s007

Page 1


Merhaba, Yeni yýlýn bu ilk sayýsýnda sizlerle birlikte olmaktan büyük bir sevinç duyuyoruz. Yeni yýlda umutlarýmýzýn daha da büyümesini, yeni bir devrim dalgasýnýn tüm dünyayý sarmasýný diliyoruz. Kapitalizmin mezar kazýcýlarý tüm dünyada ayakta. Emperyalist-kapitalist soyguncularýn “terörizm” heyulasý yaratmalarý da yeterli olmadý. Artýk burjuva yalanlar tutmuyor. Dünya üzerinde devrimci bir süreç olgunlaþmaya devam ediyor. Ýþçi sýnýfý ve emekçileri mücadeleden alýkoyan etmenler, birer birer ortadan kalkýyor. Artýk kapitalistler, iþçi-emekçilere “sus payý” bile veremeyecek durumdalar. Burjuva sendikacýlýðý çöküyor; artýk hiç kimseyi oyalayacak, avutacak durumda deðiller; foyalarý meydana çýkýyor. Sýnýf savaþýmý kaçýnýlmaz olarak iþçi ve emekçileri etkisi altýna alýyor; giderek þiddetleniyor. Burjuvazi ve proletarya arasýndaki savaþým, tüm yüzyýla damgasýný vurmak üzere öne çýkýyor. Burjuvazi ile proletarya arasýndaki savaþým, tüm yüzyýla damgasýný vurmak üzere öne çýkýyor. Bu sayýdaki baþyazýmýzý bu konuya ayýrdýk. Tarihsel inisiyatif, artýk iþçi ve emekçi halklarýn eline geçti. Burjuvazi, yarýnýndan emin deðildir. Bundan sonra çöküþ dinamikleri daha hýzlý iþleyecektir. Emperyalist-kapitalist sistemin çöküþ dinamiklerinin ortasýnda Türkiye duruyor. Artýk hiçbir konuda uzun süreli stratejiler çizemeyen tekelci kapitalist sistem, tam anlamýyla bir sýkýþma içinde; bu sýkýþmayý bir patlama ve ardýndan çöküþ izleyecek. Emekçi sýnýflar, bu tarihsel durumdan toplumsal bir devrim için yararlanmayý bilmelidirler. Dergimiz durup dinlenmeden bu sürecin tüm olay ve olgularýný izleyip araþtýrmaya, bunlardan siz okuyucularýmýza devrimci sonuçlar çýkarmaya gayret edecektir. Dünya üzerinde taþlarýn yeniden yerinden oynamaya baþladýðý günümüzde, bir sonraki sayýmýzda buluþmak üzere…

AYIÞIÐI SANAT MERKEZÝ ANTEP ÞUBESÝ AÇILDI

Ýþçi sýnýfý ve emekçilerin kültürel, sanatsal, felsefi yönden geliþmesinin öneminin farkýndayýz. Bunun için biz hiçbir fedakarlýktan ve özveriden, ödenecek hiçbir bedel ve zorluktan kaçýnmayacaðýz. Ama bu mücadele hepimizindir; Ayýþýðý Sanat Merkezi hepimizin, Antep halkýnýndýr, iþçi ve emekçilerinindir. Gelin hep birlikte üretelim, paylaþalým. Kendimize, sýnýfýmýza, doðaya ve topluma yabancýlaþmayalým. Gelecek güzel günler yeni ve özgür bir dünya kurma mücadelesinden geçiyor. Bunun bir parçasý olarak Antep’teki çalýþmalarýmýz baþlamýþtýr. Yeni yýlda daha güçlü bir mücadele verebilmek çabasýyla Antep’ten Mücadele Birliði okurlarýna merhaba!

ADRES: Akyol Mah. Þaban Sok. No:2/6 ANTEP TELEFON NO: 0( 342) 230 38 74

Yeni Evrede MÜCADELE BÝRLÝÐÝ Dergisi / Onbeþ Günlük Sosyalist Dergi / Yýl: 1 Sayý: 7/ 7-14 Ocak 2004 / Sahibi : Yeni Dönem Yayýncýlýk Basýn Daðýtým Eðitim Hizmetleri Tanýtým Org. Tic. Ltd. Þti. Adýna : Özgen Ýþ / Adres : Sofular Mah. Sofular Cad. No: 52/3 Fatih-ÝSTANBUL / Tel-Fax: 0 (212) 531 44 83 / Sor. Yazý Ýþl. Müdürü: Özgen Ýþ / Genel Daðýtým: DOÐAN PAZ. / Baský Yeri: Özdemir Matbaacýlýk / ÝZMÝR Temsilciliði: 853. Sokak No: 27 Bilen Ýþhaný Kat 6/606 Konak 0 232 445 79 52 / ESKÝÞEHÝR Temsilciliði: Ýstiklal Mahallesi Dilekli Sokak No:4/17 Kat:2 / Avrupa Temsilciliði: Selahattin KARATAÞ / Post Lager 3000 Bern 1 Ann ÝSVÝÇRE / Tel: 0041 319 917 795 / Almanya Temsilciliði: Ahmet AKYÜZ/ Robert Mayer Str. 3 72760 Reutlingen ALMANYA / E-mail Adresi: mucadelebirligi@hotmail.com / Web Adresi: mbirligi.com


BOYUN EÐMEKTEN,

BAÞKALDIRIYA Ý

þsizliðin çok yüksek boyutta olduðu ülkelerde, bunun çalýþan sýnýf üzerinde iki yönde etkisi olur. Ýþçi sýnýfýnýn bir kýsmý, iþsiz kalmamak için, sermayenin diktasýna boyun eðer, en aðýr çalýþma koþullarýnda, ortalamanýn altýnda bir ücrete razý olur. Diðer bir kesimi ise, sermayenin egemenliðine karþý baþkaldýrýr, yaþam koþullarýný deðiþtirmek için mücadeleye atýlýr. Emperyalist ülkelerde, iþçi sýnýfýnýn büyük bir bölümünü, sermayenin diktasýna boyun eðmeye götüren diðer etken, kapitalistlerin, yeni sömürgecilik iliþkisinden elde ettiði sömürünün bir bölümünü “sus payý” olarak kendi iþçilerine vermesidir. Onlar da, emperyalist politikalara sustular. Bu, ayný zamanda, iþçi hareketini sosyalizmden uzaklaþtýrmayý amaçlayan, marksizmden her tür sapmanýn temelini oluþturdu. Ýleri kapitalist ülkelerdeki komünist partilerin durumunu, bu geliþme açýklar. Bu belirleme, marksist-leninist harekette klasikleþmiþtir artýk. Baðýmlý kapitalist ülkelerde, iþçi sýnýfýnýn önemli bir bölümünü, kapitalistlerin diktasýna boyun eðmeye götüren bir neden yüksek boyutlu iþsizlikken, diðeriyse halk yýðýnlarýnýn derin yoksulluðudur. Bu durum sömürgeler için de geçerlidir. Buralarda iþ bulabilenler, kendilerini çok yoksul yýðýnlara göre “þanslý” saymýþlardýr. Bu ise, bu ülkelerde, sarý sendikacýlýðýn ve ýlýmlý sol partilerin sosyal zeminini oluþturur. Bunlardan en yüksek ücret alanlarý, ýlýmlý sol politikanýn ötesinde, burjuva politikalarýn açýk destekçileri oldular. Ýþçi kardeþlerinin mücadelesinden uzak durdular. Ýþçilerin, kapitalist egemenliðe boyun eðmesine, kimi politik etkenleri de eklemek gerekir. Güney Afrika’da ýrkçýlýk, Türkiye de ýrkçýlýk, Ýsrail’de ýrkçýlýk-

dincilik, Arap ülkelerinde dincilik gibi ve ulus çatýþmalarý. Baðýmlý ülkelerde olsun ileri kapitalist ülkelerde olsun sarý sendikacýlýðýn, burjuva sendikacýlýðýn varlýðýný sürdürmesi, burjuva ideolojik etkinin yanýnda, bu temelde açýklanmazsa, aydýnlanmýþ olmaz. Burjuva iþçi sendikacýlýðý, sermayenin egemenliðine boyun eðmiþ, burjuva etkisinde kalmýþ iþçilerin yoðunlaþmýþ hareketinden baþka bir þey deðildir. Sömürgelerde ise, sömürgeciliðe boyun eðme biçiminde ifadesini bulur. Tüm bunlara, sendikalarýn yapýsýnda görev yapanlarýn burjuvalaþmýþ durumlarýný da eklemek gerekiyor. Hiç þüphesiz geri kapitalist ülkelerdeki “þanslý” iþçilerin “þanslýlýðýnýn” temelleri, ileri ülkelerdeki sýnýf kardeþlerine göre pek saðlam deðil. Her an yýkýlmaya hazýrdýr. Fakat, yoksul halkýn durumuna bakýp, iyice burjuva egemenliðin altýna giriyorlar. Oysa ki kapitalist sömürü ve halkýn yoksulluðu onlarý da vuracaktýr. Bugün bu durum, tümden alt-üst oluyor. Sýnýf savaþý, ezilen ve sömürülen iþçi sýnýfýnýn tümünü etkisi altýna alýyor. Ama, arada uzun bir duraklama mesafesi oldu. Ýþçi sýnýfýnýn yaþam koþullarý tüm dünyada kötüleþti. Ýþsizlik dev boyutlara ulaþtý. Mülksüzleþen halk yýðýnlarýnýn sefaleti ve yoksulluðu ileri noktalarda. Halk kitlelerinin yaþam olanaklarý tümden ellerinden alýndý. Kapitalistler, dünya nüfusunun bu en büyük bölümünü, kapitalizm açýsýndan “gereksiz” nüfus olarak görüyor. Tüm bu geliþme, kapitalist birikimin kaçýnýlmaz sonuçlarýdýr. Yalnýzca sonuçlarý deðil, ayný zamanda zorunluluðudur. Kapitalizm, yalnýzca kutuplar arasý uçurumu derinleþtirmekle kalmaz, bu kutupluluðun kendisine dayanýr. Kutupluluðu her gün yeniden ve yeniden üretir. Kapitalist top-

lum iki kutuplu toplumdur. Ve iki kutuplu toplum olarak varolabilir. Kapitalist toplum, aralarýnda uzlaþmaz sýnýf çeliþkileri olan iki sýnýfýn, proletarya ve burjuvazinin hem birliðine, hem de çatýþmasýna dayanýr. Ýki sýnýf arasýndaki çatýþma, kimi tarihi ve suni nedenlerle “yumuþasa” da, aralarýndaki uzlaþmaz karþýtlýk her zaman vardýr. Ne çatýþmanýn yumuþamasý ne iki sýnýfý uzlaþtýrma çabasý, kapitalist üretimin doðasýnda varolan uzlaþmaz çeliþkiyi ortadan kaldýrýr. Bu çeliþki, üstü örtüldüðü durumlarda bile eþyanýn doðasýna uygun olarak sonuçlarýna doðru katý bir biçimde ilerler. Bu nedenle, toplumsal örtüler ve suni nedenler kalkar kalkmaz en kaçýnýlmaz sonucu olan sýnýf savaþýnýn þiddetlenmesine yol açmýþtýr. Bugün, uzlaþmaz sýnýf çeliþki ve karþýtlýklarýnýn hangi noktalara doðru ilerlediðini, proletaryanýn esen sýnýf savaþý fýrtýnasýnda görüyoruz. Ýþçi sýnýfýnýn çalýþma ve yaþam koþullarý güvenilmezdir. Kapitalist kriz ve yýkýmla sarsýlmayan iþkolu kalmamýþtýr. En “güvenilir” iþkollarý, en güvenilmez hale geliyor. Kendini “þanslý” sayan bir iþçi, bir anda kendini þanssýzlar arasýnda bulabilir. Ýþçi sýnýfý için, kapitalizm koþullarýnda, bugün dünden kötü, yarýn bugünden daha kötü olacaktýr. Avrupa iþçi sýnýfýndan sonra, Amerikan iþçi sýnýfý da ayný þeyi söylüyor: Eðer harekete geçmezsek elimizdekileri koruyamayýz. Ýþçiler, bunlarý söylerken, yalnýzca ekonomik nedenlerden hareket etmiyorlar. Esas olarak politik nedenlerden hareket ediyorlar. Kapitalist sýnýf, tüm dünyada iþçi sýnýfýna karþý kapsamlý bir saldýrý içinde, iþçilerin sýnýf mevzilerini ve örgütlülüðünü devlet gücüne dayanarak yokediyor. Ýþte iþçi sýnýfý, her yerde, artýk harekete geçmeliyiz, derken baþlamýþ olan burjuva iç savaþa, proleter iç savaþla yanýt vermekten söz ediyor. Ýþçi sýnýfý, burjuva iç savaþý, kendi sýnýf savaþýyla, onun zorunlu biçimi olan iç savaþla karþýlamadan nefes bile alamaz. Ýþçi sýnýfýnýn bir kesimi, burjuva diktasýna boyun eðdiði için, kapitalist sýnýfýn egemenliði bu kadar uzun süre devam edebilmiþtir. Ama, artýk bu diktaya boyun eðen, baský toplumuna sessiz kalan iþçilerin bu kesimi bile, boyun eðmekten, baþkaldýrýya geçtiðine göre, burjuva toplumu uzun ömürlü olmayacaktýr. C.Daðlý

3


STRATEJÝK BUNALIM N

e dedilerse olmadý, ne yaptýlarsa ellerine yüzlerine bulaþtýrdýlar. Ne sözlerinden geri dönebiliyorlar, ne de yeni þeyler söylemeye cesaretleri var. Burjuvazi dünya ölçüsünde girdiði bunalýmýn son meyvelerini topluyor. Önce, “tarihin sonu”nu ilan ettiler. Proletarya bu palavraya, ‘90’lý yýllar boyunca geliþen ve Seattle olaylarýyla yeni bir nitelik kazanan bir dizi hareketlilikle cevap verdi. Kapitalizmin mezar kazýcýlarý yine iþbaþýndaydý iþte. “Medeniyetler çatýþmasý” dediler. “Batý uygarlýðýný tehdit eden geri uluslar”dý bu kez hedef. Ama “uygar” batýnýn emekçi sýnýflarý, Ortadoðu’nun küçük ama dev yürekli bir halkýna dünya çapýnda destek vermek için, “hepimiz Filistinliyiz” diyerek ayaða kalkýnca, bu demagoji de son buldu. Sözün yerine aksiyonu geçirdiler. Kendi tertipledikleri 11 Eylül saldýrýlarýnýn kan kokan toz bulutlarý arasýnda, emekçileri can evinden vurduklarýný sandýklarý terörizm heyulasýna sarýldýlar. Ama 11 Eylül’ün etkisi o kadar çabuk geçti ki, ayný senaryoyu dünyanýn çeþitli ülkelerinde defalarca tekrarlamak zorunda kaldýlar. Teröre lanet borazaný, yanlýþ yerde ötünce kalbura döndü. Ayaklanmalar yüzyýlýnda burjuvazi böyle bir borazanla, ancak kendi çalýp kendi oynayabilirdi, öyle oldu. Stratejik bir bunalýmdan söz ediyoruz. Bütün dünyada, emek ile sermayeyi her alanda karþý karþýya getiren çeliþkinin düðüm noktasýný çözecek olan stratejidir. Burjuvazi artýk strateji biliminden yoksun, kör bir kavga veriyor; bu çeliþkiler karþýsýnda hangi siyasal-toplumsal ve ideolojik araçlarla davranacaðýný, kendi güçlerini nasýl ve hangi düzen dahilinde konumlandýracaðýný þaþýrmýþ durumda. Bu temel çeliþki, her alan ve her adýmda kendi çýplak gerçekliliðini dayatýrken; burjuvazi yakýn zamana dek bu temel çeliþkiyi örten, farklý biçimlerde sunan ideolojik-stratejik araçlara sahipti. Soðuk savaþ yýllarýnda bu strateji genel bir kabul görüyor ve iþliyordu. Soðuk savaþ sayesinde sendikalarý kontrol altýna almayý baþarmýþtý. Bu anlamýyla strateji iþliyordu. Soðuk savaþý bitirdiði düþünülen olaylarýn baþ kahramaný olarak kendisini selamlayan bir Amerikalýya Gorbaçov; “baþýnýza öyle bir bela sardým ki, gelecekte beni lanetle anacaksýnýz” diyordu. NATO, bu strateji bunalýmýný geçen yýllarda fark etti, ama boþluðu doldurma çabalarý sonuç vermedi. Çünkü bu bunalýmýn temelinde yatan nedenler bütün tarihi geliþmeler tarafýndan hazýrlanmýþtý. Kapitalist sistemin geliþme yasalarý, bu sistemi, artýk kendi sýnýrlarý içinde büyüyen güçleri denetim altýnda tuta-

4

maz hale getiriyordu. Toplumsallaþmýþ üretici güçler kapitalist kabuða sýðmýyor, bu geliþmenin yarattýðý iþsizlik ve sefalet, durdurabilmek bir yana, giderek hýzlanýyordu. Bu durumda ekonomik bunalýmdan (bunalým öyle sanýldýðý gibi sadece borsalarýn çökmesi, þirketlerin iflasý deðildir) kaynaklanan siyasal bunalýmýn kendini tepe noktasýnda yeniden üretmesi, yani stratejik bunalýmýn patlak vermesi, burjuvazinin kaçýnabileceði bir yazgý deðildi. Sistem tüm güçleri elinden kaçýrýyor, stratejik bunalým bu nedenle yaþanýyor. Artýk ellerinde, emekçi sýnýflarý burjuva düzenin arkasýnda saf tutmaya zorlayan ne yapýþtýrýcýlarý ne de yatýþtýrýcýlarý kaldý. Çýplak zor da iþe yaramýyor. Kendi geliþme yasalarýný nasýl geri döndüremezlerse, kapitalizmi aþan tarihsel evrimin temel aktörlerini de bastýramýyor, daðýtamýyorlar. Yapabildikleri tek þey, denetimini kaçýrdýklarý güçleri belli sýnýrlar içerisinde tutmak. Geleceði olmayan her eylem gibi bu da strateji deðil. ABD stratejik bunalýmý aþmak için üçüncü dünya savaþýný baþlattý. Ama daha ilk adýmda, kafalarýndaki planlarýn gerçek yaþamla ilgisinin ne kadar olduðunu gördüler. Ýþgal ettikleri Irak topraklarýnda halklar, Amerikan özgürlüðüne deðil, silahlý direniþ özgürlüðüne sarýldýlar. Her bastýrma giriþimi daha büyük ve daha geniþ çaplý savaþýma neden oluyor. Dünya halklarýný “terörizm” söylemiyle kendi yanýna çekme planlarý yapan ABD, þimdi eski dostlarýný bile kaybediyor ve yalnýzlaþýyor; üstelik dünya halklarý gözünde “en tehlikeli ülke” sýralamasýnda ilkler arasýnda yer alýyor. Hamiliðini yaptýðý Ýsrail, bu listede en baþtadýr. Burjuvazinin strateji bunalýmý, dünyadaki devrim dalgasýnýn olgunlaþmasýna dair bir ölçüdür: Emekçi sýnýflara ve halklara kendi deðer yargýlarýný kabul ettiremediklerinin, yýðýnlarýn artýk burjuva yalanlarý dinlemediklerinin bir kanýtý. Emperyalizm elindeki bunca maddi olanaða, geniþ propaganda aygýtlarýna raðmen bu durumdaysa, baðýmlý ülkelerin iþbirlikçi iktidarlarý ne yapsýn? Strateji bunalýmý baðýmlý ülkelerde de üst düzeydedir. Çünkü bu ülkelerin önemli bir bölümü, ya uzun iç savaþlardan geçmiþlerdir, ya da þiddetli-kanlý sýnýf çatýþmalarýnýn fýrtýna alanlarý olmuþtur. Bu ülkelerin halklarýna “terörizm demagojisi” eþliðinde emperyalist yalanlarý yutturmak daha da zor oluyor. Çirkefe, yalana batmýþ emperyalist-kapitalist sistemin ayakta kalma çabalarý dünyayý gerçek bir felaketin eþiðine getiriyor. Çünkü, böyle karmaþa ve dengesizlik dönemlerinde burjuvalar ellerindeki gücü, sonuçlarýna bakmadan kullanacak denli saðlýksýz düþünebilirler. Ellerinde muazzam oranda nükleer güç olan bu sýnýf, bugününü kurtarmak için dünyayý yok edebilir. Bütün bunlara raðmen stratejik bunalýmdaki emperyalizmin dengesizliði, dünyadaki bütün çeliþkilerin açýða çýkmasýna, olgunlaþmasýna ve hýzla çatýþma durumuna gelmesine neden oluyor. Kendini korumaya alan eski dünya deðil, çeperleri zorlayan yeni dünya ve onun zincirlerinden boþanan güçleri, tarihin inisiyatifini ele alýyor. Gordion’un düðümünün tek bir kýlýç darbesiyle kesilmesi için, birinin o çözülmez düðümü atmasý gerekiyordu. Artýk kýlýç tek çaredir. Stratejik bunalým, Gordion’un düðümüdür.


IRAK: CADI KAZANI

rak’ta geliþmeler alabildiðine hýzlanýyor. Sýnýfsal çeliþkilerin yoðunlaþtýðý karmaþýk bir dönemden geçiyoruz. Bütün taraflar sürece aðýrlýðýný koyma yarýþýnda. Bu yüzden de çatýþmalar þiddetleniyor. Saddam’ýn “ele geçirilmesi” neredeyse unutuldu gitti. Sorunu yargýlama meselesine indirgeme çabasý, bu uðurda kopartýlan gürültü, Saddam’ýn kukla hükümet tarafýndan Irak’ta yargýlanacaðý kararýyla geçiþtiriliverdi. Ve bu arada Saddam’ýn “ele geçiriliþ öyküsü” de günyüzüne çýkmaya ve böylece esrar perdesi daðýlmaya baþladý.

I

Ver Saddam’ý, Al Federasyonu Basýna yansýyan haberlere göre, Saddam, G.Kürdistan kuvvetleri tarafýndan yakalandý. Bizzat Talabani’nin adamlarýydý onu ele geçiren. Ve bu sayede federasyon pazarlýðý baþladý. Direniþin güçlü vuruþlarýyla afallayan, Irak’ta durumu iyice zora giren, uluslar arasý tepkilerle köþeye sýkýþan ve iç kamuoyunda sýkýntýlar yaþayan ABD-Ýngiltere yönetimleri, Saddam’ýn kellesinde kendi kurtuluþlarýný gördüler. Federasyon kabul edildi ve Saddam’ýn biçare görüntüleri dünya medyasýna düþüverdi. Hikaye böyle. Ki, daha Saddam’ýn ilk görüntüleri yayýmlanýr yayýmlanmaz, MOSSAD’ýn gayrý resmi internet sitesi DEBKA, “Saddam çok önceden ele geçirilmiþti” diyerek, bu duruma iþaret etmiþti. Saddam’ýn çok daha önce ele geçirilip geçirilmediðini bilemiyoruz; ancak federasyon düþüncesinin yüksek sesle dile getirilmesi bundan sonra oldu. G.Kürdistan’da bu doðrultuda adýmlar atýldý. Birden ortalýk karýþtý; gösteriler, cinayetler, katliamlar hýzla týrmanýþa geçti. G.Kürdistan, özellikle de Kerkük ve Musul, çatýþmalarýn merkezi oldu. Sonrasýnda geliþen olaylar da bunu doðrular nitelikte. Federasyon düþüncesi yüksek sesle dile getirildi. G.Kürdistan’da bu doðrultuda adýmlar atýldý. Ve ortalýk karýþtý. Gösteriler, cinayetler, katliamlar hýzla týrmandý. G.Kürdistan, özellikle de Kerkük ve Musul, çatýþmalarýn merkezi oldu. Bu iki petrol kentinin karýþmasý, ayrýca dikkat çekici!

ABD Ýþgal Ettiði Topraklarda Yenilginin Hüsranýný Yaþýyor!

Kaygan Zeminde Politika Ortadoðu kaygan bir zemin. Her dönem tehlikeli kaymalarýn yaþandýðý bir bölge. Uluslararasý arenada farklý emperyalist güçlerin birbiriyle çeliþen çýkarlarý; bölge gericiliðinin iç dinamik ve eðilimleri, Ortadoðu’yu sürekli çatýþmalarýn merkezine oturttu. Çok farklý güçlerin birbirleriyle çatýþan eðilimleri, bölge gericiliðine ve çeþitli politik hareketlere, çok seçenekli bir hareket alaný saðladý. Ve güçler dengesindeki hýzlý (hatta anlýk) deðiþmelere göre politikalar da deðiþiverdi. Böylece bölge, saðlam ve ilkeli bir yönelimden uzak, güvensiz ve kaypak bir niteliðe büründü. Bu nitelik, bölge gericiliðinin ana eksenini oluþturan devletler düzeyinde görüldüðü gibi, oradaki çeþitli burjuva ve küçük burjuva politik akýmlarda da belirgin olarak öne çýkar. “Amaca giden her yol mübahtýr” düþüncesinde somutlanan makyevelizmi, bölgenin “resmi felsefesi” haline getiren, Ortadoðu’yu güvenilmez kýlan koþullar, iþte bunlardýr. Böylesi bir kaygan zeminde politik dengeleri gözetmek, güçler dengesini sürekli hesaba katmak ve faydacý bir tarzda güçlüye yanaþmak, bugün bu taraftan, yarýn karþý taraftan olmak; burjuva siyasetinin özü hep bu olageldi. Ve bu siyaset, her þeyden önce kendi uygulayýcýlarýnýn baþýný yedi. Saddam, bunun trajik örneklerinden

biridir. Asýl bedeli ödeyen, daima bölge halklarý oldu. Savaþlarla; diktatörlüklerle; baský ve iþkenceyle; yaðma, talan ve sömürüyle; katliamlarla yüzyüze gelen hep emekçiler oldu. Ve ne yazýk ki, bu durum, bugün, kendi burjuva gerici önderliðinin sayesinde G.Kürdistan halkýnýn baþýna geliyor.

Düþmanlýðýn Tohumlarý: Böl, Parçala, Yönet G.Kürdistan’ýn gerici burjuva önderleri Talabani ve Barzani, uðursuz iþgal iþbirlikçiliði rolüyle Kürt halkýný tehlikeli bir maceraya sürüklüyorlar. Talabani’nin kendi yakýþtýrmasýyla “Ortadoðu’da herkesin fahiþesi” olan bu burjuva önderlik, G.Kürdistan’ý iþgalin ana üssü haline getirdi. Böyle yapmakla daha baþtan, Irak emekçi halklarý arasýndaki birliði parçaladý ve Kürt halkýný boy hedefi konumuna sürükledi. Kürt halký sürekli baský ve iþkenceyle, katliamlarla egemenlik altýnda tutuldu. Bölgenin gerici devletleri, Kürtlerin kendi gelecekleri üzerinde söz sahibi olmalarýný zorla engelledi. Kürdistan’ý parçalara ayýrýp ilhak eden bu devletler, Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkýný zorla elinden alýrlarken, en büyük destekçileri ABD emperyalizmi idi. Kürt halký, parçalanan vatanýný birleþtirmek ve özgürlüðüne kavuþmak için savaþýrken, ona destek olan, onun yanýnda olan güç, uluslararasý komünist hare-

5


ket ve bölge ülkelerinin iþçi sýnýflarýydý. Talabani-Barzani ikilisi, bugünkü iþbirlikçilikleriyle Kürt halkýnýn ve halklarýn düþmanlarýnýn saflarýnda yer alýyor, halklarýn mücadele birliðini ve kardeþliðini baltalýyorlar. Kürdistan’ý aralarýnda paylaþmýþ olan Türk, Arap ve Fars gericiliðinin ekmeðine yað sürüyorlar. En tehlikelisi, egemen ulus þovenizminin karanlýk senaryolarý için verimli bir ortam yaratmýþ oluyorlar. Kerkük ve Musul olaylarý, buradaki cinayetler, bombalamalar, gösteriler ve kargaþalýk, yukarda bahsedilen tehlikenin boyutlarýný görmek açýsýndan önemli. Bu olaylarýn ardýndaki güçlerden birinin de Türk devleti olduðuna kuþku yok. Birleþik Kürdistan korkusu -ki Birleþik bir Kürdistan demek, Türkiye, Ýran ve Suriye’nin haritalarýnýn deðiþmesi, yani bölünmesi demektir- Türk devletini bu çýlgýnlýða sevkediyor. Kürdistan’ýn hayaleti bile Türk burjuvazisinin korku nöbetlerine girmesine yetiyor. Talabani-Barzani ikilisinin mevcut politik çizgisi, halklarýn devrimci birliðini sabote etmek, onlarý köleliðe mahkum etmek anlamýna geliyor. Bu, çizgiyi emperyalizmin Roma imparatorluðu’ndan devraldýðý “böl, parçala ve yönet” politikasýnýn önünü açmak, onu güçlendirmek demektir. Bu uðursuz rol, en baþta Kürt halký olmak üzere, tüm halklar için ciddi bir tehdit durumundadýr. Ciddi bir kýyým tehlikesi var. Ve bunu engellemenin tek yolu, bunalýmdan devrimci çýkýþtýr. Bölge emekçilerinin mücadele birliðini örmek ve emeðin iktidarýný kazanmak gerekiyor. Aksi halde bölge korkunç trajedilere gebedir!

du. Irak’ta hýzla sonuç alýnacak ve sýra “þer ekseni”nin diðer ülk e l e r i ne gelecekti. Bu olmadý. Ne var ki ABD emperyalizmi, gýrtlaðýna kadar Irak bataðýna saplanmýþ olsa da, savaþý yayma/ geniþletme arzusundan vazgeçmiyor. Hasýmlarýyla hesaplaþmayý en güçlü olduðu alana, askeri alana kaydýrmaya çabalýyor. Mevcut þartlarda bunu belki doðrudan kendisi yapmayý göze alamýyor. Ýþte burada da Ýsrail devreye giriyor. Ýsrail’in son dönemdeki çýkýþlarýna dikkat edilirse, bu gerçek apaçýk görülecektir. Önce Ýran ile restleþti Ýsrail. Açýk bir saldýrý tehdidinde bulundu. Gerilimi sürekli týrmandýrma yolunu tuttu. Bu kýþkýrtýcý tavrýyla Ýran’ý (ve bir dizi ülkeyi) savaþýn içine çekmeyi hedefliyor. Ýran restleþmesinin biraz unutulur gibi olduðu þu günlerde, Ýsrail, bu defa Suriye’yi hedef almaya baþladý. Suriye topraðý olup Ýsrail’in iþgal altýnda tuttuðu Golan Tepeleri’ne Yahudi yerleþimleri inþasýna baþlanýyor. Bu, bir yönüyle açýk savaþ ilaný demek. Ýsrail, Ortadoðu’da, ABD’nin istek ve ihtiyaçlarý doðrultusunda, savaþ kýþkýrtýcýlýðý yapýyor. Bizzat ABD içinde, savaþýn geniþletilmesi yönünde ciddi bir kampanya baþlatýldý. Önümüzdeki süreci, bu yöndeki eðilimlerin, ABD içinde ve tüm dünyada karþýt eðilimlerle mücadelesinin sonuçlarý belirleyecek.

Direniþ Asýl Sahiplerinin Eline Geçiyor Bu genel koþullar çerçevesinde, Irak’taki direniþ, güçlenerek yoluna devam ediyor. Her gün onlarca saldýrý, protesto gösterileri ve eylem yapýlýyor. Helikopterler düþürülüyor, Yankee’ler ve diðer iþgalciler birer ikiþer öldürülüyor. Resmi rakamlara göre ABD kayýplarý 500’e dayandý. Karþýlýðýnda ABD katliamlarý da arttý. Savaþýn Geniþleme Eðilimi Ama asýl geliþme Irak iþçi sýnýfýnda ABD ve ortaklarý, Irak’ý iþgal ettiler a- yaþanýyor. Irak proletaryasý, IKP merkezima, iþgali sürdüremiyorlar. Güçlü bir dire- nin ihanetine aldýrmadan, kendi baðýmsýz niþ var. Oysa Beyaz Saray’ýn planlarýnda sýnýf çizgisini örgütlemeye baþladý bile. Diher þey daha kolay ve sorunsuz görünüyor-

6

reniþ her geçen gün serpilip geniþlerken, iþçi sýnýfý da konseylerde ve iþçi birliklerinde, yani kendi öz örgütlülüklerinde bir araya geliyor. Ve ülke genelinde merkezileþtiriyor bu örgütlülükleri. Bu çok önemli bir geliþme. Bölgenin ve Irak’ýn geleceði açýsýndan umut veren bir geliþme. Direniþ ve yarýnýn Irak’ýný kurma görevi, asýl sahiplerinin eline, iþçi sýnýfýnýn eline geçtiðinde, her tür gerici ayak oyunu ve bölme-parçalama giriþimi boþa çýkarýlacaktýr. Ýþçi sýnýfý, bu örgütçü ve birleþtirici yönünü, konseyleri ve birlikleri örgütleyerek daha þimdiden kanýtladý. Sermaye cephesine gelince… ABD emperyalizmi, onun destekçileri ve iþbirlikçileri, en fazla bundan, iþçi sýnýfýnýn harekete geçmesinden korkuyor. Uyuyan devin uyanmaya baþladýðýný gördüler ve telaþa düþtüler. Bu, onlar için, direniþ gruplarýnýn önlenemeyen vuruþlarýndan da tehlikeli bir durum. Sermayenin tüm cennetini yitirme tehlikesi demek. Bu yüzden, Saddam rejiminin ne kadar anti-komünist baskýcý yasasý varsa, kukla geçici hükümet tarafýndan devreye sokuluyor. Sendikal faaliyetler yasaklanýyor. Ýþçi önderleri tutuklanýyor. Ýdari tedbirlerle proletaryanýn yürüyüþü durdurulmak isteniyor. ABD emperyalizmi kendi çocuðunun, Saddam’ýn baþýný yemekle belki kýsa vadeli çýkarýný koruduðuna inanýyordu. Ama o Saddam, iþçi sýnýfý hareketinin önündeki en büyük set deðil miydi? Ve iþgale karþý direniþ koþullarýnda kendi gücünün farkýna varmaya baþlayan bir iþçi sýnýfý, önündeki engelden, hem de en büyük düþmaný olan ABD sayesinde kurtulmuþken, hedefine emin adýmlarla yürümekten geri durabilir mi? Hangi güç onu durdurabilir ki? ABD’nin apar topar iþbaþý yaptýrdýðý eski rejimin artýklarý mý? Irak’ta taþlar köklü olarak yerinden oynadý bir kere. Ýstesin ya da istemesin, bu iþi baþlatan, iþgal için kýzgýn Arap çöllerine dalan ABD oldu. Þimdi taþlar yeniden dizilecek. Ama bu iþ masa baþýnda hazýrlanan planlara göre olmaz. Savaþ alanýndaki güçler dengesine göre gerçekleþecek. Artýk Saddam rejimi yok. Öte yandan iþgalciler, direniþin gücü karþýsýnda her geçen gün zorlanýyor. Bu karmaþýk denklemde bugüne kadar ortalýkta görünmeyen Irak iþçi sýnýfý, þimdi sahnenin en önemli öðesi olarak öne çýkýyor. Kuþkusuz henüz yolun baþýnda. Ama bir kez uyandý. Hiçbir güç onun yürüyüþünü durduramaz. Direniþin gerçek sahibi olarak yönlendiriciliði eline aldýðýnda, Ortadoðu’nun da kaderini eline aldýðýný görecek, bu büyük yükü genç omuzlarýna almaktan geri durmayacaktýr.


SENDÝKALAR VE

KOMÝTELER ÜZERÝNE

garistan’daki devrim öncesi sendikalar gösterilebilir. Sendika, grev ve dayanýþma fonuna ‘illegal yaþayan devrimcilerle dayanýþma fonu’nu ekleyerek, sendikalarýn devrimin hizmetine nasýl sokulabileceðini göstermiþtir. Devrimde sendikalarýn engelleyici mi, yoksa yol açýcý mý olacaðýný belirleyecek olan, sendikalarda çalýþma yapan devrimcilerin etkinlikleridir. Sendikalarýn politik mücadeleye yönlendirilmesi, dayanýþma ve politik grevlerin örgütlenmesi, sendikalararasý en geniþ koordinasyonun saðlanmasý ve enternasyonal tanýmýna uygun iþkolu sendikacýlýðýnýn kurulmasý, tabanýn söz ve karar hakkýnýn saðlanmasý, uluslararasý bir sendikal cephenin yaratýlmasý ve merkezileþmesinin saðlanmasý, her türlü devrimci eylemin bilinçlice ve tüm olanaklarla desteklenmesi temel perspektif olmalýdýr. Sendikalar ve komiteler üzerine yapýlan tartýþmalara açýklýk getirmek için her iki mücadele aracýný iþlevleri yönünden deðerlendirmek gerekir.

Sendikalar

macý Ýsteyen Araçlarýný Da Yaratmalýdýr.

A

Komiteler ve sendikalarla ilgili pek çok tartýþmaya tanýk oluyoruz. Bu tartýþmalarda genel olarak ya sendikalarla komiteler karþý karþýya getiriliyor, ya biri diðerine o ya da bu þekilde baðlanýyor, ya da birisi yok sayýlýyor. Ýþçi sýnýfýnýn denenmiþ, sýnanmýþ bu mücadele araçlarý, farklý dönemlerde farklý ihtiyaçlarla ortaya çýkmýþtýr. Komiteler olsun, sendikalar olsun, demokratik kitle örgütleri vb olsun tüm oluþumlara dolaylý

ya da direkt etkide bulunurlar. Bununla birlikte onlarýn alt veya baðlaþýk organlarý deðil, tam baðýmsýzdýrlar. Sendikalarsa, iþçi sýnýfý ve emekçilerin ekonomik, demokratik mücadele araçlarý, onlarýn birlikte eðitildikleri okuldurlar. Ýçlerindeki devrimciler ve tabandaki komitelerin baskýsýyla devrimin hizmetine girerler. Ýþçi sýnýfýnýn uluslararasý birliðini temsil ederler, enternasyonali örerler. Ýþçi sýnýfý partisinin politik ve ideolojik önderliðinin militanlarý aracýlýðýyla iþçi ve emekçilerin mücadelesinde devrimin araçlarý olurlar. Bunun en çarpýcý örneði olarak, Bul-

Bulunduklarý sistemde üyelerinin ekonomik, sosyal ve politik haklarýný korumak ve geliþtirmek için, yasal çerçevelerde kurulmuþ mücadele araçlarýdýr. Çalýþan iþçi ve emekçilerin en geniþ kapsamlý taban örgütleridir. Yönetim, genel kurullarda seçilir ve bir sonraki genel kurula kadar görev yapar. Yönetim, iþyeri ya da iþkolu adýna grev kararý alýr, toplu sözleþme yapar. Üyeleri adýna onlarý temsilen patronla, hükümetle, uluslararasý birliklerle ya da kurumlarla görüþme yapar, bu görüþmeler sonucu karar alýr, uygular. Taban baðlarýný temsilcilikler yoluyla saðlarlar. Sendikalarýn varoluþ amaçlarý sömürüye son vermek deðil, onu sýnýrlandýrmaktýr. Kapitalizmin ilk yýllarýnda uzun mücadeleler sonucu kazanýlmýþ olan sendika hakký, kapitalizmin her aþamasýnda ve sosyalizmde de varlýðýný sürdürmüþtür. Kapitalizmde mücadele ve birlik organlarý olan sendikalar, sosyalizmde de emeðin toplumsal örgütlenmesi ve eðitimi iþlevlerini yerine getirirler. Sendikalar, önce iþyeri sonra iþkolu sonra federasyon/konfederasyon sonra da uluslararasý birlikler yoluyla çalýþanlarýn en geniþ birliðini oluþtururlar.

Komiteler Komiteler, ister þura, ister sovyet ya da meclis olarak adlandýrýlsýnlar, tarihte

7


benzer özelliklerle ortaya çýkmýþlardýr. Büyük altüst oluþ dönemlerinde ve varolan geleneksel örgütlenmelerin yetersiz kaldýðý koþullarda genellikle kendiliðinden bir biçimde örgütlenmiþ olan yarý illegal örgütlerdir. Burjuvazi ve iþbirlikçileri hariç toplumun tüm kesimlerinin iradesinin dolaysýz yansýdýðý bu araçlar, genellikle herkesin katýldýðý iþyeri, mahalle vb meclislerinin en ileri kesimlerini temsil ederler. Konseylerde birleþen toplumsal sýnýf ve katmanlar, mahalle, þehir ve giderek ülke çapýnda örgütlenmeyi meydana getirir. Ýþleyiþ biçimiyle yasallýðý yadsýr, iþçi sýnýfý ve emekçileri iktidara yönlendirir. Ýlk ortaya çýkýþlarýnda mücadele araçlarýdýr. Ýþyeri, okul, mahalle vb tüm bir alaný kapsarlar. Sadece çalýþanlarý deðil iþsizleri, kadýnlarý, esnafý sanatçýlarý yani toplumun tüm kesimlerini örgütler ve birbirine baðlarlar. (Örneðin bir mahalle komitesinde iþçi, emekçi, köylü, kadýn, iþsiz, öðrenci, esnaf, sanatçý vb. temsilcileri bulunur. Ayný temsilciler komitesi/konseyi þehir ve ülke çapýnda da gerçekleþir. Ýþçi Temsilcileri Konseyi gibi.) Komitelerde doðrudan demokrasi esastýr. Tabanýn doðrudan ulaþabileceði, istem, öneri ve þikayetlerini iletebileceði ve bürokratik kastlaþmayý engelleyecek bir mekanizmaya sahiptirler. Tüm katýlýmcýlar her konuda ortak tartýþma sonucu karar alýr ve uygularlar. Yetki tamamen devredilmez, seçilen temsilciler her an geri çaðrýlabilir. Tek tek her birey toplumsal bir güç olarak doðrudan karar alan, yöneten, uygulayan ve denetleyen bir iþleve sahiptir. Komiteler, güncel baskýlara karþý savaþýmda mücadele; sýnýf mücadelesinin sertleþmesi, keskinleþmesi ve boyutlanmasýyla ayaklanma; bugün mücadelede, kendi iþleyiþ yasalarýný kendisi belirleyen bir organ olarak devrim sürecinde ve hemen sonrasýnda üretimin yeniden örgütlenmesi aþamasýnda iktidar; toplumun tüm kesimlerini devrime kanalize eden iþleviyle ittifak araçlarýdýr. Ýlk oluþtuklarý andan itibaren bütün bu özellikleri içlerinde barýndýrýrlar. Yukarýda açýklandýðý gibi sendikalarla komiteler farklý iþlevlere ve güçlere sahip araçlardýr. Sendikalarla devrimi örgütlemeye kalkýþmak, sendikalarý proletaryanýn devrimci sýnýf partisinin yerine ikame etmek nasýl ki “Anarko Sendikalizm” olarak tanýmlanýyor ve sapma olarak deðerlendiriliyorsa, sendikalarýn varlýðýný tamamen görmezden gelmek de benzer bir yanýlgý olacaktýr. Devrimciler sendikal olanaklardan onlarýn içinde sýnýfý temsil ederek yararlanýrlar. Sendikalarý reformizmin, oportünizmin ya da iþbirlikçi sendikacýlarýn ellerine býrakmak, olanaklarý onlara altýn tepsiyle sunmak olacaktýr. Sendikalar bizim çabalarýmýza karþýn, iþçi sýnýfýnýn mücadelesine karþý ve onlara raðmen bir iþleyiþ kazandýlarsa, komitelerimiz yoluyla onlarý devrim saflarýna katmak ya da hiç deðilse tarafsýzlaþtýrmak önemli bir görev olarak karþýmýzda durmaktadýr. Komitelerimiz bu mücadele için gerekli yaratýcýlýðý ve etkinliði gösterebilecek yapýdadýrlar. Komitelere, devrimci ve demokratik biçimi verecek olansa içlerinde yer alacak devrimcilerin etkinlikleri ve eylemlerin öðreticiliði olacaktýr. Proletaryanýn devrimci sýnýf partisi, gerek sendikalarda gerekse komite-konseylerde kadrolarý yoluyla sýnýfa öncülük edecek, ideolojik ve politik birliði saðlayacak olan perspektifini sýnýfa taþýyacaktýr.

8

ÝÞÇÝLERDEN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ ÇAÐRISI Ýstanbul Sendikalar Birliði 24 Aralýk 2003 tarihinde Kadýrga Kültür Merkezi’nde “Sendikal Haklar ve Demokratikleþme” konulu bir toplantý gerçekleþtirdi. Çeþitli kesimlerden panelistlerin davetli olduðu toplantýda, kurulmuþ olan kürsüye gelmek suretiyle bir çok insan görüþlerini sundu. Tek Gýda-Ýþ’ten Levent Dokuyucu’nun baþkanlýk yaptýðý panelde, akademisyen Tamer Timur ve Özgür Müftüoðlu’nun yaný sýra Tümtis Sendikasý baþkaný Sabri Topçu konuþmacý olarak yer aldýlar. Tamer Timur konuþmasýnda; askeri darbelerin Türkiye’de demokratikleþmeye nasýl zarar verdiðini anlattý. Türkiye’nin kalkýnmasýnýn dýþ güçlere havale edildiðini belirten T.Timur, küreselleþmenin jandarmasý IMF çalýþanlarý aracýlýðýyla Türkiye’nin yönetildiðini söyledi. Uluslararasý alanda gidiþatýn bir finans diktatörlüðüne doðru olduðunu söyleyen T.Timur, sorunun çözümünün devrimci sýçrama olduðunu ve bunun için de devrimci bir güç yaratmanýn gerekliliðinden bahsetti. Ýkinci konuþmacý akademisyen Özgür Müftüoðlu ise, sermayenin egemen olduðu bir ülkede yaþadýðýmýzý, üretim sürecindeki deðiþmelerin demokrasideki deðiþimlere de yansýdýðýný vurguladý. Demokrasinin esas olarak ortaya çýkacaðý yerin üretim alaný olacaðýný söyleyen Ö.Müftüoðlu, iþçi sýnýfý dýþýnda hiç kimsenin demokrasiyi savunamayacaðýný belirtti. Emekle sermaye arasýndaki çeliþkilerin had safhaya ulaþtýðýný söyleyen Ö.Müftüoðlu sermayenin yeni üretim süreciyle emeði parçaladýðýný ve saldýrý için zemin elde ettiðini vurguladý. Konuþmasýnda AB’den demokrasi bekleyenlerin yanýldýðýný, onlarýn da emperyalist ülkeler olduðunu belirten Ö.Müftüoðlu, konuþmasýný örgütlü olmaya yaptýðý vurguyla bitirdi. Panelistlerden en son söz alan Sabri Topçu ise, demokrasiyi “yaþam” olarak adlandýrdýklarýný söyledi. Ancak bu ülkede sadece sermaye için demokrasi olduðunu, þimdi özelleþtirme vb. ile örgütlü toplumun ortadan kaldýrýlmaya çalýþýldýðýný vurguladý. Emperyalist saldýrýya karþý, tüm emek güçlerini birleþtirmeye çaðýran S.Topçu, birlikte kavga çaðrýsý yaptý. Daha sonra söz alýp kürsüye gelerek konuþan iþçiler, en çok geleneksel sendikal hareketin bittiði bir dönemden geçildiði, yeni bir örgütlenme ve çalýþma anlayýþýna ihtiyaç duyulduðu üzerinde durdular. Ve mücadele birliðine vurgu yaptýlar. Bazý aydýnlarýn da konuþmacý olarak katýlarak destek verdiði Ýstanbul Sendikalar Birliði toplantýsý, birlikte mücadele çaðrýlarýyla son buldu.


Artýk Hepimiz FÝLÝSTÝNLÝYÝZ! F

ilistin… onurun ve direngenliðin meþalesi… Yarým yüzyýlý aþan savaþçý mücadelesiyle tüm dünya halklarýna örnek olmuþ bir halk: Filistin halký. Filistin halkýnýn, saðýrdý kulaklarý acýlý aðýtlara, duyduðu tek þey zafer ve savaþ sloganlarýydý. Ve Filistin halký yarým yüzyýlý aþkýn mücadelesiyle tüm Ortadoðu halklarýna çok þeyler verdi ve çok þeyler isteme hakkýna sahiptir. Ve bizler Filistin halkýna çok þeyler vermek zorundayýz… Üzerimize düþen görev ve sorumluluk bilinciyle Ayýþýðý Sanat Merkezi olarak Filistin halký ile dayanýþma etkinliði düzenlemeye karar verdik. Etkinlik için 16 Kasým tarihini belirlemiþtik. Çalýþmaya katýlan bütün arkadaþlar þunu biliyorlardý ki, Filistin topraklarýnda tanklara göðüs geren küçük generallerin yaptýklarýyla bizim yaptýðýmýz etkinlik arasýnda fark yoktu. Belki yer ve biçim deðiþikti ama amaç aynýydý, Amaç devrim için savaþmaktý ve bundan dolayý çalýþmada yer alan arkadaþlarla büyük bir

özveriyle çalýþýyorduk. Çünkü Filistin Devrimi için çaba gösteriyorduk. Takvim yapraklarý 16 Kasým’a ilerledikçe heyecanlanýyor, heyecanlandýkça çalýþmalara dört elle sarýlýyorduk. Bir yandan afiþ çalýþmalarý, bir yandan da bilet satýþý için ev ziyaretleri... Aldýðýmýz tepkiler o kadar olumluydu ki... Artýk tüm hazýrlýklarý bitirmiþ gecenin nasýl olacaðýný konuþuyorduk. Ve 15 Kasým günü meydana gelen iki patlama... Patlamanýn biri gecenin düzenleneceði salonun yanýndaydý ve salon zarar görmüþtü. Yapacak bir þey yoktu; geceyi ertelemek zorunda kaldýk. Ve telefonlar çalmaya baþladý. Arayan insanlara 28 Aralýk’ta olacaðýný bildirdik. Tekrar hummalý bir çalýþmaya giriþtik. Bu seferki çalýþmada bazý, engellemelerle karþýlaþtýk. Afiþ yapan arkadaþlarýmýz gözaltýna alýndýlar. Ýzin iþlemlerinde yýldýrmaya çalýþtýlar. Kararlýydýk, çünkü yüreðimiz Filistinliydi. Her þeye raðmen

gece düzenlenecekti. Artýk takvimin yapraklarý 28 Aralýk’tý. Her þey yolundaydý. Etkinliðin baþlama saatine doðru bizler de salona gittik. Gittiðimizde salon çevresinde faþist devletin kolluk güçleri çevik kuvvet otobüsü ve sivil araçlarda bölge halkýný tedirgin etmeye çalýþýyorlardý. Ve saat 14:00’ü gösterdiðinde, etkinlik baþlamýþtý. Bölgede gezinip duran polislerin ise etkinliðe gelen insanlara tedirginlik yaratma ve korkutma giriþimi ters tepti ve insanlarýn faþizme olan öfkelerini ve devrime olan baðlýlýklarýný daha da güçlendirdi. Salon içerisinde Filistin’den savaþ resimleri, Filistin bayraklarý ve Filistin devrimini yalnýz býrakmayan enternasyonalist devrim savaþçýlarýmýz Deniz Gezmiþ, Teðmen Ali, Mustafa Çetiner, Ýmam Ateþ’in pankartlarý ve 19 Aralýk 2000’de faþist devletin iþçi ve emekçi yýðýnlarý bastýrabilmek için zindanlarda öncüleri katletmek için hazýrladýðý operasyonda katledilen Murat Ördekçi ve sonrasýnda F tiplerinde baþlatýlan Ölüm Orucu eyleminde ölümsüzleþen Sibel Sürücü ve Aysun Bozdoðan’ýn pankartýyla donatýlmýþtý. Etkinlik ilk olarak Hilmi Yarayýcý ile baþladý. Söylediði türkülerle oradaki devrimci coþkuyu daha da yükseltti. O sýrada yine faþist devletin kolluk güçleri içeride çekim yapmak için kamera sokmaya çalýþtýlar. Ama oradaki devrimci coþku ve kararlýlýðýmýz onlara geri adým attýrdý. Mesajlar okunduktan sonra adý yasak, dili yasak bir ülkenin acýlarýný, özlemlerini, yýllarca sürdürmüþ olduðu onurlu kavgasýný ilmek ilmek notalarýna iþleyen Koma Gulen Xerzan sahneye çýktý. Seslen-

9


dirdiði Kürtçe parçalarla insanlarý duygulandýran ve coþturan grup, Kürtçe sloganlarla selamlandý. Ardýndan zindanlarda bulunan Leninist kadýn tutsaklardan gelen mesaj okundu: “Filistin’in küçük generallerine, fedakar analarýna ve erkek savaþçýlarýna, Filistin proletaryasýna zindanlardan yükselttiðimiz devrim þiarýmýzýn umudu ve coþkusuyla merhaba! Ýntifada ruhunu kuþanýp devrim ateþini kuþananlara merhaba!.. Bugün, 19 Aralýk’la baþlayan ve üç yýlýný yüzlerce Ölüm Orucu savaþçýsýnýn büyük bir feda ve kahramanlýkla doldurduðu, Ölüm Orucu eylemimizi, ölümsüzleþen tüm devrim savaþçýlarýmýzdan devraldýðýmýz bayrakla ve ayný kararlýlýkla devam ettiriyoruz. Muratýmýz, 19 Aralýk zindan katliamýnda devrimimizin nasýl komutanlar yetiþtirdiðini gösterirken, Ýntifada’ya koþan her çocuk devrimin ve geleceðini komutaný olmaya büyüyordu. Sibelimiz, bir Leninist olmanýn onurunu, sorumluluðunu son ana dek taþýyarak, küçülen bedeniyle büyük fýrtýnalara karþý dimdik durarak ve hiçbir fýrtýnadan geri durmayarak Ölüm Orucu eylemimizde Leninistlerin ilk savaþçýsý olduðunda, Senalar yeni eylemlere yürüyordu… Aysunumuz, otuz onurlu yýlýn ýþýltýsýný gözlerinde ve bilincinde taþýyarak, her an düþmana doðru atýlacak bir bomba olmaya hazýr ve her zamanki bir iþi tamamlar gibi tamamlarken yolculuðunu, öyle mütevazý, öyle fedakardý, týpký intifadanýn yiðit kadýn gerillalarý gibi… Bu nedenlerledir ki, intifada sýnýrlarýný çoktan aþmýþtýr. Ve bu nedenledir ki, her günü kahramanlýkla, devrime baðlýlýkla geçen Ölüm Orucu eylemimiz zindanlardan yükselen intifadadýr!...” Okunan mesajýn ar-

10

dýndan yüreklerimiz zindanlardaki tutsaklarla bir atarmýþçasýna sloganlar hep bir aðýzdan sardý salonun dört bir yanýný: “Ölüm Orucu Sürüyor, Sürecek Zafere Kadar” Koma Gulen Xerzan’ýn ardýndan, sürekli devrimcilere yakýn olan, onurlu aydýn tavrýný koruyan Bilgesu Erenus sahneye geldi. Seslendirdiði parçalarda dinlendirirken beynimizi, öfkemizi de bir o kadar bilemiþti. Bilgesu Erenus’un ardýndan Devrimci Ýþçi Komiteleri (DÝK)’nden gelen mesaj okundu. “Selam sana özgür Filistin. Ortadoðu’nun en genç, en dinamik, en savaþçý halkýna merhaba… Merhaba Ortadoðu’nun devrim ve sosyalizm ocaðýný harlatan savaþçýlarýna… Merhaba Ortadoðu’nun en acýlý en özverili kadýnlarýna… Çocuk gerillalarýna merhaba… Merhaba intifadaya… Merhaba taþlý, silahlý ayaklanmaya… Merhaba Filistin… Filistin, dostluk sana, dayanýþma, destek sana… Özgürlük sana… Emperyalizme, faþizme, siyonizme karþý savaþta güç sana… Kavga sana… Þan, þeref sana… Özgür Filistin merhaba… Dostlar, Filistin’in kurtuluþu ve özgürlüðü de Filistin proletaryasýnýn öncülüðünde gerçekleþecek devrimle saðlanacak…” okunan mesaj da gösteriyordu ki,

iþçi sýnýfý egemen sýnýfýn tüm baskýlarýna ve reformist hareketlerin engellemelerine raðmen, kendi kurtuluþunun devrimle geleceðini ve Filistin halkýnýn da kurtuluþunun devrimle geleceðini ve Filistin halkýnýn da kurtuluþunun iþçi sýnýfýnýn öz örgütlülüðü ve Arap gericiliðine karþý devrimci sýnýf partisinin iktidarý almasýyla mümkün olacaktýr. Saat 17.00’i gösterdiðinde, polisler artýk etkinliði bitirip daðýlmamýzý söylediler. Bitmediði takdirde müdahale edileceðini öne sürdüler. Bizler de son grubun sahneye çýkacaðýný, o çýkmadan bitiremeyeceðimizi söyledik. Üzerimizde baský kurup geri adým atacaðýmýzý düþünerek gözaltý tehdidi yapan polisler, kararlýlýðýmýz karþýsýnda bir þey yapamadý. O sýrada sloganlarla birlikte Grup Munzur sahneye çýktý. Etkinlikte bulunan kitle öfkesi kabarmýþ, yüreði daha da bilenmiþ olarak ayrýldýlar salondan. Gece sonunda, Filistin, devrimci sloganlarla selamlandý. Artýk hepimiz Filistinliydik.


19 Aralýk Katliamýný Unutmadýk; DEVRÝM YÜRÜYÜÞÜMÜZ SÜRÜYOR* “...... Ölümü yaþam için kuþananlarýn, yönettiði bir kavga bu ki çoktandýr aydýnlýðý taþýr þu koca dünya... Silah, bilinç ve yürekle, söylenir bizim þarkýmýz, bu þarký milyon milyon, sokak sokak, ev ev, daha çok, çok daha Silah, Bilinç ve Yürekle.” Mavi Atlasa Kýzýl Þeritler Çektik

ðý eylemde, Basel’de bulunan Devrimci Aufbau hareketinden militanlar da vardý. Eylem saygý duruþu, okunan metin ve atýlan sloganlardan sonra bitirildi. 19 Aralýk katliamý, zindanlarda mücadeleyi bitiremedi, bitiremez de… Ölüm Orucu devam ediyor... Devrimci savaþ devam ediyor... Hiç bir güç böylesi yiðitlere sahip bir devrimi teslim alamaz. Cesaret, yürek ve bilinç... Ýþte bu devrimimizin gücü... DEVRÝMCÝ TUTSAKLAR ONURUMUZDUR! KATLÝAMLAR DEVRÝMÝ ENGELLEYEMEYECEKTÝR!

Ölümü yaþam için kuþanan devrimci tutsaklarýn, zindanlar cephesinde verdikleri 19 Aralýk zindan savaþlarýnýn yýldönüÝsviçre’den Leninistler münü, bir kez daha selamladýk bulunduðumuz topraklardan. Bundan 3 yýl önce, büyük bir kahramanlýk, feda, cesaret ve NOT: Elimize e-posta yoluyla geçen bu haberi, haber niteliði devrime baðlýlýk örneði olarak, devrim tarihimize altýn harfler- taþýdýðýndan dolayý yayýnlýyoruz le geçen bu kahramanlýk günlerini unutmadýk. Devrimci tutsaklar, 20 zindanda eþ zamanlý yapýlan bu saldýrýyý yaþamlarýný ortaya koyarak püskürtmeye çalýþtýlar... Cesaret, feda, cüret, yürek ve bilinçle... Devrimin teslim alýnamayacaðýný, halklarýn baþlatmýþ 19 Aralýk 2000 tarihinde faþist devlet, Türkiye ve Kürdistan’da geliþen olduklarý devrim yürüyüþünün yolundan devrimi boðmak için iþçi ve emekçilerin tutsak öncülerini katletmek için, 20 saptýrýlamayacaðýný bir kez daha dosta ve zindana birden saldýrdý. Düþmanýn “Teslim Olun” çaðrýlarýna devrimci tutdüþmana gösterdiler... Emperyalizmin ve saklar, devrimci iradenin asla teslim alýnamayacaðýný göstererek cevap verdiTürk tekelci sermayesinin oyunlarýný boþa ler. Bugün de hala süren Ölüm Orucu eylemiyle devrimci tutsaklarýn teslim çýkardýlar. Eðilmediler... Ýþte, devrim tarihimiz açýsýndan böylesi- alýnamayacaðýný gösteriyorlar. 19 Aralýk katliamýnýn ardýndan 107 devrim savaþçýsý ölümsüzleþirken, ne önemli bir günü, Ýsviçre’de bulunan biz yüzlercesi de sakat kaldý. Ama tüm bunlar bizleri yýldýramadý, tam tersine öfLeninistler, bir kez daha eylemle selamlakemizi doruða çýkardý. Bizler partimizden aldýðýmýz güçle katliamýn 3.yýldödýk. Ýsviçre’nin Basel þehrinde 20 Aralýk nümünde Kadýköy Bahariye Caddesi üzerinde Adliyenin 30 metre ötesine 2003 tarihinde, DHKP-C’nin organize ettiði “Zindanlarý Yýkacaðýz Zaferi Biz Kazanacaðýz, TKEP/Leninist” yazýlý bomve yalnýzca TKEP/Leninist’in katýldýðý eyba süsü verilmiþ pankartýmýzý astýk. Kayýpsýz bitirdiðimiz eylemin öncesinde lem, saat 16.00’da Dreirosenbrucke Parve sonrasýnda Murat, Aysun ve Sibel yoldaþlarýn cüreti doldurmuþtu yürekleký’nda baþladý. Sýk sýk “Yaþasýn Ölüm Orucu Direniþimiz”, “Kahramanlar Ölmez Halk rimizi.. Yenilmez”, “Analarýn Öfkesi Katilleri Boðacak”, “Yankee Go Home”, “Devrimci ZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK! Tutsaklar Onurumuzdur” sloganlarýnýn atýlYAÞASIN ÖLÜM ORUCU EYLEMÝMÝZ! dýðý eylemde, saat 17.00’de yürüyüþe geçilYAÞASIN 13 MART GKB! di. Yürüyüþ sýrasýnda üç pankartýmýzla yeriYAÞASIN PARTÝMÝZ TKEP/LENÝNÝST! mizi aldýk. “19 Aralýk Katliamýnýn Hesabýný Soracaðýz TKEP/L” pankartýmýzýn arkasýnda “Ölüm Orucu Sürüyor”, “Hasta La VicÝstanbul’dan Leninistler toria Siempre” yazýlý Che’nin resmi bulunan pankartýmýz ile Murat, Aysun ve Sibel yol*Elimize posta yoluyla ulaþan bu yazýyý haber niteliðinden dolayý yayýnlýyodaþlarýmýzýn resimlerinin yer aldýðý pankarruz. týmýz vardý. Dayanýþma sloganlarýnýn atýldý-

19 ARALIK’TA TKEP/L’DEN EYLEM*

11


YARINLAR KÜRT HALKI VE EMEKÇÝLERÝNDÝR Burjuva dünyasý nereye doðru gittiðini kestiremiyor. Geçmiþte, yarýnýndan emin olamayanlar, yalnýzca emekçi sýnýflardý. Þimdi, yarýn neler olacaðýný bilmeyenler burjuvalardýr. Tarihi inisiyatif, halklarýn eline geçti. Onlarýn attýðý her adým, burjuvalarýn kurduðu bütün taþlarý yerinden oynatýyor ve onlarý ne yapacaðýný bilemez duruma getiriyor. Büyük ve tarihi çeliþkilerin yumaðý durumundaki Ortadoðu’da bu gerçek daha belirgin. ABD, 3. Dünya Savaþýný baþlatarak, dünya ölçüsünde katalizör görevini oynuyor. Bu savaþ, son noktasýna gelmiþ bulunan kapitalizmin uzun tarihi döneminin ömrünü uzatabilmek için tezgahlanýyor. Böylesine muazzam hedefleri olan bir savaþýn, geçerken, bütün çeliþkileri, çatýþmalarý alevlendirmemesi düþünülemezdi elbette. Alttan alta yürütülen tekelci despotizmin faþizme evrilmesiyle demokratik çeliþkilerin su yüzüne vurmasý, ezilen uluslarýn durumu, kapitalizmin yarattýðý sefalet dehþeti; tek bir cümlede toparlarsak, kapitalist düzenin bugüne dek çözemeden biriktirdiði ne kadar sorun varsa hepsinin bu dönemde canlanmasý, þaþýrtýcý deðil. Burjuva sýnýf bütün bu çeliþkilerle nasýl baþ edeceðini bilmiyor, politik açýdan koma durumunda. Ve bu yazgýnýn en aðýr kurbanlarýndan biri Türkiye’nin iþbirlikçi tekelcileridir. Güney Kürdistan’da yaþanan son geliþmeler, iþbirlikçi tekelcilerin bu niteliðini bir kez daha gözler önüne serdi. Yýkýlan Taþlarýn Altýnda... AKP hükümeti tarihe, hiç bir konuda hiç bir temel düþüncesi olmayan hükümet olarak geçecek. Toplama bir partidir, köksüzdür, kuruluþu bile emperyalizmin icazetiyle olmuþtur. Ama þimdiki politik ufuksuzluk, sadece AKP ile sýnýrlý deðil. Faþist devletin bütün yönetici kadrolarý ayný durumda. Son dönemde ne Bakanlar Kurulunda ne de MGK’da tek bir önemli karar alýnmýþ deðil. Gündemin en sýcak kararlarý, büyükelçiler toplantýlarýnda, yurtdýþý ziyaretlerinde alýnýyor. Ýþbirlikçilerin politik ataletlerinin nedenlerinden biri budur. Ýþbirlikçiler emperyalizme tam teslim olmuþ durumdalar. Çünkü yazgýlarýný tümüyle emperyalizme baðladýlar. Proletarya kendisini asla ulusalcý bir bakýþla sýnýrlandýrmaz. Bu nedenle, iþbirlikçilerin son haddine varan teslimiyet-

12

leri karþýsýnda ah-vah etmez. Yalnýzca varolan bu durumun ortaya çýkardýðý yeni çeliþkiler ve olanaklar üzerinde yoðunlaþýr. Tam ilhak sürecinin ortaya çýkardýðý en önemli çeliþkilerden biri, kuþkusuz ulusal sorunla ilgili olandýr. Özellikle Irak’ýn iþgaliyle baþlayan süreç, bu çeliþkiyi daha ileri boyutlara taþýdý. ABD Irak’ý iþgal ederken, Güney Kürdistan’ýn iþbirlikçi burjuva liderleri olan Barzani ve Talabani, ellerinden gelen yardýmý esirgemediler. Talabani-Barzani’ye kalsa, bu yardýmýn karþýlýðýnda kendilerine verilen sus payý ile yetinirler ve daha fazla ileri gitmezlerdi. Ama son kýrk yýlý Baas rejiminin þovenizmiyle savaþarak geçiren, bu uðurda kanýný derya gibi akýtan halk, daha ileri gitmeden duramazdý. Geçen haftalarda tabandan gelen baskýyla Talabani-Barzani Irak Geçici Konseyi’ne Federasyon Tasarýsý sundular. Gerçekte tasarý, bir federasyon oluþumunun sýnýrlarýný bile zorluyor. Kürtlerin kendi baðýmsýz ordularý, bayraklarý olacak ve dahasý, Baðdat hükümetinin alacaðý kararlarý veto etme yetkisini ellerinde bulunduracaklar. Üstelik Barzani, eðer Konsey bu tasarýyý kabul etmezse, Kürt halkýnýn referanduma gideceði tehdidini de savurdu. Çok deðil, bir yýl önce Barzani’nin her lafýna kýrmýzý gören bir boða kudurganlýðýyla saldýran Türkiye’nin iþbirlikçileri, þimdi bu son durumu bir kaç mýrýn-kýrýnla geçiþtiriyorlar. Son bir yýlda öðrendikleri tek þey, yapabilecek hiç bir þeylerinin olmamasýdýr. Her Adýmda Bir Engel ABD’nin radar hedefinde olan Suriye’nin devlet baþkaný Beþar Esat, Ankara’yý ziyaret ediyor. Üstelik ABD ve Ýsrail, bu ziyaretin yapýlmamasý için çaba sarf ediyorlar. Ýsrail Ýçiþleri Bakaný Hanegbi, bu önemli ziyaret öncesinde Ankara’ya damladý. Ve TC, bakanýnýn önüne bir “güvenlik iþbirliði anlaþmasý” koydu. Ýçiþleri Bakaný Aksu, geçmiþinde Siyonizme etmiþ olduðu küfürleri yalayýp yutmanýn keyfiyle, “TürkMusevi iliþkileri kadar tarihi” olan iki ülkenin sýký iþbirliðini hatýrlatarak metni imzaladý. Bu anlaþmaya göre Ýsrail ve Türkiye Suriye sýnýrýnda “terörist bir ülkeye karþý güvenlik” tatbikatý yapacaklar. Esat için güzel bir karþýlama töreni!


ABD dünyaya açtýðý savaþý Suriye’ye karþý devam ettirmek niyetinde. Bu planlarýna TC’yi dahil edebilmek için çaba içerisinde. Fakat Kürdistan’ýn ilhakýnýn devamý, TC’yi Suriye ve Ýran’la yakýn iliþki içine sokuyor. Peki bu derin çeliþki nasýl çözülecek? Elbette emperyalizmin istekleri yönünde. Fakat bu son duraða kadar bir dizi çatýþma kaçýnýlmazdýr. Bu çatýþmalarýn ilki Kerkük’te patlak verdi bile. Kerkük’teki bir kýsým Türkmenlerin federasyon ilanýna karþý yürüyüþ düzenlemesini alttan alta kýþkýrtan TC’dir. TC özellikle Kerkük sorununda taraf olmak zorundaydý. Yoksa bu bölge üzerindeki tüm hak iddialarýný tümüyle yitirecekti. Bu durum ABD’yle olan iliþkilerde yeni pürüzler yaratmaya aday. Yeni bir “çuval” operasyonuyla karþýlaþýrsak sürpriz olmamalý. Bir Kader Aný... Kürtlerin federasyon istemleri çevresindeki çatýþmalar, kaçýnýlmaz olarak sýnýrlarýn içerisine de yansýyor. Kuzey’de zaten çatýþmalar bir süredir hýzlanmaya baþlamýþtý, þimdi daha da alevlenmesi kaçýnýlmaz. Nitekim federasyon istemlerine TC’nin ilk elden verdiði yanýtlardan biri, Kürt tutsaklarý mezarlýk tipi cezaevlerine taþýmak oldu. Gerisi gelecektir. Güney halkýnýn federatif devlet giriþimleri, Kuzey’de Kürt halkýna imha operasyonlarýyla yanýt bulacaktýr. Tek baþýna imha operasyonlarýnýn bir iþe yaramadýðý son onbeþ yýllýk iç savaþ içerisinde yeterince anlaþýlmýþtýr. Bu nedenle TC, farklý tedbirler almaya, Kürt halkýný düzen sýnýrlarý içinde tutacak küçük de olsa adýmlar atmaya gidebilir. Bu konuda Avrupalý emperyalistlerden destek görüyor. Fakat, kan damlayan elleriyle imza attýklarý “uyum yasalarý”, Kürt halkýný uyutmaya yetmeyecek. Güneydeki federasyonun akýbeti ise þimdilik belirsiz görünüyor. Federasyon talebi daha þimdiden Irak “gerici” konseyini ikiye bölmüþ durumda. Bu nedenle iþgal hareketi uzayacaktýr. Sanýldýðýnýn aksine ABD iþgali uzun tutmak istemiyor. Kendine tamamen baðýmlý iþbirlikçi burjuva bir hükümetin ve devlet aygýtýnýn iktidarý saðlama alýndýktan sonra, yeni hedeflere yelken açmayý istiyor. Ne var ki, varolan güç dengesinde federasyon istemlerine karþý çýkamýyor. Eðer Irak’ta süren direniþ savaþýný yok etmeyi baþarabilirse, gerici Arap þovenizmiyle biçimlenmiþ yeni Irak devletinin ilk hedefi, kuþkusuz, federasyon isteyen Kürt halký olacaktýr. O zaman ABD’nin eski dostluklarý hatýrlayacaðýný düþünenler ya budalalardýr ya da kendini ve halklarý kandýrmaya çalýþanlar. Bu nedenle Kürt halkýnýn özgürlük yönündeki çýkarlarý, direniþin güçlenmesinden yanadýr. Tam da bu dönemde Kürt halkýnýn ABD planlarýna angaje olmasý ve TC ile çatýþmaya girmekten kaçýnmasý, felake tle sonuçlanan geliþmelerin önünü açar. Birincisi, Güney’de federasyon istemleriyle yola çýkan Kürt kardeþlerinin imhasýnýn önü açýlýr. Kuzey tarafýndan aktif olarak desteklenmeyen bir baðýmsýzlýk istemi, bu koþullarda kendi içinde boðulmaya mahkumdur. Ýkincisi, TC, ABD-Ýsrail planlarýna aktif bir þekilde katýlmak yönünde rahatlar. Kendi içinde rahat bir TC, güçlerini tazeleyen Ýsrail anlamýna geliyor. Bu üç ülkenin Ortadoðu’daki kaderi giderek birleþiyor. Bu, emekçi sýnýflar için de bir kader anýdýr. Türkiye ve Kürdistan proletaryasý, bir kez daha tarihi bir sýnavla karþý karþýya. Onun göstereceði devrimci tutum, Ortadoðu’daki bütün dengeleri altüst edecek kadar önemlidir. Ya Kürt halkýnýn imhasýna göz yumacak ve böylece kendi geleceðini, devrimci sýnýf onurunu karartmakla kalmayacak, ayný zamanda ABD-Ýsrail-TC üçlüsünün daha rahat hareket etmesini saðlamýþ olacaktýr; ya da tam tersi, Kürt halkýnýn özgürlük taleplerine sahip çýkarak, bu talepleri kendi kavga bayraðýna taþýyarak, bu “þer” ittifakýný yerle bir edecektir.

Kürtlerin federasyon istemleri çevresindeki çatýþmalar, kaçýnýlmaz olarak sýnýrlarýn içerisine de yansýyor. Kuzey’de zaten çatýþmalar bir süredir hýzlanmaya baþlamýþtý, þimdi daha da alevlenmesi kaçýnýlmaz. Nitekim federasyon istemlerine TC’nin ilk elden verdiði yanýtlardan biri, Kürt tutsaklarý mezarlýk tipi cezaevlerine taþýmak oldu. Gerisi gelecektir. Güney halkýnýn federatif devlet giriþimleri, Kuzey’de Kürt halkýna imha operasyonlarýyla yanýt bulacaktýr. 13


Zindanlarý Yýkacak, ZAFERÝ BÝZ KAZANACAÐIZ!

DEVRÝMÝN YÜREÐÝ D TÝPÝNE SIÐMAYACAK

1

9 Aralýk katliamýnýn yýl dönümünde devlet, devrimci tutsaklara karþý yeni bir saldýrý baþlattý. Saldýrý için 22 Aralýk tarihinin seçilmiþ olmasý, bir tesadüf olmasa gerek. Hafýzalarda hala tüm canlýlýðýyla duran 19 Aralýk katliamýnýn yýldönümünde devletin bu kez yurtsever tutsaklarý zorla, F tiplerinin yaný sýra D tiplerine götürmesi, geliþebilecek bir direniþe karþý gözdaðý verilmesi anlamýný taþýyordu. Devlet bu tarihi seçerek, açýkça “Eðer bana karþý direnecek olursanýz, 19 Aralýk 2000’de devrimci, komünist tutsaklarýn baþýna gelenler sizin baþýnýza da gelir” demek istiyordu. 22 Aralýk günü 84 PRD (Partiya Rizgariye Demokratik- Demokratik Kurtuluþ Partisi)’li tutsak, Diyarbakýr E Tipi Cezaevi’nden Diyarbakýr D Tipi Cezaevi’ne sevkedildi. Diyarbakýr D Tipi, 2 kat yerin dibine inþa edilmiþ, tam anlamýyla bir mezar. Tabutlar (hücreler) 4’er ve 3’er kiþilik planlanmýþ. Odalar basýkmýþ. PRD’li tutsaklar yaptýklarý açýklamada “Kaldýðýmýz hücreler tam bir tabutluk. Halkýmýzý tutuklulara sahip çýkmaya çaðýrýyoruz” diyorlar. Hücrelerin sorgu odalarýna benzediðini söylüyorlar. Birisi hastalandýðý ve hastaneye kaldýrýlmasýnýn aciliyet gerektirdiði bir durumda, seslerini duyurmak için saatlerce kapýya vurmalarý gerektiðini vurguluyorlar. Bu esnada yaný baþýnýzdaki yoldaþýnýzý, arkadaþýnýzý kaybetmenin iþten bile olmadýðýný belirtiyorlar. Diyarbakýr þehir merkezine 25 km uzaklýkta olan bu tabutluklar, 622 kiþilik kapasiteye sahip. K.Kürdistan’ýn deðiþik illerinde bulunan tutsaklarýn buraya taþýnmasý sonucu kapasiteler yarý yarýya dolmuþ durumda. D tiplerinde F tiplerinden biraz daha farklý bir uygulamaya gidileceði açýkça görülüyor. Tabutluklarý yapanlar, þimdi onlarý topraða gömüp üzerini örtmeye çalýþýyorlar. Bu, dünya devrim tarihinde daha önce de yaþanmýþ bir durumdur. Ama tüm insanlýk, devrimcilerin, komünistlerin umutlarýnýn üzerinin toprakla örtülemeyeceðini bilir. Yedi kat yerin dibinde de olsa umudun filizleri oradan sürgün verir ve gün yüzüne çýkarlar. “Rehine”leri Özgürleþtirmek Ýçin Devrim PRD’li tutsaklar, kendilerine “rehine” muamelesi yapýldýðýný söylüyorlar. Aslýnda bu yeni bir durum deðil. Türkiye ve K.Kürdistan’da burjuva iç savaþ, devrimci bir iç savaþla karþýlanmaya baþladýktan sonra devlet ele geçirdiði her savaþçýya “rehine” muamelesi

14

Diyarbakýr’da D Tipi Zindan Protestosuna Gaz Bombalý Saldýrý

yapmaya baþladý. Savaþýn seyrine göre, güçler dengesinin gerektirdiði durumlarda devrimci tutsaklarýn hayatýný pazarlýk konusu yapmaktan bir an bile geri durmayacaktýr. Þu anda PRD’li tutsaklar, 3’er günlük dönüþümlü açlýk grevi yapýyorlar. Bayrampaþa ve Ümraniye’den Tekirdað F Tipi’ne sevk edilen 141 PRD’li tutsak da þu an açlýk grevinde. Yüreklerimizi Yüreklerinin Yanýna Koyalým Dýþarýda ise çeþitli protesto gösterileri düzenleniyor. Bu gösterilerin olduklarý noktadan çok daha ileri gitme potansiyeli mevcut. Ýçeride yoldaþlarý, yakýnlarý, arkadaþlarý olan insanlar, F tipinde olsun, D tipinde olsun, içerideki tanýdýklarý için kaygý duyuyorlar. Þimdi bu kaygýyý aþmanýn en iyi yolu, yüreðimizin içeride onlarla birlikte atmasý ve onlarýn yüreðinin dýþarýda bizde atmasý… Ancak o zaman günlük yaþamýn arbedesi içinde devrimci tutsaklar bir an olsun unutulmazlar. F tiplerine ve D tiplerine karþý mücadeleyi yükseltmek zorundayýz. Bu mücadele ancak emekçi halkýn katýlýmýyla güçlü bir þekilde verilir. Ýþçi sýnýfý ve emekçilerin bu mücadeleye sahip çýkmasýyla zafer mümkün olacaktýr. Her iþçi ve emekçi þu gerçeði iyice anlamalý: Tutsaklar özgürleþmeden iþçi sýnýfý ve emekçiler özgürleþemez. Ýþçi sýnýfý kafasýný kendi dar mesleki çýkarlarýnýn ötesine uzattýðýnda devrimci tutsaklarýn, özünde kendi öncüleri olduðunu rahatlýkla görecektir. Ve öncüsüne sahip çýkmayan bir sýnýf kendi dar çýkarlarýna bile sahip çýkamaz. Bugün bu gerçekleri her iþçiye býkmadan usanmadan anlatmak zorundayýz. Her fabrikaya, atölyeye, iþletmeye ve semte gitmek, bunlarý anlatmak gerek. Sorunu basit ve sýð bir “insan hakký” boyutuna indirgeyen küçük burjuvalarýn tersine, iþçiler, sýnýfsal içgüdüleriyle sorunun asýl yönünü hýzla kavrarlar. Zindanlarla devrim arasýndaki dolaysýz baðý kolayca görecek ve kavrayacaklardýr. Bugün F tipi zindanlarda devrimci ve komünistlerin verdikleri mücadele, iþçi sýnýfý ve emekçilerin mücadelesidir. Onlar devrim ve sosyalizm için mücadele ediyorlar. Devrimciler ve komünistler için açtýklarý mezarlýk tipi zindanlarda, burjuvazinin kendisinin yatacaðý günler uzak deðil. Yeter ki kararmasýn sol memenin altýndaki cevahir. Ve yeter ki biz bu konuda üzerimize düþen tarihsel görevleri layýkýyla yerine getirelim.


Remzi Aydýn Ölüm Orucu Eylemi’nin 196. Gününde

Remzi Aydýn’ýn Hazýrladýðý BirKart

ERÝYEN BEDENÝNDE DEVRÝMÝ BÜYÜTÜYOR

Merhaba Sevgili Yoldaþlar, Ben iyiyim. Saðlýk sýhhat, keyif bende. Bazen ufak tefek aðrýlar yaþasam da bunlarýn pek bir önemi de yok. Kýsa sürede alt ediyorum hepsini. Sývý alýmým 6-7 litre civarýnda seyrediyor. Havalar soðuduðu için genelde kaloriferin baþýnda geçiyor zamaným diyebilirim. Havalar soðudu diye merak etmeyin. Soðuklardan iyi koruyorum kendimi. Kitaplarým da elimde yavaþ yavaþ kendimi zorlamadan okuyorum. Mektuplarýmý, kartlarýmý okuyor, onlara yanýt yazýyorum. Ve kendimi þu ana dek hiç olmadýðý kadar iyi hissediyorum. Belki ilginç gelecek ama, günler geçtikçe daha rahat, daha huzurlu ve daha iyi oluyorum. Geçen günler zayýflatmak þöyle dursun daha da güçlendiriyor, inancýmý, kararlýlýðýmý ve sizlere duyduðum sonsuz sevgiyi… Her gününü büyük deðerlerle doldurduðumuz 2003 yýlýný geride býrakýyoruz. 2004 ise Yeni Evre’nin Kýsa Tarihini kýskandýracak geliþmelerle kapýmýzý çalýyor. Özlemini duyduðumuz devrime, emekçilerin kendi iktidarlarýný kuracaklarý o büyük günlere daha da yaklaþýyoruz. Bunlar sadece yeni yýlýn iyi niyet temennileri deðil, nesnelliðin ve bilimin bize sunduðu gerçeklerdir. Emperyalist-kapitalist sistemin sýçramalý çöküþü, devrimin sýçramalý geliþimi bizi bekliyor. 2004 bizden daha çok, daha kararlý çalýþmalar bekliyor. Yeni yýldaki çalýþmalarýmýz bizi zafere daha da yakýnlaþtýracak. Ayrýca Küba Devrimi’nin yýldönümü coþkusunu da sizlerle paylaþýyorum. Dünya emekçi halklarýna da bizim devrimimizin coþkusunu armaðan edeceðiz. Sevgili yoldaþlar, bu duygu ve düþüncelerle sizlere sýmsýký sarýlýyorum. Sevgi, özlem ve baðlýlýkla Daima! Remzi

ÇÜRÜMÜÞ SÝSTEMÝN ÇÝRKEF YÜZÜ Türkiye tekelci kapitalizmi, artýk tüm kurum ve kuruluþlarýyla tepeden týrnaða çürümüþ durumdadýr. Siyasi iktidarýn attýðý her adýmda bunu gözlemlemek mümkün. Adli Týp Kurumu’nun bir süre öncesine kadar, “iyileþemez” tanýsý koyduðu ve rapor verdiði bir çok devrimci tutsak 399. maddeden yararlanarak dýþarýya çýkabiliyor ve tedavisiyle uðraþabiliyordu. Ceza Ýnfaz Yasasý’nýn bu maddesine göre, ciddi saðlýk problemi nedeniyle cezaevinde kalmalarý mümkün olmayan tutsaklarýn cezasý, ilgili kurum raporuyla 6 aylýðýna ertelenebiliyordu. Adli Týp, bu maddeye dayanarak Ölüm Orucu eyleminde sakat kalmýþ ya da uzun süredir kronik rahatsýzlýklarý devam eden bir çok devrimci tutsaða rapor vermiþti. Ancak Adli Týp Kurumu’nun bu tavrý zamanla deðiþti. Önce Adli Týp Raporu verilen tutsak sayýsýnda biz azalma oldu ve daha sonra da önceden rapor verilmiþ, hatta bu raporlarla “iyileþemez” olduklarý tescil e-

dilmiþ (örneðin Ölüm Orucu sonrasý oluþan Wernicke Korsakoff, yani uzun süreli açlýða baðlý hafýza kaybý ve denge bozukluklarý rahatsýzlýðý bu kategoriye giriyor) olan kiþiler, yeniden tutuklanarak cezaevine konmaya baþlandý. Zaten her an baþlarýnýn üzerinde Demokles’in Kýlýcý gibi sallanýp duran yeniden içeri alma tehdidi, henüz özgürleþmiþ olan devrimci tutsaklarý istim üzerinde tutuyordu. Tüm bunlar daha baþlangýçta 399. maddeyi iþletmeye baþlayan devletin planlarý dahilinde geliþmektedir. Devlet, devrimci ve komünist tutsaklara karþý stratejisini uzun erimli oluþturmuþtur. Öncelikli amacý, varolan Ölüm Orucu eylemini kýrmaktý. Baþlarda tahliye beklentisine kapýlacaðýný düþündüðü insanlarýn eyleme olan ilgi ve yoðunluklarýnýn azalacaðýný hesaplýyordu. Ýkinci amacý da, ailelerin içeriden çýkan yakýnlarýný tedavi ettirmek vb. dolayýsýyla, onlarýn ihtiyaçlarý peþinden koþturmaktan zindanlar so-

rununa yeterince yoðunluk gösteremeyecekleriydi. Bu oyalama taktiðinin etkili olmadýðýný söylemek güç. Þu anda ise devlet, hala sürmekte olan Ölüm Orucu eyleminin üzerini bir sis perdesiyle örttüðünü düþünüyor. Eylemin etkisini azalttýðýný hesap ederek; daha önce “iyileþemez” diye rapor verdiklerine þimdi “cezaevinde kalabilir” raporu vererek tutuklama çýkartýyor. Þu ana kadar daha iyileþmemiþ olan, hiçbir þekilde de iyileþemeyecek olan onlarca devrimci tutsaðý yeniden zindana kapatmýþ durumdalar. Devrimci ve komünist tutsaklar, özgürlüðe de, kýsa bir özgürlük sonrasý yeniden tutsak edilmeye de hazýr olmalýdýrlar. Karþýsýnda mücadele ettiðimiz sistemin çirkef bir sistem olduðunu hiç unutmadan mücadeleyi sürdürmeliyiz. Ve bilmeliyiz ki, nerede olursak olalým, içeride, dýþarýda, derste, sýrada yoldaþlarýmýz hep bizimle birlikte olacaklar. Devrim bizimle birlikte olacak.

15


ÖNCÜLERÝMÝZ ÝÇÝN SOKAKLARDAYDIK 19 Aralýk 2000’de 20 zindana birden yapýlan saldýrýyla 28 devrimci tutsaðý katleden faþist TC’yi, iþçilere, emekçilere teþhir etmek ve saldýrýlarýn karþýlýksýz kalmayacaðýný göstermek için Ýkitelli sokaklarýndaydýk. 22 Aralýk akþamý saat 20:00 sularýnda, “19 Aralýk Katliamýný Unutturmayacaðýz/ Mücadele Birliði Platformu” yazýlý pankartýmýz ve meþalelerimizle Ýkitelli Meydan’a çýktýk. “Yaþasýn Ölüm Orucu Eylemimiz”, “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara” yazýlý kuþlamalarýmýzla ve attýðýmýz “Yaþasýn Ölüm Orucu Eylemimiz”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Ölüm Orucu Sürüyor Sürecek Zafere Kadar”, “19 Aralýk Savaþçýlarý Ölümsüzdür” sloganlarýmýzla yürüdük. Eylemin bitiminde pankartýmýzý meydana astýk. Eylem sonrasýnda eylem alanýný ablukaya alan polisler, eylemci kimseyi bulamayýnca hýrslarýný meydandaki Mücadele Birliði imzalý afiþleri yýrtarak almaya çalýþtýlar.

Hasta La Victoria Siempre…

ÝÞÇÝLER ÖZGÜRLÜÐÜNÜZ ÝÇÝN TUTSAKLARI ÖZGÜRLEÞTÝRÝN! Y.E. Mücadele Birliði Okuru/ Ýkitelli

19 ARALIK KATLÝAMINI UNUTMADIK UNUTTURMAYACAÐIZ! Faþist burjuvazinin ve devletinin emperyalist devletlerle iþbirliði içerisinde düzenlediði 19-22 Aralýk zindan katliamý eylemle anýldý. Ýlk olarak saat 14:00’de Ýki Eylül Caddesi’nde Ticaret Sarayý önünden, Adalar Migros önüne kadar pankartlar, resimli dövizlerle süren yürüyüþ esnasýnda “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Analarýn Öfkesi Katilleri Boðacak”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Gün Gelecek Devran Dönecek Katiller Halka Hesap Verecek”, “Ýçerde dýþarýda Hücreleri Parçala”, “Yaþasýn Ölüm Orucu Direniþi”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Devrim Savaþçýlarý Ölümsüzdür” sloganlarý gür bir þekilde atýldý. Daha sonra akþam 17:00’de düzenlenen meþaleli eylem, Odunpazarý Yediler Parký giriþinden baþlayýp, Adalar Migros önünde sonlandý. Bu eylem esnasýnda halkýn yoðun olduðu yerlerde benzer sloganlar atýldý. Zindanlar sorunu kararlý ve inatçý bir þekilde anlatýldýðý müddetçe, ezilen insanlarýn devrimci önderlerine sahip çýkmamalarý için herhangi bir neden yoktur. Eylemler bunu gösteriyor. Yeni Evrede Mücadele Birliði/Eskiþehir

“956’nýn Kasým’ýnda Fidel de içlerinde 82 kiþi Granma Gemisi’nden denize indi. Fidel de içlerinde 82’nin 12’si sað kalmýþtý. Fidel de içlerinde 12 kiþiydiler 56’nýn Kasýmý’nda Fidel de içlerinde 150 kiþiydiler Aralýðýnda 56’nýn Fidel de içlerinde 500 kiþiydiler Þubat’ýnda 57’nin Fidel de içlerinde 1000 oldular Fidel de içlerinde Fidel de içlerinde bir milyon, yüz milyon, bütün insanlýk oldular, yýktýlar Batista’yý 959’un Ocaðýnda” N.Hikmet Ocak 1959… Ýnsanlýk tarihi açýsýndan önemli dönemeçlerden biri. Günümüzde bu tarihi kesit, Fidel de içlerinde, milyonlarýn yüreðinde ve bilincinde… Kapitalizm ve onun en üst aþamasý emperyalizm, insanlýðý açlýða ve ölüme itmeye devam ediyor. Ama onlar da biliyorlar ki, insanlýðý sokmaya çalýþtýklarý bu karanlýk yolun sonunda bütün insanlýðý kurtuluþa götürecek bir kýzýl güneþ doðacak. 1959 Devrimi’nden bu yana, baþta ABD emperyalizmi olmak üzere bütün emperyalist ülkelerin korkulu rüyasý haline gelen Küba, “Yüzyýlýn Komünü” olarak yoðun baskýlarla karþýlaþtý. Ama baþta Fidel olmak üzere, tüm Küba’nýn kararlýlýðý, her seferinde emperyalistlerin bu politikalarýný boþa çýkarmasýný bildi. Bu da kendi ülkesinde “yoksulluðu dahi paylaþan” yeni insanýn yaratýlmasýyla gerçekleþtirilebilirdi ancak. Küba, insana çok büyük önem verdi. Che’nin “Yeni Ýnsan”ýn yaratýlmasý için harcadýðý çaba bunun göstergesi. Ayrýca, günümüzde burjuva medya tarafýndan ne kadar çarpýtýlmaya çalýþýlsa da açýk bir þekilde görünen, Küba insanýnýn ve Küba’nýn sosyalizmde ne kadar ýsrarlý olduðudur. Sosyalist Küba, tüm kararlýlýðýyla emperyalist sermayeye meydan okuyor. Bizlerin de sosyalizme yönelik baskýlarýnýn yoðunlaþtýðý günümüzde, Küba ile dayanýþmayý, sosyalizmin savunulmasý olarak görmemiz gerekir. Bulunduðumuz topraklarda devrim mücadelesini yükseltmemiz, sosyalist Küba ile enternasyonalist dayanýþmamýzý yükseltmekten geçiyor. Bunun için de emekçi halklarýmýzý “Küba’yý Savunma Komiteleri”nde örgütlenmeye çaðýrýyoruz. YAÞASIN SOSYALÝST KÜBA! YAÞASIN PROLETARYA ENTERNASYONALÝZMÝ! Sarýgazi Küba’yý Savunma Komiteleri

16


onlarca hasta ile ilgilenmek zorunda kalan birkaç doktor ve hemþire ile karþýlaþýyorsunuz, buna karþýlýk koridorlar hasta dolu, üstüne üstlük acil servis olduðu için bu hastalar sedyelerde ve bilinçleri kapalý ya da inliyorlar, çeþitli aletlere, serumlara baðlýlar. Hala þansýnýz devam ediyorsa, müdahalenin yapýlmasý ve bu hastalarýn yanýnda yer almanýz çok kýsa sürüyor. Tabi, daha muayene sýrasý beklerken fenalaþmamýþ yahut hayatýnýzý kaybetmemiþseniz… Eðer polikliniðe muayeneye gelmiþseniz, uzun bir muayene kuyruðu, itiþ kakýþ arasýnda apar topar bir muayene -sýrada daha bekleyen onlarca hasta vardýr- ve tahlil kuyruklarý, imza kuyruklarý, röntgen kuyruklarý, ilaç kuyruklarý… 3-4 gününüze mal olacak ve doðru düzgün saðlýk hizmeti alamayacaksýnýz… Ýkinci seçenek ise, biraz haliniz vaktiniz yerinde ise ya da saðlýk sorununuz ciddi ise, paraya kýyacaksýnýz, ayný SSK hastanesinden, gideceðiniz bölümle ilgili bir doktorun ismini alacak ve onun özel muayenehanesine gideceksiniz, yüzmilyonlara varan muayene ücreti ödedikten sonra sýký bir muayeneden geçip, ertesi gün doktorun istediði tahlil, röntgen vb.ni SSK’dan acil olarak saðlýk karnenizle yaptýrabileceksiniz, sonra sonuçlarý ayný doktorun hastanedeki odasýna götürüp göstereceksiniz. Tabii, artýk siz onun “özel hastasý”sýnýz, sizinle ayrýca ilgilenecek, iyi bir tedavi þekli önerecektir. Türk Tabipler Birliði (TTB)’nin yaptýðý eylemlerin, grevlerin sebebi, saðlýk sistemimizin ne birinci þekilde kalmasý, ne de ikinci þekle dönüþmesi. Ancak devletin þu anki dayattýðý bu ikinci durum. Ve ne yazýk ki bu durumda çalýþan saðlýk kurumlarýmýz da var. Biz de bu durumda insan saðlýðýný korumak için saðlýk emekçilerinin eylemlerine destek vermeli ve onlara sesimizi taþýmalý, parasýz, eþit, kaliteli saðlýk eðitimi verilebilmesinin koþullarýnýn sosyalizmde oluþacaðýný anlatmalý, onlara sosyalist Küba’daki saðlýk sistemini örnek göstermeliyiz.

Kapitalist Sistemin Yarattýðý

Hasta Olma Kaygýsý

Tüm hücrelerine kadar çürüyen sistemin olumsuzluklarýný her an, her yerde yaþýyoruz. Hayatýmýzýn her yerini kaplamýþ olan ve çürüdüðü konusunda herkesin hemfikir olduðu sistemin en önemli sorunlarýndan biri saðlýk. Bugün saðlýk sisteminden memnun olan hiç kimse yok; istediði an en donanýmlý özel hastanede ya da yurt dýþýnda tedavi olabilen burjuvalar dýþýnda… Yoksul emekçi sýnýflar, her an özelleþtirme tehdidi altýndaki devlet hastaneleri, SSK ve saðlýk ocaklarýna mahkum; küçük ve orta burjuvalar ise gidebildikleri özel hastanelerde ve polikliniklerde saðlýklarýný tekellerin kar ve rekabet hýrsýna emanet ediyorlar. Geçtiðimiz günlerde saðlýk emekçileri 3-5 hafta arayla iki grev yaptý. Ýstekleri, halka götürdükleri saðlýk hizmetlerinde kalitenin artmasý için belli baþlý düzenlemelerdi. Bunun karþýsýnda tekelci sermayenin dayattýðý ise, “iþini bilen memurlar” olarak bu sistemin çarklarýnda yer almalarý ve “yollarýný bulmalarý”… Sizlere saðlýk sektöründe sistemin dayattýðý bu çalýþma sistemini son haftalarda yaþadýðým kadarýyla aktarmak istiyorum. Hastasýnýz ve en kötüsü de SSK’lýsýnýz. Ýki seçeneðiniz var: rahatsýzlýðýnýz acil vaka ise bir SSK hastanesinde acil servis önünde ilk olarak sedye bulmak zorundasýnýz.Diyelim ki ayakta durabilecek haliniz yok, ya da zaten bilinciniz yerinde deðil, yakýnlarýnýz yahut ambulans sizi hastaneye getiren... Bu durumda bir sedye bulacak kadar þanslý iseniz kimliðinizi býrakarak alýyorsunuz ve ilk muayene kuyruðuna giriyorsunuz. Teþhis veya ilk müdahaleden (pansuman vb.) sonra da resmi iþlemlerinizi yaptýrýp sizi tekrar muayene edecek ve tedavi uygulayacak acil servis birimine gidiyorsunuz. Burada da, ilk bölümdeki gibi, bir anda

Y.E.Mücadele Birliði Okuru/ÝSTANBUL

Saðlýk Emekçileri: “GÖREVDEYÝZ!” Tüm saðlýk çalýþanlarý, 24 Aralýk 2003 günü yeniden eylemdeydi. Ýzmir Tabipler Odasý’nýn Tepecik SSK Hastanesi’nde gerçekleþtirdiði basýn açýklamasýyla AKP hükümetinin saðlýk politikasý bir kez daha protesto edildi. “Baþta sözleþmeli çalýþma ve genel saðlýk sigortasý, aile doktorluðu, hastanelerin özelleþtirilmesi uygulamasýyla, bu ülke kendi içinden yönetilen bir ülke olmaktan çýkarýlacak; IMF ve Dünya Bankasý politikalarýyla yönetilen ve ülkenin geleceðini ipotek altýna alýnmasýna dur demek için, (...) Bugün bir þeyleri protesto etmek için deðil, haklarýmýzý savunmak için görevdeyiz!” ifadesinin bulunduðu basýn açýklamasýnýn ardýndan SES, Türk-Saðlýk Sen ve Belediye-Ýþ sendikasýnýn baþkanlarý söz aldý. “Hastaneler Halkýndýr Satýlamaz”, “ Parasýz Eðitim Parasýz Saðlýk” sloganlarýyla eylem sona erdi. Ayrýca ayný gün Konak Doðum ve Kadýn Hastalýklarý Hastanesi, Yeþilyurt Devlet Hastanesi ve Dokuz Eylül Üniversite Hastanesi’nde de basýn açýklamasý yapýldý. Y.E. Mücadele Birliði/ Ýzmir

17


“Bizim de Günümüz Gelecek ve Zindanlarý Baþlarýna Yýkacaðýz” Faþist devletin 19 Aralýk 2000 tarihinde 20 cezaevine ayný anda Herþey Emeðin Olacak” sloganlarýmýzý duyurduk. Enternasyonal gerçekleþtirdiði saldýrý ve devrimci tutsaklarýn gösterdiði kahramanca Marþý’yla sona eren mitingde, 19 Aralýk’ý unutmadýðýmýzý ve unutdireniþin üzerinden 3 yýl geçti. Önceki senelerde olduðu gibi, bu yýl mayacaðýmýzý bir kez daha gösterdik. da 19-22 Aralýk zindan savaþlarýyla ilgili çeþitli eylemler gerçekleþtiYAÞASIN HALKLARIN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! rildi. Tarihe geçen bu destaný unutmayacaðýz ve unutturmayacaðýz. YAÞASIN ÖLÜM ORUCU EYLEMÝMÝZ! Ýlk olarak Mücadele Birliði imzalý “Zindanlar Yýkýlsýn TutsaklaZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK! ra Özgürlük” afiþlerini Ýzmir merkezi ve çevre semtlerinde yaptýk. Özellikle Kadifekale semtindeki afiþlerimiz halkýn sempatisini kaÝzmir’den Y.E. Mücadele Birliði Okuru Bir Ýþçi zandý. Bir çok insan yanýmýza gelerek devlete olan tepkilerini açýkça ifade etti: “Bu devlet Maraþ’ta, Sivas’ta, 19 Aralýk’ta bir çoðumuzu yakarak, öldürerek varlýðýný sürdürüyor. Ama bizim de günümüz gelecek, onlarýn zindanlarýný baþlarýna yýkacaðýz” diyorlardý. Afiþ çalýþmamýzýn verdiði coþkuyla, son dönemde Kürt halkýna yönelik saldýrýlarý protesto için TAYDDER, BAGEH, SDP ve ESP’nin katýldýðý basýn açýklamasýnda bizler de Mücadele Birliði yazýlý kýzýl bayraklarýmýzla yerimizi aldýk. 27 Aralýk Cumartesi günü Gümrük’te DEHAP binasý önünde toplanan 400 kiþi içinde sayýca az olmamýza raðmen, daha eylemin baþlarýnda sloganlarýmýzla herkes canlandý. Polisin, açýklamanýn yapýlacaðý Cumhuriyet Meydaný’na yürünmesine BAGEH’in pankartýný bahane göstererek izin vermemesi üzerine otobüs duraklarýnda gerçekleþtirilen eylemde çevik kuvvet ve panzerlerle geniþ “güvenlik” önlemleri alýnmýþtý. Bu esnada “Yaþasýn Ölüm Orucu Eylemimiz”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” kuþlamalarý ve “Proletarya ve Kürt Halký Zindanlar Yýkýlmadan Özgürleþemez” bildirileri, özellikle Kürt gençleri ve analarý tarafýndan coþkuyla karþýlandý. Yine özellikle “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”, “Disa Disa Serhýldan Biji Azadiya Kürdistan”, “Faþizme Karþý Silah Baþýna”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Herþey Emeðin Olacak”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak” TTB üyeleri 5 Kasým’ýn ardýndan 24 Aralýk’ta da saðlýk iþkolunda greve sloganlarýna Kürt halký geniþ destek verdi. Polisin ülkü çýktý. Saðlýkta Dönüþüm Paketi ile Kamu Yönetimi Yasa Tasarýsýyla gündeme ocaklarýndan getirecekleri faþistleri kitleye saldýrtma getirilen yasal düzenlemeler, sistemin ihtiyaçlarýna karþýlýk olacak politikalardýr. tehditlerinde bulunduðu eylem olaysýz sona erdi. Bu yasalar ile yapýlmak istenen, insanlarýn temel hizmet öðelerinden birisi olan 28 Aralýk Pazar günü Bornova Cumhuriyet Meysaðlýk hizmetlerinde her geçen gün gericileþen sistemin bugünkü ihtiyaçlarýna daný’nda ÖMP, ESP, ÝHD, Partizan, EKB ve Ýþçi Gazetesi’nin organize ettiði mitingde biz de, Mücadele Birli- cevap vermektir. Çýkarýlan yasalarla, saðlýk çalýþanlarýna, “en deðerli varlýk insandýr” anlayýþý unutturulmak, insanlarýn saðlýklarý üzerinden istenirse büyük ði pankartýmýz, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürparalar kazanýlabileceði düþüncesi benimsetilmek isteniyor. lük” ve “Irak’ta Namlular Ýþgalcilere” dövizlerimizle Ekonomik üstünlük ve siyasal iktidarýn verdiði güçle, insanlarýn yaþamlarýyerimizi aldýk. Katýlýmýn 400 civarýnda kaldýðý miting, yürüyüþte ve miting alanýnda coþkulu geçti. na etkide bulunan kapitalist düzen, saðlýk çalýþanlarýna bu yasayý dayatmaya çaTertip komitesi temsilcisi ve 19 Aralýk katliamýný lýþýyor. Bu nedenle 5 Kasým’da hizmet üretmeyen saðlýk çalýþanlarý, 24 Aralýk’ta yaþamýþ tutsaklarýn konuþmalarý, marþlar ve þiirlerle ge- da “Eþit Ýþe Eþit Ücret”, “Herkese Eþit Parasýz Saðlýk Hizmetleri” gibi þiarlarla çen mitingde, bir tutsak anasýnýn “onlar yaþamasýný bihizmet üretmediler. liyorlar, üretiyorlar... Direnmiþler ve ölmemiþler, çocukAyný gün SES (Saðlýk Emekçileri Sendikasý)’liler de bütçeden saðlýk kesilarýmýz doðru yolu seçmiþ ve sizler gibi güzel insanlar mine ayrýlan oraný protesto etmek için Eskiþehir Vardar Ýþ Merkezi önünde Paburada oldukça onlar hiçbir zaman yalnýz kalmayaþabahçe iþçileriyle birlikte basýn açýklamasý yaptýlar. Daha sonra Eskiþehir Paþacak.” sözleri coþkuyu daha da arttýrdý. “Devrimci Tutbahçe iþçileri, 9 Aralýk’ta olmasý gereken grevi erteleyen, sermayenin politik saklar Teslim Alýnamaz”, “Katil Devlet Hesap Veretemsilcilerinden birisi olarak AKP’yi protesto için yürüyüþe geçtiler. Yürüyüþ cek”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Devrim esnasýnda “Kahrolsun IMF, Ýþbirlikçi AKP”, “AKP’nin Ýpleri Þiþe Cam’ýn ElinÞehitleri Ölümsüzdür”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara de” sloganlarý atýlarak AKP binasý önüne gelindi. Burada okunan basýn açýklaÖzgürlük” gibi bir çok sloganda kitlenin tek yürek olduðu miting boyunca “Murat Yoldaþ Ölümsüzdür”, “Ö- masý ve atýlan sloganlarýn ardýndan eylem sona erdi. lüm Orucu Sürüyor, Sürecek Zafere Kadar”, “Faþizme Y.E. Mücadele Birliði/Eskiþehir Karþý Silah Baþýna”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar

Saðlýk Çalýþanlarýndan Eylem Üstüne Eylem

18


KOMBATIMIZI ANDIK! Murat Yoldaþ Ölümsüzdür “Düþlerin sonsuza koþtuðu yerde Sabrýn çiçeklerini açtýðý yerde Asla kapanmaz yaþanan defter Çünkü tarihin en güzel yerinde Son sözü hep direneler söyler” 19 Aralýk katliamýnýn üzerinden tam 3 yýl geçti. Katliamda ölümsüzleþen Kombatýmýzý, uMrat Ördekçi yoldaþý anmak için, toplu olarak Kanarya eMzarlýðý’ndaki ölümsüzlük yataðýna gittik. zÜerinde uMrat, Sibel ve Aysun yoldaþlarýn üçünün resminin olduðu pankartýmýzý açarak Kombatýmýzýn baþucunda saygý duruþunda bulunduk. Bir yoldaþýmýz bize uMrat yoldaþý, kombatýmýzý anlattý. nOun nasýl büyük bir cesaretle ölümün üzerine yürüdüðünü, yaþamý gibi ölümsüzleþmesinin de nasýl yiðitçe olduðunu anlattý. uMrat yoldaþ için okuduðumuz þiirlerden sonra sloganlarýmýzý haykýrdýk hep bir aðýzdan: “M urat Yoldaþ Ölümsüzdür”, “19 Aralýk Katliamýný -U nutmadýk, nUutturmayacaðýz”, “Z indanlarý Yýkacak aZferi Biz Kazanacaðýz” Bölgeden ayrýlmadan önce faþistlerin çevrede gördüðümüz afiþlerini de yýrttýk. uMrat yoldaþ bize gülümsüyor ve “elinize saðlýk yoldaþlar” diyordu. Daima seninleyiz kombatýmýz, daime bizimlesin. Adýn bizimle, devrimle birlikte sonsuza kadar yaþayacak. Ýstanbul’dan Leninistler

19 Aralýk’ý Unutmadýk

F

aþizmin, varlýðýný devam ettirebilmek için yaptýðý en büyük saldýrýlardan biri olan 19 Aralýk katliamýnýn üzerinden 3 yýl geçti. eHr yýl çoðu yerde çeþitli eylemliliklerle protesto edilen 19 Aralýk’ý, biz de kendi bölgemizde protesto ettik. 22 Aralýk’ta Sarýgazi yUsal Caddesi’nde düzenlediðimiz meþaleli sokak eylemi ile sesimizi Sarýgazi halkýna duyurmaya çalýþtýk. Akþam 20:30 civarýnda yaptýðýmýz eylemde “19 Aralýk Katliamýný nUutmadýk”, “Z indanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Ölüm rOucu Sürüyor Sürecek aZfere Kadar”, “Devrimci Tutsaklar Teslim Alýnamaz” sloganlarýný atarak, eylem yaptýðýmýz bölgeye “Ölüm rOucu Sürüyor, Sürecek aZfere Kadar”, “Z indanlarý Yýkacak aZferi Biz Kazanacaðýz”, “Z indanlarý Yýkacak, aZferi Biz Kazanacaðýz”, “Yaþasýn aHlklarýn üMcadele Birliði”, “Z indanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Tutsaklar Özgürleþmeden Ýþçi Sýnýfý Özgürleþemez”, “Bütün Ýktidar Emeðin lOacak” sloganlý kuþlamalarýmýzý yaptýk. Eylemlerimizi bitirdikten sonra meþalelerimizi caddenin ortasýnda birleþtirerek býraktýk ve daðýldýk. Eylem sonrasý, bölgenin jandarma tarafýndan ablukaya alýndýðý görüldü. YAÞASIN 19 ARALIK DÝRENÝÞÝMÝZ! YAÞASIN ÖLÜM ORUCU EYLEMÝMÝZ! Sarýgazi’den Leninistler

19


Burjuvazinin “MÝLLÝ GÜVENLÝÐÝ”ni Bir Gün Bozacaðýz!

K

ristal-Ýþ Sendikasý ile Cam Ýþverenleri Sendikasý arasýnda yürütülen 19. Toplu Ýþ Görüþmeleri’nin týkanmasý üzerine, Kristal-Ýþ Sendikasý tarafýndan 9 Aralýk, grev baþlangýç tarihi olarak belirlenmiþti. 6 þirkette, 13 iþyerinde 5 binden fazla cam iþçisini ilgilendiren grev kararý, sermayenin politik temsilcisi olan AKP hükümeti tarafýndan 8 Aralýk’ta 60 gün süreyle ertelendi. Gerekçe ise, “milli güvenliði bozmak”. Nedir bu “milli güvenlik” masalý? 27 Eylül’den beri direniþ halinde bulunan, paraya dayalý bir düzende iþsiz kalmanýn sýkýntýlarýný aileleriyle birlikte yaþayan iþçilere göre güvenlik zaten bozuldu. Ýþçilerin alýnterini gasp ederek milyonlarca dolar kar elde eden tüm kapitalistler için ise, kar oranlarýnda herhangi bir düþüþtür “milli güvenliði” bozacak olan. Yani ezilensömürülen kitlelerin haklarý uðruna savaþmalarýdýr “milli güvenlik” için tehlike yaratan. Grev demek, üretimin durmasý, iþçilerin yaþamlarý uðruna savaþmasý demektir. Burjuvalar için ise, iþlerinin kötüleþmesi, güvenliklerinin bozulmasý. Ayrýca cam gibi toplumsal ihtiyacýn bir çok ürünü için gerekli olan bir sanayi dalýnda üretimin durmasý, birçok sanayi dalýný etkileyecektir. Bu nedenle otomobil sanayinin dev tekellerinden birisi olan Ford, bu greve karþý çýkmýþtýr. Ve burjuva hükümet “cam sanayiinde yaþanacak bir grev, otomobil sanayii etkileyeceðinden…” diyerek grevi ertelemiþtir. AKP iktidarý kendinden önceki iktidarlar gibi, burjuvalarýn istek ve talepleri doðrultusunda yasalar çýkarýyor, sermayeye

20

hizmete diðer hükümetlerin kaldýðý yerden devam ediyor. Bu durum, iþçilerin uzun mücadelelerle elde ettiði kazanýmlarý korumada tek geçerli yöntemin pratik mücadele olduðunu kanýtlýyor. Böylece iþçiler kendi çýkarlarýyla burjuvalarýn çýkarlarýnýn uzlaþmaz olduðunu yaþayarak anlýyorlar. Önemli olan, yaþananlardan dersler çýkarmasýný bilmektir. Burjuva hükümetin ertelediði grev kararý, aslýnda bir grev yasaðýdýr; çünkü ertelenen grevden sonra greve çýkmak boþ bir hayal olmakta, hükümet buna izin vermemektedir. Bu nedenle Danýþtay’a yapýlan baþvurudan sonuç alýnamazsa, tek çözüm olarak fiili grev olacaktýr. Bu durumda iþçi sýnýfý sýký bir örgütlülük yaratmak, tüm ezilen insanlarýn desteðini almasýný bilmek zorunda. Bunu da ancak tüm ezilenlerin kurtuluþunu, yani devrimi temel alarak yapabilir. Çünkü bu düzende ezilenlerin kanlý kavgalý uzun mücadelelerle elde ettikleri hiç bir hak kalýcý deðildir. Ezilen sömürülen insanlar olarak sorunlarýmýzýn köklü, kalýcý çözümü, devrim ve iktidarý ele geçirme mücadelesinden geçer. Bir sýnýf olarak iþçi sýnýfý, isteklerini elde etmede ne kadar kararlý olduðunu pratik mücadelesinde göstermeli. Düþüncelerinin burjuva ön yargýlarla felç olmasýna müsaade etmemeli. Kafalarýmýzý burjuva fikir zindanýndan kurtaralým! Ezilen ulusun mensuplarý olarak, bu düzende sorunlarýmýzýn kaynaðý ortaktýr ve bu ortak düþmana karþý mücadele etmeliyiz. Bu düzenin, devrimci önderlerimizi zindanlarda tutsak etmesine izin vermemeliyiz. Bilmeliyiz ki ne zaman kitleler halinde hapishane duvarlarýnýn üzerinden yürürüz, önümüzde parlak bir güneþ doðar. Paþabahçe Eskiþehir Fabrikasý’nda bir iþçinin zindanlar konusunda düþünceleri þöyledir: Sermaye F tipi süreci ile devrimci önderler nezdinde ezilen kitlelere gözdaðý vermek istemiþtir. Ezilenlere yönelecek aðýr baský koþullarýna hazýrlýk için düzenlenmiþ bu katliamý insanlara yeterince anlatabilmek gerekli. Sermaye düzeni, ezilenlere devrimci önderlerini sahiplenmeleri durumunda büyük baskýlar uygulasa da, ezilenlerin önderlerini sahiplenmeleri için elimizden geleni yapmalýyýz. Bunu kitlelere anlatmakta zorlansak da, bizim için ölenlerin mücadelesini iþçilerin mücadelesi yaparak onlarý yaþattýðýmýzý gösterebiliriz. Y.E.Mücadele Birliði/ ESKÝÞEHÝR


PAÞABAHÇE’DE GREV ERTELEMESÝ Her gün burjuvazinin iþçi sýnýfýna yönelik saldýrýsýnýn yeni bir örneðine tanýk oluyoruz. AKP hükümetinin Paþabahçe isçilerinin grevini ertelemesi bu saldýrýnýn þehrimizdeki örneði oldu. Ýþçilerin grev ertelemesiyle ilgili düþüncelerini almak için onlarla kýsa bir söyleþi yaptýk. Y.E.Mücadele Birliði: Hükümetin grev erteleme kararýný nasýl deðerlendiriyorsunuz? Paþabahçe’den Bir Ýþçi: AKP’nin Bakanlar Kurulu kararý ile grevi ertelemesi, iktidara geldiðinden beri hangi sýnýfýn safýnda olduðunu daha net bir þekilde gösterdi. Bundan önceki DSPMHP-ANAP koalisyon hükümetinin sermayeye hizmetini býraktýðý yerden dini sermayenin temsilcisi AKP devam ettiriyor. Y.E.Mücadele Birliði: Grev kararýnýn ertelenmesi nedeniyle Danýþtay’a iptali kaldýrmasý için baþvuruldu. Burjuva hükümetin grevi erteleme gerekçesi “milli güvenliði tehlikeye düþürecek” olmasý. Sizce bu “milli güvenlik” nedir? Paþabahçe’den Bir Ýþçi: Sermayeyi direkt olarak tehlikeye sokan her türlü anlayýþ onlarýn “milli güvenliðini” tehlikeye sokar. Bu nedenle, bir çok yan dalý olan Cam Sanayi ülkedeki bir çok sermaye grubunu rahatsýz etti. Sermayenin hizmetkarý olan hükümet de bu nedenle grevi 60 gün erteleme kararý aldý. Y.E.Mücadele Birliði: Grev ertelemesine karþý neler yapýlacak? Paþabahçe’den Bir Ýþçi: Yasal grevin ertelenmesi moral bozukluðuna yol açsa da burjuva hükümetten medet ummanýn temelde boþ çaba olduðunu gösterdi. Buna karþýlýk alternatif giriþimler olacaktýr. Yasada belirtilen greve baþvurma hakkýnýn 2 defa ertelenmesi, sermayenin kesinlikle greve izin vermeyeceði anlamýna geliyor... Böylece cam iþçisinin eline bir fýrsat geçmiþtir. Bu deðerlendirilecektir. Dinci sermayeyi temsil eder gibi görünen AKP hükümetinin, CHP’nin ortaðý olduðu Paþabahçe Cam Sanayi A.Þ.’yi ilgilendiren grev kararýný ertelemesi, esasýnda kapitalist düzenin

sürmesi için sermaye hizmetkarlarýnýn amacýnýn ayný olduðunu, bunlarýn dinci, gerici, laik de olsa ayný amaca hizmet ettiðini gösterir. Y.E.Mücadele Birliði: 19-22 Aralýk katliamý üzerine düþünceleriniz nedir? Paþabahçe’den Bir Ýþçi: Sermaye F tipi süreci ile emek önderlerine gözdaðý vermeyi hedefleyen bir anlayýþ içerisindedir. Girmek istedikleri AB koþullarýna uygunluk kýstaslarýný, o katliam yönünde dikkate dahi almadýlar. Ýthal edilecek demokrasi anlayýþýnýn çok net bir örneðini gösterdiler. F tipiyle ilgili halký cepheye alan, yani sermayenin kullanabileceði þekilde ona koz veren anlayýþlar yüzünden, halkýn gözünde F tipini savunmak suç oldu. Yeteri kadar halký bilgilendirmedik. Bundan faydalanan sermaye tam bir katliam olarak nitelendirilebilecek bir insan avý baþlattý. Bir çok önder katledildi. Süreç bunun ne kadar planlý bir þekilde yapýldýðýný kanýtladý. Amaç insanlarý asimile edip onlarý yalnýzlýða iterek sosyalleþmeden uzaklaþtýrmak ve mücadele edenleri sindirmek olsa da, bunu kitlelere anlatmakta hep zorlandýk. Ama bizim için ölenleri, onlarýn varmak istediði yere iþçileri götürerek onurlandýrabiliriz.

ÖRNEK BÝR DEVRÝMCÝ DAYANIÞMA Ben 17 yaþýnda bir emekçiyim, Dersimliyim. Baþýmdan geçen bir olayý sizlerle paylaþmak istiyorum. Bundan bir süre önce meþhur 1 Mayýs Mahallesi’ne doðru gidiyordum. 1 Mayýs, devrimcilerin yoðun olduðu bir mahalledir. Ancak oraya varamadan faþistlerin yoðun olduðu bir kahvenin önünden geçiyordum. 6-7 faþist yolumu kesti ve “sakalýný keseceksin, sonra buradan geçeceksin” dediler. Ben de “Olur, baþka

isteðiniz?” dedim. Tabii kýzmaya baþladýlar. Bir tanesi diðerlerine “Ne duruyorsunuz, vursanýza þuna” dedi. O sýra sandalyeyi belime indirdiler, düþtüm. Sonra bana vurmaya baþladýlar. O sýrada 1 Mayýs Mahallesi dolmuþu geçiyordu. Ben “faþistler” diye baðýrdým. Dolmuþ durdu. Ýçindeki herkes inerek faþistleri dövmeye baþladýlar. Ne de olsa hepsi solcu, beni sahiplendiler. Faþistler iyi bir dayak yedi. Sonra beni sahiplenen

emekçiler sordu, “nereden böyle”. “Sarýgazi’den geliyorum” dedim. “Ne kadar cesursun, sana saldýrýlýrken bile yumruk sallamaya çalýþýyorsun” dediler. Bu olaydan sonra oradan hep Che tiþörtüyle geçtim. Kimse sesini bile çýkartamýyor artýk. Bu da devrimci dayanýþmanýn ne kadar önemli ve yararlý olduðunun iyi bir göstergesi. Sarýgazi’den Bir Emekçi

21


YAPTIÐIMIZ ÝÞÝ CÝDDÝYE ALMA eri geldiðinde hepimiz þunu söylüyoruz: “Biz devrim yapacaðýz” ya da “Devrim Biziz Biz Devrimiz”. Bunlar kuþkusuz iddialý sözler ve elbette bizler iddialý olmayý her koþul altýnda sürdürmeliyiz. Bugün devrim konusunda iddiasýný sürdürmeyen sadece ve sadece sosyal reformistlerdir. Oportünistler bile söz düzeyinde de olsa devrimi hedeflediklerini söylüyorlar. O halde bu konuda bizi onlardan ayýrt edecek olan nedir? Daha üst perdeden konuþmak mý yoksa söylediðini tüm engelleri aþarak yapmak mý? Marx bir yerde “bir insan hakkýnda deðerlendirmede bulunurken onun kendisi hakkýnda söylediklerinden çok yaptýklarýna bakmak gerekir” der; çünkü birincisi her zaman bizi yanýlgýlý sonuçlara götürür. Kýyaslamalarda insan farkýnda olmadan kendi durumunu abartabilir. Oysa daha ne kadar çok yapmamýz gereken þey olduðuna þöyle bir baktýðýmýzda hiç kimsenin kendisini dev aynasýnda görmemesinin gerekliliði daha iyi anlaþýlýr.

Y

Yaptýðýmýz Ýþin Öneminin Farkýna Varmak Yaptýðýmýz iþin üzerinde ciddiyetle durmak, hiçbir iþi yarým býrakmamak, mutlaka sonuçlandýrmak için öncelikle yaptýðýmýz iþin öneminin farkýnda olmamýz gerekiyor. Ýþçi sýnýfý ve emekçi halklar önünde tarihsel bir sorumluluðu sahip olduðumuzu tam anlamýyla bilince çýkarmadan, iþin ciddiyetinin farkýna varamayabiliriz. Örneðin bir yere propaganda çalýþmasý için mi gidiyoruz, eðer orada sadece konuþmuþ olmak için konuþursak, günah çýkarma misali bir iki þey söyleyip geçersek baþarýlý olamayýz. Tam tersine, onlarýn tüm duygu ve düþüncelerine nüfuz etmeli, onlarý büyülenmiþçesine kendi etkimiz altýna almalýyýz. Evlerine gittiðimiz insanlarý yüreklerinden yakalamalý, onlar için en

22

can alýcý sorunlarý hemen bulup çýkarmalý ve Geçici Devrim Hükümeti’nin bu tür sorunlarý nasýl çözeceðini onlara sabýrla anlatmalýyýz. Bütün bunlarý yapabiliriz, yeter ki, bunun bizim tarihsel sorumluluðumuz olduðunu bilelim. Yeter ki, bizim o insanlara anlattýðýmýz hiçbir þeyin boþa gitmediðini, bunlarýn hepsinin devrimi mayaladýðýný akýldan çýkarmayalým. Bunu ancak yaptýðýmýz iþe yoðunlaþarak baþarabiliriz. Hangi alanda, hangi çalýþmayý yapýyor olursak olalým. Kafamýzýn baþka yerde olmamasý gerekir. Kafamýzý hiçbir zaman gereksiz þeylerle meþgul etmemeli, kendimizi iþimize vermeliyiz.

nin zamanda yapýlmayýp ertelenmesi, sallapati yapýlmasýdýr. Onca emek kaybý, zaman kaybý ve sinirlerin yýpranmasýna raðmen bir iþin halledilememiþ olmasýndan daha kötü bir þey yoktur. Bir orkestra titizliðiyle çalýþýlsa, bir kiþi her iþi birden yapmaya çalýþmak yerine iyi bir görev bölüþümü yapýlsa ve her parça iyi bir þekilde denetlense hiçbir þekilde olmayacak sorunlar, iþ kendiliðindenciliðe, bilinen deyimiyle “ortaya” býrakýlýnca, yapýlmadan yüzüstü kalabiliyor. Sonuçta belki bir kiþi baþarýsýzlýðýn tüm sorumluluðunu alýyor, ama bu, sorunu ortadan kaldýrmaya yetmiyor.

Planlý Programlý Çalýþma Ýyi Örnekler Yaratmak Yaptýðýmýz iþi ciddiye alma konusunda kötü örnek bir hayli çok. En basitini söylediðimizde abartý yapmadýðýmýz daha iyi anlaþýlacak: derginin baþtan sona okunmuyor oluþu bile sorunun vahametini göstermeye yeter. Yoðun bir emekle hazýrlanan dergimizin kendi yoldaþlarýmýz tarafýndan büyük bir dikkatle, her satýrýnda ne olduðu merak edilerek okunmasý gerekir. Kendi emeðine, kolektif emeðe yabancýlaþmýþ olan birisi büyük iddialarýn sahibi olamaz… çalýþmalarda kimi zaman dikkatimizi çeken daha çok “dostlar alýþveriþte görsün” mantýðýyla yapýlan çalýþmalarýn verimsiz olduðu, sonuç alýcý olamadýðý… Bir iþi tam anlamýyla özümseyip, önemini kavrayýp yapmak yerine, sadece memur zihniyetiyle iþi kotarmaya yönelik yapmak arasýnda daðlar kadar fark vardýr. Çalýþmayý severek, isteyerek yapmaktan çok, gönülsüzce, isteksizce yapmak, “niye yapmadýn?” denilmesin diye yapmak o çalýþmayý hem verimsiz kýlar, hem de deðersizleþtirir. Bir diðer kötü örnek, üstünkörü, özensiz çalýþmaktýr. Baþlanýlan iþin bitirilmesi, yapýlmasý gereke-

Kimi zaman yapýlan çalýþmada sonuç alamamanýn nedeni iþ bilememek, acemilik, tecrübesizlik vb. olurken, kimi zaman da her yere birden yumruk atmaya çalýþmak; belli bir iþe yoðunlaþýp sonuç alabilecekken daðýnýk ve plansýz çalýþmak olabiliyor. Bunu hissettiðiniz anda yapmamýz gereken çok genel de olsa bir program yapmak, günü planlamaktýr. Bu þekilde her yere birden yetiþmeye çalýþmak, daðýnýklýk son bulabilir. Aslýnda her þeye yetiþmek için yeterince zaman var. Önemli olan ufak tefek iþlerle heba olan “kayýp zaman”ý bulabilmek ve iyi deðerlendirmektir. Þöyle bir düþündüðümüzde gün içinde böyle çok “kayýp zaman”ýmýz olduðunu göreceðiz. Yaptýðýmýz iþi ciddiye almanýn yolu planlý ve programlý çalýþmaktan, zamaný iyi kullanmaktan geçiyor. En önemlisi de baþaracaðýmýza olan inançtan, zaferin bizim çalýþmalarýmýza baðlý olduðunu bilmekten. Devrim dünyanýn en ciddi, en çok sorumluluk isteyen iþlerinden biridir. Ciddi ve planlý bir çalýþma yürütmeden ona önderlik edilmez. Bunu yapmak zorundayýz.


K

üba’yý her türlü baský ve sömürüden kurtarýp sýnýfsýz toplum yoluna sokan Küba Devrimi’nin 45.yýlý, dünya proletaryasý ve ezilen halklarýna kutlu olsun. Küba Devrimi, Küba halkýný sýnýfsýz sömürüsüz bir toplum yoluna sokmakla kalmadý, ama ayný zamanda, dünyanýn en büyük emperyalist gücünün yanýnda sosyalizm örneðinin nasýl yaþayacaðýný da gösterdi. Fidel Castro önderligindeki Küba, uzun yýllar boyunca saðladýðý sosyalist geliþme, geliþtirdiði devrimci enternasyonalizm ve komünizm anlayýþýyla, Halklarýn Devrimci Küba’sý haline gelmiþtir. Sýçramalý çöküþ sürecine giren ABD emperyalizmi, dünya proletaryasý ve ezilen halklarýnýn önündeki bu örneði yýkmak, ortadan kaldýrmak için bütün güçlerini harekete geçirmiþ durumdadýr. Almanya, Fransa baþta olmak üzere bütün Avrupalý emperyalistler, ABD ile tüm çeliþkilerine raðmen Küba’nýn yýkýlmasý konusunda ABD’nin arkasýnda yer alýyorlar. Kýsacasý, bütün emperyalist-kapitalist devletler Küba’yý yýkmak, Küba örneðini ortadan kaldýrmak için harekete geçmiþlerdir. Onlar bu örneði ortadan kaldýrmak istiyorlar, çünkü; Yüzyýlýn Komünü olarak devrimci Küba’nýn bir meþale gibi dünya proletaryasýnýn ve ezilen halklarýn yolunu aydýnlatmasýndan korkuyorlar. Kapitalizme ve emperyalizme karþý harekete geçmiþ olan proletaryanýn ve diðer emekçi sýnýflarýn Küba örneðini izlemesinden korkuyorlar . Küba’nýn baþta Latin Amerika olmak üzere, bütün dünya ezilen halklarýna moral ve güç veren bir devrim odaðý olmaktan çýkmasýný istiyorlar. ABD emperyalizmi, bu iðrenç amaçlarý için, dünya-

nýn gözü önünde komisyonlar kuruyor; Küba’dan kaçan karþý-devrimcileri örgütlüyor, yýkýcý faaliyetler için bütçesinden ödenek ayýrýyor vb. Avrupalý emperyalistler, propagandayla, ekonomik ambargoyla Küba’yý abluka altýna almaya çalýþýyorlar. Bu haydutlar sürüsü, sosyalizmin hiçbir örneðini yaþatmayacaklarýný dünya devrim güçlerine göstermek, böylece morallerini bozmak, savaþma iradelerini kýrmak istiyorlar. Fidel Castro ve Küba Komünist Partisi önderliðindeki yiðit ve cesur Küba halký, bu haydutlar sürüsüne karþý kahramanca direniyor. Emperyalist haydutlar sürüsünün Küba’yý yýkma giriþimlerine dünya komünist partileri, devrimci örgütler, dünya proletaryasý ve ezilen halklar Küba’yý savunarak yanýt vermeliler. Yüzyýlýn Komünü Küba’yý emperyalist haydutlara karþý savunalým. Halklarýn Devrimci Küba’sý’ný savunmak için heryerde Küba’yý Savunma Komiteleri kuralým. Þimdi bütün komünist partilerin, devrimci örgütlerin, devrimci proletaryanýn ve ezilen halklarýn birinci enternasyonalist görevi Küba’yý savunmaktýr.

HALKLARIN DEVRÝMCÝ KÜBA’SINI SAVUNALIM*

KÜBA’YI SAVUNALIM! KÜBA’YI SAVUNMA KOMÝTELERI KURALIM! YAÞASIN PROLETARYA ENTERNASYONALÝZMÝ! YAÞASIN HALKLARIN DEVRÝMCÝ KÜBA’SI! TKEP/LENÝNÝST MERKEZ KOMÝTESÝ *Elimize e-mail yoluyla ulaþan bu yazýyý haber niteliði taþýmasýndan dolayý yayýmlýyoruz.

23



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.