s137

Page 1



Yeni Evrede

DEVRÝMCÝ MÜCADELE Mücadele Birliði

Ýþçilerin sýnýf mücadelesi ne zaman ki, devrimci bir biçim kazandý, bu durumda sonuca doðru daha çabuk gitmiþtir. Devrimci mücadele ve devrimci mücadele yöntemleri hedefe ulaþmamýzýn en emin ve en kýsa yoludur. Emekçiler baþarýdan baþarýya koþtuklarýnda, devrimci mücadele vardýr bunun temelinde. Emekçi kitleler için demokrasiyi elde etme, iktidarý ele geçirme sorununa baðlýdýr. Yani demokrasi sorunu bir devrim sorunudur. Emekçilerin demokrasi sorunu ve kurtuluþu, devrimci mücadeleyle çözülür. Devrimci mücadele dýþýnda bir yol önerenler, burjuva diktatörlüðünün sýnýrlarýný aþamazlar hiçbir zaman. Demokrasi sorununun çözümünün devrim dýþýnda parlamenter, barýþçý bir yolla olacaðýný ileri sürenler, bununla kitleleri burjuvazinin egemenliði altýnda tutmaktan baþka bir þey söylememiþ olurlar. Ýktidar için devrimci mücadelenin zorunluluðu, burjuva devletin yapýsýndan ötürü kaçýnýlmaz bir durumdur. Burjuva devlet tekelci sermaye tarafýndan öylesine yetkinleþtirilmiþ ve güçlendirilmiþtir ki, onu zora dayalý bir devrimle devirmenin dýþýnda baþka bir yol yoktur. Kapitalist toplumun geliþimi, emek-sermaye karþýtlýðý temelinde meydana gelir. Kapitalist toplum geliþtikçe, kendi iç çeliþkileri de þiddetlenir ve derinleþir. Kapitalist toplumun evrimi, doðasý gereði, bir politik devrime varýr. Kapitalist toplumun iç çeliþkilerinin geliþimi, bu toplumun karþýt sýnýflarýný kaçýnýlmaz olarak ve zorunlu olarak bir çatýþmaya götürür. Proletarya devrimci mücadeleye dayanmadan bu çatýþmayý kazanamaz. Yeni bir toplumun kurulmasý için devrimci mücadelenin kendi sonucuna dek götürülmesi gerekiyor. Devrimci mücadele verilmeden, yeni bir topluma geçiþ yönünde en büyük engeli oluþturan eski politik yapýnýn yarattýðý engel aþýlamaz. Devrimci mücadele devrim aþamasýna kadar götürülerek, bir devrimle devrilerek eski politik yapýdan kurtulunur. Böylece devrimci mücadele ve zora dayalý devrimle yeni toplumun doðuþu hýzlandýrýlmýþ olur. Yirmici yüzyýlda gerçekleþen proletaryanýn toplumsal devrimleri devrimci mücadeleye dayanarak zafere ulaþtý. Buna karþýn, kitlelere reformist yol önerenlerin tüm görüþleri if-

las etti. Kitlelerin yalnýzca devrimci mücadeleyle baþarýya ulaþacaðý ve kurtuluþunu gerçekleþtireceði düþüncesi, toplumsal devrimlerle yaþama geçti. Geniþ halk kitleleri devrimci mücadelenin etkisini ve önemini gerçek anlamýyla kavramýþtýr. Devrimci mücadele toplumun karþý karþýya olduðu maddi sorunlarýn çözümü olarak, nesnel koþullarýn geliþimi tarafýndan gündeme getirilmiþtir. Tekelci sermayenin egemen olduðu bir toplumda, mücadelenin devrimci mücadele biçimini almasý kaçýnýlmazdýr. Tekelci egemenliði devirmenin yolu devrimci mücadeleden geçer. Bütün bir yüzyýl boyunca emekçi kitleler devrim bilinciyle eðitildi. Devrimci mücadele ile ayaða kalktý. Sýnýf savaþýmý devrimci mücadele yoluyla daha ileriye götürüldü. Kitleler hem teorik, hem pratik, hem de politik olarak devrim eðitiminden geçti. Devrimci mücadele ve bu mücadele içinde saðlanan devrim eðitimi, kitleleri iktidara hazýrlamanýn biricik yolu olmasýna karþýn, reformist ve oportünist hareketler hala parlamenter, yasal, barýþçý yolda ýsrar ediyorlar. Kitleleri devrimci mücadeleyle eðitmek yerine uzlaþmacý bir yol öneriyorlar. Böylece onlar lafta devrimci, sosyalist olduklarýný; fakat pratikte ise küçük-burjuva demokratlarý olduklarýný göstermiþ oluyorlar. Bazý halklar vardýr devrimci yöntemler sayesinde diðer halklara göre büyük dönüþümleri daha kýsa sürede gerçekleþtirirler. Onlarýn yüzyýllar alan geliþmelerini birkaç yýlda elde ederler. Avrupa’da böyle sonucu kýsa sürede alan halklar vardýr. Avrupa’ya göre Ruslar 1917’de proletarya devrimi ve sosyalizme dayanarak, onlarýn daha uzun bir tarihi süreç içinde elde ettiði geliþmeyi çok kýsa sürede saðlamýþlardýr. Çin 1949’da geri bir tarým ülkesini, devrime dayanarak çok kýsa sürede dünyanýn ileri ülkelerinden biri yaptý. Ayný durum Küba, Sosyalist Kore, Vietnam, Doðu Avrupa’nýn halk demokrasili devletlerinde de ortaya çýkmýþtýr. Proletarya devrimlerinin, halk devrimlerinin tarihi hýzlandýrma ve toplumsal dönüþümleri daha kýsa süre içinde gerçekleþtirme gibi bir rolü vardýr. Latin Amerika’da halk kitleleri devrimci mücadeleyle burjuva egemenliðe ve emperyalizme karþý harekete geçirildi. Bugün orada emekçilerin elde ettiði ileri olan ne varsa, bu devrimci mücadeleyle gerçekleþmiþtir. Afrika’da, Asya’da ulusal ve toplumsal kurtuluþ mücadeleleri devrimci mücadele ve devrimci

137. Sayý / 15 - 29 Nisan 2009

Başyazı yöntemler kullanýlarak zafere ulaþmýþtýr. Devrimci mücadele kitlelerin politik bilinci ve politik mücadelesi üzerinde, kýsa süre içinde köklü bir dönüþtürücü etki yapar. Türkiye’de ve Kürdistan’da yýllarca süren devrimci mücadele halk kitleleri üzerinde böyle bir etki yaratmýþ, onlarý devrimcileþtirmiþtir. Sosyalist hareketin yarým yüzyýlda kitleler üzerinde yaratamadýðý devrimci etkiyi devrimci mücadeleye dayanan, devrimci hareket 68’de çok daha kýsa sürede yapmýþtýr. Ýþçiler, köylüler, devrimciler, kadýnlar, aydýnlar devrimci mücadeleyle geniþ kitleler halinde sosyalizm saflarýna katýldýlar, devrimci eylemlere atýldýlar. Kitlelerin mücadelesinin devrimci biçimler almasý uzun bir dönemdir sürüyor. Bu süre içinde, tekelci burjuvazi ve onun devletiyle yapýlan devrimci çatýþmalar bir tarihi dönemi doldurur. Yapýlan propaganda ve ajitasyon çalýþmasýyla devrimci mücadele ve zora dayalý devrim görüþü iþlendi. Devrimin kaçýnýlmazlýðý ve zorunluluðu fikri kitlelere mal edildi; politik ve toplumsal çalýþmalar devrim temelinde yapýldý. Kitleler tüm bu mücadele boyunca gerçek bir devrimci eðitimden geçti. Devrimci mücadeleden geçerek yetkin bir konuma gelmek, sýnýf mücadelesinin çok yönlü birikimine sahip devrim yolunda elde edilmiþ gerçek bir kazanýmdýr. Sosyal-reformist hareket ise emekçileri devrim yolundan çevirmek için en büyük çabayý gösterdi. Bugüne kadar devrimci güçlere karþý yalnýzca lafla tavýr almakla kalmayýp günlük mücadele içinde de kitlelerin devrimci harekete karþý tutum almasý için büyük bir gayret gösterdi. Yetmiþli yýllarda devrimci güçlere karþý sergilenen tavrýn sayýsýz örnekleri var. Ayný gerici politika doksan sonrasý yeni reformist hareket tarafýndan devam ettirildi. Bu dönemde boy gösteren sosyal-reformist çevreler artýk devrimle olan baðlarýný (lafla olsa bile), tamamen kopardýlar. Emekçi kitleleri devrime sýrt çevirmeye çaðýran ve onlarý bu ya da þu burjuva kesimin peþine takmaya çalýþanlar da ayný çevrelerdir. Görüþleri ve pratikleriyle burjuvazinin gerçek uþaklarý olduklarýn ortaya koymuþ oldular. Proletaryanýn ve proletarya önderliðindeki ezilen sömürülen kitlelerin sermaye egemenliðine karþý giriþtiði devrimci mücadele, tarihte ortaya çýkmýþ en büyük devrimci devinimdir. Bu mücadele tarihin en etkin ve geniþ devrimini gündeme getirmiþtir ve getirmektedir. Böylesine devrimci bir mücadele marksist-leninist bir parti, yani devrimci bir partinin öncülüðünde baþarýya ulaþýr. Proletaryanýn devrimci sýnýfý partisi verdiði devrimci mücadeleyle devrimci durumun oluþmasýnda katkýda bulunur. Oluþan devimci durumu devrime dönüþtürür. C.DA— LI

3


DEVRÝMCÝ ATEÞLÝLÝK

Yeni Evrede

Devrimci Öncülük

Devrimci mücadelesini, sermayenin ve faþist devletinin yýllarca süren aðýr terörü ve saldýrýlarý altýnda sürdüren Leninist Parti, sýnýflar savaþýnýn iyice þiddetlendiði, iç savaþýn derinleþtiði bir süreçte, burjuvazinin yeni bir saldýrýsý þartlarýnda devrim ve iktidar yürüyüþüne devam ediyor. Yapýlan tüm baský ve saldýrýlar, Leninist Parti’nin devrim mücadelesini nasýl bir kararlýlýkla yürüttüðünü ve devrimin nasýl bir olgunluk düzeyine ulaþtýðýný gösteriyor. Proletaryanýn ve proletaryanýn sýnýf partisinin amacý, burjuvazinin egemenliðini devirmek, kapitalizmi yýkmak ve sýnýfsýz bir toplum olan komünist topluma geçmektir. Böylesine devrimci bir amacý benimseyen bir parti, burjuva dünyasýný karþýsýna almýþ demektir. Sermaye egemenliðine karþý savaþým, yalnýzca verildiði ülkenin sýnýrlarý içinde kalmaz, bütün kapitalist dünyaya yayýlýr. Sýnýf savaþýmý enternasyonal karakterlidir; bu karakteriyle emperyalist-kapitalist sistemin bütünlüðüne karþý yönelir. Kapitalist dünya da, bu ya da þu ülkede geliþen devrimci harekete karþý birlikte davranýr. Bu nedenle devrimci komünist hareket, emperyalist-kapitalist sistemi karþýsýna almadan amacýna ulaþamaz. Proletaryanýn sýnýf savaþýmýnýn eski dünyayý karþýsýna alarak ilerlemesi, bu savaþýmýn ne denli þiddetli ve yoðun geçeceðini gösteriyor. Leninist Parti’nin temsil ettiði devrimci hareket, kýrk yýldýr süren çok þiddetli sýnýf savaþýmýndan geçerek gelmiþtir. Devrime öncülük görevini en vahþi saldýrý altýnda yerine getirmiþtir. Gerçek devrimci önderlik teorik, politik ve pratik mücadele bütünlüðünü kapsar. Tarihin her aþamasýnda, sýnýf savaþýmýnýn her adýmýnda çetin bir mücadele verilerek, iradesini yitirmeden çizgisini þaþýrmadan hedefi doðrultusunda gidilerek devrimci öncülük konumuna gelinebilir. Leninist Parti, böylesine zor koþullarda mücadele vererek devrime önderlik edecek konuma gelmiþtir. Bu mücadele içinden geçerek çelikleþmiþ ve yetkinleþmiþtir. Her koþulda kitlelerle sýký baðlar kurarak ve kesintisiz komünist çalýþmayla ileri devrimci konuma gelmiþtir. Leninist Parti’yi devrimin öncüsü konumuna getiren, on yýllardýr yürütülen militan proleter komünist mücadeledir. Bir iþçi sýnýfý partisi gerçekten devrimci olan bir mücadele sürecinden geçmeden devrime önderlik edecek bir duruma gelemez. Devrimci öncülük, sýnýf savaþýmýnýn en kritik anlarýnda, en önemli dönemeçlerinde pratiðin sýnamalarýndan baþarýyla geçmiþtir. Devrimci önderliðin anlamý ve önemi mücadelenin önemli momentlerinde daha iyi anlaþýlýr. Sýnýf savaþýmý geliþimi içinde çeþitli dönemlerden ve ayrýþtýrýcý noktalardan geçer. Bir partinin gerçekten devrimci bir parti olup olmadýðý, bu anlarda izlediði devrimci politika ve devrimci pratik tutumuyla anlaþýlýr. Leninist Parti, yetmiþli yýllarýn fýrtýna gibi esen sýnýf savaþýmýnda, teorisiyle, taktik politikalarýyla, devrimci eylemleriyle, devrimci çizgisiyle etkin bir yer edinerek; 12 Eylül döneminde örgütlü komünist mücadeleyi kesintisiz biçimde sürdürerek; doksanlý yýllarda devrimci durum, iç savaþ belirlemeleriyle birlikte ortaya koyduðu militan mücadele ve eylemlerle devrimci mücadeleyi daha ileriye götürerek öncü niteliklere sahip olduðunu göstermiþtir. 1 Mayýs’larda yýllarca süren ýsrarlý ve kararlý devrimci tavrýyla; ayný dönemde faþizmin zindanlarýnda ve zindan savaþlarýnda tutarlý, eylemci, devrimci bir çizgi sürdürerek; reformist ve oportünist hareket, emekçi kitleleri burjuvazinin peþine takarken burjuvazinin tüm güçlerine karþý, onlarýn sýnýf egemenliðine karþý, proletaryanýn baðýmsýz sýnýf çizgisini izleyerek bunu göstermiþtir. Lafta, emekçi kitlelerin “devrimci öncü”sü olduðunu ileri sürmekten geri kalmayan sosyal-reformistler ve oportünistler, gerçekte ise,

4

Mücadele Birliði sýnýf mücadelesinin en kritik anlarýnda, sosyalist olmadýklarýný ve Lenin’in söylediði gibi, aslýnda küçük-burjuva demokratlarý olduklarýný göstermiþlerdir. Ýþçi sýnýfý içindeki burjuva ve küçük burjuva görüþ ve eðilimlerin durumu yaþanan sürece bakýlarak rahatlýkla deðerlendirilebilir. Proletaryanýn devrimci sýnýf partisinin devrimin öncüsü konumuna gelmesini saðlayan baþka bir geliþme reformizme ve oportünizme karþý verilen mücadeledir. Küçük burjuva uzlaþmacý hareketlerle mücadele Denizlerle baþlar ve yemiþli yýllarda devam eder. O dönem iþçi sýnýfý belli bir ölçüde reformist hareketin etkisi altýndaydý. Gençlik hareketi ve aydýnlar hem reformizmin, hem de küçük burjuva devrimciliðinin etkisinde kalmýþtýr. Ýþçi sýnýfý ve geniþ kitleler üzerindeki bu burjuva ve küçük burjuva etkiler kýrýlmadan, iþçiler onlarýn etkisinden kurtarýlmadan devrim mücadelesi baþarýya ulaþamaz. O dönemin sosyal reformist hareketleri, sýnýf mücadelesinin sonraki aþamalarýna ayak uyduramadýlar. Ve giderek daðýlýp gittiler. Devrimci marksist hareket ise, sýnýf mücadelesinin her aþamasýnda mücadelesini daha yetkin olarak sürdürdü. Doksanlarla birlikte küçük burjuva hareketlerin bir kýsmý reformist bir çizgiye kayarak devrime tamamen sýrt çevirdiler. Bir kýsmýysa yeni ortaya çýkanlarla birlikte oportünist bir çizgide varlýklarýný koruyor. Onlar da gitgide sosyal reformist hareketlerle daha yakýn iliþki içine girdiler. Aralarýndaki çizgiler artýk silikleþmeye baþlýyor. Leninist Parti devrimci marksizmi temsil eden bir güç olarak, proletaryanýn devrimci mücadelesini sürdüren tek güç durumundadýr. Devrimci komünistlerin o dönemden bu yana, reformizme ve oportünizme karþý verdiði mücadelenin önemi bugün daha iyi anlaþýlýyor. Eðer bu mücadele verilmeseydi, sýnýf savaþýmýnda devrimci önderliðin yeri ve önemi bu denli açýk olarak anlaþýlamazdý. Ýþçi sýnýfý hareketi, reformist, oportünist ve devrimci olarak bölündüðü için; devrimci iþçi sýnýfý hareketinin burjuva ve küçük burjuva etkilere karþý ideolojik mücadelesi de süreklidir. Ýdeolojik mücadele, devrimci iþçi sýnýfý için, dünyayý deðiþtirme tarihi devrimci görevinin bir parçasýdýr. Ýktidar sorununun güncel önem kazandýðý yani güncel pratik politika konusu olduðu dönemde uzlaþmacý hareketlere karþý verilen ideolojik mücadelenin önemi apaçýktýr. Yürüttüðü devrimci mücadele ve öncü konumu, Leninist Parti’ye karþý artan burjuva saldýrýlarýn temel nedenidir. Parti geliþip güçlendikçe burjuvazinin gerici saldýrýlarý ve terörü de en üst noktaya týrmanýyor. Saldýrýlar ne denli artarsa artsýn Leninist Parti’nin büyümesini ve devrimci görevlerini yerine getirmesini engelleyemez. Bu parti proletaryanýn devrimci sýnýf karakterine sahiptir. Her saldýrýya çok daha güçlü yanýt verebilme yeteneðine ve kararlýlýðýna sahiptir. Bu yüzden saldýrýlar karþýsýnda güçten düþmek bir yana, aksine daha güçlenerek çýkmýþtýr. Daha önce öne çýkamayan pek çok komünist militan, bu dönemlerde öne çýkar, hareketi bir sonraki aþamaya taþýr. Zorunluluklar anlamaya, devrimci önderliði güçlendirmeye ve her yere götürmeye zorlar. Her devrimci komünist zorunluluðun gereðini yerine getirmek için burjuva toplumun baðrýnda fýrtýnalar yaratýr. En güç görevlerin üstesinden gelmek, en çetin þartlarda mücadele etmek Leninist Parti’nin bir özelliði olmuþtur. Leninist Parti’nin proleter karakteri, Marksizmin-Leninizmin devrimci teorisinden, proletaryanýn kurtuluþ amacýndan, proleter sýnýfýn devrimci sýnýf konumundan geliyor. Marksizmin devrimci özüne, marksist diyalektiðe dayanmadan proletarya partisi olunamaz. Hem bilimsel komünizme dayanmak, hem de proleter komünizme: Bilimsel proleter devrimci komünizm. Ancak bu niteliklere sahip bir parti, emekçi kitlelere öncülük eder, dünyayý dönüþtürür. Proleter karakteri partinin militanlýðýnýn hiç eksilmeyen devrimci ateþliliðinin temelidir. En aðýr baský altýnda süren komünist ateþlilik kitlelerin harekete geçmesinde etkide bulunmuþtur. Devrimci ateþlilik halk kitlelerini gitgide etkisi altýna almýþtýr. Devrimci bir ateþlilik ve coþku olmadan halk kitleleri ne ayaklanabilir ne de devrimi gerçekleþtirebilir. Emekçilerin coþkulu oluþu, proleter ateþlilik devrimi harlayan bir etkendir. Devrimci ateþlilik, proleter ateþlilik, komünist ateþlilik devrimci mücadelenin içerisinde her zaman vardýr. Devrimci ateþlilik proletaryanýn devrimci sýnýf partisinin devrimci mücadelesinde somutlanýr.

137. Sayý / 15 - 29 Nisan 2009


Yeni Evrede

Küçük Burjuva Devrimcilik

KÜÇÜK-BURJUVA DEVRÝMCÝLÝÐÝNÝN ÇÖKÜÞ VE ÇÖZÜLÜÞÜNÜN TEMELLERÝ

Mücadele Birliði

Bir önceki yazýmýzda, bu topraklarýn küçük-burjuva dev- ve ayný çözümlere yönelmiþlerdir. rimciliðinin çöküþ ve çözülüþünde yeni bir düðüm noktasýnýn Ah O G zel G n ler (momentin), bir finalin yaþandýðýna iþaret etmiþtik. Tarihin görHer þeyden önce, küçük-burjuva devrimcisi, iki ayrý sýnýf düðü en derin kriz karþýsýnda ayný kayýtsýz, cüretten yoksun tavýrda, reformizmle ayný noktada buluþan küçük-burjuva dev- çýkarlarýnýn kendi baðrýnda karþýlýklý olarak körleþtiði bir polirimciliði, nihayet bu niþaný, mutlu-mesut bir izdivaçla, yerel se- tik konum belirler kendisine. Ne proletaryanýn öncülüðünü kaçim ittifakýyla sonlandýrmakta. bul eder, ne de burjuva sýnýflar içinde hüsnü kabul görür. ProleBu apaçýk ittifak içinde yer almayan, fakat bu ittifaka tek taryaya, bir devrime öncülük edecek siyasi-kültürel olgunlukta bir ciddi eleþtiride bulunmadan onu sessizce ve utangaçça des- olmadýðý iddiasýyla uzak durur. Burjuvaziye, emperyalizmle iþtekleyenleri de hesaba kattýðýmýzda, proletaryanýn devrimci sý- birliði içinde olduðu ve demokrasiye inanmadýðý için küskünnýf partisi dýþýnda hemen tüm hareketlerin ayný reformist nokta- dür. da eridiðini, çözülüp, burjuva sýnýfýn yedek lastiði haline gelBütün bu politik söylem, 1960’larda hýzlanan sanayidiklerini rahatlýkla söyleyebiliriz. Ýçlerinde, kýsa süre öncesine i geliþimin küçük-burjuva sýnýflar üzerindeki etkileri tarafýndan dek, sermaye egemenliðiyle diþe diþ mücadele eden hareketler biçimlendirilmiþtir. Tekelcilik, küçük-sermayeyi adým adým de bulunduðu için, bu kadar hýzlý bir dönüþüm, pek çok kiþiye mülksüzleþtirerek ilerlemekten çok, emperyalizmle iþbirliði yoþaþýrtýcý gelebilir. Oysaki bugün olanlar hiç de þaþýrtýcý deðildir. Çünkü kü- luyla topluma egemen olduðu için, her dönem oldukça kalabaçük-burjuva devrimciliðini dönüþtüren, çözen, burjuva sýnýfýn lýk bir küçük-burjuva kitle siyasette ve toplumda etkili olmuþsaflarýna doðru arkadan niteleyen, nesnel ve ekonomik bir ze- tur. 60’lý yýllarda beliren büyük sanayi, iç pazara dönük üretim min var. Bu nesnel temele bakmadan önce, küçük burjuva siyasal hareketiyle, onun toplumsal tabaný arasýndaki iliþkiyi, iliþkileri ortaya çýkartmaktaydý. Bu durum, küçük ticaret erbabýna, geleneksel iliþkilerin dýþýna çýkmadan, tekelci sisteme ekMarx’ýn sözlerinde yeniden dile getirelim. “K k-bur ju va zi nin, il ke o la rak, - lemben s du.n Da f hasý, kü ka leme ocil lanaðýbir veriyor çük-üretici ve küçük tir n za fe re u la t r mak is te di i-yocaret lun ki n num r llarýný, bir an ve lageçici bir süre ierbada bý, ba ðýmssýz ko kýsmen y pay la mak ge re kir. K k-bur ju çin, vakozi, ter sidine, ken ruyabil mektey ler. Top tancýdi deðiþmiþti sadece. Onlarsa, kur tu lu u nun zel ko ul la r n n ge - yinel ko ul lar ol duk la r ye devam edebilirlerne ayný dükkâný, ayný maðazayý izletme na ve bu ko ul lar d n da mo dern top - lu di. mun kur ta r la ma ya ca na ve s n f sa va m n n-da n ne kome yesace Bule nesnel numa hip küiçük-burjuvazi, kendi sýnýfýnýn ne i na n r. Ke za, de mok rat tem sil ci - le ricinin si nin devrim sini dehep biçim lendi riyorsho du. Göop rece baðýmsýz konumu ke e pers (d kk nc ) ol duk la r n ya da - d k kan c la ra hay ona, proletarya ile burjuvaziyi “halkýn çýkarlarý” etrafýnda birran l k duy duk la r n d n me mek ge re kir. K l t r le ri i le leþtirebileceði yanýlsamasý veriyordu. Gerçek düþman ise emki i sel du rum la r i le on lar dan bir - u u rum la ay r l m o la peryalizm caktý.ci le ri ya pan ey, bi lir ler. On la r k k -bur ju va zi nin tem ola sil Tekel sermaken ye yedi terinya ce yoa ðunlaþamadýðý için, küçük on la r n be yin le ri nin de k k-bur-ju va zici nin burjuma vazisnin ge cari iliþkileri de yeterince çözülemem n da da a a ma d s n r la r a a - ma velenek busely tiz miþ ti. Kent ve kýr sal a lan la rýn kültü den de te o rik o la rak, k k-bur ju va - la r n mad di kar larel ryapýlarý, küçük burjuvaretim iliþkiken lerinedi dâhildi. Bunlar titizlikle korundular. n n ve top lum sal du rum la r n n pra tik - zinin o üla rak le ri nidait rimmi ciliði bu lenek sel r kültürel yapý ve katik le ri ay n so run la ra ve ay n -z Kü m çük-bur le rejuva i dev til olgema la lýplardan sýylabi yarar landý. Hemci þerici lik, akrabalýk ve buna d r. Ge nel o la rak, bir s n f n si ya - sal ve faz e lade tem sil le ri i le bun la r n tem sil et tik le ri s da nyaflý get a to radaya s nýþ n ma dasý, ki i li kidev brim y cile küçükburjuva liðinin içinbir i li .” (18kiBrudir maire, sf. 50–51) de yetiþtiði kültürel iklimi oluþturdu. Bu topraklarýn küçük-burjuva devrimcileri de dükkâncýlarDiðer yandan, tüm bu yapýyý deðiþtirecek sermaye birikimi dan oluþmuyordur elbet. Ancak kapitalist üretim içinde küçük- adým adým oluþmaktaydý. Ve bu on yýllara yayýlan süreç, burjuva sýnýflarýn konumu neyse, onlar da bu konuma uygun bir 2001’li yýllarda olaðanüstü bir hýza ulaþtý. Bu hýzlý geliþme küpolitik konum ve kültürel þekilleniþe sahip olmuþlar, ayný sorun çük burjuva katmanlarý derinden etkilemekle kalmadý, onlarý iç137. Sayý / 15 - 29 Nisan 2009

5


Yeni Evrede

Küçük Burjuva Devrimcilik ten çözülmeye uðrattý.

Mücadele Birliði

yýp gitmiþti.

Ve Hik ye nin Ha zin So nu K r lan Di re ni H z la nan ˙ z l me 2000’li yýllarla birlikte, bütün taþlarý yerinden oynatan geAltýndaki zemini hýzla kayýnca, küçük-burjuvazinin geleliþmeler ardý ardýna yaþanmaya baþladý. Tekelcilik, her alanda neksel kitlesinde köklü deðiþimler belirdi. Pek çoðu on metrehâkimiyetini adeta buldozer gibi yýkarak ilerletti. karelik dükkânlarýnýn onlara saðladýðýnýn çok ötesinde bir ka2003–07 arasýnda, en büyük 500 þirket, cirolarýný tam zanç elde edilebilecekleri yeni iliþki kanallarýna balýklama atla%180 artýrdýlar. Bu dört yýl içinde ekonomik büyüme toplamda dý. Kapalý çarþý esnafý adýna konuþan dükkân sahibi; “Eskiden %40 civarýndaydý. Yani en büyük tekeller çok daha hýzlý biçim- gerçek satýþ olurdu, þimdi herkes kumar oynuyor. Esnaf genelde, neredeyse beþ katý hýzda üretimi ve ticareti kendi baðýrlarýn- likle Londra ve Dubai piyasalarýnda iþlem yaptýrýyor, en riskli da topladýlar, yani yoðunlaþtýlar. döviz oyunlarýndan borç kazanmaya çalýþýyor” demekteydi. Sermayenin bu yoðunluðuna, servetin merkezileþmesi eþ- Yani iç pazarýn yýkýmý üzerine þekillenen bu yeni sýnaî ve finanlik etti. Bankalardaki mevduatlar üzerinden yapýlan hesaplama- sal yapý, küçük mülk sahiplerine müthiþ bir sýnýf atlama fýrsatý lara göre servetin %90’ý, nüfusun sadece %3,4’üne aitti. Yani sunuyordu. Bu fýrsatlar, sýnýfýn iç çözülüþ eðilimini olaðanüstü en tepedeki sermayenin-servetin merkezileþmesi, üretimin yo- hýzlandýrýyordu. Geleneksel iliþkilerin biçimlendiði alanlardan biri de küçük ðunlaþmasýyla atbaþý gitmiþti. Bu rakamlar, olaðandýþý bir yoðunlaþma ve merkezileþme- ticaretti. Henüz erken bir tarihte, Nisan 2007’ye ait bir haber, bu yi anlatýyor. Ve hemen altýnda bulunan tüm taþlarý yerinden oy- geleneksel iliþkilerin geldiði noktayý özetliyor: “1998 de 2 bin sa natacak denli güçlü bir deðiþimi de. Bu deðiþimi tüm yönleriy- 135 o lan hi per, s per ve zin cir mar ket r y la 7 bin 221 e u la t ... zel lik le 90 le görebilmek için, bir baþka geliþmeyi daha göz önüne almak r n da t m a n n e kil de i tir - me s gerek. O da iç pazarýn geleneksel iliþkilerinin çözülüp, üretimin tan-dist ri b t r l e) h z l bir s per mar neredeyse ithalat- ihracat eksenli hale gelmesidir. Rýfat Hisarcýklýoðlu (TOBB Baþkaný) tüm sanayide ithala- gi ril di. 9 y l da bak kal lar ve or ta mar ke .” Top d tancý, t her tür ticari malý küçük tita baðýmlýlýðýn % 69 seviyesine çýktýðýný söylüyordu. (AB ülke- bin den 130 bi ne caret erbabýna satar. Distribütör ise bir markayý pazarlar. O ticalerinde ayný rakam % 3–5 arasýndadýr). Bu baðýmlýlýk bir yýkým retin tüm yollarýný ele geçiren tekelci bir ahtapottur. noktasýna varmýþtýr; iç pazarýn yýkýmýna. Bunu görmek için, Ekonominin geleneksel aðlarýný kaybeden küçük- burjuva2008’e ait birkaç istatiki rakam daha aktarmak yararlý olacaktýr. zi, yaslandýðý kültürel dinamikleri de ayný hýzda kaybetti. Getto Söz konusu rakamlar 2008 Ocak-Temmuz dönemine ait. dayanýþmasý çöktü. 30 yýl önce sadece 10 bin kiþide bulunan Burada kimi ithalat rakamlarýnýn yedi ay içindeki þaþýrtýcý yük- banka kartlarýna bugün sahip olanlarýn sayýsý 40 milyonu aþtý. seliþine tanýk olacaksýnýz. Bu yedi ay içinde ham madde ithala- Bu, baþlý baþýna bir “kültürel deprem”dir. Ankara Ticaret Odatý % 40 artmýþ. Ýþlem görmemiþ ürün ithalatýnda bu rakam % sý verilerine göre 2002–07 arasýnda kredi kartý borçlanmasý 54,5’i iþaret ediyor. Ayný kýsa dönem içinde tüketim mallarý it- yüzde 1452 oranýnda artmýþtýr. Anadolu’da bir köyün muhtarý halatý ise % 37 artýþ göstermiþ. Bu kalem içindeki, iþlenmemiþ “kredi kartlarý bizi mahfetti” diyorsa, varýn büyük kentleri siz yiyecek-içecek ithalatý % 66,9 artýþ rakamýna ulaþmýþtý. düþünün. Bu kadar kýsa sürede, bu denli hýzla altüst olan ve þeBir ülkede ithalatýn yedi ay gibi kýsa bir süre içinde % kil deðiþtiren bir ekonomik iliþki, elbette politik alanda da pek 60’larda ifade edilen yükseliþler yaþamasýnýn tek mantýklý açýk- çok deprem yaratacaktý. lamasý olabilir: bu ülkede üretim ve ticaret felç olmuþtur. KuþKüçük burjuva devrimciliði, geleneksel ekonomik iliþkilekusuz, iç pazarýn geleneksel iliþkilerine vurulan darbe, 2008’le ri parçalayan ve getto dayanýþmasýný çözen bu geliþmeleri kavsýnýrlý kalmýyordu; bunun neredeyse 25 yýllýk bir hikâyesi var- rama yeteneðinde deðildi elbette. O, kafasýnda berber tasý, sedý. Bu darbeler, 2008’de bir büyük sýçrama noktasýna gelmiþ kiz baþlý ejderha sandýðý yel deðirmenlerine saldýrdý. “Yozlaþgörünüyor. Bu tarihten itibaren iç pazar, artýk yýkýmýn ötesine maya Karþý Kampanyalar”, küçük burjuva devrimciliðinin son niþ ket mevzisiydi. Kaybedilmeye mahkûmdu. Ve son kale, geçmiþ, felç olmuþtur. Bir patron; “˙in den a l yo ruz, - direpa kültürel-ideolojik yapý taþlarý da yerinden oynayýnca, küçükle yip Av ru pa ya ” sa diyet rek, du yorumu ruzözetliyor. Ýþte, rakamlardaki baþ döndürücü seviyelere varan bu yý- burjuva devrimciliðinin çözülmesi kaçýnýlmazdý. Bu noktadan sonrasý kritik önem taþýyor. Ya sýnýf intiharý ikým, küçük-burjuvazinin tüm geleneksel direnç noktalarýný gele kü çük-burjuva devrimcileri proleter devrimciliðin saflarýna leneksel iliþki ve konumunu da çözüp atmýþtýr. Bu noktadan sonra, proletarya ile burjuvazinin çýkarlarýný baðrýnda körleþti- taþýnacak, ya da hepsi birden birer silik emep-ödp kopyasý olaren bir sýnýfýn toplumsal-siyasal alanda etkin olmasý, politika ü- cak. Hepsinin tercih ettiklerini anlamak için, yerel seçimde kiretebilmesi, “halkýn çýkarlarý”ný sürdürmesi mümkün deðildi. minle kol kola girdiklerine bakmak yeter. Evet, onlar burnunÇünkü küçük-burjuva, geleneksel baðýmsýz mülkiyetini kay- dan kýl aldýrmaz kibirleriyle, sýnýf intiharýný tercih edebilecek betmiþti; bu noktadan sonra ya proletaryanýn öncülüðünü kabul noktadan çok ama çok uzaktalar, burjuva saflara doðru “tünel edecek ve kendisini bir mengene içine sýkýþtýran tekelci kapita- kazma”yý tercih ettiler. Ýyi de oldu. Þimdiden sonra proletarya üzerinde ancak prolizme (sadece emperyalizme deðil) karþý savaþacaktý; ya da “teleter devrimciliði etkinlik kurabilecektir. Küçük-burjuva devdarik zinciri”nin en ucunu oluþturduðu tekelciliðin kanatlarý arimciliði çözülse de, küçük mülk sahibi kitleler, tarifsiz bir öfrasýna girmenin fýrsatýný kollayacaktý. Artýk iki arada bir derede ke içindeler. Böylesi kritik anlarda proletarya, küçük mülk sadurmanýn toplumsal zemini, bir daha geri gelmemek üzere ka-

6

137. Sayý / 15 - 29 Nisan 2009


BURJUVAZÝNÝN DEVRÝM KORKUSU

Yeni Evrede

Küresel Kriz ve Devrim

Mücadele Birliði

Kapitalist sistemin içine girdiði her eko- lirlerini yitirmek, evlerine ekmek götüreme- tirdiðine dair haberler daha önce basýna yannomik kriz döneminde çiðnene çiðnene ka- mek, en temel insani koþullarý yitirmek de- sýmýþtý. Bu önlemleri alanýn sadece ABD olbak tadý vermiþ olan ayný söylemler, bugün- mektir. Yaþam standardýnýn bir anda yitiril- madýðýna, bütün kapitalist ülkelerin ciddiyetlerde yine revaçta. “Aman ha sosyal patlama mesi, gelirler bir anda yitirildiði için evlere le ayaklanmalarý engellemek için hazýrlýk olabilir”, biz bunu devrim olarak okuyalým. haciz gelmesi kiþiyi sosyal ve moral çökün- yaptýklarýna inanmamýz için nedenimiz çok. Bu uyarýyý ülkelerimizde, reformistlerden, tüye uðratýr; umutsuzluk girdabýna iter. En Buradan anlaþýlýyor ki bu krizden kurtuluþ sendikacýlardan duymaya alýþkýnýz. Her iki kýsa ve çarpýcý ifadeyle söylemek gerekirse, göremeyen kapitalistler, yaþanabilecek devyaþamdan kovulmak demek. Maðazalar, de- rimlere karþý tedbirlerini zaman geçirmeden üç yýlda bir bu sakýzý çiðnemeye bayýlýrlar. Þimdi ayný sözleri dünya çapýnda duy- polar aðzýna kadar tüketim mallarýyla doluy- ve ciddiyetle alýyorlar. Bütün bu gerçeklere karþýn, bizdeki remaya baþladýk.Avrupa Sendikalar Konfede- ken açlýk ve yokluk demek. Hal böyle olunrasyonu (ETUC) Genel Sekreteri ayný koro- ca iþini kaybedenlerin, kaybetme korkusu ya- formistlerin ne yaptýðý ortada. Bayraklarýn üya katýlmýþ ve “in san la r n ok k zþayan g la n rýn olharekete geçip protestolara, ey- zerine “Krizin faturasýný ödemeyeceðiz” yazýyorlar. Bütün faaliyetlerinin odaðýna fatura lemle lere rin baþlama þünüri lemez du u nu, i le ri ni kay be den vemaisý düle nibile. rimizkak de ve dünyada bunun birçok ödememeyi oturtmuþlar. Kapitalist düzen akay bet me kor ku sun da o lan - la Ül r ke nleso neði yaþan dý, yayal þanmaknta.lem Ýlk ayaklanma- yakta kaldýkça, bu faturayý iþçi sýnýfý ve ela r dol du ra bi le ce i ni, - öra cil sos Yuna ler a l n maz sa sos yal pat -lalarma n nis n tan’da ya baþ a ladý. Genel bir bahane mekçilerin ödeyeceði de ortada. Þimdiden iþna ca ý” söy n lemiþ. Devrim korkusunun bekleyen gençlik, Alexis’in polis kurþunuyla siz kalan yýðýnlar, sosyal güvencelerini yitihýzla bütün dünyaya yayýlmakta olduðunun ölümünün ardýndan günlerce süren sokak ça- ren milyonlarca insan, krizin faturasýný kimgüzel örneklerinden birisi. Reformistlerin, týþmalarýna giriþti. Hemen ardýndan iþçilerin lerin en acý þekilde ödeyeceðini gösteriyorlar. sendikalarýn dillendirdiði bu uyarýlarýn nede- genel grev ve gösterileri. Çiftçi eylemlilikle- Yaþamdan kovulmanýn en yalýn anlatýmý oluni de gayet açýk: Burjuvaziyi, iþçi sýnýfýnýn i- ri. Gençlik, iþçi sýnýfý, çiftçiler istediklerini yor. Reformizmin fatura ödememe sloganýçerisinden uyarmak, zaman geçirmeden ted- elde edemedikleri için hala öfkeliler. Yuna- nýn ne denli içi boþ bir lafazanlýk olduðunu birler alýnmasýný ve küçük kýrýntýlarla zaman nistan tekil bir örnek deðil elbette. Fransa, gösteriyor. Kitlelerin harekete geçtiði yeryitirilmeden devrim ateþinin söndürülmesini Almanya, Ýspanya, Ýtalya vb ülkelerde göste- deyse bahaneleri hazýr, “Bunlar kendiliðinsaðlamak. Eðer bu patlamanýn önü alýnamaz- riler, genel grevler ve büyük iþçi gösterileri den patlamalar, bunlardan devrim çýkmaz”, sa, devrim ateþiyle yok olacak olan sadece yaþandý. Ýzlanda ve Letonya hükümetleri bü- “Devrim için biz hazýr deðiliz” Bu reformist kapitalist sistem deðil, ama ayný zamanda yük eylemler sonucunda istifa etmek zorun- kafalarýn devrim için hiçbir zaman hazýr olakendilerinin de üzerinde durduklarý zemin da kaldýlar. Baltýk ülkeleri iflasýn eþiðine gel- mayacaklarýný biliyoruz zaten. Dünya alt üst kapitalizmle birlikte yýkýlýp ortadan kalkmýþ miþ durumdalar. Yani bu öyle kýrýntýlarla dur- olurken þu anki birinci önceliklerini yerel sedurulamayacak kadar derin ve köklü bir hal çimlere vermiþ durumdalar. Alacaklarý oy saolacak. Sosyal patlama (devrim) uyarýlarý yapý- almýþ durumda. Bu sadece bir sosyal patlama yýsý, muhtarlýk, meclis üyeliði hesaplarý yapýlýrken, gerçek durum ne? Bütün dünyayý sa- deðil. Emperyalist kapitalist sistemi yerle bir yorlar. Emekçileri bu kriz ortamýnda oyalaran ve etkilenmeyen hiçbir ülkenin kalmadý- edecek olan, devrimin doðuþunu gösteriyor. yarak burjuvaziye altýn deðerinde zaman kaPeki, ülkelerimizdeki durum farklý mý? zandýrýyorlar. Sanki belediyelerle, muhtarlýkðý bu kriz için, kapitalistlerin kendileri yüzyýlda bir görülebilecek kapitalizmin krizi de- Ülkelerimizde de iþsizlik hýzla artýyor. Ýþten larla fatura ödemeden kalacak. Reformizmin diler. Evet doðrudur. Yaþanmakta olan kriz, atýlan iþçilerin eylemleri yaygýnlaþýyor. Son halini öteden beri bildiðimiz için sözü fazla kapitalizmin en ciddi krizidir. Krizin baþlan- dönemde yapýlan mitinglere on binlerce in- uzatmayalým. Kapitalizmin yüz yýlda bir göreceði bügýcýndan bugüne deðin trilyonlarca dolar har- san katýlýyor. Her geçen gün öfke derinleþip candý. Kapitalizmin simgesel kaleleri olan kökleþiyor. Yarýnlarýndan umudunu kesen yüklükte bir kriz yaþanmakta. Üretici güçler, bankalara, kurumlara yüz milyarlarca dolar kitleler ayný zamanda kapitalist sistemin ge- kapitalizmin özel mülkiyet duvarlarýný her aktarýldý. Bütün bunlara raðmen, kriz hafifle- leceðinden de umutlarýný kesmiþ oluyorlar. yerde yýkýyor. Sosyalizm her zamankinden mek þöyle dursun, dibi olmayan bir bataklýk Dünyada mayalanmakta olan devrim, bizim daha yakýn, bütün pencerelerden bize bakgibi, derinleþtikçe derinleþiyor. Dünyanýn en gibi son 25 yýlý iç savaþ içinde geçmiþ olan makta. Reformizm ise fatura ve oy avcýlýðý ile sürecin ne denli gerisinde kaldýðýný gösterprestijli üniversitelerinin diplomalarýný taþý- bir ülkede daha güçlü bir geliþime sahip. Baþta reformizmin “sosyal patlama” u- di. Burjuvazi ise sosyal patlama -biz devrim yan ekonomistler, krizin dibini bulduk dedikçe daha derine batýyorlar. Krizin nedenleri yarýsýndan bahsetmiþtik. Bu uyarýnýn kapita- diyelim- uyarýlarýný ciddiye alýp devrimleri daha önce uzun uzun anlatýldýðý için, þimdi listler tarafýndan nasýl ciddiye alýndýðýnýn bir engellemek için güçlerini seferber etmiþ duyeniden ayný konuyu iþlemeyeceðiz. Krizin; örneði; CIA þefi Dennis Bloker’in “ABD nin rumda. O halldeke Lenide nistler rak her zamanki siola ya kitleleri, emekçileri, iþçi sýnýfýný nasýl etkile- bi rin ci kor ku su ok sa y - da ki ciddiye devri me dört elle sarýlmanýn si is tik rar s z l k tan do an a titmizlema ve diðine kýsaca bakalým. id det o lay ”dýr þek lalinde r ki sözleridir. Þef zamaný. Bütün Ýktidar Emeðin Olacak, bayHer gün gazetelerde, televizyonlarda dünya çapýndaki iri tekellerin binlerce, on diplomatça konuþmuþ, biz buna devrim kor- raðýný en yukarý kaldýralým. Tarihin bize biçbinlerce iþçiyi iþten çýkarttýklarý haberleri çý- kusu diyelim. ABD yönetiminin ABD’de ya- tiði bu görevi yerine getirmek için bütün kokýyor. Daha þimdiden milyonlarca insan iþini, þanabilecek ayaklanmalara karþý ulusal mu- þullar uygun. Bunun için bizim her zamangelirini kaybetti; iþten atýlmak için sýrasýný hafýzlarýný hazýrladýðý ve þehir savaþlarýnda kinden daha fazla çalýþmamýz gerekiyor. bekleyen milyonlarca insan var. Ýþsizlik, ge- tecrübeli birçok birliði kritik yerlere yerleþ- Devrim Biziz, Biz Devrimiz sloganýný yaþa137. Sayý / 15 - 29 Nisan 2009

7


ZÝRVE VARSA KAVGA VAR

Yeni Evrede

Sermayenin Zirveleri

Mücadele Birliði

Artýk zirveler, burjuvazinin korkulu Bazýlarý ýsrarla bunun kapitalist sistemin rüyasý oldu. Zirveye katýlan emperyalist sonu olmadýðýný sadece neo-liberal kürekapitalist ülkelerin liderlerinin sahte gülüselleþmenin ya da “vahþi kapitalizmin” cükleri arkasýnda korku hakim! Nisan’da sonu olduðunu alýnacak tedbirlerle krizin Londra’da baþlayan G20 zirvesinin, üzeriatlatýlabileceðini savunuyorlar. Oysa kane tamamýyla yaþanan ekonomik buhranýn pitalizm geliþebileceði son sýnýra kadar gölgesi çökmüþ durumda. Emperyalist kagelmiþtir. Marx’ýn Ekonomi Politiðin Epitalist sistemin küresel buhraný, liderleri leþtirisine Katký eserinde yazdýðý o þahabir araya getirdiði kadar, artýk onlarý gittikne önsözde denildiði gibi “i e re bil di leri her yerde bir gölge gibi takip eden, küb t n re ti ci g ”, ler “ye ge ni li resel eylemcileri de bir araya getiriyor. ve da ha y k sek re tim -i li k Londra sokaklarýnda günlerce eylem yapan li ki le rin mad di var l k ko göstericiler, tüm dünyada bir kýzýl hayalet top lu mun ba r n da”mýþidu-ek a dolaþtýðýný ber kez daha gösterdiler. rumdadýr. Artýk bir toplumsal devrimler G20 zirvesiyle ayný tarihlere denk geçaðýnýn baþladýðý noktanýn da çok çok ilen NATO zirvesine katýlanlar da diken ülerisindeyiz. Ekim devrimiyle, geçen zerindeler. Alýnan önlemlerin büyüklüðüne yüzyýlda baþlayan bu süreç, þimdi çok bakýlýrsa, emperyalist-kapitalist efendilerin daha hýzlý ve görkemli bir þekilde, sýçragözü epeyce korkmuþ durumda. Bütün önmalarla yaþanacaktýr. Kapitalizm, içinde lemlere raðmen, göstericiler Strasbourg sokaklarýný tutuþturdular. bulunduðu Yeni Evrede artýk sýçramalý çöküþün bütün dinamikleriSaatlerce polisle çatýþan eylemciler, NATO zirvesinin yapýldýðý bi- ni biriktirmiþ durumdadýr. Bu nedenledir ki, atýlan her adým, bunalýnaya girmek istediler; ancak sermayenin bekçileri etten duvar ördü- mý derinleþtirmekten baþka bir þeye hizmet etmiyor. ler toplantýnýn yapýldýðý merkezin etrafýna. Eylemcilerin saldýrýlarý Bir dönem emperyalist-kapitalist merkezlerin meþhur sloganlayeterli olmadý binaya girmek için; ama emperyalist kapitalist efen- rý olan “býrakýnýz yapsýnlar, býrakýnýz geçsinler”i þimdilerde duyan dilerin korkularýný büyüttüler. var mý? Ya da piyasalarýn kendi haline býrakýlmasý gerektiðini, piya“Geniþleme” gündemiyle toplanan NATO zirvesinin asýl gün- salarýn kendi kendini denetleyeceðini.... Liberalizmin bir dönem redeminin çöküþ sürecine giren emperyalist kapitalist sistemin çökü- vaçta olan sloganlarýnýn hepsi rafa kaldýrýlmýþ durumdadýr. Kapitaþünün nasýl engellenebileceði olduðunu tahmin etmek zor deðil. Za- lizm o kadar hýzlý bir çöküþ sürecine girmiþtir ki, emperyalist kapiten “karara katýlmak isteyen birlikte mücadeleye istekli olmalý” di- talist efendiler, etekleri tutuþmuþ bir vaziyette bir zamanlar sosyayerek bunu özetliyorlar. “Ayaklanmalar yüzyýlýnda” her kim ki, lizmle özleþtirdikleri devletleþtirmeye baþvurmaktan baþka bir þey devrimin yýkýcý etkinlerinden korunmak istiyor, o bütün dünyanýn yapamamaktadýrlar. Bankalar hýzla, astronomik rakamlarla devletiþçi ve emekçilerine, ezilen halklarýna karþý açýlmýþ olan 3. Dünya leþtirilmekte, batýk þirketler yine ayný þekilde devlet güvencesi altýSavaþýna kendi cephesinden katýlmalýdýr. Bu kadar açýk ve net NA- na alýnmaktadýrlar. En büyük tekeller, devlet yardýmý ile ayakta duTO zirvesinin vermek istediði mesaj. rabilmekte, devlet-tekel bütünleþmesi bir baþka biçimde geliþim G-20 zirvesinin gündemini ise, yeni bir mali sistem, dünya göstermektedir. G-20 zirvesinde Almanya Baþbakaný Merkel ve merkez bankasý ve yeni dünya pazarý oluþturmak teþkil ediyor. Yani Fransa Cumhurbaþkaný Sarkozy, tüm ekonomiyi kontrol altýna alaemperyalist-kapitalist sistemin yeniden yapýlandýrýlmasý ve bunun i- cak, “uluslararasý bir mekanizma” öneriyorlar. Kapitalist sistemin çin ilk elden alýnacak tedbirler, IMF kaynaklarýnýn 500 milyar dolar küresel buhranýna karþýlýk, emperyalist-kapitalist sistemin kürsel arttýrýlmasý, dünya ticaretini de desteklemek için 250 milyar dolar- buhranýna karþýlýk, emperyalist-kapitalist ülkelerin küresel kalkaný! Zirveye katýlan ve her fýrsatta ABD Baþkaný Obama’nýn yanýnlýk paket hazýrlanmasý vb ilk aðýzdan ifade edilen þeyler. Eskiden lise edebiyat derslerinde “Tecahül-ü Arif Sanatý” diye bir þey öðreti- da görünebilmek için, hatýrlanacaktýr, seçimler öncesi Baþbakanla lirdi. Anlaþýlmasý kolay olsun diye “yalandan eþek olma sanatý” di- ayný karede yer almak için kafasýný onun kolunun altýna sokan beleye çevrilirdi. Þimdi emperyalist-kapitalist sistemin efendilerinin diye baþkaný adayý gibi, yoðun mesai tüketen Türkiye Baþbakaný yaptýðý tam da budur. Aslýnda buhranýn büyüklüðünün, derinliðinin Recep Tayyip Erdoðan, zirvede ne mi önerdi diyorsunuz? Hiçbir farkýndalar ve gelip geçici “çözüm”lerle sistemi kurtaramayacakla- þey. Sadece, korumacýlýðýn dünya ekonomisine zarar verdiðini söyrýnýn farkýndalar. 1. Paylaþým Savaþý sonrasý kapitalizmin imdadýna ledi. Yani kýsa ve öz olarak, uluslararasý sermayenin önündeki son yetiþen Keynesyen politikalarýn da bugün için çare olmadýðýný görü- bentlerin de yýkýlmasý gerektiðini savundu. Emperyalist-kapitalist temin ekonomik ve siyasal ilhakýný bu kadar aleni bir þekilde sayorlar. Ve iþlerin Marx’ýn öngördüðü noktaya, yani “es ki ka pi sis ta list olmam sý, iþ birlik ði ari þamalir yý göstermesi açýsýndan top lu mun a n al m t r: m lk s z le ti vun rimuþ len, lk s çizliðin legeldi ti ler ” dediði aþamaya geldiðini anlýyorlar. Çanlarýn emperyalist- ka- önemlidir. Emperyalist- kapitalist sistemin derdine deva olmak için toplapitalist sistem için çaldýðýný anlamak için kâhin olmak gerekmiyor.

8

137. Sayý / 15 - 29 Nisan 2009


Yeni Evrede

Sermayenin Zirveleri

Mücadele Birliði

nan zirvenin 20 milyon sterline mal olduðunu söyleniyor. Sadece zirvenin logosu için 6 bin sterlin harcanmýþ, zirvenin güvenliði için ise 15 milyon dolar. Krizin bu kadar güçlü seyrettiði bir dönemde bu bonkörlük nereden mi geliyor, diyorsunuz? Emperyalist-kapitalist sistem söz konusu kendi güvenliði olduðunda hiçbir masraftan kaçýnmýyor. Peki, bu kadar para dökülen zirve, istenen sonuçlarý almaya yetecek mi? Taraf gazetesinden Yasemin Çongar’ýn sorusuyla” Uluslararasý mali krizin zehri” akýtýlabilecek mi? Buna dair hiçbir geliþme görülmüyor. Bu yazýyý kaleme alýrken henüz zirve sonuçlanmamýþtý; ama bir tarafýný ABD, Ýngiltere; bir tarafýný ise Almanya, Fransa’nýn çektiði emperyalist ülkeler arasýnda bir anlaþma saðlanmasý zor görünüyor. Saðlansa bile bunun uzun vadeli olamayacaðýný söylemek zor olmasa gerek. 1944 yýlýnda imzalanan Bretton Woods anlaþmasýnda dünya rezerv parasý olarak dolar kabul edilmiþti. Yani alým satýmlarda ve kur hesaplamalarýnda dolarýn esas alýnmasý, onun deðeri üzerinden hesaplama yapýlmasý karara baðlanmýþtý. Ve bugün artýk bunun da deðiþmesi gerektiðini söyleyenler var. ABD buna þiddetle karþý çýkýyor ve bu konuda anlaþma saðlanamadan yeni finansal mekanizmalarýn oluþturulmasý da zor görünüyor. Kaldý ki, oluþturulsa bile bunun da uzun vadede bir iþe yaramayacaðý anlaþýlýyor. Bir de elbette zirveye karþý yapýlan eylemler var. Ýçinde deðiþik eðilimleri barýndýran “küreselleþme karþýtlarý” artýk doðrudan “kapitalizm karþýtlarý” olarak çýkýyorlar sahneye. 2000 yýlýnda toplanan zirveyi protesto edenlerin sloganý “iþsizlik en büyük ýrkçýlýktýr” idi. Bugün iþsizliðin geldiði düzey düþünülürse, eylemcilerin yeni bir nazi kudurganlýðý karþýsýnda olduklarý daha iyi anlaþýlacaktýr. Zirveyi protesto eylemlerine binlerce göstericinin katýldýðý söyleniyordu. Bu rakam her geçen gün artýyor ve Londra sokaklarý öfkeli kalabalýklarla polisin çatýþmasýna sahne oluyor. Binlerce insan, milyonlarca insanýn duygularýna tercüman oluyor. Bu zirvelerden iþçi ve emekçi insanlar adýna, onlarýn yararýna hiçbir þey çýkmayacaðýný, bir avuç tekelin çýkarlarýnýn korunmasý için düzenlendiðini bilen yýðýnlar, kapitalizmin simgelerine saldýrýyorlar ve bir yýkým gücü olarak harekete geçiyorlar. Zirvenin üçüncü gününde bir göstericinin öldüðü söyleniyor. Bu, yýðýnlarýn öfkesini daha da bileyecektir. Kitleler, Avrupa’da ve dünyanýn birçok yerinde kapitalizmin tabutuna son çiviyi çakmak için harekete geçtiler. Henüz yerine ne koyacaklarýný tam olarak bilmeseler de her geçen gün bir þey daha açýk ortaya çýkýyor. Üretici güçlerin bugün ulaþtýðý düzey, milyonlarca insanýn çok daha iyi koþullarda yaþamasýný saðlayabilir. Planlý bir ekonomiyle insanlarýn gereksinmeleri karþýlanabilir. Kapitalizmin kar hýrsýnýn yerini, tamamen her þeyi insan merkezli düþünen sosyalizm alabilir. G-20 zirvesi bunlarýn yansýra, dünyanýn yeni ve devrimci bir enternasyonale duyduðu yakýcý ihtiyacý daha da belirginleþtirmiþtir. Dünya ve insanlýðýn gidiþi komünizme doðrudur. Tüm dünya artýk bir komünist devrime gebedir. Ve þu anda dünya tarihi her þeyi yeni bir kalýba dökecek olan o büyük “rejisör”ünü bekliyor.

AYIÞIÐI MÜZÝK TOPLULUÐU SARIGAZÝ’DEYDÝ

Uzun yýllardýr Ayýþýðý Sanat Merkezlerinde çalýþmalarýný sürdüren Emeðe Ezgi ve Denize Ezgi Müzik gruplarý, bu defa, Ayýþýðý Müzik Topluluðu olarak güçlerini birleþtirdiler ve bir albüm çalýþmasý için çalýþmalarýna baþladýlar. Müzikal çalýþmalarýnýn yanýsýra isimlerini daha da duyurmak isteyen müzik grubu çalýþmalarýna konserlerle devam ediyor. Bu konserlerden birisini de, 5 Nisan Pazar günü, Sarýgazi Kültür Sanat Derneði’nde verdiler. Saat 14.00 sularýnda sanat merkesinde toplanmaya baþlayan gençleri, akþam saatlerine kadar güzel bir müzik ziyafeti bekliyordu. Yaklaþan 1 Mayýs dolayýsýyla, kitleleri 1 Mayýs günü Taksim’e çaðýran bir konuþma ve slayt gösterisi yapan sanat merkezi emekçileri, ardýndan müzik grubunu sahneye çaðýrdý. Çalýþmalarý yýllar öncesinde, Genç Ekin Müzik Grubu’na ve Aysun Bozdoðan’a dayanan müzik gruplarý, yýllar boyu ürettikleri parçalarý gençlerle paylaþmaya hazýrlardý. Daha önceden Ýstanbul, Antep, Adana, Maraþ, Adýyaman, Ýzmir, Ankara’da Harbiye’den sokak etkinliklerine, mitinglerden festivallere, dinletilerle hep iþçi, emekçi, yoksul halkýn arasýnda olan, grev ziyaretlerine giden müzik grubu, tüm enerjisiyle yine sahnede idi. Kendi üretimi olan parçalarla giriþ yapan müzik grubu, ilk bize “Yar n la ra gi den yol da, Y rek ler ke net le ni - yor, mek i ler di re ni yor, ” dediler. Hay Sondi süreç Gel teki çalýþmalarýna, albüm hazýrlýðýna deðinen müzik grubu, 1 Mayýs’ta da Taksim’de olacaklarýný söyleyerek herkesi 1 Mayýs günü Taksim’de olmaya davet ettiler. Marþlarý ve türkülerini büyük bir coþkuyla söyleyen grup, “1 Mayýs’a Çaðrý”yý da seslendirmeyi ihmal etmediler. “Ken di ni ha z r la kav Ye ni bir d n ya kur ma ya, Yer al t yan g n -y z bi ce iz, Ka ran fil ko ku suy la, K z l bay rak lar la y r yo ruz, 77 ru huy la dev” de ri diler. me y r yo ruz Ýlerleyen bölümlerde ise halaylarla devam etti konser. Hýzla salonda sandalyeleri boþaltan gençler, kendilerine halay çekmek için alan oluþturdular. Konser bittiðinde herkes coþkuluydu ve uzun süre sohbetler edildi.

137. Sayý / 15 - 29 Nisan 2009

9


Yeni Evrede

NATO

Mücadele Birliði

HALKLARIN KATÝLÝ NATO’YU DAÐITALIM!

Kuruluþunun 60. yýldönümü TO nun, Sov yet ler Bir- li i kutlamalarýný yapan halklarýn eli d k tan son ra ku ru lu a ma kanlý katili NATO’yu, Devrimci or ta dan kalk ma s na- kar Öðrenci Birliði (DÖB) olarak bizler len var l n s r d r yo de, Dolmabahçe’de bir basýn açýklave g le ne rek yo lu -na de masý ile protesto ettik. me si nin tek bir a k la ma Yer olarak Dolmabahçe’yi seçiþ e zi len ve s m r len halk sebebimiz, elbette ki, mirasçýsý olz g r l k m ca de le -si nin duðumuz, adlarýný onurla taþýdýðýr l ma s n da em per ya list mýz Denizlerin 6. Filo’yu denize i bir lik i ser ma ye s n döktükleri nokta oluþuydu. b y k sa va ay g t -o la r Aslında aynı saatlerde vi ni ye ri ne ge tir me - si. Kadıköy’de de Nato’yu protesto TO nun i de o lo jik ve po li etmek için yapılan bir miting vardı. an ti-ko m nizm dir. Ko m n Ancak mitingin düzenleyicileri kar m ca de le o nun - var arasında Mazlum-Der, Özgür-Der de ni” de dir dik. gibi dinci-gerici örgütlenmeler de Sýk sýk sloganlarla kesilen avardı. Bizler ise, “dinci-gericilerle çýklamamýzý ise; “A yak lan ma lar ittifak devrime ihanettir” diyerek, y z y l o la rak gi ri len diğer “sol” ve “devrimci” örgütlerin ka pi ta liz min y k -m ve bu ilkesiz tutumlarına ortak olmaniz min y k se li a ol m mak için, eylemimizi yalnız d n ya n n d rt bir ya -n n da başımıza yapmayı tercih ettik. per ya list-ka pi ta list sis Ellerimizde kýzýl bayraklarýmýz y k se len a yak lan ma la ve “Halklarýn Katili NATO’yu Dasa va lar t m ser ma ye s n ðýtalým, Yanke Go Home” yazýlý ve ka bus la ra s r k l yor ve “Devrimci Öðrenci Birliði” imzalý ay g t la r NA TO yu kar panklartýmýzla Kabataþ’taki otobüs min en g l si la h -o la r duraklarýndan yürümeye baþladýk. den ya p lan d r ma ya i ti Dolmabahçe’ye gelene kadar Y k se len dev rim ve - a ya yol boyunca “Halklarýn Katili NAlan ma la r bo mak i - in U TO’yu Daðýtalým”, “Yankee Go Hora ra s Te r riz me Kar me”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele a d al t n da halk la -ra kar Birliði”, “Deniz Yusuf Ýnan Savaþa va a cak, i sa va ve - a yak Devam”, “Deniz Olmak, Denizler ma la ra h z l bir e -kil de gibi Savaþmaktýr” sloganlarý attýk. ha le e dip bas t ra cak, ka Dolmabahçe önüne geldiðimizve i ken ce ler ger ek le de de bir süre slogan atmaya devam ye ni bir as ke ri ya p - lan ettikten sonra basýn açýklamasý metek le ti ri yor lar. nimizi okuduk. NA TO nun 2004 s tan bul Açýklamamýzda; Ku rul du u g n den bu ya na Zir e zivelen halk si nin a na g n de mi, o lan A cil- M da la ra kar en a c ma s z sa va la r n,- kat la ma r n y ye k m lu li tuam rul s ve , bu ni den ya p lan d- r ma n la r n plan la y c s ve uy gu la y c s dur. o lan n 60. BuNA o TO lu bu u g mun, s n r ta n maz kat li am l y l n da. (...) NA TO yu o lu tu ran cel- lat im lar za as tar cas n an ilk k tkat r. Ar t k yok ol -ma ya s li am la r n ve y k m la r n ger ek -le yetir le nin ri Ko d dik ze ni so re nu Sa nu va bi raz da ha ge cik tir ndan, Por te kiz Dev ri mi ne kar yap t r ya sal la ra tak nla ma cad r , her say fa s kan i i -ci lik ka dar; Yu gos lav ya ve Af ga nis tan sa -va tala r n yer dedan durha malen s ns dan ”rdiyebel rek bitir lidik.dir mek te o lan I rak Sa va na ka dar, ya - a nan y met k ni mnin lar e ardýndan, Ayýþýðý Müzik topluBasýn okunve masýnýn ki len a c lar t m in san l n bel le in lude ta arze lilarýmý i zý,ni yor. ðundan kadaþ birko marþru sözle meleri için davet ettik. Ve 1990 y l na ka dar Sov yet ler Bir li isonve Pak günVar lerde enopova püler marþtlarýnna dan biri olan “Söz Veriyoruz”u kar sa vun ma a ma l bir r g t o la -rak g s te ri len NA

10

137. Sayý / 15 - 29 Nisan 2009


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

YOLDAÞLARININ GÜNEÞÝ... SÝBEL SÜRÜCÜ

O, yoldaþlarýnýn “Güneþ”i idi... Þahsen tanýþsýn ya da tanýþamasýn, birlikte mücadele ettikleri, ayný yola baþkoyduklarý tüm yoldaþlarýnýn Güneþ’i... O, yalnýzca 25 yýl süren ömrüne büyük bir kavgayý, sonsuz özveriyi, mücadele azmini, öðrenme tutkusunu, insan sevgisini sýðdýrmayý baþarmýþtý. Marksizm leninizmle tanýþýp, Leninist Parti saflarýnda devrimci mücadeleye atýldýðý ilk günkü heyecanýný ve tutkusunu, uzun yýllar sonunda Ölüm Orucu gibi büyük bir eyleme girerken de taþýyor ve yoldaþlarýna aþýlýyordu. O, 6 yýl süren bu büyük eylemde

Sibelimiz

ipi ilk göðüsleyen ve güneþe uðurladýðýmýz yoldaþýmýzdý... Tutsak düþtüðünde 13 Mart Genç Komünistler Birliði Merkez Komitesi üyesi olan yoldaþýmýz, 19-22 Aralýk 2000 tarihinde yaþanan 4 Gün Zindan Savaþlarýnda 4 gün boyunca Ümraniye Zindanýnda savaþmýþ ve zorla Kartal Zindaný’na götürüldüðünde de açlýk grevine baþlayarak bu eylemini Ölüm Orucuna dönüþtürmüþtü. 22 Nisan 2001 tarihinde, eyleminin 124. gününde Kartal Devlet Hastanesi’nde zorla müdahale sonucu ölümsüzleþen Sibel yoldaþýmýz, yoldaþlarýnýn ve halkýnýn yüreðinde ve bilincinde yaþamaya devam edecek... Yoldaþlarýn, senden teslim aldýðý bayraðý gururla taþýyacak ve zafere ulaþtýracaklar. Yol da la r n

Sibel’in Mektuplarýndan.....

Sev gili yoldaþ, Faksýna çok önce cevap vermem gerekirdi. Elime geçince çok duy gulandým ve sevindim. Söz konusu siz olunca çok rahat dav ranýyorum. (...)Ben yine bildiðiniz Sibel’im. A ma þimdi hiç olmadýðým kadar rahat, mutlu ve stressiz yaþýyorum. Bu konuda bir parça Ay sun’u örnek alýyorum. O, hiçbir þeyi gereksiz strese dönüþtürmeden, ama sorumluluklarýný da hiç ihmal etmeden, dinginlik ve sadelik içinde yaþarken, bana da örnek oluyor. Yoldaþlarla pay laþýlabilecek her þeyi pay laþýyor, birlikte olduðumuz zamanýn tadýný çýkarýyoruz. Bizi en çok mutlu eden, yoldaþ mektuplarý. Yoldaþýmýzýn, daha A merika Irak’ý bombalamadan önce, sanki tüm olay larý haber verir güçte yaptýðý belirlemelerin ne kadar yerinde olduðunu gördüm. Sermaye cephesinde herþey öngördüðümüz gibi geliþiyor yoldaþlar. (...) Ölüme bu kadar yakýnken, içimde kabaran yaþama sevincinde en büyük pay siz lerindir, yoldaþlarýmýndýr. Siz lerle geçirdiðim her gün, bende, kiþiliðimde, duy gularýmda, düþüncelerimde derin etkiler býraktý. Asla silinmeyecek etkiler. Bu süreç insanýn hem militanlýðýný, hem de insanlýðýný, bütün kiþiliðini sýnayan bir süreç. Militanlýktan sýnýfta kalýrsam bile, insanlýktan en üstün dercey le geçeceðime tüm yüreðimle inanýyorum. Bencillikten, çýkarcýlýktan, ihanetten nefret ettiðim kadar hiçbirþey den nefret etmiyorum. Bu yüz den, bu süreçten yüzümün akýy la çýkacaðým. Kendime ve yaþamýmý böy lesine güzelleþtiren ve tüm yaþamý da böy le güzelleþtirecek olan siz lere layýk olacaðým. Siz lerle birlikte yaþamak, zafer günlerinde siz lerle birlikte olmak, en büyük arzum ve öz lemim olsa da, ölümü huzur içinde karþýlayacaðým... (...) Yoldaþ, 28 Mart’ta DGM’de mahkememiz var. Yani 16 gün sonra. Yoldaþlarýmý tekrar görebilme ihtimali bana yaþama gücü veriyor... Keþke siz leri de bu þekilde görrebilmek mümkün olsay dý. Mart ayýna girebilmenin coþkusuna, Mart günlerini görebilmenin coþkusuna bir de yoldaþlarý görebilmek umudu eklenince, artýk kendimi daha saðlýklý hissediyorum. Ufak tefek rahatsýz lýklar beni rahatsýz edemez oldular... Bunda tabi Ay sun’u örnek alýyorum... Yani son ana kadar, dimdik durup çev reme, yoldaþlarýma umut verme kararýmý þimdilik baþarýy la uy guluyorum. (...) 40’lý günlerde B1 almaya baþladýðýmýz için, hafýzamýz da, reflekslerimiz de çok iyi. Siz de iyi olun istiyoruz. Kendinize iyi bakýn istiyoruz. Seni çok seviyorum yoldaþým, tüm yoldaþlarýmý çok seviyorum. Öz lemle kucaklýyorum. 137. Sayý / 15 - 29 Nisan 2009

Sibel

11


Gündem

1 MAYIS’TA “BÜTÜN ÝKTÝDAR E

Yaþam ya da sýnýf savaþýnýn diyalektiði diyelim, yanlýþ bir politikayý, bir politikanýn reformist özünü bu kadar çabuk mu açýða çýkartýr? Sosyal reformist partilerden ve onlarýn kuyruðundan ayrýlmayan oportünistlerin 1 Mayýs’a iliþkin taleplerinden söz ediyoruz. Adamlar, günlerce, aylarca düþünüp taþýndýktan sonra –ya da hiç düþünüp taþýnmadan- 1 Mayýs’ta iþçi sýnýfýnýn önüne en ileri talep olarak “1 Mayýs’ýn resmi tatil ilan edilmesi”ni koydular. Sonra ne oldu? Burunlarýndan kýl aldýrmayan sosyal reformist partilerin ve yol arkadaþlarý oportünistlerin bu taleplerinin daha mürekkebi kurumadan hükümet 1 Mayýs’ý resmi tatil günü olarak ilan etti. Henüz 1 Mayýs’a haftalar var ve henüz “bizimkiler” taleplerini meydanlarda “haykýrmadan” dilekleri yerine geldi. Ufak bir soru: 1 Mayýs resmi tatil ilan edilsin baþlýklý bildirileriniz, afiþleriniz ne olacak þimdi? Herhalde bu içerikteki afiþleri duvarlara asmayý, bildirileri daðýtmayý düþünmüyorsunuzdur. Elbette bildiri ya da afiþlerinin ne olacaðý kendilerinin sorunu. Biz sadece hükümetin bir kararýnýn kendilerini düþürdüðü komik ve acýnasý duruma þöyle bir dikkat çekmek istedik. Ama sorun bu kadar basit deðil. Çünkü düþtükleri bu komik ve acýnasý durum, bir “yol kazasý”, beklenmedik, geçici bir arýza hiç deðil. Bu durumun derinlere inen bir kökü, bir temeli olmalý.

Se zar n Hak k Re cep e Marx gibi Lenin de ýsrarla burjuvazinin kitleleri aldatmakta kullanmayacaðý demokratik talep yoktur diye uyarýr

12

Yeni Evrede

Mücadele Birliði

dururlardý. Bundan dolayý örneðin Engels, komünistleri “ilk büyük hedef de toplumu yeniden örgütlemenin aracý olarak siyasal iktidarýn fethedilmesidir” diye uyarýr. Bundan nasýl bir sonuç çýkarýlmalý? Komünist hareketin reformlarla ilgilenmediði sonucunu mu çýkarmalý? Elbette deðil. Komünistler, devrim ve iktidar mücadelesinin yan ürünü olarak doðan ve doðacak bütün reformlarý kabul ederler ama “yalnýzca alacaðýn taksidi olarak”. Þimdi bu sözleri bir sosyal reformistin ya da bir oportünistin anlayacaðý açýklýkla izah edelim. Tek tek ele alýndýklarýnda demokratik talepler, burjuvazi tarafýndan kitlelerin aldatýlmasýnda nasýl kullanýlýr? Þöyle: Diyelim ki, hükümet baský araçlarýný kullanmanýn yaný sýra ayný zamanda “demokratik” bir görüntü de çizmek istiyor. Hem kitlelerin devrimci eyleminin yarattýðý baskýyý azaltmak hem de onlarý düzen içinde tutmak için politik güçler tarafýndan ileri sürülen bir reform istemini kabul etmekte bir sakýnca görmez. Böylece hem politik güçlerin ileri sürdüðü bir istemi yerine getiren bir “demokratik” hükümet görüntüsü çizer, hem de kitlelerin bu istem için mücadelelerini boþa çýkarmýþ olur. Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný Faruk Çelik, 1 Mayýs’ýn resmi tatil ilan edilmesi kararýný nasýl açýklýyordu? “Otuz yýllýk bir yasak kararýný hükümetimiz ortadan kaldýrýyor. Bunun üzerine dü þünülmesi gerekir” yani demek istimi? yordu Faruk Çelik, bizim hükümetimiz “demokrat” bir hükümettir, kanýtý da 1 Mayýs’ýn resmi tatil ilan edilmesi. Þimdi 137. Sayý / 15 - 29 Nisan 2009

sosyal reformist partiler ve oportünistler buna ne diyebilirler? Hükümet, onlarýn bayraðý üzerine yazýlý olan bir talebi yerine getirmemiþ miydi? Söyleyecek sözleri yoktur. Oysa biz þunu biliyoruz: Hükümet bu noktaya kitlelerin devrimci mücadelesi sonucu, bu mücadelenin baskýsý altýnda geldi. Emekçi sýnýflar ve Kürt halký, her 1 Mayýs’ý faþizme, kapitalizme, sermaye egemenliðine karþý gerçek bir kavga gününe dönüþtürmemiþ olsalardý, hükümet asla 1 Mayýs’ý resmi tatil ilan etme noktasýna gelmezdi. Bu birinci nokta. Ýkinci ve daha önemli nokta ise þöyle: Emekçi sýnýflar ve Kürt halký, 1 Mayýs’ý sermaye egemenliðine karþý gerçek bir kavga gününe dönüþtürürken bayraklarýnýn üzerinde 1 Mayýs’ýn resmi tatil ilan edilmesi talebi yoktu. Bu talep onlarýn mücadele bayraðý üzerinde deðil ama sosyal reformistlerin, oportünistlerin ve burjuva sendikacýlarýn bayraðý üzerinde sallanýyordu. Kitleler, devrimci eylem isteðiyle Taksim’e yönelirken onlarýn bilincinde, sýnýf sezgilerinde, duygularýnda faþist devlete, sermaye sýnýfýna karþý mücadele isteði vardý. Hükümeti, sermaye sýnýfýný endiþelendiren asýl husus bu idi. Bu durumdan, yaðdan kýl çeker gibi sýyrýlmak için bir bahane gerekiyordu. Aradýðý bahaneyi, sendikalarýn, sosyal reformist partilerin ve oportünistlerin bayraðý üzerinde yazýlý buldu. 1 Mayýs’ý resmi tatil günü ilan edeceðini beyan ederek (bu satýrlar yazýldýðý sýrada hükümetin kararý henüz resmileþmemiþti; ama ne önemi var ki?) “demokratlýðýnýn” tescilini istedi.


A ÞÝARIMIZ EMEÐÝN OLACAK!” Yeni Evrede

Mücadele Birliði

n c Kim? Emekçi sýnýflarýn ve Kürt halkýnýn bu kadar açýk aldatýlmaya çalýþýldýðý bir konuda baþka söze gerek var mý? Þimdi, sosyal reformistlerin ve oportünistlerin emekçi sýnýflarýn önüne koyduklarý öteki üç talebe bakalým. Birincisi, “Taksim’de 1 Mayýs Yasaðýna Son Verilmesi”, ikincisi “77 Katliamcýlarýnýn Yargýlanmasý” ve üçüncüsü “Krizin Bedelini Ödememek”. Okur inanmakta zorlanacaktýr ama elden ne gelir ki, gerçek böyle. Kendilerini sýnýfýn öncüsü, ileri müfrezesi, komünist vs addedenlerin talepleriyle sendikalarýn talepleri arasýnda at kýlý kadar bir fark bile yok. Ýnsan sormadan edemiyor, kim öncü; siz mi sendikalar mý, diye. Ya da siz mi sendikalardan, sendikalar mý sizden kopya çekti diye de sorulabilir. Yanýt ne olursa olsun sosyal reformist partiler için deðil ama onlarýn peþinden ayrýlmayan oportünistler için durum gerçekten hazindir. Taleplerdeki bu çakýþma, bu örtüþme oportünistlerin nasýl eðik bir politik düzlem üzerinde günden güne sosyal reformistlere doðru kaydýklarýnýn ibretlik bir kanýtýdýr. Sendikalar, sosyal reformist partiler ve oportünistler üçgeninde tablo þöyle tasvir edilebilir: Sendikalar burjuvaziye doðru, sosyal reformist partiler sendikalara doðru, oportünistler her ikisine doðru bir politik kayýþ içindeler. Bundan þüphe edecek kiþiye Halep ordaysa talepler yukarda deriz. Sendikalara ve sosyal reformist partilere bir sözümüz yok. Onlar zaten doðalarýna ve varoluþ koþullarýna uygun olaný yapýyorlar. Sözümüz hala devrimci

saflarda olma iddiasýnda olan oportünistleredir. Bu politikalarla, bu taleplerle ve bu müttefiklerle sizi bekleyen son politik iflastýr. “1 Mayýs Resmi Tatil Ýlan Edilsin” biçimindeki talebinizin baþýna gelenin diðer taleplerinizin de baþýna gelmesi kuvvetle muhtemeldir. Örneðin, yarýn-öbür gün hükümet “77 katliamcýlarýnýn soruþturulmasý için Meclis Araþtýrma Komisyonu” kurma kararý alýrsa bu sizin bir zaferiniz olmaz, ama sizin talebiniz hükümetin halký aldatmasýnýn bir aracý haline dönüþmüþ olur. “Taksim’de 1 Mayýs yasaðýna Son Verilmesi” talebiniz ise her bakýmdan gülünç ve politik iflasýnýzýn niþanesi olarak duruyor. Çünkü birincisi, siz de gayet iyi biliyorsunuz ki, “Taksim Yasaðý” Leninistler ya da emekçi sýnýflar için deðil, sizin için geçerlidir. Leninistler, yýllar boyu her 1 Mayýs’ta yasak filan dinlemeden Taksim’e çýktýlar ve yine biliyorsunuz ki bu günkü “Taksim Israrý”nýzý Leninistlere borçlusunuz. Emekçi sýnýflar ise, Taksim ne zaman kendilerine somut hedef olarak gösterildiyse o zaman, yasak filan dinlemeden, Taksim’e çýktýlar. Demek onlarýn da yasak diye bir þey dinlediði yoktu. Bu gün sendikalarýn, sosyal reformistlerin, sizin “Taksim Israrý” varsa ve artýk yer tartýþmasý yapmýyorsanýz bunun arkasýnda Leninistlerin yýllar boyu büyük bedeller ödeyerek yarattýklarý bilinç ve emekçi sýnýflarýn Taksim’e çýkma isteðinin üzerinizde yarattýðý baský yatýyor. Ýkincisi, bu talebinizle KESK’in dahi gerisine düþtüðünüzü ilan etmiþ oluyorsunuz. KESK’e bakýn, “yasak kaldý137. Sayý / 15 - 29 Nisan 2009

Gündem

rýlsýn diye bir talebimiz yok, kimseden izin istemiyoruz” babýnda açýklamalar yaptýðýný göreceksiniz. KESK’in devlete meydan okuyan bu açýklamasýnýn sizin talebinizden daha “devrimci” bir içeriðe sahip olduðundan emin olabilirsiniz. Bu politik periþanlýkla örneðin KESK’e öncülük edebilir misiniz? Dev rim ci Po li ti ka Bu, tartýþma götürmez bir politik iflastýr. Bu durumdan kurtulmanýn tek yolu, devrimci komünist politikalara sarýlmaktýr. Bunun ilk koþulu, politik hedeflerinizi hemen gerçekleþtirilebilir düzen içi taleplere göre uyarlamak deðil, ilk büyük hedef olarak siyasal iktidarýn fethi hedefine tabi þekilde düzenlemektir. Toplumsal kurtuluþa giden yolun ilk kapýsý olarak politik iktidarýn fethi hedefini en baþa koyun, kitlelerin önüne bu hedefi koyun sonra bütün diðer taleplerinizi bu büyük amaca uygun düzenleyin ve ona tabi kýlýn. Ýþte o zaman devrimci politikaya ilk ciddi ve büyük adýmý atmýþ olursunuz. Proletarya, her zaman olduðu gibi, 1 Mayýs’ta da devrimci politikalarla hareket etmek durumundadýr. Devrimci politikanýn özü ise, ilk büyük hedefi, siyasal iktidarýn fethi hedefini en baþa koyan politikadýr. Bu nedenle, 1 Mayýs’ta devrimci proletaryanýn, diðer emekçi sýnýflarýn ve Kürt halkýnýn bayraðýna “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak” þiarý yazýlmýþ olacaktýr. Her þey bir yana, emekçi sýnýflar ve Kürt halký, bu büyük hedefi gerçekleþtirmeden hiçbir yaþamsal sorunlarýný çözemeyeceklerini gittikçe daha iyi görüyorlar.

13


Yeni Evrede

DÝKKAT OBAMA VAR

Sermayenin Oyunları

Mücadele Birliði

Bütün haber bültenleri, tartýþma programlarý, hatta ve hatta eðlence programlarý kulaklarýmýzý yýrtarcasýna baðýrmaktalar; “Dikkat Obama var”. Bu yazýmýzý okuduðunuzda büyük ihtimalle Obama, Türkiye’den ayrýlmýþ olacak. En azýndan Obama’nýn programý bu yönde. Þimdi sizinle paylaþmak istediðim çok da komik olduðunu düþündüðüm bir cümle var. Baþlýkta da anlaþýlacaðý gibi o cümle “Dikkat Obama var”. Evet cümle benim uydurduðum bir cümle deðil. Bütün yazýlý basýn ve görsel basýn bu baþlýðý kullandý. Nedeni de çok açýk Obama’ya yönelik olaðanüstü koruma önlemleri. Bu koruma o kadar abartýldý ki artýk insanlarýn Obama’ya karþý, daha doðrusu Obama’ya yönelik korumaya karþýn kendisini korumasý gerekiyor. Ýnsanlar kendini korumak zorunda çünkü “Dikkat Obama var”. Dikkat Obama var, cümlesinin Obama’sýný çýkarýp yerine baþka bir kelime koyduðumuzda bir levha yazýsý geliyor hemen aklýma. Ben o tabela yazýsýný söylemeyeceðim çünkü birçoðunuz bunun ne olduðunu anladýnýz. Bu yazýmýzda üç noktaya deðinmek istiyorum. Öncelikle Obama’ya karþý kendimizi korumak zorunda mýyýz? Seçimler sürerken deðiþimin simgesi haline gelmiþti Obama. Bütün burjuva basýn hep bir aðýzdan barýþ sloganlarý atmaya baþladý. Obama gelecek; barýþ, huzur, refah gelecek. Evcil Obama ile kapitalizminde evcilleþeceði umudu bütün reformist çevreleri sarmýþtý. Ama unuttuklarý bir þey vardý, uzlaþmaz sýnýf çeliþkileri. Barýþý, refahý Obama’nýn saðlayamayacaðýný, bunun ancak toplumsal bir devrimle yani sosyalizmle gerçekleþeceðini bizim reformistlerin kafasýna vura, vura daha uzun süre anlatmamýz gerekecek galiba. Peki bu barýþ güvercini nasýlda bir anda karardý, birazda bu kýsma açýklýk getirelim. Seçimlerden önce deðiþim ve barýþ sloganlarý atan Obama, seçimlerden sonra Siyonist Ýsrail’e verdiði destekle Filistin halkýnýn katliamýna destek vermiþtir. Yüzlerce çocuðun ve sivilin ölümünden sorumlu hale gelmiþtir. Son olarak da Sosyalist Kore’ye yönelik saldýrgan açýklamalarda bulundu. Obama’nýn seçimlerden hemen sonra yaptýðý icraatlarýna ve açýklamalarýna baktýðýmýzda bu barýþ güvercinin karardýðýný görmek mümkün. Ýþte bu yüzden dünya halklarýnýn Obama’ya karþý kendilerini korumak zorunda olduðu anlaþýlýyor. Obama’ya karþý kendimizi korumamýzýn gerekliliðinin anlaþýldýðýný düþünerek artýk ikinci noktaya geçmemizin doðru olacaðý kanaatindeyim. Ýkinci nokta Obama’nýn temsil ettiði Amerika. Dünya halklarýna kan kusturan Amerika. Dünyanýn birçok yerine savaþ, kan, acý ve gözyaþý götüren Amerika. Daha önce emperyalist amaçlarla dünyanýn birçok yerini iþgal etti ve milyonlarca insaný katletti. Þimdi ise kapitalizmi, yani kendini kurtarma çabasýyla özelikle Ortadoðu’ya yönelik saldýrýlar gerçekleþtirmekte. Bu saldýrýlarda yüz binlerce ýraklý, Afganistanlý, Filistinli, Lübnanlý katledildi. Savaþ sürüyor ve katliam devam ediyor. Burjuva medya ve bu katliama sessiz kalan devletler bu katliamýn ortaðýdýr ayný zamanda. Bu devletleri sayarken en baþa Türkiye’yi koymak gerekecek galiba. Çünkü unutulmasýn ki, Konya’da eðitilen pilotlar Filistinli çocuklarýn kafasýna bomba yaðdýrmýþtýr. Irak iþgal e-

14

dilirken kimyasal silah bahanesiyle yüz binlerce insan katledildi. Hamas’ýn Ýsrail’e yönelik saldýrýlarý bahane edilerek binlerce Filistinli katledildi. Yine çeþitli bahanelerle Afganistanlý, Lübnanlý insanlar bu katil devlet tarafýndan katledildi. Bu katil devletin açýklamalarýna bakarsak daha birçok halk katliamýn hedefi durumundadýr. Demek ki Amerika’ya, bu katil devlete karþý da dünya halklarýnýn kendini korumasý gerekecek. Þimdi son noktaya, en kapsamlý, en saldýrgan güce gelelim yani kapitalizmin kendisine. Bildiðiniz gibi Amerika baþkaný Barack Obama NATO zirvesinden ayrýlýp Türkiye’ye geldi. Strasburg’ta neler konuþuldu tabi bilmiyoruz. Ama NATO karþýtý eylemlerde neler yaþandý biliyoruz; çok kitlesel, militan eylemler damgasýný vurdu NATO toplantýsýna. Neler konuþulduðunu bilmiyoruz ama, önümüzdeki günlerde bizi neyin beklediði ve neler konuþulduðu gayet açýk anlaþýlýyor. Danimarka Baþbakaný Rasmussen’in NATO Genel Sekreterliði için adaylýðý, bunun karþýsýnda ise Türkiye’nin vetosu konuþuldu birkaç saat. Burjuva basýn son dakika haberleriyle verdiler bu veto haberini ve ardýndan vetonun geri çekilmesini. Bu sadece burjuva basýndan bize verilen kýsmýydý. Ama bizler biliyoruz ki kapitalizm büyük bir krizin içinde ve her geçen gün daha da saldýrganlaþmakta. NATO zirvesinin de temel konusu bu ekonomik-politik krizden nasýl kurtulacaðýdýr. Kapitalizm bu krizleri daha önce de yaþadý þimdi de yaþýyor. Eðer tarihin çöplüðüne atýlmazsa daha da yaþamaya devam edecek. Yani ekonomik olarak sistemin kalýcý ve kesin bir reçetesi elinde yok. Tek yol kalýyor elinde, eskisi gibi yönetemediði kitleleri baský altýna almak. Bu uðurda öldürülen milyonlara daha fazla milyonlar katmak. Dünya halklarý büyük bir dünya savaþýnýn içine girmiþtir ve bu savaþ zaman ilerledikçe daha da þiddetlenecektir. Bu yönüyle dünya halklarýnýn, iþçilerin, emekçilerin kendilerini bu tek diþi kalmýþ canavara karþý korumalarý gerekecektir. Obama’ya, Amerika’ya, kapitalizme karþý; iþçilerin, emekçilerin, ezilen yoksul halklarýn kendini korumasý gerek dedik ama nasýl? Daha doðrusu, asýl sorulmasý gereken neyi koruyacaklarýdýr. Morgýç kriziyle birlikte binlerce insan sokakta kaldý. Kapitalizm, tarihinin en büyük kriziyle birlikte milyonlarca iþçiyi iþsiz býraktý. Aslýnda elini kolunu baðlayan zincirlerinden baþka koruyacak hiçbir þeyi kalmadý iþçi ve emekçilerin. Her geçen gün açlýk ve yokluk giderek artmakta. Daha önemlisi de insanlarýn geleceðe dair umutlarý tükenmekte. Girdiðimiz yeni evrede her þey daha da netleþmiþ durumda. Kapitalizm sýçramalý bir çöküþ içerisindedir. Bu çöküþ hem ekonomik hem de politik bir çöküþtür. Kapitalizm çöküþünü engellemek için saldýrýlarýný arttýrmýþ durumdadýr. Ama her saldýrý onu biraz daha yok oluþa doðru sürüklemektedir. Ýþçi sýnýfý bu savaþta hem ideolojik olarak güçlüdür. Hem de moral üstünlüðünü ele almýþ durumdadýr. Ve zincirlerinden baþka kaybedecek hiçbir þeyi yoktur. Daha ileri atýlmasý için hiçbir engel kalmamýþ, buz kýrýlmýþ yol açýlmýþtýr. Es ki e hir den M ca de le Bir li

137. Sayý / 15 - 29 Nisan 2009


KÜRESEL ÖFKE BÜYÜYOR

Yeni Evrede

Eylemler

Mücadele Birliði

Emperyalist kapitalist sistemin ekonomik kriziyle birlikte iþten çýkarmalar ve yoksulluðun giderek artmasýyla Avrupa’nýn birçok ülkesinde iþçiler, emekçiler ve öðrenciler yine sokaklara döküldü. Kitlelerin sokaklara çýkmasýnda bu seferki bahane G-20 ve NATO zirveleri idi. G-20 Zirvesi ve NATO’nun 60. yýldönümünün ard arda gelmesi, tüm dünya halklarýnda öfke ve nefreti tetikledi. Ayný zamanda ekonomik kriz nedeniyle de sokaklara dökülen milyonlarca kiþinin katýldýðý eylemlerde hükümetler protesto edilirken kapitalist sisteme karþýtý sloganlar atýldý.

G-20 zirvesinin düzenlendiði Londra’da zirveyi binlerce kiþi protesto etti, polisle çatýþmalar yaþandý. Sendikalar, yardým kuruluþlarý, dini gruplar ve çevreciler, dünya ekonomisinde reform yapýlmasý talebiyle “Önce Ýnsan” sloganýyla Londra’da 28 Mart’ta bir araya geldiler. Yapýlan eylemlere yaklaþýk 35 bin kiþi katýldý.

POR TE K Z: Portekiz’de, iþsizliðin arttýðýný ve kriz zamanýnda zenginlerin kayýrýldýðýný belirten sendikalara üye binlerce iþçi, 13 Mart’ta baþkent Lizbon’da, hükümeti protesto yürüyüþü düzenledi. LE TON YA: Letonya’da, hükümetin kamu çalýþanlarýnýn maaþlarýný yüzde 20 azaltma planýný protesto eden binlerce öðretmen, baþkent Riga sokaklarýnda yürüyüþ yaptý. G-20 ve NA TO O LAY LI BA

N G L TE RE:

FRAN SA: Fransa hükümetinin ekonomik krize yönelik politikasýna tepki olarak yapýlan grevlerin ikinci turunda 19 Mart’ta 3 milyon kadar emekçi sokaklara çýktý. Fransa’nýn baþkenti Paris’te 28 Mart’ta da ekonomik krize karþý eylemler yapýldý Fransa’nýn Karayip Adalarýndan Guadeloupe’da hayatý felç eden ve altý hafta süren grev 5 Mart’ta sendika liderleri ve yetkililerin anlaþmasýyla son buldu. Grev sýrasýnda düzenlenen protestolarda bir sendika lideri öldürüldü, dükkanlar yakýldý ve yaðma olaylarý meydana geldi. AL MAN YA: Almanya’nýn baþkenti Berlin’de 28 Mart’ta yaklaþýk 15 bin kiþi yürüyüþ yaptý, eylemciler kendilerine müdahale eden polise taþ ve þiþelerle saldýrdý. Almanya’nýn finans baþkenti Frankfurt’ta ise 14 bin kiþi toplandý. Almanya’da, ortaðý General Motors’un Avrupa’da fabrika kapatma planlarýný iptal etmesi için Opel’de çalýþan 15 bin kiþi ise 26 Þubat’ta yürüdü. YU NA N S TAN: Yunanistan’da kamu ve özel sektör çalýþanlarý hayat pahalýlýðý, iþten çýkarmalar, düþük ücretler, çalýþma koþullarý ve kadrolarýn yenilenmemesine tepki olarak genel greve gitti. R LAN DA: Taksi þoförleri ve havaalaný çalýþanlarý 20 Mart’ta protesto gösterisi yaptý. Baþkent Dublin’de 21 Þubat’ta iþten çýkarmalara tepki olarak 100 bin kiþi toplandý.

LA DI

Yu na nis tan, G20 Zir ve si ne Kar Grev de! Yunanistan Genel Emek Konfederasyonu GSEE, 2 Nisan 2009 tarihinde gerçekleþecek olan G-20 zirvesi dolayýsýyla, Dünya Eylem Günü baðlamýnda ülke çapýnda 24 saatlik genel greve gitti. Ýþ kayýplarýna, iþten çýkarýlmalara, iþsizliðe, artan yoksulluða, duraðan ücretlere ve soysal koruma paylarýndaki devasa kesintilere karþý tüm ülkede 2 Nisan günü greve gidileceði açýklandý. Lond ra da Zir vey le Be ra ber Bin ler ce Ki G - 20 zirvesi Londra’da baþladý. Ýngiltere’nin baþkenti Londra’da binlerce kiþi, G-20 zirvesini protesto etmek amacýyla sokaða döküldü. Günler öncesinden baþlayan eylemlerde, sayýlarý gittikçe artan kitle Londra’nýn çeþitli yerlerinde ve finans merkezlerinin yoðun olduðu yerlerde protesto eylemlerini yoðunlaþtýrdý. 47 yaþýndaki bir kiþi ise hayatýný kaybetti, polis yaþamýný yitiren kiþinin eylemci olmadýðýný evine giden biri olduðunu söyledi.

i So

Na to Zir ve si ne de Pro tes to lar Dam ga s Zirve öncesi Cuma ve Cumartesi, Nato karþýtlarýnýn düzenlediði gösterilere güvenlik güçleri Strasbourg’da 9 bin, Almanya tarafýnda ise 15 bin polis ve jandarmayla hazýr bulundu. Alýnan önlemler arasýnda; Fransa, daha önce Schengen anlaþmasý dolayýsýyla Almanya sýnýrýnda kaldýrdýðý vize denetimlerini 20 Mart tarihinde baþlayýp 5 Nisan tarihinde sona erecek þekilde tekrar yürürlüðe koymasý da yer alýyor.

n

STRAS BO URG: Fransa’nýn Strasbourg þehrinde yüksek güvenlik önlemleri altýnda baþlayan NATO zirvesi öncesi yapýlan protesto gösterileri sýrasýnda polisle þiddetli çatýþmalar yaþandý. 300 kiþinin sorgulandýðý eylemlerde toplam 105 kiþi gözaltýna alýndý. Çatýþmalar sýrasýnda yaklaþýk 10 otobüs duraðý tahrip edilirken, çöp konteynerlarý ateþe verildi. yaklaþýk 2 bin dolayýnda kiþi eyleme katýldý. S LA MA BAD: Pakistan’da NATO’ya ait 9 araç eylemciler tarafýndan bomba ve roketlerle imha edildi.

137. Sayý / 15 - 29 Nisan 2009

15

V


ÞEYTANIN AVUKATI

Küresel Kriz ve Marksizm

Yeni Evrede

Mücadele Birliði

lirli tedavi yöntemleri uygulayarak düMarx ömrünün en güzel 25 yýlýný zeltilebileceðine inanýyor. Bu durumda ekonomi-politik araþtýrmalarýna ve kaMarx’ý ve Marksistleri de iþin içine katpitalizmin eleþtirel bir tahlili olan bütýktan sonra yazarýmýzýn yapmasý gereyük eseri Kapital’i yazmaya ayýrdýðýný ken þey doðal olarak kapitalizmin altersöyler. Marx bu çalýþmasý sýrasýnda en natifsiz sosyalizmin ise “baþarýsýz” olduçok kapitalizmi þirin gösteren, onun köðunu iddia etmekti. tülüklerini mazur gösteren mazeretçi Fakat yazarýn “tar t ma la -r n bu teorileri savunanlara kýzmýþtýr. Bilimse a ma s n da u so ru g n -de me g temelden yoksun bu teoriler Marx’ýn ayor: Ka pi ta lizm ya da pi - ya sa mansýz eleþtirisinin her zaman hedefi ni te da vi e de rek ya at - ma ya oldu. mak ye ri ne ba ka bir sis - te me Günümüzde de gözleri kapitalizmmek da ha do ru ol maz ” sorumsu-? den baþka bir þey görmeyen, kapitaliznu sorduktan sonra kapitalizmi, sosyame özgü hastalýklarý bir erdemmiþ gibi lizm karþýsýnda savunacaðýný beklerken sunan mazeretçiler az deðil. Hiçbir bikapitalizmi kapitalizm öncesi sistemlere limsel temeli olmayan iddalarla ortaya karþý savunuyor. Kendisinden dinleyeçýkan bu sözde bilimsel iktisatçýlarýn lim: “bu so ru ya do ru ya n - t ver maskesini düþürmekte yine Marx’ýn iin ka pi ta liz min in san la r zinden giden Marksistlerin iþidir. Bu ma- söylüyor. dar kat k te da bu lun du u zeretçilerin biri de Radikal gazetesinin “ de o lo jik e le ti ri ne ya ka pan lar sis kidik ten sonra Ýngiliz köþe yazarlarýndan; Mahfi EÐÝLMEZ. min te da vi e dil mez bir -yaatp mak da ge ol re du” de u yor nomi ta rih çi si An gus Maddison’un Gazetenin bu kadrolu yazarý 10 Þubat ta- nu ve ne ya p l r sa ya p l eskon so nu ta webne siteme sinden dýðý tarihsel verileri akrihli yazýsýna “Kapitalizmden Önce ve sis te min k me si nin n- le yealce ta rý yor: “Ka pi ta liz min ya da - pi y Sonra” baþlýðýný koymuþ. Yazar bu makai ni ne s ”r yor lar. lesinde yukarýda bahsettiðimiz gibi kapiEvet doðru söylüyorsunuz ama yalnýz te mi nin ba lan g c n sa na talizmi -hem de tarihin görmüþ olduðu en kapitalizmin mutlaka çökeceðini öne sür- o nun ta ri hi ni de 1820 y l o büyük derin, en yýkýcý krizini yaþadýðý sý- mekle kalmýyoruz. Onu yýkmak için eli- e de bi li riz. Mi lat tan son ra y l rada- savunma iþine giriþmiþtir. Ancak bu mizden gelen, hatta gelmeyen her þeyi de y l a ra s n da ge en 1820 ta lizm n ce si d ne me ba - kar iþi yaparken olmadýk hokkabazlýklar yapý- yapýyoruz. ya kriz n fuya su nun y z de 461, d n y yor. Okurun dikkatini bir noktaya çekip, “Sis te min ya p s n da- bir farklý bir noktadan gözüne kül serpiyor. rat ma me ka niz ma s ol du GSYH u nus ynez de 662 ve ki i ba ge li rin % 143 art m ol -du u Þimdi yazýnýn eleþtirisine geçebiliriz. s ren (bu, ler yazarýn da dâhil olduðu ruz. “K re sel kriz boy g s ter dioluyor) in iden grup se bu me ka niz ma yo n n d Ya ni ge lir de ki -ar t fus ar na sis git te mi . 1820 y bu ya na e le ti ri le rin ozel daktinok ta s na le bi le ce i ni ve- do la y t s y la Marx n de yi miy le ka pi -tamin lizm, ka vi pi etadi le rek ya 2006 te da a ya ybi lle na ce kai dar ni ge en ka pi 186 y l l k ta ri hi ne bak t lizm sa vu nu cu la r n n -deidyidimiy ya lar. a eledi ” piyor - lizm sa sis te mi o tur du. Ki mi - si Eivet, deemoperlo jik e yalist-kapitalist sistemin d n ya n fu su nun ka pi ta le ti ri ye y ne lir ken,- ki ledöri de te tepe nok- ki 1820 y l dan da ha faz la art sapýrmisapýr küldü ðü,sis sistemin min ya p s n da bir kriz ya - ta rat ma me ka sýnda yer alanlarýn bile krizin dibini gö- (y z de 623), d n ya GSYH s- n n niz ma s ya da e i li mi olreme dudikle u ri,nu ne sosyaliz min tekelci kapitaliz- ce ki 1820 y l n on ka t da ha n ve ki i ba - na ge s r d ” ler. min kapýsýný yumruklamaya baþladýðý bir art t Yazarýn tartýþmalarýn odak noktasýna zamanda bu dinozor iktisatçýlar bunu iddi- ce ki 1820 y l n 7.5 ka t - ar t di i ni g ”.re bi li riz oturan kapitalizme ideolojik eleþtiri yö- a edebiliyor. Sanki yazarýn karþýsýnda kapitalizm nelten kimileri dediði biz Marksistler oluDurun, asýl saçmalýk sonradan geliyoruz. Yazar kendisinin ikinci kampa ya- yor. Yazar nasýl beceriksiz bir hokkabaz öncesi sistemleri savunan birisi varmýþ gini kapitalist sistemin yapýsýnda bir kriz ya- olduðunu yazýnýn devamýnda ortaya ko- bi bu verileri aktardýktan sonra bakýn ne la t r ma y ya p ratma mekanizmasý ya da eðilimi olduðu- yuyor. Diyelim ki yazar, gerçekten de ka- diyor: “Bu kar nu söyleyenlerin kampýna dâhil olduðunu pitalizmin imanlý bir taraftarý ve onun be- ya a nan k re sel kriz ne- de ni

16

137. Sayý / 15 - 29 Nisan 2009


Yeni Evrede

Küresel Kriz ve Marksizm

Mücadele Birliði

günle dünrin yanýn oen ka geliþdar miþ kapita- le cek bir sal g n ba g s te ri ta liz me y nel ti len e le tiBuri ül ke si o lan ABD’nin te mel lerinde Aflist re tim sal g n . Top lum- ken d da hak l ol ma d or ta- ya k yor. O rika’da toprak rýndan zorla koparýlarak den bi re ge ri sin ge ri ye - ge nun i in dir ki tar t l ma s kige relaken ne de getirilen ey es ki sis tem le re d n köleyohalilu il,insanlarýn alýnteri, bar l k du ru mu na so kul mu bu ný vena gözs yaþýl var. 1857 yýlýnda çalýþtýk- san ki bir k t l k, ge nel -bir y bu sis te min kriz ya rat ma ka dan larý fabrikada yakýlarak öldürülen kadýn b t n ge im a ra la r- ik m s r d r le ce i” ko nu su dur. iþ çi le rin kül le ri var. Bir za man la rýn ü ze mi tir. San ki sa na yi ve- ti ca Ýyi de sayýn yazar, siz Marx’ýn hangi kitabýnda ya da hangi Marksistin aðzýndan rinde güneþ batmayan imparatorluðu olan mi tir; pe ki a ma ne den? ˙ n k kapitalizmin karþýsýna kapitalizm öncesi Ýngiltere, Hindistan’ýn paryalarýnýn ceset- faz la uy gar l k, ok faz la ge ok faz la sa na yi, ok faz - la t sistemleri çýkardýðýný duydunuz ya da o- lerine basarak yükseldi. Evet, sayýn yazar, aktardýðýnýz o bü- d r da on .”dan kudunuz. Aksine Marx’ýn kendisi kapitayük “ilerlemenin” ne pahasýna gerçekleþlizmin, kapitalizm öncesi sistemlere üsBu uzun ama gerekli alýntýdan sonra tünlüðünü en doðru anlatmamýþ mýdýr? tiðini anlatmak için ciltler dolusu kitap bi- þunu çok rahatlýkla söyleyebiliriz; kapitaBu hile neden? Marx bu konuda ne diyor, le yetmez. Bütün bu ilerlemeyi Marx’ýn lizm, krizden krize yuvarlanmadan, kendi sözkent leriyle ak biliriz: “Tarihin bu döne- yarattýðý üretici güçleri her adýmda yýkmaona bakalým. “Bur ju va zi, k r , letararin ten yazýlmýþtýr”. e ge men li i ne sok tu. ˙ok - mibkanyvekateþ kent dan var olamaz. Marx ve o nun yo lun dan i ler le yen ler ya rat t , kent sel n -fu su, k ra k yas Bugün yaþanan krizin etkisiyle tüm pitaliz min, feodalizme üs- dünyada yüzlerce, binlerce fabrika, iþletla, b y k l de ar t r d Mark . Vesistblerykale ce, tünlü n fu sun ol duk a b y k bir kðüsnümhiçbir n zaman inkâr etmediler. me kapandý. Fabrikalar ve içindeki makisinekur iþçiletar rin ve tüm ezilen sýnýf ve neler çürümeye terk edildi. Üretici güçlek r sal ya a m n b n l -n Ak den rýn ka ný ve ný pala hasýna yaratýlan rin en asli unsuru olan milyonlarca iþçi iþd ... Bur ju va zi n fu sun, - halklare tim a ca ra ü re ti ci güç ler de ki bu ge liþ menin insanlý- siz kaldý. Çünkü kapitalizm ihtiyaçlar için r n n ve m l ki ye tin da n k du ru mu tuluþu Ndemek olan sosyalizmin deðil pazarda parasý olan için üretim yana gi de rek da ha ok son -veðýnrikur yor. lini ayarat fu su bir a ra ya top la m - ,maddireteme tim ratýðýný söylediler. Bu par. Örneðin; bir fýrýncý aç insanlar için di temmel madan leceðin toplumu deðil parasý olanlar için ekmek üretir. Milla r n mer ke zi le tir mimadve l olki ye ge ti Biz kaBur pitalizmi yalnýzca feo- yonlarca insan açlýktan da kývransa eðer bir ka el de yo un la t -r ku m rulamaz. t r... da liz me kar þý “o nay”la ju va zi, an cak y z y l -bu lan e ge men lidýk. Sosyalizme üretilen ekmek satýlmýyorsa fýrýncý kapýya karþýkudeðil. i s ra s n da da ha n ce ki ak la r n kilidi hiç acýmadan vurur. Üretimi geliþtidur, ka t m n n ya rat m ol duk- la rDoð n rudan dapitalist sistemin tedavi recek birçok buluþun tekellerin kasasýnda pýda olduðunu ve ne yapýha yo un ve ok da ha b y kedilemez re bir ti yaci saklý durduðunu ise sanýrým söylemeye sa ya ta sistemin çökmesinin g ler ya rat t . Do a g - lýr le ripýlsýn ne soenuç ge gerek yok. Çünkü pazarýn büyümesi üretileneme ðini ‘öne’ sürüyoruz. men o lun ma s , ma ki ne kim - önya n ye n ce sa min büyümesinin gerisinde kalýyor. Ve ü“Ken na yi ye ve ta r ma uy gu -lan ma s ,dibu re tim de i im ve m l ki yet retime uygulanacak her buluþ bu arayý açri rik i le mo dern bur ju va top lu mu, har l ge mi ler, de mir yol ilalir ,kie le lekt maktan baþka sonuç vermeyecek. b yr le si rne ma de ava sa re tim ve de i im telg ra f , kos ko ca k ta- la n ta Bu kapitalizmin kendi iç çeliþkileria rala la bu lu nan bu top lum, l ma s , ne hir le rin su yol r rha ya li rat ne m nin kaçýnýlmaz dýþavurumudur. Kapitage ti ril me si, yer den bi terl celer si di ne ya n rfusn n b y le riy le ha re ke te lizm artýk Marx’ýn dönemindeki kapitale ri ar t- k kont rol e de me o al ma s -top lum sal e -mege inirbadi r in g lizm deðil. Çok daha geliþti, tekelci kapiy yat c ye da b y le si ne re ti ci g yenleb rin makben ta zi yor. Sa na yi nin ve lizmebe dönüþ liþkileri ve sorunlarý re mi tin tir. ta ri hi on y l ta dan ritü.moÇedern ol du u nu han gi y z y l setizecabil büyük ve de rin. Top mun ve üretici re ti ci g le rin mo dern - daha re tim ko ul lula (Komünist Manifesto) güç le rin ge liþ me si nin (Ya za rýn yukarýda bur ju va zi nin ve o nun e ge Demek ki sorun kapitalizm karþýsýnda r na kar bahm settilði ki o deyet vasa iler menin) önündeki i leli feodalizm ya da daha geri bir üretim biçi- men li i nin var l k ko u- lu yük hin engel, den kapitaba lizmin kendisi. Kais ya n -n en tabüri mini savunmak deðil. Kapitalizmin bu “i- ki le ri ne kar pi ta list sis te min sý nýr la rý içerisinde kalarak lerici” özelliðini Marx’tan daha iyi kimse ka Bir ey de il dir. Bu ko nu da, t m te son nefesi veren hastan herdreçenem görmemiþtir. Yine de Marx þunu söyleme- bur ju va top lu mu nu var -l önerilen yý bey de kur tarma sel le yi me ne yi, len me le riy le -her kehure sin deçaba dasý olarak kalmaden edemez: “o her han gi bir i ler ya mahkûmdur. Ya pýl ma ha ve teh ir ditkef e di bi rey le ri ve halk la r -kan i ci in bir bi -im de sor gu ya esý gereken geriye me doðru yol almakca de ri sbu na l m la r ndesðil ile zriyensosya etlizmek de, se fa let ve a a lan - ken ma iti in týr. Sos ye mi ter mi li dir dir. Bu bu na l m lar s yaliz ramesdoð n rudayol almadan ilerler n d r me den hu su le ge?”tir mek o la nak sýz ha le yal n z ca mev cut r n le rin de il da gel hamiþtir. (Marx Seçme Yazýlar) Sosya retimde araçlarýnýn n ce le ri ya ra t l m re ti cilizm, g bütün le ürin Kapitalizmin-Marx’ýn ölümünden mun mülki yetine geçmesidir. Sosya- top o lu la rak tah sonraki tarihini bilen bizler bu soruya ke- b y k bir k s m d nem sel lizm de ü re tim pa daiçin deðil toplusinlikle; getirmemiþtir, yanýtýný verebili- rip e di li yor. Bu bu na l m lar s ra rassý nolan da ha n ce ki a lar da an - mun lam ihstiyaç z lagrýný rkarþýlamak için yapýlýr. riz. 137. Sayý / 15 - 29 Nisan 2009

17


ATV – SABAH ÇALIÞANLARININ GREVÝ SÜRÜYOR

Yeni Evrede

Eylemler

Mücadele Birliði

13 Þubat’tan bu yana grevde olan ATV – Sabah grubu çalýþanlarý her Cumartesi gerçekleþtirdikleri yürüyüþ ve basýn açýklamalarýna devam ediyorlar. 11 Nisan Cumartesi günü de saat 19:00’da Taksim Tramvay Duraðý’ndan yürüyüþe baþlayan ATV çalýþanlarý “Sabah–ATV Grevi Sürüyor, Dayanýþma Büyüyor” pankartý ile Galatasaray Lisesi önüne geldiler. Yürüyüþ boyunca “Direne Direne Kazanacaðýz”, “Örgütlü Basýn Özgür Basýndýr”, “Grev Büyüyor, Dayanýþma Sürüyor”, “Sendika Yoksa Barýþ da Yok” sloganlarýnýn yaný sýra yaklaþmakta olan 1 Mayýs’a da deðinerek “Yaþasýn 1 Mayýs” ve “1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alanýndayýz” sloganlarýný attýlar ve 1 Mayýs’ta sermaye sýnýfý ile iþçi sýnýfý arasýndaki savaþýmýn bir sembolü olan Taksim Meydaný’nda olacaklarýný, bu sýnýf savaþýmýndan baðýmsýz olmadýklarýný da belirtmiþ oldular. “Hrant Dink ve Musa Anter de bizim yanýmýzda” diyen ATV çalýþanlarý “Basýn

Þehitleri Ölümsüzdür” sloganý ile de sermaye sýnýfýnýn katlettiði basýn emekçilerinin mücadelelerinin sürdüðünü haykýrdýlar. Galatasaray Lisesi önüne gelindiðinde sloganlar yine 1 Mayýs üzerineydi ve 1 Mayýs’ta sermaye sýnýfýnýn ve onun koruyucularýnýn tehditlerine raðmen Taksim’de olunacaðýna dairdi. Okunan basýn açýklamasýnda ATV grevcileri, Hasan Hüseyin Korkmazgil’in dizeleri ile basýna ve emekçilere seslendiler:

“De ni ze var mak t r a ma c rin, de ni ze var mak. Ey yol cu; b y k se da - , a a yor sa s t n den ne hir, bi ri k bi ri kip ta ar s t n den, ya n n y re si ni. Yo ku sa yo lu, ko a m yor men de res ler i zer ne hi U u rum kar sa n ne, k b ra k r ken di ni ne hir, ka nat la r n , va r r va ra re; O ra ya, de ”ni ze Açýklama, þiire de atfen, þu sözlerle bitirildi: “Biz de ne hir ler den al d k d Bi zim de var mak is te di i miz En gel le rin na s l a la - ca den re ni yo ruz. Ya r yol da git me ye ce iz. A ma c m z ne h a k p, ne hir ler gi bi u la mak H z ko u su de il bu, en gel En gel le ri a a a a, g c m z

FAÞÝZME KARÞI BÝRLEÞÝK MÜCADELEYE

Anadolu Üniversitesinde 74 öðrencinin gözaltýna alýnmasý yapýlan yürüyüþle protesto edildi. 7 Nisan Salý günü Saat 12.30 da Cumhuriyet kapýsý önünde buluþan öðrenciler açýklamanýn yapýlacaðý yemekhane önüne doðru sloganlarla yürüyüþe geçti. Yürüyüþ sýrasýnda sýk sýk; “katil polis üniversiteden defol”, “baskýlar bizi yýldýramaz”, “faþizmi döktüðü kanda boðacaðýz” sloganlarý atýldý. Daha öncesi gibi, polisin ve özel güvenliðin yoðun ablukasý bu defa yaþanmadý. Sivil polisler ortalýkta yoktu, özel güvenlik ise eylemi uzaktan izlemek zorunda kaldý. Basýn metninde yaþanan olayla ilgili bazý açýklamalarda bulunuldu. Rektörün üniversiteye polisleri çaðýrmasý ve onun denetiminde üniversite öðrencilerinin vahþice gözaltýna alýnmasý teþhir edildi. Ayrýca emniyet müdürlüðünün gözaltý araçlarý yetmeyince okulun aracýnýn emniyet müdürlüðüne tahsis e-

18

dilmesi ve bu araçla öðrencilerin gözaltýna alýnmasý protesto edildi. Dünya kapitalizminin içinde bulunduðu ekonomik-politik krize de deðinildi. Artýk kitleleri yönetemeyenlerin, kitlelere yönelik saldýrýlarý ve bu baðlamda devlet güçlerince beslenen ve sokaða, üniversiteye salýnan sivil faþistlerin saldýrýlarý anlatýldý. Açýklamanýn son bölümünde ise okulda varlýðýmýzýn devam edeceði, baskýlarýn, soruþturmalarýn, göz altýlarýn bizi yýldýramayacaðý ve devrim mücadelesinin hýz kesmeden süreceði vurgulandý. Daha sonra ise sloganlarla ve halaylarla eylem son buldu. Eylemi DÖB, DPG, DGH, ODAK, Ekim Gençliði ve Eskiþehir Gençlik Derneði örgütledi. Ayrýca eyleme YDG-M, SGD ve destek verdi. Es ki e hir D B

137. Sayý / 15 - 29 Nisan 2009


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

ÝHD ADANA ÞUBESÝ’NDE BASIN AÇIKLAMASI

Eylemler

ATILIM’A KAPATMA CEZASI PROTESTO EDÝLDÝ

ÝHD Adana Þubesi’nde, 10 Nisan günü bir basýn açýklamasý yapýldý. Basýn açýklamasý, son günlerde basýnýn ve Kürt halkýnýn daha sýk gündemine gelmeye baþlayan polisin iþkenceleri idi. Gün geçmiyor ki, baþta Adana olmak üzere, ülkenin dört bir yanýndan polisin yaptýðý iþkencelerin haberleri duyulmasýn... Burjuvazinin iþçi ve emekçi halklara 18 yaþýndaki Ahmet Özdesaldýrýsý, devrimci ve sosyalist basýna gemir, ve 64 yaþýndaki Mehmet Nuri Özkan, Adana ÝHD’de bir basýn açýklamasý tirdiði yasaklarla sürüyor. yaptýlar. Haftalýk olarak yayýnlanan Atýlým gaAhmet Özdemir, 7 Nisan 2009 günü Mithatpaþa Mahallesinde saat 21.30 sularýnda otobüs beklerken sivil polislerin yanýna geldiðini, “kaçan çocuklar nerde” zetesine ve www.atilim.org haber sitesidiye sorduklarýný, bilmiyorum deyince sýrtýnýn terli olup olmadýðýný kontrol ettik- ne, “yasadýþý örgüt açýklamalarýna yer lerini, Daha sonra üç sivil polisin kendisini dövmeye baþladýðýný, diðer bir polisin verdiði” gerekçesi ile 1 ay yayýn durdurise elindeki silahla “lan seni vurayým mý ” diyerek kendisini tehdit ettiðini, sonra ma ve eriþimlerinin engellenmesi cezalarý copla ayaðýna, bacaðýna, sýrtýna ve yüzüne vurduklarýný, aldýðý darbeler sonucun- verildi. 6 Nisan günü, ÝHD Ýstanbul Þubeda bacaðýnda, sýrtýnda cop izlerinin olduðunu, dudaðýnýn patladýðýný, kolunun ise çatladýðýný, daha sonra polislerin “koþ lan vatan hayini” diyerek oradan uzaklaþtýr- si’nde bir basýn açýklamasý yaparak bunu dýklarýný, daha sonra cep telefonuyla abisini aradýðýný, abisinin yanýna gelerek ken- protesto eden Atýlým gazetesi çalýþanlarý, disini hastaneye götürdüðü, orda tedavi altýna alýndýðýný ve kolunun çatladýðýnýn gazetelerinin hukuk dýþý bir kararla kapatespit edildiðini anlattý. týldýðýný söylediler. 64 yaþýndaki Mehmet Nuri Özkan ise, Amara’da iki kiþinin öldürülmesini Gazete çalýþanlarý yaptýklarý açýklaprotesto etmek amacýyla yine 7 Nisan tarihinde akþam saatlerinde Denizli Mahal- mada, “Ger ek le rin pe i ni ko va lesinde bir gösterinin yapýldýðýný polisin gaz bombalarýyla coplarla kitleye müda- de vam e de ce iz. Bu o lay i ke hale etmesi sonucunda kitlenin ara sokaklara daðýldýðýný, olayýn olduðu yerde ken- de il, i ken ce yi ha ber ya pan disinin kýraathane çalýþtýrdýðýný, kendisinin DTP’li olduðunu polislerin iyi bildiði- to le rans g s te ril di ” de i - nin ka ni ve kahvesinin camlarýný polisler tarafýndan coplarla kýrýldýðýný, kendisinin de bu di. duruma müdahale etmesi üzerine polislerin kendisine coplarla vurduðunu yere Varyos Yayýncýlýk Müdürü Songül düþtüðünü, yerdeyken polislerin ayaðýna vurduklarýný, polislerin oradan ayrýlmaAkbay da, basýn sansürü, toplatma kararsýndan sonra yakýnlarýnýn kendisini Numune hastanesine kaldýrýldýðýný, yapýlan larý ve yayýn yasaklarýnýn sürdüðüne iþamuayenesinin ardýndan bacaðýnýn filiminin çekildiðini ve bacaðýnda çatlak oluþturet ederek “Hal k n ha ber al ma hak k ðunu tespit edildiðini, 10 gün iþ görmez raporu verildiðini anlatýyor. dil di, gan ze Adana ÝHD, “ ken ce ve k t mu a me le nin 2009 y lgasp n ne ilk a y da te miz -A t l n iz ence -gel le A da na da ta van yap ma s h k me tin i ken ce ye - sya flist r toyaley ran s ngi i si ken dedi. Ya a nan bir ok i ken ci ye s f r to le rans ol du u nun en so mut r ne- idi”dir. Basýn sýnda týlýmka gaze tesir- n da ce va ka s n da et kin bir so ru tur ma y r t l me me si veaçýk i lama ken ceAva la ne Öz gür ma Radyo, Hikmet i ken ce ye ka r an kol lu un yar g n n biz zat - ko run s ,Naizýmken ceMark va sist ka la Bilimle ler A kade misi,ya Ezilen r n n art ma s n da te mel et ken ol mu tur. Hak ih - lal ri nin anlerin maSos s yalist n n o da ha li ne ge lin A da na Po li si nin son ic ra-a Plat t for 18muya(ESP),n Teks da til-Sen, ki birÝHD, genPir cin ko lu nun k r l ma s ve 64 ya n da ki bir a da m n-baSul ca n nKül k türrDer l ne ma ol tan Abdal ði s(PSAKD) 137. Sayý / 15 - 29 Nisan 2009

19


Yeni Evrede

Fidel Castro

FİDEL YOLDAŞIN GÖRÜŞLERİ:

“GÝRÝÞ”

Futbol ve beyzbol þampiyonluk karþýlaþmalarý dünyanýn her köþesinde stadlarý dolduruyor ve yýðýnlarý coþturuyor. Ben dahil hepimiz bu alanda uzman olduðumuzu varsayýyor ve birbirimizle tutkuyla tartýþýyoruz. Oysa, söz konusu ekonomi olduðunda, dünyaya dair kesin olaylarýn cereyan ettiði bu alanla ilgilenenlerin sayýsý bir elin parmaklarýný geçmez. Bir-iki gün içinde Londra’da baþlayacak olan G-20 toplantýsý üzerine bizim basýndaki bilgilendirmeleri aradým, hiçbir þey bulamadým. Pazartesi günkü akþam haberleri, Ýngiliz yetkililerce alýnan þaþýrtýcý güvenlik önlemleri üzerinde durdu. Obama’nýn yanýnda, koruma konusunda uzmanlaþmýþ, gizli serviste görevli 200 adam getirdiðini öðrendik. Bize Obama’yý taþýyan çok geliþmiþ dört motorlu Boing uçaðý hakkýnda bazý þeyler de anlatýldý. Seksen iki kanallý televizyonu, yüzlerce hattý olan telefonu ve her zaman havalanmaya hazýr durumda oluþuna, nükleer mermileri fýrlatmaya izin vermeye kodlanmýþ ekipmanýna dair geliþmelerden haberdar olduk. Obama’yý toplantý salonuna taþýmak üzere özellikle tasarlanmýþ helikopterden ve kurþun geçirmeyen zýrha sahip otomobilinden bahsedildi. Bunlar askeriyenin hizmetindeki teknoloji ve bilimdeki son geliþmelerdi. Zirvenin ne ifade ettiðiyle ilgili bir tek kelime yok. Burada söz konusu olan basýnýmýzý eleþtirmek deðil, en basitinden uluslararasý ekonomik meseleler karþýsýndaki hareket tarzýmýzdýr. Geriye kalan ülkelerde de aynen böyle olmaktadýr. Ve bununla birlikte, büyük güçteki ekonomilerin bu zirvesinde benimsenecek anlaþmalarýn, yakýn vadede, çalýþarak geçinen milyarlarca küçük insanýn kaderi üzerinde yan etkileri olacaktýr. Ýþçi Partisi’nden Avusturalya Baþbakaný Kevin Rudd, BBC’ye G-20 ülkelerinin Londra’daki zirvede hiçbir ekonomik canlandýrma planý kabul etmeyeceðini beyan etti. Geçen seferki zirvenin 1.5 trilyon avroyu onayladýðýna iþaret ettikten sonra, þimdi IMF’nin yardýma muhtaç ekonomilere ek destek verme kararýný alacaðýný tahmin ettiðini söyledi.

20

Mücadele Birliði

Ýngiliz hükümeti, güya G-20 liderlerinin yaydýðý ve Alman Der Spiegel dergisinde yayýnlanan bir taslak bildirinin içeriðine dair haberleri yalanladý. Gordon Brown’un sözcü- ABD gibi ülkeler ile ihtiyatlýlýðý salýk veren lerinden birine göre, söz konusu olan zirve Fransa ve Almanya gibi ülkeler arasýnda vabileþenleri arasýnda dolaþan bir belgeydi. rolan tüm önemli ayrýlýklar ortadan kalkýÝngiliz bankasý, Ýngiliz ekonomisinin daha yor. Baþkan Obama, 30 Mart günü ayný yafazla borçlanacak durumda olmadýðýný bilyýn organýna kendi cephesinden açýklamadirdi. Baþka bir habere göre, The Financial larda bulundu. Yirmiler grubunu bütünleþTimes tarafýndan geçen Pazar yayýnlanan meye çaðýrýyordu. Küresel ekonominin iyitaslak bildiriye inanýlacak olursa, G-20’nin liði için, «güçlü bir birlik mesajýný öne çýyöneticieri finans sektörüne verilen deste- karmak» zorunda olduklarýný dünya liderleðin, kamu harcamalarýný artýrmanýn ve ri iyi biliyorlar þeklinde güven verdi. ABD IMF’nin ek para vermesinin dünya ekono- ve Avrupa kýtasý ülkeleri arasýndaki önemli misini 2010’a kadar durgunluktan çýkarta- anlaþmazlýklarý giderdi. «K re sel e- ko no mi yi a t l ma ge i ren a- ra o caðýný umuyorlar. ma ma la sr n ar «Bu kriz bir da ha tek rar - la di t r ma y ka bul et me ABD - ne de ye ge re ken le ri yap ma » ya ha z ye r s z.rt e vir di ler, bu Rusya Baþkaný Dimitri Medvedev, þid- di lik da ha faz la e ko no mik can » söz mak leriyle, zor ö- dur detle ihracata yönelmiþ ülkesinin hali hazýr- tek li fin de bu lun daki para krizinden dolayý kývrandýðýný a- zellikle çok önemli mali canlandýrmalara çýkladý. Ona göre, G-20 liderleri zirveyi bir karþý olan Almanya ve Fransa gibi ülkelerle uzlaþmaya vardýrmak zorundalar. «˙ n k olan anlaþmazlýklar. hal k m z n ve l ke mi zin ge «T le mce l ikebiler zimde, e ko no mi yi ge sis rek te li min nin lem ler i le da- ha faz an la ma m za ve d n ya pa ra e ki ya p lan ma s n da k k l de mak i tan ik lik lernen ver gi m kel lef - ka yap ma ya o lan ka rar l - m ok zamas ba raf l l o lan ki mi ba ra s n da ge ri lim mey da na gel d d r». «E er se men ler yap t m z Dünyanýn en büyük yirmi ekonomisie yin tek y n l bir yol da- i ler nin hükümet ve devlet þefleri, uluslararasý u nu g r r ler se, fe la ket - ten ticarete deðin tartýþmalarý tamamlamaya ve in ku rum lar i i ne da ha- faz la himayecilikle mücadeleye dair söz verdikmak ve on la r ik na et me -ye a l leri bir taslak bildiri hazýrladýlar. Resmi kaynaklarýn Financial Times’a pey zor la a» cak t r. Londra’daki zirveye 180 ülkeden fazlaverdikleri bilgiye göre, bildiri metni zirve öncesinde deðiþmemeli. Taslak «küresel bir sý katýlmayacak, çünkü yalnýzca dünyanýn kriz küresel çözümler gerektirir» diyor. G- en büyük 20 ekonomisi toplanacak. Esasen 20 liderleri bu kriz bir daha tekrarlamasýn büyüme haklarýnýn lehine ve mali krize kardiye gerekeni yapmaya hazýr olduklarýna þý mücadele veren geliþmiþ ülkeler ve bunkarar kýldýlar ve «dünya ölçeðinde güçlü iþ- larýn da batýlý olanlarý arasýnda her seferinde letmeler ve saðlam kontrollerle donatýlmýþ, derin çeliþkiler ortaya çýkar. Bir özet elbette bir analiz deðildir. Sapiyasa ilkeleri üzerine inþa edilen þeffaf bir de ce yurttaþlarýma Londra’da toplanacak Gekonomi» yerleþtirmenin arayýþýndalar. Foreign Office’in þefine göre, Londra 20 tartýþmalarýnýn özetini aktarmaya can ave Vaþington somut harcamalarýn sözünü týyorum. Ama sürekli çok uzun ve sýkýcý olvermemeleri için G-20 liderleri üstünde masýndan korkarak... Fi del Cast ro Ruz baský uygulamýyorlar. Ve böylece, daha 31 Mart 2009 güçlü bir diriltme isteðinde olan Ýngiltere ve 137. Sayý / 15 - 29 Nisan 2009


ÝÞÇÝ SINIFINI ÖRGÜTLEMEK ÝÇÝN

Yeni Evrede

Kadro

Mücadele Birliði

Lenin, Bolþeviklere sürekli, toplumun bütün ezilen ve sömürülen sýnýflarý arasýna gitmelerini ve orada örgütleme çalýþmalarý yapmalarýný öðütlüyordu. Ve tabii bu sýnýflar arasýnda iþçi sýnýfýna özel bir aðýrlýk verilmesi gerktiðini... Bugün bizlerin de, çalýþmalarýmýzda aðýrlýðý örgütlenmeye, özellikle iþçi sýnýfý içinde örgütlenmeye vermemiz gerektiði açýktýr. Öyle ki, bugün bu artýk “kemiklerimize dek iþlemesi gereken bir mantýk” olmalýdýr. Ama zaten sorunumuzun, bunun neden yapýlmasý gerektiðinde olmadýðý, nasýl yapýlmasý gerektiðinde olduðunu da biliyoruz. Ýþçi sýnýfý içinde çalýþma konusunda epeyce bir deneyim ve birikime sahibiz. Ortalama sol hareket, daha Türkiye’de bir iþçi sýnýfý olup olmadýðýný ya da iþçi sýnýfýnýn devrime ideolojik önderliði mi yoksa fiili, pratik önderliði mi meselelerini tartýþýrken, bizler, iþçi sýnýfý içerisinde çalýþmalarýmýzda belli bir mesafe katetmiþ durumdaydýk. Bugün baktýðýmýzda bulunduðumuz yerin ideolojik-politik öncülüðümüze denk düþmediðini, iþçi sýnýfý içinde yeterince örgütlü olmadýðýmýzý söyleyebiliriz. Burada da temel ilke, herþeyde olduðu gibi, “söylemenin en iyi yolu yapmaktýr” olmalýdýr. Yeniden ve daha örgütlü, daha planlý ve programlý bir þekilde bu iþe giriþtiðimizde sonuç alacaðýmýzdan, geçmiþ deneyimlerimizin bizi kýsa sürede hakettiðimiz yere getireceðinden hiç kimsenin kuþkusu olmamalýdýr. Demek ki, herþeyden önce, bu temel meseleyi kendiliðindenciliðe býrakmayacaðýz. Baþtan aþaðý sürece müdahale edeceðiz ve gidiþatý tersine çevireceðiz. Bunun için bütünlüklü bir politika gerekiyor. Önce varolan güçlerin, iliþkilerin vb. durumunu gözden geçirmek, nerenin nasýl takviye edilmesi gerektiðini ortaya koymak, sonra kimin nerede nasýl çalýþma yürüteceðini belirlemek gerekiyor. Örneðin illerde fabrikalarýn durumu ne? Hangi fabrikada ne kadar iþçi çalýþýyor, hangi iþ kolunda iþçiler daha hareketliler,

sýnýf mücadelesine daha yatkýnlar; hangi fabrikalarda ya da iþkollarýnda sendika çalýþmasý ya da komite çalýþmasý var? Bunlarýn durumu ne? Nerelerde emeksermaye çeliþkileri daha yoðun? Bu fabrikalara iþçi olarak girmek mümkün mü? Deðilse, bu fabrikalarýn iþçileriyle, nerede nasýl iliþki kurulabilir, bu iliþkiyi kim ya da kimler kurabilir? Bu konular üzerine çok somut olarak kafa yormak ve bir yerlerden giriþmek gerekiyor. Varolan iliþkiler üzerinden yeni iþçilerle nasýl tanýþýlacaðý planlanmalý ve örneðin bir fabrikada tanýdýðýmýz bir iþçi arkadaþýmýz vasýtasýyla bu plan hayata geçirilmeli. Gerekirse tek tek belli baþlý tüm fabrikalar gözden geçirilmeli, yeniden ele alýnmalýdýr. Bir çok tanýdýðýmýz iþsiz arkadaþýmýz var. Bu arkadaþlarýmýzýn iþ bulmalarýný daha çok kendilerine býrkýyoruz. Böyle bir gözden geçirme olursa, kimin, nerede iþe yerleþtirilebileceði, çok daha somut olarak karþýmýza çýkar. Ýþsizliðin bu denli çýð gibi büyüdüðü bir ortamda, bunu bir çýrpýda yapmak mümkün olmayabilir; ama en azýndan kafamýzda bunu þekillendirebilir ve hayata geçirmek için çaba sarfedebiliriz. Ýþçilerin büyük çoðunluðu sabahlarý gidiyorlar iþyerlerine. Ýçlerinde servisle giden de var, yürüyerek gidenler de. Eðer çalýþtýklarý fabrika ya da atölye oturduklarý semt ya da bölgede ise, daha çok yürüyerek giderler iþlerine. Ve her sabah belirli bir güzergahý takip ederek yürürler. Haliyle sabahýn erken saatlerinde bu iliþkilere ulaþmak mümkündür. Bir çoðu uyku mahmurluðu, iþe yetiþme telaþý içinde olsalar da, etraflarýna karþý kayýtsýz deðillerdir. Kendilerine dostça söylenecek bir “merhaba” ya da “günaydýn”a duyarsýz kalmazlar. Onlara, “anlatýlan sizin hikayenizdir” diye uzatýlacak bir bildiriyi almamazlýk etmezler. Ve hele bu bildiri onlarýn anlayýp kavrayacaðý bir dille yazýlmýþsa ve özenle hazýrlanmýþ, onlarýn sorunlarýna ve bu sorunlarýn nasýl çözülebileceðine somut olarak parmak basýyorsa. 137. Sayý / 15 - 29 Nisan 2009

Ayný þey, servislerle iþe taþýnan fabrika iþçilerinin fabrikaya giriþ anýnda da yapýlabilir. Burada belki bazý engellemelerle vb karþýlaþýlabilir; ama kararlý ve ýsrarcý olmak, iyi bir ajitasyonla iþçileri tarafýna çekmek gerekir. Onlarýn korkularýný aþacaklarý, bir sýnýf olarak davaranabilecekleri anlardýr bunlar. Sýnýfsal içgüdüleriyle size sahip çýkacaklarý, patronlarýn, sermayenin bekçilerine sizi býrakmayacaklarý anlardýr. Kaldý ki, güçler dengesi o an için aleyhinizde olsa bile, ýsrarla ve kararlý bir þekilde her gün ayný çalýþmayý yapmak, iþçiler üzerinde etkili olacaktýr. Hergün onlarla birlikte mesaiye baþlayan ve onlara birþeyler anlatmak isteyen bu insanlarý merak edeceklerdir. Bu nedenle çalýþmada ýsrar ve süreklilik önemlidir. Bu sýrada iþçilerle kurulan her iliþkiyi iyi deðerlendirmek ve her iliþkiyi daha sonra nasýl sürdüreceðimizi tesbit etmek önemlidir. “Þu kadar iþçiyle tanýþtýk”. Bunu söylemek elbette güzel ve önemlidir; ama daha önemli olan, tanýþtýðýmýz iþçilerle iliþkiyi sürdürüp sürdüremeyecek oluþumuzdur. Bu ikinci yan eksik býrakýlmýþsa, tanuþmak tek baþýna Bir þey ifade etmez. Her tanýþýklýðýn somutlaþtýrýlmasýdýr önemli olan. Örneðin, bugün tersanelere gitmek, oradaki iþçilerle bað kurmak zor deðildir. Ýlla içeriden tanýdýk birilerinin olmasý da gerekmiyor. Uygun bir saatte içeri girmek baþarýldýktan sonra, iþçileri iþlerinden alýkoymadan, onlarla sohbet edebilme þansý yaratabiliriz. Örneðin, yemek paydosu saatlerinde onlarla birlikte yemekhanede yemek yiyebilir, rastgele bir iþçi masasýna oturup sohbet açabiliriz. Tersaneler bölgesine gidelim, bunu pratik olarak görürüz. Denemekten ve yeniden ve yeniden daha iyisini yapmaya çalýþmaktan asla vazgeçmemeliyiz. Þunu asla unutmayalým: Ýnsandan umut kesilmez. Hele de bu insan, bir iþçiyse! Bugün orada ölümlerin yarattýðý ciddi bir öfke birikimi ve politikleþme var. Patronlarýn nasýl iþçinin hayatýný hiçe saydýklarýný, iþçinin hayatýna bir kum torbasý kadar deðer

21


Yeni Evrede

Kadro vermediklerini onlardan iyi kim bilebilir ki. Ýþçilerin birçoðu, birçok iþkolunda grevdeler. Ýþten atmalarýn yoðun olmasýndan kaynaklý eylem yapan iþçilerin sayýsý bir hayli fazla. Bu iþçi eylemlerini ziyaret etmek, öncelikli çalýþmalarýmýz arasýnda olmalý. Düzenli ve tertipli bir þekilde, grup halinde, gelebilecek tüm insanlarý yanýmýza alýp, onlarý bulunduklarý yerde ziyaret etmeliyiz. Yine burada da sürekliliðe dikkat etmeliyiz. Bir gidip, sonra bir daha gitmeme þeklinde yapýlan bir ziyaretin etkisi kkýsa süreli olacaktýr. Düzenli her gün ziyaret etmek gerekir eylemdeki iþçileri, bunun için 1-2 kiþi ayýrmalý ve onlarýn tüm iþinin bu olmasý saðlanmalýdýr. Bu kiþiler, gitmeli, iþçilerin sorunlarýný dinlemeli, çözüm yollarýný onlarla birlikte aramalýdýr. Ýþçilere bir öðretmen edasýyla yaklaþmaktan, oraya onlara birþey öðretmeye gelinmiþ izlenimi vermekten kaçýnýlmalýdýr. Ýþçiler, ancak kendilerine yakýn gördüklerini dinlerler; onlarla sorunlarýný paylaþýrlar. Yine sendikalar boþ býrakýlmamalýdýr. Bu konuda bir yanlýþ yaklaþýma dikkat çekmek gerekiyor. Ýþçi sýnýfý çalýþmalarýný temelde komite ve konseyler üzerinden götürüyor oluþumuzdan kaynaklý, sendikalarý boþladýk. Oysa kesinlikle bu iki çalýþma birbirini dýþtalamýyor, hatta bütünlüyor. Yani sendikalarda çalýþma yürütüp, ayný zamanda komite ve konseylerin kurulmasýna ön ayak olabiliriz. Bunun için sendikaya üye olunmasý gerekiyorsa üye olunmalýdýr. Sendikalarýn alt örgütlülükleri olarak oluþmuþ komiteler var. buralarda yer almak ve mücadele yönünü belirlemek mümkündür. Þimdiki komiteler, daha çok sendikaya üye kazandýrmaya, iþçilerin haklarýný aramasýný saðlamaya dönük. Bunlarýn siyasi iktidarý hedefleyen bir çalýþma yürütmeleri mümkündür. Yine iþçi ve emekçi semtlerinde dergi daðýtýmý, iþçinin çalýþma yaþamý hakkýnda yapýlacak etkinlikler, kültür sanat etkinlikleri vb. ile iþçi sýnýfýna ulaþmak mümkündür. Özellikle mahallelerde yaygýn olan tekstil atölyelerine daha çok yemek aralarýnda bizzat giderek onlara dergi götürmek, bir etkinliði haber vermek ve onlarý da davet etmek önemlidir. Bu onlarýn ilgisini çekecek ve eðer biz dav-

22

Mücadele Birliði

ranýþlarýmýzla ve konuþmalarýmýzla onlara güven verirsek, davetimize icabet edeceklerdir. Daha sonra evlerine gidebilecek, bizzat yaþadýklarý yerde onlarla sýký baðlar kurabileceðiz. Ýþçi sýnýfýyla iliþki kurma süreci içinde somut örgütlenme modelleri çýkacaktýr. Ve hatta bizzat iþçilerin kendileri örgütlenme biçimleri önerebilecektir. Bunun bir dernek örgütlenmesi mi olacaðý, yoksa komite mi ya da sendika mý olacaðý bu iliþkiler içinde biçimlendirilebilecektir... Bugün bir çok insan iþsiz durumdadýr. Ve örneðin semt kahveleri böyle iþsizlerle doludur. Bu insanlar, geleceðe dair umutlarý iyice zayýflamýþ ve hatta kalmamýþ kimselerdir. Ne yapacaklarýný bilememenin þaþkýnlýðý içinde beklemekte, günden güne yaþamlarý daha da çekilmez hale gelmektedir. Bu insanlara ulaþmak ve onlarý kapitalist sömürü sistemi-

ne karþý örgütlemek zor deðildir. Ve hatta iþçilerle onlar arasýnda bað kurmak, bu insanlarýn iþ bulmasýna ön ayak olmak, iþsiz kaldýklarý süre boyunca da yaþamlarýný idame ettirebilmek için onlara destek olmak mümkündür. Bugün çalýþan, iþi olan bir çok insanýn yarýn iþsiz kalmayacaðýný kimse garanti edemez. Bu nedenle iþçiler, iþsizlerin halinden anlarlar. Onlara önayak olunursa, destek olacaklardýr. Ve buradan güçlü bir dayanýþma ve bunun sonucu iyi bir örgütlenme çýkarmak mümkündür. Tabi bütün bunlarý baþarabilmek için gücümüzü, enerjimizi buralarda yoðunlaþtýrmalýyýz. Ýnsanlara somut politikalarla gitmeli, devrimin somutluðunu ve güncelliðini onlara kavratmalýyýz. Ve tabi bütün bunlar için önce iyi düþünüp, planlama yapmalý ve vakit geçirmeden harekete geçmeli, onlarýn yanýna gitmeliyiz.

TUYAB’DAN BASIN AÇIKLAMASI

Tutuklu ve Hükümlü Yakýnlarý Birliði (TUYAB), 10 Nisan Cuma günü Galatasaray Lisesi önünde basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Açýklamada F tipi cezaevlerinde tecrit politikasýnýn doðal bir sonucu olarak keyfi dayatmalar, hak ihlalleri, insanlýk dýþý uygulamalar, temel ihtiyaçlardan yoksun býrakmalar yaþandýðý belirtildi. Yaþamýný tek baþýna sürdüremeyecek durumda olan bir çok hasta tutsaðýn tahliye edilmeyerek ölüme terk edildiði söylendi. Birçok yerde tutuklu ve hükümlülere iþkence edildiði, keyfi cezalar verildiði, gardiyanlar tarafýndan saldýrýya uðradýklarýný belirttiler. Açýklama: “Dev rim ci tut sak lar ken di le ri ne da ya t lan bu tec te r r ne kar , r g t l kim li in den, si ya sal- du ru rar l l n dan ta viz ver mek si zin zer le ri ne d e n de rin le en tec ri te ve fa i zan uy gu la ma la ra kar a i le le ri o la rak m ca de le yi b y te rek, tut sak la run da y z. Bu sal d r la r p s k rt me nin yo lu an- cak, o mek ten ge mek te dir. A cil ta lep le ri miz: 1. U lus la ra ra s s z le me le re g re 15 ki i-den az y l mak ta d r. H c re Ti pi Ce za ev le ri bu e sa sa uy gun me li dir. Bu d zen le me ler ya p la na ka dar h c re - ka p ma l d r. 2. Ce za n faz Ka nu nu (C K), i in de Ba ro, ˙HD ve TTB ku rum lar ca in san hak la r na uy gun bi im de de i t 3. Tut sak la r n t m hak la r n ko ul suz o la rak kul 4. Ba m s z z le me Ku rul la r o lu tu rul ma l d r. ya k n la r HD, ˙HD, Ba ro, TTB ve sa nat lar yer al ma l 5. Has ta tut sak la r n te da vi le ri ya p l ma l -ve has 137. Sayý / 15 - 29 Nisan 2009




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.