S070

Page 1

Yeni Evrede

Baþyazý

Mücadele Birliði

ÇÖZÜM PROLETARYA EYLEMÝNDE E

ski toplumda, yeninin maddi ögeleri oluþtuktan sonra, kimse insanlarýn önüne çýkan sorunun çözümü yoktur diyemeyecektir. Çünkü sorunun çözümü, o maddi ögelerde vardýr. Yine hiç kimse, yeni toplumu gerçekleþtirme mücadelesinde baþarýsýzlýðýný, “o an sorunun çözümü yoktu” diyerek geçiþtiremez; kendi baþarýsýzlýðýný koþullara yükleyemez. Sorunlarýn çözümü vardýr; çözüm için proletaryanýn devrimci eylemi gerekmektedir. Marx, Ekonomi Politiðin Eleþtirisine Katký’da bu sorunu özlü ifadelerle ortaya koyar: “Bir toplumsal kuruluþ, içinde taþýdýðý bütün üretici güçler geliþmeden hiçbir zaman ortadan kalkmaz; daha üstün üretim koþullarý da varlýklarýnýn maddesel yaþam olanaklarý, eski toplumun baðrýnda yeþermeden hiçbir zaman yerleþmez. Bunun içindir ki, insanlýk daima gerçekleþtirebileceði amaçlarý benimser. Gerçekten de yakýndan bakarsak, gerçekleþmesi için zorunlu olan maddesel koþullarýn daha önceden var olmuþ bulunduðu ya da hiç olmazsa oluþmakta olduðu durumlarda böyle bir amacýn ortaya çýkmýþ olduðunu görürüz.” Gramsci, Hapishane Defterleri’nde Marx’ýn tespitlerinden þu “ilke”leri çýkarýr: “1- Daha önceden gerekli ve yeterli koþullar yoksa ya da bu koþullar doðuþ ve geliþme halinde deðilse, bir toplum herhangi bir harekete giriþemez; 2- Bir toplum, iliþkilerinin özünde bulunan bütün yaþam þekillerini geliþtirmemiþse, ortadan kalkmaz ve yerine baþka bir toplum gelmez.” Bu demektir ki, proletarya þeyleri yaratmaz; koþullarý oluþmuþ olan geliþmelere yeni bir biçim verir. Bu koþullarýn önceden oluþmuþ olmasý gerekir. Yine bu demektir ki, daha yüksek bir toplumun maddi koþularý, eski toplumun içinde ortaya çýktýktan sonra, eski toplum güçleri ne yaparlarsa yapsýnlar, eski toplumun yýkýlýþýný ve yeni toplumun geliþini engelleyemezler. Örneklersek, eski bir toplum olan kapitalist toplum, onun yerini alacak olan komünist toplumun geliþini engellemek bir yana, maddi koþullarý sürekli yetkinleþtirerek, ayný zamanda bu geleceðin üzerine dayanacaðý koþullarý hazýrlamýþ

oluyor. Eski toplum, kendisini aþacak sonuçlarý kendisi oluþturur. Eðer yeninin en azý, eskinin en fazlasýný aþýyorsa, hiç kimse eski toplumu ayakta tutmak için çaba harcamaz; toplum yeninin egemen olmasý için harekete geçer. Toplum önünde böyle bir geliþme ve çözüm görmeden, kendisini, ulaþmýþ olduðu uygarlýðýn yüksek aþamasýndan, onun sonuçlarýndan yoksun býrakmak istemez. Fakat daha ileri sonuçlarý görür görmez, tüm gücüyle buna yönelir. Toplumun çaðdaþ gereksinmeleri daima deðiþmekte ve çeþitlenmektedir. Topluma, artan ve deðiþen gereksinmelerini ancak komünist toplum verebilir. Eski toplumda, daha üstün bir toplumun koþullarý oluþtuktan sonra, teorinin yapacaðý þey, bu yeni oluþumu izlemek, olgunlaþma düzeyini göstermek ve varacaðý zorunlu sonuçlarý ortaya koymaktýr. Bilimsel komünizm bunu yapmýþtýr ve yapmaktadýr. Rekabetçi kapitalizmde, rakipler rekabet etti, rekabet tekele yol açtý. Tekelci kapitalizm, üretimin yoðunlaþmasýnýn ve toplumsallýðýnýn üst aþamaya çýkmasýdýr. Tekelci kapitalizm aþamasýnda maddi koþullar, rekabetçi aþamaya göre çok daha olgundur. Tekelci kapitalizm altýnda toplumsallaþma daha ileri boyutlar kazanýr. Kapitalizmin ortaya çýkýþýyla birlikte ortaya çýkan, üretimin ve sermayenin büyümesiyle birlikte büyüyen iþçi sýnýfý, rekabetçi kapitalizm aþamasýndan baþlayarak önüne çözeceði sorunlarý koyar (amaç edinir). Çünkü kapitalizm daha rekabetçi aþamada sorunlarýn çözümünü kendi içinde taþýmýþtýr. Tekelci kapitalizm, maddi koþullarý olgunlaþtýrdýkça, çözüm de daha bir açýklýk kazanmýþ ve öne çýkmýþtýr. Üretici güçlerin evrensel geliþimi, üretimin toplumsal karakterinin dünya çapýnda belirginleþmesiyle birlikte insanlýk yeni bir tarihsel geliþme evresine girmiþtir. Yeni evrede insanlýðýn kurtuluþunun maddi koþullarý daha bir olgun hale gelmiþ ve kurtuluþun olanaklarý daha bir artmýþtýr. Her geçen gün daha fazla insan toplumsal kurtuluþun gerçekleþeceði komünizmi kendine amaç ediniyor. Yeni toplumun koþullarý, eski toplumda filizlendikten sonra, teori artýk yalnýzca bu sorunla uðraþmadý, kapsamýný çok daha geniþletti. Teori, çözümün kendisiyle uðraþmaya yöneldi. Teori çözümle uðraþýrken, daima maddi koþullarý bir veri olarak kabul etmiþtir. Çözüm koþullarý ortaya çýktýktan sonra, bu çözümü kimin yapacaðý önem kazanýr. Çözümü gerçekleþtirecek olan, sanayinin has ürünü proletaryadýr. Diðer sýnýflar sanayinin geliþmesi karþýsýnda yok olup giderken, proletarya ise sanayinin geliþmesiyle birlikte çoðalan bir sýnýftýr. Proletarya devrimci bir sýnýf olarak, tüm ezilen ve sömürülenleri kapitalizmin baskýsýndan kurtaracak tek sýnýftýr. Marksist teori, proletaryanýn devrimci rolünü derinlikli bir kavrayýþla ortaya koyar. Eski toplumdan yeni topluma geçiþ, ancak devrim yoluyla, proletaryanýn egemen sýnýf olarak örgütlenmesiyle gerçekleþebilir. Bilimsel komünizm, aðýrlýklý olarak devrim sorunu üzerine durdu. Leninist devrim teorisi, proletarya devriminin teori ve taktiklerini büyük bir yetkinlikle açýklar.

70. Sayý / 21 Haziran - 5 Temmuz 2006

3


Yeni Evrede

Baþyazý

Mücadele Birliði

Bütün 20. yüzyýl boyunca komünist hareketin devrimin teori ve taktikleriyle uðraþmasý rastlantý deðildir. Tekelci kapitalist aþamaya geçilmesiyle birlikte, kapitalizmin tüm iç çeliþkileri ve karþýtlýklarý daha bir keskinleþti ve öne çýktý. Tüm bu geliþmeler devrimler, proletarya devrimleri çaðýna girilmesini birlikte getirdi. Bu temelde biçimlenen Leninist Parti modeli, bir devrim partisi niteliklerine sahiptir. Yüzyýlýn baþýndan itibaren ve tüm yüzyýl boyunca proletarya ve emekçi halk, Leninist Parti önderliðinde devrimden devrime koþtu. Komünist amaçlarýný açýkça ilan eden ve doðrudan komünist temellerde kurulan Komünist Enternasyonal (III. Enternasyonal), faþizm koþullarýnda devrimin teori ve taktikleri üzerinde yoðunlaþtý. Dünya proletaryasý, III. Enternasyonal önderliðinde büyük baþarýlar ve birikimler elde etti. Bu dönem boyunca proletarya hareketi, proletarya devrimi ve proletarya devrimine geçiþ ve yaklaþým biçimleri üzerine bilgi cephaneliðini geniþletti. Büyük Ekim Devrimi ile birlikte kapitalizmden komünizme geçiþ çaðý baþlamýþtýr. Devrimci teori, devrimci pratikle birlikte ve devrimci pratiði kavradýðý ölçüde zenginleþir, etkisini arttýrýr. Sosyalizmin toplumsal bir sistem haline gelmesi, kapitalist sistem üzerinde çözücü bir etki yaratýr. Kapitalizm her yönden sosyalizmin baskýsý altýna girer. Burjuvazi tüm politikasýný komünizmin kaçýnýlmaz geliþini önlemeye yönelik olarak belirler. Kapitalist sýnýf emekçi sýnýflar üzerindeki sýnýf egemenliðini daima zorun yardýmýyla sürdürür. Emekçi sýnýflar, kapitalist egemenliði tehdit edecek noktaya gelir gelmez, burjuva zor yöntemleri daha koyu bir þekilde uygulanýr. En demokratik cumhuriyetlerde bile zorba yöntemler çeþitli düzeylerde kullanýlýr. Ancak, burjuvazi zor yöntemlerinin yanýnda, baþka yöntemlere de baþvurur. Emekçi halk kitlelerini egemenliði altýnda tutmak için çok çeþitli yollara baþvurur. Aþaðýdaki örnek, Þubat 1917 sonrasý Rusya’sýnda uygulanmaya çalýþýlmakla birlikte, aslýnda hiç de özgül bir anlayýþýn ürünü deðildir, burjuva bir yöntem olarak evrenseldir. Geçici hükümetin ayaklanan halk kitlelerinin, bu ayaklanmasýnýn iktidara yönelmesini önleme anlayýþýný yansýtan Çernov þöyle yazar: “Benim önerilerimin asýl amacý, yerel halk eylemlerini, yasal kanallar içerisine sokmaktýr. Aksi taktirde bunlar bir sel gibi yataklarýndan taþacaklar ve etraflarýndaki her þeyi yýkacaklardý.” (1917 Sovyet Devrimi) Ayný sýralar, Oktobrist N.V. Saviç þunu söyler: “Halkoyuna biçim vermek bizim görevimizdir.” Burjuva Saviç’in söyledikleri de burjuvazinin baþvurduðu evrensel bir burjuva yöntemdir. Bu yöntem ABD’de en uç noktada kullanýlýyor. Amerika’da sýk sýk “kamuoyu araþtýrmasý” adý altýnda kamuoyu oluþturma metoduna baþvurulur. Amaç, hem halk kitlelerinin kapitalist egemenliðe karþý baðýmsýz bir harekete geçmelerini bu yolla engellemek, hem de, burjuva politikalarý topluma kabul ettirmek. Bu çerçevede özel olarak “toplum mühendisliði” türünden aygýtlar devreye sokuluyor. Bu propaganda aygýtlarýyla “rýza oluþturma” hedefleniyor. Yani burjuvazinin yürürlüðe koyacaðý bir politikasýna karþý emekçi halk tepkisi oluþmasýn ve burjuva politika engelsiz hayata geçsin diye, böyle bir yol izleniyor. Kamuoyu oluþturma yöntemi, tüm kapitalist ülkelerde çeþitli biçimlerde uygulanýyor.

4

Kapitalist toplum, sýnýflý bir toplum, kapitalist bu toplumun egemen gücü olduðu halde, burjuvazi bunu yadsýr ve tüm toplum adýna davrandýðýný söyler. “Ýdeolojik yana parmak basarak burjuvazinin, sýnýflarý inkar eden bir sýnýf olarak (genel olarak ‘toplum’ ya da milliyet düþüncesini ileri sürerek gerçekleþtirir bu inkarý) kendini tanýmladýðýný söylemek bile mümkündür.” (H. Lefebre) Oysa ki toplum bir soyutlamadýr. Daha yakýndan bakýldýðýnda, toplumun, sosyal gruplardan, sýnýflardan, kentlerden ve köylerden oluþtuðunu görürüz. Toplumu oluþturan sýnýflar arasýnda, çýkarlarý birbiriyle farklý sosyal gruplar arasýnda, bireylerin baþka bireylerle, kent ile köyler arasýnda kýyasýya bir mücadeledir gider. Aslýnda burjuvazinin yadsýdýðý þey, toplumdaki sýnýf mücadelesinin, sonunda emekçi sýnýfý iktidara götüreceði gerçeðidir. Burjuvazinin sýnýflardan deðil, “toplum” dan söz etmesinin nedeni, kendi sýnýf egemenliðinin, bu egemenliðin bir sýnýfýn (burjuva sýnýfýn) ezilen ve sömürülen emekçi sýnýflar üzerinde bir diktatörlük olduðunu ideolojik olarak (yanýlsamalý olarak) gizlemektir. Gizlemek ister çünkü, kapitalist sýnýfýn egemenliðinin az sayýdaki sömürücü ve ezici sýnýfýn, sömürülen ve ezilen nüfusun büyük çoðunluðu üzerinde diktatörlük olduðunun anlaþýlmasýný istemez. Bunun tersine proletarya, kapitalist toplumun sýnýflý bir toplum olduðunu ve bu sýnýflar arasýnda bir sýnýfsal savaþýmýn olduðunu ve sýnýf savaþýmýnýn sonunda kendisinin egemen sýnýf durumuna geleceðini (proletarya diktatörlüðü), bu devrimci sýnýf diktatörlüðüne dayanarak, sýnýflarý ortadan kaldýracaðýný ve bu diktatörlüðün toplumun emekçi çoðunluðunun çýkarýna olduðunu açýkça ilan eder. Marx’a kadar tarihçiler ve ekonomistler tarihin bir sýnýflar mücadelesi tarihi olduðunu çeþitli yönleriyle ortaya koyar; yani dünyayý çeþitli biçimlerde yorumlarlar; ancak bu sýnýflar savaþýnýn proletarya diktatörlüðüyle sonuçlanacaðýný ilk olarak Marx açýklar. Burjuvazi tarihsel materyalizmi geçmiþe yönelik olarak kabul eder, onun kabul etmediði, bunun geleceðe uygulanmasýdýr. O, bunu kabul etmese de, maddi koþullarý bir kere oluþtuktan sonra burjuva toplum karþýtýna mutlaka dönüþecektir. Eski toplum, kendi iç çeliþkilerinin olgunlaþmasýyla ne kadar çözülüp daðýlma sürecine girse de, devrimci sýnýfýn pratiði olmadan, sayýsýz eylem olmadan tamamen yýkýlýp-gitmez. Kapitalist toplumda karþýtýna dönüþecek maddi koþullarý ne denli geliþtirmiþ olsa da, devrimci sýnýf proletaryanýn sayýsýz eylemi olmadan ortadan kalkmayacaktýr. Kapitalist topluma karþý geliþecek bir devrim, tarihte görülenlerden daha ileri gitmek zorunda. Bu ise, proletaryayý son derece devrimci bir sýnýf, sonuna kadar gidebilen devrimci bir sýnýf yapmakta. Zaten tarihte hiçbir devrimci sýnýf eski topluma karþý, proletarya kadar devrimci hücuma kalkýþmamýþtýr. 20. yüzyýl, proletaryanýn yeni bir dünya uðruna giriþtiði sayýsýz isyan, ayaklanma ve devrimleriyle ünlüdür. Bu dönemde öne çýkan devrimci önderler, kapitalizmden komünizme geçiþte, devrimi örgütleyerek bu konuma gelmiþlerdir. Tarihte hiç bir devrim, proletarya devrimi kadar toplumu derinden etkilememiþ ve bu denli dönüþüme uðratamamýþtýr. Yeni bir dünya devrimde doðuyor, biçimleniyor.

70. Sayý / 21 Haziran - 5 Temmuz 2006

C.DAÐLI


Yeni Evrede

Proleter Hareket

Mücadele Birliði

terirken, sosyalist ve komünist partilerinin, bundan daha fazlasýný yapmasý, iddialarý gereðidir. Buradan þu sonucu çýkarabiliriz: Ýþçilerin taleplerini savunan ve emekçilerle iliþkileri sürdüren -bu iliþki ne denli sýký olursa olsun- her politik hareket, iþçilerin sýnýf hareketi deðildir. Her sýnýf bilinçli iþçi, adý “sosyalist” ya da “komünist” olan partileri bu açýdan deðerlendirebilir. Sýrf büyük bir güç olduðu için, kendisine -emekçi sýnýfa- dayanmak isteyen burjuva ve küçük burjuva hareketlerle, emeðin kurtuluþu için savaþan devrimci sýnýf partileri arasýndaki temel ayrýmý kavrayabilir. Ýþçi sýnýfýnýn en yoksul ve devrimci kesimine dayanmak yerine, iþçilerin ekonomik durumu iyi olan, burjuvalaþmýþ ya da burjuvazinin ideolojik etkisinde olan üst kesimlerine dayanan Avrupa’daki komünist partileri ile baðýmlý kapitalist ülkelerdeki çok sayýdaki komünist partinin durumu budur. Onlar, iþçilerin istemlerini ne kadar savunurlarsa savunsunlar, ne denli köklü baðlar kurarlarsa kursunlar, izledikleri uzlaþmacý, reformist çizgileri nedeniyle, küçük burjuvalarýn sýnýf konumundan hareket ediyorlar, proletaryanýn devrimci sýnýf konumundan deðil. Bir partinin, iþçilerin taleplerine dayanan bir program oluþturmasý, günlük iliþki içinde olmasý, çok geniþ iþçi kitlesinin desteðine sahip olmasý, oportünizmin iþçilerin devrimci sýnýf konumundan hareket ettiði anlamýna gelmez. Böylesi partiler Avrupa’da ve dünyada vardý. Bunlarýn bir kýsmý çöküp gitti;bir kýsmý ise hala varlýklarýný sürdürüyor. Bu partilerin ne kadar geniþ bir iþçi kitlesini harekete geçirdiði, bir çok sendikalarýn desteðine sahip olduklarý, çýkardýklarý yayýnlarýnýn çok sayýda iþçi tarafýndan okunduðu ve benimsendiði çok iyi biliniyor. Zaten bu yüzden onyýllarca ayakta kaldýlar. Fakat bu, öylesine bir varlýðýný sürdürme idi ki, sermayenin kabul edilebilir sýnýrlarýný aþmýyordu. Bu sýnýrlarý aþmak demek, burjuvaziyle, burjuva devlet egemenlik sistemiyle çatýþmak yani devrimci bir temele dayanmak demekti. Reformist komünist partileri ise bu sýnýrlarý hiçbir zaman aþmadýlar. Burjuva düzen sýnýrlarýnda hareket ettikleri içindir ki, daðýlýp gittiler. Proletaryanýn devrimci sýnýf konumundan hareket etmek; proletaryanýn zora dayalý devrim yoluyla kapitalizmi yýkmak, proletarya diktatörlüðünü gerçekleþtirerek sýnýflarý kaldýrma biçimindeki tarihi devrimci rolünü kabul etmek demektir. Bunu sadece benimsemekle kalmayýp, günlük mücadeleyi de bu temele oturtmak demektir. Yalnýzca devrim dönemlerinde devrimci olmak deðil, devrimci olmayan dönemlerde de devrimci mücadele yürütmek demektir. Bu partileri devrimcilik ölçütüne vurduðumuzda, hiçbirinin bu ölçüte uymayacaðý açýk. Ýþçi sýnýfý, kapitalizmi ancak devrimci bir mücadeleyle yýkabilir ve kurtulabilir. Ýþçi sýnýfýný kurtuluþa götürecek bir parti de, ancak proletaryanýn devrimci sýnýf konumuna dayanarak bu görevini yerine getirebilir. Türkiye’deki sosyal reformist hareket, 60’lý ve 70’li yýllarda, dünyadaki benzerleriyle ayný çizgide yürüdü. Burjuvaziyle sýnýf iþbirliði, diyalog ve ödün koparma, bu çizginin belirgin özellikleriydi. Ýþçileri kendilerini desteklemeye çaðýrýrken; kendileri de belli burjuva güçleri destekliyordu. Bazen de kitleleri, yanýnda yer aldýklarý burjuva güçleri doðrudan desteklemeye

PROLETARYANIN DEVRÝMCÝ SINIF KONUMUNDAN HAREKET ETME Proletarya öyle bir güce ulaþtý ki, burjuva muhalefet bile, bu gücün desteðini almaksýzýn iktidara gelemeyeceðini biliyor. Küçük-burjuva sol hareket de, küçük burjuva kitlelere dayanmak yerine, iþçi sýnýfýna dayanmaya ve sloganlarýný kullanmaya çalýþýyor. Proletaryanýn gücü ve sloganlarý, proletaryaya karþý kullanýlýyor. Bu durum karþýsýnda, proletaryanýn gücüne dayanmak ile proletaryanýn devrimci sýnýf konumuna dayanma arasýnda temel ayrýmý ortaya koymamýz gerekiyor. Sermayenin büyümesi demek, proletaryanýn da büyümesi demektir. Sürecin daha ilerki aþamalarýnda, iþçilerin sayýsýnda bir düþme görülmekle beraber; geliþme, kitlelerin proleterleþmesi yönündedir. Sermaye birikimiyle birlikte, emekçilerin sayýsý da iyice artar, kapitalist ülkelerin çoðunda iþçiler, nüfusun çoðunluðunu oluþturuyor. Bu büyük gücü kullanma, sermaye partilerinin her zaman uðraþtýðý temel politik konulardan biri olmuþtur. Ücretli emekçilerin nüfusun çoðunluðunu oluþturduðu bir toplumda, burjuva partileri, emekçilerin desteðini almaksýzýn iktidara gelemez; iktidara geldikten sonra, bu desteðe sahip olmadan ayakta kalamaz. Bu amaçla, burjuvazi de iþçilerin bazý istemlerini kabul eder. Bu desteðin sürekli olmasý için de, iþçilerin birleþmiþ gücü olan sendikalarý, gerek ideolojik yolla, gerekse de rüþvet vb. ekonomik yolla kendine baðlar. Birçok yerde sermaye partilerinin adlarýnýn “iþçi partisi”, “sosyalist parti” olmasý bir yana; burjuva iþçi sendikalarýnýn desteði olmaksýzýn hiçbir hükümet ayakta kalamaz. Örneklersek, Ýngiliz iþçi partisinin, sendikalarýn desteðiyle hükümet olduðunu herkes biliyor. ABD’de Demokrat Parti’nin de sendikalarla ayný iliþki içinde olduðu, bunun baþka bir örneði. Sermaye iþçilerin desteðine sahip olduðu sürece, egemenliðini güvence altýna almýþ olur. Nasýl ki, iþçilerin ayaklanmasý, emeðe dayanan burjuva toplumun havaya uçmasý demekse; emekçilerin burjuvazinin peþinden gitmekten vazgeçip, kendi baðýmsýz çizgisi temelinde devrime yönelmesi de, bu toplumun politik sisteminin alt-üst olmasý demektir. Bu anlamda, sermaye partilerini destekleyerek, iþçileri burjuvazinin egemenliði altýnda tutan burjuva sendikacýlýða karþý mücadele, kapitalizme karþý mücadeleden ayrý görülemez. Emekçi sýnýf ancak, sosyalizmle bütünleþerek, sosyalizmle kurtulabilir. Sermaye partileri, iþçilerin desteðini almak için, onlarýn istemlerini savunup, iliþkileri sürdürmek için bu kadar çaba gös-

70. Sayý / 21 Haziran - 5 Temmuz 2006

5


Yeni Evrede

Proleter Hareket

Mücadele Birliði

anlayýþýnda devrim geleceðin yöneltiyorlardý. Yanlarýna çektikReformist komünist partiler (...) sorunudur. Devrim geleceðin leri sendikacýlarla, sendikalara burjuva düzen sýnýrlarýnda hareket ettikleri içindir sorunu olacaksa, buna reforhakim olan sosyal-reformizm, ki, daðýlýp gittiler. Proletaryanýn devrimci sýnýf mistlerin de bir diyeceði olmaz. süreç içinde azýmsanmayacak bir konumundan hareket etmek; proletaryanýn zora Bugün için sisteme yama yapiþçi kitle gücüne sahip oldu. Onlar bu etkiyi, devrimci güçlere dayalý devrim yoluyla kapitalizmi yýkmak, prole- mak, ikisinin de güncel politikasýdýr. Bu konuda yalnýzca esendikalarda barýnma olanaðý tarya mekçi kitleleri aldatma biçimlevermeyerek saðlýyorlardý. Bunu yaparken iþçilerin geri eðilimleri- diktatörlüðünü gerçekleþtirerek sýnýflarý kaldýrma rinde birbirinden ayrýlýrlar. biçimindeki tarihi devrimci rolünü kabul etmek Oportünistler, iþçilerin adýne dayanýyorlardý. Ýþçileri devdemektir. Bunu sadece ný daha sýk anar oldu. Bu konurimcilerden ve devrimcilikten uda, reformistlerle bir yarýþ içinzak tutmak için, burjuvazinin benimsemekle kalmayýp, günlük de olduklarý söylenebilir. Herdevrimcilere karþý kullandýðý her mücadeleyi de bu temele oturtmak kesten daha çok “proleter” ketürden gerici propaganda yöntedemektir. Yalnýzca devrim dönemlerinde devrim- sildiler. Proleter görünüme bu mine baþvurmaktan geri kalmýyorlardý. Ýþçileri oyalamak, düzen ci olmak deðil, devrimci olmayan dönemlerde de kadar bürünen oportünist unsurdevrimci mücadele lar, aslýnda tepeden týrnaða küsýnýrlarý içinde tutmak için, kararlý bir politika izlendi. Ýþçiler içeyürütmek demektir. Bu partileri devrimcilik ölçü- çük-burjuva katmana aittir. O halde bu denli “proleter” görünrisinde burjuvazinin ideolojik ettüne vurduðumuzda, hiçbirinin bu melerinin nedeni nedir? Birincikisi altýnda kalan unsurlarýn eðiliölçüte uymayacaðý açýk. Ýþçi sýnýfý, si, çaðýmýzda proletaryaya dami yansýmasýný da bu harekette buldu. Ýþçi sýnýfý içinde çalýþýyor- kapitalizmi ancak devrimci bir mücadeleyle yýka- yanmadan, ondan görünmeden bilir ve kurtulabilir. Ýþçi sýnýfýný hiçbir politik hareket etkin olalardý, ama proletaryanýn sýnýf konumunu deðil, küçük-burjuvazikurtuluþa götürecek bir parti de, ancak proletarya- maz; ikincisi, özel olarak oportünistler, kendi küçük-burjuva nin sýnýfsal konumuna dayanýyornýn devrimci sýnýf konumuna görüþlerini proletaryaya bu þelardý. Bu yüzden yýkýlýp-gittiler. dayanarak bu görevini yerine getirebilir. kilde kabul ettirebileceklerini Bu dönemin sosyal reformizmi düþünüyorlar. Bunun için proleiflas ederken, proletaryaya dayataryanýn sloganlarýný aðýzlarýnda hiç düþürmüyorlar. Bir kere nan devrimci hareket ise mücadelesini daha ileri aþamalara udaha proletarya, proletarya sloganlarýyla aldatýlýyor. Proleter laþtýrdý. görünümüne bürünmek, proletaryanýn sloganlarýný kullanan bu Bilinç varlýktan ayrý düþünülemez. Eðer bir sýnýfýn sosyal hareketi varsa, buna denk düþünce (bilinç) biçimleri de olacak- küçük-burjuva gruplar, aldatmacalarýyla proletaryaya en büyük týr. Sosyal reformizmin somutlandýðý önceki partiler daðýldý, a- zararý veriyorlar. Bu nedenle oportünizme karþý uzlaþmaz bir ideolojiyle mücadele vermek, proletaryanýn devrimci sýnýf partima sosyal temeli (sýnýfsal zemini) korunduðu için ayný çizgi sinin en önemli görevlerinden biridir. yeni ortaya çýkan güçler tarafýndan devam ettirildi. Sosyal reLeninistler ilk çýkýþlarýyla birlikte bu konudaki görüþlerini formizm 90’larla birlikte yeniden görülmeye baþladý. Bu seferilan ettiler: Komünist hareket, adýna layýk olmak istiyorsa, proki sosyal-reformistler, dünün küçük-burjuva devrimcileri oldu. Daha önce karþý çýktýklarý ne varsa, savunmaya baþladýlar. Eðik letaryayla kaynaþmalýdýr; proletarya ise burjuvazinin ideolojik etkisinde kalarak yozlaþmak istemiyorsa, komünizmle bütündüzlem bu. Devrimci olan ne varsa, hepsini tasfiye etmek için iþçileri, sendikacýlarý göreve çaðýrdýlar. Emekçiler üzerinde bel- leþmelidir. Proletaryanýn kurtuluþu ancak bu bütünleþmeyle li bir etki yaratmakla birlikte, onlar bu etkiyi proletaryanýn dev- gerçekleþir. Proleter devrimci komünizm bu bütünleþmede gerçekleþir. Proleter devrimci komünizmin emekçi kitleler içindeki rimci misyonuna karþý kullanýyorlar. Bu yüzden yýkýlýþlarý, önçalýþmalarýný yoðunlaþtýrmasý, küçük-burjuva sol hareketin, iþceki reformistlerinkinden daha rezilce olacaktýr. Ýþçi sýnýfý hareketinde küçük-burjuva reformizminin görül- çiler üzerindeki etkisini büyük ölçüde kýracaktýr. Bugün sürdüðü ve belli bir yer edindiði bir durumda, devrimci mücadele, mekte olan çabalarýn yeterli olduðu söylenemez. Bütün enerjibunun dýþýnda geliþim gösterir. Latin Amerika’nýn güncel tarihi mizle bu çabalarý en üst düzeye çýkarmalýyýz. Ýþçi sýnýfý içinde bunun canlý örneklerini ortaya çýkarmýþtýr. Bugün devrimci mü- çalýþma, aydýnlara yönelik çalýþma gibi kesimsel (sektörel) bir cadele adýna ne varsa, yalnýzca devrimci güçler tarafýndan tem- çalýþma deðildir; proletaryanýn devrimci sýnýf partisi için proletarya içinde çalýþma temel alandýr, temel çalýþmadýr. Komünistsil ediliyor. Oportünizmin politik özü, reformizmle aynýdýr. Oportünist- ler proletarya içinde çalýþýrken, bu bilinçle hareket eder. Proletarya çaðýmýzýn öylesine etkin ve büyük bir gücü ki, lerin pek çok konuda politik görüþleri, reformistlerle çakýþýyor. Aralarýna kesin bir ayrým çizgisi çekmek çok zor. Oportünistler, varolan düzen güçleri, bu gücü gözardý edemez durumda sayýsýz yöntem ve iliþkiyle onu egemenliði altýnda tutmaya çalýþýr, bugünün sosyal reformistleriyle ayný sýnýfsal temel olan küçük proletarya ise, kurulu düzeni ve kendisini eski düzene baðlayan burjuvaziye dayanýrlar. Aralarýndaki fark, reformistler politik özleri olan uzlaþmacýlýðý önceden ve açýkça ilan ederken, opor- tüm iliþkileri havaya uçurmadan kurtulamaz. tünistler, devrim üzerine lafazanlýk etmeye devam ediyorlar. C.DAÐLI Hiç þüphesiz bunda, nesnel koþullarýn etkisi var; fakat onlarýn

6

70. Sayý / 21 Haziran - 5 Temmuz 2006


Yeni Evrede

Ölüm Orucu

Mücadele Birliði

Ölüm Orucu SÜRÜYOR 6 yýlý aþkýn süredir devam eden Ölüm Orucu eylemini emekçi halklarýmýza duyurmak ve Ölüm Orucu savaþçýlarýný selamlamak için, 11 Haziran günü, Mücadele Birliði Platformu olarak Barýþa Semah Dönenler etkinliðinde bir eylem yaptýk. Yaklaþýk 40 bin kiþinin katýldýðý Atatürk Olimpiyat Stadý’ndaki etkinlikte, 8 metre yüksekliðinde “Ölüm Orucu Sürüyor, Mücadele Birliði” yazýlý pankartýmýzý iki farklý yerde astýk. Ýlk astýðýmýz pankart, stadýn büyük bölümü tarafýndan gö-

rülüyordu ve herkesin ilgisini çekmiþti. Pankartýmýzý bir müddet asýlý tuttuktan sonra topladýk ve bu sefer diðer tarafa geçip oraya astýk. Pankartýmýzý açarken bulunduðumuz yerdeki iþçi ve emekçi aileler tarafýndan pankartýmýz sahiplenildi. Pankartýmýzý açmamýza ve asmamýza yardýmcý oldular. Ýþçi ve emekçilerin bizleri ve asmakta olduðumuz pankartý sahiplendiðini gören sivil polisler ve salon görevlileri bize doðru koþmaya baþladýlar. “Ölüm Orucu Sürüyor” yazýlý pankartýmýz bir müddet de burada asýlý kaldý. Sivil polisler ve salon görevlileri pankartýn asýlý olduðu yere gelip pankarta müdahale etmeye çalýþtýlar. Epeyce bir arbede yaþandýktan sonra pankartý zorla indirdiler. Olaylarýn büyüyeceðini gördükleri için bizleri gözaltýna almadýlar. Pankartýn indirilmesine orada bulunan iþçi ve emekçiler tepki gösterdiler. ÖLÜM ORUCU SÜRÜYOR SÜRECEK ZAFERE KADAR! Y.E.Mücadele Birliði Okurlarý / Ýstanbul

Ölüm Orucu Savaþçýlarýnýn Sesini Her Yerde Haykýracaðýz 9 Haziran 2006 Cuma günü leninistler olarak akþam saatlerinde Eminönü’nden Yunus Emre istikametine giden belediye otobüsüne bindik. Bir müddet sonra otobüste bulunan iþçi-emekçi halklarýmýza Ölüm Orucunun sürdüðünü Serpil Cabadan’a Ölüm Orucu Eyleminin 346. gününde zorla müdahale edilerek sakat býrakýlmaya çalýþýldýðýný, zindanlar savaþýnýn yeryüzünde en uzun süren savaþ olduðunu, altý yýlý aþan bu savaþta 122 devrimci tutsaðýn ölümsüzleþtiðini ve yüzlerce devrimci tutsaðýn da sakat býrakýldýðýný, devrimci tutsaklarýn özgürleþtirilmeden iþçi ve emekçilerin özgürleþemeyeceðini ve bunun için zindanlarýn yýkýlýp tutsaklarýn özgürleþtirilmesi gerektiðini bir kez daha haykýrdýk. Genç Leninistler olarak, iþçi, emekçi ve ezilen halklarýmýza Leninist Parti saflarýnda örgütlenmeleri çaðrýsýnda bulunduk. Kapitalizmin öldürmeye devam ettiðini, kapitalizmin katliamlarýný engellemek için kapitalizmi öldürmemiz gerektiðini; faþizmi ezmek için silahlanmamýz gerektiðinin propagandasýný yaptýk ve Leninist Parti saflarýnda silahlanarak örgütlenmeye, devrime ve özgürleþmeye yönelmeleri çaðrýsýnda bulunduk. Otobüste bulunan iþçi ve emekçiler, bize alkýþlarý ve övgü dolu sözleri ile destekte bulundu. Þimdi buradan bir kez daha haykýrýyoruz: Ölüm Orucu savaþçýlarýnýn sesini genç leninistler olarak bulunduðumuz her yerde iþçi ve emekçi halklarýmýza haykýracaðýz. ÖLÜM ORUCU SÜRÜYOR SÜRECEK ZAFERE KADAR! DEVRÝM YOLUNDA LENÝNÝST SAFLARA! Gazi’den Genç Leninistler 70. Sayý / 21 Haziran - 5 Temmuz 2006

7


Yeni Evrede

Güncel

Mücadele Birliði

BOYKOT PARTÝSÝ KORKUSU Geliþmeler, bir genel seçim atmosferine girildiðini gösteriyor. Türkiye’de sermaye egemenliðinin klasik bir refleksidir; bir parti hükümet koltuklarýnda iki yýldan fazla kalýnca, yeni bir seçim konuþulmaya baþlanýr. Sermaye dünyasý, hiç bu kadar genel seçime ihtiyaç duymamýþtý. Ve yine, genel seçimler hiç bu kadar korkutucu olmamýþtý. Tekellerin hakimiyeti boyunca “her devrin adamý” haline gelmiþ S.Demirel’in bir sözünü hatýrlatmakta yarar var: “Seçimler sokaklarý temizler”. Tecrübeli bir sermaye hamisinin gözünde, oy sandýklarýnýn iþlevi budur. Sokaklar ne zaman ýsýnsa, sermayenin hakimiyet yeteneði ne zaman bu sýcaklýkta kartopu misali erise, egemenliði yeniden kurmak, yenilemek ve güçlendirmek için “halkýn genel rýzasý”na, yani seçime baþvurulur. Bu sayede, emekçi kitlelerin öfke dolu duygularý seçim meydanlarýnda çekilen, vaadler ve pembe hayallerle süslü nutuklarla uyutulur, uyuþturulur; emekçiler pohpohlanýr, sýrtlarý sývazlanýr ve hiç olmazsa bir süreliðine daha burjuva egemenliðin kaleleri onarýlmýþ olur. AKP hükümeti döneminde sermayenin toplumu zapdetme yeteneði bir kez daha büyük bir hýzla yýprandý ve artýk toplumun barýndýrdýðý her gerilimin açýk çatýþmaya dönüþtüðü bir aþamaya vardý. Ne zaman bu eþik aþýlsa, Türk sermaye egemenliðinin otomatik pilotu devreye girerdi: Erken bir genel seçim. Ama bu kez, iþ öyle göründüðü kadar kolay deðil.

Yedekte Lastik Kalmayýnca Kolay deðil, çünkü burjuva egemenliðin yýpranmýþlýðýný tamir etmesi beklenen bir seçim, eðer toplumun öfkesini üzerine çeken hükümet partisine karþý bir seçenek ortaya çýkartýlmýþsa gerçekten iþe yarayabilir. Geçmiþteki örneklerde olduðu gibi; Anap’a karþý DYP-SHP, DSP’ye karþý AKP... Yaratýlan bu seçenekler sayesinde tekeller rahat bir soluk alabilmiþti. Oysa þimdi ortada AKP’ye karþý geniþ yýðýnlarýn

8

ilgi odaðý haline getirilebilecek ve tekelci hakimiyetin yýpranmýþlýðýný tamir edecek oylarý toplamasý beklenen bir seçenek bulunmuyor. Peki tekeller, artýk iyice yýpranmýþ olan AKP’nin karþýsýna neden bir alternatif çýkartamýyorlar? Bu soruya, kimi siyasi parti liderlerinin ihtiraslarýyla ya da beceriksizlikleriyle bir cevap bulmaya çalýþmak boþunadýr. Çünkü yýpranan yalnýzca bir hükümet partisi deðil, tümüyle sermayenin egemenlik sistemidir. Sistem, yarattýðý bütün partilerle beraber, çürümenin, vahþetin ve sefaletin mengenesinde, torna tezgahýndaki bir kütük gibi eriyip gidiyor. Böyle bir ortamda emekçi yýðýnlar, estirilen rüzgarlara, sahte vaatlere, medyatik zorlama ve reklamlara artýk eskisi gibi kanmýyorlar. Neredeyse iki yýldýr, tekelci gerici basýn tarafýndan estirilen “yükselen milliyetçilik” hikayesi, bu söyleme sarýlan tekelci partileri milim ilerletmedi. Cumhuriyet gazetesi ve Danýþtay saldýrýsýyla ýsýnan iklimde büyümesi beklenen “laik cephe” partisi de ayný hayal kýrýklýðýný yaþayacak, buna þüphe yok. Tekellerin bir alternatif parti oluþturma çabasý, geniþ yýðýnlardan yeterince ilgi görmediði için, her defasýnda sünüp gidiyor. Böyle bir alternatif ortaya çýkmadan gidilecek bir erken seçim, sistemi kurtarmak bir yana, daha da güçsüz kýlar. AKP, epeyce oy kaybetmiþ olarak meclise girebilir. Bu görüntünün, bugünkü durumdan daha iyi olmadýðýný herkes görebilir. Ama, daha kötüsü, meclis dýþýnda oluþacaktýr. Tekeller, yýpranan AKP’ye karþý güçlü bir seçenek olmadan bir erken seçime gidilirse, bunun öngörülebilecek en büyük etkisi; sandýk baþýna gitmeyenlerin sayýsýndaki büyük artýþ olacaktýr. Uzun yýllardýr, seçimlerde oy kullanmamayý politik bir bilinç haline getirmiþ olan milyonlarca emekçi var. Henüz, devrimin politik güçlerince örgütlü hale getirilmemiþ olsa da, biz bu büyük yýðýna “boykot partisi” diyebiliriz. Çeliþkilerin derinliði, toplumdaki çatýþmalarýn yaygýnlýðý ve sýnýf mücadelesinin en sert biçimlerde sürmesi göz önüne alýndýðýnda, milyonlarca emekçinin bu boykot tavrý, seçimlere ilgisizliðin ötesinde bir anlam taþýyor. “Boykot Partisi”nin geniþliði, tekelci sisteme duyulan öfkenin, güvensizliðin açýk bir devrimci arayýþýn ölçütü haline geliyor. Ýþte bu yüzden tekeller, uzun yýllardýr, seçimlerde esas rekabeti bu “boykot partisi” ile yaþýyor. Þimdiki durumda olduðu gibi, çoðalan toplumsal öfkeyi yatýþtýrmasý beklenen bir alternatif sistem

70. Sayý / 21 Haziran - 5 Temmuz 2006


Yeni Evrede

Güncel

Mücadele Birliði

partisi henüz ortada yoksa, gidilecek bir seçimde esas kazanan “boykot partisi” olacaktýr. Emekçilerin, öfkeli kalabalýklarýn, kitlesel güce duyduklarý güven duygusunun sýçrama yapmasýný kim önleyebilir bu durumda; tekelci egemenliðin altýndan kalkamayacaðý bu büyük sarsýntý, yeniden oluþturulacak bir meclisle atlatýlabilir mi? Elbette hayýr. Boykot partisi bugün, tekellerin en büyük korkusu haline geldi. En son yapýlan genel seçimlerde, katýlým oraný oldukça düþtüðünde, sermaye dünyasý “en azýndan mecliste istikrar var” tesellisiyle avunmuþtu. Ne var ki bu düþük katýlým oraný, meclisteki en büyük partileri bile, toplumsal tabanda güçsüz kýlýyor. Ve zamaný gelince, düzenin kendi iç kavgalarýnda, bu zayýflýk partilere hatýrlatýlýyor. Ertuðrul Özkök, AKP’yi azarladýðý bir yazýsýnda bu duruma göndermede bulunuyor: “Sonunda bir bakarsýnýz ki, bizden dediðiniz insanlar bu ülkenin sadece %25’iymiþ. O da hala kaldýysa...” Tekeller, elinden kaçan egemenliði ve toplumu yönetme yeteneðini, yeni ve taze meclisle, tekrar kazanabilecek konumda deðil. Kendi iç kavgasýnýn boyutlarý bile, parlamenter ya da kurumsal (devlet kurumlarýnýn hiyerarþisinin yeniden düzenlenmesi) yollarý çoktan aþmýþ durumda. Devrim, sermaye dünyasýnda onarýlmasý güç çatlaklar oluþturdukça, her sermaye kesimi kendisine “toplumsal” bir dayanak bulmaya çalýþýyor. Danýþtay saldýrýsýyla birlikte, artýk bu kavganýn “sokaklara kimin hakim olacaðý” kavgasýna dönüþtüðü açýk. Ayný þekilde tekeller, devrime karþý savaþýmýný da bu yolla sürdürmek zorunda kalýyor. Linç gruplarý bu yüzden toplanýyor, polisiye operasyonlara bu yüzden “sivil destek” hazýr bulunduruluyor. “hassas vatandaþ tepkisi” bu yüzden okþanýyor. Toplumu saran ve sarsan bütün çatýþmalarda sokaklar, politik ve psikolojik üstünlüðün kazanýlýp kaybedileceði yer durumuna geldi. Sokaklar bu denli kritik bir önem kazandýysa, meclise hangi partinin ne kadar vekil göndereceði deðil, bu oyuna katýlan ve katýlmayanlarýn sayýsý öne çýkar. Bu koþullarda gidilecek bir seçimde boykot partisinin toplayacaðý güç, sermayenin

“sokaklar”a ne denli hakim olabildiðine ölçü olacaktýr. Sermaye dünyasý, hem kendi içinde, hem de devrime karþý sürdürdüðü kavgada “sokak desteði”ne bu denli ihtiyaç duyarken, boykot partisinin güç kazanmasýný, en baþta politik ve psikolojik çöküþ olarak görecektir. Emekçilerin de ayný gözle deðerlendireceðine hiç kuþku yok.

Devrime Kan Taþýyan Bunalým Görünen odur ki, tekelci egemenlik son dönemlerin en derin bunalýmlarýndan birini yaþýyor. Tam anlamýyla, aþaðý tükürsen sakal, yukarý tükürsen býyýk ikilemindeler. Bastýrýlamayan devrim ve önü alýnamayan iç kavgalar tekellere, bugüne kadarki bilinen manevralarýný yapma þansý tanýmýyor. Seçim manevralarý, belki de en çok iþlerine yarayanlardan biriydi ama þimdi elleri yakan ateþten bir maþa oldu. Seçimler ertelendikçe, toplumun her kesiminde biriken öfke, tekelci egemenlerin altýndan kalkamayacaðý yeni gerilimler yaratacaktýr. Kendi iç kavgalarý da, Þemdinli ve Danýþtay sürecinden bu yana, geri dönüþsüz bir yolda ilerliyor. Bu gidiþat, sermayeyi bir erken seçime zorlayabilir, sonuçlarý sistemin yaralarýný tamir etmese bile. Hatta bugünden söyleyebiliriz ki tekeller, umutsuzca bu ipe sarýlmak zorunda kalacaklar. Asýlan bir idam mahkumuna ipin destek olmasý gibi, erken genel seçimler de bu koþullarda burjuva dünyasýna öyle bir destek sunabilir. Proletaryanýn devrimci sýnýf partisi, aktif boykot þiarýyla, yýllardýr emekçi yýðýnlarýn dikkatini meclis koridorlarýna deðil, devrimin gerçek odaklarýna çekmeye çalýþtý. Bugün, dünden daha geniþ kitleler, burjuva saltanatýna duyduklarý öfkeyle, onu cezalandýrmanýn bir yolunu aramaya baþladýlar. Sýnýflar mücadelesinin bütün koþullarý tarafýndan yaratýlan bu genel emekçi eylemi, proletaryanýn aktif boykot þiarý etrafýnda birleþtirilmelidir. Devrim, politik ve moral üstünlüðünü tüm emekçilerin gözünde kanýtlayacak bir sýnavdan geçiyor. Bu üstünlüðün “boykot partisi”etrafýnda görünür hale getirilmesi, devrim için önemli bir adým, bir sýçrama aný olacaktýr. Ýþçileri Yalnýz Deðildir” yazýlý Devrimci Ýþçi Komiteleri imzalý dövizlerimizle eyleme katýldýk. Yürüyüþ sýrasýnda bizim öncülüðümüzde ve iþçilerin yoðun katýlýmýyla “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Yaþasýn Devrimci Ýþçi Komiteleri” sloganlarýný attýk. Bölge Çalýþma Müdürlüðü önünde DÝSK baþkanýnýn yaptýðý açýklamadan sonra adliye önüne yürüyerek orda basýn açýklamasý yapýldý. Basýn açýklamasý öncesinde 15-16 Haziran direniþinde ölümsüzleþen 3 iþçi için saygý duruþu yapýldý. Basýn açýklamasýnda 15-16 Haziran olaylarýný ve bugün yapýlmak istenen baský ve sömürüye sessiz kalmayacaklarýný dile getirdiler. Yaklaþýk 450 iþçinin katýldýðý eylem sloganlarla son buldu. Antep DÝK

Numaþ Ýþçilerinden Eylem UMAÞ tekstil fabrikasýnda 18 gündür direniþte olan iþçiler 15 Haziran Perþembe günü DÝSK yönetiminin N ve diðer sendika temsilcilerinin de katýldýðý bir yürüyüþ yaptý. Fabrika önünde toplanan iþçiler yürüyüþe geçmeden önce türküler söyleyerek halay çektiler.11:30 da diðer iþçilerin gelmesiyle Nizip Caddesi’ndeki fabrika önünden baþlayarak, çarþý merkezinde bulunan Bölge Çalýþma Müdürlüðü önüne kadar sloganlarla yürüyüþ yapýldý. “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “Ýþçiler Burada Devlet Nerede?”, “Yaþasýn 15-16 Haziran Direniþimiz” sloganlarý atýldý. Bizler de Devrimci Ýþçi Komiteleri olarak iþçilere destek verdik “15-16 Haziran Ruhuyla Ýktidara Devrime”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Numaþ

70. Sayý / 21 Haziran - 5 Temmuz 2006

9


Yeni Evrede

Numaþ Eylemi

Mücadele Birliði

Sanayi kenti olan Antep’in nüfusunun büyük bir bölümünü iþçi ve emekçiler oluþturuyor. Göçlerle her geçen gün sayýlarý artmaya devam eden iþçiler, gün geçtikçe daha yoðun sömürü ve baskýyla karþýlaþýyor. Tüm dünyada ve ülkemizde iþçi ve emekçiler bu baský ve sömürüye karþý seslerini yükseltiyor. Antep þehir merkezinde bulunan Nizip Caddesi üzerindeki fabrikalarda ve atölyelerdeki iþçiler düþük ücretle, güvencesiz ve saðlýksýz koþullarda çalýþtýrýlýyor. Bu fabrikalardan biri olan Numaþ Tekstil Fabrikasý’nda iþçiler aylardýr ücretlerinin büyük bir kýsmýný alamýyordu. Bununla birlikte patron tarafýndan bir haftalýk ücretsiz izne çýkarýlmaya çalýþýldýlar. Ýþçiler hemen sendikaya üye olarak haklarýný savunmak istediler. Fakat 113 tekstil iþçisi, kendilerini kapýnýn önünde buldu. Patron fabrikayý kapatarak iþçileri iþten çýkardý. Ýþçiler de kapatýlan fabrikanýn önünde oturarak direniþlerini baþlattýlar ve 15 gündür bu direniþlerini sürdürüyorlar. Montajcýlarý fabrika içerisine sokmayarak da yeni alýnan tezgahlarla üretim yapýlmasýna engel oluyorlar. Bizler de Mücadele Birliði Platformu olarak direniþteki iþçilerin eylemlerine destek vermeye gittiðimizde yoðun bir ilgiyle karþýlandýk. Sohbet ettiðimiz iþçilere Devrimci Ýþçi Komiteleri’nden (DÝK) bahsederek komitelerde örgütlenip iktidar için amansýz bir mücadelenin tek çözüm olduðunu anlattýk.

DÝK’li bir arkadaþýmýz yüksek bir yere çýkarak “Bizler Mücadele Birliði Platformu olarak sizlere destek olmaya geldik. Tüm dünyada olduðu gibi ülkemizde de iþçilere yönelik yoðun bir saldýrý dalgasýyla karþý karþýyayýz. Buna sessiz kalmayan iþçi sýnýfý dünyanýn her yerinde eylemlerini, grevlerini, direniþlerini sürdürüyor. Kurtuluþumuz iþçi sýnýfýnýn mücadele birliðini örmekten geçiyor…” diyerek konuþmasýný gerçekleþtirdi. Ýþçiler konuþmaya büyük bir coþkuyla alkýþlayarak karþýlýk verdiler. Antep Ayýþýðý Sanat Merkezi Müzik grubu Denize Ezgi de Numaþ iþçisine destek vermek için baðlama ve gitarlarýyla oradaydýlar. Ýþçiler büyük bir ilgiyle, söylenen ezgilere katýldýlar. Ve güzel bir kaynaþma yaþandý. Denize Ezgi’nin türkülerine eþlik eden iþçiler alkýþlarla ve ýslýklarla ritm tuttular. Ýþçilerin sesine ses katan Denize Ezgi’nin müziðini duyan çevredeki fabrika iþçileri de çatý ve pencerelere çýkarak alkýþlarla destek verdiler. Bizler bu tür direniþlerde ve eylemlerde iþçilerle birlikte mücadele birliðini örerek, uzlaþmaz sýnýf bilinciyle hareket ediyoruz ve Numaþ iþçilerinin mücadelesinin sonuna kadar yanýnda olduðumuzu haykýrýyoruz.

NUMAÞ ÝÞÇÝSÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR

NUMAÞ ÝÞÇÝSÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR! YAÞASIN ÝÞÇÝLERÝN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! Antep Mücadele Birliði Platformu

GEB’DEN NUMAÞ ÝÞÇÝLERÝNE EYLEMLÝ DESTEK Direniþlerinin 19. gününde olan 113 NUMAÞ tekstil iþçisi direniþlerini kararlýlýkla sürdürüyorlar. Bizler de Genç Emekçiler Birliði olarak NUMAÞ iþçilerinin yanýnda olduðumuzu ve çevredeki fabrikalara direniþteki iþçileri duyurmak için 16 Haziran Cuma günü saat 13:00’da Nizip Caddesi’nin baþlangýcýndan Genç Emekçiler Birliði yazýlý önlüklerimizle GEB pankartýmýzý açarak yürümeye baþladýk “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “NUMAÞ Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak”, “Yaþasýn Devrimci Ýþçi Komiteleri”, “DESAN Ýþçileri Yalnýz Deðildir” sloganlarýyla direniþteki iþçilerin yanýna yaklaþtýðýmýzda alkýþlarla karþýlandýk. Sloganlarýmýzý duyan diðer fabrika iþçilerinin dýþarýya çýkýp ilgiyle izlemesi bizi daha da coþkulandýrdý. Attýðýmýz sloganlara destek veren NUMAÞ iþçileri bizleri görünce coþkulandýlar. Ayýþýðý Sanat Merkezi müzik grubu Denize Ezgi de oradaydý. Ýþçilerin sesine ses katan Denize Ezgi söylediði ezgilerle iþçilerin yanýnda olduðunu ve onlarýn kültürünü yansýttýðýný bir kez daha vurguladý. Alkýþlarla destek veren iþçiler onlarýn yanýnda olduðumuz için çok mutlu oldular. Genç Emekçiler Birliði/Antep

10

70. Sayý / 21 Haziran - 5 Temmuz 2006


Yeni Evrede

Ölüm Orucu

Mücadele Birliði

Ölüm Orucu “Bu Savaþ Zafere Kadar Sürecek” SÜRÜYOR

13 Haziran Salý günü iþçilerin sabah iþe gittiði saatlerde, sabah saat 08:00 sularýnda Beþiktaþ Meydaný’nda bulunan köprüye “Ölüm Orucu Sürüyor-Leninistler” yazýlý pankartýmýzý astýk. Asmýþ olduðumuz “Ölüm Orucu Sürüyor” pankartý yaklaþýk bir saat kadar asýlý kaldý. Leninistler olarak yapmýþ olduðumuz bu eylemi, Ölüm Orucu eyleminin 346. gününde zorla müdahale edilen yoldaþýmýz Serpil Cabadan ve onun þahsýnda tüm Ölüm Orucu savaþçýlarýný selamlamak amacýyla yaptýðýmýzý buradan duyuruyor, Leninist Gençler olarak tekrar haykýrýyoruz: Ölüm Orucu savaþçýlarýnýn sesini her yerde haykýrmaya devam edeceðiz.

Merhaba yoldaþ, Seni sonsuz kez yeniden, yenilmezliðine olan inancýmla selamlýyorum. Seni görmesem de seninle konuþmasam da seninle daha iyi anlýyorum yoldaþ sevgisini. Caným hevalim, sana zorla müdahale edenler, bir noktayý unutuyorlar: senin kavgan bireysel deðil, senin kavgan bizlerin kavgasý... Bu yüzden yetmiyor güçleri sana yetmez de... Gece rüyalarýna girer bir çift içinden devrim fýrlayan gözlerin, alnýndaki kýzýl yýldýz bir mýzrak gibi saplanýr yüreklerine ve kavganýn ateþi cayýr cayýr yakar onlarý, dokunamazlar sana... Bizleri susturmaya çalýþýyorlar. Susmayacaðýz biz de senin gibi susmayacaðýz. Devrimin yankýlanan sesine dayanmalarý mümkün deðil... Unutma, TC devleti senin kadar güçlü deðil; senin arkanda sürekli çoðalan bir halk var; yenemezler bizi, yani seni... Onlar bilmiyorlar mý baskýlarýnýn senin siper olmuþ vücuduna en ufak bir zarar veremeyeceðini... Bilmiyorlarsa da görecekler yürekteki ateþin kararlýlýðýný. Serpil yoldaþ yüreklerimiz seninle atýyor; kavgan kavgamýz yolun yolumuz... Bu Savaþ Zafere Kadar Sürecek

Genç Leninistler

Antep’ten DÖB’lü Bir Öðrenci

DÝK’TEN NUMAÞ ÝÞÇÝLERÝNE ZÝYARET Antep’in Nizip caddesindeki NUMAÞ tekstil fabrikasýnda 17 gündür direniþte olan iþçileri 14 Haziran günü Devrimci Ýþçi Komiteleri olarak ziyarete gittik. Ziyaret sýrasýnda Mücadele Birliði okuru bir arkadaþýmýz; “Biz iþçiler olarak, öncelikli olarak grev önlükleri giyerek, grev komitesi ve grev sözcüsünü seçmemiz gerekiyor. NUMAÞ Tekstil Fabrikasý’nýn diðer bir kuruluþu olan NURHAK Tekstil Fabrikasý üretime devam ediyor. Baþpýnar Organize Sanayi Bölgesinde bulunan NURHAK Tekstil Fabrikasý’na grevi taþýyarak oradaki iþçilerle mücadele birliðini örmemiz gerekiyor. Ayrýca üretime devam eden iþçilerin iþ yavaþlatma þeklinde NUMAÞ iþçisine destek vermesini saðlamamýz gerekiyor” dedi. Ýþçiler tarafýndan bu öneriye alkýþlarla destek verildi. Orada bulunan sendika temsilcisi ise bunlarý yapmayacaklarýný ve ancak yasal yollardan sorunu çözmeye uðraþtýklarýný söyledi. Ýþçilere ise “siz karýþmayýn burada oturun çayýnýzý için. Biz sizin yerinize uðraþýyoruz” diyerek pasifize etmeye çalýþtý. “Ýþçiler eylem yapýp cop mu yesin?” diyerek iþçileri sindirmeye çalýþýnca Mücadele Birliði okuru iþçi “þu anda iþlerini ve ekmeklerini kaybetmiþ durumdalar yaþam ve çalýþma haklarýný savunduklarý zaman onlara uzanan eller kýrýlýr” þeklinde cevap verdi. Bunun üzerine iþçiler, coþkulu bir þekilde alkýþlayarak sözlerine destek verdiklerini belirttiler. Antep DÝK 70. Sayý / 21 Haziran - 5 Temmuz 2006

11


Yeni Evrede

Gündem

Türkiye ve K. Kürdistan’da proletaryanýn devrime önderlik edeceðini ve bu önderliðin sadece ideolojik olmakla kalmayacaðýný en iyi gösteren eylem, 15-16 Haziran büyük iþçi eylemi olmuþtur. Burjuvazi bu eylemden o derece büyük bir korkuya kapýlmýþtýr ki, ancak bir askeri faþist darbe planlayarak kapýldýðý devrim korkusundan kurtulabilmiþtir. Ve o gündür bugündür, özellikle 15-16 Haziran gibi büyük bir iþçi eylemi yaþanmamýþ gibi davranmakta, bu büyük ayaklanmayý unutturmaya çalýþmaktadýr. 15-16 Haziran örneði, burjuvazi için bir kabustur ve bu örneðin bir daha hatýrlanmamasý için ne gerekirse yapmaya hazýrdýr. Bu nedenle en baþta burjuva sarýsendikacýlarý kullanýyor. Bu kendi sýnýfýna ihanet etmiþ ve tamamýyla burjuvazinin saflarýna geçmiþ olan alçaklar sürüsünü, sýnýfýn önüne set çekmek üzere görevlendiriyor. 12

Mücadele Birliði

15-16 HAZÝRAN RUHUYL 1

5-16 Haziran büyük iþçi eylemlerinin yýl dönümüne girdiðimiz þu günlerde Türkiye ve K. Kürdistan’da iþçi eylemlerinde gözle görülür bir artýþ yaþanýyor. Sýnýf hareketi, kýsa sayýlabilecek bir geri çekilme, toparlanma ve güç biriktirmeden sonra yeniden bir yükseliþ eðilimine girmiþ bulunuyor. Olaylara sadece bakmakla yetinmeyen, irili ufaklý birçok eylemden devrimci sonuçlar çýkarmak isteyen herkes, bu geliþmeleri görebilir. Bundan tam 36 yýl önce yaþanan büyük iþçi eylemleri de “duru gökyüzünde çakan þimþek” deðildi. Sayýsýz çeliþkinin üst üste binmesi, sayýsýz iradenin birbiriyle çatýþmasý sonucu, belli bir nicel birikimin yol açtýðý bir sýçrama anýydý 15-16 Haziran büyük iþçi eylemleri. Ne yazýk ki tarihsel önemi yeterince anlaþýlamadý. Bugün, hala iþçi ve emekçi eylemlerine karþý gösterilen sýð yaklaþým, bunu doðruluyor. Kitleler en iyi kendi deneyimlerinden öðrenirler. Binlerce yýldýr süren sýnýflar mücadelesinden çýkarýlabilecek en önemli sonuçlardan birisi budur. Ancak kitle hareketinin deneyimlerinden doðru dersler çýkarabilenler kitle hareketine öncülük edebilir, onu doðru yönlere kanalize edebilirler. 15-16 Haziran büyük iþçi eylemlerinden sonraki yýllarda bu düzeyde bir eylemin yaþanmamýþ olmasýnýn nedenlerinden birisi de, sýnýftan kopuk, sýnýfý önemsemeyen, iþçi sýnýfýnýn önderliðini “ideolojik önderlik”le sýnýrlayan yaklaþýmlarýn yaygýnlýk göstermiþ olmasýdýr. Küçük-burjuva devrimciliði, Türkiye 70. Sayý / 21 Haziran-5 Temmuz 2006

ve K.Kürdistan’da bir proleter sýnýfýn varlýðýný kabul etmekte her zaman zorlanmýþtýr. Bunun temel nedeni, “sadece sýnýf bilinci almýþ iþçilerin proletarya olarak adlandýrýlabileceði” þeklindeki yanlýþ bilinçtir. Bu bilinçtir ki, kendisi olmadan hiç bir devrimin baþlamayacaðý ekonomik eylemlere burun kývýrmayý doðurmuþtur. Ýþçi sýnýfý ve emekçilerin kendiliðinden gelme eylemlerine karþý bu hafifseyici tavýr, sýnýflar mücadelesinin, ekonomik, siyasi ve ideolojik alanda bütünsel yürüyen bir mücadele olduðunu anlamamaktan, bunlar arasýndaki diyalektik baðý koparmaktan kaynaklanýyor. Devrimin iþçi sýnýfýnýn kendi eseri olacaðýna dair marksist belirlemenin unutulmasý, günümüzde süren iþçi sýnýfý eylemlerinin diyalektiðini kavrayamamayý getiriyor. Ýþçi sýnýfýnýn, kendiliðinden eylemleri içinde en çok, ekonomik-sendikalist bir bilinç alacaðýný biliyoruz. Ýþçi sýnýfýna siyasi iktidar bilincinin dýþarýdan taþýnmasý gerektiðini de... Ama bu anlayýþ eðer kendi eylemini iþçi sýnýfý ve emekçilerin eylemi yerine ikame etmeye kadar götürülürse, sýnýf hareketi ile sosyalizm mücadelesi ayrý kanallardan yürüyen olgular halini alýr. Bugün ayrý ayrý süren eylemlerin diyalektik bütünlüðünü anlayamama, bu eylemlerin hepsinin belirli bir tarihsel kesitte yoðunlaþmýþ olmasýnýn nedenini kavrayamama ve hatta çoðu zaman irili ufaklý bir çok eylemi görememe, görse bile özümsememe bu sonucu doðuruyor. Ve giderek iþçi sýnýfý, “halk” kavramý içerisinde eritiliyor. Proletaryanýn baðýmsýz sýnýf çizgisi silikleþtiriliyor. Elbette bugün proletaryanýn bilinç ve örgütlülük düzeyinin iktidarý tek baþýna ele geçirebilecek düzeyde ol-


Yeni Evrede

Gündem

Mücadele Birliði

LA YENÝ AYAKLANMALAR YARATALIM mamasý, bu sonuca etkide bulunuyor. Ýþçi sýnýfý ve emekçiler içerisinde yer eden reformist sendikalist anlayýþlar iþçi sýnýfýnýn ufkunu daraltýyor, onlarýn daha ileriye gidebilen eylemler yapmalarýný engelliyorlar. Reformist, ekonomist anlayýþlar da iþçi sýnýfý ve emekçilerin ekonomik eylemlerine abartýlý yaklaþarak, sýnýf mücadelesini sadece ekonomik demokratik haklar kazanýlmasý için verilen mücadeleyle özdeþleþtiriyorlar. Ve sýnýfý bu yönde kanalize etmeye çalýþýyorlar. Sonuç olarak her iki uç yaklaþým devrimin iþçi sýnýfýnýn kendi eseri olacaðý belirlemesini hiçe sayýyor. Bir diðer yanlýþ yaklaþým, proletaryanýn devrimci karakterinin yoksulluðundan kaynaklý olduðunu düþünmektir. Oysa proletarya, mülkiyet iliþkileri içindeki konumundan yani üretim araçlarýnýn mülkiyetine sahip olmamasýndan ve bu nedenle de yaþamak için emek-gücünü satmak zorunda oluþundan ve üretim sürecindeki konumundan dolayý devrimci bir karaktere sahiptir. Ýþçi sýnýfý üretimde oynadýðý rol gereði, ki o tüm deðerlerin üreticisidir, toplumun tüm sýnýflarýný peþinden sürükleyebilecek yegâne sýnýftýr. Baþka hiçbir sýnýf bu yeteneðe sahip deðildir. Ve yine proletarya kendisiyle birlikte tüm diðer ezilen ve sömürülen sýnýflarý da kurtuluþa götürebilecek olan tek sýnýftýr. Türkiye ve K. Kürdistan’da proletaryanýn devrime önderlik edeceðini ve bu önderliðin sadece ideolojik olmakla kalmayacaðýný en iyi gösteren eylem, 15-16 Haziran büyük iþçi eylemi olmuþtur. Burjuvazi bu eylemden o derece büyük bir korkuya kapýlmýþtýr ki, ancak bir askeri faþist darbe planlayarak kapýldýðý devrim korkusundan kurtulabilmiþtir. Ve o gündür bugün-

dür, özellikle 15-16 Haziran gibi büyük bir iþçi eylemi yaþanmamýþ gibi davranmakta, bu büyük ayaklanmayý unutturmaya çalýþmaktadýr. 15-16 Haziran örneði, burjuvazi için bir kabustur ve bu örneðin bir daha hatýrlanmamasý için ne gerekirse yapmaya hazýrdýr. Bu nedenle en baþta burjuva sarýsendikacýlarý kullanýyor. Bu kendi sýnýfýna ihanet etmiþ ve tamamýyla burjuvazinin saflarýna geçmiþ olan alçaklar sürüsünü, sýnýfýn önüne set çekmek üzere görevlendiriyor. Bugün, yeni 15-16 Haziran’lar yaratýlmasýnýn önündeki en büyük engel, bu burjuva sarý sendikacýlardýr. 15-16 Haziranýnda Kemal Türkler örneðinde yaþanan sýnýfý kendi içinden harçerleme, bugün baþka örneklerle devam ediyor. Ýþçi sýnýfý ve emekçileri devrimci eylemden vazgeçirip burjuva partilerin peþine takmak için Türk-Ýþ, HakÝþ ve DÝSK birbiriyle yarýþmaktadýr. Her sene 1 Mayýs’larda ve 15-16 Haziran’da takýndýklarý tutum bunun en açýk göstergesidir. Ýþçi sýnýfý ve emekçileri böylesi devasa tarihsel öneme sahip günlerde salonlara týkmak, onlarýn burjuvaziye yaptýklarý en büyük hizmettir. Sýnýf hareketinin yeniden yükseliþe geçtiði bugünlerde, en çok öne çýkarýlmasý gereken slogan iþçi sýnýfýnýn ya devrimci olduðu ya da hiçbir þey olduðudur. Ýþçi sýnýfý bugün ancak 1516 Haziran ruhuyla savaþýma atýlýrsa, iktidar için savaþýrsa öncülük vasfýný hak eder. Bu konuda özellikle genç iþçilere dayanmak gerektiði açýktýr. Proletaryanýn devrimci sýnýf partisi çalýþmalarda aðýrlýðý iþçi sýnýfýnýn, özellikle genç iþçilerin örgütlenmesine vermelidir. Yine iþsizlerle iþçileri birlikte örgütleyebilmek için pratik adýmlar atýlmalýdýr. Bu özellikle önemlidir; çünkü burjuvazi, bilinçli bir þekilde iþsizlerle 70. Sayý / 21 Haziran-5 Temmuz 2006

iþçileri karþý karþýya getirmeye çalýþýyor. Ýþsiz kalan milyonlarca insan, iþsiz kalmalarýnýn nedeni olarak iþe alýnan iþçileri görüyorlar. Ayný þekilde iþçiler düþük ücretle çalýþmalarýnýn nedeni olarak daha azýna çalýþmaya razý bekleyen iþsizleri görüyorlar. Bu kapitalizme karþý birlikte mücadele etmesi gereken iþçi ve iþsizleri birbirlerinden kopartýyor. Proletaryanýn devrimci sýnýf partisi, þimdi kopan bu baðlarý yeniden kurmak zorundadýr. Devrimin geliþimi açýsýndan bu bir zorunluluktur. Bunun nasýl yapýlacaðý tamamen somut duruma göre, pratik olarak þekillenecektir. Komite ve Konseyler içinde iþçi ve iþsizler birlikte örgütlenebilecekleri, iþsizlerin iþçi grevlerine vb. destek vermeleri saðlanabileceði gibi, iþçilerin de iþten atýlanlarýn iþe geri alýnmalarý için eylem yapmalarý gerekiyor. Hiç bir iþte çalýþmayanlar için de iþ alaný yaratýlmasý, bunun için iktidarý ele geçirmek doðrultusunda harekete geçmek gerektiðinin propagandasýnýn yapýlmasý gerekiyor. Büyük 15-16 Haziran eylemlerini yaratan neden DÝSK’in kapatýlmak istenmesiydi. Bugün burjuvazinin iþçi sýnýfý ve emekçilere saldýrýsý çok daha kapsamlý bir hal almýþtýr. Bu koþullarda yeni 15-16 Haziranlar yaratmak fazlasýyla mümkündür ve gereklidir. Ayrý ayrý iþ kollarýnda yaþanan direniþlerin, eylemlerin mücadele birliðinin saðlanmasý, iþçi sýnýfý ve emekçilerin iktidarý ele geçirmek ve kendi hükümetlerini kurmak amacýyla mücadeleye sevkedilmesi bunu saðlayacaktýr. 15-16 Haziran ruhuyla hareket edildiðinde bu kez Leninist Parti’nin varlýðý ayaklanmayý zafere götürecektir.

13


Yeni Evrede

DETAK

Mücadele Birliði

Zindanlarý Yýkacak ZAFERÝ BÝZ KAZANACAÐIZ! ÖLÜM ORUCU SÜRÜYOR Gebze M Tipi zindanýndan kaldýrýldýðý sigorta Hastanesinde Ölüm Orucu Eylemi’ni sürdüren Serpil CABADAN’e eyleminin 346. gününde müdahale edildi. Serpilimiz 346 gün boyunca düþmanla diþe diþ bir savaþ yürüttü. Düþmanýn tüm saldýrýlarý karþýsýnda yoldaþlarýna, iþçi sýnýfý ve emekçilere duyduðu güven ve sevgiyle dimdik ayakta durdu ve baþeðmedi. Bayraðý onurla taþýdý ve kendinden sonrakilere devretti. Serpil CABADAN þu an Sigorta Hastanesinde tutulmaya devam ediyor. Alýnan bilgilere göre saðlýk durumu giderek düzeliyor. Avukat Behiç Aþçý, bugün eyleminin 78. gününde ve eylemini büyük bir kararlýlýkla sürdürüyor. Cengiz Soydaþ Ölüm Orucu Ekibi’nden Ölüm Orucu Savaþçýlarý bugün eylemlerinin 52. günündeler, Adana’da Gülcan Görüroð-

lu eyleminin 47. gününde. Eylemlerini kararlýlýkla sürdürüyorlar. Kýrýklar F Tipi zindanýnda Þeyhmuz Poyraz Ölüm Orucu Eyleminin 195. gününde. Buca F Tipi zindanýnda Fahri Týrpan’da Ölüm Orucu Eylemini sürdürüyor. Bugüne kadar yüzlerce insanýn ölümsüzleþtiði, yüzlercesinin sakat kaldýðý Ölüm Orucu Eylemi sürüyor. Devrim, Ölüm Orucu Savaþçýlarýnýn eriyen bedenlerinde büyümeye devam ediyor. Tüm dünya onlarýn þahsýnda devrim davasýnýn yenilmezliðine her gün, her saat yeniden þahit oluyor. Ölüm Orucu, zafere kadar sürecek; devrimci tutsaklar zindanlarý yýkacak ve zaferi zorla söküp alacaklardýr. YAÞASIN ÖLÜM ORUCU EYLEMÝMÝZ

Burjuvazi Pervasýzca Saldýrýyor

TUTSAKLARIN SAÐLIÐI DA PARAYA ENDEKSLÝ

Hala Kandýra 2 Nolu F Tipinde tutsak bulunan, Ölüm Orucu eyleminde zorla müdahale iþkencesi sonucu sakat kalan ve sürekli baský gören Remzi Aydýn’ýn anne ve babasý çeþitli bahaneler öne sürülerek gözaltýna alýndý. Burjuvazi her geçen gün büyüyen devrim karþýsýnda, çaresiz olarak son çýrpýnýþlarýný yaþýyor. Ve giderek daha da pervasýzlaþýyor, bu pervasýzlýðýný devrimci tutsak yakýnlarýna komplo kurmak derecesine kadar indirebiliyor. Biz onlarýn bu komplolarýný çok iyi biliyoruz. 13 Haziran günü akþam saatlerinde Remzi Aydýn’ýn anne ve babasý Tayyibe ve Mehmet Aydýn, yasadýþý dergi bulundurduklarý ve Ýstanbul’da çeþitli eylemlere katýldýklarý öne sürülerek evleri basýlmak suretiyle gözaltýna alýnmýþtýr. Tayibe ve Mehmet Aydýn, ayný gün serbest býrakýldýlar. Bununla amaçlanan, devrimci tutsak ailelerini sindirmek ve yýldýrmaktýr. Ama buradan bir kez daha haykýrýyoruz: Bu tür baskýlar, saldýrýlar, gözaltýlar bizleri yýldýramayacaktýr. BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ!

Kandýra 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde TKEP/L davasýndan tutsak olan Ölüm Orucu Savaþçýsý Remzi Aydýn, zorunlu ilaçlarýný alamýyor. Saðlýk ve sosyal güvenlik sisteminde yapýlan reformlar(!) sayesinde tüm yoksul halk “paran kadar saðlýk” ilkesi doðrultusunda saðlýk hizmeti alýrken (alamazken!), bu durum zindanlardaki tutsaklar için daha katlanýlmaz bir hal alýyor. 439 gün Ölüm Orucunda kalan ve zorla müdahale edildikten sonra sakat kalan, þu anda ayaklarýný kullanamaz durumda olan Remzi AYDIN’ýn, zorunlu olarak kullanmasý gereken Tebenkan Special adlý ilaç, Maliye Bakanlýðý’nýn ödeneðinden çýkarýldýðý için, 3 haftadýr alamýyor. Günde 3 tane kullanýlmasý gereken ve bir kutusu on gün içinde biten bu ilacý artýk Remzi Aydýn’ýn parasýný kendisinin ödeyerek almasý gerekiyor. 3 haftadýr bu uygulamayý protesto ederek para ödemediði için, ilacý kendisine verilmeyen Remzi Aydýn’ýn bu ilacý kullanamamaktan kaynaklý kulak çýnlamalarý, baþ aðrýsý, dikkat ve yoðunlaþma gibi sorunlar yaþýyor. Zindanlarda bulunan devrimci tutsaklara yönelik baskýlara her geçen gün yenileri ekleniyor. “Asmayalým da besleyelim mi?” mantýðýný sürdüren devlet, devrimci tutsaklarýn ilaçlarýný vermeyerek, açýkça yeni katliamlara davetiye çýkarýyor. Devletin zindanlardaki devrimci tutsaklara karþý sessiz kalmayalým. Onlarla dayanýþmayý hep birlikte yükseltelim. DEVRÝMCÝ TUTSAKLAR ONURUMUZDUR! ZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!

DETAK’a ulaþmak için e-mail adresi: detakistanbul@yahoo.com

14

70. Sayý / 21 Haziran - 5 Temmuz 2006


Yeni Evrede

Ölüm Orucu

Mücadele Birliði

“... Atlýlar atlýlar kýzýl atlýlar atlarý rüzgar kanatlýlar atlarý rüzgar kanat atlarý rüzgar atlar at...”

E

Devrimin Kýzýl Atlýlarýna...

vet, zaman rüzgar kanatlý atlýlar gibi geçiyor. Büyük Ölüm Orucu Eylemi 6 yýlý aþkýn süredir devam ediyor. Üzerinde yaþadýðýmýz topraklarda, hemen yaný baþýmýzda, F Tipi zindanlarda ve dýþarýda Ölüm Orucu Eylemi sürüyor. 19 Aralýk 2000 katliamýndan günümüze zindanlarda yaþanan çatýþmalarda, süren Ölüm Orucu Eylemi’nde 122 insan ölümsüzleþti. Yüzlerce insan sakat kaldý... Zindanlarda devrimci tutsaklar, 6 yýldan fazla zamandýr, kan ve can pahasýna direniyor, savaþýyorlar. Faþizmin saldýrýlarý karþýsýnda, insan onuruna yaraþýr bir þekilde yaþayabilmek için ölüyorlar ama asla teslim olmuyorlar. 6 yýlý aþkýn süredir böyle büyük bir eylemin sürüyor oluþu, baþlý baþýna bir zaferdir. Binlerce insanýn bölükler halinde bu savaþýma katýlmasý, bayraðý onurla taþýyýp kendinden sonrakilere devretmesi, devrimin gücünü gösteriyor.

Devrim uðruna can verenlerle ve her an can vermeye hazýr olanlarla büyümeye devam ediyor. Tarihin bugüne kadar tanýk olduðu ender direnme savaþlarýndan biri bu topraklarda yaþanýyor. Gözleri kör, kulaklarý saðýr olmayan, kendine “insaným” diyen hiç kimsenin kayýtsýz kalamayacaðý bu büyük eylem, aðýr bedeller pahasýna sürdürülüyor. Ölüm Orucu savaþçýlarý, zaferi isteyen bir sýnýfýn bu uðurda savaþmaya hazýr militan savaþçýlara ihtiyacý olduðunu ve üzerinde yaþadýðýmýz topraklarda bunun yaratýldýðýný gösteriyorlar. Sahip olduklarý yüksek insani deðerlerle Ölüm Orucu savaþçýlarý, tüm dünyaya uðruna ölünecek bir ideolojinin hala var olduðunu gösteriyorlar. Devrim ve sosyalizm için yaþayarak, devrim ve sosyalizm için ölerek, sakat kalmayý göze alarak bu savaþýmý büyütüyorlar. Ýþçi sýnýfý ve emekçilerin davasýna baðlýlýklarýný, her aný savaþ olan bu eylemi kararlýlýkla sürdürerek gösteriyorlar. Serpil Cabadan, tam 346 gündür

bu savaþýmý sürdürdü. Düþmanýn saldýrýlarý karþýsýnda bir an olsun geri adým atmadý. Proletaryanýn yýlmaz bir savaþçýsý olduðunu, eylemin disiplinine sonuna kadar uyarak gösterdi. Bu büyük moral ve sinir savaþýmýný 346 gündür baþarýyla sürdürdü. Kendisine eyleminin 346. gününde doktorlar tarafýndan müdahale edildi. O, 346 gün boyunca bu bayraðý onurla taþýdý. Artýk o bayraðý baþka yoldaþlarý alacak ve zafere taþýyacaklar. Tarihin en güzel yerinde, son sözü bugüne kadar hep direnenler söylemiþtir. Bundan sonra da direnenler söyleyecekler. Eriyen bedenlerinde devrimi büyüten tüm devrim savaþçýlarýna selam olsun. F tipi zindanlarda baský ve zulüm önünde bedenleriyle etten bir barikat ören, bir yürek ve bir bilinçle bu savaþýmý sürdüren tüm Ölüm Orucu savaþçýlarýna, Serpilimize selam olsun. Sana selam olsun, zincirin zulmün kâr etmediði, kýrbacýn kâr etmediði büyük tahammül.r

Ölüm Orucu SÜRÜYOR 17 Haziran 2006 Cumartesi günü sabah saat 06.00 sularýnda iþçi ve emekçi halkýn yaþadýðý semtlerden Ýkitelli’de bugün iþçi-emekçi kitlelere zindanlar savaþýnýn sürdüðünü duyurmak ve 6 yýlý aþan zindanlar savaþýnda ölümsüzleþen devrim savaþçýlarýný ve Ölüm Orucu eyleminin 346. gününde zorla müdahale edilen Ölüm Orucu savaþçýmýz Serpil Cabadan’ý selamlamak amacýyla Ýkitelli’nin deðiþik 20 yerine üzerinde “Ölüm Orucu Sürüyor” yazýlý “Leninist Gençlik” imzalý pankartlarýmýzý astýk. Türkiye ve K.Kürdistan iþçi ve emekçi halkýmýza duyurumuzdur. Bizler leninist gençler olarak zindanlar savaþýnýn, devrim savaþçýlarýnýn seslerini her yerde haykýrmaya devam edeceðiz. Taa ki zindanlar yýkýlýp tutsaklar özgürleþinceye kadar. Devrimci tutsaklar özgürleþmeden iþçi ve emekçiler özgürleþemez.

ZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK! ÖLÜM ORUCU SÜRÜYOR SÜRECEK ZAFERE KADAR!

70. Sayý / 21 Haziran - 5 Temmuz 2006

Ýkitelli’den Genç Leninistler

15


Yeni Evrede

Eylem

Mücadele Birliði

DEVRÝMÝN AYAK SESLERÝ DÜNYAYI SARSIYOR Tersane Ýþgaline Vahþi Saldýrý Ücretlerini alamadýklarý için DESAN Tersanesini iþgal eden 38 iþçi gözaltýna alýndý. Polisin 6 Haziran günü sabaha karþý yaptýðý operasyonla tersaneden çýkarýlan iþçiler Tuzla Emniyet Müdürlüðü’ne götürüldüler. 10 Haziran günü, polis Desan iþçilerine yine saldýrdý. Her sabah olduðu gibi, 10 Haziran sabahý da tersaneler giriþinde toplanarak Desan Tersanesi’ne doðru yürüyüþe geçen iþçilerin tersane yakýnlarýnda önleri polis barikatýyla kesildi. Ýþçileri tersaneye yaklaþtýrmayacaklarýný söyleyen polis, iþçilerin ýsrarlý tutumu sonucu çareyi saldýrmakta buldu. Bu arada Limter Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný Cem Dinç, baþýndan yaralandý ve hastaneye rapor almaya gidince gözaltýna alýndý. Genel Baþkan Cem Dinç ve Eðitim Uzmaný Kamber Saygýlý, 11 Haziran günü çýkarýldýklarý mahkemece “polise mukavemet” ettikleri gerekçesiyle tutuklanarak Kartal Özel Tip Cezaevine götürüldüler. Bu tutuklamalarýn tersane patronlarýnýn direniþi kýrmak için düzenledikleri bir komplo olduðunu, bu saldýrýlarýn nedeninin iþçilerin ýsrarlý direniþi olduðunu söyleyen Limter Ýþ, hiçbir saldýrýnýn Desan iþçilerini ve sendikalarýný mücadelelerinden alýkoyamayacaðýný dile getirdi.

Haber-Sen’li TRT Emekçileri Sansür Ve Propagandaya Karþý Eylemde 7 Haziran günü Ýstanbul Radyoevi önünde bir araya gelen KESK’e baðlý Haber Sen üyeleri, TRT’de giderek artan gerici ve dini içerikliði yayýnlara ve program içeriklerine yönelik sansürlere karþý bir basýn açýklamasý yaptý. Haber Sen’liler, yapacaklarý basýn açýklamasý öncesinde TRT Ýstanbul Bölge Müdürlüðünün ses aracýnýn elektriðini kestirdiðini de belirttiler. Haber Sen yaptýðý açýklamada; TRT yöneticilerinin, anayasayý, yasalarý ve kendi yönetmeliklerini ihlal ederek halkýn, demokratik kitle örgütlerinin, sivil toplum kuruluþlarýn ve tüm muhalif kesimlerin sesine sansür uyguladýðý; sansüre karþý anayasayý, yasalarý ve yönetmelikleri hatýrlatan TRT emekçilerinin ise cezalandýrýldýðý vurgulandý. TRT çalýþanlarýnýn, daha fazla sansüre maruz kalmak, propagandaya alet olmak istemedikleri dile getirildi. Haber Sen Ýstanbul Þubesinin yaptýðý açýklamada, TRT’nin sansür ve propaganda uygulamalarýna örnek olarak verilen birkaç olay þöyle: - Irak iþgalinin yýldönümünde “Öðle Üzeri” adlý programýnda barýþ panayýrý etkinliklerini konusunu iþlemek isteyen yapýmcý Yeþim Elibol’un programý bu içerikle yapmasý engellendi. Israrla programýnda barýþ konusunu iþleyen yapýmcý Elibol’a kýnama cezasý verildi. - Köy Enstitüleri ayný programýn yayýn akýþýndan çýkartýldý. - Uður Mumcu’nun bir sözü program metinlerinden çizilerek çýkartýldý. - KESK Genel Baþkaný Ýsmail Hakký Tombul’un davet edildiði bir televizyon programýnýn çekimi iptal edildi. - DÝSK’e baðlý Emekli-Sen Genel Baþkaný Veli Beysülen’in yayýna çýkmasý yöneticilerce engellendi. - Baþka TRT yapýmcýsýnýn Ýzmir Bergama’da Yortanlý Barajýnýn altýnda kalacak olan Allianoi Antik Yerleþimi ile ilgili çektiði belgesel yayýn günü ve saati belirlenmesine raðmen son dakikada akýþtan çýkarýldý. - Baþbakan Recep Tayyip Er-

16

doðan’ýn 11 Þubat’ta Mersin’de derdini anlatan bir çiftçiyi azarlamasý TRT haber bültenlerinde yayýnlanmadý. Bu sansür TRT Genel Müdür vekili Ali Güney tarafýndan “haber deðeri taþýmadýðý için yayýnlamadýk” diye savunuldu. - Ankara Radyosu yapýmcýlarýnca hazýrlanan Gündem programýna hükümeti eleþtirdikleri için gazetecilerin konuk olarak çaðrýlmasýna son verildi. - Baþbakanlýk’tan yapýlan müdahale sonucu Bu Topraðýn Sesi programýna Dünya Gazetesi Yazarý Ali Ekber Yýldýrým’ýn telefonla katýlmasý engellendi.

Tuðla Ýþçileri Greve Çýktý Diyarbakýr’ýn Baðývar Beldesi’nde kurulu olan Kisan, Çaðdaþ, Özdicle 1 ve 2, Bloksan, Ýnci, Topraksan, Esa Tuðla, GAP Tuðla ve Saran fabrikalarýnda çalýþan yaklaþýk 1.000 iþçi, asgari ücret seviyesinde olan ücretlerine yüzde 70 zam istediler ve Talepleri karþýlanmayýnca da greve çýktýlar. Saran Tuðla’da iþçiler ve patron arasýnda saðlanan uzlaþma sonucu grevin ikinci günü %40 zam yapma konusunda bir uzlaþma saðlandý. Diðer iþyerlerinde de grevin 3. günü %35 zam konusunda uzlaþtýlar. Bayramlarda bile tatil yapmadan haftanýn yedi günü çalýþan iþçilerin günlük çalýþma süresi 10 saat. Buna karþýlýk olarak ise 300 YTL alýyorlar. Ücretleri de düzenli ödenmeyen iþçilere dönem dönem ücret yerine tuðla verildiði ve hiçbirinin sigortasý olmadýðý da iþçilerin þikayetleri arasýnda.

Manisa’da 1.000 Ýþçi Yürüdü Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu olan Ýnci Holding’e baðlý Hayes Lemmerz Jant Fabrikasý’nda sekiz iþçinin iþten atýlmasý üzerine, fabrikada çalýþan bin iþçi bir eylem yaptý. Türk Metal Sendikasý’nýn örgütlendiði fabrika önünde toplanan iþçiler, attýklarý sloganlarla fabrika yönetimini protesto ettiler. Türk Metal Manisa Þube Baþkaný, iþten atýlan iþçiler tekrar iþbaþý yapana kadar eylemlerine devam edeceklerini söyledi.

Develi Köylülerinden Belediyeye Baskýn Köylerinin çöplük yapýlmak istenmesine karþý örgütlenerek direnen Manisa Develi köylüleri eylemlerine devam ediyorlar. Manisa Belediye’sini basan 80 kadar köylü kadýn, çalý süpürgeleri ile belediyeye girdi. Köylü kadýnlarýn belediye çalýþanlarý ve güvenlik görevlileri tarafýndan engellenmek istenmesi üzerine köylüler koridorda oturma eylemi yaptýlar. Demokratik haklarýný kullanarak Belediye Baþkaný ile görüþmek istediklerini belirten iþçiler, ancak belediye baþkaný yardýmcýlarýyla görüþebildiler ve köylerinin çöp alaný yapýlmamasýný istediler. Ancak olumsuz yanýt alan köylüler, köylerinin çöplük yapýlmasýna izin vermeyeceklerini söylediler ve temsili olarak ellerindeki süpürgelerle belediye binasý ve çevresini süpürdüler. Yaptýklarý açýklamanýn ardýndan köylü kadýnlar, geldikleri kamyona slogan atarak yürürken esnaf tarafýndan da alkýþlarla desteklendi. Manisa merkez, Saruhanlý, Koldere, Mütevilli, Halitpaþa ve Alibeyli belediyelerinin Develi Köyü yakýnlarýnda ortaklaþa yapmayý planladýklarý çöp toplama ve katý atýk bertaraf tesisine karþý çýkan Develi köylüleri, bir süre önce gece yarýsý ellerinde meþalelerle köyden

70. Sayý / 21 Haziran-5 Temmuz 2006


Yeni Evrede

Eylem

Mücadele Birliði Manisa merkeze yürüyerek eylem yapmýþlardý.

Taþeron Belediye Ýþçisi Ödenmeyen Ücretleri Ýçin Ýþ Býraktý Kýrýkkale Belediyesi’nin yaya kaldýrýmý yapým ihalesini alan Furkan inþaat firmasýnýn 55 iþçisi, 45 günden bu yana alamadýklarý ücretleri için iþ býraktý. Ýþçiler, birikmiþ ücretlerinin ödenmemesi halinde çalýþmayacaklarýný söylediler. Ýnþaat sahibinden toplam 46 bin ytl alacaðý olan, buna karþýn sadece 5 bin ytl ücret alýnca iþi durduran iþçiler, eylemlerini sürdürmekte kararlý olduklarýný dile getirdiler. Ýþçilerin iþi býrakmasý nedeniyle kepçe, kamyon ve traktörler de çalýþmýyor.

BES’ten Yargý Çalýþanlarýna Eþitlik Ýçin Çifte Eylem TBMM’nde Adalet Bakanlýðý’nýn sunduðu yasa tasarýsýyla hakim ve savcýlarýn maaþlarýna %20-40 arasý zam yapýlmasý gündeme gelmiþti. Buna karþý BES, adli sisteminin yükünü en az hakimler ve savcýlar kadar sýrtlayan, zor koþullarda çalýþan yargý personelinin de maaþlarýna ayný oranda zammýn yansýmasý talebiyle bugün baþlayan ve bir dizi eylemle devam edecek olan bir takvim oluþturdu. 14 Haziran’da saat 11.30’da Ankara Adliyesi’nde bir araya gelerek Adalet Bakanlýðýna yürümek ve burada Bakanlýk personeli ve Yargýtay çalýþanlarýyla buluþarak bir basýn açýklamasý yapmak isteyen BES üyeleri, polis barikatýyla karþýlaþtý. Adliye emekçileri, çalýþma yaþamýnda en temel ve evrensel taleplerden birisi olan eþit iþe eþit ücret taleplerinin polis barikatýyla engellenmesine raðmen hem Ankara Adliyesi önünde hem de önceden belirledikleri gibi Adalet Bakanlýðý önünde basýn açýklamasý yaptý.

Bangladeþli Tekstil Ýþçileri Kazandý Bangladeþ’te çoðunluðu kadýn 2 milyon iþçinin çalýþtýðý giyim sektöründe iki hafta önce çýkan isyan, tekstil patronlarýný sonunda dize getirdi. Bir iþçinin öldüðü ve sayýsýz iþçinin yaralandýðý isyaný iþçiler kazandý. 6 milyar dolarlýk ihracat gelirleri tehlikeye giren patronlar, iþçilerin kendi sendikalarýný kurabileceðine dair açýklama yaptýlar. Ýþçilerin eylemleri, giyim sektörüne 140 milyon dolara mal oluyor. Ýþçiler, patronlarýn sözüne güvenmeyerek üretimi ancak ücret ödemelerinin yapýlmasý ve sendikal haklara sahip olduklarýna dair resmi bir anlaþma yapýlmadan baþlatmayacaklarýný söylüyor. Patronlar bir yandan iþçilere haklarýný vereceklerini açýklýyor ama bir yandan da bu tür eylemleri bastýrabilmek için hükümet yetkilileri ile birlikte endüstriyel polis gücünün devreye sokulmasý planlarý yapýyordu. Patronlar örgütü BGMEA, hükümet ve iþçi temsilcileriyle yaptýðý üçlü görüþmenin ardýndan, “asgari ücretin en fazla üç ay içinde düzenlenmesi ve sendikal haklarýn geniþletilmesi” gibi kararlar öngören prensip anlaþmasýný sonunda kabul etti. Çalýþma Bakaný’nýn yaptýðý açýklamaya göre, “iþçilere iþ mektubu ile kimlik kartlarý verilmesi, fabrika ile atölyelerdeki sendikal çalýþmalara engel olunmamasý, bir günlük izin, fazla mesainin 8 saatlik ücretin verilmesinden sonra yapýlmasý, kadýn iþçilere lohusalýk döneminde ücretli izin, asgari ücretin en fazla 3 ay içerisinde, ülkedeki ekonomik durum gözönüne alýnarak belirlenmesi, sendikal faaliyet yürüttükleri için iþten atýlan iþçilerin, iþlerine geri dönmesi ve tutuklananlarýn serbest býrakýlmasý, eylemlere katýlan iþçilerin, iþlerinin yasalarca garanti altýna alýnmasý, lokavt ilan edilen fabrikalarýn tekrar açýlmasý ve ülkede sükunetin saðlanmasý” maddeleri, yapýlan bu anlaþmayla kabul edildi ve asgari ücret konusu dýþýnda, taahhüt edilen maddelerin, en fazla 1 ay içinde hayata geçirileceðini açýkladý. Ýþçi temsilcileri ise, 930 Taka olan asgari ücretin 2500 Taka’ya yükseltileceðini ifade etti. Tezkere, BGMEA’nýn yaný sýra, bir diðer patron örgütü BKMEA ve 10’u aþkýn sendika tarafýndan da imzalandý. Bu anlaþma, Bangladeþli iþçilerin önemli bir kazanýmý oldu.

Brezilya’da Topraksýzlar Parlamentoyu Bastý Brezilya’da tarým reformu yapýlmasýný isteyen 300 kadar topraksýz köylü parlamentoyu bastý. Parlamentonun güvenlik biriminden yapýlan açýklamaya göre topraksýzlarýn parlamentoya girdiði, 6 Haziran gecesi, çýkan arbedede 23 güvenlik görevlisinin yaralandý; eylemciler taþ ve sopalarla binanýn camlarýný kýrýp parlamentoya girerek ana salon kapýlarýna kadar geldiler ve

bu sýrada milletvekilleri salon içinde kaldý. Parlamento baþkaný eylemcilerin derhal tutuklanmasý talimatýný verdi ve parlamento iþgal atýnda iken Topraksýzlar’la görüþmeyeceðini bildirdi. Brezilya Devlet Baþkaný Lula da Silva ise eylemi kýnadýðýný söyledi. Topraksýzlarýn Kurtuluþu Hareketi (MLST) lideri eylemcilerin niyetinin parlamentodaki yetkililere barýþçý biçimde bir mektup iletmek olduðunu, ancak güvenlik güçlerinin tavrýna tepki gösterdiklerini söyledi ve bu barýþçý bir harekete polis saldýrýnca kendilerinin de saldýrmak zorunda kaldýklarýný söyledi. Topraksýzlar, hükümetten tarým reformuna uymalarýný, tarým için ayrýlan 4 milyar dolardan fazla paranýn serbest býrakýlmasýný ve köylülerin borçlarýný yeniden müzakere etmesini isteklerini söylüyorlar

Yunanistan’da Öðrenci Eylemleri Sarsýyor Yunanistan’da öðrenciler ve öðretim görevlileri, özel üniversite kurulmasýna olanak veren ve öðrenim sürelerini sýnýrlayan eðitim sistemindeki reformlarla ilgili yapýlacak olan anayasa deðiþikliðine karþý çýkýyor ve protesto ediyor. Atina’da 1991’den bu yana en en kitlesel öðrenci eylemleri gerçekleþiyor. 7 Haziran günü Atina’da 25 bin öðrenci sokak gösterisi yaparken diðer kentlerde de çeþitli eylemler yapýldý. Atina’da yapýlan eylemde polisle öðrenciler arasýnda sert çatýþmalar yaþandý; polisler öðrencilere onlarca gaz bombasý atarak coplarla saldýrdý, 40’dan fazla öðrenci gözaltýna alýndý. Eylemler nedeniyle Atina’nýn trafiði saatlerce felç oldu. Öðrencilerin özel üniversitelerde müþteri olarak diploma satýn almayý reddettikleri için yaptýklarý eyleme Mücadeleci Ýþçiler Cephesi (PAME) ve ona baðlý sendikalardaki iþçiler de destek verdiler. Yunanistan’da 350’den fazla üniversite bölümü öðrenci iþgali altýnda ve üniversite profesörleri de süresiz grevde.

Türkmenistan’da Ödenmeyen Ücretler Grevle Sonuçlandý Türkmenistan’ýn Lebap bölgesinin baþ þehri olan Türkmenabad’da bulunan çok sayýda yün, pamuk ve ipek fabrikasý iþçileri, aylardýr ücretlerini alamadýklarý gerekçesiyle greve çýktý. Saðlýksýz ve güvensiz koþullarda haftada 6 gün çalýþmaya zorlanan iþçilerin aylýk ücretleri 100 dolarý geçmiyor ve fazla mesaiye ek bir ücret ödenmiyordu. Gazdan sonra ülkenin ikinci önemli imalat ürünü olan yün, ülkede üretilen diðer son ürünlerin imalatýný destekliyor. Bu nedenle, Türkmenistan’da yapýlan bu grev, ülke ekonomisi açýsýndan oldukça önemli Grevin ilk ve en büyük etkilerinden biri, tekstilden sorumlu bakanýn görevden alýnmasý oldu.

1 Milyon Þili’li Eylemde Eðitim sisteminde reform isteyen liselilerin yaptýðý 5 Haziran’daki eyleme çoðu lise ve üniversite öðrencisi olan 1 milyon kiþi katýldý. Eyleme, öðrenci örgütlerinin yaný sýra 100 kadar toplumsal hareket de destek verdi. Þili’de öðrencilerin yaptýðý bu devasa eylemlikte eylem organizatörü ACEP, eyleme salon etkinliðiyle devam edip sokaklardan çekildikten sonra kitle polisin saldýrýsýna uðradý. 24 polis ve 5 gazetecinin yaralandýðý eylemde 260 eylemci de gözaltýna alýndý. Þili’nin yeni cumhurbaþkaný Michelle Bachelet, ilgili reform taslaðýný 7 Haziran günü meclis gündemine getirecek.

Meksika’da 3.000 Polis Grev Halindeki Öðretmenlere Saldýrdý Oaxaca-Meksika: Oxaca þehrinde polis, 22 Mayýs gününden bu yana grevde olan 70 bin öðretmene saldýrdý. 14 Haziran günü öðretmenlerin grev çadýrlarý üzerinde uçan bir polis helikopteri gaz bombalarý fýrlattý ve ardýndan 3 bin polis, binlerce öðretmenin üzerine saldýrarak grev meydanýndaki herþeyi tahrip etti. Yaklaþýk 6 saat süren saldýrý sýrasýnda biri çocuk 4 kiþi katledildi ve 20 kiþi aðýr yaralandý. Polislerin geri çekilmelerinin ardýndan öðretmenler geliþ yollarýna 30’dan fazla barikat kurdu. Polisin bu saldýrýsýný protesto eden halk, öðretmenlere destek vermek için grevin yapýldýðý Zocalo Meydaný’na gittiler.

70. Sayý / 21 Haziran-5 Temmuz 2006

17


Yeni Evrede

15-16 Haziran

Mücadele Birliði

15- 16 Haziran Ruhuyla Geleceði Yaratmaya 15–16 Haziran 1970 tarihindeki büyük iþçi direniþinin üzerinde 36 yýl geçti. Sýnýf hareketi tarihine en önemli iþçi eylemi olarak geçen ve hala hafýzalardan silinmeyen 15–16 Haziran iþçi eylemi, faþist karþý-devrimin topyekün saldýrýya geçtiði, ekonomik ve sosyal haklarýn elden alýndýðý koþullarda patlak verdi. 15-16 Haziran 1970’de, Ýstanbul ve Kocaeli sanayi iþçileri, Türkiye iþçi sýnýfý hareketinin en parlak örneklerinden birini verdiler. 150 bin iþçi, iki gün boyunca asker ve polisle çatýþtý. Askeri barikatlarý ve tanklarý aþýp geçtiler. Çatýþmalar bittiðinde üç iþçi ve bir polis öldü, taraflar çok sayýda yaralý verdiler. Ýþçi birlikleri, kararlý bir þekilde kent merkezine doðru barikatlarý yararak ilerledikçe asker ve polis barikatlarýnýn bir iþe yaramadýðýný gören ve daha büyük gösterileri engellemek isteyen siyasi iktidar, Galata Köprüsü’nü açarak doðal engelle iþçileri durdurmaya çalýþmýþtý. Ýki gün boyunca devam eden eylemlerin, proletarya ordusunun deðiþik birliklerini barikatlarda bütünleþtirmesi sonucu oluþan fiili durum, baþta hükümet olmak üzere düzenin kurumlarýný sarstý, düzenin çeþitli kurumlarý hakkýnda beslenen umutlarý telafi edilmez bir þekilde kýrdý ve öncü bir partinin olmasý durumunda böylesi bir eylemle proletaryanýn neler yapabileceðini gösteren somut bir olay gerçekleþtirdi. Onbinlerce iþçiyi, öðrenmenin en iyi yoluyla pratikte eðitti. 15-16 Haziran 1970 iþçi eylemleri, burjuva iktidarýn, iþçi hareketinin geliþmesini durdurmak ve önemli sýçramalar göstererek Türk-Ýþ’e ciddi bir rakip durumunu gelmiþ bulunan Devrimci Ýþçi Sendikalarý Konfederasyonu’nu (DÝSK) kapatmak için yürürlüðe koymak istediði yasal düzenlemelere karþý DÝSK yönetimi tarafýndan, iþyeri birimlerinde oluþturulan komiteler çerçevesinde çalýþmak suretiyle hazýrlanmýþ bir eylem olmakla birlikte öngörülenin ötesine geçmiþti. Ýþçi hareketinin, burjuva düzeni temelinden sarsan bir karaktere bürünmesi burjuvaziyi oldukça korkutmuþtu. DÝSK yönetimi ise, Genel Baþkan Kemal Türkler tarafýndan radyolarda okunan bir mesajla iþçilerin direniþe son verip, bir an önce evlerine ve iþlerinin baþýna dönmeleri için tavsiyelerde bulunarak eylemin sonlandýrýlmasý için elinden geleni yapýyordu. Bu tutumuyla DÝSK yönetimi, burjuvaziyle devrimci bir tarzda karþý karþýya gelirlerse, iþçilerin yanýnda olmayacaðýný açýk bir dille belirtiyordu. Bir ordu halini almýþ iþçilere sendikalarýn komuta edemeyeceði açýða çýkýyor ve iþçiler önder bir proletarya partisi eksikliðinin yarattýðý sonuçla evlerine ve iþyerlerine çekiliyorlardý. Ýki sarsýcý gün sonunda geri çekilen sadece iþçiler deðildi. Burjuva iktidarýn hükümet sözcüleri, þimdiye kadar tanýk olmadýklarý bu eylem karþýsýnda korku ve tedirginlikle sýkýyönetim ilan ettiklerini açýklarken, hazýrladýklarý yasal tasarýlarý da geri çektiklerini belirtiyorlardý. 36 yýl önce yüzbinlerce iþçinin ayaða kalktýðý 15-16 Haziran büyük iþçi eylemleri, iþçi sýnýfý ve onun dünya görüþünü taþýyan komünistler için büyük bir ders olmayý sürdürmesinin yaný sýra, 15-16 Haziran 1970’teki bu eylemlikler, devriminin sýnýfsal dinamiklerinin deðerlendirilmesi açýsýndan önemli veriler sunmuþtur. Çýkarýlan sonuçlardan birisi, iþçilere önderlik yapacak bir Leninist Partinin nasýl yaratýlabileceðidir. Bugün Leninist Parti, bu sorunu ideolojik, politik ve örgütsel olarak çözmüþtür. Ýþçi sýnýfýnýn bu tür provalara ihtiyacý olacaktýr ve 15-16 Ha-

18

ziran, Türkiye iþçi sýnýfýnýn içinde bulunduðu devrim sürecinin dersler alýnarak geliþtirilmesi gereken bir ayaklanma ve devrim provasý olarak algýlanmalýdýr. Sýnýf geleceðini yaratýrken, baþka yollardan deðil devrimci zor yollarýný kullanarak, esas olarak bu tür eylemlerden öðrenir, dönüþür ve dönüþtürmeye yönelir. Devrimci olmayý nesnel sýnýfsal konumunda barýndýran iþçi sýnýfý, ancak yýðýnsal eylemlerin verebileceði imkanlarla fiilen devrimci bir sýnýf olur. Bu, sadece ekonomik bilinçle deðil, ideolojik ve politik bilinçle yoðrularak oluþur ve hedefe ulaþmayý saðlar. 15-16 Haziran direniþinden öðrenilmesi gereken temel þey, burjuvaziye karþý iktidar savaþýmýnda sendikal savaþýmýn yetmeyeceði, leninist bir proletarya partisinin önderliðinde politik savaþýmýn örülmesi gerektiðidir. 15-16 Haziran 1970 yýlýndaki proletaryanýn bu eylemi, 1971’de ordunun yeni bir darbesini gündeme getirecekti. 1971 Askeri Faþist Darbesi iþçi haklarýný týrpanladý; reel ücretlerde belli bir düþüþ yaþandý, kýrsal kesime verilen sübvansiyonlar azaltýldý, tekelci burjuvazinin istekleri doðrultusunda devlet yapýsýnda düzenlemeler yapýldý. Fakat tüm bunlara karþý 1971 askeri faþist darbesi, sermayenin derinleþen bunalýmýna uzun vadede bir çözüm üretemedi. Yalnýzca kýsa süreli bir erteleme gerçekleþmiþ oldu. 1974’te toplumsal muhalefet yeniden canlanacak, iþçi sýnýfý mücadele alanlarýna çýkacak ve 77’de kriz yeniden kapýyý çalacaktý. Bugün bu krizler, daha kýsa aralýklarla süreðenlik kazanmýþtýr. Bugün, Kamu Personel Reform Yasasý, Genel Saðlýk Sigortasý Yasalarý ile bu topraklarda 1970’li yýllarý aratacak þekilde yaþam koþullarý aðýrlaþmýþ durumdadýr. Buna karþýlýk Türkiye’nin birçok yerinde grevler ve eylemlikler sürdürülmektedir. Sendikalarýn bu yasalara ve saldýrýlara karþý diþe dokunur yaptýklarý bir þey yoktur. Gerek DÝSK, gerek Türk-Ýþ yöneticilerinin son dönemlerde yaptýklarý açýklamalar, hangi tarafa hizmet ettiklerini açýkça sergilemektedir. KESK gibi emekçi sendikanýn, eylemliklerini sýradanlaþtýrmasý ve üyelerinin Kýzýlay’a yönelik eylemliklerinde militan tavýr sergileyerek sendika yönetimini zorlamalarý, buna karþýlýk sendikalarýn devletin gösterdiði kurallar çerçevesinde eylemlikler yapmasý ve gerekse irade sergileyememesi, bugün bu sendikalarýn sönümlediðini göstermektedir. Ancak yaþanan bütün bu eylemlikleri bütünsel olarak deðerlendirdiðimizde, muazzam bir eylemlilik olarak görünmektedir. Sorun, kitleleri örgütlü olarak eylemliðe dönüþtürme sorunu olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Artýk Türk ve Kürt proletaryasýnýn “Mücadele Birliðini” örmek için hep birlikte mücadele etmenin gerektiði bir sürece girmiþ bulunmaktayýz. Bu nedenle yeni 15-16 Haziranlarý daha iyi örgütlemek ve hedefe ulaþmak için leninist bir partinin önderliði ile mücadele saflarýnda yer almak için bütün gücümüzle çalýþmalýyýz.

70. Sayý / 21 Haziran - 5 Temmuz 2006

Eskiþehir’den Leninist Bir Emekçi


Yeni Evrede

Panel

Mücadele Birliði

Ayýþýðýnda 15-16 Haziran Söyleþisi: “15-16 HAZÝRAN RUHUYLA YENÝ AYAKLANMALARA”

D

evrimci Ýþçi Komiteleri’nin 15-16 Haziran’a iliþkin hazýrladýðý söyleþi, 18 Haziran günü Taksim Ayýþýðý’nda yapýldý. Genç iþçilerin aðýrlýkta olduðu söyleþide 15-16 Haziran büyük iþçi ayaklanmasý deðiþik yönleriyle ele alýndý. Bugüne kadar sýnýf mücadelesi içinde ölümsüzleþen tüm proleterler ve devrim savaþçýlarý için yapýlan saygý duruþunun ardýndan DÝK’li bir iþçi olan Yýlmaz yoldaþýmýz bir konuþma yaptý. 15-16 Haziran’a geliþ sürecini özetleyen Yýlmaz Ekþi, 15-16 Haziran günlerinde yaþanýlanlarý anlattý. Ve 15-16 Haziran’dan çýkarýlmasý gereken dersler üzerinde durdu. 15-16 Haziran öncesinde de irili ufaklý iþçi eylemlerinin olduðunu, bunlardan en önemlisinin 1962 yýlýnda yaþanan Kavel Direniþi olduðunu belirten yoldaþýmýz, iþçilerin bu tarihte greve çýktýklarýný ve kendilerini kaynak makineleriyle fabrikaya kapattýklarýný ve fabrikayý iþgal ettiklerini söyledi. 15-16 Haziran 1970’de ise sayýlarý 150 bini bulan iþçilerin Ýstanbul’un dört bir yakasýndan Taksim’e yürüdüðünü, devletin Taksim’de biriken iþçilerle Eminönü’nde biriken iþçileri birleþtirmemek için Galata Köprüsü’nü açtýrdýðýný, vapur seferlerini iptal ettirdiðini ve ancak bu þekilde ayaklanmanýn büyümesini engelleyebildiðini ama buna raðmen iþçilerin bir çok yerde çatýþmalara girdiðini, bunun büyük bir ayaklanma olduðunu söyledi. Ancak burjuva sendikacýlarýn iþçi sýnýfýný durdurabildiðini, iþçi sýnýfýnýn komünist partisi olsaydý sonucun böyle olmayacaðýnýn altýný çizdi. Yýlmaz yoldaþtan sonra DÝK’ten Ercan yoldaþ geldi kürsüye o da 15-16 Haziran’dan çýkarýlmasý gereken dersler üzerinde durdu. Ýþçilerin komite ve konseylerde örgütlenmesi gerektiðini söyledi. Komite ve konseylerin nasýl olmasý, nasýl örgütlenmesi gerektiðini anlattý. 15-16 Haziran’da Kemal Türkler’in iþçi sýnýfý ve emekçileri eylemden vazgeçirmek için yaptýðý konuþmayý aktardý. “Aranýzda þerefli Türk ordusuna taþ atan provakatörler var”

diyerek iþçi sýnýfý ve emekçileri iþlerine geri dönmeye ikna ettiðini belirten Ercan yoldaþýmýz, iþçi sýnýfý ve emekçilere önderlik edecek devrimci bir parti olmadýðý için iþçilerin iþyerlerine geri döndüðünü, 15-16 Haziran eyleminde üç iþçinin katledildiðini söyledi. Kendisine yöneltilen sorulara da cevap verdikten sonra kürsüden indi. Ýþçi olmayan diðer yoldaþlarýmýzýn konuþmalarýndan sonra Yýlmaz yoldaþýmýz, genç iþçi yoldaþlarýn söz almasý için bir müddet bekledikten sonra tekrar kürsüye geldi ve tarihimizi nasýl ele almak gerektiði üzerinde durdu. Komünist hareketin üzerinde yükseldiði tarihi yok saymadýðýnýn ama TKP ve TÝP’in tarihinin bizim tarihimiz sayýlmayacaðýný vurguladý. Dolayýsýyla o tarihte varolan bu partilerin reformist olduklarýný ve sýnýf hareketini doðru yöne kanalize edemediklerini belirtti. DÝSK’in o yýllarda devrimci olduðunu, özellikle 12 Eylül dönemi ve sonrasýnda bu özelliðini yitirdiðini vurguladý. Daha sonra özellikle genç iþçilere hitap eden Yýlmaz yoldaþýmýz, DÝK’in örgütlenmesinden, genç iþçi yoldaþlara bu konuda çok iþ düþtüðünden bahsetti. Aramýzda bulunan Ölüm Orucu eyleminde ölümsüzleþen Sibel yoldaþýmýzýn annesinden bahsederek, acýlarýmýza son verecek olanýn da devrim olduðunu bunun için herkesin çok çalýþmasý gerektiðini belirtti. Genç iþçilerin sorularýný da cevaplayan yoldaþýmýz, onlara kendilerinin bu kavgayý vermeleri gerektiðini hatýrlatan bir kadýn iþçi yoldaþý örnek gösterdi. Söyleþi 15-16 Haziran’ýn unutturulmak istenen önemi üzerine vurgu yapýlan konuþmalarla sonra erdi.

YAÞASIN BÜYÜK 15-16 HAZÝRAN AYAKLANMASI 15-16 HAZÝRAN RUHUYLA YENÝ AYAKLANMALAR YARATALIM

70. Sayý / 21 Haziran - 5 Temmuz 2006

19


Yeni Evrede

Etkinlikler

Mücadele Birliði

Komünist þair Nazým Hikmet, 3 Haziran 1963’de öldüðünde, yaþamýný ve ürünlerini tüm insanlýða býrakmýþtý. O nun yazýlarý, þiirleri tüm insanlýk ailesi için sömürüsüz bir dünya düþü ve umuduyla doluydu. Almanya’da da bilinen bir þair olan Nazým Hikmet’i, 4 Haziran Pazar günü yaptýðýmýz bir etkinlikle anarken, O’nun bu yönlerine dikkat çektik. Saygý duruþuyla baþlayan anma, EKM Tiyatro Topluluðu tarafýndan þairimizin þiirlerinin okunmasýyla devam etti. Þair’in yaþamýný, içinde bulunduðu tarihi koþullarý ve mücadeleci yanýný anlatan metinlerin okunmasýnýn ardýndan, sahneyi müzisyen bir dostumuz aldý. Nazým’ýn þiirleri, müzik eþliðinde ve þarkýlara dönüþerek EKM’yi doldurdu. Etkinlikteki tüm þiirlerin ve anlatýlarýn Almanca olarak tekrarý; etkinliðin Almanca ve Türkçe yapýlmasý katýlýmcý Almanyalý dostlarýmýzý oldukça memnun etti.

EKM’de Nazým Hikmet Anmasý

KOMÜNÝST ÞAÝR NAZIM HÝKMET KAVGAMIZDA YAÞIYOR!!! Almanya’dan EKM Emekçileri

15-16 HAZÝRAN AFÝÞLERÝNE GÖZALTI 15 Haziran günü Aksaray-Unkapaný civarýnda “15-16 Haziran Ruhuyla Uyan, Onurun, Özgürlüðün Ve Geleceðin Ýçin Komite ve Konseylerde Örgütlen, Kavgaya Katýl, Devrimci Ýþçi Komiteleri” yazýlý afiþleri yapan okurlarýmýz gözaltýna alýndý. Öðle saatlerinde Haþim Ýþcan Geçidi’nde afiþ yapan okurlarýmýza müdahale eden terörle Mücadele Þubesi polisleri, afiþlere izinsiz olduðu

gerekçesiyle el koyarak iki okurumuzu gözaltýna aldý. Gözaltýna alýnan Cihan Öztürk akþam saatlerinde serbest býrakýlýrken, Behlül Ocak aramasý olduðu gerekçesiyle gece Beyazýt Polis Karakolu’nda tutuldu. Behlül Ocak, ertesi sabah çýkarýldýðý Üsküdar Adliyesinde savcýlýk tarafýndan serbest býrakýldý.

17’LER ANILDI 17 Haziran 2005’te Dersim Mercan Vadesi’nde katledilen MKP’nin 17 önder kadrosu ve savaþçýsý Okmeydaný Fatma Girik Parký’nda yapýlan bir etkinlikle anýldý. Demokratik Haklar Platformu’nun düzelediði etkinlik, Mercanda katledilen 17’ler þahsýnda tüm devrim savaþçýlarý adýna saygý duruþu ile saat 17:30’da baþladý. Etkinlik boyunca çeþitli þiir ve müzik gruplarý sahne alýrken 17’leri anlatan bir slayt gösterimi de yapýldý. Devrimci dayanýþmanýn yüksek ol-

20

duðu etkinlik programý boyunca sýk sýk birçok siyasi yapýnýn gönderdiði mesajlar okundu ve kurum yetkilileri konuþma yaptý. Mücadele Birli-

70. Sayý / 21 Haziran - 5 Temmuz 2006

BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ! ði Platformu da bir mesaj gönderdi. Gönderilen mesajda; “Devlet, 2005 17 Haziran’ýnda 17 MKP yönetici ve savaþçýsýný katlederek, sýnýf mücadelesinin geliþimini engellemeye, kendi yýkýlýþýný geciktirmeye çalýþtý; ama burjuvazinin unuttuðu bir þey var: bugüne kadar hiçbir fiziki imha devrimin geliþimini engelleyemedi, bundan sonra da engelleyemeyecek. 17’ler þahsýnda ölümsüzleþen tüm devrim savaþçýlarýný saygýyla anýyor anýlarýna baðlý kalacaðýmýzý, onlarýn uðruna mücadele ettikleri devrimi mutlaka zafere ulaþtýracaðýmýzý bir kez daha haykýrýyoruz.” denildi. Düzenlenen etkinlik müzik gruplarýnýn sahne almasýndan sonra sona erdi.


Yeni Evrede

Aysun

Mücadele Birliði

“Aysun Kelimelerle Nasýl Anlatýlýr Bilmiyorum” tutuklandýðýný öðrendim. Bir devrimci iþçi olarak bu sistem içerisinde tutuklanmayý çok doðal görüyorum. Ölüm Orucu eylemine onun girmesini, onu yakýndan tanýdýðým için duygusal olarak istemedim. Ama sýra neferleri bir bir yürümeliydi. Ölümsüzleþtiðini duyduðum zaman inanamadým, þakadýr dedim, þok oldum, çok üzüldüm. Y.E.Mücadele Birliði: Aysun’u bize bir kaç kelime ile anlatýr mýsýnýz? Devrimci Ýþçi: Üretken, her yönden mütevazi, çalýþkan, alçak gönüllü, tepeden bakmayan, karþýsýndakinin fikrine saygý duyan, seninle uzun uzun tartýþan her alanda çalýþma yapabilen çalýþkan bir insandý. Ne bileyim o kelimelerle nasýl anlatýlýr bilmiyorum. Y.E.Mücadele Birliði: Son olarak þu süreçte Ölüm Orucu hakkýnda ne düþünüyorsunuz? Devrimci Ýþçi: Þu an devrimci tutsaklar 8 metrekare hücrede en büyük eylemi yapýyorlar. Zaten F Tipinde bedeninde baþka silahý var mý ki? Dýþarýda Ölüm Orucu eylemine karþýyým. Çünkü bir kadro dýþarýda çok þeyler yapabilir. Bu benim görüþüm. TMY çýktý þu sýralar, onu kabul etmek mümkün deðil. Çürümüþ sistem, bu yasalar ile bitmek üzere olan ömrünü uzatmaya çalýþýyor. Ama bu devran böyle sürüp gitmez. Ölüm Orucu eylemi ile ilgili halký bisýyla karþý karþýya kaldýlar. Bu saldýrýda, 15 linçlendirmek gerekiyor. Kakiþi aðýr bir þekilde yaralandý. muoyu oluþturmak lazým bu Bu saldýrýlar TAYAD’lý aileleri yýldýrasüreçte. Her türlü eylem ve madý. TAYAD’lý aileler, 13 Haziran günü propaganda yöntemlerini kulyeniden meclise yürümek istediklerinde Ablanmak lazým. di Ýpekçi Parkýnýn etrafý çevik kuvvet polisY.E.Mücadele Birliði: Bizimleri ve panzerler tarafýndan ablukaya alýndý le röportaj yaptýðýnýz için teve dýþarý çýkýþlarýna izin verilmedi. þekkür ederiz. TAYAD’ýn Abdi Ýpekçi Parký’ndaki eyDevrimci Ýþçi: Ýyi çalýþmalar lemi sürüyor... saðolun.

Yoldaþýmýz Aysun Bozdoðan’ýn ölümsüzleþmesinin yýl dönümünde onu tanýyan bir devrimci iþçi ile kýsa bir röportaj yaptýk ve sizlerle paylaþmak istedik; Y.E.Mücadele Birliði: Aysun’u bize biraz anlatýr mýsýnýz? Devrimci Ýþçi: Aysun ile 93-94 yýllarýnda tanýþtým. Aysun’u ilk konuþmacý olarak katýldýðý Ýkitelli Ekin Sanat Merkezi’nin düzenlediði bir panelde görmüþtüm ve daha sonra da tanýþtým. Onunla anmalara eylemlere giderdim. Metin Göktepe’nin, Yaþar Bulut’un anmalarý bunlardan bir kaçý idi. Kiþiler ile iliþkileri çok iyi idi. Hiç tanýmadýðý ailelerle hemen tanýþýr iliþkiye geçer onlardan biri olup çýkýverirdi. Bize geldiði zaman o bize ev sahipliði yapardý. Çalýþmalardan gelince hemen geçer mutfaða, bize ve kendine yemek hazýrlardý. O bizden biri idi. 98-99 gibi

TAYAD’lýlara Polis Saldýrýsý F Tipi zindanlarda uygulanan tecridi ve insanlýk dýþý uygulamalarýn kaldýrýlmasý için Abdi Ýpekçi Parký’nda açlýk grevi ve oturma eyleminin 1.000. günü için Ankara’da bulunan TAYAD’lýlar, 12 Haziran günü meclise yürüyerek taleplerini iletmek istediler. AKP Milletvekili Ersönmez Yarbay ve CHP Milletvekili Atilla KART ile görüþmek için randevularý olan TAYAD’lýlar, saat 15.00 civarýnda polisin coplu ve gaz bombalý saldýrý-

70. Sayý / 21 Haziran - 5 Temmuz 2006

21


Yeni Evrede

Etkinlik

Mücadele Birliði

Merhaba Onurun, Cesaretin, Fedanýn Simgesi Olan Denizler’in Yoldaþlarý Halkýn Denizi Denizleþen Halkla, Antep’in iþçi ve emekçileriyle buluþtu. 4 Haziran’da Antep Anfi Tiyatro’da gerçekleþtirdiðimiz etkinlik için bir ay öncesinden, 1 Mayýs’ta Kýzýl Meydan’da olmanýn ve 6 Mayýs’ta Ankara’da Denizlerle buluþmuþ olmanýn heyecanýyla asýldýk küreklere. Etkinliðimizin haberini afiþlerle, broþürlerle, standlarla, canlý radyo yayýnlarýyla duyurduk Antep Halký’na. Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan ve Hüseyin Ýnan yoldaþlarýn bir kez daha anýlacaðý etkinliðimiz, 4 Haziran akþamý saat 19:30’da ölümsüzleþen tüm devrim savaþçýlarý için saygý duruþu ile baþladý. Ýlk olarak bir Ayýþýðý emekçisi geldi sahneye. Konuþmasýnda “Bugün bu üç yiðidi, üç fidaný aðlayarak, aðýtlarla deðil, öfkemizi bileyerek, zýlgýtlarla anacaðýz. Onlarý üretimlerimizle, mücadelemizle, baþ eðmezliðimizle yaþatacaðýz” dedi. Arkasýndan dünden bugüne umudun aynasý olmuþ Antep Genç Emekçiler Birliði (GEB-DER) temsilcisi sahneyi devralarak “Denizlerden devraldýðý devrim bayraðýný daraðaçlarýna kadar taþýyan üç komünist iþçi, 13 Mart savaþçýlarý da baþ eðmezliðin birer simgesi oldular. Bu bayraðý gençlik devraldý ve onlar gibi devrimin simgesi olacaklar.” dedi.

22

Halen Kandýra F Tipi zindanýnda tutsak olan Ergül Çiçekler’in 19 Aralýk katliamýný anlattýðý “Dört Ateþten Gün, Dört Ölümden Gece” adlý þiiri, Ayýþýðý þiir ve tiyatro grubu tarafýndan canlý mizansenlerle aktarýldý. Oyunda orak ve çekiç havaya kalktýðýnda seyirciler ayakta ve büyük bir coþkuyla alkýþlýyorlardý. Ve sloganlarla belirttiler öfkelerini. “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Ölüm Orucu Sürüyor Sürecek Zafere Kadar” Ayýþýðý Sanat Merkezi Müzik Grubu Denize Ezgi sahne aldý. Söylediði parçalar salonda bulunan halk tarafýndan alkýþlar ve halaylarla karþýlýk buldu. Denize Ezgi ayrýca, 3 Haziran 1963’te ölümsüzleþen devrimci þair Nazým Hikmet’in bestelenmiþ þarkýlarýný söyleyerek ve Vatan Haini adlý þiirini okuyarak ünlü þairi bir kez daha yaþattý. Etkinlik sonunda gelen tebrikler, Denize Ezgi’nin doðru yolda olduðunun en belirgin göstergesi oldu. Konuk sanatçý dostumuz Ferhat Tunç sahneyi aldýðýnda halkýn yoðun ilgi ve sevgisiyle karþýlaþtý. Söylediði parçalara yoðun þekilde eþlik edilmesi ve halaylarla seyircilerin coþmasý sanatçýyý da etkiledi ve “Böyle bir günde bulunmak, Denizler’i anmak ve Antep’te olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum” dedi. Sanatçý konuþmasýna þöyle devam etti: “Ölüm Orucu yýllardýr F Tiplerinde sürüyor. Direngenliðin simgesi olan Ölüm Orucu savaþçýlarýný saygý ile selamlýyor ve bu direncin önünde eðiliyorum. Bir avukat olan Behiç Aþçý’nýn da bu eyleme girmesi Ölüm Orucunu önemli kýlýyor” dedi. 1.000 kiþinin üzerindeki katýlýmla Denizleþen bir halkla birlikte Denizleri, Denizler’in yoldaþlarýnýn anmasý böyle bir etkinlikle bir kez daha Antep’te gerçekleþti. Etkinlik alanýndan ayrýlanlarýn tepkileri ise Deniz’in, Yusuf’un ve Hüseyin’in emekçi halklar tarafýndan hiçbir zaman unutulmayacaðýný gösteriyordu. Antep Ayýþýðý Sanat Merkezi 70. Sayý / 21 Haziran - 5 Temmuz 2006


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.