pdf30

Page 1

Sinemaya ilk kez ne zaman gittiniz?

“Birilerine adanm ş bir yaşam bizimkisi!”

Sayfa 8

Sayfa 7

“O, sesin ateşli akl yd .”

Sayfa 10

Yaflanacak

Dünya AYLIK GAZETE • SAYI 30

www.yasanacakdunya.net • info@yasanacakdunya.net

2006 y l n n panaromas

Sayfa 3, 4, 5

Dünyay› istiyoruz, k›r›nt› de¤il !..

Ocak 2006

İnsanca yaşamak istiyoruz! birkuru ekmeğe mahkum olanlar. Bir yanda şatafat ve şaşal" yaşam, diğer yanda milyarlar"n yaşam savaş". Büyük insan l"ğ"n pay"na nedense hep sömürü, işsizlik, açl"k, yoksunluk, yoksulluk, savaşlar, ölümler, işkenceler düşüyor.

Ninniler söyleniyor…

“Ya”Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür/ Ve bir orman gibi kardeşçesine” diyordu usta şair. İnsanca yaşam özleminin en güzel dile getirilişlerinden biriydi bu dizeler.

Bu Özlemi gerçekleştirme düşü daha da büyüyerek sürüyor. Bir yanda zenginlik büyürken, diğer yanda sefalet büyüyor. Bir yanda milyarlar içinde yüzenler, diğer yanda

Yaşam"m"z çal"n"yor. Ve h"rs"zlar, gözümüzün içine baka baka yalan ninnileri söylüyorlar. “Uyuyun, uyuyun aman uyanmay n” diyorlar. Uykumuzda tatl" düşler görmüyoruz oysa ki. Uyudukça kabuslar"m"z büyüyor

her geçen gün. İşçiysek işsiz kalma, işsizsek iş bulamama kabusunu görüyoruz hep. Hep bir yerlere yetişme telaş"nday"z. Çünkü h"zl" olmam"z" ve koşmam"z" istiyor zenginlikleri ellerinde tutanlar. Sürekli koşturuyoruz bu yüzden. İşe koş, okula koş, al"şverişe koş, ev işlerini yapmaya koş, çocuklar"n sorunlar"na koş, doktora koş… Yaşamak sanki koşturmaca ve sürekli sorunlarla boğuşma. 2006’y" da bu şekilde geride b"rakt"k.

ca yaşamak hepimizin hakk"… İşsizdik kendi yurdumuzda ve bir iş, daha iyi bir yaşam özlemiyle geldik buralara. Hem işçi hem de göçmen olduk. İki kat ezildik bu yüzden. Sömürüldük ve

"rkç" sald"r"lara maruz kald"k, kal"yoruz. Dün davul ve zurnayla bizi karş"layanlar, şimdi “asalak” gibi göstermeye çal"ş"yor. Asalak değiliz, al"nterimizle buraday"z! “Yaşamak, sadece yaşamak/ Yosun ve

solucan harc d r” diyordu başka bir usta şair. “Asalak, solucan gözüyle kimse bakmas n bize” demeliyiz hep birlikte. Biz ne solucan"z ne de yosun! Ve bu yüzden sadece yaşamak değil, insanca yaşamak istiyoruz!

İnsanca yaşamak hakk m z… Farkl" dillerden, farkl" uluslardan emekçiler olarak emeğimizle, al"nterimizle her şeyi üretiyoruz ve insan-

Cellad"n cellad" infaz"!.. Ama kendi halk› taraf›ndan ve ba¤›ms›z halk mahkemelerinde yarg›lanarak... Saddam Hüseyin, 30 Aral k 2006’n"n ilk saatlerinde idam edildi. Saddam Hüseyin, ölüm cezas"na 1982 y"l"nda Duceyl köyünde 148 Şii erkeğin topluca öldürülmesine yol açan operasyonun talimat"n" vermek suçundan dolay" çarpt"r"ld". ABD emperyalizminin uşaklar" daha önce ABD’ye uşakl"k etmiş olan halklar"n katili olan Saddam’" idam etti. Çoğu Müslüman ülkenin Suudi takvimine uyarak kutlamaya başlad"-

Yaşanacak

Dünya’dan Yaşam n k y s nda olmayacağ z! İnsan yaşam"n" kolaylaşt"ran onca gelişmeye rağmen, yaşam koşullar"n"n kötüleşmesi ne garip bir çelişki değil mi? Bu çelişkiyi ortaya ç"kartan ve her geçen gün derinleştiren bir toplumsal ilişkiler sistemi var çünkü. Kar ve egemenliğe dayal" bir sistem… Dünyan"n her yerinde, kendini yeniden yeniden üreten bu sistem, insana dair her şeyi bir hallaç pamuğu gibi söküp atabildiği oranda nefes al"yor. Zenginlik artt"kça genişleyen yoksulluk. Yoksulluk genişledikçe artan zenginlik. Bu çelişkinin bağr"nda yaşanan savaşlar. İnsanl"k dram" açl"k kareleri, iç çat"şmalar. Büyüyen işsizlik. İş bulabilenlere dayat"lan kölelik koşullar". Çal"şma saatlerinin uzat"lmas", düşük ücretler. Emekliliği imkans"zl"ğa iten uygulamalar. Emekçileri geleceksizleştiren eğitimsizlik, sağl"ks"zl"k… Her yönüyle emekçilerin yaşam"n" y"k"ma uğratan ekonomik ve sosyal çöküntü… Bunun siyasal zor ve devlet terörü ile paralel ilerlemesi… Yarat"lan toplumsal paranoya ile birlikte, AB ülkelerinde “kamuoyuna aç k mesaj vererek toplumu tahrik” ‘terör’ olarak tan"mlan"r oldu. Egemenliğin korunmas" savaş"m"nda toplumsal kontrol başa yaz"ld". Devam üçüncü sayfada

ğ" Kurban Bayram ’n"n ilk günü ve bayram namaz" öncesinin idam"n infaz" için seçilmiş olmas" da sembolik anlam taş"yor.

Karar ABD’de verildi… ABD’nin kurdurduğu kukla hükümetin göstermelik mahkemesinde yarg"land" Saddam. Nerdeyse uluslararas" hiçbir hukuk kural" işletilmedi. Avukatlar" öldürüldü. Zaten karalar mahkemece verilmiyordu, ve-

Batakl"ktaki ç"rp"nmalar

İşgalciler için ateş çemberine dönen Ortadoğu, işbirlikçiler üzerinden kanl" iç savaş batağ"na sürükleniyor. ABD emperyalistleri, Baker Plan nezdinde Irak’taki yenilgiyi itiraf etmek durumunda kald", “yeni strateji” aray"şlar"na girdi. Bu strateji değişikliği hamlelerinin içinde mezhep çat"şmalar"n" k"şk"rtarak, bölgenin hassas dengelerini sarsma hesaplar" da var. 4.sf’da

rilmedi de. Karar ABD’de verildi. Hem idam, hem de infaz karar". Bush’un Teksas’taki çiftliğinde, 28 Aral k’ta Savunma Bakan Robert Gates, Başkan Yard mc s Dick Chenney, D şişleri Bakan Condoleezza Rice ve Genelkurmay Başkan Orgeneral Peter Pace’nin kat"ld"ğ" bir toplant" yap"ld". Bu toplant"dan iki gün sonra da Saddam idam edildi.

ABD Saddam’dan daha fazla katliamc Saddam bir diktatördü, ama zaman"nda ABD taraf"ndan

desteklenen bir diktatördü. Yönetimi s"ras"nda işkenceler de, katliamlar da yapt". Cezaland"rmay" elbette ki hak ediyordu. Ama kendi halk" taraf"ndan ve bağ"ms"z halk mahkemeleri taraf"ndan yarg"lanarak. Halklar"n katili ABD taraf"ndan değil. ABD emperyalizminin de, Bush’un da dünya halklar"na karş", Saddam’dan daha çok işlenmiş suçu var.

Bush ve ABD’nin ç k şs zl ğ Saddam’"n böyle alelacele as"lmas", ABD’nin ve Bush yönetiminin Irak batağ"nda yaşa-

d"klar" ç"k"şs"zl"ğ"n bir sonucudur asl"nda. Evdeki hiçbir hesab" çarş"ya uymad" ABD’nin. İçine girdiği batakl"k, her geçen gün daha fazla derinleşiyor. “Belki bir nebze nefes alabilirim” diye att" bu ad"m". Şiiler ve Kürtlerin desteğini art"rmak için, Saddam alelacele as"ld". Özellikle de Şiilerin desteği arts"n diyeydi bu idam. Ne Saddam Hüseyin’in idam", ne kurdurduğu kukla hükümet ne de ABD’nin katliam yöntemleri Irak’ta istikrar sağlayabilir. İşgalci ve katil ABD bölgede olduğu sürece, hem istikrars"zl"k hem de halklar"n direnişi olacak.

Avrupa’n n başkenti çat rd yor mu? Avrupa Birliği, öncelikle bir ‘ekonomik birlik’ olarak tan"mlanm"şt". 90’lar"n baş"nda özellikle ‘Avrupal kimliği’nin tart"ş"ld"ğ" sosyal ve siyasal da bir birliğin zorunluluğu, Avrupal kapitalistlerin vazgeçilmez temel politikalar"ndan biriydi. Fakat bu asl"nda hiç de kolay bir yol değildi. Avrupa’n"n başkenti Belçika’da devlet televizyonu taraf"ndan yap"lan bir “kurgu şaka” ile, tüm bu suni kapitalist üretim ve birlik zorlamalar"n"n ne denli k"r"lgan bir dengeyle sağland"ğ"n" gösterdi. Belçika’da devlet kanal" RTBF’nin yapt"ğ" kurgu şaka, atlan alta beslenen ve büyütülen "rkç" ayr"l"ğ" aç"ğa ç"kard". Globalizm, yeni dünya düzeni ve bütünleşen dünya, Belçi-

ka’daki şakaya çarpt" aç"kças". Peki kurgu haberde ne vard" da bu kadar infial yaratt"? Habere göre Kral ülkeyi terk etmişti, Flamanlar bağ"ms"zl"klar"n" ilan etmişti. Bu habere halk"n yüzde 89’u inanm"şt" bir kere! Gerçek, bir şakayla su yüzüne ç"km"ş ve testi k"r"lm"şt".

Tehlikeli k v lc mlar Belçika, suni bir devlet olarak, emperyalistler taraf"ndan 1830 y"llar"nda tampon bir bölge olarak kuruldu. Zenginliğini yoksul bir Afrika ülkesi olan Kongo’nun sömürülmesi ile sağlayan bu devlet, Avrupa’n"n başkenti kabul edildi ve “model bir devlet” olarak sunuldu.

Federal bir sistemin egemen olduğu bu küçük devlet, kuzeydeki Flamanlar ve güneydeki Valonlardan oluşuyor. Ayr"l"k rüzgar" özellikle Flamanlar taraf"ndan estiriliyor. Avrupa’n"n bir çok ülkesinde, bölgesel zenginlikleri ile kendilerini dayatan ve bunu “fakirlerin yükünü daha fazla taş yamay z” temelli şoven politikalarla gösteren yaklaş"mlar var. Bunlar, "rkç" ve şoven partilerce sürekli gündemde tutulup besleniyor. Bu da bu türden k"v"lc"mlar"n kolayca alev almas"nda etkili oluyor. Flamanlar"n kendi zenginliklerini Valonlar ile paylaşmak istememeleri, bu suni devletin suni birliğini tehdit ediyor.

Deutschland: 2 € Nederland: 2,30 € Belgique: 2,20 €

Saddam cezaland›r›lmay› hak ediyordu.


Yaflanacak

Dünya 2

O

K

U

R

M

E

K

T

P

L

A

R

I

Ford fabrikas nda gezi...

Editörden

Gazetemiz sizlerin eline ulaşt"ğ"nda yeni bir y"la girmiş olacağ"z. 2006’da hepimiz ac"lar, sevinçler yaşad"k. Ama bir de bizden metrelerce ya da kilometrelerce uzaklarda yaşananlar vard". Kan, ac", savaş, çocuk ölümleri, y"k"m yasalar" ve diğer tarafta alttan alta mayalanan tepkiler; işçi, öğrenci eylemleri, fabrika işgalleri… Buna benzer bir çok olay" siz okurlar"m"zla paylaşt"k, paylaşmaya da devam edeceğiz. Geçmiş, baz" yönleri ile geleceğin ip uçlar"n" da verir. Yeni y"llar"n belki de en anlaml" özelliği, bize geçmişin içinde sakl" olan geleceğin izini sürme olanağ" sunan derli toplu bir muhasebe yapabilme olanağ" sunmas"d"r. Bizim muhasebemiz, bir parças" olduğumuz dünya emekçilerinin daha ayd"nl"k ve anlaml" günlere, y"llara giden yollarda hangi etaplar" aşt"klar" ya da aşamad"klar", önümüzde uzanan etaplar"n aş"lmas" sürecine hangi zay"fl"k veya tersinden olumluluklarla girip girmediklerine dairdir. En başta da anlaml" bir geleneğin temsilcisi olan gazetemizi, bu süreçlerin dönüştürücü bir parças" haline getirmekte neleri başar"p, başaramad"ğ"m"za dairdir… Kendimize dair olan"n s"nanacağ" yer yaşam"n kendisi olacak. Bunun denek taş" da sizlerle daha sağlam ve içerden, bir o kadar da daha geniş bir etkileşim içine geçip, geçemememiz olacak.Yani sizlerle buluşma düzeyimiz ve buluşmalar"m"z"n niteliği… Muhasebenin birinci k"sm"na dair bu say"m"zda bir panaroma ç"kard"k. Bir parças" olduğumuz dünya emekçilerinin “geçen y l ”na dair genel bir tablo… Ç"kard"k ki hep birlikte önümüzü görebilelim… Bu derlemeyi Gündem, Dünya ve Emek safalar"m"zdan okuyabilirsiniz.. Laf" uzatmayacağ"z… 2006’dan bellidir 2007’nin gelişi… Her gün, her an yaşad"ğ"m"z yoksunlaşma, yoksullaşma, iş ve gelecek kayg"s"… Daha şimdiden 2007’de bizi bekleyen şeyler aç"klanmaya başlad". Almanya’da yeni y"l"n ilk günü yeni zamlar, işten ç"kartmalar ve Hartz V olarak da nitelendirilen yeni hak gasplar" var yolun baş"nda… AB’de yeni dönem sözcülüğünü alan Almanya, Fransa ve Hollanda’da “hay r” denilerek durdurulan AB Anayasas ’n" yeniden masaya getirme haz"rl"ğ"nda. Yeni göçmen yasalar"yla yüzbinlerce insan işsiz olduğu için senelerdir yaşad"ğ", emek verdiği, çocuklar"n" büyüttüğü Avrupa’dan zorla gönderilecek… Bunlar ilk elde akl"m"za gelenler… Peki bizler neler yap"yoruz? “Bunlar beni etkilemez” deyip s"ran"n bize gelmesini mi bekleyeceğiz? Yoksa, özlediğimiz insanca bir yaşam için sesimizi mi yükselteceğiz? Yaşanacak Dünya olarak üç say" önce “Al nterimle Buraday m” dedik. Sonra “İşsizliğin nedeni biz değiliz, biz de işsisiz!” diye seslendik. Bu sefer yeni bir y"lda, “İnsanca bir yaşam istiyoruz!” diyoruz. Bu bağlamda da; 40-45 y"ld"r emeğimizi ak"tt"ğ"m"z bu topraklarda şimdi işsizliğin de, eğitim sisteminin fiyaskosunun da sorumlusunun biz göçmenler olarak gösterilmesine karş" başlatt"ğ"m"z kampanyan"n bir ayağ" olarak “Sinik, sessiz mi kalacağ z, tepki verip güç mü olacağ z ?..” diyerek, 21 Ocak’ta alan"nda uzman sendikac", eğitimci ve araşt"rmac"larla söyleşiyoruz. Bütün okurlar"m"z bu toplant"ya kat"l"p, bu sorunlar" tart"şmal"d"r diyoruz. “Art k kendi sorunlar m za sahip ç kmal ve cevap olmal y z” bilincimizi buralarda mayalayacağ"z. Sorunlar"m"z" ak"tt"ğ"m"z bu tür havuzlarda, bu sorunlar"n tek tek bireylerin değil, hepimizin sorunlar" olduğunu görecek, buradan ç"k"ş"n da ortak olduğu bilincini sağlamlaşt"rarak ç"kacağ"z. Bu yönde yaşama at"lan her ilmek sinikliğimizi, içimize patlayan öfkelerimizi birleştirip, gücümüzü yaşamda konuşturmay" öğreneceğimiz kaynaklar olacakt"r. Yaşanacak Dünya olarak bizi sevindiren bir haberi sizlerle de paylaşmak istiyoruz. Art"k gazetemizi Belçika, Hollanda ve Almanya’da bayilerde de bulabilirsiniz! Bu ayn" zamanda bir çağr"d"r. 2007’ye bu yenilikle girerken, siz okurlar"m"zdan, doğal dağ"t"m ağ"m"z"n geliştirilmesinde daha fazla duyarl"l"k ve sahiplenme beklediğimizi bir kez daha belirtmek istiyoruz. Evet, 2007’yi birlikte yaşayacak ve göreceğiz… Ama bunun ötesinde büyütüp, derinleştirdiğimiz birlikteliğimizle, ona hep birlikte anlamlar katacağ"z. Zaman"n bizim d"ş"m"zda, kendiliğinden akan ve dönüp bizi bir burgaç içine al"p öğüten bir çarka dönüşmemesinin tek yolu bu… Ve bizler bu yolda daha sab"rl" ve israrl" bir yürüyüşün sahibi olacağ"z… Sizlerle birlikte…

U

Bir insan hakk›nda, baflkalar›n›n onun çin söyleiklerinden çok, onun baflkalar› için söylediklerinden fikir edinilebilir...

Gazete sat"şlar" için bazen Ford’un önüne gidiyoruz. Hep merak etmişimdir bu dev işletmeyi. Ford’da çal"şan tan"d"k işçilerle bazen çal"şma koşullar" üzerine sohbet ediyoruz. Yine de o dev işletmenin içini görmek çok farkl". Yaklaş"k 17 bin 500 kişi burada çal"ş"yor ve günde bin 900 otomobil üretiyor.

Makinenin parças gibi

Rüyalar› gerçeklefltirmenin en iyi yolu uyanmakt›r.

İçeri girdiğimizde dev makineler, sesiz bir ortam, işçiler yemek molas"ndalar. 10 dakika sonra korkunç bir gürültüyle dev makineler hareket etmeye başlad". Makineler koca parçalar" al"p sağl" sollu hareket ederek farkl" işlemden geçmesi için birbirlerine devrediyorlar. İlk girdiğimiz yer pres bölümü. Bu bölümde ağ"rl"kl" olarak robotlar çal"ş"yor, işçi say"s" çok az, topu topu 20-30 kişi. Bu bölümde işçinin yapt"ğ" iş, sadece 3-4 çeşit viday", robotun getirdiği koca parçaya takmak. Yani bir işçi, 8 saat boyunca sadece 3-4 çeşit vida tak"p duruyor. Adeta makinenin bir par-

ças" gibi hareket edip öyle çal"ş"yor. Art"k el al"şm"ş, hiçbir şey düşünmeden otomatikman o vidalar" gerip yerleştiriyor. Fabrikada bölümler kendi aras"nda koca kafes misali birbirinden ayr"lm"ş. İki araban"n bir arada rahatl"kla geçebileceği geniş koridorlardan geçiyoruz ve araban"n kaba iskeletinin oluştuğu bölüme geliyoruz. Burada da ağ"rl"kl" olarak robotlar çal"ş"yor. Kapitalist üretimin doğas" gereği kar etme yönlü olduğu için birçok bölümde robotlar" çal"şt"r"yorlar. Böylelikle de işsizliğin artmas"na neden oluyorlar. Taşeron işçilere daha az ücret Biraz ilerliyoruz, vagonlar bir bölümden bir bölüme malzeme taş"yor. Ford işletmesi, araban"n bütün parçalar"n" kendisi üretmiyor. Taşeron firmalar" çal"şt"r"yor. Araban"n akaryak"t deposu, sis lambas", cam, araban"n ön k"sm" yani direksiyon olan k"sm" (kotbit), vidalar, vb. gibi parçalar" taşeron firmalar üretiyor. Bu taşeron firmalarda çal"şan işçiler daha az ücretle çal"şt"r"l"yorlar. Taşeron firmada çal"şan bir işçi, Ford işçisine göre daha düşük ücret al"yor. Böylelikle daha az ücretle işçileri çal"şt"r"p daha fazla kar elde ediyor dev Ford fabrikas". Yavaş yavaş işçilerin yoğun

çal"şt"ğ" bölüme geliyoruz. Burada araba boyaya gitmeden önce lekeli yerler işçiler taraf"ndan temizleniyor. Bu, işçiler aç"s"ndan yorucu ve kas gücüne dayal" bir iş. Araban"n temizleme işlemi bittikten sonra boyama işlemi yap"l"yor. Daha sonra koca bantlarda

kap"lar tak"l"yor. Ayn" bant üzerinde taşeron firmalar"n üretikleri parçalar tek tek bu bant üzerinde birleşiyor. Kaporta, kablolar, vidalar, direksiyon, tekerlek, farlar derken… başlang"çta tek metal parças" ve yavaş yavaş araba ortaya ç"k"yor. Bu bantta çal"şan işçiler çok h"zl" çal"şmal", çünkü biri işini bitirip diğerine devretmek zorunda. Yani bir işçi 39 saniyede direksiyon ve teyp antenini takmak zorunda ki, bir sonraki işçi de 39 saniye içinde havaland"rma tesisat"n" takabilsin. Son kontroller de yap"ld"ktan sonra

Yap›l›rken heyecan duyulmayan ifller baflar›lamaz.

Ve tabii 1 ayl k gelirini İsrail siyonizmine vererek, masum halklar"n katledilmelerine doğrudan katk" sunduklar" için… Y"llard"r çevremdeki insanlar" Coca Cola içmemeleri yö-

İçin bakal m… Geçen gün, 23 y l kola fabrikas"nda çal"şan bir işçiyle sohbet ettim. Anlatt"klar"n" olduğu

bir şekilde çal"şmalar" büyük şaşk"nl"k yaratm"şt" bende. Çünkü ilk kez bir fabrikan"n içini görmüştüm. Diğer taraftan müthiş bir öfke duydum. İşletmeler karlar"na kar katmak için her türlü oyunu işçi ve emekçiler üzerinde oynuyorlar. Makinenin bir parças" haline getirip, posas" ç"k"ncaya kadar kullan"p, yeri geldiğinde robotlar" çal"şt"r"p, kolayl"kla kap"n"n önüne koyabiliyor. Diğer taraftan ayn" işi yapt"r"p, daha düşük ücrete çal"şt"rabiliyor. Bir YD çal şan

Sözün en güzeli, söyleyenin do¤ru olarak söyledi¤i, dinleyenin de yararland›¤› sözdür.

ye b"rakm"ş adam". Biz kad"nlar çok destek verdik, toparland". Ama bir şans daha vermediler. Motor gibi çal"şacaks"n, başka bir şey yok. Ben diyordum, “Sen erkeksiz yaşayamaz m s n? Neden kendini y prat yorsun?” O da “Bana yapt klar n unutam yorum” diye yan"tl"yordu. Kimsenin kimseye yeniden şans vermediği bir dünyada yaş"yoruz. “İnsanlar asalak, gençler tembel” diyoruz, ama şans vermiyoruz.

sosyalizm... Bir insan olarak ne yapmam gerekirse, onu yapar›m. Yokluk olmayacak, zenginlik olmayacak, asalak toplum olmayacak, herkes üretecek...

Ben küçüktüm geldim Almanya’ya 1978’de. Babam çal"şmak için buradayd", sonra bizi de ald" getirdi. Ne bekleyecektim, çocuktum al"n"p getirildim. 14 yaş"ndayd"m. Hauptschule bitirdim. Meslek yok. 14 yaş"nda hemen Almanca’y" kapamad"k. Dili kavray"ncaya kadar y"llar geçti. Ailelerimizde eğitimli değildi yol göstersinler. O zaman dil kursu falan yoktu. Hauptschule’ye başlad"ğ"mda, öğretmenimiz Türktü, Türkçe ders veriyordu. Entegrasyonmuş, bu da yeni moda. Böyle bir şey yoktu.

karne. Yanl"ş konuşurum diye utand"m söyleyemedim. Bugün de benim k"z"m 11 yaş"nda. Asl"nda Gymnasium çocuğuydu. Çocuk kendini tan"madan tercih yapt"r"yorlar. Psikolojisi bozuluyor. Müdür, “Gymnasiuma gider ama geri gelebilir” diye Realschule’ye yollad". Müdüre itiraz etseydik, çocuğun derslerini daha kötü gösterebilir, notlar"n" k"rard". Daha önceden karş" ç"kanlara, kavga edenlere yapm"şlar. Bu okulu söylediğin zaman müdürü herkes tan"yor.

yerinde hiçbir çocuk aç kalmas"n, sokakta kalmas"n. En büyük arzum sosyalizm. Bir insan olarak ne yapmam gerekirse, onu yapar"m. Yokluk olmayacak, zenginlik olmayacak, asalak toplum olmayacak, herkes üretecek. Paras" olmay"p çok yetenekli insanlar var. Bunlar"n değerlendirilmesi gerek. Bizim geldiğimiz kültür farkl". Bizde kad"n her şeye karar verme yetkisine sahiptir. Kad"n-erkek ayr"m" yoktur.

Az insana çok iş

nünde uyar"yorum. Kimileri gerekçeleriyle birlikte anlatt"ğ"mda hak veriyor ve bir daha içmiyor. Ama biliyorum ki hala Coca Cola içenler var…

Fabrikay" gezerken, bu dev işletmenin içindeki büyük makine parçalar" ve işçilerin h"zl"

Entegrasyon yeni moda… En büyük arzum

Coca-Cola içenlere duyurulur! Oldum olas" Coca Cola içilmesine karş"y"md"r. Hem sağl"ğa zararl" olduğu için, hem Amerikan emperyalizminin t"pk" Mc Donalds gibi- sembollerinden biri olduğu için.

araba denemeye haz"r bir aşamaya geliyor ve ard"ndan sat"ş için piyasaya sürülüyor.

Şaşk nl k ve öfke

gibi aktaracağ"m. Coca Cola’dan vazgeçemeyenler, hala içmeye devam etsinler bakal"m… “Malumunuz, Cola’n n en temel ham maddesi meyan köküdür. Meyan kökü ile beslenen canl lar aras nda fare de bulunmaktad r. Büyük şirketler tonlarca üretim yapt klar için, meyan köklerini kepçelerle toplamaktalar. Bu nedenle fareleri ay klamak için uğraşmazlar. Bu yüzden de meyan kökleri, içindekilerle birlikte preslenmekte. Geriye kalan fare ayak, bacak ve derileri eleklerden geçirilerek ay klanmakta. Meyan kökünün suyuna farenin kan , mide öz suyu, vb. gibi s v lar da kar şmaktad r. Meyan kökünün rengi siyah olduğu için herhangi bir renk sorunu da olmamaktad r. Tabii ki kola üretimi yapan şirketin, kimyasal yöntemlerle bu özü sağl ğa zarars z hale getirme ihtimali de var.” Bu olay" anlatan işçi 23 y"l boyunca bir bardak kola bile içmemiş. Siz de içmeyin ve minik yavrular" da al"şt"rmay"n… Ahmet

Çal"şmaya baslad"ğ"mda 19 yaş"ndayd"m. Alman iş arkadaş"m gülüyordu bazen yanl"ş konuştuğum için. “Yanl ş konuştun” diyordu. “Sen Almans n. Ben bu ülkede yabanc y m. Sen de bizim ülkemize gelsen, biz sana gülmeyiz. Çünkü yabanc bir dil senin için. Sen de bana yard m et öğreneyim” diyordum. Yard"m etti, ondan gerçekten çok öğrendim.

Utand m, söyleyemedim Derslerim iyiydi. Türkçe öğretmeni beğeniyordu. Müdür beni çağ"rd". “Sorduklar ma yan t verirsen, sana diploma veririz… Baban n ad ? Nerede oturuyorsun? Hangi ülkeden geldin?..” Çok basit sorulard" ama utand"m cevap veremedim. Diploma alamad"m, yaln"zca

Kad"n müdür bunu yabanc"lara yap"yor. Yabanc" çocuklar çok çal"ş"yormuş, çal"şkanm"ş, “Alman çocuklarla dengede tutmam gerekiyor” demiş müdür. Tabii bunlara paspasç" da laz"m, çöp atan da laz"m. Bunu da kendilerine değil, yabanc"lara daha çok yak"şt"r"yorlar. Çocuk kendini tan"madan, 4. s n fta okul seçmek zorunda kal"yor. 9 yaş"ndaki bir çocuğa bu yap"l"r m"?

Tek arzum… Buraya gelirken, “Burada daha iyi yaşayacağ z” diye düşünmüştük. Oysa burada gördüğüm, insanlar"n ne kadar zor şartlar alt"nda çal"şt"ğ". Gelecekten beklediğim odur: Devrim olsun. Dünyan"n hiçbir

Az insana çok iş yapt"rmak istiyorlar. Oğlum taşeron firmayla Daimler’e girdi, bir buçuk hafta çal"şt". “Bant çok h zl ak yordu, yetişemedim” diyor çocuk. 58 yaş"nda bir Türk işçi ikinci gün, “Zaten al şm şs n işsizliğe, yapamazs n”demiş çocuğa. Genç bir insana örnek olacağ"n yerde neyin korkusunu yaş"yorsun? Bir insan"n orada ekmek yemesine mani oluyor. Bozuk bir düzen. Geçen bizim orada bir İtalyan bayan" işten ç"kard"lar. Kad"n"n psikolojisi bozuk, kap"lar" sert çarp"yormuş. Yaşl"lar rahats"z oluyor, oysa kad"n"n psikolojisi bayağ" düzelmişti. Eşinden ayr"lm"ş, dövüyor di-

Bir anne kendini satar m ? Çal"şan bayan, ayaklar" üzerinde durmas"n" bilendir. Daha iyi düşünüyor. Aç"l"yor, öğreniyor, dinliyor. Baş" kapal" olanlar aras"nda da çok güzel düşünenler var. Bazen kendi aram"zda dizileri konuşuyoruz. “Binbir Gece” dizisini mesela. Kad"n"n çocuğu kanser, kay"nbabas"ndan para istiyor, vermiyor. Kendini patronuna sat"yor, 150 bin dolara, bir geceliğine. Konuşuluyor, bir anne kendini çocuğu için satar m"? Bir annenin yapabileceği çok şey var. Tabii ki bir anne için çok ac" bir şey. Ama kendini satmak ölüm gibi bir şey. Rahats"z"m kaç gündür, arkadaşlar arkamdan koşturuyor. Hadi sen dinlen deyip, benim işimi yap"yorlar. Dayan"şmay" da öğreniyorlar. Afrikal" bir çocuğa her ay 30 euro gönderiyoruz. Bize mektup yaz"yor. “Ben bu parayla şunlar yap yorum” diye anlat"yor. Bütün ailesini geçindiriyor. Sadece Türkiyeli olmayacaks"n, dünyal" olacaks"n. Falan"n şusu var busu var. Yat"m olsun, kat"m olsun. Açl"ğ" bilmeyen paylaşmas"n" da bilmiyor. Bencilliğin olmad"ğ" bir dünya olmal". Stuttgart’tan bir okur

Yaflanacak

Dünya

AYLIK GAZETE

V.f.f.K.)’in yay›n› olarak Bu gazete, Verein für Freunschaft der Kulturen (V ç›kmaktad›r. Gazetemiz en az 2 euro ba¤›fl karfl›l›¤› verilmektedir. Yay›n sorumlusu Can A. Türkmen Merkez Büro: Lassallestr.54· 51065 Köln Telefon: +49-(0)221- 99 28 115 - 116 - 123 ‹nternet adresimiz: www.yasanacakdunya.net • e-Mail: info@yasanacakdunya.net Paris irtibat: e-mail: pydunya@hotmail.com • Berlin irtibat: ydberlin@yahoo.com • ‹sviçre irtibat: ydisviçre@yahoo.com


Yaflanacak

G Yaşanacak

Dünya’dan Yaşam n k y s nda olmayacağ z! Bunlar"n bir parças" olan ve bunlarla birleşik ilerleyen yeni göçmenlik yasalar" ise cabas". Yoksullaşma, yozlaşma, çürüme, estirilen devlet terörü bunlar"n hepsinde “kara kafal lar” günah keçisi ilan edildiler. 2006 bunlar"n her birinde vites büyütülen bir y"l oldu.

Değişim Üretim organizasyonlar"ndaki değişim, neo liberal yeniden yap"land"rma ile artan emperyalist sald"rganl"k, kendine karş"t ve muhalif tüm güçleri çözerek ilerliyor. Bu daha fazla kar ve sermaye birikiminin en üstteki tekellerde toplanmas"n" içerdiği gibi, işçi ve emekçilerin sald"rganl"k karş"s"nda bir arada hareket etmesinin zeminlerini de dinamitliyor. Teknolojik gelişim kullan"larak mekansal farkl"l"klar üzerinden üretimin parçalara bölünmesi, herkesin kendisi ile baş başa kald"ğ" yaln"zl"k duygusunun kemirdiği çaresiz benlikler yaratma hedefi ile iç içe ilerliyor. S"n"r tan"mayan sermaye, tüm dünyay" bir fabrikaya çevirmeye çal"ş"rken, buna ayak uydurmayan tüm kesimleri, coğrafyalar" ve dinamikleri yeniden şekillendirmenin araç ve biçimlerini harekete geçiriyor. Bu, kimi yerlerde bir savaş olarak ç"k"yor karş"m"za. Kimi yerlerde emperyalist ittifaklar"n yapt"r"m ve kararlar"… Tek tek ülkelerde yasalarla da güvence alt"na al"nan ekonomik, siyasal, sosyal y"k"m uygulamalar" olarak yaşan"yor.

Sürtünme noktalar Derinleşen toplumsal çelişkiler, yoksulluk ve özgürlük yoksunluğu çürümeyi, çözülmeyi beraberinde getiriyor. Fakat bu sistem aç"s"ndan sürtünmesiz bir süreç olarak ç"km"yor karş"m"za. Sistem d"ş" aray"şlar, karş" duruşlar, eylemli tepkiler, direniş biçimleri yer yer belli bir istikrar kazanarak da t"rmanma eğilimi taş"yor. İşte Latin Amerika’da yaşananlar. On y"llarca ‘arka bahçe’ olarak kullan"lman"n, iç savaşlar"n, darbelerin k"skac"nda yaşayan halklar"n sosyal liberal-halkç" dinamikleri sahiplenişi. Anti ABD’ci zeminde oluşan Latin ekseninde, bunun yetmeyeceğinin daha fazla dillendirilmeye başlanmas" ve h"z kazanan yeni bir toplumsal sistem aray"şlar". Ortadoğu’da işgal karş"t" hareketin genişleyip, emperyalist askeri güçlerini daha fazla vurmaya başlamas" karş"s"nda yaşanan yenilgi ruh hali. Bu ruh halinin tersine çevrilmesi ekseninde girişilen yeni strateji aray"şlar", yaşad"klar" ç"kmaz" ele veriyor. Tüm teknolojik güç, olanak ve sergiledikleri oyunlara karş"n, halklar"n tarihi öfke birikiminin etkisiyle de ald"klar" yenilgi, işgalcilerin imaj"n" çizdirdi! Şimdi bundan kurtulman"n yollar"n" araya dursunlar… AB ülkeleri, hem emperyalist rekabet çat"şmas"nda konum güçlendirmek, hem de kendi alanlar"n" genişletmek için emekçilerin sosyal-siyasal haklar"n" budama harekat"nda atak yapt". Bu atak en belirgin biçimiyle yan"t"n" Fransa’da okullardan başlay"p sokaklara, oradan işçi-öğrenci dayan"şmas" ile bir ay süren bir eylem sürecine dönüştü. Üç milyon insan"n sokağa ç"kmas"yla CPE sald"r"s" geri püskürtüldü. Bu eylemler, K ta Avrupas başta olmak üzere uluslararas" alanda kazanman"n yolunu gösteren esinleyici bir hareket oldu. Almanya, Belçika, Yunanistan, İtalya gibi ülkelerde, emeğin kazan"mlar"na dönük geliştirilen sald"r"lar karş"s"nda eylemli tepkiler, birbirini tetikleyen biçimlerde yaşand". Fabrika işgalleri, sokak gösterileri tepkisizliğin s"n"rlar"n" zorlayan militan biçimler olarak Avrupa sokaklar"nda yeniden mayalanmaya başlad". Belçika VW fabrika işgali ve Almanya’da polisin sald"r"lar"n" göze alan öğrenci eylemleri bunlardan öne ç"kanlar oldu. Bu hareketlenmeler içerisinde göçmen emekçiler, özelde de Türkiyeliler, yeteri düzeyde yer almad"lar. Fakat art"k, s"n"rlar" zorlayan, bulunduğumuz topraklarda yaşam"n k"y"s"nda durmay" bile zora sokan sald"r"lar karş"s"nda sinik, tepkisiz, her şeyi kabullenen konumda olmaktan ç"kmak zorunday"z. Sadaka değil insanca yaşam koşullar", iş, eşit ve paras"z eğitim, sağl"k istiyorsak; tepki vermeyi, kazan"mlara sahip ç"kmay", yeni bir toplumsal sistem aray"ş"na güç katmay" başarmak durumunday"z. Yoksa k"y"ya, daha fazla k"y"ya itilmekten ve günü geldiğinde uçuruma yuvarlanmaktan kurtulamay"z!

Olmayan mülteci kamp nda olay! Fransa’n"n Calais şehrinde mülteciler aras"nda ç"kan b"çakl" kavga sonucu 20 kişinin yaraland"ğ" ve bunlardan ikisinin durumunun ağ"r olduğu haberiyle dikkatler yabanc"lara çevrildi. Dört y l önce kapat"lan Sangatte Mülteci Kamp ’nda Irakl Kürler ve son y"llarda İran ve Afganistan’dan gelen mülteciler, eski bir hangarda yaşam sürmekteydiler. Aralar"nda eski Gençlikevi’nin, çeşitli derneklerin, Madam Mitterrand ve Jose Bove’nin de içinde bulunduğu bir delegasyon, daha önce gidip bu dram"n yaşand"ğ" kamp" ziyaret etmişti. Daha o günlerde delegasyon, bar"nacak yerleri olmayan bu insanlar"n gelecekte potansiyel suçlu haline gelebileceklerine işaret etmişti.

İnsanl k d ş koşullar Fransa devletinin y"llard"r her hangi bir statü vermediği mülteciler, bugün de insanl"k d"ş" koşullarda yaş"yor. Günlük besin ihtiyaçlar" sadece SALAM isimli dernek taraf"ndan karş"lan"yor ve polis taraf"ndan potansiyel suçlu muamelesi görüyorlar. Kendi kaderlerine terkedilen mülteciler, sokaktan toplad"klar"yla yaşamlar"n" sürdürmeye çal"ş"yorlar. En son meydana gelen kavgada, yaral" say"s"n"n fazlal"ğ" karanl"k içinde olan mültecilerin istif halinde yaşad"klar" hangar"n koşullar"ndan kaynaklan"yor. Devlet sorunun çözümü yerine onlar" k"ş"n soğuğuna terkediyor. T"pk" Onuncu Paris’in parklar"nda yaşayan diğer mülteciler gibi…

Ü

N

D

E

Y"l"n son zirvesi Y›l›n son AB liderler zirvesi 14-15 Aral›k’ta yap›ld›. Zirvenin ana gündem konular›; geniflleme, AB Anayasas› ve yeni göç politikalar›yd›. Y"l"n son AB liderler zirvesi 14-15 Aral k’ta yap"ld". Zirvenin ana gündem konular"; genişleme, AB Anayasas ve yeni göç politikalar"yd". Yeni y"lda dönem başkanl"ğ"n" Alman-

ya’n"n devralacağ" AB, diken üstünde hareket etmek durumunda kalacak. “Genişlesek de mi sermaye birikim ağ n güçlendirsek, ‘evin

içini temizlesek’de mi, egemenliği ‘çekirdek güç’te toplasak?..” gerilimi bu zirvede daha aç"k biçimlerde yaşand". ‘Evin içini temizleme’ kapsam"nda, neo liberal yeniden yap"land"rman"n

resmi belgesi olan AB Anayasas"’n"n Fransa ve Hollanda halk"n"n ‘HAYIR’ ç"k"ş"na çarpmas" engelinden kurtulmak da var. Göçmen emeği sömürüsün-

her 8 kifliden biri yoksul. 2004 y›l›nda 10 milyon 600 bin kifli yoksulluk s›n›r› alt›nda yaflad›. Dünyan"n en zengin ülkelerinden kabul edilen Almanya’da, son y"llarda yoksulluk tart"şmas" sürekli gündemde. Alman devleti, halk"n s"rt"na yüklediği “tasarruf” ad" alt"ndaki reform paketleriyle halk" yoksulluğa itti. Almanlar, kendi ülkelerinde gelecek umutlar" kalmad"ğ" için ülkelerini terk ediyorlar. Sosyal Yard m Kuruluşlar n n ve Kiliselerin günde bir öğün yemek dağ"tt"ğ" binalardaki kuyruklar her geçen gün uzuyor.

yoksullar"n yüzde 43’ünü işsizlerin oluşturduğu, bunlar"n da yüzde 8’inin yüksek okul mezunu olduğu belirtildi. Yoksulluk Türkiyeli göçmenler aras"nda ortalama yüzde 18, 1 milyon 700 bin dolay"nda olurken, baz" bölgelerde yüzde 47’ye kadar yükseliyor. 2006 y"l"nda yoksulluğun daha da artt"ğ" tahmin ediliyor. Berlin’deki Federal İstatistik Bürosu Başkan Yard mc s Walter Rademacher, “Almanya’da hayat n nimetlerinin baz lar na kapal ” dedi.

Bu üç ana başl"k üzerinden gündeme gelen tart"şmalar, belirlenen politikalar, bir tarafta emperyalist ittifak"n yaşad"ğ" iç s"k"şma, çelişki ve çatallanma noktalar"n" gösterdi. Diğer taraftan emekçilerin yaşamalanlar"n" daraltan hareket planlar"nda, 2006’da atamad"klar" ad"mlar" 2007’de hep birlikte yeniden atmaya soyundular"n"n işaretini verdi. Fakat karş" karş"ya olduklar" ve giderek tepki birikimlerinin farkl" biçimlerde harekete geçtiği işçi ve emekçilerin barikat" karş"s"nda zorland"klar" da aç"k. İşçi ve emekçilerin, göçmenlerin üzerlerine gelen sorunlar ekseninde eylemli tepki ve k"p"rdanmalar"n, kartopu misali büyüme tehlikesi karş"s"nda s"k"şmalar"n"n keskinleşeceği bir 2007 yaşamalar" kaç"n"lmazd"r.

Sorumlusu sistemdir! Almanya’da yoksulluğun bu kadar yükselmesinde, özellikle 2004 y"l"nda getirilen sosyal y"k"m yasalar"n"n, üretimin esnekleştirilmesinin ve fabrikalar"n doğu ülkelerine kayd"r"lmas"n"n büyük etkisi var. İnsanlar"n al"m gücünün azalmas", gelecek kayg"s"n"n yan"nda dilenciliği, düşkünlüğü ve yozlaşmay" da beraberinde getiriyor. Bir zamanlar “umut kap"s"” olarak bak"lan, refah düzeyinin yüksek olduğu Almanya’da, art"k insanlar sokaklarda şişe toplayarak, çöplerde yiyecek arayarak, dilencilik yaparak kar"nlar"n" doyurmaya çal"ş"yorlar. YD/ Köln

* Danimarkal 12 yazar “Art"k itiraz etmenin s"ras" geldi” başl ğ yla bir araya gelerek, ülkede yaşayan az nl klar n aşağ lanmas na son verilmesini istedi. * AB, silahlanma alandaki rekabet gücünü artt rmak için 100 milyar euro’luk ek kaynağa gereksinim duyduğunu aç klad . Yat r mlar n 2025 y l na kadar yüzde 300’leri bulacağ öngörüldü. * Alman vatandaşl"ğ"na geçmek isteyen göçmenlere “vicdan testi” uygulanmaya başlad . * AB Ülkeleri D şişleri Bakanlar toplant s ndan, “güvenli ülkeler” listesi haz rlama karar ç kt . Bu listeye giren ülkelerden siyasi neden ile gerçekleştirilecek başvurular geçerli say lmayacak.

Şubat 2006 * Önce Türkiye, Ukrayna ve Romanya’y sarsan, ard ndan Orta Asya ve Afrika ülkelerinde görülen H5N1 virüsü, Avrupa’ya da yay ld . Göçmen kuşlar üzerinden yay lan ve insanlar n can n alan virüs, tekelleri pazar derdine düşürdü.

* Fransa’da CPE yasas na karş üniversite ve lise öğrencilerin başlatt ğ eğlemlere işçi ve emekçiler destek verdi. 1 günlük genel grev yap ld ve gösterilere 3 milyon kişi kat ld . Direnişler sonuç verdi ve yasa geri çekildi!

Nisan 2006 * Etiyopyal 37 yaş ndaki mühendis Ermyas M., 16 Nisan’da Potsdam’da uğrad ğ rkç sald r dan sonra komadan ç kamad . Irkç sald r ya karş eylemler yap ld . * Almanya’da 18-25 yaş aras genç işsizler, 1 Nisan’dan itibaren ailelerinin evlerinde ikamet etmek mecburiyetinde b rak ld ve işsizlik paralar düşürüldü. Yasa, İşsizlik Paras II uygulamas dahilinde olan birçok insan n haklar nda k s tlamalar getirdi.

May s 2006 * 4. Avrupa Sosyal Forumu, Atina’da yap ld . Forum, İngiltere ve Fransa’da yap lanlardan farkl olarak, “daha kalabal"k, daha k"z"l ve daha militan” geçi. 6 May s günü gerçekleştirilen forum yürüyüşüne 80 ile 100 bin aras nda bir kat l m oldu. * Fransa’da Ulusal İnsan Haklar Dan şma Komisyonu’nun yapt ğ araşt rman n sonuçlar nda, her üç Frans z’dan birinin kendisini aç ktan rkç olarak tan mlad ğ ortaya ç kt . Bunlar n say s , bir önceki y la göre, yüzde 8 oran nda artt .

Haziran 2006

Donkişot çocuklar eylemde

Dayan şma ve ortak tav r

Ocak 2006

Mart 2006

Sekiz kişiden biri yoksul!

Yaz aylar"nda S n r Tan mayan Doktorlar kurumu taraf"ndan verilen çad"rlarda, kendilerine bar"nak seçtikleri kanal boyunda s"ralanmalar"n" sindiremeyen Sarkozy, birkaç kez operasyon düzenlettirse de başar"l" olamad". Bunun üzerine evsizlerin aras"nda dayan"şma ruhu gelişti. Devletin sald"r"lar"na karş" ortak yaşam" planlayarak ortak tav"r almaya başlad"lar. Geçen aylarda dernekleşerek sokakta yaşamay" reddedip lojman taleplerini dile getirdiler. Evsizlerin sorununu görmezden gelen devletin, kanal kenar"nda yaşayan 200 kişiyi “berduşlar, ayyaşlar” olarak lanse etmesine tepki de gecikmeden geldi. Evsizlerin ve kağ"ts"zlar"n oluşturduğu inisiyatif, çeşitli gösteriler düzenliyerek sorunu

Avrupa’da neler oldu?

S k şmalar keskinleşiyor

Federal İstatistik Dairesi’nin verilerine göre, her 8 kişiden biri yoksul. 2004 y"l"nda 10 milyon 600 bin kişi yoksulluk s"n"r" alt"nda yaşad". Bu da 2004 y"l"nda 82 milyonluk nüfusun yüzde 13’ünün yoksul olduğunu ortaya koyuyor. Bunlar"n 1 milyon 700 bininin çocuklar olduğu belirtildi. Söz konusu araşt"rmada,

Yoksulluk, kapitalizmin yüzkaras"! 21.yy’da çeşitli kurumlar"n meydanlarda dağ"tt"ğ" bir tas çorbaya muhtaç hale getirilen büyük insanl"ğ"n hali ac"nacak durumda. Paris’in gözde semtlerinden Kanal St.Martin’de s"ralanan çad"rlarda yaşamak zorunda b"rak"lan yüzlerce insan, k"ş koşullar"nda yaşam savaş" vermekte.

2006 Panorama

de, nitelikli iş gücünü esas alan, bunun d"ş"nda kalan kesimler üzerinde mutlak kontrol sağlamay içeren “yeni göçmen politikas ”n"n işletilmesi de var.

İşsizler sefalet s"n"r"nda! Federal ‹statistik Dairesi’nin verilerine göre,

3 Dünya

M

topluma taş"maya kararl" olduğunu vurgulad".

Açl k grevindeler… Kanal kenar"nda yaşayanlar"n kurduğu Donkişot Çocuklar Derneği kurucusu Augustin Legrand ve Pascal Oumakhlouf’nin başlad"klar" açl"k grevinin bas"na yans"mas"yla devlet, dikkatlerini tekrar St.Martin kanal"na çevirdi. Tv bültenlerinde iyice dram-

Açl"k grevinin amac"n" dile getiren Augustin Legrand “Bu mevsimlerde her y l onlarca insan sokakta kald ğ için soğukta donarak ölmekte. Bu, Fransa’n n ay b d r. İlle de insanlar n ölmesi isteniyorsa, biz de açl k grevi yaparak karş ç k yoruz.”dedi. Birkaç gündür başlad"klar" açl"k grevine çeşitli kurumlar ve medya ilgi gösterek dayan"şma ağ" oluşturmaya çal"ş"yor. Bas"n"n ilgi göstermesiyle birlikte,

* Yunanistan’da da öğrenciler eğitimin özelleştirilmesine karş ülke çap nda kitlesel ve militan eylemler düzenledi. İşgaller tüm ülkeye yay ld ve üniversitelerin yüzde 80’i işgal edildi.

Temmuz 2006 * Londra’da Brezilyal elektrikçi Jean Charles de Menezes, trene yetişmek için koşarken “dur” ihtar na uymad ğ için öldürüld. Polis onu, “kaçmaya çal"şan silahl" terörist” ilan etti.

Ağustos 2006 * Almanya’da Hitler’den sonraki ikinci adam olan Rudolf Hess’i ölüm y ldönümünde anmak isteyen Neo-Naziler çeşitli şehirlerde yürüyüş düzenlemek istediler. Nürnberg’de ve Berlin’de toplanan Naziler ile Anti-faşistler aras nda çat şma ç kt .

Eylül 2006 * Almanya’da koalisyon hükümeti, uzun süredir tart ş lan Sağl k Reformu Tasar s üzerinde uzlaşt . Sağl k reformu ile tüm sağl k harcamalar n n kesilen prim ve ilerde uygulanacak özel vergiler yoluyla teminine gidiliyor. İşsizler ve düşük ücretli işlerde çal şanlar neredeyse sağl k hizmeti alamaz duruma getirildi. * İsviçre’de yap lan referandumla göçmenleri uyruklar na göre ay ran Yabanc lar ve İltica Yasas kabul edildi. Yeni yasadan 700 bin kişi, yani göçmenlerin yüzde 40’ etkilendi. laşt"r"lan evsizlerin sorunu, şimdiden seçim malzemesi yap"larak geçiştirilmeye çal"ş"l"yor. Ailelerin, yaşl"lar"n, okul çağ"ndaki çocuklar"n yaşam"n" sürdürmeye devam ettiği kanal kenar"nda gemilerle tur düzenleyen turistlerin şaşk"n bak"şlar"na rağmen yaşam devam etmekte.

Kamu Bakanl"ğ" evsizlerle görüşmeyi kabul etmek zorunda kald".Yap"lan görüşmeden sonuç alamayan evsizler, açl"k grevini yayg"nlaşt"rarak grevci say"s"n" 5’e ç"kartt". Donkişot Çocuklar" Derneği, kenetlenerek kazanmaya kararl" olduklar"n" dile getirdi... YD/ Paris

Ekim 2004 * Bild gazetesinin, elinde kafatas yla s r tan Alman askerlerinin pozlar n manşetine taş mas yla büyük tart şmalar yaşand . Daha önce ABD ve İngiliz askerlerinin bas na yans yan fotolar yla tan şt ğ m z bu kirli savaş manzaralar n n üstü, iki askerin göstermelik olarak yarg lanmas yle örtüldü.


Yaflanacak

Dünya 4

2006 Panorama Dünya’da neler oldu? Ocak 2006 * ABD Merkezi Haberalma Teşkilat ’n n (CIA) dünyan n birçok yerinde gizli işkence merkezlerinin olduğu ve buralarda Avrupa da dahil bir çok ülkeden “terörle mücadele” gerekçesiyle insanlar kaç r p işkenceden geçirdiği ortaya ç kt . * Filistin seçimlerini Hamas, aç k farkla kazand . AB ülkeler Filistin’e ambargo uygulayacaklar n aç klad .

Şubat 2006

D

lar›n›n direnifli ile k›r›lmaya u¤rad›.

Bölge halklar"n"n ve direniş dinamiklerinin hedefi durumunda olan, kay"p say"s" katlanarak artan emperyalist güçler, “kontrol” istemlerini yerine getiremez durumdalar.

Tam bir güvenlik paranoyas" yaş"yorlar. İşgalci asker say"s"n" art"rma ya da azaltma tart"şmalar"n"n her biri bölge halklar"n"n düşman"-hedefi olmaktan kurtulmaya dönüktür. Tezgahlay"p uygulamaya koyduklar" kanl" iç savaş sahnelerinde “hakem” rolüne bürünme hesaplar"ndalar. Lübnan’daki

* ABD’de 1 May s’ta milyonlarca göçmen, ülke çap nda iş b rakarak alanlara ç kt . Devletin göçmenle yönelik hak gasplar n ve k s lamalar protesto ettiler.

* ABD Afganistan’da ki hava sald r lar n artt rd . Ülkedeki NATO askeri gücü art r ld .

Ağustos 2006 * New Orleans, Louisiana, Mississippi ve Alabama gibi Amerika’n n en yoksul eyaletlerinde Katrina kas rgas nedeniyle binlerce yoksul emekçi öldü, onbinlercesi evsiz, elektriksiz, susuz, telefonsuz kald . Kas rgadan kurtulabilenler jeneratör bulunmad ğ için hastanelerde öldü.

gelişmeler, iktidar kap"şmalar", Filistin’de t"rmand"r"lan çat"şmalar, Afganistan’da yaşananlar buna işaret ediyor.

* Macaristan’da başbakan n halka yalan söylediklerini itiraf ettiği bir bant kayd n n televizyonlarda yay nlanmas ndan sonra başlayan protesto gösterileri, uzun süre devam etti. Göstericilerin aş r milliyetçi Arpad Hükümdarl ğ bayrağ n taş d ğ görüldü.

Kas m 2006 * New York’ta yüzlerce insan, polisin silahs z üç siyah n üzerine 50 kurşun boşaltmas n protesto etti. Sean Bell olay yerinde ölürken, diğer iki siyah ağ r yaral olarak hastaneye kald r ld . * NATO, Letonya’n n başkenti Riga’da topland . Yap lan zirvede, NATO bünyesinde son 6 ayd r tart ş ld ğ söylenen “Kapsaml" Siyasi Yönerge” onaylanarak kamuoyuna aç kland . Savaş zirvesi, stratejik içerikli bu yönerge d ş ndaki bir dizi başka kararla birlikte NATO’nun “dünya jandarmal"ğ"”n resmileştirdi.

Araşt"rma kuruluşu Gallup, yolsuzluk konusunda 101 ülkeyi kapsayan bir araşt"rma yapt".

Finlandiya yönetimi, vatandaşlar"nca yolsuzluğun en asgari düzeyde olduğuna inan"lan ve

Ankete kat"lanlara, kendi ülkelerinde yolsuzluğun hangi düzeyde olduğu soruldu. Ankete her ülkede binden fazla yetişkine, “Yaşad ğ n z ülkede devlet kadrolar ndaki yolsuzluk ne kadar yayg n ve bunun ekonomiye yans mas ne ölçüde?” sorusu yöneltildi. Listede yer alan ülkelerin vatandaşlar"n"n neredeyse dörtte üçü, bu soruya “Ülkemde yolsuzluğun yayg n olduğuna inan yorum,” yan"t"n" verdi. Araşt"rma sonuçlar"na göre

özgürlükler konusunda en çok güven duyulan ülke olarak listenin en baş"nda yer ald". Listenin sonunda ise Litvanya bulunuyor. Almanya ise bu s"ralamada Afganistan ve Brezilya’dan daha kötü bir konumda, 48. s"rada yer al"yor. Türkiye de listede, Portekiz ve Srilanka’dan sonra 64. s"rada. ‘Gallup Yolsuzluk Endeksi’ ad" alt"nda yay"mlanan raporda ayr"ca, insanlar"n ne düzeyde özgür olduklar"na inanmalar"yla devlete olan güven aras"nda

“Sert” olmad , “yumuşak” vuruş ABD sermayesinin şahin kanad" Neo-conlar, BM-NATO gibi şemsiye örgütleri ve savaş ittifaklar"n" takmayarak, Büyük Ortadoğu Projesi kapsam"nda egemenliklerini pekiştirmek için Irak’a girmişlerdi. Kolay zafer kazanma ve rakip emperyalist devletlerin egemenlik alanlar"n" daraltarak onlar" bir hizaya çekme girişimleri, halklar"n öfke ve direnişi karş"s"nda yenilgiye uğrad". Şimdi tezgahlanan oyunlarla, bölgenin hassasiyetleri kaş"narak iç savaşlar körükleniyor. Kendi gücüne dayal" “sert” vuruş, bölge halklar"n"n direnişi ile k"r"lmaya uğrad". İşgalin hedefi olan İran ve Suriye bugün bölgede k"şk"rt"lan iç savaşlar"n taraflar" konumuna getirilerek, Ortadoğu dörtlüsü olarak adland"r"lan ABD-BM-AB-Rusya kombinasyonunda “yumuşak” geçiş aray"şlar"na giriliyor.

CIA destekli darbe

Amerika’n"n uşağ" ve cellad" işkenceci katil Pinochet, geçtiğimiz günlerde öldü. Faşist katilin ölüm haberini duyan halk, sokaklara dökülüp kutlamalar yapt". Kimileri otomobillerinin klaksonlar"n" çalarak sevincini dile getirirken, kimileri ise sevinç ç"ğl"klar" att". Başkent Santiago’daki geleneksel gösteri yeri İtalya Meydan ’nda toplanan çoğu genç yüzlerce kişi de Şili bayraklar" sallarken, danslar etti ve şark"lar söyledi. “Bir ölünün arkas ndan sevinilir mi, kutlama yap l r m ?” diyeceksiniz belki. Eğer ölen Pinochet gibi bir faşist diktatörse nas"l yap"lmaz ki… O katil ki, Şili’de Halkç Devlet Başkan Salvador Allende’yi 1973’te CIA destekli kanl" bir darbeyle devirdikten sonra, 17 y l boyunca ülkeyi kana bulad". Onbinlerce kişiyi işkencehanelerden geçirdi ve muhalifleri kanl" yöntemlerle susturdu.

1973 y"l"nda Genelkurmay Başkanl ğ ’na getirildi Pinochet. 3 ay sonra, Şili’de başl"ca endüstriler ile yabanc" tekelleri kamulaşt"ran ve halkç" bir sosyal reform plan" uygulayan Allende’yi, CIA destekli kanl" bir darbeyle devirdi. Darbenin perde arkas"nda, Allende’nin başar"l" olmas"ndan ve diğer Latin Amerika ülkeleri için örnek oluşturmas"ndan endişe eden ABD vard". Şili Başkanl k Saray La Moneda’n"n darbeci güçler taraf"ndan kuşat"lmas"n"n ard"ndan makam"nda ölü bulunan Allende’nin intihar ettiğini öne sürdü diktatör Pinochet. Oysa ki katilleri taraf"ndan öldürülmüştü Allende. Pinochet, iktidar" kanl" darbeyle gasp etmesinin ard"ndan parlamentoyu fesih etti, tüm demokratik haklar" ask"ya ald", tüm siyasi faaliyetleri yasaklad", kendini devlet başkan" ilan etti. “Ülkeyi komünizmden kurtard ğ n ” iddia eden ABD destek-

Ekim 2006 * Oaxaca Halk Meclisi’nin (APPO) eyalet yönetimine karş giriştiği blokaj eylemleri sebebiyle, Meksika devleti yönetemediği Oaxaca’y federal polisin azg n sald r s ile işgal etti. Z rhl tanklar APPO barikatlar n yard ve yollar bedenleriyle kapayan kad n ve çocuklar n üzerine ilerledi. En az 50 kişi tutukland .

da 101 ülkeyi kapsayan bir araflt›rma yapt›. Anketre kat›lanlar›n neredeyse dörtte üçü, “Ülkemde yolsuzlu¤un yayg›n oldu¤una inan›yorum,” dedi.

nochet, geçti¤imiz günlerde öldü. Faflist katilin ölüm haberini duyan halk, sokaklara dökülüp kutlamalar yapt›.

* Nepal’de hükümet, Maocu gerilla hareketiyle geçici bir anayasa üzerinde uzlaşmaya vard . Geçici anayasa, 2007’nin Haziran ay nda yap lacak seçimler sonunçlan ncaya kadar geçerli olacak. Anayasa, tüm yetkinin başbakanl k kurumuna devrini, Kral Gyanendra’n n etkisiz hale getirilmesini öngörüyor.

* 2 İsrail askerinin esir al nmas n bahanesi ile İsrail, Lübnan’a sald rd . Binlerce insan öldürüldü, yüzbinlerce insan göç etti.

Araflt›rma kuruluflu Gallup, yolsuzluk konusun-

Amerika’n›n ufla¤› ve cellad› iflkenceci katil Pi-

Haziran 2006

* Futbolu b rakmak üzere Dünya Kupas ’na giden Zidane, kendisine “terörist” diyen ve sürekli küfreden Materrazi’nin kalbinin üstüne kafa att ve k rm z kartla noktalad futbol hayat n . Zidan, maç n hemen ard ndan kendisine yüklenen, “çirkin veda” yorumu yapan herkese gururla, “Üzgünüm ama pişman değilim” dedi.

Yolsuzluk her yerde da doğru orant" var.

Kapitalizmin kaç n lmaz sonuçlar ndan biri Sonuçlar"n böyle ç"km"ş olmas" hiç şaş"rt"c" değil. Araşt"rma yap"lan her ülkede tarihinin değişik kesitlerinde bir çok yolsuzluk patlak vermiştir. Ayr"ca halktan insanlar"n büyük bir çoğunluğu devletin çeşitli kurumlar"nda işini yapt"rabilmek için rüşvet vermek zorunda kalm"şt"r. Yolsuzluklar ve rüşvet, kapitalist devletin kaç"n"lmaz sonuçlar"ndan biri. Devlet ayg"t"n" elinde tutan s"n"f"n mensuplar" daha fazla kar ve daha fazla egemenlik ad"na her yolu mübah görmektedirler. Bu yüzden yolsuzlular da yasalarca yasaklansa dahi ortadan kalkmamaktad"r. Çünkü onu doğuran koşullar her zaman bulunmaktad"r. Kolay yoldan emek harcamadan, başkalar"n"n emeğini sömürerek yaşamak, asalak s"n"f olan burjuvazinin işidir. Yolsuzluklar kolay yoldan vurgun yapman"n diğer bir biçimi olduğu için yayg"nca yap"lmaktad"r. Yolsuzluklar"n, rüşvetin, adam kay"rmacan"n kalkmas", ancak bunlar" yaratan koşullar"n ortadan kald"r"lmas" ile mümkün olabilir. Bu koşullar" sağlayan kapitalizmdir. Kapitalizm tamamen ortadan kalk"nca, her türlü ayr"mc"l"kla birlikte yolsuzluk da rüşvet de ortadan kald"r"lacakt"r.

Pinochet’i nas"l bilirdiniz?..

* 600 bin lise öğrencisinin başlatt ğ okul işgalleri, aileler, öğretmenler ve üniversitelilerin de desteği ile geniş bir toplumsal karakter kazand . Şilide son 40 y lda yaşanan en büyük eylem dalgas .

Temmuz 2006

A

İşgal tutmad iç savaş

Mart 2006

May s 2006

Y

Kendi gücüne dayal› “sert” vurufl, bölge halk-

* Guantanamo’da sorgusuz sualsiz y llard r gözlat nda tutulan yaklaş k 490 tutukludan 200’ünün, mahkemeye ç kar lma talebiyle başlatt ğ açl k grevine müdahale edildi.

* 4. Dünya Su Forumu Meksika’n n başkenti Meksiko’da 120 ülkeden 11 bin delegenin kat l m yla yap ld . Dünya nüfusunun yaklaş k 1/3’ünün su s k nt s çektiği, her gün 3 bin 900 çocuğun susuzluktan ya da kirli sudan kaynaklanan hastal klar yüzünden öldüğü aç kland .

N

Batakl ktaki ç rp nmalar

* Irak’ta Emperyalist işgalcilere karş direniş odaklar ndan biri olan Samarra’da, Şii’lerin kutsal gördükleri, Askeriye Camii bombaland . Ard ndan başlayan olaylarda 168 cami kundakland . İki gün içerisinde 130 insan öldürüldü.

* ABD’nin Irak işgali 3. y l na girdi. 3 y ll k kirli savaş n Irak halk na blançosu 100 bini aşk n ölüm, 216 işkence merkezli cezaevleri, 300 bin tutuklu, onbinlerce tecavüz ve üç y ll k cehenem yaşam oldu.

Ü

Dünyan›n sokaklar› Ahmet Vural

Bu fotoğraflar insana, herkese, her şeyi bütün ç"plakl"ğ"yla anlatmakta. Yüreğinde az"c"k sevgi taş"yanlar"n içini ac"t"p öfkelendirmemesi düşünülemez. Fotoğraflar şimşek gibi çarpt" yüzüme, böylesi korkunç, insani hiç bir değerin kalmad"ğ" bir dünyada yaşamak meğer ne zormuş!.. “Kara Afrika’n n yazg s ” olarak sunulan açl"k ve sefaletin de ötesinde bir görüntü bu. Hayvan"n bacaklar"ndan tutunup bir parça d"şk"dan beslenmeye çal"şan çocuğun boş çabalar"!.. Ya da kucağ"nda kurumuş evlad"n"n bedenine nefretle bakan annenin çaresizliği!.. Bunlar,

kulaklar"n zar"n" patlatacak 2006’n"n ç"ğl"ğ".

Ç ğl klar… Dünya halklar", 2006’da birçok ç"ğl"klara tan"k oldu. Irak’da misafir odas"na emperyalizmin askerlerinin att"ğ" bombayla yok olan ailenin dram", modern Avrupa’n"n göbeğinde tecavüze uğrayan dört Türk kad"n"n sahipsiz kal"ş"n"n utanc" gibi. Yoksulluğun zirvede olduğu ülkelerden umut yolculuğuna ç"k"p da esrarengiz biçimde alabora olan gemilerde yaşam"n" okyanus derinliklerinde yitiren

li faşist diktatör, yaklaş"k 30 bin kişiyi işkenceden geçirdi, binlercesi bu işkencehanelerde yaşam"n" yitirdi. Katledilen devrimcilerin cesetleri helikopterlerle okyanusa at"ld". “Ölüm Karavan ” adl" özel bir askeri manga, ülkeyi kar"ş kar"ş dola-

şarak muhalifleri tutuklad" ve başkent Santiago’daki Ulusal Stadyum’a götürerek, işkenceden geçirdi. Ulusal Stadyum’da katledilen binlerce Şilili devrimci ise, ülkenin yasakl" alan" Atacama Çölü’ne gömüldü ya da askeri helikopterlerle okyanusa at"ld". 1988 y"l"nda yap"lan referandumda cunta rejiminden kurtulmak isteyen Şili halk", General Augusto Pinochet diktatörlüğünün sürmemesi yönünde oy kulland". Pinochet, 1990’da

istemeye istemeye Devlet Başkanl ğ ’n" devretti ama, 1998’e dek Genelkurmay Başkanl"ğ"’n" sürdürdü. 1998’de Genelkurmay Başkanl"ğ"’ndan da ayr"lan, ancak birkaç gün sonra kendini “Ömür boyu senatör” olarak atayan Şili diktatörü, ayn" y"l gittiği İngiltere’de, İspanyol yarg"ç Baltasar Garzon’un başvurusuyla bir y"ldan fazla ev hapsinde kald". Ülkesine döndükten sonra da hakk"nda çok say"da dava aç"ld". Zaman zaman göz hapsine al"nd". Ancak sağl"k durumunun duruşmaya ç"kamayacak kadar kötü olduğu bahanesiyle hiçbir zaman mahkeme karş"s"na ç"kmad" ve yarg"lanmaktan kurtuldu.

Pinochet’in yabanc bankalarda yüz milyon dolar aşk n serveti bulunuyor.. Bir katil daha öldü, halklar"n en büyük üzüntüsü bu kanl" katilin halk taraf"ndan yarg"lanamadan kendi eceliyle ölmüş olmas"nad"r. Türkiye’nin Pinochet’i Faşist Kenan Evren’in sonu umar"z böyle olmaz. Halk taraf"ndan yarg"lanarak işlediği suçlar"n hesab" sorulur…

Gözüme ilişen fotoğraflar yüzlerce insan"n ç"rp"n"şlar" sarsmal" bizi derinden. Doğan"n dengesini alt üst eden küresel "s"nma, nükleer denemeler, doğal kaynaklar" emperyalist amaç için hovardaca kullanan tekellerin açt"ğ" tahribat kimi bölgeleri yaşanmaz hale getirdi. Toplumu ahlaks"zl"ğa sürükleyen burjuvazi, fuhuşu meşrulaşt"rarak yoksullar" burjuvalara meze olarak sunmada gözünü k"rpmamakta. Lakin fotoğraflar"n karş"s"na geçip hay"flan"p durmak, “yüreğim kan ağlad ” deyip, baş"n" sağa-sola sallamak çare değil art"k. 2006, dengelerin bozulduğu, kazan"lm"ş haklar"n elimizden teker teker al"nd"ğ", sald"r"lar"n

önünün arkas"n"n kesilmediği, insanlar"n düşkünleştirildiği bir o kadarda duyars"zlaşt"r"ld"ğ", tarihe “kay p y l” olarak geçti.

Zulmü rüzgarlara savural m! Ama küçük de olsa bölgesel başkald"r"n"n hissedildiği, bir k"tada yükselen direnişin bir başka k"taya esin kaynağ" olduğu, gizlice mayalanan öfkenin patlamaya dönüşeceği yatakl"ğ" da yapt". 2006’n"n sokaklar"nda biriken güç Endonozya, Meksika, Fransa, Belçika, Almanya sendikal ihanetler yaşasa da yine hiçbir şeyin eskisi gibi gitmeyeceğinin mesaj"n" da verdi. Meksikal emekçilerin geleceklerini

savunmak için başlatt"ğ" direniş, başkent kap"lar"nda yank"land". 2007, bir önceki y"l"n gelişmeleri üzerinden yükselecek. Ne Papa’n"n boş bar"ş z"rvalamalar" ne de emperyalistlerin “demokrasi tahsis ediyorum” iki yüzlülükleri…. Her şey gün gibi ortada. Bedenlerimiz sömürülüp işe yaramaz hale gelince bir kenara at"lmaktay"z, öyleyse beyinlerimize oynamalar"na karş" savaşal"m. Dünyan"n sokaklar" kan revan içinde… Kan üzerinde yükselen imparatorluklar" y"kmak mümkün! Yeter ki enerjimizi ve gücümüzü s"n"rs"z, sak"nmas"z sunabilelim. 2007’de hep birlikte zulmü rüzgarlara savural"m...


Yaflanacak

E

Sendikal Forum

CGT • DGB • BGMEA • COSATU • KCTU • GSEE • COBAS

R za Doğan

Yeni y lda yeni umutlar

Toplum olarak, birey olarak her yeni y"la yeni umutlarla giriyoruz. İnsanlar"n birey olarak beklentileri fark"d"r ama toplum olarak da ortak beklentilerimiz, umutlar"m"z var. Yeni y"l, y"llard"r istenilen ama gerçekleşmeyen özlemlere, beklentilere yeni bir umuttur. Yoksul emekçilerin önemli bir bölümü, “tüm ekonomik s k nt lardan kurtulurum” umuduyla bir veya birkaç tane “milli piyango” bileti al"r. At yar"ş", loto oynar. Diğer oyunlarda, y"lbaş" çekilişlerinde şans"n" dener. Genelikle de ya bir ya da iki numarayla kaybeder. Böylelikle daha yeni y"l"n baş"nda tüm hayaller y"k"l"r. Umutlar bir dahaki yeni y"la kal"r. Kapitalist sistem, bireylere bireysel kurtuluşu empoze eder. S"n"f bilincinden yoksun, politize olmam"ş emekçilerin önemli bir bölümü, bu masallara başlang"çta inan"r ama süreç içinde çal"şarak asla zengin olunamayacağ"n" yaşad"ğ" ekonomik s"k"nt"lardan anlar ve s"n"f bilinci k"v"lc"mlar" çakmaya başlar. Bireysel kurtuluş çabalar"n"n yerini toplumsal aray"şlar al"yor. İnsanlar umutsuz yaşayam"yor. Umudun bittiği yerde, yaşam da bitiyor. Ya da yiten bir umudun yerini yeni bir umut al"yor.

Yeniyi kurmak için

Dünyada geçirdiğimiz son otuz y"lda, geniş emekçi y"ğ"nlar"n dünyay" sosyalizmle özgürleştirme umutlar"nda önemli k"r"lmalar oldu. Sovyet ve Çin merkezli sosyalizmin çözülüşü, bunda etkili oldu. Kuşkusuz bu ülkelerdeki k"r"lma, tüm dünya işçi s"n"f" hareketini etkiledi ama onlar" sosyalizm hedefinden vazgeçirmedi. Diğer yandan sosyalizimin dünyada genel olarak çözülüşü ile yap"lan hatalar da önemli ölçüde ortaya ç"km"ş oldu. Ne var ki dünya işçi s"n"f" hareketi ve sosyalizmin sorunlar", 2007’ye girdiğimiz bu y"lda da çözüm aray"ş"na devam ediyor. Y"k"lan bir binanin yeniden sağlam ve bir daha y"k"lmamak üzere inşa edilmesi için, her şeyden önce y"k"lma nedenlerinin çok iyi bir şekilde analiz edilmesi gerekiyor. Bunun için her şeyden önce, ufuk darl"ğ"n"n aş"lmas" çok önemli. Sosyalizimi savunmak ad"na işçi s"n"f" ve emekçi y"ğ"nlar"n hareketinden kopmak, gerçekte bilimsel sosyalizimden de kopuştur. Oysa bilimsel sosyalizmin bir dogma, bir şablon olmad"ğ", ilk olarak onun kurucular" Marx ve Engles taraf"ndan dile getirilmişti. Sosyalist hareket kendini aşamad"ğ", yenileyemediği ölçüde, dogmatiklikten kurtulamaz. Şablon halindeki programlar ve stratejilerle emekçi y"ğ"nlar"n mücadelesinin gerisine düşülmüştür. Sorunun can al"c" yönü budur. Buradan başlamak gerekiyor. İşçi s"n"f" hareketinin belini yeniden doğrultmas" ve kendi ayaklar" üzerinede yere sağlam basmas"n"n ancak böyle sağlanabilir.

Özgürleşme tutkusu

Her şeye karş"n, buradan tümüyle karamsar bir tablo ç"karmamak gerekir. 2006 y"l"nda dünyada emekçi ve yoksul halklar"n güçlü anti emperyalist, anti liberal mücadelesine tan"k olduk. Bu hareket, dipten gelen bir dalgan"n d"şa vurumudur. Toplumlarda güçlü bir özgürleşme tutkusu var oldukça, onu gerçekleştirme umudu da yok olmayacakt"r. 2007 y"l"n"n, sömürünün olmad"ğ", s"nfs"z ve özgür bir dünyaya bir ad"m daha yaklaşt"ğ"m"z bir y"l olmas"n" diliyorum.

M

E

K

D

Ü

N

Y

A

S

Goodyear grevi ve ABD ordusu Humvee araçlar›na lastik üreten Goodyear firmas›n›n Irak ve Afganistan’daki fabrikalar›nda da iflçilerin greve gitmesiyle firma, askeriyenin ihtiyaclar›n› karfl›layamaz duruma geldi. ABD ve Kanada’da bulunan 12 Goodyear fabrikas"nda 5 Ekim’den bu yana Birleşik Çelik İşçileri Sendikas ’n"n çağr"s"yla 15 bin işçi grevde. Grev nedeniyle Humvee lastiklerinin üretimi yüzde 35 oran"nda düştü. Humvee araçlar"na lastik üreten Goodyear firmas"n"n Irak ve Afganistan’daki fabrikalar"nda da işçilerin greve gitmesiyle firma, askeriyenin ihtiyaclar"n" karş"layamaz duruma geldi. Ordunun, 2,5 ayd"r Kansas’taki Goodyear Tire & Rubber fabrikas"n"n grevdeki 200 işçisini işelerine dönmeye zorlamak için, Taft-Hartley Yasas çerçevesinde kararname ç"kartmaya çal"şt"ğ" ortaya ç"kt".

Ordunun lastik hassasiyetinin yaln"zca Humvee’ler değil, bir dizi başka askeri araç ve savaş uçaklar" için de kritik olduğu vurgulanm"şt".

Financial Times gazetesinde, ordunun grevdeki işçilere karş" önlem almaya çal"şt"ğ" haberinin ç"kmas"ndan birkaç gün sonra, sendika ve patronlar ikinci kez masaya oturdu. 16 Aral k’ta ABD ve Kanada’da grevde olan işçilerle dayan"şmak amac"yla ABD’nin 100 şehrinde eylemler yap"ld".

* Almanya’n n Nürnberg kentindeki AEG fabrikas nda çal şan işçiler, ptronlar n 2007 y l nda fabrikay kapatma ve baz bölümlerini Polonya’ya taş ma karar dan dolay süresiz greve ç kt .

Şubat 2006

Mart 2006

kümetinin ç›karmay› planlad›¤› yeni iflsizlik sigortas›na karfl›, memurlardan sonra iflçiler de sokaklardayd›. nin kat"l"m"yla gerçekleşen gösteriye baz" sanatç"lar da destek oldu. Gösteride şark"lar söylediler şiirler okudular.

“İşsizlerle işçileri karş karş ya getirmeyin” LO Genel Başkan Wanja Wedin, hükümetin işsizlerle işçileri karş" karş"ya getirme politikas" izlediğini söyledi ve bundan vazgeçilmesi çağr"s" yapt". Hükümetin işsizlik kasas"nda yapmaya çal"şt"ğ" değişikliklerle işçi ücretlerini aşağ"ya çekmeye niyetlendiğini söyleyen Wedin, bu politikaya karş" sonuna kadar mücadele edeceklerini belirtti. Sendika başkan" ve baz"

federasyonlar"n başkanlar" hükümetin işsizlik kasas"nda yapmak istediği değişikliği protesto etmek için toplanan 250 bin imzay" teslim etmek üzere Başbakanl"k binas"na gitiler. İkinci gösteri ise akşam saatlerinde yap"ld". İsveç İşçi Sendikalar" Konfederasyonu binas" önündeki meydanda toplanan 3 bini aşk"n kişi, burada yap"lan konuşmalar"n ard"ndan parlamento binas"na doğru yürüyüşe geçti. Ellerinde meşaleler taş"yan göstericiler, hükümetin politikalar"n" protesto eden pankartlar taş"d"lar ve sloganlar att"lar. Sendika yöneticilerinin konuşmalar"ndan sonra işçilerin siyasi greve gidilmesini isteyen sloganlar att"klar" gözlendi.

İtalyan bas"n"nda grev! NRW’de 2007’de işsiz say"s" artacak!

n"nda düşürülmesi öngörülüyor. Buna karş" İtalyan Gazeteciler Cemiyeti (FNSI), patronlar"n söz konusu önerilerinin kabul edilmez olduğunu, toplu sözleşmelerde gazeteciler için iş güvencesi talep ettiklerini ve serbest gazetecilik mesleğinin tan"nmas"n" istediklerini aç"klad"lar. Bunun için de üç günlük grev yapt"lar. FNSI, talepleri kabul edilmezse Ocak ay"nda tekrar greve gidecelerini aç"klad".

Koalisyon hükümetinin temel slogan" olan “Privat vor Staat” (özel devlet) hedefinin 2007’de halka yans"mas", işsizlik olacak. Hükümet, Kuzey Ren Westfalya’da hizmet sektöründe özelleştirmeye giderek 2007’de 10 bin işçiyi atma haz"rl"ğ"nda. Ver.di sendikas", 2007 Ocak ay"nda CDU ve FDP koalisyonundan oluşan hükümetin NRW’de işten ç"kartma planlar"n" teşhir etmek için Köln’de 100 bin bilidiri dağ"tt". İşçiler, tramvay ve metrolara bildirileri asarak halk" kendileriyle dayan"şmaya çağ"rd"lar. Koalisyonun bu plan"na karş" “Bölge Birlik İnsiyatifi” oluşturuldu. Bu insiyatifin içinde Deutschre Mieterbund Nordrhein-Westfalen ev. (DMB), Städte-und Gemeindebund NRW, Verband deutscher Verkehrsunternehmen e.V. (VDV) Landesgrupe NRW, Verband der Wohnungswirtschaft Rheinland-Westfalen e.V (VdW) ve Verband kommunaler Unternehmen e.V. (VKU) yer al"yor. Ver.di sendikas"n"n Köln İşçi Temsilciliği Başkan Peter Densborn, “Hükümet plan n uygulamakta kararl , direnişin genişliği ve haz rl klar buna denk olmal ” diyerek karar"n 2007’de protesto edilmeye devam edileceğini aç"klad".

Ocak 2006 * Almanya’da “1 euroluk iş” uygulamas yürürlürlüğe kondu. İşçiler aç kça kölece çal şmaya mahkum edildi.

* Bolkestein Direktifleri, Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda 14 Şubat’ta tart ş ld . Görüşmeler sürerken Parlamento önünde 25 AB ülkesinden yaklaş k 50 bin kişinin kat ld ğ kitlesel protesto gösterisi yap ld . Gösteri, Avrupa Sendikalar Konfederasyonu taraf ndan organize edildi.

‹sveç’te 4 sa¤ partiden kurulan koalisyon hü-

Medyada tekelleşmenin dorukta olduğu İtalya’da gazeteciler, toplu sözleşme hakk" için 3 gün gazete ç"karmayarak greve gittiler. İtalya’da bas"n çal"şanlar"n"n toplu sözleşmeleri, Şubat 2005 y"l"ndan bu yana yenilenmiyor. Bunun üzerine hükümet-medya patronlar" ile Gazeteciler Cemiyeti aras"nda yap"lan görüş-

2006 Panorama Emekçiler cephesinde neler oldu?

* İsviçre’de yoksullar n say s 1 milyon’a ulaşt ! Bu say 7,4 milyonluk İsviçre nüfusunun yüzde 14’üne denk geliyor.

Yeni işsizlik sigortas"

İsveç’te 4 sağ partiden kurulan koalisyon hükümetinin ç"karmay" planlad"ğ" yeni işsizlik sigortas"na karş", memurlardan sonra işçiler de sokaklardayd". İsveç İşçi Sendikalar Konfederasyonu’nun (LO) çağr"s"yla 24 şehirde onbinlerce işçi sokaktayd". Başkent Stockholm’da iki ayr" gösteri düzenlendi. Parlamento binas" önünde düzenlenen gösteriye inşaat işçileri iş b"rakarak çal"şma elbiseleriyle kat"ld"lar. 12 bin işçi-

5 Dünya

I

melerin Eylül 2006’da ç"kmaza girmesi üzerine, bas"n çal"şanlar" bir dizi eylem başlatt". Bas"n sektöründe yaşanan krizi aşmak için, medya patronlar" gevşek sözleşmelerle giderleri daha fazla kontrol etme hesab"n peşindeler. Medya sahiplerinin önerdiği yeni iş sözleşmesinde, çal"şanlar"n maaşlar"n"n yüzde 30 ora-

Gazetecilerden destek! Başta Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) olmak üzere, uluslararas" gazeteci örgütleri, İtalya’daki bas"n organlar" sahiplerinin, gazetecilerin çal"şma koşullar"yla iş haklar"na karş" tutumlar"n" kabul edilmez olarak tan"mlay"p, eylemleri desteklediklerini aç"klad"lar.

* Almanya’da kamu sektörü grevlerle kaynad . Başta hastaneler olmak üzere, temizlik işçileri, yol onar m çal şanlar , çocuk yuvalar nda çal şanlar, öğretim görevlileri, itfaiyeciler, polis sendikas üyeleri, kamu dairelerindeki memurlar, haklar n almak için eyleme ve greve ç kt lar. * Blair hükümetinin işçi karş t politikalar , emekçilerin tepkisiyle karş land . Belediye işçileri, bir günlük protesto greviyle, emeklilik sisteminde yap lan değişiklikleri protesto etti. Greve 1,5 milyon emekçi kat ld .

May s 2006 * Bangladeş’te, 24 May s’tan itibaren işçi s n f depremi yaşand ! Daka-Mimensing otoyolu boyunca yürüyen on binlerce işçi, tekstil fabrikalar n ve araçlar ateşe verdi. * 6 üniversiteye bağl hastahanenin hizmet bölümlerinde 13 Şubat’ta başlay p, yaklaş k 16 hafta süren Ver.di grevi kazan mla biti. Eyalet Maliye Bakan , taleplerin kabul edildiğini, TİS’i imzalamak için kendisine 1 Ocak 2007’ye kadar zaman tan nmas n istedi.

Haziran 2006 * Brezilya’da tar m reformu yap lmas n isteyen 300 kadar topraks z köylü parlamentoyu bast . Topraks zlar n parlamentoya girişi s ras nda ç kan arbedede 23 güvenlik görevlisinin yaraland .

Temmuz 2006 * Hindistan’ n Maharashtra eyaletinde banka faiz borclar n ödeyemeyen 35 çiftçi bir günde intihar etti. İntihar skandallar n n önüne geçmek için hükümet, göz boyama mahiyetinde bütçeden 815 milyon dolar ay rd .

Ağustos 2006 * Almanya’da 10 ile 15 bin aras nda doktor her gün dönüşümlü olarak greve ç kt . Ücretler ve çal şma koşullar nedeniyle patlak veren anlaşmazl k, yaklaş k 700 yerel yönetim kliniğinde çal şan 70 bin civar nda doktoru kaps yordu.

Eylül 2006 * ABD’nin Sacramento kentinde 8 bin çal şan, kent yönetiminin işçilerin sağl k harcamalar n 5 y ll k yeni toplu sözleşmenin d ş nda b rakmay önermesi üzerine greve ç kt . * Otomobil tekeli Ford, zarar ettiği gerekçesi ile 16 fabrikas n kapatacağ n , ilk etapta 14 bin kişiyi işten ç karacağ n ve 75 bin kişiyi önerdiği tazminatlarla ayr lmaya teşvik edeceğini aç klad .

Ekim 2006 * Haratz IV ve Agenda 2010 politikalar na karş Alman Sendikalar Birliği (DGB) merkezi 5 şehirde eylem düzenledi. Almanya genelinden 250 bin kişi kat ld .

Genel grev hayat" durdurdu Yunanistan’da hükümetin izledi¤i ekonomi politikas›n› protesto için genel grev yap›ld›.

Yunanistan İşçi Sendikalar Konfederasyonu (GSEE) ile Yunanistan Kamu Çal şanlar Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağr"s"yla, hükümetin izlediği ekonomi politikas"n" protesto etmek için yap"lan 1 günlük genel grev hayat" felç etti. Büyük kentlerde ulaş"m zaman zaman durma noktas"na geldi. Greve şehir içi ve şehirler aras" ulaş"mda çal"şan şoförler, kamu bankalar", elektrik ve su işleri daireleri ile PTT çal"şan-

lar" kat"ld". Olympic Hava Yollar çal"şanlar"n"n greve kat"lmas", iç hatlarda uçuş seferlerinin iptal edilmesine yol açt". Atina ile Pire kentlerinin de içinde bulunduğu Atika bölgesindeki devlet hastanelerinde çal"şan doktorlar da grevde yer ald". Eczaneler grev süresince kapal" kal"rken, hastanelerde yaln"zca güvenlik ve acil yard"m birimleri görev yapt". Yunan Devlet Televizyonu çal"şanlar" da 4 saatlik iş b"rakma eylemiyle greve destek verdi.

* Venezüella’da işçiler, ülkenin en büyük ikinci alkolsüz içecek tesisleri olan Coca Cola-Femsa fabrikas n ücretlerinin art r lmas ve eski çal şanlar için kabul edilen maaş zamm n n yürürlüğe girmesi için işgal etti. Üretim ve dağ t m işlerini tamamen durdurdu.

Aral k 2006 * VW işçilerinin örgütlü olduklar sendikalar n çağr s yla Belçika’da fabrikalar n kapat mas na karş 25 bin işçi ve emekçinin kat l m yla yürüyüş düzenlendi. Yürüyüşe Fransa, Almanya, İspanya, Hollanda, Lüksemburg, İngiltere, İtalya ve Portekiz’den gelen işçi ve sendika temsilcileri de kat ld .


Yaflanacak

Dünya 6

Y

A

A

L

E

R

Salak adam, ben bir erkeğim Fatma da nereden ç"kt"? Benim ad"m İsmail. Böyle şeyler delikanl"y" bozar! Hadi beni kar"mla kar"şt"rd"n diyelim. Sen ne kadar korkak bir adams"n. Benim kaç kat"m büyüklüğünde olmana rağmen bu bağ"r"ş da ne böyle? O korkunç sesin kesilmesiyle birlikte, sanki ben ona bir şey yapm"ş"m gibi beni kovalamaya başlad". İnan"n o kadar da dikkat ediyorum tabak, çanak bardak üzerinde dolaşmamaya çünkü bu dingilin kar"s" çok titiz. Bazen diyorum ki bu g"c"klar"n misafiri geldiğinde git ortalarda dolaş böylelikle utan"lacak duruma düşsünler. Ama yapam"yorum işte. Ne olursa olsun, ekmek yediğin tekneye kötü gözle bakmamak gerekir. Ben eve geldiğim ilk y"llar" hat"rl"yorum da ne güzeldi o günler. Rahmetli kay"nbabam

Dün gece yine ölümle burun buruna geldim. Kendime bir zarar geleceğinden değil ama kar"m Cemile ne yapar sonra? Biz akşam yemeğimizi genelde saat 11-12 gibi yerdik, ama ev sahiplerimizin misafiri geldiginden geç vakitlere kadar oturup yatmad"lar. Neyse ki konuklar"n gitmesiyle birlikte uykuya dald"lar. Bir süre ortal"ğ"n sakinleşmesini bekleyip, yiyecek toplamaya başlad"m. Bugün misafirler geldiği için menü çok zengindi. Pasta ve börek k"r"nt"lar"na bay"l"r"z. Her neyse ben nevaleyi toplarken birden mutfağ"n "ş"ğ" yand" ve “Aaaaaa! Karafatma!” diye bir ses duydum.

ve kay"nvalidem beni evlerine kabul etmişlerdi. O zamanlar rahattik, çünkü ev sahibimiz R za amca kördü. Bu sebeple evin her yerinde serbestçe dolaşabiliyorduk. Hatta R"za amcayla ayn" sofrada yemek yediğimiz günlerde oldu. Gerçi bizleri görebilseydi nas"l davran"rd" bilmem ama o hep yüreğimizde yaşayacak. R"za amcan"n durumu pek iyi say"lmazd", memur emeklisiydi. Bu ev de rahmetli kar"s"n"nm"ş, bu yüzden yiyecek konusunda bu kadar fazla seçeneğimiz yoktu. Ama daha mutlu ve huzurluyduk. R"za amca bir gün görünmez kazaya kurban gitti. Gerçi onun için bütün kazalar görünmezdi! R"za amcan"n toprağa verildiği gün biz de oradayd"k. Karş" komşusu Osman Zeki bey bize geldiğinde ceketini asm"şt". Biz de bunu f"rsat bilip ceketin cebine girdik. Ard"ndan

nerek cans"z bedenleri kağ"da sararak çöpe att". Sanki kendisi çok temizmiş gibi. Halbuki tuvaletten ç"kt"ktan sonra ellerini y"kamad"ğ"na defalarca şahit oldum! Şimdilerde kendine üzerinde rahmetli kay"nvalidemin resmi olan bir ilaç alm"ş, durmadan üzerimize s"k"p duruyor. Kay"nvalidem Sultan han"m gençliğinde fotomodel olduğu için bu tür ilaçlar"n üzerinde resmi bulunuyor. Hatta bir iki reklam filminde de oynam"şt". Ama evlenince mecburen b"rakt". Çünkü kay"nbabam tam bir Osmanl erkeğiydi. Bugüne kadar rahmetli R"za amcan"n an"s"na bu evde oturduk, art"k daha fazla dayanacak halimiz kalmad". Eşe dosta haber sald"k. Kendimize göre bir ev bulur bulmaz taş"nacağ"z. Belki de sizin evinize yerleşiriz. Hayat bu, belli mi olur?..

oturan adam ve kar"s" sat"n ald". Eve ayak basmalar"yla kay"nbabam ve kay"nvalidemi öldürmeleri bir oldu. Adam sonra iğre-

Talebe ve profesör

Barbie “bofland›” modeli! Adam"n biri, k"z"na Barbie almak ister. Bir oyuncakç"ya girer. - “Vitrindeki Barbie bebek

Osman Zeki beyle birlikte mezarl"ğa doğru yola koyulduk. R"za amcan"n üç tane oğlu vard" ama bugüne kadar sadece nüfusta gözüküyorlard". Hay"rs"zlar daha ilk günden evi sat"şa ç"kard"lar. Evi şu anda

kaç para?” diye sorar. Sat c : “Hangisi beyim? - Barbie spora gidiyor 19.95 $ - Barbie alisverisde 19.95 $ - Barbie discoda 19.95 $ - Barbie plajda 19.95 $ - Barbie bosand 265 $” Adam şaş"r"r. - “Neden hepsi 19.95 $ da boşanm ş olan 265 $ ?” Sat c : “Çok basit Boşanm ş Barbie ile birlikte; Ken’in evini, arabas n , mobilyalar n da al yorsunuz.”

Üniversitenin büyük amfisinde 800 kişinin kat"ld"ğ" bir imtihan... Süre iki saat... Profesör son derece sert ve sürenin esnetilmesine imkân yok. Cevaplar" yetiştiremeyen kal"yor. Bu yüzden bütün talebeler har"l har"l kâğ"t dolduruyorlar. Ama birisi ağ"rdan gidiyor. Biraz düşünüyor biraz yaz"yor. Hiç aceleci bir hâli yok. Derken süre doluyor. “Getirin kâğ tlar çocuklar” diyor profesör ve herkes bitirebildiği kadar"yla kâğ"d"n" getirip masan"n üzerine koyuyor. Veren ç"k"yor, veren ç"k"yor, masan"n üzerinde kâğ"tlar birikiyor. S"n"fta hiç

Tanrı elmalara bakıyor!

talebe kalm"yor. Bir kişi hâriç. Bizim ağ"rdan giden talebe, hiç istifini bozmadan yazmaya devâm ediyor. Böylece biraz daha zaman geçtikten sonra, bizimki kalk"p kürsüye gidiyor ve kâğ"d"n" bir sonraki ders için haz"rl"klar"n" tamamlamakta olan profesöre uzat"yor. Profesör k"zarak: - Hay"r! Çok geç kald"n. Art"k senin kâğ"d"n" alamam... Bizimki ters ters bak"yor: - Sen benim kim olduğumu biliyor musun? - Yoo, asl"nda bilmiyorum. Ne olacak? - İyi öyleyse, diyor bizimki ve

y"ğ"l" duran imtihan kâğ"tlar"n"n bir k"sm"n" kald"r"yor ve araya kendi kâğ"d"n" koyup kâğ"tlar" tekrar düzeltiyor. Sonra da: - İyi günler hocam, deyip profesörün şaşk"n bak"şlar" aras"nda yürüyüp gidiyor.

Bu telefon kime ait?..

bak yor!” Bunu gören afacanlardan biri, tatl" bölümüne geldikleri zaman çikolatal" kurabiyelerin üzerine şöyle bir not yap"şt"rm"ş: “İstediğiniz kadar al n... Tanr elmalara bak yor!..”

bütün aksesuarlar n isterim ama... Kad n: Yaşas nnn! Bi şey daha var! Geçen sene beğendiğimiz ev yine sat l k ve 450 bin dolar istiyorlar. Adam: Tamam, ama 420 bin dolardan fazla verme sak n. Kad n: Oldu sekerim. Sonra gorusuruz. Seni seviyorum. Adam: Ben de seni... Görüşüz. Adam telefonu kapat"p afallam"ş şekilde onu seyreden topluluğa döner; “Bu telefon kimin, bilen var m ?..”

2007 modelleri gelmiş, tam istediğim renkte birini buldum. Adam: Ne kadar? Kad n: 60 bin dolarc k. Adam: O paray vereceksem

Çengel Bulmaca

Haz"rlayan: Yaşanacak Dünya bulmaca ekibi

Hacimli, genifl

Dili tutulmufl, konuflamaz duruma gelmis

Yunan alfabesinin birinci harfi

Tutarık, yilbik

Üye Ç›kar

‹yot elementinin simgesi

Latin alfabesinin birinci harfi

Flor elementinin simgesi

Sömürge

Özgür ve eflit insanlardan oluflan, karflılıklı anlaflmaya dayalı toplum ö¤retisi

Katolik okulunda minikler, yemek saati gelince yemekhanede s"raya girmişler... Derken bir de bakm"şlar ki, rahibelerden biri meyva bölümündeki k"pk"rm"z" elmalar"n üzerine bir not yap"şt"rm"ş: - “Sadece 1 tane al n... Tanr

Bir golf kulübünün soyunma odas"nda bir sürü adam giyiniyormuş. Ortada duran bir cep telefonu çalm"ş. Bir adam giyinirken konuşmaya başlam"ş. Adam: Alo Kad n: Merhaba şekerim, kulüpte misin? Adam: Evet! Kad n: Ay ben burda süper bir deri ceket gördüm. 1000 dolarc k. Alabilir miyim? Adam: Oluur, madem çok sevdin, al tabii. Kad n: Asl nda buradan önce de galeriye uğrad m. Arabalar n

Sümer su tanr›s› Hizip

Bir fleyin aç›klamas›

Vikaye etmek, sıyanet etmek

El durur mu? Başl"yor yan"ndaki arkadaşla Kürtçe konuşmaya. Bizim arkadaş bütün bu konuşmalar" anlamad"ğ" için “sak z zaferini kazanm ş k z yla” ilgilenmeye çal"ş"yor. Oysa yandaki bütün konuşmalar o ve diğer anneler üzerine. “Bu kad nlar hep beyle. Ya madem d şar ç k yon, niye çocuğunun eline sak z vermiyorsun. Geçen yine ha böyle çekirdek çitiydim. Bir çocuk tutturmuş, çekirdek de çekirdek. Ald m uzatt m hepsini. Yo bile demediler. Gitti bizim çekirdek. Çocuktur ne yapas n. Ha bu da sak z sak z diyor. Anas n madem, al sak z koy cebine!..” Gülmemek için kendimi tutuyorum. Otobüsten iner inmez, “yav sen ne biçim anas n, al sak z koy cebine” dedim, bizimkisi ne dediğimi anlam"yor tab"i… Bizim sak"z muhabbeti üzerine söylenenleri anlat"nca bizimkisi gülme krizinde. İkimiz de epey bir yorulmuştuk tüm bu yolculuk ve sak"z isteklerinden. Nihayet evdeyiz. Bizim minik ağz"nda sak"z; “size masal anlatay m m ?” diyor. Elimiz mahkum, dinliyoruz. “Bir varm ş, bir yokmuş, bir bal k varm ş. Bal k bir gün büyük bir ormana gitmiş… Oradaki hayvanlarla arkadaş olmak istemiş…” Ve evde bir kahkaha tufan"…

K

‘E¤er’ anlam›na gelen bir program yaz›m›nda komut olarak bafla yaz›lan bir kelime →

“Ne biçim anas n!”

N

Minikle maceram"z devam ediyor elbet. İşin yoğun saatlerini geride b"rakm"ş, ufakl"k elimizde otobüse zar zor yetişiyoruz. “Dakka bir gol bir” edas"nda; “Anne… sak z!” Cebimde ne zamandan kald"ğ"n" hat"rlamad"ğ"m nane aromal" sak"z" eline konduruyorum. Pek memnun olmayan bak"şlar atsa da… eli mahkum bir şekilde al"yor sak"z" bizim minik. İki dakika geçmeden sak"z" kağ"d"na sar"p elime tutuşturuyor. “Bu Türk sak z değil, sevmiyorum ben!” Art"k onun kendine has seçimleri olduğunu, bir damak tad" taş"d"ğ"n" biz büyükler nas"l anlayacakt"k değil mi! Derken otobüs değiştiriyoruz ayn" koşturmaca içinde. Otobüse daha binişimizin ikinci dakikas" başlad" yine bizimkisi. “Anne… sak z, Türk sak z !” Bir sak"zd"r gidiyor. Anne, “k z m olsa vermez miyiz”, ben “var da vermiyor muyuz” derken, iş iyice ç"ğ"r"ndan ç"k"yor. Bizimkisi söyleneni tersten anlay"p, “var vermiyonuz mu” deyip duruyor. Derken, yan taraftan bir el uzanarak daha dört yaş"ndaki miniğe “Al bac m sak z” diyor. Bizimkisi zafer edas"yla s"r"t"yor. Ön koltukta oturanlar"n çiğnediği sak"z"n kokusunu alm"ş meğerse… Teşekkür ediyoruz sak"z" uzatan ele.

E

“Sak z da sak z…”

R

Küçük bir k"za sahip arkadaş"mla birlikte ayn" evi s"k bir biçimde paylaşman"n getirdiği kimi komiklikler, metro, otobüs yolculuklar"m s"klaşt". Tüm bu yolculuklar s"ras"nda, “Bu çocuk ne yiyor”, “Şundan da alsana bana”, “Ne zaman gideceğiz”, “dondurma”, “sak z” cümlelerinin bir annede yaratt"ğ" gerilime rağmen, sab"rla yan"tland"ğ"n" da görmedim diyemem. Akşam erken uyusun diye onca çaba harcars"n, uyumaz bir türlü. Çay içilir, çay istenir, kahve içilir kahve!.. Bütün bu tekliflerini reddetmenin binbir türlü numaras" vard"r. Yine böylesi bir akşamda, çay"n kendisinin büyümesini engellediği, uyuyamad"ğ"nda okula geç kalacağ", vb. birdizi söylevden sonra çaylar"m"z" yudumlamaya başlad"k. Bu arada anne telefonda konuşuyor. Minik söylenmekte; “kendileri büsküvilerini çaya bat r p yiyor, yumuşac k, benimkisi ise k r lm yor!”

N

Binbir numara mevcut!

I

Çocuk sahibi olmak hem keyifli hem de epey bir emek isteyen bir süreç. Bu emek sürecinin çoğunluğu kad"nlara düşer sonuç olarak. Toplumsal “giydirilmiş” roller gereği bak"m"n"n büyük bölümünü kad"nlar üstlenir çocuklar"n. Hal böyle olunca, kad"nlar"n yaşam" kimi zamanlar çekilmez hale gelir. Özellikle büyük kentlerdeki otobüs, metro çilesine bir de çocukla binmek eklenince yolculuk bir kabusa dönüşür. Bu yolculuklar"n keyifli anlar" da vard"r elbet. Bir çocuk sahibi olmad"ğ"m için bütün bunlar" yazmak belki de kimi anneye göre “d şardan gazel okumak” olarak gelebilir. Neyse ki bugünlerde bu “gazel okumam biraz içeridenleştirdim” diyebileceğim anlar yaş"yorum.

Felsefik düşünceler · Felsefik düşünceler · Felsefik düşünceler · Felsefik düşünceler · Felsefik düşünceler · Felsefik düşünceler · Felsefik düşünceler · Felsefik düşünceler

Zeynep Günel

Türk sak z ve ormana giden bal k!

M

Bir karafatmanın günlü¤ü

Felsefik düflünceler

Tel

Mektup

K

Karadenizlilere özgü deniz arac›

R

T

B

A

R

E

T

C

A

Kalsiyum elementi- → nin simgesi

‹flaret

Çevre, yöre

R

A

Utanma duygusu

Flor elementinin simgesi

A

T

Cephane, makine veya otomobillerin bulundu¤u yer →

F

‹ade’nin ilk hecesi

M

‹kincil

K

Katar, flimendifer

Çekidüzen

Kuflatma

T

R

H

A

T

A

H

A

‹lave

P

Uyku

A

H

A

K

A

L

E

N

L

K

Halk dilinde evet

Kahraman, yi¤it

L

O

P

K›na’n›n ünsüzleri

Aslı olmayan söz, olay

N

A

N

T

N

Resimde’ki flairimizin bir fliiri (‹yimserlik)

E

Radyum elementinin simgesi

R

A

N

K

B

Yasaklama, izin vermeme

Psikolojik Dan›flmanl›k Merkezi →

A

Genellikle bir düflüncenin savunuldu¤u, sürdürüldü¤ü yer

Seyrek dokunmufl keten bezi

Digital Libraries Initi-→ ative(Elektronik kütüphane inisiyatifi) k›saltmas› ‹vme’nin ilk hecesi

‹lave

Genifllik

Eski dilde ayak

Eder

A

Terbiyesiz kimse → Resimdeki1 fiubat 1979 y›l›nda katledilen gazeteci (… ‹pekçi)

Kuyu’nun sesizleri ‹stek, heves

S

Argoda bir seslenme

Y

A Arg. davran›fllarda ki → gereksiz abart›,kendini be¤enme

A

Gelenek

K›saca lira

Bir renk

T →

R

Kamer

→ Telefon konuflmalar›nda kullanılan bir seslenme sözü

Ezgi, makam, na¤me

A

Fiziksel bir olayı kendili¤inden tespit edip çizen araç, kaydedici

Nikel elementinin imi

L

D

Gözlem

Ten’in sesizleri

Klavye kullanarak belirli dillerde bilgi girme ile iliflkili bir sorunun çözülmesi →

K

Oluflan, meydana gelen

K →

A

N

S

Bir co¤ul eki

P

Rusça’da evet

T

Yazman

Silindir içinde düzenli hareket eden daha küçük çaplı itenek

V

De¤ifliklikler

A

Genellikle güldürü niteli¤inde kısa oyun

Elefltiri

V Bir dil içindeki her türlü çeflitlenme

N

S

A

Baflka, öteki, di¤er

‹syankar

Daha önceki ve sonraki olaylarla ba¤lantılarını, karflılıklı etkilenmeleri inceleyen bilim

A

T

K

N

‹ →

A

Saf

S

A Dogma

A →

Satmaktan emir kipi

K

K

A

Vurma veya yakalama ifli

sakırga →

Rusya’da zengin köylü

Olumsuzluk veren ön ek

R

A M›s›r’da üretici güç →

fiaka M›s›r’da üretici güç

Yeti

Birdenbire

Ö

Bir fleyin esas tutu- → lan yüzü

A

Arap:Ruh bilim, ‹zlenim

A¤abey

A

Anadolu ajans› Koruyucu bafll›k

A

Taflıt ve konut olarak kullanılan üstü kapalı araç

Afliret Arık,Kanal Güzel sanatlarda klasik ça¤ öncesinden kalan

Haz"rlayan: Yaşanacak Dünya bulmaca ekibi

stil, janr Diyalektik

Çengel Bulmaca


Yaflanacak

K

A

D

I

7 Dünya

N

‹çimdeki Pencere Kiraz

Arbeitsamt çöp çatanl k kurumu mu? da kalmam ş olursunuz. Hem geleceğinizi de güvenceye al rs n z.” demişti. Arkadaş"m, “Ben kimseye bağ ml olmak istemiyorum. Bir sürü mesleki yeteneğim var ve bu doğrultuda iş istiyorum” demişti kendisine. O da, “Ben sadece bir öneride bulundum. Öyle boş da konuşmuyorum, bildiğim şeyler var. Ayr ca işim d ş nda şeyler söylediğimi de düşünmeyin” demiş ve gerçekleşen evlilik örnekleri vermişti!

Bu pervas zl k nereden besleniyor? Bir kaç hafta önce Münih’te bir arkadaş"m" ziyaret etmeye gittim. Arkadaş"m, bir üniversite diplomas" olan, birkaç üniversiteyi de 2-3 y l okuyarak terk etmiş, çeşitli alanlarda mesleki uzmanl"k eğitimi alm"ş bir kad"n. Eşinden bir y"l önce ayr"l"p, tek baş"na yaşamaya başlam"ş. Ben gittiğimde uzun zamand"r işsiz olduğu için Arbaitsamt’la randevusu vard". Uzun süren bir görüşmeden söylene söylene ç"kt". Görüştüğü memur kendisine; “Daha gençsiniz, pek çok yeteneğiniz var, oldukça da al ml bir kad ns n z. Yaln z yaş yorsunuz üstelik. Neden zengin bir eş bulmay düşünmüyorsunuz? Çal şman za gerek kalmayacağ gibi, yaln z

O bunlar" h"zl" h"zl" anlat"rken, olay"n ne anlama geldiğini bir daha keşfetmenin öfkesini yaş"yor, neden daha sert bir tav"r koymad"ğ"na hay"flan"yordu. Bense böylesi bir şeyle ilk defa karş"laşman"n şaşk"nl"ğ"n"... İş ve işçi bulma kurumunun iş arayan kad"nlar" fuhuş evlerine vs. yollad"ğ"na dair pek çok haber ç"kt". Ama bu kurumun çöp çatanl"k yapt"ğ"na ve bu işi bizzat memurlar"n, alenen yapt"klar"na dair ç"kmam"şt". Daha neler göreceğiz bu “refah” ve “demokrasi” ülkesinde... As"l kafam" kurcalayansa bu pervas"zl"ğ"n, nerelerden beslendiğidir... Sizde bunun yan"t" var m"? Figen Candan

Kad"n cinayetlerine karş" yürüyüş İngiltere’nin Ipswich kentinde on gün içinde beş sokak kad"n"n geceleri öldürülmesi üzerine, 29 Aral k’ta yaklaş"k 300 kişilik ortak bir yürüyüş düzenlendi. Belediye Başkan Jeremy Pembroke’un kad"nlara geceleri yaln"z sokağa ç"kmama çağr"s" yapmas"na karş"l"k, “Geceleri geri istiyoruz!” slogan"yla harekete geçildi. Çünkü, böyle bir tav"r, hem sald"r"ya uğrayan kad"nlar" olay"n sorumlusu gibi göstermek, hem de tek baş"na d"şar"da olan kad"nlar" hedef haline getirmekti. Dolay"s"yla, hem öldürülen kad"nlar an"lmal" hem de kad"nlar"n dört duvar aras"nda kalmayacaklar" ilan edilmeliydi.

"Kötü kad n yok, kötü yasalar var!" Eylemde, “Birmingham’l kad nlar dövüşüyor”, İngiliz Sokak Kad nlar Kolektifi’ne ait “Kötü kad n yok, kötü yasalar var”, “Colchester kad nlar cinsel şiddete son diyor” pankartlar" ile, “Gösteri özgürlüğü olmayan tüm kad nlar için” ve “Sokakta ve evde şiddete son” dövizleri aç"ld". Yap"lan konuşmalarda, “Güvenlik bireyden değil, toplumun kenetlenmesinden, birbirini ko-

ruyup kollamas ndan gelmeli. Her birey çevresindeki insanlardan sorumluluk duymal d r. Arkadaşlar ndan, ailesinden ve tüm toplumdan. Medyan n bizi korkutup bölmesine ve en çok ihtiyaç duyduğumuz anda toplumsal bilincimizi yok etmesine izin vermeyeceğiz!” denildi. Belediye binas"n"n önünde mumlar yak"ld" ve çiçekler b"rak"larak, bir dakikal"k sayg" duruşunda bulunuldu. Ard"ndan öldürülen iki kad"n"n en son görüldüğü K rm z Iş k Bölgesi yönüne yüründü. Eyleme, Londra, Manchester, Brighton, Cambridge, Colchester, Portsmouth, Wales ve İskoçya’dan kat"l"m oldu.

Y lda 50 bin tecavüz yaşan yor! İlk kez 1977’de “Geceleri geri istiyoruz” eylemleri, Leeds’deki

“Kar n deşme cinayetleri”ne bir tepki olarak başlam"şt". O zaman kad"nlar şehri boydan boya meşalelerle dolaş"p, rastlad"klar" erkeklere Jacqueline Hill öldürüldüğünde nerede olduklar"n" sormuşlard". Manchester’dan Soho’ya toplam 11 şehirde eşzamanl" yap"lan yürüyüşlerde, yüzlerce kad"n şehir meydanlar"nda protesto şark"lar" söylemişlerdi. Af Örgütü’nün İngiltere raporuna göre, her y"l Birleşik Krall k’ta 50 bin tecavüz yaşan"yor, polisin ve yarg" kurumunun umursamazl"ğ"ndan ve suçu kad"nlara yüklemesinden dolay", bunlar"n çok az" hakk"nda suç duyurusunda bulunuluyor. Zaten polise bildirilen ve mahkumiyetle sonuçlanan tecavüzlerin oran"n"n yüzde 5,6 oluşu, tabloyu aç"kça gösteriyor. Tuna

“Birilerine adanm ş bir yaşam bizimkisi!” Onlar"nki dile gelmemiş birçok duygunun adresiz ç"ğl"ğ"… Selvi, Gamze, Yasemin ve Elvan, ne farkeder?.. Söylenmemiş ne çok şey var oysa, ad" konmuş. Ama onlar yine de toplumun onlara biçtiği değerleri k"rmakta titrek bir yaprak gibiler. İsimlerini vermekten bile bu denli ürken bu kad"nlar; çal"nan y"llar"n", yaşanmam"ş duygular"n" her şeyden öte, kendilerini istiyorlar. Onlar anlat"kça aç"l"yorlar,“Bunlar daha ne ki, yaşad klar m z anlatmakla bitmez” demelerini doğrularcas"na gelişti sohbet. Ve onlar"n hikayesi, milyonlar"n söylenmemişliği, yaşanm"şl"ğ" olduğu için, röportaj"m"z" 2 bölüm halinde veriyoruz. 2. Bölüm, Şubat say m zda

duğu için, bir anlamda onun uzakl"ğ"na s"ğ"nd"m. Kimseyi görmek ve konuşmak istemiyordum. Bask"lardan dolay" kendimi isteksizce bir evliliğin kollar"na att"m. Bir oğlum var, 14 yaş"nda. Fakat mutlu ve huzurlu değilim, her olumsuzluk var. Mutlu ve huzurlu değilsin, peki buna rağmen neden devam ettiriyorsun bu evliliği? Kendinizi biraz tan t r m s n z? Yasemin: Ben 30 yaş"nday"m. 98 y"l"nda aile birleşimi ile geldim Almanya’ya. Annem bask" derecesinde bu evliliği istiyordu. Daha önce konuştuğum biri vard", onu seviyordum. Fakat annem, eğer onunla evlenirsem bir daha kap"s"n"n bana aç"k olmayacağ"n" ve beni evlatl"ktan bile reddeceğini, ama yeğeni ile evlenirsem kap"s"n"n sürekli aç"k olacağ"n" söyledi. Bu benim kafama yer etti. Bunun üzerine nişanland"m ve evlendim Sevgi denemezdi, değildi zaten. Mecburi bir evlilik… Seçeneğim yoktu. Elvan: 79 y l nda Almanya’da doğdum. Şu an evliyim fakat boşanma aşamas"nda evliliğim. 7 y ll k bir evlilik hayat"m oldu. Ben severek evlendim. Bitti ama işte. Çocuğumuz yok. Nas l yaşad n bu süreci? Evlilik ve boşanma aşamas nda, çevrenin ve ailenin bak ş nas ld ? Elvan: Asl"nda çok s"k"nt"l".

Aileden çok bask" geliyor. “Dulsun, yapamazs n edemezsin…” Daha çok çevreye göre harekat ediyorlar. “K z m dul, nas l anlatacağ z, nas l söyleyeceğiz?” diye düşünüyorlar. Fakat evliyken de aileler çok kar"ş"yorlar. Evlilik asl"nda sanki iki kişi aras"nda değil de, ailelerin de müdahil olduğu bir aile anlay"ş". Eşim çal"şm"yordu, ben çal"ş"yorum. Aile düzenimiz yoktu. Alkol, şiddet… Tüm bunlara rağmen, 7 sene devam ettirdim. Zorlad"m kendimi. Fakat bunun sonucunda bunal"ma girdim, düşüncelerim değişti. Ama b"çak kemiğe dayanm"şt". Bundan sonra ne kendimi ne de çevremi üzmenin anlam" yoktu ve boşanma yolunu tek ç"k"ş olarak gördüm.

Gamze: 2 ayda bir tekrarlanan kavgalar"m"zdan sonra boşanmay" istiyorum. Eşim bask" yap"yor. Yani aç"kcas" tehdit var. Bir yandan ailemi düşünüyorum, herkes birbirine girecek. Abilerim var, onlar" düşünüyorum. Yani sonuçta hep kendimi birilerine ad"yorum. Öte yandan oğlumun “Ben babas z asla yaşamam anne’’ demesi… Bir yandan da oğluma adanm"ş bir hayat. Yani böyle işte… Onlar için yaş"yorum. Eşim Türkiye’den turist olarak geldi. Evlendiğimizden beri mecburi çal"şmam var. 17 y"ld"r da hala çal"ş"yorum. Kendisi çal"şm"yor, çal"şt"ğ" zaman da yar"m yamalak. En kötüsü, al"şt"m galiba…

Gamze: Çok zor bir durum. Kad"ns"n ve sürdürmek zorundas"n. Ben 6 yaş"nda Almanya’ya geldim.19 yaş"nda evlendim. Görücü usulüyle oldu benim de evliliğim. Ama istemeyerek. Nas"l söyleyeyim; benim ki bir kurtuluş., aileden kurtuluştu. Çünkü; sevdiğim insana karş" geldiler. Bu kişi uzakta ol-

Selvi: Ben ‘82 Köln doğumluyum. 17 yaş"nda evlendim, 7 sene sürdü evlilğim. Bir k"z"m var. Görücü usulü değildi. Tam olarak bilemiyorum o duygunun ne olduğunu. 17 yaş"ndayd"m, çok küçüktüm, tam da gençliğin “Ben yapar m, ben ederim” dediği deli çağ". Ben de öyleydim. Annem erkek arkadaş edin-

meme karş"yd". Eşimle konuştuğumu duyunca epey bir tepki verdi. Bunun üzerine ben kaçt"m, gittim evlendim. 9 ay kadar kald"m Türkiye’de. Kalabal"k bir evdi. Orda başlad" bizim sorunlar"m"z. Eşim de küçüktü. Ailesi herşeye kar"ş"yordu. Sokağa ç"kacağ"m"z zaman bile izin almak zorundayd"k. Bana ismimle hitap etmiyorlard". “Hişşşt buraya gel! Hişşşt oraya git!” diyorlard". Eşim de ismimi söyleyemezdi. Ay"plan"rd". Bu çok y"prat"c" bir süreçti. İçten içe kin besliyordum eşime ve ailesine. Oysa ben neleri göze alm"şt"m. Ailemi b"rak"p gelmiştim ta Almanya’dan. Ben de Almanya’ya döndüm ve geri gitmedim. Eşimi getirdim. Çal"şt"m ama bir kere kalmam"şt" sevgi, sayg". Ondan sonra zaten ister istemez evliliğin sonu geliyor. Evlilik boyunca sosyal hayat denen bir şey bilmiyordum. Burada “Yaşamevi” adl" dernekle tan"şt"m ve tiyatroya, folklara başlad"m. Benim için yeni bir pencere aç"lm"şt". Temel sorun olarak evliliklerde ben, sahiplenme ve bunun sonucu olarak herşeyi mübah görmek olduğunu düşünüyorum. Art"k “Benim mal m, benim kar m…’’ diye düşünülüyor. Kendimi art"k unutmuştum. Çocuğum, eşim, ailem… Hep bu k"s"r ve bask"c" anlay"ş. Adanm"ş bir hayat bizimkisi. Neden böyle bir hayat ve sonuç? Gamze: Ne bileyim, aileler çok kar"ş"yordu. İki tarafl" olu-

yordu tabii bu kar"şma. Bizi yönetiyorlard". Belki onlar bu denli kar"şmasalard", farkl" olabilirdi. Bundan dolay" daha iyi bir yolu seçemiyoruz ve göremiyoruz. Yasemin: Bi rde maddi sorunlar"n etkili olduğunu düşünüyorum. Kavgalar daha çok bu temelde oluyor gibime geliyor. Gamze: Maddi evet doğru, maddiyat da etkili oluyor. Peki eşlerinizin kad na bak ş nas l? Gamze: Kahvelere gidiyorlar ve her şeyi kendilerine reva görüyorlar Yasemin: Çal"ş"yorlar ve çal"şt"klar"n" da kendilerine ay"r"yorlar. Kad"n"n sanki can" yokmuş gibi davran"yorlar. Kendine bakars"n, iyi giyirsin “Niye kendine bak yorsun, niye böyle giyiniyorsun? Bir başkas m var?..” gibi sorular ve iftiralar… Gamze: Sonuçta hiçbir yere gidemezsin. Arkadaş"n olmas" suç. Elvan: Yani kendimizin sosyal bir yaşant"s" olmas" suçmuş gibi, olamaz diye yaklaş"mlar. Yasemin: Arkadaşlar araşt"r"l"r. Erkek istediğini yapar ama kad"n yapamaz. Yemeğini, ev işini yapar ve erkeğini bekler. Başka hayat" olamaz. Ama Türkiye’de bile bu tür bir aile anlay"ş" kalmad". Burada Avrupa’n"n göbeğinde bu anlay"ş hala sürmekte…

‘Yüzüncü Maymun’ Yaşad"ğ"m"z dünyan"n haks"zl"klarla, adaletsizliklerle, kay"rmalarla, sömürülerle dolu olduğunu, güçlü olanlar"n zay"f olanlar" ezdiğini hepimiz biliyoruz. Ne kadar söylensek, yak"nsak, küfretsek, lanet etsek de bu gerçek değişmiyor. “Dualite” (İkilik) denilen şey, hayat"n her an"nda kendini gösteriyor; bir yanda savaşlar sürerken, diğer yanda bar"ş hakim oluyor, kimileri açl"ktan ve sefaletten sürünürken, baz"lar" refah içinde gününü gün ediyor, esaret de özgürlük de ayn" dünyan"n gerçekleri olarak yaşan"yor… Eğitimle, kültürle, bilimle ve teknolojiyle özdeşleşen “medeniyet” ise abart"l" biçimde yap"lan bir makyaj gibi sahte "ş"lt"lar yaratsa da insan"n karanl"k yüzünü örtmekten başka bir işe yaram"yor. Dünyadaki bunca kargaşay" ve mutsuzluğu görmezden mi gelelim? Haks"zl"klara, adaletsizliklere, kay"rmalara, sömürülere, savaşlara boş mu verelim? Hiçbir şeye takmadan, “Hayat bu…” deyip otural"m m" yerimizde? Olumlu değişimler yaratmak için el ele verip çabalamayal"m m"? Zihninizden tüm bu sorular"n geçtiğini tahmin etmek hiç de zor değil…

Patatesin y kayanmas ‘Yüzüncü Maymun’ isimli kitapta, “Macaca Fuscata” denilen bir maymun türü üzerinde yap"lm"ş 30 y"ll"k bilimsel bir araşt"rma projesi anlat"l"r. Zihninizden geçen sorulara "ş"k tutabileceğini düşünerek bu araşt"rman"n öyküsünü sizlerle paylaşmak istiyorum: Japonya’daki Koshima adas"nda vahşi bir maymun kolonisi yaş"yordu ve bilim adamlar" onlar" kumlar"n üzerine b"rakt"klar" tatl" patateslerle besliyorlard". Maymunlar tatl" patatesleri seviyor, ancak kumlu ve kirli olarak yedikleri için durumlar"ndan çok da hoşnut olmad"klar"n" belli ediyorlard". Bir gün, İmo adl" sekiz ayl"k dişi bir maymun, tesadüf eseri patatesini suya düşürdü ve kumlar"ndan ar"nan patatesin daha lezzetli olduğunu keşfederek o günden itibaren patateslerini y"kayarak yemeye başlad". Bunu gören annesi ve oyun arkadaşlar" da İmo’nun yöntemini öğrendiler ve taklit yoluyla diğer bütün maymunlar bunu öğrendiler. Adada patatesleri y"kayarak yiyen maymunlar"n say"s" “Kritik Kütle” diye adland"r"lan say"ya ulaşt", art"k hemen hemen tüm maymunlar patatesleri y"k"yorlard". Bu olay bir tek adada yaşansayd", maymunlar aras"nda bir tür iletişim olduğu düşünülebilir ve araşt"rma bu şekilde sürebilirdi. Ancak, ayn" anda çevre adalardaki maymunlar da patateslerini y"kayarak yemeye başlad"lar… Onca maymun bilinen hiçbir şekilde iletişim kurmuş olamazd" ve bilim adamlar" ilk kez böyle bir olay" gözlemliyorlard". Sonunda, bu adalar boyunca uzanan bir tür morfogenetik yap" ya da alan"n varl"ğ" nedeniyle maymunlar"n aralar"nda iletişim kurduklar"n" ileri sürdüler. Maymunlar üzerinde yap"lan bu araşt"rmadan sonra Avustralyal" ve İngiliz bilim adamlar", insanlar üzerinde de benzer araşt"rmalar yapt"lar ve insan"n “bilinmeyen” taraf"na dair çok ilginç sonuçlar elde ettiler. Bugün, insanlar" birbirine bağlayan bir enerji ağ" olduğu gerçeği, konu ile ilgilenen kişiler taraf"ndan kesin olarak kabul edilmektedir ve tek bir kişinin başlatt"ğ" bir değişimin, zaman içinde diğer kişilere de sirayet etmesiyle ulaş"lan “Kritik Kütle” say"s"n"n tüm insanl"ğ" etkileyen bir kuantum s"çray"ş" etkisi yaratabildiğine inan"lmaktad"r.

Kolektif bilinç Bilimin y"llar süren araşt"rmalar sonucunda ulaşt"ğ" bu gerçek, pek çok kişinin “ilkel” diye nitelendirdiği kabilelerce as"rlardan beri bilinmektedir oysa ki. Avustralya’da yaşayan Aborijinler, kendilerinin “rüya zaman ” dedikleri kadim bir hayat ağ" ile birbirlerine bağl" olduklar"na inan"rlar ve bu kolektif rüya, ya da daha doğrusu bilinç hali içinde kalplerinde merkezlenerek, bir Bat"l"n"n asla anlayamayacağ" biçimde iletişim kurabilirler. Ayn" şekilde Yeni Zelanda’da Maori’ler yine zihnin ötesine geçip, varl"klar"n"n kutsal noktas"na girerek yapt"klar" meditasyonlarda Amerika’da yaşayan Hopi’lerle iletişim kurabilirler. Hawaii’de Kahuna yerlileri besinlerini nereden bulabileceklerini Dünya Ana ile konuşarak öğrenirler. Tüm bu “ilkel” topluluklar, bizlerin unuttuğumuz ve şimdilerde debelenerek bulmaya çal"şt"ğ"m"z “Bir’lik” anlay"ş"n" kaybetmemiş topluluklard"r. Onlar; huzuru, bar"ş" ve mutluluğu ilkin kendi içlerinde bulmalar" gerektiğini, tüm bunlar" d"şar"dan bekledikleri takdirde hayal k"r"kl"klar" yaşayacaklar"n" bilirler ve bu değerli bilgi sayesinde “Bir” olmay" başar"rlar.

“Kritik kütle” Yaşad"ğ"m"z dünya haks"zl"klarla, adaletsizliklerle, sömürülerle dolu… Güçlü olanlar, zay"f olanlar" eziyor… Tüm bunlar"n yol açt"ğ" kargaşalar, savaşlar ve kaos aras"nda kendimizi bazen bir kavanozun içinde hapsolmuş gibi hissediyor, adeta boğuluyoruz. Ancak, kavanozun d"ş"na kavanozun içindeki aletlerle ve yöntemlerle geçilemeyeceğini bir türlü anlayam"yoruz. As"rlar önce bal"klar gittikçe çekilen sular yüzünden kendilerini kumlar"n üzerinde bulduklar"nda gereklilikten dolay" başka bir solunum şekli öğrenmek zorunda kalm"şlar, solungaçsal solunumdan ciğersel solunuma geçmişlerdi. Böylece amfibiler doğmuştu. Bal"klara, kuşlara0 hükmeden kanunlar"n insanlar için de geçerli olduğunu düşünürsek, Bizler, bizi daraltan kavanozdan tam anlam"yla nefessiz kald"ğ"m"z" hissettiğimizde ç"kabilir ve gereklilikten dolay" başka bir bilinç düzeyine geçebiliriz. Dünyay" kurtarmak için önce kendimizi özgürleştirmemiz gerektiğini anlad"ğ"m"z gün maymun İmo’nun başlatt"ğ" değişim gibi bir değişim başlayacakt"r ve “Kritik Kütle”ye ulaş"ld"ğ"nda dünya da değişmiş olacakt"r… Kimbilir, belki de bu değişim başlam"şt"r bile…


Yaflanacak

Dünya 8

G

Selcan

Bir fidan yabanc bir toprağa ekilirse... Ayaklar"ma bağl" olan köklerle, t"pk" yeni yetişen bir fidan"n toprağ"ndan kopar"l"p sürgün edilmesi gibi, siyah renkte şekilsiz bir cins madde olan asfalt"n üzerinden ağ"r ağ"r yürümeye çal"ş"yorum. Öz varl"ğ"m" ve kişiliğimi arkada b"rakmadan, betonlaşm"ş şehrin içinde yurdumu ar"yorum.

Kendine yabanc laşmak Her göçmenin yaşad"ğ" düzensiz, engeller ile donat"lm"ş hayat", ben de üçüncü kuşak olarak yaşamaktay"m. Kimi zaman bir ‘Alman’, kimi zaman ise köklerini koruyan bir ‘yurtsever’ olarak hayat"n tiyatrosunda yer al"yorum. Sürekli bir gidişe bir davran"şa uymak zorunday"m, d"şlanmamak ve başar"l" olmak için. Bazen tan"nmaz ve bilinmez hale geliyorum s"rf okuyabilmek veya iş bulabilmek için. Kendime de yabanc"laşarak ortada kal"p büyük bir kargaşa yaş"yorum. Çünkü; ne bir Alman olmak istiyorum ne de göçmenlerin sokulduğu kal"ba girmek. Şu an, büyük bir ikilemin içerisindeyim ve bunun dengesini tutmaya çal"ş"yorum hedeflerime ulaşabilmek için. Bunu içtenlikle yapt"ğ"m söylenemez. Çünkü benliğimden firar etmiş bir insan olarak, kendimi ne özgür ne de başar"l" hissedebiliyorum. Okulda gördüğüm pedagoji dersinde, sürekli göçmen çocuklar"n" eleştiren öğrenciler oluyor. Onlar" karalad"klar"nda benim de bir Alman olmad"ğ"m pek ak"llar"na gelmez. Nedenini soracak olursan"z, ben bu insanlar"n gözünde yeterince göçmen olam"yorum. Bunun sebebi benim iyi bir öğrenci olmam, iyi Almanca konuşmam ve bir çok konuda onlardan başar"l" olarak, göçmenlerin girdiği kal"ba sokulamamamd"r. Bu noktaya gelebilmek için çocukluğum boyunca öz varl"ğ"m" içimde gizleyip bat"l"laşmaya yöneldim. Bunun bilincinde bile olmadan, sadece d"ş etkenlerden dolay" bunu yapmam gerektiğini düşündüm. Hayat" tan"d"kça, bunun hiç de gerçeğe uymad"ğ"n" anlad"m. İnsan kendi özünü hiçbir şekilde atmamal", onu çok iyi kavrad"ktan sonra ikinci bir hayat felsefesine yaklaşmal".

N

Ç

L

K

Çocuklara ve gençlere yönelik yaz›lm›fl bir ki-

Şu an yürürlüğe konulan yeni dil yasas", göçmen çocuklar"n"n yozlaşt"r"lmas" politikas"n" taş"r içinde. Okullarda ana dilinde konuşamama, ‘demokratik’ ülkenin s"n"rlar"na uymad"ğ" gibi büyük bir eşitsizliğe yol ac"yor. Bir kültürün en değerli varl"ğ" dilidir. Dolay"s"yla onu çürüterek göçmen çocuklar"m"z" kendi hayat biçimlerine zorlayarak, onlar"n başar"ya giden yolunu kesmiş oluyorlar. Dilbilimcilerinin aç"klad"ğ" gibi, ana dilini öğrenmeyen bir insan"n, yabanc" bir dili öğrenmesi zordur. Bu nedenle bence kendi dilimize önem vermek ve onu yaşatmak zorunday"z. Dünyada hiçbir güç, insan" dilinden al"koymamal"d"r. Herkes bunu özgürce yaşayabilmeli. Toprağ"ndan kopar"lan bir fidan yabanc" bir toprağa ekildiğinde, nas"l köklerini o toprağa sal"yorsa, biz de kültürümüzü o kökler gibi derine salmal"y"z ve yaşamal"y"z.

Potsdam’da “şalter indirildi” Mitingte, ortaöğretim de en az 6 y ll k kesintisiz bir eğitim, kanaat notunun ve “üstün başar s n flar ” ad" alt"nda özel kaynaklar"n ayr"ld"ğ" ayr"cal"kl" s"n"flar"n kald"r"lmas" ve ayr"mc"l"ğa son verilmesi taleplerinde bulundular. Eylemi Potsdam ve çevresindeki okullar"n öğrencilerinden, bağ"ms"z bir birlik olan Der Arbeitskreis Bildung örgütledi. * Almanya’da 4. s n ftan itibaren, daha çocuk 9 yaş"ndayken farkl" düzeylerde ve yoğunlukta eğitim üçe ayr"l"yor. Daha geri düzeyde ve daha seyreltilmiş bir eğitimi olan ve üniversite şans" bulunmayan Hauptschule, vasat bir eğitim verip c"l"z bir üniversite şans" sunan Realschule ve doğrudan üniversite odakl" yoğunlast"r"lm"ş eğitime sahip Gymnasium. Erken bir seçimle, çocuklar aras"nda ayr"mc"l"k yaratt"ğ" ve şans tan"mad"ğ" için, en az 6 y"ll"k kesintisiz eğitim talebi ileri sürülüyor. Tuna

Satranç Tahtas› Ay n Sorusu: Bu ayki satranc sorumuz biraz ilginç olacak. Siz satranç severlerden beraberliği bulman"z" isteyeceğiz. Evet 4 hamlede beraberlik. Zor olmasa gerek ne dersiniz. Kolay gelsin

Ç kar sağlayan kim?

tap. En önemli ve can al›c› noktas›, bu kitap Milli E¤itim Bakanl›¤›'ndan onayl›. Bir bilene sormuşlar, “televizyon insan gerçekten aptallaşt r r m ?” diye. Bilen demiş ki, “Yoo, aptal daha aptal, ak ll y daha ak ll yapar!” İnternet de öyle. Nas"l kullan"ld"ğ"na bağl". Hala chat yaparken ayn" k"za as"l"p, sonra birbirlerine düşüp daha sonra da arkadaşlar"n" toplay"p bir ara sokakta meydan kavgas" yapan zihniyet var aram"zda. Gülmeyin, gerçek bu. Her gün başka birine aş"k olan, onlara sağdan soldan çalma şiirler döşeyen, ilişki başlatan, nişanlanan, evlenen, üstelik düğün yapan ve bir zaman sonra yine tuşlar arac"l"ğ"yla ayr"lanlar yok mu sanki? (Bu arada çocuk sahibi olanlar var m" merak ettim!) Bunlar yola devam etsinler, bir diyeceğim yok. Gelelim bizim bölücülük derslerine... Yanl"ş anlaş"lmas"n, bu çocuklar aras"nda bölücülük ders-

lerini ben vermiyorum, haşa! Verenleri size tan"tacağ"m. Hani “bu ülkede hepimiz eşitiz, özgürüz” diye nara atanlara cevap niteliği taş"yor. Umar"m bu sat"rlardan sonra bu KÜÇÜK bölücü eylemlere karş" tav"r geliştirir, doğrunun yan"nda yer al"r, belki zor gelecek ama bana da biraz hak verirler (pek sanm"yorum ama!). Buyurun, hep beraber birinci dersimize göz atal"m.

"K z lbaşlar gibi..." Söz konusu dersin kitab" “Harem”, yazar" Ömer Seyfettin. Kitap y"llard"r yaklaş"k ononbeş yay"nevi taraf"ndan bas"l"p, dağ"t"l"yor ve bütün kitapç"larda sat"l"yor. Çocuklara ve gençlere yönelik yaz"lm"ş bir kitap. En önemli ve can al"c" noktas", bu kitap Milli Eğitim Bakanl ğ ’ndan onayl".

Anlayacağ"n"z, çocuklara faydal" olduğu için okullarda okutulmas" tavsiye edilmiş bir kitap. Peki bu kitapta ilginç olan ne? Çocuklara ve gençlere yönelik MEB tavsiyeli bu kitap, alevi yurttaşlara hakaret içeren sat"rlarla dolu. (Hemen koşup en yak"n kitapç"dan sat"n al"p ne kadar gerçek olup olmad"ğ"na kendinizi inand"rabilirsiniz). Örnek; “Harem”, Örgün Yay nevi, sayfa 29, Nazan ile Sermet konuşuyorlar: “...Evvel zamanda, insanlar daha hayvanlara pek yak n

Sinemaya ilk kez ne zaman gittiniz? tim!.. Kap"lar aç"ld"ğ"nda filmin gösterileceği salona doğru yürümeye başlad"k. Bir seminer odas"na benzemiyordu hani. Ben hariç, herkesin üzerinde sanki sürekli yapt"klar" işlerindeki rahatl"k vard". Bu yaş"ma geldim ilk defa sinemaya gidiyorum. İlk izlediğim sinema filmi olmas" nedeniyle miydi bilmiyorum, ama hüzünlü bir filmdi ağlad"m.

Dil yasas yla amaçlanan

Potsdam’da 500-1000 aras" ortaokul-lise öğrencisi, 12 Aral k’ta eğitimde öngörülen yasa değişikliğine karş" “eğitimi durdurdular”. Brandenburg Eyaleti, okullarda kameral" gözetleme sisteminin kurulmas" ve eğitimin paral" hale getirilmesini içeren bir yasa taslağ"n" tart"ş"yordu. Buna karş", öğrenciler, “Eğitim fabrikas n n şalterini indirelim!” pankart"yla, şehrin merkezinde bir yürüyüş ve miting yapt"lar.

E

Çocuklar için bölücülük dersleri -1

GençLink

Zorunluluk mu? Sinemaya kap"s"ndan içeri girer girmez kuyruktaki o kadar insan" gördüğümde bir an çok şaş"rd"m. O an kendimi düşündüm de hani... Sinemaya bu kadar ilgi gösteriliyordu, ama ben şu an daha yeni yeni ilk ad"mlar"m" kap"dan içeri at"yordum. Arkadaş"m biletleri almaya gittiğinde, tek kalm"şt"m sanki o kadar kalabal"ğ"n içindd, bir ürpeti doğmuştu içimde heyecan"m ve şaşk"nl"ğ"mdan dolay". Ta ki arkadaş"n elindeki biletleri görene kadar. Art"k benim de bir biletim vard"! Kendimi ilk dondurmas"n" yemeye çal"ş"rken üstüne döken bir çocuk gibi hisset-

Garip olan birkaç şey daha vard". Yerlerime oturup daha yeni yeni şaşk"nl"ğ"m" üzerimden atmaya çal"ş"rken, farkettim ki herkesin elinde popcorn, cola vb. vard". Neydi bunlar? Daha doğrusu bir zorunluluk muydu film izlerken bir şeyler at"şt"r"p, içmek? Maddi yönden de düşündürücü olduğu halde; onlar" d"şar"da ucuz fiyata alabilmek yerine, içeride 2-3 kat"n" verip oradan sat"n almak?.. Benim için bir şaşk"nl"k ama başkalar" bir zorunluk galiba! “Popcornsuz film izlenmez”, ya da “Tad olmuyor filmin bir şeyler yeme-

den” gibi. Ama bana göre sinemada birseyler yemek “zorunluluğu” sonuçta ç"kan gereksiz gürültülerden ibaretti! Çünkü çoğu gençler orada filmi izlemektense öpüşmeyi tercih ediyorlard". Bu da m" bir zorunluluktu acaba?!

Filmden daha dikkat çekici İçimden asl"nda bir daha ki gelişimde, sevgilimle de gelme istediği doğdu. Garip bulduğum, anlam veremediğim bir olay daha: İnsanlar galeyana gelip neden iki de bir alk"şl"yorlard"?.. Ki bana göre çok garipti, çünkü filmde oynayanlardan hiç kimse orada bulunmuyordu ki! Ya da bunlar milliyetçi duygular"n ayağa kalk"ş" m"yd"? Yani nerede ve hangi ortamda olursa olsun sergilenmesi zorunlu olan ilkel tepkiler... Anlayacağ"n"z, ilk sinema deneyimim, olay"n kendisinden başka şeylerle doldu. “7. sanat”, “estetik” falan da ne?.. Çevreleyen ritüeller, filmden daha dikkat çekiciydi... Ergin

iken, ferdi izdivaç yokmuş. Sürü halinde yaşarlarm ş. Kabilenin bütün erkekleri, bütün kad nlar n musavi surette kocas imiş. Nazan şaşt : Olur iş değil... Neye? Basit bir teşkilat n basit neticesi? Doğan çocuklar n anas babas da kabilenin, bütün halk imiş. Bu hal ayin gibi hala baz cemaatlerde devam eder. Mesela KIZILBAŞLAR gibi...Ne ise..." diye sat"rlar konuşma devam ediyor. Ve bunun gibi birçok dergi ve kitap var elimde.

Şİmdi soruyorum, bu tarz çocuklar aras"na bile sokulmuş bölücülük çal"şmalar" oldukça biz nas"l birbirimizi seveceğiz? Bu kitaplarla yetişen çocuklar nas"l yar"n bu ülkenin vatandaş" olduklar"na ve eşit haklarla yaşad"klar"na inanacaklar? Neden böyle y"llard"r ve birçok yay"nevi taraf"ndan bas"lan bu tür kitaplara karş" sünni kökenli vatandaşlar tav"r alm"yorlar? Hangi akla hizmet, Milli Eğitim Bakanl"ğ" böyle aşağ"l"k yalanlarla dolu kitaplar" okullara tavsiye ediyor? Bu ne kirli oyundur ki y"llard"r sünni-alevi, Kürt-Türk diye birbirimize düşman edip, bizi birbirimize k"rd"r"yor? Kimler bu kirli oyundan ç"kar sağl"yor? Karş" bir fikir duyduğunda mangalda kül b"rakmayanlara sesleniyorum, peki buna ne diyeceksiniz? Çocuklara yönelik bölücülük derslerimiz devam edecek. Sosyal Pedagog Tamer Dursun

Harçlara karş korsan Stuttgart Üniversitesi öğrencileri, 19 Aral k günü yaklaş"k 500 kişilik bir toplant"yla boykot karar" ald". Karardan sonra, 150 kişilik 2 saat süren bir korsan yürüyüş yap"ld". Şehir merkezindeki kampüste, herkese aç"k yap"lan toplant"da, 500 euroya f"rlayan harçlara karş", Baden Württemberg eyaleti çap"nda boykot karar" ç"kt". Bu karara göre, tüm öğrenciler 501 euroluk miktar", 15 Şubat’a kadar ortak bir hesapta toplayacaklar. Bu ortak hesaba yat"ranlar"n say"s", yüzde 25’i bulursa, eyaletteki diğer üniversitelerle birlikte eyalet yönetimi pazarl"ğa zorlanacak. Toplant"dan sonra, noel pazar" yönüne doğru yürüyüşe geçildi. “Bir-ki, üç, harçlar durduracağ z!”, “Herkese paras z eğitim”, “Buraday z, sesimizi yükseltiyoruz! Neden, eğitim bizden çal nd ğ için”, “Nas l bir eğitim istiyorsunuz? Harçs z bir eğitim!”, vb. sloganlar at"ld". En kalabal"k yerlerde s"k aral"klarla durularak, öğrenci so-

runlar"na uyarlanm"ş Noel şark"lar" söylendi. Königstrasse’de bir aşağ" bir yukar" yürünerek ve kalabal"k sokaklara girdiç"kt" yap"larak polisle kedi fare gibi oynand". En son zar zor toparlanan 7-8 polis, yürüyüşü durdurdu. Polis şefi, “Bu izinsiz yürüyüşü selaml yorum!” dedikten sonra, resmi olarak yürüyüşü kimin üstlendiğini sordu. Sloganlarla “Kolektif” yan"t" geldi. Bir süre daha yürüdükten sonra, biraz da belirsizliğin ve gidecek bir yer kalmamas"n"n etkisiyle, polis, megafon ve mikrofon taş"yan iki kişinin kimliklerini kaydetti.

Burcu’dan Burcunuz KOVA Yeni y"la girdik. Bayramd", yeni y"ld" derken paralar suyunu çekti. Handy (cep telefonu) faturas" ödenemedi, hatta ev kiras" bile… Yok yok telaşlanmay"n, Satürn’ün k"yakl"ğ" ile görünmez olabilceksiniz. Ausbildung (mesleki egitim); gerçi pek y"ld"z fal"n"n konusu olmasa da bir yer bulma ihtimali var. Üç vakte kadar yol görünüyor. Türkiye… Askerlik…

KOÇ Bugünlerde pek d"şar" ç"kmay"n, hatta burcunuzu gizleyin. Malum; Kurban Bayram … Koç gibisiniz maşallah ! Her “koçum” diyenin dolduruşuna gelmeyin. Yeni y"l, sadece kağ"t üzerinde bir matematik oyunu deyip felsefe yapmayacağ"z. Koç kad"n"na evde sürpriz var. (Kaynana m" geliyo acaba?.. He he… şaka şaka!)

BAŞAK İşte buna şans derler, Plüton sizinle! Bu da demek ki (valla ne demek şimdi ben de bilmiyom! Atçaz bişiler…

Her gün herkesin fal"n" herkese kar"şt"r"p harmanlamasak, ayn" burçtan yüz milyonlarca insana tek tek ne uydurcaz di mi? Maksat rahatlama olsun…) Evet, Plüton demiştik… Onun etkisi ile, işte yeni model cep telefonlar"ndan bi tane de size k"smet. (Burada Plüton ile kastedilen baba olabilir mi?)

ASLAN Gizemli ay rüzgarlar" aşk" kap"n"za b"rakcak, diskolara gidip içkiler içip dünyan"n sigara duman"n" çekmenize, bir sürü para dökmenize gerek yok vallahi. Çeşit çeşit saç biçimleri, pahal" k"yafetlere son. Aşk kap"n"zda. Tüketerek etkilediğin birini tüketmek de bu sayede tehlike olmaktan ç"k"yo. Kendiliğinden, yani ay"n sihirli etkisi ile geliyo işte aşk kap"na…

AKREP Art"k şu yabanc" dil problemini sorun etmeyin, bu kadar seneden sonra Satürn’ün gizli etkisi ile yaşad"ğ"n"z ülkedeki ev sahipleri (ne evi ve neyin sahibi, biz de anlayamad"k ama) Türkçe öğreniyorlarm"ş ! Nass" ama, burcunuzun şans" yani. Eh rahat bi nefes al"n art"k… Can"m, Satürn bu; hikmetinden sual olunmaz…

YAY Yaylar, bu sene yaşad"n"z! Ald"ğ"n"z borçlar" bi süre daha erteleyebileceksiniz. (Ne diim şimdi, diğer burçlardan da alacak verecek ilişkileri olanlar var, kap"şma sözkonusu olabilir!)

BOĞA KAPLAN Bundan böyle iki burç aras"nda kalanlar, ne zaman doğduğunu bilemeyenler, nüfus memuruna güvenmeyenler, bu sizin burcunuz art"k! On kaplan gücündesiniz. Tutuğunuzu kopar"yorsunuz. Kaplanlar; art"k “burcum yok” diye üzülmeyin…

Mars’"n ve Venüs’ün karş"tl"ğ" ile gerilim yaşayabilir, banka kredisi ile ald"ğ"n"z arabay" yok fiyat"na satabilirsiniz. Ama dert etmeyin, borcunuz bittiğinde oğlan çoktan evlenmiş olcak. Torun torba, ne mi yapacaks"n"z oğlan evlenmişse? Kardeşim biz burada burç yaz"yoz; faizleri onlar belirliyo!.. Burada merkürün etkisi var da olabilir,

yok da…

İKİZLER Geçenlerde 60 yaş"nda bi kad"n ikiz doğurdu… Pardon ya, haber akl"mda kalm"ş; bir de siz ikizler olunca… Şimdi benim kafam kar"ş"yo; ikizler var da niye üçüz, dördüz, hatta beşiz burcu yok? Neyse ikizler… h"mm siz de ben diim Uranüs’ün, siz deyin üst komşunuzun etkisi ile, yabanc" düşmanlar" ile bir sürtüşme olabilir…

YENGEÇ Art"k nereye ait olduğunuza karar verebileceksiniz. Bunun yerine “kime” de diyebilirdik ama sistem sizin sahibinizi belirliyo zaten, burç ona kar"şmaz. Bundan daha iyi bir haber varsa, siz bana verin! Kad"nlar Jüpiter’in etkisi ile komşunun ald"ğ" koltuk tak"m"n"n ayn"s"n" al"p, k"yafetleri de ona göre düzecekler. Dost başa, düşman ayağa ama! Di mi ya…

TERAZİ Çok dengeli bir haftaya giriyor teraziler… Geçen ay yazd"ğ"m"z burç-

lar kar"şm"ş. Terazilerinki kova ve koçlarla, bal"klar"nki de yengeçlerle kar"şm"ş. Dizgi hatas", ama yine de ald"ğ"m"z bir çok mail ve telefonda bu burçlardan olan burçseverler bize teşekkür ediyorlar!… Anlayamad"k…

BALIK Haf"zan"z" güçlendirecek tedbirler laz"m. Bu burçtan olanlar; san"r"z çogunluk, hatta iddia ediyoruz herkes çift burçlu doğuyor. Bi taraflar" bal"k, bu burcun. Çok güçlü taraflar" var ama en zay"f taraf" haf"zas"… Çift burçluluk da terminolojiye bizim hediyemizdir!

OĞLAK Aman koçlar" uyarm"şt"k, oğlaklar" da uyaral"m; malum Kurban Bayram"… Gözünüzü dört aç"n k"smetler sizi bekliyor… Bir iş seyahatine ç"kabilirsiniz… İşsizseniz d"şarda dolaşmaya ç"kman"z da iş seyahati say"l"r! San"r"z Neptün’ün Jüpiter’le çat"şmal" etkisi ve de yükselen burcunuzun bask"s" ile gribal bir enfeksiyon yolda. (Virüslerle koskoca Jüpiter k"yaslanabilir mi yaa?.. Ak"l var mant"k var di mi…)


Yaflanacak

B

L

M

·

T

E

K

N

9 Dünya

K

Duyuyor musunuz, dünya S.O.S veriyor! Günlük bilinç sürekli bizi meşgul ederken, yan" baş"m"zda dünyan"n art"k insan"n yaratt"ğ" kirlenmeye dayanamama ve bunu ekolojik dengedeki değişimle bize iletmesine daha ne kadar duyars"z kalabiliriz? Oysa bu dünya hiç de onu yok edenlere b"rak"lmayacak kadar değerli. Bilim insanlar", rapor üzerine rapor haz"rlay"p devletlerin buna göre planl" ve çevreye duyarl" üretim araçlar"n" kulland"rma zorunluluğunu vurguluyor. O devletler ki sadece kar h"rs"yla şekillenmiş üretim ilişkileriyle, yok ediyorlar umutlar"m"z", hayallerimizi ve geleceğimizi. Değil mi ki gidip gidebileceğimiz tek yerdir yaşad"ğ"m"z bu topraklar ve bu coğrafya… Bu yaşl" gezegen insanl"ğa kap"lar"n" açarken, herhalde onun bu kadar vefas"z olduğunu düşünemedi. Fakat hay"r, bu h"rs yaln"zca isimsiz kitlelerin değil, onlar"n kan ak"tt"ğ" ve yüzy"llard"r bu h"zl" yok ediciliği hiç umursamadan kendi varl"ğ"na feda eden kapitalistlerindir.

35 y l sonra… Bu öylesine bir kal"plaşm"ş fikir ve yorum değildir. Öyleyse

bilim insanlar"n"n, burjuva medyan"n dahi yay"nlamak zorunda kald"ğ" araşt"rmalar"na kulak verelim. Verelim ki, dünyam"z"n geleceğini ve tabii ki biz insanlar"n nas"l bir felaketle karş" karş"ya olduğumuzu daha

y l sonra Kuzey Kutbu’ndaki buzullar"n küresel "s"nma yüzünden tamamen yok olabileceğini defalarca araşt"rmalar"yla raporlar"yla belgeleyip aç"klamad"lar m"?!. Dünyam"zdaki değişim çok daha h"zlanmad"

Gelecek neleri bar nd r yor bağr nda? * Buzullar n tamamen erimesi halinde, deniz seviyelerinde 6,5 metrelik bir yükseliş olacak. * Amerika Milli Atmosfer Merkezi, Washington ve McGill üniversitelerinin ortak çal şmas ile ortaya konulan korkunç tablo: Buzullar, 2040 y l n n yaz aylar nda tamamen eriyebilir.

iyi görebilelim. Bu yaz", “Amaaan… benden sonras tufan!” diyenlerin, “Ne olacak, ben o zamana kadar zaten olmayacağ m” bencilliğine bir ç"ğl"k olsun. Bilim insanlar"; çok değil, 35

m"? Doğan"n 20 bin y"lda başard"ğ" 5 derecelik "s" değişimini, kapitalist üretim ilişkileri yar"m yüzy"lda başarmad" m"?!. Nereye kadar bu pervas"zl"k, daha ne kadar bekleyeceğiz kirletilmesini? Tüm yaşam kay-

Bilgi paylaş ld kça çoğal r Yads›yabilir miyiz iletiflim araçlar›n›? Bilgisayar, telefon, televizyon, ama illa da bilgisayar...

“Çağ m z teknoloji çağ ”; biliriz ve kat"l"r"z hiç sorgusuz sualsiz bu tespite. Gelgelelim, bu tespitin bir de gerekleri vard"r. O teknolojiye hakim olabilmek!.. Bunun en etkili arac" yine he-

bu teknoloji harikas" arac"l"ğ"yla girdi evimize internet. Öncelikle belirli bir elitin elinde, gizli ve askeri amaçla ortaya ç"kan, sonra bilginin tekelini y"kan ve asl"nda komünal bir paylaş"m ağ" olan bu gelişme, farkl"

saran bir ağ oluşturacağ"n", fakat bununla birlikte sanal dünya bağ"ml"lar"n"n ortaya ç"kacağ"n" ve daha az kişisel yaşam alan" kalacağ"n" düşünüyor. Uzmanlar"n yüzde 58’i, Ned Ludd liderliğinde başlayan “Luddculuk Hareketi” (Makine k r c lar ) benzeri “Refuznik” ad"n" verdikleri teknoloji karş"t" gruplar"n da etkili olacağ" uyar"s"n" yap"yorlar. Uzmanlar"n yüzde 35’i bu senaryoya kat"lmazken, yüzde 7’si ise fikrini belirtmemiş.

Her yere uzanabilecek mi?

pimiz çok iyi biliriz ki; bilgisayard"r. “Çağ m z h z çağ ”, yine s"kça duyduğumuz çağ"m"z"n özeti bir başka söz. Bu h"z hangi araçlar ve yöntemlerle dağ"l"yor en ücra köşeye? Yads"yabilir miyiz iletişim araçlar"n"? Bilgisayar, telefon, televizyon, ama illa da bilgisayar. Her şeyi kendinde bar"nd"ran

naklar"n"n umars"zca talan edilerek, dünyam"z"n kurak bir çöle dönüşmesine ne kadar tahammül göstereceğiz? Bu tablo değişecek, değişmeli! Çünkü yak"n gelecek, insanl"k için pek de iyi haberlerle yüklü değil.

amaçlarla gündemimize taş"nd". Aslolan, onun s"n"rlar" aşan koca bir kütüphane oluşudur.

20 y lda dünyay saracak 742 teknoloji uzman"yla görüşülerek yap"lan bir araşt"rma sonucu teknoloji uzmanlar", internetin 2020’de tüm dünyay"

Yine araşt"rmaya göre teknoloji uzmanlar"n"n; yüzde 56’s" internetin dünyan"n her yerine uzanabileceğini düşünüyor, yüzde 43’ü ise buna şüpheyle yaklaş"yor. Yüzde 49’u internetin özellikle özel yaşamla ilgili verilere kolayca girebilmesinden dolay" 2020’de yaşam"n saydaml"ğ" konusunda daha olumsuz bir tablo oluşacağ"na inan"yor, yüzde 49’luk bir kesim ise bu görüşe karş" ç"k"yor. İnternetin 2020 projeksiyonuna göre, teknoloji uzmanlar"n"n yüzde 57’si İngilizcenin internetin egemen dili olacağ"na inanmazken, yüzde 42’si bunun tersini düşünüyor.

* Önümüzdeki 10 y l içerisinde buzullar 5,9 milyon kilometre kareden 1,9 kilometre kareye düşebilir. Bilim insanlar , 35 y l sonra, Grönland ile Kanada’n n kuzey sahillerinde, çok az buz kalacağ tahmininde bulunuyorlar. Bunlar belli başl gelecek tahminleri ve tabii ki buna şu an yaşad ğ m z iklimsel değişimi de eklersek, çok somuttan yaş yoruz biz asl nda geleceğin bir yans mas n .

Bilimde yolculuk Derya Tanr vermiş

ABD baş sorumlu! Bilim insanlar", buzullar"n güneş "s"s"n" göğe yans"tt"ğ"n" hat"rlatarak, buzullar"n giderek azalmas"yla "ş"nlar"n su taraf"ndan emileceğini, bunun da "s"nma eğilimini daha da art"racağ"n" belirtiyorlar. Atmosfere verilen karbondioksit ve sera etkisi yaratan diğer gazlar"n miktar"n"n azalmas"n"n, buzullar"n h"zla erimesi riskini azaltacağ"n" vurgulayan bilim insanlar", buzullar"n erimesinin, kutup ay"lar" ve diğer türlerin yok olmas" tehlikesini beraberinde getireceği konusunda s"k s"k uyar"da bulunuyorlar. Kyoto anlaşmas" gibi temel çözüm olmayan bir protokole dahi imza atmayan ve bu kirliğin dünya nüfusunun yüzde 4’nü oluşturmas"na rağmen doğaya verdiği zarar ile (yüzde 25) en başta gelen ABD emperyalizmi, bu tablonun baş sorumlusu olarak durmaktad"r. Bizler ise kulaklar"m"z" art"k kapayamay"z. “Üç maymun” oyununu b"rak"p, geleceğimizi daha çok karartan bu gidişe dur demek zorunday"z. Yoksa bu gezegenin ve hayat"m"z"n yok oluşuna göz yumacağ"z.

“Poincaré San s ”, Topolojik eşdeğerlik ya da ‘ç lg n’ bir bilimadam"

α

Adettendir. Biten bir y"l"n ard"ndan, o y"l"n panoramas"na bir göz at"l"r. Ben de 2006’da bilim dünyas"nda ciddi etki b"rakan bir gelişmeyi anmadan geçemeyeceğim. Ağustos ay"nda, en zor matematik problemlerinden birisi olan “Poincaré San s ”n" çözen ve matematikte en büyük ödül olan 1 milyon dolar ikramiyeli Field Madalyas ’n" almaya hak kazand"ğ" halde reddeden Rus matematikçi Grigori Perelman’"n çal"şmas", bilim dünyas"nda son 10 y lda görülen en önemli çal"şma olarak nitelendi. Fields Madalyas"’n" reddedikten sonra, peşinden koşturan medyan"n, Perelman’"n yaşam" hakk"nda yapt"ğ" spekülasyonlar, ağ"zlar" suland"ran dedikodular yerine sizlerle Poincaré varsay"m"n" paylaşmay" tercih ediyorum.

β γ

δ

Poincaré varsay m nedir? Frans z matematikçi, fizikçi ve filozof Henri Poincaré, 1904’te ortaya att"ğ" önermede, “üzerinde delik olmayan her şey bir küredir” diye özetlenebilecek bir yarg"da bulundu. Bir topun üzerine gerilmiş paket lastiğinin şeklini bozmadan ya da topu parçalamadan sonsuza kadar büzülebileceğini, ancak ortas" delik olan simit şeklinde bir cisimde (tor) ise bunun mümkün olmad"ğ"n", delik var oldukça lastiği s"n"rlayacağ"n" iddia ediyordu. Poincaré, “topoloji” olarak bilinen, uzayda biçimlerin s"n"fland"r"lmas" konusunu inceliyordu. Poincaré’ye göre biçimleri s"n"fland"rman"n en etkili yöntemi, bir cismin üstüne giderek küçülebilen halka biçimli hayali iplikler yerleştirmek. Bir simidin etraf"na konursa ya da içinden geçirilirse büzüşme bir yerde tak"l"r. Bir topun ya da bir simidin d"ş yüzeyi gibi iki boyutlu yüzeyler için, büzüşen halkalar"n davran"ş biçimi, söz konusu yüzey türünü tümüyle tan"mlar. Örneğin herhangi yüzey üzerine konan tüm halkalar büzüşüp nokta haline geliyorsa, o zaman bu yüzeyler topolojik olarak bir küreyle ayn"d"r. Poincaré, “halka büzüşmesi” testinin, bir üst derecedeki boyutta, yani üç boyutlu cisimler için de geçerli olmas" gerektiğini varsayd". Ancak ne kendisi, ne de kendinden sonra gelen matematikçiler, varsay"m" kan"tlamay" ya da çürütmeyi başaramad"lar.

π λ

En büyük salg n kap da ϕ

Mevsimler mi değişti ne?.. Bu y"l özellikle Avrupa’da Aral k ortalar"na kadar yazdan kalma günler geçmek bilmedi. Bir taraftan bunun tad"n" ç"kar"rken, bir taraftan sormadan edemedik “Ne oldu, mevsimler mi değişti?” diye. Ekolojik denge bozuluyor. Bu, hayat"m"z" direkt etkilediği gibi çevresel sorunlar" da beraberinde getiriyor.

Daha büyük olacak K"ş"n gelişiyle birlikte nezle, grip gibi salg"n hastal"klar da s"kça görülmeye başlad". Bilim insanlar" şimdiden uyar"yor. Görüp görebileceğimiz en büyük grip salg"n"ndan (1918 y"l"nda 50 milyon kişi hayat"n" kaybetmişti) daha büyüğü kap"da! T"p dergisi Lancet’in uzman-

lar", t"ptaki tüm gelişmelere rağmen günümüzde benzer bir salg"n"n bilançosunun daha da ağ"r olacağ"na inan"yor. Dünyada bu tip ölümcül grip salg"nlar", her yüzy"lda üç veya dört kez ortaya ç"k"yor. Ve bundan en çok etkilenecek olanlar ise yoksul ülkeler. Geçen y"llarda büyük bir korku ve tehlike oluşturan kuş gribi ve bunun ölümcül olabilen H5N1 tipi virüsü, sadece 258 kişide görüldü. Ancak virüsün mutasyon (değişim/çoğalma) geçirip insanlar aras"nda daha kolay geçiş yapabilen bir niteliğe kavuşmas" halinde, ölümcül bir salg"n"n yaşanabileceği belirtiliyor. Profesör Christopher Murray önderliğindeki ekip; 19181920 y"llar" aras"nda yaşanan en büyük salg"ndan (İspanyol Gribi) bu yana olabileceğini öngördükleri grip salg"n"na bakarak, oranlar" 2004 y l itibariyle küresel nüfus verilerine uyarlad". Ekip, benzer şiddette bir salg"nda, 51-81 milyon kişinin ölebileceğini belirtiyor. Ölümlerin yüzde 96’s"n"n, sağl"k hizmetlerinin yetersiz olduğu dünyan"n en yoksul ülkelerinde yaşanacağ" kaydediliyor. Bunun için okullar"n ve çal"şma alanlar"n"n tatil edilmesi ve gribin yaşand"ğ" bölgenin karantinaya al"nmas" gerektiği uyar"s" yap"l"yor.

η φ

σ

ψ

2006’da neler oldu? Bir de Science dergisinde yay"mlanan 2006’n"n en önemli ilk on bilimsel gelişmesi içinden kendimce önemli bulduğum beş gelişmeyi anmadan geçemeyeceğim.

ϖ

1. Genetik: 38 bin y ll"k Neandertal fosillerinin DNA’lar" yeniden yap"land"r"larak, insan"nkiyle yüzde 99,9 oran"nda benzerlik taş"d"ğ"n" tespit edildi.

ν

2. Çevre: Dünyan"n iki büyük buzul örtüsünün giderek artan bir h"zla okyanuslara kar"şmakta olduğu tespit edildi. 3. Evrim: 375 milyon yaş"nda bir bal"ğ"n, deniz yarat"ğ" ve kara hayvan" aras"ndaki evrim boşluğunu doldurmas"n"n ayr"nt"lar" ortaya ç"kt".

µ

4. Biyoloji: Yeni mikroskopik teknikler, biyologlara hücre ve proteinlerin ince yap"lar"n" daha iyi gözlemleme olanağ" sağlad".

5. Nöroloji: Beyin haritas" daha da ayd"nlat"larak, haf"zam"z"n yeni hat"ralar" nas"l kaydettiği ortaya ç"kar"ld".

Nano teknolojinin ganimetleri! Nano teknoloji nedir?

Nano teknoloji, özellikle 90’l" y"llar"n baş"nda kamuoyunun ve medyan"n ilgisini çekti. Uzmanlar bu teknoloji için “21. yüzy l n anahtar teknolojisi”değerlendirmesi yaparlerken haks"z değillerdi. “Bilgisayar ve gen teknolojisinden sonra üçüncü edüstriyel devrim” diye müjdelenen teknoloji, günlük yaşam"m"zda, kulland"ğ"m"z çoğu aletleri daha kullan"şl" hale getirmiştir. 60’l" y"llar"n sonuna dek bir kamyonu dolduran tek bir bilgisayar, günümüzde bu teknoloji sayesinde, cebimize s"ğacak kadar küçüldü. Gelişme kendisini her alanda kullan"m alan" bularak ilerlemektedir. Örn: Otomobil motorlar" ayn" büyüklükte kald"klar" halde, beygir gücü olarak yükseltilmiştir. Bu doğall"ğ"nda enerjiden tasarruffuda sağlamas"yla günlük yaşamda da önemini kan"tlam"şt"r.

Nano teknolojisi, apayr" ve yeni bir yöntemdir. “Nano”, Yunan ve Latin dillerinde “cüce” anlam"na gelmektedir. Bir nanometre, bir milimetrenin bir milyonda birini oluşturur. “Nano teknoloji” terimini ilk defa1974’te Japonyal Norio Taniguchi kullanm"şt"r, fakat esas olarak bu konuya ünlü ABD’li fizik uzman" Richard Feynman, 1959’da dah kapsaml" değinmiştir. Tam tan"m"; insan"n materyalleri atom ve molekül düzeyinde değiştirebilmesidir. En küçük parcas"na varana kadar maddenin işlenmesi ve üretilmesini esas alan bir teknoloji olan bu teknoloji sayesinde, öğütme, ezme ve "s"tma gibi yöntemlerle maddeleri şekillendirmekteyiz. Yani başka bir değişle ‘moleküler üretimi’ demektir. İşte as"l problem de burada yatmaktad"r. Bu konuyla ilgili örneğin

Türkçe web sitelerine bakt"ğ"m"zda, sanki bir firman"n reklam"na tan"kl"k ediyirmuşuz hissine kap"labilirsiniz. Oysa her gelişme de olduğu gibi kimin içindir bu gelişmenin faydas"? Sorusuna, nesnel ve eleştirel bir gözle okumak ve bir karara varmak daha anlaml" değil mi? Tahminlere göre 2015 y"l"nda

toplam nano teknoloji pazar", 1 trilyon dolara ulaşacakm"ş. Peki ama burdan bize ne gibi bir fayda umabiliriz? Bu Pazar büyük sermayederlerin kar"na kar katmaktan öte bir anlam taş"m"yor gibi. Bir kaç örnek verelim ne vaatlerde bulunduklar"na: Doğadaki Lotus çiçeği, yap-

rağ"n"n hiç "slanmamas" ve kirlenmemesiyle bilinir. Bu doğal temizleyici nano teknolojinin gelişimine büyük bir katk" sunuyor. Bilim doğadan Bio-teknik yoluyla ilham al"yor. Kendi kendini temizleyen camlar ve boyalar (otomotiv sektörünün en önemli sorunlar"ndan biri olan araçlar"n üzerindeki boyalar"n çizilmesi ve kaportalar"n aş"nmas" sorunu) yap"lacakm"ş Lotus çiçeğinden faydalanarak. Sağl"k alan"nda, özellikle kanser tedavisinde kullan"lan kemoterapi ve radyoterapi yöntemleri ortadan kalkacak, nano robotlar ile hücrelerimizi onar"p, vücudumuzun bağ"ş"kl"k sistemini kontrol alt"nda tutabilecekmişiz. Tar"m ve g"da ürünlerinin kötü hava koşullar"na, yabani hayvanlara, otlara ve böceklere karş" zaman kaybetmeden korunabilecekmiş (Hollanda’da tad" bir türlü olmayan yapay “g dalar” gibi). Tarladaki ürünlerin her gün takibi ve kontrolü sayesinde,

kritik sağl"k problemlerinin önüne geçilebilirmiş. Vay, vay!

Şuna bir bakal m “İsrailli bilim insanlar , bir test tüpü içinde, biyolojik moleküllerden bir bilgisayar oluşturmay başard lar. (…) Bu araşt rman n ileride insan, hayvan ve bitki bedenindeki biyokimyasal ortamla etkileşerek, önemli biyolojik ve farmakolojik uygulamalara olanak sağlayacak bilgisayarlar n geliştirilmesine yol açabileceği ortada.” Soruyorum, bu korkunç değil mi?

- 2004 y"l"nda ç"kan rapora göre, dünyan"n büyük bir İsviçreli sigorta şirketi, nano tüplerin sağl"ğa aspest gibi zarar verebileceğini söylemektedir. 2005 y"l"nda Alman Allianz sigortas", nano teknolojinin şanslar" ve riskleri üzerine bir araşt"rma sonuçlar"n" aç"klad". Buna göre bilim ve endüstri riskleri üzerine sağlam bilgiler al"nmas" gerekliliğini vurgulayan Allianz sigortas" devamla esas tehlike olarak, dinamik gelişmenin ve mümkün tehlike aras"nda oluşan boşluğun güven standartlar"n" negatif etkileyeceğini belirtiyorlar.


Yaflanacak

Dünya 10

K

Ü

L

T

Ü

R

·

S

A

N

A

T

“O, sesin ateşli akl yd ”

Kültür Deryas› Cem Günhan

talizmin sald"rganl"ğ"nda bir değişme vard"r, ne de s"n"flar aras"ndaki uzlaşmaz çelişki bitmiştir.

Ortaya kar ş k! Sevgili dostlar, yeni bir y"l arefesindeyiz ben bu yaz"y" yazarken. Şimdiye kadar yazmak isteyip de yazamad"ğ"m o kadar çok konu var ki… Ben de akl"ma gelen başl"klar" bir s"ra gözetmeksizin serbest usül paylaşmak istedim sizlerle.

“O sesin ateşli akl …”

dizeleridir. O yaşad"ğ" dönemin faşist savaş ç"ğ"rtkanl"ğ"na karş" sesini siper eder. Ernst Busch, yaln"z yetenekli bir şark"c" ve oyuncu değildi; o özellikle davaya inanan işçi hareketinin çocuğuydu. O, -günümüzde de asla güncelliğini yitirmeyen ve hatta yavaş yavaş uyand"r"lan- faşizmin ayak seslerine karş", ayn" güç ve iradeyle duran s"n"f"n onurlu bir evlad" olarak, karş" duruşu simgeler. Onun öz geçmişini, işçi hareketinin tarihi gibi okuyabiliriz: Günümüzü de anlat"r bu dizeler, çünkü ne emperyalist kapi-

Busch’un metalik ve keskin sesini kilometrelerce uzaktan duyan, onun sesinden etkilenen dram yazar" Heiner Kipphardt, şöyle diyor: “Ben Ernst Busch’u bir Rus cephesinin çamurlu bir siperinde tan d m, 1943 y l n n iliklere işleyen soğuk bir gecesi, darbe üzerine darbe yiyen ve geri çekilen faşist ordular n Ukrayna’dan geçerken. K z l Ordu propaganda birliğinin hoparlöründen yükselen bu şark , iki kilometre uzaktan gelen, bir Alman işçi şark s yd . Tan m yordum bu şark y ve şark söyleyen adam da. Sözleri anlam yordum, fakat yine de kulak kesildim bu sese. O ses benim soğuktan donmuş duygular ma ve donup kalm ş kalbime bir sel gibi akt ve geri püskürtü ruhuma çöreklenmiş durgunluğu. Fakat hay r bu yaln zca o şark n n güzelliği değildi, beni saran, berrakl ğ ve dile getirdiği gerçek de değildi, sald rgan keskinliği de değildi. Başka bir şeydi. Bu ses, insan akl n n, doğruluğun zafer kazanacağ n biliyor ve söylüyordu. Bu doğruluk ve zafere olan inanc ve bunun nas l yap lacağ n muştuluyordu insanl ğa. İşte bu o duru güzelliğin sebebiydi. İşte bu onun çetin ve kat berrakl l ğ yd . İşte

zini Theseus ve Ariadne’ye öğrettiği gerekçesi ile oğlu İkarus’la birlikte kendisi Labirent’e hapsedilir.

Fakat İkarus takma kanatlar" ile bir kez havaland"ktan sonra, ayd"nl"ğ", güneş "ş"nlar"n" ve bunlar"n ard"ndaki hakikati biraz daha yak"ndan görmek, öğrenmek ve daha çok özgürleşmek düşüne kap"l"r. Ancak, güneşe yaklaşt"kça, takma kanatlar"n" bedenine yap"şt"ran bal mumlar" erimeye başlar. Ve sonunda İkarus, Ege Denizi’nde Sisam Adas ’n"n yak"nlar"ndaki İkaya Adas ’n"n önüne, bugün de, onun an"s"na, İkarus Denizi denen bölgeye düşer, yitip gider…

Suşi Suşi ad"n" duyduğumuzda birçoğumuzun akl"na eminim çiğ bal"k gelmektedir. Suşi, yüzy"llar önce bal"ğ"n konserve edilme metodlar"ndan birisi olarak ortaya ç"km"şt"r. Bu metoda göre bal"k tuzlan"r ve koruyucu bir tabaka olarak sirke ile pişirilmiş pirince sar"l"r. Bu durumdayken bal"k fermente olur ve bozulmadan uzunca bir süre saklanabilir. Yani göçebelerin kurutulmuş et ya da tarhana yöntemlerine benzeyen bir besin saklama metodundan türemiş ve günümüzde çokça moda olan bir yemek türüdür. Suşi’nin bugünkü biçimini, 18.yy’da, Edo’da (bu günkü Tokyo yak"nlar"nda) alm"şt"r ve 20.yy’da da modern beslenme biçimleri aras"nda yerini alm"şt"r. Suşi, “Nori” ad" verilen kurutulmuş deniz yosununa çiğ bal"ğ"n pirinçle birlikte sar"lmas" ve aras"na da “wasabi” denilen ac" Japon hardal" sosu sürülmesi biçiminde klasik biçimi ile tan"n"r. Ama Suşi’nin kullan"lan bal"k çeşitlerine göre birçok farkl" çeşidi bulunmaktad"r.

Avokado Eski Maya dilindeki “ahuacatl” sözcüğünden, sömürgeci İspanyollar"n diline geçmiş bu sözcük, “lauraceaea” familyas"ndan ilk defa Azteklerce yetiştirilmiş besleyici bir meyvedir.

Bir f s lt dolaş yor Dünyada: İşçi, duymuyor musun? Bunlar savaş bakanlar n n sesidir: İşçi, duymuyor musun onlar ? F s ld yor kömür ve çelik fabrikatörleri F s ld yor kimyasal savaş üreticileri F s ld yor bütün k talardan: Sovyetler Birliği’ne karş , seferber olanlar Bu dizeler, işçi s"n"f"n"n; k"talar" aşan s"n"fs"z, s"n"rs"z sesini “enternasyonal kardeşlik” şiar" ile yükselten Ernst Busch’un

İşçiler, köylüler, tüfekleri al n, Al n tüfekleri elinize. Faşist haydutlar sürüsü k r ls n, Yüreklerinizi ateşe versenize ! Kendi k z l işçi bayrağ n z dikin Her rampaya, her fakrikaya. Eski toplumun y k nt lar ndan doğar, Sosyalist Dünya Cumhuriyeti !

Mücadele ile örülü onurlu bir yaşam Ernst Busch özellikle davaya inanan işçi hareketinin çocuğuydu. 22 Ocak 1900’da, bir işçi ailesinin evlad" olarak Kiel’de doğmuştur. Krupp GermaniaTersanesi’inde makina tesviye bölümünde eğitimini bitirir. İşçi gençlik içerisinde örgütlenmiş ve o zaman"n SPD’sine üye olmuştur. K"sa bir zaman sonra USPD (Almanya Bağ"ms"z Sosyal Demokrat Partisi)’ye geçip, orada 1945 y"l"nda

KPD’ye üye olur. 1927’de Berlin’e gelir ve ilk olarak daha sonra en yak"n arkadaş" ve bestecisi olacak Hanns Eisler’le karş"laş"r. Ayn" y"l kameran"n önünde geçip G.W. Papst’"n “Yoldaşl k” filminde ve Weimar Cumhuriyeti zaman"nda büyük bir cesaret ile kominizmi anlatan “Soğukkanl göbek veya dünya kime aittir?” filminde oynar. Yapt"klar" birilerini tedirgin etmiştir ve Nazi-Almanyas ’ndan kaçmak zorunda kal"r. Bir davet üzerine Moskova’ya gider. Orada Almanca yay"n yapan Radyo Komintern’de antifaşist propaganda bölümde çal"ş"r. H"zl" ve tehlikeli bir yaşamd"r onunkisi. İspanya’da “Enternayonal Tugaylar”da propagandist olarak yer al"r. Güney Fransa’da tutuklan"r ve k"sa bir zaman sonra kaçar fakat çok uzun sürmez bu kaçakl"k. Faşistlerle iş birliği yapan Frans"z hükümeti taraf"ndan tutuklan"r, Alman Gestapo’suna teslim edilir ve Berlin’de kötü şöhret kazanan Halk Mahkemesi Dairesi taraf"ndan mahkum edilir. 1945 K z l Ordu taraf"ndan özgürlüğe kavuşturulan Doğu Almanya’da (DDR) çeşitli sanatsal faaliyetlerde yer al"r. 8 Haziran 1980’de işçi s"n"f"n"n bu bilinçli sesi, Berlin’de halklar"n kalbine gömülür. Ernst Busch’un şark"lar"n" şimdi daha yürekten söylemeliyiz…

İkarus olmak

Enerji: 921 kJ Mineraller 6.3 g, karbonhidrat 0.4 g, yağ 23.5 g, protein 1.9 g, su yüzde 66 taş"r. Ama ilginç olan, “ahuacatl” sözcüğü, yerlilerin dilinde “testis” anlam"na gelmektedir ve günümüzde kulland"ğ"m"z “avukat” sözcüğünün de kaynağ"d"r. İspanyolca’da “avukat”, “aguacate-avokado” sözcüğünden türemiştir. İlginç değil mi?

Kurban Bu konu hele de önümüzdeki Kurban Bayram" dolay"s" ile oldukça hassas. Hele de baz" bilim insanlar" olay" “eski yamyaml k geleneklerinin bir form değiştirmesi” biçiminde alg"lay"nca, iş çetrefilleşiyor. Size sanal ortamda rastlad"ğ"m bir al"nt"y", kaynağ"yla aktarmak istiyorum. Eski toplumun canl" ve ölü yamyaml"ğ", göreneklerde en ağ"r izleri taş"yan bir uygulamad"r. Farkl" isim veya görünümleriyle ‘İsa’n n göğe çekilişi’, ‘Nevruz’, ‘Kurban Bayram ’ veya değişik karnavallar, vb. üzerinden günümüzde de yaşamaya devam eden bozulmuş görenek kal"nt"lar", eski toplumun ilk ve son yaz ittifak yenileme buluşmalar"n"n devam"d"r. Bu görenekler şu veya bu şekilde eski yamyaml"k ve daha sonra onun yerine geçmiş olan insan kurban uygulamalar"n" yans"t"rlar. Bunu bütün tören, bayram veya özel günlerin yeme ve içme (kurban) ile s"k" s"k"ya bağl" olan yap"lar"nda da izleriz. Törensel yiyeceklerin dağ"t"m ve pişirme biçimleri de (çiğ, k"zartma, haşlama, vb.) doğrudan doğruya eski toplumun kurban sunma biçimleriyle bağlant" halindedir. Kurban"n kan"n" ak"tma veya kan ak"tmaks"z"n boğma yoluyla öldürülmüş kurban sunma da eski toplum birimlerin geçmiş yamyaml"k geleneklerine bağlan"r. Ölü ruhuna sunulan yemekler ise ölü yamyaml"ğ"n"n yerine, zamanla geçirilmiş bir uygulama gibi görünmektedir. Topluluklar"n bayrak veya yöresel sembollerinde, totem hayvan veya bitkinin eski toplumda böylesine önemli olmas"n"n as"l nedeni, bu bak"mdan onlar"n, insan kurban"n" engellemeye yard"mc" olma özelliğinden başka bir yerde bulunmaz. ‘Kurban’ (sunu) ile ‘insan’ geçişmesi, dilbilimsel bak"mdan da izlenebilir. Bütün topluluklar"n yaşam"nda derin etkilere sahip olan ‘Kurban’ sözü, Hintçede, kurban edileni olduğu kadar kurban edeni de içeren bir anlat"m özelliği taş"maktad"r; kurban eden, kendi için, kendi ad"na kurban edilen anlam"na gelmektedir. Kurban kelimesi, Sümercede de “puhu”, yani ‘insan n yerine geçen’ demektir. Dahas", “dinanu” olarak da adland"r"lmaktad"r ki, burada art"k sunulan kurban ile kurban sunucu ayn"laşan bir anlam taş"maya başlamaktad"r: “Koyun (urişu), insan n (dinanu) bizzat kendisidir: İnsan, hayat için bir koyun sunacak; koyun baş n insan baş için, koyun boynunu insan boynu için, koyun göğsünü insan göğsü için (yerine) sunacak.” (E. Dhorme, Les Religions de Babylonie et d’Assyrie, s.229) Bu bölüm, “toplumvetarih.blogcu.com” adresinden al"nm"şt"r. Y"lbaş"ndan önce burada Almanlar n “Weinachten” dedikleri bir dini bayram kutland". Merak eden dostlar"m"z için yazal"m. Asl"nda bu Hristiyanl ğa aitmiş gibi görünen gün, çok tanr"l" dönem Avrupa’s"nda “K ş gün dönümü” kutlamalar"n"n yap"ld"ğ" bir gündür. Bir çok dini günü olduğu gibi Hristiyanl"k, bunu da bünyesine alarak, bu günü kultive etmiştir. Takvimimizi neye endekslediğimize bağl" olarak, her gün bir yeni y"l baş" olabilir… Bask"n"n olmad"ğ", "ş"ğ"n ve insana ait erdemlerin yüceltildiği, iki yüzlü ve ç"karc"lar"n yaşama şans" olmayan, yeni ve özgür bir toplum düzeni isteğiyle; sağl"kl" ve mutlu kal"n…

bu o metalik keskinliğin nedeniydi. İşte bu o sesin ateşli akl yd .” Buydu ve daha fazlas"yd" Ernst Busch. O yaln"zca halk"n"n ve halklar"n ozan" değil, cephede silah", enternasyonalist davan"n propagandac"s", tiyatrocusu olarak ald" saf"n" kavga gününde. Onun sesi ve dizeleri; proleterin, yeni bir dünya kurulurken sesinin, sözünün ve silah"n"n hakl"l"ğ"d"r.

Özgürlük ve öğrenme tutkusu, tarihler boyunca hep eşdeğer görülmüş… Yunan mitolojisinde buna dair say"s"z hikaye vard"r. En çarp"c" olan" ise İkarus’unkidir. İkarus’un babas" Daidalos bilge bir mimard"r. Sürgüne gönderildiği Girit Adas ’nda Kral Minos’un yan"nda çal"şmaya başlar. Onun isteği üzerine insan başl", boğa bedenli bir canavar olan Minotauras’"n bir daha ç"kmamacas"na içine kapat"lacağ" Labirent’i inşa eder. Ancak bir süre sonra kral Minos’un emri ile, Labirentin gi-

Daha çok özgürleşmek!

Özgürlük bedel ister…

Daidalos, yarat"c" akl"yla, buradan ç"kman"n yollar"n" arar. Kendisi ve oğlu için kanatlar yapar. Bu kanatlar" bal mumuyla bedenlerine, omuz başlar"na yap"şt"r"r. Oğlu İkarus’a ne çok alçaktan, ne de yüksekten uçmamas"n", özellikle de güneş "ş"nlar"na yaklaşmamas"n" tembih eder.

İkarus miti, daha sonra psikolojiden, sanata kadar pek çok alan"n konusu edildi. Büyük Hollandal ressam, Pieter Breugel’in, İkarus’un Düşüşü (1558) tablosu bunlardan biridir. Bruegel yap"t"nda, gerçeği öğrenmek ve özgürleşmek isteyenlerin baş"na neler gelebileceğini sars"c" bir gerçekçilik ve

ironi ile sergilemiştir. Doğan"n, insan"n alabildiğine dingin ve kendi halinde olduğu tabloda, zor seçilecek bir ayr"nt" vard"r. O da denize çak"lan İkarus’un ç"rp"nan ayaklar"d"r. İkarus’un boğulmas" ve yüzeyde görünen ç"rp"nan ayaklar", tabloda yer alan çoban"n, bal"kç"n"n ve gemicilerin dikkatini bile çekmez. Onlar kendi s"n"rl" dünyalar"na dalm"şlard"r! Gerçek, özgürlük, öğrenmek, ütopya ve bunlar"n hepsini temsil eden İkarus’un boğulmas" hiç kimsenin umurunda bile değildir!

İkaruslar olmasa… Bu sars"c" tablo, öğrenme ve özgürlük tutkusunun ağ"r bedellerini resmeder. Yaşam"na bu anlamlarla içerik kazand"rm"ş olanlar"n, insanl"k denizindeki yaln"zl"klar"n", karş"laşacaklar" ağ"r bedelleri anlat"r. Ancak bu insan" ürkütücü bir

ikilemle karş" karş"ya b"rakacak keskinliktedir! Toplumsal gerçeğin değişmezliğine dair bir alt çizme yap"lm"ş gibidir… Bu aç"dan tablo, İkarus gibi özgürlük ve gerçeğe daha fazla yaklaşma tutkunlar"na kat" bir mesaj verir. Belki de insan"n bireysel merak ve tutkular"n"n toplumsal bir ifade kazanmas" ile anlam kazanabileceğini anlat"r. Ama bunun için İkaruslar"n varl"ğ"n"n bir zorunluluk olduğu pas geçilebilir mi? Sahi, İkaruslar olmasa bu durağan, dingin denge ileriye doğru nas"l bozulur? Breugel kendi yaşad"klar"ndan umutsuzluk ç"kar"yor… Peki sizce de tarihin çark" biraz da, say"s"z örselenme ve bedelleri, ac" ve kay"plar" göze alanlar"n cesaretli ç"k"şlar" ile dönmemiş midir?

Taşlar bağlam şlar itleri salm şlar! Nasrettin Hoca’n"n yolu bir gün bir köye düşer. Saatlerce yürüdükten sonra köye yaklaşm"şt"r ama karanl"k da çökmeye başlam"şt"r. Köye vard"ğ"nda tam rahat bir nefes alacakken, köyün itleri Hoca’ya hücum edip havlamaya başlarlar. Nasrettin Hoca, can havliyle yere eğilip bir taş kapmaya çal"ş"r fakat günlerdir yağan yağmura gömülen taşlar" yerlerinden ç"kartamaz ve kendi kendine der ki, “Yahu bu ne biçim köydür be!.. Taşlar bağlam şlar itleri salm şlar!..”

Gerçeğin yan nda yer almak Ne ac"d"r ki bu ülke, en kolay sanatç"lar"n" harcad". Tedavi olmas" için kendisine pasaport verilmeyen Ruhi Su, vatan haini ilan edilen, emperyalizme karş" verilen Kurtuluş Savaş ’n" destan formunda şiirleştiren Naz m Hikmet, sineman"n “Çirkin Kral”" Y lmaz Güney, yaşam"n" kimsesizler yurdunda, kimsesiz sonland"ran, sahip ç"k"lmayan Enver Gökçe ve niceleri… Alt y l önce, Magazinciler Derneği ödül töreninde Kürtle-

ri ve Kürt kültürünü görmezden gelen medya maymunlar"na söylediği sözlerden dolay" çatal b"çaklarla sald"r"p linç etmeye girişilen Ahmet Kaya, sürgünde hayata gözlerini kapad". 16 Kas m, ölüm y"l dönümüydü. Malatya’da başlayan ve gurbette son bulan bir hayat"n ard"ndan herkesin pay"na bir şeylerin kald"ğ"na inan"yorum; kimine gurur, kimine utanç, kimine hüzün… Her gerçeği söyleyen, bunun bedelini ödemeyi göze alarak bu yola girer. Ahmet Kaya da böyle yapt"; En rahat edeceği dönemde, paras"n"n pulunun olmas"na, Mercedes’e binip, viskisini yudumlayacağ" bir ev imkan"na rağmen, o baş"na gelecekleri bildiği halde gerçeğin yan"nda yer ald"…

leyen analar"n ve düşünceleri yüzünden özgürlüklerine pranga vurulmuş gençlerimizin sesi olmuştu.

Biz onu çok sevdik…

Bir ara yorulup “Yorgun Demokrat” olsa da, bu dönemi “Başkald r yorum” albümüyle y"k"p geçmiştir. Varoş çocuklar"n"n ç"ğl"ğ"n"n ad"yd" art"k Ahmet Kaya. Gün oldu “Sevgi Duvar ”ndan bize “İyimser güller” uzatt", gün oldu “Y ld zlar ve Yakamozlar” eşliğinde “dosta

“Ağlama Bebeğim” albümüyle, 12 Eylül darbesi sonras" herkesin pasifleştirildiği bir dönemde beklenmedik bir ç"k"ş yapan Kaya, “Ac lara tutunarak” yoluna devam etmiş, daha sonra “Şafak Türküsü”yle hapishane önlerinde umutla bek-

düşmana karş şark lar n dağlara” söyledi. “Hoşçakal Gözüm” albümü, hepimize bir vedayd" inceden.

ğ", saçmal"klar", ölümüne sevmesi, notalarda ağlamas" vard" bizim gibi… Belki de bu yüzden biz onu çok sevdik…

Unutmad k…

“Ben öldükten sonra arkamdan her şeyi söylesinler ama sak n ‘vatan n sevmiyordu’ demesinler” derken, gözlerinde bir yorgun İstanbul vapuru, ac"lara yol al"yordu. O bizim dilimizi konuşuyordu, bize benziyordu; biraz mahçup, biraz yaramaz, delidolu ç"k"şlar", basitliği, adaml"-

As"l vatan hainlerini s"rtlar"na al"p, onlarla gurur duyanlar ve bunlar"n gaz"na gelenler onu yasaklamay", halk"ndan koparmay" hedeflediler. Fakat beceremediler; ölümünden sonra bile hala şark"lar" dillerde. O, düzenin yaramaz çocuğu, “Dinle Beni Sevgili Ülkem” diyerek hala inad"na türküler döküyor y"ld"zlar"n aras"na bizler için. Ne ac"d"r ki bu ülke, en kolay sanatç"lar"n" harcad". Toplasan"z ç"karsan"z, beş kuruş etmeyen insan bozuntular"yla gurur duyanlar" gördükçe ben de diyorum ki, “Yahu ne biçim ülkedir be!..Taşlar bağlam şlar itleri salm şlar!..” Merak etmeyesin Ahmedo, biz halk"n yolundan gidenleri unutmad"ğ"m"z gibi, seni de unutmad"k, rahat uyu iki gözüm… Tamer Dursun


Yaflanacak

N

S

A

N

Sokak

Röportajlar Yeni y"la girerken, “2006 nas l geçti, 2007’den neler bekliyorsunuz” sorusuyla uzatt"k mikrofonlar"m"z" sokakta. İşte yan"tlar…

Sunay (Fotoğrafç"): Her şeye rağmen, çok güzel geçti bana göre 2006; ac"s"yla, tatl"s"yla. Zaten yaşamak her zaman çok güzel. Dünyadaki gelişmeler… ben siyasetle ilgilenmediğim için bize dair ç"kan yasalar" hiç bilmiyorum. Tabii 2007’den beklentilerimiz bu zamana kadar ç"kmad"ğ" için bundan sonra da ç"kabileceğini sanm"yorum. Soner Yücebaş (Fotoğrafç"): Ben… valla ne diyeyim, 2006 güzel geçti benim için. Hoş bir seneydi. 2007’den beklentilerim; sevgi, sayg", arkadaşl"k.

olur. Finans konusunda özellikle ve maddi manevi. İnsanl"k ac"s"ndan da tabii ki iyi olduğunu söyleyemem. Devir değiştikçe insanlar da değişiyor. Bak"n 2006 y"l"nday"z, gerçekten insan"n yapt"klar" insanl"ğa s"ğmayacak şeyler. Aç"kças" bu. Ve bu tablo karş"s"nda ben daha iyi şeyler beklemiyorum daha kötü olacak. Hayri (7. S"n"f): Benim için iyi geçti derslerim de iyi. Okula gidiyorum. Çoğu kişi işsiz.

Özgür (Mühendis): Gelecek y"l benim için çok güzel olacak, evleneceğim çünkü. Bundan dolay" tarifsiz bir mutluluk hissediyorum. Geçen y"l da nişanl" olduğum için yine çok iyiydi. Tabii herkes için de güzellik ve mutluluk umut ediyorum. Hatice (Ev han"m"-60 yaş"nda): Mutluluk bekliyorum k"z"m ne bekleyeyim?.. 2006 Allah’a şükür iyi geçti. Gençler için daha iyi geçmesini isterim. Gelecek y"ldan bir de huzur bekliyorum, iyilik bekliyorum. Herkese mutluluk versin Engin (Garson): Benim için iyi geçmedi. Hem de hiç iyi geçmedi. Umar"m 2007 iyi

2007’de istiyorum ki daha çok kişinin işi olsun. Mustafa (6. s"n"f): Benim için de iyi geçti diyebilirim. 2007’nin de güzel geçmesini istiyorum. Volkan (6.s"n"f): Benim için iyiydi 2006. gelecek y"ldan istediğim, çocuklar için anneleri

babalar" iş bulsun. Çok baks"nlar çocuklar"na. Bunu istiyorum. İşsiz: 2006 berbat geçti. Devlet bir yandan s"k"şt"r"yor çal"ş diye, iş müracaat" için gidiyorum. Zaten bir çok yer yabanc" olduğun için kabul etmiyor. Kabul eden yerlerin saatleri bana uymuyor. Çünkü eşim çal"ş"yor ve iki çocuğum var. Çocuklara kreş sonras" ben yada eşim bakmak zorunda. Bu nedenle çal"şma saatlerin uygun olmas" gerekir. Bu sorunu daha iki hafta önce Arbeitsamt’a bildirdim. Bana verdikleri cevap ne oldu biliyor musunuz? “Bizi çocuklar n z ilgilendirmez, bu sizin sorununuz. Siz yabanc lar, bizim s rt m zda geçiniyorsunuz!” Kan tepeme f"rlad" ve kendisine böyle konuşmaya hakk" olmad"ğ"n" ve bu konuşmas"ndan dolay" dava açacağ"m" söyledim ve ç"kt"m. Şimdi böyle bir yaşam içinde, böyle koşullarda 2007’den ne beklenebilinir? Y"llar önce davul-zurna ile karş"lad"lar. Y"llarca burada en pis işlerde çal"şt"rd"lar, şimdi de “Çocuklar n z bizi ilgilendirmez” diyebiliyorlar. Son dönemlerde birçok arkadaştan duyuyoruz bu tür olaylar" Önemli olan pes etmeden, hakk"n" aramak için mücadele etmek.

·

T

O

P

L

U

M

11 Dünya

Art"k yeter diyoruz! “Hükümeti hedef al yoruz ve onlar n k sma politikalar na karş mücadele ediyoruz ve art k yeter diyoruz!’’ slogan" ile kreş çal"şanlar", aileler, kad"n s"ğ"nma evleri çal"şanlar" yap"lacak k"s"tlamalar" protesto etmek için, NRW çap"nda 20 Aral k 2006’da sokağa ç"kt". Daha sonra eylemciler, Düsseldorf Eyalet Meclisi önüne gelerek yasalar" protesto eden aç"klamalar yapt"lar.

Yasalar n içeriği: Hükümet 2007 bütçesinde, Kreşlere, kad"n bak"m evlerine, çocuklar"n okul sonras" eğitim gördükleri yerlere (Hort) yard"m" k"s"tl"yor. Kad"n s"ğ"nma evleri ve kreşlerde verilen dan"şmanl"k hizmetlerinde, aile yard"m" ve eğitim araçlar"na yönelik yard"mlarda k"s"tlamaya gi-

diliyor. Kreşler de özelleştiriliyor. Bu da bir çok emekçinin çocuklar"n" kreşlere, hortlara gönderilmesini engelleyecek. Paras" olan çocuğunun eğitimini sağlayacak, paras" olmayan eğitimden mahrum kalacak… Böylelikle eşit olmayan bir eğitim bekliyor çocuklar"m"z". Ayn" zamanda, kreşlerde çal"şanlar işlerinden olacak. Yaşanacak Dünya çal şanlar olarak bu eyleme kat lanlarla yapt ğ m z röportaj , siz okurlar m zla paylaşmak istiyoruz… Sizi tan yabilir miyiz? Manuel: Ad"m Manuel, meslek eğitimi yap"yorum. Eyleme neden kat ld n z? Manuel: Ben Leverkusen’den geliyorum. Bizim orada da ke-

sintiler yap"l"yor. Yaşam"m"z" etkileyen her alanda kesinti yap"l"yor. Bu eylemin amac", çocuklar"n eğitimini k"s"tlamalar"n" ve kad"nlar" koruyan kuruluşlara maddi desteğin kesilmesini protesto etmek. Ben bu eylemi yapanlarla dayan"şmada bulunmak için kat"ld"m. Bu eylemde beklentin nedir? Manuel: Devlet k"s"tlama politikalar"n" değiştirmesi gerekiyor. Zaten bunun için insanlar burada. Çocuklar"n eğitim haklar", bu yasalarla ellerinden al"n"yor. Buna izin vermemek gerekiyor. Kat l m çoğaltmak için ne yapmak gerekir? Manuel: Kat"l"m çok az, yaklaş"k 200 kişi var. Büyük protestolar örgütlemek gerekir. Devletin k"s"tlama politikas" sadece

kad"n evlerine ve çocuklara yönelik değil, her alanda herkesi etkileyen k"s"tlamalar var. Bunlar öğrenciyi, işçiyi de etkiliyor. Hatta sendikalar" da bu eylemlere ve organizasyona çekmek gerekiyor. Ancak kat"l"m" ve bileşimi böyle büyütebiliriz. Sizi tan yabilir miyiz? Emekçi: Ben bir emekçiyim. İsim yazman"za gerek yoktur. Siz eyleme neden kat ld n z? Emekçi: Ben torunlar"m"n geleceği için buraday"m. Kendimi okullarda yaşanan sorunlara adapte ettim. Devlet yasallaşt"rmak istiyor kreşlerin kapat"lmas"n". Çocuklar"n eğitim ve pedagojik haklar"n" ellerinden almak istiyor. Asl"nda eğitim zaten k"s"tl" bir de var olan haklar" almaya çal"şmalar" doğru değil. Buna izin vermemek gerektiğini düşündüğüm için buraday"m. Kat l m çoğaltmak için ne yapmak gerekir? Emekçi: Önceki eylemlerde daha azd"k. Eylemleri daha ilgi çekici hale getirmek gerekir. Birde Belediye Meclisi ve Şehir Belediyesi ile çal"şmak ve onlar" da eylemlere katmak gerekir.

Çocuklar için gece yap ld Sinik, sessiz mi kalacağ z, tepki verip

“Dünyan n şiddet gören bütün çocuklar yla dayan şmak” için, Wiesloch Alevi Kültür MerkeziBoykot Tiyatro Atölyesi taraf"ndan, 16 Aral k’ta bir gece düzenlendi. “Çekin pis ellerinizi çocuklar m z n üzerinden!”, “Çocuklara yönelik ruhsal ve bedensel şiddete son!” sloganlar"yla halk"m"z aç"s"ndan tabu olan bir konuya değinildi. Geceye 100-150 kişi kat"ld". Ge-

Hukuk İçişleri Bakanlar Konferans ’nda ele al"nan konulardan biri de “entegrasyon” idi. Geçici oturum verilen kişilerin sosyal, kültürel alanlarda belirtilen tarihe kadar entegre olmalar" ve özellikle Almanca dilini öğrenmeleri isteniyordu. Bu anlay"ş da oturum verme konusunda inisiyatifi büyük oranda Yabanc lar Daireleri’ne b"rakmaktad"r. İnsanlar"n entegre olup olmad"ğ"na kim karar verecek, hangi kriterlere göre karar verilecek? Almanca öğrenme ve geçimini sağlayacak bir işte çal"şma şeklinde belirtilen ana kriterlerin Yabanc"lar Daireleri

cede Grup Hasat, Boykot Tiyatro Atölyesi, Nurettin Rençber yer ald". Sosyal pedagog Tamer Dursun, çocuk pornosu üzerine dünyadan çeşitli verilere dayal" sars"c" bir konuşma yapt". Dursun, “Türkiye, internetten çocuk pornosu aramada dünya birincisi. ‘Çocuk pornosu’ deyince, şimdi herkes yan ndakini düşünür. Kimse üstüne al nmaz. Bu-

Av. Gülşen Çelebi

nezdinde yeterli olup olmayacağ"n"n da garantisi yok. Oturma müsadesi için son başvuru tarihi 17. 05. 2007 olarak belirlendi. Geç yap"lan başvurular reddedilebilir. Bu nedenle mahkemesi devam eden ve davas" başvuru tarihinden sonra görülecek olan ve kaybedilmesine kesin gözüyle bak"lan s"ğ"nmac"lar, davay" geri çekerek geç kalmadan oturma müsadesi için başvuru yapabilirler. Ancak, böyle bir ad"m çok iyi düşünüldükten ve Yabanc"lar Dairesi’nin oturma müsadesi vereceğini garanti alt"na ald"ktan sonra at"lmal"d"r.

radaki birçok kad n, erkek bunlar yaşam şt r. Ama bunu unutmay n. Başkalar yaşamas n diye susmay n. Bir şeyler yapmal y z. Bu iğrençlik, bu vahşet sizin de kap n z çalana kadar beklemeyin.” dedi. Konuşmas"n"n sonunda, “Çocuklar n z bir amcada, day da kalmak istemiyorsa, sak n zorlamay n. Bildiği bir şey vard r. Hepsi öyle demiyorum, ama dikkat edin. İnternette çocuklar n z n ne yapt ğ na, hangi sayfalara girdiğine bak n. Uyuşturucunun belirtileri, küçük gözler, az duş alma, odas ndan ç kmama, aş r şeker, tatl yeme, vb.dir, bunlara dikkat edin” diyerek anne-babalar" da uyard". Geceye kat"lan 17 yaş"nda bir genç k"z"n düşünceleri: “Bu konular çok konuşam yoruz. Sorun bu. Baz lar na bakt kça, içimden ‘Sende değişik bir bak ş var, acaba sen de mi onlardans n?’ dedim… Ben olsam, çocuğumun dolab n kar şt r rd m… Gençlerin utanmadan sahneye ç kmas güzeldi. Çocuklar tiyatro, şiir vesilesiyle güzel bir değişim geçiriyor. Geleceğe umutla bakan, değer yarg lar yükselmiş gençler haline geliyorlar. Kitap, şiir, sanat, bu tür konulardan ders ç karmak, yard m etmek, değerli bir şey. İzleyicilerin hoşlar na gidiyor mu gitmiyor mu anlaş lm yordu.”

güç mü olacağ z ?..

SÖYLEŞİYORUZ! “Asalaklar” diyorlar bize. 45-50 y"ld"r terimizi, kan"m"z" emdikleri halde. Irkç"l"ğ" körükleyen, bizi düşman ilan eden, emekçi kardeşlerimizle karş" karş"ya getiren bu yaklaş"ma izin vermeyelim. Al nterimizle, emeğimizle nas"l büyüttüysek buradaki yaşam", öyle sahip ç"kal"m haklar"m"za. Bizi yok ve yük sayanlara karş" bir güç olduğumuzu hissettirelim. Geleceğimizle oynamalar"na izin vermeyelim. “Al nterimle buraday m!” kampanyas"n"n bir parças" olan söyleşide buluşal"m. “Ard ard na ç kart lan yeni sald r yasalar ndan göçmen emekçiler nas l etkileniyor?”, “Bunlar karş s nda nas l bir tutum almal y z?” sorular"n", alan"nda uzman sendikac"lar, eğitimciler, araşt"rmac"lar yan"tl"yor. Ayn" zamanda film sahnelerinde, fotoğraf karelerinde, melodilerde, skeçlerde; yaşad"klar"m"z", yaşayamad"klar"m"z", umutlar"m"z", beklentilerimizi göreceğiz. Parçalanma ve çözülmeye karş" ellerimizi birleştireceğiz.

Tarih: 21 Ocak 2007 (Pazar) Saat: 14.00 Yer: Bürgerhaus Kalk Kalk-Mülheimer Str. 58, 51103 Köln Not: Giriş ücretsizdir.

Göz Boyama - 2. Bölüm Oturma müsadeleri ile ilgili yasalar"n daha da sertleştirilmesi bekleniyor. Bununla bağlant"l" olarak, aile birleşimini s"n"rlama ve Göçmenler Yasas"’nda tasarlanan birçok değişiklik, yabanc" düşman" bir politikan"n izlenmesinin kan"t"d"r. Bu politikalar reddedilmeli ve bunlara karş" mücadele edilmelidir. Şu ana kadar yap"lan sertleştirmelerden etkilenmeyenlerin de, izlenen bu politikalara göz yummamalar"n", bunlara karş" tutum almalar"n" umuyorum. S"ğ"nmac"lara bir gelecek perspektifi sunabilmek için, oturma müsadelerini düzenle-

yen tüm yasalar hafifletilmelidir. On, onbeş y l Almanya’da yaşayan ancak, rahats"zl"ğ" nedeniyle çal"şmas" ve kendisini geçindirmesi mümkün olmayan bir insan"n s"n"r d"ş" edilmesi kabul edilemez. Küçük bir az"nl"k da olsa, bütün zorluklar"n üstesinden gelip, ağ"r şartlar" yerine getirip, oturma müsadesi alabilecek olanlar için seviniyorum. Fakat bir avukat olarak 30. 09. 2007 tarihinden sonra, ağ"r şartlar" yerine getiremeyen insanlar" düşündükçe dehşete düşüyorum. Bu yanl"ş politikalar sonucu,

birçok s"ğ"nmac" ağ"r işlerde az parayla çal"şmay" kabul etmek zorunda b"rak"lacak, bütün aşağ"lanmalara maruz kalacaklar. Başka ülkelerde s"ğ"nmac"lar ve hatta illegallerle ilgili çok daha insani çözümlerin yap"labileceğini gördük.

manya’da ikamet etmek.

yan kişiler.

- Tüm diğer durumlarda, İçişleri Bakanlar" Konferans"’n"n yap"ld"ğ" tarihte en az 8 y"l kesintisiz olarak Almanya’da ikamet etmek ve kal"c" bir işte çal"ş"yor olmak.

- Çal"şan, kendisini geçindiren ve uzun vadede devletten hiçbir yard"m almadan yaşam"n" güvenceye alan kişiler.

Oturumun devam için koşullar

Özel durumlar:

Geçici oturumlular n oturumlar n n devam için temel koşullar: - Okula veya çocuk yuvas"na (Kindergarten) devam eden ve reşit olmayan en bir çocuğa sahip olmak. İçişleri Bakanlar" Konferans"’n"n yap"ld"ğ" tarihte en az 6 y"l kesintisiz olarak Al-

- Devlet taraf"ndan tan"nan bir meslek dal"nda eğitim yapan, sadece geçici olarak ve k"smen sosyal yard"mdan faydalanan çocuklu aileler.

- İçişleri Bakanlar" Konferans"’n"n yap"ld"ğ" tarihte 65 yaş"n" dolduran, memleketinde kimsesi olmayan ancak Almanya’da süresiz oturuma sahip veya Alman vatandaşl"ğ"n" alm"ş çocuk, torun gibi yak"nlar" olan ve devletten hiçbir yard"m almadan geçimlerini sürdürenler.

- Çocuğuna yaln"z bakan, sadece geçici olarak ve k"smen sosyal yard"mdan faydalanan ve § 10 Abs. 1 Nr. 3 yasas" uyar"nca bir işte çal"şma imkan" olma-

Avukat Gülşen Çelebi Graf-Adolf-Str. 80 40210 Düsseldorf Tel.: 0211-355 83 14 Fax: 0211-355 83 15


Dünya Yaflanacak

Dünyay› istiyoruz, k›r›nt› de¤il !..

Bir çocuk daha katledildi!

Türkiye’den Mektup var Gönül Soyoğul

fiemflettin Yavuzkaplan’› yakalayan bir

Kuytulardan… Ne zaman arkadaşlarla bir araya gelsek, eğer sohbet süresi uzuncaysa; konu, bir şekilde anne-babalar"m"za geliyor. Onlar bizi kocaman kad"nlar/erkekler gibi değil, hala ana/baba kuzusu gibi görseler de, as"l onlar"n “ikinci çocukluklar n ” yaşad"klar"nda birleşiyoruz bir şekilde. Hastaland"klar"nda birbirlerinin üzerine nas"l titrediklerini ama ayn" zamanda birbirlerini görmeye tahammülleri olmad"ğ"n"… Aralar"nda biteviye “benim hastal ğ m seninkini döver” tuhafl"ğ"nda çekişmeler yaşand"ğ"n", özellikle annelerimizin, yaşl" babalar"m"z"n her yapt"ğ"na “kabahat” diye bakt"klar"n"… Bir zamanlar evde yeri göğü inleten, her dedikleri “emir” telakki edilen o erkekleri, m"zm"zl"k ve tarifsiz kaprisleriyle nas"l tarumar ettiklerini… O kocaman babalar"n, bazen bunal"p kaçacak delik aray"şlar"n"n, inan"lmaz biçimde benzeştiğini görüp hayret ediyoruz. Elimiz çenemizde, kaşlar"m"z hayretten kalkm"ş, soruyoruz birbirimize sonra:

“Neden böyle oluyorlar?” Haf"zalar"m"z" zorlay"p, an"lar"m"z" yoklay"p “yoksa hep böyle miydiler?” diye “iç çekiş” eşliğinde düşüncelere dalarken; sonunda şu vurucu soruda kesişiyoruz: “Yaşlan nca, çocuklar evden gidince, bizler de mi böyle olacağ z?” Her sabah evden birlikte ç"kt"ğ"m"z ya da her sabah işe uğurlad"ğ"m"z, izin günlerini, y"ll"k tatillerini iple çektiğimiz kocan"n, art"k her gün evde olmas"n" istemeyecek miyiz? Her gün “bugün ne pişireceksin? Ne alay m” diye soran kocaya “B kt m yemek yapmaktan. Sen emekli oldun, ben hala evde çal şmaya devam ediyorum. Benim emekliliğim ne zaman?” aç"l"ş cümlesiyle başlay"p, hiç kapanmayan hesaplaşmalarla evi dar m" edeceğiz? Her sabah güne, “Ne çok horlad n, senin yüzünden yine uyuyamad m” girizgah" ile başlay"p mutfakta dolaşmas"ndan, banyoda çok su kullanmas"ndan, gazetelerini sağa sola dağ"tmas"ndan, haberleri sonuna kadar dinlemesinden, futbol program" yüzünden öteki kanaldaki dizinin baş"n" kaç"rd"ğ"m"zdan m" ç"kacağ"z?

Diyarbak r’"n Pirinçlik Köyü’nde jandarma koluna giden telefon hatlar"ndaki kablolar" çald"klar" iddias"yla, askerler taraf"ndan gözalt"na al"nan 7 çocuktan biri infaz edildi! Pirinçlik Köyü, öğle saatlerinde bir askeri birlik taraf"ndan bas"ld". Köy meydan"nda top oynayan 15 çocuğun yan"na gelen askerler, onlar" kablo çald"klar" iddias"yla gözalt"na almak istedi. Çocuklar"n korkarak kaçmaya çal"şmas" üzerine askerler rast gele ateş açt". Bu s"rada 8. s n f öğrencisi 16 yaş"ndaki Şemşettin Yavuzkap-

Ayn" çat" alt"nda yaşamas"na, y"llarca ayn" yast"ğ" paylaşmas"na rağmen, çocuklar ve aile bütçesi d"ş"nda ortakl"klar", zaman" zevkli k"lacak hobileri olmayan; Zevkleri, beğenileri, düşünceleri birbirine benzemeyen, hayat" anlaml" k"lacak uğraşlar" anlams"z bulan, kitap okumayan, birliktelikleri al"şkanl"k girdab"nda geçmiş çiftlerin kaç"n"lmaz kaderi, yaşland"klar"nda hayat"n çekilmez hale gelmesi değil de ne olabilir ki?.. *** Can"m"z yand"ğ"nda, s"ğ"nacak bir liman, ağlayacak bir omuz, karş"l"ks"z/ç"kars"z bir sevgi beklediğimizde koştuğumuz o anne baba evleri, herkes için değilse bile, ziyan olmuş ömürleri bar"nd"r"yor asl"nda. Hem onlar"n mutsuzlar"n" görmek, hem de çocuklar için sürdürülmüş bir beraberliğin meyvesi olduğunun fark"na varmak ise… Çocuklar"n"n da içini yak"yor. Mutsuzluk, zincirleme yay"l"yor. Yaz"k ki…

Yavuzkaplan öldürüldü İlköğretim okulu son s"n"f öğrencisi Yavuzkaplan, karakola götürüldükten sonra, top oynayan 13 ila 16 yaşlar" aras"ndaki diğer çocuklardan 7’si, askerler taraf"ndan gözalt"na al"narak karakola götürüldü.

k"zlar"n da bir başka soyunma odas"nda şiddete maruz kald"klar"n" anlatt". Bu görüntülerin münferit bir olay olmad"ğ"n" söyleyen Güder, güvenlikçilerin soyunma odas"n"n ‘işkence odas ’na dönüştüğünü vurgulad". Güder, aralar"nda kad"nlar"n da bulunduğu 30 kadar kişiye uygulanan şiddete tan"k olduğunu belirtti.

İlk değil…

Aynur Özbaş

***

lan’" yakalayan bir asker, yere yat"r"p ayağ"yla bast"rarak, çocuğun kafas"n"n çevresine rast gele defalarca ateş açt". Daha sonra dövülen Yavuzkaplan, 500 metre uzakl"ktaki karakola sürüklenerek götürüldü.

Hep ayn resmi aç klamalar Çocuklar karakola götürüldükten 10 dakika sonra ise karakoldan Yavuzkaplan’"n kalp krizi geçirerek öldüğü haberi geldi. Görgü tan"klar" ise, Yavuzkaplan’"n sürüklendiği s"rada dövülerek öldürüldüğünü belirtti.

O ç ğl klar duydunuz mu?..

*** Tüm bu sorular"n cevab"n"n sakl" olduğu yer, “Emekli Koca Sendromu” hastal"ğ"n"n teşhisinde galiba. İşleriyle evli erkeklerin 60’lar"na gelip günlerini evde geçirmeye başlad"klar"nda, “Kad nlar n art k neredeyse yabanc laşm ş olduklar bir erkekle dip dibe yaşamak zorunda olduklar n ” fark etmesinde… Hastalanmalar"n"n alt"nda, bu “fark ndal ğ n” yatmas"nda.

Akşam"n ilerleyen saatlerde Diyarbak r Cumhuriyet Savc l ğ , yap"lan otopsi sonucunda Şemsettin Yavuzkaplan’"n kalp krizinden öldüğünün kesinleştiğini aç"klad". Diyarbak r Valiği taraf"ndan yap"lan aç"klamada ise Şemşettin’in karakola sokulmadan kalp krizinden öldüğü söylendi.

asker, yere yat›r›p, çocu¤un kafas›n›n çevresine rast gele defalarca atefl açt›.

O ç"ğl"klar" duydunuz mu?… Küçücük bir k"z çocuğu “N’olur vurmay n!” diye yalvararak ağl"yordu. Cevahir Al şveriş ve Eğlence Merkezi’nde yaşananlar" kald"ramayarak görevinden ayr"lan Zafer Güder’in, cep telefonuna kaydettiği işkence görüntülerinin televizyonda yay"nlanmas"yla sars"ld"k. “Güvenlik görevlileri” h"rs"zl"k iddias"yla al"koyduklar" bir k"z" önce soyunma odas"na kapatt"lar. K"z"n feryatlar"na ve yalvarmalar"na ald"rmayan işkencecilerden biri, eline ald"ğ" sopayla küçük k"za ac"mas"zca vurmaya devam etti. Küçücük bir çocuğa ağza al"nmayacak küfürler edildi. Görüntüleri kaydeden Güder, üzerinden iddia edildiği gibi çal"nt" eşya ç"kmayan küçük k"z"n al"şveriş merkezine 2 genç k"zla birlikte geldiğini ve ablalar" olduklar" tahmin ettiği bu

“Dünyan n 2. büyük al şveriş merkezi” olarak lanse edilen Cevahir Al"şveriş Merkezi, ad"n" daha önce de duyduk biz. 1 Aral k’ta, 16 yaş"ndaki Burak, ceketi yürüyen merdivenin band"na tak"ld"ğ" için 4’üncü kattan zemine düştü ve hayat"n" kaybetti.

15 Aral k’ta ise henüz 3.5 yaş"ndaki Ayşenur Özbaş, annesiyle geldiği Cevahir’de yine 4’üncü kattaki yürüyen merdivenin yan"nda bulunan boşluktan düşüp can verdi. Cevahir Holding Yönetim Kurulu Üyesi Aydoğan Cevahir, 3.5 yaş"ndaki çocuğun ölümünün ard"ndan yapt"ğ" aç"klamada, olay" talihsiz bir kaza olarak nitelemiş ve büyük bir pervas"zl"kla, “Kazan n korkuluklarla alakas yok. Korkuluklar m z k -

sa değil, dünya standartlar nda. İnsanlar n eğitimi ile alakal bir şey. Buras sirk değil, çarş ” dediği için büyük tepki alm"şt". Merkez’in 73 yaş ndaki Güvenlik Müdürü Mithat Piroğlu, işkence görüntülerinden sonra geçirdiği kalp krizi sonucu öldü. Cevahir yetkilileri, “Ölüm, yaşananlarla ilgili değil” dedi. Bu arada, küçük k"z" döven 2 güvenlikçi, olay"n tek sorumlular"ym"ş gibi işten at"ld", “namus kurtar ld !”

Köylülerin öfkesi taşa döndü Şemşettin’in öldüğünü duyan köy halk" toplanarak, cenazeyi almak için karakola gitti. Gencin cenazesi verilmeyince köylüler, 15 dakika boyunca karakolu taş yağmuruna tuttular.

Resmi aç"klamalar, yaşanan ölüm kadar tan"d"k. Onlarca kez bu şekilde katledildi insanlar"m"z. Ama her resmi aç"klamada, bilindiği üzere ölen suçland". Elbetteki Şemsettin’in gerçek katilleri bir gün yarg"lanacaklar. Resmi aç"klamalar" da kendilerini gizlemeye yetmeyecek!..

“Mesleğimize ve geleceğimize sahip ç k yoruz!”

Protesto edildi “Görkemli” merkezin içinden yans"yan işkence görüntüleri, tepkileri ateşledi. İnsan Haklar Derneği İstanbul Şubesi üyesi yüzlerce kişi, al"şveriş merkezi önünde bas"n aç"klamas" yap"p bildiri dağ"tan Devrimci Proleter Gençlik de, dikkatleri Cevahir üzerinden yans"yanlar"n münferit olaylar olmad"ğ"na ve Cevahir’le de s"n"rl" kalmad"ğ"na çekti. “Çocuklara dayak, uyuşturucu, fuhuş… İşte kapitalizm” pankart"n" açan DPG’liler “Burak’ n / Ayşegül’ün katili kapitalizm”, “Ya barbarl k, ya Sosyalizm”, “İnsanca yaşam sosyalizmde” sloganlar"n" att"lar. Aç"klamada, ticari ve görsel kayg"lar"n bilinçli yans"mas" olan mimari hatalar ve sağl"k personelinin bulundurulmamas" sonucunda yaşanan ölümler ile emekçi çocuklar"na yönelik işkence seanslar" teşhir edilirken suçlunun tek baş"na Cevahir Holding olmad"ğ", yaşananlar"n kaynağ"n"n kapitalist sistem olduğu vurguland".

İstanbul Tabip Odas Temsilciler Kurulu, İstanbul’da 3 bin imza toplad". Bunlar" meclise göndermek için, hekimleri Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne çağ"rd". İTO Temsilciler Kurulu’nun amac", TBMM’de beklemekde olan; T pta Uzmanl k Kurulu’nu kadrolaşma mekanizmas"na çeviren, şef ve şef yard"mc"lar"n"n 5 y lda bir Bakanl"kça değiştirilmelerine olanak sağlayan, hekimleri ucuz işgücü haline getirecek “ithal hekim”i amaçlayan ve hekimleri sigorta k"skac"na alan yasa tasar"s"na karş" tepkilerini göstermek.

Hekimler yürüdü 26 Aral k saat: 12.30’da Haydarpaşa Numune Hastanesi Acil Servisi önünde yoğun kar yağ"ş"na rağmen “Mesleğimize ve Geleceğimize Sahip Ç k yoruz” pankart" arkas"nda yüzlerce hekim bir araya geldi. Temsilciler Kurulu Divan ad"na Dr. Serkan Eroğlu’nun bas"n aklamas"n" okumas"n"n ard"ndan, Oda Başkan Prof. Dr. Özdemir Aktan ve TTB Merkez Konsey üyesi Dr. Ali Çerkezoğlu hekimlere ve hastalara seslendirler. Yap"lan konuşmalardan sonra Haydarpaşa Numune Hastanesinden yola ç"kan hekimler, T bbiye Caddesini k"smen trafiğe kapatarak Kad köy Sağl k Ocağ önüne kadar yürüdüler.

Katliamlar devlet teşvikli! Savc›l›klardan ve polisten yard›m isteyenler flimdi yaflam›yor. Malatya’da yaflanan bir olay ise, devletin katliamlar› sadece teflvik etmedi¤i, yard›m ve yatakl›k da yapt›¤›n› ortaya serdi! Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi son s"n"f öğrencisi Derya Samanc , 6 Aral k gecesi eski sevgilisi taraf"ndan b"çaklanarak öldürüldü, nişanl"s" ise yaraland". Derya, katili ile 2002 senesinde tan"şm"ş psikolojik sorunlar" olduğunu fark edince de ayr"lmak istemiş fakat Üsküdar’da bir ilköğretim okulunda öğretmenlik yapan Ersan Y ld z peşini b"rakmam"şt". Derya, 2005 y"l"nda 28 yaş"ndaki Ersan Y"ld"z’la görüşmeyi tamamen kesince ölüm tehditleri almaya başlad". Defalarca hem kendi hem de arkadaşlar"n"n evi Ersan Y"ld"z taraf"ndan bas"ld". Ve defalarca savc"l"klara ve polise başvurularda bulundu.

Fakat hiç bir önlem al"nmad". Devlete “beni koruyun” diyen Derya art"k yaşam"yor.

Suç duyurusunda bulunmuşlard 24 Aral k’da ise Antalya’da 67 yaş"ndaki Şevket Akbulut ile k"z" 37 yaş"ndaki Seval Akbulut öldürüldü. Katil, Seval’in eski sevgilisi 52 yaş"ndaki Ahmet Ergün Özkala idi. Derya gibi baba Şevket Akbulut da katili hakk"nda kendisini ölümle tehdit ettiği yönünde savc"l"ğa suç duyurusunda bulunmuştu. Katil, ertesi gün polis taraf"ndan aran"rken bir halk otobü-

sünde, diğer yolcular"n gözleri önünde baş"na tabancayla ateş ederek intihar etti. Eczac" kalfal"ğ"ndan emekli olduktan sonra hayatlar"n" yeni ald"klar" ve öldürüldükleri müstakil evde sürdürmek isteyen baba k"z art"k yaşam"yor.

Resmen “yard m yatakl k“ Malatya’da yaşanan bir olay ise devletin katliamlar" sadece teşvik etmediği, yard"m ve yatakl"k da yapt"ğ"n" ortaya serdi! Malatya’da 4 çocuğuyla birlikte vahşice öldürülen Fatma Akca, geçen y"l kendisini al"koyan, kendisinin ve çocuklar"n"n katili Cabbar Seven ile ilçe Kaymakam İbrahim Çenet’in zorlamas"yla kaymakam"n makam

odas"nda, kaymakam"n huzurunda ve bir jandarma subay" ile bir hemşirenin de şahitliğinde evlendirilmişti. Fatma Akca (Seven), “Evlenmeyi kabul ediyor musun?” sorusuna sözlü cevap yerine önce baş"n" sallayarak, sonra ağlayarak ‘evet’ demişti. 2 gün boyunca 5 ayl k bebeğiyle birlikte rehin tutulan Fatma Akca, sürekli olarak ağlam"ş ve nikah defterini imzalad"ktan sonra, kalemi masaya atm"şt".

Lastikle boğularak öldürülen 2’si bebek yaşta 4 minik çocukla anne Fatma Akca art"k yaşam"yor. Cabbar Seven yakaland". Ç"kar"ld"ğ" ilk mahkemede hakim büyük bir pişkinlikle “Pişman m s n?” diye sordu. Cabbar, “Pişman olsam ne fark eder” dedi. Dönemin Darende Kaymakam olan İbrahim Cenet, bugün Kuluncak Kaymakam olarak görev baş"nda.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.