S115

Page 1

Yeni Evrede

Baþyazý

Mücadele Birliði

YÝTÝRÝLEN ZAMANI KAZANMAK Sömürünün üstünü örtmek, toplumun gerçek iliþkileri hakkýnda düþüncelerde karýþýklýk yaratmak burjuvazinin özel çabasý olmuþtur. Çünkü onlarýn, gerçek iliþkileri puslu göstermekte yararlarý vardýr. Bu iliþkiler açýða çýkartýlana deðin, burjuvazi yüzünden uzun zaman yitirildi. Burjuva ekonomi-politikçiler henüz bilimsel objektifliðe baðlý olduklarý sýralar, sömürünün kaynaðýna inmek için sýnýrlý da olsa belli bir adým attýlar, ancak savunduklarý ve koruduklarý burjuva çýkarlar onlarýn ileriye gitmelerini engelledi. Bu alanda sonuna kadar gidebilenler proletaryanýn temsilcileri oldu. Sömürünün nasýl gerçekleþtiðini açýklamak, iþçi sýnýfý biliminin, sosyalist bilimin yapabileceði bir þeydi. Bu görev bilimsel komünizmin kurucularý tarafýndan yerine getirildi. Marx, artý-deðeri açýklamak için en iyi yýllarýný bu iþe verdi. Artý-deðer yasasý açýklandýktan sonradýr ki, toplumun gerçek iliþkileri açýklanabildi. Var olan toplumun dayanaklarý açýk olarak ortaya konabildi. Kapitalist meta üretiminin üstündeki gizin daðýtýlmasý için ne kadar zaman geçti. Burjuva toplumun ne olduðu aydýnlýða kavuþtuktan sonra, ancak o zaman geleceðin toplumu üzerine düþünceler ileri sürülebilir. Ancak ondan sonra, iþçi sýnýfýný kurtuluþa götürecek bir politik eylem programý ortaya konabilir. Gerçek iliþkiler açýða çýkarýlmasýna raðmen oportünizm bunlarýn üstünü örtmeye çalýþýr. Oportünistlerin görüþleri muðlaktýr, sislidir, iþçi sýnýfý bilincini bulandýrmaya yöneliktir. Emekçilere kurtuluþ hedefini göstermez, tersine hedef saptýrýr. Burjuvazi yüzünden zaten zaman yitirirken, oportünistlerin görüþleri nedeniyle de belli bir zaman yitimi oldu. Yitirilen bu zamaný kazanmalýyýz. Emekçi hareketi, yitirilen zamaný gidermek için, politik eylem programýnda neyin nasýl ele alýnmasý gerektiðini iki anlama gelmeyecek biçimde net ve anlaþýlýr olarak koyar. Ýnsan bugünkü geliþme düzeyine gelene deðin uzun bir yol aldý. Ancak bugünkü geliþme derecesi, insanýn varmasý gereken düzey deðildir. Eðer burjuvazinin engelleri olmasaydý, insan daha ilerde olabilirdi. Daha önce, üretici güçleri geliþtiren sermaye, kendi geliþimi sonucu bu geliþmenin ayakbaðý olmaya baþladý. Sermayenin kendisi artýk geliþmenin engelidir. Sermaye, bir taraftan rekabet nedeniyle zorunlu olarak üretici güçleri geliþtirirken ve toplumsallaþmayý ileri boyutlara taþýrken, öte taraftan bunun sonuçlarýna el koyma eksik kaldýðýndan, çaðdaþ geliþme ile çeliþki ve çatýþma içindedir. Burjuvazi çaðdaþ üretici güçleri sermaye birikimi çerçevesine hapsetti. Bilime, doða bilimlerine el koydu, onlarý kendi mülkü ve gücü haline getirdi, onlara sermaye niteliði verdi. Emekçileri doðanýn kürek mahkumlarý durumuna getirdi. Sýrf sermaye nitelikleri nedeniyle tutsak alýnan üretici güçlerin geliþmelerinin engellenmesi nedeniyle uzun zaman yitirildi. Yitirilen zamaný telafi etmenin yolu, sermaye tarafýndan tutsak alýnan toplumsal üretici güçleri biran evvel özgürleþtirmektir. Çaðdaþ üretici güçler kapitalizmin o dar kabuðuna sýðmayacak kadar çok büyüktür. Kapitalist iliþkiler, sonunda kýrýlacaktýr, kabuk parçalanacaktýr. Kuþkusuz bu kendiliðindenliðe býrakýlamaz. Sýnýf savaþýmý, iþçi sýnýfýnýn politik eylemi bu süreci kýsaltacak, onu patlatacaktýr. Eski dünyayý yýkacak, çaðdaþ üretici güçleri özgürleþtirecek olan devrimin proletaryanýn iktidar için savaþýmýdýr. Eski dünyanýn egemenliðine son verecek olan devrim tarihi, süreci hýzlandýrýr. Devrim yoluyla tarihin geliþim süreci hýzlandýrýlarak yitirilen zaman kazanýlabilir.

Devrimle iktidara gelen iþçi sýnýfý, büyük bir ekonomik, toplumsal atýlým baþlatýr. Burjuva toplumda yitirilen zaman büyük atýlým sýrasýnda giderilir. Sovyetler Birliði’nde birinci beþ yýllýk kalkýnma sonunda, Avrupa ülkelerinin tümünün on yýllarca elde ettiði toplam geliþmeye bedel bir geliþme saðlanýr. Ayný atýlým sosyalizme geçen tüm ülkelerde görülür. Açýktýr ki, kapitalizmin yarattýðý bölgeler arasýnda, kentlerle kýrlar arasýndaki ekonomik eþitsizlik, kýsa sürede giderilemez, ancak bu yönde dev adýmlar atýlýr. Hedef sýnýfsýz toplumdur. Bu hedefe varmak için, sýnýflarýn ekonomik temelini ortadan kaldýrmak zorunludur. Sosyalist ekonominin belli bir geliþme düzeyine baðlý olarak kültür devrimi için toplum ayaða kaldýrýlýr. Ekonomik atýlým için toplumun eðitim ve kültür düzeyinin yükseltilmesi çok önemlidir. Hedef komünist toplumun teknik ve kültür temelini döþemektir. Kültür ve sanat sermaye düzeninin sýnýrlýlýklarýndan, engellerinden kurtulur kurtulmaz büyük bir coþkuyla ileri atýlýr. Sosyalizmin sanat alanýnda gösterdiði ilerleme ve toplumun kültürlü bir toplum durumuna gelmesi için gösterilen çabalar olaðanüstü. Halk kitlelerini yüksek bir kültür düzeyine çýkarmak, sosyalizmin temel bir hedefidir. Eðitim, sanat, kültür alanýnda baþlatýlan devasa geliþmeyle, burjuvazinin bu alanda neden olduðu zaman kaybý kazanýlýr ve daha ileri gidilir. Sosyalizme geçiþin çeþitliliðine karþýn bu geçiþin bir devrimle olacaðý tartýþmasýz bir gerçektir. Devrim geniþ kitlelere dalga dalga yayýldýðýnda öyle etki yaratýr ki, en geride kalan biri bile devrimin etkisiyle ileri fýrlar. Sanki geride kaldýðý süredeki zamaný telafi etmek ister. Kitleler koþullarý dönüþtürürken kendilerini de dönüþtürürler. Artýk yaþadýðý durumun bilincine varmýþ, kurtuluþunun nerde olduðunu bilen, kurtuluþu için savaþan, son derece aktif özne olmuþtur. Devrim, daha önceki dönemde yapýlmayaný yapar: Kitleleri uyandýrýr, örgütler, mücadeleye çeker ve ileriye götürür. Devrimin koþullarý oluþmuþtur. Burada iþçi sýnýfýnýn savaþýmý tayin edicidir. Bunun için iþçi sýnýfýnýn devrimci partisinin eylemliliði, öncülüðü gerekiyor. Komünistler, “kitleler hazýr deðil” gerekçesini ileri sürerek devrim hazýrlýklarýndan geri duran oportünistler gibi davranmazlar. Ýþçi sýnýfýný her yönden devrime hazýrlamak ve ona cesaret vermek için gecesini-gündüzüne katarlar. Devrimciler oportünistler gibi zamanýný boþ lakýrtýlarla geçirmezler, söz uygunsa gözleri devrimden baþka hiçbir þeyi görmez. Lenin’in yaþamý incelendiðinde onun devrime nasýl hazýrlandýðý bir komünistin devrime nasýl hazýrlanmasý gerektiði görülür. Deyim yerindeyse, Lenin adeta devrimle yatýp kalkardý. Lenin devrimden sonra da ayný anlayýþla çalýþmýþtýr. Rosa Lüxemburg da bunun bir örneðidir. Kitleleri ayaklandýrmak için, onlarý devrime hazýrlamak için, ne zindanlar durdurabilir Rosa’yý ne de dýþardaki baþka engeller. O yalnýzca bir þey düþünür; devrimi gerçekleþtirmeyi. Fidel, Che, Deniz ve diðer devrimci önderler de ayný þekilde davranmýþlardýr. Bu belirlemeler, Leninist Parti’nin durumunu da açýklýyor. Leninist Parti’nin Devrimci Programýnda iþçi sýnýfýný kurtuluþa götürecek hedefler somut olarak konmuþtur. Burada hiç bir kafa karýþýklýðýna, muðlaklýða ve ikircikliðe yer yoktur. Teorik çözümleme, bilimsel komünizm ilkelerine dayanýr. Politik eylem programýnda her þey nettir, kesindir ve cesaret vericidir. Leninist Parti’nin Devrimci Programý marksist bir belgedir. Her koþulda devrimi hedefleyen, her eylemde iþçi sýnýfýnýn kurtuluþunu gözeten Leninist parti, tüm dikkatini iþçilerin devrimci savaþýmýný zafere ulaþtýrmak için yoðunlaþtýrýr. Eyleminin kesin hedefi budur. Burjuvazi tarafýndan yitirilen zamaný gidermeliyiz. C.DAÐLI

115. Sayý / 26 Mart - 9 Nisan 2008

3


Yeni Evrede

Devrimin Nesnel Zemini

Mücadele Birliði

GÖZENEKLÝ TOPLUMDAN ÖTEYE Sermaye birikimini iþbirlikçilik yoluyla elde etmiþ tekelci hegemonya altýnda bir toplum, sünger gibi gözeneklidir. Böylesi toplumlarda, tekel dýþý sermayenin ve bürokrasinin kendine ait dar egemenlik alanlarý bulunabilir. Küçük mülk sahibi sýnýflar da bu gözeneklerde nefes alýp verebilirler; hatta toplumun en tortu tabakasý olan lümpen proletarya için bu gözenekler en rahat koþullarý saðlar. Gözenekler, tekelci sermaye egemenliðinin henüz ulaþamadýðý alanlarý tanýmlar. Oysa, emperyalist ve diðer geliþmiþ kapitalist ülkelerde sermaye birikimi, her þeyden önce kendi iç pazarýnda sýký bir entegrasyon ve yoðunlaþma saðlayarak, bu anlamda tekelcilik dýþýndaki sermaye gruplarýný ve küçük üreticileri tam anlamýyla mülksüzleþtirerek ilerlemiþtir. Ýngiltere’de köylü nüfusu neredeyse 200 yýldýr tarihe karýþmýþ durumdadýr. ABD’de bugün nüfusun yalnýzca binde dördü (%04) tarýmsal üretim yapýyor. Fransa ve Japonya gibi, proleter devrime karþý toplumsal bir barikat olmasý için küçük üretici köylülüðün ayakta tutulduðu ülkelerde bile, gýda iþlemesi, pazarlama ve daðýtým tümüyle tekellerin ellerindedir. Ayný þekilde, ileri kapitalist ülkelerde küçük ticaret erbabý hemen hiç kalmamýþ, var olanlarsa baðýmsýzlýklarýný yitirerek büyük tekellerin küçük acenteleri durumuna gelmiþlerdir. Bu ülkelerde toplum ve tekelci egemenlik gözeneksizdir. Yaþamýn her alaný tekelci sermaye dolaþýmýnýn içindedir. Örneðin, bankalarda kredi-borç iliþkisine girmeden, ne bir ev, ne bir eþya, ne de bir iþ yeri satýn alýnabilir. Geniþ akrabalýk ve diðer cemaat iliþkileri tamamen çözülüp daðýldýðý için, toplumsal yaþamýn her alanýna tekelci meta üretimi sinmiþtir. Ev içi üretim alanlarý da ele geçirilmiþtir. Hemen hiç kimse yiyeceðini ve diðer geçim araçlarýný kendisi üretecek koþullara sahip olmadýðý için, toplumsal ve özel yaþamýn her alaný, maaþ çekleri-kredi taksitleri-banka ipotekleri vb. parasal iliþkiler tarafýndan teslim alýnmýþtýr. Özcesi, gözeneksiz bir topluma sahip emperyalist ülkelerde, küçük üreticilerin kendi yaþam alanlarýný ve buna paralel bir politik kurguyu etkinleþtirecek imkanlarý yoktur.

Oysa, baðýmlý ülkelerin gözenekli toplumlarýnda tekelci egemenliðin sýnýrlarý daha belirsizdir, iç içe geçmiþtir. En azýndan, yakýn zamana dek böyleydi. Baðýmlý ülkelere dayatýlan tam ilhak þimdi bu konuda da taþlarý yerinden oynatýyor. Bu yeni duruma bakmadan önce, eski konumlarý gözden geçirelim. Sermaye birikimi iþbirlikçilik temelinde gerçekleþtirilen Türkiye’de yakýn zamana kadar en fazla üyeye sahip meslek örgütü esnaf ve sanatkârlar konfederasyonuydu. Yine oldukça kalabalýk bir tarýmsal küçük üreticiler topluluðu ile birlikte düþünüldüðünde, küçük mülk sahiplerinin politik alanda belli bir etkinlikleri olduðu anlaþýlýr. Süleyman Demirel, “Seçimler için en uygun zaman, hasat zamanýdýr” derken, tekelci egemenliðin politikalarýnýn bu küçük üreticiler kalabalýðýna nasýl dayandýrýldýðýný dile getirmiþ oluyordu. Sermaye birikimi kýsýtlý ve güdük tekeller, egemenliklerini yaþamýn bir çok alanlarýna yayacak gücü bulamadýlar. Büyük þehirlerde, tüm kenti kuþatacak yaygýnlýkta bir gecekondulaþma, bu güçsüzlüðün getirdiði bir olguydu. Emekçiler gecekondu semtlerinde, hem geniþ akrabalýk ve cemaat iliþkilerini sürdürdüler, hem de sermaye denetiminin ulaþamayacaðý yaþam alanlarý yarattýlar. Küçük ticarete atýlmayý düþünenler için bu türden cemaat iliþkileri muazzam kolaylýklar sundu. Ayrýca semtlerde yaygýn olan kaçak elektrik ve su kullanýmý, emekçilerin yaþadýðý sefaleti bir parça katlanýr hale getiriyordu. Ev içi üretim, yoðun bir biçimde yaþamýn tekelci metalaþmasýnýn önüne engel oluyordu. Her sabah bu gecekondu semtlerinden yüzbinlerce al arabasý ve küçük tezgahlar, kentin yoðun alýþ veriþ merkezlerinde kaset, cd, cep telefonu, midye, pilav, sebze, meyve, gömlek vs. satarak gözenekli bir toplumda yoksullarýn, küçücük mülklerle kendilerine ait bir yaþamý sürdürebilmelerinin koþullarýný oluþturuyordu. Yoksuldular, ama en azýndan, tekelci egemenliðin sýnýrlarý dýþýnda, kurduklarý bu yaþam alanlarýnda, ayakta tutulan cemaat iliþkileri sayesinde, aç ve açýkta kalma kaygýsý taþýmýyorlardý. Bu küçük mülk sahipliði, kentleri çepeçevre saran çok geniþ bir yaþam ve hareket alanýna sahip olduðu için, proletaryayý düþünsel olarak etkilememesi imkansýzdý. Yakýn zamana dek bir çok genç iþçinin en büyük hayali, yaptýðý iþi iyice öðrenmek ve akrabalarýn desteðiyle kendine ait bir atölye açmaktý. Bu hayaller, henüz tamamen tüketilmediyse de, sonuna geliyoruz. Kýsaca özetlemeye çalýþtýðýmýz bu durum, tekelci sermaye egemenliðinin ulaþamadýðý yaþam alanlarý yaratmakla birlikte, ayný zamanda, anti kapitalist bilincin dolaysýz yayýlýmýný ve proletaryaya özgü karakter saðlamlýðýnýn etkisini sýnýrlandýran bir çok engel yaratýyordu. Þimdi bu durum deðiþmektedir ve her deðiþim gibi büyük sancýlar doðurmaktadýr.

Egemenliðin Sýnýr Hattý: Emekçi Semtleri

Boðucu Egemenlik Emperyalist ve diðer geliþmiþ kapitalist ülkelerin gözenekEmperyalizmin tam ilhaký ilerledikçe, tekelci sermaye korsiz toplumlarýnda, tekelci sermayenin egemenlik sýnýrlarý, prolekunç bir güçle tüm toplumun gözeneklerine hücum ediyor. Dev taryanýn örgütlülüðü ve emek hareketi tarafýndan çizilmiþtir. 4

115. Sayý / 26 Mart - 9 Nisan 2008


Yeni Evrede

Devrimin Nesnel Zemini

Mücadele Birliði

zeneklerini bir bir kapatýnca, ortaya iki belirgin sonuç çýkýyor. Birincisi; bu gözeneklerden beslenen ve her zaman bir ayaðý düzen içinde olan küçük burjuva devrimciliðinin politik bunalýmýdýr. Ýkincisi, gözenekleri kapanan toplumdan tek kurtuluþ yolunun “mülksüzleþtirenleri mülksüzleþtirmek” olduðuna dair sezgi ve bilincin güç kazanmasý. Buna baðlý olarak, küçük burjuva devrimciliði, giderek nefesini tüketen bir umutsuzluk çukuruna doðru çekilirken; tam tersi yönde, geniþ emekçi yýðýnlarý, düzen içi seçeneklerin zayýflamasý oranýnda, daha sonuç alýcý ve kararlý bir eylem isteðiyle donanýyorlar. Devrimci proleter hareketin çevresinde ve hatta içinde küçük burjuva politik düþüncelerin izleri her zaman kendisine bir yer bulur. Çünkü proletarya, ne yazýk ki steril bir ortamda yaþamaz, hemen altýndaki ve hemen üstündeki toplumsal katman ve sýnýflarla her daim iliþki içindedir. Bu nedenle, tekelci egemenliðin bu yeni ve boðucu dalgasýnýn, proleter hareket ve onun çevresinde de belli etkiler yaratmasý kaçýnýlmazdýr. Buna hazýrlýklý olalým. Gözenekli bir toplumdan, gözeneksiz topluma geçiþ, bütün taþlarý yerinden oynattý. Taþlar yeniden dizildiðinde, umutsuzluk çukurundaki küçük burjuva politikasýnýn, ya sýnýf intiharlarýyla proleterleþmesini, ya da lümpenleþmesini yaþayýp göreceðiz. Öte yandan, geniþ emekçi yýðýnlarýn anti kapitalist çaðrýlar etrafýnda daha sýký toplandýðýný da göreceðiz. GözenekVe Sürecin Sonuçlarý siz toplumda nefes almakta zorlanan emekçi sýnýflar, bu sayede, Bu topraklarda, ortalama sol, anti kapitalist bilincin bula- çýlgýnca devrimci çýkýþlar için yeterince enerji toplamýþ olacaknýklýðý üzerine yükseldi. Proletaryanýn kitlesini de etkisi altýna týr. alan bulanýklýk, nihayet saydamlaþýyor, etkisini yitiriyor. Tam ilhakla birlikte tekelci egemenlik toplumun bütün gö-

alýþ veriþ merkezleri ve hiper marketler son bir kaç yýlda hýzla pazar paylarýný arttýrýrken, geride mülksüzleþmiþ on binlerle küçük ticaret erbabý býrakýyorlar. Tarýmsal üretimdeki çözülme þimdiye dek görülmemiþ bir hýza ulaþtý, kentleri yine çok büyük bir göç dalgasý sarsýyor. Öte yandan, gecekondu bölgelerinde “kentsel dönüþüm” adý altýnda toplu bir yýkým hareketi yürütülüyor. Ve nihayet, sýnai üretimin teknik kapasitesi ve gerekli asgari sermaye düzeyi öylesine yükselmiþtir ki, küçük bir iþ yeri açmak için gerekli paranýn salt akrabalýk ve cemaat iliþkileriyle saðlanmasý olanaksýzdýr. Mecliste kabul edilen yeni ceza yasalarý, gözenekli toplumdan, gözeneksiz topluma geçiþin yasal bir metnidir. Kaçak elektrik kullanýmýndan gece kondu yapýmýna, tezgah üstü ticaretten vergi borçlarýna kadar, binlerce edim büyük hapis ve para cezalarýna tabi tutuldu. Öte yandan, tekelci sermayenin AKP eliyle yöre derneklerine el atmasý, Alevi kuruluþlarýný kendi yedeðine çekmeye çalýþmasý ve yoksullara yapýlan kömür yardýmlarý vb. hepsi, tekelci egemenliðin sýnýrlarý dýþýnda kalan bu yaþam alanlarýný tamamen çözmeye yönelik adýmlar olarak ele alýnmalýdýr. Tekelci sermaye, toplumun tüm gözeneklerini kapatarak, onu boðmaya ve itaate zorluyor.

YAÞASIN PROLETARYANIN DEVRÝMCÝ SINIF PARTÝSÝ TKEP\LENÝNÝST Ülkelerimizde burjuvazi ile iþçi sýnýfý arasýndaki savaþým sertleþerek sürüyor. Ýþçi sýnýfý son aylarda sürekli sokaklara akarak deyim yerindeyse o büyük çarpýþmanýn provalarýný yapýyor. Son olarak SSGSS yasasýna karþý eylemlerini yükselten iþçi ve emekçiler 14 Mart 2008 Cuma günü bütün illerde 2 saat iþ býrakma eylemi gerçekleþtirdiler. Bizler de iþçi sýnýfýnýn devrimci sýnýf partisinin militanlarý olarak hem iþçi sýnýfýnýn yükselen mücadelesini selamlamak hem de onlarý nihai kurtuluþa götürecek olan partimiz TKEP\Leninist saflarýna çaðýrmak için iþçilerin iþ býrakma eyleminin baþlangýç saati 10:00’da Ýstanbul’un merkezi bölgelerinden Aksaray Millet Caddesi üzerinde Yusufpaþa’da bulunan CHP ilçe baþkanlýðýnýn çatýsýndan “YAÞASIN ÝÞÇÝLERÝN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ TKEP\L” imzalý pankartýmýzý dalgalandýrdýk. Ýþçiler partiniz size sesleniyor: YAÞASIN ÝÞÇÝLERÝN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! BÜTÜN ÝKTÝDAR EMEÐÝN OLACAK! DEVRÝM YOLUNDA TKEP\LENÝNÝST SAFLARINA! HERÞEY PARTÝ ÝÇÝN HERÞEY DEVRÝM ÝÇÝN! NOT: Bu haber elimize e-posta yoluyla ulaþmýþtýr. 115. Sayý / 26 Mart - 9 Nisan 2008

5


Yeni Evrede

Oportünizmle Ayrýþma

Mücadele Birliði

AYNILAR AYNI YERE AYRILAR AYRI YERE Son dönemde ortalama sol hareketin “birlikçilik” sevdasý depreþti yine. “En geniþ birliktelik”leri saðlama adýna, sabaha þaþý kalkacaklarýný bile bile körlerle ayný yataða girmekten çekinmiyorlar. ÖDP’den EMEP’ine kadar, troçkistlerden baðýmsýz kiþilere, fason TKP’den meslek örgütlerine kadar en geniþ yelpazede at oynatýyor ortalama sol; bunlarla birlikte imza kullanmakta, birlikte eylem, miting örgütlemekte en ufak bir beis görmüyor. Dahasý, buna karþý çýkanlarý, “ortak iþ yapma kültürüne uyun davranmamakla” suçluyor. Aslýnda Leninistlerin yaptýðý, her seferinde piþmiþ aþa su katmak oluyor! Ortalama sol hareket, olabilecek en geri düzeyde uzlaþýyor, anlaþýyor ama, ah bir de þu Leninistler olmasa! Herkesin Mersin’e gittiði yýllarda Leninistlerin tersine gitmesi, 90’lý yýllarda baþladý aslýnda. O zaman oluþturulmuþ olan “Dergiler Platformu”nu bir eylemsizlik platformu olarak görüp, eleþtirerek ayrýlmamýzdan sonra, ortalama sol hareketle yýldýzýmýz bir daha barýþmadý. En bariz ayrýþma ise 1 Mayýs üzerine oldu. Ortalama sol hareket, 1992 de karþý-devrimci MÝT ajaný Doðu Perinçek’in sosyalist Partisi’nin peþine takýlýp, 1 Mayýs’ý devletin güle oynaya izin verdiði Gaziosmanpaþa’da kutlamaya gittiðinde, köprüler de atýlmýþ oldu. O zaman Devrimci Emek olarak buna tavýr aldýk ve “Sosyalist Parti’nin baþkaný Ferit Ýlsever, Perinçek deðil” diyenlerin bayaðýlýðýna ortak olmadýk. Tarih elbette bunlarý defterine kaydetti. Bir zamanlar karþý-devrimci Aydýnlýkçýlarý eylemlerine, mitinglerine almayanlar, ayný platformlarda, doðru bir kararla, onlarla yan yana bulunmayanlar, devletten Sosyalist Parti aracýlýðýyla alýnmýþ bir yasal mitinge tav oluyor ve devrimci eyleme sýrtlarýný dönüyorlardý. Belki bazýlarý “Hafýza-i beþer nisyan ile maluldür” diyeceklerdir. Ýnsanoðlunun hafýzasýnýn unutkanlýkla sakatlanmýþ olmasýndan medet umar hale geleceklerdir; ama o tarihten sonra sýrtlarýný Taksim’e döndüklerini ve bir daha yüzlerini dönecek yüzü bulamadýklarýný tarih belleðine kaydetmiþtir. O gün tek baþýmýza kalma pahasýna aldýðýmýz tavýr, bugün bizi tarih karþýsýnda aklamaktadýr. Asla karþý-devrimcilerle, ihbarcýlarla, iþbirlikçilerle ayný yerde bulunmadýk, bizim olduðumuz yerde onlarýn olmasýna izin vermedik; ama nezhebi geniþ ortalama sol, o gün karþý-devrimci Aydýnlýkçýlara kollarýný sonuna kadar açmýþ bulunuyordu. Zaten ayný tarihlerde Perinçek’in Bekaa’da ulusal hareketin lideriyle görüþmesi, Aydýnlýkçýlarýn meþrulaþmasýnýn köþe taþlarýný da dizmiþ oluyordu. Niye mi bu geçmiþte kalan olayý uzun uzun anlatýyoruz? Çünkü bugüne ýþýk tutuyor. Bugün de ortalama sol hareket, ne idüðü belirsiz “örgütler”e, “çevreler”e kollarýný açmýþ durumdadýr. Ýlkesiz ve pragmatist siyasetin ortalama solu getirdiði durum gözler önündedir. Ortalama sol, dinci gerici hareketle bile ittifak yapmakta bir beis görmemiþtir. Eskinin faþist örgütlenmelerinden eli kanlý Akýncýlarýn artýðý olan

6

Özgür-Der’lilerle ayný çatý altýnda olmaktan, “birlikte iþ yapma kültürü” adýna onlarla canciðer kuzu sarmasý olmaktan çekinmediler. Birden bire dinci gerici hareketin kerameti kendinden menkul “anti-emperyalist”liðini keþfeden(!) ortalama sol, platonik bir sevdaya tutuldu. Ve ne yazýk ki bundan hala da ayýlabilmiþ deðiller. Eleþtirilerimiz, onlarý uyandýrmaya yetmedi, çünkü uyanma isteðine sahip deðiller. Bu durumda onlarýn dinci gericilerle kurduðu ittifaklarýn dýþýnda kalmak bizim için bir zorunluluk halini aldý. Irak’ta Savaþa Hayýr Koordinasyonu’nda devrimci bir siyasetin yer almayýp, “gözlemci” statüsünde toplantýlara katýlmasý, ortalama sol hareketi ne yazýktýr ki, rahatsýz etmedi. Ta ki Özgür-Der, kapýyý çarpýp çekip gidene kadar! O zaman, yeniden bize döndüler ve bizim için sorun olan (kendileri için niye sorun olmadýðýný hiçbir zaman açýklamayacaklarý) ÖzgürDer koordinasyondan ayrýldýðýna göre bizim asli olarak katýlabileceðimizi söylediler. Bunun üzerine bu ilkesiz ve pragmatist tavrý eleþtirdik ve platforma gözlemci olarak katýlmaktan da vazgeçtik. Koordinasyon, zaten can çekiþiyordu, ÖzgürDer’in ayrýlmasýyla, sanki bütün kaný çekilmiþ gibi bir külçe halinde orta yere yýðýldý kaldý. Son süreçte gündemde olan “Çatý Partisi” tartýþmalarý da ortalama solun eðilimini anlamak açýsýndan önemlidir. DTP, EMEP, ESP, EHP ve SDP’nin baþýný çektiði bu oluþum, aslýnda uzun süredir ýsýtýlan eski bir aþýn ortaya konmasýdýr. Ortalama sol hareketteki yasallaþma eðiliminin geldiði son noktadýr. Ya da kendi gücüne güvenememenin, daima sýrtýný güçlü olana dayayarak ayakta kalmaya çalýþmanýn en bariz örneðidir. Her ne kadar ESP bu platformda “gözlemci” olarak kaldýðýný söylese de, pratik durumun öyle olmadýðýný herkes gözlemleyebiliyor. Bu eðilimin önümüzdeki günlerde derinleþmesi, kuvvetle muhtemeldir. Ortalama sol hareketi içine çeken bu bataklýktan kurtarmak, mümkün görünmüyor. Mücadele Birliði olarak 2006 yýlýnýn Aralýk ayýnda yazýlý olarak yaptýðýmýz devrimci güç ve eylem birliði çaðrýsýna ortalama soldan herhangi bir cevap gelmeyiþi, onlarýn bataklýða gitmekte ýsrarlý oluþlarýndan baþka neyle açýklanabilir ki. Adýnýn sadeleþmiþ olarak “Faþizme Karþý Mücadele Platformu” olabileceðini söylediðimiz ve öncelikle devrimcilerden oluþmasýný önerdiðimiz, ve bir araya geliþ ilkesinin “eylemde birlik, eleþtiride özgürlük” olabileceðini vurguladýðýmýz, devrimci güç ve eylem birliði çaðrýmýz cevapsýz býrakýlýrken, ortalama sol hareketin baþka arayýþlar içinde olduðunu biliyor, duyuyorduk. Ayný dönemde gündeme getirilen Tecrit Karþýtý Platform’da yer almayýþýmýz, ipleri tamamen germiþti. Bu platforma oluþum aþamasýnda deðil ama sonradan, çerçevesi belli olduktan sonra çaðrýlmýþ olmamýzdan kaynaklý yürüttüðümüz tartýþma, ipleri kopma noktasýna getirdi; ama serinkanlýlýðýmýz koruyarak bu sürecin daha onulmaz yaralar açmasýna engel olduk. Ve en son 9 Aralýk tarihinde yapýlmasý düþünülen, ulusal hareketin son dönemde baþlatmýþ olduðu “Edî Bêsê” hamlesiyle ilgili olarak Ýstanbul’da yapýlmasý düþünülen mitinge, düþün-

115. Sayý / 26 Mart - 9 Nisan 2008

celerimizle çeliþen yanlar olduðu için “örgütleyici olarak katýlmayacaðýmýzý”, ama mitinge katýlacaðýmýzý söylediðimizde, piþmiþ aþa su katýyormuþçasýna ciddi denilecek eleþtiriler aldýk. Sonunda miting iptal oldu; fiili eylemlilikler geliþti, bu eylemlilikler içinde olanca gücümüzle yer aldýk ama ortalama sol ýsrarla sanki biz yokmuþuz gibi davrandý. Dergilerinde, gazetelerinde bizden tek bir satýrla olsun bahsetmediler. Ve daha sonrasýnda 9 Aralýk mitinginin örgütleyicileri, kendi aralarýnda toplantýlarý devam ettirerek, bir platform gibi davranmaya baþladýlar. Bu platform, Newroz’u da birlikte örgütleme kararý almýþtý ve Mücadele Birliði’ni bunun için yapýlan toplantýlara çaðýrmamýþlardý. Leninistler, bunu tamamen tesadüf eseri öðrenmiþlerdir. Ve davet edilmedikleri için Newroz’un örgütleyicileri arasýnda yer almamýþlardýr. Yine Newroz öncesi devletin 21 Þubat’ta baþlattýðý operasyonlara karþý Galatasaray’da yapýlan basýn açýklamasý için önceden yapýlan toplantýlara da çaðrýlmamýþlardýr. Basýn açýklamasýna da davet edilmemiþlerdir. Bu sansürcü tutum yeni deðildi, biliyorduk. Özellikle 1 Mayýs politikamýzýn onlarda yarattýðý rahatsýzlýk nedeniyle, uzun süre “susku fesadý”yla karþý karþýyaydýk ama son süreçte, bu sansürü her yerde uygulamaya, giderek bizi toplantýlara çaðýrmamaya baþladýlar. Bunun nedeni açýktý, ortalama sol hareket, kendi girdiði, sonu burjuvaziyle uzlaþma olan eðik düzleme çekebileceði tüm güçleri çekmeye çalýþýrken, Leninistler tersine gidiyor ve devrim zeminine çekebileceði tüm güçleri çekmeye çalýþýyor. Ortalama sol hareket, basýn açýklamacý bir tarzý giderek neredeyse eylemin odaðýna oturturken, Leninistler buna karþý onlarý sokaða, eyleme, özellikle emekçi semtlerden baþlayýp büyüyerek merkezlerde güçlü çýkýþlara yol açacak eylem tarzlarýna çaðýrýyor. Onlar, Lenin’in deyimiyle “aþýrý muhalefet partisi” olmaya adaylýklarýný bir bir açýklarlarken, proletaryanýn devrimci sýnýf partisi, bir devrimle iktidarý almanýn zorunluluðundan bahsediyor. Onlar, “barýþ” vs.den dem vururken, proletaryanýn devrimci sýnýf partisi, barýþýn ancak burjuvaziye karþý savaþýn yükseltilmesiyle kazanýlacaðýný, ancak bir devrim yoluyla kapitalist sistem havaya uçurulduðunda gerçek anlamda bir barýþ ortamýnýn oluþacaðýný söylüyor. Onlar, herkese kucak açarken, Leninist Parti, reformistlere karþý mücadelenin ideolojik teþhirlerle sýnýrlý tutulamayacaðýný söylüyor. Reformistlerle ayný platformlarda bulunmaktan bir beis görmeyenlerin onlarý teþhir ve tecrit edemeyeceklerini söylüyor. Onlar reformlar, hak alma vb derken, Leninistler devrim, iktidar dýþýnda her þey hiçbir þeydir diyor. Onlar koþullarý devrimci görmezken, Leninistler kapitalizmin tüm dünyada bir sýçramalý çöküþ evresinde olduðunu, kapitalizmin 1929 bunalýmýna rahmet okutacak bir kriz içinde olduðunu, Türkiye ve Kürdistan’da bir doruk bunalýmý, devrimci bir kriz olduðunu ve bunun yýðýnlarý hýzla devrime ittiðini söylüyor. Onlar, günü kurtarmaya çalýþýrken, Leninistler yarýný kazanmaya çalýþýyorlar. Onlar, kendi güçlerine ve yýðýnlarýn devrimci enerjisine güvenmezken, Leninistler devrim yapma, devrimi hazýrlama iddiasýyla yola çýkýyorlar. Sorun buradadýr. Aynýlarýn ayný, ayrýlarýn ayrý yerde olmasýný kaçýnýlmaz kýlan þey budur.


Yeni Evrede

13 Mart Savaþçýlarý

Mücadele Birliði

“YOLDAÞLIK BÝRBÝRÝ ÝÇÝN ÖLEBÝLMEKTÝR” 12 Eylül faþizminin daraðaçlarýnda ölümsüzleþtirdiði 13 Mart Savaþçýlarýný anmak ve yaþatmak için bir kez daha toplandýk. Bu anma etkinliði için Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin giriþi ve duvarlarý, sýnýflar mücadelesinde ve 12 Eylül sürecinde idam edilen devrimci ve sosyalistlerin resimleri ve yaþam öyküleriyle donatýlmýþtý. Önce 13 Mart Savaþçýlarýmýz için saygý duruþuna kalktýk hep birlikte. “Vaktimiz yok onlarýn matemini tutmaya \ akýn var güneþe akýn” dedik hep bir aðýzdan. Ardýndan konuþma yapmak üzere genç bir yoldaþýmýz kürsüye geldi ve önce 13 Mart Savaþçýlarýndan, onlarýn örgütlü mücadelelerinden, devrim ve sosyalizm için yaptýklarý fedakarlýklardan bahsetti ve onlarýn mücadelesini gençlik olarak sahipleneceklerini dile getirerek: “(...) Üç proleter komünist, üç proleter gerilla, faþist ele baþlarýný cezalandýrma kararýný aldýklarý ve uyguladýklarý andan mahkeme sürecine, oradan da idam sehpasýna kadar övünülecek bir devrimci gelenek býraktýlar. Tarihin, içinden devrimci gelenekler yaratan militanlar çýkarmayan hiçbir sýnýfa zafer yüzü göstermeyeceðini ve yine tarihin, davasý uðruna ölümsüzleþen militanlarýna ve mücadelesine sahip çýkýp her gün daha fazla yükselt-

meyenlere, deðil zafer, yaþam hakký bile tanýmayacaðýný biliyoruz. Ve bunun için diyoruz ki; Ýþçi sýnýfý ve emekçiler kurtuluþlarý olan sosyalizm yolunda yeni 13 Mart Savaþçýlarý yaratarak ilerleyecek ve zafere ulaþacaklardýr. Leninistler bugün Türkiye ve K.Kürdistan devriminde güçlü ve otoriter bir yere sahiplerse, bu Denizlerin ve 13 Mart Savaþçýlarýnýn anýlarýný doðru biçimde sahiplenmelerinin ve onlardan aldýklarý mücadele geleneðini daha ilerileri taþýdýklarý içindir. Denizleri, 13 Mart Savaþçýlarýný anmak, sahiplenmek devrimci proletaryanýn öncülüðünde burjuvaziye karþý en ufak bir güven ve uzlaþma kýrýntýsý dahi taþýmadan devrimci zor yöntemlerini ve illegaliteyi temel alarak devrim için dövüþmektir. Kýsacasý Denizleri, 13 Mart savaþçýlarýný, Agitleri, Sibelleri anmak, devrim için savaþmaktýr. (...) Genç komünistler, 13 Mart Savaþçýlarýnýn adlarýný ve yarattýklarý devrimci deðerleri ölümsüzleþtirmek için adlarýný adlarý yaptý. Bu bütün genç yoldaþlarýn göðüslerin de onur, ayný zamanda da ciddi bir sorumluluktur. Bütün genç yoldaþlarýmýzýn 13 Mart Savaþçýlarýnýn adýný taþýmanýn ne büyük bir sorumluluk olduðunu her daim akýlda tutmasý gerekiyor.(...) Leninistler olarak Ý.Ethem Coþkun, Seyit Konuk ve Necati Vardar yoldaþlarýmýzýn aný ve mücadelelerine layýkýyla sahip çýkacaðýmýza bir kez daha söz veriyor; insanlýðýn sýnýfsýz ve sömürüsüz bir dünya kurma mücadelesinde ölümsüzleþen tüm devrim ve komünizm

115. Sayý / 26 Mart - 9 Nisan 2008

savaþçýlarýný, Denizlerin, 13 Mart Savaþçýlarýnýn, Agitlerin ve Sibellerin þahsýnda bir kez daha saygýyla selamlýyor, anýlarý önünde eðiliyoruz” dedi. Genç yoldaþýmýzýn konuþmasý ilgiyle dinlendi ve herkesin bilincinde yer etti. Ardýndan sahne alan þair dostumuz Ruhan Mavruk, bizlere Albatros þiirini okudu. Þiirlerle, sözlerle, sloganlarla bezenmiþ 13 Mart Savaþçýlarýný, Seyit’i, Ýbrahim’i, Necati’yi ve onlarýn mücadelelerini anlatan bir slayt gösterimini izledik sonra da. Gebze Zindanýndan yeni tahliye olmuþ bir kadýn tutsaðýn bizler için ve 13 Mart Savaþçýlarý için hazýrladýðý kýsa konuþmasýndan sonra arkadaþlarýmýz bize kýsa bir müzik dinletisi verdiler. Kürsüye gelen Ayýþýðý Sanat Merkezi’nden bir yoldaþýmýz, 13 Mart Savaþçýlarýnýn bugün taþýdýðý anlamýndan bahsederek, devrim mücadelesine yaþamýný adayanlara birer plaket verildi. Sibel Sürücü þahsýnda Ölüm Orucu Savaþçýlarý adýna kardeþine; zindanda tutsak bulunan yoldaþlar adýna eski bir tutsaða ve bu kavganýn asýl sahibi olan proletarya adýna bir iþçi yoldaþýmýza “Zafere Kadar Daima” plaketi verildi. Açýlan serbest kürsüde de yoldaþlarýmýz sýrayla söz aldýlar. Herkesin 13 Martçýlar’dan öðrendiði, onlar için ve kavga için söyleyecekleri sözler, okuyacaklarý þiirler vardý. Bir arkadaþýmýzýn, “13 Mart Savaþçýlarý bize yoldaþlýðýn anlamýný öðrettiler. Yoldaþlýðýn anlamý, birbiri için ölebilmektir” deyiþi, herkesi çok etkiledi. Ve ardýndan gelen Devrim ile Karþý-Devrim’in savaþýmýný simgeleyen kýsa bir tiyatro oyunu sunuldu. Ýzmir Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde çalýþmalarýný yürüten arkadaþlarýmýz, þiir eþliðinde sergiledikleri kýsa oyunla, bizleri tam anlamýyla sarstýlar. Ve sonunda daraðaçlarýna, taburelere çýkýp, “Bir ölüm de benden alýn, bir ölüm de benden” diye haykýrýþlarý kulaklarýmýzda hala. Ve oyunun son sahnesi olarak, hepimizi Komsomol Marþý söylemeye davet ettiler: “x!”

7


Yeni Evrede

13 Mart Savaþçýlarý

Mücadele Birliði

13 Mart Savaþçýlarý’nýn Ölümsüzlük Yataðýnýn Baþucunda Tarih 3 Mart 1982’yi gösterdiðinde düþman tedirgindi; çünkü üç komünist iþçi, devrim savaþçýlarý, Ya Devrim Ya Ölüm þiarýyla tarihe Leninistçe ad koyarak uzlaþmaz bir tavýrla ölüme yürüdüler. 12 Eylül faþist diktatörlüðünün hiç bir baskýsýna boyun eðmeyerek, kavga bayraðýný onurla yoldaþlarýna devrederek dar aðacýna yürüdüler. Yoldaþlarýna savaþçý ruhlarýný ve onurlu kavga bayraðýný devrederek ölümsüzlüðe yürüdüler. Bugün 13 Mart 2008, leninistler yoldaþlarýnýn kendilerine devrettiði kavga bayraðýný dalgalandýrarak 13 Mart ruhunu unutmadýðýný ve unutturmadýðýný kararlý ve uzlaþmaz tavrýyla düþmana hissettirdi. Devrimci Ýþçi Komiteleri olarak düzenlemiþ olduðumuz mezar anmasýnda “13 Mart Savaþçýlarý Yaþýyor Savaþýyor” pankartýyla saat 14.30 sularýnda Pýnarbaþý Hacýlarkýrý Mezarlýðýna yoldaþlarý anmak için hareket ettik. Biz gittiðimizde, sermayenin kolluk güçleri ve iþbirlikçileri orada bizi bekliyorlardý. Her yýl olduðu gibi bu yýl da erken saatte orada yerlerini almýþlardý. Leninistlerin geldiðini gören polislerde ciddi bir hareketlenme olduðunu gördük. Bizler net ve kararlý tavrýmýzla mezarlýða girdik. Polis olduklarýný söyleyerek bizden kimliklerimizi istediler. Öncelikle onlarýn kimliklerini göstermelerini istedik. Kendi kimliklerini gösterdikten sonra kimlik kontrolleri yaparken bir yandan da pankarttaki sloganý yazmaya ve fotolarýný çekmeye çalýþýyorlardý. Tedirgin olduklarý her hallerinden belliydi ki sloganý yazarken 13 Mart yerine 15 Mart diye yazdýlar ve sonradan kendi amirleri tarafýndan düzeltildi. Onlar ne için orada olduklarýný biliyorlardý, tarihi de iyi biliyorlardý. Fakat 13 Mart Savaþçýlarýnýn ruhunu taþýyan onlarýn genç yoldaþlarýný karþýlarýnda görünce korku ve panik yaþadýlar. Korkularý, yüzlerinden belli oluyordu. Polis kontrolünden sonra pankartýmýzý açýp gür sesimizle sloganlarýmýzý atmaya baþladýk ve yürüdük. “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Herþey Emeðin Olacak”, “Yaþasýn 13 Mart Savaþçýlarý”, “13 Mart Savaþçýlarý Yaþýyor Savaþýyor”, “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Ýbrahim Ethem Coþkun, Necati Vardar, Seyit Konuk Yaþýyor” sloganlarýmýzla sesimizi dýþarýya ulaþtýrdýk. Yoldaþlarýn mezarlarýnýn baþýna gelene kadar bizi takip eden polisler, genç leninistlerin kararlý ve net tutumunu yoldaþlarýna olan baðlýlýklarýný görünce psikolojik baský yapmanýn boþ olduðunu anladýlar ve öylece seyre kaldýlar. Biz anmayý yapmaya baþladýk, yoldaþlarýmýzýn ve diðer devrim savaþçýlarýnýn nezdinde saygý duruþundan sonra, genç bir yoldaþýmýzýn okuduðu anlamlý güzel bir þiiri dinledik ardýndan yoldaþlarýmýzý anlatan bir basýn metni okundu. Metin bittikten sonra sloganlarýmýza aralýksýz devam ettik. Yoldaþlarýmýzýn mezarýnýn baþýndan ayrýldýktan sonra mezarlýk kapýsýna kadar yürümeye ve sloganlarýmýzý atmaya devam ettik. Yürürken Komsomol Marþýný okurken arkamýzda uzakta bekleyen sermayenin savunucularý hýzlý adýmlarla arkamýzdan geldiler. Mezarlýk kapýsýnda anmamýzý sonlandýrýrken dýþarda sesimizi duyan iki insan dýþarýya kadar taþan sesimizi ve eylemimizi öðrenmek için yanýmýza geldi. Kýsa bir sohbetten sonra onlarý kurumumuza davet ettik. Hayli etkilenmiþ olmalýlar ki bizleri iþ yerlerine davet ettiler. Bizler Mart ayýnýn yoðunluðundan kaynaklý kendilerine teþekkür ederek daha sonra ziyaret edeceðimiz sözünü vererek 16 Mart’ta yapacaðýmýz etkinliðe davet ederek ayrýldýk. 13 MART SAVAÞÇILARI YAÞIYOR SAVAÞIYOR! Ýzmir Devrimci Ýþçi Komiteleri

8

ANTEP’TE TUTUKLAMALARLA ÝLGÝLÝ BASIN AÇIKLAMASI Antep’teki tutuklamalara karþý, 17 Mart Pazartesi günü ÝHD’de saat 13.00’da basýn açýklamasý yapýldý. Açýklamada hem Antep Mücadele Birliði Platformu hem de DTP temsilcileri söz aldý. Mücadele Birliði temsilcisinin yaptýðý açýklamada “…Sermaye sýnýfý ayaklanma, direniþ ve eylemleri bastýrmak için tam anlamýyla kýyým, katliam ve sürek avýna çýkarak kendi sonunu hazýrlýyor. Ýþçi emekçilerin ve ezilen halklarýn öncülüðünü üstlenen devrimci kurumlara ve devrimcilere yapýlan uygulamalar ne kadar çýkýþsýz kalýndýðýnýn belirtisidir. Bunlardan biri de 13 Mart Perþembe günü yaþandý Ayýþýðý Sanat Merkezi ve Genç Emekçiler Birliði Derneði çalýþanlarýnýn sokak ortasýnda kafalarýna silah dayanarak ayrýca korku ve baský yaratmak için havaya ateþ açýlarak, 2 kiþi zorla gözaltýna alýnmýþlardýr. Ardýndan 3 arkadaþýmýzýn da evleri basýlarak gözaltýna alýnmýþlardýr. Ferhat Erkabalcý, Sinem Yolcu, Ali Ekber Sever, Sami Tunca ve Sinan Koçum, 15 Mart günü çýkarýldýklarý nöbetçi mahkeme tarafýndan tutuklanarak cezaevine götürülmüþlerdir. Ayný gün DTP’li 9 kiþi (6si öðrenci) evlerine baskýn düzenlenerek gözaltýna alýnmýþ ve 15 Mart’ta çýkarýldýklarý mahkeme tarafýndan tutuklanmýþlardýr.” diye belirtildi. Bu keyfi uygulamalarýn ardýndan kurumlarýmýz Genç Emekçiler Birliði Derneði ve Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin elektrikleri, yüksek meblaðlarda ceza kesilerek kapatýlmýþtýr. Amaç bellidir: Antep halkýnýn ve kürt halkýnýn desteðini alan kurumlarýn çalýþmalarýný engellemek, kurumlarýmýza gelenlere gözdaðý vermek, maddi açýdan da saldýrmak… Tüm bu keyfi ama bilinçli yapýlan saldýrýlar ne ilktir nede sondur ve toplumun devrim yönünde geliþimine engel olmak içindir. BASKILAR TUTUKLAMALAR BÝZÝ YILDIRAMAZ 17 Mart 2008 Antep Mücadele Birliði Platformu

115. Sayý / 26 Mart - 9 Nisan 2008


Yeni Evrede

13 Mart Savaþçýlarý

Mücadele Birliði

ADLARI DEVRÝM OLAN 13 MART SAVAÞÇILARI ÝZMÝR’DE ANILDI Biz Ýzmir Ayýþýðý olarak, 16 Mart Pazar günü 13 Mart’ta askeri faþist mahkemelerce idam edilen üç komünist iþçi Seyit Konuk, Necati Vardar, Ýbrahim Ethem Coþkun’u anmak ve insanlara bu üç komünist iþçinin, cesur, kararlý, savaþçý ruhlarýný anlatmak için bir etkinlik düzenledik. Etkinlik baþlangýcýnda “Siz ki titrettiniz daraðacýný / Siz ki fýrsat vermediniz cellada / Siz ki karanlýðý yaran üç þimþek oldunuz / Siz ki yüreðimize, bilincimize,öfkemize gömüldünüz / Mücadelemize ad olsun” þiirini okuduktan sonra, herkesi tüm devrim savaþçýlarý adýna saygý duruþuna davet ettik ve ardýndan iþçi sýnýfýna devrim yolunu gösteren üç öncü iþçiyi anlatan bir metin okundu. Metinin okunmasýndan sonra yine üç komünist iþçiyi anlatan bir slayt gösterimi oldu. Hemen ardýndan Ayýþýðý Ekinsu Þiir Topluluðu sýrayý aldý. Ekinsu Þiir Topluluðu’ndan sonra da 13 Mart Savaþçýlarýyla bir dönemi yaþayan Belediye Ýþ Sendikasý 3 Nolu Þube Baþkaný Cemal Küpeli, bir emekli öðretmen, Ahmet Çerçel, Adnan Akyýldýz, Levent Çetin bizlere üç komünist iþçiyi Seyit Konuk, Necati Vardar, Ýbrahim Ethem Coþkun’u anlattýlar ve çok duygulu anlar yaþandý. Mücadele arkadaþý Nermin öðretmen, fabrika örgütlenmesindeki disiplinli çalýþmayý ve grev çadýrýnda faþist saldýrýlarý püskürtmedeki eylem ve kararlýlýklarýný anlattý. Cemal Küpeli 13 Mart Savaþçýlarý’nýn yoldaþýydý. Kavgada en önde birlikte olduklarýný kararlý, cesur, yiðit, disiplinli 3 önder olduklarýný anlattý. Diðer siper yoldaþlarý Levent ve Ahmet isimli iþçi arkadaþlar cezaevini birlikte paylaþtýklarýný komün yaþamýnda paylaþýmcý, yiðit ve cesur insanlar olduklarýný, bunu idama giderken örnek uzlaþmaz tavýrlarýyla gösterdiklerini anlattýlar. Sohbetin ardýndan Ayýþýðý Ýþçi Atölyesi Tiyatro Ýþçilerinin hazýrlamýþ olduðu 13 Mart Savaþçýlarýnýn mahkemeden idama kadar ki, tutsakken bile faþizme boyun eðmeyen, yürekleri ve bilinçlerinden gelen inançla cellatlarýn suratlarýna tokat gibi yapýþtýrdýklarý sözleri canlandýrdýk seyircilere, en çok alkýþ toplayan, Seyit’in cezaevi müdürünün suratýna çay döktüðü andý. Mavi Atlasa Kýzýl Þeritler Çektik þiir kitabýnýn Adanmýþ Yaþamlar þiirinin son cümlesi olan “adýnýz yarým kalmayacak” sözünü tiyatro oyunumuzun ismi yaptýk. Biliyoruz ki her devrim savaþçýsý gibi onlarýn da adý devrimdi ve adlarý yarým kalmayacak. Kýsa tiyatro gösteriminden sonra sýrayý Sýra Neferi Müzik Grubu aldý ve etkinliðimizi müzik dinletisinden sonra hoþ sohbetlerle bitirdik. 13 MART SAVAÞÇILARI YAÞIYOR SAVAÞIYOR! ZAFER SAVAÞAN ÝÞÇÝLERLE GELECEK!

ÝZMÝR AYIÞIÐI’NDA 8 MART DÜNYA EMEKÇÝ KADINLAR GÜNÜ ETKÝNLÝÐÝ Bugün 9 Mart 2008 Pazar günü. Sabah erkenden çýktýk yola… Ýzmir Ayýþýðý Ekin Sanat Derneði’nde tüm ezilen kadýnlar için ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar günü için düzenlediðimiz etkinlik var. Güne bunun heyecanýyla baþlarken saat 14.00’te baþlayacak etkinliðin son hazýrlýklarýna giriþtik. Bu sýrada insanlar yavaþ yavaþ gelmeye baþladý. Ve derken saat 14 olmuþtu bile… “Güneþ Nasýl Iþýmak, / Irmak Nasýl Akmak, / Ve Kuþ Þakýmak Zorundaysa / Ben de Savaþmak Zorundayým!” diyen ve bütün yaþamýný insanlýðýn gündüzlerinde sömürülmediði, gecelerinde aç yatmadýðý sýnýfsýz-sömürüsüz bir dünya kurma mücadelesine adayan tüm devrim savaþçýlarý için saygý duruþuyla etkinlik baþladý. Sonrasýnda 8 Mart’ýn anlam ve önemini, emekçi kadýnlarýn geçmiþ tarihlerden bugüne kadar olan ezilmiþliðini anlatan metnin ardýndan, emekçi kadýnlarla ilgili hazýrlanan slayt gösterimiyle devam edildi. Daha sonra yeni kurulan ve ilk etkinliðine çýkan Ayýþýðý Ekin Su Þiir Topluluðu sýrayý aldý. Þiir dinletisinden sonra Ayýþýðý Ýþçi Atölyesi’nin tiyatro topluluðu Nazým Hikmet’in Moskovalý genç partizan “TANYA” þiirinden uyarlanan oyun sahnelendi. Ve son olarak “Þarkýlarýmýz ön safta en önde / Saldýrmalýdýr düþmana. / Bizden önce boyanmalýdýr / Þarkýlarýmýzýn yüzü kana / Þarkýlarýmýz / Varoþlarda sokaklara çýkmalýdýr! / Þarkýlarýmýz / Bir tek yüreðin perdeleri inik / Kapýsý kilitli evinde oturamaz! / Þarkýlarýmýz rüzgara çýkmalýdýr” diyen marþlarý ve ezgileriyle yüreðimizi ýsýtan Grup Sýra Neferi sahneyi aldý. Arkadaþlarýn kolektif bestelerden oluþan repertuarý hepimizi coþkulandýrdý, onurlandýrdý. Büyük amaca hizmet yolunda yapýlan bu tür etkinliklerin insanlara ulaþmasý için elimizden gelen her þeyi yapmalýyýz. Her þey emeðin oluncaya dek marþlarýmýzla, þiirlerimizle, oyunlarýmýzla ve dahasý bilincimizle, yüreðimizle devrime yoðunlaþmalýyýz. UMUDUMUZ KAVGADA KAVGAMIZ SANATIMIZLA!

Ýzmir Ayýþýðý Sanat Merkezi

Ayýþýðý Sanat Merkezi/Ýzmir

115. Sayý / 26 Mart - 9 Nisan 2008

9


Yeni Evrede

8 Mart

Mücadele Birliði

ÝZMÝR’DE 8 MART DÜNYA EMEKÇÝ KADINLAR GÜNÜ Dünya Emekçi Kadýnlarýnýn Kapitalizme Karþý Kavga günü olan 8 Mart Cumartesi günü saat 14.00’de Mücadele Birliði Platformu’nun içinde bulunduðu 7 dergi çevresinin ortak hazýrladýðý (BDSP, DKH, HÖC, Kaldýraç, Köz, Mücadele Birliði Platformu, Özgür Yaþam Kooperatifi) bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdik. Basýn açýklamasý için TÜMTÝS binasý önünden Konak Eski Sümerbank önüne doðru yürüyüþe geçtik. “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak-Yaþasýn 8 Mart” ve “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði” pankartlarýyla katýldýk. Yürüyüþ boyunca “Yaþasýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü”, “Fabrikalar, Tarlalar, Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak”, “Aysun, Sibel Yaþýyor,Emekçi Kadýnlar Savaþýyor”, “Emekçi Kadýnlar Zindanda, Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” sloganlarýný attýk. Basýn açýklamasýnýn yapýlacaðý alana geldiðimizde ortak sloganlarý atmaya devam ettik. Daha sonra açýlýþ konuþmasýnýn ardýndan basýn metni okundu. Basýn metninde öne çýkan vurgular þunlardý: “Emperyalistler,emekçi kadýnlarýn kanlarýyla tarihe yazdýðý ve bir mücadele günü olarak anýlan 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü’nün içini boþaltmak için 1977’de Birleþmiþ Milletler Genel Kurulu’nda 8 Mart’ý ‘Kadýnlar Günü’ olarak kabul ettiler. Tüm dünyada olduðu gibi bu topraklarda da devlet on yýllardýr 8 Mart’ýn içini boþaltmaya, sýradan bir ‘Kadýnlar Günü’ne indirgemeye çalýþýyor. Ancak bizler 8 Mart’ta yaratýlan mücadele geleneðine ve deðerlerine sahip çýkýyoruz. Çünkü 8 Mart, iþçi ve emekçilerin mücadelesinin ürünüdür ve emekçi kadýna aittir. Bu yýl, emperyalist-kapitalist saldýrganlýðýn ve iþgallerin daha da arttýðý bir dönemde 8 Mart’ý anmak ve mücadele bayraðýný daha da yükseltmek için buradayýz. Emperyalistlerin çýkarlarý uðruna gerçekleþtirdikleri saldýrýlarda en aðýr bedelleri yine kadýnlar ödüyor. Çünkü savaþlar ilk önce ve en fazla kadýnlarý vurur. Ýþsizliðin, açlýðýn, hastalýklarýn ilk kurbaný kadýnlar ve çocuklardýr. Bugün Kürt ulusuna yönelik sürdürülen imha ve inkar politikalarýnýn bedelini yine en aðýr Kürt kadýnlarý ödemektedir. Yýkýlan evlerin yakýlan köylerin ilk maðdurlarý Kürt kadýnlarýdýr. Çünkü Kürt kadýnlarý daha aðýr biçimde yaþar sistemin saldýrýlarýný. Ezilen cins olmanýn yaný sýra ezilen bir ulusun kadýný olarak tecavüze, tacize uðramasýyla, gözaltýna alýnmasýyla, zorunlu göçlerle, baský ve þiddeti daha yoðun yaþar. Kürt ulusuna yönelik saldýrýlara ve kýþkýrtýlan þovenizme karþý halklarýn kardeþliðini ve birlikte mücadelesini yükseltmek için buradayýz. Egemenler vasýfsýz ve yoðun emek gerektiren iþlerde ucuz iþgücüne duyduklarý ihtiyaç nedeniyle kadýný üretime çekerler. Çünkü kadýnlar egemenler için sigortasýz, sendikasýz, iþ güvencesiz, düþük ücretle sistem için ucuz emek demektir. Ekonomik ve sosyal yýkým saldýrýlarýnýn faturasý ilk olarak yine kadýnlara çýka-

10

rýlýr. Krizlerde ilk ve en kolay iþten çýkarýlan kadýnlardýr. Çalýþan kadýnlar, iþyerlerinde sýnýfsal olarak ezilip sömürülürken, evde ise ev iþleri ile çocuk bakýmý ile bir kez daha ezilir ve sömürülür. Bizler emekçi kadýnlarý emperyalizme ,þovenizme, sömürüye ve ezilmeye karþý kadýn-erkek elele ortak mücadeleye çaðýrýyoruz”. Basýn metninin ardýndan Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin müzik grubu Grup Sýra Neferi alandakileri marþlarýyla selamladý. Daha sonra Ayýþýðý Sanat Merkezi Ýþçi Atölyesi Tiyatro Topluluðu, Nazým Hikmet’in Tanya adlý þiirini canlandýrdý. Ve son olarak Grup Gün Iþýðý’nýn seslendirdiði parçalarla basýn açýklamasý sona erdirildi. YAÞASIN 8 MART DÜNYA EMEKÇÝ KADINLAR GÜNÜ! KADIN OLMADAN DEVRÝM OLMAZ, DEVRÝM OLMADAN KADIN KURTULMAZ! Mücadele Birliði Platformu/Ýzmir

HAKKARÝ’DE KÜRT HALKI AYAKTA

M

erhaba hewaller nasýlsýnýz? Ben Hakkari’de yüksekokul öðrencisiyim.15 Þubat 1999 tarihinde Öcalan’ýn Kenya’da gözaltýna alýnýp Türkiye’ye teslim edilmesi dolayýsýyla bir eylem yapýldý. Bu eylemde Yurtseverler, Hakkari’de kepenk kapatma çaðrýsý yaparak açlýk grevi olacaðýný söylediler. O gün açýk olan bir dükkan kaldý o da Jitemciydi ve daðýtýldý. 15 Þubat günü geldiðinde halk sokaklardaydý. Ýlk önce belediyenin önünde bir basýn açýklamasý yapýldý. Sonra yürümeye baþlandý ama polisler saldýrdý, sonra halk tepki gösterdi ve polisler biber gazlarý ile joplarla çoluk çocuk, kadýn erkek demeden acýmasýzca vurdu. Bir tane arkadaþýmýzý yaraladýlar silahýn dipçiði ile vurarak; 2 gün komada kaldý, tabi bu olayý haliyle polisler üstlenmedi! O günün akþamý evlere baskýn düzenlediler. 62 kiþiyi gözaltýna aldýlar. Gözaltýna alýnanlardan 32’si tutuklandý. Belediyenin önüne sýkýþan insanlara çok sert bir þekilde saldýrdýlar, belediyenin camýný kýrdýlar. Yürüyen insanlara saldýran Fem Dershanesi öðrencilerine (çoðu askerlerin ve faþistlerin çocuklarý) karþý kitle “yuh” çekmeye baþladý ve halk FEM Dershanesine yönelerek dershanenin camlarýný kýrdý. Sonra polisler Birikim Dershanesine girdiler ve buranýn camlarýný kýrdýlar, içerde bulunan bazý insanlarý gözaltýna aldýlar, daðýttýlar dershaneyi. 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü’nde Merzan Sahasý diye bir yerde basýn açýklamasý yapýldý, polisler bir iki kiþinin kimliðini sordu ama insanlar “ilk önce sen göster” deyince saldýrý baþladý. Oradaki halk da ellerine taþlar alarak polis arabasýnýn camlarýný kýrdýlar. Akþama kadar biber gazlarý attýlar 8 kiþiyi gözaltýna alýp tutukladýlar.16 Mart Halepçe Anmasý, DTP Ýl Binasý’nda Saddam’ýn kimyasallarla katlettiði 5000 Kürt için yapýldý. Slayt gösterisi yapýldý ve þiir okundu, sloganlar atýldý. Newroz için ise Vali cumartesi gününe izin vermedi ama Newroz cumartesi günü yapýlacak. Yani bu demek oluyor ki insanlarý ne kadar sýkarlarsa, haklarýný, özgürlüklerini ne kadar elinden alýrlarsa o insanlar daha da mücadeleci olacak ve mücadele enternasyonal olacak. TC bunu hayal bile edemiyor. Ama bizler bunu göstereceðiz. Tekrar görüþmek üzere yoldaþlar. YAÞASIN KÜRT-TÜRK HALKLARININ MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! HAKKARÝ’DEN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ OKURU

115. Sayý / 26 Mart - 9 Nisan 2008


Yeni Evrede

Gazi Ayaklanmasý

Mücadele Birliði

13 MART’TAN GAZÝ’YE GAZÝ’DEN ZAFERE YAÞASIN GAZÝ AYAKLANMASI Gazi katliamýnýn 13. yýl dönümü, Gazi’de ortak bir eylemler anýldý. Mücadele Birliði Platformu, Partizan, BDSP, ESP, DTP, DHP, Alýnteri’nin oluþturduðu “Gazi 12 Mart Platformu”nun düzenlediði eyleme bir çok siyasi kurum katýlarak destek verdi. Ýlk olarak sabah saatlerinde Eski Karakol duraðý önünde toplanýlmaya baþlandý. Saat 11:00’a doðru kortejler oluþturularak Gazi Cemevi yönüne yürüyüþe baþlanýldý. En önde “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma / Gazi 12 Mart Platformu” imzalý pankart açýlýrken Mücadele Birliði Platformu ise üzerinde 13 Mart Savaþçýlarýnýn resimlerini bulunduðu “13 Mart’tan Gazi’ye Gazi’den Zafere / Ýdamlar Bizi Yýldýramaz” ve “Yaþasýn Gazi Ayaklanmasý / Mücadele Birliði” yazýlý pankartlarla eylemdeki yerini aldý. Kitle, Cemevine kadar sloganlar eþliðinde yürüdü. Yürüyüþ boyunca “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma”, “Gazi Faþizme Mezar Olacak”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Faþizme Karþý Silah Baþýna”, “Devrim Þehitleri Ölümsüzdür”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak”, “Kürt Halký Devrimle Özgürleþecek”, “Analarýn Öfkesi Katilleri Boðacak” þeklinde sloganlar atýlýrken bu sýrada yapýlan “1 Mayýs’ta Taksim’e / Mücadele Birliði” kuþlamalarý dikkat çekti. Kitlenin Cemevinin önüne gelmesinin ardýndan burada bir kürsü

oluþturuldu. Daha sonra ölümsüzleþen tüm devrim ve komünizm savaþçýlarý için saygý duruþunda bulunuldu. Ardýndan platform adýna bir arkadaþ ortak açýklamayý okudu; “Daha fazla mücadele etmenin ve omuz omuza yürümenin getirdiði güvenle, faþizmin barikatlarýný yýkmanýn zamanýdýr. Dünyayý kan deryasýna çevirenlere karþý, öfkemizi kuþanarak sokaða çýkmanýn zamanýdýr. Sömürünün, baskýnýn, gözyaþýnýn olduðu her yerde daha fazla mücadele ederek katillerden hesap sormanýn zamanýdýr. Bu sebeple baskýyla zulme sömürüye karþý boyun eðmeyenlerin anýlarý önünde bir kez daha saygýyla eðiliyor ve mücadeleleri mücadelemizdir diyoruz” dedi. Hemen ardýndan Gazi katliamýnda ölümsüzleþenlerin yakýnlarý birer konuþma yaptýlar. Konuþmalarýn ardýndan kýsa bir müzik dinletisi verildi. Müzik dinletisinden sonra kitle tekrar kortej oluþturarak mezarlýða doðru yürüyüþe geçti. Mezarlýðýn baþýna gelindiðinde Gazi Ayaklanmasý sýrasýnda ölümsüzleþenler ve devrim savaþçýlarý için saygý duruþunda bulunuldu ve burada ortak bir basýn açýklamasý yapýldý. Ardýndan mezarlýk baþýnda marþlar okundu yine bir annenin isteði üzerine burada “Bitmedi bu kavga sürüyor sürecek yer yüzü aþkýn yüzü oluncaya dek” marþý seslendirildi. Ardýndan eylem sona erdi.

GAZÝ AYAKLANMASININ YILDÖNÜMÜNDE ORTAK EYLEM Devlet 13 yýl önce Gazi’de bir katliam gerçekleþtirdi. Gazi halký buna bir ayaklanmayla karþýlýk verdi. 4 gün boyunca süren olaylarda onlarca insan hayatýný kaybetti. Gazi ayaklanmasýnda ölümsüzleþenlerin anmasýný gerçekleþtirmek üzere Mücadele Birliði Platformu, ESP, DTP, DHP, BDSP, Alýnteri ve Partizan olarak bir platform oluþturduk. Platformun aldýðý kararla 10 Mart günü saat:19.30 da Gazi Eski Karakoldan, Cemevine doðru meþaleli bir yürüyüþ gerçekleþtirdik. Yürüyüþ boyunca “Gazi Faþizme Mezar Olacak”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Gazi Þehitleri Ölümsüzdür”, “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganlarý atýldý. Cemevi önünde Gazi olaylarýný anlatan bir sinevizyon gösterisi yapýldý. Eylem, daha sonra basýn açýklamasý okunarak bitirildi: “Basýna ve Kamuoyuna

Bundan tam 13 yýl önce, takvimler 12 Mart 1995’i gösterirken devlet kanlý yüzünü bir kez daha gösterdi. Polis korumasýnda hareket eden eli kanlý faþistler, emekçilerin ve yoksullarýn yoðun olarak yaþadýðý Gazi mahallesinde dört kahveyi kurþun yaðmuruna tuttu. Olayýn duyulmasýyla binlerce insan sokaklara döküldü. Dört gün boyunca süren çatýþmalarda 18’i Gazi Mahallesinde olmak üzere 23 insan hayatýný kaybetti. Gazi katliamý, devletin halklarýmýza yönelik ilk saldýrýsý deðildi, son da olmayacak. Tarihimiz iþkencelerle, faili meçhul cinayetlerle, katliamlarla doludur. Egemen sýnýflarýn elindeki faþist devlet halklarýmýza karþý tam bir cinayet þebekesi gibi çalýþýyor. 1977 1 Mayýs, Çorum, Sivas, Lice katliamlarý, Ulucanlar ve 19 Aralýk Zindan katliamlarý, Uður Kaymaz ve Hrant Dink cinayetleri devletin suç listesinde ilk aklýmýza gelenlerdir. Devletin tüm kurumlarý tam bir uyum içinde çalýþmaktadýr. Bu katliamlarýn tümünde görev alan devlet görevlileri, fa-

115. Sayý / 26 Mart - 9 Nisan 2008

þist mahkemeler tarafýndan serbest býrakýldý. Devletin ‘iyi çocuklarý’ elini kollunu sallayarak sokaklarda gezmektedir. Yýl 2008. Egemen sýnýflarýn ve faþist devletin halklarýmýza yönelik saldýrýlarý devam ediyor. Gazi Mahallesini katliamlarla, baskýlarla bitiremeyenler, çeteler, uyuþturucu, fuhuþ gibi yöntemlerle yozlaþtýrmaya çalýþýyor. Emekçi halklarýmýzýn elindeki ekonomik ve sosyal kazanýmlarý özelleþtirme, GSS vb. yasalarla elinden almaya çalýþýyor. Kürt halkýna karþý yýllardýr sürdürülen inkar ve imha siyaseti içte ve dýþta operasyonlarla devam ediyor. Egemen sýnýflar derin bir ekonomik ve politik kriz içindedir. Gözü dönmüþ egemen sýnýflarýn düzenlerini ayakta tutmak için iþlemeyecekleri cinayet, yapmayacaklarý katliam yoktur. Egemen sýnýflar ve onlarýn elindeki faþist devlet katliamlarýn sorumlusudur ve özgürlüðümüzün önündeki en büyük engeldir. Daha büyük acýlar yaþamamak için bu engeli aþmalýyýz. 12 Mart’ta sokaða dökülen binlerce insan bu engeli aþma iradesi ve kararlýlýðýdýr. Zafer emekçi halklarýmýzýn olacak. Katil Devlet Hesap Verecek”

11


Yeni Evrede

Gündem

Mücadele Birliði

BÜYÜK DEVRÝM GÜNLE Ankara toz duman içinde, göz gözü görmüyor. Egemen sýnýf, egemen sýnýfýn bütün kurum ve temsilcileri bir adýmlýk olsun önlerini göremiyorlar. Tartýþmalar, çatýþmalar, birbirini suçlamalar gýrla gidiyor. Ankara, eþekten düþmüþ olgun Diyarbakýr karpuzu gibi, ikiye bölünmüþ vaziyette. Belki de parçalanma daha fazladýr. Þimdilik görünen ya da öne çýkan iki taraf var. Karþý-devrimin merkez karargahý en az iki parçaya ayrýlmýþ bulunuyor. Ve daha önemlisi bölünmenin þiddetidir. Önce üslup sertleþti. Kuyruðuna basýlan burjuva kesim yüzündeki “medeni” nezaket örtüsünü hemen bir kenara atýp, mahalle kabadayýlarýna özgü jargona sarýlýyor. “El mi yaman bey mi yaman göreceðiz” türünden efelenme ve meydan okumalar, artýk bir anlýk boþ bulunmanýn ya da dil sürçmesinin sonucu deðil, rakibinin yüreðine korku salmanýn kanýksanmýþ ifadelerine dönüþüyor. Hakaret, tehdit, suçlama almýþ baþýný gitmiþ vaziyette. Sonra, sözün etkisini yitirdiði yerde eylem öne çýktý. Karþý-devrimin karargahýnda iç savaþ var. Herkes gardýný almýþ en uygun hamleyi hesaplamaya; düþmanýn hamlesini tahmin etmeye ve buna uygun tedbir almaya çalýþýyor. Bu satýrlarýn yazýldýðý sýrada, taraflardan birinin rakiplerine karþý “gözaltý” terörünü baþlattýðý haberi gazetelerin manþetine çýkmýþtý. Karþý-devrim cephesinin bir tarafý, AKP’nin kapatýlmasý giriþimine, arkasýna emperyalistlerin desteðini alarak rakiplerini gözaltýna alma operasyonu ile yanýt verdi. Yani kýlýçlar çekildi. Bakalým kýlýçlar hasým taraflarýn kanlarýyla kýrmýzý kesilmeden kýnlarýna girecek mi? Þimdi gözaltýna alýnanlar neye güveniyorlardý? Haklarýnda gözaltý kararý alan “Yargý”ya ve Orduya. Ama, ilkin “Yargý” kurumu yekpare halde deðildi ve

12

hatta çoðunluk hasýmlarýnýn elindeydi. Demek ki hasýmlarýndan kaçarlarken sýðýnmak için bulabildikleri tek yer, büyük bölümü hasýmlarýnýn elinde olan kaleydi. Hasýmlarý, yani karþý-devrimin “dinci” cephesi, bu fýrsatý kaçýrmadý. Dün veryansýn ettikleri “Yargý”nýn önemli bir bölümünün kendi ellerinde olduðunu unutmuþ deðillerdi. Dahasý “Yargý”nýn icra gücü olan polis teþkilatý da ellerinde hazýr kýta bekliyordu. Bir iþaret, rakiplerin bir gecede, yaka-paça gözaltýna alýnmalarýna yetti. Peki ya Ordu? Yani karþý tarafýn güvendiði daðlara ne oldu? Ordu, birincisi Kürdistan yenilgisi nedeniyle; ikincisi, emperyalistler dinci kesimlerin arkasýnda saf tuttuklarý için kýmýldayacak halde deðildi. O yeterince yýpranmýþ, güçten düþmüþ ve moralsizdi. Üstelik savaþ, Güney’de deðil ama Kuzey’de tüm þiddetiyle sürüyordu. Yani yaný baþýnda þakýrdayan kýlýç seslerine dönüp bakacak mecali kalmamýþtý; en azýndan þimdilik..

Karþý-Devrim Cephesi: Nereden Nereye Karþý-devrim cephesi, bu noktaya birden, bir günde ve ortada fol yok- yumurta yok durumundan gelmedi. Hafýzamýzý þöyle bir tazelersek, bu çatýþmanýn en azýndan bir yýldýr, bazen alevlenerek, bazen alttan alta sürdüðünü görürüz. Genelkurmay’ýn moda deyimle e-muhtýrasý, yaklaþýk bir yýl önce bu günlerde verilmiþti. Kavganýn temel konusu, toplumsal devrimin ve bunun bir parçasý olarak Kürt halkýnýn özgürlük savaþýnýn nasýl bastýrýlacaðýydý. Hükümetle Ordu arasýndaki kavga, emperyalistlerin araya girmesi, Baþbakanla Genelkurmay Baþkaný arasýndaki “gizemli” Dolmabahçe görüþmesi ve en sonu genel seçimlerle il115. Sayý / 26 Mart - 9 Nisan 2008

gili karar kavgayý erteletmiþti. Burjuva karþý-devrim cephesi, seçimlere uzlaþmayla girmiþti. Seçim sonuçlarý, uzlaþmayý uzatacak biçimde çýkmýþtý. Uzlaþma toplumsal devrimin ve onun önemli bir bileþeni olan Kürt özgürlük savaþýnýn hem askeri hem de politik çevirme yöntemleriyle ezilmesi konusunda saðlanmýþtý. Seçimlerde AKP’nin özellike Kürdistan’da aldýðý oy oraný, karþý-devrim cephesinde bayram havasý estirmiþti. Ordu, Kürt halkýnýn özgürlük savaþýnýn ezilmesinde AKP’nin iþe yarar bir araç olduðuna ikna olmuþtu. Bu arada, Ordu’ya karþýdýr diye AKP’ye destek olan, Gül’ün Cumhurbaþkaný seçilmesi için koþuþturan sol çevreler, Ordu ile AKP arasýndaki bahar havasý karþýsýnda ne yaptýlar dersiniz? Hiç bir þey... Hiç bir þey olmamýþ gibi; AKP’ye destek mesajlarý veren kendileri deðilmiþ gibi piþkinlikle yollarýna devam ettiler. Yeni Meclis’in ve AKP hükümetinin ilk iþi ne oldu? G.Kürdistan’a “sefer” kararý almak... ABD, Ýngiltere, Ýsrail ve Avrupalý emperyalistlerin onay ve desteðinden sonra, savaþ baþlatýldý. Buraya kadar karþý-devrim cephesinde bahar havasý hakimdi. “Laik” Ordu, toplumu faþistleþtirmenin aracý olarak türbanla ilgili yasal düzenlemeyi sessizlikle destekledi. ABD emperyalizmi zaten bu adýmlarýn arkasýndaki asýl güç idi. AKP hükümeti, bununla da kalmadý, emekçi sýnýflarýn kazanýlmýþ haklarýna pervasýzca saldýrmaya baþladý. Ne de olsa seçimlerden yüksek bir oy oranýyla çýkmýþtý ve dahasý savaþ sayesinde estirilen þovenizm kitleleri uyuþturabilecekti. Kadehler yakýn zamanda toplumsal devrim ve Kürt halký üzerinde kazanýlacak zafer için kaldýrýlýyordu.Bahar havasý sürüyordu. Karþý-devrim cephesinde kardeþleþme vardý.


Yeni Evrede

Gündem

Mücadele Birliði

ERÝNE HAZIR OLALIM Ancak evdeki hesap önce G.Kürdistan’dan döndü. Ordu, kendinden emin þekilde çýktýðý Kürdistan seferinden aðýr bir yenilgiyle döndü. Kürdistan, tam bir bataklýða dönüþmek üzereyken ABD, “derhal çýkýn” talimatýný verdi ve apar topar, arkalarýna bakmadan geri döndüler. Zafer beklentisi yerini aðýr bir moral bozukluðuna býrakmýþtý. Ordunun bu þekilde geri dönmesi hem onu kitlelerin gözünde yýpratmýþ, hem de Ankara’da ortalýðýn karýþmasýna yol açmýþtý. Burjuva partilerle Ordu birbirine girmiþlerdi. Ortalýðý yatýþtýrmak faþist burjuva basýna düþmüþtü. Bu arada özgürlük savaþý ezilmek istenen Kürt halký, savaþ boyunca devrimci bir direniþ göstermiþ, günler boyu kitle gösterilerini kararlýlýkla sürdürmüþtü. Yüksek moral, kendi gücüne güvenme, özgürlük davasýnda kararlýlýk, düþmana boyun eðmeme ruh hali Kürt halkýný sarmýþtý. Savaþ kararýyla ayný günlerde devreye sokulan türbanla ilgili yasal düzenleme, demokratik kitlelerde büyük bir öfkeye yol açtý. Dinci faþistlerin kanlý yüzünü Maraþ, Sivas, Çorum katliamlarýndan, farklý inançlara sahip ulusal topluluklar üzerinde yaptýklarý baský ve uyguladýklarý terörden tanýyan kitleler arasýnda, özel olarak hükümete, genel olarak ise devlete karþý bir öfke birikimi ve mücadele isteði giderek artýyordu. Toplumdaki bölünme, bizzat hükümetin uygulamalarýyla derinleþiyordu. Karþýdevrimin en önemli kurumlarý, Ordu, Hükümet ve Meclis hýzla itibar kaybýna uðradýlar. Ama yanlýþ hesaplar bunlarla kalmadý. Ssavaþ sýrasýnda þovenizm zehirinin etkisiyle sessiz kalmalarý beklenen iþçiler hükümete ve kapitalistler karþý sokaklarý doldurdular. Ýþçiler, hükümetin kazanýlmýþ haklarý gasp giriþimlerine; kapitalistlerin sömürüyü yoðunlaþtýrma

hamlelerine kitle eylemleriyle karþýlýk verdiler. Þovenizm iþçiler üzerinde bekledikleri etkiyi göstermemiþti. Kürdistan’da Kürt halkýnn devrimci kitle eylemlerine paralel Türkiye’de iþçi sýnýfýnýn hükümete ve kapitalistlere karþý eylemleri yükseliyordu. Toplumsal devrimi ve onun en önemli bileþeni olarak Kürt halkýnýn özgürlük savaþýný bastýrmak için yola çýkmýþlardý tersi sonuçlarla karþýlaþtýlar. Attýklarý adýmlar, aldýklarý önlemler devrimi bastýrmaya deðil, yükseltmeye yaradý. Komün’ün yenilgisinden yýllar sonra Engels benzer bir durumu þu sözlerle tanýmlýyordu: “Bütün düþmanlarýmýzýn ne yaparlarsa yapsýnlar, kendilerine raðmen bizim için çalýþtýklarý bir noktaya gelmiþ bulunuyoruz. (...) Ýþte þimdi bu noktadayýz. Bütün olaylar bizim yararýmýza çalýþýyor. Proletaryanýn ilerlemelerini önlemek için en iyi hesaplanan önlemler, onun muzaffer yürüyüþünü daha da hýzlandýrmaktan baþka bir sonuç vermiyor. Düþman savaþsa bile bizim için savaþmaya mahkum”. Evet, þimdi bu noktadayýz. Hükümetin, Ordunun, tekelci sermaye sýnýfýnýn devrimi bastýrmak, düzeni kurtarmak, sömürüyü yoðunlaþtýrmak için attýklarý adýmlar, devrimi geliþtirmekten baþka bir sonuç vermedi; bundan sonra da vermeyecektir. Tekelci sermaye egemenliðinin, sistemin derin bir kriz içinde olduðunu artýk bizim söylememize gerek kalmýyor. Burjuva yazar-çizer takýmýnýn kendisi bu gerçeði itiraf ediyor. Tekelci sermaye sýnýfý artýk sadece bir “Korku Cumhuriyeti” yaratarak düzenini ayakta tutabiliyor. Ama özgürlük için, kurtuluþ için devrimden baþka seçeneði olmayan; ve daha önemlisi burjuvazinin her hamlesine de115. Sayý / 26 Mart - 9 Nisan 2008

vrimci kitle eylemleriyle yanýt veren kitleler karþýsýnda baský ve terörün ne etkisi olabilir ki? Kürt halký, baský ve þiddetin en yoðun olduðu bir sýrada Newroz’u serhýldan provalarýyla kutlamadý mý? Yüzbinlerce insan, alçak uçuþla korku salmaya çalýþan savaþ uçaklarýna raðmen, özgürlük taleplerini korkusuzca dile getirmedi mi? Türkiye’de emekçi sýnýflar, tekelci sermayenin ve hükümetin hamlelerine dev kitle gösterileriyle yanýt vermiyor mu? Devrimin bu engellenemez geliþimi karþý-devrim kampýný birbirine düþürdü. Tekelci sermayenin en azýndan bir kesimi, genel seçimlerin üzerinden sadece sekiz ay gibi kýsa bir süre geçmesine raðmen, bunca güç, otorite ve itibar kaybýna uðrayan hükümetle daha fazla gidilemeyeceðini; kitleleri “yeni” vaatlerle beklentiye sokacak “yeni” bir baþlangýç yapmak gerektiðini düþünüyor. Ancak, emperyalistlerin desteðini arkasýna almýþ AKP’nin bütün sorumluluðu üzerine almak anlamýna gelecek bir adýmý atmaya, hükümetten ayrýlmaya hiç niyeti yok. Ankara’da kýlýçlar bunun için çekilmiþ vaziyette. Sistemin ekonomik-politik krizi derinleþiyor, devrimci durum giderek olgunlaþýyor. Üstelik emperyalist-kapitalist sistemin bütün dünyada kitleleri ayaða kaldýran ekonomik krizi, Türkiye’nin kýyýlarýna vurmaya baþladý. Ýþte bu koþullarda Leninist Partinin, Parti militanlarýnýn önemi olaðanüstü artýyor. Partinin eylem halindeki kitlelerle iliþkisi, sloganlarý ve kitleler üzerindeki politik etkisi sonucu belirleyecektir. Büyük devrimci dönüþümlere, alt-üst oluþlara hazýr olalým.

13


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

Mücadele Birliði

ÝMHA VE ÝNKARA SON! KÜRT HALKINA ÖZGÜRLÜK! 1 Mart 2008 Cumartesi günü saat 12:00’de, sosyalist basýn ve devrimci kurumlarýn imha ve inkara karþý oluþturduklarý birliktelikle Ýzmir Konak-Kemeraltý giriþinde bir basýn açýklamasý yapýldý. Basýn açýklamasýna Mücadele Birliði Platformu, BDSP, HÖC, ESP, Kaldýraç, KÖZ, Partizan katýldý. Yaklaþýk 70 kiþinin katýlýmýyla gerçekleþen basýn açýklamasýnda Kürt Halkýnýn yalnýz olmadýðý belirtilerek sýk sýk “Kürt Halký Devrimle Özgürleþecek”, “Kürt Halký Yalnýz Deðildir”, “Katil ABD Ortadoðu’dan Defol”, “Emperyalizm Yenilecek Direnen Halklar Kazanacak”, “Ýmha ve Ýnkara Karþý Kürt Halkýna Özgürlük” sloganlarý atýldý. Haftalarca yapýlan þovenist, ýrkçý propagandalarla Kürt halkýna karþý yapýlacak operasyon meþrulaþtýrýlarak, 16 Aralýk 2007’de uçaklarla “sýnýr ötesi” operasyon baþlatýlmýþ ve hava operasyonlarýnýn yanýnda karadan da saldýrýya geçilmiþ, ancak geri tepen bu saldýrýlarda kayýp veren TC zora gireceðini anlayarak geri çekilme kararý almýþtýr. Bu ne ilk ne de son olacaktýr. Bunlarýn faturasý yine iþçi sýnýfý ve emekçilere çýkartýlmaktadýr. Ýþçi, memur ve emekçiler, Kürdü, Türkü, Arap’ý, Lazý, Çerkezi, Ermenisi, Gürcüsü ile bu topraklarda yaþayan ezilen emekçi halklarýmýz, emperyalizme-kapitalizme karþý birleþmelidir. Bu operasyonlarla Kürt halkýnýn üstüne atýlan her bom-

ba yoksul halkýn sofrasýna ve sýkýlan her kurþun yoksul halkýn ekmeðine aþýna sýkýlmaktadýr. Dökülen her damla kan ezilen sömürülen yoksul halklarýmýzýn kanlarýdýr. Çözüm Kürt-Türk halklarýnýn mücadele birliðini saðlamak ve birleþik devrimi örgütlemekten geçer. Kürt halkýnýn yalnýz olmadýðýný her alanda söylemeye devam edeceðiz. Kürt halký ancak birleþik devrimle özgürleþecektir. Gün kavgayý yükseltme günüdür Gün halklarýn mücadele birliðini saðlama günüdür Gün mücadele güçlerimizi birleþtirme günüdür. Tersane’de ölümlere karþý mücadele ettiði için saldýrýya uðrayan TUZLA tersane iþçilerine, sendika üyesi olduðu için iþten atýlan YÖRSAN iþçilerine, Arçelik iþçilerine, direnen TEKEL iþçilerine, iþten atýlmalarýnýn süreklilik kazandýðý DELPHÝ iþçilerine kavgalarýnda yalnýz olmadýklarýný bir kez daha haykýrýyoruz. Kavganýz Kavgamýzdýr. Kapitalizme karþý devrimi örgütlemek, sýnýfsýz sömürüsüz bir dünya yaratma mücadelesinde biz Leninistler en önde olmalýyýz. YAÞASIN KÜRT-TÜRK HALKLARININ MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! BÝJÎ AZADÝYA KURDÝSTAN! FABRÝKALAR, TARLALAR, SÝYASÝ ÝKTÝDAR HERÞEY EMEÐÝN OLACAK!

DTP’YE DAYANIÞMA ZÝYARETÝ

mücadeleyle giriþmek güzeldir. Þu an sistem sýkýþmýþ durum da dýr, bunun içinde bu meseleyi kanla çözebileceðini düþünmektedir. Kürt halkýna yönelik imha ve inkar politikasýna karþý serhýldanlar, itaatsizlik eylemleri devam edecektir. Pratik anlamda geliþecek ortak bir cepheye biz de katkýlarýmýzý sunmaya hazýrýz. Bu son derece önemli ve anlamlý ziyaretinizle bunlar daha da geliþecektir”. Ýl Baþkaný’nýn açýklamasýndan sonra il baþkan yardýmcýsý Þeyhmus Aydýn’ýn açýklamasý þöyledir: “Bir ülkede devrim mücadelesi tek baþýna verilmez. Gelinen noktada demokratik kurumlarýn bir araya gelmesi gerekiyor. Herkes kendi politik mücadelesini yürütecektir ama bir araya gelmek gerek. Faþist devletin ‘böl, parçala, yönet’ taktiðine karþý güçlü bir birleþme yakalayabilirsek ‘bana dokunmayan yýlan bin yaþasýn’ diyen insanlarda bile bir hareketlilik görülecektir. Biz demokratik bir sistem kuruluncaya kadar mücadelemizi sürdürmeliyiz. Bugün Ortadoðu coðrafyasýnda özgürlük rüzgarý estiren bir hareketin içerisindeyiz ama, o bile yeterli deðildir. Bundan sonra yapýlacak her demokratik eyleme katkýda bulunmamýz bir gerekliliktir. Ayrýca geniþ katýlýmlý, görkemli, coþkulu Newroz eylemi yapmayý düþünüyoruz. Bunun 1 Mayýs için de bir adým

“YAÞASIN HALKLARIN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ” 1 Mart Cumartesi günü, devrimci kurumlarla birlikte Kürt halkýna ve UKH’ ne yönelik baþlatýlan imha ve iþgal savaþýna karþý Kürt halkýnýn yanýnda olduðumuzu belirtmek ve faþist TC’nin operasyonlarý durdurmasý için yaptýðýmýz basýn açýklamasýnýn ardýndan; 3 Mart Pazartesi günü Mücadele Birliði Platformu olarak, Köz, Kaldýraç ve BDSP ile birlikte DTP’ye dayanýþma ziyaretinde bulunduk. Gerek DTP Ýl Baþkaný, gerekse il baþkan yardýmcýsýyla yaptýðýmýz sohbette ortak mücadelenin gerekliliði üzerinde hemfikir olundu. Gelinen son sürece dair il baþkaný Mehmet Bayraktar’ýn görüþleri, Türkiye ve K.Kürdistan iþçi ve emekçileri için önem teþkil etmektedir. Süreçle ilgili olarak il baþkaný Mehmet Bayraktar’ýn açýklamalarý þunlardýr: “Kürt halkýnýn stratejik müttefiki yoksul Türkiye iþçi ve emekçileridir. Bugün geldiðimiz nokta itibariyle kurtuluþa, özgürlüðe, çözüm sürecine hiçbir dönem bu kadar yaklaþmamýþtýk. Zap direniþini Moskova barikatýna benzetebiliriz. Kürt halkýnýn geleceði önü alýnamayacak bir savaþ tehdidiyle de karþý karþýyadýr. 9 yýllýk barýþ sürecinin bir bedeli, gelinen noktanýn hassas bir süreci var. Bu sürece, halktan devrimci kurumlara kadar birliktelik ve ortak

14

115. Sayý / 26 Mart - 9 Nisan 2008

Mücadele Birliði Platformu/Ýzmir

olduðunu düþünüyoruz. Bundan sonraki pratikte en geniþ þekilde ortak cephede yer alarak birlikte olmak istiyoruz”. Diðer kurumlarýn konuþmalarýndan sonra sözü alan Mücadele Birliði’nden arkadaþýmýz da bu sürecin sertliðinden ve ortak mücadele edilmesi gerekliliðine deðinerek þunlarý söyledi: “Düzenlediðimiz ortak eylemlilik iyi bir deneyimdi. Yaptýðýmýz basýn açýklamasý, sýnýr ötesi operasyondan çok Kürt halkýný imha ve inkara karþý bir eylemlilikti. Ýnkar ve imha politikasý sürdüðü sürece operasyonlar devam edecektir. Bizim için önemli olan, iþçi ve emekçilerin Türkiye-Kürdistan birleþik devrimini gerçekleþtirmeye dayalý hem sýnýfsal hem ulusal anlamda birlikte mücadelesidir. Faþist TC’nin Kürt halkýný katletmeye yönelik politikalarýna karþý Kürt-Türk halklarýnýn birlikte mücadelesini saðlamaktýr. Türkiye’nin son süreçte yaptýklarý yeni deðildir. Bunlar zaten son bir yýldýr yoðun bir þekilde devam etmekteydi. Ýran, Suriye, Irak ve Türkiye’de insanlara bu bataklýkta sinek öldürmenin deðil, sürekli sinek üreten bataklýðý kurutmanýn önemli olduðunu anlatmamýz gerek.” Konuþmalarýn ardýndan DTP heyeti tarafýndan teþekkürle ve sýcak uðurlamayla ziyaretimiz sona ermiþtir. Türkiye ve Kürdistan birleþik devrim mücadelesini örmenin zorunluluðu büyük bir gerçeklik olarak karþýmýzda durmaktadýr Mücadele Birliði Platformu/ ÝZMÝR


Yeni Evrede

Grev Ziyareti

Mücadele Birliði

ÝLBEK TEKSTÝL ÝÞÇÝLERÝNE DESTEK ZÝYARETÝ Mücadele Birliði ve Devrimci Ýþçi Komiteleri 13 Mart günü, grevlerinin 27. gününde Gaziosmanpaþa’da eylemde olan Ýlbek Tekstil iþçilerine destek ziyaretinde bulundu. Grev çadýrýnýn bulunduðu sokaðýn baþýnda, üzerinde “Emekçiler Saldýrýlara Karþý Ýktidar Ýçin Savaþalým / Mücadele Birliði” yazýlý pankart açýldý. Ardýndan DÝK amblemli kýzýl bayraklar açýlarak sloganlarla grev çadýrýna kadar yürüyüþ yapýldý. Grevdeki iþçiler de atýlan sloganlara eþlik ederek karþýladýlar bizi. Grev çadýrýnýn orada uzun süre hep bir aðýzdan “Ýlbek Tekstil Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganý atýldý. Sýcak bir buluþmanýn ardýndan çadýr önünde sohbetler yapýldý. Mücadele Birliði adýna konuþan Vefa Serdar, Türkiye’nin her yerinde iþçilerin eylemde olduðunu, var olan iktidarýn iþçilerin haklarýný korumadýðýný, koruyamayacaðýný; onlarýn ancak satmakla meþgul olduklarýný belirterek, “eylemde olduðunuz sürece, ilerlediðiniz sürece sizlerle birlikteyiz. Biz fiilen burada sizin yanýnýzda olamasak da düþüncelerimiz sizinle” dedi. Ýþçilerin ne zaman eylem yaparlarsa o zaman kazanacaklarýný ifade eden Serdar, iþçilerin ‘bana dokunmayan yýlan bin yýl yaþasýn’ þeklinde düþünmemeleri gerektiðini, eðer böyle düþünürlerse hiçbir þey kazanamayacaklarýný söyledi. Serdar, tekstilin sömürünün en yoðun olduðu iþ kolu olduðunu, bu düzende iþçilerin canýnýn hiçbir deðerinin olmadýðýný ve iþçiler kendi mücadelelerini vermezse kimsenin onlarýn mücadelesini vermeyeceðinin altýný çizdi. Ardýndan iþçiler adýna temsilci bir iþçi konuþma yaptý. Temsilci, bugün için grevlerinin 27. gününde olduklarýný belirterek, “Bize destek olduðunuz için teþekkür ederiz. Burada yalnýz olmadýðýmýzý biliyoruz. Bir çok arkadaþýmýz burada bunu yaþayarak görüyor” dedi. Patronun bir çok kez iþ makinelerini kaçýrmak istediðini, fakat buna engel olduklarýný belirten temsilci olayý þöyle anlattý: “Þubat’ýn 15’inde patron yüklü bir mal geleceðini söyledi. Hemen ardýndan hafta sonu 4 týr geceleyin iþyerine geldi ve makineleri kaçýrmaya çalýþtýlar. Arkadaþlarýmýz bunu engelliyor bunun üzerine polis geliyor tabi polis onlardan yana. Bizim bundan haberimiz olur olmaz tüm arkadaþlarýmýzla buraya geldik ve hakkýmýzý almadan makineleri hiçbir yere götüremeyeceklerini söyledik. Orada biraz polislerle münakaþa ettik. ‘Bu týrlarý gönderirsiniz’ dedim, ‘ama cesetlerimizi çiðneyip de götürürsünüz’. Ben niye gecenin bir vakti geldim. Emeðim için geldim. Ben bugün cinayet iþlesem savcý gelir mi gelmez mi bakayým. Biz her þeyi öðrendik. Patrondan emniyete telefon geliyormuþ ‘benim týrlarý niçin göndermiyorsunuz’ diye. Biz emeðimiz için buradayýz. Benim emeðimi versin, makinesini nereye götürürse götürsün. Ben burada kalp krizi geçirdim. Adam bana diyor ki ‘sen kalp krizi geçirmedin kalk kalk’. Ben televizyondan izlemiþtim, öksürdüm falan sonra hastaneye gittik. Halen makineler burada; biz de burada bekliyoruz emeðimizin karþýlýðýný almadan kimse makine falan alamaz...” Ýlerleyen sohbetlerde iþçi temsilcisi þunlarý aktardý bizlere: “%92’den az performans gösterirsen hiç bir zam yok. Ne kadar çok çalýþýrsan o kadar zam alýrsýn diyorlar. Ama bakýyorsun yüzde yüz seksen beþ çalýþan arkadaþa %5 zam veriyorlar. Ya-

ni o da yalan. Eskiden daha iyiydi %30 zam alýrdýk. Patron diyor ki zarar ettik. Yok böyle bir þey. Zarar etse niçin çalýþtýrsýn. O anca kardan zarar ediyor, sonra diyor ki zarar ediyorum insanlarý kandýrmaya çalýþýyor” dedi. Sohbetlerin ardýndan hep birlikte öðlen yemeði yenildi. Daha sonra Mücadele Birliði’nden bir kiþi iþçilere üzerinde 13 Mart Savaþçýlarý; Ý.Ethem Coþkun, Necati Vardar, Seyit Konuk’un resimlerinin olduðu döviz hediye etti. Hafta sonu yapýlacak etkinliðin afiþi de çadýrýn giriþine asýldý. Ardýndan Devrimci Ýþçi Komiteleri’nden bir iþçi iþçilere dönük konuþma yaparak, iþçilere kendi öz örgütlülüklerinde, komite ve konseylerde örgütlenmeleri gerektiðini söyleyerek DÝK saflarýna çaðrý yaptý. Konuþmanýn ardýndan “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Herþey Emeðin Olacak”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganý atýldý ve ziyaret son buldu. Mücadele Birliði dergisi olarak grev ziyaretinin ardýndan iþçilerle sohbet ettik. Sohbetimiz sýrasýnda grevdeki iþçilere destek için her gün öðle yemeði molasýnda grev çadýrýna gelen ayný havzada çalýþan Mehmet isimli bir iþçiyle tanýþtýk. Onunla da çalýþma koþullarý üzerine kýsa bir sohbet gerçekleþtirdik. Sizlerle bunu paylaþýyoruz. Mücadele Birliði: Öncelikle bize kendinizi tanýtýr mýsýnýz? Ben Mehmet, 1969 Erzurum doðumluyum, çalýþma hayatýma 89 yýlýnda baþladým. Kendim endüstri meslek lisesi torna tesviye mezunuyum. Mücadele Birliði: Bize iþ hayatýnýzda karþýlaþtýðýnýz zorluklardan bahsedebilir misiniz? Bizim iþ hayatýmýzda karþýlaþtýðýmýz zorluklarýn baþýnda iþ güvenliði, iþ saðlýðý gelir. Özellikle çalýþma esnasýnda çalýþtýðýmýz yerlerde iþ kazalarýna karþý hiçbir önlem alýnmýyor. Bunun en baþýndaki sebep de, özel sektörde çalýþtýðýmýz için hiçbir iþ güvencemiz yoktur. Herhangi bir sendika kuruluþuyla baðlantýmýz olmadýðý için, saðlýk problemimiz olduðunda halledemiyoruz sigortamýz olduðu halde. Artý yangýn söndürme cihazlarý olsun, bunlarýn kontrolü olsun ya da iþ eldiveni, ayakkabýsý, gözlüðü olsun böyle þeyler yok, dolayýsýyla iþ güvenliðimiz yok; bir de bunu anlatacaðýmýz herhangi bir kurum da yok. Patrona çýkýncada patronla baþ baþa kalýyorsun, hakkýný arayamýyorsun. Biz iþ güvenliðimizi kendimiz almak zorunda kalýyoruz. Ýþ elbisemizi, ayakkabýmýzý hep kendimiz alýyoruz, ama her zaman da alýnmýyor nasýl alalým. Bunlarýn hepsinin standartlara uygun olmasý lazým. Ben kaynakçýyým ama, gaz altý kaynak yapýyorum, özellikle gelen o ýþýnlara karþý koruyucu elbisem yok, gözlüðümün olmasý lazým gözlüðüm yok, bunlarýn hiçbirisi yok. Bunlarý kendi cebimden karþýlamak zorundayým. Mücadele Birliði: Günde kaç saat çalýþýyorsunuz? Çalýþmamýz günde 11-12 saat. Artý bir de fazla mesai yapýyorsun, ama bu sigortana yansýmýyor. Mesela iþi sekizde býrakýyorsun bir de mesai oluyor on bir, on ikiye kadar çalýþýyorsun. Böyle çalýþtýðýnda bunun ücretini veriyor ama günlük çalýþmamýzýn ücretini veriyor ya da hafta sonlarý çalýþtýðýmýzda yüzde yüz olmasý gereken mesai, normal ücretten veriliyor, bunlar da sigortaya yansýmýyor. Ben uzun yýllardýr çalýþýyorum hiçbir þeyim de yok. Mücadele Birliði: Sizce tüm bu sorunlarýn çözümü ne? Çözüm için iþçiler ne yapmalý? Bence çözümün baþýnda iþçiler birlik olmalý. Baþýndan beri birlik olmalý. Eðer bir araya gelinmezse kimse hiçbir þey yapamaz. Birlik olunmalý ve hakkýmýzý aramalýyýz.

115. Sayý / 26 Mart - 9 Nisan 2008

15


Yeni Evrede

16 Mart

Mücadele Birliði

BEYAZIT VE HALEPÇE KATLÝAMI UNUTULMADI Ýþçi sýnýfýnýn olduðu kadar devrimci öðrencilerin de düzene karþý tepkilerini dile getirdiði ve birçok eyleme kucak açan Beyazýt Meydaný, 16 Mart 1978’de kanlý bir katliama sahne oldu. O dönemde yükselen devrimci öðrenci gençlik hareketini teslim almak hedefiyle okullara yönelen faþistler, Ýstanbul Üniversitesi’nde, öðrencilerin çýkýþ yaptýðý anda devrimci öðrencilerin üzerlerine kurþunlar yaðdýrarak ve ardýndan bombalar atarak saldýrdý. Devletin eliyle gerçekleþtiði su yüzene çýkan bu katliamýn amacý politikleþme sürecine geniþ katýlýmlarla giren ve sýnýf mücadelesinde iþçi sýnýfýnýn yanýnda yer almakta olan öðrenci gençliði sindirmek ve geriye adým arttýrmaktan baþka bir þey deðildi. Bu saldýrýda Hukuk ve Ýktisat Fakültelerinde okuyan 7 devrimci öðrenci katledildi, 50’den fazlasý da yaralandý. Beyazýt Meydaný kan gölüne döndü. Karþý-devrim cephesi tarafýndan tezgahlanan oyun, saldýrýnýn ilk anýndan beri ters tepti. Binlerce devrimci öðrenci, olay anýndan itibaren Beyazýt Meydaný’ný zapt ediyor, ölümsüzleþenlerini daha büyük bir inanç ve sýnýfsal öfkeyle uðurluyorlardý. Ýþçi sýnýfý ise bu faþist katliama “Faþizme Ýhtar” adý altýna baþvurduklarý þalter indirme eylemleri ile yanýt verdiler. Örgütlü mücadelenin ve bu bilinçle hareket etmenin verdiði güç her mücadele mevzisine yansýdý. 16 Mart sadece öðrenci katliamýyla anýlan bir tarih deðil... Faþizm her yerde kanlý saldýrýlaný yapmaya devam etti. Ýran-Irak Savaþý’nýn sekizinci yýlýnda Enfal Operasyonu kapsamýnda gerçekleþtirilen Halepçe Katliamý’nda, binlerce Kürt korkunç bir þekilde katledildi. 16 Mart 1988’de gerçekleþtirilen katliam sýrasýnda, Ýran sýnýrýna yakýn bir bölgede bulunan Halepçeliler, Irak ordusunun yaptýðý hava bombardýmanýndan sonra sýðýnaklara çekildilerse de, bir süre sonra helikopter ve uçaklardan atýlan kimyasal gazlardan kendilerini kurtaramadýlar. Saldýrýlarda en az 5 bin Kürt öldü, 10 binden fazlasý yaralandý. Bu olaylar karþýsýnda susmamak ve bu katliamlarýn hesabýný sormak için devrimciler ve yurtseverler senelerce ayný taze öfke ile kanlý meydaný zapt ettiler. Bu sebeple 14 Mart Cuma günü saat 13:30 da Ýstanbul Üniversitesi Beyazýt Kampüsü önünde devrimci ve yurtsever öðrenciler tarafýndan ortak bir

16

basýn açýklamasý yapýldý. Biz de Devrimci Öðrenci Birliði (DÖB) olarak alanda yerimizi aldýk. Beyazýt Meydaný’na üç grup halinde gelindi. Bizlerin de içerisinde olduðu birinci grup, Ýstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi önünden toplanarak, sloganlarla Beyazýt Meydaný’na doðru ilerlemeye baþladý. Alana gelindiðinde ikinci grup bizleri “Faþizme Karþý Omuz Omuza” sloganýyla karþýladý. Ýki grup birlikte “Beyazýt Faþizme Mezar Olacak”, “16 Mart’ý Unutmadýk Unutturmayacaðýz”, “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganlarýný atmaya baþladý. Ardýndan üçüncü grup Beyazýt Kampüsü içerisinden “Beyazýt Faþizme Mezar Olacak” sloganýyla dýþardaki kitleye katýldý. Birleþen kitle sloganlarýný daha güçlü atmaya baþladý. 16 Mart Eylemi için üç pankart açan kitle ortak bir basýn metnini okudu. Ardýndan öðrencilerin katledildiði Eczacýlýk Fakültesi önüne gidilerek, ölümsüzleþen öðrenciler için önce bir saygý duruþu ve sonrasýnda katledildikleri yere öðrenciler tarafýndan karanfiller atýldý. Eylemin ilerleyen sürelerinde müzik gruplarý marþlarýyla eyleme destek verdiler. Marþlarýn ardýndan kitle tekrar faþizme karþý sloganlarýný atarak eylemi sonlandýrdý. Biz de eylem bitiminin ardýndan üzerinde “Yaþasýn Devrimci Öðrenci Birliði”, “Ýþçi Sýnýfý ve Emekçiler Özgürleþmeden Öðrenciler Özgürleþemez”, “Politik Özgürlük Kazanýlmadan Akademik Özgürlük Kazanýlamaz”, “Öðrenciler Özgür ve Onurlu Bir Gelecek Devrimle Kazanýlacak”, “Devrim ve Zafer Ýçin DÖB Saflarýna”, Denizlerin Yolu Devrim Yoludur Devrim Yolunda DÖB Saflarýna” yazýlý ve DÖB imzalý kuþlamalarýmýzý yaparak alandan ayrýldýk. Yaptýðýmýz kuþlamalar eyleme katýlan öðrencilerce ilgiyle karþýlandý. Söz konusu olan savaþ burjuva düzenin varlýk-yokluk savaþýdýr. Bu savaþ tekelci kapitalizmin son savaþýdýr. Bu savaþý iþçi sýnýfý ve emekçiler lehine kazanmak için öðrenci gençlik okul sýnýrlarýný aþmalýdýr. Her þey karþýtýný doðurur. Karþý-devrim cephesinin 115. Sayý / 26 Mart - 9 Nisan 2008

baþvurmuþ olduðu her saldýrý, mücadelenin ileriye atýlýmý açýsýndan ve faþizmi güçten düþürmek açýsýndan onun yöntem ve araçlarýný da aþabilecek bir þekilde karþýlanmalýdýr. Kitlesel ve devrimci bir öðrenci gençlik hareketi, mücadelenin her alanýnda militan bir ruh halinin eþlik ettiði inatçý ve sabýrlý bir çalýþmanýn ürünü olacaktýr. FAÞÝZMÝN ANLADIÐI TEK DÝL KÝTLESEL ÖRGÜTLÜ DEVRÝMCÝ ÞÝDDETTÝR 16 MART KATLÝAMINI UNUTTURMAYACAÐIZ! DENÝZ YUSUF ÝNAN SAVAÞA DEVAM! DENÝZLERÝN YOLUNDA DÖB SAFLARINA! DÖB (Devrimci Öðrenci Birliði )


Yeni Evrede

Eylemler

Mücadele Birliði

EMEKÇÝLER KAZANILMIÞ HAKLARINI ALANLARDA SAVUNDULAR

Sosyal Sigortalar ve Genel Saðlýk Sigortasý gibi emek düþmaný yasanýn protestolarý sürüyor. 14 Mart günü, her yerde emekçiler alanlarda eylemlerdeydi. 2 saatlik genel iþ býrakma eylemi yapan iþçi ve emekçilerin eylem alanlarýndan biri de Saraçhane idi. Ýstanbul’un ilk eylemi sabahýn ilk saatlerinde baþladý. Türk Harb-Ýþ Sendikasý’na baðlý olarak askeri alanlarda çalýþan iþçiler, Pendik’te D-100 karayolunu trafiðe kapattý. Ýþçilerin eylemi nedeniyle Ýstanbul giriþindeki otoyol, uzun süre trafiðe kapalý kaldý. Ardýndan saat 10.00’ da her yerde iþ býrakan iþçiler, alanlarý doldurmaya baþladý. Aksaray Metro Ýstasyonu önünde toplanan Belediye-Ýþ Sendikasýna baðlý iþçiler, saat 10.00’ dan itibaren Ýstasyon önünde beklemeye baþladýlar. “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Kýdem Tazminatýmýza Dokunmayýn, Sosyal Güvenlik Yasa Tasarýsý Geri Çekilsin”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz”, “Birlik Dayanýþma Zafer”, “Ýþçiyiz Haklýyýz Kazanacaðýz” pankartlarý ile alaný dolduran iþçilerin arasýnda “Geleceðimize Sahip Çýkýyoruz, Çocuk Olsakta” pankartý ile çocuklar da vardý. Biz de Mücadele Birliði pankartýmýzla iþçilerin arasýnda yerimizi aldýk. Ýþçiler, saat 11.00 civarý, “Hükümet Yasaný Al Baþýna Çal”, “Genel Grev Genel Direniþ”, “Susma Sustukça Sýra Sana Gelecek” sloganlarýyla Saraçhane’ye doðru yürüyüþe geçtiler. Yol boyunca araçlardan ve iþyerlerinden halk, alkýþlar ve kornalarla iþçilere desteklerini sundular. Biz de “Emekçiler Saldýrýlara Karþý Ýktidar Ýçin Savaþalým”, “1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný’ na, Taksim’ e”, “Yaþasýn 1 Mayýs” kuþlamalarýmýzý yaptýk. Saraçhane’ ye ulaþýldýðýnda Belediye-Ýþ adýna bir basýn açýklamasý yapýlýrken, iþçiler davul ve zurna eþliðinde halaylar çekmeye baþladýlar. Biz de alandaki heykelin üst bölümüne çýkarak pankartýmýzý açtýk . Saat 12.30’a geldiðinde, Cerrahpaþa Týp Fakültesi önünde toplanmýþ olan Ýstanbul Þubeler Platformu’na baðlý sendikalar da Saraçhane Parký’nda yerini aldý. KESK’e baðlý SES, Eðitim Sen, Haber Sen ve Nakliyat-Ýþ, Tekstil-sen, PTT Taþeron Ýþçileri de sloganlar ve propaganda konuþmalarýyla alana girdiðinde, alan daha da renklendi, alan dahada kitleselleþti ve coþkuya büründü. Bunun bir uyarý grevi olduðunu ve bu yasa tasarýsý geçtiðinde daha büyük eylemlere ve grevlere hazýr olduklarýný büyük bir coþkuyla dile getiren iþçi ve emekçiler, sahip olduklarý haklarý korumak için sonuna kadar gideceklerini vurguladýlar. Eylemler esnasýnda Ýstanbul’da banliyö trenleri, saðlýk hizmetleri, eðitim, hava alaný yer hizmetleri durdu. Vapur ve otobüs seferleri de aksamalý yapýldý.

ÝZMÝR’DE SSGSS EYLEMÝ

14 Mart Cuma günü Türkiye genelinde iþçi ve emekçilerin, memurlarýn SSGSS (Genel Saðlýk Sigortasý) yasasýna karþý baþlattýklarý 2 saatlik iþ býrakma eyleminde, biz Mücadele Birliði Platformu olarak orada emekçilerle birlikteydik. Ýzmir’de hava güneþli, emekçiler coþkulu ve Ýzmir ayaða kalkmanýn, ölü topraðýný üzerinden atmanýn günlerinden birini yaþýyordu. Sermaye iktidarýnýn emperyalizme tam baðýmlýlýðýnýn bir göstergesi olan SSGSS yasasýný protesto etmek için alanlara çýkan binlerce insan yine sendikalarýn gölgesinde takýlýp kaldý. Basmane Tren Garý’ndan konak eski Sümerbank önüne doðru yürüyüþe geçen insanlarla birlikte biz de üzerinde “ Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” yazýlý pankartýmýzý açarak kitleyle birlikte yürüyüþe baþladýk. Sendikalarýn düzenlediði bir eylemlilik olduðu için bizleri en sona almaya çalýþtýlar ama biz yine de pankartýmýzla birlikte kitlenin içine girerek sloganlarýmýzý haykýrmaya baþladýk. Sloganlarýmýzý haykýrýrken bir sendikacýnýn bize gelip “arkadaþlar ne ön tarafta, ne de arka tarafta þu kalabalýkta sizin kadar güçlü slogan atan yok, tebrik ederim” sözleri bizi gururlandýrdý. Yaný baþýmýzda duran SES kortejinden yükselen “Direne Direne Kazanacaðýz” sloganýndan sonra attýðýmýz “Savaþa Savaþa Kazanacaðýz” sloganýna SES kortejinden insanlarýn da eþlik etmesi, sadece bulunduðumuz bölgedeki sendika kortejlerinden deðil, dýþardan insanlarýn da eþlik etmesi, kitlelerin “Hükümet Yasaný Al Baþýna Çal” sloganýnýn yaný sýra bizim attýðýmýz “Yasayý Yýrtarýz, Ankara’yý Yýkarýz” sloganýna sevinçle yüzlerimize bakýp eþlik etmeleri, alkýþlamalarý, yaptýðýmýz her þeyin ne kadar doðru olduðunu gösteriyordu. Her ne kadar ön taraflara geçip bütün kitleleri kapsayamasak da bulunduðumuz bölgedeki insanlarýn bizim attýðýmýz “Fabrikalar, Tarlalar, Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak”, “Zafer Savaþan Ýþçilerin Olacak”, “Savaþa Savaþa Kazanacaðýz”, “Ýktidar Dýþýnda Her þey Hiçbir Þeydir”, “Yasayý Yýrtarýz, Ankara’yý Yýkarýz” sloganlarýný meraklý kulaklarla dinlemeleri, pankartýn önüne geçip kim olduðumuzu öðrenmek istemeleri, bizimle birlikte slogan atmalarý görülmeye deðerdi. Bizler Mücadele Birliði Platformu olarak baþýndan sonuna kadar cesur, yürekli, kararlý, savaþkan tavýr ve sloganlarýmýzla iþçi ve emekçilerin büyük desteðini paylaþtýk. Coþkulu ve öfkeli kalabalýða verdiðimiz sýnýf ve devrim eksenli mesajlarýmýzýn yerini bulduðuna inanýyoruz. YAÞASIN ÝÞÇÝLERÝN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! FABRÝKALAR, TARLALAR, SÝYASÝ ÝKTÝDAR HERÞEY EMEÐÝN OLACAK! Ýzmir Mücadele Birliði Platformu

115. Sayý / 26 Mart - 9 Nisan 2008

17


Yeni Evrede

Okurlardan

Mücadele Birliði

“Hayalimizdeki Dünyayý Kendi Ýktidarýmýzda Kurabiliriz” Kapitalist sistem sonuna yaklaþtýkça saldýrganlýðý daha da artýyor. Tekelci sermaye ve onun devleti, bir yandan emekçiler üzerinde terörünü arttýrýrken, diðer yandan emekçilerin elindeki ekonomik ve sosyal kazanýmlara saldýrýyor. Hatýrlanacaktýr, Ankara’da özelleþtirmelere karþý mücadele eden tekel iþçilerine ve tersanedeki iþ kazalarýnýn ve ölümlerin artmasýndan dolayý iki günlük grev yapan Tersane iþçilerine devletin kolluk güçleri azgýnca saldýrmýþtý. Onlarca iþçi göz altýna alýndý bu eylemlerde. Ve þimdi de SSGSS saldýrýsý. Devletin tüm bu saldýrýlarý yanýt bulmakta gecikmedi. 13-14 Mart tarihlerinde on binlerce emekçi SSGSS ye karþý eylemdeydi. Bizler de emekçi öðretmenler olarak eylem günü sevk alarak alanlarda yerimizi aldýk. Þunu iyi biliyoruz ki tekelci sermayenin krizi derinleþtikçe, saldýrýlarý giderek artacaktýr. Bugüne kadar kazanýlan haklarýmýzýn da, kazanacaklarýmýzýn da hiçbir güvencesi yoktur. Ýktidar sýnýf düþmanlarýmýzýn elinde kaldýkça olmayacak da. Koyu bir gericilik altýnda yaþýyoruz. Kürt halký üzerindeki baskýlar yoðunlaþýyor. Milyonlarca insan iþsiz ve aç. Bu düzen bize ne özgürlük ne iþ ne de ekmek verebilir. Bunlarý bize verecek olan devrimdir. Emekçiler iktidar için dövüþmeli. Hayalimizdeki dünyayý kendi iktidarýmýzla kurabiliriz. ÝKTÝDAR DIÞINDA HERÞEY HÝÇBÝR ÞEYDÝR! ZAFER SAVAÞAN EMEKÇÝNÝN OLACAK! Ýstanbul’dan Emekçi Bir Öðretmen

GAZÝ’DE DÝNCÝ GERÝCÝLERE VE FAÞÝSTLERE YER YOK! Merhaba Mücadele Birliði okurlarý. Süreç, kapitalizmin son saatini yaklaþtýrdýkça, sermayenin egemenlik aygýtý olan devlet ve onun sivil faþist güçleri saldýrabilecekleri her yere saldýrýyor. Burjuvazi iþçi ve emekçilerin bilincini bulandýrýp, gençleri yozlaþtýrýp þovenizmi körüklemeye çalýþarak, devrimin önüne geçmeye çalýþýyor. Ýþçi ve emekçilerin yoðun olarak yaþadýðý, devrimci mahalle ve semtlerde faþist devletin desteði ile dinci gericiler ve faþistler, çeþitli faaliyetlerde bulunuyorlar. Bizler bulunduðumuz her alanda bu tür karþý devrimci faaliyetlere karþý mücadele ediyoruz. Dinci gericiler çýkardýklarý çeþitli yayýnlarýn daðýtýmýný Gazi Mahallesi’nde daðýtmak isterken ve dinci gerici amaçlar için halktan yardým toplamaya çalýþýrken bizlere, yani Mücadele Birliði okurlarýna çarptýlar. Dinci gericileri gördüðümüz anda müdahale ederek, bu dinci gericileri mahallenin dýþýna atarak faaliyetlerine

engel olduk. Onlara buranýn devrimci bir mahalle olduðunu ve burada yerlerinin olmadýðýný söyledik. Dinci gericiliðe izin vermeyeceðimizi söyledik. Yine devletin desteði korumasý sayesinde ülkü ocaklarýnýn Gazi Mahallesi giriþine astýðý pankartý, görür görmez indirip parçaladýk ve yolun ortasýna attýk. Asan kiþileri ise görememiþtik. Fakat bu olanlarý ciddiye almalýyýz. Devletin her yönelimine hazýr olmalýyýz. Kendimizi ve kitleleri sokak savaþlarýna hazýrlamalýyýz. Sivil faþist güçler sistemin devrime karþý savaþýmýnda yer almakta ve burjuvazinin yardakçýlýðýný yapmaktadýrlar. Bulunduðumuz her alanda faþizme karþý mücadeleyi sürdürmeli ve yükseltmeliyiz. Faþistlere soluk aldýrmamalýyýz! GAZÝ FAÞÝZME MEZAR OLACAK! FAÞÝZME KARÞI SÝLAH BAÞINA! Gazi’den Mücadele Birliði Okuru Gençler

“KAPÝTALÝST SÝSTEM ÝÞÇÝYÝ ÝNSAN YERÝNE BÝLE KOYMUYOR” Selam olsun emekçi kardeþlerime. Eskiþehir’den bir emekçiyim. 45 gün boyunca özel bir þirketin mutfak bölümünde çalýþtým. Bu yazýmda, çalýþtýðým yerdeki sömürüyü sizlerle paylaþmak istedim. Günlük çalýþma saatimiz toplam 10 saat idi. Çalýþtýðýmýz yerde bir þeyler yemek yasak, oturmak yasaktý. Yemek aramýz toplam 40 dakikaydý. Fakat bu sýnýrlamayý iyice düþürdüler ve 30 dakikaya indirdiler. Gerekçe olarak da sigara içenleri suçlayarak, sigara iþini çok uzatýyorsunuz bahanesini yaratarak, dinlenme zamanýmýzdan böylece bir kez daha acýmasýzca çaldýlar. Bu konuyu çalýþtýðým iþ yerindeki arkadaþlarýmla paylaþmaya karar verdim. Bu kýsýtlamalar için bir araya gelmeyi ve bir konuþma yapmayý öne

18

sürdüm. Fakat kimse yanaþmadý. Yemek arasýný 15 dakika yapsalardý yine de sesleri çýkmayacaktý. Ýnanýn bu olay benim çok zoruma gitmiþti. Bir arkadaþým diðerlerinden farklýydý fakat sistem onu da içine almýþtý. Çalýþan kiþilerin saðlýðýnýn pek bir önemi yoktu çalýþtýðým yerde. Bir gün arkadaþým izinli olduðu gün hastalanmýþtý. Ertesi gün iþe geldiðinde ise iyileþmemiþti hastalýðý halen devam ediyordu. Müdüre çýktý ve hasta olduðunu söyleyerek izin istedi. Müdürün cevabý þu olmuþtu: “Ýzinli bir günden sonra nasýl hasta gelebilirsiniz! Ýzinli günden sonra hasta gelen bir kimseye katlanamam, kabullenemem”. Müdür kendi iþlerinin aksamamasý için hasta olan arkadaþýmý öðle vaktine kadar tuttu ve daha sonra arkadaþý115. Sayý / 26 Mart - 9 Nisan 2008

mýza mazeret izni yazýp gönderdi. Bu yaþananlardan da anlýyoruz ki, kapitalist sistem iþçiyi insan yerine bile koymuyor. Bizler onlarýn sadece kar elde etmeleri için bir aracýz, bir metayýz. Bizler, yani iþçiler ve emekçiler, bu kadar aðýr þartlarda, bir köle gibi sömürülmek istemiyoruz. Çünkü, üreten biziz. Fakat sefa süren onlar. Onlarýn bizden tek farký, iþyerlerinin sahibi olmalarýdýr. Yani üretim araçlarýnýn burjuvazinin elinde olmasýdýr. Bizler, bilinçlenerek örgütlenmeli ve burjuvazinin elindeki üretim araçlarýna el koyarak, insanýn özgürlüðünün ve kurtuluþunun ön koþulu olan iþçi sýnýfýnýn iktidarý olan sosyalizmi kurmalýyýz. FABRÝKALAR, TARLALAR, SÝYASÝ ÝKTÝDAR, HER ÞEY EMEÐÝN OLACAK Eskiþehir’den Mücadele Birliði Okuru


Yeni Evrede

Newroz

Mücadele Birliði

DEVRÝMÝN PRATÝK ÖRGÜTLENMESÝ Milyonlarca insan, yaþamýndan memnun deðil ve yaþamýnýn kökten deðiþmesini istiyor. Fakat milyonlarýn bu istemi, örgütsüzlüðünden ötürü iktidarý hedefleyen eyleme dönüþemiyor. Özellikle son süreçte ülkenin bir çok yerinde gerçekleþen eylemler, artýk býçaðýn kemiðe dayandýðýný gösteriyor. Yaþanan iþ cinayetleri, özelleþtirmeler, insaný insanlýktan çýkaracak olan ve adýna dizginsiz sömürü yasasý da diyebileceðimiz SSGSS’nin yaþama geçirilmeye çalýþýlmasý ve yaþanan gecekondu yýkýmlarý emekçi sýnýflarý harekete geçirdi. Artýk emekçi sýnýflar, gözünü budaktan sakýnmayacaðý eylemlere hazýrlanýyor. Emekçi sýnýflarýn, bu eylemlerinin yaný sýra ulusal sorunun da sistem açýsýndan bir çýkýþsýzlýk noktasýna gelmesi, sermayenin krizini iyice katmerleþtiriyor. Emperyalist-kapitalist sistemin krizinin yine bir buhrana dönüþtüðü bu dönemde, üzerinde yaþadýðýmýz topraklarda yaþanan bireysel öfke patlamalarýný da es geçmemek gerekiyor. Ýntiharlarýn, cinnetlerin, çeteleþmenin, hýrsýzlýklarýn, gasplarýn vb. geliþmesi, bireysel olarak insanlarda sürekli biriken öfkenin, toplumsal patlamanýn dýþýnda bir þekilde açýða çýkmasýyla açýklanabilir. Tam da bu noktada kalkýp, sürecin devrimci olmadýðýndan bahsetmek korkaklýk, kaçkýnlýk ve aymazlýktan baþka birþey deðildir. Süreç bir çok oportunist ve reformistin söylediðinin aksine devrimcidir. Zaten böyle olmasaydý doða ve toplum yasalarýný altüst eden bir anormalliðin yaþandýðýný rahatlýkla söyleyebilirdik. Fakat burjuva iktisatçýlarýn bile kabul ettiði üzere kapitalist sistem, 2008 yýlýnda tarihinin belki de en büyük buhranýný yaþayacak. Böyle olmasaydý baðýmlý ülkelerdeki sürekli olarak çýkan yeni yýkým yasalarý nasýl açýklanabilirdi, toplumun içinde bulunduðu ekonomik sosyal yýkým nasýl açýklanabilirdi ki? Bütün aymazlýklarýna raðmen oportünist ve reformist hareketin devrim kaçkýnlýðýný bir kenara býrakacak olursak, devrimde ýsrar edenlerin önünde duran devrimin pratik örgütlenmesi meselesi, acil olarak çözülmesi gereken bir sorun olarak duruyor karþýmýzda. Sayfa sayfa yayýnlanacak teorik tespitlerin ötesinde soruna yaklaþtýðýmýzda, komünistlerin devrimin pratik örgütlenmesine aðýrlýk vermesi gerekiyor. Devrim, teorik tanýmlamalardan daha çok, pratik bir sorundur. Ýþçi sýnýfýnýn örgütlenmesi ve sýnýf hareketine yön vermek günümüzün acil görevidir. Bunu gerçekleþtirmenin bir çok yolu yöntemi var. Ülkemizin sýnýf mücadelesi, bu konuda zengin deneyimlerle dolu. Sýnýfýn içinde olmak, onun nabzýný tutmak ve onlarla birlikte yaþamý, kavgayý paylaþmak için yoðun bir çaba ve yoðunlaþma olmadan onun mücadelesine ýþýk tutmak, ona öncü olmak, devrimi örgütlemek, hayalden öte bir þey olamaz. Bunlar yapýlmadýðý takdirde, yapýlacak olan keskin devrim propagandasý, hiç bir iþe yaramayacaktýr. Sýnýfýn öncüsüne, devrimcilere karþý yaþadýðý güven bunalýmý, sýnýfýn dýþýnda yapýlacak olan devrim propagandasý ile çözümlenemez. Sendikalar, dernekler, iþ yerleri, evler kýsacasý sýnýfýn bulunduðu her yer bizim çalýþma alanýmýz olmalý. Baðýmsýz iþçi komiteleri de, ancak böylesi bir çalýþmanýn üzerinden yükselerek ayaklarý üzerine kalkacaktýr. Komitelerin yetersiz olmasý, asla koþullarýnýn olgun olmadýðý bilinç yanýlsamasýna yol açmamalý. Komitelerin oluþturulmasý, geliþtirilmesi için koþullar her zamankinden daha olgun. Burjuva sendikacýlýðýn geliþmesi ile bir çok iþçinin sendikalardan uzaklaþmasý bunun göstergesi. Ýþçi sýnýfýnýn mücadelesi için boþa geçirdiðimiz, günübirlik sorunlara gömüldüðümüz , kýsacasý iþçi ve emekçilerin yaþamýnýn dýþýnda geçirdiðimiz her gün, devrimden çalýnan bir gündür. Devrimin pratik örgütlenmesi için, bütün güçleri seferber etmekten baþka bir yol yok. Antep’ten GEB’li Bir Emekçi

115. Sayý / 26 Mart - 9 Nisan 2008

ESKÝÞEHÝR’DE NEWROZ

NEWROZ, BAÞKALDIRI GÜNÜ olarak tarihe geçmiþtir. Bu efsane Kürdistan’da hala baþkaldýrý, isyan günü olarak anlamýna uygun olarak, bütün yasaklamalara ve baskýlara inat devam etmektedir. 8 Martlar, 1 Mayýslar, 6 Mayýslar gibi isyanlarýn, savaþlarýn, baþkaldýrýnýn günü olan Newrozun da içi boþaltýlmaya çalýþýlýlýyor. Ama Kürt halkýnýn kararlý mücadelesi ve serhýldanlarý buna izin vermiyor. Eskiþehir’de Newroz, 22 Mart günü öðlen saatlerinde yaklaþýk 700 kiþilik kitle, Abdurrahman Temel Spor Sahasý’nda, Newroz ateþi yakýlarak, halaylar çekilerek ve türküler söylenerek kutlandý. Kürtçe sloganlarýn atýldýðý günde, Kürtçe söylenen türkülerle geniþ halaylarla Newroz kutlamalarý sona erdi. Yýllarca yasaklamaya çalýþtýlar Kürt Ulusunun isyan ve savaþ günü olan Newroz’u. Baþaramadýlar. Ýçini boþaltmak için, Türklerin Ergenekon’dan çýkýþý dediler, Muhammed’in doðum günü dediler Televizyonlarda, barýþtan kardeþlikten dem vurdular. Burjuvazi, Türk bayramý olarak, Valilik binalarý önünde yakýlan ateþlerin üzerinden atladýlar. Ama bunu söylerken, bir yandan da Kürt halkýný katlettiler, Zaten ne zaman kardeþlikten bahsetseler, sözleri bitmeden katliamlarýný sürdürdüler. Oysa bu ulusun, ne Demirci Kawa’larýný bitirebilir, ne de yüreklerindeki özgürlük ateþini söndürebilirler. Çünkü; Kürt ve Türk emekçileri, kurtuluþlarýnýn ve özgürlüklerinin yolunun Mücadele Birliði ile olacaðýný her geçen gün daha iyi anlýyor. NEWROZ PÝROZ BE! YAÞASIN KÜRT, TÜRK HALKLARININ MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! Eskiþehir’den Mücadele Birliði Okurlarý

19


Yeni Evrede

Tutuklamalar

Mücadele Birliði

ANTEP HALKI TUTUKLANANLARA SAHÝP ÇIKTI 13 Mart’ta gözaltýna alýnýp 15 Mart’ta tutuklanan 5 arkadaþýmýz için 17 Mart Pazartesi günü saat 13:00’de Antep ÝHD’de bir basýn açýklamasý yapmýþtýk. Ne tesadüftür ki 17 Mart Pazartesi günü Ayýþýðý Sanat Merkezi ve Genç Emekçiler Birliði Derneði’nin elektrikleri, yüksek miktarlarda ceza kesilerek kapatýldý! Tam da tutuklamalarýn üstüne akþamlarý açýk olan kurumlarý çevredekilerin kapalý sanmasý için kesilmiþ olmalýydý elektrikler ve bu baskýlarýn üstüne bir de elektriksiz býrakmak, yýldýrma politikalarýnýn devamýydý. 21 Mart’ta büyük bir coþku ve kararlýlýkla geçirdiðimiz Newroz mitingi ardýndan, 22 Mart Cumartesi günü saat 14:00’de Balýklý Parký’nda “TUTUKLAMALAR BÝZLERÝ YILDIRAMAZ, MÜCADELE BÝRLÝÐÝ” imzalý pankartýmýzý açtýk. Ayýþýðý Sanat Merkezi ve Genç Emekçiler Birliði önlükleriyle ve Deniz bayraklarýyla görsel olarak dikkat çeken açýklamamýz, “Tutuklamalar Bizi Yýldýramaz”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Umudumuz Kavgada Kavgamýz Sanatýmýzla”, “Yaþasýn Genç Emekçiler Birliði”, “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak” sloganlarýyla baþladý. Ayrýca açýklamamýzda “Umudumuz Kavgada Kavgamýz Sanatýmýzla, Ayýþýðý Sanat Merkezi”, “Dünya Emeðin Olacak, Genç Emekçiler Birliði”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük, Mücadele Birliði” dövizlerimiz de vardý. Sloganlarýn ardýndan okuduðumuz basýn açýklamasýnda; “Kapitalist sistemin iþçi emekçi halklara saldýrýlarý her geçen gün artýyor. Kendilerine servet biriktirenler, iþçi ve emekçileri her seferinde açlýða, yoksulluða, iþsizliðe mahkum ediyorlar. Yaþamdan kovulan iþçi ve emekçiler ise dünyada ve topraklarýmýzda olanlara sessiz kalmayacaklarýný grevlerle, direniþlerle, eylemlerle, ayaklanmalarla gösteriyorlar. Sermaye sýnýfýnýn krizi derinleþtikçe, öncelikle iþçi-emekçi ve ezilen halklarýn öncülüðünü yapan devrimcilere saldýrýyor. Yaþanan uygulamalar ne kadar çýkýþsýz kaldýklarýnýn

20

göstergesidir. Ýþte bu çýkýþsýzlýðýn bir örneði de 13 Mart’ta yaþandý. Genç Emekçiler Birliði Derneði baþkaný Ferhat Erkabalcý ve Sinem Yolcu, sokak ortasýnda kafalarýna silah dayanarak, havaya ateþ açýlarak zorla göz altýna alýnmýþtýr. Ardýndan Ayýþýðý Sanat Merkezi müzik grubu Denize Ezgi’nin solisti Sinan Koçum ve arkadaþlarýmýz Ali Ekber Sever, Sami Tunca evleri basýlarak zorla gözaltýna alýnmýþlardýr. 15 Mart Cumartesi günü, çýkarýldýklarý nöbetçi mahkeme tarafýndan tutuklanmýþlardýr. Suçlarý, iþçilerin, emekçilerin, ezilen halklarýn yanýnda olmaktýr. Suçlarý Tekel iþçilerinin, Telekom iþçilerinin, Tümtis iþçilerinin yanýnda olmak, onlarýn onurlu mücadelelerine güç katmaktýr. Suçlarý Nazým Hikmet’in, Ahmed Arif’in þiirlerini okumak, tiyatrolar yapmak, piknikler düzenlemektir. Suçlarý iþçilerin, emekçilerin ve ezilen halklarýn ezgilerini dillendirmek, onlarýn sesi olmak, türkülerini, aðýtlarýný söylemektir. Suçlarý, iþçilerden yana olmak, suçlarý emekçilerden yana olmak, suçlarý insanlarýn aç, iþsiz sokaða atýlmasýna karþý savaþmak, suçlarý sýnýfsýz, sömürüsüz, yeni bir dünya istemektir. Yaþanan tutuklamalar aslýnda iþçilere, emekçilere ve ezilen halklara yapýlmýþtýr. Amaç kitlelere iþ yasalarýyla, saðlýk yasalarýyla özelleþtirmelerle vb saldýrýrken öncülerinin desteðini ve sesini kesmektir. Ama HAYIR susmayacaðýz! Gerçekleri söylemekten vazgeçmeyeceðiz. Sesimizi, Sözümüzü, Türkülerimizi Susturamayacaksýnýz. Þimdi daha bir hýnçla, daha bir çoþkuyla devam edeceðiz çalýþmalarýmýza. ‘Gel de sustur bu yüreði, / Gel de gücün yeterse /Eð bu yüreði bir parça’ Bir kez daha haykýrýyo115. Sayý / 26 Mart - 9 Nisan 2008

ruz! Ne baskýlarýnýz, ne gözaltlarýnýz, ne de tutuklamalarýnýz, hiçbir güç bizlerin iþçi sýnýfý ve emekçi halklarýn yanýnda olmamýzý engelleyemeyecek” denildi. Sloganlarýn ardýnda Denize Ezgi’den bir arkadaþýmýz, Sinan Koçum’un grubun kurucularýndan olduðunu ve emeðinin çok fazla olduðunu ve Denize Ezgi’nin çalýþmalarýna devam edeceðini ve 23 Mart’ta Adana’daki Newroz mitingine Denize Ezgi’nin sahne alacaðýný belirtti. Ardýndan grup, Çavbella Marþý ile tüm devrimci tutsaklarý selamladý. Denize Ezgi’nin Çavbella Marþý’ndan sonra basýn açýklamamýz sloganlarla sona erdi. Basýn açýlamasýnda Balýklý Parký’nda ve açýklamanýn yapýldýðý çevrede halkýn ilgisi yoðundu. Açýklama bitiminde alkýþlanmamýzdan Antep halkýnýn desteðini verdiði görüldü. Ýlginin yoðun olduðu açýlamaya ÝHD’de olduðu gibi sosyalist basýnýn dýþýnda yerel kanal ve tv lerin hiçbirinin gelmemesi dikkat çekiciydi. TUTUKLAMALAR BÝZLERÝ YILDIRAMAZ! Antep Mücadele Birliði Platformu


Yeni Evrede

Newroz

Mücadele Birliði

ANTEP'TE TUTUKLAMALAR NEWROZUN COÞKUSUNU ENGELLEYEMEDÝ 13 Mart günü gözaltýna alýnan 5 arkadaþýmýz, 15 Mart’ta tutuklanmýþtý. Ayný gün DTP’den de 11 kiþi gözaltýna alýnmýþ, 9’u tutuklanmýþtý. Ertesi günlerde de özellikle Vatan Mahallesi’nde yer yer polisle taþlý çatýþmalar yaþanmýþ, yine 6 kiþi daha gözaltýna alýnmýþ 3’ü tutuklanmýþtý. Newroza 2 gün kala 2 kiþi daha tutuklandý. Yine Newroz günü, üstünden Öcalan posteri çýkan iki kiþi daha gözaltýna alýndý. Kýsacasý Antep’te Newroz günü olaysýz geçse de, bir hafta öncesi keyfi tutuklamalarla gözdaðý verildi. 21 Mart Cuma günü sabah saatlerinden itibaren alan dolmaya baþladý. Biz Mücadele Birliði Platformu olarak saat 11:00’de stadyum önünde “Tutuklamalar Bizleri Yýldýramaz” ve “Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði” yazýlý “Mücadele Birliði” imzalý pankartýmýzý açarak yol boyunca sloganlarla arama noktasýna geldik. Arama noktasýnda Önsöz dergilerini ve Ayýþýðý Sanat Merkezi – Genç Emekçiler Birliði imzalý tutuklamalara iliþkin bildirilerimizi bahane ederek gerginlik çýkartmaya çalýþtýlar. Ancak bizler örgütlü, insiyatife göre hareket eden, disiplinli ve kararlý duruþumuzla tutuklamalarýn bizleri yýldýramayacaðýný gösterdik. Polis alay edercesine “çalýþmalarýnýz nasýl gidiyor.” demesi, tutuklamalarýn niçin yapýldýðýnýn göstergesiydi. Cevap vermeye bile gerek görmedik, kararlý duruþumuz coþkumuz iyi bir cevap niteliði taþýyordu. Miting boyunca “Yaþasýn Kürt Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði”, “Dýsa Dýsa Serhildan Biji Azadiya Kürdistan”, “JiboAzadi Aþiti Þer Þer Þer”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Kürdistan’da Tek Çözüm Ya Devrim Ya Ölüm”, “Kürt Halký Devrimle Özgürleþecek”, “Tutuklamalar Bizi Yýldýramaz”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak”, “Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam”, “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara”, “Newroz Piroz Be”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” sloganlarýný gür bir þekilde attýk. Miting boyunca Deniz bayraklarýmýzý isteyen onlarca kiþiyle uðraþmak zorunda kaldýk. Yarýn basýn açýklamamýz olduðunu ve lazým olduðunu belirtmemize raðmen rica edenler, ikna etmeye çalýþanlar, odasýna asacaðýný söyleyenler, tutmak için isteyenlerden bir kaçýnýn ortadan kaybolduðunu fark ettik. Ýnanýlmaz bir ilgi ve sempati vardý Deniz bayraklarýmýza . Önsöz dergimizin eski sayýlarýndan Kürt Dili Ve Edebiyatý’ndan 30 tane daðýttýk; yoðun bir ilgi gördü. Ayrýca 22 Mart’taki tutuklamalara iliþkin yapýlacak basýn açýklamamýza davet eden bildirilerimizi de daðýttýk. Mitingde konuþmalarýn ardýndan Koma Gulan Herzan müzikleriyle yer aldý. Newroz Mitingine Antep’te yaklaþýk 20 bin kiþi katýldý. Öncesindeki tutuklama terörüne ve hafta içi güne denk gelmesine raðmen ilgi ve coþku yüksekti. Antep Mücadele Birliði Platformu

ADANA’DA NEWROZ

Türkiye ve Kürdistan’ýn birçok bölgesinde coþkuyla kutlanan Newroz, 23 Mart Pazar günü Mimar Sinan Açýkhava Tiyatrosu’nda 30 binin üzerinde bir katýlýmla Adana’da da coþkuyla kutlandý. Saat 10.00’da baþlayan etkinliðe bizler de “YAÞASIN KÜRT-TÜRK HALKLARININ MÜCADELE BÝRLÝÐÝ” pankartýmýz ve deniz bayraklarýmýzla katýldýk. Pankartýmýzý, Açýk Hava Tiyatrosu’nun üst kýsmýna astýktan sonra Newroz alanýnda Mücadele Birliði dergisinin son sayýsýný ve dosya konusu Kürt dili ve sanatý olan Önsöz dergisinin daðýtýmýný yaptýk. Newroz programýna Antep Ayýþýðý Sanat Merkezi’nden Grup Denize Ezgi de söylediði marþ ve ezgileriyle katýldý. Grup Denize Ezgi adýna konuþma yapan arkadaþ, etkinliðe gelmeden önce bir müzik grubu emekçisinin tutuklandýðýný, bunun Denize Ezginin çalýþmalarýný engellemek için olduðunu, fakat grubun çalýþmalarýnýn engellenemeyeceðini ve bunu þu an burada olmalarýyla da gösterildiðini söyledi. Bu sýrada kitleden tutuklamaya karþý tepki sloganlarý yükseldi. “Söz Veriyoruz” marþýný da seslendirirken Denize Ezgi, bu yýl da her yýl olduðu gibi yalnýz kalmak pahasýna da olsa devletin tüm pervasýz saldýrýlarýna raðmen 1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný olan Taksim’de olacaðýmýzý söyledi. Ve Newroz’a katýlan tüm insanlardan onurlu özgür ve insanca bir yaþam için mücadele sözünü hep bir aðýzdan aldý. Denize Ezgi söylediði Türkçe ve Kürtçe coþkulu marþlarýn ve ezgilerin ardýndan kitleden almýþ olduðu olumlu tepkilerle sahneden ayrýldý. Newroz etkinliði saat 15.00’da biterken, Newroz alanýndan daðýlan Kürt gençleri Adana çarþý merkezinde de sloganlarla yürüdü. Birçok polis otosunun camlarýný kýran Kürt gençleri yürüyerek emekçi mahallelerine doðru ilerlediler. Mücadele Birliði / ADANA

115. Sayý / 26 Mart - 9 Nisan 2008

21


Yeni Evrede

Newroz

Mücadele Birliði kulandý; sloganlarý daha da gür attý. Alanda Newroz ateþlerinin yakýlmasýyla coþku daha da arttý. Oldukça yüksek olan newroz ateþlerinin üzerinden atlandý, çevresinde halaylar çekildi... sloganlar atýldý... Ayrýca alanda bu sene yoðun olarak yöresel kýyafetler de dikkat çekiyordu. Alanýn bir çok yerinde Kürdistan bayraklarý açýlýrken üzerinde “TKEP/L” imzalý kýzýl bayraklarýn da açýldýðý görüldü. Ayrýca yüzleri kapalý, ellerinde Deniz Gezmiþ resimli bayraklarla alanda yürüyüþ yapan TKEP/L militanlarý “Yaþasýn Partimiz TKEP/Leninist”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak” sloganlarý attýlar. Newroz ateþlerini baþýnda Kürt halkýný ve serhýldanlarý selamladýlar ve Kürt halkýnýn kurtuluþunun devrimde, sosyalizmde olduðunu haykýrdýlar. Miting müzik gruplarýnýn ardýndan sona erdi. Ayrýca çeþitli yerlerde emekçi semtlerden gelen araçlarýn durdurulup arandýðý ve gün boyunca 60’a yakýn kiþinin gözaltýna alýndýðý bilgisini aldýk. Ýstanbul’da bunlar yaþanýrken, Kürdistan’ýn bir çok yerindeki Newroz kutlamalarýna

NEWROZ KÜRT HALKININ YÜKSELEN ÖZGÜRLÜK ÇIÐLIÐIDIR Ýstanbul’da Newroz kutlamasý bu yýl oldukça coþkulu ve önceki yýllara oranla daha kitlesel bir katýlýmla gerçekleþtirildi. Sabah saatlerinden itibaren Ýstanbul’un emekçi semtlerinden, Kazlýçeþme Alanýna gelen yüzbinlerce kiþi, Newroz kutlamasý baþlamadan önce alaný doldurdu. Son birkaç gündür özellikle Kürdistan’da Newroz kutlamalarýnda yaþanan çatýþmalar ve moral üstünlüðü bugün Ýstanbul’a da taþýndý. Tüm alan sarý kýrmýzý yeþile bezendi. Miting boyunca, zafer iþaretleri, sloganlar hiç eksik olmadý. Mücadele Birliði Platformu bu yýl Newroza iki pankartla katýldý. Ýlk pankartýn üzerinde “Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði” yazýyordu. Ýkinci pankartta ise sarý kýrmýzý yeþil zemin üzerine “Biji Newroz / Yaþasýn Newroz” yazýyordu ve bir ucunda Sema Yüce diðer ucunda Deniz Gezmiþ’in resmi vardý. Ayrýca Newroza Devrimci Ýþçi Komiteleri üzerinde DÝK amblemli kýzýl bayraklarýyla katýldýlar. Miting saat 12:00 civarýnda saygý duruþu ile baþladý. DTP Ýl baþkaný Halil Aksoy konuþma yaparak Kürt halkýnýn Newroz bayramýný kutladý. Ardýndan DTP milletvekilleri de konuþmalar yaptýlar. Alanýn bir çok yerinde Newroz ateþleri yakýlýrken ateþler etrafýnda miting sonuna kadar coþkuyla halaylar çekildi. Bizlerde Mücadele Birliði olarak sabahýn erken saatlerinde miting alanýnda idik. Saat 10:00 civarýnda alana giriþ yaptýk. Üzerinde Deniz Gezmiþ yoldaþ ve Sema Yüce’nin resimlerinin bulunduðu “Biji Newroz / Yaþasýn Newroz” pankartýmýz alandaki kitle tarafýndan sahiplenildi. Ve Deniz Gezmiþ sülietli kýzýl bayraklarýmýz oldukça dikkat çekiyordu. Öyle ki alanda bir çok kiþi bizden Deniz bayraklarý istedi. Mitingde “Leninist Parti 18 Savaþ Yýlýnda” ve “Mart Ýsyandýr Ayaklanmadýr Devrimdir” baþlýklý bildirilerimizi daðýtýrken alýnýnýn deðiþik yerlerinde üzerinde sloganlarýmýzýn yazýlý olduðu kuþlamalarýmýzý yaptýk. Alanda dikkat çeken bir nokta ise mücadeleye çaðrý yapan, devrimi, Kürt halkýnýn mücadelesini temsil eden sloganlara katýlým daha fazlaydý. Alanda sýk sýk “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak”, Faþist TC Ordusu Kürdistan’dan Defol”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði” sloganlarý atýlýrken bizler de alanda sýk sýk; “”Kürt Halký Devrimle Özgürleþecek”, “Dýsa Dýsa Serhýldan Biji Azadiya Kürdistan”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak”, Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak”, “Kürt Halký Devrimle Özgürleþecek” sloganlarýmýzý haykýrdýk. Miting boyunca devrimci coþku hiç dinmedi. Mitingin sürdüðü saatler boyunca zaman geçtikçe insanlar yorulmadý aksine daha da coþ-

22

115. Sayý / 26 Mart - 9 Nisan 2008

polis gaz bombalarý, plastik ve gerçek mermilerle saldýrdý. Van’da Newroz kutlamasý valilik tarafýndan yasaklanmýþtý. 23 Mart’ta, DTP Ýl binasý önünde Newroz kutlamasý için toplanan kitleye polis gaz bombalarýyla saldýrdý. Bunu üzerine yaþanan çatýþmada 70 kiþi yaralandý, 130 kiþi gözaltýna alýndý. Hakkari’deki Newroz kutlamalarýna polisin saldýrmasýyla yaþanan çatýþmalarda 2’si polis toplam 23 kiþi yaralandý ve 45 kiþi gözaltýna alýndý. Bu arada yaþanan çatýþmalarda gençler her yeri savaþ alýnýna çevirirken helikopterler havadan çatýþan gruplara gaz bombasý attý. Urfa’da yapýlan Newroz kutlamasý ardýndan polis gözaltý furyasý baþlattý. Bugün toplam 123 kiþinin gözaltýna alýndýðý öðrenildi. Gözaltýna alýnan kiþiler, yasadýþý pankart açmak ve yasadýþý slogan atmakla suçlanýyorlar. Van, Hakkari, Urfa, Batman, Silopi ve Siirt’teki Newroz kutlamalarýnda çýkan çatýþmalarda toplam olarak 400 kiþi gözaltýna alýndý ve onlarca kiþi yaralandý. Bu seneki Newroz kutlamalarýna, kitlenin coþkusunun yaný sýra, polis terörü damgasýný vurdu. Newroz kutlamalarý sýrasýnda polisin kitleye silahlý saldýrýsý sonucu Hakkari’nin Yüksekova Ýlçesi’nde 20 yaþýndaki Ýkbal Yaþar ve Van’da 35 yaþýndaki Zeki Erinç ölümsüzleþti ve onlarca kiþi de yaralandý. Devlet, bu sene Newroz kutlamalarýna silahla saldýrarak iki insaný katletmekle, G.Kürdistan’da yaþadýðý aðýr yenilginin hýncýný halktan çýkarmaya çalýþtý. 21 Mart günü Mardin’in Nusaybin Ýlçesi’nde yapýlan newroz kutlamalarýna polis yine vahþice saldýrdý. Vesile Kaçmaz aldý bir kiþinin kolu kýrýlýrken, 23 yaþýndaki Kadri Bilen adlý bir kiþinin karnýna kurþun isabet etti ve aðýr yaralandý. Yine atýlan gaz bombalarýndan etkilenen 7 kiþi devlet hastanesine kaldýrýldý. Ayný gün Urfa’nýn Viranþehir Ýlçesi’nde newroz kutlamalarý sonrasý çýkan çatýþmalarda 11 kiþi yaralandý. 22 Mart günü Siirt’te Newroz kutlamalarýna polis vahþice saldýrdý. Polisin saldýrýsý sonucu çýkan çatýþmalarda Ahmet Bartýk ve Sosýn Özalp adlý iki kiþi polis kurþunuyla yaralanarak Dicle Üniversitesi Týp Fakültesi’ne kaldýrýldý. Yine Van’da Newroz kutlamalarýnda çýkan çatýþmalarda 14’ü polis 65 kiþi yaralandý. Durumu aðýr olan Gülþah Aslan, Ayhan Kurt, Yüksel Sönmez ve Ayhan Mayan adlý kiþiler Van Araþtýrma ve Devlet Hastanesi’nde yoðun bakýma alýndý. Ayýn gün benzer bir durumda Hakkari’de yaþandý. DTP Ýl binasý önünde yapýlan basýn açýklamasýna polisin saldýrmasý sonucu 23 kiþi yaralandý. 23 Mart günü ise Hakkâri’nin Yüksekova Ýlçesi’ndeki Newroz kutlamalarýna polis gaz bombalarý ve gerçek mermilerle saldýrdý. Polisle yaþanan çatýþmada kurþunla yaralanan Selim Akbaþ, Raif Ýren ve Savaþ Babalýtaþ adlý kiþiler, Van’daki hastanelere kaldýrýldý. Dergimiz yayýna hazýrlandýðýnda, Hakkari’de Kürt halkýnýn serhýldaný devam ediyordu.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.