s139

Page 1



Yeni Evrede

DEVRÝMCÝ KÝTLE EYLEMLERÝ

Mücadele Birliði

Sermaye egemenliðine karþý sürdürülen büyük iç savaþ tarihinde ortaya çýkan devrimci kitle eylemleri, tarihin itici gücüdür. Devrimci kitle eylemleri, kitlelerin kendi tarihlerini, kendileri için, yani bilinçli olarak yapmalarýnýn bir ifadesi ve tarihin devrimci bir döneme girmesinin somut olgularýdýr. Devrimci kitle eylemlerinin, proletaryanýn uzun sýnýf mücadelesinde ve sosyalizm tarihinde ortaya çýkmýþ çok zengin örnekleri vardýr. Proletaryanýn tarih sahnesine baðýmsýz olarak çýktýðý 19. yüzyýldan bu yana, her sefer bu engin örneklere yenileri eklendi. Emekçilerin isyanlarý, iç savaþ ve ayaklanmalarý devrimci kitle eylemlerinin çeþitli biçimleridir. Ýçlerinde bazýlarý dünya tarihi açýsýndan önemli giriþimlerdir. Tüm bu eylemlerde emekçi kitleler isteklerini, özlemlerini ve yeni bir toplum kurma hedefini ortaya koymuþlardýr. Kitlelerin eylemlerinin devrimci biçimler almasý, en ileri düzey olarak devrimde somutlaþýr. Proletaryanýn toplumsal devrimleri, devrimci kitle eylemlerinin bu mücadeledeki önemini ve rolünü dünyada geniþ kitlelere kavrattý. Dünya proletaryasýnýn sýnýf mücadelesi tarihinde ortaya çýkan devrimci kitle eylemlerinin bazý örnekleri: Fransa’da 1848 Devrimi’nde Haziran Ayaklanmasý, Paris Komünü, 1905’teki Rusya emekçilerinin ayaklanmasý, 1917 Þubat Ayaklanmasý, 1917 Ekim Devrimi Ayaklanmasý, Almanya’da 1918 Ayaklanmasý, Bulgaristan 1923 Ayaklanmasý, Doðu Avrupa’da 40’lý yýllarýn toplumsal devrimlerine yol açan ayaklanmalar. Sadece bu örneklere bile bakýldýðýnda, devrimci kitle eylemlerinin eski sistemin yýkýlmasýnda ve yeni bir toplumsal sistemin kurulmasýnda ne denli önemli bir rol oynadýklarý ve tayin edici olduklarý açýk olarak görülecektir. Ýçlerinde zafere ulaþamayanlar ve kýsa süre yaþayanlar da kendi etkinlikleriyle tarihin deðiþiminde etkili olmuþlardýr. Emekçilerin kurtuluþuna uygun ortam yaratmýþlardýr. Bütün bu büyük tarihsel giriþimler, proleter kitlelerin ve daha geniþ olarak da halk kitlelerinin devrimci mücadelede nasýl ileri bir düzeye geldiklerini gösteriyor. Devrimci çað, geçen yüzyýl kitlelerin devrimci eylemleriyle baþladý. Bu yüzyýlda, baþlamýþ olan sosyal ayaklanmalar ve sosyal devrimlerle daha ileriye götürülecektir. Emekçi kitlelerin ilk ayaklanmalarý daha

çok nesnel koþullarýn yol açtýðý geliþmeler nedeniyle ve kendiliðinden patlak verirken, yirminci yüzyýldaki kitle ayaklanmalarý ve toplumsal devrimler uzun iç savaþ olarak, bilinçli ve örgütlü olarak gerçekleþmiþtir. Proletaryanýn bilimsel bir programa dayanmasý ve örgütlü hareket etmesi, baþarýya ulaþmasýnýn nedenini açýklýyor. Baþarýya ulaþmasý ayný zamanda, önceki devrimci kitle eylemlerinden ders çýkarmasý ve onlardan yararlanmasýnda yatýyor. Mücadelede ileri bir nitelik yakaladýðý ve nitelik harekette etkili konumda olduðundan; nitelik, niceliðin içinde kaybolmamýþtýr. Hareketin bilinçli ve örgütlü devrimci niteliði, sürece bilinçli müdahalesini getirmiþtir. Kitlelerin kendiliðinden gelme eylemleri her devrimde ortaya çýkmýþtýr, ancak devrimler, geçen yüzyýlda bilinçli ve örgütlü bir öncülükle zafere götürülmüþtür. Proletaryanýn sýnýf savaþýmý günümüzde çok daha ileri bir düzeye sahiptir. Türkiye ve Kürdistan’da devrimci kitle eylemleri, yukarýda verdiðimiz örneklerin düzeyine, yani merkezi ayaklanma düzeyine çýkmadýysa da, daha alt düzeyde zengin biçimleri görülmüþtür. Bizde devrimci kitle eylemleri en üst düzeyine çýkmamýþtýr, fakat on yýllarca süren mücadele içersinde çok yaygýn ve sýk olarak kendini göstermiþtir. Kitle eylemlerinin yaygýnlýðý günümüzün bir özelliðidir. Diðer bir özellik ise eylem biçimlerinin çeþitliliðidir. Kitle eylemlerinin yalnýzca belirli çeþitlerinden söz edilemez. Mücadele biçimlerinin böyle çeþitlilik ve zenginlik göstermesi, devrimin kitle temelini ve derinliðini gösterdiði gibi; mücadelenin her koþulunu karþýladýðý için baþarýya ulaþmasýnýn olanaklarýný da vermektedir. Bizde devrimci kitle eylemleri uzun iç savaþ biçiminde sürüyor. Yýllarý alan böylesine þiddetli ve yoðun bir mücadeleden geçen kitleler, hareketi daha ileri düzeylere çýkarma, mücadelenin yeni aþamalarýna varma yeteneði ve kararlýlýðýný göstermiþlerdir. Devrimci giriþimleriyle ileri bir tarihsel bir hareket baþlatmýþlardýr. Devrim bu topraklarda kaçýnýlmaz ve zorunlu olarak gerçekleþecektir. Nesnel ve politik ortamýn uzlaþmaz çeliþkilerle evrimlenen durumu zorunlu olarak devrimi gündeme getirmiþtir. Emekçi halk kitlelerinin bir devrim dýþýnda çözülemeyecek olan köklü sorunlarý, artan hayat pahalýlýðý, durmadan derinleþen yaþam koþullarýndaki sefalet bir devrimi dayatmýþtýr. Mücadelenin devamlý boyutlanmasý, devrimci bir içerik kazanmasý, yeni yeni kitleleri kendisine çekmesi, çeliþkilerin çözümünün yalnýzca devrimle olacaðýný gösteriyor.

139. Sayý / 20 Mayıs - 3 Haziran 2009

Başyazı Kitlelerin günlük yaþamdaki çeliþkileri, toplumsal sorunlarý ve mutsuzluklarý kapitalist ekonomiden kaynaklanýyor. Sermayenin büyümesiyle birlikte, kitlelerin, günlük yaþamda karþýlaþtýklarý çeliþkiler ve sorunlar gitgide derinleþir, sýnýflar arasý uçurum biraz daha büyür ve tüm bu geliþme o noktaya doðru ilerler ki, karþýtlarýn birliðine dayanan bu toplum, sonunda havaya uçar. Devrimi tek çözüm haline getiren bu geliþmelerdir. Kapitalist toplum kendi çeliþkilerini çözemez. Çözüm dediði þey ise, daha büyük sorunlara yol açmaktan baþka bir iþe yaramaz. Çeliþkileri, kapitalist ekonomik yapýdan ileri geldiði için, bu ekonominin yýkýlmasýyla çözülebilir. Tekellerin egemenliðine son verecek olan devrim, giderek tüm kapitalist ekonominin temellerine yönelecektir. Devrimci mücadele bir grup insanýn mücadelesinden çýkýp geniþ kitlelerin mücadelesi olmuþsa, sermaye egemenliðini devirecek bir ortam doðmuþ demektir. Hareket artýk devrim yapacak bir noktaya girmiþ demektir. Kitlelerin mücadelesinin devrimci biçim almasý, yýkýlacak olan burjuva egemenliðin yerine neyin konulacaðý sorununu hareketin önüne koymaktadýr. Dolayýsýyla iktidar sorunu, devrimci kitle hareketiyle birlikte öne çýkar ve temel önem kazanýr. Sýnýf mücadelesinin seyri içinde önümüze çýkan iktidar sorunundan kaçanlar, ya da bu sorunu geleceðin sorunu olarak görenler, devrimin görevlerinden kaçmýþ olacaklardýr. Devrimci görevlerini yerine getirmeyenler ise devrimin geliþimi tarafýndan bir kenara itilirler. Tekelci sermayeyi ve faþist devleti yýkmaya yönelik devrimci mücadele, verilen mücadelenin sonucu olarak durmadan büyüyor. Devrimin bu durdurulamayan büyümesidir ki tekelci burjuvazinin saldýrýlarýný ve baskýsýný en üst düzeye çýkarmasýný getirmiþtir. Fakat saldýrýlar, halk kitlelerinin devrimci mücadelelerini hýzlandýrmalarýndan baþka bir sonuca yol açmýyor. Son dönemde Leninistlere yönelik artan saldýrýlar, devrimin büyümesinin burjuvazide yarattýðý korkudan baþka bir þey deðildir. Arka arkaya ve çeþitli biçimlerde sürdürülen saldýrýlardan amaç, devrimin büyümesini durdurmak, devrimci öncünün varlýðýnda baþarýya ulaþmasýný engellemektir. Egemenlerin bu ve baþka saldýrýlarý da sonuç vermez. Devrim kapitalizmin kendi geliþimi tarafýndan gündeme getirilmiþtir. Ve burjuvazinin her ekonomik ve politik adýmýnda biraz daha büyümektedir. Kaldý ki devrimci güçler her baskýdan geçtiler. Onlar, devrimi her koþulda ileriye götürecek devrimci nitelik ve karakter saðlamlýðýna sahiptir. Ýþçi sýnýfýnýn ve Kürt halkýnýn ýsrarlý, dinamik, canlý devrimci mücadelesi, devrimci hareketin uzun savaþýmýnda edindiði kararlý karakter, hiç eksilmeyen devrimcilik ateþi, ya da ateþli devrimciliði ve doðmuþ olan devrimci ortam; devrimin baþarýya ulaþmasýnýn bütün koþullarýný bize veriyor. Devrimimizin baþarýya ulaþmasý, baþka devrimleri tetikleyecek; devrimlerin zincirleme etkisiyle, dünya devrimi hýzlanacaktýr. C.DAÐLI

3


Yeni Evrede

1 Mayıs Üzerine

GERÇEKLERÝ ÇARPITANLAR

Tarihi yaratanlarla tarihi yorumlayanlar arasýndaki paradoks, Taksim’deki 1 Mayýs eylemleri etrafýnda bir kere daha kendini gösterdi. Taksim’de 1 Mayýs’ý yorumlayanlar, 1 Mayýs Alaný’nda 15 yýl boyunca yapýlan devrimci eylemleri ya yok sayarak ya da çarpýtarak yeniden yazmaya kalkýþýyorlar. 91’den sonra her 1 Mayýs’ta eylemleriyle polis-asker iþgalindeki Taksim’i ele geçirenler Leninistlerdir, ama bu süre içerisindeki 1 Mayýs eylemlerini çarpýtarak yorumlayanlar 15 yýl boyunca Taksim’e hiç uðramayanlardýr. Þimdi ayný çevreler, güneþi balçýkla sývamaya kalkýþýyor. Gerçeklerin üstü örtülerek, gerçeklerin kendisi yok sayýlamaz. Gerçekleri, kendi gerçekliðini, kendisine karþý çýkan ya da onu görmezlikten gelenlere bile kabul ettirir. Bu çevreler Taksim’de 1 Mayýs söz konusu olduðunda tarihi neden çarpýtmak isterler? Bunun temel nedeni, en güç koþullar altýnda, polis saldýrýlarý, faþist devlet terörü altýnda her 1 Mayýs’ta büyük bir kararlýlýk, cesaret ve sýnýf bilinciyle Taksim’i ele geçiren Leninistlerin iþçi sýnýfý ve geniþ emekçi kitleler üzerinde yarattýðý devrimci, dönüþtürücü etkiyi kýrmaktýr. Burjuvazi, etkimizi kýrmak için saldýrý ve karalama kampanyalarýna baþvururken, oportünist ve reformist çevreler ise önce onu yok sayarak, þimdi de tarihi gerçekleri alt-üst ederek, bu etkinin kitleler üzerinde yarattýðý derin izleri silmeye çalýþýyorlar. Tarihi gerçekleri çarpýtmak için, bütün uzlaþmacý çevreler bir koro halinde hareket ediyor. Toplumsal olgularý bulanýk göstermek, burjuvazinin olduðu gibi küçük burjuvazinin de iþine geliyor. Çünkü sýnýflar mücadelesi gerçeði ve toplumsal olgular, yaþamýn tüm gerçekleri onlara karþý sürüyor. Devrimci proletarya hareketi toplumsal gerçekleri bütün somutluðu içinde ele alýr. Gerçekler bizden yanadýr. Uzun yýllar boyunca Taksim’de 1 Mayýs eylemlerini eleþtirenler ya da onu görmezlikten gelenler þimdi Taksim’de 1 Mayýs gerçeðiyle yüzyüze geliyorlar. Madem ki Taksim’de 1 Mayýs’ýn neden önemli olduðu açýklanacak, bunu yapanlardan dürüstlük beklenirdi. Kendi hatalarýný açýk yüreklilikle ortaya koymalarý gerekirdi. Bizdeki 1 Mayýs tarihinin tutarlý bir açýklamasýnýn yapýlmasý yoluna gidilmesi beklenirdi. Fakat böyle bir þey yapýlmadý, kendi ilkesizliklerinin, tutarsýzlýklarýnýn, uzlaþmacýlýklarýnýn üstünü örtmek için, tarihi gerçeklerin üstüne çizgi çekilmesi yoluna gidildi. Bu duruma düþenler, yaptýklarý çarpýtmalarla kendilerini kitlelerin gözünde zor duruma düþürmüþtür, güvensizlik yaratmýþtýr. Bu öznelci çevrelerin tarihi gerçekleri açýklama yöntemleri hiçbir þekilde güven vermemektedir. Peki, 15 yýl boyunca Taksim’de 1 Mayýs eylemini yapanlarýn, Leninistlerin emekçi halk kitlelerinin üzerinde yarattýðý devrimci etkiyi kendi öznelliklerinizle, çarpýk tarihi yorumlarýnýzla silebilir misiniz? Tarihi gerçekleri istediðiniz gibi gösteremezsiniz. Halk kitleleri bu konudaki bütün gerçekleri gayet iyi biliyor. Her yýl 1 Mayýs’ta kimin ne yaptýðýný, kimin Taksim’e gittiðini, kimin oradan kaçtýðýný gördü, yaþadý, biliyor. Leninistler, hangi kente gitseler, hangi sýnýf bilinçli iþçi, sendikacý, aydýnla karþýlaþsalar kimin 1 Mayýs’ta Taksim’e gittiðini, kimin oradan uzak kaldýðýný bütün dürüstlükleriyle açýk ve net olarak söylediklerine tanýk oluyor. Ýnsanlarý aldatamazsýnýz. Onlarýn olaylarý, süreçleri, durumlarý deðerlendirme kapasiteleri ve süzgeçten geçirme yetenekleri vardýr. Her toplumsal sorunu kendi kolektif düþünce süzgecinden geçirecek durumdalar. Onlar 1 Mayýs’la ilgili yaptýðýnýz deðerlendirmeleri ciddiye almayacak kadar deneyime, politik olgunluða sahiptir. 80 sonlarýndan bugüne kadar 1 Mayýs Taksim gerçeði doðru bir þekilde nasýl açýklanabilir? 80 sonlarýnda önce kapalý salon toplantýlarýyla yapýlmaya çalýþýlan 1

4

Mücadele Birliði Mayýs etkinliði, devrimci kitlelerin müdahalesi ve çabasýyla salonlara sýkýþtýrýlmaktan kurtarýlmýþ ve sokaklara taþýnmýþtýr. Daha sonraki 1 Mayýs eylemleri devrimci kitlelerin büyük kararlýlýðýyla Taksim’de sürmüþtür. 1988’den baþlayarak faþist devletin bütün saldýrýlarýna, yasaklamalarýna, baskýlarýna, soruþturmalarýna ve katliamlara raðmen, 1 Mayýs’ta Taksim’e çýkýlmýþtýr. 91’den sonra ise tam bir yol ayrýmý yaþandý. O günden, tekrar birlikte çýkýldýðý 2007’ye kadar, yalnýzca Leninistler Taksim’e çýkmýþlardýr. Bu tartýþma götürmez tarihi bir gerçektir. Ama 1 Mayýs’ta baþka bir tutum takýnanlar da vardý. Onlarýn tutumunu da ortaya koymak gerekiyor. Leninistler ýsrarlý bir þekilde her yýl Taksim’i ele geçirirken, bütün oportünist hareketler, reformistler, burjuva sendikalar hep birlikte, tam bir blok halinde davranarak yalnýzca devletin gösterdiði yere gittiler. Bugün, Taksim’deki 1 Mayýs’ýn büyük önemi üzerinde duran, uzlaþmacý küçük burjuva çevreler 15 yýl boyunca icazetli 1 Mayýs’ý tercih ettiler. Bugün Taksim’i savunmakla, Taksim’e yönelmekle, yýllarca bu konuda savunduklarý görüþlerin iflasýný ilan etmiþ oldular. Bugün DÝSK Baþkaný’nýn TürkÝþ’in Taksim dýþýnda 1 Mayýs kutlamasý karþýsýnda söylediði “Taksim dýþýnda 1 Mayýs katlamasýnýn hiçbir anlamý yoktur” sözleri, 15 yýllýk bir gerçeðin de itirafýdýr. Bu demektir ki, o güne kadar yalnýzca Taksim’de 1 Mayýs eylemleri yapanlarýn eylemleri 1 Mayýs’ýn proleter sýnýfsal anlamýna uygun yapýlmýþtýr. O yýllar boyunca Ýstanbul’da iki tane 1 Mayýs vardý: Biri Taksim’deki devrimci kýzýl 1 Mayýs, yani anlamlý 1 Mayýs; diðeri ise devletle, burjuvaziyle uzlaþma içinde yapýlan reformist ve sarý 1 Mayýs. Gerçekte ise iþçi sýnýfýnýn özlemlerini, hedeflerini, sýnýf bilincini ve sýnýf öfkesini temsil eden 1 Mayýs, Taksim’deki 1 Mayýs’týr. 1 Mayýs’ý Taksim dýþýnda kutlayanlar, kendilerinin sistemle yapmýþ olduðu uzlaþmaya geniþ kitleleri dahil etmeye çalýþtýlar. Tüm bu uzlaþmanýn hedefleri açýktýr: Devrimci kitleleri düzen sýnýrlarý içerisine hapsetmek, onlarýn sömürü ve baský toplumunun çerçevesini kýrmalarýnýn önüne geçmek ve sonuçta sömürücü güçlere bir nefes aldýrtmak olmuþtur. Halbuki tüm bu dönem boyunca sýnýf mücadelesi, en yüksek biçim olan iç savaþ biçimini almýþtýr. Devrimci durum bütün belirtileriyle sürekli olgunlaþmaktaydý. Burjuvazi ve faþist devlet, kent merkezlerinde ve Kürdistan’da saldýrýlarýný, baskýlarýný en üst düzeye çýkarmýþ ve yaygýn bir þekilde katliamlara yönelmiþtir. Çatýþmalar günbe gün daha þiddetlenmiþ ve boyutlanmýþtýr. Böylesine devrimci bir ortamda iþçi sýnýfýnýn ve halk kitlelerinin öncülerinin yapmasý gereken, devrimci mücadeleyi her alanda en yüksek biçimlerine, ayaklanmaya ve devrime vardýrmaktýr. Fakat uzlaþmacý küçük-burjuva önderlik daha ileri gitmeleri için kitleleri yüreklendireceðine, tam tersine ileri giden kitleleri geri çekmeye çalýþmýþtýr. Bütün bu süreç boyunca küçük-burjuva hareketin koþullarýn ve kitlelerin gerisinde kaldýðý gün gibi ortadadýr. Bu koþullarda 1 Mayýs’a nasýl hazýrlanmak gerekiyordu? 1 Mayýs’ta Taksim’e çýkmanýn devrimci anlamý, halk kitlelerini bulunduklarý noktadan daha ileri götürmek, onlarý sermayeye ve faþizme boyun eðmeden büyük bir kararlýlýk ve cesaretle devrime hazýrlamaktýr. Leninistlerin uzun yýllar boyunca “Taksim’de 1 Mayýs Ýsyandýr, Ayaklanmadýr, Devrimdir” biçiminde ortaya koyduklarý sloganlar, tam da kitleleri devrime hazýrlamaya yöneliktir. Ve yalnýzca 1 Mayýs’ýn Taksim’de yapýlmasý, egemen güçlerin kitlelere yönelik saldýrýlarýna ve insanýn tüylerini diken diken eden katliamlarýna verilecek en devrimci yanýt olabilirdi. Faþist devlet katliamlarýna verilmiþ en devrimci yanýtý, 1 Mayýs’ta Taksim’e çýkarak Leninistler vermiþlerdir. Leninistlerin eylemleri devrimci niteliðe sahip olduðu için, geniþ kitleler içerisinde yanký bulmuþtur. 1 Mayýs’ta Taksim dýþýnda devletin uygun gördüðü yerde gösteri yapanlar ise, kitle üzerinde hiçbir etki yaratmamýþtýr. Bugün, ilk bakýþta, oportünist ve reformist çevreler hararetli bir þekilde 1 Mayýs’ýn Taksim’de kutlanmasý gerektiðini savunmaktalar, gerçekte ise, sendikalar Taksim’e yöneldiði için onlarýn ardýna takýlarak Taksim yolunu tutmuþlardýr. Onlar sendikalara öncülük edeceðine sendikalar onlara öncülük etmiþtir. Gerçekte durumlarý bu, ama lafla bunun üstünü örtmeye kalkýyorlar. Yayýnlarýnda ve gittikleri yerlerde Taksim’e çýkýþý kendilerine maletmeleri karþýsýnda devrimci halk kitleleri onlarýn gerçek durumlarýný yüzlerine vurmaya devam edecektir. Taksim, iþçi sýnýfý ve öncüsü Leninistler tarafýndan kazanýlmýþtýr.

139. Sayý / 20 Mayıs - 3 Haziran 2009


Yeni Evrede

ÇUKURUN DÝBÝ VAR MI?

Reformizm

Mücadele Birliði

Halk arasýnda meþhur bir deyim vardýr: “Kurt dumanlý havayý sever” derler. Mustafa Yalçýner’in Günlük gazetesinde 13 Nisan 2009 tarihinde yayýnlanan, “Tamam mý, Devam mý?” baþlýklý yazýsýný okurken aklýmýza bu deyim geldi. EMEP yöneticilerinden M.Yalçýner’in Günlük gazetesindeki köþesinin adý: “Aþaðýdan Bakýþ” Bunun yazýnýn içeriðiyle ne kadar uygun bir ad olduðunu ortaya koymaya çalýþacaðýz. M.Yalçýner’in yazýsý bir polemik yazýsý diyebiliriz. Polemik yazýlarý daha çok “sol”un kendi içinde yaptýðý tartýþmalarý konu edinir, ama M. Yalçýner bu yazýsýnda “sol”la tartýþmýyor. O, bunu tartýþmak için kendisine devleti, daha doðrusu kendi mantýðýna göre devlet içinde varolan Kürt halkýna karþý savaþýn sürmesinden yana kesimleri seçmiþ. M.Yalçýner, garip bir ironiyle “kapýp da kaçma hevesinde olanlar” diyerek bu kesimleri hedef alýyor. Yazýnýn bütününe baktýðýnýzda ise asýl olarak bir þeyleri kapýp kaçma hevesinde olanýn kendisi olduðu anlaþýlýyor. Buna daha sonra geleceðiz. M.Yalçýner, son dönemde revaçta olan tartýþmalara kendi “baktýðý” yerden katýlýyor. Bunu yaparken, kendisinin ve içinde bulunduðu çevrenin gerçek niyetlerini açýkça ortaya koymuyor; ama güya Talabani ve Barzani’ye vurarak akýl yürütüyor. Son dönemde yaptýklarý açýklamalar ve attýklarý adýmlarla Kürt halkýnýn gözünde iþbirlikçi konumlarý daha fazla pekiþmiþ olan bu burjuvalarý geçerken eleþtirmek suretiyle, Kürt halkýnýn sempatisini toplamaya çalýþan M.Yalçýner’in önerdiði çözümün nasýl bunlarla örtüþtüðünü göreceðiz. M.Yalçýner, “hala tamam deðil mi?” diye soruyor. Kime soruyor diyeceksiniz, aslýnda devlete soruyor görünüyor ama, savaþan iki tarafa da soruyor. Bunu hiç dile getirmiyor ama bu sorunun muhataplarýndan biri de Ulusal Kurtuluþ Hareketidir. Deyim yerindeyse M.Yalçýner, “iþi tatlýya baðlama”ya çalýþýyor. Reformistliðinin bir gereði olarak, tüm savaþlarda kan ve gözyaþýndan baþka bir þey görmeyen bir dar kafalýlýkla, bir an önce savaþýn bitmesini istiyor. Bunun için arabuluculuða soyunuyor. Aslýnda çok “barýþçýl” duygu ve düþüncelerle giriþtiði sanýlan bu çabanýn altýnda, kopkoyu bir reformizm sýrýtýyor. M.Yalçýner kelimenin gerçek anlamýyla burjuvazinin akýldaneliðini yapýyor. Ve feveran halinde “nedendir… olmayanda ýsrar nedendir?” diye soruyor. Anlaþýlan M.Yalçýner’i Kürt halkýnýn özgürlük savaþýmý fazlasýyla bunaltmýþtýr. Soruyu doðrudan Kürt halkýna soramýyor, savaþýn karþý cephesindekilere sormak suretiyle “politika” yapýyor, ama tam bir burjuva politikasý. O ve onun gibilerinin istediði çatýþmalarýn olmadýðý, her þeyin sütliman olduðu, kendisinin de rahatlamýþ olacaðý bir ortamdýr. Devrim mi? Bir sýnýfýn otoritesini bir baþka sýnýfa zorla kabul ettirmesi mi? Neden olmasýn; bir ara devlete akýl öðretmekten fýrsat bulursa eli deðerse ona da gelecektir elbette! Ne de olsa devrim için söylenecek büyük sözler ambarýnda M.Yalçýner’in stokunda hala bir þeyler vardýr! M.Yalçýner TC devletini yönetenlere seslenirken, “ABD emperyalizmine inanýlamayacaðý hala öðrenilememiþ demek” diyor. Burasý ince bir nokta, okuyucumuz lütfen dikkat etsin. M.Yalçýner, bunu birkaç Obahama hayraný solcu bozuntusuna söylemiyor. Niye söylüyor? Güya onlarýn, kendisinin varsaydýðý, “milli duygularý”ný okþamak için söylüyor. M.Yalçýner, hala onlarýn ABD karþýtý olabilecekleri umudunu taþýyor. Bu da aslýnda onun ve çevresinin sahip olduðu gizli Kemalist düþüncelerin açýða vurulmasýndan baþka bir þey deðildir. M. Yalçýner TC ordusuna deyim yerindeyse “titre ve kendine gel” diyor. Sonra M.Yalçýner, akýl vermeyi sürdürüyor “hala kolaycýlýkla na-

sýl birkaç silahlýyý imha ederim diye hesap tutulmasý mantýklý mý?” diye soruyor. Sorusunun muhataplarý nasýl cevap verirler bilinmez ama þurasý kesin, soruyu soran kesinlikle “mantýklý” olaný devlete öðretme telaþýna düþmüþ durumda. Devam ediyor. “Kendi Kürdümüzü oturup anlamak neden mantýksýz olsun”. Muhtemelen M.Yalçýner, ikna çabalarýnýn bir sonuç vermeyeceðini düþünüyor ve düþüncelerinin “mantýksýz” bulunacaðýna inanýyor. Yine de ýsrarýndan vazgeçmiyor. Anlaþýlýyor ki, hiç deðilse, pratikte atýlacak kimi adýmlarla, onun içinde yanan umudu söndürmemelerini istiyor. Devam ediyor, “Barzani ve Talabani ile anlaþacaðýnýza Amerikanýn hükmü altýnda (cümle düþüklüðü yazarýn kendisinden kaynaklanýyor- bn), oturup Öcalan’la konuþamaz mýsýnýz? Önceden konuþmuþsunuz da, olmaz deðil yani… Yapmýþsýnýz birkaç kez. Þimdi sonuçsuz kalacaðý deneyle kanýtlý olan operasyonlara yeniden baþlamak yerine, üstelik Erbakan deneyi de varken, Öcalan’ý ‘cezasýný evinde infaz’ yoluyla çýkarýp Ýmralý’dan oturup konuþsanýz çözülecekken sorun, neden bu kapýp kaçma telaþý. Olmuyor… olmuyor. Ama Ertuðrul Özkök ve baþkalarýnýn da dediði gibi bir imkan var. ‘Tamam’ diyebilmekten baþka çare görülmüyor. Bundan kimse küçülmez”… Bu uzun alýntý için okurlarýmýzdan özür dileriz, ama bir reformistin mantýk silsilesinin, ufkunun nerelere kadar uzandýðýnýn görülmesi açýsýndan bu alýntýyý yapmak zorundaydýk. Alýntýnýn kendisi, yazýnýn baþýnda öne sürdüðümüz, köþenin adýyla yazýnýn içeriðinin ne kadar birbirine uyduðunu göstermeye yetiyor. Burjuvazinin akýldanelerinin nasýl küçüldüðünü görmek açýsýndan tarihi bir ibret belgesi olarak saklanmasý gerekiyor bu satýrlarýn. Org. Ý.Baþbuð’un Harp Akademileri yýllýk deðerlendirme konuþmasýnda vurguladýðý konular, M.Yalçýner’e bir cevap oldu mu bilemiyoruz, ama sükut-u hayale uðramýþ olmasý muhtemeldir. Yine de ihtiyatlý olmakta fayda var. Çünkü Ý.Baþbuð’un konuþmasý bazýlarýný umutlandýrmýþ görünüyor. Belki de M.Yalçýner de bunlardan biridir. “Ýþte þimdi mantýklý konuþmaya baþladýnýz” diyebilir. Ve hatta bunun mucip sebebinin kendi yazýsý olduðunu dahi düþünebilir! Peki Ý.Baþbuð’un açýklamalarýnda “yeni” olan bir þey var mý? Birkaç gün sonra Genelkurmay’ýn resmi sitesinde yapýlan açýklama okunursa, devlet mantýðýnýn nasýl çalýþtýðý daha iyi anlaþýlabilir. Gül’ün uçakta gazetecilere söylediði “Kürdistan” çözümünü bir gün sonra yalanlamasý gibi Ý. Baþbuðda konuþmasýnda söylediði “Türkiye halký” sözünün “Türkiyelilik” þeklinde anlaþýlamayacaðýný orada asýl kurgu yapýlanýn “Türk milleti” olduðunu söyleyerek, M.Yalçýner gibileri hayal kýrýklýðýna uðratmýþtýr. Elbette ne Gül’ün söyledikleri ne de Ý.Baþbuð’un söyledikleri basit birer dil sürçmesi deðildir. Devlet, ulusal kurtuluþ hareketini tasfiye edebilmek için askeri yöntemleri olduðu kadar politik çevirme yöntemlerini de kullanmaktadýr. Son dönemde DTP’ye yönelik yapýlan baskýnlar ve tutuklamalar, Kürdistan’da yapýlan operasyonlar ise devletin muhataplarýný kendi istediði çizgide bir “çözüm”e zorlama arayýþýdýr. Kolunu kanadýný kýrdýklarý Ulusal Kurtuluþ Hareketini daha hýzlý bir þekilde tasfiye sürecine sokacaklarýný düþünüyorlar. Bunun arkasýndan neyin geleceðini hep beraber yaþayarak göreceðiz. Peki bu koþullarda reformistler için hala bir umut kalýyor mu? Aþaðýdan bakýlýnca kuyunun aðzý nasýl görünüyor bilemiyoruz; ama þurasý kesin devlete akýldaneliðine soyunanlar, devrim mücadelesinin geliþimiyle düþtükleri çukurun daha dibine batmaktan kurtulamayacaklardýr. O zaman kapýp kaçacaklarý bir þey de kalmayacaktýr.

139. Sayý / 20 Mayıs - 3 Haziran 2009

5


Yeni Evrede

Halkın Denizi Denizleşen Halkla

KARÞIYAKA MEZARLIÐI’NDA DENÝZLEÞEN HALKLA

Mücadele Birliði

6 Mayýs 2009... Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan ve Hüseyin Ýnan’ýn yoldaþlarý olarak, idamlarýnýn 37. yýldönümünde yine mezarlarý baþýndaydýk. Sabah 06.00 sularýnda Karþýyaka Mezarlýðý’nda toplanmaya baþladýk. Saat 08.00 olduðunda ise, “Denizleþenlerimizle Yürüyoruz, Mücadele Birliði Platformu” pankartýmýzý açtýk ve “Devrimci Ýþçi Komiteleri”, “Devrimci Öðrenci Birliði” pankartlarýmýz, Deniz Gezmiþ’li kýzýl bayraklarýmýz, Denizlerin son sözleri ve posterleriyle Mezarlýðýn atrafýný donatmýþtýk. Ýzmir, Adana, Mersin, Antep ve Ýstanbul’dan gelen Denizlerin yoldaþlarý olarak, yine Deniz Gezmiþli kýzýl tiþörtleriyle mezarlýkta yerlerimizi almýþtýk. Sloganlar ve marþlarla anma saatimizi beklerken, saat 09.00’da “Deniz Yusuf Ýnan, Savaþa Devam” pankartýný açarak gelen Ankara Devrimci Öðrenci Birliði’ni karþýladýk. Anma saatimiz gelene kadar sýk sýk “Deniz Yusuf Ýnan, Savaþa Devam”, “Ýdamlar Bizi Yýldýramaz”, “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara”, “Denizlerin Yolunda DÖB Saflarýna”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Herþey Emeðin Olacak”, “Halkýn Denizi Denizleþen Halkla Yürüyor Ýktidara” sloganlarý attýk. Ayýþýðý Müzik Topluluðu ile birlikte marþlar söyledik, þiirler okuduk. Ýzmir Ayýþýðý Sanat Merkezi’nden bir arkadaþýmýz Nazým Hikmet’in þiirlerinin derlemesiyle oluþmuþ bir dans gösterimi sundu. Saat 11.00 civarýnda anmamýza baþladýk. Denizler ve ölümsüzleþen devrim savaþçýlarý için yapýlan saygý duruþunun ardýndan Taksim, Adana, Antep ve Ýzmir Ayýþýðý Sanat Mer-

6

kezleri, Devrimci Ýþçi Komiteleri, Devrimci Öðrenci Birliði, Devrimci Emekçi Komiteleri ve Mücadele Birliði Platformu adýna yapýlan kýsa konuþmalarýn ardýndan Ayýþýðý Müzik Grubu da bize þarký ve Marþlar söyledi. “Þarkýþla”, “Aþkolsun Sana Çocuk”, “Cüretine Birnselam” ve “Çav Bella” hep bir aðýzdan söylendi. Bu süre boyunca, gerek görselliðimiz, gerek coþkumuz ve Denizleri sahipleniþimiz, Karþýyaka Mezarlýðý’na Denizleri ziyarete gelmiþ olan herkesin ilgisini çekiyordu. Gençler, öðrenciler çoktan içimize karýþmýþ DÖB’lü öðrencilerle sohbet ediyorlardý. Bu sýrada Anma için gelen Ankaralý kitle örgütleri, anmamýzýn bitmesini bekliyordu. Biz de siper yoldaþlarýmýz ve devrimimizin önderleri Mahir Çayan, Ulaþ Bardakçý ve yoldaþýmýz Niyazi Yýldýzhan’ýn mezarlarýna da gittik anmak için. Ve 2 Temmuz’da Sivas’ta katledilen aydýn ve sanatçýlarýmýzý ziyaret etmeden geçmedik. Sonra tekrar Deniz’lerin mezarlarýnýn olduðu sokak giriþine gittik ve pankartlarýmýzý orada da açarak hem gelen kitleyi karþýladýk, hem de saat 14.00’e kadar marþlarýmýzý söyledik, sloganlarýmýzý attýk ve oraya Denizleri anmaya gelen insanlarla tanýþtýk, sohbet ettik. Ardýndan geldiðimiz disiplin içinde, pankartlarýmýz, bayraklarýmýz ve sloganlarýmýzla Karþýyaka Mezarlýðý’ndan ayrýldýk. HALKIN DENÝZÝ DENÝZLEÞEN HALK LA YÜRÜYOR ÝK TÝDA RA! DENÝZ YUSUF ÝNAN SA VA ÞA DEVAM!

139. Sayý / 20 Mayıs - 3 Haziran 2009


Yeni Evrede

Halkın Denizi Denizleşen Halkla

Mücadele Birliði

HALKIN DENÝZÝ DENÝZLEÞEN HALKLA KADIKÖY’DE BULUÞTU

10 Mayýs Pazar günü, Kadýköy Meydaný’nda Denizleri anmak için hazýrlandýðýmýz “Halkýn Denizi Denizleþen Halkla Buluþuyor” mitingimize, “Suçu ve Suçluyu Övmek” fiilini içerdiði için Ýstanbul Valiliði ve Emniyet Müdürlüðü tarafýndan izin verilmemiþti. Bizler de, Denizleri anmak ve bu tutumu protesto etmek için ayný gün ve saatte bir basýn açýklamasý düzenledik. 10 Mayýs günü saat 13.00 civarý Kadýköy Ýskele Meydaný’nda “Denizleþenlerimizle Yürüyoruz, Mücadele Birliði Platformu”, “Halkýn Denizi Denizleþen Halkla, Ayýþýðý Sanat Merkezi”, “Denizlerin Yolunda DÖB Saflarýna, Devrimci Öðrenci Birliði”, “Denizleri Anmak Demek, Devrim Ve Sosyalizm Mücadelesini Yükseltmek Demektir, DÖB”, “Yaþasýn Kürt Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði, Devrimci Ýþçi Komiteleri” pankartlarýmýz ve Kýzýl bayraklarýmýz, tiþörtlerimizle toplandýk. Sunumu yapan arkadaþýmýzýn bir þiiriyle baþladý eylemimiz ve “Bir gün akacaðým Denizlere selam olsun” dedik. Arkasýndan söz alan Devrimci Öðrenci Birliði, “Bugün burada Marksizmi ve Leninizmi rehber edinmiþ, en ileri sýnýf bilincine sahip devrimci öðrencilerin birliði olarak yaþattýðýmýz Devrimci Öðrenci Birliði’nin kurucularý olan önder yoldaþlarýmýzý anmak için toplanmýþ bulunuyoruz” dediler ve “Deniz olmak demek, devrim ve sosyalizm mücadelesini yükseltmek demektir. Deniz olmak, Denizler gibi savaþmak demektir” diyerek bitirdiler. Sýk

sýk attýðýmýz “Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam”, “Halkýn Denizi Denizleþen Halkla Yürüyor Ýktidara”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði” sloganlarýnýn ardýndan Ayýþýðý Müzik Topluluðu gelerek þarký ve marþlarýyla bizi coþturdu. Ve ardýndan þair dostumuz Eþref Yýlmaz gelerek bize þiirlerini okudu. Son olarak Mücadele Birliði Platformu adýna gelen arkadaþýmýz önce saygý duruþuna davet etti ve sonrasýnda açýklama metnini okudu. “Baskýlar engellemeler bizi durdurmak þöyle dursun haklý mücadelemize ivme katar. Biz doðru olaný yaptýðýmýzý biliyoruz. Denizlerin yolunda yürümeye devam edeceðiz. Hiçbir güç Halkýn Denizini Denizleþen Halkla buluþturmamýza engel olamaz. Denizlerin mücadele bayraðý Leninistlerin ellerinde daha yükseklerde dalgalandýkça bu mücadele sürecek. (…)Bugün Denizlerin mücadele yöntemleri iþçi ve emekçiler tarafýndan daha fazla benimsenip pratiðe dönüþüyor. Halklarýn mücadeleleri yükseliyor ve Denizlere akýyor. Geçmiþi olmayanýn geleceði de olmaz. Bizimse Denizler gibi gurur verici bir geçmiþimiz var. Denizler bizim yüz akýmýz, onurumuzdur… Denizlerin yükselttiði devrim ve sosyalizmin kýzýl bayraðýný burjuvazinin burçlarýna dikene dek mücadelemiz sürecek. Zafere kadar daima!” Denildikten sonra basýn açýklamasý, mitinge izin verilmemesinin hukuksal boyutu ile ilgili 12 Mayýs Salý günü ÝHD’de yapacaðýmýz basýn açýklamasýna yapýlan çaðrýyla son buldu.

139. Sayý / 20 Mayıs - 3 Haziran 2009

7


Yeni Evrede

Halkın Denizi Denizleşen Halkla

Mücadele Birliði

DENÝZLER’Ý ANMAK “SUÇ” İSE “SUÇLUYUZ”

Ayýþýðý Sanat Merkezi olarak, 2005’ten bu yana Denizler’i anmak için çok çeþitli etkinlikler düzenledik. Ancak son 3 senedir, 6 Mayýslarda Denizler’i anmak için Kadýköy Meydaný’nda yapmak istediðimiz mitinglere izin verilmiyor. Bununla ilgili, 12 Mayýs Salý günü, Ýnsan Haklarý Derneði Ýstanbul Þubesi’nde bir basýn açýklamasý düzenledik. Ýlk önce sözü alan ÝHD’li avukatlardan Eren Keskin, bu yaþanan olayýn, Türkiye devletinin bir hukuk devleti olmadýðýný ortaya serdiðini söyleyerek baþladý sözüne. Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin düzenlediði 6 Mayýs etkinliklerine daha önce de destek verdiklerini belirtti. Daha sonra, bu uygulamanýn hukuksuzluðuna dikkat çekti; “Denizleri idam etmekle onlarýn düþüncelerini öldüremeyen devlet, onlarý hala suçlu olarak görmeye devam ediyor. Toplu gösteri, yürüyüþ yasasýna göre, önceden haber vermeksizin sadece bildirimde bulunarak, ki bu Avrupa Ýnsan Haklarý Sözleþmesi ile uygun hale de getirilmiþtir, izin bile almadan, sadece bildirimde bulunarak barýþçýl gösteriler düzenlenebilir. Devletin, gerek kendi yasalarýna, gerekse imzaladýðý uluslararasý sözleþmelere uymadýðý bu olayda da açýkça görülmekte. Demek ki Deniz Gezmiþ ve temsil ettiði fikirlerden hala korkuluyor. Bizler de bunu protesto ediyoruz ve arkadaþlarýmýzýn yanýnda olacaðýz, diyoruz” diyerek bitirdi ve ardýndan Tertip Komitesi adýna basýn açýklamasý okundu. Yapýlan basýn açýklamasýnda, hakkýnda yüzlerce kitap yazýlan, filmler, diziler çekilen, anmalar, etkinlikler düzenlenen Denizler için, daha önce de 2005 6 Mayýsý’nda Ýstanbul Harbiye Açýk Hava Sahnesi’nde, 2006 6 Mayýsý’nda Ankara Sýhhýye Meydaný’nda ve Antep Yüzüncü Yýl Parký’nda etkinlikler düzenlendiðini ve buna valilikler tarafýndan izin verildi aktarýldý öncelikle. Ve “Yýllardýr Halkýn Denizi Denizleþen Halkla adýyla miting, anma etkinlikleri vb çalýþmalarýmýza yüzlerce aydýn, sanatçý, yazar, avukat; onlarca sendika, çeþitli kurum ve kuruluþlar destek verdi, imzacý oldu. Ýmzalar birçok gazetede ilan olarak yayýnlandý. Tüm bu örneklere raðmen, 3 yýldýr Denizler için yapmak istediðimiz miting Ýstanbul Valiliði tarafýndan bir anda ‘Suçu ve suçluyu övmek’ olarak görülmeye baþlandý. Bu yasaklama kararýnýn nasýl da keyfi bir biçimde verildiði, De-

8

nizler için dört bir yanda yapýlan yürüyüþlerden anmalardan da belli... Peki, neden adlarýna kitaplar yazýlmýþ, filmler çekilmiþ, türküler söylenmiþ Denizlerin 2007–2008–2009 yýllarýnda ‘Suçu ve suçluyu övmek’ gerekçesiyle mitingleri engelleniyor. Nedeni çok açýk, kapitalistler korkuyor! Derin ekonomik krizle birlikte yaþanan politik kriz, iþsizler ordusu, her yanda grevler ve böylesi bir süreçte Denizlerin gerçek yoldaþlarýnýn onlarý Denizleþen binlerle buluþturmasý... bu durum burjuvalar için olsa olsa bir kâbus olur. O yüzden burjuvaziyi asýl korkutan, Denizlerin gerçek yoldaþlarýnýn Halkýn Denizini Denizleþen Halkla buluþturmasýdýr” denildi. Basýn metni, “Hiçbir yasak Denizlere duyulan o derin sevgi ve baðlýlýða engel olamaz. Dün onlarý idam ederek yok edeceklerini, unutturacaklarýný sananlar. Bugün bunu hiç baþaramayacaklar” denilerek bitirildi. Ardýndan, daha önceden “suçu ve suçluyu övmek” suçlamasý ile açýlmýþ ve beraatle sonuçlanan birkaç basýn davasý örnek verildi. “Bu mitinge izin verilemeyeceðinin bilgisinin Ýstanbul Emniyet Müdürlüðü tarafýndan Tertip Komitesi’ne son anda verilmesi ile de yasal sürecin önünü kapatýldýðý söylendi. Mitinge 1 iþgünü kala yapýlan bu ‘izin verilmeyeceði’ bildirimine karþý dava açmak, itiraz etmek için zaman býrakýlmayarak, hukuksal sürecin de iþletilmemesini saðlamýþ oldular” denildi. Sözü alan, 2008 mitinginin tertip komitesi baþkaný da, 2008’de de 1 gün kala izin verilmeyeceðinin bildirildiðini, bu yüzden yürütmeyi durdurma kararý alýnamadýðýný ve sonrasýnda idare mahkemesinde bu konuda dava açýldýðýný, ancak bu davanýn olumsuz sonuçlanmasýnýn gerekçesinin ise, “tertip komitesinde bulunan birkaç kiþinin daha önceden gözaltýna alýnmýþ olmasý” olduðunu söyledi. Gözaltýna alýnmýþ olmanýn ise, hiçbir anayasal hakkýn kullanýlmasýna engel olmadýðýnýn bilinen bir þey olduðu, bu kararýn keyfi olduðunu söyledi. Sonrasýnda sözü alan Tertip Komitesinde yer alan Devrimci Ýþçi Komiteleri’nden bir iþçi de, “bu suçu iþlemeye devam edecelerini” söyledi. Basýn açýklamasýna katýlmýþ olan Ayýþýðý Müzik Topluluðu da “Aþkolsun sana çocuk” diyerek Denizleri anma etkinliklerine devm edeceklerini, bu “suç” a ortak olduklarýný dile getirdiler.

139. Sayý / 20 Mayıs - 3 Haziran 2009


Yeni Evrede

Halkın Denizi Denizleşen Halkla

Mücadele Birliði

DENİZLERE AKAN NEHİRLERE SELAM OLSUN

Sabah serin ve sessiz Sisli bir aydýnlýk Ve paslý bir ölüm! Sökülen kaldýrým taþlarý Emekçilerin uyanýþý Bir çýðlýk yeni güne Üç ortak ölümde de el ele… 10 Mayýs Pazar günü Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi’nde “Denizler Ýçin Ben de Bir Þeyler Söylemek Ýstiyorum” adlý etkinlik düzenlendi. Etkinliðimiz saat:15.00’de devrim ve sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleþen devrim savaþçýlarý için saygý duruþuyla baþladý. Saygý duruþundan sonra Denizleri anlatan sinevizyon gösterimi yapýldý. Gösterimden sonra etkinliðe katýlanlarýn etkilendikleri gözden kaçmadý. Mücadele Birliði Platformu adýna bir arkadaþýmýz konuþma yaptý. Konuþmasýnda: “Adlarý halkýn bilincine ve yüreðine sýmsýký kazýlarak bu günlere ulaþmýþ üç Devrimci önder… Türkiye ve Kürdistan devriminin hem yüreði, hem beyni ayný anda baþarabilmiþ yiðit devrim savaþçýlarý… Onlar burjuvaziye karþý açtýklarý savaþ bayraðýný daha da yükseklere çekileceðini bilmenin güveniyle yürüdüler cellâtlarýn üzerine… Onlar kapitalist düzenin, insanlýðýn çektiði acýlarý yýkmanýn asýl

sorumlusu olduðunu gördüler… Devrime önderlik etmek için çýktýklarý yolda illegal örgütlenmeyi esas aldýlar, bunun için THKO’yu kurdular. Bunun için ki onlar þehirde, kýrlarda gerilla mücadelesini baþlattýlar, bunun içinki Filistin kamplarýnda eðitim almaya baþladýlar… Bu yangýn Sinanlarca büyütüldü Nurhaklarda… Denizler için romantik isyankâr, yurtsever genç, vb. birçok þey söylenmiþtir. Fakat bunlarýn hiçbiri doðru deðildir… Denizler o dönemin içiþleri bakanýnýn ‘nerden geliyorsunuz’ sorusuna verdiði ‘Devrim yapmaktan’ cevabý marksizmin kavrayýþýnýn en büyük göstergesidir… Bizler, Leninistler olarak THKO’dan bu güne cüretle ve kararlýlýkla devrimi gerçekleþtirme iddiasýyla yürümeye

devam ediyoruz… Onlar milyonlara mal olmuþtur. Denizlerin yoldaþlarý olarak bizler onlarýn kavga bayraðýný onurla, gururla zafer bizim oluncaya dek taþýmaya devam edecegiz. Deniz, Yusuf, Hüseyin’in anýlarýný sonsuza kadar yaþayacaktýr.” Bazý bölümlerini paylaþtýðýmýz konuþmanýn sonunda arkadaþýmýz bir þiir okuyarak sunumunu sonlandýrdý. Hemen ardýndan Ayýþýðý Þiir Atölyesinin hazýrlamýþ olduðu “Üç Nehrin Bir Denizde Buluþmasý” adlý þiiri teatral þekilde canlandýrarak okudular. Þiirin sonunda Denizleri canlandýran üç arkadaþýmýz Denizlerin idam sehpasýnda haykýrdýklarý sloganlarý tek tek okudular. Ardýndan etkinlimizin baþlýðý olan Denizler için bende bir þeyler söylemek istiyorum diyen arkadaþlar kürsüde duygu ve düþüncelerini dile getirdiler. Verilen aradan sonra Adana Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi müzik grubu Grup UMUT sahne aldý. Grup üzerlerine giydikleri Deniz tiþörtleriyle kavganýn ezgilerini söylemeye baþladýlar. Sarkýþla, Söz veriyoruz yoldaþlar, parçalarýyla devam eden etkinliðimiz katýlan arkadaþlarýmýzýn Denizleri bir kez daha anmanýn gururuyla ve mutluðuyla memnun bir þekilde ayrýlmalarýyla sona erdi.

6 MAYIS’TA SARIGAZÝ’DE

6 Mayýs 2009 Günü Sarýgazi Demokrasi Caddesi üzerinde 6 Mayýs 1972’de idam edilen Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan ve Hüseyin Ýnan, yoldaþlarý tarafýndan anýldý. Okul çýkýþý gerçekleþtirilen eylemde Deniz resimli DÖB imzalý flama taþýndý. Basýn açýklamasýnýn yapýlacaðý yere doðru yürüyen grup sýk sýk “Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam”, “Deniz Olmak Denizler Gibi Savaþmaktýr”, “Denizlerin Yolunda DÖB Saflarýna”, “Ýdamlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarý attý. Halkýn büyük ilgisini çeken açýklamaya YDGM de destek verdi. Okunan açýklamada: “Bugün artýk Halkýn Denizi Denizleþen Halk olma durumuna gelmiþtir. Artýk onlar milyonlara mal olmuþtur. Denizlerin yoldaþlarý onlarýn bayraklarýný onurla, gururla taþýyarak burjuvazinin devrim korkusuyla titreyen

139. Sayý / 20 Mayıs - 3 Haziran 2009

bedenine dikeceklerdir. Deniz Yusuf Hüseyin yoldaþlarýn anýlarý sonsuza kadar yaþayacaktýr” denilerek açýklama sloganlarla son buldu. Açýklamanýn bitiminde jandarma, açýklama yapan grubun üzerine gelerek tehditler savurmaya baþladý . Demokrasi Caddesi üzerinde yürüyen grup daðýlýrken 2 DÖB’lü öðrenciye jandarmanýn “gelin buraya” demesi üzerine yoldaþlarýmýzýn cevabý “siz kimsiniz, neden gelelim sizin yanýnýza” olmuþtur. Jandarmanýn açýk tehditleri sonrasý 2 DÖB’lü öðrenciden 1’i gözaltýna alýnmýþ ve askeri araç içinde kaba dayaða maruz kalmýþtýr. Gözaltýna alýndýktan yarým saat sonra yoldaþýmýz serbest býrakýlmýþtýr. Denizleri anmamýzdan bile korkan burjuvazinin egemenliði, er geç yýkýlacaktýr. BASKILAR BÝZÝ YILDIRA MAZ! Sarýgazi DÖB

9


DENÝZLER’Ý MERSÝN’DE ANDIK

Yeni Evrede

Halkın Denizi Denizleşen Halkla

Mücadele Birliði

Ölenler dövüþerek öldüler Güneþe gömüldüler Vaktimiz yok onlarýn matemini tutmaya Akýn var akýn Güneþe akýn Güneþi zaptedeceðiz Güneþin zaptý yakýn

Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan, Hüseyin Ýnan, uzlaþmaz devrim savaþçýlarý. Burjuvazi onlarý idam etti, ama devrimi durduramadý. Onlar devrime güç ve baðlýlýk kattýlar. Ýdam ediliþlerinin 37. yýlýnda Mersin Devrimci Öðrenci Birliði olarak Mersin Üniversitesi Merkez Kampüsünde eylem düzenledik. Eylemden önce, alanda DÖB standý açtýk. DÖB broþürleri ve Denizlerin kartlarýnýn olduðu standýmýzdan hem etkinliðe çaðrý yaptýk, hem de DÖB’ün tanýtýmýný gerçekleþtirdik. Ayný zamanda yemekhanede DÖB broþürleri daðýtarak ve kampüsün çaþitli yerlerine afiþ asarak eyleme çaðrý yaptýk. Paylaþým Dergisi okurlarýnýn destek verdiði eylem, Fen-Edebiyat Fakültesi önünde toplanýlarak baþladý. Cumhuriyet Meydaný’na doðru yürüyüþe geçen kitle, “Deniz Gezmiþ...Yaþýyor, Yusuf Aslan...Yaþýyor, Hüseyin Ýnan...Yaþýyor”, “Deniz Yusuf Ýnan, Savaþa Devam” sloganlarý attý. Yürüyüþte Gündoðdu Marþý okundu. Alana gelindiðinde “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz” sloganý atýldý ve Denizler ve baþeðmeden ölümsüzleþen tüm devrim savaþçýlarý için saygý duruþu yapýldý. Ardýndan basýn açýklamasýna geçildi. Basýn açýklamasýnda: “Onlar, öðrenci hareketi içerisindeyken ve bu yolda DÖB’ü kurduklarýnda dahi, iþçi sýnýfý ve e-

mekçi halklarýn hep yanlarýnda yer almýþ, öðrencilerin kurtuluþunun emekçi halkýn kurtuluþundan geçtiðini pratikte göstermiþtir. Onlar daraðacýnda Marksizme ve Leninizme olan baðlýlýklarýný ifade etmiþler, Kürt ve Türk halklarýnýn birlikte mücadelesini haykýrmýþlardýr. Yaþamlarý boyunca burjuvaziye karþý uzlaþmazlýðýn simgesi oldular. Deniz olmak demek Denizler gibi savaþmak demektir. ... Týpký Denizlerin Yoldaþlarý gibi. ‘Taksim’de Israr Devrimde Isrardýr’ diyerek, 92’den beri tam 17 yýl mücadele vermek, Taksim’i emekçilere kazandýrmaktýr. Deniz olmak, devrim mücadelesini büyütmek, geliþtirmek ve zafere ulaþtýrmak için kavgaya katýlmak demektir. Bu kavgada tutsak düþenleri sahiplenmektir. Denizlerin mücadelesini geçmiþinden aldýðý güçle devam ettiren biz Devrimci Öðrenci Birliði olarak, siz öðrenci gençliði DÖB saflarýnda kapitalizme ve faþizme karþý mücadeleye çaðýrýyoruz” denildi. Basýn açýklamasý sýrasýnda “Yaþasýn Kürt Türk Halklarýnýn Birlikte Mücadelesi”, “Yaþasýn Devrim ve Sosyalizm”, “Taksimi Kazandýk Sýra Devrimde”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Denizlerin Ruhuyla Faþizmi Daðýtmaya” sloganlarý atýldý. Eylem söylenen türkülerle sona erdi. Mersin Dev rimci Öðrenci Birliði

KADÝFEKALE’DE OTOBÜS ÝÞGALÝ

Ýzmir’in Kadifekale semtinde belediye otobüsü son duraðýn bulunduðu Kosova Mahallesi’ne çýkmayýnca, otobüs içindeki halk otobüsü iþgal etti. Kürt halkýnýn yoðun olarak yaþadýðý Kadifekale’de her sene yýlýn büyük bir bölümünde saat 20.00’den sonra halk, son duraktan 6 durak önce indiriliyor. Buna gerekçe olarak belediye otobüslerinin taþlanýp yakýlmasý gösteriliyor. Artýk buna isyan eden Kadifekale emekçileri “Artýk yeter biz bu rezaleti her gün yaþamak istemiyoruz” diyerek otobüsten inmedi. Þoföre son duraða çýkmasýný söyleyen emekçilere þoför “Benim yapabileceðim bir þey yok bana emir böyle verildi. Sizin maðduriyetinizi anlýyorum ama elimden gelen bir þey yok” dedi. Bunun üzerine karakoldan gelen polisler

10

olaya müdahale etmeðe kalkýþtýlar. Halka “Maðduriyetinizi bu þekilde çözemezsiniz. Ne þoförün ne de bizim yapabileceðimiz bir þey yok. Bu belediyenin otobüsü, belediyeden hareket memuruna talimat veriliyor, hareket memurundan da þoföre… Siz bu sorunu belediyeye dilekçe vererek çözebilirsiniz. Sizlere bir ay içinde cevap vereceklerdir” diyerek halký otobüsten indirmeye çalýþtý ama halk “Biz bu durumla ilk kez karþýlaþmýyoruz. Bunun için gereken ne varsa yaptýk. Belediye topu size atýyor, sizde belediyeye ve hareket memuruna. Biz bu otobüs son duraða çýkýncaya kadar inmeyeceðiz. Gerekirse zor kullanýn. Ýsterseniz sabaha kadar bekletin inmeyeceðiz” diyerek otobüsü iþgal ettiler. Polislerin tekrar indirme çabalarýna karþýlýk halk “Bu otobüsün 139. Sayý / 20 Mayıs - 3 Haziran 2009

neden taþlandýðýný biliyorsunuz. Siz de sorunu böyle mi çözeceksiniz. Bizlere insan gibi muamele yapýlsaydý böyle olmazdý. Bizler haklýyýz tüm gün boyunca çalýþýp yorgun düþüyoruz, ondan sonra da paramýzla bindiðimiz otobüslerden evimize varmadan indiriliyoruz. Bu mu çözüm?” Diyerek kararlý bir tavýr sergileyen Kadifekale emekçilerinin bir saat otobüste beklemelerinin ardýndan otobüs son duraða çýktý. Halk sevincini zýlgýtlar ve alkýþlarla gösterdi. Ancak hala otobüsler saat 20.00’den sonra son duraða çýkmamakta ve Kadifekale emekçileri tarafýndan otobüs iþgalleri devam etmektedir. ÝZMÝR MÜCA DELE BÝRLÝÐÝ PLATFORMU


Yeni Evrede

Açıklamalar

Mücadele Birliði

TEKİRDAĞ F TİPİ ZİNDANI’NDAN AÇIKLAMALAR BA SINA VE KA MUOYUNA

Kürt Ulusal Hareketi’nin haklý mücadelesine karþý faþist devletin saldýrýlarý, bir an dahi hýz kesmemektedir. Ýmha, inkar, yoksayma politikasý, “topyekün saldýrý” konsepti adý altýnda sürdürülüyor. “Açýlým” adý altýnda yeni biçim ve formlar alýyor. Kürt ulusunun bütün kurumlarýna yönelik silahlý ve silahsýz her türlü faþist diktatörlük yöntemlerini ve gücünü devreye sokuyor. Gerillaya karþý en ileri teknolojiyle donatýlmýþ aðýr silahlarla saldýrýlýyorken, þehirlerde demokratik, yasal eylem ve mücadelelere ise azgýnca saldýrýlmakta, insanlar katledilmekte, coplanmakta, zindanlara atýlmakta ve iþkencelerden geçirilmektedir. Yani demokratik her tür giriþim, þiddet ve baskýya uðramaktadýr. Son olarak, 29 Mart seçimlerinde AKP’de temsiliyetini bulan, her türlü devlet güç ve olanaklarýný kullanarak DTP karþýsýna çýkarak gerçekleþtirilen seçimlerde, AKP nezdinde devlet aðýr bir yenilgi aldý. Bu yenilginin hazýmsýzlýðýyla, Baþbakan, Genelkurmay ve Baþbakan yardýmcýsýnýn yaptýklarý açýklamalar, yeni bir saldýrý dalgasýnýn habercisi niteliðindeydi. 9 Nisan’da Abdullah Öcalan’ýn doðumgünü kutlamasý için Urfa’nýn Halfeti ilçesinin Amara köyünde yapýlan etkinliðe, devletin kolluk güçleri saldýrarak 2 yurtseveri katletti. 14 Nisan’da ise DTP’ye yönelik kapsamlý bir operasyon baþlatýldý. Onlarca ilçe ve ilde yüzlerce DTP’li gözaltýna alýnýp sonrasýnda tutuklandý. Örgütleri ve evleri basýldý. Ve daðýtýldý. Adeta gözü dönmüþ bir saldýrganlýkla Kürtlere gözdaðý verilmeye çalýþýldý. Kürt ulusal hareketine yönelik bu saldýrýlar, ne ilk ne de sondur. Demokratik hak ve taleplere yönelik mücadelelere tahammülsüzlük, devletin faþist niteliðinin özüdür. Bu saldýrýlar, baskýlar, mücadelenin haklýlýðýna gölge düþürmeyeceði gibi, mücadelenin iradesini kýramayacaktýr. Tarih buna tanýklýk etmiþtir. Ve yine edecektir. Ýnkar-imha-yoksayma politikasý tüm demokratik, ilerici, yurtsever, devrimci kesimlerin mücadelesiyle tuzla buz olacaktýr. Bu saldýrýlar, mücadelenin iradesini kýrmak bir yana, daha da çelikleþtirmeye hizmet edecektir. Biz devrimci tutsaklar Kürt ulusal mücadelesi nezdinde DTP’ye yönelik bu saldýrýlarý haksýz, gayrýmeþru ve faþist bir uygulama olarak görüyor, þiddetle kýnýyoruz. Kürt ulusal mücadelesinin yanýnda olduðumuzu ifade ediyoruz. Tekirdað 1 Nolu F Tipi Cezaevi’ndeki DHKP-C, Direniþ Hareketi, MKP, MLKP, TYKB, TKEP/L, TKP/ML davasý tutsaklarý adýna Fikret A KAR, Murat KA RA YEL, Ay han GÜNGÖR, Hasan POLAT, Erkan ALTUN, Nurettin TEMEL, Ulvi Yalçýn

BA SINA VE KA MUOYUNA

Ýçinde bulunduðu ekonomik ve siyasi kriz nedeniyle büyük bir “sosyal patlama” tehlikesinden korkan devlet, son dönemde, baþta Kürt halký olmak üzere, toplumun bütün ezilen-sömürülen kesimlerine karþý tam bir saldýrý furyasý baþlatmýþ durumdadýr. Ortadoðu ve Kafkaslarda emperyalizmin bir saldýrý üssü olmaya hazýrlanan TC devleti, içerideki toplumsal muhalefeti tamamen bastýrmaya, geliþen devrimci mücadeleyi baský ve zorla engellemeye çalýþmaktadýr. Korkularý arttýkça, saldýrýlarý da yoðunlaþmakta, kendi içlerinde çeliþki ve çatýþmalarý keskinleþen egemen sýnýflar, çareyi devrimci ve demokratik güçlere saldýrmakta bulmaktadýrlar. Baský ve katliamlarla sindiremedikleri, baþeðdiremedikleri devrimci tutsaklarýn, emekçi sýnýflar üzerindeki etkisini bilen devlet, devrimci tutsaklarý teslim alabilmek, onlarý birbirlerinden ve toplumdan tamamen yalýtabilmek için, yeni saldýrý politikalarý geliþtiriyor ve hayata geçirmeye çalýþýyor. Daha kýsa bir süre önce Metris Hapisanesinde Engin Ceber’i iþkenceyle katleden, Yeni Ceza Ýnfaz Yasasý’yla F tipi hapisanelerde yapýlan baský ve iþkencelere yasal kýlýf uydurmaya çalýþan devlet, þimdi de yeni icat edilen kimi yasalarla devrimci tutsaklar üzerindeki baský uygulamalarýný katmerlendirme telaþýna düþmüþ durumdadýr. Bulunduðumuz Tekirdað F Tipi hapisanesinde kýsa bir süre önce hükümlü-tutuklu tutsaklarý zorla birbirlerinden ayýran devlet, þimdi de “gençleri koruma yasasý gereðince” devrimci tutsaklarý, yaþlarýna göre sýnýflandýrýp birbirinden tecrit etmeye çalýþmaktadýr. Genç devrimci tutsaklarý “yetiþkin” ve “yaþlý” olarak sýnýflandýrdýklarý devrimci tutsaklardan ayýrmak suretiyle, zindanlardaki tecrit sistemini bir üst boyuta taþýmaktadýr. Açýktýr ki, F Tipi hapisanaler kapatýlmadýðý sürece, devletin bu tür saldýrýlarý sürecektir. Ancak burada bir kez daha hatýrlatmak isteriz ki, devlet bu saldýrýlarýnýn hiçbirinden bugüne kadar bir sonuç alamamýþtýr. Bundan sonra da alamayacaktýr. Tüm saldýrýlar, devrimci tutsaklarýn kararlýlýðýna çarpýp tuzla buz olacaktýr. Egemenlerin devrimci tutsaklarý teslim alma, susturma ve toplumdan yalýtarak siyasi kimliklerinden koparma uðraþlarý geri tepecek, her uygulamalarý devrimci irade karþýsýnda boþa çýkacaktýr. Bizleri devrim mücadelesinden ve emekçi halklarýmýzdan koparmaya, bizim aramýzdaki devrimci dayanýþma duygularýný yoketmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Mücadelemizi daha da geliþtirerek saldýrýlarý cevaplayacaðýz. Biz Tekirdað F Tipi hapisanesinde bulunan devrimci tutsaklar olarak, tüm kamuoyuna F Tipi zindanlarda geliþen baský ve faþist saldýrýlara karþý, sessiz kalýndýðýnda yarýn çok daha aðýr bedellerin ödenilmesi zorunda kalýnacaðýnýn bilinciyle, duyarlý olmaya ve seslerini yükseltmeye çaðýrýyoruz. Tekirdað 1 Nolu F Tipi Cezaevi’ndeki DHKP-C, Direniþ Hareketi, MKP, MLKP, TYKB, TKEP/L, TKP/ML davasý tutsaklarý adýna Fikret A KAR, Murat KA RA YEL, Ay han GÜNGÖR, Hasan POLAT, Erkan ALTUN, Nurettin TEMEL, Ulvi Yalçýn

NOT: Elimize posta yoluyla ulaşan bu açıklamaları, haber niteliğinden dolayı yayınlıyoruz. 139. Sayý / 20 Mayıs - 3 Haziran 2009

11


SON SÖZÜ KÜRT HALKI VE TÜRKÝYE Yeni Evrede

Gündem

Mücadele Birliði

“Düþtüm bir ormana Yol belli deðil” Ufkunu kaybetmiþ bir kapitalist sýnýf, büyük kalabalýklarý kendi hegemonyasýna ikna edecek o büyük anlatýyý, ideolojik paradigmalarý artýk üretemez hale gelir. Geriye yalnýzca tek bir seçenek kalýr: Devrimin söylemlerini çalarak, devþirerek, çürümüþ iktidarýný biraz daha koruyabilmek. Emperyalist hegemonyanýn sürdürülebilmesi için icat edilen son büyük-anlatý, “Medeniyetler Çatýþmasý” dikiþ tutturamayýnca, bu kez, devrimci proletaryanýn büyük kalabalýklar üzerindeki etkisini azaltmak adýna, “yoksullukla mücadele” ipine sarýlmaya baþladýlar. Devrimin sözleri, þimdi onlarýn aðýzlarýnda. Günü kurtarma stratejisi, nasýl ki tüm dünya sermayesinin temel dayanaðý oldu, elbette Türk tekelci sermayesinin bundan farklý bir yol izlemesi düþünülemezdi. Yarýný olmayan bir sýnýfa yakýþýyor doðrusu. Ya da þöyle söyleyelim, soralým: Baþka seçenekleri mi var? Yok. Günü kurtarmaya mecburlar. Mecalsiz iktidarlarýný devrimden aþýrdýklarý sözlerle kurtarmaya çalýþýyorlar.

Ayný heyecandan uzak hava, bir sýnýfta farklý, diðerinde farklý bir anlam ifade eder. Kürt halký da bu açýklamayý sessizce karþýladý. Ne de olsa cumhurbaþkanýnýn aðzýndan “güzel þeyler olacak” sözünü en son duyduklarýnda, onlarca ilde yürütülen operasyonlarla, yüzlerce yurtseverin tutuklanýþý, hafýzalarýnda oldukça tazeydi. Uzun iç savaþýn birbirinden koca bir kan deniziyle ayýrdýðý iki sýnýftan birindeki heyecan yoksunluðu, mecalsizliðe iþaret ederken, diðerinde ise alabildiðine devrimci bir geliþimi, “burjuvaziye tam güvensizliði iþaret ediyor. Kürt halký, bulunduðu devrimci konumdan daha ileri gitmesin diye, son bir yýlda ne kazanlar kaynatýldý, ama yeterli olmadý. Yerel seçimlerin daha sayýmý bitmeden, Aðrý ve Hakkari’de günlerce süren yerel ayaklanmalar, kaynatýlan kazanlarýn hepsini patlatmaya yetti. Anlaþýldý ki, seçimler de sokaklarý temizleyememiþ. Seçimlerden hemen sonra, ayný akþam bir sermaye kalemþoru: “DTP, yüze yakýn yerde belediye kazandý. Bunu önemsiyorum, çünkü DTP bu sayede düzenin içine daha güçlü oturdu” yorumunu yapmaktaydý. Ama daha ertesi gün patlak veren yerel düzeydeki ayaklanmalar, kalemþorun hevesini kursaðýnda býraktý. Hay ret Verici Sessiz lik Cumhurbaþkaný A.Gül, Prag dönüþü Kürt halký, kazanýlan belediye koltuklarýuçakta gazetecileri baþýna toplayýp, kaçý- ný pek de önemsemiyor görünüyordu. Senýlmaz görevini yerine getiren bir memu- çimler gibi, burjuvazinin en temel politik run o heyecandan uzak üslubuyla, “En ö- araçlarýnýn bile, tek bir günlük etkisi kalnemli mesele Kürt meselesidir. Fýrsatlar mamýþsa, günü kurtarmaya çalýþmaktan kaçmasýn, iyi þeyler olacak” açýklamasýný baþka ne gelir elden? yapýnca, tüm yaþamýný ezilen ulusun kaDev rimin Baskýsý nýný içerek geçirmiþ çevrelerde bile, þaBugüne dek kaynatýlan kazanlar hiçþýrtýcý bir sessizlik hâkim oldu. Çok deðil, birkaç yýl önce yapýlsa, ortalýðý ayaða bir iþe yaramadýðý için, Türk tekelci serkaldýracak bir açýklama, ne bürokraside, mayesi son ipe, “silahtan arýndýrmak için ne de toplumda beklenen etkiyi yaratma- açýk-gizli diyalog” yöntemine sarýlmýþ dý. Çünkü burjuva dünyasýný, A.Gül’ün görünüyor. Birkaç yýl önce, yine burada, heyecansýz üslubunu yöneten ayný at- Türkiye’nin ABD planlarý doðrultusunmosfer kaplýyordu: Günü kurtarmak için da, Ortadoðu’nun karþý-devrim üssü haline gelebilmesi için, UKH’nin silahsýzlanþeytanýn koynuna girmeye hazýrdýlar.

12

139. Sayý / 20 Mayıs - 3 Haziran 2009

dýrýlmasý planlarýný dile getirmiþtik. Mücadele Birliði, bu planýn varlýðýný çok önce, 2006 Aðustosu’nda okuyucularýna duyurmuþtu. O günden yakýn zamana dek yaþanan pek çok olay, bu planýn varlýðýný kanýtladý. Ancak þimdi, durumu yeniden gözden geçirdiðimizde, þunu rahatlýkla görebilmekteyiz. UKH’nin silahsýzlandýrýlmasý, artýk ABD planlarýnýn denetiminde deðil, ama devrimin baskýsýnýn denetimindedir. Çünkü her þeyden önce, ABD’nin uzun döneme yayýlan bir planlama yapacak ve bunu hayata geçirecek gücü yok. Obama’nýn baþkanlýðý, ABD hegemonyasýndaki çöküþü geri çevirmek için deðil, ancak hýzýný yavaþlatmak için çalýþabilir. Chavez’in elini sýkan, sýkmak zorunda kalan bir Obama resmi, süngüsü düþmüþ bir ABD’nin resmidir, baþka bir þey deðil. Tarihin gördüðü en büyük ekonomik buhranýn ve bu yýkýmýn etkisini daha da güçlendiren emperyalist hegemonya, bunalýmýn alevlere boðduðu bir cehennemin ortasýnda Türk tekelci sermayesi, þu ya da bu planýn peþinde koþmaktan çok, günü kurtarmak için uðraþmakta. UKH’nin silahtan arýndýrýlmasýyla, devrimin ezici baskýsýndan birkaç yýl daha uzak kalabilmeyi umuyorlar, hepsi bu. Belki bu arada, dünya kapitalist sisteminin buhraný sona erer, yeni bir yükseliþ eðilimi baþlar umuduyla hareket ediyor tekelci sermaye. Bunun için, deðil Kürt sorununu en önemli sorun ilan etmek, Ýmralý ile görüþmeye bile hazýrlar. Ertuðrul Özkök’ün, bu amaçla Genelkurmaylýða (neden Adalet Bakanlýðý’na deðil?) yazdýðý açýk dilekçe, kiþisel bir hýrstan öte, tekelci sermayenin halet-i ruhiyesinin bir aynasýdýr.

Makul Gedikler Tekelci sermayenin, þimdi salt günü kurtarmakla meþgul olmasýnýn, sýnýflar


EMEKÇÝ HALKLARI SÖYLEYECEKTÝR Yeni Evrede

Gündem

Mücadele Birliði

mücadelesinde çok önemli etkileri olacaktýr. 1 Mayýs’ýn alelacele tatil ilan edilmesi ve Taksim’e yüklenen kalabalýklar karþýsýnda polisin adeta diz çökmesi örneklerinde gördüðümüz gibi; tekelci düzen, duvarda tek bir gedik bile açýlmamasý için uðraþmaktansa, açýlan gediklerin “makul” düzeyde kalmasýna ve tüm kaleyi düþürecek seviyeye, geniþliðe ulaþmamasýna çabalýyor. Gücü yalnýz bu kadarýna yetiyor. Bu sayede devrim, sistemin elinden koparýp aldýðý alelacele tavizlerle konumunu güçlendiriyor, her yeni konumun saðladýðý tüm avantajlarý sonuna kadar kullanýyor. Günü kurtarmak siyasetin temeline oturunca, çok farklý çýkarlara ve kamplara bölünmüþ karþý-devrim cephesini bir arada tutan çimento, toza dönüþüyor. Kuþkusuz, A.Gül’ün “en önemli mesele Kürt meselesidir” sözü, karþý-devrimin çok geniþ kesimlerinde hayal kýrýklýðý yarattý. Daha düne kadar “Kürt sorunu yok, terör var, feodal düzen var” diyen resmi ideoloji, bu zavallý fikirlerin çevresinde binlerce akademisyen, bürokrat, siyasetçi ve lümpen topluluklarý yetiþtirdi, besledi. Daha da önemlisi, resmi ideolojinin nefes aldýrmaz iklimi altýnda, uzun bir iç savaþ döneminde on binlerce kiþi öldü, öldürdü. Resmi söylem, kuruyan kan deniziyle adeta esneklik kabul etmez bir betona dönüþtü. Ve þimdi kalkýp, en yetkili, devletin en tepesindeki kiþi, bugüne dek peþine düþüp kutsal metin gibi tapýndýklarý söylemin, bir yalandan ibaret olduðunu itiraf ediyor. A.Gül bu açýklamalarý, Milliyet’te dizi halinde yayýmlanan Kandil röportajlarýndan hemen sonra dile getirdi. Bu röportajlarda UKH yöneticileri, burjuva sýnýfýn bir kýsmýnýn “oldukça makul” diye nitelendirdiði öneriler sunuyorlardý. Doðrusu UKH, hiç de yeni bir öneri ortaya koymamýþtý, neredeyse yýllardýr ayný þey-

ler belki yüzlerce kez ifade edilmiþti. Burjuva sýnýfýn bir kýsmý ise, sorunun bu yanýna iþaret ediyor ve tarihi korkuyu bir kez daha öne çýkarýyor: Bentte böyle bir gedik açýldýðýnda, sularýn duvarý yýkmayacaðýný nasýl garanti edebiliriz? Asýl mesele de bu. Tekelci sermaye sýnýfýnýn son derece “makul” görünen ve aslýnda gerçekleþtirildiklerinde ezen sýnýfýn durumunu, teorik olarak bakýldýðýnda, saðlamlaþtýrmasý gereken tavizleri vermeye neden yanaþmadýðýnýn yanýtý da burada yatýyor. Batýda Viyana önlerine, güneyde Yemen ellerine kadar uzanan egemenlik alaný, ulusal kurtuluþ hareketlerinin zaferleri sonucu Edirne ve HatayHakkari sýnýrlarýna kadar gerilemiþ bir sýnýfýn yüreðine sinmiþ bu korkuyu yok saymak, bunun onun politikalarýna etkisinin olmayacaðýný düþünmek burjuva sýnýfýn davranýþ reflekslerinden bir þey anlamamaktýr.

Makul Olmak Yeter Mi? Günlük yaþamda olsun, sýnýflar arasý iliþkilerde olsun “makul” ya da “saðduyulu” olmak uzlaþma isteðini ya da politikasýný ifade eder. Ancak “makul” ya da “saðduyulu” olmak, her zaman uzlaþma ve ya savaþ halindeki güçlerin birbirlerini ikna etmesi ya da inandýrmasý için yeterli olmayabiliyor. Ve daha önemlisi, iç savaþ, özgürlük savaþý gibi çok geniþ kitleleri içine alan büyük tarihsel olaylar masa baþý planlar tarafýndan deðil, savaþan güçler arasýndaki güç iliþkileri ve nesnel koþullar tarafýndan belirleniyor. Þöyle de diyebiliriz: Savaþ halindeki güçlerin politik kurmaylarý, özellikle iç savaþ, özgürlük savaþý gibi uzun sürece yayýlan ve milyonlarla ölçülen kitleleri kapsayan savaþlarda keyfi þekilde hareket edemezler, plan yapamazlar. Onlar ancak içinde bulunduklarý nesnel koþullar ve güç iliþkileri sýnýrlarý içinde hareket e139. Sayý / 20 Mayıs - 3 Haziran 2009

debilirler. Bu sýnýrlarýn ve iliþkilerin dýþýna her çýkma isteði ya da giriþimi bizzat yaþamýn kendisi tarafýndan “düzeltilir”. Uzun zamana yayýlan savaþ esnasýnda kitlelerde oluþan bilinç, ön yargýlar, beklentiler, savaþýn geldiði düzey vb. olgular nesnel koþullarýn bir parçasý haline gelirler. Savaþýn geleceði ile ilgili plan yapanlar bütün bunlarý hesaba katmak zorunda kalýrlar. UKH’nin bütün “makul” tutum ve önerilerine karþýn tekelci sermaye sýnýfýnýn bu güne kadar “uzlaþmaya” yanaþmamasýnýn belirleyici nedenlerinden biri burada aranmalýdýr. Ayný þekilde, UKH’nin “uzlaþma” için biraz daha “makul” düzeye çekilmemesinin, kendini belli bir sýnýrda durmak zorunda hissetmesinin nedeni de burada aranmalýdýr. Þimdi tekelci sermaye sýnýfý, devrimin geliþimini önlemek üzere kendi için olabilecek en uygun koþullarda“uzlaþý” yollarýný arýyor. Ancak bunu yapabilmek için öncelikle UKH’ni itebileceði en geri sýnýrlara doðru sürüklemeye çalýþýyor. Silah býrakma ve varlýðýna son verme bu isteklerin baþýnda geliyor. Masa baþýnda ya da kapalý kapýlarýn adýnda yapýlan planlar böyle. UKH, bu “makul” çizgiye çekilmeyi kabul etse dahi, Kürt halký buna izin verecek mi? Burada üç þey söylenebilir: Birincisi, Kürt halkýnýn bilinci ve özgürlük tutkusu böyle bir teslimiyete izin vermez. Ýkincisi, UKH silah býrakýp kendini tasfiye etmeyi kabul etse dahi, bu, özgürlük savaþýnýn yeni bir sürece girmesinden baþka bir anlam taþýmayacak. Ve üçüncüsü: tekelci sermaye sýnýfý ve faþist devletin, silah býrakmamýþ, kendini tasfiye etmemiþ bir güçle uzlaþmaya yanaþacaðýný düþünmek Türk burjuvazisini hiç tanýmamaktýr. Son sözü savaþ meydanýndaki Kürt halký ve Türkiye iþçi sýnýfý, emekçi halklarý söyleyecektir.

13


Yeni Evrede

Açıklama

Mücadele Birliði

1 Mayýs günü Taksim Meydaný’nda yaþanan çatýþmalar sonucu, çok sayýda iþçi ve emekçi, polis saldýrýlarý sonucu yaralanmýþ, bir çok kiþi gözaltýna alýnmýþtý. Yaþanan olaylarla ilgili olarak 5 Mayýs günü saat 16:00’da Ýnsan Haklarý Derneði (ÝHD) Ýstanbul Þubesi’nde Mücadele Birliði Platformu tarafýndan bir basýn açýklamasý düzenlendi. Yapýlan açýklamada, kapitalizmin iki temel sýnýfý olan sermaye ve iþçi sýnýfý arasýndaki savaþýmýn en önemli cephelerinden biri haline gelen Taksim Meydaný’nda bu 1 Mayýs’ta da yine polis terörü yaþandýna dikkat çekilerek, resmi gözaltý sayýsýnýn 108 olarak açýklanmasýna karþýn gayrý resmi olarak polis tarafýndan alýkonulan ve çeþitli þekillerde iþkenceye maruz kalanlarýn sayýsýnýn bunun kat kat üstünde olduðu belirtildi. “Ýþçi sýnýfýnýn birlik, dayanýþma ve kapitalizme karþý mücadele günü olan 1 Mayýs tarihinde, iktidarýný kaybedebilirliðinin bir göstergesini iþçi ve emekçilere sunmamak gayreti içinde olan burjuvazi, iþçilerin Taksim Meydaný’na girme ýsrarýný yok etmek için 1 Mayýs öncesi tehditler savurarak, her türlü yozlaþtýrýcý etkinliðe açýk olan Taksim’in iþçi sýnýfýna kapalý olduðunu, iþçilerin bu alana giremeyeceðini duyurdu” denilen açýklamada 1 Mayýs günü hem iþçilerin, hem de sermayenin kolluk güçlerinin bu meydaný elde etmek için mücadele ettikleri, sermayenin, kendi yasalarýný dahi hiçe sayarak iþçileri, emekçileri ve öðrencileri bu savaþýmdan vazgeçirmek için uyguladýðý terörün bu sene de belirgin örneklerle kendini gösterdiði belirtilerek, 1 Mayýs günü ilk saldýrýnýn Ýstiklal Caddesi üzerindeki Ayýþýðý Sanat Merkezi’ne yapýldýðý, gece 24.00 sularýnda polisler tarafýndan sanat merkezine girilmeye çalýþýldýðý, bu yapýlamayýnca da merdivenlerdeki afiþ ve duyurular dahil, her þeyin parçalanarak, duvarlardan sökülerek yerlere atýldýðý anlatýldý. Çatýþmalarda polis terörü sonucu yaralananlarýn da kaltýldýðý ve

fotoðraflarýnýn sergilendiði basýn açýklamasý þöyle bitirildi: “1 Mayýs sabahýndan itibaren ise polisin uyguladýðý terör kendini somut olarak göstermeye baþlamýþtýr. Taksim Alaný’na girmek isteyen iþçilere karþý uygulanan þiddet tüm insani sýnýrlarý aþmýþ, yüzlerce kiþi gayrý resmi olarak gözaltýna alýnmýþ ve iþkenceye maruz kalmýþtýr. Bölgedeki hastanelere yapýlan baþvurular bu durumu göz önüne sermeye yetmiþtir. Polisin yaný sýra, sermayenin bir baþka koruyucu unsuru olan sivil faþistler de ayný gün görev baþýnda olmuþlar ve satýrlarla, sopalarla polisle iþbirliði içinde iþçi ve emekçilere saldýrmýþlardýr. Kafasý yarýlan, parmaðý kopan, kolu satýrla parçalanan, gaz bombasý ve plastik mermilerin isabet etmesi sonucu yüzünden ve çeþitli yerlerinden yaralanan yüzlerce kiþiyi polis özellikle sokak ortasýnda býrakarak vahþetini gizlemeye çalýþmýþtýr. Tüm bu vahþete raðmen polisle aðýz birliði yapan burjuva medya da bu sene, bu yaþananlarý gizleyerek ve orantýlý güç safsatalarý ile görevini gerçekleþtirmiþ ve sermayenin kendisine biçtiði rolü tamamlamýþtýr. Gözaltýlar sýrasýndaki iþkence ara sokaklarda ve boþ binalarda sürmüþ, gözaltýna alýnanlara yönelik ise ekip arabalarýnda ve iþkencehanelerde þiddet devam ettirilmiþ ve yasadýþý terör örgütü üyesi gibi gösterilmek istenerek zorla belgeler imzalatýlmaya çalýþýlmýþtýr. Sermaye sýnýfýnýn bu tavrý Taksim Alaný’nýn iktidar mücadelesinde ne kadar önemli bir kale olduðunun bir göstergesidir. Ýþçi sýnýfý ise bu kaleye diktiði kýzýl bayrakla devrim mücadelesinde ne kadar kararlý ve güçlü olduðunu göstermiþtir. Kolluk güçlerinin bütün yýðýnaklarýna ve teknolojik, lojistik araçlarýna raðmen taksim’in zapt edilmiþ olmasý ayný kararlýlýðýn iktidar mücadelesini de sonuçlandýracaðýnýn ve iþçi sýnýfýnýn kendi iktidarýný kurma yolundaki mücadelesini zafere taþýyacaðýnýn bir göstergesidir.”

Bilmiyordum Gittiğim O Kitap Fuarının, Benim Umut Işığım Olup Hayatımı Değiştireceğini” Merhaba ben Ýzmir’den derginizi heyecanla okuyan bir kýz öðrenciyim. 15 yaþýndayým, sizi ilk kez bu sene TÜYAP Kitap Fuarý’nda tanýdým. Tanýþmamýz tesadüften ibaretti, ben o kitap fuarýna kardeþim için gitmiþtim ve bilmiyordum, gittiðim o kitap fuarýnýn, benim umut ýþýðým olup hayatýmý deðiþtirecek olduðunu. Ve onlarla tanýþtýktan sonra biraz sohbet ettik. Konuþtuk, konuþunca içimde, sanki yüreðimin derinliklerinde kývýlcýmlar baþlýyor ve kendimi güçlü hissediyordum. Orada bulunan bir arkadaþ o kadar samimi konuþuyordu ki o konuþunca da-

14

ha çok heyecanlandým. Çünkü hayatýmda hiç kimse bana DEVRÝM’i böyle güzel anlatmamýþtý. Meðer hayat benim için ne kadar boþmuþ onlarý tanýmadan önce. Sonra bana dergiler, Che, Deniz’in kartpostallarýný hediye ettiler ve onlara ulaþmam için bana adreslerini verdiler. Bana verilen adrese gittim, o kadar güzel bir yerdi ki duvarlarda devrimcilerin posterleri, þiirler, yazýlar, sazlar ve kitaplar vardý. Çok güzel bir ortamdý, orada kendimi güvende hissediyordum. Kitap fuarýnda gördüðüm arkadaþlarý gördüm ve sohbet etmeye 139. Sayý / 20 Mayıs - 3 Haziran 2009

baþladýk. Bana hayatýmda tanýmadýðým devrimcileri tanýttýlar ve onlar Deniz’di, Mahir’di, Che, Fidel, Aysun’du ve diðer ölümsüzleþen devrimcileri tanýtýp anlattýlar. O kadar etkilendim ki umarým ileride ben de onlar gibi iyi bir devrimci olurum. Ve inanýyorum ki buradaki arkadaþlar ve siz derginizde yazmýþ olduðunuz yazýlarý benim de ilerde sizin gibi yazabileceðime inanýyor ve hepinize sonsuz teþekkürlerimi yolluyorum. Ýyi ki varsýnýz… ÝZMÝR’DEN MÜCA DELE BÝRLÝÐÝ OKURU


Yeni Evrede

BAYRAMTEPE’DE DEVRÝMÝN AYAK SESLERÝ

Bayramtepe

Mücadele Birliði

14 Mayýs Perþembe günü sabahý 05.00 civarý yýkým ekipleri Bayramtepe bölgesine girdiler. Ýki tane binanýn yýkýlýþý sonrasýnda yaþananlar ise, (sadece Mücadele Birliði dergisinde okuduðumuz yazýlarda bahsedilen) devrim genel bahanelerden biri bulunmuþ gibiydi. Bayramtepe Mahallesi sermayeye ve onun kolluk kuvvetlerine karþý zaferle sonuçlanan bir ayaklanmaya daha imza attý. Sabahýn erken saatlerinde mahalleye giren yýkým ekipleri ve onlarýn korumalýðýný yapan polisler (herþeyin “yolunda” gideceðini zannediyorlardý) hiç beklemedikleri bir tepkiyle karþýlaþtýlar. Ateþ ile oynadýklarýnýn farkýnda olmayan polisleri her yandan gelen taþlar karþýladý. Bayramtepe Meydan’ýnda baþlayan çatýþmalar Sonevler’e kadar sürdü. Halký barikat baþýna çaðýrmýþtýk. Ki bu çaðrýmýz büyük bir destekle hayat buldu. Yaþlýsýndan tutun da, küçük çocuklara kadar herkes nefretini devletin panzerine, polislerine, yýkým ekiplerine kustu. Olaylar ayaklanma halini almaya baþlamýþken devlet geri adým attý ve camiden “Yýkýmlar olmayacak, sakin olun. Sadece 3 bina için gelindi” vb açýklamalar yaptýrýldý. Fakat herkes adý gibi biliyordu ki gereken tepkiler verilmeseydi o gün Bayramtepe’de akþama kadar yýkým olacaktý. Bayramtepe’nin iþçilerine, emekçilerine dönük ajitasyonlarýmýzla halký sokaða döktük. Kürt halkýna seslendik. Ve þimdi tepkiler verilmezse yarýn çok geç olacaðýný þimdi tek yumruk olmak gerektiðini söyledik. Bu arada duvarlarda çeþitli yazýlamalar dikkat çekiyordu. “Halkýmýz Barikat Baþýna”, “Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði”, “TKEP/L”. Polisin faþist saldýrýlarý halký iyice öfkelendirdi. Atýlan gaz bombalarý ve plastik mermilerden onlarca Bayramtepeli yaralandý. Okula atýlan gaz bombasý yüzünden 60’in üzerinde öðrenci hastanelik oldu. Evlerin camlarýndan içeriye atýlan gaz bombalarý, faþizmin artýk çaresizlikten her yana saldýrdýðýný gösteriyordu. Çatýþmalarda onlarca polis etkisiz hale getirilirken birçok zýrhlý araç da kullanýlamaz hale getirlidi. Sokaklar a-

deta Filistin’i aratmýyordu. (Zaten çatýþmalarýn en yoðun yaþandýðý mahallenin halk arasýndaki ismide Filistin Mahallesi olarak biliniyor.). Köþe baþlarýnda yanan lastikler, çöp tenekeleri, pazar tahtalarý... Yaþanan ayaklanmanýn simgesi gibi yollarý dolduran binlerce taþ... Yine ayaklanma sýrasýnda polisler Sonevler’den Meydan’a doðru püskürtüldü. Polislerin dört bir yaný çevrildi. Ve Bayramtepe Meydan’da sýkýþtýlar. Daðýnýk halde olan gençleri kendi etrafýmýzda toplayýp son bir kez daha eylem yaptýk. Polislere daðýlacak olanýn biz olmadýðýmýzý, onlarýn mahallemizden defolup gitmesini söyledik. Bunun üzerine tekrar tazyikli su, gazlar ve plastik mermilerle saldýrdýlar ancak cesaretleri kýrýlmýþ, umutsuzluk her hallerinden okunuyordu. Bu son saldýrýyý da püskürttüðümüzde artýk zafer yiðitçe dövüþen Bayramtepe Halký’nýn olmuþtu. Faþizm de bunu anlamýþ olacak ki karþýmýzda daha fazla duramadý ve çekip gittiler. Ciddi bir rant kapýsý olmasýnýn yaný sýra örgütlü bir kesimi hedef alan bu yýkýmlar, daha önce de ayný ciddi karþý koyuþla geri püskürtülmüþtü. Ancak tek amaç para deðil, ayný zamanda yýllardýr devrimcileri ve yiðit Kürt halkýný barýndýran Bayramtepe’yi daðýtmak, korkulu rüyasý olan bu militan semti yok etmek. Ancak son yaþananlarda göstermektedir ki bunu baþaramayacaklar. Bayramtepe ödediði bedellerle çelikleþiyor, devrimin kalelerinden biri olduðunu gösteriyor. Ayaklanmayý yaþayan arkadaþlarýmýzdan biri yaþadýklarýný þöyle anlatýyor: “Saat 08.00’a doðru halk gittikçe kalabalýklaþtý ve ben de herkes gibi meydana gittim. Bayramtepe Meydan’da polisler ve halk sessizce bekliyordu. Ben de en önde duruyordum, halk önce anlaþarak konuyu çözmeye çalýþtý. Emniyet amiri o sýra dedi ki: ‘Söz veriyorum yýkým yapmayacaðýz. Yýkýmlar bitti ve herkes evine daðýlsýn. Biz de gideceðiz.’ Halk da dedi ki: ‘Biz geri dönünce ne malum tekrar yýkým yapmayacaðýnýz. Yazýlý bir belgeniz var mý? Baþakþehir Belediye baþkaný’ný buraya istiyoruz.’

139. Sayý / 20 Mayıs - 3 Haziran 2009

15


Yeni Evrede

Bayramtepe

Mücadele Birliði

Polis kalabalýðý yalanlarla kandýramayacaðýný anlamýþ olmalý ki, o sýra halký daðýtmak amacýyla ayaðýmýn dibine bir tane biber gazý attý. Ve sonra halkýn arasýna atmaya baþladýlar. Bu saldýrý, halkýn biriken öfkesini taþýran son damla oldu. Adamýn bir tanesi yol istedi, dedi ki ‘Geçebilir miyim?’ Polis de kafasýný çevirir çevirmez adamýn ensesine vurdu, sonra tokat attý, arkasýndan beline de tekme vurdu, adama küfür edip yolladý ve böyle olaylarla daha sonra da çok karþýlaþtým. Tüm bu saldýrýlara seyirci kalmayan halka, polis daha da kötü davranýyordu. Binlerce polis halkýn canýna kastediyorlardý resmen. Polis biber gazý sýkarken, gözümün önünde olayla hiçbir ilgisi olmayan bir kiþinin kafasýna vurup adamýn kafasýný parçaladýlar. Bu kiþiye hiçbir ambulans görevlisi müdahale etmedi. Yine halktan iki kiþi, yaralýyý kucaklarýnda götürdüler. Olaylara öfkelenen bir kiþi, polisin ayaðýna kurþun sýktý. Bir bölümümüz polislerle uðraþýrken, bizler de otobaný kapatmaya gittik. Otobana 100 kiþilik bir grupla gittik. Sonra polisler de otobana girdiler. Bizleri gazlarla daðýtmaya çalýþtýlar. Bir abinin ayaðýna gaz bombasý geldi. Abi yere düstü. Ben onu ayaða kaldýrmaya koþtuðumda, polisler joplarla üstüme saldýrdýlar. Beni bir polis tuttu götürüyordu, polisin elinden kurtuldum. Ýkiyüz metre kadar uzaklaþtým, ancak halen peþimden koþuyorlardý. Üç kiþi binanýn içine saklandýk. Ancak binanýn içinde bizi yakaladýlar ve saldýrdýlar. Ben de binadan çýkarýrlarken bir duvarýn üzerinden atlayarak ellerinden kurtuldum. Yine ar“NE ZAMAN KÝ YEKVÜCUT kamdan bir gaz bombasý attýlar ve bunlardan biri koluma isabet etti. Kolumu hiçbir þekilde hissedemiyordum, tamamen uyuþOLURUZ O ZAMAN muþtu. Sonra tekrar ara sokaklardan polislere izimi kaybettirip BAÞARABÝLECEÐÝMÝZÝN çýktým Bayramtepe Meydaný’na doðru. Meydan’a geldiðimde onlarca otobüs, takviye polis gelmiþÝNANCINDAYIM…” ti. Meydan’dan Cuma pazarýna doðru ilerlediðimde, polis bir iþyerinin önüne biber gazý sýkýyordu ve camlar kýrýlmýþtý. Ýþyeri Merhaba Mücadele Birliði emekçileri, okurlarý ve yürek sahibi polise ‘Ne yaptýðýnýzý zannediyorsunuz, içerdeki iþçilerin iþçileri… Ýzmir’deki 1 Mayýs eyleminde bizimle birlikte ilk hepsinin boðulma tehlikesi var’, demeye kalmadan yirmiye ya- defa yürüyüþe katýlan arkadaþlarýn hissettiklerini sizinle paykýn polis iþyeri sahibine saldýrdýlar. O sýra binanýn üst katýndan laþmak istedik. pencereye birkaç kadýn çýktý, polis gaz bombasý atan tüfeðini 1.Arkadaþ: 1 Mayýs’a iþçiler tarafýndan katýlým ne kadar kaldýrýp pencereye doðru sýktý. Ýki tane kadýn bayýldý. Ýçerde ço- az olursa olsun biz devrimi içinde, ruhunda, her hareketinde luk çocuk vardý. Ambulans istediler, polisler ambulans çaðýrma- taþýyan devrimci insanlar olarak bu mücadelemizden vazgeçdýlar. Çevreden millet arabasýna kadýnlarý ve çocuklarý bindirip meyeceðiz... Yine bir araya geleceðizi yine haklarýmýz için ya hastaneye kaldýrdý. da yeni bir dünya düzeni için doðru bildiklerimizi her koþulBugün olan olaylar sanki Ýsrail’in Filistin halkýna yaptýðý iþ- da savunmaya devam edeceðiz. Ya devrim ya ölüm… kenceler gibiydi. Bayramtepe’de tek bir ev bile kalmamýþtý ki o2.Arkadaþ: Kortejler arasý birlik yoktu. Oysa hangi görüþlaylara katýlmasýn. Herkes sokaklara dökülmüþtü. Sokaklar sa- ten olunursa olunsun tek amaç uðruna alanlardaydýk. vaþ alanýna dönmüþtü. Biz bunlarý haketmiyoruz. Bize böyle 3.Arkadaþ: 1 Mayýs… Gönül isterdi ki 1 Mayýs’ý bütün davrananlara Bayramtepe’nin sahipsiz olmadýðýný gösterdik.” iþçi-emekçi kardeþlerimizle hep beraber yüreðimizle kutlaya15 Mayýs günü ise, yaþanan polis vahþetini ve yýkýmlarý lým. Bu yýl sözde 1 Mayýs tatil oldu ama pek bir þey deðiþtiprotesto etmek için Bayramtepe’de yapýlan basýn açýklamasýna, ðini sanmýyorum. Bu durumdan yine anladým ki insanlarýmýz Bizler de Mücadele Birliði olarak katýldýk. hala kendi haklarýný savunamýyorlar. Ne zaman ki yekvücut olduk o zaman baþarabileceðimizin inancýndayým… 4.Arkadaþ: Hayatýmda ilk defa 1 Mayýs’a katýldým. 1 Mayýs ruhunu tam anlamýyla yaþamýþ oldum. Bu kadar büyük bir kitlenin bu amaç uðruna toplanmasý benim gibi herkesin hoþuna gitmiþtir. Ama tam anlamýyla çok hoþ bir mitingti. 5.Arkadaþ: Ben bir þey hissetmedim çünkü aklým Taksim’deydi. Benim için 1 Mayýs alaný Taksim Meydaný’dýr onun için ister burada ister baþka yerde yapýlan eylemler bana pek bir þey hissettirmiyor. Hani bir söz vardýr ya ‘ormana bakýp aðaca takýlmak’ diye. Ben Mücadele Birliði ile ilk defa 1 Mayýs’a katýldým. Hissettiðim tek bir þey vardý, o da Taksim ruhunu burada da yaþatabilmekti. ÝZMÝR MÜCA DELE BÝRLÝÐÝ

16

139. Sayý / 20 Mayıs - 3 Haziran 2009


Yeni Evrede

ÝZMÝR AYIÞIÐI SANAT MERKEZÝ’NDE SER-CHE’MÝZ SÝBEL SÜRÜCÜ’YÜ ANMA ETKÝNLÝÐÝ

Sibelimiz

Mücadele Birliði

19 Nisan 2009 Pazar günü Ýzmir Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde 22 Nisan 2001’de Ölüm Orucu eylemin 124. günündeyken güneþe uðurladýðýmýz Sibel Sürücü’yü anma etkinliði düzenledik. Etkinliðe Sibel’imizin yaþamýndan alýnan kesitlerle hazýrlanan açýlýþ konuþmasýyla ve Sibel yoldaþ nezdinde ölümsüzleþen tüm devrim savaþçýlarý için saygý duruþuyla baþladýk. Saygý duruþunun ardýndan EkinSu Þiir Topluluðu’ndan arkadaþlar þiirlerini bizlerle paylaþtýlar. Sibel yoldaþýn çocukluðundan devrimci mücadeleye katýldýðý ve Ölüm Orucu eylemine kadar olan fotoðraflarýndan hazýrlanan sinevizyon gösterimi yapýldý. Sinevizyon gösteriminden sonra Ayýþýðý Tiyatro Ýþçileri Atölyesi’nin Sibel Sürücü için hazýrlamýþ olduðu “Nisan Güneþi” adlý tiyatro oyunu sahnelendi. Tiyatro gösteriminden sonra müzik dinletisi sunmak için Grup Sýra Neferi sahnedeki yerini aldý. Müzik dinletisinden sonra Mücadele Birliði’nden bir arkadaþ kýsa bir konuþma yaptý. Mücadele Birliði’nden arkadaþ konuþmasýnda þunlara deðindi: “Bugünü daha anlamlý kýlan þey analarýmýzdan babalara kadar, iþçi arkadaþlar, öðrenci arkadaþlar, dün Tüyap’ta tanýþtýðýmýz arkadaþlar ki park-bahçe iþçileri de burada, liseli dershaneden üniversiteden arkadaþlar, emekçi analarýn, Kürt halkýndan türk halkýndan Arap halkýndan alevisinden sünnisine kadar

insanlarýn burada oluþu bugünü onlarca kat daha fazla anlamlý kýldý. Bizler Denizlerin yoldaþlarý olarak bir kez daha söz veriyoruz herkese, bugüne kadar hep haykýrdýk fabrikalar tarlalar siyasi iktidar herþey emeðin oluncaya dek gündüzlerinde sömürülmediðimiz gecelerinde aç yatmadýðýmýz bir dünyayý kuruna dek biz savaþmaya devam edeceðiz. Ama biz derken siz iþçi-emekçileri, gençliði yalýtýp biz devrimciler siz emekçiler deðil biz derken hepimizi kastediyoruz çünkü bu yaþam hepimize ait. Hep birlikte mücadele edersek biz yeni bir dünya kuracaðýz. Hepinizin yüreðine bilincine saðlýk”. Mücadele Birliði’nden arkadaþýn konuþmasýndan sonra etkinlik sona erdi. Daha sonra etkinliðe katýlan arkadaþlarla Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin TÜYAP’taki standýna doðru yola koyulduk. Standýmýza vardýðýmýzda Grup Sýra Neferi bizlere bir müzik dinletisi sundu. Standýn etrafýnda oluþan kalabalýðýn eþlik ettiði müzik dinletisi coþkulu ve canlýydý. Orada bulunan insanlarýn da ilgisini çeken müzik dinletisi sona erdikten sonra bizlere günün ardýndan tatlý bir yorgunluk ve yeni insanlarla tanýþmanýn mutluluðu kaldý. Her zaman söylediðimiz gibi Umudumuz Kavgamýzla Kavgamýz Sanatýmýzla… ÝZMÝR A YIÞIÐI SA NAT MERKEZÝ

ÝZMÝR’DE LENÝNÝSTLER’DEN DUVAR YA ZILA MA LA RI

Ýzmirin emekçi semtlerine 2001 yýlýnda devletin zindanlara uyguladýðý F tipleþtirme saldýrýsýna karþý Ölüm Orucu savaþýna giren SÝBEL SÜRÜCÜ yoldaþ için duvar yazýlamalarý yapýldý. Yazýlamalarda “SÝBEL SÜRÜCÜ YAÞIYOR SAVAÞIYOR TKEP\L” imzasý atýldý. Ayný zamanda bir çok noktaya da devrimin öncü partisi TKEP\L’nin imzalarý atýldý. Bizler leninistler olarak buradan bir kez daha haykýrýyoruz ki “FAÞÝZMÝ DÖKTÜÐÜ KANDA BOÐACAÐIZ”. Ýz mir’den Leninistler

NOT: Bu haber elimize e-posta ile ulaþmýþtýr

139. Sayý / 20 Mayıs - 3 Haziran 2009

17


Yeni Evrede

Eylemler

15 MAYIS KÜRT DÝLÝ GÜNÜ’NDE TZPKurdi BASIN AÇIKLAMASI DÜZENLEDÝ

15 Mayýs’ta TZPKurdi Kürt Dili Günü dolayýsýyla bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Konak Pierr’den Eski Sümerbank önüne kadar gerçekleþtirilen yürüyüþte “Dive Kurdi Býbe Zimane Fermi U Ye Perwerdehýye (anadilimizde eðitim istiyoruz)” pankartý açýlýrken “Anadilde Eðitim Ýstiyoruz”, “Be Ziman Viyan Nabe (dilsiz yaþam olmaz)”, “Zimaname Rumetameye (dilimiz onurumuzdur)”, “Cýwan Eze Parastýn a Ziman (gençlik dilin koruyucu gücüdür)” sloganlarý atýldý. Daha sonra basýn metni okundu. Kürtçe okunan metinde þunlara deðinildi: “15 Mayýs Kürt Dil Bayramýdýr. Tüm özgürlük isteyen halkýmýza kutlu ve hayýrlý olsun. Kürt dilinin ýþýðý gün geçtikçe daha çok aydýnlanýyor… Kürt dilinin savunma mücadelesi ve ilerlemesi ancak katýlýmlarla ve desteklerle daha ileriki mesafelere ulaþýyor. 2008 döneminde baþlatýlan bu mücadele daha bilinçli yapýlýyor, bu hareketli mücadelede ayaklanma havasý doðuyor. Devlette bunun karþýsýnda bazý sahte adýmlar atmaya baþladý. Sahte adýmlarla buna cevap vermeye yani bu mücadeleyi biraz daha kýsmaya çalýþtý. Halkýmýz bu oyunlara gelmedi, 29 Mart seçimlerinde desteðini ve bileðini ayný þekilde özgürlük mücadelesinde gösterdi. Ýþgalci güçler DTP’nin yönetici ve üyelerinin üstüne saldýrdý ve çoðu kiþiyi de gözaltýna aldý, tutukladý. Kürt halký karþýlaþtýðý bu saldýrýlar karþýsýnda baþýný eðmedi yine yani baþkaldýrdý, isyan etti. Onurlu bir barýþ sürecine, kimliðinin özgürce tanýnmasýna Kürt diliyle kavuþtu. Kürt dili bayram gününü ilk baþta özgürlük tutuklularýna, genel olarak da samimi olan ve dil üzerinde mücadele yürüten tüm Kürtlere, özgürlük isteyen herkese atfediyoruz… Devletin uyguladýðý asimilasyon politikalarýndan, yasaklamalara ve cezalarýna kadar her türlü engelle yüz yüze kalmaktayýz. Devlet bir yandan Kürt diliyle televizyon açýyor diðer yandan bu dille ilgili Kürtler üzerine ceza kesiyor. Örneðin belediyelerimiz iþlerini ve çalýþmalarýný Kürtçe yapmak istiyor ama gel gelelim ki Kürtçe yaptýklarý için iþtende atýlýyorlar, uzaklaþtýrýlýyorlar, görevden alýnýyorlar. Örneðin günlük gazetelerden Azadiye Welat kapandý, kapatýldý. Sahibi ve sorumlularýna ceza kesildi. Siyasetçilerimiz ise seçimlerde Kürtçe konuþmak istedikleri için faþizan saldýrýlara maruz kalýyorlar”. Bizler Mücadele Birliði olarak basýn açýklamasýna destek verdik. Kürtçe okunan basýn metninden sonra bizlere Kürtçe teþekkür edildi. KÜRT HALKI DEVRÝMLE ÖZGÜRLEÞECEK! KÜRDÝSTAN’DA TEK ÇÖZÜM YA DEVRÝM YA ÖLÜM!

18

ÝZMÝR MÜCA DELE BÝRLÝÐÝ

Mücadele Birliði

“DTP’YE YAPILAN SALDIRILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ, HEP AYAKTA OLACAÐIZ” DTP’ye yönelik saldýrýlar son haftalarda artarak devam ediyor. Bu saldýrýlarý protesto etmek için Kürt halký açlýk grevleri baþlattý. Bununla ilgili Demokratik Kadýn Hareketi’nden bir arkadaþla yaptýðýmýz röportajý sizlerle paylaþmak istiyoruz.

Mücadele Birliði: Merhaba. Son günlerde cezaevlerindeki saldýrýlar iyice arttý ve bu saldýrýlar dýþarýda da devam etmeye devam ediyor. Bize biraz bu konuyla ilgili görüþlerinizi anlatýr mýsýnýz ve baþlatmýþ olduðunuz açlýk grevi bu açlýk grevinin devamýnýn gelip gelmeyeceðinden bahseder misiniz Medine: Bu açlýk grevinin Ýstanbul’la sýnýrlý olmadýðýný söylemek gerekiyor. Diyarbakýr’da binlerce insan açlýk grevi yaptý son günlerde. DTP’ye yapýlan saldýrýlar ve tutuklanmalar için açlýk grevini baþlattýk. Ama açlýk greviyle sýnýrlý kalmayacaðýný, binlerce kiþinin katýlýmýyla ayýn 24’ünde bir miting düzenleyeceðimizi belirtmek isterim. Bu da bu saldýrýlarý ve tutuklanmalarý protesto ettiðimizin bir göstergesi olacak. Mücadele Birliði: Türkiye ve Kürdistan zindanlarýndaki saldýrýlar ve bunun sonucu olarak sizlere desteklerini sunan diðer yapýlar için neler düþündüðünüzden bahseder misiniz Medine: Doðrudur, bu açlýk grevlerini hep birlikte yapýyoruz Türk-Kürt hepimiz bu saldýrýlara maruz kalýyoruz. Düþman Türk-Kürt diye ayýrt etmeden saldýrýyor düþmanýmýz ayný, bunu bilmeli ve buna göre hareket etmeliyiz. Mücadele Birliði: Peki baþlatmýþ olduðunuz açlýk grevinin sonucunda isteðiniz nedir Medine: Ýsteðimiz, tutuklanan arkadaþlarýmýzýn derhal serbest býrakýlmasý yönündedir ve elbette cezaevlerindeki saldýrýlarýn son bulmasý. Mücadele Birliði: Bize zaman ayýrtýðýnýz için çok teþekkür ederiz. Son olarak söylemek isteðiniz bir þey var mý Medine: DTP’ye yapýlan saldýrýlar bizi yýldýramaz, hep ayakta olacaðýz, mücadeleyi býrakmayacaðýz. Sizlere de destek verdiðiniz için çok çok teþekkür ediyoruz. Mücadele Birliði: Bizler de bugüne kadar olduðu gibi, bundan sonra da Kürt halkýna yönelik saldýrýlar karþýsýnda birlikte olacaðýz.

139. Sayý / 20 Mayıs - 3 Haziran 2009


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

ÝZMÝR KARÞIYAKA BELEDÝYESÝ KENT AÞ. ÝÞÇÝLERÝ EYLEMDE

Ýzmir’de Karþýyaka Belediyesi’ne baðlý çalýþan 700 Kent AÞ. iþçisinden 300 iþçinin iþine 30 Nisan günü itibariyle son verildi. Karþýyaka Belediyesi’nin bünyesinde çalýþýrken, birden kendilerini iþsiz bulan Kent AÞ. Ýþçileri, Karþýyaka Belediyesi Þantiye Tesislerinde eþ ve çocuklarýyla geceli gündüzlü 1 Mayýs gününden itibaren eyleme baþladýlar. Ýþe geri alýnma talebiyle eyleme baþlayan iþçiler, DÝSK Genel-Ýþ 5 nolu þubede sendikalýdýr. Bizler, 6 Mayýs günü Mücadele Birliði olarak Kent AÞ. iþçilerine destek ziyaretinde bulunduk. “Kent AÞ. Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Zafer Savaþan Ýþçilerle Gelecek” sloganlarýyla yanlarýna gittiðimiz iþçiler bizleri “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” sloganýyla selamladý. “Ýþimize Dönene Kadar Direniþteyiz”, “Taksim’i Selamlýyoruz”, “Ýþ Ekmek Mücadelemiz Devam Ediyor Direniþimizin 7. Günü”, “Kent AÞ’de Ýþçi Kýyýmý” pankartlarýnýn asýldýðý eylem yerinde iþçiler bizleri çok sýcak karþýladý. Biraz sohbet ettikten sonra DÝSK Genel-Ýþ 5 Nolu þube mali sekreteri bize eylem hakkýnda bilgi verdi. Mali sekreterin anlattýklarý þöyleydi: “Kent A.Þ. iþçileri olarak biz Karþýyaka Belediyesinin iþini yapan bir þirketiz. Bu þirket belediyenin asli þirketidir. Yani %96’sý belediyeye ait olan %4’ü ise Bayraklý Belediyesine ait olan kamuya ait bir þirkettir bu þirket. Bu noktada bizim gelmiþ olduðumuz süreç itibariyle iþverenimiz, tutup bizim temizlik iþlerimizi, fen iþini yapmýþ olduðumuz bütün iþleri taþerona verdi. Yani taþerona burada gördüðünüz arkadaþlarýn 20 yýldýr yaptýðý iþi verdi. Bizi kapýnýn önüne koydu, haksýz ve hukuksuz bir þekilde. 4857 sayýlý kanunun 29. maddesi gereði tensikata gidiyorum gerekçesini ileri sürerek bizi iþsiz býraktý. (...) Onlarýn düþüncesi ne olursa olsun arkalarýnda kim olursa olsun hangi güç olursa olsun bu yiðit insanlar burada 7 gündür bekliyor. Biz baþladýðýmýz gün nasýlsak bugünde öyleyiz dimdik ayaktayýz. Yarýn da öyle olacaðýz. Biz iþimizi geri alacaðýz, bunu da böyle bilmeleri gerekir. Biz gece gündüz bütün arkadaþlarýmýzla, ailelerimizle, çocuklarýmýzla beraber burada bekliyoruz. (...)Herþeye raðmen biz iþimizi geri alacaðýz. 7 gün deðil 77 gün olsa da biz burada olacaðýz. Eðer talebimiz kabul edilmezse biz iþimizi geri alana kadar direneceðiz. Kesinlikle Kent AÞ. bizim olacak. Biz gidip de Tansaþ’ta ya da taþeronda çalýþmayýz. Biz taþerona karþýyýz. Biz taþeron olduðu için bu direniþi baþlattýk. Ya buradan bu taþeron gidecek ya da onlar gidecek. Þöyle de bir çeliþki var, 1 Mayýs’ta 1 Mayýs anýtý yapýlýyor, Sivas’ta yakýlan 37 insanýn anýtý yapýlýyor diðer taraftan 1 Mayýs günü

Eylemler

buradaki iþçileri iþinden ediyor. Yani hem bizim deðer yargýlarýmýzýn, deðerlerimizin üzerinden siyaset yapýyorlar hem de bizim için çok önemli bir gün, hem de bizim için olmazsa olmaz bir gün olan 1 Mayýs’ýmýzý bize zehir ediyorlar. Onlar nasýl ki 1 Mayýs’ýmýzý bize zehir etmiþlerse, buradaki arkadaþlarýmýzýn ailelerini çocuklarýný buraya kadar getirtmiþlerse biz de onlara o Karþýyaka’yý ya zehir edeceðiz ya dar edeceðiz ya da iþimize geri döneceðiz”. Daha sonra iþçilerle çay içmek üzere þantiye içerisinde yer alan sendika bürolarýnýn bulunduðu yere doðru gidildi. Biraz yürüdükten sonra þantiyenin bir yerinde ‘Önce Ýnsan, Önce Ahlak, Önce Ýþ’ yazýlý levhalar vardý. Bunlarý görünce iþçilerin yorumu þöyle oldu: “Önce Ýnsan diye yazýyorlar bizi insan yerine koymayýp yaþamýn dýþýna itiyorlar, Önce Ahlak diye yazýyorlar bizi ahlaksýzca sokaða atýyorlar, Önce Ýþ diye yazýyorlar bizi iþimizden ediyorlar”. Saat 18.00’e doðru Belediye baþkanýyla görüþmesi biten DÝSK Genel baþkaný Süleyman Çelebi açýklama yapmak üzere iþçilerin yanýna geldi. Giydiðimiz Mücadele Birliði önlüklerimizi gördükten sonra rengi deðiþen Süleyman Çelebi eliyle bizi iþçilere göstererek “Arkadaþlar aramýzda iþçi olmayan arkadaþlar var, bunlara dikkat edin. Bizi herkes bilsin, biz þeffaf bir örgütlenmeyiz, kapalý kapýlar ardýnda iþ çevirmeyiz. Sizler bir direniþ baþlattýnýz ve biz iþçilerin devrimci sendikasý olarak bu direniþi kazanacaðýz. Bakýn arkadaþlar benim yarýn çok önemli bir toplantým vardý. Ama sizler için uluslararasý sendika temsilcileriyle yapacaðým toplantýyý iptal ettim. Yalnýz sizlerden ricam iþçi olmayanlar gelip bizim hakkýmýzda konuþurlarsa onlara kanmayýn. Sabýrlý olun. Bizim içimiz de bir dýþýmýz da. Ayrýca bizlerin belirlediði sloganlar haricinde kimsenin sloganlarýný atmayýn. Ne demek istediðimi anladýnýz mý arkadaþlar?” dedi. Daha sonra Çelebi arabasýna binerek oradan ayrýldý. Her zaman ki gibi iþçiler direniþ yerinde geceli gündüzlü beklemeye devam edecek ve arada bir sendika temsilcileri yanlarýna gidip onlara uzaktan bakýp biraz da konuþup vicdan rahatlatacaklar. Ýþçi sýnýfýný devrimcilerden uzak tutma çabasý içinde olan sendikacýlar bu rahatsýzlýklarýný her fýrsatta gözler önüne seriyorlar. Çelebi’nin bize bakarken yüzünde gördüðümüz o ifade ne kadar doðru bir yolda olduðumuzu gösterdi. KENT AÞ. ÝÞÇÝSÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR! ZA FER SA VA ÞAN ÝÞÇÝLERÝN OLA CAK!

139. Sayý / 20 Mayıs - 3 Haziran 2009

ÝZMÝR MÜCA DELE BÝRLÝÐÝ

19


Yeni Evrede

Röportaj

Mücadele Birliði

“BÝR ÝNSANIN EKMEÐÝNE EL UZATTIÐIN ZAMAN O DA BUNA KARÞILIK VERÝR, ONUN ÝÇÝN BÖYLE BÝR EYLEMDE OLMAKTAN DOLAYI ONUR DUYUYORUM”

Merhaba Mücadele Birliði okurlarý ve yürek iþçileri… Sizinle 30 Nisan’dan önce Kent AÞ. þirketinde çalýþan, DÝSK Genel-Ýþ üyesi ve þu an direniþte olan iþçi bir arkadaþla yaptýðýmýz röportajý yayýnlýyoruz. Mücadele Birliði: Bize eyleme nasýl baþladýðýnýzý, ne zaman baþladýðýnýzý anlatabilir misiniz? Ýþçi: Biz eylemimize 30 Nisan günü karar verdik ve 1 Mayýs’ta eyleme baþladýk. 30 Nisan günü bize gelen habere göre iþten çýkarýldýðýmýz söylendi. Ertesi gün tabi 1 Mayýs. Ýlk önce öyle bir þeyin olmayacaðýný düþündük. Ama sendika yöneticilerimiz gelip bize söyleyince iþin ciddiyetini anladýk. Ondan sonrada bütün herkesle, bütün iþçi arkadaþlarýmýzla birlikte burada toplandýk. Ve o günden bu yana da direniþimiz baþlamýþ oldu. 1 Mayýs günü burada iþçi bayramýný acý bir þekilde kutladýk. Ama kutladýk gene, býrakmadýk. Çünkü 1 Mayýs’ýn önemi çok büyük bizim için, iþçi bayramýnýn ne olduðunu bilen bir iþçi için, iþçi sýnýfý olarak bizim için 1 Mayýs çok çok önemlidir. Ýþçi sýnýfýnýn devrimi için ölenlerin anýsýna burada bir anma yaptýk. Þimdi bugünde 6 Mayýs. Biz buradan gene Denizleri anýyoruz. Ve Denizler gibi insanlara ihtiyacýmýz olduðunu da biliyoruz. Denizleri bugün anan insanlar iþçileri kapýnýn önüne koyuyorlar. Denizleri anmak bu deðildir, devrimcilik bu deðildir, sosyal demokratlýk bu deðildir. Bunlar sosyalizmi dört köþe masa olarak görüyorlar. Bir tarafta balýk bir tarafta raký. Böyle sosyal belediyecilik olmaz. Sosyal belediyecilik demek denge demektir, dengeyi kuramýyorlar. Ýnsanlarý aþsýz, iþsiz, ekmeksiz koyuyorlar ve utanmadan iþçiye

belediyeden mesaj gönderiyorlar. Bir mayýs mesajýný okuyacaðým size ‘Türkiye’nin aydýnlýk yarýnlarý için üreten tüm emekçilerin 1 Mayýs’ýný, iþçi bayramýný kutlar, çalýþanlarýn çaðdaþ haklar elde etmesini dilerim’. Karþýyaka belediyesi dalga geçer gibi 1 Mayýs’ta, iþten atýldýðýmýz gün bu mesajý gönderiyor bize. Bu ayýptýr, insanlarý kapýnýn önüne koyuyorsunuz, çoluk çocuk buraya yýðýyorsunuz ve sonra bu mesajý gönderiyorsunuz. Direniþimizin 7. günü ve þu an itibariyle karþýmýzda her hangi bir muhatap yok, kimse gelip bizimle muhatap olmuyor. Vur-kaç taktikleriyle bizim iþimizi bitirmeye çalýþýyorlar. Yani bizim iþimiz, ekmeðimiz gittikten sonra sosyal patlama derler ya bizi de sosyal cinayete götürecekler. Kimimizin belki evi daðýlacak, kiminin çoluðu çocuðu dýþarýda periþan olacak, bunlarý düþünmelerini isteriz. Bunlarý farklý yönlerde insanlarýn üzerinde siyaset yapmalarýný istemeyiz. Biz emekçi insanlarýz, üreten insanlarýz, bize saygý duymalarýný isteriz. Çünkü biz varsak onlar varlar, biz yoksak onlar da yoklar. Mücadele Birliði: Direniþte olduðunuz bu 7 gün boyunca herhangi bir zorlukla karþýlaþtýnýz mý? Ýþçi: Bu 7 gün içinde bir zorlukla karþýlaþtýk. O da gelen bir habere göre çevik kuvvetin gelip içerideki araçlarý çýkartacaðý, çöp araçlarýný çýkartýp Altaþ’a vereceði söylendi. Altaþ Ýstanbul’a ait olan bir taþeron firmadýr. Buradaki kavgamýz duruþumuz ekmeðimizin geri kazanýlmasý içindir. Mücadele Birliði: Belediyelerle yapýlan görüþmeler olumsuz geçerse siz iþçiler olarak ne yapmayý düþünüyorsunuz?

Ýþçi: Biz hukuka ve yasalara inanan insanlarýz. Ýþçi sýnýfýyýz, her zaman hukukun ve yasalarýn yanýndayýz. Tabi ki yasa derken farklý yasalarda gündemimizde bizim. Ýþçi sýnýfýna karþý çýkmýþ yasalardan yana deðiliz. Çünkü iþçi sýnýfýnýn bir özgürlüðü yok, sendikalarýn özgürlüðü yok. Bu yasalarýn deðiþmesini istiyoruz. Özellikle 82’de çýkarýlan yasa da iþçi sýnýfý diye bir þey yok. Tabi ki bu yasadan yana deðilim. Biz burada sendikamýzýn vermiþ olduðu talimatlara göre hareket edeceðiz. Sendikamýz bize neyi uygun görürse nasýl bir þey yapmamýz istenirse biz de ona göre hareket edeceðiz. Baktýk ki herhangi bir þey yok, orada bir bedel ödenmesi gerekiyorsa bir kan dökülmesi gerekiyorsa ona da her türlü hazýrýz. Çünkü biz burada aþýmýz, iþimiz, ekmeðimiz diyoruz ana felsefemiz budur bizim. Ýþimiz, aþýmýz, ekmeðimiz elimizden gittikten sonra da bizim burada yapacaðýmýz bir þey kalmýyor. Çünkü iþsiz, güçsüz dolaþan bir insanýn evine çoluðuna çocuðuna bir faydasý olmayacak, ölü bir insan olarak yaþayacaðýz. Ha öyle ölmüþüz ha böyle ölmüþüz bir þey fark etmiyor bizim için. Yani devlet bizi vursa, cezaevine de koysa, bizi vurup öldürse de bizim için fark etmez. Çünkü zaten ölü bir insan olarak yaþayacaðýz. Mücadele Birliði: Son olarak böyle bir eylemde bulunmaktan dolayý neler hissediyorsunuz? Ýþçi: Bir insanýn ekmeðine el uzattýðýn zaman o da buna karþýlýk verir. Bugün yoksulluk insana herþeyi yaptýrýyor. Onun için böyle bir eylemde olmaktan dolayý onur duyuyorum. ÝZMÝR MÜCA DELE BÝRLÝÐÝ

ÝZMÝR BÝRLEÞÝK METAL-ÝÞ SENDÝKASINDAN EYLEMDEKÝ KENT AÞ. ÝÞÇÝLERÝNE DESTEK ZÝYARETÝ

30 Nisan Perþembe günü iþlerinden çýkarýlan ve 13 gündür geceli gündüzlü þantiyede eylem halinde olan Kent AÞ. iþçilerine 12 Mayýs günü Ýzmir Birleþik Metal-Ýþ Sendikasý destek ziyareti düzenledi. “DÝSK Birleþik Metal-Ýþ Sendikasý” yazýlý pankart açýlýrken “Kent AÞ. Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “Zafer Direnen Ýþçilerin Olacak”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” sloganlarý atýldý. Daha sonra sendika yöneticileri konuþmalar yaptý. Konuþmalardan sonra metal iþçileri sloganlarla oradan ayrýldý. Daha sonra Balçova 9 Eylül Hastanesi çalýþanlarý iþçileri ziyarete geldi. Birkaç gün önce Karþýyaka Belediye baþkaný Cevat Durak’ýn açýlýþ yapacaðý kimi yerlere öncesinden aileleriyle birlikte giden iþçilerin haberini alan Cevat Durak, açýlýþ yerine gitmedi. Ýþçilerin belediye baþkanýna yönelik öfkeleri daha da bilendi bu olayla birlikte. Ýþçiler eylemlerine, kazanana kadar devam edeceklerini dile getirirken kararlýlýklarý yüzlerinden okunuyordu. ZA FER SA VA ÞAN ÝÞÇÝLERÝN OLA CAK! ÝZMÝR MÜCA DELE BÝRLÝÐÝ

20

139. Sayý / 20 Mayıs - 3 Haziran 2009


“Zafere Kadar Mücadele Edeceðiz”

Yeni Evrede

Eylemler

Mücadele Birliði

Mersin Limaný’nda çalýþan MIP firmasýna baðlý Akansel iþçilerinden 7 Mayýs itibariyle 86 iþçi iþten çýkarýldý. Böylece 124 günde toplam 212 iþçi iþten çýkarýlmýþ oldu. Bugün(7 Mayýs), iþten çýkarýlan iþçiler 5 bin TL sermaye ile yeni kurulan paravan MPO adlý þirkete kaydolmadýklarý için kartlarý iptal edilerek turnikelerden içeri alýnmadýlar. Ýþyeri önünde eylemde olan iþçiler toplanarak turnikelerin önünü kapattýlar. Terörle mücadele ekipleri olay yerine gelerek, bir iþçinin deyimiyle “aynen bir savaþtaymýþ gibi” iþçilere hakaret yaðdýrarak, onlarý yaka paça kapýdan uzaklaþtýrdýlar. Bu sýrada görüntü almaya çalýþan bir devrimci arkadaþý polis, “kimliðini göstermediði” gerekçesiyle saldýrarak gözaltýna aldý. Yaklaþýk 1 saat sonra serbest býrakýldýðýnda, kolu polis saldýrýsýndan dolayý morarmýþ ve çektiði fotoðraflar silinmiþti. Son iþten çýkarmalarla sabýrlarý taþan iþçiler, MIP ana binasýnýn önünde toplanarak bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdiler. Basýn açýklamasýnda; dýþardan getirilen iþçilerin limanýn içine alýnmayacaðý ve bundan dolayý çýkacak herhangi tatsýz olaylardan sorumlunun MIP yetkililerinin olacaðý belirtildi. Ýþçi çocuklarý da söz alarak; babalarý iþten çýkarýldýktan sonra yýrtýk ayakkabýlar giydiklerini, beslenme çantalarýnýn boþ olduðunu, defterlerinin bittiðini ve yenisini alamadýklarýný, elektrik faturalarýnýn ödenmemesinden dolayý mum ýþýðýnda ders çalýþtýklarýný söyleyerek babalarýnýn iþe alýnmasýný aksi halde okula gidemeyeceklerini söylediler. Bazý iþçiler de ekonomik sorunlardan dolayý aileleriyle sorun yaþadýklarýný söylediler. “Ýþçi Düþmaný MIP Limandan Defol”, “Liman Bizimdir Bizim Kalacak”, “Kahrolsun MIP Kahrolsun John Philips”, “Yollarý Kapatýr Gemileri Yakarýz” sloganlarý atýldý. MIP yetkilileri sendika yetkilileriyle görüþme talebinde bulundular( bu bir ilk!). Yaklaþýk 45 dk süren toplantýdan sonra sendika genel sekreteri Gürel Yýlmaz açýklama yaparak; taleplerini yetkililere belirttiðini ve onlarýn da bu talepleri üst yetkililere bildireceklerini söylediklerini belirtti. Bunun üzerine iþçiler direniþ alanýna döndüler. Eylem halaylarla devam ediyor. 125. Gün- 8 Mayýs 2009 Yeni kurulan paravan þirket MPO’ya iþçi alýmlarý oldu. Ýþten çýkarýlan TümTis sendikasýnda örgütlü iþçilerin yerlerine getirilen bu iþçilerin limana giriþlerini önlemek için, sabahýn erken saatlerinde liman giriþ kapýlarýnýn önünde nöbet tutuldu. Bir süre sonra iþçi servisinin, sadece askerlerin kullandýðý kapýdan içeri alýndýðý öðrenildi. Ýþçiler, bu kapýnýn normal geçiþlerde kullanýlmadýðýný, özel olarak açýldýðýný belirtti. Li-

man A kapýsýnýn önündeki turnikelerden, Akansel’de trafik denetimini saðlayan emekli trafik polisi ile birlikte içeri geçmeye çalýþan yeni iþçiyi fark eden iþçiler, hemen oraya yöneldi, engel olmaya çalýþtý. Ardýndan bir otobüs dolusu çevik kuvvet, iþçilerin önüne barikat kurdu. Bir otobüs daha takviye olarak geldi. Ýþçilerin etrafýný saran polisler iþçilere hakaret ve küfür içerikli sözlerle sataþtý. Gerilen iþçiler, polislere zor kullanarak karþýlýk verdi. Sendika yetkilileri, iþçileri “provokasyona gelmemelerini” söyleyerek sakinleþtirdi. Liman D kapýsýnda yüksek bir direðe çýkan bir iþçi, vali ile konuþmak istediðini, aksi halde oradan inmeyeceðini, belirtti. Ýþçi, arkadaþlarýnýn ve sendika yetkilisinin birkaç saat süren ikna çabalarý sonunda aþaðý indi. Eylem çadýrýnýn açýldýðý A kapýsýnýn önüne gelen iþçi, alkýþlar, ýslýklar ve sloganlarla karþýlandý. Ýþçi, bu eylemin baþlangýç olduðunu, isteklerinin kabul edilmemesi durumunda büyüyerek devam edeceðini belirtti. Liman iþçileri, direniþin bittiðini, þimdi savaþ zamanýn olduðunu, eylemlilikleriyle sloganlarýyla ifade ediyorlar. Öðleye doðru, limana yeni giren iþçilerin iþ býraktýðý öðrenildi. MPO þirketinin iþçileri, toplu bir þekilde dýþarý çýkarak eylemdeki iþçilere desteklerini bildirdiler. Çoðu Akansel iþçilerinin komþusu ya da akrabasý olan iþçiler ikna edilerek iþ býrakmalarý saðlandý. “Ýþçinin iþçiden baþka dostu yoktur” sözü bu eylemle doðrulanmýþ oldu. 126. Gün- 9 Mayýs 2009 Yeni gelen iþçilerin içeri girebilmesi için bu sabah yoðun güvenlik önlemi alýndý. 4 otobüs dolusu çevik kuvvet kapýya yýðýldý. Liman A kapýsýna gelen iþçi servisinin camlarý perdeliydi, böylece içerdeki yeni iþçilerin kimlikleri gizlenecek, iþçilerin onlara ulaþmasý önlenecekti. Akansel iþçileri, kendilerini servisin önüne attýlar, içeri giriþini engellemeye çalýþtýlar. Polis biber gazý ve cop kullanarak iþçileri daðýtmaya çalýþtý. Bir çok iþçi fenalaþtý. Bu duruma

139. Sayý / 20 Mayıs - 3 Haziran 2009

öfkelenen iþçiler, taþ ile karþýlýk verdi. Bu sýrada bir binanýn camlarý kýrýldý. Bu arbede sýrasýnda liman içine girmeyi baþaran bir iþçi, limandaki 50 metre yüksekliðinde bir vincin üzerine çýktý. Vinç üzerine TümTis bayraðý ve pankart açtý. Pankartýn üzerinde :”Ýþimizi istiyoruz” yazýlýydý. Birkaç saat orada duran iþçinin ailesi de olay yerine geldi. TümTis sendika yetkilisi, olaylarýn her geçen gün arttýðýný, iþçilerin iþe alýnmamasý halinde büyüyeceðini belirtti. Ýþçiler ise mücadelelerinde ýsrarlýlar. Mersin Dev rimci Öðrenci Birliði

LÝMAN DÝRENÝÞÝNDE PATRONDAN GERÝ ADIM

Mersin Uluslararasý Liman’da yaklaþýk 128 gündür iþyeri önünde direniþte olan Akansel iþçileri, patron ve Tümtis yetkililerinin 10 Mayýs günü vardýðý anlaþma ile patronun geri adým atmasýyla iþe geri alýndýlar. Bundan yaklaþýk 4 ay önce Tümtis Sendikasý’nda örgütlenme yaptýklarý için iþlerinden “Ekonomik Kriz” bahanesiyle çýkarýlan Akansel taþeron firma iþçileri, yürüttükleri kararlý mücadele sonucunda iþlerine geri döndüler. 6 Ocak’ta ilk etapta 60 iþçiyle baþlayan iþten çýkarma furyasý, son olarak toplamda yaklaþýk 200 iþçiyi bulmuþtu. Direniþin her geçen gün niteliðinin artmasý ve erternasyonal anlamda desteklerin artmasý üzerine patron geri adým atýp iþçileri sendikalý olarak geri almak zorunda kaldý. Çünkü sendikalý olarak çalýþan son 80 iþçinin iþten çýkarýlmasý ve çýkarýlan iþçilerin yerine yeni bir taþeron firmanýn yeni iþçileri almak istemesi, bardaðý taþýran son damla oldu. Ýþçilerin patlayan öfkesi iþyerine girmek isteyen iþçi servislerine yönelmiþ ve çýkan çatýþmada 4 iþçi hastanelik olmuþ, 1 iþçi ise çýktýðý vincin üzerinde ‘iþimizi geri istiyoruz’ pankartý açmýþ ve 6 saat süren zorlu iknadan sonra aþaðýya inmiþti. Hemen ardýndan Amerikan sermayesi olan uluslar arasý tekel MIP’in geri adým atmasý ve ilk etapta son çýkarýlan 80 iþçinin hemen iþe alýnacaðýný bildirmesi, patronun içine düþtüðü zor durumu göstermekte. Varýlan anlaþma ile 128 gün direniþte olan 124 iþçiden 70 iþçi en kýsa sürede iþe alýnacak. Geri kalan 54 iþçi ise 1 ay sonra iþe alýnacak. Son 54 iþçi ise iþe geri alýnana kadar direniþ çadýrlarýný kaldýrmayacaklarýný ve iþyeri önünde direniþlerini sürdüreceklerini bildirdiler.

Mücadele Birliði / A dana

21


1 MAYIS’A GİRERKEN

Yeni Evrede

1 Mayıs

Mücadele Birliði

PENDÝK’TE YA ZILA MA LAR 77 Taksim Katliamýnýn 32. yýlýnda, yine Taksim Meydaný... 1 Mayýs yaklaþýyor ve bütün sendikalar, tabanýn zorlamasýyla “Taksim Meydaný” diyor. Bizler, Leninistler olarak 1 Mayýs Alaný olarak Taksim dedik ve yýllar boyu Taksim Meydaný’ný kýzýl bayraklarla kýzýllaþtýrdýk. 2007-2008’e gelindiðinde artýk sendikalar da bunu anladý, 1 Mayýs Alaný’nýn Taksim Meydaný olduðunu. Ve bu Leninistlerin politik zaferi oldu. Bu yýl da, 1 Mayýs’ta Taksim tartýþmalarý baþladýðýnda bizim tavrýmýz netti. Biz yine “Taksim” diyorduk ve herkes Taksim kararý aldý. Leninistler olarak kollarý sývadýk ve 1 Mayýs çalýþmalarý baþladý. Pendik’te 1 Mayýs yazýlamalarý yapýldý. “1 Mayýs’ta Taksim’e, DÝK”, “1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný’na Taksim’e DÝK”, “Yaþasýn 1 Mayýs, DÖB” yazýlamalarý ve çarþý merkezine de pullamalar yapýldý. Geçtiðimiz yerlerde ise, “TKEP/L” imzalý yazýlamalar dikkatimizi çekti. Pendik halký þaþýrmýþtý. Orada daha önce hiç 1 Mayýs çalýþmalarý yapýlmamýþ. Devrimci Ýþçi Komiteleri (DÝK) olarak bu yýl yine Taksim Meydaný’nda olacaðýz ve tüm iþçilere çaðrýmýzdýr: “1 Mayýs’ta herkesi Taksim Meydaný’na bekliyoruz. Biz orada olacaðýz. DÝK’li Bir Ýþçi

DEV RÝMCÝ ÖÐRENCÝ BÝRLÝÐÝNDEN YA ZILA MA Devrimci Öðrenci Birliði olarak, 1 Mayýs yaklaþýrken emekçi kitleleri ve öðrenci gençliði Taksim’e çaðýran propaganda çalýþmalarýmýza devam ediyoruz. Çalýþmamýzýn 18 Nisan gecesi durak noktasý Kadýköy’dü. Kadýköy’ün merkezi noktalarýna, dershaneler bölgesi ve yürüyüþ güzergahlarýna “1 Mayýs’ta Taksim’e – DÖB” imzalý yazýlamalar yoðun bir þekilde yapýldý. Ayný zamanda “ Devrim ve Sosyalizm Ýçin 1 Mayýs’ta Taksim’e - DÖB” yazýlý pullarýmýz da geçiþ güzergahlarýna yapýþtýrýldý. 21 Nisan gecesi propaganda çalýþmasýnýn diðer durak noktalarý da Marmara Üniversitesi Niþantaþý Kampüsü çevresi ve Taksim’di. Bu bölgelerde de gençliði, 1 Mayýs’ta Taksim’de, emeðin iktidar mücadelesinde iþçi sýnýfýnýn yanýnda saf tutmaya çaðýran yazýlamalar yoðun bir þekilde yapýldý. 1 Mayýs’a az bir süre kala çalýþmalarýmýz temposunu arttýrarak devam edecektir. Dev rimci Öðrenci Birliði MÜCA DELE BÝRLÝÐÝ’NDEN 1 MA YIS’A YÖNELÝK ÇA LIÞMA LAR Mücadele Birliði Platformu’nun 1 Mayýs’a yönelik çalýþmalarý hýz kesmeden daha yoðun bir þekilde devam ediyor. Bir çok emekçi mahallesine, kentin merkezi bölgelerine iþçi ve emekçileri, gençliði Taksim’e çaðýran afiþlemeler ve yazýlamalar yapýlmaya devam ediliyor. Bölgelerde “Taksim’e Çaðrý” baþlýklý bildiriler iþçi ve emekçilere, gençliðe yaygýn bir biçimde ulaþtýrýlýyor. Sancaktepe bölgesi, Sarýgazi, Taþdelen ve Yenidoðan çevresine afiþleme çalýþmalarý yoðunlaþtýrýlmýþ du-

22

rumda. Bölgede evlere, atölyelere, konfeksiyonlara giren, sokaða çýkan bildiri daðýtýmlarý yapýlýyor. Kadýköy’ün merkezi bölgeleri, dersaneler ve sendika binalarý çevreleri 1 Mayýs afiþleri ile donatýldý, Taksim’e çaðrý yazýlamalarý yapýldý. Maltepe’nin merkezi bölümlerine afiþler ve yazýlamalar yapýldý. Gülsuyu-Gülensu mahalleleri afiþlerle donatýldý. Pendik’te merkezi bölgelere yazýlamalar yapýldý. Mücadele Birliði okurlarý Okmeydaný’nýn duvarlarýný da “1 Mayýs’ta, 1 Mayýs Alanýna, Taksim’e” afiþleri ile donattýlar. Gazi Mahallesinde çalýþmalar zengin bir biçimde sürüyor. Afiþ, bildiri, yazýlama ve pankartlarla Mücadele Birliði okurlarý Gazi Halkýný “Taksim’e” çaðýrýyorlar.

ÝZMÝR’DE 1 MA YIS ÇA LIÞMA LA RI Ýzmir Devrimci Öðrenci Birliði olarak 9 Nisan günü Dokuz Eylül Üniversitesi’nde (DEÜ) 10 Nisan günü de Ege Üniversitesi’nde stand açtýk. Aðýrlýklý olarak Genç Yoldaþ dergisi ve DÖB broþürü daðýtýmý yapýldý. Denizler’den miras olarak aldýðýmýz DÖB’ün öðrenci gençlik tarafýndan tanýnmasý ve sahiplenilmesi için yoðun çalýþma yürütüldü. Ayrýca gençliðe, iþçi ve öðrencilerin mücadele birliðinin örülmesi ve 1 Mayýs’ta 1 Mayýs alaný Taksim’de olunmasý gerektiði anlatýlarak “1 Mayýs’ta Taksim’e” çaðrýsý yapýldý. Ayný zamanda DEÜ’nde “Denizler gibi ileri atýlalým 1 Mayýs’ta Taksim’de özgürleþelim” yazýlý ve DÖB imzalý afiþ yapýldý. Ege Üniversitesi’nde ise tanýtým günleri kapsamýnda kampüse gelen liseli öðrenciler üniversiteli gençliðe nazaran daha ilgili ve meraklýydý. Gençler bir yandan denizleri tanýmaya çalýþýyor, bir yandan da DÖB’e nasýl ulaþacaklarýný soruyorlardý. DÖB, 1 Mayýs’ýn yaklaþtýðý ve devrimin ayak seslerinin duyulduðu böyle bir süreçte çalýþmalarýna daha yoðun bir biçimde devam edecektir. ÝZMÝR Dev rimci Öðrenci Birliði ÝZMÝR’DE DEV RÝMCÝ ÝÞÇÝ KOMÝTELERÝNDEN DUVAR YA ZILA MA LA RI Ýzmir’in emekçi semtlerinden Gültepe’de emekçilere “1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný olan Taksim’e” çaðrýsý yapýldý. Duvarlara “1 Mayýs’ta Taksim’e, Devrime”, “1 Mayýs’ta Taksim’e Devrime Özgürleþmeye” yazýlarý yazýldý. Biz Devrimci Ýþçi Komiteleri (DÝK) olarak buradan bir kez daha iþçi ve emekçilere sesleniyoruz: 77 1 Mayýsý’nda Ýstanbul Taksim’de devlet tarafýndan katledilen iþçilerin hesabýný sormak ve kapitalizmi yýkmak için “Yaþamak Ýçin Ýþgal Et, El Koy”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Herþey Emeðin olacak” þiarýyla TAKSÝM’e, devrime çaðýrýyoruz. Bunun yaný sýra, Ýzmir’de Kürt emekçilerinin yoðun yaþadýðý yer olan Kadifekale’de, Mücadele Birliði ve Devrimci Ýþçi Komiteleri tarafýndan yazýlamalar yapýldý. Ýþçi ve emekçilerin kapitalizme karþý isyan ve savaþ günü olan 1 Mayýs’ý Taksim’de kutlama çaðrýsý yapýldý. Yazýlamalarda 1 Mayýs’ta Taksim’e, Devrim’e, Özgürleþmeye”, 1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný’na Takim’e, Devrime” denildi ve “Mücadele Birliði” ve “Devrimci Ýþçi Komiteleri” imzalarý atýldý. Ýz mir’den Dev rimci Ýþçi Komiteleri

139. Sayý / 20 Mayıs - 3 Haziran 2009




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.