MARKSÝZMLE KAZANMAK Yeni Evrede
Başyazı
Mücadele Birliði
Marksizmin, dünya proletaryasýnýn sýnýf savaþýmýnda, proletaryanýn toplumsal devriminde oynadýðý etkin devrimci rol, reformist ve oportünist çevrelerce bilerek gözardý edilir. Oysa ki Marksizm olmaksýzýn proletaryanýn zafere ulaþmasý düþünülemez bile. Marksist teori proleter kitleler içinde derin kök salmýþtýr. Maddi yaþamý dönüþtürme gücüdür. Marksizmin devrimde nasýl sürekli ve aktif bir rol oynadýðýný çok iyi kavrayan ve söyleyenlerden biri de Fidel Castro’dur. Fidel Castro Küba Devrimi’nden sonra zaferi nasýl kazandýklarýný açýklarken Marksizmin hareket üzerindeki etkileyici gücünü bütün açýklýðýyla gözler önüne serer: “Marx’tan insan toplumunun ne olduðunu öðrendik. Bunu okumamýþ ya da kendisine bunlar anlatýlmamýþ bir insan, gece vakti ormanýn ortasýnda býrakýlmýþ gibidir. Kuzeyi, güneyi, doðuyu, batýyý bilmez. Marx bize toplumun ne olduðunu ve insan toplumunun geliþim tarihi fikirlerini öðretti. Marx olmadan, tarihi olaylarý, eðilimleri ve geliþmesini tamamlayamamýþ bir insanlýðýn konumunu tam olarak yorumlamanýzý saðlayacak bir formül oturtamazsýnýz.” Fidel ve Küba Devrimi’nin öncüleri, Marx’ýn görüþlerine dayanarak toplumu tanýr ve onun nasýl deðiþtirileceðini öðrenirler. Fidel ayný yerde, Marx ve Lenin’i okumamýþ ve kavramamýþ olsalardý Küba’da devrimi zafere ulaþtýramayacaklarýný özellikle belirtir. Fidel ve arkadaþlarý, Marx’ýn, Engels’in ve Lenin’in görüþlerine dayanmamýþ olsalardý bu denli az insanla bir devrimi nasýl baþlatýr ve götürürdü. Ayný yüzyýl içindeki tüm proletarya devrimleri ayný yolu izledi: Marksizmin devrimci teorisine dayanmak. Avrupa iþçi sýnýfý hareketi olsun, Latin Amerika emekçi halk hareketleri olsun, Asya ve Afrika’daki hareketler olsun, hepsi Marksist teorinin yol göstericiliðinde hareket etti ve devrimlere yöneldi. Marksist teori ve yöntemi temel almadan hangi iþçi sýnýfý hareketi kendisine kurtuluþu gösterecek bir program oluþturabilir? Politik özgürlük ve ekonomik kurtuluþu hiçbir bulanýklýða düþmeden açýk ve berrak olarak iþçi sýnýfýnýn önüne koyan Marksizmin devrimci teorisidir. Bütün ülkelerin iþçilerinin programlarýna koyduklarý o etkileyici eylem istemi olan “proletaryanýn toplum adýna tüm toplumsal üretim araçlarýna el koymasý”ný emekçi sýnýfa öðreten Marx’ýn fikirleridir. Denizler de týpký Fidel ve Che gibi bir avuç insanla devrimi gerçekleþtirmek için yola çýktýklarýnda onlara yol gösteren Marksizm olmuþtur. Sosyalist bilim sayesinde içinde yaþadýklarý toplumu tanýdýlar, emekçilerin mülk sahibi sýnýflar tarafýndan nasýl ezilip sömürüldüðünü bilimsel yoldan kavradýlar. Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakký ilkesini Lenin’in düþüncelerinden yola çýkarak ortaya koydular. O günden bu yana eylemden eyleme koþan devrimci hareketin sahip olduðu devrimci görüþlerin kaynaðý Marksizm-Leninizmdir. Dünya iþçi sýnýfý hareketi, dünya komünist hareketi Marksizmin devrimci ilkelerinin yerine reformist ilkelere dayanmýþ olsaydý, çaðýn etkin ve sürükleyici bir gücü haline gelebilir miydi? Bu soruya dünya proletaryasýnýn sýnýf savaþýnýn zengin pratiði yanýt verebilir: Kesinlikle hayýr! Ýþçi sýnýfý Avrupa’da 19. yüzyýlda çeþitli tarihlerde ayaklandý. Ayaklanan iþçiler bu sýrada henüz Marksizmin etkisine girmemiþlerdi. Ýþçileri etkileyen Marksizmin dýþýndaki küçük burjuva sosyalist akýmlardý. Ýþçilerin dayandýklarý görüþlerin onlarýn yenilgilerinde belli bir etkisi olmuþtur. Baþka zamanlarda da iþçi sýnýfý nesnel koþullarýn etkisiyle sermaye egemenliðine karþý ayaklanabilir, bu olanaklýdýr, ancak Marksist ilkelerin þekillendirdiði devrimci bir program olmadan hedefine ulaþamaz. 20. yüzyýlýn bütün bir sýnýflar mücadelesi tarihi göstermiþtir ki, Marksist görüþler esas alýnmadan burjuvaziye karþý, devrimci bir iþçi sýnýfý hareketi oluþamaz. Sosyal reformistler ve oportünistler de Marksizmi kabul ederler. Fakat onlarýn kabul ettikleri devrimci Marksizm deðildir. Marx’ýn burjuvalarca da kabul edilen yanlarýdýr. Burjuvazi, reformistler ve oportünistler, Marksizmi devrimci yanlarýyla deðil, onu yalnýzca bilimsel araþtýrma yanlarýyla kabul ederler. Küçük burjuva sosyalist hareketlerin kendileri
için uygun gördükleri Marksizmin lafzýdýr. Marksizmin bilimsel görüþleri çözümleme yöntemi ve devrimci ilkeleri dünya iþçi sýnýfý hareketinde öylesine kök salmýþ ve genel kabul görmüþtür ki iþçi sýnýfýný etkilemek isteyen her politik hareket onu sahiplenmek durumdadýr. Ama bu öylesine bir sahiplenmedir ki Marksizmde devrimci olan ne varsa tümünü bir kenara býrakýyorlar. Marksizm bir doðma deðil, bir eylem kýlavuzudur. Dünyayý deðiþtirmek ise geleceðin bir sorunu deðil günümüzün bir sorunudur. Sermayenin egemenliðine son verecek olan bir devrimi ilerinin sorunu olarak görenlerin, onu güncel pratiðin konusu olarak görmeyenlerin, günlük pratik olarak yapacaklarý tek þey kurulu düzeni yamamak olacaktýr. Devrimci Marksistler iþçi sýnýfýný kurtuluþa götürecek devrimci istemleri sýralayýp sonra da onlarý geleceðin bir sorunu olarak günlük mücadelenin dýþýna atmazlar. Gerçekten devrimci Marksist olanlar emekçilerin kurtuluþunu güncel politikanýn ve güncel pratiðin temel bir görevi olarak görürler. Marksist teoriyi devrimci temelde, sýnýflarýn ortadan kaldýrýlmasý mücadelesi temelinde kavrarlar. Proletarya devrimci Marksizmle kurtuluþa ulaþýr. Emekçi kitlelerin tekelci egemenlik sistemine karþý verdiði mücadelenin sonuç alabilmesi için bu mücadelenin devrimci çizgide sürdürülmesi gerekiyor. Emekçilerin sýnýf mücadelesi devrimci bir çizgide geliþmeden burjuvazi karþýsýnda bir üstünlük saðlayamaz ve baþarýya ulaþamaz. Reformist çizgide sürdürülen mücadele ise kitlelerin yenilgisiyle sonuçlanýr. Bugüne kadar emekçi sýnýflara zafer getiren mücadele yalnýzca devrimci çizgide yürütülen mücadele olmuþtur. Devrimci bir dönem olmadan proletarya kapitalizmin yerini alacak olan sosyalist topluma geçemez. Devrimci dönemde kitle mücadelesinin odaðýna iktidarýn emekçi sýnýf tarafýndan ele geçirilmesi hedefi var. Ýktidarýn ele geçirilmesi ve devrimci bir iktidarýn kurulmasý devrimin temel bir sorunudur. Emekçi kitleler devrim ve iktidar için mücadeleye giriþtikleri için dönem devrimci bir dönemdir. Devrimci dönem, iktidar uðruna devrimci bir çizgide sürdürülen, devrimci bir iktidarýn kurulmasýyla sonuçlanan ve proletarya diktatörlüðünün kurulmasýna kadar varan bir dönemdir. Bu, kapitalizmden komünizme geçiþ dönemidir. Devrimci dönüþümler dönemidir. Bu geçiþ her ülkede çeþitli biçimler alabilir. Ancak bir þey kesindir; kapitalizmden komünizme geçiþ devrimci çizgide yürütülen bir mücadele olmadan gerçekleþemez. Devrimci dönem genelde devrimci diktatörlük dönemini özelde ise proletarya diktatörlüðü dönemini kapsar. Marx, kapitalizmden komünizme geçiþte devrimci bir dönüþüm döneminin yeralacaðýný ve bunun politik biçiminin proletarya diktatörlüðü olacaðýný söyler. Devrimci diktatörlük, halk kitlelerinin tekelci burjuvazi üzerinde þiddet uygulamaksýzýn, burjuva egemenliði devirecek devrimci ve yýkýcý bir hareket olmaksýzýn olanaksýzdýr. Emekçilerin devrimci diktatörlüðü (Demokratik Halk Ýktidarý) zora dayalý bir mücadeleyi, devrimci nitelikte mücadeleyi zorunlu olarak gündeme getirir. Ýç savaþ þiddete dayalý mücadele olarak devrimci bir iktidarla sonuçlanmak zorundadýr. Sýnýf mücadelesi gerçeðini kabul eden iç savaþ gerçeðini de kabul etmek durumundadýr; iç savaþ gerçeðini kabul eden bu savaþýn devrimci sonuçlarýný da kabul etmek zorundadýr. Proletaryanýn Marksist ilkelere dayanarak oluþturduðu devrimci programýný yaþama geçirmesi için her þeyden önce emekçi kitlelerin devrimci enerjisini harekete geçirmesi gerekiyor. Bu noktada yaþamsal soru þudur: Hangi mücadele biçimi kitlelerin devrimci enerjisini harekete geçirebilir? Emekçi sýnýflarýn devrimci enerjisini yalnýzca devrimci bir çizgide yürüyen bir mücadele harekete geçirebilir. Bunun en iyi ikna edici pratik kanýtý geçen yüzyýlýn toplumsal devrimleridir. Bu soruya yalnýzca tarihin ürettiði pratik malzemelere dayanarak deðil, Marksizmin devrimci teorisine dayanarak da yanýtlayabiliriz. Marksizmin devrimci teorisiyle donanmýþ bir proleter devrimci hareket zafere ulaþýr. C.DAĞLI
146. Sayý / 2 - 16 Eylül 2009
3