pdf1

Page 1

05.05.2005

Dünya

T˙i YORU

EK

1

I˙M

20 03

˘ ˙i L. Eg

AYLIK GAZETE

K I RI N T

NYAYI

˙iS

Seite 1

Z,

Yaflanacak

13:11 Uhr

ID

YasancakDünya_1

2 EURO

Ba¤bozumu: Avrupa’n›n çeflitli ülkelerinden gelen, farkl› mesleklerden, de¤iflik yafl gruplar›ndan elli kifliyle gerçeklefltirildi. Onlar› tek bir amaç ve ideal bir araya getirdi... (Yaz›s› alt›nc› sayfada)

Ekonomik Durgunluk Vuruyor! Yaz›s› dördüncü sayfada

Ford’da iflçi k›y›m›

Cam kafeste özgürlük(!)

Bütün dünyada 350 bin iflçi çal›flt›ran Ford, Avrupa’da 4700 iflçinin ifline son verecek. Yata¤ını toplamadı diye yemek vermediler!

Bir süre önce ‹sviçre basınına yansıyan bir haber “demokrasinin vitrini buysa…” dedirtecek türdendi.

sanlık onurunu ayaklar altına alan cezalar uygulan yor. İnsanlar n cam bir kafes içerisinde saatlarce, hatta günlerce tutulduğu “Teşhir” cezası bunlardan biri. Binanın giriş katında 30 metrekare büyüklüğünde bir cam kafes yaptırılmış ve yoldan gelip geçenlerin göreceği biçimde dizayn edilmiş. Yatağını toplamayan ve temizlik kurallarına dikkat etmeyenler burada saatler, hatta günlerce oturtularak teşhir ediliyor. Bu olay basına yansıyınca, Federal Sığınmacılar Dairesi (BFF) sözcüsü Brigitte Hauser, uygulamayı savunarak, “insanlıkdışı” şeklindeki değerlendirmelerin abartılı olduğunu söylüyor. Hauser’e göre, “Sığınmacılar camekanlı yerin bitişiğindeki koridora çıkıp sigara içebiliyor ve telefon açabiliyorlar.” Eh yani, sigara içmeyi yasaklayıp, tuvalete de çıkarmasaydınız! Aslın-

da bu uygulamanın iki temel nedeni var; bununla hem yeni gelen s ğ nmac n n kişiliğinin yok edilmesi, hem de toplumun gözünde her türlü olumsuzluk nedeni, kriminal suçlu olarak gösterilmesi amaçlanıyor. Bu sığınmacının teşhiri değil, İsviçre devletinin kendini teşhiridir.

ö¤rettikleri (Sayfa 11’de)

Agenda 2010: Daha fazla sefalet

Almanya Başbakan Schröder, “Agenda 2010” ekonomik saldırı programın , “Barış ve Değişim için Cesaret” slogan yla 14 Mart’ta basına açıkladı. Sağc Helmut Kohl’ün bile cesaret edemediği saldırı paketi sol maskeli SPD-Yeşiller koalisyonunun “uyumlu” çalışmasıyla geçti. Böylesine kapsamlı bir ekonomik saldırı paketini geçirmek için neden beklendi? Saldırı paketinin kapsamına baktığımızda, sosyal haklarımızı bir silindir gibi ezip geçme özelliğine sahip olduğunu görü-

rüz. Uygun bir zaman kolland ğı açıktı. Adı sosyal demokrat fakat özde burjuvazinin çıkarlarını temsil eden SPD ile “toplumsal sorunlara duyarlı”, “insan hakları savunucusu”, çevreci Yeşiller koalisyonunun işbaşında olduğu zaman en uygunuydu. Paket, bu iki parti döneminde yaşama geçirilirse, emekçi kitleler için de inand r c olacaktı. Bu nedenle ekonomik-siyasi saldırı paketinin adı, “Barış ve Değişim için Cesaret” kondu. Egemen burjuvazinin azami kar-azami egemenlik hırsının

faturası daima ezilenlere çıkarılır. Örneğin, Türkiye’de burjuvazi, 24 Ocak Kararları adı altındaki ekonomik saldırı program nı kitle mücadelesinin yüksek olduğu 1980 öncesinde değil, ancak 12 Eylül faşist askeri darbesiyle uygulayabilmişti. Neyin “Bar ş ve Değişim için Cesaret”imiş birlikte irdeleyelim. “Agenda 2010” programının 2010 yılına kadar harfiyen uygulanması hedefleniyor. Saldırı paketinden çok çarpıcı olan birkaç madde: - Hastalık parası (Krankengeld) kaldırılacak.

ganıyla da, uzlaşmaz sınıf düşmanlarımızla barış içinde yaşamamız ve sefalete itilen yaşamımız için cesaretli olmamız isteniyor. Üstelik de bunu “değişim” olarak yutturmaya çalışıyorlar. Haklarımızın vahşice budanmasına karşı sessiz kalmamal y z; ama bunun yolu Bavyera eyalet seçimlerinde ezici bir zafer kazanan Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) gibi partilerden çözüm beklentisine girip onlara oy vermek değildir. Yenilginin nedenini Schröder, “... neden belli: zor bir reform döneminin tam ortasındayız. İnsanlar değişimden korkuyor” diye açıklıyor. SPD’nin büyük oranda oy kaybederek hezimete uğramasında kuşkusuz Ajanda 2010 programına karşı tepkinin payı var. Ama bizim yönelimimiz kötünün iyisini aramak olmamal . Seçim yenilgisiyle çılgına dönen Schröder ise, “Reformlara devam edeceğiz” diye meydan okuyor. Buna karşı çıkacağımızı anlatmanın en etkili yolu, sesimizi yükseltmek, gücümüzü sokaklarda, alanlarda, hayatın her alanında somut olarak göstermektir. “Agenda 2010” Programına karşı 1 Kasım’da Berlin’de yapılacak miting bizi bekliyor...

flanac

Dünya ak

Ekonomik sald›r› paketi “Agenda 2010”, SPD-Yefliller koalisyonunun “uyumlu” çal›flmas›yla meclisten geçti! - Hastalandığımızda tedavi için gerekli ilaç paras n n yüzde 15-20’sini kendimiz ödemek zorunda kalacağız. - 1 Ocak 2004’te yasalaşacak olan tasarıya göre artık doktora gitmek 10 Euro’luk vizite ücretiyle mümkün olacak. Bu ücret hastalığın ciddiyeti ve aciliyetine göre artabilecek. - Özellikle küçük işletmelerde işten atmalar kolaylaşacak. - 2004’ten itibaren işsizlik yardımı sosyal yardıma dönüşecek. Şimdiye kadar 32 ay verilen işsizlik parası, 55 yaşından küçük olanlarda 12 aya; 55 yaşın üstünde olanlarda ise 18 aya düşürülecek. Süre bitiminde yardım kesilecek. - Kadınlara, gençlere, göçmenlere danışmanlık hizmetleri kaldırılacak. - Emeklilik yaşı kademeli olarak yükseltiliyor. Şu an 62 olan sınır, kademeli olarak 64 ve 67 olarak artırılacak. Program, sosyal haklarımızın çoğunluğunu tırpanlayan bir içeriğe sahip. Bu yanıyla “Agenda 2010 Programı beni ilgilendirmiyor” yanılgısına ve rahatlığına kapılarak sessiz kalmak bizi tükenişe götürür. Euro’ya geçişle yaşam standartlarımız açısından zaten yüzde 40 yoksullaştırıldık. “Barış ve Değişim için Cesaret” slo-

da işçilerin öfkesini yumuşatmak için öncelikle 55 yaş s n r n geçenleri emekli etmeyi planl yor. Özellikle Almanya’da sosyal haklar n budanmas , işsizlik paras n n azalt lmas ile birleşen işsizlik emekçilerin durumunu daha da zorlaşt racak. Köln İş Dairesi Müdürü Peter Welters, “Ford fabrikas

Köln’de bin 700 işçinin işine son vermesi halinde kent ekonomisi sars l r. Ford’a yedek parça üreten yan sanayi de işçi ç karmak zorunda kalacak” uyar s nda bulundu. Bu uyar lar s n f kendi gücünü kullanarak yapmay nca hiçbir etkisi olmayacakt r.

Süreyya’n›n

Ya

İsviçre’nin Tages-Anzeiger gazetesinden al nm şt r.

İsviçre, kapitalist dünyanın “demokrasi ve özgürlük” vitrinidir. Geri kalmış ülkelerdeki s ğ nmac adaylarının hayallerini süsleyen ülkedir de aynı zamanda. İltica mahkemelerinin ilk sorularından biri olan “Neden İsviçre’yi tercih ettiniz?” sorusuna, “demokrasi ve insan haklarına saygılı bir ülke olduğu için” klasik yanıtı verilir. Bu s ğ nmac n n yaranma psikolojisinden de kaynaklanan genel bir inançt r. Bir süre önce İsviçre basınına yansıyan bir haber “demokrasinin vitrini buysa…” dedirtecek cinstendi. İltica başvuru merkezlerinden biri olan Kreuzlingen’deki kamp yetkilileri, “temizliğe dikkat etmeyen, yatağını toplamayan, agresif davrananlara” yemek vermeme cezası uygulamaya başladı. Yemeksiz ceza 10 gün süreyle uygulanıyor. Örnek “demokrasi” ülkesinde cezalar bununla da sınırlı değil; Bundan daha aşırı, in-

Amerikan Otomobil Tekellerinden Ford, Avrupa’daki fabrikalar ndan da işçi ç karma haz rl ğ içinde. Belçika’n n Genk kentindeki fabrikadan 3 bin, Almanya’n n Köln kentindeki fabrikadan ise bin 700 çal şan n bu y l sonuna kadar işlerine son verileceği aç kland . Dünya genelinde 350 bin işçi çal şt ran Ford gibi tekellerin, “tasarruf” deyince ilk ak llar na gelen işçi ç karmak. İşçi temsilciliği başkan Dieter Hinkelman’ n dediği gibi, “Ford şirketi, şampiyonlar ligi için 70 milyon Euro harcayacağ na işçilerin durumlar n iyileştirmeli”. Ford, Almanya’daki fabrika-

Dolar Karfl›l›¤› Asker Kan›

Her şeyi sat yorlar! “Özelleştirme” ad alt nda halktan kesilen vergilerle kurulan KİT’leri yağmalad lar önce... Onbinlerce işçi işsiz kaldı; üç otuz paraya satılan fabrika ve işletmelerin çoğu ya kapandı ya da ‘arsa’ olarak kullanıldı. Sonra sağlıktan eğitime kadar her şeyi paralı hale getirdiler. Açgözlü büyük tekellerin “daha fazla kâr, azami kâr” hırslarını doyurmaya bu da yetmedi. Bu kez hazine arazilerini satışa çıkardılar. Ardından doğa ve tarih değerlerinin yattığı SİT alanları… nehirler… göller… ormanlar derken, şimdi sıra asker kanı satmaya geldi. Türkiye Irak’a asker gönderiyor! Bir hafta öncesine kadar Meclis’in kararı belli değildi. AKP Hükümeti, her zamanki ikiyüzlülüğü ile, “Daha kesin bir karar vermedik, araştırıyoruz, değerlendiriyoruz” havalarındayd . Oysa hem hükümet hem de TÜSİAD ve MGK, bu kararı çoktan vermişlerdi. ABD ile aylardır Irak’ın hangi bölgelerine kaç asker gönderileceğinin ayrıntılı planlarını ve karşılığında alacakları paranın pazarlığını yapt lar. Ama kamuoyunun tepkisinden korktular; bu aşağılık tutumu halka nasıl benimsetebileceklerini planlad lar. Mart tezkeresi öncesi sokaklardan yedikleri tokadın acısını unutamadılar çünkü. Nihayet 7 Ekim’de, gizli otu-

(Devam› ‹kinci Sayfada)


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.