2
29 Haziran-12 Temmuz 2007
77
8 Temmuz ‹ngiltere 7 Temmuz Viyana 8 Temmuz ‹nsbruck 8 Temmuz Paris
ÇA⁄RI Çeflitli Milliyetlerden Göçmen Emekçiler; 35. Kurulufl y›l›nda 8. Parti Konferans›m›z yolumuzu ayd›nlatan bir fenerdir. Çeflitli milliyetlerden Türkiye halklar›n›n öncü gücü partimiz TKP/ML, kuruluflunun 35. y›l›nda gerçeklefltirdi¤i 8. Parti Konferans›yla emperyalizme ve onun ülkemizdeki ufla¤› komprador burjuvazi ve toprak a¤alar›n›n düzeni faflist diktatörlü¤e karfl› meydan okuman›n ad›d›r. Dünyada emperyalist sald›rganl›¤›n alabildi¤ine artt›¤›, ülkemizde faflist diktatörlü¤ün azg›nca sald›rd›¤› a¤›r illegalite koflullarda toplanan 8. Parti Konferans›m›z baflar›yla sonuçland›r›ld›. Ve Partimiz baflar›yla gerçeklefltirdi¤i 8. Konferans›yla bir kez daha; “Kitlelere güven, savafla kitlen, Partiyle kazanaca¤›z” fliar›yla k›z›l bayra¤›m›z› yükseklere kald›rm›flt›r. 8. Parti Konferans›m›zda al›nan karalar›n emekçiler ve devrimci kamuoyuyla paylaflmak için düzenledi¤imiz tan›t›m toplant›s›na tüm göçmen emekçileri, devrimci ve ilericileri yapaca¤›m›z toplant›ya kat›lmaya ça¤›r›yoruz. 9 Haziran Zürih 16 Haziran Hamburg 17 Haziran Hollanda 23 Haziran Köln 24 Haziran Frankfurt 1 Temmuz Stutgart
Düzenleyen TKP/ML-YDK (Türkiye Komünist Partisi- Yurtd›fl› Komitesi)
DÜZELTME! Geçen say›m›zda kapakta yay›nlanan “Emperyalist z›rvaya karfl› direnifl zirvesi” bafll›kl› yaz› iki kere yaz›lm›flt›r. Okurlar›m›zdan özür dileriz.
ald›¤› pankart ve parti ve ordu bayraklar›yla salon süslenmiflti. Toplant›ya devrim ve komünizm flehitleri ad›na yap›lan sayg› durufluyla baflland›. Toplant› üç bölüm halinde yürütüldü. ‹lk bölüm selamlama ve Konferans’›n alm›fl oldu¤u kararlar›n sunumu fleklinde; ikinci bölüm ise kat›l›mc›lara söz hakk› verilerek; üçüncü bölüm toparlama ve gelen elefltirilere yan›t fleklinde yürütüldü. Toplant›n›n ilk bölümünde temsilci arkadafl, konferans kararlar›n›n belli bir bölümünün sunumunu yaparak, ilk bölümü sonuçland›rd›. ‹kinci bölümde ilk konuflma hakk›, kurumlar ad›na kat›lan temsilcilere verildi. ‹lk söz hakk›n› TK‹P’ten bir kifli ald›. Konuflmac› kararlar›n do¤rulu¤u veya yanl›fll›¤›ndan ziyade Türkiye
işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
Selma fiahin Ziraat Bankas› Aksaray fiube Euro hesap numaras›: 48209849-5001 Vak›flar Bankas› Aksaray fiube Euro hesap numaras›: 00158048000527074 ‹fl Bankas› Parmakkap› fiube Euro hesap numaras›: 1042 0175785
8. Konferans tan›t›m toplant›lar› yap›l›yor Proletarya Partisi’nin kuruluflunun 35. y›l›nda baflar›yla sonuçlanan 8. Parti Konferans›, Avrupa’da yaflayan göçmen emekçilere, devrimci-demokrat kurum ve kurulufllara yap›lan bir tan›t›m toplant›s› ile anlat›ld›. ‹sviçre merkezli Konferans Tan›t›m Toplant›s›, 10 Haziran 2007 tarihinde 80 kifliye yak›n bir kat›l›mla Basel flehrinde TKP/ML-YDK inisiyatifinde gerçeklefltirildi. Toplant› öncesinde kurum ve kurulufllara gönderilmek üzere haz›rlanan TKP/ML-YDK imzal› ça¤r› davetiyeleri ile tüm kurumlar toplant›ya ça¤r›ld›. “Kuruluflunun 35. y›l›nda flan olsun 8. Parti Konferans›m›za” yaz›l› pankartla beraber befl usta ve TKP/ML’nin dört genel sekreterinin yer
Gazetemizin Euro hesaplar› de¤iflmifltir. Yeni hesap numaralar›m›z:
koflullar›nda konferans›n yap›lmas›n›n bafll› bafl›na önemli oldu¤una dikkat çekerek oturumu selamlad›. MKP ad›na söz hakk› alan kifli de Konferans› selamlayarak, baz› eksik gördü¤ü kararlara iliflkin fikirlerini dile getirdi. Ard›ndan tek tek kat›lan bireylere söz hakk› verildi. (‹sviçre ‹K okurlar›)
Hollanda TKP/ML-YDK’nin 8. Konferans tan›t›m sunumu 17 Haziran tarihinde Hollanda’n›n Den Haag flehrinde yap›ld›. 50 kiflinin kat›ld›¤› sunum 17 MKP flehitlerinin sahs›nda yap›lan sayg› duruflu ile bafllad›. Sunumu ilgiyle izleyen kitle, soru ve görüfl bildirme bölümünde ol-
dukça canl› tart›flmalar› ile dikkat çekti. Yap›lan sunuma devrimci örgütlerden MLKP ve MKP de kat›larak görüfllerini iletti. Halk Savafl› ve onun Türkiyesellefltirilmesine yönelik görüfl ve sorular›n›n yan›s›ra tart›flmalar›n yo¤unlaflt›¤› ana tema seçimler ve ona karfl› izlenecek politikalar üzerinde oldu. Yine MKP’li dostlar›n birlik üzerine sorular›na kitlenin sosyal pratikten örnekler vererek, durufl göstermeleri dikkate de¤erdi. Seçimlerde özellikle son dönemde Kürt ulusu üzerindeki bask› ve sald›r›lar›na karfl› DTP’nin ba¤›ms›z adaylar›n›n desteklenmesi görüflü yayg›nd›. Buna karfl› sunumu yapan yoldafl›n “neden boykot?” sorusuna verdi¤i yan›tlar doyurucu oldu. Türkiye’ye gidecek kitlelere boykot ça¤r›s› yap›larak toplant› sonland›r›lm›flt›r.
ABONEL‹K fiARTLARI 6 AYLIK: 10.200.000 1 YILLIK: 20.400.000 NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
3
77
29 Haziran-12 Temmuz 2007
ABD’de ekilen, MGK’da olgunlaflfla an felaket senaryolar› üzerine… Geçti¤imiz haftalarda yap›lan Güvenlik Zirvesi’nin bafll›ca gündem maddesini, Kuzey Irak’ta s›n›rdan 3- 15 kilometre içerilerde “tampon bölge” oluflturmak için takviye gönderilmesi oluflturmufl ve Zirve’de en fazla tart›fl›lan konu da bu olmufltu. Nihai karar ise, sonraki günlerde yap›lacak olan MGK toplant›s›na b›rak›lm›flt›. Ve MGK toplant›s› 20 Haziran’da gerçekleflti. Öncelikle tampon bölge ve bu ba¤lamda da gündemden düflmeyen dahas› düflürülmemesi için yo¤un çaba harcanan “s›n›r ötesi harekât›” ele almakta yarar var. S›n›r ötesi harekâta paralel olarak gündeme getirilen tampon bölge oluflturma giriflimleri, askeri harekât›n bölge insan› üzerinde yarataca¤› tahribatlar›n d›fl›nda bir tak›m tahribatlar› da içermekte. Düflünülen tampon bölgenin hayata geçirilmesi durumunda s›n›r›n her iki taraf›nda, özellikle de Irak Kürdistan› kesiminde çok say›da insan göç etmek zorunda b›rak›lacak. Ayn› kayg›lar zaten s›n›r›n ötesinden de dile getirilmekte. Bölgedeki Kürt kaynaklar›, 300 kilometre uzunlu¤undaki da¤l›k s›n›r›n önemli bir kesiminde Irak Kürdistan› düzlüklerine do¤ru 10-15 kilometrelik tampon bölgeler oluflturulmas›n›n hedeflendi¤ini ve TC’nin bu projeyle birlikte, bölgeyi insans›zlaflt›rmay› ve onlarca köyü s›n›rdan tafl›may› amaçlad›¤›n›, bunun ise binlerce insan›n göç etmek zorunda kalmas› anlam›na gelece¤ini söylemekteler. Varl›¤›n› bu topraklarda yaflayan di¤er uluslar› yok sayma ve bu uluslara dönük imha-inkâr politikalar›n› tüm tarihi boyunca hayata geçirme üzerine kuran faflist TC’nin bölgeye dönük yeni bir projesi de¤ildir bu hiç kuflkusuz. Neredeyse tüm komflular›n› ve de uzak-yak›n tüm uluslar› kendine “düflman” olarak gören TC’nin en büyük düflman› ise bugünlerde (asl›nda tüm tarihi boyunca) yine Kürtlerdir. Üstelik hem içerdeki hem de d›flar›daki Kürtler. Bunun içindir ki flu süreçteki toplumsal muhalefeti sindirme-etkisizlefltirme-yok etme politikalar›n› da, yine öncelikle Kürt ulusu üzerindeki imha-inkâr prati¤ini nas›l daha boyutlu hayata geçirece¤i üzerinden yükseltmektedir. Irak Kürdistan›’na dönük s›n›r ötesi harekat› gündemde tutmas› ve de s›kça burada tampon bölge oluflturma e¤ilimini dillendirmesi, asl›nda tüm emekçi halk kesimlerine dönük topyekun bir sald›r› harekat›n›n da ön haz›rl›¤›d›r. Tüm halk›n harekete geçmeye ça¤r›ld›¤› “Teröre Karfl› Kitlesel Mücadele”den anlafl›lmas› gereken de budur zaten. El birli¤iyle “terörün beli k›r›lmak” istenmektedir. Kürt ulusal hareketine dönük son aylarda artan imha operasyonlar›na, Kürtlerin linç giriflimlerinin bafll›ca hedefi yap›lma çabalar›na bakt›¤›m›zda esas harekât›n içerde planland›¤›n› rahatl›kla söyleyebiliriz. Bir kez daha PKK’yi “bitirmek” iddias›yla gündemde tutulan Irak Kürdistan› harekât› ise art›k öyle eskisi kadar kolay hayata geçirilememektedir. Çünkü buradaki güçler dengesi oldukça de¤iflmifltir. En baflta da ABD’nin bölgedeki varl›¤› ve Kürtlerle olan iliflkisi bunun öyle ha deyince hayata geçirilmesinin önünde engeldir.
Emperyalist projeler “k›rm›z› çizgileri” ortadan kald›rd› “Kuzey Irak” 90’l› y›llarda TSK’nin “tatbikat” alan›yd›. Faflist TC ordusu daha o y›llarda buraya dönük s›k s›k ve düzenli aral›klarla tatbikat ad› alt›nda operasyonlar düzenliyordu. Ve bu operasyonlar›n hemen hepsi “terör örgütünün belini k›rma” amac› tafl›yordu. TSK, 1983-1999 y›llar› aras›nda Günefl, Balyoz, Ejder, Çelik, Çekiç gibi adlarla düzenledi¤i operasyonlarla “terörün belini” tam 24 kez “k›rm›flt›r!” Bu operasyonlar›n en büyü¤ü ise 1995’deki 35 bin askerin kat›ld›¤› harekât-
t›r. fiimdilerde ise bir kez daha ve daha kapsaml› bir “bel k›rma” harekât›n›n haz›rl›klar› yap›lmaktad›r. Ancak hem içerde hem de d›flar›da yap›lmas› planlanan bu harekât›n s›n›r ötesi aya¤› öyle kolay kolay hayata geçecek gibi görünmüyor. Çünkü faflist TSK’n›n kafas›na esti¤i zaman girdi¤i Irak Kürdistan›, art›k istenildi¤i zaman tatbikat vb. adlarla girilebilir olmaktan ç›km›fl durumdad›r. Bunun içindir ki, bir y›l› aflk›n süredir dillendirilen s›n›r ötesi harekât bir türlü hayata geçememektedir. Çünkü Irak Kürdistan›’ndaki Kürtlerin art›k ABD gibi bir hamisi vard›r. Ayn› hamiye ba¤l›l›k ise TC’nin elini kolunu ba¤lamaktad›r. ABD’nin izni olmadan nefes bile alamayan, ordusuyla, hükümetiyle bir bütün olarak TC devleti, her fleye karfl›n haz›rl›klar›n› sürdürür görünmektedir. Bu haz›rl›klar karfl›s›nda kimi zaman yeflil ›fl›k yakan, kimi zamansa böyle bir harekâta izin vermeyece¤ini aç›klayan ABD emperyalizmi ise çok aç›k ki, konjonktür ileriki süreçte neyi gerektiriyorsa, o yönlü bir tutum içine girecektir. fiu süreçte, gerek ABD emperyalizminin gerekse giderek bölgedeki geliflmelerin içine daha aç›ktan dahil olan AB emperyalistlerinin izledi¤i pratik, bir yandan ba¤›ms›z bir Kürt Devleti vaadiyle Kürtleri oyalamak, di¤er yandan ise, tüm bölgede oldu¤u gibi, karfl›tl›klar› k›flk›rtarak, Türkiye’yi bir bütün olarak bölgedeki s›cak çat›flmalar›n içine daha çok çekmeye çal›flmak biçiminde özetlenebilir. Bölgeye dönük hakimiyet planlar›na ‘90’l› y›llarda h›z veren emperyalistler, bugün vaat ettikleri ba¤›ms›z bir Kürt devleti kurulmas› daha do¤rusu Kürtlerin bu vaatle oyalanmas› çabalar›na asl›nda Irak iflgaliyle birlikte de¤il, yine ‘90’l› y›llarda bafllam›fllard›. Gerçi emperyalistler geçti¤imiz yüzy›lda da benzer vaatleri gündeme getirmifller ve yine o dönemde de nihai olarak ç›karlar› neyi gerektiriyorsa, Kürt politikas›na da buna göre yön vermifllerdi. 90’l› y›llardaki geliflmelere dönecek olursak, Türkiye’de konuflland›r›lan Çekiç Güç, daha sonraki iflgallerin de alt yap›s›n› oluflturacak çabalar›na, Kürtleri ayr› bir devlet kurma fikriyle emperyalistlere yedekleme faaliyetini de eklemiflti. Bu geliflmeler ise, tüm karfl› ç›k›yor görüntüsüne ra¤men, özde TC’nin bilgisi dahilinde gerçeklefliyordu. K›sacas› TC’nin bölgede ilan etti¤i k›rm›z› çizgiler emperyalistlerin bölgeye dönük projeleri netlefltikçe ortadan kalkmaya bafllam›flt›. Ve bu durum TC’nin art›k kafas›na esti¤i zaman s›n›r ötesi harekata kalk›flmas›n›n zeminini de giderek ortadan kald›r›yordu. S›n›r ötesi harekât tart›flmas›, ayn› zamanda asker cenazelerinin artmaya bafllad›¤›, Siyonist ‹srail’in geçti¤imiz yaz aylar›nda geçeklefltirdi¤i Lübnan’a sald›r›s›n›n yaratt›¤› atmosferde iyice t›rmand›. Ülkedeki siyasal krizin de derinleflmesiyle birlikte, önce AKP hükümeti sonras›nda ise TSK, s›n›r ötesi harekât seçene¤ini tekrar vurgulamaya bafllad›lar. Baflbakan Erdo¤an, bir Bakanlar Kurulu toplant›s› öncesinde “toplant› çok fleye gebedir” diyordu. Ancak bu “çok fleye gebe” toplant›lar, ayn› süreçte t›rmand›r›lan ›rkç›-floven dalga içinde yer alan faflist az›nl›¤›n “biz de ‹srail gibi yapal›m” histerisini karfl›layacak karar›n al›nmas›n› sa¤lamaya yetmedi. Ve hükümet ayn› süreçte, ‹srail’in sald›rd›¤› Lübnan’a asker gönderirken, s›n›r ötesine asker göndermeye cesaret edemedi. S›n›r ötesi harekat karar›, “çok fleye gebe” toplant›larda iç politik dengelere, ama öncelikle de ABD engeline tak›ld›. Medyan›n kamuoyunu her an harekât olacakm›fl beklentisine soktu¤u günlerde, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Wilson, “Türkiye tek tarafl› s›n›r ötesi harekât yapmamal›” di-
ye uyard›. Baflbakan Erdo¤an, ABD elçisine dönük “karar› onlar de¤il, biz veririz” gibi, özde göstermelik ç›k›fllar yapsa da, ABD emperyalizmine ra¤men bir s›n›r ötesi harekat bugüne kadar gerçeklefltirilemedi. Çünkü son sözü hep ABD emperyalizmi söyledi ve söylemeye devam ediyor. TSK’n›n s›n›r ötesi harekattaki tüm ›srar›na karfl›n bu karar› alamayan AKP hükümeti, bu kez, Kuzey Irak’›n NATO denetimine verilmesini önerdi. Ancak emperyalist güçler, özellikle de ABD bu öneriyi ciddiye bile almad› ve akabinde “PKK ile mücadelede koordinatör” ad› alt›nda bir senaryo ortaya sürüldü. Ancak koordinatör de ifle yaramad›, daha do¤rusu TC’nin beklentileri bir türlü karfl›lanmad›. Bu sonuç al›namama durumu, Erdo¤an’›n koordinatör mekanizmas›n›n iflas etti¤ini aç›klayan Koordinatör Edip Bafler’i ani bir kararla görevden almas›yla sonuçland›. Bafler bu ani karar›n ard›ndan küskün çocuklar gibi kameralar önüne ç›k›p, kendi aralar›ndaki dalafla iliflkin dert yanmaya çal›flsa da, birileri hemen kula¤›n› çekmifl olacak ki, gündem olmas›yla gündemden düflmesi bir oldu.
Sorun s›n›r ötesi de¤il içerde güç kazanma Genelkurmay Baflkan› Orgeneral Yaflar Büyükan›t, 12 Nisan 2007 tarihli bas›n toplant›s›nda ve sonraki aç›klamalar›nda üzerine basa basa, s›n›r ötesi harekât iste¤ini yineledi ve hükümetten, (özde sadece s›n›r ötesiyle s›n›rl› olmayan) yetki istedi. Bir yandan TSK ile çat›flmal› gibi görünen hükümet ise, hem yaklaflan seçimlere yat›r›m olarak hem de özde TSK ile aray› düzeltme gayretiyle “Ordu isterse Meclis’ten Ordu’nun yetkilerini art›ran bir karar ç›kar›r›z” diye karfl›l›k verdi. Bu aç›klamayla birlikte aralar›ndaki sürtüflmelerin de ne kadar suni oldu¤u ortaya ç›k›yordu ayn› zamanda. Ancak TSK bas›n toplant›s›yla ilan etti¤i s›n›r ötesi talebini hükümete resmi olarak iletmiyordu bir türlü. Hükümet de yine ayn› flekilde TSK’ya resmen s›n›r ötesi teklifinde bulunmuyor, hukuksal olarak emrinde olan askere s›n›r ötesi için talimat vermiyordu. Meclis ise bu konuda tamamen devre d›fl› b›rak›l›yor. K›sacas› kimse ilk hamleyi yapmak istemiyordu ve hala da istemiyor. Çünkü s›n›rl› bir harekat bunu dillendirenlerin ve s›n›rl› kamuoyunun beklentilerini karfl›lamayacakt›r. Kapsaml› bir harekat ise TC’nin burada ABD’nin Irak’ta girdi¤i bata¤a benzer bir bata¤a girmesini de beraberinde getirebilecektir. Harekat noktas›nda topu birbirine atan taraflar, bunun sorumlulu¤unu almak istememekteler. Böyle bir bata¤a saplanma ihtimali MGK Sekreterli¤i’nin raporlar›nda bile yer almaktad›r. fiöyle denmektedir burada: “Mevcut flartlara bak›ld›¤›nda Kuzey Irak’a kapsaml› bir askeri harekât›n sak›ncalar› dikkate al›nmal›d›r. Büyük bir operasyon insani kay›plar ve a¤›r mali yük getirir. Uluslararas› alanda sert tepkiler harekât›n baflar›ya ulaflmas›n› güçlefltirir. ABD’nin sapland›¤› bata¤›n benzeri Türkiye için de olabilir.” Bu tespitin yer ald›¤› rapora iliflkin haber, birçok haber kanal›n›n yan› s›ra, internette bile yay›nland›. Ancak ne hükümet ne de asker bunu tekzip eden, aksi bir aç›klama yapmad›. Çok aç›k ki, her iki tarafta böyle bir sorumlulu¤u almak istemedikleri gibi, bir harekat sonras› ortaya ç›kabilecek batakl›k tablosunun sorumlulu¤unu birbirine y›kmaya, böylelikle her iki tarafta kendi cephesinden iç politikada yitirdi¤i gücü yeniden elde etmeye çal›flmaktad›r. Çünkü MGK raporunda da vurguland›¤› gibi, böyle bir batakl›¤a batma durumunda bunun faturas› oldukça a¤›r olacakt›r. ‹nsan kayb›n›n yan› s›ra a¤›r bir mali yük ç›kaca¤› gibi, hem ülke içinde hem de ülke d›fl›nda tepkiler oluflacakt›r. Bunun içindir ki,
s›n›r ötesi noktas›nda kimse faturay› üstlenmek istememekte ve di¤erinin üzerine y›kmaya çal›flmaktad›r.
ABD’de piflen senaryolar Gerek içine girilen siyasal krizin gerekse emperyalistlerin bölgeye dönük projelerinin ürünü olarak yükselifle geçen sald›r› dalgas›, 20 Haziran’da yap›lan MGK toplant›s›nda daha da pekifltirildi. MGK’dan sonra yap›lan yaz›l› aç›klamada bir kez daha “terörle mücadeleye” dikkat çekilerek: “Bu ba¤lamda terörizmle mücadelenin gerektirdi¤i tüm önlemlerin, koflullar ne olursa olsun al›nmaya devam edilece¤i vurgulanm›flt›r” denildi. Ancak koflullar ne olursa olsun al›nacak olan önlemlerin ne oldu¤u, daha MGK toplant›s›ndan önce a盤a ç›km›flt› bile! Milliyet Gazetesi’nin ABD temsilcisi Yasemin Çongar 13 Haziran’da Hudson Institute’de yap›lan bir toplant›n›n haberini veriyordu. Çongar, birden fazla kaynaktan alarak aktard›¤›n› belirtti¤i bu toplant›n›n “Hudson Institute Türkiye Çal›fltay›” ad› alt›nda gerçekleflti¤ini belirterek, toplant›ya iliflkin özetle flunlar› vurguluyor: “1. Gündem: ‘Bir dizi olay›n Türkiye’yi, K. Irak’ta PKK’ya karfl› operasyon yapmaya yöneltmesini içeren akla yak›n bir senaryo gelifltirdik. Bu kapal›, off the record toplant›ya kat›lanlar, bu krizi müteakip olaylar› oynayacaklar.’ Hudson ç›k›fll› senaryoda, bir dizi bombalama ve suikast eylemi, hedef seçilen yer ve kiflilerin adlar› kullan›larak anlat›l›yor. ‘Anayasa Mahkemesi (eski) Baflkan› Tülay Tu¤cu’nun öldürülmesi’ de metinde yer al›yor. 2. Kat›l›m: ‘Kat›l›mc›lar, ABD hükümetinden yetkilileri, think-tank camias› mensuplar›n› ve Türk Genelkurmay›’n›n think tank’i SAREM’den üst rütbeli subaylar› kapsayacak.’ Toplant›daki Türk heyetinde, Genelkurmay Stratejik Araflt›rmalar ve Etüd Merkezi (SAREM) Baflkan› Tu¤general Süha Tanyeri, Türkiye’nin Washington’daki Silahl› Kuvvetler Ataflesi Tu¤general Bertan Nogaylaro¤lu dahil dört asker ve bir sivil var.” Genel Kurmay ise bir kez daha suçüstü yakalanm›fll›¤›n verdi¤i telaflla, MGK toplant›s›na denk düflen 20 Haziran günü bu bilgileri yalanlama yoluna gidiyor. Oysa emperyalist patentli, özellikle de ABD patentli benzer kanl› senaryolar›n on y›llard›r ülkede hayat geçirildi¤ini art›k sa¤›r sultan bile biliyor. Nitekim bir bir ortaya ç›kan tan›klar, bir süre önce Ankara/Anafartalar Çarfl›s›’nda patlayan bomban›n bir ordu mensubu taraf›ndan çöp konteynerine b›rak›ld›¤›n› söylüyorlar. Ordu mensubu oldu¤u ise, bomban›n büyük ihtimalle zamans›z patlamas›ndan dolay› kendisinin de yaralanmas› ve yard›ma gelenlere kimli¤ini aç›klamas›yla ortaya ç›k›yor. Sonuç olarak; bir kez daha emperyalist projelerin hayata geçirilmesi söz konusudur. ‹flgaller, katliamlar ve kardefl kavgalar›n›n k›flk›rt›lmas› üzerinden yükseltilen ve tüm bölgeyi kaosa sürükleyen bu projelerin Türkiye aya¤› pekifltirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Ordusuyla, hükümetiyle ve burjuva muhalefetiyle, ülkenin tüm egemen s›n›flar› da bu projelere daha fazla dahil olman›n yar›fl› içindeler. Seçimlere dönük yar›fl›n özü de yine budur. Bu oyunu bozacak olan yegâne güç ise, emperyalistlerin ve onlar›n uflak-iflbirlikçi-kukla rejimlerinin kendilerine dönük projeleri karfl›s›nda aya¤a dikilmekte gecikmeyecek olan, baflta ülkenin Kürt-Türk ve çeflitli milliyetlerden halk› olmak üzere, tüm bölge halklar›d›r.
4
29 Haziran-12 Temmuz 2007
S›n›fsal Yaklaflfl››m SINIF MÜCADELES‹NDE ‹LER‹ B‹R MEVZ‹YE DO⁄RU, DÜZEN‹, S‹STEM‹, REJ‹M‹ BOYKOT ‹Ç‹N, SEÇ‹MLER‹ BOYKOT! “Cennetten arsa vaatleri” içeren seçim bildirgeleri ilan ederek yola koyulan faflist partilerin liderleri, “oy toplama” u¤runa ç›kt›klar› insan avc›l›¤› kampanyalar›n› büyük bir hararetle sürdürüyorlar. Burada s›ralamakla bitmeyecek vaatlerdeki ortakl›klar›, bir yandan seçimler sonras›ndaki icraatlara, di¤er yandan yalandolan mekanizmas›n› iflletmedeki pervas›zl›klar›na iliflkin kan›tlar sunuyor. Bu tablodan okunmas› gereken gerçeklik; sadece benzeflme oranlar›n›n bu kadar yükselmifl olmas› de¤il, ayn› zamanda çözümsüzlük ve ç›kmaz içerisinde debelenirken, inand›r›c›l›klar›n› yitirmenin bu boyutta sergilenmesiyle a盤a vurulan bir çaresizlik içerisinde olmalar›d›r. Bu çözümsüzlük ve çaresizliktendir ki, birbirleriyle at›fl›rken sergiledikleri ifade ve üslup giderek sald›rganlaflmakta, vaatler “aç›k eksiltmeli-art›rmal›” (“terörü” bitirme süresi, mazot fiyat›, ürün taban fiyatlar›, asgari ücret ve iflçi, memur, emekli ücretleri vb.) bir tarz almakta, flimdiden yap›lan koalisyon hesaplar›na uygun tutumlar gelifltirilmektedir. Vaatlerinden çok “vaat etmedikleri ve edemedikleri” aç›s›ndan ortak kimliklerini deflifre eden komprador burjuvazi ve toprak a¤alar›n›n partileri; yaflanmakta olunan siyasi, ekonomik ve toplumsal krize iliflkin esasl› bir “çözüm” sunamad›klar›, sunamayacaklar› için dikkatleri baflka noktalara çekmektedirler. O baflka noktalar, ›rkç› ve flovenist merkezi bir kampanya çerçevesinde gelifltirilen çapl› ve kapsaml› sald›rganl›k ve histeri dalgas›n›/rüzgar›n› da körükleyen laikçi-fleriatç› kutuplaflt›rmas›n›n koordinatlar›n› oluflturmaktad›r. Rejimin ideolojik kodlar› üzerinden yürütülen kampanya faaliyetleri, tümünü “tek devlet, tek bayrak, tek vatan, tek din, tek dil” vurgusu ve “bayrak-ezan” propagandas›yla hizada tutmaktad›r. Bu, dalaflmal›, parçal› hallerine karfl›n halka karfl› ortak bir cephede mevzilenifl anlam›na gelmektedir. Her ne kadar vaatler bol keseden ve yüksekten savrulmaktaysa da
“k›rm›z› çizgileri” geçmemek için gösterilen özen dikkat çekicidir. ABD emperyalizmine yönelik itiraz bir yana serzenifl içerisine dahi girilememekte, AB’ye üyelik teraneleri sürdürülmekte, IMF’nin vesayeti dokunulmazl›k statüsünü korumaktad›r. TÜS‹AD’›n 8 Haziran’da aç›klad›¤› “Ocak 2014, AB’ye Tam Üyelik Hedefine Do¤ru” bafll›kl› raporda seçimler için kullan›lan “1876-2006 y›llar›n› kapsayan 130 y›ll›k demokrasi tarihinin en çetin s›nav›” ifadesi do¤rultusunda hareket tarz› tutturularak, hep bir a¤›zdan “devlete/rejime sahip ç›kma” ça¤r›s› yap›lmaktad›r. Bir yandan, “güvenlik” zirveleri sonras› “tam uyum” (12.06) beyanatlar› verilirken, di¤er yandan suikastli, bombal› provokasyon senaryolar› (ABD Hudson Enstitüsü) eflli¤inde kitleler üzerinde flantaj ve tehdit temal› bas›nç sürekli k›l›nmaya çal›fl›lmaktad›r. Demokrasi havarili¤ini kimselere b›rakmak istemeyen AKP, “demokratik bir anayasa” palavras›yla balonlar uçururken, Cemil Çiçek’in “yüzde 10 seçim baraj› ilave yap›larak korunmal›d›r” (08.05) sözüne dikkat çeken olmad›¤› gibi, Elaz›¤ valisi Muammer Muflmal’›n “PKK’lileri buldun mu keseceksin” (19.06) fetvas›n›n üzerinde duran da yoktur. Açl›k s›n›r›n›n 853, yoksulluk s›n›r›n›n 2.240 YTL’ye ulaflt›¤› (Kamu-Sen, 21.06) koflullarda, asgari ücrete yüzde 4’lük bir zam yap›l›rken; halka “çözüm” ad›na söyleyecek hiçbir fleyi olmayanlar›n alt› bofl, ayaklar› havada vaatlerle yürüttükleri kampanyalar, ancak karn› tok bir avuç az›nl›k için e¤lendirici olabilir. Egemen s›n›f partileri taraf›ndan düzenlenen ve her yönüyle kumpanyaya benzeyen seçim kampanyalar›, kitlelerin aldat›labilmesi u¤runa harekete geçirdikleri devasa bir makinenin çarklar› döndürülerek iflletilmekte, Hazine yard›m› baflta olmak üzere muazzam bir bütçe harcanarak yürütülen maniplasyon için bütün güçler seferber edilmektedir. Her fleye ra¤men, onca deneyime ve teflhir olunmufllu¤a karfl›n, kitleleri aldatabilme
77 ve yönlendirme faaliyetinin san›ld›¤› kadar kolay olmad›¤› da bilinmelidir. Seçimlerin, faflizme örtülen “demokrasi” perdesinin y›rt›lmamas› için en önemli araçlardan birisi olmas› gerçe¤i, bu f›rsat› en iyi biçimde de¤erlendirme gere¤ini de ortaya ç›karmaktad›r. Bu, bütün burjuva partileri aç›s›ndan “görev” olarak bellendi¤inden ötürüdür ki, seçim dönemleri ayr› bir hizmet yar›fl›na sahne olmaktad›r. Faflist partiler birbirleriyle kap›fl›r ve daha fazla güçlenerek mecliste koltuk kapma derdi güderken ayn› zamanda “demokrasiye” sahip ç›kma ad› alt›nda, düzenin iflleyifli için var güçleriyle yüklenmektedir. Zira e¤er düzen gemisi su almaya bafllar ve batarsa hep birlikte denizin dibini boylayacaklar›n›n “derin” bir kavray›fl› içerisindedirler. Seçimler, halk›n devlete tabiyeti aç›s›ndan en önemli köprü ifllevi görmektedir. Kitlelerin dizginlerini yakalamay›, kendi kaderlerine hükmetme noktas›nda tayin edici bir pozisyon ald›klar› yan›lsamas›yla, seçimler sayesinde baflarmaktad›rlar. ‹ktidar› tayin edecekleri hissiyat›yla iradesinin teslim edenler; çeflitli partilerin yükselifl ve düflüflleriyle hükümetlerin gidifl gelifllerinde rol oynamak suretiyle egemenli¤in asli unsuru olduklar›na inand›r›lmakta, bu oyun böyle sürüp gitmektedir. Meclis bileflenini belirleme, iktidar› tayin edebilme, dolay›s›yla kendi kaderi üzerinde söz sahibi olabilme yetisi ve gücünü elinde bulundurdu¤una kanaat getirenler, bafllar›n› düzenin boyunduru¤una geçirmifl olmaktad›r. Gönüllü bir biçimde düzenle bütünleflme halleri üzerinden sistemi iflletenlerin bu durumu sonuna kadar sömürece¤i pek tabiidir. Böylelikle kurulan düzenek, kitlelerden pompalanan kanla çal›flmakta, keyfiyet bu meflruiyete ba¤l› olarak devreye sokulmaktad›r. Kitle temeli olgusunu güçlendirmeye çal›flanlar aç›s›ndan düzenin ifllerli¤i sa¤lanm›fl demektir. Bu çark›n bozulmas›, “demokrasi” perdesinin y›rt›lmas›, boyunduru¤un k›r›lmas› için, düzeni meflrulaflt›rma ve payanda oluflturma araçlar›n›n tahrip edilmesi gerekir. Bu amaçla gelifltirilecek bütün taktikler, uzlaflmaz bir yal›nl›kla sistemin tam kalbine darbeler indirmeli, farkl› bir durufl ve karfl› koyufl sergileyerek kitleleri sars›c› bir platform yaratmal›d›r. Böylelikle, bu zemin üzerinden gerçeklefltirilecek hareketin, düzeni de¤ifltirme ad›na gelifltirilen mücadeleye kanalize edilmesi için maddi koflullar yarat›lm›fl, sistemden kopuflla-
r›n, sisteme yönelen iradeyle bütünleflmesinin önü aç›lm›fl olmaktad›r. Bu ba¤lamda, “protesto”dan çok daha kapsaml› bir düzlem ve içerikte, “iliflki kesme/kurmama”y› ifade eden “boykot” tavr›/takti¤inin bafll›ca amac›, kopuflu h›zland›rmakt›r. Kitlelere, seçimler vesilesiyle sistemle iliflki kesme/kurmama ça¤r›s› yap›l›rken var›lmak istenen “soyutlama”n›n bofllukta ve belirsizlikte kalmamas› için devrim alternatifinin, “tek kurtulufl yolu” olarak sunulmas› flartt›r. Düzenin kurum ve kurallar›yla meflrulaflt›r›lmas› bir yana, tipik bir “seçtirim” ifllemine dönüfltürülen seçim yapt›r›m›n› reddetme temelinde gelifltirilen tav›r; öncelikle sistemden beklentisi kalmayan kitlelere hitap etti¤i içindir ki, yarataca¤› kulvardan s›n›f mücadelesini ileriye tafl›yacak bir potansiyeli harekete geçirmeyi hedeflemektedir. Bu potansiyelin esasta kendili¤inden olufltu¤u maddi bir gerçekliktir. Bütün kendili¤inden hareket ve oluflumlara müdahale noktas›nda yap›lmas› gerekenler, burada da do¤ru bir politika ve perspektifin yol göstericili¤inde devreye sokulmal›d›r. Bunun için etkili bir teflhir kampanyas› örgütlenmeli, boykot tavr›n›n radikal ö¤eleri bunun merkezinde ateflleyici bir dinamizm yaratmal›d›r. Ayd›nlatma faaliyeti, sisteme karfl› seçimler vesilesiyle yöneltilecek boykot tavr›yla bütünleflti¤i oranda ifllerli¤e kavuflacak, ete kemi¤e bürünecek ve alternatif yolda ilerlenilmesi için ç›k›fl yaratman›n altyap›s› yarat›lm›fl olacakt›r. Seçim atmosferi ve f›rsat›, düzene yönelik tepkilerin yo¤unlaflt›r›lmas› ve karfl› bir durufltan hareketle “devrimci” yola girilmesi ve mesafe al›nmas› için büyük olanaklar sunmaktad›r. Bu, kitlelerin politika ile daha ilgili halde bulunmas›ndan çok, sistemle ç›plak bir yüzleflme flans›n›n yakalanabilmesinden ötürüdür. Karfl›-devrimin çapl› ve kapsaml› bir sald›r› örgütledi¤i ve yaflad›¤› krizlerle birlikte meflruiyet tazelemek için sand›¤a s›¤›nd›¤› koflullarda; kitleleri çekmek istedi¤i tuza¤a düflmemek ve “savafl” ça¤r›s›na yan›t olmak ad›na, kavgay› bütün yaflam alanlar›nda büyütmek ve direnifl cephesini güçlendirmek için seçimlerin boykot edilmekten baflka bir tutumla karfl›lanmas› düflünülemez. Tersi bir durufl ve hareket tarz›, s›n›f mücadelesinde geri ve uzlaflmac› bir noktaya sürüklenmekten baflka bir ifle yaramayacakt›r.
5
77
29 Haziran-12 Temmuz 2007
Grevdeki iflçilere vahfli sald›r› Sendikadan istifaya zorlanan iflçiler eylem yapt›
CHP’li Salihli Belediyesi, polis ve jandarman›n deste¤i ile belediye iflçilerinin grevini k›rmaya çal›fl›yor. Genel-‹fl üyesi Salihli Belediyesi iflçileri, belediye yönetiminin, polis ve jandarman›n sald›r›lar›na karfl›n grevlerine devam ediyor. Belediye yönetimi, zab›talar› kullanarak grevi k›rmaya çal›fl›rken, polis de buna karfl› duran iflçilere sald›r›yor. Biber gaz› kullan›lan son sald›r›da 29 iflçi hastaneye kald›r›ld›, ard›ndan da gözalt›na al›nd›. Sözleflme görüflmelerinde iflçiler 24 YTL taban saat ücreti ve art› yüzde 12 zam istemifl, yönetim kabul etmemiflti. ‹flçiler ayr›ca geçen sözleflmede 2006 y›l› zam oran›n›n memur zamm›na endekslendi¤ini, bu zam
oran›n›n memurlara ödenmesine karfl›n kendilerine verilmedi¤ini ve durumun mahkemeye gitti¤ini de hat›rlatt›lar. Yap›lan görüflmelerde anlaflma sa¤lanamamas› üzerine 255 iflçi 22 Haziran günü greve ç›kt›. Grev uygulamas›n›n hemen ard›ndan ise CHP’li belediye yönetimi grevi k›rmak için harekete geçti. Tafleron iflçileri kullanarak çöp kamyonlar›n› hizmete ç›karmaya çal›flan belediye yönetimi, bunun için polisten de destek ald›. Ancak tafleron iflçilerin kadrolu iflçiler taraf›ndan ikna edilerek greve destek vermesi üzerine, yönetim bu kez zab›talar› devreye soktu. Çöp arabalar›n› zorla flantiyeden ç›karmaya çal›fl›rlarken, Genel-‹fl üyesi iflçiler burada karfl› koydular. Bunun üze-
Emekçinin Gündemi Bozuk düzende sa¤lam çark olmaz! Seçimlerin yaklaflmas›yla birlikte siyasette havalar iyice ›s›nmaya bafllad›. Düzen partileri, 22 Temmuz’un yaklaflmas›yla birlikte çal›flmalar›na h›z verdiler. AKP’den CHP’ye, MHP’den GP’ye tüm düzen partileri art›k son kozlar›n› oynamaya bafllad›. Kalan süre içinde emekçilerin kafas›n› daha fazla kar›flt›rmak, vaatleri ile onlar› aldatmak söyledikleri ile uyutmak için tüm enerjilerini kullan›yorlar. AKP, IMF ile iliflkilerin kopar›laca¤›n› söylerken; CHP halk›n ezdirilmeyece¤ini duyurmakta. Her fleye ra¤men iflçi s›n›f› ve emekçilerin yaflad›¤› yoksullu¤u ve sefaleti yani en önemli sorunlar›n› malzeme yaparak cennet vaat eden GP, palavrada di¤erlerinden bir ad›m ilerde. Düzen partileri, iflçi s›n›f› ve emekçileri kamplara bölerek birbirine düflman etmeye çal›flmakta, böylece yaflad›klar› cehennemin mimar› olan kendilerini aklamaya çal›flmaktad›rlar. ‹flçi s›n›f›n› laik-anti laik, Cumhuriyetçi- fleriatç›, solcu-sa¤c›, Kürt-Türk vb. biçimlerde bölerek biraraya gelmenin zeminini de giderek daraltmak istemektedirler. Bilindi¤i gibi seçimler böylesi oyunlar›n en revaçta oldu¤u dönemlerdir. Cumhuriyet
Mitingleri ile önemli bir mesafe kaydedilen bu oyunda amaçlanan iflçi s›n›f›n›n, s›n›f düflmanlar›na karfl› ortak karfl› duruflu örgütlemesinin önüne geçmektir. Böylece iflçiler, emekçiler düzen partilerinden birinde sisteme yedeklenecek ve sand›k bafl›na giderek bu oyuna alet olacaklard›r. Böylece çark iflleyemeye devam edecek, modern köleler efendilerini seçmifl olacakt›r. ‹flçi s›n›f› ve emekçiler, 3 Kas›m seçimlerinden bu yana geçen süre içerisinde çal›flma koflullar›nda hiçbir iyilefltirme yaflamam›flken bu suni kamplaflmalara neden inans›n ki ? Hangi inançtan, milliyetten, kültürden olursa olsun yaflam› üreten, yaratan, al›nteri ile tüm güzellikleri var eden iflçi s›n›f› ve emekçiler birleflerek yaflad›klar› korkunç sömürünün sorumlular›n› yarg›lamal›d›r. ‹fl cinayetlerinde yaflam›n› kaybeden, ifl koflullar›ndan kaynakl› olarak hastalanan, günde 15 saat çal›flmas›na ra¤men evini geçindiremeyen iflçilerin, emekçilerin bunun hesab›n› sormas› gerekmektedir. 5 y›l boyunca asgari ücreti IMF’nin talimatlar› ile enflasyonun alt›nda belirleyen AKP de¤il midir? Sosyal Güvenlik Yasas›’ndaki de¤ifliklik-
rine jandarma ve polis iflçilere sald›rd›. Sald›r›da 29 iflçi yaraland›. Ambulansla Salihli Devlet Hastanesi’ne kald›r›lan iflçiler, daha sonra gözalt›na al›narak Salihli Emniyet Müdürlü¤ü’ne götürüldüler. Di¤er iflçiler ise sald›r›lar› protesto etmek için yürüyüfl yapt›. Yürüyüfle sanayi iflçileri ve esnaf alk›fllarla destek verdi. Grevci iflçilerden Sezai Cesur “Belediye yönetimini k›n›yorum. Ekmek mücadelemizin karfl›s›na copla, biber gaz›yla ç›kt›lar” fleklinde konuflurken iflçilerden ‹zzet Uçar da “Belediye yönetimine oy verdim. Bin piflman›m.” dedi. (H. Merkezi)
leri onaylayan CHP de¤il midir? Emeklilik yafl›n› yükselten, “paran yoksa öl” mant›¤›n› hastanelerimize yerlefltiren, K‹T’leri satan, ülkemizi parsel parsel peflkefl çeken bunlar de¤imlidir? AKP, CHP MHP veya bir baflkas› iflçi s›n›f› için emekçiler için insanca yaflanabilecek bir dünya için neler yapm›flt›r? Bir avuç asalak sefahat içinde yaflarken milyonca iflçi, emekçi yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda yaflam kavgas› vermektedir. Tekstil atölyelerinde s›n›rs›z bir sömürüye maruz kalan, maden ocaklar›nda hiçbir emniyet güvencesi olmadan çal›flan, tersanelerde her an ölümle burun buruna olan tersane iflçileri, ald›klar› maafllarla ay›n sonunu nas›l getirece¤ini kara kara düflünen kamu emekçileri, hesap sorman›n vaktinin geldi¤ini bilmelidirler! Egemen s›n›flar›n ç›kard›¤› yasalarla özellefltirmeler sonucunda binlerce iflçi iflsizler ordusuna kat›l›rken, tafleronlaflt›rma ile iflçi s›n›f›n›n örgütlenmesinin önüne geçilmekte sendikalaflma ya çal›flan iflçilere bask› uygulanmaktad›r. Devlet, iflçi s›n›f›n›n aleyhine olan bu yasalar› ç›karmak ve uygulamak için yasama yürütme ve yarg› kurumlar› ile polisi ve ordusu ile gece gündüz çal›flmaktad›r. Gayet aç›kt›r ki, bu devlet iflçi s›n›f› ve emekçilerin devleti de¤il komprador burjuvazinin ve toprak a¤alar›n›n devletidir. ‹flçi s›n›f›n›n yaflad›klar› bunun en önemli kan›t›d›r. AKP hükümette oldu¤u süre boyunca ülke tarihinin en büyük özellefltirmelerine imza atm›fl, en büyük iflsizlik oranlar›na ulafl›lm›fl, IMF tara-
Ankara Fizik Tedavi Rehabilitasyon Merkezi Hastanesi’nde çal›flan Genel-‹fl’e ba¤l› Konut ‹flçileri fiubesine üye iflçiler, tafleron flirket Piramit taraf›ndan sendikadan istifa etmeleri için bask› yap›ld›¤›n› dile getirerek eylem yapt›lar. Rehabilitasyon Merkezi Hastanesi’nde çal›flan iflçiler, flirket yetkililerinin iflten atmakla tehdit ederek sendikadan istifa etmelerini istedi¤ini belirttiler. Genel-‹fl Sendikas›’na üye olan 57 iflçiye “Sendikal› iflçi istemiyorum, istifa edin gelin çal›fl›n” diyerek bask› yapan flirket patronuna karfl› iflçiler, 14 Haziran günü Rehabilitasyon Merkezi önünde biraraya gelerek bir eylem yapt›lar. fiirket yetkilileri ile görüflmek isteyen iflçilerin bu talebi yan›ts›z kald›. ‹flçiler ad›na konuflan Zeynel Diyip; sa¤l›kta yaflanan dönüflümün sa¤l›k çal›flanlar› için her geçen gün kâbus haline geldi¤ini dile getirdi. Sendikal haklar›na sahip ç›kmak için mücadele yürüten iflçiler, sorunlar›n çözülmesi talebiyle, Sa¤l›k Bakanl›¤›’na yürüdü. Bakanl›k önünde konuflan örgütlenme sekreteri Erol Ekici, haks›zl›klara ve kurals›zl›klara inat örgütlenmeye devam edeceklerini söyledi. (H. Merkezi)
f›ndan en baflar›l› ülke seçilmifltir. IMF’nin direktifleri ile uygulanan politikalar sonucunda milyonlarca köylü üretemez hale gelmifl büyük flehirlere göç etmifltir. AKP hükümeti kendisinden öncekilerin yapt›¤›n› yapm›flt›r. 22 Temmuz’dan sonra oluflturulacak hükümette aynen böyle yapacakt›r. Çünkü ülkeyi yöneten meclise getirilen hükümet de¤il egemen s›n›flard›r. Meclis bunun görüntüsünden ibarettir. K›sacas› seçim, düzenin meflrulu¤unu genifl iflçi, köylü ve emekçi kitlelerinin gözünde yeniden kurmaya çal›flmas›ndan baflka bir fley de¤ildir. ‹flçi s›n›f›, yoksul köylülük genifl halk kesimleri yaflamlar›n› çekilmez hale getiren bu düzenin zorbal›¤›na onay vermemelidir. ‹flçi s›n›f›, s›n›f düflmanlar›na karfl› dayan›flmas›n› yükselterek sand›¤a gitmemeli, oy vermemeli, oyuna alet olmamal›d›r. ‹flçi s›n›f› cellâd›n› seçmemeli, seçim tezgâh›n› bozmal›d›r! ‹flçi s›n›f›n›n s›n›f düflmanlar›na karfl› alaca¤› do¤ru tutum budur. ‹flçi s›n›f›, bu seçim sürecini s›n›f dayan›flmas›n› yükseltmenin ve yaflad›¤› zulmün sorumlular› ile hesaplaflman›n günü olarak görmelidir. Ç›kart›lmaya çal›fl›lan yeni yasalarla birlikte iflçilerin, emekçilerin yaflam›n›n daha da zorlaflaca¤›n›n bilincinde olmal›, buna dur demelidir. Yeni hükümetle yaflam koflullar›n›n de¤iflmeyece¤inin fark›nda olmal›d›r. Umudunu, gelece¤ini Meclis’e girecek partilere ba¤lamamal›d›r. Çünkü çözüm ne bu seçimde, ne bu seçimden Meclis’ten ç›kacak hükümette ne de bu devlettedir.
6
29 Haziran-12 Temmuz 2007
77
“Parlamento’nun bir iflflllevi yok asl›nda!”
‹kitelli; sanayinin geliflmifl, fabrikalar›n ve iflçi s›n›f›n›n yo¤un oldu¤u bir bölge. Binlerce iflçinin çok kötü koflullarda, çok düflük ücretlerle çal›flt›¤› bu bölgede sendikal mücadele ise yok denecek kadar az. ‹kitelli’de bulunan ve büyük firmalara çal›flan kundurac›lar›n bulundu¤u Aymakoop Kundurac›lar Çarfl›s›’nda da durum bundan farkl› de¤il. ‹flçiler, küçük iflletmelerin sahipleri yaflam koflullar›n›n her gün biraz daha zorlaflt›¤›ndan, daha çok çal›flmalar›na ra¤men daha az para kazand›klar›ndan flikâyetçi. ‹flçilerin sorunlar› ile ilgili bir önceki say›m›zda yay›nlad›¤›m›z söyleflinin ard›ndan seçim atmosferi ile ilgili olarak düflüncelerini almak üzere yeniden iflçilere gittik. Sorular›m›z› yan›tlayan iflçiler, özellikle son y›llarda yurtd›fl›ndan ihraç edilen ürünlerin piyasadaki fiyatlar› çok düflürdü¤üne dikkat çekiyor. Bir önceki seçimlerden bu yana fiyatlar›n daha da düfltü¤ünü söyleyen iflçiler, bu seçimlerden sonra durumun daha da kötüye gidece¤ine inan›yor. Siyasi partilerden ifl koflullar›n›n, parça bafl› fiyatlar›n›n de¤iflmesi anlam›nda hiçbir beklentisi olmayan iflçiler, boykot tutumunun
asl›nda do¤ru oldu¤unu düflünüyorlar, ancak bunun sonucunda hiç istemedikleri bir partinin hükümet olmas›ndan korkuyorlar. Hepsinin ortaklaflt›¤› en önemli nokta ülkemiz egemenlerinin ABD emperyalizmiyle olan ba¤›ml›l›k iliflkisi. Seçimlerin, herhangi bir siyasi partinin bu iliflkiyi de¤ifltiremeyece¤ine inan›yorlar. ‹flçilerin esas olarak Meclis’ten veya siyasi partilerden hiçbir beklentisi yok.
Bunlardan bir fley beklemiyorum! - 2002 seçimlerinden 2007’ye kadar geçen süreyi nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Çal›flma koflullar›n›zda bir de¤ifliklik oldu mu? - Geçen süre içinde ifller daha da kötüye gitti. Burada çok büyük firmalar var. Patronlar “istersen yapars›n, istersen yapmazs›n” diyorlar. Bizim gibi iflçilerin de ihtiyac› var, çal›fl›yorlar. ‹flin hiçbir kazanc› yok, yan›ndakine haftal›k vermek zorundas›n. Ben kazanam›yorum ki vereyim. Dediler “enflasyon düflüyor”. “Bu fi-
Uki tekstil iflflççileri, sendikaya ve patrona karflfl›› ifl b›rakt› Çatalca’da kurulu bulunan Uki Tekstil’de çal›flan iflçiler, ücretlerinin ödenmemesi ve sendikan›n duyars›zl›¤›na karfl› 12 Haziran’da ifl b›rakt›. TEKS‹F Sendikas› Avc›lar fiubesi’ne üye olan iflçiler, hak ettikleri primleri ve ücretlerini alam›yordu. Yaklafl›k 700 iflçinin çal›flt›¤› fabrikada iflçiler, T‹S imzalanmas›na ra¤men hala asgari ücretle çal›fl›yordu. ‹flçiler sendikan›n sorunlar›yla ilgilenmedi¤ini dile getirerek, sendikac›lara olan tepkilerini de ortaya koydu. ‹flçiler ifl b›rakma eylemini patronun iflçi ç›karmayaca¤›na ve ücretleri ödeyece¤ine dair söz vermesi ile bitirdi. Ancak patronun iflçi ç›karmas› üzerine eylemlere yeniden baflland›. 13 Haziran günü gerçekleflen ifl b›rakma eyleminde iflçilerle görüflen patron, vergi iadelerini ödeye-
rek 15 Haziran tarihine kadar alacaklar›n›n tamam›n›n ödenece¤i sözünü verdi. Bunun üzerine iflçiler ifl bafl› yapt›. ‹flçiler, yap›lan eylemi elefltiren ve “yasal olarak hakk›n›z yok” aç›klamas› yapan sendikaya da tepkili. ‹flçilerin hak arama mücadelesi sürerken patron da verdi¤i tüm sözlere ra¤men 50 iflçiyi daha iflten ç›kard›. TEKS‹F Avc›lar fiube Baflkan› Tanr›verdi Aybirdir direniflteki iflçileri suçlayarak hakaret etti. ‹flçiler flube baflkan›n›n bir kad›n iflçiyi tartaklad›¤›n› da dile getirdi. ‹flçiler son olarak sendikan›n tutumunu protesto etmek amac›yla sendikadan topuca istifa etmeyi düflünürken at›lan arkadafllar› için de ifle iade davas› açmaya haz›rlan›yor. (‹stanbul)
yatlara sonra yans›yacak”, hiçbir fley yok. Yapt›¤›m›z ifl, kazand›¤›m›z para daha da geriye gidiyor. Benim halim 2 y›l önce iyiydi, flimdi daha kötü. - Meclis’teki partilerin hükümetin yapt›klar› benim için bir fleyi de¤ifltirmiyor diyorsunuz… - Tabi de¤iflmiyor. Önceden de böyleydi. - 22 Temmuz’da hangi partiye oy vermeyi düflünüyorsunuz? - fiu andaki hükümete, AKP’ye verece¤im. Bir önceki seçimlerde MHP’ye verdim. MHP de geldi, DSP de geldi. Bir fley görmedik. - AKP’nin hangi icraatlar›ndan dolay› oy veriyorsunuz? - ‹craatlar›ndan de¤il de, memlekette en az›ndan her gün zam yok. Al›m gücün, kazand›¤›n para her gün düflüyor, ama memlekette düzen var. Bu yüzden AKP’ye verece¤im. - 22 Temmuz’da AKP hükümet olursa sizin için de¤iflen bir fley olacak m›? - Valla ben bir fley beklemiyorum. - Bir fley de¤iflmeyecekse oy vermek neden? - Vatandafll›k görevimi yapmam laz›m. - Peki, Meclis’in ülkedeki temel meselelerde bir yetkisi oldu¤unu düflünüyor musunuz? - Böyle bir fleyleri yok. Cumhurbaflkanl›¤› seçimlerinde ortaya ç›kt›. Parlamentonun bir ifllevi yok asl›nda. - O zaman bu partilere oy vermek, bofluna oy kullanmak anlam›na gelmez mi? – Gelmez, öbürlerinin bafla geldi¤ini düflündü¤üm zaman moralim bozuluyor benim. - Limanlar›n, madenlerin sat›lmas›
ile ilgili yasalar ç›kt›. Bunlar›n alt›na CHP de AKP de imza att›. - Ba¤›ml›s›n. Mecbur atacak. Özal ‘83’te geldi, o günden beri her fleyin Amerika’ya ba¤›ml›. AKP de bafla gelmeden önce Amerika’ya flöyle böyle diyorlard›. Ne oldu? Kim hükümete gelirse gelsin Amerika ile çal›flmak zorunda. - Biz kime verirsek verelim de¤iflen bir fley olmayacak yani… - Yok tabii. Memlekette böyle bir fley yok. - Ne yapmak laz›m? Çözüm öneriniz nedir? - Her fleyin temelden de¤iflmesi laz›m. - Düflüncelerinizi bizimle paylaflt›¤›n›z için teflekkür ederiz - Ben teflekkür ederim.
Meclis bir fleyi de¤ifltirmez! - Kaç y›ld›r bu ifli yap›yorsunuz? Siz 2002 y›l›ndan bu yana geçen süreyi nas›l yorumluyorsunuz? - 12 y›ld›r bu ifli yap›yorum. Benim düflüncem hangi parti olursa olsun bence hiçbirinde ifl yok. ‹flimizde bir de¤ifliklik yok. - Geçen süre içinde çal›flma koflullar›n›zda bir de¤ifliklik yoksa AKP’ye tepkili olman›z gerekmiyor mu? - Sonuçta hangisine oy verirsem vereyim, ayn› fleyler olacak. Bunun art›lar› var. - Meclis’in ülkenin önemli konular›nda bir fonksiyonu oldu¤una inan›yor musunuz? - Meclis’in bir fleyi de¤ifltiremedi¤i ortada. Hangi partinin hükümet oldu¤u önemli de¤il. ‹stenmedi¤i zaman Meclis’te bir fley yapt›r›lm›yor. Bu ortada. Hiçbirinin seçilmeyece¤ini bilsem oy kullanmam. Ama benim hiç istemedi¤im bir parti bafla gelebilir. (‹stanbul)
Harb-‹fl kaybedilen haklar› için yol kesti Türk Harb-‹fl Anadolu Yakas› fiubesi 20 Haziran tarihinde davam eden T‹S görüflmeleri kapsam›nda bir bas›n aç›klamas› yaparak, gasp edilen haklar›n› geri alacaklar›n› ilan etti. Aç›klama öncesinde, flube önünde toplanan 1.200 Harb-‹fl üyesi iflçi, k›sa süreli¤ine E-5 Karayolu’nu trafi¤e kapad›. Daha sonra flube önüne gelen iflçiler ad›na burada Harb ‹fl Anadolu Yakas› fiube Baflkan› Hüseyin Över bir bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›klamada yürütülen T‹S görüflmelerine iliflkin geliflmelere de¤inen Över; “Kamu Çal›flanlar› Toplu ‹fl Sözleflme Müzakereleri’nde gerek hükümetle tüm kamu çal›flanlar› ad›na yürütülen çal›flmalar, gerekse kendi iflyerlerimiz için yürütülen müzakerelerden sonuç al›namam›flt›r” dedi ve kamu iflçisinin geçmifl dönem kay›plar›n›n telafi edilmesi talebinden geri ad›m atmayaca¤›n› söyledi.
Aç›klaman›n devam›nda ise; “Türk-‹fl’in bünyesinde oluflturulan Kamu Koordinasyon Kurulu’nun hükümete sundu¤u teklifin, kamu çal›flanlar›n›n geçmiflten bugüne yaflanan kay›plar›n› k›smen telafi edecek bir teklif oldu¤unu düflünüyor ve destekliyoruz. Türk-‹fl’in hükümetle müzakereleri sürecinde alaca¤› kararlar›n arkas›nda oldu¤umuzu ilan ediyoruz” diyen Över, Türk-‹fl’in teklif etti¤i flartlar› kabul edildi¤i takdirde, y›llarca haklar› gasp edilen kamu iflçisinin hakk›n›n verilmifl olaca¤›n› savundu, bu hakk›n al›nmas› için gereken her türlü mücadeleden geri durmayacaklar›n› vurgulad›. ‹flçilerin yo¤un ilgi gösterdi¤i aç›klama boyunca s›k s›k “Yaflas›n iflçilerin birli¤i”, “Sat›lm›fl Türk-‹fl istemiyoruz”, “Harb‹fl burada, Türk-‹fl nerede”, “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›” gibi sloganlar at›ld›. (Kartal)
7
77
29 Haziran-12 Temmuz 2007
Bunlar›n hiçbirine
OY YOK!
Geçimini tar›m iflinden kazanan mevsimlik iflçiler, ülkenin dört bir yan›nda oldu¤u gibi Mersin-Tarsus’ta da ciddi sorunlarla karfl› karfl›ya. Ald›klar› yevmiyelerden a¤›r çal›flma koflullar›na kadar onlarca sorunun alt›nda ezilen mevsimlik iflçilerle yapt›¤›m›z röportaj› bu sorunlara bir daha dikkat çekmek için sizlere sunuyoruz. - Hangi iflte çal›fl›yorsunuz? - Tar›m iflçisi- 3 y›ld›r Yenidünya topluyorum. Annem ve ben bu iflte çal›fl›yoruz. - Yaflad›¤›n›z sorunlar› anlat›r m›s›n›z? - Zorluklar›n bafl›nda iflveren ve elçilerin bask›lar› geliyor. ‹flverenler daha az para vermek için, iflçilere ba¤›rarak iflin hemen bitmesini sa¤l›yorlar. Bu da iflçileri insan yerine koymad›klar›n› gösteriyor. Elçilerin ise iflin hemen bitmesi gibi bir derdi yok, onlar iflçilerin iflverenlere tamamen boyun e¤mesi için kullan›lan bir araç. Bunun yan›nda çal›flma saatlerinin düzensizli¤i ve fazlal›¤› gibi bir sorunumuz bulunmaktad›r. Normalde yapt›¤›m›z anlaflmaya göre sabah saat 6:30 iflbafl› ve saat 16:30’da paydostur. Ama iflverenler bunu uygulam›yor. Bizleri saat 5:30’da götürüyor ve paydos saati belli olmuyor. Di¤er bir sorun ise yevmiye sorunudur. ‹flçilerin alaca¤› yevmiyelerin miktar› belli de¤il.
“Biz de onlar› yok sayaca¤›z!” - Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? Tar›m iflçisi- Urfal›y›m, 25 y›ld›r Tar-
sus’tay›z. Babam›n hayvanc›l›kla u¤raflt›¤› dönemler geçimimizi kendimiz sa¤layabiliyorduk. Ama mallar›m›z elimizden kayboldu¤undan itibaren tar›m ifline bafllad›k. Kendimi bildim bileli ailemle beraber tar›m iflinde çal›fl›yoruz. - Siz çal›fl›rken yaflad›¤›n›z sorunlar› anlat›r m›s›n›z? - Birincisi ifllerin yorucu olmas›d›r. ‹kincisi eme¤imizin karfl›l›¤›n› alamay›fl›m›zd›r ve bunun yan›nda da hiçbir de¤eri olmayan bir mal gibi görünmemizdir. En zor flartlar alt›nda çal›flmam›za ra¤men, iflverenlerin verdi¤i düflük ücret bizlerin geçimini sa¤layamamam›za neden olmakta ve bu da bizlerin daha farkl› ifller yapmam›za yol açmaktad›r. Üçüncüsü, ifl verenler bizleri aç sefil b›rakmakta ve hakaret etmektedir. - Biz YDG’liler olarak bu yaflananlara
karfl›y›z. Ve bunun için bafllatt›¤›m›z bir çal›flma var. Bu konuda
neler söyleyeceksiniz? - E¤er böyle bir çal›flma bafllat›l›yorsa biz her zaman yan›n›zday›z. A¤alar›n ve patronlar›n bask›s› alt›nda ezilmektense sizin bafllatt›¤›n›z çal›flmaya kat›lmal› ve mücadele etmeliyiz. Biz iflçiler fazla bir fley bilmedi¤imizden sesimizi ç›karam›yoruz. Çünkü a¤alar da
bir nevi devlettir. Biz sizinle beraber mücadele ederiz, sizin de bizim yan›m›zda olup buna öncü olman›z gerekir. Bizler hep beraber mücadele etti¤imizde kazanaca¤›m›z›, sizin öncü olup bafllatt›¤›n›z eyleme bizim de destek vermemizle ald›¤›m›z sonuçtan gördük. Bunu da yevmiyelerin yükseltilmesinden anl›yoruz. - Peki, önümüzdeki ay bir seçim olacak bu konuda ne düflünüyorsunuz? - Valla hiçbirine oy vermeyece¤im. Çünkü hepsi bizi seçim arifesinde uyutup hatta baz›lar› maddi olarak yard›m ederek flirin görünmeye çal›flmaktad›r. Ama bu sadece seçimler bitene kadar sürüyor. Sonra bak›yoruz ki biz yine köle gibi çal›flmaya devam ediyoruz. Biz eme¤imizin karfl›l›¤›n› vermelerini de beklemiyoruz. Yeter ki bizim var oldu¤umuzu bilsinler. Ama bunu yapm›yorlar ve bizi yok say›yorlar. Bundan sonra biz de onlar› yok sayaca¤›z. Onlar›n bize bir zamanlar yapt›¤› gibi. (Tarsus YDG)
Bir tar›m bölgesi olarak Kazanl› ve seçimlere dair görüfl flller... ‹flçi ücretlerinin dahi belli bir grubun inisiyatifinde belirlendi¤ini, iflçilerin söz hakk›n›n olmad›¤›n›, a¤al›k düzeninde çal›flt›klar›n› anlatan iflçiler ücretlerin azl›¤›ndan flikâyetçi... Mersin’in Kazanl› beldesi, Mersin kent merkezinin 14 km do¤usunda, 30.000 dekar alan üzerinde kurulmufl bir sahil beldesidir ve 1969 y›l›nda Belediye olmufltur. D›flar›dan göç almaya oldukça elveriflli bir yap›ya sahip olan Kazanl›’da nüfus 20.000 civar›ndad›r. S›n›rlar› içerisinde merkezi olarak Tekke Mahallesi, Cumhuriyet Mahallesi, Yeni Mahalle ile Kum Mevkii, Toprak Tepesi bulunan belde, 7 km uzunlu¤unda kumsal sahili olan co¤rafi yap›ya sahiptir ve Çukurova’n›n en verimli tar›m alanlar›ndan birine sahiptir. Ülkemizin en önemli örtü alt› turfanda, sebze-meyve yetifltiricili¤i merkezlerinden biridir. Nüfusunun % 90’› geçimini sera alt›nda turfanda sebze ve meyve yetifltiricili¤i ile sa¤lamaktad›r. Yaklafl›k olarak 18.000 dekarl›k kapal› tar›m alan› mevcuttur. Bölgenin temel geçim kayna¤› tar›md›r. Yetifltirilen tar›m ürünlerinin büyük bir k›sm› ihraç edilip ülke ekonomisine büyük girdiler sa¤lamaktad›r. Ürünlerden en yayg›n olan Yeflil Sivri Biber “Kazanl› Sivrisi” olarak literatürde yerini alm›flt›r. Bölge halk›n›n ortalama % 80 gibi
bir bölümünü Arap milletinden insanlar›m›z oluflturmaktad›r. Asimilasyonun yo¤un oldu¤u ülkemizde k›smi anlamda kendi öz kültürlerini yaflamaya çal›flan nadir bölgelerdendir. Bölge genel anlam›yla demokrat bir yap›ya sahiptir. Bölgede iflçilerin büyük bir k›sm› Türkiye Kürdistan› kökenli olup bu çevrelerde ikamet etmektedir. Bölgenin köylük özelliklerini kaybetmemesinden dolay› iç içe geçmifl bir feodal yaflam biçimi mevcuttur. Son zamanlarda seçimler üzerine her yerde oldu¤u gibi burada da bir hareketlilik yaflan›yor. Burada da köy halk›, her zamanki gibi, sadece seçim zaman› hat›rland›klar›n› dile getiriyor. Bölgede ciddi anlamda bir CHP taban› olmas›n›n yan› s›ra feodal yaflamlar›ndan kaynakl› olarak burada oylar daha çok birey özgülünde veriliyor. Fakat son süreçte köy halk› art›k siyaset adamlar›n›n bir fley yapamayaca¤›, sadece kendi koltuklar›n› düflündü¤ünü söylüyor. Genel olarak köy halk› kendi deyimleriyle bir taraftan “bir de bunu deneyelim” der-
ken bir taraftan sitem ediyorlar. fiu aflamada bir de GP’yi deneyeceklerini vurguluyorlar. Genç nüfusun yo¤un oldu¤u bölgede iflsizli¤in hat safhalara geldi¤ini gören halk “bir de” umutlar›n› hala tafl›yor. Birçok siyasi partinin u¤rak oldu¤u bölgede MHP de genç nüfusa hitap etmeye çal›fl›yor. Fakat köy halk› vaatlerin hiçbir zaman yerine getirilemeyece¤ini, özellikle de milliyetçi hareket diye tabir ettikleri partiden medet umulmayaca¤› kan›s›ndad›r. Köy halk›n›n geneli iflsizlik, yoksulluk gibi sorunlarla iç içe yafl›yor. Daha çok tar›msal bölge olmas›ndan kaynakl› genel olarak zirai ilaçlar›n, mazot ücretlerinin zamlanmas›ndan yak›n›yor. Bölgede bir köylü derne¤i olmas›na ra¤men iflletilmedi¤i, köylülerin sorunlar›yla kimsenin ilgilenmedi¤inden yak›n›p, birilerinden umut bekliyorlar. ‹flçi ücretlerinin dahi belli bir grubun inisiyatifinde belirlendi¤ini, iflçilerin söz hakk›n›n olmad›¤›n›, a¤al›k düzeninde çal›fl-
t›klar›n› anlatan iflçiler ise ücretlerin azl›¤›ndan flikâyetçi... Anlatmaya çal›flt›¤›m›z bu gerçeklik asl›nda ülkemizin baflka yerlerinde de yaflanmakta ve gitti¤imiz insanlar “vatandafll›k görevi”, “hakk›m›z”, “hiçbir fley yapmamaktan daha iyidir” diyerek “en az›ndan bir tanesini daha deneme” ad› alt›nda kötünün iyisini seçeceklerinin alt›n› çiziyorlar. Ama bir taraftan da düzen partilerinin hiçbirine güvenlerinin kalmad›¤›n› belirterek, hükümettekine lanet okuyorlar. Öyleyse bu durumda yap›lmas› gereken asl›nda bunlar›n hiçbirinin birbirinden bir fark› olmad›¤›n›n alt›n› çizerek, as›l tepki gösterme yolunun kötünün iyisini seçmek de¤il, sand›k bafl›na gitmemek oldu¤unu kendi yaflamlar›ndan örneklerle kitlelere anlatmakt›r. (Mersin YDG)
8
29 Haziran-12 Temmuz 2007
77
Karanl›k ça¤r›ya ayd›nl›k cevap!
Genelkurmay Baflkanl›¤›’n›n gece yar›s› yay›nlad›¤› e-muht›ralarla yapt›¤› linç ça¤r›lar›na, faflist sistemin Kürt halk›na yönelik sürdürdü¤ü imha ve inkar politikalar›na karfl› tepkilerin ard› arkas› kesilmiyor. * BDSP, EHP, EMEP, SDP, HKM, ESP, HÖC, Mücadele Birli¤i gibi birçok devrimcidemokrat kurum ve partinin ortak yapmak istedikleri bas›n aç›klamas› faflist kolluk kuvvetlerinin sald›r›s› sonucu yap›lamad›. 16 Haziran 2007 Cumartesi günü ö¤len saatlerinde Taksim Tramvay Dura¤›’nda
örgütlenmek istenen bas›n aç›klamas›na polis sald›rd›. Cumartesi günü Taksim’de bir araya gelen kurum üyeleri, aç›klamadan önce “K›flk›rtmalara provokasyonlara, linçlere, katliamlara son! Kürt halk›na özgürlük!” yaz›l› pankart açarak, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Biji Bratiya Gelan” gibi sloganlar› att›. Bas›n aç›klamas› okunaca¤› esnada polisin pankartta yaz›lan “Kürt halk›na özgürlük!” ifadesinden kaynakl› müdahalesi k›sa bir süre sonra faflist kolluk kuvvetlerinin eylemcilere yönelik azg›n bir
sald›r›ya dönüfltü. Sald›r› sonucu 30’dan fazla kifli gözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nan eylemciler polise karfl› direnirken “Faflizme karfl› omuz omuza”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” ve “‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenecek” sloganlar›n› hayk›rd›lar. Bu arada sald›r›y› görüntüleyen DPG muhabiri Begüm Tuncer de gözalt›na al›nd›. Yine bas›n aç›klamas›n›n yap›laca¤› alandan geçerken polisin bir eylemciye yönelik fliddetine sessiz kalmayarak müdahalede bulunan Y›ld›z Y›ld›z isimli kifli de gözalt›na al›nd›. * 23 Haziran Cumartesi günü bir araya gelen ESP, HÖC, Partizan, DHP, ÖMP, EHP, HKM, Devrimci Hareket, TÖP ve SDP’nin oluflturdu¤u kitle yapt›¤› bas›n aç›klamas› ile karanl›k muht›ralara karfl› “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” ve “Faflizme karfl› omuz omuza” cevab›n› hayk›rd›. “K›flk›rtmalara, linçlere, provokasyonlara, katliamlara son, yaflas›n Türk ve Kürt halk›n›n mücadelesi” pankart›n›n yan› s›ra “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”,
“Kahrolsun MGK-M‹T-CIA-Kontrgerilla”, “Faflizme karfl› omuz omuza” vb. dövizler açan kitle yapt›¤› aç›klamada; Genelkurmay Baflkanl›¤› taraf›ndan yap›lan ‘teröre karfl› kitlesel refleks’ aç›klamas›n›n iç savafl k›flk›rt›c›l›¤› oldu¤unun alt› çizilerek, “yap›lan bu tür aç›klamalarla toplumsal dinamiklerin bast›r›lmas›, sindirilmesi, demokratik hak ve özgürlüklerin s›n›rland›r›lmas› hedeflenmektedir” denildi. Aç›klaman›n yap›ld›¤› gün ve 24 Haziran’da Ça¤layan Meydan›’nda yap›lmak istenen mitinglerin halk›m›z› birbirine karfl› k›flk›rtmaya hizmet etti¤i belirtilerek, “Halklar›m›z Genelkurmay’›n k›flk›rtmalar›na gelmemeli, mitinglere gitmemeli ve bu oyuna alet olmamal›d›r” denildi. Son olarak, “flovenizmi k›flk›rtan, linçlere provokasyonlara zemin haz›rlayan, katliamlar› meflrulaflt›ran politikalara son verilmelidir” ça¤r›s› yap›larak, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” ve “Kürt ulusuna özgürlük” sloganlar› ile son buldu. (‹stanbul)
Genelkurmay’›n e-muht›ralar›na karfl fl›› kitlesel tepkiler 18 Haziran güAdana nü Adana ‹nönü Park›’nda bir araya gelen Al›nteri, THYAD-DER, ÇHKM, ESP, DHP, ‹flçi Mücadelesi, HÖC, Partizan ve Devrimci Yaflam üyeleri “Irkç›l›¤a faflizme karfl› yaflas›n haklar›n kardeflli¤i” yaz›l› pankart açarak “Eflitlik kardefllik, Kürt ulusuna özgürlük” ve “Kahrolsun M‹T, CIA, kontrgerilla” sloganlar›n› att›. Kitle ad›na aç›klama yapan ÇHKM Sözcüsü Mehmet B›ld›rc›n, “Bir taraftan ülkeyi seçim gündemine sokanlar, di¤er taraftan emekçilerin haklar›n› gasp eden politikalar› ve yeni bask› yasalar›n› hayata geçiriyor” dedi. Genelkurmay Baflkanl›¤›’n›n Kürtleri hedef alan aç›klamalar›n› elefltiren B›ld›rc›n, flunlar› söyledi: “Çok iyi bilinmektedir ki Kürt halk›na karfl› 80 y›ld›r uygulanan inkar, imha, asimilasyon politikalar› iflas etmifltir. Yeni s›k›yönetim y›llard›r ve onlarca kez yap›lm›fl ancak hiçbir çözüm elde edilmemifltir.”
Adana’da “polis kanunu” protestosu
a Ankar
22 Haziran günü bir araya gelen devrimci kurumlar ortak bir aç›klama yapt›. Kitle s›k s›k “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Kahrolsun MGK, M‹T, CIA, Kontrgerilla”, “Kürt halk›na özgürlük” ve “Biji bîratiya gelan” sloganlar›n› atarken, “Kürt ve Türk halklar› kardefltir”, “Katliamlara son Kürt halk›na özgürlük”, “Faflizme karfl› omuz
14 Haziran günü Adana Adliyesi önünde bir araya gelen ÇHD Adana fiubesi üyeleri, Cumhurbaflkan› Sezer’in, Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nu onaylamas›n› protesto etti. Kitle ad›na aç›klama yapan Av. Yurdagül Gündo¤an, ‘Polis devletinin’ idaresi hukuka ba¤l› ve yarg›sal denetime tabi olmayan, vatandafllara hukuk güveni vermeyen, zorbal›¤a kaçan rejimleri ifade etti¤ini söyledi. Gündo¤an, artan çat›flma ortam›n› bahane edilerek üç ilin (Hakkari, Siirt, fi›rnak) güvenlik bölgesi ilan edilmesinin de hu-
omuza” ve “Susma hayk›r halklar kardefltir” yaz›l› dövizler tafl›d›. Aç›klamay› yapan Eray Destegül, son günlerde gerçekleflen miting ve k›flk›rtmalara dikkat çekerek, Genelkurmay Baflkanl›¤›’n›n 8 Haziran günü yapt›¤› ‘Teröre karfl› kitlesel refleks gösterilmeli’ aç›klamas›n›n ‘provokasyon amaçl›’ oldu¤unu söyledi.
18 Haziran günü Partizan, Bursa DHP, ESP, ‹HD, ÇHD, Tunceliler Derne¤i, BAT‹S, EMEP, SDP, DTP, ÖDP’nin ortak örgütledi¤i ve KESK fiubeler Platformu üyelerinin de destek verdi¤i eylem, Mafelkafe önünde bafllayarak AVP Tiyatrosu önünde yap›lan bas›n aç›klamas›yla sona erdi. Eylemde konuflan ‹HD fiube Baflkan› Abdülaziz Akyol, Genelkurmay Baflkanl›¤›’n›n ard› ard›na yay›nlad›¤› muht›ralarla kardefl halklar› birbirine düflman etmek istedi¤ini belirterek “Bizler buradan bir kez daha herkesi halklar aras›nda yarat›lmak istenen her türlü kamplaflma ve ayr›flmay› körükleyecek politikalara seyirci kalmay›p, dünden daha fazla ‘yaflas›n halklar›n kardeflli¤i’ demeye ‘kitlesel refleks’ ça¤r›lar›na karfl› halklar›n kardeflli¤i ve demokrasi için mücadeleye ça¤›r›yoruz” dedi.
kuksuz bir uygulama oldu¤unu kaydetti. Gündo¤an, “Genelkurmay Baflkanl›¤›’n›n yapt›¤› aç›klamada, kitleleri, tepkisini göstermek için soka¤a ça¤›rmas› yayg›nlaflan milliyetçi linç giriflimlerine davetiye ç›karmaktad›r” dedi. Gündo¤an, polis yasas› ve devam› gelecek olan anti-demokratik yasal düzenlemeler karfl›s›nda barolar, meslek örgütleri ve sendikalar› demokrasi talepleri ile birlikte hareket etme ça¤r›s›nda bulundu. (Mersin)
9
77
29 Haziran-12 Temmuz 2007
“12 Haziran Dünya Çocuk ‹flflççili¤i ‹le Mücadele Günü”
Çocuk iflflççili¤i yine gündemde
“12 Haziran Dünya Çocuk ‹flçili¤i ‹le Mücadele günü” nedeniyle “çocuk iflçili¤i”, “çocuk eme¤i sömürüsü” bir süreli¤ine de olsa gerek faflist devletin ve kurumlar›n›n gerekse de burjuva-feodal medyan›n gündemine bir kez daha girebildi. Yine her sorunda oldu¤u gibi bu sorunda da veriler ortaya kondu, sorunun giderilmesine(!) yönelik yap›lan çal›flmalardan ve bundan sonra yap›lacak çal›flmalardan bahsedilerek, bol bol ahkâm kesildi, nutuklar at›ld›. Ama ne hikmetse sorunun esas kayna¤›na hiç de¤inilmedi. Bilinçli olarak sorunun temellerinden uzak durularak, sorun
kiflilere, yetersizliklere, ailelere, duyars›zl›¤a vb. ba¤land›. Uluslararas› kurulufllar›n yapt›klar› aç›klamalarda, dünyada 200–250 milyon civar›nda çocuk iflçi oldu¤u vurgulan›rken, bunlar›n büyük bir bölümünün fiziksel, zihinsel, sosyal vb. geliflimlerine zarar veren koflullarda ve temel özgürlüklerden yoksun olarak çal›flt›r›ld›¤› belirtiliyor. Ayr›ca aç›klamalarda, çocuk iflçili¤inin “az geliflmifl”, “geri b›rakt›r›lm›fl” veya “geliflmekte olan” vb. ifadelerle tan›mlanan, emperyalizmin siyasi ve ekonomik tahakkümü alt›ndaki ülkelerde yo¤unlaflt›¤›na dikkat çekiliyor. Uluslararas› Çal›flma Örgütü (ILO) verilerine göre, çocuk iflçili¤inin, en yo¤un olarak görüldü¤ü sektör olan tar›mda, dünyada toplam 132 milyon çocuk çal›fl›yor. Bu oran çocuk iflçi toplam›n›n yüzde 70’ine denk geliyor. Yine ILO verilerine göre, dünya genelinde çocuklar›n çal›flmaya bafllama yafl›n›n 5’e kadar düfltü¤ü görülürken, 10 yafl alt› çocuk iflçi oran› toplam çocuk iflçi say›s›n›n yüzde 20’sini oluflturuyor. Ülkemize bakt›¤›m›zda, resmi rakamlara göre, nüfusun % 20-25’ini oluflturan 15–20 milyon civar›nda (6–17 yafl aras›) çocuk bulunmakta. Ve bunlar›n yüzde % 20’si yani 4–5 milyon aras› çocuk, tar›m baflta olmak üzere sanayi ve hizmet sektöründe çal›fl(t›r›l)maktad›r. Tüm dünyada oldu¤u gibi ülkemizde de çocuklar›n çal›fl(t›r›l)mas›n›n bafll›ca nedeni
yoksulluk. Çal›flan çocuklar›n büyük bir bölümü gelir düzeyi düflük ailelerin çocuklar›. Bu çocuklar›n çal›flma gerekçelerinin bafl›nda aile gelirine katk›da bulunma geliyor. Yine yüzde 66’s›n›n erkek, yüzde 34’ünü k›z çocuklar›n›n oluflturdu¤u çal›flan çocuklar›n yaln›zca yüzde 31,5’i okuluna devam edebiliyor. Son olarak verilerde, çal›flan çocuklar›n % 53’ünün ücretli veya yevmiyeli, % 2,7’sinin kendi hesab›na, % 43,8’inin ise ücretsiz aile iflçisi olarak çal›flt›¤› ortaya ç›k›yor. Bugün dünyada ve ülkemizde emek sömürüsünün “en vahfli biçimi” olarak damgalanan çocuk iflçili¤i, birçok patron için vazgeçilmez bir gelir, kâr ve zenginleflme kayna¤› olma özelli¤ini koruyor. Düflük ücret, uzun çal›flma saatleri, sosyal hak yoksunlu¤u, sigortas›z çal›flt›rma gibi patron için cazip gerekçelerden kaynakl›, çocuk iflçi çal›flt›rma çok yayg›n olarak sürüyor. Yasalarla getirilen baz› düzenlemeler de yaz›l› olmaktan öte bir anlam ifade etmiyor. Dünyada ve ülkemizde çocuk iflçili¤inin önlenmesine yönelik çal›flmalar (ülkemizde varl›¤›na tan›k olmasak da) gerçeklefltirildi¤ini duyuyoruz. Bugün, gerçekten çocuk eme¤i sömürüsünün azalt›lmas›na dönük iyi niyetli kifli ve gruplar›n çal›flmalar› olmas›n›n yan›nda esas olarak sisteme yönelecek tepkileri azaltmak, etkisizlefltirmek veya hedef flafl›rtmak- göz boyamak amaçl› çal›flmalar yürütülüyor. Ama en sonu bu çal›fl-
malar›n as›l amac›n›n çocuk iflçili¤inin dolay›s›yla sömürüsünün ortadan kald›r›lmas› olmad›¤› çok aç›k. Yap›lmak istenenler sorunun çok büyümeden kontrol alt›nda tutulmas› ve vicdanlar›n rahat ettirilmesinden öte bir anlam içermiyor. Sonuç olarak, çocuk iflçili¤i ve sömürüsünün kayna¤›nda, nereden bakarsan›z bak›n veya nereden tutarsan›z tutun sistem ve sistemin sahibi bir avuç emperyalist ve iflbirlikçisi vard›r. (Do¤aya insana dair ne varsa onun sömürüsü üzerine infla edilmifl olan bu sömürü düzeninde, sisteminde çocuk eme¤inin sömürülmemesi düflünülemez de¤il mi?) Ve çok aç›kt›r ki; bu kaynak kurutulmadan, yok edilmeden bu sorun çözülemeyecek, çocuklar›m›z›n gelece¤inin ellerinden al›nmas› engellenemeyecektir. Bu nedenle bu kayna¤a yönelmeyen, bu kayna¤› teflhir etmeyen ve en nihayetinde kurutulmas› ve yok edilmesi için mücadele etmeyen veya en az›ndan bu mücadele ile ba¤ kurmayan hiçbir iyi niyetli istem, çaba ve çal›flma sorunun çözümüne katk› sunmayacakt›r. Bu nedenle bu sorunun ortadan kalkmas›, bir daha yaflam bulmamas› ve çocuklar›m›z›n özgürce yaflayabilecekleri güzel bir gelecek için faflizme, emperyalizme ve her türden gericili¤e karfl› verilen devrimci savafl›n bir parças› olma iradesini göstermemiz gerekti¤inin fark›na varal›m. (‹stanbul)
Hapishanelerde hak ihlalleri sürüyor... Telefonda çok konufltun cezas› Hapishanelerdeki keyfi uygulamalar ve disiplin cezalar›na bir örnek de Diyarbak›r E Tipi Hapishanesi’nden geldi. Diyarbak›r E Tipi Hapishanesi’nde 3 y›l tutuklu kalan 24 yafl›ndaki ‹lknur Özdem, ailesiyle yapt›¤› telefon görüflmesini 2 dakika uzatt›¤› için 2 ay fazladan hapishanede tutuklu kald›. Nisan ay›nda cezas›n›n bitti¤ini belirten Özdem, ald›¤› disiplin cezas› nedeniyle Haziran ay›nda hapishaneden ç›kt›¤›n› anlatt›. Yaklafl›k bir hafta önce hapishaneden ç›kan Özdem, ç›kaca¤› gün Hapishane Müdürü ‹smail Gül’ün kendisini ça¤›rarak hakaret etti¤ini ve özel yaflam›yla ilgili sorular sordu¤unu söyledi. Özdem, ailelere bile görüfl yasa¤› cezas› verildi¤ine iflaret ederek, “Hapishaneye ‹mam Hatip Lisesi’nden bir ö¤retmen getirilerek tutuklulara zorla fleriat dayat›l›yor” dedi. K›yafetlere de baz› yasaklar getirildi¤ini dile getiren Özdem, “Kapri pantolon giymemize izin verilmiyordu. Giydi¤imiz zaman bize ahlak›m›z›n bozuldu¤u söyleniyordu” diye belirtti. Kad›n tutsaklarda rahim a¤z› hastal›¤›, saç dökülmesi ve kafl›nma gibi sa¤l›k sorunlar›n›n yafland›¤›n› belirten Özdem, tedavilerinin gecikmeli yap›ld›¤›n›, yap›lan tedavilerin ise veri-
len a¤r› kesici ilaçlarla geçifltirildi¤ini söyledi.
“Kürtçe konufltun” daya¤›! Erzurum H Tipi Kapal› Hapishanesi’nde bulunan Kemal Özçelik isimli tutsak, arama gerekçesiyle bulunduklar› odaya yap›lan bask›n sonras›nda al›nan eflyalar›na zarar verildi¤i ve tedavi için gitti¤i hastanede Kürtçe konufltu¤u için fiziki sald›r›ya u¤rad›¤› gerekçe-
siyle ‹HD Genel Merkezi’ne baflvuruda bulundu. Yapt›¤› baflvuruda 26 May›s günü hapishane personeli ve d›fl güvenlikten sorumlu askerler taraf›ndan kald›¤› odaya bask›n düzenlendi¤ini ve “Sald›r›n, da¤›t›n” fleklinde emirler verilerek odas›ndaki eflyalar›n da¤›t›ld›¤›n› belirten Özçelik, 30 May›s’ta ise kalp, fleker ve yüksek tansiyon sorunu nedeniyle hastaneye sevk edildi¤ini ve hastanenin mahkum ko¤uflunda yan›nda bulunan arkadafl›yla sohbet ederken d›fl güvenlik sorumlusu çavufl ve askerlerin yönlendirmesiyle çete suçlar›ndan tutuklu adli mahkumlar›n sald›r›s›na u¤rad›klar›n› kaydederek, “Onlar› rahats›z edecek bir tutum içinde olmamam›za ra¤men ‘Niye Kürtçe konufluyorsunuz?’ diyerek küfür ve hakaretlerle fiziken sald›rmaya bafllad›lar” dedi.
Kürtçe gazete istiyorsan tercüman paras› öde! Van F Tipi Hapishanesi, günlük olarak yay›nlanan Azadiya Welat gazetesini okumak isteyen tutsaklardan tercüman paras› istiyor. TUHAD-DER Van fiubesi’ne baflvuran tutsaklar Azadiya Welat gazetesini okumak is-
tediklerini ancak idarenin 70 YTL tercüman paras› istedi¤ini dile getirdi. Gazetenin tercümesi yap›ld›ktan sonra da sak›ncal› bulunmaz ise verilece¤ini aç›klad›¤›n› belirten tutsaklar bu uygulamaya tepki gösterdi. Osmanl›’dan bu yana Kürt ulusuna yönelik imha ve inkâr politikalar›n› uygulayan devlet, yaflanan bu olayla Kürt ulusuna yönelik tutumunu yeniden ortaya koymufl oldu.
F Tipi’nde say›mlarda hakaret Van F Tipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunan kardeflinin ve tutuklular›n sabah say›mlar›nda kötü muamele ve hakaretlere maruz kald›¤›n› belirten Abdulsemet Durak, bu uygulamalar›n ard›ndan da çeflitli gerekçelerle hakk›nda soruflturmalar›n bafllat›ld›¤›n› söyledi. “Kardeflim bana sabah say›mlar›nda hapishane personelinin kendilerine aya¤a kalkmad›klar› gerekçesiyle küfür ve hakaretlerde bulunduklar›n› söyledi. Ayr›ca yaflanan tart›flmalar nedeniyle de gerginliklerin geliflti¤ini aktard›. Do¤rusu biz de bu durumdan endifleliyiz” diyen Durak, hapishanedeki bu olumsuz yaklafl›mlar nedeniyle kardefli ve tutsaklar›n da tepki göstermesi nedeniyle haklar›nda hapishane idaresince soruflturma bafllat›ld›¤›n› belirtti. (H. Merkezi)
29 Haziran-12 Temmuz 2007
10
77
Onbinlerin G-8 Karfl fl››t› Rostock’taki Enternasyonal Bafl flk kald›r›s› Tüm Dünyay› Yeniden Heyecanland›rd›... 2 Haziran’daki Büyük Yürüyüfl ve 4 Haziran’daki Göçmenler Yürüyüflü esnas›nda polis provakasyonlar› sonucu bu ve sonras›ndaki bütün di¤er etkinlikler yasakland›. Bu yasaklamalar, güvenlik birimlerinin yetkili kademeleri, hükümet emrine ba¤l› daha üst düzeydeki yetkili merciler ve anayasa mahkemesinin acil kararlar›yla sözde adalet kurumlar› taraf›ndan verilmekteydi. Lakin, hakl›l›klar›n›n bilincinde olan kitleler, hiçbir yasa¤a ald›r›fl etmeden planl›-pland›fl› bütün eylemlerini büyük bir birliktelik içinde gerçeklefltirmeyi baflard›lar. egemenlerin güvenlik histerisi!
Bu slogan alt›nda 200’ü aflk›n kitle örgütü ve partilerin imzas›yla ça¤r›s› yap›lan Rostock’taki G-8 karfl›t› eylem haftas›, sisteme muhalif yüz bin civar›nda insan›n karfl›t protestolar için bir araya gelmesini sa¤lad›. 20 çal›flma grubunun organize etti¤i ve yaklafl›k 20.000 insan›n kolektif eme¤i ve özverisiyle gerçeklefltirilen zirve karfl›t› bütün etkinlikler, büyük bir baflar› olarak de¤erlendirilmektedir. Bir hafta boyunca 2 Haziran’daki merkezi Büyük Yürüyüfl, 3 Haziran’daki Uluslararas› Göçmenler Buluflmas›, 4 Haziran’daki Göçmenler Eylem Günü, 5 Haziran’daki Silahlanmaya ve Sermayeye Karfl› eylemsel etkinlikler, 4-5-6 Haziran Alternatif Zirve, 6 Haziran günü yollar› kapatmak için Y›ld›z Yürüyüflü ve Büyük Konser, 7 Haziran’daki Blokaj ve ‹flgal Eylemleri ve 8 Haziran’daki Büyük Miting için çok ciddi bir organizasyon planlamas› yap›lm›flt›. 2 Haziran’daki Büyük Yürüyüfl ve 4 Haziran’daki Göçmenler Yürüyüflü esnas›nda polis provakasyonlar› sonucu bu ve sonras›ndaki bütün di¤er etkinlikler yasakland›. Bu yasaklamalar, güvenlik birimlerinin yetkili kademeleri, hükümet emrine ba¤l› daha üst düzeydeki yetkili merciler ve anayasa mahkemesinin acil kararlar›yla sözde adalet kurumlar› taraf›ndan verilmekteydi. Lakin, hakl›l›klar›n›n bilincinde olan kitleler, hiçbir yasa¤a ald›r›fl etmeden planl›-pland›fl› bütün eylemlerini büyük bir birliktelik içinde gerçeklefltirmeyi baflard›lar. Uluslararas› Eylem Konferans› ad› alt›nda 3 defa toplanan merkezi organize birli¤i içinde yüzlerce örgüt gibi AT‹K ve üyeleri de önemli görevler üstlenmiflti. Örne¤in Göçmenler Eylem Günü organizesinde Karawane, Hiç Kimse ‹llegal De¤il-
dir ve AT‹K gibi onlarca göçmen örgütü bu önemli günü birlikte organize ettiler. (Genifl bilgi için bak›n›z: http://www.heiligendamm2007.de) Bir hafta boyunca süren aktivitelerde binbir çeflit eylem türünü devreye koyan sisteme alternatif insanlar, kurumlar ve örgütler, bu çeflitlilik sayesindedir ki, uluslararas› kamuoyunda büyük bir kabul görmüfllük elde ederek, taleplerini ve karfl› olduklar› fleyleri aç›kça, cesurca dillendirdiler. Emperyalist egemenler, bir y›l› aflk›n bir süredir planlamas›n› yapt›klar› bu zirvenin kendi aç›lar›ndan ‘tehlikesiz’ geçmesi için, 130 Milyon Evro’nun da üzerinde toplam masrafla, rekor bir harcama yapt›lar. Bir haftal›k eylem süresi boyunca 17. 800 polis gücü ve 2.100 kiflilik jandarma ve ordu güçlerinin takviyesiyle, uluslararas› bir zenginli¤i temsil eden protestocular›, devlet terörünün en yal›n biçimlerine maruz b›rakmaktan geri kalmad›lar. Anti-terör birimleri, özel komando timleri, savafl uçaklar› ve istihbarat toplayan tornado jetleri, helikopterler, panzerler, tazyikli su s›k›c› araçlar, zehirli gazlar, kafes hücreler, coplar, keskin niflanc›lar, efendilerin emrindeki nöbetçi mahkeme hakimleri ve her fleyden önemlisi zulüm sisteminin fikirsel ve pratiksel kelle avc›lar› ve yüzlerce sivil k›l›kl› provakatör polislerce bu seferki G-8 Zirvesi de devasa harcamalar eflli¤inde gerçeklefltirilebilindi. Almanya Baflbakan› Merkel’in emri ve SPD/CDU Büyük Koalisyon Hükümeti’nin onay›yla Federal Almanya Cumhuriyeti, kendi yasalar›n› dahi çi¤neyerek ordu güçlerini, yasal olmamas›na ra¤men, bu zirve süresinde iç güvenlik için konumland›rd›.
Gözalt› ve tutuklamalar ve
Bu süre içinde 1.600 civar› insan gözalt›na al›nd›. Yüzlerce insan acil mahkeme kararlar›yla tutuklanarak cezalara çarpt›r›ld›. Onlarca tutsak göçmen gibi MLKP davas›ndan Ölüm Orucu gazisi Lütfi Yokufl s›n›rd›fl› tehlikesi ile karfl› karfl›ya kalm›fl durumdad›r. G-8 Zirvesi güvenlikleri çerçevesinde demir kafeslerden oluflturulan 20 metrekarelik özel hapis hücrelerinde 15-20 aras› insan saatlerce aç-susuz b›rak›ld›. Tutsaklar›n durumu hakk›nda daha genifl bilgi için K›z›l Yard›m Örgütü sitesine bak›n›z: (http://www.rote-hilfe.de) Bütün eylem sürecinde protestoculara hukuksal destek ç›kmak için görev alan Cumhuriyetçi Avukatlar Derne¤i (RAV, Repuplikanischer Anvaltsverein, http://www.rav.de) yapt›klar› aç›klamalarda ola¤anüstü hal uygulamalar›n› and›ran, temel hak ve özgürlükleri gasp eden bu tutuma karfl› tepkilerini yo¤un olarak dile getirdiler. Bu örgüt, halen tutsaklar lehine hukuksal giriflimlerini sürdürmektedir. RAV, 19 Haziran tarihli aç›klamalar›nda protestolar esnas›nda ve gözalt›nda, tutuklananlara karfl› gözalt›nda ve hapishanelerde yap›lan uygulamalar› ‘insanl›k d›fl› bir durum ve temel haklar›n gasp edilmesi’ olarak de¤erlendiriyor ve Alman parlamentosunda bir soru önergesi vermeyi ve bir araflt›rma komisyonunun oluflturulmas›n› talep ediyor! 13 kilometre uzunlu¤unda ve 2.5 metre yüksekli¤inde dikenli tel örgülü demir çubuklardan oluflan tel duvar sayesinde egemenler, içinde ald›klar› Zirve alan›n›, adeta savafl an›nda korunan kumanda merkezinin güvenli¤ini sa¤lar gibi korudular. Her gün binlerce çocuk ve insan›n engellenebilir nedenlerden dolay› yaflam›n› yitirdi¤i flu koflullarda, efendiler vergilerimizden sa¤lad›klar› milyonlarca paray› sadece üç günlük sefa toplant›lar› için hoyratça harcad›lar.
AT‹K ve G 8 haz›rl›klar›... AT‹K-YDG-ILPS güçleri, enternasyonal-devrimci bir eylem birli¤i politikas›n›n güncel gerekleri do¤rultusunda Zirve’ye yö-
nelik çok ciddi haz›rl›klar› aylar öncesinden bafllatm›fllard›. (Bak›n›z: www.atik-onine.net, www.ydg-onine.org) Ajitasyon ve paropaganda materyalleri ve bilgilendirme için haz›rlanan materyaller aç›s›ndan oldukça zengin bir kampanya gerçeklefltirildi. Zirve öncesi YDG’lilerin haz›rlad›¤› slayt gösterimleri, k›sa propaganda filmleri, ‘konuflmama hakk›n› kullan’ adl› tutuklanma an›nda nelerin yap›lmas› gerekti¤ini anlatan gençleri ve deneyimsizleri bilgilendiren broflür, platformlarla birlikte ç›kar›lan ortak broflür ve afifller, zirveyi teflhir eden güncel pankartlar, bol miktarda AT‹K, ILPS ve YDG bayraklar›, gür bir flekilde hayk›rd›¤›m›z Almanca sloganlar buna sadece birkaç örnektir. Reformcu güçlerden, yerli devrimci örgütlere, Türkiyeli devrimci-demokrat güçlerden uluslararas› radikal-otonom kesimlere kadar genifl bir yelpazeyle birlikte harekete geçme çabam›z ciddi sonuçlar yaratt›. Bütün bu kesimlerle birleflilebilecek noktalarda eylem esnas›nda do¤ru taktikler sayesinde birleflme anlay›fl›yla hareket edildi¤i için, baflar›l› bir aktivite grafi¤i çizildi. Aylar öncesinden AT‹K, YDG ve AT‹K Kad›nlar Komisyonu ad›na ç›kar›lan ve çeflitli dillere çevrilen ça¤r› bildirileriyle G-8 karfl›t› etkinliklere start verilmiflti. AT‹K 19. Genel Konseyi’nin ve YDGMYK’s›n›n ça¤r›lar›, genelgeleri ve kararlar› do¤rultusunda kendi kitlemiz ve uluslararas› kamuoyu haz›rl›klar›m›z konusunda bilgilendirilmeye baflland›.
Devrimci eylem birlikleri… Zirveye kadar olan süre içinde G-8 karfl›t› bütün eylemleri organize eden 200’ü aflk›n örgütün ortak imza att›¤› merkezi platform toplant›lar›na kat›larak burada önemli görevler üstlenildi. Merkezi platform toplant›lar›n›n reformist kesimlerin genel etkinli¤ine ra¤men ve onlar›n düzen içi çizgilerine karfl› yürütülen tart›flmalar sayesinde, devrimci kesimlerden oluflan yerel platformlar›n oluflmas›na kendi cephemizden de çok önemli katk›lar sunuldu. ➟
11
77
Bu çaban›n bir ürünü olarak, ‘G-8’i Bat›ral›m’ ad› alt›nda, içinde Türkiyeli örgütlerinde yer ald›¤›, Hamburg merkezli devrimci-enternasyonal bir platform oluflturuldu. (Anti-emperyalist, Anti-faflist Devrimci Birlik G-8 Versenken üyesi örgütler: Org. f.d. Aufbau e. Kommunistischen Arbeiterpartei Deutschlands, KPD-Roter Morgen, KPD/ML Roter Stern, AG‹F, AT‹K, ILPS, YDG, Young Struggle, Revolutionary Proletariat, Roter Oktober, Sozialistische Linke SOL) (http://www.g8versenken.de) Merkezi organizasyon toplant›lar›ndaki reformist a¤›rl›¤›n etkisini k›rmak ve devrimci muhalefetin geniflletilmesi, haz›rl›klar sürecindeki devrimci iliflkilerin büyütülmesi hedefine ba¤l› olarak, Berlin merkezli baflka bir devrimci birlik olan Stop G-8 platformuyla birleflme ve eylemlilikler sürecini birlikte örgütleme karar› al›nm›flt›. (Devrimci perspekif için G-8 karfl›t› birlik: Gruppe Arbeitermacht, Gruppe Internationale Solidarität Magdeburg, Initiativ e.V. Duisburg, Kommunistische Jugendorganisation Revolution, Kommunistische Jugendorganisation Revolution (unabhängig), Rote Aktion Berlin, Roter Oktober, Solidaritätsgruppe Oihuka, Sozialforum Hamburg-Eimsbüttel, Trotz Alledem) (http://www.antig8.tk/) Mart ve Nisan 2007 sürecinde bu iki platformun tart›flmalar› ve kararlar› ba¤lam›nda ilk önce Rostock Kamp›’nda buluflma ve ilk üç günün etkinliklerini birlikte organize etme karar› baflar›yla hayata geçirildi. Sonraki günlerde içinde AT‹K’çilerinde yer ald›¤› birinci platformun iflgal ve blokaj alanlar›na yak›n olan bölgedeki Redelich Köyü’nde kamp faaliyetlerini devam ettirme karar›na ba¤l› olarak ise kamp yaflam›n›n kalan günlerinde aktiviteler baflar›yla sürdürüldü. Her iki kampta da günlük planlar dahilinde kültürel programlar, siyasal paneller, bilgilendirme toplant›lar›, ikili görüflmeler, eylem birli¤i komitesi toplant›lar›, herkesin kat›ld›¤› günlük de¤erlendirme ve elefltiri toplant›lar› gibi etkilikler sayesinde politik ve organizasyon görevleri de baflar›yla yerine getirildi. On binlerce insan›n kald›¤› kamplarda küçük küçük mahalleler tarz›ndaki iskan planlamas› sayesinde platformlar aras› iletiflimde baflar›l› bir flekilde sa¤lanmakta idi. Bi-
zim kald›¤›m›z alan›n ismi Devrimci-Enternasyonalist Bario idi. (Bario ispanyolca’da mahalle demekmifl.) Bu Bario içinde di¤er 23 örgüt baflar›l› bir birliktelik sa¤layarak örnek al›nacak bir eylem birli¤i süreci yaflad›lar.
Eylemler start al›yor... 2 Haziran’da bir haftal›k eylemlerin start günü geldi¤inde büyük organizasyonun bütün görevleri tamamlanm›fl ve heyecanl› bir bekleyifl bafllam›flt›. 2 Haziran’da saat 12:00 oldu¤unda meydanlar binlerce G-8 karfl›t› ile dolmufl ve alanlar sloganlar ve alternatif müzik-melodilerle ç›nlat›lmaktayd›. Rostok Gar›’nda 40.000 ve yine Rostock içinde baflka bir meydandan onbinler yürüyüfle geçtiklerinde kalabal›k insan seline gür sloganlar ve rengarenk bayraklar, pankartlar efllik etmekteydi. AT‹K-YDG ve ‹LPS kortejini oluflturmak için yap›lan kendi aram›zdaki küçük mitingin ard›ndan ataca¤›m›z sloganlar› provas›na bafllam›flt›k. Özellikle YDG’li Almanca bilen yoldafllar bu esnada militan ve canl› durufllar›n› sergilemeye bafllam›fllard› bile. Yeni belirledi¤imiz ve emperyalist G-8’ler politikalar›n› teflhiri hedefleyen Almanca sloganlar›n içinden bir tanesi çok be¤eni kazanm›flt›. 2001 Cenova flehidi Juliano’lar›n Partizanca direnifli için tasarlanm›flt› bu çarp›c› slogan ve flöyle hayk›r›l›yordu: Juliano Carlo, Viva Partizano! AT‹K ve içinde bulundu¤umuz eylem birli¤i platformlar› olarak, Rosctock ‹stasyonu’ndaki güzergâh üzerinde kendi anfimizden yap›lan ça¤r›larla yürüyüfle bafllam›flt›k. Kol kola kenetlenerek ve sloganlar› hayk›rarak bafllayan yürüyüflümüz esnas›nda, içinde bulundu¤umuz eylem birli¤inin bileflenleri zaman zaman siyasal konuflmalar yapmaktayd›lar. AT‹K konuflma s›ras› geldi¤inde yavafl yavafl yürüyüflün bitece¤i miting alan›na yaklaflmaya bafllam›flt›k. AT‹K’e konuflma s›ras› geldi¤inde, görev bölümü içinde bize verilen ‘emperyalist küreselleflme ba¤lam›nda göçmenlere karfl› gelifltirilen burjuva politikalar›n gerici ve flovenist özü’ ne vurgu yap›lmaktayd›. Bu konuflma AT‹K’ten Ufuk Berdan taraf›ndan yap›lm›flt›. Konuflma bitti¤inde, son dönemlerde oluflturu-
lan Demokratik Kitle Örgütleri PlatformuAvrupa bileflenleri ADHK, AvEG-KON, B‹R-KAR, YAfiANACAK DÜNYA GAZETES‹, AT‹K ad›na ortak yap›ld›¤› aç›kland›¤›nda, “Yaflas›n enternasyonal dayan›flma” ve “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar› at›lmaktayd› hep bir a¤›zdan. Bu konuflmadan sonra ortak sloganlar eflli¤inde seyre devam eden kortejler miting alan›na bir kaç yüz metre kala bir kargaflaya tan›k oldular. Polis sald›r› bahanesi yaratmak için merkezi miting alan›n›n tam orta yerine bofl bir polis minibüsünü b›rakm›fl ve bu araca olas› bir tahribat giriflimini beklemeye koyulmufltu. Bu tam bir provakasyondu. Benzer bir provake olay› daha önce Hamburg’da gerçeklefltirilen yürüyüfllerde yap›lm›fl ve orada kitleye sald›r›lm›flt›. Nitekim bekledikleri oldu. Bizim kortejin çok önünde alana giren otonom-anarflist kesimlerden bir grup polisin güya ç›karmak için u¤raflt›¤› arac› tahrip etmeye bafllad›lar. Bunun üzerine durumu büyük bir f›rsat bilen azg›n güvenlik güçleri, kitlelere sald›rmaya bafllad›lar. Tabi ki her türlü fliddet arac›n› devreye koymufllard› bile. Biz alana yaklaflt›¤›m›zda polis güçleri savunmak için geri çekilen otonomcular› kovalamaktayd› ve yürüyüfl kortejlerini de da¤›tarak üzerimize do¤ru gelmekteydiler. Durumu farkeden AT‹K’ten ve eylem birli¤i komitesinden yetkili arkadafllar, ortak karar›m›z gere¤i, kenetlenme ve bir ad›m dahi geri atmama tavr›n› aç›klad›lar. Polisin tavr›n› teflhir eden sloganlara sinirlenen emperyalizmin kolluk bekçileri, bu sefer bizim oldu¤umuz tarafa yönelmeye ve içimize kar›flanlar› almaya yeltendiler. Tam bu esnada hiç beklemedikleri bir tabloyla karfl›laflt›lar kendini savunmak için büyük kalabal›klar halinde geri çekilen içinde ILPS, AT‹K ve YDG’lilerin de oldu¤u kitle bir ad›m geri atm›yor ve onlar›n karfl›s›nda etten duvar oluflturuyorlard› adeta. Birinci hamlede coplarla sald›ran çelik kuvvet tarz› timler, militan sloganlarla karfl›land›ktan sonra geri çekilir gibi yapt›lar. Bu arada arka taraflardan birçok madde polise do¤ru havalarda uçuflmaktayd›. ‹kinci hamlesine yeltenen azg›n gladyatörler gibi yeniden üzerimize gelmekte ve
29 Haziran-12 Temmuz 2007 coplarla bizi dövmeye giriflmekteydiler. Bu hamlede bofla ç›kar›l›nca da¤›lan güçlerini yeniden toplayan ve takviye alan polis bu sefer insaf yükleri boflal›rcas›na ha bire kafalar›m›za vurmaktayd›. Bu kargaflada özellikle tecrübesi az olan ve devrilenlerimizin de bir anlamda sebebiyet verdikleri hengame esnas›nda, bir ço¤umuz ald›¤›m›z darbelerden dolay› kanlar içinde kalm›flt›k. O kadar h›rpalanmaya na¤men da¤›lmam›fl olan ortak kortejimiz da¤›lmam›flt›. Bu arada birinci hamlede bizi yaln›z b›rakan ve geri çekilenlerden birçok kesim tekrar yan›m›za gelmifl ve dayan›flmay› büyütmekteydiler. ‹kinci hamleden sonra Türkiyeli örgütlerin büyük bir kesimiyle (ADHK, B‹RKAR, YAfiANACAK DÜNYA, AvEGKON) oldu¤umuz yerde gö¤üs gö¤üse alan korumas›na durmufltuk. Bu müthifl bir görüntüydü. Bütün medya ve bas›n›n flafllar› ve kameralar› art›k bizim kortejimizin oldu¤u yerdeydiler. Eper bir h›rpalanm›flt›k bu arada. Eylem Birli¤i Platformu(‘dan 25 civar›ndan orta derecede yaral› arkadafl vard›. Birçoklar›n›n kafas›na kafas›na vurduklar› için ço¤unluk bafltan yara alm›fllard›. Özellikle kortejin direncini k›rmak için kad›nlara ve gençlere fena sald›rmaktayd›lar. Yaralananlar›n içinde ço¤u kad›nd› ve hep kafadan darbe alm›fllard›. AT‹K kortejinden 12 kifli yaralanm›flt›. Sonras›nda polis da¤›ld›¤›nda alandan yaralanan güçlerimizi toparlamak ve yaral›lar› tedavi ettirmek için geri çekilme karar› al›nd›. Ama provakasyon ve sald›r›lar bitmiyor, polis ha bire kitlelere sald›r›yordu. Bu arada megafonlardan yürüyüflün yasakland›¤› aç›klan›yor ve merkezi organizasyonda kümelenmifl ve çok güçlü olan AATTAC, PDS ve sendikalar gibi reformist kesimler de geri ad›m atarak kendileri de yürüyüflü bitirdiklerini aç›kl›yorlard›. Sonras›nda bir araya gelen eylem komitesi, güçlerimizi toparlamak ve yeniden kamp alan›m›za dönmek için plan yapt›. Bu plan çerçevesinden yaral› ve yaras›z bütün güçler akflam saatlerine kadar kamp alan›na ulaflm›fllard›. Akflam geç saatlerde yap›lan de¤erlendirme toplant›s›nda ortak kararlara uymayanlar elefltirilmekte ve direnifl örnek al›nmaktayd›.
12
29 Haziran-12 Temmuz 2007
Ama sonuçta ertesi etkinliklerde ve özellikle Pazartesi günkü Göçmenler Yürüyüflü’nde gerçek dayan›flman›n f›rsatlar›n›n varoldu¤u konusunda hemfikir olundu. Pazar günkü gazetelerde sanki sald›ranlar protestocularm›flcas›na burjuva güçler medya-polis iflbirli¤inde bizi teflhir etmeye koyulmufllard›. Gazetelerin birço¤unda ya Otonomcular›n Grubu ya da bizim kortejin oldu¤u ekip manflet haber olmufl ve ILPS, resimlerle hedef tahtas›na oturtulmufltu. Özellikle provakatör Bild Gazatesi ‹LPS ve AT‹K bayraklar›n›n oldu¤u bir resim karesini vererek flöyle yaz›yordu; “Ölümü istiyorsunuz vandalistler.” Bu baflka bir provakasyondu ve gelecek yeni sald›r›lar›n habercisiydi. Birçok gazate benzer haber yapm›flt›. Bir provakatör gazeteci bizimle hiçbir alakas› olmayan bir olay yerinde bir araba yand›ktan sonra üzerine bayra¤›m›z› koyarak resim çekmekteydi. Efendilerinin emrinde a¤›zlar› salyal› köpek sürüleri gibi azg›nca medyatik linç giriflimi bafllat›lm›flt› adeta. ‹lk bafltan ortam›n gerildi¤i bir durumda, akl› selim düflünme ve her ad›m› planl› ve disiplinli bir flekilde atma yönünde biz kendi arkadafllar›m›zla konuflmufltuk bile. Ayn› kan›y› Eylem Birli¤i Komitesi de paylaflmakta ve her an›m›z› daha detayl› planlamak gerekti¤i üzerine fikirler ortaklaflt›r›lmaktayd› art›k. Pazar günü Rostock Kamp›’nda siyasal programlar›m›z vard›. Ortado¤u, iç ve d›fl militarizm, devrimci gençlik hareketi gibi konularda ortak seminer ve paneller yap›lmaktayd›. Bu arada Redelich Kamp›’na sald›r› plan› yapan polisin bizim kampa da sald›rma ihtimali gündeme gelmifl ve bütün kamptaki örgüt ve mahalle temsilcilerinin kamp güvenli¤i eksenli görüflmeleri bafllam›flt›. Tetikte olmak ve haz›rl›ks›z yakalanmamak gerekiyordu. Biz, Türkiyeli örgütler olarak, bir grup arkadafl›m›z› uluslararas› göçmenler buluflmas›na göndermifltik ve buradan Pazartesi Yürüyüflü için destek almaya ve Cumartesi sald›r›lar› hakk›nda onlar› bilgilendirmeye gitmifltik. Pazartesi Yürüyüflü sonras› bu buluflmaya kat›lmam›z›n ne kadar faydal› oldu¤unu sonradan anlayacakt›k. Pazartesi oldu¤unda Göçmenler Günü etkinliklerini haz›rlama komitesinde yer alan AT‹K üzerinden önemli avantajlar yakalam›flt›k. Pazartesi sabah Rostock ve çevresinde küçük çapl› etkinlikler ve saat 13:00 gibi ise büyük bir Göçmenler Yürüyüflü planlanm›flt›. AT‹K ve KARAWANE örgütüne Lichtenhagen kasabas›nda 1992 y›l›nda gerçekleflen kundaklama olay›n›n an›s›na bir miting organize etme görevi verilmiflti. Bunun haz›rl›klar› haftalar öncesinden yap›lm›fl ve gün beklenmekteydi. 1992’de bu kasabada Vietnaml›lar›n kald›¤› bir Heim kundaklanm›fl ve kitlesel floven-faflist kalabal›klar, ayn› Sivas katliam›nda oldu¤u gibi, katilleri tezahüratla desteklemekteydiler. Tam o dönemlerde Almanya parlamentosunda yeni iltica yasas› görüflülmekteydi. Yasay› daha da sertlefltirmek isteyen CDU hü-
77
mperyalistlerin resmen ilan edilmemifl olsa da fiiliyatta onlar›n bir ‘Dünya Hükümeti’ gibi bir ifllev gören G-8 Zirvesini teflhir eden ve enternasyonal alanda mücadelenin gereksinimleri üzerine önemli vurgular yapan konuflmalar› megafonlar›m›zdan bütün kitleye dalga dalga yay›lmaktayd›.
E
kümeti SPD’nin deste¤ini de almak istiyordu. Tam da bu olaylardan 3 gün sonra fiili olarak iltica hakk›n› yok eden yasa parlamentodan kamuoyunda oluflan floven bask›lar sonucu rahatça ve üstelik sosyal demokratlar›nda tam deste¤ini alarak geçirildi. ‹flte bu pogromu protesto etmek için toplanacakt›k Lichtenhagen’de. AT‹K yine bir konuflma yapacakt› bu mitingde emperyalizm ve ›rkç›l›k üzerine. Miting alan›na gidildi¤inde müthifl bir kalabal›k oluflmaya bafllad›¤›n› gördük. Teknik haz›rl›klar bitirildi¤inde ve konuflmalara baflland›¤›nda bin kifli olmufltuk bile. Toplam 300-500 kiflinin beklendi¤i mitinge 2 bin civar› bir insan kat›lm›flt› ve polis yine ortam› provake ediyor, Cumartesi’den çekilen resimlerle tespit ettikleri ellerindeki resimlerle insanlar› tek tek almak istiyorlard›. Birinci konuflmac› tarihsel süreci çeflitli dillerde anlatt›ktan sonra ikinci konuflmac› olarak AT‹K-YDG’den bir genç kad›n arkadafl›m›z bizim ad›m›za Almanca konuflmay› canl› bir flekilde sunmaya bafllad›. Kalabal›k bu arada 2000 civar› olmufltu. Bunu da içine sindiremeyen polis, bir provokasyon giriflimi daha bafllatt› ve birkaç insan› almak için sald›r›ya geçti. Bu kargaflada eylem birli¤indeki arkadafllar›m›z kitleyi kenetlenmeye ve militan bir durufl sergilemeye ça¤›r›yorlard›. Yar›m saat süren bir arbededen sonra AT‹K konuflmas› tekrardan kald›¤› yerden devam etti sunumuna. Konuflma biti¤inde bu konuflman›n Türkiyeli ve Alman, eylem birli¤i içindeki bütün örgütlerin onay›yla ortak olarak yap›ld›¤› aç›kland›¤›nda bütün sloganlar yine ortak bir flekilde at›lmaktayd› ve alan inletilmekteydi
fendilerinin
E
emrinde a¤›zlar› salyal› köpek
sürüleri gibi azg›nca medyatik linç giriflimi bafllat›lm›flt› adeta.
Miting üçüncü konuflmac›dan sonra bitirildi ve Büyük Göçmen Yürüyüflü’ne gitmek üzere yola ç›k›ld›. Bu arada Rostock yabanc›lar polisi, L‹DL marketi ve üniversite önünde baflka mitingler geçeklefltirilmifl ve hepsi beklenenin üzerinde çok kalabal›k geçmiflti. Bu haberler kitlelere daha fazla moral vermekteydi. Yola ç›kt›¤›m›zda komite iki ayr› durakta tramvay de¤ifltirerek alana ulafl›laca¤›n› bildiriyordu. Polis güçleri bu arada tam bir provakasyon örne¤i daha sergilediler. Bizim eylem birli¤i içinde oldu¤umuz grubun bindi¤i tramvaya yüzlerce poliste binmifl ve bizim grup ikiye bölünmek durumunda kalm›flt›. Sonradan birleflen grup epey zaman kaybetmifl ve alana gidecek tramvaylar›n baz›lar›n› kaç›rm›flt›k. Di¤er grup geldi¤inde baya¤› bir zaman kayb› olmufl ve yine beklemek durumunda kalm›flt›k. Bu arada yürüyerek alana ulaflmak için yola ç›k›ld›¤› görüldü ve bütün ekip birden koyulduk pek de bilmedi¤imiz yola. Biraz ilerledi¤imizde polisin pusu att›¤›n› ve bizi bekledi¤ini fark ettik ama Lütfi arkadafl bizimle mesafeyi açt›¤› için onu yakalam›fllard› bile. Di¤erlerini de almak istediler ama direnerek karfl› gelindi¤i için yaklaflmad›lar bir daha. Arkadafl›m›z›n serbest b›rak›lmas› talebini slogan olarak atarken ba¤l› bulundu¤u kurumdan yürüyüfle devam karar› geldikten sonra tekrar yola koyulduk. Biraz daha ilerledi¤imizde bu sefer daha büyük ve z›rhl› bir ekip panzerler, su s›k›c› arabalar, özel timlerle yeniden yolumuzu kesmiflti. Bizi tek tek aray›p kimliklerimizi tespit edip, bayraklar›m›z› teslim ald›ktan sonra alana b›rakacaklar›n› söylemekteydiler. Bu
durum karfl›s›nda bir ad›m geri atmayaca¤›m›z›, bayraklar›m›z› asla teslim etmeyece¤imizi ve aramalar›na da müsaade etmeyece¤imizi bildirdik. Bu arada kalabal›klaflan izleyicileri da¤›tmak isterlerken polis güçleri, biz de bir oturma eylemi yapt›k ve kitlelere dayan›flmak için ajitatif ça¤r›lar yapmaya bafllad›k. Birden etraf›m›zda binlerce insan birikmeye ve medya y›¤›lmaya bafllad›. Art›k polisin rahat hareket edemeyece¤i anlafl›lm›fl ve kitle deste¤i kazan›lm›flt›. Polis, kitlelerin yuhalamalar› ve bizim militan direniflimizi alk›fllamar›ndan sonra alan› boflaltmaya ve adeta bize yol vermeye zorunlu kalm›flt›. Biraz daha ilerledi¤imizde yürüyüflün bafllad›¤› ve kitlelerin bize do¤ru geldi¤i gözlemlenmekteydi. Kalabal›k 10 binin üzerindeydi. AT‹K olarak bu yürüyüfl komitesinde de görevimiz vard›, ancak geç kald›¤›m›zdan dolay› hakl› olarak yürüyüflü bafllatmak zorunda kalm›fllard› di¤erleri. Neyse biz yine de yetiflebildik ve bize yap›lanlar› büyük megafonlardan duyurmaya bafllad›k. Kitleler ak›n halinde etraf›m›zda etten duvar oluflturmaya bafll›yorlar ve müthifl bir dayan›flma örne¤i sergiliyorlard›. Polis bizi yürüyüfl esnas›nda iki tarafl› korteje ald›¤›nda bizimle polis aras›nda binlerce devrimci yerli-göçmen insan girmifl durumdayd›. Emperyalistlerin resmen ilan edilmemifl olsa da fiiliyatta onlar›n bir ‘Dünya Hükümeti’ gibi bir ifllev gören G-8 Zirvesi’ni teflhir eden ve enternasyonal alanda mücadelenin gereksinimleri üzerine önemli vurgular yapan konuflmalar› megafonlar›m›zdan bütün kitleye dalga dalga yay›lmaktayd›.
77
Bütün bunlar harika görüntüler ve moral ve motivasyonu kanatland›ran anlard›. Polis bu arada ha bire harekete geçen yürüyüflü durduruyor ve sald›r› noktalar›n› kolluyordu. Hatta bir noktada öndeki bir grubumuza k›sa bir sald›r› bile olmufltu. Militan, dayan›flmac›, hareketli kitleler, zengin yöntemlerle polisin tutumunu teflhir eden palyaço k›l›¤›ndaki protestoculardan rahats›z olan güvenlik birimleri, yürüyüflü yasaklad›klar›n› aç›kland›klar›nda dayan›flma ruhu daha da geliflmiflti. Polis amiri yasaklama için iki gerekçe göstermekteydi. Birincisi, yürüyüfl müsaadesinin 2.000 kifli üzerinden verildi¤i ve yürüyüflte ise 10.000 üzerinde insan›n bulundu¤undan kaynakl› flehir içinde güvenli¤in sa¤lanamayaca¤› gerekçesi idi. ‹kincisi ise bu kalabal›¤›n içinde 500 kiflilik bir grubunun (bizi kastediyorlard›) hiç bir arama yapt›rmadan yürüyüfle girmelerinden kaynakl› olarak yasaklaman›n ‘zorunlu’ oldu¤u fleklindeydi. Art›k bizimle dayan›flanlar ve bu tavr› protesto edenler daha fazla ço¤almaya bafllam›flt›. Fakat bu durumda polisin yeni sald›r› taktikleri gelifltirdiklerinin fark›nda olan bizler, yasaklanmaya onay veren ve da¤›lma ça¤r›s›na haz›rlanan yürüyüfl organize komitesine bu durumda bize bir sald›r›n›n olaca¤› ve Cumartesi nas›l tav›r koyduysak ayn› tavr› yeniden sergileyece¤imizi ve kendimizi savunaca¤›m›z› bildirdik. Cumartesi durumunun tekrar olmas›n› istemiyorlarsa güvenlikli bir geri çekilme plan› düflündü¤ümüzü ve ancak bu flekilde kamplar›m›za ulaflabilece¤imizi söyledik. Komitedeki pasisifst kesimlerin biraz itirazlar› olduysa da sa¤duyulu baz› insanlar ve özelliklede ‘Kimse ‹llegal De¤ildir- Kein Mensch ist illegal’ örgütünden insanlar›n deste¤i ve duyarl› baz› avukatlar›n giriflimiyle plan›m›z onayland›. Biz farkettirmeden bayraklar›m›z› toplad›k, mikrofonlar›n oldu¤u kamyonlara yavaflça yerlefltirdik ve el ele tutarak kalabal›k grubun aras›ndan s›yr›larak küçük gruplar halinde ve avukatlar›m›z›n eflli¤inde alan› terk ettik. Akflam oldu¤unda herkes alan›na gelmifl ve bir tek kay›p verilmemiflti. Bu büyük bir coflku daha yaratm›flt›. Kamptaki akflam de¤erlendirmesinde birlik ve beraberlik halinde ve ortak kararlara harfiyen uyuldu¤unda neler yarat›labilece¤ini herkes görmüfltü. Pazartesiden sonra G-8 Versenken Blo¤u Redelich Kamp›’nda sürece devam ede-
13
cekti ve Stop G-8 Blo¤u ise Postock’ta kalacakt›. Ortak de¤erlendirmeler yap›ld›ktan ve vedalaflmalar tamamland›ktan sonra Sal› günü tafl›nma ve yeniden mahalle kurma iflleriyle u¤rafl›ld›. Redelich kamp› 15.000 kiflinin kald›¤› daha kalabal›k ve daha organizeli bir kampt›. Devrimci kesimlerin daha fazla etkin olduklar› bir aland›. Ayr›ca buradan iflgal ve blokaj eylemleri organize edilecekti. Tel örgüler içine al›nan zirve alan›na sadece iki kap›dan girifl yap›yorlard› zirve görevlileri. Do¤u ve Bat› kap›s›. Do¤al olarak bu kap›lara giden sadece iki yol vard› ve bu yolar›n bloke edilmesi veya iflgal edilmesi planlan›yordu. Bizim platform için yeni yerleflim ve mücadele kamp›m›zda iki fley vard› önem arzeden. Bir; Polisin ve kamuoyunun afl›r› dikkatini çekmifl olmak. ‹ki: Kendi güvenli¤imizi sa¤laman›n yan›nda eylemlerden de geri kalmamak. Bu durum karfl›s›nda yine bizim önerimizle ortaklaflt›r›lan bir karar do¤rultusunda bir kesim arkadafllar›m›z›n, bu, daha ileri düzeydeki eylemlere kat›lmalar›n› sa¤lamak ve bir baflka kesimin ise kampta kalarak hukuksal aç›dan sorunlu olan arkadafllar›m›z› ve kamp›n genel güvenli¤i için destek olmakt›. Bu iki gün içinde on binlerce insan›n kat›ld›¤› iflgal ve tel örgülerin afl›lmas› eylemine platform bileflenleri olarak kat›ld›k ve ciddi baflar›lar elde ettik. Bu yollar saatlerce ve günlerce iflgal edildi. Yer yer sert çat›flmalar yafland›. Yer yer polis andaki gücünün s›n›rl› olmas›ndan kaynakl› baz› iflgal eylemlerine göz yumuldu. Ve tel örgüler bir çok yerden delinmifl, yollarda binlerce insan pasif iflgalleri gerçeklefltirmifl, egemenlerin güvenlikleri ve art› prestijleri önemli oranda zedelenmiflti. Cumartesi’den di¤er Cuma günü yap›lacak mitinge kadar, konserde dahil hepsi yasaklanm›flt› eylemlerin ama kitleler on binler olarak karfl›lar›na dimdik durduklar›nda ve özgüçlerine dayand›klar›nda yasaklanan her eylemin tek tek gerçeklefltirildi¤ini bizzat yaflad›lar. Bu çok özgün bir deneyimdi. Zirveden baflar›l› bir flekilde ç›kamayan ve kendi aralar›ndaki itilaflara çözümler bulmak yerine, çözümsüzlükleri daha da derinlefltiren emperyalist egemenler, bir zirveyi daha bütün masraflar›n› vergi paralar›ndan buraya aktarmak yoluyla ve halk›n s›rt›na y›karak gerçeklefltirdiler. Do¤an›n tahribat›n›n azalmas›, yar›-sö-
29 Haziran-12 Temmuz 2007
mürge borçlar›n silinmesi, tar›mda genetik üretimin denetlenmesi gibi populist gündemlerle dünya kamuoyuna avutan G-8’in zulüm tiranlar›, militarizm, sald›rganl›k, sömürü, talan ve temel haklar›n gasp› konusunda kapal› kap›lar ard›nda ald›klar› yeni kararlarla bildik vahfletlerini sürdürmeye yeminli olduklar›n› belgelemiflledir. G-8 Zirvesi Almanya halk› ve göçmenleri için temel hak ve özgürlüklerin gasp edilmesinden baflka bir anlam ifade etmemektedir. Milyonlarca Evro masraf›n iflçilerin emekçilerin cebinden ç›kart›lmas›n›n yan›nda, militarizmin iç politikada daha da koyulaflt›r›lmas›na bir örnektir bu zirve süreci. Bununla birlikte aylar öncesinden devrimci çevrelere yap›lan bask›n operasyonlar› da devrimciler ve ilericiler aras› birli¤i parçalama hedefine ulaflmam›fl, tersine muhalif güçleri birlefltirmifl ve eylemlerin daha kitlesel olmas›n› sa¤lam›flt›r. ATTAC, PDS, Die Linke gibi reformist kesimlerin bafl›ndan beri etkin güçlerine ve devrimcilerden çok devlet güçlerini destekleyen aç›klamalar›na ra¤men kitleler daha ileri talepleri ve eylemleri tereddütsüzce desteklemifllerdir.
Önemli dersler: * Yerli devrimciler ve göçmen devrimciler aras›nda ilk defa bu denli bir dayan›flma sergilenmifl ve örnek bir durufl olarak tarihe notlar b›rakacak bir süreç yaflanm›flt›r. * Ajitasyonda serbestlik- eylemde birlik ilkesine ba¤l› olarak ele al›nan do¤ru eylem birli¤i politikalar› sayesinde s›n›f eksenli antiemperyalist, anti-faflist yak›nlaflma ilerlemifl-
G-8 Zirvesi Almanya halk› ve göçmenleri için temel hak ve özgürlüklerin gasp edilmesinden baflka bir anlam ifade etmemektedir. Milyonlarca Evro masraf›n iflçilerin emekçilerin cebinden ç›kart›lmas›n›n yan›nda, militarizmin iç politikada daha da koyulaflt›r›lmas›na bir örnektir bu zirve süreci.
tir. * DEKÖP-A bileflenleri olarak baflar›l› bir grafik çizilerek sürece ortak imza at›lm›flt›r. * AT‹K-‹LPS-YDG ve YEN‹ KADIN okurlar› olarak militan, fedakar ve aktif bir durufl sergilenmifl, cesaret ve bilinç birlik ruhuyla bütünlefltirilmifltir. * Bir kampanya’n›n haz›rl›k, idare, denetleme ve de¤erlendirme evrelerinden olufltu¤u bilgisine ba¤l› olarak bütün bu evrelerde AT‹K camias›n›n baflar›l› ç›kabilece¤i resmen belgelenmifltir. * ‹mkans›zl›klara ra¤men inanç ve kararl›l›kla bütün imkans›z gibi görünen süreçlerin tersine çevrilebilece¤i, bizatihi kat›l›mc›lar taraf›ndan sosyal pratikte herkes gösterilmifltir. * Ajitasyon/propaganda materyallerinin önemi ve politikan›n kamuoyunun düflüncesini etkilemek demek oldu¤u pratik örnekleriyle görülmüfltür. * Yafll› ve deneyimli neslin, genç ve dinamik enerji ve at›lganl›¤›yla bütünlefltirilebildi¤inde nelere kadir olabilece¤imiz berrak bir flekilde görülmüfltür. * Militanlaflma ve politikleflmenin diyalekti¤in bütünselli¤i içinde ileri, orta ve geri gibi gözüken her ad›m› kapsad›¤›, bazen ak›ll›ca geri çekilmenin de pekala militanl›k olabilece¤i kendi dolays›z deneyimimiz sayesinde kan›tlanm›flt›r. * Eylem esnas›nda talimatlara uyaman›n birli¤i pekifltirdi¤i, talimatlara uymayanlar›n istemeseler de kollektife zarar verebildikleri berrakça fark edilmifltir. * Bu eylemsel kampanya sürecinden baflar›l› ç›kmam›z›n birinci nedeni birlik-mücadele-zafer gelene¤imizin pratikte do¤ru uygulanm›fl olmas›ndand›r. Baflar›n›n ikinci nedeni do¤ru ve devrimci bir eylem birli¤i politikas›na sahip olmam›zdan kaynakl›d›r. Üçüncü ve en önemlisi ise: cesaret, cesaret daha fazla cesarete sahip olmam›zdand›r! Yaflas›n Enternasyonal S›n›f Dayan›flmas›! Yaflas›n Halklar›n Kardeflli¤i! Yaflas›n Devrimci Dayan›flma! Birlik-Mücadele-Zafer, Yaflas›n AT‹K, ‹LPS, YDG ve YEN‹ KADIN! Yaflas›n 2 Haziran, G-8 Karfl›t›, Devrimci-Enternasyonal Direniflimiz! Kahrolsun Emperyalizm ve Her Türden Gericilik! Mücadele Rostock Muhabiri
29 Haziran-12 Temmuz 2007
14
77
ERMEN‹STAN’DA MARKS‹ZM’‹N YAYILMASI (1880-1904) V E M A R K S ‹ Z M ’ ‹ N G E L ‹ fi fiM MES‹NDE L E N ‹ N ‹ S T D Ö N E M ‹ N B A fi fiL LANGICI do¤ru gidiyor?” yaz›s›nda aç›k ve berrak analizlerde bulunur.
*Marksist devrimciler daha tarih sahnesine ç›kmadan Rusya’da özgürlük hareketlerinin bafl›n› devrimci-demokrat ayd›nlar ve onlar› takiben narodnikler çekmekteydi. Devrimci demokrat ayd›nlardan V. G. Belinski, A. ‹. Gertsen, N. G. Çerniflevski, N. A. Dobrolyubov, M. Nalbantyan ve di¤erleri bir yandan köylü y›¤›nlar›n ç›karlar›n› savunurken, di¤er yandan da çarl›k diktatörlü¤üne ve zengin toprak a¤alar›na (Gulaglar) karfl› mücadele etmekteydiler. Liberal–reformcular›n politikalar›n› elefltiren devrimci ve demokratlar, ezilen y›¤›nlara devrimci materyalizmin güçlü propagandas›n› yaparlar. ‹flte bunlardan birisi de Ermeni devrimci Mikayel Nalbantyan’d›r. Nalbantyan, emekçi halklar›n kölelikten kurtuluflunu ve yoksul köylü y›¤›nlar›n›n toprak sorunlar›n›n köklü çözümünü, sosyal kurtulufl mücadelesinde görüyordu... O, “Rusya’n›n kurtuluflu, tüm insanl›¤›n kurtuluflu için çok büyük anlam ifade etmektedir” derken, Rusya devrimci hareketinin dünya tarihinde oynayaca¤› muazzam role dikkat çekmekteydi. Devrimci Narodniklerin düflünceleri de Kafkaslar’a tam da bu y›llarda s›zar. *1880-90’l› y›llar Rusya’da gericili¤in yükselifle, Narodniklerin de tasfiye sürecine girdikleri bu dönemde, Kafkaslar’da bulunan Narodnik ayd›nlar›n bir bölümü enternasyonalist gruptan ayr›larak ulusalc› Narodnik gruplar olufltururlar. K›sacas› burjuva liberalizmine do¤ru evrilmenin tamamland›¤› bir süreçtir. Onlar sadece Çarl›¤a karfl› mücadele yürütmekten vazgeçerlerken, ayn› zamanda Marksizm’in yeminli düflmanlar› ve proletaryan›n Marksist parti kurmas›n›n önünde büyük engel olufltururlar. *1884-1894 y›llar› aras›nda sosyal-demokratlar›n Avrupa’daki faaliyetleri içinde yer alan yurtd›fl› Ermeni ö¤rencileri, G. Plehanovun “Eme¤in Kurtuluflu” grubu içerisinde aktif olarak faaliyet yürütürler, 1887 y›l›nda G. Plehanov’un K. Marks’›n “Kapital”i konulu derslerine kat›lan Ermeni ö¤rencilerden G. ⁄aracyan (S. T. Arkomed) K. Marks’›n hayattayken F. Engels ile yazd›klar› “Komünist Parti Manifestosu”nu tercüme eder ve Plehanov’dan yay›nlanmas› için
izin ister. Daha önce tercüme etti¤i Dikflteyn’in “Kim neyle yafl›yor” eseri Cenevre’de bas›l›r, “Manifesto”nun bas›lmas› için de Marsilya’da bulunan “Armenia” yay›nevi sahibi M›g›rdiç Portugalyan’a gazetesinde yay›nlanmas› için gönderir. “Armenia” G. ⁄aracyan’›n tercüme etti¤i klasik eseri yay›nlamaz, nedenine gelince yaz›n›n uzun oldu¤unu bütün sayfalar›n› ona ay›ramayaca¤›n›, k›s›m k›s›m yay›nlaman›n da verimli olmayaca¤›n›, ama e¤er bir kitapç›k (broflür) halinde bas›l›rsa daha iyi olaca¤›n› önerir. Bu arada ilk kez “Manifesto”nun Ermenice yay›nlanaca¤›n› haberini “Armenia” gazetesinden duyan F. Engels, 30 Ocak 1888 y›l›nda yazd›¤› bir önsözünde.... “Bundan birkaç ay evvel “Manifesto”nun Ermenice çevirisinin Kostantinopolis’te (‹stanbul) bas›lmas› gerekiyordu, ama maalesef tek bir nedenden dolay› yay›nlanmad›¤›n› duydum, sebebine gelince, yay›nc›n›n K. Marks’›n ad›n› basmaktan korktu¤u için basmaktan vazgeçti¤ini, di¤er taraftan eseri tercüme edenin de “Manifesto”yu kendi çal›flmas› oldu¤unu kabul etmekten korktu¤u için bir türlü bas›lamad›¤› bana bildirildi” diye not düfler. Bu arada G. ⁄aracyan “Eme¤in Kurtuluflu”nun bünyesindeki çal›flmalar›yla 1887 y›l›nda Marksist eserler üzerinde yo¤unlafl›r, K. Marks’›n “Kapital”ini, “Felsefenin Sefaleti”ni, “Komünist Parti Manifestosu”nu, F. Engels’in “Bilimsel Sosyalizm”ini, “Anti Dühring”ini derinlemesine inceleyerek Marksizm’e do¤ru, sosyal-demokrasiye do¤ru muazzam bir birikim elde eder. O, Marksist biliminin Ermeni ulusal-kurtulufl mücadelesine çözüm olaca¤›n› bilincine kaz›m›flt›r, Kafkaslar’daki sosyal-politik hareketleri ve bölgedeki kapitalizmin geliflim düzeyini, proletaryan›n örgütlenmesi gerekti¤i gibi sorunlarla yak›ndan ilgilenmeye bafllar. *Bir gazetenin ç›kart›lmas›n›n önemini s›k s›k vurgular. * Bu arada G. Plehanov önderli¤inde “Sosyal Demokrat” gazetesinin ilk say›s›n›n ç›kart›lmas›na çok sevinir. Tiflis’teki Ermeni Marksist proleterler grubunun ilk propagandac›s› olarak 1898’de kaleme ald›¤› ilk makalesinde “Ülkemiz nereye
* 1887 y›l›nda “H›nçaklar” Partisi, yurtd›fl›nda ö¤renim gören ö¤renciler taraf›ndan Cenevre’de kurulur. Önceleri “Ermeni Sosyalist Devrimciler Partisi” ad›n› alan grup, daha sonra ç›kard›klar› “H›nçak” adl› gazetelerinin ad›n› alarak, kendilerine, “Küçük Burjuva ‘H›nçaklar’ Partisi” ad›n› verirler. Kafkaslar’daki yükselen sosyal demokratlar›n hareketinden etkilenerek bu kez de kendilerine “Sosyal-Demokrat ‘H›nçaklar’ Partisi” ad›n› verirler. Kurucular› (A. Nazarbek, M. Nazarbek, R. Hanazat) Rus ve Avrupa’daki sosyal-demokratlarla s›k› iliflkiler içine girerler. Proletarya hareketi içerisinde bölücülü¤ün propagandas›n› yapan bu parti, 1905-1907 burjuva demokratik devriminden sonra ahlaks›zlaflarak tamamen karfl› devrimci ulusalc› bir grup haline dönüflür. * 1890 y›l›nda Tiflis’te kurulan Taflnaklar Partisi, Ermeni burjuva nasyonalist karfl› devrimci bir partidir; onlar da kendilerine “Ermeni Devrimci (Taflnaklar) Federasyonu” Partisi ad›n› verirler. Taflnaklar gerçekte Ermeni halk›n›n sosyal ve ulusal ç›karlar›n›n yeminli düflmanlar›d›r. Taflnaklar Kafkaslar’daki Ermeni emekçilerini Rusya devrimci hareketinden uzak tutmak ve ulusal burjuvazinin i¤renç emellerine hizmet etmeleri için kullanmak isterler. *Ulusalc› partilerin politikalar›n›n kendi s›n›flar›n›n ç›karlar›n› temsil etmedi¤ini kavramaya bafllayan Tiflisli bir grup genç Ermeni proleter, zanaatkar ve ö¤renci, A. ⁄umaryan ve A. Hajakyan önderli¤inde 1892 y›l›nda “Ermeni Devrimci Prole-
terler Birli¤i”ni kurarlar. * V. ‹. Lenin, 1892’de Samara’da ilk Marksist grubu yak›n arkadafllar› A. Sklyarenko, ‹. Lalayants (ilk devrimci Marksist ayd›nlardan) ve di¤erleriyle oluflturur. *1891 y›l› içinde Tiflis’de devrimci Ermeni ö¤renciler ve proleterlere önderlik eden A. ⁄umaryan, A. Hajakyan’›n 1892 y›l› sonlar›nda kurduklar› “Devrimci Ermeni Proleterler Birli¤i” 1895 y›l›na kadar çal›fl›r. Birço¤u 16-20 yafllar› aras›nda olan bu dinamik grubun üyeleri S. Hanoyan, H. Mirzoyan, S. Mardikyan, G. Sa¤atelyan, H. Muradyan, A. Me¤rabyan ve birçoklar› Marks’›n teorik yaz›lar›n›, özellikle “Manifestoyu”, G. Plehanov’un “Sosyalizm ve Politik Mücadele” bafll›kl› eserlerini okurlar. 1894’te 1 May›s’› kutlama gününde “Özgür Ermenistan” bafll›kl› bir bildiri yay›nlarlar. Bu örgüt Çarl›k Rusyas› jandarmas› taraf›ndan 1895 y›l›nda fark edilince da¤›t›l›r. *1893’de Samara “Üçlüsü” oluflur. (V. ‹. Lenin. ‹. Lalayants, A. Sklyarenko) *1898 “Mücadele Birli¤i”nin birkaç grubu birleflerek RSD‹P I. Minsk Kongresi’ni gerçeklefltirirler. *Peterburg’da oluflturulan “Proletarya S›n›f›n›n Özgürlü¤ü ‹çin Mücadele Birli¤i”nin enternasyonalist oluflumunda yer alanlar önder kadrolar› aras›nda V. ‹. Lenin, G. Krjijanovski, V. Starkov, Yu. Martov, A. Malçenko, P. Zaporojets, A. Vaneyev, iflçi üyeleri .‹. Babuflkin, P. Gribakin, B. Zinovyev, M. Kalinin, V. Knyazev, N. Poletayev, V. fielgunov, ‹. Yakovlev ve Peterburg “Mücadele Birli¤i”nin
15
77 enternasyonalist Ermeni Marksistleri B. Knunyants (Radin, Ruben, Kafkasyal› 1878-1911) A. Zurabyan (Raflit bey 1873-1920) S. Avedisyan, (1870 do¤umlu Peterburg proletarya s›n›f›n›n özgürlük mücadelesi birli¤i”nin aktif çal›flan› olarak 1897 çarl›k jandarmas› taraf›ndan tutuklan›r, ayn› y›l Kafkasya’ya sürgün edilir. H. Melik-Hovsepyan. (1882-1943, 1902 de RSD‹P saflar›na kat›l›r) 1901 y›l›nda “Mücadele Birli¤i” saflar›nda Marksizmin propagandas›n› yapmaktan, toplant›larda, gösterilerde devrimci bildiriler da¤›tmaktan ve gösterilere önderlik etmekten, örgütlemekten dolay› tutuklan›r. 1905’te tekrar tutuklan›r ama bu kez sürgün edilir. 1905’de Sorbon Üniversitesi’ni kazanan Hovsepyan, Lenin’le burada tan›fl›r. Onun devrimci e¤itim kurslar›na yine burada kat›l›r. 1898 Tiflis’te ilk Marksist Ermeni Proleterler Grubu kurulur. Bu gubun aras›nda sigara fabrikas›nda çal›flan iflçi Hayk Pilosyan (Adamyan) boya iflçi Melik Melikyan (Deduflka), Adelhanov ayakkab› fabrikas› iflçisi Asadur Kahoyan (Proleter Heço) sosyal demokratlar›n propogandac›s› Gevorg ⁄aracyan (S. T. Arkomed), Tiflis Ermeni Yard›mlaflma Birli¤i’nin kütüphane iflçisi Garegin Kozikyan (Yesalem), Tiflis demir yollar› deposu iflçileri H. Kefliflyan, G. Mkrdiçyan, A. Der-Harutyunyan, Bozarc›yan Sigara Fabrikas› iflçilerinden A. Vardanyan, P. Tavluflyan ve birçoklar› kat›l›r. Grup Tiflis’in di¤er sosyal-demokrat örgütleriyle ba¤›n› koparmaz tersine Melik Melikyan, Gevorg ⁄aracyan ve Hayk Pilosyanlar›n arac›l›¤›yla Gürcü ve Rus sosyal-demokratlar›yla güçlü ba¤lar kurarlar. 1900’lü y›llar Rus devrimcilerin bölgeye sürgün gönderildi¤i dönemdir. * Bu y›llarda bölgeye sürgün edilen bir grup devrimci Rus Marksistleri aras›nda, V. G. Kurnatovski, ‹. ‹. Luzin, G. Yu. Françeski, V. K. Rotsyeviç–Belyeviç, M. ‹. Kalinin, N. G. Poledayev, S. Ya. Aliluyev, A. Ya. Krasnova bölgede Marksizm’in yayg›nlaflmas›nda önemli rol oynad›lar. *Ermenistan’da ilk iflçi hareketlerinin bafllamas›. Marksizm’in yay›lmas› ve ilk sosyal demokrat gruplar›n›n oluflumu. -XIX. yüzy›l›n sonlar›nda, proletarya hareketinin geliflmesine paralel Kafkaslar’da Marksizm de yayg›nlafl›r. Daha XIX. yüzy›l›n 70’li y›llar›nda Tiflis’teki fabrikalarda ilk iflçi grevleri bafllar. 80’li y›llarda Bakü petrol rafinelerinde birçok grev örgütlenir. Bakü, çeflitli milliyetlerden proletarya s›n›f›n›n enternasyonalist oluflumunun önderli¤ini çekmekteydi, ard›ndan pefl pefle gelen grevler önce Tiflis’teki tütün ve sigara fabrikas›na, oradan Ba-
tum’daki fabrikalara kadar yay›l›r. Tüm Kafkaslar proletarya s›n›f›n›n a¤›r çal›flma flartlar› ve kapitalist ç›kar s›n›flar›na karfl› bafllatt›klar› kitlesel grev ve gösterilere sahne olur. *Bunu 1896 y›l› Nisan’›nda Ahtalay’da demir yolu inflas›nda çal›flan iflçilerin görkemli baflkald›r›lar› izler, 400’e yak›n iflçinin, ücretlerinin derhal ödenmesi için ifli b›rakma eylemi yapar. Gerici yönetimin oluflturdu¤u karfl› devrimci gruplar ve jandarma grevi k›rmak için vahflice iflçilerin üzerine sald›rarak atefl ederler. Mükemmel bir direniflle karfl›l›k veren iflçiler bu sald›r›y› püskürtmeyi ve düflman›n silahlar›n› ele geçirmeyi baflar›r. Daha sonra polis ve ajanlar›n da deste¤ini alan
29 Haziran-12 Temmuz 2007
mi Rusya devrimci hareketinin en do¤ru yol göstericisi, pusulas› oldu¤unu ilan eder.
gruplar vard›. Bütün bu gruplar›n bünyesi Rus, Azeri, Ermeni ve Gürcü iflçilerden oluflmaktayd›.
*1894 y›l› Rus sosyal demokratlar›n›n yeni geliflim etab›na girdikleri y›ld›r. V. ‹. Lenin önderli¤inde 1895 y›l›nda kurulan “Proletarya S›n›f›n›n Kurtuluflu ‹çin Mücadele Birli¤i”, Rusya’n›n di¤er bölgelerindeki da¤›n›k Marksist grup ve grupçuklar› bir araya getirerek tek bir çat› alt›nda birlefltirme baflar›s›n› gösterir.
*Ermeni proleterlerinin ço¤u Bakü, Tiflis ve Batum’da bulunan iflletmelerde, üretimin yo¤un oldu¤u yerlerde, büyük sanayi merkezlerinde çal›flmaktayd›lar ve özellikle de sosyal demokrat›n yan›nda saf tutmufllard›.
Bu grubun içerisinde gelece¤in Bolflevik partisinin tan›nm›fl politik kadrolar›ndan Bogdan Knunyants’›n yan›s›ra A. Zurabyan, S. Avedisyan, H. Melik Hovsepyan ve birçoklar› yer al›r. *1891 y›ndan beri Tiflis’te faliyet yürüten Feodor Afanasyev’in illegal grubu, ve ayn› y›llarda Tiflis’te bulunan M. Gorki de bu grupla ba¤ kurarak bölgede Marksizm’in geliflmesine muazzam katk›larda bulunur.
kapitalist yöneticiler grevi kanla bast›r›r. ‹flçi önderlerinden sekizi tutuklan›r ve mahkemeye ç›kart›l›r, içlerinden baz›lar› ise ormanl›k alanlarda saklanarak tutuklanmadan kurtulur.
*Yine 1893 y›l›nda kurulan Gürcü “Mesame dasi” (“Üçüncü Grup”) grubu, düflünce olarak farkl› gruplar› içinde bar›nd›rmaktayd›. Bu grubun içerisindeki büyük ço¤unlu¤u legal Marksistler ve burjuva nasyonalistler olufltururken, devrimci Marksistlerin M. Tshakaya, L. Ketshoveli, ‹. V. Stalin ve F.
* 1896 y›l› Aral›k ay›nda bunu Sanahin –Zamanl› bölgesi ve 1897 y›l› Ekim ay›nda da Kars demir yolu grevleri izler. Tüm Rusya çap›nda yayg›nlaflan iflçi grevleri, yükselen devrimci-demokratik mücadele ve ulusal kurtulufl mücadeleleri, çarl›k rejiminin temellerini sarsmaya devam eder. Proletaryan›n tarih sahnesine ç›kmas›ndan sonra kurtulufl savafllar›, daha örgütlü ve daha güçlü olarak kendisini göstermeye bafllar. Rusya’daki proletarya hareketi uluslararas› devrimci hareketin bafl›n› çekenlerin en bafl›nda gelmekteydi. K. Marks ve F. Engels 1882 y›l›nda “Komünist Parti Manifestosu” için yazd›klar› önsözde... “...Devrimci hareketin Avrupa’daki öncü müfrezesini Rusya temsil etmektedir” diye alt›n› çizerler. *1883 Cenevre’de bulunan G. V. Plehanov taraf›ndan kurulan, Rusya’n›n ilk Marksist grubu “Eme¤in Özgürlü¤ü”, küçük burjuva Narodniklere, idealist görüfllere karfl› ciddi darbeler vurarak, Marksiz-
Maharatze’den oluflan grubu ise az›nl›ktayd›. * 90 y›llarda Tiflis ve Gürcistan’›n de¤iflik bölgelerinde faaliyet yürüten bir dizi Marksist grup da vard›, bunlar›n aras›nda Rusya’dan bölgeye gelip sosyal demokratlara önderlik eden ve aralar›nda ‹. Luzin, V. Rotsiyeviç-Belyeviç, G. Françeski, N. Poledayev, N. Kozerenko, S. Aliluyev, ‹. Kogan ve birçoklar›n›n bulundu¤u devrimcilerdi. *1896 y›l›nda Tiflis’teki Marksist gruplar›n say›s› 20’ye yak›nd›, buna paralel 1898-1899 y›llar› aras› Bakü’de faaliyet yürüten birkaç tane de sosyal demokrat
* Ermeni emekçilerinin içerisinde devrimci düflünceler Marksist eserlerin 1887 y›l›nda ilk kez Ermeniceye çevrilmesiyle birlikte bafllar. K. Marks’›n “Ücretli emek ve sermaye” adl› eseri 1893 y›l›nda Atina’da Ermeniceye çevirisi yap›larak “Ücret nedir?” bafll›¤› alt›nda yay›nlan›r. * 1894 y›l›nda H›nçaklar›n ç›kard›klar› “ideoloji” yay›n organlar›n›n birinci ve ikinci say›lar›nda tercümesini M. Nazarbek’in yapt›¤› “Komünist Parti Manifestosu”, 1872 y›l›nda yay›nlanan Almanca bask›s›ndaki önsözle ilk kez Ermenice olarak yay›nlan›r. *1892 y›l›nda G. V. Plehanov’un kaleme ald›¤› “1 May›s- uluslararas› iflçi bayram›”, fi. Dikflteyn’in “Kim neyle yafl›yor” ve buna benzer bir dizi çal›flmalar Ermeniceye çevrilerek yay›nlan›r. Bu yay›nlar Ermenistan’da illegal olarak da¤›t›l›r. *1898’de Tiflis’te ilk Ermeni Marksistler grubu kurulur. Bu grubun bünyesinde Enfiacyan Sigara Fabrikas› iflçisi Hayk Pilosyan (H. Adamyan), Boya iflçisi Melik Melikyan (Deduflka), Adelhanov ayakkab› fabrikas› iflçisi Asadur Kahoyan (Deduflka), sosyal demokratlar›n propogandac›s› Gevorg ⁄aracyan (S. T. Arkomed), Tiflis Ermeni Dayan›flma Derne¤i Kütüphanesinde çal›flan Garegin Kozikyan (Yesalem), Tiflis demir yollar› deposu iflçilerinden H. Kefliflyan, G. Mkrdiçyan, A. DerHarutyunyan, Bozarc›yan sigara fabrikas› iflçilerinden A. Vardanyan, P. Tavluflyan ve di¤erleri yer al›r. *Marksist düflünceler Rusya’dan Tiflis’e ve Bakü’ye gelen ilk sosyal demokratlar›n çabalar›yla tüm Kafkaslara yay›lmaya bafllar, flehirlerden k›rsala ve özellikle de Aleksandrapol, Yerevan, Calalo¤lu, Kars ve çevrelerindeki alanlara derinlemesine nüfuz eder. * 1899 y›l›nda ilk kez Ermenistan’da Marksist gruplar› V. ‹. Lenin’in en güvendi¤i talebelerinden ve mücadele arkadafllar›ndan S. fiahumyan Calalo¤lu’nda oluflturur. Ve böylelikle Ermenistan’da Marksizm kök salmaya bafllar.
16
29 Haziran-12 Haziran 2007
77
Polise OHAL yetkisi! gemen s›n›flar; s›n›f mücadelesinin geliflme belirtilerinin varl›¤›n› görmekte ve buna göre mevzilenmekte. Toplumsal muhalefetin bast›r›lmas› konusunda laik- anti laik tart›flmalar›na girmeden ittifak yapan egemenler, flimdiden pek çok haz›rl›k yapmakta.
E
Seçimlerin yaklaflmas› ile birlikte ülke gündemi de giderek ›s›n›yor. Ankara Ulus Anafartalar Çars›s›’nda patlayan bombalar›n yaratt›¤› atmos-
yasalar› pefl pefle ç›kar›lmakta. Polisin toplumsal muhalefete yönelik sald›r›lar›n› daha genifl yasal çerçevede yapmas›n› sa¤layacak olan “Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu” bunlardan sadece biri. Bu yasa ile art›k polisimiz daha güçlü! Art›k kendimizi daha emniyette hissedebiliriz!
S›n›rs›z keyfilik… Polis, ç›kart›lan yeni yasa ile zaten s›n›rs›z olan arama yetkisinde yasal bir zemin yakalam›fl oldu. Eski düzenlemede de yer alan durdurma ve kimlik Yeni düzenleme ise, bu konuda da oldukça mu¤lâk bir ifadeyle “direnifli k›rmak” için polisin zor ve silah kullanabilece¤i belirtilmifl durumda.
ferle Ça¤layan ve birçok yerde düzenlenen mitinglerin oluflturdu¤u hava birbirine kar›fl›rken, egemenler yeni sald›r› hesaplar›n›n peflinde. Genelkurmay Baflkanl›¤›’n›n “aktif” siyasete at›lmas›, s›n›r ötesi operasyon ve seçim tart›flmalar› ile gündem oldukça h›zl› ve yo¤un bir flekilde yol almakta. Genelkurmay taraf›ndan yap›lan ça¤r›larla sokaklara dökülerek “fleriat”› lanetleyen yüz binlerce insan önümüzdeki süreçte egemen s›n›flar aras›ndaki ç›kar dalafllar› ve emekçilere yönelik sald›r› projelerinin bir parças›. Egemen s›n›flar; s›n›f mücadelesinin geliflme belirtilerinin varl›¤›n› görmekte ve buna göre mevzilenmekte. Toplumsal muhalefetin bast›r›lmas› konusunda laik- anti laik tart›flmalar›na girmeden ittifak yapan egemenler, flimdiden pek çok haz›rl›k yapmakta. Ç›kart›lan yasalar iflçi s›n›f›, köylü yoksul ezilen emekçilerin hak arama mücadelesini demokratik hak ve özgürlüklerini daraltmay› ve bu mücadelenin önüne geçmeyi hedeflemekte. Patlayan bombalarla yarat›lan atmosferde yeniden ama daha derinden ifllenmeye bafllanan “terör” kavram› ile birlikte emekçilere yönelik sald›r›
sorma yetkisinin kullan›m› yeni düzenleme ile birlikte “polisin tecrübesine ve izlenimine” b›rak›lm›fl durumda. Yani polisin “tecrübeleri” sonucunda suçlu oldu¤una karar verdi¤i kifliye “özgürce” herhangi yasal bir çekince duymadan istedi¤ini yapabilecek. Bu yasadan önce de polisin bu uygulamalar› vard›, ancak yasa ile bu duruma hukuki bir çerçeve kazand›r›lm›fl oluyor. Tehlikenin varl›¤› konusunda “makul” bir flüphenin varl›¤› halinde ise polis, tehlikeyi “bertaraf” etmek için kifli üzerinde ve araçta gereken tedbirleri alabilecek. Kifli hürriyetini k›s›tlama anlam›n› tafl›yan böylesi bir yetkinin kullan›m›n›n bu denli mu¤lâk ve subjektif kriterlere ba¤lanmas›, uygulamada kendini istatistiklere yans›tmayan gözalt›lar olarak gösterece¤e benziyor. Hat›rlanaca¤› gibi 2007 1 May›s’›nda da böyle bir yasal düzenleme olmamas›na ra¤men fiilen benzer bir uygulama gerçeklefltirilmiflti.
Polis “ayakl› mahkeme” olacak! Eski düzenlemede bir gözalt› nedeni olarak kimli¤ini ispat edememe durumunda, de¤ifliklikle birlikte “gere-
kirse” tutuklama yap›labilece¤i öngörülmekte. Tutuklama, ancak hâkim karar›yla gerçeklefltirilebilen ve en son baflvurulmas› gereken bir hukuksal tedbir. Ceza yasalar›nda dahi tutuklamaya iliflkin emredici bir düzenleme bulunmuyor, hâkime her olay›n özelliklerine göre takdir yetkisi tan›n›yor. Polis “engin” tecrübeleri ve birikimine dayanarak suçlu oldu¤una kanaat getirdi¤i kifliyi hâkime ve savc›ya ç›karmadan ayaküstü sorgulayarak mahkemelerin “yükünü” de hafifletmifl olacak. Bu sorgulaman›n sonucunda suçlu olup olmad›¤›na da polis karar verecek. Bunun kriterlerinin ne oldu¤u ve bu ayakl› mahkemelerin neye dayanarak bunu yapabilece¤i ise soru iflareti olarak kalmakta. Bu uygulama ile her gün duydu¤umuz polisin iflkence vakalar›nda patlama olaca¤›na kuflku yok. Öte yandan, “önleme aramas›”na iliflkin olarak yap›lan yeni düzenleme, araman›n hâkim karar› olmaks›z›n ve “gecikmesinde sak›nca bulunan hallerde” mülki amir emriyle gerçekleflebilece¤ini öngörüyor. Miting, toplant› ve gösteri yürüyüflü gibi durumlar “gecikmesinde sak›nca bulunan hal” olarak say›l›yor. 1 May›s 2007’de, orant›s›z güç kullan›m› ad› verilen vahfli polis sald›r›s› ve o gün gerçeklefltirilen tüm hukuksuz uygulamalar bu kanun de¤iflikli¤i ile birlikte “hukukilefltirilmifl” oluyor.
Herkes fifllenecek… Önceki düzenlemede parmak izi, s›n›rl› say›da belirtilmifl durumda ve Tehlikenin varl›¤› konusunda“makul” bir flüphenin varl›¤› halinde iseb polis,tehlikeyi “bertaraf” etmek için kifli üzerinde ve araçta gereken tedbirleri alabilecek.
savc› yahut hâkimin gerekli gördü¤ü kiflilerden al›nabilmekteyken, yeni düzenlemede silah ruhsat›, sürücü belgesi, pasaport almak isteyenlerin, Türk vatandafll›¤›na baflvuranlar›n, s›¤›nma talebinde bulunan ve gerekli görüldü¤ünde ülkeye giren di¤er yabanc›lar›n, gözalt›na al›nanlar›n parmak izi al›nabilecek. ‹snad edilen suçun niteli¤i konusunda herhangi bir s›n›rlama yap›lmam›fl oldu¤u gibi, savc› veya hâkim karar› da gerekmiyor. Gözalt›na al›nm›fl oldu¤unuz suç nedeniyle mahkemece suçsuzlu¤unuza hükmedilse bile, vücut bütünlü¤ünüze müdahale edilmifl, parmak iziniz de emniyetin 80 y›l saklanacak kay›tlar›na girmifl oluyor. ABD ve pek çok Avrupa ülkesindeki fiflleme sistemi bu vesileyle Türkiye’ye girmifl oluyor.
Polise “öldürme yetkisi” Önceki düzenlemede polisin zor kullanabilece¤i haller, s›n›rl› bir flekilde tan›mlanm›flt›. Yeni düzenleme ise, bu konuda da oldukça mu¤lâk bir ifadeyle “direnifli k›rmak” için polisin zor ve silah kullanabilece¤i belirtilmifl durumda.
17
77 Öyle ki yasayla polise duraksamadan atefl etme yetkisi de tan›nm›fl bulunuyor. Polise öldürme yetkisi olarak yorumlanabilecek bu düzenleme ile polis art›k katliamlar›n› ve infazlar›n› daha aç›ktan yapabilecek. Polisin emirlerini yerine getirmemek, demokratik haklar›n› savunmak bu direnifl kavram› içerisinde olsa gerek. Suç oranlar›ndaki art›fl›n ancak yeni yasal düzenlemelerle ve yetkilerin artt›r›lmas› ile çözülebilece¤i propagandas› polisin suçu önlemedi¤i yaratt›¤› düflünüldü¤ünde anlams›zlafl›yor.
Dikkat polis yetkilerini kullan›yor! 22 May›s tarihinde taksici Engin Topal’› ve olaya müdahale ederek itiraz eden Ali Bakça’y› tahta ve coplarla döven polis, s›n›rs›z yetkilerine al›fl›yordu. 26 May›s’ta Ferhan Yalç›nkaya’n›n kimli¤i olmad›¤› gerekçesiyle yüzüne sprey s›k›ld› ve Yedikule’ye at›ld›. 8 Haziran günü trafik kontrolü s›ras›nda gözalt›na al›narak Taksim Polis Merkezi’ne götürülen Sezai Yakar burada dövülerek burnu ve eli k›r›ld›. Son olarak polis taraf›ndan gözalt›na al›narak iflkencede katledilen Mustafa Kükçe’nin bafl›na gelenler bu yetkilerin amac›n› da çok iyi bir flekilde ifade ediyor. 14 Haziran günü Sar›gazi’de polis taraf›ndan gözalt›na al›nan Kükçe, önce Dudullu ard›ndan Acarlar Karakolu’na götürüldü. Burada ailesi ile görüfltürülen Kükçe, ard›ndan Çakmak Karakolu’na götürüldü. Kükçe’nin ailesine “pis Aleviler” diyerek hakaret eden sivil polisler, olacaklar›n da haberini veriyordu. Ümraniye Hapishanesi’ne götürüldükten bir gün sonra yaflam›n› yitiren Kükçe’nin morgda çekilen foto¤raflar›
polisin yetkilerini kulland›¤›n› gösteriyordu. Vücudunda iflkence izleri görülen Kükçe, belki de polisin “direnifli k›rma” yetkisine karfl› koymufltu. Yaflanan bu örnekler polisin bundan sonra halk düflmanl›¤› ve hukuksuzlukta oldukça faal olaca¤›n› gösteriyor. Polis; sadece devrimcilere, ilerici ve yurtseverlere karfl› de¤il önüne ç›kan ve yetkilerini kabul etmeyen herkese iflkence yapacak, infaz edecek! Yap›lan tüm yasal düzenlemeler ve engellemeler emekçilerin ezilenlerin hak arama mücadelesini engelleyemeyecektir. Her gün yoksulluk ve açl›kla bo¤uflan milyonlarca emekçinin mücadelesi bast›r›lamaz!
1 May›s 2007’de, orant›s›z güç kullan›m› ad› verilen vahfli polis sald›r›s› ve o gün gerçeklefltirilen tüm hukuksuz uygulamalar bu kanun de¤iflikli¤i ile birlikte “hukukilefltirilmifl” oluyor.
Polis vazifesini daha iyi yapmaya baflflllad›!
22 Haziran Cuma günü ‹HD ‹stanbul fiubesinde Avukat Eren Keskin ve ‹HD yöneticileri ile birlikte bas›n aç›klamas› yapan Kükçe ailesi, Mustafa
Dört lasti¤in bedeli bir can! Geçti¤imiz günlerde haber merkezlerine bir “‹flkence sonucu ölüm” haberi daha düfltü! Burjuva bas›n yine “görevini” yerine getirerek, olay› ört bas etme çabas›na girmekte gecikmedi ve iflkenceyi ve bunun sonucu ölümü de¤il, iflkence sonucu yaflam›n› yitiren Mustafa Kükçe’ye atfedilmeye çal›fl›lan “h›rs›zl›k” boyutunu öne ç›karmaya özen gösterdi. Yani “h›rs›zl›¤›n sonu budur!” demeye getirerek, bir yandan da polisi ve böylelikle de kendi varl›¤›n› borçlu oldu¤u sistemi aklamaya çal›flt› her zamanki gibi. Memleketin tüm de¤erlerini aleni olarak, emperyalistlere ve onlar›n tekellerine peflkefl çeken, bu arada da kendi ceplerini doldurmakla kalmay›p, efl-dost-akraba-yan-
29 Haziran-12 Haziran 2007
dafl vb. çeperlerindekileri de zengin eden büyük h›rs›zlara sayg›da kusur etmeyen sahibinin sesi medya, kan›tlanmam›fl suçun zanl›s›n› da bir kez daha yarg›s›z infaz ederek, “görevini” yerine getirmenin “huzurunu” yafl›yordu. Eh ne de olsa söz konusu kifli, “beyaz Türk”lerden olmay›p, “alt s›n›f›n”, “varofllar›n” bir yoksuluydu ve potansiyel h›rs›z, terörist vb. s›fatland›rmalara lay›k, potansiyel bir suçluydu! 13 Haziran gecesi Ümraniye’de gözalt›na al›nd›ktan sonra, üç gün içinde üç karakol gezdirilen ve ç›kar›ld›¤› mahkemece tutuklanan Mustafa Kükçe, götürüldü¤ü Ümraniye Hapishanesi’nde fenalafl›r ve kald›r›ld›¤› hastanede yaflam›n› yitirir. Eldeki tüm veriler ve tan›k an-
Kükçe’nin aç›k olarak, iflkence sonucu öldü¤ünü ve bu durumun da morgda çekilen resimlerle sabit oldu¤unu belirttiler. Aç›klama s›ras›nda söz alan
‹HD ‹stanbul fiube Baflkan› R›za Dalk›l›ç, Kükçe’nin olay›ndan önce de kendilerine iflkence ve kötü muamele ile ilgili bilgilerin ve baflvurular›n oldu¤unu ve son süreçte bu durumun art›fl gösterdi¤ini vurgulad›. Bu ülkede iflkencenin sistematik bir flekilde yap›ld›¤›n› belirten Dalk›l›ç, olay›n takipçisi olacaklar›n› sözlerine ekledi. Aç›klamadan sonra Kükçe ailesi çocuklar›na iflkence yap›ld›¤›n› gösteren resimleri bas›na gösterdiler. Daha sonra Ümraniye Cumhuriyet Savc›l›¤›’na suç duyurusunda bulunarak, Mustafa Kükçe’nin gözalt›nda oldu¤u tarihlerde karakolda görevli bulunan polisler hakk›nda “adam öldürme” suçundan dava aç›lmas›n› talep ettiler. (‹stanbul)
lat›mlar›, olay›n aç›k bir iflkence sonucu ölüm oldu¤unu göstermektedir. Çünkü her fleyden önce, Mustafa Kükçe, karakoldan Adliye’ye getirildi¤inde ayakta duramayacak vaziyettedir ve bunun görgü tan›klar› vard›r. Zaten tutuklan›p Ümraniye Hapishanesi’ne getirilmesiyle fenalaflmas› da ayn› saat dilimi içerisinde gerçekleflmifltir. Kald›r›ld›¤› Numune Hastanesi’ne gelen bacana¤›, yan›ndaki telefonla iflkence izlerini belgelemifltir ve bunun içindir ki aile, Kükçe’nin iflkence sonucu yaflam›n› yitirdi¤i noktas›nda nettir ve bu konuda ›srarl›d›r. Bunun içindir ki, akabinde bir bas›n aç›klamas› yaparak, ayn› zamanda da suç duyurusunda bulunur. Evli ve iki çocu¤u olan Mustafa Kükçe’nin tüm ailesi gibi, kay›npederi Ali Alver de olay›n iflkence sonucu ölüm oldu¤u noktas›nda ›srarl› ve öfkeli. Görü-
flünü ald›¤›m›z Ali Alver: “Mustafa gözalt›na al›nd›¤› gece çocu¤una hastaneden randevu almaya gitmiflti. Kendisi floförlük yap›yor. Hastane dönüflü yol kenar›nda dört tane araba lasti¤i buluyor ve bunlar› arabaya takmak üzere almak istiyor. O s›rada aniden polisler geliyor ve Mustafa polislerin kendisine do¤ru geldi¤ini görünce, bafl› derde girecek diye korkup, oradan uzaklaflmaya çal›fl›yor. Ancak polisler bunu yakalayarak karakola götürüyorlar. Ve ard›ndan bildik geliflmeler yaflan›yor. Suç duyurusunda bulunduk, olay›n peflini b›rakmayaca¤›z” diyerek, öfkesini dile getiriyor. Görülen o ki, egemenlerin ve onlar›n faflist kolluk güçlerinin gözünde ezilenlerin can›n›n de¤eri, bazen bir ekmek ya da bir kilo baklava olurken, Mustafa örne¤inde oldu¤u gibi, dört lastik de olabiliyor! (Kartal)
29 Haziran-12 Temmuz 2007
18
77
Burjuva parlamento genel seçimleriözgülünde köylüleri kand›rma politikalar› Yaklaflan genel seçimler öncesi siyasette artan hareketlilik belli bafll› gündemler üzerinde sürüyor. Bu seçimlerde daha da su yüzüne ç›kan egemenler aras› dalafllar›, yüzde on baraj› nedeniyle yaflanan birleflme ve ayr›lmalar› vb. ayr› tutarsak siyasetin temel kimi ayaklar›n› Kürt Ulusal Sorunu ve ülke tar›m›nda yaflananlar oluflturuyor. S›n›r ötesi operasyon, DTP’nin Meclis’e girmesinin engellenmesi gibi bafll›klarla öne ç›kan ve son günlerde artan çat›flmalar nedeniyle gündeme daha fazla yerleflen Kürt Ulusal Sorunu, egemenlerin bugünkü siyasi krizlerinin temel bir belirleyeni oldu¤u gibi, genel seçimler nedeniyle üzerinde en çok oyun oynanan konulardan biri olma gerçekli¤ini de koruyor. Benzer flekilde temel bir gündem maddesini de tar›mda yaflanan geliflmeler oluflturmaktad›r. Emperyalistlerin dayatt›¤› tar›m› tasfiye politikalar›na uygun flekillendirilen ülke tar›m›nda h›zl› bir dönüflüm gerçeklefltirilmekte ve bu alanda at›lan ad›mlar egemenler cephesinde ilgiyle karfl›lanmaktad›r. Ülke ekonomisinin temel ayaklar›ndan birini oluflturan ve içerdi¤i nüfus itibar›yla da toplumun önemli bir kesimini kapsayan tar›m sektörünün böyle bir ilgiyle karfl›laflmas› gayet do¤ald›r. Fakat bununla paralel de olsa, son iki ayda, ülke tar›m› üzerine canlanan tart›flman›n genel seçimlerle s›k› bir iliflkisi vard›r. Tar›m ve Köyiflleri Baflkan› Mehdi Eker baflta olmak üzere, Cumhurbaflkan› A. Necdet Sezer’den, TÜS‹AD Baflkan› Arzuhan Yalç›nda¤’a, Mehmet A¤ar gibi parti baflkanlar›, köfle yazarlar› ve di¤er gazete haberlerine dek birçok aç›klama ve tart›flma birbirini izlemektedir. Egemenler cephesinde ülke tar›m› üzerinde ortaya konan yaklafl›mlar “verimlilik”, “kalite”, “gerçekçilik”, “alternatif üretim”, “d›fl sat›ma a¤›rl›k verme” gibi manipülasyonlarla emperyalist politikalara uflakl›k çizgisinde kendini gösterirken, halk cephesinde sorunun boyutu henüz hak etti¤i ilgiyi görememifltir. Güngör Uras gibi baz› köfle yazarlar› “ulusalc› ve gerçekçi” olma ad›na, neticede emperyalizmin ülkemizdeki tar›m politikalar›na yedeklenmek zorunda olan öneri ve tart›flmalar› öne ç›karsalar da bu alanda egemen politikaya karfl› çatlak sesleri TZD Baflkan› ‹brahim Yetkin, TZOB Baflkan› fiemsi Bayraktar, ZMO Baflkan› Gökhan Günayd›n gibi çeflitli oda, birlik ve kooperatif baflkanlar› oluflturmaktad›r. Bu oda ve birlik baflkanlar› CHP’ye yak›n, Kemalist ve devletçi yap›lar› gere¤i daha bafltan egemen kliklerden birine güdümlü bir çizgide durmaktad›rlar. Ancak böyle de olsa, tar›mda gerçeklefltirilen tasfiyenin anlafl›lmas›nda ve köylülerin harekete geçirilmesinde önemli bir yere sahiptirler. Fakat tabi ki esas sorun dev-
rimcilerin bu noktadaki gerçek rollerini yerine getirebilmelerinde dü¤ümlenmektedir.
Köylüye bol keseden vaatler... Her genel seçimde oldu¤u gibi bu seçimlerde de hükümetin ve düzen partilerinin çok çeflitli oyun, aldatmaca ve halka verdikleri vaatler birbirini takip ediyor. Hat›rlanaca¤› üzere, 2002 genel seçimleri öncesinde düzen partilerinin tar›m programlar› havalarda uçufluyor ve bu kap›flmalar içerisinde IMF karfl›t› söylemleri ve tar›m›n seçimlere kurban edilmeyece¤i yönlü iddialar›yla AKP bafl› çekiyordu. Aradan geçen 4.5 y›l içerisinde, gerçekte yaflananlar›n ne oldu¤una ve bugün yeni seçimler öncesinde AKP’nin att›¤› ad›mlara girmeden önce se-
çim süreçlerinde yo¤unlaflan bu, yayg›n deyimle, “popülist” politikalar›n temeline ve geçirdi¤i de¤iflime göz atmak yararl› olacakt›r. Türkiye’de bahsi geçen “popülizm” ya siyasi söylemlerinde halka bol keseden vaatlerde bulunmak ya da plans›z, altyap›s›z hedeflerde günübirlik politikalar izlemek vb. flekillerde ortaya ç›kmaktad›r. Tar›m ve köylülük söz konusu oldu¤unda ise, yine ülkenin ç›kar›na planl› bir tar›m politikas›n›n olmamas›, baflka bir tak›m ç›karlar ve özellikle oy u¤runa, var olan planlar da bozularak tar›ma ayr›lan kaynaklar›n çarçur edilmesi anlafl›lmaktad›r. Bu kapsamda geçmiflte yer yer, ürüne maliyetin üzerinde fiyatlar verilmesi gibi köylülü¤e GSMH’den transferler gerçeklefltirilmifl ve bu transferler siyasi amaçlarla kullan›labilmifltir. Yar›-sömürge, yar›-feodal bir ülkenin, sosyo-ekonomik yap›s›nda tar›m ve köylülü¤ün temel nitelikte bir önem tafl›mas› kaç›n›lmazd›r. Dahas› egemen s›n›flar›n, köylülük baflta olmak üzere halk deste¤inden yoksun olduklar› bir gerçeklik ve içi bofl söylemlere ve kimi k›r›nt›lara dayanan “popülist” politikalarla rejimin süreklili¤ini sa¤lamaya çal›flmalar› da anlafl›l›rd›r. Yer yer köylülü¤e de k›smi oranda ekonomik getiriler sa¤layan bu politikalar, özellikle seçim dönemlerinde yeniden canland›r›larak köylülü¤ün devletten sürekli umut beklemesine yol açm›flt›r. ‘80’lerden itibaren tar›mda önemli gerilemeler yaflanmas›na karfl›n
köylüler, ‘90’l› y›llar›n ortalar›na hatta ‘97’ye kadar devletten beklentilerini korumufllard›r. Bunda önemli bir etken de T. Kürdistan›’nda süren savafl olmufltur. Tar›mda uygulanan, bu seçimlere ve di¤er siyasal amaçlara dönük faydac› politikalar›n as›l ekonomik temeli, s›n›rl› oranda da olsa her zaman için tar›msal teflvikler oluflturmufltur. Bu flekilde y›llarca tar›m ve hayvanc›l›¤a “teflvikler” uygulanmaya çal›fl›lm›fl ve zaten alt s›n›rlarda tutulan kaynaklar seçimler u¤runa heba edilmifltir. Bunun en belirgin örneklerinden bir tanesi hayvanc›l›kta yaflanm›fl ve isteyen köylüye birkaç bafl hayvan verilerek hayvanc›l›k “teflvik” edilmeye çal›fl›lm›flt›r. DGD ödemelerinde oldu¤u gibi, köylünün eline geçen s›n›rl› miktardaki para ya da di¤er araç-gereç, hayvan vb. göz boyaman›n ötesine geçememifl, ileriki y›llarda daha kapsaml› sorunlar bafl göstermifltir. Bu tür politikalarda ülkemiz aç›s›ndan seçimler dönemi tipik özellikler gösterir. Her seçim döneminde köylüler akla gelir ve oy amac›yla çeflitli vaatlerde ve “rüflvet” niteli¤inde ekonomik icraatlarda bulunulur. Köylülere yol, su, elektrik, sa¤l›k oca¤› gibi hizmetlerin getirilece¤i vaatleri yan›nda, köylülerin Ziraat Bankas›’na ve çeflitli devlet kurumlar›na olan borçlar›n›n yeniden yap›land›r›lmas› veya “affa” u¤rat›lmas›, taban fiyat aç›klamalar›n›n seçimlere paralel yap›lmas›, fleker pancar›nda ve kimi ürünlerde oldu¤u gibi fiyat aç›klamalar›n›n d›fl›nda avans, prim ve DGD gibi di¤er tür ödememelerin geciktirilerek seçim arifesinde ödenmeye bafllanmas›, Ziraat Bankas›, Tar›m Kredi Kooperatifleri, Türkiye Zirai Donat›m Kurumu arac›l›¤›yla üreticilere yap›lan parasal aktar›mlar da ve tar›msal araç-gereçlerin temininde dönemsel kolayl›klar getirilmesi, tar›msal girdilerde (mazot, gübre, ilaç vs.) fiyatlar›n düflürülmesi gibi vaat ve giriflimlere her dönem farkl› hükümet ve düzen partilerince baflvurulmaktad›r. Hükümette bulunan partiler, baflta olman›n sa¤lad›¤› olanaklarla ifli yürütmeye çal›fl›rken, muhalefetteki partiler “ulusalc›” tar›m programlar›, ürün fiyatlar› ve altyap› yat›r›mlar›na dönük bol keseden vaatlerle köylülerin akl›n› çelmeye çal›flmaktad›rlar. Hatta köylülerin dini ve afliretsel yap›lar› kullan›larak, belli miktarda para ve traktör gibi rüflvetlerle onlarca köyün oylar› düzen partilerine aktar›labilmektedir. Bu ba¤lamda T. Kürdistan›’ndaki afliretsel yap›n›n düzen partilerindeki somut örnekleri, Bucak aflireti ve daha birçok afliret reisinin Meclis’te yer almas›yla aç›kça biliniyor.
F›nd›k ve çayda yaflananlar Emperyalist tar›m politikalar› ülke içerisinde hayata geçirilirken, varolan kaynakla-
r›n, biraz önce aç›klamaya çal›flt›¤›m›z biçimlerde kullan›lmas›, belli ürün ve bölgelerde dönemsel geliflmelere yol açabilmifltir. Fakat bu yöndeki geliflmeler de ülke bütününde ve uzun vadede tar›m›n farkl› tarzda bir tasfiyesinden öte sonuçlar do¤urmam›flt›r. Bu anlamda, f›nd›k ve çayda izlenen faydac› politikalar tipik oldu¤u kadar bugünkü sorunlar›n anlafl›lmas›nda da önemli bir yere sahiptir. Yetiflme koflullar› nedeniyle Ordu, Giresun baflta olmak üzere, temel üretimi Do¤u Karadeniz’de gerçeklefltirilen f›nd›kta, geçmifl dönemlerdeki görece yüksek fiyatlar nedeniyle baflka bölgelerde de f›nd›k yetifltirilmeye bafllanm›fl, köylülerin f›nd›¤a yönelmeleri düzen partilerince f›rsat bilinerek plans›z bir biçimde f›nd›k üretiminin önü aç›lm›flt›. Bu paralelde Çarflamba, Terme (Samsun), Sakarya ve Düzce ovalar› f›nd›k bahçeleriyle doldurulmufl, m›s›r, çeltik gibi birçok ürünün yetifltirilebilme koflullar› varken bunlardan vazgeçilmifltir. Kanunla yasaklanmas›na karfl›n 1989 y›l›ndan sonra yeni f›nd›k bahçesi tesis eden üretici oran› yüzde 39 olarak belirlenmifltir. Taban araziye sahip Samsun’un sadece 3 ilçesinde f›nd›k ekimine izin verilmesine karfl›n, Samsun’un di¤er 10 ilçesinde de f›nd›k üretimi yap›l›r hale gelmifltir. ‹zin verilen ilçelerde 16 bin 500 üretici varken, yasak bölgede 18 bin 500 üretici bulunmaktad›r. Benzer durumlar Bat› Karadeniz’de, Sakarya ve Düzce’de de yaflam bulmufl, düzen partilerince seçimlere kurban edilen f›nd›kta bu politikalar neticesinde ürünün kalitesi düflmüfl ve sat›labilenden fazla üretim yap›lmaya bafllanm›flt›r. Emperyalist ülkelerin, Türkiye’nin f›nd›¤› pazarlamas›nda getirdi¤i engeller bir yana, iflte bu “fazla” iddias›yla f›nd›k fiyatlar› düflük tutularak veya al›m yap›lmayarak üretici, f›nd›ktan vazgeçirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Bu süreç hala devam etmektedir. Ortalama yüzde 70 arazi e¤imi ve yüzey topra¤› nedeniyle f›nd›ktan baflka hiçbir alternatifi olmayan Ordu, Giresun gibi f›nd›¤›n as›l üreticisi illerde uygulanmaya çal›fl›lan “alternatif ürün projesi”, bugün üreticinin karfl› karfl›ya kald›¤› açmaz› da göstermektedir. Üreticilere f›nd›k bahçelerini sökmeleri sal›k verilerek, aldatmaca niteli¤indeki geçici desteklerle alternatif ürünler özendirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Üreticiler ise f›nd›k bahçelerini söktüklerinde bafllar›na gelecekleri tahmin etmekte zorlanmad›klar›ndan alternatif ürüne ra¤bet etmemektedirler. AKP hükümeti döneminde de ayn› politikalar artarak devam etmifl, köylülerin f›nd›ktan vazgeçirilmesi için Fiskobirlik’in tasfiyesi de dahil birçok ad›m at›lm›flt›r. Borçlar›ndan devlet deste¤i çekilen Fiskobirlik, özel bankalar›n eline b›rak›lm›fl ve tasfiyesi amac›yla icra ifllemlerine bafllanm›flt›r. Çayda yaflanan süreç de f›nd›ktan çok farkl› olmam›flt›r. Çay iflleme fabrikalar›na 1950’lerde DP ile yat›r›mlar h›z kazanm›fl ve devam›nda çay üreticilerine çay yapraklar›
77 için ödenen ücret, m›s›r bahçelerinin çaya çevrilmelerini özendirmek amac›yla yüksek bir seviyede sabitlenmiflti. Böylece en küçük arsalar dahi de¤er kazanarak çay bahçesine çevrilmifl ve o yöre köylülerinin –göreli olarak- zenginleflmesine olanak sa¤lanm›flt›. Y›ll›k belirlenen çay fiyatlar› her seçimde oy malzemesi olarak yükseltilmifl, çay al›m›nda kaliteye dikkat
19 edilmeyerek de köylülerin önü aç›lm›fl ve ayn› zamanda çaya mahkum hale getirilmifllerdi. ‘70’lerle birlikte fiyatlar›n düflmeye bafllamas›na ra¤men, köylüler yeni bahçeler açarak ve üretim miktar›n› art›rarak bu geliflmelerden çok fazla etkilenmemifllerdi. Fiyatlar›n iyice düflmesi ve yurtd›fl›ndan çay al›mlar›n›n bafllamas›na paralel, çaya verilen destekler de dibe çekilerek, köylüler yaflamsal bir so-
runla karfl› karfl›ya b›rak›lm›fllard›. Devletin çay üreticisi köylüleriyle yaflayaca¤› olas› çat›flmalar, Özal döneminde çayda özel sektörün devreye girmesiyle önlenmifl ve köylüler bugüne dek uzanan politikalarla ad›m ad›m üretimden uzaklaflt›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Daha do¤rusu emperyalist flirketlerin istedi¤i ve izin verdi¤i ölçüde çay üretimi sa¤lanmaya çal›fl›lm›flt›r. Bu da çay üreticileri için önemli bir y›k›m anlam›na gelmektedir. Bir çay bahçesinin ve-
29 Haziran-12 Temmuz 2007 rimlilik süresinin yüzy›la yaklaflt›¤› hesap edilirse, ayn› f›nd›ktaki gibi, köylülere bahçelerini sökmeleri yönlü “nasihatlerin” nas›l geri dönüflsüz bir tasfiyeye tekabül etti¤i daha iyi anlafl›lacakt›r. ‹flte dün, emperyalist politikalarla ba¤lant›l› olarak, faydac› ve günübirlik bir biçimde gelifltirilen kimi ürün ve bölgelerin bugün karfl›laflt›¤› ekonomik y›k›m ve s›k›nt›lar, emperyalizme göbekten ba¤l› bir ülkedeki “halkç›” politikalar›n da gerçek niteli¤ini göstermektedir.
AKP dönemi...
2002 genel seçimleri sonras› befl y›ll›k AKP hükümeti sürecine bakacak olursak, tar›mda ve köylülükte yaflanan tasfiyenin boyutunu da daha iyi görürüz. IMF ve DB karfl›t› söylemlerle hükümete gelen ve hükümette oldu¤unda IMF politikalar›ndan vazgeçilece¤ini iddia eden AKP, tek bafl›na hükümet olman›n avantajlar›yla da IMF politikalar›n›n en sad›k uygulay›c›lar›ndan biri olmufltur. Bu paralelde, ülkenin üretim ve altyap›s›n› çok uluslu flirketlerin cirit atabilmesine uygun olarak düzenlemifltir. 2002’de 13 müflterisi bulunan IMF’den en çok kredi alan üç ülke s›ras›yla Arjantin, Brezilya ve Türkiye iken, 2004’te bu s›ralama Brezilya, Türkiye ve Arjantin olarak de¤iflmifl, 2007’ye gelindi¤inde ise toplam IMF kredilerinin yüzde 85’ini alan Türkiye birinci s›raya yerleflmifltir. K›sacas›, IMF’den ba¤›ms›z ekonomik ad›mlar at›lamad›¤› gibi, IMF politikalar›na uyumda gösterdi¤i baflar›yla (!) AKP hükümeti döneminde Türkiye IMF’nin bir numaral› müflterisi haline getirilmifltir. Tar›msal alanda DTÖ, IMF ve DB gibi emperyalist kurulufllar›n belirledi¤i programlara harfiyen uyan AKP hükümeti döneminde sadece son 2-3 y›l›nda k›rsal alandan flehirlere 1 milyon 350 bin kiflinin göç etti¤i belirtilmektedir. AKP’nin hükümete geldi¤i 2002 y›l›nda 56 ton bu¤dayla 1 traktör al›nabilirken, 2006’ya gelindi¤inde bu rakam 70 tona ç›km›flt›r. 20022006 aras›nda üretim girdilerinde de büyük art›fllar olmufl ancak buna karfl›n ürün fiyatlar›nda çok düflük düzeyde art›fl gerçekleflmifltir. Mazot fiyatlar›ndaki art›fl yüzde 136, DS‹’nin su ücretleri yüzde 133, gübre yüzde 133 artarken ürün fiyatlar›ndaki art›fl, bu¤dayda yüzde 63, arpada yüzde 66, m›s›rda yüzde 41, çeltikte yüzde 25, fleker pancar›nda yüzde 20 olarak gerçekleflmifltir. AKP’nin Nisan 2006’da ç›kard›¤› Tar›m Kanunu ile tar›ma yönelik destekler GSMH’nin yüzde 1’ine getirilmifltir. Ancak ekonomide May›s 2006’daki çalkant›lar ve artan kamusal yükler gerekçesiyle IMF’nin mali disiplin talepleri artm›fl ve bu k›r›nt› düzeyindeki destekler dahi do¤ru düzgün hayata geçirilememifltir. fiu anki IMF program›, 2008’de yap›lacak yeni anlaflmaya kadar uygulanmak
zorundad›r. Ülke ekonomisindeki belirleyici yeri nedeniyle IMF programlar›n›n temel gündem maddelerinden biri olan tar›m sektörünün, kimin hükümet olaca¤›yla da ba¤lant›l› olarak, egemenler cephesinde gördü¤ü ilgiyi, 2008’de IMF ile yap›lacak yeni anlaflmaya ba¤lamak yanl›fl olmayacakt›r. Sonuç olarak tersi tüm söylemlerine karfl›n AKP de emperyalist politikalar›n uzant›s› olma görevini yerine getirmifl, tar›m ve köylülü¤ü çok uluslu flirketlerin eline teslim etmekten geri durmam›flt›r. Tar›mdan destekler çekilerek art›k en dip noktalara getirilen kaynaklar nedeniyle, önceki dönemlere k›yasla AKP hükümetinde “popülist” amaçlarla kullan›labilen olanaklar daha da azalm›flt›r. Bu nedenle, baflta geçen seçimlerde en çok oy ald›¤› bölgeler olmak üzere, AKP’nin üretici ve köylüleri tatmin edemedi¤i, tersine önemli bir tepki toplad›¤› art›k bilinmektedir. ‹brahim Yetkin’den aktaracak olursak; “‹ktidarlar genellikle iktidara geldiklerinin ilk y›l›nda ve seçime gidecekleri y›l tar›msal ürünlere destekleme al›mlar› çerçevesinde nispeten iyi fiyat verirler, böylece çiftçi iki y›l kay›p yaflarsa iki y›l da bunu telafi edecek bir kazanç sa¤lard›.” Ancak anlafl›laca¤› gibi art›k bu de¤iflmifltir. IMF ve ona ba¤l› olarak finans kesimi bu iktidar ve seçim politikalar›na eskisi kadar izin vermemektedir. Önceden di¤er sektörlerden aktar›m yap›larak tar›msal üretim devam ettirilirken bugün bu tersine dönmüfl ve tar›msal desteklerden k›s›lan parayla IMF borçlar› ödenir veya baflka sektörlere aktar›l›r hale gelmifltir. Bu geliflmeler içerisinde 1997 y›l›n› özel bir yere oturtmak gerekmektedir. 1980, 24 Ocak kararlar›yla yap›land›r›lmaya bafllanan ekonomik süreç 1997 y›l›na do¤ru sonuçland›r›lm›flt›r. Bu ayn› süreçte, yar›-sömürge, yar›-feodal ülkelerde hayata geçirilen tar›msal üretim ve ucuz iflgücü nedeniyle montaj sanayi modeli de terk edilmifltir. Fakat ayn› süre zarf›nda planlanan ekonomik politikalardan sapmalar da meydana gelmifltir. ‹ktidarda daha fazla kalma ve oy almak amac›yla egemen komprador s›n›flar›n, uygulanan teflvikleri hayali ihracatlarla kendi burjuva parti
yandafllar›na peflkefl çekti¤i görülmüfltür. 90’l› y›llar›n sonlar›na do¤ru IMF ve DB hemen tüm ekonomi yönetimini kendi denetimine alm›flt›r. Her alanda oluflturulan “üst kurullar” arac›l›¤›yla haz›rlanan programlar›n d›fl›na ç›kan ad›mlar›n önüne geçilmifltir. Yine ürün fiyatlar› New York ve Hamburg borsalar›na ba¤l› olarak belirlenerek, hükümet ve düzen partilerinin farkl› amaçlarla fiyatlar üzerinde oynama yapmas›n›n da önüne geçilmifltir. Hükümetlerin bu noktada pek söz söyleyecek bir gerçeklikleri olmad›¤› gibi bugün burjuva partilerin arpal›k olarak kullanabilece¤i olanaklar da neredeyse hiç kalmam›flt›r. Art›k yerli uflaklara hiçbir ba¤›ms›z hareket tarz› tan›nmazken, devleti küçültme ad› alt›nda, y›llard›r devlet kaynaklar›ndan nemalanan bürokratlar ve bu bürokrat mekanizma da tasfiye edilmektedir. Bugün egemen klikler aras›ndaki çat›flmalar›n nedenlerini de buralarda aramak gerekmektedir. Bu gerçeklik içerisinde hala köylülere vaatlerde bulunanlar, 2002 seçimlerinde AKP’nin yapt›¤› gibi aç›ktan yalan söylemektedirler, ki bu burjuvazinin s›n›f karakterine hiç de yabanc› de¤ildir. AKP’den CHP’ye, DP’den MHP’ye kadar hiçbir düzen partisinin ‘98’de imzalanan anlaflmalara ayk›r› davranmas› mümkün de¤ildir. Hükümete gelen partilerin oy almak için yapabilecekleri, tam da bugün AKP’nin yapt›¤› gibi DGD ödemelerinin ve köylülerin borçlar›n›n yeniden yap›land›r›lmas› fleklindeki ad›mlar›n ötesine geçemez. Ki bu yeniden yap›land›r›lan kaynak ve kredilere bakt›¤›m›zda, bunlar›n genel içinde pek de önemli bir yer kaplamad›¤›n› görürüz.
AKP’nin tar›m ve köylülü¤e dönük seçim yat›r›mlar› Tüm bu dezavantajl› koflullara ra¤men, hükümet olman›n olanaklar›n› kullanan AKP, yaklaflan seçimler öncesinde bildik sahtekarl›klar› kendince sürdürmektedir. Bunu zorunlu k›lan önemli bir neden, egemen klikler aras› dalaflta AKP’ye Kürt Sorunu ve artan askeri kay›plar üzerinden yap›lan bask›lard›r. AKP karfl›t› kampanyan›n yaratt›¤› etkilerin k›r›labilmesi ve baflta köylülük olmak üzere genifl kitlelerin oyunun al›nabilmesi için k›rsal alanlara kimi k›r›nt›lar vermeye mecbur durumdad›r AKP hükümeti. Bu amaçla en son bu¤dayda aç›klanan ton bafl›na 425 YTL taban fiyat ve 45 YTL prim tutar›, çiftçiler için pek fazla bir fley ifade etmemesine karfl›n hükümet taraf›ndan seçim yat›r›m› olarak gündeme getirilmifltir. Belirlenen ürün fiyatlar› maliyeti karfl›lamams›na karfl›n, Çiftçi Kay›t Sistemi’ne
(ÇKS) kay›tl› arazide üretilen bütün ürünlerin al›naca¤›n›n, kota uygulanmayaca¤›n›n aç›klanmas› ve ödemelerin seçim öncesinde yap›laca¤›n›n belirtilmesi, di¤er parasal aktar›mlarla birlikte köylüleri AKP lehine etkileyecek ad›mlar olarak de¤erlendirilebilir. Çünkü AKP’nin, köylü kurnazl›¤›yla, gecikmifl DGD ödemelerini de seçim arifesinde ödemeye bafllamas›yla k›sa bir zaman dilimi içerisinde köylülerin cebine belli bir miktar para girecektir. AKP’nin köylülere yönelik seçim yat›r›mlar›ndan önemli bir tanesini de Ziraat Bankas› ve Tar›m Kredi Kooperatiflerine, köylülerin kefaletten do¤an borçlar›n›n yeniden yap›land›r›larak 400 milyon YTL’den borca “af” getirilmesi oluflturmaktad›r. Tar›m Bakan› M. Eker’in aç›klamalar›na göre bu düzenleme, hacizle karfl› karfl›ya 648 bin köylüyü ilgilendirmektedir. Benzer bir seçim yat›r›m› da KÖYDES (Köylerin Altyap›s›n› Destekleme Projesi) ve BELDES (Belediyelerin Altyap›s›n› Destekleme Projesi) projeleri için A¤ustos’ta gönderilmesi gereken paran›n erken seçim karar› al›nmadan birkaç gün önce bölgelere gönderilmesi oluflturmaktad›r. AKP’nin seçim propagandas› olarak kullanaca¤› KÖYDES projesi için bu y›l 2 milyar YTL ödenek haz›rlanm›fl ve proje kapsam›nda geçen y›l 22 bin 583 km köy yolu asfaltlanm›flt›r. Di¤er yol, menfez, köprü, flebekeli içme suyu çal›flmalar›yla birlikte seçimler öncesinde ülkenin dört bir yan›nda altyap› hizmetleri görünür k›l›nm›flt›r. Bu da AKP’nin seçimlerde köylülerden alaca¤› oylar› do¤rudan etkileyecek bir ad›m niteli¤indedir. TEKEL’in özellefltirilmesinin seçimler sonras›na b›rak›lmas›n›, Maliye Bakan› K. Unak›tan’›n tar›mdaki sulama sorununu dillendirmesi vb. giriflimleri de AKP’nin seçim yat›r›mlar› olarak de¤erlendirmek mümkündür. Fakat süreç sadece halka dönük seçim yat›r›mlar›yla ifllememektedir. M›s›rda gümrük vergisinin tekrar düflürülmesiyle özel sektöre önemli bir kâr f›rsat› da sa¤lanmaktad›r. Yine Mera Kanunu’ndaki de¤ifliklikle mera ve yaylalarda inflaat yapanlar ile bu yap›lar›n rayiç bedelinin yar›s›n› ödeyenlere tapu alman›n yolu aç›lmaktad›r. “‹flgalcileri ödüllendiren” yasan›n ayn› zamanda baz› milletvekillerinin villalar›na da af getirdi¤i belirtilmektedir. Görülece¤i üzere seçime dönük yat›r›mlar ve giderayak geçirilen yasa ve yönetmelikler, her seçimde oldu¤u gibi bu seçimlerde de de¤iflmeden kalm›fl ve “popülist politikalar izlemeyece¤iz” diyen AKP’nin de di¤er düzen partilerinden hiçbir fark›n›n bulunmad›¤› da aç›kça belli olmufltur.
20
29 Haziran-12 Temmuz 2007
77
KOM‹TE OLMA B‹L‹NC‹M‹Z‹ GEL‹fi fiT T‹REL‹M! Bütün devrimlerin temel sorunlar› olan ve bugün s›n›f bilinçli proleterlerin de yaflad›¤›, s›n›f savafl›m›n›n sorunlar›ndan ba¤›ms›z olmayan örgütsel sorunlar›n yaflanmas›ndan, geliflkin bir önderli¤in yarat›lmas›ndan, s›n›f savafl›m›n›n atefli içinde örgütsel sa¤laml›¤›n infla edilmesi ihtiyac›ndan bahsetmekteyiz. S›n›f savafl›m›n›n sorunlar›na bilimsel bak›fl aç›s›yla yaklafl›lmas›ndan, geliflkin analiz gücü ›fl›¤›nda somutun çözümlenmesinden, politik sürece bütünün güçlü bir parças› olarak aktif kat›l›m sa¤lanmas›ndan ve etkin politik müdahalenin örgütlenmesinden bahsetmekteyiz. Sorunlar› bilimsel tarzda ele alamama, geliflkin bir analiz gücüne sahip olamama, nesnel süreci kavrayamama gibi temel sorunlarla birlikte s›n›f savafl›m›na olan ilgisizlik, uzakl›k ve bunlar›n yol açt›¤› politik darl›k ve önderlik yetmezli¤inin yafland›¤›ndan bahsetmekteyiz. Örgüt olma, nesnel koflullar›n analizi ›fl›¤›nda politika belirleme; belirlenen politikalar› ve Proletarya Partisi’nin temel görüfllerini güncelle birlefltirerek kitlelere tafl›ma, kitlelerle iliflki düzeyini sorgulayarak düzeltip devrimcilefltirmesi gibi temel ihtiyaçlar›n yerine getirilmesi görevlerinden daha önceki say›lar›m›zda bahsettik. Kapsaml› bir örgütlenme, toparlanma, örgüt yönetme ve yönlendirme sorunlar›n›n yafland›¤›ndan bahsedip, sorunlar›m›z› belirleyerek netlefltirmeye ve çözümü konusunda aç›l›mlar yapmaya çal›fl›yoruz. Aç›kça belirtmek gerekir ki sorunlara ne kadar vak›f olunursa, çözüm içindeki aray›fllar ne kadar gerçeklerle uyumlu olursa, sorunlar›n çözüm kap›s› o kadar kolay aralanm›fl olur. Keza sorunlar zaman›nda saptan›p, ne kadar iyi analiz edilirse, onlar› çözme çabas›nda da o kadar baflar›l› olunur. Bu gerçeklik ›fl›¤›nda çözüme yönelik bak›fl aç›s›n› gerçeklerle uyum içinde ele almaya çal›flmak gerekir. Mevcut gerçeklikten, bütünden kopuk olmayan bir anlay›fl, ancak sorunlar›n do¤ru kavranmas›n› ve bunlar›n çözümü için do¤ru yöntemlerin kavran›p hayata geçirilmesini sa¤layabilir. Sorunlar komitelerde çözülür Zaman›nda saptanan, iyi analiz edilen sorunlar ancak bilinçli, iradi ve kolektif bir çabayla, s›k› bir örgütlenme ve yo¤un bir devrimci çal›flmayla çözülebilir. fiunu aç›kça belirtmek gerekir ki belirlenen bütün bu devrimci çal›flmalar›n merkezinde kolektif yönetim oda¤› olan komiteler ve onlar›n bilinçli planl› kolektif çal›flmas› olmal›d›r. E¤er politik darl›k ve önderlik konusunda yetmezlik ve eksiklikler olarak belirledi¤imiz sorunlar komite içinde yaflan›yorsa ve yaflanmaya devam ediyorsa bunun komite içinde cesaretle ileri do¤ru at›lacak ad›mlar›n örgütlenmesiyle giderilece¤ini, düzelmenin ve de¤iflmenin de bu ad›mlar›n istikrarl› bir hale getirilmesiyle baflar›laca¤›n› görmek gerekir. Geçmifl pratik sürecin içinden ç›kar›lan dersleri ve elde edi-
len tecrübeleri yeniden komitelerin nitelikli hale getirilmesi ve sorunlar›na çözüm olmas› için aktaraca¤›z. S›n›f bilinçli proleterler komitelerde ve örgütün bütününde Bolflevizm’i (düflünme, çal›flma, kolektif karar alma ve uygulama, tek bir adam gibi ayn› hedefe yürüme, proleter yaflam› örgütsel iliflkilere hâkim k›lma) egemen k›lmak gibi ciddi bir görevle, kapsaml› ve a¤›r bir sorumlulukla karfl› karfl›yad›r. Bu flu demektir; sorunlar›n belirlenip alt alta s›ralanmas› ve bunlardan sadece yak›n›lmas› ile ya da elefltiriden öteye geçmeyen pasif/edilgen yaklafl›mlarla sorunlar›n afl›lamayaca¤›n› belirtmek gerekir. Öyleyse çözüm için birinci ad›m, belirleme ve saptamaysa ikinci ad›m›n da de¤iflim ve dönüflüm, düzelme v e d ü zeltme ko-
nu-
sunda bilinçli iradi ve kolektif çaba ve müdahalenin gerçeklerle uyum içinde örgütlenmesidir. Unutmamak gerekir ki politik ve örgütsel sorunlar bu tarz planl›, örgütlü ve kolektif müdahale ile afl›labilir ve gelecekte karfl›lafl›labilecek problemlere karfl› daha sa¤lam bir duruflun temeli oluflturulur. Bugün örgüt olman›n önünde engel olan her türlü ideolojik gerilik, politik darl›k olarak ifade edece¤imiz anlay›fl ve yaklafl›mlar›n alt edilmesi ancak yukar›da sorunlar›n çözümü için tespit edilen ad›mlar›n at›lmas›yla baflar›l›r. Kendisini bireycilik, benmerkezcilik, otonomculuk ve disiplinsizlik vb. olarak gösteren; özünde parti ve devrim kayg›s› tafl›mayan küçük burjuva tutum ve yaklafl›mlar›n ortaya ç›kar›lmas› ve bunlara karfl› yürütülecek ideolojik mücadele yöntemlerinin saptanmas›, bu sakat anlay›fllar›n yok edilmesi ve yine bu anlay›fllar› tafl›yan unsurlar›n de¤iflim ve dönüflümünü sa¤layacak çaban›n kolektiflefltirilmesi amaçl› her ad›m ancak baflar›ya ulaflabilecektir. Halka ve devrime karfl› yabanc›laflan, bireysel kayg›l› tutum ve yaklafl›mlara karfl› bilinçli bir mücadele yürütülmeden komitelerin niteli¤i artt›r›lamaz. Bu mücadeleden taviz vermeden
yürümek gerekir. Komitedeki s›n›f bilinçli proleterler yetersiz ve eksik olan parti bilincini, önderlik etmedeki yetersizli¤ini s›k› bir devrimci çal›flma içine girerek, çaba ve katk›s›n› en ileri düzeye ç›kararak, sorumluluk düzeyine uygun hareket ederek giderilebilir. Hem Proletarya Partisi’nin merkezi önderli¤ine hem de alt komitelere karfl› sorumlulu¤unu artt›r›p, yaflanan sorunlara çözüm bulma konusunda yo¤unlafl›p, müdahale gücünü devrimcilefltirdi¤i oranda ad›na lay›k bir komite olma duruflunu ortaya koyabilir. Bölge ve alanlarda nesnel koflullar›n de¤erlendirilmesi sonucunda kitlelerin yaflad›klar› ve karfl›laflt›klar› sorunlar›n a盤a ç›kar›l›p tahlil edilmesiyle devrimci politika belirlenir ve bu politika ›fl›¤›nda kitlelerin bilinçlendirilip, örgütlenmesi çal›flmas› somutlan›r. Bu baflar›ld›kça örgütte devrimci bir hareket tarz› yarat›l›r ve sa¤lam bir örgütsel infla çal›flmas› baflar›l›r. Kitlelere hizmeti ertelenemez görev sayarak yüzünü kitlelere dönmek, kitlelerin talepleriyle bütünleflmek, Proletarya Partisi’nin politikalar›n› ve görüfllerini günün flartlar›na uygun bir flekilde kitlelere tafl›mak, Proletarya Partisi’nin s›n›f bilinçli proleterlerden bekledi¤i temel görev olarak kavranmal›d›r. Ancak bu görevler baflar›yla yerine getirildi¤i durumda Proletarya Partisi’ne ve gelece¤e karfl› yükümlülüklerin lay›k›yla yerine getirilmesinden söz edilebilir. Ancak bu durumda Proletarya Partisi’ne yarafl›r bir durufl ve kararl›l›k ortaya konmufl olunur. Her alanda devrimci de¤erlerin diriltilmesi ruhuyla hareket edilip, aktif katk›lar›n artt›r›lmas›yla komite içinde devrimci çal›flma ruhu yarat›l›r. Her faaliyet alan›nda örgütleme çal›flmas› objektif ve subjektif gerçekli¤e uyum içinde somutlanmal›d›r. Ve somutlanan çal›flma belli bir plan içinde esastali iliflkisi içinde örgütlenmelidir. Bu somutlanma kitlelerin, düflman›n ve subjektif örgütsel gücün bütünlüklü de¤erlendirilmesiyle anlam kazanacakt›r. Proletarya Partisi’nin temel politikas›n› güncelle bütünlefltirerek kitlelere tafl›ma çal›flmas› her alanda izlenmesi gereken hareket tarz›d›r. ‹zlenmesi gereken örgütlenme perspektifidir. Keza kitlelerin bilinçlendirilmesini ve örgütlenmesini amaçlayan bu perspektiften ve gereklilikten uzaklaflmayan bir tarzda propaganda ve ajitasyon çal›flmas›n›n araçlar› ve biçimleri belirlenip somutlanmal›d›r. Bu görevler yerine getirildi¤i oranda geliflme ve ilerleme için gerekli ve yeterli flartlar oluflturulmufl ve mücadele alan›nda mesafe al›nm›fl olunur. Bütünün aktif parças› olmak S›n›f savafl›m›n›n örgütleme ve önderlik
kademeleri olan yönetme ve yönlendirme müfrezeleri olan komiteler her alanda yürüttü¤ü çal›flmada baflar› düzeyini yükseltmek gibi bir sorumlulukla karfl› karfl›yad›r. Komiteler, karfl›lafl›lan sorunlar›n tespitinde, analiz edilmesinde ve bunlar› çözme yollu at›lacak her ad›mda bilimsel yöntemleri kullanmal› ve bu uygulamalar› kolektif bir çaba haline getirerek, karfl›lafl›lacak her yeni sorunda derinlefltirerek zenginlefltirmelidir. Devrim sorunlar›na bak›fl aç›s›n› devrimcilefltirme kadar örgüt sorunlar›n›n çözüm yöntemlerini gelifltirme gibi ciddi bir sorumlulukla karfl› karfl›ya olduklar›n› bilmek zorundad›r. Bunun birinci ölçütü çal›flma merkezine (çal›flma ortam›na, ilgi alan›na, raporlar›na) kitleleri, kitle örgütleri ve hareketini, parti sorunlar›n›, devrimci politikay› ne kadar ald›¤›n› ve bunun için ne kadar nas›l çal›flt›¤›n› ve ne düzeyde sonuç ald›¤›n›n yan›t›n› neden ve sonuçlar›yla birlikte vermektir. Çal›flmalar›n›n merkezine kitle ve parti sorunlar›n› ve çözüm yöntemleri üzerinde yo¤unlaflmay› koymayan bir komite görev ve sorumluluklar›n› yerine getirememifl, “dersine iyi çal›flmam›fl” demektir. Komiteler yanl›fl›, olumsuz olan› reddetmeli, elefltirmeli ve ayn› zamanda do¤ruyu yaratmay› ve kavramay› ö¤renmelidir. Aksi her tutum ve davran›fl komitenin baflar›s›z prati¤ini devam ettirmek olur. Komiteler devrimci sürece geliflkin düflünsel katk›lar›yla ve aktif pratik müdahale gücüyle kat›lmal›d›rlar. Komiteler kitlelerin ve Proletarya Partisi’nin sorunlar›n›n güçlü bir flekilde tart›fl›ld›¤› ve çözüm üretmek için yo¤unlafl›ld›¤› birer çal›flma atölyesi olmal›d›r. Komitelerin temel gündeminde kitlelerin ve devrimin temel sorunlar› olmak zorundad›r. Bu sorunlar›n çözümü içinde örgütsel ve önderlik sorunlar› ve buna ba¤l› olarak bireysel sorunlar çözüme kavuflur. Tek bafl›na birey ve birey merkezli sorunlar›n tart›fl›ld›¤› bir gündem esas al›nmamal›d›r. Kald› ki süreçten, geliflmelerden ba¤›ms›z tek bafl›na birey merkezli bir çal›flma asla çözüm üretemez; üretece¤i tek fley ancak çözümsüzlük olur. Çünkü kitlelerin ve devrimin sorunlar›ndan kopart›l›p, genel ve bütünden yal›t›lm›fl tek bafl›na ele al›nan bireysel ve bu merkezli parçal› sorunlar tek yanl›l›¤›n dar kap›s›nda çözümsüz olarak s›k›fl›p kal›r. Kitlelere hizmet etmeyi, bilinçlendirip örgütlemeyi esas alarak devrimci hareket yaratmay› ve bunun içinde örgütsel toparlanmay› sa¤lamak olan yönelimin gerçekleflmesi yönünde yürüyen bir komite arkas›nda sorun b›rakmadan yürüyen komitedir. Her pratik faaliyetin sonunda geriye sorun ve sorular b›rak›yorsa ya da küçük enkazlar oluflturarak “ilerlemeye” çal›fl›yorsa orada gerçek anlamda görev ve sorumluluklar›n yerine getirilmesinden, ilkeli ve kararl› bir çözüm gücünden ve kolektif iradenin ortaya konmas›ndan bahsedilemez. ➟
21
77 Komiteler Proletarya Partisi’nin görüflleri ve politikalar› do¤rultusunda e¤itim ve bu e¤itime uygun olarak kitleleri örgütleme çal›flmalar›n› esas almal›d›r. Kitlelerin ayd›nlat›l›p bilinçlendirilmesi için parti görüflleri ve devrimci politikalar flartlara, geliflmelere aç›kl›k kazand›rmay›, sorulara yan›t olmay› amaçlamal›d›r. Kitlelerin yaflad›klar› sorunlara ve sorulara yan›t› içermeyen, onlar› bilinçlendirip ayd›nlatmayan, örgütleyip savaflt›rmayan çal›flma, amaca hizmet etmeyen çal›flmad›r. Bugün gerilla savafl›n›n alaca¤› biçimler baflta olmak üzere bütün alanlardaki devrimci mücadele biçimlerinin netlefltirilmesine çal›fl›lmal›d›r. Kitlelere yabanc›, onlar›n sorular›na yan›t› içermeyen
hiçbir teori ve düflünce kitleler taraf›ndan benimsenmeyecektir. Ancak uzun erimli bir çal›flma ve mücadele sonucu kitlelere güven veren devrimci faaliyetten sonrad›r ki kitleler tümüyle Proletarya Partisi’nin ihtiyaçlar›na göre belirlenecek örgütlenmeleri ve çal›flmalar› destekleyecek ve bu çal›flmalara sahip ç›kmaya bafllayacakt›r. K›sa soluklu ve kesintiye u¤rayan bir çal›flma sonucu kitleler Proletarya Partisi’nin arkas›nda saf tutmaz ve devrimci çal›flmalara kat›lmaz, bu gerçek kavranmak zorundad›r. Komitelerin genel duruflu ve çal›flmas›, hareket tarz› bu kavray›fl› güçlendiren ve gelifltiren biçimde ele al›nmal› ve yürüyüflünü bu tarzda örgütlemelidir.
PUSULA ‹RADEN‹N YÜRÜYÜfi DO⁄RULTUSU OLARAK YÖNEL‹M Proletarya Partisi’nin iradesinin ortaya koydu¤u yönelim, bu süreçteki ortak hareketini belirleyen yürüyüfl do¤rultusudur. Her bir faaliyet alan› ve bütün için belirlenen hedefe do¤ru ilerleyen bir örgütte her s›n›f bilinçli proleter yetenek ve çabas›n› a盤a ç›karma s›n›rlar›n› zorlamal›d›r. Edilgen ve pasif tutum asla kabul edilemeyece¤i gibi dünle ayn›laflan ve benzerleflen bilinç ve çaba da kabul edilemez. Örgüt olma bilincini var olandan daha nitelikli hale getirmeyi amaçlamak esas al›nmas› gereken hedef olmal›d›r. Yönelimin ele al›n›fl› s›ras›nda inceleme ve de¤erlendirme derinlefltirilerek, kavray›fl gelifltirilmelidir. Bu pratik süreç içinde sorunlu k›s›mlar› bulup ç›kartmal› ve derhal düzeltmelidir. Daha en bafl›nda ifli s›k› tutmak, sorunlar› ciddiye almak zorunludur. Her bileflen bu bilinç ve sorumlulukla hareket etmelidir. Kitlelerin devrim ihtiyac› Proletarya Partisi’nin yönelim gerçekli¤i her s›n›f bilinçli proleterden çaba ve enerjisini art›rmay› beklemektedir. Öteden beri bir örgüt gibi davranma özelliklerinin yeterli olgunlu¤a ulaflmam›fl bulundu¤una, proleter disiplini devrimci çal›flmalar›n bütününe egemen k›lamama yönünde sorunlar yafland›¤›na dair s›k s›k vurgular yap›ld›. Bu durumun ideolojik nedenleri olmakla birlikte, ayn› zamanda netleflmifl, ortaklafl›lm›fl, her s›n›f bilinçli proleter taraf›ndan benimsenmifl bir yönelimin oturtulamamas›ndan da ileri geldi¤ini belirtmek gerekir. Bütün taraf›ndan benimsenen yönelimin oturtulmas› için öncelikli olarak yönelimin anlafl›lmas›na ve uygulanmas›na çal›fl›lmal›d›r. Anlamaya, kavramaya çal›flmak ilk ad›md›r. Örgüt olma, kolektif
yap› gibi hareket etme bilinci öncelikli olarak bu tarzda davranmay› emretmektedir. Yönelimin uygulanmas›nda kararl›, ›srarl›, yarat›c› bir tarza uygun hareket edildi¤i oranda somutlaflma sa¤lan›r ve pratik içindeki eksiklikler ortaya ç›kar›l›r. Çünkü yönelimin temelini oluflturan politik kararlar›n do¤rulu¤u, gereklili¤i tart›fl›larak, elefltirerek, yarg›layarak oluflturulmufl ve bugün iradenin ortaklaflt›¤› yürüyüfl zemini olmufltur. Yönelimin anlafl›l›p kavranmas› sonras› ondaki eksiklik, yanl›fll›k ve gerçeklerle uyumsuzluk konular› gündeme gelmelidir. Prati¤e geçirilen her politikan›n, düflüncenin pratikte flekillenmesi ancak böyle mümkündür. Politik kararlar› elefltirmek bir hakt›r ancak uygulamamak asla bir hak olamaz! Unutulmamal›d›r ki prati¤e uygulama süreci içine girmeyen hiçbir düflünce ve politik karar›n eksiklik ve yetersizlikleri görülemez. Yegâne mihenk tafl› sosyal prati¤in kendisidir. Bu zemin üzerinde de¤ifltirici dönüfltürücü rol anlam ve güç kazan›r. Düzeltme ve kararlar› güçlendirme çabas› ancak prati¤e girilerek yarat›l›r. Prati¤in atefli içinde eksiklik ve yetersizlik giderilir. Kararlar›n bütünlüklü uygulama çabas› içinde aktif rol oynanarak örgüt olma özellikleri kazan›l›r ve sa¤lam bir örgüt inflas› gerçekleflir. Yönelimin bütün parti komiteleri taraf›ndan özenle incelenmesi, üzerinde ciddiyetle durulmas› gerekir. Komiteler öncelikli olarak yönelimi hayata geçirmek, ayn› çizgide, ayn› hedefe do¤ru yürümeyi baflarma çabas›n› ortaya koymak göreviyle yükümlüdür. fiu anda genel bir yön saptand› ve politikalar belirlenen yö-
29 Haziran-12 Temmuz 2007
Komiteler s›n›f mücadelesine olan ilgisizlik ve uzakl›¤›n› bilinçle ve h›zla gidermek, s›n›f mücadelesi içinde proletaryan›n temel görüflleri do¤rultusunda ona yön veren, sorunlar›na yan›t olmay› amaçlayan bir çal›flma ve örgütlenme sürecine girmek zorundad›r. S›n›f mücadelesinden kopuklu¤u gidermek yönünde çal›flmalar›n› yo¤unlaflt›rmal›d›r. Ancak bu k›r›lma noktas›nda güçlenmeye bafllayarak, politik düzeyini art›r›p, canl› bir politik ortam yaratabilir ve kitleyle ba¤lar›n› kal›c›laflt›r›p devrimcilefltirebilir. Komiteler s›n›f mücadelesiyle iliflki düzeyini var olan seviyeden daha ileri tafl›d›¤› oranda, iliflkilerini devrimcilefltirip politik ba¤lar kurdu¤u oranda örgütsel ve önderlik ye-
tersizli¤ini giderebilir. Somutu izlemeyi, incelemeyi, araflt›r›p analiz etmeyi esas alan geliflkin bir analiz gücüne sahip olma yönünde yo¤unlafl›lmal›d›r. Kendini tekrardan öteye gitmeyen, kendini gelifltirip güncel ve somutu inceleyip araflt›rmayan yaklafl›mlardan h›zla ar›n›lmal›d›r. Bu ar›nma sonucu süreç objektif bir tarzda izlenip, incelenebilir ve bunun üzerinden devrimci kavray›fl gelifltirilerek politika ve müdahale gücü art›r›l›r. E¤er izleme ve inceleme, araflt›rma ve analiz etme dünün tekrar› ise eldeki bilgi dünün ayn›s› ise orada ne devrimci politika ne de devrimci müdahale gücü ortaya konabilir. (Devam edecek!)
nelime göre flekillendirildi. Öncelikli görev bunlar› uygulamakt›r, bu görevi yerine getirme prati¤i içerisinde ortaya ç›kan eksiklikler tart›fl›larak giderilecektir. Sosyal prati¤in kendisi, saptanan yönelimi s›nayacak ve ona kendi biçimini verecektir. Ancak her fleyden önce yönelimin uygulanmas›nda kararl›, ›srarl›, yarat›c› bir tarz›n benimsenmesi gerekmektedir. Do¤rulu¤u, gereklili¤i tart›fl›larak, elefltirilerek, yarg›lanarak oluflturulan yönelimin öncelikli olarak anlafl›lmas›na ve uygulanmas›na çal›fl›lmal›d›r. Bundan sonra yönelimdeki eksiklik, yanl›fll›k ve gerçeklerle uyumsuzluk konular› gündeme gelmelidir. Hayata geçirdi¤imiz her politikan›n, düflüncenin pratikte flekillenmesi ancak böyle mümkündür. Diyalektik materyalistlerin buna imkan vermemek gibi bir haklar› yoktur, bu tutum bilime ve gerçekler ›fl›¤›nda yürüme tutumuna ayk›r› olur. Peki bu nas›l gerçekleflecektir, bu nas›l ele al›nmal›d›r? Örgütsel tecrübeler göstermifltir ki yönelimin ve politikalar›n saptanmas› örgütün hemen de¤iflim ve dönüflümü için yeterli de¤erlidir. Bunun nedeni hayata uygulanmalar› aflamas›nda yönelimin gerçeklerle örtüflmemesi de¤ildir sadece -ki bunlar›n varl›¤› da söz konusudur-; as›l neden yönetim biçimi, çal›flma yöntemlerindeki yanl›fll›klar ve kavray›fl gerili¤idir. Öyleyse yönetim biçiminin ve çal›flma yöntemlerinin devrimcileflmesi ve h›zla sorumluluk bilincinin art›r›lmas›na gitmek ve h›zla yanl›fl› at›p do¤ruyu kuflanma çabas›n› art›rmak ve düzelmek gerekir. Örgütlü olmak, bir örgüt militan› olarak çal›flmak tüm öznel düflüncelerin bütüne tabi olmas›n› gerektirir. Bu kesin bir kural olarak ifllemek zorundad›r. Öznel düflünceler örgüt düflüncesinden, parti kararlar›ndan, yönelimden üstün tutulamaz. Böyle bir durumda amaçlanana de¤il baflka sonuçlara ulafl›l›r. Temel yönelimin baflar›yla uygulanmas› için örgütsel gücün yönelimin gerçekleflmesine uygun olarak düflünsel ve çal›flma alan›nda h›zl› bir flekil-
lenmeye gidilmelidir. Do¤ru bir çal›flma yöntemi ve do¤ru bir komite (kolektif) yönetim biçimi oluflturulamad›¤›nda yönelimin sonuçlar› amaçlanan de¤il, baflka fleyler olacakt›r. Komiteler flimdiden hedeflerinden uzaklaflt›r›c› her türlü tutumu öngörmeli, bunlara karfl› duyarl› hale gelmeli ve bunlar›n düzeltilmesini sa¤lamak için düflünce ve çal›flma tarz›nda düzelme yöntemlerini gelifltirmelidir. Komitelerin hareket tarz›n› belirleyen Proletarya Partisi’nin politik kararlar›d›r; ayn› zamanda s›n›f mücadelesinin geliflim seyri içinde do¤ru bir ideolojik rehberlikle belirlenen politikalar›d›r. Komitelerin hareket tarz›n› belirleyen s›n›f mücadelesine uzakl›k ve ilgisizlik olmamal›d›r. Keza ilgisiz yaklafl›mlar ve soyut görevler olmamal›d›r. Do¤ru bir hareket tarz› yarat›ld›¤› oranda bu hareketin geliflimi içinde bir örgütsel toparlanma sa¤lanarak, politik yetkinlik kazan›l›r. Temel yönelimin gerçekleflmesinin yolu bir yandan halka karfl› gerçekleflen sistemli sald›r›lara karfl› koymay› örgütlemektir. Bu çal›flma objektif ve subjektif koflullardan ba¤›ms›z bir flekilde ele al›nmamal›d›r. Komiteler bir yandan bu çal›flmay› örgütlerken di¤er yandan çeflitli alanlar›n ortak karfl› koyuflu üzerinde yo¤unlaflan bir ortak örgütlemeyi hedeflemelidir. Bu görev ve sorumluluklar›n yerine getirilmesi prati¤i içinde örgüt sa¤lamlafl›r. Bu çal›flmay› frenleyen, engelleyen ideolojik gerilik ve zaaflar›n alt edilmesi bu çal›flmalar içinde ele al›nmal›d›r. Yüzünü s›n›f savafl›m›na ve günümüzde yerine getirilmesi gereken görev ve sorumlulu¤a çevirmeden ne örgütün sa¤lamlaflmas› gerçekleflebilir ne de ideolojik zaaflar alt edilebilir. Öncelikli olarak her alanda ve düzeyde örgüt olma bilincindeki eksikli¤in giderilmesine, kolektif düflünüp ortak hareket etme tarz›n›n oturtulmas›na, her alanda ve her düzeyde politik sürece kat›l›m›n art›r›lmas›na çal›fl›lmal›d›r. Bu yöndeki yetersizlik ve eksikli¤in giderilmesiyle sürece devrimci tarzda müdahalede geliflkin bir düzey yakalanabilir.
29 Haziran-12 Temmuz 2007
22
77
Brezilya: Topraks›z Köylü Hareketi’nden ABD protestosu Uzunca zamand›r gerçeklefltirdikleri toprak, çiftlik vb. iflgallerle ciddi bir köylü hareketi yaratan Topraks›z Köylü Hareketi (MST), bu kez Brezilya’n›n baflkenti Brasilia’da on binlerce kiflinin kat›ld›¤›, ABD karfl›t› bir eylem örgütledi. ABD emperyalizminin, baflta Afganistan ve Irak iflgallerinin protesto edildi¤i eylemde çok say›da pankart, döviz vd. materyallerin yan›s›ra, üzerlerinde ABD’nin iflgal etti¤i ülkelerin adlar›n›n yaz›l› oldu¤u 20 tabut tafl›nd›. ABD büyükelçili¤inin önüne kadar yürüyen eylemciler, tafl›d›klar› tabutlar› burada elçili¤in önüne b›rakarak, ABD karfl›t› sloganlar atarak eylemlerini sürdürdüler. ***
tavr›m›z› ortaya koyduk. Ve Perflembe günü soka¤a tafl›yarak gerçeklefltirdi¤imiz büyük protesto gösterisini de atlamamak laz›m. - MST’nin talep etti¤i toprak reformu somut olarak ne anlama geliyor? E.B.: Her toprak reformunun temelini
- MST hükümet temsilcileriyle girdi¤i diyaloglardan, örne¤in burada gördü¤ümüz valilerden ne bekliyor? E.B.: Biz böylesi bir kongreyi, toprak reformunu destekleyen tüm güçlerle diyalog gelifltirmek için kullan›yoruz. Bunun için de, belli valileri, tar›m politikas› noktas›nda devlet ve kamu önlemlerini aktarabilmeleri için bir oturuma ça¤›rd›k. Burada söz konusu olan fikir al›flverifli de¤il, bilakis devlet politikas›nda gelecek vaat eden ne gibi de¤iflikliklerin yap›labilece¤iydi. Burada bizim için söz konusu olan sadece tar›m de¤il, bilakis ayn› zaman da e¤itim alan›, ekoloji ve gen tekni¤i.
“Toprak reformunun temelini e¤itim oluflturmal›” (Junge Welt sitesi-Andreas Behn, Brezilya) Brezilya, Topraks›z Köylü Hareketi (MST) önderlerinden Egidio Brunetto ile k›sa bir söylefli: - Brezilya Topraks›zlar Hareketi geçti¤imiz günlerde, 17.500 delegenin kat›ld›¤›, 5. Kongresini gerçeklefltirdi. Kongreye iliflkin ilk gözleminizi aktarabilir misiniz? E.B: Kongrenin en sevindirici sonucu, kat›l›mc›lar›n say›s›d›r: Biz en fazla 15 bin delege bekliyorduk, ancak 17.500 aktivist geldi. Bunlar›n % 40’› kad›nd›. 23 y›ll›k tarihimiz boyunca hiç böylesi yüksek bir kat›l›m gerçekleflmedi. Bir di¤er baflar› ise, burada kaynaflt›rabildi¤imiz, kat›l›mdaki genifl yelpazeydi. Yurtd›fl›ndan gelen 15 delege vard›, bunun yan›s›ra Brezilya’daki örgütlerin 500 temsilcisi. Bunun yan› s›ra, birçok eyaletin valisiyle toprak reformuna iliflkin görüflmeler yap›ld›. Birçok seminer ve etkinlikte ise, adil bir toprak da¤›l›m›na iliflkin önümüzdeki süreçte nas›l bir mücadele yürütece¤imize dair
HT‹F-T‹ÖD bas›n aç›klamas› yapt›! Geçti¤imiz hafta Almanya’n›n Rostock flehrinde yap›lan G-8 karfl›t› eylemlerde tutuklanan Lütfi Yokufl nezdinde, G-8 tutsaklar›n› sahiplenmek için bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. AT‹K-HT‹F’e ba¤l› T‹ÖD Derne¤i’nin organize etti¤i ve 22 demokratik kurum imzal› bas›n aç›klamas›, T‹ÖD lokalinde yap›ld›. Yo¤un dinleyici kat›l›m›n›n oldu¤u aç›klamaya, Hollanda polisinin de “‹nternetten okuduk ve merak ettik” gibi bir sebeple gelmesi ilgi çekiciydi. Saat 20.00’de bafllayan aç›klamaya devrimci ve sosyalist bas›n›n yan› s›ra Hollanda ‹ndymedia da kat›ld›. Ard›ndan G-8 ve AT‹K konulu k›sa film gösterimi yap›larak T‹ÖD Yönetim Kurulu taraf›ndan Türkçe ve Hollandaca bas›n bildirileri okundu. Dinleyicilerin konu özgülünde öneri ve tepkilerini dile getirdi¤i aç›klamada, söz konusu durumun Avrupa genelinde devrimci ve demokrat kurumlara yönelik son dönem bafllat›lan sald›r› furyas›n›n bir parças› oldu¤u ve bunun anti-terör yasalar› ile birlikte ele al›narak geniflletilmesi gerekti¤ine vurgu yap›ld›. Somut olarak bu durumu Lütfi Yokufl flahs›nda bir kampanyaya dönüfltürme önerisi üzerine yürütülen tart›flmalar sonucu, imzas› bulunan kurumlarla birlikte Dayan›flma Komitesi kurma karar› ile aç›klama sonland›r›ld›.
E¤itime bak›fl aç›s› da ayn› derecede önemli: Bütünlüklü bir toprak reformu bizim için, elefltirel bilinç kazanmalar› aç›s›ndan, köylülerin okuma yazma ö¤renmesi anlam›na gelmekte. Ve son olarak da toprak üretimine bak›fl aç›s›nda de¤iflim. Daha fazla g›da maddesi ekilmeli yine- ve hem de tar›m ilac› kullan›lmadan. Bu bizim içinden geçti¤imiz yeflil devrim denilen fleyden farkl› bir durum, ya da bugünkü gen teknolojisinden. Bunun pratikteki anlam›, teknisyenler yetifltirilmesi ve ziraat ekolojisini temel alan programlar›n hayata geçirilmesidir.
toprak da¤›l›m› oluflturur. Brezilya’da tar›ma elveriflli alanlar büyük toprak sahiplerinin elinde oldu¤undan, toprak mülkiyeti tamamen demokratiklefltirilmelidir. Devlet bunun garantisini vermeli. Da¤›l›m çeflitli biçimlerde, ferdi veya kolektif gerçeklefltirilebilir. Ancak sadece bunu yapmak yeterli de¤il. Tüm do¤al kaynaklar›n korunmas›na ve biyolojik tar›m›n sürdürülebilmesine uygun koflullar›n garantisi verilmeli ve nihai olarak bunlar da da¤›t›lmal› ve su rezervleri ile –genetik de¤iflime u¤rat›lmam›fl tohumluk tah›llar›n da korunmas› gerekmekte.
- Bu tür görüflmeler, birçok toprak iflgalinden dolay› s›kça suçlu ilan edilen MST’nin meflrulaflmas› noktas›nda etkili olacak m›? Kongrenin bu noktada önemli bir fonksiyonu oldu. Meflruluk noktas›nda etkili olan fley, sadece hükümet temsilcilerinin varl›¤› de¤ildi. Çok say›da uluslararas› kat›l›mc› ve ülke içinden gelen çok say›da örgüt temsilcisi de MST’nin ne kadar genifl ve kendine güvenen bir hareket oldu¤unu aç›kça ortaya koydu.
Grevdeki hemflfliirelere polis sald›r›s› Polonya Varflova’da haftalard›r grevde olan sa¤l›k çal›flanlar›, polisin yo¤un sald›r›s›yla karfl›laflt›. Daha fazla ücret ve çal›flma koflullar›n›n iyileflmesi gibi taleplerle greve giden yüzlerce sa¤l›k çal›flan›na, grev kapsam›nda gerçeklefltirdikleri eylem s›ras›nda çok say›da polis sald›rarak, eylemi da¤›tmaya çal›flt›. Eylemin sürdü¤ü saatlerde, görüflmeler için 4 kiflilik bir delegasyon oluflturan eylemciler, bir süre sonra delegasyonla irtibatlar›n› yitirdiler. Gelen haberler, Polonya hükümet baflkan› Jaroslaw Kaczynski ile görüflmeye giden delegasyonun tutukland›¤› yönündeydi. Hükümet binas›n›n önüne geldiklerinde binaya yaklaflmalar› engellenen eylemciler burada barikat kurarak, caddeyi trafi¤e kapad›lar. Bunun üzerine polis sald›r›ya geçerek, çok say›da hemflireyi a¤›r
yaralad›. Yaralanan hemflireler hastaneye kald›r›l›rken, polisin tutumunu protesto eden ve eylemcileri destekleyen bölge halk›, hemflirelere çad›r, battaniye ve yiyecek getirdi. Hemflireler hükümet binas› önüne ilk çad›rlar›n› kurarak, beklemeye bafllad›lar. Bu geliflmelerin ard›ndan kente, baflka bölgelerden otobüsler dolusu hemflirenin yan› s›ra, maden ve tar›m iflçilerinin ba¤l› oldu¤u “A¤ustos 80” sendikas›na ba¤l› iflçiler de ak›n etmeye bafllad›lar. Bu arada ö¤retmenler sendikas› da grevci hemflirelerle dayan›flma içinde oldu¤unu aç›klarken, “A¤ustos 80” sendikas› önümüzdeki günlerde Varflova’ya do¤ru bir yürüyüfl bafllataca¤›n› ilan etti. Pefl pefle yap›lan bu dayan›flma aç›klamalar›yla birlikte, eylemlerin tüm ülke çap›na yay›lmas› bekleniyor.
G.Afrika Yar›m milyondan fazla Güney Afrikal› ö¤retmen, hemflire ve di¤er sa¤l›k çal›flanlar› bir haftadan beri grevdeler. Ancak grev oldukça kat› bir biçimde sürdürülmekte, çünkü greve, yasak olmas›na ra¤men kliniklerdeki acil hizmet personeli de kat›l›yor. Sendikalar›n talebi % 10 zam. Güney Afrika’da hemflirelerin maafllar› 400 Euro civar›nda. Hükümetin grev karfl›s›ndaki tutumu ise greve gidenleri iflten ç›karmakla tehdit etmek oldu.
Tayland Tayland’›n baflkenti Bangkok’ta bir araya gelen binlerce kifli bir darbeyle hükümeti deviren askeri cuntay› protesto etti. 19 Eylül 2006 y›l›nda yap›lan “kans›z darbe”de iktidar› ele geçiren Tayland ordusu, dönemin baflbakan› Thaksin Shinawatra’y› yolsuzluk yapt›¤› gerekçesiyle görevden uzaklaflt›rm›flt›. 2 hafta önce ise Thaksin’in partisi de yolsuzluk yapt›¤› gerekçesiyle kapat›lm›flt›. Bunun üzerine harekete geçen askeri cunta karfl›tlar› son birkaç haftad›r çeflitli eylemlerle durumu protesto etmekteler. Protestolar›n hedefinde ise hükümeti askeri yöntemlerle devirerek, darbe yoluyla yönetimi ele geçiren cuntac›lar bulunmakta.
23
77
29 Haziran-12 Temmuz 2007
Göçmen say›s› dünya çap›nda artt›
BM-Göçmenlik Bürosu taraf›ndan geçti¤imiz günlerde aç›klanan bir rapora göre, göçmen say›s›nda, 2006 y›l›na oranla, dünya çap›nda bir art›fl söz konusu. Geçti¤imiz y›l›n göçmen say›s› ise 2002 y›l›na göre %14 daha fazla. Ayr›ca 10 milyon insan ise, hoflgörüsüzlük, takibat ve fliddet ma¤duru. En büyük göçmen gruplar› hala,
Irak’tan sonra ( 1,5 milyon) Afganistan’dan gelmekte (2,1 milyon). Bu iki ülkeyi ise, Sudan, Somali, Kongo ve Brunai izliyor. BM’nin verdi¤i göçmen say›s› içinde Ürdün, Lübnan, Suriye ve iflgal alt›ndaki bölgelerde yaflayan 4,3 milyon Filistinli yok. Filistinli göçmenlerin neredeyse tamam› BM yard›m›yla yaflamak zorunda. Gaz-
Evrensel Bak›fl DRAMAT‹K YEN‹LG‹ Kuruldu¤u 60’l› y›llarda verdi¤i mücadeleyle Filistin davas›n›n Filistinlileflmesini sa¤layan Arafat önderli¤indeki El Fetih’in, 90’l› y›larda Oslo süreciyle birlikte içine girdi¤i teslimiyetçi tutum, ‹srail ve baflta ABD olmak üzere emperyalistlerin El Fetih’i etkisizlefltirmek için dini gericilik temelinde yükselen Hamas’› büyütüp-beslemelerini de beraberine getirdi. El Fetih önderli¤indeki özerk yönetimin giderek kendi halk› üzerinde jandarmal›¤a soyunmas› ve böylelikle Filistin intifadas›n› bitirmeye dönük prati¤i, Filistin halk›n›n giderek Hamas etraf›nda örgütlenmesini ve daha önceleri El Fetih’e verilen deste¤in, Hamas’a verilmeye bafllamas›na neden oldu özetle. Bu destek Hamas’›n 2006 Oca¤›nda yap›lan seçimlerden zaferle ç›kmas›n› getirdi. Bu tablo karfl›s›nda hoflnutsuzluklar›n› gizlemeyen Siyonistler ve emperyalistler, kendi yaratt›klar› canavar› nas›l etkisizlefltireceklerinin hesab›n› yapmaya bafllad›lar. K›sa sürede Filistin’e dönük bir ambargonun hayata geçirilmesinin yan› s›ra, baflta emperyalist ve Siyonist destekli Abbas ve dan›flmanlar› vd. El Fetih önderleri olmak üzere, ‹srail gizli servisi, ABD (ve CIA) ve de bunlarla iflbirli¤i halindeki kimi Arap ülkelerinin istihbarat birimleri Hamas’› zay›flatma ve etkisini azaltma yönlü bir faaliyete girifltiler. Birçok El Fetih faaliyetçisi de bu kapsamda CIA vd. istihbarat birimlerince özel e¤itime tabii tutuldular. Bu gizli servislerin faaliyetleri, baflkanl›k
muhaf›zlar›n›n silahland›r›lmas› ve 50 milyon dolara varan “yard›mlarla” sürdü. Yine ayn› süreçte, 80’li y›llarda Nikaragua’daki kontralara silah ve para temin etti¤i ve yine El Salvador’da ABD taraf›ndan oluflturulan milislerin ve ölüm mangalar›n›n gerçeklefltirdi¤i katliamlar›n ve di¤er tüm suçlar›n da sorumlusu oldu¤u bilinen ABDGüvenlik Dan›flman› Elliott Abrams, Filistin’de kontra faaliyetler örgütlemek için özel bir çaba içine girdi. Ancak bu çabalar sadece Filistin’le s›n›rl› kalmad›. Emperyalistlerin Ortado¤u’da hâkimiyet kurmaya dönük Büyük Ortado¤u Projesi (BOP) vd. projelerinin bir parças› olarak hayata geçirilen bu çabalar, ‹srail’in geçti¤imiz Temmuz ay›nda Lübnan ve Filistin’e dönük kapsaml› sald›r›lar›yla pekifltirilmeye, projelerin önü biraz daha aç›lmaya çal›fl›ld›. Lübnan’da al›nan yenilgi, buraya dönük senaryolardan vazgeçildi¤i anlam›na gelmedi ve Lübnan üzerinde uzunca y›llard›r oynanan oyunlar›n benzer versiyonlar› sahneye konarak, buradaki iç çat›flmalar körüklenmeye devam edildi. Pefl pefle gerçekleflen ve ard›nda emperyalistlerin-Siyonistlerin oldu¤u noktas›nda kuflku olmayan suikastler Lübnan’a dönük emperyalist-Siyonist müdahaleyi h›zland›rma misyonu üstlendi ve yine bu güçler patentli örgütler piyasaya sürülerek, Lübnan’da yeni bir iç savafl yaratman›n ad›mlar› h›zland›r›ld›. Filistin’de Hamas’›n seçimleri kazanmas›n›n ard›ndan gelifltirilen emperyalist-Siyonist
ze’deki her on Filistinliden dokuzu yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda yafl›yor. On kifliden sekizi ise tamamen BM’nin veya baflka bir yard›m kuruluflunun yard›mlar›na ba¤l› olarak yaflam›n› sürdürüyor. 2. ‹ntifada’n›n bafllamas›ndan bu yana Gazze ve Bat› fieria’da kifli bafl›na düflen gelir oran› % 40 düflmüfl bulunuyor. Hamas’›n Ocak 2006’da seçimleri kazanmas›yla birlikte ‹srail, ABD ve AB taraf›ndan bafllat›lan ambargo yaflam koflullar›n›n daha da vahim boyutlarda kötüleflmesini getirmifl bulunmakta. fiimdilerde ise, Filistin birlik hükümetinin y›k›lmas› ve Abbas’›n acil durum hükümeti atamas›yla birlikte, emperyalistler ve ‹srail, Gazze’ye dönük ambargoyu sürdürmenin yan›s›ra Bat› fieria’ya yönelik tekrar ambargo uygulamas›n› gündeme getirmekteler. Bunun anlam› ise, Gazze’ye gidecek olan yard›mlar›n bundan böyle tamamen ‹srail, AB ve ABD’nin onay›ndan geçerek mümkün olabilece¤i.
çabalar da bu süreçte meyvelerini vermeye bafllam›flt›. Ayn› zamanda böl-parçala politikas›n›n flu süreçte, baflta iflgal alt›ndaki Irak olmak üzere, tüm Ortado¤u’da hayata geçirilme çabalar›n›n bir ürünü olan Filistin özgülündeki geliflmeler, El Fetih ve Hamas’› karfl› karfl›ya getirme ve iç çat›flmalar›, daha do¤rusu kardefl kavgas›n› körükleme biçiminde sürdü. Son bir y›ld›r yo¤un bir hal alan ve Filistin halk›n› karfl› karfl›ya getiren bu çat›flmalar, zaman zaman gündeme gelen (Mekke Anlaflmas› gibi) anlaflmalarla h›z kesse de, k›sa sürede yeniden alevlenerek (daha do¤rusu emperyalistlerin ve Siyonistlerin çabalar›yla alevlendirilerek) Filistin’in, Hamas hâkimiyetindeki Gazze ve El Fetih hâkimiyetindeki Bat› fieria olarak ikiye bölünmesini getirdi. Filistin intifadas›n›n say›s›z kazan›m›n› da ortadan kald›rm›fl gibi görünen bu geliflmeler karfl›s›nda istedikleri sonucu alm›fl gibi görünen ‹srail, ABD ve AB flimdi kendilerince “son darbeyi” vurmaya haz›rlan›yorlar. Hamas’›n denetimindeki Gazze fieridi, ‹srail taraf›ndan kuflatma alt›na al›narak, buraya dönük yo¤un bir sald›r› haz›rl›¤› bafllat›lm›fl bulunuyor. Bat› fieria’ya dönük durum ise farkl›. Hem ABD hem de AB, Hamas’› etkisizlefltirmek ad› alt›nda, Gazze’nin ve böylelikle de burada yaflayan Filistinlilerin izole edilmesi, yaflam koflullar›n›n ortadan kald›r›lmas› için uluslararas› bir çaba içine girerlerken, El Fetih denetimindeki Bat› fieria’n›n güçlendirilmesi için harekete geçmifl bulunmaktalar. ‹flbirlikçi Abbas’›n daha da güçlenmesi gerekti¤i yönünde hem Siyonistler hem de emperyalistler hemfikir olmufl durumdalar. Bunun içindir ki hem askeri hem siyasi oldu¤u gibi, maddi aç›dan da kesenin a¤z›n› sonuna kadar açt›klar›n› ilan etmekten kaç›nm›yorlar.
Sosyal y›k›m politikalar›n›n bir parças› olarak hayata geçirilen sa¤l›k politikalar› sonucu sa¤l›k sistemi giderek çöken ‹ngiltere’de yaklafl›k 500 bin hastan›n tedavi olabilmek için s›ra bekledi¤i ortaya ç›kt›. Yap›lan bir araflt›rman›n sonucundan hareketle ortaya ç›kan bu duruma göre, Ulusal Sa¤l›k Sigortas› NHS’ye ba¤l› olan bu hastalar›n büyük ço¤unlu¤u ortalama 18 ay s›ra beklemekteymifl. Ayr›ca yap›lan istatistiklere göre, ‹ngiltere’de her 8 hastadan birinin acil olmayan bir hastal›kla ilgili hastaneye sevk edilmesi ve tedavi alabilmesi 52 hafta gibi bir zaman dilimi içinde gerçekleflebiliyor.
‹ngiltere
K›saca söylemek gerekirse; Filistin’de bugün var›lan nokta emperyalistlerin ve Siyonistlerin uzunca zamand›r gelifltirdikleri ve hayata geçirmenin koflullar›n› yaratmak için hiçbir çabadan kaç›nmad›klar› projelerin bir ürünüdür. Onlara bu çabalar›nda bafl›ndan beri en büyük deste¤i veren ise hiç kuflku yok ki, baflta iflbirlikçi-teslimiyetçi Abbas olmak üzere, tüm El Fetih önderli¤idir. Hamas’a gelince, nihai hedefi kendi bölgesel hâkimiyetini kurmakt›r, Filistin halk›n› özgürlü¤e-ba¤›ms›zl›¤a götürmek de¤il. Bugün Filistin’de yaflananlardan en fazla etkilenen hiç kuflkusuz Filistin halk›d›r. Ambargolarla, iflgallerle katliamlarla teslim al›nmaya çal›fl›lan Filistin halk› bugün bölünmüfllükle yüz yüze oldu¤u kadar, bugüne kadar oldu¤undan daha fazla açl›k, yoksulluk ve sefaletle bo¤uflmaktad›r. Ancak yenilgi olarak görünen bu durum Filistin halk›n›n de¤il, El Fetih’in yenilgisidir. Hem de dramatik bir yenilgi. Bir zamanlar Filistin direniflini Filistinlilefltirmesiyle an›lan El Fetih’in ve ayn› zamanda da önderli¤inin ad›, art›k ihanetle, kesinleflen teslimiyetiyle ve bir bütün olarak da Filistin halk›n›n ve de Ortado¤u halklar›n›n direniflini emperyalistlereSiyonistlere peflkefl çekmekle an›lacakt›r. Bu ihaneti, baflta Filistin halk› olmak üzere, Ortado¤u halklar› unutmayacak. Çünkü direnifl, halklar›n öfkesini büyüterek sürüyor. Direnifli Ortado¤u halklar›na ilham olan Filistin halk› da, gerçek kurtuluflun ne gerici önderliklerle ne de teslimiyetçi, iflbirlikçi kukla hükümetlerle sa¤lanamayaca¤›n› bugünkü geliflmeler ›fl›¤›nda daha net görecek ve öfkesini büyüterek, emperyalistlere-Siyonistlere karfl› bir bütün olarak aya¤a dikilmekte, intifa ateflini tekrar ve daha gür yakmakta gecikmeyecektir.
29 Haziran-12 Temmuz 2007
24
77
medi! ¤iflflm e d i r e b n e d r e l ’ 0 0 n hikayesi 17 › r a l n › d a k n a y a r ¤ Tecavüze u
Artemisia’lar›n hikâyesi… 1700’lü y›llar›n hikâyesi, Artemisia’n›n çilesi böyle anlat›l›r. Ancak tecavüzün kad›n ruhu ve bedeni üzerindeki etkisi, toplumun ve erkeklerin bunu alg›lay›fl flekli yüzy›llard›r pek de de¤iflmedi.
Ac› çekme hususunda hiç yan›lmad› atalar›m›z. Yüzy›llard›r ac› çekmenin insan üzerideki etkisi de¤iflmedi. Ac›n›n nas›l meydana geldi¤ini yemek yerken, pencereyi açarken ya da yaln›zca bofl bofl dolan›rken nas›l yafland›¤› konusunda hiç yan›lmad› insanl›k. ‹flte kimilerinin normal hayat›na devam etti¤i bir günde Artemisia, meydan›n kald›r›m tafllar› ve tepesini kavuran güneflin alt›nda papal›k mahkemesi duvar›nda sarkan gözyafl› fleklindeki ipin gölgesinde yürüyordu. On yedi yafl›ndayd› Artemisia. “Çok k›sa sürecek” dedi babas›. “Sadece biraz s›kacaklar.” Sibille’yi kastediyordu, yani iflkenceyi. Babas› gibi ressam olan Artemisia, babas›n›n ressam arkadafl›n›n tecavüzüne u¤ram›flt›. O, suçlunun kendisi olmad›¤›n› bilse de bütün bu yaflananlara katlanmak zorundayd›. Kendisine tecavüz etmifl bir adam›n söylediklerini flimdi kan›tlamak için kendisine uygulanan iflkence alt›nda sorulara tekrar yan›t vermek zorundayd›. Yaflanan vahfletin tan›klar›n› ikna etmek zorunda kalan sald›r›ya u¤ram›fl bedeni, örselenmifl ruhu ile Artemisia’n›n kendisiydi. Çevresine toplanm›fl, kendilerinde suçlu yerine onu sorgulama, fahifle yerine koyma cüretini gösteren bir grup erke¤in afla¤›layan sorular›na ellerinden kan damlarken cevap vermek zorundayd›. Pefl pefle gelen sorulardan, ellerine uygulanan iflkenceden baflka bir fley yoktu flimdi dünyada. ‹flkence bitti¤inde ellerinden damlayan kanla yürümeye çal›fl›rken “fahifle” sesleri kulaklar›nda, baflka bir dünyaya yol al›r gibi devam etti yoluna. Engizisyon mahkemesi bununla bitmez. Bir dahaki oturumda babas› mahkemenin daha çok uzamamas› için k›z›na bakirelik testi yap›lmas›n› kabul eder. Mahkeme salonunun ortas›na bir perde gerilir. Bir ebe ve noter ça¤r›l›r. Ebe muayene eder, bakire olmad›¤›na karar verir, noter de kontrolden geçirip onaylar. Artemisia, mahkeme heyeti görmese bile bir perdenin arkas›nda öylece yatarken kendini afla¤›lanm›fl hissetti¤i, bir daha unutamayaca¤› bir sahne yaflamaktad›r. Ne ellerindeki yaralar ne tecavüze u¤ram›fl bedeni ne de yaln›z kalm›fl ruhu, hiçbiri bu kadar a¤›r gelmemifltir ona. Artemisia’n›n resim yapmaya olan tutkusu iflkenceden dolay› parmaklar›ndan kan damlarken bile eksilmez. Mahkemeden önce yapmaya bafllad›¤› Judith eksizlerini incelemek d›fl›nda bir fley yapamaz durumdad›r. Judith, Yahudileri kurtaran kad›n kahramand›r. Babas› onun resmini yapt›¤› s›ralarda hikâyesini de
anlatm›flt›r. Gizlice düflman kamp›na s›zm›fl ve Suriyeli zorba Holofernes’i, bafltan ç›karmaya çal›flm›fl gibi görünerek sarhofl etmifltir. Onu oyalayarak seviflmelerini geciktirmifl ve uykuya dalana kadar ona flarap içirmifltir. Daha sonra kafas›n› kesmifl ve ertesi gün askerlerine göstererek sonunda da ordunun tamam›n› firar ettirmifltir. ‹flte Artemisia’n›n resmini yapmak istedi¤i Judith böyle bir kad›nd›r. Mahkeme günleri geride kalm›flt›r ama Artemisia’n›n çilesi asl›nda daha yeni bafllam›flt›r. Bundan sonra ona herkes “kirlenmifl” ya da “fahifle” olarak bakacakt›r. Dolay›s›yla da hayat› boyunca bir yaln›zl›k beklemektedir onu. Fakat umulmad›k bir fley olur. Floransa’dan bir ressam onunla evlenmek ister. Artemisia Genteleschi, ad›n› temizlemek için babas›n›n iste¤i üzerine bu ressamla evlenir. Artemisia’ya göre iyi bir ressam olman›n
öncelikli koflulu her yerde her zaman iyi bir gözlemci olmakt›r. Sokak sokak dolafl›p çizmek için kad›n aramaya koyulur. Sokakta buldu¤u bir kad›n ile ilgili olarak flunlar› söyler: “Edebini yitirmekten duydu¤u fliddetli utançla piflmanl›klar›n› m›r›ldan›yordu. Zulmetmeyen kimse böyle amans›z bir ac›y› hak etmezdi. Orada onunla, onun için, geçmifl ve gelecek ac›lar›m için, Havva için a¤lad›m. Kalemimi b›rakt›m. Bu ac›y› canl› canl› çizmek yanl›fl olurdu. Beytan yada bir sanatç› olsayd› ‹sa’n›n ayaklar›n› y›kayan Mecdelli Meryem’in a¤lay›fllar›na teflhiri ya da karakalemi bulaflt›rmas› yanl›fl olurdu. Baz› fleyler, üzerinden zaman geçip olgunlafl›ncaya kadar sanat için çok çiy kal›yordu.” Böyle tarif etti¤i kad›n› baflka türlü resmetmiflti. Ona Floransal›lar›n sevdi¤i mükemmel bir elbise giydirdi. Da¤›n›k saçlar› gem vurulmufl cinsel arzular›n›n göstergesi oldu onun için. Donatello’nun Mecdelli’sine elbisesinin alt›ndan görünen ç›plak bir ayak, güzel bir ayak de¤il, çal›flan bir kad›n aya¤› yapa-
rak, ona ac› bir terkedilmifllik havas› vermeyi de unutmad›. Resim alan›nda büyük engellere ra¤men ad›ndan söz ettirmeyi baflaran Artemisia kocas›yla iliflkisinde bunu baflaramam›flt›. K›z› do¤duktan sonra kocas›ndan ikisinin resmini yapmas›n› istemiflti. Yap›lan resme bakt›¤›nda büyük bir k›rg›nl›k ve k›zg›nl›kla kendisini niçin bu kadar çirkin çizdi¤ini sordu kocas›na. U¤rad›¤› haks›zl›klar›n en büyü¤ünü o gün yaflayaca¤›n› bilmeden. “Sen kirli birisin. Seni Meryem gibi çizemem ya” 1700’lü y›llar›n hikâyesi, Artemisia’n›n çilesi böyle anlat›l›r. Ancak tecavüzün kad›n ruhu ve bedeni üzerindeki etkisi, toplumun ve erkeklerin bunu alg›lay›fl flekli yüzy›llard›r pek de de¤iflmedi. ‹flte flimdi de 2007’den yabanc›s› olmad›¤›m›z, bildik, tan›d›k bir öykü… “… A.B.nin akrabas› ve komflusu olan üç çocuk annesi N.D.’nin evinin mutfak cam›n› k›rarak zorla evine girdi¤ini ve cinsel iliflki teklifinde bulundu¤unu belirtti¤i karar›nda, bu teklifi kabul etmeyen N.D.’ye sald›rd›¤›n› belirtti. A.B. konut dokunulmazl›¤›n› ihlal etti¤i flikâyetçiye tecavüz ettikten sonra olay yerinden uzaklaflt›. A.B. iki kez daha zorla evine girdi¤i N.D.’ye cinsel sald›r› suçunu iflledi. N.D. olaydan duydu¤u rahats›zl›k sonras› durumu efline anlatt›. N.D. ve efli Bafra Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’na baflvurarak A.B. hakk›nda suç duyurusunda bulundular. Tecavüze u¤rad›¤›n› iddia eden N.D. kendisine cinsel iliflkiye girme teklifinde bulunan A.B.’yi reddetti¤ini, kovdu¤unu ancak çocuklar›n›n uyanmas›ndan ve kendisini tecavüze u¤rarken görmelerinden çekindi¤i için ba¤›ramad›¤›n› belirtti. Eflinin ve çevresinin tepkisinden çekindi¤i için yaflad›¤› olay› kimseye anlatamad›¤›n› belirten N.D. flehir d›fl›nda olan eflinin eve döndükten sonra kendisinin durgun halinden flüphelendi¤ini ve bunun üzerine efline A.B.’nin yapt›klar›n› anlatt›¤›n› kaydetti. San›k A.B. ise duruflmada verdi¤i ifadede N.D.’nin kendisini, evine lamba tamir etmesi için davet etti¤ini ve o s›rada birliktelik teklif etti¤ini iddia etti. N.D.’yi iliflkiye girmek için zorlamad›¤›n› belirten A.B. üç kez birlikte olduklar›n› kaydetti. Bafra A¤›r Ceza Mahkemesi, san›k, flikayetçi ve tan›klar›n ifadesinin ard›ndan A.B.’yi toplam 15 y›l a¤›r hapis cezas›na çarpt›rd›. Mahkemenin verdi¤i karar›n temyiz incelemesini yapan Yarg›tay 5’inci Ceza Dairesi, yerel mahkemenin karar›n› bozarak emsal bir karara imza att›. Yarg›tay, bozma ilam›nda flu görüfllere yer verdi: “Evinde çocuklar› bulunan ma¤durenin ›rza geçme eyleminin gerçeklefltirildi¤i zamanlarda ba¤›r›p çevreden yard›m istememifl olmas›, eylemin
birden çok de¤iflik zamanlarda tekrarlanmas›na ra¤men hiç kimseye anlatmamas› ve flikayetçi olmamas›, durgun halinden flüphelenen efline olaydan yaklafl›k iki ay sonra aç›klama yapmas› gözetildi¤inde: ›rza geçmenin cebir fliddet kullanarak yap›ld›¤›na dair iddias›n›n durumunu çevresine mazur gösterme düflüncesinden kaynakland›¤›, ›rza geçmenin zorla yap›ld›¤› hususunda ma¤durenin anlat›m› d›fl›nda san›¤›n cezaland›r›lmas› için kesin ve inand›r›c› baflkaca da delil elde edilemedi¤i, dolay›s›yla eylemin r›zaya dayal› olarak ifllendi¤inin kabulü yerine, olufla uygun düflmeyen gerekçelerle yaz›l› flekilde hüküm kurulmas› bozmay› gerektirmifltir.” Görüyoruz ki, geçmiflten beri kad›nlar ne yaflan›rsa yaflans›n, mahkemelerde karar ne olursa olsun suçlu olmaya mahkum b›rak›l›yorlar. Kendisine tecavüz edilirken ba¤›rmad›¤› için suçludur kad›n, olay› baflkalar›na anlatamad›¤› için suçludur, kad›n oldu¤u için suçludur O… Zavall› Artemisia 1700’lü y›llarda kendisine tecavüz edildi¤ini defalarca kez anlatmas›na ra¤men yine de kurtulamam›flt› engizisyondan. Zavall› N.D tecavüz edilirken çocuklar› görmesin diye suçlanm›flt› A¤›r Ceza Mahkemesi taraf›ndan. Öyle ya yasad›r “Tecavüze u¤rayan kad›n çevresindekilerden yard›m almak için ba¤›rmazsa suçludur.” Ba¤›rmad›¤› gerekçesiyle bir kad›n› haks›z göstermek, kad›n› bir kez daha ma¤dur etmek, tecavüz suçlar›n›n bu ülkede cezas›z kalmas› için yap›lan zorlama bir karard›r. Namus tabusunun bu kadar köklü oldu¤u, tecavüze u¤rad›¤› için intihar eden kad›nlar›n say›s›n›n oldukça çok oldu¤u bir ülkede bir kad›n›n bunu söylemesinin ne kadar zor bir durum oldu¤unu anlamayan zihniyetler, flikayette bulunan kad›n› cezaland›rarak cinsel sald›r›lar›n devam etmesine neden oluyorlar. Yaz›k ki 1700’lerden beri pek yol kat edememifliz.
25
77
29 Haziran-12 Temmuz 2007
Kitlelerle ba¤ kurman›n yolu olarak, uygun motiflerin belirlenmesi Sanat arac›l›¤›yla verilmesi istenen mant›¤›n kendisi, yans›t›lan motifin anlafl›l›rl›¤› içindedir. Mant›k, sanatsal motifler üzerinden anlafl›ld›¤› ölçüde sunulmas› istenen fikir yans›t›lm›fl olur. Motiflere yaklafl›m bu anlam›yla fikir çat›flmas›n›n sonucu olarak seçkin olmak durumundad›r. Dile getirilmesi istenen mant›¤a uygun motiflerin belirlenmesi asgari düzeyde bir incelemeyi gerekli k›lmaktad›r. “Nas›l”dan önce, “neyi”, “kime” ifade etmek istendi¤i sorununda net olunmal›d›r. Sanat›n belirli bir ideolojiden g›das›n› alan bir düflünceyi yans›tt›¤› aç›kt›r. Düflünceler da¤lara, denize, y›ld›zlara de¤il, insanlara sunuldu¤una göre “hangi düflüncenin toplumun hangi kesimine sunulaca¤›” sorusu titizlikle ele al›narak çözümlenmelidir. Herkesin, her toplumun yans›tt›klar› vard›r. Ancak yans›t›lanlar bilinçli, planl›, programl› yani örgütlü bir flekilde yans›t›ld›¤› takdirde belirsiz de¤il, belirli bir hedefe yönelebilecektir. Örgütsüz bir çaban›n toplumun ileriye dönük hareketine hizmet edece¤i, havada kuflun tafla çarpmas›n› bir yana koyacak olursak olanaks›zd›r. ‹flte tam da burada “neyi” ve “kime” sorular›n› yan›tlad›ktan sonra “nas›l”, “neyle” sorular›na verilecek yan›t, motiflerin belirlenmesini beraberinde getirecektir. Sanat›n örgütsel yan›na dayal› olarak ortaya ç›kan bu sorun, ifade edilecek düflüncenin hedefine ulaflmas› için do¤ru takti¤in belirlenmesine dayal› bir sorundur da ayn› zamanda. Mant›¤› kabul edilmifl politikan›n hizmetinde do¤ru takti¤in belirlenmesi hassas ve ince bir noktad›r. Ço¤u kez, baflta devrim cephesindeki küçük burjuva sanatç›lar olmak üzere, ayn› s›n›fsal temelden ç›kan dogmatizmden etkilenmifl s›n›f bilinçli proleter sanatç› adaylar› bu noktay› gözden kaç›rd›klar› için hitap ettikleri kitleyle ba¤lar› toplumun ilerleme ihtiyac›na cevap olmaya dayanan bir ba¤ de¤il, karfl›l›kl› tatmin olmaya dayanan geçici pansuman niteli¤indeki ba¤lar› olmaktad›r. Pansuman eskidi¤inde yenisi yap›l›r ve art›k kalmad›¤› andan itibaren de sanatsal ürün kitlelere de¤il, denize, denizden da¤lar›n doruklar›na, da¤lardan gökyüzüne, oradan y›ld›zlara sunulur. Sorun, sanat›n uyguland›¤› politik hatta de¤il, “sanattan anlamayan” kitlelerde aran›r. S›n›f bilinçli proleter sanatç›lar›n ürünleri, kitlelerin somut ilerici taleplerinin sentezidir. Bu sentez kitlelerle yüzlefltirilir ve oradan ç›kan sonuçlarla yeniden senteze sunulur. Bu, o süreçte kitlelerin azami düzeyde sanatsal sesi oluncaya dek sürer. Bu rolün oynanmas› için gerekli birçok k›stas›n yan›s›ra (pratik mücadelede sürekli s›nanma, ideolojik donan›m, inceleme-araflt›rman›n süreklili¤i, kitlelerle yarat›lan ba¤›n düzenlili¤i vs.), sunulan eme¤e verilen biçim de önemlidir. ‹nsano¤lu, her biçimde bir anlam ç›kar›r. Dört metre kareli bembeyaz dev bir bezin ortas›nda mikroskopla ancak
görülmesi mümkün olan siyah bir noktaya bile anlam biçilebilir. Gerekli görüldü¤ünde, yap›lan noktan›n “ustaca” yap›ld›¤›na dair spekülasyonlar yarat›l›r ve sonsuz fikrin üzerinde tart›flma yürütebilece¤i bez parças› tarihi bir de¤er olarak sanat “piyasas›na” sunulabilir. Ancak böyle “tarihsel de¤er” de olsa, aç›kt›r ki IMF ve Dünya Bankas›’n›n Türkiye’de uygulad›¤›/uygulatt›¤› politikalar›n bir sonucu olarak köyünü terk etmek zorunda b›rak›lan Çukuroval› emekçinin gözünde bunun zerre kadar de¤eri olmaz. O, bezin ortas›nda “ustaca” yap›lm›fl siyah bir noktay› de¤il, düzene inat, açl›¤a ve sefalete ra¤men dimdik ayakta durabileni simgeleyen amatörce ifllenmifl bir resmi tercih eder. Özcesi, do¤rudan iç dünyas›n› yans›tan bir tablo görmek ister. ‹flçilerin, köylülerin ve bütün halk›n sorunlar› dile getirilecekse, bu halk yak›ndan tan›nmal›d›r. ‹flçileri tan›mak, onlar›n içinde bulunduklar› durumu a盤a ç›karabilmek demektir. Keza köylüler ve di¤er emekçi kitleler için de böyledir. Ne var ki, s›n›f bilinçli proleter sanatç›lar›n kendi rollerini oynayabilmeleri için bu tek bafl›na yetmemektedir. Öyle ki, köylüye hitap etmek için, onun sorunlar›n› onun yabanc› olmad›¤› dilde ve yabanc›s› olmad›¤› araçlarla dile getirmek, bu dile getirifl sürecinde devrimci bilincin benimsetilmesini kolaylaflt›r›r. ‹flte böyle bir motifin oluflumu, o köylünün neye yabanc› olmad›¤›n› a盤a ç›karmay› gerektirir; yani onu tan›may› gerektirir. Buradan yola ç›karak, analiz sonucunda ortaya serilenler aras›nda bilimsel bir ayr›m yapmak elzemdir: ‹leri yanlar ile geri yanlar›n ayr›m›. Toplum egemen olan›n kültüründen etkilendi¤i için bu zorunludur. Yaln›z bu ayr›m›n, kültürel-politik bir ayr›m oldu¤u unutulmamal›d›r. Ayr›m çizgisinin iki cephesinde bulunan s›n›fsal de¤er yarg›lar›d›r. Halk kültürünün ileri ve geri yanlar› olarak ifade edilen bu ayr›m çizgisinin do¤ru temelde ele al›n›p al›nmamas›, mücadelenin seyrini kaç›n›lmaz olarak etkileyecek nitelikte bir sorundur. Bu do¤ru temelde ele al›nmaks›z›n halkla diyalo¤a geçilemez, geçilmedi¤i takdirde de devrime seferber edilemez. Ne var ki, kültür-sanat cephesinde, böyle bir ayr›ma sanatsal araçlar› da tabi k›lmak büyük bir yan›lg› olacakt›r. Darbukan›n, kanunun, saz›n, kaval›n, keman›n Marksist’i veya revizyonisti olmad›¤› içindir ki bunlar aras›nda “ileri çalg› aleti”-“geri çalg› aleti” ayr›m› yapmak her fleyden önce felsefî yan›lg› olacakt›r. Türkiye’nin Do¤u bölgesinin bir kesiminde g›rnata yöresel alet olarak çal›nmaktad›r. Köylüler, kendi duygular›n› o alet arac›l›¤›yla ifade ediyorlarsa, benimsetilmek istenen fikirler de o alet arac›l›¤›yla adresine, yani g›rnata üzerinden kendini o alette bulan köylülere ulaflacakt›r. Keza darbukan›n yo¤un çal›nd›¤› Antakya’n›n belirli köylerinde de böyledir. Kanun ve ut, devrimci bilincin Türkiye’deki belirli
Kürt ve Arap kitlelerine tafl›nmas›na dönük kullan›lmas› gereken aletler aras›ndayken, “arabesk çalg›lar” damgas›n› yediklerinden kaynakl› bu sorundan en çok nasibini alan aletlerdendir. Sonuç olarak, bahsi geçen kitlelerle kültürel iliflki yarat›lamad›¤› için siyasetin tafl›nmas› zor olmaktad›r. Uygun motiflerin belirlenmesi, e¤er kitlelerle ba¤›n kurulmas› ve bunun üzerinden bilinç tafl›nmas›na hizmet edecekse, kaç›n›lmaz olarak yörelerin özgünlüklerine e¤ilmeyi flart koflmaktad›r. Erzincanl› köylüye “Maoizm ad›na” Çin müzik aletiyle uzun hava seslendirildi¤inde o köylünün dikkati anlat›lana de¤il, uzun havay› okuyan›n hangi gezegenden dünyaya indi¤ine dair kafas›nda beliren soruya gidecektir. Bu yan›lg›l› düflünüfl tarz›n›n yan› s›ra bir baflka hata, ezgilerin niteli¤ini bütünde de¤il, parçada aramakt›r. Öyle ki Do’nun proleter, Mi’nin ise burjuva oldu¤u düflünülemeyece¤i için, “bir notan›n hangi s›n›fa hizmet etti¤i” tart›flmas› da keza yürütülemez. Ancak birçok notan›n yan yana gelerek bütüne verilen anlam ba¤lam›nda nereye hizmet etti¤i tart›fl›labilir. Bu yüzden her-
olan devrimi gerçeklefltirmektir, bunun için Proletarya Partisi önderli¤inde kitlelerle güçlü ba¤lar kurarak onlar› örgütlemektir. Güçlü ba¤lar›n kurulmas›n›n karfl›l›kl› anlafl›lmay› gerektirdi¤i gözden kaçmamal›d›r. Kitlelerin s›n›f bilinçli proleter sanatç›y› anlayamama haklar› vard›r. Ancak s›n›f bilinçli proleter sanatç›n›n, kitlelerin içinde bulunduklar› somut durumu her yönüyle irdeleyerek kendini en iyi flekilde ifade etmenin bütün yol ve yöntemleri üzerinde düflünmemeye, somut motifleri a盤a ç›kararak kendini anlatma çabas›na girmemeye ve bu ba¤lamda ürünü yeniden kitlelere sunmak için tekrar tekrar onlar›n ö¤retici gücünden yararlanmamaya hakk› yoktur. Unutulmamal›d›r ki, kitleler kendi talepleri etraf›nda örgütlenir, anlad›klar› dil s›n›r› içindeki kavramlar› alg›lar ve kendi duygular›n›n bütünleflti¤i yere sar›l›rlar. Müzik aletleri örne¤inde oldu¤u gibi “devrimci aletgerici alet” gibi küçük burjuva safsatalara kap›lmaks›z›n iflçilerle, köylülerle ve bütün emekçilerle bütünleflebilmenin yolu olarak en do¤ru motifleri kullanmak bu yüzden önemlidir.
hangi bir ezginin ileri veya geri nitelikte olup olmamas›n› koma sesi veya natür ses de¤il, ezginin tafl›d›¤› içeri¤in belirledi¤i aç›kt›r. Devrimci sanat, kitlelere devrimci bilinci tafl›man›n arac›d›r; bu araç ancak devrimci pratikten ç›kan devrimci anlay›fl›n yo¤un olarak hissedildi¤i bir araç olabilir. S›n›f bilinçli proleter sanatç›lar devrim cephesine s›zan dogmatik-mekanik dünya görüflüne karfl› yürüttükleri mücadelede diyalektik yöntemi uygularlar ve bu u¤urda bütünü de¤erlendirme ad›na parçada kilitlenemezler. Ne var ki, yine devrim cephesinde, bir ezginin devrimci olmad›¤›n› o ezgide saz›n kullan›lmad›¤›na ba¤layarak iktidar perspektifli devrimci mücadelenin çocukluk evresine özgü hastal›klar›n bir versiyonunu su yüzüne ç›karanlar› görmek hiç de olanaks›z de¤ildir. Esas olan bütün halk için gereksinim
Aç›kt›r ki, uygun motiflerin belirlenmesi, hitap edilen halk kesiminin ekonomik-sosyolojik-kültürel-politik durumunun incelenmesini ve yöresel özelliklerini a盤a ç›karmay› gerektirir. Halk kitlelerini devrimci mücadeleye kanalize etmeye yönelik do¤ru taktik-politikalar› oluflturmakla efl de¤erde olan do¤ru motiflerin belirlenmesi, stratejiye hizmet eden biçim sorunudur; temsil edilen kimli¤in d›fla vurdu¤u durufl sorunudur. Bu biçimin veya duruflun do¤ru flekilde ele al›narak uygulanmas›, mücadelenin her alan›nda etkisini yarataca¤› kaç›n›lmazd›r. Görev, Proletarya Partisi önderli¤inde mücadelenin geliflece¤i öncelikli alanlarda bulunan kitlelerin genel durumunun yan› s›ra yöresel özellikleriyle birlikte onlar› yak›ndan tan›mak için prati¤e at›lmak olmal›d›r.
26
29 Haziran-12 Temmuz 2007
77
Tokat’›n Turhal ilçesine ba¤l› Yaylac›k da¤› Tekmezar k›rsal›nda 10 Temmuz 2001 tarihinde TKP/ML T‹KKO gerillalar› ile TC askerleri aras›nda ç›kan çat›flmada Murat Deniz flehit düfltü.
Murat A¤a’ya Hani kardefller aras›nda küçüklükte bir k›skançl›k oluflur, evin küçük çocu¤u evde bütün ilgi kendi üzerinde iken yeni do¤umla ilgi, yeni do¤ana yönelince onu k›skan›r ya... Bilmiyorum sen neler yaflad›n benim do¤umumdan sonra ilk zamanlar. Bildi¤im, hat›rlad›¤›m çocuklu¤um boyunca hem aile içinde, hem akrabalar, hem de komflular içinde ilgi hep senin üzerinde idi. Ne yapar ne eder ilgiyi üzerine çekerdin sen. Yeni yeni dillenip sana abi demeye bafllad›¤›mda karfl›mda “ben abiyim, sen de¤ilsin” deyip beni k›zd›rmaya çal›flt›¤›nda dikifli bafl›ndaki anneme “anne o niye abi, niye ben de¤ilim” diye sordu¤umda annem “o büyük de o yüzden” demiflti. Bu kez de “ben büyü¤üm, sen de¤ilsin”le devam etmifltin k›zd›rmaya. Sonra bafllam›flt›k evde kedi fare gibi didiflmelere ve kesmifltim sana abi demeyi. ‹lkokulu bitirip yaz tatillerinde çal›flmaya bafllad›¤›n ilk yaz, senden ayr› geçirdi¤im o yaz tatilinde köyde nas›l da özlemifltim seni ve didiflmelerimizi… ‹stanbul’a dönüflümde sana duydu¤um özlemle ve köyde al›flm›fl oldu¤um gibi sana Murat A¤a diye seslenmeye bafllam›flt›m. Sen bütün çevrenin ilgi oda¤›yd›n ya, benim çocuklu¤um da sana benzeme çabas›yla geçti. Yaflam› ö¤renmeye bafllad›¤›m›z o ça¤larda bu taklitlerle çok fley de ö¤rendim senden. S›rt›na boya sand›¤›n› al›p, ayakkab› boyayarak para kazanmaya bafllad›¤›nda, ben peflinde seni seyredip ifli ö¤renir, boya sand›¤›n› eve b›rakt›¤›nda ben al›p bafllard›m ifle. Yine simit satmaya bafllad›¤›nda ya da pazarda baflka fleyler satmaya bafllad›¤›nda da öyle… Karne zamanlar› karneyle getirdi¤in teflekkür ve takdirler beni kamç›lar ben de getirmek zorunda hissederdim kendimi. Bu ve bunun gibi fleyleri senin sayende baflar›r “ben de yapabiliyorum iflte” diye rahatlard›m. Ergenli¤e ad›m›m› att›¤›m, lise-
ye bafllad›¤›m y›l sen de Hukuk Fakültesi’ni kazanm›flt›n ve ben “ben de kazanmal›y›m” h›rs›yla sa¤dan soldan üniversite s›nav›na haz›rl›k kitaplar›, dergileri toplamaya bafllam›flt›m. Bafllam›flt›m bafllamas›na ya, ben fark›nda olmasam da sen art›k devrimciydin ve bana karfl› yaklafl›mlar›n de¤iflmiflti. Ramazan A¤a ve sen benimle, benim sorunlar›mla daha çok ilgilenir, daha çok yard›mc› olur olmufl, sohbetlerinize ortak eder olmufltunuz. Hofluma gitmiflti yeni haliniz ya, gece geç saatlerde evden ç›k›fllar›n›z ve geliflleriniz, odan›z›n kap›s›n› kilitleyip beni almaman›z, içeride gizli kapakl› ifller çevirifliniz beni meraktan öldürüyordu. O merakla eflyalar›n›z› kar›flt›r›p zulan›z› patlatt›¤›mda buldu¤um ‹brahimli flablon ve pullamalar›n o zamanlar Yenibosna ve So¤anl›’da duvarlarda bitiveren yaz›lama, flablon ve pullamalarla ayn› oldu¤unu gördüm. Anlam›flt›m iflte gece geç saatlerde d›flar›da yapt›klar›n›z›, odada kap› kilitli neler konufltu¤unuzu… Anlamam sonras› çok geçmedi konuflma ve iknalar›n›zla beni de katmaya bafllad›n›z zaten faaliyetlere… Yani o süreç sonras›, öncesi çocukluk didiflmelerimiz bitmifl ve yeni bir hâl alm›flt› kardeflli¤imiz. Devrimci oluflum sonras› birçok fleyi ö¤renmemde arac› oldun, ö¤retmenim oldun yani benim. Kimi zaman bir yaz›lamada, kimi zaman bir korsanda, kimi zaman bir molotoflamada, bir matbaa ifli, bir miting, bir çat›flma… Yan yana, omuz omuza olduk hep. Yaflam yolumuzda iliflkimiz kan ba¤›n›n ötesine geçti, yoldafl olduk birbirimize. Y›llarca Komsomolumuzun küçük ve büyük gözlü¤üydük ya, ‘96 y›l›nda heyecanl› bir yolculu¤un sonunda gerilla yoldafllar içinde Ömer ad›n› alm›fl olarak buldum seni. Ömer ad›n› duydu¤umda akl›ma küçüklü¤ümüzde yaz tatillerinde köyde gitti¤in Kuran Kursu ve üniversitede okudu¤un Hukuk Fakültesi gelip çak›flt›. “Hz.
Ömer adaleti” laf›ndan Ömer ismi adalet ile özdeflleflir olmufltu ya, “herhalde bundan seçti bu ismi” diye düflündüm. Ama halk›n adaletini sa¤layacak silahlardan birini eline alman için biraz zaman gerekecekti… Hani her devrimci gibi, devrimcili¤e ilk ad›m att›¤›m›zda okudu¤umuz kitaplardaki devrimci kahramanlar› örnek al›p onlar gibi bir yaflam› düflledik ya; iflte sana, o silah› eline alana kadar Naz›m Hikmet’in kitab›ndaki “Benerci”nin yaflad›klar›na benzer fleyler yaflamak düfltü… Daha sonralar› zindana düfltü¤ümde okudum Naz›m’›n Benerci ile ilgili fliirini. Okudu¤umda da bir kez daha geçti yaflananlar gözlerimin önünden… 1988’den ölümsüzlü¤e u¤urlan›fl›na 13 y›ll›k devrimci yaflam›n içinde karfl›laflt›¤›n birçok olayda olumlu, örnek al›nacak tav›rlar sergiledin ya, 1-1,5 y›l süren yukar›da anlatt›¤›m süreç ve bu süreçteki tav›rlar›n ön plana ç›kt›/ç›kacak yaflad›klar›n içinde. Ölümsüzleflen yoldafllar›m›z›n ardndan yaflamlar›nda karfl›laflt›klar› özgül durumlarda tak›nd›klar› örnek davran›fllar› okudun, yazd›n ya; flimdi genç yoldafllar›m›z senin ard›ndan üstüne at›l› “ajan” iddialar›yla yoldafllar taraf›ndan tutuklu oldu¤un süreçte dahi umudunu yitirmeden nas›l canla baflla çal›flt›¤›n›, bu süreçten çelikleflerek ç›kt›¤›n› okuyup ö¤renecek, örnek alacak. Sevgili Murat, kardeflim, agam, can yoldafl›m; ölümsüzlü¤e u¤urlan›fl›n›n ard›ndan 6 y›l geçmifl ve ben seninle ilgili ilk kez ald›m kalemi elime. 6 y›l… Dile kolay, koskoca 6 y›l geçmifl… Benim için kimi dönem dakikas› bir ay gibi, kimi dönem ay› dakika gibi geçen bir zaman dilimi oldu bu 6 y›l. Birçok fley yaflad›m ve yaflad›klar›m› anlatmaya çal›flt›m. Bu zaman›n ezici ço¤unlu¤unu an›larla yaflad›m. O zamandan bu zamana sevgi ve özlem dolu an›lar›nla hep benimleydin ve bundan sonra da böyle olacak. Kada’n Mesut
77
27
Kara K›taya UHURU
AFR‹KA’NIN YÜRE⁄‹NDE SABAH Binlerce y›l, Afrika’m, bir hayvan gibi ac› çektin, Çölü yalay›p geçen rüzgârda savruldu küllerin. Gözal›c›, büyülü tap›naklar yapt› zalimler Ruhunu ac›lardan kurtarmak için Barbarlar›n yumru¤u, beyazlar›n k›rbac›na karfl› Yaln›z ölmekti senin hakk›n bir de a¤lamak, Totemine bitip tükenmez açl›k, tutsakl›klar oydular, A¤açlar›n kabu¤unda bile korkunç, zalim bir ölüm Sinsice seni gözlüyor, sana do¤ru geliyordu A¤açlar›n deliklerinden, ucundan ç›kan dallar gibi Ölüm vücudunu, tedirgin ruhunu sar›yordu. Gö¤sünün üstüne kocaman hain bir engerek y›lan› koydular: Boynuna sert içkilerden bir boyunduruk geçirdiler, Can›n ci¤erin kar›n› ald›lar elinden, ucuz incilerle göz boyay›p Var›n› yo¤unu inan›lmaz, paha biçilemez. Kulübenden tamtam sesleri karanl›k geceye, Yüce kara ›rmaklara zalim sesler ile tafl›d›; Aldat›lan k›zlar›n, gözyafllar›n›n, kanlar›n, Ve küçük adamlar›n kaynaflt›¤›, dolar›n kral oldu¤u Anavatan dedikleri o ilençli ülkelere giden Gemilerin öyküsünü söyleyip. ‹flte orada çocu¤um, ö¤üttüler kar›n› gece gündüz Amans›z, korkunç bir de¤irmende, yok oldu büyük ac›lar içinde, Sen de ötekiler gibi birisin. ‹yi kalpli beyaz Tanr›n›n Sonunda bütün insanlar› uzlaflt›raca¤›na inanman› istiyorlar. Atefller yak›p a¤lad›n, içler ac›s› flark›lar›n› söyledin El kap›lar›na çöken evsiz barks›z dilencinin Derken bir fleyler oldu, bir fleyler k›m›ldad› içinde Kan›n yan›p tutufltu geceleyin Dans ettin, ba¤›rd›n babadan kalma tutkuyla. Bir f›rt›na gibi azg›n, ama insanc›l bir tonda Bir güç do¤uverdi binlerce y›ll›k felaketten sonra. Caz›n madensel sesinde, önlenmesi güç bir ba¤›r›flla Bir dev k›p›rdan›fl›yla sarst›n her yeri. fiafl›rd› herkes, duman oldu bütün dünya Kan›n›n ç›lg›n ritmini, caz›n delice ritmini duyup Sapsar› kesildi beyazlar bu yeni flark›yla Mor meflaleyi karanl›k geceye diken bir flark›yla. Sabah iflte, kardeflim! Sabah! Yüzüme bak, Yeni sabahlar bafll›yor eski Afrika’da. Yaln›z bizim olacak art›k bu ülke, bu su, bu kutsal ›rmaklar, Binlerce y›l anas› a¤layan zavall› Afrika. Tüm gücüyle günefl bizim için parlayacak, Gözümüzün yafl›n›, surat›m›zdaki tükürükleri kurutarak, Zinciri kopard›¤›n an, koca zinciri, Kötülüklerin, iflkencelerin köküne kibrit suyu, Hür ve flen bir Kongo do¤acak kara topraktan, Hür ve flen bir Kongo - kara çiçek, kara tohumdan! Patrice LUMUMBA
29 Haziran-12 Temmuz 2007
“1957 y›l›nda Amerika’n›n güneyine araflt›rma yapmak üzere üs kuran Nasa’y› birgün küçük bir K›z›lderili çocuk fark eder ve kofla kofla epeyce uzakta bulunan kamplar›na gidip büyükbabas›na haber verir. - Büyükbaba, beyaz adamlar gelmifl, afla¤›daki vadide gördüm... Çok kalabal›klar ve bir fleyler yap›yorlar. Yafll› K›z›lderili homurdanmaya bafllar, belli ki epeyce sinirlenmifltir. “Onlarla konufltun mu?” - Hay›r, beni görmediler. Ben büyük tepenin üzerinden onlar› izledim. - O zaman yar›n yanlar›na git ve orada ne arad›klar›n› sor. Küçük K›z›lderili ertesi sabah yola koyulur. Üsse var›r ve beyaz adamlardan birinin yan›na gidip; - Burada ne yap›yorsunuz? diye sorar. Beyaz adamlardan birkaç› küçük K›z›lderili’nin bas›n› okflarlar, ona gülümserler ve; - Hani geceleri gökyüzünde parlayan bir fley var ya, biz buradan onu seyrediyoruz. - Ay’› m›?! Peki ama neden? Adamlar küçük çocu¤un sorusunu yine gülümseyerek yan›tlarlar. - ‹leride çok y›llar sonra buradan oraya insanlar› götürebilmek ve orada yeni bir hayat kurabilmek için... Anlad›n m›? Küçük K›z›lderili flaflk›nl›¤›n› gizlemeye çal›flarak “anlad›m” der ve kofla kofla uzaklafl›r. Öyle h›zl› koflmufltur ki, kampa geldi¤inde konuflamaz haldedir. Hemen büyükbabas›n›n yan›na gider ve kendisine söylenenleri bir bir anlat›r. Yafll› K›z›lderili torununun anlatt›klar›n› dinledikten sonra iyice sinirlenir, ba¤›r›p ça¤›rmaya bafllar. Ertesi sabah yine torununu yan›na ça¤›r›r, hayvan derisi üzerine k›zg›n bir çubukla ve kendi lisan›nca yazd›¤› notu torununa uzatarak der ki; - Bunu al, beyaz adamlara götür ve onlara de ki; “Bunu büyükbabam gönderdi... Oraya, yani aya gitti¤inizde bunu oradakilere verecekmiflsiniz” Küçük K›z›lderili kendisine söyleneni aynen yapar. Üs’teki beyaz adamlardan birine notu verir, büyükbabas›n›n söylediklerini de iletir ve yine koflar ad›m uzaklafl›r. Üs çal›flanlar›, belli bölümleri yak›lm›fl deri parças›na bak›p bak›p saatlerce gülerler. Ancak aradan birkaç gün geçtikten sonra, yafll› K›z›lderili’nin o notla, sözde ayda yaflayanlara nas›l bir mesaj iletmek istedi¤ini merak etmeye bafllarlar. Bu merak günden güne öylesine büyür ki, bir tercüman ça¤›rmaya karar verirler. Tercüman geldi¤inde herkes bir araya toplan›r ve merakla beklemeye bafllarlar. Bu arada gülüflmeler hala ara ara devam etmektedir. Tercüman deri parças›n› eline al›r, okur ve a¤lamaya bafllar. Herkes flaflk›nd›r, gülüflmeler yerini iyiden iyiye meraka b›rakm›flt›r. Tercüman yafll› gözlerini kalabal›¤a çevirir ve der ki; - Not aynen flöyle; “Bu adamlara dikkat edin, elinizden topraklar›n›z› almaya geliyorlar!”
*** 9 Temmuz 1960, günefl bir baflka do¤mufltu Kongo’nun üstüne. Derileri gibi yazg›lar› da kara olan bu insanlar, y›llardan sonra ilk kez özgür bir flekilde izlediler güneflin do¤uflunu. Beyaz adamlar›n topraklar›n› iflgaline karfl› savaflarak ba¤›ms›zl›k mücadelesini kazanm›fl, kendi yurtlar›nda “pis maymun” denilerek horlanan Kongolular Belçikal› sömürgecileri topraklar›ndan atm›fllard›. Ama ne yaz›k ki uzun sürmedi ba¤›ms›zl›k günleri… Afrika ve Ortado¤u’da yaflayan tüm ülkeler gibi, do¤an›n verdi¤i nimetleri bafl›na bela olan Kongo, Belçika kral› 2. Leopold taraf›ndan 1885 y›l›nda sömürge haline getirildi. Leopold Kongo’yu sömürmek için bir dernek kurmufltu, “Afrika’n›n Uygarlaflt›r›lmas› için Uluslararas› Dernek”. Bunun Amerika’n›n Irak’› “özgürlefltirmesi”nden bir fark› yoktu. T›pk› Irak halk›n›n yaflad›¤› gibi, sömürge dönemi boyunca Kongolular türlü iflkenceler görmüfl, tarifsiz ac›lar çekmiflti ve sadece bu dönemde 8 milyon insan açl›k, yoksulluk ve iflkence nedeniyle hayat›n› kaybetmiflti. Belçikal›lar›n göz koyduklar› ülkeyi “uygarlaflt›rmak” için yapt›klar› demiryolunun her kilometresi, 100 Kongolu iflçinin yaflam›na mâl olmufltu. Kendi topraklar›nda köle haline getirilen Kongolular, kentlere sokulmuyorlard›. Sokaklar geceleri yasakt› kara insanlara. Beyazlar›n “güven” ve “rahat” içinde dolaflabilmesi için sabah alt›dan akflam alt›ya kadar soka¤a ç›kmak yasaklanm›flt›. Geceler Beyazlara hediye edilmiflti. Sadece sokaklar m›, her türlü ayr›cal›k sa¤lanm›flt› onlar için. Ev, ma¤aza, arsa sahibi olabiliyorlard›, yerlilerin ise kendi ülkelerinde toprak sahibi olmalar› yasakt›… Ancak 20. yüzy›l›n ortalar›nda dünyay› sarsan ba¤›ms›zl›k ve sosyalizm mücadelelerinin Kongo’yu etkilememesi düflünülemezdi elbette…
*Uhuru için… 8 Aral›k 1958’de Ghano’n›n baflkenti Accro’da Afrika düzeyinde büyük bir konferans gerçeklefltirilir. 200 temsilcinin kat›ld›¤› konferansa Partice Lumumba da delege olarak kat›l›r. Bu konferansa kadar liberal fikirlere sahip olan, ba¤›ms›zl›¤› gündemine almayan bir mücadele yürü-
ten Lumumba konferans›n ard›ndan köklü bir de¤iflim geçirir. Bir süre öncesine kadar kendilerini Belçika kral›ndan baflka kimsenin kurtaramayaca¤›n› düflünen Lumumba, art›k özgürlü¤ün savafl›larak kazan›laca¤›n› hayk›r›r Kara K›ta halk›na. Ve ba¤›ms›zl›¤a haz›rlanmaya bafllar Zaire. Aral›k 1959’da belediye ve eyalet meclisi seçimleri yap›l›r Zaire’de. Belçikal›lar›n niyeti Ulusal Meclis seçimleri ile Zaire hükümetinin kuruluflunu haz›rlamaktad›r. Partiler ise Lumumba’n›n ortaya att›¤› tasar›y› destekleyerek önce bir geçici hükümetin kurulmas›n› isterler. Böyle olmazsa seçimleri boykot edeceklerini bildirirler. 23 Ekim 1859’da Kongre toplan›r. Kürsüye ç›kan Lumumba halka flöyle seslenir: “Kongo Ulusal Hareketi MNC partisi bugün Belçika ile ba¤lar› koparmaya karar vermifltir. Bir kararname yay›nlayarak seçimleri sabote edenlerin hapse at›laca¤›n› bildirdiler. Biz flimdiye kadar fliddet yoluna baflvurmad›k. Ama flimdi flunu söylüyorum size, kardeflleriniz iflkence görürken ve ac› çekerken oy kullanmay›n›z. Derhal ba¤›ms›zl›k isteyenler sand›k bafl›na gitmesinler. Oy kullanmak intihar demektir. (…) Kongo ile Belçika aras›nda ayr›l›k kesinleflmifltir art›k. Bütün kad›nlar›m›z›, bütün çocuklar›m›z› vatan›n bütün güçlerini, bütün kaynaklar›n› Kongo ihtilaline seferber edece¤iz… Her gün yeni bir günlük emir alacaks›n›z… ileri, yürüyün… ‹lk günlük emir flu: Belçikal›lar› dinlemeyin. Kongo halk› için savafl… Hepimiz sefalet kardefli olaca¤›z… Savafl kardefli olaca¤›z… Zafer kardefli olaca¤›z.” (…) Halk heyecan içindedir. Uhuru sesleriyle inler alan uzun uzun. Ancak bu konuflma barda¤› tafl›ran son damla olmufltur sömürgeciler aç›s›ndan. Lumumba, halk› isyana teflvik etti¤i gerekçesiyle tutuklan›r. O hapisteyken sömürgeciler kukla bir iktidar kurmaya çal›fl›rlar. Ama Lumumba’n›n olmad›¤› bir hükümeti halk›n tan›mayaca¤›n› bilirler, bu yüzden de korkuya kap›l›rlar. Bunun üzerine Lumumba apar topar hapisten ç›kar›larak Brüksel’e götürülür. Kralla yap›lan toplant›lar sonucu, iflbirlikçilerin tüm çabalar›na ra¤men Lumumba’n›n talepleri kabul edilir. Buna göre, 30 Haziran 1960’da Kongo, ba¤›ms›zl›¤a kavuflacakt›r. Yap›lan ilk seçimlerde Lumumba’n›n lideri oldu¤u Kongo Ulusal Hareketi (MNC) büyük baflar› kazan›r. Ancak Lumumba’n›n baflkanl›¤› sadece 2 ay sürer. Mobutu Seke Seko, Belçika gizli servisi ve CIA’nin güdümündeki bir operasyonla darbe yaparak yönetimi ele geçirir. Tutuklanan Lumumba ve iki arkadafl› BM askerleri ve uluslararas› bas›n›n önünde günlerce süren ak›l almaz iflkenceler sonucu öldürülürler. 35 yafl›nda can veren Lumumba’n›n mezar›n›n, tüm Afrika halklar› için bir mabet haline getirilmesinden korkan sömürgeciler, cesedi asit kazan›nda yok eder ve öldürüldü¤ü yeri dahi halktan gizlerler. Ancak Lumumba ve onun idealleri, insan›n ortaya ç›kt›¤› bu yafll› k›tada ülkeden ülkeye yay›lmaya devam ediyor. *Uhuru: Ba¤›ms›zl›k
29 Haziran-12 Temmuz 2007
28
77
“Ya o ölür, ya biz. Ya o teslim olur, ya biz” anovel fabrikas›n›n 190 mavi tulumlu iflçisi, bu gidiflata bir dur demek, baflta sendika olmak üzere haklar›n› almak için fabrika kap›s›n›n yaklafl›k bir ayd›r direniflteler.
S “Üretime ilk bafllad›¤› günden itibaren kaliteyi yaflam tarz› olarak benimseyen Sanovel; t›bbi eti¤i ön planda tutan, üretimde mükemmelli¤i hedefleyen, insana ve çevreye sayg›l›, müflteri memnuniyetini önemseyen, yenilikçi, de¤iflime ve geliflime aç›k, kurumsal ve toplumsal sorumluluklar›n›n bilincinde bir kurum olmay› kendine ilke edinmifltir.” 1983’te yani 24 y›l önce temelleri at›lan ve ‹stanbul fiiflli’de 5 kiflilik personeliyle “merdiven alt› üretim yaparak” ilaç sektörüne giren, bugün ise 125 bin metrekarelik arazi üzerinde, 40 bin metre kare kapal› alana sahip “modern” tesislerde, 330 çal›flan›yla üretim yapan bir ilaç devi Sanovel. Ve ilkelerini de yukar›da aktard›¤›m›z cümleyle s›ral›yor. Kendisini böyle tan›t›yor fabrikan›n patronlar›. Ancak biz bugün Türk ilaç sektöründe ciro s›ralamas›nda ilk 10’a giren Sanovel’i bir baflka flekilde tan›yoruz. ‹ki y›ld›r üretim yapt›¤› ve tan›t›m yaz›lar›nda öve öve bitiremedi¤i Çorlu Çantaköy’deki üretim tesislerinin önünde direnifle geçen 190 iflçisiyle ad›n› duyurdu ve eme¤in gündemine girdi bu ilaç devi. Yani öyle hiç de insana sayg›l› ve toplumsal sorumluluklar›n›n bilincinde de¤ilmifl bu “yüzde yüz Türk sermayeli” fabrikan›n sahipleri. Hangi fabrikan›n patronu insana sayg›l› olabilir, toplumsal sorumluluklar›n›n bilincinde olabilir ki zaten? Emek-sermaye çeliflkisinin sömüren, kâr h›rs›yla gözü dönmüfl kesimini temsil eden patronlar insana, hele de fabrikas›nda çal›flan, eme¤ini son raddesine kadar sömürdü¤ü, açl›¤a ve kendine mahkum etti¤i ücretli kölelerine nas›l sayg› duyabilir? Ya da
nas›l bir toplumsal sorumluluktan bahsedebilir? Bu toplum dedi¤i fley nedir? Yan›nda çal›flt›rd›¤› iflçiler de bu toplulu¤a dahil midir; yoksa hani flu gazete eklerinde, firma tan›t›mlar›nda kulland›klar› beyaz yakal›lar›yla yan yana, güle oynayarak çekilen topluluktan m› bahsedilmektedir sadece? Gerçi beyaz yakal› da olsa, patronlar›n kâr ç›ld›rm›fll›¤› karfl›s›nda pek bir hükmü de yoktur ama daha s›ra onlara gelmeden, ezilecek/kan› emilecek mavi yakal› (ya da biz mavi tulumlu diyelim) iflçi s›n›f› vard›r. ‹flte Sanovel fabrikas›n›n 190 mavi tulumlu iflçisi, bu gidiflata bir dur demek, baflta sendika olmak üzere haklar›n› almak için fabrika kap›s›n›n yaklafl›k bir ayd›r direniflteler. Sendikaya üye olduklar› için (patron için en uygun yere) kap›n›n önüne konulan iflçiler “madem kap›n›n önüne konulduk, kap›dan ayr›lmayaca¤›z” diyerek direnifle geçmifller 6 Haziran günü… Ve o gün bugündür oradalar, gelen geçen arabalara, kamyonlara üyesi olduklar› Petrol-‹fl Sendikas›’n›n bayraklar›n› sall›yorlar, deste¤e davet ediyorlar. Onlar› görmeden Silivri üzerinden Çorlu’ya gitmeniz mümkün de¤il. Fabrikan›n önüne kurulmufl çad›r›ms› tentelerin alt›nda güneflten korunmaya çal›flan, volta atarak sohbet eden, sigaras›n› tellendiren ama ille de sendikas›n›n bayra¤›n› sallayan iflçilere dikkat etmeksizin geçip gitmek zor. Fabrika önünden sürekli geçen kamyon ve t›rlar›n floförleri de görmezlikten gelmiyor onlar› ve aksine görünmez oluncaya dek kornalar›na bas›yorlar destek için. Sohbet etti¤imiz direniflteki iflçiler de, patronu en çok bu sesin rahats›z etti¤ini söylüyorlar. Onlar kap›da-
ki korumalar›yla, iflçilerin üzerlerine çevrilmifl kameralar›yla, beyaz yakal› çal›flanlar›yla içeride üretim yapmaya çal›fl›rken bu deste¤in onlar› ç›ld›rtmamas› da mümkün görünmüyor. Beyaz yakal› çal›flanlar›yla üretim yapmaya çal›fl›yor diyoruz çünkü yine Ezcac›bafl›’nda Petrol-‹fl Sendikas›’na üye olarak çal›flan ve direnifle destek için orada bulunan Filiz Kaya isimli iflçi, bize patronun üretim yapmak için bahç›van› bile ifle almak istedi¤ini, bahç›van›n bunu kabul etmedi¤ini söylüyor. Bunun üzerine Sendika olarak Sa¤l›k Bakanl›¤›’na baflvurduklar›n›, kalifiye elemanlarla yap›lmas› zorunlu olan ilaç üretiminde e¤itimsiz kiflilerin çal›flt›r›larak insan sa¤l›¤›yla oynand›¤›n› aktard›klar›n› aç›kl›yor. Fabrikadaki ifl koflullar›n› sordu¤umuz bir kad›n iflçi ise fabrikay› Belene Kamp›’yla karfl›laflt›r›yor, ama oran›n koflullar›n›n dahi daha iyi oldu¤unu ekleyerek. “Belene Kamp›’nda bile su veriliyordu, burada o da yok. Sadece bir kez bir çay molas› var, ama onda da kuru bir çay d›fl›nda hiçbir fley içmek mümkün de¤il. Bunun d›fl›nda tek bir dakika iflimizin bafl›ndan ayr›lmam›z imkans›z. Bizler baflka yerlerdeki ifllerimizi b›rak›p geldik buraya ama ald›¤›m›z maafl 450-550 YTL” diyor direniflteki kad›n iflçi. Bir baflka iflçi öfkeyle flunlar› söylüyor: “Buraya doktorlar getiriyorlar yurt içinden ve d›fl›ndan, kendi özel uçaklar›yla. Tüm masraflar›n› karfl›l›yorlar ve tatil yapt›r›yorlar, ancak 200 iflçiye bakamad›lar” Eyüp Özer isimli iflçi de “1.5 milyar benzin paras› veriyorlar ama bize gelince, küflü fleker veriyorlar bayramda. ➟
Sanovel’de sendikal mücadelenin k›sa ama kararl› öyküsü…
Petrol-‹fl Sendikas› taraf›ndan Nisan ay›nda örgütlenme çal›flmas›na bafllanan Sanovel fabrikas›nda üretimde çal›flan 330 kifliden 190’› sendikaya üye olur. Bu say›n›n 130’u zaten kimyager, laborant, mühendis ve müdürlerden olufluyor. Yani üretimde çal›flan iflçilerin hemen hemen hepsi sendikaya üye olmufltur. Bunu ö¤renen fabrika patronunun (4 Nisan günü) 5 iflçiyi iflten atmas›na iflçiler de flalter indirerek yan›t verirler. Sendika ve patron vekilleri aras›nda yap›lan görüflmede patronun sendikaya karfl› olmad›¤› söylenerek sendika ile görüflebilece¤i ifade edilir. 6 saatlik ifl b›rakan iflçiler bunun üzerine iflbafl› yapar. Ancak daha sonra yap›lan görüflmeler, patronun sendikay› tan›mad›¤› yönlü ifadeleri üzerine t›kan›r. ‹flçiler patronun bu sendika düflman› tavr›na karfl› toplu olarak sakal b›rakma eylemine bafllar, ancak sendikay› fabrikaya sokmamakta kararl› olan patron bir iflçiyi iflten ç›kart›r. ‹flten ç›karmalar burada bitmeyecektir. 10 kiflinin daha iflten at›laca¤› haberi h›zla yay›l›r. Ard›ndan çal›flma koflullar›n›n kötülü¤ü, ücretlerin düflüklü¤ü ama en önemlisi de sendikan›n kabul edilmesi için iflçiler bir kez daha flalter indirirler 5 Haziran günü. Patron hemen noter ça¤›rarak iflçilerin iflbafl› yapmad›klar›n› tespit ettirerek tüm iflçileri iflten atar. Ertesi gün bir “noter hamlesi” de iflçiler yapar. ‹flçiler toplu olarak iflbafl› yapmak istediklerini söyleyerek kap›ya dayan›rlar. ‹çeri al›nmad›klar›n›, iflbafl› yapt›r›lmad›klar›n› notere tespit ettirirler. Ve o günden beri de direnifl, büyüyen destekle birlikte devam ediyor…
77 Burada sa¤l›kla ilgili bir ifl yap›yoruz ama 1 tane ambulans yok, flehre uza¤›z, bir fley olsa nas›l gidece¤iz” diyerek bir baflka soruna dikkat çekiyor. Velhas›l Sanovel iflçisinde dert çok!
“Milletvekili adaylar› umurumuzda de¤il…” Gazetelerden “‹flçi” Partisi Genel Baflkan› Do¤u Perinçek’in direnifli ziyaret etti¤ini okudu¤umuzu, seçim arifesinde siyasi partilerin propaganda amaçl› gelip gelmediklerini sordu¤umuzda tam da iflçi s›n›f›na yak›fl›r bir yan›t al›yoruz: “Seçim için gelen milletvekilleri ve adaylar› umurumuzda de¤il, flu geçerken bize destek için korna çalan kamyon floförleri var ya, bizim için önemli olan onlar. Burada bizi hiç yaln›z b›rakm›yor çevre fabrikalarda çal›flan iflçiler. Eczac›bafl›’ndan iflçiler geliyor mesai bitimlerinde, Jotun iflçileri geliyor, her duyan buraya u¤ruyor, bize destek veriyor. Bizim için önemli olan bu.” Direnifle destek bununla da s›n›rl› de¤il, çevre halk›n›n da büyük deste¤i var iflçilere. En önemli destek ise fabrikan›n iflçi alaca¤›n› duyup, baflvuru yapmak için fabrika önüne gelen, ancak kap› önündeki iflçilerin direnifllerini anlatmas›yla baflvuru yapmaktan vazgeçen s›n›f kardefllerinden geliyor. Geçenlerde bir teyzenin kendilerini arad›¤›n›, o¤lu iflsiz oldu¤u halde, direnifli duyduklar› için ifl baflvurusu yapmad›¤›n› söyledi¤ini anlat›yor iflçiler. Bunu öylesine büyük bir coflkuyla ve mutlulukla anlat›yor ki, biz de “gerçekten destek diye buna denir” diyoruz.
29 Direnifl yerinde görüfltü¤ümüz sendika yöneticileri de iflçilerin kararl›l›klar›ndan, sendikaya olan güvenlerinden bahsediyorlar. Petrol-‹fl Trakya fiube Baflkan› Tekin Ak›n; “Önemli olan üretim ve flu anda iflveren bunu yapam›yor. Biz burada üretimden gelen gücümüzü kulland›k” diyor. Üretim kapasitesi tek vardiyada 200 kutu ilaç olan bir fabrika için üretimin önemi daha bir artmakta tabi ki. Bu rakam ayr›ca iflçile-
rin ne denli sömürüldüklerini de gösteriyor. ‹flçilerin sendikadaki ›srar› konusunda da flunlar› söylüyor Ak›n; “bunca zamand›r sendikac›l›k yap›yorum. ‹lk kez bir günde 175 iflçinin sendikaya üye oldu¤unu gördüm.” Yine görüflünü ald›¤›m›z Sendikan›n ‹dari Sekreteri Turgut Düflova da direniflin gidiflat›ndan olan memnuniyetini belirtiyor ve herkesi direnifli desteklemeye ça¤›r›yor. ‹flçiler için ise içlerinde bulunduklar› durum tamamen net:
29 Haziran-12 Temmuz 2007 “Sendikas›z asla çal›flmayaca¤›z.” Direniflin s›cakl›¤›n› hissettiren sohbetin ard›ndan “buraya kadar gelip direnifl yeme¤inden yemeden olmaz” ›srarlar›yla iflçilerle birlikte ö¤le yeme¤i yiyoruz. Çad›r kurulmas›na izin verilmedi¤i için güneflten korunmak için yapt›klar› tentelerin alt›nda b›rak›p direniflçi iflçileri, onlar gözden kayboluncaya kadar arabam›z›n kornas›na basarak ayr›l›yoruz direnifl yerinden. (‹stanbul)
Kendi tan›t›m yaz›lar›ndan bir ilaç devi: Sanovel
Yaz›lanlara kim inan›r? “‹lkelerinden ve kaliteden ödün vermeden, dünya standartlar›nda üretim yapan Sanovel, Eczac› Erol Toksöz taraf›ndan kurulmufltur. ‹laç sektörüne 1976’da Ankara Galenos Ecza Deposu’nu kurarak giren Erol Toksöz, 1982 y›l›nda Adilna’y› sat›n ald›. Sanovel’in temellerini ise 1983’de att›. Üretime ilk bafllad›¤› günden itibaren kaliteyi yaflam tarz› olarak benimseyen Sanovel; t›bbi eti¤i ön planda tutan, üretimde mükemmelli¤i hedefleyen, insana ve çevreye sayg›l›, müflteri memnuniyetini önemseyen, yenilikçi, de¤iflime ve geliflime aç›k, kurumsal ve toplumsal sorumluluklar›n›n bilincinde bir kurum olmay› kendine ilke edinmifltir. Yüzde yüz yerli sermaye ile kurulup, ilaç sektöründe 24. y›l›n› tamamlayan Sanovel, alan›nda bir taraftan dinamizmi ve geliflmeye aç›k yap›s›yla ad›ndan söz ettirirken, di¤er taraftan insan kaynaklar› ve AR-GE çal›fl-
malar›na yapt›¤› yat›r›mlarla Türk ilaç sektöründe örnek teflkil ediyor. Türk ilaç sektörünün en büyük 10 flirketinden biri olan Sanovel, ilaçlar›n› Dünya Sa¤l›k Örgütü’nün güncel ‘iyi üretim uygulamalar›’ ve ‘iyi laboratuar uygulamalar›’ standartlar›na s›k› s›-
k›ya ba¤l› olarak, en ileri teknoloji ile gelifltiriyor ve üretiyor.” ‹lkelerimiz dediklerinin nas›l birer palavra oldu¤u aç›kken; iflçilerin çal›flma koflullar›na ve ald›klar› ücretlere bak›nca kimlerin eme¤i üzerinden bir dev haline geldi¤ini anlamamak ise mümkün de¤il!
Tunceli Emniyet Müdürlü¤ü de “toplumsal refleks” ça¤r›s› Genelkurmay’›n yapt›¤› “teröre karfl› kitlesel refleks” ça¤r›s›n›n ard›ndan ondan esinlenen Tunceli ‹l Emniyet Müdürlü¤ü bir yandan da¤lara “teslim ol” ça¤r›s› içeren bildiriler ve yan›nda iki adet sigaran›n da bulundu¤u paketler atarken, bir yandan da kent merkezi, ilçe ve mahallelerde vatandafllara, “Teröre hay›r, sevgiye evet” bafll›kl› broflürlerin yer ald›¤› mektuplar da¤›t›yor. Emniyet Müdürlü¤ü ve jandarmaya ait numaralar›n yer ald›¤› broflürlerde “iç tehdidin” oldu¤u, ordunun bunun görünen k›sm› ile mücadele etti¤i ve iç cephenin de halk taraf›ndan sa¤lanarak “terörün bertaraf edilmesi” gerekti¤i belirtiliyor. Halk›n emniyet güçlerine yard›mc› olmas› gerekti¤ine dikkat çekilen broflürlerde, halk›n flüphelendi¤i flah›slar›,
flüpheli gördü¤ü paketleri ve oluflabilecek her türlü olay› ihbar etmesi isteniyor. Dersim’de köyleri yakan, insanlara iflkence eden, katleden kendisi de¤ilmifl gibi “teröre karfl› halktan destek” isteyen devlet güçleri, bildiride Tunceli’nin “do¤al güzellikleri, yaylalar›, sular›, hayvan varl›klar›, kültür varl›klar› ve turizm potansiyeli ile yüre¤i insan, vatan ve bayrak sevgisiyle dolu insanlar›yla ülkemizin en önemli illerinden biri” oldu¤u vurgusu da yap›l›yor. Daha k›sa bir süre önce 27 May›s tarihinde Çemiflgezek Paflac›k köyünde Mahmut Polat ve H›d›r U¤ur isimli iki gerillay› kald›klar› evi atefle vererek katleden devlet, flimdi süslü söylemler ve iki sigara ile Dersim halk›n› ve onun evlatlar›n› kand›raca¤›n› umut ediyor. (Erzincan)
30
29 Haziran-12 Temmuz 2007
‹flflççi-köylü’den Yoksullu¤a, sömürüye, iflflssizli¤e oy verme, onay verme, hesap sor! Son dönemde “s›n›r ötesi operasyon” tart›flmalar› ile birlikte T. Kürdistan›’ndaki askeri y›¤›nak artmakta, Kürt ulusal hareketine dönük operasyonlar›n kapsam› genifllemekte ve bölgenin belli kesimlerinde OHAL’e, eskisinden de a¤›r koflullarda bir geri dönüfl yaflanmaktad›r. “Güvenlik Bölgesi” ilan edilen alan giderek genifllemekte, operasyonlarda gerillalar katledilmekte ve çat›flmalarda yaflam›n› yitiren asker cenazeleri devlet “büyüklerinin” de kat›ld›¤› törenlerle topra¤a verilmektedir. Bu süreçte Kürt ulusal hareketi üzerinde yo¤unlaflan bu sald›r›lar›n, giderek tüm toplumsal muhalefeti, özellikle de ilerici ve devrimci güçleri içine alarak genifllemesi daha önceki yaz›lar›m›zda da vurgu yapt›¤›m›z gibi kaç›n›lmaz bir gerçektir. Ordu-hükümet aras›ndaki suni ayr›flma, ordunun e-muht›ras›yla erken seçimleri getirse de, laiklik-fleriat kamplaflmas›, düzenlenen “Cumhuriyet Mitingleri” ile pekifltirilmeye çal›fl›lsa da, egemenler bir kez daha ezilen emekçi y›¤›nlara dönük sald›r›larda nas›l birleflebildiklerinin örne¤ini sergilemekte gecikmediler. Polisin yetkilerini s›n›rs›z olarak tabir edilebilecek düzeye vard›ran yasan›n h›zla ç›kar›lmas› bunun en somut kan›t›d›r. Bu yasay› önüne gelir gelmez imzalayan Cumhurbaflkan› Sezer ise, giderayak bir bask› yasas›n›n daha, -hem de en kapsaml›lar›ndan birinin- alt›na imza atarak, taraf oldu¤u “laikli¤in”, “hukuk” ilkelerine ba¤l›l›¤›n ne anlama geldi¤ini göstermenin yan› s›ra, gerçekte kimleri temsil etti¤i noktas›nda flüphe duyanlar aç›s›ndan da, flüpheye yer b›rakmam›flt›r. Son olarak 1 May›s’ta ‹stanbul’da estirilen terörün ve hatta bir kiflinin katledilmesine varan pratiklerin yasallaflmas› anlam›na gelen bu yasa ile birlikte ayn› zamanda “terörle mücadele”nin sadece “bölücü terör” olarak alg›lanmamas›, sisteme muhalif olan tüm kesimlerin bu kapsamda de¤erlendiril-
mesi gerekti¤inin aç›kça ilan› olmufltur. Ayn› günlerde artan linç giriflimleri ve yine bunlara paralel olarak TSK’n›n, Türk olmayan› “ezeli düflman” ilan etmenin yan› s›ra, toplumu bu linç giriflimlerine topyekün dâhil olmaya ça¤›rmas› olarak özetlenebilecek geliflmeler, TSK’n›n istedi¤i yetkinin asl›nda s›n›r ötesini de¤il, daha çok da s›n›r içini kapsad›¤›n›, yetkiyle kast edilenin özde bu oldu¤unu da göstermifltir. Suni laiklik-fleriat ikileminin de körüklendi¤i bu süreci, lehlerine çevirme telafl›nda olan egemen s›n›f temsilcileri, yaklaflan seçim süreci ile birlikte her türlü yöntemi deneyerek, yalan vaatlere baflvurarak emekçi halk›m›za seçim sand›¤›n› tek çözüm yolu olarak göstermeye çal›flmaktad›r. Özellikle bofl vaatler, her seçim öncesi oldu¤u gibi 22 Temmuz seçimleri öncesinde de yine revaçtad›r. Seçim meydanlar›nda ortaya at›lan vaatlerin gerçekleflme ihtimalinin olmad›¤› herkesin bildi¤i bir gerçek de olsa, Demirel’den Çiller’e, Y›lmaz’dan Ecevit’e, Bahçeli’den Erbakan’a, flimdilerde Erdo¤an’dan A¤ar’a, Baykal’dan Uzan’a kadar hemen hemen her siyasi parti lideri, farkl› tarihlerdeki seçimlerde, seçmenin karfl›s›na birbirinden “cazip” vaatlerle ç›kt›lar/ç›k›yorlar. Geçmifl seçimlerin vaatlerinden baz›lar›n› hat›rlayal›m; “Herkese iki anahtar!” (Demirel); “Ekonomiyi 500 günde düzlü¤e ç›karma!” (Çiller) “Taksim’e cami!” (Erbakan)… Vaatler, 1991 seçimlerinde tavan yaparken, Demirel’in “kim ne veriyorsa befl lira fazlas›n› verece¤im” sözü unutulmaz vaatler listesindeki yerini de alm›flt›r. 3 Kas›m 2002 seçimleriyle hükümeti oluflturan AKP’nin ise en önemli vaatleri aras›nda iflsizlikle mücadele ve IMF ile stand-by’a son verme iddias› bulunuyordu. 4.5 y›ll›k hükümet sürecinde her iki vaadini de yerine getirme-
yen AKP, ayr›ca özellefltirme vb. politikalar sonucu iflsizler ordusunun elemanlar›n› her geçen gün katlay›p art›rarak önceki hükümetlerin yapamad›klar›n› fazlas›yla yapmas›yla di¤erlerinden ayr›ld›. Türkiye’nin en önemli sorunlar›ndan biri olan iflsizlik, neredeyse tüm seçim dönemlerinde düzen partilerinin seçim vaatleri aras›nda yer alm›flt›r/almaktad›r. Ama sadece AKP’nin hükümette oldu¤u süreçteki iflsizlik rakamlar› bile, bu vaatlerin birer balondan fark› olmad›¤›n› ortaya koymaktad›r. Öyle ki; May›s 2005 tarihinde % 18.8 olan iflsizlik oran› May›s 2006’da % 19.9’a ulaflm›flt›r. Tüm bunlar de¤erlendirildi¤inde görülmektedir ki, bu süreçte yürüttü¤ümüz boykot çal›flmas› tam da sürecin koflullad›¤› bir gerçekli¤in ürünüdür. Boykot faaliyetimiz s›ras›nda karfl›lafl›lan tutumlardan birisi halk›m›z›n “kötünün iyisini seçme” anlam›nda baz› partileri di¤erlerine tercih etmesi, Kürt ma¤duriyetine tepki gösterme, Meclis’te gedik açma vb. ad›na ortaya at›lan ba¤›ms›z adaylar›n desteklenmesi ve boykot tavr›n›n dogmatik, otomati¤e ba¤lanm›fl, kolayc›, pasif vb. flekilde nitelenmesidir. fiu gerçek unutulmamal›d›r ki, özellikle seçimlere iliflkin politikalar›m›z› belirlerken hiçbir taktik tavr›n mutlaklaflt›r›lamayaca¤› hususunun alt›n› çizmeye dikkat etmekteyiz. Yine unutulmamal›d›r ki, bin bir çeflit mücadele biçim ve taktiklerini s›n›f mücadelesinin koflullar› belirlemekte, bizlere bunu saptamak ve prati¤e geçirmek düflmektedir. Bu takti¤in belirlenmesinde, karfl›-devrimci güçlerin/s›n›flar›n çok yönlü tahliliyle beraber halk s›n›flar› da analiz edilmekte, politik arenadaki bütün özneler hesaba kat›lmaktad›r. S›n›flar›n ekonomik, sosyal durumundan öte, e¤ilimlerini belirlemek, s›n›f mücadelesine müdahale güçlerini ölçmek gerekmektedir. Bütün bunlar›n bileflkesi olarak flekillenen taktik, s›n›f mücadelesinin ilerletilmesine hizmet etmelidir. Bu noktadan bak›ld›¤›nda ortaya ç›kan bir di¤er gerçek de, boykota yönelik “pasif, kendili¤indenci, kolayc›” vb. elefltirilerini tersine çevirecek olan›n bizim bu konuda gösterece¤imiz emek ve çaba oldu¤udur. Boykotun egemenlerin as›l korkulu rüyas› oldu¤unu, bunun için öncelik-
77 le hangi parti oldu¤u önemli olmadan “sand›k bafl›na gidin” ça¤r›s› yapt›klar›n› genifl kitlelere anlatmak, çal›flmam›z›n bir baflar›s› olarak hanemize yaz›lacakt›r. Bu noktada seçimlere kat›l›m oran›yla ilgili yap›lan de¤erlendirmeler egemenler aç›s›ndan önemli oldu¤u kadar bizim için de önemlidir. Rakamlar göstermektedir ki, 1999 y›l›nda seçimlere kat›l›m oran› 87.1 iken, 2002’de bu oran 79.1’e düflmüfltür. Bunun yan›nda yaklafl›k 1 milyonluk geçersiz oy kullan›ld›¤› da bir gerçektir. Ayr›ca seçmen listelerine kay›tl› olmayan belli bir kesimin varl›¤› da aflikârd›r. Bu rakam hiç de küçümsenmeyecek boyuttad›r. Kat›l›m oran› meselesini bir dizi etmenden öte kitlelerin sistemle kurdu¤u iliflki ekseninde okudu¤umuzda as›l noktalar› görmüfl oluruz. Egemenler, yukar›da de¤indi¤imiz gibi bu oran› böyle okuduklar› için her seçim döneminde parti ayr›m› yapmaks›z›n özellikle “sand›k bafl›na gitme” ça¤r›s› yapmaktad›r. ‹flçi, köylü, emekçi kitlelerin büyük y›¤›nlar halinde 4.5 y›ll›k zaman sürecinde, ekonomik ve sosyal koflullar bak›m›ndan nereden nereye sürüklendikleri ortadad›r. Temel hak ve özgürlükler aç›s›ndan baflta Kürt ulusu olmak üzere kitlelerin yaflam alan›n›n yo¤un sald›r›lar alt›nda, ne denli a¤›r ve kal›c› hasarl› yaralar ald›¤› ve daralt›ld›¤› da yaflanan bir gerçekliktir. Üstelik bu ortak sald›r› dalgas› yukar›da da alt›n› çizdi¤imiz flekillerde durmaks›z›n sürdürülmektedir. Bu koflullarda seçim çal›flmas› içinde a¤›rl›k verece¤imiz noktalar hakim s›n›f kliklerinin toptan teflhiri, emekçilere sald›r› noktas›nda tamamen ortaklaflt›klar›, kötünün iyisini seçerek gelece¤imizi karartmamam›z gerekti¤i noktalar›d›r. Yine baflka bir nokta da faflizmin her üç-dört senede bir kendini aklama ve soluk alma operasyonu için kurdu¤u seçim oyununu bozmak/teflhir etmek amac›yla, ba¤›ms›z adaylar göstererek kampanya yürütmenin anlams›zl›¤› ve tutars›zl›¤›d›r. Faflizmin maskesi olmaktan öteye gitmeyen Meclis’e her ne sloganla olursa olsun girilmesi gerekti¤ini savunmak bu oyunda rol almaktan, figüranl›¤a soyunmaktan baflka bir anlama gelmemektedir.
31
77
29 Haziran-12 Temmuz 2007
K›rklareli köylüsü oy isteyene bu¤day fiyat›n› soruyor! Seçimlere iliflkin görüfl almaya K›rklareli köylüleri ile devam ediyoruz. 75 yafl›ndaki, ismini vermek istemeyen bir köylü ile görüflüyoruz. Bas›n emekçisi oldu¤umuzu söyledi¤imizde çekimser bir flekilde “belki de vermem” diyor, tepkimizi ölçer gibi. Tereddütünü fazla uzatmadan sosyalist bas›n emekçisi oldu¤umuzu, bizim de kendisi gibi oy vermemek gerekti¤ini düflündü¤ümüzü söylüyoruz ve s›cak bir sohbet bafll›yor. Yaflad›¤› köyden bahsediyor amca, “Geçen seçim Tayyip’e verdim, hiçbir fley de¤iflmedi, bu seçimde kimseye oy vermiyorum” diyor. Biraz konuflunca anl›yoruz ki karar›n› vermifl asl›nda, ancak etraf›ndan gelecek tepkilerden çekiniyor. Hemen yan›nda baflka bir köylü daha var. O da CHP’li. Biz bafll›yoruz CHP’yi ve di¤er düzen partilerini teflhir etmeye. Bizim “orada bir köy var uzakta” diye anlatt›klar›m›z›, amca “ben de köyde bunu yaflad›m” fleklinde anlat›yor. “Bu¤day
“Bunlar da zengini daha zengin, fakiri daha da fakir ettiler. Gariban zaten ya oy istemek için ya da savaflta öne sürmek için laz›m olur”
350 lira, gübre 750 lira, üç kere gübre at›l›yor, yani tafl çatlasa masraf›n› kurtarm›yor, 400 lira bu¤day taban fiyat› kendi masraf›n› karfl›lamaz. Üretici köylüyü kimse a¤z›na alm›yor seçildikten sonra” diye flikâyetlerini belirtirken amca can al›c› noktay› kendince flöyle ifade ediyor; “Bunlar da zengini daha zengin, fakiri daha da fakir ettiler. Gariban zaten ya oy istemek için ya da savaflta öne sürmek için laz›m olur” diyor. CHP’li köylü sohbet esna-
s›nda kendisi de çeflitli örnekler vererek kat›l›yor bize. SSK emeklisi oldu¤unu ve kendisinin de emekli olarak farkl› sorunlar yaflad›¤›n› belirtiyor.
“Bu¤daya kaç para verdiniz?” Sohbetimiz ilerledikçe sadece samimiyet artm›yor, ayn› zamanda amcan›n oy kullanmama kararl›l›¤› da bilince ç›k›yor, daha kesin savunuyor. “Oy iste-
Egemenlere hodri meydan! Özellikle fi›rnak ve Mardin illerinden göç ederek ‹skenderun’a gelen insanlar›n yo¤un olarak yaflad›¤› ‹skenderun’a ba¤l› 7 bin nüfuslu Meydan Ma-
halle sakinleri, seçimlerle ilgili D‹HA’ya yapt›klar› aç›klamada kendilerine vaatlerde bulunup yerine getirmeyen siyasi partilere “ders” verme niyetinde
den oy isteyebiliyor” dedi. An›k, 22 Temmuz seçimlerine yönelik karar ald›klar›n› da ifade ederek, “Tüm mahalle sakinleri olarak karak ald›k. Onlar›n bu mahalleye girmelerine izin vermeyece¤iz” dedi. fi›rnak’tan ‹skenderun’a göç eden mahalle sakinlerinden Özlem Yaman, 16 y›ld›r mahallenin su sorunu çekti¤ini, bunun en büyük nedeninin “Kürt” olmalar› oldu¤unu savundu. Yaman, ayr›ca flunlar› söyledi; “K›fl aylar›nda çamur nedeniyle evlerimizde mahsur kal›yoruz. Foseptik çukurlar› doldu¤u için hep patl›yor ve insanlar kokusundan hastalan›yor.”
hallesi, y›llard›r hiçbir alt ve üst yap› çal›flmas› yap›lmamas›ndan kaynakl› adeta “harabe” görünümünde. Yaflad›klar› sorunlara iliflkin bugüne kadar defalarca toplu halde ‹skenderun Belediyesi’ne yürüyüfl düzenleyerek, flikayetlerini dile getiren mahalle sakinleri, yapt›klar› giriflimlerden ise sonuç alamad›klar›n› belirtiyorlar. Y›llard›r sorunlar› çözülmeyen ma-
olduklar›n› belirtiyorlar. Seçimden seçime kendilerine u¤rayan siyasi partilerin, mahalleye girifllerine izin vermeyeceklerini belirten mahallelilerden Ahmet An›k “bu mahallede ço¤u insan zorunlu göç nedeniyle buralara göç etmifl. Ancak burada yaflayan insanlar potansiyel suçlu olarak görülüyor. Ama seçim döneminde oy istemeyi bilirler. fiimdi hangi yüzle biz-
Yaklafl›k bir ay önce yaflad›klar› su sorununun çözümü için kad›nlar olarak imza toplayarak belediyeye sunduklar›n› anlatan Güle Yaman, ancak bu giriflimlerinden hiçbir sonuç alamad›klar›n› dile getirdi. Yaflad›klar› sorunlara hiçbir partinin çözüm bulmad›¤›n› ve sözlerinin sadece vaadin ötesine gitmedi¤ini belirten Güle Yaman, “Halen kad›nlar kilometrelerce uzakl›ktan s›rt›nda su tafl›yor. Biz kad›nlar kesinlikle art›k bu siyasi partilere oy vermeyece¤iz. Onlar› burada da istemiyoruz” fleklinde konufltu. (H. Merkezi)
meye gelenlere, ‘bu¤daya kaç para verdiniz diyece¤im’ diyor amca. O s›rada CHP’li köylü bofl durmuyor, kendi partisinin propagandas›n› yap›yor. Yap›yor ama, anlatt›klar›n› biraz kurcalay›nca, kendi kafas›nda da ne Baykal ne de CHP kalmam›fl oldu¤unu görüyoruz. Bir fley de¤iflece¤inden de¤il, ama oy vermek hakk›m›z, onun için verece¤im” diyor.
Bursa Partizan pikni¤inde boykot tart›fl fl››ld›! 24 Haziran günü Bursa Partizan olarak Uluda¤ eteklerinde k›r pikni¤i gerçeklefltirdik. Piknik alan›na “Biz halk›z, gelecek bizim ellerimizde”, “Oy verme, onay verme, oyuna gelme!” Partizan imzal› pankartlar as›ld›ktan sonra hep birlikte kahvalt› yap›ld›. Ard›ndan sayg› duruflu ve seçimlerle ilgili tavr›m›z konusunda sohbetler gerçeklefltirildi. Partizan ad›na yap›lan aç›klama özellikle neden boykot sorusuna aç›kl›k getirmesi aç›s›ndan anlaml›yd›. Gün içerisinde kurulan s›cak dostluklar, yeni bir döneme daha güçlü ba¤lar kurulmas›na vesile oldu. Ö¤len yeme¤inden sonra türküler ve halaylarla süren pikni¤imiz Yeni Demokrat Gençlik’ten bir arkadafl›m›z›n özellikle ö¤renci gençli¤in sorunlar› e¤itim ve seçimlerle ilgili konuflmas›n›n ard›ndan kapan›fl konuflmas›yla sonland›r›ld›.