S109

Page 1

Yeni Evrede

Baþyazý

Mücadele Birliði

deydi –bugün de Venezuella’da sarý sendikalarýn elinde olduðu gibi- buna raðmen, herkes greve destek verdi.” (Fidel Castro) Fidel Castro’nun söylediði gibi, Venezuella’da da sendikalar sarý gruplarýn elindeydi. “Geleneksel Ýþçi Sendika Federasyonu Confederacion de Trobajadores de Venezuela (CTV), ülkenin en önde gelen sendika örgütü olarak bilinmektedir. Bir milyondan fazla üyesi olduðunu iddia eden CTV, sürekli muhalefeti (Bolivar Devrimine karþý olan gerici muhalefet –NB) ve muhalefetin öncülük ettiði genel grevi desteklemektedir. 2002 Aralýk ayýnda, 2003’ün Þubatý’na dek uzatýlarak sürecek bir hükümet karþýtý petrol grevine CTV sendika konfederasyonu, Ticaret Odalarý Fedecamaras’ýn(!) yanýnda katýldý.” Türkiye’de sendikalar, devlet denetiminde kuruldular. Amaç açýktý, devlet güdümlü sarý sendikalara dayanarak iþçileri denetim altýnda tutmak. Diðer kapitalist ülkelerde, sendikalar ya komünistlerin öncülüðünde kuruldu, ya da komünistlerin denetimine girdi. Sermaye, Türkiye’de bunun önüne geçmeye çalýþtý. Burjuvaziye ve devlete sýký baðlarla baðlý olan sendikalar, CIA tarafýndan finanse edildi, eðitildi ve yönlendirildi. Sarý Türk-Ýþ, 12 Eylül’de faþist cuntanýn yanýnda yer aldý, hükümetine katýldý. Türkiye’deki bazý sendikalar ise, faþist niteliktedir. Bunlar, devlet ve sermaye tarafýndan sürekli destekleniyor. DÝSK ise, burjuva sendikacýlýk anlayýþýný hiçbir zaman aþmadý. Tabanýnda devrimci iþçilerin varlýðýna raðmen, yönetimi daima burjuvaziyle birlikte hareket etmiþtir. KESK ise, reformizmin etkisindedir. Burjuva sendikacýlýðý neye dayanýyor, nereden besleniyor? Her þeyden önce, bu sendikalar, sermaye sýnýfýna ve devletine binlerce baðla baðlýdýr. Aralarýnda çok sýký bir iliþki var. Ýþçi sýnýfýný denetim altýnda tutmak için sermaye tarafýndan daima besleniyor, korunuyor ve destekleniyor. Bunun yanýnda, özellikle düzen güçlerinin etkisinde kalan geri iþçiler tarafýndan destek görüyorlar. Ayrýca, çok sayýdaki iþsize göre, kendini þanslý sayan iþçiler tarafýndan da destek görüyorlar. Burjuva sendikalarýný ayakta tutan diðer bir durum, sendikacýlarýn yüksek geliri, konformizm ve sayýsýz ayrýcalýklardýr. Sendika yöneticileri, ayrýcalýklý bir konumdadýr. Ýþçi aidatlarýný istedikleri gibi harcayabiliyorlar. Onlar üzerinde gerçek anlamda bir iþçi denetimi yoktur. Devrim, tüm bu gruplarýn ayrýcalýklarýna son vereceði için, hepsi devrime karþý, sermayenin yanýnda yer alýrlar. Çünkü onlarý ayakta tutan bu düzendir ve bu düzenin egemenleriyle kurduklarý sayýsýz iliþkidir. Devrim ise, kurulu düzeni ortadan kaldýrýr.

BURJUVA SENDÝKALARI AÞMAK Ý

þçi sendikalarýnýn, sýnýf savaþýmýnda belli bir yeri var. Sýnýf savaþýmýnýn, her yerde, devrim sürecine girdiði bir sýrada, sendikalarýn durumu yeniden ele alýnmalýdýr. Sýnýf mücadelesinin koþullarý deðiþince, mücadele araçlarýnýn durumu, bu geliþmeye baðlý olarak tekrar deðerlendirilmelidir. Ýþçi sýnýfý hareketi, kendi içinde bölünmüþ bir harekettir. Bütünlüklü bir iþçi sýnýfý hareketi olmamýþtýr hiçbir zaman. Ýþçi sýnýfýnýn ve onun hareketinin bölünmesi, kapitalizmde kaçýnýlmazdýr. Ýþçi sýnýfý, kapitalizmi yýkýp proletarya diktatörlüðü yoluyla, sosyalizmi kurmayý hedeflemediði sürece, kaçýnýlmaz olarak parçalanmýþ olacaktýr. Ýktidar için, sýnýf savaþýmýný yükselterek hedefine yönelmediði sürece, iþçi sýnýfý kaçýnýlmaz olarak parçalanacaktýr. Parçalanma, politik alanda olduðu gibi, ekonomik (sendikal) alanda da görülür. Daha önceden ortaya çýkan, iþçi sýnýfýnýn parçalanmasý, 20. yüzyýlda daha yaygýn ve belirgin durum aldý. 21. yüzyýlýn bu birkaç yýlýnda ise daha derin boyutlar kazandý. Ýþçi sýnýfý parçalanmakla kalmadý, burjuvaziyle iþbirliðine yönelen partiler ve sendikalar aracýlýðýyla, burada toplananlar, proletaryanýn devrimci ayaklanmalarýna ve toplumsal devrimine karþý sermayenin yanýnda yer aldýlar. Devrime karþý, karþýdevrimin safýnda yer aldýlar. Ýþte 2.enternasyonal partileri. Ýþte onlarýn etkisindeki sendikalar. Bu partiler, giderek zorunlu olarak burjuva partileri oldular. Sendikalar da burjuvazinin denetimine girdi. Sendikalar, kimi yerlerde, karþý-devrimcilerle birlikte hareket ederken, kimi yerlerde ise burjuvazi ile birlikte davranmamakla birlikte, iþçi sýnýfýnýn devrimci hedefine de destek vermemiþlerdir. Rusya’da Demiryolu Ýþçileri Sendikasý, Sovyet iktidarýna destek vermemiþtir. Lenin, bu iþçilerin ikna olmasýný geliþmelere býrakmak gerektiðini belirtmiþtir. Küba Devrimi sýrasýnda iþçilerin belirli bir kesimi, sarý sendikalarýn denetimindeydi. “Ýþçi sendikalarýnýn çoðu o sýralar sarý gruplarýn elin-

109. Sayý / 3 - 17 Ocak 2008

3


Yeni Evrede

Baþyazý

Mücadele Birliði

dý. Fidel Castro, devrimin son Sendikalar ne denli sermaaþamasýnda “devrimci genel yenin denetiminde olurlarsa olDevrime giden yolda, iþçilerin grev” çaðrýsý yapar. Sarý sendisunlar, ne denli geri ve kapitadevrimci eylemleriyle, sokak kalarýn engeline raðmen, iþçiler lizm yanlýsý olurlarsa olsunlar, gösterileriyle ve ayaklanmayla da komünistler en geri sendikalar- sarý sendikalar aþýlýr, iþçiler onlarýn devrimci genel greve katýldý. Venezuella’da sarý sendika konda bile çalýþýrlar. Ancak sendietkisinden kurtulup devrimci federasyonu, Bolivarcý Devrimkalarda çalýþma ve sendikalara mücadeleye katýlýrlar. Ýþte 1 Mayýs le aþýlýr. Bu demek deðildir ki, karþý somut koþullara göre deTaksim eylemi. Ýþte Hrant Dink’in sarý sendikalar ve reformist senðiþir. Her yerde ve her durumgörkemli devrimci cenaze töreni. Her dikalar yalnýzca devrimle aþýlýr. da ayný tutum alýnmaz. Somut iki devrimci eyleme de, iþçiler belli Devrime giden yolda, iþçilerin durum çözümlemesi, marksist ölçüde sendikalarýný aþarak ve devrimci eylemleriyle, sokak yöntemi burada da geçerlidir. zorlayarak katýldýlar. Burjuva gösterileriyle ve ayaklanmayla Ancak komünistler, sendikasen di ka la rýn na sýl a þýl dý ðý na da ir da sarý sendikalar aþýlýr, iþçiler larla iliþki konusunda her türlü dünya ve Türkiye iþçi sýnýfýnýn onlarýn etkisinden kurtulup mekanik ve dogmatik anlayýþý mücadele tarihinde daha sayýsýz devrimci mücadeleye katýlýrlar. reddederler. Sendikalar önce eÝþte 1 Mayýs Taksim eylemi. Ýþle geçirilir, sonra, iþçiler bu örnek var. te Hrant Dink’in görkemli devsendikalar eliyle sermayeye Burjuva sendikalarý aþýp, iþçileri karþý harekete geçirilir anlayýdevrime çekmenin bir yolu da, iþçi rimci cenaze töreni. Her iki þý, mekanik bir anlayýþtýr. Çün- komite ve konseyleridir. Ýþçi komite devrimci eyleme de, iþçiler belli ölçüde sendikalarýný aþarak ve kü böyle bir sonuç, çoðu kez ve konseyleri sendikalardan daha ya olanaksýzdýr, ya da çok uzun kapsamlýdýr; çünkü gündelikli iþçiyi zorlayarak katýldýlar. Burjuva sendikalarýn nasýl aþýldýðýna dayýllarý alýr. Dýþýmýzdaki koþulbile örgütler. Bu sýnýf organlarý, ir dünya ve Türkiye iþçi sýnýfýlar ise, bizim bu þekilde mekamücadele, ayaklanma ve iktidar nýn mücadele tarihinde daha sanik bir yol izlememizi bekleorganlarý olduklarý; mücadelenin yýsýz örnek var. mez. Yalnýzca devrim hedefi e ko no mik ve po li tik yö nü nü Burjuva sendikalarý aþýp, olmayanlar ya da devrimi ileribirleþtirdikleri için, en geniþ kitleyi iþçileri devrime çekmenin bir ye erteleyenler, buralarda yýldevrime hazýrlarlar. yolu da, iþçi komite ve konseylarca oyalanýp dururlar. Biz leridir. Ýþçi komite ve konseyleböyle oyalanýrsak, dýþýmýzdaki ri sendikalardan daha kapsamlýkoþullar geçip gider. Ve biz dýr; çünkü gündelikli iþçiyi bile örgütler. Bu sýnýf organlarý, devrime, hiç bir zaman hazýrlanmamýþ oluruz. Ýþçilerin devrime kitlesel olarak katýlmasý için, burjuva mücadele, ayaklanma ve iktidar organlarý olduklarý; mücadesendikalar aþýlmalýdýr. Bunun için her zaman geçerli bir yol lenin ekonomik ve politik yönünü birleþtirdikleri için, en geolarak, sendikalarda, fabrikalarda çok sýký çalýþýlmalý; iþçiler- niþ kitleyi devrime hazýrlarlar. Küresel kitle eylemleri, burjuva sendikalarýn nasýl aþýldýle güçlü baðlar kurulmalýdýr. Ýþçilerle sýký iliþkiler içinde olmak, onlarý örgütlemek ve harekete geçirmek, komünistler i- ðýnýn baþka bir örneðini verir bize. Devrimci sokak gösteriçin bir tercih sorunu deðil, bir zorunluluktur. Ayný zamanda, leri, kitleler üzerinde öyle bir etki yarattý ki, en geri kitleler komünist parti olmanýn bir gereðidir. Fakat iþçi kitleleri için- dahi eylemlere katýldý. Latin Amerika’daki devrimci mücade çalýþmak, edilgen evrimcilik anlayýþýna göre deðil, sýçra- dele, geniþ iþçi kitlelerinin sarý sendikalarýn etkisinden kurtulup, devrimci sokak gösterilerine katýldýklarý örneklerle dolumalý geliþmeye göre, devrimci bir anlayýþla yapýlmalýdýr. Dünya iþçi sýnýfý hareketi tarihi ve devrimler, burjuva dur. Buralarda sendikalar çoðu kez, ya durumlarýný koruyor (sarý) sendikalarýn nasýl aþýldýðýnýn zengin örnekleriyle dolu- ya da iþçilerin baskýsýyla eylemlere katýlýyorlar. Tüm bu örnekler, bir kez daha, kitleleri uyandýrmanýn, edur. Bundan sonra da baþka örnekleri ortaya çýkacaktýr. Burjuva sendikalarý aþmanýn en etkin yolu, devrimci mücadele- ðitmenin ve onlarý harekete geçirmenin en etkili yolunun dir, devrimin kendisidir. Rusya’da sendikalarýn engeli dev- devrimci mücadele olduðunu gösteriyor. C.DAÐLI rimle aþýldý. Küba’da sarý sendika engeli yine devrimle aþýl-

4

109. Sayý / 3 - 17 Ocak 2008


Yeni Evrede

Devrim

Mücadele Birliði

DEVRÝMÝ GÖREBÝLMEK

Bizi sürekli izleyenler, hemen her zaman devrimin engellenemez gücünden ve tekelci sermayenin her adýmýný devrimin baskýsýyla atmasýndan söz ettiðimizi bilirler. Güncel deðerlendirmelerimizin baþýnda da, sonunda da devrim var. Biz bunlarý söyledikçe, ortalama sol düþünceye sahip olanlar, yerlerinden zýplýyorlar: “Hani nerede devrim?! Her sokak baþýnda patlayan silahlar duymuyoruz... Milyonlarca insan sokaklarý zaptetti de haberimiz mi olmadý?” Bu biraz, “tavuk yumurta yapar” önermesine, “hani yumurta?” diyerek itiraz etmeye benziyor.

Küçük Burjuva Devrimciliðin Kaderi Devrimi ancak yumurta kapýya dayandýðýnda kabul etmeye hazýr bu bakýþ açýsý için, önemli olan, onun küçük burjuva sýnýfa özgü algýlayýþ ve politika yapma çizgisiyle yakýn iliþkisidir. Sýnýf iliþkileri, toplumsal konumu ve iktisadi gerçekliði, küçük-burjuva sýnýfý her dönem, korku ve umut arasýndaki daracýk alana hapseder. Tek bir adýmda mülksüzleþme korkusuna yenik düþer ve yine tek bir adýmda büyük kazanç ve kariyer sahibi olma umuduyla sarhoþ olur. Bu sýnýfýn siyasi temsilcileri de, Hrant Dink’in cenazesi ve 1 Mayýs eylemlerinin kitleselliði ile coþar ve herkesten önce matbaaya koþup “Manþetleri deðiþtirin: Ýþte Devrim!” diye baðýrýr. Çok deðil, bir kaç ay sonra faþist kalabalýklarýn gürültüsünde, bu kez, “eyvah, eyvah” hayýflanmalarýnda ilk olma þampiyonluðuna soyunur. Abartýyor muyuz? Son aylarda bir çok yayýnda “en iyi felaket tellalý biziz” yarýþmasýna tanýk olmadýk mý? Ýþçileri de Etkiliyor Bizler için önemli olan, bu küçük burjuvalara özgü korku-umut cenderesinin, iþçi sýnýfý saflarýnda ne kadar etkili olduðudur. Hemen söyleyelim: Fazlasýyla etkilidir. Bu topraklar, oldukça kalabalýk bir küçük-burjuva nüfusa sahiptir. Daha da ötesi, bu sýnýf, politik olarak devrimci bir konumda bulunuyor. Dünyanýn pek az ülkesinde küçük burjuva sýnýf bu denli hareketli, bu denli politik bir konumdadýr. Ve ne yazýk ki, bu sýnýfla iþçiler arasýnda Çin Seddi yoktur. Küçük burjuva sýnýfa ait politik nitelikler, her zaman proletaryanýn saflarýna sýzýyor; hatta kimi zaman onu boðuyor. 2006 yýlýnda Ordulu fýndýk üreticilerinin muazzam bir kitle gösterisi olmuþtu. 70 bin üretici, bütün gün ve gece devam eden bir ayaklanma provasýndan geçti. Polisin saldýrýlarýna karþý gösterilen direnç, dünyada az görülür örneklerdendi. Hükümete duyulan öfke, milletvekillerinin aylarca Ordu il sýnýrýndan uzakta durmalarýna neden olmuþtu. Sonra neler oldu? Ayný hükümet, seçim öncesi fýndýk fiyatlarýna zam yaptý ve Ordu’da yine birinci parti olmayý baþardý. Ýþte bu tavýr, küçük burjuva politik özün dýþa vurumundan baþka birþey deðildir. En uç noktalara savrulmak, sürekli yalpalamak, onun öz niteliðidir. Sabýrsýz heyecan ve umutsuz korku arasýna sýkýþan bu sýnýf, etrafa öyle keskin bir koku yayar ki, iþçi sýnýfýnýn etkilenmemesi olanaksýzdýr. Seydiþehir Alüminyum Ýþletmesi’nde iþçiler, iki yýl önce, gündemi alt üst eden devrimci eylemlere giriþtiler. Öfkelerinden, fabrika yöneticilerinin evleri, arabalarý ve hükümet partisinin binalarý, haklarýna düþeni fazlasýyla aldý. Olaylar günler boyu sürdü.

Sonra duruldu. Ve hükümet partisi bir kez daha bölgenin en çok oy alan partisi oldu. Kritik anlarda bir proleter gibi davranan iþçi, durgunluk anlarýnda küçük burjuva gibi davranýyor.

Devrimin Engelleri Devrim cephesinin çoðunluðunu etkisi altýna alan (gördüðümüz gibi bu etki, sýnýflarýn gerçek iliþkileri temelinde nesnel bir zemine sahiptir), yalpalayan, bir uçtan diðerine savrulan ruh hali, -açýkça söylemekte yarar var-, devrimin karþý karþýya bulunduðu en önemli handikaptýr. Bir devrim, hiçbir þeyden görmediði kadar, devrimci öncülerin yalpalamalarýndan zarar görür. Bu öncüler, kendi yalpalamalarýyla, iþçi sýnýfýnýn üzerindeki küçük burjuva etkiyi azaltmazlar, çoðaltýrlar; sýnýf bilincini keskinleþtirmezler aksine köreltirler; cesaretli ve büyük adýmlar atýlmasýný deðil, tersine “gerçekçi” ve küçük adýmlar atýlmasýný telkin ederler. Ve böylece, devrimin yükseliþinin kritik anlarýnda, yoðunlaþan devrimci enerjiye nitel bir sýçrama kazandýrmaktansa, bu enerjinin soðuyup daðýlmasýna neden olurlar. Bugün devrimci proleter politikalarýn en geniþ kitleler arasýnda yanký bulmasýnýn önündeki en ciddi engel, küçük burjuva devrimciliðinin bu etkisidir. Oportünizme karþý mücadele edilmeden devrimi baþaramayacaðýmýz gerçeði, þimdi daha açýk anlaþýlmýþtýr. Devrim Doðru Yerde Aranmalý Yazýnýn baþýndaki soruya geri dönelim:Devrim nerede? O, ne bizim kafamýzýn içinde korumaya çalýþtýðýmýz bir umut ilacýdýr, ne de sokak baþlarýnda henüz patlamamýþ namlularda gömülüdür. Devrim, bir dip akýntýsýdýr... Zaman zaman bütün gücüyle karaya vurduðunda köpüklü dalgalar yaratan bir dip akýntýsý... Devrimi, yarýndan umudunu kesmiþ nüfusun %70’ini oluþturan yoksul emekçi sýnýflarýn hoþnutsuzluðunda görün. Devrimi, sayýlarý þimdiden 6 milyonu aþmýþ iþsizlerin sabýrsýzlýðýnda, haftada 70 saat çalýþmak zorunda býrakýlan iþçilerin korkunç bezginliðinde, öfkesinde, özlemlerinde, arayýþlarýnda; evlerini korumak için her an eyleme geçmeye hazýr gecekondu mahallerinde görün. Devrim, görme yetisini kaybetmeyenler için son derece somuttur; yoksul emekçi sýnýflarýn alabildiðine zengin, çeþitlilikteki tepki ve mücadelelerinde, yani sýnýflarýn nesnel iliþkilerinde boy verip geliþmekte. Bu haliyle devrim, yaþayýp geliþen ama henüz bayraklarýnýn üzerine ne yazacaðýný bilmeyen,tüm gücünü toparlamak konusundaki belirsizliðini aþmýþ, kendi karargahýný ve kurmay heyetini henüz iþbaþýna getirmemiþ bir ordudur. Þu haliyle bile, bu ordunun yarattýðý korkuyu burjuvazinin hiç dinmeyen politik krizinde, atýlan her adýmýn kýsa sürede eskiyip iþe yaramaz hale geliþinde görün... Devrimi bir de karþý-devrimin aynasýnda, onun endiþeli azgýnlýðýnda, toplumun kutuplaþmasýna hýz veren keskinliðinde görün. Unutmayalým ki, devrimin esas gücünü henüz görmedik Sýnýflarýn karþýlýklý iliþkilerinin ve mücadelelerinin zengin çeþitliliðinde boy veren devrim, oportünist öncüleri aþacak birikime ulaþtýðý gün, asýl iþte o gün, muazzam gücünü gösterecek.

109. Sayý / 3 - 17 Ocak 2008

5


Yeni Evrede

Telekom Grevi

Mücadele Birliði

GREVLER VE ÜRETÝMDEN GELEN GÜÇTEKÝ DEÐÝÞÝMLER TELEKOM grevi bitti ve geride çokça tartýþýlacak deneyimler býraktý. Grev 44 gün sürdü, bu süre içinde iþçiler sabýrla TELEKOM altyapýsýnýn arýzalarla iþlemez hale gelmesini beklediler. Üst üste binen arýzalarýn taþeron firmalar tarafýndan giderilmesini önlemek için defalarca polisle çatýþtýlar, tutuklandýlar. Borsanýn fiberoptik kablolarýnda meydana gelen arýza, adeta greve son noktayý koydu. Borsa 46 milyon YTL kayýp açýklayýnca, patronlar yönünden grevin bitirilmesi farz oldu. Ýþçiler, bir çok isteklerinin karþýlandýðý bir anlaþmaya imza attýlar. Böylece, TELEKOM gibi, en ileri teknik imkanlarla yürütülen, hem kurulumunda hem de iþletilmesinde yetkin mühendisliðin ve otomasyonun kilit rol oynadýðý sektörlerde bile, yalýn insan emeði olmadan bütün bu altyapýnýn kendini yeniden üretemeyeceði pratikte görüldü. Sanayi ötesi toplum fantezileriyle proletaryanýn sýnýf olarak tarihe karýþtýðýný iddia edenlerin kulaklarýna kar suyu kaçtý.

Özgün Bir Grev Proletarya için bu grev, farklý bir deneyimdi. Grevin gücü, þalterlerin inmesinde, üretim bandýnýn durmasýnda ve böylece sermaye döngüsünün kilitlenmesindedir. Ýþçi, pazarlýk gücünü buradan alýr. TELEKOM grevinde ne þalter indi, ne de uydular yörüngeden çýktý. Bu durum yalnýzca TELEKOM gibi sektörlere özgü deðildir. Sermaye sýnýfý, bir iþyerindeki grevin üretim bandýný durdurmasýyla, bütün sermaye döngüsünün de durmasýný önleyecek tedbirler geliþtirmiþtir. Taþeronlaþma, bu tedbirlerin baþýnda geliyor. Büyük fabrikalarýn kurulu kapasitelerinin, coðrafi bakýmdan birbirinden uzak daha küçük fabrikalara daðýtýlmasý, fabrika envanter stoklarýnýn minimuma indirilmesi; herhangi bir fabrikada kurulu olan ama atýl durumdaki üretim kapasitesiyle telafi edilmesi... Sadece Türkiye’de deðil, bütün dünyada emek hareketinin karþýsýna çýkan açmaz budur. Sermayenin, üretimi bir yerden öbür yere kaydýracak esneklikte oluþu, iþçi sendikalarýnýn elindeki “üretimden gelen gücü” önemli oranda azalttý. Fakat, her zaman olduðu gibi, iþçi sýnýfýnýn kolektif bilinci, sendikacýlarýn içinden çýkamadýðý bu açmazý, kendi kitlesel deneyimleriyle aþmasýný bildi. Þimdi bütün dünya proletaryasý, üretimden gelen gücünü deðil, bir sýnýf olarak politik gücünü öne çýkartýyor.

Kendi Yolunu Çizen Sýnýf Emeðin mücadele tarihine bakýldýðýnda görülecektir ki; proletaryanýn kolektif bilinci, içinde doðup büyüdüðü ekonomik yapýya göre biçimlenir. Ve bu kolektif bilinç her zaman, sermayenin önüne çýkardýðý açmazlarý, bir þekilde aþmayý bilmiþtir.

6

Burjuvazi, emeði, fabrika düzeninde makineli sanayiye eklemlemeye çalýþtýðý o ilk zamanlarda, iþçi sýnýfýnýn tepkisi, makineleri kýrmak olmuþtu. Çünkü makine, emeðin zanaatkarlýða özgü niteliklerini, sermayeden bir ölçüde baðýmsýzlaþabildiði ayrýcalýklarýný silip götürüyordu. Ýþçiler, makineleri esas düþman gibi gördüler. Ancak, hemen tüm alanlara giren makineli fabrika üretimi ile iþçiler, emeðin yetkin ve baðýmsýz niteliðinden gelen direniþ gücünü kaybettiler. Antonio Negri’nin betimlemesiyle, durum aþaðý-yukarý þöyleydi: “Bir zamanlar patronlar dedelerimizi tarlalardan koparýp aldýklarýnda, onlarý fabrikaya götürüyor, boyunlarýna bir çalar saat takýp, onlara þöyle diyorlardý: ‘saat çaldýðýnda kolu aþaðý indir!’” Boynunda bir çalar saatle dolaþsa da, emeðin kolektif bilinci, önüne çýkan bu açmazý kavramayý ve duruma uygun davranmayý öðrendi. Artýk iþçiler emeðin tüm baðýmsýzlýðýný alýp götürenin makineler deðil, onlara sahip olan burjuvalar olduðunu anladýlar. Üstelik, makineli üretimin bolluk ve daha kýsa çalýþma süresi anlamýna geldiðini gördüler. Ýþçilerin bundan sonraki mücadelesi, bu bolluktan paylarýna düþeni almak ve çalýþma saatlerini kýsaltmak hedefine odaklandý. Makineli fabrika üretiminde emek, tamamen homojen, alabildiðine basite indirgenmiþ bir niteliðe bürününce, iþçiler emek pazarý üzerindeki güçlerini tahkim etmeye giriþtiler. Genel oy hakký, parasýz eðitim ve saðlýk hizmetleri, barýnma hakký ve 8 saatlik iþgünü için mücadele, 19. yüzyýlýn tümü boyunca emeðin mücadelesinin ana eksenleri oldu. Böylesi genel politik haklarý, ancak bir sýnýf olarak sermayenin karþýsýna dikilmekle elde edeceðini kavrayan proletarya, üretimden gelen gücünü keþfetti: Þalterler indi, makineler durdu, dayanýþma grevleriyle hareket genel grevler seviyesine yükseldi. Böylece, emek ile sermaye arasýndaki mücadeleye yeni bir unsur, Toplu Ýþ Sözleþmeleri (TÝS) eklenmiþ oldu.

TÝS Düzeninin Yükseliþi ve Düþüþü Ýlk örneklerini 20. yüzyýlýn baþýnda Amerika’daki otomobil fabrikalarýnda gördüðümüz kitlesel ve seri üretime dayalý sermaye birikimi, emeðin niteliksizleþtirilmesinde gelinen en son noktaydý. Önünde akýp giden bandýn hýzýna yetiþmek için, üç saniyede iki vida sýkmak ve hayatý boyunca bu iþi yapmak zorunda býrakýlan emeðin, bu yeni sömürü sistemine karþý tepkisi, hatalý ürünlerin dað gibi yýðýlmasýyla sonuçlandý. Ýþçiler, böylesine bezdirici ve niteliksizleþtirici çalýþma disiplinine, ancak TÝS düzeni sayesinde belli bir seviyeye yükselttikleri yaþam standartlarýna tutunarak tabi olabildiler. Bu yaþam standartlarý, 1970’lerde krize giren sermaye birikimini tehdit etmeye baþladýðýnda, sermaye TÝS düzenini parçalayacak yeni üretim düzenlemesini adým adým egemen kýldý. Onbinlerce iþçinin çalýþtýðý dev fabrikalar, aþamalar halinde bazen ülkenin uzak bir diyarýna, bazen de baþka bir kýtaya taþýnarak bölündü. Ürünlerin her bir bölümü, üretimin her bir aþamasý, farklý coðrafyalara daðýldý. C.Daðlý’nýn ifadesiyle, bu da sermayenin makine kýrýcýlýðýydý. Büyük ölçekli üretimin tek bir merkezde

109. Sayý / 3 - 17 Ocak 2008


Yeni Evrede

Telekom Grevi

Mücadele Birliði

toplanmýþ üretici gücü, farklý yerlere daðýlmak üzere kýrýlýyordu. Bu, TÝS döneminin adým adým sonunu getirecekti. Daha küçük üretim tesislerinin minimuma indirilen sermaye stoku nedeniyle iþçiler þalter indirerek patronlara iþyeri temelinde fazla zarar veremiyorlardý. Her þeyden önce bu patronlar artýk, bölgenin herhangi bir zengini deðil, uluslararasý ölçekte üretim yapan dev tekellerdi. Tekelciliðin doðurduðu aþýrý kapasite, þimdi onlarca fabrika arasýnda daðýtýlmýþtý ve bir fabrikada ortaya çýkan grevin yaratýðý aksama, farklý coðrafyalardaki atýl kapasitenin çalýþtýrýlmasýyla kapatýlabiliyordu. Özellikle imalat sanayiinde emek mücadelesi veren sendikalar, sermayenin bu hareketliliðine karþý direnmekte zorlandýlar: Ücret sendikacýlýðýnýn yerine, sermaye baþka yerlere kaçmasýn diye sürekli, “fedakarlýkta bulunan taraf” konumuna razý oldular. Bu da, geçen yüzyýl boyunca, TÝS düzeni içinde kazanýlan iþçi haklarýnýn teker teker geri alýnmasý için sermayeyi cesaretlendirdi.

çok yönlü beceri ve de toplumsal nitelikler kazanan emek ile, meta olarak sermayeye satýlmak zorunda olan emek-gücü arasýndaki gerilimi had safhaya týrmandýrýyor. TÝS ve iþyeri odaklý mücadelede meta olarak emek-gücüne standart koþullar kazandýrmak, sermayenin hareketliliði nedeniyle zora girince, emeðin kolektif bilinci, yüzünü emeðin ve üretimin toplumsal niteliklerinin kabulü mücadelesine doðru dönüyor. Bu mücadele, ancak emeðin politik bir güç olmasýndan geçer. Denilebilir ki, 1990’lý yýllar, bu geçiþin sancýlarýnýn yaþandýðý dönemler oldu. Ýþçiler, özellikle Avrupa’da, TÝS düzenini koruyabilmek için, “yüzyýlýn grevlerini” örgütlediler. Sonra giderek bu grevler, sermayenin kolayca alýnýp baþka yerlere taþýnamayacaðý üretim alanlarýyla sýnýrlý kaldý: Tren yollarý, limanlar, maden iþletmeleri vb. Ne var ki, emeðin kolektif bilinci, Seattle ’99 olaylarýyla birlikte yeni bir konum almýþtý bile. Þimdi belki þalterler inmiyor, Sermayenin Denetiminden Kaçan Emek üretim bantlarý durmuyordu, ama emek þimdi çok daha derinleBu açmazdan çýkýþýn yolu, emeðin kolektif bilincinden doð- re inebilecek bir mücadelenin kývýlcýmýný çakmýþtý. Dünya produ. Ne de olsa kolektif bilinç, sendikal sýnýrlara hapsedilemezdi. letaryasý, Seattle’dan baþlayarak, savaþlara, çevre katliamýna, Her þeyden önce bu bilinç, emeðin yarattýðý gücün toplumsal ni- yoksul ülkelerin sömürüsüne ve bunun gibi bir dizi siyasi sorunteliðinden fýþkýrýyordu. da kendi sözünü söylemeye ve poSermaye, emeði tamamen kenlitik aðýrlýðýný koymaya baþlýyordisine baðýmlý kýlmak için attýðý her Sermaye sýnýfý, bir iþyerindeki grevin du. IMF, DTÖ gibi emperyalist-kaadýmda, proletaryaya yeni ve ileri pitalist egemenliðin fildiþi kuleleriüretim bandýný durdurmasýyla, bütün nitelikler kazandýrmak zorunda ne karþý düzenlenen politik niteliksermaye döngüsünün de durmasýný kalmýþtýr. Manifaktürden makineli te genel grevler, 20. yüzyýlýn tümü önleyecek tedbirler geliþtirmiþtir. sanayiye geçerken, emeði tüm özboyunca görülmeyen yoðunluða ugün niteliklerinden sýyýrýp yalýn eTaþeronlaþma, bu tedbirlerin baþýnda laþýyordu. mek haline getirdiðinde, her biri sýVarsýn sermaye, emeðin ürege li yor. Bü yük fab ri ka la rýn ku ru lu nýfsal aidiyetle hareket eden bir tim den gelen gücünü ve þalter inkapasitelerinin, coðrafi bakýmdan proletarya ordusu yaratmýþ oldu. dirme direncini, kendi sermaye Kitlesel büyük ölçekli üretimin birbirinden uzak daha küçük döngüsünü garantiye alarak zayýfayný çatý altýnda toplanan proleter fabrikalara daðýtýlmasý, fabrika envanter latmýþ olsun. Emeðin kolektif biordularýný daðýtmak için sermaye, stok la rý nýn mi ni mu ma in di ril me si; linci bu kez, toplumsal ve politik makine kýrýcýlýðýna baþvurunca, bu kez proleter orduyu, daha önce sýnýf herhangi bir fabrikada kurulu olan ama bir güç olarak ortaya çýkmaya baþbilincinin ulaþamadýðý alanlara taþý- atýl durumdaki üretim kapasitesiyle telafi ladý. Emek artýk zanaatkarlardan mýþ oldu. Ayrýca, seri kitlesel üreti- edilmesi... Sadece Türkiye’de deðil, bütün farklý olarak, bireysel bir güç deðil, ama toplumsal bir güç olarak yeni min azgýnca sömürüsüne direnen edün ya da e mek ha re ke ti nin kar þý sý na niteliklerle donanmýþtýr. Bu nitelikmeði yeni bir çalýþma disiplinine ler onu ayný derece geliþmiþ özçýkan açmaz budur. sokmak için, esnek üretim modellerini yaygýnlaþtýrdýðýnda, emeðe Sermayenin, üretimi bir yerden öbür yere lemlerle ve bilinçle donatýyor. Bu yeni konum, sermayenin, onu iþ diyepyeni nitelikler kazandýrdý. Ekaydýracak esneklikte oluþu, iþçi sipliniyle denetim altýna aldýðý mek artýk üç saniyede iki vida sýkan deðil, gün boyunca üretimin çok sendikalarýnýn elindeki “üretimden gelen noktanýn ilerisindedir. Emek, dünyanýn bütün sorunlarýný anti-kapigücü” önemli oranda azalttý. Fakat, farklý aþamalarý arasýnda koþuþtutalist bir kapta eritecek enerjiyi birup duran, makinelerin çalýþmasýný her zaman olduðu gibi, iþçi sýnýfýnýn riktiriyor. denetleyen, kalite kontrolü kendisi kolektif bilinci, sendikacýlarýn içinden TELEKOM grevi, dünya çayapan; yani, üretimi neredeyse baþçýkamadýðý bu açmazý, kendi kitlesel pýnda gördüðü destek ve sempatiytan sona katedecek bilgiye, becerideneyimleriyle aþmasýný bildi. Þimdi le bu eðilimin bir aynasý oldu. Bu, ye sahip bir emekti. grevin sonucunda elde edilen ücret Geliþen üretici güç, emeði, serbütün dünya proletaryasý, üretimden maye tarafýndan denetlenemez kogelen gücünü deðil, bir sýnýf olarak politik zamlarý ve diðer haklarla karþýlaþtýnumlara yükseltmeye baþladý. Ve rýlamayacak kadar deðerli bir kazagücünü öne çýkartýyor. bu da, üretimi gerçekleþtirmek için nýmdýr. 109. Sayý / 3 - 17 Ocak 2008

7


Yeni Evrede

19 Aralýk

Mücadele Birliði

lediðini anlattý. 19 Aralýk olayýný sadece katliam olarak deðil, direniþ ve ideallere ölümüne baðlýlýk olarak adlandýrýlmasý gerektiðini söyledikten sonra, ölümsüzleþen 2 siper yoldaþýnýn, son sözlerinin “biz ölüyoruz, ancak mücadelenin devam ettiðini biliyoruz. Siz de bu mücadeleyi devam ettirin ve kendi ideallerinize sahip çýkýn” olduðunu söyleyerek konuþmasýný bitirdi. Daha sonra söz alan Vefa SERDAR; 19 Aralýk Katliamý’nda ve sonrasýnda Ölüm Orucu eylemi sürecinde ölümsüzleþen yoldaþlarý ve siper yoldaþlarýný saygý ve sevgiyle andýðýný söyleyerek sözlerine baþladý. 19 Aralýk sürecinin, bir savaþ olduðunu söyledi ve “Nihat arkadaþla burada bulunmamýz hala bu mücadeleyi sürdürdüðümüzü gösterir” dedi. Devletin 19 Aralýk katliamýyla sadece devrimcilere deðil, yükselen devrime saldýrdýðýný, çünkü o dönemdeki ekonomik krizle, devrimin mayalandýðýný, devrimci mücadeleye katýlýmlarýn arttýðýný, cezaevlerine sempatizan olarak gelenlerin, militan olarak çýktýðýnýn doðru olduðunu, bu durumun dýþarýya çok büyük moral ve güç verdiðini söyledi. Devletin de bu durumu çok iyi bildiðini, moral kalelerini fethetmek istediðini, içeriye hakim olamazsanýz dýþarýya hakim olamazsýnýz söyleminin pratiði olarak bu katliamýn yapýldýðýný belirttiði konuþmasýna; 19 Aralýk olaylarýnýn, tutsaklarýn bu kýsýtlý imkanlarla bunlarý yapabiliyorlar ise dýþarýdakilerin daha çok þey yapabileceklerini gösterdiðini söyledi. 19 Aralýk olayýný Çanakkale Cezaevinde yaþadýðýný belirterek, biz bunu bekliyorduk, hazýrlýklarýmýzý da ona göre yapmýþtýk, aslýnda Ulucanlar katliamý bu olaylarýn provasý niteliðindeydi. Daha o zamanlar bunun yapýlacaðýný biliyorduk. Çünkü o dönemlerde kredi musluklarýnýn açýlmasý ve devrimin engellenmesi için bunlar planlanmýþtý ve planlý olaný hayata geçirmeye baþladýlar. Adýna da “Hayata Dönüþ Operasyonu” dedikleri katliamý anlatan konuþmasýna, biz bunu bekliyorduk, ama dizlerimiz titremedi, bilinçli ve yürekliydik, çünkü, burada vereceðimiz mücadeleyle tarih yazacaðýmýzýn bilincindeydik. Diyerek, olay günü, atýlan bombalarý battaniyelerle tutmaya ve düþen bombalarý ise suya atarak etkisiz hale getirmeye çalýþtýklarýný, battaniyeyi Ölüm Orucu savaþçýlarýnýn üzerine bomba gelmesin diye tavanda açýlan deliklerden birinin önüne tuttuðu sýrada bombanýn birinin sað kolundan yaralandýðýný anlattý. Bu olaylar sýrasýnda siper yoldaþlýðýnýn en iyi örneklerini yaþadýðýný da vurguladýktan sonra, Ölüm Orucu eylemlerinin, halklarýn bilincinde ve yüreðinde kazanýlan bir zafer olduðunu, 19 Aralýk ve Ölüm Orucu eylemlerinin bu anlamda bir kahramanlýk olduðunu belirttikten sonra konuþmasýný bitirerek sorular bölümüne geçildi. Sorulan sorulara verilen cevaplarýn ardýndan, saat 16:00 civarýnda panel sona erdi. Eskiþehir Mücadele Birliði Platformu

ESKÝÞEHÝR’DE 19 ARALIK PANELÝ Eskiþehir’de 19 Aralýk Cuma günü saat 14.00’de, devletin tüm engelleme çalýþmalarýna, gözaltý ve linç terörüne raðmen F tipi zindanlar ve 19 Aralýk Katliamý konulu bir panel düzenlendi. EHP Konferans Salonunda gerçekleþtirilen panele, 19 Aralýk 2000 tarihinde zindanlarda yaþanan savaþýn canlý tanýklarýndan, Nihat GÖKTAÞ ve Vefa SERDAR panelist olarak katýldý. Konuþmaya ilk önce, Ölüm Orucu Gazisi olan ve bu eylemin izlerini bedeninde taþýyan Nihat GÖKTAÞ baþladý. Nihat GÖKTAÞ; daha önce Eskiþehir’de açýlan ve 128 gün süren Ölüm Orucu eylemi ile Eskiþehir F tipinin kapatýldýðýný söyleyerek baþladýðý konuþmasýna, dönemin Baþbakaný Bülent ECEVÝT’in “Ýçeriye hakim olamazsanýz, dýþarýya hakim olamazsýnýz” sözünü hatýrlattý. 19 Aralýk katliamýný meþrulaþtýrmak adýna devletin, o dönemde, zindanlarda uyuþturucu bulunduðunu, tünel kazarak kaçmalarýn olduðunu, silah, telefon gibi araçlarýn kullanýldýðýný gündeme taþýyarak, bu saldýrýlarý meþru hale getirmeye çalýþtýðýný söyleyerek devam etti. Devletin hücre sistemini oluþturmaya çalýþmasýnýn asýl sorun olduðunu vurgulayan GÖKTAÞ, bu sistemle, insanlarýn baþkalarýna ve hatta kendisine yabancýlaþtýrýlarak, her þeye boyun eðdirilmeye çalýþýldýðýný söyledi. F tiplerinin yerleþim yerlerine uzak yerlere yapýlmasýyla, ulaþýmý güçleþtirme ve yalnýzlaþtýrma yönteminin uygulanmak istendiðini, Ölüm Orucuna girenlerin bile, bu sistemle 3 defa aramadan geçtiðini, tutuklularýn, ziyaretçileriyle býrakýn temasýnýn, seslerini bile ancak telefon aracýlýðý ile iletebildikleri bir durumun oluþtuðunu, arama noktasýndan geçerken cihazýn, pantolon fermuarýna bile ötmesi nedeniyle ziyaretçilerin pantolonlarýný çýkartmaya zorlandýðý, kabul etmeyenlerin ise ziyarete alýnmadýklarýný belirtti. Kendisinin 19 Aralýk günü Bursa cezaevinde olduðunu, kapýlarýn 20 dakika erken açýlmasýnýn dikkatini çektiðini, yüzü gözü maskeli askerlerin içeri girdiðini farkettiklerini, bunun akabinde parola olarak belirledikleri “Devrimci Tutsaklar Teslim Alýnamaz” sloganý ile çatýþmalarýn baþladýðýný ve bu olaylarda 2 devrimcinin ölümsüzleþtiðini söyleyerek yaþadýðý olayý anlattýðý konuþmasýna, 19 Aralýk’ta 30 kiþinin öldüðünü, bunlardan 2’sinin asker olduðunu, bu askerlerin ölümünden dolayý kendilerine dava açýldýðýný; oysa daha sonra emekli bir yüzbaþýnýn anýlarýnda, askerleri kaza sonucu diðer askerlerin vurduðunu söy-

8

109. Sayý / 3 - 17 Ocak 2008


Yeni Evrede

19 Aralýk

Mücadele Birliði

ÝZMÝR AYIÞIÐI’NDA

19 ARALIK ANMASI “Vurulmuþtu en önde giden Vurulmuþtu yürek yarasý can yoldaþým Gidiyordu yüzünde inatçý bir gülümseme” Öyle bir coðrafyada devrim mücadelesi yürütüyoruz ki... Hangi gün var ki katliamlara tanýklýk etmemiþ, hangi gün var ki devrim savaþçýlarýnýn yarattýðý bir destaný görmemiþ. Her günümüz katliamlar, isyanlar, yaratýlan destanlarla dolu. Yaþanan onca katliamýn devrim ve komünizm savaþçýlarýn yaratýklarý mücadele örneði ve destan arasýnda 19 Aralýk Zindan Savaþlarý ve Ölüm Orucu eylemi kuþkusuz ayrý bir yere sahiptir. Ülkelerimizde ve dünyanýn herhangi bir yerinde komünizme baðlýlýðýn devrimde kararlýðýn en güzel bir kaç örneðinden biridir. Fidel, Che ve yoldaþlarýnýn Granma’yla Küba’ya inmesi neyse, neyse bir Kýzýl Ordu erinin faþizmin burçlarýna Reichstag’a orak çekiçli kýzýl bayraðýmýzý çekmesi, 19 Aralýk Zindan Savaþlarý ve tarihi Ölüm Orucu eylemi de odur. Bir dönüm noktasýdýr 19 Aralýk bu topraklarda devrimin mutlaka kazanacaðýnýn dönümü, faþizmin ne kadar ileri gidebileceðinin ve devrimin neler yapabileceðinin göstergesidir ve devrim çok daha ileri gidebilir ve gidecek de. Ne mutlu bize ki, 19 Aralýk zindan savaþlarýnda barikatlarýn en önünde savaþanlarla ayný türküyü söylüyoruz, ne mutlu bize ki onlarla ayný gemide ayný rotaya gidiyoruz. Ne mutlu bize ki faþizmi teslim olmaya çaðýran Murat’ýn yoldaþlarýyýz, Ölüm Orucu savaþçýsý olmayý devrimci olmanýn doðal bir gereði sayan Sibel’in, Paris Barikatlarý’ndaki, Ekim Devrimi’ndeki kadýnlarýn ellerinde dalgalanan kýzýl bayraðý yükseðe en yükseðe çeken Aysun’un yoldaþlarýyýz. Tarih ne 19 Aralýk katliamýný ne de Ölüm Orucu eylemini unutmayacak ve tarih çok uzaklarda olmayan o büyük günlerde yine görecek ki Mavi Atlasa Kýzýl Þeritler çekenlerin yoldaþlarý dünyayý kýzýla boyayacaklar, dünyayý beyaz ordulara, faþizme dar edecekler. Ýzmir Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde 23 Aralýk Pazar günü 19 Aralýk katliamýnda ve Ölüm Orucu eyleminde ölümsüzleþen devrim ve komünizm savaþçýlarýný, Aysun, Murat ve Sibel’in þahsýnda anmak için bir anma programý gerçekleþtirdik. Saat 14:30’da devrim ve komünizm mücadelesinde bayraklaþan savaþçýlar için yapýlan saygý duruþuyla baþlayan etkinliðimize, kanlý katliamý ve Ölüm Orucu eylemini anlatan belgesel

gösterimiyle devam ettik. Belgesel gösteriminin ardýndan bir arkadaþýmýz, Mavi Atlasa Kýzýl Þeritler Çektik kitabý’ndan þiirler okudu. Daha sonra Grup Sýra Neferi’nden ve Grup Emeðe Ezgi’den arkadaþlarýmýz bizlere hazýrladýklarý müzik dinletilerini sundular. Etkinliðimizin kapanýþýný Dört Ateþten Gün Dört Ölümden Gece kitabýnýn dramatizasyonuyla yaptýk. Dramatizasyonun sonlarýnda, etkinliðimize katýlan bir anamýzýn yerinden baðýrarak Nazým’ýn “Düþenler döðüþerek öldüler, güneþe gömüldüler, vaktimiz yok onlarýn matemini tutmaya, akýn var güneþe akýn, güneþi zapt edeceðiz güneþin zaptý yakýn” dizelerini okumasýyla, o an hepimizde içiçe geçmiþ olan kin, öfke, sevgi ve baðlýlýk duygularý en yükseklere ulaþtý. Etkinlðimize katýlan insanlarýn çoðunu 19 Aralýk katliamýný ve Ölüm Oruçlarýný ilk kez duyuyor olmasý ve ilk kez böyle bir etkinliðe katýlýyor olmasý, programýmýzýn amacýna ulaþtýðýný gösteriyordu. ÞAN OLSUN 19 ARALIK’TA ZÝNDANLARDA KOMÜNÝZMÝN ONU-

RU OLANLARA! ÞAN OLSUN ÖLÜM ORUCU SAVAÞÇILARINA! ÞAN OLSUN MURATIMIZA, AYSUNUMUZA, SÝBELÝMÝZE! ZÝNDANLARI YIKACAÐIZ ZAFERÝ BÝZ KAZANACAÐIZ! BÜTÜN ÝKTÝDAR EMEÐÝN OLACAK! Ýzmir Ayýþýðý Sanat Merkezi

19 ARALIK KATLÝAMINI UNUTMADIK UNUTTURMAYACAÐIZ 19 Aralýk Zindan Katliamýnýn yedinci yýl dönümünde bir çok yerde olduðu gibi Ýzmir’de de çeþitli eylemlerle katliamýn unutulmadýðý ve unutturulmayacaðý gösterildi. 19 Aralýk Çarþamba günü bir araya gelen devrimci kurumlar tarafýndan yapýlan basýn açýklamasýyla katliam protesto edildi. “19 Aralýk Katliamýný Unutmadýk Unuturmayacaðýz” pankartýnýn, katliamda ve Ölüm Orucu eyleminde ölümsüzleþen devrim savaþçýlarýnýn resimlerinin taþýndýðý açýklama okunan þiir ve atýlan sloganlarla son buldu. Devrimci kurumlarýn örgütlediði eyleme bizler de Mücadele Birliði olarak katýlarak destek verdik. DEVRÝM SAVAÞÇILARI ÖLÜMSÜZDÜR! 19 ARALIK KATLÝAMINI UNUTMADIK UNUTTURMAYACAÐIZ! Ýzmir Mücadele Birliði Platformu 109. Sayý / 3 - 17 Ocak 2008

9


Yeni Evrede

19 Aralýk

Mücadele Birliði

ESKÝÞEHÝR’DE 19 ARALIK VE MARAÞ KATLÝAMI PROTESTO EYLEMÝ 26 Aralýk günü saat 12:30’da Eskiþehir Adalar Migros önünde, BDSP, DGH, DPG, EHP, EMEP, HALKEVLERÝ, ÝHD, MÜCADELE BÝRLÝÐÝ PLATFORMU, ODAK, ÖDP, SDP’nin yaptýðý ortak basýn açýklamasýyla, 19 Aralýk ve Maraþ katliamlarý protesto edildi. “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Ýnsanlýk Onuru Ýþkenceyi Yenecek”, “Devrim Þehitleri Ölümsüzdür”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Yaþasýn 19 Aralýk Direniþimiz”, “Bedel Ödedik Bedel Ödeteceðiz”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Devrimci Ýrade Teslim Alýnamaz” ve “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” sloganlarý ile baþlayan basýn açýklamasýnda; emekçilerin devrimci iradesi ve yarýnlara dair yarattýklarý umut karþýsýnda, egemenlerin düzenlediði bu katliamlarýn, ne ilk ne de son katliam olacaðý vurgusu yapýlarak; zindanlardaki katliamlarýn, medya ve basýn kalemþorlarýnýn

desteðini de alarak gerçekleþtirildiði söylendi. Zamanýn Baþbakaný Bülent Ecevit’in “Sokaklara hakim olmamýz için, önce cezaevlerine hakim olmalýyýz” sözü hatýrlatýlarak, aslýnda bu sözle, dýþarýda sömürüye karþý çýkanlarý susturmanýn amaçlandýðý, 28 tutsaðýn canýna ve yüzlercesinin yaralanmasýna neden olan ve 4 gün boyunca, kurþunlar, gaz bombalarý ve kimyasal silahlarla yapýlan saldýrýlarla devrimci iradenin teslim alýnamadýðýna dünyanýn tanýklýk ettiði söylendi. 24 Aralýk 1978 tarihinde Maraþ’ta, egemenlerin yaptýðý katliamlarda, dinin kullanýldýðýna dikkat çekildi. Katliamýn sanýklarýnýn bugün kimisinin milletvekili, kimisinin iþadamý, kimisinin de parti baþkaný olduðu, bunun katliamlarý gerçekleþtiren tetikçilerin ödüllendirilmesi olduðu belirtildi. Yýllardýr sürdürülen bu saldýrýlarýn, bugün Kürt halký üzerinde uygulanan imha ve inkar politikalarý, yürütülen sýnýr ötesi operasyonla bir kez daha gün yüzüne çýktýðý, egemen sýnýf ile iþçiler ve emekçiler arasýndaki savaþýn devam ettiði, sýnýr ötesi operasyon yapýlýrken içeride “temizlik” operasyonunu gerçekleþtirmeyi borç bilen devletin, yeni F tipleri yapýlmasý ile saldýrýlarýný artýracaðýnýn anlaþýldýðý belirtilen açýklama; tüm bu katliamlara karþýn, tüm halkýn tek kurtuluþ olan devrim mücadelesi çerçevesinde örgütlenmeye çaðrý yapýlarak sonlandýrýldý. Eskiþehir Mücadele Birliði Platformu

ESKÝÞEHÝR’DE BÝLDÝRÝ DAÐITIMI

Merhaba Mücadele Birliði Okurlarý; Devrimci tutsaklar 19 Aralýk günü devletin ansýzýn gelen saldýrýsýyla karþýlaþtýlar.. Faþist devlet, devrimcilerin iþçi ve emekçi sýnýfýyla baðýný koparmak için her yolu denemiþ fakat zindanlardaki devrimci tutsaklarý teslim alamamýþtýr. Zindanlardaki devrimci tutsaklar iþçi sýnýfýnýn öncülük misyonunu en iyi þekilde yerine getiriyorlardý ve devlet bundan korkuyordu. Devletin yapmasý gereken açýktý ve devrimciler olaðan bir savaþý bekliyorlardý. Çünkü gün geçtikçe devletin ve tekelci burjuvazinin korkusu bin kat daha artýyordu. Faþist devlet 19 Aralýk günü yaklaþýk 20 zindandaki devrimci tutsaklara saldýrýya geçti. Devrimcileri teslim alabileceklerini düþünüyorlardý. Fakat baþaramadýlar. Zindanlar savaþ alanýna döndü. Tarihte eþi benzeri bulunmayan bir savaþ yaþandý. Onlarca devrimci ölümsüzleþti yüzlercesi sakat kaldý.Fakat hiçbirisi teslim olmadý. Faþist devletin bu saldýrýsý sonuçsuz kaldý ve devrimci tutsaklar tarafýndan büyük bir zaferle halklarýn yüreðine ve bilincine kazýndý. Devrimciler kanlarýnýn son damlasýna dek savaþtýlar ve cesaretleriyle insanlýk tarihine geçtiler. Bizler Eskiþehir Mücadele Birliði okurlarý olarak 18 Aralýk günü, bu yaþananlarý, emekçilere duyurmak amacýyla 19 Aralýk’la ilgili bildirilerimizi Gültepe Mahallesi, Yýldýztepe Mahallesi, Büyükdere Mahallesi ve Yenikent Mahallesinde yoðun bir þekilde daðýttýk. Devrimcilerin baþeðmezliklerini birkez daha Eskiþehir’de iþçi ve emekçilere duyurduk. DEVRÝMCÝ TUTSAKLAR ÖZGÜRLEÞMEDEN ÝÞÇÝ VE EMEKÇÝLER ÖZGÜRLEÞEMEZ! ZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK! Eskiþehir’den Mücadele Birliði Okurlarý

ESKÝÞEHÝR’DE PANKART ASMA EYLEMÝ 26 Aralýk Çarþamba günü, zindanlar sorununu iþçilere taþýmak için devrimci iþçiler olarak pankart asma eylemi gerçekleþtirdik. 19 Aralýk 2000’de devlet devrimci tutsaklara saldýrmýþ ve 28 devrimciyi katlederek onlarcasýný yaralamýþtý. “Sokaklara egemen olmak” için zindanlarýn teslim alýnmasý gerektiði bilinciyle hareket eden sermaye sýnýfý, böylece dýþarýda da iþçi ve emekçilere azgýnca saldýrabilecek, toplumu teslim alabilecekti. Fakat devrimci tutsaklar 4 gün süren zindan savaþlarýnda baþeðmez bir tutum sergileyerek sermaye sýnýfýnýn hesaplarýný boþa çýkardý. Biz de Devrimci Ýþçi Komiteleri olarak, iþçilerin servislerine binmek için yollara düþtüðü sabahýn erken saatlerinde “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” yazýlý pankartýmýzý, Gültepe Mahallesi, Cemevi duvarýna asarak iþçilerin özgürlük mücadelesi ile zindanlar arasýndaki baðý iþçilere belirtmek istedik. DEVRÝMCÝ ÝRADE TUTSAK ALINAMAZ! DEVRÝMCÝ TUTSAKLAR ONURUMUZDUR! ESKÝÞEHÝR DEVRÝMCÝ ÝÞÇÝ KOMÝTELERÝ

10

109. Sayý / 3 - 17 Ocak 2008


Yeni Evrede

19 Aralýk

Mücadele Birliði

ANTEP’TE 19 ARALIK EYLEMÝ Zindan savaþlarýnda önemli bir dönüm noktasý olan ve özgürlük ve sosyalizm mücadelesinde nasýl savaþmak gerektiðinin iþçi ve emekçilere gösterildiði 19 Aralýk zindan savaþlarý, yýldönümünde yine öfkeyle karþýlandý. 19 Aralýk katliamýnýn 7. yýlýnda bu sýnýfsal öfke kendini Antep’te de gösterdi. Antep’te 19 Aralýk 2007 Çarþamba günü bir eylem gerçekleþtirildi. Saat 12.30’da Balýklý Parký’nda gerçekleþtirilen eylem Mücadele Birliði Platformu, DTP, ÝHD, ESP ve 78’liler Derneði tarafýndan örgütlendi. Mücadele Birliði Platformu adliye önünden Balýklý Parký’na kadar bir yürüyüþ gerçekleþtirdi. Yürüyüþ esnasýnda dövizler açýlarak “Zindanlarý Yýkalým Tutsaklara Özgürlük” ve “Analarýn Öfkesi Katilleri Boðacak” sloganlarý atýldý. Eylem alanýna gelindiðinde ise okunan basýn açýklamasýnda; zindan katliamlarýnda onlarca devrimcinin katledildiði yüzlerce devrimcinin ölüm oruçlarýnda yaþamýný yitirdiði ve sakat kaldýðý belirtildikten sonra devrimci tutsaklarýn halkýn sorunlarýný çözmek için mücadele ettikleri ve tutsaklarýn, özgür, eþit ve kardeþçe yaþanabilecek sömürüsüz bir dünya için mücadele ettikleri vurgulandý ve sermayenin saldýrýlarýna karþý iþçi ve emekçiler duyarlý olmaya ve mücadeleyi yükseltmeye çaðýrýldý. Eylem esnasýnda ise “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur” “Devrimci Tutsaklar Teslim Alýnamaz” “Analarýn Öfkesi Katilleri Boðacak” sloganlarý atýldý. Mücadele Birliði Platformu da eylemde “Bedel Ödedik Bedel Ödeteceðiz” “ Devrimci Tutsaklar Özgürleþmeden Ýþçi Ve Emekçiler Özgürleþemez” ve “Zindanlarý Yýkalým Tutsaklara Özgürlük” yazýlý ve Mücadele birliði imzalý dövizleri taþýdý. Mücadele Birliði/Antep

19 ARALIK’TA GAZÝLER’DE EYLEM 19 Aralýk katliamýnýn yýldönümünde Antep’te yapýlan ortak basýn açýklamasýnýn ardýndan Mücadele Birliði Platformu tarafýndan Antep’in en iþlek caddesi olan Gaziler Caddesinde yaklaþýk yarým saat süren bir eylem örgütlendi. Eylemde Mücadele Birliði’nin çýkarttýðý “19 Aralýk Katliamýný Unutmadýk Unutturmayacaðýz” baþlýklý bildirilerinin daðýtýmý yoðun bir þekilde gerçekleþtirildi. Toplu olarak yapýlan bildiri daðýtýmýnýn insanlar tarafýndan oldukça ilgiyle ve olumlu karþýlandýðý görüldü. Bildiri daðýtýmýný takiben yine Mücadele Birliðinin çýkarttýðý kuþlamalar bir eylem þeklinde sloganlarla yapýldý. Gaziler Caddesi bir anda “Zindanlarý Yýkalým Tutsaklara Özgürlük” sloganlarýyla inledi. Bütün insanlarýn yoðun ilgisini çeken eylem sloganlarýn ardýndan büyük bir coþkuyla sona erdi. Eylem sona erdikten ve kitle daðýldýktan sonra ise Çevik Kuvvet polislerinin eyleme müdahale etmek üzere adliye arkasýnda hazýrlýklar yaptýklarý görüldü. Mücadele Birliði/Antep

ZÝNDANLARI YIKALIM TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK 19 Aralýk 2000’de daha uyanmamýþtý Ýstanbul, gece güne evrilirken geldiler umudun, özgürlüðün, mutluluðun düþmaný sermaye sýnýfýnýn uþaklarý, katletmeye. Devrimci tutsaklar biliyor ve bekliyordu bu hain saldýrýyý, tek silahlarýyla; yürek, bilinç ve iþçi sýnýfý davasýna baðlýlýkla... Savaþýlacak asla teslim olunmayacak, devrimci komünist iradenin teslim alýnamayacaðý geçmiþ zindan savaþlarýnda olduðu gibi bugün de kanýtlanacaktý. Sermaye sýnýfýnýn uþaklarý 20 ayrý cezaevine eþ zamanlý olarak vahþice saldýrýya geçti. Ancak düþündüðü gibi olmadý. Proleter devrimci tutsaklar bu en eþitsiz koþullarda, sermaye sýnýfýnýn binlerce gaz bombasý, on binlerce polisi, askeri ve özel timiyle en donanýmlý silahlarýna karþý bilinç, yürek ve iþçi sýnýfý davasýna baðlýlýklarýndan baþka hiç bir silahlarý yoktu. Faþist sermaye ordusuna karþý 4 gün 4 gece son cezaevi duvarlarý yýkýlana kadar savaþtýlar. Bu savaþ sonucunda 28 devrimci tutsak ölümsüzleþti, onlarcasý sakat kaldý. Devrimci tutsaklarýn iþkenceyle sevk edildikleri F tiplerinde baþlanan Ölüm Orucu Eylemi’nde sermayenin yaydýðý “örgüt baskýsýyla ölüm orucu yapýyorlar” vb. haberlerini boþa çýkardýlar. Tek kiþilik hücrede bile sürdürülen þanlý Ölüm Orucu Eylemi’yle ve sürdürdükleri komün yaþamlarýyla dosta düþmana proleter komünist iradenin ve kolektif yaþamýn tek kiþilik hücrelerde bile devam ettirilebildiðini gösterdiler. Devrimci tutsaklarýn bu eylemi, bu kararlýlýðý, bu savaþý toplumun farklý kesimine de yansýdý. Ýþçiler grevlerinde fabrika kapýlarýný kilitleyip barikatlar kurarak ve açlýk grevlerine baþlayarak sermaye sýnýfýnýn saldýrýlarýna karþý koydular. Bizler Devrimci Ýþçi Komiteleri’nde örgütlü, sýnýf bilinçli iþçiler olarak biliyoruz ki; öncülerimizi özgürleþtirmeden biz iþçiler ve emekçi halklar özgürleþemez. Bu bilinç ve inançla 19 Aralýk 2007 tarihinde saat 07:30’da E5 yolu üzerine bakan Merter ve Cevizlibað arasýnda bulunan büyük bir inþaatýn duvarýna “Devrimci Tutsaklar Özgürleþtirilmeden Ýþçiler Özgürleþemez / Devrimci Ýþçi Komiteleri” imzalý bir pankart astýk. Ölümsüzleþen yoldaþlarýmýzýn ve siper yoldaþlarýmýzýn davalarýna baðlýlýðýn tek göstergesi örgütlenerek devrimci mücadeleyi yükseltmek; açlýðýn olmadýðý, sýnýf ayrýcalýklarýnýn olmadýðý, insanlarýn yaþamdan zevk aldýðý, mutlu olduðu toplumu yani sosyalizmi kurmamýzdýr. Bu davadan vazgeçmek veya geri düþmek yoldaþlarýmýza ve siper yoldaþlarýmýza en büyük ihanet olacaktýr. Ýþçileri ve emekçileri Komite ve Konseyler’de örgütlenmeye, devrim ve sosyalizm için mücadeleye çaðýrýyoruz. Sömürüden, açlýktan, aþaðýlanmaktan kurtulmak istiyorsak örgütlü mücadeleye katýlmadan kurtuluþ yüzü göremeyiz.

19 ARALIK VE ÖLÜM ORUCU SAVAÞÇILARI ÖLÜMSÜZDÜR! ZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK! YAÞASIN DEVRÝMCÝ ÝÞÇÝ KOMÝTELERÝ Ýstanbul Devrimci Ýþçi Komiteleri

109. Sayý / 3 - 17 Ocak 2008

11


Yeni Evrede

Gündem

Mücadele Birliði

DERÝNLEÞEN KRÝZ Y ürkiye, toplumsal yaþamýn her alanýnda sýnýf savaþýmýnýn sertleþtiði, kitlelerin özgürlük ve toplumsal kurtuluþ özleminin derinleþtiði; birikmiþ özlem ve beklentilerin sokaklara devrimci kitle eylemi olarak yansýdýðý bir yýlý geride býraktý. Tekelci sermaye sýnýfý, 2007’yi “rahat” bir yýl olarak geçirmedi. Aksine, geride býraktýðýmýz yýl, tekelci sýnýf egemenliðini, tekelci kapitalist düzeni temellerinden sarsan geliþmelerle dolu olarak geçti. Somut olgularla kolayca kanýtlanabilecek bu saptama önemlidir ve akýldan çýkarýlmamalýdýr. Tekelci burjuva sýnýf, sosyal reformistlerin de yardýmýyla, bu gerçeði kitlelerin hafýzalarýndan silmeye, gözlerden saklamaya, unutturmaya çalýþýyor. Çünkü buna ihtiyacý var. Çünkü, egemenliði sarsýlmakta olan her egemen sýnýfýn ihtiyaç duyduðu morale onun fazlasýyla ihtiyacý var. Bu yüzden, burjuva politikacýlar, generaller, patronlar hergün televizyonlarýn karþýsýna geçip “burjuva cephesinde herþey yolunda” diye propaganda yapýyor; tekelci basýn düzenin saðlam ve sarsýlmaz olduðuna dair haber ve demeçleri eksik etmiyor. “Bir çakýl taþ alamazlar”, “bu devleti yýkmaya kimsenin gücü yetmez” edebiyatý tekrar revaçta. Belli ki, karþý devrim cephesinin kurmay heyeti moral, güven ve cesaret toplamak için mezarlýkta ýslýk çalýyor. Karþý devrim cephesinde korku daðlarý sarmýþ. Türkiye’nin mevcut durumu Osmanlýnýn son günleriyle kýyaslanýyorsa ve bu kýyaslama bizzat Genelkurmay Baþkaný tarafýndan yapýlýyorsa, bütün karþý iddia ve propagandalara karþýn, karþý devrim cephesinde ters giden þeyler var demektir. Bu gerçeði emperyalistler dahil düzenin bütün sahip ve koruyucularý biliyor, görüyorlar. Bu nedenle, düzeni ayakta tutmak üzere tedbir üzerine tedbir alýyor; düzenin en önemli ve acil sorunun “iç ve dýþ güvenlik” olduðunu açýkça ifade ediyorlar. Burjuvazi korkuyor. Geride býraktýðýmýz yýl, burjuva sýnýfýn kendini, düzenini yoksul emekçi sýnýflarýn, Kürt halkýnýn tehdidi altýnda gördüðü bir yýl olarak geçti. Bu bir toplumsal devrim korkusuydu. Tekelci sermaye sýnýfý bu korkudan korunabilmek için iki temel kurumuna sýðýndý: Ordu ve polis. 2007, tekelci sermaye sýnýfýnýn bu iki kurumu olaðanüstü yetkilerle donattýðý; neredeyse bütün insiyatifi onlara devrettiði bir yýl oldu. Geçtiðimiz yýlýn son aylarýnda emekçi sýnýflar ve Kürt halký üzerindeki polis baskýsý ve terörü doruk noktasýna çýktý. Yirmiden fazla kiþi ya polis karakollarýnda ya da sokakta öldürüldü. Ýþkence yapan, adam öldüren, bomba patlatan, provakasyon yapan asker ve polisler açýktan ve pervasýzca kollandý. “Ýyi çocuklar”ýn içerde olanlarý dýþarýya salýndý; dýþarda olanlarý iþbaþýna koþuldu. Faþist devlet 2007 yýlýna Hýrant Dink’i katlederek baþlamýþtý. Yüzbinlerce insanýn sokaklara dökülüp gösteri yapmasý onu planlarýný hayata geçirmekten caydýrmadý. Malatya’da bir yayýnevinde üç kiþi Hýristiyanlýðý yayýyorlar gerekçesiyle boðazlarý

T

12

kesilerek hunharca katledildi. “Ýyi çocuklar” ya da “tosuncuklar” “iþ bitiriyorlar”dý ama yaptýklarýný da yüzlerine gözlerine bulaþtýrýyorlardý. “Tosuncuklar”ýn arkalarýnda býraktýklarý izler, katliamlarda hep faþist devletin kapýsýna çýkýyordu. Bu arada egemenler arasýndaki çeliþkiler derinleþti ve iþ “e-muhtýra” yayýnlamaya kadar vardý. “Cumhuriyet Mitingleri”nin gericiliðe karþý olduðunu düþünen milyonlarca insan, büyük bir yanýlsamayla, meydanlara koþtu. Yanýlgý halindeki kitleler baþkalarýný da yanýlttýlar. Generaller, milyonlarýn sokaklara akmasýný kendilerine destek olarak algýladýlar. Ýki ay sonra hükümeti köþeye sýkýþtýrmak üzere ayný mitingleri tekrarlamak istediklerinde iki bin kiþiyi zor toplayabildiler. Kitleler, egemenler arasýndaki dalaþýn figüraný olmayý reddettiler. Tekelci sermaye sýnýfý ise, devrime güç veren kendi içindeki çeliþkilerin bir an önce uzlaþmayla çözülmesi için çaba gösteriyordu. Önce genel seçimler konusunda, arkasýndan Cumhurbaþkanlýðý konusunda uzlaþma saðlandý. Çatýþan taraflar arasýnda toplumsal devrimin, Kürt halkýnýn özgürlük savaþýnýn ezilmesi konusunda bir anlaþmazlýk yoktu. Anlaþmazlýk, bunun yöntemleri üzerineydi. Sonuçta yöntemler üzerinde de anlaþtýlar. Hem askeri yöntemler hem de politik çevirme yöntemleri bir arada kullanýlacaktý. Tekelci sermaye sýnýfý politik ve askeri temsilcilerinin toplumsal devrim karþýsýnda bu kardeþleþmesinden, bu el sýkýþmasýndan memnundu. Baþbakan Recep, daha genel seçimlerin ilk gününde, “tek millet, tek bayrak, tek devlet” diyerek Orgeneral Yaþar’dan geri kalmayacaðýnýn mesajýný vermiþti. Fakat tekelci burjuva sýnýfýn rahat uyuyabilmesi, gecelerini korkusuz geçirebilmesi için bunlar kafi gelemezdi, gelmedi. Emperyalistlerin tam ve kesin desteðini almadan burjuvazi kendini güvende hissedemezdi. ABD’ye koþup diz üstünde yardým istediler. Toplumsal devrim korkusuyla yatýp kalkmaktansa emperyalistlerin tüm koþullarýný kabul etmek her zaman evladýr. Kürt halkýnýn özgürlük savaþýna, Kürt-Türk halklarýnýn birleþik devrimine karþý, önce ABD’nin, arkasýndan tüm emperyalistlerin tam ve kesin desteðini aldýlar. Gerici Ýran, Irak ve Kürt burjuvazisi bu karþý devrimci ittifakta yerlerini almakta gecikmediler. Böylece, 2007’nin son aylarýný geride býrakýrken Türkiye ve Kürdistan birleþik devrimine karþý uluslararasý burjuvazinin karþý devrimci ittifaký da saðlanmýþ oluyordu.

MADALYONUN ÖBÜR YÜZÜ Elbette, ortaya konulan bu tablo sadece madalyonun bir yüzünü, 2007’nin karþý devrim cephesine ait yüzünü anlatýyor. Bu madalyonun bir de iþçi sýnýfýna, emekçi sýnýflara, Kürt halkýna, devrimci güçlere ait yüzü de var. Gerçeði tam ve bütün yönleriyle görebilmek için tablonun bu yüzünü de ortaya koymak gerek. Faþist devletin geride býraktýðýmýz yýla bir cinayetle baþlamasýna emekçiler dev bir gösteriyle yanýt verdiler. Yarým milyo-

109. Sayý / 3 - 17 Ocak 2008


Yeni Evrede

Gündem

Mücadele Birliði

YÜKSELEN DEVRÝM na yakýn insan sokaklara aktý. Bu ne faþist devletin ne de tekelci sermaye sýnýfýnýn beklediði bir tepkiydi. Hýrant Dink’in cenaze töreninde sokaklara akan yüzbinler kitlelerde birikmiþ yýkýcý devrimci öfkeyi açýða çýkardý. Ýki aylýk süre içinde meydana gelen irili ufaklý pek çok gösteriden sonra Kürt halký ve devrimci güçler bütün tehditlere meydan okuyarak Newroz’da meydanlarý yüzbinlerle doldurdular. Faþist devletin, karþý devrimin her hamlesine birleþik devrimin toplumsal güçleri dev gösterilerle yanýt veriyorlardý. Hem de kendiliðinden, hem de sosyal reformistlerin ve oportünistlerin engellemelerine raðmen... Bu, hareketin köklerinin ne kadar derin ve saðlam; öfkenin ne kadar güçlü biriktiðinin ifadesiydi. Yine de, sosyal reformistler ve oportünisler, dev kitle gösterilerinin kendilerinde yol açtýðý heyecan söner sönmez eski nakaratlarýna geri dönüyorlardý. Onlara göre devrim cephesinde herþey berbat, karþý devrim cephesinde herþey yolunda idi. Karamsardýlar –ve hala öyleler-. Onlarýn bu karamsarlýðýnýn temelinde proletaryaya, emekçi sýnýflara, Kürt halkýna güvensizlik vardýr. Bu yüzden devrimci kitle hareketinin düzeni temellerinden sarstýðý anlarda bile bu adamlar devrime inanacaklarýna ve devrimci görevleri yerine getireceklerine burjuvazinin en umutsuz anda bile bir çýkýþ yolu bulacaðýna inanýrlar. Böyle bir davranýþ biçimi aðýzlarýna kadar burjuvaziye güven duygusuyla dolu olanlarýn doðasýna uygundur. 1 Mayýs 2007’ye böyle gelindi. Þüphe yok ki, 1 Mayýs 2007 emekçi sýnýflarýn devrimci kararlýlýðý, militanlýðý, devrimci eyleme duyduklarý isteði ifade etmeleri ve biriktirdikleri yýkýcý öfkeyi açýða vurmalarý açýsýndan devrimci kitle hareketi için bir dönüm noktasýydý. Onyedi yýl sonra, binlerce insan, faþist devletin her türlü tehdidine meydan okuyarak, tehlikelere aldýrmadan 1 Mayýs Taksim alanýna çýkmýþ, polisle bütün gün çatýþmýþtý. Devrimci kitlelerin bu davranýþý sosyal reformistlerin ve oportünistlerin yýllarca tekrarladýklarý yalan ve demogojileri yerle bir etmiþti. Görüldü ki, 1 Mayýs Taksim Alaný’na çýkmak istemeyen kitleler deðildi ama onlarý bu alana çýkarmak istemeyen sosyal reformistler ve oportünistlerdi. Devrimci kitle hareketinin doruk noktalarý diyebileceðimiz Newroz ve 1 Mayýs eylemlerinin öncesinde ve sonrasýnda meydana gelen irili ufaklý sayýsýz kitle eylemini, iþçi grevini, fabrika direniþini, yoksul semtlerdeki halkýn yýkýmlara karþý militanca direniþini saymaya ise gerek görmüyoruz. Tekelci sermaye sýnýfý, emekçi sýnýflarda, yoksul kitlelerde, Kürt halkýnda birikmiþ büyük öfkeyi görüyor ve bunun düzen açýsýndan nasýl bir tehlike teþkil ettiðini gayet iyi biliyordu. “Ýç ve dýþ güvenlik” sorununu daima gündeminin baþ sýrasýnda tutmasý aptallýðýndan deðil, iþini daima saðlama almaya alýþmýþ; lafa deðil icraata önem veren burjuva karakterinden ileri geliyordu. Tekelci burjuvazi, kitlelerin hak ve özgürlük arayýþlarýný sokaklarda yaptýklarý, Kürt halkýnýn özgürlük için kararlý bir savaþ yürüttüðü, bütün tehdit-

lere raðmen gerillaya sahip çýkmak suretiyle faþist devlete meydan okuduðu koþullarda baþka türlü davranamazdý.

DEVRÝM ÝÇÝN ARTAN OLANAKLAR Bu özet tablo, elbette geride býraktýðýmýz yýla aittir. Ne var ki, her yeni yýl bir önceki yýlýn kendisine devrettiði koþullarý miras alýr ve toplumsal yaþam o miras üzerinden akarak þekillenir. Geleceði görmek ve olasý geliþmeleri önceden tahmin edebilmek için geçmiþe gözatmanýn gerekliliði, hatta zorunluluðu burdan ileri gelir. 2007 yýlý, bize Kürt halký ve emekçi sýnýflarýn devrimci mücadeleleriyle þekillenmiþ zengin bir devrimci miras býrakmýþtýr. Üstelik kitlelerdeki devrimci öfkeyi kat kat artýracak, düzenin toplumsal dayanaðý varsayýlan küçük esnafý yýkýma uðratarak devrim saflarýna fýrlatacak yeni bir ekonomik kriz dalgasý kapýdan girdi-girecek. Ekonomik durgunluk þimdiden küçük esnafý iflasa sürüklemeye baþladý bile. Kendilerinin tabiriyle “piyasada yaprak kýmýldamýyor”. Bu nedenle 2001 Nisan’ýndaki esnaf ayaklanmasýnýn benzerinin, hatta çok daha güçlüsünün yaþanacaðýný öngörmek bir kehanet sayýlmaz. Hatýrlanacaktýr, o zaman burjuvazi tarihinde ilk defa Meclis’i özel harekat timleriyle koruma ihtiyacý duymuþtu. Dahasý var. Kürdistan’da Kürt halkýna karþý sürdürülen savaþ burjuvazi için herþeyden önce masraf demektir ve bu masraflarýn karþýlanacaðý kaynak vergilerdir, zamlardýr. Yeni yýla girmeden hükümetin açýkladýðý zamlar ve vergiler nasýl bir yoksullaþtýrma sürecinin baþlatýldýðýný gösteriyor. Hükümete karþý biriken öfkeyi televizyon ekranlarýndan somut olarak görmek mümkün. Emekçi sýnýflarýn ve küçük esnafýn zam, vergi, kredifaiz borcu kýskacýnda ekonomik yýkýma uðratýlmalarý hükümete ve faþist devlete devrimci kitle eylemi olarak geri dönecektir. Bundan kuþku yok. Bütün bu koþullar ve Kürt halkýnýn özgürlük savaþý birleþik devrimin zaferi için bize muazzam olanaklar sunuyor. Ne var ki, yerinde ve zamanýnda deðerlendirilmedikleri sürece olanaklar sadece olanak olarak kalýr. Bunlarý deðerlendirmek en baþta Leninistlerin, Leninist Partinin görev ve sorumluluðudur. Bu anlamda önümüzdeki yýl, Leninist Partinin varlýðýnýn yaþamsal önem kazandýðý bir yýl olacaktýr. Koþullar, devrimci komünist politikalarýn, özellikle de Kürt-Türk halklarýnýn mücadele birliði politikasýnýn yaþama geçmesi için son derece uygundur. Karþý devrim cephesinin çabalarý iki halkýn devrimci güçlerini en azýndan tabanda birbirlerine yakýnlaþtýrýyor ve mücadele birliðini gereklilikten çok zorunluluk haline getiriyor. Leninistler, bunu gerçekleþtirecek ilkeli ve esnek bir yaklaþýma sahipler; sahip olmak zorundalar. Yeni yýl, birleþik devrimin çok daha güçlendiði bir yýl olacaktýr.

109. Sayý / 3 - 17 Ocak 2008

13


Yeni Evrede

19 Aralýk

Mücadele Birliði

UMUT NEREDE VAR EDERSEN ORADADIR Emek Kültür Merkezi’nde yapýlan etkinliðimizin konusu 19 Aralýk Katliamý ve Zindan Savaþlarý idi. 2 saate yakýn süren etkinliðe, 50’den fazla insan katýldý. 19 Aralýk katliamýný konu alan kýsa bir film gösterimi ile baþlayan etkinliðimiz, EKM Tiyatro Grubu’nun hazýrladýðý “umut” adlý kýsa oyunla devam etti. Bu iki bölüm, etkinliðimizin giriþ kýsmýný oluþturuyordu ve gerek film gösterimi, gerekse de tiyatro grubunun genç üyelerinin performansý, daha etkinliðin baþýnda izleyenleri çok etkiledi. Daha sonra yapýlan saygý duruþunun ardýndan, 19 Aralýk’ta yaþananlarý rakamlarla ve çarpýcý olaylarla anlatan bir metin okundu. Bu metnin ardýndan EKM Tiyatro Grubu bir kez daha sahnedeki yerini aldý ve “Dördüncü Kelebeðin Öyküsü” adlý oyun sergilendi. Sergilenen oyun, Sibel Sürücü yoldaþýn Kartal Cezaevi’nden zorla müdahale iþkencesi için hastaneye götürülmesini, bunun için yapýlan saldýrýyý ve Leninist Kadýn Tutsaklarýn bu saldýrýya karþý gösterdikleri direniþi anlatýyordu. EKM Tiyatro Grubu, iki aydýr hazýrlanýyorlardý oyuna ve emeklerinin karþýlýðýný etkinlikte aldýlar.Tiyatronun son repliði olan “O bizsiz bir yaþamý kabul etmedi... hiç vazgeçmedi... SIBEL SÜRÜCÜ ÖLÜMSÜZDÜR!“ sözlerinin ardýndan alkýþlar Tiyatro Grubu sahneden ininceye kadar dinmedi. Daha sonra F Tiplerinde tutsaklarýn yaþamýný çarpýcý örneklerle anlatan bir metin okundu . Metnin hemen ardýndan sahneye EKM Yönetim Kurulu üyesi Ýsmail Altun gelerek, derneðimiz adýna bir konuþma yaptý. “19 Aralýk`ýn üzerinden tam 7 yýl geçti. Ama hala yaratýlan bü-

tün deðerler ve gösterilen bütün kahramanlýklar taptaze olarak önümüzde duruyor. Ve zindanlardaki mücadele sürüyor... Umut hala dipdiri olarak savunuluyor zindanlarda... Biz bu etkinliðimizle, bu umudun bir parçasý olmaya ve umudun hangi bedellerle yaratýldýðýný hatýrlatmaya, unutturmamaya çalýþtýk. Bu çabamýz bundan sonra da devam edecektir. Çünkü biliyoruz ki, F Tiplerindeki son tutsak özgürleþene deðin, hiç birimiz özgür deðiliz... Ve yine biliyoruz ki, yýllar önce Sibel yoldaþýmýzýn haykýrýþýyla ilan ettiði ve bugün genç EKM’lilerin haykýrýþlarýyla bize ulaþtýðý gibi, umuttan vazgeçmemenin, umutsuzluðu kabul etmemenin hep bir yolu vardýr.... Ýþte bu yüzden bir kez daha haykýrýyoruz, Umut, nerede var dersen oradadýr! ZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!” Konuþmanýn ardýndan, Ozan Can Devrani’nin verdiði müzik dinletisi ve okunan þiirlerle etkinliðimiz sona erdi.... Emek Kültür Merkezi/ Reutlingen

TÜRKÜ SÖYLEYEN ZÝNDANLARA MEKTUP VAR... “Politik Özgürlük Olmadan Hiçbir Özgürlük Elde Edilemeyecek, Siz Devrimci Tutsaklarý da Özgürleþtirmeden de Hiçbir iþçinin-Emekçinin de Özgürleþmeyeceðinin Bilincindeyim” Merhaba Özgür Tutsak Serpin Arkadaþ... Ben kavgamýzla, mücadelemizle yeni tanýþtým. Yeni tanýþtýðým yoldaþýnýz, sana mektup gönderebileceðimi söyledi. Þu an bu satýrlarý yazarken öyle heyecanlýyým ki... Bizlere sürekli yetinmek, þükretmek, kadere inanmak yani kul olmak öðretildi. Soru sormak yerine cevaplarý önceden, kurulu düzene göre verilmiþ; kalýplaþmýþ düþünceleri benimsemek; konuþmak yerine susmak öðretildi. Bizlere insanýn kaderidir denildi ve öyle yetiþtirildik. Peki neydi kader? Bizler okul sýralarýna yeni otururken hayat bilgisi ders kitabýnýn giriþinde bir aile resmi vardý. Kadýn elinde tepsi, evin erkeðine çay ikram ediyor, evin erkeði elde gazete televizyon karþýsýnda, ayaküstüne ayak atmýþ hizmet bekliyor. Erkek çocuk elinde tabancasýyla oynuyor, kýz çocuðu ise kucaðýnda oyuncak bebeðini sallýyor. Hani derler ya her þeyin baþý eðitim, gerçekten de sistem, yaratmak istediði toplum için hiç boþ durmamýþ. Nasýl bir toplum istiyorsa onun eðitimini vermiþ. Okuldaki derslerle a-

14

taerkil aile yapýsý benimsetiliyor, zorunlu din dersleriyle de pekiþtiriliyor. Daha sonra televizyonla da iyice alýklaþtýrýlýyorduk. Sýnýflarda arkadaþlarýmýz yoktu, rakiplerimiz vardý. Bizlere verilen mesaj, “senden güçsüz olanlarýn ancak sýrtýna basarak yükselebilirsin” oluyordu. Biz de ona göre sýrtlarýna basacaklarýmýzý belirliyor ve yükselmenin hayallerini kuruyorduk. Bugün bakýyorum da on yýllar boyunca nasýl da uyutulmuþ, bencilleþtirilmiþ ve yabancýlaþtýrýlmýþýz. Bugün bizler öðrenci olarak ücretsiz eðitim; iþçi olarak çalýþma saatleri en aza indirilmiþ, sosyal güvencemizin olduðu, maaþlarýn düþük olmadýðý bir iþ; kendimizi ekonomik alanda olduðu kadar sosyal alanda da geliþtirebileceðimiz sanat ve eðitim merkezleri; bir insan olarak saðlýðýn, ulaþýmýn parasýz olduðu insanca bir yaþam-sömürüsüz bir dünya istiyoruz. Ve ben politik özgürlük kazanýlmadan hiçbir özgürlüðün elde edilemeyeceðini anlýyor, kavgamýzýn haklýlýðýnagerçekliðine ve gerekliliðine tüm yüreðimle inanýyorum. Mektubu sana yazayým derken, sana-si109. Sayý / 3 - 17 Ocak 2008

ze dair hiçbir þey yazmadýðýmýn farkýndayým. Bunun için kusura bakma. Ýnan ki sana yazma fikri bile beni heyecanlandýrdý. Ama þunu bilmeni isterim ki, sen ve senin gibi bütün özgürlük savaþçýlarýný sadece duygusal anlamda sahiplenmiyorum, bilinç olarak sahiplenmeye çalýþýyorum, çabalýyorum. Ve daha yolun baþýndayým, bunun da farkýndayým. Ama eminim ki kolektif bir devrimci emekle, özveriyle, sabýrla sarf edilecek çabayla ve devrimci deðerlerin yaþayan simgesi olan siz devrimci tutsaklarýn yol göstericiliðinde kazanacaðýmýza inanýyorum. Evet, politik özgürlük olmadan hiçbir özgürlük elde edilemeyecek ama siz devrimci tutsaklarý da özgürleþtirmeden de hiçbir iþçinin-emekçinin de özgürleþmeyeceðinin bilincindeyim. Seni-sizleri çok seviyorum. Türkü tadýnda kucak dolusu sevgiler... Sevgi, özlem, baðlýlýkla... Daima... Hatay’dan KARDELEN... Not: Merhaba... Bu mektup Gebze M Tipi Zindanýnda bulunan devrimci tutsak Serpin Kablan için kaleme alýnmýþtýr.


Yeni Evrede

Ýzmir Eylemler

Mücadele Birliði

AKDENÝZ SELÇUK ÝÞÇÝSÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR!

Yaklaþýk beþ ay önce Ýzmir 5. Sanayi Bölgesinde bulunan Akdeniz Selçuk Kargo Þirketi’nden 9 iþçi, TÜMTÝS’e üye olduklarý gerekçesiyle iþten çýkarýlmýþlardý. Bunun üzerine iþten çýkarýlan 9 iþçi ve TÜMTÝS üyesi diðer iþçiler Akdeniz Selçuk Kargo þirketinin önünde direniþe geçmiþlerdi. Sendikalý olarak iþe geri dönmek için iþyeri önünde mücadele kararý alan iþçilere bir çok kez polis ve sivil faþistler tarafýndan saldýrýlar düzenlenmiþti. Bu saldýrýlar sýrasýnda iþçilerin bir kýsmý gözaltýna alýnmýþ, yaralanmalar yaþanmýþtý. Ama iþçiler tüm saldýrýlara karþý mücadeleye baþladýklarý ilk günkü kararlýlýklarýný sürdürüyorlar. Ýþten çýkarýlan 9 iþçi ve TÜMTÝS’e üye diðer iþçiler tarafýndan direniþin ilk günlerinde dile getirilen “Ya sendika girecek ya kepenkler inecek” sloganlarýna uygun davranýyorlar. Biz de her fýrsatta direniþe destek ziyaretimizi sürdürüyoruz. Gerek Ayýþýðý Sanat Merkezi etkinlikleriyle, gerek Mücadele Birliði olarak ziyaretler gerçekleþtirilmiþti. 21 Aralýk’ta Mücadele Birliði olarak bayramýn ilk gününde direniþte bulunan iþçileri ziyaret için Akdeniz Selçuk Þirketinin önüne gittik. Bayram dolayýsýyla iþyeri kapalý olunca iþçiler de o gün direniþ çadýrýna gitmemiþlerdi. Bizler de mezarlarý 5.Sanayi Sitesinin karþýsýnda Hacýlarkýrý Mezarlýðý’nda bulunan 13 Mart 1982’de idam edilen 3 komünist iþçi önderi Ý.Ethem COÞKUN, Necati VARDAR, Seyit KONUK’u ziyaret etmiþtik. Ziyaretimiz sýrasýnda yoldaþlarýmýzýn mezarlarýný temizleyip kýzýl karanfillerle donatmýþtýk. 27 Aralýk 2007 Perþembe günü, direniþlerinin 5.ayýna girmek üzere olan Akdeniz Selçuk iþçilerini Mücadele Birliði Platformu olarak tekrar ziyaret ettik. Ziyaretimiz sýrasýnda direniþin son durumu hakkýnda iþçi arkadaþlardan bilgi alýp kendi düþüncelerimizi aktardýk. 12 Aralýk tarihinde gözaltýna alýnan Mart Ýþçi Kültür Derneði üye ve yöneticileri hakkýnda bilgi verdik. Ve genel süreç üzerine sohbetler ettik. 14 Aralýk akþamý Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin oynayacaðý tiyatro oyunu için iþten çýkarýlan 9 iþçi arkadaþ ve diðer TÜMTÝS’e üye iþçileri davet ettikten sonra yaklaþýk 3 saat süren ziyaretimizi iþçi arkadaþlarýmýzýn yaktýklarý ateþin baþýna içtiðimiz çaylarla sonlandýrdýk. Direniþteki iþçilere yaptýðýmýz ziyaretler, bizler adýna gerçekten çok verimli geçti. Ziyaretlerimiz sýrasýnda bir kez daha gördük ki iþçi sýnýfýndan öðreneceðimiz ve onlara vereceðimiz çok þey var. Buradan bir kez daha iþçi arkadaþlarýn dostane ve samimi tutumlarý için teþekkür ediyoruz. Ve mücadelelerinin sonuna kadar yanýnda olduðumuzu, iþçi arkadaþlara da belirtiðimiz üzere her araç ve yöntemle de yanlarýnda olacaðýmýzý bir kez daha yineliyoruz. YAÞASIN ÝÞÇÝLERÝN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! TÜMTÝS ÝÞÇÝSÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR! BÜTÜN ÝKTÝDAR EMEÐÝN OLACAK! Ýzmir Mücadele Birliði Platformu 109. Sayý / 3 - 17 Ocak 2008

YAÞASIN KÜRT-TÜRK HALKLARININ MÜCADELE BÝRLÝÐÝ Son dönemde baþta Kürt halký olmak üzere devrimci ve ilerici güçler üzerinde saldýrýlarýný ve katliamlarýný yoðunlaþtýran faþizm, bir yandan Kürt halkýnýn üzerine uçaklardan bombalar yaðdýrýrken, bir yandan da katliamlarýna karþý çýkan herkesi bastýrmaya çalýþýyor. Kürt halkýna karþý yapýlan “sýnýr ötesi operasyon” ve yükseltilen faþist saldýrýlara karþý bir çok yerde gerçekleþtirilen, bir çok yerde de yasaklanan “Edi Bese” mitinglerine Ýzmir’de de yasak getirildi. 23 Aralýk Pazar günü Bornova’da yapýlmak istenen Barýþ ve Demokrasi Mitingi yasaklandý. Mitingin yasaklanmasý üzerine Ýzmir DTP Ýl Baþkanlýðý önünde, ayný gün saat 12:30’da bir basýn açýklamasý yapýldý. Birçok devrimci ve demokrat çevrenin katýldýðý basýn açýklamasýna, bizler de Mücadele Birliði olarak katýlarak destek verdik. Basýn açýklamasý, devrimci demokrat kurum temsilcilerinin konuþmalarýndan sonra atýlan sloganlarla sona erdi. Basýn açýklamasýna yaklaþýk 400 kiþi katýldý. Tekelci sermaye sýnýfý ve onun faþist devleti Kürt halkýnýn üzerine bombalar yaðdýrarak, devrimci komünist güçlere karþý azgýnca saldýrarak halklarýn devrim ve özgürlük yürüyüþünü engellemeye çalýrken; diðer yandan katliam saldýrýlarýna karþý sýradan demokratik eylemlere bile saldýrýyor, halklara zora zorla karþý koymaktan baþka yol býrakmýyor. Faþist devlet yýkýlýp yerine demokratik halk iktidarý kurulmadýðý sürece ne Kürt halký özgürlüðüne ulaþabilir, ne de iþçi ve emekçiler sömürüsüz bir yaþama ulaþabilirler. Artýk halklarýn en basit sorunlarý bile devrim sorunu haline gelmiþtir. Bu topraklarda on yýllardýr verilen mücadele gösteriyor ki devrim ve devrimci mücadele dýþýnda hiçbir þey elde edilemez. YAÞASIN KÜRT-TÜRK HALKLARININ MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! ÝKTÝDAR DIÞINDA HERÞEY HÝÇ BÝRÞEYDÝR!

Ýzmir Mücadele Birliði Platformu

15


Yeni Evrede

Eylemler

Mücadele Birliði

TÜMTÝS EYLEMÝNÝN 77. GÜNÜNDE BASIN AÇIKLAMASI Antep’te uzun zamandýr mücadelelerini kararlýlýkla sürdüren TÜMTÝS’li iþçiler eylemlerine devam ediyor. Son olarak iþçiler 17.Aralýk’ta belediye önünde yine bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdiler. Devrimci Ýþçi Komiteleri her zaman olduðu gibi bu eylemde de otobüs iþçilerinin yanlarýnda yerlerini aldýlar. Basýn açýklamasýna katýlmak için belediye önüne yürüyen DÝK’li iþçiler belediye önüne geldiðinde “Tümtis Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganlarýný atarak iþçileri selamladý. Ýþçiler de alkýþlarla DÝK’li iþçileri karþýladý. Bir süre iþçilerle ve sendika yöneticileriyle sohbetler edildi. Saatler 12.30’a geldiðinde ise TÜMTÝS örgütlenme sekreteri Muharrem YILDIRIM “bugün 77 gündür iþe dönmek ve iþçilerin alacaklarýný almak için mücadele ediyoruz. Þu an yanýmýzda olan ve bizleri yalnýz býrakmayan KESK, TÜRK-ÝÞ, EÐÝTÝM-SEN ve DEVRÝMCÝ ÝÞÇÝ KOMÝTELERÝ’ne desteklerinden dolayý teþekkür ediyoruz” diyerek konuþmasýný yapmasý için sözü KESK dönem sözcüsü Yusuf ÞAHÝNLER’e býraktý. ÞAHÝNLER konuþmasýnda “bugün iþçilerin direniþlerinin 77. günündeyiz. 7 aydan bu yana maaþ alamýyorlar. Ýþçiler kömür alamadýklarýndan dolayý evlerinde soba yakamazken baþkan sýcak koltuðunda oturuyor. Biz KESK olarak 4 gün önceden belediye baþkaný ile görüþmek için randevu talep ettik. Ama hala bir cevap almýþ deðiliz. Ne yapmak istediklerini anlayamýyoruz. Buradan valiye ve savcýya sesleniyorum, görevlerini yerine getirsinler. Bir an önce iþçiler iþlerine dönsün ve ulaþým sorunu çözülsün” diyerek konuþmasýný bitirdi. Daha sonra sözü alan BELEDÝYE-ÝÞ Sendikasý Baþkaný Ahmet GÖKHAN konuþmasýnda “bizim mücadelemiz

hak alma mücadelesidir. Bizler rant istemiyoruz ekmek istiyoruz. Ýþçiler aylardýr burada yaðmur altýnda ve zaman zaman gözaltýna alýnýyorlar. Bizler de belediye direniþinde bunlarla karþýlaþtýk. Bizler direniþlerimizde kazandýk sizler de kazanacaksýnýz. Sonuna kadar direneceðiz” diyerek konuþmasýný bitirdikten sonra son olarak da TÜMTÝS Genel Baþkaný Kenan ÖZTÜRK “77 gündür buradayýz. Baþkan 250 iþçiyi açlýkla yüz yüze býrakýyor ve sömürme politikasý halen devam ediyor. Biz, bir an önce iþin baþlamasýný talep ediyoruz. Daha önce ANTEP halkýnýn da karþý çýkmasýna raðmen baþkan otobüsleri özelleþtirdi. Yine iþçileri çalýþtýrýp sorunu çözeceðine baþkalarýna rant saðlýyor. Baþkan, TV’ye çýkarak ‘aç olan varsa yanýma gelsin’ diyeceðine her gün burada toplanan 250 iþçiye iþini geri versin. Baþkan ‘hata yaptým’ diyor ama hatasýný telefi etmiyor. Antep milletvekillerine sesleniyorum, yarýn kapý kapý oy istemeyecek misiniz? Hangi yüzle oy istemeyi düþünüyorsunuz. Sizlerle görüþme yaptýðýmýzda bizi haklý buluyorsunuz ama müdahale etmiyorsunuz. Baþkan iþçilerin sabrýný zorluyor. Bu sorun çözülene kadar direniþimiz devam edecek” diyerek konuþmasýný bitirdi. Ýþçiler “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Baþkanlýk Koltuðu Baki Deðildir” þeklinde sloganlar atýldýktan sonra basýn açýklamasý sona erdi. Basýn açýklamasý bittikten sonra DÝK’li iþçiler yeniden “TÜMTÝS ÝÞÇÝSÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR”, “YAÞASIN ÝÞÇÝLERÝN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ” sloganlarýný atarak belediye önünden ayrýldýlar. Ýþçiler de sloganlara eþlik ederek ve alkýþlarla DÝK’li iþçileri desteklediler. MÜCADELE BÝRLÝÐÝ/ANTEP

“SAÐLIKTA YIKIMI DURDURALIM” Yeni çýkacak olan Sosyal Sigortalar ve Genel Saðlýk Sigortasý yasa tasarýsýna karþý 27 Aralýk Perþembe günü KESK Adana Þubeler Platformu, Adana Tabip Odasý ve Dev-Saðlýk Ýþ ortak bir eylem düzenledi. Eylem Hastaneler Kavþaðý’nda KESK pankartýnýn açýlmasýyla baþladý. Ardýndan Adana Devlet Hastanesi’ne kadar sloganlarla yüründü. Düzenlenen bu eyleme Adana’dan Mücadele Birliði okurlarý olarak destek verdik. Yürüyüþ yolu boyunca “Yaþasýn Sýnýf Daya-

16

nýþmasý”, “Hasta Hastane Kapýsýnda Ölecek”, “Hastane Halkýndýr Satýlamaz”, “Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek” þeklinde sloganlar atýldý. Daha sonra Adana Devlet Hastanesinin önüne gelindiðinde basýn açýklamasý okundu. Basýn metnini SES Þube Baþkaný Mehmet Akman okudu. Akman 2008’in herkese saðlýk ve güvenli bir gelecek yýlý olmasýný dileyerek; “Saðlýk ve sosyal güvenlik hizmeti devletin bir lütfu deðil, tüm toplum fertle109. Sayý / 3 - 17 Ocak 2008

rinin doðuþtan kazanýlmýþ en temel insan hakkýdýr. (…) Kamu saðlýk kurumlarý özelleþtirilmiþ, saðlýk hizmetleri piyasanýn acýmasýz iþleyiþine býrakýlmýþ bir ülke istemiyoruz. TBMM gündemindeki SS ve GSS Yasasýyla çocuklarýmýza sosyal güvenlik hakký kullanýlamaz hale getirilmiþ, geleceði olmayan bir ülke býrakmak istemiyoruz. (…) 140 YTL üzerinde geliri olan her yurttaþý prim yükümlüsü kýlan, ödediðimiz vergiler yetmezmiþ gibi toplumu ikinci kez vergilendiren, saðlýk hizmetlerinin her aþamasýný paralý hale getirmeyi hedefleyen Genel Saðlýk Sigortasýndan vazgeçilmelidir” dedi. Basýn açýklamasýnýn ardýndýn eylem sona erdirildi. Y.E Mücadele Birliði / Adana


Yeni Evrede

Eylemler

Mücadele Birliði

CEVÝZLÝ TEKEL ÝÞÇÝSÝNDEN ÖZELLEÞTÝRMEYE KARÞI YÜRÜYÜÞ Özelleþtirmeye karþý yýllardýr mücadele eden TEKEL iþçisi yýlmýyor.Özelleþtirilmesi gündemde olan Cevizli TEKEL Fabrikasý iþçileri de, özelleþtirmeye karþý eylemdeler. Geçtiðimiz hafta fabrika iþgali yapan iþçiler, 27 Aralýk günü de kitlesel olarak Kartal Meydaný’na yürüdüler. Sabahýn erken saatlerinde fabrikanýn 9 numaralý kapýsý önünde toplanan iþçiler, pankartlarý, dövizleri ve sloganlarýyla yürüyerek, TEKEL’in satýlmasýný protesto ettiler. Ballýca TEKEL Fabrikasý’ndan da desteðe gelen iþçilerin yaný sýra Kartal halký, pek çok sendika ve sivil toplum örgütünden de gelen destekle baþladý TEKEL iþçisinin yürüyüþü. Bizler de Mücadele Birliði Platformu olarak yürüyüþteki yerimizi aldýk. Yürüyüþ daha fabrika çýkýþýnda iken ilk polis engeliyle karþýlaþtý. Yolun kapatýlarak yürüyüþün yapýlmasýna izin vermeyeceklerini vb. söyleyen polisler, pankartýn önüne geçerek yürüyüþü engellemeye çalýþtýlar. Ýþçiler ise önden sendika aracýný sürerek arkasýnda beþerli sýrayla yerlerini aldýlar ve ilk engeli aþtýlar. Ýlk birkaç kilometrede sorun yaþamadan sloganlarýyla, dövizleriyle ilerleyen iþçiler, merkezi, kalabalýk bir noktaya geldiklerinde polisin ikinci engellemesiyle karþýlaþtýlar. Yolun bir þeridini kapatarak yürüyen iþçileri kaldýrýma sürmek, kaldýrýmda sýkýþtýrarak yürütmek isteyen polise iþçiler kulak asmadý. Kýsa süreli bir arbedenin yaþandýðý yürüyüþ, öndeki kadýn iþçilerin polisi aþýp yürümesiyle devam etti. Yürüyüþ sýrasýnda bu sahne sýk sýk tekrarlandý ve sermayenin koruyucularý iþçilerin kortejinin yanýnda kalkanlarýyla her fýrsatta iþçileri kaldýrýma doðru itekleyerek tartýþmalar yaþanmasýna neden oldular. Ancak kaldýrýma çýkmayý asla kabul etmeyen iþçiler, kendi belirledikleri tek þerit üzerinden yürüyüþlerine devam ettiler. “TEKEL Vatandýr Satýlamaz”, “Ýþ Ekmek Yoksa Barýþ da Yok”, sloganlarý atan iþçiler, alkýþlar arasýnda da sýk sýk “Yýldýramaz bizleri cezaevleri, Ölümüne direnir Tekel iþçisi” diyerek marþ söylediler. Coþkuyla devam eden yürüyüþ, Kartal halký ve esnafý tarafýndan alkýþlarla karþýlanýyordu. Endüstri Meslek Lisesi önünden geçerken de iþçileri alkýþlayan öðrenciler, okulun güvenliðinin saldýrýsýyla karþýlaþtýlar. Güvenliðe aldýrýþ etmeden alkýþ ve ýslýkla dayanýþmalarýný gösteren öðrencilere, bu defa da polisler müdahale ederek daðýtmaya çalýþtýlar. Okulun önüne

giderek öðrencilerle konuþmaya çalýþan Tersane Ýþçileri Birliði’nden birisini gözaltýna almak isteyen polise, kortejdeki devrimciler müdahale ettiler. Ýþçinin gözaltýna alýnmasýna izin vermeyen devrimcilere bir anda saldýran polis, korteji de daðýtmaya çalýþtý. Kortejdeki kadýn iþçiler devrimcileri aralarýna alarak polis saldýrýsýndan korudular ve polisin yürümeye izin vermemesi üzerine çok kýsa süreliðine de olsa oturma eylemi yaptýlar. Yürüyüþ buradan Kartal Meydaný’na kadar sorunsuz, direngen ve coþkuyla devam etti. Kartal Meydaný’nda TEKEL iþçilerini siyasi partiler karþýladý. Biz de “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak”, “Emekçiler, Saldýrýlara Karþý Ýktidar Ýçin Savaþalým”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” kuþlamalarý yaptýk. Söz alan Tek Gýda Ýþ Genel Sekreteri Mecit Amaç, Tekel’in özelleþtirilmesiyle kaybedenin iþçiler ve yoksul tütün üreticisi olacaðýný söyledi ve alanlarýn ilk iþ olarak fabrikalarý kapatacaðýný, çalýþanlarý sokaða atacaðýný söyledi. “Sigara fabrikalarýnýn ardýndan yaprak tütün iþletmelerine de sýra geleceði çok açýktýr” diyen Amaç, Tekel’in halkýn malý olduðunu söyleyerek onu korumanýn boyun borcu olduðunu belirtti ve öESKÝÞEHÝR’DE SOSYAL GÜVENLÝK VE zelleþtirmenin derhal GENEL SAÐLIK SÝGORTASI durdurulmasýný isteYASA TASARISINI PROTESTO EYLEMÝ yerek, aksi takdirde yaþananlarýn sorumEskiþehir KESK Platformu üyeleri, 15 Aralýk günü saat 13:00 lusunun TEKEL iþçisi olmayacaðýný du- de, Sosyal Güvenlik ve Genel Saðlýk Sigortasý Yasa Tasarýsýný proyurdu. Biz de bu sý- testo etmek amacý ile, Kýzýlay Ýþhaný önünden baþlayýp, Hamam Yorada “Emekçiler, lu Yapý Kredi Bankasýnýn önünde basýn açýklamasý ile sonlandýrýlan Saldýrýlara Karþý Ýkti- bir protesto eylemi gerçekleþtirdi. “ABD Defol Bu Memleket Bizim”, “IMF’ye Deðil Halka Bütdar Ýçin Savaþalým” çe” slo ganlarýnýn yoðunlukta atýldýðý eyleme, bayram alýþ veriþi yappankartýmýzý açtýk ve makta olan halk da alkýþlarý ile destek verdi. Basýn açýklamasýný oeylem sonuna kadar kuyan Eðitim-Sen Þube Baþkaný Ali Paþa ÞANLI; hükümetin çýkarorada kaldýk.Burada maya çalýþtýðý bu yasa ile halkýn ve tüm emekçilerin sosyal güveniþçilerin pankartýmýzý celerinin paralý hale geleceðini belirterek, AKP Hükümetinin ýsrarsahiplenmeleri ve la halktan, emekçiden yana deðil, IMF ve sermayeden yana uygulakendilerinin tutmala- malarý tek tek devreye soktuðunu, kazanýlmýþ haklarýn ortadan kalrý görülmeye deðer- dýrýlýrken, Taslak metinde, TBMM Baþkaný ve Baþbakana þartsýz di. Ýþçiler daðýlýrken aylýk baðlama imkaný getirdiðini, emekliliði hak etmeyen milletvebiz alanda hala “Bü- killerine ve hak sahiplerine özel bir düzenleme ile temsil tazminatý tün Ýktidar Emeðin adý altýnda aylýk baðlanmak istendiðini söyleyerek, herkesin eðitimi Olacak” ve “Yaþasýn ve saðlýðý artýk parasý ölçüsünde alacaðý için, toplumun bütün keÝþçilerin Mücadele simlerini, bu yasalara karþý birlikte mücadele etmeye çaðýrdý. Birliði” sloganlarý aÝKTÝDAR DIÞINDA HERÞEY HÝÇBÝR ÞEYDÝR týyorduk. ESKÝÞEHÝR MÜCADELE BÝRLÝÐÝ PLATFORMU 109. Sayý / 3 - 17 Ocak 2008

17


Yeni Evrede

Halklarýn Mücadele Birliði

Mücadele Birliði

OPERASYONLARA ORTAK TEPKÝ on süreçte, Kürt halkýna karþý giriþilen imha operasyonuna karþý, devrimci ve ilericiler olarak, 29 Aralýk günü, Taksim Tramvay Duraðý’nda bir basýn açýklamasý düzenledik. “Operasyonlar Durdurulsun”, “Kahrolsun ABD Emperyalizmi Ve Ýþbirlikçi Ýktidar” yazýlý pankartýmýz, “Kahrolsun ABD Emperyalizmi”, “Operasyonlar Durdurulsun”, “Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði”, “Biji Bratiya Gelan”, “Katil ABD Ortadoðu’dan Defol”, “Yaþasýn Halklarýn Birlikte Mücadelesi” dövizlerimizle birlikte Mücadele Birliði, HÖC, Kaldýraç, Devrimci Hareket, BDSP, TÖP, ESP, PDD, ODAK, EHP, SDP, HKM, Partizan ve DÝP Giriþimi olarak toplandýk. “Kürt halkýný yok edeceklerini düþünenler yanýlýyorlar. Kürt halký bombalarla, katliamlarla yok edilemez(...)Ancak iþbirlikçi iktidar 16 Aralýk’ta baþlattýðý 25. Sýnýr ötesi operasyonla on yýllardýr uyguladýðý imha ve inkar politikasýna hýz vermiþtir” diye baþlayan basýn açýklamasýnda, “25. kez Kürt sorununa nasýl bir çözüm düþündüklerini gösterdiler. Duymak isteyenin rahatlýkla duyabileceði, görmek isteyenin açýkça görebileceði kadar açýklýkta; ‘Bizim bombalardan, kurþunlardan baþka çözümümüz yok’ diyor iþbirlikçi iktidar ve efendisi ABD emperyalizmi.

S

ABD emperyalizminin ve iþbirlikçi iktidarýn saldýrýlarý sýnýr ötesinde ve sýnýrýn içinde on yýllardýr sürüyor. On yýllardýr süren bu saldýrýlarda, Ýþbirlikçi iktidar ve ABD emperyalizmi hep birlikte oldular, birlikte hareket ettiler. Ne ABD’nin “yardýmlarý” yenidir, ne sýnýr ötesi operasyon ilk kez yapýlmaktadýr. Ancak þu da bir gerçektir ki, bu ve benzeri tüm operasyonlar, Kürt halkýnýn mücadelesini yok edememiþ, Kürt sorununu da çözememiþtir. (...)Kürt halký, bombalarla, katliamlarla yok edilemez. Baskýlar, katliamlar, inkar ve asimilasyon, Kürt halkýný ve mücadelesini yok edememiþtir ve bundan sonra da yok edemeyecektir. (...)AKP ve Genelkurmayýn Kürt sorununa iliþkin politikalarýnda bir farklýlýk yoktur. AKP de, Genelkurmay da ayný dilden, bombalarla, kurþunlarla konuþuyorlar. (...)Kürt halkýnýn tüm kazanýmlarý tasfiye edilmek isteniyor. (...)Düzen bütün unsurlarýyla topyekun bir savaþ açmýþtýr. Hepsinin ortak düþmaný Kürt halkýdýr, halklardýr” dedik. Basýn açýklamasýný, “ABD emperyalizminin bölgeye müdahalesinin nedeni ‘diktatörlükleri yýkma, demokrasi ve özgürlük getirme’ deðil, tam tersine BOP ile bölgemize yerleþip, halklarýn kaný üzerinde dünya egemenliðini saðlama çabasýdýr. Onlarýn özgürlük, demokrasi dedikleri budur. ABD emperyalizminin politikalarýnýn tek hareket noktasý, emperyalist çýkarlarýdýr. ABD emperyalizminin bugün için tercihi, Türkiye iþbirlikçi iktidarý ve iþbirlikçi Barzani-Talabani’dir. Kuþku yok ki, bu da her an deðiþebilir. Çünkü, ABD emperyalizminin literatüründe yalnýz emperyalist çýkarlarý vardýr ve her þey buna göre belirlenir. Fakat ABD emperyalizmi açýsýndan hiç deðiþmeyecek olan, onun dünya halklarýna düþman olduðudur. Geçen yüzyýl boyunca buna tanýk olduk. 16 Aralýk’ta buna tanýk olduk ve ABD emperyalizmi yýkýlýncaya kadar da buna tanýk olacaðýz(...)Bu kanlý ittifakýn saldýrýlarýna karþý halklarýn kardeþliðini savunmak, halklarýn emperyalizme ve iþbirlikçilerine karþý birlikte mücadelesini savunmaktýr. Halklarýn kardeþliði, halklarýn kurtuluþu, halklarýn özgürlüðü birlikte mücadele ile gelecektir” diyerek bitirdik. Basýn açýklamasý sýrasýnda sýk sýk “Kahrolsun ABD Emperyalizmi”, “Operasyonlar Durdurulsun”, “Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði”, “Biji Bratiya Gelan”, “Katil ABD Ortadoðu’dan Defol”, “Yaþasýn Halklarýn Birlikte Mücadelesi” sloganlarý atýldý. Ýstanbul Mücadele Birliði Platformu

Ders çalýþmam gerekiyordu. “Neden böyle yaþamak zorundayýz?” türünden sorularýnýn yanýtý “üniversite okumadýðým için” oluyordu. Bu yüzden üniversiteyi okuyunca daha rahat olacaktým. Bir iþim, düzenli maaþým olacaktý. Üniversite kurtarýcýydý. Annemle babam okumadýðý için biz böyle yaþýyorduk bana göre. Sýnav geldi çattý ve sýnavý kazanamadým. Hayal kýrýklýðý, boþluktaymýþým gibi bir ruh hali ve uzun süre devam edecek sýkýntýlý yaþamýmýz. Peki ne için yaþayacaktým ve bundan sonra ne yapacaktým? Her insan yaþam þartlarý zorladýðý için düþünmeye baþlar ya, bende de öyle oldu. Daha önceden “devrim, sosyalizm” gibi kavramlarý duymuþtum, ama anlamlarýný-derinliklerini bilmiyordum. Bu kelimelerin ne anlama geldiðini öðrenmek için dergileri, gazeteleri karýþtýrmaya. baþladým. Bu tür sohbetler duyduðumda kulak kabartýyordum. Sonra karþýma siz çýktýnýz. Bu hayatýmýn dönüm noktasýydý. Bire bir görüþtüðüm yoldaþlarýn söyledikleri olsun, yazdýklarýnýz olsun, sistemi her defasýnda biraz daha kavramamý saðlýyordu. Okudukça, yaþadýðýmýz sorunlarýn bütün emekçi ailelerinin sorunlarý olduðunu, ailelerimizin ne kadar çalýþsalar da bu sistemde daha iyi þartlarda olamayacaðýný anlamaya baþladýk. Üniversitenin “ekmek kapý-

“Unutmayalým ki Türk, Kürt, Arap Kimliklerimizden Önce Ýþçi Emekçi Sýnýfýmýzýn Kimliðini Taþýyoruz...” erhaba güzel günleri kol kola, omuz omuza kuracaðýmýz yoldaþlar. Size kendimden biraz bahsetmek istiyorum. Oturduðum binalarý boya yaparak güzelleþtiren bir iþçinin çocuðuyum. Boyacýlýðýn sürekliliðinin olmamasýndan kaynaklý babam iþ olduðunda çalýþan, iþ olmadýðýnda çaresizce evde oturan bir iþçiydi. Bu da bazen iyi, bazen kötü durumda olduðumuz anlamýna geliyordu. Yani bir dönem ihtiyaçlarýnýz karþýlanýr, bir dönem ihtiyaçlarýmýz karþýlanmazdý. Önceleri bu durumun babamýn tembelliði olduðunu düþünürdüm, ona kýzardým. Ani bir kalp kriziyle babamý kaybettik. Hiçbir gelirimiz yoktu. Kardeþimle beraber okuyorduk ve büyüdükçe ihtiyaçlarý artacak küçük bir kardeþimiz daha vardý. Yaþamýmýzý sürdürmek zorundaydýk ve bu yüzden çalýþma sýrasý annemdeydi. Annem ihtiyaçlarýmýzý karþýlamak için bir iþe girdi. Çok yoruluyor, eve yorgun argýn dönüyor, sigortasý ödenmediði gibi aldýðý maaþ da hiçbir ihtiyacýmýzý karþýlamýyordu. Annemizle geçirdiðimiz zaman da çok kýsa oluyordu. Sadece akþam yemeðini beraber yiyebiliyorduk. Sonra annem uykuya, biz ders çalýþmaya. Öyle ya önümde üniversite sýnavý vardý.

M

18

109. Sayý / 3 - 17 Ocak 2008

sý” olmadýðýný, okusak bile kimin hizmetinde olacaðýmýzý, eðitim sisteminin çarpýklýðýný, insan iliþkilerinin nasýl basitleþtirilip-yozlaþtýrýldýðýný, birilerinin iþçi emeðini sömürerek nasýl zenginleþtiðini, bu zenginliðin nasýl biriktiðini anlayabiliyorduk. Bir yanda Irak’ta ve dünyanýn her yerinde her gün katledilen insanlýk, göçük altýnda kalan maden iþçileri, yoksulluktan-açlýktan ölen çocuklar ve eve yorgun dönen anne; öte yandan gününü gün eden, bir giydiðini bir daha giymeyen, her þeyimizi çalan burjuvalar ve kapitalist sistem. “Neden böyle?” sorusunun yanýtý açýktý: Tekelci kapitalist sistem. Peki “ne yapmalý”ydý? Bana ve bize düþen görevler neydi? Nerede olursak olalým her þeyden önce okumak ve daha fazla okumak. Bilinçlenirken bilinçlendirmek, kendimizi sürekli yenilemek. Atacaðýmýz her adýmda devrimi düþünmek, yeteneklerimizi keþfetmek, bunlarý devrimin lehine geliþtirmek ve en önemlisi örgütlenmek. Ýþçi sýnýfýný ve emekçileri kurtuluþa götürecek, emeðin iktidarýný kuracak, emeðin altýn çaðýný yaþatacak leninist saflarda örgütlenmek. Unutmayalým ki Türk, Kürt, Arap kimliklerimizden önce iþçi emekçi sýnýfýmýzýn kimliðini taþýyoruz. Yaþasýn iþçi sýnýfý ve kuracaðýmýz komünist dünya! YAÞASIN TÜRK-KÜRT-ARAP HALKLARININ MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! YA DEVRÝM YA ÖLÜM! Antep’ten Genç Bir Leninist


Yeni Evrede

Okur Mektubu

Mücadele Birliði

“KANIMIZI EMEN PATRONLARIN SÖMÜRÜ DÜZENÝNÝ YIKACAK OLAN BÝZ ÝÞÇÝLERÝN KAZANACAK BÝR DÜNYASI VAR...” B

en 22 yaþýnda bir tekstil iþçisiyim. Tekstil sektöründe çalýþma koþullarýný Mücadele Birliði’nin yürek iþçileri ve okurlarýyla paylaþmak istedim. Yaklaþýk 80 iþçinin çalýþtýðý bir atölyede çalýþýyorum. Mesai sabah 08.00’de baþlayýp akþam 20.00’e kadar sürüyor, günde 12 saat çalýþýyoruz. Çalýþma koþullarýmýz günün büyük bir bölümünü ayný ortamda geçirmemize raðmen özellikle iþçi arkadaþlarýmýzýn zihinsel ve düþünselolarak geliþip bilinçlenmesine engel olmaktadýr. Sohbet ve iliþkileri genel olarak cinsellik odaklý konuþmalar. Kapitalist kültürün sunduðu yerli dizileri seyrederek umutlarýný, özlemlerini bunlara göre özenerek, yaþadýklarý, baskýlarý-ezikliði bastýrarak kendi sorunlarýna çözüm aramaktan uzak kalarak geçiyor. Hayatýmýzýn çoðunu ayný iþ koþullarýnda geçirmemiz, soluduðumuz nefesin bile ayný olmasý toplumsal olaylara yabancý kalmamýz, aile baskýsýnýn yanýnda toplumsal baskýnýn ortasýnda kalmamýz... Ýþçilerin kendilerinde olmayan özgüvenlerini umutsuzluða, onlarý yozlaþmaya ahlaki olarak çürümeye sevk ederken, kendi iç dünyasýyla hesaplaþýp yaþamýný yaþadýðý ortama göre yönlendirmek zorunda kalýyor. Kölelerden hiçbir farkýmýz olmayan biz iþçiler, çalýþtýðýmýz zaman yarý tok, çalýþmadýðýmýz zaman kendi ihtiyaçlarýmýzý borçlanarak karþýlamak zorunda kalýyoruz. Umudumuzu geleceðimizi þans oyunlarýna baðlýyorlar. Ýddia vb. gibi oyunlar sistemin iþçilerin ellerindeki son kuruþu alma ve bu oyunlardan binlerce YTL rant etmesini saðlayýp, iþçileri de bu oyunlara baðlayýp sistem içinde hapsolmalarýný saðlamaktadýr. Bilinçsizce geleceðe karamsar bakmamýz, iþsiz kalmaktan korkmamýzdan kaynaklanýp, þahsi çýkarlarýmýzý düþünüp hareket etmemiz kapitalist sömürü düzeninin bizleri ne kadar olumsuz etkilediðini, kendimize ne kadar yabancýlaþtýrdýðýný, çürüttüðünü gösteriyor. Patronlarýn bize istedikleri tavýrlarý takýnmalarý, istedikleri zaman iþgününü uzatmalarý, mesaiye býrakýp mesai parasý vermemeleri vb. olaylara karþý hiçbir þey olmamýþ gibi davranmamýz, olaylara kayýtsýz kalmamýz, duyarsýz olmamýz; buna ek olarak tekstil sektöründe 2-2,5 milyon iþçinin çalýþtýðý halde bunlardan 25 bin emekçinin sendikalý olmasý, tekstil iþçileri olarak daðýnýk örgütsüz olduðumuzu göstermektedir. Atölye sahibinin iþini geniþletip büyütmesine karþýn biz iþçilerin yaþam koþullarýnýn hep ayný kalmasý hatta daha da kötüye gitmesi aldýðýmýz aylýk ücretin (bu iþçiler arasýnda deðiþiyor) kirayý, gýdayý, yaþamsal ihtiyaçlarýmýzý bile karþýlayamamasý, yaþam koþullarýmýzýn ne kadar kötü olduðunun bir göstergesidir. Çalýþma koþullarýmýz birey olarak tek tip insan yaratmaya, düþünmeyen-araþtýrmayan-geliþmeyen-umutlarý olmayan bir makine insan yaratmaya göre þekillenmiþtir. Peki biz iþçiler olarak bu kadar aþaðýlanmaya, dýþlanmaya, hayattan kovulmamýza, cevabýmýz ne olmalýdýr? Ýlk önce kendi kendimize sormalýyýz. Neden, ne için yaþýyoruz? Yaþamdan beklentilerimiz nelerdir? Emeðimizle-ürettiðimizle yoksulluða, sefalete, açlýða, yozlaþmaya itiliyorsak bunlara karþý nasýl hareket ediyoruz. Kendi sorunlarýmýza ve iþ arkadaþlarýmýzýn sorunlarýna, toplumda yaþanan çeliþkilere, olaylara karþý kendimizi ne kadar sorumlu hissediyoruz.

Bana dokunmayan yýlan bin yaþasýn misali mi yaþýyoruz. Yoksa bu yýlanýn hayatýn her alanýnda bize, çevredekilerimize-sevdiklerimize her saat her dakika dokunduðunu, kanýmýzý emdiðini biliyor muyuz? Bunun nedeninin kapitalist sömürü sisteminin olduðunun bilincinde olup, yaþadýðýmýz hayat koþullarýný (tabii ki buna yaþam dersek) deðiþtirmemiz gerektiðini düþünüp mü hareket ediyoruz? Yaþadýðýmýz acýlarý, yoksunluklarý yýkýp; düþlediðimiz hayallerimizi, umutlarýmýzý gerçekleþtirebilmemiz için mücadele etmemiz gerekiyor. Burjuvazinin, toplumdaki herkesin yaþamýndan mutlu olduðunu göstermesi, bunu medyayý kullanýp topluma yaymasýna karþýn biz iþçiler kendi kültürümüzü sanatmýzý iþçi arkadaþlarýmýza, sakin anlaþýlýr bir dille anlatamýyoruz. Bilinçlenip bilinçlendirmemiz temel görevimizdir. Biz çalýþýp aç kalýrken, bizi sömüren patronlar her þeye sahipken, neden biz yoksuluz, neden onlarýn bir cep telefonu bizim bir aylýk maaþýmýzdan fazla. Hiç birimizin sosyal bir hakký yok; kendimiz, yakýnýmýz hastalanýp tedavi masraflarýný karþýlamak için borçlanýyoruz. Birimizin gözünün bozulmasýna, birimizin psikolojik sorunlar yaþamasýna vb sebep olan, bizleri ölüme sürükleyen sömürü sistemini yýkýp yerine kendi iktidarýmýz olan demokratik halk iktidarýný kurabilmek ve sosyalist toplumsal sistemi zafere taþýyabilmek için bilinçlenip örgütlenmemiz gerekiyor. Bunun yanýnda devrimci sanat otarak geliþmek, saðlam bir ideolojik-politik teori için marksist-leninist kitaplar okumak, en önemli noktalardan biri de kendiliðinden sisteme karþý olan kinimizi öfkemizi örgütlü-kotektif-disiplinli bir güce dönüþtürebilmek gerek. Bunlarý yapabilirsek, çürümüþ burjuva kapitalist sistemin yýkýlýþý o kadar hýzlý olacaktýr. Hiç birimizin kaybedecek birþeyi yok. Çünkü var olan düzen her þeyimize el koymuþ durumda. Emeðimize, kültürümüze, sanatýmýza bizi biz yapan her þeyi bize yabancýlaþtýrmýþ; her birimizden bir parça alýp ayakta durabilen, kanýmýzý emen patronlarýn sömürü düzenini yýkacak olan biz iþçilerin kazanacak bir dünyasý var. Açlýðýn yoksunluðun savaþlarýn, sefaletin olmadýðý bir dünya yaratmak, kendi ürettiðimizle yaþayabilmek, kültürümüzle-sanatýmýzla yani sosyalist toplumu kurmak, kapitalizmi yýkmak için bütün iþçiler birleþelim; son savaþa hazýr olalým. Savaþa hazýr olabilmemiz için düþmanýn güçlü ve zayýf yanlarýný bilmemizin yanýnda; saðlam proleter bir disiplinimizin olmasý lazýmken zafere ulaþabilmemiz kapitalist sömürü düzenini yýkmamýz için araç ve yöntemlere ihtýyacýmýz var. Burada iþçiler arasýnda devrimci iþçi komiteleri kurup, yýðýnlarý yönlendirebilecek harekete geçirecek çalýþma gruplarýný yaymalýyýz. Leninist kadrolar tekstil iþçileriyle bað kurup iþyeri komiteleri kurup bunlarýn aracýlýðýyla mahalle komitelerini yaymalý, Leninist Partinin politikalarýný usanmadan anlatýp onlarý örgütlemeliyiz. YAÞASIN ÝÞÇÝLERÝN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! SAVAÞA SAVAÞA KAZANACAÐIZ!

109. Sayý / 3 - 17 Ocak 2008

Adana’dan Leninist Bir Tekstil Ýþçisi

19


Yeni Evrede

19 Aralýk

Mücadele Birliði

ESKÝÞEHÝR’DE LÝNÇ GÝRÝÞÝMÝ

ESKÝÞEHÝR’DE LÝNÇ GÝRÝÞÝMÝNÝ

Merhaba Mücadele Birliði okurlarý, F tipi cezaevlerinin açýlmasý, 19 Aralýkta 2000’de cezaevine yönelik hayat kurtarma operasyonu adý altýnda 4 gün boyunca süren katliamlarýn neden yaþatýldýðýný insanlara anlatmak için 19 Aralýk’la ilgili Eskiþehir’deki devrimci ve ilerici güçler olarak bir panel düzenlemeye karar verdik. Panelin çaðrýsýný yapmak ve kitlelere duyurmak için bir çaðrý metni hazýrladýk. Eskiþehir Adalar ve Hamamyolu’nda saat 14.00’de daðýtma kararý aldýk. 28 Aralýk Cuma günü saat 14.00’de Eskiþehir Hamamyolu’nda çaðrý metni daðýtýmýna baþladýktan 5 dakika sonra sivil polislerin müdahalesiyle karþý karþýya kaldýk. Bu çaðrý metninin yasal olduðunu ve müdahale edemeyeceklerini söyledikten sonra çaðrý metnini daðýtmaya devam ettik. Gittikçe çoðalan sivil polisler sürekli müdahale etmeye çalýþýyor ve halký bize karþý kýþkýrtýyorlardý.. Biz, “olayý provoke ediyorsunuz” diye uyarýlarda bulunduk ve halka dönüp ajitasyon yapmaya baþladýk. Bizi dinleyen kitleleri bize saldýrtmak için, “bunlar PKK’lýlar, bunlar vatan hainidir” deyip bize vurmaya baþladýlar. Diðer arkadaþlarýmýzý da, “sen kavgaya karýþmýþsýn” diyerek almaya çalýþan sivil polisler, bu arkadaþlarýmýzý linç ettirmek için tekmeleyerek kitlenin arasýna ittiler. Sonra da “Sizi, biz kurtardýk. Biz olmasaydýk, linç edilerek ölecektiniz” demeye baþladýlar. Biz, sizi 19 Aralýktan, Çorum’dan Maraþ’tan tanýyoruz. Son günlerde yaþanan sýnýr ötesi operasyonlar ve kitleleri lince teþvik etmeleri, aslýnda katliam demektir. Yaklaþýk 30 saat tutulduðumuz gözaltý süresince, içeride de saldýrýlara maruz kaldýk. Burada da gerekli devrimci tavrý gösterdik. Adliyeye çýkarýlýrken, robokoplarýn, eðitimli köpeklerle beraber kalabalýk haldeki çevik kuvvetlerle önlem aldýklarýný gördük. Mahkeme sonucunda 301. maddeden tutuksuz yargýlanmak üzere serbest býrakýldýk. Kürt halkýna karþý baþlatýlan yapýlan saldýrý ile içeride sisteme karþý geliþen geliþebilecek tüm eylemleri engellemek için, devletin bu saldýrýlarýnýn daha da artarak devam edeceðini biliyorduk. Fakat hiçbir saldýrý ve katliam bizi devrim yolumuzdan alýkoyamaz. Bizler Kürt ve Türk halklarýnýn mücadele birliðini örerek, mücadelemizi kararlýk ve devrimci irademizle yýlmadan devam ettireceðiz. BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ! Eskiþehir Mücadele Birliði Platformu

PROTESTO EYLEMÝ

Es ki þe hir’de, 29 Aralýk Cumartesi günü, ESYO (Eskiþehir Sivil Yerel Yönetimler) kurumunda saat 14:00’ de, 19 Aralýk katliamýný yaþayan tanýklarýndan dinlemek için düzenlenen panelin bildirisini daðýtmak için, 29 Aralýk Cuma günü Ha mam yo lu’nda yapýlan bildiri daðýtýmýný yapanlara düzenlenen linç giriþimini protesto etmek amacýyla, 29 Aralýk günü, Adalar Migros önünde yaklaþýk 100 kiþinin katýldýðý bir basýn açýklamasý gerçekleþtirildi. “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarýnýn atýldýðý basýn açýklamasýnda; Kürt halkýna yapýlan saldýrýlarýn ve Türkiye genelinde yaygýnlaþtýrýlmaya çalýþýlan linç giriþimlerin biri de, emekten yana olan devrimci demokrat insanlara karþý yapýldýðý, çünkü emekten yana olan insanlarýn, açýklanan asgari ücret ve çýkarýlan yasalarla, yükselen tepkilerini bastýrmak amacýyla bu saldýrýlarýn gerçekleþtirildiði ve gerçekleþtirileceði söylenerek, bu saldýrýlara karþý emekten yana olan herkesin alanlara akmasýnýn gerektiði söylenerek basýn açýklamasý sonlandýrýldý. FAÞÝZME KARÞI SÝLAH BAÞINA!

Bir yýlý daha geride býrakýrken devrim ve komünizm için daha büyük umutlarla doluyuz. Geçtiðimiz yýlda yeni evresindeki emperyalist-kapitalist sistemin yýkým ve sosyalizmin daha güçlü adýmlarýnýn sarsýntýlarýyla dolu geçti. Sosyalizmin bayraðýnýn daha ileriye taþýnacaðý mücadele sürüyor. Proletaryanýn öncülüðündeki sýnýfsýz, sömürüsüz bir dünya için kavga büyüyor. Devrimin 49. yýlýnda Küba’dan tüm dünyaya yayýlan sosyalizm çaðrýsý, dünya halklarýnýn devrim adýmlarýný hýzlandýrýyor. Yeni yýlda da iþçi sýnýfýnýn ve ezilen halklarýn devrim ve özgürlük mücadelesi devam edecek... Zafere Kadar Daima!... Kandýra’dan Leninist Tutsaklar

20

109. Sayý / 3 - 17 Ocak 2008

Eskiþehir Mücadele Birliði Platformu


Yeni Evrede

Kadro

Mücadele Birliði

“EÐER ÝNSANLIÐIN ÇOÐUNLUÐU ÝÇÝN ETKÝLÝ OLACAÐIMIZ YERÝ SEÇMÝÞSEK HÝÇBÝR YÜK BÝZÝ KAMBURLAÞTIRAMAZ” Yönetenlerin eskisi gibi yönetemediði ve yönetilenlerin eskisi gibi yönetilmek istemediði, sermaye gruplarýnýn birbirine düþtüðü, emperyalist tam ilhak politikalarýna karþý emekçi-yoksul halklarýn devrimci kitle eylemlerini yükseldiði bir dönemden geçiyoruz. Kapitalizmin çöküþ, sosyalizmin yükseliþ çaðý olan, sosyalizmin bütün pencerelerden bize baktýðý bu “Yeni Evre” sürecinde, uzun tarihsel dönemlerde görülen olay ve olgular, çok daha “Kýsa Tarih”lerde yaþanýyor. Ýþçi, emekçi ve ezilen yoksul halklarýn öfkesi patlama noktasýna gelmiþtir. Bu patlamalardan doðacak kývýlcýmlarý yangýnlaraayaklanmalara dönüþtürmek büyük önemdedir. Bu ayaklanmalarý devrim yoluyla iþçi sýnýfýnýn iktidarýyla taçlandýracak olan önemli unsurlardan biri olan Leninist kadrolarýn önemi, yüz kat bin kat daha da artmýþtýr. Devrimciler açýsýndan, eski çalýþma biçim ve yöntemlerini asla kaldýramayacak olan bu “Yeni Evre” süreci zor dönemin devrimcisi olmayý gerektirir. Bundan hareketle biz genç yoldaþlarýn, yoldaþ adaylarýnýn bir an önce atmamýz-aþmamýz gereken bazý geri alýþkanlýklar ve tamamlamamýz gereken bazý eksiklikler olduðunu düþünüyorum. Emperyalizmin can çekiþen, çürüyen kapitalizm olduðunu biliyor ve konuþmalarýmýzda da bunu sýk sýk dile getiriyoruz. Ama insanlarla konuþurken sürekli onlarý eski bilinçlerine göre deðerlendiriyor ve geri yanlarýný ön planda tutuyoruz. Konuþtuklarýmýzý bazen anlamadýklarýndan yakýnýyoruz, hatta bundan dolayý hemen kimi insanlarý mahkum ediyoruz. Unutulmamasý ve kavranmasý gereken þu ki; çürüyen kapitalizm tek baþýna çürümüyor, yýkýlýþýný geciktirebilmek için kendisiyle birlikte toplumu da çürütmeye, yozlaþtýrmaya, beyinleri alýklaþtýrmaya, biriken öfkeyienerjiyi, dikkati farklý yönlere akýtmaya çalýþýyor. Medya, magazine-tüketim kültürü, ezberci eðitim, þovenizm, fuhuþ, uyuþturucu vb. bütün yollara baþvuruyor. Ýnsanlarý “düzen” sýnýrlarý içerisinde þekillendirmeye, tektipleþtirmeye çalýþýyor. Komünist bir toplumda yaþamýyoruz ki insanlar kendilerini çok yönlü geliþtirebilsin, bencillik yerine paylaþmayý özümsesin. Öyle olsaydý, zaten biz devrimcilere ihtiyaç olmazdý. Verilen mücadelenin en önemli yönlerinden biri de insanlýðýn çölleþmesini önlemek, kurtuluþunu gerçekleþtirmektir. Bu yüzden insanlarýn “göreceli” bu durumuna aldanmadan deðiþimin dönüþümün gücüne inanarak gereken emeði vermeliyiz. Bunlardan farklý durum da iletiþim kurduklarýmýzýn bir iki konuþmada örgütlenmelerini bekliyoruz. Bir ajitasyon, iki propagandayla insanlar örgütlenebilseydi þimdiye kadar sayýmýzýn yüzbinleri bulmasý gerekirdi. Tanýþtýðýmýz zamana kadar, insanlar burjuva kültürle ve onun yarattýðý uzun yýllarýn alýþkanlýklarýna göre þekilleniyorlar. Bu alýþkanlýk1ar ete kemiðe bürünüyor, deðiþime-yeniye karþý bir direnç oluþturuyor. Bu alýþkanlýklarýn atýlýp devrim saflarýna katýlýmý saðlama, bizim onlarla geçireceðimiz zamanýn yoðunluðuna, verimli kullanýmýna, yapacaðýmýz eðitim çalýþmalarýna, insanlara devrimi ve gerekliliðini hissettirebilmemize baðlýdýr. Bu alýþkanlýklarýn atýlmasý elbette kolay deðil. Zaman ve yoðun emek ister. Ama leninist olmak sabýrlý olmayý ve gerekli özveriyi göstermeyi gerektirir.

Bulunduðumuz ortamda güzel konuþuyor, dinleyenler üzerinde olumlu etkiyi býrakabiliyoruz. Ama bu sadece o ortamla, konuþulanlarla ve o anla sýnýrlý kalmamalý. Devrimcilik “güzel söz söyleme” sanatý deðildir. Elbette ki doðru, etkili ve güzel konuþmak önemlidir; ama bu nihai amaca hizmet etmeli, o ortamda tanýþtýðýmýz ve konuþtuklarýmýzdan etkilenen kiþilerle bir daha görüþebilme fýrsatýný yaratmalý, bunu saðladýktan sonra mutlaka onlarý aramalý, seviyeli ve sürekli bir iliþki yakalamalý, onlarý devrimcileþtirmeliyiz. Sadece görev adamý olmamalýyýz. Yani sadece bir iþ verildiði zaman yapan, memur zihniyetli, giriþkenlikten yoksun bireyler olmamalýyýz. Nerede bir eksiklik yapýlmasý gereken bir iþ varsa bu konuda gönüllü olmalý ve eksikliði ortadan kaldýrmaya çalýþmalýyýz. Cep telefonu gibi sadece þarj edildiði zaman çalýþan, þarj bittikten sonra tükenen ve bir daha þarj olmaya ihtiyacý olan devrimci kabul edilemez. Yoldaþlarýmýz yanýmýzda olmadýðý zaman da kendimizi kolektiften, devrim davasýndan sorumlu hissetmeliyiz. Hepimiz önümüze, kitleler sokaða akarkan, onlarý iktidarý fethetmeye yönelten devrimin “yönetici kadrolarý” olmayý koymalýyýz. Teoriyle pratik arasýndaki iliþkide de bazen hataya düþüyoruz. Kimileri ben bilgi býrikimimi (teoriyi) tamamlamadan(!) kimseyi etkileyemem, harekete geçemem diyor. Kimileri de pratik daha önemli, insanlara ulaþmamýz lazým, okurken onlara ulaþamayýz deyip okumayý, araþtýrmayý, kendine emek sarf etmeyi ihmal edebiliyor. Teori önemlidir. Teori (bilimsel sosyalizm) proletaryanýn devrimci silahýdýr. Yol göstericisidir. Ezilen halklara kurtuluþ yolunu gösterirken ve bu yolu örgütlerken teoriye ihtiyacýmýz var kuþkusuz. Ama Marx’ýn dediði gibi teori kitlelerle buluþtuðu zaman maddi bir güç olur. Okuduklarýmýzý, öðrendiklerimizi kitlelere ulaþtýrmazsak onun bir anlamý olmaz. Ama bunun sýnýrý yoktur. Belli bir doygunluða geldikten sonra harekete geçme(!) kesinlikle yanlýþtýr ki öðrenmenin sýnýrý yoktur. Hiç birini diðerinin önüne koymamalý örgütlenirken örgütlemeli, örgütlerken örgütlenmeliyiz. Kitlelerden öðreneceðimiz çok þey var. Bunlar bizim için önemli deneyimler oluþturuyor. Bilincimizi, duygularýmýzý diri tutmak kendimizi geliþtirmek için sürekli okumak ve bunlarý paylaþmak, kitlelere taþýmak durumundayýz. Ýlk adýmlarýmýzý atarken, içimizde eskiyle yeni çatýþýrken bazý noktalarda tereddütlerimiz olabiliyor. Acaba yapabilir miyim düþüncesi zihnimizi meþgul edebilir. Örgütlü olmadan önce yaþadýðýmýz süre içerisinde edindiðimiz bazý geri alýþkanlýklar, düþünce tarzlarý, bizi sarýp sarmalamaya, ete kemiðe bürünmeye çalýþýyor olabilir. Bu çatýþmanýn yaþanmasý doðaldýr. Burada son sözü Karl Marx’a býrakýyoruz: “Eðer insanlýðýn çoðunluðu için etkili olacaðýmýz yeri seçmiþsek hiçbir yük bizi kamburlaþtýramaz. Çünkü artýk o herkesin adýna ödenen bir bedeldir; artýk tadýna vardýðýmýz þey yoksul, kýsýtlý bencilce bir sevinç deðildir. Mutluluðumuz milyonlara aittir; eylemlerimiz sessiz sedasýz ama sonsuza dek etkisini sürdürecek ve küllerimizi soylu insanlarýn çakmak çakmak gözlerinden akan yaþlar ýslatacaktýr.”

109. Sayý / 3 - 17 Ocak 2008

Antep’ten Bir Leninist

21


Yeni Evrede

Etkinlik

Mücadele Birliði

NARLI OVASINDA KURULAN ÇEVRE DÜÞMANI FABRÝKALARA KARÞI ETKÝNLÝK Narlý ovasýnda kurulan ve çevreyi tehdit eden çimento fabrikalarý ve çöp arýtma tesislerinin kapatýlmasý için mücadele sürdüren Narlý halký tarafýndan kurulan Narlý Çevre Koruma ve Kültür Derneði (Naçev) tarafýndan Narlý’da bir etkinlik düzenlendi. Düzenlenen etkinliðe Maraþ’ýn Pazarcýk ilçesine baðlý Narlý Beldesi’nde ve çevre illerde faaliyet gösteren birçok sivil toplum örgütü ve dernek de katýlarak desteklerini sundular. Maraþ katliamýnda hayatýný kaybedenler nezdinde, yaþanabilir bir dünya için ölümsüzleþmiþ tüm insanlar için yapýlan saygý duruþunun ardýndan dernek baþkaný Elif ÜYÜKLÜ tarafýndan yapýlan açýlýþ konuþmasý ile etkinlik baþladý. Üyüklü, konuþmasýnda ovada kurulan çimento fabrikalarý ile çöp öðütme tesisleri ve taþ ocaklarýnýn çevreye verdiði zararlarý ve bu zararlardan bölge insanýnýn etkilenmemesi için verilen mücadeleyi anlattý. Dernek baþkanýnýn ardýndan çevre mücadelesinde sembol haline gelmiþ olan Bergama direniþinin aktif isimlerinden olan bir Bergamalý, Oktay KONGAR, söz alarak, etkinlik giriþinde jandarmanýn bazý gençlerden kimlik sorduðunu ve isimlerini not aldýðýný gördüðünü anlattý ve “Jandarma suç iþlemektedir. Hiç kimse düþüncelerinden dolayý fiþlenemez” diyerek sözlerine baþladý. Bu esnada salondan “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarý yükseldi. Alkýþlarýn ardýndan Kongar sözlerine þöyle devam etti: “Maraþ’ta, Sivas’ta, Elbistan’da ve daha birçok olayda bedel ödeyen hep bizlerdik. Sistem bizi salonlara mahkum etmeye çalýþýyor. Halktan korkuyorlar. Þirketler hak arayanlardan korkuyor ve bu yüzden onlara saldýrýyorlar. Narlýlýlar! Eylem yapýn. Yürüyüþlerle, meþalelerle o fabrikalarýn etrafýný kuþatýn. Güvenlik güçlerine sesleniyorum: Patronlarýn çýkarlarýný korumaya çalýþmayýn…” Bu sözlerin sonunda salondaki Narlý halký sýk sýk “Susma Sustukça Sýra Sana Gelecek” ve “Sanko, Kipaþ Ovamýzdan Defol” sloganlarýný haykýrdý. Narlý ovasýna açýlan ve çevreyi kirleten fabrikalara karþý açýlmýþ davayý yürüten Avukat Mehmet Horuþ sahneye gelerek katýlýmcýlara, süren davanýn hukuksal boyutu ve mevcut iþleyiþ hakkýnda bilgi ver-

di. Ýzleyenlerden gelen sorularý da yanýtlayan Horuþ “Söz konusu fabrikalarýn bu bölgeye açýlmýþ olmasý dahi içinde yaþadýðýmýz sistemin çarpýklýklarýnýn bir göstergesidir. Sanko Holding’in çimento fabrikasýna inþaatý bitmediði halde deneme izni verildi; ki bu yasa dýþý bir durumdur. Taþ ocaðýnda patlatýlan her bir dinamit ise bölgeden geçmekte olan Doðu Anadolu fay hattýný tetikleyebilecek bir risktir” diyerek, sözlerini þöyle tamamladý: “Bu mücadele manzara bozulur diye verilmiyor. Tarihimiz ve kültürümüz yok ediliyor. Bizim bir avuç topraðýmýz ya da bir tek çocuðumuzun saðlýðý, onlarýn fabrikalarýndan daha deðerlidir. Çevre davalarýnýn bir özelliði vardýr. Bu davalarý avukatlar deðil, halk kazanýr. O yüzden bu mücadeleye sizler sahip çýkmalýsýnýz.” Konuþmalarýn ardýndan etkinliðe gelen mesajlar okundu. Çeþitli kurum ve dernekler gönderdikleri mesajlarda çevre mücadelesinin gerekliliðinden ve Narlý halkýnýn bu davayý sürdürmesi gerektiðinden bahsederek onlarýn yanlarýnda olduklarýný dile getirdiler. Yine etkinliðe gönderdiði mesajla katýlan Ayýþýðý Sanat Merkezi. Narlý Halký tarafýndan verilen bu mücadelenin haklýlýðýna deðinerek, bu davanýn aslýnda ezilen halkalarýn ve emekçi sýnýflarýn davalarýndan kopuk olmadýðýna, tam tersine bütün bu mücadelenin aslýnda ayný ortak düþmana, yani sermaye sýnýfýna karþý verildiðine dikkat çekti ve tek çözümün dünyadaki tüm deðerleri var eden emekçilerin, çevreyi ve doðayý hiçe saymayan kararlar alabilmesi için yönetimi de ele geçirmeleri olduðunu belirtti. Ayýþýðý Sanat Merkezi, mesajýný mücadelelerinin sonuna kadar Narlý Halkýnýn yanýnda olacaðý sözünü vererek tamamladý. Konuþma aralarýnda Bölgedeki yerel gruplar sahne alarak etkinliðe katýlanlara müzik dinletileri sundular. Konuþmalarýn sonrasýnda ise Narlý bölgesinde yetiþmiþ bir müzisyen olan Cemile SÖNMEZ ve konuk olarak katýlan Reþo, sunduklarý dinletiler ile Narlýlýlarý eðlendirirken konuþmalarýnda verdikleri mesajlarla da bu mücadelenin haklýlýðýna ve sonuna kadar sürdürülmesi gerekliliðine deðindiler. Etkinlik, yine yerel bir ekip olan Grup Ozanlar’ýn halay parçalarý ile sona erdi.

“Devrim Çocuklarýn Bize Parlayan Gözlerle Bakýþý... Onlarýn Mutluluðunu Görebilmenin Verdiði Sevinci Yaþamaktýr...” Devrim, afacan bir çocuk gibidir. Bazen bizi çileden çýkarýr, bazen sabrýmýzý zorlar. Ama o çocuðun parlayan gözlerle bize gülüþünün verdiði huzur hiçbir þeye deðiþilmez, bu devrimden sonra yaþanacak huzur ve mutluluk gibidir. Devrim anamýz babamýz gibidir. Çok çetin yollarda yürürken önümüze çýkan engeller daðlar gibiyken, onun varlýðýný bilmek ona ulaþma isteði ve arzusu bize güç verir. Týpký ana babamýza sýðýndýðýmýz zaman bizi koruyup, anlayýp bize bunlarý aþacaðýmýza inandýklarýný göstermeleri gibi. Ve yeniden ayaða kalkarýz. Bunu baþaracaðýmýza daha çok inanarak kendimize daha da çok güvenerek. Devrim, sevdiðimiz gibidir. Bazen çok naz yapar. Ona kolay ulaþmamýza izin vermez. Onun için mücadele etmemizi ister. Ve çoðu zaman bizi tahmin bile edemeyeceðimiz sýnavlardan geçirir. Tüm bunlarý göðüs-

22

lediðimizi, pes etmediðimizi görünce de bize sýmsýký sarýlýr. Sevgimize sevgi, gücümüze güç katar. Devrim, yoldaþýmýz gibidir. Ona en çok ihtiyacýmýz olduðunda kendisini yanýmýzda buluruz. “Ben hep buradayým, senin yanýndayým” der bize. Ve asla yýkýlmamýza, umutsuzluða kapýlmamýza izin vermez. Çoðu zaman mutluluðumuzun kaynaðý (devrimin) her zaman bizimle olduðunu bilmemizdir. Dünyanýn neresinde olursak olalým. Devrim, dünyada yaþanan açlýða, zulme, savaþlara ve tüm iðrençliklere karþý durabilmektir. Bunlarý yok edeceðimize olan inancýmýzdýr, duyarlýlýðýmýzdýr. Tüm insanlýðýn kurtuluþu adýna mücadele etmektir. Devrim, tüm çocuklarýn bize parlayan gözlerle bakýþýný kahkahalarla gülüþünü hiçbir þeye deðiþmemektir. Onlarýn mutluluðunu görebilmenin verdiði sevinci yaþamaktýr. Devrim, bizim hayatýmýzdýr. Ondan vaz-

109. Sayý / 3 - 17 Ocak 2008

geçmemiz, yoldaþýmýzý yarý yolda býrakmak, sevdiðimize ihanet etmek, tüm çocuklarýn acýlarýna göz yummak, o acýlarýn yaþanmadýðýný varsaymaktýr. Bu da -pek- onurlu bir yaþam deðildir. Devrimden vazgeçmek, kendi hayatýmýz baþta olmak üzere her þeyden vazgeçmek demektir. En kötüsü de devrimden vazgeçmek, bizi doðduðumuz andan itibaren sömürmeye baþlayan, kanýmýzý emen, bizi insan yerine koymayan sadece onlarýn parasýna para katabilen bir sürü durumuna getirmelerine izin vermektir. Bu hepsinden daha da aþaðýlayýcýdýr. Onlarýn bu þeyleri yapmalarýna izin vermek, bunlarýn deðiþmesi için hiçbir þey yapmamaktansa ölmek daha da onurludur. DEVRÝM BÝZÝZ BÝZ DEVRÝMÝZ! Eskiþehir’den Mücadele Birliði Okuru Bir Saðlýk Emekçisi Adayý


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.