Yeni Evrede
Baþyazý
Mücadele Birliði
kazanmýþtýr. Marx, proletaryanýn mutlaka iktidara geleceðini belirtirken; bu görüþünü kapitalizmin iç çeliþkilerinin geliþimi ve proletaryanýn sýnýf savaþýmýnýn sonucuna baðlamýþtýr. Þimdi hem iç çeliþkiler keskin, hem de sýnýf savaþýmý yoðun ve þiddetli. Proletaryayý zafere taþýyacak koþullar, nereden bakýlýrsa bakýlsýn, son derece olgun. Proletaryanýn dünyayý dönüþtürücü rolünden hep söz edilir, ama bu dönüþümün ancak devrimci savaþým yoluyla olabileceði ve bu çerçevede devrimci sýnýfýn savaþçý yeteneðinden pek söz edilmez. Halbuki iç çeliþkiler ne kadar geliþkin olursa olsun, eski toplumu yýkacak ve yerine yeni bir toplum kuracak olan devrimci sýnýfýn alt-üst edici pratiði, yani savaþçý yeteneði gerekiyor. Peki proletarya bu yeteneðin neresindedir? Öncelikle belirtmek gerekir ki, her ülkenin proleter sýnýfý, kapitalist egemenliðe karþý uzun sýnýf savaþýndan, uzun iç savaþtan, isyanlardan, ayaklanmalardan geçmiþtir. Devrim yapmýþ ülkelerin proletaryasýnýn durumu var. Bazýlarý devrimci mücadelenin tüm bu süreçlerinden geçti, bazýlarý ise, en azýndan bir kýsmýný yaþadý. Kapitalist egemenliðe karþý verilen bu uzun, yoðun, þiddetli ve genel sýnýf savaþýmý tarihi, proletaryanýn nasýl bir militan nitelik kazandýðýný tüm açýklýðýyla ortaya koyuyor. Proletaryanýn, sýnýf savaþýmýnda kapitalist egemenliði kuþatýcý, yýkýcý ve devrimci örgütlere sahip olduðu yine çok iyi bilinen bir durumdur. Eðer böylesine devrimci sýnýf örgütlerine sahip olmasaydý; bu denli iyi örgütlenmiþ egemen sýnýfa karþý, bu kadar uzun bir savaþým yürütemezdi. Proleter sýnýf, ideolojik olarak da saðlam, bilimsel, devrimci bir dünya görüþüne dayanýyor. Bilimsel sosyalizm dönüþtürücü bir güçtür, komünist proleter hareket bilimsel teoriyi ve devrimci pratiði kendi mücadelesinde birleþtirmiþ, bu yüzden, kazanmak için gereken silahlarla donanmýþtýr. Dünya proletaryasýnýn tarihsel rolünü yerine getirmekte ulaþtýðý düzeyi tanýmlamak için en uygun ifade, “dünyayý dönüþtürecek bir güç” ifadesidir. Dünyayý dönüþtürürken, kendi kendisini de dönüþtürmektedir. Dünyayý dönüþtürecek bir güç olma durumu, kendi içinde, çok yönlü geliþimi ve esas olarak da savaþçý devrimci niteliðini içerir. Proletarya bu niteliðiyle -tabii ayný zamanda artan niceliðiyle de- birçok yerde dünyayý deðiþtirmiþ ve birçok yerde de deðiþtirecek durumdadýr. Proletaryanýn geldiði yeri ve düzeyini kavrayamayan bir teori, politika, sanat ve estetik, ne tarihsel geliþmeyi ne de dünyayý dönüþtürme eyleminin itici güçlerini anlayamaz. Ýnsanlýðýn içine girdiði yeni tarihsel evreyi hiç anlayamaz. Bu evrede de dünyayý deðiþtirecek biricik güç proletaryadýr. Proletaryanýn bu yeteneði olmadan, devrimci eylemi olmadan zorunluluk çaðýndan özgürlük çaðýna o büyük sýçrama yapýlamaz. Proleter sýnýfa boþ öðütler düzmek yerine, bu sýnýfýn savaþçý yeteneði ve pratik devrimci niteliði doðru olarak saptanýrsa doðru olan yapýlmýþ olur. Ýnsanlar ne kadar koþullarýn ürünüyse, koþullar da o kadar insanlarýn ürünüdür. Yeni tarihsel koþullar ne denli insanlarýn, somut olarak da çeþitli sýnýflarýn karþýlýklý iliþkilerini koþullandýrýyorsa, sýnýf savaþýmý da bugünkü tarihsel aþamayý koþullandýrýyor. Bu anlamda bugünkü tarihsel geliþme (Yeni Evre) sýnýflar mücadelesini etkiliyor, onu deðiþime uðratýyorsa; sýnýf savaþýmý da bugünkü tarihsel durumu etkiliyor. Ekonominin ilerlemesi, üretici güçlerin geliþme düzeyi ve toplumsal üretimin boyutlarý,
YENÝ EVRENÝN BAZI ÖZELLÝKLERÝ Kendi yapýsýndan kaynaklanan iki geliþme kapitalizmi ortadan kaldýrýr: Ýç çeliþkiler ve sýnýf savaþýmý. Bu demektir ki, kapitalizm, kendisini yýkacak güçleri kendi içinde taþýr. Kapitalist ekonomi, ilk baþlarda ortaya çýktýðý haliyle kalmaz. Kapitalizmin tarihte ilk ortaya çýkýþýyla, sonraki geliþme aþamalarý birbirinden farklýdýr. Kapitalizmden söz ederken, onun geliþme aþamalarý göz önünde tutulmalýdýr ve her aþamasý ayrý ayrý ele alýnmalýdýr. Biz bugün kapitalizmin sýçramalý çöküþünden söz ederken, evrimin ileri aþamasýndaki durumundan söz ediyoruz. Marx’ýn Kapital’de kapitalizmi çözümleme yöntemi iyi kavranmalý. Marx, kapitalizmi hem kendi bütünlüðü içinde deðerlendiriyor, hem her aþamasýný ayrý ayrý irdeliyor. Kapitalist geliþimin her uðraðý ayrý ayrý incelenmeden bu ekonominin geçiþ yasalarý anlaþýlamaz. Çünkü Marx’ý asýl ilgilendiren kapitalist ekonomiye egemen olan yasalardan çok, bu yasalarýn birinden ötekisine geçiþidir. Diyalektik geçiþler kavranmadan, Kapital’deki çözümleme yöntemi kavranamaz. Marx, kapitalizmin kaçýnýlmaz yýkýlýþýný, önce tarihsel olarak açýklýyor, sonra, bir de diyalektiðe dayanarak kanýtlýyor. Kapitalizmi yýkacak iç çeliþkilerin olgunlaþmasý, kapitalist ekonominin evriminin sonucudur. Ýç çeliþkiler, kapitalizmi yýkýp çözecek kadar olgunlaþmýþtýr. Kapitalizm, ileri kapitalist ülkelerde, evrimin yüksek aþamasýndadýr. Ekonomik yapýsý daha geri kapitalist ülkelerde, çeliþkilerin geliþimini saðlayacak bir evrimsel geliþme yaþanmýþtýr. Üretiminin toplumsallaþmasý ileri bir düzeye varmýþtýr. Yeni ve daha yüksek bir topluma geçiþi bir zorunluluk durumuna getiren, üretimin derinleþen toplumsal karakteridir. Toplumsallýðýný sonunda, tüm topluma kabul ettirecek olan da toplumsal üretimdeki bu geliþmedir. Kapitalist ekonomi tarihsel olarak zorunlulukla üretimde toplumsallaþmaya doðru ilerler. Bu ilerleme ayný zamanda kendi çöküþüne doðru bir ilerlemedir. Kapitalizm kendi karþýtýna dönüþüyor. Üretimin toplumsal karakteriyle, kapitalist özel mülkiyet arasýndaki çeliþki çok belirgin olarak öne çýkmýþtýr. Kendini emek-sermaye çeliþkisi olarak ortaya koyan bu çeliþki, tüm toplumsal olaylarýn dayandýðý eksendir. Proletarya ile kapitalistler arasýndaki sýnýf savaþýmý bu uzlaþmaz çeliþkilerden doðar ve þiddetlenir. Sürüp giden sýnýf çalýþmalarý kapitalizmin yok olmasýný getiriyor. Bu toplumsal sistem; kendisini yýkacak gücü kendisi yaratýr. Bu güçlerin en devrimcisi olan proletarya, yine bu sistem tarafýndan eðitilip savaþçý durumuna getirilmektedir. Proleter sýnýf birleþip eylemci bir sýnýf düzeyine yükseldikçe, burjuva düzenin çeliþkilerini keskinleþtirici, þiddetlendirici bir rol oynar. Proletaryanýn kapitalist egemenliðe karþý sýnýf savaþýmý gitgide genel bir özellik almýþ ve burjuva düzeni yýkacak bir yetenek
101. Sayý / 12 - 26 Eylül 2007
3
Yeni Evrede
Baþyazý
Mücadele Birliði
insanlýðýn, o zorunluluk çaðýndan özgürlük çaðýna atlayýþýnýn rýný kavramýþ durumda. Ýþte bu kavrayýþla, bu hedef doðrultusunda kapitalist dünyayý alt-üst ediyorlar. koþullarýný oluþturmuþtur. Yine bu geliþme, özgürlük çaðýna geEmekçi sýnýf nasýl ücretli kölelik koþullarýný yýkmak için çiþ için devrimci sýçramalarý baðrýnda taþýmaktadýr. Kapitalizmin çöküþü sýçramalý bir þekilde olurken, komünizme geçiþ de sýçra- mücadele veriyorsa, kadýnlar da, kadýnýn köleliðinin yýkýlmasý; malý bir özellik kazanmýþtýr. Günümüzde sürmekte olan sýnýf sa- erkekle, toplumsal yaþamda gerçek eþitliðin saðlanmasý için vaþýmý, kapitalizmin çöküþ ve sosyalizmin yükseliþ çaðýnýn özel- yükselen bir mücadele içinde. Kadýnýn köleliði tarihin ürünüdür, varlýk nedenini sýnýflý toplumda bulur. Ancak, yalnýzca kadýnýn liklerini taþýmaktadýr. Çaðýmýzýn dönüþtürücü gücü olan proletaryanýn sýnýf savaþý- köleliðinden söz etmek, kadýnýn özgürlük mücadelesinde geldiði mýnýn tüm yönleri tam bir açýklýða kavuþturulmalýdýr. Proleter sý- yeri görmemektir. Kadýn artýk yalnýzca köle deðil, köleliðin yýnýf ve geniþ kitleler, içinde bulunduklarý koþullarýn ve kendi du- kýlmasý için mücadele veren özgürlük savaþçýsýdýr. Kölelikten özgürlüðe giden yol, devrimden, militan mücadeleden geçer. Erumlarýnýn tam bilinciyle hareket ediyorlar. Bir kölenin kendi köleliðinin ve bunun dayandýðý koþullarýn bilincine varmasý(ken- mekçilerle toplumsal devrim mücadelesine katýlarak, bu mücadelede sonunda kendi özgürlüðünü de gerçekleþtirmiþ olacaktýr. dini farkýndalýk) köleliðin ortadan kalkmasý için ilk uyanýþtýr. Ancak bundan sonradýr ki isteklerini açýktan açýða ileri sürebilir. Kadýn, artýk o edilgen, boyun eðen kadýn deðildir; baþkaldýran, eylem yapan, bilinçli ve savaþçý bir konumdadýr. Kadýnýn duruÜcretli köle olan emekçi sýnýf, isteklerini, hedeflerini belirlemekle kalmýyor, onu gerçekleþtirmek için doðrudan doðruya sa- mundaki bu büyük deðiþim, içinde olduðumuz tarihsel evrenin en önemli özelliklerinden biridir. Toplumsal üretim sürecine kavaþým da veriyor. Çaðýn en etkin ve sonuna dek tutarlý devrimci týlmasý, eðitilmesi ve örgütlenmesinin koþullarý kapitalizm tarasýnýfý olduðunu, sosyal devrimler yüzyýlý boyunca kanýtlamýþtýr. fýndan yaratýldý. Bu kadýnýn kurtuluþu yolunda büyük bir tarihsel Proletaryanýn dünyaya bakýþ ilkesi, proletarya enternasyonalizaþamadýr. Kadýnlar, dünyanýn kurtarýlmasý, dönüþüme uðratýlmami, proleter sýnýfýn kurtuluþ aracýdýr, koþuludur. Bilimsel, prolesýyla kendi kurtuluþlarýnýn da gerçekleþeceði; bu kurtuluþun, topter ve devrimci komünizm, proleter sýnýfýn bilincine, mücadelelumun kurtuluþunun (özgürlüðünün) genel ölçütü olacaðý bilinsine ve yaþamýna iyice yerleþmiþtir: Kurtuluþun yol göstericisiciyle hareket ediyor. Bu bilinçle, insanýn insan üzerindeki her dir. çeþit köleliðini kaldýracak olan komünist toplum için eylemden Kapitalizm, toplumsal insaneyleme koþuyor. lýðýn geliþimiyle çeliþki ve çatýþSanat, çaðýmýzýn devrimci, döma içindedir. Toplumsal insanlýProleter sýnýf ve geniþ kitleler, nüþtürücü bu karakterini tüm yönðýn öz toplumsal güçleri, ona yaiçinde bulunduklarý koþullarýn ve leriyle yansýtmalý. Yalnýzca yansýtbancýlaþmýþ güçler olarak, onun dýþ koþullarý olarak onun üstünde kendi durumlarýnýn tam bilinciyle makla ve ona kendinden birþeyler katmakla kalmamalý, çað dönüþüegemen durumda. Bu çatýþmanýn hareket ediyorlar. Bir kölenin münde de etkin bir rol oynamalýçözümü var olan maddi koþullarken di kö le li ði nin ve bu nun dýr. Toplumcu gerçekçi sanat yarada saklýdýr. Maddi koþullarýn oltýcý bir kavrayýþ biçimidir. Dünyadayandýðý koþullarýn bilincine gunlaþmasý, çözümünü de olgunnýn dönüþümünü ve bu dönüþülaþtýrmýþtýr. Kapitalist toplumun varmasý(kendini farkýndalýk) mün etkileyici, sürükleyici, devtüm organizmalarýna yerleþmiþ oköleliðin ortadan kalkmasý için rimci gücünü toplumsal yaþamýn lan yeni toplumun maddi koþullatüm iliþkileri içinde vermek toprý, bu toplumun yapýsýna sýðmayailk uyanýþtýr. Ancak bundan lumcu sanatýn bir özelliðidir. Tipik cak kadar olgunlaþmýþtýr. Bu dusonradýr ki isteklerini açýktan koþullarýn tipik karakteri, dönüþürumda yeni bir toplum, eski topluaçýða ileri sürebilir. Ücretli köle me uðramýþ koþullarda tarihin en mun yerini almadan, kapitalist yýköklü devrimini yapacak düzeye kým ve çürüme toplumun en dinaolan emekçi sýnýf, isteklerini, gelmiþ emekçi insanlýk içinde ortamik ve en canlý güçlerini etkisi alhedeflerini belirlemekle kalmýyor, ya çýkmýþtýr. Bu birey, bilinçli iþçitýna alacaktýr. Buradan da açýkça dir, komünist militandýr. Kitleler anlaþýlacaðý gibi, ortak yaþamlý, onu gerçekleþtirmek için on yýllardýr dünyayý deðiþtirmek itopluma, sýnýfsýz topluma geçiþ doðrudan doðruya savaþým da çin eylem halinde. Ýþçiler artýk yalinsanlýk için bir ölüm-kalým sorunudur. Ýnsanlar bu durumun öyle- veriyor. Çaðýn en etkin ve sonuna nýzca kapitalist sömürünün bir nesnesi deðil, bu düzeni yýkacak devsine farkýndalar ki, bunun sür git dek tutarlý devrimci sýnýfý rimci bir güçtür, tarihin öznesidir. devam etmesini kabul etmeyecekolduðunu, sosyal devrimler Kendi tarihini kendisi yapmak kalerdir ve etmezler. Dýþ koþullar, rarlýlýðýndadýr. Þimdiye kadar bu yabancýlaþmýþ koþullar olarak karyüzyýlý boyunca kanýtlamýþtýr. tarihi bilinçsizce yaptý. Þimdi kenþýlarýna çýkan maddi güçleri, orProletaryanýn dünyaya bakýþ disinin bilinciyle tarih yapýyor. Ýntaklaþa denetim altýna almalarý ilkesi, proletarya sanlýðý kurtarmak için kendine gühalinde, bireyler, nasýl özgür olaven içindedir. Sanat iþte bu kitlelecaklarýný, ekonomik olarak gerekenternasyonalizmi, proleter ri, bu bireyleri anlatmalýdýr. sinmelerini nasýl karþýlayabileceksýnýfýn kurtuluþ aracýdýr, lerini ve buna dayanarak nasýl çok C. Daðlý yönlü bir geliþme içinde olacaklakoþuludur.
4
101. Sayý / 12 - 26 Eylül 2007
Yeni Evrede
Sýnýf Hareketi
Mücadele Birliði
Seçimlerin tozu dumaný arasýnda kalan, bu yüzden pek fazla dikkat çekmeyen bir geliþme, dumanlý hava daðýlýnca kendini göstermeye baþladý. Bu, iþçi sýnýfý hareketinden baþkasý deðildi. Ardý ardýna alýnan grev kararlarý, sahte olduðu yavaþ yavaþ dile getirilen oylarla kendini yenilemiþ tekelci iktidarýn suratýndaki o piþkin gülümsemeyi, bir anda dondurmuþ görünüyor. Oy oranlarýný þiþirilmiþ pazular gibi gösterip, havai fiþekli, lazerli þölenlerin muzaffer komutaný kasýntýsýyla ortada dolanan tekelci sýnýfýn partileri, yutacak lokma ararken daha ilk adýmda ekþi bir elmaya rastlamanýn burukluðunu yaþýyorlar. Oysa herþey onlar için ne de güzel gidiyordu seçimler sayesinde. Ýstediklerini elde etmiþler, parlamentoyu toplumun önemli bir kesimi gözünde yýpranmýþlýktan kurtarmýþlar, bir güzel yýkayýp “sol-sosyalist” papatyalarla bile süslemiþlerdi. Bunu baþarmak için koparttýklarý yaygaranýn gürültüsüyle kulaklarý öyle saðýr olmuþtu ki, iþçilerin diþlerinin nasýl gýcýrdadýðýný, býçaklarýný nasýl bileylediklerini ne duydular, ne de gördüler. Onlar meydanlarda birbirlerine ip atarken ya da havaya savurduklarý boþ vaadleri aðýz þapýrtýsýný andýran alkýþlarla devþirirken, bütün bu tantananýn, umut ve hayal ticaretinin uzaðýnda bir sýnýf, sessiz ve derinden, endiþe ve öfkeyle, ama özgüven eksikliði yüzünden kayýplarla geçen yýllarýn acýsýný çýkarmak üzere, son hazýrlýklarýný tamamladý. Seçim oyununun süslü perdesi inince, havada uçuþan son konfeti parçasý da yere düþtüðünde, mutlu-mesut hayallerin her zamanki satýcýsý burjuva sýnýf, burunlarýnýn dibine kadar uzatýlan kaðýtlarýn üzerinde þu yazýlarý gördü: Grev kararý alýnmýþtýr. Ama nasýl olur? Þu geçen son beþ yýla bakýldýðýnda, herþeyi ne güzel idare etmiþlerdi ve bu konuda burjuva sendikacýlarýn hatýrý sayýlýr yardýmlarýný görmüþlerdi. Bu yardým sayesinde, “kriz oldu, þimdi toparlanýyoruz, sabredin” safsatalarýyla, bu da iþe yaramazsa iþsizlik tehditleriyle, iþçi sýnýfýný sessizliðe gömmüþlerdi. Gerçi, bu beþ yýlda, SEKA, Seydiþehir ve TEKEl iþçilerinin “can sýkýcý” iþgal eylemleri ve daha bir dizi ufak tefek iþçi direniþleri olmuþtu ya; genel hareket burjuva sendikacý-
BÝR ONUR SINAVI
larýn kontrolünde felç durumdayken, bu tek tük ve kuþkusuz yine de tehlikeli eylemler, felç durumunu genel hareketlenmeye çevirecek bir etki yaratamamýþtý. Bu düz ovada tekelci sermaye, 2001 krizinin baðrýnda açtýðý ölümcül yaralarý pansuman etti, kimi zaman büyük kârlarla yaralarýný iyileþtirdi, bol sýcak parayla çarklarýný döndürdü, ekonominin büyüme rakamlarýyla güldü, düþen enflasyonla coþtu, yerinden kýpýrdamayan döviz fiyatlarýyla þýmardý.
Sefaletle Terbiye Dönemi Sonuna Geldi Fakat tekelci sýnýf, birþeyi gözden kaçýrýyordu: Baþýný kaldýramadýðý için ortalýkta pek görülmeyen iþçi sýnýfý hareketinin, genel uyuþukluða uyum göstererek, uykuya daldýðýný sanýyordu. Yanýlýyordu. Ýþçi sýnýfý uyuduðu için deðil, ama daha önce hiç görmediði þiddette bir iþsizlikle, hiç bir umuda yer vermeyen karanlýk bir çukur gibi göz kýrpan dile gelmez sefaletin manzaralarýyla kuþatýlmýþ ve kendini savunmaya çekilmiþti. Uyumuyor, diþini sýkýyor, dayanabileceði son noktaya kadar, birþeylerin deðiþmesi umuduyla korkunç bir sabýr biriktiriyordu. Resmi ve gayrý-resmi yalan makinelerinin uydurduðu iþsizlik rakamlarýyla deðil, ama gerçek hayatýn dilinden, adeta her köþeden fýrlayan bir dikenli çalý gibi yayýlan iþsizlik ve sefalet manzaralarý, öncekilere hiç benzemiyordu. Ýþçiler, daha önceki dönemlerde de iþsizlik sopasýyla pek çok kez korkutulmuþtu, ama hiç bu kadar kalýcý, hiç bu kadar yaygýn ve ölümcül bir sefaletin damgasýyla yüklü deðildi. Ýþçi sýnýfý, her kapý eþiðinin altýndan sýzan, sýcak yuvalarý darmadaðýn eden, sokaklarý kapkaç cehennemine çeviren bu kanserli salgýndan kaçýnabilmek için, öfkesini sabýr taþýnda törpülemekten baþka, birþey elinden gelmiyordu. Ama öfke, o kabýna sýðmaz taþkýn, eðer akacak geniþ bir yatak bulamazsa, kendini yiyip bitiren güç deðil miydi? Ýþçiler, varlýklarýnýn son büyük temeli olan, ezilmiþ bir sýnýf olmanýn öfkesinin damarlarýndan akýp gitmesine izin veremezdi. Bu, ezilen her sýnýfýn intiharý olurdu. Ve sabýr, o erdemli ve bilge kaya, fýrtýnalarýn savurup baðrýný dövüp durduðu dalgalara sonsuzca dayanabilir miydi? O dalgalar ki, Hrant Dink’in cenazesinde ya da 1 Mayýs Taksim’de, önünde durulmaz bir sel yaratmýþ, en arkada du-
101. Sayý / 12 - 26 Eylül 2007
5
Yeni Evrede
Sýnýf Hareketi
Mücadele Birliði
raný en öne fýrlatmýþ, karanlýk rekete geçiyorlar. Kimisi, her zaEn gerici sendikalarýn en geri bulutlarla dolu kasvetli havaya manki yavan söylemlerini, “hak konumunda birliði size öðütleyenleri umut yüklü bahar kokusu yayve hukuk” çaðrýlarýný meþaleleridin le me yin, di yor o ses; çün kü bu, mýþtý. Ýþçi sýnýfý, yýllardýr süren nin üzerine iþleyip iþçilere sunuen sert mücadelelerinin biriktiryor. Ama sýnýf bilinçli iþçi, kurtusadece burjuva sendikacýlarýn diði keskin bilinciyle, o kokuyu luþ meþalesi diye eline tutuþturudeðirmenine su taþýr. Onun yerine, en lana bakýp dudak büküyor: “Haký alýp ciðerlerine çekecekti elbet. ileridekiler, burjuva sendikacýlardan Daha düne kadar, iþsizlik ve hukuku biz de pek ala biliyoruz sefaletin korkutucu gölgesinde baðýmsýz, kendi komitelerini kurmalýdýr. ya, siz bize henüz bilmediklerimifelçleþmiþ refleksleriyle, ne SEÞimdi, sabrýn çatlayýp öfkenin akacak zi anlatýn hele!” KA’nýn, ne Seydiþehir’in, ne de Kimisi de, çoktan umudunu ka nal a ra dý ðý bu ta ri hi sý nav a nýn da, TEKEL iþçilerinin güçlü dayayitirmiþ, iþçi sýnýfýnýn büyük henýþma çaðrýlarýna dahi, gereken eðer, diyor o tanýdýk ses, en ilerideki deflerini çoktan topraða gömmüþ cevabý verememiþti; ama umur- iþçiler komitelerde birleþir ve mücadele olduðu için, elleri bomboþ gelisamazlýktan deðil, henüz kendiyor. “Yapýlacak fazla birþey yok. sü re ci ni kont rol le ri al tý na a lýr lar sa, en ni tüketmemiþ bir sabýrdan geSendikacýlar ne koparýrsa ona razý gerideki iþçiler bile, bu örneði len sessizlikten. olun, daha ileri istemlerde ve söyVe yine, daha düne kadar lemlerde ýsrar edip, birliði bozmaizlemekte büyük bir istek ve azim “birþeyler deðiþecek, sýk diþini” yýn” vaazýnda bulunuyorlar. Yýlgöstereceklerdir. Birlik denen o sihirli diyen o bilge sabýr, geriliye gelardýr alýþýk olduðu bu vaazý can deðnek adýna, hedeflerinizi ve riliye son duvara sýrtýný dayamýþ sýkýntýsýndan ölürcesine dinleyen bir sýnýfý, daha ne kadar süre ol- istemlerinizi törpülemeyin; tam tersine, iþçi, bu kez onlara soruyor: “Bu duðu yerde çakabilirdi? Ýþini on yýllarýn biriktirdiði özlemlerinizi son umutsuzluk ve daha mindere çýkkaybetmemek için katlanýlan madan havlu atmak yerine, haredamlasýna kadar hareketin hedefi zorluklar, inanýlmaz aþaðýlanketi daha ileri nasýl taþýrým, sen oolarak biçimlendirmenin tam zamaný. nu söyle.” malar, aþýrý çalýþmanýn ruhu ezen bezginliði, 15-16 HaziranlaVe sonra, her yýl 1 Mayýs arý yaratmýþ bir sýnýfýn görkemli anýlarýný bir deðirmen taþý lanlarýnda duymaya alýþtýklarý o sesi duyuyorlar. En gerici gibi öðütemezdi ki?! Onlar, modern zamanlarýn modern sendikalarýn en geri konumunda birliði size öðütleyenleri proletaryasýdýr; Haraptar Köyünün aða kýrbacýndan baþka dinlemeyin, diyor o ses; çünkü bu, sadece burjuva sendikabirþey görmemiþ marabalarý deðil. cýlarýn deðirmenine su taþýr. Onun yerine, en ileridekiler, burjuva sendikacýlardan baðýmsýz, kendi komitelerini kurSesler Ýçinden Bir Ses malýdýr. Þimdi, sabrýn çatlayýp öfkenin akacak kanal aradýðý Yeni ve tarihi bir onur sýnavýdýr bu, iþçi sýnýfý için. Sebu tarihi sýnav anýnda, eðer, diyor o tanýdýk ses, en ilerideki çimde havalara bolca saçýlan vaadlere, rüþvetlere, meclisin iþçiler komitelerde birleþir ve mücadele sürecini kontrolleri parýltýlý süslerine aldanmadýðýný, üst üste alýnan grev karar- altýna alýrlarsa, en gerideki iþçiler bile, bu örneði izlemekte larýyla ilan eden iþçi sýnýfý, daha þimdiden bu onur sýnavýný büyük bir istek ve azim göstereceklerdir. Birlik denen o sibaþarýyla vermiþtir. Onu hiç bir politik ayak oyunuyla kanhirli deðnek adýna, hedeflerinizi ve istemlerinizi törpülemedýramadýðýný tekelci sermayeye göstermek için, bu kadarý yin; tam tersine, on yýllarýn biriktirdiði özlemlerinizi son bile yeterli. damlasýna kadar hareketin hedefi olarak biçimlendirmenin Ama bu onur, iyi bir baþlangýç gösterisi olsa da, kýsýtlý tam zamaný. hedeflere ulaþmak için bile yeterli deðil. Onur, kendi silahBeklenen o zamanýn geldiðini siz zaten biliyorsunuz, larýyla donanmalýdýr. diye devam ediyor o sesler içindeki tek ses. Yoksa, böylesiDaha þimdiden, burjuva sendikacýlar tekelci sermayeyle ne korkutucu bir iþsizlik ve sefalet bataklýðýna raðmen; burkapandýklarý kapýlar ardýnda, bu büyük onur sýnavýný üç ku- juva sendikacýlýðýn hareketin yaþamsal nefes borularýný týkaruþluk bir anlaþma için satmaya hazýrlar. Ýþçilerin çoktan mýþ olmasýna raðmen; tekelci sermayenin bir yandan seçim öðrenip ezberlediði bir gerçektir bu; hangi birine sorsanýz, tantanasý, diðer yandan savaþ ve darbe tamtamlarýna raðsendika yöneticilerine dair güvensizlik dolu ayný cevabý amen; bütün bu tehlikelerle dolu koþullar içinde, ardý ardýna lýrsýnýz. Ve o, size sorar bu kez: “Ýyi de çýkýþ nerede?” kavga alanlarýna çýkmazdýnýz. Ortalama sol ve reformistler de, bu yeni baþlamýþ onur Üzerinden silkeleyip attýðýnýz, sadece bir ölü topraðý savaþýnýn daha yazýlmamýþ sayfalarýna imza atmak için hadeðil, burjuva düzenin kendisi olacaktýr.
6
101. Sayý / 12 - 26 Eylül 2007
Yeni Evrede
Ýþçi Cinayetleri
Mücadele Birliði
T
er sa nelerde iþ kazalarý sürüyor, iþçiler bu kazalara tepki olarak ey lem lik le ri ni yükseltiyorlar. Ýki hafta içinde tam 5 iþçi iþ kazasý nedeniyle yaþamýný yitirdi. Son olarak DESAN Tersanesi’nde bir iþçinin iþ kazasý sonucu ölmesine karþýlýk Tersane Ýþçileri Birliði Derneði 4 Eylülde bir basýn açýklamasý düzenledi. DESAN Tersanesi’nin önünde saat 08:00’da düzenlenen basýn açýklamasýna Mücadele Birliði Platformu, BDSP, DÝSK Genel-Ýþ Anadolu Yakasý 3 No’lu Bölge Baþkaný Veysel Demir, Genel- Ýþ Sendikasý Anadolu Yakasý 2 No’lu Þube Baþkaný Þahan Ýlsever de destek verdi. Sabahýn erken saatlerinde Tuzla Gemi Tersanesi önünde toplanan iþçiler üzerinde “Sigortasýz Çalýþmaya ve Ýþ Cinayetlerine Karþý Örgütlü Mücadeleye! / TÝB-DER” yazýlý pankart açarak DESAN Tersanesine kadar sloganlarla yürüdüler. DESAN Tersanesine varýldýðýnda çevik kuvvet ablukasýyla karþýlaþan iþçiler, tersane önünde basýn açýklamasý yaptýlar. Basýn metnini okuyan Tersane Ýþçileri Birliði Derneði Baþkaný Zeynel Nihadioðlu, her gün tersanelerden ölüm haberleri aldýklarýný, son iki hafta içerisinde 5 kiþinin yaþamýný kaybettiðini belirterek; “Çalýþma koþullarýnýn vahþi kapitalizm dönemini bile geride býraktýðý tersaneler cehenneminde yaþanan bu iþ cinayetlerinin sorumlusu tersane patronlarýdýr. Yaþanan her cinayeti örtbas etmeye çalýþan tersane patronlarý bu cinayetlerin iþçilerin ihmalkarlýðý sonucunda gerçekleþtiðini söyleye dursun biz tersane iþçileri asýl nedenin bu asalak kapitalist azýnlýðýn gerekli önlemleri masraf olarak görmesinin, tersane iþçisinin hayatýna deðer vermemesinin sonucu olduðunu biliyoruz.” dedi. Nihadioðlu, GÝSBÝR baþkaný Murat Bayrak’ýn daha önce yaptýðý “Tersanelerde iþçi masrafý yükselirse tersaneler bizim için karlý bir alan olmaktan çýkar” þeklindeki açýklamasýna vurgu yaparak þunlarý söyledi: “Onlarýn masraf olarak niteledikleri iþçilerin sigortasý, ücretleri ve hepsinden de önemlisi iþ güvenliði tedbirlerinin alýnmasýdýr. Bu piþkinlikte sýnýr tanýmayan tersane patronu, GÝSBÝR baþkaný, tüm tersane patronlarýnýn ortak niyetini dile getiriyor. Biz bu ölümlerin son olmayacaðýný da biliyoruz. Belki de biz burada basýn açýklamasý yaparken bir kardeþimiz daha içeride cinayete kurban gidecek. Ama biz Tersane Ýþçileri Birliði olarak bu cinayetlerin yakasýný
ya çevik kuvvet geliyor, medyaya yansýmasýn diye zaten tersanelerde kamera, fotoðraf çekmek yasak bunun nedeni bu. Ýnsanlar duymasýn tepki göstermesin diye. Bizim iþin bedeli aðýr ama ödenen ücret az. Burada iþ yok diye bir þey yok. Tersane bölgesinde iþ çok ama hak ettiðin ücreti alamýyorsun. Her yerde taþeronlar var. (...) Bizim burada pek örgütlülük yok. Ýnsanlarý bir araya getirmek için belli bir örgütün olmasý gerekir. Yani biz bu iþi yapacaðýz diyen bir yönetici olamasý gerekir, bir de kendine çalýþmayacak insanlar için çalýþacak yani hepimiz için çalýþacak ki bu insanlar bir araya gelsin. Burada sendika var sadece eylem olursa gelip yarým saat bir saat burada basýn açýklamasý yap sonra git sendikada otur. Bu insanlar tabii gelmez. Bu insanlarý burada deðil dýþarda bir araya getirmek lazým. Ben buraya geldim ama herkes gelemez çalýþýrken. Adam zaten çalýþýyor iþten çýkýp gelse iþten atýlýr. Çalýþma saatlerinin dýþýnda onlarý bir araya getirmek lazým. (...) Tüm bunlarýn çözümü elbette insanlarýn birleþmesinden geçiyor. Eðer birlik olursa her þey çözülür. Pek çok insan da iþini kaybetmemek için iþ korkusundan bir þey yapmýyor. Ama sonuçta herkes biraraya gelebilir.” Sedef Tersanesindaki iþçiyle de sohbet ettikten sonra alandan ayrýldýk. NOT: Tersane iþçileri daha önce de 2 Eylül’de Taksim’de kitlesel bir biçimde eylem yaparak Galatasaray Postanesi önüne kadar sloganlarla yürümüþ ve bir basýn açýklamasýyla iþ cinayetlerini protesto etmiþ, bundan sonra sessiz kalmayacaklarýný belirtmiþlerdi. 2 Eylül’deki basýn açýklamasýnda Tersane Ýþçileri Birliði Baþkaný Zeynel Nihadioðlu, mücadele taleplerini ise þöyle ifade etmiþti: - Ýþçi saðlýðý ve iþ güvenliði tedbirleri alýnsýn, ölümler durdurulsun! - Ücretler ve sigorta ve sigorta primleri ana firma (tersane) tarafýndan ödensin! - Taþeronlaþtýrma kaldýrýlsýn, herkese kadro hakký tanýnsýn! - Yevmiyeci iþçiliðe son! Herkese insanca yaþamaya yeten düzenli ücret! - 7 saatlik iþ günü, 35 saatlik çalýþma haftasý! - Gurbetçi iþçilere saðlýklý barýnma evleri saðlansýn! - Ýþ cinayetlerinin sorumlularý yargýlansýn!
“TERSANE PATRONLARI YAÞANAN HER ÝÞÇÝ CÝNAYETÝNÝ ÖRTBAS ETMEYE ÇALIÞIYOR” býrakmayacaðýz. Ýþ güvenliði tedbirleri alýnana kadar, tersaneler havzasý cehennem olmaktan çýkana kadar tersane patronlarýna karþý mücadele edeceðiz. Tersaneler cehennem iþçiler köle kalmayacak þiarýyla sonuna kadar mücadele edecek ve her geçen gün acýmýzýn ve öfkemizin büyüklüðü ile tepkimiz de eylemliliklerimiz de büyüyecektir” Basýn açýklamasý sýrasýnda sýk sýk; “Katil DESAN-GÝSBÝR Hesap Verecek!”, “Tersane Ýþçisi Köle Deðildir!”, “Artýk Ölmek Ýstemiyoruz!”, “Yaþasýn TÝB-DER, Yaþasýn Birlik” sloganlarý atýldý. Basýn açýklamasýnýn ardýndan Sedef Tersanesi’nde çalýþan bir iþçiyle çalýþma koþullarý ve iþçi cinayetleri konusunda sohbet ettik. Sohbetimizde þunlarý söyledi. “Çalýþma koþullarýmýz kötü tabi çünkü aðýr sanayi. Aðýr sanayi olunca çalýþma koþullarý kötü oluyor daha doðrusu tehlikeli oluyor. (...) Yeni ölen iþçilerin çoðu elektrik çarpmasý sonucu öldü. Bunun nedeni malzemedir. Malzeme çýplak, kopuk veya yamalý olunca oluyor. Kablo aþýnýyor aþýndýkça çýplaklaþýyor elektrik çarpmasý bundan. Kablolarý da eksik veriyorlar biz tamamlýyoruz. (...) Ýþ kazalarýný herkes duymuyor. Bunun önlemini alýyorlar. Bir yerde bir iþ kazasý olsun hemen ora-
101. Sayý / 12-26 Eylül 2007
7
Yeni Evrede
Okurlardan
Mücadele Birliði
TUZLA HAREKETLÝ
B
en 22 yaþýnda bir deri iþçisiyim. Tuzla’da çalýþýyorum. Sizinle, son dönemde yaþanan geliþmeleri paylaþmak istiyorum. Patronlarla jandarma karakolunun ortak hareket ederek iþçileri sindirme politikalarýyla ilgili anlatacaklarým. Þu anda deri sanayinde bazý fabrikalar direniþte. Nedeni, önceden kazandýðýmýz haklarýmýzý geri almaya çalýþmalarý. Deri fabrikasýnda direnen iþçilerle sendika temsilcileri, herhangi bir sorgulama olmaksýzýn tacizde bulunulup, dövülerek gözaltýna alýndýlar. Dövenlerse, patronun emriyle jandarma... Resmen iþbirliði. 4 iþçi gözaltýna alýnýnca, deri sanayindeki iþçiler bir araya gelerek basýn açýklamasý yaptýlar. Tuzla Deri Ýþ Sanayi içinde yapýldý basýn açýklamasý. 4 iþçinin býrakýlmasýnýn üstünde durdular. Patronlarýn baskýlarýna karþý iþçilerin daha fazla dayanýþma içinde olmasý gerektiði söylendi. Artýk gelinen süreç de göz önünde bulundurularak hep birlikte mücadeleyi yükseltip
iþçilerden alýnan haklarýn geri verilmesini ve gözaltýna alýnan iþçilerin ve sendika temsilcilerinin býrakýlmasýný istediler. 2 bin kiþiden fazla iþçinin katýldýðý açýklama, sabah saat 09.00’da iþe gitmeyerek yapýldý. 09.30’a kadar sürdü. Yürüyüþler, daha çok her fabrikadan meydana doðru oldu. Sanayinin giriþinden sloganlarla meydana gelen iþçilerse daha kalabalýktý. Eskiye göre katýlým daha yüksek ve iþçiler arasý dayanýþma, kararlýlýk daha iyiydi. Ki bu yürüyüþler bile daha çok kendiliðinden geliþti. Sabah, yürüyüþü gören iþçiler hep katýldýlar, destek verdiler. Gözaltýnýn da etkisi oldu. Tuzla Deri Sanayii’nden Bir Ýþçi
Mücadele Birliði Okurlarýna smin Hüseyin, iþçilik hayatýma yani kargo ve nakliye üzeri iþçiliðime, 2000-2006 yýllarý süresinde Nak Kargo þirketinde baþladým. Bu süre zarfýnda iþçiliðimizin, verilen emeðin, akýtýlan terimizin, haklarýmýzýn, sosyal haklarýmýzýn elimizden alýndýðýný ve bu haklarýmýzýn savunmasý yapýldýðýnda iþverenin bizlere karþý aldýðý tutum ve davranýþlarýn yüksek derecede deðiþime uðradýðýný, yaþadýðýmýz iþ kazalarýnda, istenmeden olan mal zararlarýnda iþverenin sosyal hakkýmýz olan SSK’mýzýn bile bu 6 sene zarfýnda 1 sene gözükmesi, hasarlarda iþverenin verdiði maaþýn bir çoðunu bu hasarlarda kesintiye uðrattýðýný ve daha da ileri giderek, bizleri sýkýntýlý bir sürece soktuðunu vurgulamak istedim. Nak kargo sürecinde en doðal hakkýmýz olan sendika üyeliðimizin yapýlmasýndan sonra iþverenin bizi iþten atmasýný ve geride kalan iþ hayatýmýzýn haklarýný istemeye gelindiðinde SSK günümüzü çok ama çok eksik gösterdiðinden dolayý çok düþük bir tazminatla iþten atýlmýþtýk. Bu süreçten sonra Pýnarbaþýnda Akdeniz Selçuk kargo þirketinde iþe baþladým. Ama burada anladým ki örgütsüz sendikasýz çalýþtýðýmýz iþyerlerinde
Ý
8
haklarýmýzýn elimizden alýndýðýný, kölece þartlarda çalýþtýrýldýðýmýzý biraz da olsa anlamýþ durumdayým. Þu an bu þirkette sendikal hakkýmýzý aradýðýmýzdan dolayý benimle birlikte 9 arkadaþýmýzla birlikte iþten atýldýk. Üye olduðumuz sendikaya üye diðer iþçi arkadaþlarýn ne koþullarda olursa olsun bizi sahiplenmesi bizle ilgilenmesi ve bir iþçinin ne kadar kýymetli olduðunu hissettik. Bu süreçler yaþanýrken iþverenin devlet güçleriyle birlikte haklarýmýza makas atýlýp, bizleri durdurmasý inanýlacak gibi deðil. Þu an 10 kiþinin yaptýðý iþi, getirdiði, sokaktan topladýðý ve yaþamýný tetikçilik üzerinden yürüten 50 kiþilik bir çete ve polis güçleriyle birlikte iþini yürüttüðünü tüm kamuoyunun duyarlýlýðýna býrakýyorum. Sendika hakkýmýz ve bu haklarýn engellenemeyeceðini, direniþimizi mutlaka kazanacaðýmýzý içtenlikle belirtiyorum. Tüm iþçi arkadaþlara ve bu süreçte bizi yalnýz býrakmayan TÜMTÝS Sendikasýna üye arkadaþlara ve Mücadele Birliði Okurlarýna teþekkür eder çalýþmalarýnda baþarýlar dilerim. Þu an Ýzmir 5. Sanayi Bölgesinde Grevlerini Sürdüren Akdeniz Selçuk Taþýmacýlýk þirketi iþçilerinden Hüseyin
101. Sayý / 12-26 Eylül 2007
Yeni Evrede
1 Eylül
Mücadele Birliði
1 EYLÜL MÝTÝNGÝ VE BAZI SONUÇLAR
G
eçen sene Þiþli Abide-i Hürriyet Meydaný’nda yapýlan 1 Eylül Mitingi’ne polis saldýrmýþ ve çok sayýda kiþiyi gözaltýna almýþtý. Valiliðin izin verdiði bir mitingi polisin fiili olarak engellemesi, Ýstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ýn “ali kýran baþ kesen” edalarýyla saða sola sataþmasý, geçen seneki mitingin anýlarda kalan görüntüsüydü. Bu sene, mitingin nerede yapýlacaðýnýn yaygýn bir þekilde duyurusunun yapýlmamasý, akýllarda soru iþaretleri býrakmýþtý. Yoksa sosyal reformistler ve oportünistler kitlelerin yoðun katýlýmýndan ve bu katýlýmýn devrimci bir kitle hareketi doðurmasýndan mý çekiniyorlardý? Öyle ya, geçen seneki 1 Eylül Mitinginin, devrimci bir kitle hareketine dönüþmesine ramak kalmýþtý; ve eðer o kitle oradan bir çatýþmaya girseydi bu, Þiþli ile sýnýrlý kalmaz, Ýstanbul’un her yeri savaþ alanýna dönerdi. Devlet, geçen seneden dersler çýkarmýþ olacak ki, bu sene daha miting alanýna 200 metre kala yolun iki yanýna yýðdýðý polis gücüyle gözdaðý vermeye çalýþýyordu. Kalkanlý, gaz maskeli polisler, saldýrýya hazýr bekliyorlardý. 1 Eylül Dünya Barýþ Günü’nün “Savaþ Günü”ne dönmesi iþten bile deðildi. Alana giriþte polisin provokasyon yaratmak için gösterdiði ýsrarlý çaba boþa çýkarýldý; ancak alana girildiðinde kitle sayýsýnda bir düþme yaþandý. Deyim yerindeyse, en kararlý, en militan ve savaþkan kesim alanda kaldý. Mücadele Birliði olarak biz, üzerinde “Dünyada Barýþ, Kapitalizme Savaþ” yazan pankartýmýz ve Deniz baskýlý bayraklarýmýzla yürüyüþ kortejinde yerimizi aldýk. Ve “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”, “Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði”, “Jibo Azadi Aþiti Þer Þer Þer”, “Barýþ Ýçin Devrim Devrim Ýçin Savaþ”, “Disa Disa Serhýldan Biji Azadiya Kürdistan” sloganlarýmýzý atmaya baþladýk. Bir yandan da güzergah üzerindeki direk ve duvarlarý “Savaþta Ýrade Devrimde Israr, 18. Yýlýnda Leninist Saflara” yazan pullamalarýmýzla donattýk. Özellikle Kürtçe attýðýmýz sloganlara yurtseverlerin ilgisi yoðundu. Zaman zaman kortejimizin yanýndan geçenler sloganlarýmýza eþlik ettiler. Sloganlarýmýzý polislerin iki taraflý tuttuðu yol boyunca daha gür attýk ve arama noktasýna geldik. Arama noktasýnda, dergimizin son sayýsýna ve Leninist Parti’nin 18.mücadele yýlý için çýkardýðýmýz broþürlere el koymaya kalktýlar; ama ýsrarlý çabamýz sonucu bunlarý aldýk ve miting alanýnda da daðýttýk; pankartýmýzý herkesin göreceði þekilde yükseðe kaldýrdýk. Bu arada Leninist Partiyi simgeleyen orak-çekiç-yýldýzlý bir pankart, alanda herkesin görebileceði bir aðaç üzerine asýldý. Kürt gençleri ise, Kongra-Gel bayraklarý açtýlar, sloganlarla alanda dolaþtýrdýlar. Polis helikopterleri kitleyi terörize etmek için a-
ÝZMÝR’DE 1 EYLÜL MÝTÝNGÝ 1 Eylül “Dünya Barýþ Günü”nde direniþte bulunan Akdeniz Selçuk Ambar iþçileri de bir basýn açýklamasý düzenledi. Ýþçilerin basýn açýklamasýný yapacaðý saatle, 1 Eylül ile ilgili bazý çevrelerin düzenlediði basýn açýklamasý ayný saate denk geldi. Bizler, iþçilerin basýn açýklamasýna destek vermek için yanlarýndaydýk. Ýskele’de Konak Pier’in önünden, Konak Avukatlar Büro-
lan üzerinde dolanmaya baþladý. Alanýn çevresindekiler gaz maskelerini takmaya, saldýrý hazýrlýðý yapmaya baþladýlar. Sivil polisler platformun üzerine çýkarak miting tertip komitesini tehdit etmeye baþladýlar. Buna raðmen halkýn coþkusu görülmeye deðerdi. Devletin her yönelimine sloganlarla karþýlýk verdiler. Miting tertip komitesinin uzlaþmacý, geri tavýrlarýný yuhaladýlar. Miting tertip komitesi ne kadar alttan aldýysa, polisin tavrý o kadar saldýrganlaþtý. Birkaç kez ses düzeninin kablosunu çektiler ve fiili olarak mitingi engellediler. Bu sýrada “meclise ufuk” getirme iddiasýnda bulunan Ufuk Uras konuþmasýný yaptý ve sanki sahne arkasýnda yaþananlardan habersizmiþ gibi alelacele konuþmasýný bitirip kayýplara karýþtý. Bizleri “ufuksuz” býraktý! Polisin fiili engelleme tavrý saldýrganlaþarak devam etti. Kürt gençleri, buna karþýlýk miting alanýnýn ortasýndaki bir direðe Kongra-Gel bayraðý astýlar. Miting Tertip Komitesi ne yapacaðýný þaþýrdý ve uyarýlarýný sýklaþtýrdý. Halk, miting tertip komitesini yuhalarken, bayraðý asanlarý alkýþlýyordu. Sonunda bayrak indirildi ama Kürt halkýnýn coþkusu azalmadý. Devlet, mitingi yaptýrmamaya kararlýydý. Miting Tertip Komitesi en son milletvekili Sabahat Tuncel’i çýkardý platforma. Sabahat Tuncel, “Dünya Barýþ Günü’nün kendilerine kutlandýrýlmadýðýný, bu yaklaþýmýn çözüm deðil çözümsüzlük getireceðini” söyledi ve platformdan ayrýldý. Onun ayrýlmasýndan sonra Miting Tertip Komitesi, mitingi bitirdiðini söyledi ve kitleden sessizce daðýlmasýný istedi. Sayýsý azalan kitle, yavaþ yavaþ daðýlmaya baþladý. Biz de, Mücadele Birliði olarak pankartýmýzý topladýk ve alandan ayrýldýk. Bu sýrada polis, Tertip Komitesini ve kitlenin içinden bazý insanlarý gözaltýna aldý. Polisin bu tutumu dahi, “provokasyon olur” gerekçesiyle sineye çekildi. Bir kez daha Kürt halký, içine sinmeyerek alandan sessizce ayrýldý. Polisin saldýrgan tutumu karþýsýnda hep alttan alan bir tutum sergileyen Miting Tertip Komitesi, bundan sonraki eylemler için de polise cesaret vermiþ oldu. 1 Eylül Dünya Barýþ Günü, büyük olaylara gebeydi ancak, sessiz sedasýz sona erdi. Kürt halkýnýn içindeki öfkeyi büyüterek...
su’na kadar sloganlarla kýsa bir yürüyüþ yapýldý. 1 Eylül ile ilgili basýn açýklamasýný düzenleyen çevreler metinlerini okuduktan sonra müzik ve halaylara geçince Akdeniz Selçuk iþçileri hazýrladýklarý basýn açýklamasýný okuyamadýlar. Miting saat 17.00’den 18:30’a kadar sürdü. Miting bitiminde iþçi arkadaþlarla sloganlarýmýzý attýktan sonra, bazý iþçi arkadaþlarla Ayýþýðý Ekin Sanat Derneði’ne döndük.
101. Sayý / 12-26 Eylül 2007
Ýzmir’den Bir Mücadele Birliði Okuru
9
Yeni Evrede
Eylem / Ziyaret
Mücadele Birliði
KÜRT HALKI YALNIZ DEÐÝLDÝR Son dönemde Türkiye ve Ýran’ýn Kürt halkýna karþý giriþtiði baský ve katliamlara karþý Gazi mahallesinde Mücadele Birliði Platformu tarafýndan bir basýn açýklamasý yapýldý. Saat 19:30’da Gazi Dötryol Duraðýnda “Kürt Halký Yalnýz Deðildir / Mücadele Birliði PLT” pankartý açýlarak atýlan sloganlarýn ardýndan basýn açýklamasýna baþlandý. Basýn açýklamasý boyunca “Kürt Halký Yalnýz Deðildir, Yaþasýn Kürt Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði, Kürt Halký Devrimle Özgürleþecek, Kürt Halkýna Kalkan Elleri Kýrdýk Kýracaðýz, Kürdistan Faþizme Mezar Olacak, Dýsa Dýsa Serhýldan Biji Azadiya Kürdistan” þeklinde sloganlar atýldý. Basýn açýklamasýnda; “Kürt halký tarihinin en kapsamlý saldýrýlarýndan biriyle karþý karþýya. Yüzyýllardýr katliamlardan geçirilen yoksul Kürt halký, bir kez daha ilhakçý devletlerin baskýsýna uðruyor. Bir yandan Ýran devleti, bir yandan Türk devleti, Kürt halkýna karþý saldýrýlarýný yoðunlaþtýrýyorlar. Halepçe’yi aratmayacak þekilde napalm kullanýyor, köyleri bombalýyor, halký göçe zorluyorlar. Kürt halkýnýn etrafýný duvarlarla çevirip özgürlük istemini kanla boðmayý planlýyorlar. Kürt halkýnýn özgürlük savaþýnýn Kürdistan’ýn dört parçasýnda geliþme kaydetmesi, ilhakçý devletleri korkutuyor. Ve özgürlüðü için ayaða kalkan halký, kanla, terörle, katliamla sindirmeye çalýþýyorlar. Kerkük’ün statüsünü belirleyecek referandumun ertelenmesi, Kürt halkýna gözdaðý vermek amacýyla Þengal’de yapýlan katliamda 700 Ezîdi Kürdü katledildi. Bölgede açlýk, susuzluk, yoksulluk kol geziyor. Bir halk özgürlük istemesinin bedelini kan ve gözyaþý ile ödüyor. Ýran ve Türkiye’nin baþýný çektiði saldýrýlara Irak hükümeti de destek veriyor. KDP ve YNK iþbirlikçileri ise Kürt halkýna karþý yapýlan saldýrýlarý “dostlar alýþveriþte görsün” babýnda kýnamalarla geçiþtiriyorlar. Ulusal Kurtuluþ Hareketine karþý yapýlan/ yapýlacak saldýrýlardan medet umanlar Kürt halkýnýn katledilmesinden birinci derecede sorumludurlar.
Kürt halký, gerici burjuva diktatörlüklerine, iþbirlikçi burjuvalara karþý savaþmadan özgürlük yüzü göremeyecektir. Emperyalizmin Ortadoðu halklarýna özgürlük getirdiði/ getireceði ise koca bir yalandýr. Emperyalizm hiçbir zaman halklara özgürlük getirmemiþ, hep kan, gözyaþý ve yýkým getirmiþtir. Emperyalizme karþý olunmadan özgür olunamaz. Bütün baský ve katliamlara raðmen bir gün Kürt ulusu, kendi kaderini özgürce tayin edecektir. Bunun için halklarýn mücadele birliði mutlaka saðlanmalýdýr. Halklarýn mücadele birliði olmadan ne halklarýn kardeþliðinden bahsedebilir ne de gerçek anlamda özgürlükten. Özgürlüðü için ayaða kalkmýþ Kürt halký desteklenmeden Türk iþçileri ve emekçileri, Türk halký özgür olamaz. Ýlhakçý devletlere karþý verilecek mücadele ortak bir mücadeledir. Ve bu mücadele mutlaka iktidarý hedeflemelidir. Bugün varolan siyasi iktidarlar yýkýlýp, devrimci bir iktidar kurulmadan uluslarýn kendi kaderini özgürce tayin etmesinden bahsetmek mümkün deðildir. Biz bugün buradan bir kez daha Kürt Ulusuna Kendi Kaderini Tayin Hakký þiarýný yükseltiyoruz. Bir kez daha haykýrýyoruz; KÜRT HALKI YALNIZ DEÐÝLDÝR!, YAÞASIN KÜRT-TÜRK HALKLARININ MÜCADELE BÝRLÝÐÝ!” denildi. Ardýndan yapýlan ajitasyonlarla basýn açýklamasý bitirildi.
ANTEP MÜCADELE BÝRLÝÐÝ PLATFORMU’NDAN BAÞSAÐLIÐI ZÝYARETÝ Kürt halkýna ve ulusal harekete yönelik inkar ve imha saldýrýlarý hýz kesmeden devam ediyor. Bütün savaþ kurallarýný geçmiþinden beri yok sayan faþist devlet, gerçek yüzünü Þýrnak Uludere’de gerçekleþtirdiði katliam ile bir kez daha gösterdi. Kimyasal silahlar kullanarak 11 gerillayý 24 Aðustos tarihinde katletti. Ölümsüzleþen 11 gerilladan biri olan 1981 Urfa-Suruç doðumlu Rahime Tuncer (Avesta Amed) için ailesinin oturduðu Antep’in Vatan Mahallesi’nde taziye evi açýldý. Taziye evi binlerce ziyaretçinin akýnýna uðradý. Bizler de Antep Mücadele Birliði Platformu olarak taziye ziyaretinde bulunduk. Ziyaretimiz esnasýnda öldürerek, yok
10
edeceklerini sindireceklerini sandýklarý bir halkýn nasýl da þehitlerini sahiplendiklerini nasýl da birbirlerine sýký sýkýya kenetlendiklerini ve nasýl da katliamcý devlete karþý öfkeyle kuþandýklarýný gördük. Kürdistan bayraklarýnýn ve ölümsüzleþen gerillalarýn resimlerinin de bulunduðu taziye evinde bizler de oraya gelen kiþilerle gerçekleþtirdiðimiz sohbetlerimizde Kürt ve Türk emekçilerinin bu ödenen bedelleri unutmayacaklarýný, bunun mutlaka hesabýný soracaðýný, bu devleti çok iyi tanýmamýz gerektiðini “demokratikleþiyoruz” laflarýnýn safsatadan baþka bir þey olmadýðýný ve katliamlarýna da hýzla devam edeceðini ve halklarýn birlikte mücadelesini saðlamadan 101. Sayý / 12-26 Eylül 2007
da asla zafer yüzü göremeyeceðimizi belirttik. Bir süre sonra Avesta’nýn babasý ve abisiyle yaptýðýmýz sohbetlerden sonra taziye evinden ayrýldýk. Katliamlarýnda sýnýr tanýmayan faþist devlet bu katliamla bir kez daha Kürt sorununa nasýl yaklaþacaðýný göstermiþtir. Son seçimlerde yeniden seçilen AKP hükümeti, Kürt ve Türk emekçi sýnýflarýna karþý bir savaþ hükümetidir. Emekçi sýnýflar ve de Kürt halký asla AKP’nin yalan ve demagojisine kanmamalý. Tekelci sermayenin topyekün savaþ konseptine karþý ezilenler olarak bilinçlerimizi uyanýk tutmalýyýz. Topyekün savaþa karþý ayaklanmalarla, serhýldanlarla cevap vermek zorundayýz. Sorunlarýmýzýn kökten çözümü için yani devrim ve iktidar için mücadele etmekten baþka bir yolumuz yok. Antep Mücadele Birliði Platformu
Yeni Evrede
1 Eylül
Mücadele Birliði
PROLETARYANIN DEVRÝMCÝ SINIF PARTÝSÝ 18. YILINDA Büyük bir düþ bizimkisi, bütün bir insanlýðý kapsayan ve yaþama umudu hiç tükenmeyen, hayatýn engebeli yollarýndan yürümekten çekinmeyen bir düþ. Düþ kurmak güzel þey ama onu gerçekleþtirmek daha da güzel. Ýþte bu düþü, çocuklarýn, kimsesizlerin, nasýrlý ellerin düþü gerçekleþsin diye býraktýk 18 yýlý geride. Ýþte þimdi devrimin mahallesindeyiz ve devrimin partisi, 18. mücadele yýlýna girmenin ve savaþ bayraðýný onurluca taþýmanýn sevincini, devrimin kalbinin attýðý bu mahallede, iþçi ve emekçilerle kutluyor. Tüm dünya halklarýna ve dünya proletaryasýna kutlu olsun. Büyük yürüyüþün bir yeni yýlý daha, sokaklarda iþçi ve emekçilerin, gözleri umutla parlayan gençlerin içinde “Kapitalizme Savaþ Dünyaya Barýþ” adý altýnda gerçekleþtirilen bir etkinlikle kutlanýyor. Etkinliðin tam da, 2. paylaþým savaþýnýn insanlýðý ayaklar altýna alan kara günleri sonunda ilan edilen “1 Eylül Dünya Barýþ Günü”ne denk gelmesi ise büyük bir isabet oluyor elbette. Neden? Çünkü dünyada gerçek kalýcý barýþý ancak sosyalizm saðlayabilir. Türkiye ve K.Kürdistan devriminin öncü partisi, 18. mücadele yýlýnda devrim mücadelesini bir adým daha ilerletiyor. Güzel ve hummalý bir çalýþmanýn sonunda iþte etkinliðimiz baþlamak üzere. Yoldaþlar, gelen insanlar ve çocuklar coþku içinde. Artýk son hazýrlýklar yapýlýyor. Ve genç sunucu yoldaþ, etkinliðin baþlayacaðýný, mikrofondan bildiriyor. Gelenler coþkulu bir alkýþla karþýlýk veriyor. Sunucu yoldaþ herkesi devrim mücadelemizde ölümsüzleþenler için saygý duruþuna davet ederken, ellerinde Deniz bayraklarý olan yoldaþlar, askeri bir düzen içinde gelip sahnenin iki tarafýný tuttular. Bir sancak gibi tuttuklarý Denizin bayraðý, herkese, Denizin mücadelesinin bitmediðini ve “Yolumuz Denizlerin Yoludur” diyenlerin kim olduklarýný gösteriyordu. Saygý duruþunun ardýndan bir yoldaþ konuþma yapmak için sahneye davet edildi. Yoldaþ konuþmasýna, “Bugün 1 Eylül. Bugün Dünya Barýþ Günü. Dünyaya barýþ gerçekten gelecek mi? Bir gün insanlar gerçekten barýþ içerisinde mutlu bir þekilde yaþayabilecekler mi?” sorusunu sorarak baþladý ve “elbette” dedi. “ama kapitalist bir dünyada deðil; ama iþçilerin, emekçilerin sömürüldüðü bir dünyada deðil; sýnýfsýz, sömürüsüz bir dünyada, insanlarýn insanlarýn ezmediði, insanlarýn gündüzleri aç gezmediði, geceleri aç yatmadýðý bir toplumsal sistemde, komünist toplumda dünyaya barýþ da gelecek, özgürlük de gelecek, mutluluk da gelecek. Bugün 1 Eylül, sadece Dünya Barýþ Günü deðil, bugün ayný zamanda proletaryanýn devrimci sýnýf partisinin , Leninist partinin 18. mücadele yýlý, tüm dünya halklarýna Türkiye ve Kürdistan halklarýna, Türk ve Kürt halklarýna kutlu olsun... Biz, Denizlerin yoldaþlarý olduðumuzu, Denizlerin partisi olduðumuzu tüm dünyaya göstereceðiz... Hepiniz birer Denizsiniz, ve bilin ki bu topraklarda daha çok Deniz var... Bu topraklar devrime gebe, bu topraklarda her an bir kývýlcým bu bozkýrý tutuþturabilir. Devrimi baþlatabilir... Þan olsun proletaryanýn devrimci sýnýf partisine, þan olsun Leninist Partiye... Ýþçiler, emekçiler,kurtuluþunuz devrimde, kurtuluþunuz sosyalizmde. Yaþasýn Leninist Parti, Deniz, Yusuf, Ýnan, Savaþa Devam” diyerek konuþmasýný bitirdi. Ardýndan Emeðe Ezgi müzik gurubu sahne aldý ve insanlara güzel ve coþkulu bir dinleti verdi. Emeðin ezgisini yapanlar emeðin kurtuluþ mücadelesini buradan yükseltiyorlar. Yaklaþýk 1 saat sahnede kalan Emeðe Ezgiden sonra, sahneye þair dostumuz, yoldaþýmýz Ruhan Mavruk çýktý. O hiç tükenmeyen coþkusu ile bizimle nasýl tanýþtýðýný ve neden hala aramýzda buMerhaba dostlar, yoldaþlar 1 Eylül bütün dünyada “Barýþ Günü” olarak kutlanýr. Emperyalist-kapitalist sistem varolduðu sürece açlýk, yoksulluk ve savaþlar hep olacaktýr. Bu nedenle “Barýþ Ýçin Devrim, Devrim Ýçin Savaþ”mak gerekiyor... 1Eylül, ayný zamanda Türkiye ve Kürdistan proletaryasýnýn devrimci sýnýf partisinin kuruluþ tarihidir. Leninist Parti politikalarýnýn doðruluðu, tarih tarafýndan kanýtlanmýþtýr. 2007 1 Mayýsý’nýn kitlesel ve devrimci eylemi, Leninistlerin “Taksim’de Israr Devrim’de Isrardýr” deyip, bu deyime uygun olarak, tek baþýna Taksim’e çýkmalarý ve sonuç olarak bütün iþçilerin Taksim’e çýkmalarý politik bir zaferdir. Biz Devrimci Ýþçi Komiteleri’nde örgütlü iþçiler olarak biliyoruz ki, Partisiz devrim mücadelesi baþarýya ulaþmaz. Devrimi yapacak olan biz iþ-
lunduðunu anlattý. Leninist Partinin 18. yýlýný da selamlayarak güzel bir þiirini okuduktan sonra alkýþlar eþliðinde sahneden ayrýldý. Etkinliðin çalýþmalarý sýrasýnda “Ben de saz çalýp türkü söyleyebilir miyim” diyen genç bir arkadaþýmýza yer verdik. Bir parçayla o da, etkinliðimize katkýda bulundu. Genç arkadaþýmýzýn ardýndan sahneye Grup Sýlam çýktý. Hareketli parçalarýyla kitleyi coþturan Grup Sýlam, etkinliðe ritim kattý. Bu arada kitle içinde belli aralýkla “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara”, “18. Mücadele Yýlýnda Leninist Saflara”, “Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak” sloganlarý atýlýyordu. Bu sýrada sahneye gelen sunucu yoldaþýmýz, etkinliðin yapýldýðý parkýn Okul Parký olarak anýldýðýný, bu andan itibaren bu parkýn, Ölüm Orucu eyleminde ölümsüzleþen Aysun Bozdoðan’ýn adýný alacaðýný duyurdu. Bu duyuru, coþkulu alkýþ ve sloganlarla karþýlandý. Son olarak sahneye ise Cengiz Saðlam çýktý. Saðlam’ýn türkülerinden sonra kitle içinden atýlan “Yaþasýn Partimiz TKEP/Leninist” sloganlarýyla son bulan etkinlik, insanlar üzerinde büyük etki býraktý. Üzerimizde 18 yýlýn tecrübesi ve gururu var. Burjuvaziyle diþe diþ bir savaþta geçen 18 yýl. Bu büyük yürüyüþ sürecek. Ölümsüzleþen yoldaþlarýmýza ve tutsak yoldaþlarýmýza sözümüz var: onlarýn bayraðýný hep yukarda tutup, devrim mücadelesinin yýlmaz savaþçýlarý olup, devrimin öncüsü olacaðýz. Bu topraklarda bu parti, devrimi gerçekleþtirecek. çi ve emekçilerdir. Ancak, bize devrimi nasýl ve hangi araçlarla yapacaðýmýz, Partinin yol göstericiliðinde olacaktýr. Bütün iþçileri ve emekçi halklarýmýzý 18. yýlýnda Leninist Parti saflarýnda örgütlenmeye, mücadeleye çaðýrýyoruz. Ve diyoruz ki, ÞAN OLSUN PROLETARYANIN DEVRÝMCÝ SINIF PARTÝSÝNE! ZAFER SAVAÞAN ÝÞÇÝLERLE GELECEK! YA DEVRÝM YA ÖLÜM! DÝK Devrimci Ýþçi Komiteleri Not: 1 Eylül günü, Gazi Mahallesi’nde düzenlenen etkinlikte DÝK tarafýndan okunan metindir
101. Sayý / 12-26 Eylül 2007
11
Yeni Evrede
Gündem
Mücadele Birliði
ANAYASA BURJUVAZÝYÝ K DEMOKRASÝ DEVRÝMÝ Tekelci sermaye sýnýfý elindeki televizyon kanallarý, gazeteler gibi dev propaganda araç ve olanaklarýyla, genel seçimler ve Cumhurbaþkaný seçiminden sonra toplumun dikkatlerini “yeni anayasa hazýrlýklarý”na çevirmeye çalýþýyor. Böylece, emekçi sýnýflarýn dikkatini, kendileri için asýl önemli olan þeyden, devrimden, devrimci kitle eyleminden baþka yönlere çekmeye uðraþýyor. “Demokrasi mi istiyorsunuz, bakýn biz onu getirmeye çalýþýyoruz. Eski anayasa baskýcý mý diyorsunuz, haklýsýnýz, iþte biz de onu toptan deðiþtirip özlemini çektiðiniz ‘sivil anayasa’yla sistemi demokratikleþtiriyoruz; demokrasi hepimizin hedefi öyleyse gelin birlikte çalýþarak bu hedefe ulaþalým” demeye getiriyor. Kitlelerin devrimci eyleminin sonucu olmamasý koþuluyla “bu ülkeye komünizm lazýmsa onu da getirmeye hazýr”dýr. Yeter ki, emekçi sýnýflar oturduklarý yerde otursunlar ya da daha iyisi onunla birlikte hareket etsinler. Tekelci sermaye sýnýfý bu yöntemle sadece emekçi sýnýflarý deðil ama örgütlü güçleri de peþine takmaya çalýþýyor. Burjuvazinin politik temsilcileri ve kurumlarýnýn sahneye koyduðu bu oyunun pek de beyhude bir çaba olduðunu düþünmemek gerekiyor. DTP dahil, ortalama sol kesimlerin hemen hepsinin önlerine atýlan bu yeme balýklama atladýklarýna tanýk oluyoruz. Kimisi “anayasa taslaðý” hazýrlýyor, kimisi AKP’nin hazýrladýðý taslaðý þurasýndan burasýndan eleþtirerek “daha iyi bir anayasa için” ter döküyor, kimisi “bilim kurullarý” oluþturarak hazýr taslaðý “iyileþtirecek” öneriler hazýrlamak için kendini paralýyor, temennilerde bulunuyor, burjuvaziye çýkarlarýnýn nerede olduðuna dair akýl veriyor. Kýsacasý, herkes bu oyunda rol almak, oyuna katký yapmak, “demokrasi çorbasýnda benim de tuzum var” diyebilmek için harekete geçiyor. Emekçi sýnýflar ve Kürt halký ise, þimdilik olan biteni anlamaya; sahnedeki oyunun kendi çýkarlarýyla iliþkisini kavramaya çalýþýyorlar. Fakat hem burjuvazinin hem de bu konuda “demokratikleþme” adýna ona yar-
12
dýmcý olmaya çalýþanlarýn talihsizliði bu oyunun sahnelendiði sürecin içeriðinde yatýyor. Sürecin devrimci karakteri sýnýf iþbirliðine izin vermek bir yana bütün sýnýflarý kendi öz, yaþamsal çýkarlarý için kýyasýya bir savaþ yürütmek zorunda býrakýyor. “Anayasa tiyatrosu”nun sahneye konduðu sýrada devrimin geliþimi ve iç savaþ düzenin, burjuva kurumlarýn sýnýf karakterini gizleyen bütün örtüleri yýrtýyor; anayasanýn gerçek iþlevini, varlýk nedenini herkesin görebileceði netlikle ortaya koyuyor. Üstelik devrim bunu bizzat burjuvaziye, burjuvazinin askeri ve politik temsilcilerine yaptýrýyor.
ANAYASA DEDÝKLERÝ... Burjuvazi bir yandan “demokratikleþme” adýna yeni bir anayasa hazýrlýyor, diðer yandan düzeni korumak için anayasayý nasýl çiðneyeceðinin örneklerini veriyor. Son günlerde DTP’li milletvekilleri üzerinde oynanan oyunlar, kurulan tezgahlar anayasanýn iþlevi konusunda, DTP’liler dahil belki ortalama sol için yeterince ikna edici deðil ama kitleler için fazlasýyla ikna edicidir. Nasýl olmasýn! “Vekil dokunulmazlýðý” var diye katillere, soygunculara, hýrsýzlara, dolandýrýcýlara yýllarca “dokunamayan” Meclis, DTP’li milletvekilleri hakkýnda alýnan yargýlama kararýna en ufak bir itirazda bulunmadý. “Bir musibet bin nasihatten evladýr” derler; biz buna bin kitaptan daha eðiticidir diyelim. Demek ki, anayasanýn da sýnýrlarý, anayasa kitapçýðýnda yazýlan maddelerde deðil, burjuva düzenin varlýk koþullarýnda aranmalýymýþ. Emekçi sýnýflar ve Kürt halký bu önemli dersi þimdi sýnýf savaþýnýn ateþinde ezberliyorlar. Devrimin toplumsal ordusu þimdi þunu öðreniyor: Kapitalist toplumda anayasa ezilenleri deðil, ezenleri; maðdur edilenleri deðil, maðdur edenleri; emekçi sýnýflarý ve Kürt halkýný deðil, burjuvaziyi, burjuva düzeni, tekelci kapitalist sistemi koruyan bir kaledir. Düzene yönelik her saldýrý, önce anayasa denen kalenin bedenlerine çarpmak zorunda. Düzenin varlýðý sözkonusu olduðunda ise, anayasa kitapçýðýnda ne yazýldýðý hiç önemli deðil; çünkü 101. Sayý / 12 - 26 Eylül 2007
anayasanýn maddelerini yorumlamak onu yazanlarýn deðil uygulayanlarýn, düzeni koruyanlarýn iþidir. Öyleyse, dün “dokunulmazlýklarý var” diye Meclisteki hýrsýz, katil, soyguncu ne varsa onlara dokunmayan yargýçlarýn bugün DTP’li vekilleri yargýlama kararý almalarýnda þaþacak bir yan yoktur. Düzeni asker ve polisle birlikte koruyan, anayasayý uygulayan onlardý; demek ki, anayasayý yorumlamak da onlarýn iþiydi. Burjuva toplumun bu tunç yasasýný bilmemek bir devrimci için ne acý bir durum! Tekelci sermaye sýnýfýnýn Kürt halkýna karþý yürüttüðü savaþýn bir parçasý olarak yargýçlarýn DTP’li vekilleri yargýlama kararý almalarýna “ama Anayasa’da...” diye baþlayan itirazlarýn nasýl da naif itirazlar olduklarýný; düzenin bütün bekçilerinin bu itirazlara nasýl da “býyýk altýndan” güldüklerini düþünmeden edemiyor insan.
DEÐÝÞÝMÝN NEDENLERÝ AKP hükümeti düzen adýna anayasa deðiþikliðini neden gündeme getirdi? Kimileri, AKP’nin bu giriþimini onun “demokratikleþme” çabalarýna baðlýyor, kimileri de “liberal-islam” kimliðine ve “ordu karþýtý duruþu”na.. Ama bu tür açýklamalarýn ya da yorumlarýn gerçek durumla uzaktan yakýndan alakasý yok. Her þeyden önce, AKP’nin ya da tekelci sermaye sýnýfýný temsil eden herhangi bir partinin “demokrasi” yanlýsý olabileceðini düþünmek en hafif deyimle tam bir aymazlýktýr. Devrimci politikayla ilgilenen herkes tekelciliðin demokrasiye deðil siyasi gericiliðe karþýlýk geldiðini; demokrasiyi ortadan kaldýrma eðiliminde olduðunu, en azýndan teorik olarak, bilir. Fakat sýra sýnýf mücadelesinin güncel sorunlarýnýn açýklanmasýna ya da tahliline geldiðinde, yine herkes marksist düþüncenin bu en temel postulatýný tozlu raflarda unutur. Siyasi gericiliði toplumsal yaþamýn her alanýna yayma eðilimi içindeki tekelci sermaye sýnýfý yine de “demokratikleþme”den, liberal vs bir anayasadan söz ediyorsa bunun nedenlerini farklý yerlerde aramak gerekir. Tekelci sermaye sýnýfýný böyle bir konuyu gündeme getirmek zo-
Yeni Evrede
Gündem
Mücadele Birliði
KORUYAN BÝR KALEDÝR ÝN ESERÝ OLACAKTIR! runda býrakan nedenlerin baþýnda üzerinde hissettiði toplumsal devrimin baskýsý gelmektedir. Anayasa deðiþikliði gibi bir konunun gündeme getirilmesi ancak sýnýflararasý güç iliþkileri, sýnýf savaþýnýn koþullarý kesin bir biçimde hesaba katýlarak açýklanabilir. Tekelci sermaye sýnýfý ve faþist devlet uzun sayýlabilecek bir süredir toplumsal devrimin baskýsýný üzerlerinde hissediyorlar ve tam da bu nedenle bütün temel politikalarýný, bütün pratik adýmlarýný bu tehlikenin uzaklaþtýrýlmasý amacýna göre belirliyorlar. Burada asýl amaç bir devrimle gerçekleþebilecek köklü deðiþimlerin önünü anayasal düzenlemelerle kesmektir. Burjuvazi ve faþist devlet, toplumsal devrimin bastýrýlmasýnýn sadece zor yöntemleriyle mümkün olamayacaðýný bilecek kadar bir tecrübeye sahipler. Bu yüzden, sadece Türk burjuvazisi de deðil, genel olarak dünya burjuvazisi, proletaryanýn toplumsal devrimini bastýrmada zor yöntemlerinin yaný sýra baþka yöntemleri de devreye sokarlar. Tekelci sermaye sýnýfýnýn Türkiye ve Kürdistan’da bugün yapmaya çalýþtýðý þey de budur. Bir yandan zor yöntemlerini eþi görülmedik bir vahþetle uygularken (Örneðin Kürdistan’da gerillalara karþý napalm bombasý dahil kimyasal silahlarýn kullanýlmasý, karakollarda iþkencenin eksik olmamasý gibi ) diðer yandan iki ülkenin halklarýný oyalamak için sözüm ona “demokratik açýlýmlar” beklentisi yaratmaya çalýþýyor. Bir yandan “tek vatan, tek bayrak, tek millet, tek devlet” diye diye meydanlarda þovenizm histerisi yaratmaya uðraþýrken diðer taraftan Kürt halkýný “özgürlük” vaatleriyle aldatmaya, gerillaya olan desteðini azaltmaya, proletaryanýn ve diðer emekçi sýnýflarýn devrimci kitle eylemine olan eðilimlerini kýrmaya çalýþýyorlar. Anayasa deðiþikliðinin gündeme getirilmesinin bir diðer önemli nedeni ise tekelci sermaye sýnýfýnýn kendi koþullarýdýr. Yaklaþýk yirmibeþ yýl önce yürürlüðe giren ve onlarca deðiþiklikten geçen 82’Anaya-
sasý bu süre içinde önemli ölçüde deðiþen sýnýf ve güç iliþkilerine artýk cevap veremiyor. Bilindiði gibi, bütün üst yapý kurumlarý gibi hukuk da, yani anayasa dahil bütün yasalar üretim iliþkilerinin, bu iliþkilerdeki deðiþikliðin, maddi yaþamýn, sýnýf savaþýnýn arkasýndan topallayarak gelirler ve geliþmenin belli bir aþamasýnda politik yapý ve yasalar bu deðiþikliklere uyum saðlamak üzere egemen sýnýf tarafýndan deðiþtirilirler. Tekelci sermaye sýnýfýnýn AKP hükümeti eliyle gündeme getirdiði anayasa deðiþikliði ile yapmak istediði þeylerden biri de budur. Bu deðiþikliklerle burjuva sýnýf, devleti, diðer üst yapý kurumlarýný ve bu kurumlarýn bir parçasý olarak anayasayý deðiþen sýnýf ve güç iliþkilerine uygun hale getirmeye çalýþmaktadýr. Görüldüðü gibi, gündeme getirilen anayasa deðiþikliðinin ne proletaryanýn, emekçi sýnýflarýn, Kürt halkýnýn çýkarlarýyla ne de demokratikleþmeyle bir ilgisi var. Tekelci sermaye sýnýfýnýn koþullarýný iyileþtirmeye, bu anlamda bu sömürücü sýnýfýn egemenliðini pekiþtirmeye; proletaryanýn, diðer emekçi sýnýflarýn ve Kürt halkýnýn dikkatlerini bir toplumsal devrimden baþka herþeye çekmeye yönelik bu çabalarla devrimci proletarya, teþhir dýþýnda, herhangi bir þekilde ilgilenemez. Devrimin toplumsal güçlerini aksini yapmaya çaðýrmak, bunlarla oyalamak; “özgürlükçü anayasa”, “demokratik anayasa”, “halk anayasasý” gibi sözüm ona alternatif yaratma çabalarýyla bu tartýþmalara katýlmak, burjuvazinin kendi egemenliðini güvenceye alma çabalarýna ortak olmaktan baþka bir anlama gelmez. Bugün sol çevrelerin önemli bir kesiminin yaptýðý budur.
DEMOKRASÝNÝN KOÞULU... Onyýllar boyunca aðýr sömürü ve faþist baský koþullarýnda yaþayan Kürt, Türk ve diðer ulusal topluluk halklarýnýn demokrasiye ekmek-su kadar ihtiyaç duyduklarýndan kuþku yok.Bu anlamda emekçi halklarýn demokrasiyle ilgili, yalan da olsa, her vaade umutla bakmalarýna þaþmamak gerekir. Devrimci komünistlerin, sýnýf 101. Sayý / 12 - 26 Eylül 2007
bilinçli öncü iþçilerin görevi emekçi kitleleri bu konuda aydýnlatmak,gerçekleri anlatmak, uyarmak ve tekelci sermaye sýnýfýyla onun politik temsilcileri tarafýndan aldatýlmalarýna izin vermemektir. Peki, demokrasi konusunda gerçek nedir? Burjuvaziyle uzlaþmaya çalýþan bütün sosyal reformistlerin ve oportünist siyasetlerin emekçi kitlelere anlatmaktan kaçýndýklarý gerçek þudur: Tekelci kapitalist üretim ve tekelci sermaye sýnýfýnýn egemenliði demokrasiye deðil, demokrasinin inkarýna dayanýrlar. Onlar varlýk nedenleri gereði demokrasiyi getirmeye deðil, sürekli ortadan kaldýrmaya çalýþýrlar. Bu nedenle, tekelci kapitalist üretim, tekelci sermaye sýnýfýnýn egemenliði ve faþist devletin varlýðý koþullarýnda demokrasinin mümkün olabileceðini ileri sürmek emekçi sýnýflara söylenebilecek en büyük yalan olur. Ezilen, sömürülen emekçi halklar için demokrasinin koþulu, faþist devleti ve tekelci sermaye sýnýfýnýn egemenliðini yýkacak, tekelci kapitalist üretimi ortadan kaldýracak bir toplumsal devrimdir. Emekçi sýnýflar, ezilen halklar için aslolan budur. Ancak böyle bir devrimin zaferi, emekçi halklara özlemini duyduklarý gerçek demokrasiyi saðlayabilir, Kürt ulusunun kendi kaderini tayin koþullarýný hazýrlayabilir, burjuva egemenliðin ve faþist devletin en önemli dayanaklarýndan biri olan zindanlarý yýkarak tutsaklarý özgürleþtirebilir. Ýþte bu nedenle Leninist Parti, proletaryayý, Kürt halkýný dikkatlerini kendilerini devrim amacýndan saptýrmaya dönük anayasa deðiþikliði tartýþmalarýný üzerine deðil, toplumsal devrim üzerine, devrimci kitle eylemi üzerine yoðunlaþtýrmaya çaðýrýyor. Devrimci iþçilerin yapmalarý gereken þey, anayasa deðiþikliði tartýþmalarýna katýlmak deðil, ama Leninist Partiyle birlikte devrim mücadelesinin anayasal deðiþiklik vb oyalamalarla hedefinden saptýrýlmasýna karþý mücadele etmek; devrim mücadelesini kararlý þekilde sonuna kadar götürerek bir devrimle burjuva egemenliðin yýkýlmasýný ve geçici devrim hükümetinin kurulmasýný hedeflemektir.
13
Yeni Evrede
Zindanlar
Mücadele Birliði
yavaþ yavaþ kayboluyordu. Sonra sizinle tanýþtým. Bana sordurduðunuz sorularýn cevabýný getirdiniz. Kitaplardan, insan“DURUÞUNUZ EYLEMLERÝNÝZ VE VARLIÐINIZLA lardan hayattan öðreniyorum neden sorusunun cevabýný. Senin inancýndan, ceÇOK ÝYÝ BÝRER YOL GÖSTERÝCÝSÝNÝZ...” saretinde, kararlýðýnda ne yapmak gerektiðini buluyorum. Gün geçtikçe emin adýmlarla, baðlýlýkla ve yapabilecekleriMerhaba... Biz hiç tanýþmadýk, birbirimizden uzaktayýz ama ben sý- mizi düþündükçe de inançla ilerliyorum bu yolda. Bu kararý caklýðýný, inancýný buradan hissediyor ve kararlarýma sýký sý- kendi kendime vermedim. Hayatýn sunduðu tek seçenek. Enkýya baðlanýyorum. Sen umut, yaþam sevinci taþýyýcýsýsýn. diþelerim, korkularým da var elbette ama bunlar yolumdan Seninle ayný gökyüzü altýnda seni bilerek, tanýyarak yaþamak döndürmeyecek. Sana mektup yazmaya karar vermem, senin bir arkadaþa ne güzel!. Sana kendimden bahsedeyim. Etrafý ilk anlamaya ne o- yazdýðýn mektubu görmemle oldu. Onunla yeni tanýþmýþtýk. lup bittiðini gözlemeye baþladýðýmda hayat, tüm yaþanasýlý- Cezaevinde geçirdiðin gününü anlatýrken yansýttýðýn soðukðýna raðmen insanlarýn mutsuzluðu, ezilmiþliði, yoksuluðu kanlýlýðýn dikkatimi çekmiþti. Orasý insanlarý mücadeleden ve tüm bunlarýn karþýsýnda çaresiz duruþlarýyla gösterdi ken- döndüren en büyük korkularý ve ezici gücün silahýdýr. Sen ve dini. Biz yani insanlar, mutluluðu birlikteliðimizde arardýk, arkadaþlarýn orada yaptýklarýnýz ve yaþadýklarýnýzla bu silagülümseyiþinde sýcak bakýþýnda sevdiklerimizin. Sonra baþka hýn asla dönüþ noktasý olamayacaðýný çok iyi gösteriyorsuinsanlar girdi hayatýmýza okulda, iþte, sokakta ve onlarla bir- nuz. Korkularý çözüyorsunuz. Duruþunuz, eylemleriniz ve likte küçümsenme duygusu getirdiler. Hem kendi kendimize varlýðýnýzla çok iyi birer yol göstericisiniz. Kendi çeliþkilerimi hatýrladýkça anlýyorum ki bu yola girhem de sevdiklerimize yabancýlaþtýrdýlar bizi. Mutsuzluk getirdiler. Birlikteliði sýcak bakýþlarý sildiler. O zamanlar sizden mek uðraþ ve emek gerektiriyor. Ýnsanlarýn baþka seçeneklebahsedenler olurdu. Þarkýlarda, þiirlerde, kitaplarda tanýdým ri yok ama bu dolambaçlý yolun önüne ön yargýlarýyla duvar sizleri. Þarkýnýzý duydukça, þiirinizi okudukça güç, cesaret ve örmüþler. Gidebilecekleri baþka yol da yok, ilerleyemiyorlar. umut oluyordunuz bende. Tüm bunlarý topladým ve düþün- Bizin görevimiz bu duvarlarý yýkmak. Duvar yýkýlýnca akýn adüm. Neden? Ne yapmalý? Neden sorusuna parça parça ce- kýn gelecekler. Þarkýlarýmýza ses, þiirlerimize söz olacaklar. vaplar buluyordum, sonrakine de küçük küçük çözümler. Bu heyecaný ve coþkusu besliyor bizi. Duydum ki 24 AðusMesela bir an önce okulumu bitirip iþe girmeliyim, para ka- tos doðum günün. Mektup gönderdiðin arkadaþ söyledi. Dozanmalýyým kendimce. Ama onlar çok iyi anlaþýlýyordu; yok- ðum gününü en içten dileklerimle kutlarým. Sahip olduðun sulluðumuzla birlikte insanlýðýmýzý da alýyorlardý, kendileri erdemlerle mutluluklar ömür boyu seninle olsun. Hewallerigibi oluyorduk. Kendine yabancý, sorgulamayan, kiþiliði çev- ne umut, sevgi, coþku yüklü selamlar gönderiyorum. Kendiresindekiler arasýnda kaybolup gitmiþ bireyler oluyorduk. nize iyi bakýn... Görüþmek umuduyla... Sevgiler... Onlar çok iyi çalýþýyordu. En adi yanlýþlarýný tartýþýlmaz doðNehir rularýmýz yapýyorlardý. Bizim ürettiklerimizle güçleniyor, biNot: Bu mektup Gebze zindanýndaki Leninist kadýn tutzim ürettiklerimizle korkutuyorlardý bizi. Sizden gelen güç, cesaret, umut hiç bitmemiþti belki ama sak Serpin KABLAN için kaleme alýnmýþtýr.
Türkü Söyleyen Zindanlara Mektup Var...
Daha Nice Devrimler Yaratmaya Devam Edeceðiz Toplumsal bir devrim, asla, tek bir ayaklanmanýn vurduðu darbeden oluþmaz. Aksine o, onyýllarýn birikiminin, ardý ardýna gelen yüzlerce, binlerce devrimci olayýn bir sonucudur. Ve ileride bir gün, devrimin tarihini okuyacak olan gelecek kuþaklar, bundan tam 17 yýl önce, sakin limanlara demirlemeyi reddeden o geminin, sadece “yürek-bilinç-silah”la, dalgalý okyanuslara açýlýþýný, coþku ve ibretle dinleyecekler. Onyedi yýlda hep gücümüzün ötesinde yükler taþýdýk. Reformist aðýzlarda çürütülen Denizlerin mirasýný tek baþýna taþýmak gibi, baþlý baþýna muazzam bir sorumluluðun altýna
14
girerken, mutlaka baþaracaðýmýzý biliyorduk. Ve bugün, Denizler “zararsýz bir gençlik ikonu” haline dönüþtürülemediyse eðer, bu bizlerin kan bedeli çabalarýnýn sonucu olmuþtur. Ýþte bu, yoldaþlar, durgun dalgalý limanlardan ayrýlarak ilk devrimini gerçekleþtiren o geminin, ikinci önemli devrimidir. Ayný kararlýlýkla 1 Mayýs Alanýný proletaryanýn kavga alaný olarak yaþatmaktaki ýsrarýmýz, 2007’nin görkemli 1 Mayýsý’ný yarattý. Hiç kuþkusuz, bu da bir devrimdir. 17 yýla, bunlara benzer daha bir dizi devrimler sýðdýrdýk. Gözaltý tezgahlarýndan, zindanlardan ve çatýþmalardan geçerek çelikleþti bu gemi, hiç bir fýrtýna onu yýkamadý. Ve toplumsal devrimin, iktidarýn fethiyle taçlanacaðý o büyük güne dek, daha nice devrimler yaratmaya devam edecek. Bilinç, yürek ve silahla...
101. Sayý / 12-26 Eylül 2007
Leninist Bir Tutsaktan 1 Eylül Mesajý
Yeni Evrede
Ýþçi Haberleri
Mücadele Birliði
BÝR ÝÞÇÝNÝN PARMAKLARI KOPTU AMA PARMAKLARINI KOPARAN MAKÝNE DEÐÝL PATRONU 26 yaþýnda Tokatlý bir iþçi... Annesi ve 6 kardeþiyle birlikte Ýkitelli’de dükkandan bozma bir evde kalýyordu. Ýþsiz geçen uzun günlerin ardýndan, bir akrabasýyla birlikte Marmara Sanayi Sitesi’nde aský yapýmý üzerine bir firmada iþ buldular. Daha 3 hafta olmuþtu ki, önce akrabasý iþten çýkarýldý. Tokatlý iþçi, çay molasýnda iken akrabasýnýn çýkarýldýðýný öðrendi. O sýrada iþçi arkadaþlarýndan biri, bu konu üzerine alaylý alaylý konuþunca Tokatlý iþçi (diðer iþçilere göre, hap ya da bali gibi birþey kullanýyordu) avazý çýktýðý kadar baðýrarak, alay eden iþçinin üzerine yürüyor. Bu arada toplantýda olan patron ve yönetimdeki diðerleri tarafýndan da sesi duyuluyor ve onlar da Tokatlý iþçinin üzerine yürüyorlar. Bunun üzerine onlarý da tehdit eden iþçi, patron ve adamlarý tarafýndan depoya götürülerek dövülüyor. Yine, iþçi arkadaþlarýnýn anlatýmýyla, iki gözünün de çevresi patlamýþ ve yüzü
kanlar içinde kalmýþtý. Bu arada, kaçmak isterken de parmaklarý kapýya sýkýþýp kopmuþtu. Olayýn sonrasýnda annesi hastaneye koþtu. Parmaklarýnýn koptuðunu görünce, polislerle birlikte iþyerine gitti ve iþçinin kopan parmaklarýný pres makinesi ile demir kapýnýn arasýnda buldular. Hemen hastaneye getirilip donduruldu ve parmaklarýn bir kýsmý dikildi. Tüm masraflar ailenin boyunu aþtýðý için, patrondan masraflar istendi ama patron bunu kabul etmedi ve Þiþli Etfal’e 20 bin liralýk senet býrakýlarak eve gidildi. Bir iþçi, yaþanan olaydan çok etkilenmiþ. Ýlk gün çok korkmuþ, acaba benim yüzümden mi ol-
ZAFER SAVAÞAN ÝÞÇÝLERÝN OLACAK..! Yaklaþýk 16 aydýr devam eden TÜMTÝS sendikasý iþçilerinin direniþi zaferle sonuçlandý. Antep büyük þehir belediyesine baðlý belediye otobüslerinin özelleþtirilmesine karþý baþlatýlan bir dizi eylem yapan iþçilere raðmen özelleþen otobüsler Kevser turizm adýna satýldý. Kevser turizm aldýktan sonra iþçilere ve halka karþý hak ihlallerinde bulunuyordu. Ýþçilerin maaþlarý düzenli ödenmemeye baþlanmýþtý. Yaný sýra 53 iþçi sudan sebeple iþten atýldý. Ve bu iþçilerin yerine 1000 de bir ortaklýk sözleþmesi yapan iþçiler alýndý. Amaçlarý þirkete ortak olunduðu zaman sendikalý olmalarýný ortadan kaldýrýyordu. Bu tür uygulamalara karþý TÜMTÝS sendikalý iþçiler örgütlü hareket ederek eylemlerine devam ettiler. Balýklý Parký ve Belediye önünde aylarca oturma eylemi yaptýlar. Ýþçilerin yaptýðý bütün eylemlere bizler de Antep Mücadele Birliði Platformu olarak Genç Emekçiler Birliði, Ayýþýðý Sanat Merkezi, Devrimci Ýþçi Komiteleri ve Grup Denize Ezgi olarak sürekli yanlarýnda olduk ve yaptýklarý eylemleri destekledik. 28 Aðustos tarihinde Devrimci Ýþçi Komiteleri adýna sendikayý ziyaret ettik. DÝK adýna Yýlmaz Ekþi’nin katýldýðý ziyarette sendikalý iþçilerle ve sendika baþkanýyla yapýlan sohbetlerde kapitalist sistemin iþçilere yýkýma sürüklediðini ve bazý sendikalarýn sermayenin yanýnda olduðunu vurgulayarak TÜMTÝS Sendikasýnýn yaptýðý eylemlerden kaynaklý ve iþçilere yapýlan hak ihlallerine karþý tavrýndan kaynaklý tebrik etti. Ýþçilerin öz örgütlenme-
si olan Devrimci Ýþçi Komitelerinin çalýþmalarýndan ve hedeflerinden bahseden Ekþi “ancak kurtuluþ iþçilerin hep birlikte mücadelesi ile mümkün olacaðý ve sosyalist toplumla gerçek zafere varýlacaktýr” dedi. Yaný sýra Mücadele Birliði dergisi olarak sendika baþkaný Kenan Öztürk ile bir röportaj yaptýk. Y.E. Mücadele Birliði: Bize 16 aydýr süregelen direniþiniz den bahseder misiniz? K.Öztürk: Belediye otobüslerinin özelleþmesi özel bir taþeron þirkete verilmesi ile ilgili uzun süre sendika olarak mücadele yürüttük buna karþý. Ýmza kampanyasýnýn yaný sýra oturma eylemleri , basýn açýklamalarý düzenledik. 80.000 imza topladýk. Yaklaþýk 130 mahalle muhtarý imzalý kaþeli belge sundular. Antep kamuoyu bunu sahiplenerek devrimci demokrat kitle örgütleri, sendikalar özelleþmeye karþý çýktý. Bütün tepkilere ve eylemlere raðmen belediye baþkaný otobüsleri özelleþtirdi. Y.E. Mücadele Birliði: Otobüsler özelleþtikten sonra, iþçilere karþý ne gibi hak ihlalleri yaþandý? K.Öztürk: Ýlk yaptýklarý þey sendikanýn tasfiyesi ve var olan örgütlülüðü daðýtmaktý. Bununla birlikte sendikalý iþçileri iþten çýkarmakla baþladý ve 53 tane sendikalý iþçi iþten yüz kýzartýcý suç bahanesiyle iþten atýldý. Bu atýlmalara karþý yaklaþýk 4 ay direniþ devam etti. Ýþyeri önünde devam eden direniþin yaný sýra iþçilerin eþ ve çocuklarýyla belediye önünde eylemler, basýn açýklamalarý, yürüyüþler gerçekleþtirildi. Seçime beþ on gün
101. Sayý / 12-26 Eylül 2007
du diye, çünkü o, alay eden iþçiyle bir olmuþ. Sonra düþünmüþ. Tokatlý iþçinin korkusuzluðu, kullandýðý uyuþturucunun etkisinden kaynaklanýyor ve suçu, sesinin fazla çýkmasý. Bunu söyleyen iþçi arkadaþ da, patronundan çok çekiniyor. Döver diyor. Ve diðer iþçiler de patronundan çok çekiniyor.
Marmara Sanayi Sitesinden Bir Ýþçi/ Ýkitelli kala direniþi belediye önüne taþýdýk. Belediye önünde oturma eylemi yaptýk. Yaný sýra örgütlü olduðumuz iþ yerlerindeki iþçiler belediye önünü ziyaret etti ve direniþe destek verildi. Bu mücadele sonucunda geri adým atýldý. Ýþten atýlan iþçilerin 38’i iþ baþý yaptý. Diðer iþten atýlan iþçiler de yavaþ yavaþ iþe alýmlarý yapýlýyor ve hala bunlar için görüþmeler yapýlýyor. Buradaki mücadele kararlý davranmakla iþçiler bilinçlenmesiyle, yapýlan destek eylemleriyle, ve demokratik kitle örgütlerinin sahiplenmesi maddi manevi desteðiyle bu mücadele kazanýldý. Dolayýsýyla taþeron þirketin sendikayý tasfiye etme giriþimi de boþa çýkarýldý. Y.E. Mücadele Birliði: Þuan iþçilerin çalýþma koþullarýyla ilgili bir þikayetleri var mý? K.Öztürk: Ödemelerle ilgili sýkýntýlar vardý. Aylýklarýn verilmemesi, yaný sýra ücretlerin 10 gün 15 gün geç ödenmesi gibi. Buna karþý iþçiler þöyle bir karar aldýlar. Eðer ücretlerimiz zamanýnda ödenmezse bütün otobüsleri garaja çekerek çalýþmayacaklarýný ve iþyerinde eyleme baþlayacaklarýný açýkladýlar. Bunun üzerine taþeron firma ve belediye ile görüþmelerde bulunduk. Ve bize yarýn saat 14:00’a kadar müsaade etmemizi istediler. Bizler de 14:00’a kadar bekledik ve maaþlarýmýz ödenmeye baþladý. Böylelikle bu sorunu da mücadele yöntemiyle çözmüþ olduk.
ZAFER SAVAÞAN ÝÞÇÝLERLE GELECEK! Antep Mücadele Birliði Platformu
15
Yeni Evrede
Röportaj
Mücadele Birliði
“Bizler Birer Damlayýz Ve Birleþirsek Nehir Olup Daha Güçlü Akabiliriz” Merhaba Y.E. Mücadele Birliði emekçileri ve okurlarý... Sizlerle, tekstil sektöründe çalýþan 2 iþçi arkadaþýmýzla yaptýðýmýz röportajý paylaþmak istiyoruz. Y.E. Mücadele Birliði: Merhaba arkadaþlar, bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Zafer: 30 yaþýndayým, tekstil iþçisiyim. 10 yaþýmdan beri kesintisiz çalýþýyorum. Çocukluk dönemimde hem okula gidip hem de çalýþýyordum. Ekonomik durumdan kaynaklý ortaokul 3’ten terk yapýp, tekstilde sürekli iþçiliðe baþladým. Deniz: 24 yaþýndayým. Ben de tekstil iþçisiyim. Tekstile yeni baþladým. Ama 12 yaþýndan beri iþçilik yapýyorum. Mücadele Birliði: Peki arkadaþlar bize tekstil sektöründeki çalýþma koþullarýnýzdan bahseder misiniz? Zafer: Günde 12 saat çalýþýyoruz. Çalýþma koþullarýmýz çok aðýr. Yemeðimiz karþýlanmýyor, toz toprak içinde, karanlýk bir ortamda esir kamplarýndaki insanlar gibi çalýþýyoruz. Bundan daha da kötü koþullarda çalýþan iþçi arkadaþlarýmýz var baþka atölyelerde. Mahalle aralarýnda, hiç güneþ yüzü görmeyen bodrum katlarýnda, rutubetli ortamlarda, çocuklarýn düþük ücretlerle çalýþtýrýldýðý atölyeler. Bu sektörde özellikle çocuk yaþtakiler çalýþtýrýlýyor. Sömürüyü kat kat artýrmak için ucuz iþ gücü olan çocuklar tercih ediliyor. Bu çocuk iþçiler 30 ile 90 milyon arasýnda deðiþen haftalýklarla çalýþtýrýlýyor. Çocuk iþçilere fiziki þiddet uygulanýyor. 3-5 kuruþ niyetine bu duruma ailelerde göz yumuyor. Cumartesi-Pazar günleri de çalýþtýðýmýz oluyor ama mesailerimiz ödenmiyor. Sigortamýz hiçbir þekilde yok, sigortasý olanlarýnki de yarý yarýya ödeniyor. Devlet bu durumu umursamýyor, çünkü bu durum devletin iþine geliyor. Deniz: Ben de 12 saat çalýþýyorum. Her gün öðlen yemeðimiz 1 milyonluk döner. Yediðimiz yemekten ne kadar saðlýklý olduðumuzu düþünebilirsiniz. Yaþlarý 13-20 arasý bayan arkadaþlar günde 12 saat ayakta çalýþýyor. Saðlýksýz beslenmelerinden kaynaklý bünyeleri bunu kaldýrmýyor ve de bayan arkadaþlar sýk sýk bayýlýyor. Patronun bu durumlar karþýsýndaki tavrý umursamazlýk, hakaret ve aþaðýlama oluyor. Örneðin mesai ücretini isteyen bir iþçi arkadaþa patronun alay eder gibi cevap veriyor. Patron, bu iþyerinde hiç kimsenin hakkýnýn yenmediðini söylüyor. Fakat, neredeyse hiç kimsenin sigortasý yok. Ben günde 12 saatin karþýlýðý olarak þu an 70 milyon haftalýk alýyorum. Buradan da patronun hiç kimsenin hakkýný yemediðini çýkartabilirsiniz. Sabah iþe baþlama saatimiz birkaç dakika erken oluyor ama çýkýþ saatimiz umursanmýyor. Zil her gün 10-15 dakika geç çalýnýyor. Y.E. Mücadele Birliði: Arkadaþlar, biliyoruz ki örgütsüzlüðün en yoðun olduðu ama sömürünün de en pervasýzca olduðu sektörlerden biri de tekstil. Sizce bunun baþlýca nedenleri nedir ve buna karþý neler yapýlmalý? Bu soruya isterseniz ortak cevap alalým arkadaþlar. Zafer ve Deniz: Özellikle iþçiler arasýnda uygulanan farklý ücret politikasý çok etkili oluyor. Haftalýklar 30 milyon ile 250 milyon arasý deðiþiyor. Bu durum iþçilerin arasýnda çok büyük kopukluk
16
yaratýyor. Ayrýca bilinçsizlik, yaþam koþullarýnýn yarattýðý bencillik, iþsizlik korkusu vs. Mesela, iþçilerin bir araya gelebileceði örgütlenmeler yaratýlmalý. Örgütsüzlükten rahatsýz olan iþçiler arasýnda çalýþma yürütülmeli. Bu çalýþmalarý yapacak olan arkadaþlarýn da kendilerini deðiþtirmeleri gerekiyor. Yani deðiþmek-deðiþtirmek, geliþmek-geliþtirmek için bir politik bilince ihtiyaç vardýr. Bunun için iþçileri bir araya getirecek örgütlenme biçimleri oluþturulmalý. Bu örgütlenmeler, iþçilere politik bilinç götürmelidir. Yaþamsal koþullarýnýn deðiþtirilebilecek olduðunu gösteren örgütlenmeler. Bunlar yasal ve yasadýþý örgütlenmeler olabilir. Y.E. Mücadele Birliði: Peki arkadaþlar, devrimcilerle tanýþmadan önce yaþama bakýþ açýnýzla, tanýþtýktan sonra yaþama bakýþ açýnýz arasýnda fark var mýdýr? Zafer: Devrimcilerle tanýþmadan önce de bu yaþam koþullarýndan rahatsýzdým. Yaþam koþullarýnýn deðiþmesi gerektiðini düþünüyordum. Ama devrimcilerle tanýþtýktan sonra yaþam koþullarýnýn deðiþmesi üzerine daha derli-toplu, daha detaylý bir þekilde kafa yormak gerektiðini gördüm. Örgütlülüðün gerekliliðini daha iyi görüyorum. Ýnsan, daha iyi bir yaþam için mücadele edildiðini gördükçe bu örgütlülüðün dýþýnda kalýnmamasý gerektiðini anlýyor ve kavrýyor. Eðer örgütsüz kalýnýrsa bu yaþam koþullarýnýn daha da kötüleþeceðinin farkýna varýyor. Ben birey olarak deðiþebiliyorsam, herkesin deðiþebileceðine inanýyorum. Ve deðiþen her bireyin bir baþkasýný deðiþtirebileceðine inanýyorum. Eðer deðiþim ve geliþim olmazsa çürüme olur. Çünkü biz insanýz ve hayvanca bir yaþam istemiyoruz. Deniz: Devrimcilerle tanýþmadan önce kendi halimde yaþýyordum. Hiçbir þeye tepki göstermiyordum. Ýnsanlarýn aç olmasýna, yoksul kalmasýna ve çürümesine kafa yormuyordum. Kendi iç sorunlarýmla yaþýyordum. Küçük-burjuva yaþam alýþkanlýklarý olan bir insandým. Leninistlerle tanýþtýktan sonra açlýðýn, yoksulluðun, yozluðun yüksek boyutlarda olduðunu, bunun nedeninin kapitalist sistem olduðunu gördüm. Marksist-Leninist kitaplar okuyup, politik olarak bilinçlenip, yaþadýðýmýz hayat koþullarýný daha iyi kavrayýp, örgütlenmek gerektiðini gördüm. Ýnsanlarýn içine gidip daha çok iþçi-emekçiye ulaþýlmasý gerektiðini düþünmeye baþladým. Kýsacasý, bu sistemin yýkýlmasý gerektiðini ve yerine sosyalizmin kurulmasý gerektiðini gördüm. Y.E. Mücadele Birliði: Son olarak, bu röportaj aracýlýðýyla iþçi-emekçilere, Mücadele Birliði emekçilerine ve okurlarýna söylemek istediðiniz bir þey var mý? Zafer: Bizler bu sistemin bir parçasý olmamak adýna bu savaþý sürdürmeliyiz. Bu röportajý okuyan baþta tekstil iþçileri, olmak üzere tüm iþçi-emekçileri yanýmýzda görmek istiyoruz. Bizler birer damlayýz ve birleþirsek nehir olup daha güçlü akabiliriz. Deniz: Kapitalist düzende ezilen-sömürülen Türk ve Kürt halkýna söylemek istediðim kýsaca þu: Günün acil görevi olan politik örgütlenmeler komite-konseylerde örgütlenip, Leninist Parti öncülüðünde mücadeleyi yükseltelim. YAÞASIN TÜRK-KÜRT ÝÞÇÝLERÝNÝN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! FABRÝKALAR TARLALAR SÝYASÝ ÝKTÝDAR HERÞEY EMEÐÝN OLACAK!
101. Sayý / 12-26 Eylül 2007
ADANA’DAN BÝR LENÝNÝST
Yeni Evrede
Okurlardan
Mücadele Birliði
HERÞEY DEVRÝM ÝÇÝN HERÞEY PARTÝ ÝÇÝN! Merhaba Yoldaþlar... Partimizin 18. savaþ ve kavga yýlýný en devrimci duygularýmla selamlýyorum. Yoðun mücadele yýllarýndan bugüne çok yol kat ettik ve kat edecek daha çok yolumuz var. Elbette ki bu çok kolay olmadý, bir avuç militan kadroyla yola çýkmýþtýk... 96 Ölüm Oruçlarý’nda, Ümraniye’de, 19 Aralýk 2000 Zindan Savaþlarý’nda, 2001 Ölüm Orucu Eylemi’nde, 1 Mayýslarda Kýzýl Meydan Taksim’de militanlýðýmýzý ve devrim iddiamýzdaki kararlýðý sergileyerek proletaryanýn devrimci komünist partisi olduðumuzu dosta düþmana gösterdik. Doðru politikalardan asla vazgeçmedik. Tek baþýmýza kalma pahasýna her yýl 1 Mayýs’ta Kýzýl Meydan Taksim’deydik. Ve de 2007 1 Mayýs’ýnda iþçiler-emekçiler Taksim’e akarken, düþmanla göðüs göðüse çarpýþýrken politikalarýmýzýn doðruluðu bir kez yaþam tarafýnda ete kemiðe büründürüldü. 2001’de ortalama sol “Üç Kapý Üç Kilit” gibi söylemlerle devletle uzlaþma arayýþý içindeyken, Leninist Parti “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” dev-
rimci þiarýyla ortalama soldan bir kez daha ayrýlmýþ ve kendisi dýþýndaki diðer siyasi hareketler tarafýndan yalnýz býrakýlmýþtýr. Kitleleri etkileme, teorik birikim-donaným ve devrime yakýnlýðýmýz içte ve dýþta düþmanýn saldýrýlarýyla karþýlýk bulmuþtur. Her yýl Taksim’i fetheden yoldaþlara azgýnca saldýrýlmýþ, gözaltýna alýnmýþ; Sarýgazi, Adana ve Antep’te ki kurumlarýmýza ve yoldaþlarýmýza yönelik baskýlar artýrýlmýþ, her eylemimize-gösterimize copla, þiddetle cevap verilmiþtir. Davos eylemleri sýrasýnda diðer Avrupa ülkelerine, elçilik ve konsolosluklara Pentagon ve CIA kaynaklý “Leninist Parti tehlikeli bir örgüt” biçiminde bilgiler verilmiþtir. Ama bütün bunlar davamýzdaki iddiamýzýn, doðruluðumuzun, devrime yakýnlýðýmýzýn göstergesidir. Ve biz bundan korkmuyoruz, aksine onur duyuyoruz. Bizler dostlarýn alkýþlarýyla deðil, düþmanýn diþ gýcýrtýsýyla devrime ilerliyoruz. Partimizin çetin mücadele yýllarýnda ölümsüzleþen, güneþe uðurladýðýmýz yoldaþlarýmýz ö-
lüm karþýsýnda tereddüt etmemiþ ve korkmamýþlardýr. Aysunlarýmýz, Sibellerimiz, Muratlarýmýz, Yaþar, Tarýk, Emin, Aynil, Rasim yoldaþlarýmýz yoldaþlarýndan aldýklarý bayraðý kararlýlýkla taþýmýþ ve aramýzdan yalnýzca bedenen ayrýlýrken bu bayraðý biz yoldaþlarýna daha yükseðe “zafere” taþýmak için emanet etmiþlerdir... Mücadele dolu yýllarýn ardýndan edinilen teorik birikimle-donanýmla, militanlýkla, kararlýlýkla, baðlýlýkla, çelik disiplinle, pratikle devrim-iktidar-sosyalizm hedefiyle bir savaþ örgütü olma yolunda emin adýmlarla ilerleme LENÝNÝST PARTÝ’nin kýsa tarihçesi... Ve zafere taþýnmasý gereken, yoldaþlarýmýzdan devraldýðýmýz orakçekiçli kýzýl bayrak.... Leninist Parti mücadele etti, ediyor, edecek, ta ki “Yeryüzü Aþkýn Yüzü Oluncaya Dek...”
HER ÞEY DEVRÝM ÝÇÝN HER ÞEY PARTÝ ÝÇÝN! PARTÝ BAYRAÐI HER YERE HER EYLEME! AKDENÝZ’DEN LENÝNÝSTLER
“SAVAÞ MI? SAVAÞILACAK... ÖLMEK MÝ? ÖLÜNECEK... YETER KÝ ZAFER GÜNEÞ YÜZLÜ ÇOCUKLARIN OLSUN...”
Çok uzun süredir yaþamakta olduðumuz, önce kendimize sonra insanlýða karþý olan güvensizliðin, inançsýzlýðýn ve çabasýzlýðýn açýklanmasý aslýnda bunlarýn yaþanmasýnýn nedenlerinin sorgulanmasýyla açýða çýkartýlabilir. Ömrümüzü, günlerimizi büyük bir hýzla tüketirken kendimize, çevremize ne kadar emek, çaba, özveri sarfediyoruz? Ýnsanlýðýn, doðanýn, yaþamýn iflasý karþýsýnda ne kadar ve nasýl mücadele ediyoruz? Yoksa bu yok oluþun, yýkýmýn yaþanmasýnýn sorumluluðunu, nedenlerini baþkalarýna mý yüklüyoruz? Bunun yanýtý zor deðildir. Yanýt kendimize karþý ne kadar dürüst olduðumuzla yakýndan ilgilidir. Nasýl ki emeðiyle yoksullaþtýrýlan insanlarýn açlýkla mücadele ettiði bir dünyada, haddi hesabý bilinmeyen servetleriyle zenginlerin yaþamdaki duruþu netse bunun yanýtý da o kadar net ve kesindir. Zengin zengindir, yoksul yoksuldur. Bunun orta yolu yoktur. Nedense hep bir orta yol aramýþýzdýr kendimize, gerçeklerden kaçmak için. Ama artýk orta
yolun olmadýðý bir dönemden geçiyor ve açlýðýn, yoksulluðun keskinliðinin yüreðimizi parçaladýðý, insanlýðýn yok oluþunun (biz müdahale etmesek) çok uzak olmadýðý günlere doðru yol alýyoruz. Çeliþkilerin boyuna derinleþtiði bir dünyada acaba gerçeklerden daha ne kadar kaçabiliriz, bunu izlemeye daha ne kadar devam edebiliriz? Biz ne kadar kaçsak da, gerçeklerden uzaklaþtýkça aslýnda nasýl bir savaþýmýn ortasýnda olduðumuzu görmeye baþlýyoruz. Evet, bir savaþýmýn ortasýndayýz. Ve bu savaþ tüm acýmasýzlýðýyla her yere yayýlmakta gün gün büyük bir hýzla. Ve biz hala kendimize insan diyorsak insanýn insan olma mücadelesini vermeliyiz. Öncelikle þunu bilmeliyiz. Bu öyle bir yoldur ki sýnýrlarý bellidir, yani mücadele ya vardýr ya yoktur! Bu yola baþlarken çeliþkilerimizi, geri alýþkanlýklarýmýzý, burjuva kültüre ait tüm baðlarýmýzý bir yana býrakýp kararlýca yol
almalýyýz. Çünkü bu insanlýðýn yok olmasýný içine sindi re me yen le rin, mücadele etmek isteyenlerin seçeceði bir yoldur. Bu yoldan dönüþ yok artýk! Savaþ mý savaþýlacak... Ölmek mi ölünecek... Yeter ki zafer güneþ yüzlü çocuklarýn ve yýllardýr kendi emekleriyle aç býrakýlan, yok sayýlan, hiçleþtirilen insanlarýn olsun... Bu çok mu zor? Hayýr deðil. Yeter ki inanalým, inandýralým insanlarý insanca yaþam mücadelesine. Ýnsanlar sahiplendi mi hiçbir güç durduramayacaktýr bu yaþam mücadelesini, devrime giden ayak seslerini. Heyecan iþi deðildir bu. Bütün dünyanýn sorumluluðu omuzlarýmýzda yürümek emin adýmlarla. Dünyayý, yaþamý, doðayý ve de insanlýðý yok oluþa sürükleyen bir avuç asalaðýn imparatorluklarýný yýkmaya ve kendi yaþanasý dünyamýzý kurmaya yönelik ileri atýlalým. Daha fazla inanç, daha fazla özveri, daha fazla cesaret, daha fazla devrimci emek... Akdeniz’den Leninist Bir Kadýn
neklerimi ve bilincimi kolektife vermem gerektiðine inanýyorum. TÜM YETENEKLERÝMÝ VE BÝLÝNCÝMÝ Mücadele yaþamým süresince, içinde yaþadýðým geri toplumun; KOLEKTÝFE VERMEM GEREKTÝÐÝNE ÝNANIYORUM özellikle aile, arkadaþ gibi yakýn çevrelerin, beni yoz alýþkanlýklarla Önce devrimi kavradým; deðiþimin, dönüþümün gerekliliðini. Kolektifle birlikte olduðum sürece bilinçlenmenin ýþýðýnda kiþisel kazanýmlarým ve de farkýnda olmadan kolektife kazandýrdýklarým oldu. Ýlerleme kaydettikçe inancým artýyor, bu inanç beni bir adým daha ileriye götürüyor. Tüm dünya, doða, insanlar devrime çok ihtiyacýmýz var. Bu yol bizi kurtuluþa, onurlu insanlýðýmýza götürecek tek yol. Tüm bunlar benim, devrimden beklentilerimi artýrdý. Bu beklentilerin karþýlýðýnda günlük hayattan arta kalan zamaný deðil; kendimi yani tüm yete-
baðlayýp, bir adým dahi geri çekmemesi için kolektifin sorumluluk bilincinin denetimi altýnda olma zorunluluðu hissediyorum. Kolektif, seçtiðim bu yolda tutarlýlýk içinde kalmama ve saðlam adýmlarla ilerleme kaydetmeme büyük bir katký saðlayacaktýr. Buna sahip olduðum insani deðerlere ve edindiðim bilinçle yürekten inanýyorum. ÝNANÇ, SEVGÝ, BAÐLILIKLA... DAÝMA... HER ÞEY DEVRÝM ÝÇÝN HER ÞEY PARTÝ ÝÇÝN! Akdeniz’den Bir Leninist
101. Sayý / 12-26 Eylül 2007
17
Yeni Evrede
Eylem Haberleri
Mücadele Birliði
DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝ 18. MÜCADELE YILINDA ZAFERE GÜÇ VE KARARLILIKLA ÝLERLÝYOR 17 mücadele yýlýný geride býrakan Türkiye ve K. Kürdistan’ýn Devrimci Sýnýf Partisi Leninist Parti’nin 18. mücadele yýlýnýn ilk günlerinde Adana’da Leninist Partinin gücüne güç, sesine ses kattýk.. 28 Aðustos 2007 Ýlk duraðýmýz iþçi ve emekçilerin, yoksul Kürt halkýnýn yoðun olarak yaþadýðý Þakirpaþa Mahallesiydi. Þakirpaþa Mahallesi’ne gitmeden önce çarþý merkezinde Leninist Partinin18. Mücadele yýlýna girdiðini belirten bildirilerin daðýtýmýný yaptýk. Mahallenin giriþinden baþlayarak dergi satýþý ve bildiri daðýtýmý yaptýk. Yanýmýzda bulunana pullamalarýmýzý uygun gördüðümüz yerlere yapýþtýrdýk.
29 Aðustos 2007 Þimdi sýrada Daðlýoðlu, Meydan ve Emek Mahallesi vardý. Bu mahallelerde de yoðun olarak Kürt iþçi ve emekçileri yaþýyor. Bu mahallelerde sistemin, iþçi ve emekçi gençliði yozlaþtýrma çabalarý giderek artýyor. Ýkiye ayrýlýp, bildiri ve dergi daðýtýmýmýzý sürdürdük. Ýnsanlarla konuþup dergimizin ve Leninist Partinin politikalarýný anlattýk. 30 Aðustos 2007 Bu kez Anadolu Mahallesi bizi bekliyordu. Emekçi ailelerin kapýlarýný tek tek çalarak Kürt halkýna yönelik son zamanlardaki saldýrýlar karþýsýnda neler yapmamýz gerektiðini anlattýk. Mahalle halkýnýn bizi çok sýcak karþýlamasý ve bazý ailelerle olumlu uzun tartýþmalar yapma-
18. YILINDA LENÝNÝNST PARTÝ SAFLARINA 2 Eylül günü, proletaryanýn devrimci sýnýf partisi Leninist Parti’nin kuruluþunu kutlamak amacýyla, Leninistler olarak Sarýgazi’deydik. Akþam saat 20.30 civarýnda, Demokrasi Caddesi’ni molotoflarla keserek Leninist Parti’yi selamladýk. Eylemimiz boyunca sýk sýk “Yaþasýn Partimiz TKEP/Leninist”, “18. Yýlýnda TKEP/L Saflarýna”, “Yaþasýn Leninist Gerilla Birlikleri” sloganlarý attýk. Eylem bittikten epey sonra Sarýgazi jandarmasý, akreplerle sokak aralarýnda dolaþýyor, Leninistleri arýyordu. Ýstanbul’dan Leninistler * Elimize posta yoluyla ulaþan bu haberi, öneminden dolayý yayýnlýyoruz
POLÝS KEYFÝNCE ÝNSAN VURUYOR Bugün, 8 Eylül 2007 sabahý, Ýkitelli Atatürk Mahallesi 7. Sokaðýn baþýnda, hýrsýz olduðu gerekçesiyle Aðrýlý Selçuk isimli bir genç, sivil polislerce bacaðýndan vuruldu. Vurulan genç, yere yýðýldý. Polis ambulans çaðýrýp tespit edip tutanak tutacaðýna, çevrenin tepkisinden de korkup olayý örtbas edebilmek için, hemen yaralý genci araçlarýna bindirerek götürdü. Bu olay, Ýkitelli’deki demokratik ve devrimci kurumlarca deðerlendirildi. Ayný gün, saat 14.30’da Mücadele Birliði, Birleþik Ýþçi Sendikasý, HÖC ve ESP tarafýndan, son dönemde polisin saldýrýlarýnýn artmasýný keyfi tutumun sürmesini konu alan kýsa bir basýn açýklamasý yapýldý. Son bir ay içerisinde Esenlerde bir, Esenyurt’ta 6 kiþi coplu tecavüze uðradý. Beyoðlu Emniyet Müdürlüðü’nde Nijeryalý Festus Okey infaz edildi. Polisin iþkence, tecavüz ve infazlarý artarak sürüyor. TMY ve Polis Vazife ve Selahiyatlarý Kanunu, bu tür uygulamalara hukuksal zemin hazýrlýyor. Basýn açýklamasý slogan ve alkýþlarla baþladý. Mücadele Bir-
18
mýz bizi çok sevindirmiþti. Bize gösterilen ilgiden dolayý çalýþmayý uzattýk. Bildiri ve dergilerimizin daðýtýmýný yoðun bir þekilde yaptýktan sonra geri dönüþ yolunda iþ çýkýþý saati olmasýndan kaynaklý yoðun olan duraklarda ve caddelerde de bildiri daðýtýmý yaptýk. 1 Eylül 2007 Atilla Altýkat köprüsüne geldiðimizde durakta servis bekleyen iþçiler vardý. Üzerinde “18. Mücadele Yýlýnda Leninist Saflara” Mücadele Birliði imzalý pankartýmýzý saat 06:30’da Atilla Altýkat köprüsüne astýk. Pankartýmýz uzun süre asýlý kaldý.
YA DEVRÝM YA ÖLÜM..! AN ÞOREÞ AN MIRIN..! Adana Mücadele Birliði Platformu
SARIGAZÝ’DE LENÝNÝSTLERDEN 1 EYLÜL EYLEMÝ 2 Eylül günü Sarýgazi’de meþaleli bir yürüyüþ gerçekleþtirildi. Saat 20:00’da Demokrasi Caddesinde üzerinde “LENÝNÝSTLER” imzalý pankart açýlarak sloganlarla yürünmeye baþlandý. Yürüyüþ boyunca sýk sýk “18. Yýlýnda Leninist Saflara, Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam, Denizlerin Yolunda Leninist Saflara” sloganlarý atýldý. Yol boyunca halka propaganda konuþmalarý yapýlarak; Proletaryanýn devrimci sýnýf partisinin 18. mücadele yýlýnda olduðu, 18. yýl boyunca iç savaþýn içinde çelikleþtiði yarattýðý deðerler ve ürettiði devrimci politikalarla öncü konumuna geldiði söylenerek 18. yýlýnda Leninist saflara çaðrý yapýldý. Eylem sloganlarla sona erdi.
liði olarak, “Kapitalizm Öldürür Kapitalizmi Öldürün” dövizi açtýk. “Ýnsanlýk Onuru Ýþkenceyi Yenecek” sloganý attýk. Alkýþlarla basýn açýklamasý bitti. Bu sadece mahallemizde gözümüzün önünde yaþananlara seyirci kalmayacaðýmýzýn küçük bir göstergesiydi. Ýkitelli’den Mücadele Birliði Okurlarý
101. Sayý / 12-26 Eylül 2007
Yeni Evrede
Sarýgazi Festival
Mücadele Birliði
SARIGAZÝ HALK FESTÝVALÝ’NDE 3. GÜN
U
zun ve yorucu bir günün ardýndan tekrar sabah oldu. Uyanýr uyanmaz hemen festival alanýna geldik; gece sabahlayan yoldaþlarýmýz dinlenmeye gittiler. Halen festivalin ikinci gününde Ayýþýðý Ekin Sanat Derneði’nin “4 Ateþten Gün 4 Ölümden Gece” adlý þiiri oyunlaþtýrmasýný konuþuyoruz. Belli ki herkesi çok etkilemiþ. Bugün Pazar festivalin 3. (son) günü. Ýlk günden bugüne ertelenen panelle birlikte iki panel olacak daha sonra konser bölümünde de Grup Emeðe Ezgi sahne alacak. Herkes onlarý büyük bir heyecanla bekliyor. Standlarýmýzý tekrardan bir gözden geçirip düzenledik artýk güne hazýrdýk. Ýlk olarak Nazým Hikmet Parký’nda saat 14:00’da “Ulusal Sorun” konulu panel gerçekleþti. Panelist olarak Mücadele Birliði, HÖC, ESP ve Partizan’den birer kiþi katýldý. Yoðun bir katýlýmýn ve canlý bir tartýþmanýn olduðu panelde temel olarak; ulusal sorunun kapitalizmle birlikte ortaya çýktýðý, her ulusun kendi kaderi tayin hakkýnýn bizlerin iradesi dýþýnda da zaten var olduðu, baþka bir ulusu ezen bir ulusun asla özgür olamayacaðý söylendi. Ulusal Sorun konulu panelin ardýndan kýsa bir ara verildi. Aradan sonra hemen “Yozlaþma ve Çeteleþme” konulu panele geçildi. Burada da yozlaþma ve çeteleþmenin nedenleri ve çözümleri konuþuldu.
Ardýndan Ýdil Kültür Merkezi tiyatro gösterimi gerçekleþtirdi. Yozlaþmanýn konu alýndýðý tiyatro gösterimi beðeniyle izlenildi. Havanýn sýcak olmasýna raðmen var olan kalabalýk bugünün diðer günlerden daha kalabalýk geçeceðine benziyordu. Panel ve tiyatro gösteriminden sonra standýmýza gittik biraz oturduktan sonra yoldaþlarla park içinde oturanlara bildiri daðýttýk. Akþam yedi olmasýyla konserde baþladý. Pazar günü olmasý etkisiyle de giderek artan bir kitle vardý. Tahminimizde yarýlmamýþtýk. Bugün diðer iki günden çok daha kitlesel geçiyordu. Konserler sýrasýnda bizler de Mücadele Birliði dergimizi toplu olarak satýþ yaptýk. Tek sýra halinde tüm alaný propaganda yaparak gezdik. Pek çok yeni insanla tanýþtýk, sohbetlerimiz oldu. Dergi daðýtýmýndan hemen sonra bildiri daðýtýmýna geçtik. Ta ki Grup Emeðe Ezgi sahne alana dek. Sahneden Grup Emeðe Ezgi anonsu yapýldýðýnda hemen bildirilerimizi standa býraktýk Deniz Gezmiþ yoldaþýn resminin olduðu bayraklarýmýzla sahnenin önüne gittik. Emeðe Ezgi, konserine Þarkýþla ile baþladý. Biz de bu sýrada daha önce aldýðýmýz meþaleleri yaktýk. Akþamýn karanlýðýnda her yer kýzýla kesti. Ardýndan 27 Aðustos’ta ölümsüzleþen Leninist Gerilla Agit için söylenen þarký ile daha da coþkulandýk. Konserin geri kalanýnda
101. Sayý / 12-26 Eylül 2007
hep beraber halaylar çektik. Deniz bayraklarý çok dikkat çekiyordu. Bayraðý gören yanýmýza geliyordu. Hatta birkaç kiþi o kadar çok ýsrar etti ki onlara Deniz bayraklarý hediye etmek zorunda kaldýk. Bu da aslýnda bize Denizlerin halkýn yüreðine ve bilincine nasýl nüfuz ettiðini ve onlar tarafýndan ne kadar çok sevilip sahiplenildiðini gösteriyordu. Doðal olarak Denizlerin yoldaþlarýný Leninistleri tanýyan herkes ayný sýcaklýk ile karþýlýyordu bizleri. Bir ara yine hem güzel hem de komik bir þey yaþandý. 20’li yaþlarda bir bayan geldi yanýmýza. Deniz Gezmiþ’in resminin olduðu bayraðý göstererek, “bunlar çok güzel fazla var mý” dedi. Biz tutmak için istediðini zannettik elimizde de sýnýrlý vardý. Gençlerden kimse de elinde büyük bir heyecanla dalgalandýrdýðý bayraðý vermek istemiyordu. Bayan ýsrarla bayrak istedi ve eve götürüp asacaðýný söyledi. Ne yaptýysak gençlerden bayrak alamadýk. Sonra bayan bize “eðer bayrak vermezseniz çalarým” dedi. Biz hep beraber gülmeye baþladýk. Tabii konserin sonunda onu standýmýza davet ettik. Konser gece bittiðinde bir baktýk ki geldi ve bayrak istedi. Biz de büyük bir sevinçle bir tane daha hediye ettik. Konserde Grup Yorum, Nurettin Güleç, Diyez Müzik Topluluðu ve bir çok müzik grubu ve sanatçý yer aldý. Akþam 24:00’a doðru festival konserle birlikte sona erdi. Daha sonra standlarýmýzý, bayrak ve pankartlarýmýzý topladýk. Gece 2-3 gibi her þeyi topladýk ve derneðimize götürdük. Bir festival daha böyle tatlý bir yorgunluk ve yeni insanlarla tanýþmanýn verdiði mutlulukla sona erdi.
19
Yeni Evrede
Anma
Mücadele Birliði
YAÞAR YOLDAÞ SEN HÝÇ ÖLMEYECEKSÝN SENÝN HER ÖLÜM YILDÖNÜMÜN BURJUVAZÝ ÝÇÝN BÝR KORKU GÜNÜ OLACAK
B
u sabah tüm yoldaþlar içimizde daha bir coþku ve heyecanla uyandýk. Ýçimiz kýpýr kýpýrdý. Alelacele üzerimizi giyindik. Malum bizi bekleyen yoldaþýmýzý daha fazla bekletmemeliydik. Gerçi kavganýn her anýnda, emekçi semtlerinde kurulan her barikatta, her çarpýþmada bizimledir yoldaþ, düþman gözlerimizin içine baktýðýnda, göz bebeklerimizde Agit’in gözlerini görür, alnýmýzda ayný kinin izlerini... Ama bu kez farklý. Yoldaþ yaný baþýmýzda olacak, bizden söz alana kadar bizimle konuþacak, sorular soracaktý. Hepimiz bugün onun yanýnda bir dönüp arkamýza neler yaptýðýmýza bakacak ve yarýnýn sözlerini verecektik. Yoldaþýmýzý daha fazla bekletmemek için otobüslere atladýk direkt yoldaþýmýzýn yanýna gittik. Gittiðimizde her zamanki gibi tam saatinde buluþma yerinde bizleri bekliyordu. Tüm yoldaþlar heyecanlýydý. Agit yoldaþla buluþmanýn, ona tekrardan merhaba diyebilecek olmanýn heyecanýydý bu... Agit’in yanýna daha önce de gelmiþ yoldaþlar olduðu gibi ilk defada gelen yoldaþlarýmýz vardý aramýzda. Artýk Agit yoldaþýn mezarý baþýndaydýk. Üzerinde “Agit Yoldaþ Ölümsüzdür / Mücadele Birliði PLT” yazýlý pankartýmýzý açarak selamladýk yoldaþýmýzý. Ayný içtenlikle karþýladý bizi. Konuþacak ne vardý ki.. Ýnsan, sözün yerini eyleme býraktýðý bir yaþamla ne konuþabilirdi.
20
En iyi söz, ortak amaçlarýmýz için baþlatýlan eylemi zaferle sonuçlandýrmakla söylenecekti. Biz de bunu yapacak olmanýn sözünü vererek baþladýk söze. Ýlk olarak Mücadele Birliði adýna bir yoldaþýmýz söz aldý ve bize Agit’in yaþamýný anlattý. Agit’in fedakarlýkla simgeleþtiðini, bacaðýna takýlý olan platini çýkarttýrmak için ne yapýldýysa Agit’in ikna edilemediðini, onun her seferinde önceliði partinin ihtiyaçlarýna verdiðini aktardý. Agit’in devrime olan baðlýlýðý, yoldaþlarýna olan sevgisi kadar kini de büyüktü ve sarsýlmazdý. Agit yoldaþ yaþamýnýn her anýnda içindeki devrimle yaþayan biriydi. Bugün Agit’in günüydü. Bir devrimci için en güzel þey yoldaþlarýyla tekrar bir araya gelebilmekse, onlarla sohbet edebilmekse bundan daha güzel þey de onlar için, devrimin zaferi için, parti için adadýðý yaþamýný yine tüm bunlar için feda ettiði zamandýr. O yüzden bugün Agit’in günüydü. Onun içindeki devrimin daha da alevlendiði, genç leninistlere devredildiði zamandý... Onun gününde onun yanýndaydýk. Marþlarýmýzla, türkülerimizle, þiirlerimizle anmamýz devam etti. Anmamýz boyunca güzel bir paylaþým geçirdik Agit yoldaþla. Eksiklerimizi gördük onlarý giderdik, daha fazla bizleþtik. Bizim için öðretici bir anma oldu. Artýk ayrýlma vakti geliyordu. Devrimin yiðit neferinin yanýndan yine ona yaraþýr biçimde ayrýlmalýydýk sesimiz bir bütün halinde birleþti ve tüm mezarlýðýn her yanýný kapladý; “Agit Yoldaþ Ölümsüzdür”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Herþey Emeðin Olacak”, “Agit Yoldaþ Yaþýyor Leninistler Savaþýyor”.
101. Sayý / 12-26 Eylül 2007
Yeni Evrede
Kadro
Mücadele Birliði
bulamýyordum. Sonra Leninistlerle tanýþtým. Ýnsana yaklaþým tarzlarý çok sýcaktý. Tepeden bakmýyorlardý insana. Ýnsaný kýrmýyorlardý ve öðretmen edasýyla yaklaþmýyorlardý. Esnektiler... Yoldaþlarýna düþkündüler. Mücadele Birliði’ni okumaya baþladým. Diðer dergilerden çok farklýydý; bilimseldi. Her þeyi temellendirebiliyor, neden sonuç iliþkisini çok iyi bir þekilde ortaya koyuyordu. Olaylarý marksist leninist açýdan deðerlendirebiliyordu. Okudukça devrimi ve devrimin zorunluluðunu iliklerimde hissedebiliyordum. Kýsaca söylemek gerekirse; yoldaþlarýna verdikleri deðer ve güven, olaylarý deðerlendirmedeki bilimsellik, devrimi insana hissettirme... Aylin: Devrimci yaþama, devrimci mücadeleye sempati duyduðum süreçte Leninist Partiyi tanýmýyordum. Leninistler’i tanýdýðýmda onlardaki kararlýlýk, tutarlýlýk, hayattaki duruþlarý herkesten daha gerçekçi, daha farklý oluþlarý dikkatimi çekmiþti. Aðýzdan çýkan sözle pratiðin birleþtiðini ilk defa Leninistler’de gördüm. Kendime yaratmýþ olduðum dünyanýn yanlýþlýðýný onlarý tanýdýktan sonra gördüm ve hayatýmý anlamlandýrmanýn gerekliliðini onlarla kavradým. Þimdi biliyorum ki büyük bir hýzla yok oluþa giderken, takýnýlmasý gereken devrimci duruþun Leninistlerle yani genelde Leninist Parti’yle anlamlaþacaðýný, savaþýmýn yani zafere giden yolun Leninist Parti öncülüðünde gerçekleþeceðinin inancýndayým. Bugünkü süreçte insanlýk adýna var olan her þeyin yok edildiði, ancak insanlýðýn kurtuluþunun mücadelesini vermenin mümkün olduðu, olacaðý bir Partinin varlýðýndan söz edebiliriz. Bu da bilimsel, nesnel gerçeklikleri kendine temel alan, insanlýða karþý sorumluluðu benliðinde hisseden ve bunun sadece lafta yapýlmadýðýný gösteren Leninist Parti’dir. Önder: Öncelikle þunu söyleyebilirim ki devrimci yaþamý, devrimci mücadeleyi benimsememde Leninist Partinin ilkeli, tutarlý, uzlaþmaz, iddialý politik duruþu çok etkili oldu. Ayrýca Leninist Parti’nin yaþadýðýmýz sýnýf savaþýmýna dair bilimsel tespitleri, çözümlemeleri ve ortaya koyduðu mücadele yöntemleri, biçimleri. Çünkü Leninist Parti’yi diðer devrimci hareketlerden ayýrt eden temel özellik sadece olaný yorumlamasý deðil, ayrýca olmasý gerekeni ortaya koymasýdýr. Ve de olmasý gerekeni komünist ilkeler doðrultusunda somutlayabilmesidir. Leninist olmamdaki en büyük etkenlerden birisi de Leninist Kadro kültürüdür. Bilgi birikimi açýsýndan donanýmlý, tutarlý, savaþçý, sürekli kendini aþabilme ve yenileyebilme isteði taþýyan, kitlelere güven veren ve de güvenen, her anlamda yoldaþça sýcaklýðý hissettirebilen, yüreðini, bilincini devrimci iktidar için ortaya koyabilen cüretli, yaþama sevinci dolu komünist-devrimciler olmalarý. Leninist Parti ve kadrolarýna baktýkça þunu görüyorum; marksizm-leninizmin somutlanmýþ canlý hali. Leninist Parti benim için yaþamýn anlamlanmýþ
“LENÝNÝST PARTÝ BÝZÝM ÝÇÝN YAÞAMIMIZIN ANLAMLANMIÞ HALÝDÝR...”
S
elam olsun 18. yýlýnda ateþin ve güneþin çocuklarýna... Selam olsun 18. yýlýnda umudun ordusuna... Umudun çocuklarýna selam olsun 18. yýlýnda... Kendi yüreðinin kabuðunda yaþamayýp da, tüm insanlýðýn yüreðini, bilincini, cesaretini kuþanýp mavi atlaslara kýzýl þeritler çeken kartal yüreklilere bin selam olsun... Ýnsanlýðýn gündüzlerinde sömürülmediði, gecelerinde aç yatmadýðý bir dünyayý kurmak için göðü fethe çýkanlara, kolektif bilincimizin ve kolektif yüreðimizin en sarsýlmaz derinliðinden kucaklar dolusu selamlar... Merhaba Mücadele Birliði Dergisi’nin yürek iþçileri ve okurlarý... Sizlerle, devrim ve iktidar mücadelesini kararlýlýkla ve coþkuyla ilmek ilmek dokuyan Leninist Parti’nin 18. yýlý nedeniyle genç yoldaþlarýmýzla yaptýðýmýz sohbeti paylaþmak istiyoruz. Soru: Devrimci yaþamý ve devrimci mücadeleyi benimsemenizde Leninist Panti’nin hangi temel özellikleri etkili olmuþtur? Serpil: Tanýþtýðým Leninist yoldaþýn söylemlerinin, hayatýna yansýmýþ olmasý bende inanç ve güven yaratan en büyük etkilerin baþýnda geliyor. Gönüllülük temelinde yaptýðý devrimci faaliyetle yaþam alýþkanlýklarýnýn uyum halinde olmasý. Devrimi kavrarken, kendi yaþadýðým olaylara diyalektik bakýþla yorum getirip; toplumda edindiðim önyargýlarý aþarak objektif bakmamý saðladý. Nedenle sonuç üzerindeki buðunun silinmesiyle kendini göstermiþ oldu. Toplumdaki týpký önyargýlar gibi dilden dile dolaþan sýð devrimci ifadeler yerine, Parti söylemlerinde her kelime slogan, yazýn somut-gerçekçi ve çözüm üreticidir. Komutan CHE’nin “Gerçekçi Ol Ýmkansýzý Ýste!” sözünü doðrulayan Parti, sýradan bir insanýn “imkansýz” gördüðü devrimi, “gerçekçi” yaklaþýmlarýyla kendi bünyesinde somutlayýp, topluma taþýmaktadýr. Yaklaþýmlarýnýn tutarlýlýðý, deneyimli-genç tüm kadrolardaki ortak söylemleri de, inanç birliðinde açýkça görülüyor. Partinin tüm bu özellikleri, kurumaya yüz tutmuþ insanlýðýn yüreðine su serpiyor. Partiyle insanlýk filizlenip yeþererek dal dal, aðaç aðaç, orman orman, çiçek açýyor. Bunun kýpýrtýlarýný içimde hissediyorum. Murat: Örgütlü mücadeleye baþlamadan önce çevremde çeþitli siyasi hareketleri gözlemleme fýrsatým olmuþtu. Bana pek samimi, inandýrýcý gelmiyorlardý. Çoðunun yaptýklarýyla söyledikleri tutmuyordu ve kafamdaki soru iþaretlerine cevap
101. Sayý / 12 - 26 Eylül 2007
21
Yeni Evrede
Kadro
Mücadele Birliði
halidir ve de hepimiz için öyle olmalýdýr. Soru: “Devrim Biziz, Biz Devrimiz” þiarýný benimseyen genç yoldaþlarýn, kadro adaylarýnýn ve kadrolarýn devrimin güncel olduðu bu “Yeni Evre” sürecinde, günün acil görevi olarak önlerine hangi görev ve hedefleri koymalarý gerekir? Serpil: Devrimin güncelliðini koruduðu bu süreçte, sürecin devrimle, zaferle sonlanmasý Leninist Parti’nin ve Leninist kadrolarýn hazýrlýklarýnýn en üst düzeyde olmasýna baðlýdýr. “Yeni Evre”nin “yeni insan”ý inancýný, sorumluluðunu Leninist Parti’ye olan baðlýlýðýyla taze tutabilir. Süreç hedeflerin somutlanacaðý, bilincin pratikle pekiþtirileceði sert bir süreçtir. Ayný zamanda saflaþtýrýcýdýr. Devrimci kadro adaylarý mücadeleye ayak baðý olan kimi geri alýþkanlýklarýný açýða çýkarýp içinden söküp atmalýdýr. Sürekli sertleþen süreci kaldýrabilmek için deðiþimi, dönüþümü, ilerlemeyi ancak sürekli kendimizi aþarak, devimci emekle ve özveriyle saðlayabiliriz. Murat: “Nereye gideceðini bilmeyen bir gemiye hiçbir rüzgar yardým etmez.” Bir þey yapabilmek için öncelikle ne için yapmak gerektiðini bilmek, kavramak, yaþamýmýzýn öz faaliyeti haline getirmek gerekir. Karþýmýza çýkan en zor engellerde dahi engeli aþabilmemiz için “devrimin zorunluluðuna”, insanlýðýn ve doðanýn tek kurtuluþ yolunun bu olduðuna yürekten inanmamýz ve bunu bilince çýkarmamýz gerekiyor. Ýnanç güçlü bir silahtýr. Devrimin gerekliliði ve buna duyulan inanç tek baþýna yeterli deðildir. Ýnsan toplumsal bir varlýktýr. Ve bulunduðu toplumdan ister istemez etkilenir. Bu etkilenme içerisinde geri alýþkanlýklarda olabilir. Eðer sýnýf savaþýmýnýn sertleþtiði zor bir dönemden geçiyorsak, zor dönemin devrimcisi olmak gerekir. Ve bu zor dönemi, geri alýþkanlýklarla kaldýrabilmek mümkün deðildir. Bu geri alýþkanlýklarý derhal terk etmeliyiz. Biz devrimden çok þey bekliyorsak devrimde bizden çok þey bekliyor. Gittiðimiz her yerde, bulunduðumuz her ortamda devrimin çýkarlarýna göre, çelik bir disiplinle ve sorumluluk duygusuyla hareket etmeliyiz. Unutmayalým ki kaybettiðimiz her saniyede insanlýk Irak’ta katlediliyor. Afrika’da açlýktan ölüyor, dünyanýn bir çok yerinde sömürülüyor, yaþamdan kovuluyor... Doða isyan ediyor... Ve geri gelmemek üzere bizi terk ediyor. Artýk devrim tarihsel bir zorunluluktur. Ve yaþam biz “Yeni Ýnsan”lara ayaða kalkýp isyan etmeyi, kapitalizmi yýkmayý, sosyalizmi inþa etmeyi emrediyor. “Devrim Biziz Biz Devrimiz” þiarýný yükselten tüm genç yoldaþlarýn, kadro adaylarýnýn ve kadrolarýn insanlýðýn kurtuluþu davasý olan devrim ve sosya1izm mücadelesinde tarihe “Leninist’che” ad koymak için Leninist Parti öncülüðünde tüm yüreklerini, bilinçlerini, yaþamlarýný seferber etme zamaný. Aylin: “Devrim Biziz Biz Devrimiz” þiarýný içselleþtirmediðimiz sürece bu söz havada kalýr. Evet, lafta “Biz Devrimiz” diyebiliriz ama önemli olan “Biz Devrimiz”in yanýnda “Devrimin Biz” olmasýdýr. Yani sadece sözle deðil, pratiðimizle de bunu hissetmeli, hissettirmeliyiz. Yaþananlara kayýtsýz kalma-
22
malý, yaþananlarý hayatýmýzda somutlayabilmeliyiz. Bugünü yarýna taþýrken en önemli görevimiz hiç tanýmadýðýmýz insanlarýn acýlarýnýn, açlýklarýnýn, yaþayamamýþlýklarýnýn sorumluluðunu hissedip, yüreðimizde taþýmamýzdýr. Ama bundan salt sorumluluðu hissedip, hiçbir þey yapmamak anlaþýlmasýn. Bunun sorumluluðunu yüreðimizde taþýmak zorundayýz. Çünkü insanlýk yok oluyor, doða haykýrýyor: Beni yok oluþtan kurtarýn. Bu sese daha fazla kayýtsýz kalamayýz. Yapmamýz gereken doðayý, insanlýðý tüketenlere karþý acýmasýz, sert ve onurlu bir duruþ sergilemek. Yani savaþmak ve devrimci savaþýmý yükseltmek. Bu savaþým mücadelesini “ben” olarak deðil “biz” olarak gerçekleþtirmeliyiz. Devrimcileþmeli, devrimcileþtirmeli ve insanlýðýmýzý yok oluþtan kurtarmalýyýz. Önder: Öncelikle içinde bulunduðumuz “Yeni Evre” sürecinin niteliðinin kavranmasý gerektiðini düþünüyorum. Eðer devrimin öngününde olduðumuzu ve devrimin güncel olduðunu iddia ediyorsak bu güncelliðe, somuta ve iddiaya göre yaþamalý ve de devrimin-kolektifin ihtiyaçlarý doðrultusunda hazýrlýklarýmýza hýz vermeliyiz. Buna göre konumlanmak gerekir. Unutmayalým ki kapitalizmin insanlýðý, doðayý ve topyekün yaþamý yýkýma ve de yok oluþa doðru sürüklediðini, bu iðrenç ve aþaðýlýk yaþamdan býktýðýmýzý-iðrendiðimizi söylüyoruz. Söylemekle kalmýyor, bu insanlýk dýþý, akýl dýþý sistemi yýkmak gerektiðini yerine iþçilerin-emekçilerin iktidarýný kurmak iddiasýnda olduðumuzu haykýrýyoruz. Ýþçi-emekçilere yürekleriyle-bilinçleriyle kelimenin tam anlamýyla insanca yaþayabilecekleri bir sosyalist toplumu kurmalarý için bizleri “gündüzlerinde sömüren, gecelerinde aç yatýran” bu aþaðýlýk kapitalist düzeni yýkmalarý çaðrýsýnda bulunuyoruz. Ýddiamýz büyük ve de büyük olduðu kadar günceldir, acildir, zorunluluktur. O zaman üstümüze düþen görev ve sorumluluk bu iddiayý her soluk alýþýmýzda, her nabýz atýþýmýzda hissedebilmek ve gerçekleþtirmek için sürekli kendimizi aþarak, yenileyerek devrimimizin ve kolektifimizin ihtiyacýnýn olduðu yerde devrimi pratik olarak örgütlemek. Yani “Söylemenin En Ýyi Yolu Yapmaktýr” Ýnsanlýðýn umudu olma sorumluluðuyla, 18. savaþ yýlýnda tarihe “Leninist’che” ad koyacak olan kolektifimizi “örgütlü güç”ten “güç örgütü”ne yükseltmek için bitmek bilmeyen bir emekle, özveriyle, sabýrla, cesaretle, baðlýlýkla ileri atýlmalýyýz. “Yeryüzünün Lanetlileri”ni onlarý bu yaþamda “Lanetleyen” kapitalizmi yýkmak için örgütlemek ve gelmekte olan “Son Kanlý Kavgalý Savaþ”a hazýrlamak zorundayýz. Ama en önemlisi genç yoldaþlarýn, kadro adaylarýnýn ve kadrolarýn her açýdan hazýr olmalarý gerekiyor. Artýk þunu yüreðimize, beynimize iyice kazýyalým: “YA DEVRÝM YA ÖLÜM!” PARTÝ BAYRAÐI HER YERE HER EYLEME! HER ÞEY PARTÝ ÝÇÝN HER ÞEY DEVRÝM ÝÇÝN!
101. Sayý / 12 - 26 Eylül 2007
AKDENÝZ’DEN LENÝNÝSTLER