok oraya gider. -Hasan’›n evi nerededir? - “Tekkenin alt taraf›nda. Gidecekseniz, isterseniz sizi götürürüm” dedi köylü. Biraz önce korkudan titreyen bu adam›n flimdi yard›m etme iste¤i sevindirdi gerillalar›. Biraz sonra köylü önde Memo, Halo, Orhan arkada ç›kt›lar evden. Sokak lambalar›n›n alt›ndan, silahlar›n› vücutlar›na paralel tutarak parlamamas› ve görünmemesini sa¤layarak dald›lar Arho¤’un ›ss›z sokaklar›na. *** - “Saat 10:00’a geliyor. Bizimkiler çoktan girmifltir köye. Biz de art›k yatabiliriz” diyerek sohbete noktay› koydu Ünal. Közü kamufle edip yatmaya koyuldular. Tam uykuya dalm›fllard› ki silah sesleriyle f›rlad›lar yerlerinden. -Bizimkiler... Pusu.. Yoldafllar... ‹hbar m›? Kim yapt›? Düflen var m›?... Nas›l oldu?.. Niye?... Olas›l›klar, sorular h›zla kafalarda dolafl›yor, bu durumu çözmeye, anlamaya çal›fl›yorlard›. Yo¤un ve aral›ks›z tarama sesleri duyuluyor, ayd›nlatmalar›n ›fl›¤› ta konaklama yerine vuruyordu. Silah sesleri karfl›l›kl›yd›. “Demek ki yoldafllar iyiler, çat›fl›yorlar” diye düflündüler. Bu, biraz da olsa onlar› rahatlatt› rahatlatmas›na ama, hepsi mi iyiydi acaba? En kötüsü de böyle seyirci kalmakt›, yoldafllar› çat›fl›rken eli-kolu ba¤l› durmak, bunu bilip de bir fley yapamamakt›. Bir fley yapamaman›n ac›s› ve çaresizli¤i ile, bir yandan da sab›rs›zl›k ve umutla beklemeye bafllad›lar. Zaman geçmek bilmiyordu, dakikalar saatler gibi uzundu sanki. *** (...) Köylü önde, Memo, Halo ve Orhan arkada evden ç›km›fllard›. Henüz birkaç evi geride b›rak›p da genifl avlusu olan bir evin önünden geçiyorlard› ki ans›z›n patlayan silahlar›n sesleriyle birlikte yere yatt›lar. Binlerce mermiyi, onlarca bombay› boflaltt› ayn› anda düflman üzerlerine. - “Teröristlerin üçünü de yere serdik” diyor, yalaka-iflgüzar bir edayla gülüyordu askerlerden biri. - “Aferin o¤lum. Aferin” diyor bafllar›ndaki. Memo kal›n kuru bir kütü¤ün dibine uzanm›fl yat›yordu. Biraz gerisinde ise Halo yüzüstü uzanm›flt› yere, k›p›rdam›yordu. Onun daha gerisinde ise Orhan yat›yordu. Orhan a¤›r yaralanm›flt› ama kendi durumuna ald›rmadan ilerisinde kap›rdamadan yatan Halo’yu merak etti: “Halo, Halo, nas›ls›n?” dedi usulca. Halo k›p›rdam›yor, öylece yat›yordu. Orhan, Halo’nun flehit düfltü¤ünü anlam›flt› ama yine de tekrar sordu: “Halo, yoldafl nas›ls›n?” Bunlar O’nun son kelimeleri oldu. Orhan’›n sesini duyan düflman unsurlar›, büyük bir flaflk›nl›k ve panikle silahlar›na sar›ld›lar. Az sonra bu flaflk›nl›k ve korkular› daha da artt›. Bir düflman unsuru heyecanla Memo’nun yatt›¤› yeri göstererek:
- “Komutan›m komutan›m teröristlerden biri yafl›yor” diye ba¤›rd›. Komutanlar›n›n ‘Atefl edin’ demesiyle yo¤un tarama yeniden bafllad›. Baca¤›na birfleyin sapland›¤›n› hissetti Memo. Baca¤›n› hafifçe oynatarak yaran›n a¤›r olup olmad›¤›n anlamaya çal›flt›. Yaran›n yerini ve a¤›rl›¤›n› tam olarak anlayamad›. Fakat yara s›cakken çat›flma ortam›ndan ç›kmal›yd›, aksi halde so¤uyunca çekilmesi çok daha zor olacakt›. Düflman silahlar› susmufltu. Son bir defa hafifçe dönüp Orhan’la Halo’ya bakt›. Ve geldikleri yönün çekilmeye daha uygun oldu¤una karar verdi. S›ra ondayd›. T‹KKO’cular›n teslim olmayacaklar›n›, bir çemberin içinde de olsa kanlar›n›n son damlas›na kadar çat›flmay›, ölse de asla yenilmemeyi gösterecekti. Bulundu¤u yerden h›zla do¤ruldu. Silah› serideydi. Düflman›n bulundu¤u eve bütün flarjörünü boflaltarak h›zla kofltu. Küçük bir dere yata¤›na atlad›. Düflman›n inisiyatifinde gerçekleflen çok kapsaml› ve onca asker, silah ve cephane üstünlü¤üne ra¤men pusuyu yararak ç›km›flt› T‹KKO militan›. Art›k koflmuyor, yürüyordu. Yaras› so¤umaya bafllam›flt›. Her ad›m at›fl›nda aya¤›n› yere basarken büyük ac› çekiyordu. Bu ac›, O’na yoldafllar› hat›rlat›yordu. En son, geriye çekildi¤i s›rada bir an da olsa Orhan’la Halo’yu boylu boyunca uzanm›fl vaziyette görmüfltü. Ya¤mur ya¤›yordu. Halo’nun kan› Orhan’›n kan›na kar›fl›yor ve beraber ço¤alarak küçük bir derecik oluflturuyordu. Bu sahne gözünün önünden hiç gitmiyordu. - “Hesab›n›z› soraca¤›z yoldafllar, mutlaka soraca¤›z. Nas›l ki dün Amasya’da Özgür Kemal Karabulut’un ihbarc›s› Çak›rsu Köyü muhtar›n›, Ese Yaylas›’nda önderimiz Mehmet Demirda¤ ve dört yoldafl›m›z›n flehit düflmesine rol oynayan eski Tokat Valisi Ayhan Çevik’ten, kontrgerilla unsuru k›demli yüzbafl› Ersin Bacaks›z ve nicelerinden hesap sorduk; sizin de hesab›n›z› soraca¤›z mutlaka yoldafllar” dedi kendi kendine. Arho¤’un alt›ndaki vadiden büyük bir dere akar; Keten Deresi. Keten Deresi baflka derelerle birleflerek Turhal’da Yeflil›rmak’a kar›fl›r. Yoldafllar›n kanlar› da köyün alt›ndaki dereden Keten deresine, oradan da Yeflil›rmak’a kar›fl›p Karadeniz’e ak›yor flimdi. *** Rüzgar hafifçe esiyor, s›k orman›n a¤açlar›n›n yapraklar›n› birbirine çarparak ahenkli sesler ç›kar›yordu. A¤ustos günefli tam tepede olmas›na ra¤men yapraklar› afl›p da orman›n içine vuram›yordu. Dar patikadan düzenli aral›klarla tek s›ra halinde ilerliyordu küçük bir T‹KKO gerilla birimi. Uzun süredir yürüyorlard›. Biraz sonra birim komutan›n›n “mola verelim” talimat›yla uygun bir yere geçtiler. Yar›m daire oluflturup çantalar›na yaslanarak oturdular. Biraz solukland›ktan sonra komutan söze bafllad›: - “Görevimiz, bu onurlu görev, geçen y›l Seyit Külekçi ve Do¤an Altun yoldafllar›m›z›n flehit düflmelerine neden olan ihbarc› alça¤›n cezaland›r›lmas›d›r.” O anda gerillalar c›v›ldaflan kufllar gibi hep bir
KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER Yahya KARA: 1954 Çanakkale do¤umludur. Alm a n y a ’ d a TKP/ML taraftar› olarak mücadele yürütürken 10 Nisan 1981’de bir ifl kazas› sonucu yaflam›n› yitirdi. Kemal fiAH‹N: 1962 Ovac›k d o ¤ u m l u d u r. 1 9 7 7 ’ d e TKP/ML’nin düflünceleriyle tan›fl›r. Kitle içindeki çal›flmalar›nda her ifle koflturmufl ve defalarca gözalt›na al›nm›flt›r. 1979’da T‹KKO saflar›na kat›l›r, propaganda için gitti¤i Hozat’›n Sövge köyünde düflman pususuna düflürülür. Yaral› olara hastal›¤› sonucu 11 Nisan 1998’de yaflam›n› yitiren Kemal fiAH‹N, iyi niyeti ve Partisine olan güveniyle öne ç›k›yordu. Elif KÜLEKÇ‹: Marafl Elbistan Gücük Köyü do¤ u m l u d u r. TKP/ML flehidi Seyit Külekçi’nin annesidir. 12 Nisan 1998’de hastal›¤a yenik düflene kadar Elif Ana, y›llarca hapishane kap›lar›nda, açl›k grevlerinde, mitinglerde, yürüyüfllerde, flehit cenazelerinde, kay›plara karfl› eylemlerde hep en öndeydi. Sabahat KARATAfi: 1956 do¤umludur. 12 Mart döneminden sonra devrimci mücadeleye kat›lm›flt›r. Devrimci-Sol’un Merkez Komitesi’nde yerald›. 16-17 Nisan 1992’de düflman›n yapt›¤› operasyonda ‹stanbul Çiftehavuzlar’da yoldafllar› Eda Yüksel ve Taflk›n Usta ile birlikte flehit düfltü. Ayn› operasyon kapsam›nda Erenköy’de Faz›l Özdemir, Sat› Tafl, Hüseyin K›l›ç, Üstbostanc›’da Sinan Kukul, Arif Öngel, fiadan Öngel, Sahray› Cedit’te Ayfle Nil Ergen ve Ayfle Gülen de katledildi. Ancak onlar “cesaretiniz varsa gelin” diyerek ölüme meydan okudular. Kenan DEM‹R: 2 Mart 1970 Erzincan do¤umlu Kenan Demir, 5 Mart 1998 tarihinde ‹sviçre’de görev için gitti¤i bir alanda karfl› devrimci bir çetenin silahl› sald›r›s› sonucu flehit düfltü.
27
71 a¤›zdan konuflmaya, gülmeye, duygu ve düflüncelerini ifade etmeye bafllad›lar, coflmufllard›. Böyle bir eylemin gerçeklefltirilmesi, flehitlerin hesab›n›n sorulmas› ve bu hesap soruculardan biri olmak büyük mutluluk vericiydi. Kim tutabilirdi art›k onlar›. Kanat takm›flças›na h›zl› ad›mlarla yollar›na devam ettiler. (…) Alacakaranl›k bas›nca iki gerilla eve do¤ru yanaflt›. Öndeki kap›y› çald›: -Kimsin? diye sordu. Bu ihbarc›n›n anas›yd›. - “Aç, aç Sad›k’la biraz iflim var” diye cevap verdi kap›y› çalan gerilla. Karfl›s›nda gerillalar› gören kad›n›n gözleri faltafl› gibi aç›lm›fl, yüzü korkudan sapsar› olmufl-
tu.
Uzak olmayan mekanlarda ölüm birilerinin kap›s›n› çal›yor zamans›z. Çok uzakta de¤il; yan› bafl›m›zda, solu¤umuzda, gülüflümüzde, göz titre¤imizde… Belki de bafl›nda isyan türküleri söylenen mezarlar›n›n olamayaca¤›n› bilerek vuruluyorlar. Gözlerine bak›p a¤›z dolusu güldü¤ümüz, omzuna koyup bafl›m›z› saatlerce a¤lad›¤›m›z, bize benzedi¤i için k›zd›¤›m›z, benzemedi¤i için anlayamad›¤›m›z, yoklu¤una al›flamad›¤›m›z, bofllu¤unu dolduramad›¤›m›z, hayallerini baflka bedenlere b›rak›rken söylenmemiflliklerinin bilindi¤ini bilen yoldafllar›m›z vuruluyor. Neden vuruldu¤unu bilmeyen insanlar›n mutlulu¤u için vuruluyor birileri. Onlar ki, s›rlar› ile düfltüler birer birer. Bir gün, ölümü neden bu kadar genç yaflta karfl›lad›klar›n› anlamayanlar bu s›rr› çözsün istediler. Onlar bir tarihin yükünü al›rken omuzlar›na, gelecek zaman uçurumlar›ndan geçiyorlard›. ‹stedikleri tek fley güzele dair birkaç fleydi halk›n çocuklar› için. Ki onlar bu u¤urda nice mevsimlerden ve mekânlardan geçtiler de hiçbir hikayede isimlerinin geçemeyece¤ini bilerek yazd›lar öykülerini. Birileri vurularak, can›yla kan›yla örüyor özgür gelece¤in yolunu…
Son söz söylenmedi….
Silah sesinin de bir hikâyesi var! Bu çivisi ç›km›fl kürenin, ateflten küre etraf›ndaki tam dönüflünü ölçen son yapra¤› da koyduktan sonra, zaman bitiyor sanki. Son yaprak erkene al›nm›fl 15 Nisan’›n karanl›k renginde… Da¤lar, ormanlarla kapl› yüce da¤lar… Ormanda her fley kütle halinde büyüyor, tek bir a¤ac› ötekilerden ayr› düflünmek mümkün de¤il, onlara bakt›kça tek bafl›na hayat olmayaca¤›n› düflünüyorsunuz. A¤açlar›n aras›nda yürüyüp de dallar›n, köklerin, sarmafl›klar›n nas›l birbirine ba¤land›klar›n› gördükçe, tek tek var olamayacaklar›n› nas›l hat›rlamaz ki insan? Hangi güç hepsini kökünden söküp atabilir ki… T›pk› Partisiyle, önderiyle bütünleflmifl halk gibi… Halkla bütünleflmenin savafl›d›r verilen. Amans›z bir savaflt›r bu. Ac›mas›z difle difl; birinin varl›¤› di¤erinin yok olufluna muhtaç bir savafl. Bir yanda iflçinin, köylünün, emekçinin kan›na susam›fl engerekler, di¤er yanda özgürlü¤e, onurlu yaflama sevdalanm›fl yürekler. Yitenler de var, ancak yeniyi infla etme savafl›nda ak›t›lan her damla kan ana rahmindeki bebe¤e can veren kan gibidir. “Güzelli¤in namlunun ucunda oldu¤u bir düzende yafl›yoruz. Yani güzellik ve namlunun inan›lmaz bir
- “Sad›k evde yok” diye ba¤›r›yor, kendince gerillalara engel olmaya çal›fl›yordu. Gerillalar kad›na ald›rmadan eve girdiler. Divan›n alt›nda parkas›n› giymifl, kaçmak için f›rsat kollayan ihbarc›y› omuzundan tutup h›zla çekti, aya¤a do¤rulttu bir gerilla. Alça¤›n benzi atm›fl, yüzü kaskat› kesilmiflti, korkudan yaprak gibi titriyordu. - “Biz size anlatmad›k m›, ihbar etmeyin, cezas›z kalmaz bu diye? Söylemedik mi? Kime, neye güvendin? Hani güvendiklerin? Seni kullan›p att›lar bir kenara. Onlar onca silahlar›na, z›rhl› araçlar›na ra¤men kendilerini, valilerini, yüzbafl›lar›n› koruyam›yorlar, seni mi koruyacaklar? Sana m› de¤er verecekler?
güçle birbirine niflanland›klar› bir tarihin çocuklar›y›z biz. Bundan olsa gerek ki, gelece¤e gül ekmek için kötüye inat yaflam›n› ortaya koyan bizler, içimizdeki kötülük tohumlar›n› kökten dinamitlemede gerekli cesareti gösteremiyoruz. ‘S›n›fl› toplumlarda kökten dinamitleme ifli ütopiktir’ denilecektir. Do¤ru, ancak, bu do¤ru düflüncemizde çeliflenin çarm›ha gerilmesinin önünde bir engel de¤il, aksine onu zorunlu k›land›r. ‹flte sorun, bu zorunlulu¤un bilincinde olmak ya da olmamakt›r” diyordu Halil Çak›ro¤lu. O düflmana karfl› dinmeyen öfkesiyle, halka, devrime ve partiye olan bitmeyen inanc›yla bu savaflta yerini ezilenden yana alm›fl ve “devrim tarlas›nda bir tohum olmufltur.” Kürt bir ailenin çocu¤u olan Halil Çak›ro¤lu, Konferans Örgütleme Komitesi (KÖK) üyeli¤i ve 1 No’lu Gerilla Bölgesi Yönetici Organ› Sekreterli¤i görevlerini üstlenmifl bir kadrodur. 1990’da TKP/ML ‹stanbul ‹l
Askeri Komitesi’nde yer alan Çak›ro¤lu 3 Ekim’de Ümraniye Tekel Deposu’nda kamulaflt›rma eylemi s›ras›nda polisle girdi¤i çat›flmada yaral› olarak esir düflmüfltür. Ancak tutsak edememifltir zindanlar onu. 1993 fiubat›’nda Bayrampafla Hapishanesi’nden firar etmifl ve kavgan›n k›zg›n alanlar›na geri dönmüfltür. 15 Nisan 1995 günü Erzincan Kemah’ta girdi¤i çat›flmada flehit düflen Çak›o¤lu’nun son sözleri “Yoldafllar, buraya kadar, fazla zaman kayb›na gerek yok. Beni b›rak›n. Partiyi gelifltirin, güçlendirin. Size güveniyorum… Tüm yoldafllara selam. Yaflas›n TKP/ML, Yaflas›n T‹KKO” olmufltur.. Yaln›z de¤ildi flehit düflerken, kavgada yaln›z olmad›¤› gibi “Kolay de¤il, buz kesmifl ellerle, silah› s›k› s›k›ya kavramak, donmufl parmakla tetik çekmek” diyen doktor Meral (Süheyla Da¤deviren) vard› yan›nda. S›k› s›k›ya silah› kavrayan elleri, yoldafllar›n› atefl hatt›n›n d›fl›na ç›karmaya çal›fl›rken düflüvermiflti ans›z›n. T›pk› ayn› çat›flmada flehit düflen Munzur Keskin gibi.
“Belki yüzümü parçalayabilirsiniz ama yüzümdeki tebessümü asla yok edemezsiniz!” Yine bir bahar ay›. Par›ldayan siperlerden geliyor bu defa susmayan 盤l›¤›n yank›s›. 11 Nisan
Bu sonu sen kendin istedin” dedi öfkeyle gerilla. *** Savunmadaki gerilla, kap›n›n aç›l›fl›n› duydu. Bu an› sab›rs›zl›kla bekliyordu. O yöne bakmaktan kendini al›koyamad›. Yoldafllardan biri namluyu alça¤›n s›rt›na dayam›fl, di¤eri de biraz sa¤›nda köyün meydan›na do¤ru yürüyorlard›. ‹hbarc› yüksek sesle, heyecanl› heyecanl› bir fleyler anlatmaya çal›fl›yordu. Anlafl›lan kaç›n›lmaz sonunun gerçekleflmemesi için dil döküyordu umutsuzca. Çok piflman olmufltu, ama bunun bir faydas› yoktu art›k. Gerillalardan biri ihbarc›ya suçunu ve bunun cezas›n› aç›klad›. En son: - “Bir diyece¤in var m›?” diye sordu. O ise hala ayak diriyor, olayla ilgili çeflit çeflit hika-
2001. Açl›¤›n, o büyük feda ruhuyla örülen direniflin 123. gününde u¤urlad›k seni yüzündeki güzel tebessümünle. Aradan ölçülebilir zamanlar›n takvim yapraklar›yla 6 y›l geçmifl. Zindan zamanlar›nda 24 mevsim. Yoldafl zamanlar›nda bir bitimsizlik… T›pk› bir Nergiz çiçe¤i kadar narin, bir kardelen gibi inatç›. Neler s›¤d›rmam›flt›r ki k›sa yaflam›na. Küçük büyük demeden kendisine verilen her görevi kabul etmifl, lay›k›yla yerine getirmek için bütün varl›¤›yla çaba harcam›flt›r. Yeni Demokrasi ve Özgür Gelecek’te çal›flm›fl, legal alandayken ‹smail Oral’a ba¤l› olarak hapishane kuryeli¤i yapm›fl, illegal iflçi komitelerinde birçok flehirde faaliyet yürütmüfltür. Yi¤it ve korkusuzdur. ’94 y›l›nda gitti¤i bir randevuda düflman eline geçmifltir Nergiz. Sorguda tavizsiz duruflunu daha önce oldu¤u gibi yine göstermifl ve tutuklanm›flt›r. Sonra Ümraniye direniflinde yerini al›r. Kurflunlar, gaz bombalar› içerisinde nefes almakta dahi zorlan›rken, yaral›lar› s›rtlayarak ç›karanlar ve bedenini yoldafllar›na siper edenlerdendir. 17 Mart 2001’de Kartal Devlet Hastanesi’ne götürülür. Al›nan kararlar do¤rultusunda su içmemeye bafllar. 23 gün su içmeyen Nergiz Gülmez Ölüm Orucu’nun 123. gününde TKP/ML’nin ilk Ölüm Orucu flehidi olarak tarihe alt›n harflerle yaz›ld›. fiimdi biz geride kalanlar, yüzünden eksilmeyen tebessümünü giydirdik yüzümüze, en çok da en acemilerimiz… Bir son söz söylemeli, ama son sözün önceki olaylarla ba¤lanm›fl olmas› gerekti¤i söylenir. Yar›m kalm›fl bir hikaye, bitmemifl bir mücadele için nas›l bir sonuç yaz›labilir? Son sözü flehitlerinden ald›¤› güçle özgürlük u¤runa savaflan emekçi halk zafer türküleriyle söyleyecek… Kim bilir belki de bir Nisan ay›d›r kurtuluflun flafa¤›…
6-19 Nisan 2007 yeler uydurmaya, kendince kendini aklamaya çal›fl›yordu. Birazdan klefllerin hesap soran sesleriyle inledi etraf. ‹hbarc›n›n lanetli cesedi bofl bir çuval gibi y›¤›ld› yere. Bir halk düflman› daha haketti¤i cezaya çarpt›r›lm›flt› flimdi. Komflu köy olan Eski Köyü’ndeki karakoldan klefl seslerini duyan düflman unsurlar› paniklemifl, rastgele sa¤a-sola atefl etmeye bafllam›fllard›. Bunlar› duyan gerillalar güldüler bu duruma. Ve h›zl› ad›mlarla, coflkun akan bir dere gibi koyuldular yola. Di¤er hesaplar› da sormaya... Bir Halk Ordusu gerillas›
GÜNDE DÜN… 8 Nisan 1968. Ortado¤u Teknik Üniversitesi’nde ö¤renciler rektörlük binas›n› iflgal etti. 10 Nisan 1919. Meksikal› devrimci köylü lideri Emiliano Zapata hükümet güçlerince tuza¤a düflürülerek katledildi. 11 Nisan 1969. ‹stanbul’da 15 bin ö¤renci boykota bafllad›. 1984. Sa¤malc›lar ve Metris Hapishanesi’nde devrimci tutsaklar açl›k grevine bafllad›. 12 Nisan 1989. 15.000 Tekel iflçisi ‹stanbul’da eylem yapt›. 16 Nisan 1988. ‹srail komandolar›, Filistin Kurtulufl Örgütü (FKÖ) askeri komutan› Ebu Cihad’› Tunus’ta katletti. 17 Nisan 1974. Sol yay›nlar›ndan ç›kan “Halk Savafl›, Halk Ordusu” adl› kitapta komünizm propagandas› yap›ld›¤› iddias›yla yay›nevi yönetmeni Muzaffer Erdost 7,5 y›l hapis cezas›na çarpt›r›ld›. 18 Nisan 1983. Lübnan’daki ABD askeri varl›¤›n› protesto etmek amac›yla Beyrut’taki ABD elçili¤ine düzenlenen intihar sald›r›s›nda bombac›n›n da aralar›nda bulundu¤u 63 kifli hayat›n› kaybetti. Elçilik binas› tamamen y›k›ld›. Ölenlerin 17’si Amerikal›. 19 Nisan 1943. Nazilerce istila edilen Polonya’n›n baflkenti Varflova’daki Yahudilere yönelik “temizlik harekat›na” karfl›, Varflova Gettosu Ayaklanmas› bafllad›.
28
6-19 Nisan 2007
71
40 gün 40 gece Sulukule gemenlerin talan politikalar›na en fazla maruz kalan hep en alttakiler olmaktad›r. Hayatta kalmay› ‘ancak’ baflarabilenlere karfl› son derece ac›mas›z ve kat› olan devlet için bu geleneksel bir durumdur. Son y›llarda “kentin yap›s›n›, dokusunu yeniden infla edece¤iz” sözleri ile ‹stanbul’u yerle bir etmeye bafllayan egemenler, ifle ‘en zay›f halka’dan bafllad›lar. Egemenlerin talan etmeyi düflündü¤ü ve bunun ad›mlar›n› att›¤› Romanlar›n yaflad›¤› semtlerden biri de Sulukule.
E
Devletin ç›kard›¤› ve uygulamaya soktu¤u tüm yasalar, en çok toplumun yoksul ve örgütsüz kesimini etkilemektedir. Egemenlerin talan politikalar›na en fazla maruz kalan hep en alttakiler olmaktad›r. Hayatta kalmay› ‘ancak’ baflarabilenlere karfl› son derece ac›mas›z ve kat› olan devlet için bu geleneksel bir durumdur. Son y›llarda “kentin yap›s›n›, dokusunu yeniden infla edece¤iz” sözleri ile ‹stanbul’u yerle bir etmeye bafllayan egemenler, ifle ‘en zay›f halka’dan bafllad›lar. “Kentsel Dönüflüm” kapsam›na ald›¤› ve sermayeye peflkefl çekmeyi tasarlad›¤› semtleri y›kmaya, boflaltmaya bafllayan devlet, bu konuda çok kararl› görünüyor. Devletin hedef tahtas›ndakilerin ço¤unlukla toplumun en yoksul emekçi insanlar›n›n yerleflti¤i semtler oldu¤u dikkat çekmektedir. Bafl›büyük, Gülsuyu, Pendik-Aydos, Tuzla, Ayazma bunlardan sadece birkaç›... Daha önce gazetemizde yer verdi¤imiz “Kentsel Dönüflüm Projesi” h›zla uygulanmaya devam ediliyor. Egemenlerin, semtlerde y›k›mlara en örgütsüz kesimlerin yaflad›¤› mahallelerden bafllad›¤›n› söyledik. Romanlar›n yaflad›¤› ve uzun bir süredir gündemde olan Küçükbakkalköy’deki y›k›mlar bunun küçük bir örne¤i.
Romanlar her yerde devletin hedefi Osmanl›’da ve Cumhuriyet’in ilk y›llar›nda ço¤unlukla “K›pti Müslim” olarak an›lan Romanlar, dünyan›n dört bir yan›na da¤›lm›fl durumda. Romanlar›n yüzde 27.9’u toplumun kendilerini afla¤›lad›¤›n›, yüzde 17.7’si d›fllad›¤›n›, yüzde 10.8’i ifl bilmez-yapmaz insanlar olarak gördüklerini belirtirken; nefleli olmalar›, e¤lenmeyi sevmeleri, günlük yaflamalar›, hoflgörülü olmalar›, özgürlüklerine düflkün olmalar› en önemli özellikleri.
Yüzy›llard›r devletin de¤iflik kültürlere, uluslara karfl› uygulad›¤› asimilasyon ve inkâr politikalar›ndan nasibini alan Romanlar, “Kentsel Dönüflüm”ün de ilk kurbanlar›ndan. ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi, Romanlar›n yaflad›¤› bölgeleri ‘Kentsel Tasar›m Projesi’ kapsam›nda 2002 ve 2003 Yat›r›m Program›’na dahil ederek ‘rehabilitasyon’ çal›flmalar› yürütüyor. Romanlar›n yo¤un olarak yaflad›¤› Tafll›tarla, Pazariçi, Çukurçeflme, Sar›göl, Yeniflehir, Kulaks›z, Dolapdere, ‹plikçi, Hac›ahmet, Hac›hüsrev, Tophane, fiiflhane, Tarlabafl›, Karagümrük, Sulukule, Sultan Mahallesi, Kocamustafapafla, Gültepe, Kufltepe, Cankurtaran, Ah›rkap›, Ortaköy Tepeleri, Selams›z ve Çay›rbafl›’nda bu projenin s›rada bekleyenleri. Küçükbakkalköy’de yaflananlar bu semtler için ayn› zamanda birer örnek teflkil ediyor. Egemenlerin talan etmeyi düflündü¤ü ve bunun ad›mlar›n› att›¤› Romanlar›n yaflad›¤› semtlerden biri de Sulukule.
mak için ruhsat alamam›fl. Belediye ‘buras› yeflil aland›r buraya çivi çakamazs›n›z’ diyerek engel olmufl. 1991 y›l›nda dönemin Fatih Emniyeti Ekipler Amiri Süleyman Ulusoy -di¤er ad›yla Hortum Süleyman- Sulukule’de devriye gezerek e¤lence evlerini kapat›p müzisyenlerin kemanlar›n›, darbukalar›n› k›r›p, insanlar› iflkenceden geçirdikten sonra da geçim derdine düflmüfller. Mahallede yaflayan Romanlar, müzik d›fl›nda at arabac›l›¤› ve kundurac›l›kla geçimini sa¤l›yor. Ancak özellikle son y›llarda yaflad›klar› ekonomik s›k›nt›lardan dolay› birçok insan›n suyu ve elektri¤i kesilmifl durumda. Burada yaflayan Romanlar›n t›pk› di¤er bölgelerde oldu¤u gibi e¤itim düzeyi çok düflük. Çocuklar›n› okullara götüren Romanlar, devletin ›rkç›, inkârc› yüzüyle karfl›lafl›yorlar. Okullar, Romanlar› almak istemiyor. Zorunlu e¤itimin 8 y›l olmas›na ra¤men pek çok okul, çocuklar› okula kay›t
Bunun sonucu olarak mahallede gezerken foto¤raf›n› çekmek istedi¤imiz bir evin sahibi bize tepki göstererek engel oldu. Sohbet etmeye çal›flt›¤›m›z bir baflka mahalle sakini de gizli kameram›z›n olup olmad›¤›n› sordu. Yapt›¤›m›z k›sa gezinti Fatih Belediyesi’nin e¤lence vergisi al›rken mahalleye herhangi bir hizmet getirmedi¤ini görmek için yetiyor. Mahallenin alt yap›s› yok denecek kadar zay›f. Mahalle için planlanan “Kentsel Yenileme Projesi” 2005’te Bakanlar Kurulu’ndan ç›km›fl. Haziran 2006’da da Fatih Belediyesi, Sulukulelilerle görüflmek için davetiyeler göndermeye bafllam›fl. Nesliflah ve Hatice Sultan Mahalleleri’ndeki 465 binan›n y›k›m›na (rehabilitasyonuna) Eylül ay›nda bafllanacak. Binalar y›k›ld›ktan sonra 15 ay içinde yeni konutlar›n tamamlanmas› hedefleniyor.
Bin y›ll›k bir tarih: Sulukule Bizans döneminden beri varl›¤›n› koruyan ve e¤lence merkezi olan Sulukule yok olma tehlikesi ile karfl› karfl›ya. “Sulukule” olarak adland›r›lan Nesliflah ve Hatice Sultan Mahallelerinde yüzy›llard›r müzikle u¤raflan, bunu bir yaflam tarz›, kültür haline getiren Sulukule’liler bugünlerde oldukça kayg›l›. Yaklafl›k 3500 insan›n yaflad›¤› ve 800 metrekarelik bir alan› kapsayan Sulukule’yi y›kmak isteyen Fatih Belediyesi, evlerin yerine 3 katl› villalar yapmay› planl›yor. ‹stanbul’un en eski sakinlerinden olan Sulukuleliler mahallede yaflayan 600–700 y›ll›k ailelerin oldu¤unu söylüyor. Sulukuleliler bir zamanlar turistlerin u¤rak yeri olan Sulukule’nin eski ‘tad›n›n’ olmad›¤›n› dillendiriyor. 1987 y›l›na kadar Fatih Belediyesi’ne yüklü miktarlarda e¤lence vergisi ödeyen Sulukuleliler buna ra¤men Belediye’den kültür ve e¤lence merkezi yap-
ettirmiyor. Okul okul gezen ve her yerde “sizi istemiyoruz” sözleri ile karfl›laflan çocuklar da okumak istemiyor. Daha önce mahalleye gelen gazetecilerin Sulukule hakk›nda çeflitli iftiralarda bulundu¤unu söyleyen semt sakinleri, toplumun kendilerine bak›fl›na da tepki gösteriyor. Toplumun, yap›lan haberlere inanarak Sulukule hakk›nda ‘kötü’ düflündü¤ünü ve bunun haks›zl›k oldu¤unu söylüyorlar.
kullar, Romanlar› almak istemiyor. Zorunlu e¤itimin 8 y›l olmas›na ra¤men pek çok okul, çocuklar› okula kay›t ettirmiyor. Okul okul gezen ve her yerde “sizi istemiyoruz” sözleri ile karfl›laflan çocuklar da okumak istemiyor.
O
71 40 Gün 40 gece Sulukule Fatih Belediyesi’nin “Yeniden Yap›lanma Projesi” kapsam›na ald›¤› Sulukule hareketli günler yaflamaya haz›rlan›yor. Projelerde gerekçe olarak, çöküntü alan› oldu¤u söylenen Sulukule, asl›nda çöküntü alan› de¤il; evlerin sahipleri taraf›ndan yap›lacak restorasyona ihtiyac› var. Belediyenin kendilerine ifl
29 mas› için dava açm›fl, hâlâ sürüyor. fiimdiye dek alt› ev y›k›ld›. Belediye hiçbir eve tebligat göndermifl de¤il. Evleri y›k›lacak olan Romanlar›n gidecek baflka bir yeri yok. Yüzy›llard›r burada yafl›yorlar. Belediye e¤lence merkezini ise hiç gündemine alm›yor. Belediye, yapaca¤› villalar› Romanlar›n sat›n alamayaca¤›n› çok iyi biliyor. Bu yüzden tepkiyi azaltmak için “size sataca¤›z” diyor. Mahallede görüfltü¤ümüz Sulukule Roman Kültürünü Gelifltirme ve Dayan›flma Derne¤i Baflkan› fiükrü Pendük; Romanlar›n burada yaflamak istedi¤ini söylüyor ve Belediye’nin sözünü tutmas›n› istiyor. Belediyenin bu y›k›m projelerine karfl›, Bilgi Üniversitesi’nden uzmanlar›n, sanatç› ve mahallelinin oluflturdu¤u “40 Gün 40 Gece Platformu” bir dizi etkinlik düzenledi. Önceki hafta mahallede müzisyenlerin kat›ld›¤› bir etkinlik gerçeklefltiren Platform, bu hafta da Klarnet dinletisi düzenledi. Önümüzdeki Pazar günü ise Keman dinletisi olacak.
imkân› yaratmak için bir giriflimde bulunmad›¤›n› söyleyen Romanlar, “yap›lacak evleri size sataca¤›z” sözlerini samimi bulmuyor. Bu evler 120–130 bin YTL’ye sat›lacak. Belediye 10 y›ll›¤›na borçland›rarak, Sulukulelilerin de bu evlerin sahibi olabilece¤ini söylüyor, ama onlar›n bu paray› ödemeye güçleri yok. Bunu anlayan ve umudunu kaybeden Romanlar evlerini satmaya bafllad›lar. “Cuma’ya kadar evinizi satmazsan›z, devlet el koyacak ve bankaya paran›z› befl y›l sonra yat›racak” söylentileri insanlar› tedirgin ediyor. Korkudan flu ana kadar 120 ev sat›lm›fl. 19 Ekim 2006’da Bakanlar Kurulu, Sulukule için ‘acele kamulaflt›rma’ karar› alm›fl, 13 Aral›k’ta da bu karar Resmi Gazete’de yay›mlanm›fl. 12 fiubat’ta da Sulukule Roman Kültürünü Gelifltirme ve Dayan›flma Derne¤i yürütmenin durdurul-
Bir süre önce sendikas›zlaflt›rma sald›r›s›n›n bir sonucu olarak iflten at›lan, Tuzla Deri havzas›nda bulunan, Alkoç Deri Fabrikas› iflçileri, eylemlerini sürdürüyorlar. ‹flten at›lan 8 iflçinin fabrika önündeki bekleyiflleri sürüyor. ‹flçiler 22 Mart Perflembe günü saat 12.00’de bir bas›n aç›klamas› düzenlediler. “Susma sustukça s›ra sana gelecek”, “Direne direne kazanaca¤›z”, “Birlik mücadele zafer” sloganlar›n›n at›ld›¤› eyleme yüzlerce deri iflçisi kat›ld›.
Müzikle yaflayan Sulukulelilerin tepkisi de ayn› dilden oluyor. Ezgiler eflli¤inde dans ederek evlerini y›kt›rmayacaklar›n› yine ezgilerle dile getiriyorlar. (‹stanbul)
6-19 Nisan 2007
Çingenelerin kalbi bin y›ld›r Sulukule’de at›yor*
Sulukule’nin Çingene tarihinin kalbi oldu¤unu söylemek yanl›fl olmaz. Çingeneler tam bin senedir Sulukule’de yafl›yor. Buras› bilinen en eski Çingene yerleflim alan› ve ayn› zamanda onlar›n dünyaya yay›ld›¤› yer. Çingene ad› ilk defa Bizansl›lar taraf›ndan burada yaflayan insanlar› adland›rmak için kullan›lm›fl. Fetihten sonra Fatih flehir hayat›n› ve ticareti yeniden canland›rmak için flehre yeni Çingene topluluklar› getirtiyor ve bu dönemde zenginlik kayna¤› olan at ticareti ve sepetçi, dansç› loncalar› da onlar›n kontrolüne giriyor. Osmanl› dönemin-
de de bu bölge, kendi dillerini konuflan (Roman dilinin çeflitli lehçelerini konuflan), falc›l›k, ay› oynat›c›l›k, müzik ve dansla ön plana ç›kan bir tarihsel e¤lence gelene¤ine sahip olan, dünyan›n en eski Roman/Çingene toplulu¤unun yerleflim alan› olarak varl›¤›n› sürdürüyor. fiehrin ve Sulukule’nin Çingeneleri, akrobatlar›, hokkabazlar›, dansç› ve müzisyenleri, sultanlar›n tahta geçifl kutlamalar›ndaki tören alaylar›n›, ‹ran’a ve Avrupa’ya sefere giden ordular› konu alan minyatürlerde de resmediliyorlar. 19. ve 20. yüzy›llarda, Sulukule’nin ünü Avrupa ve Amerika’ya kadar yay›l›yor. Hatta Çingene dansç›lar› çeflitli dünya fuarlar›na götürme planlar› dahi söz konusu oluyor. Ancak Sultan Abdülhamit dinsel aç›dan karfl› ç›kt›¤› için bu giriflimler hiçbir zaman gerçeklefltirilemiyor. (*Adrian Richard Nathanel Marsh’›n (‹stanbul Bilgi Üniversitesi Ö¤retim Görevlisi) yaz›s›ndan özetlenmifltir.)
“Kârsal Dönüflüm”e karfl› halk muhalefeti büyüyerek devam ediyor! Uzunca bir süredir çal›flmalar› devam eden “Kentsel Dönüflüm Projesi” ma¤durlar› taraf›ndan, çeflitli eylemlerle protesto edilmeye devam ediyor. Birçok semtte eylemlerin yap›lmas›n›n ard›ndan, halk daha örgütlü, daha bilinçli ve daha kararl› bir karfl› koyufl sergiliyor. Yetkililerin çarp›k aç›klamalar› halk› kand›rmaya yetmiyor. Öyle ki halk, kendi oylar›yla seçti¤i Belediye Baflkan›’na lanet okumaktan geri durmuyor. Maltepe Bafl›büyük Mahallesi de y›k›mlar›n gündemde oldu¤u semtlerden birisi.
Yetkililere güveni kalmayan halk, art›k Kentsel Dönüflüm kapsam›nda olan di¤er semtlerle birlikte hareket etmeye bafllad›. Resmi Gazete’de yay›nlanan ilandan sonra, 19 Nisan tarihinde aç›k artt›rmayla ihaleye verilecek Bafl›büyük Mahallesi. Mahalle halk› da 15 Nisan günü, y›k›mlar›n gündemde oldu¤u 13 mahalle ile birlikte kitlesel bir eylem yapmay› planl›yor. 2 Nisan Pazartesi günü ise, Maltepe Belediyesi’ne dilekçe verme eylemi gerçeklefltirdi. Saat 13.00’de Belediye önüne gelmeye
Deri iflçileri eylemlerini sürdürüyor… Aç›klaman›n yap›laca¤› yer konusunda ç›kan tart›flmadan do¤an gerginlik, araya genel merkez yöneticilerinin de girmesiyle son buldu. Sözlü olarak yap›lan aç›klamada ilk olarak fiube Baflkan› Binali Tay konufltu. Tay, “T‹S görüflmeleri s›ras›nda, patronlar ‘deri iflçilerinin sosyal hak-
lar› hiçbir yerde yok’ diyerek görüflmeleri zora sokarak, kazan›lm›fl haklar›m›z› geri almaya çal›fl›yorlar. Ama biz de deri havzas›nda örgütsüz tek bir ifl yeri kalmayana kadar mücadele edece¤iz. Anayasal haklar›n› kullanan iflçileri iflten atan patronlar›n karfl›s›nda duraca¤›z. Yasalar hep
bafllayan halk, teker teker dilekçelerinin verdi. Bafl›büyük Mahallesi Do¤a ve Çevre Koruma Derne¤i, öncesinden evleri dolaflarak herkese dilekçe da¤›tt›. 1 hafta boyunca sürecek olan dilekçe verme eyleminde, 5 bin dilekçe hedefleniliyor. Dilekçe vermek için Belediye önünde toplanan mahalle sakinleri taleplerini; “Biz evimizin y›k›lmas›n› istemiyoruz, tapumuzu istiyoruz. 40 y›ld›r burada oturuyoruz ve flimdi kalkm›fl bize iflgalci diyorlar” sözleri ile özetliyorlar. (Kartal)
patronlara çal›fl›yor, ancak sermayenin oyunlar›na gelmeyece¤iz” fleklinde konufltu. Ard›ndan söz alan Deri-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Yener Kaya ve Genel Baflkan Vekili Musa Servi, Deri-‹fl Sendikas›’n›n mücadele tarihinden bahsederek, patronlara bask› yapman›n üretimden gelen gücü kullanmakla mümkün olaca¤›na de¤indiler. Eyleme Limter-‹fl Sendikas›, Emekli-Sen Kartal, DTP, Tümtis ve T‹BD destek verdi. (Kartal)
30
6-19 Nisan 2007
‹flçi-köylü’den 1 May›s’a yürürken… Çeflitli milliyetlerden Türkiye halk›n›n, 15 günlük bir gazetenin sayfalar›na s›¤d›r›lamayacak denli yayg›n ve bir o kadar da azg›n sald›r›larla karfl› karfl›ya oldu¤u bir sürecin içinde oldu¤umuz gerçekli¤i, sokaklar› ya da günlük gazeteleri takip eden her birey aç›s›ndan yabanc› de¤ildir. Hele de özünde iktidar mücadelesi olan devrimci mücadele yürütenler aç›s›ndan bu görülmekle kalmamakta, güç ile ba¤lant›l› olarak müdahaleler gelifltirilmeye, politikalar üretilmeye çal›fl›lmakta/çal›fl›lmak zorunlulu¤u kendini dayatmaktad›r. Kuflkusuz bu güç meselesi tam da örgütleme/örgütlenme meselesiyle, kitlelerle olan ba¤ meselesiyle koflutluk halindedir. Sokaklara bakt›¤›m›zda bu sald›rgan politikalar›n yan› s›ra birbirinden kopuk, lokal düzeyde kalan, kendili¤inden bafllay›p yine ayn› flekilde (kimi zaman hiçbir kazan›ms›z) kendili¤inden bir flekilde biten ve fakat her biri ayn› zamanda bizlere düflen görevleri “kör göze parmak sokarcas›na” gösteren bir tak›m pratikleri de görmemek mümkün de¤ildir. Özellikle son y›llarda uygulanan özellefltirmeler, sendikal mücadele vb. nedenlerle iflten at›lan iflçilerin say›s›n›n her geçen gün katlanarak artt›¤›, açl›k s›n›r›n›n 630 YTL’ye dayand›¤› günümüz Türkiye’sinde emekçiler, hayatta kalmak ve ailesini geçindirmek için sihirbazl›k yapmaya çal›fl›yor. Sadece Adapazar› Otoyol A.fi. Fabrikas›’nda son üç ay içinde 700 iflçinin iflten at›lmas› sadece rakamsal anlamda dahi iflten atmalar›n boyutunu göstermeye yetmektedir. Bunun yan›nda K‹T’lerin özellefltirilmesi sonucu iflsiz kalan, ard›ndan 657/4-C
kapsam›nda kamu kurulufllar›nda kadrosuz olarak ifle al›nan binlerce iflçinin durumu bafll› bafl›na bir kâbustur. 4-C’li iflçiler hiçbir ifl güvencesi olmaks›z›n y›l›n 10 ay› 500 YTL gibi trajikomik bir ücretle çal›flmak zorunda b›rak›l›yorlar. Ama onlar bu sefalet ücretine dahi raz›, zira y›l›n ücretsiz izne ç›kar›ld›klar› iki ay› onlar için daha büyük bir kâbus olmaktad›r. Bu iflçiler kadro almak için mücadelelerini sürdürürken di¤er yandan ayn› konumdaki birçok iflçi de “4-C’li olarak çal›flan bir personel olarak sadece iflten at›lmama güvencesi istiyorum. Maafla bir iyilefltirme olmasa da olur. Korkuyla yaflamak art›k istemiyorum. fiu an çal›flt›¤›m kurum beni 4 y›l sonra iflten ç›kart›rsa ben nerede çal›flay›m ki? Sadece güvence olsun yeter. Benim gibi düflünen 1650 TÜ‹K’li çal›flan var. Baflka kurumlarda da niceleri. ‹nsanca yaflamak kesinlikle hakk›m›z, onu da geçtim korkusuzca yaflamak hakk›m›z” diyor. ‹flçilerin -ifl bulabilen flansl› kesimin pek tabi ki- durumu buyken, di¤er yandan köylülerin durumu çok mu iç aç›c›? Avrupa Birli¤i’nin istihdamdaki oranlar›n› % 5’lere kadar düflürülmesi için talimat verdi¤i köylüler de benzer bir k›skac›n ortas›nda üretme ve ürettiklerini pazarlama savafl› veriyor. Yeni Demokrat Gençlik’in, halk gençli¤inin gelece¤ini elinden alman›n önemli ayaklar›n› oluflturan ve halk›n birçok kesimini çok ciddi bir flekilde etkileyen Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu, Yabanc›lar›n Çal›flma ‹zinleri Hakk›ndaki Yasa Tasar›s›, Aile Hekimli¤i ve Torba Yasa gibi bir dizi sald›r›ya karfl› bafllatt›¤› kampanya dikka-
71 te de¤er bir çal›flmad›r. Ve önümüzdeki günlerde de yaflanan gündemlerle birlefltirilerek ele al›nmas› önemlidir. Gazetemizin geçti¤imiz say›s›nda genifl bir flekilde yer verdi¤imiz, Kürt halk›na ve kurumlar›na yönelik sald›r›lar da artarak devam etmektedir. Genel Kurmay Baflkanl›¤›’n›n aç›klamalar› dikkate al›nd›¤›nda önümüzdeki süreçte özellikle de bahar sürecinin gelmesiyle birlikte bu sald›rganl›k askeri boyutlarda kendini daha bir hissettirecektir. Kürt Ulusal Hareketi’nin önderi A. Öcalan’›n zehirlenmesine iliflkin sessizli¤e gömülen TC devleti, “say›n” paranoyas› ile Öcalan flahs›nda Kürt halk›na yönelik sald›r›lar›n› sürdürmektedir. Newroz öncesinde bafllayan gözalt› ve tutuklama terörü, Newroz sonras›nda da ç›lg›nca devam etmektedir. Daha onlarca sald›r› ve plandan bahsedebilece¤imiz, bu örnekleri onlarca kat art›rabilece¤imiz bir ülke panoramas› içinde Nisan Günefli’nin 35. y›ldönümünü, ard›ndan dünya iflçi s›n›f›n›n birlik, dayan›flma ve mücadele günü 1 May›s’› ve ard›ndan da Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n iflkencede katlediliflinin 34. y›ldönümünü içine alan bir sürece giriyoruz. Kaypakkaya’n›n harc›na can›n› katarak kurdu¤u ve ard›llar›na emanet etti¤i de¤eri, Maoizm’den ald›¤›m›z güç, kararl›l›k, özveri, militanl›k ve coflkuyla sahiplenmek, yar›nlara tafl›mak görevinin alt›n› bir kez daha çizerek bu özel günü kutlamak gerekir. ‹flçi s›n›f›n›n birlik, dayan›flma ve mücadele günü olan 1 May›s gündemi ise zaman kaybetmeden gündemimize almam›z gereken özel bir gündür. 24 Nisan’›n hemen ard›ndan kitlelerle bütünleflmenin, onlar›n sorunlar›na ve çeliflkilerine çözmeye tek do¤ru alternatif oldu¤umuzu anlatman›n/kavratman›n günü olmal› 1 May›s. Son y›llarda çok daha s›cak bir gündem olarak ‹stanbul’da 1 Ma-
Tek G›da-‹fl’ten bas›n aç›klamas›
Tek G›da-‹fl Sendikas› Trakya fiubesi Danone-Tikveflli iflyerlerinde sendikal haklara yap›lan sald›r›lar› k›nayan bir bas›n aç›klamas› yapt›. Lüleburgaz Danone-Tikveflli Fabrikas› önünde yap›lan aç›klamada “Danone-Tikveflli’de
sendikal haklara yönelik sald›r›y› k›raca¤›z” denildi. Tek G›da-‹fl Sendikas› Tekirda¤ fiube Baflkan› Erkan ‹zmirli’nin okudu¤u bas›n aç›klamas›nda “Tek G›da-‹fl Sendikas› olarak 2003 y›l›ndan bu yana sürdürdü¤ümüz sendikalaflma çabalar› çok uluslu flirket Danone-Tikveflli taraf›ndan sürekli olarak baltalanmaktad›r. ‹flçi ç›karmaktan, üyelerimizi tehdit etmeye kadar varan bask›c› yöntemler, yasalar›n b›rakt›¤› boflluklar› tam bir f›rsatç›l›kla sendikalaflma çal›flmalar›n› bozmak amac›yla kullanan yönetim anlay›fl› ile iflveren, üyelerimizin en temel insan haklar›ndan biri olan örgütlenme hakk›-
n› elinden almaya çal›flm›flt›r. Üyelerimiz gayr› yasal bir flekilde sürekli gece vardiyas›nda çal›flt›r›lmak, sendikalar› hakk›nda iftiraya varan beyanlarla sendika-üye iliflkisini bozmaya çal›flan hareketlere maruz b›rakmak gibi asla kabul edemeyece¤imiz ve asla boyun e¤meyece¤imiz sistematik bir y›ld›rma politikas›na kurban edilmeye çal›fl›lmaktad›r. Bugün art›k sözün bitti¤i, eylemin bafllad›¤› gündür. Bu süreçte her bir Danone-Tikveflli ifl yeri önü bizim için bir bayram ve mücadele yeridir ve iflten ç›kar›lan arkadafllar›m›z geri al›n›ncaya, toplu sözleflmeli sendikalaflma hakk›m›z teslim edilinceye kadar da her
y›s alan› tart›flmalar› bu y›l da bafllam›fl bulunmakta. Bugüne kadar D‹SK dâhil bir dizi kurum 1 May›s’› Taksim’de kutlama karar› alm›flt›r. Biz Partizan olarak 1 May›s kutlamalar›n›n dar-k›s›r gündemler eflli¤inde yer tart›flmas›na indirgenmesinin her zaman karfl›s›nda olduk. Ancak çok aç›kt›r ki Taksim, 1 May›s aç›s›ndan bak›ld›¤›nda tarihsel anlam› olan bir mekand›r ve biz de çal›flmalar›m›z› bu yönlü yapmaktay›z/yapmal›y›z. Özellikle 1977 1 May›s katliam›n›n 30. y›ldönümüne denk gelen 2007 May›s’›nda Taksim’e ç›kmak, kitlelerle birlikte Taksim’i yeniden kazanmak son derece önemli ve de¤erli bir çal›flmad›r. Bizim de içinde yer ald›¤›m›z Devrimci 1 May›s Platformu’nun yay›nlanan deklarasyonunda da bu yönlü aç›klamalar mevcuttur. Bafllat›lan bir dizi eylem ve imza kampanyas›yla “Taksim’de 1 May›s yasa¤›na son” talebi, kitleler nezdinde gündemlefltirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Yukar›da da bahsini etti¤imiz gibi devletin çok yönlü sald›r›lar›n›n artt›¤› böylesi bir dönemde, bu sald›r›lara karfl› tarihsel ve güncel anlam›na uygun birleflik, kitlesel ve devrimci bir 1 May›s’›n örgütlenmesi hayati önem tafl›maktad›r. Bu anlamda bak›ld›¤›nda emperyalizmin ve uflaklar›n›n sald›r›lar›na verilecek en iyi yan›t›n, 1 May›s’›n güncelli¤ine uygun, yayg›n ve kitlelerin sorunlar›n› merkezine alan bir ön çal›flmayla birlikte ele almak oldu¤u rahatça görülebilir. ‹stanbul için durum böyleyken, di¤er illerde ise bu tart›flmalardan uzak bir flekilde, tek kifli dahi olsak Partizan coflkusunu alanlara, sürece uygun bir flekilleniflle tafl›mak sorumlulu¤u tüm yoldafllar›n omuzlar›ndad›r. Biz Partizanlar için iki önemli günün (24 Nisan ve 18 May›s) ortas›nda karfl›lanan 1 May›s kitlelerle bütünleflmenin, onlara gitmenin, onlar›n sorunlar›n› alanlarda hayk›rman›n günü olsun!
ne pahas›na olursa olsun devam edecektir” denildi. Aç›klaman›n ard›ndan gazetemiz ile görüfllerini paylaflan Tek G›da-‹fl Trakya fiubesi Yönetim Kurulu üyesi fienol Ak›nc› flu anki sendika flube yönetiminin bir y›ld›r görevde oldu¤unu belirterek “Çal›flmalar›m›z daha önceki yönetimin hatalar›ndan veya iflyerindeki sendikal çal›flmalara yönelik bask›lar dolay›s›yla iflçilerin sendikaya karfl› azalan güvenlerini yeniden kazanmak do¤rultusunda devam etmektedir ve edecektir” diye konufltu. Bas›n aç›klamas›na Lüleburgaz Demokrasi Platformu bileflenlerinden Kristal-‹fl, Petrol-‹fl, Genel-‹fl, E¤itim-Sen, KESK, Tüm Köy-Sen, EMEP ve ÖDP kat›larak destek verdi. Lüleburgaz ‹K okurlar›
31
71
6-19 Nisan 2007
Aky›l iflçileri ile direniflleri üzerine… Toplu Sözleflme hakk› ve çal›flma koflullar›n›n düzeltilmesi amac›yla direniflte olan Aky›l iflçileri, çal›flt›klar› fabrikada kölece yaflam koflullar›yla karfl› karfl›ya kald›klar›n› dile getiriyorlar yaklafl›k 150 gündür. Bugüne kadar çeflitli ziyaretlerde bulunan, yürüyüfller örgütleyen, aç›klamalar yapan ve en son olarak da 8 Mart mitingine kat›lan iflçiler, patronun da bu sald›r›lar karfl›s›nda bofl durmad›¤›n›, kimi zaman sald›r›ya u¤rad›klar›n›, kimi zaman patronun grevi k›rmak için kaçak, sigortas›z ve küçük yaflta iflçi çal›flt›rd›¤›n› sözlerine ekliyorlar. 63’ü kad›n toplam 400 iflçinin çal›flt›¤› fabrika hakk›nda D‹HA’ya bilgi veren Tes-‹fl 1 Nolu fiube Baflkan› Ali Öncü, Aky›l Tekstil’in 1 y›l› aflk›n bir süreden beri, iflçilerin ayl›k ücretlerini ve sosyal haklar›n›n tümünü ödemedi¤ini belirterek, “‹flçiler de buna karfl› sendikal haklar›n› kullanarak, greve gitmifllerdir” demiflti. Özellikle kad›n iflçilerin öne ç›kt›¤› direnifl boyunca, kad›nlar yapt›klar› ‹K: Bize kendinizi tan›tt›ktan sonra, sizleri direnifle götüren nedenlerden bahsedebilir misiniz? D.Ç. Merhaba, ben on y›ldan beri Aky›l Tekstil Fabrikas›’nda çal›fl›yorum. Öncelikle bölgemizdeki s›n›rl› fabrika patronlar›n›n neden azg›nlaflt›¤›na bakmak gerekiyor bence. Diyarbak›r, savafl dolay›s›yla çevre illerden sürekli göç alan bir kent haline gelmifltir. Gelenler, yaflad›klar› ekonomik s›k›nt›lar nedeniyle ucuz ifl gücü olarak çal›flmak zorunda b›rak›lm›flt›r. Bu durum patronlar› azg›nlaflt›rm›fl, iflçilerin bu mecburiyeti sonucu patronlar çok daha rahat hareket etmeye ve kendilerini dayatmaya bafllam›fllard›r. Bizim durumumuza gelince; fabrikaya esir kamp› da diyebilirim. Eme¤imizin karfl›l›¤›n› alamamam›z bir yana, özel ihtiyaçlar›m›z› bile karfl›layacak ücreti alam›yoruz. Özellikle örgütlenme hakk›m›z üzerindeki bask› çok yo¤undu. Patron, sendikaya üye olan arkadafllar›n üye olmamalar› için ya ücretlerini düflürüyor ya da iflten ç›kar›yordu. K›saca bahsetti¤im bu nedenlerden ötürü de haklar›m›z› direnerek almaya karar verdik. Çünkü bize direnmekten baflka yol kalm›yordu. - Patrona karfl› elde etti¤iniz hak ve kazan›mlar nelerdir? - Öncelikle belirteyim; patron Mustafa Aky›l’›n arkas›nda belli güçler var. Mesela patron ‹çiflleri Bakan› Abdulkadir Aksu’nun akrabas› ve ayr›ca TÜS‹AD üyesi. TÜS‹AD direniflimizden ra-
eylemlerde sadece kendi sorunlar› ile de¤il genel olarak kad›nlar›n karfl› karfl›ya kald›klar› sorunlar ile ilgili de söyleyecek sözleri oldu¤unu gösterdiler. Örne¤in AZC Plaza önünde yap›lan bas›n aç›klamas›nda “Töre cinayetine son” ve “Yaflas›n onurlu mücadelemiz” dövizleri yan yana tafl›nm›flt›. “Evde iflte fliddete son”, “Direne direne kazanaca¤›z” slogan›n› atan iflçiler “kad›n” olmalar›n› gerekçe göstererek çal›flmalar›n istemeyen ailelerine kendilerini kabul ettirerek ifl yaflam›na at›lm›fllard›. Verdikleri bu mücadeleyi kazanan kad›nlar, flimdi de çal›flt›klar› fabrikada haklar›n› alabilme mücadelesi veriyorlar. Fabrikada toplam 63 kad›n çal›fl›yor. D‹HA’ya konu ile ilgili aç›klama yapan 27 yafl›ndaki kad›n iflçi Özgün Mutlu, fabrikada 8 saat vardiyal› ve asgari ücret karfl›l›¤›nda çal›flt›¤›n› belirterek, çal›flt›klar› saatlerde yaln›zca 30 dakika yemek aras› verildi¤ini anlatt›. “30 dakikay› aflt›¤›m›z zaman bize k›z›yorlar” diyen
Mutlu, ücretlerini de zaman›nda almad›klar›n› belirtti. 17 yafl›nda olan ve fabrikada makineci olarak çal›flmaya bafllayan Emine Fidan ise, maafl›yla ailesini geçindirmek zorunda oldu¤unu belirterek “Fabrikada birbirimizle konuflmak yasakt›. Konufltu¤umuz za-
hats›z olmufl olacak ki, patrona direnifli bitirmesi direktifini vermifl. Patron da arkas›ndaki bu güçlere güvenerek geri ad›m atmamaya çal›fl›yor. Buna ra¤men mücadelemizi sürdürüyoruz ve belli kazan›mlar da elde ettik. Mahkeme bize yönelik flu karar› verdi: Çal›flmad›¤›m›z dört ayl›k sürenin ücretini patron bize ödemek zorunda. E¤er ödemezse; tazminat yolu aç›kt›r. Yarg›tay’dan da iflten ç›kar›lma ile ilgili karar bekliyoruz. Patronun önünde bize göre iki seçenek var, ya taleplerimizi kabul edecek, ya da fabrikay› kapatacak. Taleplerimiz kabul edilmezse direniflimiz sertleflerek sürecektir. - ‹flçilerin hak arama, birlik olma, dayan›flma bilincinde bu direnifl önemli bir rol oynam›flt›r, muhakkak. Bu konuda sizin gözlemleriniz nelerdir? - Mücadeleye bafllad›¤›m›zda baz› ar-
kadafllar›m›z aç›kças› umutsuzdu. Bedel ödeme noktas›nda geri bir tav›rlar› vard›. Ama genel olarak bedel ödemeyi göze alm›flt›k. Her fleyin bir bedeli oldu¤unu biliyorduk. Bedel ödenmeden haklar›n kazan›lamayaca¤›n› biliyoruz. Bizim direniflimiz sonucu örgütlenmenin yolu aç›ld›. Özellikle bölgemiz iflçileri için. ‹flçiler emeklerinin karfl›l›¤›n› alamad›klar›n›n fark›na vard›. Bu direnifl sayesinde aram›zdaki birlik ve dayan›flma da artt›. Biz iflçiler olarak kendi gücümüzün fark›na vard›k. Mücadelemize duydu¤umuz inançla istediklerimizi yapabilece¤imizin fark›na vard›k. Bu direniflimiz di¤er iflçilere de örnek oldu. Sendika üye say›s› artt›. Sendikal faaliyet eskisinden daha çok önemsenmeye baflland›. Bu direnifl sayesinde birey olarak de¤il, hep beraber birlik halinde mücadele
man bize f›rça at›yorlard›. Yemek yedikten sonra elimizi y›kamaya bile f›rsat bulamadan tekrar iflbafl› yap›yorduk” dedi. Bizler de Amed YDG olarak uzun bir süredir direniflte olan ve direnifllerini takip etti¤imiz iflçilere giderek, onlar›n görüfllerini ald›k. etmenin bizi kazanmaya götürece¤ini görmüfl olduk. Amed’de ulusal ve s›n›fsal çeliflkiler birlikte yaflan›yor. Ulusal çeliflki her ne kadar s›n›f çeliflkisine ba¤l› olarak geliflse de, burada ulusal çeliflki ön plandad›r. Bu nedenle esas olarak ekonomik talepleri olan direniflimiz yeterli deste¤i alamam›flt›r. fiunun fark›nda olmal›y›z, biz, ça¤dafl köleleriz. Patron ise bir sermayedar olarak bizi sömürüyor. Bu bilinçle hareket etmeliyiz. S›n›f oldu¤umuz, sorunlar›m›z›n s›n›fsal oldu¤u gerçe¤iyle hareket etti¤imizde daha sa¤lam bir direnifl gösterece¤imizden ve direniflin bizi kazan›ma götürece¤inden eminiz. - Son olarak Türkiye’de iflçi s›n›f›n›n içinde bulundu¤u durum hakk›nda, mevcut sendikal anlay›fllar›n örgütlenme ve çözüme gitmesi/gidememesi hakk›ndaki görüfllerinizi alabilir miyiz? - 12 Eylül öncesi sendikalar›n bir ça¤r›s›yla kitleler soka¤a dökülüyordu. fiimdi ise sendikalar sar› sendika olmufl. Hemen hemen hepsi devletten, sermayedarlardan yana tav›r al›yor. Ezilen kitleler sindirilmifl durumda. Bunda ekonomik sorunlar›n etkisi var. Çal›flan herhangi biri iflten at›lma, ifl bulamama korkusuyla haklar›n›n gasp edilmesine sessiz kalabiliyor. Ancak biz biliyoruz ki, bu bir maraton. Biz tekrar kitleleri haklar›n› almalar› için soka¤a dökmenin mücadelesini vermekteyiz. (Amed YDG)
ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA
işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com @mail: umutyayimcilik@ttnet.net.tr
BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0543 746 36 31 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84 ➧ MERS‹N: S‹L‹FKE CADDES‹ ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT:3 NO:118 MERS‹N ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Serbest Bölge iflçileri; “Çocuklar›m›z› m› okutal›m, karn›m›z› m› doyural›m?”
‹flçiler isyan bayra¤›n› bu kez Mersin Serbest Bölge’de kald›rd›lar. Sistemin sald›r›lar›na boyun e¤meyen, birliktelik ve mücadelenin sonuçsuz kalmayaca¤›na inanan iflçiler, taleplerini hayk›rmaya bafllad›lar. Grevin kendili¤inden geliflmesi, yaklafl›k 100 kifliyle bafllay›p 6 binlere kadar ulaflmas› Serbest Bölge’de yaflanan sorunlar›n ne kadar büyük oldu¤unu göstermektedir. Hiçbir devrimci yap›n›n ya da sendikan›n öncülü¤ü olmadan iflçilerin böylesi bir grevi örgütlemesi, sistemin sald›r›lar›na karfl› durufllar›, iflçilerdeki sistem karfl›t› potansiyeli bizlere göstermektedir. Ancak, kendili¤inden geliflmesi ve örgütsüz olmas› eylemin amac›na ulaflmas›n› zorlaflt›rmaktad›r. ‹flçiler de bunun fark›nda olarak sendikalaflma taleplerini bildirmifl, fakat patronlar›n ve sendikalar›n bu taleplere olumsuz bakmas› iflçilerin sorunlarla baflbafla kalmas›na neden olmufltur. Sendikalaflamayan iflçiler örgütsüzlü¤ün sonucu belli noktalarda ayr›flmalar yaflanm›flt›r. Her tekstil firmas›n›n iflçileri kendi aralar›nda birer sözcü seçmifl, patronlarla anlaflma ad›na toplant›lar ayarlanm›flt›r. Fakat baz› firmalar›n iflçilerin taleplerini k›smen kabul etmesi iflçilerde ilk yaflanan tepkiyi k›rm›flt›r. Grevin bafllamas›yla beraber di¤er firmalardaki iflçiler desteklemek amaçl› ifl b›rakm›fl, fakat destek amaçl› ifl b›rakmalar› sonucunda da yaklafl›k 400 iflçi iflten at›lm›flt›r. Bu durum karfl›s›nda firmalarla anlaflan iflçiler ifle bafllam›fl, ço¤u iflçi de polis ve patronlar›n tehdidiyle ifle bafllamak zorunda kalm›flt›r. fiu an Serbest Bölge önündeki grev sona ermifl, iflten at›lan iflçiler
evlerinden grevi sürdürmekte ve mahkemeye baflvurmufllard›r. Grevin sona ermesi, istenilen sonucun al›namamas›n›n nedeni; baflta söyledi¤imiz gibi hem grevin örgütsüz oluflu, hem de talepler noktas›nda birleflmenin olmamas›d›r. ‹flçilerin tamam› birliktelik oluflturamam›fl, her firma kendi aras›nda bölünerek hareket etmifltir. fiimdi sizlere serbest bölgeden çal›flan bir iflçiyle direnifl sona ermeden önce yapt›¤›m›z röportaj› aktaral›m. ‹K: Bize öncelikle bu eylemi neden gerçeklefltirdi¤inizi anlat›r m›s›n›z? ‹flçi: Bu eylem patronlar›n bizleri sömürmelerine karfl› geliflti. Hem asgari ücret alt›nda bizleri çal›flt›r›yor, hem de hiçbir sigorta güvencesi vermiyorlar. Ben 6 ayd›r çal›fl›yorum, fakat hala sigortam yok. Sigorta flirketi gelince firma bizi tehdit ediyor, “ne zaman ifle bafllad›n›z diye sorunca, dün bafllad›k deyin, yoksa iflten ç›kar›r›z” diyorlar. Biz de mecburen “dün ifle bafllad›k” demek zorunda kal›yoruz. Art›k yeter, isterse kovsunlar bizi. Gerçi bütün iflçilerle bir oldu¤umuz için bizi de kovmalar› da zorlafl›r. Sabah 7:30’da ifl bafl› yap›yoruz, saat 23:00’te ifli b›rak›yoruz. Firma sözde “haftada sadece 1 gün mesai yap›yor” diyor, ama yalan. Haftan›n her günü mesai yap›yoruz. Bu kadar alçakl›¤a tahammül edemezdik, biz de ifl b›rakma eylemi yapt›k. - Bu eylemi ne kadar sürdürmeyi düflünüyorsunuz? - Bu eylem bütün taleplerimiz gerçeklene kadar sürecek. Biz insanca yaflamak istiyoruz, bunun için de bizim taleplerimizi kabul etmeleri gerekir. - Peki taleplerinizden hiç kabul
erbest Bölge’ye yap›lan sald›r›, yaflam›m›z›n farkl› alanlar›nda da yaflanmaktad›r. Emperyalistler, bizleri kendi ceplerine daha fazla para koyabilmek için kullanmaktad›rlar. Düflük maafllarla, sosyal güvencesiz, adeta ölüme terk eden böylesi bir sisteme karfl› art›k tepkilerin olmamas› beklenemez. Bugün sömüren, katleden, ezen sistem yar›n daha fazla sömürü ve katliamla karfl›m›za ç›kacakt›r. Bu sald›r›lar› bofla ç›kartmak için örgütlenmemiz ve taleplerimizi örgütlü bilinçle hayk›rmam›z gerekmektedir. Patronlar›n hem düflük ücretle, hem de yaflam garantisi olmadan köle gibi çal›flt›rmas›n›n arkas›nda kendi zenginliklerine zenginlik katmak istemeleri yatmaktad›r.
S
ettikleri oldu mu? - fiu ana kadar sadece sendikalaflmam›z› kabul ettiler. Bu bizim için önemli bir kazan›m, yaln›z di¤er taleplerimiz geçekleflmeli, yoksa sendikalaflsak bile bu tek bafl›na bir anlam ifade etmiyor. Baz› firmalar mesai saatlerini düflürdü, fakat hiçbir firma sigortalama ifline s›cak bakm›yor. Maafllar›m›zsa hala art›r›lmad›. Biz 200300 YTL’yle hiçbir fley yapamay›z. Çocuklar›m›z› m› okutal›m, karn›m›z› m› doyural›m? Ne yapaca¤›z bizi hiç düflünmüyorlar. - Bu eylemi merkeze tafl›may› düflünüyor musunuz? - Yok, sadece Serbest Bölge önünde yapaca¤›z. Çünkü biz burada yapmazsak, baz› iflçiler ifl b›rakm›yorlar. Ama bizi burada görünce, harcad›¤›m›z emek bofla gitmezsin diye, onlar da çal›flmay›p bize destek veriyorlar. Böylece müthifl bir birliktelik oluflturduk. Bu birliktelik sayesinde haklar›m›z› kazanaca¤›z. - Son olarak söylemek istedi¤iniz bir fley var m›? - Evet. Sizlerin böyle halk›n sorun-
lar›na duyarl› olman›z›n ve aram›zda olman›z gerçekten güzel, destekleriniz için teflekkür ederiz. - Biz size teflekkür ederiz. *** Bugün Serbest Bölge’ye yap›lan sald›r›, sadece bunlarla s›n›rl› de¤il, yaflam›m›z›n farkl› alanlar›nda da yaflanmaktad›r. Emperyalistler, bizleri kendi ceplerine daha fazla para koyabilmek için kullanmaktad›rlar. Düflük maafllarla, sosyal güvencesiz, adeta ölüme terk eden böylesi bir sisteme karfl› art›k tepkilerin olmamas› beklenemez. Bugün sömüren, katleden, ezen sistem yar›n daha fazla sömürü ve katliamla karfl›m›za ç›kacakt›r. Bu sald›r›lar› bofla ç›kartmak için örgütlenmemiz ve taleplerimizi örgütlü bilinçle hayk›rmam›z gerekmektedir. Patronlar›n hem düflük ücretle, hem de yaflam garantisi olmadan köle gibi çal›flt›rmas›n›n arkas›nda kendi zenginliklerine zenginlik katmak istemeleri yatmaktad›r. (Mersin)