Yeni Evrede
Mücadele Birliði
EKONOMÝK KRÝZLERÝN DEVRÝMLE ÝLÝÞKÝSÝ K apitalizmin ekonomik krizinin yarattýðý sonuçlardan yararlanma konusunda devrimci Marksizmle, her türlü sýnýf uzlaþmacý, reformist ve oportünist hareket arasýnda temelli bir farklýlýk vardýr. Marksistler devrimci sonuçlar çýkarýrken, burjuvaziyle sýnýf iþbirliði yanlýlarý, bundan daha fazla uzlaþma yapma sonucunu çýkarýyorlar. Ekonomik kriz karþýsýnda izlenmesi gereken proleter politikadan önce, bu krizi doðru tanýmlamak gerekiyor. Kapitalizmin ekonomik krizinden söz edenler, krizi, kriz sanki kapitalist üretimin geliþiminden tamamen kopuk, onun tarihi akýþýnýn bir sonucu deðil de, sonradan ortaya çýkmýþ bir durum gibi ele alýyorlar. Ekonomik krizler, daha önceki dönemlerde oluþur. Krizin koþullarý daha önceden ortaya çýkmadan, kriz ortaya çýkmaz. Ekonomik krizler, kapitalizmin uzlaþmaz çeliþkilerinden doðar ve krizler, çatýþmalar biçiminde dýþa vurur. Ekonomik krizlerin önceleri dönemsel ve giderek sürekli duruma gelmesinin temelinde sistemin uzlaþmaz sýnýf çeliþkileri vardýr. Kapitalist üretim ilerledikçe, yapýsýnda taþýdýðý çeliþkiler olgunlaþýr ve ekonomik krizler olarak þiddetli biçimde ortaya çýkarlar. Kapitalist üretim ortadan kaldýrýlýp daha yüksek bir üretim sürecine geçilmediði sürece, insanlýk eski ekonomik sistemin krizlerinden, çatýþmalarýndan, gerilimlerinden kurtulamaz. Ýnsanlýk bugüne dek, bu çaplý olmasa da dünya düzeyinde birçok ekonomik krizle karþýlaþtý. Dünyayý sarsan ekonomik krizler 20. yüzyýlda belli dönemlerde görüldü: Birinci Emperyalist Dünya Savaþý’nda, 1929’da, 1950’lerde, 1970’lerde ve yakýn zamanda. Bu olgular bize bir sistem krizini, kapitalizmin dünya krizinin süreklilik kazanan varlýðýný gösteriyor. Kapitalizmin ekonomik ve politik krizinin dünyada yarattýðý ortamdan doðan 1917 Ekim Devrimi’nin kendisi kapitalizmin dünya bunalýmýný yarattý. Bu bir sistem bunalýmýydý, çünkü kapitalizmin dünya sistemi yýkýlmýþ, kapitalizm dünyada tek sistem olmaktan çýkmýþ, onun yanýnda baþka bir toplumsal sistem kurulmuþtu. Kapitalizmin sistem krizi farklý yýllardaki Doðu Avrupa Devrimleri, daha sonra Asya Devrimleri ve Küba Devrimiyle daha da derinleþti. Yüzyýl boyunca ortaya çýkan ekonomik krizler, kapitalizmin dünya krizinin farklý aþamalarýdýr. Ýçinde bulunduðumuz dünya çapýndaki ekonomik kriz, güncel sistemin en yýkýcý ve derin krizidir. Bu seferki ekonomik kriz, kapitalizmin sýçramalý çöküþ aþamasýnda ortaya çýktý. Bu yüzden kapitalizmin çöküþünü hýzlandýran bir rol oynuyor. Ekonomik krizlerin sadece yýkýcý etkileri yoktur, devrimci rol de oynarlar. Þimdiye kadarki büyük ekonomik krizlerde görüldüðü gibi ve son olarak Asya’daki borsa krizinde de açýða
çýktýðý gibi, orta sýnýfý ortadan kal dý ra rak devrimci bir rol de oynamýþlardýr. Bu son krizde orta sýnýflar daha þimdiden büyük bir yýkýma uðradýlar. Orta sýnýfý ortadan kaldýrmakla devrimci bir geliþme yaratýyorlar. Mülksüzleþtirilen küçük mülk sahipleri, tekelci sermaye egemenliðine karþý ayaklanýyorlar. Her ekonomik kriz, savaþlar gibi asýl olarak emekçi sýnýflarý vurur. Emekçilerin sefaleti, yoksulluðu çok daha derinleþir. Ekonomik krizlerin ilk belirtisi artan kitlesel iþsizliktir. Ýþsizlik ise emekçinin ölümüdür. Özcesi ekonomik kriz sýrasýnda sýnýf çeliþkileri gitgide keskinleþir. Ekonomik kriz, bir alt üst oluþtur; þiddetli sýnýf savaþýmý. Tarihi olgularýn kanýtladýðý gibi, ekonomik krizlerle, devrimlerin sýký ve kopmaz iliþkisi vardýr. Reformistler, tam da, ekonomik krizlerin devrimlerle olan sýký baðýný yadsýrlar. Reformistler, dünya ekonomik krizinden hangi sonuçlarý çýkarýyorlar. Onlar týpký sendikalar gibi ekonomik düzlemde, emekçilerin bu yýkýmdan fazla etkilenmemesi için bazý önerilerde bulunuyorlar. Krizin ekonomik sonuçlarýný kapitalistlere yükleyerek, emeði koruyacaklarýný sanýyorlar. Gerçekte ise burada tam da kapitalistlerin korktuklarý noktaya iþaret ediyorlar: Bu derin ve yýkýcý kriz, eðer emekçilere yönelik hiçbir ekonomik önlem alýnmazsa, onlarý sisteme karþý ayaklanmaya, devrime, sosyalizme yöneltebilir. Kapitalistler ve hükümetleri þu önlemleri bu amaçla gündeme getiriyorlar: Kamu alanlarýna yeni iþçi almak, kýsa iþgünü uygulamasýna geçmek, iþsizlik sigortasý ödeneðinden ödeme yapmak vb. Kapitalist devletler, daha önce de, buralardaki emekçiler sosyalizmin etkisine, sosyalist ülkelerin etki alanýna girmesinler diye, salt bu nedenle onlara çeþitli “sosyal haklar”ý tanýdý. Yani bu öneriler kapitalistlere yabancý deðildir. Ne var ki, reformistler de emekçilerin devrimleþmesinden korkuyorlar. Kaldý ki, reformist partilerin ve onlarýn oportünist takipçilerinin söylediklerini daha somut olarak sendikalar ileri sürüyor: Ücret kaybý olmaksýzýn kýsa iþ günü vb. Bu yolla ekonomik kriz dönemini atlatmak istiyorlar. Burada ekonomik krizden devrimci amaçlarla yararlanma politikasýnýn en ufak bir izi bile yok. Zaten ekonomik çerçeveyi aþmak hedefleri de yok. Oysaki asýl sorun ekonomik, sendikal çerçeveyi aþmaktýr. Ýþçi sýnýfýnýn mücadelesi ekonomik çerçevede kaldýðý sürece, bu alanda sendikalar söz sahibi olacaktýr. Krizin yarattýðý ortamdan devrimci amaçlarla yararlanmak için, tekelci kapitalizm döneminde olduðumuzun bilinciyle hareket etmeliyiz. Tekelci kapitalizmle birlikte, bilindiði gibi, kapitalizmin tüm çeliþkileri öne çýktý ve iyice keskinleþti. Bu temelde sýnýf mücadelesi, devrimci mücadele biçimini aldý. Marksistler daha sonra tüm taktiklerini bu gerçekten hareketle be-
136. Sayý / 1 - 15 Nisan 2009
Başyazı lirlediler. Birinci emperyalist paylaþým savaþýndan daha yedi yýl önce 1907’de Stuttgart’ta toplanan Uluslararasý Sosyalistler Kongresi, uluslararasý proletaryayý yaklaþmakta olan savaþ konusunda uyarýr ve alýnmasý gereken devrimci tutumu belirler. Kongre savaþýn bir ekonomik ve politik krize yol açacaðýný ifade ederek, proletaryanýn önüne þu görevleri koyar: Ekonomik ve politik krizin yol açacaðý ortamdan yararlanarak halký uyandýrmak, ortaya çýkan durumdan en iyi þekilde yararlanarak sermaye egemenliðini devirmek için var gücüyle çalýþmak. 1912’de Basel’de toplanan Basel Konferansý da bu kararý teyid ediyor ve bunu bir manifestoyla yayýnlýyor: Halký harekete geçirmek “ayaklandýrmak” ve krizden kapitalizmi devirmek için yararlanmak. Peki, günümüzün reformistlerinin kriz karþýsýndaki tavrý nedir? Krizden, sistem içindeki konumlarýný daha da pekiþtirmek amacýyla yararlanmak. Nereden bakýlýrsa bakýlsýn reformist hareketlerin bir çürüme içinde olduklarý açýk. Emperyalist savaþ baþladýðýnda Ýkinci Enternasyonal’in resmi partileri sosyal þoven bir politika izlerken, Marksistler enternasyonalist bir politika izlediler ve Basel Manifestosuna uygun hareket ettiler. Lenin, savaþtan bir yýl sonra 1915’te Avrupa’daki büyük güçlerde devrimci bir durumun olduðunu tespit etmekle kalmadý, yeni duruma uygun örgütlerle harekete geçti. Bütün çalýþmalarýný buna göre düzenledi. Devrimci durumun kaçýnýlmazlýðýný en geniþ kitlelere anlatmak, kitleleri harekete geçirmek için devrimci bir bilinç uyandýrmak ve döneme uygun örgütler kurmak. Bolþevikler ve Avrupa’daki diðer marksistler bununla da kalmadýlar, devrimci bir ayaklanma baþlatmak için harekete geçtiler. Rusya’da 1917 Ekim Devrimi, Almanya’da 1918 Kasým Devrimi, marksistlerin devrimci durumu nasýl bir devrime çevirdiklerini tüm dünya proletaryasýnýn gözünde somutlamýþtýr. Uzlaþmacý küçük burjuvazi “iç barýþ” peþinden koþarken, Marksistler “emperyalist savaþýn iç savaþa dönüþtürülmesi” politikasýný yaþama geçirdiler. Bu politikayla devrimci bir hareket yaratýldý. Devrime yaratýlan bu devrimci hareketle hazýrlanýldý. Bizde durum ne? Ýç savaþ yýllardýr var. Devrimci durum yine yýllardýr sürüyor ve devrimci komünistler devrimci durumu devrime dönüþtürmek için yýllardýr mücadele veriyorlar. Küçük- burjuva reformist ve oportünist hareketler ise, uzlaþmacý doðalarýna uygun olarak, burjuvaziyle örtüþen, onunla uyuþan önerilerde bulunuyorlardý. Böylece, kitleleri devrimden uzaklaþtýrarak, sistem içinde tutmak için ellerinden gelen her çabayý gösteriyorlar. Dünya ekonomik krizinin Türkiye ve Kürdistan’da yarattýðý etki, zaten var olan devrimci krizi biraz daha olgunlaþtýrýp þiddetlendirmek oldu. Krizin derinleþmesiyle birlikte þimdiye deðin harekete geçmeyen kitlelerin de harekete geçmesine yol açmýþtýr. Devrimin gerçek koþullarý her yönden olgunlaþmýþtýr. Proletaryanýn ve tüm emekçi kitlelerin görevi devrimin doðmuþ olan koþullarýný devrime çevirmektir. C.DA— LI
3
PROLETERYANIN KAZANACAK KONUMA GELMESÝ
Yeni Evrede
Devrimci İşçi Sınıfı
Mücadele Birliði
Ýþçi sýnýfýnýn devrimciliði, kendi niteliðinden geliyor. Devrimci mücadele iþçi sýnýfýnýn sýnýf mücadelesinde doðup geliþir. Ýþçi sýnýfýnýn sermaye egemenliðine karþý eylemlerini ileriye kadar, “aþýrýlýklara” dek götürmesi devrimci sýnýf konumundan ileri geliyor. Ýþçi sýnýfý sýnýf savaþýmýnda yalnýzca devrimci sýnýf konumuna dayanmakla kalmaz, kendi bulunduðu ülkede ve dünyada yaratýlan deneyimlere, sýnýf mücadelesinin canlý devrimci geleneklerine ve örneklerine dayanýr. Ýþçi sýnýfý kurtuluþunu gerçekleþtirmek için hem kendi deneyimlerinden yararlanýr, hem de dünya proletaryasýnýn deneyimlerinden yararlanýr. Dünya proletaryasý çok zengin deneyimlere sahiptir. Fransýz proletaryasý ne zaman þiddetli bir çatýþmaya giriþse, hemen 1830 Lyon Ayaklanmasý’nýn, 1848 Devrimi’nin, 1871 Paris Komünü’nün, 1930’lu ve 1940’lý yýllarda faþizme karþý mücadelesinin, Rezistans hareketinin ve yakýn dönemlerinin deneyimlerini anýmsar. Rusya proletaryasý 1917 Ekim Devrimi’ni gerçekleþtirdiðinde 1905 Devrimi’nin ve 1917 Þubat Devrimi’nin geleneði hala canlýydý. Bugün bütün iktidarý yeniden ele geçirmeye yöneldiðinde kafasýnda tüm bu deneyimin ve devrimci geleneðin bilgisi ve dayanacaðý Sovyetler Birliði birikimi var. Buradan daha ileriye gidilebilir. Her ülke proletaryasýnýn kendi deneyimlerinden yararlanarak, devrimci mücadele geleneklerinden yararlanacaðý bir sýnýf mücadeleleri tarihi var. Proletarya kapitalistlerle þiddetli bir savaþa girerken, daha baþta lehine bir durumla hareket etmiþ olur. Bütün dinamizmi ve canlýlýðýyla süren Latin Amerika devrimci hareketleri dünya proletaryasýnýn yararlanacaðý militan mücadele örnekleri yaratýyorlar. Son olarak günlerce süren Yunanistan halkýnýn devrimci ayaklanmasý, dünya proletaryasý üzerinde olumlu bir etki yarattý ve baþka yerlerdeki devrimci mücadeleleri ateþledi. Devrimci mücadele örnekleri dünyanýn neresinde olursa olsun, ateþleyici etkisini yeryüzünde hemen hissettiriyor. Devrimci mücadelenin böyle bir etkisi var. Emekçi ve sömürülen halk kitleleri, bir yerdeki ileri bir mücadele yöntemini, baþka bir yerde hayata geçirmek üzere hareket ederler; Proletaryanýn dünya çapýnda, karþýlýklý baðlýlýðý bir yerde ortaya çýkan devrimci mücadele örneklerinin baþka yerlere hýzla yansýmasýný saðlýyor. Türkiye iþçi sýnýfýnýn yýllardýr verdiði kesintisiz mücadele, ona bu mücadeleyi sonuna dek götürmek için kararlý bir karakter kazandýrdý. Son kýrk yýlýn devrimci mücadele geleneði, her sýnýf bilinçli iþçi ve her devrimci militanýn kafasýnda capcanlý. Daha ileriye gitmek isteyen bir sýnýf bu denli zengin ve devrimci nitelikli deneyimden yararlanmayý bilmelidir. Kendi sýnýf mücadelesinde böylesi ileri bir mücadele geleneði yaratan bir sýnýf, proletarya, dünya proleter hareketi içinde de ileri bir konum elde etmiþ demektir. Proletaryanýn kendi canlý geleneði, sonuçlar çýkarmak için epey geniþtir. 68 mücadelesi, 71 devrimci çýkýþý, 15–16 Haziran, 70’li yýllarýn devrimci fýrtýnasý, 80’li yýllarýn faþizme karþý kesintisiz faaliyetleri ve 90’lý yýllarýn kesintisiz iç savaþ dönemi. Devrimci proletarya önceki dönemin yoðun mücadelesinden gereken sonuçlarý çýkararak, yeni ve daha etkileyici örnekleri yaratacak bilince ve kararlýlýða sahiptir. Ýþçi hareketi kendi içinde bütünlüklü deðildir. Gerçek iþçi hareketi yani devrimci iþçi hareketi ve burjuvazinin peþinden giden sýnýf iþbirliði yanlýsý olan iþçi hareketi olarak bölünmüþtür. Bölünme 19. yüzyýlda ortaya çýkmýþtýr ve 20. yüzyýlda derinleþerek sürmüþtür. Ýþçi hareketindeki bölünme Marx, Engels ve Lenin tarafýndan çok açýk bir þekilde belirtilmiþtir. Gerçek iþçi hareketi ya da devrimci iþçi hareketi denilince, sermaye egemenliðine karþý mücadele veren, proletaryanýn bilimsel dünya görüþü olan Marksizmi, Leninizmi benimsemiþ, sosyalizmi kurmayý hedefleyen hareket anlaþýlmalý. Ýþçi sýnýfý hareketindeki bölünme tekelci kapi-
4
talizm (emperyalizm) ile çok daha derinleþmiþtir. Tekelci kapitalizm iþçi aristokrasisi (burjuva iþçiler)yaratmýþ ve bu kesime dayanan “iþçi partileri” burjuva düzenle bütünleþen bir politika izlemiþtir. Devrimci iþçi sýnýfý hareketi, proletaryanýn kurtuluþu için savaþan tek harekettir. Uzlaþmacý, reformist hareket, dünya proletaryasý ve ezilen halklarýn devrimci mücadelesine karþý, kendi burjuvalarýnýn yanýnda yer alýrken, proletarya enternasyonalizmine baðlý kalan tek hareket marksist leninist hareket oldu. Devrimci enternasyonalist hareket proletarya enternasyonalizmini sadece soyut ilkeler düzeyinde býrakmamýþ, onu somut olarak canlý bir biçimde yaþama uygulamýþtýr. Proletarya enternasyonalizmini lafta savunan oportünist harekete karþýn, enternasyonal komünizm, dünya proletaryasýyla dayanýþma ve birlikte hareket etme anlayýþýný pratikte eylemlerle yerine getirmiþtir. Enternasyonalizme biçimsel olarak baðlý olan hareketler daðýlýp giderken, onu devrimci temelde kavrayanlar ve pratiðe geçirenler devrim ve komünizm mücadelesini, proletarya enternasyonalizmi ilkelerini tutarlýca ve militanca sürdürüyorlar. Türkiye iþçi sýnýfý hareketi, dünya iþçi sýnýfý hareketindeki bölünmeyi kendi içine taþýr. Bu bölünme, temelde reformizm ve devrimcilik biçiminde gerçekleþmiþtir. Kapitalist toplumda iþçiler üzerinde reformizm, oportünizm ve þovenizm etkilerinin görülmesi ve iþçi hareketinin bölünmesi kaçýnýlmazdýr. Bazý sol gruplar, kendilerini “devrimci”, “sosyalist” ya da “komünist” olarak niteleseler de, bu, görüntüyü kurtarmaktan öte gitmez. Pratikte, sýnýf mücadelesinin en temel sorunlarýnda ve en kritik anlarda, birer oportünist, reformist ve þoven olduklarý ortaya çýkmýþtýr. Sosyalizmi teorik olarak kavrayýþlarý da, kabalaþtýrmadan baþka bir þey deðildir. Hepsi ayný temelden, reformizm temelinden hareket ettiði için, oportünistlerle reformistler arasýnda ayrýmlar çok siliktir. Zaten reformizm olgunlaþmýþ oportünizmdir. Politik mücadelenin en temel konularýnda ortak davranmalarý, ayný tavrý almalarý, ayný þeyi düþünmeleri ve sýk sýk bir “platform” oluþturmalarý izledikleri uzlaþmacý çizgiye uygundur. Gerçek iþçi hareketi, yani devrimci iþçi sýnýfý hareketi, ideolojik olarak, politik çizgi olarak, program olarak, proletarya enternasyonalizmi anlayýþý ve ilkeleri olarak, devrimci komünist mücadele anlayýþý olarak Leninist Parti’de somutlaþmýþtýr. Sosyal-reformizm, burjuva düzeni çeþitli yollarla düzeltmeye, onu reforme ederek ömrünü uzatmaya çalýþýr; oportünizm de, devrimi geleceðe, reformlarýn arkasýna iterek; sonuçta sistem içi istemlerle yetinerek, reformizmle ayný noktada buluþur. Devrimin yan ürünü olan reformlar uðruna mücadele, pratikte bir amaç haline getirilmiþ olur. Sistemi aþmayan, kapitalist özel mülkiyetin ve burjuva diktatörlüðün sýnýrlarý içinde kalmýþ bir mücadele proletaryayý zorunlu olarak yenilgiye götürür. Burjuvaziyle uzlaþmada her zaman yenilgiye uðrayan taraf proletarya olmuþtur. Burjuva egemenliðin yýkýlmasý, proletaryanýn kurtuluþunun ön koþuludur. Emekçilerin kurtuluþu, sýnýf savaþý proletarya tarafýndan sonuna kadar götürülürse, yani devrimin zaferine, proletarya diktatörlüðüne dek vardýrýlýrsa gerçekleþir. Bu ise, iki sýnýf arasýnda, proletaryayla burjuvazi arasýnda bir ölüm kalým savaþýný kaçýnýlmaz yapýyor. Bu savaþý emekçilerin iktidarýyla sonuçlandýrmak için devrimci proletarya, emekçilerin devrimci mücadele geleneðinden en iyi biçimde yararlanmalýdýr. Sýnýf savaþýmý, büyük bir hýz ve yoðunlukla geliþirken, savaþa deneyimlerin dersleriyle, canlý mücadele geleneðinin en ileri yönleriyle ve enternasyonalizmin en geniþ bilgisiyle girmek, daha en baþtan, düþman karþýsýnda bir üstünlük saðlamak demektir.
136. Sayý / 1 - 15 Nisan 2009
Yeni Evrede
HALKLARIN KATÝLÝ NATO 60. YILINDA
Mücadele Birliði
NATO
NATO 1949 yýlýnda kuruldu. Kurulduðu yýllar, sosyalizmin güt olarak gösterilmeye çalýþýlýyordu. Varþova Paktý NATO’dan 6 dünya çapýnda büyük bir yükseliþ içinde olduðu yýllardýr. 2. Dün- yýl sonra 1955’te NATO tehdidine karþý savunma amaçlý kurulya Savaþý’nda Sovyetler Birliði faþizmi yýktý. Avrupa ülkelerinde muþ, Sovyetler Birliði’nin daðýldýðý süreçte daðýlmýþtýr. komünistler, faþizme karþý mücadeleye ve iþgalin kýrýlmasýna önVarþova Paktý ve Sovyetler Birliði’nin daðýlmasýndan sonra derlik etti. 1944–45 yýllarýnda Doðu Avrupa ülkelerinde devrim- NATO varlýðýný sürdürmüþtür. Eskiden sosyalist sistem içerisinde ler gerçekleþti, burjuvazinin hala iktidara kaldýðý ülkelerde de ko- yer alan birçok ülke, NATO’ya alýnmýþtýr ve bazýlarý da hala alýnmünistler büyük bir güce sahiplerdi. Savaþ sona erince, sosyalizm maya çalýþýlýyor. Sürekli büyümekte. Son olarak Fransa tekrar asartýk bir sistem haline gelmiþti. Sosyalizm dünyanýn her yanýnda keri kanada da katýlmak istediðini açýkladý. Fiili olarak zaten asyükseliþ halindeydi. Bu koþullarda, emperyalizmin baþý olan keri kanatta yapacaklarýný sürekli olarak yaptý. Gürcistan ve UkABD önderliðinde emperyalist ülkeler, sosyalizme ve yükselen rayna’nýn da girmesi için yoðun çabalarý var. 2008 Aðustos’unda devrimlere karþý büyük bir askeri cephe örgütlenmesi baþlattýlar. Gürcistan’daki savaþ sýrasýnda NATO savaþ gemileri Karadeniz’e NATO (Kuzey Atlantik Savunma Örgütü) devrimleri engelle- seferler düzenlemeye baþlamýþtý. mek, sosyalizmi yýkmak için kuruldu. 60 milyon insanýn yaþamýDiðer yandan, Ýsrail’in NATO’ya girmesini çok istemelerine ný yitirdiði savaþýn sona ermesinden hemen sonra, 4 yýl dolmadan raðmen gerek komþu ülkelerin topraklarýný iþgal altýnda tutmasý, NATO kuruluyordu. Savaþ ve yýkýmlara karþý öfkenin ve tepkinin gerekse Filistin sorunu gibi nedenlerden dolayý gerçekleþtiremien yoðun olduðu yýllarda, yeni ve en büyük savaþ örgütü kurulu- yorlar. Bu arzularýný þimdilik alçak sesle dile getirmekle yetiniyordu. yorlar. Ancak Ýsrail fiili olarak zaten NATO ülkesi gibi davranýNATO’yu oluþturan ve aday ülkeler, ilk katliam ve yýkýmlarý yor. 2008 sonunda Filistin’e yönelik saldýrýlar sýrasýnda Ýsrail piKore’de gerçekleþtirdiler. Kore Savaþý(1950–53) ne kadar Birleþ- lotlarýnýn Türkiye’de eðitimi eleþtirilince ordu sözcüleri bu eðitimiþ Milletler çatýsý altýnda yürütülmüþ olsa da, asýl olarak NATO min NATO kapsamýnda olduðunu söyleyerek Ýsrail’in NATO ile üyesi ve aday üyesi olan ülkeler tarafýndan sürdürüldü. Kore hal- iliþkilerini de göstermiþ oluyorlardý. kýna yönelik gerçekleþtirdikleri katliam ve yýkým ilk büyük örnekSadece sayýsal artýþla yetinmiyorlar. Sömürüye karþý ortaya leridir. Che’nin bu savaþa iliþkin sözleri yýkýmýn boyutlarý hakkýn- çýkacak devrim ve ayaklanmalarý ezmek için de bütün adýmlarý ada bir fikir veriyor. “Ko re de ya p lan la ra kar - týyor u lar. ya Yu ngos k lav olya ma ve Afganistan savaþlarýnda izledikleri yol l y z. O ra da, ABD ha va kuv vet le ri, yer de giha den herhan bir re ülkeket ye here za man her saldýrabileceklerini gösterdi. Ie ye a te et mi ti. Ta ze rin de ta brak’ta rak d lar. T ðimzaman uydurma gerekçelerle istesavama þý ABD’nin istedi bun la r , ev le ri yer le bir et ti ler. -Yadiði k ül pkeyye sal k dýrala heilanýy def bilecak ceðinin dý. kal NATO’nun kuruluþundan ma y n ca, e len ce ol sun di ye s r la - be r rinresmize ri ilk nesava biþý Bos le na a Her tesekesavaþýydý. NATO’nun olarak dip b y k ba hay van s r le” (Che, ri ni Ekono temik lefYuet tiyaler. goslav ve Afganistan savaþlarýnda Türk ordusu da NATO Yazýlar) Türkiye NATO’ya girmek için aday bir ülke olarak, Ko- gücü olarak yer aldý. re halkýna karþý yapýlan bu savaþa katýlmýþtý. Kore’de kurulmakta 60. yýlýna giren NATO’da 21. yüzyýldaki geliþmelere göre olan sosyalizmi yýkamadýlar; ancak Kore’yi sosyalist Kore ve ka- yapýlanma ve dönüþüm devam ediyor. Son olarak, dünyanýn herpitalist Kore olarak ikiye böldüler. hangi bir yerinde gerçekleþecek devrim ve ayaklanmalara müda1974’te Portekiz Devrimi gerçekleþtiðinde NATO devrimi hale edebilecek þekilde bir yapýlanmaya yöneldiler. NATO’nun iyýkmak için harekete geçmiþtir. NATO üyesi olan Portekiz’in dý- deolojik ve politik özü anti-komünizmdir. Komünizme karþý müþýndaki NATO güçleri, Portekiz yakýnlarýnda askeri tatbikat yap- cadele onun varlýk nedenidir. Çaðýmýzýn kapitalizmin yýkýmý ve mýþ, baþkent Lizbon Limanlarý’nda komünizmin yükseliþi çaðý olma19 adet NATO savaþ gemisi demirsý emperyalistleri ve iþbirlikçi lemiþtir. Devrimi tehdit etmeye sermaye sýnýfýný korkutuyor. Embaþlamýþlardýr. On yýllar boyunca peryalist-kapitalist sisteme karþý sosyalist ülkelerin çevrelerinde olyükselen ayaklanmalar ve iç sasun, Akdeniz’de olsun savaþ gemivaþlar bu korku ve endiþeleri artýleri dolaþtýrýlarak, askeri tatbikatlar rýyor. Sonlarýný geciktirmek, varyaparak, askeri üsler kurarak tehlýklarýný sürdürmek için de en büditlerini sürdürdüler. yük uluslararasý savaþ aygýtlarýný, 1990 yýlýna kadar tüm NATO en büyük askeri güçlerini ayakülkelerinde bu örgüt, Sovyetler lanmalara, devrimlere, iç savaþlaBirliði ve Varþova Paktý “tehdira müdahale edip engelleyecek di”ne karþý savunma amaçlý bir örbiçimde yeniden yapýlandýrýyor136. Sayý / 1 - 15 Nisan 2009
5
Yeni Evrede
NATO
Mücadele Birliði
lar. Kapitalizmin yarattýðý açlýk ve yýkýmlar Avrupa ülkelerinde bile ayaklanmalara yol açmaya baþladý. Kapitalist sömürüye karþý büyüyecek ayaklanmalarý, devrimleri engellemek artýk daha zorlaþacak. Her ülkenin egemen sermaye sýnýfý iktidarýný sürdürmek için uluslararasý karþý-devrimci güçlerle birlikte saldýracak. NATO’nun temel iþlevi de budur. Sosyalist sisteme karþý büyük ordular ve devasa askeri yapýlanmalar oluþturulmuþtu. Þimdi ise karþýlarýnda büyük ordular ve devasa askeri yapýlanmalar yok. Ýþçilerin emekçilerin ayaklanmalarý, devrimci iç savaþlar ve kapitalizmin devrimlerle yýkýlmaya baþladýðý bir süreç var. Bu süreçte emperyalizm “uluslararasý terörizme karþý savaþ” adý altýnda her þeye saldýrýyor, baský uyguluyor. Küba’ya ve Sosyalist Kore’ye yönelik baský ve tehditleri sürüyor. Yükselen devrim ve ayaklanmalarý boðmak için “uluslararasý terörizmi önleme” bahanesine sýðýnýyorlar. NATO gibi askeri güçler geçmiþte dedikleri gibi, gladyo vb. örgütlenmelerle tek baþýna bu süreci karþýlayamazlar. Onun için iç savaþlarda halklara karþý savaþacak, katliamlar ve iþkenceler yapacak yeni bir askeri yapýlanma gerçekleþtiriyorlar. Ýç savaþ ve ayaklanmalara hýzlý bir þekilde müdahale edip bastýrmak için daha az sayýda askerin bulunduðu üsler kurmaya ve bu üsleri mücadelenin yükseldiði ve yükselebileceði her tarafta kurmaya çalýþýyorlar. NATO’nun 2004 Ýstanbul Zirvesi’nin ana gündem maddelerinden olan Acil Müdahale Gücü oluþturulmasý yeniden yapýlanmanýn temel oluþumlarýndandýr. Çok yaygýnlaþtýrýlmaya çalýþýlan bu üslerde ayaklanma, devrimci iç savaþ ve devrimlere karþý kullanýlacak her türlü silah, cephane ve eðitilmiþ katliamcýlar olacak. 1990’lý yýllara kadar sürdürülen yöntemler; gladio, kontr-gerilla, özel harekât, Gayri Nizami Harp Örgütlenmesi gibi örgütlenmeler, sabotajlar, katliamlar, suikastlar psikolojik yöntemler vs. yine kullanýlacaktýr. Ancak bunlarýn yanýnda asýl dayanaklarý katliam ve askeri baskýlarý, saldýrýlarý gerçekleþtirecek olan Acil Müdahale Gücü ya da benzer adlarla kurulmuþ olan örgütlenmeler olacaktýr. Bunlar büyük katliamlara hazýrlýk içindir. Sermayenin insaný yýkýp yok eden karakteri kendi iktidarýný korumakla karþý karþýya kalýnca hiçbir sýnýr tanýmaz. Emperyalizmin Yu7goslavya’da, Afganistan ve Irak’ta gerçekleþtirdiði yýkým, devrimlere yönelik yapacaklarý yanýnda çok küçük kalýr. Eski ABD Baþkaný G.W. Bush’un sadece bir semti ya da mahalleyi vuracak çapta küçük nükleer silah kullanabileceðini dile getirmesi halk ayaklanmalarýna, devrimci iç savaþlara ve devrimlere karþý nasýl sýnýrsýzca katliama yönelebileceklerinin itirafýdýr. NATO anti-komünist bir temele sahip olmakla birlikte emperyalistler arasý çatýþma ve çeliþkileri de barýndýrýyor. 2. Dünya
6
Savaþý’ndan en büyük emperyalist güç olarak çýkan ABD emperyalizmi NATO’nun asýl sahibidir. NATO ABD’nin silah tüketim alaný olmasýnýn yanýnda silah pazarlama iþlevi de görüyor. NATO’nun varlýðý ABD çýkarlarýnýn korunmasýnda önemli rol oynuyor. Emperyalistler arasý çeliþkiler nedeniyle emperyalist ülkeler arasýndaki çatýþmalar giderek artýyor. Diðer emperyalistler ABD emperyalizminin konumuna son vermek kendi sömürülerini artýrmak istiyorlar. Avrupa Birliði ülkelerinin AB ordusu oluþturma çabalarý da bu çatýþmanýn bir sonucudur. Bu çeliþki ve çatýþmalar, NATO’nun geleceðinin belirsiz olduðu anlamýna geliyor. NATO tarihsel geliþmenin önünde bir engeldir. Emperyalist-kapitalist sistemi devrimin saldýrýlarýndan koruduðu için engeldir. Çok büyük askeri harcamalara yol açarak büyük bir emek israfýna yol açtýðý için engeldir. Kullanýlan kimyasal, nükleer vb. silahlarla, her türlü bombalama ve saldýrýlarla doða ve insan üzerinde yarattýðý yýkým nedeniyle engeldir. NATO, sermaye sýnýfýnýn uluslararasý askeri savaþ örgütü olmasý nedeniyle, kapitalist sömürü var oldukça, farklý isimler ya da biçimler alsa bile devam edecektir. Bileþenleri ya da biçimi deðiþebilir. Kapitalizm insanlýðýn kendisine duyduðu öfke ve kin karþýsýnda ancak büyük yýkýcý güçlerle, NATO gibi yýkýcý güçlerle ayakta durabilir. Dünya halklarý ve proletarya bu yýkýcý güçlerin varlýðýna son vermek için devamlý mücadele ediyor. NATO her yerde protesto edilen, nefret uyandýran bir katliam gücüdür. Dünyanýn her yanýndan devrimci güçler devrimleri yükseltirken enternasyonalist mücadeleyi de yükseltmelidir. Che’nin yolundan yürüyerek kavganýn yükseldiði yerlerde zaferi kazanmak için omuz omuza savaþmak gerekiyor. Sömürücü sýnýflarýn uluslararasý saldýrýlarý enternasyonalist savaþlarla karþýlanmalýdýr. NATO’ya karþý mücadele enternasyonalist mücadelenin en önemli ayaklarýndan biridir. 2004 Ýstanbul NATO Zirvesi sýrasýnda deðiþik ülkelerden katýlan protestocular vardý. NATO nasýl kapitalistlerin uluslararasý savaþ aygýtýysa, proletarya da devrim ve ayaklanmalarda enternasyonalist dayanýþma ve savaþý yükseltmek zorundadýr. Her türlü katliamý engellemek için enternasyonalist mücadele daha büyük önem kazanacaktýr. NATO hem insani olarak, hem de ekonomik olarak doða ve insan için büyük bir yýkýmdýr. Kapitalizm ve kapitalizmin bütün yýkýcý güçlerini yýkmak, proletaryanýn devrimci görevidir. NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olmakla övünen Türk burjuvazisinin egemenliðini yýkmak için mücadele yükseltilip, zafere
136. Sayý / 1 - 15 Nisan 2009
KAPÝTALÝST SÝSTEMÝN SONU
Yeni Evrede
Sistemin Sonu
Mücadele Birliði
Kapitalist sýnýf, içinde debelenip durduðu ekonomik buhranýn nedenlerini henüz daha anlayabilmiþ deðil. Bu da onu, önleyemediði bir panik ve giderek dehþet duygularýna sürüklüyor. Sömürücüler dehþete düþmesin de kim düþsün?. Cennetlerini kaybediyorlar; kan, irin ve gözyaþý üzerine yükselen cennetlerini. Henüz daha hastalýða teþhis koymadýlar ki tedaviye baþlasýnlar. Üstelik yalnýzca bu iþler için eðitilmiþ binlerce profesöre, yüzlerce kütüphane dolusu bilgi ve belgeye, ekonomik geleceði görmek üzere tasarlanmýþ süper bilgisayarlarýna raðmen; her karanlýk noktayý didik didik etmelerine raðmen, krizin kökenini bir türlü keþfedemediler. Oysa bir aynaya bakmalarý yeterli. Sistemi topyekûn bir çöküþe götüren krizin nedeni, bizzat sermaye ve onun iliþkileridir.
ðil, olsa olsa burjuva iktisadýnýn 20.yüzyýldaki yýldýzý Keynes’in, Keynes’i bile anlamayan, tembel öðrencileri olabilirler.
ki Fark l So run Küçük-burjuva (ister devrimci ister yasal-reformist) solun, hemen hiç aklýna gelmeyen gerçek, kapitalist üretim tarzýnýn önsüzsonsuz bir sistem olmadýðý, her toplumsal olgu gibi onun da bir sonunun bulunduðu, zamaný geldiðinde daha ileri bir toplumsal üretim sistemine yerini býrakmasýnýn “tarihsel bir zorunluluk” olduðudur. Ancak; akademisyen, sendikacý, yazar ve birçok “politik öncü” den oluþan bu pek bilmiþ kalem efendilerine, ne zaman “kapitalizmin sonu” tartýþmalarý hatýrlatýlsa, ayný panik ve dehþet duygusuyla yerlerinden fýrlayýp, böyle tartýþmalarýn büyük bir abartý ve hayal ürünü olduðunu ilan ediveriyorlar. Onlara göK r den Fil Ta rif le rire, bu sistemi tarihe gömecek bir politik özneDoðallýðýnda, burjuva dünyasýndan eko- yani, tüm dünyayý ayaða kaldýracak güç ve nomik krize dair net açýklamalar gelmeyince, saygýnlýkta bir komünist parti ve “kapitalizme ideolojik gýdasýndan yoksun kalan küçük bur- ölüm” pankartlarý ardýnda toplanan yüzmiljuva sol da, krizi, körün fili tarif etmesine ben- yonlar- yoksa kapitalizmin sonunu tartýþmak zer bir betimleme çabasý içerisinde. Artýk kim abesle iþtigaldir. Baþka türlü ifade edersek, neresinden tutarsa... Ne de olsa hepsi okumuþ “cenaze töreni bitmeden, ölünün öldüðünü içocuklar. Marksizmin yöntemini deðil ama la- leri sürmek abartýdýr” demekteler. Kautsky bir fýzlarýný ezbere bilirler. Bu kör-topal tariflere trajediydi, bunlar ise olsa olsa komedi. Oysa bir üretim biçimi ve üretim iliþkilebol bol Marx alýntýsý katarlar. Pek çoðuna göre bu bir “devrevi buna- ri olarak toplumsal bir sistemin sonuna gelinlým”dýr. Yani, kapitalist sistem düþer, yine kal- mesi ayrý; bu sistemi tarihe gömecek gücün kar yoluna devam eder; düþmez kalkmaz bir hazýr olup olmamasý apayrý bir baþka sorundur. Bu ayýrýmýn pekâlâ farkýnda olanlar da Allahtýr!.. Kimilerine göre de bu kriz, altý üstü bir a- yok deðil. Örneðin, ekonomist Mustafa Sönþýrý üretim, aþýrý birikim krizidir; geçer geçer!. mez; “Bir tarihin sonuna gelinmiþtir. KapitaKapitalizmin yapacaðý tek þey, aþýrý birikmiþ lizmin sonu gelmiþtir. Politik mücadele edip, sermayenin bir bölümünün yýkýlýp gitmesine baþka bir dünya kurulacaktýr. Ödev, batmakta izin vermek. Geriye kalan, temiz, saðlam ve olan bir sistemden yepyeni bir dünya yaratmaktýr” sözleriyle, nesnel bir süreç ile bu süyüksek kar getirecek sermaye olacaktýr. Marksizmin lafýzlarýný ezbere bilen bir recin gerektirdiði politik ödevin arasýndaki baþka tayfa da, bunun bir uzun- dalga depres- ayrým ve iliþkinin farkýný, yaka baðýr yýrtýp yonu olduðunu söylemekte. Bunlar daha çok, Marksist-devrimci olduklarýný haykýran pek Troçkistlerdir ve Belçikalý Troçkist Man- çok “öncüden” daha net ortaya koyabilmiþtir. del’in, yaklaþýk 50’þer yýl süren kapitalizmin Bu Kriz, Ne De il? geniþleme ve daralma dönemleri bulunduðuGerçekten de, eðer bu kriz, salt bir aþýrý na dayanan skolâstik tezinin tekrarýný yapüretim ve aþýrý birikim krizi olsaydý, burjuva maktalar. Bir de Emep ve çevresinden sýkça duy- dünyasýnýn bu denli panik ve dehþet içinde maya alýþtýðýmýz, yaþanan krizin finansal ser- kalmasýna gerek olmazdý. Kriz baþladýðýndan bestleþtirmenin bir ürünü olduðu ve nihayet, bu yana, yalnýzca borsalarda buharlaþýp uçan krizden sonra finansal sermayenin dizginlene- para miktarý 9 trilyon dolarý bulmuþtur. Ki bu ceði ve “istihdam dostu büyüme”nin hâkim rakama, borsalar dýþýnda yaþanan çok daha olmasý gerektiðini dile getiren fikirler var ki, geniþ çaplý iflaslar dâhil deðildir. Eðer sermaböylesi fikir sahiplerinin Marks’ý aðýzlarýna ye çok kýsa sürede bu denli muazzam bir dealmalarý bile rezalettir. Böyleleri Marksist de- ðersizleþme yaþadýysa, salt bir aþýrý- birikim krizini aþmak için bu çapta bir “yaratýcý yý-
136. Sayý / 1 - 15 Nisan 2009
kým” yeterli olabilirdi. Ya da en azýndan bu denli büyük bir deðersizleþmeden sonra, sermaye için tünelin ucundaki ýþýk görünmüþ olurdu. Ancak düþüþ devam ediyor ve kimse bu deðersizleþmenin hangi noktada son bulacaðýný tahmin bile edemiyor. Bu kriz –uzun dalga depresyonu savunucularýnýn dayandýðý gibi- yalnýzca kar oranlarýnýn düþme eðilimi ile açýklanacak olsaydý, kriz baþladýðýndan bu yana atýlan iþçiler ve geride kalanlarýn aþýrý sömürüsü ile sorun azalma noktasýna doðru harekete geçmiþ olurdu. Fakat büyük tekeller yüz binlerce iþçi attýklarý halde ve geride kalanlara cehennem gibi bir emek sömürüsü dayattýklarý halde dev zararlar açýklamayý sürdürmektedir. Peki bu yalnýzca bir finansal kriz -neoliberalizmin krizi- olabilir mi?. Öyle olsaydý banka ve sigorta þirketlerini kurtarmak için devletler tarafýndan bugüne dek açýklanan 6 trilyon dolarlýk yardým paketleri, finansal sistemin canlanmasýna yeter de artardý bile. Belki de kriz, pek çok sol-Keynesçinin dile getirdiði gibi, “gelir daðýlýmýnýn aþýrý bozukluðunun bir sonucu”dur. Öyleyse tüm mesele, kiþisel tüketimi arttýracak çözümler üretmek olurdu. Denenmedi deðil. Baþta ABD ve Ýngiltere hükümetleri, kiþisel harcamalarýn artmasý için, pek çok yol denediler; denemeye de devam ediyorlar.. Örneðin Almanya otomobil satýþýný canlandýrmak için, eski arabasýný satýp yeni araba almak isteyenlerin cebine iki bin beþ yüz Euro koyacaðýný açýkladý. Kapitalist devletler bunun gibi pek çok önlem daha almaya çalýþýyorlar. Ýyi de nereye kadar? Kapitalizm, çalýþan kitlelerden aþýrdýklarýný tekrar kitlelere verecek olsaydý kapitalizm olur muydu? Kapitalist sömürü sonucu yerle bir olmuþ dünya pazarýný canlandýrmak amacýyla alýnan bu önlemler deve ölüsü üzerine konmuþ bir sinek etkisinden baþka ne gibi bir etki gücüne sahip olabilir ki? Hayallere sýðmaz ölçekte kitlesel üretim yapabilme kapasitesine kavuþmuþ üretici güçler, artýk kapitalist kabuklarýna sýðmýyorsa, o kabuklarý her tarafta çatlatýyorlarsa kapitalistler ne yapabilir? E vet, Sis te min So nu O zaman nedir buhraný ortaya çýkartan temel sorun?. Deðer üretiminin kapitalist biçiminin sonuna gelinmiþtir. Ol hikâye budur. Deðer önce meta ve altýn gümüþ gibi meta-para biçimine bürünmüþtü. Sonra kapitalist üretim iliþkileri altýnda sermaye biçiminde devam etti yoluna. Sermaye olarak deðer, giderek kendi temel -özünden “emeðin belirli bir
7
Yeni Evrede
Sistemin Sonu toplumsal var oluþ tarzýndan” koptu, farklýlaþtý; salt bir kâðýt-para deðeri, bir hesap parasý ve bir hayali sermaye biçimine büründü. Bu soyut biçim içinde kendini geniþletebilmek için, sürekli daha büyük finansal balonlar üretip durdu. Önce borsalar, sonra emlak balonu ve nihayet türev piyasalar... Bu en soyut biçim içindeki deðer, sermaye karakterini sürdürebilmek ve kendini geniþletebilmek için, yeryüzünde üretilen tüm
Mücadele Birliði deðerlerin ayný havuza akmasýný saðlayacak bir “finansal serbestleþtirme” programýný tüm dünya ülkelerine dayattý. Bu da oldu ve gelinen aþamada deðer finansal havuzu besleyecek yeni bir nehir, yeni bir balon oluþturamayacak o son noktaya gelip dayandý. Bundan sonrasý, boydan boya, toplumsal devrimler çaðýdýr. Marx’ýn sözleriyle; “m lks z le ti ren ler m lk s ”.zAn le cak bu toplumsal devrimlerin baþarýlý olup o-
lamayacaklarýndan baðýmsýz olarak, kapitalizm artýk son sýnýrýna gelmiþtir. Bundan böyle, daha ileri atýlýmlar göremeyecektir, yeni bir aþamaya varamayacaktýr ve bugünkü krizi kronikleþecektir. Kronik kriz, kapitalist üretim iliþkilerinin bugüne dek geliþtirdiði üretici güçleri her adýmda çürütmesi, daðýtmasý ve yýkýma uðratma tir. cek Bu kritir zin bir U dönüþü, bir getisý de rimek le ri vitesi yoktur.
BURJUVA DÜNYA KATÝLÝNE AÐLIYOR BBP ve Alperen Ocaklarý denen faþist yuvalarýnýn baþýndan; meþhur helikopter kazasýyla ölen Muhsin Yazýcýoðlu’undan söz ediyoruz. Yeni kuþaklar onu bu siyasi kimliðiyle tanýyordu. Ölünce onun kýymet-i harbiyesinin buradan deðil, 70’li yýllarda cinayet þebekesi gibi çalýþan Ülkü Ocaklar denen faþist yuvalarýnýn kurucusu ve baþý olmasýndan geldiðini öðrendiler. Eski kuþaklar ise bu kimliðini zaten biliyorlardý. Ölünce, politikacýsýyla, devlet adamýyla, gazetecisiyle, televizyoncusuyla burjuva dünya derin bir yas havasýna girdi. Babalarý ölse bu kadar derin bir üzüntü duymazlardý. Devletin en tepesindeki adama kadar hepsi karalar baðladý ve utanmasalar bayraklarý yarýya indireceklerdi. Ýnsani deðerlere ait ne kadar soylu kavram varsa hepsini ona yakýþtýrdýlar. Kahraman mý ilan etmediler, yiðit mi demediler, er kiþi yakýþtýrmasý mý yapmadýlar! Ýlkokul çocuklarýnýn yazacaðý türden bir þiirini günlerce televizyonlarda yayýnladýlar. O þairdi, kahramandý, yiðitti, er kiþiydi, vatanseverdi, baþbuðdu vb vb. Sorun bir faþistin kiþiliði olsaydý zerre kadar ilgilenmeyeceðimizi bizi izleyenler iyi bilirler. Ama bir kiþinin ölümü arkasýndan yakýlan aðýtlar bir sýnýfýn halet-i ruhuyesini ele veriyorsa onu incelemek kaçýnýlmaz oluyor. Burjuva dünya yaþamýnýn son yýllarýnda pek de yüz vermediði bir faþisti ölünce neden güzelliyor? Bunun yanýtý o kiþinin burjuva sýnýfa hizmet ettiði yýllarýn koþul ve özelliklerinde yatýyor. Yakýn tarihle ilgilenenler Türkiye’nin 1977’den 12 Eylül 1980 askeri faþist darbesine kadar geçen süreçte tarihinin en þiddetli iç savaþ evrelerinden birinden geçtiðini bilir. Söz konusu yýllar devrimci hareketin büyük bir güce ulaþtýðý, burjuva egemenliði tehdit ettiði, iktidarý ele geçirmeye en yakýn olduðu, devlet güçleriyle sokak çatýþmalarýnýn, fabrika iþgallerinin eksik olmadýðý yýllardý. Faþist Kenan Evren o günleri “biz iktidara gelmeseydik onlar (komünistler) gelecekti diye özetlemiþti. Ýþte bu yýllarda burjuva sýnýf ve emperyalistler komünist devrimi önlemek için önce sivil faþist hareketi, polis-asker desteðinde öne sürmüþtü. Örgütlü ifadesini Muhsin Yazýcýoðlu’nun baþkan yardýmcýlýðýný, baþkanlýðýný yaptýðý Ülkü Ocaklarýnda bulan sivil faþist hareket bir cinayet þebekesi gibi çalýþmaya baþladý. Burjuvazi, komünist devrimi önlemek için emekçi sýnýflar üzerinde, devrimci güçler üzerinde, yoksul kitleler üzerinde baþýnda Muhsin Yazýcýoðlu, Türkeþ, Taha Akyol gibi isimlerin bulunduðu bu cinayet þebekesiyle eliyle tam bir terör estirdi. Türkiye emekçi sýnýflarý, boðma teliyle adam öldürme, kaçýrýlýp iþkencede öldürülme, tuzaða düþürülüp hunharca öldürülme olaylarýyla baþýnda Muhsin Yazýcýoðlu’nun bulunduðu bu cinayet þebekesi sayesinde tanýþtý. Maraþ katliamýnýn mimarý bu cinayet þebekesinin baþýndaki adamlardý. Çorum, Sivas katliamlarýnýn mimarý iþte bu “kahramanlar”dý. Ýstanbul’da Edirnekapý, Trabzon, Adana öðrenci yurtlarýný, Ankara’da Site öðrenci yurdunu kaçýrýlan devrimci, solcu
8
öðrencilerin sorgulanýp vahþi iþkencelerden geçirildiði, arkasýndan boðma teliyle öldürüldüðü merkezler haline getiren iþte bu “yiðitler”di. Bir halk devrimini önlemek için burjuvazinin katliamlara, toplum üzerinde terör estirmeye ihtiyacý vardý. Yazýcýoðlu ve Çatlý emirlerine verilen cinayet þebekesiyle burjuvazinin bu ihtiyacýný fazlasýyla karþýladýlar. Emirlerinde bol imkân, bol katil adayý, önlerinde istemedikleri kadar para ve silah, arkalarýnda koca bir ordu ve polis desteði vardý. Kahraman olmak için daha ne olsundu! Polisle, askerle çatýþma, yakalanýp zindana atýlma riski yok. Silah ve teknik olanaklar bol. Ýhtiyaç duyulduðunda kimlik ve pasaport edinme dertleri yok. Ellerini devrimci kanýna ne kadar bulaþtýrýrlarsa itibarlarý da o kadar artacaktý. Yiðitlik için daha ne lazým olsun! Evlerinde savunmasýz oturan, beklide hayatlarýnda silah sesi dahi duymamýþ TÝP’li gençleri eterle bayýltýp boðma teliyle öldür. Sonra al sana burjuvalardan yiðitlik payesi. Emir veren Muhsin Yazýcýoðlu yiðittir; bu alçakça ve korkakça cinayeti iþleyen Çatlý da kahraman! (Bu arada Haluk Kýrcý zavallýsý bu tayfanýn paryasý olsa gerek. Çünkü ona henüz böyle bir paye yok ve hala zindanda). Maraþ’ta katliam emri CIA ve faþist Türk devletinden organizasyon Muhsin Yazýcýoðlu ve avenesinden. Yazýcýoðlu kahraman olmasýn da ne olsun? Genç, yaþlý, çoluk çocuk, hamile kadýn demeden yüzlerce insaný canice öldürmenin organizasyonunu yapmak, iþin tam ortasýnda yer almak az þey mi? Ýþte M. Yazýcýoðlu yiðitlik payesiyle ödüllendirildi. Ökkeþ Þendiler ölünce belki o da öldürdüðü kiþi sayýsýna ve öldürme biçimine baðlý olarak burjuvazinin kahramanlýk payesine mazhar olur. Malum, burjuvalar için sayý ve biçim de önemlidir. Sayý ne kadar çok, biçim ne kadar hunharca olursa paye de o derece yüksek olurdu. Ne de olsa her þey burjuva sýnýfýn selameti, komünizmin önlenmesi içindi. Ve ne de olsa bu burjuvalarýn atalarý Paris Þehrini Komünarlarýn kanýyla sulayan cüce Thiers ve adamlarýdýr; Hitler ve þürekâsýdýr. Peki, burjuva sýnýfýn bu “kahraman” ve “yiðit” kiþileri, 70’li yýllarda arkalarýnda polis ya da asker desteði olmadan örneðin bir üniversiteye dahi girebilirler miydi? Üniversiteye girmek bir yana saklandýklarý yerden dýþarý bir adým dahi atamadýklarýný o dönemleri yaþayan herkes bilir. Evet, burjuvazi, tükenmekte olan her sýnýf gibi, artýk katillerden “kahraman”, “yiðit” imal ediyor. Egemenliðinin büyük tehdit altýnda olduðu günümüzde bu ona daha çok gerekiyor. Katilleri yüceltiyor çünkü yakýn zamanlarda, egemenliðini koruyabilmek için katliamlara ihtiyaç duyacaðýný görüyor. Burjuvaziden “demokratikleþme bekleyenlere duyurulur: kimleri yücelttiðine, kimlere aðladýðýna bakýn, ne yapmak istediðini anlarsýnýz. Burjuva dünya bu gün katillerine aðlýyor. Burjuva dünya kendi haline aðlýyor.
136. Sayý / 1 - 15 Nisan 2009
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
İşsizlik Ve Devrim
ÝÞSÝZLÝKLE BÝRLÝKTE DEVRÝM DE BÜYÜYOR
Ýþsizlik þimdi korkunç aðzýný açmýþ bekleyen bir Gayya Ku- ken öfke, yakýnda yerini önüne çýkan her þeyi yýkýp geçmeye hayusu gibi. Ve milyonlarca insan, kapitalizm tarafýndan onun kýyý- zýr bir öfke seline býrakacak. Ve iþte o zaman yýllar önce S.Sabancý’nýn söylediði “ge ce kon du lar dan ge lip bo - a z sýna itilmiþ durumda. ” sözü gerçekliðe dönüþecek. Kocaeli’de belediyeye itfaiyeci ve zabýta alýmý için açýlan baþ- cek ler vuru masasýnýn önünde uzunca bir kuyruk oluþmuþ. Spiker, kaygýKriz den Kur tul ma U mut la r ˙ ker ken lý gözlerle bekleyen, içlerinden sadece 300’ü seçilecek olan insanvazi cephesinde önünü görebilen yok. Hepsi dipsiz bir lara mikrofonu uzatýyor: Ne i in bek li yor su” dinuz ye bu Bur ra juda? soruyor. Bir iþsizden aldýðý cevap: “Bir u mut ” oluyor kýsaca. Spi- uçurumun önünde olduklarýný hissedebiliyor. Yanýp yakarmalarýker üsteliyor: “Ne yin u mu” Ýþdu? sizin yüzünde acý bir gülümse- nýn nedeni bu. 2009 yýlýný “kayýp yýl” olarak ilan ettiler. Yani bu me beliriyor: “ bul ma u mu ”... Tam du 10 bin kiþi baþvurmuþ; yýl, hiçbir iyileþme belirtisi göremiyorlar. IMF baþkanýnýn çizdiði 300 kiþinin alýnacaðý bir iþ 10 bin kiþi! Yani baþvuran her insanýn kara tablo, durumu ortaya seriyor. Deyim yerindeyse, “korku dað%3’lük bir þansý var. Bu kadarcýk bir þans için bile insanlar saba- larý sarmýþ” durumda. Elleri kollarý baðlý, kapitalizmin çöküþten hýn köründen girmiþler sýraya ve saatlerdir bekliyorlar ayný yerde. çýkmasýný bekliyorlar. Artýk krizin finans sektöründen mi üretim sektörüne, üretim sektöründen mi finans sektörüne sýçradýðý ya da Bu sadece buzdaðýnýn görünen kýsmý. TÜÝK, iþsizlik oranlarýný %12,6 olarak açýkladý. Bu oranla sýçrayacaðý tartýþmalarý da yapýlmýyor, kapitalizmin tartýþma koTürkiye, dünya sýralamasýnda 3. sýrada bulunuyor. Ve yine ayný is- nularý da hýzla tükeniyor; krizin dev dalgalarý öyle büyük bir hýztatistikler, iþsizliðin bir ayda 400 bin arttýðýný söylüyor. Yani orta- la yaklaþýyor ki, hepsini bir panik havasý sarmýþ durumda. Obama lama bir hesapla, Türkiye’de iþsizler ordusuna her ay yüz binlerce enjeksiyonu da bir iþe yaramadý. “Kurtarýcý” edasýyla dünyanýn teinsan katýlýyor. Ýþte bunun için, iþsizlik cehennemini Gayya Kuyu- pesine tüneyen Obama, tepetaklak gidiþi durdurabilmesinin mümkün olamayacaðýný zaten biliyor olmalýydý. Þimdi onun tüm süksuna benzetiyoruz. Gerçekten dibi görünmüyor. Ocak ayýnda sanayi %21,3, imalat da %24,2 oranýnda küçül- sesi, sonu gelmiþ olan kapitalizme biraz daha soluk aldýrabilmek, dü. Sanayinin en önemli sektörlerinden olan otomotiv, %60 küçül- biraz olsun zaman kazandýrabilmek. Kapitalizmin kara tablosu, Türkiye’de günden güne daha da dü. Ýstanbul Sanayi Odasý Baþkaný Tanýl Küçük, durumun ciddiyekararýdi yor.ye Krizti nede niyle kapanan iþyerlerinin sayýsý korkunç bir ti ve vahametine parmak basýyor: “Ra kam lar, kri zin cid ni ve de rin li i ni ” diyor. g sBute nunri anlayor mý, önümüzdeki ay- hýzla büyüyor; sanayi ve imalatta kapasite kullaným oranlarý hýzlý lar içerisinde iþsizlik oraný hýzla büyüyecek, milyonlarca yeni in- bir þekilde düþüyor. Bugüne kadar büyük oranda iþsizliði emen san, iþsizlerin arasýna karýþacak, yani Gayya Kuyusuna itilecek. Ýþ- tekstil sektöründe alarm zilleri çalýyor. Bunlara son dönemde hýz te bu koþullarda TOBB Baþkaný Rýfat Hisarcýklýoðlu, samimi bir verilen özelleþtirme vb.ni de ekleyin ve bunun sonucu olarak doðan vekes doðabi cak ze olan giþsizler liði... Tablo net bir biçimde ortaya çýkýitirafta bulunuyor: “ ler i yi gi di yor der sek, ” her diyor. Zaten bir süredir hükümet cephesinden söylenen yalanlara yor. Eskiden bir yöntem olarak baþvurulan kýra kaçýþlar da kurtakargalar bile gülüyor. Hem de göbeklerini tuta tuta! CHP lideri Baykal, her gittiði yerde tellallýk yapýyor: “iþ ver, ramýyor insanlarý; çünkü tarýmsal üretimin kendisi de zaten tam bir iþ ver” diye baðýrýyor. Ýþsizlik meselesi artýk iktidarý eleþtirme me- çöküþ içerisinde. Kýrsal alan çözülüyor ve üretimin içindeki payý selesi olmanýn ötesine geçmiþtir. Deyim yerindeyse, burjuvazinin giderek düþüyor. Kýrlýk bölgelerdeki insanlar kendilerini bir an öntüm partileri, “tehlikenin farkýnda”dýrlar. Böyle giderse, büyük bir ce büyük þehre atmaya bakýyorlar. Bunun yaný sýra, kapitalizmin “sosyal patlama”nýn olacaðýný onlar herkesten daha iyi biliyorlar. bozduðu ikilim dengeleri vb. sonrasý tarýmsal alanda elde edilen üÝþsiz kalan milyonlarca insanýn isyan halinde olduðunu, bir ayak- rün miktarý ciddi oranda düþtü. Elde edilen ürünün fiyatý da düþük. lanmanýn eþikte beklediðini hem tarih derslerinden biliyorlar, hem Deyim yerindeyse “kendisini kurtaramýyor” ürettiði ürün çiftçinin elinde kalýyor. Bir yandan baþbakan, bir yandan Baykal, “yiðit de her gün, her saat yaþanan olaylardan. “Açým” diyerek feryat eden insanlarýn haddi hesabý yok. So- muhtaç olmuþ kuru soðana” türküsünü söyleyedursunlar, çiftçiler yunup sokaða fýrlayanlarý mý dersiniz, direklere týrmanýp kendini ellerinde kalan soðanlarý çuvallarla ýrmaða döküyorlar. Ýnsanlar aþaðýya atacaðýný söyleyenleri mi, baþýna tabancayý dayayýp ken- tam bir çaresizlik içinde, ne yapacaklarýný bilemeden bekliyorlar. dini öldürmeye yeltenenler mi... Kimisi yatýrlara vb gidip iþ için Þimdi soru þudur: Bu bekleyiþ nereye kadar ya da daha ne kadar dua ediyor. Bir duanýn hükmü kaç yýldýr? Yani kaç yýl insanlar et- sürecektir? tikleri duanýn sonucunu bekleyebilirler; iþsiz güçsüz kaç yýl daha Ýþi olmayan, evini geçindiremeyen insan ne yapar? Ýþ arar, iþ dayanabilir, kaç yýl daha umut ekmeði yiyebilirler? Kriz iþsizliði baþvurusu yapar. Artýk iþ bile aslanýn aðzýnda. Ýnsanlarýn a l - a besledikçe aç midelerden yükselen feryat daha keskin ve daha teh- rak l me hak k bi le el le rin den a l n yor. ditkâr olacaktýr. Açlýkla boðuþan insanlarýn gözlerinin hiç bir þeyi saf la r , her g n i siz ka lan bin ler ce in sa görmeyeceði günlere doðru hýzla gidiyoruz. Krizin teðet geçip g re li ar t -n fu su ya da ye dek sa na yi or geçmediðine onlarýn öfkesinin boyutu karar verecek. Þimdi biri- b y k l ve h z i le her za man den -ge li d 136. Sayý / 1 - 15 Nisan 2009
9
İşsizlik Ve Devrim
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
GAZÝ’YÝ, 13 MART’I, HALEPÇE’YÝ, BAYEZIT’I UNUTMADIK UNUTTURMAYACAÐIZ
sa, i i yi ser ma ye ye Vol - ca nus un Pro met he us u ka ya la ra m h la ma s n dan da ha sa lam o la rak per in ler. Ser me ye bi ri ki mi ne kar l k d - en bir se fa let bi ri ki mi ya ra t r. Bu y z den bir ku tup ta ser vet bi ri ki mi, te ki ku tup ta 2009 ya ni di günüken saat 18.00’de 16 Mart e me i nin r n n ser ma - ye ek lin de Ýzmir Kemeraltý giriþinde Alýnteri, Ezire ten s n f n ta ra f n da - se leyalist tin, yor lenlefa rin Sos Platfor mu, Demokragun luk ve bezginli in, k le - li in, ca hil tik Haklar Federasyonu,li Mücadele Birin, za lim li in, us sal yoz - liði laPlatfor mamunvenParbi ri düzenleditizan’ýn ki mi i le ay n ”an (Karl daMarx, o lur. Ka- ði, kimi DKÖ’lerin, DÖB, DÝK, EKA pital 1.Cilt sf.663) Böylece biz, insanlarýn ve açlýk grevi direniþinin 70. gününde nasýl yozlaþtýrýldýðýný, nasýl kendileri ol- olan Park-Bahçe iþçilerinin destek vermaktan çýkarýldýklarýný daha iyi anlayabili- diði bir basýn açýklamasý gerçekleþtirildi. Basýn açýklamasýnda “Halepçe, Beriz. ya zýt, Gazi Katliamlarýný UnutmadýkAma bu gidiþat, nereye kadar böyle deUnutturmayacaðýz, Alýnteri, ESP, DHF, vam edebilecektir? Bu kadar yaþamsal bir Mücadele Birliði Platformu, Partizan” pankartý taþýnýrken “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma”, hal almýþ olan sorunlar nasýl çözülecektir? “Beyazýt’ý… Unutmadýk, Halepçe’yi… Unutmadýk, Gazi’yi… Unutmadýk, 13 Mart’ý… UBurjuvazinin cevabý belli: yeni yatýrým a- nutmadýk, Katil Devlet Hesap Verecek”, “Ýmhaya Ýnkâra Son! Yaþasýn Halklarýn Kardeþlilanlarý açarak. Yani: “gönlü yüce sanayici- ði”, “Yaþasýn Gazi Direniþimiz”, “Beyazýt Faþizme Mezar Olacak”, “Faþizmi Döktüðü Kanlerimiz” gidecekler, örneðin Hakkari’ye da Boðacaðýz”, “Ýdamlar, Katliamlar, Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarý atýldý. Gazi, Hafabrika açacaklar ve halk iþsizlikten kurtu- lepçe, Beyazýt’la ilgili dövizlerin de açýldýðý basýn açýklamasýnda “13 Mart Savaþçýlarý Yaþýlacak. Bu kadar basit! Bu, suyu olmayan e- yor Savaþýyor” ve “13 Mart Savaþçýlarý Ölümsüzdür” dövizlerini de taþýdýk. Basýn metninin ve çamaþýr makinesi ve içine koyacak yiye- okunmasýyla devam eden eyleme yaklaþýk 60 kiþi katýldý. Okunan metinde þunlara deðinilceði olmayan evlere buzdolabý daðýtmaya di: “Hay k r a c n ey halk! / Ba e me hay k r / Bir yol kav a benziyor! Bol keseden iþ, bol keseden vaat, Ya ra la r n hay k r la o na n r Hay k r d lar, y r d l bol keseden büyük sözler! Sermaye ise saGa zi so kak la r n da. Kat li am ve di re ni in i i e ya an d dece ve sadece kendi karýný ve bu karýný neme den le re di re ni le kar l k ver me nin zo run lu ol du u rede nasýl katlayabileceðini düþünür. Burjuvazinin iþçilere iþ vermek için fabrika açtýðý rih ler 12 Mart 1995 i g s ter di in de( ) Ku ru mu dal lar gi bi ya n yor lar 16 Mart 1988 ta -ri hin yalaný, kapitalizmin tarihi kadar eski bir yal kim ya sal si lah de ne ne rek in san l k ta ri hi ne u -tan o landýr. Hele de kapitalizmin tekelci bir aþaek le ti ril di. Ha lep e kat li a m kim ya sal si lah -la r n maya ulaþtýðý, kapitalist tekellerin pazar l kul la n l d ilk sal d r y d . Ve K rt hal k na y - ne lik kapma yarýþýnda birbirlerinin boðazýný sýk- d n, o cuk ve ya l lar dan o lu an 6 bin do la y n da in san y týklarý bir dönemde. Hele de sermayenin üBiz ya a ma y zu l m s z sev dik 13 Mart 1982 i se -e zi le retken alandan kaçýp tamamen rantiyeye n f n n ve e mek i halk la r m z n kur tu lu u i in -sa va dönüþtüðü, banka ve borsa oyunlarýnýn her nist i i nin kat le dil di i g n d r. ko m nist i i b ra Var dar ve Se yit Ko nuk o nur lu, z g r bir d n ya n n sa- va þeyin yerini aldýðý bir dönemde. la r i i-e mek i le re, e zi len halk la ra o nu run l m Peki, bu bir tarafta servet ve sefahat yýðýlýrken, diðer tarafta böyle sefaletin birik- g s ter mi tir. b ra him Et hem Co kun, Ne ca ti Var dar ve Se mesine insanlar nereye kadar dayanabile- 1982 de e ge men ler ta ra f n dan Bu ca zin da n n da i dam e di s tan bul da Be ya z t Mey da n nda Tak vim ler 16 Mart 19 cektir? Engels, Anti-Dühring’de “Tröstler kul la n lan si -vil fa tarafýndan yönetilen bir üretime, bütünün e mek i le re ve dev rim ci le re kar d s tan bul ni ver si te si nde. Ders le rin den kan ren küçük bir kupon biriktiricileri tarafýndan da pat la d ve ay n an da ba la d kur un ya mu ru. Be ya- z t Me bu derece utanmazcasýna sömürülmesine ren ci nin can s z be de niy le ka na bu lan m t . Kat li a m n katlanacak bir halk yoktur” derken ne kadar son ra ye ni bir i fa de ze ri ne a lan da va 2008 y -l n da da haklýdýr. Bu sefalete son verecek, insan- m , kat li am c lar yi ne dev let e liy le ko run mu tur... larýn yaþamsal sorunlarýný çözecek bir alterTa rih e zi len le rin hak l me ru m ca de le le ri nin kan natif vardýr. Ýþsizliði ve yoksulluðu ortadan on lar ca kez ta n k l k et mi tir. En az bu ger ek lik ka - dar t kaldýracak, insanlarýn özgürce çalýþabile- de le le ri nin he sap so ru cu lu u na da on lar ca kez ta - n k l cekleri ve üretebilecekleri, ürettiklerini sa- ciy le Ga zi nin, Ha lep e nin, 13 Mart n ve Be ya z t n- he sa lesýnso metnin ruden lason cak ra slotgan rlar bir kez dahiplenebilecekleri bir sistem vardýr. Ýnsan- ca de le le rin den do an g ”. Ba ha a tý la rak ve ka tý lan DKÖ’le re ve Park-Bah çe iþ çi le ri ne te þek kür e di le rek ba sýn açýklamalar, kapitalizme ve onun çürütücü sonuçlarýsý so na er di ril di. na katlanmak zorunda deðildir. Sosyalizm, BE YA ZIT, HA LEP ˙E, GA Z , 13 MART KAT L AM LA RI NI planlý ekonomi sayesinde iþsizliði de, yokU NUT MA DIK U NUT TUR MA YA CA —IZ! sulluðu da bir “kader” olmaktan çýkaracak,
10
136. Sayý / 1 - 15 Nisan 2009
Yeni Evrede
Açıklama
Mücadele Birliði
TEKÝRDAÐ 1 NOLU F TÝPÝ CEZAEVÝ’NDE DEVRÝMCÝ TUTSAKLARDAN ORTAK AÇIKLAMA
19 Aralýk 2000 tarihinde gerçekleþtirilen “Hayata Dönüþ” adlý operasyonla açýlan hücre esasýna göre yapýlmýþ olan F tipi hapishanelerin açýlmasýyla birlikte, tredman uygulamalarý, infaz rejiminin esasýnýn oluþturmaya baþladý. Devrimci tutsaklarý ve genel olarak mahpuslarý iyileþtirilmesi gereken hastalar olarak gören ve “ya iyileþtirmek ya da toplumdan tecrit etmek, olmadýðý yerde yok etmek” anlayýþýna dayanan tredman uygulamalarý nedeniyle, bugün hapishaneler sorunlar yumaðý haline getirilmiþtir. Ýnsana ve insanlýða ayýkýrý olan bu anlayýþla dayatýlan yatýrýmlar nedeniyle 2000 yýlýndan günümüze yüzlerce insan hapishanelerde yaþamýný yitirdi, sakat kaldý, ruh saðlýðý bozuldu. Bu sorun her geçen gün katmerlenerek çoðalmaktadýr. -Tecrit sistemine dayanan, bir ve üç kiþilik hücrelerden oluþan F tipi hapishanelerde, tututuklu-hükümlü ayrýmý gerçekleþtirilmiþtir. 13 Mart 2009 tarihinde hükümlü tutsaklar, istekleri dýþýnda, kaldýklarý hücrelerden zorla alýnarak baþka hücrelere götürülmüþlerdir. Bu þekilde mevcut tecrit sistemi daha da aðýrlaþtýrýlmýþtýr. -Hastalanan, tutuklu/hükümlü olduðu nedeniyle tedavisini gerçekleþtiremeyen tutsaklar, tedavileri için tahliye edilmemekte, adeta ölüme terk edilmektedirler. -Hapishanelerde tedavileri engellendiði, tahliye edilip tedavilerine olanak saðlanmadýðý, iþkence ve kötü muameleye maruz kaldýðý için 2008 yýlý içinde 45 tutuklu/hükümlü yaþamýný yitirmiþtir. -Tutsaklarýn ailelerine yakýn olan illerdeki hapishanelere sevk talebi vs. gibi nedenlerle baþvurularý reddedilirken, istekleri ve iradeleri dýþýnda zorla farklý hapishanelere sürgün sevkleri gerçekleþtirilmektedir. Ailelerinin bulurduðu þehirlerden, yüzlerce kilometre uzaða sürgün edilen tutsaklarýn, ziyaret haklarý bu þekilde gasp edilmekte, yalnýzlaþtýrýlmaya çalýþýlmaktadýr. -Dilekçelerin ulaþtýrýlmamasý/kaybedilmesinden tedavilerini engellenmesine, zorla sürgün sevklerden, mektuplarýn imha/kaybedilmesine, her hakkýn bir dayatmaya tutulmasýndan, keyfi olarak verilen disiplin cezalarýna kadar istisnasýz hergün keyfi uygulama, dayatma ve baskýlarla karþýlaþmaktayýz. Bu baskýlarla her söylenene itirazsýz itaat eden, otoriteye koþulsuz boyun eðen, kimliksiz kiþiliksiz mahkumlar haline getirilmemiz amaçlanmaktadýr. Kimliðimizi, kiþiliðimizi, düþüncelerimizi sahiplenmemiz, korumamýz ve otoritenin keyfi yaptýrým ve baskýlarýna koþulsuz boyun eðmemiz karþýsýnda tüm bu baskýlar çok daha sert bir biçimde hayata geçirilmektedir. -Ýlgili mahkemeler tarafýndan hakkýnda herhangi bir toplatma kararý verilmeyen onlarca yayýn için “eðitim kurullarý” sakýncalý kararý vermekte, tutsaklarýn bu yayýnlarý okumalarý keyfi bir biçimde engellenmektedir. -Tüm bu uygulamalara ek olarak son süreçte aðýrlýk kazanan bir uygulama da ajanlaþtýrma/itirafçýlaþtýrma dayatmasýdýr. Bu amaçla tutsaklara çeþitli dayatmalarda bulunulmakta, tehdit edilmekte, diðer tutsaklara karþý kullanýlmaya çalýþýlmaktadýr. Tutsaklarýn ailelerine de ayný þekilde baskýlar uygulanmakta, ziyaretlerde “damgalanma”ya çalýþýlmakta, tehdit edilmektedirler. -Bu keyfi uygulama, dayatma ve baskýlara karþý Erzurum E ti-
pi ve Van F tipi hapishanelerinde açlýk grevleri ve farklý direniþler gerçekleþtirilmektedir. Hak gasplarýndaki bu durum devam ettikçe protesto ve direniþ eylemliliklerinin yaygýnlaþacaðýndan kesinlikle þüphe duyulmamalýdýr. Tüm bu keyfi dayatma ve baskýlarýn yaný sýra hapishanelerde meydana gelen iþkence olaylarýnda da ciddi artýþ yaþanmaktadýr. Kandýra ve Kýrýklar F tipi hapisanelerinde yaþanan iþkence olaylarý basýnda yer aldý. Engin Ceber’e Metris Hapishanesi’nde iþkence yaparak ölüme sebep olduklarý gerekçesiyle Erzurum Hapishanesi’ne sürgün edilen gardiyanlarýn, oradaki tutsaklara “Engin Ceber’i öldürdük, sýra sizde” dedikleri de basýnda yer aldý. Tutsaklarýn yaþamlarýnýn tehlikede olduðu þartlarda her türlü direniþ yöntemlerine baþvurmalarý, en doðal ve en meþru haklarýdýr. Devrimci geliþmelerin önünü kesmek için F tiplerinde, genel olarak tüm hapishanelerde yaþanan hak gasplarýna, saldýrý ve dayatmalara karþý baþta demokrat ve duyarlý herkes olmak üzere tüm halkýmýzý duyarlý olmaya ve yaþananlarýn takipçisi olmaya davet ediyoruz.
Te kir da 1 No lu F Ti pi Ce za e vi nde ki DHK Ha re ke ti, MKP, MLKP, T KB, TKEP/L, TKP da va s tut sak la r a Fik ret A KAR, Mu rat KA RA YEL, Ay han G N G R, PO LAT, Er kan AL TUN, Nu ret tin TE MEL, Ul v
SARIGAZÝ FAÞÝZME MEZAR OLACAK
Yaklaþan seçimle birlikte bir çok faþist partinin yuva kurduðu Sarýgazi’de faþistlere sert bir þekilde Leninistler tarafýndan cevap verildi. 22 Mart 2009 günü, konvoy halinde Sarýgazi’den geçmek isteyen faþist MHP’ye devrimciler tarafýndan sert þekilde cevap verildi ve bir çok arabanýn camý kýrýlýrken, bir çok faþist de yaralandý. Jandarma ayný gün 3 kiþiyi gözaltýna aldý. 23 Mart 2009 günü öðle saatlerinde bir grup gerici faþistin, Demokrasi Caddesi üzerinde gazete daðýtýrken gören Leninistler, faþistlere anladýklarý dilden cevap verdi. Ellerindeki gazetelere el konularak arabalarý tekmelenerek grup uzaklaþtýrýldý. Yine akþam saatlerinde eski GEM Dersanesine seçim bürosu kuran faþist MHP’nin kurumunu dýþarýdan taþlayan Leninistler, seçim bürosunu tamamiyle daðýttý. Ýçeride bulunanlarýn korkularý yüzlerinden okunuyordu. Kýsa bir süre sonra jandarma, tüm Sarýgazi’de her yeri kuþatarak Leninistleri aramasýna ragmen eylem baþarýyla tamamlanmýþtý. Faþizm her yerde kendine yuva bulmaya çalýþýyor, ama bu yuva Sarýgazi olmayacaktýr. Buradan birkez daha haykýrýyoruz: Sarýgazi Faþizme Mezar Olacak! Sa r ga zi den Gen Le ni nis
136. Sayý / 1 - 15 Nisan 2009
11
KÜRT HALKI ÖZGÜRLÜK HA Yeni Evrede
Gündem
Emekçi sýnýflar ve Kürt halký hangi ilin belediye baþkanlýðýný, hangi mahallenin muhtarlýðýný kim kazanacak sorusuyla meþgul edilirken, gözlerden uzak bir þekilde önemli bir süreç adým adým geliþtiriliyor. Kürt halký ve Kürdistan üzerinde dönen dolaplardan, hazýrlanan tuzaklardan söz ediyoruz. Bu tuzak, baþta Türkiye olmak üzere bölgenin gerici faþist devletleri ve emperyalistlerin diplomasi trafiði içinde ilmik ilmik dokunarak hazýrlanýyor. Þu küçük burjuva aydýn ve politikacýlarýn burjuvazi karþýsýndaki saflýklarýna þaþmamak elde deðil. Emekçi sýnýflar ve Kürt halký söz konusu olunca þeytana pabucu ters giydirecek kurnazlýklar sergileyen bu adamlar, egemen sýnýfýn plan ve tuzaklarý karþýsýnda nasýl bu derece kör ve saf olabiliyorlar! Bunun bir açýklamasý olmalý. Onlarýn bu durumu, burjuvaziye güven dolu olmalarýyla açýklanabilir ancak. Böyleleri için önemli olan sýnýf iliþkileri, sýnýflarýn durumu, somut olgular, halklarýn mücadelesi deðil, burjuva politikacýlarýn aðzýndan çýkan lakýrdýlardýr. Burjuva politikacýlara bakýyorlar, onlarýn dediklerine dikkat kesiliyorlar, aðýzlarýndan çýkan her kelimeyi gerçekleþmesi mutlak bir þey olarak ele alýyorlar. Abdullah Gül, “Kürt meselesinde yakýnda iyi þeyler olacak” dedi, hepsi “hah iþte beklediðimiz demokratik çözüm nihayet geliyor” diyerek havalara zýpladýlar. Þunu bile düþünemediler: uzlaþmaz sýnýflara bölünmüþ bir toplumda herkes için “iyi” denilebilecek bir þey olamaz. Bir sýnýf için “iyi” olan þey öbür sýnýf ya da sýnýflar için “kötü” dür. Abdullah Gül’ün “iyi” dediði þeyler acaba kimin için iyi idi? Abdullah Gül, “iyi þeyler”le neyi anlatmak istiyordu? O’nun ve temsil ettiði tekelci sermaye sýnýfýnýn ulusal sorun konusunda “iyi” dedikleri þey, Kürt halkýnýn özgürlük savaþýnýn tasfiyesinden baþka bir þey deðil. Bu tasfiyenin nasýl, hangi biçim ve araçlarla, kimlerle birlikte yapýlacaðý ayrý bir konu ama on-
12
Mücadele Birliði
larýn “iyi þeyler”den kastýnýn bu olduðundan zerre kadar kuþku duyulmamalý. Oysa býrakalým kuþku duymamayý, faþist devletin, gerici bölge devletlerinin ve emperyalistlerinin amacýnýn özgürlük savaþýný tasfiye etmek olduðunu akýllarýna dahi getirmeyenler var. Bu birinci nokta. Ýkinci ve daha önemli nokta þudur: burjuvazi dünyanýn hiçbir bölgesinde, hiçbir ülkesinde toplumsal sorunlara “demokratik” çözüm getirme yeteneðinde deðildir. Þu basit nedenden dolayý: tekelcilik demokrasiye deðil, siyasi gericiliðe tekabül eder. O, demokrasiye deðil siyasi gericiliðe eðilim duyar ve koþullar uygun oldukça her yerde demokrasiyi ortadan kaldýrmaya çalýþýr. Tekelci sermaye sýnýfý özgürlük peþinde deðil egemenlik peþinde koþar. Emekçi sýnýflarý ve ezilen halklarý özgürleþtirmeye deðil baský ve terörle egemenlik altýna almaya çalýþýr. Tekelci sermeye sýnýfýnýn karakterine iliþkin bu gerçekleri bilmek artýk iþin a.b.c’sidir. Buna raðmen, ulusal sorunda tekelci sermaye sýnýfýnýn “demokratik” bir çözüm geliþtirebileceðini ileri sürmek artýk “cehalet”le deðil ama burjuva sýnýfa gönüllü hizmetkârlýkla izah edilebilir. Faþist devletin politik ve askeri temsilcilerinin ulusal sorunda ezilen halklar ve emekçi sýnýflar yararýna “iyi” geliþmeler olacaðýný söylemeleri, anlaþýlabilir bir durumdur. Çünkü ezilen halklarý ve emekçi sýnýflarý aldatmaya çalýþmak onlarýn hem sýnýf çýkarlarý hem de görevleri gereðidir. Peki ya kendilerini devrim cephesinde görenlerin aðzýndan benzer, hatta ayný þeyleri duymaya ne demeli? Bu tür adamlar sadece kendilerini bu gerçek dýþý düþünceler inandýrsalar kimsenin diyeceði olmazdý. Ama Kürt halký ve emekçi sýnýflar gibi iki ülke devriminin toplumsal güçlerini bu gerçek dýþý düþünceye inandýrmaya çalýþmalarý devrime büyük zarar veriyor ve bu nedenle teþhir, tecrit ve ideolojik mücadele anlamýnda müdahaleyi gerektiriyor. 136. Sayý / 1 - 15 Nisan 2009
Tekelci sermaye sýnýfý ve faþist devlet “Kürt Sorunu”nda bir çözüm istiyorlar mý? Elbette istiyorlar. “Onlar “çözümsüzlük” peþindeler demek sýnýf mücadelesinden bir þey anlamamak demektir. Emperyalistler, bölge gerici devletleri, Türkiye bu sorunun çözümünü herkesten çok istiyorlar dahi diyebiliriz. Ama onlarýn istedikleri ve hayata geçirmeye çalýþtýklarý çözüm burjuva çözümdür. Kürt halkýnýn, emekçi sýnýflarýn yararýna deðil, sömürücü sýnýflarýn yararýna bir çözümün peþindeler. Abdullah Gül’ün, Türk Hükümetinin, Irak’ýn, Ýran’ýn, Suriye’nin, emperyalistlerin, kýsacasý, bütün gericilik cephesinin çabalarý, koþuþturmalarý, maddi, teknik, askeri her türlü olanaklarýný seferber etmeleri bunun içindir. Nedir bu çözümün özü? Bir cümleyle özetleyecek olursak, kýsaca þudur: Kürt ulusunun ezilen ulus konumunun, Kürdistan’ýn ilhak durumunun bir þekilde devamýný saðlamaktýr. Bu burjuva çözümdür. Gericilik cephesi, bu çözüme ulaþmak için, Kürt halkýnýn özgürlük savaþýnýn geldiði ileri düzey nedeniyle, bir takým tavizler vermek zorunda olduðunu biliyor ve kabul eder görünüyor. Onlar için sorun, kendilerini bu sorundan kurtaracak tavizlerin asgari sýnýrýný bulmaktýr. Bir yandan askeri imha operasyonlarýný sýklaþtýran Türk hükümetinin diðer yandan tv kanalý gibi ufak tefek tavizlerle politik çevirme yöntemlerine baþvurmasý, el altýndan “genel af” söylentisi yaymasý vb. bu arayýþýn bir yansýmasýdýr. Burada amaç öncelikle gerillanýn tasfiyesi, arkasýndan Kürt halkýnýn kolu kanadý kýrýlmýþ özgürlük savaþýnýn tasfiyesidir. Türk burjuvazisi, bu hedefine ulaþmak için yoðun bir çaba içindedir. A:Gül’ün “iyi þeyler” olacak sözünü yerel seçimlere yönelik bir yatýrým olarak algýlamak çok yanýltýcýdýr. Böyle bir amaç varsa bile bu ancak önemsiz derecede bir yere sahiptir. Türk Cumhurbaþkaný’nýn daha sonra yaptýðý Irak ziyareti, bu ziyarette gerillanýn tasfiyesi için Celal
AKKINDAN VAZGEÇMEYECEK! Yeni Evrede
Gündem
Mücadele Birliði
Talabani ve diðer Kürt yetkililerden aldýðý destek “iyi þeyler”in neler olduðunu gün yüzüne çýkarttý. Türk burjuvazisi için “iyi þeyler” bundan ibaret deðildi. Türk Hükümeti, Kürt halkýnýn özgürlük savaþýný, bu savaþýn önemli ayaðý olarak gerillayý tasfiye için ABD, Avrupa emperyalizmi, Ýran, Suriye, Irak ve G.Kürdistan yetkilileriyle bir anlaþmaya varmýþ görünüyor. Kendisinden “demokratik çözüm” beklenen A.Gül’ün son incisi þöyle: “PKK elimine edilecek. Dünyada PKK’ ye yer yok”. Peki, ya PKK’nin “Mam Celal” dediði, Devlet Baþkanlýðýný kutladýðý Talabani PKK hakkýnda ne düþünüyor? O da A:Gül ya da “ ya sev ya terk et” diyen Türk baþbakandan farklý düþünmüyor. Bir avuç dolara ruhunu ve bütün ideallerini satmaya her zaman hazýr bu adamýn boþ petrol varilini andýran gövdesinden bir hýrýltý biçiminde þu sözler çýkýyor: “Ya silahlarý býrakýn ya da Irak’ý terk edin.” Yani “ya teslim olun ya da karþýnýzda bizi bulacaksýnýz” demeye getiriyor. “Kek Mesut”tan söz etmeye gerek yok. Þimdi soru þudur: kitle tabaný yoksul Kürt halkýna dayanan Yurtsever hareket, Kürt burjuvazisi ile yoksul Kürt halkýnýn çýkarlarýnýn uzlaþmaz olduðunu; Kürt burjuva sýnýfý için sýnýf çýkarlarýnýn ulusal çýkarlardan önce geldiðini, bunlar çeliþtiðinde ulusal çýkarlarý sýnýfsal çýkarlara gözünü kýrpmadan feda edeceðini ne zaman görecek? Kürt burjuva sýnýfýnýn emperyalizmle iþbirliði bir istisna deðil bir kuraldýr. Çünkü artýk dünyanýn hiçbir yerinde burjuva sýnýf emperyalizmle, emperyalist sermaye ile iliþkiye girmeden, onunla iþbirliði yapmadan geliþmek bir yana varlýðýný dahi koruyamaz. Bu gerçeði “Kek Mesut” ile “Mam Celal” den daha iyi anlayacak kiþi az bulunur. Bu anlamda ulusal kimliklerine seslenerek onlarý ulusal çýkarlarý ön plana alan bir politika izlemeye çaðýrmak son derece naif bir çabadýr. Dahasý, Kürt halkýný olmaya-
cak bir beklentiye soktuðu için zarar verici bir politikadýr. Geliþmeler Kürt burjuva sýnýfýný ve politikacýlarýný daha açýk ve daha net bir politika belirlemeye zorladýkça Kürt halký da onlarýn gerçek yüzlerini görme fýrsatý buluyor. Faþist Türk devletinin onlara “diplomatik tanýma” sözü vermesi, þimdiden, onlarý Kürt halkýnýn özgürlük savaþý karþýsýnda, Türk baþbakanýyla ayný çizgiye, “ya sev ya terk et” noktasýna getirmeye yetti. Artýk þurasý kesin ki, Türkiye adýna konuþan A:Gül’ün “iyi þeyler”den kastý, Kürt özgürlük hareketinin ve Kürt halkýnýn özgürlük savaþýnýn tasfiyesidir. Bunun için gerekli ittifaklar, karþýlýklý tavizler karþýlýðýnda kurulmuþtur. ABD, Türkiye, Ýran, Irak, Talabani, Barzani, Suriye arasýnda dönen diplomasi trafiðini bu gözle deðerlendirmeli. Türkiye, G.Kürdistan yönetimini tanýmayý kabul etti; buna karþýlýk Kürt burjuvazisi Türkiye’nin yanýnda özgürlük hareketine açýktan tavýr aldý ve kesin iþbirliðini ilan etti. Bu iþbirliðinin kâðýt üzerinde kalmadýðýnýn ve kalmayacaðýnýn somut verilerini þimdiden görmeye baþladýk. Türkiye, askeri yöntemlerle, politik çevirme harekâtýyla, ilan edip etmeyeceði belli olmayan, ortalýkta sadece söylentisi dolaþan “genel af”la, kültürel haklar vb ufak tefek tavizlerle amacýna ulaþabilecek mi? bunun için iki þe söylenebilir. Birincisi, tekelci sermaye sýnýfý bu þekilde amacýna ulaþsa ve bir anlamda bir “çözüm”e gitse bile bu “demokratik” bir çözüm deðil, burjuva bir çözüm olacaktýr. Ve her burjuva çözüm gibi, yeni bir özgürlük savaþýnýn, yeni bir ulusal mücadelenin tohumlarýný ekecektir. Burjuva çözüm, Kürt halkýna özgürlük getirmez aksine, onun ezilen ulus konumunu ve ilhak edilmiþ ülke durumunu perçinler. Baþka bir ifadeyle, kölelik durumunu sürdürür. Burjuva çözümler, burjuva barýþlar her zaman verili andaki güç durumuna, güçler iliþkisine uygun þekilde ve ancak bu 136. Sayý / 1 - 15 Nisan 2009
temelde saðlanabilir. Bunun anlamý saðlanan çözüm ya da barýþýn ömrünün güç dengelerinin deðiþmesiyle sýnýrlý olduðudur. Güçler dengesi deðiþir deðiþmez, taviz veren taraf, yitirdiklerini fazlasýyla geri almak için harekete geçecektir. Ýkincisi ve daha önemlisi, Türk burjuvazisinin tasfiye planlarýný gerçekleþmesi ve baþarýya ulaþmasý kesin þeyler gibi ele almak bilim dýþýdýr ve burjuvazinin iþine yarayan bir karamsarlýktýr. Tarihin akýþý, burjuva devletlerin diplomasi koridorlarýnda hazýrlanan planlara göre þekillenmez. Bu planlar tarihin akýþý, toplumlarýn yaþamý üzerinde etkide bulunmakla birlikte son sözler diplomasi koridorlarýnda deðil, savaþ meydanlarýnda, savaþan taraflarýn karþýlýklý güç iliþkilerine uygun þekilde söylenir. Þayet böyle olmasaydý, yani burjuvazi diplomasý koridorlarýnda aldýðý her kararý uygulayabilecek bir mutlak güce sahip olsaydý biz ne burjuva iktidarlarýn devrimlerle yýkýlmasýný izah edebilirdik ne de, örneðin ABD’nin Vietnam hezimetini, Irak, Afganistan bataklýðýna saplanmasýný vb açýklayabilirdik. Kürt halký, yýllardýr sürdürdüðü özgürlük savaþý sayesinde düþmanýn davranýþlarý, planlarý, politikalarý hakkýnda önemli bir deneyime ve saðlam bir politik bilince sahip olmuþtur. Böyle bir halký ufak tefek tavizlerle, politik çevirme yöntemleriyle özgürlük hakkýndan vazgeçirmek mümkün deðildir. Kürt halký, Türk devletin vereceði bütün tavizleri devrimin yan ürünleri olarak kabul edecek ve onlarý devrimin zaferi için bir kaldýraç olarak kullanacaktýr. Ufak tefek tavizlerle Kürt halkýnýn kandýrýlabileceðini düþünenlerin fena halde yanýldýklarýný hep birlikte göreceðiz. Özgürlük savaþýný bu güne büyük özverilere katlanarak getiren Kürt halký bundan böyle özgürlük hakkýndan hiçbir biçimde vazgeçmeyecektir.
13
DEMÝRCÝ KAWA’NIN ATEÞÝ KAZLIÇEÞME’DE YANDI
Yeni Evrede
Newroz
Mücadele Birliði
Alanda Sarı-Kýrmýzý-Yeþil renklerin arasýnda Mücadele Birliði ve Devrimci Öðrenci Birliði korteji, Kýzýl rengiyle kendini belli ediyordu. Bir süre sonra Devrimci Öðrenci Birliði pankartý Platformun önündeki bariyerlerin üzerinde Kürt gençlerinin ellerinde yükseldi. Kürt gençleri özellikle Deniz Gezmiþ bayraklarýný ve DÖB pankartýný ellerinde taþýmak için birbirleriyle yarýþýyorlardý. Bir süre sonra “1 Mayýs’ta Taksim’e” yazan Mücadele Birliði pankartý alanýn ortasýnda açýlarak tüm iþçi emekçiler ve Kürt Halký 1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alanýna Taksim’e davet edildi. Mitingin ilerleyen saatlerinde alan tamamen doldu ve miting programý baþladý. Kürsüye genel olarak seçim propagandalarý hakimdi. Newroz kutlamalarý fýrsat bilinerek seçim propagandalarý ve oy talepleri tek tek dillendirildi. Adaylar sahnede boy gösterdi. Kutlamalar sürerken, alanýn tam orta yerinde üzerinde “TKEP/L” yazan kýzýl bayrak göründü ve etraftan mitingin sonuna kadar “Yaþasýn Partimiz TKEP/Leninist”, “Biji Partiye TKEP/Leninist”, “Denizler Yaþýyor TKEP/L Savaþýyor” sloganlarý duyuldu. Konuþmalarýn ardýndan sanatçý Rojda sahne aldý ve miting halaylarla son buldu.
Kürt halkýnýn isyan çýðlýnýn yükseldiði günlerden biri olan Newroz, Ýstanbul’da da coþkuyla kutlandý. Ýstanbul’da yaþayan Kürtler, çoluk çocuk sabahýn erken saatlerinden itibaren Zeytinburnu Kazlýçeþme’deki miting alanýna akýn etti. Geçen seneye oranla, katýlýmýn daha yüksek olduðu gözlenen kutlama, Kürt halkýnýn mahallelerden getirdiði otobüslerin Kazlýçeþme’ye ulaþmasýndan sonra baþladý. Miting alaný sarý-kýrmýzý-yeþil renklere büründü. Özellikle Kürt kadýnlarýnýn giydiði yöresel kýyafetler, miting alanýnýn en göze çarpan yanýydý. Kadýn çocuk demeden kutlamalara gelen Kürt halký bir kez daha nasýl örgütlü davrandýðýný gösteriyordu. Mitinge Mücadele Birliði Platformu da üzerinde “Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði” yazan pankartý ve her zamanki gibi Denizlerin dalgalandýðý bayraklarýyla katýldý. Daha miting baþlamadan pankartýn açýlmasýyla sloganlar da atýlmaya baþlandý: “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”, “Kürdistan’da Tek Çözüm Ya Devrim Ya Ölüm”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak”. Bölgelerden gelecek otobüslerin alana ulaþmasýndan sonra yürüyüþe baþlandý ve yol boyunca sloganlar haykýrýldý. Devrimci Öðrenci Birliði de Mücadele Birliði pankartýnýn arkasýnda Deniz Yusuf ve Hüseyinin resmi olan pankartýyla alandaydý.
ÝZMÝR’DE NEWROZ
Kürt halký zalim Kral Dehak’a karþý isyan bayraðýný çektiði, isyan ateþini yaktýðý gün olan 21 Mart günü Newroz alaný olan Buca Hipodrom yanýnda saat 11.00’de toplanýlmaya baþlanýldý. Bizler de Mücadele Birliði Platformu olarak Newroz kutlamasýnda alanda atýlan sloganlara sloganlarýmýzý kattýk. “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak”, “Kürdistan’da Tek Çözüm Ya Devrim Ya Ölüm”, “Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði”, “Kürt Halký Devrimle Özgürleþecek”, “Faþist TC Kürdistan’dan Defol”, “Deniz Gezmiþ, Mahir Çayan, Mazlum Doðan, Delila, Zilan Yaþýyor, Devrim Savaþçýlarý Yaþýyor Savaþýyor” sloganlarý kitle tarafýndan büyük bir ilgiyle karþýlandý ve onlar da bu coþkuya kendini kaptýrdý.
14
Saat 13.00’de DTP Batman milletvekilinin de içinde bulunduðu birçok konuþmacý konuþtuktan sonra programýn akýþýnda Koma Azad ve Koma Agira Zerdeþt, Koma Tufan Müzik Gruplarý ve Koma Kendal Folklor ekibi sahne aldý. Coþkulu geçen Newroz da kitleler birkaç ayrý yerde ateþler yakýp üzerlerinden atlayarak, etrafýnda halaylar çekerek, zýlgýtlarýyla, sarý kýrmýzý yeþil þal ve bayraklarýyla ve de yöresel kýyafetleriyle zalim Dehak’a karþý açtýklarý isyan gününden sonra zafer gününü
andýrýyordu. K R D S TAN DA TEK ˙ YA
Z M YA DEV R M YA
A SIN K RT-T RK HALK LA RI NIN M
136. Sayý / 1 - 15 Nisan 2009
Z M R M
CA DE LE B R L
L M!
CA DE LE B R L
—
—
PLAT FOR MU
ANTEP’TE COÞKULU KÝTLESEL NEWROZ
Yeni Evrede
Newroz
Mücadele Birliði
Türkiye ve Kürdistan’da büyük bir coþkuyla kutlanan Newroz, Antep’te de tarihinin en kitlesel kutlamasýna sahne oldu. 22 Mart Pazar günü gerçekleþen Newroz mitingi 50 bin’i aþkýn kitleyle ve büyük bir coþkuyla kutlandý. Onbinler saat 11.00’e doðru Ýstasyon Meydaný’na akýn etti. Bizler de günler öncesinden hazýrlýklarýný yürüttüðümüz Newroz kutlamalarý için eski Fuar önünde pankartýmýzý açarak gelecek olan arkadaþlarýmýzý beklemeye baþladýk. Sloganlarýmýzý da sürekli bir þekilde atarak adeta alana akan binlere hoþ geldin karþýlamasý yaptýk. Bir çok Kürt yanýmýzdan geçerken zafer iþaretleriyle ve sloganlarýmýza katýlarak desteklerini gösterdi. Arkadaþlarýmýzýn gelmesiyle birlikte, Deniz bayraklarýmýzla, “Newroz Pîroz Be” yazýlý Mücadele Birliði Platformu imzalý pankartýmýzla ve düzenli kortejimizi oluþturarak yürüyüþe geçtik. Newroz kutlamasýna kortejle yürüyüþ halinde giren tek gruptuk. Arama noktasýna doðru yaklaþtýðýmýzda ise sloganlarýmýz çok daha gür bir þekilde haykýrýlýyordu. Arama noktasýndan geçerken ise Mücadele Birliði dergimizin Newroz sayýsý, toplatmasýnýn olup olmadýðýnýn araþtýrýlmasý için bekletildik. Toplatmasýnýn olmadýðýnýn anlaþýlmasý üzerine bir faþist polisin “ben de kontrol edeceðim, sakýncalý bir þeyin olup olmadýðýna bakacaðým” demesine temsilci arkadaþýmýzýn tepkisi gecikmedi. Arkadaþýmýz da “sen hakim misin, savcý mýsýn, sen kimsin? Kontrol edemezsin” deyip dergiyi elinden aldý. Kýsa süreli gerginlik ve arbede esnasýnda, arama noktasýnýn önünde yeniden kortej oluþturan kitlemiz de uzlaþmaz tavrýný gösterdi ve “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”
VE KOPACAK FIRTINA
Ateþten günler yaþýyoruz. Ateþ geçitleriyle dolu günler. Ýþçi sýnýfýnýn savaþý gün geçtikçe þiddetleniyor, büyüyor. Kapitalizm iþçileri, emekçileri öyle bir yoksulluk boyutuna eriþtirdi ki artýk savaþtan baþka yol yok. Emekçileri evlerinde ziyaret ediyorum ve yaþanan ekonomik krizin ne denli yaþamsal olduðunu daha iyi kavrýyorum. Pratik öðretici ve birleþtiricidir çünkü. Artýk söz konusu olan yoksulluk deðil. Açlýk. Bir iþçi ailesi düþünün. Ýki küçük çocuklu. Baba konfeksiyon iþçisi. Anne çalýþmýyor. Ev kadýný. Konfeksiyon iflas ediyor ve baba da dahil birçok iþçi iþsiz kalýyor. Derken baba ameliyet oluyor. Ýþ bulamýyor. Komþularý birkaç gündür evde olmadýklarýný
sloganlarýný haykýrdý. Alanda toplanan kitlenin de dikkatleri arama noktasýna yoðunlaþýnca gerginlik sona erdi ve yürüyüþümüze devam ettik. Alandaki geniþ bir kitle ise büyük bir coþkuyla, alkýþlarla ve sloganlarýmýza katýlarak bizleri karþýladý. Alandaki yerimizi almamýzla birlikte kitlemiz yaklaþýk 100 kiþiye ulaþtý. Yanýmýzda getirdiðimiz “Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði” pankartýmýzý alanýn, herkes tarafýndan görülen bir yerine astýk. Miting esnasýnda “Biji Newroz, Biji Sosyalizm”, “Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði”, “Dýsa Dýsa Serhýldan Biji Azadiya Kürdistan”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak”, “Kürt Halký Devrimle Özgürleþecek”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak”, “ Kürdistan’da Tek Çözüm Ya Devrim Ya Ölüm” sloganlarýmýzý sýk sýk haykýrdýk. Miting esnasýnda sloganlarýmýz ve Deniz bayraklarýmýz yoðun bir ilgi topladý. Bir çok insan yanýmýza gelerek bizlerle tanýþtý, bizlere sorular sordu, Deniz bayraðý istedi. Pankartýmýz ise yine ayný þekilde yoðun ilgi gördü. Bir çok kiþi pankartýmýzýn önünde fotoðraf çektirdi. Alanda ise propaganda ve ajitasyon çalýþmalarýmýzý hýz kesmeden gerçekleþtirdik. Mücadele Birliði dergilerimiz ve broþürlerimiz kýsa bir sürede tükendi. Býrader, Armanc, Koma Grava Roje’nin sahne aldýðý miting esnasýnda halaylarýmýza da bir çok kiþi katýldý, sloganlarýmýzý hep birlikte haykýrdýk. Büyük bir coþkuyla baþlayan miting saat 15.30 gibi yine büyük bir coþkuyla sona erdi. An tep M ca de le Bir li i Pla
söylüyor. Birkaç gün sonra eve döndüklerinde anlaþýlýyor nedeni. Açlýk. Evet açlýk. Zaten aile bir çocuklarýný memleketlerindeki yakýnlarýna gönderiyor. Neden? diye soruyorum. “Açlýk” diyor. “Bakamadýk, mecbur kaldýk.” Evde olmayýþlarýnýn nedeni de ayný. “Evde ne yiyecek tek lokma ekmek ne de beþ kuruþ para” diyor. Ayný binada oturan yakýnýnýn da ondan hiç farký yok aslýnda. Ve yan binadakilerin, ayný semttekilerin, atölyedekilerin yani tüm iþçilerin ve emekçilerin. Milyonlarca insan açlýkla yüzyüze. Kara kara düþünüyorlar. Kolay da deðil. Açlýða, ölüme mahkum edilmiþ milyonlardan bahsediyoruz. Çözümsüz ve öfkeliler. Ýþte bu noktada iþ bizlere düþüyor. Gerçek çözümü anlatmalýyýz. Bir iþ bulsalar bile insanca yaþamayacakla136. Sayý / 1 - 15 Nisan 2009
rýný anlatmalýyýz. Herkesin kendi arasýnda kýsýk sesle konuþtuðu gerçekleri açýða çýkartabilmeliyiz. Çözümün yine bizlerde olduðunu kavratmalýyýz. Sevgili dostlar bu fýrtýna öncesi sessizlik. Ciddi bir öfke birikmiþ durumda. Ama þu an sessiz, belki de bir tek sesle patlayacak bir sessiz öfke. Dükkaný olan dükkanýný, evi olan evini, iþi olan iþini yarýn artýk belkide açlýktan çoluðunu çoçuðunu kaybedecek. Yani daha doðrusu kaybedecek hiçbir þeyi kalmayacak. Ýþte ondan sonra kopacak fýrtýna. Bir de bakmýþýz dev tekelleri, bankalarý, fabrikalarý iþgal etti iþçiler. Onyýllar sonrasýnýn düþü deðil bu. Belki yarýnýn, belki yakýn geleceðin. Çok iþimiz var gerçekten. Size son bir sözüm olacak: Bence devrim için zaman bu zaman.
Ga zi Ma hal le si nde
15
Yeni Evrede
Devrimci Öğrenciler
ANADOLU ÜNÝVERSÝTESÝNDE GÖZALTI TERÖRÜ
Mücadele Birliði
18 Mart Çarþamba günü bir grup faþist, Yunusemre Kampusü yemekhane önünde bildiri daðýtmak istedi. Devrimci öðrenciler olarak bizler de bu faþist propagandaya engel olduk. Bildiriyi daðýttýklarý sýrada bir arkadaþýmýz ajitasyonlarla bu bildirilerin öðrenciler tarafýndan alýnmasýna engel oldu. Daha sonra toplanan devrimci öðrenciler sloganlar atarak faþist gruba bildiri daðýtýmýný yaptýrmadý. Bunun üzerine faþist grup, Eðitim Fakültesi’nin önüne giderek daðýtýmý orada yapmak istedi. Yaklaþýk 25 kiþilik bu gruba, 18-20 devrimci öðrenci müdahale etti. Bunun üzerine faþist grup ÖGB’nin (Özel Güvenlik Birimi) korumasý altýnda Eðitim Fakültesi’ne kaçarak kendilerini korumaya çalýþtýlar. Kaçarken üzerlerindeki býçaklarý göstermeleri ilginç bir andý. Hem kalabalýk olup hem de býçaklarý göstererek kaçmalarý, ne kadar aciz olduklarýnýn göstergesiydi. Haberi alan diðer devrimci öðrenciler de Eðitim Fakültesi önüne gelerek ÖGB’ler tarafýndan içeriye alýnmadýðýndan, faþist grubu sloganlar eþliðinde dýþarýda beklemeye baþladý. Haberi alan sivil polisler de Eðitim Fakültesi önüne gelerek kamera çekimi yapmak istedi. Ancak bu istek de devrimci öðrencilerin müdahalesiyle engellendi. Aradan bir saat geçmesinden sonra Rektörlüðün de izniyle kampus içine yaklaþýk 3 otobüs çevik kuvvet polisi alýndý. Bundan sonra devrimci öðrencilere, polislerin müdahale edileceðine dair uyarýlarda bulundu. Bu uyarýlar da devrimci öðrenciler tarafýndan marþlar ve sloganlarla karþýlýk buldu. Daha sonra ise rektörlüðe doðru yürüyüþe geçen öðrencilere Çevik Kuvvetin, sivil polislerin ve ÖGB’nin saldýrýsý gerçekleþti. Saldýrý sýrasýnda alanýn uygun olmamasýndan kaynaklý, yaklaþýk 74 öðrenci, kýsa bir sürede gözaltýna alýndý. Gözaltýna alýnýrken ve alýndýktan sonra polisin vahþete varan saldýrýlarý devam etti. Çevik Kuvvet otosunun yetersiz kalmasý üzerine, bir grup öðrenci rektörlüðün tahsis etmiþ olduðu okula ait araçla Emniyet Müdürlüðüne götürüldü. Gece 01.00’e kadar Emniyet Müdürlüðü’nün bahçesinde otobüslerde bekletilen öðrencilerden 55’i savcýlýða çýkarýlmadan serbest býrakýldý. Aralarýnda DÖB’lü öðrencilerin de bulunduðu 19 öðrenci ise, ifadeleri alýnmak üzere Emniyet Müdürlüðü’nün içerisine alýndý. Burada da polisin iþkencesi yoðun bir þekilde devam etti. Daha sonra 19 öðrenci savcýlýða çýkarýlmadan önce hastaneye kontrole gö-
16
türüldü. Kendine doktor diyen birkaç tane mengele de insan haklarýna aykýrý ve yasalara göre de suç olan bir þekilde polis aracýnýn içerisinde muayene yapmak istedi. Ancak devrimci öðrenciler, bu uygulamanýn insan haklarýna aykýrý olduðunu bildirerek tedaviyi reddettiler. Bunun üzerine saðlýk kontrolü hastanede yapýldýktan sonra, öðrenciler adliyeye sevk edildi. Adliyede TMÞ polislerinin savcýlardan biri ile aralarýndaki yakýnlýðý hiç kimsenin gözünden kaçmadý. Ýki savcýya ifade veren öðrencilerden TMÞ polisleri ile arasý iyi olan savcýya ifade veren 7 öðrenci, adli kontrol istemiyle mahkemeye sevk edildi. Diðer 12 öðrenci ise savcýlýk tarafýndan serbest býrakýldý. Mahkeme, 7 öðrencinin de serbest býrakýlmasý yönünde karar verdi. BAS KI LAR B FA Z ME KAR Es ki
Z YIL DI RA MAZ! I S LAH BA I NA! e hir den D B l
EYLEMLER DEVAM ETTÝ!...
ren
18 Mart Çarþamba günü 74 öðrencinin gözaltýna alýnmasýndan sonra yaklaþýk 100 öðrenci Rektörlük önünde gözaltýna alýnanlarýn serbest býrakýlmasý talebiyle eylem baþlatýldý. Orada da ÖGB ile öðrenciler arasýnda küçük çaplý arbedeler yaþanmýþtýr. Daha sonra Adalar Migros önüne yürüyüþe geçen öðrenciler, Demokratik Kitle Örgütlerinin de destek verdiði basýn açýklamasý gerçekleþtirilmiþtir. Basýn açýklamasýna, yaklaþýk 200 kiþi katýlmýþtýr. Basýn açýklamasýndan sonra kitle emniyet müdürlüðüne doðru yürüyüþe geçti. Valiliðin önüne gelen kitle polis barikatýyla karþýlaþtý. Çevik kuvvet coplarla ve biber gazlarýyla kitleye saldýrýrken yaklaþýk 20 sivil faþist grupta taþlarla ve sopalarla kitleye saldýrdý. Polisin müdahalesinden sonra reformist gruplarýn da etkisiyle eylemci grup daðýldý. DE N Z LE R N YO LUN DA D B SAF LA RI NA!
136. Sayý / 1 - 15 Nisan 2009
Yeni Evrede
ÝZMÝR PARK-BAHÇE ÝÞÇÝLERÝNÝN EYLEMÝ VARILAN MUTABAKATLA SONA ERDÝ!
Park-Bahçe İşçileri
Mücadele Birliði
19 Mart 2009 Perþembe gükil de ta e ron sis - te m nü açlýk grevi direniþlerinin 72. d ra ca n n s -z n gününde olan Park-Bahçe iþçilemi tir. Biz i i -ler d ri son bir basýn açýklamasý gert m z top lan t da D çekleþtirdi. “Yaþasýn Onurlu Ge nel Ba ka n ve z mi Mücadelemiz” pankartýnýn açýlBe le di ye ba ka n n n dýðý basýn açýklamasýnda “Yaþayap t bu a k la ma sýn Onurlu Mücadelemiz”, “Yaa lan la r m za d- n p þasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “Taa rak sen di ka l bir þeron Sistemi Ýstemiyoruz”, ye lik le ri mi zi - ya p “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya ca de le mi zi i yer le Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” de vam et ti re ce iz. B sloganlarý atýldý. Basýn açýklado la y bu g n 72 -g n d masýna bizler Mücadele Birliði nur lu ca a l k gre vi m Platformu ve bugüne kadar eyey lem le ri mi zi -bi ti leme fiili olarak destek vermer n i a lan la r -m za yen, sessizlikle geçiþtiren sendirek ey le mi mi zi bu ra kalar ve Partizan dergisi destek nok ta l yo ruz. Biz le verdi. Daha sonra basýn metni ok la r n dan do la y bi kundu. Okunan basýn metninde e me i ge en t m -ku rum þunlara deðinildi: la ra ve bi rey le re z “Biz ler z mir Be- le di ye bi zi m ca de le miz de si nin Ta r m Park Bah e Da i n z b rak ma yan dev rim re Ba kan l n n -so rum lu le re ve ku rum la -r na luk a la n n da a l an ta e ron me ka t lan b t n- i i i i le ri yiz. 31 A- ra l k 2008 ta ri la rak te ek k r ”. e di yo hin de i ha le miz bit - ti i ge rek e Basýn açýklamasýndan sonra siy le i le ri mi ze son ve ril mi tir. sendika yöneticilerine de söz Biz i i ler yap t m z ba s n veren Park-Bahçe iþçileri kata eye lem ron li sislik te ler mi ni ti týre cetün ikuni, a k la ma la r ve bir di zi le bi lan bü rumlara n teþekkür ederek m z de ki d nem se i lir se z mir de ta b t n i yi ni yet a ba la - r na ve g r basýn açýklamasýna son verdi. Ardýndan cayerindenki ,eþya i larýný toplayarak eyme le ri mi ze ra men bir- ez ron m busis la te mi b rak ma- yagrev i le rin sos yal a da let ten ya rar la ma d k. Ya p lan b t n g- r me le ri lem yerinden ayrýldýna lar. ca n s kaz n ver mi tir. YiVene D say SK fasýna 72 günlük bir açmiz de biz le re z m yo- lu nun hep tarih, Ge nel Ba aka ln k ve y ne timlýk ku ruyaz lu pat t lar ve biz i i ler mec bu ren grevi dý. Nasýl bir grevdi, baþka Ge nelGe nel Ba ka n ve z mir gre vi ka ra r al d k. 72- g n d r o nur lu neler yapýlabilirdi, neler öðretti, bunlar ne aytim kulen ru lu yazýlarýnýn konularý. ca d n m l a l k gre- vi unibed ba n yakan la r ve y rý deðer dirme - Ötnemli olan a tarik p lan g r me ler den son ye ra le bi ri tirnin me de ba s na yap he la yazýlan bir iþçi grevi ma da B y k e hir Be le di ye ba ka n ka ra r al d k. Ya p lan g r me ler de daha oldu ve tarih, bu grevin niteliðini orn ndiyap a k la ma y tades tek leÇün yekü tarih, gerçeklerin d n z mir B y k e hir Be - le ye tBa ya koya caktýr. e ron le te yalan olaný ka n A ziz Ko ca o lu i le rek D SKtae ba l sis te mi ne i çar pýtýlri masýki na syer re vermez, bi ti re cek le ri ni zel lik le D SK ge nel Ge nelsen di ka s n n or tak la a deðil gerçekleri yaþatýr. Ýþçi sýnýfý hep deba ka n S ley man ˙e le bi B y k e hir e ba l z-E - ner ji fir ma diðinin miz de gibi biz eylemlerinden öðreniyor. ler a d na yap t g r me yi ve s n n top lu s z le me sin de ba kan Hiçbir güç bu tarin hi gerçekliðin çarpýtýlm z de ki d nem de sen di ka A ziz Ko ca o lu nun ba s n n n n de malsýna bir izin vere mez, vermeyecektir. 136. Sayý / 1 - 15 Nisan 2009
17
Yeni Evrede
Eylemler
Mücadele Birliði
ÝZMÝR ÝHD’NÝN BEYAZIT VE GAZÝ’YLE
“Biji Býratiye Gelan”, “Ýnsanlýk Onuru Ýþkenceyi Yenecek” sloganlarý atýldý. Daha sonra basýn 14 Mart saat açýklamasý okundu. 12.30’da ÝHD “BeOkunan basýn ayazýt Ve Gazi Katliaçýklamasýnda þunlamýný Unutmadýk! ra deðinildi: Bu g n Kayýplar Bulunsun 16 Mart U nut Failler Cezalandýrýlma d k U nut ma ya sýn!” baþlýklý bir baca z de me nin, sýn açýklamasý dühat ta t m y le s z n ye ter siz kal d ba z zenledi. Basýn açýkyi ne a lan da y z. n san l n l me tes - lim lamasý Konak Eski r n kah rol du u ya an m l k lar i in bu ra d Sümerbank önünde 16 Mart 1988 sa ba h a c ma s z ca kat le- di len yapýldý. “Ýnsanlýk Oin ve Si yo nizm ta ra f n dan 16 Mart 2003 te ka nuru Ýþkenceyi Yenecek”, “Gün Gelecek Devran Dönecek Katiller ey lem ci si Rac hel Cor ri e i in bu ra da - y z Halka Hesap Verecek”, “Beyazýt’ý Unutma Unutturma”, “Gazi’yi i miz bin ler ce in sa n m z i in bu g n- tek ya Unutma Unutturma”, “Yargýlý Yargýsýz Ýnfazlara Son”, “Kayýplar r n la r n sa va s z ve s m r s z ol ma- s i Bulunsun Hesap Sorulsun”, “Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði-Biji ni ya pa ca m z s z n yi ne le mek o -lu yor. Bratiye Gelan” sloganlarýnýn atýldýðý basýn açýklamasýna bizler Müde ve ya r n la ra da ir u mu du muz da; on- la r n cadele Birliði olarak destek verdik. d n l k a n la r , hep ya n ”.m z da o la cak Okunan basýn metninde þunlara deðinildi: “ 16 Mart Okunan basýn metninden sonra basýn açýklamasý devrimci ku1978 de s tan bul ni ver si te si nden - kan ren ci le re si vil fa rumlarýn 12 Mart Gazi, 13 Mart Savaþçýlarý, 16 Mart Halepçe ve ist ler ce d zen le nen bom ba l sal d r so nu cu ye di dev rim ci Beyazýt için saat 18.00’de yapacaklarý basýn açýklamasýna çaðrýyla ren ci l d r l m ve y z den faz la s ya ra lan m t 12 sona erdi. Mart 1995 te a le vi i nan l in san la r m z n ya a d Ga zi Z M R M CA DE LE B R L — PLAT FOR MU ma hal le sin de kah ve ler ta ran d ve bir a le vi de de si l d r l d . Kont ra sal d r gan la r n n e li ni ko lu nu sal la ya rak s r ol ma s ve po li sin hu kuk d bir g le t m ma- hal le hal k na sal d r ma s , cop la ma s , pan zer le st le ri ne - git me si, a k he def g ze te rek hal k kur un la ma s so nu cu 15 ki i da ha l d r l d . Ce na ze le rin ve ril me di i, ce me vi - n n de bek le yen kit le ye a te a l d bu o lay la ra tep ki o la -rak ge li en pro tes to lar b y d , m ra ni ye de de 7 ki i kat le dil- di Ga zi kat li a m n n ya an d g n le rin he men er te sin de kay be dil di Ha san O cak 21 Mart 1995 g n . Kay be dil di i ilk g n den a i le si pe i ne d t , teh dit ler, g zal t lar ya a d , her g n ka rar l l k la de vam e den bu a ra y n so nu cu Ha san O cak n i ken ce e dil mi 14 - nin bo ul mu ve Bey koz or ma n na b ra k l m ce Mart’ta na ze Ýzsi mirmaDerysim Kültür te or ta Kim se siz ler Me zar l na g m l d - 17 s 1995 Dayahul nýþmaler Derne ði, bi Borno simlile ler Derneði, Narlýdere, ya k t . Ha san O cak t p k di er fa i -liveme gi e vaziDer len Bal ço va, Ga zi e mir, Ak te pe Tun ce li Der nek rin saf la r n da ol du u i in, e it lik- ve z g r l k kav ga s n da yoleri, Munzur Barajlar siyle illgilik bir lamaKa sý gerra çekleþtirildi. Konak Pier örul ma d i in kat le dil mi tir. Ay n- Pro me jezar tabasýn R daçýk van nak est ki Sü ko ve Ay e nur im ek de bu lun du. Hep sinün dedeng Kozal n mer dabank önüne doðru yürünen basýn açýklakay be dil ”. mi ti masýnda atýlan sloganlar “Munzur Özgürdür, Özgür Akacak”, Okunan basýn metninden sonra basýn açýklamasý sloganlarýn “Munzur’da Baraj Ýstemiyoruz”, “Munzur Faþizme Mezar Olacak” tekrar atýlmasýyla sona erdi. þeklindeydi. Z M R M CA DE LE B R L — PLAT FOR MU Okunan basýn metninde þunlara deðinildi: “Bi lin di i- gi bi zur ba raj lar pro je si u zun y l lar dan -be ri g te dir. Bu pro je nin uy gu la na ca - top ra ÝZMÝR ÝHD’NÝN HALEPÇE KATLÝAMIYLA mek la n m z ve k l t rel, in sa ni de er le ri mi ÝLGÝLÝ BASIN AÇIKLAMASI Co ra fi o la rak eh ri mi zin il e ve il - ler l lan her i ki va di mi ze se kiz a det ba raj ku ru 16 Mart 2009 günü saat 17.30’da Ýzmir Sümerbank önünde Bun lar dan bi ri Mun zur, di e ri i se P - l m r ÝHD’nin düzenlemiþ olduðu “Halepçe Katliamýný Unutmadýk” baþ- s plan la nan i ki ba ra j n i ha le si ya p l m lýklý bir basýn açýklamasý gerçekleþtirildi. Basýn açýklamasýna dev- do u su nu ev re le yen Pe ri Ir ma ze ri n rimci kurumlar, kimi sendikalar ve açlýk grevi direniþi devam eden a det ba raj dan i ki si nin i se in a a t- na ba Park-Bahçe iþçileri destek verdi. “Halepçe’de 6bin Ýnsan Kimyasal nin ya ra ta ca e ko lo jik tah ri bat de rin o Silahlar Ýle Katledildi, Unutmadýk, Unutturmayacaðýz” pankartýnýn ge le ce i de ge ri d n le mez bir e kil de yo açýldýðý basýn açýklamasýnda “Susma Haykýr Halklar Kardeþtir”, yan l lar dan vaz ge il me li dir. Hi bir - si y “Halepçe’yi Unutma Unutturma”, “Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði”,
ÝLGÝLÝ BASIN AÇIKLAMASI
MUNZUR ÖZGÜR AKSIN
18
136. Sayý / 1 - 15 Nisan 2009
Yeni Evrede
Emekçi Kadınlar
ÝZMÝR AYIÞIÐI SANAT MERKEZÝ’NDE EKA SÖYLEÞÝSÝ
Mücadele Birliði
Ýzmir EKA’dan umut iþçilerine kucak dolusu selamlar… Bizler Ýzmir EKA olarak Ayýþýðýmýz’da emekçi kadýnlarla ilgili bir söyleþi düzenledik. Bu söyleþi 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar gününü, emekçi kadýnýn toplumdaki konumunu öðrenmek için bir paylaþýmdý bizler için. Sýnýf savaþýmlarýnýn sertleþtiði ve kendini her fýrsatta aniden çýkan eylemlerle dýþa vuran bir dönemden geçmekteyiz. Biz, ezilen sýnýfýn yarýsýný oluþturan emekçi kadýnlar, böyle bir dönemde erkek düþmanlýðýný yayarak burjuvaziye hizmet eden akýmlarýn etkisinde kalmamalýyýz. Ýnsanlýðýn geliþimine ayak baðý olan kapitalizme karþý kadýn-erkek birlikte mücadele etmeliyiz. Ayýþýðý’mýzda yaptýðýmýz söyleþide ön planda tutmaya çalýþtýðýmýzda tam olarak budur: Kadýn erkek elele örgütlü mücadeleye… Söyleþimiz Ayýþýðý Tiyatro Ýþçileri Atölyesi’nden iki arkadaþýmýzýn “Ýtiraf Ediyorum: Suçluyum” adlý þiirden hazýrladýklarý dramatizeyle baþladý. Ardýndan dünyanýn dört bir yanýndan çekilmiþ ve ezilmiþliði her karede açýkça görebildiðimiz emekçi kadýnlarýn fotoðraflarýndan oluþturulan sinevizyon gösterimi yapýldý. Sine vizyon gösteriminden sonra
13 MART SAVAÞÇILARI YAÞIYOR, SAVAÞIYOR
Dünyayý saran ekonomik kriz kapitalizmin çürümüþ, kokuþmuþ sisteminin hýzla çöküþe geçiþi ve bu çöküþün önüne geçilememesi devriminin ayak seslerini daha açýk ve güçlü bir þekilde duyurmaya baþladý. Ardý ardýna patlak veren eylemlilikler fabrikalarýn iþçilerce iþgal edilmesi sokak çatýþmalarýnýn, yani iç savaþýn artmasý toplumsal ayaklanmalarýn birer provasýdýr. Devrimin nesnel koþullarýnýn hazýr olduðunu gösteren devrimci önderlerin Deniz Gezmiþ, Yusuf Arslan ve Hüseyin Ýnan’larýn tutuþturduðu kývýlcýmý yangýnlara dönüþtürmek için devrimin kýzýl bayraðýný devir alan 13 Mart Savaþçýlarýna selam olsun. Selam olsun canýný devrime adayan ve idam sehpasýný kendileri tekmeleyip bayraklaþanlara. Proletaryanýn komünist önderleri Necati Vardar, Seyit Konuk, Ýbrahim Ethem Coþkun’lara selam olsun. Bizler Ýzmir Devrimci Ýþçi Komiteleri olarak 12 Eylül askeri faþist darbesiyle idam edilen proletaryanýn üç komünist devrimci önderleri Necati Vardar, Seyit Konuk, Ýbrahim Ethem Coþkun yoldaþlarý yani 13 Mart Savaþçýlarýnýn savaþlarýnýn devam ettiðini ve faþizme karþý bu savaþýn asla bitmeyeceðini göstermek için Ýzmir’in merkezi yerlerinde yazýlamalar yaptýk. Saðanak bir þekilde yaðan yaðmurun altýnda yapýlan yazýlamalar saat 20.00 sýralarýnda, polisin en yoðun olduðu sularda yapýlmasý bizim devrim mücadelesinde ne kadar kararlý olduðumuzun bir göstergesidir. Týpký 1 Mayýs Alaný Taksim’de ýsrar etmemiz gibi. Bizler biliyoruz ki yaþamý üreten eller deðiþtirir. Bu bilinçle çýktýðýmýz bu yolda bize devredilen bu onurlu bayraðý taþýmanýn onurunu yaþýyoruz. “Ýdamlar Bizi Yýldýramaz”, “13 Mart Savaþçýlarý Yaþýyor Savaþýyor” yazýlamalarýnýn ardýndan eylemimizi sonlandýrdýk. Z M R DEV R M C ˙ KO M TE LE R
“Kadýnlýðýnýn haklý gururunu taþýyan”, duruþuyla baþ eðmezliðini dosta düþmana gösteren biricik anamýzýn þiiriyle devam ettik söyleþimize. Açýlýþ konuþmasýndan sonra EKA’lý arkadaþlarýmýz kýsa bir þekilde toplumlar tarihinde kadýnýn rolü üzerine açýklamalar yaptýlar. Söyleþimize katýlanlarýn kimi ev emekçisi kimi tekstil iþçisi kimi eðitim emekçisi kimi de öðrenciydi. Söyleþimiz farklý dallardan olan ve aslýnda amaçlarý ayný olan insanlarýn kendi yaþamlarýndan bizlere aktardýðý örneklerle, deneyimlerle deva etti. Söyleþi aralarýnda anamýz bazýlarýný kendisi yazdýðý þiirleri bizimle paylaþtý. Söyleþiye katýlan tekstil iþçisi bir bayan arkadaþýn da yumruðunu masaya vura vura “ar t k ye ter, bun - dan s ra ben de va r m ve so nu na ka dar m ca” de demele si e de sayfalar dolusu kitaplardan daha çok þey anlattý bize. Söyleþimiz Nazým Hikmet’in “Yapýyla Yapýcýlar” adlý þiirinden ismini alan Grup Yapýcýlarýn Türküsü’nün verdiði müzik dinletisiyle sona erdi. Bizim için deneyimlerle dolu bir gündü. E MEK ˙ KA DIN LAR DEV R M LE Z G R LE E CEK! Z M R E KA
BÝZ YAÞAMDAN YANAYIZ YAÞAM BÝZDEN YANA
Merhaba Mücadele Birliði emekçileri, okurlarý ve yürek iþçileri… Sizlerle genç bir arkadaþýn 1 Mayýs 2005’te Mücadele Birliði okuru bir bayan arkadaþýn polis otosundaki fotoðrafýndan etkilenerek kaleme aldýðý bir yazýyý paylaþýyoruz… “Ar ka da sen sin i pin u cun da ki, sen- sin ko n dan e ki ti ri len, sen sin bi re be , bi re l k i in sa va an, in san lar da an la s n di ye le a l an. ˙ir kin s z le ri duy ma yan sen sin u mu du nu. nan d n k t n yo la, g z le rin s r t n yol ar ka da na, yo lu nun so nu k z san ca ya am bi li yor dun. Bu y z den ne on la r yet ti se ni ke net len di in pen ce re de-mi rin le rin le de il kal bin le tu tun mu tun.-An la la ya maz d . Bak t n on la ra sa de ce nef ret le Ya a m , ya a ma y da ha g zel k la bil me se si ol dun in san l n, a ta ma d - l m le nen s z c k le ri, ba r d n l k l de din kork mu yo rum hi bi ri niz den, kork mu tan, se si mi zi k s ma ya yet me ye cek g -c n z rum da o lur sak o la l m se si miz t r ma la ya c n z . Ya a ma y se vi yo ruz u ru na l ne c nan c m z la tu tun duk ya r na, ya r n lar - bi z an g ne i ki kat faz la s ta cak i i-mi zi. ki k z l l k sa ra cak bi zi, s n d k a-bir le cak var o lan g c m z, d rt el le sa r la - ca (D K) ca z ko nu a ma ya n n, tek v cut o la ca z,
136. Sayý / 1 - 15 Nisan 2009
19
Yeni Evrede
GEMÝLERÝ YAKTIK GERÝ DÖNÜÞ YOK Röportaj
Mücadele Birliði
18 Þubat günü, Mücadele Birliði Platformu olarak, grevde bulunan Sinter Metal iþçilerini ziyarete gittik. Devrimci Ýþçi Komiteleri, Emekçi Kadýnlar, Devrimci Öðrenci Birliði ve Devrimci Emekçi Komiteleri olarak iþçilerin yanýna gidip sohbete baþladýðýmýzda, etrafýmýz iþçilerle çevriliverdi hemen. Hepsinin söyleyeceði sözü vardý ve yaþadýklarýný, hissettiklerini duyurmak istiyorlardý insanlara. Biz de onlarýn söyleyeceklerini, sizlerle paylaþmak istedik. M ca de le Bir Merli haba, i: kendinizden bahseder misiniz? i: Adým Hikmet. Sinter Ýþ Metal’de çalýþýyordum. Araba parçalarý üretilen bir yer. 22 Aralýk’tan beri direniþteyim. M ca de le Bir Direli niþ nai: sýl baþladý, biraz bahseder misiniz? i: 19 Aralýk Cuma günü biz iþçiler 18:04 vardiyasýndayken, içeride hummalý bir toplantý vardý. Toplantý üstüne toplantý oldu. En sonunda gece yarýsý bizi de toplantýya aldýlar. Bize denildi ki, performanstan dolayý 38 iþçinin iþine son verilecek, ama bundan sonra kesinlikle baþka kimse iþten atýlmayacak. Biz bizi de atarlar mý diye gergin bir haldeyken hepimizi servise toplayýp apar topar eve yolladýlar. Daha sonra sendikaya üye olup arkadaþlara destek olacaðýz diye karar aldýk. Muhbir iþçiler bizi yönetime bildirdiler. 22 Aralýk Pazartesi iþe geldiðimizde kapýlar kapalýydý. Her taraf tel örgülerle çevrilmiþti. Polis arabasýnýn megafonundan fabrika bahçesinde iþimiz feshedildi diye isimlerimiz okundu. 381 iþçinin isimleri teker teker sayýldý. Ardýndan içeriye hücum ettik, iþgal bu þekilde baþladý. Sorumlular, müdürler, þefler evlerine kaçtýlar. Ýçeriyi iki gün iþgal ettik polisler zor kullanýnca biz de dýþarýda grev yapmaya baþladýk. M ca de le Bir Sinter’de li ça i: lýþma koþullarý nasýl, bahseder misiniz? i: Sinter’de Cumartesi ve Pazar günleri dahil, mesai zorunlu. Mesaiye gelen iyi eleman, gelmeyen kötü eleman diye nitelendiriliyor. Ellerinde kaðýt kalem tuvalette kaç kiþi var diye kapýnýn altýndan ayaklara bakýyorlar. Çay molasýndan 3 dakika giriþ 3 dakika çýkýþ çaldýlar, 30 dakika olan yemek molasý, 10 dakika sýrada bekleyerek 20 dakikaya düþtü. Örneðin gece saat 04.00’te zil çalýyor. Bor yaðýnýn içinde çalýþtýðýmýz için duþ almamýz lazým. Duþ alýrken servis kaçýyor ve eve yürüyerek gitmek zorunda kalýyoruz. Sadece dýþarýdan misafir geldiði zaman eldiven ve maske veriliyor. 3 ayda bir olan ikramiye ve performans primlerini aylar
20
sonra veriyorlar. M ca de le Bir Direli niþe kar i:þýlýk patronun tavrý ne oluyor? i: Beni içerden çaðýrýyorlar. Sicilimi araþtýrmýþlar, temiz bir insan olduðumu söyleyip benimle anlaþmak istediler. 2008 yýlý Kasým ayýnda askeriye tarafýndan mermi ihalesi alýnmýþ. Mermi yapýmýnda çalýþtýrmak istediler. Ben de diyorum ki gelirsem 400 iþçiyle gelirim. M ca de le Bir Direli niþinii: zin civar fabrikalara etkisi ne oldu? i: Sunjut Çuval Fabrikasý’nda yýlbaþýnda binlerce iþçiyi iþten çýkaracaklardý. Bizim grev yaptýðýmýz duyulunca bundan vazgeçildi. Anlayacaðýnýz burasý örnek oldu. M ca de le Bir Dahali öncei: den direniþ deneyiminiz oldu mu? i: Antalya Alanya’da 5 yýldýzlý otelin mutfaðýnda çalýþýyordum. Herkese A4 kaðýdý getiriliyor, istifaný yaz, çýk deniliyordu. Ben de kabul etmedim. Ýþten atýldým ama geri adým atmadým. 1991-94 arasý Delphi’de çalýþýyordum. Sonra Yalova’ya geçtim. Grev olmuþtu. Orada coplandým, silahlar konuþmuþtu, fabrikayý iþgal etmiþtik. Bu grevde baþarýlý olduk. M ca de le Bir Evet,li iþçileri: iþten atýlýyor ve bu yüzden direniþteler. Kamu emekçileri de bir sürü haklarý geri alýndýðý için grevde, eylemdeler. Bunun için ne düþünüyorsunuz? i: Patron ne kadar performans gösterirsen o kadar alýrsýn diyor. Dýþarýda nasýl olsa çok iþsiz var. Kabul etmezseniz elimi sallasam ellisi diyor. Antalya’dayken öðretmenlerin grevi vardý ben de aralarýna girip destekledim. M ca de le Bir Ýçerili de kaçi: iþçi kaldý ve bu durumdan nasýl etkilendiler? :i: Ýçeride 60 iþçi kaldý. Ýlk önce bir iþçinin bir makineye yetiþmesi zorken, bir iþçiye iki makine düþtü. Bir iþçiye iki makine verilmesi teklif edildi, kabul etmeyince iþten atýldý. Yani ilk önce 25. maddeden (performans düþüklüðü) atýldýk. Daha sonra 17. maddeden (yüz kýzartýcý suçlar) atýldýk. Bir insan bir kere ölür, bir kere atmýþsan ikinci defa neden atýyorsun? M ca de le Bir Sonli olarak neler söylemek istersiniz? :i: Ýþten atýlmadan önce deselerdi ki, buradaki iþçiler grev yapacaklar, inanmazdým. Çünkü o kapasite yok. Ama iþten atýlýnca buradaki iþçiler de grev yapýyor. Buradaki iþçiler grev yapabiliyorsa demek ki kazanacaðýz. Sosyalizm gelecek. Ya hep beraber ya hiç birimiz.
136. Sayý / 1 - 15 Nisan 2009
i:
BAKIÞIN YÖNÜ’NDE DARLIK
Yeni Evrede
Kadro
Mücadele Birliði
“Komünistlerin vardýklarý teorik sonuçlar, hiçbir biçimde, þu ya da bu söz de dünya reformcusu tarafýndan icat olunmuþ ya da keþfedilmiþ düþüncelere ya da ilkelere dayandýrýlmamýþtýr. Bunlar yalnýz ca varolan bir sýnýf savaþýndan, göz lerimiz önünde cereyan eden tarihsel bir hareketten doðan iliþkilerin genel ifadeleridir (Marx, En gels, Ko m nist Ma ni Dýþýmýzdaki sol hareketin yayýnlarýný fersah uzaktýlar, bugün de. okudukça bir yargýmýz daha da güçleniyor! Toplumdaki karþýt sýnýflar arasýnda Ortalama sol hareket, giderek daha fazla sý- cepheleþme arttýkça ortalama sol hareketin nýfsal bakýþ açýsýndan uzaklaþýyor. Olay ve olaylara bakýþýndaki tek yönlülük giderek olgularý deðerlendirirken daima ilk görü- daha çok ortaya çýkýyor. Onlar elbette bu nenden hareket etmeyi alýþkanlýk haline ge- kutuplaþmayý, cepheleþmeyi farkediyorlar. tirmiþ olanlarýn düþüncelerinin ekseni gide- Ama her cephedeki hareketi yalnýzca kenrek kayýyor ve bakýþlarýnýn yönündeki dar- di içinde ele alýyorlar. Ergenekon meselesilýk daha çok belirginleþiyor. ne, “egemenler arasý mücadele” ya da “it Ortalama sol hareketin düþünce dün- dalaþý” diyenler bu durumun nasýl ve neden yasýnda her þey tek yönlü, tek boyutlu gö- ortaya çýktýðýna dair hiçbir þey söylemerülüyor. Olay ve olgular onlarýn düþünce miþlerdir. Bu sanki bir gece birilerinin kaprizmasýndan kýrýlarak yansýyor ve görebil- rar almasýyla baþlamýþ bir süreçtir. Bir yerdikleri, doðal olarak gösterebildikleri de lerde düðmeye basýlmýþtýr ve süreç baþlaancak bu kadar olabiliyor. Lenin, Taktik Ü- mýþtýr. Karþý-devrim saflarýnda yaþanan çeliþki ve çatýþmalar kendi baþýna mý ortaya zerine mektuplarýnda “Mark sizm biz den meknin cepheve sinin,her devrimin bass n f la r n kar l k l i çýk limýþtýr? ki Esi ký sý nýn hiç mi et ki si yok. Bu ta rih sel a n n so mut zel - lik le ri nin en ek sürece nasýl gelindi?rol Türkieyedi ve K.Kür distan’da sik siz, ob jek tif o la rak kont le bi lir 40 yýltah li li” de nimiþis tir, ter ama ortalama sol dýr devam eden iç savaþ ve iç savaþa yakýn hareket sanki bundan bihaber gibidir. Ve sýnýflar mücadelesi bu sonucun üzerinde ne býrakalým sýnýflarýn karþýlýklý iliþkisini, sý- kadar etkili oldu? Ýþte ortalama sol hareketnýflarýn kendisini bile yeterince önemse- te bu sorularýn cevaplarý meçhuldür. Onlamemektedir. “Sýnýf mücadelesi” ortalama ra göre hareket hep tek yönlüdür. Birçok sol hareketin dilinde sadece bir söylem ola- yerde sadece devletin saldýrýlarýný görür. rak kendisine yer bulur, yoksa olay ve ol- Bu nedenle her zaman savunma pozisyogulara yön veren, nesnel bir gerçeklik ola- nundadýr ve her zaman “meþru çizgi”de, “meþru yöntemlerle”, “meþruiyete gölge rak deðil. Bunu her olayda görmek mümkün. düþürmeden” mücadele etme eðilimindeÖrneðin daha önceki Susurluk meselesin- dir. Emek cephesinde ki geliþmeleri, sýnýf den tutun da bugünkü Ergenekon meselesi- hareketinin yükseliþini bile ortalama sol ni deðerlendirmeye kadar. Ortalama sol ha- hareket, sermayenin, karþý-devrimin aynareket, her iki olayý da deðerlendirirken sý- sýndan deðerlendirir, oradaki geliþme ya da nýfsal bir bakýþ açýsýna sahip miydi? Ne gerilemelerin de sermayenin baskýsýyla ormümkün! O gün de “devlet baðýrsaklarýný taya çýktýðýný düþünme eðilimindedir. Ve temizliyor” demiþlerdi bugün de üç aþaðý doðal olarak kendi gündemini de burjuvabeþ yukarý ayný þeyi söylüyorlar. O gün de zinin gündemine göre tayin etmekte, daha iþçi sýnýfý ve emekçilere iþin peþini býrak- kötüsü de sýnýfýn gündemini de buna hapmamalarýný duvardan bir tuðlada kendileri- setmeye çalýþmaktadýr. Ýþçi sýnýfý ve emeknin çekmesini salýk vermiþler ve genel bir çilerin gerçek gündemi olan devrimi yokteþhir faaliyetiyle yetinmiþlerdi, bugün de saymakta, onun üzerini birçok ývýr zývýrla ayný çizgilerini ýsrarla sürdürüyorlar. O za- örtmektedir. Çok bariz bir örnek olmasý açýsýndan man da devrimci durum ve iç savaþ gerçeðini anlama basiretini göstermekten fersah reformist Kenan Kalyon’un 10 Þubat 2009 136. Sayý / 1 - 15 Nisan 2009
tarihli Birgün gazetesinde çýkan yazýsýna dikkat çekmek istiyoruz. “...g n de me bir ne ri var: de mok ra tik -cum hu ri” si diyor bu reformistimiz ve yakýnýyor: sol ne den il gi g s te rip - bu t m yor a ”caÝþteba? bizim ortalama solun ömrü, böyle devrimci olan dönemlerde devrimci olmayan sorularý sormakla ve yanýtýný bulamayýnca da daha çok karamsarlýða kapýlmakla geçiyor. Sýnýflar mücadelesinin gelmiþ olduðu düzeyi anlamamak ya da sýnýflar mücadelesinin sadece karþý devrim cephesinde atýlan adýmlara göre sürdüðünü düþünme yanýlgýsý, bu “bakýþýn yönü”ndeki darlýk, biraz da ortalama sol hareketin sýnýftan kopmasýndan giderek daha çok sýnýf dýþý unsurlara dayanmasýndan kaynaklanýyor. Bazý hareketlerde yýllar yýlý süren “öncü savaþ” mantýðýnýn da bunda etkili olduðunu söylemek gerekiyor. En sonunda bu bakýþ açýsý reformistlerle onlarý sýnýflar mücadelesinin görülmemesi, önemsenmemesi, dahasý sýnýfsal bakýþ açýsýnýn tamamen yitirilmesi noktasýnda buluþturmuþtur. Bu bakýþ açýsýnýn bir yönü olaylarý anlama adýna basitleþtirmedir, olaylarý ortaya çýkaran, alttan alta onlarý besleyen maddi süreçleri görüp anlama, olaylarý bütün yönleri ve bütün eðilimleriyle kavrama yerine basitçe þurada bir neden burada bir sonuç görme mantýðý ortalama solun tamamýna sirayet etmiþtir. Ortalama sol hareket karþýtlarýn mücadelesini açýklamaya çalýþýrken de her zaman diyalektik hareketi yarýda kesmeyi, sadece kötü olaný almayý iyi olaný atmayý adet haline getirmiþtir (niye tam tersi deðil? Çünkü ortalama sol hareket karamsarlýkla malul olmuþtur ayný zamanda!) Ýþçi ve emekçilerin her ekonomik eylemine küçümseyerek yaklaþma bunlarý sýnýf mücadelesinin bir parçasý ve hatta her sýnýf savaþýmýnýn çýkýþ noktasý olarak görememe, sýnýf hareketinin sýçrama potansiyelini far-
21
Kadro kedememe, dýþýmýzdaki sol hareketin genel çizgisi halini almýþtýr. Bu nedenle kendilerini hep bir Sisifos kýsýr döngü içinde buluyorlar. Hareketin yükseliþ ve düþüþ çizgilerinin bütünlüklü algýlanamamasý, sürecin devrimci geliþimini görememeyi ve karamsarlýðý beraberinde getiriyor. Ortalama sol hareket, sýnýflar iliþkisinin ve mücadelesinin somut objektif bir tahlilini yapamadýðý gibi daha kötü bir þey yapýyor kendi mücadelesini bu öznel durumunu sýnýflar mücadelesinin yerine ikame ediyor. Sýnýfla buluþamadýðý, güç kaybettiði dönemlerde “sýnýflar mücadelesinin dibe vurduðu” tahlilleri yapýyor. Kendi mücadelesini sýnýflar mücadelesinin geliþim çizgisine endeksleyeceði yerde tam tersini yapýyor, sýnýflar mücadelesini kendisine endeksliyor ve haliyle sýnýflar mücadelesinin yükseliþ ve düþüþ dönemlerini kendi nicel gücüyle ölçmeye baþlýyor. Ortalama solun sýnýflar mücadelesinden “öznel faktör”den anladýðý kendisidir; kendi “parti” ya da “örgütü”dür. Oysa bizler biliyoruz ki, “öznel faktör” sýnýfýn kendisidir. Sýnýfýn þu zamandaki bilinç ve örgütlülük düzeyidir ve kabul ederiz ki, özellikle devrimci durum koþullarýnda öznel faktörün rolü olaðanüstü artar. Eðer sýnýfýn dýþýnda bir öznel faktör arýyor olsaydýk, devrimci durumun devrime dönüþüp dönüþmeyeceðine ortalama sol gibi elimizde bir cetvelle mitinglerdeki kortejlerimizin boyunu ölçerek karar vermemiz gerekirdi. Sýnýflar mücadelesi Türkiye ve K.Kürdistan’da bütün þiddeti ve yoðunluðuyla devam ediyor. Sýnýflar mücadelesinin geliþim seyrini anlayabilmek için sadece kutuplarýn kendi içinde olaný biteni deðil, bu kutuplarýn karþý kutuplarla olan iliþkisini, etkileþimini de ele almak gerekir. Hareketi bütün yönleriyle kavrayabilmek için bu olmazsa olmazdýr. Bugün ortaya çýkan birçok geliþme, devletin tepesinde derinleþen çatlaklar vb. eðer sýnýflar mücadelesinin geldiði aþama, devrimci durum ve iç-savaþ anlaþýlmadan yorumlanmaya kalkýlýrsa, gelip geçici saman alevi gibi parlayýp sönen geliþmeler gibi algýlanýr. Ve haliyle ne ortalama solun “sürekli karamsarlýðýna” bir merhem olur, ne de onu her gün biraz daha hýzlý gittiði bataklýktan kurtarýr. Þimdi bize düþen, tarihsel hareketten doðan genel çizgileri daha iyi kavramak, bunu sýnýflar mücadelesinin somutluðu içinde daha fazla pratiðe dönüþtürebilmektir. Devrim, iþçi sýnýfý ve emekçi halk içindeki somut örgütlenmelerin somut ürünü
22
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
DEVRÝMCÝ ÖÐRENCÝ BÝRLÝÐÝ’NDEN 1 MAYIS PANELÝ
Devrimci Öðrenci Birliði (DÖB), 29 Mart Pazar günü 1 Mayýs’la ilgili bir panel düzenledi. Taksim Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde saat 15:00’de baþlayan “1 Mayýs” panelinde, 1 Mayýs Alanýný’n Taksim olduðu, 2009 1 Mayýsý’nda ve sonrasýnda da öyle kalacaðý vurgulandý. Ýki oturum olarak gerçekleþtirilen etkiliðin ilk oturumunda 1886 1 Mayýs’dan bugüne deðin bilgi aktarýldý. Panelde 1 Mayýs’ta Taksim’in önemi vurgulanýrken özetle þöyle konuþuldu: “...1 Ma y s 1886 da ba la yan 8 sa at lik i ta le bi ey lem li li i po li si l d r mek le su 4 i i nin Hay mar- ket t le dil me sin den son - ra ter nas yo nal 1 Ma- y s le ter ya n n bir lik, m ve da ya n ma g n o l se ti. T r ki ye de - de O man l d ne min den - bu y na var o lan 1 Ma y- s, g m ze ka dar var l n d r d . 1976 da 450 bin ki iy le dol du ru lan Tak sim Mey 1977 de, kat li am a la n na d n t . 34 i i nin kat le K z l A lan d ar t k. 1990 na ka dar t m 1 Ma y s lar Tak o nur m ca de le si o la rak s r d r l d . Bur ju va- zi ya cek ti ya da dev let ka nal la r y la yap t ra cak t -. 1990 zin a lan M T a jan la r , k z l 1 Ma y s A la n ndan u za e kil de ba ka a lan la ra ta d . u g ne ka dar Tak s le ni nist ler ol du. Sen di ka lar, re for mist- o por - t n ler her y l ol du u gi bi bu y l da pro le tar ya n n- bir l ma g n o lan 1 Ma y s ta Tak sim” de o la ca z... Panelin 2. yarýsý ise DÖB’lü öðrencilerin “Sabahlarýn Maðrur Olsun Ýstanbul” þiirini müzik eþliðinde okumalarýyla baþladý. Ardýndan DÖB(Devrimci Öðrenci Birliði), DÝK(Devrimci Ýþçi Komiteleri) ve DEK(Devrimci Emekçi Komiteleri) adýna panelistler bu komitelerin 1 Mayýs’ta Taksim’de olacaklarýný belirttiler. Ýþçi emekçi ve öðrenciler, reformist yollarla sonuca ulaþýlamayacaðýný, çözümün ýsrarda, devrimde, Taksim’de olduðunu vurguladýlar. Konuþmalarýn ardýndan, Ayýþýðý Müzik Topluluðu müzik dinletisi sundu. 1 Mayýs’a Çaðrý’nýn kürtçe versiyonu, Söz Veriyoruz 136. Sayý / 1 - 15 Nisan 2009