DEVRÝME HIZ VERMEK
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
Kapitalizmin ekonomik krizlerinin sonuçlarý, emekçi halk kitleleri için tam bir yýkým, sefaletinin derinleþmesi, yaþam koþullarýnýn daha da kötüleþmesi; tüm yaþam araçlarýnýn elinden alýnarak açlýða ve ölüme mahkûm edilmesi demektir. Ekonomik krizler ayný zamanda tüm eski toplumsal iliþkilerin altüst olmasý; süregelen iliþkilerin yýkýlmasýdýr. Ekonomik krizler tarihi hýzlandýran bir rol oynarlar. Tarihi hýzlandýran çeþitli etkenler vardýr. Bu etkenlerden biri insanlarýn küçük yaþtan itibaren üretime katýlmasý ve kadýnlarýn toplumsal üretim sürecine çekilmeidir. Baþka bir etken, savaþlar ve özellikle dünya savaþlarýdýr. Ýlk dünya savaþý olan I. Emperyalist Paylaþým Savaþý, beraberinde büyük bir ekonomik yýkým, eski iliþkilerin tasfiyesi, emekçi kitleler için tam bir ekonomik yýkým ve sefalet, bunun sonucu olarak artan bir öfke ve öfkenin yarattýðý ayaklanmalar ve savaþýn yarattýðý yeni koþullarda arka arkaya toplumsal devrimlerin patlak vermesini getirdi. Savaþ tarihi hýzlandýran sonuçlar yaratmýþtýr. II. Dünya Savaþý da kapitalist dünyada ayný sonuçlarý yarattý. Her iki savaþýn yarattýðý dünya koþullarý kapitalizmden komünizme geçiþ sürecini hýzlandýrmýþtýr. Kapitalizmin dünya krizinin bu yeni aþamasý, dünya savaþlarýný da ortaya çýkardý. Ekonomik krizin yýkýcý etkileri kendini hemen göstermiþtir. Þiddetli sýnýf çatýþmalarýna yol açan politik sonuçlarýný ilk günden sonra yaratmýþtýr. Krizin hem yýkýcý ve hem de devrimci sonuçlarý birlikte ortaya çýkmýþtýr. Ekonomik krizler de savaþlar gibi tarihi hýzlandýrýcý yol aynuyor. Emperyalist savaþlar gibi, ekonomik krizlerde kapitalizmin yapýsýndan kaynaklanýyor. Devrimci proletaryanýn yaptýðý, savaþýn ve ekonomik krizin yarattýðý nesnel ortamdan yararlanýp, burjuvazinin egemenliðini devirmek ve proleteryayý iktidara getirmekti. Ekonomik krizler tarihte devrimci bir rol oynar. Örnek, borsa krizleri, orta sýnýfý ortadan kaldýrarak, tüm yerleþik iliþkilere son vererek, bu sýnýf üzerinde devrimci bir etkide bulunur. Her ekonomik kriz sýrasýnda sermayenin merkezleþmesi de hýzlanýr. Üretimin, emeðin toplumsal karakteri ile bunun sonuçlarýna kaçmanýn özel biçimi arasýndaki çeliþki ve çatýþma keskinleþir ve þiddetlenir. Sýnýf savaþýmý, ekonomik krizin emek-sermaye anlaþmaz çeliþkisini derinleþtirmesi sonucu. Öne çýkan sýnýf savaþýmý bu dönemlerde son derece yoðun olur. Sýnýf savaþýmýnýn keskinleþmesi, yoðunlaþmasý ve þiddetlenmesi tarihi hýzlandýrýr.
Savaþlar sýrasýnda olduðu gibi ekonomik krizler sýrasýnda da emperyalizmin bir eðilimi olan devlet-tekel bü tün leþ mesi derinleþir ve yeni bir aþamaya çýkar. Ekonomik krizlerin devlet-tekel bütünleþmesini hangi noktalara çýkardýðýný son büyük krizde de kendisini gösterdi. Kapitalist devlet, tekellerin yararýna, piyasaya ve sürece büyük ölçüde müdahale etmiþtir. Bu müdahale sonucu tekelci sermaye güçleri krizin etkisinden kurtarýlýrken krizin aðýr sonuçlarý küçük-burjuvanýn, orta sýnýfý ve tekel-dýþý kalmýþ burjuvazinin sýrtýna yüklenmiþtir. Devletle bütünleþmiþ tekelci kapitalizmi tekelci kapitalizmin bir eðilimi olarak ileri bir boyut kazanmýþtý. Bu bütünleþme sýrasýnda üretimin toplumsal boyutlarý da o oranda derinleþmiþtir. Devlet-tekel bütünleþmesi de tarihi hýzlandýran bir etkendir. Büyük sanayiinin geliþmesi, bilim ve teknik ilerleme, geliþme araçlarýnýn devasa boyutlara varmasý, toplumsal üretimi derinleþtiren her geliþme, tarihin hýzlanmasýný saðlayan etkenlerdir. Tüm bu geliþmeler maddi koþullarý olgunlaþtýran geliþmelerdir. Maddi koþullarýn olgunlaþmasý, toplumsal devrimin olgunlaþmasýný saðlýyor. Maddi koþullarýn kapitalizmden komünizme geçiþ için, toplumsal devrim için olgun olmasý yalnýzca emperyalist ülkelerle sýnýrlý deðildir. Bütün kapitalist ülkelerde ortaya çýkan bir durumdur. Kapitalist dünyada devrimin maddi koþullarý deðildir yalnýzca hazýr olan kapitalizmin uzlaþmaz çeliþkilerinin keskinleþmesi, ekonomik krizler, sýnýf savaþýmýný þiddetlenmesi, devrimci durumun ortaya çýkmasý emperyalist-kapitalist sistemde devrimin objektif koþullarýný yaratmýþtýr. Devrimin koþullarý genel olarak olgunlaþmýþtýr. Burada devrimci güçlerin görevi, þartlarý oluþmuþ olan devrime hýz vermekti. Devrimi hýzlandýrmak, iþçi sýnýfý hareketine bir itiþ vermek, Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkýný savunmak ve bu yönde pratik görevler üstlenmek, emekçi halk kitlelerinin ayrý ayrý olan eylemlerini tek ve merkezi bir hareket içinde birleþtirmek, sýnýf savaþýmýnýn devrimci yöntemlerini daha fazla devreye sokmak, harekete teorik, pratik önderlik yapmaktýr. Devrim, devrimin öznesi etkili ve birleþik olarak harekete geçirilerek hýzlandýrýlýr. Devrimin öznesi burada devrimin gerçek güçleridir. Devrimin öznesi savaþan iþçi sýnýfýdýr ve emekçi halk kitleleridir, yani kendi tarihini bilinçlice kendisi yapan kitlelerdir. Devrimi harekete hýz vererek ve örgütleyerek hýzlandýrabiliriz. Örgütlü devrimci hareket hedefine daha çabuk ulaþtý.
135. Sayý / 18 Mart - 4 Nisan 2009
Başyazı Kapitalizmin ekonomik krizi, Türkiye ve Kürdistan’da sýnýf savaþýmýyla, devrimci mücadeleyle hýzlanmýþ olan tarihi süreci daha da hýzlandýrdý. Devrimi hazýrlayan pek çok etken büyük krizin etkisiyle etkin bir þekilde harekete geçmiþtir. Yýllardan beri yoðun-devrimci biçimde süren mücadele daha çabuk ulaþýlmasýný saðlýyor. Koþullar Leninist Parti”nin devrimin programýnda belirttiði Demokratik Halk Devrimini(DHD) ve Demokratik Halk Ýktidarý (DHÝ)’nin gerçekleþmesini saðlayacak denli olgunlaþmýþtýr. Tarihin hýzlanmasý, devrimin yolu üzerinde olan pek çok engelin tarihin kendisi tarafýndan aþýlmasý demektir. Tarih sýçramalarla ilerliyor. Birçok yirmi yýl bir güne sýðýyor. Devrimci proletaryanýn güncel görevi, devrimci koþullarý ve olanaklarý devrime dönüþtürmektir. Kapitalizmin devrimci bir krize girmesi kaçýnýlmazdýr. Devrimci kriz, emek-sermaye uzlaþmaz çeliþkisi eksenlidir. Uzlaþmaz sýnýf çeliþkisi keskinleþtikçe, bu temel üzerinde devrimin bir kriz ve þiddetli sýnýf savaþýmý zorunlu olarak gündeme gelir. Devrimci kriz dönemlerinde, eski sýnýfsal iliþki ve pratik ortam deðiþime uðrar, sýnýflar iliþkisi yeni bir biçim alýr. Devrimci ve yýkýcý güçler tüm enerjisiyle burjuva egemenliði yýkmak için harekete geçer. Bu nedenle devrimci kriz dönemlerinde, devrimci durum koþullarýnda tarih büyük bir hýz kazanýr, devrim güncel hale gelir. Tarihin temelindeki bütün etkenler ve geliþmelerle yeni bir hýz kazanýrken, demokrasi ve sosyalizm hedefini gerçekleþtirecek koþullar sýçramalý biçimde olgunlaþýrken, emekçi kitleler, kendilerini kapitalizm sýnýrlarýyla, sistem içi istemler ile oyalayamazlar. Kapitalizm bir devrim sorunudur. Kapitalizmin sýnýrlarýný aþmayan bir hareket kaçýnýlmaz olarak bozguna uðrar ve daðýlýr. Burjuva egemenliðini yýkmak, emeðin iktidarýný gerçekleþtirmek, toplumu devrimi dönüþüme uðratmak kurtuluþun ön koþuludur. Tarihin hýz kazandýðý devrim dönemlerinde sosyal-reformizm ve oportünizm daha kýsa sürede teþhir olur. Devrim dönemleri, sýnýf çeliþkilerinin keskinleþtiði, sýnýf savaþýmýnýn þiddetlendiði, devrimci kitlelerin uzlaþmacý hareketleri bir kenara ittiði, devrimci güçlerin ve devrimci mücadele yöntemlerinin öne çýktýðý dönemlerdir. Kitleler devrimin mücade yolunu öne çýkararak, reformist yolu, barýþçý yolu aþtýðýný ortaya koymuþ oluyor. Yalnýzca devrim yoluyla zafere varýlýr. Devrim kendisini oluþturan koþullarýn sonucu olarak olgunlaþýrken, devrimci proletarya, devrime bir hýz verme ve baþarýya ulaþtýrma tarihini görevinin bütün gücünü kullanarak yerine getirmelidir. Devrimci görevlerini yerine getirmeyen önce kitlelerin kendisine olan güvenini ve umudunu yitirir. Kitlelere öncülük etmek, devrimci görevlerin yerine getirilmesine baðlýdýr. Proletaryanýn ve proletaryanýn devrimci sýnýf partisinin sürece mudahalesi, devrimin geleceðini belirler. C.DA— LI
3
ÝÞÇÝLERÝN EMEKÇÝLERÝN KENDÝ HÜKÜMETÝ
Geçici Devrim Hükümeti
Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da uzunca süredir bir devrim sürecinde olduðunu biliyoruz. Devrimi, bir anlýk, tek bir eylem gibi düþünenler bunu anlamakta güçlük çekiyorlar. Oysa o, içerisinde binlerce iradenin kesiþtiði, birbiriyle çekiþtiði sayýsýz olay ve olguyla beslenen bir süreçtir. Bu süreç ileri sýçramalar ve geri çekilmelerle devam ediyor. Tarihsel düðümün ne zaman ve nasýl çözüleceðini hep birlikte yaþayarak göreceðiz. Þu anda yapacaðýmýz tek þey, o büyük sýçrama anýný sabýrla ve inatla hazýrlamaktýr. Olaylarýn devrimci yönde geliþmesi, devrimle birlikte bir devrimci iktidarýn da gündeme alýnmasýný zorunlu kýlýyor; çünkü “ her devrimin temel sorunu iktidar sorunudur.” Ýktidarý nasýl ele geçireceðinizi, iktidarý ele geçirdiðinizde hangi önlemleri alacaðýnýzý somut olarak belirlemek ve devrimde yer alacaðýný düþündüðünüz, devrimi yapacak sýnýflarýn önüne koymak zorundasýnýz; çünkü insanlar, soyut, belirsiz hedefler uðruna mücadele etmezler. Tam tersine, somut, yaþamlarýnda deðiþiklik yapacak, elle tutulur hedefler uðruna mücadele ederler. “Devrim için mücadele” genel bir söylemdir, insanlar bir devrimle yaþamlarýnda nelerin deðiþebileceðini bilmedikçe, buna tüm kalpleriyle inanmadýkça sizin peþinizden gelmezler. Elbette kapitalist sistem içinde her gün her saat çekilmez hale gelen yaþamlarý onlarý arkalarýndan bir devrime iter, onlarý yaþamlarýný deðiþtirmeye zorlar ama bunu nasýl yapacaklarýný ancak pratikte yol gösterenlerden öðrenebilirler. Burjuva partilerin vaatlerini çokça dinlemiþ ve hepsini pratikte sýnamýþ olan milyonlarca insan þimdi tam da baþka alternatif arayýþlarýna gitmiþken yýðýnlara önderlik iddiasýnda olan bir devrimci güç, onlara kendi iktidarlarý altýnda neleri elde edebileceklerini, yaþamlarýnýn nasýl deði-
4
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
þeceðini somut olarak göstermek zorundadýr. Leninistler tarafýndan gündeme getirilen Geçici Devrim Hükümeti, bu amaca hizmet etmektedir, somut bir programla iþçi sýnýfý ve emekçilerin önüne hangi hedefler için mücadele etmeleri gerektiðin koymaktadýr. Bunlar çok uzak ve belirsiz bir geleceðe ertelenmiþ hedefler deðildir. Türkiye ve K. Kürdistan’da uzunca süreli iç savaþýn sonucu olarak ortaya çýkmýþ olan hedefleridir. Artýk þu çok bir þekilde görülmektedir: üzerinde yaþadýðýmýz topraklarda sorunlar o denli birikmiþtir ki, bunlar bir devrim olmadan çözülemez. Türkiye tekelci kapitalizmi zaten uzun süredir bir bunalým içerisindeydi, þimdi buna bir de kapitalizmin genel krizi, küresel ölçekteki buhraný eklenmiþ durumdalar. Ve alýnan hiçbir tedbir, açýklanan hiçbir paket, bu tepe üstü gidiþi durduramýyor. Egemen sýnýfýn yaþadýðý kriz, iþçi sýnýfý ve emekçilerin üzerine abanýyor. Ýþsizlik rakamlarý çýð gibi büyüyor. Ýflas eden iþletmelerin sayýsý günden güne artýyor ve bunun ilk sonucu iþçilerin iþten atýlmasý oluyor. Kapitalistler ancak üretimi yavaþlatarak, kapasite kullaným oranlarýný düþürerek krizde ayakta kalabileceklerini düþünüyorlar. Bu koþullar altýnda iþçi sýnýfý ve emekçilerin yaþamsal sorunlarý bütün iktidar emeðin olmadan çözülmez. Haliyle Geçici Devrim Hükümetinin programýnda yer alan tekellere ve büyük bankalar el koyma önlemi, günümüzde, emekçi sýnýflarýn yaþamsal sorunlarýnýn çözümü açýsýnda yakýcý bir hal almýþtýr. Ancak bankalarýn, tekellerin, fabrikalarýn, büyük topraklarýn kamulaþtýrýlmasý yoluyla iþçi sýnýfý ve emekçilerin yaþadýklarý sefalete son verebilir. Kapitalist mülkiyete ve üretim araçlarýnýn sermaye niteliðine son ve135. Sayý / 18 Mart - 4 Nisan 2009
rerek üretim yeniden canlanabilir, iþsizlik sorunu ortadan kaldýrýlabilir. Bu önlemler ise ancak iþçilerin, emekçilerin devrimci demokratik hükümeti tarafýndan gerçekleþtirilebilir. Geçici Devrim Hükümeti, çalýþma hakkýný güvence altýna alacak ve iþsizlik sorununa son verecektir. Geçici Devrim Hükümeti, çocuk emeði kullanýmýna son verecek ve onlarýn azgýnca sömürüsünü ortadan kaldýracaktýr. Milyonlarca insanýn, küçük dükkân sahibinin, küçük toprak sahibinin bankalara olan kredi borçlarý, bankalara el konulmasý ve tek bir devlet bankasý halinde birleþtirilmesiyle otomatikman ortadan kalkar. Geçici Devrim Hükümeti, küçük üreticinin, esnafýn vb. bankalara olan borçlarýný silecek ve böylece onlarý büyük bir yükten kurtaracaktýr. Tekelci sermaye tarafýndan her gün her saatte yýkýma uðratýlan bu kesimler Geçici Devrim Hükümeti tarafýndan koruma altýna alýnacak ve onlarýnda çýkarýna olacak þekilde kolektif mülkiyete özendirileceklerdir. Geçici Devrim Hükümetinin iktidarý altýnda ilk iþ olarak büyük topraklar kamulaþtýrýlacak, topraklar kolektif mülkiyet haline getirilecek ve küçük üretici köylüler tohum, gübre ve makinelerle desteklenecektir. Kooperatifler kurulacak, çiftçinin ürünü en iyi þekilde deðerlendirilecektir. Köylerde kurulan komiteler tüm süreci planlayýp örgütleyecektir. Geçici Devrim Hükümeti, emperyalizmle olan anlaþmalarý iptal edecek. NATO’dan çýkacak. Emperyalizme olan hiçbir borcu ödemeyecek ve Türkiye’yi borç bataðýndan kurtaracak, emperyalizme baðlýlýða son verecektir. Geçici Devrim Hükümeti, ulusal sorunu da köklü bir biçimde çözecektir. “baþka bir ulusu ezen ulus, asla özgür olamaz” düþüncesinden hareketle Geçici Devrim Hükümeti, Kürt ulusunun “Ayrýl-
Yeni Evrede
Geçici Devrim Hükümeti
Mücadele Birliði
ma Hakký”ný özgürce kullanabilmesi için gerekli koþullarý yaratacaktýr. Devrimle birlikte Kürt ulusu kendi kaderini dilediðince kullanabilecektir. Bunun yaný sýra ulusal topluluklar tüm haklarýna kavuþacaklar ve özgürleþecekler. Geçici Devrim Hükümeti, daha devrimin ilk gününden itibaren zindanda bulunan on binlerce devrimci tutsaðý, zindanlarý yýkarak özgürleþtirecektir. Böylece halkýmýz çocuklarýna, devrimimizin önderlerine kavuþacaktýr. Ýþçi sýnýfý ve emekçiler tutsaklarý özgürleþtirerek kendileri de özgürleþecektir. Geçici Devrim Hükümeti, bütün bunlarýn ilk adýmý olarak faþist devlet aygýtýný parçalayacak, faþist orduyu ve polisi daðýtacak, tam anlamýyla halkýn kendi iktidarýný tesis edecektir. Karþý devrimci güçler üzerinde enerjik bir devrimci diktatörlüðü uygulayarak devrimin ve devrimci iktidarýn geleceðini garanti altýna alacaktýr. Faþizmi tüm kurum ve kuruluþlarýyla ortadan kaldýrýp gerçek anlamda demokratik bir halk iktidarý kuracaktýr. Bütün bunlarý ve daha bir dizi önlemi ilk elden alacak olan Geçici Devrim Hükümeti, devrimci bir organ olarak görülmelidir. Komite ve konseyler üzerinden yükselecek, iþçi sýnýfý ve emekçilerin kendi iktidar organý. Doðaldýr ki, Geçici Devrim Hükümeti, devrimci yöntemlerle çalýþacak ve çoðunluðun çýkarlarýný gözetecektir. Gerçek bir halk demokrasisini hayata geçirecek ve seçilen her kiþinin gerektiðinde geri çaðrýlabileceðini garanti altýna alacaktýr. Þimdi geriye cevaplanmasý gereken tek bir soru kalýyor: Bugün Geçici Devrim Hükümetini gündeme getirmiþ olmak, sýnýflar mücadelesinin ulaþtýðý düzeyi abartýlý deðerlendirmek midir? Bu soruyu soruyoruz çünkü ortalama sol hareketin bizi koþullarý fazlasýyla devrimci bulmakla eleþtirdiðini biliyoruz. Ortalama sol hareket, uzunca bir süredir devrimle ilgilenmediði için devrimci iktidarla da ilgilenmiyor. Haliyle devrimin somutluðu, güncelliði, devrimci bir iktidar üzerine düþünmenin zorunluluðu üzerine söylenen, söylenecek her söz onlara “abartýlý” geliyor. Onlarýn gündeminde devrim yok. Ergenekon davasý, adalet mekanizmasýnýn bozuk olduðunun, iþlemediðinin gösterilmesi, “hukuksuzluk”un tanýtlanmasý var. Ve tabi seçimler… Ortalama solun önemli bir kesimi, bu yerel seçimlerde ulusal hareketin kanatlarý altýnda birkaç belediye ya da muhtarlýk kazanma peþinde. Böyle yapmakla burjuvazinin deðirmenine su taþýdýklarýnýn bile farkýnda deðiller. Geçici Devrim Hükümeti’ne burun kývýrarak bakanlar, rahatlýkla söyleyebiliriz ki, ayaklanma ve devrimin sorunlarýna da burun kývýrarak bakýyorlar. Onlar devrimin bugün olabilme olasýlýðýný o kadar küçük görüyorlar ki, haliyle devrimle ilgili gündeme getirilen her þeye rahatlýkla sýrtlarýný dönebiliyorlar. Buysa onlarýn yüzlerini burjuvaziye dönmelerini daha kolaylaþtýrmýþ oluyor. Ama ne yapýlýrsa yapýlsýn, burjuvazinin ekonomik ve siyasi krizi derinleþiyor ve bir Geçici Devrim Hükümeti’nin, iþçilerin ve emekçilerin kendi hükümetlerinin zorunluluðu her geçen gün daha fazla açýða çýkýyor.
13 MART SAVAÞÇILARINI ANDIK
13 Mart 1982’de faþizm tarafýndan idam edilen Seyit KONUK, Ýbrahim Ethem COÞKUN ve Necati VARDAR yoldaþlarýn idam ediliþlerinin 27. yýlýnda Antep Genç Emekçiler Birliði’nde andýk. Etkinliðimize ölümsüzleþen tüm devrim savaþçýlarý için bir dakikalýk saygý duruþuyla baþladýk. 13 Mart Savaþçýlarýný anlatan sinevizyon gösterisinin ardýndan 13 Mart Savaþçýlarýný anlatmasý için GEB çalýþaný bir arkadaþ sahneye davet edildi. GEB’li arkadaþ, 13 Mart Savaþçýlarýnýn mücadelelerini anlatarak “13 Mart Sa va la r da hi te red d t e seh pa s na De niz ler gi bi ba la r dik k va la r i dam e di le cek le ri ni bi - li y f n n m ca de le si ne a da d lar ya -am la da la r m z sa hip ” dilen yerek me konuþ li mayiz sýný sonlandýrdý. Daha sonra etkinliðe þiir dinletisiyle devam ettik. Bir iþçi arkadaþýmýzýn okuduðu þiirin ardýndan, iþçi þairimiz Kazým Demir þiirlerini bizlerle paylaþtý. Þiir dinletisinin ardýndan GEB’li iþçilerden ve öðrencilerden oluþturulan müzik grubu sahne aldý. Kendi üretimleri olan parçalarý paylaþtýktan sonra uzun zamandýr ezgilerini bizlerle paylaþan müzisyen bir arkadaþýmýz sahne aldý. Nurþani’nin 13 Mart Savaþçýlarý için yazdýðý parçayla baþlayan arkadaþýmýz, ozanlarýn parçalarýný çaldýktan sonra, etkinliðimizi sonlandýrdýk. Etkinlikten sonra masalarýmýzý birleþtirerek sýcak bir sohbete baþladýk etkinliðe katýlanlarla. Seçimler üzrenine konuþtuðumuzda bir arkadaþýmýzýn, çözümün seçimlerde olmadýðýný, çözümün sosyalizmde olduðunu söyledi. Herkes seçimlerin emekçi halklara daha fazla sömürü daha fazla açlýk ve sefalet getirdiðini vurguladý. Çözümün iþçi sýnýfýnýn iktidarýnda olduðu vurgulanarak dünyada sosyalizmin örnekleri olduðunu vurgulayan bir baþka arkadaþýmýz sosyalizmin ütopya olmadýðýný söyledi. Ve dünyanýn adým adým sosyalizme gittiðinin vurgusunu yaptý. Dünyada yaþanýlan küresel krizin ayaklanmalarla sonuçlanacaðýný ve ayaklanmalarýn ilk kývýlcýmlarýnýn baþladýðýna vurgu yapýldý. Uzun bir sohbetin ardýndan kurtuluþun devrimden baþka yol olmadýðý ortaya çýktý.
135. Sayý / 18 Mart - 4 Nisan 2009
5
Yeni Evrede
DEVRÝMCÝ PROLETARYANIN DEMOKRASÝ ANLAYIÞI Proleter Demokrasi
Mücadele Birliði
Ýnsanlarýn yaþayabilmeleri zindan sacayaðý üzerinde duKomite ve Konseyler, emekçi için, öncelikle yiyecek, ýsýnma, rur; bu sacayak etrafýnda örsý nýf la rýn en ge niþ bi çim de konut gibi zorunlu þeylere ihtigütlenen zor aygýtlarý tarafýnyaçlarý vardýr. Kapitalizm kodan korunur; memurlar, yarkatýlýmýnýn gerçekleþebileceði bu þullarýnda burjuvazi, iþçi sýnýfýgýçlar görevliler ordusundan kitle örgütleri, emekçi sýnýfýn ve na öyle bir yaþam dayatmýþtýr oluþan bürokrasi tarafýndan ezilen ulusun öncüsü olan iþçi ki, nüfusun büyük çoðunluðu, yönetilir. Ezilen sýnýflardan yaþamýný sürdürebilmek için sýnýfýnýn hem mücadele organý, hem milyonlarca kitlenin her gün olmazsa olmaz olan zorunlu kendi yaþantýlarýndan görüp de mü ca de le i çin de ki ge niþ yý ðýn la rý, gereksinimlerini karþýlayabilealgýladýðý yalýn gerçek budur. cek tüketim nesnelerini elde etBurjuvazinin anayasasýndiðer emekçi sýnýflarý yönetmeyi mek dýþýnda hiçbir þey düþünedan parlamenter sistemine miyor. Burjuva demokrasisi öðrenebileceði bir yönetim organýdýr. dek her yerde yaptýðý ise tam koþullarýnda bile, bu demokrasi Komite ve konseyler eliyle iþçi sýnýfý bir gözbaðcýlýktýr. Ýnsan hakne kadar geliþkinse o oranda etlarý, düþünce özgürlüðü, basýn ve e mek çi sý nýf lar, bur ju va sý nýf kili biçimde ve binlerce ustalýközgürlüðü, toplantý ve gösteri e ge men li ði ne, bur ju va ik ti da ra kar þý lý aldatmaca yoluyla, burjuva hakký, sendikal özgürlükler, sýnýf, emekçi yýðýnlarý politikaör gütlenme özgürlüðü, seçme mücadele ederken, ayný zamanda dan uzaklaþtýrýyor, nüfusun ezive seçilme hakký gibi bütün burjuva sýnýfa raðmen ve burjuva ci çoðunluðunun ülke yönetipolitik hak ve özgürlükler, mine katýlmasýný engelliyor. burjuva sýnýfýn çeþitli organlasýnýfýn dýþýnda hem kendi Burjuva iktidarlar, emekçi rýnda þaþaalý söylemler, süslü ken di le ri ni hem de bü tün ül ke yi yýðýnlarýn kendi yaþamlarý ve cümlelerle ilan edilir. Ama ökaderleriyle ilgili hiçbir konuda yönetmeyi öðrenecekleri bir eðitim te yandan iþçilerin, emekçileözgür iradeleriyle görüþ belirtrin ve ezilen uluslarýn, bu hak okulu da olacaktýr melerine, karar almalarýna izin ve özgürlükleri kullanmalarývermez. Toplantý ve gösteri dünýn önüne bin bir türlü yasal zenlemelerini, “düþünce ve basýn özgürlüðü” adýna, bin bir yol ve bürokratik engel dikilir. ve yöntemle engeller. Burjuvazi ve politik iktidar kendi demokEn demokratik olanlar da dâhil, burjuva egemenliðin derasilerinin en temel aracý, göstergesi ve uygulama mekanizma- vam ettiði hiçbir ülkede proletaryanýn, yarý-proleterlerin, emeksý olan parlamentoya emekçi sýnýflarýn, ezilen uluslarýn ve pro- çi yýðýnlarýn, ezilen uluslardan milyonlarca kitlenin, uzun sözün letaryanýn gerçek temsilcilerinin girmelerini yine ayný yöntem- kýsasý nüfusun büyük çoðunluðunun toplantýlar düzenleyebilelerle engeller. Kaldý ki, bu parlamentolar hiçbir zaman halklarýn cek geniþ salonlara sahip olma, konferanslar düzenleme þansý gerçek sorunlarýnýn, önemli sorunlarýnýn, önemli sorunlarýnýn yoktur. Çünkü bütün bu salonlar, özel mülkiyetin kutsal zýrhýytartýþma yeri, çözüm yeri olmamýþtýr. Yaþamsal sorunlarýn ger- la burjuva sýnýfýn emrine ve mülkiyetine alýnmýþtýr. Yine milçekten tartýþýlýp karar altýna alýndýklarý yerler tekellerin yöneti- yonlarca kitlenin çýkarlarýný savunmak, düþüncelerini açýklacilerinin, bankalarýn, borsalarýn, en tepesinde yer alanlarýn top- mak için, ne basýmevlerine ve kâðýt stoklarýna ne de uydular ülantý masalarýdýr. Yemek toplantýlarýnda, golf sahalarýnda görü- zerinden bütün dünyaya yayýn yapan televizyon kanallarýna eþülüp tartýþýlan sorunlar, tekellerin yönetim odalarýnda karara riþme ve bunlardan yararlanma imkâný vardýr. Bütün bunlar da baðlanýr. tekelci sermayenin elinde aþýlmaz özel mülkiyet zýrhýyla korunEmekçi sýnýflar ve ezilen uluslar, burjuva devletin, burjuva maya alýnmýþtýr. Aslýnda bu gerçekleri görmek için çok uzaða parlamentonun, burjuva demokrasinin kendilerine ne kadar ya- gitmeye bile gerek yok. Biliyoruz ki, iþçi ve emekçilerin, ezilen bancý ve uzak olduðunu, bütün bu ustaca hazýrlanmýþ mekaniz- ulustan milyonlarýn 1 Mayýs gösterileri, Newroz kutlamalarý malarýn asýl olarak burjuvazinin, emekçi sýnýflarý egemenlik al- her zaman devlet terörüyle, yasalar ve yasaklarla engellenmiþtýnda tutmak, bastýrmak için var olduklarýný bizzat kendi ya- tir. Yani emekçi yýðýnlarýn açýk hava gösterileri, mitingler yapþamlarýnda görür ve kavrarlar. Burjuvazinin devleti, ordu, polis, malarýna dahi fýrsat verilmiyor.
6
135. Sayý / 18 Mart - 4 Nisan 2009
Yeni Evrede
Proleter Demokrasi
Mücadele Birliði
Burjuva devlet, bütün bu özgürlükleri cafcaflý sözlerle ilan ederken, aslýnda bütün bunlarý tekelci sermayenin, burjuva sýnýfýn emrine ve mülkiyetine sunarak milyonlarca emekçinin kullanmasýný, eriþmesini engelliyor. Kitlenin önüne gösteriþli, içi boþ siyasal gevezelikler atarak milyonlarý oyalayýp, politik yaþamdan tam anlamýyla dýþlýyorlar. Burjuvazi, geniþ kitleleri politikanýn dýþýna iterek, kendi ekonomik ve politik ayrýcalýklarýnýn devamýný saðlýyor. Kapitalist sömürü sonucunda, bugün geniþ emekçi kitleler öylesine derin bir yoksulluk ve sefalete itilmiþ, öylesine bunalmýþ, ne yapacaðýný bilmez hale getirilmiþ, öylesine bitkin duruma düþürülmüþler ki, ne siyaset ne de siyasal alanda olup bitenler onun ilgisini çekiyor. Politik alandan dýþlananlar, giderek toplumsal alandan da dýþlanýyor. Kapitalist bir devlette, bütün burjuva mekanizmalarýn iþleyiþindeki, ayrýntýlar, bütün parlamentarizmin ve bütün temsili kurumlarýn iþleyiþindeki ayrýntýlar, toplanma ve gösteri özgürlüðünü, örgütlenme özgürlüðünü burjuva sýnýf dýþýndaki kesimlere kapatan, engelleyen kurallarla doludur. Günlük basýndan televizyona seçim yasalarýna varana dek, hepsi engelleyici kýsýtlamalarla doludur. Bütün bu engeller, kýsýtlamalar, kendileri yoksulluk çekmeyen, ezilen, sömürülen sýnýflarýn yaþamlarýný yakýndan tanýmayan kesimlerin nezdinde küçük, önemsiz ayrýntýlar olarak deðerlendirilse de orta sýnýflar ve küçük burjuvazinin belirli bir kesimi açýsýndan, önemli görülmese de, bütün bu kýsýtlayýcý, engelleyici ayrýntýlar, emekçi sýnýflardan milyonlarýn politik yaþama katýlýmýný, kendileri için politika yapmalarýný imkânsýz hale getirerek, çok büyük bir kitleyi politik ve toplumsal yaþamýn dýþýna itmektedir. Tekelci kapitalizmin, burjuva toplumun bugün, artýk daha ileri ve yeni bir toplum için gereken maddi alt yapýyý yeterince olgunlaþtýrdýðý ve aþýlmasýnýn zorunluluðu ortada. Yýllardan beri aþýlmasý gereken, ama henüz aþýlmamýþ olan burjuva toplum, bu eski toplum, artýk bütün hücrelerine dek çürümüþtür. Havaya çürümenin mikroplarýný, pis kokularýný saçarak kendi sonuna doðru hýzla sürükleniyor. Ama yeni olana, geliþmekte olana, canlý, genç, taze olan her þeye de kendi çürümüþlüðünün mikroplarýný binlerce yoldan bulaþtýrýp yayarak sürükleniyor. Çürüyen, daðýlan ve her þeyi de kendisiyle beraber çürümeye, daðýlmaya sürükleyen bu burjuva toplum aþýlmadan, yeni olanýn geliþip güçlenmesi, egemen olmasý mümkün deðil. Geniþ kitlelerin siyasal yaþama uyandýrýlmasý, ekonomik ve politik alanda egemen olmasý için, ekonomi ile politika arasýndaki baðýn doðru kavranmasý gerekiyor. Proletaryanýn devrimci sýnýf partisi burada hiç ara vermeksizin iþçilere, emekçilere ve sömürülen geniþ yýðýnlara bu baðý göstermeli, bu yýðýnlara, kendi ürettiklerine, emeklerinin sonuçlarýna sahip çýkmalarýnýn, uygarlýðýn ve kültürün nimetlerinden gerçekten yararlanabilmelerinin yolunu göstermelidir. Proletaryanýn devrimci sýnýf partisinin amacý, politik iktidarý ele geçirmek, bu yolla proletaryanýn ekonomik ve politik kurtuluþunu saðlamaktýr. Bunu gerçekleþtirirken, en geniþ kitleyi, emekçi sýnýftan bütün insanlarý politik yaþama kazanmak gerekiyor. Emekçi yýðýnlarý politik mücadeleye kazanmanýn en etkili yolu, proletaryanýn geniþ kesimlerini kucaklayabilecek bir
örgütlenmeden geçer. Bugüne kadar verilen mücadelenin deneyiminden, 1871 Komün deneyiminden, Ekim Devrimi deneyiminden, Doðu Avrupa devrimleri deneyiminden ve diðer ülkelerde verilen devrimci mücadelenin deneyiminden çýkan sonuç, bu örgütlenmenin en elveriþli aracýnýn komite ve konsey örgütlenmesi olduðudur. Bizde 40 yýldan bu yana süren iç savaþý kazanmanýn, Türkiye emekçi sýnýflarýný, ezilen ulus ve ulusal topluluklardan milyonlarca kitleyi politik mücadeleye kazanmanýn yolu da buradan geçiyor. En demokratik burjuva devletten “bin kez daha demokratik” olan komite ve konseyler, burjuvazinin demokrasi anlayýþýnýn karþýsýnda, tekelci sermaye egemenliðinin karþýsýnda halk demokrasisinin, proletaryanýn demokrasi anlayýþýnýn somutlanmasýdýr. Bu demokrasi anlayýþýnýn temel nitelikleri þöyle sýralanabilir. Komite ve Konseylerde yer alacak iþçi ve emekçi sýnýfýn doðrudan kendi temsilcileri olacaktýr. Burjuvazinin burada ne yeri ne de söz hakký vardýr. En geniþ emekçi ve ezilen yýðýnlarý kapsayan bu en demokratik örgütler hem mücadele hem de geleceðin iktidar organlarý olma özelliðine sahipler. Komite ve Konseyler, emekçi sýnýflarýn en geniþ biçimde katýlýmýnýn gerçekleþebileceði bu kitle örgütleri, emekçi sýnýfýn ve ezilen ulusun öncüsü olan iþçi sýnýfýnýn hem mücadele organý, hem de mücadele içindeki geniþ yýðýnlarý, diðer emekçi sýnýflarý yönetmeyi öðrenebileceði bir yönetim organýdýr. Komite ve konseyler eliyle iþçi sýnýfý ve emekçi sýnýflar, burjuva sýnýf egemenliðine, burjuva iktidara karþý mücadele ederken, ayný zamanda burjuva sýnýfa raðmen ve burjuva sýnýfýn dýþýnda hem kendi kendilerini hem de bütün ülkeyi yönetmeyi öðrenecekleri bir eðitim okulu da olacaktýr.
BASKILAR, GÖZALTILAR, TUTUKLAMALAR BÝZÝ YILDIRAMAZ
23 Ekim günü sabaha karþý Mücadele Birliði Platformu’na yönelik yapýlan baskýnlarda, 11 kiþi gözaltýna alýnmýþ, 6 kiþi tutuklanmýþtý. Kasým ayýnýn ilk haftalarýnda ise, 2 kiþi daha, dosyada adý olduklarý ve arandýklarý gerekçesiyle gözaltýna alýnmýþ ve savcýlýða çýkartýlarak serbest býrakýlmýþtý. 12 Mart günü ise, yine bu dosyada adý olduklarý ve arandýklarý gerekçesiyle, aralarýnda yayýnevimizden çýkan Z.K.Genç Yoldaþ dergisi temsilcisi Mehmet Þen’in de bulunduðu iki kiþi, Hatay’da gözaltýna alýnarak Hatay Kapalý Cezaevi’ne gönderilmiþlerdir. Platformumuza yönelik yapýlan bu baskýlar, bizleri hiçbir þekilde devrim ve sosyalizm mücadelemizden alýkoyamadý. Temsilcimiz Mehmet Þen ve Adana Ayýþýðý Sanat Merkezi Sahibi Aytaç Murioðlu, derhal savcýlýða çýkarýlmalý ve serbest býrakýlmalýdýr. BAS KI LAR B
135. Sayý / 18 Mart - 4 Nisan 2009
Z
YIL DI RA MAZ
7
ÇAMURDAN SÝYASET
Yeni Evrede
Yerel Seçimler
Yerel seçimler yaklaþtýkça burjuva siyasetin düzeyi giderek daha da düþüyor. Düzen partileri arasýnda yaþanan söz düellolarýndan tutun da, yapýlan iþlere, açýklamalara kadar her þeyde tam bir seviyesizlik, dahasý çürümüþlük görülüyor. Halk arasýndaki tabiriyle tam bir “tencere dibin kara, seninki benden kara” durumu yaþanýyor. CHP’nin adeta hýzla aþaðýya düþsün diye yükselttiði Ýstanbul Büyükþehir Belediye baþkan adayý Kemal Kýlýçdaroðlu, belki de hayatýnda ilk kez giydiði çizmelerle Ýstanbul’un gecekondu semtlerinde oy avcýlýðýna çýkýyor. Buralarda yollardaki çamura vb. dikkat çekiyor. Ayný zaman aralýðýnda AKP’li Ýstanbul Büyükþehir Belediye baþkaný baþka bir mahallede insanlara gül daðýtýyor, argo ifadeyle Kemal Kýlýçdaroðlu gibileri cebinden çýkaracaðýný söylüyor. Bunlar olurken Baþbakan ile Deniz Baykal birbirlerini hakaretamiz sözlerle topa tutuyorlar. Derken, eski Genelkurmay baþkaný Karadayý’nýn telefon görüþmeleri sýzýyor medyaya. Ýnsanlar bir anda o aðýr görüntünün altýnda nasýl yakasý açýlmadýk küfür kültürünün yattýðýný;”medeni” görünümlü burjuva siyasetçilerin aslýnda ne denli aðzý bozuk, lümpen kültüre yatkýn olduklarýný görüyorlar. Ve daha önemlisi devletin nasýl tepeden týrnaða çamura bulandýðýný, burjuva siyasetin nasýl çamurlaþtýðýný, çürüme, yozlaþma ve lümpenleþmenin devletin zirvesine týrmandýðýný görüyorlar. Birbiri ardýna dosyalar açýlýyor. Herkes birbirinin bulduðu açýklarýný ifþa ediyor. Tüm kirli iþleri yaparken yüzleri kýzarmayanlar, bunlarý inkâr ederken adeta birer dürüstlük anýtýna dönüþüyorlar. Yine de mimikleri, sözleri onlarý ele veriyor. Örnek mi? Deniz Feneri dosyasýnýn Türkiye’ye getirilmesine karþý Zahid Akman’ýn açýklama yaparkenki halini hatýrlayýn yeter. Ortaya saçýlan yolsuzluk, rüþvet, skandal dosyalarý vb. neyi gösteriyor? Yapýlan þantajlar, verilen rüþvetler, torpiller, adam kayýrmacýlýk neyi gösteriyor? Tek kelimeyle söyleyecek olursak, çürümenin boyutlarýný. Türkiye tekelci kapitalist sisteminin nasýl tepeden týrnaða çürümüþ olduðunu ve nasýl kendisiyle birlikte toplumu da çürüttüðünü, kapitalist sistemin insanlarý nasýl insanlýktan çýkardýðýný, onlarý nasýl kendine benzettiðini, toplumsal dokunun nasýl bozulduðunu, bu haliyle toplumsal yapýnýn daha fazla gidemeyeceðini, bir çöp daðý haline gelmiþ sistemin patlayýp daðýlacaðýný gösteriyor. Elbette bunlar bir anda ortaya çýkan sonuçlar deðil, yýllarýn birikiminin ürünüdür. Ka-
8
Mücadele Birliði
pitalist sistem, yapýsýndan kaynaklý bu irini yýllar boyu içinde büyüttü. Þimdi emperyalist ekonomik ilhakla birlikte yeniden dizilen sýnýf iliþkileri, sýnýflarýn konumunda yaþanan kaymalar, devlet iktidarý üzerinde mücadelenin yoðunlaþmasý, hepsi bir düðüm noktasýnda buluþtu. Ve artýk burjuvazi neye elini atacak olsa, bu, kendini boðan bir kemende dönüþüyor. O nedenle, birbirini teþhir yarýþýna girmiþ olan burjuva partileri aslýnda tekelci kapitalizmin de ipliðini pazara çýkarmýþ oluyorlar. Yani deyim yerindeyse, kaldýrmaya çalýþtýklarý taþý ayaklarýna düþürüyorlar. “Temiz eller” dediklerinin ne kadar çirkefe ve kana bulanmýþ olduðunu þimdi herkes daha iyi görüyor. Aslýnda hepsinin ayný bataklýðýn sinekleri olduðu, ayný yerden beslendikleri ve ayný yere pisledikleri daha çok ortaya çýkýyor.
bi bir anlam ortaya çýkýyor. Gerçekte devrim, “pislik”ten anlaþýlan çürümeyi, yozlaþmayý, soysuzlaþmayý deðil ama bütün bunlarýn kaynaðý olan tekelci kapitalist sistemi ortadan kaldýracaktýr; kaldýrmalýdýr. “Pislik” denilen þeyler tekelci kapitalizmin kendisi deðil sonuçlarýdýr. Biz istediðimiz kadar “sonuçlar”a karþý savaþ açalým, onlarýn kaynaðý orta yerde durdukça bunlar tekrar karþýmýza dikileceklerdir. Bu bile, tek baþýna, “pisliði devrim temizler” sloganýnýn içerik olarak ne kadar yanlýþ olduðunu göstermeye yeter. Ýkincisi, bunu nasýl yapacaðýnýzý söylemediðiniz ve somut, güncel bir mesele olarak deðil de genel bir propaganda olarak öne sürdüðünüzde emekçi sýnýflarýn mücadelesine hedef göstermek anlamýnda ayaklarý havada, boþ ve anlamsýz bir slogan olarak kalýyor. Bugün bir Geçici Devrim Hükümeti progAr t k Tek Al ter na tif Devramý rim na sahip olmadan, devrim gerçekleþtiðinGelinen aþamada bataklýðý kurutmanýn, de politik iktidarý nasýl alacaðýnýzý, ilk elden çürüyen ve çürüten bu sistemden kurtulmanýn hangi önlemlere baþvuracaðýnýzý somut olarak devrimden baþka bir yolunun kalmadýðý iyice ortaya koymadan emekçi sýnýflara somut hebelirginleþmiþtir. Hiçbir burjuva partisinin, bir defler göstermek mümkün deðildir. Bugün andiðerinin alternatifi olmadýðý, olamayacaðý, cak bir geçici devrim hükümeti programýyla bunlarýn hepsinin birlikte iþçi sýnýfý ve emekçi- yýðýnlar somut hedefler uðruna mücadeleye lere düþman olduðu, halktan yana görünerek çekilebilirler. Devrim olduðunda ne olacaðýný halkýn ensesinde boza piþirdikleri ayan beyan somut olarak bilmeyen, sadece “pisliklerin tegörülüyor. mizleneceðini” düþünen bir halk, daha ileri gitDevrim, çürüyen ve çürüten kapitalizmi mek için bir istek göstermez. yýkmadýkça bu çamurdan siyasete de, çamurBugün geçici devrim hükümeti programýdan siyasetçilere de daha çok rastlanýlacaðýný nýn ilan edilmesini “erken”, “ayaklarý havada” bilmek gerekiyor. Açýk ki kapitalizm suyu baþ- bulanlarýn, devrimin somut ve güncel olduðutan bulandýrýyor. Ýþin kaynaðýna gitmedikçe bir nu söyleyen Leninistleri, “devrim rüyasý görtemizlik yapýlamayacaðý daha iyi anlaþýlýyor. mek”le eleþtirenlerin somut koþullarda ne yap“Ya Devrim Ya Ölüm” þiarýnýn somutluðu ve týklarýna þöyle bir bakýlýrsa, bugünkü sisteme güncelliði herkes tarafýndan daha açýk görülü- alternatiflerinin ne olduðu daha iyi anlaþýlýr. yor. Eðer toplumsal yapý bir devrimle deðiþti“Yozlaþmaya Karþý” kampanyalar, “Adarilemezse, hiçbirimiz için bir gelecek olmaya- let Ýstiyoruz” eylemleri, yerel yönetimlerde yer cak ve bu çamur deryasý insanlarý biraz daha i- tutma için aday gösterme, “Birlikte Baþarabiliçine çekecek. Gýrtlaklarýna kadar çamura bat- riz” diyerek belediyeciliðe talip olma vb. vb. mýþ olanlar, iþçi sýnýfý ve emekçileri de yanlarý- Bütün bunlar, bugün her tarafýndan patlamaya, na çekebilmek için birbirleriyle yarýþacaklar. dökülmeye baþlamýþ olan sistemin söküðünü, Ýþsizliðin, yoksulluðun bu kadar arttýðý yýrtýðýný yamamak için öne sürülen mücadele bir dönemde insanlarýn bu bataklýða kendili- hedefleridir. Ne kadar þaþalý bir dille sunuluðinden bir bilinçle karþý koymalarýný beklemek yor, uðruna ne kadar çok çaba sarf ediliyor oaþýrý iyimserlik olacaktýr. Toplumsal doku bo- lunursa olunsun bu gerçek deðiþmiyor. zulurken insanlarýn temiz ve dürüst kalmasýný Yakýndan bakýldýðýnda görülecektir ki, astemenni etmek Sancha Panza’nýn yanýnda Don lýnda sistemin çürümüþlüðünü en iyi sistemin Kiþot’luk yapmaktýr. kendisi teþhir ediyor. Bize düþen, çürüyen sisBugün bazýlarýnýn dile getirdiði gibi “pis- teme karþý yýðýnlarý devrim için örgütlemektir. liði devrim temizler” demek de yetmiyor. Bi- Ýktidar dýþýnda, elde edilecek her þeyin aslýnda rincisi, buradaki “pislik” kavramýndan siste- hiçbir þey olduðunu, halk iktidarýný kurmanýn min kiri, pasý anlaþýlýyor ve devrim sanki bu sanýldýðý gibi Kaf Daðý’nýn ardýnda olmadýðýný kiri, pasý temizlemek için düþünülüyormuþ gi- onlara göstermektir.
135. Sayý / 18 Mart - 4 Nisan 2009
Yeni Evrede
Emekçi Kadınlar
8 MART’TA DA AYNILAR AYNI YERE AYRILAR AYRI YERE
Mücadele Birliði
Bizler EKA (Emekçi Kadýnlar) olarak feministler ve devrimci dat mak t r. O ku yun, g r n, du yun, ba ka - la r kadýnlar arasýnda ayrýþmanýn olmasý gerektiðini bilen ve savunanla- rim ci le rin ce set le ri ze rin de par sel he s rýz. EKA bunun mücadelsini yürütenler ve bedellerini ödeyenler ara- em lak la r her kes ” (7 O ta cakn2001-Va s n tan) Geçen sene sýndadýr. Tarihimiz feminizme ve reformizme karþý emekçi kadýnlarý- tüm hatýrlatmalarýmýza ve buna uygun davranýlmasý gerektiðini söymýzýn verdiði mücadelelerle doludur. 8 Mart konusunda sýnýfsal ve lememize raðmen, TKP’yi yürütmesine alýp kolkola bir 8 Mart düdevrimci özüne uygun bakýþýmýzý ve pratiðimizi hiç kaybetmedik. zenleyenlere cevabýmýzý EKA olarak kendimiz ayrý yaptýðýmýz 8 Son beþ yýldýr 8 Mart’ta, baþtan belli olan iki faklý duruþ, iki fark- Mart’la göstermiþtik. Ve bu durumu geçen sene 113. sayýmýzda “Balý miting var. “Dünya Kadýnlar Günü” diyen feminist çevreler; “Dün- na Arkadaþýný Söyle Sana Kim Olduðunu Söyleyeyim” baþlýklý yazýya Emekçi Kadýnlar Günü” diyen çoðunluðu devrimci çevreler. Bu mýzda detaylý anlatmýþtýk. farklýlýk, daha 8 Mart’ýn adýný koyarken bile belli oluyor ki bu ayrýþBu sene ise yine “Dünya Emekçi Kadýnlar Günü” diyenlerin ma ideolojiktir. Ancak geçen yýllarda EKD’nin ortak iþ yapma kültü- çaðrýsý üzerine (ki çaðrýda TKP’nin adý geçmiyordu) toplantýya katýlrüne uymayan tavrý karþýsýnda özeleþtiri almak bir yana, EKD’yi yü- dýk. Ancak geçen senenin benzeri bir durumla karþýlaþtýk. TKP toprütmesine seçen bileþene, “bu ilkesizliðin bir parçasý olmayacaðýz” lantýya çaðrýlmakla kalmamýþ, yürütmeye seçilmesi konusuna da sesdiyerek EKA olarak kendi 8 Mart’ýmýzý örgütlemiþtik. Sonrasýnda siz kalýnýyordu. Üzerine bir de seçimler konusu gündeme alýnýnca EKD safýna karar verip “Dünya Kadýnlar Günü” diyenlerin arasýnda- (Aslýnda haklýydýlar. TKP’yi toplantýya çaðýranlar ve yütürütmesine ki yerini almýþtý. EKD’nin seçimi de EKA’nýn ilkeli ve tutarlý tavrýný alanlar seçimlerdeki yaklaþýmlarýný da, genel duruþlarýný da göstermiþ kanýtlamýþtýr. oluyorlardý. Her ne kadar yazýlarý ve sözleri baþka olsa da...) önceki Geçen yýl ise “Dünya Emekçi Kadýnlar Günü” olarak feminist- senelerdeki sonucun doðmasý kaçýnýlmazdý. lerden ayrý duran bileþen ilk kez arasýna TKP’yi alarak ideolojik olan “Dünya Emekçi Kadýlar Günü” diyenler, ne acýdýr ki Feministbu ayrýþmayý biçimsel bir düzeye indirgemiþtir. 8 Mart’ý sýnýfsal ve lere giderek görüþmüþ ve “iki ayrý 8 Mart yapmayalým” demiþlerdir. devrimci özüne uygun düzenlemek istediðini söyleyenler, ne yazýk ki Hatta ikna etmek için Kadýköy’de tek miting de iki ayrý metnin okunreformizmi yürütmesine kadar alarak, aslýnda bu ayrýþmanýn sadece masýný dahi önermiþlerdir. Ancak feministler tutarlý davranarak “kenbiçimsel olduðunu göstermiþ oldular. Devrimci gördüðümüz siyaset- dine 8 Mart’ý devrimci özüne uygun yapalým” diyenleri reddetmiþtir. lerle iþ yapmak adýna ilkesiz ve þekilsiz birlikteliklerden yana olma- Bunlarý, bizi de çaðýrdýklarý toplantýda bu bileþenin kendi anlatmýþtýr. dýðýmýzý söylemiþtik. Reformistler, eðer tercih ederlerse devrimcile- Ayrýca TKP, geçen yýldan reformizme bakýþýmýzý bildiði için, “bizi rin düzenlediði eylemlere katýlabilirler, demiþtik. Reformizm konu- reformist olarak görüyordunuz, bu yýl bu konuyla ilgili bir deðiþiklik sunda sadece biz böyle düþünmüyorduk. Ancak reformizme karþý bi- oldum mu” diye sordu. Biz EKA’lýlar da politikalarýmýzýn yýldan yýzim gibi düþünen ve dergilerinde yazýlarý çýkanlarýn bizim pratiðimi- la deðiþmediðini, söyledik. Bu bileþenin feministlere giderek birlikte zi, ilkeli ve tutarlý duruþumuzu gösteremediðini görüyoruz. Geçen se- bir 8 Mart yapmak isteyiþinden, yine TKP’yi çaðýrýþýndan ve yürütneki toplantýlarda yüzlerine söylemiþtik bu çeliþkili tutumlarýný... Ve mesine kadar alýþýndan, bu platformun nasýl da biçimsel bir ayrýlýk ihatta þu hatýrlatmayý yapmýþtýk:Devrimcilere 19 Aralýk katliamýndan çinde olduðunu görmek mümkündür. “Aynýlarýn ayný, ayrýlarýn ayrý 3 gün sonra “lüzumsuz gruplar”, “tasfiye oldular” diyen TKP Genel yerde olduðu platformlarda görüþmek dileðiyle” toplantýdan ayrýldýk. Baþkaný Aydemir Güler’e karþýlýk “Za val l lar, bi a re Ýller... rih bil kesiz ve þeTa kilsiz birlik teliklerden, biçimsel ayrýlýklardan uzak germez, di re ni bil mez, be del bil mez ler; -bil zen in degun yabir 8 Mart örgütlemek çekdik anlamle da sýri, nýfsaldve dev rimi ci özü ne uy a y p ken di le ri ni ve ev re le ri ni sos - ya list lik le, ko m nist lik le al için kollarý sývadýk.
NARLI ÇEVRE KORUMA VE KÜLTÜR DERNEÐÝ’NDE 8 MART ETKÝNLÝÐÝ
3 yýlý aþkýn bir süredir çöp ve çimento fabrikalarýna karþý çevreci mücadelesini kararlý bir þekilde sürdüren Onuruma ve Ovama Dokunma Çevre Hareketi 8 Mart günü düzenlediði bir etkinlikle Dünya Emekçi Kadýnlar Gününü kutladý. Narlý Çevre Koruma ve Kültür Derneði’nde saat 13.00’da düzenlenen etkinlik, dernek baþkaný Elif Güneþ’in 8
135. Sayý / 18 Mart - 4 Nisan 2009
Mart’ýn tarihçesini anlatan açýlýþ konuþmasý ile baþladý. Sonrasýnda emekçi kadýnlarýn anlatýldýðý slayt gösterisi yapýldý. Slayt gösteriminden sonra Onuruma ve Ovama Dokunma Çevre Hareketi sözcüsü Kemal Çöçelli’nin okuduðu þiir büyük beðeni topladý. Etkinlik yerel müzik grubunun türküleriyle ve halaylarla saat 16.00 civarýnda son buldu.
9
8 MART’TA TAKSÝM’DE
Yeni Evrede
Emekçi Kadınlar
Mücadele Birliði
Son iki yýldýr olduðu gibi, bu yýl da bir 8 Mart Dünya Emekçi Kag n bi zim g n m z. Bu g n ka pi ta liz- me kar dýnlar Günü’nde daha pankartýmýz, kýzýl bayraklarýmýz, m z. Hi bir za man t m ka d n lar e it ve ay n bandana ve fularlarýmýzla, coþkumuzla Taksim MeydaT m ta rih bu nun r nek le riy le do lu dur. 8 ný’nda toplandýk. 8 Mart’ýn emekçi kadýnlar için Kapii ka d n la r n n ta ri he kan la yaz d k la talizme Karþý Savaþ Günü” olduðunun bilinci ile, günü sa hi bi, zen gin, bur ju va ka d n la r n n anlamýna uygun kutlamak üzere buradaydýk. Mart t m ka d n la r n g n o la rak - g s t “Yaþasýn Dünya Emekçi Kadýnlarýnýn Kapitalizme sa biz le ri s n f lar m ca de le -sin den Karþý Savaþ Günü, Emekçi Kadýnlar” pankartýmýzý, simte yen ka pi ta list le rin bir o yu nu d gesel hale gelmiþ kýzýllara bürünmüþ kadýn resimli “Yabo al ta rak bu g n de kar ha ne - si ne þasýn Kürt-Türk Kadýnlarýnýn Mücadele Birliði” ve Kayen ka pi ta list le re en g zel -ce va b pitalizm Öldürür Kapitalizmi Öldürün” dövizlerimiz, ya liz me, z g r l e gi den ka d n l Aysunumuz, Sibelimiz ve Aynilimizin resimleriyle Ya a m ve ha ya t var e den biz le r toplandýðýmýzda bir arkadaþýmýz þiirle çaðýrdý herkesi a m n ve ha ya t n d na a tan, top eyleme. “Bu sus mak ni ye? De il mi ki ya a m n do a y y k ma u ra tan ka pi ta li ya r s si zin, Kav ga n n da ya -r s si zin hak k kar dev rim m ca de le si ni, - i i n z” dedi. Bir baþka arkadaþýmýz da 8 Mart’ýn öned n ve er kek le ri o la rak bir lik te - ve re mini, iþçi ve emekçilerin günü olduðunu anlatarak m z el ler den, sa va slo gan la- r m herkesi eyleme davet etti. Kýsa konuþmasýndan sonr me ye lim. YA AM B Z DEN” de YA di. NA Ardýnra, Galatasaray Lisesi önünde basýn açýklamamýzý dan hep birlikte “Çav Bella” Marþýný söyledik, bildirileriyapmak üzere Ýstiklal Caddesi boyunca yürüyüþe mizi ve broþürümüzü daðýttýk. geçtik. Basýn açýklamamýzý sona erdirdiðimizde, hiçbiriElinde karanfiller, sepetinde bildiriler ve pamiz henüz eylem havasýndan sýyrýlamamýþtýk. Geri döpatyalar dolu kýzýllara bürünmüþ bir genç kadýn arkadaþýmýz öncülük e- nüþ yolunda, Ýstiklal Caddesi boyunca gene Deniz Gezmiþ baskýlý kýzýl diyor, yol gösteriyordu bize. Bizler de bir taraftan iþçi ve emekçi kadýn- bayraklarýmýzý dalgalandýrdýk ve Avusturya Ýþçi Marþý’ný söyledik koro larýn örgütlü mücadeleye atýlmasý üzerine propaganda yaparken, diðer halinde. Dil far k bil me yiz, din far k bil me- yiz, S taraftan “Kadýn Olmadan Devrim Olmaz, Devrim Olmadan Kadýn Kur- na dan, A na m z a me le s n f d r, Yur du muz b tulmaz”, “Kapitalizm Öldürür, Kapitalizmi Öldürün”, “Yaþasýn Kürt- zim” dedikten sonra, bu þiara uygun bir oyun izledik Ayýþýðý Sanat MerTürk Kadýnlarýnýn Mücadele Birliði”, “Ulusal, Sýnýfsal, Cinsel Sömürü- kezi’nde. Yine EKA’lý kadýnlarýn hazýrlamýþ olduðu bir tiyatro oyunuyye Son”, “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak” sloganlarý atýyorduk. du bu. Filistin’de gerilla, Avrupa’da bilimadamý... Dünyanýn dört bir buBir erkek arkadaþýmýzsa, kapitalizme karþý verilen bu mücadelede caðýnda savaþan-üreten-ezilen-yoksulluk çeken kadýnlarý getirdiler gözkadýn ve erkek emekçilerin ortak mücadele etmesi gerektiðini söyleye- lerimizin önüne birer birer. Ýzlediðimiz oyunun duygusal etkisini atamarek, etraftaki kadýnlarý da eylemimize katýlmaya çaðýrýyordu. Daha ilk dan üzerimizden, Ayýþýðý Müzik topluluðu geldi. Konuþmalarýyla, söyyürüyüþe baþladýðýmýz anda çevremizde toplanmaya baþlayan kadýnlar, ledikleri parçalarla bizi coþturdular. Herkes söz alýp birþeyler söyledi, alkýþlarla, sloganlarla, yüzlerindeki coþku ve gülücükleriyle eylemimize kah kadýnýn sömürülmesi üzerine, kah burada olmaktan duyulan mutlukatýldýlar. Sloganlarýmýz artýk Ýstiklal Caddesi’nde yankýlanýyor, bize da- luk üzerine... Daha sonra etkinliðimizi çay içip aramýzda söyleþerek biha büyük coþku ve neþe katýyordu. Galarasaray Lisesi önüne vardýðýmýz- tirdik. da, ilk önce bir erkek iþçi arkadaþýmýz sözü alarak, özgürleþmek için erBir 8 Mart daha geride kalýrken, EKA’lýlar olarak, hem sýnýfsal ökek iþçi ve emekçilerin de kadýnlarýn mücadelesine destek vermesi ge- züne uygun ve coþkulu bir eylemi tamamlamýþ olmaktan, hem de yalnýz rektiðini söyleyerek, burada biz emekçi kadýnlara destek vermek için kalmak pahasýna ilkelerimizden ödün vermemiþ olmaktan duyduðumuz geldiklerini anlattý. Sonrasýnda sözü alan bir diðer arkadaþýmýzsa, “Bu- haklý gururun mutlu-
10
135. Sayý / 18 Mart - 4 Nisan 2009
Yeni Evrede
Emekçi Kadınlar
Mücadele Birliði
“GÜNDÜZLERÝNDE SÖMÜRÜLMEDÝÐÝMÝZ GECELERÝNDE AÇ YATMADIÐIMIZ BÝR DÜNYA KURACAÐIZ…”
Ki mi der ki ka d n U zun k ge ce le rin -de yat mak i in dir. Ki mi der ki a ya lim dir. Boy num da ta d m ve ba lim dir. Ki mi der ki ki mi der ki ha mur yo u ran, Ki mi der ki o cuk do u ran, Ne o, ne bu, ne d ek, ne k ek, ne a yal, ne ve bal. O be nim kol la r m, ba cak la r m, ba m Yav rum, an nem, ka r m, - k z kar de im, ha yat ar ka da m d r. 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü… Nedir, 8 Mart’ý Emekçi Kadýnlar Günü yapan? Yýl 8 Mart 1857… New York’ta tekstil sektöründe çalýþan yüzlerce kadýn düþük ücretlerini, uzun çalýþma saatlerini ve insanlýk dýþý çalýþma koþullarýný protesto etmek için mücadeleyi seçti, greve gitti. Dokuma fabrikasý kuþatýldý, içindeki 119 iþçi kadýn diri diri yakýlarak katledildi. Yýl 1910… Kopenhang’da 2. Enternasyonal Kadýn Konferansý’nda sosyalist önder Clara Zetkin, 8 Mart’ýn “Dünya Emekçi Kadýnlar Günü” ilan edilmesini önerdi ve salondakiler ayakta alkýþlayarak bu öneriyi onayladý. O günden bu güne emekçi kadýnlar her 8 Mart’ta sokaklarý doldurmaya, özgür, eþit, sömürüsüz ve mutlu yarýnlar için mücadele alanlarýnda olmaya devam etti. Yýl 8 Mart 2009… Ýzmir’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü anmasý yapýlýyor. Emekçi kadýnlarýn mücadelelerinin yaþatýldýðý bugün de Alýnteri, Baðýmsýz Devrimci Sýnýf Platformu, Demokratik Kadýn Hareketi, Halk Cepheli Kadýnlar, Kaldýraç, Mücadele Birliði Platformu ve Partizan bir eylem gerçekleþtirdi. Ayrýca Pir Sultan Abdal Kültür Derneði Çiðli Þubesi, Pir Sultan Abdal Kültür Derneði Bornova Þubesi ve Ýzmir Park-Bahçe iþçileri destek verdi. Saat 14.00 civarýnda Eski Eshot Ýþhaný-Türk Telekom karþýsýnda toplanýlmaya baþlandý. Daha sonra yürüyüþe geçildi. Yaklaþýk 500 kiþinin katýldýðý yürüyüþe 2. kordondan yol kapatýlarak Konak Pierr’in önündeki köprüye, oradan Merkez Bankasýnýn önüne kadar yüründü. “Yaþasýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü” ve “Emperyalizme, Þovenizme, Sömürüye Karþý Birlikte Mücadeleye” ortak pankartlarýnýn dýþýnda bizler Mücadele Birliði Platformu olarak “Fabrikalar Tarlalar Siyasi
Ýktidar Her þey Emeðin Olacak / Mücadele Birliði Platformu” ve “Gündüzlerinde Sömürülmediðimiz Gecelerinde Aç Yatmadýðýmýz Bir Dünya Kuracaðýz / Emekçi Kadýnlar (EKA)” pankartlarýmýzla katýldýk. Toplanma yerinde ve yürüyüþ güzergâhýnda serbest atýlan sloganlar eylem alanýnda ortak sloganlara yerini býraktý. Toplanma yerinde ve yürüyüþ sýrasýnda bizler sýk sýk “Emekçi Kadýnlar Devrimle Özgürleþecek”, “Aysun Bozdoðan Yaþýyor, Sibel Sürücü Yaþýyor, Aynil Oktar Yaþýyor, Emekçi Kadýnlar Savaþýyor”, “Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak”, “Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam”, “Emekçiler Birleþin Devrim Ýçin Savaþýn”, “Park-Bahçe Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði” sloganlarýný haykýrdýk. Alana geldikten sonra ortak sloganlar olan “Yaþasýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü”, “8 Mart Kýzýldýr Kýzýl Kalacak”, “Kadýn Erkek Elele Örgütlü Mücadeleye”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma”, “Emperyalizme Þovenizme Sömürüye Hayýr, Yaþasýn Örgütlü Mücadelemiz” sloganlarý atýldý. Sloganlardan sonra 8 Mart 1857’de katledilen dokuma iþçisi emekçi kadýnlar nezdinde tüm ölümsüzleþen devrimci-komünistler için saygý duruþu yapýldý. Saygý duruþunun ardýndan Ayýþýðý Tiyatro Ýþçileri atölyesinden bir arkadaþ þiir okudu. Daha sonra basýn açýklamasý okundu. Basýn açýklamasýndan sonra Ayýþýðý EkinSu Þiir grubundan bir arkadaþ “Kadýn” þiiriyle yer aldý. Þiirden sonra açlýk grevi direniþinin 61. gününde olan Park-Bahçe iþçilerinin ve ailelerinin yaþadýðý sorunlara dikkat çekmek için bir iþçi eþi konuþma yapmak için çaðrýldý. Ýþçinin eþinin ardýndan çocuðu þu an cezaevinde olan bir ana yaþadýklarýný bizimle paylaþtý. Daha sonra kýsa bir yöresel bir halk oyunu gösterisi sergilendi. Son olarak Grup Gün Iþýðý bizlere bir müzik dinletisi sundu. Ortak sloganlar tekrar atýldýktan sonra 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü anmasý sona erdi. E MEK ˙ KA DIN LAR DEV R M LE Z G R LE YA A SIN DEV R M C DA YA NI MA!
135. Sayý / 18 Mart - 4 Nisan 2009
11
E CE
KRÝZDEN ÇIKIÞIN TEK YOLU PROLETAR Yeni Evrede
Gündem
Dünya burjuvazisi ve tabii ki Türkiye burjuva sýnýfý, “Asiye nasýl kurtulur” sorusuna yanýt arar gibi, emperyalist- kapitalist sistemin krizine çare arýyorlar. Doluya koysalar olmuyor, boþa koysalar dolmuyor. Emperyalist-kapitalist hükümetler, tekelci sermaye sýnýfýnýn bu icra komiteleri, þimdiye kadar onlarca “kurtarma paketi” hazýrlayýp yürürlüðe koydular. Ýlk paket, krizin ilk patlak verdiði yerden, ABD’den geldi. Emperyalist-kapitalist sistemin kalbi tekliyordu. Suni teneffüsle çalýþtýrmaktan baþka yol yoktu. Bir trilyon dolarlýk dev kurtarma paketi ilk itkiyi verirse bu iþ olacak diye düþündüler. Banka ve sigorta þirketlerinin kasalarýna bu para boca edildi. ABD’yi zaman yitirmeden Almanya, Ýngiltere, Fransa gibi emperyalist devlet hükümetleri izledi. Onlar da yüz milyarlarca Avro ile ifade edilen “kurtarma paketleri” hazýrlayýp devreye soktular. Tekellerin kasalarýný parayla doldurdular. Ne ne yapacaklarýný biliyorlardý ne de ne yaptýklarýný. Panik ve korku içinde hareket ediyorlardý. Kolay deðildi; sistemin amiral gemisi ABD, su almaya, kalbi teklemeye baþlamýþtý. Akýllarýna ilk gelen þey, tekellerin, bankalarýn, sigorta þirketlerinin kasalarýný doldurmaktý. Oraya bol miktarda dolar ve Avro pompalarlarsa sistemin tekrara çalýþmaya baþlayacaðýný düþündüler. Düþündükleri olmadý. Kriz, hafiflemek bir yana, bütün kapitalist ülkelere hýzla ve aðýrlaþarak yayýldý. Banka iflaslarýný, borsalarýn çöküþünü þirket iflaslarý izlemeye baþladý. Üretim önce otomotiv sanayiinde durma noktasýna geldi arkasýndan diðer sanayi kollarýnda üretim hýzla düþtü. Ekonominin bütün kollarý arasýnda bir iç baðýmlýlýk, bir eklemlenme yaratmak kapitalizmin temel özelliði idi. Onun için bir sanayi kolundaki krizin diðer sanayi kollarýný, hatta bütün ekonomiyi etkisi altýna almamasý düþünülemezdi. Hastalýk bütün vücudu sarmaya baþlamýþtý. Ýflas sýrasý üzerinde güneþ batmayan imparatorluk gibi addedilen GM’a (General Motors) gelmiþti. Dünyayý bir ahtapotun kollarý gibi saran
12
Mücadele Birliði
bu dev Amerikan tekelinin batacaðý söylentisi bile pek çok ülke ekonomisini çökertmeye yetti. ABD hükümeti bir kez daha “kurtarma paketi” hazýrlýðýna giriþti. Paketler paketleri, önlemler önlemleri izledi. Ama istedikleri sonucu bir türlü hala elde edebilmiþ deðiller; dahasý, elde edebileceklerine dair en ufak bir belirti bile yok. Hükümetlerin, bankalarýn, tekellerin kasalarýný doldurmak en ufak bir iyileþme belirtisine dahi yol açmadý. Böyle olmasý kaçýnýlmazdý. Çünkü hükümetlerin çare olarak baþvurduklarý yol aslýnda hastalýðýn, krizin nedeninin kendisiydi. Emperyalistkapitalist sistemin krizinin nedeni, bankalarýn, tekellerin, sigorta þirketlerinin kasalarýnýn boþalmasý, ya da karlarýnýn düþmesi deðildi. Sanayi ve teknolojideki her ilerleme kar oranlarýnda bir düþmeye yol açsa da tekeller bu düþüþü baþka yollardan telefi edebilirler. Kaslarýnýn doluluk oranýna gelince… Tekellerin kasalarý þimdiye kadar olmadýðý miktarda parayla doluydu. Kapitalist üretimin temel amaçlarýndan biri olan sermaye birikimi devasa boyutlara ulaþmýþtý. Bazý tekellerin bütçesi çoðu baðýmlý ülkenin yýllýk gayri safi ulusal hâsýlasýný geçiyordu. Yani bir ülkenin yýl boyunca ürettiðinin toplam deðeri bir tekelin bütçesinin aþaðýsýnda kalýyordu. Asýl sorun da burada patlak verdi. Bu dev sermaye birikimi ne pahasýna gerçekleþti? Dünya çapýnda kitlelerin aþýrý, hayâsýz, sýnýr tanýmaz sömürüsü pahasýna. Tek tek her kapitalistin hedefi, amacý kar ve azami kar deðil miydi? Ýþte bu hedef gerçekleþmiþti; hem de kitlelerin açlýk sýnýrýna itilmesi pahasýna. Ama bu durumun kapitalistler açýsýndan diðer anlamý þuydu: tüketiciler kitlesinin, kendi ürünlerini satýn alacak kitlelerin yýkýmý. Bir yanda büyük bir üretim gücüne eriþmiþ üretici güçler metalarý dev kitle halinde üretirken, diðer yandan bu metalarý tüketecek kitleler açlýk tabanýyla sýnýrlandýrýlýyordu. Sonuç þu oldu: önce ABD’deki küçük burjuvalarýn ev sahibi olma hayalleri yýkýldý. Ev sahibi olmak için aldýklarý kredileri, ya da aldýklarý evlerin taksitlerini ödeyemediler. Onlara 135. Sayý / 18 Mart - 4 Nisan 2009
kredi veren kurumlar evlere el koyarken hayalleri baþlarýna yýkýlan küçük burjuvalar çadýrlara taþýndýlar. Konutlar, büyük tekellerin mülkiyetinde bomboþ beklerken ABD’de evsizlerin sayýsý birkaç ay içinde ikiye-üçe katlandý. Tekeller ise, sýrtlarýnda bir yük gibi duran boþ konutlarý ne yapacaklarýný bilmiyorlardý. Kapitalist mülk edinme biçiminin doðal bir sonucuydu olan biten. Bu örnek bile, tek baþýna, sorunun çözümünün kapitalist mülk edinme biçimini ve kapitalist üretim biçimini ortadan kaldýrmaktan geçtiðini kanýtlamaya yetmiyor mu? Yeter de artar bile. Çýban fazlasýyla iltihap toplamýþtý ve bu anlattýðýmýz örnek, çýbaný patlatan bir dokunuþtan fazla bir role sahip deðildi üstelik. Emperyalist-kapitalist sistemin merkezinde meydana gelen bu ilk þiddetli sarsýntý bütün ülkelere ve kapitalist ekonomilerin bütün dallarýna sýçradý. Daha doðrusu patlak vermek için ilk itkiyi bekleyen krizi bütün dünyada tetikledi. Baþta otomotiv sanayi olmak üzere bütün sanayi kollarý, bankalar, borsalar, finans merkezleri kendilerini öldürücü bir krizin içinde buldular. Tek tek her ülkenin iç pazarý; dolayýsýyla dünya pazarý büyük bir yýkýma uðramýþtý. Kapitalistlerin mülkiyetindeki fabrikalar metalarý, örneðin otomobilleri kitle halinde üretirken onlarý tüketecek olan asýl tüketiciler toplumu bizzat kapitalistler tarafýndan açlýða, yoksulluða mahkûm edilmiþlerdi. Sonuç, büyük bir üretim gücüne eriþmiþ bulunan üretici güçler tarafýndan kitle halinde üretilen metalar kapitalistlerin depolarýnda, fabrikalarýnda satýlmadan birikmeye baþladý. Otomobilden dayanýklý tüketim mallarýna kadar her metadan stok daðlarý oluþtu. Bundan sonrasýný tahmin etmek güç deðil. Üretilen mallarýný satamayan kapitalistler önce çalýþma zamanýný kýsalttýlar, bu yetmeyince fabrikalarýný kapatmaya baþladýlar. Üretimlerini kýsan ya da tümden kapanan fabrikalarýn iþçileri sokaða atýlarak açlýk ve yoksulluða itildiler. Ýþsizliðin bütün emperyalist-kapitalist ülkelerde, ba-
RYANIN İKTİDARI ELE GEÇİRMESİDİR! Yeni Evrede
Gündem
Mücadele Birliði
ðýmlý ülkelerde nasýl çýð gibi büyüdüðünü rakamlarla anlatmaya gerek yok. Ama kapitalist üretimin yuvarlandýðý krizin nasýl bir kýsýr döngü yarattýðýný göstermek için þu noktanýn altýnýn çizilmesi gerekiyor: kapitalizmin tarihteki bu en derin, en yýkýcý bunalýmýnýn baþlangýç noktasý kapitalist sömürü sonucu kitlelerin açlýk tabanýyla sýnýrlandýrýlacak denli yýkýmý ise, dönüp dolaþýp geldiði nokta kitlelerin daha beter bir yýkýmýdýr. Yani iç pazarýn olsun, dünya pazarýnýn olsun daha beter yýkýmýdýr. Çünkü görmüþ bulunduðumuz ve canlý örneklerini her gün yaþadýðýmýz gibi, kapitalizmin krizi emekçi sýnýflar açýsýndan daha beter bir yýkýmdan baþka anlama gelmez.. Þimdi, bu kriz döneminde yüz binlerce iþçi aileleriyle, çoluk çocuklarýyla birlikte açlýða, sefalete, yoksulluða mahkûm ediliyor, baþka bir ifadeyle yaþamdan kovuluyor. KR Z VE DEV R M Krizin emekçi sýnýflar için yýkým, yoksulluk, yaþamdan kovulma anlamýna geldiði ne kadar doðruysa, krizin ortaya çýkardýðý devrimci olanaklarý görmemenin oportünizm anlamýna geldiði de bir o kadar doðrudur. Devrimci bir komünist kapitalizmin krizi kadar onun ortaya çýkardýðý devrimci olanaklarý da görür ve bu olanaklardan bir devrim için yararlanmaya çalýþýr. Bir devrimci komünisti bir sosyal reformistten ya da bir oportünistten ayýracak nokta budur. Kapitalizmin krizi bir kez patlak verdikten sonra, burjuva sýnýf dâhil, onu görüp kabul etmeyecek kimse çýkmaz. Ayrým noktasý, kriz karþýsýnda ne yapýlmasý gerektiði sorusu etrafýnda ortaya çýkar. Burjuva sýnýf, sömürü düzenini kurtaracak bir çýkýþ yolu arar. Proletaryanýn devrimci komünist güçleri, kapitalizmi yýkacak bir çýkýþ yolu ararlar. Peki ya küçük burjuvazinin politik temsilcileri? Onlar da günü kurtaracak, krizden en az hasarla çýkmalarýný saðlayacak bir yol ararlar. Þurasý bir gerçek: kapitalizmin krizi ne denli þiddetli olursa olsun onu yýkacak
güçler sýnýf savaþýmý sahnesine çýkmadýk- deðersizleþirken, öbür tarafta çalýþacak ça ve onu yýkacak bir savaþ yeteneðini, ka- fabrika arayan milyonlarca iþsiz. Tekelci pasitesini ortaya koymadýkça burjuva ege- kapitalist düzenin içinde bulunduðu kýsýr menlik kendiliðinden yýkýlmaz; burjuva sý- döngüyü, derin bunalýmý, çýkýþsýzlýðý bunnýf en umutsuz durumdan dahi bir çýkýþ yo- dan daha iyi ifade edebilecek ne olabilir. Bu tablonun, iþçilerin, emekçilerin, lu bulur. Buradan çýkarýlacak sonuç, burjuva sýnýf egemenliðinin yýkýlmazlýðý deðil, yoksul insanlarýn yaþamlarýný çekilmez habu egemenliðin yýkýlmasý için devrimci le getiren bütün bu çeliþkilerin tek nedeni komünist partinin, onun programýnýn ola- kapitalist mülk edinme biçimidir; üretim aðanüstü önem kazandýðýdýr. Emperyalist- raçlarýnýn, fabrikalarýn, bankalarýn, büyük kapitalist si7stemin tarihte görülen bu en topraklarýn, tarým iþletmelerinin, dýþ ticarederin krizi, bu koþullarý dünya çapýnda or- tin, büyük toptancý ticaretin kapitalistlerin taya çýkarmýþtýr. Baþka bir ifadeyle, dev- elinde olmasýdýr. Yani tekelci kapitalist sisrimci durum dünya çapýnda ortaya çýkmýþ- temin kendisidir. Yapýlmasý gereken iþ beltýr. IMF’nin “sosyal patlamalar” konusun- lidir. Proletarya ve diðer emekçi sýnýflar, da sürekli uyarýlar yapmasýnýn ve 2009’u yaþamsal sorunlarýna ancak bu tekelci ka“çok tehlikeli yýl” ilan etmesinin baþka ne pitalist sistemi toplumsal bir devrimle ortadan kaldýrýrlarsa, burjuva sýnýfýn elinde, anlamý olabilir? Türkiye krizin yýkýcý etkisi altýnda ka- mülkiyetinde bulunan bütün zenginliklere, lan ülkelerin baþýnda geliyor. Türkiye’de fabrikalara, bankalara, büyük topraklara el sanayi üretimi durma noktasýna gelmiþtir. koyarsa çözüm bulabilirler. Tarihsel geliþHer gün baþka baþka fabrikalar kapanýyor, me sorunun bu tür çözümünü emekçi sýnýfyüzlerce hatta binlerce iþçi sokaða atýlýyor. larýn önüne koymuþtur. Peki, bu çözüm yolu bu gün mümkün Tekelci burjuvazin bir temsilcisi bu durumu þu sözlerle ifade ediyor: “Bu g n sa - müdür? Buna tereddütsüz þekilde “evet” na yi miz a de ta ya ta a d yaný mtý vetriyo r ruz. ve Emperyalist-kapitalist temin, kiye si tekelyon ci kapitalizminin iba z sek t r le ri mi zin ha sis ya ti Tür fonk çindere bulun duðu derin bunalýmý, yýkýcý kola r ne re dey se dur mak ” (Ta- ze dir. nýl Küçük). Baþka kanýt ya da veriye gerek þullarý görüp, kitlelerin öfke, kin gibi yýkýyok. Emperyalist merkezlerin yaptýklarý a- cý duygularla yüklü olduklarýný düþünmeraþtýrmalarýn iki verisini buraya aktarmak mek ancak ahmaklarýn iþi olabilir. Kitlelerakamlarýn bu adamý nasýl doðruladýðýný rin devrimci eyleme istek duyduklarýndan, göstermeye yetecek. Yapýlan ve sonuçlarý devrimci duygularla yüklü olduklarýndan açýklanan resmi araþtýrmalara göre Türkiye þüphe duyanlara sokaklara, aç, iþsiz, paraiþsizlikte Ýspanya ve G.Afrika’nýn arkasýn- sýz, yiyecek ekmek dahi bulamayan insanda dünya üçüncüsü. Sanayisi en çok çöken larýn sesine kulak vermelerini öneririz. Hüülkeler sýralamasýnda ise Japonya’dan son- kümetin, iktidar partisinin yardým kuyruklarýnda onuru kýrýlmýþ insanlarýn ruh hallera, dünya ikincisi. Bir yanda hükümet, iç talebi canlan- rine bakmalarýný öneririz. Þimdi iþçilere ve diðer emekçi sýnýfladýrmak için önlem almaya çalýþýrken öbür tarafta fabrikalar kapanýyor, iþçiler sokaða ra, Kürt halkýna politik iktidarý bir devrimatýlýyor, aileleriyle birlikte sefaletin kollarý- le ele geçirmekten baþka yollarýnýn olmana itiliyor. Bir yanda maliyetini kurtarma- dýðýný anlatmanýn zamaný. Tekelci sermaye dýðý için ürününü denize döken küçük üre- sýnýfý, toplumu yýkýma uðratmadan bu tici çiftçiler diðer yanda açlýktan kýrýlan, krizden çýkamaz. Bu krizden tek gerçek çýcebinde ekmek alacak parasý dahi olmayan kýþ yolu, iþçi sýnýfýnýn diðer emekçi sýnýfmilyonlarca insan. Bir yanda fiyatý milyon larla birlikte bütün iktidarý ele geçirmesidolarlarla ölçülen fabrikalar bomboþ halde dir. 135. Sayý / 18 Mart - 4 Nisan 2009
13
Emekçi Kadınlar
ANTEP AYIÞIÐI’NDA
8 MART ETKÝNLÝÐÝ
Kadýn; Sefaletini herkesten habersiz dört duvarýy la pay laþan gururdur. Kadýn; Sýrtýnda bebesi, soðuða ve yorgunluða inat sürüsünün önünde durabilen kav gadýr. Kadýn; Halklarýn zafer çýðlýðý, tüm renklerini giyinmiþ zýlgýtýdýr. Kadýn; Serpil kokulu çocuk gülüþlerinde bedenini açlýða yatýrandýr. Kadýn; 18 yaþýnda ilmik ucunda sallanan partizan Tanya’dýr. … Dünya emekçi kadýnlarýnýn mücadele ve zafer günü olan 8 Mart’ta Antep Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde saat 13:00’da bir etkinlik gerçekleþtirdik. Etkinliðimiz Þikago’da yanarak ölümsüzleþen 119 dokuma iþçisi baþta olmak üzere sosyalizm için savaþmýþ ve bu uðurda ölümsüzleþmiþ tüm devrim savaþçýlarý için bir dakikalýk saygý duruþu ile baþladý. Saygý duruþunun ardýndan Emekçi Kadýnlar adýna söz alan arkadaþýmýz emekçi kadýnlarýn, yaþamýn bir çok alanýnda karþýlaþtýðý sorunlara deðinerek, bu sorunlarýmýzýn çözümünün ise sýnýfsýz sömürüsüz bir dünyanýn yaratýlmasýyla mümkün olabileceðini belirtti. Kapitalizme son verilmeden onun yarattýðý sorunlarýn da ortadan kalkmayacaðýna deðinen arkadaþýmýz, konuþmasýný Lenin’in “Kadýn Olmadan Devrim Olmaz Devrim Olmadan Kadýn Kurtulmaz” sözleriyle sonlandýrdý. Arkadaþýmýzýn konuþmasýndan sonra emekçi kadýnlarýn hazýrladýðý sinevizyon gösterimi gerçekleþtirildi. Kadýnýn ezilmiþliðinin, bunun karþýsýnda emekçi kadýnlarýn mücadeledeki yerinin ve devrimci kadýn savaþçýlarýnýn anlatýldýðý sinevizyon büyük beðeni topladý. Sinevizyon gösteriminin ardýndan Ayýþýðý Tiyatro Topluluðu bizlere Nazým Hikmet’in yazdýðý Tanya adlý þiirin tiyatro gösterimini sundular. Duygulu anlarýn yaþandýðý tiyatro esnasýnda Sovyet partizan Tanya’nýn direngen, baþ eðmez tu-
14
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
tumu, mücadelesine olan baðlýlýðý ve ölüme asla teslim olmayan duruþu etkinliðe katýlanlarý oldukça etkiledi ve duygulandýrdý. Birçok kiþi ise gözyaþlarýna hakim olamadý. Oyun uzun bir süre coþkuyla alkýþlandý. Tiyatronun ardýndan bu sefer de Ayýþýðý Ekin Þiir Atölyesi’nin hazýrladýðý þiir dinletisi gerçekleþti. Etkinliðimiz, þu anda aramýzda bulunamayan Grup Denize Ezgi’nin gönderdiði mesajýn okunmasýnýn ardýndan serbest kürsü bölümü ile devam etti. Bu zamana kadar toplumda hep ikinci planda tutulan emekçi kadýnlarýmýz düþüncelerini paylaþtýlar. Oldukça samimi ve içten duygularýn paylaþýldýðý serbest kürsü bölümünde etkinliðimize katýlan kadýnlar mücadelede daha aktif bir þekilde yer almak gerektiði konusunda ortaklaþtýlar. Ýmam Özharat ise konuþmasýnda etkinlikte kadýnýn ezilmiþliðinin sýnýfsal açýdan çok güzel bir þekilde ortaya konulduðunu belirterek, kadýnýn ve erkeðin kurtuluþunun fabrikalarýn tarlalarýn ve siyasi iktidarýn emeðin olmasýyla mümkün olacaðýný söyledi. Özharat ayrýca ülkemizde öne atýlarak savaþan bir çok kadýn devrimcinin olduðunu, örnekler vererek bir çok genç kýzýmýzýn kendini köleleþtiren kapitalist sisteme karþý mücadele verdiðini ve destanlar yazdýðýný sözlerine ekledi. Kapitalist sistemi yýkmamýz gerektiðini de söyleyerek sözlerini tamamladý. Mücadele Birliði Platformu’ndan bir arkadaþýmýz da söz alarak içinde bulunduðumuz sürece kýsaca deðindi. Emperyalist-kapitalist sistemin bu yeni evresinin bizlere açlýk, ölüm ve yýkýmdan baþka bir þey getirmeyeceðini, bunun karþýsýnda da emekçi kadýnlarýn artýk daha fazla bilinçlenmesi ve daha kitlesel bir þekilde mücadeleye katýlmasý gerektiðini belirtti. Arkadaþýmýz önümüzdeki Newroz ve 1 Mayýs eylemliliklerine de kitlesel bir þekilde katýlma çaðrýsý yaparak konuþmasýný sonlandýrdý. Etkinlik sonrasýnda da adeta günün hiç bitmemesini istercesine birlikte çaylarýmýzý yudumladýk, türkülerimizi söyledik sohbetlerimize devam ettik. An tep A y Sa nat Mer ke
135. Sayý / 18 Mart - 4 Nisan 2009
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
8 MART KIZILDIR KIZIL KALACAK
Emekçi Kadınlar
Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne Çağrı
5 Mart Perþembe günü Ýzmir Kemeraltý giriþinde Alýnteri, BDSP, Demokratik Kadýn Hareketi, Halk Cepheli Kadýnlar, Kaldýraç, Partizan ve Mücadele Birliði Platformu’nun düzenleyicisi olduðu “8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Gününe” çaðrý amaçlý bir basýn açýklamasý gerçekleþtirildi. Saat 12.30’da baþlayan basýn açýklamasýnda “Emperyalizme Þovenizme Sömü8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü etkinlikleri kapsa- rüye Karþý Birlikte Mücadeleye” pankartý açýlýrken “Yaþasýn 8 Mart Dünya Emýnda yapýlan toplantýlarda bir kez daha feminizm düþüncesi, mekçi Kadýnlar Günü”, “8 Mart Kýzýldýr Kýzýl Kalacak”, “Kadýn Erkek Elele ayrýlarý ayrý yere aynýlarý ayný yere topladý. Ve her yýl olduðu Örgütlü Mücadeleye”, “Emperyalizme, Þovenizme, Sömürüye Hayýr”, “Yaþagibi bu sene de, yine ayrýþma yaþandý. Bu geliþmeler üzerine sýn Örgütlü Mücadelemiz”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” sloganlarý atýldý. Devrimci 8 Mart Platformu kuruldu. Platform, Alýnteri, Sloganlardan sonra basýn açýklamasý okundu. BDSP, ÇHKM, DKH, Halk Cepheli Kadýnlar, Kaldýraç, Mü“Em per ya liz me, o ve niz me ve s m r ye kar b cadele Birliði Platformu, Partizan gibi gruplarýn katýlýmýyla ye!” diye baþlayan basýn metni “ 19 A ra l k kat li a m n da 6 dev ri kuruldu. Ve Platform, 8 Mart’a hazýrlýk sürecinde ortak bir ça- di ri di ri ya k l d . T p k 2005 y l n da Bur sa da tek lýþmayla, Adana merkezde ve emekçi mahallelerde afiþ ve bil- ya k lan 5 e mek i ka d n gi bi. Ve F ti pi ha pis ha ne diri daðýtýmlarý gerçekleþtirdi. ko m nist ka d n la ra kar sal d r lar de vam et mek 8 Mart günü saat 12.30’da, 5 Ocak Meydaný’nda topla- ka d n tut sak lar o nur lu bir ge le cek i in dim- dik a nan gruplar “Cinsel Ulusal Sýnýfsal Sömürüye Son! – Devrim- d r yor lar Bi zim ta ri hi miz de di re nen ve -hak la ci 8 Mart Platformu” pankartýnýn açýlmasýyla yürüyüþe baþla- d n la r m z var. Ha pis ha ne ler de be den le ri- ni a dý. Ayrýca emekçi kadýnlarýn hayatýndan kesitler sunan fotoð- d n la r m z, Ta ri di re ni le rin de, S mer bank di raflarýn yer aldýðý bir pankart da açýldý. Yürüyüþ boyunca sýk d n e mek i le ri” dimiz ye süvar rerken “ G n d z le rin de s m r l sýk “Kadýn Erkek El Ele Yürüyoruz Devrime”, “Emekçi Kai miz, ge ce le rin de a yat ma d m z, in san- ca, o dýnlar Devrime Özgürleþmeye”, “8 Mart Kýzýldýr Kýzýl Kala- d n-er kek e mek i ler o la rak e le le ve re lim, r g t cak”, “Jin Jiyan Azadi”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma”, “Fi- Biz ler, t m dev rim ci-ko m nist g ler o la rak ba ta listin Halký Yalnýz Deðildir”, “Her Gün 8 Mart Her Gün Kav- t m i i-e mek i le ri, e zi len halk la r em per - ya li ga” sloganlarý atýldý. Yürüyüþ, Çakmak Caddesi’nden Ýnönü r ye kar ka d n-er kek bir lik te dev rim ve sos - ya li Parký’na kadar sloganlar, alkýþ ve zýlgýtlarla, çevrede bulunan selt me ye, 8 Mart ta i se a lan lar da ol ma ya a r insanlardan oldukça ilgi gördü. Platformun bir bileþeni olan Mart ya ra tan ve ya” söz aletan riyle so la na er ra! di. Basýn açýklamasýna açbizler de Mücadele Birliði Platformu olarak Deniz bayrakla- lýk grevi direniþlerini hala sürdürmekte olan Park-Bahçe iþçileri de destek verrýmýz ve dövizlerimizle yürüyüþteki yerimiz aldýk. Ýnönü Par- di. Sloganlar tekrar atýldýktan ve Park-Bahçe iþçilerine teþekkür edildikten sonký’nda Mücadele Birliði Platformundan bir arkadaþýmýz ‘Dev- ra basýn açýklamasý Kemeraltý’nda yapýlacak olan bildiri daðýtýmýna çaðrýyla sorimci 8 Mart Platformu’ adýna basýn metnini okudu. Okunan na erdi. basýn metninde: “˙ r m , ko ku mu bu k h ne d Basýn zen, açýklamasýndan sonra saat 13.00 civarý 8 Mart’la ilgili hazýrlanan bilvar l n ko ru du u s re ce, i i-ediri mek i le re ve ya a m n daðýtýmý Kemeraltý’nda gerçekleþtirildi. Yapýlan bildiri daðýtýmýnýn ardýndi er ya r s o lan ka d na y ne lik - sal d r la r na da de dan Park-Bahçe iþçilerine destek ziyareti yapýldý. Konak Meydaný’ndan “Emvam e de cek tir. Biz ler Dev rim ci 8 Mart Plat for mu bi le en peryalizme Þovenizme Sömürüye Karþý Birlikte Mücadeleye” pankartý açýlarak le ri o la rak di yo ruz ki; ka d n n s t n de ki la net li r t ye, baþlayan yürüyüþe polis müdahale etmek istedi. Ama geri adým atýlmayarak yübir r t da ha ek le yen, in san l a -a l k, se fa let ve zu l m rüyüþ geçekleþtirildi. Yürüyüþ sýrasýnda “Yaþasýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnden ba ka hi bir ey ver me yen ge ri -ci, bas k c bu sis te lar Günü”, “Yaþasýn Örgütlü Mücadelemiz”, “Kadýn-Erkek Elele Örgütlü Müme kar biz e mek i ka d n lar da an -cak ve an cak dev cadeleye”, “Park-Bahçe Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” rim ve sos ya lizm m ca de le si ni y k - sel te rek kur tu la cak sloganlarý atýlarak Park-Bahçe iþçilerinin açlýk grevi direniþi selamlandý. Ardýnt r. Ka d n Ol ma dan Dev rim Ol maz Dev rim Ol ma dan dan Park-Bahçe iþçileri devrimci kurumlara teþekkür ederek ziyaret sona erdi. Ka d n Kur tul ” denil maz di. Destek ziyaretinden sonra cezaevlerinde bulunan devrimci-komünist kadýn Yürüyüþ okunan basýn bildirisinin ardýndan alkýþ ve zýltutsaklarla dayanýþma ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü dolayýsýyla devgýtlar eþliðinde sona erdi. Ayrýca KESK Adana Þubeler Platrimci tutsaklara kartlar gönderildi. Farklý cezaevlerinde bulunan devrimci-koformu da 8 Mart öncesinde bir ayrýþma yaþadý. Ve yönünü münist kadýn tutsaklara üzerlerinde 8 Mart ve emekçi kadýnlara yönelik þiirledevrimcilerden tarafa çeviren KESK üyeleri pankart açarak rin yer aldýðý kartlar atýldýktan sonra gün içi etkinlikler sona erdi. yürüyüþe destek verdi. YA A SIN 8 MART D N YA E MEK ˙ KA DIN LAR G N ! KA DIN OL MA DAN DEV R M OL MAZ E MEK ˙ KA DIN LAR DEV R M LE Z G R LE E CEK! 135. Sayý / 18 Mart - 4 Nisan 2009
15
Yeni Evrede
Emekçi Kadınlar
Mücadele Birliði
ÝZMÝR-BUCA EMEKLÝ-SEN’DEN 8 MART ESKİŞEHİR’DE DÜNYA EMEKÇÝ KADINLAR GÜNÜ SÖYLEÞÝSÝ DEVRİMCİ 8 MART
7 Mart Cumartesi günü Ýzmir Buca Emekli-Sen’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar günüyle ilgili bir söyleþi gerçekleþtirildi. Söyleþide konuk olarak, insan haklarý savunucusu Günseli Kaya vardý. Sözü ilk Günseli Kaya aldý. Kadýnýn toplumdaki yeri, Türkiye’de kadýnýn konumu vb. konulara deðinen Günseli Kaya: “(...)Ta rih te ka d n n ko nu mu na ba ka cak o lur -sak zel m l ki ye tin or ta ya k ma s y la bir lik te ka d n e zi len ko nu mu na gel di.- S n f e li ki si ka d n la er kek a r s na so kul ma ya a l l d . Er kek e ge men li i i de o lo jik o la rak or ta ya ka r l Er kek e ge men li i ne da ya nan top lum sal sis tem ler - de ka d n n as ga ri o la rak ev de har ca d e mek 4 sa at, i e gi der ken 2 sa at, i ye rin de a l t s re 10 sa at sa y l r sa ya ni ka d n g n de 16 sa at a l mak ta d r. O za man ka d n mo dern k le dir. Er kek d a r da s m r l me ve e zil mi lik duy gu suy la e ve ge len, bel li bir i de Eski þehir’de önebi mineliuy-yor. o lo jik yak la m dan yok sun sa ka d n ve o cu u ze rinBudesene,id det kultarih laselna gun bir 8 Mart ya þan dý. Yýl lar dýr Es ki þe hir’de Sos yal dev let de ni len l ke ler de ka d na ve ri len hak lar 89 dan son ra te ker tere-ker formist femiye nist gel gurupla rýn hük metlum tiði “ka dýn- da, a l n yor. Ka pi ta list top lum da he le ki em per ya list d veze mi top lar lar gü nü” kut la ma la rý ya þa nýr dý. A ma son i ki yýl- dur i ken di i di na mik le riy le sos ya list y ne ti me gir - me mi l ke ler de ok da ha zor dýr, bu du rum dev rim ci grup la rýn mü da ha le siy i ka d n n. Ka n ve ca n pa ha s na ka zan d hak la r ge ri ver mek is te mi yorle son buldu. Mücadele Birliði, Eskiþehir Gençlik ka d n. Deray neði,rDPG, ODAK, ve DHF bu yal yýlda Ka d n n z g r le me si e me in z g r le me sin- den bir ey BDSP, de il dir, takko bir 8 ul Martla örgüt n z bu ni hai bir ey dir. Ka d n la r n ya am ko ul la rgeçen n yýl n,oldu aðulgibi or ma rledi.n n Anadolu Üniversitesi’nde ve emekçi mahalbir le ti ri le bi le ce i ”bir dedi.m ca de le ge rek li dir Daha sonra konuþmak isteyenler söz aldý. Söz alan kiþilerin kýsa kýsa deðindiði nok- lelerde yapýlan, bildiri daðýtýmý ve afiþ çalýþmalarýyla, hem öðrencilere hem de emekçilere yoðun talar þunlardý: Emekçi Bir Kadýn: “Fe mi nist ler le bir a ra ya gel (Gün me selimiz Ka- debirsi þekilzin de dugi yurubi su yapýldý gerçekleþtirilecek oya’ya yönelik) in san la r su lu yo rum. Siz ler e er biz le lan ribato par la maz sa n z, bu na sýn açýklamasýnýn. gi ri mez se niz su”. lu siz si niz 8 Mart Pazar günü saat 14:00 de Ýl Saðlýk Emekçi Bir Kadýn: “Fe mi nist ler 8 Mart bir g ne s d r ma yalüðü’nün a l önünde yor Müdür toplar. lanýldý. 8Daha sonra Mart a er kek ler ka t l ma s n, di yor lar ne den er kek - le ri ka bul et mi yor lar. basýn açýklamasýnýn yapýlacaðý alana doðruBiz yürü-er kek ler le ka d n lar la a lan.” lar da ol ma l y z yüþe geçildi. Sýk sýk “Kadýn Erkek Elele Örgütlü Bir Emekçi: “Bi ze a it o lan bil gi le ri yok et ti ler.-G Mübi te dýn dir. Bil b gürtleþe n- si lah cadelin leye”, “Ka lar Dev rimgi le Öz la r n en b y d r. 80 den son ra bi li min te mel kav cek”, ram “8 laMart r Ký nzýldýr, ki Kýtap lar dan at zýl Kalacak”, “Yaþasýnt lar. Bi lin ci mi zi ve bil gi mi zi biz den al d lar ye ri ne Dünya ba ka ler duslolar. Emekey çi Ka dýnlarkoy Günü” ganlarýBen atýldý. o cu um la hep e li i yo rum, ba na do ru ge len ey ler o na do ru gel mi yor. Te le viz Kitlenin coþkulu yürüyüþü çevreden de gerekli ilyon lar da her han gi bir fel se fe ki ta b y la in san - l gi dyi al re yan nalaþýk koy mýþni tý. Yü rüyüya þe yak 100du kiþilar. katýldý. n san lar ki tap tan kor kar ol du lar. Bil gi nin ol ma d yer de kor ku var d r. n ce a i le mi z Okunan basýn açýklamasýnda 8 Mart’ýn tarihine ev re mi ze do ru bil gi yi g t r me li yiz. Bil gi yi - bil gi sa yar la ra dol dur du lar a ma vurgu yapýldý. Basýn açýklamasýnýn ardýndan haru bil gi yi de il ya lan bil gi ler hep si, ”.so run do ru bil gi yi e din mek tir laylar çekildi ve yapýlacak olan panelin duyurusu Saðlýk Emekçisi Bir Kadýn: “M ca de le ye 90 l y l lar da gir dim. Ka d n-er kek he pi miz bu sis tem de s k n t lar ya yo ruz. Bu s- kyanpýldý. t lar bir ey le ri sor gu la ma at 16:30’da KESK’in lonun m z be ra be rin de ge tir di. 90 l y l lar da sen di- ka yaSagir dim, neda ol du u sa nu andala ma 100’ün ü ze rin de ki þi nin ka tý lý mýy la bir et kin lik dan y ne ti ci ol dum, da ha son ra D SK e gir dim. Ben top lum dan kor ku yor dum, ger çek leþ ti ril di. Pa ne list ler e mek çi ka dýn lar gü bi zim ka d n la r m z da kor ku yor, bas k lar la ye ti ti i miz i in kor ku tul duk. r g nü nün ge li þi mi yö nün de ba zý a çýk la ma lar yap tý lar s z o lu u mu zun se be bi bu ya a d m z kor ku lar d r. Bu kor ku la r a ma m z, daha rim sonra ler kadýnýn kapig talizm de kiol durumu munu hal k n ta lep le ri ze rin den r g t len me miz la z- m,vedev bir n de yor, il ký sa ca an lat tý. mek il mek r mek”.la z m Bu açýk Mücadele Birliði Platformu adýna bir arkadaþ: “Bir el may la bir ar mu - du top lalama yalarýn ardýndan soru cevap kýsmýgeçilpar di. Pane gelenyler, me rak de ettikleil. ri konu ma y z a ma i ki si de mey ve. 8 Mart ay r t ran ey - bnal, a lela, net Ka ilgika li soru lar bah aldýlar.se Daha d n la r da, er kek le ri de e zen bu sis tem dir. De min - lar K lart d lar n sor ladu rve ncevap dan dil sonra paneles kýsan bir ra verilve di. Acin radansel sonraan ise lam da di, Fi lis tin li ka d n lar da K rt ka d n la r gi bi u lu sal, f asal mak ze re y n den e zi li yor. So run la r n te me li et nin nagösteri nsida svamn etfti. sal kinlikkay tiyatro ile de Tiyatroe e-zil mi lik var, er kek ler de de ay n ey s z ko nu su dur. Ya am, yu ranun bi kibi dev rimku den son sýný kodi nu al mýþka tý vedar oyunladar de il dir. Her bi ri miz bir el ma n n i ki ya r s- yrý z, bir r hassonra erisekek, çok be ðenilya di. Da þiir grubir bu sahya ne- r s d n d r. El ma n n bir ya r s r r se, b r ya r s- da r r. Biz le rin g re vi d- n ya deki yerini aldý. Þiir dinletisinin ardýndan þarkýlar y de i ti rip d n t re bil me, ye ni bir d n ya kur - la, mak t r. So run sa de ce ka d n- so türkülerle etkinlik son buldu.Etkinliði ise Mü ru nu de il, e mek i ka d n so ru nu de il, in san ol macaso dur,ODAK, in san soveyu nun dele ru Birlinu ði, DPG, BDSP, DHF örkur tu lu u so ru nu dur. So ru nun kay na er kek de- il, sis te min ta ken di si dir. Se gütlemiþti. im ler le il gi li ye rel den ge ne le ge nel den ye re- le m ca de le e der sek, si nek av la d Es ki e hir den E mek i Ka
16
135. Sayý / 18 Mart - 4 Nisan 2009
Yeni Evrede
GAZÝ AYAKLANMASI
Gazi Ayaklanması
Mücadele Birliði
EYLEMLERLE ANILDI
Gazi Ayaklanmasý 14. yýldönümünde Gazi Mahallesi’nde Gazi 12 Mart Platformu (Mücadele Birliði Platformu, BDSP, DHF, Devrimci Hareket, DTP, ESP, Partizan, P. Devrimci Duruþ) tarafýndan yapýlan çeþitli eylem ve etkinliklerle anýldý. Ýlk anma etkinliði 11 Mart Çarþamba günü yapýldý. Gazi Mahallesi Nalbur Duraðý’nda kurulan standtan gün boyu Gazi halkýna çaðrýlar yapýldý. Saat 18.00’da anma etkinliðine baþlandý. Ayýþýðý Sanat Merkezi Müzik Grubunun sahne aldýðý etkinlik sonrasýnda kitle meþalelerle yürüyüþe geçti. “12 Mart Gazi Katliamýný Unutmadýk Unutturmayacaðýz” pankartýnýn taþýndýðý yürüyüþte sýkça “Gazi Faþizme Mezar Olacak”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Analarýn Öfkesi Katilleri Boðacak” sloganlarý atýldý. Gazi Cemevinin Önüne kadar yapýlan yürüyüþün ardýndan eylem sonlandýrýldý.
Ýkinci anma ise 12 Mart günü sabah saatlerinde Alibeyköy Mezarlýðý’nda yapýldý. Gazi katliamýnda yaþamýný yitirenler, mezarý baþýnda anýldýktan sonra, platform bileþenleri Gazi Mahallesi Eski Karakol duraðýnda bir araya geldi. Eski Karakol duraðýnda “12 Mart Gazi Katliamýný Unutmadýk Unutturmayacaðýz” pankartý arkasýnda her kurum kendi pankartlarýyla yer aldý. Yürüyüþ boyunca sýk sýk “Gazi Faþizme Mezar olacak” “Yaþasýn Gazi Ayaklanmasý” “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganlarý atýldý. Yürüyüþe Mücadele Birliði Platfor-
135. Sayý / 18 Mart - 4 Nisan 2009
mu da üzerinde 13 Mart Savaþçýlarýnýn resmi olan ve “13 Mart’tan Gazi’ye Gazi’den Zafere” ve “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz” yazýlý 2 pankartla katýldý. Yürüyüþ Eski Karakol duraðýndan Gazi mezarlýðýna kadar sürdü. Mezarlýða gelindiðinde Gazi ayaklanmasý sýrasýnda yaþamýný yitirenler þahsýnda devrim savaþçýlarý için yapýlan bir saygý duruþuyla anma baþladý. Saygý duruþunun ardýndan 12 Mart Gazi Platformu tarafýndan hazýrlanan basýn açýklamasý okundu. Basýn açýklamasýnýn ardýndan Gazi Ayaklanmasý sýrasýnda yaþamýný yitirenlerin isimleri tek tek okunarak anýldýlar. Daha sonra kurumlar tek tek mezar baþýna gelerek anmalarýný gerçekleþtirdi. Anmanýn sona ermesinden sonra kitle kortejler Gazi Cemevi’ne doðru yürüyüþe geçti. Gazi Mahallesi’ne geri dönüldükten sonra anma sona erdirilerek kitle daðýldý.
17
Eylemler
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
ATV-SABAH ÝÞÇÝLERÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR
13 Þubat günü greve çýkmýþ olan Atv-Sabah iþçilerini, biz de Mücadele Birliði Platformu olarak ziyaret etmek istedik. 29 yýl aradan sonra ilk defa greve çýkan basýn emekçileri, 10 kiþi bile olsalar, haklý mücadelelerinin arkasýnda duruyorlar ve bu kararlý duruþlarýyla, eylemleriye emekten yana olan herkesin desteðini yanlarýnda buluyorlar. Devrimci Ýþçi Komiteleri, Ayýþýðý Sanat Merkezi ve Emekçi Kadýnlar olarak, onlarýn bu mücadelelerinde yanlarýnda olduðumuzu göstermek ve röportajlar yapmak üzere 5 Mart günü, “Basýn Emekçileri Yalnýz Deðildir, Mücadele Birliði Platformu” pankartýmýz ve sloganlarýmýzla Balmumcu’daki Atv binasýnýn önüne gittik. O esnada orada bekleyen 3 basýn emekçisi ile tanýþarak sohbet etmeye baþladýk. Bizlere greve çýkýþ süreçlerini anlatan basýn emekçileri, aslýnda 10 kiþi olduklarýný, diðer 7 arkadaþlarýnýn ise Sefaköy’de eylemde olduklarýný söylüyorlar öncelikle. Basýn emekçileri, hiçbir medya kuruluþunun grevlerine ve yaptýklarý eylemlerine yer vermediklerini dile getiriyorlar. Bu yüzden kendi yayýnlarýný kendileri çýkartýyorlar. Haftalýk bir bültenleri var: GREV. Ýçlerinden birisi özür dileyerek ayrýlýyor, bültenin yayýna hazýrlanmasý gerekiyormuþ. Biz de Sabah gazetesi Spor Servisi’nde çalýþan 2 arkadaþla sohbete devam ediyoruz. Türkiye Gazeteciler Sendikasý’ndaki örgütlenme süreçlerini, greve baþlamalarýna neden olan koþullarý ve yaþadýklarý zorluklarý dinliyoruz. Örgütlenmede yaþadýklarý asýl sorunun, gazete ve televizyoncularýn, kendilerini “iþçi” olarak görmemeleri olduðunu söylüyorlar. Sohbetimiz sürerken, Tek Gýda Ýþ Sendikasý destek için geliyor. Erzak getiriyorlar. Dayanýþmak için geldiklerini dile getiriyorlar. Yapýlan konuþmalarý daha sýcak ve samimi hale büründürmek bize düþüyor. Ayýþýðý Müzik Grubu’ndan arkadaþlarýmýz, gitarla þarký söylemeye baþlýyorlar. Hep birlikte eþlik ediyoruz Çav Bella’ya, Avusturya Ýþçi Marþý’na. Tek Gýda Ýþ’li iþçiler ayrýldýklarýnda, biz de söyleþimize devam ediyoruz: Me te Ben .: Spor Servisinde editörüm. 10 yýlý Sabah’ta olmak üzere, toplamda 13 yýldýr gazeteciyim. Evliyim ve bir çocuðum var. Nisan 2007’de TMSF yönetime el koyduktan sonra, sendikalý olup olmamayý tartýþtýk. 1,5 ay içinde çoðunluk saðlandý. Atv-Sabah-dergiler, toplamda 930 kiþi çalýþýyor ve bunlardan 525’i sendikalý. Yayýn Turkuvaz’a satýldýktan sonra, Turkuvaz þirketi sendikalýlara itiraz etti. Bu konuyla ilgili mahkemeye baþvurdu, ancak mahkeme Turkuvaz’ý reddetti. Sendikayla Turkuvaz arasýnda 45 oturum yapýldý, sosyal haklarý içeren 22
18
maddede uzlaþýldý. Sýra para içeren maddelere gelince Turkuvaz birden geri çekildi, uzlaþmazlýk oldu, grev sürecine girildi. 17 Aralýk’ta da grev kararý asýldý. 13 Þubat’ta pankartýmýzý astýk. Atv’den 2, Sabah’tan 1 kiþi, sendikalý olduklarý için iþten atýldý. Zaten yasal haklarý olan kadrolar, iþçilere sendikadan ayrýlmalarý karþýlýðýnda rüþvet olarak sunuldu. Böylece 60 üye istifa ettirildi. Bir o kadar kiþi de üye olmadýklarý halde noter aracýlýðýyla istifa ettirildi, bunlar bizim en büyük delillerimiz. Geçen yaz Aðustos’ta þefler çalýþanlara, sendikalý olmalarý nedeniyle iþten çýkarýlacaklarýný ve büyük medya gruplarýnda iþ bulamayacaklarýný söyleyerek tehditlerde bulunuldu. Atv iþyeri temsilcisi, “ikna odasý”ndaki baskýya dayanamayarak hastenelik oldu, greve de katýlamadý. Atv’nin Ýnsan Kaynaklarý Müdürü Eski TKP’li Þefik Çalýk’tý, iþyeri temsilcimizle bu görüþmeyi yapan. Bugün 21. günümüz. Grevimize gösterilen ilgi ve destek çok güzel. 10 kiþiyiz, 4’ü kadýn, Balmumcu’da 3, Sefaköy’de 7 kiþiyiz. Her Cumartesi günü de saat 19.00’da Ýstiklal Caddesi’nde meþaleli yürüyüþ yapýyoruz. Toplu sözleþme imzalanmazsa grevimiz devam edecek. Turkuvaz, sendikayý mahkemeye vererek grevin yasal olmadýðýný ve kaldýrýlmasý gerektiðini iddia etti. Ve “ihtiyat-ý tedbir istiyorum” dedi pankartýn ve bizim buradan kalkmamýz için. Ancak mahkeme, “yürütme durmayacak” dedi. Bu konu 1 Nisan’da tekrar görüþülecek ama artýk bundan bir þey çýkmaz. Se lim Ben S: de Spor Servisi’ndeydim. 29 yaþýndayým, 4,5 yýlý burda olmak üzere 6,5 yýldýr gazeteciyim. Bizim mahkemenin diðer bir ayaðý da, iþe iade davasý. Kazansak bile greve devam edeceðiz. Yani iþyerinin çalýþaný da olsak, greve devam edeceðiz. 16 Þubat’ta grevde iken iþten atýldýk biz. En son grevimizi 1980’de yapmýþtýk, Banknot Matbaasý olarak. Grev süreci 12 Eylül Darbesi ile sona erdi. 1980’deki bu grevin fotoðraflarýný haftalýk çýkarttýðýmýz Grev Bülteni’mizde yayýnladýk. M ca de le Bir 29 yýl liaradan i:sonra yapýlan bu grevi nasýl deðerlendiriyorsunuz? Se lim Ba S:sýn açýsýndan çok önemli. Çünkü bizim, sosyal güvencemiz yok. Eðer sendika, medya alanýnda etkili olursa, diðer iþçi ve emekçilerin de haberlerini yapabilir. Çok eskiden gazetelerde sendika sayfasý varmýþ. Yeniden gündeme getireceðiz bunu. Kendi haklarýmýzýn olmasýný istiyoruz. Birilerinin bültenini yapmak yerine, gerçekten habercilik yapmak istiyoruz. M ca de le Bir Basýn liemek i:çileri 1 Mayýs gibi günlerde saldýrýlara maruz kalýyorlar. Bu konuda ne düþünüyorsunuz. Se lim Çün S: kü basýn emekçileri, aslýna iþçi olduklarýnýn farkýnda deðiller. Kazançlarý ve sosyal haklarý açýsýndan iþçiler. Basýn emekçileri, olaya elitist yaklaþýyor. Ama karþý tarafýn tavrýndan ve bugün burda kapý önünde olmamýzdan, hiç de elit olmadýðýmýzý görebiliriz. Ýþçi olduğumuzu kabul etmiyorlar. Bizlerin sýnýf bilincinin olmamasý en büyük sorun. Bundan önce
135. Sayý / 18 Mart - 4 Nisan 2009
Yeni Evrede
Eylemler
Mücadele Birliði miting vb. yürüyüþe hiç katýlmadýk. Ama pasif destek sunduk, örneðin Yörsan iþçilerinin iþten atýlmasýna karþý boykota katýldýk ve Yörsan ürünleri tüketmedik, boykot ettik. Ama bu bile genele vurduðumuzda bizim sektörde aktiflik sayýlýr. Þimdi ise kendi baþýmýza gelince durumu daha iyi anladýk. M ca de le Bir 30 yýl li dýr ne i: den grev yapýlmadý. Se lim 1980 S: sonrasý yaratýlan insan modeli ile ilgili bu. Çevremizdekiler en ufak bir baþkaldýrýya kalkýþan, hakkýný arayan herkesi terörist olarak görüyorlar. M ca de le Bir Pekili þu ani: da ne hissediyorsunuz S: kes heyecanlý... Doðru olan buydu... Sol ve sosyal Se lim Her olaylara duyarlýlýðý geçtim, kafayý akþam yastýða koyduðumda rahat uyuyabilmek ve huzurlu olmak için doðrularýn arkasýnda durmam gerekiyor. Yoksa eþimizin ve çocuklarýmýzýn yüzüne nasýl bakacaðýz? Ýlk baþlarda ailelerimiz de bize baský yaptý, sonra müdürler insanlarý tehdit etti. Grev günü (Cuma günü) insanlar çaðrýldý. Korku ve baský ortamý yaratýldý. Raporlular bile çaðýrtýlýp, greve çýkmamalarý konusunda baský yapýldý. Bu grev benim için ilk. Ve gelen destekler beni çok duygulandýrýyor. Bu dayanýþmayý gördükçe çok seviniyoruz. Bizim için insanlarýn çaba harcamasý umut verici. Çünkü koskoca AtvSabah’ta 10 kiþiyiz. Bizi mahallenin delileri gibi görüyorlar. M ca de le Bir Yaþali nan kü i: resel kriz hakkýnda ne düþünüyorsunuz? Se lim Kriz S: sadece belli insanlar için var. Paralar el deðiþtiriyor, ama ortada para yok. Çalýþanlara kriz var, sermaye sahiplerine kriz falan yok. Suni paralar, suni deðerler... Üretim olmadan para kazanýlýrsa böyle olur. Açýkçasý hiç iyimser deðilim. Gerek basýn emekçileri, gerek Türkiye, gerek dünyadaki iþçi sýnýfý açýsýndan gidiþat iyi deðil. Bireysel ve yüzeysel insan tipi yaratýlmaya çalýþýlýyor. Kariyer ve yarýþmaya dayanýyorlar. Rakip olan herkese vahþice yaklaþýyorlar. Korkunç çalýþma tempolarý ile çalýþtýrýyorlar. Günde 16 saat olabiliyor bu. Haberleþtirmen gereken bir þey gelir, 5 gün üst üste çalýþtýðýmýza da olur. Sürekli insani duygularýmýzdan uzak çalýþtýrýlýyoruz. Ýþpara-kariyer gibi bakýyoruz. M ca de le Bir Seçim liler hak i:kýnda ne düþünüyorsunuz? Se lim :S: Seçimlerden bir þey beklemiyorum. Ýnsanlar kendi haklarýnýn peþinde koþmuyorlarsa seçimlerden bir þey baklemesinler. Görsünler iþte, bizlere ne kadar pervasýzca davranýldýðýný. Çok rahat bir biçimde tehdit edildiðimizi. Mesela Dergiler Grubu Müdürü, 1.000 kiþiyi çaðýrtýp çocuk azarlar gibi, açýktan tehdit ediyor. Adam nasýl da rahat. Hiç korkmuyor. 80 darbesi bir doruktu. Türkiye’deki kaldýracý oluþturdu. Sonrasýnda belli bir insan profili yaratýlmaya çalýþýldý. Hep “otoriteye boyun eð” þeklinde yaklaþýldý. Bir þey almak için mücadele etmek gerekiyor. Örgütlenme kelimesinden korkmamak gerekiyor. Kimse bize haklarýmýzý altýn tepside sunmayacak. M ca de le Bir Önüli müz 8i: Mart, bu konuyla ilgili ne düþünüyorsunuz? Se lim Bi S:zim Çilem, Arzu, Özsel ve Perihan baþta olmak üzere, tüm iþçi ve emekçi kadýnlarýn 8 Mart gününü kutluyorum. Keþke 8 Martlara ihtiyaç duyulmasaydý. Grevdeki 4 bayan arkadaþýmýz örnek bir davranýþ sergiliyorlar. Gerek aileleri, gerek çevreleri açýsýndan daha zor onlar için. Ama onlar, “demek ki oluyormuþ” u gösterdiler. M ca de le Bir Medli ya seki: törü ile tekeller arasýnda nasýl bir bað var? Se lim Do S:ðan ve Turkuvaz’ý en büyük iki rakip olarak sayabiliriz. Ardýndan M.Emin Karamehmet, Doðuþ grubu, Ciner grubu vb sayabiliriz. Bunlarýn hepsi aslýnda farklý sektörlerde tekeller. Madencilik, enerji, bankacýlýk vb. Hiçbir medya tekeli medya alanýyla baþlamamýþ iþe. Bu tekellerin iþi gazetecilik bile deðil. Medyayý kendilerine kalkan olarak kullanýyorlar. Örneðin bir ihaleye giriyor, ardýndan bir haber yapýyor, hemen ihaleyi kazanýyorlar, bunun gibi. Ve aralarýnda acayip patron dayanýþmasý var. Onlarýn sýnýf bilinci olduk-
ça yüksek. Biz grevdekileri kara listeye aldýklarýnda, hepsi aðýz birliði etmiþ gibi tek satýr haber yapmadýlar. Rakipler, isteseler birbirlerinin aleyhine haber yapabilirlerdi, ama aralarýndaki dayanýþma sayesinde hiç haberimiz yapýlmadý. Sanýrým kendilerine de sýçramasýndan korktuklarý için haber yapmýyorlar. Normalde birbirlerinin gözünü oyuyorlar, ama konu grev olunca hemen anlaþýyorlar. Eðer sendikal sebepten atýldýysan, hiçbirinde iþe alýnmazsýn. Bu, onlar için büyük bir koz, ama kullanmýyorlar. Onlarýn bu sýnýf bilinci ve dayanýþmasýndan öðrenecek çok þeyimiz var. Asýl tehlike, Taksim Meydaný’na meteor düþse, 5-6 medya tekeli istemezse, dünyanýn bundan haberi olmaz. Týpký bizim grevi haber yapmadýklarý gibi. Sendikadan bu açýdan da korkuyorlar. Sendika olursa, hele bir de güçlü olursa, bu alandaki söz haklarý kalmayacak, bu konuyla ilgili maddeler koyduracak sendika sözleþmelere ve bunun da mücadelesi verilecek. Örneðin, normalde çalýþanlar genel yayýn yönetmenini seçebilmeli, böylelikle yayýnlanan haberler üzerinde patronlarýn deðil çalýþanlarýn söz hakký olur. Ýdeal bir þey olmayabilir ama gazetecilerin kendi oto kontrolü olur. M ca de le Bir Son li olaraki: neler söylemek istersiniz? Se lim Her S: kes etrafýndaki herkesi býkmadan, usanmadan bilinçlendirsin, ki yarýn hakkýný aradýðýnda 10 kiþi kalmasýn. Söyleþimiz sonuna yaklaþtýðýnda, bir taraftan da gitarla yine þarkýlar söylemeye devam ediyoruz. Basýn emekçileri, dayanýþma için açtýklarý deftere bizim de yazmamýzý istiyorlar. Sohbetlerimizde konuþtuklarýmýzý, bir de yazýlý mesaja dönüþtürüyoruz. Bu güzel sohbetten sonra, Taksim’de yapacaklarý meþaleli eylemde buluþmak üzere,
ATV-SABAH ÇALIÞANLARINDAN EYLEM
Atv-Sabah grubunda çalýþan 10 kiþi toplu sözleþme istemi ile greve baþlamýþ sonrasýnda bu taleplerinden dolayý iþten atýlmýþlardý. Yaþanan bu durum karþýsýnda her Cumartesi eylem yapma kararý alan Atv-Sabah çalýþanlarý 7 Mart Cumartesi günü Taksim’de bir yürüyüþ ve basýn açýklamasý düzenlediler. Taksim tramvay duraðýnda toplanan Atv çalýþanlarýna çok sayýda basýn emekçisinin yaný sýra çeþitli kurum ve kiþilerle birlikte Mücadele Birliði Platformu da destek verdi. Taksim Meydaný’ndan Galatasaray Lisesi’ne yürüyüþe geçen grup yol boyunca “Gemileri yaktýk artýk dönüþ yok”, “Dünya Emeðin Olacak”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz” sloganlarýný atarken çevredekilerin de desteði ile karþýlaþtý. Kitlenin öfkesi sadece patronlara da deðildi. Bir o kadar da basýnda özgürlük nidalarý savuran diðer basýn çalýþanlarýna da kýzgýndýlar. Onlarýn deyimiyle, “dostu düþmaný görmek” artýk hiç de zor deðil. Az sayýda olmalarýna raðmen, kendileri gibi düþünen ve onlara bu eylemler de destek vermek isteyenlerin sayýsý her geçen gün artmakta. Galatasaray Lisesi önünde yapýlan basýn açýklamasýný okuyan Türkiye Gazeteciler Sendikasý iþyeri temsilcisi Uður Güç, “Bu hak l m ca de le le ri ni so nu na ka dar -s r d rek t m e mek i le ri da ya n ma ya a -r d . l k is te yen le rin as l n da t m ba s n a - l a n is te mek ol ma d n ok da ha i yi - an l l n da bu nun sa de ce ken di pro pa gan da -s n yen ve da ha faz la ser ma ye ka zan mak is te yen z g r l d r. An cak bu na ra men di er - bir a n n n ken di sin i i ve e mek i g r me - me s nu muz dur. Bu nun a d ken di kim li i ne” ya ban dedi. Ve açýklamasýný “kurtuluþ yok tek baþýna, ya hep beraber ya
135. Sayý / 18 Mart - 4 Nisan 2009
19
Yeni Evrede
Röportaj
Mücadele Birliði
“TOPLUMSAL BÝR ÇÖZÜM NOKTASINDA BÝR ÞEYLER YAPMAK GEREKÝYOR” Merhaba Mücadele Birliði dergisinin yürek ve bilinç iþçileri. Sizinle bir emekçi mahallesinde esnaf olan bir arkadaþla yaptýðýmýz röportajý paylaþmak istiyoruz. Dün olduðu gibi bugün ve yarýn da yeni bir dünyanýn kurulma mücadelesinde iþçi-emekçi arkadaþlarýmýzla bir arada olma gayretini sürdüreceðiz. Hepinize kucak dolusu sevgiler… M ca de le Bir Bizeli kendii: nizden bahseder misiniz? Ay e: Yaklaþýk 12 yaþýndayken Malatya’dan Ýzmir’e göç ettik. Küçükken bir hobi olarak baþladým bu iþe. Oyuncak bebeklerin saçlarýndaki ipleri saç zannedip onlara þekil vererek zamanýmý geçiriyordum. Evde arkadaþlara yapýyordum. Daha sonra annem “kýzým ne yapýyorsun gel bizim dükkân boþ orada çalýþ” dedi. Ben de dedim ki: “Burada 3–4 kadýnla uðraþýyorum, dükkan tutarsam çok kalabalýk olur” dedim ama daha sonra düþündüðüm ‘neden olmasýn’dý. Böylece dükkan açma hazýrlýklarýna baþladým. Ýlk baþta üç hafta boyunca duvarlar kýrýk dökük, kapýlar bozuk bir þekilde çalýþtým. Daha sonra kendi ellerimle dükkaný onardým, temizledim, düzgün bir hale getirdim. Cebimde hiç para yoktu hepsini borçla yaptým. Bütün sermayem bir makas ve bir taraktý, baþka hiçbir þeyim yoktu. 12–13 yaþlarýnda hobi olarak baþladýðým iþe 27 yaþýndayken küçük bir dükkan açarak devam ettim. Annemle çok yakýn bir dostumun desteði beni bu noktaya getirmiþti. Dükkaný açtýktan kýsa bir süre sonra maliye baskýn yaptý, diploma almam gerekiyormuþ vergi iþlemlerini yapmam lazýmmýþ vb. prosedürler varmýþ, bilmiyordum. Gittim kayýt oldum, bir yýlýk bir eðitimden sonra sýnava girdim ve belgeyi aldým artýk esnaf olarak iþe baþladým. Dükkaný ilk açtýðýmda kýzým 2.5 yaþýndaydý. Bizim evde de eski bir koltuk vardý onu dükkana getirdim o koltuk kimseye býrakamadýðým kýzýmýn evi oldu. Etraftaki insanlar hep “Ayþe yapamaz, yakýnda kapatýr dükkaný, eline yüzüne bulaþtýrýr ” vb. sözler beni daha azimli yaptý. Ýlk açtýðým haftalar müþteri gelir mi gelmez mi diye arkadaþýmla düþünüyoruz, derken ilk paramýz olan 750 bin lirayý kazandýk. Artýk daha emin adýmlarla ilerleyebileceðimi hissettim, var olduðumu gördüm. Ayný zamanda bir anneydim ben, yedi yaþýnda ve iki buçuk yaþýnda kýzlarým vardý. Eve geç gittiðim bir akþam gördüðüm sahne beni çok üzmüþtü. Büyük kýzým koltukta küçüðü de altýna iþemiþ bir þekilde halýnýn üstünde uyuyakalmýþtý. O an þunu gördüm; çocuklarým benimle beraber mücadeleye baþlamýþtý, maddi açýdan onlara destek sunduðumu ama manevi açýdan onlarý yalnýz býraktýðýmý gördüm ve aðlamaya baþladým. M ca de le Bir Siz de libu i: sistemde yaþayan bir birey ve bir esnaf olarak þu an dünyanýn gündemini alt üst eden ve yaþamý yok oluþ noktasýna getiren ekonomik krizden nasýl etkilendiðinizi bizimle paylaþabilir misiniz? Ay e: Kriz bizi çok etkiledi, faturalarý öderken, elemanlarýma haftalýklarýný verirken güçlük çekiyorum. Þu an iki elemaným var, birini geçici bir süreliðine de olsa iþten çýkarmayý düþünüyorum. Ona haftalýðýný veremedikten sonra çalýþtýrmanýn ne önemi var, bir de zaten bu krizden sonra iþlerde acayip bir azalma oldu. Eðer böyle sürerse diðer elemaný da bir süreliðine çýkarmak zorunda kalacaðým. Fiyatlarý düþürmemize raðmen müþterilerde önemli bir azalma oldu. M ca de le Bir Haber lilerdei: ve aslýnda her yerde görmeye baþladýðýmýz iþçi-emekçilerin eylemleri, protestolarý ve iþten atýlmalarý bize bir þeylerin ciddi anlamda deðiþtiðini ve bu krizin bir çözümü olmasýnýn zorunluluðunu gösteriyor. Peki sizce biz iþçi-emekçilerin bu krize karþý nasýl bir çözüm üretmesi gerekiyor? Ay e: Bu dünya krizi yani evrensel kriz olarak geçiyor. Bu çözümü bireysel olarak yapamayýz. Krizi aslýnda biz yaratmadýk krizin nedeni sistemin kendisi. Ýnsanlarda para olmamasý, üretilen mallarýn tüketilememesi gibi sorunlar ekonomik düzelme olmazsa krizin süresi uzayacaktýr, Çünkü hepsi bir zincir gibi birbirine baðlý olan þeylerdir. Ýnsanlarýn belli bir bilince varmasý gerekiyor. Tabi bireysel olarak bilinçlerini geliþtirmeleri ve toplumsal bir çözüm noktasýnda bir þeyler yapmak gerekiyor. Bunun çözümü baþka türlü olamaz bir araya gelmek gerekiyor. M ca de le Bir Çözüm li sizin i:de söylediðiniz ve her zaman olduðu gibi insanlarýn yani iþçi-emekçilerin bir arada olmasýndan geçiyor. Bize zaman ayýrdýðýnýz için teþekkür ederiz. Ay e: Ben teþekkür ederim beni dinlediðiniz için. Çalýþmalarýnýzda baþarýlar… Z M R M CA DE LE B R L
20
BÜTÜN ADIMLAR TAKSÝM’E
14 Mart Týp Bayramý dolayýsýyla bugün saðlýk çalýþanlarý Ýstiklal Caddesi’nden Taksim Meydaný’na doðru bir yürüyüþ gerçekleþtirdi. Yürüyüþ, meslek odalarýnýn ve sendikalarýn öncülüðünde emekçilerin çalýþma þartlarýný ve son uygulamalarý protesto ettikleri bir etkinlik düzeyindeydi. Ama bir farký vardý, o da Taksim Meydaný’na doðru olmasýydý. 1 Mayýs öncesi Taksim Provasý þeklinde algýlanabilecek bu yürüyüþ, Taksim Meydaný’nda basýn açýklamasýyla sonlandý. 14 Mart’da birbiriyle karþýlaþmamak için özenle düzenlenmiþ 3 ayrý eylem, emekçilerin gözünden kaçmadý. Saat 12.00’de Týp Bayramý yürüyüþü her hafta Galatasaray’da toplanan Kayýp Aileleriyle karþýlaþmadan, ayný saatte Tünel’de toplanarak yürüyüþe geçti. Eðitim-Sen de eylemi 14.00’a almýþtý. Emekçiler bir eylemden diðerine koþarak yaðmura, doluya raðmen bütün gün eylem alanýndaydýlar. 1500 kiþi ayrý zamanlarda ayrý yönlerden Taksim’e yürüdüler. Eðitim emekçileri de Eðitim-Sen’in öncülüðünde Harbiye’den Taksim Meydaný’na doðru sloganlarýný haykýrarak yürüdü. Ama 1 Mayýs’ta Taksim’de olmayý planlayan sadece emekçiler deðildi. Sermayenin kolluk güçleri de Taksim’e çýkýlmasýný engelleme provasý yaptýlar. Taksim’e çýkan yolu tümüyle trafiðe kapatan emekçilerin önüne barikat kuran kolluk güçleri sendikacýlarla pazarlýk yaparken emekçiler “yüklen emekçi barikatý yýk” sloganýný atýyordu. Ancak istenen olmadý. Sendikacýlarýn pazarlýðý kitleyi yolun bir þeridinde tutmakla sonlandý. Bu tavizden güç alan faþizm, kitleyi kaldýrýma doðru sürüklemek için itmeye baþladý. Emekçiler ýsrarlý karþý koyuþlarýyla yerlerini korudular. Sendikacýlarýn tam da hedefi kitlelere “yerlerini korumayý, sýnýrlarýný bilmeyi” öðretmekti. Böylece tarihi görev gerçekleþti. Ancak emekçiler, kendilerine dayatýlan “yaþamýn kýyýsýna itilmeyi” reddederek , kortejin önünde, arkaya yapýlan müdahalelere aldýrmaksýzýn yürüyüp giden sendika yöneticilerine inat mücadele ederek yürüdüler. Bu itiþme sýrasýnda ve Taksim’e girerken sloganlar 1 Mayýs’ý iþaret ediyordu. 1 Mayýs’ta Taksim’de olmanýn sözü veriliyor “Yaþasýn 1 Mayýs” ve “Taksim Bizimle Özgürleþecek” sloganý, Taksim özlemiyle birleþiyordu. Tam da emekçilerin kendilerine verilenle yetinmedikleri ve de hakký olaný almak için gerçekleþtirdiði bir yürüyüþte engellemelere sessiz kalmalarýný istemek ne büyük bir çeliþkidir. Taksim’e yürüyen, sýnýfýn en ileri kesimlerini temsil eden ve her geçen gün nicelik olarak da büyüyen bir kitle, sermaye sýnýfýna ve onun yönetim aygýtýnýn uygulamalarýna karþý eylem yaparken neden onlarýn sözlerini dinlesin ki? Yürüyüþün son bulduðu ve basýn açýklamasýnýn olduðu Galatasaray Lisesi’nin önünde polisin tahrikleri durmadý. Basýn açýklamasý süresi boyunca emekçileri bir arada görmeye tahammül göstermeyen ve tavizin kokusunu almýþ olan polis, arabalarýn geçiþi için yolu açma bahanesiyle kitleyi daðýtmaya kalkýþtý. Emekçiler, Taksim Alanýna vardýðýnda 1 Mayýs sloganlarýný haykýrarak, 1 Mayýs’ta Taksim’e yürümeye þimdiden hazýr olduklarýný gösterdiler. Ve bu yüzdendir ki panikleyen sermaye sýnýfý daha þimdiden kolluk güçlerini korkuyla emekçilerin üzerine saldý. Emekçiler, karþý devrimcilerin paniklediði oranda gücünün farkýnda olsa çok þeyin deðiþeceði muhakkak. Uzlaþmacý sendikacýlarýn, dar alanlarýndan sýyrýlabildikleri vakit çok þeyi deðiþtirebileceklerinin de farkýna vararak, devrime doðru harekete geçmelerinin zamaný. Bu konuda biz devrimci emekçilere çok iþ düþüyor. Emekçilerin bilincini reformizmin ve sýnýfsal mücadeleden uzak sendikalizmin bulanýklýðýndan kurtarmak ve kurtuluþa giden yolda öncü olmak “Devrimci Emekçilerin” görevidir. Çünkü ancak devrim ve sosyalizmle emekçiler, layýk olduklarý çalýþma þartlarýna kavuþacak ve haklarýna sahip olacaklardýr. 1 Mayýs’ta tüm emekçileri ve emeði temsil ettiðini iddia eden sendika yöneticilerini Taksim Meydaný’nda buluþmak üzere sözleþmeye çaðýrýyoruz. Uzak alanlarda kortejler oluþturup yollarda daðýtýlmadan, direk Taksim Meydaný’nda buluþmak üzere. ZA FER SA VA AN E MEK ˙ N N O LA CAK! Za fe re DEK —
135. Sayý / 18 Mart - 4 Nisan 2009
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
13 MART SAVAÞÇILARI
13 Mart
AYIŞIĞIMIZ’DA ANILDI
nede yerlerini aldý. Faþizmin idamlarýný, yoldaþýný kaybetmeyi ve yoldaþý için ölmenin ne kadar onurlu olduðunu ezgileriyle anlatan müzik grubumuz, bizlere o duygularý yaþatýyordu. En son söyledikleri Komsomol Marþý’nda, hepimiz ayakta veyumruklarýmýz havada sýkýlýydý... Ardýndan verdiðimiz kýsa arada, tiyatro ekibi hazýrlýðýný tamamladý ve sahnede yerini aldý. Bizleri 13 Mart Savaþçýlarýnýn günlük yaþamlarýna taþýyan tiyatro ekibimiz, onlarýn mücadeleleri ve günlük yaþamlarýyla tanýþtýrdý bizi. Ve tarihe geçecek olan, gerek idam hükmünün verildiði gün olan 1 Mayýs gününde yoldaþlarýmýzýn mahkeme heyetini ve izleyicileri saygý duruþuna davet ediþlerini, gerekse idam sehpasýnda bile korkusuzluklarýný, partiye baðlýlýklarýný haykýrýp cellatlarýnýn suratýna cesaretle haykýrýþlarýný bizlere canlandýrdýlar. Bizler izlerken kah onlarla güldük, kah “Ýdamlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarý yankýlanýrken heyecanlandýk. Ýdam sehpasýna çýkarýlýrlarken öfkemiz bilendi ve bir kez daha oyun esnasýnda “Yýkacaðýz bu düzeni, Kuracaðýz sosyalizmi, Söz veriyoruz yoldaþlar” diye söz verdik birbirimize. Ve oyunumuzun son sahnesinde, hep birlikte yumruklarýmýz sýkýlý Komsomol Marþý’ný söylerken, bir anda sahne eylem alanýna döndü ve 13 Mart Savaþçýlarýnýn bayraklarýný devralan yoldaþlarý, kavganýn sürdüðünü ve zafere kadar süreceðini, bizlere bir kez daha gösterdiler. Oyunumuz alkýþlarla büyük bir coþkuyla sona ererken, hep birlikte salona geçerek sohbetimize çay içerek, sohbet ederek ve türkü, marþ söyleyerek devam ettik.
13 Mart 1982’de idam edilen 3 iþçi önderi Ýbrahim Ethem Coþkun, Necati Vardar ve Seyit Konuk, Taksim Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde yapýlan bir etkinlikle anýldý. Ayýþýðý Sanat Merkezi hareketli geçen Mart ayýnýn eylem ve etkinlikleri arasýnda baþarýlý ve azimli bir çalýþma yürüterek bizlere güzel bir etkinlik ve tiyatro gösterisi hazýrladý. Herkesin bir ucundan tuttuðu, görev aldýðý bu etkinlik için, son ana kadar nefeslerimizi tutmuþ bekliyorduk. Gerek 12 Eylül faþizminin daraðaçlarýný cesaretleriyle yenen yoldaþlarýmýzý yeniden anmak, anlatmak, gerekse hazýrladýðýmýz hepimizin amatör olduðu tiyatro çalýþmasýnýn hatasýz tamamlanýp tamamlanmayacaðý, izlemeye gelen dostlarýmýzýn, yoldaþlarýmýzýn tepkileri konusunda, merak ve heyecan içindeydik. Anma etkinliðimiz, saat 14.00’te bir arkadaþýmýzýn kýsa bir konuþmasý ve ardýndan bizleri saygý duruþuna davet etmesiyle baþladý. Saygý duruþunun ardýndan, günün anlamýyla ilgili konuþmayý yapmak üzere Devrimci Ýþçi Komiteleri adýna bir iþçi arkadaþýmýz geldi. 13 Mart Savaþçýlarýna sahip çýkmanýn ve onlarý anmanýn, kapitalizmi yýkmak için savaþmaktan geçtiðini anlatan bir konuþma yaptý. Arkadaþýmýz bize, sivil ya da askeri faþist yönetimlerin, kapitalizmin çeliþkileri gereði, halký yönetemez hale geldiklerinde, varlýðýný devam ettirebilmek için baský ve zorunu arttýrdýðýný söyledi. 12 Eylül 1980’de yaþanan askeri faþist darbenin de bu yüzden yapýldýðýný vurgulayarak, bizim de üç yoldaþýmýzýn, 13 Mart Savaþçýlarý’nýn bu süreçte idam edildiklerini anlattý. Ardýndan Ayýþýðý Müzik Topluluðu’ndan iki arkadaþýmýz ezgileriyle sah-
135. Sayý / 18 Mart - 4 Nisan 2009
21
Yeni Evrede
Eylemler
Mücadele Birliði
MEHA TEKSTÝL ÝÞÇÝLERÝNDEN BASIN AÇIKLAMASI 4 Mart’ta iþten atýlan MEHA
ay yeni maðazalar açtýðýný söyledi.
kasý önünde basýn açýklamasý yap-
ederek haklarý gasp etmek, iþçileri u-
Patronun temel derdinin krizi bahane
iþçileri, 9 Mart günü LCW Fabri-
cuza ve sigortasýz çalýþtýrmak oldu-
tý. Ýþyerlerinin LCW’ye fason üre-
ðunu belirtti.
tim yaptýðýný belirten iþçiler, ME-
Polisin zoruyla iþyerlerinden dý-
HA GÝYÝM patronu Habib Kuruahmet’in krizi bahane ederek, iþçi-
þarý atýlan iþçiler, 4 Mart’tan bu yana,
yatýrmamayý ve dokuz ay boyunca
çadýrda direniþteler. Ýþçiler, sonuna
Meha Tekstil önünde kurduklarý bir
lere üç ay boyunca SGK primlerini asgari geçim indirimini vermeden
kadar eylemlerini sürdüreceklerini
LCW Þirinevler’deki fabrika-
zýrlandýðý sýralarda iþçiler, MEHA
çýklamasýný okuyan Bülent Erdo-
kez LCW maðazasý önüne kadar ger-
vurguluyorlar. Dergimizin yayýna ha-
çalýþmayý dayattýðýný söylediler.
Tekstil önünden baþlayýp GOP Mer-
sýnýn önünde iþçiler adýna basýn a-
çekleþtirecekleri bir yürüyüþ ve basýn
ðan, iþyerlerinin zarar ediþinin ya-
ÝÞÇÝLER SARIGAZÝ’DE
açýklamasýný örgütlüyorlardý.
lan olduðunu, LCW firmasýnýn her
Yaklaþýk 70 gündür grevde olan Sinter Metal Ýþ ve yine az kiþi olmasýna raðmen grevlerini kararlýlýkla sürdüren Gürsaþ iþçileri 5 Mart günü saat 16.30 civarýnda Dudullu Organize Sanayi’den yürüyerek, Sarýgazi merkezde bir basýn açýklamasý düzenledi. Birleþik Metal Ýþ’e üye olan iþçiler, Sarýgazi iþçi ve emekçilerine seslerini duyurmak ve bu greve destek çaðrýsýnda bulunarak saat 18.30’da Sarýgazi merkez de halka seslendi. Birçok siyasi parti ve devrimci yapýlarýn da destek verdiði eyleme bizler de “Fabrikalar, Tarlalar, Siyasi Ýktidar, Herþey Emeðin Olacak”, “ Sinter ve Gürsaþ Ýþçileri Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði” ve “Ýþçi Sýnýfý Özgürleþmeden Öðrenci Gençlik Özgürleþemez” dövizlerimizle katýl-
dýk. Ayrýca “Herþey Emeðin Olacak”, “Seçimleri Boykot Et, Devrim Ýçin Savaþ”, “1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alanýna Taksim’e” kuþlamalarýný yaparak iþçi ve emekçileri hem seçimlere boykot, hem de 1 Mayýs’ta Taksim’e çaðrýsý yaptýk. Basýn açýklamasý sýrasýnda kitlenin sýk sýk “Herþey Emeðin Olacak”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar, Herþey Emeðin Olacak” ve “Direne Direne Kazanacaðýz” sloganlarý atýldý. Basýn açýklamasý saat 19.30’a doðru konuþmalarla sona erdi. YA
A SIN HALK LA RIN M
ESP VE BÝLEÞENLERÝNE SALDIRI
CA DE LE B R L — Sa r ga zi/ D B
Yapýlan açýklamada, ESP bürosuna ve Atýlým gazetesinin teknik iþlerinin yapýldýðý Güneþ Ajans’a yapýlan baskýnlarda bürolar talan edilmiþ, bilgisayar, cd, mektup vb arþivlere el ko10 Mart günü sabah saatlerinde Türkiye genelinde Ezilennulduðu söylendi. Mahkemeye çýkarýlan 20 ESP’liden 8’i de lerin Sosyalist Platformu(ESP)’na yapýlan operasyonda 60 citutuklandý. varý kiþi gözaltýna alýnmýþtýr. Bizler Mücadele Birliði olarak yapýlan bu saldýrýnýn ne ilk Yapýlan saldýrýlara karþý ESP 11 Mart Salý günü Galatasane de son olacaðýný söylüyor, ESP ve tüm devrimci kurum-kuray Lisesi önünde bir basýn açýklamasý yaptý. Açýklamaya Müruluþlara yapýlan yapýlan baskýnlarý protesto ediyoruz cadele Birliði ve çeþitli devrimci demokrat kurumlar destek YA A SIN DEV R M C DA YA NI MA! verdi.
22
135. Sayý / 18 Mart - 4 Nisan 2009