gulandýðýnýn baþka bir örneðidir. Komünistlere, proletaryaya ve tüm halka karþý estirilen “beyaz terör” yýllarca sürdü. Þiddetli burjuva baskýlara raðmen Alman proletaryasý baþarýsýz bir ayaklanmaya giriþti. Ayaklanmanýn yenilgisinin ardýndan, faþizmin iktidara týrmanýþý baþladý. Faþizm iktidara geldiðinde. Alman proletaryasý Avrupa’nýn en güçlü ve iktidara en yakýn proletaryasý durumundaydý. Böylesine güçlü, örgütlü bir proletaryanýn olduðu bir yerde, burjuva egemenlik her zaman tehlike altýndaydý. Burjuvazi, devrimci proletarya hareketini ezmeden, onu yere çalmadan egemenliðini güvencede görmüyordu. Alman tekelci sermayesi içerde sýnýf egemenliðini güçlendirmek ve devam ettirmek, dýþta ise dünyaya hakim olmak olmak için topyekün faþist diktatörlüðü gerçekleþtirdi. Sermayenin egemenlik biçimi Ýtalya’da, Avusturya’da, Bulgaristan’da, Yunanistan’da, Portekiz’de ve Ýspanya’da da ayný þekilde uygulandý. Ýspanya’da Halk Cephesi iktidarý sýrasýnda egemenliðini yitiren burjuvazi, egemenliðini yeniden kurmak için, Halk Cephesi Hükümetine karþý, Ýspanya halkýna karþý çok kanlý bir saldýrýya giriþti. Alman faþizminin, emperyalizmin desteðindeki faþist kuvvetler iktidarý iç savaþ sonrasý ele geçirebildi. Devrimci hareket ezildikten sonra burjuva güçler, egemenliklerini yeniden kurabildiler. Latin Amerika’da 70’li yýllarda, devrimci hareketi bastýrmak, yok etmek için arka arkaya faþist darbeler yapýldý. Halk kitlelerine yönelik vahþet en kudurgan düzeye çýktý. Milyonlarca insan iþkenceden geçirildi, sorgulandý, tutuklandý, on binlerce insan -komünist, ilerici, demokrat, iþçi, köylü, aydýn- kurþuna dizildi, kaçýrýldý, sürgün edildi. Burjuva egemenliðin devamý için, sermaye birikimi için bir kýta halký üzerinde boydan boya faþist terör estirildi, halk kitleleri mengeneye sýkýþtýrýldý. Askeri faþist diktatörlüklerin amacý yalnýzca, az sayýdaki iþbirlikçi tekelci gücün ve latifundistin egemenliðini ve zenginliðini korumak deðildi: ayný zamanda emperyalizmin dünyadaki egemenliðini ve çýkarlarýný korumaktý. 60’lý yýllarýn ortalarýndan itibaren askeri faþist diktatörlükler Yunanistan, Endonezya, Türkiye ve Güney Amerika’da, ayný tarihsel dönemde uygulandý. Bu dönemde devrimci ulusal kurtuluþ hareketlerinin ardý ardýna zafere ulaþtýðý baðýmlý kapitalist ülkelerde ise demokrasi ve sosyalizm mücadelesi büyük bir güç kazanmýþtý. Emperyalizmin dünyadaki egemenliði sarsýlmaya ve gerilemeye baþlamýþtý. Ulusal kurtuluþ hareketinin zaferini engelleyemeyen emperyalizm, baðýmlý kapitalist ülkelerdeki devrimci hareketlerin önüne set çekmeye çalýþtý. Olan þey, Latin Amerika, Asya ve Afrika’da devrimlerin zaferini önlemek için, emperyalist-kapitalist sistemin genel bir saldýrýsýydý. Her yerdeki burjuva egemenlik, ancak sermayenin uluslararasý ittifaký ve saldýrýsýyla korunabiliyordu. Türkiye ve Kürdistan’da 60’lý yýllarda yükselen devrimci hareket 12 Mart 1971 Askeri Faþist Diktatörlüðü ile, 70’li yýllarda yükselen devrimci hareket 12 Eylül 1980 Askeri Faþist Diktatörlüðü ile ezilmek istendi. Askeri faþist darbeler sýrasýnda binlerce komünist, devrimci, ilerici en aðýr teröre uðradý, idam edildi, iþkence gördü, sokakta daðda infaz edildi, kaçýrýldý,
DEVRÝMCÝ ÝÞÇÝ HAREKETÝ VE BURJUVA EGEMENLÝK urjuvazi, devrimci iþçi sýnýfý hareketinin olduðu bir yerde egemen deðildir. Egemenlik biçimini saðlamayý, devrimci hareketin ezilmesinde, etkisizleþmesinde görür. Devrimci harekete karþý saldýrýlarý birbirinden farklý yollarla yürütür. Proletarya ile burjuvazi arasýndaki sýnýf mücadelesi tarihi,bunun nasýl olduðunu bize öðretir. Yeter ki, sýnýf mücadelesini devrimci biçimde kavrayalým. Ýlk örnek Paris Komünü’dür. Komün, proletaryanýn burjuva egemenliðini devirmenin ve yerine kendi devrimci egemenliðini gerçekleþtirmenin ilk örneði olduðu gibi devrilen burjuvazinin, egemenlik biçimini yeniden saðlamak için emekçi kýyýmýný nereye kadar vardýrdýðýnýn da ilk örneðidir. Paris’te ve Fransa’da burjuva egemenlik ancak Avrupa burjuvazisinin ittifakýyla kurulabildi. Komün’ün yýkýlmasýndan sonra gericilik dalgasý tüm Avrupa’ya yayýldý. Komün’ün Avrupa proletaryasý üzerinde yarattýðý devrimci etki, her yerde kýrýlmalýydý. Çünkü proletaryanýn devrimci etkiye girdiði her yerde, burjuvalarýn egemenliði tehdit altýnda demektir. Komün’ün yenilgisinden sonra, uluslararasý proletaryanýn ilk ciddi örgütü olan Birinci Enternasyonal, Avrupa’yý saran burjuva saldýrýlarýn ortasýnda daðýldý. Komün dersleri daha sonra, Ekim Devrimi sýrasýnda, proletaryanýn zafere ulaþmasý için özümlendi. Rusya’da 1905 devrimci ayaklanmasýndan sonra, çarlýk egemenliðini yýllarca sürecek olan koyu bir baskýyla sürdürebilmiþti. Rusya örneði, mülk sahiplerinin, devrimci proletaryanýn olduðu her yerde, devlet egemenlik sistemlerini ancak zincirlerinden boþanmýþ azgýn bir terörle ayakta tutabildiklerini gösteriyordu. Rusya proletaryasý eðer 1917 Ekim Devrimi ile iktidara geldikten sonra, emperyalizm desteðindeki gerici güçlerin kendi iktidarýna karþý baþlattýðý iç savaþý kaybetmiþ olsaydý, burjuvazinin egemenliðini kurmak için yapacaðý katliam ve zorbalýðýn, Komüncülere yapýlanlarý geçeceði kesindi. Fakat Sovyet proletaryasý Komün derslerini çok iyi kavramýþtý ve uluslararasý burjuvazinin tüm giriþimlerini boþa çýkardý. Proletarya gerek devrim sýrasýnda, gerek iç savaþ yýllarýnda devrimci diktatörlüðünü, enerjik diktatörlüðünü en etkin biçimde kullandý. Burjuvaziye fýrsat vermedi. Spartakistlerin önderliðinde Almanya’da 1918’de gerçekleþen proletarya devriminden sonra kurulan iþçi konseyleri iktidarý kýsa ömrünün sonunda burjuvazinin iþçilere karþý katliamlarýný nerelere kadar týrmandýrdýðýnýn ve nasýl bir gericiliðin uy-
B
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
3
aðýr cezalar verildi, burjuva þiddet en aþaðýlýk yöntemlerle uygulandý. Türkiye tekelci sermayesi ve emperyalizm burdaki çýkarlarýný ve egemenliðini güvenceye baðlamak için tank, top ve dipçik zoruna, dikenli tellere, idamlara ve iþkenceye dayandý. Fakat her koþulda devrimci mücadeleyi sürdüren, kesintiye uðratmayan komünist hareket, sermayenin bu topraklarda egemen olmadýðýný göstermiþtir. Bu kýtalarda burjuva terör yalnýzca faþist darbe sýrasýnda uygulanmadý; devlet terörü diðer dönemlerde de hiç eksik olmadý. Özellikle de son elli yýl boyunca kitleler üzerinde sistematik ve çýplak bir baský sürdürüldü. Küba devriminden sonra hýzlanan ve yoðunlaþan devrimci mücadele, burjuvazinin sosyal varlýðýný tehdit edecek düzeye gelmiþti. Zincirleme bir etki ile her yerde halk ayaklanmalarý görülüyordu. Burjuvazi eski yöntemlerle toplumu yönetemiyordu. Kriz tüm toplumu sarýyordu. Krizden iki çýkýþ yolu gündeme gelmiþtir: Birinci yol proleter çýkýþtýr, ki bu proletaryanýn önderliðinde bir devrim demektir; Ýkinci yol, burjuva yoldur, yani faþist darbe. Krizden proletaryanýn devrim yolunun gerçekleþmediði yerlerde, burjuva yol tüm zorbalýðýyla uygulandý. Ancak devrimci iþçi sýnýfý hareketi, burjuva terörü yýllarý boyunca mücadelesini çeþitli biçimlerde sürdürebilmiþ ve burjuva egemenliði tehdit edecek düzeyi yakalamýþtýr. Devrimci iþçi hareketlerini, devrimci halk hareketlerini yalnýzca terör yöntemleriyle yok edemeyeceðini anlayan emperyalist-kapitalist sistem, 90’lý yýllarda baþka bir politika devreye soktu. Yeni dönemin politikasý “politik çevirme hareketi” oldu. Politik çevirmenin amacý devrimci hareketi, burjuva düzende bazý “seçenekler” sunarak, sisteme adapte etmekti. Parlamentolara katýlým, yasal örgütlenme ve yasal faaliyette bulunma, sistemin bir gücü olarak tanýnma, hatta kimi ekonomik olanaklarý kullanma, burjuvalarýn sunduðu “seçenekler”den bazýlarýydý. Buna karþýlýk, devrimci güçler, öncelikle devrimci bir güç olmaktan çýkacaklar, yani mevcut sistemi devrim zoruyla devirmekten vazgeçecekler. Parlamenter sistemin bir parçasý olmayý kabul edecekler. Artýk devrimci hareketler olarak deðil, muhalif hareketler olarak, “sistemin kurallarýna göre” hareket edeceklerdir. Çünkü emperyalist-kapitalist sistem, onlarý kendi içinde etkisizleþtirebileceðine ve düzene baðlayacaðýna güveniyordu. Devrimci hareketleri, devrimci hareket olmaktan çýkarmanýn en kolay yolu buydu. Bunu için ABD, AB ve BM tüm aðýrlýðýný koydu. Bunun sonucu Latin Amerika’da devrimci gerilla hareketleri ve baþka yerlerdeki devrimci güçler peþ peþe düzene yöneldiler. Ama hala devrimci ilkelerde ýsrar eden ve mücadeleye devrimci olarak devam eden devrimci dinamikler vardý. Böylece, burjuvazi, emekçi sýnýflarý, kapitalizme karþý en güçlü konumlanýþlarýndan, devrimci olan konumlanýþlarýndan uzaklaþtýrmýþ olacaktý. Çünkü kapitalin egemenliði ancak bu koþullarda kendini garanti altýna alabilirdi. Fakat iþler öyle gitmedi. Emek-sermaye uzlaþmaz çeliþkisinin ve karþýtlýðýnýn olduðu bir toplumda, sýnýflar iliþkisi ve sýnýflar mücadelesi iþin doðasý gereði ancak bu eksende geliþebilirdi. Ve öyle de geliþti. Latin Amerika’da gerilla hareketleri düzenle uzlaþmasýna raðmen, emekçi kitle hareketleri hiç durmadý. Sýnýflar savaþýmý tüm yoðunluðuyla devam etti. Uzlaþmanýn geçici etkisi çok ký-
4
sa sürdü. Tam da bu süreçte bir kýta halkýnýn ayaklanmasý baþladý. Halk hareketleri yeniden devrimci bir temelde yükselmeye baþladý. Devrimci durum her yerde olgunlaþýyordu. Ýç savaþ çeþitli görüngüler içinde devam ediyordu. Burjuva ne egemendi, ne de yönetebiliyordu. Kitleler ise devrimci bir dönüþüm istiyordu. Bu doðrultuda yapýlan yýðýnsal devrimci eylemlerin sonucu hükümetler, devlet baþkanlarý devrilmeye baþladý. Halk kitleleri bu eylem sýrasýnda, yeni bir toplumun temellerini, toplumsal örgütlenmelerini ve politik ordusunu oluþturuyordu. Kýsacasý, burjuva politik çevirme hareketi çok az bir zaman içinde iflas etti. Bunun en belirgin örneklerinden biri Türkiye ve Kürdistan’da yaþandý. 90’lý yýllarda, önceki küçük-burjuva devrimci konumlarýný terk ederek düzene dönen çeþitli sol güçlerin bu tüm uzlaþmacý ve reformist çabalarýna raðmen, devrimci hareket yoluna devam etti. Halklarýn mücadelesinde düþüþ görülmesi bir yana, en yüksek noktaya çýktý. Devrimci durum olgunlaþtý, iç savaþ þiddetlendi. Sonunda burada ve dünyada devrimci mücadele öyle bir geliþim gösterdi ki reformist ve oportünist güçleri de arkasýndan sürükledi. Eðer bir devrimi yaratan koþullar ortaya çýkmýþ ve olgunlaþmýþsa, yeni topluma geçiþ bir zorunluluk olmuþsa, bu devrimci süreci durdurmaya burjuvazinin gücü yetmez, sosyal-reformistlerin ve oportünistlerin gücü de! Uluslararasý sermaye 90’larda Sovyetler Birliði ve Doðu Avrupa’da karþý-devrimcilerin yönetimi ele geçirmesinden sonra, geçici güç üstünlüðünü ele geçirdi. Geçici güç üstünlüðüne dayanarak dünya proletaryasýna karþý topyekün bir saldýrý baþlattý. Emekçi sýnýflara karþý yürütülen küresel iç savaþýn amacý, iþçi sýnýfýnýn, yüzyýl boyunca elde ettiði tüm kazanýmlarý -ki bazýlarý yüzyýllarca süren iç savaþlarla elde edilmiþtir- yok etmek; iþçi sýnýfýnýn sýnýf mevzilerini ve örgütlülüðünü daðýtarak, tamamen burjuvazinin diktasýna boðun eðdirmekti. Sermaye ele geçirdiði geçici güç üstünlüðü olanaðýný sonuna kadar kullanmak istiyordu. Çünkü bu durum, sýnýf savaþýnda her an deðiþebilir. Öyle de oldu. Dünya proletaryasý, çok geçmeden yeni bir devrimci atak baþlattý. Dünyayý sarsan eylemler ardý ardýna geldi. Avrupa’da yüzyýlýn en büyük eylemleri görüldü. Emperyalist ülkelerin on yýllarca süren kitle eylemlerinden arýndýrýlmýþlýk durumu artýk sona ermiþti. Devrimci durum her yerde görülmeye baþladý, koþullar dünya devrimi için daha bir olgundu. Böylesine keskin bir süreçte, proletarya ile sermaye güçleri yüzyýl savaþýna tutuþtular. Burjuva egemenliði bu sefer daha büyük ve ciddi bir tehdit altýnda, Fakat durum burjuvazi için ne denli umutsuz olsa da, tarih sahnesini öyle kolay terk etmeyecektir. Çökmekte olan burjuva toplumu ayakta tutmak için yapmayacaðý þey yoktur. Bu doðrultuda, terörü yaygýnlaþtýrýyor ve saldýrýlarýný artýrýyor. Durumun kritik olduðu yerlerde devlet eliyle faþizmi uygulamaya sokuyor. Toplumsal sistemin yýkýlmasý derinleþtikçe, faþizmi daha geniþ bir alanda uygulayacaðý açýktýr. Hiç þüphesiz proletarya ile burjuvazi bu durumda çok þiddetli çatýþmalara girecektir. Ýnsanlýðýn geleceði bu çatýþmalarda belirlenecektir. Burjuva egemenliði ve burjuva düzeni devirecek olan proletaryanýn devrimci sýnýf olarak hareket etmesidir. Ýnsanlýðýn kurtuluþuna giden yol proletaryanýn devrimci hareketinden geçer. C.DAÐLI
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
giderken evdeki bulgurdan olmak da var. Kandil Daðý çevresi, bölgenin en karmaþýk ve bu haliyle gerilla için en uygun sýðýnaklara sahip kara parçasý. TSK’nýn hemen hiç bilmediði böyle bir bölgede, ne hafif donanýmlý özel birlikler ne de aðýr mekanize birlikler kýsa sürede baþarý þansýna sahipler. Geçmiþteki tecrübeleri bilen ve gidecekleri yerde birkaç çadýr, birkaç iþlenmiþ tencere dýþýnda bir þey bulamayacaklarýnýn farkýnda olan TSK’nýn, böyle bir sýnýr ötesi operasyonu yalnýzca moral açýsýndan yürüteceði düþünülebilir mi? Ýsli tencereden ibaret savaþ ganimetleriyle, moraller ne kadar yükseltilebilir? Sýnýr ötesi bir operasyona dair askeri ya da moral beklentilerin düþük olduðu bu denli açýktýr ve egemen sermaye sözcüleri, bu gerçeðin farkýndalar. “Sýfýr noktasý”na iliþtirilmiþ gazeteci müsveddeleri de, bu büyük yýðýnaðýn sýnýr ötesi bir operasyona yönelik olmadýðýný doðruluyorlar. Yýðýnak, uzun ve kýsa vadede birçok iç içe geçmiþ hedefe sahip. Kýsa vadeli hedefler arasýnda, Güney Kürdistan’da federatif devleti, “Ben buradayým” diyerek tehdit etmek öne çýkýyor. Uzun vadeli hedefse, Irak’ýn iþgalidir. Þimdi, bu hedeflerin Türk burjuva sýnýfýnýn önüne nasýl çýktýðýna bakalým.
TANKIN NAMLUSU NEREYE ÇEVRÝLÝ T
SK, 250 bin askerle, Irak sýnýr hattý boyunca büyük bir yýðýnak yaptý. Kýrklareli-Tekirdað gibi, binlerce km. öteden taþýnan tanklar, obüsler, aðýr mekanize araçlar, haftalar boyunca sýnýra taþýndý, taþýnma sürüyor. “Ýliþtirilmiþ” gazeteci müsveddeleri de, omuzlarýnda kamerayla, kan ve barutun bu vahþi dansýna alkýþ tutmak için bölgeye akýn ettiler. Ayný günlerde Ýran, PJAK’a karþý geniþ bir operasyona giriþti ve katyuþa füzeleriyle sýnýr ötesindeki köyleri ve kamplarý ateþe boðdu. Ortaya çýkan görüntü ve buna eþlik eden tantanalý haykýrýþlar, Türkiye’nin Ýran’la ortak olarak, sýnýr ötesi bir operasBaðýmsýz Devlete Doðru yona giriþme niyetini iþaret etti. Ancak, þu ana kadar, aðýr siGüney’de ortaya çýkan devletin federatif niteliðini tanýyalahlarla donanmýþ birliklerin caðý konusunda, Türkiye’nin sýnýr ötesine geçmesi söz kodaha önceden verdiði teminatnusu olmadý. Yalnýzca, hafif Kuþkusuz, bu tablo, bölge gerici lar hatýrlanmalýdýr. Ancak, son silahlarla donanmýþ özel birdönemde ortaya çýkan birkaç öülkelerini sonu gelmez bir likler, sýnýrýn 10-15 km ötesinnemli geliþme nedeniyle, Türde kimi mevzilere operasyon çatýþmanýn, güçten düþmenin ve dev- kiye’nin bu konudaki endiþeledüzenlemekle yetindiler. “Sýfýr rimci halk hareketlerinin büyük darbe- ri, önceki sözlerini unutacak noktasý”nda bekleyiþ sürüyor. düzeye geldi. Ocak’ta yapýlan Tabii, bunca pahalý ve zahmetlerinin girdabýna çekecektir. Egemen seçimlere raðmen, Baðdat’ta li gösterinin neye alamet olduhalen daha hükümetin kurulaburjuva gericiliði kendisini bölgesel ðuna dair tartýþmalar da… mamýþ olmasý, bu geliþmelerin Ulusal Kurtuluþ Hareketi çapta bir devrim baþýnda geliyor. Newroz sonra(UKH)’nin genel karargahýnýn sý patlak veren Amed ayaklantehlikesinin içine, böyle bulunduðu Kandil Daðý’na yamasý da, Türkiye’nin Güpýlacak bir askeri harekatýn ne pervasýzca, gözü kara biçimde ney’deki devlete karþý tahamiþe yarayacaðýna dair, her kaatabilir mi? Görünen o ki, burjuva gerimül sýnýrlarýný en aza indirdi. fadan bir sesin çýktýðý bir tarBaðdat’ta, Ocak-Nisan döcilik, ABD’nin çöküþüne ve týþma yürüyor. Geçmiþteki nemi boyunca bir hükümet kubenzer operasyonlarý ve sobölgede etkisizleþmesine paralel rulamamýþ olmasý, iþgale karþý nuçlarýný unutmamýþ olan assavaþan halkýn gücünü kanýtlýolarak, ne birbirleriyle keri “uzman”larýn çoðu, böyle yor. ABD, tüm Irak’ta olduðu bir operasyon için; “atýlan taþ, dalaþmaktan kaçýnabilir, ne de devri- kadar, Baðdat’ýn Yeþil Bölgeürkütülen kurbaðaya deðmez” min kahredici darbelerinden kendini si’nde de egemenliðini yitirmiþ yorumunda bulunuyorlar. Üsdurumda. Yeþil Bölge’nin içintelik bu kez, Dimyat’a pirince koruyabilir. de iktidar kavgasý veren Iraklý 67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
5
burjuvalar, ABD’nin politik baskýlarýný dinleyemeyecek kadar, halk savaþýnýn tehdidi altýndalar. Bu durum halk savaþçýlarýnýn morallerini yükseltip kitle desteðini çoðaltýrken, iþgalci ve iþbirlikçileri yalnýzlaþtýrýyor. Baðdat’taki bu durum, Kürdistan bölgesinde hummalý þekilde devletin resmi kurumlarýný inþa eden Barzani’ye, baðýmsýzlýk ilaný için uygun ortam saðlýyor. Eðer Türkiye ve Ýran’ýn baskýlarý olmasa, Barzani baðýmsýz devleti ilan etmekte sakýnca görmeyecekti. Baðdat’ta, böyle bir ilana karþý çýkýp engelleyebilecek bir siyasi otorite bulunmuyor. Þii burjuva temsilcileri, böyle bir baðýmsýzlýk ilanýný, çok zengin petrol yataklarýyla bezeli bölgelerinde kendi otoritelerini ilan etmek için gerekçe haline getireceklerdir. Baðýmsýzlýk konusunda anlaþamadýklarý söylenen Talabani ve Barzani’nin partileri, Mayýs ayý içerisinde birleþik hükümetlerini ve bu hükümetin programýný ilan edecekler. Programda baðýmsýz bir devlete dair neler bulunduðu, en çok Türkiye için muamma. Öte yanda Rusya, Erbil’de büyükelçilik açmaya hazýrlanýyor. Bu da, Güney’deki baðýmsýz devleti tanýmaya hazýr küresel çapta güç ve devletlerin bulunduðuna iþaret. Erbil’de bir “Büyükelçilikler Caddesi”; iþte Türkiye’nin en büyük kâbusu. Ve kâbus, her geçen gün gerçek oluyor. Nihayet Nisan ayý sonunda, Baðdat’ta bir hükümet kurulacaðýna dair bir “umut” belirdi. Ancak, bu denli uzun süren bir kapýþmadan sonra varýlan bir uzlaþmanýn, hiç de uzun ömürlü olamayacaðý açýk. Dahasý, böylesi sýkýntýlý bir dönemin sonunda el mecbur kurulacak bir hükümetin hüküm gücü oldukça tartýþmalýdýr. Barzani’nin Erbil’deki gölgesi, Baðdat hükümetinden daha uzun hale geldi. Baðdat’ta bundan sonra kurulacak bir hükümetin otoritesi, Erbil’e kadar ulaþamaz. Bu durumun anlamý açýktýr: Ortada fiilen ve ilan edilmemiþ bir baðýmsýz devlet duruyor. Mayýs ayýnda, Baðdat’takinin kurulmasýný beklemeden Erbil’de kurulacak hükümet ve Rusya Büyükelçiliði, fiili olarak baðýmsýzlýk durumunun ilanýnýn pek uzak olmadýðýna dair güçlü iþaretlerdir. Benzer kâbuslarý Ýran gerici tekelci mollalar rejimi de görüyor. TSK ile ayný dönemde sýnýra asker yýðýnaðý yapan Ýran, böylece Türkiye’ye çok önemli bir konuda ortak olduðunu dünyaya gösterme fýrsatýný kaçýrmadý. Hatta sýnýr ötesi harekâta fiilen giriþerek, bu konuda ABD tarafýndan eli kolu baðlanan Türkiye’yi de fiili operasyona teþvik etti, ediyor. Türk tekelci egemenliðinin Barzani’yle yollarý bir kez daha çatallaþýyor. Oysa ki Barzani, Kuzey Kürdistan halkýnýn UKH’den kopuþuna yardýmcý olmasý beklenen bir unsurdu. Türk tekelci egemenliðin denetimi altýnda oldukça, böyle bir Barzanileþtirme, ehveni þer olarak kabul görebilirdi. Fakat Baðdat’taki karmaþa, Barzani’nin gücünü Türkiye’nin kontrol altýna alamayacaðý bir seviyeye ulaþtýrdý ve esas olarak, Amed ayaklanmasý, “Barzanileþtirme” umutlarýný tamamen suya düþürdü. Barzani gibi gerici-burjuva bir sýnýfýn temsilcisi, Amed ayaklanmasýný sýrtlayan yoksul emekçilerin özlemlerine tercüman olamazdý. Bu, iki taraflý bir kaybediþti. Türkiye için. Hem Güney üzerindeki denetimini tamamen yitiriyor ve baðýmsýz bir devlete doðru gidiþi önleyecek gücü kaybediyordu, hem de Kuzey Kürdistan halkýný politik çevirme içinde tutma þansýný
6
yitiriyordu. Sýnýrýn iki tarafýna büyük tehdit anlamýna gelen yýðýnak, iþte bu koþullarda ortaya çýktý.
Bölgesel Savaþ Tehlikesi… Tiyatro dekoru içinde bir tüfek varsa, oyun içinde mutlaka bu tüfek patlayacak demektir, klasik bir kuraldýr. Dünyanýn herhangi bir bölgesi, bu denli silahlý adam kalabalýðýna tanýk deðildir. Baðdat-Diyarbakýr arasýnda, yüz binden fazla ABD’li 250 bin TSK, onbinlerce Ýranlý, yüz bin kadar peþmerge ve birkaç bin UKH’li gerilla, toplanmýþ durumda. Bu militer ve gerillacý güçlere ek olarak, milyonlarca öfkeli yoksul ArapKürt nüfus var. Tam bir barut fýçýsý… Bu barut fýçýsýnýn tam üstünde oturan ve tüm silahlý burjuva güçleri düzenleyen güç olarak ABD var. Ancak, ABD’nin durumu fazlasýyla sallantýda. Üstelik Irak’taki iþgal üzerinde inisiyatifini kaybettikçe, bu boþluðu Ýran dolduruyor. Bu tehlikeli duruma raðmen ABD, þimdi kendi içinde, Irak’tan geri çekilmeyi tartýþýyor. Daha düne kadar iþgale destek verenler, Bush ve ekibinden desteklerini hýzla çekiyorlar. Bu geliþmeler her an ABD’yi iþgal bölgelerinden geri çekilmeye ya da NATO bünyesinde bölge gerici devletlerinin iþgale ortak olmasýný istemeye götürebilir. Bu olasýlýðýn Türk tekelci sermayesi tarafýndan deðerlendirildiði açýktýr. ABD’nin bölgeden çekilmesi durumunda, Türkiye’nin soluðu Kerkük’te alacaðý, en azýndan buna hazýrlandýðý muhakkak. Ýran, Suudi Arabistan’ýn boþ gözlerle bu geliþmelere seyirci kalmasý da beklenemez. Her durumda, bu dar parçada yapýlan askeri yýðýnaðýn, bölgesel bir savaþý ve Irak’ýn komþu ülkeler tarafýndan parça parça iþgalini gündeme getirmesi akýldan çýkarýlmamalýdýr. Kuþkusuz, bu tablo, bölge gerici ülkelerini sonu gelmez bir çatýþmanýn, güçten düþmenin ve devrimci halk hareketlerinin büyük darbelerinin girdabýna çekecektir. Egemen burjuva gericiliði kendisini bölgesel çapta bir devrim tehlikesinin içine, böyle pervasýzca, gözü kara biçimde atabilir mi? Görünen o ki, burjuva gericilik, ABD’nin çöküþüne ve bölgede etkisizleþmesine paralel olarak, ne birbirleriyle dalaþmaktan kaçýnabilir, ne de devrimin kahredici darbelerinden kendini koruyabilir.r
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
yavaþlatan bir etkiye sahiptir. Lehte olan dýþ dinamikler, henüz iç olgunluða ulaþmamýþ devrimin, bu olgunluðu yakalayabilmesi için ihtiyaç duyulan zamaný kazandýrabilir. Bu duruma en uygun örnekler, II. Paylaþým Savaþý’nýn bitiþ yýllarýnda görülebilir. Doðu Avrupa’nýn çoðu ülkesi, iç dinamikler açýsýndan, yani emekçi sýnýflarýn bilinç, örgütlülük ve savaþým deneyimi açýsýndan henüz hazýr olmasa bile, proletaryaya bu eksiklikleri hýzla giderme fýrsatý veren, dýþ dinamikler oldu. Nazi faþizmini Avrupa’dan kazýyýp yok etmiþ SSCB’nin prestiji ve yarattýðý sempati sayesinde komünist partiler, bu ülkelerde kýsa sürede iktidarý fethedecek güce ulaþtýlar. Dýþ dinamiklerin bir devrim üzerindeki olumsuz etkilerini, Ýspanya Ýç Savaþý’nda izleyebiliriz. Ýspanya’da Komünist Parti ve gruplar, uluslararasý emperyalist sermayenin tam desteðini alan faþist Franco’ya karþý, proletarya ve emekçileri tek bir çatý altýnda toparlayacak zamaný kazanamadýlar. 1959 Kübasý ise, emperyalizmin soðuk savaþ saldýrýlarýyla tüm dünyada gericilik rüzgarlarý estirdiði bir ortamda, saðlam iç dinamiklere sahip bir devrimin ayakta kalma baþarýsýna bir örnektir.
Dünyanýn Kaderinin Çizildiði Topraklar Son aylarda ABD savaþ makinasýnýn en üst düzey yöneticileri sýrayla Ankara’da boy gösterdiðinde, küçük-burjuva demokratlarý hep bir aðýzdan “gene ne istiyorlar, biz hangi karanlýk çukurlara sokacaklar, hangi kanlý maceralara sürükleyecekler?” diye yakýnýp durdular. Onlarýn iþi yakýnmak. Küçük burjuva devrimcisi de boþ durur mu, hemen muhalefetini sergileyecek bu fýrsatýn üstüne atlar: “biz bu planlara ortak olmayacaðýz!” diye. Proletarya devrimcisi ise, emperyalist planlarýn ve niyetlerin, süregiden çeliþkileri hangi yönde etkileyeceðinin, devrimi hangi büyük olaylar ve acýlar yoluyla gündeme getireceðinin hesabýný yapar, ona göre tutum alýr. Bu hesabýn yapýlýþýnda Marksizmin devrim teorisi yol göstericidir. Emperyalist-kapitalist sistemin Türkiye ve Kürdistan devrimi üzerindeki güncel etkilerine geçmeden önce, Marksist devrim teorisinin, iç ve dýþ dinamikler üzerine söylediklerini kýsaca hatýrlamakta yarar var. Devrim teorisinde iç ve dýþ dinamikler, farklýlýklarý hesaba katýlarak ele alýnýr. Bir devrimin dinamikleri dediðimizde, sözkonusu ülkede sýnýflar mücadelesinin seyrini etkileyen ekonomik durum, egemenlerin ve ezilenlerin karþýlýklý iliþki ve mücadeleleri, bu mücadelelerin ortaya çýkardýðý devrimci birikim ve toplumsal psikoloji vs. aklýmýza geliyor. Dýþ dinamikler ise, dünya çapýnda sýnýflar mücadelesinin seyri, sosyalizmin prestiji, egemen sýnýfýn diðer ülke egemenleriyle iliþkileri vs. þeklinde sýralanýr. Ýç ve dýþ dinamikler, karþýlýklý etkileþim içerisinde, birbirlerini güçlendiren veya zayýflatan unsurlar taþýr. Ancak, son tahlilde, bir devrim üzerinde belirleyici etkiye sahip olan, iç dinamiklerdir. Uluslararasý koþullar ne denli uygun olursa olsun, eðer iç dinamikler yeterince olgunlaþmamýþsa, devrimin zaferi olanaklý olmaz. Ekim Devrimi öncesinde Lenin, Uluslararasý koþullarýn ne denli uygun olduðuna dönüp dönüp vurgu yaptý. Bu ýsrarlý vurgular, komün deneyiminden baþka tarihsel arka plana sahip olmayan proletaryanýn, iktidarýný koruyabileceðine iliþkin inancý ayakta tutmak içindi. O dönemin uygun uluslararasý koþullarýndan yararlanma cesaretini ve atýlýmýný yalnýz Rusya proletaryasý gösterebildi. Ayný uygun koþullar, iç dinamikleri yeterince olgunlaþmamýþ Almanya, Ýtalya, Macaristan gibi ülkelerin proletaryasýna zafer yolunu açmadý. Ýç dinamikler belirleyicidir. Ancak, bu, dýþ dinamiklerin pasif olduðu anlamýna gelmez. Dýþ dinamikler her zaman bir devrimi hýzladýran,
Yeni Savaþým Alaný: Tüm Dünya “Sosyalist devrimi kendinden önceki devrimlerin tümünde ayýrdeden özelliklerden biri, onun yasal düzenliliklere tabi eðiliminin bir dünya devrim süreci haline gelme yönünde olmasýdýr.” (Malinin, Marksçý-Leninci Felsefenin Temelleri, c.2, sf:137) Söz konusu “yasal düzenlilikler”, kapitalist sistemin bir dünya sistemi haline geliþiyle iliþkilidir. Emperyalist-kapitalizmin son 30 yýlda gösterdiði olaðanüstü hareketlilik, proletaryanýn mücadele alanýný ülke sýnýrlarýndan tüm dünyaya doðru taþýmasýný hýzlandýrdý. Bu yeni durum, devrimin iç ve dýþ dinamikleri arasýndaki iliþkiyi yeniden tanýmlamayý zorunlu kýlýyor. Dýþ dinamiklerin, devrimin iç dinamikleri üzerinde, eskisinden çok daha etkin olduðunu ileri sürebileceðimiz olgular, þimdiden birikmiþtir. Bu olgularý, en özet haliyle þöyle sýralayabiliriz: 1) Emperyalist-kapitalist ekonominin bir dünya sistemi haline gelmiþ olmasý, farklý yapýsal özelliklere ve farklý sýnýf mücadelesi düzeylerine sahip ülkeleri birbirine yakýnlaþtýrdý. Bu yakýnlýk baðýmlý ülkelerde daha net görülebiliyor. Ülkeler arasýnda kat kat artan ticari alýþveriþin ötesinde, üretim süreçlerinin ve enerji kaynaklarýnýn paylaþýmý, borsalar, bankalar ve döviz hareketleriyle adeta yekpare bir yapýya bürünen uluslararasý finans sistemi, ve bu sisteme merkezi bir birlik kazandýran finans tekellerinin
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
olaðanüstü gücü, bunlara baðýmlý IMF-DBDTÖ gibi kurumlar; bütün bunlar, ülkelerin ekonomik içiçe geçme durumunun zeminini oluþturuyor. 97 yýlýnda Güney Asya’da patlak veren kriz, bu denli bütünleþip içiçe geçmiþ dünyanýn ilk kriziydi. Tayland’da patlak veren kriz iki yýl boyunca dünyayý dolaþtý: Endonezya’dan Brezilya’ya dek dünyanýn bütün kýyýlarýna vurdu. Endonezya ve Rusya’yý devrimin eþiðine getirdi. Ekonomik bütünleþme ve içiçe geçiþ, her geliþmenin bütün ülkeleri ayný anda, ayný derecede, ya da ayný yönde etkilediði anlamýna gelmez. Eþitsiz geliþim yasasý, tüm etkinliði ile varlýðýný sürdürüyor. 90’lý yýllar boyunca Japonya ekonomik durgunluðun pençesinde kývranýrken, ABD ekonomisi finansal bir canlýlýk dönemi yaþýyordu. Ancak, ABD’deki canlýlýk, Japonya’daki durgunluða baðlýydý. Birçok ülkeyi çökerten bir geliþme, baþka bir dizi ülke için fýrsat yaratabilir. Her durumda sistem, düzenleyici deðil ama tersine karmaþayý arttýrýcý bir baðýmlý bütünsellik gösteriyor. 2) Ulaþým ve haberleþme tenolojilerinde saðlanan geliþme, sýnýf mücadelelerinde dýþ dinamiklere özel bir etkinlik ve konum kazandýrýyor. Yakýn döneme kadar, yalnýzca egemen sýnýf ve onun hizmetindekiler tarafýndan kullanýlabilen uluslararasý haberleþme aðlarý, bugün artýk o denli ucuz, hýzlý ve etkindir ki, emekçi sýnýflarýn kitlesel kullanýmýna açýktýr. Bu kanal, dünyanýn çehresini deðiþtirecek sýnýflara, mücadele deneyimlerini derlemek ve güç aktarýmýnda bulunabilmek açýsýndan, ucuz, basit ve hýzlý olanaklar sunuyor. Ve ezilenler bu uluslararasý kanalý, her geçen gün daha bir ustalýkla kullanmayý öðreniyor. Seattle’dan bu yana dünyayý sarsan bütün uluslararasý anti-kapitalist eylemler, ulaþým ve haberleþme teknolojisindeki bu geliþimin sýnýflar mücadelesine etkisini kanýtladý. Kitlesel kullanýma açýk bu iletiþim kanalý sayesinde, dünyanýn tüm emekçi sýnýflarýnda benzer sorunlar yaþadýklarýna, ayný sorularý sorduklarýna, ayný çözümlere ulaþtýklarýna ve yanlýz olmadýklarýna dair bilinç ve duygularý güçlendiriyor. Bir ülkenin proletaryasýnýn cesurca atýlýmlarý, bu kanal sayesinde dünyaya yayýlýyor, ortak moral duygularý ve kitle psikolojisinin güce dayalý güvenini tazeliyor. Devrimci süreçlerin kendine özgü seyirleri içinde çýkan dersler, hatalar, baþarýlar, vs. dünya proletaryasýnýn politik uyanýklýðýný keskinleþtiriyor. Bütün bu etkiler bir araya geldiðinde, ardý ardýna biriktiðinde, dünyada, ülke devrimlerinin yelkenlerini þiþiren rüzgarlar halini alýyor. Bu rüzgarý arkasýna alan ülkelerin proletaryasý, daha büyük moral, istek ve azimle mücadeleye atýlabiliyor. 3) Son dönemlerde, devrimlerin dýþ dinamiklerini olaðanüstü önemli bir unsur haline getiren geliþmelerin baþýnda, emperyalist-kapitalist sistemin tüm dünya emekçi sýnýflara karþý giriþtiði küresel iç savaþ ve ABD’nin baþlattýðý 3. Dünya savaþý vardýr. Küresel iç savaþ, baðýmlý ülke burjuvalarýný hýzlý bir tempoyla tanktop-tüfek siyasetine çekiyor. Emperyalist ülkelerin sýnýflar savaþýmlarý ise ayný baðlamda sertleþiyor, demokratik kurumlar adým adým ortadan
7
kaldýrýlýyor ve faþizmin yolu açýlýyor. 11 Eylül ve Londra metrosu patlamasý gibi provokasyonlarla halklar ayný faþist cenderenin içine çekiliyor. ABD, baðýmlý ülkelere, 3. Dünya Savaþýna göre konum almalarý yönünde baskýlarýný yoðunlaþtýrýyor. Bu baskýya gönüllü yada gönülsüz boyun eðen baðýmlý ülke sermayesi, kendi halklarýnýn öfkesini çekiyor, iþbirlikçi iktidarýn altý oyuluyor ve politik krizler bir salgýn gibi yayýlýyor.
Güçlü Bir Karþý Devrim Üssü Türkiye ve Kürdistan devriminde dýþ dinamiklerin rolü, etkisi gün geçtikçe belirgin hale geliyor. Küresel iç savaþta Türkiye’nin konumu kritik bir hale geliyor. Bu durumda, devrimin bastýrýlmasý tüm emperyalist dünyanýn özel olarak ilgilendiði bir politika oluyor. Küresel iç savaþta bir dönem geride kalýyor. Bu dönem, emperyalizm için kararsýzlýklar dönemidir. Irak’ta iþgal’e karþý yükselen halk savaþý, tüm bölgenin kaderini etkileyebilecek seviyede. ABD, Irak’ta yaþdýðý rezalet dolu yenilgiyle çöküþünü hzlanýdýrýrken, Ortadoðu’nun ezilen halklarý politikaya uyanýyor. Halklarýn öfkesini giderek bölgenin iþbirlikçi yönetimlerini sarsýyor, onlarý eskisi gibi yönetmez hale getiriyor. Ortadoðu’da bunlar yaþanýrken, Ukrayna’dan Azerbaycan’a uzanan koridorda taþlar yerinden oynuyor. Rusya bu bölgede yeni mevziler kazandýkça, ABD ve AB emperyalizmi daha pervasýz adýmlara zorlanýyor. Doðu Avrupa da farklý deðil. Bir yandan, bu halklarý sosyalizmden uzaklaþtýrmak için kullanýlan AB projeleri ardý ardýna çökerken, öbür yandan halklarýn sosyalizme duyduklarý özlemin yaygýnlýðý, yöneticileri þaþkýnlýða ve paniðe sürüklüyor. Küresel iç savaþta emperyalizm, Orta Doðu, Kafkasya ve Doðu Avrupa kazanýnýn ortasýnda kalan Türkilye’de saðlam bir karþý devrim üssüne ihtiyaç duyuyor. Tüm bölgede esen devrimci rüzgarlarýn önüne geçebilmek, ancak bölgedeki büyük bir devletin askeri-siyasi görevleri yüklenmesiyle baþarýlabilir. Bu denli geniþ çaplý bir görev, ne Ýsrail tarafýndan ne de Gürcistan tarafýndan yerine getirilebilir. Ukrayna ise, kendisine baðlanan umutlarý boþa çýkardý. Geriye yalnýzca Türkiye kalýyor. ABD ve AB’nin karþýsýnda iki küresel düþman var. Birincisi dünya emekçileri, ki onlar sistemin temellerini tehdit ediyorlar. Ýkincisi Rusya-Çin ittifaký; onlar zayýflayan emperyalist hegemonyanýn çatlaklarýna sýzýyorlar, çöküþü hýzlandýrýyorlar. Bu yüzden, en baþta ABD, Rusya-Çin ittifakýna karþý elini güçlendirmekten baþka yol bulamýyor. Baðýmlý ülkeler RusyaÇin ittifakýný etkisizleþtirecek tutumlara zorlanýyorlar. 3. Dünya savaþý adým adým kendi cephesini yaratýrken, tarafsýz yada çok-taraflý tutumlarý bertaraf ediyor. Bu cepheleþmeye zorlanan ülkelerin baþýnda Türkiye var. ABD, 3. Dünya savaþýna kendisine tam boyun eðmiþ, güvenilir ittifaklarla de-
8
vam edebilir. Türkiye ise geleneksel dýþ politikasýna bu yönlü biçim vermeye zorlanýyor. Türkiye’nin geleneksel dýþ politikasýnda, Ýran ve Suriye’yle Kürt ulusunun ezilmesine dayanan ortaklýklar; Rusya’yla enerji ve hammadde baðýmlýlýðýna dayalý dostça ticari iliþkiler var. Bu ülkelerle girilen iliþkiler AB emperyalizmi açýsýndan da önemli. ABD ve AB emperyalist merkezleri arasýndaki hegemonya çekiþmesi, Türkiye’ye dýþ politikada daha rahat davranma olanaðý saðlýyordu. Þimdi, bu avantaj yitirildi. AB emperyalizmi, çoðu konuda ABD ile didiþmek yerini, iþbirliði yolunu seçiyor. Elbette Türkiye, bu ülkelerle girdiði ticari iliþkilerin kendisine saðladýðý avantajlardan, sýrf ABD istiyor diye, hemen vazgeçemez. ABD ile sýký, zorlu ve tehditlere varan pazarlýklar sözkonusu. Son günlerde, ABD’nin istediði sonuca vardýðýný düþündüren kimi geliþmeler ardý ardýna yaþanmaya baþladý. Ýlk geliþme, bu yýlýn ilk günlerinde meydana geldi ve fazla dikkat çekmedi. ABD ile yapýlan bir anlaþmayla, Ýran’a gönderilen ticari mallara sýký denetim getirildi. Gümrüklerde baþlayan “rüþvet operasyonlarý”, bu anlaþmanýn hemen ertesine geldi. Türkiye, Ýran’ýn hem ticari hem askeri amaçla kullanabileceðinden þüphelenilen elektronik eþyalara gümrük kýsýtlamasý getirdi. Normalde iki ülke arasýnda ciddi bir kriz ve skandal yaratmasý gereken bu durum, Ýran’ýn nükleer silah suçlamasýyla köþeye sýkýþtýðý bir döneme denk geldi ve Ýran, kuþkularý artýracaðýný düþündüðünden olsa gerek, Türkiye’nin gümrük kýsýtlamalarýna ses çýkartmadý. Doðalgaz vanalarýný kýsarak mesaj vermekle yetindi. En dikkat çekici adým, bunlardan sonra geldi. Türkiye, alelacele nükleer santral inþaatýna baþlayacaðýný duyurdu. Çeþitli araþtýrmalar tam tersini gösterse de, büyüyen ekonominin enerji açýðýna neden olduðu iddialarý gürültüyle gündeme oturtuldu. Oysa, çevremizdeki geliþmelerden haberi olanlar için bu “nükleer atýlým” sürpriz olmadý. Hedef, Türkiye’nin Ýran ve Rusya doðalgazýna baðýmlýlýðýný ortadan kaldýrmaktýr. Bu sayede Türkiye, ABD’nin Rusya ve Ýran’a karþý atacaðý adýmlara gönül rahatlýðýyla katýlabilecektir.
Sadece Dýþ Politika Mý? ABD ve AB emperyalizmi, en az dýþ politika kadar, Türkiye’nin iç politikasýyla da yakýndan ilgileniyor: En baþta devrime karþý yürütülen iç savaþýn düzenlenmesi geliyor. Bu amaçla Türkiye’ye mali, askeri ve diplomatik destek artýyor. En baþta gelen ekonomik destek, sýcak para akýþýnýn sürekliliðidir. ABD ve AB merkezli finansal fonlardan Türkiye’ye akan sýcak para, son bir yýlda iki katýna çýkarak, 70 milyon dolarý aþtý. Bu denli yoðun sýcak para akýþýný, yalnýzca yüksek faiz oranlarýna baðlamak, gerçekçi görünmüyor. Çünkü Türkiye, faizi yüksek tutuyor olsa bile, muazzam boyutlara doðru büyüyen cari açýkla, riskli bir ülke. Ancak, Türkiye’yi sýcak paraya boðan finansal fonlara yön
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
veren “kredi derecelendirme kuruluþlarý”, bir baþka ülkede olsa apaçýk kriz alameti sayýlacak cari açýða raðmen, Türkiye’nin kredi notunu dikkat çekici bir inatla yüksek tutuyorlar. Bütün bu çabalarýn tek bir amaca hizmet ettiði açýktýr. Türkiye’yi ekonomik çöküþün eþiðinden uzak tutmak. Sýcak para akýþý, küçük mülk sahiplerine tüketici kredisi olarak yansýyor ve onlarý devrimin fýrtýna alanlarýndan uzak tutuyor, onlarý þoven histerinin kolay avlarý haline getiriyor. Ancak, bu amaçla seçilen, “sýcak para akýþý” yöntimi, ondan vazgeçildiði anda, Türkiye’nin bir daha belini doðrultamayacaðý denli büyük bir çöküþ yaratacak bir yöntemdir. Ekonomik kriz, ancak yýkýcý gücü büyütülerek ertelenebiliyor. Emperyalizmin diplomatik ve askeri desteði de, dikkat çekici boyutlardadýr. Son operasyonlarda kullanýlan kimyasal silahlar, AB emperyalizminin susku komplosundan destek görüyor. Newroz’un hemen sonrasýnda Bingöl’de gerçekleþen operasyonda, ABD’nin teknik destek verdiði iddialarý ortaya atýldý. Yeraltý sýðýnaklarýnda barýnan gerilalarý tespit edebilecek teknoloji, yalnýzca ABD’nin elinde var: Nihayet oyuna Barzani de dahil oluyor. Amed isyanýna dönük tek kelime etmeyen Barzani, bu olaylarý protesto eden Güneyli Kürtlerin üzerine saldýrarak, kendi üzerine düþen görevi yapýyor. Dýþ dinamiklerin Türkiye ve Kürdistan devrimleri üzerindeki güncel etkilerini irdelemeye çalýþtýk. Kýsacasý, küresel iç savaþta Türkiye’yi saðlam bir karþý devrim kalesi haline getirmeye kararlý olan emperyalizm, devrimi acýmasýz ve kanlý biçimde ezme iþaretini vermiþ bulunuyor. Ancak, emperyalizm ve iþbirlikçilerinin unuttuklarý bir þey var. Türkiye ve Kürdistan devrimleri, bu türden “balyoz” harekatlarýna alýþkýndýr. 35 yýldýr yok edilemeyen devrim, bu yeni balyoz giriþimini ayný dirençle karþýlayacaktýr, buna kuþku yok. Emperyalizm ve iþbirlikçi tekelcilik, iç savaþta kýsa sürede bir sonuca ulaþma üzerinden hesap yapýyorlar. Dünyadaki ve bölgedeki geliþmeler, onlarý bu aceleci tavra sürüklüyor. Eðer devrimci hareket, bu yeni ezme-yoketme giriþimine kitlesel ve devrimci bir direnç gösterirse, dýþ dinamiklerin lehine olan unsurlarý harekete geçecektir. Küresel iç savaþta emperyalistkapitalist sermayeye karþý mücadele veren halkla ve dünya proletaryasý, direngenliðiyle kendisini kanýtlayan Türkiye ve Kürdistan devrimin yanýnda saf tutacaklar. Nasýl ki dünya, önce Filistin, sonra Irak için ayaða kalktýysa, ayný küresel destek ve moral güç, Türkiye ve Kürdistan devriminin aydýnlýk yarýnlarýný süsleyecektir. Bu topraklarda devrim, ABD’nin 3. Dünya savaþýný soluksuz býrakacak, ona ölümcül darbe vuracak bir konuma gelmiþtir. Bir devrimde dýþ dinamikler ne denli etkiliyse, o devrimin her baþarýsý, küresel alt üst oluþa o denli katkýda bulunur. Proletaryanýn sorumluluðu, yalnýzca kendi halklarýna deðil, tüm dünya halklarýna karþý bir sorumluluk halini almýþtýr. Bu ciddiyet, bu cüret ve bu yürek ferahlýðý ile, “güzel günler görece-
1 MAYIS ALA NI LENÝNÝSTLER LE KIZILLAÞTI
Uluslararasý proletaryanýn birlik, mücadele, dayanýþma ve kapitalizme karþý savaþ günü olan 1 Mayýs, her yýl olduðu gibi, bu yýl da Mücadele Birliði Platformu tarafýndan 1 Mayýs Alaný ‘nda Taksim’de mitingle kutlandý. Saatler 12:00’ý gösterdiðinde, daha önceden tüm kamuoyuna duyurulduðu gibi, ellerinde kýzýl bayraklarý, orak-çekiçleri ve üzerlerinde Deniz Gezmiþ tiþörtleri ile Taksim Meydaný’na büyük bir coþkuyla çýkan Mücadele Birliði Platformu üyeleri, “Yaþasýn 1 Mayýs, Bijî Yek Gulan, Mücadele Birliði”, “Ölüm Orucu Sürüyor, Devrimci Tutsak Aileleri Komiteleri”, “Dünya Emeðin Olacak, Devrimci Ýþçi Komiteleri” pankartlarýný açarak kýzýllaþtýrdýlar. Ve sýk sýk attýklarý; “Yaþasýn 1 Mayýs”, “Bijî Yek Gulan”, “Dünya Emeðin Olacak”, “Serpil Yoldaþ 310’lu Günlerinde”, “Serpil Yoldaþ Yanlýz Deðildir”, “Fatma Koyupýnar Kavgamýzda Yaþýyor”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak” sloganlarýyla Taksim’in kýzýllýðýný haykýrdýlar. Proletaryanýn Kýzýl Meydaný’nda Mücadele Birliði ve Devrimci Ýþçi Komiteleri adýna basýn açýklamalarý okundu. Yapýlan basýn açýklamasý bir anda büyük bir ilgi odaðý olurken, basýn açýklamasý okunurken kitlenin etrafýna yeni insanlar gelmeye baþladý. Yeni gelen insanlarýn yapýlan basýn açýklamasýna katýlmamalarý için çevik kuvvet polisleri harekete geçip basýn açýklamasýný okuyanlarýn etrafýný çembere aldý ve kitleye daha fazla katýlýmýn olmasýný engelledi. DÝK (Devrimci Ýþçi Komiteleri) ve Mücadele Birliði Platformu adýna okunan basýn açýklamalarýn da önümüzdeki yýl 1 Mayýs yýlý olarak ilan edilerek önümüzdeki bir yýl boyunca 1
Mayýs’ta Kýzýl Meydan çaðrýsý yapýlacaðý söylendi. Daha sonra 1 Mayýs Marþý’ný söylemek için Emeðe Ezgi Müzik Grubu alana çaðýrýldý. 1977’de ölümsüzleþen 34 iþçinin anýlarýna, devrime ve tarihine sahip çýkýlmasýný daha fazla hazmedemeyen ve kitleyi çembere almýþ durumda olan çevik kuvvet polisleri kitleye azgýnca saldýrmaya baþladý. Bir anda biber gazlarý ve coplarla kitleye saldýran polisler, basýn açýklamasýna katýlan bir çok kiþiyi yaraladý. Polislerin bu azgýnca saldýrýsýna kitle de ellerindeki bayrak sopalarýyla karþýlýk verdi. Bir çok insan sürüklenerek otobüslere bindirildi. Saldýrýlar otobüsün içinde de devam etti, ama orada da “Yaþasýn 1 Mayýs” sloganlarý susmadý, bütün saldýrýlara raðmen yapýlan zafer iþaretleri saldýrýlarýnýn boþa olduðunun göstergesiydi. Polisin saldýrýsý sonucu 34 kiþi gözaltýna alýndý. Gözaltýna alýnanlar Gayrettepe Emniyet Müdürlüðü’ne götürüldü. Saldýrýlar burada da devam ederken, özellikle üst aramalarý sýrasýnda aþýrý darp yaþandý ve bu hastaneye götürürken de sürdü. Gözaltýndakilere slogan attýklarý için iki kez biber gazý sýkýlarak saldýrýldý. Gözaltýna alýnan 34 kiþi ertesi gün akþam saatlerinde direk olarak Beyoðlu Adliyesi’ne götürülerek tutuksuz yargýlanmak üzere serbest býrakýldýlar. Burjuvazinin yýllarca tüm politik çevirmelerine karþý bir kez daha 1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný’nda Taksim’de Leninistlerin Kýzýl Bayraklarý dalgalanýyordu. Bir kez daha, uluslararasý proletaryanýn bir parçasý olarak Leninistler üzerlerine düþeni yaptý. Ve bu yýl 1 Mayýs yýlý olarak ilan edildi. YAÞASIN 1 MAYIS! BÝJÝ YEK GULAN! DÜNYA EMEÐÝN OLACAK!
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
9
ANTEP’TE 1 MAYIS
Ýþçi sýnýfýnýn birlik, mücadele, dayanýþma ve kapitalizme karþý savaþ günü olan 1 Mayýs’ta Antep Mücadele Birliði Platformu olarak Antep Emekçileriyle birlikte Ýstasyon Meydaný’ndaydýk. Þehir merkezindeki Balýklý Parký’nda açtýðýmýz “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin olacak – Mücadele Birliði” ve “Biji 1 Gulan – Genç Emekçiler Birliði” pankartlarýmýzla yürüyüþe geçtik. Yürüyüþ boyunca “Yaþasýn 1 Mayýs”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganlarý atýldý. 1 Mayýs mitinginin yapýldýðý Ýstasyon Meydanýna girdikten sonra da sloganlarýmýza “1 Mayýs Alaný Taksimdir Taksim Kalacak” ve “Biji Yek Gulan” da eklendi. Yaklaþýk 2000 kiþinin katýldýðý miting saat 12:00’de iþçi sýnýfý mücadelesinde ölümsüzleþenler için saygý duruþu ile baþladý. Sendika yöneticilerin konuþmalarýnýn ardýndan Platforma Denize Ezgi Müzik grubu çýktý. Grup, söylediði þarkýlar ve marþlarla kitleyi coþtururken Türk-iþ sendikasý yöneticilerinden biri mikrofonu alarak 1 Mayýs’ýn resmi anlamda bittiðini bu andan itibaren katýlýmcýlarýn alandan ayrýlabileceklerini duyurdu. Bunun üzerine birçok sendika ve parti adýna mitinge katýlanlar alaný terk ettiler. Alanda kalan kitle ile daha da coþkulu þekilde dinleti devam ederken Þiþli Meydaný Marþý okunduðu sýrada platformun elektriði kesildi. Ancak Denize Ezgi’nin ve kitlenin marþlara ses sistemi olmadan da devam etmesi üzerine elektrik yeniden verildi. 1977 1 Mayýs’ýnda Taksim Meydaný’nda katledilen 34 iþçi ve bugün Taksim Meydaný’nda gözaltýna alýnanlar selamlanarak tüm kitle tarafýndan okunan 1 Mayýs Marþý, alanda görülmeye deðer bir manzara oluþturmuþtu. Hafta içi olmasý nedeniyle Antep emekçilerinin yeterli katýlým gösteremediði 1 Mayýs mitingi, dinleti sonunda alanýn boþaltýlmasý ile son buldu. Çýkýþta ise sivil polisler Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP) kortejindeki bir kiþiyi aranmasý olduðu gerekçesi ile gözaltýna almak istediler. Bu sýrada yaþanan arbede sonunda ESP kortejinde bulunan 4 kiþi gözaltýna alýndý.
YAÞASIN 1 MAYIS! YAÞASIN ÝÞÇÝLERÝN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! Antep Mücadele Birliði Platformu
ANTEP’TE AFÝÞE POLÝS SALDIRISI Antep’te 1 Mayýs çalýþmalarýmýz sürekli baský ve yýldýrma çabalarýyla engellenmeye çalýþýlýyor. 1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný’na çaðrý yapan Mücadele Birliði imzalý afiþlerimizi Atatürk Bulvarý üzerinde 26 Nisan saat 08:00 sýralarýnda yaparken keyfi bir þekilde sivil polisler tarafýndan durdurulduk. Üst aramasý yapmak istediler. Üst aramasýna izin vermeyerek keyfi uygulamalarýný boþa çýkardýk. Sözlü hakaret ve tehditle karþýlýk vererek afiþlerimize el koymak istediler. Afiþleri vermeyerek karþý çýktýk. Bunun üzerine yaklaþýk 10 sivil polis tarafýndan zorla yere yatýrýlarak müdahaleye maruz kaldýk. Bizler de “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganý atarak karþýlýk verdik. Halkýn yoðun bakýþlarý altýnda tepki göreceklerini anlayýnca serbest býraktýlar. Çevreyi kirletmekten dolayý para cezasý keseceklerini söylediler. Yanýmýza yaklaþan insanlara müdahale ederek geri çekmeye çalýþtýlar. Baskýlarýn bizi yýldýramayacaðýný anlayan sivil polisler yakýnýmýzda duran yaþlý bir adama keyfi bir þekilde kimlik sordu. Yaþlý adam sert bir tavýrla “neden soruyorsunuz” deyince, otobüs bekleyen adamý polise mukavemet gerekçesiyle gözaltýna aldýlar. Halkýn devrimcileri sahiplenmesine dayanamayan sivil polisler geçtiðimiz günlerde de insanlara gidip “siz birkaç tane vurun gerisini biz hallederiz” diyerek provokasyon yaratmak istemiþlerdi. Ýnsanlarýn cevabý ise “kendi halkýma neden vurayým” olunca bu tür uygulamalarýn boþa çýktýðýný ve halkýn devrimcilere sahip çýktýðýný anlamýþ oldular. BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ! Antep’ten Mücadele Birliði Okurlarý
10
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
Proletaryanýn uluslararasý birlik ve mücadele günü 1 Mayýs’ta, Almanya’nýn Stuttgart þehrinde, iþçi ve emekçiler yapýlan miting ve yürüyüþlerle alanlardaydýlar. Bu sene Stuttgart’ta birbirinin peþi sýra iki yürüyüþ vardý. Ýlkini Alman sendikalarý organize ediyordu, ikincisi ise “Revolutionäre 1 Mai” (Devrimci 1 Mayýs) adý altýnda çeþitli Alman devrimci ve anti-faþist gruplarý düzenliyordu. Bu sene biz Almanya’dan Leninistler olarak her iki yürüyüþe de katýlma kararý aldýk. Ýlk yürüyüþ sabah saat 11 civarýnda baþladý. Yürüyüþe Türkiyeli gruplarýn yoðun katýlýmý gözlenirken Alman gruplar, bu sene gerçekten çok az bir katýlým saðlamýþlardý. Biz de önde parti pankartý, arkasýnda “Es Lebe Der 1 Mai, Es Lebe Sozialismus –EKM”, “Yaþasýn 1 Mayýs Yaþasýn Sosyalizm) ve “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük“ pankartlarýyla, TKEP/L ve Che bayraklarýyla yürüyüþe katýldýk. Yürüyüþ boyunca sloganlarýmýzý haykýrdýk. Ýlk yürüyüþün sona erdiði yer olan sendikacýlarýn konuþma
yaptýklarý alanýn yanýndan kortejler olarak geçerek, ikinci yürüyüþün baþlangýç noktasý olan alana gittik. Bu alanda yapýlan konuþmalarýn ardýndan yürüyüþe geçildi. Bu yürüyüþ sendikalarýn düzenlediði yürüyüþe oranla daha coþkulu ve hareketliydi. Yaklaþýk bin civarýnda bir katýlýmýn olduðu yürüyüþe Alman anti-faþist gençlerinin yoðun katýlýmý gözlendi. Ýlk yürüyüþ boyunca pek ortalarda gözükmeyen polis, bu yürüyüþte yoðun güvenlik almýþtý. Anti-faþist gençlerin çevrede dolaþan sivil polisleri tespit edip hazýrladýklarý ok iþareti þeklindeki pankartlarla teþhir etmeleri, yürüyüþün en ilginç anlarýydý. Yürüyüþ sonunda yapýlan konuþmalarla 1 Mayýs etkinlikleri sona erdi.
YAÞASIN 1 MAYIS!
FABRÝKALAR TARLALAR SÝYASÝ ÝKTÝDAR HER ÞEY EMEÐÝN OLACAK! YAÞASIN 1 MAYIS! YAÞASIN PARTÝMÝZ TKEP/LENÝNÝST NOT: Bu haber ve resimler, elimize eposta yoluyla ulaþmýþtýr.
“Bugün 22 Nisan... Seni Anlatabildiklerimiz Þimdi Týpký Bizim Gibi Seni Anýyorlar, Seni Anlatýyorlar Önlerinde Olmanýn Verdiði Kývançla” Sevgili yoldaþým, Bugün 22 Nisan, bugün ilk defa seni yoldaþlarýmdan dinleyeceðim. Böylelikle seni daha yakýndan tanýma fýrsatý bulabileceðim. Ama bundan sonra seni sen yapan özelliklerini, mücadele azmini, çýktýðýn uzun yolda seni zafere taþýyan bilincini, duygularýný bilmediðimi, anlamadýðýmý sanma. Bunlarýn bir kýsmýný yoldaþýn olduðum için biliyordum zaten. Ama kendini en iyi yine sen anlattýn eyleminle. Sadece biz yoldaþlarýna deðil elbette, tüm iþçi sýnýfýna ve emekçilere, ille de kadýnlarýna. Eyleminin ilk gününden itibaren iþçi sýnýfý ve emekçilere bilinç, cüret, cesaret; küçücük bedeninle düþmana korku oldun. Biz yoldaþlarýna ise baþtan baþa onur. Seni anlatabildiðimiz iþçi dostlarýmýz, küçücük bedenindeki yüreðinin büyüklüðüne þaþýrdýlar önce, sonra utandýlar nasýrlý kocaman ellerinden. Ve ardýna düþtüler, zulme karþý savaþta kendi açlýðýný unutup, titremeden uzanan ellerini tuttular sýkýca. Bugün 22 Nisan dedim ya, seni anlatabildiklerimiz þimdi týpký bizim gibi seni anýyorlar, seni anlatýyorlar önlerinde olmanýn verdiði kývançla. Sevgili yoldaþým, daha bitmedi açlýða ve zulme karþý savaþýmýz. Bayraðýn, açlýk içinde açlýðýný unutmuþ yoldaþ ellerinde. Þimdi Serpil yoldaþýmýz 301.gününde zafer yürüyüþünün. 301. gün inadýna yaþamak, daha yaþanacaklardan hariç, zafere yaklaþmanýn umudunu büyüterek açlýðýn yerine. 301 zafer günü. Ben mi? Zindan cephesinin yeni neferiyim ve sýramý bekliyorum. Bir Yoldaþýn... 67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
11
TAKSÝM’DE ISRAR DEVRÝMDE ISRARDIR Her yýlýn alýþýlmýþ ya da gelenekselleþmiþ manzarasý, iç savaþýn saflarý daha da netleþtirmesi dýþýnda, bu yýl da bozulmadý. Ortalama sol düþünceye sahip oportünistler on dört yýldýr gelenek haline getirdikleri, burjuva sendikacýlarýn kuyruðuna takýlma politikalarýný bu yýl da deðiþtirmediler. Hep birlikte burjuva sendikacýlarýn arkasýnda kendi sarý bayraklarýný dalgalandýrarak Kadýköy’e gittiler. Böylesine kokuþmuþ bir politika için bir de çok lazýmmýþ ya da onsuz olmazmýþ gibi‘‘Devrimci 1 Mayýs Platformu’’ oluþturdular. 1 Mayýs’ý Taksim’de kutlamamak üzere kurulmuþ bir ‘‘platform’’un neresi ‘‘devrimci’’? Ya da kitleleri burjuva sendikacýlarýn peþine takmakla devrimciliðin ne alakasý var? Sarý olan bir nesneyi sýrf kavramlarýn gücüyle kýzýl yapmak mümkün mü? Oportünistlerin yapmaya çalýþtýklarý þey tam da budur. Kavramlarýn gücüne sýðýnarak kendi gerçek sarý renklerini gizleyebileceklerini sanýyorlar. Burjuva sendikacýlarýn beyaz bayraðý ile oportünistlerin sarý bayraðý arasýnda ton geçiþini saðlayan bir ara renk daha vardý: Sosyal reformistlerin rengi tanýmlanamayan bayraðý. Burada EMEP, ÖDP gibi sosyal reformistler dahil her renk ve her cinsten akým, çevre, grup vardý. Kýsacasý, bu çok renkli manzarada herþey vardý birþey dýþýnda: Proletaryanýn kýzýl bayraðý, devrimin yüreði... Baþka zamanlarda biraraya gelmesi asla düþünülemeyecek bu çok renli ve çok sesli koroyu birleþtiren, bir araya getiren zemin nedir diye sorulsa verebilecekleri tek bir yanýt var: 1 Mayýs’ý Taksim dýþýnda herhangi bir yerde kutlamak. Her yýl olduðu gibi bu yýl da iþçi sýnýfýna, emekçilere, Kürt
12
halkýna ‘‘1 Mayýs’ý Taksim’de kutlamak için bir araya geliyoruz’’ dediler ama uzlaþmalarý Taksim dýþýnda herhangi bir yer üzerinde oldu.
Kim Öncü Kim Artçý? 1 Mayýs’ýn Taksim’de kutlanmasýnýn önemini kimseye anlatmaya gerek yok. Burjuva sendikacýlar dahi Taksim’de yapýlacak kutlamalarýn önemini inkâra cesaret edemiyorlar. Oportünistler ve sosyal reformistler ise bunu herkesten daha iyi biliyorlar. Her yýl ‘‘gelecek yýl mutlaka Taksim’deyiz’’ demeleri ya da yine her yýl önce Taksim için bir araya gelmeleri onlarý yeterince ele veriyor. Onlar ancak bu konudaki tutarsýzlýklarý sergilendiði zaman ‘‘alan fetiþizmi yapmamak lazým’’ demogojisine sarýlýrlar. Peki, madem Taksim’in önemini biliyorsunuz neden orada deðilsiniz sorusuna verdikleri yanýt ‘‘sendikalar ve kitleler Taksim’e gitmiyor’’dan ibarettir. Sosyal reformistlerle oportünistlerin sapla samaný karýþtýrdýklarý yer de iþte burasý. Çünkü hepsi de öncü olduklarýný iddia eden bu çevreler böyle bir yanýtla birincisi, kitlelerin önünde deðil, arkasýnda yürüdüklerini; ikincisi ve daha vahim olaný burjuva sendikacýlara öncülük misyonunu altýn tepside ikram ettiklerini ve bu öncülüðe bir itirazlarýnýn olmadýðýný itiraf etmiþ oluyorlar. Burjuva sendikacýlar Taksim’e gitmiyorlar diye Taksim’e gitmemek; bunun yerine onlarýn gittiði yere gitmek baþka hangi anlama gelir? Burjuva sendikacýlarýn 1 Mayýs’ta Taksim’e gitmek istemedikleri doðru. Ama bu zaten onlarýn burjuvaziye hizmet, görevinin bir parçasý ve varlýk nedenlerinden biri deðil mi? Öyleyse iþin doðasýna 67. Sayý / 10 -24 Mayýs 2006
uygun bu durum karþýsýnda sýzlanmak niye ve ne iþe yarar? Öncünün rolü sendikalarýn, hele de asýl görevleri burjuva sýnýfa hizmet olan burjuva sendikacýlarýn peþinden gitmek midir? Hangi demogojiyle gizlenirse gizlensin, sosyal reformistlerle oportünistlerin yaptýklarý budur. 1 Mayýs’ýn Taksim’de kutlanmasýnýn sýnýf savaþý açýsýndan önemi bilindiði halde sendikalar Taksim’e çýkmýyor diye bundan vazgeçmek ve sendikalarýn gittikleri yere gitmek onlarýn -en azýndan bu önemli meselede- öncülüðünü kabul etmek, onlarýn kuyruðunda sürüklenmektir. Komünist öncülük ise tersini yapmayý gerektirir. Komünist öncü, bu iddiasýna uygun davranmak istiyorsa, proletaryanýn sýnýf çýkarlarý neyi gerektiriyorsa, sýnýf savaþýnda proletaryayý ileri taþýyacak politika neyse onu yaþama geçirir ve sendikalarý da oraya sürüklemeye çalýþýr. Eðer somut durumdan hareketle söyleyecek olursak, proletaryanýn sýnýf çýkarlarý, devrimin çýkarlarý 1 Mayýs’ýn Taksim’de kutlanmasýný gerektiriyorsa ‘‘öncü’’lük iddiasýnda olanlarýn da bunu yapmalarý ve sendikalarý peþlerinden sürüklemeye çalýþmalarý gerekirdi. Bu güne kadar bu devrimci ilkeye uygun hareket etme cesareti ve onuru sadece Leninist Partiye ait oldu. ‘‘Kitleler Taksim’e gelmiyor’’ iddiasýna gelince... Bu konuda da sosyal reformistler ve oportünistler gerçekleri tersyüz ediyorlar. Gerçekte 1 Mayýs için Taksim’e gelmek istemeyen ‘‘kitleler’’ deðil, ama kitleleri Taksim’den uzaklaþtýranlar bizzat bu sosyal reformistler ve oportünistlerdir. Kendileri deðil mi her sene sayým memuru gibi oturup insanlarý tek tek sayan sonra da ‘‘biz bu yýl þu kadar kitle-
yi Kadýköy’e getirdik’’ diyenler. ‘‘Merdi Kýpti secaat arz ederken sirkatin söyler’’ sözü bu adamlara ne kadar güzel uyuyor. Durum böyle deðil de kendilerinin iddia ettikleri gibi olsaydý kitleleri yatýþtýrmak için her sene ‘‘bu yýl olmadý ama gelecek sene yemin billah Taksim’deyiz’’ yalanýna ihtiyaç duymazlardý. Gerçek durum þudur: Özellikle sýnýf bilinçli, devrimci ruhu canlý, devrimci mücadele isteði güçlü iþçilerde, devrimci gençlikte ve devrimin diðer taze güçlerinde devrimde ýsrarýn bir ifadesi, bir göstergesi olarak 1 Mayýs’ý Taksim’de kutlama isteði son derece güçlüdür. Bu istek kendini o kadar güçlü hisettiriyor ki, DÝSK yönetimi dahi ‘‘gelecek yýl Taksim’deyiz’’ deme ihtiyacý duyuyor. Ýþçi sýnýfýyla devrimin diðer güçlerinin devrimci eyleme duyduklarý istek ve eðilimi yatýþtýrma çabasýdýr bu. Kaldý ki, ‘‘Kitleler Taksim’e gelmek istemiyor’’ iddiasý doðru olsa bile öncü olma iddiasýndakilerin bundan çýkarmalarý gereken sonuç sendikalarýn kuyruðuna takýlýp Taksim’den vazgeçmek olamazdý. Komünist öncülük, kitlelerin geri eðilimlerine boyun eðmeyi, o eðilimlerle uzlaþmayý deðil, o eðilimlerle mücadele etmeyi, deðiþtirip dönüþtürmeyi gerektirir. Demek ki, kendi iddialarýnýn doðruluðu bile bu adamlarýn ‘‘öncü’’ deðil artçý; devrimci deðil uzlaþmacý olduklarýný kanýtlamaya yarýyor. Sadece Leninist Parti, bu güne kadar ýsrarla sürdürdüðü politikalarla kitlelerdeki devrimci ruhu, devrimci eyleme duyulan istek ve eðilimi canlý tutmaya çalýþtý. Burda elde edilen baþarý tartýþýlmazdýr. Taksim’de ýsrarýn oportünistler, sosyal reformistler ve hatta DÝSK gibi ‘‘devrimci’’ etiketini hala taþýyan burjuva bir sendikanýn üzerinde nasýl bir etki yarattýðýný anlamak için geçen yýlýn ‘‘Taksim’’ tartýþmalarýný hatýrlamak yeter. Bu adamlarýn Perinçek’in bayraðý arkasýnda Taksim’i cümbür-cemaat terk ettikleri 1992’den bu yana Taksim’in 1 Mayýs Alaný olduðu unutulmadýysa ve bugün artýk herkes bu konuda hemfikir olmuþsa bu, Leninist Parti’nin baþarýsý olmuþtur. Öncü, doðru olaný, doðru bildiðini yapma
cesaret ve cüretine sahip olana denir, burjuva sendikacýlarýn ardýndan sürüklenene revler düþmektedir. Sýnýf bilinçli öncü iþçiler iki yýl önce koyduklarý tavýr ve aldeðil. dýklarý kararla 1 Mayýs’ýn Taksim’de kutlanmasý için ‘‘öncü’’ iddiasýndaki hareÝç Savaþ Ayrýþtýrýyor Bu yýlýn 1 Mayýs’ý geçmiþ yýllardan ketler üzerinde, yine bu hareketlerin sevfarklý olarak devrim ile karþý devrim ara- dikleri tabirle, güçlü bir ‘‘basýnç’’ uygusýndaki saflaþmayý biraz daha netleþtirdi; lamýþlardý. Oportünist hareketleri uzlaþbu iki kamp arasýndaki renklerin tonlarý- macýlýk bataðýndan, hatta sosyal þovený biraz daha belirginleþtirdi. Her yýl gör- nizm tehlikesinden koruyacak olan da bu meye alýþtýðýmýz sarý 1 Mayýs ile kýzýl 1 ‘‘basýnç’’týr. Devrimci öncü iþçilerin Mayýs dýþýnda bu yýl sosyal þoven renkle- Taksim 1 Mayýs Alaný’nda ýsrar etmeleri rini artýk gizleyemez hale gelen gruplarýn hala devrimci bir yan taþýyan hareketleri 1 Mayýs’ýna da tanýk olduk. Düne kadar burjuva sendikalarýn kuyruðundan kurtasarý 1 Mayýs içinde oportünist ve sosyal rabilir. Oportünizmin özelliði devrimci reformistlerle birlikte hareket eden TKP- proletarya ile burjuvazi arasýnda yalpalaSÝP ile Perinçek denen adamýn güruhu bu yýp durmaktýr. Onlarý bu yalpalamadan yýl, devletten gelen talimata uygun ola- kurtarýp devrim saflarýna kazanmanýn yorak, UKH güçlerinin varlýðýný gerekçe lu sýnýf bilinçli öncü iþçilerin kararlý dugöstererek ayrý mitingler yaptýlar. Aslýn- ruþtur. Bu duruþ 1977 katliamýnýn 30. yýldöda TÜRK-ÝÞ de devletten gelen talimata uygun olarak 1 Mayýs’ý salonlara hapset- nümüne denk gelen önümüzdeki yýl daha me kararýndaydý ancak son anda bunun da önem kazanacak. 77’ katliamý komünizme özlemini dev gövdesiyle gösteren ters tepeceðini hesaplayarak vazgeçti. Üzerinde durulmasý gereken nokta, proletaryaya burjuvazinin kanlý yanýtý idi. bu adamlarýn ayrý miting yapmalarý deðil, Proletaryanýn devrim tarihi katliamýn önayrý miting için gösterdikleri gerekçeler- cesi ve sonrasýyla hep kanla yazýldý. Devdir. UKH güçlerinin varlýðýný ayrýlma ge- rimci öncü iþçiler bu tarihe sahip çýkmarekçesi olarak göstermeleri sosyal þove- dan, bu tarihi savunmadan proletaryayý nizmin birleþik devrimin etkisiyle olgun- zafere taþýyamazlar. Geçmiþinden kopalaþtýðýný; faþist devletin sol içindeki uzan- rýlmýþ, tarih bilinci yok edilmiþ bir sýnýf týlarýný artýk ayrý durmaya yönelttiðini nasýl zafer yüzü görebilir ki? Bu nedenle gösteriyor. Sarý 1 Mayýs’tan bu ilk kopma özellikle devrimci öncü iþçiler yani sýnýiç savaþýn sarý platformu giderek ayrýþtý- fýn en ileri kesimi gelecek yýlýn 1 Maracaðýný ve varlýðýna son vereceðini gös- yýs’ýna tarih bilinci ve sýnýfsal öfkeyle hateriyor. Çünkü açýk ki, iç savaþýn þiddeti zýrlanmalý; 1 Mayýs’ý 1 Mayýs Alaný’nda; ara yerde kalanlarý, ara tonlarý devrim ile burjuvazinin katliam yaptýðý yerde kutlakarþý devrim arasýndaki kutuptan birinde mak için kollarý sývamalýdýr. Burjuvazi, suçu iþlediði yerde çarpýlmalýdýr; baþka net biçimde yer almaya zorluyor. Devletin talimatýyla hareket edenle- yerde deðil. Bu bir meydan okumadýr ve bu meyrin sarý 1 Mayýs içinden çýkmýþ olmalarý sosyal þovenizm tehlikesinin bu plat- dan okumanýn devrim güçleri için yarataformdaki mevcudiyetine iþaret ediyor. Bu caðý moral güç paha biçilmez deðerde otehlikeden korunmak ancak Leninist Par- lacaktýr. Gelecek yýlýn 1 Mayýs’ýnda proti’nin temsil ettiði Kýzýl 1 Mayýs’a katýl- letaryanýn kýzýl bayraðý Leninist Partiyle makla mümkün olur. Ya Enternasyo- birlikte öncü devrimci iþçilerin ellerinde nal’in, 1 Mayýs marþýnýn yankýlandýðý; Taksim’de dalgalanmalýdýr. Bu nedenle kýzýl bayraðýn dalgalandýðý Taksim 1 Ma- Leninistler, önümüzdeki 1 yýlý “1 Mayýs yýs Alaný’nda olunur ya da Türk bayraðý yýlý” olarak ilan ediyor ve bugünden haaltýnda Ýstiklal marþýnýn, Mehter marþýnýn zýrlýklara giriþiyorlar. Buradan bir kez dasöylendiði yerde olunur. Bu konuda sýnýf ha haykýrýyoruz: Katliamýn 30. yýlýnda 1 bilinçli öncü devrimci iþçilere önemli gö- Mayýs’ta 1 Mayýs Alanýna Taksim’e! 67. Sayý / 10 -24 Mayýs 2006
13
Zindanlarý Yýkacak ZAFERÝ BÝZ KAZANACAÐIZ! ÖLÜM ORUCU SÜRÜYOR Serpil Cabadan Ölüm Orucu Eylemi’nin 319. Gününde atma Koyupýnar’ýn eyleminin 354. gününde ölümsüzleþmesinden sonra Ölüm Orucu Eylemi, yeni katýlýmlarla sürüyor. Tekirdað 2 no’lu F Tipi zindanýndan Mustafa Tosun, Sincan 1 no’lu F Tipi zindanýndan Kamil Karataþ ve Uþak E Tipi zindanýndan Sevgi Saymaz, 1 Mayýs tarihinde Ölüm Orucu’na baþladýlar. Yine Adana’da daha önce Kürkçüler E Tipi zindanýnda Ölüm Orucu Eylemi yapan ve zorla müdahale sonucu sakat kalan iki çocuk annesi Gürcan Görüroðlu 5 Mayýs tarihinde Ölüm Orucu’na baþladý. Gürcan Görüroðlu yaptýðý basýn açýklamasýnda “bütün anneler baþta olmak üzere, halkým diyen, kendine ‘duyarlýyým’, ‘demokratým’, ‘yazýk bu gençler ölmesin artýk’ diyen herkesin desteðini bekliyorum” dedi. Serpilimiz ise bugün eyleminin 319. gününde ve “tüy kadar hafif / tarih kadar aðýr” bedeninde devrimi taþýyor. Serpilimiz eylemini kararlýlýkla sürdürüyor. Kýrýklar F Tipi zindanýnda Ölüm Orucu eylemini sürdüren Þeyhmuz Poyraz, bugün eyleminin 153. gününde. Ve dýþarýda “direniþ evi”nde Ölüm Orucu Eylemi”ni sürdüren Av. Behiç Aþçý bugün eyleminin 36. gününde. Onlar eriyen bedenlerinde devrimi büyütmeye devam ediyorlar. Tarihin en güzel yerinde son sözü söylemek için umutla, inançla, kararlýlýkla yürümeyi sürdürüyorlar. Devrim yürüyüþü hiç durmayacak. Zafere Kadar Daima.
F
“Yürüyüþün Devam Ediyor... Her Gününde Bizlere Güç Vererek...” Caným, canýmýn içi yoldaþým, Günler bazen çok hýzlý, bazen çok yavaþ gidiyor. Geride býraktýðýn üçyüz günde, kimi zaman yakýndan, kimi zaman uzaktan izledim hep seni... Seni yaþamaya, seni anlamaya çalýþtým. Eylemin sýcaklýðýný, seninle yaþadým, yaþýyorum. Eyleminin kararlýlýðý, inancý gözlerinden, yüreðinden taþtý bana, bizlere... Þu üçyüz gün seninle aydýnlandý. Doðadaki her canlýnýn yaþamasý için çýrpýnan bedenin üçyüz gündür ayakta... 300 gündür, için içine sýðmýyorcasýna (eylemin her aþamasýnda) yerinde durmamaklýðýndan, heyecanýndan hiçbir þey eksilmedi, aksine. Dýþarýda her yaprak kýpýrdadýðýnda hissettin tüm benliðinde. Doðadaki, toplumdaki her kýpýrdanýþ sende vücut buldu adeta... Bedenindeki aðrýlar sýzýlar uçup gidiyor göçmen kuþlarýný gördüðün anda, yaþamýn onlarýn kanatlarýnda sanki... Cenazelerine sahip çýkan Kürt halkýnýn savaþýmýnda
bedenin onlarýn yanýndaymýþçasýna hareketleniyordu... Bir çiçeðin susuz kalýþý seni heyecanlandýrýyor, yorgunluðunu bir kenara atýp hemen sulamaya kalkýyordun. Senin yaþamýn çiçekle, kuþla, sokaklardaki daðlardaki savaþýmda, fabrikalarda, iþçi eylemlerindeydi. Sýnýrlarý aþýp Fransa’nýn sokaklarýnda grevlerde, gösterilerdeydin. 300 gündür dimdik ayakta oluþun, yaþayan tüm canlýlarýn yaþamýna katýlman, ezilen halklarýn, iþçi sýnýfýnýn arasýnda olmandan kaynaklýydý. Elbette sadece bunlar deðil, yoldaþlarýnla da yaþadýn, yaþamýný yaþamlarýna kattýn, yaþamlarýný yaþamýna kattýlar... Yürüyüþün devam ediyor. Her gününde, her anýnda yeni zaferler taþýyarak, bize, bizlere güç vererek... Yaþamýna, yaþamlarýmýza katmýþ olduðun herþey için teþekkürler... Eðilmeyen baþýn, yoldaþlarýna, savaþçýlarýmýza olan baðlýlýðýn, gözlerinin aydýnlýðýyla bizlere ulaþýyor. Alnýndan öperim... Yoldaþýn...
DETAK’a ulaþmak için e-mail adresi: detakistanbul@yahoo.com
14
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
FATMA KOYUPINAR ÖLÜMSÜZDÜR Onlar; devrimi tüy kadar hafif tarih kadar aðýr bedenlerinde büyütüyorlar… Ölüm Orucu eylemi, ölümü hiçe sayanlarla ilerliyor. Gebze zindanýnda Ölüm Orucu eylemini sürdürürken tahliye edilen ve daha sonra eylemini dýþarýda sürdüren Fatma Koyupýnar 27 Nisan günü, eyleminin 354. gününde ölümsüzleþti. 28 Nisan günü sabah saatlerinde, Fatma Koyupýnar’ýn cenazesi Ölüm Orucunu sürdürdüðü Þiþli’deki direniþ evinin önünde yapýlan törenle Adli Týp Kurumu’na götürüldü. Biz de, Mücadele Birliði Platformu olarak, siper yoldaþýmýzýn ölümsüzleþtiðini duyar duymaz, Þiþli’deki direniþ evine, oradan da Adli Týp Kurumu’na gittik. Sabah saatlerinden öðlene kadar Adli Týp Kurumunun önünde ellerinde “Fatma Koyupýnar Ölümsüzdür”, “Kahramanlar Ölmez Halk Yenilmez” pankartlarýyla, yoldaþlarý ve siper yoldaþlarý olarak, sloganlarla, marþlarla bekledik. Saat 13:00 gibi Fatma Koyupýnar’ýn cenazesini Adli Týp’tan sloganlarla Baðcýlar Cemevine uðurladýk. Orada bulunan kitle de otobüslerle Baðcýlar Cemevi’ne gitti. Baðcýlar Cemevi’ne geldiðimizde pankartlar açýlýp sloganlar coþ-
Fatma Koyupýnar, zindan katliamlarýnýn yapýldýðý 19 Aralýk 2000 tarihinde Çanakkale zindanýndaydý. 9 Mayýs 2005’te Gebze M tipi zindanýnda ölüm orucuna baþladý. 10 Mart 2006 tarihinde tahliye oldu. Eylemine dýþarýda önce Küçük Armutlu’da, sonra yine ölüm orucunda olan Avukat Behiç Aþçý’nýn Þiþli’deki evinde devam etti. 27 Nisan günü ölümsüzleþen Fatma Koyupýnar, kendi isteði üzerine Antep’te güneþe uðurlandý. 29 Nisan Cumartesi günü sabah 10:00’da bizler de Mücadele Birliði Platformu olarak Düztepe’deki evlerine gittik. Fatma Koyupýnar’ýn ailesini ve annesi Cennet Ana’yý kucakladýk. “Mücadelesi Mücadelemizdir” dedik. 4 ay önce hemþire olan kýzýný, rahatsýzlýðý nedeniyle kaybeden Cennet Ana’nýn yüreði daha bir yanýktý, öfkesi daha büyüktü. Saat 11:00’de zýlgýtlarla, sloganlarla geldi siper yoldaþýmýz. Evlerinin avlusunda bir süre sloganlar arasýnda sarýlanlar, öpenler oldu. Bir süre sonra evin önünden cemevinin önüne kadar yüründü. Yürüyüþ sýrasýnda en önde Fatma Koyupýnar omuzlarda taþýnýyordu. Ardýnda analar… “Fatma Koyupýnar ölümsüzdür – TAYAD’lý Aileler” pankartý ardýnda 500 kiþi yürüdü. Yürüyüþ
kulu bir þekilde atýlmaya baþlandý. Fatma Koyupýnar’ýn yoldaþlarý ve siper yoldaþlarý onun gülen resmini onurla taþýyorlardý ellerinde… Saat 16:00’ya kadar cemevi önünde beklendikten sonra kortejler oluþturuldu ve Fatma Koyupýnar’ýn cenazesi kadýn yoldaþlarýnýn omzunda cemevinden çýkarýldý. “Fatma Koyupýnar Ölümsüzdür”, “Bedel Ödedik Bedel Ödeteceðiz” sloganlarý eþliðinde yürüyüþe baþladýk ve yaklaþýk yarým saat sonra Yenimahalle’ye geldik. Buradan Fatma Koyupýnar’ýn cenazesi topraða verilmek üzere ailesinin bulunduðu Antep’e gönderildi. Fatma Koyupýnar Ölüm Orucu eyleminde ölümsüzleþen 122. savaþçýydý…
FATMA KOYUPINAR ÖLÜMSÜZDÜR! YAÞASIN ÖLÜM ORUCU EYLEMÝMÝZ! ÖLÜM ORUCU SÜRÜYOR SÜRECEK ZAFERE KADAR!
ardýndan Fatma Koyupýnar topraða verildi. Ardýndan yine TAYAD’lý bir arkadaþ hazýrlanan açýklamayý okudu. Açýklamada tecridin kaldýrýlmasý talebiyle Ölüm Orucunun sürdüðü, tecrit zulmünün ve ölümlerin sorumlusunun AKP ve onun Adalet Bakaný olduðu söylendi. Sorunun çözülmesi için Baþbakanlýk’a ve Adalet Bakanlýðý’na defalarca gidildiði “Fatma Koyupýnar ölmesin” denildiði belirtildi. Mezarbaþýnda Mücadele Birliði’nden bir arkadaþ bir gece önce bir iþçi-þairin Fatma’nýn haberini aldýktan sonra yazdýðý bir þiiri okudu. Mezar baþýndaki anma “Bize Ölüm Yok” Marþý ile sona erdi. 4 Mayýs 2006’da ise TAYAD’lý aileler Antep Ýnsan Haklarý Derneði’nde Fatma Koyupýnar ile ilgili bir Basýn Açýklamasý yaptýlar. Basýn açýklamasýnda Fatma Koyupýnar’ýn ailesi, mezara býrakýlan fotoðraf ve duvaðýn her gün alýndýðýný, bunun ahlaksýzlýk olduðunu söylediler. Ayrýca açýklamada “Mezarlýkta görenler bunu jandarma ve sivil polislerin yaptýðýný belirttiler” denildi.
FATMA KOYUPINAR’I GÜNEÞE UÐURLADIK
boyunca “Kahramanlar Ölmez Halk Yenilmez”, “Yaþasýn Ölüm Orucu Direniþimiz”, “Fatma Koyupýnar Ölümsüzdür”, “Sonuna Sonsuza Sonuncumuza Kadar Direneceðiz”, “Yaþasýn Siper Yoldaþlýðý” sloganlarý atýldý. Cemevinin önünde polislerle kýsa süreli bir gerginlik yaþanmasýnýn ardýndan Fatma Koyupýnar Morga býrakýlarak evin önüne geri dönüldü. Cemevinin morgunun önünde ise nöbetleþe duruldu. Ýstanbul baþta olmak üzere diðer illerden gelenler oldu. Almanya’dan akrabalarýnýn da gelmesinin ardýndan saat 15:30’da araçlarla Yeþilkent Mezarlýðý’na gidildi. TAYAD’lý bir babanýn yaptýðý konuþmanýn 67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
ÖLÜM ORUCU SÜRÜYOR SÜRECEK ZAFERE KADAR! YAÞASIN SÝPER YOLDAÞLIÐI! Antep Mücadele Birliði Platformu
15
HALKIN DENÝZÝ DENÝZLEÞEN HALKLA ANKARA’DA BULUÞTU Geçen sene “daraðacýnda üç fidan”, Deniz, Yusuf ve Hüseyin yoldaþlarý Harbiye Açýk Hava Tiyatrosu”nda anmýþtýk. Binlerce insanýn katýldýðý etkinliðimiz ile herkese Denizlerin mirasýnýn taþýyýcýlarý olduðumuzu göstermiþtik. Bu sene de Denizleri Ankara’da onlara yaraþýr bir mitingle anmak için kollarý sývadýk. Bir yandan 1 Mayýs çalýþmalarý yürütürken bir yandan da 6 Mayýs mitingine hazýrlandýk. “Halkýn Denizi Denizleþen Halkla Ankara’da Buluþuyor” diyerek aydýn ve sanatçýlarla konuþtuk. Birçok tanýnmýþ aydýn ve sanatçýnýn imzasýnýn olduðu ilanlarýmýzý gazetelerde yayýnlattýk. Bir yandan da afiþ, pul ve çaðrý broþürlerimizle insanlara ulaþmaya, idam ediliþlerinden 34 yýl sonra Denizler için düzenlenecek ilk mitinge insanlarý çaðýrmaya baþladýk. Pankartlarýmýzla halklarýmýzý Denizleþmeye çaðýrdýk. Afiþ çalýþmalarý sýrasýnda birçok kez gözaltýna alýndýk. Ýkitelli’de olduðu gibi polislerin silahlý saldýrýsýna maruz kaldýk; ama yine de dilimizden “Kalmasa da yüreklerimizden baþka / namluya sürecek kurþunumuz / Yine de ihtilal yangýnýnýn / özgür savaþçýlarý / Denizin yýkýlmayan yoldaþlarý olacaðýz” dizelerini düþürmedik. Ve yoldaþlarýmýza layýk olabilmek için çalýþmalarýmýzý aralýksýz sürdürdük. Proletaryanýn kýzýl bayraðýný 1 Mayýs’ta Taksim’de dalgalandýrdýðýmýz zaman uðradýðýmýz saldýrý ve gözaltýlarda bizi yýldýramadý. Gözaltýndan çýktýðýmýz gecenin sabahýnda 6 Mayýs afiþlerini yapmaya baþladýk. Yine gözaltýna alýndýk, yine hakaret ve tehditlere maruz kaldýk ama Denizler gibi dur durak bilmeden ileri atýldýk... Çalýþmanýn bir ayaðý da Ankara’da örüldü. Burada bulunan devrimci, demokrat kurumlarla görüþüldü. Anma ve miting çaðrýsý yapýldý. Burada her sene Denizleri anmak için oluþturulan platformla ortak anma konusunda anlaþma saðlanamadý. Son tahlilde farklý saatlerde anma yapma konusunda anlaþtýk. Ve ön-
16
ceden duyurusunu yaptýðýmýz doðrultuda çalýþmalarýmýzý hýzlandýrdýk. ODTÜ ve Hacettepe Üniversitesi’nde broþürlerimizi daðýttýk, pullarýmýzý yaptýk. ODTÜ ve Hacettepe’nin topraðý, yeniden Denizlerin yoldaþlarýnýn ayak sesleriyle ýsýndý. Ankara’nýn gecekondu semtleri afiþlerle donatýldý. Nato Yolu’ndan Ýlker’e kadar her yerde Halkýn Denizi Denizleþen Halka ulaþtý. Tek tek görüþtüðümüz demokratik kurum ve kiþiler, destek dileklerini ilettiler. Kitabevlerinde broþürlerimiz standlarda yerini aldý. Yüksel Caddesi’nde ard arda iki akþam Ankara’nýn iþçileri, emekçileri, aydýnlarý, öðrencileri miting çaðrýsýný dinlediler; broþürleri alýp okudular. Ve anma günü yaklaþtýkça bizim heyecanýmýz da büyüdü. Otobüslerin hareket noktalarýnda son gün broþür daðýtýmý yapmaya devam ettik ve il dýþýndan gelen yoldaþlarýmýzla birlikte Karþýyaka Mezarlýðý’na, Denizlerin, Mahirlerin ölümsüzlük yataðýnýa doðru hareket ettik. Bize yol boyunca devrimci marþlarýmýz
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
ve þarkýlarýmýz eþlik etti. Büyük devrimci önderlerimizin mezarlarýnýn baþýna gediðimizde hepimizin heyecaný, doruða çýkmýþtý. Hemen pankartlarýmýzý açtýk. Bayraklarýmýzla mezarlýk bir anda kýzýla kesti. Antep’ten yoldaþlarýmýz için getirilen gülleri onlarýn baþucuna koyduk özenle: sloganlarýmýz çýnlamaya baþladý bir anda “Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam”, “Ýdamlar Bizi Yýldýramaz”, “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara”, “Halkýn Denizi Denizleþen Halkla Yürüyor Ýktidara” saat tam 12’de THKO’nun yiðit önderleri Deniz, Yusuf, Hüseyin yoldaþlarýn baþýnda anmamýz baþladý. “Denizlerimizle Yürüyoruz / Mücadele Birliði Platformu” imzalý üzerinde Deniz, Yusuf, Hüseyin yoldaþlarýn, 13 Mart Savaþçýlarýnýn ve Sibel, Aysun, Murat yoldaþlarýmýzýn resimlerinin olduðu pankartýmýz ve Devrimci Ýþçi Komitelerinin üzerinde Denizin resminin olduðu “Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadelesi” pankartý sýmsýký kucaklamýþtý Denizleri. Programýn sunusunu yapan Ayýþýðý Sanat Merkezi’nden Songül Yücel, Mücadele Birliði Platformu adýna konuþmasýný yapmak üzere Yýlmaz Ekþi’yi çaðýrdý. Ýlk olarak Yýlmaz yoldaþýmýz “Halkýn Denizi Denizleþen Halkla, Merhaba” diyerek baþladý kitleye hitaben konuþmasýna “34 yýl sonra halkýn denizini denizleþen halkla buluþturuyoruz” dedi. “Bu ülke sancý içinde kývranýyor. Açlýk, iþsizlik, sosyal ve ahlaki yýkým had safhada. Bu ülkeyi kurtaracak olan Demokratik Halk Devrimi ve Ýktidarý olacak. Biz Mücadele Birliði Platformu olarak, Denizlerin bize býraktýðý o tarihsel mirasý devrimci özüyle kavrayarak Ýhtilalci ruhumuzla yaþatmaya çalýþýyoruz. Ve diyoruz ki; Halkýn Denizi Denizleþen Halkla Yürüyor Ýktidara. Gün birlik olma, gün mücadeleyi yükseltme günü. Gün emperyalizme karþý, faþizme karþý, tekellere karþý iktidar hedefine yürüme günü. Deniz, hepimizi birleþtirecek ve büyük bir okyanusa yol aldýracak bir geminin kaptanýydý”diyerek sözlerini bitiren Yýlmaz Ekþi,
rek geldi. Alanda üzerinde Deniz’in “Devrim Ya Ruhunuzdadýr Ya da Hiç Bir Yerde” yazan devasa bir resminin olduðu pankart asýlýydý. Mücadele Birliði ve DÝK pankartlarý alandaki yerlerini aldýlar. Bir anda Abdi Ýpekçi Parký kýzýla kesti. Dalgalanan kýzýl bayraklar ortalýðý kaplaDenizlerin yýlmayan yoldaþlarý olduðumuzu anlatan bir de þiir okudu. Duygularýn en çok yoðunlaþtýðý anda Denizler için saygý duruþuna geçildi ve “Ölenler dövüþerek öldüler / güneþe gömüldüler / vaktimiz yok onlarýn matemini tutmaya / akýn var akýn / güneþe akýn / güneþi zaptedeceðiz / güneþin zaptý yakýn” dizeleri hep bir aðýzdan okundu. Daha sonra yýllarýný mücadeleye vermiþ olan Denizleri yakýndan tanýyan, araþtýrmacý-yazar Sevim Belli söz aldý. “Bana hayatýnýn en kötü günü hangisidir? diye sorsalar Denizlerin idam edildikleri gündür derim” diyerek sözlerine baþlayan Sevim Belli, “Denizler, Türkiye gençliðinin alýn akýdýr. Denizler, halkla içiçe geçmiþlerdi... devrimci geçmiþlerini inkar etmemiþlerdi.” dedi. “Türkiye halklarý denizleþmedikçe, onlar rahat uyumayacaklar” diyen Sevim Belli’den sonra þair Ruhan Mavruk söz aldý ve tarihi hep direnenlerin yazdýðýný söyledi. Spartaküsleri asanlarýn, Denizleri asanlarýn adýný bugün kimsenin hatýrlamadýðýný ama Spartaküsün ve Denizlerin adlarýnýn yaþadýðýný vurguladý. Daha sonra Vefa yoldaþýmýz, Hasan Hüseyin’in, Acýyý Bal Eyledik þiirini okudu. Þiirin “Ekilir ekin geliriz / ezilir un geliriz / bir gider bin geliriz / bizi vurmak kurtuluþ mu?” bölümü hep birlikte söylendi. Yaþlý bir amca þiirden sonra gözyaþlarý içinde yoldaþýmýzýn boynuna sarýldý. Daha anma baþlamadan önce yaþlý bir ana da Denizlerin mezarýnýn baþýna oturmuþ gözyaþlarý içinde “buraya gelmeyip nereye gidecem” diyordu. Her sene, geldiðini onlarý devrimci olduðu için geldiðini söylüyordu. Biz mezarlýk anmasýný sloganlarýmýzla bitirdikten sonra içlerinde çeþitli parti, dernek vb.’nin olduðu platform anma yapmak için Denizlerin baþucuna geldi. Onlar anmasýný yaparken biz yolun bir kýsmýnda pankart ve bayraklarýmýzla kortej halinde bekledik. Sonra aralýklarla Mahir ve Ulaþ’ýn mezarlarýna gidildi. Bu sýrada en çok atýlan slogan “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” oldu. Daha sonra biz Mücadele Birliði Platformu olarak düzenli kortejimizle, sloganlarla Karþýyaka Mezarlýðý’ndan ayrýldýk. Ve miting alanýna hareket ettik. Miting alanýna belli bir mesafeden pankart ve bayraklarýmýzla kortej halinde yürüye-
dý. Abdi Ýpekçi parkýnda 965 gündür oturma eylemini sürdüren TAYAD’lý aileler bizi alkýþlarla karþýladý. ESP’li arkadaþlar pankartlarýyla mitinge katýldýlar. Bu sýrada yükselen “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” sloganý Ankara sokaklarýný doldurdu. Sunucularýn mikrofondan yükselen “Denizlerin yýlmayan yoldaþlarý.. hoþgeldiniz” anonsu ile miting programý baþladý. Ve yüzlerce kiþi ayný yürek vuruþuyla 34 yýl sonra ilk defa yapýlan mitinge Denizler için saygý duruþunda bulundu; saygý duruþu sýrasýnda Denizin son mektubundan bir bölüm okundu. Saygý duruþundan sonra sunucularýn zindandaki savaþçýlara, Kürt Halkýna, Filistin Halkýna, Latin Amerika ve Dünya Halklarýna gönderdikleri devrimci selamlar duyuldu mikrofondan. Daha sonra Mücadele Birliði Genel Yayýn Yönetmeni Vefa Serdar geldi mikrofona. Vefa Serdar “Merhaba dostlar, merhaba yoldaþlar” diye selamladý kitleyi. “Merhaba halkýn denizi, merhaba denizleþen halklarýmýz, merhaba yüreðinde denizleri büyütenler, merhaba yüreðinde Devrimi büyütenler, merhaba Devrim Bizim Biz Devrimiz diyenler” diyen Vefa yoldaþýmýz, burjuvazinin Denizleri “romantik isyankarlar” olarak göstermeye çalýþtýðýný ama daraðacýnda üç fidanýn asla böyle anýlamayacaðýný, onlarýn devrim yangýnýný yakmak üzere yola çýkmýþ militanlar olduðunu, parlamentarizme ve reformizme karþý zora dayalý devrimi öne çýkaran devrimci önderler olduðunu vurguladý. Deniz’in kendisine “Deniz nereden geliyorsun?” diye soran dönemin içiþleri bakanýna “Devrim yapmaktan geliyorum” dediðini, Deniz, Yusuf, Hüseyin’in her þeyden önce devrim yapmak gibi büyük bir iddiaya sahip olduklarýný söyledi. Ve yine son sözlerinde Kürt ve Türk halklarýnýn birlikte mücadele-
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
sinin altýný çizdiklerini, tüm yaþamlarýyla devrim için nasýl savaþýlmasý gerektiðini öðrettiklerini söyledi ve dünya üzerinde þimdi bir devrim yangýnýnýn yanmakta olduðunu, Latin Amerika’da, Fransa’da yýðýnlarýn ayaklandýðýný, Filistin’de intifadanýn, Kürdistan’da serhýldanlarýn yayýldýðýný söyledi. Þimdi hepimizin birer Deniz olmasý gerektiðinin altýný çizen Vefa Serdar, devrim için savaþmak isteyen herkesi proletaryanýn devrimci sýnýf partisinin, Leninistlerin safýna davet etti. Daha sonra DÝK adýna bir iþçi yoldaþýmýz söz aldý ve Denizlerin iþçi sýnýfý ve emekçiler için ne ifade ettiðini anlattý. DÖB’lü bir yoldaþýmýz da Denizlerin genç yoldaþlarý olarak mücadeleyi yükseltme sözü verdi. Kürt Halký adýna Kürtçe bir konuþma yapan yoldaþýmýz da Kürdistan’da serhýldanlarýn geliþtiðini, halklarýn özgürlüðü için denizler gibi mücadele etmek gerektiðinin altýný çizdi. Yoldaþýmýzýn konuþmasýnýn türkçesi de okundu. Daha sonra uzun süredir Abdi Ýpekçi Parký’nda zindanda süren Ölüm Orucu Eylemi’ne destek için eylemde olan TAYAD’lý ailelerden bir ana konuþtu: ve Denizlerin mirasýný bugün zindanlarda ve dýþarýda direnenlerin sürdürdüðünü söyledi. Daha sonra Ayýþýðý Müzik Grubu Emeðe Ezgi sahneye çýktý. Devrimci þarkýlarýný Denizler için söyledi. “Deniz / Yusuf / Hüseyin / Kavgamýzýn bayraklarý / Cüretine bin selam olsun senin” dizeleri Ankara’da çýnladý. Emeðe Ezgi, birçok dilden söylediði güzel þarkýlarýyla mitinge gelenleri coþturdu. Emeðe Ezgi’den hemen sonra, þair dostumuz Ruhan Mavruk, sunucularýn okuduðu “Her deniz bitimsiz bir sevdanýn baþlangýcý / Deniz bitmeyen özlemlerin kaynaðý / Büyük kavgalara baþlayanlarýn bayraðýdýr” dizelerinden sonra çýktý sahneye. Ruhan Mavruk “Merhaba yoldaþlar, direnen halkýn yiðit yoldaþlarý hoþ geldiniz. Yiðit kararlý insanlar çaðýrýr da ben gelmez miyim” diye baþladý sözlerine ve “tarihi direnenler yazacak, tarih direnenlerin tarihidir” dedi ve Ýlmator aldý þiirini okudu. Ve “Yaþasýn Direnen Halklar”, “Yaþasýn Gelecek”, “Yaþasýn Halklarýn Yiðit Yoldaþlarý”, “Yaþasýn Sosyalizm”, “Yaþasýn Umut” sözleriyle konuþmasýný bitirdi. Ruhan Mavruk’tan sonra türküleri ve bilinen marþlarýyla Nurettin Güleç aldý sahneyi. “Dört Bir Yana Haber Salsam” ve “Oy Dere Kýzýldere” parçalarýný seslendiren Nurettin Güleç, halklar için Mahsuni’nin “Amerika Katil Katil”ini ve Mercan’da ölümsüzleþen 17’ler için bestelediði bir þarký okudu. Miting Nurettin Güleç’in yaðmur altýnda çaldýðý halay parçalarý eþliðinde çekilen ve atýlan sloganlarla son buldu. En son sahneyi boydan boya kaplayan “Halkýn Denizi Denizleþen Halkla” pankartý sökülürken, Ankara 34 yýl sonra Denizlerin “daraðacýnda üç fidan”ýn yoldaþlarýna kucak açmanýn haklý gururunu yaþýyordu.r
17
DEVRÝMÝN AYAK SESLERÝ DÜNYAYI SARSIYOR
DÜNYADA 1 MAYIS KÜBA Devrim Meydaný’nda toplanan 1 milyonun üzerinde kiþiye seslenen Fidel Castro, ekonominin yüzde 12.5 oranýnda büyüdüðünü belirterek, Küba ekonomisinin biraz da ABD hükümetinin uyguladýðý ticari ambargo sayesinde giderek güçlü duruma geldiðini söyledi. Küba’nýn, 2004’teki ekonomik büyüme oranýnýn yüzde 5 olduðu belirtiliyor. Castro, 3 saatten fazla süren konuþmasýnda ironi yaparak, “Teþekkürler Yanki imparatorluðu, çünkü sayenizde büyüdük, yeni ufuklara açýlmamýzý saðladýnýz” dedi. Küba lideri, ekonominin hýzlý büyümesinin hizmet ihracatý ve saðlýk turizmindeki patlamaya dayandýðýný bildirdi.
yal politikalarý protesto edildi. Baþkent Paris’te de binlerce kiþi yürüdü.
FRANSA Ülke genelinde 110 gösteri düzenlendi. Onbinlerce kiþinin kiþinin katýldýðý 1 Mayýs gösterilerinde hükümetin sos-
ENDONEZYA Baþkent Cakarta’da düzenlenen 1 Mayýs gösterilerine katýlan on binlerce kiþi, iþçi haklarýnýn geniþletilmesi yö-
JAPONYA Hafta sonundan itibaren baþlayan 1 Mayýs eylemlerinde 240 bin kiþi bir araya geldi. 1 Mayýs’ýn tatil olmadýðý Japonya’da eylemciler, Baþbakan Junichiro Koizumi’nin liberal politikalarýný protesto etti.
POLONYA 1 Mayýs eylemlerine yüzlerce kiþi katýldý. Baþkent Varþova’da Ýþçi Sendikalarý Birliði’nin (OPZZ) merkez binasý önünde toplanan eylemciler, parlamento binasýna yürüdü. Çok sayýda polisin izlediði eylemde “Ýþsizlik sona ersin” ve “Sosyal bir Avrupa istiyoruz” yazýlý pankartlar dikALMANYA kati çekti. Göstericilerle polis arasýnda çatýþma çýktý. Baþkent BerÜlkedeki baþka bir gösteride de yüzlerce kiþi, Varþova lin’de onlarca kiþi gözaltýna alýndý. Stuttgart kentinde 1 Masokaklarýnda kýrmýzý siyah bayraklarla Che resimlerini tayýs kitlesel olarak, ortak platform adý altýnda Alman, Kürt þýyarak, kapitalizm karþýtý sloganlar attý. ve Türk sol parti ve sivil toplum örgütlerinin katýldýðý bir yürüyüþle kutlandý. YUNANÝSTAN Mannheim kentinde 1 Mayýs, çok sayýda demokratik Atina ve Selanik’te binlerce kiþi 1 Mayýs’ý sokaklarda kitle örgütünün katýlýmýyla kutlandý. Mannheim Almanya kutladý. Gösterilerde ABD’nin olasý Ýran harekatýný kýnadý. Sendikalar Birliði (DGB) önünde saat 10:00’da bir araya 1 Mayýs gününe ayrýca Ege deniz iþçileri ile metro ve otogelen kitle, Markplatz’a kadar bir yürüyüþ gerçekleþtirdi. büs çalýþanlarýnýn grevi damgasýný vurdu. Eyleme yaklaþýk 1.500 kiþi katýldý. Almanya genelinde onbinlerce kiþinin katýldýðý gösteriBOSNA-HERSEK lerde, sendikalar hükümet üzerinde baský uygulanarak sosÝþsizler Sarajevo’da yeni seçimlere gidilmesi ve hüküyal reformlarýn hayata geçirilmesini istedi. metin istifasýný istedi.
18
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
nünde slogan attý. Sendikalar, baþkent dýþýnda Sumarta, Kalimantan ve Sulawesi adalarýndaki ana kentlerde de gösterilere onbinlerce kiþinin katýlmasýnýn beklendiðini duyurdular BANGLADEÞ 1 Mayýs gösterisine katýlan yaklaþýk 5 bin tekstil iþçisi, ABD ve AB’nin tekstil ürünlerine koyduðu tarifeleri kaldýrmasýný istedi. FÝLÝPÝNLER Gösteri yasaðýna raðmen binlerce kiþi sokaklara döküldü. Geçtiðimiz aylardaki ‘darbe söylentileri’ sebebiyle 1 Mayýs’a gergin giren Filipinler yönetimi, yapýlacak tüm eylemleri yasakladý. Ancak sabahýn erken saatlerinde yüzlerce kiþi, yasaða raðmen baþkent Manila’daki Baþkanlýk Sarayý’na yürüdü. Güvenlik güçleriyle protestocular arasýnda arbede çýktý. KAMBOÇYA Bbaþkent Phnom Penh merkezindeki gösteri yasaðýna raðmen yüz kadar iþçi buraya girerek gösteri düzenledi. BEYAZ RUSYA Yaklaþýk 2 bin kiþi yürüyüþ yaptý. TAYLAND Binlerce iþçi, baþkent Bangkok’taki hükümet binasýna yürüdü. Göstericilerin, asgari ücretin yüzde 25 oranýnda artmasýný istedikleri belirtildi. KIRGIZÝSTAN Devlet Baþkaný Bakiyev, yayýmladýðý bir mesajla halkýn 1 Mayýs Bayramý’ný kutladý. Mesajýnda, 1 Mayýs, Kýrgýzistan’da bu yýl da son yýllarda olduðu gibi iþçi sýnýfýnýn mücadele günü yerine aðýrlýklý olarak barýþ ve gençlik bayramý niteliðinde kutlanýyor. RUSYA Ülke genelinde 1,5 milyon kiþi 1 Mayýs kutlamalar için sokaklara çýkarken, Moskova’da sendikalarýn düzenlediði yürüyüþe yaklaþýk 30 bin kiþi katýldý. Kýzýl Meydan’da Sta-
lin resimlerinin taþýndýðý kutlamalar sosyalizm özleminin somut ifadesi oldu.. Binlerce kiþi orak çekiç bayraklarý altýnda kýzýl meydanýna doðru yürüyüþe geçti. Rusya Birleþik Komünist Partisi, sol partiler, iþçi sendikalarý ve bazý sivil toplum örgütlerinin ortak organize ettiði yürüyüþ, Kýzýl Meyda’nýn kenarýnda bulunan Devrim Meydaný’ndaki Marx’ýn heykelinin önüne kadar devam etti. Mitingde bir konuþma yapan Rusya Birleþik Komünist Partisi Genel Sekreteri, Rusya’nýn iki dünya savaþýnda bir enkaz gibi çýkmasýna raðmen sosyalizmin ülkesini yeniden inþa edip ABD’ye kafa tutacak hale getirdiðini söyledi. Komünist lider “Bugün Rusya dünyada hak ettiði yerde deðil” dedi. Yüzlerce orak çekiçli komünizm bayraðýyla süslenen mitingde kýsa bir konuþma yapan komünist öncü birlikleri adlý gençlik hareketi temsilcisi ise devlet baþkaný Vlademir Putin’in Lenin’in mumyalanmýþ cesedini gömmek istediðini söyledi. Temsilci “böyle bir þey olursa Rusya’yý karýþtýracaðýz” dedi. ÇÝN 1 Mayýs Ýþçi Bayramý bir haftalýk tatille kutlanýyor. Çinliler, tatilin ilk gününü aileleriyle birlikte parklarda geçirdi. ABD Günlerdir tartýþýlan Göçmen Yasasý, 1 Mayýs’ta Los Angeles’tan, New York’a milyonlarca kiþinin katýlacaðý gösterilerle protesto edilecek. Protesto kapsamýnda milyonlarca kiþi okullara ve iþe gitmeyecek. ABD, kaçak giriþleri önlemek için Meksika sýnýrýnýn üçte birlik kýsmýna 80 kilometrelik duvar örülmesini öngörüyor. Yasa ile kaçak göçmenlerin kamu hizmetlerinden yararlanmasý da yasaklanacak. ABD’de 7 milyon 200 bin kaçak göçmen var. Kaçak göçmenler ülkedeki iþ gücünün yaklaþýk yüzde 5’ini karþýlýyor.r
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
19
“BÝZ BUGÜNDEN ÖNÜMÜZDEKÝ BÝR YILI ‘1 MAYIS YILI’ ÝLAN EDÝYORUZ”
1 Mayýs günü Taksim Meydaný’nda miting yapmak isteyen Mücadele Birliði Platformu üyelerine tahammülsüzce saldýran polis, bu alanýn iþçi ve emekçilere tamamýyla kapalý olduðunu bir kez daha gösterdi. Biber gazý ve joplarla kitleye vahþice saldýran polis, saldýrýlarýný otobüslerde de sürdürdü. Gözaltýna alýnan 34 kiþi Gayrettepe Emniyet Müdürlüðü’ne götürüldü. 2 Mayýs günü Halýcýoðlu’ndaki Beyoðlu Adliyesine getirilen 30 kiþi keyfi bir
þekilde saatlerce bekletildikten sonra hakim karþýsýna çýkarýldý ve tutuksuz yargýlanmak üzere serbest býrakýldý. Konuya iliþkin 3 Mayýs günü Ýstanbul ÝHD’de bir basýn açýklamasý yapmak isteyen Platform üyelerini yine polisler bekliyordu. ÝHD’ye giden iki sokak polislerce abluka altýna alýnmýþtý. Mücadele Birliði Platformu’nun yaptýðý açýklamada; “…Burjuvazinin bize saldýrýsýnýn þiddetinin asýl kaynaðý, bizlerin her zaman uzlaþmaz bir tavýr sergilemiþ olmamýzdýr. Biz Leninistler, tüm politikalarýmýzda sýnýf uzlaþmazlýðýný temel alýyoruz. Her 1 Mayýs’ta Kýzýl Meydan’da oluþumuz bu tavrýn somutlaþmýþ halidir. Biz daha mitingi yeni baþlatmýþtýk ve etrafta insanlar toplanmaya baþlamýþlardý ki, polis gaz bombalarý ve coplarla azgýnca saldýrdý. Birçok arkadaþýmýz yerlerde sürüklendi, kaldýrýmlara çarpýldý. Ýþkence,
bütün basýnýn gözleri önünde otobüste de sürdü. Daha sonra götürüldüðümüz Gayrettepe Polis Karakolu’nun daha giriþinde en aðýr hakaretlerle saldýrýya uðradýk, darp edildik. Üzerimizden elbiselerimiz yýrtýlarak çýkarýldý, cinsel tacize ve küfürlere maruz kaldýk. Kafalarýmýz duvarlara vuruldu. Saatlerce hakaretlere maruz kaldýk. Polis, koruduðu sermaye sýnýfýnýn tarihsel kiniyle proletaryanýn temsilcilerine saldýrýyordu. Bizim kararlý tutumumuzdu onlarý çileden çýkartan. Her sene 1 Mayýs Alaný’na Taksim Meydaný’na çýkmaktaki kararlý tavrýmýzdý. … Buradan bir kez daha haykýrýyoruz: Biz bugünden, önümüzdeki 1 yýlý ‘1 Mayýs Yýlý’ ilan ediyoruz. 2007 1 Mayýs’ýnda, katliamýn 30. yýlýnda yine Taksim Meydaný’nda olacaðýz. Tarih bilincimiz ve öfkemizle yine proletaryanýn Kýzýl Bayraðýný 1 Mayýs Alaný’nda dalgalandýracaðýz. Çünkü Taksim onurdur, çünkü Taksim devrimdir. Çünkü Biz Devrimiz Devrim Biziz” denildi. Daha sonra açýklamaya katýlanlarýn gözaltý süresince yaþadýklarýný dile getirmeleriyle basýn açýklamasý sona erdi.r
Denizleri Anma Afiþlerine Gözaltý Mücadele Birliði Platformu’nun Deniz Gezmiþ, Yusuf Arslan, Hüseyin Ýnan’ýn idam ediliþlerinin 34. yýldönümünü, mezarlarý baþýnda anmak için Ankara’da düzenleyeceði miting hazýrlýklarýna saldýrýlar sürüyor. 4 Mayýs 2006 günü, Ankara’da yapýlacak olan mitinge çaðrý afiþlerini yapanlar, Ankara ve Ýstanbul’da polis tarafýndan saldýrýya uðradý. Ankara’da Okan Çil ve Mithat Kavak; Ýstanbul Ýkitelli’de de Sevda Aydýn ve Mesut Aydýn öðle saatlerinde gözaltýna alýndý. Akþam saatlerinde de Ýkitelli’de 6 Mayýs afiþleri asanlar, polisin kurþunlarýna hedef oldular. 3 kiþi, zorla polis aracýna bindirilmek istenmelerine karþý koyarken, olay yerine gelen yunus polislerin açtýðý ateþe maruz kaldýlar. Ýki kiþi gece geç
20
saatlerde serbest býrakýlýrken, bir kiþi de hakkýnda gýyabi tutuklama kararý olduðu gerekçesiyle ertesi gün Ümraniye Adliyesi’ne çýkarýldýktan sonra serbest býrakýldý. 5 Mayýs günü yine Ankara’da afiþ asarken Okan Çil, Mithat Kavak ve Alev Oral gözaltýna alýndý ve akþam saatlerinde para cezasý kesilmek suretiyle serbest býrakýldýlar. Denizlerden duyduðu korkuyu, birbirinden uzak mezarlara gömmekle gösteren burjuvazi, onyýllar sonra hala onlarýn isminden ve onlarýn mirasçýsý olan Leninistlerden korkuyor, korkusunu, yasal afiþ asan leninistlere güpegündüz kurþunlar yaðdýrarak gösteriyor. BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ! DENÝZ YUSUF ÝNAN SAVAÞA DEVAM!
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
SÝBEL YOLDAÞ YAÞIYOR LENÝNÝSTLER SAVAÞIYOR meye de devam ediyor. Týpký 22 Nisan 2001’de olduðu gibi... 22 Nisan günü, bir komünist savaþçý daha zindanda Ölüm Orucu Eylemi’nde ölümsüzleþerek tarih sayfalarýndaki o þanlý yerini aldý. Leninist Parti ideolojisini tüm yaþamý boyunca büyük bir gurur ve onurla taþýyan Sibel Yoldaþ 19 Aralýk katliamý sonrasý Ölüm Orucu Eylemi’nin ilk gönüllülerindendi. Ve bu büyük onur kolektifi tarafýndan ona verildiðinde ilk sözleri þu olmuþtu: “Ölüm Orucu Eylemine katýlmayý Leninist olmanýn doðal bir sonucu sayýyorum. Hiçbir þey Leninist olmaktan duyduðum onurdan daha büyük deðildir” Devrim onlarýn eriyen bedenlerinde büyüyor. Ve zamaný geldiðinde burjuvazinin kalbine o çelik yumruðunu indirecek. Yoldaþýmýz Ölüm Orucu Eylemi’nin 119. gününde 22 Nisan 2001’de ölümsüzleþti. Cenazesi Ýkitelli’nin iþçi ve emekçileri tarafýndan, ideolojisi ve onuruna layýk bir þekilde Ýkitelli sokaklarýnda omuzlarda taþýndý. Yoldaþýmýz kýsa yaþamýnda parti ve devrimin zaferi iarih devrim için ödenen tüm be- çin çok þey yaptý. Yine, zafer için girdiði delleriyle birlikte yaratýlan kahra- Ölüm Orucu Eylemin’de ölümsüzleþerek manlýklarýn hepsini kaydetti ve kaydet- geriye kalanlara her saniyesi örnek alýn-
T
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
masý gereken komünist bir yaþam býraktý ve Leninist Yoldaþlarýnýn bayraðý oldu. Ölümsüzleþmesinin 5. yýlýnda, bayraklaþan yoldaþýmýzý anmak için Ýkitelli’de çeþitli etkinlikler düzenlendi. Bunlarýn ilki 23 Nisan Pazar günü Ýkitelli Ekin Sanat Merkezi’nde gerçekleþti. Anma þeklinde gerçekleþen etkinlik saat 13:00’da bugüne kadar ölümsüzleþen tüm devrim savaþçýlarý adýna bir dakikalýk saygý duruþu ile baþladý. Sibel’imizin hayatýný anlatan konuþmanýn ardýndan yine Sibel’imizi anlatan bir slayt gösterimi yapýldý. Slayt gösteriminin hemen ardýndan da Leninist tutsak Ergül Çiçekler’in yazdýðý bir þiir müzik eþliðinde tiyatro grubu tarafýndan sahnelenerek okundu. Daha sonra Ekin Sanat Müzik Topluluðu sahne alarak müzik dinletisi verdi. Türküler ve marþlar söylendi. Etkinlik Sibel’imizin mezarý baþýnda anmaya, 1 Mayýs’ta Taksim’e, 6 Mayýs’ta Ankara’ya Denizlerin anmasýna çaðrý yapýlarak sonlandýrýldý. Ýkitelli Ekin Sanat Merkezi’ndeki etkilikten hemen sonra arabalarla Sibel Sürücü’nün mezarýna gidildi. Yoldaþýmýzýn anýsýna mezarý baþýnda 1 dakikalýk saygý duruþu yapýldý. Daha sonra bir yoldaþýmýz Sibelimizin mücadelede yiðitliðini ve yaþamýndan bir kesiti aktardý. Anmada sýk sýk “Sibel Yoldaþ Ölümsüzdür”, “Sibel Yoldaþ Yaþýyor Leninistler Savaþýyor”, “Yaþasýn Ölüm Orucu Eylemimiz”, “Ölüm Orucu Sürüyor Sürecek Zafere Kadar” sloganlarý atýldý. Daha sonra söylenen marþlarýn ardýndan etkinlik sona erdirildi. SÝBEL YOLDAÞ ÖLÜMSÜZDÜR! ÖLÜM ORUCU SÜRÜYOR SÜRECEK ZAFERE KADAR! YAÞASIN ÖLÜM ORUCU EYLEMÝMÝZ! SÝBEL YOLDAÞ YAÞIYOR LENÝNÝSTLER SAVAÞIYOR! Mücadele Birliði Okurlarý
21
1 MAYIS’TA DEVRÝMÝN BAYRAÐINI YÜKSELTMEYE!* Ezilen, sömürülen, kölelik altýnda tutulan bütün sýnýflarýn 1 Mayýs’ý kutlu olsun! Bu yýlki 1 Mayýs’a, emperyalist kapitalist sistemin ekonomik ve politik krizinin derinleþtiði bir ortamda giriyoruz. Dünya burjuvazisi, varlýðýnýn devamýný dünya halklarýna karþý sürdürülen savaþýn daha fazla yaygýnlaþtýrýlmasýnda görüyor. Afganistan, Irak, Ýran, Suriye, Filistin ve Sosyalist Kore ile ilgili savaþ planlarýnýn anlamý budur. ABD’nin Büyük Ortadoðu Projesi gibi, her biri ambargo, açlýk, iþgal, gözyaþý, katliam demek olan bir çok savaþ ve saldýrý planý devreye konmuþ durumda. Emperyalist kapitalist sistem ekonomik, politik ve tarihsel bakýmdan son aþamaya gelmiþtir. Tüm kapitalist ülkelerdeki ekonomik, politik ve polisiye baskýnýn altýnda bu gerçek vardýr. Kapitalizmin tüm tarihi süreçlerinden çok daha keskin, yýkýcý ve sosyalizmi zorunlu kýlan yeni bir evredeyiz. Latin Amerika’da emekçi sýnýflarýn estirdiði sosyalizm ve anti-emperyalizm rüzgarlarý Amerika kýtasýný kasýp kavururken, Irak’ta, direniþ savaþý karþýsýnda iþgalci güçler kaçacak delik arýyorlar. Irak halklarý en güçlü emperyalist devletlere karþý tutkulu bir özgürlük savaþý yürütüyorlar. Afrika ve Asya’da emperyalizme karþý savaþýmlar buralarda sömürücülerin tahtlarýný sallýyor. Kapitalizmin beþiði sayýlan Avrupa’da ise sýnýf savaþýmlarý eski dengeleri alt üst ediyor. Dünya halklarýna iþgal, sömürü ve gözyaþý veren Avrupalý emperyalistler, “kendi” emekçi sýnýflarýna da daha fazla sömürü ve kölelik koþullarýný dayatýyorlar. Avrupa’nýn çeþitli ülkelerindeki grevler, gösteriler ve en son Fransa’da iþçilerin ve gençlerin öðretici sokak gösterileri, kapitalizmin kalelerini Avrupa’da da sarsýyor. Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da ise sýnýflar mücadelesi iç savaþ düzeyindedir. Ýþçi sýnýfýnýn her eylemi baský ve polis
terörüyle karþýlaþýrken, Kuzey Kürdistan’da çocuklar baþta olmak üzere toplumun her kesimini hedef alan büyük bir katliam yapýlýyor. Sadece bir ay içinde 10’u çocuk olmak üzere 50’den fazla insan öldürüldü, 700 kiþi tutuklandý. Þu anda, 300.000 kiþilik askeri gücünü Kürdistan’ýn sýnýr bölgelerine yýðmýþ olan faþist TC ordusu, tarihinin en büyük operasyonuna hazýrlanýyor. Kürt halký ve ezilen sýnýflar sermaye sýnýfýnýn saldýrýlarýna, ayaklanmalarla ve giderek sertleþen eylemlerle karþýlýk veriyorlar. Devrimci güçlerin, proletaryanýn ve Kürt halkýnýn mücadelesi karþýsýnda köþeye sýkýþan düþman sýnýf, sivil faþistler dahil olmak üzere bütün gücünü devrimin üzerine salýyor. Bu çetin mücadelede proletaryanýn devrimci sýnýf partisi TKEP/Leninist, “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak”, “Kürt Halkýna Kendi Kaderini Tayin Hakký”, “Zindanlar Yýkýlsýn, Tutsaklara Özgürlük” þiarlarýyla ve yürüttüðü mücadeleyle Türkiye ve Kürdistan’da devrim ve sosyalizm bayraðýný yükseltiyor. Dünya komünist hareketinin bir müfrezesi olan partimiz TKEP/ Leninist, emperyalist kapitalist sistemin bütün dünya emekçi sýnýflarýna karþý açtýðý burjuva savaþa karþý, ezilenleri proleter savaþý yükseltmeye çaðýrýyor. FABRÝKALAR TARLALAR SÝYASÝ ÝKTÝDAR HER ÞEY EMEÐÝN OLACAK! YAÞASIN 1 MAYIS! TKEP/LENÝNÝST AVRUPA KOMÝTESÝ * Elimize e-posta yoluyla geçen bu açýklamayý haber niteliðinden dolayý yayýmlýyoruz.
DÜZELTME-ÖZÜR: 12-26 Nisan 2006 tarihli 65. sayýmýzýn 24. sayfasýnda (arka kapakta) yer alan Türkiye Ýþçi Sýnýfý ve Tüm Devrim Güçlerine Çaðrý baþlýklý TKEP/L Merkez Komitesi açýklamasý’nýn elimize e-posta yoluyla ulaþtýðýna dair düþmüþ olduðumuz not, üzerine resimler gelmesi nedeniyle okunamamaktadýr. Düzeltir, özür dileriz.
22
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006