Yeni Evrede
Mücadele Birliði
ENGELLERLE MÜCADELENÝN ÝÞÇÝ SINIFINI OLGUNLAÞTIRMASI
Burjuvazi, egemenliðini sürdürmek için kendisine karþý yönelen devrimci sýnýfýn üzerinde daha fazla baský ve þiddet uygulamaya yönelirken, yaptýklarý sadece eylemci eylemlerin, yüksek bir savaþçý yetkinliðe ulaþmasýný, politik bunalýmýn derinleþmesini ve iki sýnýf arasýnda tayin edici kapýþma anýný biraz daha hýzlandýrýr. Emekçi çoðunluðun, emeðin ürünlerini kendilerine maleden bir avuç gasbediciye karþý mücadelesi devrimci biçimler alýr almaz, egemen azýnlýðýn kitlelere karþý sürdürdüðü baský biçimleri ve þiddeti daha açýk biçim alýr. Ýþçi sýnýfýnýn sýnýf savaþýmý açýk iç savaþ sürecine girer. Sýnýf savaþýmý ayaklanmaya doðru ilerler ve ayaklanma sýrasýnda en üst noktasýna çýkar. Ayaklanama aný her iki sýnýf içinde belirleyicidir. Hangi sýnýfýn insanlýðýn geleceðini tayin edeceði bu anda karara baðlanýr. Emekçi sýnýf bu süreçte yenilse de, hatta defalarca ayný durumla karþýlaþsa da, sonunda utkuya ulaþan taraf ezilen ve sömürülen kitleler olacaktýr. Sömürücü güçlerin, emekçiler üzerinde uygulayacaðý açýk baský ve þiddet, bu süreci çabuklaþtýrmaktan baþka bir sonuca yol açmaz. Kapitalizmin tekelci kapitalizm aþamasýna ulaþmasýyla birlikte, devlet-tekel bütünleþmesi ve onun tüm eðilimleri, yirminci yüzyýl boyunca açýða çýktý. Kapitalizmin bütün çeliþkileri de bu geliþme boyunca öne çýktý ve þiddetlendi. Bütün bu geliþmeler devrimler çaðýnýn sökün etmesini beraberinde getirdi. Karþýt sýnýflar arasýndaki kapýþma daha ileri bir boyut aldý. Proleter devrimler bu çatýþma içinde doðdu. Kapitalizmin iç çeliþkilerinin keskinleþmesinden ileri gelen ve emperyalizmle birlikte zincirlerinden boþanan emperyalist savaþ sýrasýnda ortaya çýkan ekonomik ve politik kriz, proleter devrimlerin patlak vereceði nesnel ortam yarattý. Ayný süreçte kaçýnýlmaz olarak ayaklanan halk kitlelerine karþý burjuvazinin uyguladýðý þiddet, proleter devrimleri sadece çabuklaþtýrdý. Gerici güçlerin þid-
deti, kýrklý yýllarda Doðu Avrupa’da sosyal devrimleri daha sonra dünyanýn baþka yerlerindeki devrimleri de ayný þekilde hýzlandýrmaktan baþka bir þey yapmadý. Latin Amerika’da emperyalizm ve iþbirlikçi gerici güçler on yýllar boyunca halk kitlelerine karþý baský ve þiddet uyguladý, sistemli iþkenceye baþvurdu. Açýk infazlar yaptý. Toplu katliamlar yaptý; ne var ki, karþý-devrimci güçlerin tüm çabalarý, sadece devrimin daha erken olgunlaþmasýný getirdi. Bir yüzyýl, proletaryanýn toplumsal devrimleriyle çalkalandý. Ýþçi sýnýfý, her gün önüne çýkan büyük engellerle pratikte mücadele etmek zorunda kalýyor. Uðraþtýðý engeller sayýsýzdýr. Ve mücadelenin her adýmýnda yenileriyle kapýþmak zorunda kalýyor. Bu engeller ne denli büyük olursa olsun, o sýnýfsal varlýk koþullarý nedeniyle her engeli aþmak, dünyayý deðiþtirmekle görevlidir. Eski burjuva dünyasýný dönüþtürürken, kendisini de dönüþtürmüþ oluyor. Bu dönüþüm, sermaye egemenliðine karþý mücadele sýrasýnda baþlar ve iktidarý aldýktan sonra devam eder. Bu, engelleri aþýp, yeni ve daha yüksek bir yaþamý kurma mücadelesidir. Yüksek bir yaþamý yeniden kurarken, kendi doðasýný da yeniden kurmuþ olur. Dönüþüm düþünsel, estetik, sanatsal, yani entelektüel alanda kendini yaratýcý bütün etkinliðiyle belli eder. Toplumun önüne yýðdýðý bir dizi engele karþý mücadele etmek, tüm engellemelere ve despotluklara raðmen hedefleri doðrultusunda gitmek, bu topraklarda, Türkiye ve K.Kürdistan’daki emekçi halk kitlelerinin bir özelliði olmuþtur. Bu yüzden dünyanýn en aðýr saldýrýlarýndan biri bu topraklarda halk kitleleri üzerinde uygulamaya sokulmuþtur. Ancak gerici burjuva þiddet kitlelerin tarihin akýþý yönündeki devrimci mücadelesini durduramamýþtýr. Emekçi sýnýfýn istemleri evrensel tarihi geliþmenin zorunlu yasalarýna uygundur. Sömürücü asalak sýnýflarýn uyguladýðý zor evrensel geliþmeye terstir, ona karþýdýr ve bu nedenle yenilmeye 142. Sayý / 1 - 15 Temmuz 2009
Başyazı mahkûmdur. Devrimci zor ise doðmakta olan toplumun ebesidir. Kitleler eski burjuva düzeni yýkmak için devrimci zora baþvururken, zor araçlarýný da her geçen gün daha fazla kullanmaktadýr. Halk hareketi sonuç alýcý bir noktaya doðru hýzla yol almaktadýr. Burjuvazi sistemli iþkence, idam, açýk infazlar, kitle katliamlarý, yasaklamalar, her türlü baský, kýsacasý gerici zoru uygulayarak, iþçi sýnýfýnýn yükselen devrimci mücadelesini durduramamýþtýr. Onun güçlerini daðýtamamýþtýr. Ama baþvurduðu gerici zor ve insan kýyýmlarý burjuva sistemin daðýlmasýný getirmiþtir. On yýllarca süren burjuva iç savaþ, toplumun çözülmesini gözle görülür hale getirirken; buna karþýlýk þiddetlenen proleter iç savaþ, devrimci iç savaþ halk kitlelerini burjuvaziye karþý birleþtirmiþtir. Faþist terörün ve insan kýyýmýnýn ezilen halklarýn devrimci mücadelesinin geliþmesini ve her seferinde daha büyük bir güçle yeniden ortaya çýkmasýný engelleyemediðinin göz önündeki örneði, Kürt halkýnýn özgürlük mücadelesidir. Kürt halký mücadelesini en þiddetli faþist devlet terörü altýnda yürütmek zorunda kaldý. Fakat en çetin ve aðýr koþullarda kavgaya atýlmak bu halký son derece dayanýklý duruma getirdi. Artýk hiçbir baský ve þiddet onu girdiði devrimci mücadele yolundan geri çeviremez. Tersine kendisine karþý yapýlan her gaddarca tavýr ve önüne dikilen engeller devrimci Kürt halkýnýn daha büyük bir öfke ve güçle harekete geçmesine yol açýyor. Kürt halký faþist devlet terörüne, ulusal baskýya karþý mücadeleden geçerek, dönüþerek, devrimcileþerek kendi tarihini kendisini bilinçlice yapacak konuma gelmiþtir. Burjuvazinin tüm uygulamalarý ve engelleri sýnýf savaþýmýnýn, devrimci bir sýnýf savaþýmý olarak geliþmesini ve en sonunda iktidar mücadelesine gelip dayanmasýný saðlayacak gereken koþullarý hazýrlamýþtýr. Ýþçi sýnýfý ve halk kitleleri bu süreçten geçerek kendi hedefleri doðrultusunda bir kararlýlýk ve saðlamlýk kazanmýþtýr. Devrimci kitle hareketi o noktaya gelmiþtir ki, bu hareket bütün iktidar emeðin oluncaya deðin toplumu altüst etmeye devam edecektir. Sýnýf mücadelesinin 19. yüzyýldaki deneyimleri, daha geniþ olan 20. yüzyýldaki deneyimleri, burjuvazinin iþçi sýnýfý üzerinde uyguladýðý her þiddet ve baskýdan sonra hareketin daha bir büyüyerek yeniden ortaya çýktýðýný göstermiþtir. Hareket kendisini yaratan koþullar tamamen ortadan kalkana kadar varlýðýný güçlendirerek sürdürecektir. C.DAÐLI
3
DEVRÝMCÝ GÖREVLER BOÞ LAFLARLA GEÇÝÞTÝRÝLEMEZ
Yeni Evrede
Devrimci Hareket
Mücadele Birliði
Emekçi halk kitlelerinin artan, yaygýnlaþan ve þiddetlenen eylemleri, mücadelenin durulmayacaðýný, hedefine ulaþýncaya deðin yükselmeye devam edeceðini gösteriyor. Hedef devrimci istemlerin gerçekleþmesidir. Bu yönde önüne geçilemez devrimci bir dinamizm var. Her gün yeni bir boyut kazanarak toplumu sarsan ve büyük bir sýçrama gösteren eylemler doðru kavranmalý. Geliþen kitle hareketi ancak devrimci biçimde düþünülerek kavranabilir. Bunun için de öncelikle, toplumsal olgularýn ve devinimin temellerindeki çeliþkileri iyi anlamalýyýz. Çünkü her toplumsal olgu ve hareket toplumun temelinde yatan, çeliþkilerin dýþavurumundan baþka bir þey deðildir. En kendiliðinden meydana gelen kitle giriþimi, aniden geliþen bir olay, tümü sistemin iç çeliþkilerinden kaynaklýdýr; bir devrimle çözülmedikçe çözümlenemeyen çeliþkilerden. Devrimci biçimde düþünüldüðünde, arka arkaya gelen, üst üste binen olaylarýn ve çatýþmalarýn, devrim zorunluluðundan, yeni bir topluma geçme zorunluluðundan ileri geldiði görülür. Devrimin zorunluluðu, kendini, yýllarca süren ve toplumu baþtanbaþa etkileyen þiddetli sýnýf savaþý, iç savaþ biçiminde ortaya koyuyor. Çünkü iç savaþ, devrimi gündeme getiren çeliþkilerin bir çözüm yoludur. Bu öylesine derinlikli bir çeliþki ve sert bir savaþým ki, bunun etkisi dýþýnda kalan hiç kimse yoktur. Herkes, toplumun karþýt kamplarýnýn yanýnda þu ya da bu biçimde yer almýþtýr. Savaþý en yoðun biçimde yaþayan Kürt halkýdýr. Kürt halký çok çeþitli biçimde ve çok çeþitli yollarla savaþýn içinde yerini almýþtýr. Toplumun devrimci emekçi güçler ve gerici burjuva güçler biçiminde saflaþmasý ve kapýþmasý zorlu, sancýlý ve þiddetli bir devrimin kendini açýkça ortaya koymasýndan baþka bir þey deðildir. Tarihin akýþý tarafýndan ve toplumun çeliþkileri tarafýndan biçimlenen devrim, kendi zorunluluðunu önüne geçilemez bir güçle en geniþ kitlelere kabul ettiriyor. Ýþçi sýnýfý devrimcilerinin görevi, emekçilerin olaylarýn etkileyiciliðiyle mücadeleye atýlmasýný beklemek deðil, onlarýn hareketine hýz vermek, öncülük etmek ve devrimin hazýrlýklarýna bilinçli ve aktif olarak katýlmalarýný saðlamaktýr. Devrimci biçimde düþünmeyenler, ne toplumun derin çeliþkilerinin varlýðýný kabul ediyor, ne de, onsuz hiçbir güncel olayýn açýklanamayacaðý devrimci durumun varlýðýný kabul ediyorlar. Ýç savaþý ise hep yadsýdýlar. Bunun altýnda yatan düþünce, halk kitlelerinin devrimcileþmesinin önüne geçmek; böylece kendi ýlýmlý, yasal, barýþçý politik çizgilerini onlara benimsetmek; nesnel durumdan, somut koþullardan deðil, kendi öznel durumlarýndan hareket etmektir. Çabalarýnýn nesnel anlamý þudur: çökmekte olan eski sisteme reformlar yoluyla güç vermek ve emekçi sýnýflarý bu düzen içinde tutmak. Fakat tüm görüþ ve çabalarýna raðmen, emekçi ve ezilen kitleler, yýðýnlar halinde mücadeleye atýlýyorlar. Sýnýflar savaþýný kabul etmek artýk hiçbir þey ifade etmiyor. Sýnýflar savaþý çeþitli biçim ve düzeyde yýllardýr sürüyor. Bu yadsýnamaz bir gerçekliktir. Gerçekliði burjuvazi de kabul ediyor. Burjuvazi hem sýnýflar savaþýný ve hem de sýnýflar mücadelesinin bir iç savaþ biçimini aldýðýný açýkça ifade ediyor. Onlarý buna zorlayan kendi sýnýf çýkarlarýdýr. Çünkü iç çatýþmalarýn önlenemeyen büyümesi, burjuva egemenliði ve çýkarlarý tehdit edici boyutta. Ýçlerinde sýnýf çýkarlarý açýsýndan biraz daha ileriyi görebilenler, bu tehlikeye önce-
4
den iþaret ettiler. Emekçi kitlelerin öfkesini ve tepkilerini denetlemek için bir dizi “rapor” yayýnlamalarý ve bu yönde önlem alýnmasýný ýsrarla istemeleri bu yüzdendir. O nedenle, sýnýflar savaþýný ve bunun hangi görüngüler içinde kendini gösterdiðini kabul etmek, iktidar mücadelesinin öne çýktýðý ve iktidarý ele geçirmenin ön koþulu olan askeri ve bürokratik devlet makinesinin yýkýlacaðýný kabul etmektir. Uzlaþmacý hareketlerin kabul etmedikleri nokta, tam da burasýdýr. Mülk sahibi sýnýflarýn egemenliðini yýkmaya yönelmeyen bir hareket, eski düzenin sýnýrlarý içinde kaldýðýndan, zorunlu olarak çürüyecektir. Hele devrim kaçýnýlmaz hale gelmesine karþýn, eðer devrimci sýnýf, bu devrimi gerçekleþtirmezse, o zaman çürüme çok daha derine gider ve tüm toplumu etkisi altýna alýr. Emekçileri devrime hazýrlamak yerine, kapitalistlerle emekçi kitleler arasýnda bir uzlaþma, bir denge arayanlar, tam da bu çürümeyi temsil etmiþ olurlar. Burjuvaziyle uzlaþma çabalarý, burjuva demokrasisi görünümüne bürünüyor. Uzlaþma yanlýlarýnýn demokrasi mücadelesi burjuva sýnýrlarý aþmadýðý için, burjuvaziye hizmet ediyorlar. Nicelik niteliðe dönüþmüyor. Hâlbuki proletarya burjuva demokrasisiyle ayrýþýp kendi baðýmsýz hareketini örgütleyeli yüz elli yýl oluyor. Türkiye ve K.Kürdistan’da proletaryanýn baðýmsýz sýnýf hareketi on yýllardýr tarih sahnesinde yerini almýþtýr. Sýnýf mücadelesi alanýnda küçük-burjuva muhalif eðilimle, emekçilerin devrimci eðilimi arasýnda bir çatýþma yaþanýyor. Bu çatýþma toplumdaki iç kapýþmalarýn dozu arttýkça, o oranda derinleþiyor. Devrimci kitleler iktidarý zor yoluyla ele geçirmek için daha ileri giderken; ýlýmlý, barýþçýl çizgi izleyen öðeler ise devrimci geliþmeye direnç gösteriyor. Ezilen ve sömürülen kitleleri en önemli temel sorunlardan, devrimin birincil görevlerinden uzaklaþtýrmak için, en önemsiz güncel sorunlar, mücadelenin ikincil sorunlarý öne çýkartýlýyor. Emekçilerin hedefini þaþýrtmak, bilincini karartmak için, günlük mücadelenin sonuçlarý sürekli abartýlýyor. Yýðýnlarýn devrimci bir nitelik almýþ olan mücadelesini anlama yeteneðine sahip olmayanlar, harekete de öncülük edemezler. Baský ve sömürü toplumunu altüst eden gerçek hareketi anlamak için çaba göstermek yerine, durumu boþ laflarla geçiþtiriyorlar. Ezilen, sömürülen, dýþlanan, aþaðýlanan, köleleþtirilen insanlar, bu topraklarý devrim topraðý haline getirdiler. Þimdi her þey karþýtýna gebe. Hareket durmadan büyüyor. Devrimci kitle hareketi tam bir patlama biçiminde ortaya çýkýyor. Toplumsal patlamanýn etkisi öylesine derin ki, en geride kalanlarý bile, mücadelenin en önüne atýyor, onlarý kýyasýya süren büyük bir kavganýn ortasýna býrakýyor. Bunun kanýtý son dönemlerde yapýlan milyonlarýn coþkulu, canlý eylemleridir. Herkes bu eylemlerin þimdiye kadarki kitle gücünün çok üstüne çýktýðýný kabul ediyor. Eylemlerde bir araya gelenler, büyük bir kapýþmaya doðru gidildiðini anlýyorlar. Her hareket daha büyük ve daha etkili hareketleri yaratarak ilerliyor. Bu durumda önemli olan hangi önderliðin ve hangi mücadelenin emekçileri, özlemini çektikleri yaþam koþullarýna kavuþturacaðýdýr. Ancak yüksek devrimci nitelikteki bir parti, yani Leninist Parti sloganlarý, politikalarý ve taktikleri kitleleri bu doðrultuda harekete geçirebilir.
142. Sayý / 1 - 15 Temmuz 2009
ÇOK ÖNEMLÝ BÝR GELÝÞME
Yeni Evrede
Sınıf Hareketi
Mücadele Birliði
13 Nisan Cumartesi günü Ýstanbul’da TürkÝþ’e baðlý bazý sendikalarýn iþçileri, Türk-Ýþ Bölge Binasý’ný yumurta ve çürük domates yaðmuruna tuttular. Bu elbette bir anlýk kararla yapýlmýþ bir eylem deðildi. Ýþçiler, Türk-Ýþ’e karþý yýllardýr içlerinde biriktirdikleri öfkeyi bu þekilde dile getirdiler. Bunun en baþta gelen nedeni, kuþkusuz, Türk-Ýþ’in katýksýz bir burjuva sendikasý olmasýdýr. Yýllardýr iþçilerin sýrtýndan beslenip burjuvazinin kümesine yumurtlayan bu burjuva sendikacýlarýn gerçek yüzü son süreçte daha iyi anlaþýlmýþtýr. Her fýrsatta burjuvaziye hizmet etmeyi kendilerine bir görev olarak bellemiþ olan bu sarý sendikacýlar, ne zaman kapitalist sistem bunalýma girecek olsa, ne zaman burjuvazi düþen kâr oranlarý nedeniyle yanýp yakýnacak olsa, hemen yardýmýna koþmayý adet haline getirmiþlerdir. Ýþçiler, tam da büyük eylemlere hazýrlanýrken, bir de bakarsýnýz bu sarý sendika yöneticileri, açýklama üstüne açýklama yapýyorlar. “Ülkenin içinde bulunduðu zor durumu göz önünde bulundurarak” ya da “ulusal menfaatlerimizi düþünerek” vb gibi gerekçelerle grevleri erteliyorlar, eylemleri durduruyorlar... Tam da iþçiler tüm öfkelerini kuþanmýþ, burjuvazinin üzerine yürümeye hazýrlanýrken, bir de bakýyorsunuz, burjuva sendikacýlar onlara, yani burjuvaziye kol kanat geriyor, saldýrýlarýn önünde onlara kalkan oluyorlar. Ýþçiler, tam da eylemlerinde büyük sýnýfsal kazaným elde edebilecek, burjuvaziyi daha çok köþeye sýkýþtýrabilecekken, bir de bakýyorsunuz, iþçiler adýna hareket ettiklerini söyleyen burjuva sendikacýlar havlu atmýþ, burjuvaziyle masaya oturmuþ, iþçilerin davasýný burjuvaziye satmýþ... Bu bir deðil, on deðil, yüzlerce kez tekrar eden bir süreç. Ve her defasýnda da bir gerekçe mutlaka hazýrdýr. Kendilerini âlemin en akýllýsý, iþçi sýnýfýný da ahmak sanan bu adamlar, böylece burjuvazinin çöplüðünde geçinip giderler. Aldýklarý yüksek maaþla - ki bunlar da iþçilerin ücretlerinden yapýlan kesintilerle ödenmektedir - günlerini gün etmenin, deniz manzaralý bürolarýnýn pencerelerinden tatlý hayallere dalmanýn derdindedirler. Ta ki, iþçi sýnýfý ve emekçiler, onlarýn kendi sýrtlarýna yapýþmýþ birer kene olduðunu farkedene kadar. Ýþçiler bunu bir kez farkettiler mi, “Kahrolsun sendika aðalarý” diye slogan atmaya baþladýlar mý, onlar için tehlike çanlarý çalmaya baþlamýþ demektir. Bir anda hemen gömlek deðiþtirip, iþçiden daha çok iþçi görünmeye çalýþýrlar. Sanki iþçilerin alýnterini burjuvaziye peþkeþ çeken kendileri deðilmiþ gibi, bir bukalemun gibi kýlýktan kýlýða girerler. Hele de iþçiler onlarýn gerçek yüzünü artýk tanýmýþsa ve hiçbir þekilde onlarýn bu numaralarýna kanmýyorlarsa, vay onlarýn haline! 13 Haziran tarihinde bir grup iþçinin Türk-Ýþ Bölge Binasýný yumurta ve domates yaðmuruna
tutmasý, artýk böyle bir aþamaya gelindiðini gösteriyor. Aslýnda bu, önemli bir bilinç sýçramasýdýr ve giderek sýnýf içerisinde daha genel bir eðilim halini almaya baþlamýþtýr. Bunda son 3 yýlýn 1 Mayýs’larý da etkili olmuþtur kuþkusuz. Son 3 yýlda binlerce iþçi ve emekçi, Taksim’e yönelmiþ, Taksim’i zaptedebilmek için burjuvaziyle diþediþ bir savaþa tutuþmuþtur. Türk-Ýþ bu eðilimi gördüðü için, önce tabanýnýn da baskýsýyla her üç 1 Mayýs’ta da, sanki Taksim’den yanaymýþ gibi görünmüþ ve her defasýnda kiriþi kýrmýþ, soluðu Kadýköy’de almýþtý. Böylece hem sýnýfý bölmeye çalýþmýþ, hem de burjuvaziye en iyi þekilde hizmet ettiðini göstermiþtir. Yýllar yýlý reformist ve oportünistlerle birlikte savunageldikleri, “bayram havasýnda 1 Mayýs” özlemi, kitlelerin devrimci eylemiyle aþýlýnca, bu kez, kendilerini çatýþmalarýn uzaðýna atarak, burjuvazinin önlerine koyduðu seçeneðe tav olmuþlardý. Kadýköy’e taþýdýklarý iþçiler kendilerine “Niye Taksim’de deðiliz; 1 Mayýs Alaný Taksim Meydaný’dýr orada arkadaþlarýmýz çarpýþýyor” dedikçe, Türk-Ýþ yöneticilerinin yüzleri gerilmiþ, burjuvaziye verdikleri sözleri, iþçilerin önünde tekrarlayamamanýn aczine düþmüþlerdi. Sýnýf iþbirlikçisi olduklarý o kadar açýktý ki, ne söyleseler, ne etseler, iþçileri ve emekçileri kandýrmalarý imkânsýzdý. Bu kez artýk kaçabilecekleri bir delik de kalmamýþtý. Türk-Ýþ’in bazý taban þubeleri, Türk-Ýþ’in izlediði bu sýnýf iþbirliði politikasýndan rahatsýzdý ve bunu özellikle son 3 yýldýr açýk açýk dile getiriyorlardý. Sadece 1 Mayýs’lar deðil, özel-
142. Sayý / 1 - 15 Temmuz 2009
likle sermayenin özelleþtirme saldýrýsý karþýsýnda Türk-Ýþ’in izlediði uzlaþmadan öte neredeyse özelleþtirmeyi savunur tutum, taban sendikalarýný, buralarda bulunan sýnýf bilinçli, devrimci iþçileri rahatsýz etmiþti ve onlarý Türk-Ýþ’ten koparmýþtý. SEKA’nýn ve TÜPRAÞ’ýn satýlmasý; arkasýndan TEKEL’in satýlmasý ve bunlarýn karþýsýnda TürkÝþ’in “bari iþçilere, sendikalara satsaydýnýz” mýzýldanmalarý dýþýnda bir tepki göstermeyiþi, iþçilerin örgütlemeye çalýþtýklarý eylemlerin bile önüne geçiþi, zaten bardaðý aðzýna kadar doldurmuþtu. Deyim yerindeyse, bardaðý taþýran son damla, 1 Mayýs oldu. Artýk Türk-Ýþ’in peþinden Taksim dýþýnda herhangi bir alana gitmek istemeyen iþçiler harekete geçtiler ve seslerinin yükseltmeye baþladýlar. 13 Haziran’da Türk-Ýþ Bölge Binasýný basan iþçilerin arasýnda görebildiðimiz kadarýyla belediye iþçileri aðýrlýðý oluþturuyor. Hatýrlanacaktýr, en son geçen sene Belediye iþçilerinin Ýstanbul Nüyükþehir Belediyesi önünde yapmak istedikleri eyleme polis saldýrmýþ ve zor kullanarak bütün iþçileri daðýtmýþtý. Devletin iþçilere bu saldýrýsý karþýsýnda Türk-Ýþ’in tavrý, sessizce geçiþtirme olmuþtu. Ýþçiler, burjuvaziye karþý örgütlenme ve özlük haklarýný savunurken, kýyasýya bir mücadele verirken, Türk-Ýþ’in kendi yanlarýnda deðil, hükümetin, devletin yanýnda yer almasý, iþçilerin asla unutmayacaklarý bir þeydi. Ve en son hükümetle yapýlan toplu görüþmelerde Türk-Ýþ Baþkaný Mustafa Kumlu’nun uzlaþma adý altýnda iþçiler aleyhine hükümetten yana aldýðý tutum; ayný zamanda TOBB baþkanýnýn, “Kriz varsa çaresi de var”, “Pazara çýkýn, alýþveriþ yapýn” kampanyasýna verdiði destek, iþçilerin sabrýný taþýrdý. Bütün bunlar, sýnýfýn devrimci unsurlarýnýn Türk-Ýþ’ten kopuþunu hýzlandýrdý. Bu, ayný zamanda sýnýfýn da devrimcileþtiðinin bir göstergesi. Bu eðilim yeni baþlamýþ deðil. Hatýrlanabileceði gibi, Paþabahçe Fabrikasý’nýn kapatýlmasýna karþý eylem içinde olan iþçiler de, birkaç sene önce Kristal-Ýþ Sendikasýný basmýþ ve yöneticileri taþa tutmuþlardý. Görünen o ki, iþçi sýnýfý ve emekçiler, bundan sonra daha sýk ve daha örgütlü bir biçimde burjuva sendikalara ve burjuva sendikacýlara karþý tavýr alacak. Onlarýn sýnýfýn önünde bir engel olmalarýna, oynadýklarý uðursuz role bir son vermek için eyleme geçeceklerdir. Burjuva sendikalarýn sýnýfýn gözünde teþhir olmasý, çok önemli bir devrimci geliþmedir. Sýnýflar mücadelesi bundan sonra daha da sertleþerek sürecektir. Burjuva sarý sendikalara karþý mücadele, bütünlüklü mücadelenin bir parçasýdýr. Ýþçi sýnýfý ve emekçiler, “Ýktidar dýþýnda her þey hiçbir þeydir” düþüncesiyle mücadeleye atýlýrlarsa, bu engeli aþmalarý daha kolay olacaktýr. Devrimci iktidar için mücadele, iþçi sýnýfý ve emekçilerin önünü açacaktýr.
5
SOSYALÝST KORE’YE YÖNELÝK EMPERYALÝST SALDIRILAR
Yeni Evrede
Sosyalist Kore
Mücadele Birliði
ABD emperyalizmi, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ni (KDHC) kuruluþundan (1946) beri tanýmadý. Sosyalist sistemin güçlü olduðu yýllarda bu tanýmama çok önemli deðildi. Sosyalist sistem daðýlýnca emperyalizm “sosyalizmi tamamen yok etme” anlayýþýyla saldýrýlarýný arttýrmaya baþladý. Saldýrganlýk baþtan beri zaten sürüyordu, bunun en açýk kanýtlarýndan birisi Kapitalist Kore’nin açýklamasýdýr. 1951–1994 yýllarý arasýnda CIA tarafýndan eðitilmiþ olan 13 bin ajanýn KDHC’ye gönderildiði, bunlarýn 7500’ünün ölü ya da kayýp olduðu açýklandý. 1953’te ateþkes ile biten Kore savaþýnýn barýþ anlaþmasý yapýlamadý. 1991’den sonra saldýrganlýk çoðunlukla savaþýn eþiðine vardýrýlmaya baþlandý. 1.Bush’un ABD Baþkanlýðý’ný sürdürdüðü 1991 yýlýnda KDHC’nin nükleer santralleri gündeme getirilerek baský uygulanmaya baþlandý. 1994 yýlýnda Clinton’un ABD Baþkanlýðý sýrasýnda baskýlar tekrar artmaya baþladý. BM Güvenlik Konseyi’nin yaptýrým kararý almasý gündeme getirilerek ablukaya yönelinmesi üzerine KDHC, kararý savaþ gerekçesi olarak kabul edeceðini açýkladý. KDHC’de sosyalizmin kuruluþuna önderlik eden Kim Ýl Sung, bu dönem önderliðini sürdürüyordu, yaþama gözlerini yummamýþtý. Emperyalizmin saldýrýlarý ancak savaþýn eþiðine kadar geldikten sonra bir anlaþma yapýlarak, o an boþa çýkartýldý. Clinton döneminde KDHC’nin “rejimini” deðiþtirmesi söylemi, 2.Bush’un baþkan olduktan sonraki dönem açýktan ilan edildi. Sosyalizmi yýkmak için saldýrýlar týrmandýrýlmaya baþlandý. 2002–2003 yýllarýnda saldýrý ve baskýlar yoðunlaþtý. 2.Bush’un “K.Kore rejimini deðiþtirme” hedefini açýklamasýyla baþlayan bu süreçte ABD’nin ayný anda iki savaþ birden sürdürme kapasitesi üzerine propagandalar da yapýlmaya baþlandý. ABD önceden yapýlan anlaþmalarý bozup saldýrganlaþýnca, KDHC nükleer silahlarýn denetçilerini sýnýrdýþý etti. ABD savaþ hazýrlýklarýný üst seviyelere çýkarttý. Irak savaþý ve Afganistan’da süren iþgal nedeniyle askeri bir saldýrý gündemden düþmeye baþladý. Nükleer enerji ve nükleer silahlanma alanýnda yaþananlara da kýsaca bakmak gerekiyor. Bugüne kadar dünyada nükleer silah kullanan tek ülke ABD oldu. 1945 yýlýnda Ýkinci Emperyalist Paylaþým Savaþý sonunda teslim görüþmesi yapan Japonya’nýn Hiroþima ve Nagazaki kentlerine atom bombasý atarak 250 binden fazla insaný öldürdü ve hala devam eden sorunlara yol açtý. Bugün elinde en fazla nükleer silah bulunan ülke ABD’dir. Þimdiye kadar dünya çapýnda yapýlan 2053 nükleer denemenin 1050’sini ABD yaptý. 1996 yýlýnda BM Genel Kurulu’nda kabul edilen nükleer denemelerin yasaklanmasý anlaþmasýný (CTBT) ABD imzalamýþ olmasýna karþýn onaylamadýðý için yürürlüðe sokmadý ve kendisini baðlamýyor.
6
Diðer bir anlaþma olan Nükleer Silahlarýn Azaltýlmasý Anlaþmasýna (NPT) göre nükleer silahlara sahip olmayan ve nükleer tehditlere karþý karþýya kalan ülkelere kendini savunma hakký tanýyor. Ancak emperyalizm her þeyi kendi çýkarlarý doðrultusunda yapmaya çalýþýyor. Kapitalist. Kore nükleer silah deposu gibi. ABD’nin nükleer silah deposuna dönüþtürülmüþtür. Hala KDHC ile barýþ anlaþmasý yapýlmamýþ olmasý açýk olarak KDHC’nin nükleer tehdit altýnda olduðunu gösterir. Japonya da istediði an onlarca nükleer silah yapabilecek malzeme ve olanaklara sahip. Ayrýca Ortadoðu’da Ýsrail, bugüne kadar komþu ülkelere saldýrýlar, iþgaller yapmýþ, hala da bunu sürdürüyor. Elinde nükleer silahlar var. Ama emperyalizm Ýsrail’in nükleer silah tehdidiyle Ortadoðu’da devamlý baskýcý, iþgalci, saldýrgan bir terörist devlet olmasýyla ilgilenmiyor! Pakistan ve Hindistan da nükleer silahlara sahip. Geliþmeler daha birçok ülkenin nükleer silah için çabaladýðýný gösteriyor. Yakýn bir zamanda Fransa nükleer deneme yaptý. Elinde nükleer silah bulunduran çok sayýda ülke var. Resmi olarak ABD, Rusya, Çin, Fransa ve Ýngiltere’de (BM’nin daimi üyeleri) nükleer silah var. Emperyalistler nükleer silahlarý birçok ülkedeki üslerinde konuþlandýrarak yapmýþlardýr. Bugün resmi olanlar dýþýnda birçok ülke nükleer silaha sahip. Emperyalistler nükleer silah üstünlüðünü elinde tutuyorlar. Bunu baþkalarý ile paylaþmak istemiyorlar. Nükleer silahlarýn tamamen yok edilmesi önerisini de kabul etmiyorlar. Nükleer silahlarýn tamamen yok edilmesi ve nükleer santrallerin yeni silahlar yapýlamayacak þekilde denetlenmesi, emperyalistlerce kabul edilmiyor, ama kendileri dýþýndakilere bunlarý dayatmaya çalýþýyorlar. Hem nükleer silah üstünlüðünü ellerinde tutmak hem de nükleer enerjiyi kendi tekellerine almak istiyorlar. Nükleer enerjiye ihtiyaç duyan ülkelerin nükleer enerji geliþtirmelerini engellemeye çalýþýyorlar. Böylece enerji konusunda emperyalist ülkelere baðýmlýlýk sürmüþ olacak. Nükleer silah tehdidiyle de her istediklerini yapma gücüne sahip olacaklar. ABD’nin Japonya’da 50 bin, Güney Kore’de 28.500 askeri var. Ayrýca donanma uçak gemileri de sürekli bölgede bulunuyor. Son dönemde Japonya’ya son model savaþ uçaklarý satma kararý aldý. Bölgede sosyalizme karþý savaþmaya hazýr, saldýrganlýðýný hep sürdüren Kapitalist Kore ve Japonya var. Emperyalistler de sosyalizmi yýkmak için her türlü baskýyý uyguluyor. Emperyalist politika temel olarak KDHC sosyalizmini yýkma politikasýdýr. Ambargo ve diðer baský politikalarý sosyalizmi yýkma amacýyla atýlmýþ adýmlardýr. Amaçlarý bu yollarla KDHC’yi güçten düþürmek, direncini kýrmak, teslimiyete zorlamak, teslim almazsa da güçten düþmüþ durumdayken savaþ yoluyla yýkmaktýr. Emperyalizmin bugüne kadarki politikalarý
142. Sayý / 1 - 15 Temmuz 2009
Yeni Evrede
Sosyalist Kore
Mücadele Birliði
bunu hep gösterdi. Irak’ta yaþananlar da bunun en açýk kanýtlarýdýr. Irak’ta uygulanan ambargo ve yaptýrýmlar nedeniyle ekonomik geliþmesini engellemenin yanýnda gýda ve ilaç am bar go su nedeniyle 500 bin çocuk öldü. Ýradesini kýrmak için sürekli yeni yaptýrýmlar dayatýldý. ABD’nin Irak’a saldýrýsýndan önceki aylarda, 2003 yýlýnda bu yaptýrýmlarýn parçasý olarak Irak’ta kalan son füzeler (baþka ülkeleri vuramayacak kadar kýsa mevzilliydi) imha ettirildi. Irak yönetimi 1991’den sonra her türlü ambargoyla silahsýzlandýrýlýrken son füzelerini de kendi elleriyle imha etti! Sonrasýnda iþgal için saldýrý baþladý. Emperyalizmin Irak politikalarý uluslararasý politik yöntemlerini gösteren açýk bir ders niteliðindedir. Tüm bu yaptýrýmlarýn olmayan kimyasal silahlar gerekçe gösterilerek yapýlmasý da cabasý. Geçen yýllarda yapýlan anlaþmalara uymayan þimdi yine emperyalizm oldu. KDHC anlaþmalar doðrultusunda nükleer reaktörlerden birisini yýkmýþtý. Emperyalistlerin anlaþmaya uymayýp saldýrganlaþmasý üzerine KDHC de anlaþmalardan çekildi. Karþý tarafýn uymadýðý anlaþmaya kendisinin de uymayacaðýný açýklamasý üzerine, emperyalistlerin gürültülü itirazlarý baþladý, saldýrganlýðý arttýrdýlar. Daha önceden 1.Bush, Clinton, 2.Bush ve þimdi de Obama’nýn baþkanlýðý döneminde KDHC’ye yönelik boyun eðdirme ve sosyalizmi yýkma saldýrýlarý sürüyor.. KDHC bahar aylarýnda iletiþim amaçlý bir uydu fýrlattý. Emperyalistler buna füze denemesi diyerek hemen saldýrýya geçtiler. Oysa KDHC uydunun yörüngeye oturtulduðunu, konumuyla ilgili bilgiler yayýnlayarak kanýtlamýþtý. Emperyalistlerin bu rahatsýzlýðý kendi, egemen olduklarý alana baþkalarýnýn girmesidir. Hele de KDHC söz konusu olunca bu hakký kullanmasýný kesinlikle engellemek istiyorlar. Aksi halde nasýl boyun eðdirecekler? Emperyalistler BM Konseyinde karar alýnca KDHC bu baský karþýsýnda boyun eðmek yerine ileri adým atarak Nisan baþlarýnda nükleer deneme yaptý. Emperyalistler iyice zývanadan çýkmaya baþladýlar. Kapitalist Kore BM Güvenlik Konseyi’nin kararýna katýlacaðýný açýkladý. Karar Nükleer Yayýlmaya Karþý Güvenlik Giriþimi (PSI) kararý ve KDHC’nin gemilerinin aranmasýný (açýkça ambargo ve taciz) içeriyor. Kapitalist Kore’nin kararý üzerine KDHC Halk Ordusu a-
çýklama yaptý. Emperyalistlerin nükleer silah geliþtirmesine deðinilip, sivil ya da askeri gemilerin aranmasý durumunda adalarýn geçilmesini (KDHC’nin deniz sahasýna girilmesi) savaþ gerekçesi olarak kabul edip sert karþýlýk vereceðini belirtti. KDHC’nin Kapitalist Kore ve Japonya üzerinden askeri saldýrý tehdidi altýnda olduðunu ve bunun karþýsýnda kendini savunmakta tereddüt etmeyeceklerini belirtti. KDHC baský ve saldýrýlar karþýsýnda son olarak füze denemelerine baþladý. Bu denemeler KDHC’nin emperyalizm karþýsýnda boyun eðmeyeceðini bir kez daha göstermiþ oluyor. Bu süreçte emperyalist basýnda KDHC’ye iliþkin birçok haber yer aldý almaya da devam ediyor. Bu haber ve yorumlarýn içinde en dikkat çekici olaný ise KDHC’nin iþgali durumunda “iþgalci kuvvete korkunç zararlar verebilir” denilmesi. Bugün emperyalizmin önündeki asýl engel de budur. ABD’li General Gary Luck Kapitalist Kore’deki kuvvetlerin komutanýyken ABD’nin KDHC’ni iþgal durumunda 100 bin ABD askerinin öleceðini rapor etmiþti. ABD’nin Küba’ya yönelik savaþ tehdidi karþýsýnda Fidel yoldaþýn Küba adasýný yok edebileceklerini ama teslim olmayacaklarýný belirtmesi, emperyalistlerin iþgal durumunda baþlarýna neler geleceðini gösteriyordu. KDHC halký da emperyalist saldýrý karþýsýnda büyük bir kahramanlýkla savaþacaktýr. Halk ordusu geniþ yýðýnlarýný, milislerini eðitmiþtir. KDHC savunmasý sadece ordular arasýndaki bir savaþla sonuçlanmaz. Halk savunmasý süreceði için, Fidel yoldaþýn Küba için söylediði KDHC için de geçerlidir. Ülkeyi yýkýp yok edebilirler, ama silahlanmýþ, örgütlenmiþ savaþan bir halký teslim alamazlar. KDHC’nin asýl güvencesi halkýn direniþi olacaktýr. Emperyalizm karþýsýnda onurlu tavrýyla dünya halklarýnýn ve emekçilerinin sempatisini ve desteðini kazanmýþtýr. Her gün birçok ülkeden deðiþik kurumlar, partiler dernekler dayanýþma gösterileri yapýyorlar, desteklerini iletiyorlar. Emperyalist haber ajanslarý gizlese de destek ve dayanýþma büyüyor. Emperyalizmin saldýrýlarý karþýsýnda sosyalizmi savunmak, dayanýþmayý yükseltmek bütün iþçilerin, emekçilerin görevidir. KDHC’yle dayanýþmayý yükseltmek devrimcilerin, komünistlerin görevidir.
142. Sayý / 1 - 15 Temmuz 2009
7
Yeni Evrede
Emperyalizmin Umudu
OBAMA OBAMA DEDÝKLERÝ
ABD’de “eþekler” (Demokratlar) ile “filler” (Cumhuriyetçiler)in tepiþmesi sonucu devlet baþkaný olan “Demokrat” Obama, daha Beyaz Saray’da yemin etmeden çok önce ABD tekelleri tarafýndan “kurtarýcý” olarak piyasaya sürülmüþtü. “Umut” baðýrýþlarý arasýndaki çökmekte olan sistemin buna hayati derecede ihtiyacý vardý ve “yapabiliriz” sloganlarýyla adeta siyahî lider Martin Luther King’in öldürülmeden kýsa bir süre önce yaptýðý konuþmasýnda bahsettiði “hayal”i gerçekleþtirmiþ gibi, ABD’nin baþýna geçti. Ve daha dünya onun ebeveynlerinin Afrika’da köle ticareti yapan “beyaz zenci”lerden olduðunu öðrenme fýrsatý bulamadan o soy aðacýný Beyaz Saray’ýn bahçesine dikip, 5 Haziran tarihinde Kahire’de yapacaðý konuþmaya odaklandýrdý insanlýðý. Bizzat kendisi deðil tabii, temsil ettiði, bir çöküþle karþý karþýya olan, ABD egemenlik sistemi Hani neredeyse diyebiliriz ki 1933’te New Deal (Yeni Anlaþma) politikasýný tüm dünyaya açýklayan ABD baþkaný “Demokrat” Franklin Delano Roosevelt ancak bu kadar þanlý idi! O da baþkanlýk konuþmasýnda umudu canlý tutmaktan bahsetmiþti! Ve tarihin cilvesine bakýn ki, umudu canlý tutmak için 12 yýl sonra milyonlarca insanýn ölmesi gerekmiþti! Tarihin günümüzdeki hýzýna bakýlýrsa Obama o kadar da beklemeyecek. Neyi nasýl “yapabildiðini” neyi ne kadar “baþardýðýný” görmek için fazla beklememize gerek kalmayacaðý geliþmelerin seyrinden anlaþýlýyor. Obama, bir nevi Arap burjuva iþbirlikçiliðinin baþkenti sayýlabilecek Kahire’de yaptýðý konuþmada “yeni bir baþlangýç”tan bahsediyor. Dünyaya güya ýlýmlý mesajlar veriyor. Birileri buna iþi ifrada vardýrýp “Kahire Miladý” bile dedi (Bkz. 6 Haziran tarihli Milliyet gazetesinin manþeti). Neydi “beyaz zenci” Obama’nýn Kahire konuþmasýnda milat olan? Hemen söyleyelim: hiçbir þey! Sadece Bush döneminde ayyuka çýkmýþ olan ýrkçýlýðýn, katliamcýlýðýn vb’nin halý altýna süpürülmesi. Siyahî bir boyayla insanlarýn gözünün boyanmasý. Obama birkaç ay önce Türkiye’ye yaptýðý þaþalý ziyareti hatýrlatarak, Ankara’da yaptýðý konuþmada Ýslamla savaþta olmadýklarýný ve olmayacaklarýný söyleyerek baþlýyor sözlerine. Samuel Hungtington’un, sýnýflar savaþýmýný perdelemek, insanlarýn dikkatini aslolan emeksermaye çeliþkisinden baþka noktalara çekebilmek amacýyla gündeme getirdiði “Medeniyetler Çatýþmasý”na nazariye yaparak Türkiye’nin baþýný çektiði “Medeniyetler Ýttifaký”nýn önemine dikkat çekiyor. Ve gözlere kül serpmek için Kur’an’dan, Ýncil’den, Tevrat’tan alýntýlar yapýyor. Böylece dünyadaki tüm dinsel inançlara ABD emperyalizminin kol kanat gerdiðini göstermeye çalýþýyor. Bu zaten bizler açýsýndan bilinmeyen bir
8
Mücadele Birliði
þey deðildi ki! Zaten bütün dünya ABD bankalarýnda ABD dolarýyla, Ýsrail Þekelinin Avrupa Eurosu ile Suudi Riyalinin koyun koyuna yattýðýný biliyor. ABD tekellerinin “ruhsuz dünyanýn ruhu”, “ezilenlerin iç çekiþi”, “halkýn afyonu” olan dine sarýlmak suretiyle nasýl dünyanýn ensesinde boza piþirdiðini görmemek için insanýn kör olmasý gerekiyor. Bush’un 11 Eylül sonrasý tüm dünyaya karþý 3. Dünya Savaþýný baþlatýrken bunu (yani kurtarýcýlýðý) kendisine tanrýnýn vahyettiðini söylediðini unutmak için toplumsal hafýzamýzý yitirmiþ olmamýz gerekir. Daha gerilere gidelim... John O’Sullivan adlý bir gazeteci (ayný zamanda politikacý) 1845 yýlýnda ABD’de yayýmlanan Morging Star gazetesinde þöyle diyor: “Her yýl sayýlarý milyonlarla artan insanlarýmýzýn özgürce geliþebilmeleri için, kýtanýn her tarafýna yayýlmamýz alnýmýza yazýlan bir takdir-i ilahidir. Aþikâr yazgýmýzýn hakký, üzerimize düþen büyük özgürlük deneyimi ve federatif kendi kendimizi yönetmeyi geliþtirmek için yaradan tarafýndan bize bahþedilen kýtada yayýlmak ve onun tamamýna sahip olmaktýr. Bu bir aðacýn yangýsýnýn gerçekleþmesi için gerekli toprak ve havaya sahip olma hakký gibi bir haktýr.”(aktaran Haluk Gerger “Kan Tadý”, sf.87). Bugün bu anlayýþýn, hedefler daha geniþletilmiþ olarak sürdürüldüðü açýk deðil mi? ABD, bugün de dünyanýn en uzak köþelerine müdahale etmeyi, egemen devletlere, halklara saldýrmayý Tanrýnýn kendilerine yazdýðý “aþikar yazgý”nýn bir gereði olarak görüyor. Yugoslavya’yý parçalamak onun yazgýsýnda var. Afganistan’da Irak’ta yüz binlerce insaný öldürmek onun alýnyazýsý... Küba’ya ambargo uygulamasýný, Küba’yý abluka altýna almasýný onlarýn kulaðýna tanrýlar fýsýldamadý da kim fýsýldadý! Ve Obama Kahire konuþmasýnda Filistinlilere “öldürme yoluyla direniþ yanlýþtýr” deme hakkýný kendinde görebiliyor. Aslýnda böyle söyleyerek Obama, öldürme yetkisinin sadece kendilerinde olduðunu vurgulamýþ oluyor. Sosyalist Kore’nin yapmýþ olduðu son nükleer denemeye iliþkin yaptýklarý açýklamalara bakmak bile nasýl dünyanýn dört bir yanýný tehdit ettiklerini ve nükleer silahlarýn tekelini ellerine almaya çalýþtýklarýný göstermeye yeter. Bir yandan “Avrupa’ya füze kalkaný” projesini gündeme getirirken bir yandan þimdinin iþbirlikçisi eski Sovyet Cumhuriyetlerinde nasýl füze rampalarý inþa etmeye çalýþtýklarýný bütün dünya biliyor. Ve bu “usta” göz boyacý, bu “usta” jön inanýlmaz bir rahatlýkla, “Amerika’nýn hiçbir devletin nükleer silaha sahip olmadýðý bir dünya anlayýþýna baðlý olduðu” yalanýný bütün dünyanýn gözlerinin içine baka baka söylüyor. Reagan’ýn Sovyetler Birliðinin “sýfýr çözüm” önerisini nasýl hasýr altý ettiðini ve daha sonra Brejnev döneminde imzalanmýþ SALT I ve SALT II Nükleer baþlýklarýn azaltýlmasý, konvansiyonel silahlarýn sýnýrlandýrýlmasý anlaþmalarýnýn
142. Sayý / 1 - 15 Temmuz 2009
ABD tarafýndan nasýl tek taraflý bozulduðunu gözlerden saklamaya çalýþýyor. New York Times yazarý David Brooks, Obama için “Baþkan kitleleri harekete geçiren, ilham verici bir lider olmak isterken, ayný zamanda saraylarda pazarlýklarla anlaþmalara varacak olan tepeden týrnaða bir realist olmak istiyor. Bu iki dürtü arasýnda parlak bir Chicago politikacýsýnýn tarihi yönetmekte zorlanacaðý bir gerilim mevcut” diyerek aslýnda gerçekliðin bir yanýný itiraf etmiþ oluyor. Evet, ABD tarafýndan gerçekliðin ayný anlama gelmek üzere Obama açýsýndan realist olmak sermaye tarafýndan önüne koyulan politikalarý hayata geçirmekten baþka bir þey deðildir. Kapalý kapýlar arkasýnda ABD’nin tepe noktasýnda ne tür pazarlýklar yapýldýðýný bilemiyoruz ama sürüp gitmekte olan 3. Dünya Savaþý, gerçeðin somut yüzünü ortaya koyuyor. Obama ABD’nin Britanya(Ýngiltere) imparatorluðuna karþýn 18. yüzyýlda verdiði Baðýmsýzlýk savaþýna atfen “Biz imparatorluða karþý yapýlan devrimden doðduk” diyor. Ve bir imparatorluk hevesi içinde olmadýklarýný, Irak’ta ve Afganistan’da kalýcý bir iþgal düþünmediklerini söylüyor. Eðer ABD’nin geçmiþ tarihine bakýlacaksa, baðýmsýzlýk savaþýndan daha çok Kýzýlderili katliamý, siyahlarýn diri diri yakýlmalarý ve iþkencelerden geçirilmeleri, Mc Cartycilik “cadý avý” adý altýnda komünistlerin tutuklanmasý, iþkencelerden, sorgulardan geçirilmeleri vb. görülecektir. Siyonist Ýsrail devletiyle kurulan sýký iliþkiler, Ýsrail siyonizminin Filistin’de yaptýðý tüm katliamlarýn desteklenmesi görülecektir. Ve Japonya’da yüz binlerce insanýn katledilmesi Vietnam’da halkýn napalm bombalarýyla yakýlýp kavrulmasý görülecektir. Ve sýralarsak sayfalarýn yetmeyeceði baský ve iþkenceler, darbeler, müdahaleler, iþgaller vb. Kendi tarihi ile övünen Obama’nýn bunlarla da övünmesi gerekiyor. Ki o zaten en son Irak iþgalinin haklý olduðunu her fýrsatta söylüyor. Obama’nýn Kahire konuþmasýnda deyim yerindeyse eriyip bitenlerin arasýnda kimler yoktu ki? “Dünyaya egemen olacak yeni zihniyet” diyen Yasemin Çongar gibilerinde tutun (Taraf gazetesi 5 Haziran sayýsý), “ona þans tanýmalýyýz” diyen Suudi iþbirlikçilerine kadar geniþ bir yelpaze. Ve nihayet Türkiye’nin yeni Dýþiþleri Bakaný A.Davutoðlu, Obama ile “ortak vizyon”a sahip olduklarýný söylüyor. Afganistan ve Pakistan’a asker gönderilmesinin tartýþýldýðý ABD’nin muhtemel bir Pakistan müdahalesine hazýrlandýðý bugünlerde bu “ortak vizyon”un ne olduðunu çok uzak olmayan bir gelecekte göreceðimiz anlaþýlýyor. Obama adlý, Beyaz Sarayýn bahçesinde eþi ve çocuklarýyla sempatik görüntüler veren, ABD’nin bu “beyaz zenci” jön’ü anlaþýlan o ki, filmin sonunda gerçek yüzünü gösterecek.
EMPATÝ SEMPATÝ YARATIR MI?
Yeni Evrede
Reformizmin Yeni Söylemi
Mücadele Birliði
Son zamanlarda sýkça duyduðumuz “empati yapmak”, kendini karþýndaki insanýn ya da insanlarýn yerine koyarak düþünmek demektir. Hemen hemen ayný sýklýkla söylenen “uzlaþý kültürü” ile ayný dönemde duymaya alýþtýðýmýz bu kelimenin bu kadar yaygýn kullanýlmasý bir tesadüf müdür? Sanmýyoruz. Kapitalist sistemin “toplum mühendisleri”, toplumu nereye yönlendirmek istiyorlarsa ona uygun kavramlarý ve kelimeleri de bulup toplumun önüne koyuyorlar. “Dilimin sýnýrlarý dünyamýn sýnýrlarýdýr” demiþ Wittengstein. Ýnsanýn diline yapýþan (ya da yapýþtýrýlan) bu kelimeler onun düþünce dünyasýný da belirliyor. Böylece baþlangýçta yabancýladýðý kelimeleri insanlar zamanla benimsiyor ve farkýnda dahi olmadan o kelimenin etkisi altýna giriyorlar. Kavramlar ve gerçeklik dünyasý hiçbir zaman örtüþmese de bunlarýn birbirine yaklaþmasý mümkün olabiliyor. Biz burada empati kelimesinin yaygýn kullanýmýyla, aslýnda neyin amaçlandýðýný bulmaya çalýþacaðýz. Görünenin arkasýna gizlenmiþ olan gerçeði açýða çýkaracaðýz. J.J. Rousseau’nun yüzyýllar önce ileri sürdüðü “toplum sözleþmesi”ni günümüz koþullarýnda “toplumsal uzlaþma” olarak yeniden diriltmeye çalýþanlar, “empati yapma”yý dillerinden düþürmüyorlar. Bilcümle reformistler þimdi buna soyunmuþ durumdalar. Dikkat edilsin, ne zaman sýnýflar mücadelesi keskinleþecek, ortam kýzýþacak olsa, yangýn söndürücülerimiz kendilerine durumdan vazife çýkarýyorlar. Ama burjuvazinin “toplum mühendisleri”nin toplumun önüne koyduðu ip yumaðýna ilk onlar dolanýyorlar. Sonrasýnda toplumun da bu yumaða dolanmasý için tüm enerjilerini tüketiyorlar. Bu onlarýn sýnýf uzlaþmacýlýklarýnýn, sýnýf iþbirlikçilerinin en bariz göstergesidir. Gündemlerinin nasýl burjuvazi tarafýndan belirlendiðini görmek için, burjuvazinin ihtiyaç duyduðu þeyin her zaman önce onlar tarafýndan dile getirildiðine bakmak yeter. Bu “empati” sempatizanlarýna itibar edilecek olunursa, iþçi kendini burjuva yerine, burjuva kendini iþçinin yerine koyarak düþünmeyi denemelidir. O zaman herkes birbirinin halinden anlayacak ve bir “uzlaþý kültür” geliþecektir. “Toplumsal gerginlikler” azalacak, insanlar bir arada ve huzur içinde yaþamayý öðreneceklerdir. Her ne kadar eskiler, “tok açýn halinden ne anlar” demiþseler de bunun böyle olmayabileceðini, tokun açýn halinden, açýn da tokun halinden kendilerini karþýndakinin yerine koyarak anlayabileceðini iddia eder bu akýl fukaralarý. Emek-sermaye arasýndaki uzlaþmaz çeliþkileri uzlaþtýrmaya soyunan bu iflah olmaz sýnýf
iþbirlikçileri için artýk bu bir varlýk yokluk meselesi haline gelmiþtir. Tüm yaþamlarýný bir “toplumsal uzlaþma” hayali üzerine kurmuþ olan bu zevat, iþçi sýnýfý ile burjuvazinin barýþ içinde bir arada yaþayabileceði bir toplum ütopyalarý gerçekleþmeden rahat yüzü göremeyeceklerdir. Bu nedenle onlar döne döne iþçi sýnýfý ve emekçilere “makul olmaktan”, sýnýflar mücadelesinin hedeflerini belirlerken “makul sýnýrlar” dýþýna çýkmamaktan bahsederler. En son 1 Mayýs örneðinde, bilcümle sýnýf iþbirlikçileri, iþçi sýnýfý ve emekçilerin “makul insanlar olduklarý”, herhangi bir taþkýnlýk yapmayacaklarý konusunda burjuvaziye garanti verme yarýþýna girdiler. Onlar, burjuvazinin içinde bulunduðu zor durumu anlayabilecek kadar empati yapma yeteneðine sahip makul insanlardý! Ýþçi sýnýfý ve emekçilere daha ileri gitmelerini söyleyerek bu “toplumsal uzlaþma” zeminini dinamitleyemezlerdi. Buna benzer bir baþka durum ulusal sorunda ortaya çýkýyor. Yýllardýr ezilen ulus konumunda bulunan ve özgürlüðü için ayaða kalkmýþ olan Kürt ulusuna uzlaþma yolunu önerenler aslýnda Kürt ulusunun kendi kaderini özgürce tayin etmesine karþý çýkýyorlar. Ayaklanmacý bir ruh hali içinde olan Kürt halkýna devrim yerine “anayasal hayaller” peþinde koþmayý önerenler, onlarý bir yüzyýl daha sürecek olan kölelik koþullarýna razý etmeye çalýþýyorlar. Devrimci bir halkýn enerjisini, “toplumsal uzlaþma” potasýnda eritmeye, yok etmeye çalýþýyorlar. “Uzlaþý kültürü” adý altýnda Kürt halkýna katilleriyle empati kurmayý vaaz ediyorlar. Devrimin gücünü hiçe sayarak, bir devrimle iktidar olanaðýný bir kenara iterek, burjuvaziye hayat öpücüðü verme telaþýna düþmüþ durumdalar. “Savaþý bitirme” adý altýnda ya da “barýþ savunulucuðu”na soyunarak Kürt halkýna karþý yüzyýllardýr sürdürülen imha ve inkâr politikasýnýn deðirmenine su taþýyorlar. Bu ne “dünyanýn deðiþen koþullar”ý ile açýklanabilir ne taktik ne de baþka bir þeyle. Bu ancak burjuva uþaklýðýyla açýklanabilir. Filistin’de görmeye alýþýk olduðumuz vahþeti hiç de aratmayacak olaylarýn yaþandýðý K.Kürdistan’da kolu polis tarafýndan kývrýlarak kýrýlan, baþý dipçik darbeleriyle ezilen çocuklara kim çýkýp da kendi iþkencecileriyle empati kurmalarýný önerebilir. Her evden birini ölümsüzlüðe uðurlamýþ ailelere kim kendilerini karþýsýndaki ölüm makinelerinin yerine koyarak düþünmesini salýk verebilir. Kim en yakýnlarý kaybedilmiþ, asit kuyularýna atýlmýþ insanlara, en sevdikleri insanlarýn katilleriyle empati yapmalarýný isteyebilir.
142. Sayý / 1 - 15 Temmuz 2009
“Gerçeklerle yüzleþmek”, “karþýlýklý affedebilmek”, “karþýlýklý adým atabilmek” adý altýnda kim Kürt halký ile devlet arasýnda uzanýp giden kan gölünü görmezden gelebilir. Ya da Kürt halkýndan acýlarýný unutmasýný bekleyebilir. Kim onlara yaralarýnýn sarýlabileceðini telkin edebilir.
Kim Kime Empati Yapacak Tarihin sýnýf mücadeleleri tarihi olduðunu görmek için öyle çok fazla tarih bilgisi de gerekmiyor. Þu anda yaþanan “kýsa tarih” bile her gün her an ortaya çýkan sayýsýz olayla bunu kanýtlýyor. Tarihi devrimci amaçlar için yorumlayan herkes bunu görebilir. Kapitalizmin geliþmesi ile birlikte sýnýfsal çeliþkiler derinleþiyor. Ulusal sorunun çözümü giderek daha fazla sýnýfsal sorunun çözülmesine baðýmlý hale geliyor. Dünya üzerinde iþsizlik ve açlýk korkunç bir hýzla artýyor. Bugün tüm dünyada resmi rakamlara göre 1 milyar insanýn aç olduðu tespit edilmiþ durumda. Yani dünya nüfusunun 1/6’i aç. Milyarlarca insan temiz içme suyuna muhtaç. Evet empati sempatizanlarý, bu insanlara kimlerle empati kurmasýný öneriyorsunuz? Türkiye’de resmi rakamlara göre 4 milyon (gerçekte ise bunun kat kat fazlasý) iþsiz var. Milyonlarca insan açlýk, milyonlarca insan yoksulluk sýnýrýnýn altýnda yaþýyor. Evet “uzlaþý kültürü”nün yorulmak bilmez savaþçýlarý! Evet baylar, bu milyonlarca aç ve yoksul, iþsiz insana siz kimlerle empati kurmasýný öðütlüyorsunuz. Sýnýf iþbirliði vaazetmenin adý ne zamandan beri empati kurmak oldu? Siz bu tavrýnýzla iþçi sýnýfý ve emekçilerden, yoksul Kürt halkýndan sempati toplayacaðýnýzý mý düþünüyorsunuz? Böyle kumdan kaleler inþa edip herkesi onun içinde toplayacaðýnýzýn düþünü mü kuruyorsunuz? Çeliþkilerden, çatýþmalardan arýnmýþ bir dünyayý kapitalist kumsallarda mý arýyorsunuz? Bakýn size bir þey söyleyelim baylar! Yürünmüþ yollarý yeniden yürüyerek ancak daha önceki sýnýf iþbirlikçilerinin ulaþtýðý acýnasý, gülünç sonuçlara ulaþabilirsiniz. Burjuvazi ile empati kurmaya çalýþarak ancak burjuvazinin ekmeðine yað sürebilirsiniz. Ancak katillerinizin sempatisini kazanabilirsiniz. Onlarýn empatiden anladýklarý da bundan baþkasý deðildir zaten. “Kuþkusuz burjuvazinin yýðýnlarýn ahmaklýðýndan ancak tutucu olduklarý sürece korkabilir zekalarýndan ise onlar devrimci olur olmaz korkmaya baþlar”(K.Marx, Louis Bonaparte’in 18 Brumaire; sf.134)
9
AYIÞIÐIMIZI ANARKEN
Yeni Evrede
Ayışığımız
Mücadele Birliði
“Çýktýk yola Ellerimiz koynumuzda Sýmsýcak, sevgiyle, güvenle dolup taþarak Çýktýk yola, Nice kararsýzý Týrýsa geçen atlarýmýzýn Toynaklarýnýn tozunda býrakarak... Çýktýk yola Alnýmýzda otuz onurlu yýlýn teri, Kýlýçlarýmýz bilenmiþ... Ardýmýza bakmadýk Yüzlerimiz ileriye dönük”
Ayýþýðý Sanat Merkezi olarak, 26 Haziran 2009 Cuma günü, saat 13.00’te, Aysun Bozdoðan’ý ölümsüzlüðe uðurlamamýzýn yýldönümünde, onu anmak ve anlatmak için bir basýn açýklamasý yaptýk. Açýklamaya önce ölüm orucunda ölümsüzleþenlerin isimlerini taþýyan kostümle gelen genç bir arkadaþýmýz Aysun’un bir þiiriye baþladý. Ardýndan Ayýþýðý Müzik Topluluðu’ndan arkadaþlarýmýz “Vurulup Düþmüþsün” parçasýný söylediler. Bu arada sýk sýk “Aysun Bozdoðan Ölümsüzdür”, “Umudumuz Kavgada Kavgamýz Sanatýmýzla”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” sloganlarýný attýk. Þair dostumuz Ruhan Mavruk, yine bizi yalnýz býrakmamýþtý. Bizlere, “Bugün ne bar kavim, ne barbar kavim, Ne kapýmda uluyan gece, Bugün Kandýra’dan mektup var, Çavlanlar, ovalar, dað köyleri doluyor odama” dedi ve “Yaþasýn Devrimci Tutsaklar ve Onlarýn Adaleti”, “Yaþasýn Dünya Ýþçi sýnýfý, Yaþasýn Gelecek” diyerek bitirdi. Sonra basýn açýklamasýný okuduk. “Toplumcu gerçekçi sanat anlayýþýyla verdiðimiz mücadelenin bir parçasýydý Aysunumuz, Ayýþýðýmýz, Baharýmýz” diye baþladýk ve “Varolan burjuva sistemin sýnýrlarýný aþarak, yeni bir dünya, yeni bir insan, kolektif-toplumsal bilinç için verdiðimiz Ekin-Sanat mücadelemizde; Aysunumuz en baþý çekti. Ýnsanlarýn insanca yaþayacaðý, baskýnýn, sömürünün, zulmün olmadýðý özgür bir dünya düþünü gerçekleþtirme mücadelesinde, kadife gibi yumuþa-
10
cýk sesiyle müzik alanýnda da yer aldý. Genç Ekin Müzik Grubu’nun kurucularýndan biridir o ayný zamanda. Bugünkü Ayýþýðý Müzik Gruplarýnýn temelinin atýlmaýnda Aysunumuzun verdiði çabanýn, emeðin büyük önemi vardýr. 1998’de Ýzmir’de kurulan Mart Ekin Sanat Merkezi’nin de kurucularýndandýr Aysunumuz, Ayýþýðýmýz... 1995 yýlýnda zindanlarda mücadele sertleþerek yükselirken, EkinSanat emekçileri de zindanlara atýlýyor, ayný zamanda zindanlarla dayanýþmayý yükseltiyorlardý. (...) 1999’dan itibaren yine zindanlardaydý. Dört gün zindan savaþlarýnda çarpýþtý, büyük Ölüm Orucu eyleminde ölümsüzleþti. Ekin-Sanat geleneðine en çok emek vermiþ, büyük katkýlarý olmuþ, Ekin-Sanat geleneði ve zindan mücadelesini yaþayan, en önde yer alan bir savaþçý olarak, göðü fethe çýkanlardan oldu. Zindanlar mücadelesinde tarihsel yerini alan Aysun Yoldaþ, Ekin-Sanat geleneðinin de önderlerinden oldu. Ayýþýðý, hem Ekin-Sanat geleneðinin, hem de Aysun yoldaþýmýzýn mücadelesinin ifadesidir. Aysun yoldaþýmýzýn sürtdürdüðü Ekin-Sanat geleneðini, ‘Umudumuz Kavgada Kavgamýz Sanatýmýzla’ þiarýyla büyütmeye devam edeceðiz” dedik. Basýn açýklamamýzýn sona ermesinin ardýndan, Ayýþýðý Sanat Merkezi’inde kýsa bir anma programýnýn olduðu duyurusunu yaparak, Rumeli Han’ýn merdivenlerini týrmandýk. Etkinliðimize Aysunumuzu, mücadelesini ve ölümsüzleþmesini anlatan kýsa bir konuþmayla baþladýk. Kýsa bir gitar dinletisinin ardýndan 19 Aralýk 2000’de yaþanan 4 gün savaþlarýný anlatan bir video izledik ve Ayýþýðý Müzik Topluluðu’ndan iki arkadaþýmýz ölümsüzleþen devrim savaþçýlarýný anlatan bir ezgi ile etkinliðimizde yer aldý. Tiyatro emekçisi üç genç arkadaþýmýzýn hazýrladýðý gösteri ve þiirler, hepimizi derinden etkiledi. Ve sonunda, Aysunumuzun resmi önünde birleþen orak çekiç, bir anda salonu alkýþlara boðdu. Arkasýndan þair dostumuz Ruhan Mavruk yeniden þiirlerini paylaþtý bizimle. Ardýndan genç bir yoldaþýmýz da Aysun için þiirler okudu. Verdiðimiz bir aradan sonra, Ölüm Oruçlarý üzerine hazýrlanmýþ bir belgeseli izledik. Bir 26 Haziran’da daha, Aysunumuzu, Ayýþýðýmýzý basýn açýklamasý ve etkinlikle andýk.
142. Sayý / 1 - 15 Temmuz 2009
Aysun Bozdoðan Ölümsüzdür
Yeni Evrede
Aysunumuz
Mücadele Birliði
Hoþçakalýn Dostlarým benim Hoþçakalýn. Sizi canýmda Canýmýn içinde, Kavgamý kafamda götürüyorum… Yine görüþürüz, dostlarým benim Yine görüþürüz Beraber güneþe güler Beraber dövüþürüz.
rüyoruz. 26 Haziran Cuma günü saat 16.00’da Ýnönü Parký’nda “AYSUN BOZDOÐAN MÜCADELEMÝZDE YAÞIYOR” Ayýþýðý Sanat Merkezi imzalý ve Aysunumuzun resmi olan pankartýmýzla ve dövizlerimizle kortejimizi oluþturduk. “Aysun Bozdaðan Ölümsüzdür”, “Umudumuz Kavgada, Kavgamýz Sanatýmýzla” sloganlarýyla baþlayan basýn açýklamasý, basýn açýklamasýný okuyan arkadaþýmýzýn Yýl 2001 aylardan Haziran, Hazi- þiir okumasýyla devam etti. Basýn açýklaran’da ölmek zor, hem de kavgada. Gün- masýnda “Aysun Bozdoðan yoldaþýmýzý, lerden 26 Haziran, Haziran sýcaðýnda tes- ölümsüzlüðe uðurlamanýn 8. yýlýnda onu lim alamadýlar, teslim olmadý. Hücre anlatmak ve anmak için buradayýz. Þarhücre yürüdü ölümün üstüne. kýlarýmýzla, marþlarýmýzla, þiirlerimizle, Günlerden 26 Haziran ve Ayýþýðýmýz Aysunumuz teslim olmadý doktor Mengele’ye. Halklarýn bilincinde ve yüreðinde kazanýlmýþ bir zaferdi artýk O. 186. günündeydi Ölüm Orucunun bugün, bundan tam 8 yýl önce. Bizler de Ayýþýðýmýzýn doðup büyüdüðü kent olan Adana’da Ayýþýðý Sanat Merkezi olarak Aysunumuzun kavgasýný, Adanalý emekçilere anlatmak için bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdik. Aysunumuzun, Ayýþýðýmýzýn sürdürdüðü sýnýfsýz, sömürüsüz bir dünya kurma mücadelesini devralarak zafere olan büyük inancýmýzla sürdü-
GRUP UMUT RADYO DÜNYA’DAYDI
adý adýmýz, kavgasý kavgamýz þiarýyla Aysunumuzu burada bir kez daha selamlýyoruz. Amacýmýz, insaný, geleceði, kendimizi tanýmak ve deðiþtirmektir. Çaðýmýz korkunç. Çaðýmýz insaný, doðayý ve geleceði yok ediyor. Her þeyin metalaþtýrýlmaya çalýþýldýðý, alýnýp satýldýðý, tek erdemin almak ve satmak olduðu bir toplumda þarký söyleyen yarýnlarý yaratma mücadelesini yürütüyoruz. Bugün bizlerden önce atýlan adýmlarýn yol göstericiðinde yürüyüþümüze devam ediyoruz. Aysunumuzun bizlere býraktýðý mirasý sahipleniyor ve bu onurlu kavgayý bütün iktidar emeðin oluncaya dek sürdüreceðimize söz veriyoruz!,Yaþam Bizden Yana” diyerek sözlerini sonlandýrdý. Basýn metninin ardýndan Grup Umut sýrasýyla Aygülüm, Dört Ateþten Gün ve Çav Bella þarkýlarýný seslendirdiler. Müzik dinletisi çevredeki insanlarýn ilgisini çekti. Basýn açýklamamýzý “Aysun Yoldaþ Ölümsüzdür” sloganýyla sonlandýrdýk. Umudumuz Kavgada Kavgamýz Sanatýmýzla! Aysun Bozdoðan Ölümsüzdür!
ADANA AYIÞIÐI SANAT MERKEZÝ
mücadelesi selamlandý. Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin ve Grup Umut’un kendisini tanýtmasý ve ileriye dönük hedefleriyle ilgili verdiði bilgilerle baþlayan sohbet birçok konuya deðinerek deYaklaþýk 1,5 yýldýr çalýþmalarýný Adana Ayýþýðý Sanat Mer- vam etti. Ekonomik krizden, iþçi grevlerine, zindanlarda yaþakezinde sürdüren Grup Umut radyo dünya’da bir programa ka- nan son geliþmelerden Ulusal soruna kadar geniþ bir yelpazede týldý. 26 Haziran Cuma akþamý Mezopotamya Kültür Merke- sohbet edildi. zi’nin hazýrlamýþ olduðu “Düþünce Duraðý” adlý program Grup Yaklaþýk 2 saat süren program devrimci demokrat kurumUmut’un seslendirdiði þarkýlar, marþlar ve þiirlerle renklendi- lar arasý dayanýþmanýn önemine vurgu yapýlarak bu dayanýþrildi. manýn sürdürülmesi dileðiyle sona erdi. Kendi besteleri olan Umut ve Dört Ateþten Gün þarkýlarý ADANA AYIÞIÐI SANAT MERKEZÝ ve ayrýca Kürtçe þarkýlara yer verilerek Kürt Halkýnýn onurlu GRUP UMUT 142. Sayý / 1 - 15 Temmuz 2009
11
Gündem
Yeni Evrede
ÝRAN’DA HALK
Ýçinden geçmekte olduðumuz tarihsel aþamanýn bir ayaklanmalar yüzyýlý olduðunu, Ýran’daki geliþmeler kadar iyi anlatacak bir örnek az bulunur! Peki ya bundan sonrasý? Bundan sonra bu tip örneklerle sýk sýk karþýlaþacaðýmýz ve her bir örneðin bir öncekini gölgede býrakacaðý kesin. Þimdilik bu düþüncemizi doðrulamaya en büyük aday Yemen. Ama biz önce Ýran’a bakalým. Ýran’da neler oldu ve olmaya devam ediyor? Öncelikle þunun altýný net bir þekilde çizmek gerekir: Ýran’da 12 Haziran akþamýnda baþlayýp günlerce devam eden çatýþmalar, kapsamý, içeriði, içinde yer alan güçler, ileri sürülen talepler vb itibariyle bir halk ayaklanmasýydý. Bu bir halk ayaklanmasýydý çünkü çatýþmalar bizzat yoksul emekçi kitleler, küçük burjuva kesimler ve bir ölçüde iþçiler tarafýndan yürütüldü. Günlerce süren çatýþmalar basit bir gösteri ya da sýnýrlý bir devrimci kitle eylemi deðil bir ayaklanma idi. Çünkü kapsamý ve içeriði çok belirgin, planlý, örgütlü olmasa da kurulu düzeni hedef alan, bu çapta bir deðiþim isteyen, kendini hiçbir yasayla sýnýrlamayan, devlet güçleriyle açýkça çatýþan, düzeni simgeleyen her þeye saldýran, ölümü, zindana atýlmayý göze alan emekçi kitlelerin devrimci eylemiydi. “Ayaklanmalar yüzyýlý”nýn diyalektiðini, insanlýðýn içine girdiði o büyük tarihsel deðiþim sürecini ifade eden “Yeni Evre”yi anlamayanlar bu beklemedikleri ayaklanma karþýsýnda þaþýrýp kaldýlar. Türkiye sol hareketinin çok büyük bir bölümü ortaya çýkýþý karþýsýnda þaþýrdýklarý bu hareketi tanýmlamaya kalkýþýnca körün fili tarifi gibi bir durum ortaya çýktý. Kimine göre bu ayaklanma, emperyalistlerin Ukrayna, Gürcistan gibi yerlerde tezgâhladýklarý karþý-devrim giriþimlerinin (burjuvalar buna “turuncu devrim” diyorlar) yeni bir versiyonu idi. Þurada ya da burada ortaya çýkan her devrimci kitle
12
Mücadele Birliði
GERÝCÝ ZOR TARÝHÝN A
hareketinin arkasýnda emperyalistlerin elini görmeye alýþmýþ bu adamlara göre bu hareketin arkasýnda Soros, benzeri adamlar, güçler vardý. Onlar Ýran’ýn “anti-emperyalist” iktidarýný devirmek istiyorlardý dolayýsýyla yapýlmasý gereken bu harekete doðrudan ya da dolaylý þekilde karþý çýkmaktý. Kimine göre ise hareket, sistem içi, egemen sýnýflar arasý bir iktidar savaþýndan ibaretti. Hareket, Musevi adýnda, rejimin eski bir adamýnýn etrafýnda baþlamamýþ mýydý? Öyleyse bu harekette uluslararasý proletaryanýn ilgisini uyandýracak, çýkarlarýný ilgilendirecek bir þey yoktu. Kavga “burjuva klikler arasý” bir kavgaydý, o kadar. Aslýnda bütün sol hareketler böyle bir ayaklanma beklemiyorlardý. Onlar, Ýran Cumhurbaþkanlýðý seçimlerinin normal seyri içinde geçeceðini, seçimlerden sonra da her þeyin kendi rutin akýþýna devam edeceðini düþünüyorlardý. Hatta bunu düþünme ihtiyacý bile duymuyorlardý. Çünkü onlara göre toplum yaþamýnda sýçramalarýn, ani dönüþümlerin, onlarca yýllýk geliþmeyi birkaç haftaya, hatta birkaç güne sýðdýracak ani patlamalarýn yeri yoktu. Hele de Ýran gibi, dinci gericiliðin mutlak hâkim olduðu bir toplum, bir sistem söz konusu ise bu tartýþýlmazdý bile.
EMPERYALÝSTLER VE MUSEVÝ’ÝN ORTAK KORKUSU Ýran’daki halk ayaklanmasýnýn ne egemenler arasý bir iktidar savaþýnýn ürünü ne de emperyalistlerin “turuncu devrim” tezgâhýnýn sonucu olduðunu anlamak için ayaklanmadan hemen sonra taraflarýn yaptýðý açýklama ve izledikleri politikaya bakmak yeterli. Ama önce her dar görüþlü gibi, Ýran burjuvazisinin Musevi’nin arkasýnda duran kesimi ile emperyalistlerin hareketin karakteri ve kapsamý hakkýnda derin bir yanýlgýya düþtüklerinin altýný çizmek gerek. Her iki tarafý da yanýlgýya düþüren 142. Sayý / 1 - 15 Temmuz 2009
þey, ayaklanmanýn baþlangýç gerekçesi oldu. Kapitalist sömürü altýnda derin bir yoksulluk girdabýna sürüklenen Ýran emekçi sýnýflarý, her türlü politik özgürlükten yoksun, baský ve terör altýnda yaþayan ezilen ulus ve ulusal topluluklar gerçekte ayaklanmak için bir “genel bahane” arayýþý içindeydiler. Þayet ekonomik kriz, yoksulluk, iþsizlik, sefalet, politik özgürlük özlemi gibi nesnel ekonomik ve siyasal koþullar kitleleri bir ayaklanmaya sürüklemeseydi hiçbir güç Ýran’da böyle bir ayaklanmayý örgütleyemez, gerçekleþtirmezdi. Ama iþte bu koþullar Ýran’da fazlasýyla vardý. Aðýr bir sansür uygulamasý ve baþka koþullar Ýran hakkýnda etraflý ve saðlýklý bilgi alýnmasýný engellese de, Ýran burjuvazisinin kendi egemenliðini ancak aðýr bir baský, terör, zindan, yýldýrma politikalarýyla; her ay birkaç kiþiyi sokak ortasýnda vinçlerle idam ederek ayakta tutmaya çalýþtýðýný biliyoruz. Bu koþullarda yaþayan Ýran emekçi sýnýflarýnýn, ezilen ulus ve ulusal topluluklarýn önlerine çýkacak ilk genel bahaneyle ayaklanmalarýndan daha doðal ne olabilir! Ýran emekçi sýnýflarý, ezilen ulus ve ulusal topluluklarý bu “genel bahane”yi, Cumhurbaþkanlýðý seçimlerine karýþtýrýlan hilelerde buldular. Kitleler, seçim hilelerinin hesabýný sormak bahanesiyle sokaða çýktýlar. Türkiye sol hareketinin önemli bir bölümünü olduðu kadar, emperyalistleri ve en baþta da Musevi þahsýnda Ýran burjuvazisinin bir bölüðünü yanýltan da iþte bu bahane oldu. Musevi ve arkasýndaki burjuva güçler, kitlelerin ayaklanma için bulduklarý bahaneye bakarak, süreci baþýnda hareketin kendileri için ve kendi kontrollerinde olduðunu düþündüler. Emperyalistler ayný yere bakarak, hareketin kapitalist düzen sýnýrlarý içinde olduðunu sandýlar ve ikircikli bir “destek” açýklamasý yaptýlar. Fa-
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
K AYAKLANMASI
AKIÞINI DURDURAMAZ kat ilk çatýþmalarýn barut kokusu daha gitmeden ve ilk kurbanlar topraða verilmeden yanýldýklarýný anladýlar. Ateþle oynadýðýný anlayan Musevi, duraksamadan geri adým attý. Kitleleri sokaða çýkmamaya, evlerin damýndan tekbir getirerek protestolarýný sürdürmelerini istedi. Kendisini kimse dinlemedi. Bu sefer düzenin bir baþka simgesi olan camide toplanmalarýný istedi. Amaç ne yapýp yapýp kitleleri düzen sýnýrlarý içinde tutmaktý. Çaðrýsýna kulak asan olmadý. Çünkü seçim hilelerini bahane ederek ayaða kalkan kitlelerin özlem, umut ve talepleri burjuva düzen sýnýrlarýnýn çok ötesindeydi. Onlar politik özgürlüðe susamýþlardý, yaþamsal sorunlarýnýn çözümünü istiyorlardý ve bunun için gözlerini kýrpmadan ölümün kollarýna atýlýyorlardý. Musevi ve onun þahsýnda Ýran burjuvazisi böyle bir hareketin arkasýnda duramazlardý. Desteklerini geri çekmekte tereddüt etmediler. Musevi’yi emperyalistler takip etti. Ortaya çýkan halk hareketinden, kendi arzuladýklarý bir iþbirlikçi iktidara yol açacak diye umutlanan ABD ve diðer emperyalistler, kazýn ayaðýnýn hiç de öyle olmadýðýný görmekte gecikmediler. Halk hareketinin bir ayaklanmaya dönüþmeye ve Ýran kapitalizmini hedef almaya baþladýðýný görünce çark ettiler. ABD aceleyle “genel grev” çaðrýsýný desteklemeyeceðini ilan etti. Ýtalya ve Ýngiltere, baþtaki desteklerini geri çektiler ve zevahiri kurtarmak için iþe yaramaz protestolarla yetindiler. Ýran burjuvazisinin bu iþe yaramaz protestoya ihtiyacý vardý çünkü bu bahaneyi kullanarak halk ayaklanmasýný “emperyalistlerin kýþkýrtmasý” olarak karalama, gözden düþürme fýrsatýný buluyordu. Böylece, can düþmaný gibi duran Mollalar rejimi ile emperyalistler arasýnda “al külah ver takke” iliþkisi sürüyordu. Düþmanlýk mý? Söz konusu olan þey kapitalizmin bekasý ise gerisi teferruattý. Proleter devrim ve halk ayaklanmalarý karþýsýnda
her zaman en gerici güçlerle birleþmiþ burjuvazinin emperyalistlerle “al külah ve takke” iliþkisine girmesine hangi aklý baþýnda insan þaþar! Ve hangi emperyalist, Ahmedi Necad devrilsin diye kapitalizmi tehdit eden bir halk ayaklanmasýný destekler!
BUNDAN SONRASI Bu satýrlar yazýlýrken, arkasýnda onlarca ölü, yüzlerce yaralý ve binlerce tutsak býrakan Ýran halk ayaklanmasý henüz yenilmemiþti. Ama þimdiden, ayaklanmanýn önderlik zaafýna, iþçi sýnýfýnýn, özellikle de petrol iþçilerinin çok sýnýrlý katýlýmýna, kendiliðinden karakterine, programsýzlýðýna, zafer için gerekli pek çok araçtan yoksunluðuna bakarak yenilgi için sayýsýz koþulun bir arada olduðunu söylemek mümkün. Ýran burjuvazisine gelince. O, kendisine gökyüzündeki yerini gösteren, “cennetmekân”a yolculuðunun çok da uzak bir geleceðin sorunu olmadýðýný hatýrlatan bu ayaklanmayý bastýrmak; ayaklanmacýlarý ibretlik biçimlerle (yani vinçlerin ucunda sallandýrarak) cezalandýrmak için harekete geçmiþ bulunuyor. Ýran burjuvazisinin eylemleri, tarihin burjuva sýnýftan daha gaddar, daha kaba, daha vahþi bir sýnýf tanýmadýðýnýn somut kanýtýdýr. Mollalar, bu kanýtý “din ve Allah” adýna, ayaklanmacýlar üzerinde tekrarlamak için kollarý sývamýþ, ortalýðýn dinmesini bekliyorlar. Halk ayaklanmasý, büyük ihtimalle, ya kendiliðinden sönecek ya da gericilerin terörü altýnda yenilecek. Ama bu, Ýran burjuvazisinin zaferi olmayacak. Mollalar ve onlarýn þahsýnda Ýran burjuvazisi, deyim yerindeyse artýk gün yüzü görme ecek. Halký bastýrmak için baþvuracaðý þiddet onu yýkacak güçlerin barajýn arkasýnda daha fazla toplanmasýndan baþka bir sonuca yol açmayacak. Ve barajýn arkasýnda birikmiþ yýkýcý güçler ne denli çok olursa duvarýn yýkýlmasý, yýkýcý güçlerin gürül gürül akmasý, zaferin kazanýlmasý o denli 142. Sayý / 1 - 15 Temmuz 2009
Gündem
kesin olacaktýr. Çünkü ömrünü doldurmuþ olanýn yýkýlmasýný engellemeye yönelik her gerici zor, tarihin akýþý tarafýndan mutlaka yenilgiye uðratýlýr. Öyleyse, emekçi sýnýflar yenilirlerse yapacaklarý þey, ilk fýrsatta yeniden devrimci giriþimlerde bulunmak, yeniden ayaklanmaktýr. Bu kaçýnýlmazdýr. Çünkü Ýran emekçi sýnýflarýný, ezilen ulus ve ulusal topluluklarýný ayaða kaldýran þey, Ýran kapitalizminin kendi iç çeliþkileridir. Halký ayaklanmaya iten olgular, Ýran’daki sömürü düzeninin, baský rejiminin yoðunlaþan çeliþkileri, üst üste binen çatýþmalarý, halkýn yeni bir yaþamý, daha ileri bir toplumu devrimle kurma arzusudur. Onlarý harekete geçiren þey Ýran’daki devrimci durumdur. Ve bu nesnel durum, ayaklanmalar yüzyýlýnda, “Yeni Evre”de dünyanýn dört bir tarafýnda ortaya çýkmýþ bulunuyor. Ýran bir örnek. Ýran, toplumdaki büyük kargaþalýðýn arkasýnda emekçi sýnýflarla burjuvazi arasýnda süren sýnýf savaþý, iç savaþ olduðunun örneðidir. Pakistan’da, Yemen’de, Afrika’da, Latin Amerika’da; kýsacasý dünyanýn dört bir tarafýnda süren büyük kargaþalýðýn arkasýnda ayný güçlü nedenler; proletaryanýn, emekçi sýnýflarýn, ezilen halklarýn, yoksul kitlelerin egemen sömürücü sýnýflara karþý sürdürdükleri sýnýf savaþý, iç savaþ var. Ezilen, sömürülen kitleler, bilincinde olsunlar ya da olmasýnlar –bunun þimdilik önemi yok- yaþama tutunmak ve daha iyi bir gelecek kurmak için her yerde burjuvaziye karþý mücadeleye atýlýyorlar. Bu, yüzyýlýmýzýn temel, belirleyici, karakteristik çizgisidir. Þimdi bu devrimci dalga Ýran kýyýlarýna varmýþ bulunuyor. Sýranýn hangi ülkede olduðunu, emperyalist-kapitalist zincirin hangi halkadan kýrýlacaðýný önceden bilemiyoruz. Fakat þunu biliyoruz: Komünistler dünyanýn dört bir tarafýnda devrimci patlamalara, bu patlamalarý bir toplumsal devrime çevirmeye hazýr olmalýlar.
13
Yeni Evrede
Aysunumuz
Mücadele Birliði
ÝZM ÝR’DE AYS UN BOZD OÐ AN’IN AYSUN BOZDOÐAN ANM AS I YAP ILD I MÜCADELEMÝZDE YAÞIYOR 26 Haziran 2001 yýlýnda Ölüm Orucu eyleminin 283. gününde güneþe uðurladýðýmýz Aysun Bozdoðan için Ýzmir’de de bir basýn açýklamasý ger çek leþ ti ril di. Basýn açýklamasý saat 18.00’de Konak Pier önünden
Sümerbank önüne kadar bir yürüyüþle baþladý. Yürüyüþ sýrasýnda “Aysun Bozdoðan Ölümsüzdür Mücadele Birliði PLT” pankartý açýlýrken “Aysun Bozdoðan Yaþýyor Savaþýyor”, “Aysun Bozdoðan Ölümsüzdür”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Devrimci Ýrade Teslim Alýnamaz” sloganlarý atýldý. Sümerbank önüne gelindiðinde ise önce Aysun Bozdoðan nezdinde ölümsüzleþen tüm devrim savaþçýlarý adýna saygý duruþu yapýldý ve basýn metni okundu. Basýn metninde Aysun Bozdoðan’ýn hayatýna ayrýca kapitalizmin son süreçte sadece devrimcilere deðil iþçi-emekçilere de saldýrýlarýn yoðun bir þekilde sürdüðüne deðinildi. Daha sonra Aysun yoldaþý cezaevinden tanýyan bir arkadaþ söz aldý. Bizlere Aysun yoldaþla ne çok þey paylaþtýðý ve ne de az þey paylaþtýðýný dile getirdi. Ardýndan þiir, þiir dramatizasyonu ve 5 parçalýk bir müzik dinletisi sunuldu. Alýnteri, ESP, DTP il baþkan yardýmcýsý ve Emekli-Sen’in destek verdiði basýn açýklamasý sloganlar tekrar haykýrýldýktan sonra sona erdirildi. Devrim adýna savaþýrken ölümsüzleþen Aysun Bozdoðan’ýn aslýnda ölümsüzleþmediði, nice Aysunlarýn onun bayraðýný býraktýðý yerden devraldýðýný bu eylem bir daha göstermiþtir. Biz Aysunlarýn bize býraktýðý yoldan ayný kararlýlýk ayný inanç ve ayný güvenle yürümeye devam edeceðiz. Ta ki dikene kadar burjuvazinin burçlarýna þanlý kýzýl bayraðý. AYSUN YOLDAÞ YAÞIYOR SAVAÞIYOR! ÝZMÝR MÜCADELE BÝRLÝÐÝ PLATFORMU
ÝZ MÝR’DE AY SUN BOZ DO ÐAN YOL DAÞ’LA ÝL GÝ LÝ DU VAR YA ZI LA MA LA RI
2001 yýlýnda Ölüm Orucu sürecinde devrim savaþçýsý olarak ölümsüzlüðe uðurladýðýmýz AYSUN BOZDOÐAN yoldaþ için MÜCADELE BÝRLÝÐÝ ve DEVRÝMCÝ ÝÞÇÝ KOMÝTELERÝ (DÝK) olarak Ýzmir’in emekçi semtleri olan Kadifekale, Gültepe, Çýnartepe, Çobançeþme ve Güzeltepe’de duvar yazýlamalarý yapýldý. Yazýlamalarda “Aysun Bozdoðan Yaþýyor Savaþýyor Mücadele Birliði” “Aysun Bozdoðan Ölümsüzdür Devrimci Ýþçi Komiteleri(Dik)”, “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak Mücadele Birliði” yazýlamalarý yapýldý. Yazýlama yapýlan bölgelerde ayrýca, “Aysun Bozdoðan Ölümsüzdür” kuþlamalarý yapýldý. Bizler Devrimci Ýþçi Komiteleri ve Mücadele Birliði olarak buradan tekrar haykýrýyoruz ki ölümsüzlüðe uðurladýðýmýz her yoldaþýn kanýyla boðulacaklar. DEVRÝMCÝ ÝÞÇÝ KOMÝTELERÝ (DÝK) MÜCADELE BÝRLÝÐÝ
14
8 yýl oldu. Ka pi ta liz min burçlarýna kýzýl bir bayrak dikileli, 8 yýl oldu. Faþizmin saðýrlaþtýrdýðý kulaklara bir çýðlýk atýlalý, 8 yýl oldu. Zindanlarýn hücrelerini gün ve gün eriteli, 8 yýl oldu. Aysunumuz Ayýþýðýmýz aramýzdan ayrýlalý. 28 Haziran Pazar günü saat 16.00’da Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi olarak Toroslar kadar asi ve güçlü olan yoldaþýmýz Aysunumuzu andýk. Etkinliðimiz Aysunumuz nezdinde devrim yolunda ölümsüzleþen tüm devrim savaþçýlarý için 1 dakikalýk saygý duruþuyla baþladý. Ardýndan Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi çalýþaný bir arkadaþýmýz Aysunumuzun hayatýný ve ekin sanat mücadelesine katkýlarýndan bahsetti. Arkadaþýmýz “Aysunumuzu anmak onu anlatmak onun yoldaþý olmak ve mücadelesini devam ettirmek büyük bir onurdur ve bu onuru bizimle paylaþtýðýnýz için teþekkür ederiz” dedi. Sonrasýnda Grup Umut adýna bir arkadaþýmýz kürsüye çýkarak Aysunumuzun müzik grubuna yaptýðý katkýlarýn ve ilk tohumlarý Aysunumuzun ektiðinden bahsetti. En son olarak ise Mücadele Birliði Platformu adýna bir arkadaþýmýz Aysun’un mücadelesinden bahsetti “Aysunumuz gittiði her yerde ve aldýðý her sorumluluðu elinden geldiðinin en iyisini yapýyordu ve diðer yoldaþlara örnek bir kiþilikti devrimci yaþamý özümseyerek f tipi zindanlarda 186 gün dimdik durdu. Ýlk ölüm orucu gönüllülerindendi ve bu duruþuyla hepimize yol gösterici bir yoldaþýmýz olmuþtur” dedi. Arkadaþýmýzýn yaptýðý konuþmanýn ardýndan þiir atölyesinden küçük bir arkadaþýmýz Aysun’a dair iki þiir okudu. Þiirler dinleyenler tarafýndan çok beðenildi. Etkinliðe kýsa bir ara verildikten sonra Aysun’un kendi sesinden oluþan slayt gösterisi izlendi. Ardýndan grup umut sahne aldý. Aysun’u Ölüm Oruçlarýný ve zindanlarý anlatan parçalardan müzik dinletisi yoðun bir ilgi ve beðeniyle karþýlandý. Grup Umut’un dinletisinin bitmesiyle etkinliðe son verildi. Etkinliðe yoðun bir katýlým vardý. Etkinliðin bitiminde birçok kiþi bizimle beraber kalarak Aysun’a ve Ekin-Sanat mücadelesine dair sýcak sohbetler yapýldý. AYSUN BOZDOÐAN ÖLÜMSÜZDÜR UMUDUMUZ KAVGADA KAVGAMIZ SANATIMIZLA
ADANA AYIÞIÐI EKÝN SANAT MERKEZÝ
142. Sayý / 1 - 15 Temmuz 2009
Yeni Evrede
Zafere DEK
Mücadele Birliði
KAPÝTALÝST SÝSTEME UYDURULAN HÝÇBÝR KILIF ONU YIKACAK GÜÇTEN KORUYAMAYACAKTIR Kapitalist sistemde iktidar, sermaye sahiplerinin lehine olacak politikalarý, eðitim alanýnda da uygular. Bu yeni bir durum deðildir. Her ne kadar eðitimin ekonomik sistemden baðýmsýz olduðu birileri tarafýndan iddia edilse de, bunun böyle olmadýðý, bilakis eðitimin mevcut sistemin iþleyiþinde etkin olacak bireylerin yetiþmesinde önemli bir yeri olduðu inkâr edilmez bir gerçekliktir. Eðitimin böyle bir iþlevi olmakla birlikte ekonomik sistemden baðýmsýz olmamasý bu alaný da mevcut sistemin sömürüsüne maruz býrakmýþtýr. Dolayýsýyla bu sömürünün kurbanlarý eðitimin asýl unsurlarý olan öðrenciler ve öðretmenlerdir. Eðitim, önceleri genel olarak devletin sorumluluðunda bir “sosyal hizmet” iken artýk çoðunlukla özelleþtirilerek sermayeleþtirilmiþtir. Devlet, bu özelleþtirme iþlemiyle hem eðitime ödenek ayýrma sorumluluðunu üzerinden atarak kendisini ve sermayesini korumak adýna orduya ve polise daha fazla ödenek ayýrmayý, hem de sermaye sahibine bir kâr kapýsý açmayý amaçlar. Devletin eðitim hizmeti sorumluluðunun darlýðý sebebiyle eðitime ihtiyacý olan bireylerin tümünün bu eðitimden yararlanmasý ve eðitim hizmetini yerine getirecek öðretmenlerin devlet kademelerinde bu hizmeti yerine getirebilmeleri imkânsýz bir hal alýr. Dolayýsýyla devlet, bu durumda etkili bir kýlýf olarak sýnavlarý devreye sokar. SBS, ÖSS, ALES, KPSS vb. diye adlandýrýlan bu kýlýflarý bir üst eðitim kademesinde baþarý gösterecek öðrencileri ve kendi alanýndaki görevleri iyi yapacak öðretmenleri yordamak* þeklinde gerekçelendirir. Bunun sonucunda bu sýnavlara hazýrlanmak üzere sermayeleþtirilmiþ eðitim kurumlarý olan dershanelere ve bunun sonrasýnda özel üniversitelere öðrencileri yönlendirerek sermaye sahibine karþý görevini yerine getirir. Bunun yanýnda devlet, kendi eðitim kurumlarýnda çok sayýda öðretmene hizmet yapma olanaðý vermeyerek onlarý özel eðitim kurumlarýnda sermaye sahibinin sömürü þartlarýný kabul edecek þekilde çalýþmaya mahkûm eder. Devlet, eðitim konusundaki yükünü bu saydýklarýmýzýn dýþýnda kendi kurumlarýnda görevlendirdiði eðitim emekçilerinin haklarýný yeni uygulamalarla her gün biraz daha gasp ederek ve çoðunu sözleþmeli ve ücretli statüsüyle görevlendirerek hafifletir. Kapitalist sistemin geldiði aþamanýn bir sonucu olan istihdamýn darlýðý, iþsizlerin sayýsýný günden güne arttýrmaktadýr. Bu yüzden iþ alaný gittikçe daralan ve iþsizliðe mahkûm olan birçok birey çare olarak üniversite okumaya yönelmiþ, sýnavdan sýnava sürüklenerek bir süre daha öðrenci konumunda kalmýþtýr. Gençliðin okumaya olan bu yönelimi hem avuntu hem de çaresizliðin göstergesidir. Böylelikle öðrenci gençler kendilerini bir süre için iþsizlerin sayýsýna dâhil olmaktan kurtarmýþ olurlar. Aslýnda genç bireylerin önemli bir kýsmýný öðrenci diye tutarak iþsizlerin sayýsýný az göstermek, devletin baþvurduðu bir kýlýftýr. Ama geleceði elinden alýnan öðrenci gençlik ve iþsizliðe mahkûm edilen, çalýþsalar dahi birçok hakký gasp edilen eðitim emekçileri ve diðer kamu emekçilerinin yaþam þartlarý gerilemiþtir. Ýþçilerin, emekçilerin ve öðrenci gençliðin maruz kaldýklarý bu þartlarýn ana nedeni olan kapitalist sistemin geldiði aþama anlaþýldýðýnda görülüyor ki çözüm bu sistemin varlýðýna raðmen mümkün deðildir. Sistemin varlýðýna raðmen bir takým deðiþikliklerle çözüm bekleyenler anlamalýdýr ki yeni uygulamalar sermaye sahiplerinin lehine olmaktan öteye gitmemiþtir. ÖSS’nin kaldýrýlmasý talebinde bulunanlar, OKS kaldýrýldýktan sonra yerine getirilen SBS konusunda ne düþünüyorlar acaba? 8. sýnýflarýn sorumlu tutulduðu OKS kaldýrýldý yerine 6. 7., 8. sýnýflarýn sorumlu tutulduðu SBS getirildi. Bu da öðrencilerin
dershane ihtiyacýný 8. sýnýfýn sonuyla sýnýrlamayýp 3 yýla geniþletmiþtir. Kapitalist sistemin sömürü düzeninde öðrenci gençlik, sorumlu tutulduðu sýnavlarýn kaldýrýlmasýyla ne sorunlarýndan kurtulabilir, ne de geleceðe güvenle bakabilir. Eðitim emekçileri ve diðer kamu emekçilerinin de sürekli gerileyen yaþam düzeylerini bu sömürü düzeninde yükseltme olanaklarý kalmamýþtýr. Ekonomik taleplerine karþý kamu emekçilerine verilecek haklar þu ana kadar gasp edilen haklarýn ancak kýrýntý düzeyinde kalacaktýr. Statülerinin “sözleþmeli ve ücretli”den “kadrolu” haline getirilmesi ne sömürüldükleri gerçeðini ortadan kaldýracak ne de geride kalan çok sayýda emekçinin özel kurumlarda çalýþma zorunluluðuna son verip sermaye sahibi tarafýndan daha fazla sömürülmesini engellemeyecektir. Öðrenci gençlik, eðitim emekçileri ve diðer kamu emekçilerinin kurtuluþu ancak sömürü düzeninin ortadan kaldýrýlmasýyla mümkündür. Bunun yolu ise sermaye düzenine son verecek olan iþçi sýnýfýnýn etrafýnda kendi öz örgütlenmeleri olan komitelerde birleþerek sýnýf bilinciyle mücadele vermekten geçer. *Yordamak: Belli bilgilere dayanýlarak geleceðe yönelik tahminde bulunmak. ZAFERE DEK
“Bu Ýğrençliklere, Bütün Bu Dayatmalara Rağmen Kafamı Bataklıktan Yukarı, Gökyüzüne Çevirebiliyorum”
Ben bir hayat kadýnýyým, hayat yolunda kolu, bacaðý, kalbi, en çok da ruhu yara bere içinde kalmýþ… Ben bir hayat kadýnýyým, ne anlam yüklersen bu kelimeye iþte ben oyum. Belki onbeþimde berdel edilmiþimdir ellisindeki bir toprak aðasýna veya on çocuklu bir ailenin en büyük çocuðuyumdur, hani þu anne yarýsý olanlardan… Ýþkencede oðlunu kaybetmiþ bir anayým belki, o zaman bana hayat kadýný denilemez mi, hayatýn bütün yükünü taþýyor olmama raðmen? Belki de daha on üçüme girmeden tecavüze uðradým ya da tecavüzcümle ayný yastýða baþ koyuyorum. Þu an dayak yiyor da olabilirim kýz doðurduðum için ya da hiç doðuramamýþ kýsýr damgasý yemiþ de olabilirim, kimbilir! Belki üstüme kuma geldi dün gece ya da ben kuma gittim ne fark eder ki? Nerden bileceksiniz belki radyoda adým söylendi diye öldürüldüm ben, bir dere kenarýnda analar yürek parçalýyor ardýmdan. Köyünden hiç çýkmamýþ, daha on beþinde yetiþkin olmuþ, evrende bir zerre olduðunun farkýnda olmayan küçücük bir kýz çocuðuyum belki, bu hayatta benden daha masum ne olabilir ki? Ya da diyelim ki þehirliyim hep baþý önünde yürümesi tembihlenen, evinden kocaman fabrikasýna gidip gelen, iyi aile kýzýný oynuyorumdur hayat sahnesinde belki! Dedim ya ben bir hayat kadýnýyým, belki hergün beni bedenimi satmaya zorluyor bu bataklýk. Bilemezsiniz tabi, nerden bileceksiniz hiç kafanýzý kaldýrýp bakmadýnýz ki bana. Oysa öyle çok ki sayýmýz ama siz yüzümde kendinizi görmekten öyle korktunuz ki deðil bana gökyüzüne bile hiç bakamadýnýz. Ama ben tüm bu iðrençliklere, bütün bu dayatmalara raðmen kafamý bataklýktan yukarý, gökyüzüne çevirebiliyorum. Çünkü sizden farklýyým, ben bir hayat kadýnýyým ve hayat kadýnlarý da güneþe dokunabilir İzmir’den DÖB’lü Bir Öðrenci
142. Sayý / 1 - 15 Temmuz 2009
15
Sınıf Hareketi
Mücadele Birliði
KESK, 8 ÜYESÝNÝN DAHA TUTUKLANMASINI PROTESTO ETTÝ
Mayýs’ýn 28’indeki KESK baskýnlarýndan sonra serbest býrakýlan üyelerden 8’inin savcýnýn itirazý üzerine gözaltýna alýnýp tutuklanmasýnýn ardýndan KESK üyeleri Ýstanbul, Ankara, Ýzmir baþta olmak üzere pek çok kentte eylemler yaptý. KESK Ýstanbul Þubeler Platformu üyeleri de, akþam saatlerinde Taksim Tramvay Duraðý’nda toplandý. “Devlet elini sendikamdan çek” pankartýn arkasýnda toplanan yüzlerce KESK’li, “Devlet güdümlü sendika olmayacaðýz”, “Faþizme karþý omuz omuza”, “Sokakta Kurduk, Sokakta savunacaðýz” sloganlarýyla Galatasaray Lisesi önüne kadar yürüdüler. Ardýndan KESK, Galatasaray Lisesi önünde yarým saatlik bir oturma eylemi yaptý. Yapýlan protesto konuþmalarýnýn ardýndan, uluslararasý emek örgütlerinin KESK’li yöneticilerin tutuklanmasýna dair protesto mesaj-
Ankara’da 20 Haziran günü KESK, toplu sözleþme hakký, yapýlan operasyonlarla gözaltýna alýnan ve tutuklanan emekçiler için baþbakanlýða yürüyüþ düzenledi. Çok sayýda ilden emekçiler, otobüslerle Ankara’ya geldiler. Saat 10.00’da Tandoðan’da toplanan yaklaþýk 10 bin kiþi, Baþbakanlýða doðru yürüyüþe geçti.Bazý devrimci yapýlarýn da destek verdiði eyleme Devrimci Emekçi Komiteleri ve Devrimci Öðrenci Birliði de “Ýktidar Dýþýnda Herþey Hiç Bir Þeydir” pankartý ile katýldý ve sýk sýk “Zafer Savaþan Emekçinin Olacak”, “Ýktidar Dýþýnda Herþey Hiç Bir Þeydir”, “Fabrikalar , Tarlalar , Siyasi Ýktidar Herþey Emeðin Olacak”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” sloganlarý attýk. Güvenpark’a gelindiðinde çevik kuvvetin 5 panzer ile yolu kapattýðý görüldü. Bunun üzerine açýklamalar Güvenpark’ta yapýldý. KESK baþkaný Sami Evren açýklamasýnda þunlarý söyledi : “(...)Bugün buraya, sürgünlerle, soruþturmalarla, iþten çýkarmalarla; operasyonlarla, gözaltý ve tutuklamalarla gözümüzü korkutamayacaklarýný, bizleri fiili ve meþru mücadele çizgisinden caydýramayacaklarýný dosta düþmana bir kez daha duyurmak için toplandýk. Arkadaþlar, siyasi iktidar, bizleri sefalete
16
Yeni Evrede
larý okundu. Konuþmalar sonrasýnda basýn açýklamasý yapýldý. Okunan açýklamada, KESK’e yönelik saldýrýlarýn süreci özetlenerek, saldýrýlarýn Türkiye’deki demokrasi mücadelesini susturma amaçlý olduðunu söyledi. Saldýrýlarýn KESK’i susturmak bir yana mücadele azmini arttýrdýðýný belirttiler ve KESK yöneticileri serbest býrakýlýncaya, KESK’e yönelik baskýlar son buluncaya kadar mücadelelerini sürdüreceklerini söylediler. Eylemde yer alan Devrimci Emekçi Komiteleri de, 23 Ekim günün tutuklanan Eðitim Sen üyesi Erdal Güzel’le dayanýþma için düzenlenecek olan gecenin kartlarýný taþýdýlar. Basýn açýklamasý, KESK’in 20 Haziran’da Ankara’da yapacaðý “Toplu iþ sözleþmesi ya da grev” eyleminin çaðrýsýyla son buldu.
sürükleyen, soframýzý yakan, ocaðýmýza incir aðacý diken krize karþý gelir daðýlýmýndaki adaletsizliði arttýran, iþsizliði patlatan politikalarý sürdürmek dýþýnda hiçbir þey yapmadý. Tersine bizzat krize yol açanlar için teþvik üzerine teþvik getirdi, vergi indirimi getirdi, prim aflarý getirdi.Hükümet, krize yol açtýðý artýk kapitalizmin merkezinde bile kabul edilen neoliberal politikalarda inat ediyor. Ülkede 6 milyona ulaþan iþsiz varken, emekçilerin kriz karþýsýnda reel kaybý %30’larý aþmýþken, siyasi iktidar sýrtýný hala yandaþ þirketler baþta olmak üzere bir avuç yaðmacýya, talancýya, rantçýya dayamaya çalýþýyor. AKP iktidarý, iflas etmiþ politikalarýna karþý çýkanlara, krizin bedelini
142. Sayý / 1 - 15 Temmuz 2009
ödemeyeceðiz diyerek itiraz edenlere, halkýn parasýnýn sermaye kesimine peþkeþ çekilmesini sineye çekmeyenlere, emeðinin hakkýný almak için, özgürlük için, demokrasi için yakasýna yapýþanlara ise baskýyý, zulmü, faþizan uygulamalarý hak görüyor. Benzerlerini faþist rejimlerde gördüðümüz, bütün kamu düzenini güvenlik alaný haline getirecek Güvenlik Müsteþarlýðý yasasýyla polis devleti kurmak istiyor.(...) Buradan siyasi iktidara bir kez daha sesleniyoruz, Emekçi düþmanlýðýný býrakýn, Kamu emekçilerinin uluslararasý mahkemelerde defalarca tescil edilmiþ Grevli Toplu Ýþ Sözleþmesi hakkýný gasp etmeyi býrakýn. “Toplu görüþme” komedisine son verin. Bunu yapmaz, önümüzdeki TÝS sürecinde “Toplu Görüþme” aldatmacasýnda ýsrar ederseniz, KESK’in size bir tek yanýtý olacaktýr: TÝS YOKSA GREV VAR! Çünkü bizler baskýsýz, sömürüsüz, emeðin hakkýnýn ayaklar altýna alýnmadýðý, insanlýk onurunun çiðnenmediði bir ülkede yaþamak, çocuklarýmýzýn demokratik bir ülkede onurlu yurttaþlar olarak yaþamasýný istiyoruz.(...)” Yapýlan konuþmalarýn ardýndan eylem sona erdi.
Yeni Evrede
Sınıf Hareketi
Mücadele Birliði
DÝSK’ÝN 15-16 HAZÝRAN ÝÞÇÝ DÝRENÝÞÝ EYLEMÝNDE ÝÞÇÝLER VE POLÝS ARASINDA KISA SÜRELÝ ARBEDE YAÞANDI
15 Haziran Pazartesi günü saat 15.30’da DÝSK’’in öncülüðünde 15–16 Haziran iþçi direniþini anmak ve selamlamak için ve Karþýyaka Belediyesi tarafýndan iþten çýkarýlan Kent AÞ. iþçilerini de kapsayan bir basýn açýklamasý düzenlendi. Eylem iskele Karþýyaka Ýskele önünden Karþýyaka Belediyesine doðru yürüyüþle baþladý. Yürüyüþ esnasýnda sýk sýk atýlan “Kent AÞ. Ýþçisi Yalnýz Deðildir” “Yaþasýn 15 -16 Haziran Direniþimiz” “Kent AÞ. Ýþçisi Direniþin simgesi” “Zafer Direnen Ýþçilerin Olacak” sloganlarýna biz Mücadele Birliði olarak “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Herþey emeðin Olacak” “Zafer Savaþan Emekçinin Olacak” “Ýþçiler Birleþin Devrim Ýçin Savaþýn” “ Kent AÞ. Ýþçisi Yalnýz Deðildir” sloganlarýmýzla katýldýk. Büyük Birlik Partisinin önünden geçildiði sýrada tüm kitle “Faþizme Karþý omuz Omuza” sloganýný atarken, bizler de “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz” sloganýný haykýrdýk. Belediyenin önüne gelindiðinde orada bizleri Kent AÞ. iþçileri karþýladý. Ardýndan okunan basýn metninde “15 16 Haziran direniþinin 39. yýlýnda ayný kararlýlýkla sendikal hak ve özgürlüklerimiz için haykýrmakta, örgütlenmenin önündeki engellerin kaldýrýlmasýný talep etmekteyiz. Sendikalar yasasýnýn demokratikleþtirilmesini, grev yasaklarýnýn kaldýrýlmasýný, sendikal hak ve özgürlüklerin önünün açýlmasýný, ILO normlarýnýn çalýþma hayatýna hakim kýlýnmasýnýn mücadelesini daha da yükseltmeliyiz(…) Önü-
müzde zor bir süreç var. Bir yandan yaþadýðýmýz kriz þartlarýnda iþçi çýkarmalar artarak sürüyor, iþyeri kapanmalarý, iþsizlik, yoksulluk iþçi sýnýfýmýz ve emekçi halkýmýzý tehdit ediyor. Öte yandan hayatýmýzý daha da çekilmez hale getirecek yeni saldýrý planlarý tezgâhlanmaktadýr. Bize düþen bunlara karþý mücadeleyi daha da arttýrarak sürdürmektir. Sendikal hak ve özgürlükler için mücadele, kazanýlmýþ haklarýmýzýn gaspýna yönelik mücadele ve krizin sonuçlarýna karþý mücadele birbirinden ayrýlmaz. Ayýrmayacaðýz.” Sözlerine vurgu yaparak ve Kent AÞ. iþçilerinden bahsederken de “biz mücadeleyi sokakta kazanmaya alýþýk bir sendikayýz. Ve Kent AÞ. iþçilerinin mücadelesi de kazanýlacaktýr” diye belirtti. Kent AÞ. iþçileri eylem sona erdirilirken Karþýyaka Belediyesi önünde sendikadan ikinci bir emir gelene kadar oturma eylemi baþlattý. Bizden de birkaç arkadaþ belediye önündeki iþçilerle birlikte kaldý. Bizler de KESK’in Konak Sümerbank önünde gerçekleþtireceði Toplu Sözleþme ve Grev Haklarý için, KESK’e yönelik tutuklama ve baskýlarý protesto etmek için düzenleyeceði basýn açýklamasýna yetiþmek için ayrýldýk.Eylem bitiminde yarým saat sonra bir iþçiye telefonla þantiyenin çevik kuvvet tarafýnda basýldýðý haberi gelir. Bazý iþçiler þantiyeye doðru harekete geçti, ancak þantiye bölgesinde hiçbir geliþme yoktu. Bunun bilinçli yapýldýðý apaçýk ortadadýr. Belediye önünde kalan iþçilerle polis arasýnda da kýsa süreli çatýþma yaþandý ama iþçiler kararlý bir þekilde eylemlerine devam ettiler.
Ben bugün arkadaþlarla birlikte iþten çýkartýlan ve þu an eylemde olan Kent AÞ. iþçilerinin mücadele ettikleri yere, onlara bir nebze de olsa destek olmaya gittik. Oraya giriþimiz sloganlarla oldu. Onlar da bize eþlik etti. Bizi gördükleri zaman hepsinin yüzünde gülümseme, bir sevinç vardý. Bu da “biz gerçekten istersek yapamayacaðýmýz þey yoktur” dedirtiyor yani. Ben de bir iþçiyim, ama açýk olmam gerekirse ilk defa grev yapan iþçilerin içine girdim. Tabi ki arkadaþlarým sayesinde. Daha önce böyle iþçi direniþlerini uzaktan, medyadan takip ederdim. Orada onlarla birlikte bulunmak beni gururlandýrdý. Bugün haklarýný arayan, taþeron sistemini ortadan kaldýrmak isteyen ve kendi haklý mücadelelerini sonuna kadar cesurca, hiç kimseden çekinmeden, korkmadan iþlerine geri dönüp insanca bir yaþam sürmek için ve çocuklarýna böyle yaþanýlasý bir dünya býrakmak için kadýn, erkek, çocuk,
yaþlý demeden herkes yüreðini ortaya koymuþtu. Orada geçirdiðim süre boyunca onlarý görüp dinleme fýrsatý buldum. Ýlk defa katýldým bir iþçi grevine ve bundan çok memnun oldum. Orada herkes ailesiyle beraberdi, geceli gündüzlü beraber. Çocuklar kendi gelecekleri kararmasýn diye babamýzý iþe geri alýn, geleceðimizi karartmayýn pankartlarýný üzerlerinde taþýyorlardý. Babalarýnýn iþlerine tekrar baþlamasý için küçücük bedenlerine karþý kocaman yürekleriyle oradaydýlar çocuklar. Çocuklar bizim geleceðimiz ve biz bir gelecek istiyorsak emeðimize ve haklarýmýza sahip çýkmalýyýz. Binbir çeþit güzelliklerle dolu olan bu dünyada kapitalist sistemin yok etmek istediði bu güzelliði korumak en temel görevlerimizden biridir. Ve her birimiz ayrý güzellik ve özelliklere sahip birer sanatçýyýz. Þiarýmýz “yaþamak ve yaþatmak olmalýdýr. Ýzmir’den Mücadele Birliði Okuru
Bir Ýþçinin Dilinden Kent AÞ. Grevi
142. Sayý / 1 - 15 Temmuz 2009
17
Yeni Evrede
Sınıf Hareketi
Mücadele Birliði
“Ýşimizi Ekmeğimizi Sahiplenmek Suç Ýse Evet Suçluyuz, Bu Suçu Kabul Ediyoruz”
Ýzmir’de 30 Nisan’dan bugüne Karþýyaka Belediyesi Örnekköy Þantiyesinde DÝSK Genel-Ýþ 5 No’lu Þube önderliðinde direniþe devam eden iþçilere, 22 Haziran günü, gece saat 05:30 sularýnda sinsice polis saldýrmýþtý. Þantiyenin içinde kalan iþçilere 9 panzer, 500’e yakýn çevik kuvvet polisi, 2 su püskürtme aracý ve 1 akrep aracýyla þantiyenin içine giren devletin kolluk güçleri, iþçileri uykusunda yakalayarak apar-topar þantiyeden attý. Biz de Mücadele Birliði okurlarý olarak, haberi alýr almaz sabah 08:00’de iþçilerin yanýna gittik. Ýþçilerin bulunduðu þantiyeye gittiðimizde þantiyenin tüm çevresine polisin barikat kurduðunu gördük. Amaçlarý psikolojik baskýyla birlikte iþçilerin gözünü korkutmak olan polis istediðini baþaramadý. Ýþçiler saldýrýya cevap verdi. Saat 11:30 civarýnda KENT AÞ. eþyalarýnýn bulunduðu büroyu boþaltarak bir kamyona yükledi. Kamyon dýþarý çýkartýlmak istendiði anda iþçiler, eþleri, çocuklarý yolu kapatarak barikat kurdular. Daha sonra polisle arbede yaþanmaya baþlandý, bu arada biz de Mücadele Birliði okurlarý olarak iþçilerin yanýnda safýmýzý tutarak saldýrýnýn püskürtülmesine destek olduk. Devlet güçleri iþçilerin kararlý duruþuna dayanamayýp geri çekildiler. Saldýrýdan sonra iþçilerle ve aileleriyle röportaj yaparak düþüncelerini aldýk.
Mali Sekreter Canan: Sizlerin de bildiði gibi biz burada ailelerimizle þirketimizin genel müdürlüðü önünde iþimizi geri almak için bekliyorduk, oturuyorduk. Bir taraftan iþimizi almak için burada otururken, diðer taraftan Karþýyaka Belediyesinin diðer alanlarý taþeron firmalara peþkeþ çekilmemesi için Karþýyaka Belediye þantiyesinde bulunan araçlarýn çýkýþýna engel oluyorduk. Ama dün burada ailelerimizle otururken tabi fiziksel anlamda sabaha kadar oturmamýz mümkün deðil, biz buradan ayrýldýk, her gün 45–50 arkadaþýmýz dönüþümlü olarak burada bekliyorduk. Polis sabah saat 04.00’de gelip 500 çevik kuvvetle panzerleriyle boya araçlarýyla arkadaþlarýmýzý apar-topar dýþarý atmýþtýr. Arkadaþlarýmýz sabah saldýrýda neye uðradýklarýný þaþýrmýþlardýr. Ama polis þunu zannetmesin veyahutta Cevat DURAK þunu zannetmesin, bizi þantiyeden attýlar diye direniþimize son vereceðiz, aksine burada demokratik hak ve özgürlüklere aykýrý bir durum vardýr bizim iþimizi aþýmýzý Karþýyaka Belediyesi elimizden almýþtýr, biz burada sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceðiz. Bizi buradan atarlarsa Karþýyaka Belediyesinin önünde direniþe devam ederiz, CHP il binasýnda devam ederiz, gerekirse Ankara’ya kadar yürüyeceðiz. Þu an zaten 5 tane arkadaþýmýz da CHP il binasýnýn içinde oturma eylemi gerçekleþtirmektedir. Yani kýsacasý iþimizi alana kadar biz her a-
18
laný her mevziiyi kullanacaðýz. Biz buradan tekrar sesleniyoruz CHP belediye baþkanlarýna; bir taraftan sosyal demokrat olduðunuzu söyleyeceksiniz, bir taraftan demokratik hak ve özgürlüklere saldýrý yapacaksýnýz. Bir Ýþçi Eþi: Biz burada sonuna kadar direniþimize devam edeceðiz buradan tüm yetkililer duysun, gerekirse birkaç can yanacak gerekirse birkaç kan dökülecek ama asla pes etmeyeceðiz. Ya alacaðýz ya alacaðýz. (...) Ne demek, bir kalemde 300 iþçiyi çýkarýyor, ne demek iþten atýyor... Bizim iþimiz yok ekmeðimiz yok biz ne ile yaþayacaðýz ne ile geçineceðiz, þunu her kes iyi bilsin kesinlikle iþimizi alacaðýz. Ama iyilikle ama kötülükle geri alacaðýz. Bir Diðer Ýþçi Eþi: Ben eþim ve 2 çocuðumla birlikte 54 gündür buradayým. Ben gece gündüz buradayým, benim çocuðum sýnava girdi, bizim paramýzý vermediler. Para yoktu, çocuðumuza veremedik, Ýzmir’de bulunan bütün belediye baþkanlarý hepsi de CHP’li. Oy zamaný geldiðinde baþka oluyorlar, þimdi neden böyle yapýyorlar. Karabaðlar’da Bayraklý’da böyle olmadý da neden burada oluyor, ekmeðimizi kazanýncaya kadar burada olacaðýz. Bir Ýþçi Anasý: Bir duygumuz kalmadý ben iþçi anasýyým ne söyleyeyim ki. Bir Diðer Ýþçi Eþi: Korkma anne, korkma artýk kaybedecek bir canýmýz kaldý, onu da alýrlarsa alsýnlar. Öyle de açýz böyle de açýz, bizi yýldýramazlar yýlmayýz biz, bir canýmýz var alacaklarsa alsýnlar. Cevat Durak o koltuðu hak etmiyor, versin geri o koltuðu, CHP’nin hepsi üçkaðýtçý. Bir Diðer Ýþçi Eþi: Karþýyaka, Bayraklý bölündü 300–400 iþçi çýkardýlar da neden 500 iþçi alýyorlar, 300 kiþinin haline bakýn burada siz görüyorsunuz halimizi, artýk sinirden aðlýyorum. Burada olanlarý Ege Tv ve onun gibi medyalar hep yalan yanlýþ veriyorlar, onlar hep bizi suçluyorlar. Hakkýmýzý arýyoruz diye burada biz suçlu oluyoruz. Hakkýný arayan bu ülkede suçlu ise evet suçluyuz kabul ediyoruz, iþimizi ekmeðimizi sahiplenmek suç ise evet suçluyuz, bu suçu kabul ediyoruz. Bir Diðer Ýþçi Eþi: Þu Karþýyaka halkýnýn hiç mi vicdaný sýzlamýyor neden bize destek vermiyorlar, bu gün bize ise yarýn onlara. Biz sadece ekmeðimizi istiyoruz. Ben iki aydýr evime peynir alamýyorum iki aydýr çocuðum peynir yiyemiyor. O yediði lokmalar Cevat Durak’ýn boðazýnda kalsýn o da yutamasýn. Ýþçi çocuðu Emre: Bizim burada tek istediðimiz babalarýmýzýn iþini geri almasý, alamazlar ise direneceðiz, savaþacaðýz. Cevat Durak þunu iyi bilsin ki o koltuða biz oturttuk, onu indirmesini de iyi biliriz. Biz okumak istiyoruz okumak içinde babalarýmýzýn iþini geri istiyoruz KENT AÞ iþçilerinin çocuklarý olarak. ÝZMÝR MÜCADELE BÝRLÝÐÝ
142. Sayý / 1 - 15 Temmuz 2009
Yeni Evrede
Sınıf Hareketi
Mücadele Birliði
ÝS TAN BUL Ü NÝ VERSÝ TE SÝ’NDE FA ÞÝST SAL DI RI LAR
ÝZMÝR KENT A.Þ ÝÞÇÝLERÝNE SALDIRI “KENT AÞ. ÝÞÇÝSÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR!”
53 gündür eylemlerini büyük bir kararlýlýkla sürdüren Karþýyaka Belediyesi Kent AÞ. iþçilerine polis, bugün sabah (22 Haziran) saat 05:30 civarýnda saldýrý düzenledi. Þantiyeden karga tulumba dýþarý atýlan iþçilerin bir kýsmý þantiyenin önünde direniþlerini sürdürürken; iþçilerin bir kýsmý da Karþýyaka CHP il binasýnýn önüne gittiler. Bizler de Mücadele Birliði olarak sabah haber alýr almaz iþçilerin yanýna gittik. Konuþtuðumuz her iþçi, iþçi eþi-çocuðu ayrý bir öfkeliydi. 8 yaþýndaki iþçi çocuklarý aralarýnda korkmayýp, herhangi bir saldýrýda panzerin önüne yamaktan bahsediyorlardý. “Ne olursa olsun ne aðlamak ne de korkmak var” diyorlardý. Saat 13:00 civarýnda polis gene iþçilere saldýrýp, þantiyeyi boþaltmaya, oradaki araçlarý çýkarmaya kalkýþtý. Bu saldýrýyý iþçiler ve aileleri etten bir duvar örerek geri püskürttüler. Bizler de Mücadele Birliði olarak yanlarýndaydýk. Yaþanan arbede esnasýnda iþçiler sýk sýk “Savaþa Savaþa Kazanacaðýz”, “Baskýlar Bizleri Yýldýramaz”, “Kent A.Þ Ýþçisi Direniþin Simgesi”, “Vur Vur Ýnlesin Cevat Durak Dinlesin” sloganlarý atýldý. Polis, saat 13:00’te geri püskürtülen saldýrýdan sonra Mücadele Birliði okurlarýný gözaltýna almaya kalkýþtý. Polis, Mücadele Birliði okurlarý için sýk sýk sendikacýlara “ya buradan giderler ya da gözaltýna alýrýz” tarzýnda tehditler savurdu. Bir sendikacý ýsrarla Mücadele Birliði okurlarýna yarým saatliðine de olsa uzaklaþmalarýný önerirken, Mücadele Birliði okurlarý hiçbir yere gitmeyeceklerini, korkmadýklarýný ve iþçiler için buraya geldiklerini söylediler. Ýþçiler ve aileleri ise Mücadele Birliði okurlarýna yapýlan bu saldýrýya karþý çok güzel bir dayanýþma örneði sergileyip, Mücadele Birliði okurlarýný sahiplendiler. Ýþçiler ve aileleri polisin, Mücadele Birliði okurlarýna yönelik bu gözaltýna almaya çalýþmasýnýn çok bilinçli olduðunu ve buna müsaade etmeyeceklerini söylediler. KENT A.Þ ÝÞÇÝSÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR! YAÞASIN ÝÞÇÝLERÝN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ!
ÝZMÝR MÜCADELE BÝRLÝÐÝ
Üniversitelerde faþist saldýrýlar hýz kesmeden devam ediyor. Bunlarýn en son ve en açýk örnekleri son aylarda Ýstanbul Üniversitesi’nde yaþandý. Pervasýzca devrimci demokrat öðrencilere saldýran faþist öðrencilere karþý ne rektörlük ne de emniyet tarafýndan hiçbir önlem alýnmýyor, aksine, her yerde görmeye alýþtýðýmýz gibi, saldýrýya uðrayan devrimci demokrat öðrencilere soruþturmalar açýlýyor ve aðýr disiplin cezalarý veriliyor. Yaþanan saldýrýlarda bugüne kadar 10’dan fazla öðrenci aðýr yaralandý. 8 Nisan günü Unkapaný otobüs duraklarýnda 15 öðrencinin saldýrýya uðrayýp ikisinin aðýr yaralanmasý; 13 Mayýs günü kampüse gelen 60 faþistin öðrencilere saldýrmasý ve iki öðrencinin yaralanmasý; 1 Haziran’da yine kampüse giren 50 faþistin öðrencilere saldýrmasý; 8 Haziran günü kampüs çýkýþýnda bekleyen faþistlerin Haþim Ýþcan geçidinde biri aðýr üç öðrenciyi satýrlarla yaralamalarý; 18 Haziran günü bir bayan öðrenciye evinin önünde saldýrmalarý bunun birkaç örneði. Ýstanbul Üniversitesi’nde bulunan devrimci demokrat öðrenciler, bu saldýrýlarý protesto için pek çok kez basýn açýklamasý vb düzenlediler. Bunlardan biri de, 2224 Haziran tarihleri arasýnda düzenledikleri, okul çýkýþý eylemleri oldu. “Okul çýkýþlarý”nda akþam saat 17.00 ve 17.30 civarýnda toplu olarak kampüsten çýkýp, kapý önünde basýn açýklamasý yapan öðrenciler, sloganlarla daðýlýrken, toplu olarak otobüslere binerek ayrýlýyorlar kampüsten. Bu eylemlere devrimci demokrat öðrencilerin yaný sýra, sendikalar, odalar ve sivil toplum kuruluþlarýndandan da destek geliyor. 22 Haziran günü yapýlan baiýn açýklamasýna, Ýstanbul Barosuna baðlý Çaðdaþ Avukatlar Grubu’ndan avukatlar gelerek destek verdiler. 23 Haziran günü yapýlan basýn açýklamasýnda Eðitim Sen 6 Nolu Üniversiteler Þubesi pankart açarak bir açýklama yaptý. “Ýstanbul Üniversitesi içinde ve çevresinde sistemli olarak öðrencilerimize karþý bir saldýrý siyaseti, son aylarda iyice þiddetlenerek yürütülmektedir. (...) Özerk, demokratik üniversite idealini sahiplenen bilim emekçilerinin örgütü olan Eðitim-Sen, her zaman ve koþulsuz olarak üniversitede kesin bir ifade özgürlüðünün yanýnda, þiddetin ise karþýsýnda yer almýþtýr. Bu son saldýrý dalgasýnda kendilerine pusu kurulan öðrencilerimizin yanýnda yer alýyoruz, elimizdeki her imkanla onlarý desteklemeye çalýþýyoruz. Öðrencilerimizi savunduklarý idealleri terk etmeleri için yýldýrmaya çalýþan, onlarýn can güvenliðini zerre kadar önemsemeyen gizli ve açýk, resmi ve sivil odaklar þunu bilmeliler ki, Eðitim Sen, geleneðine yakýþan bir biçimde, üniversitelerde yaþanan bu vahþete son verilmesi için, öðrencilerimizin rahat býrakýlmalarý için, bu faþist þiddete dur denmesi için yýlmadan mücadele edecektir” dedikten sonra öðrencilerine sahip çýkmayý sürdüreceklerini vurgulayarak açýklamayý sona erdirdiler. 24 Haziran günü yapýlan basýn açýklamasýna ise, direniþte olan Entes iþçisi Gülistan Koban destek için gelmiþ ve Direniþ Platformu imzalý “Faþizme Karþý Omuz Omuza” pankartý açmýþtý. Yaptýðý kýsa konuþmadan sonra Birleþik Metal Ýþ adýna bir iþçi söz alýp, öðrencilerin yanýnda olduklarýný söyledi ve bugünün öðrencilerinin de yarýnýn iþçi-emekçileri olacaðýný söyledi. Öðrencilerin yaptýðý kýsa açýklamadan sonra, TMMOB adýna öðrenci üyelerden biri söz aldý. Eylemin sonlanmasýnýn ardýndan, yine kitlesel olarak Beyazýt duraklarýna yüründü ve kitlesel olarak daðýlýndý. Eylemlerde hakim olan sloganlar “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Beyazýt Faþizme Mezar Olacak”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” oldu. Eylemlerden 2 gün sonra ise, 26 Haziran günü, akþam saatlerinde Öðrenci Kültür Merkezi’ni basan 20 kadar faþist, satýr ve döner býçaklarýyla öðrencilere saldýrdý. Öðrenciler ise barikat kurarak saldýrýlarý püskürttüler. Olay anýnda Kültür Merkezi civarýnda olan bir çevik kuvvet otobüsü ve sivil polisler, saldýrýyý uzaktan izlemekle yetindiler. Saldýrýya uðrayan yaklaþýk 50 öðrenci, toplu bir þekilde okuldan çýktýktan sonra sloganlarla Saraçhane’ye kadar yürüdüler.
142. Sayý / 1 - 15 Temmuz 2009
19
KIZIL HACKERLARDAN AÇIKLAMA
Yeni Evrede
Kızıl Hackerlar
Kýzýl Hackerlar, son dönemlerde kendilerine yönelik yapýlan asýlsýz karalama ve tutuklanma haberleri üzerine, bir açýklama yaptýlar. Kýzýl Hackerlar yaptýklarý açýklamada þunlara deðindiler.
DOSTLAR, YOLDAÞLAR, ÇEÞÝTLÝ MÝLLÝYETLERDEN EZÝLEN, ÇÝLEKEÞ, FEDAKAR HALKIMIZA; REDHACK’ÝN HÝÇBÝR ÜYESÝ YAKALANMAMIÞTIR! REDHACK’ÝN BÜTÜN MÝLÝTANLARI GÖREVLERÝ BAÞINDADIR! 1997’de devrimci dayanýþma içerisinde zorluklarla kurulan devrimci dayanýþmanýn ürünü RedHack (Kýzýl Hackerlar) olarak, son dönemde burjuva basýnda yer alan ve REDHACK’i karalamaya yönelik haberlerden kaynaklý, bu basýn bildirisini kaleme alarak, siz yoldaþlarýmýzý ve ezilen fedakar halkýmýzý bilgilendirmeyi görev bilmekteyiz... 12 Haziran 2009 tarihinde Hürriyet gazetesinde çýkan, Anadolu Ajansý patentli habere göre, Urfa ve Antalya’da yapýlan bir operasyonda, 6 kiþi kredi kartý kopyalama suçuyla yakalanmýþ, yakalanan bu kiþilerin, (habere göre) PKK adýna kurulan REDHACK ile beraber çalýþtýklarý, devlet siteleri, polis ve kamu kurum ve kuruluþlarýnýn sitelerini, REDHACK ile beraber kýrdýklarý idida edilmiþtir. (bkz: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11854255.asp) Bu haberden birkaç gün öncesinde de Ýhlas Haber Ajansý’nýn geçtiði habere göre, Kýzýl Dayanýþma ve REDHACK taraftarlarýnýn çesitli platformlarda yürüttüðü kampanyalardan biri olan KÝMLÝK kampanyasýný, “PKK Kürdistan Kimliði Çýkardý” baþlýðýyla medya kuruluþlarýna aktarýlmýþ, bilinçli bir karalama kampanyasýna gidilerek, REDHACK’i halkýn karþýsýna almaya yönelik bir manipülasyon kampanyasýna giriþmiþlerdir. (bkz: http://www.ensonhaber.com/gundem/209603/kurt-pkk-kimlik-teror-kurdistan.html ) Kuþkusuz ki bu karalama kampanyalarý, sadece basýn ve devlet cephesinden sürmemekte, internette çesitli sosyal platformlarda, arkadaþlýk sitelerinde, “ZAYIF” insanlar kullanýlarak da boyut kazandýrýlmakta, çesitli “hack haber” sitelerinde de “RedHack Sitesi Hacklendi” baþlýðýyla SAHTE siteler delil gösterilerek, halkýmýzý REDHACK’e karþý kýþkýrtmaya çalýþmaktadýrlar.. (...)RedHack, “kredi kartý dolandýrýcýlý-
20
Mücadele Birliði
ðý” yapmaz, REDHACK, bankalar ve özel sermayenin halký sömürmesine karþýn, bankalara “direk” saldýrýr. Ýþbankasý, Garanti Bankasý gibi soyguncu bankalar daha önce REDHACK’in gazabýna uðramýþ bankalardýr. RedHack, girilen sistemlerde, becerebilirse “kamulaþtýrma” baðlamýnda, halkýn olaný alýr, halka geri verir! Fakat Valilik ve burjuva medya, biliþim polisinin, yakaladýðý 6 genci sýrf demokrat olduklarýndan dolayý REDHACK ile baðlamakta, RedHack’i “adi bir suçlu” gibi lanse etmekte, haberin satýr aralarýnda yakalananlarýn bilgisayarlarýnda “uyuþturucuyu özendiren resimler var” denilerek, burjuvazinin “her telden” çamur atma prensibini yeniden sahnelemiþlerdir. Bu oyunlarýn tutmayacaðý açýktýr! RedHack’in halkýn sorunlarýndan yola çýkan, yeteneklerini “kendi çýkarlarý” için deðil, fakirlerin, ezilenlerin çýkarlarý için kullanan, gerçek hack ilkelerine riayet ederek, sistemle uzlaþmayan bir yapçda olduðunu halkýmýz ve devrimci kamuoyu iyi bilmektedir! Ayrýca yakalananlarla, REDHACK’in uzaktan yakýndan baðý da yoktur! RedHack militanlarý 13 senedir kayýp vermeden, savaþýný sürdürmekte, kayýp verse bile, bedel ödemekten çekinmemektedir! Bunu dost da düþman da böyle bilmelidir! (...) RedHack tüzüðünde de belirttiði gibi “hiç bir örgüte baðlý deðil, hiç bir örgüt tarafýndan kurulmuþ bir oluþum deðildir” REDHACK, illegali esas tutan, devrimci ve komünist örgütler baþta olmak üzere, tüm devrimci örgütleri sahiplenir, bütün devrimcilere ayný mesafede kalarak, onlarýn gündemine göre hareket eder! RedHack, tüzüðünde de belirttiði gibi, komünist bir örgüttür! Uluslarýn Kendi Kaderini tanýr ve ona göre hareket eder, Kürt halkýnýn haklý talepleri için de savaþýr! Ama tek savaþtýðý þey de bu deðildir! Kürt halkýný savunmak, görevlerinden sadece biridir. Çünkü Kürt halký ezilmekte, kimliðinden dolayý baský görmektedir. RedHack de bunu, UKKTH gereði ve halklarýn kardeþliði temelinde savunmaktadýr! Fakat buna bakarak bizi A veya B örgütünden ilan edenlerin devrimci olmadýðý, karþý-devrim için savaþtýklarý açýktýr! Leninizmi kendine rehber edinmiþ her devrimci gibi bizler de, uluslarýn “kayýtsýz þartsýz” hak ve taleplerini savunmakta, halklarýn kardeþliði için mücadele etmekteyiz.. (...) Bir diðer olay, RedHack’in desteklediði Kýzýl Dayanýþma taraftarlarýnýn Facebook ü142. Sayý / 1 - 15 Temmuz 2009
zerinde düzenlediði, internette son dönemde artan, kiþilerin kimliklerini istemeye varan faþizan uygulamalara karþý “Kimlik” kampanyasýnda, kullanýlan “orak çekiçli ve devrimci önderlerin resimlerinin olduðu” kimlikler alýnarak, yerine PKK bayraðý ve Kürdistan yazýsý montajlanmýþ, “PKK Kürdistan Kimliði Çýkarttý” yalaný, haber olarak verilmiþtir! Yaptýðýmýz incelemeler sonucu iHA muhabirinin, bizim tarafýmýzdan yapýlan ve seri numara kýsmýna R97(RedHack 1997) yazan kimlikleri alarak, Marks, Che, Ýbo, Mahir, Deniz gibi önderlerin resimlerinin yerine, masum bir yurtseverin resmi konularak teþhir ettiðini tespit etmiþ bulunmaktayýz! R97 yazýsý hariç diðer yazýlar Ýhlas Haber Ajansý tarafýndan, “profesyonelce” montajlanarak, yerine Kürdistan yazýsý geçirilmiþ, bu da ÝHA tarafýndan ajanslara geçilmiþtir! Bu olayýn da, yukarýda bahsettiðimiz olayla örtüþmesi bir tesadüf deðildir! Olayý getirip PKK’ye baðlamak, bunun üzerinden Kürt düþmanlýðýný körüklemek, Kürdistan yazýsý iliþtirilerek, yukarýda bahsetmiþ olduðumuz toplumda yaratýlan “bölünme piskozunu” tetiklemekten baþka bir amaca hizmet etmemektedir! Ayrýca Kürt ulusunun siyasal taleplerini de görmezden gelmek için, “bakýn kimlik çýkardýlar bölünüyoruz” gibisinden halký kýþkýrtmaya çalýþmýþlar, ezilen ulus önderliðinin yürüttüðü barýþ çabalarýný provokate etmeye çalýþmýþlardýr... (...) Yine, bu haberlere paralel bir sekilde, gerek haber siteleri ve hack içerikli sitelerde, gerekse de sosyal arkadaþlýk platformlarýnda, REDHACK’e yönelik bir karalama kampanyasýna giriþilmiþtir! Bazý hack haber sitelerinde “redhack’in hacklendiðini” iddia eden haberler yayýnlanmýþtýr. RedHack’in tek bir sitesi vardir O da www.kizilhack.org ‘dur! Fakat, “kýzýl” ile baþlayan siteleri kendileri alarak veya “kýzýl” diye bir yer bulup hackledikten sonra, “REDHACK’in Sitesini kýrdýk” diyerek haber yapan, hacking camiasýnda LAMER diye adlandýrdýðýmýz bu kiþiliksiz unsurlar, yine halkýmýz tarafindan cevaplandýrýlmýþlar, çoðu yerde haberleri geri çekmek zorunda kalmýþlardýr. (hatasýndan dönüp özür dileyen dostlarý tenzih ediyoruz) (...) RedHack’in sýnýf mücadelesinin üstünü kapatarak, ulusal bir misyon biçenler, RedHack’i devletin diliyle suçlayanlar, bu alçakça kampanyalar üzerinden, Kürt düþmanlýðý yapan, Kürt halkýna “alttan alta” kin kusan, sýnýf mücadelemizin önünü kapatarak,
Yeni Evrede
Kızıl Hackerlar
Mücadele Birliði haklý eylemlerimizi manipule etmeye çalýþanlara cevabýmýzýn çok sert olacaðýný burdan bildiriyoruz! Hürriyet’i, AA’ný ÝHA’ný burdan uyarýyoruz! Devletin saldýrýlarýna, burjuva cepheden verdiðiniz destek, karalama kampanyalarýna karþýn, Reel-Sanal, bütün platformlarda ensenizdeyiz! Bizim gücümüzü, yeteneklerimizi küçümsemeyin, bizi sadece sanala hapsolmuþ insanlar olarak da düþünmeyin! Bu türden haberlere devam ederseniz, bizim de savunma hakkýmýzý kullanacaðýmýzdan kuþkunuz olmasýn! Ýnsanlýk suçundan vaz geçin, halkýn adaletinin sizi de bulacaðýný unutmayýn! Bu kuruluþlarýn bünyelerinde çalýþan gerçek basýn emekçilerinden ricamýz, bu tür haberlere tavýr takýnmanýzdýr! Sansür politikalarýna karþýn, devrimci haberleri objektif bir þekilde yayýmlayarak, bu türden asparagas haberlere izin vermemenizdir! Unutmayýn bu büyük gazeteleri yaratan sizsiniz, sizin nasýrlý ellerinizdir! Burdan gerçek basýn emekçilerine selam gönderiyoruz! HACKERLARA.. Hack demek, sisteme muhalif olmak demektir.. Hacker olmak demek, egemenlerin, zenginlerin, iletiþim ve biliþim özgürlüðümüzü parayla kontrol etmesine karþý olmak, kafa tutmak demektir! Halkýn acýlarýnýn yanýnda olun, halklarýn kardeþliði için savaþýn! Size sunulan ve zorunlu tutulan sýnýrlarda yaþamak zorunda deðilsiniz! Yeteneklerinizi halka karþý deðil, halkla beraber halk için sergilemelisiniz! Devletin istediklerini yapmak, devletin kuklasý olmak, “hack” kavramýnýn kendisine terstir! Biz sistemin “uslanmaz” çocuklarýyýz! Ve onlar bizi suçlu görüyor! Bizi hapise atýyor! Tek istediðimiz “bilgi” ve bu bilginin evrenselleþmesidir! Bunu hazmedemeyenler bizlere baský kurarken, hackerlara duþen, birlik olmak ve “ezilenler” için savaþmaktýr! Tüm “gerçek” hackerlardan beklentimiz budur! Yalan haberlere alet olmayýn, lamerlerin yolundan gidip, devletin yalakasý deðil, halkýn dostu olun, doðrularý söyleyin, doðrularla yol alýn! DEVRÝMCÝLERE VE EZÝLEN HALKIMIZA! Devrimcilere ve ezilen halkýmýza bir kez daha deklare ediyoruzki, bu olayda bedel ödemedik fakat bedel ödemekten de çekinmeyiz! Deniz, Mahir, Ýbo yol göstericimiz, yaþantýlarý yaþam örneklerimizdir! 1997’den bu yana, halk için savaþan biz REDHACKER’lar, bu saldýrý kampanyasýný da, devrimcilerin desteðiyle atlatacaðýmýza eminiz! Örgüt ayrýmý yapmayan REDHACK’e, devrimci dayanýþma gereði desteklerini her platformda bekliyoruz! Onlarýn milyar dolarlarý var, bizim ise onurlu bir yolumuz ve çelikten yoldaþlýðýmýz var! Bir diðer temennimiz, devrimci basýnýn bu türden asparagas haberleri teþir etmesi, bizlerle ilgili haberleri fazlalaþtýrmalarýdýr! Ayrýca, Mücadele Birliði sorumlu yazý iþleri müdürüne REDHACK ile ilgili haber yapýldýðý için dava açýlmýþtýr! Faþist devletin bu tutumunu kýnýyoruz! Görevi haber vermek olan devrimci basýna yönelik bu saldýrýlarýn her daim karþýsýnda olacaðýz! MB emekçilerini sorumlu gazetecilik anlayýþýndan dolayý kutluyor, selamlarýmýzý gönderiyoruz! Son olarak, bireysel sitesi olan, forum veya sosyal platform sahibi olan yoldaþlar da REDHACK’i tanýtma ve düþüncelerini kitlelere yayma noktasýnda çaba sarfetmelidirler! Ancak bu þekilde sansürü yýkabilir, saldýrýlarý boþa çýkarabiliriz! Biz yenilmeyiz çünkü biz HALKIZ! Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði! Yaþasýn Türk ve Kürt Halkýnýn Mücadele Birliði Yaþasýn Devrim Ýçin Savaþan Örgütler! Yaþasýn Devrimci Dayanýþma ve onun ürünü REDHACK Halk için Hack! “Biz Zengin Sýnýf için bir felaketiz!” REDHACK / Basýn Bürosu Haziran 2009
KIZIL HACKERLARDAN EYLEMLER
Kýzýl Hacker’lar, Sivas Katliam’nýn yýldönümünde, bir dizi eylem gerçekleþtirdiler. www.dspbagcilar.com, www.liderler.net, www.ergenekondancikis.com, www.guneydogu.org, www.tekturkiye.org, www.sehitlerolmez.net, www.tuzluca.gov.tr, www.rafetelroman.org, sahinbeysaglikgb.gov.tr, www.teklan.com.tr, www.zaman.com.mk gibi sitelerin hacklendiði eylemde, sayfalara aþaðýdaki metin yerleþtirilmiþtir:
SÝVAS KATLÝAMCILARINI KORUYANLAR BUGÜN ÝKTÝDAR! 2 TEMMUZ 1993 UNUTMADIK, HESABINI SORACAÐIZ!! www.kizilhack.org Sivas’ýn failleri halen aramýzda! Sivas Katliamý’nýn üzerinden tam 16 yýl geçti, katliam, dillere pleseng edildiði gibi bir Alevi-Sünni çatýþmasý deðildi. Maraþ’ta, Çorum’da daha önce yaþadýðýmýz sýnýfsal saldýrýlar gibi bir sýnýfsal bir saldýrýydý, gerici-faþistlerin günler öncesinde baþladýklarý provakasyonlarýn sonucu 35 can katledilirken, birçok insan da yaraladý... Katliamdan sonra göstermelik failler yurtdýþýna kaçýrýlýrken, asil failler korundu... Oteli yakanlar ve otel yakýlýrken kitleyle beraber gerici slogan atan faþist dinci kanallarýn sahipleri, bugün iktidar oldular... Katilleri çok uzakta aramaya gerek yok, gerçek katiller, failler yaný baþýmýzdadýr.. Katiller kim midir? ABD 6 Filo’su 1969’da devrimciler tarafýndan denize dökülürken, 6. Filo’yu kýble alan ve üniversitelerde “okula almayýn faþisttir” diye teþhir edilen 40 komitesinin üyesi, TC. Cumhurbaþkaný Abdullah Gül’dür! ABD’nin yeminli uþaði, emperyalizmin sadýk bekçisi, iþçi sýnýfýnýn ve Türkiye halklarýnýn düþmaný, BOP padiþahý TC. Baþbakaný Recep Tayip Erdoðan’dýr! Dinci gericiliðin ve faþizmin ikiz kardeþ olduðunu manipule ederek, ýrkçý faþistleri koruyan, kollayan ve 1960’dan bu yana devrimci demokrat muhalif sesleri bastýrmayý kendine görev bilmiþ darbecilerdir, MGK’dir, üyeleridir! Katili baþka yerde aramaya gerek yok, TBMM’de bolca bulunmaktadýr! Ve bu katliamý biz unutmadýk, unutturmayacaðýz... Dost da, düþman da biliyor ki: HESABINI SORACAÐIZ! Halk için Hack REDHACK / Kýzýl Hackerlar 1997-2009 “zengin sýnýfýn korkusuyuz, mutluyuz” 24.06.2009
142. Sayý / 1 - 15 Temmuz 2009
21
Devrimci Emekçiler
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
SINIF ÖÐRETMENÝMÝZÝ Merhaba dostlar, GERÝ ÝSTÝYORUZ
23 Ekim günü sabaha karþý Mücadele Birliði dergi bürosuna ve Ayýþýðý Sanat Merkezlerine yönelik yapýlan baskýnlar sonunda kurum çalýþanlarý, öðrenciler ve öðretmenlerin de arasýnda bulunduðu onaltý kiþi gözaltýna alýnmýþ ve bunlarýn yedisi tutuklanmýþtý. Tutuklananlardan birisi de sýnýf öðretmenliði yapan Erdal Güzel’di. Erdal öðretmen, sermayenin çizdiði dar sýnýrlar içine hapsolmuþ, sýradan bir öðretmen deðildi. O kendisini sýnýf mücadelesine adamýþ bir öðretmendi. 28 Haziran saat 19.00’da Gazi Mahallesi’nde Devrimci Emekçi Komiteleri(DEK), Erdal Güzel’le bir dayanýþma gecesi düzenledi. Düzenlenen gecede ilk olarak DEK adýna söz alan arkadaþýmýz konuþmasýnda; “Eðer KESK ya da diðer kitle örgütleri Erdal öðretmen alýndýðýnda duruþlarýný, tepkilerini saðýr kulaklara duyurmuþ olsalardý Emriye Demirkýran bugün içerde olmayacaktý. Eðitim Sen’li 21 öðretmenimiz daha tutuklanamayacaktý” dedi. Hemen arkasýndan tiyatro grubundan genç arkadaþlar çeþitli þiirlerden derledikleri bir gösteri sundular.“Biz olmasak gökyüzü, biz olmasak üzüm göz, kömür göz, ela göz neye yarar...” diyerek baþladýklarý gösteri Nazým’ýn yaþamaya dair þiiriyle devam etti. Emekli bir öðretmenimiz de “Yaþamak ne güzel þey kardeþim! Bilerek, anlayarak yaþamak” dizeleriyle tiyatro grubumuza eþlik etti. Daha sonra Eðitim Sen 4 no’lu þube baþkaný bir konuþma yaparak “Ýsyan ediyoruz bu düzene ve bu düzenin sahiplerine (...) Ýsyanýn bayraðýný her gün biraz daha güçlü dalgalandýrmak için her zaman sokaklarda olduk olacaðýz. Erdal Güzel arkadaþýmýz da sokaklardaydý, onun için bugün bedel ödüyor. Bizi zindanlarýnýz, iþkence haneleriniz, joplarýnýz, gaz bombalarýnýz durduramayacak. Hiçbir baskýnýz bizi yýldýramayacak!” dedi. Daha sonra Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin yaptýðý konuþmayla devam eden gecede, Erdal Güzel’in öðrencisi, öðretmenine yazdýðý mektubunu okuyarak duygularýný bizlerle paylaþtý. Daha sonra Erdal Güzel’in yazdýðý mektubu ise Gazi Ayýþýðý Sanat Merkezi adýna bir arkadaþýmýz okudu. Mektubunda; “(...) yapýlan baskýlar boþunadýr. Bu baskýlar bizi haklý mücadelemizden vazgeçiremiyecektir. (...) dýþarýda olduðu gibi zindanda da bu haklý kavga için mücadele eden özgürlük savaþçýlarý var” diyerek duygularýný bizlerle paylaþtý. Bizi Hiçbir zaman yalnýz býrakmayan bilinci ve yüreðiyle herzaman bizimle olan þair dostumuz Ruhan Mavruk dta aramýzdaydý. Þair dostumuz “Issýz ada ve Savaþ Zýrhlýsý” adlý þiirini þu anda zindanlarda olan tüm devrimcilere adayarak okudu. Þiirinin ardýndan “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak” sloganýný atarak konuþmasýný bitirdi. Ardýndan Önsöz’den deðerli þiir ve yazýlarýyla tanýdýðýmýz Atilla Oðuz’un þiirini okumasýyla devam etkinlikte, DEK’li bir öðretmen olan arkadaþýmýz “... bizler uzun süre bu topraklarda öðretmenlik yaptýk ve yapýyoruz. Bu bilimsel ve çaðdaþ olmayan eðitimi ülkenin her yerine yaymamýzý istediler. Ancak bizler buna uymadýk. Buna uymamakla beraber bunlara karþý mücadeleyide yükselttik. Ýþte sýrf bu yüzden sürgünler yedik. Ancak her ne olursa olsun bizler bunlardan yýlmadýk ve sýnýfýmzýn öðretmeni olmak için hep saflarda yer almaya devam edeceðiz” diyerek sözlerini güzel bir þiirle sonlandýrdý. Son olarak sahnede Ayýþýðý Müzik Topluluðu yer aldý. Denizleþen yürekleriyle emeðin ezgileni söylemek için çýktýklarý bu yolda emekçi dostlarýmýzý yalnýz býrakmadý. Erdal Güzel nezdinde tüm yiðit devrimciler için salondaki kitleyle birlikte “...hiç kimse duymadan hükümler giymiþ, yiðidim aslaným burda yatýyor” türküsünü söylediler. Dinletilerinde Bengalce “Hasret” anlamýna gelen bir þarkýyýda bizlerle paylaþan Ayýþýðý Müzik Topluluðu halaylarla dinletisini sonlandýrdý. Etkinliðimize destek vermek amacýyla sahne de son olarak BDSP’den bir dostumuz, siper yoldaþlýðýný vurgulayan bir konuþma yaparak yapýlan saldýrýlara olan tepkilerini dile getirdiler. Bu konuþmanýn ardýndan etkinliðimizi sonlandýrdýk.
22
142. Sayý / 1 - 15 Temmuz 2009
Yine bir arada yine yürek yüreðe, omuz omuzayýz. Erdal öðretmenin tutuklanmasýnýn üzerinden 8 ay geçti. 3 gün sonra mahkemeye çýkarýlýyor. Kapitalizm onu kendisine karþý olmakla yargýlýyor. Bizler kapitalizmin bütün çirkinliklerin, yoksulluðun ve sefaletin kaynaðý olduðunu bilerek diyoruz ki bu yargýlamada Erdal öðretmen bir semboldür. Kapitalizm bize onunla barýþýk yaþamamýzý yoksa baþýmýza gelebilecekleri bu tutuklamalar ve saldýrýlarla göstermeye çalýþýyor. Bizler, bugün burada olarak gelip geçici olanýn, eskiyen ve tarihten silinmesi gerekenin, gerici direncine karþý hepimizin birer Erdal öðretmen olduðunu belirtmiþ bulunuyoruz. Kapitalizmin çeliþkisidir öðretmenleri yetiþtirmek. Çünkü onun donanýmlý insanlara ihtiyacý var. Bu donanýmlý insaný yetiþtirecek olan öðretmeni yetiþtirir önce. Onun içindir ki toplumun ilk aydýnlanan kesimi öðretmenlerdir. Dünyada ve Ülkelerimizde öðretmenlerin toplumun önünde ilk hareketleri baþlatanlar olmasý bu nedenle son derece doðaldýr. Türkiye’nin ilk emekçi sendikasý olan Öðretmenler Sendikasý ve de KESK’in kuruluþunun temellerini atan Kamu Çalýþanlarý Sendikalarý Platformu Öðretmenlerimizin öncülüðünde hayat buldu. Ýþçilerin aydýnlanmasý ve tabi ki aydýnlarýn iþçileþmesinin kapýlarý mücadele birliðinden geçti. Aydýnlar, öðretmenler iþçi sýnýfýna tarihi deneyimleri ve gelecek planlarý anlattýlar, iþçiler çelikleþmiþ eylemleriyle aydýnlara örnek oldular. Bugün burada bulunmakla bir duruþ gerçekleþtirdik. Bu duruþu, ilerleyen ve geliþen mücadelemizin alanlarýna taþýyacaðýz. Eðer KESK ya da diðer kitle örgütleri Erdal öðretmen alýndýðýnda duruþlarýný, tepkilerini saðýr kulaklara duyurmuþ olsalardý Emriye Demirkýran bugün içerde olmayacaktý. Eðitim Sen’li 21 öðretmenimiz daha tutuklanamayacaktý. Eðer bizler geçmiþte sýnýfýmýzýn öðretmenlerine, öncülerimize sahip çýkabilmiþ olsaydýk düþünce zindanlara hapsedilemeyecekti. Yeniden hatýrlamamýz gereken burjuvazinin ancak bizim birliðimizi, mücadeledeki kararlýlýðýmýzý gördüðünde ve hayatýnýn tehlikede olduðunu hissettiðinde bize bütün ekonomik demokratik haklarý sereceðidir. Uðruna mücadele verdiðimiz tüm reformlar, haklar, yasal kazanýmlarýmýz nasýl ki elimizden bir bir geri alýndý o zaman bir çýrpýda önümüze serilecek. Ýþte o zaman son sözü emekçiler söyleyecek. Bu gün burada olarak sesini sesimizin yanýna koyan tüm dostlara hoþ geldiniz diyoruz.
NOT: Devrimci Emekçi Komiteleri(DEK)’nin düzenlemiş oldğu Dayanışma etkinliğinde okuduğu açıklama metnidir.