s134

Page 1


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

BURJUVA EGEMENLÝÐÝN KÝTLELER ÜZERÝNDEKÝ ETKÝSÝNÝ YÝTÝRMESÝ

Kapitalist üretim geliþtikçe, burjuvazinin egemenliði de geliþir. Burjuva egemenliði, kapitalizmin geliþimiyle birlikte, kitleler üzerindeki etkisini yitirir. Bu egemenliðin geliþimi, onun halk karþýtý doðasýný açýða çýkarýr. Toplumsal olaylara yüzeysel yaklaþanlar, onlarý bütünlüklü olarak ele almayanlar, þöyle bir mantýk yürütürler. Burjuvazinin egemenliði ne denli geliþirse, kitleler üzerinde burjuva ideolojisi de o denli yerleþir. Bir toplum ne kadar uzun sürerse, o toplumun, kitleler üzerindeki yarattýðý etki ve alýþkanlýklar da o denli derin iz býrakýr. Burjuva bireyciliði denen bencillik de, insan bilincinde ve davranýþýnda o kadar ilerler. Bilinci burjuva görüþlerle dolan insanlarý burjuva toplumun karþýtý olan bir topluma, komünist topluma çekmek, çok daha güç olur. Oysa gerçek durum bundan farklýdýr. Geliþme yasasý, burjuva egemenlik geliþtikçe, burjuvazinin kitleler üstündeki ideolojik-politik hegemonyasýnýn zayýfladýðýný ve git gide etkisini kaybettiðini gösteriyor. Toplumun belli bir kesiminin, orta sýnýfýn çýkarlarýnýn burjuvazinin çýkarlarýyla uyumlu olduðu dönemler çok gerilerde kaldý. Bu iki sýnýfýn çýkarlarý arasýnda bir uyum, burjuva egemenliðin ilk dönemlerinde vardý. Kapitalizm ilerledikçe, burjuva egemenlik geliþtikçe, aralarýndaki uyum bozuldu. Yerini uyumsuzluða ve çatýþmalara býraktý. Sermaye daima küçük mülk sahiplerini mülksüzleþtirerek ve daha küçük kapitalistleri yutarak büyür. Rekabetçi kapitalizm, tekelci kapitalizm aþamasýna dönüþtükçe tekelci kapitalizmin egemenliði ile toplumun diðer nüfusu arasýndaki uyumsuzluk ve çatýþma giderek daha da geniþler ve boyutlanýr. Tekelci egemenlik tüm toplum üzerine kuruludur. Ve toplumla karþýtlýk içindedir. Tekelci burjuvazi, emekçi kitleler üzerindeki ideolojik politik etkisini orta sýnýfa dayanarak sürdürür. Orta sýnýf, kapitalizmin geliþmesiyle birlikte yýkýlýr. Orta sýnýfýn yýkýlmasý demek, burjuvazinin emekçi halk üzerindeki etkisinin de yýkýlmasý demektir. Burjuvazi her ne kadar orta sýnýfý temsil etti-

ðini söylese de, egemenliðinin geliþmesi orta sýnýfýn yýkýlmasý demektir. Burjuvazi toplum üstündeki etkisini kendisi yok eder. Proletarya ile kapitalistlerin çýkarlarý karþýttýr, uzlaþmazdýr. Kapitalist üretim ilerledikçe iki sýnýf arasýndaki uzlaþmazlýk ve karþýtlýk keskinleþir ve derinleþir. Sermayenin büyümesi sýnýflar arasýndaki uçurumu ve eþitsizliði ileri noktalara vardýrýr. Kapitalistlerin serveti büyürken, emekçilerin sefaleti de artar ve onlarý bekleyen daima daha kötü yaþam koþullarý ve daha kötü bir gelecektir. Bunun sonucu emek-sermaye çeliþkisi, kapitalist toplumu havaya uçuracak bir duruma gelir. Bu temel üzerinde meydana gelen karþýtlarýn savaþý en þiddetli bir biçim alýr zorunlu olarak. Bütün bu geliþmenin sonucu, burjuvazinin kitleler üzerindeki ideolojik-politik hegemonyasý etkisini yitirir. Kapitalizmin ekonomik krizi, sistemin iç çeliþkilerini derinleþtirici bir rol oynar. Kriz ekonomik bir kriz olarak baþlasa da daima toplumsal ve politik bir krize dönüþür. Bu son büyük kriz de ekonomik, politik, toplumsal bir krizdir. Kapitalizmin genel krizinde yeni bir aþamayý temsil eder. Kriz yeni bir devrimci bunalým dönemini baþlatmýþtýr. Devrimci bunalým dönemleri, kitlelerin devrimci ayaklanma dönemleridir. Burjuvazinin egemenlik sistemi halk kitlelerinin saldýrýlarý altýnda kalýr. Bu þartlarýn doðmasýyla sýnýflar arasý güç iliþkisi yeni bir döneme girer. Burjuva partilerin seçimlerde ve tamamen baský ortamýnda, kitlelerin çoðunluðunun desteðini alarak iktidara gelmesi, bu egemenliðin kitlelerin çoðunluðunun çýkarlarýyla uyumlu olduðu anlamýna gelmez. Burjuvazinin egemenliði ile kitlelerin çýkarlarý birbiriyle uyumsuzdur, karþýttýr. Çoðunluðun desteðiyle oluþan burjuva egemenlik, kitlelerin üstünde bir baský gücü, onlarý ezme gücüdür. Kitleler kendilerini ezecek gücü belirlemiþ olurlar. Burjuva egemenliðin baskýcý niteliði, halk kitlelerinin ona karþý harekete geçmelerine yol açar. Burjuva egemenliði kendi geliþimi içinde kitleler içindeki etkisini yitirdiði gibi; kendisine karþý yönelen, devrimci güçlerin birikimine de neden olur. 134. Sayý / 4 - 18 Mart 2009

Başyazı Burjuvazinin bütün eðilimleri, politik akýmlarý, muhalefet güçleri sýrayla iktidara gelir. Ýktidarlarý sýrasýnda burjuva sýnýfsal nitelikleri açýða çýkar, proletarya karþýtlýðýna dayanan politikalarý ve egemenlikleri tüm özüyle kendisini sergiler. Böylece burjuvazinin her eðiliminin kitlelerde yarattýðý yanýlsamalar burjuvazinin egemenliði sýrasýnda daðýlýp gider. Sýrasýyla her burjuva partisi kendisini tüketir ve sýra proletaryaya gelir. Tarihin kendi geliþimi zorunlu olarak proletaryanýn toplumsal devrimini gündeme getirir. Hiçbir burjuva partisi bu tarihsel geliþmeyi engelleyemez. Tersine burjuva egemenliðin uzun süren varlýðý sýrasýnda var olan egemenliði bir devrimle devirme zorunluluðu çok daha geniþ kitleler tarafýndan kavranmaya baþlar. Burjuvazinin egemenliði kendisini nüfusun çoðunluðunun temsilcisi olarak gösterse de, o nüfusun küçük bir kesiminin az sayýdaki kapitalistin iktidarýdýr. Gerçek durum bu olmasýna karþýn, burjuvazi bu gerçeði hep gizlemiþtir. Kendi egemenliðinin sayýlarý sürekli azalan burjuvalarýn iktidarý olduðunu hiçbir zaman kabul etmemiþtir. Tekelci sermayenin her alanda olduðu gibi politik iktidarý da tekeline aldýktan sonra, bu egemenlik yalnýzca az sayýdaki tekelci gücü temsil edecek duruma gelmiþtir. Burjuvazi, burjuva egemenliðin kapitalistlerin iktidarý olarak toplumun üstünde bir güç olduðunu gizlemeye kalksa da, pratikte onun gerçek burjuva niteliði daima kendini ortaya koyar. Kitlelerden yalýtlanan burjuva egemenliðini devirmek, onu yýkmak artýk daha da olanaklý olmuþtur. Burjuvazinin egemenliði kendi geliþimi içinde bütün yetkinliðine ulaþmýþtýr. Bu, yýkýlýp, bir kenara atýlmasýný saðlayacak bir yetkinleþmedir. Bir sýnýfýn egemenliði ise ancak baþka bir sýnýf tarafýndan yýkýlabilir. Burjuvazinin egemenliði yalnýzca devrimci bir sýnýf olan proletarya tarafýndan yýkýlýr. Burjuvazinin egemenliðini yýkmak için bunu yapacak olan devrimci sýnýfýn, proletaryanýn tayin edici bir savaþýma girecek duruma gelmesi gerekiyor. Bunun için proletarya tüm burjuva partilerinden ayrý, onlardan baðýmsýz ve onlara karþý sýnýf savaþýmýný verecek nitelikte bir parti biçiminde örgütlenir. Burjuva devlet egemenlik sistemi örgütlü ve o güce ulaþmýþ devrimci sýnýf tarafýndan devrilir. Proletarya bu hedefine biçimsel olarak yaratýlan ayrý bir örgüte dayanarak deðil, gerçekten devrimci olan proletaryanýn baðýmsýz sýnýf çizgisine dayanan militan bir örgütlenme ile varýr. Yalnýzca proletaryanýn devrimci sýnýf partisi, devrimci nitelikte olan partisi, burjuva egemenliðini yýkýp, proletaryanýn kurtuluþunu gerçekleþtirir. C.DA— LI

3


SEÇÝM KARDEÞLÝÐÝ-DEVRÝM KAÇKINLIÐI

Yeni Evrede

Seçimler ve Reformizm

Zamanýnda Lenin çok yerinde söylemiþ: Her derin kriz sahte olanla gerçek olaný açýða çýkartýr, geçici olaný bir kenara koyar ve derin kriz dönemlerinde geniþ kitleler siyasi partilerin eylem ve sloganlarýnýn gerçek sýnýf içeriðini daha rahat görme imkanýna kavuþurlar. 2006 yýlýnda ABD’de patlak veren ve giderek yýkým gücünü arttýran dünya kapitalist sistem krizi de devrimlere iþte böyle paha biçilmez bir hizmette bulunuyor. Kriz, devrim olanaklarýný olaðanüstü ölçülerde ve adeta baþ döndüren sýçramalarla büyüttükçe, küçük-burjuva politik hareketlerdeki çürümenin boyutlarý da apaçýk görünür hale geldi. Çürümenin ötesinde küçük burjuva harekette yaþanan bir çöküþtür. Pek çok açýdan bu çöküþ, II. Enternasyonal’in çöküþüne benzemektedir. O çöküþ ki Leninizmin dünya çapýnda komünist harekete hâkimiyetini getirmiþtir. 1914’te patlak veren I.Dünya Savaþý’ndaki derin siyasi kriz sýrasýnda, pek çoðu bizzat Marx ve Engels tarafýndan kurulan Avrupalý iþçi partileri, burjuva saflara geçerek, II. Enternasyonal’in çöküþünü ilan etmiþlerdi. Kuþkusuz bu saf deðiþtirme nedeniyle, milyonlarca iþçiye hitap eden proleter harekette çok derin çatlaklar oluþmuþtu. Ama neyse ki bu topraklarýn küçük-burjuva oportünizmi, II. Enternasyonal partileri gibi proleter kitlelere deðil, tüm ruh ve gövdesiyle küçük burjuva kitlelere dayanýyor. Bu yüzden, küçük burjuva hareketteki çürüme, çöküþ proletaryanýn hareketini bölmez, tam tersine temizler. n ce S z ler Or tak la Bu topraklarýn reformist ve oportünist hareketlerinin ne denli çöküþ ve umutsuzluk bataðýnda olduðunu, dünya bunalýmý baþladýðýndan bu yana bazen bizi bile þaþýrtan açýklýkla görmekteyiz. Bunalým tüm dünyada proletaryayý ön plana çýkartýr ve diðer emekçi sýnýflarý devrimci bir arayýþ içine çekerken, yýllar yýlý “Baþka bir dünya mümkün” sözüne adeta secde edenler, bir anda kitlelere dönüp, kapitalizmden baþka bir seçeneðin bulunmadýðý konusunda yeminler etmeye baþladýlar. Mademki kapitalizmden baþka bir seçenek yok, o zaman krizde ödenecek faturanýn pazarlýðýný yapýn burjuvaziyle . Söylenen buydu. Pek çok farklý adlarý, farklý bayraklarý,

4

Mücadele Birliði

programlarý vs. olan bütün o oportünist hareketin, sanki sihirli bir el deymiþçesine, noktasýna- virgülüne kadar ayný söylemde bulunmalarýnýn ilk adýmý olmuþtu bu “krizin faturasý patronlara” çýkarmak... Daha düne kadar mevzilendikleri küçük dükkanlarýndan birbirlerine portakal-domates fýrlatan pazar esnafý görüntüsü veren tüm oportünist ve reformist tayfanýn, kapitalist sistemin içindeki en derin ekonomik kriz yaþanýrken, tek bir falso nota vermeyen bir koro gibi ortaya çýkýþý inanýlýr gibi deðildi. Özellikle hemen dünün o kavgalarýný hatýrlayanlar için. Onlarýnki genel bir umutsuzluk durumundan kaynaklanmýyordu. Bu hareketler sadece devrime ve proleter harekete karþý umutsuzdular. Oysa burjuva sýnýfýn kendi içindeki kötülükleri tasfiye edeceðine ve bu sistemin ölümsüzlüðüne, bir büyük burjuvadan bile, çok daha güçlü bir umut besliyorlardý. IMF, DB, büyük bankalar ve üniversite araþtýrmacýlarý, sýk sýk, yaþanan krizin yarattýðý karanlýk ve çýkýþsýzlýktan ve bunun tekelcilerde yarattýðý güven kaybýndan söz ederlerken onlara en hayati ve kritik moral desteði, bu küçük burjuva hareketler saðlamakta. Proletaryanýn devrimini sýrtýndan hançerlemek eðer bu deðilse, baþka nedir?

laþmýþ olanlarýn, elbette eylemde de biraraya gelmeleri, üstelik daha düne kadar asla biraraya gelecekleri düþünülmeyen parti ve gruplar bile buna dâhildi, neredeyse sýfýr tartýþmayla gerçekleþiverdi. Tereyaðýnda bir kýl ne kadar saðlamsa, bunlarýn da o kadar saðlam ilke ve karakterleri vardý doðrusu. Onlarýn sahte ayrýmlarýný bir anda buhar haline getiren þey, bunalým ve gerçek devrim olasýlýðýnýn hiç bu denli tekelci sermayeyi korkutmamýþ oluþuydu. Sermayenin yardýma en çok ihtiyaç duyduðu bir zamandý ve bir süredir burjuva düzende kendine yer bulmaya çalýþan pek çok hareket, hemen seçim konusuna attý kendini. Bazýlarý haksýzlýk yaptýðýmýzý düþünecektir. Yakýn tarihlerinde topraða düþmüþ yüzlerce militaný olan, büyük bedeller ödemiþ parti ve gruplarýn, þimdi düzen içinde bir yer tutmaya çalýþýyor olmalarý, bir anda, kolay kabul edilebilecek bir iddia gibi görünmüyor olabilir. Ancak, bu hareketlerdeki çürüme ve çöküþü görmek istemeyenler þu anda tüm dünyada yaþanan bunalýmýn derinliðine, kitleleri nasýl isyana kaldýrdýðýna baksýnlar. Daha þimdiden Ýzlanda, Yunanistan, Fransa gibi ülkelerde tekelci iktidarlarda ciddi sarsýntýlar yarattýðýna, bu ülkeler dýþýndaki tüm dünya proleter hareketinde nasýl baþ döndürücü sýçramalara yol açtýðýna bakSon ra Ey lem Or tak la t sýnlar. Bu topraklarda, çok uzak deðil, 2008 Yasal reformistlerle oportünist hareketyýlý boyunca yaþanmýþ olan büyük kitlesel leri ayný potada buluþturan bunalým, bu mutdevrimci eylemlere baksýnlar. Sonra da, lu izdivacý nihayetine erdirmek için, söyböylesi müthiþ olanaklar ortasýnda, “birkaç lemde birliði, eylemde birliðe taþýmalýydý. belediyemiz olsa fena mý olur” diyenlerin Eh bunun için hâlihazýrda bir bahane bulugerçek niyetlerini okumaya çalýþsýnlar. nuyordu: Yerel seçimler. Mart 2009 seçimBu kriz, bir devrimin en kritik momenle t ri. Oysa tüm dünyanýn efendileri, nefesle- tini yaratýyor: Proleter hareketin, küçük-burrini tutmuþ, bunalýmýn en sert darbelerinin juva oportünizmi ile tüm baðlarýný cidden yaþanacaðý bahar ve yaz aylarýný bekliyordu. kopartýyor. Bu topraklarda belki de devrime Sabah gazetesinden Erdal Þafak ; “top lum - en çok zarar veren, onun en zayýf karnýný oturan; reformek culukila si devrim bi lim ci ler, ik ti sat larluþve ger yaci çizgi aradaki mayrý lanýkay lýðý, nihayet, gideriset i ler, hu zur suz lu un - sýnn zmýn debuki le cek tir. lar da ya y l ma s n dan, hat ta kont rol den Son Hat sözümüz k ma s n dan kor ku yor lar (...) ta ise, bu seçim birliði içinde gö rün me yen, kat bu devrim kaçkýný 1968 ba kal d r s na, bi- le rah met o fa ku ta cak ka dar b y k risk ler, birliðe kar n þýmtekzlafdeetme kiyenlere. Onlar, günü mü zün Ka uts ki ci le ri dirler. Birkaç belediilk ba har da or ta r” de yamekteyka di. bi li Ýþte bu fýrtýnanýn ortasýnda küçük-bur- ye koltuðu uðruna toplumsal bir devrimi sajuva yasal reformist ve oportünist hareketler, týlýða çýkaranlara karþý, açýktan bir tavýr alpek çoklarýný þaþýrtan bir hýzla bir araya ge- maktansa, onlarý sessizce ve utangaçça deslerek, yerel seçimlerde ortak adaylar çýkart- tek sunanlar, ayný toplumsal sorumluluðu ma kararý aldýlar. Tüm söylemleri artýk ayný- üstleneceklerdir. 134. Sayý / 4 - 18 Mart 2009


HÝC RHODUS HÝC SALTA!*

Yeni Evrede

Devrim Süreci

Mücadele Birliði

dolanmýþ bir yün yumaðýný andýrýyor. Ve TC için en kötüsü eþikte bekliyor: Küresel kriz asýl etkisini 2009 yýlýnda Türkiye ve K.Kürdistan’da gösterecek. Ýþçi sýnýfý ve emekçilerin eylemlerinde gözle görülür artýþ, önümüzdeki dönemde daha büyük eylem dalgasýnýn geleceðini gösteriyor. Devletin onca baský ve zoruna, burjuva sendikacýlarýn ve sosyal-reformist anlayýþlarýn ihanetine raðmen sýnýf hareketi kendi bildiði yoldan ilerlemeye devam ediyor. Ýþçi sýnýfý, ancak devrimci olursa yaþamdan kovulmayacaðýna her geçen gün daha fazla inanýyor. Burjuvaziyi toptan defetmeden kazanacaðý her þeyi yarýn bir gün yine yitireceðini biliyor artýk. Ve harekete geçtiðinde toplumun diðer ezilen ve sömürülen kesimlerinin onun peþinden geleceðini de biliyor. Öncü rolüne uygun davranmasý gerektiðini, her adýmda kendi deneyimleriyle öðreniyor. Þimdi Türkiye ve K.Kürdistan’da ne olup bittiðini anlamak için öncelikle devrimci durumu anlamak gerekiyor. Çünkü artýk o, kendisi anlaþýlmadan en küçük bir olayýn bile anlaþýlamayacaðý yegâne olgu haline gelmiþtir. Tarihin bu kesitinde Türkiye ve K.Kürdistan’da yaþanan tüm geliþmelerin altýnda yatan en önemli neden budur. Ve bu kadar karmaþýklaþmýþ, keþmekeþ olmuþ görünen her þeyin gayet açýk ve gayet basit dayanaðý, yaþanan devrimci durumdur. Bugün artýk “yönetenlerin eski tarzda yönetebildiði”ni söyleyebilen var mýdýr? Belki bazýlarý çýkýp “hala yönetebiliyor ama” diyebilecektir. Biz de onlara burjuvazinin son ana kadar, son soluðunu verene kadar hatta yönetebiliyor olabileceðini söyleyeceðiz. Burada önemli olan burjuvazinin (yönetenlerin) hala yönetebiliyor olup olmamalarý deðildir. “Eski tarz”da yönetebilip yönetemedikleridir. Ve asýl cevaplanmasý gereken soru budur. Biz yýllardýr yönetenlerin “eski tarz”da yönetemediklerini söylüyoruz. Muhtemeldir ki þimdi birçoðu ayný þeyi kendilerinin de söylediklerini iddia edeceklerdir. Biz buna takýlmadan hemen ikinci sorumuzu soracaðýz: Peki yönetilenlerin normal zamanlarýndaki gibi sömürüye sessiz sedasýz katlandýðýný söyleyebilir misiniz? Eski tarzda yönetilmeye ses çýkarmadýklarýný söylemeniz mümkün mü? Türkiye ve K.Kürdistan’da sýnýf iliþkilerinin ve sýnýflar arasý mücadelenin somut, nesnel, aslýna uygun bir çözümlemesini yapan hiç kimse ya da hiçbir siyasi yapý bu soruya olumlu yanýt veremeyecektir. Türkiye ve K. Kürdistan’da 80’lerin sonu ve 90’larýn baþýnda ortaya çýkan devrimci durumun göstergeleri yaþanan her olayla birlikte kendisini daha somut ve karþý konulmaz bir þekilde ortaya koymuþtur. Bugün yaþananlar da bundan baðýmsýz deðil. Egemen sýnýflarýn bir “sosyal patlama” korkusuyla yatýp kalktýklarý, her olayýn toplumda bir “infial yaratmasý”ndan korktuklarý bugünkü koþullarda devrimci durum kendisini daha açýk göstermektedir. “Doruktaki bunalým”, her olayda biraz daha açýða çýkýyor. Marx’ýn o ünlü deyiþiyle “devletin tepesinde ziller çalmaya baþlayýnca aþaðýdakilerin nasýl oynamaya baþladýklarý”ný görmek zor deðil. Þimdi devletin tüm kurumlarý içinde çatlaklar giderek daha çok derinleþiyor. Ve bu durum iþçi sýnýfý ve emekçilere bulunmaz bir tarihsel fýrsat sunuyor. Þimdi TC’de darbe dâhil her türlü ihtimal konuþuluyor. Bu bile tek baþýna olaðanüstü bir dönemden geçildiðini göstermeye yeter. Haliyle olaðanüstü dönemlerde sýnýflar mücadelesi de olaðanüstü biçimler alýr. Ve sadece olaðanüstü bir dönemde olunduðunu fark etmek yetmez, buna uygun bir ruhsal þekilleniþ ve hazýrlýk da gerekir. Yoksa tarih bizi olaðanüstü dönemlerin olaðan T R K YE VE K. K R D S TAN DA A TE BA CA YI SAR DI izleyicileri durumuna düþürür. Yerel seçimler yaklaþtýkça Türkiye K.Kürdistan’da tansiyon da yükBunu kabul etmeyeceðimiz ise oldukça açýktýr. Þimdi “Hic Rhoudus seliyor. Ancak sorunun sadece yerel seçimler olmadýðý herkesin malumu. Hic Salta” demenin tam zamaný. Bir yandan Ergenekon dalgalarý tepeyi dövüyor, bir yandan Anayasa Mahkemesinde kýlýçlar çekiliyor. Bir yandan Kürtçe TV ve Kürtçe eðitim, bir yandan Ermeni soykýrýmý meselesi, bir yandan Kýbrýs sorunu... Her þey * “Gül burada raksetmelisin Avrupa’da yaþanan 1848 Devrimleri yenildikten sonra Marx ve Engels, devrimin kýsa süre içinde yeniden alevleneceðini düþündüler; ama bekledikleri gibi olmadý. Ancak bu “yanýlgý” onlarý çaðdaþlarý gözünde tahlilleri doðru çýkmayan kimseler durumuna düþürmedi; çünkü diðerleri devrimin yenilgisiyle karamsarlýk çukuruna yuvarlanýrken, onlar yenilginin nedenleri üzerine kafa yoruyor ve gelecekteki devrimler için sonuçlar çýkarýyorlardý. Ve çok deðil, aradan 23 yýl geçmeden Paris’te Komün patlak verdi. Seattle ve Cenova’da geçen yüzyýlýn sonu ve bu yüzyýlýn baþýnda baþlayan ayaklanmalar, bir süre sonra durduðunda, “mümkün” olan “baþka bir dünya” özlemi sona mý ermiþti? Tam tersine o ayaklanmalar, insanlarýn özlemlerini daha da kýþkýrtmýþ olarak geçici bir süre için “dinlenmeye” çekilmiþlerdi. Ve ilk yeni “bahane”sini bulur bulmaz yeniden alevlenmiþlerdi. Týpký Yunanistan örneðinde olduðu gibi. Þimdi o da geçici bir süreliðine “dinlenmeye” çekilmiþ görünüyor; ama artýk þurasý kesin ki, yarýn buralarda ya da baþka yerlerde daha güçlü ayaklanmalarýn mayasý bu eylemlerle hazýrlanmýþ bulunuyor. Dünya kapitalist sisteminin ekonomik ve politik krizi derinleþiyor. Bugün bütün bir Avrupa ve hatta dünya, bir devrim alaný haline gelmiþtir. Yunanistan bunun en somut göstergesi olmuþtur. Dünyadaki iþçi sýnýfý hareketi, kendilerine önderlik yapabilecek yeterlilikte komünist partileri yok diye kapitalizme karþý harekete geçmekten geri duracak deðiller. Artýk, “mülksüzleþtirenlerin mülksüzleþtirilmesi”ne kadar durmayacak bir sarsýntýdýr bu. Dünya artýk sýçramanýn eþiðinde deðil içerisindedir. Bu bir devrim süreci olarak ele alýnmalýdýr. Bu sürecin içinde uzun süreli iç savaþlar, yerel ve genel ayaklanmalar olabilecektir; ama devrimlerin kaçýnýlmazlýðý þimdi daha iyi görülebiliyor. Bu noktada Yeni Evre’yi anlamýþ olmanýn önemi daha iyi ortaya çýkýyor. Bu kadar devasa geliþmeyi, tesadüfler zinciri olarak anlamak ya da açýklamaya çalýþmak düpedüz oportünizmdir. Hayýr, olaylar duru gökyüzünde çakan þimþek parýltýlarý deðil. Bunca olayýn ayný zaman diliminde ortaya çýkmasý, üst üste binmesi, tarihin bu denli hýzlý bir akýþa ulaþmasý tesadüflerle açýklanamaz. Tüm olay ve olgular, önceki dönemden farklý bir aþama içinde olduðumuzu gösteriyor. Burjuva ekonomistleri ve düþün adamlarý, en azýndan yaþanan bu krizin diðerlerinden çok farklý olduðunu söyleyerek, kafasýný kuma gömmüþ olanlardan bir adým ileride olduklarýný gösteriyorlar. Burjuva dünyasýnýn, Obama’yý bir “umut” olarak sunma gayretkeþliðinin altýnda yatan neden budur. Onlar dünyanýn hýzla bir umutsuzluða sürüklendiðini ve bir “umutsuzluðun devrimi”ni beslediðini, gündeme getirdiðini görüyorlar ve bunun önünü kesebilmek için insanlara “durun her þey bitmedi; bugünkü koþullarý deðiþtirebilecek birileri var” demek istiyorlar. Ama bu “deðiþim umudu” üzerinde kan lekeleriyle geliyor dünyaya. Daha ilk adýmýnda, Filistin’de Ýsrail’in yaptýðý katliama verdiði destekle, burjuva dünyanýn insanlarýna sunduðu bu “umut ýþýðý” sönüyor. Burjuvazi þimdi nasýl siyonistler Filistin’de insanlarý karanlýkta býrakýyorsa, tüm dünyaya karanlýk bir gelecekten baþka bir þey vaad etmiyor. “Çaðdaþ kâhin”lerinin aðzýndan önümüzdeki yýl ve yýllarýn gideni aratacaðýný söylemeden edemiyorlar. Bu acý ve çýplak gerçeðin acýnasý itirafýndan baþka bir þey deðildir.

134. Sayý / 4 - 18 Mart 2009

5


ATEÞ GÝBÝ PARLAMALAR KÜL GÝBÝ SÖNMELER

Yeni Evrede

Ortadoğu Politikaları

Mücadele Birliði

Dünya Ekonomik Forumu Davos Zirvesi, daðýn fare doðurmasý türünden hazin sonuna doðru yaklaþýrken, tarih ýrmaðý, kimi zaman yaptýðý gibi bazý “yumurta kabuklarý”ný yüzeye çýkardý. Ve böylece 2009 Dünya Ekonomik Forumu, sus-pus bitmiþ olmaktan kurtarýldý! Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan’ýn Davos çýkýþý, bir anda dikkatleri onun üzerinde yoðunlaþtýrdý. Bazý gazeteler, “Davos Fatihi” diye baþlýk bile attýlar! Bütün bu þaþaalý, hummalý baðýrýþ, çaðýrýþlarýn arasýnda gerçekte ne olup bittiðini anlamak belki biraz güç oldu ama sel gidip kum kalýnca, her þey ayan beyan kendini ortaya koydu. Tam da Türkiye, Ýsrail ile Suriye arasýnda arabuluculuða soyunmuþken, Baþbakanýn Davos’ta Ýsrail Devlet Baþkaný Þimon Peres’e efelenmesi, bir “yol kazasý” mýydý, yoksa “bilinçli bir politikanýn gereði” miydi? Hemen baþtan söyleyelim ki, ikisi de deðildi. TC devleti, son dönemde ABD’nin Ortadoðu politikalarýna birebir baðlanma, hizmet konusunda deyim yerindeyse, tüm rakiplerine toz yutturmaya her zamankinden daha hazýr olduðunu tüm dünyaya gösteriyordu. 1 Mart Tezkeresi döneminde (2003) ortaya çýkan manzaranýn bir daha olmayacaðýna yemin billâh edercesine, kendini önüne konan görevlerin yerine getirilmesine adamýþtý adeta. Bu konuda onunla bir Ýsrail, bir de Mýsýr yarýþabilirdi. Baþbakan Davos çýkýþýyla, ipi tek baþýna göðüslemek istediðini bir kez daha dile getirmiþ oldu. Elbette, herkes biliyor ki, bu TC devletinin Ortadoðu’da giriþilecek hamleler konusunda Ýsrail’le tüm köprüleri atmasý anlamýna gelmeyecektir. Zaten Recep Tayyip Erdoðan da olaydan birkaç gün sonra yaptýðý açýklamada “iliþkilere gölge düþürmenin Ýsrail ve Türkiye’ye hizmet etmeyeceðini” söyleyerek bunu teyit etmiþ oldu. TC’nin Ortadoðu’da karþý-devrimin merkez üssü olmaya hazýrlandýðýný uzunca bir süredir söylüyoruz. TC’nin bunu baþarabilmesi için ilk yapmasý gereken þeylerden birinin Filistin Devrimi’nin sosyalist bir önderlikle zafere ulaþmasýný engellemek olduðunu anlamamak için politikada Lenin’in deyimiyle, “bezleri içinde bebek” olmak gerekir. Bu nedenle Filistin halkýndan yanaymýþ gibi yapýlan bu çýkýþýn altýnda yatan gerçek nedenleri iyi görmek gerekiyor. Filistin Devrimi, dört bir yandan kuþatma altýndadýr. Ýçeride Arap burjuva gericiliðinin ve dinci gericiliðin, dýþarýda ABD’nin desteklediði Ýsrail’in Nazi saldýrganlýðýnýn ve þimdi bunlara eklenmiþ olan “dost yüzlü, dost gülücüklü” Brütüslar! Kendine uzatýlan sýcak bir eli hemen tutmaya meyilli olan Filistin halký, bu elin onu hançerlemek için uzatýldýðýnýn farkýnda deðildir. Aslýnda TC’nin tarihine kýsaca bakmak bile, bunu anlamak için yeterli olacaktýr. Belki tarih bilinci edinmeye çalýþmak, devrimin hýzla geliþtiði bir dönemde “lüks” olarak addedilebilir. O zaman son dönemde TC devletinin Kürt ulusal kurtuluþ mücadelesine karþý giriþtiði saldýrýlara bakmak, her þeyi ortaya serecektir. Eminiz ki Þimon Perez, TC devletinin baþbakanýna içinden, “dinime küfreden müslüman olsa bari” diye geçirmiþtir. K.Kürdistan’da yaþanan savaþ sýrasýnda vahþice katledilen, kaçýrýlan, iþkenceden geçirilerek kaybedilen insanlara, itirafçýlarýn açýklamalarýnda bahsi geçen ceset kuyularýna bakmak, TC devletinin bu konuda Ýsrail’den hiç de geri kalmadýðýný gösterecektir. Fazla deðil, 1-2 yýl önce baþbakan Recep Tayyip Erdoðan’ýn kendisi deðil miydi, eyleme geçen Kürt halkýný tehdit edip “çocuk da olsa, kadýn da olsa, gereði yapýlacaktýr” diyen ve TC deðil mi, insanlarýn kaçýrýlýp, infaz edilip asit kuyularýna atýldýðý ülke. Ve yine burasý deðil mi, sokak ortasýnda polislerin insanlarý vurarak öldürdükleri ya da geçen Newroz’da bir gencin kolu-

6

nu televizyon kameralarýnýn önünde kýrdýklarý... Binlerce “faili meçhul” cinayetin iþlendiði bir ülkenin baþbakaný deðil mi Recep Tayyip Erdoðan? Ýnsanlarýn iþkenceden geçirildiði, öldürüldüðü, cezaevlerinde katledildiði bir ülke deðil mi TC? Sormazlar mý insana “bu ne perhiz, bu ne lahana turþusu?” diye. TC devleti kendisini tarih karþýsýnda aklamak için timsah gözyaþlarý dökerken, bu ülkede bir büyük gözaltý yaþanmaktadýr. Ýnsanlar, açýk hapishaneye çevrilmiþ bir ülkede baský ve tehdit altýnda yaþamaya zorlanmaktadýrlar. AKP hükümeti, TC’nin bugüne kadar Ýsrail devletiyle yapmýþ olduðu stratejik iþbirliði anlaþmalarýndan bihaber olabilir mi? Örneðin 1996 yýlýnda Refahyol hükümeti döneminde Ýsrail’le imzalanan askeri eðitim anlaþmalarý yeterince aleni deðil midir? Yine örneðin ABD ve Ýsrail’le birlikte Akdeniz’de ortak tatbikat yapan TC devleti ve onun AKP hükümeti deðil midir? Ve Konya’da (kaderin cilvesine bakýn siz, hem de AKP’nin en güçlü olduðu ilde!) Ýsrail pilotlarýný siz eðitmiyor musunuz? O meþhur “Karaþahinler” havalandýklarýnda nereye bomba yaðdýracaklar, nereye konacaklar dersiniz? Aslýnda Filistin halký, bu gerçeklere uzak deðildir. Erdoðan’ýn nasýl bir devletin baþbakaný olduðuna dair bir bilinç edinmiþlerdir. Þu anda yapýlan þeyin ikiyüzlüce bir tutum olduðunu görmeleri çok da zor deðildir. Davos zirvesinde Erdoðan’ýn çýkýþý sonucu, bazý yerlerde gösterilerde resminin taþýnmasý, Arap ulusunun TC devletine bakýþýný deðiþtirmez. Belki kýsa bir süreliðine yanýlsama yaratabilir, ama o da tarihsel deneyimlerin ýþýðýnda daðýlýr gider. Erdoðan’ýn Davos çýkýþý, Arap ulusundan çok bizim ortalama solun takdirine þayan oldu. Zaten uzun bir süredir dinci gericilikle vals yapan reformist EMEP çevresi, Saadet Partisi’nin mitinglerine katýlmak hýzýný kesmemiþ olacak ki, þimdi de AKP hükümetinin icraatlarýna duyduðu hayranlýðý bakýn nasýl ifade ediyor: “Bölgedeki bütün halklarýn, bu arada Türkiye halkýnýn da Ýsrail’in katilliðinin yüzüne vurulmasý yönündeki yakýcý özlemi, Erdoðan eliyle gerçekleþmiþ, yanan yüreklere serinlik vermiþtir. Fars halklarýnýn (Ýran diyemiyor yazar, bn.) büyük sempatisini toplayan (niye Kürt halkýnýn toplayamamýþ acaba, bn.) bu eylem, eðer tümüyle halklarýn lehine olan (?, bn) bir planýn içine yerleþebilseydi, bölgenin rengini deðiþtirebilirdi.” (Aydýn Çubukçu, Evrensel Gazetesi, 7 Þubat 2009) Aslýnda söylenen çok açýk, ama biz sadece iki soru sormakla yetineceðiz. Eðer “halkýn yakýcý özlemlerine” AKP cevap veriyorsa, ya da tercüman oluyorsa, size ne gerek var? Ve TC devletinin “bölgenin rengini deðiþtirmesi” ihtimali sizi neden bu denli memnun ediyor? Görülecektir ki, bu iki soruya vereceði cevap, reformizmin aslýnda ne olduðunu ve neye hizmet ettiðini tüm açýklýðýyla ortaya çýkaracaktýr. Erdoðan’ýn “ben moderatöre (toplantýyý yöneten kiþiye, bn.) kýzmýþtým” þeklindeki günah çýkartmasý, reformistleri hayal kýrýklýðýna uðratmýþ olmalý. Ama ne yazýk ki(!) gerçek budur; ateþ gibi bir çýkýþý kül gibi bir susuþun takip edeceði çok açýktý. Bundan sonra ne mi olacak? Bu soruya verilecek cevap basit. Emperyalizmin ve iþbirlikçilerinin Filistin Devrimi’ni boðmak için yürüttükleri çaba hýzlanacak. TC devleti’nin Türkiye ve K.Kürdistan Devrimini boðmak için saldýrýlarý artacak. Ve elbette tarihin yanýlsamalarýný daðýtacak devrimin geliþimi de kendi yolundan yürümeye devam edecektir. Hem Filistin’de, Hem Türkiye ve K.Kürdistan’da.

134. Sayý / 4 - 18 Mart 2009


ÞÝMDÝ ÝLERÝ ATILMA ZAMANI

Yeni Evrede

Devrim Süreci

Mücadele Birliði

Aralýk sonu Ocak baþlarýnda Yunanistan’da patlak veren ve günlerce süren devrimci kitle eylemleri buradaki solcularýmýz tarafýndan maalesef devrimci bir deðerlendirmeyle karþýlaþmadý. Bunun yerine yaþanýlanlar “toplumsal duyarlýlýk”, “halkýn katilerden hesap sormasý” tarzýnda yorumlandý. “Ýþsizlikten, yoksullaþmadan, hükümetlerin polis ve jandarmaya tanýdýðý ölçüsüz yetkilerden” vs. bahsedilse de ve bunlar arasýnda Türkiye’yle benzerlikler kurulsa da meselenin özüne, nesnel koþullarýn devrimci niteliðine, kapitalizm altýnda sýnýfsal çeliþkilerin ne denli derinleþtiðine, ezilen sýnýflarda kapitalizmi yýkma bilincinin geliþmesine asla deðinilmedi. Hatta sosyal reformistler kimi noktalarda burjuva yorumcularla ayný dili kullandýlar. Kitlenin þiddetini vandalizmle, anarþist gruplarýn baþýboþ þiddet hareketleriyle bir tutmaya çalýþtýlar. Oysa yaþanan baþtanbaþa devrimci kalkýþmaydý ve kitleler kapitalist sistemin egemenliðine yöneltmiþti þiddetini. Kýsacasý Yunanistan’da devrimci güçler, partilerin çaðrýsýný beklemeden sokaklarý doldurdu ve kapitalist egemenliði temsil eden her þeye karþý þiddetini kustu. Yýðýnlarý böylesine harekete geçiren þey, önüne geçilemez bir devrim vaktinin çanlarýnýn çalmasýydý. Kitlelerin bu devrimci kalkýþmalarý, baþka baþka biçimlerde ve vesilelerle dünyanýn hemen her yerinde kendini göstermektedir. Kapitalizmin en zayýf halkalarý, her an bir devrimci kalkýþmayla sarsýlmaktadýr. Sadece 2008 yýlý içerisinde dünyanýn çok çeþitli yerlerinde, on yýllardýr görülmeyen devasa kitle gösterileri, fabrikalardan sokaða taþan þiddetli iþçi eylemleri, açlýk-ekmek isyanlarý yaþandý. Bu zayýf halkalara bir de Yunanistan katýldý ve öyle bir katýldý ki, Avrupa gençliðini, emekçilerini kendine hayran býraktý, onlara ilham verdi ve sýnýrlarý aþýp Avrupa’nýn çeþitli ülkelerini etkisi altýna aldý. Hareketin bir ülkeyle sýnýrlý kalmayýp diðer ülke emekçilerini sokaða çýkarmaya çalýþmasý Avrupa’nýn “toplumsal duyarlýlýðý” veya “Avrupa Birliði”nin kendisi ile açýklanamaz. Bu durumu (hem Yunanistan hem de hareketin çeþitli ülkelere sýçramasý) yaratan birkaç temel nedeni þöyle özetleyebiliriz: 1) Uzlaþmaz sýnýfsal çeliþkilerin aldýðý biçim emekçileri sert mücadele yöntemlerine, sistem karþýtlýðýna, yani kapitalizmin egemenliðine yöneltmiþ, bu bilinç olaylara yön vermiþtir. Yaþanan kriz ise süreci hýzlandýrmýþtýr. 2) Hiçbir kapitalist hükümet bu bilinç ve böylesi devrimci güçlerle sokaða çýkmýþ yýðýnlarý eylemden geri çevirecek koþullara ve yeteneðe sahip deðildir. Çünkü emperyalist-kapitalist sistem sýçramalý çöküþ aþamasýný yaþamakta ve yýðýnlarýn ne daha iyi yaþam talebini, ne de ileri gitme isteðini karþýlayacak durumda deðildir. Ekonomik ve siyasal olarak çürüme sistemin bütün hücrelerine yayýlmýþtýr. Örneðin Yunanistan’da din, yargý kurumlarý, bakanlýklar yolsuzluk skandallarýyla çalkalanmaktadýr. Kapitalist hükümetler emekçi yýðýnlarýn yönetimini elinden kaçýrmýþtýr. 3) Sermayenin uluslararasý niteliði yalnýzca kapitalist sýnýflarý etkilemiyor, ama emekçi sýnýflarý da enternasyonal mücadele alanýna çekiyor. Enternasyonal bilinç güçleniyor ve hareket kitlelerin eylemleriyle örülüyor. Yeni Evre emperyalist-kapitalist sistemin sýçramalý çöküþü olduðu kadar emekçi yýðýnlarýn kapitalizmi alaþaðý etme, daha tam bir ifadeyle sosyalizmin bütün kýtalarda yükseliþe geçmesi ve kapitalizmden sosyalizme geçiþ çaðýnýn her bakýmdan olgunluk kazanmasýdýr. Bu nedenle Yunanistan’daki devrimci kalkýþma, oraya özgü, orayla sýnýrlanamayacak kadar deðerli bir örnektir. 4) Hükümetlerin özür dilemesi, halka karþý suç iþleyenleri tutuk-

lamaya kalkmasý vb. önlemler yaþanan çeliþkilerin ve ulaþýlan bilinç düzeyinin üstünü örtmede bir mendil kadar bile iþlev görmemektedir. Öfkeli yoksullardan, iþsizlerden, geleceði yýkýlan gençlerden yüzlerce kez özür dilenmesinin, eyleme geçen yýðýnlar nezdinde bir önemi yoktur. Çünkü yýðýnlarýn demokrasi algýlayýþlarý kapitalist sýnýfýn, kapitalist egemenliðin alt edilmesi biçiminde geliþmektedir. Yunanistan’daki devrimci gösterilerin dinmeyip sýnýrlarý aþmasý karþýsýnda çeþitli Avrupa ülkelerinin ve Türkiye hükümetinin Karamanlis’i aramasý, duyulan korkunun büyüklüðünün en basit göstergesidir. Angela Merkel Karamanlis’e “gösterilerin küresel krizle ilgisi olup olmadýðýný” endiþe içinde sorarken, Sarkozy Fransa’ya sýçrayan gösterilerin ardýndan, Fransýz halkýnýn burjuvaziye nasýl bir kâbus yaþatabileceði serzeniþlerinde bulunup ayný günlerde görüþülen bütçe önerilerini reddediyor ve “Yunanistan’da olanlara bakýn. Fransýzlar Carla ile beni atlý arabada görmeyi de, kralý giyotine göndermeyi de sever” diyor. Ýspanya, Ýtalya hükümetleri ise Karamanlis’in yerinde olmadýklarýna sevinemiyorlar bile. Çünkü hepsi “cephaneliðin üzerinde” oturuyor. Yunanistan’daki bu devrimci yýðýnsal eylemlerden en çok ürken ülkelerin baþýnda ise Türkiye gelmektedir. Son birkaç ayda burjuvazinin sözlerine þöyle bir bakmak bile, duyulan korkuyu görmeye yeter. Bir devrimcinin zindanda öldürülmesi üzerine TC tarihinde ilk defa bir bakan özür diliyor, burjuva faþist partiler “politik açýlým” yarýþýna giriyor. Sivas Katliamýnýn dinmeyen acýsýyla aileler bir bakaný protesto ettiklerinde bakan onlarý alkýþlayýp yapýlamayanlar için özür diliyor. Kürtçe TV kanalý açýlýyor, Recep Tayyip Erdoðan gittiði her ilde, her konuþmasýnda sürekli “kömür daðýtýn, yiyecek erzaklarý daðýtýn!” diyor vs. Öte yandan iþsizler ordusuna her gün binlerce iþçi dâhil oluyor, açlýk-yoksulluk çýð gibi büyüyor, polis ve jandarma sürekli teyakkuzda, çocuklar dahi tutuklanýyor, iþkence, infaz haberleri eksik olmuyor, yasaklar, baskýlar katlanýyor… Tüm bunlara raðmen iþçiler kendiliðinden ard arda fabrikalarý iþgal ediyor; kitle gösterileri artýk onbinlerle yapýlýyor… Yani onca katliama raðmen hiç özür dileme gereði duymamýþ, bunlarý daima savunmuþ bir devlet, neden þimdi ondan-bundan özür diliyor? Neden Recep Tayyip Erdoðan sürekli “Kömür daðýtýn! Erzak daðýtýn!” diyor? Neden herkes “politik açýlým” derdinde? Bunlar sadece yeniden iktidar olabilmek, seçim kazanabilmek için mi? Bu kadar basit mi? Durum açýk, bütün devrimci patlayýcýlar yeterince birikmiþ halde. Bir devrimci kalkýþma, burjuvaziye, hatta kendi sendikalarýna dahi aðzýna kadar öfkeyle dolmuþ iþçileri, iþsizleri; serhýldanlarý giderek yükselten Kürt halkýný, öðrencileri vd. bir çýrpýda ayný savaþ meydanýnda, kapitalistlere karþý buluþturabilir ve hareket Yunanistan’ý aþarak ilerleyebilir. Burjuvazi tüm bu kýrýntýlarla ve artan þiddetiyle yaklaþan fýrtýnanýn önüne geçebilecek durumda deðil ama fýrtýnanýn gücünü azaltmak için, fýrtýna baþladýðýnda kimi unsurlarý hala bekler durumda tutmak için var gücüyle çabalamakta… Ge ce le ri, kor ku la r , cell tla r bi - e bi e nim. ( ) Zin cir le rin den kop mu gi bi ( ) Ben gel dim mi kal ka cak sa bah la r b t n Ka r n la r a / U yu ya cak b t n o ”cuk lar k diyor þair gelen devrim, sosyalizm için. Þimdi “…biçe eze gelen”, “zincirlerinden kopmuþ gibi” gelen bir süreci karþýlýyoruz. Þimdi hiçbir iþçi eylemine, mitingine, gösterilere sýradan gözüyle bakýlamaz; þimdi yeni bir dünyayý kurmak için ileri atýlma kitleleri ileri taþýma za-

134. Sayý / 4 - 18 Mart 2009

7


ÝÞÇÝLER KADIKÖY MEYDANI’NDAYDI

Yeni Evrede

Miting

Mücadele Birliði

Küresel ekonomik krizi protesto etmek, iþsizliðe ve yoksulluða hayýr demek için 15 Þubat günü Kadýköy’de düzenlenen mitingde, biz de Mücadele Birliði Platformu olarak yerimizi aldýk. DÝSK, KESK, Türk-Ýþ öncülüðünde pek çok devrimci demokratik kurum da katýlmýþtý mitinge. Sabah saat 10.00’da Tepe Nautilus önünde toplanmaya baþladýk. “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar, Her þey Emeðin Olacak” ve “Mücadele Birliði” pankartlarýmýz, Deniz baskýlý kýzýl Mücadele Birliði, DÖB, DÝK bayraklarýmýzla toplandýk ve kortejimizin iki tarafýnda “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” ve “Devrim Yürüyüþümüz Engellenemez” pankartlarý açtýk. Saatler 11.00’e doðru gelirken Kadýköy yönüne yürüyüþe geçtik. Yürüyüþümüz boyunca “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak”, “Dünya Emeðin Olacak”, “Filistin Halký Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Ýþçiler Birleþin Devrim Ýçin Savaþýn”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Ýktidar Dýþýnda Her þey Hiçbir Þeydir” sloganlarý atarken, yol boyunca “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak, DÝK, “Buz Kýrýlmýþ Yol Açýlmýþtýr, Açýlan Yoldan Ýleri, 1 Mayýs’ta Taksim’e, DÖB”, “Yaþamak Ýçin Ýþgal Et, El Koy, Mücadele Birliði”, “Reformizm Devrim Önünde Engeldir, Aþýlmasý Gerekir, Mücadele Birliði”, “Ýþçiler Komitelerde Örgütlenelim, DÝK”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði, DÝK” yazýlamalarý yapýldý. Ayrýca yapýlacak olan yerel seçimleri boykot eden ve 1 Mayýs’ta Kýzýl Meydan Taksim’e çaðrýlar yapan kuþlarýmýzla doldurduk her yeri. Miting Alanýna ulaþtýðýmýzda, yüz bine varan iþçi ve emekçi oradaydý. “Mücadele Birliði” ve “Devrim Yürüyüþümüz Engellenemez” pankartlarýmýzý duraklarýn üzerine astýk. Sloganlarýmýzý, alaný dolduran iþçi ve emekçilere taþýmaya devam ettik. Konuþmalarýný yapmak üzere iþçi ve emekçi konfederasyonlarýnýn baþkanlarý sýrayla kürsüye gelmeye baþladý. Ýlk olarak sözü alan Türk-iþ Baþkanýnýn Ergenekon kapsamýnda tutuklanan Türk Metal Sen’in faþist baþkanýný savunan sözler sarf etmesi-

8

nin üzerine bunu protesto eden DÝSK’e baðlý Birleþik Metal Ýþ iþçileri “Hain Mustafa Özbek Hesap Verecek” pankartý açarken, Lastik-Ýþ’e baðlý iþçiler de alaný terk ettiler. Bu geliþmeler üzerine gerici Türk Metal Sen’e baðlý iþçiler DÝSK’li iþçileri yuhalayýp bayrak sopalarý ve þiþelerle saldýrmaya kalkýþtýlar. Diðer iþçilerin ve devrimcilerin taraf olduklarý bu çatýþmanýn büyümemesi için kürsüden duyarlýlýk çaðrýlarý yapýlýrken, KESK’li emekçileri ön saflara çaðýrýp tampon görevi görmelerini saðlayarak kitleyi sakinleþtirdiler ve ardýndan Türk Metal Sen’in alaný terk etmesini saðladýlar. Bu geliþmeler üzerine kýsa tutulan miting, coþkulu bir biçimde sloganlarla sonlandý. Bu esnada kitlenin içinde “Yaþasýn Partimiz TKEP/Leninist”, “Denizlerin Yolunda TKEP/L Saflarýna” sloganlarý duyuluyordu. Toplu olarak miting alanýndan ayrýlýrken, gelen Beþiktaþ vapuruna bindiðimizde, aslýnda mitingden ayrýlan pek çok gencin ve devrimci yapýlarýn da vapurda olduðunu gördük. Miting coþkumuz sürüyordu ve bunu vapura da taþýdýk. “Barýþ Manço Vapuru”nda bir anda Enternasyonal Marþý yankýlanmaya baþladý ve bunu 1 Mayýs Marþý izledi. Yolumuz uzundu marþlar, türküler birbirini izledi ve bir anda vapur eylem alanýna dönüþtü ve halay çekilmeye baþlandý. Vapurda bulunan hemen herkes bu coþkuya kapýldý ve, ya halay çekerek ya da türkü söyleyerek bizlere eþlik etmeye baþladý. Ve “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” sloganlarý yükseldi. Bu esnada açýk alanda bulunan Beþiktaþ taraftarlarý durumdan “rahatsýz” olarak gelip taraftar sloganlarý atýp ortamýn devrimci havasýný daðýtmak istediler ama yolcular oluþan devrimci ortama sahip çýkarak buna izin vermediler, Denize Ezgi’nin “Söz Veriyoruz” Marþýna katýlan herkes, “Yýkacaðýz Bu Düzeni, Kuracaðýz Sosyalizmi, Söz Veriyoruz” diyerek devrime ve sosyalizme sahip çýktýklarýný gösterdiler. Neredeyse mitingden daha coþkulu geçen bu küçük eylemde de gördük ki, aslýnda hemen her yeri istediðimiz an eylem alanýna çevirebiliriz, Devrim ve Sosyalizm propagandasýný her alana taþýyabiliriz.

134. Sayý / 4 - 18 Mart 2009


Yeni Evrede

Emekçiler

Mücadele Birliði

REFORMLAR ÝÇÝN MÜCADELENÝN ÝFLASININ ÝLANI MÝTÝNGÝ

BES DEN BA SIN A ˙IK LA MA

15 Þubat’ta Kadýköy’de sendikalarýn, emek örgütlerinin, dev17 Þubat günü, rimci ve sosyalist çevrelerin, siyasi partilerin “iþsizliðe ve yoksul- KESK’e baðlý BES luða son” mitingi on binlerce emekçinin katýlýmýyla gerçekleþti. (Büro Emekçileri Her zamanki gibi ama bu kez her zamankinden daha fazla mi- Sendikasý) emekçileri tingi organize edenlerin kitleyi ve eylemi “demokratik sýnýrlar i- Ýstanbul Vergi Dairesi çinde tutma” ve bir an içinde bitirme telaþý görülmeye deðerdi. Baþkanlýðý/ DefterKürsüden ve kitlenin içine yayýlmýþ megafonlardan yükselen ses- darlýk önünde basýn aler “AKP’yi” iþaret ediyordu. Seçim öncesi, seçim telaþýna düþ- çýklamasý gerçekleþmüþ reformizmin bu durumdan hoþnut olmasý da son derece do- tirdi. Onlarca emekçiðaldý. Yeldeðirmenlerine karþý savaþan Don Kiþot misali iþsizliðe, nin katýldýðý basýn açýklamasýnda küresel mali krizin sonuçlarýna iþten atýlmalara, hak gasplarýna, özelleþtirmeye, örgütsüzlük, dadeðinildi. yatmasýna karþý tek suçlu “AKP iktidarý” taþlanacak ve görev yeBasýn açýklamasý kamu emekçilerinin yeni yasa ve uygulamarine getirilmiþ olacaktý. Sanki küresel krize karþý kapitalizmin tüm lar la haklarýnýn giderek daha çok gaspedilmesine tepki þeklindeysaldýrýlarýný batmakta iken emekçileri kendisine sal yapan vurdi. Bu yeni uygulamalardan þu anda pilot olarak uygulanmakta odumduymazlýðýný kesip atan kýlýcý bulmuþ gibi... lan “performans deðerlendirmesine göre performans ücret uygulaBu miting aslýnda yeni bir evrenin baþladýðýnýn ilaný oldu. Emekçiler bugüne kadar mücadele ettikleri iþlerini ve tüm haklarý- masý”na vurgu yapýlýrken emekçilerin, “ücrette ve vergi ödemede ný kaybederken geçen mücadele sürecini gözden geçirmiþ oldular. maðdur edilmemeleri” konusunda sloganlar atýldý. Bu uygulama“Ýþsizliðe ve yoksulluða son vermek” mi istiyorsunuz Limter-Ýþ iþ- lar kapitalist sistemin yapýsal bunalýmýndan doðan küresel krizin çilerinin Kadýköy’de attýklarý sloganda olduðu gibi “artýk patron- sonuçlarý olan uygulamalardýr. Sistemin varlýðýna raðmen bu yasa ve uygulamalarýn geri alýnmasý beklentisinde olmak, bu doðrultulara verecek canýmýz yok” demek zorundasýnýz. Daha önce de söylediðimiz gibi reformlar uðruna mücadele, da sloganlar atmak sendikalarýn emekçileri reformizmin çizgisinemekçilerin kýsýtlý zamanlarýný ve enerjilerini tüketmekten baþka de tutmaya çalýþtýðýnýn kanýtýdýr. Reformist çizgide hareket etmebir þey deðildir. Kapitalizm kendisi ölüm-kalým savaþýna girmiþ- nin emekçilere hiçbir þey kazandýrmadýðý gerçeði her geçen gün ken, dünyanýn dev tekelleri domino taþlarý gibibir bir yýkýlýrken, bir kere daha doðrulanýyor. bizim bu sistem içinde “istediðimiz” kýrýntýlarla uðraþmak deðil. Basýn açýklamasýndan ibaret olan ve ortalama sloganlarýn atýlKapitalizm ayakta kalmak uðruna kendisinden baþka her þeyi yý- dýðý eylemde çok sayýda polisin olmasý dikkat çekiciydi. Bu durum kýma uðratarak yýkýlýyor. emekçilerin en ufak bir hak arayýþýnda ne denli baský altýnda tutulKadýköy’de reformist sendikacýlarýn ve reformizmin tüm sý- duðunun kanýtýdýr. Çok deðil birkaç ay önce bir eðitim emekçisi onýrlamalarýna raðmen emekçilerin kortejlerinden “kapitalizme lan ve emekçilerin mücadelesine sessiz kalmayan bir arkadaþýmýz karþý birlik ve mücadele” sloganlarý yükseliyordu. Bu bilinç sýçratutuklanmýþtýr. Biz de Devrimci Emekçiler olarak emekçilerin birmasý “iþsizlik ve yoksulluðun” yolunu açtýðý yeni bir evreyi doðulikte mücadele etmesi þiarýndan yola çýkarak “baský ve saldýrýlara ruyor. Emekçiler iktidar hedefine yürürlerken bile bugün talep ettikleri herþeyi kapitalizmden taviz olarak koparabileceklerini bili- karþý” bildirilerimizi daðýttýk. Daðýttýðýmýz bu bildiriler emekçiler yorlar. Yakýn süreçte yaþanan ve yaþanmakta olan ayaklanmalar tarafýndan ilgi gördü. BAS KI LAR B Z YIL DI RA MAZ onlara hiç de uzak deðil. Za fe re DEK K T DAR DI IN DA HER EY H ˙ B R EY D R (Devrimci Emek i Komiteleri) Za fe re DEK

BASKILARINIZ VIZ GELÝR BÝZE

Bütün can damarlarý týkanan ve can çekiþen sermaye sýnýfý, yaþamýný biraz daha uzatabilmek için, kolluk güçleri aracýlýðýyla baský ve terörüne hýz kesmeden devam ediyor. Uzun zamandan beri okurlarýmýz üzerinde uygulanan keyfi uygulamalara bir yenisi daha eklendi. Bir okurumuz 11 Þubat 2009 günü akþam saat 19.00’da evine giderken tenha bir yerde sivil polisler tarafýndan durduruldu.

Kimlik kontrolü yapacaklarýný söylemele- sonra tekrar arkadaþýmýza “bu sa at te tek rine raðmen amaçlarýnýn farklý olduðu an- ba na gez me so kak lar da, sen laþýldý. Arkadaþýmýz tehdit edilmek için bi ri ne ben zi ” deyor nilereksun uzaklaþtýdurdurulmuþtu. Saatin kaç olduðu, bu saat- lar. te sokakta ne iþi olduðu söylenmiþ ve Bu baskýlar ve tehditler ne ilk ne de son her olacak. “ken di ne dik kat et, ba na t Bu r lzamana kadar yaptýklarý bas ký lar dan bir nuç asa lamana dýlar bundan ey ge le bi lir. Se ni a l p g t r se so ler, ra da ase lama yacaklar. Çünkü yaþam bizbir ey yap sa lar kim se duy son maz, nin den ya ne re ye g t r l d n ” kim sena… bil mez denilerek de tehditler savrulmuþtur. Daha BAS KI LAR B Z YIL DI RA MAZ 134. Sayý / 4 - 18 Mart 2009

9


Yeni Evrede

Emekçi Kadın

Mücadele Birliði

Gelişmek, Bilmediğim Bir Çok Þeyi Öğrenip, Mücadele Etmek, Yeri Geldiğinde Yumruğumu Masaya Vurup Kendi Doğrularımı Yaşamak Ýstiyorum

Merhaba Mücadele Birliði okurlarý ve emekçileri… Bizler EKA (Emekçi Kadýnlar) olarak sizinle ev emekçisi genç bir arkadaþla yaptýðýmýz röportajý paylaþmak istiyoruz. E KA:Kendinizden kýsaca bahseder misiniz? EV E MEK ˙ S21:yaþýndayým. 16 yaþýnda evlendim. 4 yaþýnda bir oðlum var ama eþimden boþanmak üzereyim. E KA:Neden bu kadar küçük yaþta evlendin, severek mi oldu? EV E MEK ˙ SHa:yýr severek olmadý. Ailemin isteði üzerine, görücü usulüyle evlendim. Ailemin en büyük kýzý olduðumdan kaynaklý üzerimde çok baský vardý. Üzerime yüklenen sorumluluðun aðýrlýðýný kaldýramadým ve evliliði kendime kurtuluþ olarak gördüm. E KA:Eðer sakýncasý yoksa ondan sonrasýný kýsaca anlatýr mýsýnýz? EV E MEK ˙ SOn:dan sonrasý tam anlamýyla bir cehennem diyebilirim ve ben bu cehenneme beþ sene boyunca katlanmak zorunda býrakýldým. Çünkü bana kalsa çekmezdim. Yýllarca hep ezildim horlandým. Ben sosyal aktiviteleri seven ve kendimi geliþtirmek isteyen biriydim; hep engellendim. Herkes kendi için yaþar, kendi için mücadele eder mantýðý hâkimdi onlarda. Dýþarýda olup bitenler onlarý pek ilgilendirmezdi. Tek istedikleri itaatkâr bir kadýndý. E KA: : Hiç çalýþmayý düþündünüz mü, tepkiler nasýl oldu? EV E MEK ˙ SEvet : çalýþmayý istedim, zaten eþimde çalýþmýyordu. Annesinin eline bakýyorduk. Ama çalýþtýktan sonra baktýlar ki ben ekonomik özgürlüðümü kazanýyorum, ihtiyacým olan þeyler için onlardan para almýyorum, en basiti alacaðým en küçük þey için bile onlara danýþmýyorum, bu yüzden iþten çýkmamý istediler. Kayýnvalidem oðluma bakamayacaðýný ve benim erkek gibi dýþarýda çalýþmamý istemediðini söyledi. Oðlum için iþimden ayrýlmak zorunda kaldým. Ve yine onlarýn baskýlarý emirleri altýna girdim. Dayaklar, hakaretler kat be kat artýyordu. Bir bayan arkadaþýmla konuþsam bile farklý yerlere çekiliyordu. Ben onlar için sadece bir et parçasýydým. E KA:Peki ayrýlmayý hiç denediniz mi? EV E MEK ˙ SKaç : kere denediysem hep birileri araya girip barýþmamýzý saðladýlar. Ailemden destek alamýyordum, tek söyledikleri þey ‘elalem ne der’di. Ben neler çekiyorum, nelere katlanýyorum düþünen yoktu. Evin içinde çocuðumla aç kalýyordum, anneme telefon açýp ondan yemek istiyordum. Bunlarý düþünen yok, ailem de dâhil tek düþündükleri þey ‘dul kalýrsan elalem ne der’ ve ben býktým artýk onlarýn gözünde namusu taþýyan bir obje olmaktan. Ve bardaðý o kadar taþýrdýlar ki canýma kýymaya karar verdim. E KA:Bir sakýncasý yoksa paylaþmak ister misiniz, sizi intihara kadar sürükleyecek olay neydi? EV E MEK ˙ SO:gün kayýnvalidemle tartýþtýk ve beni çok kötü dövdü. Akþam eþim geldiðinde durumu anlattým eþimde

10

annesine gidip neden yaptýðýný sormasý üzerine annesi eþime de vurmaya baþladý. Ben yine eþimi bana onca çektirmesine raðmen vicdaným el vermedi ve onu savunmaya gittim. Bu sefer tekrar bana saldýrdý saçlarýmdan sürükleyerek kapýnýn önüne koydu. Artýk canýma tak etmiþti balkona çýktým içimdeki her þeyi döktüm ‘yeter’ dedim ‘ne istiyorsunuz benden, ben de insaným’ dedim ve hepsinin bana o ana kadar çektirdiklerini tek tek haykýrdým içimdeki bütün öfke mi döktükten sonra artýk benim için sanki yaþanacak hiçbir þey kalmamýþtý. Kaynanam bana ‘atla, atlamazsan biz seni öldürürüz’ dediðinde sinirlendim, zaten cinnet halindeydim ve baðýrdým ‘sizin elinizden ölmektense kendimi atarým daha iyi’ dedim ve atladým. E KA:Düþtükten sonra bilinciniz kapalý mýydý? EV E MEK ˙ SHa:yýr, kendimdeydim sadece ayaðým kýrýlmýþtý. Çok acý çekiyordum ama eþim ve ailesi ailemi arayýp ‘kýzýn bizi rezil etti, hastaneye gelin’ diye haber verdiler. E KA:Peki bu intihardan çýkardýðýnýz sonuçlar var mý, yani yaptýðýnýzdan piþman mýsýnýz? EV E MEK ˙ S Ke : sinlikle piþmaným. Ýlk düþtüðüm anda sanki beynimde þimþek çaktý. Birisi beni tutup sarstý resmen, ‘Sen ne yapýyorsun, kim ve kimler için canýna kýyýyorsun, bu kadar zayýf bir insan mýsýn’ dedim kendi kendime. Geliþmek, bilmediðim birçok þeyi öðrenip, mücadele etmek, yeri geldiðinde yumruðumu masaya vurup kendi doðrularýmý yaþamak istiyorum. Artýk ‘o ne der bu ne der’ düþüncesi için yaþamayacaðým. Babama da söyledim, ‘kýzýn öldü’ demelerinden daha mý kötü… E KA:Kadýnlarýn yaþadýklarý sorunlar sadece evlilik hayatlarýnda deðil; evde, dýþarýda, iþ yerinde… Kýsacasý her yerde… Sizce kadýnýn bu ezilmiþliðinin çözümü nasýl olabilir? EV E MEK ˙ SBir:likte mücadele ederek… Tek söyleyeceðim bu. Evet, biliyorum bu sorunlarý bir tek ben yaþamýyorum. Benim annemde ayný sorunlarý yaþadý, o da çok çekti. Bize yani kadýnlara hep ezilmiþlik aþýlanýyor. Kadýnsan çekeceksin, bu senin görevin gibi þeyler bize dayatýlýyor. Zamanýnda ailem beni çok ezmeseydi, arkamda dursaydý bu ezilmiþlik beni intihar derecesine getirmezdi. Yani bu milyonlarca kadýnýn sorunu… Baský altýnda olan bütün kadýnlara sesleniyorum: Kurtuluþumuz ulusal, sýnýfsal, cinsel sömürüye karþý birlikte mücadele etmekten geçiyor. Bunun için hep birlikte mücadeleye sarýlmalý, kendimizi var etme savaþýnda bizler de yer almalýyýz. E KA:Bize zaman ayýrdýðýnýz ve kapýnýzý açtýðýnýz için teþekkürler… EV E MEK ˙ SBen : teþekkür ederim, beni dinlediðiniz için. Çalýþmalarýnýzda baþarýlar. E MEK ˙ KA DIN LAR DEV R M LE Z G R LE E CE Z M R/E KA (E MEK ˙ KA DIN LAR)

134. Sayý / 4 - 18 Mart 2009


ADANA AYIÞIÐI’NDA 8 MART ETKÝNLÝÐÝ

Yeni Evrede

Emekçi Kadın

Mücadele Birliði

8 Mart 1857’de Chicago dokuma fabrikasýnda haklarýný almak f n n kur tu lu m ca de le sin de ol maz sa ol için kadýnlar grev baþlatýrlar… 14 saat çalýþan kadýnlar 8 saatlik iþ- ye ri ni al m t r. Bu g n ka d n, hem top lum da günü ve eþit iþe eþit ücret istiyorlar… Polis fabrikayý kuþatýr… On- de i me si i in m ca de le e der ken, hem de n binlerce insanýn önünde polisin kundakladýðý fabrikada 119 emek- e me in d n ya s i in r g t len me li dir ve y çi kadýn yakýlarak katledilir… Yýl 1910, yer Danimarka Kopen- ka d n, kav ga n n da ya r s ol du ”diyen u ar nu ka-da bil hag… 2. Enternasyonal Kadýn Konferansý… Burada konuþma ya- daþýmýz “Ve bil me li yiz ki ka d n ol ma dan dev ri pan Clara Zetkin 8 Mart’ýn Dünya Emekçi Kadýnlar Günü ilan edil- ol ma dan ka d n kur ” diye tul rek ko maz nuþmasýný sonlandýrdý. Emesini önerir… Ayakta alkýþlanarak onaylýyorlar bu öneriyi… Ve KA’lý arkadaþýmýz ayrýca bir iþçi kadýnýn EKA’ya gönderdiði meko günden bu güne 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlarýn emperyalist- tubu da bizlerle paylaþtý. Ardýndan Ayýþýðý Þiir Atölyemiz sahne alkapitalist sisteme karþý savaþ günü olur… dý. Þiir atölyemiz Nazým Hikmet’in Tanya þiirini teatral bir þekilde Bizler de Adana Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi olarak, 1 Mart okuyarak dinleyicilere duygulu anlar yaþattýlar. Þiir atölyemiz dingünü bir etkinlik düzenledik. Etkinliðimiz, bugüne kadar ölümsüz- letisini bitirdiðinde uzun süre alkýþlandý. Þiir dinletisinin ardýndan leþen devrimci kadýnlar nezdinde saygý duruþuyla baþladý. Saygý kýsa bir ara verdik. Verilen aradan sonra, geçen yýl kurulan, çalýþduruþunun ardýndan emekçi kadýnlarla ilgili hazýrlamýþ olduðumuz malarýna kýsa bir ara verdikten sonra üretimlerine tekrardan baþlaslâyt gösterisini izledik. Daha sonra EKA (Emekçi Kadýnlar) adýna yan müzik grubumuz Grup Umut bir dinleti gerçekleþtirdi. Ýlk olabir arkadaþýmýz 8 Mart’ýn tarihçesini, emekçi kadýn mücadelesinin rak kendi besteleri olan bir parçayý seslendirdiler. Daha sonra halay bugününü anlatan bir konuþma yaptý. Konuþmasýnda “Ka pi ta - par liz çalarýna geçildiðinde etkinliðe gelenler coþkulu bir þekilde halay min ya rat t a l k, se fa let ve sos yal - çek y tiler. k Et m, d Grup n nUmut’un top müzik dinletisinden sonra sokinlika ðimiz lum sal re ti me bu de re ce de yo un ka tnalerma o bi nun sal di. Etskinlik timinsi de kaya týlým cýlarla yaptýðýmýz sohbetlerde etbi lin ci nin ge li me si ni, bu te mel de- top lumçoksal letüryeetkin kaliklerin bundan sonra da kinliðin güzelmgeçca tiðinide ve bu t l ma s n n, r g t len me si nin n n - aolma t sý.gerektiðiini s f laþitýlar.e ri bizlernle pay sin de en ok e zi len, bin y l la r n top -lum sal bas n ge li R M OL MAZ KA kDINs OLn MA DANriDEV i ni ze rin de ta yan i i e mek i -ka d n lar, b y le ce i i s n

A y M zik Toplulu u ndan Eylemdeki zmir Park-Bah e ilerine Destek Mesaj

Merhaba Yoldaþlar. Kapitalist sistem son dönemini yaþadýðý için artýk emekçiler üzerindeki baskýlarýný ve saldýrýlarýný daha da azgýnlaþtýrarak sürdürüyor. Özellikle de ekonomik krizin kendini göstermesinden sonra sermaye sýnýfý panik halinde, þiddeti artýrarak iþçi ve emekçileri kontrol altýna almaya çalýþýyor. Ancak bizler biliyoruz ki, iþçi sýnýfý ancak bilinçli bir þekilde iktidarý ele geçirmek için mücadele e-

derse gerçekten özgürlüðe kavuþabilir ve insanca yaþayabilir. Bugün yaþanan grevler ve fabrika iþgalleri önümüzdeki dönemlerde yaþanacak olan daha büyük mücadelelerin habercisidir. Üretenlerin yönettiði, iþçi sýnýfýnýn karnýný doyurmaktan fazlasýna kavuþtuðu bir dünyayý yaratacak olan ortak mücadelemiz zafere kadar sürecektir. Göstermekte olduðunuz cesaret tüm iþçi sýnýfýna örnek olacak niteliktedir. Sermaye sýnýfýnýn koruyucularý ta134. Sayý / 4 - 18 Mart 2009

rafýndan sizlere karþý gerçekleþtirilen saldýrý ise yaptýðýnýz eylemin ne kadar doðru, güçlü ve etkili olduðunun bir göstergesidir. Verdiðiniz bu haklý ve onurlu mücadelenizi tüm yüreðimizle destekliyor ve farklý cephelerde, ama birlikte yürüttüðümüz savaþta, ayný yolda yürümenin verdiði onurla sizleri selamlýyoruz. A y M (Grup De ni ze Ez gi

zik Top lu lu Grup -E me e

11


DEVRÝMÝN VE ÝSY Yeni Evrede

Gündem

Mart ayýnýn anlamý sorulsa, hiç tereddütsüz emekçi sýnýflarýn kapitalizme, ezilen halklarýn köleliðe karþý savaþlarýnýn adýdýr diye yanýt verirdik. Bu savaþta çekilen büyük acýlarýn, gösterilen kahramanlýklarýn, cesaretin, yiðitliðin, kendini adamýþlýðýn adýdýr derdik. Savaþan iki dünyanýn, ezenlerle ezilenlerin, sömürenlerle sömürülenlerin birbirleriyle en sert kavgalara tutuþtuklarý ayýn adýdýr Mart. Mart, ezenlerin, sömürenlerin, kýsacasý dünya burjuvazisinin egemenliðini korumak, saltanatýný sürdürmek için en kanlý katliamlara, en korkunç vahþetlere baþvurduklarýnýn tanýðýdýr. Ve ayný Mart, ezilenlerin, sömürülenlerin, yani proletarya ve diðer çalýþan sýnýflarýn emeðin kurtuluþu, özgürlük, sýnýfsýz-sömürüsüz yeni bir dünya kurmak adýna ne büyük kahramanlýklara giriþtiklerini, ne yiðitlikler gösterdiklerini, nasýl bir kendini adamýþlýkla ileriye atýldýklarýný, idam sehpalarýnda, iþkence tezgâhlarýnda eski dünyaya nasýl direndiklerini kaydetmiþtir. Ýþte 8 Mart. Amerikan burjuvazisinin çoðu kadýn 129 iþçinin ölümüne yol açan kanlý giriþimi ve yüz binlerce iþçinin sokaða çýkarak burjuvaziye verdiði yanýt. On yýllar sonra bile olsa, burjuvazinin bu vahþetini unutmayan Komünist Enternasyonal, 8 Mart’ý Dünya Emekçi Kadýnlar Günü ilan ederek bu günü kapitalizme, burjuva egemenliðine karþý mücadele gününe çevirmiþtir. Artýk 8 Mart, burjuvazinin katliamýyla deðil ama burjuvaziye ve kapitalizme karþý dünya emekçi sýnýflarýnýn mücadelesiyle anýlýyor. Böylece, “Eski Dünya”nýn ayakta kalmak için yaptýðý giriþim kendisine karþý mücadelenin bayraðý haline gelmiþti. Ve bu, tekil bir örnek deðildi. Burjuvazi, ne zaman böyle giriþimlerde bulunmuþsa ayný sonuçla karþýlaþmýþtýr. Ýþte kendi topraklarýmýzdan iki örnek: 12 Martlar. Ýlkinde, sene 71’de bütün toplu-

12

Mücadele Birliði

mu demir bir ökçe altýnda ezmek için düzenlenen askeri faþist darbe. Ýkincisinde, iç savaþý kazanmak için, Ýstanbul’da Gazi’de tertiplenen kanlý bir katliam ve sonrasýnda Türkiye’yi sarsan 4 günlük isyan. Dört gün süren sokak savaþlarý ve düzeni tekrar saðlayabilmek için bütün güçlerini seferber etmek zorunda kalan tekelci sermaye sýnýfý ve faþist devlet... Yýllar sonra bile, her 12 Mart’ta sokaklarý denetim altýna alabilmek için faþist devlet ecel terleri dökmek, bütün güçlerini alarma geçirmek zorunda kalmýyor mu? Her 12 Mart, bir iki dünya arasýnda, burjuvazi ile devrim güçleri arasýnda bir savaþ biçiminde geçmiyor mu? Her 12 Mart’ta faþist devlet, özellikle Ýstanbul’da, polis ve jandarmanýn bütün izinlerini kaldýrmýyor mu? Bundan daha açýklayýcý bir örnek az bulunur. Dünyada ve Türkiye’de egemenliðini saðlama almak için burjuvazinin attýðý her kanlý adým emekçi sýnýflarýn, devrim güçlerinin ancak destanlarda rastlanabilen kahramanlýk, yiðitlik giriþimleriyle karþýlandý. 13 Mart 1982. Faþist devlet herkesi sindirmek, korku daðlarý yaratmak, yüreklere ölüm korkusu yerleþtirmek için idam sehpalarý kuruyor. Seyit, Ýbrahim, Necati, proletaryanýn bu üç yiðit evladý, týpký Denizler gibi, idam sehpasýnda bir bayrak gibi dalgalanarak faþist devletin planlarýný altüst ediyor. Altlarýndaki tabureleri kendileri tekmelerken dillerinde Partilerine baðlýlýk, zafere inanç sloganlarý vardý. O gün, Buca zindanýnýn karanlýk dehlizlerinden proletaryanýn kalbine korku deðil cesaret, piþmanlýk deðil baðlýlýk, karamsarlýk deðil zafere inanç ýþýklarý düþtü. 16 Mart 1978. Faþist devlet genel olarak gençliðin, özel olarak öðrenci gençliðin devrim saflarýna büyük akýþýný durdurmak için bir kez daha katliama baþvuruyor. Ýstanbul Üniversitesi Merkez Bi134. Sayý / 4 - 18 Mart 2009

na’nýn önü, üzerlerine el bombasý atýlarak silahla taranan öðrencilerin kanlarýyla kýzýla kesiyor. 7 genç öldürülüyor, onlarcasý yaralanýyor. Amaç, gençliði devrim saflarýndan koparmak, okullarda faþistlerin hâkimiyetini saðlamak. Sonuç: amaçlananýn tam tersi. Mart, uyanýþýn, ayaða kalkýþýn, isyanýn adýydý. Öðrenci gençlik Mart’ýn bu özelliðine uygun hareket etti. Katliamýn dehþet havasýna kapýlýp sinmek yerine isyan bayraðýný açtý. Sindirilmek istenen gençlik, on binlerle ayaða kalktý. Okullarý faþistlere dar etti. Faþistlerin eline teslim edilmek istenen Merkez Bina, o günden sonra devrimci öðrenci gençliðin kalesi haline geldi. Faþistler, Ýstanbul’daki tüm yüksekokullarýn dýþýna süpürüldü; okullar devrimci gençliðin kalelerine dönüþtü. Kürt halký, ulusal köleliðe, yüzyýllarýn ezilmiþliðine son vermek üzere sehildanlara kalkýþmanýn vesilesini Newroz’da buluyor. 21 Mart, Kürt halkýnýn Halepçe acýsýný ve özgürlük için baþkaldýrýnýn kývancýný yaþadýðý gündür. 21 Mart, Kürt ulusunun tarihinde zalimlere karþý baþkaldýrýnýn günüydü. Ve Kürt halký, tarihinde unutulmaya býrakýlmýþ bu günü günümüzün zalimlerine karþý baþkaldýrmanýn aracý olarak gün ýþýðýna çýkarttý. Baharýn diriliþ günü, bir ulusun köleliðini silkip üzerinden atma gününe dönüþtü. Her Newroz, Kürt halkýnýn özgürlük için, ulusal köleliðe son vermek için milyonlarla ayaða kalktýðý gün oldu. O gün bu gündür her Newroz faþist devletin kâbusu olmaya devam ediyor. Faþist devlet ve tekelci sermaye sýnýfý, Newroz’u Kürt halkýnýn özgürlük savaþýnýn sembol günü olmaktan çýkarmak için bin bir dolap çevirdi, bin bir hileye baþvurdu. Önce yasakladý. Yasaða raðmen sokaða çýkanlarý, direniþ bayraðýný yükseklerde tutanlarý kurþunladý, zindana attý, iþkenceden geçirdi. Ama bu politika-


SYANIN AYI MART Yeni Evrede

Gündem

Mücadele Birliði

nýn ateþe benzin dökmek, yangýna körükle gitmek anlamýna geldiðini çok geçmeden gördü. Bu sefer Newroz’u Nevruz’a çevirerek içini boþaltmayý denedi. Tekelci sermaye sýnýfý ve faþist devlet bu deðiþiklikle “Nevruz”u kendi bayramý ilan ederken, demir döven, ateþin üzerinden atlayan Baþbakanlar, Bakanlar mizah dergilerine konu olacak görüntüler yarattýlar. Halk, burjuva sýnýfýn temsilcileriyle haklý olarak alay ediyor, dalga geçiyordu. Kürt halkýnýn özgürlük savaþýnda ýsrarý, inadý Mart’ýn bu önemli gününün yozlaþtýrýlmasýna, içinin boþaltýlmasýna, unutturulmasýna izin vermedi. Ve 31 Mart 1972. Faþist devlet, Mart’ýn son yapraðýný kanlý bir katliamla çevirirken bir kâbustan kurtulmanýn, bir döneme son vermenin ümidiyle hareket ediyordu. Mahir Çayan’ý THKP-C ve THKO’lu yoldaþlarýyla katlederken nerden bilebilirdi ki, aslýnda on yýllarca sönmeyecek bir ateþin, kendisini yakacak bir ateþin ilk kývýlcýmýný yakýyordu. Mahirlerden, Mahirler þahsýnda komünizm hayaletinden kurtulmak için cellâtlarýný Kýzýldere’ye yollamýþtý. Ama o günden sonra bebelerin adý hep Mahir oldu, Cihan oldu. Gençlik yüzünü Kýzýldere’ye çevirdi, emekçiler yüzlerini Kýzýldere’ye çevirdiler, ezilen, sömürülen, yoksul kitlelere gözyaþlarýyla ölenlerin küllerini ýslatýrken kapitalizme, faþizme, emperyalizme karþý savaþ için ayaklarý üzerine doðruluyorlardý. Mart bir tarihtir. Mart, burjuvazi ve faþist devlet için katliamlarýn tarihiyse emekçi sýnýflar için, ezilen halklar için sömürüden, yoksulluktan, kölelikten kurtulmak amaçlý isyanlarýn, ayaklanmalarýn, direniþlerin tarihidir. Bu çarpýþmada son sözü yýkýlýp çökmekte olan “Eski Cihan” deðil, serpilip geliþmekte olan “Yeni Dünya” söyleyecektir.

YE N YA A MA DO— RU Günümüzde “eski dünya”yý temsil eden burjuva sýnýf, geliþme çaðýnýn zirvesine vardýðýnda son sözünü feodalizme karþý söyleyerek tahta kuruldu. Ama o, bir kez son sözünü söyleyip tahta kurulduktan sonra tüm devrimci barutunu da yitirdi. Geliþene, yeniye, insanlýðýn ilerlemesine ne katacaðý bir deðer ne de söyleyecek bir sözü kaldý. Tarihin tanýdýðý bütün sömürücü sýnýflar gibi, burjuva sýnýf da gericileþti, tutuculaþtý ve yaþamýn akýþýna karþý duran ne varsa ona sarýldý. O artýk serpilip geliþenin deðil, dökülüp çürüyenin yanýndaydý. Bu yüzden geleceði yoktu; bu yüzden doðanýn yaþama uyanýþýný ifade eden baharý karþýlayamazdý. Oysa hemen onun yaný baþýnda yeni bir dünya filizleniyor. Baharda doðanýn yaþama uyanmasý gibi, Mart’ta da insanlýk yeni yaþama uyanýyor. Doða baharda yeni yaþama uyanýrken eskinin kabuklarýný kýrarak, topraðý çatlatarak hayata tutunur. Ýnsanlýk ise yeni yaþama uyanýrken eski dünyanýn direniþini kýrarak, onun koyduðu engelleri yýkarak, onun zorunu yenerek ilerlemeye çalýþýr. Bunun büyük bedeller gerektirdiði, büyük acýlara neden olacaðý açýk. Ama bir doðumun acýsýz, sancýsýz, kansýz gerçekleþtiði nerde görülmüþ ki? Her Mart’ta, insanlýðýn çektiði büyük acýlar, dökülen kanlar, ödenen bedeller yeni bir dünyanýn doðum sancýlarýdýr. Önemli olan tarihin yeni bir hayata gebe olduðunu bilmektir. Her Mart’ta baþlayan ve artýk bütün bir yýl boyunca devam eden çatýþmalar, devrimci eylemler, büyük kitle gösteriler, sokak savaþlarý, isyanlar, ayaklanmalar, direniþler bu doðum sancýlarýndan baþka nedir ki? Burjuva sýnýfýn, eski dünyanýn yeniye karþý her direniþi bu doðum sancýlarýný artýrmaktan, sýklaþtýrmaktan baþka bir sonuç vermiyor. Onun için Mart’ta geliþini haber veren yeni dünya ne olursa olsun zafere ulaþacak! 134. Sayý / 4 - 18 Mart 2009

Mart ayýnýn anlamý sorulsa, hiç tereddütsüz emekçi sýnýflarýn kapitalizme, ezilen halklarýn köleliðe karþý savaþlarýnýn adýdýr diye yanýt verirdik. Bu savaþta çekilen büyük acýlarýn, gösterilen kahramanlýklarýn, cesaretin, yiðitliðin, kendini adamýþlýðýn adýdýr derdik. Savaþan iki dünyanýn, ezenlerle ezilenlerin, sömürenlerle sömürülenlerin birbirleriyle en sert kavgalara tutuþtuklarý ayýn adýdýr Mart. Mart, ezenlerin, sömürenlerin, kýsacasý dünya burjuvazisinin egemenliðini korumak, saltanatýný sürdürmek için en kanlý katliamlara, en korkunç vahþetlere baþvurduklarýnýn tanýðýdýr. Ve ayný Mart, ezilenlerin, sömürülenlerin, yani proletarya ve diðer çalýþan sýnýflarýn emeðin kurtuluþu, özgürlük, sýnýfsýzsömürüsüz yeni bir dünya kurmak adýna ne büyük kahramanlýklara giriþtiklerini, ne yiðitlikler gösterdiklerini, nasýl bir kendini adamýþlýkla ileriye atýldýklarýný, idam sehpalarýnda, iþkence tezgâhlarýnda eski dünyaya nasýl direndiklerini kaydetmiþtir. 13


Eylemler

Yeni Evrede

ÝZMÝR PARK- BAHÇE ÝÞÇÝLERÝ’NDEN EYLEM

Mücadele Birliði

TÜMTÝS’TEN ÝZMÝR PARK-BAHÇE ÝÞÇÝLERÝYLE KÝTLESEL DAYANIÞMA EYLEMÝ

Ýzmir BüyükTaþeronlaþmaþehir Belediyesi’ne ya karþý kadrolaþma baðlý ve 46 gündür mücadelesi yürüten (21 Þubat) açlýk Ýzmir Park-Bahçe grevinde olan ParkÝþçileri, 7 Ocak’ta Bahçe iþçileri eybaþlattýklarý açlýk lemlerine devam egrevlerinin ilk güdiyor. Park-Bahçe nünden itibaren iþçilerinin eylemletoplanan imzalarý rinin 46. gününde 12 Þubat Perþembe saat 17:00’de Kogünü Ýzmir Büyük- nak-Pier önünde, flamalarýný açarak toplanan 200-250 TÜMTÝS iþþehir Belediyesi’ne, CHP Ýl Yönetimi’ne vermek ve de Ankara çisi sloganlarla yürüyüþe geçti. Yürüyüþ esnasýnda “Atýlan Ýþçiler CHP Ýl Yönetimi’ne göndermek üzere bir basýn açýklamasý ger- Geri Alýnsýn”, “Park-Bahçe Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Zafer Direnen çekleþtirdiler. Saat 13.30’da toplanmaya baþlayan Park-Bahçe iþ- Emekçinin Olacak”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “Yaþasýn Ýþçileçilerine Mücadele Birliði Platformu’nun da aralarýnda bulunduðu rin Birliði” sloganlarý gür bir þekilde haykýrýldý. TÜMTÝS’li iþçiler çeþitli devrimci kurumlar ve DKÖ destek verdi. Saat 14.00’te “Ö- eylem alanýna yaklaþýnca Park-Bahçe iþçileri tarafýndan “Yaþasýn SýZELLEÞTÝRMEYE-TAÞERONLAÞTIRMAYA HAYIR / ÝZ- nýf Dayanýþmasý” sloganýyla ve alkýþlarla karþýlandý. Daha sonra MÝR BÜYÜKÞEHÝR BELEDÝYESÝ PARK BAHÇE TAÞERON Park-Bahçe iþçileri Mersin Limaný’nda TÜMTÝS’te örgütlü AKANÝÞÇÝLERÝ” pankartýyla Konak Eski Sümerbank önünden baþlaný- SEL iþçilerinin 47. gününde (21 Þubat tarihiyle) olan eylemini larak Ýzmir Büyükþehir Belediyesi önüne doðru sloganlarla yürün- “Mersin Limaný Direniþin Alaný”, “Tümtis Ýþçisi Yalnýz Deðildir” sloganlarýyla selamladý. dü. Belediye önünde okunan metinde “ Biz i i le re ve Park-Bah ri lençe iþçilerini ziyarette ilk sözü alan iþçi temsilcisi Özkan Ký ledi:yet “ z le mirriveniT r ki ye de - di re s z ler u nu tul mu ken di si ve b rok rat la rlýç kýnsaca n þun a larýksöyni ge ve si ao lanl T Mlar T Sda ye le ri ne, Park-Ba or ta ya koy mu lar d r. Ba s n top lan t rin la rsim n da na ho gel di niz di yo ruz. Y rek le ri ne - sa l ben ta e ron sis te mi ne kar y m; sos- yal be le di ye ci lik an la dik le ri ” Da i ha in. son ra sö zü a lan TÜM TÝS þu be baþ ka ný Þük rü y na g re, b t n a l an la r m n- a da let li bir e kil de hak LÝ kýde sacame eylemele di ilgiliyor görüþlerini, sendikalarýn ve Ýzmir lar dan ya rar lan ma s i nan c n da y m diGÜN ye SE rek ka mu o yu nun bu ey lem kar þý ta kýn dýðýsiy duyarle sýz veyap yetersiz tavrý diBiz i i ler so mut ne ri le ri mi zi b- rok rat la r ve ken di le ge tir di. Ay rý ca sen di ka la rýn ge nel o la rak ar týk iþ çi sendikacýlýðý t m z g r l me ler de e er ta e ron la ma ya kar i se ler yerine ren sen kacýlýðý týðýný leyen Þükrü GÜNSELÝ bu ra da a l k gre vin de o lan i i ler den baiþvela yadirak buyap so rusöy nu söz le ri ne ký sa ca þöy le de vam et ti: “An cak zelaklik le s r mek a a bi lir ler. Sos yal be le di ye ci lik - an la y bu nu ge rek ti rir, m ca de le niz le il gi li za ma n n da des - tek v si tak dir de amb le mi CHP ve ya AKP ol mu - ne far k var e lun ma m z nok ta s n da bir ta le bin gel me - yi er bu so run z l mez se biz i i ler m ca de le mi zi CHP ve ca de le ye me sa fe li du ru u mu za ne den - ol m on la r n be le di ye ba kan a day la r -na kar ; se im de m ca dan son ra ya n n z da o la ca z. Di er -sen di de le e de ce i mi zi bil di ri riz. Bu ra - dan ken di le ri ni tek rar u ya r da ol ma s nok ta s n da da i li ki le ri -mi zi yo ruz, biz i i ler bu se im a l ma -la r na ka t l p, z mir hal z. A ma bu nun da s n r l kal ma ya ca n m k y la ya p lan top lan t la r n z” dasözbun lerinela r an la ta ca ge re ki yor. Ar ka da lar s n f n en te -mel vurgu yapýlarak belediyenin baþkanlýk giriþine gelindi. Burada da s n da en nem li zel lik da ya n ma d -r, bir sloganlarýný gür bir þekilde haykýran Park-Bahçe iþçileri iki tem- de le dir. An cak son y l lar da l ke miz de - bu silciyi toplanan imzalarý baþkanlýða býrakmak için içeri girdi. de yi tir di i i ler ve bu nun se be bi de i Temsilci arkadaþlar çýkana kadar sloganlarý ve halaylarýyla di ye bir der di ve kay g s ol ma yan sen di ka susmayan iþçiler 2. imzalarý Ankara’ya göndermek için tekrar slo- Da ya n ma duy gu su za y f la t l d . Sa -hip le ganlarla Konak postanesine doðru yüründü. Ýmzalar postalandýk- le ne i, k l t r zel .” Ko lik nuþma lelaryok dan son e radil Park-di tan sonra 3. imzalarý Çankaya’da bulunan CHP il binasýna býrak- Bahçe iþçileri ve TÜMTÝS iþçileri birlikte “Yaþasýn Ýþçilerin Birlimak için harekete geçtiler. Ýl binasýna varmadan önce tekrar pan- ði”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” vb. sloganlarý hep birlikte haykýrkart açýlýp sloganlarla bina önüne gelindi. Ýl’e býrakýlan imzalardan dýlar. sonra iþçi temsilcilerinden Güngör Polat basýna kýsa bir konuþma Evet Park-Bahçe iþçileri bütün olumsuz koþullara, zorluklara, yaparak eylem sona erdirildi. dayatmalara, iþ kollarýndaki sendikalarýn seçim ve toplu sözleþme PARK BAH ˙E ˙ LE R YAL NIZ DE — L D ge R!rekçesiyle “yanlýþ zamanlama” (sanki açlýðýn, iþsizliðin, sefaletin ZA FER SA VA AN ˙ LE R N O LA CAK!zamaný varmýþ gibi!) demelerine raðmen eylemlerine kararlýlýkla devam ederken TÜMTÝS’in bu kitlesel ve nitelikli ziyareti gerçekten

14

134. Sayý / 4 - 18 Mart 2009


Yeni Evrede

Eylem

Mücadele Birliði

ZAFER DIÞINDA BURDAN HÝÇBÝR ÞEKÝLDE AYRILMAYACAÐIZ

Ya i:pýlan bu saldýrý çirkef ve insanlýk dýþýdýr. Bize saldý24 u bat 2009-Sa l 3. z mir Park-Bah e i le ri ne ranlar galiba Büyükþehir Belediye Baþkaný Aziz Kocaoðlu’ndan bir þeyler yiyorlar ki bize saldýrdýlar. Yerel seçim yaklaþtýkça bize yöne˙ir kin Ve Al ak a Sal d r Ýzmir Büyükþehir Belediyesi önünde iþten çýkarmalara ve taþe- lik saldýrýlar çoðalacaktýr. Ama bunlarýn saldýrýlarý bizleri hiçbir zarona karþý direniþine devam etmekte olan park bahçe iþçilerine 24 Þu- man yýldýrmayacaktýr. Aksine bizleri daha çok ateþleyecektir. Ve biz bat akþamý saat 20:00 civarýnda saldýrýda bulunuldu. Ýþçilerin bir kýs- kazanacaðýz. Bu i:yapýlan saldýrýnýn bir sýnýf tavrý olduðunu çok iyi bi4. mý gece ýsýnmak için etraftan odun bulmaya gitmiþlerdi. Eylem yerinde sadece 3 iþçi bulunmaktaydý. Bu arada bunu fýrsat bilen ve eylem liyoruz. Biri sermaye sýnýfýnýn tavrýný bize sergiliyor, biz de iþçi sýnýyerine gelen yüze yakýn çevik kuvvet ve zabýta, iþçilere “siz ka mufýnýn tavrýný sergiliyoruz. Ýþçi sýnýfýný temsilen burada olduðumuzu liyoruz. lar sal dýrdýla lar, biz de sýnýf rýmýzý ortaya koyduk ve ma l n i gal e di yor su nuz, bu ra y e vi biniz giOnbi kul n leryor su tav nuz, karsu þýlýknuz, verdik, g geri püs Gerçili burali ya 100’e yakýn polis ve zaa te ya k yor su nuz, ev re yi kir le ti -yor r nkürtttük.kir i ya taylalin saldýrmalarý ve bizleri gözaltýna almaya çalýþmalarý, niyetlerira t yor su nuz(!), kim lik” þek le linri de ko ninuþzi tular. a Bu l p býge tavrýn neyden kaynaklandýðýný anlamak için yaklaþan iþçilerin her bi- ni bariz olarak ortaya koyuyor. Zafer dýþýnda burdan hiçbir þekilde rine dört beþ polis ve zabýta saldýrmýþ ve onlarý gözaltýna alma giriþi- ayrýlmayacaðýz. Bu saldýrýlarýn da çoðalacaðýný biliyoruz. Ama biz bu minde bulunmuþtur. Neye uðradýklarýný þaþýran iþçiler özel eþyalarý saldýrýlara hazýrýz. Her türlü saldýrýya da karþýlýk verecek gücümüz de olduðunu, almalarý gerektiðini söyleyerek onlarý oyalamaya çalýþarak var. Buna inanýyoruz. Herkes yüreðiyle ve bilinciyle yapýlacak saldýdiðer iþçi arkadaþlarýna haber verdiler. Diðer iþçilerin ve DKÖ ve ki- rýlarý geri püskürtecektir. mi kurumlarýn gelmesiyle beraber çevik kuvvet hemen iþçilerin çev25 u bat 2009-˙ar amba resini sararak saldýrýda bulundu. Bu arada diðer polisler iþçilerin eþPark-Bah e i le rin den Ya p lan Sal d r yalarýný aldý. Daha sonra iþçiler eþyalarýný geri almak için eþyalarýn Ba s n A k la ma s götürüldüðü aracýn önünü kesti ve arbede yaþandý. Polisler ve zabýta24 Þubat 2009 Salý günü akþam saatlerinde iþçilere yönelik yalar iþçilere coplarla ve tekmelerle saldýrdý. Ayrýca etraftan duyulmasýyla birlikte iþçilere destek amaçlý onlarca kiþi geldi. Polisin ve zabý- pýlan polis ve zabýta saldýrýsýna karþý basýn açýklamasý yapýldý. Basýn tanýn geri adým atmasýnda insanlarýn desteði de etkili oldu. Yaþanan açýklamasýna 100’e yakýn kiþi katýldý. Yapýlan eyleme Mücadele Birarbedenin ardýndan polis iþçilerin kararlý ve direngen tutumu karþý- liði Platformu da olmak üzere kimi devrimci kurumlar, DKÖ ve reformist siyasi partiler destek verdi. Basýn açýklamasýnda sýk sýk: “Ýþsýnda hiç kimseyi gözaltýna alamadýlar. Bizler de Mücadele Birliði olarak saldýrýnýn hemen ardýndan çiye Uzanan Eller Kýrýlsýn”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma”, “Yaþapark-bahçe iþçileriyle sýcaðý sýcaðýna onlara yönelik gerçekleþtirilen sýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “Direne Direne Kazanacaðýz” sloganlarý atýldý. Ýþçiler adýna basýn açýklamasýný okuyan Ýþçi Temsilcisi ÖZKAN bu çirkin saldýrý üzerine kýsa bir röportaj gerçekleþtirdik. i ler o la rak nef ret Park-Bahçe iþçileri arkadaþlarýn saldýrýya yönelik görüþlerini a- KILIÇ: “Bu sal d r la r i zel- le ti lýrken zabýta araçlarý yine eylem alanýndan geçerken, birden iþçiler a- her de me cin de, her ko nu ma s n da ol du u nu s y le yen -b y k yaða kalktý ve slogan atmaya baþladýlar. “BASKILAR BÝZÝ YILDI- la t r ma ya kar z m n RAMAZ” sloganýný haykýran iþçilerin bu tutumu, gerçekten de karar- ka n ve o nun b rok rat la r bu i in lýðýn bir ifadesi olarak görülmeli. Evet, iþçi sýnýfý yaþamýndan ve ey- i i da ha s k n t ya so ka cak me tod la r kul n sa vu nan -lar, 50 lemlerden öðreniyor. Týpký bu gece gerçekleþen saldýrýnýn onlara öð- be le di ye ci lik an la y n n de grev ya pa rettiði bir sürü deneyim ve birikim gibi. Ne diyelim bay burjuvaziye, n nda Be le di ye ka p s n n ýsrarla ve inatla kendi mezar kazýcýlarýný gece-gündüz demeden hazýr- hak l ta lep le ri ni ver mek ye ri ne; di er ka gi bi i i le re sal d r ma y ken di le ri- ne g lýyor. Mücadele Birliði dergisine deðerlendirme yapan iþçiler kýsaca ler bi li yo ruz ki bu sal d r yal n z biz- le re i s n f na ve e mek m ca de le sin de hak a ra þunlarý söylediler: 1. Be i:lediye, polis ve zabýta iþbirliðiyle yeni taktikler geliþ- DK ne ve in san hak la r sa vu nu cu la r - na kar tirdi. Artýk gece saldýrmaya baþladý. Battaniyelerimizi, eþyalarýmýzý d r” dedi. Ayrýca yaklaþmakta olan yerel seçimlere deðinen iþçi temsilcisi Özkan KILIÇ kýsaca þunlarý söyyükleyip götürmeye çalýþtýlar. Biz de ledi: “Biz i i ler r g t l g c karþý çýktýk. Sonuna kadar direneceðiz. 29 Mart ye rel se im le rin de b Çevreden arkadaþlarýn da desteðiyle bu ta v r la r n de i -tir mez polis ve zabýta bizleri yýldýramayacak. le ri ni 91 de ki gi bi Y k sel ˙ Sonuna kadar devam edeceðiz. i i le ri kar s na al ma s 2. : Bu i gün direniþimizin 49. z mir l m Y r y Ey - le mi günü ve biz yeniden polisle zabýtanýn mi kay bet ti i ni ve ken di si saldýrýsýna uðradýk. Onlar ne kadar sala k be te u ra ya ca -n bu r dýrýrsa saldýrsýn, yine de direnip kazanacaðýz. Kazanana kadar da ayrýlmayal yo ruz; bu nun i in de- b t n caðýz buradan. Bu kararlýðýmýzý bildikmir de a l ma la r m -z ba leri için taktik deðiþtirip, gece saldýrm z du yu .” ru yo ruz maya baþladýlar artýk. Kazandýktan Yapýlan basýn açýklmasýndan sonra sonra buradan gururla gideceðiz. yine sloganlar atýlarak basýn açýklamasý 134. Sayý / 4 - 18 Mart 2009

15


Yeni Evrede

PARK-BAHÇE ÝÞÇÝLERÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR

Eylem

Mücadele Birliði

Kendisinin “Küresel Ekonomik Kriz” adýný verdiði, bizim mir li le re g zel ve te miz ev re su nar ken ise “emperyalist-kapitalist sistemin doruk bunalýmý” olduðunu l k ta i ten kar t l yor, re ti min d söylediðimiz kriz, kapitalistler kadar iþçi ve emekçileri de vur- dan ko vu lu yor. Ta e ro na kar kad-ro la maya devam ediyor. Kriz iþçi ve emekçilerde en çok iþten atýlin yak la k 4 ay d r m ca de le e den Parkmalar þeklinde kendini gösteriyor. 6 u bat 2009 da a l k gre vi ne ba vu-ru yor Kapitalizmin bu saldýrýsýndan payýný alanlar arasýnda, Ýzmir la r a d r lar da po lis sal d r s na - u r büyükþehir Belediyesi’nde taþeron olarak çalýþan ve iþlerine l n yor lar. B t n bu bas k ve sin dir - me p son verilen Vira-Kürþat firmasýna baðlý Park ve Bahçe iþçileri... Park-Bah e i i le ri nin m ca de le si k 31 Aralýk günü sözleþmeleri feshedilerek iþten atýlan Park- e di yor. Park-Bah e i i le ri ni ya -am dan Bahçe iþçileri, o günden bu yana eylemdeler. Her tür eylem yo- le di ye ba ka n ba k n ne ler s y l yor Si lunu deneyen Park ve Bahçe iþçileri, sonunda açlýk grevine baþ- da hi siz le ri al mam, ba ka la r n a la ca ladý. en te mel hak k ; a l ma ve ya a ma hak k Bizler de Ýstanbul’dan iþçi ve Emekçiler olarak, onlarýn se- yet Halk Par ti si nin yak la m . El bet te sine ses katmak için, Taksim Tramvay duraðýnda bir basýn açýka la cak, an la l ma ya cak bir du-rum yo lamasý yaptýk. “Ýzmir Park Bahçe Ýþçileri Yalnýz Deðildir, Mü- let e ge men s n f n bas k ve zor a ra - c d cadele Birliði” pankartýmýz, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birli- n f bur ju va zi dir. Ve i i ler, e mek - i le ði”, “Sintaþ – Gürsaþ Ýþçisi Yalnýz Deðildir” dövizlerimiz ve rik tir me si nin a ra c te tam bir-s n f Deniz Gezmiþli kýzýl bayraklarýmýzla Tramvay duraðýnda top- mek i le re siz l n di yor. A ma ka pi - ta li landýk. Bu yaþananlarýn, kapitalist sistemin iþleyiþ yasalarýndan bet pa yi dar ka la cak t r di yor z mir - de a kaynaklandýðýný ve sistemi yýkýlýþa götürdüðüne de deðindiði- le e den s n f kar de le ri mi ze sa hip k miz basýn açýklamasý metninde: “En ter nas yo na list - vapro salle d tar r lar dan kur ta ra l m. Bu gi di e ya, k re sel is yan ve a yak lan ma la ra ka gi yrik e rek va bu zi Ha ninci vat Ka ra d vbur june, - g z o l m an la r n al ma ya ha z r la n yor ( ) Ye im ller re lim. Ve rel hay se k ra m Ka pi ta lizm -l d r tam da b y le si bir d nem de g n de me-ged lireyor. Te kel ci ser lim. Bu na g c m z de var, ye te ne i ma ye, ka pi ta list sis tem den u mut ke - sen, se t lo lo ji mi ze g ve ba m s im z sle nref ka i de - ne l ma yan, se im le ri boy kot e den mil yon glar ca ne i lim, i, eg mekle iri mi zi bir le ti t le - re li kit le si ni ye ni den sis te me ba la mak - zii yain am herdan yo ko la van ba ka vu pi ru ta list s m -r sis yor. Pa ra ce za s y la y l lar ca teh dit lim. e di Ulen mekya il ler nute ma m: i im idis n f ya bi lin oy hak k n kul lan kam pan ya la r y-laher u mut ge ey lar, dir, ye ya rel da hi ”ve diye bir rek tamam ey ladýk açýklamanel mec lis ler de t ke til ” demek dik. is te ni yor mýzý. “ im di si ze so mut bir r nek; z mir - de Sýk Park Bah etidar i Emeðin Olacak”, “Park Bahçe Ýþçisýk “Bü tün Ýk i le ri, z mir in b t n park ve bah e - le ni, g dir”, zel tiBoy rip leri ri Yalnýz Deðil “Sele çimleri kot EtzDevrim Ýçin Sa-

16

134. Sayý / 4 - 18 Mart 2009


SÝNTER ÝÞÇÝSÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR

Yeni Evrede

Röportaj

Mücadele Birliði

Aylardýr adý dillerden düþmeyen Küresel gerekçe” olarak kullandýðýnýn çok iyi farkýnEkonomik Kriz, iþçi ve emekçi halklarý ne kadalar. Ýþçilerin arasýnda daðýlarak sohbetler ve dar vuruyorsa, o kadar da eylemleri, direniþleröportajlar yapmaya baþladýðýmýzda, sohbet ri, grevleri tetikliyor. Gün geçmiyor ki dünyasohbeti açýyor. Burada önceden UNO Ekmek nýn herhangi bir köþesinden eylem, grev, direFabrikasý’nda direniþte olan bir iþçi arkadaþýniþ, ayaklanma haberi gelmesin. Bu iþçi-emýz yaþadýklarýný paylaþýyor metal iþçileriyle. mekçi eylemlerinin ikisi de þu günlerde ÜmraVe burada kazanýlacak zaferin, sadece onlarýn niye-ÝMES Sanayi Sitesi’nde sürüyor. Sinter deðil, ÝMES’de çalýþan tüm iþçilerin zaferi olaMetal ve Gürsaþ iþçileri, bir süredir grevdeler. caðýný söylüyor. 18 Þubat Salý günü, Emekçi Kadýnlar olarak, Metal iþçilerininse anlatacak çok þeyi var, Mücadele Birliði Platformu bileþenlerinden birbirlerinin aðzýndan sözü alýyorlar: Ýlk gün DÝK’li iþçiler, DEK’den emekçiler ve DÖB’lü sabah saatinde kapýya silahlý polislerin dikildiöðrencilerle birlikte, “Bütün Ýktidar Emeðin ðini anlar latýyorla, lar, “Bi - gir m la gel di, hem de dev gi bi pan - kart ne zim fab ri ka ya Olacak” pankartýmýzý da açarak onlarý iþyerle- den on la ra ses miz i in ya p yor lar bu nu, - as l n kart ma d lar da im di rinin önünde ziyaret ettik. ra kar ko ru ma la r ge rek - mez m m da ha le e ”,di“Ne yor den lar sa de ce Grev Ýlk duraðýmýz Sinter Metal iþçileri idi. Bir- pan kar t ol sun ba ka bir ”,ey as e ri gir mek is te se vu ra ” di cak lar ma ya l m leþik Metal Ýþ önlüklerini giymiþ ve “İşimizi “Bi zim bur da dur ma m z is teyormibiri, di ðe ri “Cu ma g n mah ke me miz yor lar, biz Geri İstiyoruz” pankartý önüne sandalyelerini, bu ra da dur duk a di er i - i var ” di yor, iþ çi ler a ra la rýn da da ha ev vel ya þa le re r nek o lu çay ocaklarýný koymuþ olan iþçiler, 60 gündür yo ruz ”… Bu yaþananlarýn ardýndan kýsa bir dýklarý mahkeme anýlarýný paylaþýyorlar. “Biz buradalar. Ve aslýnda 390 kiþi olduklarýný söy- konuþma yaptýk hemen. Kendileri ile dayanýþ- sa n yo ruz ki, o ra da ha kim - biz l lüyorlar. Kalabalýk olduklarýndan vardiyalý ola- mak için, destek olduðumuzu belirtmek için cek, ka rar ve re cek, a ma sa de ce rak geliyorlarmýþ iþyeri önüne. Uzun sohbetler buraya geldiðimizi ve gelirken bunlarý göze al- ko nu u yor ve i le ri ta ri he a t ettik metal iþçileriyle. Nasýl bu duruma geldik- dýðýmýzý, iþçi sýnýfýnýn mücadelesinin yanýnda mah ke me ” diyorlar ilk duruþmalarý için. Þu an leri, grevden öðrendikleri vb. konuþmalar yap- olduðumuzu anlatýrken, biraz önce bizlere ve içeride çalýþan 6-7 iþçi olduðunu söylüyorlar, týk. Halaylar çektik. Ýþçiler çok heyecanlý ve bir iþçilere müdahale edenlerin aslýnda kimin çý- ve memurlarla mühendislerin. Yani iþçilerin o kadar da öfkeliler. Hemen etrafýmýzý sarýyor- karlarýný koruduðunu görmeleri gerektiðini %90’ý direniþte ve üretim neredeyse durdu. lar ve herkes bir þeyler anlatmaya, söylemeye söyledik, onlarý bu iþle görevlendiren devletin “Biz yurt d na a l yo ruz, d baþlýyor. o la rak ge li yor ham mad de, -s f r aslýnda kimin devleti olduðunu ve kimlerin çýBu esnada, grev pankartýnýn yanýna asmýþ karlarýný koruduðunu görmeleri gerektiðini an- bil par a la r ya p yo ruz ” diyeve yol olduðumuz “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak” lattýk ve sermayenin devleti ve polisinin asla iþ- yaptýklarý iþi anlatýyorlar. Aralarýnda 15-20 kapankartýmýza müdahale etmeye geliyor sivil çilerin yararýna bir þey yapmayacaðýný söyle- dýn iþçi olduðunu ve þu an çoðunun diðer varpolisler. Pankartýn ve polislerin etrafý bizler ve dik. Ýþçilere polisin ve devletin sermayenin ko- diyada olduðunu söylüyorlar. Grevde kadýn olgrevdeki iþçiler tarafýndan sarýlýveriyor hemen. ruyucusu olduðunu anlatmak için, daha yeni manýn zorluklarýný sorduðumuzda, kadýnlarýn “ n di rin he men bu pan ” dedikar ler sivil t direniþten çýkan tekstil iþçisi bir genç bayan ar- patronlara karþý mücadele edebilmek için ilk polisler. Bizler “siz kim si ?” deniz dik. “Biz po - kadaþýmýz söz aldý. Ve Sultançiftliði’nde bulu- mücadeleyi evdekilere karþý verdiðini duyuyoli ”siz demeleri üzerine “G re ”lim dedik. Kim- nan Selga Tekstil’de çalýþma koþullarýný, neden ruz yeniden, ve kameralara, mikrofonlara karþý liklerini gösterdiler ki hiç böyle bir tavýr bekle- direniþe çýktýklarýný, atölyeyi iþgal ediþlerini ve konuþmakta ne kadar çekingen olduklarýný... Ýþmiyorlardý. Sinirlenerek “siz kim si niz, po han lisin gi kendilerine nasýl saldýrarak müdahale çilerin en gurur duyduklarý ve anlattýklarý þey is fat la bu ra ” da diyessordu nlar, z?“Si zi - il ettiklerini, zor kullanarak gözaltýna alýndýklarý- se, bir hafta önce mitingde gerici Türk Metal gi len dir ” demez! dik. Polisler kibarca(!) “ba- ný anlattý. Ancak tüm bunlarý göze almalarýnýn Sendikasý’na karþý iþçilerin onurunu savunmuþ k n l t fen di yo rum, bu pan ” de-karardýn t dan indiredi niþirin kazandýklarýný ve tüm taleple- olmak, sýyrýk ve berelerini gösteriyorlar hemen. meye baþladý. Bir iþçi arkadaþýmýz tüm iþçilere rinin gerçekleþtiðini anlattý. Bir kiþiyle baþlaDireniþin hikayesi ise þöyle: Performans dönük bir konuþmayla “Biz ler i i yiz - yan e dime iy dü þük lüðü ve ekonomik kriz gerekçesi ile 18 reniþlerinin hem kendi atölyeleri, hem de le, a l n te riy le ya a yan -la etrrafz, bu ra ya i i ar A ra lýk günü 18 iþçi iþten çýkarýlýyor, hemen ertaki tekstil atölyelerine nasýl yayýlýp deska da la r m z , kar de le- ritekmi zi des tek le te si gü nü buna cevap olarak tüm iþçiler Birleþik lendiðini; Sinter iþçilerinin de zafere ulaþame ye gel dik. Ya siz kim si niz, - cakne i in bu ra Me tal Ýþ Sen dikasý’na gidip üye oluyorlar. 22 larýna inandýðýný dile getirdi. Biz de “Bu oya gel di niz, ki me hiz met” die- dinuryor su nuz? A ra lýk Pa zar te si günü iþyerine gittiklerinde onlu mücadelenizde yanýnýzdayýz” dedik. yerek polisleri gösterince; “Biz i i ar- ka daÝþçilerin anlatýmlarýna göre, patronlar ilk larý ellerinde listelerle kapýda karþýlýyorlar ve la r m z mu hat tap a l” dedik. r z, baþ sita “per zi for demans ildüþüklüðü” gerekçesiyle iþ- ismi okunan iþçilerin iþten atýldýklarýný, fabrikaSiz e ki lin ” deyip urpodan lisleri uzaklaþtýr- çi çýkarmaya baþlýyor. Asýl gerekçe ise iþçilerin ya giremeyeceklerini anons ediyorlar. Sendikadýk. Ardýndan “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” slo- sendikalaþmaya baþlamýþ olmasý. Sonra da kri- ya üye olan tüm iþçilerin, yani fabrika iþçileriganýný attýk. Ýþçi arkadaþlarla konuþup ne uy- zi gerekçe gösteriyorlar. “Oy sa ” diyor iþçiler, nin neredeyse %90’ýnýn iþten çýkarýldýðýný gögun görürlerse onu yapacaðýmýzý söyledik. On- “Bir ka ay n ce si ne ka dar ren çiler yor duvarlar dan datla,yarak fabrikaya giriv iþn lar lar da yarýn mahkemeleri olduðunu, sürekli kriz den hi et ki len me dik, 2001 yor vekri iþgal zi ediyor delar.bi zi burda baský altýnda olduklarýný belirterek, bir et ki le me mi ”.ti Biz ler, Mü ca dele Birliði Platformu bileVe di örnek ye ler rek veriyorsorun yaþanmamasý için kapatmamýzý rica etti- lar, haddehane açýldýðýný, makinelerin yenilen- þenleri olarak, bu sýcak sohbetleri, istemeden ler. diðini vb. iþyerlerinin hiçbir þekilde krizden et- de olsa kýsa bir konuþma yaparak bitiriyoruz Ýþçiler kendi aralarýnda söyleniyorlar, kilenmediðini, krizin iþçi çýkarmak için “haklý ve “Sinter Ýþçisi Yalnýz Deðildir” sloganlarýyla “Da ha n ce de pek ok grup pan - kart la r y geldiðimiz grev alanýndan, yeniden geleceði-

134. Sayý / 4 - 18 Mart 2009

17


Yeni Evrede

Emekçi Kadın

Mücadele Birliði

“Kadýnýn Eyleme Katýlmasý Ýçin Önce Eþini Ya da Babasýný Aþmasý Gerekiyor”

Emperyalist-kapitalist sistem, kendi mezar kazýcýsýný da hazýrlayarek mezarýna doðru hýzla ilerliyor. Kendisini yýkýma götürecek güçleri geliþtiriyor, öfke ve hýnçla dolduruyor, bir raya getirip örgütlüyor, ve kendisine yönelen keskin hançerlere dönüþtürüyor. Sistem, yaþadýðý son krizle birlikte, iþçi ve emekçileri kitlesel halde iþsiz býrakmaya devam ediyor, Bunlardan sadece küçük bir kýsmý olan Sinter Metal iþçilerini, biz de Emekçi Kadýnlar olarak ziyaret ettik. Ýþten atýlan Sinter Metal iþçileriyle sohbetler ettik ve grevdeki bir kadýn iþçiyle kýsa bir röportaj yaptýk. Bunu da sizlerle paylaþmak istiyoruz. E KA:Merhaba, biraz kendinden bahseder misin? i: Adým Lale, 2004’den beri iþçiyim. 2,5 yýldýr Sinter’deyim, CNC (makine, araba, radyatör, motor parçalarý ) bölümündeyim. E KA:Simter’de çalýþma koþullarýndan bahseder misin? Yak i: laþýk 500 iþçi çalýþýyorduk. 2,5 yýl önce ilk girdiðimde, burasý sosyal haklar açýsýndan (sigorta, yemek, servis, doktor, erzak, ikramiye, prim, kömür yardýmý) daha rahattý. Zamanla bu haklarý kaybetmeye baþladýk. Sadece kuru bir maaþý veriyorlardý. Son aylarda (Eylül-Ekim) gibi maaþlarýmýzý düzensiz ödemeye baþladýlar. Panoya þu gün vereceðiz, bugün vereceðiz diye yazý asýyorlardý. Bizler de tezgahý durdurup “gelin açýklama yapýn” diyorduk da ancak açýklama yapýyorlardý. Ýþçi üzerindeki baskýlar artmaya baþladý. Mesai saatlerinde tuvalete gitmek, yanýndaki iþçiyle konuþmak yasak. Tezgahtan kesinlikle ayrýlamazsýn. Adetleri yükseltin diye baský yapýlýyordu. Çift tezgah yapýlýp çalýþtýrýlýyordu, 1 kiþi 2 tezgaha bakýyordu. E KA:Ýþten neden ve nasýl atýldýnýz, bahseder misin? i: Biz Aralýk’tan 3 ay önce sendikal çalýþmalara baþladýk. Gizli saklý arkadaþlarýmýzý üye yapmaya çalýþýyorduk. Bu çalýþma 3 ay sürdü ve 381 kiþi Birleþik Metal Ýþ’te örgütlendik. 18 Aralýk günü 37 iþçi (sendikaya öncülük eden) 25. maddeden (tanzimatsýz çýkýþ, yüz kýzartýcý suçlardan) iþten atýldý. Sonra 19 Aralýk’ta Cuma günü, gündüz vardiyasý sendikaya gidip üyelik için imza atýldý. Gece vardiyasýnda gece çýkýp 4:00 gibi imza atmaya gideceklerdi. Gece vardiyasýndaki iþçilere erken haber verildiði için, patron duymuþ iþçileri saat gece 01:30’da “can güvenliðiniz yok” deyip servislere bindirip evlere gönderdiler, sýrf iþçiler sendikalý olmasýn diye. Pazar günü patron iþçilere, iþyerine gelsin diye haber veriyor (normalde vardiyalý). 22 Aralýk Pazartesi sabahý fabrikaya geldik. Geldiðimizde bah-

18

çe kapýsý kilitliydi. Megafonla bir bayan, herkesin adýný okuyarak kriz nedeniyle isimleri okunanlarýn tazminatlý olarak çýkýþlarýnýn verildiðini söyledi (önceden atýlan 37 kiþiyle birlikte). Bunlardan 381’i sendikalý. Girin içeri diyenler, olmaz böyle þey diyenler, telaþ, kargaþa, ne yapacaðýný bilememe hali vardý. Ýçeri girdik, iki gün yemekhanede kaldýk. Ýþçiler içinden iþgal edelim diyordu. Ama duymasak da içimizden doðallýðýnda içeri girmek geldi. E KA:Sen de iþten atýlmasaydýn nasýl davranýrdýn? i: Eðer ben atýlmasaydým bile arkadaþlarým bu soðukta burada direniþteyken ben iþte kalamazdým, onlara destek olurdum. Vicdaným elvermezdi. E KA:Direniþiniz karþýsýnda patronun tavrý ne oldu? i: Çalýþma Bakanlýðýndan denetleme geldi. Emniyet müdürü ve polisler geldi. Özel mülkü korumaya geldiler. 23 Aralýk akþamý polisle karþý karþýya gelmemek için fabrikayý boþalttýk. 24 Aralýk’tan beri eylemimizi fabrika önünde sürdürüyoruz. Dönüþümlü olarak her gün bir grup geliyor. 59. günümüzdeyiz. Ýþyerinde bu kadar birlik beraberlik yoktu. Ama eylemde daha bir kenetlendik, birlik beraberliðimiz arttý. E KA:Diðer iþçilere ne söylemek istersin? i: Mutlaka haklarýný arasýnlar. Kendilerini güçsüz ve yalnýz hissetmesinler. Mücadeleyle, birlik beraberlikle güçlü olurlar. Patronlardan korkmasýnlar ve kendilerini ezdirmesinler. E KA:Böylesi bir eylemde bayan olmak nasýl bir duygu? i: Güzel bir duygu, ama kadýn için daha zor. Çünkü aileler izin vermiyor. Kadýnýn kocasýný ya da babasýný aþmasý gerekiyor. Ailem beni desteklemiyor ama köstek de olmuyor o nedenle ben þanslýyým. Mesela bir bayan kocasý ile evde kavga etmiþti, Show habere o konuþacaktý. O evli, çocuðu da var, kocasý izin vermediði için bugün gelemedi. E KA:8 Mart Emekçi Kadýnlar günü için ne düþünüyorsun? i: Ben hep “kadýnlar eziliyor” diyorum. Ama bizim iþçi erkekler “hani nerde eziliyorsunuz, bizden çok hakkýnýz var” diyorlar. Sendika olarak 8 Mart’a katýlacaðýz. Abime kýz aldýk Mardin’den, evlendireceðiz. 15 milyon baþlýk parasý verdik (bayram olduðu için kampanya vardý diye espri yaptý). E KA:Son olarak ne demek istersin? i: Bütün iþçileri bize desteðe bekliyorum. Herkes hakkýný arasýn, pes etmesin. Kahrolsun ücretli kölelik düzeni, zafer emekçinin olacak, mücadele eden iþçilerin olacak diyorum. E KA:Sohbetiniz için teþekkürler

134. Sayý / 4 - 18 Mart 2009


GÜRSAÞ ÝÞÇÝSÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR!

Yeni Evrede

Eylemler

Mücadele Birliði

18 Þubat günü ÝMES’e yaptýðýmýz iþçi zidem-ih bar taz mi nat la r m - z al yaretlerinin ikinci duraðý, yine direniþte olan ri den k ma ma l y d k. u an - da, y Gürsaþ iþçileriydi. Fabrikanýn kapýsý önünde re ci de iz le ye mi yo ruz. No ter “Yaþasýn Örgütlü Mücadelemiz, Gürsaþ Ýþçiledur dur du u muz tes bit e dil - di i ri” pankartý önünde eylemlerini sürdürüyorlart l m t k ve ya sal o la rak- hak da dý. Bizler de, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birmi yo ruz, Ya sa d grev ve- lo kav liði”, “Gürsaþ Ýþçisi Yalnýz Deðildir” sloganlarý na mu ha le fet le su la n yo ruz v ve “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak” yazýlý panhak l g r l yor. An cak i - ten kartýmýz ile ulaþtýk yanlarýna. Bizi alkýþlar ve i ler, i i dur du ran lar de- il, s coþkuyla karþýladýlar. Tanýþýp tokalaþtýktan sond . ra iþçilerle sohbet etmeye baþladýk. GeliþmeleBu g n bu ra da 6 ki i kal- d k, 2 rin nasýl olduðunu aktardýlar ilk önce. den. Di er le ri mad di ge rek - e le de idim, Bir iþçi yaþanýlan süreci: “17 E kim desor ma, en gel ol ma hak k n z yok niy le a ra mak i in di re- ni i er 35 le i. ri de pe im den gir dikat ler. Gir kdikdei mie yri, sen di ka ya ye ol duk. 50 i- di i nin u an lar, k sek o lan i i n l k le ri mi zi de giy dik, a ma a l ma da ye ni a l nan lar la bir lik - te 15 ki i fa lan kal a a l m, e er o lum lu ge li- me o k, ii ei ri a lsi ze ma de s da na va i a a l m de di le d i e ri de a l an. Pat ron,d 24 yi de i ka tenlan la r n -da man t m ma ki ne le ri at t . lk e tap ta, h r s z -l kzin yapver t me dik, ba ha ye dur ni adur l duk, nan i i ler le bir - lik t 3,5 sa at s rey le kal d k i e ri de. ni iye e ri de. Ve pat ro ne siy le bir i i yi i ten at t lar. Biz de bu nu l yorm ra u an Em ni po lis pro tes to et tik. i dur du - rup ye yet mek Mha dne r ve Du dul lu dan de vam e di ” ler þek yor linde özetliyor bize. gel di ler e kip ler le. Em ni yet m d r gel de o tur duk. Pat ron la ko nu- mak is te di i mi Bizler de, önce likledi iþyebi rinden çýkmýþ olzim le ko nu ma ya. Bu yap t n z i gal dir, zi s y le dik, a ma pat ron ye ri ne no ter gel di. makla olumsuz bir adým atmýþ olduklarýný söyde ni di,yabiz de i ten a tlüyo l ruz d ve baþka m avu za i dur dur mu ol du u mu zun - bu tessubi ti katlarla da görüþebilecekda ir fe sih ka d fa lan gel me di e li mi ze, p p git ti. 10 sa at i i dur dur mu tuk. O ge ce, lerini, belki farklý giriþim lerinbiz yapýlabileceðini de a l ma ya gel dik de dik de dik. Hak la r 3 u bat ge ce si ya ni, ev le- ri mi ze te le fon gel söylüyoruz. Sohbetlerimiz sýrasýnda iþçiler yave ril sin yi ne ka l m biz de þadik. ka özel hayatlarýný da anladi, i ten ka r l d m za mdaz ir. An cak dýklarý Sen olaylardi kadar, ba ka n m z gel di, ka l m de di, biz dede olmaktan dolayý yaþade sa bah i e git tik. Ka p -da g ven lik dur týyorlar. Ýþçi ve eylem k tzin k. bi A ma yap t k, hak - dýk lalarýrsýkýn mtýlarý, z da , hakyapabilecekleri þeyleri... dur du bi zi, biz i tip gir dik, si ze ha kimtalik

“ÝÞÇÝ SINIFININ YENÝ SLOGANI ÝÞGAL-GREV-DÝRENÝÞ” 4 Þubat günü iþten atýldýklarý için direniþe çýkan Gürsaþ iþçileri ile yaptýðýmýz sohbetlerden birini, sizlerle de paylaþmak istedik. M ca de le Bir Merli haba, i: kendinden biraz bahseder misin? i: Merhaba, adým Mahir. Gürsaþ iþçisiydim, 60 gündür grevdeyim. M ca de le Bir Ýþten linasýl i:atýldýnýz, grev kararýný nasýl aldýnýz? i: Önce 3 iþçi atýldý. Ýþ yavaþlatma yaptýk sonra 2 iþçi daha atýldý. 1 ay önce bir arkadaþý hýrsýzlýkla suçlayarak attýlar, sonra yardým yataklýktan bir iþçiyi daha atmak istediler. Ýþ durdurduk. Bunun üzerine en son 4 Þubat günü 14 iþçi daha atýldý. Evlerine telefon edilerek iþe gelmeyin dendi. Sabah geldiðimizde polis ablukasýyla karþýlaþtýk. 3 saat boyunca, 8-11 arasý fabrika iþgal edildi. Burada polisle çok olaylar oldu. Yemek paralarý bile verilmedi. Önce yemekleri bile kýstýlar. Yemek boykotu ve servis boykotu yapýldý. M ca de le Bir Fabrili kada i: ne üzerinde çalýþýyordunuz, direniþinizde hangi durumlarla karþýlaþýyorsunuz? i: Montaj iþçisiydim, fabrikada elektronik cihaz kutusu yapýyoruz. Alkatel’e çalýþýyoruz. O da içini doldurup Telekom’a satýyor. Sendikadan ilk baþta, direnmeyin daha farklý çözüm bulalým dediler. Ýlk 1-2 hafta çok sorun yaþadýk ama þimdi durumumuz iyi. Aramýzda bir sorun yok. Ýþe sendikalý olarak geri dönmek istiyoruz. Þu an bunun için burada, grevdeyiz.

M ca de le Bir Yakýn li yeri: de Sinter’de de grev var. Birbirinizle iletiþim halinde misiniz? i: Sinter iþçileri bizi hiç yalnýz býrakmadý. Ortaklaþabilirsek daha iyi olur, sonuç almak daha iyi olur. Birlikteliði sürdürmek için Sinter ve Gürsaþ iþçileri ortak toplantý yapacak. M ca de le Bir Önüli müz 8i: Mart Dünya Emekçi Kadýnlar günü. Grevde olan bir iþçi olarak bu güne dair etkinliðiniz var mý? i: Bizde kadýn iþçi yok, ama eþlerimiz, kardeþlerimiz var. Aileleri bir araya getirip bir et-

kinlik düþünüyoruz. M ca de le Bir Grevli kararýi: ný sendikayla birlikte mi aldýnýz? i: Sendika dýþýnda fiili direniþ komitemiz var. Tümden sendikaya bel baðlamamýþtýk. Sendikaya bel baðlasaydýk burada direniþ bile olmazdý. Önlükleri zorla aldýk, pankart yaptýrmadýlar, çadýrýmýzý yapmadýlar. Bütün bunlar bizim çabamýz ve Sinter iþçilerinin çabasýyla oldu. M ca de le Bir Ýþçili lerin i: mücadelelerinde baþarýya ulaþmalarýnýn koþulu sence nedir? i: Ýþçilerin kazanmasýnýn temeli kitlesel bir hareketin yaratýlmasýdýr. Örgütlülüðün artýrýlmasý, tam desteðin oluþmasý, ciddi bir kamuoyu oluþturulmasýdýr. Grev yerleri bir okul gibi olmalýdýr. Ancak sýnýf bilincini aþmýþ iþçilerle kazanabiliriz. Sendika sadece 1 gün eðitim verdi. Ýþçi sýnýfý sendikadan baðýmsýz olarak kendini bilinçlendirmelidir. M ca de le Bir Son li olaraki: iþçilere neler söylemek istersin? i: Ýþgal-Grev-Direniþ. Ýþçi sýnýfýnýn yeni sloganý bu olsun. Ýþçi arka-

134. Sayý / 4 - 18 Mart 2009

19


Röportaj

Yeni Evrede

Mücadele Birliði

“BÝZE VERÝLENLE YETÝNMEYÝP SONUNA KADAR MÜCADELE ETMELÝYÝZ”

28 Þubat günü, Mücadele Birliði Platformu olarak, ÝMES’e yaptýðýmýz ziyareti, grevde olan Gürsaþ iþçilerini de ziyaret ederek sürdürdük. Merhaba diyerek tanýþtýk iþçilerle. “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak” pankartýmýzý da açtýk. Ve söyleþimize baþladýk. M ca de le Bir Merli haba, ne i:zamandan beri grevdesiniz. i: Adým Özhan. Gürsaþ iþçisiyim. 60 gündür grevdeyiz. Ýlk önce 3 iþçi çýkartýldý iþten. Sonra 3 iþçi daha çýkartýldý. Ardýndan 4 iþçi birden çýkartýldý. Yaklaþýk 40 gün sonra arkadaþlar patrondan toplantý istediler, iþ durdurma bahanesiyle noter gözetiminde 14 iþçi arkadaþý iþten çýkarttýlar. Ýþçileri iki maddeye dayanarak 25/2. madde (iþ durdurma, iþ yavaþlatma), son çýkarýlanlar için de 45. madde (yasal olmayan grev) iþten çýkardýlar. Ýlk 10 iþçi direnmedi. Toplamda 14 iþçi direniyoruz, bugün burada 6 iþçiyiz. M ca de le Bir Direli niþinizi: karþýsýnda patronun tavrý ne oldu? i: Ýlk çýkardýðý 3 iþçiden birini geri aldý. Ýlk iþçileri global kriz bahanesiyle iþten çýkarmýþtý. Sendikalý olduðumuzu duyduðu andan itibaren iþten çýkarýlanlarýn sayýsý arttý. Patron, aleyhine slogan atýyoruz diye polise þikayet etti. Bizi caydýrmak için bu þekilde baský uyguluyor. M ca de le Bir Ýçerde likaçi: iþçi kaldý. Ve direniþiniz konusunda nasýl davranýyorlar? (Ýbrahim iþçi sözü alýyor)

i: Ýçerde sendikaya üye 7 arkadaþýmýz kaldý. Onlar bizi destekliyor, içerden haberdar ediyorlar. M ca de le Bir Yanýli baþýnýz i:da Sinter iþçilerinin de direniþi var. Her iki taraf birbirinden haberdar mý? i: Gürsaþ ve Sinter iþçileri karþýlýklý olarak birbirimizi destek ziyaretlerinde bulunuyoruz. Ortak eylemlilikler düþünüyoruz, sendikayla birlikte yürümeyi düþünüyoruz. M ca de le Bir Ýþçiler liden i: baþka kamu emekçileri de mitingler, eylemler yapýyor. Bu konuda ne düþünüyorsunuz? i: Haberdar deðilim ama, haklarý alýnýyorsa onlar da buna tahammül etmeyecektir elbet. M ca de le Bir Sonuli na kai: dar direnecek misiniz? i: Elbette, sonuna kadar direneceðiz. Patron, bizi iþten attýðý yetmiyormuþ gibi civar fabrikalarý bizi iþe almamalarý konusunda tembihliyor. Bizim yaptýðýmýz iþi bizi iþten atarak içerdekilerle deðil dýþarýda açtýðý fabrikada taþeron firmayla telafi ediyor. Hatta buradan malzeme çýkýyor, biz görüyoruz ama yasa dýþý bir þey yapmýþ olmamak için müdahale etmiyoruz. M ca de le Bir Sonli olaraki: iþçi ve emekçilere söylemek istediðiniz bir þey var mý? i: Kimse kendisine verilene razý olmamalý. Herkes hakkýný, emeðinin karþýlýðýný almasýný bilmeli. Sonuna kadar mücadele etmeli.

HABER-SEN ÜYELERÝ POSTACILAR ANKARA’YA YÜRÜDÜLER

Haber-Sen’in Diyarbekir’den 25 Þubat’ta baþlattýðý “Yýllýk izin hakkýmýz için yürüyoruz, Tatil hakkýmýz için yürüyoruz, Hamal deðil postacýyýz onun için yürüyoruz, Ýnsanca bir yaþam için yürüyoruz, Kefalet sandýðýndaki paralarýmýz için yürüyoruz, PTT’yi sattýrmamak için yürüyoruz, Taþeronlaþtýrmak insanlýk suçudur. Buna karþý yürüyoruz” yürüyüþü, bugün 26 Þubat’ta Antep’te de Kýrkayak Parký’ndan sloganlarla Antep PTT merkezinin önünde kadar yürüyüþ yapýlarak basýn açýklamasýyla duyuruldu. Basýn açýklamasýný okuyan Haber-Sen Genel baþkaný Ali YILBAÞ “Postacý neden yürüyor? 2002 yýlýndan itibaren tüccar zihniyetiyle yönetilen PTT’de hak ihlalleri, hak gasplarý durmak bilmedi. Yürüyoruz, çünkü yýllardýr personel eksikliðinden dolayý halkýmýza hizmet verilemiyor, mektuplar gecikmeli ulaþýyor. Halkýmýza iyi bir hizmet için yürüyoruz. Ekonomik krizin yarattýðý tahribatlar gün geçtikce büyüyor. Ýþsizler ordusuna her geçen gün yenileri katýlýyor. Krize karþý sadaka politikasý bir çözüm olamaz. PTT emekçileri yýllardýr yýllýk izinlerini kullanamýyor. Ýzin

20

isteyen emekçiye ‘Yerine adam bul git’ deniyor. Tüm kamu kurumlarý resmi ve dini bayramlarda tatil ilan edilirken PTT emekçileri tatil yapamýyor. Postacýlar ve giþe memurlarý haftada 6 gün olmak üzere Cumartesi günleri zorla çalýþtýrýlýyorlar. PTT, emekçilerin lehine olan yasal düzenlemeleri görmezlikten gelerek kuralsýz çalýþmayý ilke edinmiþtir. Ýþimiz artarken ücretimiz eridi. Hükümetin verdiði %2’lik zamlar da, devlete vergi olarak ödeniyor. PTT’yi özelleþtirecek yasa taslaðý bakanlar kuruluna sunuldu. AKP hükümeti bu tasarýyý Mart ayýnda TBMM’ye sunarak yasallaþ-

134. Sayý / 4 - 18 Mart 2009

týrmayý hedefliyor” diyen Yýldaþ; yürüyüþlerinin Adana, Mersin ve Ankara PTT Merkez Müdürlüðünün önünde son bulacaðýný. Talepleri dikkate alýnmadýðý taktirde postacýlarýn çalýþmayacaðýný söyledi. Uzun zamandýr belediyenin iþe almadýðý TÜM-TÝS iþçilerine de deðinerek basýn açýklamasýný sona erdirdi. Basýn açýklamasýnda “Kurtuluþ yok tek baþýna ya hep beraber ya hiç birimiz”, “Baskýlar bizi yýldýramaz”, “Ýnsanca yaþamak istiyoruz”, “Direne direne kazanacaðýz”, “Bu ülke, bu halk satýlýk deðil”, “Susma sustukça sýra sana gelecek”, “Tümtis iþçileri yalnýz deðildir” sloganlarý atýldý.

NOT: 27 Şubat günü Ankara’ya ulaşan PTT emekçileri, sabah saatlerinde Güvenpark’ta Ankaralı emekçiler tarafından karşılandılar. Ve yürüyüş yaparak Abdi İpekçi Parkına geldiler. Yol boyunca konuşmalar yapan ve bildiriler dağıtan PTT emekçileri, buradan da yürüyerek Ulus’taki PTT Genel Müdürlüğü önüne gelerek basın açıklaması yaparak slohanlar atarak PTT yönetimini protesto ettiler.


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

DEVRÝMCÝ ÖÐRENCÝLERDEN YENÝ EVRE PANELÝ

Kapitalizmin krizi derinleþiyor. Son yaþanan “Ekonomik Kriz” tüm burjuva dünyayý etkisi altýna almýþ durumda. Herkes bu geliþmeyi ani bir olguymuþ gibi karþýlarken, þaþýrmayan kuþkusuz sadece leninistlerdi. Çünkü Leninist Teori, kapitalizmin nasýl bir kriz içerisinde olduðunu seneler öncesinden ön görmüþ ve buna uygun devrimci politikayý yayýnlarýnda emekçi halklara iletmiþti. Fakat Yeni Evre’nin daha iyi anlaþýlmasý ve anlatýlmasý, bir ihtiyaç olarak kendini dayatmýþtý. Bu ihtiyaçtan yola çýkan Devrimci Öðrenci Birliði, 21 Þubat Cumartesi günü TMMOB’da Yeni Evre paneli düzenledi. Ýki oturumdan oluþan panelin I. Oturumunda Yeni Evre’nin Ekonomik ve Toplumsal Boyutu ele alýndý. II. Oturumunda ise Yeni Evre ve Gençlik üzerinde duruldu. Yeni Evre paneline daha çok öðrenci ve iþçi gençlerin ka-

Yeni Evre

týlýmý dikkat çekiciydi. G8 zirvelerinden, NATO eylemlerinden, iþçi grevlerinden görüntülerden oluþan sinevizyon gösterimiyle baþlanýlan panelin, iç düzenini yine çarpýcý istatistiki verilerden oluþan çýktýlar oluþturuyordu. Panel soru cevap bölümüyle devam etti. III.Dünya Savaþý üzerine sorular yoðunlaþtý. Panelin oldukça uzun sürmesine raðmen, bitirilene kadar kimsenin ayrýlmadýðý gözlendi. Ayrýca Yeni Evre panelinde Yeni Evre kitabý da tanýtýlarak ilk basýmýnýn 2002 olduðu belirtildi. Dolayýsýyla bugün güncel olan bazý çýkarýmlarýn, henüz kimseler adýný koyamazken belirlendiði de ortaya konuldu. Oldukça canlý geçen panel, soru-cevap bölümünden sonra sona erdirildi.

ATV-SABAH ÇALIÞANLARINDAN EYLEM

Atv-Sabah Grubu’nda çalýþan 10 kiþi toplu sözleþme istemi ile greve baþlamýþ sonrasýnda bu taleplerinden dolayý iþten atýlmýþlardý. Yaþanan bu durum karþýsýnda eylem kararý alan Atv-Sabah çalýþanlarý 28 Þubat Cumartesi günü Taksim’de bir yürüyüþ ve basýn açýklamasý düzenlediler. Taksim Tramvay Duraðý’nda toplana Atv çalýþanlarýna çok sayýda basýn emekçisinin yaný sýra çeþitli kurum ve kiþilerle birlikte Mücadele Birliði Platformu da destek verdi. Taksim Meydaný’ndan Galatasaray Lisesi’ne yürüyüþe geçen grup yol boyunca “Gemileri yaktýk artýk dönüþ yok”, “Dünya emeðin olacak”, “Kurtuluþ yok tek baþýna, ya hep beraber ya hiçbirimiz”, sloganlarýný atarken çevredekilerin de desteði ile karþýlaþtý. Galatasaray Lisesi önünde yapýlan basýn açýklamasýný okuyan Türkiye Gazeteciler Sendikasý iþyeri temsilcisi Uður Güç, bu haklý mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerini belirterek tüm emekçileri dayanýþmaya çaðýrdý ve açýklamasýný “kurtuluþ yok tek baþýna, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganý ile bitirdi.

S VAS TA 2 SEN D KA BA KA NI G ZAL TI NA A LIN DI Sivas’ta geçtiðimiz aylarda bazý öðrencilerin eylemlerine destek verdikleri ve sendika binalarýna aldýklarý belirtilen KESK’e baðlý Eðitim-Sen Sivas Þube Baþkaný Önder Doðan ile Baðýmsýz Taþýmacýlýk Sendikasý (BTS) Sivas Þube Baþkaný Necat Sezginer, saðlýk kontrolünün ardýndan Erzurum’a sevk edildi. Terörle Mücadele Þube Müdürlüðü ekipleri, geçtiðimiz aylarda öðrencilerin eylemlerine destek verdikleri gerekçesiyle Doðan ve Sezginer’i 26 Þubat günü gözaltýna aldý. Sendikacýlar, ifadelerinin alýnmasýnýn ardýndan gece geç saatlerde saðlýk kontrolünün ardýndan Erzurum’daki Cumhuriyet Savcýlýðý’na götürüldü. Ekonomik ve politik krizde boðulan faþizm, emekçilerin örgütlenmesine karþý saldýrýlarla ayakta kalmaya çalýþýyor. Faþizmin öfkesi ne tarafa yönelirse hepimiz oradayýz. Baþta KESK olmak üzere, tüm sendikalarý, demokratik kitle örgütlerini ve tüm emek örgütlerini saldýrýlara karþý tepkilerini dile getirmeye, dayanýþma eylemlerini örgütlemeye çaðýrýyoruz. Bas k KESK li E mek

134. Sayý / 4 - 18 Mart 2009

lar Bi zi Y l d i ler Bas k

ra maz

ve Sal- d

21

r


ÖZENLÝ ÇALIÞMA ÜZERÝNE

Yeni Evrede

Kadro

Mücadele Birliði

Çalýþmalarýmýz yoðun; hepimiz olanca gücümüzle ve yeteneðimizle iþlerimizi yapmaya çalýþýyoruz. Bazen bu yoðunluk içerisinde bir þeyin üzerinden atlayabiliyoruz: çalýþýrken gerekli özeni göstermek. Acaba çok tali bir konu üzerinde mi konuþuyoruz? Engels’in deyimiyle “baþýmýzýn üzerindeki dam yanarken meleklerin cinsiyeti ile uðraþmak” tehlikesi de var. Ama yok, devrimin özen ve dikkat gerektiren bir iþ olduðunu hepimiz biliyor ve kabul ediyoruz. O halde devam edebiliriz. Kafamýzýn içi ne kadar çeþitli düþüncelerle, sorunlarla dolu olursa olsun, dikkatimizi yaptýðýmýz iþe yoðunlaþtýrmak zorundayýz. Yaptýðýmýz iþe, her ne olursa olsun, “küçük iþ”, “büyük iþ” ayrýmý yapmadan, özen göstermemiz gerekiyor. Baþtan savma, çala kalem yapýlan iþlerin sonuçlarýnýn da gelip geçici olacaðýný, peþinen kabul etmek durumundayýz. Derinlikli olmayan, üzerinde iyi düþünülmeden, ön hazýrlýðý yapýlmadan giriþilmiþ iþler, kalýcý izler býrakamaz. “Dostlar alýþveriþte görsün” diye, sallapati yapýlan her iþ, su üzerine yazýlmýþ yazýlar gibi unutulur gider. Tabi eðer olumsuz sonuçlar doðurmamýþsa... Ki bu da kuvvetle muhtemeldir. Özensiz bir çalýþmanýn olumsuz sonuçlarýný, en baþta o özensiz çalýþmayý yapan kiþinin kendisi olmak üzer herkes yaþar. Nasýl özenli yapýlmýþ bir iþ herkesin dikkatini çeker ve memnuniyete yol açarsa özensiz yapýlmýþ bir iþ de memnuniyetsizliðe yol açar. Bir yazýyý yazmaktan tutalým, bir eylemi örgütlemeye kadar, bir dövizin hazýrlanmasýndan bir mitingin organizasyonuna kadar, her iþte bu görülür. Bu nedenle, konuþma mý yapacaðýz, þiir mi okuyacaðýz, pankart mý hazýrlayacak ya da taþýyacaðýz, yazý mý yazacaðýz, kitap mý okuyacaðýz, bir eylemde yýðýnlara önderlik mi edeceðiz, insanlarla iliþki mi geliþtireceðiz, ne konuda olursa olsun, özenli olmak, yaptýðýmýz iþlerin doðal ve estetik bir bütünlük göstermesine dikkat etmek zorundayýz. Biz burada gerekli özen ve dikkatin gösterilmediði, üstünkörü yapýldýðý takdirde hayati önem taþýyacak konulara girmeyeceðiz elbette; ama kolektif yaþamýn tüm alanlarýnda bu konunun öneminin anlaþýlmýþ olmasýnýn gerekliliðinin altýný bir kez daha kalýn çizgilerle çizmekle yetineceðiz. Bir iþi özenli yapabilmek için o iþe vakýf olmamýz gerekir. Gelgeç bir hevesle giriþilecek bir iþin sallapati olacaðý, daha baþtan bellidir. Yarým aðýz kabul edilen, yarým kulak dinlenen bir iþ ne kadar iyi yapýlabilir ki? O ancak yapýlmýþ gibi gösterilmeye çalýþýlýr ki, en kötüsü de budur. Bu nedenle yaptýðýmýz iþ ne olursa olsun, onun için de düþünmemiz, yoðunlaþmýþ ve giderek yetkinleþmiþ olmamýz gerekir. Elbette bazý yetenekler bir anda ortaya çýkmayabilir ya da bir iþi yapmak için “önce hazýr olayým, ondan sonra giriþeyim” deme þansýmýz olmayacaktýr; ama yaptýðýmýz iþ isterse ilk defa yaptýðýmýz bir iþ olsun, bizim gereken özeni ve dikkati göstermemiz gerekir. Elbette bunun için gönüllülük þarttýr; elbette “gönülsüz yenilen aþ baþ aðrýtacaktýr”. Bu nedenle artýk, “iþe göre insan” deðil “insana göre iþ” düþüncesini daha çok temel almak zorundayýz. Gönüllü çalýþma her türlü geliþmenin olmazsa olmazýdýr. Baþta da söyledik, tekrarlamakta fayda var: çok çalýþýyor, çok iþ yapýyor olmak, özenli çalýþmaya engel deðil. Planlý, programlý olunursa, yapýlan her iþte estetik bir kaygý duyulursa, birçok iþin arasýnda harikalar yaratýlabilir. Aylýk, haftalýk, günlük program yaparak çalýþmak, insanýn yaptýðý iþ konusunda farkýndalýðý artýrýr, zamaný daha verimli kullanmasýný saðlar. Programsýz bir çalýþma, zamaný bir karadelik gibi yutacaðý gibi, insaný da verimsiz kýlar, özensizlik de hem

22

bunlarýn nedeni, hem de sonucu olur. Daðýnýk, plansýz çalýþma insaný hedefinden uzaklaþtýrýr. Bir anda insan kendisini her yere birden yetiþmeye çalýþan, her yere birden atan bir konumda bulur, çok çaba sarfedilen ama etkili olamayan bir çalýþma tarzýdýr bu. Ve böyle bir çalýþmanýn içinde dikkatin daðýlmasý da “aðaçtan ormanýn görülmemesi” de mümkün hale gelir. Hatta insan özen göstermesi gerektiðini bildiði halde, özensiz olduðunu fark eder. Bu durumda þöyle bir durup ne yaptýðýný ve ne yapmasý gerektiðini yeniden bir gözden geçirmesi gerekir insanýn. Yaptýðý birçok iþi, kafasýnda bir öncelikler sýralamasý oluþturarak düzene koymalý ve sonra da ilkinden, dikkatini yoðunlaþtýrmýþ olarak baþlamalýdýr. Baþladýðýmýz iþi yarým býrakmamayý, mutlaka sonlandýrmayý bir ilke haline getirmeliyiz. Bu konuda öz disiplin çok önemlidir. Ýnsanýn kendi kendine aldýðý kararlar, en güçlü kararlardýr. Ýrade de budur zaten: istemek, karar vermek ve yapmak. Devrimin iradesi olmayý baþarabilmek için, öncelikle bizim öz disiplinimizin sarsýlmaz olmasý gerekir. Çalýþmalarýmýza özen göstermemiz gerektiðinden bahsederken, bu konunun da üzerinde durmak zorundayýz; çünkü disiplin olmadan, özverili bir çalýþma yürütülemez. Ayný þey yoldaþlarýmýzla iliþkilerimizde de geçerlidir. Yoldaþlarýmýza karþý da gerekli özeni göstermek zorundayýz. Bunu yaptýðýmýz her iþ kadar, hatta bütün iþlerden daha fazla önemsemeliyiz. Yoldaþlarýmýz üzerinde yoðunlaþmalý, son günlerin moda terimiyle, teðet geçmemeli, insanlarýn iç dünyalarýna girmeli ve yoðun emek verilmelidir. Ýnsanlarý deðerlendirirken özen göstermeli, her zaman objektif olunmalýdýr. Emeðe saygý göstermek, emekbilir olmak gerekir. Ýnsanlarýn kolektif için gösterdiði her çabayý önemsemek, önemsediðimizi onlara göstermek zorundayýz. Yapýlan hatalarýn üzerine giderken de bütünlüklü deðerlendirmeyi asla elden býrakmadan kolektifin genel çýkarlarýný göz önünde bulundurarak hareket etmeliyiz. Bu konuda tecrübelerden yararlanmak, deneyimlerden öðrenmek gerekir. Çalýþmalarýmýzda olduðu kadar, davranýþlarýmýzda da özenli olduðumuzu, ayný estetik bütünlüðü yaþamýn tüm alanlarýnda gösterdiðimizi fark eden yoldaþlarýmýzýn geliþimi daha hýzlý olacaktýr. Þimdi hepimizin çalýþmalarýmýz ve iliþkilerimiz konusunda daha iyi örnekler vermemizin zamaný. Devrim dönemleri, her olumlu örneðin hýzla geliþme ve yaygýnlýk göstereceði dönemlerdir. Devrim konusuna özenli yaklaþýlmadan, devrime önderlik edemeyeceðimizi biliyoruz. Ancak bu özeni bütün çalýþmalarýmýzda göstermeyi baþarýrsak, istediðimiz sonuca ulaþabiliriz. Proletaryanýn büyük öðretmenlerinden M.Ý.Kalinin, “e er her kes, her bi rey a l en i yi e mek ba a r s i in gay ret et mez - se, la cak t r? So nu ta u es ki ger e in ka bul le e ker sen o nu bi ”diyor.er Günü sin müz koþullarýnda bu sözlerin anlamý daha bir önem kazanmýþtýr. Devrimin süreç halindeki geliþimi bir sýçrama noktasýna gelmiþtir. Adeta tarihin tüm birikimi belirli bir dönüm noktasýnda sýkýþmýþ ve çeperlerini zorlamaya baþlamýþtýr. Sýçrama tüm düðümleri çözecektir. Bu koþullar altýnda çabamýzý ve emeðimizi ne kadar yoðunlaþtýrýrsak o kadar hýzlý sonuç alýrýz. Bu ayný zamanda çalýþmalarda gösterilen özenle birleþirse, iddialarýmýza uygun bir geliþme kaydederiz. Devrime özenle hazýrlananlar, onun meyvelerini de toplayacaklardýr. Tarlada izi olanlarýn harmanda yüzü olacaktýr. Ancak özenli çalýþma bizleri kitlelerin gözünde devrimin önderi durumuna getirecektir.

134. Sayý / 4 - 18 Mart 2009



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.