PROLETER SINIF KARAKTERÝ
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
Ýþçi sýnýfý hareketinde “kitleselleþme” için proletaryanýn sonal (nihai) hedefinden vazgeçme ve hareketin proleter sýnýf karakterini terk etme biçimindeki var olagelen bir eðilim, bugün de varlýðýný sürdürüyor. Bu eðilim, sosyal reformist ve oportünist hareketlerde somutlaþýyor. Bu reformist eðilim karþýsýnda, komünist hareketin sýnýf karakterini savunmak, devrimin güncel olduðu koþullarda, ertelenemez ivedi bir devrimci görevdir. Reformist anlayýþa göre, programýn proleter karakteri, partinin proletaryanýn devrimci sýnýf partisi olmasý, hareketin sýnýf mücadelesine dayanmasý “kitleler”i ürkütüyor, onlarý itiyor. Program öyle oluþmalý ki, orada “herkes” kendini ifade edebilsin. Sýnýf mücadelesi anlayýþýnýn her yere sokulmasý hareketi “daraltýr”. Bu görüþler hiç de yeni deðildir. Dünya iþçi sýnýfýnýn baðýmsýz olarak örgütlendiði dönemden itibaren hareketin içinde savunula gelmiþtir. Günümüzde de çeþitli ifadelerle ileri sürülmektedir. Programlarýnda olan “proletarya diktatörlüðü” ifadesini çýkaranlar ya da onu “yumuþatan”lar ayný görüþ sahipleridir. Geriye düþüþ, baþka düþüþleri, devrim mücadelesine sýrt çevirmeyi getirdi. Varýlan nokta, emekçileri burjuva düzen sýnýrlarý içinde tutan istemlerin sýralanmasý oldu. Sonuçta, “kitleselleþme” uðruna, proletaryanýn devrimci hedefleri bir kenara atýldý. Bu yol, yani sosyalreformlar yolu proletaryayý baþarýya götürmez ve götürmemiþtir. Tersine reformizm proletaryayý zorunlu olarak yenilgiye götürür. Sosyal reformizmin ve oportünizmin Türkiye’deki takipçileri de ayný yolu izlediler. Birçoðu doksan sonrasý, daha önce savunduklarý ve sýnýf savaþýmýný hatýrlatan ne varsa, tümünü bir kenara býrakýp, burjuvazinin ve küçük-burjuvazinin hoþuna giden bir çizgi izlemeye koyuldular. Artýk onlar için önemli olan sýnýf mücadelesi ifadeleri deðil, gökyüzünün bütün renkleriydi. Lafta da olsa, halen sosyalizmden söz edenleri ise, bunu öyle savunuyorlar ki, tamamen bilinmez bir geleceðe ertelemiþ oluyorlar. Her biri ilk yasal alanda politikleþirken, diðerlerinden farklý olduðunu söylüyordu. Þimdi bu “farklýlýklar” kalktý ve hepsi ayný yerde toplanmaya çalýþýyor. Bütün reformistlerin bir yerde toplanmasý, hep birlikte tükeniþtir. Þimdiye dek savuna geldikleri tüm
görüþlerinden tam bir kopuþtur. Bir hareket eðer teori ve örgütsel konum olarak proleter sýnýf karakterini terk ederse, o hareket bu yöneliþin kaçýnýlmaz sonucu olarak küçük-burjuvazinin temsilcisi olmaya baþlar ve giderek dayandýðý sosyal kesimin çözülüp-daðýlmasýyla birlikte, kendisi de daðýlýp gider. Yalnýzca proletaryaya dayanan bir parti, ileri gidebilir ve geliþip-güçlenir. Devrimci olan proletaryadýr. Diðer sýnýflar kapitalizmin ilerlemesiyle birlikte yok olup giderken, proletarya ise tersine, kapitalizmin geliþimiyle birlikte sayýsý geniþler ve militan bir sýnýf durumuna gelir. Yalnýzca devrimci sýnýf olan proletaryaya dayanan bir parti, mücadeleyi sonuna dek götürebilir, emekçilerin ekonomik kurtuluþunu gerçekleþtirebilir. Sýnýf uzlaþmacý hareketler olan reformist ve oportünist hareketler ise proleter karakterinden ne denli uzaklaþýr ve küçük burjuva kitlelere dayanýlýrsa o denli hýzlý baþarýya ulaþacaðýný ileri sürüyor. Gerçekte durum böyle mi oldu? Gerçek yaþamda proleter sýnýf karakterini terk ederek baþarýya ulaþan bir hareket var mý? Böyle bir parti gösterilebilir mi? Buna kesin bir yanýt 20. yüzyýlýn toplumsal devrimlerine dayanarak verilebilir: Hayýr! 20. yüzyýlýn toplumsal devrimleri baþka bir þey söylüyor: Toplumsal devrimler, sýnýf mücadelesine, proleter karakterli program ve harekete dayanýlarak baþarýya ulaþtý. Fakat hareket proleter karakterinden uzaklaþtýkça, emekçi kitlelerden de uzaklaþýr ve giderek bir burjuva harekete dönüþür. Gerçek proleter devrimci hareket ise, proleter karakterine dayanarak geniþ emekçi kitleleri yanýna çeker, onlarý devrim hedefine yöneltir. Devrimin baþarýya ulaþmasýyla birlikte, iktidara dayanarak iktidar aracýlýðýyla halk kitlelerinin en geniþ birliðini saðlar. Sosyalizm tarihi, en geniþ kitlelerin birliðinin nasýl saðlandýðýnýn en somut örneðidir. Proletarya kendi hedeflerinden ve ilkelerinden vazgeçerek deðil, kendi amacýný halk kitlelerinin amaca haline getirdikçe, onlarý kendi isteklerine ikna ettikçe, en geniþ kitlelerin desteðine sahip olur, onlarý yanýna çeker. Proletarya tüm halk kitlelerini köleleþtiren burjuva devleti paramparça ettiði ve edeceði için, onlarýn kendi etrafýndaki birliðini örer. Tüm bu olgular tartýþ-
138. Sayý / 6 - 20 Mayıs 2009
Başyazı masýz gerçeklerdir. Sosyalist sistemin 90’larla birlikte tahrip edilmesi, buralarda iktidar gücü olan komünist partilerin içine girdikleri durumla yakýndan iliþkilidir. Orada önce komünist partilerinin yapýsý bozulmaya baþladý. Toplumsal devrimleri zafere ulaþtýran partilerin proleter karakteri ve sosyalist yapýsý görünüþte varlýðýný korumakla birlikte, temelde ise sürekli erezyona uðradý. Nasýl ki, kapitalizm koþullarýnda mücadele veren komünist partileri, proletarya partisi olma niteliklerini yitirince, zorunlu olarak proletaryayý yenilgiye götürdülerse; sosyalist ülkelerde de, toplumun yönetici ve yönlendirici gücü olan komünist partileri proleter karakterini ve sosyalist yapýsýný terk edince, sosyalizmin varlýðýný yýkýma götürdüler. Sosyalist ülkelerin zengin tarihi öðretmiþtir ki, iktidar gücü olan parti, proletarya partisi niteliðini koruyarak, toplumu sosyalizmden, üst aþama komünizme götürebilir. Tersi de doðrudur. Yapýsýný koruyamayan parti, deðil sosyalizmden komünizme doðru ilerlemesi, sosyalizmi bile sürdüremez. Çok daha geriye gider. Yirminci yüzyýlýn toplumsal devrimlerinin ve sosyalizmin büyük deneyimi, iþçi sýnýfýnýn tarihi devrimci görevi olan dünyayý deðiþtirme eylemine, proleter karaktere sahip, sýnýf mücadelesine dayanan komünist partisinin öncülük edeceðini ve ettiðini göstermiþtir. Ýþçi sýnýfý hareketinde meydana gelen görüþ farklýlýklarý, bölünme ve mücadele, sýnýf mücadelesinden baðýmsýz deðildir. Hareketin dýþýnda olan çatýþmalarýn, hareketin içinde de olmasý geliþmenin diyalektiði gereðidir. Emekle sermayenin arasýndaki savaþýmda, burjuvazi nasýl proletaryayý etkilemeye çalýþýyorsa, proletarya da burjuvaziyi etkiler, onu baský altýna alýr. Proletarya burjuvazinin etkisine kapalý deðildir. Sýnýflarýn karþýlýklý iliþkisi ve savaþýmý, sosyalizme geçildiðinde, sosyalizm ile kapitalizm arasýnda devam eder. Reformizm, emekçi hareketi üstündeki burjuva etkinin bir ifade þeklidir. Bu nedenle proletarya hareketi kendi içindeki burjuva ve küçük burjuva ideolojik etkilere karþý sürekli mücadele verir. Hareketin proleter sýnýf karakterini korumak, devrimi baþarýya ulaþtýrmamýzýn ön koþuludur. Komünist hareketin proleter sýnýf karakteri denince iþçi kuyrukçuluðu (uvriyerizm) olarak anlaþýlamaz. Biçimsel iþçi hareketiyle, gerçek, devrimci iþçi hareketi farklý þeylerdir. Emekçileri kurtuluþa götürecek olan devrimci proletarya hareketidir. O halde proleter karakterden anlaþýlmasý gereken, proletaryanýn devrimci sýnýf konumundan hareket etmek, proleter sýnýf temeline dayanmak, sýnýfsýz, komünist toplumu hedeflemek, bu hedefe proletarya enternasyonalizmi ilkelerini kabul etmek; özcesi marksizm-leninizmin devrimci ilkelerine dayanmaktadýr, Leninist Parti biçiminde örgütlenmektir. C.DAÐLI
3
KOLEKTÝVÝZMÝ KAVRAMAK VE GELÝÞTÝRMEK
Yeni Evrede
Kadro
Mücadele Birliði
Hep birlikte, tarihin içinde yol alýyoruz. Ve tarih, geçmiþin tüm birikimlerini geleceðe taþýyor. Sýnýflý toplumlarýn sonuncusu olan kapitalist sistem, hýzla ölüm koridoruna girerken, yeni bir toplumun ayak sesleri de duyulmaya baþlandý. Çürümüþ sistem, tarih sahnesinden silinip gidene kadar, bir çöp yýðýný gibi orta yerde etrafa pis kokularýný yaymaya devam edecektir. Komünist devrim, bu çöp yýðýnýný ortadan kaldýrýp atýncaya kadar insanlýk, ne yazýk ki, bu kesif kokuya bir müddet daha katlanmak zorunda kalacak. Kapitalist sistem, kendisi çürüdükçe, kokuþtukça, kendisi ile beraber toplumu da çürütüyor. Toplumun tüm gözeneklerine sýzan kapitalist iliþkiler, insaný insan yapan tüm deðerleri ayaklarý altýna alýyor ve bu durum sermayenin kutsal suyuyla takdis ediliyor. Sermayenin bütün gayreti tüm insanlýk tarihini çýkarcýlýk ve bireycilik göletinde boðmaktýr. Marks’ýn ünlü deyimiyle, “gölgesini satamayacaðý aðacý kesecek” olan aç gözlü sermaye, varlýðýyla dünyayý tam bir yýkýmýn eþiðine getirmiþ bulunmaktadýr. Ýnsanlýk, onun katlediliþinden yaklaþýk yüzyýl sonra Rosa Lüksemburg ile birlikte yine þu þiarý yükseltmek durumundadýr: Ya sosyalizm ya barbarlýk! Bugün kapitalizm, baský ve zorun yaný sýra, insanlara “ben” duygusunu aþýlayarak insanlarý bencil olmaya, bencilce düþünmeye zorlayarak ayakta durmaya çalýþýyor. Daha çocukluktan baþlayarak insanlar bencil olmaya koþullandýrýlýyorlar. Daha küçüklükte insanlarýn kafalarýna, sadece kendilerini düþünmeleri, kendilerinden baþka kimseyi düþünmemeleri gerektiði þýrýnga ediliyor. Sahiplenmek, “benim” demek daha küçük yaþlarda dilimize yerleþtiriliyor. Paylaþmamak, gözü açýk olmak, ancak baþkalarýnýn sýrtýna basarak yükselebilecek olmak, hiç kimseye acýmamak yerleþtiriliyor körpe beyinlere. Neden? Çünkü “yaþam acýmasýzdýr.” Çünkü “ancak güçlüler ayakta kalýr” , çünkü “her zaman büyük balýk küçük balýðý yutar”, çünkü “gemisini yürüten kaptandýr”... Adeta tüm topluma tepeden týrnaða sermayenin acýmasýz yasalarý giydirilir. Tüm toplum, tüm insanlar rakiplerin ezip geçmek zorunda olan bir sermayedar gibi düþünmeye zorlanýr. Sermayenin kar ve daha fazla kar için gözü dönmüþcesine etrafýna saldýrmasý iyi örnek olarak pazarlanýr. Baþkalarýnýn zararýna elde edilen kazanç açýkgözlü olmanýn ödülüdür. Ýnsanlarýn baþarýlarý da týpký sermayenin baþarýlarý gibi baþkalarýnýn baþarýsýzlýðý üzerine kuruludur. Ýnsanlar yaþamýn her alanýnda yarýþ atlarý gibi yarýþtýrýlýyorlar. “Kaynaklar kýt” týr. “Kýt kaynaklarý” elde edebilmek için baþkalarýný ezip geçmek gerekir. Týpký sabahýn köründe gelen tek otobüse binebilmek için yüzlerce insanýn birbirini ezmesi gibi. “Hayatýn kanunu böyledir.” kapitalizm bize böyle öðretmiþtir. Baþka ne öðretmiþtir kapitalizm bize? Zeka ve yeteneðin bir “tanrý vergisi” olduðunu! Zenginlik ve yoksulluðun olduðu gibi bunlarýn da “kaderimizde yazýlý olduðunu”... Bu konuda onun imdadýna “ruhsuz dünyanýn ruhu” “milyonlarýn iç çekiþi, ezilenlerin afyonu” din yetiþmiþtir. Öyle ya ne yazar tüm kutsal kitaplarda: “Hiç kimse ayný yaratýlmamýþtýr, beþ parmaðýn beþi bir olmayacaðýna göre” insanlarýn zengin ve yoksul olmasýnda, kimilerinin üstün olmasýnda þaþýlacak bir þey yoktur. Ýnsanlarýn bencil olmasýnda da þaþýlacak bir þey yoktur; çünkü yine bu kitaplarýn orta yerinde buyrulur ki “bencil-
4
lik insanýn doðasýnda vardýr”. Böylece özel mülkiyet, böylece insanýn insana kulluðu, böylece sömürü kutsal bir mühürle mühürlenmiþ olur. Böylece insan, alnýna yazýlmýþ bir yazý, sýrtýna vurulmuþ bir damga gibi bencilliði taþýr üzerinde! Ve týpký bir hayvan gibi hayatta kalmaya güdülenir: Yemek, içmek, barýnmak, soyunu devam ettirmek. Düþünmek? Elbette düþünmek de ama sadece bunlarý! Özellikle kapitalizmle birlikte artýk insan sadece tüketmeye güdülenmiþ bir hayvan durumuna getirilmek istenmiþtir. Reklam vb ile insanýn hayvani güdüleri kýþkýrtýlmýþ ve adeta insan insan olmaktan çýkartýlmýþtýr. Bastýrýlmýþ, karþýlanmamýþ ihtiyaçlarýn doyurulmasý isteði insan soyunu kendisine yabancýlaþmýþtýr. Ýnsanýn insana yabancýlaþmasý, insanýn kendi kendisini dahi tanýyamayacak duruma gelmesi kapitalizmin insanlýk tarihine armaðanýdýr!. Tamamen çýkar üzerine kurulu iliþkiler, sevginin saygýnýn yitimi, insanlar arasýndaki iliþkilerin yerini nesneler arasýndaki iliþkilerin almasý ve özel türden bir meta olarak paranýn tüm her þeyin üzerine çýkarak, her þeye hükmeder duruma gelmesi, her þeyin deðerinin parayla ölçülür olmasý yine kapitalizmin insanlýða armaðanýdýr! Nihilizm, boþ vermiþlik, bohemlik, amaçsýzlýk, anlamsýzlýk yine kapitalist sistemin çocuklarýdýr. Bireyciliði, bencilliði vaadeden kapitalizm, nihayetinde kendi yarattýðý frankeþtaynlarýn kurbaný olmaya baþlamýþtýr. Dünya üzerine savaþý, hastalýklarý vb yayan kapitalizm, artýk doðanýn ve insanýn yýkýmý noktasýna gelmiþtir. Kapitalizmin kar hýrsý, bir yandan doðayý, canlý türlerini yok ederken, bir yandan da üretilen en modern(!) silahlarla insanlýðýn sonunu hazýrlamaktadýr. Eðer dünya kapitalizmin elinden kurtarýlamazsa gelecek nesiller için yaþayacak bir ortam dahi bulunmayacaktýr. Kapitalizm insanlarda bencilce duygularýn geliþmesini ve kökleþmesini isterken, sýnýflar arasý uçurumu da büyütmüþ, emek ile sermaye arasýndaki çeliþkiler birinin diðerini yok etmeden çözülemeyeceði bir noktaya gelmiþtir. Emeðe saygý duymama emek bilir olmama insanlarýn toplumdaki statülerine göre sýnýflandýrýlmasý kapitalizmin geliþiminin doðal sonucu olarak ortaya çýkmýþtýr. Marks’ýn belirttiði gibi “ bir toplumdaki egemen düþünceler her zaman egemen sýnýfýn düþünceleri olmuþtur” kapitalist sistemde burjuvazi egemen sýnýf konumunda olduðu için toplumun þekillenmesi de burjuva kültüre göre olmuþtur/olmaktadýr. Kapitalizme karþý, egemen burjuva kültüre karþý mücadele eden insanlar, bu atmosferin dýþýnda, cam bir fanus içinde yaþamýyorlar kuþkusuz. Toplumun tüm gözeneklerine sýzmýþ olan egemen anlayýþ, egemen kültür bizlerin de içinde yaþadýðýmýz, soluduðumuz havayý oluþturuyor. O halde soru þudur: biz bu soluduðumuz havayý nasýl temizleyeceðiz, ya da onun zararlý etkilerini en aza nasýl indireceðiz. Devrimle bu sorunun da üstesinden geleceðimizi söyleyebiliriz. Elbette bu iþin esas yönüdür; ama devrim de bir anlýk bir eylem olmadýðýna, bir süreç olduðuna göre, içinde yaþadýðýmýz bu devrim sürecinde yapmamýz gerekenleri bilince çýkarmamýz önem arz ediyor. Egemen burjuva kültüre karþý savaþmak için, en baþta, proleter kültür edinmemiz gerekiyor. Ve proleter kültürün en önemli öðesi, kolektivizmdir. Kolektivizm, her þeyden önce kolektif bir yaþam kur-
138. Sayý / 6 - 20 Mayıs 2009
Yeni Evrede
Kadro
Mücadele Birliði maktýr. Kolektif bir yaþam kurabilmek için kolektif olarak mücadele etmektir. Kolektivizm, büyük komünist þairimiz Nazým Hikmet’in dediði gibi “Hep bir aðýzdan türkü söyleyip / hep beraber sulardan çekmek aðý / demiri oya gibi iþleyip hep beraber / hep beraber sürebilmek topraðý / ballý incirleri hep beraber yiyebilmek / yarin yanaðýndan gayrý her þeyde / her yerde / hep beraber / diyebilmek”tir. Kolektivizm, “ben”in yerini “biz”in almasýdýr. Bireyin yaptýðý her iþte, attýðý her adýmda kendinden çok yoldaþlarýný, kolektifini düþünmesidir. Ve kolektifiyle birlikte düþünmesidir. Bir insan kendi “ben”ini ne kadar “biz” içinde eritebilirse, kolektif içinde kendi “ben”ini ne kadar unutabilirse o kadar komünistleþir. Kolektif hayat için mücadele edenler, ciðerlerinden kapitalizmin pis havasýný temizlemeye baþlamýþlardýr. Ama bu öyle bir anda olabilecek bir þey deðildir. Yýllarýn alýþkanlýklarý biranda terk edilemeyecektir. Yeni yaþam kültürünü yaratmak kolay olmayacaktýr. Bu “yeni insan”ý yaratma mücadelesidir ayný zamanda ve bu mücadelenin yýllarý aldýðýný nasýl zorlu bir mücadele olduðunu yaþanmýþ sosyalizm deneyimleri bize gösteriyor. “Yeni insan”ýn en önemli özelliði kolektif düþünebilmesi, kolektif davranabilmesi, kýsaca kolektif yaþayabilmesidir. Fedakârlýk, çalýþkanlýk, dürüstlük kolektivizmin ürünüdür. Ýnsan ancak kolektif olarak düþündüðü ve davrandýðý zaman bu insanlýðýn en yüce erdemlerini kiþiliðinde temsil edebilir. Ekim devrimi sonrasý iþçiler arasýnda baþlayan Kýzýl Cumartesiler buna örnektir. Ýþçiler, sosyalizm için, kolektif hayat için, karþýlýksýz gönüllü çalýþmýþlar ve bu örnekle komünizmi temsil etmiþlerdir. Daha sonra baþlayan Stehanov Hareketi de ayný þekilde gönüllü çalýþma ve kolektivizmin en güzel örneði olmuþtur. Ve tüm dünyaya sosyalizmin, kolektivizminin kapitalizmin bireyciliðinden üstün olduðunu kanýtlamýþtýr. Bugün Küba’da Che’nin gönüllüler tugaylarý kolektivizmin neler baþarabildiðini gösteriyorlar. Baþka ülkelerde gönüllü çalýþan Kübalý doktorlar, Kýzýl Cumartesileri günümüzde daha ileri götürüyorlar. Kapitalistler, komünistlerin kolektivizmi savunmalarýna karþýlýk bunun bireyin özgürlüðünü öldürdüðü yalanýný yayýyorlar. Oysa tam tersine kolektivizm, bireyin tam ve çok yönlü geliþiminin önünü açmaktadýr. Kolektif bir anlayýþýn parçasý olan her birey kolektiften öðrenmekte ve böylece geliþimi hýzlanmaktadýr. Kolektivizm, ayný zamanda “bencilliðin insan doðasýnda olduðu” yalanýný da yerle bir etmektedir. Kapitalizmin ya da önceki sýnýflý toplumlarýn insanlara öðrettiði davranýþlara “insanýn doðasý” demek tam bir sahtekârlýktýr. Ýnsan tüm davranýþlarý öðrenebilir ve unutabilir ve yeniden öðrenebilir. Kapitalizm insanlara kolektivizmi, dayanýþmayý unutturup bireyciliði, bencilliði öðretmeye çalýþýyor. Sosyalizm ise bunun tam tersini yapacaktýr. Ýnsanlarýn kapitalizmden getirdikleri “ben” duygusu kolektif bir ruhla aþýlacaktýr. Bugün, önemli ölçüde, sosyalizm mücadelesi verenler arasýnda aþýlmýþ bulunuyor. Bu, tümüyle yok edildiði anlamýna gelmiyor. Hala kimi zaman, kimi durumlarda “biz” olarak davranmak, kolektifin çýkarlarýný düþünmek yerine “ben”i, kendimizi düþünebiliyoruz. Baþarýmýzýn görülmesi ve ödüllendirilmesi arzusu, onaylanma ve kabul görme isteði, “ben bilirim”cilik, kendini dayatma, emeðimizin karþýlýðýný hemen alma isteði, statü düþkünlüðü vb. Düþünceler, komünistlere yabancý olmasýna raðmen tamamen yok edilebilmiþ düþünceler deðil. “Sosyalist yarýþma”nýn kýskançlýða ya da çekememezliðe dönüþmesi vb. tehlikeler hala mevcut ama önemli olan herkes ve her þey konusunda olduðu gibi kendimiz hakkýnda da objektif olabilmek. “Kolektif deha”mýz yoluna devam ediyor. Kolektivizmin en güzel ürünü devrim olacak. Þimdi devrimi düþünmek, komünist amaçlarýmýzý düþünmek, kuracaðýmýz kolektif hayatý düþünmek gerekiyor. Saflarýmýzdan bencilliði, bireyciliði daha fazla söküp atmak, kolektivizmi daha fazla geliþtirmek, bu konuda da en ileriyi temsil etmek zorundayýz.
HALKIN DENÝZÝ DENÝZLEÞEN HALKLA MÝTÝNGÝNÝN DUYURUSU YAPILDI
Ayýþýðý Sanat Merkezi, Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan ve Hüseyin Ýnan’ý anma mitingi düzenleyeceðini Galatasaray Lisesi önünde kamuoyuna açýkladý. 21 Nisan Salý günü saat 14:00’te, Galatasaray Lisesi önünde yapýlan açýklamada Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan, Hüseyin Ýnan’ýn 6 Mayýs’ta katlediliþinin, her yýl olduðu gibi bu yýl da önce Ankara’da Denizlerin mezarýnda, sonra da Kadýköy’de anýlacaðý belirtilirken, miting tertip komitesi adýna açýklamayý okuyan Özlem Oral þöyle konuþtu: “Denizlerin uðruna ölüme gittikleri kavga yenilmezdir. Ne Denizleri idam etmeleri onlarý yok edebilmiþtir, ne de onlarý ve verdikleri mücadelenin içini boþaltma çabalarý sonuç vermiþtir. Denizleri anlamak onlarýn yolundan gitmektir. Denizlerin bayraðý þimdi iþçilerin, emekçilerin ve ezilen tüm halklarýn elinde dalgalanmaktadýr. Denizlerin bizlere býraktýðý bu bayraðý onurla taþýyoruz. Bu devrimci mirasý yaþatmak amacýyla da 10 Mayýs Pazar günü Kadýköy’de bir miting düzenleyeceðiz. ‘Halkýn Denizi Denizleþen Halkla Buluþuyor’ mitingimiz 10 Mayýs Pazar günü saat 13.00’te Carrefour’dan yürüyüþle baþlayýp, saat 14.00’te konuk sanatçýlarla Kadýköy Ýskele Meydaný’nda yapýlacaktýr. Daha önceki senelerde Ankara’da Abdi Ýpekçi Parký’nda, Ýstanbul’da Kadýköy Meydaný’nda bu mitingi gerçekleþtirmek istedik. 2006 yýlýnda Ankara’da Mezarbaþý Anmasý’ndan sonra Sýhhýye Meydaný’nda düzenlediðimiz mitingimiz, baþarýyla gerçekleþti. Ardýndan 2007 ve 2008 6 Mayýs’larýnda Ýstanbul’da Kadýköy Meydaný’nda bu mitingi gerçekleþtirmek için yaptýðýmýz baþvurular Ýstanbul Emniyeti tarafýndan önce hiç gerekçe gösterilmeden reddedildi, ardýndan “suçu ve suçluyu övme” gerekçesiyle yasaklandý. 2007 ve 2008 yýllarýnda Kadýköy Meydaný’nda düzenlemek istediðimiz yürüyüþ ve mitingimizi, yasaklamalar engelleyemedi; kitlesel basýn açýklamamýz ve etkinliðimizle Denizler’i andýk. Bu yýl da, Denizler’le buluþmak için Kadýköy Meydaný’ndayýz.” Basýn metninin okunmasýnýn ardýndan “Denizlerin yolunda Leninist saflara”, “Halkýn denizi denizleþen halkla yürüyor iktidara”, “Deniz, Yusuf, Ýnan Savaþa Devam” sloganlarýnýn atýlmasýnýn ardýndan basýn açýklamasýna son verildi.
138. Sayý / 6 - 20 Mayıs 2009
5
Yeni Evrede
TÜYAP
Mücadele Birliði
BÝZLER AYIÞIÐI SANAT MERKEZÝ OLARAK ÝZMÝR TÜYAP KÝTAP FUARINDAYDIK
Ýzmir’de 14. Tüyap Kitap Fuarý 18–26 Nisan tarihleri arasýnda gerçekleþtirildi. Ýstanbul ve Adana’dan sonra ilk defa, Ayýþýðý Sanat Merkezi olarak Ýzmir Tüyap Kitap Fuarý’nda stand açtýk. Fuarda el yapýmý kartlardan ayraçlara, þiir kitaplarýndan teorik kitaplara, Che ve Deniz posterlerinden kartpostallara kadar geniþ bir standýmýz vardý. Dokuz günlük fuarda 15 bine yakýn bildiri daðýtýmý yapýldý. Nisan ayýnýn 18’inde baþlayan Tüyap’ta son hazýrlýklarýmýzý yaptýktan sonra standýmýzý açarak dokuz günlük yürüyüþe ‘merhaba’ dedik. Ayýn 19’unda Ayýþýðý’nda gerçekleþtirilen Sibel Sürücü anma etkinliðinden sonra toplu bir þekilde fuardaki standýmýza bir ziyaret gerçekleþtirdik. Ziyaretimizle birlikte orada bir müzik dinletisi yaptýk. Fuarý gezen insanlarýn müzik sesini duyup da gelmeleri ve çalýnan þarkýlara eþlik etmeleri görülmeye deðerdi. Yoðun bir ilgiyle karþýlaþtýðýmýz dokuz günlük fuar kapsamýnda dört etkinlik gerçekleþtirdik. Ayýn 20’sinde Ayýþýðý Tiyatro Ýþçileri Atölyesi’nin “Tersane: Ölmek Ýstemiyoruz” oyunuyla baþlayan ve Grup Yapýcýlarýn Türküsü müzik topluluðunun yaptýðý müzik dinletisiyle devam eden etkinlik, 200’ü aþkýn kiþinin katýlýmýyla gerçekleþtirildi. Etkinlik sonrasý etkinliði izleyip bizi tanýmak isteyenler tarafýndan Ayýþýðý’nýn standýna yoðun bir ilgi vardý. Önsöz dergisinin daðýtýmýnýn da yapýldýðý fuarda birçok insanla kendi doðallýðýnda geliþen baðlar kuruldu. Ayýn 23’ünde ise “Yeni Evre” adýný verdiðimiz ve konuþmacýsý 25 yýllýk Tekel iþçisi olan Yýlmaz Ekþi’nin yaptýðý bir panel düzenledik. 100 kiþinin katýldýðý panelin ardýndan da standýmýza gelenler oldu. Daha öncesinde sahnelenen “Tersane: Ölmek Ýstemiyoruz” oyunumuzu izleyemeyip de izlemek isteyenlerin talepleriyle Nisan’ýn 25’inde tiyatro oyunumuz Tüyap kapsamýnda yeniden sahnelendi. 150’yi aþkýn kiþinin katýldýðý tiyatronun ardýndan Grup Sýra Neferi’nden bir iþçi arkadaþ kýsa bir müzik dinletisiyle izleyenlere hoþ vakit geçirtti. Dokuz günlük Tüyap yürüyüþümüzde birçok iþçi, öðrenci, ev emekçisi, özellikle üniversiteli ve liseli öðrencilerle tanýþma fýrsatýmýz oldu. Kitlelerin içinde olup kitlelerden öðrenmek ve kitlelere öðretmek düþüncesinden hareketle Tüyap verimli bir alan oldu bizim için. Kapitalizmin yarattýðý insan tiplemelerinin ne kadar çok ve bir-
6
birinden ne kadar farklý olduðunu bir kez daha görmüþ olduk. Dokuz günlük uzun yürüyüþün bize kazandýrdýðý þeyler arasýnda daha fazla deneyim, daha fazla bilinç ve daha fazla iliþki aðý oldu. Sosyalizm yolunda daha emin adýmlarla yürüdüðümüz bu günlerde bizim yapmamýz gereken þey kitlelerin içinde olmak ve kitlelere yön vermek olmalýdýr. Ýnsanlarda kendiliðinden bir akýþýn olduðu bu yaþamda insanlara kendisi için bir akýþ gerçekleþtirmek gerektiðini bu olmadýðý takdirde yok oluþa doðru gittiðimizi anlamak, anlatmak ve kavramak, kavratmak gerekmektedir. Nice deneyimin olduðu bir dünyada öðrenmenin sýnýrýnýn olamadýðýný yine kendi deneyimlerimizden öðrendik. UMUDUMUZ KAVGADA KAVGAMIZ SANATIMIZLA! ÝZMÝR AYIÞIÐI SANAT MERKEZÝ
ÝZMÝR TÜYAP KÝTAP FUARINDA KÜBA BÜYÜKELÇÝSÝNÝN ÝMZA VE SÖYLEÞÝ GÜNÜ YAPILDI
25 Nisan’da Ýzmir Tüyap Kitap Fuarý’nda Küba Dostluk Derneði’nin düzenlemiþ olduðu Küba büyükelçisi Ernesto Gomez Abascal’ýn imza günü ve söyleþisi vardý. Bizler Ayýþýðý Sanat Merkezi olarak Küba Dostluk Derneði’nin standýný ziyaret ederek Abascal’ý ve eþini bizim standýmýza davet ettik. Abascal’ýn yoðun olmasýndan dolayý eþi, ayný zamanda Küba Komünist Parti üyesi ve büyükelçilik müsteþarý olan Regla Fernandez Gonzales standýmýzý ziyarete geldi. Standýmýza geldiðinde Küba bayraklarýný, CHE posterlerini görünce yüzünde anlamlý bir tebessüm oluþtu. Bizim arkadaþlar tarafýndan yoðun bir ilgiyle karþýlanan Regla Fernandez’in mutluluðu yüzüne yansýyordu. Daha önce Mücadele Birliði’nde Regla Fernandez’in ve Önsöz dergisinde Abascal’ýn yayýnlanan röportajlarýnýn olduðu sayýlar Gonzales’e hediye edildi. Ardýndan standýmýzdaki arkadaþlarla fotoðraf çektirerek Regla Fernandez standýmýzdan ayrýldý. VÝVA KÜBA VÝVA SOSYALÝZM! ÝZMÝR AYIÞIÐI SANAT MERKEZÝ
138. Sayý / 6 - 20 Mayıs 2009
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
ÝZMÝR TÜYAP KÝTAP FUARINDA YENÝ EVRE PANELÝ
23 Nisan Perþembe günü Ýzmir Tüyap Kitap Fuarý programý kapsamýnda Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin düzenlemiþ olduðu “Yeni Evre” baþlýklý bir panel gerçekleþtirildi. Panele konuþmacý olarak 25 yýllýk Tekel iþçisi olan Yýlmaz Ekþi katýldý. 100’ü aþkýn kiþinin katýldýðý panele baþlamadan önce Ayýþýðý Sanat Merkezi’nden bir arkadaþ kýsa bir konuþma yaptýktan sonra ‘Peki nedir Yeni Evre?’ diyerek sözü konuþmacýya býraktý. Konuþmacý ilk olarak Yeni Evre kitabýný tanýtarak söze baþladý. Daha sonra þöyle devam etti: “Ben bir iþçiyim, bunu özellikle belirtiyorum. Benim konumum bir akademisyen deðil; ben, proletaryanýn bir aydýný olmaya, onun bir temsilcisi olmaya çalýþan bir iþçiyim. Ama herhangi bir iþçi deðil, diyalektik materyalizmi kavramaya çalýþan, sýnýf bilinçli bir iþçiyim. Bu paneli bize hazýrlayan Ayýþýðý Sanat Merkezi’ne teþekkür ederim. Yeni Evre’yle ilgili konuþmasý gereken arkadaþ þu anda tutuklu olduðu için benimle yetineceksiniz. Aslýnda bu kitabý yazarýnýn anlatmasýný isterdim, ama ne yazýk ki insanlýðýn kurtuluþu mücadelesine yaþamýný adadýðý için þu an cezaevinde müebbet yatýyor. Nasýl ki tüketmeden yaþayamýyorsak üretmek zorundayýz da. Üretmeden tüketmek olmaz. Biz yaþamýn bütün güzelliklerini üreten bir sýnýftanýz. Özgürlük hiçbir þeyle deðiþilemeyecek kadar büyük bir deðerdir. Anteplilerin bir sözü vardýr ‘Emeksiz yemek olur mu?’. Olur, oluyor! Ne yazýk ki gece gündüz, günde 15 -16 saat çalýþan iþçileri bilirim. Emek sarfedenler yaþamýn dýþýna itilmiþ durumda. Bu nasýl böyle oldu, buraya nasýl geldik? Halbuki ilkel komünal toplumda insanlar ortaklaþa üretim yapar ortaklaþa tüketirlerdi. Özel mülkiyetin olmamasýndan kaynaklý ne sýnýf vardý ne de sýnýf çeliþkileri. Ne zaman ki üretim araçlarýnýn özel mülkiyeti oldu sýnýf çeliþkileri sýnýf çatýþkýlarý ortaya çýktý. Ýlkel komünal toplum insanýn insanlaþma dönemiydi. Ne sýnýrlar vardý ne sýnýflar... Ne olduysa üretim fazlasýndan oldu. Böylece köleci toplum ortaya çýktý, ilk sýnýflý toplum biçimi köleci toplum ve son yaþadýðýmýz sýnýflý toplum olan kapitalizme gelmiþ bulunmaktayýz. Kapitalizm paranýn egemen olduðu bir toplumsal sistemdir. Para nedir, nasýl ortaya çýktý? Para deðiþim deðeridir. Üretim araçlarýnýn özel mülkiyetine dayalý sýnýflý sömürücü bir toplumsal sistemdir kapitalizm. Ýþçi sýnýfý daha az çalýþýp daha çok tüketmek ister; patron ise daha fazla kar etmek, artý deðeri daha fazla arttýrmak, azami çalýþma
süresi ister. Patronla iþçi ateþle su gibi birbirine karþýttýr. Sýnýf çatýþkýlarý ne zaman ortaya çýktý, insan ve doða yaþamý tehlikeye girdi. Kapitalizm ilk geliþme evrelerinde görece bir refah payý sunabiliyordu insanlara. Paris Komününden baþlayýp 1905 Sovyet devrimine kadar kapitalizm kendini yenilmez görüyordu. Sovyetler’de sistem çözüldükten sonra iþçi sýnýfýna büyük bir saldýrý yapýldý. Ya köleliði kabul edeceðiz ya insanlýðýn doðanýn ölümünü kabul edeceðiz ya da kapitalizmi tarihin çöplüðüne göndereceðiz. Bugünlerde herkesin söylediði bir þey var ‘dünyada Marx hayaleti dolaþýyor’. Sýnýf çatýþmalarýnýn en kanlý dönemine giriyoruz. Küresel kriz artýk Türkiye’de sosyal reformistlerin hatta oportünistlerin ötesinde burjuva aydýnlar ve iktisatçýlar tarafýndan kabul ediliyor. Sistem çatýrdýyor, 1,5 milyar insanýn aç olduðunu, yaþamdan kovulduðunu biliyorsunuz, deðil mi? 1,5 milyar insan günde bir dolarýn altýnda çalýþmak zorunda, 1,5 milyar insan da yoksulluk sýnýrýnýn altýnda yaþýyor. Dünya nüfusunun üç katýna yetecek giyim, yiyecek vb. maddelerin %80’ini Amerikalý burjuvalarýn çoðunlukta olduðu bir kýsým yiyor, %20’si iþçilere kalýyor. Kapitalizm ölmek üzere can çekiþiyor, çünkü kapitalizm bir avuç insanýn refahý uðruna bütün bir yerkürenin yýkýmýna sebep oluyor. Burjuvalarýn rahatlarý için yapamayacaðý iþ yoktur. Onlar batýyoruz dedikçe ‘oh’ diyorum, onlar kriz dedikçe ben daha çok seviniyorum, ben ‘krizi nasýl bir devrime dönüþtürürüz’ diyorum. Kapitalizm geliþiminin sonuna geldi, sosyal reformistler, oportünistler buna geçici bir kriz diyorlar. Hayýr; bu yýkýcý bir krizdir. Kapitalizm sürdükçe insanlýðý, doðayý yaþamdan kovmaya devam edecek. Bu artýk tamamen bize kalmýþ bir þey, iþçi sýnýfýna baðlý olan bir þey. Kapitalizm ne kadar kriz içinde olursa olsun biz yýkýcý darbeyi vurmadýðýmýz sürece o bizi yýkmak için herþeyi yapacaktýr. Bizim buna karþý yapmamýz gereken örgütlenmektir. Çünkü ancak örgütlü güç yenilmez. Burjuvazi bu kadar güçlüyse devlet düzeyinde örgütlendiði içindir. 138. Sayý / 6 - 20 Mayıs 2009
Yeni Evre
Bizim örgütlenmekten ve devrim, iktidar hedefinden baþka kurtuluþ yolumuz yok. Üstelik insanlýk açlýktan ölürken baþka çýkýþ yolu sadece kendimizi kandýrmak olur. Ýsterseniz hepimiz þu an üç sefer gözlerimizi kýrpalým ve ‘ne oldu’ diye soralým. Bizim gözümüzü kýrptýðýmýz her üç saniyede bir çocuk açlýktan ölüyor, üstelik depolar týklým týklým doluyken. Bunlarý üretenler açlýktan ölüyor. Kabul edecek miyiz böyle hayvanlar gibi açlýktan ölmeyi? R.T. Erdoðan diyor ki: ‘Ýþçileri en iyi ben bilirim’. Ýþçileri uyutmanýn, avutmanýn en iyi yolunu o biliyor. Açlýktan, yetersiz beslenmeden ve önlenebilir hastalýktan her üç saniyede bir insan ölürken bir avuç sermayedar refah içerisinde yaþýyor. Eðer biz buna izin verirsek yaþamaya devam edecek. Kapitalizm kendi yýkýmýný engelleyebilmek için her yere saldýrýyor. Emperyalist ülkelerde yaþanan kriz henüz Türkiye’ye gelmiþ deðil, buraya geldiðinde tsunami etkisi yaratacak, yýkým büyük olacak. Biz Amerika’daki ikiz kuleler vurulduðunda 3. dünya savaþý baþladý demiþtik. Özellikle örgütlü güçlere yönelik inanýlmaz bir savaþ açýlmýþtý. Kapitalizm tarihsel evriminin sonuna geldi. Küresel düzeyde ve ulusal temelde bir devrimin maddi temelleri oluþmuþ durumdadýr. Bir devrim için objektif koþullar gerçekleþmiþ artýk sübjektif öðenin harekete geçmesi gerekiyor. Kimileri hala bu sistemin demokratikleþmesini istiyor. Eðer bu ülkede reformlar olacaksa bile devrimin yan ürünleri olarak ortaya çýkacaklardýr. Reformlar deðil biz dünyayý istiyoruz. Çünkü dünyanýn üreticisi biziz, iþçi sýnýfý ve emekçiler isterse burjuvaziye yaþamý zindan ederler. Ama biz daha hazýr olmadýðýmýz için burjuvazi zindan üstüne zindan yapýyor. Ve son olarak, bugün 23 Nisan. Diyorlar ki ‘neþe doluyor insan.’ Halbuki öyle deðil; ben biliyorum. 22 Nisan 2001’de 24 yaþýnda ölümsüzleþen Sibel Sürücü’yü buradan saygýyla anýyorum”. Yeni Evre’nin öyle, bir saate sýðdýrýlacak bir konu olmadýðý insanlardan gelen tepkilerle kendini ortaya koydu. Fuar etkinliði kapsamýnda bir saatlik verilen süre ne Yeni Evre’nin tarihsel sürecini anlatmaya ne Yeni Evre’nin bir kýsmýyla da olsa kavranmasýna yeter. Bizler bugüne kadar böyle bir konuda neden daha önce panel geçekleþtirmedik özeleþtirisiyle yolumuza devam edeceðiz ve en kýsa zamanda bu konuyla ilgili bir þeyler hazýrlama göreviyle sona erdirdik panelimizi. En iyi öðrenme yolu eksikliklerden ders çýkarmaktýr. ÝZMÝR AYIÞIÐI SANAT MERKEZÝ
7
MERSÝN’DE YENÝ EVRE PANELÝ
Yeni Evrede
Yeni Evre
“...dünya kapitalist sistemin gidiþi, tek tekele doðrudur; ancak kapitalizm bu aþamaya ulaþamadan bir çok ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel nedenlerden dolayý kendi karþýtýna dönecektir.” (Lenin) Týpký Lenin’in söylediði gibi, kapitalist emperyalist sistemin Yeni Evre’sinini devrimlere gebe olduðu ülkelerimizde ve dünyada eylemlilikler de büyüyor. Bu bilinçle Mersin Devrimci Öðrenci Birliði olarak, 25 Nisan Cumartesi günü Yeni Evre’yi tartýþmak ve sürece uygun pratik hedefler ortaya koyabilmek için “Yeni Evre ve 1 Mayýs Alaný Taksim’in Önemi” konulu panel düzenledik. Ýþten çýkarýlan, bu yüzden 111 gündür eylemde olan TümTis sendikasýnda örgütlü Akan-sel iþçileri ve üniversite öðrencileri panele katýldý. Ýþçilerin, konuþmacý Yýlmaz Ekþi’yi pür dikkat dinlemeleri, söylediklerini sýk sýk onaylamalarý ve soru yaðmuruna tutmalarý dikkatlerden kaçmadý. Ekþi konuþmasýnda “kuru bozkýra kývýlcým düþerse ne olur? Bütün bozkýr tutuþur. Þimdi insanlar, küçük bir olayla ayaklanacak kadar öfke biriktirmiþ durumdadýr” dedi. Bu yüzden devletin askeri alana yüksek miktarda para transfer ettiðini açýkladý. “Bu harcamalar, Kürt Halký’nýn ulusal özgürlük mücadelesini ve emekçilerin sýnýfsýz toplum mücadelesini bastýrmak için yapýlýyor.”
Mücadele Birliði
Söz alan bir iþçi: “Ben bu sistemi yýllardýr taþýdým. Askerliðinde ben varým, emeðinde ben varým ama neþesini hiç alamadým” dedi. Ekþi bu yüzden örgütlenmek gerektiðini söyledi. Örgütlenirken en kötü örgüt örgütsüzlükten iyidir mantýðýyla hareket etmemek gerektiðini; ama tüm örgütlenmeleri kullanarak bilinçli pratikle iktidara yönelmek gerektiðini açýkladý. 89 yýllýnda iþçilerin ken-
Mersin Devrimci Öðrenci Birliði
Mersin Limanýnda sendikalý olduklarý için iþten çýkarýlan Akansel taþeron firma iþçilerinin direniþi 100. gününü geride býraktý. 100. gün olan 14 Nisan günü, iþçiler kararlýlýklarýný bir basýn açýklamasýyla duyurdular. Çýkarýlan iþçilerin sayýsý her geçen gün artarken, 14 Nisan günü itibariyle 124 iþçiyi bulmuþtu. Açýklamaya Adana Mücadele Birliði Platformu, Mersin DÖB, Alýnteri, direniþteki Toros Tarým iþçileri ile Mersin Emek ve Demokrasi Platformu, iþçilerin eþleri ve çocuklarý destek verdi. Ayrýca eyleme halen çalýþmakta olan sendikalý iþçiler de Liman A kapýsýna baretleri ve iþ elbiseleriyle çýkarak sloganlarla destek verdi. Basýn açýklamasýnda ilk sözü alan TÜMTÝS Genel Sekreteri Gürel Yýlmaz, “100 gündür yaðmura, çamura, soðuða, sýcaða raðmen ilk günkü kararlýlýkla mücadelelerine devam ettiklerini, Bugün direniþimizin 100. günü. Üyelerimizin büyük çoðunluðu son maaþlarýný da alamadýklarýndan dolayý açlýða mahkûm edildiler. Patronlar, bizleri tehditlerinizle sindiremezsiniz, üyelerimizi iþten çýkarmakla yýldýramazsýnýz, provokasyon giriþimleri ile mücadelemizden vazgeçiremezsiniz” dedi.
8
di sendikalarýna karþý ayaklandýðýný hatýrlatan Ekþi, “sendika, iþçi kurtuluþu için hareket etmez ve mücadelesini satarsa, iþçiler sendikaya kendi ‘öz örgütlülükleriyle’ karþý gelme bilincindedir” dedi. Yerel seçimlere de deðinen konuþmacý, “seçimlere karþý deðiliz, bazý dönemlerde seçime girilir. Ýnsanlarýn parlamentodan hala umutlarý varsa sosyalist parti ile seçime girilir. Ama bu dönemde insanlarýn zaten parlamentodan umudu yok” dedi. Yaklaþýk bir buçuk saat süren ve sohbet havasýnda geçen konuþmadan sonra ara verildi. Ýþçilerle sohbet arada da sürdü. Ýkinci oturum DÖB’lü öðrencilerin þiir okumasýyla baþladý. Þiirlerden sonra Adana Ayýþýðý Sanat Merkezi müzik grubu Grup Umut, þarkýlarýyla katýlýmcýlarý coþturdu. “Þiþli Meydaný” þarkýsýyla Taksim’i hatýrlattý ve “her yýl olduðu gibi bu yýl da 1 Mayýs’ta Taksim’deyiz” dedi. Panelin sonunda Liman iþçileri kendi besteleri olan þarkýyý seslendirdiler: “Yaðmur, çamur demeden Her gün direneceðiz Sendika hakkýmýzdýr Bunu isteyeceðiz Sendika limana halaylarla girecek Ýþçilerin birliði sermayeyi yenecek”
Gürel ayrýca direniþte olan iþçilerin, Mersin halkýnýn desteðinin artmasýný beklediklerini söyledi. Ardýndan Mersin Emek ve Demokrasi Platformu adýna SES baþkaný konuþtu ve platformun ellerinden geldiði kadarýyla direniþteki iþçilere destekte bulunmaya çalýþacaklarýný söylediler. Basýn açýklamasý boyunca iþçiler sýk sýk “Ýþ ekmek yoksa barýþta yok!”, “Yaþasýn sýnýf dayanýþmasý!”, “Limana sendika halaylarla girecek!”, “Direne direne kazanacaðýz!”, “Ýþçilerin birliði sermayeyi yenecek!”, “Baskýlar bizi yýldýramaz!”, “Sendika hakkýmýz engellenemez”, “Limana sendika girecek baþka yolu yok” sloganlarýný attýlar. Ardýndan direniþteki iþçiler ve çalýþan iþçiler kendi besteleri olan “Liman Marþý”ný birlikte alkýþlar ve zýlgýtlarla söylediler. Basýn açýklamasýnýn ardýndan Adana Ayýþýðý Sanat Merkezi müzik grubu “Grup Umut” iþçilere marþlar ve þarkýlardan oluþan bir müzik dinletisi sundu. “1 Mayýs’ta Taksime” çaðrýsýyla son bulan dinleti iþçiler ve aileleri tarafýndan ilgiyle dinlendi. Eylem iþçilerle yaptýðýmýz sýcak sohbetlerin ardýndan sona erdi. ADANA MÜCADELE BÝRLÝÐÝ PLATFORMU
138. Sayý / 6 - 20 Mayıs 2009
Yeni Evrede
Zindanlar
TEKÝRDAÐ F TÝPÝ’NDE TUTSAKLARA SALDIRILAR SÜRÜYOR Mücadele Birliði
Zindanlarda yapýlan saldýrýlara bir yenisi daha eklendi. Tekirdað 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde yaþanan son saldýrýlara iliþkin, 29 Nisan günü Ýnsan Haklarý Derneði (ÝHD) Ýstanbul Þubesi’nde bir basýn açýklamasý düzenledik. Mücadele Birliði dergisi genel yayýn yönetmeni olan Vefa SERDAR’ýn ve Gazi Mahallesi’nden bir öðrenci olan Kenen AKTAÞ’ýn maruz kaldýðý “zorla yer deðiþikliði” saldýrýsýna iliþkin okunan basýn açýklamasýnda, “Her türlü hak gasplarýnýn süregeldiði, en temel insani ihtiyaçlarýn dahi engellenmeye çalýþýlarak saldýrý gerekçesi yapýldýðý zindanlarda geçen hafta da hücre deðiþtirme adý altýnda yeni saldýrýlar gerçekleþmiþtir. Tekirdað F Tipi Zindaný’nda, tutsaklar bulunduklarý hücrelerden zorla baþka hücrelere götürülmüþlerdir. Sadece, ‘yaþlýlarý ve gençleri ayýrýyoruz’ gibi komik bir gerekçeyle saldýrýlýp, hücrelerden zorla, yerlerde sürüklenerek çýkarýlýp baþka hücrelere götürülen tutsaklar buna karþý direniþ göstererek, sloganlarla cevap vermiþlerdir. Bu uygulamalar zindanlara yönelik saldýrýlarýn daha da þiddetleneceðinin bir göstergesidir” denildi ve “Buna dur demek, tüm ezilen halklarýmýzýn baskýdan ve sömürüden kurtulmalarý için zorunludur. Kendi özgürlüðümüzün yolunu açmamýzýn koþullarýnýn her zamankinden daha mümkün olduðu bu süreçte, zindanlardaki tutsaklara sahip çýkmak, onlarý özgürleþtirmek kendi geleceðimize sahip çýkmaktýr” diyerek bitirdik. Basýn açýklamasýnýn ardýndan açýklamayý okuyan Özlem ORAL, Vefa SERDAR’ýn bu saldýrýdan hemen sonra kendisine yazdýðý mektubu özetleyerek, olayý Vefa SERDAR’ýn dilinden anlattý. Yeni Ceza Ýnfaz Kanunu’nun (CÝK) “gençlerin korunmasý” ile ilgili maddesi gereðince “genç”leri, “yaþlý”lardan korumak gerekçesi ile yaptýklarý bu “yer deðiþikliði” sonucu, 35 yaþ üzeri tutsaklarý “yaþlý” kategorisine koyarak, “genç”lerden ayrý hücrelere koymaya karar verdiklerini anlatan Vefa SERDAR, tutsaklarýn bundan sonra
“yaþlý”, “yetiþkin” ve “genç” olarak gruplandýrýlarak yerleþtirileceklerini esprili bir dille anlatýyor. Ardýndan 27 Nisan günü aðabeyi Kenan AKTAÞ’ýn görüþüne giden Sýla AKTAÞ söz alarak, kardeþinin yaþadýklarýný anlattý. Saldýrýdan bir hafta kadar önce cezaevi yönetiminin gelerek Ceza Ýnfaz Kanunu (CÝK) gereðince Vefa SERDAR ile Kenan AKTAÞ’a, biri 41, diðeri 20 yaþýnda olduðu için, verilen tarihte hücre deðiþikliði yapacaklarýný bildirmeleri üzerine tutsaklar, böyle bir sevke razý olmayacaklarýný, bunu yapmak isterlerse ancak zor kullanarak yapabileceklerini söylüyorlar. Verilen gün ve saatte hücreye gelen asker ve gardiyanlar, yere oturan ve birbirine kenetlenen Vefa SERDAR ve Kenan AKTAÞ’ý zorla, sürükleyerek arbede ile yeni hücrelerine götürüyorlar. Bu arbede esnasýnda sürekli slogan atan tutsaklara destek olmak ve saldýrýyý protesto etmek için 1 Nolu F Tipi’nde bulunan tüm tutsaklar kapý dövme eylemi yapýyorlar ve kapý seslerini duyan 2 Nolu F Tipi’nde bulunan tutsaklar da bu eyleme destek veriyorlar. Sýla AKTAÞ, bu geliþmeleri anlattýktan sonra, bu “yer deðiþiklikleri”nin sebebinin “gençleri korumak” falan deðil, üç kiþilik F Tipi hücrelerde oluþan dayanýþmayý, okuma çalýþmalarýný, komünal yaþantýyý yok etmek olduðunu da dile getirdi. Daha çok kýsa süre önce “hükümlü”leri, “tutuklu”lardan ayýrmak için zorla sevk iþkencesi uygulayarak yeni tutsak düþen devrimci tutsaklarý zindan koþullarýnda deneyim kazanmýþ eski devrimci tutsaklardan ayýrmayý hedefleyen devlet, bugün de “genç”leri “yaþlý”lardan ayýrmaya çalýþarak ayný þeyi hedefliyor. Zindanlarda yükseltilen mücadeleyi desteklemek ve yükseltmek, devrimin vazgeçilmez ödevlerinden biridir.
Kurtiþ Matbaasý çalýþanlarý, maaþlarýný alamadýklarý gerekçesiyle 15 Nisan Çarþaþamba günü Cumhuriyet Gazetesi önünde basýn açýklýmasý düzenledi. Kurtiþ Matbaasý çalýþanlarý, 16 gün önce iþte atýldýklarýný ve o günden bu yana direniþte olduklarýný açýkladýlar. En büyük müþterileri olan Cumhuriyet gazetesinden de destek bekleyerek basýn açýklamasýný Cumhuriyet gazetesi önünde yaptýlar. Yapýlan açýklamada bu iþten çýkarýlmanýn keyfi olduðunu ve sýradan olmadýðýný tazminatlarýnýn dahi ödenmediði söylendi. Açýklamayý yapan Nuh Körükülü, þöyle konuþtu: “Kurtiþ patronu Nurattin Kurtiþ, yedi
ay boyunca maaþlarýmýzý düzenli ödemedi ve son iki ay hiçbir ödeme yapmadý. Bununla da kalmayýp bizleri, yasadýþý örgütlenme, matbaanýn mallarýný gasp etmek, komþu matbaanýn çalýþanlarýna saldýrmak, gazeteci darp etmek, iþyerinin idari bölümlerine zorla girmek, barikat kurmak, yasadýþý pankart asmak gibi iddialarla suçlamýþtýr. Bunlardan bir sonuç elde edemese de asýl ilginç olan ise patronun savcýlýða yaptýðý her baþvuruda üzerimize baský kurulurken, bizlerin yaptýðý gerçek suç duyurularý ise ciddiye bile alýnmadan görevsizlik kararý verilmektedir.”
KURTÝÞ ÝÞÇÝLERÝNDEN EYLEM
ZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!
138. Sayý / 6 - 20 Mayıs 2009
9
Yeni Evrede
Eylemler
Mücadele Birliði
GREVDEKİ SABAH – ATV İŞÇİLERİ CUMARTESÝ EYLEMLERÝNE DEVAM EDÝYOR
Sendikal haklarýný aradýklarý için iþten çýkarýlan ATV çalýþanlarýnýn grevi ve eylemleri sürüyor. Grevin 65. gününde, 18 Nisan’da grevdeki haberciler, her Cumartesi günü olduðu gibi, Ýstiklal Caddesi’nde bir yürüyüþ ve basýn açýklamasý gerçekleþtirdiler. Taksim Meydaný’ndaki Tramvay Duraðý’ndan baþlayan yürüyüþ boyunca “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni”, “Ýþçilerin birliði sermayeyi yenecek”, “Yaþasýn sýnýf dayanýþmasý”, “Ýþgal, grev, direniþ”, “Emeðin onuru sendikalý olmaktýr”, “Sabaha boykot, greve destek”, “Tayip, elini sendikamdan çek” sloganlarý atýldý. Halen grevde olan Kurtiþ ve Meha iþçilerinin de destek olduðu eylemin sonunda, grevdeki habercilerden Alper Tunga ÇATAL, okuduðu basýn açýklamasýnda, grevin 65. gününü geride býrakmýþ olmalarýna raðmen hala ilk günkü kadar inançlý ve dirençli olduklarýný belirterek toplumun her kesiminden destek almalarýna karþýn meslektaþlarýndan ayný desteði göremediklerinden þikayet etti. Birçok meslektaþýnýn yasal haklarýndan yoksun, sigortasýz çalýþtýðýný, yeri geldiðinde tetikçi olarak kullanýldýðýný belirten Çatal açýklamayý þu sözlerle tamamladý: “Ýstisnalar dýþýnda bu mücadele hakkýnda iki satýr yazamayan köþe yazarlarýna, grevi görmezden gelen habercilere, parçasý olduðumuz bir haberin bizimle ilgili bölümünü sansürlemek zorunda kalan dostlarýmýza kýzgýn deðiliz. Sadece onlarýn bu durumuna üzülüyoruz. Onlara bu durumdan kurtuluþun örgütlenmeden geçtiðini ha-
týrlatmak istiyoruz.(…) Bu nedenle buradaki mücadelenin sonucunu beklemeden tüm basýn çalýþanlarýný sendika çatýsý altýnda örgütlenmeye çaðýrýyoruz.” Atv-Sabah iþçilerinin bir sonraki eylemleri 25 Nisan günü idi. O gün “1 Mayýs’ta Taksim Meydaný’ndayýz” diyen sendikalar, emek örgütleri ve sosyalist çevrelerin, Tünel’den Taksim Meydaný’na kadar yürüyüþ yapmayý planladýklarý gündü. Yürüyüþlerine emniyet güçleri tarafýndan izin verilmeyen kitle, akþam 19.30’da Taksim Tramvay duraðýnda basýn açýklamasý yapmak için toplanmýþtý. Ayný nedenlerle Ýstiklal Caddesi’nde yürüyüþ yapmalarýna izin verilmeyen Atv-Sabah iþçileri, basýn açýklamalarýný Tramvay duraðý’nda yaparak eylemlerini polisin o günkü müdahalesini protesto eden kitleyle birleþtirdi. Atv-Sabah iþçileri, “Sabah-Atv Grevi Sürüyor, Dayanýþma Büyüyor” pankartý açarak ve “Grev” gazetesi daðýtarak sürdürdüler eylemlerini. 2 Mayýs günü ise, Atv-Sabah iþçileri, kendilerine destek veren oldukça kalabalýk bir emekçi grubuyla baþyadý Taksim Tramvay Duraðý’ndan baþlayan yürüyüþüne. 1 Mayýs için gelmiþ olan Avrupalý emek örgütleinin temsilcileri de pankartlarý ve meþaleleri ile eylemde yerlerini almýþlardý. Atv-Sabah iþçileri, Galatasaray Lisesi önüne ulaþtýklarý zaman yaptýklarý basýn açýklamaýnda, iþten atýlan gazetecilerin sayýsýnýn artmaya devam ettiðini söyleyerek, bu yüzden bu greve çýkmakla ne kadar doðru yaptýklarýný dile getirdiler.
MEHA ÝÞÇÝLERÝ EYLEMDE
25 Nisan Cuma günü, Lc Waikiki taþeronu Meha Tekstil iþçileri de 1 Mayýs’ta Taksim’de olduklarýný söylemek ve taleplerini dile getirmek için Tünel Meydaný’nda yerlerini almýþlardý. 1,5 saat süren eylemden sonra yürüyüþ gerçekleþmeyince, Meha iþçileri de herkesle beraber daðýldýlar ve çok kýsa süre sonra Ýstiklal Caddesi üzerinde, “Ücret, Fazla Mesai, Tazminat Haklarýmýz gaspedilemez, LC Waikiki Meha Tekstil Direniþçi Ýþçileri” Ýstiklal Caddesi üzerinde bulunan Lc pankartlarýný açarak sloganlarla yürümeWaikiki maðazasýnýn önüne kadar “Yaþaye baþladýlar. Bizler de, Mücadele Birliði sýn Meha Direniþimiz”, “Waikiki Alma Platformu olarak, kýzýl bayraklarýmýzla Suça Ortak Olma”, “Waikiki’ye Boykot yanlarýnda yerimizi aldýk.
10
138. Sayý / 6 - 20 Mayıs 2009
Ýþçiye Destek”, “Tazminat Hakkýmýz Engellenemez”, “1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný’ndayýz” sloganlarýyla yürüyen Mesa iþçileri, maðaza önüne gelince kýsa bir basýn açýklamasý yaptýlar. Mesa patronu tarafýndan nasýl iþten atýldýklarýný anlatarak, hiçbir sosyal haklarýnýn da ödenmediðini vurgulayan iþçiler, herkesi Lc Waikiki ürünlerini boykot etmeye çaðýrdý ve maðazada alýþ veriþ yapmakta olan müþterileri de boykota davet ettiler. Bir süre sloganlarla ve alkýþlarla eyleme devam eden iþçiler, daha sonra Taksim Tramvay Duraðý’nda yapýlacak olan eyleme katýlmak üzere yürüyüþlerine devam ettiler.
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
1 MAYIS’TA 1 MAYIS ALANI’NDA TAKSÝM’DEYÝZ
25 Nisan günü DÝSK, KESK baþta olmak üzere, sendikalar, iþçiler ve emekçiler 1 Mayýs günü Taksim’de olacaklarýný açýklamak için, saat 17.00’de Tünel Meydaný’nda toplanarak, Taksim Tramway Duraðý’na bir yürüyüþ yapmak istediler. Yaklaþýk 1.000 kiþinin toplandýðý Tünel Meydaný’nda iþçi ve emekçileri polis tankerleri ve çevik kuvvet polislerinden oluþan barikat karþýladý. Bizlerin de Deniz Gezmiþ resimli Mücadele Birliði, Devrimci Öðrenci Birliði ve Devrimci Ýþçi Komiteleri imzalý kýzýl bayraklarýmýzla yer aldýðý yürüyüþe, Emniyet Müdürlüðü izin vermedi. Sürekli “1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný’ndayýz”, “Taksim Kýzýldýr Kýzýl Kalacak”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Yaþasýn 1 Mayýs” sloganlarý atýldý. Yaklaþýk 1,5 saat boyunca yürüyüþlerine izin verilmeyen kitle sloganlarla beklerken, tertip komitesi adýna DÝSK ve KESK Genel Baþkanlarý emniyet güçleri ile konuþmalar yaptýlar ve bu süre zarfýnda sýk sýk kitleyi oturma eylemine çaðýrdýlar. Direniþte olan Meha Tekstil, Sinter Metal ve Kurtiþ Matbaa iþçileri de alanda yerlerini almýþlardý. Sýra ile söz alýp konuþmalar yapan direniþçi iþçiler, haklarýný isterken, 1 Mayýs Alaný’nda da Taksim’de olacaklarýný söylediler. Bekleme sýrasýnda sýk sýk 1 Mayýs Marþý da söylendi. Çevik kuvvet polislerinin sýk sýk kask takma, biber gazý sýkan tankerin namlusunu çevirme, takviye kuvvet getirme gibi gerilim yaratmayý amaçlayan çalýþmalarý, kitleyi ateþliyordu. Sendikacýlarýn emniyet güçleriyle yaptýðý konuþmalar sonucu, “1 Mayýs’ta Taksim Alaný’nda olacaðýmýzýn kararlýlýðýný göstermek için þimdi daðýlýyoruz” duyurusu yapýlýnca, kitleden ýslýk ve yuhalamalar yükseldi. Hemen ardýndan, bunun için saat 19.30’da Taksim Tramvay Duraðý’nda bir basýn açýklamasý yapacaðýný duyurdu ve kitle yavaþ yavaþ daðýldý. Saat 19.00’dan itibaren Tramway Duraðý’nda toplanmaya baþlayan kitleye, grevde olan Atv-Sabah iþçileri ve Meha Tekstil iþçileri de katýlmýþtý. “1 Mayýs’ta Taksim’deyiz” pankartý arkasýnda toplanýlan basýn açýklamasýnda “1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný’ndayýz”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarý ve “Atv-Sabah Ýþçileri Yalnýz Deðildir”, “Meha Ýþçisi Yalnýz Deðildir” sloganlarý atýldý. Konuþma yapan KESK baþkaný Sami Evren, bugünkü yapýlacak eylemin engellenmesini protesto etti ve 1 Mayýs günü Taksim’de olacaklarýný vurguladý. Ve “bilinmelidir ki, 1 Mayýs 1977 katliamýndan bu yana Taksim Meydaný 1 Mayýs Meydanýdýr. Taksim Meydaný’ný emekçilere kapatmak her þeyden önce emekçilerin ödedikleri bedellere, kan, gözyaþý ve acýlarýna yönelik bir saldýrýdýr. Taksim Meydaný’ný emekçilere kapatmanýn emekçi düþmanlýðý dýþýnda hiçbir makul gerekçesi yoktur. 1 Mayýs’ta, bayram gününde Taksim’e çýkmak en demokratik, en meþru hakkýmýzdýr. Valiliðin bir baþka konfederasyonun talebini geri çevirmiþ olmasý Taksim’in emekçilere kapalý olduðu anlamýna gelmez. 1 Mayýs günü davullarýmýzla, zurnalarýmýzla, pankartlarýmýzla, bayrak, marþ ve þarkýlarýmýzla Taksim Meydaný’nda özgürlük ve demokrasi türküleri söyleyeceðiz” dedi.
1 Mayıs
1 MAYIS’TA ÖLÜMSÜZLEÞENLER ANILDI
DÝSK, KESK, TMMOB, TTB ile 2009 1 Mayýsý’ný örgütleyen kurumlar, 1 Mayýs 1977 ve 1089’da ölümsüzleþen iþçileri anmak için, 29 Nisan Çarþamba günü, Taksim Kazancý Yokuþu ve Þiþhane’de anmalar gerçekleþtirdi. Mücadele Birliði Platformu olarak yerimizi aldýðýmýz anmada, ilk önce saat 11.00’de Kazancý yokuþu önünde toplanýldý. Anmaya katýlmak üzere Taksim Tramway Duraðýnda ilk yerini alan, Meha Tekstil iþçileriydi. “Meha Ýþçisi direniþin Simgesi”, “Waikiki Alma Suça Ortak Olma” ve “1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alanýndayýz” sloganlarý ile toplanan iþçiler, anma için bir araya gelen emekçilere katýldýlar ve “1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný’ndayýz”, “1 Mayýs Þehitleri Ölümsüzdür”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” sloganlarý ile Kazancý Yokuþunun baþýna gelindi. Yapýlan saygý duruþunun ardýndan sýrasýyla DÝSK Genel Sekreteri Tayfun Görgülü, 1977 1 Mayýsý’nda Taksim’de olan Uluslararasý Arap Sendikalarý Konfederasyonu (ÝCATU) Genel Sekreteri Muhammed Badran ve DÝSK Genel Baþkaný Süleyman Çelebi söz alarak konuþma yaptý. Muhammed Badran, Arap iþçilerin selamýný getirdiðini ve 32 yýldýr arap iþçi ve emekçilerine Taksim’de yaþanan kanlý 1 Mayýs’ý anlattýðýný söyledi. Ve 32 yýl sonra tekrar Taksim’de olacaðýný belirtti. 1 Mayýs’ta ölümsüzleþenler anýsýna ölen iþçilerin isimlerinin yazdýðý “Unutmadýk, Unutturmayacaðýz” plaketi de Kazancý Yokuþu’na asýldý ve karanfiller býrakýlarak anma sona erdirildi. Þiþhane’ye kitlesel halde yürüyen iþçiler, Lc Waikiki önünden geçerken, yine bir boykot eylemi yapmak istediler. Ancak burjuvazi bu defa hazýrlýklý idi ve maðazanýn önünde çevik kuvvet polisleri etten duvar olmuþtu. Bu Meha iþçilerini durduramadý ve çevik kuvvet polisinin önünde “Waikiki Alma Suça Ortak Olma”, “Tazminat Hakkýmýz Engellenemez”, “Yaþasýn Meha Direniþimiz”, “Waikiki’ye Boykot Ýþçiye Destek” sloganlarý ile Lc Waikiki firmasýný boykot ettiler ve Þiþhane’deki anmaya katýlmak üzere yürüyüþe devam ettiler. Þiþhane’de Mehmet Akif Dalcý’nýn katledildiði yerde toplanan kitle, saygý duruþunda bulunduktan sonra DÝSK Örgütlenme Daire Baþkaný Ali Rýza Küçükosmanoðlu bir konuþma yaptý. Bu sýrada alandaki büyük aðaca “Mehmet Akif Dalcý Ölümsüzdür, Unutmadýk Unutturmayacaðýz” plaketi asarak M.Akif Dalcý’yý simgeleyen bir resim ve karanfiller býrakýldý. Buradaki anma da “Mehmet Akif Dalcý Ölümsüzdür”, “1 Mayýs’ta Taksim Alanýndayýz” sloganlarý ile bitirildi.
138. Sayý / 6 - 20 Mayıs 2009
11
Gündem
Neydi o görüntü! Ellerinde kýzýl bayraklar, Deniz Gezmiþ resimli bayraklar, pankartlar taþýyan insanlar Taksim Anýtý’nýn tepesine çýkmýþ büyük bir savaþýn zaferle noktalandýðýný müjdeler gibiydiler. Bir zafer coþkusunun havasý vardý yüzlerinde. Emeðin iktidarýný, yüzyýllarca ezilmiþ, sömürülmüþ halklarýn köleliðe, baskýya, efendilerin saltanatýna, burjuvalarýn iktidarýna son verdiklerini haykýrýr gibiydiler. Orada, o anýtýn tepesinde bayraklarýný dalgalandýrýrlarken, Deniz’in yüzüydüler, komünizm için daraðaçlarýnda bir bayrak gibi sallanan devrimcilerin, 77 katliamýnda öldürülen iþçilerin, sosyalizm için topraða düþenlerin siluetiydiler. O manzara, ancak Hitler faþizmini ininde ezen Kýzýlordu’nun orak-çekiçli bayraðýný Berlin’deki o meþhur anýtýn tepesine diken Sovyet askerlerinin görüntüsüyle karþýlaþtýrýlabilir. Gün boyu çatýþtýlar. Polisin, düþmanýn askeri, teknik, haberleþme, koordine olma üstünlüðü onlarý yýldýrmadý. Çatýþarak ilerlediler. Daðýldýlar, her daðýlmanýn arkasýndan tekrar toparlandýlar. Silah, gaz bombalarý, biber gazý, panzer kullanan düþmana taþlar ve yürekleriyle karþý koydular. Polisin “durduramýyoruz amirim” anonslarý her taraftan geliyordu. Durduramýyorlardý. Üstün kuvvetlerine, teknik donanýmlarýna raðmen durduramýyorlardý. Nedeni basitti. Çünkü burjuva iç savaþ bilince deðil paraya, gerçeðe deðil yalana, inanca deðil özel çýkarlara dayanýyordu. Devrimci iç savaþ ise tersine, bilince, gerçeðe, feda ruhuna dayanýyordu. Burjuva iç savaþ bilinç yaratamazdý; ama devrimci iç savaþ tam da onu yaratýyordu. Burjuva sýnýf kendi savaþ güçlerini ancak yalanla, parayla, sahte vaatlerle, uyuþturucuyla uyuþturduktan sonra savaþ alanýna sürebilir. Proletarya ise kendi savaþ güçlerini ancak bilinç ve feda ruhuyla donatýrsa savaþ alanýna sürebilir.
12
TAKSÝM’DE Yeni Evrede
Mücadele Birliði
ZAFERÝN PR
Devrimci iç savaþýn burjuva iç savaþ karþýsýnda en önemli üstünlüðü bu noktadadýr. Bunu anlamayanlar, polisin donaným bakýmýndan çok daha zayýf olan devrimci güçler karþýsýndaki periþanlýðýný da anlayamazlar. Taksim Anýtý’nýn tepesindeki genç iþçi, elinde salladýðý Deniz resimli bayrakla emeðin iktidarýný; fabrikalarýn, tarlalarýn, siyasi iktidarýn, her þeyin emeðin olduðu durumu temsil ediyordu. Peki, ya reformist talepleri ne temsil ediyordu? Hiçbir þey! Polisle çatýþanlar mý? Düþünceleri ne olursa olsun, onlarýn her hareketi devletin yýkýlmasýný, polis, ordu vb örgütlerin daðýtýlmasý gerektiðini; yani devrimi çaðrýþtýrýyordu. Ne 1 Mayýs’ýn yasallaþtýrýlmasý, ne Taksim’e izin verilmesi, ne de 77 katliamcýlarýnýn devlet tarafýndan soruþturulmasý kimsenin umurundaydý. Oportünist hareketlerin kendi kitleleri dâhil, reformist talepleri, - amiyane tabirle söyleyelim,- “takan” yoktu. Onlarýn kitlesi, düþünceleriyle olmasa da eylemleriyle devrimi, burjuva iktidarýn yýkýlmasýný, iktidarýn halk kitleleri tarafýndan fethini temsil ediyorlardý. Eylemlerinin içeriðinde, zindanlarýn yýkýlmasý, Kürt halkýnýn özgürleþmesi istemleri saklýydý.
MÜCADELEDE BÝRLÝK Yaþamýn kendisi devrimcidir. Tarihin hýzlandýðý iç savaþ dönemlerinde yaþamýn bu özelliði daha çok öne çýkar, belirginleþir. Sahte, iðreti, gerçeklerle uyuþmayan, sýnýf savaþýna ters olan ne varsa açýða çýkartýr, söker atar. Ýkiyüzlülüðün, sahtekârlýðýn maskesini indirir, her bireyi, grubu, politik çevreyi, sýnýfý gerçek çehresiyle tarih sahnesine çýkmaya zorlar. Alalým oportünist çevrelerin politikalarýný. Hangi birini ele alsak her tarafýndan döküldüðünü görüyoruz. Bu çevrelerin birliði durumundaki “Devrimci 1 Mayýs Platformu”nun taleplerinin baþýna gelenle138. Sayý / 6 - 20 Mayıs 2009
ri biliyoruz. Devrimci dönemde öne sürülen reformist talepler, daha mürekkepleri kurumadan tarihin çöplüðünü boyladýlar. Hem de tekelci sermaye sýnýfýnýn elinde kitleleri aldatmanýn aracýna dönüþtükten sonra. Þimdi o talepleri anýmsayan kimse kaldý mý, bilemiyoruz. Bu oportünist çevrelerin “talepler politikasý”nýn baþýna gelen “birlik politikalarý”nýn baþýna fazlasýyla geldi. “En geniþ
E YAPILAN Yeni Evrede
Mücadele Birliði
ROVASIDIR birlik” adýna kuyruklarýndan ayrýlmadýklarý sosyal reformist partiler en önemli günde onlara sýrtlarýný çevirdi. Ýþte Emep. Bu sosyal reformist çevre, bütün kadim ve sadýk dostlarýný bir kalemde silerek TürkÝþ’in peþine takýldý. Türk-Ýþ ve Perinçek’in Ýp’ini onlara tercih edip soluðu Kadýköy’de aldý. Oportünist çevrelerin yeni gözde müttefikleri sahte TKP’ye bakalým. Bu “gözde
müttefik” Emep’ten de beter çýktý. Burjuvaziye uzlaþma mesajý göndermek için oportünistlerin varlýðýný kullandý ve onlarý “birkaç bin solcu” diye hakaretimsi bir ifadeyle küçümsedikten sonra Çaðlayan’da karar kýldý. Çeþitli hesap ve pazarlýklardan sonra Taksim’e yönelmiþ olmasý durumu deðiþtirmiyor. Onlar, 1 Mayýs’ta birlikte yürünmeyecek, yan yana gelinmeyecek “birkaç bin solcu” idiler. O kadar. Bu çevrelerin diðer gözde müttefikleri ÖDP’den fazla söz etmeye gerek yok. O zaten bütün sert, çatýþmalý, bedel gerektiren dönemlerde yollarýný bu “solcu”lardan ayýrmakta uzmandýr. Ölüm Oruçlarý sýrasýnda bina kapýlarýný tutsak yakýnlarýna kapatmasý gibi bu 1 Mayýs’ta da DÝSK ve KESK’in kanatlarý altýnda, “saðduyulu” davranarak “solcu” müttefiklerinden ayrý ve uzak, güvenli bir þekilde Taksim’e yürüdü. Ortalama sol hareketler, bütün bunlardan ders alýp “en geniþ birlik” bahanesiyle kuyruklarýndan ayrýlmadýklarý sosyal reformist partilerden bir kopuþ yaþarlar mý? Sanmýyoruz. Bu konuda ümitli olmak için elde hemen hiç bir veri yok. Fakat þunu biliyoruz: Sýnýf savaþý devrimci güçlerin birliðini yukarda deðil, aþaðýda; tepede deðil, tabanda; masa baþýnda deðil, eylem alanýnda saðlýyor. Ýþte 1 Mayýs! Öncesi ve sonrasýyla 1 Mayýs süreci bu düþüncemizin baþtan aþaðý kanýtýdýr. Oportünist yapýlarýn merkezleri, ýsrarla sosyal reformist hareketlerle “birlik” için çabalayýp durdular. Sosyal reformist partileri, bu partilerle birliðe kararlý þekilde karþý çýkan Leninistlere tercih etmekte saniye tereddüt etmediler. Sonuç, oportünist hareketlerin politik hüsraný oldu. Sosyal reformist partilerin onlarý nasýl yalnýz býraktýklarýný biliyoruz. Eylem alanýnda ise, kendi tabanlarý, kendi kitleleri Leninistlerle birlikte idi. Devrimci duygularla hareket eden insanlar, kendi merkezlerinin Leninistlere iliþkin düþünce138. Sayý / 6 - 20 Mayıs 2009
Gündem
lerine aldýrmadan, Leninist militanlarla birlikte polise, düþman güçlerine karþý omuz omuza savaþtýlar. Barikatlarý birlikte aþtýlar, düþman güçlerine birlikte karþý koydular, olanaklarýný paylaþtýlar, yaralýlarýný birlikte taþýdýlar, polisin eline düþeni kurtarmak için birlikte ileri atýldýlar. Düþmaný birlikte püskürtüp Taksim’e birlikte yürüdüler. Anýta vardýklarýnda zaferin mutluluðunu birlikte yaþadýlar. Bayraklarýný anýta dikerlerken mýzraklarýný yere serilmiþ burjuvazinin kalbine saplayan muzaffer savaþçýlar gibiydiler. Bu bir zafer provasýydý. Ve bütün bu sahnede sosyal reformist partilerin ne adlarý ne de varlýklarý söz konusuydu. Kýsacasý, masa baþýnda saðlanmayan ve büyük ihtimalle hiç saðlanmayacak olan “eylem yoldaþlýðý” sokakta, savaþ alanýnda saðlanmýþtý. Bu mücadelede birlikti iþte. Tekelci sermaye sýnýfýnýn 1 Mayýs’tan duyduðu korku yersiz deðil. Ýstanbul’daki manzara uykularýný aylar boyunca kaçýrmaya yetecek cinstendi. 1 Mayýs, sadece Ýstanbul’da deðil, Türkiye ve K.Kürdistan’ýn dört bir tarafýnda sermaye sýnýfý ve faþist devlete karþý mücadele biçiminde geçti. Ankara, Ýzmir, Mersin, Diyarbakýr on binlerce insanýn meydanlara aktýðý kentlerden sadece bir kaçýydý. Kürt Halký ve emekçi sýnýflar bu yýlýn 1 Mayýs’ýnda sermaye sýnýfý ve faþist devlete karþý devrimci eylem isteðini bir kez daha ortaya koydular. Kürt halký ve emekçi sýnýflar, aksi yöndeki bütün propagandalara karþýn, sezgi yoluyla da olsa, þu gerçeði kavramýþ durumdalar: Faþist devlet ve sermaye sýnýfýnýn iktidarý yýkýlmadýkça herhangi bir yaþamsal sorunu çözmek mümkün olmayacaktýr. Onun için þimdi onlara bir devrimin kaçýnýlmazlýðýný, geniþliðini, kapsayýcýlýðýný anlatmak; onlarý böyle bir devrime hazýrlamak yaþamsal önemdedir.
13
1 Mayıs
ADANA AYIÞIÐI’NDA 1 MAYIS TAKSÝM ETKÝNLÝÐÝ
“Yetmiþyedinin Mayýsý, Zulümler, Ve hiçbir þey Hiçbir þey Yýldýrmýyor onlarý Geliyorlar. Geliyorlar. Geliyorlar adým adým, Bilek bilek Yere topraða basarak geliyorlar…” 19 Nisan Pazar günü Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi’nde “1 MAYIS’TA TAKSÝM’E” etkinliði düzenlendi. Etkinlik, emeðin iktidar mücadelesinin en önünde yürüyen iþçi sýnýfýnýn, ölümsüzleþen kahramanlarý nezdinde saygý duruþuyla baþladý. Saygý duruþundan sonra Mücadele Birliði Platformu adýna bir arkadaþýmýz kýsa bir konuþma yaptý. Yapýlan konuþmada “Sermaye ve iþçi sýnýfý arasýndaki savaþýmýn bir simgesi haline gelen Taksim Meydaný sermaye sýnýfýnýn koruyucularý tarafýndan kuþatýlsa da iþçi sýnýfýnýn devrime olan inancý yok edilemeyecektir. 15 yýldýr tek baþýmýza proletaryanýn kýzýl bayraðýný dalgalandýrdýk Taksim Meydaný’nda. Her sene olduðu gibi bu sene de Taksim Meydaný’nda olacaðýz. Bu sene de iþçi ve emekçileri devrimin simgesi olan Taksim Meydaný’na bekliyoruz” denildi. Ardýndan 1 Mayýs’ýn tarihçesini anlatan slâyt gösterisi izletildi. Sinevizyon gösteriminden sonra etkinliðe kýsa bir ara verildi. Verilen aranýn ardýndan Adana Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi müzik grubu Grup Umut sahne aldý. Grup Umut önce enstrümantal parçalarý Umut parçasýyla baþladý dinletiye, ardýndan Ergül Çiçekler’in “Dört Ateþten Gün Dört Ölümden Gece” kitabýndan besteledikleri “Dört Ateþten Gün” parçasýný seslendirdiler. Etkinlik çekilen halaylarýn ardýndan sona erdi. 1 MAYIS’TA TAKSÝM’E DEVRÝME Mücadele Birliði Platformu/Adana
14
ANTEP’TE 1 MAYIS PANELÝ
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
Antep Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde 26 Mayýs Pazar günü saat 13:30’da 1 Mayýs paneli düzenlendi. Mücadele Birliði Platformu’nun düzenlediði 1 Mayýs etkinliði ilk önce, 1886’da idam edilen dört iþçi ve 1 Mayýs 1977’de katledilen 34 iþçi baþta olmak üzere dünyada iþçi sýnýfýnýn kurtuluþu için savaþan ve bu uðurda ölümsüzleþen tüm devrim savaþçýlarý için yapýlan bir dakikalýk saygý duruþu ile baþladý. Etkinliðimiz saygý duruþunun ardýndan Ayýþýðý Sinema Atölyesinin hazýrladýðý sinevizyon gösterimi ile devam etti. Sinevizyon gösteriminde, 1 Mayýsýn doðuþu, 1886’da Amerikanýn Chicago kentindeki Haymarket olaylarý ve 4 iþçi önderinin idam ediliþi, Türkiye’de 1 Mayýs’ýn geliþimi, 1976 Taksim 1 Mayýs’ý ve 1977 Taksim 1 Mayýs’ýndaki 34 iþçinin katledilmesi anlatýldý. Sinevizyon gösterimi, yýllardýr Taksim’i tek baþýna zapt eden Leninistlerin eylemleriyle son buldu. Sinevizyon gösteriminin ardýndan Devrimci Ýþçi Komiteleri’nden Yýlmaz Ekþi kürsüye davet edildi. Ekþi konuþmasýnda “1886’daki Amerika’nýn Chicago kentinde 8 saatlik iþ günü için baþlayan eylemler, iþçi sýnýfý için büyük bir adým olarak tarihe geçmiþtir… Ýdam edilen 4 iþçi önderi, iþçi sýnýfýna büyük bir miras býrakarak ipi göðüslemiþlerdir. Engel’in de dediði “halkýn sesi kendini duyursun” istiyorlardý…. Kendi tarihimizde de 1 Mayýs bayram deðil, iþçi sýnýfýnýn birlik ve mücadele günü olarak tarihe geçmiþtir. Ýþçi sýnýfý kendi iktidarýný kurmadýðý sürece de 1 Mayýs’ý bayram olarak kabul etmek bir yanýlgýdan ibarettir.1976 ve 1977 1 Mayýs Taksim Meydaný’nda iþçiler kendi gücünün farkýna vararak büyük bir birliktelik ve güvenle alanlara çýktý. Ve herkese bu gücü net bir þekilde gösterdi. Bu durumdan korkan burjuvalar, iþçilerin üzerine kurþunlar yaðdýrarak, panzerlerle ezerek 34 iþçiyi katletmiþtir. Ýþte bu yüzden Taksim Meydaný’ný yasaklayan burjuvalar iþçi sýnýfýndan ne kadar korktuklarýný bir kez daha göstermiþ oluyorlar. Ve Taksim’i yýllardýr boþ býrakmayan Leninistler olmuþtur. Yýllardýr iþçi sýnýfýna gösterdiði politikalarýn doðruluðunu son yýllarda da Taksim savaþlarýnda bir kez daha göstermiþtir…” Ekþi konuþmasýný “ 1 Mayýs’ta Taksime, Devrime Özgürleþmeye” sloganýyla sonlandýrdý. Etkinliðimiz katýlan herkesin söz alarak kürsüye çýktýðý serbest kürsü ile devam etti. Serbest kürsünün ardýndan duyuru yapýlarak, 6 Mayýs’ta Ankara’da Deniz’lerin mezarý baþýnda yapacaðýmýz anmanýn ve 10 Mayýs’ta da Ýstanbul Kadýköy Meydaný’nda “Denizlerle Buluþuyoruz” mitinginin duyurusu yapýldýktan sonra etkilik sona erdi. 1 MAYIS’TA TAKSÝME DEVRÝME ÖZGÜRLEÞMEYE ANTEP MÜCADELE BÝRLÝÐÝ
138. Sayý / 6 - 20 Mayıs 2009
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
MERSÝN’DE “1 MAYIS’TA TAKSÝM’E” ÇAÐRISI
1 Mayıs
Ýþçi sýnýfýnýn birlik mücadele ve dayanýþma günü olan 1 Mayýs yaklaþýrken bir çok ilde gerçekleþen eylemlerle Taksim’e çaðrý eylemlilikleri düzenleniyor. Mersin’de de iþçi ve emekçiler 1 Mayýs’a çaðrý için bir eylem gerçekleþtirdiler. 25 Nisan Cumartesi günü saat 13.00’da kamu emekçilerinin sendika binalarýnýn önünde toplanýldý. Pankartlar açýlarak Taþ Bina önüne doðru yürüyüþe geçildi. Yürüyüþe 111 gündür kararlý bir þekilde mücadelelerini sürdüren Liman iþçileri de pankartlarýyla katýldý. Liman iþçilerinin yaný sýra bir çok iþçi ve kamu emekçisi de eylemde yerlerini aldýlar. Bizler de saat 12.30 da Devrimci Öðrenci Birliði’nin düzenleyeceði paneli, gelen katýlýmcý arkadaþlarýmýzla ortak bir þekilde karar alarak eylemden sonraya saat 14.00’a erteledik ve eyleme kitlesel katýlým saðladýk. Yürüyüþ esnasýnda iþçi ve emekçiler “Yaþasýn 1 Mayýs, Biji Yek Gulan”, “Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði”, “Mersin Halký Limana Dayanýþmaya” sloganlarýný haykýrdýlar. Ayrýca Mücadele Birliði Platformu olarak attýðýmýz “1 Mayýs’ta Taksime Devrime Özgürleþmeye”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði” ve “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak” sloganlarýný iþçilerin de yoðun katýlýmýyla gür bir þekilde haykýrdýk. Yürüyüþ Taþ Bina önüne gelindiðinde 1 Mayýs Tertip Komitesinin hazýrladýðý 1 Mayýs’a çaðrý açýklamasý okundu. Okunan açýklamada 1 Mayýs’ta Taksimin iþçi ve emekçilere açýlmasý gerektiði belirtilerek, “…siyasi iktidar emekçilerin 30 yýldýr gasp edilmiþ olan 1 Mayýs tatil hakkýný nasýl iade ettiyse, yýlbaþlarýnda, polis günlerinde, milli takým kutlamalarýnda halka açtýðý Taksim Meydaný’ný emekçilere de açmalýdýr.” denildi. Açýklamanýn okunmasýnýn ardýndan yine atýlan sloganlarla eylem sona erdi. Bizler de Liman iþçileriyle birlikte panelimizin yapýlacaðý salonun yolunu tuttuk. Mersin Mücadele Birliði Platformu
ANTEP’TE 1 MAYIS’A ÇAÐRI YÜRÜYÜÞÜ
25 Nisan Cumartesi günü saat 13:00 da Kýrkayak Parký’nda toplanan emekçiler, yürüyüþe geçerek sloganlarla ve sesli ajitasyonlarla Antep iþçi ve emekçi halkýný, 1 Mayýs’ta meydanlara çaðýrdý. Kýrkayak Parký’nda Sendika Konfederasyonlarý’nýn açtýðý “ 1 Mayýs’ta Emek ve Demokrasi Mücadelesi Ýçin Ýstasyon Meydanýndayýz” yazýlý pankart açýlarak yürüyüþe geçildi. Yürüyüþ sýrasýnda sýk, sýk “Yaþasýn 1 Mayýs”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “1 Mayýs’ýn Katilleri Bulunsun Hesap Sorulsun” sloganlar atan emekçiler sesli ajitasyonlarlada Antep halkýna 1 Mayýs’ta Ýstasyon Meydaný’na çaðrýda bulundu. Mücadele Birliði Platformu olarak katýldýðýmýz yürüyüþe Che
bayraðýmýz ve Deniz bayraklarýmýzla ve sloganlarýmýzla Antep iþçi ve emekçi halkýný 1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný’na Taksim Meydaný’na çaðýrdýk. Yürüyüþ sýrasýnda sýk sýk “ 1 Mayýs Alaný Taksim’dir Taksim Kalacak”, “Taksim Kýzýldýr, Kýzýl Kalacak”, “1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný Taksim Meydaný”, Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði” sloganlarýyla yürüyüþe destek verdik. Adliye önüne gelindiðinde sendika temsilcilerinin yaptýklarý basýn açýklamasýnda, 1 Mayýsta tüm iþçi ve emekçi halkýmýzý saat: 12:00’da Ýstasyon Meydaný’na gelmelerinin çaðrýsýný yapýlarak eylem sonlandýrýldý.
GAZÝ MAHALLESÝ’NDE 1 MAYIS’TA TAKSÝM’E PANKARTLARI
Yaklaþýk bir hafta önce 1 Mayýs’la ilgili çalýþmalarýmýzý yapmaya baþladýk. Duyuru yapmak için pankartlarýmýzý asmak üzere hazýrladýk, “Dünya Emeðin Olacak”, “1 Mayýs’ta Taksim’e”, “1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný’na Mücadele Birliði ile Taksim’e” pankartlarýmýz vardý. Gazi’nin en merkezi yerlerine asýldý bu pankartlarýmýz, yaklaþýk 11 tane. Bu pankartlarýmýzla insanlara ulaþabilmek için bunu Gazi Mahallesi’nin en merkezi yerlerine astýk. Astýðýmýz bu pankartalara polisin tahammülü 3 gün oldu. Bu pankartlarýmýz, akreple gelen sivil polislerce söküldü. Bunun ardýndan 25 Nisan akþamý büyük ebatlarda hazýrladýðýmýz “Dünya Emeðin Olacak – 1 Mayýs’ta Taksim’e / Mücadele Birliði” pankartýmýz sökülmüþtü. Afiþlerimizle, pankartlarýmýzla 1 Mayýs çalýþmalarýmýz dahada artarak sürecek. Tek-
rardan pankartlarýmýzý yerli yerine asacaðýz. Bu çalýþmalarýmýz sýrasýnda ne yazýk ki özellikle reformist çevreler afiþlerimizin üzerlerini inatla kapattýlar, afiþlerimizi tekrar tekrar yaptýk, hiçbir siyasetin afiþini kapatmadan. Afiþlerimizi kapatan reformist siyasetle, gidip yaptýklarýnýn doðru olmadýðý üzerine konuþtuk.
138. Sayý / 6 - 20 Mayıs 2009
Emekçi kitleler en açýk biçimde 1 Mayýs öncesi kim ne diyor, nereye nasýl hangi politika çerçevesinde çaðrý yapýyor, bunlarý görmeli. Tabi ki Leninistlerin 1 Mayýs Alaný Taksim konusundaki ýsrarýný da... Çalýþmalarýmýz artan bir tempoyla devam ediyor ve edecek. Yalnýz þunu belirtmeden edemeyeceðim, halkýn ilgisi inanýlmaz. Özellikle Gazi Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin bugün (26 Nisan) düzenlediði bir etkinlik var, bu etkinlik afiþine çok muazzam bir ilgi var. Afiþte Denizlerin resmi var, ve 1 Mayýs’ta Taksim’e sloganý. Bunlar gerçekten çok büyük bir ilgi çekiyor. Bildirilerimiz çok dikkat çekiyor. Daha önce 12 Mart’ta da yaþamýþtýk, 1000 tane bildiriyi yaklaþýk 15-20 dakikada daðýtmýþtýk. Çok ilgi çeken bir yön var. 1 Mayýs’ta Taksim’de görüþmek dileðiyle... Gazi Mahallesi’nden Bir Mücadele Birliði Okuru
15
Yeni Evrede
SÝBEL SÜRÜCÜ MEZARI BAÞINDA ANILDI
Sibel Sürücü
Býrak, Býrak yüzün þiirle örtülsün. Sen yýldýzlara bak. Býrak, dünyanýn yükünü ve zaferin türküsünü yaþayanlara, yoldaþlarýna... Sen, hepsinin üzerindesin. Unutma; Tüm gözlerin çevrildiði yerdesin. Denizin ufkunda, Gökyüzünün sonsuzluðunda...
Ýþte böyle yazmýþtý Sibel yoldaþ Ölüm Orucu Eylemindeyken gördüðü bir rüyadan sonra.. Yüreðinde hiçbir zaman eksiltmediði ve daima koruduðu umudu ve yaþama sevinciyle.. Sibel yoldaþ yaþamýnýn amacýný yýllarca aramýþ ve onu kavgada, insanlýðý kurtuluþu için sosyalizm için mücadelede bulmuþtu. O, deyim yerindeyse bir devrim hamalýydý. Bütün bir yaþamýný devrimin zaferine bunun biricik aracý olan partisine adamýþtý. Ve sýrasý geldiðinde bir an bile duraksamadý uzun kavganýn zorlu dövüþünde en önde yer almak için... Yoldaþlarý 19 Aralýk Katliamý sonrasý baþlayan Ölüm Orucu Eyleminin ilk ekibinde yeralmasý için uygun görüldüðünü söylediklerinde bunu büyük bir sevinçle ve gururla karþýlaþmýþtý. Çünkü Sibel yoldaþa göre; vücudunun zayýf olmasý, yoldaþýn, eylemin ilk ekibinde yeralmasý olasýlýðýný azaltýyordu. Ama yoldaþlarýnýn ona duydu-
16
Mücadele Birliði
ðu sonsuz güven ve Leninist Parti’nin her konuya derinlemesine ve objektif bakýþý Sibel yoldaþýn Ölüm Orucu Eyleminde ilk ekipte yeralmasýný saðladý. Yoldaþ Ölüm Orucundayken daha sonra þöyle yazacaktýr: “2001 Ölüm Orucu Eylemimizle proletaryaya, öncülümüz konusunda bir kanýt daha sunmuþ oluyoruz. Ve biliyoruz ki, bu eylem bizi ona, bunu devrime bir adým daha yaklaþtýracak. Ben Ölüm Orucu savaþçýsý olarak bu eyleme katýlmýþ olmayý, Leninist olmanýn doðal bir gereði sayýyorum. Yine de Ölüm Orucu savaþçýsý olduðumda bundan büyük bir onur duydum; ama bu Leninist olmanýn verdiði onurdan daha büyük deðildir.” Sibel yoldaþ eyleminin ilerleyen günlerinde zorla müdahale edilmek üzere Kartal Devlet Hastanesi’ne kaldýrýlmýþ, fakat müdahaleyi kabul etmemesi üzerine, Bayrampaþa Devlet Hastanesine götürülmüþtü. Eyleminin son günlerini burada tamamlayan yoldaþ, 29 kiloya kadar düþtü ve kalbinin zayýflamasý sonucu 22 Nisan 2001 günü ölümsüzleþti. Geriye kavga bayraðýný yoldaþlarýna, iþçi ve emekçilerine býrakarak. Onun kavga bayraðýný onurla taþýyanlar 22 Nisan’da yine yoldaþýn mezarý baþýndaydý. Sibel yoldaþýmýnýz mezarý baþýnda bir anma gerçekleþtirdik, ellerimizde kýzýl renkli Deniz bayraklarýmýz ve üzerinde “Sibel Yoldaþ Ölümsüzdür” yazýlý pankartýmýzla. Ýlk sözü Mücadele Birliði adýna bir
138. Sayý / 6 - 20 Mayıs 2009
yoldaþ aldý ve baþta Ölüm Orucu Eyleminde ölümsüzleþen Sibel yoldaþ þahsýnda tüm devrim savaþçýlarý için saygý duruþuna davet etti. Saygý duruþunun ardýndan yoldaþ kýsaca Sibel yoldaþýmýzý tanýttýktan sonra sözü Sibel yoldaþýn annesine verdi. Anamýz bize Sibel’den, onun ideallerinden, nasýl bir insan olduðundan bahsetti ve þöyle dedi: “O bambaþka biriydi. Her zaman yaþamýný sorguluyordu. Nasýl yaþayacaðýný siz yoldaþlarýnýn yanýnda buldu.” Anamýzýn konuþmasýnýn ardýndýn genç yoldaþlar sýra sýra söz alarak kimi duygu ve düþüncelerini ifade etti, kimi þiir okudu. Anma boyunca sýk sýk “Sibel Sürücü Ölümsüzdür”, “Sibel Yoldaþ Yaþýyor Leninistler Savaþýyor”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” sloganlarýmýzý hep bir aðýzdan attýk. Mezar baþý anmamýzda Ayýðýþý müzik topluluðundan dostlarýmýzda vardý. Ve anmamýzý onlarýn eþliðinde Söz Veriyoruz ve 1 Mayýs marþýný okuyarak sonlandýrdýk. Anma sonrasýnda Sibel yoldaþýn ailesine toplu halde ziyarette bulunduk. Yine yoldaþýmýzýn evinde sýcak sohbetler ettik, yoldaþ üzerine konuþtuk, yoldaþýmýzý birkez de ailesinden dinledik. Yoldaþýmýz bize “sizsiz bir yaþamý asla kabul etmeyeceðim” demiþti. Biz de birkez daha yineliyoruz yoldaþlarýmýza; sizsiz bir yaþamý asla ve asla kabul etmeyeceðiz. Kazanacaðýz, mutlaka kazanacaðýz!
1 MAYIS’TA TAKSÝM’DEYDÝK
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
Ýstanbul valiliðinin ve emniyet müdürlüðünün yaptýðý “1 Mayýs’ta Taksim’de kitlesel kutlamalara izin vermeyeceðiz” açýklamalarýnýn ardýndan zorlu bir 1 Mayýs’ýn daha bizi beklediðini biliyorduk. Bunun ilk örneði 1 Mayýs günü sabah saatlerinde oldu. Saat 09.00 civarýnda Pangaltý’da toplanmaya baþlayan gruplara su sýkýlarak daðýtýlmaya baþlandý. Þiþli’den Taksim Meydaný’na kadar Abide-i Hürriyet’e çýkan her cade, her sokak polis barikatlarýyla çevrilmiþti. Saat 09.30 civarýnda Abide-i Hürriyet Caddesi’ne gelen DÝSK’li sendikacýlar ve iþçiler Taksim yönüne doðru yürüyüþe geçtiler ve KESK’li emekçiler, Avrupalý iþçi temsilcileri ve milletvekilleri ile buluþtular. Ýþçi ve emekçilere katýlmak isteyen kitleleri uzak tutmak için devasa bir polis kordonu oluþturulmuþtu. Ara sokaklarda toplanan kitleler de dönem dönem barikatlarý aþarak emekçilerin kitlelerine katýldýlar. Bu 1 Mayýs’ta da en büyük çatýþmalar Þiþli’den Taksim’e uzanan ara sokaklarda gerçekleþti. Pangaltý’ya inen Ergenekon Caddesi’nde 09.30 civarýnda toplanan Mücadele Birliði, Halkevi, ESP, Gençlik Muhalefeti, Alýnteri pankartlarýyla ve sloganlarýyla Pangaltý’daki buluþma noktasýna doðru yürüyüþe geçtiler. “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Herþey Emeðin Olacak” pankartý ve kýzýl bayraklarýyla yürüyüþe geçen Mücadele Birliði okurlarý, sokak sokak Taksim’e ulaþana kadar defalarca polisin gazbombalý saldýrýsýna uðradýlar. 3 defa bariyerler yýkýldý ve polis geri çekilmek zorunda kaldý ve plastik mermi ve biber gazlarýyla kitleye saldýrdýlar. Bu esnada, bir kiþinin alný ve burnu kýrýldý, kýrýlan camlar nedeniyle bir kiþinin de sol kol atardamarý kesildi ve aþýrý kan kaybýna uðradý. Ýsminin Ýsmail Atik olduðunu öðrendiðimiz bir Mücadele Birliði okuru ise yüzüne gelen gaz bombasý sonucu hastaneye kaldýrýldý ve yüzüne 12 dikiþ atýldý. Bu çatýþmalar yaklaþýk 3 saat sürdü. Kitle Harbiye’nin arka sokaklarýna geldiði sýrada camiden çýkan bir grup faþist kitleye saldýrdý. Kitle kýsa bir süre faþistlerle çatýþtýktan sonra onlarý geri püskürtü. Bu sýrada Ünzile Ermiþ isimli bir Mücadele Birliði okuru da yaralanarak hastaneye kaldýrýldý, bir kiþinin eline gelen gaz bombasýnýn gelmesi sonucu sol el parmaðý koptu. Gazi Mahallesi’nden genç bir eðitim emekçisi de bu satýrlý saldýrý sonucu aðýr yaralandý ve hastaneye kaldýrýldýktan sonra ameliyata alýndý. Mecidiyeköy’den Taksim yönüne doðru
1 Mayıs
gelmeye çalýþan Mücadele Birliði okurlarý ise, Þiþli Meydaný civarý ara sokaklarýnda polis barikatlarýyla karþýlaþtýlar. Bunun üzerine ara sokaklarda yaklaþýk 1 saat boyunca çatýþma yaþandý ve barikatlar kurularak polisin yaklaþmasý önlendi. Osmanbey tarafýna kadar geldiler ve burada sendikacýlar, polis barikatlarýnýn açýlacaðýný söylediler. Bunun üzerine bir süre beklendi fakat sendikacýlarýn giriþimlerinin boþa çýkmasý sonucunda ilerleyerek diðer sokaklardan barikatlara yüklendi ve burada deðiþik aralýklarla 2 saat boyunca çatýþma yaþandý. Çatýþma esnasýnda banka ve Dia-SA marketleri tahrip edildi. Çatýþmalar boyunca Deniz Gezmiþ siluetli kýzýl bayraklarý ve pankartlarý hep açýktý. Eylem boyunca “Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Herþey Emeðin Olacak”, “Ýþte Taksim Ýþte 1 Mayýs”, “Taksim Kýzýldýr Kýzýl Kalacak” sloganlarý atýldý. Kitle, Ýnönü Stadyumu’na doðru ilerledi. Saat 12.00 civarýnda Ýstiklal Caddesi’nde toplanan Mücadele Birliði okurlarý da “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Herþey Emeðin Olacak, Mücadele Birliði” pankartý ve Deniz Gezmiþli kýzýl bayraklarýný açarak, Pangaltý yönünden gelmiþ olan diðer Mücadele Birliði okurlarý ile buluþarak yürüyüþe geçtiler. Ýlk önce Aða Camii önüne kurulan polis barikatýna doðru yürüyen kitle polis panzerlerinden sýkýlan su ve gaz bombalarýyla ara sokaklara çekildiler. Sokaklardan tekrar Ýstiklal Caddesini zorlayan Mücadele Birliði okurlarý yaklaþýk 2 saat ara sokaklarda polisle çatýþtý. Taksim Meydaný’na ulaþan DÝSK ve kitle örgütleri ses aracýnýn üzerinden konuþmalar yapmaya baþladý. Bayraklar, pankartlar açýldý ve “Yaþasýn 1 Mayýs” sloganlarý atýlmaya baþladý. DÝSK korteji ile Meydan’a giren Mücadele Birliði okurlarý, Ýnönü Stadyumu üzerinden Gümüþsu Caddesi’ne inen Mücadele Birliði okurlarýyla Taksim Meydaný’nda buluþtular. Üzerinde “Mücadele Birliði” yazýlý pankartlarýný ve üzerinde Deniz Gezmiþ’in sülüetinin bulunduðu kýzýl bayraklarýnýn açtýlar. Kýzýl Meydan’a “Taksim’i Kazandýk Sýra Devrimde”, “Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam” sloganlarýyla giriþ yapýldý. Taksim Anýtý’na pankartýmýzý ve Deniz bayraklarýný dikerek, 17 yýldýr ýsrarla sürdürdüðümüz “1 Mayýs Alaný Taksim’dir” politikamýzý bir kez daha zaferle taçlandýrdýk. TAKSÝM KIZILDIR KIZIL KALACAK!
138. Sayý / 6 - 20 Mayıs 2009
17
1 Mayıs
Yeni Evrede
Burjuva Yasalardan ve Uzlaþmacý Sendikacýlýktan Kopuþ
Mücadele Birliði
EMEKÇÝLERÝN ÝRADELERÝ ARTIK KENDÝ ELLERÝNDE
1 Mayýs Tüm dünyada olduðu gibi ülkelerimizde de iþçi ve emekçilerin birlik, mücadele ve dayanýþma günü olarak kutlandý. Burjuvazinin yasaklarý, emekçilerin kendi yasalarýný hayata geçirmek konusundaki kararlýlýðý ve sendikacýlarýn iki arada gidip gelmeleriyle gerçekleþen trajikomik sahneler, emekçilerin irade savaþýný kazanmalarýyla yerini yeni gündemlere býraktý. Üstelik “Emek ve Dayanýþma Günü” resmi tatili de emekçilerin yüzlerini Taksim’e dönmelerine engel olamadý. Aslýnda 1992’den itibaren Leninistlerin iþçi sýnýfý yasalarýyla burjuvazinin yasalarý arasýnda yapýlacak bir seçimde, iþçi sýnýfýndan yana olmak ve onun yasalarýný hayata geçirmek konusunda iþçi sýnýfýna verdiði mesaj sahibini bulmuþtu. Bütün bu kavga, kendini bütün bileþenleri ve heybetiyle Taksim Meydaný’nda yüzbinlerle göstermek isteyen iþçi sýnýfýyla, onun bu amacýnýn nelere mal olabileceði hakkýndaki birikimi yeterli olan burjuvazi arasýndaki ekonomik ve politik savaþýn açýk meydan savaþýna dönüþmüþ haliydi. Ancak faþizm hakkýnda fikir sahibi olmayanlarýn þaþýracaðý saldýrýnýn þiddeti burjuvazinin paniðini gösteriyordu. Makul sayýlar, gaz bombalarý, kolluk güçlerinin gövde gösterileri, görüþmeler, anlaþmalar, anlaþamamalar ve nihayet uzlaþmacý sendikacýlýðýn, sýnýfý arkasýnda býrakarak “Taksim zaferini” ilan ediþi. Düðmeye basýlmýþcasýna onlarýn Taksim’e ayak basýþýyla tüm alanlarda saldýrýlar, kavgalar... Devlet, sendika yöneticilerine aslýnda þöyle diyordu: “Ýþçilerine sahip çýk, Onlarýn üzerindeki etkini kaybediyorsun. Emekçiler sendikalarýn iradesini teslim alýrlarsa bizi de teslim alýrlar. Onlarý sendikal sýnýrlýlýklarýn altýnda topla, irademi koru, ben seni tanýrým, kitlenin de senin iradeni tanýmasýný saðla. Beni tüm sýnýfla uðraþtýrma. Taksim’e çýkmak mý istiyorlar, sen onlarý temsil et bunu kabullenmelerini saðla.” Ne var ki iþçi ve emekçiler bu konuda ikna edilemedi.
Çünkü artýk onlar, iradelerini bir azýnlýðýn eline teslim etmek istemiyorlardý. Hatta artýk o azýnlýðýn da kendi yasalarýna tabi olmasýný istiyorlardý. Öyle de oldu. Sadece uzlaþmacý sendikacýlar deðil burjuvazi de iþçi sýnýfýnýn yasalarýna tabi oldu. Devrimci sendikacýlýðýn yasalarýný uygulamak isteyen sendikalýlarýn gözlerindeki umut görülmeye deðerdi. 1 Mayýs 2009 hiçbirimizin unutamayacaðý bir tarih olacak. Önceleri Leninistlerin, 2007’den bu güne de bizzat kendilerinin tanýk olduklarý insanlýk dýþý bir saldýrýya maruz kalacaklarýný bile bile emekçiler yasalarýný koymak için Taksim’e yüzlerini döndüler. En azýndan yanlarýnda gaz bombalarý için limonlarýný getirecek kadar farkýndaydýlar. Korktular, heyecanlandýlar, yüreklerini ellerine alýp savaþtýlar ama yüzlerini çevirmediler. Bugünlerde “biz kaç kiþiyiz” diye saymaya pek meraklý olanlarýn iþleri zorlaþýyor. 1 Mayýs’ta en azýndan sekiz on bin emekçi Taksim’e ulaþmak için geldiler. Burjuvazinin yasalarýna karþý emekçiler “Artýk bundan böyle hiçbir þey eskisi gibi olmayacak.” dediler. Taksim’i istemenin bile “resmi tatili” kazandýrdýðýna tanýk oldular. Bir þey istemenin yolunun daha ilerisini istemek olduðunu gördüler. Tüm istediklerinin ancak devrimin yan ürünü olduðunu ve bunun için savaþmak zorunda olduklarýný bilince çýkarttýlar. Önümüzdeki günlerde iþçiler ve emekçiler burjuva yasalarýna ve onlarla kendileri arasýnda köprü kurmaya çalýþan uzlaþmacý sendikacýlýkla aralarýndaki köprüleri attýlar. Eðer ilerleyen günlerde sendikalara yönetici olmayý tasarlayanlar varsa, iþçi sýnýfýnýn yasalarýný uygulamak üzere geleceðini bilmek zorunda. Ya da 1 Mayýs’ta sendika yöneticilerinin durumuna düþmeyi kimsenin isteyeceðini zannetmiyoruz. ÝKTÝDAR DIÞINDA HERÞEY HÝÇBÝRÞEYDÝR DEK
TAKSÝM 1 MAYIS’INA DAÝR
Kapitalist sistemin sýçramalý çöküþü hýz kesmeden devam ediyor. Tam da böyle bir süreçte iþçi sýnýfýnýn kapitalizme karþý mücadele ve dayanýþma günü olan 1 Mayýs`a hazýrlandýk. Yoðun tartýþmalarýn yaþandýðý toplantýlardan sonra Taksim`e nerede ve nasýl çýkýlacaðý konusunda ortak eðilim olarak Pangaltý olarak belirlendi. Ve 1 Mayýs sabahý toplanma noktasýna doðru hareket geçtik. Burjuva sistemin kolluk güçlerinin her sokaðý tuttuðunu gördük. Gerçi bu bizim açýmýzdan þaþýlacak bir durum deðildi. Buna uygun hazýrlýklarýmýzý önceden yapmýþtýk ve hazýrlýklarýmýz doðrultusunda harekete geçtik. Pangaltý`ya bütün giriþler kapatýlmýþtý. Alana giriþ çelik bariyer ve etten duvarla engellenmiþti. Kolluk kuvvetleri devrimcileri iþçi ve emekçilerden yalýtmak için sendikalarla anlaþmýþtý ve iki taraf bu anlaþmaya uygun hareket ediyorlardý. Sabahýn ilk saatleriyle polisin baþlatmýþ olduðu saldýrý geniþleyerek devam etmekteydi. Toplanmayý engellemek, kitleyi provoke ederek katýlýmý düþürmek için elinde geleni yapýyordu. Bütün bunlara raðmen Mecidiyeköy,
18
Þiþli, Feriköy, Kurtuluþ, Tarlabaþý ve Ýstiklal Caddesi’nin bütün sokaklarý çatýþma alanýna dönüþmüþtü. Devrimciler ve iþçi emekçiler alana girmek için her yöntemi deneyerek Taksim’e çýkmaktan asla vazgeçmediler. Taksime çýkan bütün sokaklar zorlanýyordu. Sendika temsilcileri hiçbir þey yokmuþ, her þey olaðan seyrinde gidiyormuþ gibi davranarak anlaþmaya harfiyen uyuyorlardý. Oysa toplantýlarda alana gelen herkesi alarak yürüyüþü baþlatma kararý olmasýna raðmen, az bir kitleyle Taksime çýkmak için hareket ettiler. Ýþçiler ve emekçileri kortejle buluþturmamak için her sokaðý tutmuþ olan polisin iþini kolaylaþtýrmaktan baþka bir þey yapmadýlar. Defalarca müdahale etmemize raðmen, yürüyüþü durdurmadýlar. Sendikacýlar sonunda sýnýf karakterlerine uygun davranmaya baþladýlar. Artýk hareket ve manevra alanlarý kalmayýnca þunu dayatmaya baþladýlar: “Mevcut kitleyle alana gideriz ya da eylemi buradan sonlandýrýrýz”. Oysa orada kitleyi bekleterek diðer kitleyle buluþmasýný saðlamalýydý. Lakin sendikalar ve odalar bunu göze alamadý. Tabi bunda þaþýlacak
138. Sayý / 6 - 20 Mayıs 2009
bir þey yok, asýl sorunun bunun öncülüðünün sendikalara býrakýlmasýnda olduðunu defalarca söylememize raðmen anlatamadýk. Eylem komitesi ve bilhassa sendikalarýn temsilcileri kitlenin artmasý için hiçbir çaba harcamadýklarý gibi, fiilen engel de oldular. Bütün bu engellemelere raðmen bizler Mücadele Birliði olarak alana girmeyi baþardýk. Bizim için alýþýk olduðumuz bir duyguydu bu. Bizler 17 yýl boyunca Taksim`de olmayý, devletin bütün engellemelerini boþa çýkartarak baþarmýþtýk. Yýllardýr Kýzýl Meydan’a çýkan bizler, ev sahibi olarak anýtta pankartýmýzla kitleyi selamladýk.Yýllardýr Taksim’e sýrtýný dönenlerin yeniden yüzünü Taksim’e dönmek zorunda kalmalarý ve iþçi, emekçilerin doðru politikalar doðrultusunda kýzýl alana çýkmalarý Leninistler açýsýnda politik bir zaferin perçinlendigi andý. Kitlenin çoðunun bizimle birlikte “Taksim’i Kazandýk, Sýra Devrimde” sloganýna katýlmalarý, Kýzýl Meydan’ý zapt etmenin gururunu, devrim ve sosyalizm özlemini iþçilerin gözlerinde görmek bizim açýmýzdan önemliydi.
Yeni Evrede
1 Mayıs
Mücadele Birliði
ÝZMÝR’DE 1 MAYIS ZAFER ÝÞÇÝ SINIFININ NASIRLI ELLERÝYLE GELECEK
1 Mayýs 1886’da dört iþçi önderinin idam edilmesiyle baþlayan ve 1 Mayýs 1977’de 36 iþçinin katledilmesiyle devam eden iþçilerin birlik, mücadele, dayanýþma ve kavga günü olan 1 Mayýs Ýzmir’de KESK, DÝSK, EMO, TÜRK-Ýþ, Devrimci 1 Mayýs Platformu, siyasi partiler ve reformist yapýlarýnda katýlýmýyla gerçekleþtirildi. Devrimci 1 Mayýs Platformu’nun (Alýnteri, Mücadele Birliði Platformu, Demokratik Haklar Federasyonu, Baðýmsýz Devrimci Sýnýf Platformu ve Partizan) açtýðý ortak pankartýnýn üzerinde Türkçe, Kürtçe, Arapça ve Ermenice “Yaþasýn 1 Mayýs” yazýlýyken bizim pankartta ise “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak Mücadele Birliði Platformu” yazýlýydý. Mücadele Birliði Platformu’nun bileþenlerinden biri olan DÖB (Devrimci Öðrenci Birliði) ‘de “Zafere Kadar Daima, Taksim’i Kazandýk Sýra Devrimde Devrimci Öðrenci Birliði” imzalý pankartý açtý. Saat 11.00’de Konak Sümerbank önünde toplanýlmaya baþlandý. Toplanma yerinde KESK’li emekçilere 1 Mayýs bildirilerinin daðýtýmý yapýldý. Saat 12.00 gibi Gündoðdu Meydaný’na doðru yürüyüþe geçildi. kortejimize 100’ü aþkýn kiþinin katýldýðý yürüyüþ sýrasýnda “Yaþasýn 1 Mayýs Biji Yek Gulan”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”, “Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Herþey Emeðin Olacak”, “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak”, “Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam”, “Emekçiler Birleþin Devrim Ýçin Savaþýn”, “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Kürt Halký Devrimle Özgürleþecek”, “Emekçi Kadýnlar Devrimle Özgürleþecek”, “Kapitalizm Öldürür Kapitalizmi Öldürün”, “Zafer Savaþan Emekçinin Olacak”, “Savaþa Savaþa Kazanacaðýz”, “Taksim’i Kazandýk Sýra Devrimde”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Taksim Kýzýldýr Kýzýl Kalacak”, “Taksim Faþizme Mezar Olacak”, “Gençlik Gelecek, Gelecek Sosyalizm” sloganlarý sýkça atýlýrken açlýk grevi direniþlerini 19 Mart’ta sonlandýran Park-Bahçe iþçileri ala-
na girerken “Park-Bahçe Ýþçileri Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” sloganlarý atýldý. Yürüyüþ sýrasýnda bir arkadaþýmýz megafonla etrafta bulunan insanlara dönerek ajitasyon konuþmalarý yaptý. Bunlardan bazýlarý þöyleydi: “Kapitalizm her üç saniyede bir çocuðu açlýktan öldürüyor, Afrika’da insanlar açlýktan ölüyor buna izin verecek miyiz?”, “Bugün 1 Mayýs iþçi bayramý diyorlar. Bugün iþçi bayramý deðil, 1886’da dört iþçi önderi idam edildi, 1977’de 36 iþçi katledildi. Bu yüzden bu gün iþçilerin mücadele ve kavga günüdür”, “emekçi kadýnlar kapitalizm sizi dört duvar arasýna hapsediyor. Sizi fabrikada, evde mutfak ve yatak odasýnýn arasýnda yaþamaya mahkûm ediyor. Buna izin verecek misiniz?”, “Siz iþçiler, emekçiler herþeyi üreten yaratan sizsiniz. Bu binalarý, uçaklarý, gemileri herþeyi siz üretiyorsunuz. Ama bunlardan mahrum býrakýlan yine siz oluyorsunuz buna artýk dur demenin zamaný geldi. Artýk buna izin verecek misiniz?”. Bu konuþmalarý dinleyen insanlar bu konuþmalara alkýþlarla karþýlýk verdi. Biz geçerken kenarda duran insanlar biz sloganlarý haykýrýrken çoðu kez bize eþlik edip bizleri alkýþlamalarý hoþ bir görüntü oluþturdu. Gündoðdu Meydaný’na yetiþtikten sonra yaðmur yaðmaya baþladý. Yaðan yaðmura raðmen insanlar alandan ayrýlmadý. Saat 15.00’e doðru sendikacýlarýn yaptýklarý konuþmalardan sonra halay parçalarý çalýndý ve insanlar halay çekmeye baþladý. Yaðmurun iyice bastýrmasýndan sonra eylem 1 Mayýs Marþý’yla sona erdirildi. Ýþçi sýnýfýnýn mücadele, dayanýþma, birlik ve kavga günü olan 1 Mayýs Ýzmir’de kitlesel fakat sönük bir eylem olarak bitti. Sosyalizme bu kadar yakýn olduðumuz bu günlerde, insanlarda sosyalizme olan özlem kendini biz, yani yeni insan adaylarý, yani sosyalizmin kurucu adaylarý yanlarýndan geçerken duyduklarý coþku ve attýðýmýz sloganlara tuttuklarý alkýþlarýnda gösteriyor. YAÞASIN 1 MAYIS, BÝJÝ YEK GULAN! ÞAN OLSUN 1 MAYIS’I YARATAN VE YAÞATANLARA! ÝZMÝR MÜCADELE BÝRLÝÐÝ PLATFORMU
TAKSÝM KIZILDIR KIZIL KALACAK
1977’de Taksim Meydaný’ný “1 Mayýs Meydaný” yapan görkemli kutlama ve ardýndan gelen katliamýn ardýndan, iþçi ve emekçilerin gönlünde her ne kadar 1 Mayýs’larda taksim’de olmak yatsa da, 1992’den bu yana 1 Mayýslarda Taksim’de olmak, sadece Leninistlerin yaptýðý bir eylem olarak kaldý. 15 yýl boyunca bu alana her 1 Mayýs’ta tek baþýna çýkan leninistlere, 2007’den itibaren iþçi ve emekçi halklar da eþlik ettiler. 2008 ve 2009 1 Mayýslarýnda da herkesin hedefi, Taksim Meydaný oldu. Leninistlerin 17. yýlda da Taksim Meydaný’na çýkýþý, tüm iþçi ve emekçi kitlelerle birlikte çýkýþý Leninist politikalarýn bir zaferiydi. 2 Mayýs Cumartesi günü, Mücadele Birliði Platformu olarak bu zafer ilan edildi. Ýstiklal Caddesi üzerinde Taksim Meydaný’na bakan en yüksek binanýn üzerine dev boyutlarda, “Ýnanç, Ýrade Zafer, Taksim’i Kazandýk Sýra Devrimde, Mücadele Birliði” pankartý asýldý. 138. Sayý / 6 - 20 Mayıs 2009
19
TAKSÝM RUHUYLA ANTEP’TE DE 1 MAYIS’TAYDIK
Yeni Evrede
1 Mayıs
Antep’teki bu yýlki 1 Mayýs’a, Taksim’de gerçekleþtirilen 1 Mayýs eyleminin coþkusu damgasýný vurdu. Bizler de eylem boyunca bu heyecaný yaþayarak Taksim ruhunu Antep’te yaþatmaya çalýþtýk. Mücadele Birliði Platformu olarak saat 11.00’de Balýklý Parký’nda toplanarak üzerinde iþçi þablonu bulunan “Dünya Emeðin Olacak, Mücadele Birliði” yazýlý pankartýmýzý açtýk. Kýsa bir süre bekledikten sonra düzenli kortejimiz ve Deniz bayraklarýmýzla yürüyüþümüze baþladýk. Yürüyüþ esnasýnda 1 Mayýs’ýn birlik, mücadele ve dayanýþma günü olduðu, iþçi sýnýfýnýn bu bilinçle Taksim’de olduðu ve þu an polisin yoðun bir saldýrýsýnýn yaþandýðý, burada da yapmamýz gerekenin Taksim ruhuyla hareket etmemiz gerektiði þeklinde ajitasyon konuþmalarý kitlemizin coþkusuna coþku kattý, sloganlarýmýz daha da bir gür çýktý. Sloganlarýmýz çevrede toplanan birçok kiþi tarafýndan ilgiyle karþýlandý ve destek gördü. Ýstasyon Meydaný’na geldiðimizde ise platformdan yapýlan hoþ geldiniz karþýlamasýna bizler de “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak” sloganýyla karþýlýk verdik. Bu sloganý çok iyi tanýyan Antep iþçi ve emekçilerinin bir anda yüzleri bizlere döndü ve sloganýn dýþýmýzdaki bir çok insan tarafýndan da atýldýðý gözlendi. Alanda da sýk sýk “Taksim Ruhuyla Ayaklanmaya”, “Taksim Kýzýldýr Kýzýl Kalacak”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”, “Kürt Halký Devrimle Özgürleþecek”, “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara”, “Denizlerin Yolunda DÖB Saflarýna” sloganlarý-
20
Mücadele Birliði
mýzý haykýrdýk. Miting ölümsüzleþmiþ devrim savaþçýlarý için bir dakikalýk saygý duruþuyla baþladý. Saygý duruþu esnasýnda bir arkadaþýmýz tarafýndan “Ölenler Dövüþerek Öldüler, Güneþe Gömüldüler. Vaktimiz Yok Onlarýn Matemini Tutmaya. Akýn Var Akýn Güneþe Akýn Güneþi Zaptedeceðiz, Güneþin Zaptý Yakýn” þiiri okundu. Ardýndan sendika temsilcileri konuþmalarýný gerçekleþtirdiler. Konuþmalar esnasýnda platformdan atýlmak istenen “77’nin Hesabý Sorulsun” sloganýna itibar edilmeyince bizler bu sefer “77’nin Hesabýný Soracaðýz” sloganýyla bu iþi kendi dýþýmýzda birilerinden beklemememiz gerektiðini haykýrdýk. Alanda hem pankartýmýzla hem Deniz bayraklarýmýzla hem de coþkulu sloganlarýmýzla bir çok kiþin ilgi odaðý olduk. Özellikle miting esnasýnda polislerin kendi aralarýnda konuþurken “geldi yine baþ belalarý” demeleri ne kadar doðru yolda olduðumuzun göstergesiydi. Müzik grubunun sahneye çýkmasýyla bir-
138. Sayý / 6 - 20 Mayıs 2009
likte halaylar çekilmeye baþlandý. Bu esnada hemen yaný baþýmýzdan bizleri kameraya çekmeye çalýþan bir sivil polise, görevli arkadaþlarýmýz tarafýndan müdahale edilerek çekim yapmasý engellendi ve bulunduðu yerden de kovuldu. 4 saate yakýn süren ve yaklaþýk 3000 kiþinin katýldýðý mitingin bitmesinin ardýndan bizler de pankartýmýzý toplayarak bayraklarýmýz elde çarþý merkeze doðru yürümeye baþladýk. Eylemimiz devam ediyordu. Sloganlarýmýzýn coþkusunda en ufak bir azalma yoktu. Özellikle “Yaþasýn Devrim ve Sosyalizm” ve “Tek Yol Ýktidar,Tek Yol Ýktidar, Ýktidar Dýþýnda Her þey Hiçbir Þeydir” sloganýmýzý sýk sýk tekrarlayarak iþçi sýnýfýnýn gerçek kurtuluþunun devrim ve iktidarda olduðunu dile getirdik. Geçen sene okunan istiklal marþý ile damgasýný vuran 1 Mayýs Mitingi bu yýl ayný yönüyle yaþanmasa da farklý bir biçimde damgasýný vurmasýný bildi. Bu seferkinde ise iþçilerin bayramýný kutlayan ve çiçek takdim eden emniyet müdürlüðüne teþekkürler iletildi. Ayný saatlerde Taksim’de iþçilere saldýran sanki polis deðilmiþ gibi, onlarýn bir parçasý deðilmiþ gibi bu çiçekler kabul edildi ve teþekkürler iletildi. Bizler biliyoruz ki iþçi sýnýfý artýk özgürlüðünü kazanmak istiyor. Sadece kendisine yol gösterecek, güvenebileceði öncülerini arýyor. Bu güven uzlaþmacý zihniyetin her eyleminde iyice sarsýlýyor. Ýþçi sýnýfýnýn artýk tek kurtuluþ yolu vardýr. O da Taksim’de devrimci iþçilerin bu 1 Mayýs’ta yürüdükleri, uzlaþmasýz yoldur. Antep Mücadele Birliði Platformu
Yeni Evrede
1 Mayıs
URFA’DA 1 MAYIS BÖLGE MÝTÝNGÝ’NDEYDÝK
Mücadele Birliði
Ýþçi sýnýfýnýn birlik, dayanýþma ve mücadele günü Kürdistan’da bölgesel mitingle karþýlandý. Mitinge Kürdistan’ýn bir çok ilinden iþçi ve emekçi katýldý. Adýyaman’dan gelen araçlar ise uzun süre polisler tarafýndan durdurulduklarý için mitinge geç katýlým saðladýlar. Urfa’da Topçu Meydaný’nda 2 Mayýs günü yapýlan miting, yaklaþýk 10 bin kiþinin katýlýmýyla ve büyük bir coþkuyla gerçekleþti. Bizler de Antep’ten kaldýrýlan araçlarla Urfa’nýn yolunu tuttuk. Urfa giriþinde ise araçlarýmýz çevrilerek kimlik kontrolleri yapýldý. Bir süre bekletildikten sonra yolumuza devam ettik. Terminalin yakýnlarýnda “Dünya Emeðin Olacak” yazýlý pankartýmýzý ve Deniz bayraklarýmýzý açarak yürüyüþ koluna katýldýk. Yürüyüþ esnasýnda sýk sýk “Yaþasýn 1 Mayýs Biji Yek Gulan”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak”, “Yaþasýn Devrim ve Sosyalizm”, “Kür-
distan Faþizme Mezar Olacak” sloganlarýmýzý haykýrdýk. Ayrýca yürüyüþ esnasýnda hemen arkamýzda yürüyen yurtseverlerin son dönemde yaþanan baský ve saldýrýlardan kaynaklý öfkelerinin çok büyük olduðu gözlendi. Hatta attýklarý “Meclisi Basarýz Erdoðan’ý Asarýz” sloganý bunun göstergesiydi. Bizler de bu sloganýn hemen ardýndan Kürt halkýna doðru hedefi gösterebilmek amacýyla “Meclisi Ba-
salým Ýktidarý Alalým” sloganýný haykýrdýk. Yürüyüþ boyunca sloganlarýmýz insanlar tarafýndan alkýþlarla karþýlandý. Meydan’a geldiðimizde ise yanýmýzda getirdiðimiz dergileri kontrol etmek için bir süre bekletildik. Arama noktasýnýn hemen önünde yeniden kortejimizi oluþturup arkadaþlarýmýzý “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarýyla bir süre bekledikten sonra dergilerimizi alarak alana giriþ yaptýk. Alanda da yanýmýzda getirdiðimiz Mücadele Birliði dergilerimizin satýþýný gerçekletirdik. Kürtçe ve Türkçe konuþmalarýn yapýldýðý miting esnasýnda sýk sýk kitlenin üzerinde polis helikopteri uçuþ yaptý. Miting’de Tertip Komitesi Baþkaný, KESK Genel Sekreteri, DÝSK Genel-Ýþ Bölge temsilcisi ve DTP milletvekili Emine Ayna konuþmalar gerçekleþtirdiler. Oldukça coþkulu geçen miting, türküler ve halaylarýn ardýndan sona erdi. Antep Mücadele Birliði Platformu
ORHAN YILMAZKAYA ÖLÜMSÜZDÜR
Faþist devlet kanlý saldýrýlarýna bir yenisini daha ekledi. 27 Nisan’da Kadýköy Bostancý’daki bir eve yapýlan saldýrý sonucu çýkan çatýþmada yaþamýný yitiren Devrimci Karargah Komutaný Orhan Yýlmazkaya ölümsüzleþti. Ölümsüzleþmeden önce “Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði” , “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” , “Yaþasýn Devrim ve Sosyalizm” sloganlarý onun son sözleri oldu. Orhan Yýlmazkaya Sultangazi Ýlçesi Gazi Mahallesi’nde gerçekleþtirilen yürüyüþle anýldý. Eski Karakol Duraðý önünden Ýsmet Paþa Caddesi üzerinde bulunan Gazi Cemevi’ne kadar yürüyen kitle, Orhan Yýlmazkaya’nýn fotoðraflarý ile “Orhan Yýlmazkaya ölümsüzdür”, “Devrim þehitleri Ölümsüzdür” pankartý taþýdý. Yürüyüþ süresince Orhan Yýlmazkaya’nýn devrimci kimliði ve sergilediði direniþ ajitasyon konuþmalarýyla aktarýlarak, Gazi emekçileri mücadeleye çaðrýldý. “Orhan Yýlmazkaya Ölümsüzdür!”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza!”, “Katil Devlet Hesap Verecek!”, “Bedel Ödedik Bedel Ödeteceðiz!”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma!”, “Yaþasýn Devrim ve Sosyalizm!”, “Þehit Namýrýn!”, “Devrimci Ýrade Teslim Alýnamaz!” sloganlarý atýldý. Cemevi giriþindeki anmaya ilk önce Orhan Yýlmazkaya þahsýnda tüm devrim savaþçýlarý için saygý duruþu ile baþlandý. Saygý
duruþu esnasýnda Orhan Yýlmazkaya’nýn telsiz konuþmalarýnda geçen son sözleri dinletildi. Ardýndan kýsa bir konuþma gerçekleþtirildi. Yapýlan konuþmada, 1 Mayýs’ta iþçi ve emekçileri katledenlerle, Yýlmazkaya’yý katledenlerin ayný olduðu vurgulandý. Saldýrýyý yapan burjuvazinin büyük bir bozguna uðradýðý ve bu yüzden cenazesinin kaçýrýldýðý ancak buna raðmen Orhan Yýlmazkaya’nýn Türk-Kürt halklarýnýn bilincine kazýldýðýný söylendi. Ardýndan ortak basýn açýklamasýna geçildi. Basýn açýklamasýnda Yýlmazkaya’nýn birçok devrimci kurumlar tarafýnda sahiplenildiði ve asla burjuvazinin onu sahipsiz göstermesine izin verilmediði vurgulandý. Her ne kadar karalama kampanyasý yapýlsada asla sahipsiz býrakýlmadýðýnýn altý çizildi. Ailesi ile irtibata geçildiðini, polisin aile üzerinde kurduðu baskýlar ve savurduðu tehditler nedeniyle cenazesinin kaçýrýlýp Kilyos Mezarlýðý’na defnedildiði söylendi. Eylemi DTP, SDP, TÖP, Devrimci Hareket, Türkiye Gerçeði, ESP, Teori ve Politika, SODAP, Ürün Sosyalist Dergi, Mücadele Biliði, Kaldýraç, Barikat, BDSP, Partizan, Sosyalist Parti, Devrimci Cephe, Alýnteri, Gazi Halk Cephesi ve EHP birlikte örgütledi. Eylem, Orhan Yýlmazkaya için 9 Mayýs Cumartesi günü Kilyos Mezarlýðý’nda yapýlacak anma çaðrýsýyla sona erdi.
138. Sayý / 6 - 20 Mayıs 2009
21
Yeni Evrede
1 Mayıs
ADANA’DA 1 MAYIS BURSA’DA 1 MAYIS
Mücadele Birliði
Kýzýl 1 Mayýs’ý 1 Mayýs Alaný Taksim’de selamlayan güneþin ve ateþin çocuklarýna bin selam olsun! Adana’da DÝSK, KESK, TMMOB, TürkÝþ, Adana Tabip Odasý ve Adana Eczacý Odasý’nýn düzenlediði miting, saat 14.00’da Mimar Sinan Açýk Hava Tiyatrosu önünde toplanmaya baþlayan kitlenin sloganlar eþliðinde yürüyüþe geçmesiyle baþladý. Bizler de Mücadele Birliði Platformu olarak kýzýl bayraklarýmýz ve Deniz tiþörtlerimizle yürüyüþteki yerimizi aldýk. “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak / Mücadele Birliði Platformu” yazýlý pankartýmýzý açarak, yürüyüþ boyunca sýk sýk “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Dünya Emeðin Olacak”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak”, “Kürdistan’da Tek Çözüm Ya Devrim Ya Ölüm”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”, “Ýktidar Dýþýnda Her Þey Hiçbir Þeydir”, “Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam”, “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara” sloganlarýný gür bir þekilde attýk. Miting alaný olan Ýstasyon Meydaný’na geldiðimizde Mücadele Birliði ve Zafere Kadar Genç Yoldaþ dergimizin yoðun bir þekilde daðýtýmýný yaptýk. Miting yapýlan konuþmalarýn ve Koma Pel’in müzik dinletisinin ardýndan sona erdi. YAÞASIN 1 MAYIS! ZAFER SAVAÞAN ÝÞÇÝLERÝN OLACAK!
Ýþçilerin ve emekçilerin birlik dayanýþma ve mücadele günü olan 1 Mayýs, Fomara Meydaný’nda kutlandý. Yaklaþýk 5 bin kiþinin katýldýðý miting, saat 12.00’de Gökdere Meydaný’nda toplanýlmasýyla baþlandý. Gökdere Meydaný’nda toplanan emekçiler saat 13.00’da Fomara Meydaný’na doðru yürüyüþe geçti. Fomara Meydaný’na gelindiðinde bütün kortejlerin alana girmesiyle baþlayan mitinge Birleþik Metal iþ Sendikasý kortejinde aylardýr direniþteki Asil Çelik ve Asemat iþçileri pankartlarýyla grevlerini 1 Mayýs alanýna taþýdý. Kortejlerinden sýk sýk “Asemat iþçisi direniþin simgesi!”, “Asil Çelik iþçisi direniþin simgesi!” sloganlarý atýldý. Saat 15.00’da miting 77’ 1 Mayýs’ta Taksimde katledilen 34 iþçi önderi için bir dakikalýk saygý duruþu ile baþladý. Sendika baþkanlarýnýn konuþmasýyla devam eden mitingde sürekli “1 Mayýs Kýzýldýr Kýzýl Kalacak”, “ Kahrolsun Sendika Aðalarý”, “Yaþasýn 1 Mayýs , Biji Yek Gulan”, “ Yaþasýn Devrimci Dayanýþma”, “Yaþasýn Taksim Direniþimiz” sloganlarý atýldý. Müzik dinletisinden sonra miting sonlandýrýldý.
Mücadele Birliði Platformu/ADANA
Bursa’dan Mücadele Birliði Okuru
ÞEMSÝ ÖZMERÝÇ’Ý KAYBETTÝK
Çok küçük yaþlardan itibaren iþçilik yaþamýna atýlan Özmeriç; gerçek kurtuluþun örgütlü mücadeleden ve ait olduðu sýnýfýn öncülüðünden geçtiðini kavradýðýnda henüz genç bir proleterdi. Yiðit, gözüpek proleter üstlendiði görevleri yerine getirmekte hiçbir tereddüt göstermemiþti. 1977 yýlýnda içinde yer aldýðý bir kamulaþtýrma eyleminden sonra tutuklanan Özmeriç, 9 yýl zindanda kaldý. Zindanda geçen sürecin özellikle 12 Eylül sonrasýndaki büyük bölümü hücrelerde geçti. Bu süreçte tanýþtýðý TKEP ideolojisinden etkilenmiþ, çýktýktan sonra 90’lý yýllarýn baþýna
22
138. Sayý / 6 - 20 Mayıs 2009
kadar mücadelesini TKEP saflarýnda sürdürmüþtü. Sonraki yaþamýnda dostumuz, arkadaþýmýz olarak kalan ve proletaryanýn gücüne olan inancýný asla yitirmeyen Özmeriç, son olarak 1997 yýlýnda TKEP/L’ye yönelik gerçekleþtirilen operasyon kapsamýnda gözaltýna alýnmýþ, onbeþ gün boyunca aðýr iþkenceli sorgulardan geçirildikten sonra çýkarýldýðý savcýlýk tarafýndan serbest býrakýlmýþtý. 12 Nisan günü geçirdiði aðýr bir kalp krizi sonucu hayatýný kaybeden dostumuz güzel insaný ve sevgi dolu yüreðini unutmayacaðýz. Anýlarý bizimle olacak.