Yeni Evrede
Başyazı
Mücadele Birliði
BURJUVAZÝNÝN ÝKÝYÜZLÜLÜÐÜ K
apitalist düzen ücretli emeðe dayanýr ve ücretli emekle karþýtlýk halindedir. Kapitalistlerin politik egemenliði de nüfusun emekçi çoðunluðuyla çeliþki ve çatýþma içindedir. Burjuvazinin iktidarý bir avuç sömürücü asalaðýn, ezilen ve sömürülen kitleler üzerindeki diktatörlüðüdür. Mülk sahibi sýnýf, tüm bu toplumsal gerçeklerin üstünü örtmek için, toplum karþýsýnda ikiyüzlü davranýr ve ikiyüzlü olmak zorundadýr. Burjuva sýnýfýn ikiyüzlülüðünün kendini açýk olarak gösterdiði sorunlardan biri, Türkiye’de son yýllarda ve özellikle son dönemlerde “demokratik” bir geliþme içinde olduðunu söylemesidir. Türkiye’nin egemenleri “demokrasi” üzerine aldatmacalara baþvururken, bunu yapmakla aslýnda burjuva sýnýfýn evrensel karakterine uygun davranmýþ oluyor. Sýnýflý bir toplumda yalnýzca sýnýf demokrasisinden söz edilebileceði halde, demokrasinin sýnýf karakterini gizleyerek onun tüm sýnýflar için ortak olduðu yalanýna baþvurabiliyor. Sýnýflý toplumlarda demokrasinin, bir sýnýfýn diðer sýnýflar üzerinde sýnýfsal diktatörlüðü olmasýna; demokrasinin yalnýzca egemen sýnýf için demokrasi olduðu gerçeði bilimsel komünizm tarafýndan açýða çýkarýlmasýna karþýn, sömürücü sýnýf, demokrasinin sýnýfsal içeriðini gizleme gereði duymaktadýr. Demokrasi hakkýnda diðer bir burjuva aldatmaca, tekelciliðin her planda ve politik alanda gericilik eðilimi olduðu halde, tekellerin iktidarýnýn demokrasi olarak gösterilmesidir. Tekellerin egemenliðinin ve politik sistemin gerici eðilimi ve karakterinin böylesine ikiyüzlüce üstünün örtülmesi onun demokrasi olarak gösterilmesi; halk kitlelerinin tekelci kapitalizme ve onun gerici politik egemenlik sistemine karþý sürdürülen mücadelesinin doðrultusunu saptýrmaya yöneliktir. Türkiye tekelci sermayesinin emekçi halk kitlelerini uyutmaya çalýþtýðý ve ikiyüzlüce yalan söylediði diðer bir konu da, faþizmi demokrasi olarak göstermesidir. Bilindiði gibi faþizm ve demokrasi farklý burjuva devlet biçimleridir. Cumhuriyetin kuruluþundan bu yana gerici burjuva diktatörlüðü olarak süre gelen devlet, 12 Mart 1971’de faþistleþtirildi, faþizm bir devlet biçimi haline getirildi. 12 Eylül 1980’de ise faþizm devlet yapýsý içerisinde kurumlaþtýrýldý ve pekiþtirildi. Bugün, faþist devlet yapýsý sürdüðü halde, devletin “demokratik açýlýmlar”la “demokratik” yönde deðiþime uðradýðýný söylemek bugünkü tekelci politik sistemin karakterini baþka türlü göstermeye yönelik iðrenççe bir çabadýr.
Küçük burjuva sol çevreler, tekelci sermayenin faþist devlet biçimini almýþ olan politik egemenliðinin var olan yapýsýný demagojilerle ve ikiyüzlüce gözlerden saklama gayretlerini teþhir edeceklerine, onlardan “demokratik yönde” açýlýmlar olabileceði beklentisine düþerek ve bunu halklar arasýnda yayarak tekelci güçlerin bu gayretlerine baþka bir yönde ortak oluyorlar. Demokrasinin elde edilmesinin bir devrim sorunu olduðu gerçeðine raðmen bu gerçeðe gözlerini kapatýp tekelci egemenlik koþullarýnda demokrasinin gerçekleþebileceði hayalinin peþinden koþarak kitlelerin devrimci bakýþ açýsýný bulanýklaþtýrma çabasý içine giriyorlar. Bize burjuvazinin deðiþtiðini söyleyenler, burjuvazinin yaptýðý her deðiþikliðin, aldýðý her ekonomik ve politik kararýn onlarý güçlendirmeye yönelik olduðu gerçeðini unutturmaya çalýþýyorlar. Kapitalist üretim biçimi zeminleri üzerinde egemenlerin attýðý her adým kendilerin güçlendirmeye, egemenliklerini pekiþtirmeye hizmet eder. Bunun tersini söyleyenler, yani tekelci güçlerin kendi ekonomik ve politik mevzilerini güçlendirmeye yönelik giriþimlerini sanki emekçi kitlelere karþý deðil de onlarýn çýkarlarýyla uyumluymuþ gibi göstererek emekçi ve sömürülen kitleler karþýsýnda sermaye güçlerinin yanýnda yer almýþ olurlar. Tekelci sermaye ekonomik olarak güçlendikçe, emekçi sýnýfýný burjuvaziye olan baðýmlýlýðý ve köleliði de ayný biçimde artýr. Sýnýf ayrýmlarý derinleþir, sýnýf çeliþkileri ve karþýtlýklarý keskinleþerek ileri noktaya varýr. Tekelci kapitalizmin ilerlemesi sistemin tüm iç çeliþkilerinin bütün þiddetiyle ön plana çýkmasý demektir. Tekelci sermaye, halk kitlelerinin süreklileþen ve yaygýnlaþan devrimci mücadelesi karþýsýnda, durmadan zayýflayan ekonomik-politik siperlerini saðlamlaþtýrmak içen devamlý yeni yönelimler ve arayýþlar içine girer. Fakat baþvurulan hiç bir yöntem ve giriþim sistemin iç çeliþkilerinin geliþip olgunlaþmasýný ve sayýsýz çatýþmalara yol açmasýný engelleyememiþtir. Bu geliþme karþýsýnda doðru devrimci politika sistemin artan tüm çeliþki ve zayýflýklarýndan yararlanýp onu devirmektir. Küçük burjuva uzlaþmacý çevreler ise böylesine son derece devrimci bir mücadeleye katýlmak yerine kitlelerin elini kolunu baðlayarak onlarý devrimci mücadeleden uzaklaþtýrma çabasý içerisine giriyorlar. Kapitalist sistemin, son büyük ekonomik krizi sýrasýnda bir kez daha ve açýkça görüldü ki; burjuvazi ekonomik krizin gerçek nedenleri konusunda kitlelere ikiyüzlüce yalan söylemektedir. Kriz bir ekonomik kriz olduðu halde, o sýnýrlý bir finans krizi olarak gösterildi. Ekonomik krizin bayraðý kapitalist üretim biçiminin kendisi olduðu halde, o, kendi temellerinden baðýmsýz olarak ortaya çýkmýþ gibi gösterildi. Burjuva devletin büyük tekellere ve bankalara yaptýðý
148. Sayý / 1 - 15 Ekim 2009
çok büyük miktardaki parasal destek, sanki kitlelerin yararýnaymýþ gibi gösterildi. Bu dönemde burjuva devlet ve burjuva hükümetler devletin tüm olanaklarýný, tekelci güçleri içine girdikleri zor durumdan kurtarmak için seferber ettiler. Çok açýktýr; burjuva devletin tekelci sermayeye verdiði tüm desteklerin -hatta orta sýnýfa saðladýðý ekonomik kolaylýklarýn- tartýþýlmaz amacý krizin de etkisiyle çöküþü hýzlanan kapitalist düzeni kurtarmaya yöneliktir. Kapitalist ülkelerdeki hükümetlerin deðiþmez rolü ve görevi tekelci çöküþü hýzlanan hükümetlerin deðiþmez rolü ve görevi tekelci güçlerin çýkarýna hizmet etmektir. Fakat onlar her zaman kendi burjuva sýnýfsal rollerini geniþ kitlelerin gözünden saklama gereði duymuþlardýr. Burjuva iktidarýn sýnýfsal karakteri yani kapitalistlerin egemenliðinin iþçi sýnýfý üzerinde uygulanan bir baský aygýtý olduðu gerçeðinin üstü yalanla ne kadar örtülse de sýnýf savaþýmýnýn geliþimi ve þiddetlenmesi onun bütün sýnýfsal karakterini gözler önüne serer. Çünkü emekçi kitlelerin burjuvazinin egemenliðine karþý eylemleri, burjuvazinin kýyýcýlýðýný ve katýlýðýný ortaya koyar. Katliamcýlýk ve barbarlýk kapitalistlerin karakteridir. Türkiye ve Kürdistan’da devlet faþist karakterini, yani kitleler üzerinde kesintisiz olarak uyguladýðý baský, saldýrýlar, iþkence ve kitle kýyýmlarýyla çýplak biçimde kendini göstermiþtir. Kürt halkýnýn, Türk halkýnýn ve bütün halklarýn yýllarca süreklilik kazanan anti-faþist ve anti-kapitalist mücadelesi, burjuva devletin faþist ve katliamcý yüzünü yeterince açýða çýkarmýþtýr. Ve faþist devletin demokrasi demagojisiyle kendi gerçek yüzünü gizlemesine izin vermeyecektir. Halk kitlelerinin uzun bir dönemdir süren etkin, devrimci mücadelesinin sonuç alýcý bir konuma gelmesi karþýsýnda egemenliðin büsbütün tehlikede gören sermaye babalarý yönetme yönteminde bir deðiþikliðe gitmek gereði duymaktadýr. Onlar bunu öznel niyetiyle deðil nesnel geliþmelerin zorunluluðu ve devrim baskýsýyla yapmaktadýr. Yine tüm bu yönetme yöntemleri faþist devlete dayanarak onun varlýðýný koruyarak gündeme getirilmektedir. Bu gerçeðe raðmen burjuva güçler demokrasiye geçtik, geçiyoruz yanýlsamasý yaratarak faþist devlet egemenlik sistemini ikiyüzlüce gizleme yönelimi içindelerdir. Burjuvazinin kendi sýnýf egemenliði ve sýnýf politikalarýnýn gerçek karakteri hakkýnda sürekli yalan söylemesi ve ikiyüzlü davranmasý egemenliðini sürdürme yöntemlerinden birisidir. O, sýnýf egemenliðinin karakteri konusunda her zaman ikiyüzlü olmak zorundadýr. Çünkü burjuva egemenlik ezilen ve sömürülen ve toplumun ezici çoðunluðunu oluþturan iþçi sýnýfý ve emekçi kitleleriyle karþýtlýk halindedir. Buna karþýn iþçi sýnýfý hedeflediði kendi iktidarýnýn proleter devrimci karakterini açýkça ilan etmektedir. Ve yine açýkça duyurmaktadýr ki kapitalistlerin egemenliði zora dayalý devrimle yýkýlacaktýr. C.DAÐLI
3
Yeni Evrede
Öznel Güç
Mücadele Birliði
ÖZNEL GÜÇ NE KADAR HAZIR? Baþlýktaki soruyu daha açýk hale getirelim: Neredeyse iki yýldýr süren ekonomik yýkýma raðmen: sadece son bir yýlda resmi rakamlara göre 1,5 milyon, toplamda 7 milyon iþsiz olduðu halde; emekçi kitleler genel bir isyan için neyi bekliyorlar? Tek tek fabrika, atölye ve iþ havzalarýnda oldukça yaygýn eylemler görülmekte, evet, ama pek çok yönden içinde bulunduðumuz kriz, 2001 krizini geride býraktýðý halde, 2001’de görülen isyan havasý, neden þimdi yok? Soru rahatsýz edici ve tüm oportünist tayfanýn “di mi ya!” nidalarýyla, üzerine atlayacaðý türden. Çünkü onlar, böyle sorulardan, devrime, emekçi kitlelere ve kendilerine güvensizliklerini pekiþtirecek cevaplar çýkartmakta, neredeyse ustalaþtýlar. Yine de, oportünist hareketlerin bu soruya cevaplarý, tornadan çýkmýþ gibi tek kalýp: Sol güçsüz, biz kendimizi anlatamýyoruz, burjuvazi güçlü, kitleler bizi anlamýyor. Neredeyse, tipik bir kemalist aydýn gibi “müstahak efendim bu halka her þey” diyecekler ya, dillerini tutuyorlar. Soru ortada duruyor ve istisnasýz herkesin kafasýnýn içine sýzýyor. Eðer soruya ikna ve tatmin edici cevaplar verilmezse, pek çok kiþide önce mýzmýzlanma, sonra güvensizlik ve en sonunda da umutsuzluk doðurur. Bu topraklarda oportünizm, cevapsýz kalan sorularýn yarattýðý umutsuzluktan besleniyor. Cevap, devrimci öznel gücüne yönelteceðimiz projektörlerle aydýnlanacak. Ama önce, bir ayrýmý vurgulamalýyýz. Öznel güç denilince, pek çok kiþinin aklýna devrimci yapýlar gelir. Hayýr. Bu, dar bir bakýþ açýsýdýr. Öznel güçten söz ederken, devrimi bizzat yürütecek emekçi kitlelerin genel bilinç düzeyine, ruh haline, hareket yeteneklerine bakmak önceliklidir. Öyle ki, genel emekçi kitlelerin bu somut durumu ortaya serilmeden, devrimci yapýlarýn etkinlikleri de yeterince anlaþýlamaz.
4
Huzursuz Öfke Bütün nesnel koþullar hazýr olduðu, yeterince olgunlaþtýðý halde, emekçi sýnýflarýn bu nesnel duruma birebir paralel hareketlilik içinde olmamasý, sadece bu topraklara özgü bir durum deðil. Hatta denilebilir ki, bütün devrim tarihi, böylesi sýkýntýlý dengesiz dönemlerden geçmiþtir. Zafere uzanan bütün baþarýlý devrimlerin hemen öncesinde, oportünist mýzmýzlanmalarý haklý göstermeye yarayan bu uçurumu görmek mümkündür. Immanuel Wallerstein, bir çok açýdan Marksist sayýlmaz, ama yetkin bir sosyolog olarak topluma dair kimi gözlemlerini not etmek oldukça yararlý. “Bildiðimiz Dünyanýn Sonu” adlý kitabýnda Wallerstein þu gözlemini bizlerle paylaþýyor: “Kitle desteðini seferber eden nedir? Baskýnýn derecesi denemez. Bir kere, bu, genellikle deðiþmez bir unsurdur ve T2 noktasýnda seferber olmuþ insanlarýn neden daha önce T1 noktasýnda seferber olmadýklarýný açýklamaz. Üstelik aðýr baský genellikle iþ görür ve çok da cüretkar olmayanlarýn harekete aktif olarak katýlmaya hazýr olmalarýný önler. Hayýr, kitleleri seferber eden baský deðildir, umut ve kesinliktir Baskýnýn sonunun yakýn olduðu, daha iyi bir dünyanýn ger çekten mümkün olduðu inancýdýr. Bu umut ve kesinliði de hiçbir þey baþarý kadar pekiþtiremez.” (age. S:33) Büyük harflerler yazalým: Kitleleri seferber eden, UMUT ve KESÝNLÝK’tir. Kitleler, baskýnýn, sömürünün, sefalet ve açlýðýn pençesinde ne denli acý çekerlerse çeksinler, zafere dair umutlarý ve de az çok kesin bir sonuca inançlarý yoksa, her þeyi sineye çekebilirler. Ve bu da, oportünist hareketlerin topraðýna su taþýr. Dünyanýn her yerinde, devrimin nesnel koþullarýyla kitleler arasýndaki iliþki birbirine benzer. Sözkonusu evrensel özellikler yanýn148. Sayý / 1 - 15 Ekim 2009
da, emekçi kitlelerin, bu topraklara özgü karakteri, kavrayýþlarý, bilinç ve örgütlülük seviyeleri de kendi rollerini oynarlar. Türkiye ve Kürdistan emekçi sýnýflarý içinde, 2001 krizinin anýlarý henüz çok tazedir. Dokuz yýl önce panik halinde kitlesel bir seferberlikle sokaklara çýkan emekçiler, çok deðil bir kaç ay sonra, yaþadýklarý panik durumunu yatýþtýracak ekonomik bir toparlanmaya þahit oldular. Panik duygusu, olaðanüstü derecede yýpratýcýdýr ve emekçiler bu duyguyu yatýþtýracak her geliþmeye karþý oldukça duyarlýdýrlar. Sözkonusu ekonomik toparlanma oldukça zayýf, krizi ortadan kaldýracak seviyede olmasa bile, kitlelerin uzun süre taþýyamadýklarý panik duygusunu sýrtlarýndan atmalarýna yeterli olmuþtu. Henüz 2001’in anýlarý çok taze olduðundan, kitleler bu krizin de benzer bir toparlanma ile sona ereceðini ummaktalar. Bu beklenti, evet yanlýþtýr, yanýltýcýdýr, fakat kitlelerin tarihsel pratik ve deneyimlerinden fýþkýrýp geldiði oranda etkilidir. Ancak, birçok açýdan 2001’den farklý olan bu kriz, çok daha uzun bir sürece yayýlacaktýr. Bu sayede emekçilerin kendi deneyimlerine dayanan yanýlsamalý beklentileri boþa çýkmakla kalmayacak, ama kapitalist sisteme dair bütün beklentileri de silip süpürecek kadar, genel emekçi kitleleri yüksek bir gerilim içinde tutmaya devam edecektir. Kitlelerin geniþ bir seferberlik içinde olmayýþlarýnýn ekonomik bir nedeni daha var: Bu topraklarda yýkýcý bir krizin alýþýlmýþ en önemli göstergesi, enflasyon oranlarý olagelmiþtir. Emekçiler kendi kayýp ve kazançlarýný, enflasyon rakamlarýna bakarak ölçmeye alýþkýnlar. 2001 yýlýnda, bir gecede iki katýna çýkan döviz fiyatlarý, %100’leri geçen enflasyonu tetiklemiþti. Milyonlarca insan, krizden somut olarak henüz etkilenmedikleri halde, yalnýzca tavan yapan bu rakamlara bakarak, paniðe kapýlýk öfkelenmiþlerdi. 2001 yýlýnýn kitlesel isyanlarýna, krizin yýkýcýlýðý-
Yeni Evrede
Öznel Güç
Mücadele Birliði
nýn bir simgesi olarak algýlanan yüksek “Ne yazýk ki” demeyeceðiz, çünkü faaliyetini ývýr zývýra ayýranlara, bir çift enflasyon damgasýný vurmuþtu. oportünist hareketin, kendi doðasýna uy- laf etmeden olmazdý. Üstelik, sözünü etOysa günümüz krizi, enflasyondan gun olarak, böylesi derin bir ekonomik tiðimiz genel demokratik ajitasyon, öyleçok, deflasyon sonucu doðuyor. Yani krizin yarattýðý iktidar olanaklarý dýþýnda sine bir maðduriyet dili üzerine kurulumallarýn fiyatlarý yükselmiyor, aksine, kalan hemen tüm ývýr-zývýrla ilgilendiðini yor ki, tam da huzursuz öfkeyi seferberlipek çok üründe düþüyor. Perakendeciler özellikle kayda geçirmekte yarar var. Ýþçi ðe dönüþtürmek için gerekli umut, kesinson bir gayretle büyük oranlý indirimler, sýnýfý ve emekçilerin kapitalist sisteme lik ve zafere dair tek bir kýrýntý bile taþýuzun taksitler ve kampanyalar yürütüyor- karþý en yoðun örgütlenebilecekleri böy- mýyor. lar. Pek çok fabrika, stoklarýný eritebil- le bir dönemde, oportünist hareket genel Çuvaldýzý sona sakladýk ve elbette mek için zararýna mal satýyor. Bu yüzden demokratik ajitasyonla kendisini sýnýrlý- kendimize. Krizi patlak vermeden nereenflasyon oranlarý oldukça düþük seyre- yor. Doðaldýr ki, iþini kaybetme korkusu deyse iki yýl önce tespit eden ve gerekli diyor. Neredeyse %4 civarýnda. Bir za- yaþayan, yeni bir iþ bulma umudu kalma- hazýrlýklarýn yapýlmasýnýn önemine defamanlar sorunsuz iþleyen bir ekolarca iþaret eden yazýlara karnominin göstergesi sayýlan düþýn, bu konuda yapýlanlar, yaBu topraklarýn proletaryasý, diðer þük enflasyon, þimdi tersine, yapýlabilecekler yanýnda deveþanan yýkýmýn göstergesi oluyor. de kulak kalýyor. Günlük praemekçi sýnýflarý ve Kürt halký Öte yandan, krizin yýkýmýný enftik sorunlar içinde boðuþup 40 yýllýk zorlu devrim mücadelesinin lasyonla ölçüp algýlamaya dalýþduran insanlarýmýz, çevrelerimýþ olan kitleler, düþür oranlarý ni krize karþý faaliyetlere ne 62 bin ca na mal o lan kan lý bir iþ gördükçe, panik duygularýný yazýk ki yönlendiremediler. bastýrýyorlar. Týpký ortalama sol gibi, yýllýk savaþýn ateþli çemberinden geçtiler, Kýsacýsý, emekçilerde çoeylem takvimine, anma-kutgeçmeye devam ediyorlar. Bu yüzden ðunlukla egemen olan duygu, lamalara, mitinglere baðlý kaonlarý harekete geçiren panik lýyor, huzursuz öfkesi içinde biliyorlar ki, eðer genel bir isyan için duygusu deðil, ama harekete anti-kapitalist ajitasyona negeçmeden önce bin kez ölçüp harekete geçerlerse, artýk geri dönüþü redeyse tümüyle açýk emekçi biçmelerine neden olan huzurkitlelere gitmek için pek az olmayacaktýr. Kitleler, dar-kýsýtlý suz bir öfke duygusudur. Kriz þey yapýyoruz. Kriz patlak vuruyor, parçalýyor, iþsiz býraký- hedef ve yarýda býrakýlan hareketlerin verdiðinden bu yana, hangi yor, açlýk ve sefaleti hiç olmadý- peþinde, krizin çoðunu alýp götürdüðü faaliyetler için ne kadar enerðý kadar derinleþtiriyor ancak eji harcadýðýmýza bakmakta, enerjilerini harcamak istemezler. mekçiler, onlar için topluca þapkayý önümüze koymakta “Hücum!” komutu anlamýna geyarar var. Geride sona kalan enerjileriyle, zafere len, alýþtýklarý göstergelere bakýBu topraklarýn proletaryorlar, paniðe kapýlmýyorlar. Ý- uzanmak isterler. Leninistlerin görevi, yasý, diðer emekçi sýnýflarý ve þin gerçeði, bu sabýrlý tutumlarý, Kürt halký 40 yýllýk zorlu krizin boyutlarýný, yýkýmlarýný teþhir panik duygusundan daha kötü devrim mücadelesinin 62 bin ederek, bu yýkýmýn tüm emekçi deðil. Aksine, bu huzursuz öfke, cana mal olan kanlý bir iþ sadevrimci arayýþlarý yoðunlaþtýrýva þýn ateþli çemberinden sýnýflarda yarattýðý huzursuz öfkeyi, yor, ajitasyona açlýklýðý yaygýngeçtiler, geçmeye devam edizafere uzanacak umut ve kesinlikle laþtýrýyor ve emekçilerin önseziyorlar. Bu yüzden biliyorlar lerini keskinleþtiriyor. Panik haki, eðer genel bir isyan için dolu harekete çevirmektir. vasýnýn tersine, kitleler, proletarharekete geçerlerse, artýk geyanýn devrimci hedefleri, mücadele araç- yan milyonlarýn, tutuklanan devrimciler ri dönüþü olmayacaktýr. Kitleler, dar-kýlarýný algýlayacak, özümseyebilecek uya- için yapýlan o uzun ve ýsrarlý kampanya- sýtlý hedef ve yarýda býrakýlan hareketlerin nýklýða, soðukkanlý düþünmeye þu an da- lara karþý, herhangi bir duygu birliði için- peþinde, krizin çoðunu alýp götürdüðü eha fazla eðilimlidirler. de bulunabilmesi zordur. Yanlýþ anlaþýl- nerjilerini harcamak istemezler. Geride masýn, genel demokratik ajitasyonun iþe sona kalan enerjileriyle, zafere uzanmak Ýddiaya Uy gun Pratik yarar olmadýðýn ileri süren eski kafa eko- isterler. Leninistlerin görevi, krizin boSorunu sadece emekçi kitleler açýsýn- nomistlerden deðiliz. Ancak, tarihin gör- yutlarýný, yýkýmlarýný teþhir ederek, bu yýdan deðerlendirmek, elbette eksik kala- düðü en derin ekonomik kriz sýrasýnda, kýmýn tüm emekçi sýnýflarda yarattýðý hucaktýr. Doðrusu, öznel etkenin devrimci bunun önümüze açtýðý kapitalist özel zursuz öfkeyi, zafere uzanacak umut ve yapýlar yönünden analizi, oportünizme mülkiyete karþý ajitasyonu ve devrimci kesinlikle dolu harekete çevirmektir. karþý mücadelenin ne denli önemli oldu- iktidar hedefini neredeyse tümüyle görTarih hiçbir dönemde devrimcilere ðunu bir kez daha gözler önüne seriyor. mezden gelip; neredeyse tümüyle günlük bu kadar cömert davranmamýþtý. 148. Sayý / 1 - 15 Ekim 2009
5
Yeni Evrede
Sınıf Çatışması
Mücadele Birliði
SINIF ÇATIÞMASI DERÝNLEÞÝYOR Ýzmir Karþýyaka Belediyesi direniþçi iþçilerinden birisi anlatýyor: “Orada tek þunu söyleyebilirim, bellerinde silah, cop, kelepçe, gaz bombasý ve göz yaþartýcý spreyi olan polislerin kalkanýn arkasýnda tir tir titremelerine ben birebir þahit oldum. (...) Gerekirse biz buradan ölü çýkacaðýz...” (Y.E. Mücadele Birliði Sayý:146 sy:14) Yazýn sýcaðýnda polisin titrenmesi neden acaba? Bu titremeler proletaryanýn gümbür gümbür yeri sarsarak gelen eylemlerinin eseridir. Bu durumu daha ayrýntýlý olarak ele alalým. Ýþçi sýnýfýnýn kararlý eylemlerinde ortaya koyduðu sýnýf kini, öfkesi burjuvazi üzerinde etki yapýyor. Ýþçi sýnýfý kendi içindeki iþbirlikçilerin, reformistlerin ihanetine uðramadýðý sürece burjuvazi karþýsýnda etkili ve güçlü mücadele yürütür. Ýþçi sýnýfýnýn büyük eylemlerinde reformistler sýnýf eyleminin önünü kesmiþ, eylemi kýrmaya, bitirmeye çalýþmýþtýr. 15-16 Haziran’da, TARÝÞ direniþlerinde, Zonguldak Madencilerinin 1991’deki büyük yürüyüþünde, Ýzmir Büyükþehir Belediyesi iþçilerinin 1992’de Ankara giriþine kadar süren “Ölüm Yürüyüþü”nde ya burjuva sendikacýlar ya da reformistler iþçilere çaðrý yapýp eylemleri sonlandýrmaya çalýþmýþlar, kimi zaman da öncü iþçilerin gözaltýna alýnmasý ve bazý ayak oyunlarý, aldatmalarla eylemleri bitirmeye çalýþmýþlardýr. Sýnýf mücadelesi içinde çelikleþmemiþ, tecrübesiz, bilinçsiz iþçilerin bu tür oyunlara gelme olasýlýðý daima vardýr. Ama uzun süreli eylemler iþçilerin bilincini geliþtiriyor, sömürü düzenine karþý mücadelede daha kararlý ve daha uyanýk olmalarýna yolaçýyor. Karþýyaka Belediye iþçisinin yukarýdaki sözlerine benzer sözler Ýzmir Büyükþehir Belediyesi’nden atýlýp 1992’de Ankara’ya “Ölüm Yürüyüþü” yapan iþçiler tarafýndan da söyleniyordu. Yürüyüþ baþlayýnca yollarýný Belkahve’de kesen jandarma barikatý karþýsýnda “biz de daða çýkarýz” diyerek yoldan daða çýkýp yürüyüþü sürdürmüþ ve jandarma barikatýný boþa çýkarmýþlardýr. Daha sonra bir köprü öncesinde yollarý kesildiðinde jandarmayla göðüs göðüse gelinmiþtir. Jandarma namlusu göðsüne dayanmýþ olan iþçilerin bazýlarý karþýsýndaki askerin titrediðini belirtiyordu. Karþýyaka iþçileri gibi aylarca süren eylemler yaptýlar. Þimdi Karþýyaka Belediye iþçileri “gerekirse biz buradan ölü çýkacaðýz” diyor. Sermayeyi korkutan bu kararlýlýktýr. Sermayenin kolluk güçleriyle her karþý karþýya gelme iþçilerin sýnýf düþmanýný daha iyi tanýmasýný saðlýyor. Proletaryanýn uzun süreli eylemleri bilinçlerde büyük bir etki yapýyor. Eylemin her aþamasýnda mutlaka önceden bilmedikleri ya da yeterince kavramadýklarý bilgi ve tecrübeleri ediniyorlar. Eylem öðretiyor ve çelikleþtirmeye baþlýyor. Eylem içerisinde ilk olarak kendi önyargýlarýný, geri düþüncelerini ve korkularýný yenmeye baþlýyorlar. Bir çok iþçi iþini kaybetmemek için en aðýr koþullara bile katlanýyor, boyun eðiyordu. Artýk iþini kaybediyor. Þimdiye kadar katlandýðý bütün ezilmiþlik proleter sýnýf kini keskinleþiyor. Ýþçi sýnýfýnýn yaþamý giderek zorlaþýyor. Bazý iþçiler iþten atýlmasalar da yaþamlarýný sürdüremeyecek duruma düþüyorlar. Aðýrlaþan iþ koþullarýnda yaþamlarýný sürdürmekte zorlanýyorlar. Ailesiyle birlikte yarý aç, barýnma, saðlýk, beslenme vs. ihtiyaçlarý artýk karþýlanmýyor. Yaþamý zehir eden aðýr sömürü katlanýlamaz hale geliyor. Mücadele etmeden yaþama þansý olmadýðýný anlamaya baþlýyor ve bütün sýnýf kiniyle, öfkesiyle mücadeleye giriyorlar. Ýþçi sýnýfýnýn uzun süreli eylemleri devam ediyor. Bu eylemlerin sayýsý da artýyor. Eyleme katýlan iþçiler eylemden öðreniyor. Grevler, direniþler iþçi sýnýfýnýn bilincini geliþtiriyor. Ýþçiler devrimcileþiyor.
6
Nesnel olarak yaptýðý eylemle devrimcileþmenin yanýnda bilinç olarak da devrimcileþiyor. Yukarýda aktardýðýmýz, iþçi karþýsýnda titreyen polis sermayenin durumunu anlatýyor. Ýþçi, karþýsýnda titreyen sermaye sýnýfýný görür. Sermaye sýnýfý karþýsýnda iþçi, sýnýf olarak kendi gücünün bilincine daha açýk olarak varýyor. Ýþçilerin çocuklarýyla, eþleriyle birlikte direniþ sürdürmeleri eylemlerindeki kararlýlýk ve ýsrarý gösterir. Sadece bununla da sýnýrlý kalmaz ailelerin eyleme girmeleri, karþý cephe üzerinde de etki yapar. Geniþ halk kitleleri üzerinde de etki yapar. Eylemin hem ne kadar haklý olduðunu anlatýr hem dene kadar kararlý þekilde yürütüldüðünü. Eyleme müdahale etmeye gelen polis, asker vs. bunu gördükleri, anladýklarý için de korkuya kapýlýrlar. Ýþçilerin emekçilerin her türlü eylemi, hak arama mücadelesi, karþýsýnda sermaye sýnýfýnýn baskýsýný, þiddetini bulur. En ufak bir hak arama eyleminde yüzlerce polisi, askeri karþýlarýnda bulurlar. Eyleme ilk defa katýlan iþçiler içerisinde ilk önce þaþýranlar da olur, “biz birþey yapmadýk ki, bunlarýn ne iþi var” diye düþünenler olur. Ama fazla sürmez, iþçiler, emekçiler haklarýný gaspedenleri, kendilerini sömürenleri, açlýða, sefalete mahkum edenleri polisin, askerin nasýl da koruduðunu açýkça görürler, kendileri baský ve zorla karþýlaþýnca sýnýflar mücadelesinin zora dayalý olarak sürdüðünü en yalýn ve çýplak haliyle görmeye baþlarlar. Bu zoru aþmadýkça sömürünün süreceði de bilinçlerinde yer etmeye baþlar. Bunu belki teorik olarak ifade edemezler ama sýnýf içgüdüsü, sýnýf refleksi geliþir artýk. Ýþçi sýnýfý üzerindeki baský ve þiddetin yarattýðý korkunun kýrýlmasý sýnýflar mücadelesindeki çatýþmanýn boyutlanmasýyla gerçekleþir. Sömürü ve baskýya karþý mücadele etmekten baþka yol olmadýðý anlaþýldýðý ölçüde, baský, sömürü ve þiddet boyutlandýkça emekçiler de korkularýný aþmaya baþlar. Açlýk , iþsizlik, sefalet altýnda ezilmek ve ölmektense kavgaya giriþirler. Korku eþiði aþýlýr. Korku eþiðinin aþýlmasý önceleri tekil olarak rastlanan bir durum olurken giderek yaygýnlaþmaya baþlar. Bu yaygýnlýk asýl olarak devrimin güçlenmesiyle birlikte olur. Korku eþiðinin aþýlmasý proletaryanýn burjuvaziye meydan okumasýdýr, burjuvaziye karþý saldýrýya geçmesidir. Emekçiler üzerinde baský rolü oynayan zor karþý zoru yaratýr ve zor artýk emekçilerin elinde egemen sýnýfa karþý bir araca dönüþmeye baþlar. Engels, iþçi sýnýfýnýn öfkesini “Egemen sýnýfa karþý öfkeyle dolup taþtýklarý sürece insandýrlar. Bu öfke, bu tutku, iþçilerin durumlarýný insana yaraþýr görmediklerinin, hayvan düzeyine indirgenmeyi reddettiklerinin, bir gün kendilerini burjuvazinin köleliðinden özgürleþtireceklerinin kanýtýdýr” diyerek açýklýyor. Biz de de iþçi sýnýfýnýn öfkesinin büyüyüp korku eþiðini aþmaya baþladýðýna, burjuvaziye korku salmaya baþladýðýna tanýk oluyoruz. Özgürleþme yolunda olduklarýný görüyoruz. Yüzyýllardýr egemen olan sömürücü sýnýflar emekçiler üzerinde baský ve þiddet uyguladý. Þimdi, iþçi sýnýfý varolan duruma son vermek, burjuvazinin zorunu yýkmak yolunda ilerliyor. Sýnýf kini ve öfkesinin burjuvaziye korku salmasý kapitalist sömürü düzenine son verme kararlýlýðýnýn sonucunda oluþur. Burjuvazi, proletaryanýn kararlýlýðý ve öfkesinin örgütlü mücadeleye dönüþmesinde kendi sonunu görür. Kürt halký on yýllar oluyor korku duvarýný yýkmýþ, korkusuzca mücadele ediyor. Proletarya da korku duvarýný yýkmaya baþladý. Devrimin güçleri cesaretle, büyük bir cüretle, korkusuzca birleþik mücadeleyi büyüterek ancak zafer kazanabilir.
148. Sayý / 1 - 15 Ekim 2009
Yeni Evrede
Ölüm Yürüyüşü
Mücadele Birliði
ÝZMÝR KENT AÞ. ÝÞÇÝLERÝ ANKARA’YA DOÐRU YÜRÜYÜÞE GEÇTÝ Yýl 1992... Geliþen iþçi sýnýfý hareketi ilk defa bulunduðu ilin sýnýrlarýný aþarak siyasal iktidar merkezi olan Ankara’yý taleplerini kabul ettirebilmek için hedef olarak görüyor... 500’e yakýn iþçi 600 km’lik yolu Ocak’ýn soðuðuna aldýrmadan yürüdü. Ve bu yürüyüþün adýna Ölüm Yürüyüþü dendi... Yýl 2009... Tarih bir kez daha iþçilerin Ankara yürüyüþüne tanýklýk ediyor...140 gün Karþýyaka Þantiye Tesislerinde belediye baþkanýnýn, CHP genel baþkanýnýn ve hükümetin seslerini duymasýný bekleyen yaklaþýk 150 iþçi beklemeyi býrakýp Ankara’ya doðru eylem kararý alýyor... Ve tarih 16 Eylül’ü gösterdiðinde 56 iþçi ve baðlý bulunduklarý DÝSK Genel Ýþ þube yöneticileriyle birlikte büyük Ankara yürüyüþüne baþlýyor. Ankara yürüyüþü öncelikle Karþýyaka Belediyesi önünde saat 11.00’de yapýlan basýn açýklamasýyla baþladý. Basýn açýklamasýnda “Yaþasýn Ankara Yürüyüþü Ýþten Atýlan Kent A.Þ. Ýþçileri”-“Ýþten Çýkarýlan Kent AÞ. Ýþçileri Ýzmir-Ankara Yürüyüþü” pankartlarý taþýnýrken, “Kent AÞ. Ýþçisi Direniþin Simgesi”, “Zafer Savaþan Ýþçilerin Olacak”, “Kent AÞ. Ýþçileri Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Ankara Yürüyüþümüz” vb. sloganlarý atýldý. Mücadele Birliði olarak “Kent AÞ. Ýþçileri Yalnýz Deðildir Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” pankartýný açarken “Zafer Savaþan Ýþçilerin Olacak”, “Kent AÞ. Ýþçileri Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Zafer Savaþan Kent AÞ.’nin Olacak” sloganlarýný haykýrdýk. Basýn açýklamasý DÝSK merkez yöneticilerinin konuþmalarýndan sonra basýn metninin okunmasýyla devam etti. Okunan metinde iþçilerin öfkesi ve zafere olan inançlarý özellikle vurgulandý. Geniþ kolluk güçlerinin olduðu basýn açýklamasýndan sonra saat 12.00’ye doðru iþçiler Ankara’ya doðru yürüyüþe geçti. Karþýyaka vapur iskelesi yönünden Bayraklý’ya doðru yürüyen iþçilere eþleri, çocuklarý, bazý sendika ve kimi siyasi partiler de destek olurken bizler Mücadele Birliði olarak yürüyüþ güzergâhý boyunca iþçilerin yanýnda olduk. Yürüyüþ sýrasýnda geçen arabalar korna ça-
larak ve sokakta olan insanlar alkýþ tutarak iþçilerin direniþini selamladý. Ýþçiler yürüyüþte sürekli “Ankara Ankara Duy Sesimizi Bu Gelen Ýþçinin Ayak Sesleri” diye tempo tuttular. Bayraklý alt geçitte kýsa bir mola veren iþçiler daha sonra Bornova yönünde yürüyüþe baþladý. Yürüyüþün belli bir yerinde iþçi eþleri iþçilerle vedalaþarak yürüyüþten ayrýldý. Bornova Meydaný’nda yine kýsa bir mola veren iþçiler ilk gün hedefledikleri yürüyüþ güzergâhýnýn son noktasý olan Belkahve geçidine doðru yürüyüþe geçti. Yürüyüþ boyunca çevik kuvvetin ve sivil polislerin yoðunluðu dikkat çekiciydi. Manisa Kavþaðý’ný geçtikten sonra adýmlarýný sýklaþtýran iþçiler dinçliklerinden taviz vermediler. Belkahve Geçidine yaklaþýk 700 m kala yine mola verildi. Bu son moladan sonra iþçiler tekrar yürüyüþe geçti. Belkahve Geçidi’nde “Denizlerin Yoldaþlarýndan Ýþçi Sýnýfýnýn Ýktidar Kavgasýna Bin Selam” pankartýyla ve “Zafer Savaþan Ýþçilerin Olacak”, “Kent AÞ. Ýþçileri Yalnýz Deðildir”, “Savaþa Savaþa Kazanacaðýz” sloganlarýyla DÖB (Devrimci Öðrenci Birliði) iþçileri selamladý. Daha sonra iþçiler akþam konaklayacaklarý yere vardýlar. Orada DÖB’lü bir arkadaþ þunlarý söyledi: “Bizler Devrimci Öðrenci Birliði Olarak bu direniþinizi selamlýyor ve savaþan iþçilerin kazanacaðýna yani Kent AÞ.’nin bu direniþi kazanacaðýna inanýyoruz. Bizler DÖB olarak her zaman yanýnýzda olacaðýz”. Daha sonra Mücadele Birliði Platformu adýna bir arkadaþ da: “Bizler Kent A.Þ. iþçilerinin hep yanýnda olmaya çalýþtýk, bundan sonra da sürekli yanýnýzda olacaðýz. Ve son olarak Ankara Yürüyüþünüzü selamlýyor ve kazanacaðýnýza inanýyoruz” dedi. Ýþçilerin yanýndan ayrýlýrken onlara “Zafer Savaþan Kent AÞ. Ýþçisinin Olacak” sloganýyla veda ettik. Yaklaþýk 30 km’lik yol yürüyen iþçilerin yüzünde ‘kararlýlýk ve inanç’ vardý. ZA FER SA VA ÞAN KENT A.Þ. ÝÞÇÝLERÝNÝN OLA CAK! YA ÞA SIN ÝÞÇÝLERÝN MÜCA DELE BÝRLÝÐÝ!
148. Sayý / 1 - 15 Ekim 2009
Ýz mir Mücadele Birliði
7
Yeni Evrede
Ölüm Yürüyüşü
Mücadele Birliði
DÖB:
Zafer Savaşan Kent AÞ İşçisinin Olacak
Ýzmir Devrimci Öðrenci Birliði olarak Ankara’ya doðru yürüyüþe geçen KENT A.Þ iþçilerine destek için iþçilerin ilk konaklama yeri olan Kemalpaþa Belkahve geçidinde bir eylem düzenledik. Ýþçiler Karþýyaka’dan Bornova’ya oradan da Kemalpaþa’ya geçeceklerdi. Biz DÖB olarak iþçilerin yola çýkýþ yeri olan Karþýyaka Belediyesi’nde onlarýn yanýndaydýk. Mücadele Birliði Platformu ile yürüdük. Yapýlan basýn açýklamasýnýn ve konuþmalarýn ardýndan Kent A.Þ iþçileri yürüyüþe geçti. Ýþçiler Bornova’ya vardýðýnda tekrar onlarla beraber yürümeye baþladýk. Bir süre sonra iþçilerin ilk gün konaklayacaklarý yer olan Kemalpaþa-Belkahve’ye, minibüsle giderek onlarý beklemeye baþladýk. Yaklaþýk bir saat sonra akþam saat 18.00 civarýnda iþçiler ve onlarýn yakýn takipçileri olan kolluk güçleri göründüler. Onlarý görür görmez “Denizlerin Yoldaþlarýndan Ýþçi Sýnýfýnýn Ýktidar Kavgasýna Bin Selam-Devrimci Öðrenci Birliði” yazýlý pankartýmýzý açtýk ve sloganlarýmýzý haykýrmaya baþladýk. “Zafer Savaþan Kent AÞ Ýþçisinin Olacak”, “Ýþçi Öðrenci El Ele Zafere”, ”Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Savaþa Savaþa Kazanacaðýz”, ”Kent AÞ Ýþçisi Yalnýz Deðildir”. Ýþçi arkadaþlar sloganlarýmýza katýlarak bizlere eþlik ettiler ve bizleri alkýþladýlar. Ýþçiler dinlenme yerinde sofralarýnýn baþýnda yemeði beklerken DÖB’lü bir yoldaþýmýz DÖB olarak eylemin yanýnda olduðumuzu bunu kendi pratiðimizle gösterdiðimizi ve her zaman yanlarýnda olacaðýmýzý belirttikten sonra sözlerini “Zafer Savaþan Kent AÞ Ýþçisinin Olacak” diyerek bitirdi. Sloganlarýmýzla, alkýþlarýmýzla iþçilerin yanýndan ayrýldýk. DÖB olarak bir kez daha pratiðimizle þunu gösterdik: Ýþçi- emekçilerin mücadele birliðini örgütlemek lafla deðil ancak devrimci pratik yoluyla gerçekleþir. Ýþçi sýnýfý emekçi halklar ve devrimci tutsaklar özgürleþmeden öðrenciler de özgürleþemez. Devrimci öðrenci hareketinin sýçramasý ancak bu düzlemde hareket edilirse gerçekleþecektir. ZA FER SA VA ÞAN KENT AÞ ÝÞÇÝSÝNÝN OLA CAK! YA ÞA SIN GENÇLÝÐÝN, ÝÞÇÝLERÝN, EMEK ÇÝLERÝN BÝRLÝK TE MÜCA DELESÝ!
KANÝ BEKO ÝLE YAPTIÐIMIZ RÖPORTAJ DÝK: Merhaba. Bize Kemalpaþa’da yaþanan jandarma ablukasý ile ilgili bilgi verir misiniz? Kani Beko: Sabah saat 07:30’da arkadaþlar normal olarak yürüyüþ güzergahýna doðru yerlerini aldýlar. Ýþçi arkadaþlarýmýz çok denetimli çok disiplinli bir þekilde Karþýyaka Belediyesi’nden Belkahve’ye nasýl geldi iseler, güvenlik kuvvetleri de bize nasýl yardýmcý oldularsa, bize ayný anlayýþ ile Belkahve’den Turgutlu’ya yola çýkmak üzere tüm hazýrlýklarýmýzý yaptýk. Ancak Belkahve’de Jandarma güvenlik güçlerinden ayný anlayýþý göremedik. Biz yürümek istedik, onlar ‘yürüyemezsiniz’ dediler. Biz seyahat özgürlüðümüzü kullanmak istedik, onlar ‘karayollarýnda can güvenliði olmadýðý için yürüyemezsiniz’ dediler. Biz tabii bu yürüyüþe baþlamadan önce karar verdik koþullar ne olursa olsun, Ankara’ya kadar yürüyeceðiz dedik. Sonuç itibarýyla önümüz kesildikten sonra Kent AÞ.deki iþçi arkadaþlarýmýzla beraber ve bize katký sunmak için gelen DÝSK Genel-Ýþ Sendikasý’nýn daire baþkanlarýyla beraber Kemalpaþa daðlarýna çýktýk, 5 km daðlarda yürüdük, daðlarýn bitiminde ovaya indik, ovaya indiðimizde de jandarma önümüzü kesti orada da bizi yürütmek istemedi. Tam 2 saat bütün iþçi arkadaþlarýmýzla birlikte ablukaya aldý. Yaklaþýk olarak 500’e yakýn jandarma vardý. Daha sonra yaptýðýmýz çeþitli görüþmelerle bizi otobüslerle Ankara’ya göndermek istediler, fakat biz “kesinlikle otobüslerle gitmeyeceðimizi” söyledik, “zaten bizim otobüslerle gitme gibi bir derdimiz olsaydý buraya kadar yürümezdik, Ýzmir’den otobüslere binip giderdik” dedik. Orada jandarma ablukasýný kaldýrarak yolumuza devam ettik. Buradan ben çok net bir þey söylemek istiyorum; biz burada Karþýyaka belediyesinden atýlan 300 arkadaþýmýzla beraber kesinlikle Ankara’ya kadar yürüme konusunda kararlýyýz. Koþullar ne olursa olsun yollar kapanýrsa ovadan daðlardan gideceðiz, sonuçta biz Ankara’ya varma konusunda kararlýyýz.
ÝZMÝR DÖB
8
148. Sayý / 1 - 15 Ekim 2009
(DÝK) ÝZMÝR DEV RÝMCÝ ÝÞÇÝ KOMÝTELERÝ
Yeni Evrede
Ölüm Yürüyüşü
Mücadele Birliði
DÝSK GENEL-ÝÞ 5 NOLU ÞUBE BAÞKANI MEHMET ÇINAR ÝLE YAPTIÐIMIZ RÖPORTAJ Mücadele Birliði: Ankara Ölüm Yürüyüþü’ne baþladýnýz, adý gerçekten de Ölüm Yürüyüþü. 600 km’lik bir yol, bütün önünüze çýkan barikatlarý yarýyorsunuz. Bu direniþin baþýndan sonuna kadar oradaydýnýz, bize özetler misiniz? Mehmet Çýnar: Þimdi baþta þunu belirteyim tabii ki siz Mücadele Birliði çalýþanlarý olarak iþin baþýndan bu yana eylemi en iyi izleyenler sizlersiniz, her aþamada yanýmýzda oldunuz katký sundunuz, önce sizlere teþekkür ediyoruz. Þimdi ilk baktýðýmýz zaman bu eylem, doðal bir eylemdi. Bizim yýllardýr yapmýþ olduðumuz iþlerimizi Karþýyaka Belediyesi’nin bölünmesini bahane ederek taþeron firmaya verdiler. Bu, baþta ben olmak üzere iþçi arkadaþlarýmýz için kabul edilebilecek bir durum deðil. Ýlk günden beri dikkat ederseniz süreç içerisinde bir takým þeyler olabilir, ama bir bütünü ele aldýðýmýzda yaptýðýmýz eylemlilikleri ele aldýðýmýzda ciddi bir kararlýlýk göstergesidir. Burada mücadele sonuna kadar mücadele edildiðini görüyorsunuz baþladýðýmýz günden bu yana. Siz de baþýndan belirttiðiniz gibi bu yürüyüþ bir Ölüm Yürüyüþüdür. Ýzmir çýkýþýndan bu yana bizim önümüze bir çok engel konuldu, ama biz bu engelleri aþtýk. Ýþte Ýzmir’de polisler çevik kuvvet her aþamada engel oldular. En son Kemalpaþa’daki direniþimiz de dillere destan, sizin arkadaþýnýz da bizimle beraberdi, dað dediler aþtýk, fabrikalara girmeyeceksiniz dediler, gene gittik. Yani asýl amaçlarý bizi iþçilerden uzak tutmaktý. Ýþçilerle, yürüyen iþçileri buluþturmamaktý, bunu da baþaramadýlar. Ve biz bugün ile birlikte 5 ilçede propagandamýzý gerçekleþtirdik. Dinlenme tesisleri hariç, kamuoyunda bilgilendirme yaptýk. Yürüyüþümüz gerçekten de çok disiplinli ve uzun yýllar sonra gerçekten de ses getirecek bir eylemdir. 140 þantiye direniþi sonrasýnda ciddi bir kararlýlýk gösterdik, bu kararlýlýðýmýzýn sonucu; bir kere ben buna baþtan beri inanýyorum, bu iþçiler iþlerine geri dönecekler. Bizim aslýnda bu yürüyüþümüz sadece KENT AÞ. iþçileri için deðil, þu an bu þekilde gösteriliyor, aslýnda krizi bahane ederek on binlerce hatta yüz binlerce iþçi emekçi iþten atýlmýþtýr. Bunlara cevap olacaktýr, patronlara bir cevap olacaktýr. Bu yürüyüþümüzden gerçekten de belli bir kesim ciddi bir þekilde korkuyor ve bu korku da onlara yeterlidir. Bugüne kadar taþeronlaþtýrma saldýrýsý var ve bugüne kadar bu saldýrýya karþý bence yeterince karþý konulmadý. Evet taþeronlaþtýrma ve özelleþtirme var ama karþýsýnda bir direngenlik bir duruþ yok. En azýndan KENT AÞ. iþçileri bu eylemde taþeronlaþma saldýrýsýný kamuoyuna taþýyýp teþhir etti ve bu sistemin maskesini düþürdü. Çünkü taþeron-
laþmada ciddi bir rant var, ciddi pazar var. Devlet kendi malýný halkýn malýný 3-5 yandaþýna peþkeþ çekiyor ve tabii burada en çok zarar gören kesim iþçi sýnýfý. Ýþte KENT AÞ. iþçileri buna artýk dur deme noktasýna geldi. Bu iþi biz kendi gücümüz oranýnda durdurmaya çalýþacaðýz. Bu yürüyüþümüzün en büyük önemi bu saldýrýlara karþý olmaktýr. Þimdi tabiî ki bütün emek örgütleri yanýmýzda oldu ama siz baþka türlü oldunuz, baþýndan sonuna kadar yanýmýzda oldunuz, bir arkadaþýnýz da bizimle birlikte yürüyor ve katký saðlýyor. Tabiî ki daha fazla örgütlülüðe ihtiyaç vardýr, desteðe ihtiyaç vardýr. KENT AÞ. iþçileri tozdatoprakta, yaðmurda-güneþin altýnda demeden yürüyor, yollarda biz ölümüne bir mücadele veriyoruz, bir direngenlik gösteriyoruz ve bu direngenlik sonucunda KENT AÞ. iþçileri kesin kazanacaklar, kazanmadan da Ankara’dan dönmeyeceðiz. Mücadele Birliði: Peki Mücadele Birliði olarak bizden bir isteðiniz var mý? Mehmet Çýnar: Ben öncelikle baþta da söyledim içtenlikle ve tüm samimiyetimle söylüyorum, bu süreç içinde þubem adýna KENT AÞ. iþçileri adýna sizlere teþekkür ediyoruz, bu eyleme ciddi bir emeðiniz olmuþtur, sürecin baþýndan bugüne kadar bir de çok sorumluluk duygusuyla davrandýnýz, iþte bütün devrimciler, bütün sosyalistler bu þekilde olmalý. Örnek bir tavýr gösterdiniz, hep bize yardýmcý oldunuz, örgütlemeye, direniþe, direnmeye hep yardýmcý oldunuz, ciddi katký koydunuz. Bir arkadaþýnýz bizimle yürürken, bir arkadaþýnýz da sürekli olarak her gün kilometrelerce yol katledip iþçilerin ihtiyacýný, eksikliklerini karþýlamak için Ýzmir’e gidip geliyor. Bunun kadar kutsal bir þey var mý? Bu zaman içinde görüyorum, geliyorsun akþamlarý ilacýndan tutup terliðine kadar pansumanýna kadar iþçilerle ilgileniyorsunuz. Sendikamýz da gerçekten donanýmlýdýr ama eksikler her zaman olur, bunu biz yaþayarak görüyoruz, bu eksiklikleri karþýlýyoruz. Siz de sürekli olarak eksiklikle karþýlamak için uðraþýyorsunuz ve sendikam adýna iþçiler adýna sizin gözlerinizden öpüyoruz. Mücadele Birliði: Çok teþekkür ediyoruz. Biz Mücadele Birliði olarak elimizden ne geliyorsa yapmaya hazýrýz. Teþekkür ediyoruz. Mehmet Çýnar: Tabiî ki þunu söyleyeyim, tüm sýnýf mücadelesinde bir çok platformlarda panellerde her hareket kendine göre konuþuyor, ama iþte önemli olan pratik. Bu 5 aylýk direniþ esnasýnda kimin hangi hareketin ne yaptýðýný ben ve KENT AÞ. iþçisi görmüþtür tekrar sizlere teþekkür ediyorum, çok duyarlý davrandýnýz.
148. Sayý / 1 - 15 Ekim 2009
9
Yeni Evrede
Ölüm Yürüyüşü
Mücadele Birliði
KENT AÞ ÝÞÇÝLERÝ ÖLÜM YÜRÜYÜÞÜ GÜNCESÝ temsilcileriyle röportaj yaptý. Ulusal Kanalýn röportajýndan sonra 92 Ölüm Yürüyüþü’ne katýlan iþçiler, Kent AÞ iþçilerini destek amaçlý ziyaret ettiler ve 92 Ölüm Yürüyüþçüleri olarak onlarýn destekçisi olduklarýný dile getirdiler. Bu sýrada bütün iþçi arkadaþlarýn moralini bozacak bir kaza meydana geldi. Günün yorgunluðunu üstünden atamayan bir iþçi arkadaþýmýz, yürürken ayaðýný burkarak bilek kemiðini kýrdý. Acilen DÝSK ambulansýyla hastaneye kaldýrýlan iþçi, Uþak Devlet Hastanesi’ne kaldýrýlarak tedavi edildi. Konaklama yerine bacaðý alçýya alýnmýþ bir þekilde gelen iþçi arkadaþýmýz, alkýþlarla Ýzmir’e yollandý. Bu olay, bir çok iþçi arkadaþýmýzýn moralinin bozulmasýna vesile oldu. Buna raðmen iþçiler yaptýklarý eylemin tarihsel anlamýný göz önünde bulundurarak ve bir çok þeyi geride býrakarak yaþanan bütün nesnel olumsuzluklara raðmen, mücadelelerine ayný kararlýlýklarýyla devam diyorlar.
21 Ey lül 2009 Pazartesi Bugün Kent AÞ. iþçilerinin Ankara yürüyüþünün 6. günündeyiz. Ýþçiler bugün þafak atarken eken saatte uyandýlar. Manisa’nýn Durasýllý beldesinde yürümeye baþlayan iþçiler, büyük bir coþkuyla söyledikleri marþlar ile yürüyüþlerine canlýlýk kattýlar. Ýþçileri yoran rampalar ve güneþin yakýcýlýðýydý. Bir iþçi arkadaþýmýzý türü bilinmeyen bir haþere ýsýrdý. Bunun üzerine yürüyüþe katýlan DÝSK saðlýk ambulansý iþçi arkadaþýmýzý tahlillerini yaptýrmak üzere saðlýk kontrolüne götürdüler. Ýþçi arkadaþlarýmýzýn çoðunun ayak tabanlarýnda yaralanmalar oluþtu. Ýþçiler buna raðmen kararlýlýklarýyla ve yaptýklarý eylemin bilinciyle yaþadýklarý bütün sorunlara göðüs gererek yürüyüþlerine devam ediyorlar. 22 Ey lül 2009 Salý Kent AÞ. iþçileri yürüyüþlerinin 7. gününde sabahýn erken saatlerinde kalkarak yürümeye baþladýlar. Salihli ilçesinden yürüyüþlerine devam eden iþçiler burada çiftçilere ve Manisa halkýna bildiriler daðýtarak, eylemlerinin haklýlýklarýný anlattýlar. Sesli propaganda ve ajitasyon çalýþmasý yapan iþçiler Manisa halkýyla selamlaþtýlar. Yürüyüþün 7. gününde bazý iþçi arkadaþlarýn ayaklarý daha da kötüleþmeye baþladý .Bugün iþçiler yaklaþýk olarak 22 km yol katlettiler. Yürüyüþ esnasýnda Salihli’ye baðlý Sandal Belediyesi baþkaný iþçilere çay ikram ederek yürüyüþlerini selamladý. 7 gün boyunca iþçilerin moral ve motivasyonu yaþadýklarý bir çok zorluklara raðmen çok iyi ve disiplinli bir þekilde, attýklarý her adýmda zafere olan inançlarýyla zafere yürümeye devam diyorlar. 23 Ey lül 2009 Çarþamba Ýþçiler yürüyüþün 8. gününde Kula’ya vardýlar. Ýþçilere Kula halkýnýn da yoðun bir ilgisi vardý. Yürüyüþ esnasýnda sýk sýk sloganlarla Kula halkýný selamlayan iþçiler, burada ayný zamanda bildiriler daðýtarak sesli ajitasyon çekti. Kula halkýnýn iþçilere yoðun ilgisi iþçilerde moral ve motivasyonu yükseltti. Kula yolu yürüyüþün en zorlu günü, þu ana kadar 8 gün oldu. Rampalar iþçileri çok yoðun bir þekilde zorladý. Araçlarýn dahi çok zor çýktýðý rampalarda iþçiler sýklýkla dinlenmek zorunda kaldýlar. Ýþçilere Konak Belediyesi’nden gelen Genel-Ýþ Sendikasýna baðlý sendika temsilcileri ile iþçiler destek amaçlý ziyarette bulundular. Yürüyüþ esnasýnda ilk kez burjuva medyadan Ulusal Kanal, iþçilerle ve sendika
10
24 Ey lül 2009 Perþembe 9. günde iþçiler bir önceki günde yaþanan olumsuzluktan kaynaklý güne biraz buruk baþladýlar. Fakat yürüyüþ güzergahýn da iþçilerin morali tekrar yerine geldi. Ýþçiler yürüyüþ boyunca marþlarla sloganlarla etraftaki köyleri selamladýlar. Yeniþehir köyünde verilen mola sýrasýnda Uþak’ýn yerel televizyonu olan ART TV, yürüyüþü Uþak halkýna duyurmak için sendika temsilcisiyle röportaj yaptý. Yürüyüþ yollarý çok yokuþlu olduðundan 9. gün çok zorlu geçti; ama bu iþçilerin moralini bozmadý, tam tersine onlarda zafere olan inançlarý daha da yükselti. Bir iþçi arkadaþýmýzýn yokuþu çýkarken söylediði söz çok anlamlýydý; zafere giden yol daima engebelidir ama zafer iradeyle kazanýlýr. Bugün bizler de buradan görüyoruz ki Kent AÞ iþçileri zafere olan inançlarý her geçen gün daha büyümekte. 26 km.lik yürüyüþten sonra Güre Belediyesinin orman kampýnda dinlenmek için yerlerini hazýrladýlar. ZA FER SA VA ÞAN KENT AÞ ÝÞÇÝSÝNÝN OLA CAK! YA ÞA SIN KENT AÞ ÝÞÇÝLERÝNÝN ANKA RA ÖLÜM YÜRÜYÜÞÜ! SA VA ÞA SA VA ÞA KA ZA NA CA ÐIZ! YA ÞA SIN KENT AÞ ÝÞÇÝLERÝNÝN ONURLU MÜCA DELESÝ! YA ÞA SIN ÝÞÇÝLERÝN MÜCA DELE BİRLİĞİ!
148. Sayý / 1 - 15 Ekim 2009
Yeni Evrede
Ölüm Yürüyüşü
Mücadele Birliði
ÝZMÝR –ANKARA KENT AÞ. ÝÞÇÝLERÝNÝN
ÖLÜM YÜRÜYÜÞÜ DEVAM EDÝYOR Ýþçi sýnýfýnýn tarihi kapitalizmin sürekli emek sömürüsüyle her geçen gün daha da artmaktadýr. Dünya iþçi sýnýfý her gün fabrika iþgalleriyle grevlerle direniþleriyle kapitalizme karþý baþkaldýrýsýyla emeðin militan mücadelesine yeni yeni pratik deneyimler kazandýrmaktadýr. Ýþte Kent AÞ. iþçilerinin direniþi de böylesi deneyimlerdendir. Genel-Ýþ 5 Nolu Þube Baþkaný Mehmet ÇINAR’ýn da dediði gibi, baþlangýcýnda Kent AÞ direniþi de, her eylem gibi çok doðal bir þekilde baþladý. Ama Kent AÞ. iþçilerinin kararlý mücadelesi, iþlerine baðlýlýklarý onlarý tarihsel bir eyleme götürdü. 140 gün boyunca Ýzmir Karþýyaka’da bulunan Örnekköy Þantiyesi’nde 4 kez çevik kuvvet polislerinin saldýrýsýna uðradýlar. Birçok iþçi sermayenin kolluk kuvveti olan polise karþý militan bir tavýr sergiledi. Kimisi yaþanan arbedelerde kolundan yaralandý, kimisinin elmacýk kemiði kýrýldý, kimisinin ise kolu kýrýldý. Ayrýca birçok iþçi eþi ise, aldýðý darbeler sonucunda vücutlarýnýn çeþitli yerlerinde morarmalar oluþtu. Þimdi iþçiler, kararlýlýðýn vermiþ olduðu güç ile DÝSK Genel-Ýþ öncülüðünde Ankara’ya “Ölüm Yürüyüþü”ndeler. 16 Eylül’de Ýzmir’den yola çýkan iþçiler, bugün 230 km yürüyerek Uþak iline vardýlar. Ýþçiler yürüyüþteyken, çocuklarý okula baþladý. Mücadele Birliði olarak, yürüyüþün baþýndan itibaren iþçilerin yanlarýndaydýk. Onlarla yürüyüþ esnasýnda yaptýðýmýz söyleþileri paylaþmak istiyoruz sizinle: Mücadele Birliði: Ýdris aðabey, Ýzmir’den buraya kadar yaklaþýk olarak 230 km yürüdünüz, ayaklarýnýzda çeþitli patlaklar oluþtu ve inatla ýsrarla kararlýlýðýnýzý sürdürüyorsunuz ve bugün okullar açýldý, çocuklarýnýz okula baþladý neler düþünüyorsunuz ? Ýþçi Ýdris: Çok acýlý bir duygu tabiî ki. Zaten burjuvazinin istediði bir þey var, o da halký köleleþtirmek. Ýþçinin çocuðu iþçi, köylünün çocuðu köylü, çiftçinin çocuðu da çiftçi olsun istiyor burjuvazi. Ve bu siyasetini de devam ettiriyorlar. Dolayýsýyla, bizim çocuklarýmýz da iþçi olacak sanýrým. Þimdi bugüne kadar yaþadýðýmýz ýzdýrap, çektiðimiz çile yetmezmiþ gibi, bir de çocuklarýmýzýn babalarýnýn yollarda olduðunu bir günde okula gitmeleri, yeterince maddi sýkýntý çekmemiz çok þey. Çocukla-
rýmýzýn isteklerini bugüne kadar geri çevirmedik, ama bugünden sonra herhalde geri çevireceðiz. Çünkü artýk iþsiz bir babalarý var, yani kötü bir olay þu anda çok fazla bir þey demek istemiyorum, çok duygulandým. Ýþçi Enver: Ben iþçilik yaþamýmda bu þekilde bir þey yaþamadým. Yaklaþýk 20 yýllýk iþçilik yaþamýmda bu þekilde bir þey yaþamadým. Ýlk defa ailemden uzakta kalýyorum, bayramý yollarda geçirdim. Ve bugün dahi arayamýyorum, çünkü çok buruk ayrýldýk. Okula baþladý. Ama ben bugün, nasýlsýn oðlum diyemedim. Ya þu an çok duygulandým konuþamýyorum. Cevat Durak denilen þahýs, artýk þahýs diyorum, çocuðumun sütünü dahi kesti, ben her gün 1 litre süt alýyordum, þimdi onu da alamýyorum. Bugün aradý ailem, para bitti dedi, ne yapacaðýmý bilmiyorum. DÝSK Örgütlenme Daire Baþkaný Remzi Çalýþkan: Biz arkadaþlarla beraber yürüyoruz. Siz yürüyüþümüzün amacýný biliyorsunuz. Arkadaþlarýmýz iþlerini kaybettiler, þuanda Kent AÞ’deki iþçi arkadaþlarýmýzla birlikte Ankara’ya yürüyoruz. Bayramý da arkadaþlarýmýzla geçirdik, ayný duygular içindeydik. Biz de arkadaþlarýmýzla yoldaydýk. Okullar açýldý, dün benim çocuklarým da okula gitti. 4 çocuðum var. Ancak çocuklarým okula baþlarken onlarla birlikte olamadýk. Ayný þekilde arkadaþlarýmýzýn da çocuklarý okula baþladý. Ayný þekilde bayramda da onlarla olamadýk. Onlarla bu duyguyu yaþamak da farklý bir anlam taþýyor benim içi. Ýþçi Vahap: Biz bayram dahil, okullarýn açýlmasý dahil, biz çocuklarýmýzla birlikte ailelerimizle birlikte olamadýk. Bunun tek nedeni Karþýyaka Belediye baþkanýnýn sorumsuzca davranýp, Kent AÞ üzerinden siyaset yapýp, tamamen rant peþinde koþup, Kent AÞ’deki iþçilerin iþ haklarýný feshetmesidir. Biz bunun için çok üzülüyoruz. Ama bir yerde de çocuklarýmýzýn geleceði için, kendi eþimizin geleceði için, biz bu yollarý sendikamýzýn öncülüðünde, metre metre, santim santim arþýnlamaya karar verdik. Ayaklarýmýz çatlasa da, patlasa da bu yürüyüþ, siyasi bir iradeden sonuç alýncaya kadar devam edecek.
148. Sayý / 1 - 15 Ekim 2009
Ýz mir Mücadele Birliði Platformu
11
Yeni Evrede
Gündem
Mücadele Birliði
BURJUVA DÜNY þim” istediðini, politikanýn bu isteði geriden takip etmek zorunda olduðunu ve edeceðini belirtmiþtik. Uzun iç savaþ boyunca soluksuz kalmýþtý sermaye. (Kuþkusuz soluksuz kalan sadece sermaye sýnýfý deðildi. Küçük burjuvazi de ayný soluksuzluðu yaþýyordu ve ortalama solun hýzla düzene yönelmesi tam da bu döneme denk düþmekteydi.) Sermaye dünyasýnda dile gelmeye baþlayan “deðiþim”, týpký Balzac’ýn “Köylüler” adlý romanýnda gözlemlemiþ olduðu gibi, gecikmeli olarak yansýmasýný buldu politik yaþamda. Burjuva dünya bu noktaya gelinceye kadar akla gelebilecek tüm zor yöntemlerini uygulamaya soktu. En sert yöntemlere baþvurarak devrimi boðmaya çalýþtý. Özellikle Kürdistan’da tam bir vahþet düzeyinde seyretti burjuva iç savaþ. Vahþet, baský ve katliam sonuçsuz kaldý. Baský, sýradanlaþtý. Zor, tüm caydýrýcýlýðýný yitirdi. Uzayýp giden iç savaþ, burjuvazi için her geçen gün sürdürülemez hale geldi. Kararsýzlýklar ve yalpalamalar arttý. Sadece zor yöntemleriyle deðil, politik kuþatma manevralarýyla da hedefine ulaþmak istedi. Baský ve zorun elde edemediði sonucu belki politik “esneklik” elde edebilirdi. Ama çeliþkilerin derinliði ve çatýþmalarýn sertliði, manevra alanýný alabildiðine daraltmaktaydý. Öte yandan bizzat sermaye cephesinin kadro biçimlenmesi, kitle tabaný ve siyasal þekillenme, neredeyse her türlü esnekliði baþtan engelliyordu. “Deðiþim”den, “yumuþama”dan bahsedilen her süreç, daha fazla zor ile, daha fazla çatýþmalarla, daha büyük baskýlarlar devam ediyordu. Savaþým ve çatýþmalar sürekli sertGecikmeli Tarife Esasýnda bu deðiþimin gündeme leþti. Bu þartlarda sermaye dünyasýnda gelmesi eski. Neredeyse 1996 sonlarýna uzanýyor. O dönemde sermayenin “deði- dillendirilmeye baþlanan “deðiþim” gö-
Henüz adý bile tam olarak netleþtirilemeyen “açýlým”lar, burjuva siyasi arenasýnda büyük çalkantýlar yaratmaya devam ediyor. Hamasi nutuklar, restleþmeler, hakaretamiz çýkýþlar... Kararsýz, kaypak duruþlar, rüzgârla yön deðiþtirmeler... Bir ileri iki geri, iki ileri bir geri... Bu zikzaklar, bu duralamalar arasýnda yol alýyor burjuva siyaset. Bir deðiþimin, bir dönüþümün içinde... Býçak sýrtý yürüyüþünü sürdürüyor. Çünkü atýlan adýmlar devrimin baskýsý altýnda atýlmakta. Devrimin baskýsýyla ve sert sýnýf savaþýmýnýn topraðýnda gündeme geliyor rota deðiþimi. Önce “Kürt açýlýmý” dendi, ardýndan “demokrasi açýlýmý”... Sonra “milli birlik projesi” oluverdi. Bu gidiþle daha epey isim eskitileceðe benzer! Ýsimler deðiþse de, deðiþmeyen gerçek, burjuva siyasetin artýk kesin bir rota deðiþimine girmiþ olduðudur. Eski politik doðrultuda devam edemeyen, devam etmesi de mümkün olmayan sermaye, bu deðiþime yönelmiþtir. Ve hiç kuþku yok, bu, bir istek veya tercih deðil, bir zorunluluk sonucudur. Beylik karþý çýkýþlar ve görünür çatýþmalarýn aksine, burjuvazi için bu, gerçekten de bir “milli proje”dir. Genel hatlarýyla üzerinde uzlaþýlmýþ bir plandýr. Daha doðrusu en azýndan bu “yol”a girme konusunda uzlaþýlmýþ durumda. Ýþin derinliði, boyutu, nereye kadar ilerleneceði... konularý henüz ortada. Bunlar henüz netleþmemiþ. Bunu belirleyecek olan bizzat sürecin kendisidir. Sýnýflar savaþýmýnýn kendisidir. Bu savaþým içinde deðiþecek güçler dengesidir.
12
148. Sayý / 1 - 15 Ekim 2009
rüþlerinin, belirgin ve öne çýkan bir politika haline gelmesi, kaçýnýlmaz olarak zaman alacaktý. “Resmi politika”nýn deðiþmesi, zorlu ve uzun bir süreçtir. Bugün bile bu sürece burjuva dünyadan “ayak uyduramayanlar”, hatta karþý çýkanlar düþünülecek olursa, ne demek istediðimiz daha kolay anlaþýlacaktýr. Sermayenin on yýlý aþkýn süre önce dillendirdiði politik yaklaþým, bu “deðiþim”, sýnýflar savaþýmýnýn prizmasýndan geçerek burjuvazinin artýk resmi politikasý haline gelmiþ bulunuyor. Burjuvazinin “Milli Projesi” Devrime karþý Türk tekelci sermayesine tam destek sunmuþ olan emperyalizm, önce Abdullah Öcalan’ý TC’ye teslim ederek, ardýndan “F tipi” saldýrýlarda ve 19 Aralýk katliamýnda TC’yi pervasýz destekleyerek bu “rota deðiþimi”nin þartlarýný yaratmaya çalýþtý. Burjuvazinin bu “milli proje”si, iþte böyle ucu Beyaz Saray ve Brüksel’e uzanan bir “milli” projedir! Ama iþin aslý, týpký proletarya gibi sermayenin de vataný yoktur. Özünde sermaye ile emeðin savaþý, doðuþundan itibaren küreseldir. 150 yýllýk sýnýflar savaþý tarihi, bu gerçeði defalarca kanýtlamýþtýr. Emekle sermayenin mücadele alaný tüm yeryüzüdür. 150 yýldýr böyle olmuþtur, bundan sonra da böyle olacaktýr! Bu açýdan, Cumhurbaþkaný Gül’ün “iyi þeyler olacak”ýyla gündeme gelen bu süreç, bu “milli proje”, sermayenin uluslararasý desteðine sahip bir projedir. Bir “uluslararasý proje”dir. Deniz Baykal, hükümeti eleþtirmek adýna “Baþbakanýn bir gözü ABD’de” derken, tam da bu gerçeði dile getiriyor. Ýþin aslý baþbakanýn sadece bir gözü deðil, tüm yüzü ABD’ye dönüktür. Arkasýnda Beyaz Saray’ýn silueti yükselmektedir. O, ya da
Yeni Evrede
Gündem
Mücadele Birliði
YANIN ÇÖKÜÞÜ daha tam ifadeyle MGK, sermayenin bu uluslararasý “milli birlik projesi”nin uygulayýcýsýdýr! Bunu görmemek için tam bir cahil ve siyasal açýdan kör olmak gerek! Baþbakanýn G-20 toplantýlarý için gittiði ABD’de yaptýðý görüþmeler, basýn toplantýlarý, konuþmalar... bu projenin mahiyetini apaçýk ortaya koyuyor. Obama ile yaptýðý görüþmeden bahsederken, “‘Obama ile gerek Irak-Suriye gerekse de Ortadoðu’daki geliþmeler, TürkiyeErmenistan iliþkileriyle ilgili atmakta olduðumuz adýmlar, bütün bunlarý o 15 dakika içerisinde görüþme imkânýmýz oldu. ... Demokratik açýlým, sorun alanlarýmýzdan biri, örneðin Ermenistan örneðin terör sorunu, bunlarý gündeme almamamýz mümkün deðil.” diyor. Açýkça görülen odur ki, bu “açýlým”lar tek baþýna TC’nin boyunu aþmaktadýr. Geniþ kapsamlý bir planýn parçalarýdýr. Erdoðan, sorulara cevap verirken Suriye ve Ýran’ýn da iþin içinde olduðunu açýkça dile getirdi. Irak ve Güney Kürdistan yönetimi zaten bu planýn bir parçasý. Tüm bunlar, “milli birlik projesi”nin bir ABD-AB planý olduðunu, Obama ile görüþmelerde konunun masaya yatýrýldýðýný yeterince açýða vurmaktadýr. Altýný çizelim. “Milli birlik projesi” Pittsburgh ziyaretinde masaya yatýrýlmýþ, “ o 15 dakika içerisinde” engeller ele alýnmýþtýr. AKP hükümeti, buradan aldýðý/alacaðý destekle, iç siyasetteki engellerin üzerine daha kararlý yürüyecektir. G-20 zirvesi, bu iþ için hükümete iyi bir fýrsat sunmuþtur. Konu üzerinde zaten “milli mutabakat” saðlanmýþ, içeride belirli bir konsensüs oluþmuþtu. Bu zirve sýrasýnda destekler teyit edilmiþ, daha güçlü ve kararlý ilerleme imkâný yaratýlmýþtýr. Bundan kuþku duyulmamalýdýr. Genelkurmay Baþkaný’nýn “kimse
söylenenlere bakmasýn, bölünmüyoruz” açýklamasý, ABD’de neler konuþulduðunun ifþasý olsa gerek. Baþbuð, hükümete ve “açýlým”lara yönelik eleþtirilerin giderek sertleþtiði bir ortamda söyledi bu sözleri. Erdoðan’ýn ve bu “milli proje”nin arkasýnda durduðunu bir kere daha gösterdi. Çözülüþ Genelkurmay Baþkaný’nýn bu sözleri, öte yandan burjuva dünyasýndaki çözülüþün de bir itirafý oluyor. Politik yaþamdaki her rota deðiþikliði zorludur. Hitap edilen yýðýnlarýn, özellikle kitle tabanýnýn belirli bir dönüþümünü, bir “ikna süreci”ni gerektirir beraberinde. Bu baþarýlamadýðý takdirde sonuç kaçýnýlmaz bir hüsrandýr. Tabii bu “deðiþim”, yýðýnlarda zaten oluþmuþ olan deðiþimi yansýtmadýðý oranda böyledir. Uzun iç savaþ boyunca burjuvazi, esas olarak örgütlü zor olan devlete, ordu ve polise dayandý. Bunun yanýnda çeþitli paramiliter örgütlenmeler de yarattý. Ama tüm bunlarýn yanýnda, bu iç savaþ boyunca kendi kitle tabanýnda bir ruhsalkültürel þekillenme de oluþturdu. Þimdi bu kitle, gündeme gelen “deðiþim” ile birlikte boþluða düþüyor. “Ýhanet” çýðlýklarý üst perdeden atýlýyor. Bugüne kadar ayaklarýný bastýklarý topraðýn, ayaklarýnýn altýndan kayýp gittiðini görüyorlar. Onlara kutsal olarak sunulan þeylerin bir çýrpýda geriye itildiðini, anlamsýzlaþtýðýný farkediyorlar. Burjuva cenahta ciddi bir sýkýntý yaratýyor bu durum. Önlenemez bir çöküþ, morallerin yerle bir oluþu, bir yenilgi... Þimdi burjuva cenahta hýzla yayýlan ruh hali budur. Ýçerikten baðýmsýz olarak, Kürt halkýnda bir zafer, bir kazanmýþlýk, zorla söküp almýþ olma ruh hali egemen. Karþý148. Sayý / 1 - 15 Ekim 2009
devrim cephesinde ise, tereddüt, kaygý ve baþeðmiþlik. Kürt halký “barýþ” derken bile bunu bir talep olarak deðil, zorla sökülüp alýnacak bir kazaným olarak hareket ediyor. Karþý-devrim ise attýðý adýma isim verirken bile ürkek, kararsýz, çekinik. Bu, iki cephenin ruh halinin bir yansýmasýdýr. Karþý-devrim cephesinde tam bir panik, tereddüt ve kendine güvensizlik hakim. Ýlker Baþbuð’u “korkuya mahal yok” türünde konuþmaya sevkeden, iþte bu ruh halidir. Henüz ortada hiçbir þey yok. “Milli proje” doðrultusunda pratikte atýlmýþ bir “taviz adýmý” bile yok. Burjuvazi, pratikte “hiçbir þey vermeden istediðini alma” mantýðýyla hareket ediyor. Bol laf, baþka bir þey yok!.. Ama sadece bu laflar bile burjuva kampý karýþtýrmaya yetiyor. Bu nokta önemli. Özünde hiçbir þey vermemiþ bile olsa, sadece söylemdeki küçücük deðiþiklikler bile burjuva politik dünyasýný sarsýyor. Pek çok þeyi allak bullak ediyor. Ýþte taraflarýn, devrim ve karþý-devrim cephesinin ruh halleri böylesine büyük bir farklýlýk arzediyor. Burjuva dünyanýn moral çöküþü ve çözülüþ sürecini bundan daha iyi gösterebilecek bir þey bulunabilir mi? Kendi gölgesinden korkan bir ruh halindedir karþý-devrim. Onu bu noktaya sýkýþtýran, devrimin baskýsýndan baþka nedir ki! Uzun iç savaþ, burjuva kampta sürekli aþýnma, bitmeyen bir gerilim yarattý. Tüketti. Devrimci iç savaþ ise devrimci emekçi yýðýnlarda büyük bir bilinç sýçramasý yarattý. Devrimci iç savaþla burjuva iç savaþ arasýndaki bu köklü fark, bugün karþýlaþtýðýmýz iki farklý ruh halini doðurmuþtur. Burjuva dünyanýn çöktüðü bir aþamadayýz. Sermaye ne yaparsa yapsýn, devrim için çalýþýyor. Burjuva dünya çökerken devrim emin adýmlarla yoluna devam ediyor.
13
Yeni Evrede
Ölüm Yürüyüşü
Mücadele Birliði
KENT AÞ ÝÞÇÝLERÝNÝN ÖLÜM YÜRÜYÜÞÜ GÜNCESÝ 25 Ey lül Cuma: Bugün de iþçiler Güre Belediyesi’nin orman kampýnda konakladýktan sonra sabah kahvaltýlarýný yaptýlar. Gece hava çok soðuk olduðundan bir çok iþçi soðuktan etkilendi. Sabah yürüyüþe geçmeden önce ses aracýndan yükselen türküler eþliðinde halay çekerek yürüyüþ güzergahýna doðru ilerlediler. Disiplini ve sýrayý oluþturduktan sonra sloganlarla ve marþlarla Uþak ilinin yolunu tutmaya baþladýlar. Yolda Anadolu Haber Ajansý ve Uþak’ýn yerel basýný olan ART televizyonlarý gelip çekim ve röportaj yaptýlar. Daha sonra kararlý ve disiplinli bir þekilde yürüyüþlerine devam ederek Uþak’ýn giriþine 6 km kala Günay Dinlenme Tesislerinde konakladýlar. 26 Ey lül Cumartesi: Bugün iþçiler için çok zorlu bir gün oldu. Sabahleyin saat: 09:30’da Uþak iline girmek için yürüyüþlerine baþlayan Kent AÞ iþçileri yaklaþýk olarak 7 km yürüdükten sonra þehir merkezine giriþ yaptýlar. Uþak halkýnýn Kent AÞ iþçilerine yol boyunca alkýþlarla ýslýklarla selamlamasý iþçilerin moralini daha da yükseltti. Daha sonra Demokrasi Meydaný’na gelen iþçiler, burada bulunan demokratik kitle örgütleri, devrimci kurumlar ve 1 aydýr grevde olan tekstil iþçilerinin temsilcisiyle ortak bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdiler. Açýklamada konuþan Genel-Ýþ sekreteri Kani Beko direniþin tarihini kýsa bir þekilde anlattý. Burada geçtiðimiz günlerde ayaðý kýrýldýðý için yürüyüþü býrakmak zorunda kalan iþçi Destan, ailesiyle birlikte yürüyüþ yerine gelerek arkadaþlarýna moral verdi. Basýn açýklamasý bittikten sonra yola koyulan iþçiler þehir merkezi boyunca sloganlar marþlarla konaklama yerine doðru yürüyüþe geçtiler. Yürüyüþ esnasýnda DÝSK merkez otobüsü, trafik polisinin otosuna çarptý. YA ÞA SIN ANKA RA ÖLÜM YÜRÜYÜÞÜ! YA ÞA SIN KENT AÞ ÝÞÇÝLERÝNÝN ONURLU MÜCA DELESÝ! YA ÞA SIN ÝÞÇÝLERÝN MÜCA DELE BÝRLÝÐÝ!
YENÝ DÖNEME MERHABA! 15 Eylül günü Ege Üniversitesi’nde hazýrlýk muafiyet sýnavlarý yapýldý. Bizler de Devrimci Öðrenci Birliði olarak Ege Üniversitesi’nde stant açtýk ve bildiri daðýttýk. Gençliðin gelecek kaygýsýnýn bariz açýk olduðunu, gençlerin sýnav kaygýsýnýn yoðun olduðunu ve pek çok öðrencinin dalgýn olduðunu gözlemledik. Bu da bize bir kez daha devrimin öðrenci gençlik açýsýndan ne kadar zorunlu olduðunu gösterdi. Bir çok yeni insanla tanýþtýk, pek çok anne babayla da sohbet etme olanaðý bulduk. Standýmýzý sýnavlarýn sona ermesinin ardýndan topladýk ve devrime bir þeyler daha katmanýn sevinciyle 16 eylül günü Ankara’ ya Ölüm Yürüyüþü’ne baþlayacak Kent AÞ. iþçileriyle ilgili yapacaðýmýz eylemin son hazýrlýklarýna baþladýk. ÝZMÝR DEV RÝMCÝ ÖÐRENCÝ BÝRLÝÐÝ (DÖB)
14
148. Sayý / 1 - 15 Ekim 2009
Yeni Evrede
Ayağa Kalk İstanbul
Mücadele Birliði
“SÝZLERÝ DÜNYANIN DÝÐER ÜLKELERÝNDEKÝ GÝBÝ SICAK KARÞILAYACAÐIZ” 28 Eylül – 7 Ekim tarihleri arasýndaki toplantýlarýný Ýstanbul’da yapacak olan IMF ve Dünya Bankasý’na, Ýstanbul’u dar etmek, toplanmalarýna engel olmak için kurulan IMF ve Dünya Karþýtý Birlik, 17 Eylül günü Unkapaný’nda bulunan Merkez Bankasý binasý önünde basýn açýklamasý yaptý. Öðle saatlerinde Merkez Bankasý’nýn yanýndaki sokakta toplanan Birlik, “IMF ve Dünya Bankasý Defol” pankartý açarak, flama, bayrak ve dövizleri ile Merkez Bankasý önüne yürüdü. Kýsa yürüyüþ sýrasýnda ve binanýn önünde sýk sýk “Kahrolsun Emperyalizm, Yaþasýn Devrim ve Sosyalizm”, “IMF’ye Karþý Sokak Savaþý”, “IMF Defol”, “Dünya Bankasý Defol”, “IMFciler Ýþbirlikçiler Altýncý Filoyu Unutmayýn”, “Kahrolsun Emperyalizm, Yaþasýn Mücadelemiz”, “IMF Defol Bu Memleket Bizim” sloganlarý attý. Mücadele Birliði, Demokrasi Ýçin Birlik Hareketi, Halk Cephesi, Baðýmsýz Devrimci Sýnýf Platformu, Partizan, Demokratik Haklar Federasyonu, Emek ve Özgürlük Cephesi, Alýnteri, Ezilenlerin Sosyalist Platformu, Özgürlükçü Sol Hareket, Çaðdaþ Hukukçular Derneði, Kaldýraç, Devrimci Hareket, YDÝ Çaðrý Dergisi, Odak, Köz, Proletaryanýn Kurtuluþu, Otonom, Sosyalist Umut’un oluþturduðu basýn açýklamasýnda, “Bizler de bu topraklardaki onurlu insanlar olarak, emeðin kurtuluþunu savunan, insanca bir yaþam ve yaþanabilir
bir dünya isteyenler olarak bu sömürücülerin karþýsýna dikileceðiz” dedikten sonra “Bugün önünde toplandýðýmýz Merkez Bankasý da, IMF ve Dünya Bankasý gibi kuruluþlarýn güdümünde hareket eden ve emperyalizmin mali politikalarýnýn uygulayýcýlýðýna savunan devlet kurumlarýnýn baþýnda gelmektedir. Merkez Bankasý emperyalizmin yerli iþbirlikçisi ve uygulayýcýsýdýr. Ekim ayýnda gerçekleþtirilecek zirve sýrasýnda da Merkez Bankasý ve ÝMF-DB arasýnda pek çok görüþme gerçekleþtirilecek, yeni sinsi planlar masaya yatýrýlacaktýr. “Bizler buradan bir kez daha bu kan emici asalaklara sesleniyoruz. Bu topraklarda da dünyanýn diðer yerlerinde karþýlandýðýnýz kadar ‘sýcak’ karþýlanacaksýnýz. Seattle’daki, Cenova’daki anti-emperyalist kardeþlerimiz gibi bizler de sizleri sokaklarda karþýlayacaðýz. Bu ülkenin onurlu iþçileri ve emekçi halklarý geleceðinin ipotek altýna alýnmasýna izin vermeyecek. ÝMF ve Dünya Bankasý haramileri yýllardýr üzerlerinden zulmünü eksik etmediði emekçi halklarýn öfkesini bir kez daha Ýstanbul’da görecek. IMF-Dünya Bankasý; DEFOL!” denildi. Basýn açýklamasý, 24 Eylül Günü Dünya Bankasý ofisinin bulunduðu Kanyon AVM önünde yapýlacak yeni basýn açýklamasýna çaðrý ile son buldu.
IMF VE DÜNYA BANKASINI DAÐITACAÐIZ 17 Eylül günü Ýstanbul Kongre Merkezi’nin açýlýþý yapýldý. Bilindiði gibi IMF ve Dünya Bankasý’nýn bu yýlki toplantýlarý bu Kongre Merkezi’nde olacak. Geniþ güvenlik önlemlerinin alýndýðý ve Tayip Erdoðan’ýn da katýldýðý açýlýþ töreninde “IMF ve Dünya Banksý Karþýtý Birlik” olarak salondaki yerimizi aldýk. Tayip Erdoðan’ýn kürsüye çýkýþýyla birlikte, “IMF ve DB Defol, IMF ve Dünya Banksý Karþýtý Birlik” yazýlý pankartýmýzý açarak, “Emperyalistler, Ýþbirlikçiler, 6. Filoyu Unutmayýn” sloganýný attýk. Sloganýn atýlmasýyla birlikte, içeride bulunan sivil polislerin saldýrýsýna uðradýk. Saldýrýdan sonra sloganlarýmýz devam etti. Gözaltýna alýndýktan sonra, hepimizi gizli bir geçide götürerek yüzüstü yere yatýrdýlar. Daha sonra polisler tarafýnda Vatan Caddesi’nde bulunan Emniyet Müdürlüðü’ne götürüldük.
MAHKEME GİRİŞİNDE SLOGAN ATILDI Bir gün sonra uzun bir bekleyiþten sonra Þiþli Adliyesi’nde savcýlýða çýkarýldýk. Adliye giriþinde “Emperyalistler, Ýþbirlikçiler, 6. Filoyu Unutmayýn”, “IMF Defol Bu Dünya Bizim”, “Kahrolsun Emperyalizm, Yaþasýn Mücadelemiz” sloganlarýný attýk. Çevredeki insanlar alkýþlarla destek verdiler.
148. Sayý / 1 - 15 Ekim 2009
Bizim bu tavrýmýza sinirlenen polisler, aðýzlarýmýzý zorla kapatarak savcýlýða çýkarttýlar. Savcýlýkta verilen ifadenin ardýndan serbest býrakýldýk. Bu eylem þunu gösterdi ki, bu ülkenin burjuva baþkaný bile korkusundan ne yapacaðýný bilmiyor ve bizleri hazýmsýzlýkla suçluyor. Biz ona ancak þunu deriz, “hey burjuvazi korkunun ecele faydasý yok. Hazmedemeyen asýl olarak göz önünde. Gerçek yüzünüzün açýða çýkmasýndan ve yok edilmekten korkuyorsunuz. Ama hepiniz kapitalizmin çöplüðünde yok olup gideceksiniz. Sizi ne IMF ne de Dünya Bankasý kurtarabilecek”. KA PÝTA LÝZMÝ YIKA LIM DÜNYA EMEÐÝN OLA CAK IMF VE DÜNYA BANKA SINA KARÞI A YA ÐA KALK ÝSTANBUL Ýstanbul’dan Bir Mücadele Birliði Okuru
15
Yeni Evrede
Ayağa Kalk İstanbul
Mücadele Birliði
ÝSTANBUL’U ONLARA DAR EDECEÐÝZ IMF-DB toplantýlarýna karþý kurulan IMF ve Dünya Bankasý Karþýtý Birlik, Ýstanbul’da yapýlacak toplantýyý eylemlerle karþýlýyor. Birlik, 24 Eylül 2009 günü Saat 13.00’te bir basýn açýklamasý yaptý. Dünya Bankasý ofisinin bulunduðu Kanyon AVM önünde yapýlan basýn açýklamasýnda “IMF ve Dünya Bankasý Defol” pankartý açýldý. Okunan basýn açýklamasýnda, “IMF-DB toplantýlarýna sayýlý günler kaldý. Bugün buradayýz çünkü dünya halklarýna yýkým politikalarýnýn tartýþýlacaðý ve kararlar alýnacaðý toplantýlara izin vermeyeceðiz. Yapacaklarý her toplantýnýn takipçisi olacaðýz. Merkez Bankasý önünde baþlattýðýmýz tepkilerimizi bugün burada yarýn kongre havzasýnýn dört bir yanýnda yükselteceðiz. Nasýl ki onlar dünya halklarýnýn yaþamýný hiçe sayýyorlarsa bizler de, onlara Ýstanbul’u dar edeceðiz. (...) Ýstanbul’da yapýlacak toplantýlarýn bir benzeri bugün, ABD’de G–20 liderler zirvesi olarak yapýlýyor. 24–25 Eylül tarihleri arasýnda Pittsburg’da yapýlan zirveye sadece emperyalistler hazýrlanmýyorlar. Antiemperyalistler de günler öncesinden hazýrladýklarý eylem programlarý doðrultusunda sokaklarý ve alanlarý kuþattýlar. Bildiðimiz gibi 1999’dan bu yana emperyalistler dün-
yanýn neresinde bir araya geldilerse orada ezilenlerin öfkesiyle karþý karþýya kaldýlar. Yaptýklarý tüm toplantýlar, zirveler uluslar arasý direniþlerle, eylemlerle kuþatýldý. Adaya kaçtýlar kurtulamadýlar, daða týrmandýlar kurtulamadýlar, gittikleri her yerden ayak takýmýnýn ayak seslerini iþittiler. (...) Þimdi de Ýstanbul onlarý karþýlamaya hazýrlanýyor. Onlara layýk bir karþýlama töreni hazýrlayacaðýz. Dünya emekçilerine yoksulluðu, açlýðý reva görenler nasýl bir karþýlamayý hak ediyorsa biz de onlarý öyle karþýlayacaðýz. Dünyanýn birçok ülkesinden anti-emperyalist de bizimle birlikte Ýstanbul’da IMF ve Dünya Bankasý’na karþý sokaklarda olacak” denildi. “Dünya Bankasý’nýn önünde onlara bir kez daha sesleniyoruz. Ýstanbul’u onlara dar edeceðiz!” diye bitirilen basýn açýklamasýnda sýk sýk “Kahrolsun Emperyalizm Yaþasýn Mücadelemiz”, “Emperyalistler, Ýþbirlikçiler 6. Filoyu Unutmayýn”, “IMF Defol Bu Dünya Bizim”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz”, “Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek”, “IMF’ye Karþý Sokaða Eyleme Mücadeleye” sloganlarý atýldý. Eylem, 30 Eylül Saat 10.00’da Hilton Oteli önünde yapýlacak eyleme çaðrýyla son buldu.
IMF VE DÜNYA BANKASI’NA KARÞI KÖPRÜLER KESÝLDÝ
“Emperyalizme Ve Kapitalizme Karþý Ayaða Kalk Ýstanbul”
IMF ve Dünya Bankasý’na karþý yapýlan eylemler devam ediyor. IMF ve Dünya Bankasý, daha fazla sömürü ve katliam planlarý yapmak için kavganýn baþkenti Ýstanbul’a geliyorlar. Bu nedenle Ýstanbul’un birçok yerinde eylemler gerçekleþtiriliyor. Bunlardan biri de 28 Eylül Pazar günü sabah 07.00’de Galata ve Unkapaný Köprülerindeki yol zincirleme eylemleri oldu. Üzerinde “IMF ve Dünya Bankasý Defol!” yazýlý, IMF ve Dünya Bankasý Karþýtý Birlik imzalý bir pankart, boydan boya zincir çekilerek trafiðin durdurulduðu köprülere asýldý. “Emperyalistler, Ýþbirlikçiler 6.Filoyu Unutmayýn”, “ IMF’ye Karþý Sokaða, Eyleme, Mücadeleye” sloganlarýnýn atýldýðý eylem, ajitasyonlar yapýlarak sonlandýrýldý. Eylem sýrasýnda kimi insanlarýn tepkisine raðmen, birçok insan eylemcilerin yanýndan geçerken onlarý zafer iþaretleriyle, kimileri de alkýþlarýyla onlarý selamladý.
16
IMF ve Dünya Bankasý toplantýlarýnýn “karþýlanmasýna(!)” yönelik eylemler devam ediyor. Kavganýn baþkentinin, Ýstanbul’un iþçi ve emekçileri, kavgaya davet ediliyor. 26 Eylül Cumartesi günü Ýstanbul’da Beþiktaþ, Aksaray, Cevizlibað ve Okmeydaný’nda üst geçitlere “Emperyalizme Ve Kapitalizme Karþý Ayaða Kalk Ýstanbul, Mücadele Birliði Platformu” yazýlý pankartlar asýldý. Emperyalizme ve Kapitalizme Karþý Ayaða Kalk Ýstanbul! Ýstanbul Mücadele Birliði Platformu
148. Sayý / 1 - 15 Ekim 2009
Yeni Evrede
Mezopotamya Sosyal Forumu
Mücadele Birliði
MEZOPOTAMYA SOSYAL FORUMU BAÞLADI Mezopotamya Sosyal Forumu Diyarbakýr’da 26 Eylül akþamý Parkorman’dan, forumun yapýldýðý Sümer Park’a yapýlan bir yürüyüþle baþladý. 20 bine yakýn kiþinin katýldýðý yürüyüþ, 7’den 70’e bir halkýn nasýl bir ordu gibi hareket ettiðini bir kez daha gösterdi. Tutuklu ailelerinden, ölümsüzleþen savaþçýlarýn ailelerine kadar, yaþlý ana-babalarýn çocuklarýnýn fotoðraflarýyla katýldýklarý eylemde birçok slogan atýldý. En çok atýlan sloganlardan biri “TC, þaþýrma bizi daða taþýrma” idi. Bir ara atýlan “Disa disa serhildan, biji azadiya Kurdistan” sloganýna da kitle katýldý. Polisin kýyýya köþeye gizlendiði yürüyüþ boyunca Diyarbakýr, en özgür günlerinden birini yaþadý. Akþam Sümer Park’ta konser oldu. Koma Rewþen izleyicilerine güzel bir müzik ziyafeti verdi. Diyarbakýr Belediye Baþkaný Osman Baydemir ve eski DEP milletvekili Hatip Dicle birer konuþma yaptýlar. Forumun tartýþmalarýnýn, toplantýlarýnýn olduðu ilk günde ise, 6 ayrý salonda deðiþik konular vardý. Ýlk günde özellikle Filistin’den gelen konuklarýn olduðu “Filistinli Mülteciler ve Filistin Sorununa Çözüm Perspektifleri” konulu panelle “Ortadoðu’da Halklar Bölünmüþlük ve Dayanýþma Asamblesi” konulu oturuma katýlým gösterdik. Yine “Dünyada ve Ortadoðu’da Gençlik Hareketleri ve Deneyimleri” konulu foruma ve “Venezuella ve Latin Amerika’da Halklarýn Mücadeleleri” konulu foruma da katýldýk. Gençlik hareketleri forumunda bir arkadaþýmýz, Devrimci Öðrenci Birliði’nin Türkçe ve Ýngilizce hazýrladýðý “Devrim Günceldir Sosyalizm Güçlüdür” baþlýklý bir bildiri daðýttý. Arkadaþýmýz söz alarak yaptýðý konuþmada, devrimin güncel olduðunun, devrimci durumun Türkiye ve Kürdistan topraklarýnda var olduðunun; ancak öznel etkenin yeterince hazýr olmadýðýnýn, bu da hazýr olursa devrimin kaçýnýlmaz olduðunun, Kürt ulusuna kendi kaderini tayin hakkýnýn ayrýlma hakký da dahil koþulsuz þartsýz ta-
nýnmasý gerektiðinin altýný çizdi. Arkadaþýmýzýn konuþmasý ilgi çekti.
“Filistinli Mülteciler ve Filistin Sorununa Çözüm Perspektifleri” konulu forumda söz alan bir arkadaþýmýz, Deniz Gezmiþlerin yoldaþlarý olarak her zaman Filistin halkýnýn mücadelesinin yanýnda olduðumuzu vurguladý. Teðmen Ali’nin yoldaþlarý olarak kanýmýzla canýmýzla Filistin Halkýnýn yanýnda savaþmaya hazýr olduðumuzu belirtti. Filistin Devrimi’nin en önemli sorunlarýndan birinin savaþan FHKC, FDKC gibi devrimci güçlerin birliðini saðlayamamasý ve Hamas, Ýslami Cihad gibi örgütlere tavýr alýnamamasý olduðunun altýný çizdi. Hamas’ýn Ýsrail tarafýndan Müslüman Kardeþler Örgütü’nden devþirilerek kurulduðunu vurguladý. Konuþmasýnýn baþýnda yaptýðý Mücadele Birliði olarak Filistin halkýyla ve Filistin Devrimi’yle Enternasyonal dayanýþma içinde olduðumuza dair sözlerini yeniden vurgulayan arkadaþýmýzýn konuþmasý, Demokratik Cepheden konuklar ve dinleyiciler tarafýndan ilgiyle izlendi. Özellikle ABD’ye ve Obama’ya atfen iyimser yorumlarýn yapýldýðý konuþmalara iliþkin arkadaþýmýzýn Ýsrail’in tüm katliamlarýnda ABD’nin doðrudan desteðinin olduðunun altýný çizmesi Filistin halkýnýn ve devriminin en deðerli þeyinin hafýzasý olduðunu vurgulamasý dinleyicileri etkiledi. Panel sonrasý Demokratik Cepheden konuklarla bizzat tanýþtýk, onlara Yeni Evre’nin Ýngilizce’sini sunduk. Yeni Evre’nin Ýngilizce çevirisi, “Venezüela ve Latin Amerika’da Halklarýn Mücadeleleri” forumu sonrasý Arjantinli avukat, insan haklarý savunucusu Eduardo Suarez’e de sunuldu. Venezuela Ýstanbul Konsolosu ise toplantýya katýlamamýþtý, kendisiyle tanýþma fýrsatýný bulamadýk. “Ortadoðu’da Halklar, Bölünmüþlük ve Dayanýþma Asamblesi” forumu, günün en kalabalýk geçen forumuydu. Söz istememize raðmen, zaman yetmediði için panelisteler dýþýnda kimseye söz verilemedi. Bir Mücadele Birliði Okuru
148. Sayý / 1 - 15 Ekim 2009
17
Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
ÝZMÝR ÝZBETON ÝÞÇÝLERÝ EYLEMDE Türk-Ýþ’e baðlý Belediye Ýþ’in 6 Nolu þubesinde örgütlü olan Ýzbeton iþçileri, 20 Eylül Pazar günü saat 14.00’de Ýzmir Büyükþehir Belediyesi’nin önünde eylem yaptý. Eylem 1300 iþçiyi ilgilendiren zam talebinde belediyeyle sendikanýn anlaþamamasý sonucu gerçekleþtirildi. “Ýzbeton Ýþçisiyiz Çaðdaþ Kentin Ustasýyýz” pankartýnýn açýldýðý eylemde “Yaþasýn Ýþ Ekmek Özgürlük Mücadelemiz”, “Ýþçiyiz, Haklýyýz, Kazanacaðýz”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “Yaþasýn Örgütlü Mücadelemiz”, “Ýzbeton Ýþçisi Köle Deðildir” vb. sloganlarý atýldý. Belediye Ýþ 6 No’lu Þube baþkanýnýn konuþmasýndan sonra, eyleme destek veren Belediye Ýþ 1 ve 2 No’lu þube baþkanlarý da konuþma yaptý. Konuþmalarýn ardýndan saat 15.00’e kadar oturma eylemi yapýldý. Daha sonra eylem sonlandýrýldý. Eylem bitiminde Belediye Ýþ 6 No’lu þube baþkanýyla yaptýðýmýz kýsa görüþmeyi de sizlere aktarmak istiyoruz: “Bu eylemler bizim uyarý eylemlerimiz, 186 gündür 19 Mart’tan bu yana toplu sözleþmelerimiz devam ediyor. Ve biz Belediye Ýþ Sendikasý olarak bu toplu sözleþme görüþmelerini masa baþýn-
“Umut Tufaný” Adana Ayýþýðý Sanat Merkezi olarak Adana’da yayýn yapmakta olan Radyo Dünya’da “Umut Tufaný” isimli programý hazýrlayýp sunmaktayýz. Yaklaþýk 3 aydýr yaptýðýmýz program, her Pazartesi günü saat 20.00-22.00 arasýnda. Öykülerimizi, þiirlerimizi paylaþtýðýmýz programda güncel konularý da tartýþmaktayýz. Tüm Ayýþýðý Sanat Merkezi dostlarýný her Pazartesi günü “Umut Tufaný” programýný dinlemeye davet ediyoruz. Programý internet üzerinden canlý dinlemek için aþaðýdaki baðlantýyý kullanabilirsiniz. http://adanaradyodunya.net/ A dana A yýþýðý Sanat Merkezi
18
da en iyi þekilde bitirerek ve Ýzmir’in dokusuna zarar vermeden bitirmek için uðraþtýk. Ama gelinen süreçte greve on günümüz kaldý, Ýzbeton iþçisi greve çýkacak. Ve bu grev yapma kararýna raðmen belediyeden hiç ses yok. Yine söylüyoruz; Amacýmýz Ýzmir’de grev yapmak, Ýzmir halkýna iþkence çektirmek, hizmetleri durdurmak, sýkýntý yaþatmak deðil, amacýmýz emekçilerin alýnterini hak ettiði þekilde ve ölçüde alabilmek. Tabii burada belediye baþkanýnýn baskýsý var, %10’da ýsrar ediyor, krizi bahane ediyor. Biz de buna karþý çýkýyoruz, çünkü daha önce seçimlerden hemen önce (Türkiye’de yine kriz vardý) imzalanan toplu sözleþmelerde yýllýk zam oraný %25. Burada çeliþki kendiliðinden ortaya çýkýyor, seçim öncesi farklý politika seçim sonrasý farklý politika uygulanýyor. Eðer bir yönetim genel ilkelerini koyduysa o genel ilkelerini seçim öncesi ve seçim sonrasý þartlar ne olursa olsun deðiþtirmemeli. Deðiþtirmemeli ki kamuoyuna güven versin… 1 Ekim’e kadar görüþmelerden bir sonuç alýnamazsa Belediye Ýþ’in bütün þubeleri olarak greve çýkacaðýz”. Ýz mir Mücadele Birliði
Yeni Yerimizde Yeniden Merhaba A dana A yýþýðý Sanat Merkezi Derneði 10 A ðustos tarihinden itibaren yeni yerinde atölye çalýþmalarýna baþladý. Kav gamýzýn üretimlerini daha geniþ emekçi kitlesine ulaþtýrabilmek için 11 Ekim 2009, Pazar günü “Y eni Y erimiz de Y eniden Merhaba” etkinliði düzenleyeceðiz. Y apacaðýmýz açýlýþ etkinliðinde tüm atölye üretimlerini siz lerle pay laþacaðýz. Bu etkinliðimize A dana’nýn tüm iþçi ve emekçi halký davetlidir.
PROGRAM * Say gý Duruþu * Sineviz yon Gösterimi * A yýþýðý Tiyatro Grubu * A yýþýðý Baðlama A tölyesi * A yýþýðý Gitar A tölyesi * GRUP BA HA RA EZGÝ * Resim A tölyesi (Sergi)
148. Sayý / 1 - 15 Ekim 2009
Yeni Evrede
Emekçiler
Mücadele Birliði
EMEÐÝN KURTULUÞU ÝÇÝN Kapitalizm koþullarýnda eðitim emekçilerinin yoðun bir þekilde sömürülmesi kaçýnýlmaz. Bu sömürünün gün geçtikçe artmasýyla birlikte öðretmenler yeni hak gasplarýyla karþý karþýya kalmaktalar. Sermaye sýnýfýnýn sömürüsüne maruz kalan eðitim emekçilerinin sömürülme düzeyi iþsiz, ücretsiz, sözleþmeli, kadrolu durumlarýna baðlý olarak farklýlýk gösterse de bu farklýlýk gittikçe daha fazla sömürüldükleri gerçeðini ortadan kaldýrmamaktadýr. Çok doðaldýr ki bu sömürüye ve dolayýsýyla her gün maruz kalýnan yeni uygulamalara karþý bir tepki oluþacaktýr. Yalnýz, sömürüyü azaltmak bir yana onun artan þekilde devam etmesini engellemek için bile tepkinin niteliðinin çok büyük önemi vardýr. Aksi takdirde bu tepkide ne kadar kitlesel olunursa olunsun ve tepki ne kadar zaman boyunca devam ederse etsin bir sonuç almak mümkün olmaz. Öðretmenler kendilerini eðitim emekçileri olarak görüyorlarsa, yakýn olduklarý sýnýfýn egemen sýnýf olan sermaye sýnýfý deðil iþçi sýnýfý olduðunu fark edip kabul etmek zorundadýrlar. Eðitim düzeylerinden dolayý kendilerini o sýnýfa uzakmýþ gibi hissetseler de yaþam þartlarýnýn iþçi sýnýfýnýn yaþam þartlarý düzeyinde olmasý ve çoðunun artýk sermaye sýnýfýna artý-deðer üretmeleri, sýnýf olarak iþçi sýnýfýna yakýn olduklarýnýn, hatta bizzat iþçileþmekte olduklarýnýn göstergesidir. Böylelikle hangi sýnýfa yakýn olduklarýnýn farkýnda olarak mücadele etmeleri ve eylem þeklini belirlemeleri gerekmektedir. Bizi sömürenlere sömürü düzeyini ve hayatýmýza yansýmasýný onlara teþhir etmekten öteye gitmeyen, yani suya sabuna dokunmayan bir tepki anlayýþýyla hareket etmek bizi hiçbir yere götürmeyecektir. Hak verilmez, alýnýr, diyorsak, muhatap alacaðýmýz sermaye sýnýfý veya sermaye sýnýfýnýn lehine olan yasalarý dayatan hükümet deðildir. Muhatabýmýz bizim gibi ezilen, sömürülen emekçiler olmalýdýr. Emekçilerle muhataplýðýmýz örgütlenmek, birlikte hareket etmek yönünden önemlidir. Diðer bütün emekçiler gibi öðretmenler de yaþam düzeyi aynýlaþan sýnýfýn farkýnda olarak emeðin kurtuluþu için iþçi sýnýfýnýn iktidarý almasý yönünde sýnýf mücadelelerini vermek zorundadýrlar. Bilmelidirler ki emeðin kurtuluþu baþka türlü mümkün deðildir. Hak gasplarýna yönelik ve birtakým reformlar için verilen mücadele hiçbir zaman emekçileri iktidar mücadelesinden uzaklaþtýrmamalýdýr. Bu tür mücadeleler iþçi sýnýfýnýn iktidarý alma mücadelesi için emekçilerin örgütlülüðünü saðlamak ve sýnýf bilinci kazanmak gibi önemli bir iþlevi yerine getirmelidir. Ýktidar bilincinden uzak, örgütsüz bir mücadele iþçi ve emekçiler için boþa kürek sallamaktan ve sermaye sýnýfýna zaman kazandýrmaktan baþka bir sonuç ver-
meyecektir. Sermaye sýnýfýna tehdit oluþturmayacak bir mücadele emekçilerin sömürülmesini bir nebze olsun azaltmayacak, mücadele etme azimlerini kýracaktýr. Mücadele eden emekçilerin yýlmamasý ve mücadeleye henüz katýlmayanlarýn dahil olmasý için emeðin kurtuluþuna olanak veren bir hedef belirlemek gerekmektedir. Bu hedef sermaye sýnýfýnýn iktidarýna son veren ve iþçi sýnýfýnýn iktidarýna götüren bir hedeften baþkasý olmamalýdýr. Unutulmamalýdýr ki iktidar dýþýnda her þey hiçbir þeydir. Ýþsiz Bir Öðretmen
SARIGAZÝ’DE GÜLER ZERE ÝÇÝN MEÞALELÝ YÜRÜYÜÞ
24 Eylül günü Sarýgazi’de Güler Zere için meþaleli bir yürüyüþ yapýldý. DÖB’lü öðrenciler olarak yürüyüþe katýldýk. Yürüyüþ Vatan Ýlköðretim Okulu önünden baþlayarak Demokrasi Caddesi üzerinde devam etti. Yürüyüþte sýk sýk “Güler Zere’ye Özgürlük”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Güler Zere Serbest Býrakýlsýn” sloganlarý atýldý. Yürüyüþün ortalarýna doðru, Demokrasi Caddesi üzerinde oturularak, hep birlikte Çav Bella ve Gündoðdu marþlarý söylendi. Marþlardan Sonra devam eden eylem, Sarýgazi Demokrasi Caddesi Meydaný’nda yapýlan basýn açýklamasý ve atýlan sloganlarla son buldu.
148. Sayý / 1 - 15 Ekim 2009
Sarýgazi’den DÖB’lü Öðrenciler
19
Yeni Evrede
DÖB
Mücadele Birliði
SELÝN ARDINDAN Ka pi ta lizm iþçi ve emekçi halklarý yaþamdan koparýp atmaya devam ediyor. Kýsa süre önce yaþanan sel felaketi, bir kez daha insanlarýn kapitalizm için önemli olmadýðýný, önemli olanýn kar olduðunu gösterdi. Ýnsanlarýn çaresizliklerini dahi, daha fazla kar için deðerlendirmeye çalýþan burjuva sýnýfý, insanlýðýn öfkeli çýðlýklarý içinde tarihin gömütlüklerindeki yerini alacaktýr. Ýkitelli bölgesinde meteoroloji uzmanlarýnýn uyarýlarýna raðmen hiçbir önlem alýnmadý. Belediyenin ve valiliðin tek uyarýsý “akþam dikkat edin, sel baþlarsa evin üstüne çýkýn. Kapalý borularýnýzý açýn. Evde kalmayýn, yakýnlarýnýza gidin” oldu. 8 iþçinin katliamýna yönelik “iþçiler ýslanmamak için arabadan inmediler. Ýnselerdi ölmezlerdi” diye açýklamayý ancak ve ancak katliamcý, soyguncu ve sömürücü bir düzen olan kapitalizmin temsilcileri yapar. Tüm bu açýklamalar kapitalizmin doðasýna uygun bir durumdur. Geçtiðimiz günlerde oluþan sel felaketi sonrasý birçok insan yaþamýný yitirdi, evsiz kaldý ve hatta birçok insan iþinden oldu. Küresel kriz nedeniyle de günden güne daha da yoksullaþmýþ olan halk, bu durum karþýsýnda öfkeliydi. Ýkitelli iþçi ve emekçi halký da sel sonrasý yapýlan açýklamalarýn yalan, yapýlan yardýmlarýn sahtekârlýk olduðunu dile getirdi. Tüm oluþan bu durumlarýn nedeni kapitalizmdir ve tek çözümü de kapitalizmin yok edilmesidir, yani devrimdir. Bu bilinçle hareket eden (DÖB) Devrimci Öðrenci Birliði de 18 Eylül günü, selden zarar gören Ýkitelli halkýný ziyaret etti. Yaralarýný sarmaya çalýþan Ýkitelli halkýnýn ihtiyaçlarýna karþýlýk verebilmek adýna elbise yardýmý da yapýldý. Bunun yaný sýra da tüm yaþananlarýnýn nedenleri üzerine halkla yoðun sohbetler edildi. Temel sorunun kapitalizm olduðunu ortaya koyan DÖB’lü öðrenciler, bu durumu halkla paylaþtý. Buna karþýlýk halk, tavrýný çok önceden belirlemiþti; “Bu devletten bize fayda yok. Bizleri insan yerine koymuyorlar, bizleri hayvan gibi servis araçlarýna koyup ölüme terk ettiler. Bir de yetmezmiþ gibi polisler ve
20
milletvekili adaylarý gelip bize ‘dev rim ci ler le konuþmayýn, sizleri kandýrýyorlar, onlara inanýp devleti lekelemeyin’ diyorlar. Peki, soruyoruz, bu devlet dedikleri evleri sular altýnda kalan evsizlerin, iþsizlerin devleti mi, yoksa evlerimizi yýkmaya çalýþýp, yerine fabrika kuranlarýn mý? Biz kimin ne olduðunu, kim dost kim düþman biliyoruz artýk.” Tüm bu söylenenler gösteriyor ki, iþçi ve emekçiler yaþananlardan dersler çýkarýp öðreniyorlar. Pratik yaþamýn kendisi emekçileri gerçeklerle yüz yüze getiriyor. Ve özlemini duyduklarý yaþamýn bu düzende olamayacaðý, yaþanan onca acý ile apaçýk ortaya serilmiþ durumda. Sel felaketinden sonra, bölge halkýna yardýma gelen insanlarýn tavýrlarý da düzenin onlara olan yaklaþýmýný yansýtýyordu. Daðýtým yapan kurum ve kuruluþlarýn hepsinin rastgele ve hakaret edercesine hareket etmelerinden rahatsýz olduklarýný dile getiren mahalleliyle birlikte DÖB’lü öðrenciler tarafýndan, herkesin ihtiyaçlarýna göre bir daðýtým organize edildi. Bu durum halk tarafýndan çok olumlu karþýlandý ve bizleri sahiplendiler. Öyle ki, mahalleye devrimcilerin geldiðini duyan birkaç faþistin tehditkâr tavýrlarýna karþýlýk halkýn bizleri sahiplenip onlarý oradan uzaklaþtýrmasý, dostu düþmaný ayýrt edebildiklerinin bir göstergesi oldu. Bir yandan daðýtýmlar yapýlýrken, bir yandan da yoðun sohbetler yapýlmaya devam edildi. Halk bizlerin orada oluþundan bir hayli mutlu olduðunu açýkça belli ediyordu. Hatta Denizleri çok seven bir anne, Deniz Gezmiþlerden bahsederken, gözyaþlarýný tutamadý. Daðýtým ve sohbetler bittikten sonra mahalle halkýyla vedalaþýp mahalleden ayrýldýk. Ýlerleyen zamanda yeniden geleceðimizi söyledik. Onlarda memnun olacaklarýný ve çok sevineceklerini söylediler. Mahalle halký bizleri yoðun bir ilgiyle uðurladý. Kapitalizm öldürür kapitalizmi öldürün ÝSTANBUL’DAN DÖB’lü öðrenciler
148. Sayý / 1 - 15 Ekim 2009
Yeni Evrede
Yoldaş Fidel’in Düşünceleri
Mücadele Birliði
CÝDDÝ OBAMA Bolivarcý Devlet Baþkaný Hugo Chavez yaptýðý bir açýklamada iki Obama olduðundan bahsederken çok zekice bir tanýmlama yapmýþ. Dün ciddi Obama konuþtu. Son zamanlarda ondaki iki özellik hoþuma gidiyor: Saðlýk hizmetinden faydalanamayan 47 milyon insana saðlýk hizmeti saðlamaya çalýþmasý ve iklim deðiþikliðine verdiði önem. Bir önceki yazýmda belirttiðim, insanoðlunun karþý karþýya kaldýðý tehlikeler biraz karamsarca gelmiþ olabilir. Ancak bahsedilenler gerçek dýþý deðil. Birçok devlet baþkaný bu konuyu önemsememekte ve geçiþtirmekte. Birleþmiþ Milletler toplantýlarýna ev sahipliði yapan ülkenin temsilcisi olarak ilk sözü alan Obama fikirlerini kamuoyuyla paylaþma þansý buldu. Ne mi söyledi? Maddeler halinde yazacaðým. -Gezegenimizin karþý karþýya kaldýðý tehlikenin ciddi olduðunu ve giderek büyüdüðünü -Tarihin bu iklim deðiþikliðine karþý yapýlanlardan hesap soracaðýný -Ýklim deðiþikliðinden etkilenmeyecek ülke olmayacaðýný -Kýyýlarý döven dev dalgalarýn, kasýrgalarýn ve sel baskýnlarýnýn sayýsýnýn giderek arttýðýný ve kýtalarýn tehdit altýnda olduðunu -Ülkelerin güvenlik ve düzeninin tehdit altýnda olduðunu -Ýklim deðiþikliðinin Çin’den Brezilya’ya, Hindistan’dan Meksika’ya, Afirka’dan Avrupa’ya her yerde ilk gündem maddesi olduðunu -Hep beraber davranýlýrsa atýlan adýmlarýn önem taþýdýðýný
-Durumun ciddiyetinin farkýnda olduklarýný ve kararlýlýkla adým atacaklarýný -Konuya dair henüz bir ilerleme katedilmediðini -Yapýlmasý gereken çok þey bulunduðunu -Bunun kolay olmayacaðýný -Sürecin en zorlu kýsmýnýn halen önümüzde olduðunu -Bu gündemin ekonomik krizin ardýndan ekonomik hayatýn yeniden ayaða kaldýrýlmasý sýrasýnda ortaya geldiðini -Ýklim deðiþikliðiyle ilgili herkesin aklýnda soru iþaretleri bulunduðunu -Ancak zorluk ve þüphelerin harekete geçilmesi için engel olmadýðýný -Herkesin kendi payýna düþeni yapmasý gerektiðini ve ülke ekonomilerinin gezegeni tehlikeye sokmadan büyümesi gerektiðini -Kopenhag’da yapýlacak olan toplantýnýn iklim deðiþikliðine karþý atýlan önemli bir adýmýn öncüsü olmasý gerektiðini -Eski görüþ ayrýlýklarýný bir yana býrakarak çözüm üretebilmek için biraraya gelinmesi gerektiðini -Sanayileþmiþ ülkelerin iklim deðiþikliðinden daha çok sorumlu olduklarý için karþýlýk gelen sorumluluðun da altýna girmeleri gerektiðini -Birleþilemezse sorunlarýn üstesinden gelinemeyeceðini -Birçok zor durumdaki ülkenin iklim deðiþikliði gündemiyle mücadele edebilecek kaynaða sahip olmadýðýnýn bilindiðini -Gelecekte ekonomik geliþme veya temiz bir gezegen arasýnda bir seçim yapýlamayacaðýný çünkü insanoðlunun hayatta kalmasýnýn bu ikisine de baðlý olduðunu -Zor durumdaki ülkelere teknik ve mali yardýmda bulunma sorumluluklarýnýn bulunduðunu -Gezegendeki halklarýn hayat kalitesini artýrýrken çevrenin kirletilmesini engelleyecek önlemlerin alýnmasý gerektiðini -Ancak tüm ülkeleri kapsayacak bir 148. Sayý / 1 - 15 Ekim 2009
iradenin gelecek için umut verebileceðini -Bunun ise zorlu bir süreç olduðunu ve artýk kaybedilecek zamanýn olmadýðýný belirtti. Sorun þurada; Obama’nýn söyledikleri ABD’nin 150 yýldýr yaptýðý her þeyle ters düþüyor. Özellikle II. Dünya Savaþýndan sonraki dönemde Bretton Woods Antlaþmasýyla dünyaya empoze ettiði kendi ekonomik egemenliði sistemiyle. Her kýtada açýlan yüzlerce askeri üs, uçak gemileri ve sayýsýz donanma, binlerce nükleer silah, fetih savaþlarý, askeri sanayi altyapýlarý ve silah satýþlarýyla insanoðlunun hayatta kalmasý olasý deðil. Benzer þekilde tüketim toplumu alýþkanlýklarý ve hammadelerin israf edilmesi ekonomik geliþme ve temiz bir gezegen isteðiyle baðdaþmýyor. Yenilenemeyecek doðal kaynaklarýn umarsýzca israf edilmesi – yüzlerce milyon yýlda oluþan petrol ürünlerinin neredeyse iki yüzyýlda tamamen tüketilmesi - iklim deðiþikliðinin ana etkeni. Çevreye olumsuz etkisi olan emisyonlar sanayileþmiþ ülkeler tarafýndan azaltýlsa bile, dünya nüfusunun dörtte üçü yani 5.2 milyar insan sanayileþmemiþ ülkelerde yaþamakta ve hayatta kalabilmek için kömür ve petrol gibi yenilenemez enerji kaynaklarýný kullanmaya mecbur. Bu tüketim þekli, kapitalist ekonomiler tarafýndan dikte edildiði þekliyle insanoðlunun hayatta kalabilmesine izin vermiyor. Yukarýdaki ikiyüzlülükten dolayý Obama’yý suçlamak haksýzlýk olacaktýr. Ancak ayný þekilde dünyada hüküm süren ekonomik kurallar çerçevesinde bir çözüm olabileceðini iddia etmek de haksýzlýk olacaktýr. ABD Baþkaný, gezegene verilen kalýcý hasarýn çoðunun geliþmiþ ülkeler tarafýndan verildiðini ve bu ülkelerin sorumluluk almalarý gereðini kabul etti. Bu bile oldukça cesur bir davranýþ. Baþka hiçbir ABD Baþkanýnýn da onun söylediklerini söylemeye cesaret edemediðini de belirtmeliyim. Fidel Castro Ruz 22 Ey lül 2009
21
Yeni Evrede
Yoldaş Fidel’in Düşünceleri
Mücadele Birliði
HONDURAS’TA BÝR DEVRÝM YAÞANIYOR
Geçtiðimiz 16 Temmuz günü Honduras’daki darbeyle ilgili olarak þöyle demiþtim, “darbe George W. Bush döneminde göreve getirilen ve onun döneminde iktidarda olan aþýrý saðcý devlet görevlileri tarafýndan planlanýyor ve destekleniyor.” Bu kiþilerin Hugo LLorens, Robert Blau, Stephen McFarland ve Robert Callahan olduklarýndan bahsetmiþtim. Bu isimler Bush tarafýndan Temmuz ve Aðustos 2008 tarihleri arasýnda sýrasýyla Honduras, El Salvador, Guatemala ve Nikaragua elçiliklerine atanmýþtý. Bu kiþiler Latin Amerika’da John Negroponte ve Otto Reich’ýn kötü þöhretli çizgisini devam ettiriyorlar. Yazýmda daha sonra, Soto Cano’daki Yanki üssünün askeri darbenin destekleyicisi olduðunu belirterek Obama’nýn Rusya gezisi sýrasýnda Honduras’ýn gerçek devlet baþkanýnýn Manuel Zelaya olduðunu açýkladýðý sýrada, ABD Dýþiþleri Bakanlýðý tarafýndan Kosta Rika’nýn arabulucu olmasý talimatýnýn bu ülke devlet baþkanýna iletil-
diðini yazmýþtým. Devamla þöyle eklemiþtim, “Kosta Rika görüþmeleriyle beraber, Honduras halkýna Birleþmiþ Milletler, OAS ve diðer uluslararasý örgütlerin verdiði destek gölgelenmiþtir. Bu noktada yapýlmasý gereken en doðru þey ABD hükümetinin darbecilere verdiði askeri desteði derhal kesmesi ve Honduras’daki askeri varlýðýna son vermesidir.” Honduras’daki darbeye karþý ABD’nin cevabý Kolombiya hükümeti ile anlaþma imzalayarak Soto Cano benzeri 7 askeri üssü kullanýma açmak oldu. Latin Amerika’nýn baðrýndaki bu kardeþ ülke baþta Venezuela ve Brezilya olmak üzere tüm Güney Amerika halklarýný tehdit etmektedir. Dünyadaki iklim deðiþikliði ve küresel mali krizin BM’de gündemde olduðu kritik bir dönemde Honduras’daki darbeciler; Baþkan Zelaya, ailesi ve taraftarlarýnýn sýðýnmak zorunda kaldýðý Brezilya Elçiliðinin dokunulmazlýðýný tehdit ediyorlar. Brezilya hükümetinin baþkentte o-
luþan gerginlik ile hiçbir baðlantýsý bulunmamaktadýr. Bu yüzden Brezilya Elçiliðinin faþist hükümet tarafýndan saldýrýya uðramasý akýl almaz bir giriþim ve belki de ülkeyi yabancý askerlerin müdahalesine açacak bir intihar giriþimidir. Haiti’de daha önce yaþanan durum buydu, ülkeye ABD emperyalizmi BM bayraðý altýnda girmiþti. Honduras, Karayipler’de izole bir ada deðildir. Honduras’a yabancý bir ülkenin askeri müdahalesi kýtada bir çatýþmayý tetikleyecek ve tüm Latin Amerika siyasi bir kaosa sürüklenecektir. Honduras halkýnýn 90 gündür ara vermeksizin sürdürdüðü kahramanca kavga Yanki yanlýsý faþist hükümeti çok zor bir durumda býrakmýþtýr. Honduras halkýnda yeni bir farkýndalýðýn doðuþunu görüyoruz. Verilen savaþta sosyal haklarý için dövüþen binlerce savaþçý büyük deneyimler kazandý. Zelaya sözünü tuttu ve ülkesine döndü. Hükümetteki görevine geri dönmeli ve seçimler sýrasýnda baþta olmalýdýr. Sosyal haklar mücadelesinde yeni ve baþarýlý kadrolar ortaya çýktý. Bunlarýn sayesinde Honduras halký daha iyi günlere ilerleyecek. Honduras’ta bir devrim yaþanýyor. Birleþmiþ Milletler Genel Kurulunun sürmekte olan oturumlarý tarihsel olaylara sahne olabilir. Dünya liderleri çok ilginç ve karmaþýk gündemleri kamuoyuyla paylaþtýlar, bu da insanlýðýn karþý karþýya kaldýðý sorunlarýn büyüklüðünü gösteriyor, zamanýmýz ise gittikçe azalýyor. Fidel Castro Ruz 24 Ey lül 2009
Düzeltme ve Özür: Düzeltme ve Özür: 147. sayımızın “Ulusal Soruna Leninist Bakış” adlı başyazısında, 5. sayfada “... ezilen ulusun ayrılma hakkının tanınmasını gerektirir” şeklinde olması gereken ifade, teknik bir hatadan dolayı “... ezilen ulusun ayrılma hakkının tanınmamasını gerektirir” şeklinde çıkmıştır. Düzeltir, okurlarımızdan ve yazarımızdan özür dileriz.
22
148. Sayý / 1 - 15 Ekim 2009