Yeni Evrede
Tezkere
Mücadele Birliði
görebildiði bir gerçek dahasý, tezkere, bir süredir Güney’e karþý fiilen sürdürülen savaþýn meclis tarafýndan da onaylanmasý ve resmileþmesi anlamýna geliyor. Fakat, çerçeveyi biraz daha büyütüp, geliþmelere dünya çapýnda baktýðýmýzda, görüyoruz ki bu tezkere, zamanlamasý açýsýndan, ABD ve Irak’taki çatlaklarý sývamak için bir araç görevi görmüþtür. Dünya çapýndaki genel çerçevenin baskýn motifini, ABD’nin Irak’ta yaþadýðý stratejik yenilgi oluþturmakta. Savaþta yenilgi, savaþý sürdüren cepheler içinde bölünmelere ve giderek çatýþmalara yol açar. Her ayrý kutup, yenilginin sorumluluðunu karþý taraükümet meclisten aldýðý sýnýrötesi operasyon tezfa yük le me ye çalýþýr. Þimdilerde ABD’de yaþanan budur. Bir keresini cebine koydu. Ýþin en kolay kýsmýydý bu. yan da Tem sil ciler Meclisi’ndeki çoðunluk, diðer yanda Beyaz Kürt halkýnýn özgürlük adýmlarýna düþman, tekelci þoven partilerin doldurduðu bir meclisten, tezkerenin reddi- Saray’da Bush ekibi. Her iki cephe de, 3. Dünya Savaþýnýn ni beklemek, zaten budalalýk olurdu. Yine de, iþi saðlama al- sürdürülmesinden yana. Ama farklý taktiklerle. Temsilciler Meclisi, yaz aylarýnda aldýðý bir kararmak, 1 Mart 2003’teki gibi bir yol kazasýna uðramala Irak’ýn üç parçaya bölünmesi ve iþgalci ABD mak için, tekelci partiler iþi sýký tuttular. birliklerinin Güney Kürdistan bölgesine çekilÞýrnak’ta TSK’nýn verdiði kayýplar, tezTezkere’nin mesini karara baðladý. Gelinen aþamada bu kerenin geçmesi için gerekli olan atmosfeGüney’deki devlet karar, Ýran’ý bölgenin stratejik kazananý ri yaratmak yolunda kullanýldý. Tekelci o lu þu mu da da hil, Kürt haline getirebilirdi. Ýran için, üçe bölünsermayenin bütün kurumlarý ayný anda müþ bir Irak, bütünlüðünü koruyan Iulusunun özgürlük harekete geçirildi. Tekelci basýn, üzerak’tan daha kolay bir lokma olacakrine düþeni fazlasýyla yaptý ve tezkeadýmlarýný boðmak için tý. Temsilciler Meclisi’nin bu kararý, re çýkana dek manþetlerinden histeçýkarýldýðý, herkesin Beyaz Saray tarafýndan onaylanmarik intikam çýðlýklarýný eksik etmegö re bil di ði bir ger çek. Da ha sý, dý ama, bölgedeki iþbirlikçileri tedi. Ölen askerlerin yoksulluðu, laþlandýrmaya yetti. tezkere, bir süredir Güney’e 100 bin dolarlýk maaþ çeklerini Bölgede bu kararý sevinçle birbirlerinin alýnlarýna yapýþtýrýp, karþý fiilen sürdürülen savaþýn kar þý layan, Barzani ve Talabani keyifle “bas bas paralarý Leyla- meclis tarafýndan da onaylanmasý ol du. Güney Kürdistan Federe yöya” diye þarkýlar söyleyen gazete ve res mi leþ me si an la mý na ge li yor. ne ti mi, adým adým Baðdat’ta alýeditörlerinin iki yüzlü duygusalnan Ker kük Referandumunu erteFakat, çerçeveyi biraz daha lýk göstergelerinin malzemesi olleme kararýný tanýmadýlar ve öngödu. Üniversite yönetimleri, kambüyütüp, geliþmelere dünya rü len süre içinde, yani en geç Kapanyanýn en ateþli savunucularý çapýnda baktýðýmýzda, sým ayý sonuna dek, referandum’u olmak için adeta birbirleriyle yare, gö rü yo ruz ki bu tez ke fi i len yapmak için hazýrlýklara baþrýþtý. Sonuçta, DTP mecliste yanlýz kaldý ve tezkere büyük bir oy oranýy- zamanlamasý açýsýndan, ABD ladýlar. Bu arada, geliþmeleri büyük bir la meclisten geçirildi. ve Irak’taki çatlaklarý kay gýy la izleyen Türkiye’nin elini koDediðimiz gibi, iþin kolay yanýydý sývamak için bir lu nu bað layacak ve Barzani-Talabani’ye bu. Þimdi o tezkere, nedenleri ve sonuça raç gö re vi ce sa ret ve re cek yeni hamleler Washinglarýyla, hükümetin cebini yakmaya baþlaton’dan gelmeye devam etti. Temsilciler görmüþtür. mýþtýr. Þýrnak’ta TSK’nýn verdiði kaybý, tezMec lisi, tam da Kerkük referandumunun öncekerenin tek nedeni olarak görmek yanlýþtýr. Böysin de gö rü þülmek üzere Ermeni Soykýrýmý Yasa Tale bir kayýp yaþanmasaydý bile, gerekli bahane bizzat sa rý sý ný ka bul et ti. Böylece, Temsilciler Meclisi, Beyaz Sasermaye tarafýndan yaratýlacaktý. Þovenist histeriyi kýþkýrtmak ray’ýn o nay ver me di ði Irak’ýn üçe bölünmesi planýný, fiilen için, Kürt halkýnýn özgürlük mücadelesinden daha uygun ne hayata geçirmek için adým atmýþ oluyordu. olabilirdi? Beklendiði gibi, Kürt halkýnýn özgürlük hamleleri, Türkiye’nin endiþelerini kabýndan taþýrdý. Soykýrým tasarýsýný enWashington’un Çatlak Duvarlarýna Sýva gel le mek için Washington’a giden emekli büyükelçi Gündüz Tezkere’nin, Güney’deki devlet oluþumu da dahil, Kürt ulusunun özgürlük adýmlarýný boðmak için çýkarýldýðý, herkesin Aktan, dönüþte þu açýklamayý yapýyordu: “Türkiye beklenen
CEPLERÝ YAKAN TEZKERE H
105. Sayý / 7 - 21 Kasým 2007
3
Yeni Evrede
Tezkere
Mücadele Birliði
tepkiyi vermeli. Çünkü Cumhuriyetçiler, faturayý Demokratla- çeliþme içine giren Bush ekibi olmuþtu. Diðer kazanan, Baðra çýkarmak istiyorlar”. Temsilciler Meclisiyle araasýndaki dat’ýn kukla hükümetiydi; TSK’nýn iþgali tehdidiyle yüzlerini çatlak giderek büyüyen Beyaz Saray da Türkiye’ye benzer bir kez daha Baðdat’a dönen Kürt partilerinin desteðiyle bir mesajlar iletince, tezkerenin çýkartýlmasý için bütün koþullar süre daha ayakta kalabileceklerdi ve muhtemelen, Kerkük referandumunu belirsiz bir tarihe erteleme konusunda Barzaolgunlaþmýþ oldu. Tezkerenin kabulüyle, dünya basýný çalkalandý. Daha ni’yi þimdi daha rahat ikna edebileceklerini düþünüyorlardý. Kaybeden, yine Kürt halkýnýn özgürlük özlemleri oldu. doðrusu, özel bir tantana sahnesi hazýrlandý. Ayný gün Bush, kameralarýn karþýsýna geçip açýklama bombardýmanýný baþlat- Baðýmsýzlýðýn bir sembolü olan Kerkük Referandumu tehlikeye girdi. Kuþkusuz, Türkiye de ortaya çýkan bu yeni tý. NATO’dan BM’ye kadar her kurum, tezkerenin durumdan memnun, ama yine de bu memnuniyet, Ortadoðu dengeleri için ne kadar tehlikeli olduonu kazananlar sýnýfýna sokmaya yetmiyor. ðundan sözetmeye baþladýlar. Böylece, ISüregiden iç Tezkerenin dünya çapýnda yanký bulup rak’ýn fiiilen üçe bölünmesi durumunda, savaþýn yeni tartýþýlmasý, en baþta Kürt sorununu ulusortaya nasýl karmaþýk bir manzaranýn çýdengesi, þimdi Güney lararasý bir boyuta taþýmýþ, ilhak politikacaðý, bir anlamýyla kaðýt üzerinde sý ný rý na ku rul muþ tur. kasýnýn bölgeyi nasýl bir dinamit kuyuprova edilmiþ oldu. Ok hedefini bulTekelci sermaye açýsýndan suna çevirdiði daha rahat görülebilir du ve Temsilciler Meclisi, Ermeni hale gelmiþtir. Bundan böyle, dünsoykýrýmýnýn kabulünü ertelediðini kararlýlýðýn ya da geri yanýn Kürt sorununu “Türkiye’nin duyurdu. Bush ve Beyaz Saray raçekilmenin kriteri, artýk bu bir iç meselesi” olarak görmesi dahatlarken, Irak’ýn bütünlüðünün tezkerenin kullanýlýp ha zorlaþacaktýr. korunarak savaþa devam edilmekullanýlmamasýna indirgenmiþtir. Bir baþka açýdan tezkere, tesi fikri güç kazanmýþ oldu. Bu ise ilhakçý düzene tam bir kelci sermayeyi ulusal sorun ve Tezkerenin dünyada yarataçmaz, hiç bir hareket imkaný bununla baðlantýlý iç savaþta, týðý infialin aksine, Pentagon tam bir sýnýra getirip býrakmýþ, sözcüsü þu açýklamayý yapýyorbýrakmayan bir sýkýþma hediye hareket alanýný iyice daraltmýþtýr. du: “Türkiye’de o bölgeye sýnýetmiþtir. Washington ve Baðdat’ýn Süregiden iç savaþýn yeni dengerötesi operasyon yönünde bir çatlaklarýný sývayan tezkere, si, þimdi Güney sýnýrýna kurulheves, aciliyet ve istek olduðuTürkiye’nin tekelci egemenliðinin muþtur. Tekelci sermaye açýsýnnu sanmýyorum.” Sadece Beyaz yarasýna merhem olamadý. Þimdi, dan kararlýlýðýn ya da geri çekilSaray deðil, Baðdat’taki kukla zevahiri kurtarmak için, sýnýr menin kriteri, artýk bu tezkerenin hükümet de, geliþmeleri el ovuþkullanýlýp kullanýlmamasýna indirturarak izliyordu. Apar topar Anötesine göstermelik hava gen miþtir. Bu ise ilhakçý düzene kara’ya gelen Irak devlet baþkan harekatlarý düzenlemek tam bir açmaz, hiç bir hareket imkayardýmcýsý Haþimi, giderken pek peþindeler. Böylece, hem ný býrakmayan bir sýkýþma hediye etmutlu görünüyordu: “Ben istediðitezkerenin gerekleri yerine miþtir. Washington ve Baðdat’ýn çatmi aldým” diyordu. Neydi istediði? Baðdat’tan giderek baðýmsýzlaþan ve gelmiþ olacak, hem de geri laklarýný sývayan tezkere, Türkiye’nin tekelci egemenliðinin yarasýna merhem merkezi hükümete olan desteðini çekadým atmamýþ olamadý. Þimdi, zevahiri kurtarmak için, sýmeye hazýrlanan Kürt partilerinin, yönünü sayýlacaklar. nýr ötesine göstermelik hava harekatlarý dübir kez daha Baðdat’a dönmeleriydi. zenlemek peþindeler. Böylece, hem tezkerenin Gerçekten de, tezkerenin çýkýþýyla paniðe gerekleri yerine gelmiþ olacak, hem de geri adým atkapýlan ve “Asýl hedef benim” diyen Barzani, sýnýrý geçmeye hazýrlanan TSK’ya karþý Baðdat’ý yardýma çaðýrý- mamýþ sayýlacaklar. yordu. Dahasý, ailesini Þiilerin kontrolündeki Necef’e göndeAma, iç savaþýn þiddeti, tekelci sermayeye bir kez daha, riyor ve bir anlamda Þii koalisyonunun korunmasýna ihtiyacý artýk yanlýzca “zevahiri kurtarmanýn” yetmeyeceðini hatýrlatolduðunu açýða vuruyordu. tý. Yüksekova’da, Referandum günü yaþanan büyük çatýþma, sorunu yepyeni bir aþamaya taþýmýþ bulunuyor. Þimdi, tekelci Kazananlar, Kaybedenler ve egemenlik için o sýnýrda çakýlýp kalmak, eskisinden çok daha zordur. Ama öte yandan, o sýnýrý geçmenin bedelleri de olaðaKazandýðýný Sananlar Tezkere kararýyla arý kovanýna çomak sokuldu, kaðýtlar nüstü büyümüþtür. Þimdi, Türkiye tekelci sermayesi, Ortadoðu’da büyük bir bir kez daha daðýtýldý ve ortaya çýkan tabloda kazananlarla güç olmakla, hiçbirþey olamamanýn o incecik sýnýr çizgisinde kaybedenler, yavaþ yavaþ ortaya çýkmaya baþladý. Kazanan: Temsilciler Meclisiyle savaþýn gidiþatýna dair saplanýp kalmýþtýr.
4
105. Sayý / 7 - 21 Kasým 2007
Yeni Evrede
Komünizme Saldýrýlar
Mücadele Birliði
KOMÜNÝZME SALDIRILAR KAPÝTALÝZMÝN TÜKENÝÞÝNÝN HABERCÝSÝ
E
mperyalist-kapitalist sistem, ne zaman “yolun sonu görünüyor” türküsünü söylemeye baþlasa buna eþlik eden komünizme karþý salvo atýþlarýnýn gürültüsü de ortalýðý kaplar. ‘90’lý yýllarýn baþýnda “tarihin sonu”nu ilan eden uluslararasý burjuvazi, baþýnýn üzerinde dönenip duran komünizm hayaletinden bir süreliðine olsun kurtulduðu yanýlsamasýna kaptýrmýþtý kendini; ama fazla deðil bir on yýl sonra yine komünizm korkusuyla yatýp kalkarken buldu kendisini. Evet þimdi Komünist Manifestonun o ünlü cümlesini, biraz deðiþtirerek yinelemenin tam zamaný! “Dünyanýn üzerinde tanýdýk bir hayalet dolaþýyor: Komünizm Hayaleti!” “Tarihin Sonu” düþlerine kendisini kaptýrmýþ olan burjuvazinin dizlerinin baðýný çözen bu hayalet, burjuvaziye “tarihin sonu”nu deðil ama kendisinin sonu’nu hazýrladýðýný göstermek istercesine tekellerin tüm pencerelerinden bakýyor. Artýk onu Marx’ýn o heybetli sakallarýyla çekilmiþ sevimli gülümseyiþle mi tahayyül edersiniz, yoksa mavi tulumuyla, en güzel elbisesiyle dolaþan bir proleter olarak mý bilemeyiz ama burjuvazinin onu bir Mepistopales kýlýðýnda gördüðüne þüphe yok. Bunlarý yazarken insanýn þimdi dönüp bir kez daha Nazým ustanýn “Fakir Bir Þimal Kilisesinde Þeytanla Rahibin Macerasý”ný okuyasý geliyor. “Çekik gözlerinde biraz daha fazla ümit ve sivri sakalýnda biraz daha az keder” olan “þeytan”la, kiliseden firar eden rahibin macerasýný... Sermayenin bekasý için harbedenler, komünizm hayaleti karþýsýnda dizlerinin titremesini engellemek için göðüslerini yumrukluyor, üstlerini baþlarýný yýrtýyorlar. Emekle sermaye arasýnda yüzyýllardýr süren sýnýflar mücadelesinde sermayenin safýnda olanlar, komünizmi kötüleyebilmek için ellerinden geleni yapýyorlar; çünkü onlar biliyorlar ki, bugüne kadar komünizme karþý yaptýklarý tüm saldýrýlar sonuçsuz kaldý, komünizmin insanlýðýn kurtuluþu olduðu gerçeðini hiç bir saldýrý ya da karaçalma deðiþtiremedi. Sosyalist sistemde yaþanan geriye düþüþler, komünizm düþmanlarýnýn elini geçici bir süre için güçlendirdiyse de bu uzun sürmedi; çünkü sosyalist sistemde yaþanan sorunlarýn hiç biri kapitalizmi haklý çýkarmýyor, onu alternatifsiz býrakmýyordu. Hiç bir þey ama hiç bir þey kapitalizmin insanlýðý ve doðayý yýkýma sürüklediði gerçeðini deðiþtirmiyordu. Kapitalizm varolduðu her gün, her saat, her an süresince, insanlýðýn geleceðini karartmaya ve yeni felaketler hazýrlamaya devam ediyordu. Ýnsanlýk “Kapitalizmin Kara Kitabý”nýn her sayfasýnda nasýl büyük acýlar, katliamlar olduðunu yaþayarak görüyordu. Kapitalizmin varlýðýný devam ettirebilmek, hiç deðilse yýkýlýþýný biraz olsun geciktirebilmek için nasýl bütün insanlýk deðerlerini ayaklar altýna aldýðýný da. Sovyetler Birliðinin daðýlýþýndan sonra emperyalist-kapitalist sistemin dünyayý ne hale getirdiðine þöyle bir bakmak bile her þeyi anlamak için yeterlidir. Kapitalizm, tüm çabalarýna raðmen, insanlarýn kafasýndaki, özgürlük, eþitlik düþüncelerini yok edemedi; paylaþýmcýlýðýn kolektivizmin üstünlüðünü dünya üzerinden kazýyamadý. Sosyalist sistem karþýsýnda her zaman en adi, en aþaðýlýk dezenformasyonlara baþvuran
kapitalizmin propaganda merkezleri, sosyalist sistem daðýldýktan sonra da bu kara propagandadan vazgeçmediler. Bunu kimi zaman sosyalist sistemlerin uygulamalarýna, kimi zaman uygulayýcýlarýna kimi zaman da doðrudan sosyalizme yönelttiler. “Öldü” dedikleri sosyalizmin yaþadýðýnýn bundan daha iyi bir kanýtý olmasa gerek. Emperyalist-kapitalist sistem Sovyetler Birliði daðýldýktan sonra saldýrýlarýný bu kez Küba’ya, Demokratik Kore Cumhuriyeti’ne, Vietnam’a vb. yöneltmeye baþladýlar. Bütün bunlar yetmedi elbette. Komünizm düþüncesine, insanlarýn bir gün sýnýfsýz, sýnýrsýz bir dünyada hep birlikte özgürce yaþayabilecekleri düþüncesine karþý mücadele etmek o denli kolay deðildi. Bunun sadece bir ütopya olabileceðini, hiç bir zaman gerçekleþmeyecek bir hayal olduðunu propaganda ettiler. Bencilliðin insan doðasýnda olduðunu, komünizmin insan doðasýna yabancý olduðu düþüncesini yaymaya çalýþtýlar ve insanlarý insanlýktan çýkaracak þekilde bencil, sadece kendini düþünen, baþkalarýnýn acýsýna ve sevincine karþý kayýtsýz birer canlýya dönüþtürmek için gecegündüz kafa yordular. Ama olmuyordu iþte! Komünizm düþüncesi insanlarýn aklýndan bir türlü çýkmýyordu. Bu kez o büyük zekalarý (!) insanýn beynindeki komünizm geni’ni aramaya çýktý. Bulsalar yok edecek, tamamen kurtulacaklardý bu “bela”dan. O da olmadý. Bu kez, komünizmi yasaklama yoluna gittiler. Bir çok yerde zaten yasaklýydý komünizm düþüncesi. Sýnýflar mücadelesinden bahsetmek bile “bir sýnýfýn baþka sýnýflar üzerinde tahakkümü”nü savunmak olarak deðerlendirilip, suç sayýldý. Komünistler en aðýr iþkencelerden geçirilip, en aðýr hapis cezalarýna çarptýrýldýlar. Sadece komünistler deðil, komünizm düþüncesinden etkilenen herkes, “cadý avý”nýn kurbaný oldu. Bir dönemin tüm tarihi neredeyse bütünüyle buna tanýklýk etti. Ama her defasýnda komünizmin deðerleri ve idealleri bu “filizkýran fýrtýnalarý”ndan güçlü çýkmayý baþardý. Kökü tarihin derinliklerinde olan komünizmin sonsuz yeþil aðacý her seferinde yeniden filiz sürmeyi baþardý. Tarih, her defasýnda komünistlerin kararlý mücadelesine tanýklýk etti. Burjuvazi komünizme karþý en son saldýrýlarýndan birini Avrupa’da komünizmin simgelerini yasaklama giriþimiyle ve komünizmle nazizmi eþleþtirme alçakça çabasýna giriþerek gösterdi. 2005 yýlýnda Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi, “Nazizmle komünizmin iki totaliter canavar olarak eþitlemesi”ne karar verdi. Hem de nazi faþistlerinin yargýlandýðý II. Dünya Savaþý sonrasý kurulan Nuremberg mahkemelerine anýþtýrmada bulunarak, yeni mahkemeler kurulmasý önerilerek... Bu öneriler çok fazla tepki topladýðýnda, bizim reformistlerin gýpta ile baktýðý Avrupadaki “zeytin dalý” projesinin mimarý Roman Prodi gibileri “komünist partilerinin yasaklanmasýnýn hiç de yadýrganacak bir þey olmadýðýný” söylediler. Burjuvazi tam cepheden saldýrýlarýný yoðunlaþtýrýyordu. “Komünizmin suçlarý”nýn “sýnýf mücadelesi teorisinden kaynaklandýðý”ný iddia ediyorlardý. Onlarýn en çok korktuklarý þey buydu. Kendi mezar kazýcýlarýný gördükleri her yerde, kendi ölümlerini de görüyorlardý doðal olarak. “Sýnýf mücadelesi teorisi” olmasaydý, onlar daha yüzyýllarca insanlarý sömürerek, kandýrarak yaþamlarýný devam ettirebilirlerdi. “Totaliter komünist rejimlerin yeniden güç kazanmasý tehlikesi ortadan kalkmamýþtýr ve bu ideoloji dünya barýþýný ve uluslarýn özgürce geliþimini tehdit etmektedir” denilerek “tehlike”nin büyüklüðüne dikkat çekiliyor ve “ko-
105. Sayý / 7 - 21 Kasým 2007
5
Yeni Evrede
Komünizm Saldýrýlar
Mücadele Birliði
münizmin zaman kaybetmeksizin mahkum edilmesi” talebiyle önerge veriyorlardý. Bu acelenin sebebi nedir dersiniz? Evet aralarýnda, “Komünizmin Kara Kitabý” adlý ýsmarlama bir kitabýn yazarý Stephane Courtais gibi, karþý-devrimciliðiyle malul olmuþ Bukowski gibi alçaklarýn olduðu bu Assemble, “tehlike”nin farkýndaydý elbette. Kapitalizmin Kara Kitabý’nýn proletaryanýn ýþýklý elleriyle kapatýlacaðý günler yaklaþtýkça, bütün dünyayý bir “Ayaklanma Yüzyýlý” düþüncesi sarmýþken bu karþýdevrimciler acele etmeyecek de kim edecek? Komünizm düþüncesinin yeniden güç kazanýyor oluþu bu kubur böceklerini telaþlandýrmayacak da kimi telaþlandýracak? Orak-çekiç ve kýzýl yýldýz sembollerini nazilerin gamalý haç’ý ile bir tutup yasaklamaya çalýþan bu soysuzlar sýnýfý, komünizmin yükseliþi karþýsýnda harekete geçmeyecek de kim geçecek! Ve bu aþaðýlýk mahluklar utanmadan sýkýlmadan (Theodorakis onlara “utanýn” diye seslendi ama insanlar sahip olmadýklarý duyguyla yargýlanabilirler mi?) “dünyanýn çeþitli yerlerinde bir çok komünist totaliter komünist rejim, halklarýnýn refahýna büyük zarar vererek hüküm sürüyorlar” diyor. Avrupa’nýn “ince zevkli” burjuvalarý oturduklarý servet daðlarýnýn üzerinden sosyalist ülkelerdeki halkýn refahýný düþünüp kaygý duyuyorlar. Bakýn görüyor musunuz burjuvazinin hümanistliðini! Bu nazi artýklarý deðil mi, iþçi ve emekçilerin ensesinde boza piþirenler. Bunlarýn benzerleri deðil miydi bugün sosyalist ülkelerdeki halklarýn baþlarýndan defedip attýklarý. Hitler bunlarýn akýl hocasý deðil miydi? Nazi ordularýný bozguna uðratan komünistleri nazilerle bir tutmaya kalkmak, gaz odalarýný yapan, Auswitzch gibi bir çok kamp kurup burada insanlarý diri diri yakan Hitlerle, bu gaz odalarýnda insanlýðýn deðerlerini, insanlýðýn kurtuluþunu savunan Alman Komünist Partisinin yiðit önderi Ernest Thaelman’ý ayný kefeye koymaya kalkmak olsa olsa faþizmin diriltilmesi heveslisi olan neo-nazilerin iþi olabilir. Emeðin simgesi olan orak-çekici, nazi faþistlerinin simgesi olan halklarýn kanýna batmýþ gamalý haçla bir tutmaya kalkmak enternasyonalizmin simgesi olan kýzýl yýldýzý yasaklamak ancak ruhunu faþizme satmýþ olanlarýn iþi olabilir. Ýþçi sýnýfý ve emekçi halklarý emperyalist-kapitalist sistemin baskýsý, sömürüsü ve zulmünden kurtarmýþ olan devrimcileri mahkum etmeye kalkmak, bugün hala sosyalizmi her türlü saldýrýya karþý korumayý bilip bir daha halklarýnýn asla onursuz bir yaþamý tercih etmeyeceði sosyalist ülkeler inþaa etmeyi baþarmýþ, sosyalizmin yaþayan örneklerine dil uzatmak olsa olsa nazi mantýðýna sahip burjuvalarýn iþi olabilir. Burjuvazinin en son saldýrýsý ise Rusya’dan geldi. Rus insan haklarý örgütü Memorial, Putin’in “gizli arþivler”i açtýrmasýyla Stalin döneminde 12.5 milyon insanýn öldürülmüþ olduðunun anlaþýldýðýný açýkladý 26 Ekim tarihinde. Ýnsana, “bu kadarýna da pes doðrusu” dedirtebilecek bir yalan, bir kara propaganda örneði daha. Bugüne kadar dünya gericiliði ne zaman sosyalizme saldýrmak istese Sovyetler Birliðinin büyük önderi, Kýzýl Ordu’nun baþkomutaný Stalin’e saldýrmakla baþladý iþe. Bunun böyle olmasý için doðasý gereðiydi; çünkü dünya burjuvazisinin kuyruk acýsý vardý Stalin’e karþý. Stalin deðil miydi Lenin’in önderlik ettiði devrimi pekiþtiren. Stalin deðil miydi Sovyetler Birliðinde sosyalizmin inþasý
6
için en büyük çabayý gösteren. Stalin deðil miydi Lenin’in partisini büyütüp, güçlendiren. Stalin deðil miydi herkes nazi faþizmi karþýsýnda teslim bayraðýný çekmiþken, nazi ordularýný Moskova önlerinde durduran ordunun komutaný, Hitleri gerisin geri inine kadar kovalayan. Avrupa’yý ve tüm dünyayý nazizm belasýndan temizleyen Kýzýl Ordu’ya o komuta etmiyor muydu? Dünyanýn büyük çoðunluðunun SSCB’ye komünist düþüncelere sempati duymasýný saðlayan onun önderlik ettiði partinin zaferi kazanmýþ olmasý deðil miydi? O deðil miydi karþýdevrimcilerin sosyalizmi yýkmasýna engel olan? O deðil miydi küçük-burjuva alýþkanlýklarýna karþý proleter kültürün mücadelesini veren. O deðil miydi proletarya diktatörlüðünü gerçek demokrasiyi ülkesinde yerleþtirmek için tüm ömrünü veren ve bunun karþýsýndaki her düþünceye karþý tavizsiz olan? O halde önce o idam mangasýnýn karþýsýna çýkarýlmalý, önce onun çelik iradesi kurþuna dizilmeliydi. Ne demekti “yeryüzünün lanetlileri”ni kendine güvenen, kendi sistemlerini büyük bir özveri ve çabayla kuran insanlar haline getirmek. Ne demekti açlýk ve yoksulluk içindeki insanlarý devasa çelikleri üreten, devasa fabrikalarý kuran, devasa tersanelerde üretimi kat kat arttýrarak hem kendini hem toplumu doyuran insanlar haline getirmek. Ne demekti, insanlar açlýktan kýrýlýrken mallarýný stoklayan karaborsacýlarý bulup çýkarmak ve onlarýn “mülkiyetine” el koymak. Ne demekti nazi iþbirlikçilerini, faþizmin ajanlarýný ortaya çýkarýp cezalandýrmak, küçük-burjuvazinin sosyalist sistemi sulandýrmasýna izin vermemek, ne demekti? Bunlardan daha aðýr “suç” olur muydu? O deðil miydi, “emperyalist” dediði ülkeleri dahi “emperyalizme karþý savaþtýran”. En deðme burjuva politikacýlarýn bile onu görünce gayri ihtiyari ayaða kalkýp, hazýrola geçtikleri? O deðil miydi “en zor koþullarda bile bir çýkýþ yolu mutlaka bulan”. Adý “çelik adam” deðil miydi onun; onu kýrmak, sosyalizm mücadelesinden vazgeçirmek mümkün müydü? O halde önce o oturtulmalýydý sanýk sandalyesine! Rusya’da karþý devrimciler, sözüm ona “gizli arþiv” açarak orada Stalin’i mahkum ettirecek bir þey bulduklarýný iddia ettiler ya, ne kadar komünizm düþmaný, ne kadar troçkist, anarþist vb. varsa yeniden saldýrýya geçtiler. Stalin’in büyüklüðüne bakýn ki, bunca zamandýr yapýlan bunca saldýrýya karþý halklarýn yüreðinde ve bilincinde dimdik ayakta durmayý bildi. O adeta tüm dünyaya sosyalizmin, komünizmin ideallerinin yenilmez olduðunu gösteriyor. Bütün karþý devrimciler ne yaparsa yapsýnlar, hiç bir þey bir 8 Mayýs günü Reictag’ýn tepesindeki o gamalý haçý indirip yerine orak-çekiçli kýzýl bayraðý çeken askerin Stalin’e ve onun komuta ettiði Kýzýl Orduya duyduðu minnettarlýðý, o anki gururunu yokedemez. Ne yaparlarsa yapsýnlar Aleksi Stehanov adlý bir sovyet iþçinin “gönüllü çalýþma”sýyla, insan üstü bir gayretle sosyalizmin “yeni insaný”ný kendi örneðinde yaratmýþ olduðu gerçeðini deðiþtiremezler. Sosyalizme ve sosyalizmin deðerlerine, önderlerine yapýlan saldýrýlar hakkýnda bir daha durup düþünelim. Bu ölümü yakýnlaþmýþ kapitalist sistemin insanlýða karþý son salvo atýþý deðil mi? Ve bunlar da “Kapitalizmin Kara Kitabý”ný kapanmasýný ve iþçilerin ýþýklý elleriyle yeni bir dünya, komünist bir dünya kurmasýný engelleyemeyecek.
105. Sayý / 7 - 21 Kasým 2007
Yeni Evrede
Bildiri
Mücadele Birliði
YAÞASIN KÜRT-TÜRK HALKLARININ MÜCADELE BÝRLÝÐÝ Türkiye Tekelci kapitalizmi ve onun devleti, içinde bulunduðu krizi aþabilmek için Kürt ve Türk halklarýna, iþçi sýnýfý ve emekçilere, devrimci ve komünistlere saldýrýlarýný arttýrdý. Burjuvazinin iþçi sýnýfý ve emekçilere karþý uzunca yýllar sürdürdüðü iç savaþ, yen bir aþamaya girmiþ durumda. Sermaye sýnýfý ve onun devleti, devrimi ve devrim güçlerini tamamen ezmek ve imha etmek için tüm güçlerini seferber etmiþ durumda. Ýþçiler, emekçiler, “Sýnýrötesi” bir operasyon için meclisten tezkereyi geçiren devlet, þimdi içeride sürdürdüðü “topyekün savaþ”ý sýnýrötesine de taþýmak, Kürt halkýnýn özgürlük savaþýný kanla boðmak istiyor. Devlet, ayný zamanda Güney Kürdistan’daki Kürt varlýðýný da ezmek, imha etmek istiyor. Güney Kürdistan’ý ilhak ve iþgal hayali, TC devletinin yüzyýllýk hayalidir. TC devleti, þimdi bunu gerçekleþtirerek, devrimin Kürdistan’daki geliþimini durdurmak, Türkiye ve Kürdistan birleþik devrimini yenilgiye uðratmak istiyor. Eðer Kürt halkýnýn özgürlük savaþýný durdurabilirse, iþçi sýnýfý ve emekçilerinin mücadelesini de bastýrabileceðini ve baþýnýn üstünde dönenip duran devrim bela(!)sýndan kurtulabileceðini düþünüyor. Ýçeride iþçi sýnýfý ve emekçilere, devrimci ve komünistlere saldýrýlarýný yoðunlaþtýran devlet, halklarýmýz arasýnda mücadele birliðiyle kurulan baðlarý koparmak istiyor. Kürt ve Türk halklarýnýn mücadele birliðinin geliþmesinin nasýl devrimci sonuçlara yol açabileceðini bilen tekelci sermaye sýnýfý ve onun devleti, þimdi en çok bunun önünü kesmeye, halklarýmýzý birbirine düþmanlaþtýrmaya çalýþýyor. Salt milliyetçi duygularla hareket eden herkesin bu oyuna gelmesi mümkün. Bu nedenle bugün en çok öne çýkarýlmasý gereken, devrimin geliþtirilmesi, baþta Kürt ve Türk halklarý olmak üzere, halklar arasýnda bir mücadele birliðinin oluþturulmasýdýr. Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkýný tutarlý bir þekilde savunmadan, Türk iþçi ve emekçileri sermayenin iktidarýný yýkýp kendi iktidarýný kuramayacaktýr. Ýþçiler, emekçiler, TC devleti, “sýnýrötesi operasyon” hazýrlýklarýný þovenizmi kýþkýrtarak yapýyor. Her çatýþmayý, Kürt halkýna saldýrý için bir vesile haline getiren devlet, Kürt halkýnýn katliamlara karþý harekete geçip, serhýldanlara yönelmesini engellemek istiyor. Faþizm, kitle tabanýný harekete geçirerek, Kürt halkýný sindirmek, ondaki ayaklanmacý ruh halini söndürmek istiyor. Bunu asla baþaramayacaklarýný, düþündüklerinin tam tersine, bu yönde attýklarý her adýmýn Kürt halkýnýn öfke ve kinini artýracaðýný ve onlarý yeni serhýldanlara yönelteceðini hep beraber yaþayarak göreceðiz. Yoksul Kürt halký, Özgürce kendi kaderini tayin edebilmek için, sermayenin iktidarýna karþý devrimci bir iktidar için savaþým yürüten Leninist Parti’nin saflarýnda örgütlenmelisin. Emeðin iktidarýnýn kurulmasý, Kürt ulusunun kendi kaderini özgürce tayin etmesi, zindanlarýn yýkýlýp tutsaklarýn özgürleþmesi için Leninist Parti sizleri saflarýna çaðýrýyor. Proletarya, kendi kýzýl bayraðý altýnda toplanýp faþizme karþý birleþik bir mücadele yürütmedikçe, özgürlük yüzü göremeyecektir.. proletaryanýn devrimci sýnýf partisi, sizleri kendi bayraðý altýna çaðýrýyor. Ýþçiler, emekçiler, Savaþlarý durdurmanýn en iyi yolu, onu ortaya çýkaran nedenleri ortadan kaldýrmak, kapitalizmin varlýðýna son vermektir. Emperyalist-kapitalist sistem, tüm dünyayý bir savaþ alanýna çevirmiþ durumdadýr. Türkiye tekelci kapitalizmi ve onun devleti, Güney Kürdistan’ý ilhak ve iþgal ederek bu savaþa dahil olmak istiyor. Bizlere düþen, bu savaþýn yaratacaðý durumdan bir devrim için yararlanmak ve iktidarý ele geçirmek olmalýdýr. Kürt ve Türk halklarýnýn mücadele birliði, halklarýmýza gerçek barýþý, demokrasiyi ve özgürlüðü getirecektir. Artýk, ikincil sorunlarý bir kenara býrakarak devrim ve iktidar için mücadele edelim. 105. Sayý / 7 - 21 Kasým 2007
7
Yeni Evrede
Eylem
Mücadele Birliði
IRAK’A KOMÞU ÜLKELER ZÝRVESÝ PROTESTO EDÝLDÝ 1-3 Kasým tarihleri arasýnda Ýstanbul’da gerçekleþecek Irak’a Komþu Ülkeler Zirvesi’ni ve orada alýnacak kararlarý protesto etmek için devrimci ve demokratik kurumlar olarak 2 Kasým tarihinde, Beþiktaþ Uður Mumcu Anýtý önünde ortak bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdik. Polisin yoðun güç yýðdýðý meydanda, “Irak’ta Emperyalist Ýþgale Son Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði Ve Birlikte Mücadelesi” pankartýný açtýk ve “Irak’ta Emperyalist Ýþgale Son”, “Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði ve Birlikte Mücadelesi!” “Kahrolsun ABD Emperyalizmi”, “Ýncirlik Üssü Kapatýlsýn”, “Katil Rice Defol” sloganlarýný atarak basýn açýklamamýza baþladýk. Basýn açýklamasý metnini kurumlar adýna Hümeyra Doðan okudu. Basýn açýklamasýnda “ABD’nin öncülüðünde, Irak’a komþu ülkelerin yapacaðý zirve, ABD çýkarlarý doðrultusunda toplanacak ve yapýlacak yeni katliamlarýn senaryolarý çizilecektir. ABD emperyalizmi, Irak ve Afganistan’da kullandýðý üstün teknolojik silahlarla dünya jandarmalýðýna soyunsa da, saplandýðý bataklýktan çýkmanýn yollarýný komþu ülkeleri de yaptýðý iþgale dahil etmekte arýyor. Ülkemizde toplanan bu zirvenin amacý, emperyalizmin iþgal ve yayýlmacýlýðýný meþru göstermektir. Bu zirveden Ortadoðu halklarýna yönelik yine katliam, yaðma, sömürü ve savaþ planlarý çýkacaktýr. Bütün iþbirlikçi-uþak iktidarlar kendilerini buna hazýrlamaktadýrlar. Emperyalistlerin dünya halklarýna uyguladýklarý baský ve saldýrý politikalarýnýn her geçen gün daha da artarak devam ettiði bir süreçte, yerli iþbirlikçi-uþaklarýn direktifleriyle geliþtirilen ýrkçý saldýrýlar da devam etmektedir. Ülkemiz iþbirlikçi-uþak iktidar ise sýnýr ötesi operasyon için tezkereyi meclisten geçirerek, bunun beraberinde ýrkçý-milliyetçi dalga, linç kampanyalarýný da geliþtirdi. Baþta DTP olmak üzere devrimci-demokrat-yurtsever kurumlar ve kiþiler hedef gösterildi. Kürtlere ait dükkanlar, araçlar ve evler kundaklandý. Yalnýzca Kürt olduðu için insanlar linç edilmek istendi. DTP il ve ilçe binalarý basýlarak tahrip edildi. Kürtlerin yoðun olarak oturduðu semtler basýlmaya çalýþýldý. (...) Baþta ABD emperyalizmi olmak üzere, hiç bir emperyalist gücün ve onlarýn iþbirlikçi uþaklarýnýn insanlýðýn geleceðini karartmaya dönük politikalarý karþýsýnda sessiz kalmayacaðýmýzý, bizlerin sessiz kalýþýnýn halklara daha fazla yoksulluk, daha fazlkla acý ve gözyaþý getireceði gerçekliðindne hareketle, egemenlerin tüm baský ve saldýrýlarýna raðmen haklý mücadelemizi yükselteceðimizi belirtiyoruz” denildi. Açýklama, sloganlarla sonlandýrýldý.
KÜRT HALKI YANLIZ DEÐÝLDÝR Son dönemde faþizmin Kürt halkýna karþý geliþtirdiði topyekün saldýrýlarýn karþýsýnda Kürt halkýyla omuz omuza faþizme karþý mücadele etmek, kendini devrimci-sosyalist olarak nitelendiren tüm güçlerin görevidir. Bizler de Ýzmir Mücadele Birliði Platformu olarak 24 Ekim 2007’de DTP Ýzmir Ýl Baþkanlýðýný ziyaret ederek, hem saldýrýlar karþýsýnda Kürt halkýnýn yanýnda olduðumuzu belirttik, hem de saldýrýlara iliþkin Mücadele Birliði Platformu olarak kendi düþüncelerimizi DTP’li arkadaþlarla paylaþtýk. DTP Ýl Baþkanýndan genel durum hakkýnda bilgi aldýktan sonra. Her zaman Kürt halkýnýn özgürlük mücadelesinin yanýnda olduðumuzu, Kürt halkýnýn mücadelesinin haklý bir savaþ olduðunu ve bizim de bugüne kadar olduðu gibi bundan sonra da bu haklý savaþýn yanýnda olacaðýmýzý; bunu gerek yayýnlarýmýz aracýlýðýyla, gerekse de eylemlerimizle gösterdiðimizi ve göstereceðimizi belirttik. Yaklaþýk olarak iki saat süren ziyaretimizi yaptýðýmýz sohbetlerle sonlandýrdýk. YAÞASIN KÜRT-TÜRK HALKLARININ MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! BARIÞ ÝÇÝN DEVRÝM DEVRÝM ÝÇÝN SAVAÞ Ýzmir Mücadele Birliði Platformu
8
105. Sayý / 7 - 21 Kasým 2007
Yeni Evrede
Adana
Mücadele Birliði
BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ Adana’nýn Þakirpaþa Mahallesi’nde Mücadele Birliði, BDSP, ÇHKM, Alýnteri, DHP ve ESP olarak ortak örgütlemiþ olduðumuz meþaleli eylem ve basýn açýklamasý kapsamýnda, Pazartesi günü beraber yaptýðýmýz bildiri daðýtma ve afiþ asma sýrasýnda, 3’ü Mücadele Birliði’nden 4 kiþi polis tarafýndan gözaltýna alýnmak istenmiþtir. Bu olayý duyan diðer arkadaþlarýn da gelmesiyle, polisle yaþanan arbededen sonra 12 kiþi polisin azgýnca saldýrýsý sonucu zor kullanýlarak gözaltýna alýnmýþtýr. Polisin saldýrýsýna sloganla yanýt verdik. Öðle saatlerinde gözaltýna alýnan arkadaþlarýmýz, akþam saatlerinde savcýlýða çýkartýldýktan sonra serbest býrakýlmýþlardýr. YAÞASIN DEVRÝMCÝ DAYANIÞMA! YAÞASIN KÜRT-TÜRK HALKLARININ MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ! Adana Mücadele Birliði Platformu
Adana’da Sýnýrötesi Operasyona Karþý Eylem Adana Þakirpaþa Mahallesi’nde, Mücadele Birliði, Alýnteri, BDSP, ÇHKM, DHP ve ESP olarak 30 Ekim Salý günü ortak hazýrladýðýmýz meþaleli eylemle, son süreçte yaþanan Kürt Ulusuna yapýlan baskýlarý protesto ettik. Eylem Þakirpaþa Pasaj Duraðýnda baþladý. “Irkçýlýða ve Faþizme Karþý Yaþasýn Halklarýn Birleþik Mücadelesi” pankartýyla yürümeye baþlayan kitle, yürüyüþ sýrasýnda “Yaþasýn Halklarýn Birlikte Mücadelesi”, “Kürt Halký Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Devrimci Mücadelemiz”, “Halkýmýz Saflara Hesap Sormaya” sloganlarýný attý. Yürüyüþ sonunda basýn açýklamasýný okuduk ve eylemimizi bitirdik. YAÞASIN HALKLARIN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ Adana Mücadele Birliði Platformu
ADANA’DA GÖZALTI VE TUTUKLAMALAR 31 Ekim günü daha önceden devrimci çevrelerle hazýrladýðýmýz üzerinde “Sýnýr Ötesi Operasyona Hayýr”, “Kürt Halký Yalnýz Deðildir”, “Ezilen Halklara Barýþ, Sömürücü Zorbalara Savaþ” yazan afiþlerimizi Kürt halkýnýn yoðun olarak yaþadýðý Gülbahçesi ve Daðlýoðlu mahallerinde yaptýk. Sabah erken saatlerde baþladýðýmýz afiþlemede TMÞ polislerinin keyfi ve baskýcý tutumuyla karþýlaþtýk. Ýçlerinde 1 Mücadele Birliði Okuru olmak üzere 4 kiþiyi zor kullanarak gözaltýna alan polislerin tavrý, ekip arabasýnda da devam etti. Sözlü tehdit ve hakaretler karakola götürülene kadar sürdü. Daðlýoðlu karakolunda bir süre tutulduktan sonra akþam saatlerinde Adana Emniyet Müdürlüðüne götürüldük. 1 Kasým günü çýkarýldýðýmýz savcýlýk bizleri “halký kin ve düþmanlýða tahrik ve memura mukavemet” suçlamalarýyla tutuklanma istemiyle mahkemeye sevketti. Saat 15.00’ da çýkarýldýðýmýz mahkemeden, tutuksuz yargýlanmak üzere serbest býrakýldýk. Ayný gün Anadolu mahallesinde ortak hazýrladýðýmýz bildirilerin daðýtýmý sýrasýnda 1 Alýnteri ve 1 Atýlým okuru 2 kiþi gözaltýna alýnýp, ertesi gün (2 Kasým) çýkarýldýklarý mahkemede “halký kin ve düþmanlýða tahrik” suçlamasýyla tutuklanýp Kürkçüler Cezaevine götürülmüþlerdir. BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ Adana Mücadele Birliði Platformu 105. Sayý / 7 - 21 Kasým 2007
9
Yeni Evrede
Anti-Faþist Eylemler
Mücadele Birliði
ÝKÝTELLÝ’DE ÞOVENÝZME KARÞI EGE ÜNÝVERSÝTESÝ’NDE YÜRÜYÜÞ FAÞÝST SALDIRILARA KARÞI EYLEM Son dönem devlet, sivil faþist çetelerini de sokaða sürerek Kürt halkýna, devrimci güçlere ve kurumlara yönelik saldýrýlarýný yoðunlaþtýrdý. 22 Ekim’de okulda yürüyüþ yapmak isteyen faþistlere devrimci öðrenciler müdahale ettiler. Ayný gün toplanýp deðerlendirme yapan devrimci-demokrat gençlik örgütleri, 23 Ekim’de okulda eylem yapma kararý alýyor. Ancak 23 Ekim’de okulda karar alýnan eylem, çeþitli gerekçelerle yapýlmak istenmedi Ve ayný gün 30 kiþilik faþist bir grup, sloganlar atarak okulda dolaþmaya baþladý. Bunun üzerine, Devrimci Öðrenci Birliði olarak, diðer örgütlülüklere yürüme çaðrýsý yaptýk ve Devrimci Öðrenci Birliði ve Gençlik Derneði olarak hem faþistlerin yürüyüþünü engellemek, hem de eylemi gerçekleþtirmek yönünde karar aldýk. Bunun üzerine diðer gençlik örgütlerine ve çevredeki öðrencilere sesli çaðrýda bulunduk. Reformistler ve kendini devrimci-sosyalist olarak niteleyen bazý çevreler yürüyüþe katýlmak bir yana, bizim yürüyüþümüzü de engelleme yönünde propaganda yapmaya çalýþtýlar. Bu sýrada Devrimci Öðrenci Birliði, Gençlik Derneði, SDG olarak sloganlarla yürüyüþe baþladýk. Okul içinde sesli ajitasyon ve sloganlarla yürüyerek, öðrencilerin faþistlerin arkalarýnda yürümemesi gerektiði ve halklarýn mücadele birliðinin örülmesi yönünde çaðrýda bulunduk. Sloganlar eþliðinde tek tek kantinleri dolaþarak öðrencilere propaganda yapýldý. Bu sýrada 9 Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi kafesinde öðrencilere faþistlere karþý halklarýn mücadele birliði çaðrýsý yaptýðýmýz sýrada elinde kamerayla çekim yapan faþistleri gören DÖB’lü bir öðrenci, müdahale ederek faþistlerin elindeki kamerayý aldý. Kamerasý imha edilen faþistlerden biri, devrimci öðrenciler tarafýndan dövülerek hak ettiði biçimde cezalandýrýldý. Bu sýrada aralarýnda DÖB’lü bir arkadaþýmýzýn da bulunduðu üç kiþi, býçakla hafif þekilde yaralandý. Daha sonra yürüyüþümüze devem ettik. Ve öðrencilere bunlarýn ölen askerleri bahane ederek insanlarý kendi faþist çýkarlarý için kullanmaya çalýþtýklarýný ve bundan sonra faþistlerin arkasýnda yürüyen her kim olursa olsun devrimcilerin þiddetiyle karþýlaþacaðýný sesli bir þekilde belirttik. Yürüyüþümüzü sonlandýrýp Edebiyat Fakültesi önüne geldiðimizde yaklaþýk 400 kiþilik faþist bir güruhun sloganlar atarak yürüdüðünü gördük ve sloganlar atarak geldikleri yöne doðru yöneldik. Bu sýrada çevik kuvvet polisleri ve panzerlerle önümüz kesildi. “Ege Faþizme Mezar Olacak”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Türkeþ’in Ýtleri Yýldýramaz Bizleri” sloganlarý atýldý ve faþizme karþý mücadelenin devrimci þiddetle sürdürüleceðini ve cezalandýrýlan faþistin diðer faþistlere örnek olacaðýný, bundan sonra da faþistlere anladýklarý dilden cevap vereceðimizi sesli biçimde propaganda ettik. Faþistler daha sonra polislerle birlikte Edebiyat Fakültesi’nden uzaklaþtý ve bizler de faþistlerin okuldan çýktýðý haberini aldýktan sonra eylemimizi sonlandýrdýk. DENÝZ YUSUF ÝNAN SAVAÞA DEVAM! DENÝZLERÝN YOLUNDA DÖB SAFLARINA! Ýzmir Devrimci Öðrenci Birliði
10
Son dönemde meydana gelen geliþmeler, Þýrnak, Uludere ve Oramar bölgelerinde yaþanan çatýþmalar ve ýrkçý þoven dalganýn yükseltilmesi üzerine bizler de buna sessiz kalmamak için devrimci, ilerici, yurtsever kurumlar olarak biraraya geldik. Mücadele Birliði, DTP, ESP, DHP, Birleþik Ýþçi Derneði olarak 27 Ekim Cumartesi günü saat 20.00’de Ýkitelli’de meþaleli bir yürüyüþ yapma kararý aldýk. Cumartesi günü akþam saat 20.00’de, yürüyüþ güzergahýmýz önünde polisler panzerleriyle, önlem almýþlardý. Yürüyüþ sýrasýnda “Yaþasýn Halklarýn Birlikte Mücadelesi”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak”, “Ýkitelli Faþizme Mezar Olacak”, “Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Býji Bratiya Gelan” sloganlarý atýldý. Meþaleli yürüyüþümüzden sonra bir basýn açýklamasý yapýldý. Yapýlan basýn açýklamasýnda, “(...) burjuva medya tarafýndan ýrkçý faþist dalga geliþtirilerek, Kürt-Türk çatýþmasýnýn zemini yaratýlmaya çalýþýlýyor. DTP’ye yönelik saldýrýlar hýz kesmiyor. Devlet destekli ülkücü faþistler tarafýndan bombalanýyor, yakýlýyor ya da kurþunlanýyor. Bunlar yetmiyor, Kürtler sokaklarda linç ediliyor. Evleri yakýlýyor. Kuzey Kürdistan’da devlet eliyle servis araçlarý taranýyor. Düðün konvoylarý roketleniyor. DTP milletvekilleri hedef gösterilerek hergün soruþturmalara maruz kalýyorlar. Üniversitelerde ilerici, devrimci, yurtsever öðrencilere karþý, faþistler tarafýndan hergün saldýrýlar geliþtiriliyor. Ayrýca, Temel Haklar Derneðine saldýrýan faþistler, Bursa’da da ESP bürosuna saldýrarak yaktýlar. Mahallemizde, 1 Ekim’de akþam saat 22.00 civarýnda, Ýkitelli dýþýndan gelen bir grup faþist, polis destekli yürüyüþ yapmaya çalýþtýlar. Onlara karþý koyan devrimcilere ve halktan insanlara silah kullanarak, halktan insanlarý döverek mahalleden ayrýlmýþlardýr. Biz, aþaðýda imzasý olan kurumlar olarak, faþist, ýrkçý ve þoven saldýrýlara karþý, halklarýn kardeþliði ve birlikte mücadelesini yükselteceðiz” denildi. Basýn açýýklamasýnýn ardýndan kitle daðýldý. Daha önce de 22 Ekim günü, DTP’ye yapýlan faþist saldýrýlardan sonra, Mücadele Birliði, DTP, HÖC, ESP, DHP olarak Ýkitelli Parseller Caddesi’ni kapatarak sloganlar atarak yürüdük. Bizler, yapýlan tüm saldýrýlara karþý, Kürt ve Türk halklarýnýn mücadele birliðini örerek, yükseltilmek istenen þovenist dalgayý yerle bir etmeliyiz. Ýkitelli’den Mücadele Birliði Okurlarý
105. Sayý / 7 - 21 Kasým 2007
Yeni Evrede
Miting
Mücadele Birliði
FAÞÝZME VE ÞOVENÝZME KARÞI ANKARA’DAYDIK Özellikle Hakkari’de yaþanan çatýþma sonrasýnda bir çok askerin ölümü ve 8 askerin rehin alýnmasý sonrasýnda ülke genelinde devlet eliyle gerçekleþtirilmeye çalýþýlan faþist ve þovenist gösterilere Ankara’dan on binler cevap verdi. 3 Kasým günü gerçekleþen ve KESK, TMMOB ve TTB tarafýndan düzenlenen eylem, saat 10.00 civarýnda Hipodrom Alanýnda toplanýlmasýyla baþlandý. Son süreçte yaþanan geliþmelere uygun bir þekilde, bizler de “YAÞASIN KÜRT-TÜRK HALKLARININ MÜCADELE BÝRLÝÐÝ” yazýlý ve Mücadele Birliði Platformu imzalý pankartýmýzý açarak yürüyüþ kortejindeki yerimizi aldýk. Üzerinde Deniz Gezmiþ resimlerinin olduðu kýzýl bayraklarýmýzla ve düzenli kortejimizle yürüyüþümüzü sürdürdük. Yürüyüþ esnasýnda son süreçteki yeni anayasa tartýþmalarý üzerine devrimci yaklaþýmý kitlelere sunabilmek amacýyla daha çok iktidar sloganlarýmýzý ve Kürt halkýyla dayanýþma sloganlarýný öne çýkardýk. “Fabrikalar, Tarlalar, Siyasi Ýktidar, Her Þey Emeðin Olacak”, “Ýktidar Dýþýnda Her Þey Hiçbir Þeydir”, “Barýþ Ýçin Devrim Devrim Ýçin Ýleri”, “Emekçiler Ýktidar Ýçin Savaþalým”, “Yaþasýn Ýþçilerin, Emekçilerin Mücadele Birliði”, “Ya Devrim Ya Ölüm”, “Yaþasýn KürtTürk Halklarýnýn Mücadele Birliði”, “Kürt Halkýna Kalkan Elleri Kýrdýk Kýracaðýz”, “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara” sloganlarýný gür bir þekilde haykýrarak, gerçek kurtuluþun yolunu gösterdik. Ayrýca yürüyüþ boyunca Mücadele Birliði Platformu imzalý binlerce bildiriyi emekçilere ulaþtýrdýk, yine ayný imzalý kuþlamalarýmýzý da yaparak devrim ve iktidar sloganlarýnýn yazýlý olduðu kuþlamalarýmýzý da yaptýk. Ayný zamanda devrimci öðrencilerin de duvarlara “Deniz, Yusuf, Ýnan, Savaþa Devam”, “Devrimci Öðrenci Birliði”, “Deniz Olmak Denizler Gibi Savaþmaktýr”, “DÖB” yazýlamalarý
yapmalarý dikkat çekti. Bu yazýlamalar esnasýnda bir faþistin engellemesine karþýlýk da anladýklarý dilden gereken yanýtýn verilmesiyle yazýlamalara devam edildi. Ve bu engelleme giriþimi “Faþizme Karþý Silah Baþýna” sloganýyla karþýlandý. Yazýlamalarýn dýþýnda yine yürüyüþ boyunca bir çok yere Devrimci Öðrenci Birliði imzalý pullamalar yapýldý. Oldukça disiplinli ve coþkulu kortejimizle mitingin yapýlacaðý Sýhhiye Meydaný’na geldiðimizde bu sefer Mücadele Birliði dergisinin ve Genç Yoldaþ dergilerinin son sayýlarýnýn satýþýný yaygýn bir þekilde gerçekleþtirdik. Dergi satýþý esnasýnda dergilerimize yoðun ilginin olduðu gözlemlendi. Meydana gelindiðinde ise bir çok kiþinin yaþadýðý eylemi bitirmiþ olmanýn rehaveti bizlerde tam tersine coþkunun daha da yükselmesi þeklinde gerçekleþti. Disiplinimizden hiçbir þey kaybetmeden pankartýmýzý köprünün demirlerine astýk. Ayný þekilde Devrimci Öðrenci Birliði de hazýrlamýþ olduðu “Gençlik Savaþacak Devrim Kazanacak, DÖB” pankartýný Mücadele Birliði Platformu pankartýnýn yanýna astý. Bu sefer alanda Antep’ten gelen yoldaþlarýmýzýn getirdiði Genç Emekçiler Birliði pankartýný açarak sloganlarýmýza devam ettik. Açýlan GEB pankartý alanda oldukça dikkat çekti. Hatta bir çok kiþi de pankartýn fotoðrafýný çekti. Ayrýca eylem esnasýnda “Yaþasýn Partimiz TKEP/Leninist” ve “Yaþasýn 13 Mart Genç Komünistler Birliði” sloganlarý da duyuldu. Yaklaþýk 25 bin kiþinin katýldýðý miting KESK, TMMOB, TTB baþkanlarýnýn konuþmalarýyla devam etti. Konuþmalarýn ardýndan Sevinç Eratalay ve Ýlkay Akkaya sahneye çýkarak kýsa konserler verdiler. Kýsa konserin ardýndan alanda en son olarak atýlan sloganlarýmýz adeta alanda yankýlandý. Ve eylem saat 15.00 civarýnda sona erdi. MÜCADELE BÝRLÝÐÝ PLATFORMU 105. Sayý / 7 - 21 Kasým 2007
11
Yeni Evrede
Gündem
Mücadele Birliði
TARÝHÝ GÖ BÝR DEVRÝMLE HALK aþist devlet ve tekelci sermaye sýnýfý, Kürt halký þahsýnda Türkiye ve Kürdistan devrimine karþý topyekün, stratejik, son kanlý savaþ sürecini baþlatmýþtýr. Önce “Savaþ tezkeresi”ni çýkararak, ardýndan faþist sürülerini sokaklara salarak; topluma þovenizm zehirini baský, þiddet, terör eþliðinde þýrýnga etmeye çalýþarak bu “yeni” süreci baþlatmýþtýr. Faþist devletin, bütün kurumlarýný seferber ederek baþlattýðý bu kanlý savaþ süreci eskinin bir tekrarý deðil, tekrarý da olmayacaktýr. Bu, onun hayatta kalmak için yaptýðý son umutsuz giriþimdir. Bu nedenle, bu süreçte karþý devrim cephesinin her türlü vahþetine, her türlü insanlýk dýþý giriþimine hazýrlýklý olmak lazým. Faþist devletin ve tekelci sermaye sýnýfýnýn baþlattýðý bu sürecin gerçek içeriðini doðru anlamak, doðru kavramak ve doðru okumak gerekiyor. Bu savaþta devletin ilk hedefinin Kürt halký olduðu bir gerçektir. Ama Kürt halký ilk hedef olmakla birlikte asýl ve sonuncu hedef deðildir. Asýl hedef iki ülkenin, Türkiye ve Kürdistan’ýn birleþik devrimidir. Faþist devlet bu devrimi ezmek; devrimi ezerek devrim korkusundan kurtulmak istiyor. Ýþe Kürt halkýný imha ile baþlamak istemesinin nedeni, Kürt halkýnýn birleþik devrimin en diri, en dinamik ve en ileri bileþeni olmasýndan kaynaklanýyor. Bu nedenle faþist devlet þimdi Kürt halkýna karþý tam bir savaþ seferberliði ilan etmiþ bulunuyor. Ýlan edilen bu savaþ seferberliði sonucu faþist çeteler her yerde Kürt kurumlarýna, Kürt halkýnýn bulunduðu yerlere, iþyerlerine, iþletmelere saldýrmaya baþladýlar. Saldýrýlar sadece Türkiye ile sýnýrlý deðil. Baþka devletlerdeki Türk büyükelçiler bulunduklarý yerlerdeki faþistleri örgütleyerek Kürt halkýnýn üzerine salýyorlar. Avrupa sokaklarý baþtan sona Türk faþistlerin gösterileriyle dolmaya baþladý. Faþist, ýrkçý, þoven gösterilerin yapýlmadýðý Avrupa þehri kalmadý gibi. Bütün bunlar neyin iþareti? Bütün
F
12
bunlar kapsamlý, kanlý ve acýmasýz bir savaþýn yürütüleceðinin iþaretinden baþka ne olabilir ki? Bu hazýrlýklar G.Kurmay Baþkaný Büyükanýt’ýn “büyük acýlar yaþatacaðýz” sözleriyle tam bir uyum içindedir. Faþist devlet, bütün askeri, politik ve toplumsal güçlerini bir halkýn imhasý ve birleþik devrimin ezilmesi için harekete geçirmiþ bulunuyor. Þüphesiz bu, gerici iç savaþýn tekelci sermaye sýnýfý tarafýndan yeni bir aþamaya taþýnmasýdýr. Karþý devrimin toplumsal tabanýnýn bir halkýn imhasý için harekete geçirilmesinin baþka anlamý yoktur. Þimdi, iç savaþta bedenin bedenle çarpýþmasý dönemi elle tutulur bir somutluk kazanmýþtýr. Fakat tekelci sermaye sýnýfý ve faþist devlet, halýhazýrdaki faþist kitle temeliyle yetinmiyor; yetinemez. Onlar toplumun mümkün olabilecek en geniþ kesimini, özellikle de orta sýnýflarý þovenist duygularla zehirleyerek karþý devrim cephesine katmak için kollarý sývamýþlardýr. Savaþ en baþta güce dayanýr. Onun için her alanda güç toplamak, güç kazanmak ve güçlü görünerek rakibin savaþma azmini kýrmak savaþý kazanmanýn temel koþullarýndan birisidir. Tekelci sermaye sýnýfý ve faþist devlet, ilköðretim çocuklarýný, devlet memurlarýný zorla ýrkçý, þoven gösterilere katýyor; arkalarýnda polis ve asker gücünü alan faþist tosuncuklarýný bu gösterilere katýlmayanlar üzerinde terör estirmek için sokaða salýyorlar. Sokakta terör estirerek toplumun çok deðiþik kesimlerini ýrký, faþist sokak gösterilerine katýlmaya; ýrkçýlýðýn sembolü haline gelen bayraðý asmaya ya da taþýmaya zorluyor. Televizyon kanallarý bu yöntemlerle sokaklara doldurulmuþ, ellerinde bayrak olan kalabalýklarý göstererek karþý devrim cephesini güçlü göstermeye çalýþýyorlar. Bu, yeni ve bilinmeyen bir yöntem deðil. Bütün faþist devlet ve iktidarlarýn bilinen klasik yöntemidir bu. Alman Nazileri bütün bir toplumu bu yöntemle terörize etmiþlerdi. Nazi faþistlerinden sonra gelen 105. Sayý / 7 - 21 Kasým 2007
bütün faþist iktidarlar kitleleri etkileri altýna almak için bu yöntemi uyguladýlar. Faþist devletin ve tekelci sermaye sýnýfýnýn uyguladýklarý yöntem Nazi atalarýndan devraldýklarý bu mirastan baþkasý deðil. ÝÞÇÝ SINIFI VE KOMÜNÝSTLER NE YAPMALI Bu sorunun yanýtý ilk bakýþta basit gibi görünüyor ve devrimci demokratik güçler savaþa ve þovenizme karþý çýkarak yapýlmasý gerekeni yapýyorlar denebilir. Gerçekten de, faþist devletin giriþeceði iþgal, ilhak ve imha savaþýna karþý çýkmak bir demokratik tepkiyi ifade eder. Ama o kadar. Bir karþý çýkýþ “demokratik tepki”nin sýnýrlarýný aþamaz ve dolayýsýyla ne sorunlarýn kaynaðýna yönelik bir mücadeleyi kapsar ne de soruna kesin çözüm bulma gücüne sahiptir. Oysa, aslolan sorunlarýn kaynaðýna inerek kesin çözüme yönelebilmektir. Bunun dýþýnda izlenecek her yol, devrimin enerjisinin düzen sýnýrlarý içinde eritilmesinden baþka sonuca yol açmaz. Sorunlarýn kaynaðýna inmek ve kesin çözüm istemek, iktidar için mücadeleyi en baþa koymayý gerektirir. Ýktidar için mücadele yerine reformlar uðruna mücadeleyi “gerçekçi politika” adýna baþa almanýn devrimin enerjisini nasýl boþa tükettiðini görmek isteyenler þimdi daha somut þekilde görebilirler. OHAL ile ilgili bir gazete haberi bize bu konuda yardýmcý olabilir. Önce gazete haberini okuyalým: “Bölgede artan çatýþmalarýn ardýndan Olaðanüstü Hal (OHAL) tartýþmalarý yapýlýrken, OHAL uygulamalarý yeniden baþladý. Diyarbakýr 2. Sulh Ceza Mahkemesi, bugün itibariyle geçerli olmek üzere 1 haftalýk genel arama kararý çýkardý. Arama kararý,OHAL dönemindeki gibi sýnýrsýz arama yetkisi veriyor. Karar çerçevesinde güvenlik güçleri Diyarbakýr genelinde her türlü ev, iþyeri, araç ve þahýslarý þüphe halinde arayabilecek. Mahkemenin
Yeni Evrede
Gündem
Mücadele Birliði
ÖREVÝMÝZ ÝKTÝDARINI KURMAK kararý güvenlik birimlerinin talebi doðrultusunda çýkardýðý belirtilirken, son dönemde artan çatýþmalarýn gerekçe olduðu bildirildi. Önümüzdeki dönemde de bu tür kararlarýn sýk sýk alýnabileceði ifade ediliyor.” Görülüyor, pratikte zaten hiç bir zaman kaldýrýlmamýþ olan olaðanüstü hal uygulamalarý þimdi yasal bir kýlýfa da büründürülüyor. Oysa, “gerçekçi politika” adýna sosyal reformistlerimiz ve oportünistlerimiz OHAL’in kaldýrýlmasý için ne kadar ter dökmüþlerdi! Bu talep için kitlelerin zaman ve enerjilerini nasýl da harcamýþlardý! Ama dönüp dolaþýp ayný noktaya geldiler. Bu durum devrim ve iktidar mücadelesini “gerçekçi politika” adýna bilinmez bir tarihe ertelemenin; açýkça ifade edilmese de, reformlarý baþlý baþýna bir amaç olarak ele almanýn eseridir. Devrimci komünist politika izlemek isteyenlerin burdan çýkaracaðý ders bellidir. Devrimci komünist politika bunlarýn tersini yapmayý gerektirir. Leninist bir parti, devrim ve iktidar mücadelesini baþa alarak, reformlar uðruna mücadeleyi ilkine tabi kýlar. Bu devrimci anlayýþ özellikle de devrimci durum ve iç savaþ koþullarýnda yaþamsal bir önem kazanýr. Bu gün karþýmýza çýkan þovenizme, ýrkçýlýða, iþgal ve ilhaka karþý mücadele sorunu da ancak bu devrimci politika ve yaklaþýmla doðru çözüme kavuþabilir. Leninist Parti, aylar öncesinden, geliþmeler þimdiki düzeyin çok daha gerisindeyken hazýrlanmakta olan savaþa iþaret ederek ezilen, sömürülen emekçi halklarý ve iþçi sýnýfýný uyarmýþ; bu hayati sorunda nasýl bir yol izlemeleri gerektiðini ortaya koymuþtu. Bu yol, savaþýn derinleþtireceði devrimci bunalýmdan burjuva düzenin bir devrimle yýkýlmasý ve halk iktidarýnýn kurulmasý için yararlanma yoludur. G.Kürdistan’a yönelik bir iþgal ve ilhak savaþýnýn Türkiye’deki devrimci krizi derinleþtireceðinden kuþku yoktur. Faþist
devlet ve tekelci sermaye sýnýfýnýn faþistleri sokaklara salarak, zor ve baský yöntemleriyle insanlarý gösterilere katarak güç gösterilerinde bulunmalarý kimseyi yanýltmamalý. Tekelci kapitalist düzen tarihinin en aðýr bunalýmýný yaþýyor. Egemen sýnýfýn politik ve askeri temsilcilerinin akýllarýný ve dengelerini yitirmiþ bir þekilde saða sola saldýrmalarýnýn nedeni sistemin içinde bulunduðu aðýr bunalýmdýr. Baþka bir ifadeyle, bütün bu güç gösterilerine raðmen düzen, tarihinin en zayýf döneminden geçmektedir. G.Kürdistan’a yönelik bir savaþ bu durumu nasýl etkileyecektir? Böyle bir savaþtan devletin yenik, moralsiz, yýpranmýþ, kitlelerin tepkisini çekmiþ, yýkýcý bütün güçleri kendisine karþý harekete geçirmiþ þekilde ayrýlmasý kaçýnýlmaz. Kýsacasý, bir devrim için; bir devrimle burjuva düzenin havaya uçurulmasý için gereken koþullar görülmemiþ derecede olgunlaþmýþ olacaktýr. Ýþte bu koþullarda, devrim ve iktidar hedefini en baþa almamak, kendini ikincil sorunlara karþý mücadeleyle sýnýrlamak yapýlacak en büyük hata olacaktýr. Leninist Parti, baþta devrimci proletarya olmak üzere birleþik devrimin bütün güçlerini bu yaþamsal konuda uyarýyor. Þimdi, bir devrimle sömürü sisteminin havaya uçurulmasý, bu devrim sonucu halk iktidarýnýn kurulmasý, Kürt halkýna özgürlük hakkýnýn koþulsuz tanýnmasý, zindanlarýn yýkýlarak tutsaklarýn özgürleþtirilmesi birinci, temel ve pratik hedefimiz olmalýdýr. Þovenizme, ýrkçýlýða, ilhak ve imhaya karþý mücadele ancak bu temel mücadele ve hedeflere baðlanýrsa gerçek anlamýna kavuþabilir. Toplumu derinden, köklerinden sarsacak; uyuklayan bütün yýkýcý güçleri harekete geçirecek bir fýrtýna yaklaþýyor. Bu fýrtýnadan, tekelci kapitalist düzeni yýkmak ve halk iktidarýný kurmak için yararlanalým! Þimdinin ertelenemez tarihi görevi budur. 105. Sayý / 7 - 21 Kasým 2007
G.Kürdistan’a yönelik bir savaþ bu durumu nasýl etkileyecektir? Böyle bir savaþtan devletin yenik, moralsiz, yýpranmýþ, kitlelerin tepkisini çekmiþ, yýkýcý bütün güçleri kendisine karþý harekete geçirmiþ þekilde ayrýlmasý kaçýnýlmaz. Kýsacasý, bir devrim için; bir devrimle burjuva düzenin havaya uçurulmasý için gereken koþullar görülmemiþ derecede olgunlaþmýþ olacaktýr. Ýþte bu koþullarda, devrim ve iktidar hedefini en baþa almamak, kendini ikincil sorunlara karþý mücadeleyle sýnýrlamak yapýlacak en büyük hata olacaktýr. Leninist Parti, baþta devrimci proletarya olmak üzere birleþik devrimin bütün güçlerini bu yaþamsal konuda uyarýyor. Þimdi, bir devrimle sömürü sisteminin havaya uçurulmasý, bu devrim sonucu halk iktidarýnýn kurulmasý, Kürt halkýna özgürlük hakkýnýn koþulsuz tanýnmasý, zindanlarýn yýkýlarak tutsaklarýn özgürleþtirilmesi birinci, temel ve pratik hedefimiz olmalýdýr. Þovenizme, ýrkçýlýða, ilhak ve imhaya karþý mücadele ancak bu temel mücadele ve hedeflere baðlanýrsa gerçek anlamýna kavuþabilir
13
Yeni Evrede
Açýklama
Mücadele Birliði
YAÞASIN HALKLARIN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ!.. Kürdistan (Mezopotamya) Birinci Emperyalist Paylaþým Savaþý sonucu dört parçaya bölündü. TC, kuruluþunda da bu topraklarýn bir bölümünü iþgal ederek kendi topraklarýna kattý ve ilhak etti. Diðer parçalarý Ýran, Irak ve Suriye tarafýndan iþgal ve ilhak edilerek, Kürdistan haritadan silindi. Topraðý ve kültürü yaðmalanan Kürt halký, dili, kültürü yasaklanarak baský, þiddet ve devlet terörüyle kendisine yabancýlaþtýrýlarak (asimilasyon) yok edilmek istendi. Bunun için yok sayýldý, adý bile anýlmadý, kabul edilmedi, kart-kurt hikayeleriyle toplum avutulmak, uyutulmak istendi. Ama olmadý, Kürt halký büyük acýlar ve bedeller pahasýna her seferinde kendini küllerinden yaratmasýný bildi; artýk hiç kimsenin yok sayamayacaðý, avutulup uyutulamayacaðý kadar uyanan Kürt halký, ulusal demokratik haklarý için serhýldanlara baþvuruyor. Kendi kaderini özgürce belirleme hakkýný istiyor. Ve bunun için “topyekün” imha tehditlerine boyun bükmüyor, onurlu ve özgür bir yaþam için bedel ödemekten kaçýnmýyor. Bizler, Türk ve Kürt vd. milliyetlerden Devrimci Ýþçi Komiteleri’nde (DÝK) örgütlü iþçiler olarak haykýrýyoruz. Kürt halkýnýn ayrýlýp baðýmsýz bir devlet kurma hakký da dahil, kendi kaderini özgürce belirleme hakkýný savunuyoruz. Bunun için bedel ödedik ve ödemeye en az burjuva sýnýf kadar hazýrýz... Kürt halký yalnýz deðildir, Kürt halkýna kalkan elleri kýracaðýz... Ýþçiler, emekçiler, Ýþbirlikçi tekelci sermaye sýnýfý, tarihinin en derin bunalýmýný yaþýyor. Bunalýmdan çýkmak için erken seçimler, referandum aldatmacalarýna baþvuruyor. Irkçý, þoven ve milliyetçi faþist propagandalarla halklar arasýnda düþmanlýk yayarak halklarý birbirine kýrdýrmak, egemenliðini ve sömürüsünü sürdürmek istiyor. Irkçý, þoven ve faþist demagojilerle açlýk, iþsizlik, sosyal yýkým ve ahlaki çöküntünün üzerini örtmek istiyor. Asgari ücretin 420 ytl oldu-
ðu bir ülkede açlýk sýnýrý 800, yoksulluk sýnýrý 2.000 ytl iken; bugün çalýþabilir nüfusun %70’i açlýk sýnýrýnýn, yoksulluk sýnýrýnýn altýnda yaþýyor. Açýn açý, yoksulun yoksuluyuz yani... Bizler, Devrimci Ýþçi Komitelerinde örgütlenmiþ iþçiler olarak diyoruz ki; yaratýlabilir tüm zenginliklerin ve güzelliklerin temelinde emek var, emekçi var. Türk’ü, Kürdü vd ile biz varýz. Ama biz, bilinçli ve örgütlü olmadýðýmýz için, devrim ve iktidar hedefiyle harekete geçmediðimiz için, tüm güzellikler ve zenginliklerden yoksun býrakýlýp açlýk, sefalet içinde aþaðýlanarak, horlanarak yaþamdan kovuluyoruz. Ýþçiler, emekçiler, gençler, Uyanýn ve harekete geçin. Devrim için, devrimci iþçi, emekçi, gençlik komitelerinde örgütlenerek sermayenin iktidarýný yýkalým. Demokratik Halk Devrimi’ni ve Halk Ýktidarý’ný kuralým. Ýþte ancak o zaman gerçek anlamda halklar barýþ ve kardeþlik içinde yaþayabilir, ancak o zaman ulusal ve sýnýfsal ayrýcalýklara ve egemenliklere son verilebilir. Bunun için, bir kez daha haykýrýyoruz, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”. Halklarýn mücadele birliðiyle halklarýn birleþik cephesine; birleþik halk cephesiyle birleþik devrimi gerçekleþtirelim. Gelin ayný yolda birlikte, birleþik devrim için mücadele birliðimizi büyütelim, birleþik devrim için birlikte mücadele edelim. Gerçekten barýþ istiyorsak, ulusal ve sýnýfsal ayrýcalýklara son vermek için savaþalým.
“TELEKOM ÝÞÇÝSÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR” 27 Ekim Cumartesi günü saat 13:00’da Telekom iþçilerine destek amaçlý, BDSP, Mücadele Birliði, DHP, Alýnteri, ESP ve ÇHKM olarak, Ýnönü Parký’nda toplandýk. Daha sonra pankart açarak Telekom Merkez Müdürlüðüne doðru yürüyüþe geçtik. Yürüyüþ boyunca “Telekom Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” sloganlarý atýldý. Yürüyüþte DTP binasýnýn önünden geçerken binadan alkýþlarla destek verildi, yine ayný þekilde halktan da olumlu tepkiler vardý. Telekom Merkez Müdürlüðünün önüne gelindiðinde basýn açýklamasý okundu.
14
Basýn açýklamasý bitirildikten sonra saat 14:00’da iþçilerin toplandýðý Yeþilevler semtinde bulunan Telekom Müdürlüðüne gidildi. Oraya gittiðimizde yaklaþýk 200 kadar iþçi bizi sloganlarla
ve alkýþlarla karþýladý. Ve bizim attýðýmýz sloganlara destek verdiler. Daha sonra Türkiye Haber-Ýþ Sendikasý Bölge Sekreteri konuþma yapmak için kürsüye çýktý. Þovenizmi körükleyici ve gerici konuþmalar yapýlýnca Mücadele Birliði olarak eylemi sona erdirdiðimizi söyledik ve tavýr alarak oradan ayrýldýk. TELEKOM ÝÞÇÝLERÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR! YAÞASIN HALKLARIN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! YAÞASIN ÝÞÇÝLERÝN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! Adana Mücadele Birliði Platformu
105. Sayý / 7 - 21 Kasým 2007
Yeni Evrede
Emekçilerin Gündemi
Mücadele Birliði
EMEKÇÝLERÝN GÜNDEMÝ NE OLMALIDIR? Eskiþehir’de, KESK üyelerince, Eskiþehir, Odunpazarý SSK önünde, Ankara’ya gitmek için Ýstanbul’dan gelenleri karþýlamak üzere, bir eylemlilik gerçekleþtirdi. Genel talebin, toplu görüþme deðil, toplu sözleþme olduðu eylem, “Toplu Görüþme Deðil, Toplu Sözleþme”, “Ýnsanca Yaþamak Ýstiyoruz”, “IMF’ye Deðil Eðitime Bütçe” sloganlarý ile baþladý. Ýstanbul’dan KESK üyelerinin geliþi ile coþku arttý ve birlikte yürüyüþe geçildi, Yürüyüþ boyunca, farklý olarak, “Toplu Sözleþme Hakkýmýz, Grev Silahýmýz”, “Ýþ Güvenceli Kadrolu Ýstihdam Ýstiyoruz”, “Sözleþmeli Köle Olmayacaðýz” sloganlarý ile KESK bürosunun bulunduðu, Kýzýlay Ýþhaný’na kadar yüründü. Burada, KESK Genel Baþkaný Ýsmail Hakký Tombul, maaþlarla ilgili hiç gündem oluþturulmadýðýndan dem vurarak, bu eylemliklerin hem bu gündemi oluþturmak, hem de, demokratik bir ülke için mücadele etmek olduðunu, mali, sosyal, siyasal haklarýnýn korunmasý ve çalýþma koþullarýnýn iyileþtirilmesinin tek yolunun, toplu sözleþme ve grev hakkýnýn kullanýlmasý olduðunu belirterek, Baþbakandan bu taleplerin karþýlanmasýný istedi. TMMOB sözcüsünün de, toplu sözleþme taleplerini dile getirdiði eylem Ankara’ya çaðrý yapýlarak sona erdi. Ankara’daki eylem ise, Kýzýlay’daki YKM binasý önünde buluþan Ankara grubu ile, Eskiþehir’den gelen Ýstanbul grubunun, Milli Müdafaa Caddesi üzerinde kurulan kürsünün önünde toplanmasýyla baþladý. Polisin yoðun güvenlik önlemleri aldýðý eylemde, GMK Bulvarýndaki Maltepe Ankaray Ýstasyonu üzerinde toplanan yürüyüþçüler, trafiði tek yönlü kapatarak Milli Müdafaa Caddesi’ne kadar yürüdüler. Burada kitleye seslenen, KESK Baþkaný Tombul, geçen yýl, toplu görüþme masasýný KESK’in terk ettiðini hatýrlatarak, görüþmeye devam eden Kamu-sen ve Memur-sen’e atýfta bulunarak, masada kalanlara “Masalar, masallar sizin olsun, iþyerleri sokaklar bizimdir”, “Bu yýl da masalarý onlara býraktýk, iþyerlerini ve sokaklarý bizler zaptettik”. “Toplu sözleþme masasý sokakta kurulacaktýr” diyerek, KESK’in bu süreç içerisinde bedel ödediðini, diðer sendikalarýn ise, toplu görüþmelere devam ettiðini belirten sözlerine, diðer sendikalarý da ortak greve ve ortak eylemliklere davet etti.
Çankaya Belediyesi çalýþanlarýnýn eylem çaðrýsýnýn engellenmesinin protesto eden Ý. Hakký TOMBUL, Cumhurbaþkanlýðý seçimleri hakkýnda ise, “Demokrasiyi parlamentoya indirgerseniz, sonuç böyle olur. Ýþ, kamu emekçilerine, iþsizlere gelince coplar ortaya çýkýyor. Biz karþý mücadele ettiklerimizi destekleyemeyiz. Bu eþyanýn tabiatýna aykýrýdýr” dedi. Eylem, TMMOB Baþkaný, Mehmet SOÐANCI ve DÝSK’e baðlý Emekli-Sen Baþkaný Veli BEYSÜLEN’in de yaptýðý konuþmalarýn ardýndan, Can Þenliði oyuncularýný sergilediði oyun ve Grup Mimoza’nýn dinletisiyle sona erdi. KESK eylem yaparken (zamanlama müthiþ), Hükümette zam oranýný açýklamaya baþlamýþtý. Ve sonuç; ilk 6 ay için %2 ve ikinci 6 için %2’lik zam kabul edilmiþtir. 20+20 YTL denge tazminatý ve 5 YTL’lik toplu görüþme primi kabul edilmiþ, artýk iþ bakanlar kurulunun vicdanýna kalmýþtý. Ve böylece, zamlar tabiî ki polislere gitmiþti. Aðustos ayý içerisinde açýklanmasý gereken 2008 yýlý memur maaþ oranlarý,18 Ekim günü açýklandý. Son karar; ilk altý ay %2, ikinci altý ay %2, 20+20 YTL denge tazminatý ve bir defaya mahsus olmak üzere 10 YTL seyyanen zam yapýlarak, kesin sonuca baðlanmýþ oldu. Biz daha toplu görüþmeler öncesinde artýk sendikalarýn bu eylem þekilleriyle ve mevcut sistemin gelmiþ olduðu son durumun tahlilinden yola çýkarak, sendikalarýn artýk var olan haklarý korumaya çalýþtýðýný söylemiþtik. (Yeni Evrede Mücadele Birliði dergisi 100. sayý Sayfa 20) Bu oranlar açýklanýrken gündeme tezkere ve asker kayýplarý ile ilgili þovenist bir propaganda hâkimdi. Diðer gündem konusu ise, Anayasa referandumu idi. Tüm bu eylemliliklerden sonra, þu istatistikî bilgilerin iyi deðerlendirilmesi ve buna yönelik nelerin yapýlacaðýnýn planlanmasý ve eyleme geçirilmesi gerekiyordu. BASK’ýn toplu görüþme sürecine iliþkin memurlar arasýnda yaptýrdýðý anket sonuçlarýna göre, memurlarýn %82,71’i yetkili sendikalarýn toplu görüþmelerde kapsam dýþýna çýkarak süreci kötü kullandýðýný düþünüyor. Çalýþanlarýn, %90,62’si de toplu görüþmelerde kapsam dýþý konularýn gündeme getirilmesine göz yuman hükümeti de samimi bulmuyor. Kamu çalýþanlarýnýn
105. Sayý / 7 - 21 Kasým 2007
15
Yeni Evrede
Emekçilerin Gündemi
Mücadele Birliði
%69,3’ü ise mali haklarýn toplu görüþmelerin son güne býrakýlmasý ile pazarlýk sürecinin zayýfladýðýný düþünüyor. Ayný ankete göre, memurlarýn %64.43’ü herhangi bir memur sendikasýna üyeliði bulunuyor. Memurlarýn %46,91’i siyasi görüþüne göre üye olacaðý sendikayý belirlerken, %30,72’si arkadaþ hatýrý, %18,36’sý da hak ve çýkarlarýný korumak için sendikalý olmaya karar veriyor. Memurlarýn %91,64’ü, hükümetle toplu görüþmeye oturan yetkili sendikalarýn ortak taleplerle masaya oturmasý durumunda hükümetin üzerinde daha etkili olacaðýna inanýyor. Çalýþanlarýn, %91,82’si toplu görüþmelerin seçim öncesi yapýlmýþ olmasý durumunda sonucun çok daha iyi olacaðýný savunurken, %52,46’sý ise yetkili sendikalarýn seçim öncesinde iktidarýn prim yapmasýný önlemek için masaya oturmadýðýný düþünüyor. Çalýþanlarýn %87,43’ü sendikalarýn toplu görüþme masasýna hazýrlýklý gitmediðine inanýyor. Görüþmelerde, memurlarýn %81,82’si memurlar lehine bir kazaným elde etmeyi beklemiyor. %86,41’i de sendikalarýn grev ve toplu sözleþme hakký için çaba göstermediðini düþünüyor. Öte yandan, son yapýlan toplu görüþmelerle, görüþmeler devam ederken, hükümetin vaat ettiði 120 YTL zamdan vazgeçmesinin nedeni olarak, IMF’yi göstererek devletin memuruna layýk gördüðü zammý yetersiz ve aþaðýlayýcý bularak, mevcut sendika üyesi olan memurlarýn, %41,56’sý sendika deðiþtirmeyi, %30,31 ise istifa etmeyi düþündüðü sonuçlarýný ortaya koymuþtur. Aslýnda yukarýdaki istatistiki bilgiler birçok þeyin yanýtý niteliðinde. Peki ama bunlarýn nedenleri ve çözümü nedir. Bilindiði üzere, Türkiye’de sendika denilince, eylem denilince, TÖBDER, EÐÝTSEN ve onlarýn devamý olan KESK akla gelir. Bu sendikalarýn tarihi, verdiði uzun mücadele ödediði bedellerle doludur, Ancak önemli olan bir konu da, bu sendika, sokakta, Sosyalistler ve devrimciler tarafýndan kurularak her türlü bedeller ödenerek, savaþarak yaþatýldý. Günümüzde ise, kadrolarý tasfiye edilerek, ÖDP ve EMEP gibi reformist kadrolarla doldurulup, mücadeleci, kararlý, savaþçý sendikacýlýðýn önü kesildi. Sistemin payandasý haline geldi. Geçen yýlda toplu görüþmeye katýlmýyorum diyen KESK, bu söyleminin tek baþýna bir þey ifade etmediðini sorgulamasý gerekir. Geçen sene de ayný þeyi söylemiþti ama pratiðinde hiçbir þey yapmamýþtý. Ýstanbul’dan Ankara’ya yapýlan yürüyüþ kitlesel olarak düþünülmemiþtir. Dostlar alýþ-veriþte görsün mantýðý ile tabanýn enerjisini ve örgütlü gücünü kullanmayý kasýtlý olarak, danýþma meclisi ile yöneticilerin katýlýmý ile gerçekleþtirilmiþtir ve sonuç alýnabilecek bir eylem takvimini oluþturulmamýþtýr. Yapýlmasý gereken, iþçilerle, köylülerle, iþsizlerle devrimci sendikal anlayýþ bilinci ile kendi iktidarýný kurmak için savaþmaktýr. Diyalektik süreç bizlere, “Direne Direne Kazanacaðýz” sloganýnýn artýk eskidiðini, bu sloganýn yerine “Savaþa Savaþa Kazanacaðýz” þiarýyla ve bu slogana uygun pra-
16
tik sergileyerek, iþçilerin ve emekçilerin ancak ve ancak kendi iktidarýný kurmasý zorunluluðunu göstermektedir. Çünkü, bugün emekçilere sunulan emeðinin ve hizmetinin karþýlýðý, geçmiþi mumla aratmaktadýr. Sorun sistem sorunudur. Düzeni deðiþtirmenin zamaný gelmiþtir. Bugün, asker kayýplarý üzerinden propaganda yapýlarak çýkarýlan tezkerenin tabi sonucu olarak, Kürdistan’a yapýlan saldýrýlar bahane edilerek, alýþýla gelen yöntemlerle, yine geçmiþte olduðu gibi emekçiler ve iþçiler aleyhine birçok zamlar ve birçok yasalar çýkartýlacaktýr. Anayasa referandumu ile halk uyutulmaya çalýþýldý. Oysa çok iyi biliniyor ki, süslenmiþ bu laf salatalarý, faþizmle tatlandýrýlmýþtýr. Bu zehir, hep yoksul ve aç olan halka yedirilmiþtir. Sunulan bu anayasa 1982 faþist anayasasýný da aratacak nitelikte olacaðýndan bizlerin þüphesi yoktur. Çünkü sistem kendini yaþatmak için artýk bütün gücünü kullanmak zorunda kalmýþtýr. Bir yandan polislere bir çok yetkiler vererek, diðer yandan demokratik anayasa söylemlerinde bulunmak zaten en açýk çeliþkilerden biridir. Þunu da çok iyi biliyoruz ki, anayasada hangi haklar sunulmuþ olursa olsun, pratikte anayasal haklar bile sistem tarafýndan, bizzat kendi anayasalarý çiðnenerek, pratikte bu asgari “haklar” bile gasp edilmektedir. Yine mevcut 1982 Anayasasý da dahil olmak üzere özellikle reformist çevrelerin dilinden düþürmedikleri, “Parasýz Eðitim, Parasýz Saðlýk”, her Türk vatandaþýnýn istediði okulda eðitim görme hakkýna sahip olmasý, var olan anayasalar içinde, devletin ücretsiz karþýlamak zorunda olduðu sosyal haklar olarak belirlenmesine raðmen, tekelci kapitalizmin getirmiþ olduðu zorunluluk olarak, pratikte uygulanamaz hale gelmiþtir. Oysa þimdi en iyi öðretmen, öðrencisinden en fazla para tahsil eden öðretmen olarak belirlenmektedir. Son yaþanan olaylarla, anayasa referandumu gündemin gerisine düþmüþtür. Þovenizm körüklenerek, iþçi ve emekçilerin öfkesi, yanlýþ yöne kaydýrýlmak istenmektedir. Sanki sömüren, öldüren, katleden devletin kendisi deðil de, Kürt halkýymýþ gibi gösterilerek, biriken öfkenin yönü þaþýrtýlmaya çalýþýlmaktadýr. Kürt halký da, Türk halký da artýk, “Edi Bese” diyerek, emeðini sömüren, sömürdüðü insanlarý katleden bu sistemi parçalamak için güçlerini birleþtirerek, devrim ve sosyalizm mücadelesini yükseltmeli ve bunun mücadelesini vermelidir. Bugün yapýlmasý gereken budur, yarýna ertelenecek her durum, daha fazla sömürü ve daha fazla katliamlara seyirci kalmanýn, tarihsel sorumluluðunu bize yükleyecektir. Bu yük; daha fazla aðýrlaþmadan, baþýmýzý yere deðdirmeden, þimdi, hemen bu sorumluluðumuzun bilinciyle, Kürt ve Türk halklarýnýn mücadele birliðini örerek insanlýðýn kurtuluþu için savaþýlmalýdýr. Bu bir zorunluluktur. ÝKTÝDAR DIÞINDA HERÞEY HÝÇ BÝRÞEYDÝR. SAVAÞA SAVAÞA KAZANACAÐIZ
105. Sayý / 7 - 21 Kasým 2007
Eskiþehir Mücadele Birliði
Yeni Evrede
Antep
Mücadele Birliði
ANTEP TÜM-TÝS ÝÞÇÝLERÝNDEN KÝTLESEL EYLEM Antep’de Belediye otobüs þoförleri, aylardýr taþeron firma ve belediyenin saldýrýlarýna karþý mücadele ediyor. Büyükþehir belediyesinin otobüsleri özelleþtirmesiyle, yaþanan sorunlar bir üst boyuta çýktý. Þoförler aylýklarýný, ikramiyelerini, kýþlýk eþyalarýný ve bir çok haklarýný ya geç aldýlar ya da hiç almadýlar. Belediye otobüslerini ihale ile alan Kevser Turizm, çalýþan iþçilerin haklarýný gasp etmek için elinden geleni yaptý. Kevser Turizm tamamen kar hýrsýyla hareket ettiði için ulaþým için gerekli olan iþleri yerine getirmedi. Ýþçilerin sigorta primlerini ve aylýklarýný ödemedi. Kevser Turizm’in þu an iþçilere 2,5 trilyon borcu vardýr. TÜM-TÝS Sendikasýnda örgütlü olan 258 þoförün ve diðer destek veren iþçilerin mücadelesi sonuçunda KEVSER Turizm’in sözleþmesi fesh edildi. 28 gündür otobüsleri mazot yok diye çalýþtýramayan iþçiler, 31 Ekim 2007 Çarþamba günü, saat 12:00’da iþçilerin eþlerinin ve çocuklarýnýn da katýlýmýyla Balýklý Parký’ndan Büyükþehir Belediyesinin önüne kadar yürüdü. Bizlerin de Devrimci Ýþçi Komiteleri olarak yer aldýðýmýz eyleme, yaklaþýk bin kiþi katýldý. Yürüyüþ sýrasýnda sýk, sýk “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “Yaþasýn Örgütlü Mücadelemiz”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Ýþçiye Uzanan Eller Kýrýlsýn” sloganlarý atýldý ve ayný içerikte dövizler taþýndý. Büyükþehir Belediyesi’nin önüne gelindiðinde TÜM-TÝS Örgütlenme Sekreteri Muharrem YILDIRIM, hazýrlanmýþ basýn metnini okudu. Basýn metninde; “Kevser Turizm þirketi iþ yasasýnýn ve imzaladýðýmýz toplu iþ sözleþmesinin hükümlerine karþýlýk, belediye otobüslerinin iþletmesini devraldýðý 16 ay boyunca üyelerimizin ücret, ikramiye ve diðer hakediþlerini düzenli ödemediði gibi, Büyükþehir Belediyesi ve ihale bedelini, SSK’ya iþçilerden kestiði primleri de ödemedi. Son 1 aydýr da Belediye otobüslerini mazot yok diye sefere çýkarmadý. Onlarca otobüs de tamir edilmedikleri için
aylardýr atýl duruyor. Antep halký ulaþýmda maðdur oldu. Belediye baþkaný yaptýðý açýklamalarda üyelerimizi suçlamaktadýr. Olumsuzluðun nedeni, kötü koþullarda çalýþan iþçiler deðildir. Otobüslerin tekrar belediye bünyesine alýnarak iþçilerin verilmeyen haklarýnýn ödenmesini ve otobüs seferlerinin baþlatýlmasýyla Antep halkýnýn ve üyelerimizin maðduriyetinin giderilmesini istiyoruz” dedi. Daha sonra KESK Dönem Sözcüsü ve TÜM-BEL SEN Antep Þube Baþkaný Yusuf ÞAHÝN konuþtu. ÞAHÝN konuþmasýnda, TÜM-TÝS iþçilerine destek vereceklerini antep halkýnýn ulaþýmda sorun yaþadýðýný ve bu sorunlarýn sorumlusunun belediye olduðunu açýkladý. ÞAHÝN’den sonra sözü TÜM-TÝS Genel Baþkaný Kenan ÖZTÜRK aldý. ÖZTÜRK konuþmasýnda iþçilerin haklý olduðunu belediyeyi özelleþtirme konusunda uyardýklarýný ve istemediklerini bugün yaþanan sorunlarýn sebebinin iþçiler deðil belediye ve taþeron firma olduðunu belirtti ve herkesi TÜM-TÝS iþçileri ile dayanýþmaya çaðýrdý. Açýklama sýrasýnda grevde olan TELEKOM iþçileri de sloganlarla Kültür Parký içerisindeki grev çadýrýndan belediye önüne kadar destek yürüyüþü yaptýlar. TELEKOM iþçileri belediye önüne geldiðinde “Telokom Ýþçileri Sizinle Gurur Duyuyor”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “TÜM-TÝS Ýþçisi Yalnýz Deðildir” sloganlarý atýldý. TÜM-TÝS iþçileri de “TÜMTÝS Sizinle Gurur Duyuyor” þeklinde slogan attýlar. Ýþçilerin birbirlerine karþý verdikleri moral ve güven görülmeye deðerdi. Basýn açýklamasýndan sonra saat 15:00’a kadar belediye önünde oturma eylemi yapýlacaðý açýklandý ve tüm iþçi ve eþleri belediye önündeki yerlerini aldýlar. 105. Sayý / 7 - 21 Kasým 2007
Saat 15:00’a kadar iþçiler ve eþleriyle çok güzel sohbetler geliþtirdik. Bu süreç içerisinde kadýnlarýn zýlgýt çekmeleri ve slogan atmalarý, kararlýlýklarýný ve öfkelerini çok iyi bir þekilde gösteriyordu. Bu sýrada polislerin bizi kamera ile devamlý çektiðini gören bir yoldaþýmýz, polise müdahale etti ve kýsa süreli bir tartýþma yaþandý. Tartýþma, sendika yöneticileri ve iþçilerin bizi sahiplenmesiyle son buldu. Saatler 15:00’i gösterdiðinde, TÜM-TÝS Genel Baþkaný Kenan ÖZTÜRK kýsa bir açýklama yaptý. ÖZTÜRK yaptýðý konuþmada; “Bugüne kadar biz sendika ve iþçiler olarak hep anlayýþlý ve sabýrlý olduk. Ama biz ne kadar iyi niyetli davrandýysak, Büyükþehir Belediyesi o kadar çözüm bulmaktan uzak kalmýþtýr. Bizler de bundan sonra anladýklarý dilden konuþacaðýz ve direniþimize belediye önünde devam edeceðiz. Eylemimize destek veren herkese teþekkür ederim” diyerek eylemi sonlandýrdý ve tüm iþçiler, ertesi gün belediye önünde buluþmak üzere ayrýldýlar. TÜM-TÝS ÝÞÇÝSÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR! YAÞASIN ÝÞÇÝLERÝN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! DÜNYA EMEÐÝN OLACAK! Antep Devrimci Ýþçi Komiteleri
17
Yeni Evrede
Eylem
Mücadele Birliði
GAZÝ MAHALLESÝ’NDE DEVRÝMCÝ ÝRADENÝN ZAFERÝ 23 Eylül günü polisler Gazi Mahallesi Dörtyol Duraðý’na MOBESE kameralarý dikmek istediler buna tepki gösteren arkadaþlara ise kurþun sýkarak sokak ortasýnda infaz giriþiminde bulundular. Bununla ilgili olarak Gazi’de ortak bir yürüyüþ düzenlendi. “Polis Terörüne Son” yazýlý pankartýn açýlmasýyla yürüyüþ baþladý. Eylem sýrasýnda sýk sýk “Baskýlar Bizi Yýldýramaz, Yaþasýn Devrimci Dayanýþma, Kahrolsun Faþizm Yaþasýn Mücadelemiz” sloganlarý atýldý. Gazi Cemevi önüne kadar yürünüp orada bir basýn açýklamasý yapýlacaktý. Fakat Gazi Cemevi önüne doðru yaklaþtýðýmýzda yolun çevik kuvvet, panzer ve akreplerle kesildiðini gördük. O sýrada “Baskýlar Bizi Yýldýramaz, Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” sloganlarý attýk ve tüm yolu iþgal ettik. Böylece kitlenin yürümesine devam etmesi üzerine polis gazbombalarý atarak saldýrdý ve çatýþma çýktý. Çatýþma ara sokaklarda devam etti. Çok yoðun bir þekilde gazbombasý atýlýrken, polisler ara sokaklarýn baþlarýný tuttu. Bu sýrada kitle daha da çoðaldý ve çatýþma yayýldý. Uzun bir süre ara sokaklarda çatýþmalar devam etti. Tüm ara sokaklar savaþ alaný gibiydi. Kitle üçe bölünüp polisin aþaðýsýndan, yukarýsýndan ve tam yanýndan çatýþmalarý sürdürdü. Bu sýrada sýklýkla “Yaþasýn Partimiz TKEP/Leninist”, “Faþizme Karþý Silah Baþýna” sloganlarý duyuluyordu. Çatýþmalar çok uzun süre böylece devam etti. Ardýndan tüm kitle Gazi Dörtyol Duraðý’nda buluþtu. Bu an görülmeye deðerdi. Tüm yoldaþ ve siper yoldaþlarýmýz çatýþa çatýþa geliyorlardý. Herkes Dörtyol’a geldiðinde Þair Abay’a doðru yürünerek barikatlar kuruldu. Daha sonra Dörtyol’da barikatlar kuruldu ve MOBESE kamerasý kökünden spiral makinesi ile kesildi. Kesilen direk tellerin üzerine gelince elektrik direkleri de bükülerek yolu kapladý ve doðal bir barikat oluþturdular. Bu sýrada kitlenin coþkusu görülmeye deðerdi. MOBESE kamerasý kitle tarafýndan paramparça edildi ve yakýldý. Bir kez daha Gazi’de devrimci dayanýþma ruhu yaþýyordu. Bir kez daha birlikte olursak neler yapabileceðimiz dosta düþmana gösteriliyordu. MOBESE kamerasýnýn kesilmesinden sonra panzer ve akrepler çok þiddetli bir þekilde saldýrdý. Çevik kuvvet çok yoðun bir þekilde gazbombalarý ve plastik mermi sýkarak kitlenin üzerine geldi. Burada çatýþma daha da þiddetlendi. Daha da geri çekilindi. Eski Karakol duraðý taraflarýna barikatlar kuruldu. Daha sonra burada da 20 dakika beklendikten sonra eylemin amacýna ulaþtýðý karara baðlandý ve eylem sona erdirildi. Özellikle iþçi sýnýfý, emekçileri ve Kürt halkýna karþý saldýrýlarýn bu kadar çok arttýðý bu süreçte böylesi devrimci örneklere daha çok ihtiyacýmýz var. YAÞASIN SÝPER YOLDAÞLIÐI! FAÞÝZME KARÞI SÝLAH BAÞINA! Gazi’den Leninistler
18
DENÝZLERÝN RUHUYLA DÖB SAFLARINDA SAVAÞMAYA
Türkiye ve K. Kürdistan’da önemli bir süreçten geçiyoruz. Yaþanýlan onca olayýn bize gösterdiði bir gerçek var: Devrim artýk ete kemiðe bürünmüþ ve iç savaþ her yere yayýlmýþ durumda. Ýpleri çözülen sivil faþistlerin sokaða salýnmasý, sýnýr ötesi operasyon hazýrlýklarý, Kürt halký üzerinde giderek artan baský ve saldýrýlar, bütün bunlar bize gösteriyor ki burjuvazi devrimin baskýsý altýnda çaresiz ve ne yapacaðýný þaþýrmýþ bir vaziyette. Þimdi her kesim bulunduðu yerden devrimi güçlendirmek ve sürecin dayattýðý mücadele anlayýþýný örmekle yükümlüdür. Çünkü devrimi isteyen, somut durumun somut tahlilinden yola çýkarak devrim mücadelesini yürütmek zorundadýr. Bizler, artýk öðrenci gençlik olarak önümüzdeki duvarlarý yýkýp, öðrenci gençliði devrim saflarýna katmalý ve üniversitelerden, liselerden devrime güç katmalýyýz. Çünkü toplumun bir kesimi olan öðrenci gençlik, yalnýz proletaryanýn özgür olduðu bir yerde özgürlüðe kavuþabilir. Gençlik geleceðini ancak devrim iddiasýný sürdürerek, mücadeleyi yükselterek aydýnlatabilir. Öðrenci gençlik devrim iddiasý ile yola çýktýðýnda ancak, kapitalizme, emperyalizme ve faþizme karþý verilen mücadelede, halklarýn özgürlük mücadelesine güç katabilir. Her türlü reformist ve oportünist anlayýþlar burjuvazinin, karþý devrimin lehinedir. Öðrenci gençlik bu anlayýþlarý mahkum etmeli ve sosyalizmin bayraðýný göklerde dalgalandýrmak için iç savaþta yerini alýp, savaþmalýdýr. Denizlerin ruhuyla, ölümsüzleþmiþ devrim savaþçýlarýnýn ruhuyla devrim için savaþmalýdýr. Bu yýl 6 kasým YÖK eylemlerinde artýk öðrenci gençlik YÖK’ü de aþýp kapitalizme yönelmeli ve kapitalizmin yýkýlmasý için mücadeleyi yükselteceðini haykýrmalýdýr. Deniz’lerin mücadele bayraðýný taþýyan DÖB(Devrimci öðrenci Birliði) politik özgürlükler mücadelesini yükseltmek için meydanlara çýkacaktýr. Tüm öðrenci gençliði Deniz’lerin ruhuyla 6 Kasým da DÖB saflarýnda savaþmaya çaðýrýyoruz. Politik Özgürlük Kazanýlmadan Akademik Özgürlük Kazanýlamaz! Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam! DÖB (Devrimci Öðrenci Birliði)
105. Sayý / 7 - 21 Kasým 2007
Yeni Evrede
Irak
Mücadele Birliði
sulara gömüldüðünde apoletlerinin aðýrlýðýnýn onu kurtarmaktan çok baþýna bela olacaðýný iyi biliyor. Türkiye’de geçtiðimiz günlerde yapýlan Geniþletilmiþ Irak’a Komþu Ülkeler Zirvesi’nde sonuç bildirgesinde yeralan, “Irak’ýn ulusal birliði ve toprak bütünlüðünün vurgulanmasý” kararý, diplomasinin nasýl en pespaye mizansene dönüþtüðünün çarpýcý bir örneðidir. Yarýn bir gün ABD Temsilciler Meclisi’nin aldýðý Irak’ý üçe bölme kararý þimdi karþýymýþ gibi görünen Beyaz Saray tarafýndan onaylanýrsa kimsenin Ýstanbul’daki bu zirveyi referans dahi göstermeyeceðini bilmek için insanýn müneccim olmasýna gerek yok. Diplomaside her þey konuþulur ama asýl yapýlacak olanlar, asýl niyetler hariç! Bundan elbette, Irak’ýn üçe bölünme kararýnýn her halükarda hayat bulacak bir karar olduðu sonucunu çýkarmamak gerekiyor. Gelecekteki geliþmelerin ne göstereceðini þimdiden kestirmek mümkün deðil, ama bugün için kesin olan bir þey var ki, o da önümüzdeki bir kaç yýlda Irak’ta statükolar bugünkü haliyle kalmayacaktýr. ABD’nin Ortadoðu’yu yeniden þekillendirme planý ne ölçüde hayat bulur bilinmez ama taþlarýn yerinden oynayacaðýný öngörmek gerekiyor. Türkiye’nin Güney Kürdistan’a dönük ilhak ve iþgal planlarý ve ABD’nin savaþý baþka ülkelere yayma planý, bu olasýlýklarý daha güçlü eðilimler haline getiriyor. Geliþmelerin, diplomaside sýklýkla sözü edilen, “nabýz yoklama”nýn ötesine geçtiði ortadadýr. ABD Irak’taki yenilgisinin üzerini en az zayiatla örtmeye çalýþýrken, Türkiye’nin bir iþgal ve ilhak hazýrlýðýnda olmasý, iþlerini daha karmaþýk hale getiriyor. Bu durumda ufukta Kürt halkýnýn feda edilmesi ihtimali güç kazanýyor. Yüzyýllardýr topraklarý iþgal ve talan edilmiþ Mezopotamya yeni saldýrýlarýn katliamlarýn hedef tahtasý durumunda. Bölgedeki gerici burjuva diktatörlükleri ortaklaþa bir kan banyosuna hazýrlanýyorlar. Ve tüm geliþmeler bir kez daha emperyalizmin özgürlük deðil egemenlik peþinde koþtuðunu, hiç bir halka özgürlük getirmediðini ve getirmeyeceðini doðruluyor. Ýþbirlikçi Irak yönetimi, Türkiye’nin yapmasý muhtemel bir “sýnýr ötesi operasyon”a karþý olmadýðýný defalarca açýkladý. Onlar bu kan banyosunda ellerini yýkamaya en hevesli olanlar. Çünkü iþbirlikçilerin karakteridir: Kendilerini efendilerine ne kadar þirin gösterirlerse o kadar uzun süre hayatta kalacaklarýný düþünürler. Elbette tüm bu hesaplarý ve planlarý bozabilecek baþka bir güç var. O da devrimin gücü. Halklarýn mücadele birliðinin ve tarihsel haklýlýklarýnýn besleyip büyüttüðü bu güç, her türlü saldýrýyý boþa çýkarabilir. Irak direniþ savaþý bunu tüm insanlýða, aðýr bedeller ödemek pahasýna da olsa gösteriyor!
TARÝHÝN NABZI IRAK’TA ATIYOR Her halde dünya üzerinde çok az ülkenin kaderi, Irak gibi tarihin düðüm noktalarýndan biri haline gelmiþtir. Çok deðil, 4 yýl önce dünyanýn en geliþkin teknolojik silahlarýyla donanmýþ ordusuyla Irak’a saldýran ABD, þimdi buradan nasýl çekileceðinin telaþýna düþmüþtür. Irak örneði bir kez daha ünlü Kübalý þair, yurtsever, Jose Marti’nin sözlerini doðrulamýþtýr: “Tarihsel haklýlýk bütün ordulardan daha güçlüdür”. ABD, Irak Direniþ Savaþý karþýsýnda yenildikçe daha da saldýrganlaþýyor ve pervasýzlaþýyor. Yýllar önce Irak onun gözünde kolayca yutulacak bir pasta gibi duruyordu. Bugün ise midesine oturmuþ ve onu kývrandýran bir taþa dönüþmüþ durumda. Anlaþýlan o ki kurtulmasý da öyle kolay olmayacak. Demokrat senatör Joe Biden tarafýndan önerilen ve senato tarafýndan benimsenen Irak’ý Þii, Sünni ve Kürt bölgesi olarak üçe bölme planý ise hazýmsýzlýðý azaltmak þöyle dursun daha da artýracak gibi. ABD daha þimdiden kendi içinde çok ciddi bir savaþ karþýtý cepheyle karþý karþýya. Bunun giderek daha da büyüyeceði ve Vietnam savaþý döneminde yaþanýlanlarý bile mumla aratabileceði bir kehanet olmasa gerek. Irak’ta, ABD resmi istatistiklerine göre, sadece Ekim ayý içerisinde 74 ABD askeri ölmüþ. Bugüne kadar ölen ABD askeri sayýsýný ayný kaynaklar 3 bin olarak açýklýyorlar. Onca gizleme ve düþük göstermeye raðmen çýkan rakam buysa, durumun “dünyanýn en büyük askeri gücü” açýsýndan vahametini varýn siz düþünün. ABD þimdi “Sünni üçgeni” adý verilen Felluce, Týkrit ve Bakuba arasýna sýkýþmýþ bir fare gibidir. Kendisine kaçacak delik arýyor ama direniþ savaþýnýn pençeleri her gün daha ustalaþmýþ ve çevik bir þekilde onu kýstýrýyor. Bir yandan da Mukteda El Sadr’ýn Þii Sadr bölgesindeki Mehdi ordusu ABD’nin “ruhuna fatiha” okumak için saldýrýlarýný artýrýyor. Direniþ savaþýnýn Aþil topuðu sayýlabilecek “Sünni-Þii çatýþmasý”ndan da istediði sonucu alamayan ABD’nin elinde þimdi yalnýzca “Irak’ý üçe bölme planý”, daha doðrusu “tasarýsý”, en doðrusu “düþüncesi” kaldý. ABD þimdi artýk ne yaparsa yapsýn bir gemiyi batmaktan kurtaramayan amiral konumundadýr. Ve gemi
105. Sayý / 7 - 21 Kasým 2007
19
Yeni Evrede
Eylemler
Mücadele Birliði
DEVRÝMÝN AYAK SESLERÝ DÜNYAYI SARSIYOR CENEVRE’DE ÝÞÇÝLERÝN KÖPRÜ ÝÞGALÝ Ýsviçre’de 4 bin iþçi, sendikalarýn çaðrýsý üzerine, 15 Ekim günü toplu sözleþme haklarý için Cenevre’de bulunan Mont-Blanc Köprüsü’nü iþgal ederek trafiðe kapattý. Sabah saatlerinde Vingt-deux-cantons Meydaný’nda toplanan iþçiler, önce Bel-Air Meydaný’na, oradan Büyükþehir Belediyesi’ne yürüdü. Bir heyet oluþturarak devlet yetkilileri ile görüþen iþçiler, daha sonra Mont-Blanc Köprüsü’nü iþgal ederek, trafiðe kapattý. Eylem yapan 4 bin iþçi, Ýsviçre’de inþaat alanýnda çalýþan iþçilerin yüzde 85’i. Sendikalar eylemin bir uyarý olduðunu belirtti ve bu görüþmelerde bir anlaþma saðlanamazsa eylemlerin süreceði belirtildi KOSOVALI EÐÝTÝMCÝLER AÇLIK GREVÝNDE 10 Ekim günü, Kosovalý eðitimciler, düþük maaþlarýnýn arttýrýlmasý talebiyle açlýk grevine baþlamýþtý. Devlet bütçesinini yeterli olmadýðý gerekçesiyle düþük olan maaþlarýnýn yýllardýr arttýrýlmamasý üzerine eðitimciler, sonunda dikkati çekebilmek ve devlet tarafýndan ciddiye alýnmak için açlýk grevine baþladýlar. Priþtine Üniversitesi Teknik Fakültesi’nde 8. gününe gelen açlýk grevindeki 50 eðitimci, saðlýk durumlarýnýn kötüleþmesine raðmen eylemi sürdürmekte kararlýlar. Kosova Hükümeti ise, öðretmen dýþýndaki eðitim çalýþanlarýna zam yapýlmasýnýn kýsýtlý bütçe nedeniyle mümkün olamayacaðýný söylüyor. Kosova’daki ilk ve orta öðretim okullarý da, greve destek vermek için derslere baþlamadýlar. HÝNDÝSTAN’DA ÖÐRETMENÝN ÖLDÜRÜLMESÝNE PROTESTO 20 Ekim günü, Keþmir Rawathpora’da binlerce kiþi, askerler tarafýndan gözaltýna alýnan bir öðretmenin öldürülmesini protesto için sokaklara döküldü. Bir gün önce askerler tarafýndna gözaltýna alýnan 26 yaþýndaki öðretmene iþkence yapýldýktan sonra vurularak öldürülmesini protesto eden halk, hükümete ait araçlarý ateþe verdi. Çýkan çatýþmalarda 30 polis ve 10 eylemci yaralandý. ROMA’DA ONBÝNLERCE KÝÞÝ EYLEMDE Ýtalya’nýn baþkenti Roma’da, 20 Ekim günü onbinlerce kiþi hükümetin sosyal alanda yapmayý planladýðý kýsýtlamalarý protesto etti. Ülkenin çeþitli þehirlerinden bir çok sendika ve kitle örgütünün çaðrýsýyla Roma’ya gelen onbinlerce kiþi, baþbakan Prodi’nin politikalarýný ve ekonomi politikalarýna karþý çýktý. Özellikle sosyal alanda yapýlan kýsýtlamalar, emeklilik yaþýnýn yükseltilmesi, iþten atmalarýn kolaylaþtýrýlmasý tasarýlarýna, halkla birlikte hükümetin koalisyon ortaklarý da karþý çýkýyor. ÝTALYA’DA HAVAYOLU ÇALIÞANLARI GREVDE Ýtalya’da havayolu çalýþanlarý, 22 Ekim günü greve gitti. Havayollarýnda uçuþ ve kule personelinin grevi, hava yolu taþýmacýlýðýný tamamen durdurdu. Milano’da 185, Linate’de de 54 uçuþ iptal edildi. Grevciler, her iki havalimanýna giden yollarý kapatýnca uzun araç kuyruklarý oluþtu. Ýtalya’da 25 Ekim’de eczaneler ve itfaiye personeli, 26 Ekim’de tüm kamu çalýþanlarý, 27 Ekim’de de okullarda görevli personel ve öðrenciler, 29 ve 30 Ekim’de maden iþçileri, 6 Kasým’da tekrar havalimaný personeli, 9 Kasým’da ulaþým sektörü çalýþanlarý ve 16 Kasým’da maðazalar ve süpermarketlerde görevli personel greve gidecek. Farklý iþ kollarýndaki çalýþanlar, Prodi hükümetinin ekonomik uy-
20
gulamalarýna, düþük ücretlere, yenilenmeyen iþ sözleþmelerine ve kadrosuz çalýþtýrýlmaya karþý tepkilerini göstermek için greve gidiyorlar. TOPRAKSIZ HÝNTLÝLERÝN YÜRÜYÜÞÜ Hindistan’da yaklaþýk 25 bin yoksulun toprak reformu talebiyle gerçekleþtirdiði bir aylýk yürüyüþ baþkent Yeni Delhi’de sona erdi. Çoðunluðu ülkenin alt kastlarýna mensup protestocular, Hindistan’ýn yaþadýðý ekonomik patlamadan fayda saðlayamadýklarýný; tersine bu süreçte ekonomik projelerin yaþama geçirilmesi gerekçesiyle topraklarýndan sürüldüklerini dile getiriyor. Yüzde 40’ýnýn topraksýz olduðu Hindistan’da halkýn yüzde 23’ü de sefalet altýnda yaþýyor. 2 Ekim’de baþladýklarý yürüyüþle 300 kilometrelik güzergahý yürüyen Hintli yoksullar, 29 Ekim günü Delhi’de büyük bir eylem yaparak yürüyüþü sonlandýracaklar. Kongre Partisi’nin baþkaný Sonia Gandi’yle biraraya gelen yoksul Hintlilerden oluþan bir heyet, baþbakan Manmohan Singh’le de görüþmeye çalýþacak. Yürüyüþünü tamamlayan Hintliler, 29 Ekim günü, Delhi’de eylem yaptý, baþkente çýkan yollarý kapattý. Budist rahiplerin de katýldýðý gösteride yoksul Hintliler, Hint hükümetini “topraklarý yeniden daðýtma sözünü” tutmaya çaðýrdýlar “Yoksullar, köylerinden ve gecekondularýndan yola çýktý. Hükümet harekete geçmezse, sonuç þiddet ve kan gölü olacak” uyarýsýnda bulundular. TELEKOM GREVÝ BASKILARA RAÐMEN YOLUNA DEVAM EDÝYOR Haber Ýþ Sendikasýnýn öncülüðünde gerçekleþen Telekom grevi, “dostlarý”nýn dayanýþmasý, “düþmanlarý”nýn saldýrýlarýyla gün geçtikçe büyüyor. Daha ilk günlerden itibaren polis ablukasýnda olma, sabotaj eylemleri, burjuva medyanýn karalamalarýyla yüzyüze gelen Telekom iþçileri, günler ilerledikçe fiili saldýrýlarla da karþýlaþmaya baþladýlar. Halkýn tepkisini çekebilmek ve iþçilerin eylemini “haksýz” duruma düþürmek için sabotaj eylemleri düzenleyen Telekom patronlarý, oluþan arýzalarý gidermek vb gerekçelerle, grev kýrýcýlarý devreye sokuyorlar. Telekom iþçilerinin grev kýrýcýlarýna izin vermiyor oluþu da direk polisin saldýrýsýný bereberinde getiriyor. 26 ekim günü, Gaziosmanpaþa (GOP) Telekom Müdürlüðü’ne “Gayrettepe’den görevli olarak geldiklerini” söyleyen iki kiþi, oluþan arýzayý tamir etmek istedi. Grev gözcüleri bu kiþilere izin vermeyince, GOP Telekom Müdürünün talebiyle polis grevci iþçilere saldýrdý. Grev kýrýcýlarýný engellemek isteyen iki iþçiyi kelepçeleyen polis, arýzanýn giderilmesini saðladý. 15-20 dakika kelepçeli tutulan iþçiler, arýzanýn giderilmesiyle tekrar serbest býrakýldýlar. Polisin grev kýrýcýlarýna yardým etmesini protesto eden Telekom iþçileri, “Baskýlar, gözaltýlar bizleri yýldýramaz”, “Taþeron mafyasýna hayýr”, “Sabotaj yok direniþ var”, “Telekom iþçisi köle deðildir” sloganlarý ile GOP Meydaný’na yürüyüþ yaptýlar ve yolu trafiðe kapattýlar. Haber-Ýþ GOP Ýþyeri Baþtemsilcisi, yaptýðý açýklamayla 10 gündür grevde olduklarýný ve 10 gündür taþeron iþçilerin çalýþmasý için polis baskýsý gördüklerini söyleyerek GOP’ta polis baskýsý ile grevin kýrýldýðýný belirtti. “Biz yasadýþý bir þey yapmýyoruz. Anayasa’nýn bize verdiði grev hakkýný kullanýyoruz. Ancak patronlar polisi kullanarak bizim yasal hakkýmýzý gasp ediyorlar” dediler.
105. Sayý / 7 - 21 Kasým 2007
Yeni Evrede
Eylemler
Mücadele Birliði Ýþçiler, kazanana kadar mücadelelerini sürdüreceklerini ifade ettiler. Açýklamanýn ardýndan iþçiler, tekrar trafiði kapatarak sloganlarla müdürlüðe geri döndüler. Sultançiftliði Telekom’da da taþeron iþçiler, polisin korumasý altýnda çalýþarak grevi kýrýyorlar. Grevdeki iþçilerle taþeron iþçiler arasýnda sýk sýk gerilimler yaþanýyor. Sultançiftliði’nde açýklama yapan Haber-Ýþ Ýstanbul 1 No’lu Þube Baþkaný Levent Dokuyucu, bu gibi aksaklýklara raðmen grevin Ýstanbul’da baþarý ile sürdüðünü, kýsa bir süre içinde arýzalar nedeniyle patronlarýn çok sýkýþacaðýný söyledi. KABAZLI KÖYÜ HALKINDAN PROTESTO Manisa’nýn Salihli Ýlçesi’ne baðlý Kabazlý Köyü’nden 50 kiþi, Kaz Daðlarý’nda sürdürülen altýn arama çalýþmalarýnýn durdurulmasý için mücadele veren çevrecilere destek olmak için Çanakkale’ye geldi. Kabazlý köyü halký, Ticaret ve Sanayi Odasý tarafýndan Kolin Otel’de düzenlenen, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakaný Hilmi Güler’in de katýldýðý ‘Kaz Daðlarý’nda Madencilik, Turizm ve Çevre’ panelinin baþlamasýna kýsa süre kala, otel önüne gelerek protesto eylemi gerçekleþtirdi. Kabazlý köylüleri otel önünde “Kaz Daðý’nýn yollarý çetelere kapalý”, “Siyanürcü þirket Türkiye’yi terket”, “Susma sustukça sýra sana gelecek” sloganlarý attý. Yaklaþýk 20 dakikalýk protestonun ardýndan otobüse binerek otelin önünden ayrýldýlar. Protesto sürerken, otel içinde olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakaný Hilmi Güler herhangi bir tepki göstermedi. Salihli’nin Kabazlý Köyü halký, yaklaþýk bir yýldýr, köylerine kurulmak istenen katý atýk bertaraf tesisine karþý eylemlerini sürdürüyor. Köylüler, genel seçimde oy kullanmamýþ, referanduma da katýlmamýþtý. Kaz Daðlarý’nda Maden Aramaya Ýzmir’de Tepki Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP)üyeleri de Kaz Daðlarý’nda siyanürle altýn arama çalýþmalarýna tepki göstererek, eylem yaptý. Konak Meydaný’ndaki eski Sümerbank binasý önünde toplanan EGEÇEP üyeleri, slogan atarak ve ellerindeki pankartlarla, Kaz Daðlarý’nda siyanürle altýn arama çalýþmalarýna tepki gösterdi. NOVAMED’DE GERÝ ADIM 1 yýldýr grevde olan Novamed’li iþçiler, ilk kazanýmlarýný elde ettiler. Son aylarda özellikle kadýn örgütleri baþta olmak üzere ülkenin her yerinde destek bulan grevde, bir yýl boyunca sendika ile masaya oturmaya yanaþmayan patronlar, Petrol Ýþ Sendikasý’na görüþme teklif etti. 30 Ekim günü, Petrol Ýþ Sendikasý ile Novamed patronlarý arasýnda yapýlan görüþmeler sýrasýnda da kadýn örgütleri, Novamed iþçilerine desteklerini göstermek için eylemlerine devam ettiler. Ýþçilerle patronlar arasýnda yapýlan ilk görüþmeden herhangi bir sonuç çýkmadý ve 28 Kasým’da bir görüþme daha yapýlmasýna karar verildi. TERSANE ÝÞÇÝLERÝ ÝÞ CÝNAYETLERÝNE DUR DÝYOR Ýþgüvenlikleri saðlanmadýðý için, gün geçmiyor ki tersanelerden iþ cinayeti haberi gelmesin. Sürekli “iþ kazasý” sonucu ölen iþçilerin haberleri, arkasýndan yapýlan “iþçilerin dikkatsizliði nedeniyle yaþanan tatsýz olaylar” açýklamalarý... Ancak bunlarýn hiçbiri, iþçiler için iþ güvencesi saðlama, güvenlik tedbirlerini artýrma, iþçilerin sigortalanmasý gibi önlemleri beraberinde getirmiyor. Tuzla Tersanelerinde iþçiler, 27 Ekim günü, ölümlere dur demek için yine eylem yaptý. Akþamüzeri saat 16.00’da baþlayan eyleme pek çok iþçi, mesainin bilerek 1 saat uzatýlmasý nedeniyle katýlamadý. 500 iþçinin katýldýðý eylem, Aydýntepe Tren Ýstasyonu’nda toplanýlmasýyla baþladý. Tersanelerdeki çalýþma koþullarýnýn kötülüðünün ve ölümlerin sona erdirilmesini dile getiren dövizlerin açýldýðý eyleme, grevde olan Telekom iþçileri, çeþitli siyasi partiler ve öðrenciler de katýlarak destek verdi. Kayýtlara geçmiþ olan iþ cinayetine kurban giden 60 iþçinin isimlerinin yazýlý olduðu bir pankart taþýyan iþçiler, sýk sýk “Yaþasýn Ýþçilerin Birliði, Halklarýn Kardeþliði”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “Tersane Ýþçisi Yalnýz Deðildir” sloganlarý attýlar. 12 gün içinde beþ arkadaþlarýný iþ cinayetlerine kurban verdiklerini
hatýrlatan iþçiler, Çalýþma Bakanýnýn bu cinayetleri normal gösterdiðine dikkat çekerek, “Yaný baþýmýzda çalýþan Pendik Tersanesi’nde çalýþan arkadaþlarýmýz neden iþ cinayetleriyle gündeme gelmiyor. Çünkü onlar örgütlü” diyerek, iþ cinayetlerinin son bulmasýnýn ve çalýþma koþullarýnýn düzelmesinin tek yolunun örgütlenmek olduðunu dile getirdiler. Tersanede çalýþan 30 bini aþkýn tersane iþçisinin bu kölelik koþullarýna ve ölümlere dur dediðini ve artýk geri dönülmeyecek bir noktada olduklarýný, eylemlere devam edeceklerini söylediler. AMERÝKA’DA SAVAÞ KARÞITLARI ALANLARDA Boston’dan Chicago’ya, Jonesborough’dan, Tennessee’ye, Los Angeles’tan New Orleans’a, New York’tan Orlando’ya, Salt Lake City’den San Francisco’ya ve Seattle’a kadar, ABD’nin 11 þehrinde 27 Ekim günü düzenlenen eylemlerde, ABD’nin Irak iþgali protesto edildi. ABD yönetimi, tüm baskýlara raðmen Irak’tan çekilmeyi kesinlikle reddederken, ülkenin dört bir yanýndaki savaþ karþýtlarý da Irak iþgalinin derhal sona erdirilmesi için ve olasý yeni savaþlara karþý sokaklara çýktý. Barýþ ve Adelet için Birlik tarafýndan örgütlenen eylemlerde Irak iþgalinin bitirilmesi istendi. “ABD, Irak’tan hemen çýk!”, “Ýran ile savaþa hayýr!”, “Askerimi eve getir!”, “Savaþa deðil eðitime bütçe” sloganlarýnýn hakim olduðu alanlar solcular, gaziler, sendika yöneticileri ve iþçiler ile emekçiler, oðullarýný Irak’ta kaybeden ya da halen Irak’ta olan ailelerle doluydu. San Francisco’da 30 bin, Chicago’da 5 bin, Seattle, Lake City ve Orlando’da binlerce kiþi eylemdeydi. En büyük eylemin yapýldýðý New York’taki eylemde 10 bini aþkýn Amerikalý’nýn sloganý ise, “Wall Street zenginleþiyor, Iraklýlar ölüyor” oldu. Amerikan halkýnýn %70’i bu savaþa karþý. Kanada’da Afganistan Ýþgali Protesto Edildi ABD’de yüzbinlerce kiþi ABD’nin iþgalini protesto ederken, Kanada’da da 22 kentte eylemler düzenlendi ve Afganistan iþgali protesto edildi. Kanadalý askerlerin, Afganistan’dan derhal çekilmesinin talep edildiði eylemde askerlerin geri çaðrýlmasý istendi FRANSA’DA ULAÞTIRMA SEKTÖRÜNDE GREV 17 Ekim akþam saatlerinde, Fransa’da ulaþtýrma sektörü çalýþanlarý, bir günlük greve baþladý. Grev baþladýðýndan itibaren ülkede metro ve otobüs seferleri durdu. Fransa hükümetinin neo-liberal politikalarýný uygulamaya çalýþmasýna karþý, ulaþtýrma ve enerji sektörü çalýþaný yaklaþýk 500 bin kiþi geçmiþten bu güne koruduklarý haklarýný kaybetmemek için mücadele ediyor. Öðretmen ve memurlarýn da destek verdiði grevde, 18 Ekim günü Fransa’nýn 60 kent ve kasabasýnda eylemler düzenlendi. Grev, ülke çapýnda ulaþýmý felce uðratýnca, Fransýz Demiryollarý Ýþçileri Sendikasý, 24 saatlik grevi uzatmaya karar verdiler. Ýkinci gününe giren grev nedeniyle çok sayýda kiþi iþe gitmezken, çalýþmasý zorunlu olanlar da bisiklet veya kendi araçlarýyla iþlerine gitmek zorunda kaldý. Bu da trafik sýkýþýklýklarýna neden oldu. Grev nedeniyle Ýngiltere-Fransa arasýndaki tren ve bazý uçak seferleri de olumsuz etkilendi. Sarkozy ise, greve raðmen emeklilik sistemindeki ‘reform’ konusunda geri adým atmýyor. Bu reformlar, Fransa’da bazý kamu iþyerlerinde çalýþanlar ile ulaþým, enerji vb. gibi yýpratýcý iþlerde çalýþanlarýn yararlandýklarý özel emeklilik statüsünü ortadan kaldýrmak, þimdi 37.5 sene olan çalýþma süresini, 40 seneye çýkarmak gibi maddeleri içeriyor. PARÝS OPERASINDA GREV VAR Paris Operasý, teknisyenlerin baþlatýðý grev yüzünden Ekim ayýnýn son dört günü perdelerini açamadý. Emeklilik sisteminde yapýlmak istenen reformu protesto eden teknisyenlerin grevi yüzünden, ünlü operada sahneye konmakta olan Verdi ve Puccini’nin eserlerinin temsiline ara verildi. Grev, opera yönetimine 2,2 milyon euro tutarýnda maddi zarara yol açtý. Paris Operasý’nda çalýþan yaklaþýk 1.700 kadrolu eleman var.
105. Sayý / 7 - 21 Kasým 2007
21
Yeni Evrede
TÜYAP
Mücadele Birliði
26.Ýstanbul Kitap Fuarý bitti. Geçen yýl olduðu gibi bu yýl da Ayýþýðý Sanat Merkezi olarak 4.salondaki yerimizi aldýk. Bu kez yanýmýzda þair dostlarýmýz Ruhan Mavruk ve Atila Oðuz da vardý.Ruhan Mavruk, Ayýþýðý tarafýndan çýkarýlan “Issýz Ada ve Savaþ Zýrhlýsý” adlý yeni kitabýyla standýmýzda yerini aldý. Kitabýn ikinci bölümü olan Simurg Tufaný’nda þiirini yazdýðý türkü benizlilerin, tutsaklarýn sesini paylaþýyor bizlerle. Ne de olsa o gözlerinde zýlgýt,gözlerinde halay taþýyanlarýn þairiydi. Her bir imgeye bir tutsaðý yükleyip, kanat açtýdý sonsuz maviliklere... Ýmgeleriyle, sýkýlý yumruðuyla isyana durdu þair yüreði... Eylem oldu þiiri, eylem oldu kendisi... Eylemci þairimiz TÜYAP’ta okurlarýyla buluþtu. Þair Atila Oðuz ise Belge Yayýnlarý’ndan çýkan þiir kitabý “Lirik Kýyýlar” ile Ayýþýðý standýnda okurlarýyla buluþtu.Karadeniz kimliði onun yerel yanýný simgelerken sýnýfsal tavrýnda enternasyonal yanýný buluruz. Ýkisinin bir bileþkesidir Atila Oðuz’un þiirleri...
dostumuzu asla unutmayacaðýz. Ýnsanlarýn duygu dünyasýný bu kadar etkilemiþ insanlarýmýzý, deðerlerimizi kim unutturabilir? Hangi güç onlarý insanlarýn yüreðinden sökebilir? Tabii ki hiçbir güç.. Standýmýzýn önü olduðu kadar arkasý da ziyaretçi akýnýna uðradý dersek yalan olmaz. Küçük Gülsumuzdan tutun da ,cezaevlerinden siperyoldaþlarýmýza,onca çalýþmadan sonra bizimle birlikte oturup broþür katlayan ve “bu kez kendimiz için çalýþýyoruz” diyen iþçi arkadaþlarýmýzdan tutun da yeni çýkan kitaplarýný getirip bizlere hediye eden þair dostlarýmýza kadar bir çok insan standýmýzý ve yüreklerimizi doldurdu. Bizler de yine “Mutluluðun Resmi” altýnda onlarla mutluluðumuzu paylaþtýk Yeni üretimlerimiz, yeni kitaplarýmýz,ÖNSÖZ’ün yeni sayýlarýyla gelecek yýl da TÜYAP Kitap Fuarý’nda olacaðýz. Kitap ve insan sýcaklýðýný seven tüm dostlarýmýzla buluþmak dileðiyle...
AYIÞIÐIMIZ YÝNE TÜYAP KÝTAP FUARINDAYDI
22
Önceki yýl olduðu gibi bu yýl da Ayýþýðý standýmýz büyük bir ilgiyle karþýlandý. Genç, yaþlý, çocuk demeden yaþanan ilgi bize bir kez daha bu topraklarda ne kadar köklü bir geçmiþe sahip olduðumuzu gösterdi. Henüz okuma yazma bilmeyen çocuklarýmýz dahi, Denizler’i, Che’leri tanýyor, onun fotoðraflarýna, kitaplarýna yöneliyordu. Hele Deniz’in resmini görür görmez gözlerinden yaþlar boþanan Gölcüklü
105. Sayý / 7 - 21 Kasým 2007