S061

Page 1

Yeni Evrede

Baþyazý

Mücadele Birliði

DÜNYAYI KURTARMAK ÝÞÇÝ SINIFININ GÖREVÝDÝR Ý þçi sýnýfý, burjuvaziye karþý zafer kazanacak mücadele kapasitesine sahiptir. Ýþçi sýnýfý bu konuma, sýnýf mücadelesinin uzun süren tarihinden geçerek ulaþtý. Bunun baþlangýcýnda, içinde bulunduðu maddi koþullarýn bilincine varma, yani sýnýf farkýndalýðý var. Milyonlarca iþçi, sýnýf bilincine kavuþarak, sýnýf mücadelesinde daha ileriye atýlýyor. Emekçi kitlelere öncülük eden devrimci iþçiler bundan daha ileri noktada bulunuyorlar. Devrimci iþçiler pratik bakýmdan olduðu kadar, teorik ve politik nitelikleriyle de ileri bir konumdalar. Bütün yönlerde savaþ kapasitesi güçlenen iþçi sýnýfý, burjuvaziyi yenecek ve egemen sýnýf durumuna gelecek konumdadýr. Kapitalistler daha fazla artý-ürün peþinde koþarken, emekçi sýnýfýn sömürüsünü de en üst düzeye çýkarýyorlar. Sonuçta büyük bir meta yýðýný olan kapitalist servetin artýþýna paralel olarak, emekçi sýnýfla kapitalist sýnýf arasýndaki karþýtlýk en keskin düzeyine ulaþtý. Bu, ayný zamanda sýnýf mücadelesinin de þiddetlenmesini getirdi. Maddi koþullar, iþçi sýnýfýný militan bir sýnýf haline getirdi. Savaþkan bir sýnýfýn varlýðý, burjuva egemenliði için her daim bir tehdit demektir. Burjuvazi, militan bir sýnýfýn olduðu bir yerde gerçek anlamda egemen deðildir. Kapitalizmin geliþimi ve sermayenin büyümesi, iþçi sýnýfýnýn nicelik olarak büyümesini getirir. Ýþçi sýnýfýnýn nicelik olarak büyümesi demek, emekçi sýnýflarý daha rahat yönlendirmesi ve iktidara gelmesi halinde bu konumunu iyice pekiþtirmesi demektir. Kapitalist sanayi, iþçileri fabrikalarda, iþletmelerde bir araya getirerek; buralarý iþçi sýnýfýnýn örgütlendiði alanlar, örgütlenme mevzileri haline getirir. Emekçi sýnýf, ekonomik mücadelelerden geçerek kapitalizme karþý mücadele düzeyini yükseltir. Grevlerin iþçiler için birer okul

haline gelmesi, kapitalizmin ekonomik mekanizmalarýnýn emekçi sýnýf için nasýl bir eðitim iþlevi gördüðünün güçlü bir kanýtýdýr. Yine ayný kapitalist temeldir ki, iþçi sýnýfýnýn sürekli ayaklanmalarýna zemin oluþturur. Böylece iþçi sýnýfý, eðitimden geçmiþ, örgütlü, disiplinli bir sýnýf olarak burjuvaziyi yenecek bir güç durumuna gelir. Kapitalistlerle iþçiler arasýnda, maddi yaþam alanýnda yapýlan kavga yüzyýllardýr sürüyor. Kapitalist sýnýf, sömürü oranýný en yükseðe çýkarmak için, iþgününü olabildiðince uzatmak için uðraþýrken, iþçi sýnýfý ise iþ gününü düþürmek için mücadele vermiþtir. Bu büyük iç savaþta makineleþme, iþçilere karþý büyük bir silah oldu. Makine çok sayýda iþçiyi iþsiz býraktý. Ýþçilerin kapitalistlere biçimsel baðýmlýlýðýnýn yerini gerçek baðýmlýlýk (boyunduruk) aldý. Mutlak artý-deðer sömürüsünün yanýnda göreli artý-deðer sömürüsü aðýrlýk kazandý. Kapitalizmin egemenliðinin tamamlanmasý, biçimsel baðýmlýlýðýn yerini gerçek baðýmlýlýðýn almasý sonucunda göreli artý-deðer sömürüsü de büyük bir artýþ gösterdi. Proletarya ile kapitalistler arasýndaki iç savaþta iþgünü kýsaldý, fakat bu sefer daha kýsa iþgünü içinde üretimin yoðunlaþtýrýlmasý arttý. Ýþçi tam bir dolap beygirine döndü. Daha sonra geliþen her teknik ve bilimsel buluþ, emeðin üretkenliðini artýrmaya ve iþçinin harcadýðý gerekli-emek zamanýný düþürmeye; dolayýsýyla kapitalistin artý-emek, artý-deðer ve artý-ürün payýný çoðaltmaya hizmet etti. Ücretleri olabilecek en düþük düzeye, sýfýra düþürmek sermayenin büyümesinin bir eðilimidir. Ücretlerin sýfýra doðru çekilmesi iki sýnýf arasýndaki uzlaþmaz çeliþkiyi ve karþýtlýðý da en keskin noktaya çýkarýr. Sýnýf savaþýmý yeni bir boyut kazanýr. Kapitalistlerin iþçilere karþý þiddetli saldýrýlarý, iþten çýkarmalar, iþçi sýnýfý için61. Sayý / 15 Þubat-1 Mart 2006

... Þimdiye kadar insanlarý egemenliði altýnda tutan kapitalistler, insanlarý artýk bu egemenliðe razý edemeyecektir. Ýnsanlar tehdidin derecesi ne olursa olsun, kapitalizmi yýkmak için savaþmaya kararlýlar. Yaratýlmaya çalýþýlan korku ve karamsarlýða aldýran yok. Çünkü emekçi insanlýk, burjuvaziye karþý savaþtan zaferle çýkacaðýna güveniyor. Bu da, insanlara güç veriyor, dünyanýn her yerinde kapitalizme karþý gerçekleþen ayaklanmalarýn temelinde bu kendine ve zafere olan güven yatýyor. Proletarya her yerde ayaklanmadan, iktidara gelmeden burjuvaziyi silahsýzlandýrmadan, insanlýk kapitalizmin tehdidinden kurtulamayacaktýr. Kapitalizmin yarattýðý yýkým, tehdit ve vahþilik toplumsal devrimi her bakýmdan kaçýnýlmaz yapmýþtýr. Proletarya bu büyük tarihi eylemde, geniþ halk kitlelerinin hararetli desteðini yanýnda bulacaktýr. 3


Yeni Evrede

Baþyazý de iki eðilim yaratýr. Bir eðilim, iþsiz kalmaktan korkan iþçilerin iþsiz kalmamak için sermayenin dikta ettiði her isteði kabul etmesi, sermayenin diktasýna boyun eðmesi þeklinde belirirken; diðer eðilim iþçi sýnýfýyla birlikte militan bir mücadeleye atýlmak þeklinde belirir. Emekçilerin maddi koþullarýnýn aðýrlaþmasýyla birlikte iþçilerin militan mücadele eðilimi de aðýr basar. Ýþçi sýnýfýnýn kurtuluþuna açýlan yol, bu militan mücadelede doðup geliþir. Burjuva toplumun geliþimiyle birlikte, bireyle doða ve bireyle toplumun karþýtlýðý derinleþir. Bireyle toplum arasýnda derin bir yarýk açýlýr. Bireyle toplum arasýndaki yabancýlaþma daha bir boyutlanýr. Her bireyin istemi, diðer bireyin istemiyle çatýþma içindedir. Bireylerin toplumsallýðý parçalanýr. Fakat kapitalizmde geliþen yön yalnýzca bu deðildir. Ýþçi sýnýfý içinde, kapitalizme karþý mücadelenin ateþinde yepyeni bir yaþam çizgisi de serpilip-geliþir. Bu yeni hareket, emekçi sýnýf arasýnda geliþen sýnýf dayanýþmasýdýr. Ýþçiler, kapitalizme karþý mücadelede, ayný þartlar nedeniyle, kendi aralarýnda zorunlu olarak dayanýþmaya girerler. Emekçi sýnýf kendi içinde dayanýþmada bulunurken kenetlenir, birleþir ve yeni bir toplumsallýðýn, toplumsallaþmýþ insanlýðýn temellerini atar. Bu dayanýþma en sonunda insaný, toplumu kapsamýna alýr. Kapitalistlerin uluslararasý ilkesi rekabettir. (Kapitalist burada sermayeyi temsil eder, kiþiselleþmiþ sermayedir). Rekabet, beraberinde çatýþma ve uluslar arasýnda savaþý getirir. Bireyin, bireyle çatýþmasý, uluslarýn uluslarla savaþý hep ayný kapitalist temelde geliþir. Bu rekabette, bu savaþta büyük bir emek gücü ve doða mahvolur. Bireylerin ve ülkelerin birbirleriyle düþmanlýklarý had safhaya ulaþýr. Ýnsan-doða ve insan-toplum iliþkilerindeki çatlak iyice büyür. Kapitalistlerden temelde farklý olarak, iþçi sýnýfýnýn uluslararasý ilkesi dayanýþma ve enternasyonalizmdir. Bugün için iþçi sýnýfýnýn emperyalist-kapitalist sisteme karþý ortak mücadele ve örgütlenmesi demek olan proletarya enternasyonalizmi, ülkelerde iþçi sýnýfýnýn iktidara gelmesi koþullarýnda, sýnýrlarýn ortadan kalktýðý, düþmanlýklarýn, savaþýn olmadýðý, özgür insanlýðýn kaynaþmasýnýn ve ayný duygularý paylaþmasýnýn ortak ilkesi haline gelecektir. Kapitalizm insanlýðý parçalamýþtýr; proletarya ise insanlarý yeniden birleþtirir. Proletaryanýn hareketinde insanlýk yeni bir çaða, bü-

4

Mücadele Birliði

tünlük çaðýna doðru yol alýyor. Ýnsanlýðýn yeni temellerdeki birliði emekçilerin dayanýþmasýnda ve proletarya enternasyonalizminde doðuyor. Burjuva toplum suçu, savaþý ve vahþiliði içerir. Toplumun kapitalist biçimi varoldukça, bunlar da olacaktýr. Peki bunlar sýnýf mücadelesi açýsýndan hangi sonuçlara yol açarlar. Ýþte savaþlar. Savaþlar kapitalizmden ayrýlamaz. Ama savaþlar ayný zamanda, kapitalizmin yýkýmýný derinleþtirir. Ekonomik ve çevre krizini þiddetlendirir. Savaþlar sýrasýnda doðanýn tahrip olduðu çok iyi bilinen bir gerçektir. Savaþlar ekolojik krizin kaynaklarýndan biridir. Savaþlarýn ekonomik kriz ve yýkýma etkisi ise ileri boyutlardadýr. Ekonomik krizler ve toplumsal yýkýmlarýn proletaryanýn toplumsal devrimleriyle yakýn ve sýký iliþkisi var. Savaþlardan sonra proletarya ya iktidara gelmiþ, ya da zaferin kapýlarýna dayanmýþtýr. Demek ki, savaþlar, burjuva sistemi yiyip bitirirken; proletarya hareketine ise hedefleri doðrultusunda yeni mevziler kazandýrýyor. Burjuvazi birbirine düþmüþ ve zayýflamýþken emekçi hareketi yeni katýlýmlarla saflarýný büyütür ve krizden çýkýþýn tek gücü olur. Burjuva toplum iliþkilerinin insaný tüketen bencilliði ve yabancýlaþma, iþin emekçiler için getirdiði tek düzelik ve bezginlik, halk kitlelerine uygulanan sýnýrsýz vahþilik… En sonunda bundan bir çýkýþ yolu bulmak bir zorunluluk haline gelir. Ýnsanlýða yeni bir yaþam sunan sosyalizm tek çýkýþ yolu olur. Demek ki, kapitalizmin insanlýk dýþý yaþam koþullarýný deðiþtirmek, o insana yabancýlaþan ve insanýn denetleyemediði bir dýþ nesnel güç haline gelen maddi koþullarý insanýn ortak denetimi altýna alýp onlara insanca bir yaþam sunmak, ancak sosyalizmle gerçekleþebilir. Burjuva toplumun insanlýk karþýtý doðasý, halk kitlelerini bundan kurtaracak olan proletaryanýn etrafýnda birleþmeyi getirir. Tüm yýkýcý ve devrimci güçler kapitalizmi yýkmaya giriþir. Kapitalist üretim doðasý gereði emeði ve yeryüzünü kurutarak ilerleyebilir. Ýnsaný ve doðal yaþamý yoketmede kapitalizm þimdi en ileri noktada bulunuyor. Artýk kapitalizmin devamý insanlýðýn öncekiler ile kýyaslanmayacak yýkýmlara uðramasý demektir. 11 Eylül ve yine ABD’nin baþlattýðý 3. dünya savaþý, dünyadaki her insanýn kapitalizmin hedefi haline geldiðini gösteriyor. Arka arkaya yaþanan doðal felaketler, insan-doða iliþkilerinin bu biçimde devam edemeyeceðine ve 61. Sayý / 15 Þubat-1 Mart 2006

doðayla uyumlu bir toplumun þart olduðuna herkesi ikna etti. Ýnsanýn ve doðanýn baþkaldýrýsý burjuva toplumunadýr. Ýnsanlýðý ve doðayý kurtarmak proletaryanýn görevidir. Proletaryanýn kuracaðý toplumda, insan doða iliþkileri yeniden ve uyum içinde kurulacaktýr. Böylesine güçlü bir þekilde gündeme gelen proletaryanýn zaferi kaçýnýlmazdýr. Ýnsanlýðýn kurtarýlmasý gibi son derece altüst edici devrimci bir görev üstlenmiþ olan proletaryanýn, amacýna çok çetin ve sancýlý bir süreçten geçerek ulaþacaðý açýk. Her þeyden önce burjuvazi tarih sahnesini kendi isteðiyle terketmeyecektir. Varlýðýný sürdürmek uðruna göze almayacaðý vahþet yoktur. Kapitalizmden komünizme barýþçý yolla geçileceðini ileri sürenler, kapitalizmin kendi tarihi dönemine barýþçý bir þekilde son vereceðini düþünüyorlardýr. Tersine, kapitalizm sonuna doðru yaklaþtýkça daha bir kudurgan ve daha bir vahþi hal alýr. Kapitalist güçler, varlýklarýný korumak için, ellerindeki kitle imha silahlarýný kullanmakta bir an bile tereddüt etmeyeceklerdir. Þimdiye dek, onlarý kullanmaktan hiç çekinmedikleri gibi. Ellerindeki, tüm insani ve doðal yaþama son verecek kapasitedeki silahlarý, insanlýða boyun eðdirmek için bir tehdit aracý olarak kullanýyorlar. Bu anlamda kapitalizmin öldürücü tehditlerinden ve yaþama karþý giriþtiði suikastlerden kurtulmak ve yeni bir topluma geçmek insanlýk için bir ölüm-kalým sorunudur. Þimdiye kadar insanlarý egemenliði altýnda tutan kapitalistler, insanlarý artýk bu egemenliðe razý edemeyecektir. Ýnsanlar tehdidin derecesi ne olursa olsun, kapitalizmi yýkmak için savaþmaya kararlýlar. Yaratýlmaya çalýþýlan korku ve karamsarlýða aldýran yok. Çünkü emekçi insanlýk, burjuvaziye karþý savaþtan zaferle çýkacaðýna güveniyor. Bu da, insanlara güç veriyor, dünyanýn her yerinde kapitalizme karþý gerçekleþen ayaklanmalarýn temelinde bu kendine ve zafere olan güven yatýyor. Proletarya her yerde ayaklanmadan, iktidara gelmeden burjuvaziyi silahsýzlandýrmadan, insanlýk kapitalizmin tehdidinden kurtulamayacaktýr. Kapitalizmin yarattýðý yýkým, tehdit ve vahþilik toplumsal devrimi her bakýmdan kaçýnýlmaz yapmýþtýr. Proletarya bu büyük tarihi eylemde, geniþ halk kitlelerinin hararetli desteðini yanýnda bulacaktýr. C. DAÐLI


Yeni Evrede

Venezuela

Mücadele Birliði

CHAVEZ: “YA SOSYALÝZM YA ÖLÜM” C

havez önderliðinde Bolivarcý Venezuela Cumhuriyeti, her geçen gün yönünü sosyalizme doðru daha da belirginleþtiriyor. Kendine has üslubuyla, Venezuela’nýn yerel özellikleriyle sosyalizmin evrensel ilkelerini kaynaþtýran Chavez, dünya halklarýna olduðu kadar devrim ve komünizm savaþçýlarýna da büyük moral veriyor. O adeta sosyalizmin kendisini yeniden ve yeniden üretiþinin, hiç kurumayan bir kaynaktan besleniþinin canlý kanýtý oluyor. Berrak bir kaynak suyu gibi topraðýn yüzüne çýkýyor ve susuzluktan çatlamýþ topraklara canlýlýk getiriyor. En son Venezuela’nýn baþkenti Caracas’te yapýlan Dünya Sosyal Formunda yaptýðý konuþmanýn yankýsý hala devam eden Chavez, ülkesinin ABD tarafýndan iþgal edileceði uyarýsýný yineleyerek buna karþý halký 1 milyon yeni Kaleþnikofla silahlandýracaðýný açýkladý. Chavez, olasý bir ABD saldýrýsýna karþý Venezuela halkýný þimdiden savaþa hazýrlýyor. Halkýn milisler halinde örgütlenmesi kararýndan sonra alýnan silahlanma kararý da Chavez’in ve Venezuela halkýnýn emperyalist kapitalist sisteme karþý savaþýmda ne kadar kararlý olduðunu gösteriyor. ABD Baþkaný G. Bush’un Hitlerden daha da tehlikeli olduðunu söyleyen Chavez, “ABD Baþkanýnýn emperyalist, soykýrýmcý ve faþist tutumu sýnýr tanýmýyor. Hitler, Bush’un yanýnda kundaktaki bebek kalýr” diyor. Ýngiltere Baþbakaný T. Blair’i de “Amerikan emperyalizminin piyonu” olarak nitelendiren Chavez, Blair’e “uþak” diyen ilk devlet baþkaný olmanýn onuruna da sahip. O herkesin düþünüp, söylemek isteyip söyleyemedikleri söyleme cesaretine sahip bir lider olarak günden güne dünya halklarýnýn sempatisini daha çok kazanýyor. ABD’nin ya da diðer emperya-

list devletlerin “diktatör” suçlamalarýna hiç aldýrýþ etmeden yoluna devam ediyor ve bir yandan halka yöneticilerini “geri çaðýrma” hakký tanýyan bir anayasa hazýrlarken bir yandan da üretim araçlarýnýn toplumsal mülkiyete geçiþini hýzlandýran tedbirler alýyor. Chavez, Dünya Sosyal Formu’na 150 ülkeden gelmiþ onbinlerce insanýn önünde “Chavez no seva” (Chavez gitmeyecek)” sloganlarý eþliðinde yaptýðý konuþmada Venezuela’nýn geleceðinin sosyalizmde olduðunu tüm dünyaya ilan etti. Chavez, bununla da kalmadý tüm dünyanýn kurtuluþunun “sosyalizm bayraðýný yükseltmek” ve “yeni bir sosyalizm kurmaktan geçtiðini” bir kez daha tüm dünyaya ilan etti. Konuþmasýnda sýk sýk Marx ve Rosa Luxemburg’a atýflar yapan Chavez, “Onlarýn da dediði gibi iki seçenek var: ya sosyalizm ya ölüm. Bu yüzyýlýn belirleyici bir mücadeleye sahne olacaðýna inanýyorum. Bu yüzyýlda ya biz kapitalizmi yok edeceðiz ya da kapitalizm tüm insanlýðý ve gezegenimizi yok edecek. O yüzden de ya sosyalizm ya ölüm diyorum. Ve inanýyorum ki, bu yüzyýlda imparatorluðu (ABD’yi-bn) yokedeceðiz. Bu yüzden hep birlikte sosyalizm bayraðýný yükseltelim. Yeni bir sosyalizm kuralým” diyerek, emperyalizme karþý savaþýn kapitalizme karþý sosyalizm için savaþtan ayrý düþünülemeyeceðini de göstermiþ oluyordu. 150 ayrý ülkeden on bin insanýn katýldýðý 150 dilden enternasyonalin hep bir aðýzdan söylendiði Dünya Sosyal Formu’nda uzunca bir konuþma yapan Chavez, emperyalizme karþý ortak bir mücadele stratejisi oluþturmanýn önemine deðindikten sonra “çünkü zaman kaybediyoruz. Harekete geçmezsek kapitalizm insanlýðý ve gezegeni yok edecek” dedi. “Yeni bir de61. Sayý / 15 Þubat-1 Mart 2006

mokrasiye ihtiyacýmýz var, devrimci bir demokrasiye, bir halk demokrasisine, halk iktidarýna, katýlýmcý demokrasiye ihtiyacýmýz var” diye devam eden Chavez, konuþmasýný “Venceremos (Kazanacaðýz)” ve “ya sosyalizm ya ölüm” sözleriyle tamamladý. Chavez’e on binlerce insan sloganlarla eþlik etti. Böylece Chavez, Dünya Sosyal Formu’nun folklorik, turistik bir etkinliðe dönüþmesi riskine karþý yapmýþ olduðu uyarýya karþýlýk istediði cevabý da almýþ oldu. Chavez’in halk demokrasisi ve sosyalizm yolunda attýðý her adým Venezuela halkýný olduðu kadar dünya halklarýný da sevindiriyor. Ve bunlarýn baþýnda hiç kuþku yok Küba halký geliyor. Latin Amerika’da esmeye baþlayan sosyalizm rüzgarý hýzla tüm dünyayý etkisine alacak bir güce sahip. Chavez’in “tarihin gördüðü en sapkýn, en katliamcý, en ahlaksýz imparatorluk” dediði ABD emperyalizmine karþý dünyanýn her yanýnda yükselen öfke, en çok da Chavez’in tavýrlarýnda açýða çýkýyor. Þimdi ABD emperyalizmine ve dünya emperyalist kapitalist sistemine karþý mücadele etmek isteyen herkes, Venezuela’dan yükselen ve “ya sosyalizm ya ölüm” diyen bu cesaretli sese kulak vermek zorundadýr. Venezuela’da Bolivarcý devrim yeni bir aþamaya giriyor. Tarihin deneyimli eli onu her geçen gün sosyalizme daha çok yakýnlaþtýrýyor. Dünyadaki tüm dengeler sosyalizm lehine deðiþmeye devam ediyor. Þimdi dünyanýn tüm emekçi halklarýnýn umutlu olmak için daha fazla nedeni var. Çünkü biliyoruz ki Latinler bir kez ayaða kalktý mý, tüm dünyayý sarsacak bir kasýrga yaratmayý bilecektir. Ve bu kez hepimiz þöyle haykýrabileceðiz: “Sosyalizmo no se va!”

5


Yeni Evrede

Stalingrad Direniþi

Mücadele Birliði

FAÞÝZM ÝÇÝN SONUN BAÞLANGICI:

STALÝNGRAD 22

Haziran 1941’de faþist Nazi ordularý Sovyetler Birliði’ne saldýrdýðýnda Polonya, Çekoslovakya ve Fransa gibi Sovyetleri de kýsa sürede dize getireceklerini düþünüyorlardý. Zaten bu savaþýn asýl hedeflerinden biri Sovyet sosyalizmi deðil miydi? Alman tekelleri, dünya üzerinden sosyalizmi silerek kendi terörist döktatörlüklerini sonsuza kadar yaþatmayý düþünüyorlardý. Ama onlarla kanlý hedefleri arasýnda sosyalizmin yarattýðý “Yeni Ýnsan” duruyordu. Haritanýn üzerindeki ölçekler, uzunluklar, Hitler’in savaþ uçaklarýnýn teknik donanýmý vb. sahip olduklarý modern silahlarýn hepsi birþey karþýsýnda çaresiz kalýyordu: En üstün savaþ aracý olan insan. Hitler’in Sovyetler Birliði’ne saldýrýrken hesaba katmadýðý tek þey bu olmuþtu. O, sosyalizmin yarattýðý “yeni insan”larýn nasýl kahramanlýkla örülü, yaratýcý bir savaþ yürütebileceklerini hesap etmemiþti. Çoðu tarih kitabý Hitler ordularýnýn “General Kýþ”a yenildiðini yazarlar. Bu doðrudur ama savaþý Haziran ortalarýndan kýþa kadar uzatan insan cesaretinin ve yaratýcýlýðýnýn gözardý edilmesi söz konusudur bu yaklaþýmda. Nazi ordularýný Moskova, Leningrad ve Stalingrad cephesinde durduran Stalin komutanlýðýnda savaþan yiðit, kahraman, fedakar sovyet insanlarýdýr. Büyük þairimiz Nazým Hikmet’in deyiþiyle “þaþmak bahsinde çocuk olan” fakat baþkalarýnýn kalemle çizdikleri cephe hattýný kanlarýyla çizen insanlardýr. Kurþunlarý bitince Alman tanklarýna öfkelerini kar atarak gösteren, üzerine gelen tanklarýn altýnda kalmak pahasýna paletlerine ellerini geçiren, kurþunlarýn üzerine göðüs açarak yürümekte tereddüt etmeyen, tanklarýn içine bomba atmak için tankla birlikte yanmayý göze alan sosyalizmin yeni insanlarýdýr.

6

Bir memleket, halý gibi geriye katlanýrken, aðýr katarlar yerleþim yerlerinden çekilirken, kadýnlar elleriyle arpa yolup savaþa gidenlerin arkasýndan aðýtlar dökerken açlýk kemirgen diþleriyle evlerin içine gelmiþken, analar çocuklarýyla birlikte Naziler tarafýndan toplu olarak katledilirken verilen bir savaþtýr bu. Nazi Generallerinin her gün her saat cepheden Ruslarýn iþinin “neredeyse bittiðini” bildirdikleri; ama kýzýlordu askerlerinin sokak sokak, ev ev, oda oda savaþmayý sürdürdüleri, keskin niþancýlarla Nazileri tek tek avladýklarý bir savaþtýr bu. Stalingrad Savaþý, 1942 Aðustos ayýnda baþlamýþtýr. Daha Temmuz ayýnda Alman panzerleri Donetz Havzasý’nda savaþýrken Stalin yeni bir Stalingrad Cephesi yaratýlmasý talimatý vermiþtir. Ve burada örülen direniþ hattý, en zor koþullar altýnda bile “namlusu insan yüreði dev”in yenilmeyeceðini göstermiþtir. Nazi ordularý, ilk burada yenilgiyi tatmýþlar ve Stalingrad, faþizm için sonun baþlangýcý olmuþtur. Stalin’in “Bir adým bile geri çekilmek yok” emrine uyan Sovyet Kýzýlordusu, burada Almanlarý kýþa kadar durdurmayý baþarmýþ ve sonrasýnda karþý saldýrýya geçerek Nazi ordusunu inine kadar kovalamýþtýr. Nazi ordularýnýn komutaný Von Paulus dahil olmak üzere bir çok general Kýzýlorduya teslim olmak zorunda kalmýþ, Hitler olduðu yerde kudurmuþtur. Daðýlmaya baþlayan Nazi ordusu arasýnda Sovyet hoparlörleri durmadan þunu tekrarlýyorlardý: “Her yedi saniyede bir Alman askeri Sovyetler Birliðinde ölür. Stalingrad: Toplu mezar” Ve bu mesaj her yedi saniyede bir tekrarlanýyordu. Savaþýn bilançosu ise, Nazi Ordularý için korkunç olmuþtur. Almanlar Stalingrad’da 1.5 milyon asker ve subaylarýný, 3 bin uçak, 3 bin 200 tank, 12 bin aðýr silah ve makinalý silah kaybetmiþlerdi. Ve bütün bunlardan daha önemli bir þeyi kaybettiler: Zaferi kazanabileceklerine, dünyayý ele geçirebileceklerine olan inançlarýný... 2 Þubat 1942’de zaferle sonuçlanan Stalingrad Direniþi, Sovyet Kýzýlordusunun faþizmden dünyayý temizlemeye baþlamasýnýn dönüm noktasý oldu. Orak çekiçli kýzýl bayraðýn Alman parlamentosu Reichtag’ýn tepesinden dalgalanacaðý günler uzak deðildir artýk. Dünya Hitler kuduzluðundan kurtulmaya baþlamýþtýr. Ve dünyayý Hitler faþizminden kurtaran sosyalizm, insanlýðýn umutlarýnýn yeniden boyvermesini saðlamýþtýr Stalingrad Direniþi, sosyalizmin “Yeni Ýnsan”ýn türküsüdür. En zor koþullar altýnda bile zafere inanan insanlarýn ne büyük kahramanlýklar yaratabileceðinin öyküsüdür. Devrim ve sosyalizm için savaþan herkese ilham vermeye devam ediyor.

61. Sayý / 15 Þubat-1 Mart 2006


Yeni Evrede

Basýn Açýklamasý

Mücadele Birliði

ADLÝ TIP RAPORU EKSÝK VE ÖZENSÝZ

B

ilindiði gibi 12 Aralýk 2005 tarihinde Ýkitelli Ekin Sanat Merkezi çalýþaný Sevda Aydýn, sivil polisler tarafýndan kaçýrýlarak tecavüz iþkencesine uðramýþtý. Faþist devlet yine kendi sýnýf karakterini en açýk biçimde ortaya koyuyor. Bu iþkence ve tecavüzlerin bir devlet politikasý olduðu her seferinde biraz daha iþçi ve emekçiler tarafýndan bilince çýkarýlýyor. Ve her geçen gün sermaye kendi ipini kendisi çekiyor. Konuyla ilgili olarak Adli Týp Raporlarý açýklandý. Deðiþen hiçbir þey yok Sonuç yine ayný.. Raporlar son derece eksik ve özensiz hazýrlanmýþtýr. 4 Þubat’ta ÝHD Ýstanbul Þubesi’nde saat:11.00’de Sevda Aydýn’ýn avukatlarý ve ÝHD Yönetim Kurulu üyesi Eren Keskin tarafýndan bir basýn açýklamasý düzenlenmiþtir. Bu tür olaylarýn giderek çoðaldýðýný belirten Eren Keskin, “Adli Týp raporunun dýþýnda hiçbir kurum tespiti delil olarak kullanýlmamaktadýr. Bir devlet biriminin yaptýðý iþkenceyi yine bir baþka

devlet birimi inceliyor. Sevda’nýn tek þansý kaldý o da psikolojik rapor” þeklinde konuþtu. Sevda Aydýn’ýn avukatý Murat Ak ise kaçýrýlma ve tecavüz olayýnýn üzerinden iki ay geçmesine, konu ile ilgili olarak yurtiçi ve yurtdýþýnda birçok basýn açýklamasý yapýlmasýna raðmen olayýn aydýnlatýlmasý ve faillerinin yakalanmasýna yönelik ciddi bir araþtýrma yapýlmadýðýnýn görüldüðünü belirterek: “Olayýn akabinde Yenibosna 75. Yýl Polis Merkezi’ne müracat edilmiþ, araþtýrma memurlarýna olay ayrýntýlarý ile anlatýlmýþ, faillerin tip tarifleri verilmiþ, emniyet ve belediye kameralarýnýn araþtýrýlmasý, olay tarih ve saatini içeren kayýtlarýn dosyaya getirilmesi talep edilmiþse de, bugüne kadar dosyaya bu konuda olumlu veya olumsuz herhangi bir bilgi sunulmamýþtýr. Olay yerinde baþkaca herhangi bir araþtýrma yapýldýðýna dair bir bilgi dosyada yoktur. Delillerin kaybolmasý amacýyla her ne kadar uzun uðraþlardan (neredeyse iki gün) sonra 14 Aralýk 2005 Saat: 61. Sayý / 15 Þubat-1 Mart 2006

15:00 sýralarýnda Adli Týp Kurumunda muayenesinin yapýlmasý saðlanabilmiþse de; maðdurenin ayrýntýlý iddialarý bakýmýndan tecavüzün vukua gelip gelmediði, olay esnasýnda bayýltýcý bir maddenin kullanýlýp kullanýlmadýðý, bacaklarýndaki maddenin sperm olup olmadýðýnýn tespit edilmesi istenilmiþse de adli týp kurumu raporunun eksik ve özensiz hazýrlandýðý görülmüþtür.(...) Özellikle olay esnasýnda Sevda’nýn baygýn olduðu halde Kurumca düzenlenen raporda ruh ve beden olarak kendisini savunamayacak durumda bulunmadýðýný tespit etmiþ olmasý raporun ne kadar özensiz hazýrlandýðýný göstermektedir. Gerek karakolda gerekse savcýlýkta maðdurun olay esnasýnda baygýn olduðunu beyan etmesine, savcýlýðýn bu durumun tespit edilmesi için yazdýðý üst yazýya raðmen, uzun süreli baygýnlýða hangi maddenin neden olduðuna dair hiçbir araþtýrma yapýlmamýþtýr. Bir madde kullanýlýp kullanýlmadýðý tespit edilmemiþtir. Yine maðdurenin uyandýðýnda bacaklarýnda hissettiðini beyan ettiði madde hakkýnda tek bir kelime dahi raporda yer almamaktadýr. Bu yönden dahi rapor özensiz ve eksiktir” dedi. Daha sonra Ak, alçakça yapýlan bu saldýrýnýn faillerinin cezasýz kalmamasý gerektiðini, bu olayýn faillerinin bulunmasý ve benzer olaylarýn tekrar etmemesi bakýmýndan basýnýn ve kamuoyunun duyarlýlýðý ve desteðinin çok önemli olduðunu vurguladý. Bu tür olaylar sadece devrim mücadelesinde sermaye sýnýfýna olan kinimizi bilerken mücadelemize bir neden daha eklemekten öte gidemez. Ýþkence ve tecavüzler burjuva sýnýfýn ne kadar çaresiz ve köþeye sýkýþmýþ olduðunun bir kanýtýdýr. Sýçramalý olarak geliþmekte olan devrime engel olamayan burjuvazi ancak ve ancak bu insanlýk suçunu kendisine çözüm olarak görüyor. Hiçbir þey burjuvazinin iktidarýný elinden kaptýrmasýna iþçi ve emekçilerin iktidarý ele geçirmesine engel olamayacaktýr. Bu saldýrýlar zulüm ve iþkence düzeninin sonunu daha da yaklaþtýracaktýr. Þimdi iþkence, kaçýrma, tecavüz, infaz ve benzeri insanlýk dýþý yöntemleri geri püskürtmek için daha da yoðun mücadele edilmesi gereken bir dönemdir.

7


Yeni Evrede

Devrimci Ýþçi Komiteleri

Mücadele Birliði

KARMEZ GIDA ÝÞÇÝLERÝNE AÇIK MEKTUP Karmez Gýda Ýþçileri Yalnýz Deðildir! Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði!

Karmez Gýda Ýþçisi Arkadaþlar; Öncelikle tüm zorluklara, baskýlara ve de kötü hava koþullarýna raðmen 1,5 ayý aþkýndýr sürdürdüðünüz onurlu mücadelenizi yürekten, coþkuyla selamlýyoruz. Aðýr çalýþma koþullarýna, örgütsüzlüðe, baskýlara, taþeronlaþtýrmaya, aþaðýlanmalara karþý baþlattýðýnýz bu eylem, mücadele alanýna dönmüþ durumda. Sizi harekete geçiren açlýk, yoksulluk, sefalet ücretleri, örgütsüzlük gibi nedenlerle, Serna Seral Tekstil, Tüpraþ, Pektim, Tuzla Deri, Rivienne Tekstil, Tekel, Coca Cola, Akyýldýz Tekstil iþçilerini, eðitim-saðlýk emekçilerini, öðrenci gençliði, tarým iþçi-emekçilerini harekete geçiren, mücadele ettiren nedenler ayný. Toplumun tüm iþçi-emekçilerinin farklý yerlerde farklý taleplerle eylem halinde olmasý tesadüf deðildir. Bunun tek nedeni patronlar, hükümet ya da burjuva siyasi parti kurumlarý da deðildir. Nedeni, yaþamýn devamýný saðlamak için ürettiðiniz tüm zenginliklere, deðerlere, emeðe el koyan sermaye sýnýfýdýr, kapitalizmdir. Burjuva siyasi parti-kurumlar, hükümetler, patronlar, sermaye sýnýfýnýn, kapitalistlerin sadece maþalarýdýr, taþeronlarýdýr. Tabi ki çalýþma koþullarýnýzý düzeltmek, sendikalý olmak, 8 saat çalýþmak, sosyal haklarýnýzý almak için mücadele etmek en doðal hakkýnýzdýr ve doðrudur ama yeterli deðildir. Fakat þunu bilmeliyiz ki bugünkü talepleriniz karþýlansa bile, bütün yaþamý nasýrlý elleriyle her gün yeniden üreten siz iþçiler-emekçiler, sermaye düzeni devam ettiði sürece, yine gündüzlerinde sömürüldüðünüz, gecelerinde aç yattýðýnýz, çocuklarýmýzýn uyuþturucuya, genç kýzlarýmýzýn fuhuþa, yoksul halklarýmýzýn cinnete-intihara sürüklendiði bir kapitalist toplumda yaþamaya devam edeceksiniz. Kapitalizm öldürür! Peki ne yapmalý? Mücadele etmemeli miyiz? Asla! Sizler bu doðal, haklý isteklerinizi kalýcý ve sürekli koruyabilmek için sermaye sýnýfýna karþý topyekün bir iktidar savaþý yürütmelisiniz. Bir tek kendi talepleriniz için deðil, tüm ezilen iþçi-emekçi halklar için, kamu emekçileri için, ezilen halklar için, öðrenci gençlik için, tarým iþçi-emekçileri için, tutsaklar için birleþik bir mücadele yürütmelisiniz. Çünkü sermaye sýnýfý, dayandýðý kapitalist özel mülkiyet sisteminde, daha fazla kar elde etmek için kaþýkla verir, kepçeyle alýr.

8

Kapitalizm, iþçi-emekçi halklara ölümü gösterip sýtmaya razý etmeye çalýþýr. Bunun asla kabul etmemeliyiz. Tüm bu zenginlikleri, yaþamýn devamýný saðlayan tüm bu deðerleri biz iþçi-emekçiler üretiyoruz. Kapitalistler, burjuvalar emeðimize el koyuyor, ürettiðimiz her þeyden bizi yoksun býrakýp, bizleri yaþamdan kovup kendileri tüketiyor. “Kapitalizmi Öldürelim! Artýk Yeter!” demenin zamaný geldi. Yaþadýðýmýz kulübeleri özgürleþtirmenin, yaþamýmýzýn her alanýna, her yerine örülen cezaevi duvarlarýný yýkmanýn, sefaleti açlýðý bitirmenin, yaþamdan kovulmaya son vermenin tek yolu sermaye sýnýfýnýn, burjuvalarýn saraylarýna savaþ açmaktýr. Ve bunu tüm iþçi-emekçi yoksul halklarýmýzla birlikte mücadele birliðini örerek, özgürlük, demokrasi, iktidar için savaþarak gerçekleþtirebiliriz. Kulübelere barýþ, saraylara savaþ! Peki nasýl yapmalý? “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak!” hedefiyle hareket etmeliyiz. Artýk kendi öz gücümüze, birlikteliðimize, örgütlülüðümüze inanmalýyýz. Ýþçilerin-emekçilerin dili-dini-ýrký yoktur. Sermaye sýnýfý, hiçbir þekilde dil-din-ýrk ayrýmý yapmadan tüm iþçi-emekçileri sömürüyor, aç býrakýyor, aþaðýlýyor, yaþamdan kovuyor. Biz iþçi emekçiler de mücadele birliðini büyüterek, sermaye sýnýfýyla, burjuva siyasi parti-kurumlarla, iþbirlikçi sendikalarla olan tüm köprüleri havaya uçurmalýyýz. Sermayenin her saldýrýsýna karþý artýk direnerek deðil savaþarak karþýlýk vermeliyiz. Zora karþý zoru örmeliyiz. Bu da ancak iþçi sýnýfýnýn kendi öz örgütlülüðü olan, gücünü sadece kendinden alan, mücadele organlarý olan Devrimci Ýþçi Komiteleri’yle (DÝK) gerçekleþebilir. Karmez Gýda Ýþçisi Arkadaþlar! Artýk burjuvalarýn, kapitalistlerin bizlere haklarýmýzý vermesini beklemeyelim. Çünkü bugüne kadar olduðu gibi, verecekleri tek þey açlýk, iþsizlik, yokluk, ölümdür. Burjuvalarýn, kapitalistlerin ayakta kalmalarýnýn tek koþulu; ezmek, yok etmek, sömürmek, emeðimize el koymaktýr. Bu gerçeði yaþamýmýzýn her alanýnda, her yerinde görebiliriz. Yeter ki gözlerimiz kör, kulaklarýmýz saðýr olmasýn. Bizler, yaþamý üreten iþçiler-emekçiler, yok olmak istemiyorsak, çocuklarýmýza onurlu bir gelecek býrakmak istiyorsak, yaþamda kalmanýn tek yolu olan Devrim hakkýmýzý kullanmak zorundayýz. Ya Devrim Ya Ölüm! - Gündüzlerinde sömürülmediðimiz, gecelerinde aç yatmadýðýmýz bir dünya için; halk iktidarý için, sosyalizm için Devrimci Ýþçi Komiteleri’nde örgütlenelim. FABRÝKALAR TARLALAR SÝYASÝ ÝKTÝDAR HER ÞEY EMEÐÝN OLACAK! ZAFER SAVAÞAN ÝÞÇÝLERÝN-EMEKÇÝLERÝN OLACAK! Devrimci Ýþçi Komiteleri (DÝK) / Ýzmir

61. Sayý / 15 Þubat-1 Mart 2006


Yeni Evrede

Ýþçi Sýnýfý

Mücadele Birliði

KARMEZ GIDA ÝÞÇÝSÝYLE RÖPORTAJ Merhaba Yeni Evrede Mücadele Birliði çalýþanlarý ve okurlarý. Bizler bir grup iþçi olarak, Ýzmir’de bulunan Ankara Asfaltý 40.km’de ki Karmez Gýda iþçilerinin sürdürmekte olduðu grevin 42. gününde bu onurlu mücadeleyi destelemek ve onlarýn sesini dergmiz aracýlýðýyla emekçi halklarýmýza duyurmak amacýyla dayanýþma ziyareti gerçekleþtirdik. Ýþçi arkadaþlarla tanýþtýktan sonra hep birlikte dostça sohbete giriþtik. Sohbet sýrasýnda beraberimizde götürdüðümüz baðlamayla türküler çalýp söyledik. Sohbet ettik. Bu hepimiz açýsýndan, hoþ, keyifli, öðretici bir deneyim oldu. Sizlerle iþçi arkadaþlarla yaptýðýmýz sohbeti paylaþmak istedik. – Y.E.M.B. Okurlarý: Bize eyleminizden bahseder misiniz? – Ýþçi: Çalýþma koþullarýnýn aðýr oluþu ve 14-16 saate varan çalýþma süresi sonunda fazla mesai ücretlerinin ödenmeyiþi sebebiyle örgütlenmeye karar verdik. 2004 yýlýnda Tek Gýda-Ýþ sendikasýyla baðlantý kurduk ve sendikaya 54 kiþi üye oldu. Henüz sendika Çalýþma Bakanlýðýndan yetki almamýþtý. Bu durumun fabrika yönetimi tarafýndan öðrenilmesi üzerine yönetim, sendikalý iþçiler üzerindeki baskýsýný daha da artýrdý. Amacý bizi caydýrmaktý. Ve ayný amaçla 2005 yýlýnda iþyerine taþeron firmayý getirdi. Ya taþeronda çalýþacak ya da çýkýþýmýzý alacaktýk. Çünkü sendikanýn girmesinden korkuyorlardý. Bu yüzden hiçbir zaman toplu sözleþme masasýna oturmaya yanaþmadýlar. Bu süreçten sonra birkaç kiþiyi ikna edip, çýkýþlarýný verdiler, yaklaþýk on beþ kiþiyi de iþten

TU-MÝ TEKSTÝLDE EYLEM Bir süredir bir taþeron tarafýndan iþletilmekte olan TU-MÝ Tekstil’de taþeron firma iflas ettiði gerekçesiyle yaklaþýk 30 iþçinin iþine son verdi ve son vermekle de kalmayýp iþçilerin yaklaþýk 2 aylýk ücretlerini ödemedi. Ayný iþyeri taþeronun iflasý üzerine iþ yeri sahibi yeni iþçilerle üretime devam ediyor. Yaþanan bu durumun taþeronla iþyeri sahibi arasýndaki bir danýþýklý dövüþ olduðunu söyleyen iþçiler uzun bir zamandýr alacaklarýný almak için gerek iþyerinin gerçek sahibi gerekse de taþeronla görüþmeler yürütüyordu. Her defasýnda vaatlerle elleri boþ evlerine geri gönderilmeleri sonucunda bu þekilde bir sonuca varamayacaðýný düþünen bir grup TU-MÝ Tekstil iþçisi ortak davranarak eylem yapma kararý aldý. 10 Þubat Cuma günü bir DÝK’li iþçiyle birlikte durum deðerlendirmesi yapan iþçiler saat 12’de iþyerinin yemekhanesini iþgal ettiler. Ýþçilerin yaþadýklarý durumu ve iþgal eylemini Y.E.Mücadele Birliði dergisine haber vermeleri üzerine iþyerine gittik. Ýþyerine gittiðimizde iþçiler yemekhanede durum deðerlendirmesi yaparken bulduk ve iþçilere ne yapmayý düþündüklerini sorduk. Ýþçiler, aylardýr ücret alamadýklarýný, taþeron þirket sahibinin sürekli böyle iþçi çalýþtýrýp ücretlerini ödemediðini söylediler. TU-MÝ Tekstilin gerçek sahibiyle görüþmelerinde de iþyeri sahibinin “ben paranýzý taþerona ödedim, sorununuz beni ilgilendirmez” dediðini bunun üzerine de ona “Biz senin iþyerinde emek harcadýk, senin iþini yaptýk, sana para kazandýrdýk, bizim sorunumuz kiþilerle deðil biz TU-MÝ Tekstil iþçisiydik ve TU-MÝ Tekstilden alacaðýmýz var ve almazsak burayý terk etmeyeceðiz” dediklerini bunun üzerine “Terk etmezseniz bizde gerekeni yaparýz” söz-

çýkardýlar. Bunun üzerine sendika greve gitme kararý aldý. Ve þu an geriye kalan 33 kiþiyle eylemimizin 42. günündeyiz. – Y.E.M.B. Okurlarý: Talepleriniz nelerdir? – Ýþçi: Fazla Bir þey istemiyoruz. Ýþveren toplu sözleþe masasýna otursun, iþimize geri dönelim. Ýçerde, üretimde olmak istiyoruz. – Y.E.M.B. Okurlarý: Eyleminize dýþarýdan destek oldu mu? – Ýþçi: Çeþitli gazetelerden, sol partilerden, sendika çevresinden, üniversite öðrencilerinden ziyaret edenler oldu. Ama yeterli deðildi. – Y.E.M.B. Okurlarý: Dýþýnýzdaki insanlardan istediðiniz þeyler neler? – Ýþçi: Biz yalnýzca manevi destekte bulunulmasýný istiyoruz. Þu andan aile geçimimizi bir þekilde karþýlýyoruz. Ýstediðimiz sesimizin daha geniþ çevrelere duyurulmasý ve mücadelemizin desteklenmesdir. Bizim yanýmýzda fazladan bir kiþinin olmasý bile önemli. Ziyaretiniz için teþekkürler... Ýþçi arkadaþlarýn sýk sýk “bu mücadele onur mücadelesine dönüþtü” söylemi kararlýlýklarýnýn göstergesi olmasý açýsýndan önemliydi. Bizde bu eylemin çevre fabrikalar üzerinde yaratacaðý olumlu etkilerden, iþçi sýnýfýnýn mücadele birliði aðýný örmek için bu tip eylemlerin daha geniþ çevrelerce duyulmasýnýn öneminden bahsettik. Ayrýca arkadaþlarla sürmekte olan savaþtan, Latin Amerika’daki devrimci geliþmelerden ve sermaye iktidarýnýn iþçi sýnýfýna açlýk, yoksulluk ve geleceksizlikten baþka bir þey veremeyeceði üzerine sohbet ettik. Ýþçi arkadaþlarýmýzýn yanlarýndan ayrýlýrken mücadelelerinde yalnýz olmadýklarýný tekrarladýk ve seslerini her yere ulaþtýracaðýmýzý söyledik. Bizler Y.E.M.B. Okurlarý olarak tekrar buradan, Karmez Gýda’da greve giden iþçi dostlarýmýza, tüm bu eylem sürecindeki deneyimlerini, dostluklarýný tüm içtenlikleriyle paylaþtýklarý için teþekkür ediyoruz ve buradan bir kez daha haykýrýyoruz: KARMEZ GIDA ÝÞÇÝSÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR! BÜTÜN ÝKTÝDAR EMEÐÝN OLACAK! YEMB Okurlarý / ÝZMÝR leriyle tehdit edildiklerini buna da “Siz gerekeni yapýn biz de gerekeni yaparýz” diye cevap verdiklerini söylediler. Ýþ saatinin bitmesine az bir zaman kala iþçiler tekrar bir durum deðerlendirmesi yaptýlar. Ýþçilere destek vermek için gelen DÝK’li iþçi, buradaki iþgal eyleminin çok anlamlý, kararlý bir eylem olduðunu ama içerde üretimin devam ettiðini asýl yapýlmasý gerekenin iþyerindeki üretimi durdurarak makinelere el koymak olduðunu, bu eylemin daha güçlü bir þekilde yapýlmasý gerektiðini söyledi. Bunun üzerine iþçiler aralarýnda bir kez daha iþyeri sahibiyle konuþarak geliþmeye göre hareket etmeyi kararlaþtýrarak patronu yanlarýna çaðýrdýlar. Patronla görüþmelerinde pazartesi sabah gelmelerini sorunlarýnýn o zaman çözüleceði vaadini almalarý üzerine; þimdi son kez gideceklerini ve pazartesi tekrar geleceklerini ama geldiklerinde bugünkü gibi olmayacaðýný alacaklarýný almadan iþyerinde üretim yapýlmasýna izin vermeyeceklerini söyleyerek eylemlerine son verdiler. Orada bulunduðumuz süre içerisinde iþçilerle yaptýðýmýz sohbetlerde iþçilerden çoðu zaten piyasanýn durgun olduðunu aylardýr iþ bulamadýklarýný söylediler. Ayný evi paylaþan iki genç iþçi burada yaklaþýk 2milyar alacaklarý olduðu halde evlerinin kirasýný ödeyemediklerini ev sahibi tarafýndan evden atýldýklarýný söylediler. Ýþçilere haklarýný aramak için iþyerinde çalýþtýklarý zaman neden bir þey yapmadýklarýný sorduk. Genç iþçiler bunu birkaç kez denediklerini ama iþyerindeki iþçiler arasýnda bir birlik saðlanamadýðýný iþten çýktýklarýnda bile aralarýnda ki birçok iþçinin bir þey yapmaktan çekindiklerini söylediler. Y.E.Mücadele Birliði/Ýzmir

61. Sayý / 15 Þubat-1 Mart 2006

9


Yeni Evrede

Okurlardan

Mücadele Birliði

KÖÞE BAÞLARINDA ZEHÝRLENÝYORUZ! Uyuþturucu zehirlemeye devam ediyor. Her gün sokak baþlarýnda gençlerimiz zehirleniyor. Okullarda, kahvelerde, bilardolarda, sokak baþlarýnda açýk açýk uyuþturucu, esrar gibi zehirler satýlmakta, bu olay sýradan bir hal almaktadýr. Ýlkokul sýralarýna inen uyuþturucu, “kýzým ekmek paramýz” denilerek 5 yaþýndaki çocuklara sattýrýlýyor. Ýkitelli Ekin Sanat Merkezi bünyesinde “UYUÞTURUCUYA KARÞI MÜCADELE KOMÝSYONU”, bu zehire karþý bir kampanya baþlatmýþtýr. Bu kampanya, gençlerimizi beyaz zehirden kurtarma-

yý amaçlamaktadýr. Kampanyamýza doktorlar, öðretmenler ve avukatlar destek vermektedir. Ýkitelli’deki tüm aileleri de bu kampanyaya duyarlýlýk gösterip destek vermeye çaðýrýyoruz. Bu kampanyayla ilgili doktor, öðretmen ve avukatlarýn katýlacaðý toplantýmýza, Ýkitelli’de bulunan tüm aileleri bekliyoruz. Toplantýmýz, müzik dinletisiyle son bulacaktýr. Ýkitelli Uyuþturucuya Karþý Mücadele Komisyonu TARÝH SAAT YER

: 19 Þubat 2006 Pazar : 15.00-17.00 : Ýkitelli Ekin Sanat Merkezi (Atatürk Cad. Yenice Sok. No: 3/1 Parseller Duraðý karþýsý Ýkitelli)

“Çalýþtýðým Yer Hiç Güneþ Görmüyor Adeta Bir Zindan Gibi” Ben 19 yaþýnda bir tekstil iþçisiyim. Genellikle ütücü olarak çalýþýyorum. Sabah 8’den akþam 20’ye kadar 12 saat çalýþýyorum. Sigortasýzým. Yol ve yemek parasý verilmiyor. Öðle yemeði saati dýþýnda çay molasý vb. yok. Geç kaldýðýmýzda ya da iþi hatalý yaptýðýmýzda hakarete maruz kalýyoruz. Genellikle radyoda arabesk, pop müzik çalýnýyor. Müzik konusunda itiraz eden arkadaþlar oldu. Bunun yaný sýra en önemlisi mesai ücretlerimizin ödenmemesi. Örneðin 2 saat fazla çalýþýp 22’de çýktýðýmýzda dahi ücretlerimize yansýmýyor. Kýsacasý ekstralarýmýzn üstüne yatýyorlar. Ben 12 yaþýndan beri iþçiyim. 7 yýldýr hayatýmýn her günü þöyle geçiyor. Sabah 7’de kalkýyorum. Evde kahvaltýmý yapýyorum. Bazen yürüyerek, bazen dolmuþla iþe gidiyorum. (servis yok). 8’de iþbaþý yapýyorum. Dükkanda kahvaltý yasak zaten. Ütünün baþýna geçiyorum. Yanýndakiyle dahi konuþmak yasak. Çalýþma koþullarýmýz hiç saðlýklý deðil. 12 saat boyunca ayakta duruyoruz. Sadece 1 saat öðle yemeðinde oturma hakkýmýz var. Ve çalýþtýðýmýz ütü buharý insan saðlýðýna çok zararlý, kansere yol açabiliyor. Ama bu saðlýksýz koþullarda çalýþan iþçi-

10

lerin durumu iþyeri sahibinin umurunda deðil. Bize oturmak istediðimizde bile “5 dakika iþ için önemli” diyor. 5 dakikada bir çok iþ çýkýyor çünkü. Ama kendileri bizleri mesai ücreti vermeden 2-3 saat karþýlýksýz çalýþtýrýyor. Çalýþtýðým yer hiç güneþ görmüyor. Adeta bir zindan gibi. Yazýn içerisi 60 dereceye kadar ýsýnýyor. Ve ben ütücüyüm. Diðer ütücü arkadaþlar benim yaþadýklarýmý anlayabilir. Ama bilmeyenler için açýklayayým. Hava sýcaklýðý kapalý ortamda 60 derece; adeta fýrýn gibi. Zaten bu haliyle rahatsýz ediyor. Bir de ütünün buharý eklenince ölmeden cehenneme gidiyorum. Saat 20’de iþten çýkýyorum. Akþamlarý arkadaþlarla yürüyerek gidiyoruz evlerimize. Zaten vardýðýmýzda 21 oluyor. Yemekti, çaydý diyene kadar TV karþýsýnda uyuya kalýyorum. Mesela yorgunluktan düþünmeye vakit olmuyor. Tek bir Pazar günümüz var o da dinlenmeyle geçiyor. Þimdiy”e kadar niye yaþadýðýmý hiç sorgulamamýþtým. Bazen çok varlýklý insanlarý gördüðümde kendimin niye bu durumda olduðumu düþünürdüm. Ýlk önce yurt dýþýna gidip çalýþayým dedim. Pa61. Sayý / 15 Þubat-1 Mart 2006

ra biriktirir, dönünce iyi yaþarým diye düþündüm. Ben bugüne kadar kendimi çok defa sorguladým ama elime bir sonuç geçmedi. Niye diye sorarsanýz, buna vaktim yetmiyor. Ben 12 saat çalýþýyorum, yorgunluktan hiçbir þey düþünecek halim kalmýyor ve ben ne zaman düþünmeye kalksam aklýma burjuva insanlar geliyor. Neden onlar rahatlýk içinde yaþarken ben iþçiyim diye düþünüyorum. Ama elime geçen sonuç þu oluyor. Biz bu ülkede yaþadýðýmýz sürece hiçbir hakký elde edemedik. Onun için onlarýn sahip olduklarýna ben sahip olamýyorum. Eþitlik denen bir þey yok. her zaman onlar kazanýyor, bizler kaybediyoruz. Çünkü haklarýmýzý savunamýyoruz. Neden diye sorarsanýz, olmayan hakký savunamayýz da ondan. Ben yarýn ne yapacaðým? Askere gidip geldiðimde bir yuva kurarým diye düþünüyordum. Ama artýk düþünmüyorum. Çünkü askerden geldiðimde ben iþsiz olacaðým. Bu yüzden ailemi nasýl geçindireceðim diye çok düþünüyorum. Ama Türkiye’de hayatýn nasýl olduðunu sizler de çok iyi biliyorsunuz. Bunun için ben bir iþçi olarak sizleri de birliðe çaðýrýyorum. Sorunumuz ortak, çözümümüz ortak. Genç Emekçiler Birliði Derneði’ni kurduk. Bunun için hepinizi derneðimize bekliyorum. Antep’ten Bir Ýþçi


Yeni Evrede

Eylem

Mücadele Birliði görürsün” diyerek tepkilerini dile getirdi. Hasta yakýnlarý saðlýk harcamalarýnýn aylýk kazançlarýný geçtiðini söyleyerek, “hükümet yetkilileri ve yakýnlarý özel hastaneye giderek milyarlarý bulan, halkýn cebinden çýkan parayla ücretsiz muayene oluyor. Biz de burada aldýðýmýz ücretle muayene mi olalým, geçim mi saðlayalým” dediler. Basýn metnini okuyan hastane çalýþanlarýndan Ferdane Çakýr ise; döner sermaye uygulamasýnýn ayný zamanda saðlýkta piyasalaþtýrmanýn, kamu saðlýk sistemini çökertmenin aracý olduðunu belirterek: “Döner sermaye gelirinin yaklaþýk %7080’i SSK, Bað-Kur, Emekli Sandýðý gibi Sosyal Güvenlik kuruluþlarýndan oluþmaktadýr. Saðlýk sistemini döner sermaye ile yürütmeye çalýþan zihniyetin bakanlarý, bütçe görüþmeleri sýrasýnda Kamu Saðlýk Kuruluþlarýnýn Sosyal Güvenlik Kuruluþlarýndan 31 Aralýk 2005 tarihine kadar 3.5 milyar YTL olan alacaðýnýn silinmesi üzerine birbirine düþtü. 5437 sayýlý 2006 yýlý Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 31. maddesi c bendi ile Kamu Saðlýk Kuruluþlarýnýn alacaklarýnýn silinmesi üzerine, hastaneler borç yükü altýnda icra ile karþý karþýya kaldý. Bir çok hastanede çalýþanlara döner ser-

IK L Ð A S R A D A K T N E A M R Z Ý A H P R A D A K N A R PA

Saðlýk emekçileri döner sermaye ücretlerinin 5 aydýr ödenmemesi üzerine 2 Þubat saat 12’00’da, Taksim Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi Personel Giriþi önünde basýn açýklamasý yaparak, topladýklarý imzalý dilekçeleri Saðlýk Bakanlýðý’na sunulmak üzere hastane Baþhekimliði’ne býraktý. SES Þiþli Þube’sinin düzenlediði basýn açýklamasýna hastanede yatmakta olan hastalarýn çok sayýda yakýnýda katýlarak uygulanan sistemden dolayý “paran varsa saðlýk hizmeti

“Nerde Bir Eylem Haberi Duysam Seviniyorum Ýnsanlarýmýz Derin Uykudan Uyanýyor Diye” Merhaba yürekli insanlar. Sizleri tanýmasam da hangi þartlar altýnda çalýþtýðýnýzý çok iyi biliyorum. Kan emici asalak patron kazandýkça hýrslanýyor. Sadece kazanmak onun dünyasý. Kar üstüne kar ettikçe tüm insanlýðýný yitiriyor. Verdiðiniz mücadelede yanýnýzda olmak isterdim. Çünkü ben de iþçiyim. Her gün defalarca sömürülüyorum. 6 yýldan beri bir gýda fabrikasýnda çalýþýyorum. 3,5 yýl taþeronda çalýþtým. Daha sonra bizi kadroya aldýlar. Çalýþtýðým iþyeri yurtdýþýna ihracat yapýyor. Bizi kendi istekleriyle deðil, ÝSO Belgesi aldýklarý için yurtdýþýndan gelen denetimcilere göstermelik kadroya aldýlar. Fakat hep ayný ücrete çalýþýyoruz. Sipariþ gelir 12 saat çalýþýrýz, mesai parasý yok. Gecenin dördünde iþ baþý yaparýz. 13-14 sat çalýþýrýz. Yazlarý akþam 8 sabah 8, haftanýn 7 günü üç ay devam eder.

O kadar çalýþýrýz ki insanlýktan çýkarýz evlerimizi sadece otel olarak kullanýrýz. Ama yine de asalak patrona yaranamayýz. Ben iþe girdiðim sene oradaki eski iþçiler sendika getirmiþler, tüm sendikacýlar aynýdýr, hepsi de patronun uþaklarýdýr. Biz iþçiler çalýþýrýz, onlar kazanýr. Bu hep böyledir. Çalýþan biz, aþaðýlanan yine biz, aç kalan hep biz. Hep çalýþýrýz. Sabahlarý evden çýkarken kaçarak çýkarýz; ya çocuklar harçlýk isterse? Hep çalýþýrýz ama istediðimiz gibi yaþayamayýz. Oysa kan emicilerin çocuklarý özel okullarda, Amerikalarda okur, yatlarda, katlarda yaþarlar. Onlar için her þey güllük gülistanlýktýr. Bizler de halk pazarlarýnda hangi yiyecek ucuzsa onu almaya çalýþýrýz, evde tencereyi kaynatabilmek için. Hey iþçi kardeþlerim! Orada, yanýnýzda olmasam da yüreðim sizinle. Mücadeleniz

61. Sayý / 15 Þubat-1 Mart 2006

maye daðýtýlmazken, çoðu hastanede depolar boþalmýþ, yakýt alýnamadýðýndan dolayý kalorifer yanmamakta, yemek çýkarmakta zorlanmaktadýr. ... Kamu saðlýk kuruluþlarýna ve özellikle koruyucu saðlýk hizmetlerine yatýrýmsýzlýðýn sonucu, son günlerde kuþ gribi vakalarýnda insanlarýmýzýn ölümüyle karþýmýza çýkmýþtýr. En son olarak, Van’da Fatma Özcan parasýzlýktan dolayý saðlýk kuruluþuna geç baþvurmuþ ve saðlýkta ticarileþtirmenin bedelini yaþamýyla ödemek durumuna býrakýlmýþtýr” dedi. Hastanelerin iþletmeye dönüþtürülmesi, Aile hekimliði ve Genel Saðlýk Sigortasýndan oluþan “Saðlýkta Dönüþüm Projesi”nin gerçekte tamamlanmadan iflas ettiðinin altýný çizen Çakýr; “toplum saðlýðý kolera, þarbon, Kýrým-Kongo ateþi ve en son kuþ gribi gibi salgýn hastalýklarla tehdit altýndadýr. Personel açýðý, saðlýkta eþitsizlikler doruða çýkmýþ, saðlýk emekçilerinin ekonomik, özlük haklarý her geçen gün gerilemiþ, ücret adaletsizliði derinleþerek, çalýþma koþullarý aðýrlaþmýþtýr. ...Hedefi, saðlýk alanýný özelleþtirmek, piyasalaþtýrmak olan “Saðlýkta Dönüþüm Programý”yla sürekli özel sektöre kaynak aktarýlmakta, kamu kaynaklarý talan edilmektedir. Ancak zor þartlar altýnda döner sermayeden yapýlan katkýlarla yaþamaya çalýþan saðlýk çalýþanlarýnýn ise 3 kuruþluk gelirine göz dikilmektedir” ifadesini kullandý. Açýklama sýrasýnda sýk sýk “Ýnsanca Yaþamak Ýstiyoruz”, “Saðlýkta Ticaret Olmaz”, “Herkese Eþit Ücretsiz Saðlýk”, “Sefalete Teslim Olmayacaðýz”, “Hastaneler Halkýndýr Satýlamaz” þeklinde sloganlar atýldý. Daha sonra imzalý dilekçeleri, Saðlýk Bakanlýðý’na iletmek üzere Baþhekimlik’e býrakýlarak eylem sona erdirildi. mücadelemdir. Hiçbir þey sizleri yýldýrmasýn, önünüzde zor fakat zor olduðu kadar da onurlu bir mücadele var. Ýnsan gibi yaþamak için tek yapmamýz gereken kenetlenmek, örgütlenmek. Ben hem bir anneyim hem de bir iþçi. Çocuklarýmý öpüp okþayamýyorum ya benden bir þey isterlerse diye… Ýnanýn yüreðim yanýyor. Çünkü alým gücüm yok, var desem sizler inanýr mýsýnýz? Nerede bir eylem haberi duysam seviniyorum, insanlarýmýz derin uykudan uyanýyor diye. Hep beraber mücadele edip emeðimize sahip çýkmalýyýz. Emek halkýndýr, halký halk yönetmeli. Haklý ve onurlu kavganýzda zafer umuduyla umutla kalýn. ZAFER SAVAÞAN ÝÞÇÝLERÝN OLACAK! FABRÝKALAR TARLALAR SÝYASÝ ÝKTÝDAR HER ÞEY EMEÐÝN OLACAK! Leninist Bir Kadýn Ýþçi/ Ýzmir

11


Yeni Evrede

Gündem

Mücadele Birliði

YENÝ EVREDE SOSY “C

ehenneme kadar git”. Venezüella Devlet Baþkaný Hugo Chavez, DSF için dünyanýn dörtbir yanýndan gelmiþ onbinden fazla kalabalýða seslenirken Ýngiliz Baþbakaný Tony Blair’e iþte böyle diyordu. Hugo Chavez’i burjuva diplomasisinin ikiyüzlü nezaket kurallarýný elinin tersiyle itip böyle konuþmaya zorlayan þey emperyalist saldýrganlýðýn bizzat kendisiydi. Emperyalist saldýrganlarla burjuva diplomasisinin ikiyüzlü nezaket kurallarýyla deðil iþte böyle açýk açýk ve halklarýn benimseyeceði bir dille konuþulmalýydý. Emperyalistlerle yürütülen bütün iliþkilerin deneyimi kanýtlamýþtýr ki, alttan alan bir üslupla yürütülecek iliþkiler emperyalistleri cesaretlendirmekten, emperyalist saldýrganlýðý azdýrmaktan baþka bir iþe yaramýyor. Dünya halklarýna karþý bir dünya savaþý baþlatmýþ olan emperyalistler saldýrganlýklarýný sadece Ortadoðu ile sýnýrlamýþ deðiller. Þimdilik savaþýn aðýrlýk merkezi Ortadoðu olsa da gerçekte bütün dünya savaþ alanýdýr. Ýran ve Suriye’nin hedef tahtasý olarak öne çýktýklarý bu günlerde emperyalistler, özellikle de ABD ve Britanya emperyalistleri Latin halklarýna karþý kanlý bir savaþý alttan alta hazýrlýyorlar. Hugo Chavez, emperyalistleri tarihlerinde hiç alýþýk olmadýklarý bir dille tersler ve aþaðýlarken ülkesine ve kendisine yönelik emperyalist saldýrý planlarýnýn somut bilgisine sahipti.Ama buna raðmen karamsar ve umutsuz deðil. Milyonlarca emekçiyi temsil eden onbin kiþinin karþýsýnda konuþurken sosyal reformistlerin asla sahip olmadýklarý umut ve cesaretle emperyalistlere þöyle diyordu: ‘Teknolojiniz, paranýz ve ne kadar gücünüz olursa olsun bize asla gücünüz yetmeyecek... Latin Amerika’da sol size en büyük yenilgiyi yaþatacak! Umutlu olmak için her geçen gün nedenler artýyor. Dünya dengesi

12

deðiþiyor. Biz, daha iyi bir dünya isteyenler, biz devrim bayraðýný yükseltenler, artýk hücumdayýz. Siz geriliyorsunuz’ Evet, dünya proletaryasý, emek cephesi artýk saldýrýda, emperyalist-kapitalist sistem ise savunmada. Aslýnda bu olgu tarihsel anlamda yüzyýldan beri var. Lenin çaðýmýzýn kapitalizmden sosyalizme geçiþ ve proleter devrimler çaðý olduðunu ilan edeli yüzyýldan fazla bir zaman oldu. 90’lý yýllarýn baþýnda sosyalist ülkelerin yaþadýklarý geri düþüþ bu tarihsel gerçeði deðiþtirmedi. Emperyalist-kapitalist sistem tarihsel olarak aþýlma noktasýna gelmiþti ve Büyük Ekim Devrimi bu sistemdeki ilk büyük gediði açarak yeni çaðý baþlatmýþ oldu. 90’lý yýllarýn baþýnda yaþananlar, emperyalist propagandanýn da büyük etkisiyle, sosyalizme bir çýrpýda geçileceðini sananlarda büyük bir hayal kýrýklýðý yarattý.Sanýldý ki sosyalizm bir düþten ibaretti ve kapitalizmin ebedi olduðu ortaya çýkmýþtý. Emperyalist propaganda bu hayal kýrýklýðý üzerine çullandý ve geriye düþenleri uçuruma yuvarladý. Oysa yaþanan geçici bir durumdan baþka bir þey deðildi. Kapitalizmden sosyalizme geçiþ bütün bir çaðý kapsayacaktý ve bu uzun çað içinde geriye düþüþler,duraksamalar, ileriye atýlmalar kaçýnýlmazdý. Týpký feodalizmden kapitalizme geçiþin birkaç yüzyýlý kapsamasý gibi kapitalizmden sosyalizme geçiþ de bütün bir çaðý kapsayacak. Ancak, koca bir çaðýn içinde ortaya çýkmasý kaçýnýlmaz sarsýntýlar ve çalkantýlar içinde bir þey kesin olacak: Ýnsanlýðýn daha üst bir toplum olarak sosyalizme doðru yürüyüþü hiç bir güç tarafýndan engellenemeyecek. Büyük Ekim Sosyalist Devrimi, emperyalist-kapitalist surlarda ilk büyük gedik, insanlýðýn sosyalizme doðru yürüyüþünün ilk büyük adýmý olarak bu 61. Sayý / 15 Þubat-1 Mart 2006

çaðý baþlattý. Peki o günden bu güne deðiþen ne oldu? Kýsaca söylersek: Kapitalizmden sosyalizme geçiþ çaðý tarihsel olarak baþlamasýna raðmen kapitalizm 20. yüzyýlýn baþýnda henüz tüm geliþme olanaklarýný yitirmiþ, geliþmesinin sýnýrlarýna gelmiþ deðildi. Bu noktaya ancak yüzyýlýn sonunda gelebildi ve çöküþ evresine girdi. Artýk bu, kapitalizmin sýçramalý çöküþ süreciydi. 20.yüzyýlýn sonlarýna doðru, yani emperyalistlerin sosyalist ülkelerdeki düþüþü göstererek sonsuzluklarýný ilan ettikleri dönemde, kapitalizmin sýçramalý çöküþ süreci baþlamýþtý. Leninist Parti, içine girilen bu dönemin insanlýk tarihinde bir “Yeni Evre” olduðunu zamanýnda tespit etti. Kendi varlýk nedenini bir temele dayandýrmak amacýyla 21. yüzyýlý ‘Ayaklanmalar Yüzyýlý’ olarak ilan eden NATO, farklý amaçla da olsa bir gerçeðe iþaret etmiþti. 21. yüzyýl bir toplumsal devrimler çaðý olacaktýr ve bütün ülkelerin proletaryasý, emekçi halklarý, uluslarý toplumsal devrimler sürecine katýlacaklardýr. Bu süreç emperyalizmin bütün tarihsel, siyasal ve ekonomik geliþmesi tarafýndan hazýrlanmýþtýr ve bu nedenle insanlýðýn önünde baþka bir seçenek kalmamýþtýr. DSF toplantýsýnda onbin kiþiye seslenen Hugo Chavez Marx ve Rosa Luxemburg’a atýfta bulunarak “Onlarýn da dediði gibi iki seçenek var, ya sosyalizm ya ölüm. Bu yüzyýlýn belirleyici bir mücadeleye sahne olacaðýna inanýyorum. Bu yüzyýlda ya biz kapitalizmi yok edeceðiz ya da kapitalizm tüm insanlýðý ve gezegenimizi yok edecek” derken iþte bu tarihsel geliþmeye ve gerçeðe iþaret etmiþ oluyordu. 21. yüzyýl, komünizmle kapitalizm arasýnda belirleyici bir mücadeleye sahne olacaktýr. Bu gerçeðin bilincinde olan emperyalistler, bu belirleyici savaþý kazanmak için bütün güçlerini harekete geçirmiþ durumdalar. Ýþte bu ne-


Yeni Evrede

Gündem

Mücadele Birliði

YALÝZMÝN HÜCUMU denle çaðýmýzýn bu temel gerçeði, bu belirleyici olgusu anlaþýlmadan hiç bir toplumsal geliþme temel ve bilimsel yönleriyle açýklanamaz. ABD emperyalizminin baþlatmýþ olduðu ‘dünya savaþý’, bu savaþýn bir parçasý olarak hazýrlanmakta olan Ýran savaþý, ‘karikatür savaþlarý’ vb. sayýsýz temel toplumsal olgu ancak çaðýmýzýn bu temel gerçeði etrafýnda gerçek açýklamalarýný bulabilirler. Karikatür Savaþlarý Danimarkalý gazete Jyllands Posten, Hazreti Muhammedin karikatürlerini yayýnladýðýnda çok az kiþi bunun milyonlarca insaný sokaklara dökecek bir geliþmenin iþaret fiþeði olduðunu fark etmiþti. Ýlk tepkiler gelmeye baþladýðýnda gazetenin yayýnýný savunan Danimarka Hükümeti bunu “düþünce özgürlüðü” ile açýklamaya çalýþtý. Oysa burjuva çýkarlar söz konusu olduðunda, özellikle de Avrupa burjuvazisi için, en sýradan özgürlüklerin dahi rafa kaldýrýldýðý biliniyor. Dahasý, Avrupa basýný ve diðer kurumlarý en sýradan burjuva çýkarlarýn bile gönüllü ve baðnaz koruyucusudur. Demek ki, “düþünce özgürlüðü” onlar için bir kýlýftan ibaretti. Daha dikkat çekici olan ise, tepkiler arttýkça emperyalist hükümetlerin gazetelerin yayýnýný savunmalarý ve baþka gazetelerin karikatürleri yayýnlamalarý oldu. Yangýna körükle gittikleri ve bunun son derece bilinçli-planlý bir hareket olduðu apaçýk ortaya çýkmýþtý artýk. Milyonlarca insan sokaklara döküldü, elçilik binalarý yakýldý, çatýþmalarda insanlar öldü ama bu “sýradan” görünen yayýn için bir emperyalist hükümet bile geri adým atmaya yanaþmadý. Demek ki orta yerde arkasýnda emperyalist hükümetlerin de olduðu bir kararlýlýk vardý. Yapýlan yayýnlarýn son derece bilinçli, kýþkýrtma amaçlý bir planýn parçasý olduðu haftalar sonra ortaya çýk-

maya baþladý. Örneðin, Alman yazar Günter Grass þöyle diyordu: “Karikatürler, Danimarkalý aþýrý saðcý bir gazetenin bilinçli ve planlý provokasyonuydu. Gazeteyi yapanlar Allah’ýn ya da Hz. Muhammed’in resminin yayýnlanmasýnýn yasak olduðunu biliyorlardý. Bunu bile bile yayýnladýlar, çünkü aþýrý saðcý ve yabancý düþmanýlar” Bu sözler doðru ama eksik. Bu provokasyonun arkasýnda emperyalist güç ve kurumlarýn olduðunu da eklemek gerek. Bizim bu tespitimiz daha sonra ortaya çýkan gazete haberleriyle doðrulanmýþtýr. Ýþte bir örnek: “Danimarka’nýn saðcý gazetesi Jyllands-Posten’ýn kültür editörü Flemming Rose’un Irak iþgali de dahil ABD dýþ politikalarýnýn planlayýcýlarýndan biri olarak bilinen PNAC’ýn önde gelen isimlerinden Daniel Pipes ile iliþkisi bulunduðu anlaþýldý.” Bu Pipes denilen adamýn marifetleri ise gazete haberinde þöyle sýralanýyor: “ABD yönetiminden pek çok ismin üye olduðu PNAC, Irak’ýn iþgal edilmesini ilk öneren örgütlerden biriydi. PNAC ayrýca, ‘Ýslam dünyasýna karþý küresel bir savaþ baþlatýlmasý’ için ‘Pearl Harbor tarzý bir olayýn gerekli olduðunu’, 11 Eylül saldýrýlarýndan çok önce ilan etmiþti.” Peki amaç ne? Emperyalistler bu provokasyonla bir taþla birkaç kuþ vurmak istemiþlerdir. Onlar her þeyden önce ve asýl olarak dünya emekçi halklarýnda emperyalizme ve kapitalizme karþý biriken öfkeyi emek-sermaye ekseninden halklarýn din temelinde boðazlaþtýðý “medeniyetler çatýþmasý” dedikleri bir zemine çekmeye çalýþýyorlar. Nitekim islami gericilik bunu kullanmaya baþlamýþ, Ýran mollalarý ise iþi anti-semitik boyuta çekmek için kollarý sývamýþtýr. Kýsacasý, bu emperyalist provokasyonun meyvelerini islami gericilik toplamaya baþladý bile. Devletler, hükümetler ve örgütler düzeyinde 61. Sayý / 15 Þubat-1 Mart 2006

islami gericilik kitleleri arkasýna almak için bu provokasyonu sonuna kadar kullanmaya çalýþýyor. Demek ki, bu provokasyon islami gericiliðe Avrupa gericiliði tarafýndan altýn tepside sunulmuþ bir olanaktýr. Avrupa gericiliði için önemli olan toplumsal devrimin, komünizmin güç kaybetmesidir ve halklarýn din temelinde boðazlaþmasý toplumsal devrimin güç yitirmesinden baþka anlama gelmez. Emperyalist gericilik için önemli olan da budur iþte. Çünkü komünizmle kapitalizm arasýnda belirleyici savaþlarýn gündeme geldiði koþullarda emperyalistler için toplumsal devrimin güç kaybetmesi, kitleleri hangi gericiliðin kazandýðýndan çok daha önemli bir konudur. Elbette emperyalistlerin bu provokasyonla amaçladýklarý hedefler bununla sýnýrlý deðildir. Ekonomik bunalýmdan ve iþsizlikten bunalmýþ Avrupalý emperyalistler bu provokasyonla kýþkýrtýlmýþ kitlelerin eylemlerini, bütün toplum üzerinde her türlü baský ve terörü artýrmak ve geniþ bir göçmen nüfusu dini baskýdan bunaltarak geri göçe zorlamak için kullanacaktýr. Emperyalist kurumlarýn komünizmi ‘insanlýk suçu’ ilan ettikleri bir sýrada faþistlere artan bir destek ve hoþgörüyle yaklaþýlmasý ile bu provokasyonun ayný zamana denk gelmesi rastlantý deðildir. Bütün bu somut olgular, ancak kapitalizmin sýçramalý çöküþü ve toplumsal devrimlerle ifadesini bulan “Yeni Evre”de emperyalistlerin bütün güç ve yeteneklerini sosyalizme karþý harekete geçirmiþ olmalarýyla gerçek açýklamalarýný bulabilirler. Fakat ne yaparlarsa yapsýnlar, emperyalistler kapitalizmin sýçramalý çöküþ sürecini artýk durduramazlar. Tekrar etmekte yarar var: “Biz daha iyi bir dünya isteyenler, biz devrim bayraðýný yükseltenler, artýk hücumdayýz. Siz geriliyorsunuz.”

13


Yeni Evrede

DETAK

Mücadele Birliði

Zindanlarý Yýkacak

ZAFERÝ BÝZ KAZANACAÐIZ! ÖLÜM ORUCU SÜRÜYOR Serpil Cabadan Ölüm Orucu Eylemi’nin 235. Gününde 30 Ocak 2006 Sevgili yoldaþ, Dýþarýda þu an mis gibi güneþli bir kýþ havasý var. (Pardon, misliðini geri alýyorum. Ring araçlarýnýn o iðrenç kokusu gelmeye baþladý, hemen þu pencereyi kapatsam iyi olacak). Yani o güzelim havanýn tadýyla baþlanmýþ cümlemi mahvettiler… Hareketli bir yýldan çýkýp, hareketli bir yýla girdik. Bu seferki epey kanlý-kavgalý geçeceðe benzer… Yani insan þöyle bir olasýlýklarý düþününce; hazýrlýklar, yapýlacak iþler, gidilmesi-ulaþýlmasý gereken emekçiler… iþ çok ama tüm bunlar da dahil olmak üzere þöyle bir düþünce içinde kabaran sevinç ve umut, yüzüne yayýlýyor insanýn… evet, ne kadar çok iþ, sorun varsa da, devrimin o sevinci ve umudu ile iþlere daha bir sarýlabilmeli de insan. Bak o zaman türküler ve baharlý seslerimiz nasýl çýkýyor. “Aþk olsun, öyle deðil mi?” dediðini duyar gibiyim. Elbette öyle hewalim! Aksini iddia etmedim ki… Aþaðýdan tv’nin sesi geliyor, sabah haberleri… bazen inip ben de izliyorum, bazen elimde içeceðimle ranzamýn önündeki pencereden dýþarýya bakarken haberleri dinliyor, düþünüyor, düþlüyorum. Bazen de böyle ya mektup yazýyorum ya da kitap, dergi okuyorum, arada bir gelen seslere kulak kabartýyorum, týpký þimdi olduðu gibi... Sevgili yoldaþ, söylenecek þey çok. Ama þimdi ben, bütün

düþünceleri toparlayýp bir düzende ilerleyecek durumda deðilim. Daðýldý kafam… ama istersen bu bir giriþ olsun. Sen de söyle bir þeyler, ben de bir dahakine devam etmeye çalýþayým. Ama þunu ekleyeyim, geçici devrim hükümetinden ilk konuþtuðumuz yýllarda bile bu kadar heyecanlanmamýþtým. Belki de o zaman da bu politikamýz devrimi çok canlý hissetmeme neden olmuþtu. Yani kuru yanlarýný deðil, pratik-canlý yanlarýný konuþalým, düþleyelim. Artýk bitti mektup. Kendine çok iyi bak. Mahkemelerde öyle canlý, neþeli görüyorum ki seni, içimden sana sýmsýký sarýlmak geliyor. Bir gün bunu yapacaðým haberin olsun. (…) Hepinizi öptüm, öptüm de doyamadým. Hepinizi sevdim, sevdim de yaþadým. Hepinizi özledim, özledim de doldum… Sýmsýký kucaklýyorum, daima sizinleyim, daima benimlesiniz. Serpil NOT: Söylemeden gidersem içimde kalýr… kalmasýn. Yoldaþlar, bu iþi baþaracak olan biziz. Kendimize ve emekçi halklara inanýyor, güveniyorum. Ve bu duygu her an benimle… Aðrýlarýmý hafifleten, sizleri yakýnlaþtýran… Ýþte bu duygularla-ve anlatmayý baþaramayacaðým daha nice þeyle- diyorum. Sizinleyim, benimlesiniz… Daima partimizle, ileriye… Hepinizi çok seviyorum Serpil

DAS KAPÝTAL’E YASAK

ra’da yapýlan bir sergide, geçmiþte yasaklanan kitaplarýn sergilendiðini, bu sergide Kapital’in de yer aldýðýný, ama bu serginin bundan, “utanýlacak bir geçmiþ” olarak bahsettiðini söyledi. Oysa Kapital 2’nin Baki YAÞ’a verilmesinin bu durumun hala sürdüðünü gösterdiðini vurguladý. F tipi cezaevlerinde tutsaklara yönelik bu türden uygulamalarýn devam ettiðini belirten Avukat Eylem ERKASLAN, daha önce, yine müvekkili Baki YAÞ’a dýþarýdan gönderilmiþ internetten alýnmýþ Ýngilizce metinlerin Baki YAÞ’a verilmediði, ancak çevirisinin yapýlarak verilebileceðinin söylendiðini aktardý. Eylem ERKASLAN, müvekkilinin çeviri parasýný ödemediði için bu metinleri hala alamadýðýný ekledi. Yine Baki YAÞ’ýn Bolu F Tipi’ne gitti gideli kendisine posta yoluyla gönderilen ve toplatmasý vb olmayan Mücadele Birliði dergilerini alamadýðýný vurguladý. Tutsaklarýn bu þekilde okuma ve dünyadaki geliþmeleri takip etme haklarýnýn elinden alýndýðýný belirten Eylem ERKASLAN, son çýkarýlan Ceza Ýnfaz Kanunuyla, tutsaklarýn avukatlarýyla görüþmesinin engellendiðini, görüþme yerinde üçüncü þahýslarýn bulundurulmasý suretiyle, savunmanýn gizliliði ilkesinin ihlal edildiðini belirtti. Kapital kitabýný yayýnlamýþ olan Sol Yayýnlarý’nýn sahibi, yayýmcý-yazar Muzaffer Ýlhan Erdost da yaptýðý açýklamayla, Kapital’in, ne yayýmlandýðý zaman ne de aradan geçen 41 yýllýk süre içerisinde tek bir kez olsun soruþturma konusu olmadýðýný belirtti.

Karl Marks’ýn ömrünü adadýðý ünlü eseri Kapital, yasaklý olduðu gerekçesiyle Bolu F Tipi’ne alýnmýyor. Bolu F tipi Cezaevi yetkilileri, tutsak Baki Yaþ’a getirilen kitaplar arasýnda bulunan Marx’ýn Kapital adlý eserini “yasaklanmýþ kitaplar” listesinde bulunduðu için cezaevine almadý. Dayanak olarak, 1992 yýlýnda düzenlenmiþ bir liste gösteren askeri yetkili, kitabýn “komünizm propagandasý yaptýðý” gerekçesiyle yasaklanmýþ olduðunu ve bu nedenle cezaevine alýnamayacaðýný belirtti. Bu yasaða dair kendisine bir belge verilmesini isteyen görüþçüye de böyle bir belge verilecekse, kendisinin de “cezaevine yasaklanmýþ yayýn sokmak”tan savcýlýða sevkedileceði ve hakkýnda hukuki iþlem yapýlacaðýný söylediler. Uygulamaya tepki gösteren tutsak avukatý Eylem ERKASLAN ise basýna yaptýðý açýklamada Kapital’in 2.cildinin müvekkiline verilmemesinin tamamen keyfi bir uygulama olduðunu, ayný kitabýn daha önce diðer F Tipi cezaevlerine de götürülmüþ ve içeri alýnmýþ olduðunu söyledi. Kapital’in yasaklý olup olmadýðýna o anda orada bulunan askeri yetkilinin karar veremeyeceðini belirten Eylem ERKASLAN, Anka-

DETAK’a ulaþmak için e-mail adresi: detakistanbul@yahoo.com

14

61. Sayý / 15 Þubat-1 Mart 2006


Yeni Evrede

Zindanlar

Mücadele Birliði

Ölüm Orucu Savaþçýsý Fatma Koyupýnar Zorla Müdahale Ýþkencesiyle Karþý Karþýya 9 Mayýs 2005 günü, Fidan Kalþen Ölüm Orucu Ekibi’nde Ölüm Orucu eylemine baþlamýþ olan Fatma Koyupýnar, eyleminin 276. günü olan 8 Þubat günü öðle saatlerinde Gebze zindanýndaki hücresinden zorla koparýlýp alýnarak Gebze Devlet Hastanesine götürüldü. Fatma Koyupýnar’ýn zorla kaçýrýlmasýna iliþkin 8 Þubat günü yazýlý bir açýklama yapan TAYAD’lý Aileler, daha geçtiðimiz ay Sincan 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde Ölüm Orucu eyleminde olan Serdar Demirel’in de zorla kaçýrýldýðýný ve hastanede zorla müdahale iþkencesine maruz kaldýðýný söylediler. Serdar Demirel’in zorla müdahaleden kaynaklý kalp krizi geçirerek ölümsüzleþtiðini belirten TAYAD’lý Aileler, bugün ayný þeyin Ölüm Orucu savaþçýsý

Fatma Koyupýnar’a da yapýlmak istendiðini dile getirdiler. Devletin 6. yýlýnda süren büyük direniþi, 121 ölümü, yüzlerce sakatlanmayý yok saymaya çalýþtýðý gibi, zorla müdahale iþkencesiyle de tutsaklara teslimiyeti dayattýðýný ve F tiplerinin karanlýk hücreleri ile teslim alamadýðý tutsaklarý yýllardýr Nazi yöntemlerine baþvurarak teslim almaya çalýþtýðýný söyleyen TAYAD’lý Aileler, “Fatma Koyupýnar’ýn zorla hastaneye kaçýrýlmasýndan ve yaþamýndan baþta AKP iktidarý olmak üzere tecrite destek verenler sorumlu olacaktýr” dediler.

“ZULME BOYUN EÐMEYECEÐÝZ”

F Tipi Zindanlarda Yasaklarýn Arkasý Kesilmiyor!

Kokuþmuþ sistem her zaman olduðu gibi gerçek yüzünü bir daha gösterdi. Bu yüzdendir ki, nice güzel insanlarýmýz hep susturulmak istendi. Çýkarlarý uðruna her türlü pisliði yapan katil sürüsü, yýllarca insanlarý yakýp yýkýp, gencecik insanlarý kurþuna dizerek egemenliklerini sürdürmeye çalýþanlar, döktükleri kanda boðulacaklar. Maraþ’ta yapýlan katliam, Sivas’ta yakýlan insanlar, 19 Aralýk katliamý… Ülkelerimizin her yerinde yapýlan soykýrýmlar... kardeþi kardeþe düþman eden kokuþmuþ sistem ne yapsa da nafile, insanlýðý ne kadar sindirmeye çalýþsa da nafile, kendi bedenlerini tereddütsüzce Ölüm Orucu’na yatýran canlarýmýz, onurlu bir yaþam için kendini feda eden Aysunlarýmýz, Muratlarýmýz, Sibellerimiz ve binlerce Serpilimiz... Bizlere gösterdikleri insanlýk yolunda verdikleri mücadele devam edecek. Bir Remzi yoldaþ onbinlerce Remzi olarak hesap soracak katil devlete. Faþist devletin tv’lerini açýp baktýðýmýzda insanýn midesi bulanýyor. Mafya dizileri, üç günlük sevgiler, her þey yapmacýk, kokuþmuþ. Sevdamýza yapýlan iþkence tabiki canýmýzý yakýyor. O çanak yalayýcýlar Leninistlerimize çamur atarak, kuyruk acýlarýný azaltmaya çalýþýyor. Leninistlerimize atýlan her taþ geriye tepecek. Ayrý illerde de olsak Hiçbir zulme boyun eðmeyeceðiz. Güzel günlere hep beraber, YOLDAÞÇA...

Kandýra F tipi zindanýnda bulunan devrimci tutsaklar, 19 Aralýk 2000 yýlýnda 20 zindanda eþ zamanlý gerçekleþtirilen katliamý ve 12 Aralýk 2005 tarihinde Aksaray-Yusufpaþa duraðýndan güpegündüz polis tarafýndan kaçýrýlarak tecavüze uðrayan Sevda Aydýn’a yapýlan saldýrýyý protesto etmek için 19-23 Aralýk tarihlerinde beþ günlük açlýk grevi gerçekleþtirdiler. TKEP/L davasý tutsaklarý M.Reþat Güvenilir ve Hüseyin Durmaz açlýk grevi yaptýklarý için bir aylýk kapalý görüþ cezasý aldýlar.

HEPÝMÝZ BÝRER SEVDAYIZ! SEVDA AYDIN YALNIZ DEÐÝLDÝR! DEVRÝM YOLUNDA LENÝNÝST SAFLARA! Leninist Kadýn Bir Ýþçi / Ýzmir

FATMA KOYUPINAR YALNIZ DEÐÝLDÝR! ÖLÜM ORUCU SÜRÜYOR SÜRECEK ZAFERE KADAR!

SEVDA AYDIN YALNIZ DEÐÝLDÝR! Sevda Aydýn’ýn polis tarafýndan kaçýrýlarak tecavüze uðramasýný protesto etmek için, 5 Ocak günü ÝHD Kayseri Þubesi’nde BDSP ve EKB bir basýn açýklamasý yaptýlar. Düzenlenen basýn açýklamasýnda Sevda Aydýn’a yapýlan bu saldýrýnýn aslýnda tüm devrimcilere dönük olduðu, bu saldýrýnýn ortak mücadeleyle püskürtülebileceði vurgulandý. Ayrýca Ýþçi Kültür Evi Kadýn Komisyonu, bu konuya yönelik bir bildiri daðýttý. Bunun arkasýndan hazýrladýðý kartlarý iþçi ve emekçilere yazdýran Ýþçi Kültürevi, bu dayanýþma kartlarýný Sevda Aydýn’a ulaþmasý için Ýkitelli Ekin Sanat Merkezi’ne postaladý. DEVRÝMCÝ SANAT ENGELLENEMEZ!

61. Sayý / 15 Þubat-1 Mart 2006

15


Yeni Evrede

TEKEL

Mücadele Birliði

TEKEL ÝÞÇÝSÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR Ýþçiler, Emekçiler, Arkadaþlar, Ýþbirlikçi tekelci sermeye ve onun iç savaþ hükümetleri, “topyekün savaþ” politikasýna baðlý olarak iþçi sýnýfýmýza, emekçilere, öðrenci gençliðe, Kürt halkýna karþý kesintisiz bir savaþ sürdürüyorlar. Amaçlarý, ileri olan ne varsa ezmek, bugünkü özel mülkiyet sistemini korumak ve muhafaza etmek, toplumsal mülkiyet sistemine geçiþi saðlayacak bir devrimi engellemektir. Çünkü bugünkü toplumsal sistem, onlara servet ve özgürlük saðlarken, bizlere sefalet, yýkým ve kölelik getiriyor… Ýþçiler, Emekçiler, Adana Tekel Fabrikasý, özelleþtirme politikalarýnýn bir sonucu olarak kapatýldý. Adana Tekel iþçilerinin buna yanýtý, fabrikayý kendi denetimlerine almak oldu. Adana Tekel iþçileri, fabrikalarýnýn açýlmasý için bir ayý aþkýn zamandýr direngen bir mücadele sürdürüyor. Sýnýf kardeþlerinden ve diðer toplumsal emek güçlerinden destek ve dayanýþma bekliyor. Fabrikayý terk etmiyor. Sermaye sýnýfýnýn iç savaþ hükümetleri, “özelleþtirme”yi bir devlet politikasý olarak uyguluyorlar. Bu nedenle, gelen gideni aratmýyor. Birinin diðerinden farký kalmýyor. Onlar, topyekün savaþ diyerek ulusal ve uluslararasý tüm güçlerini birleþtirerek saldýrýyorlar. Amaçlarý, demokratik halk iktidarýna ve sosyalizme geçiþi engellemek. TEKEL Ýþçileri, Arkadaþlar, Sermaye sýnýfýnýn iç savaþ hükümetleri, iç savaþýn bütün biçimlerine baþvururken, yalnýz kalmýyorlar. Burjuva sendikacýlarýný bir ittifak gücü olarak yanlarýna alarak saldýrýyorlar. Bizlerin içinden çýkan, ama neredeyse bakan maaþlarýna eþ maaþlarýyla artýk burjuva konumda olan iþbirlikçi sarý sendikacýlar, bizleri arkamýzdan hançerleyen hainler durumundadýr. Onlar deðil mi bizlerin alýnteri olan trilyonlarý at yarýþlarýnda, kumarhanelerde, batakhanelerde yiyenler. Onlardan daha ne bekleyebiliriz? Artýk onlarýn varlýðý, bizlerin geliþmemizin, ileri gitmemizin baðýmsýz kendi eylemlerimizle kendi geleceðimize özgürce karar vermemizin, kendi geleceðimizi kendimizin belirlemesinin önüne geçmek, bizleri kontrol ederek güçten ve takatten düþürmek içindir. Tekel Ýþçileri,

Arkadaþlar, Ayaklarýmýza ve kollarýmýza vurulmuþ burjuva sendikacýlýk zincirlerinden kurtulmadan daha ileri gidemeyiz. Tekel Ýþçileri, Arkadaþlar, Bu savaþta yalnýz deðilsiniz. Burjuva sendikacýlardan baðýmsýz, kendi öz örgütlerimiz olan komite ve konseylerde örgütlenmiþ devrimci iþçiler olarak, yüreðimizi yüreðinizin yanýna koyuyoruz. Bizler, komite ve konseylerde demokratik bir iþleyiþle kendi yöneticilerimizi kendimiz seçiyor, gerektiðinde yine demokratik bir biçimde geri alabiliyoruz. Aldýðýmýz tüm kararlarý tartýþarak, demokratik bir biçimde alýyoruz. Azýnlýk çoðunluða tabi oluyor ve merkezi bir þekilde uyguluyoruz. Kýsacasý kendi göbeðimizi kendimiz kesiyor, kendi geleceðimizi kendi ellerimize alýyor, söz ve karar sahibi biz oluyoruz. Bizim komite anlayýþýmýz diðerlerinden farklý olarak sadece ekonomik, demokratik mücadeleyle sýnýrlý kalmýyor. Tam tersine, ekonomik, demokratik mücadeleyi siyasi iktidar mücadelesine baðlýyor. Mücadelenin hiçbir biçimini mutlaklaþtýrmýyor, varlýðýný ve mücadele alanýný burjuva özgürlüklerle sýnýrlandýrmýyor. Devrimci Ýþçi Komiteleri, kendi özgürlüðüne kendisi karar veriyor.

Tekel Ýþçileri, Arkadaþlar, Artýk bu gidiþe bir dur demeli, bir son vermeliyiz. Sizler de kendinizin seçeceði kiþilerle, komite ve konseylerde örgütlenerek, kendi geleceðinizle ilgili söz ve karar ilkesini kendi ellerinize almalýsýnýz. Çünkü haklý olan, güçlü olan biziz. Yeter ki haklýlýðýmýzýn tarihsel ve sýnýfsal bilinciyle hareket edelim. Güçlerimizi komite ve konseylerde örgütlenerek birleþtirelim. Devrim ve iktidar için savaþalým. Ýþte o zaman bizler her þey, onlar hiçbir þey olacak. Çünkü her þeyi yaratan ve üreten tüm zenginliklerin ve güzelliklerin gerçek yaratýcýsý ve üreticisi biziz. Biz durursak, hayat durur. Biz olmazsak hayat olmaz. Ýþte bu bilinçle komite ve konseylerde örgütlenirken özelleþtirmelere karþý þiarýmýz “Fabrikalar Tarlalar, Siyasi Ýktidar, Her þey Emeðin Olacak” olmalýdýr. YAÞASIN ÝÞÇÝLERÝN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! YAÞASIN DEVRÝMCÝ ÝÞÇÝ KOMÝTELERÝ! DÝK (DEVRÝMCÝ ÝÞÇÝ KOMÝTELERÝ)

“SU UYUR DÜÞMAN UYUMAZ!” Adana ve Malatya TEKEL Fabrikalarýnýn kapatýlmasýna karþý uzunca süredir eylemde olan iþçiler, en sonunda kapatma kararýný geri aldýrdýlar. Ancak mücadelenin bittiði anlamýna gelmiyor. Adana ve Malatya TEKEL Fabrikalarý belki bir süre daha üretime devam edecek ama siyasi iktidar, TEKEL’i özelleþtirmekten vazgeçmediðini açýkca söylüyor. Emperyalizmin ekonomik ilhak politikalarýnýn sadýk bir uygulayýcýsý olan Tayyip Erdoðan, Adana Havaalanýnda yaptýðý açýklamada “ama özelleþtirmeler devam edecektir” diyor. “Devletin sýrtýna kambur olmuþ bu kurumlarý bir bir özel sektöre devredip elimizden çýkaracaðýz” Bunun anlamý açýk TEKEL iþçileri günlerce süren direniþleri sayesinde þimdilik iþsizlik ve açlýktan kurtuldular belki ama yarýn onlar için bu kaçýnýlmaz olacak. TEKEL Fabrikalarý özeleþtirildiðinde, onbinlerce iþçi sokaða atýlacak. Sermaye sýnýfý saðcý-solcu demeden, sýrtýnda bir kambur olarak gördüðü iþçileri iþten çýkaracak. Daha fazla kar elde etmek için gözünü kýrpmadan iþçileri ve ailelerini yaþamýn dýþýna kovacak. TEKEL Ýþçileri, burjuvazinin oyunlarýný iyi sezmelidir. Direniþ karþýsýnda gerileyen burjuva sýnýf, yarýn bugün saldýrýlarýný daha da yoðunlaþtýracaktýr. “Su uyur düþman uyumaz” TEKEL iþçileri sýnýf düþmanlarýna karþý bu sýnýfsal uyanýklýðý elden býrakmamalý ve daha büyük savaþlara hazýrlanmalýdýr. Yarýn burjuvazi fabrikalarý özelleþtirmeye geldiðinde karþýsýnda örgütlü bir gücü bulmalýdýr. Ýþçiler, þimdiden Devrimci Ýþçi Komiteleri’ni aralarýnda kurmalý ve kollarýnýn olanca gücüyle düþmaný yenmek için dövüþmeye hazýrlanmalýdýr. Ýktidar dýþýnda herþey hiçbir þeydir. Ýþçiler, sermayenin yeni saldýrýlarýna karþý iktidarý ele geçirmek, sermaye sýnýfýný yerle bir etmek için bu þiarla mücadele etmelidir. Herþeyin emeðin olacaðý bir dünyayý kurmak iþçi sýnýfý ve emekçilerin kendi ellerindedir.

Zafer Savaþan Ýþçilerin Olacak! 16

61. Sayý / 15 Þubat-1 Mart 2006


Yeni Evrede

Eylemler

Mücadele Birliði

DEVRÝMÝN AYAK SESLERÝ DÜNYAYI SARSIYOR ALMANYA’DA KAMU ÇALIÞANLARININ BÜYÜK GREVÝ Almanya’nýn Baden Württemberg Eyaleti’nde kamu çalýþanlarý son 14 yýlýn en büyük grevine baþladýlar. Eyaletin büyük kentlerinde temizlik iþçileri, anaokulu çalýþanlarý, hastane personeli ve çeþitli devlet daireleri görevlileri iþbýraktý. Mannheim, Ulm, Stuttgart, Karlsruhe ve Freiburg’da çöpler toplanmadý, sokaklar süpürülmedi. 6 Þubat günü erken saatlerden itibaren iþyerlerinin önünde toplanan kamu çalýþanlarý, variller içinde yaktýklarý ateþlerin çevresinde ýsýnýrken haftalýk çalýþma süresinin 38,5 saatten 40 saate çýkarýlmasýna izin vermeyeceklerini, gerekirse aylarca grev yapacaklarýný bildirdiler. Mannheim ve Stuttgart’ta tüm anaokullarý, yüzme havuzlarý ve arýtma tesisleri kapalý kaldý. Hastanelerde acil servisler dýþýnda çalýþýlmadý, kar yaðýþý ve buzlanma nedeniyle yol bakýmý için de nöbetçi görevliler belirlendi. Almanya’da kamu sektöründe bu çapta bir grevin son olarak 1992 yýlýnda yapýldýðý ve 11 gün sürdüðü hatýrlatýldý. 10 bin kamu çalýþanýnýn katýldýðý grevin ilk gününde Stuttgart’ta bir miting yapýldý. Ver.di sendikasý, resmi iþsiz sayýsýnýn 5 milyonun üstünde olduðu koþullarda çalýþma süresinin uzatýlmasýnýn yeni iþsizler yaratmaktan baþka bir iþe yaramayacaðýný belirterek grevi savundu. Ver.di baþkaný, kamu alanýnda haftalýk çalýþma süresinin 1,5 saat artýrýlmasýyla eyalet çapýnda en az 10 bin iþin yok edilmiþ olacaðýný ifade etti.

HÝNDÝSTAN HAVAALANI ÝÞÇÝLERÝ GREVDE Hindistan Havaalaný Çalýþanlarý Sendikasý’na (AAI) üye 22 bin iþçi, hükümetin baþkent Yeni Delhi ve Mumbai’deki havaalanlarýný özelleþtirme giriþimlerine karþý süresiz greve çýktý. Ülkenin neredeyse tüm havaalanlarýnda etkili olan grev, 3 Þubat günü büyük bir protesto gösterisi eþliðinde baþladý. Hindistan yönetimi ise sendikalara pazarlýk önerdi. Çöplerin toplanmadýðý havaalanlarýnda temizlik iþleri durdurulurken, Yeni Delhi’de iþçiler havaalanýna giden yolu da kapattý. Uçuþlar ise ancak gecikmeli olarak yapýlabiliyor. Hindistan hükümeti baþkent Yeni Delhi ve ülkenin finansal baþkenti Mumbai’deki havaalanlarýný ‘modernize etmek’ gerekçesiyle özelleþtirmeyi planlýyordu. Hükümet iki havaalanýnýn uluslararasý

standartlarýn altýna düþtüðünü belirterek özelleþtirilmelerine karar vermiþti. Grevdeki iþçiler, iþçilerin yüzde 60’ýnýn iþten atýlacaðýný açýklayarak gelecekten korktuðunu söylüyorlar. “Özel þirketler þimdiden bizim sadece yüzde 40’ýmýza iþ vereceklerini açýkladýlar” diyen havayolu iþçileri geleceklerinin belirsiz olduðunu söylüyor.

HÝNDÝSTAN’DA GREVCÝLER TUTUKLANDI 8 Ocak gününden bu yana grevde olan Hindistan Toyota Kirloskar iþçileri, patronun lokavt ilan etmesi üzerine tutuklandýlar. 3 iþçinin keyfi yere iþten atýlmalarý üzerine iþçiler greve çýkmýþlardý. Bir aydýr devam eden grevin þirketi büyük zarara sokmasýnýn ardýndan, Toyota yönetimi lokavt kararý aldý ve iþçileri fabrikadan zorla çýkarmaya çalýþtý. Ýþçilerin direnmesi üzerine 60 iþçi gözaltýna aldý. 2 bin 350 iþçinin çalýþtýðý Toyota Kirloskar Fabrikasý’nda, Hindistan Motorlu Araç Çalýþanlarý Sendikasý’na (CITU) üye bin 550 iþçi bulunuyor.

HIRVATÝSTAN’DA COCA COLA ÝÞÇÝSÝ GREVDE Hýrvatistan’da 250 Coca Cola iþçisi 3 Þubat günü greve giderek yerel üretimi ve daðýtýmý durdurdu. Maaþlarýnýn artýrýlmasýný talep eden grevdeki iþçiler, iþten atýlanlara tazminatlarýn ödenmesini talep ediyorlar. Üretimi durduran iþçiler depolara giriþ yolunu kapatarak talepleri karþýlanana kadar grevlerini sürdüreceklerini açýkladý. Coca Cola þirketi de yönetimden grevi yasaklamasýný istemiþti.

AEG ÝÞÇÝLERÝNE DESTEK BÜYÜYOR Fabrikalarýnýn Polonya ve Ýtalya’ya taþýnmasý planýna karþý greve çýkan AEG iþçileri, Nürnberg halkýnýn yoðun desteðini alýyor. Hafta sonunda FC Nürnberg ile Hamburger Spiel Verein arasýnda oynanan karþýlaþmada grevci iþçiler, sahaya inerek “Burada kalýyoruz, bunun için savaþýyoruz” pankartlarýyla tur attý. Sahanýn ortasýnda toplanan iþçiler, stadyum ve takým yönetimi tarafýndan selamlandý ve alkýþlarla desteklendi. Seyircilerin büyük desteðini alan iþçilere, “AEG’siz Nürnberg taraftarsýz futbola benzer” pankartýyla cevap verildi. Karþýlaþma boyunca tribünlerde pankartlarýyla maçý izleyen iþçilere, sýk sýk “Dayanýn, dayanýn!” sloganlarýyla destek geldi. Stadyum yönetimi, FC Nürnberg’le birlikte grev boyunca tribünlerini AEG iþçilerine açacaklarýný ve onlarýn mücadelesine böyle destek sunacaklarýný açýkladý. AEG iþçilerinin Muggenhofer Stadyumu ile arasýndaki baðýn 70 yýldan beri devam ettiðini belirten IG Metall Sendikasý, taraftarlarýn iþçilere desteklerinin sýnýrsýz olduðunu ifade etti. Sendika yetkilileri, esnafýn iþçilere yapabileceði her türlü yardýmý yaptýðýný, insanlarýn baðýþ için birbiriyle yarýþtýðýný da sözlerine ekledi. Maç sýrasýnda da grev kasasý için binlerce Euro baðýþ yapýldýðý bildirildi. Sendika yönetimi, hedeflerinin fabrikanýn kapatýlmasýný engellemek olduðunu, üretimin Polonya ve Ýtalya’ya taþýnmasýný esas alan hiçbir anlaþmayý kabul etmeyeceklerini bildirdi.

61. Sayý / 15 Þubat-1 Mart 2006

17


Yeni Evrede

Eylemler

Mücadele Birliði

VENEZUELA’DAN EMPERYALÝZME DEV YANIT Venezüella Devlet Baþkaný Hugo Chavez’e dönük darbe giriþiminin yýldönümünde baþkent Caracas’ta toplanan 1,5 milyon emekçi, ABD emperyalizminin saldýrganlýðýna güçlü bir yanýt verdi. “4 Þubat–Onur Günü” baþlýðýyla düzenlenen yürüyüþ ve mitinge ülkenin dört bir yanýndan emekçiler katýldý. Sabah saatlerinde emekçi semtlerinde toplanan kitleler, metro, otobüs, kamyonet, motosiklet ve bulabildikleri tüm ulaþým araçlarýyla kentin Doðu ucundaki Petare’ye aktýlar. Ayný gün ABD iþbirlikçisi muhalefetin de zengin mahallesi Altamira’da bir yürüyüþü vardý. Ýki yürüyüþün çakýþmamasý için, Chavez yandaþý gösteri, kentin dýþýndan dolaþarak bir otoyoldan kent merkezine ilerledi. Halk kitleleri, Avila Milli Parký’nýn yanýndan, dumanlý daðlarýn arasýndan toplam 12 kilometre yürüyerek merkeze geldiler. Yürüyüþ esnasýnda otoyolda kitlenin ne baþý, ne de sonu görülebiliyordu. Giydikleri tiþörtlerle kýzýl renkli bir insan seli oluþturan toplam bir buçuk milyon Venezüellalý, kent merkezini ele geçirdi! Katýlýmýn 15-20 bin civarýnda olduðu tahmin edilen muhalefet mitinginin esamesi bile okunmazken, ülkenin dört bir yanýndan gelen emekçi halk kitleleri güne damgalarýný vurdular. Yürüyüþte sýk sýk, “Kuzey Amerika Sömürgesi Olmaya Hayýr, Latin Amerika’nýn Birliðine Evet”, “Dikkat Dikkat! Latin Amerika Ýçin Simon Bolivar’ýn Kýlýcý Geliyor”, “Chavez Gitmeyecek”, “Birleþen Halk Asla Yenilmez” sloganlarýný atan halk kitleleri, ABD emperyalizmine meydan okudular. Yürüyüþ sonunda bir konuþma yapan Chavez, ABD’nin saldýrýlarýna karþý ülkeyi savunacaklarýný belirterek, “Eðer Bolivar’ýn özgür vatanýný savunmak için ölmemiz gerekiyorsa, ölmeye de hazýrýz” dedi. Emperyalizmin Venezüella’yý silahsýzlandýrmak istediðini kaydeden Chavez, “yeni silahlarýn alýnmasý için talimat vereceðim. Rusya’dan alacaðýmýz 100 bin Kalaþnikof da bize yetmez. Venezüella’nýn tam donanýmlý 1 milyon erkek ve kadýndan oluþan bir orduya ihtiyacý var” dedi. “Bilin ki, eðer Venezüella’ya saldýrýrsanýz, 100 yýl savaþý baþlar. Bu savaþ Venezüella’yla da sýnýrlý kalmaz. Latin Amerika ve Karayipler halklarý da gereken yanýtý verir. Biz, kendi payýmýza asimetrik bir direniþ savaþýna hazýrlanýyoruz. Ve eðer buraya petrol için geliyorsanýz, unutun. Bu petrol ya Venezüella halkýnýndýr, ya da hiç kimsenin!”

FRANSA’DA BÜYÜK EYLEM Fransa’da önceki gün sokaklara dökülen 100 binden fazla kamu emekçisi ve öðrenci; hükümetin ücret politikasýný protesto etti. Sabahýn erken saatlerinde baþlayan eylemler, akþam saatlerine kadar sürdü. Eylem dolayýsýyla öðretmenlerin ve öðrencilerin yarýsý okullara gitmedi. Eylem çaðrýsý CFDT, CFTC, CGT, FO, CFE-CGC, FSU ve Unsa sendikalarý tarafýndan yapýldý. Göstericiler, hükümetin memurlar için öngördüðü ücret artýþýný yeniden gözden geçirmesini istedi. Ülke geneline 100 binden fazla insanýn katýldýðý eylemlere, sa-

18

dece Marsilya, Lille, Strasbourg, Bordeaux, Rennes, Nantes, Avignon, Amiens ve Troyes’ta gerçekleþenlere 30 binden fazla emekçi katýldý. Baþkent Paris’teki yürüyüþe de 20 bin kiþi katýldý. Öðretmenler Sendikasý FSU, eylemlerin bu hafta sonu baþlayacak iki haftalýk tatil sýrasýnda da süreceðini ilan etti. Gün boyunca lise ve kolejlerdeki greve de yoðun katýlým saðlandý. Eylemlere posta ve maliye çalýþanlarý da destek verdi. Ulaþým sektörü çalýþanlarý ise bu kez eyleme katýlmadý. Eylem havaalanlarýnda kýsmen etkili oldu. Marsilya’da 13 uçak seferi iptal edildi. Hükümet tek taraflý olarak ücret artýþýný 1 Haziran’dan itibaren yüzde 0,5 ve 1 Þubat 2007’den itibaren yüzde 0,5 olarak belirlemiþti. 5,2 milyon memur için öngörülen bu oran ise sendikalar tarafýndan kabul edilmemiþti. Sendikalar, 2006 için yüzde 2 zam talep ediyor. Protesto gösterileri 7 Þubat’ta onbinlerce iþçi ve emekçinin katýlýmýyla devam edecek.

FRANSA’DA GENÇLER CPE’YE KARÞI EYLEMDE Fransa Baþbakaný Dominique de Villepin’in, gençler arasýndaki iþsizliði azaltma adý altýnda önerdiði “Ýlk Çalýþma Kontratý”(CPE)na karþý sendikalar, demokratik kurum ve kuruluþlar, liseli ve üniversiteli gençlik örgütleri tepki gösteryor. Gençlik örgütleri, ortak bir çaðrý ile CPE projesine karþý 30 Ocak günü baþlattýklarý protestolarýný hafta içerisinde her gün deðiþik biçimde ortaya koyarak 7 Þubat’a kadar eylemlerle sürdüreceklerini açýkladýlar. CPE’ye göre, 20’nin üzerinde çalýþaný olan iþletmeler, yüklü teþvik primleri karþýlýðýnda 26 yaþýndan küçükleri iþe alacaklar ve böylece en azýndan gençler arasýnda iþsiz sayýsý azalmýþ olacak. Patronlar üç sene boyunca sosyal kesintileri ödemekten muaf tutulduklarý gibi, ilk iki senelik dönemde istedikleri anda ve herhangi bir gerekçe gösterme mecburiyetinde olmadan, gençleri kapý dýþarý edebilecekler. CPE projesinin asýl hedefi, elli senedir yürürlükte olan ve bugüne dek temelden deðiþtirilemeyen Ýþ Yasasý. Hükümet; Ýþ Yasasý’nda gedikler açarak yasayý etkisizleþtirmek ve fýrsat doðduðunda da deðiþtirmek istiyor.

BPO ÝÞÇÝLERÝNÝNÝN EYLEMÝ SÜRÜYOR Sendikal haklarý için baþlattýklarý direniþlerinde haftalarý geride býrakan BPO iþçileri, taþeron firma aracýlýðýyla fabrikaya getirilen iþçileri taþýyan servislerin önünde oturma eylemi yaptýlar. Ýþçiler, “Ýþ, Ekmek Yoksa Barýþ Da Yok”, “Sendika Hakkýmýz Söke Söke Alýrýz” sloganlarýyla patronu protesto ettiler. Eylem üzerine, jandarma fabrikanýn önüne adeta yýðýnak yaptý. Ýþçiler, fabrikanýn içinde bekleyen jandarmaya tepki gösterirken, jandarma yetkilileri sendika temsilcileri ile yaptýklarý görüþmede iþçilerin fabrikanýn karþýsýndaki araziden çýkmalarýný istedi. TÜMTÝS üyesi ambar iþçileri de olayý haber alýnca destek olmak amacýyla fabrikanýn önüne gittiler.

DENÝZLÝ BELEDÝYE ÝÞÇÝLERÝ EYLEMDE Denizli Belediyesi iþçileri, 24 iþçinin iþten atýlmasý üzerine 8 Þubat günü belediye binasý önünde bir basýn açýklamasý yaptý. Açýklama öncesi bir iþçi komitesi oluþturan iþçiler, demokratik kitle ör-

61. Sayý / 15 Þubat-1 Mart 2006


Yeni Evrede

Eylemler

Mücadele Birliði gütlerini ve partileri gezerek eyleme destek istediler. Belediye binasý önünde toplanan iþçiler adýna, iþten atýlan iþçilerden biri açýklamayý okudu. Belediye Baþkanýnýn belediyenin bütün birimlerini özelleþtirdiðini söyleyerek, taþeronlaþtýrmanýn iþçiler için kölelik anlamýna geldiðini ve örgütlülüðün en büyük güçleri olduðunu söyleyen iþçiler, bu gidiþe izin vermeyeceklerini söyleyerek, iþe geri dönene kadar mücadele edeceklerini söylediler. Denizli’deki belediye iþçilerinin, özelleþtirilen TEKEL iþçilerinin, evleri yýkýlacak olan mahallelilerin, saðlýkta dönüþüme karþý çýkan hekimlerin, yoðun sömürü koþullarýndaki tekstil iþçilerinin kýsacasý tüm emek güçlerinin mücadelelerinin birleþtirilmesi gerektiðini ve bu yolla Türkiye’deki tüm emekçilerle güçlerin birleþtirilmesi gerektiðini söylediler Sýk sýk “Atýlan iþçiler geri alýnsýn”, “Ýþçiyiz haklýyýz kazanacaðýz”, “AKP halka hesap verecek”, “Belediye iþçisi yalnýz deðildir”, “Zafer direnen iþçilerin olacak” sloganlarý atýldý.

BEYPINARLAR ELEKTRÝK ÝÞÇÝSÝ DÝRENÝÞE BAÞLADI

parak direniþe baþladý.

ADLÝYE ÇALIÞANLARINDAN ADÝL ÜCRET TALEBÝ Kartal ve Pendik Adliyeleri’nde çalýþan KESK’e baðlý Büro Emekçileri Sendikasý(BES) üyesi kamu emekçileri, 9 Þubat günü düzenledikleri eylemle “hakim ve savcýlara saðlanan ücret iyileþtirmelerinin kendilerine de uygulanmasýný” istediler. Kartal Adliyesi önünde toplanan emekçiler, “Adalet çalýþanlarý adalet istiyor”, “Yargý hakim ve savcýdan ibaret deðildir”, “Rotasyon istiyoruz” dövizleri açtýlar. BES Ýstanbul 3 No’lu Þube Baþkaný, “ son dönemlerde hakim ve savcýlara yapýlmasý düþünülen iyileþtirmeye diðer personelin dahil edilmemesi, yargý emekçilerini rahatsýz etmektedir. Kamu emekçileri içinde en düþük ücretle çalýþmaya zorlanan yargý çalýþanlarýnýn bu kapsama alýnmamasý, ayrýmcýlýktýr, adaletsizdir” dedi. Alkýþlarla protestolarýný sürdüren emekçiler, eylemin ardýndan tekrar iþ baþý yaptýlar.

TEKEL ÝÞÇÝLERÝ YÜRÜDÜ

Ýstanbul’da elektrik daðýtýmýný yapan BEDAÞ’ýn taþeronu Beypýnarlar Þirketi’nde çalýþan iþçilerin Enerji Sen’de örgütlenmesinin ardýndan iþten atmalar baþlamýþ ve patron 30 iþçiyi kapý dýþarý etmiþti. Enerji Sen’in giriþimleri ve iþçilerin tepkileri sonucu, patron 16 iþçiyi iþe almak zorunda kaldý. Ýþe alýnmayan 14 arkadaþlarý için, direnme kararý alan iþçiler, 9 Ocak günü iþyerinin önünde açýklama ya-

Fabrikalarýnýn kapatýlmasýna karþý direnen Malatya TEKEL iþçileri 6 Þubat günü bir yürüyüþ düzenlediler. Fabrikada toplanan iþçiler, sloganlarla postaneye yürürken iþçilere aileleri de destek verdiler. Çocuklar da okula gitmek yerine, eyleme katýlarak ailelerinin yanýnda yer aldýlar.

ÖLÜM ORUCU SÜRÜYOR

DERSHANE ÖÐRENCÝLERÝNDEN EMEKÇÝ HALKLA DAYANIÞMA ETKÝNLÝÐÝ

Zindanlarda Ölüm Orucu eylemi, uzlaþmaz sýnýf anlayýþý ve tüm kararlýðýyla sürüyor. Ölüm Orucu savaþçýlarý, ölümsüzleþen 121 savaþçý ve tüm dünyadaki iþçi ve emekçilerin verdiði güç ile besleniyorlar. Zindan duvarlarýný bedenlerini açlýða yatýrarak parçalayan savaþçýlar, eriyen bedenleriyle devrimi büyütüyorlar. Gebze zindanýnda TKEP/L davasýndan tutsak Serpil Cabadan, 6 Þubat itibarýyla Ölüm Orucu eyleminin 226. gününde. Ayný zindanda bulunan Fatma Koyupýnar eyleminin 274. gününde. Eylemlerini kararlýlýkla sürdürüyorlar. Ölüm Orucundaki tutsaklarýn sesini duyurabilmek için Antep Mücadele Birliði Platformu olarak, 6 Þubat günü saat 12.00 civarýnda, Antep iþçi ve emekçilerinin yoðun olduðu þehir merkezinde bulunan Hürriyet Caddesi üzerindeki Devlet Hastanesi duvarýna “Ölüm Orucu Sürüyor” ve Rüþtü Üzel Meslek Lisesi duvarýna “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” yazýlý, “Mücadele Birliði” imzalý pankart asma eylemi gerçekleþtirilmiþtir. Halkýn yoðun ilgisini çeken bu eylem ile devrimci tutsaklarýn yalnýz olmadýðýný ve onlarýn sesi olacaðýmýzý bir kez daha gösterdik. ZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!

Mücadele Birliði Platformu/Antep

Üniversiteye hazýrlýk eðitimi veren bir dershanede öðrenim gören öðrenciler, içine itilmeye çalýþýldýklarý duyarsýzlaþmaya bencilleþmeye hayýr demek ve toplumsal sorunlara karþý duyarsýz kalýnmamasý gerektiðini göstermek amacýyla yaklaþýk bir aydýr sürdürdükleri hazýrlýklarla 10 Þubat Cuma günü bir etkinlik düzenlediler. Dershanelerinin Konferans salonunda gerçekleþen etkinlikte katýlýmcý öðrencilerden toplanan baðýþlarla yoksul emekçi çocuklarýna öykü kitaplarý alýnacaðý da açýklandý. DÖB’lü öðrencilerin aktif katýlýmýyla gerçekleþen bu etkinliði Genç Yoldaþ dergisi olarak da izledik ve etkinliði düzenleyen arkadaþlarla röportaj yaptýk. Röportajda arkadaþlarýn özellikle üzerinde durduklarý nokta bu etkinliðin sadece emekçi halkla bir dayanýþma sergilemek için deðil ayný zamanda örgütlü çalýþma yürütülürse, imkânsýz gibi görünen her þeyin baþarýlabileceðini göstermek olduðuydu. Y.E.Mücadele Birliði Okurlarý/Ýzmir

61. Sayý / 15 Þubat-1 Mart 2006

19


Yeni Evrede

Eylem

Mücadele Birliði

MÜNÝH 2006

Almanya’nýn Münih kentinde yapýlan NATO Güvenlik Konferansý, 4 Þubat tarihinde gerçekleþti. Her sene olduðu gibi bu sene de toplantý yoðun olarak protesto edildi. Emperyalist-kapitalist sistemin eli kanlý yöneticileri kapalý kapýlar ardýnda sömürü ve savaþ planlarýný hazýrlarlarken binlerce eylemci bu planlara karþý çýkmak için alanlardaydý. 11 Þubat Cumartesi günü, Fransa’nýn Strasbourg kenti, Avrupalý proleterlerin dev bir yürüyüþüne sahne oldu. Eylemin ana hedefi Bolkestein isimli bir Avrupa Parlementosu üyesinin hazýrladýðý yasa tasarýsý. Avrupalý iþçilere yöneltilmiþ en büyük ekonomik saldýrýlardan biri olan yasa tasarýsý, Strasbourg’ daki Avrupa Parlementosu’nun gündemine girmiþ durumda. Yasa tasarýsýna göre, Avrupa ülkelerinde bulunan yabancý ülke iþçileri, bundan sonra geldikleri ülkelerin çalýþma koþullarýna göre çalýþabilecek ve olasý sorunlarda geldikleri ülkelerin haklarýndan yararlanabilecek. Bu yasa tasarýsý yabancý iþçiler için Avrupayý bir cazibe merkezi yapmaktan çok þunu hedefliyor: Avrupalý iþçilerin ücretlerini olabildiðince aþaðý çekmek... Avrupa burjuvazisi iþçi sýnýfýna karþý böylesine geniþ bir saldýrýya hazýrlanýyor. Emekçiler de bu saldýrý dalgasýný sokakta püskürtmeye... Sýnýflar savaþýmý birikimi güçlü olan proleterler, Fransa’da olduðu gibi daha þimdiden grevlere ve daha kapsamlý eylemlere hazýrlanýyor. Bir ay önce, Almanya’nýn, Ýngiltere’nin ve Fransa’nýn kýyý þe-

Saat 12:00’da yürüyüþün baþlayacaðý meydanda göstericilerin toplanmalarýyla eylem baþladý. Bizler de Almanya’dan Leninistler olarak Almanca “Zafere Kadar Devrim” yazýlý pankartýmýz ve parti bayraklarýmýzla bu gösteriye katýldýk Ýran’a karþý yapýlan savaþ planlarýnýn protesto edilmesinin öne çýktýðý eylemin bu seneki en anlamlý sloganý polis tarafýndan yasaklanan ve taþýnan dövizler nedeniyle çatýþmalara neden olan “Rumsfeld: Massen Mörder” (Kitle Katliamcýsý Rumsfeld) oldu. Alman polisinin yaptýðý provakasyonlar sonucunda bir saatten fazla bir gecikmeyle baþlayan yürüyüþ yaklaþýk 3 saat boyunca devam etti. Tüm yürüyüþ boyunca kitle ve polis arasýnda irili ufaklý bir çok gerginlik ve çatýþma yaþandý. Ama her defasýnda göstericilerin kararlý tutumlarý karþýsýnda polis geri çekilmek zorunda kaldý. Yürüyüþün sona erdiði Marien Platz Meydaný’nda bir miting düzenlendi. Miting devam ederken polisin bir göstericiyi gözaltýna almak için kitleye saldýrmasýnýn ardýndan kitlenin verdiði sert karþýlýk sonucunda dakikalarca süren bir çatýþma yaþandý. Polisin almaya çalýþtýðý gösterici verilmezken onu almak için kitleye saldýran polisler çembere alýndý ve göstericiler tarafýndan dövüldüler. Arada kalan polisleri kurtarmak için destek polislerin de gelmesiyle çatýþma daha sert bir hal aldý. Polisin cop ve gözyaþartýcý gaz da kullandýðý bu çatýþma sýrasýnda aralarýnda bir Leninistinde bulunduðu bir çok gösterici yaralandý. Çatýþma polisin geri çekilmesiyle sona erdi. Beþ bini aþkýn bir kitlenin katýldýðý protesto gösterisi yapýlan konuþmalar ve hep birlikte atýlan sloganlarla sona erdi. Almanya’dan Leninistler NOT: Bu haber elimize e-posta yoluyla ulaþmýþtýr hirlerinden gelen altý bin liman iþçisi, Avrupa Parlementosu’nun önünde þiddetli bir gösteri yapmýþtý. 11 Þubat’taki eylem, bu gösteri dalgasýnýn bir devamýydý. Almanya’da Pazartesi Eylemlerini düzenleyen çeþitli sol partiler ve gruplar ile Fransýz sol partileri ve gruplarýnýn ortak düzenlediði eyleme yüz bine yakýn insan katýldý. Strasbourg’un Place de la Meinau Meydaný’ndan baþlayan yürüyüþ, Avrupa Parlementosu’nun yakýnýndan geçerek Herrenschmidt sokaðýnda bitti. Türkiyeli örgütlerden çok azý temsili düzeyde eyleme katýldý. Onbinlerce kiþinin eleþtiri oklarý, Bolkestein isimli parlamentere yöneltilmiþti. Avrupa Komünizminin hastalýklarýndan biri olan ekonomizm, bu eylemde sloganlara rengini verse de, farklý ülke proleterlerinin sokakta ve Avrupa emperyalizmine karþý ortak odakta birleþmeleri son derece anlamlýydý. Bu coþkuyla bir araya gelen insanlarýn en çok attýklarý slogan “Enternasyonal Dayanýþma”idi. Bu eylem ile Avrupa emperyalizmine bir göz daðý verildi.

AVRUPALI PROLETERLER STRASBOURGDAYDI

20

61. Sayý / 15 Þubat-1 Mart 2006

Almanya’dan Leninistler


Yeni Evrede

Gençlik

Mücadele Birliði

ANTEP GENÇ EMEKÇÝLER BÝRLÝÐÝ

AÇILDI

Þu anda yüzümüzde kocaman gülücükler var… Neþeliyiz… Mutluluðumuz bugün Antep iþçi ve emekçilerinin yeni mevzisi olan Genç Emekçiler Birliði Derneði’nin sýcacýk açýlýþýyla daha bir çoðaldý. Düztepe’nin yokuþundan taþtý mutluluðumuz adeta. Devrimci Ýþçi Komiteleri, Antep Ayýþýðý Sanat Merkezi, Mücadele Birliði Platformu ve zindanlar bizleri bu büyük günümüzde yalnýz býrakmadý. Etkinliðimiz sýrasýnda “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganlarý ortalýðý kapladý. 13 Þubat Pazar günü saat 13:00’de baþlayan açýlýþ etkinliðimize gün boyunca yaklaþýk 200 kiþi katýldý. Açýlýþ konuþmasýný GEB-DER emekçilerinden bir iþçi arkadaþýmýz yaptý. 13 Mart Savaþçýlarý’nýn da anýldýðý, ve slayt gösterimlerinin sunulduðu açýlýþ etkinliðinde yaþça büyük olanlarýn daha bir duygulandýðý gözlendi. GEB Þiir Grubu yoðun beðeni toplarken iþçi-þair dostumuz Kazým DEMÝR de bizler için hazýrladýðý yeni þiirlerini okudu. Derneðimize ilk günden bu güne destek sunan Ayýþýðý Sanat Merkezi de þiir dinletisiyle etkinliðimize destek verdi. Açýlýþ etkinliðimiz, Antep Ayýþýðý Sanat Merkezi Müzik topluluðu Denize Ezgi’nin tüm parçalarý zýlgýt ve alkýþlarla karþýlandý. Kürtçe müzik grubu Koma Sevkan ise gerek aðýtlarý, gerekse halay parçalarýyla açýlýþýmýzda bizlere destek oldu. Her adýmýmýzda soluðunu hissettiðimiz, sofralarýna, düþlerine konuk olduðumuz iþçi ve emekçi dostlarýmýz bu mutlu günümüzde yanýmýzdaydýlar. Yüreklerini yüreklerimizin yanýna koymuþlardý. Antep iþçi ve emekçileriyle yeni bir mevzide buluþtuðumuz açýlýþ etkinliðimizde GEB-DER’in kurucularý olan Ýbrahim Ethem COÞKUN, Necati VARDAR ve Seyit KONUK’un nezdinde geçmiþten bugüne GEB-DER’e emeði geçen tüm yüreklere sözümüzdür ki mücadelemiz zafere kadar sürecek… Özgür insanlýðýn beyni felsefe, kalbi proletarya olacaktýr. ANTEP GENÇ EMEKÇÝLER BÝRLÝÐÝ

ÖLÜM ORUCU AFÝÞÝNE SÝLAHLI SALDIRI! 12 Þubat Pazar günü “Ölüm Orucu Sürüyor - Mücadele Birliði” yazýlý afiþleri, Ýkitelli sokaklarýna asarken polis tarafýndan silahlý saldýrýya uðradýk. Bir polis kurþunu afiþ yapýlan kovaya isabet etti. Daha sonra bölgede yoðun bir polis takibi ve ablukasý yaþandý. Ayný saatlerde bölgede bulunan Ekin Sanat Merkezi’nin önünde ve çevresinde sivilresmi ve çevik kuvvet polisleri akrep, sivil ve resmi otolarý yýðýnak yapmýþtý. Sabah 8:30’dan beri Ekin Sanat Merkezi abluka altýnda ve halen abluka takviye ile devam etmekte. Saat 09.00 sýralarýnda polisler, Ekin Sanat Merkezi’nin ziline basarak, kapýyý sert þekilde dövmüþler, baskýn yapýp içeri girmek istemiþlerdi. Ekin Sanat Merkezi’nin kapýsýnýn açýlmamasý üzerine kapýnýn önünde beklemeyi sürdürmüþler ve Sanat Merkezine gelen öðrencileri taciz etmiþlerdi. Ýkitelli bölgesinde bu bize yapýlan ilk saldýrý deðildir. Bu saldýrý Sevdamýza yapýlan saldýrýnýn bir parçasýdýr. Burjuvazinin faþist devleti Leninist politikalarýn kitleler üzerindeki etkisini görerek saldýrýyý her geçen gün yoðunlaþtýrmaktadýr. Bu ve bunun gibi saldýrýlar Leninist çalýþmalarý Ýkitelli’de yapmamýzý engelleyemeyecektir. YAÞASIN ÖLÜM ORUCU EYLEMÝMÝZ! BASKILAR DEVRÝMÝ ENGELLEYEMEZ!

Ýkitelli’den Mücadele Birliði Okurlarý 61. Sayý / 15 Þubat-1 Mart 2006

21


Yeni Evrede

Etkinlik

Mücadele Birliði

YÜREKLERÝN UMUDU EN KIZILIDIR SEVDA

dayanýþmanýn güzel bir örneðini sergileyen Tohum Kültür Merkezi’nden bir arkadaþ kýsa bir konuþma yaptý. Daha sonra sahneye gelen Ayýþýðý Sanat Merkezi’nden Songül Yücel þu an F tipi zindanda olan leninist tutsak Ergül Çiçekler’in Sevda için yazdýðý bir þiiri okudu. 19 Aralýk Katliamý sýrasýnda zidanda tutsak olan Vefa Serdar ise, Ölüm Orucu’nun 225. gününde olan Serpil Cabadan’ýn sevdiði bir þiiri okudu. Etkinlik bu güne kadar ölümsüzleþmiþ tüm devrim savaþçýlarý adýna saygý duruþu ile baþladý. Yürekleri devrimci dayanýþma gücüyle dolan katýlýmcýlar bir kez daha inadýna kaldýrdýlar yumruklarýný havaya, sýnýf düþmanlarýna karþý, Sevdalarýmýza destek olmak için, yoldaþça... Ardýndan Grup Emege Ezgi sahne aldý. Sözleri leninist tutsaklara ait olan bir þarký seslendirdi ve 19 Aralýk Katliamý sýrasýnda tutsak olan Vefa Serdar duyularýný paylaþmasý için sahneye çaðýrýldý. V.Serdar, Sevda’nýn bu süreci bilinci ile geri püskürttüðünü belirterek; “Sevda’ya bu bilinci veren örgütlü gücüdür, kolektifidir. 19 Aralýk Katliamý içerde ve dýþarý da sürüyor. Onlar zannediyor ki bu saldýrýlarla bizleri kavgadan geri düþürecekler. Hayýr onlar kaybettiler. Bizleri hiçbir iþkence yýldýramadý. Þimdi Ölüm Orucu sürüyor. Serpil yoldaþýmýz ve siper yoldaþýmýz Fatma 200’lü günlerindeler. Bize düþen onlarla birlikte mücadele etmektir. Zafer bir gün bizim olacak ve bu zulüm düzenini yýkýlacak. Zaferi biz kazanacaðýz.” dedi. Ardýndan da Gebze zindanýnda Ölüm Orucu sürdüren Serpil Cabadan’ýn en çok sevdiði þiiri okudu: “Ümit iþkencede mahzun Emek iþkencede mahzun Tenim ayaklarým ürüyan Ekmek iþkencede mahzun ... Sana selam olsun Zincirin zulmün kar etmediði Kýrbacýn kar etmediði Büyük Tahammül...”

S

evda Aydýn’la dayanýþma etkinlikleri devam ediyor. “Hepimiz Birer Sevdayýz” adý altýnda baþlattýðýmýz kampanya çerçevesinde bir çok etkinlik ve konserler düzenledik. Bunlardan birisi de Tohum Kültür Merkezi’nde, “Sevdalarýmýz Ýçin Söylüyoruz” adýyla düzenlediðimiz konser gerçekleþti. Grup Emeðe Ezgi’nin sahne aldýðý gecede devrimci

22

Daha sonra Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin mesajý okundu. Grup Emege Ezgi Ölüm Orucu Eylemi’nde ölümsüzleþen Aysun Bozdoðan, Sibel Sürücü ve 19 Aralýk Katliamý’nda ölümsüzleþen Kombatýmýz Murat Ördekçi için “Gel bahar ol Aysun ol þimdi” parçasýný seslendirirken F tipi zindanlarda tutsak olan tüm devrimciler için de “Hücrem demir” þarkýsýný seslendirdi. Ardýndan Sevda Aydýn sahneye çaðrýldý. “Hepimiz Birer Sevdayýz” sloganlarýyla sahneye gelen Sevdamýz, çok heyecanlanmýþtý. Duygularýný dile getirmekte zorlanan sevdamýz, mücadelesiz yaþamýn olmayacaðýný söyledi. “Bu saldýrýdan sonra aranýzda olmamam mümkün müydü? Serpil’imiz Gebze’de Ölüm Orucu eylemini sürdürüyor, 19 Aralýk katliamýndan çýkmýþ ve kolunu kaybetmiþ Vefa yoldaþýmýz bizimle birlikte mücadeleyi sürdürüyor. Sizleri seviyorum. Aranýzda olmaktan mutluyum” dedi. Emege Ezgi söylediði halay parçalarýyla herkesi coþtururken, uzun süre omuz omuza halaylar çekildi. Ardýndan söylenen marþlarla ve atýlan “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak” sloganýyla yapýlan etkinlik sona erdi.

61. Sayý / 15 Þubat-1 Mart 2006


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.