s153

Page 1



Yeni Evrede

KÝTLELER DEVRÝMCÝ DÖNÜÞÜM ÝÇÝN MÜCADELE EDÝYOR Mücadele Birliði

Devrimci yükseliþ her geçen gün yeni kitleleri kendine çekerek biraz daha güçlenerek sürüyor. Sermayenin ve faþist devletin yýllarca kesintisiz ve azgýnlaþarak süren baskýsý ve saldýrýlarý, kitlelerin devamlý olarak kötüleþen yaþam koþullarý ve ivedilik kazanan yaþamsal istemleri devrimci yükseliþi durmadan besliyor, onu keskinleþtiriyor. Kurulu sosyal sistemle çatýþma içinde olan kitlelerin, hem sayýsý artýyor hem de olaylarýn niceliði artýyor. Geliþen olaylarýn en önemli yaný, sürekliliðidir. Devrimci bir nitelik kazanmýþ olan olaylarýn süreklilik kazanmýþ olmasý yeni ve daha büyük olaylarýn hazýrlayýcýsý ve ateþleyicisidir her zaman. Bugüne deðin eylemlere katýlmamýþ en geride duran emekçikler, gerek hayat pahalýlýðýnýn artmasý sonucu ve gerekse de sömürücü güçlere karþý hiç eksilmeyen devrimci eylemlerin verdiði cesaret ve güvenle þimdi daha büyük kalabalýklar halinde gösterilere katýlýyorlar. Sayýsý her gün hýzla artan kitle eylemleri gözlerimizin önünde gerçekleþiyor. Burada bütün sorun, her gün gözümüzün önünde akýp giden hareketin gerçek tarihsel ve politik anlamýný ortaya koyabilmektir. Olaylarýn ve gidiþatýn devrimci anlamýný kavramaktýr. Ancak açýk, devrimci kavrayýþtan sonradýr ki, devrimci öncünün, devrimci öznenin, kitleleri hangi taktiklerle hedefe götüreceði sorunu netlik kazanýr. En son olarak Dersim halký ve ilerici, devrimci güçler büyük bir öfkeyle faþizme, þovenizme ve ýrkçýlýða karþý eyleme geçti. Daha bir kaç gün önce yüz binlerce Alevi Ýstanbul Kadýköy’de etkileyici büyük bir miting yaptý. Yine çok yakýn zamanda Kürt halký þimdiye kadarki en kalabalýk ve en coþkulu gösterilerle daðdan gelenlere sahip çýktý. Yine ayný süreçte iþten atýlan Ýzmir Belediye iþçileri günlerce süren eylemden sonra bir ayý kapsayan Ýzmir-Ankara etkileyici yürüyüþünü gerçekleþtirdiler. Ve bir çok yerde binlerce iþçi aylardýr süren grev ve direniþte bulunuyor. Kamu emekçilerinin eylemleri ise kesintisiz olarak sürüyor. Ayný süreçte bilinçli ve örgütlü eylemlerle kendiliðinden kitle eylemleri birlikte ortaya çýkýyor. Bugün oluþan kendiliðindenci eylemler belirli bir bilinç taþýyor. Kitlelerin kendiliðindenci eylemlerinin altýnda yýllarca süren devrimci mücadele var. Sosyalist propaganda, devrimci ajitasyon ve bilinçlendirme çalýþmasý var. Bu nedenle kendiliðindenci kitle eylemleri yalnýzca ko-

þullarýn etkisiyle oluþmuyor; onlarý hazýrlayan devrimci öznenin bunda büyük bir etkisi var. Sýnýf savaþýmýnýn her aþamasýndaki kendiliðindenci eylemler ayný deðildir. Þu anki kendiliðinden meydana gelen ama ileri olan kitle eylemleri belli bir noktada niceliðin niteliðe dönüþmesi, yani bir devrime dönüþme potansiyel ve eðilimi taþýyor. Reformist ve oportünist bakýþ açýsýna sahip olanlar, kitle eylemlerinin devrimci niteliðinden uzak bir tablo çiziyorlar. Onlarlara bakýlýrsa, olanlar her zamanki kitle davranýþýndan çok farklý deðil. Sadece dönem dönem eylemlerle katýlanlarýn sayýsý biraz artýyor o kadar. Böylece ne “her zaman” ortaya çýkan, yani kesintisiz süren kitle eylemlerinin militan kararlýlýðýný anlayabiliyorlar, ne de eylemlere katýlan emekçilerin niceliðinin devrimci anlamýný. Oysa ki tüm bu sayýsýz eylemler, sayýsýz görüngü bugün bir noktada birleþtiði için, tüm bu olaylar ayný dönemde meydana geliyor. Bu denli zengin ve çeþitlilik gösteren kitle eylemlerinin ayný dönemde oluþmasý ve bir noktada kesiþmesi, bir devrim noktasýna gelindiðinin en ikna edici kanýtýdýr. Olan þey birikmiþ kitle öfkesinin patlamasýdýr. Bunun temelinde, burjuvazinin yýllarca süren baskýsý, katliamý ve sömürüsü var. Gitgide olgunlaþan ve kesinleþen sistemin uzlaþmaz iç çeliþkileri var; emek-sermaye karþýtlýðý var; emekçi kitlelerle sermaye güçlerinin çatýþmasý var. Ekonomik ve toplumsal yaþamdaki çeliþki ve karþýtlýklar kendini devrimci kitle eylemleriyle dýþa vuruyor. Güncel eylemleri doðru kavramak için, bu eylemlerin üzerinde hareket ettiði gerçek koþullarýn teorik çözümlenmesini bilimsel bir anlayýþla yapmak gerekiyor. Oportünizmin etkisinde olan biri böyle bir çözümlemeyi yapamaz. Olaylarýn bütünlüklü geliþmesini ve harekete geçirici güçlerini doðru olarak tam anlamak için Marksizmin devrimci özüne dayanýlmalýdýr, devrimci diyalektiðe dayanýlmalýdýr. Ekonomik ve tarihsel durumu ve olaylarýn yönünü, yani nesnel geliþmeleri en temel çizgileriyle ortaya koyabilme yeteneðine sahip olan yalnýzca Leninist Parti’dir. Leninist Parti, nesnel koþullarý doðru olarak tanýmlamakla kalmayýp, öznel koþullarýn da bilimsel bir analizini yapmýþtýr. Devrimin gerçek koþullarýný ve bu koþullarý bir devrime dönüþtürecek olan devrimci öznenin gerçek durumunu, geliþimini ve

153. Sayý / 16 - 30 Aralık 2009

Başyazı vardýðý düzeyin bir tablosunu ayný kesinlikle çizmiþtir. Leninist Parti gün gün büyüyen ve devrime doðru ilerleyen olaylarýn yönünü þaþýrtýcý doðrululukla ortaya koymuþtur. Kitleler pratikte, Leninist Parti’nin teorik olarak söylediklerini onun devrimci programýný yaþama geçiriyorlar. Çünkü Leninist Parti’nin devrimci programý bir eylem yol göstericisidir. Bugün büyük kitle eylemlerine önayak olan demokratik kitle örgütleri ve çeþitli sosyalist hareketler, ideolojik, politik durumlar nedeniyle, kitleler üzerindeki bu etkilerini uzun süre koruyamazlar. Onlar ancak kendiliðindenci hareketin örgütlü ifadesi olarak varlýk gösterebilirler. Kendiliðinden gelme hareket ise, bilinçli bir hedefe sahip deðilse, devrimci bir politik program tarafýndan yönlendirilmiyorsa baþarýya ulaþamaz. Kitleler, bugün bulunduklarý noktada hiç bir biçimde durmak istemiyorlar. Çünkü yaþanan deneyimlerinden biliyorlar ki, daha ileri gidilmeden, iktidarý ele geçirmeden, var olan durumlarýnda köklü bir deðiþiklik olmaz. Halk kitleleri üzerinde belli bir dönem etkide bulunanlar, devrimci bir çizgiye sahip deðillerse, ne kitlelerin istemlerine yanýt verebilirler, ne de sýnýf mücadelesinin geliþmesine ayak uydurabilirler. Daha ileri gitmek demek kurulu olan düzeni yýkmayý hedeflemek, egemen güçlerle çatýþmayý göze alacak devrimci bir konuma sahip olmak demektir. Dolayýsýyla yalnýzca gerçek devrimci bir hareket kitlelere önderlik edebilir, devrimin öznesi olabilir. Bu gerçek sýnýf savaþýmýnýn yasalarý tarafýndan, içinde bulunduðumuz tarihsel koþullar tarafýndan gündeme getirilmiþtir. Bugün halk kitlelerinin desteðini yanýnda bulanlar, eðer onlara ileri bir hedef, devrimci bir hedef göstermezlerse, ayný desteði her zaman yanlarýnda göremeyecektir. Halklarýn eylemler sýrasýnda ortaya koyduklarý büyük coþku, çürümüþ burjuva düzene karþý harekete geçmekten, onunla çatýþmaktan ve yeni bir toplum kurma hedefinden ileri geliyor. Yine bu coþku, kendi mücadelesine dayanarak politik özgürlüðü elde etme, politik özgürlüðe dayanarak insani özgürlüðü, yani toplumsal kurtuluþu gerçekleþtirme amacýndan ileri geliyor. Sürmekte olan kitle ayaklanmalarý, devrimci heyecanýn ve devrimci coþkunun sürekli olmasý için emekçi kitlelerin iktidara gelmesi zorunludur. Ancak devrimci bir iktidar, kitlelerin devrimci ateþliliðini ve dünyayý yeniden kurma eyleminin sürekliliðini saðlayabilir. Bakýþ açýlarý sistemin çevresini aþmayanlar emekçi kitleleri daha ileriye, mücadelenin yeni aþamalarýna götüremezler. Ýþçi sýnýfý ve emekçi kitleler devrimci tarihi görevlerini Leninist Parti’nin önderliðinde yerine getirebilirler. Leninist Parti, programýnýn devrimci niteliði, hareketin her aþamasýnda hareketin genel çýkarlarýný temsil eden devrimci pratiði ve en þiddetli saldýrýlarý altýnda geliþmesini sürdürmesi ve militan sýnýf örgütü olma niteliðiyle ezilen ve sömürülen kitleleri hedefine götürecek konumdadýr. Kitleleri zafere Leninist Parti götürecektir. C.DAÐLI

3


ÝÇ SAVAÞ TASFÝYE EDÝLEMEZ

Yeni Evrede

Sokağın Dili

Tüm o reformist tayfayla arasýnda küçük bir adým mesafe bulunan tekel icazetli solcuya sorsanýz, bu toplumun ana fay hattýnýn cuntacý ile hükumet, Ergenekoncuyla AB’ci arasýndan geçtiðine yemin billah eder. Ama “ Darbelere Dur De!” eylemine katýlanlarýn sayýsý yüzleri bile bulmayýnca, eyleme gazetesinde hiç yer ayýrmaz; sonra da oturup, kafes eylem planýna göre yüzlerce öðrenciyi öldürmeyi planlayan cuntacýlara karþý bu denli sessiz kalan halkýmýzýn üzerinden 12 Eylül silindirinin nasýl geçtiðine dair, derin düþüncelere dalar. Tipik küçük burjuva entelektüeli hayat kendi planlarýna uymuyorsa, ona lanet okur. Oysa, hayatýn, toplumun bambaþka planlarý var. Fay hattý öylesine derin, sarsýntýlar yýkýcý ki, kafes eylem planý gibi “artçý þok”lara þimdi herkes alýþkýn. Bu toplumu boydan boya yaran asýl fay hattýnýn nereden geçtiðini görmek isteyen, son iki ay içinde yaþananlara baksýn. O zaman rahatlýkla görecekler ki, o fay Ýstanbul Amed arasýndan geçiyor ve bir kez harekete geçtiðinde, korkunç gerilimle yüklü tüm diðer fay hatlarýný da, kolayca hareket ettiriyor. Ne Ergenekon, ne kafes, ne de açýlým. Asýl büyük tartýþma , sokak eylemleriyle þekilleniyor. Sadece son iki ayda, önce Kürt halký, sonra Aleviler ve nihayet, kamu emekçileri, en acil, en ertelenemez özlemleri için, en köklü sorunlarý için sokaklara yüz binler halinde aktýlar. Ve sokak, toplumun bütün kesimlerini tartýþmanýn içine çekti, taraflarý belirginleþtirdi, ve toplumu kutuplaþtýrýp herkesi tavýr alamaya zorladý. Aslýnda hükümet eliyle yürütülen açýlým, kendi halinde yürüyüp gidiyordu. Ta ki, Silopi-Amed arasýnda sergilenen o müthiþ kitle gösterisine dek. O andan sonra bu büyük eylem, tüm tartýþmalarý kendi eksenine çekti, soðurdu ve yeni biçim verdi. Bu eylem, Kürt sorunu üzerinden kýrýlmýþ ve gerilimle dolu fay hatlarýný harekete geçirdi. Fakat bu kez, yalnýzca hamasi sloganlar deðildi toplumun duyduðu. Müthiþ bir tartýþma, hesaplaþma dalgasý tüm topluma ya-

4

Mücadele Birliði

yýldý. Kutsallýklar, tabular ve hamasetle üstü örtülen korkunç gerçek bir anda açýða çýktý. Ýç savaþ, zafer, yenilgi, çürüme, vb. sözleri havada uçuþtu. Ýzmir ve Bayramiç’te yankýlanan “Kürtler Dýþarý” sloganlarý ilk kez bu kadar açýk yankýlandý. Þovenizmin bu kudurmuþ gösterileri, silahlar tasfiye edilse de iç savaþýn toplumun her katmanýna yuvanmýþ olduðunu ve þimdiden sonra çok daha açýk biçimde yürütüleceðini; ve nihayet, silahlarý görmenin, yalnýzca karþý-devrimin kudurganlýðýný arttýracaðýný kanýtladý. Kadýköy’deki tarihi Alevi mitingi de benzer sarsýcý etkiler yaratmayý baþardý. Böyle bir anda söylenen CHP’li Onur Öymen’in sözlerinin, ikinci bir Dersim isyanýna sebep olmasý þaþýrtýcý olmadý. Ezilen alevi emekçi kitleleri artýk kendilerini korumaya alabilmek için CHP gibi bir devlet partisinin arkasýnda sýraya girme ihtiyacý duymuyorlar. Kendilerine güvenleri zaman içinde arttý, son bir yýlda adeta bir güven patlamasý yaþandý ve Öymen’in sözleri, sadece bardaðý taþýran son damla oldu. Dev miting olmasaydý, o sözler ne bu denli yaygýn tartýþýlýrdý, ne de bu tartýþma kemalizmin üzerindeki kalýn sis perdesini daðýtacak derinliðe ulaþýrdý. Kamu emekçilerinin büyük grevi, son zamanlarda aðýzlarýndan kardeþlik, huzur, barýþ, sevgi kelimesini düþürmeyenlerin tüm foyasýný meydana çýkarmaya yetti. Sureti haktan görünenler, yüzlerindeki maskeyi biranda sýyýrýp attýlar. Recep Tayyip Erdoðan; “memur, yasalar önünde baþ eðecek” diye tehditler savururken, halen inatla kendisinden demokratlýk bekleyenlerin içindeki umut kýrýntýlarýný eziverdi. Bu eylem sayesinde bir kez daha görüldü ki , Ergenekon-cunta planlarý karþýsýnda, sol cenahtan aþýrdýklarý söylemlerle kendilerini allayýp pullayanlar katýksýz emekçi düþmanlarýdýr. Bu dinci-faþist cenahýn sözcüsü Zaman gazetesi, grevdeki memurlara tepki gösteren 75 yaþýndaki bir hamalýn sözlerini manþete taþýyordu. Zamancýlara göre tüm emekçiler sus pus oturmalý, 75 yaþýnda da 153. Sayý / 16 - 30 Aralık 2009

olsa bir hamal gibi çalýþmalýydý. Bu manþetten taþan iðrenç sömürgen zihniyet, emekçilerde mide bulantýsý yaratmýþ olmalý. Önceki yýllarda çok daha etkili olan, ulaþým, saðlýk ve eðitimde tüm iþleri neredeyse durduran kamu emekçilerinin eylemi, toplumda da, önceki yýllarda görülmemiþ bir yanký buldu. Herkes, bu eylem karþýsýnda bir tavýr geliþtirmek zorunda kaldý. Büyük çoðunluk destekledi, geri kalanlarsa þikayetçi oldu. Dahasý, herkes tavrýný açýkça savundu, karþý tarafa kabul ettirmek için okul, hastane önlerinde tartýþmalara girdi, pasif deðil aktif bir tutum benimsedi. Toplum bir kez daha ortadan ikiye bölünmüþ oldu. Ýçinden geçmekte olduðumuz sürecin öne çýkan bir özelliðidir bu: her eylem toplumda bir kutuplaþma yaratýyor, açýk tartýþmalara neden oluyor ve herkes kendini þu ya da bu tarafýn içinde tarif ediyor. Tüm emekçi sýnýflar adeta bir bahar havasý gibi, devrimin yaydýðý atmosferi ciðerlerine çekiyorlar. Ýç Savaþta Yeni Dönem Bütün bu büyük eylemler, hükumet eliyle yürütülen tekelci sermaye açýlýmýnýn amaçlarýný boþa çýkarýyor. Açýlým politikasý yoluyla tekelci sermaye, temel konularda taviz vermeden ama en önemsiz konularý sanki ölüm-kalým meselesiymiþ gibi müzakere ederek, tek bir hedefe varmayý amaçlýyordu: birleþik devrimin en örgütlü bileþeni Kürt halkýnýn elinden silahlarý almak. Bu hedefle bir kez varýldýðýnda, iç savaþýn tasfiyesi daha kolay olacaktý. Fakat bu yolda atýlan her adým, iç savaþýn daha da yaygýnlaþmasý sonucunu doðurdu. Neden? Ýþin içinde bir CHP-MHP komplosu aramadan soruyla bilimsel bir cevap verelim. Ýç savaþ yalnýzca silahlý güçler arasýnda cereyan etmez. Marksist iç savaþ kavramý bundan çok daha fazlasýný ihtiva eder. Sýnýflar arasý sert mücadelelerin, art arda, üst üste gelip birikmesiyle derinleþen çeliþkilerin bir noktadan sonra toplumun bir kesimi üzerinde tank-tüfek siyaseti izlenme-


Yeni Evrede

DÖB Çalışmaları

Mücadele Birliði

sini zorunlu hale getirmesiyle, iç savaþ þekillenir. Silahlý güçler hali hazýrda çatýþýldýðý için deðil ama, sýnýflar mücadelesinin artýk iç savaþý kaçýnýlmaz kýldýðý bir evreye girildiði için, silahlý güçlerin her çatýþmasý politik yaþamýn orta yerine oturur. Bu topraklarda iç savaþ, sert geçen ve sýnýflar mücadelesinin, toplumun orta yerine bir dað gibi yýðýp durduðu ve bir türlü aþýlýp çözülmeyen sorunlar yumaðýnýn þiddet yoluyla çözümünden baþka bir yol kalmadýðý için boy attý, yaygýnlaþtý. 90’lý yýllarýn hemen baþýnda, sýnýfsal, ulusal ve tarihsel sorunlar o boyutlara varmýþtý ki, tekelci sermaye, egemenliði bu sorunlarýn varlýðýna raðmen sürdüremezdi. Burjuva iç savaþ, orta yerde yýðýlýp duran bu sorunlarýn zorla bastýrýlmasýný, yok sayýlmasýný hedefledi. Ne var ki, hedeflerinde baþarýya ulaþmak bir yana, bu sorunlarý, araya koskoca bir kan deryasý girmiþ toplumun iki kutbunda biriktirilmeye devam etti. Sonuçta toplum, burjuva iç savaþýn baþladýðý zamandan çok daha derin ve aþýlmaz çatlaklarla birbirinden ayrýlmýþ durumdadýr. Zor yöntemiyle bastýrýlmayan ve yok edilen tüm sorunlar, þimdi bütün aðýrýlýklarýyla politik arenanýn mevzilerini doldurmaktalar. Ýç savaþa neden olan sýnýfsal, ulusal ve tarihsel sorunlar, üzerilerini örten tabular, kutsallýklarla örülü kabuk parçalandýkça, daha etkin bir rol oynamaya baþladýlar. Tekelci zorbalýk geriletildikçe, daha önce konuþulamayan ama orta yerdeki varlýðý nedeniyle toplumu iç savaþa sürükleyen tüm sorunlar açýkça konuþulur oldu; böylece tekelci egemenlik altýnda bu sorunlarýn çözüleyemeyeceði gerçeðinin, geniþ emekçi kesimlerince kabul görme olasýlýðý arttý. Canlý propaganda ve ajitasyon çalýþmalarý için alabildiðine verimli bir aracý, leninistlerin önüne salýverdi. En derin özlemler, ertelenemez ihtiyaç ve taleplerle meydanlara akan emekçiler radikalleþirken, bunun karþýsýna dikilen karþý-devrimci güçleri de kanlý maceralara doðru arkadan iteliyor. Devrimci propaganda ne denli güçlendiyse, karþý-devrimin kanlý provokasyonlarý da o denli gündemdedir. Tekelci sermayenin hükümet eliyle yürüttüðü açýlým tartýþmalarýnýn, iç savaþý daha görünür hale getirmesi bu yüzdendir.

DEVRÝMCÝ TUTSAKLARIN SESÝ SOLUÐU OLMAK ÝÇÝN

Emek ve sermaye çeliþkisi… Proletarya ve burjuvazi… Devrim ve karþý-devrim… Silah, bilinç ve yürekle yürütülen bir mücadele… Bu mücadelenin en keskin cephelerinden olan zindanlar. Tüm bunlar neler düþündürtüyor bizlere? 1789’da Bastil Zindaný, 1789’un Fransýz halkýna neler düþündürtüyor ve hissettiriyordu? Ya da Hitler’in toplama kamplarý? Hatta çok uzaða gitmeye gerek yok, Ebu Garip Cezaevi, Irak halkýný ve dünya halklarýný nasýl harekete geçirdi? Fakat zindanlar birer simgedir. Üzerlerinde insan soyunu sýnýflara bölen iliþkileri taþýrlar. Bu iliþkilerin devamý için, egemen sýnýfýn neler yapabileceði, en açýk oralarda görülür. Yani kalýn duvarlar ve demir parmaklýklar arkasýnda, sýnýf savaþýmýnýn kanlý bir tarihi var. Ama sadece bu deðil. Orada tüm baský ve zora karþý, direngenlik de, bütün karanlýklar içerisinden açýða çýkar. Tarihin nasýl ilerlediðini görmek için zindanlarýn tarihine bakýlabilir. 19 Aralýk zindanlar cephesinden bu tarihin bir dönüm noktasýdýr. Bir katliamdýr. 28 devrimcinin katledildiði ve yüzlerce devrimcinin sakat kaldýðý, bir bütün olarak 122 devrim savaþçýsýný güneþe uðurladýðýmýz destanýn baþlangýç sayfasýdýr. 19 Aralýk bir katliam olduðu gibi ayný zamanda bir karþý koyuþtur. Sýnamalardan geçen devrimciliðin “zorun” karþýsýna teslim alýnamayan bir irade ile çýkmasýnýn anlatýmýdýr. Kurþunlarýn üzerine yürümenin, bedenini ateþe çevirmenin, uzlaþmazlýðýn, boyun eðmemenin ifadesidir. Kurþun yaðmuru altýnda çekilen bir halayda ifade bulan, ölüme meydan okuyan bir kararlýlýðýn kuþanmýþlýðýdýr. Devrimci Öðrenci Birliði, Aralýk ayýný devrimci tutsaklarýn sesi olacaðý bir kampanya ile karþýlýyor. Aralýk günleri boyunca “Zindanlar Yýkýlsýn, Tutsaklara Özgürlük” þiarý üniversitelere, liselere, emekçi semtlere ulaþtýrýlacaktýr. Halklarýn yiðit evlatlarýnýn zindan cephesinden devam ettirdiði onurlu savaþýn sesi ve soluðu olmak adýna tüm öðrenci gençliði bu kampanyaya destek olmaya çaðýrýyoruz. DÖB komitelerine, illerdeki DÖB’lülere çaðrýmýzdýr. Yoldaþlar! Þimdi kullanýlabilecek tüm materyal ve araçlarla harekete geçmenin, çevremizi ve olanaklarýmýzý bu kampanyanýn doðrultusunda seferber etmenin zamanýdýr. Zindanlar Yýkýlsýn, Tutsaklara Öz gürlük! Dev rim Savaþçýlarý Ölümsüz dür! 19 A ralýk Katliamýný Unutmadýk, Unutturmayacaðýz! DEV RÝMCÝ ÖÐRENCÝ BÝRLÝÐÝ / DÖB

TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!

19 Aralýk 2000’de, Türkiye tekelci kapitalizmi zindanlara bir katliam gerçekleþtirdi. Faþist devletin bu saldýrýsýnda birçok devrimci tutsak yaralandý ve 28 devrimci tutsak ölümsüzleþti. Ama teslim olmadýlar. Zindanlardan bizlere nasýl savaþacaðýmýzý gösterdiler. Biz de Devrimci Öðrenci Birliði olarak onlarý unutmadýðýmýzý göstermek için bir kampanya baþlattýk. Bu kampanyanýn çalýþmalarý farklý il ve okullarda yapýlmaktadýr. 10 Aralýk tarihinde Ýstanbul Üniversitesi, ÖKM’ye(Öðrenci Kültür Merkezi), Ýletiþim Fakültesine ve Ýktisat Fakültesi ek binaya afiþlerimizi yaptýk. Zindanlar sorununun öðrenci gençlik açýsýndan ne kadar önemli bir sorun olduðunu göstermek istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki zindanlar yýkýlýp tutsaklar özgürleþmeden, ne iþçi sýnýfý ne de öðrenci gençlik özgürleþebilir. Ve insanlara bu bilinci verebilmek için çalýþmalarýmýza ara vermeden devam edeceðiz. Dev rimci Tutsaklar Öz gürleþmeden Öðrenci Gençlik Öz gürleþemez! DÖB/ Dev rimci Öðrenci Birliði

MÝMAR SÝNAN ÜNÝVERSÝTESÝNDE DÖB STANDI

Devrimci tutsaklarýn sesi soluðu olmaya yönelik baþlattýðýmýz kampanya çalýþmalarý MSGÜ( Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Fýndýklý kampüsünde de devam ediyor. Çalýþma kapsamýnda MSGÜ öðrencilerine “Zindanlarýn Karanlýðý Devrimin Güneþini Engelleyemez” baþlýklý bildirimizi ulaþtýrdýk. Yemekhaneye DÖB ve Mücadele Birliði imzalý “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Devrimci Tutsaklar Özgürleþmeden Emekçi Sýnýflar Özgürleþemez” þiarlý afiþler yapýldý. Açtýðýmýz DÖB standý ile kampanyanýn içeriði ve kampanya ile ne amaçladýðýmýzý karþýlýklý sohbetlerle öðrenci arkadaþlarýmýza anlattýk. Çalýþmalarýmýz devam edecektir. DEV RÝMCÝ TUTSAK LAR ONURUMUZDUR! MÝMAR SÝNAN ÜNÝVERSÝTESÝ DÖB 153. Sayý / 16 - 30 Aralık 2009

5


DTP SÝNE-Ý MÝLLET DEDÝ

Yeni Evrede

D TP

DTP kapatýldý. Burjuvazi, bu adýmýyla Kürt halkýný sokaða itiverdi. Bir rest miydi bu? Yoksa bir “yol kazasý” mý? Öyle ya, “açýlým” denen manevralar, tam da Kürt halkýnýn, Kürt halk hareketinin çevrilmesi, bölünmesi ve etkisizleþtirilmesi için deðil miydi? Þu halde Anayasa Mahkemesi’nin verdiði bu kapatma kararý, hele Ahmet Türk ve Aysel Tuðluk’un vekilliklerinin düþürülmesi de ne oluyordu? Hele o “ýlýmlý cumhurbaþkaný” Gül’ün beyaný? Doðrudan DTP’lileri suçlamasý? Sermaye sýnýfý ve devlet, bunun bir “yol kazasý” olduðunu düþünenler adeta durumun bilincine varsýn diye, gösteri yapan Kürt gençlerine ateþ eden faþist güruhu karakollardan salýverdi. Haklarýnda soruþturma bile açmadý bu sürünün. Üstelik ayný gösteride yaralanan genç dahil iki eylemci tutuklandý. Tutuklanma gerekçeleri arasýnda “kendilerine müdahale eden vatandaþla kavga etmek” de vardý! Böylesine pervasýz, böylesine aleni!.. Görülüyor ki, Kürt halkýna karþý “sivil þiddet”in önü açýlýveriyor. Demek ki Anayasa Mahkemesi’nin kararý bir yol kazasý deðil, açýk bir meydan okumaydý. Habur’da zafer gösterileri yapan, kendine güveni sürekli artan Kürt halký, þu halde sokakta yenilmeliydi. Ýyi de, sermaye ve devlet, bu “açýlým” politikalarýna tam da bu yüzden, Kürt halk hareketini sokakta/daðda yenemediði için yönelmemiþ miydi? Anlaþýlmaz bir çeliþki! Garip bir ironi! Son dönemin moda “demokratlarý”, Kürt halkýný uyutmak/aldatmak için elinden gelen her türlü çabayý gösteren bu aþaðýlýk çete, bu Fetosorosçular sürüsü, bu ironik durumun en utanmaz kalemþörleri olarak, “ama”larla dolu yalanlarýný döküp durdular. Bir yandan Kürt halkýnýn arkadan sokaða itilmesi sözkonusuydu, diðer taraftan bunun bir rest çekme olmadýðý, DTP’nin (ve UKH’nin) hatalarýndan kaynaklanan bir durum olduðu yollu gevezeliklerle Kürt halkýnýn uyutulmasý çabasý. Ve ayný þekilde bir yandan Kürt halkýnýn parlamentodan kovulmasý sözkonusuydu,

6

Mücadele Birliði

diðer taraftan “parlamentonun meþruiyeti” açýsýndan DTP’ye yaltaklanma, onu mecliste tutma çabasý! Janus ayný anda iki yüzünü de göstermek zorunda kalýyordu! Sermaye dünyasý bir garip çeliþkiler yumaðýydý adeta. Anayasa Mahkemesi’ndeki 11-0’lýk oybirliði ile aldýðý karara bakýlýrsa, kafasýnýn net olmasý gerekiyordu. Fakat geliþmeler hiç de böyle olmadýðýný gösteriyordu durumun. Farklý çýkar ve gerekçeler üst üste binmiþ, sermayenin düþman kardeþleri, çok farklý gerekçeler ve beklentilerle de olsa DTP’nin kapatýlmasý konusunda uzlaþývermiþlerdi. Bu bir anlýk ve geçici bir uzlaþmaydý. Bunun böyle olduðu, Meclis’teki bütçe görüþme-

lerinde ayan beyan ortaya çýkýverdi. Yýllarýn kurt politikacýsý Deniz Baykal, o sakin ve sükunet içinde kendine hakim zat-ý muhterem, asabiyet konusunda R.T. Erdoðan ile yarýþýyordu. Bütçe görüþmeleri, bütçe tartýþmalarýna deðil, “açýlým” tartýþmalarýna, “ulusal aidiyet” tartýþmalarýna sahne oluyordu. Gerilim, karþýlýklý baðýrýp çaðýrmalar, suçlamalar... DTP yoktu Meclis’te. Diyarbakýr’a gitmiþti onlar. Ama Meclis, onlarý tartýþýyordu! Anlaþýlan o ki, burjuva partilerin aklý, Diyarbakýr’daydý. Oradan çýkacak kararý bekliyorlardý. Burjuva dünya “rest” demiþti Kürt halkýna. Ama þimdi, bunun sonuçlarýndan ürküyordu. Öylesine kendine güvensiz, öylesine kaygýlý. Kürt halký ve UKH durumu kavradý, farkýna vardý. Ankara’nýn bürokratik-uyuþturucu havasýndan uzak, Amed’in serhýldan yüklü ortamýnda günbo153. Sayý / 16 - 30 Aralık 2009

yu süren toplantýlar yaptý DTP’liler. Halkýn istem ve düþüncesi açýktý. UKH de açýkça ortaya koymuþtu düþüncesini. DTP’liler bu þartlarda burjuvazinin restini görüyordu. Ve akþam saatlerinde Ahmet Türk, DTP’li vekillerin topluca istifa edeceklerini, “sine-i millet” kararýnda bir deðiþiklik olmadýðýný açýkladý. Sermaye dünyasýnýn korktuðu baþýna gelmiþti. Kürt halký korkup pusmamýþ, burjuvazinin kavga/sokak davetine icabet etmeye karar vermiþti. Sine-i millet kararý, tam da bu anlama geliyordu. Parlamento konusundaki söylemleri ne olursa olsun, DTP’liler istifa kararý verdikleri anda parlamentoyu Kürt halkýnýn gözünde tamamen bir hiç noktasýna düþürmüþ oldular. Meclis’e duyulan son güven kýrýntýlarý da böylelikle eridi gitti. Burjuvazi Kürt halkýný tamamen yitirmiþ oldu. Artýk kýlýçlar çekildi. Her iki cephe de hýzla hazýrlýklarýný tamamlamaya yöneliyor. Yaþamýn hükmü bir kere daha üstün geldi. Tüm “barýþ, kardeþlik” sözlerini, tüm uzlaþma söylem ve tuzaklarýný paramparça etti. Koþullar böylesine keskinken, uzlaþmacýlarýn iþlerinin çok zor olduðu bir kere daha görüldü. Sermaye ve devlet, Türkiye’de yaþayan Kürt emekçilere “rehine” muamelesi yapmaya çalýþýyor. Kendi beslemelerini son dönemde onlarýn üzerine salarak, hem Kürt halk hareketini geriletmek, hem emekçi halklar arasýndaki tüm güven iliþkilerini parçalamak istiyor. Türk iþçi ve emekçileri bu oyuna gelmeyecek. Türk iþçi ve emekçileri, Kürt kardeþlerinin tarihsel haklarýný, özgürlük haklarýný yüksek sesle dillendirerek, Kürt kardeþleriyle birlikte özgürlük mücadelesini yükseltecektir. Kürt halkýna yönelik her türlü saldýrýnýn önü ancak böyle alýnacaktýr. Bugün artýk “Kürt Halký Yalnýz Deðildir” þiarý, “Kürt Ulusunun Kendi Geleceðini Özgürce Belirleme Hakký Engellenemez” þiarý her yerde öne çýkarýlmalý, gereði sokaklarda yerine getirilmeli. Emekçi halklarýn gerçek birliðinin yolu buradan geçiyor.


TEKEL ÝÞÇÝLERÝ ANKARA YOLUNDA

Yeni Evrede

Sınıf Hareketi

Mücadele Birliði

TEKEL Fabrikalarýnýn özelleþtirildevam edebildiler. mesisonucu iþsiz kalacak olan TEKEL TEKEL iþçileri, 15 Aralýk Pazariþçileri, Ankara’ya giderken yolda potesi sabahý da Ankara giriþlerinde durlis tarafýndan durduruldu duruldular. Saat 07.00 civarýnda AnkaTekel fabrikalarýnýn özelleþtirilmera giþelerde durdurulan TEKEL iþçilesiyle Samsun, Diyarbakýr, Adýyaman, ri, Ankara’ya girmek için bekliyorlar. Muþ, Bitlis, Ýzmir, Adana, Hatay, ÝsSaatler 11.00’e gelirken, Ýstanbul ve kendurun Tokat gibi kentlerdeki yappek çok ilden gelen TEKEL iþçilerine rak tütün tesisleri kapanmayla karþý ait otobüsler Eskiþehir yolu üzerinde karþýya ve bu tesislerde 12 bin kiþi iþpolis tarafýndan durdurularak bekletilisizlikle yüzyüze. yordu. Dergimiz yayýna hazýrlandýðý Bunun için 15 Aralýk’ta Ankara’ya saatlerde otoyolu trafiðe kapatan 1.500 gitmeyi kararlaþtýran 12 bin TEKEL iþkadar iþçi, Ankara’ya girmek için müçisi, 14 Aralýk akþamý Ankara yönüne cadele ediyordu. Ankara’da ise, þehre doðru harekete geçti. Ýstanbul’dan yola gelebilmiþ 1000 kadar Tekel iþçisi, çýkan TEKEL iþçileri, þu saatlerde KarAKP il binasý önünde TEKEL’in özeltal Cevizli dolaylarýnda durdurulmuþ leþtirilmesi ve iþçilerin 4C statüsüne durumda. Çeþitli gerekçeler ileri süregeçirilmesini protesto için eylem yapýrek otobüslerin hareket etmesine izin yor. Ankara girişinde bekletilen işçiler vermeyen polis, TEKEL iþçilerini otode saat 11.30 civarında kararlı büsler içinde ablukaya almýþ durumda. duruşları sonucu şehre girdiler, şu an “Gerekirse iner ve yürüyerek de olsa Ankara’ya gideriz” AKP önünde eylem sürüyor. İşçiler, gerekirse talepleri kararlýlýðý içinde olan işçiler, gecenin ilerleyen saatlerinde yola karşılanana kadar Ankara’da kalacaklarını ifade ediyorlar.

Bursa’da Grizu Patlamasý: KAPÝTALÝZM KATLETMEYE DEVAM EDÝYOR

Yine grizu patlamasý... Yine ölümler. Ýþçi ölümleri... Yaþadýklarý sürece kapitalistlerin sýrtlarýndan servetlerine servet kattýklarý ama ne yaþamlarý, ne de ölümleri kendilerini ilgilendiren iþçiler... Bursa’da grizu patlamasý sonucu 19 iþçi göçük altýnda kalarak öldü. 19 yaþam daha söndü. Onlarýn ardýnda býraktýklarý, eþleri, çocuklarý, dostlarý akrabalarý, sefaletin kýllý örümceðe benzeye kollarý... Açlýk, iþsizlik... yaþamdan kovulma. Acýlar, yoksunluklar... En kötüsü kapitalizmin bu katliamlarý kanýksatmaya çalýþmasý. Ýþçilerin, özellikle madenlerde çalýþan iþçilerin ölümünün bir “kader” gibi gösterilmeye ça-

lýþýlmasý. Maden iþçisinin çocuðu da madenci olur, daha önce ayný madende çalýþýp grizu patlamasý sonucu ölen bir akrabasýnýn yerine iþe girer ve sonra yine bir grizu patlamasý ve onun yaþamý da söner. Sonra birkaç kiþi hakkýnda birkaç soruþturma, küçük para ceza-

153. Sayý / 16 - 30 Aralık 2009

larý... Sonra yine alýnmayan önlemler, kapitalistlerin vazgeçemedikleri tatlý karlarý... Sonra yine “geliyorum” diyen grizu patlamalarý... Sonra yine sönen hayatlar. Sonra yine öksüz, yetim kalan çocuklar. Göçük altýndan çýkartýlan çýkartýlan cesetler... Elleri, yüzleri kararmýþ madenci yüzleri, ýþýðý kararmýþ gözler... Ve geride duyarlý yürekler üzerinde kalmýþ kapitalizme duyulan kin ve öfke. Bu sistemin mutlaka ama mutlaka yýkýlmasý gerektiðine dair duyulan sýnýf kini. Kapitalizmin insanlara açlýk, sefalet ve ölümden baþka verecek birþeyi kalmamýþtýr. Kapitalizmi yýkalým. Yeni bir dünya kuralým. Ýþçilerin ölmediði bir dünya...

7


KÜRT HALKI YALNIZ DEĞİLDİR

Yeni Evrede

Dayanışma Eylemleri

Mücadele Birliði

ÝZMÝR’DE ARTAN SALDIRLARA KARÞI BASIN AÇIKLAMASI

12 Aralýk Cumartesi günü saat 15.00’de ÝHD, devletin farklý alanlardaki saldýrýlarýna yönelik Konak Sümerbank önünde bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Basýn açýklamasý ÝHD’ye yapýlan saldýrý, DTP’nin kapatýlmasý, Kürt halkýna yönelik saldýrýlarý protesto etmek üzere düzenlendi. Yoðun bir polis ablukasý altýnda yapýlan basýn açýklamasýna kimi Demokratik Kitle Örgütlerinin yaný sýra bizler de Mücadele Birliði olarak destek verdik. Basýn açýklamasýnda “Demokratik Çözüm Demokratik Türkiye Ýstiyoruz” pankartý taþýnýrken “ÝHD Susmadý Susmayacak”, “Saldýrýlar Kapatmalar Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “DTP’ye Uzanan Eller Kýrýlsýn”, “ÝHD’ye Uzanan Eller Kýrýlsýn”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Susma Haykýr Halklar Kardeþtir”, “Hepimiz Kürdüz Hepimiz DTP’liyiz”, “Susma Sustukça Sýra Sana Gelecek”, “Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði”, “Biji Býratiya Gelan”, “Ýnsan Haklarý Engellenemez”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz”, Gün Gelecek Devran Dönecek Faþistler Halka Hesap Verecek”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” sloganlarý atýldý. Daha sonra basýn metni okundu. Okunan metinde þunlara deðinildi: “… Ýnsan haklarý haftasý nedeniyle her yýl yapýlan ‘Ýnsan Haklarý Geleneksel Yürüyüþü’nün duyurusu üzerine bu ülkede çalýþma ortamýndan beslenen milliyetçi kesim, spor kulübü üyeleri ile ülkü ocaklarý üyelerine, yürüyüþe katýlanlarýn linç edilmesi için çaðrýda bulunmuþlardýr. Ýnternette Facebook üzerinden, cep telefonuna gönderilen mesajlarla ve liselerde milliyetçi düþüncelere sahip öðrencilere teker teker çaðrý yaparak Ýnsan Haklarý Yürüyüþü’nün yapýlacaðý saate yakýn saatte Cumhuriyet meydanýnda toplanmýþlardýr. Bu gruptan birinin montunun içinde döner býçaðý olmak üzere iki kiþi ÝHD Ýzmir þubesine gelerek bizleri tehdit etmiþlerdir… Çatýþma yaratmayý amaçlayan bu grup, cumhuriyet meydanýnda toplanýp istiklal marþýný okuduktan sonra, DTP il binasýna ve Mezopotamya Kültür Merkezi’ne saldýrmýþlardýr…”. Ayrýca DTP’nin kapatýlmasýnýn da deðinildiði basýn metninin ardýndan DTP eski yöneticisi Av. Canan Uçar bir konuþma yaptý. Uçar konuþmasýnda þunlara deðinildi: “…Hiç üzgün deðiliz dostlar. Kürt halký her zaman olduðu gibi yine kendi çözümünü üretecektir. Hem de bir öncekini aratýrcasýna üretecektir. Bu sisteme cevabýný verecektir. Büyük sosyalist ozan, büyük devrimci ozan Bertolt Brecht’in tanýmladýðý bir diktatör vardýr, belki bu demokrasi bu halka fazla biz bu halký kapatalým. Biz buradan sisteme çaðrý yapýyoruz, AKP’ye çaðrý yapýyoruz, ABD’ye çaðrý yapýyoruz, sizin beceremediðiniz, sizin bir türlü çözemediðiniz Kürt meselesini çözmenin yolunu biz bulduk. Sýkýyorsa Diyarbakýr’ý kapatýn, sýkýyorsa Dersim’i kapatýn, sýkýyorsa Þemdinli’yi kapatýn, DTP’yi kapatmakla olmaz sýkýyorsa gidin Kandil’i kapatýn. Devrimci Kürt iradesi çok parti kurdu, sistem çok parti kapattý. Sadece kararlýlýðýmýzý arttýrmaktan baþka, sadece öfkemizi bilemekten baþka hiçbir iþe yaramayan bu kapatma kararýnýn sahipleri hala çok zavallýdýr. Ve biz buradan Türkiye’li devrimciler olarak onlara diyoruz ki bu iradenin önünde eninde sonunda dize geleceksiniz yolu yok. Yollar daralsa da yollar kararsa da Kýzýldere’yi kapatamadýklarý gibi DTP’yi de kapatamazlar. Ama Kürtler daha devrimci daha keskin bir çözümü daha kararlý daha azimli cümleyi yeniden kuracaktýr. Yeni Kürt yolculuðunda yeni devrimci yolumuzda görüþmek üzere”. Konuþmadan sonra basýn açýklamasý sona erdirildi. ÝZMÝR MÜCA DELE BÝRLÝÐÝ

8

EGE’DE ÖÐRENCÝLER SOKAKTA

10 Aralýk günü polis tarafýndan hedef gözeterek katledilen Aydýn ERDEM’in katledilmesini ve Kürt halkýna yapýlan saldýrýlarý protesto etmek için Ege Üniversitesi’nde YDG-M tarafýndan bir eylem yapýldý. Edebiyat Fakültesi önünden baþlayan yürüyüþ Gýda Mühendisliði önüne giderken polis tarafýndan kesildi. Bir süre burada sloganlarla beklendikten sonra Edebiyat Fakültesi’ne dönüldü. Daha sonra ECafe önüne giderek basýn açýklamasý yapmak istenildi. Polisin engellemesi üzerine geri çekilindi. Bu arada Edebiyat Fakültesi’ndeki camlar indirildi. Kimi arabalarýn camlarý kýrýldý. Metro önünde basýn açýklamasý yapmak isteyen kitle þenlik alanýnýn oradan metroya yöneldi. Konservatuvarýn çýkýþýnda gene çevik kuvvetler kitlenin önünü kesti. Bu arada Çevik Kuvvet kitleyi takip ediyordu. Bunun üzerine kitle daðýldý. Biz de DÖB olarak Kürt halkýnýn yalnýz olmadýðýný göstermek için bu eylemde yerimizi aldýk. Bizim dýþýmýzda pek çok devrimci siyasetin katýldýðý eylemde “Katil polis üniversiteden defol”, “Biji serok Apo”, “Yaþasýn devrimci dayanýþma” tarzýnda sloganlar atýldý. Eylem sonunda beþ kiþi gözaltýna alýndý. Bu eylemle bir kez daha þunu gördük: devrimci öðrenci hareketi devrimci þiddeti uygulayacak yöntemleri devreye sokmalýdýr. Artýk bu kendisini devrimin zaferi için dayatýyor. Dev rimci Öðrenci Birliði

SERHILDAN HER YERDE!

Abdullah Öcalan’ýn kötüleþen hücre koþullarýný kabullenemeyen Kürt halký, bir çok ilde çatýþmalar baþlattý. Bunlardan biri de 8 Aralýk günü Ýstanbul’un Bayramtepe Mahallesi’nde gerçekleþti. Saat 21.00 sýralarýnda çoðunluðu genç olan Kürt emekçiler, mahallede toplandý ve karakola doðru harekete geçti. Yolda yakýlan ateþle baþlayan eylem, çevik kuvvet ekibinin gelmesiyle sert bir çatýþmaya dönüþtü. Militan Kürt gençlerinin çevik kuvvete ve panzere molotoflar ve havai fiþeklerle karþýlýk vermesi polisleri geri püskürttü. Ekibe takviye kuvvet gelmesiyle kalabalýklaþan çevik kuvvet biber gazý, gaz bombasý ve panzerle kitleye üç koldan yüklenmeye baþladý. Bir panzeri yakan göstericiler yavaþ yavaþ geri çekilerek ara sokaklara daðýldý. “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak” sloganýný atan eylemciler, faþizme karþý savaþacaðýný bir kez daha ortaya koydu. Bay ramtepe’den Mücadele Birliði Okurlarý

KÜRT HALKI ÝLE DAYANIÞMA ÝÇÝN

Sermayenin açýlýmý sokakta Kürt halkýnýn mücadelesi ile yanýt buldu. Kürt halký devrim istediðini ve bir kez sokaða çýkarsa, onu kimsenin durduramayacaðýný gösterdi. Sermaye sýnýfý ise sivil faþist güçlerini harekete geçirerek, Kürt halkýna yönelik saldýrýlarý doruðuna çýkardý. Bizler DÖB olarak Kürt halkýna yapýlacak olan her saldýrýda onun yanýnda olduðumuzu ve faþizme karþý halklarýn mücadele birliðini oluþturmak için sonuna kadar mücadele edeceðimizi söylüyoruz. Kürt halkýnýn yanýnda olduðumuzu göstermek için, Bayramtepe’de “Kürt Halký Yalnýz Deðildir-DÖB” ve “DÖB” yazýlamalarý yapýldý. Birleþik devrim Kürt ve Türk halklarýnýn mücadele birliðinin oluþmasýna baðlýdýr. Birleþik devrim Kürt halkýný özgürlüðe taþýyacaktýr! Bay ramtepe’den DÖB’lü Öðrenciler

153. Sayý / 16 - 30 Aralık 2009


BASKILAR BİZİ YILDIRAMAZ

Yeni Evrede

Saldırılara Karşı

Mücadele Birliði

ÝZMÝR’DE FAÞÝST SALDIRI!

Ýzmir DTP il binasý önünde toplanan faþist bir grup, taþlarla saldýrdý. Polisin gözlerinin önünde cereyan eden saldýrýda, partililer içerde mahsur kaldý. Devlet eliyle yönlendirilen faþist güruh tam bir terör estirdi. Son dönemlerde özellikle Batý illerinde faþist provokasyonlar tezgahlanýyor. Ýzmir, Çanakkale/Bayramiç, ve ardýndan tekrar Ýzmir!.. Ulusal Kurtuluþ Hareketi’ni (UKH) taviz vermeye zorlamak, geriletmek için Batý’daki Kürtler bir nevi “rehin” uygulamasýna maruz býrakýlmak isteniyor. Ezilen Kürt halkýna karþý geliþtirilen bu saldýralarýn ne ilk ne de son olduðunu biz devrimciler çok iyi biliyoruz. Ve buradan tekrar tekrar söylüyoruz. KÜRT HALKI YALNIZ DEÐÝLDÝR! Faþist saldýrýlara karþý devrimci, ilerici insanlarý Kürt halkýyla dayanýþmaya çaðýrýyoruz. Kürt Halký Yalnýz Deðildir! Kürt Ulusunun Kendi Kaderini Tayin Hakký Engellenemez!

ANTEP DTP’YE MOLOTOFLU SALDIRI

“Demokratik Açýlým” aldatmacasýnýn ve devletin faþist karakterinin su yüzüne çýktýðý þu günlerde Kürt halký, yeniden tek kurtuluþu olan serhýldanlara baþvurdu. Serhýldanlar sermaye cephesinde büyük bir panik yarattý. Serhýldanlarýn coþkusunu engellemek için ise devletin bütün þoven, gerici, faþist güçleri harekete geçirildi. Bu kapsamda Kürt halký üzerinde tam bir linç politikasý hayata geçirildi. Eylemler, sermayenin kolluk güçlerinin terörüyle bastýrýlmaya çalýþýldý. Bir çok DTP parti binasý ve yurtsever saldýrýya uðradý. Bu saldýrýlardan biri de Antep’te yaþandý. Antep DTP Ýl Binasý 7 Aralýk pazartesi günü saat 20.00 sýralarýnda molotoflu saldýrýya uðradý. Konuyla ilgili 8 Aralýk Salý günü saat 12.00’de DTP Ýl Binasý önünde bir basýn açýklamasý gerçekleþtirildi. Basýn açýklamasý sonrasýnda ise Mücadele Birliði Platformu olarak DTP’ye destek ziyaretinde bulunduk. Þehrin merkezinde, 24 saat polis denetiminin olduðu, binaya giden iki yolun da mobese kameralarý tarafýndan görüntülendiði bir yerde, olay saatine kadar da sivil polis araçlarýnýn dolaþtýðý bir günde ve de bu saldýrýnýn aynýlarýnýn baþka illerde de yapýldýðý düþünüldüðünde bu saldýrýyý kimin gerçekleþtirdiði kendini açýða çýkarýyor. Bu saldýrýlar hiçbir þekilde Kürt ve Türk Halklarýnýn birleþik mücadelesini bölmeye yetmeyecektir. Bu saldýrýlara en güzel cevabý Kürt halkýnýn serhýldanlarýna sesini katacak olan Türkiye emekçi sýnýflarýnýn ayaklanmalarý verecektir. Antep Mücadele Birliði Platformu

KÜRT HALKI YALNIZ DEÐÝLDÝR

8 Aralýk günü saat 12.30’da Ýzmir’de DTP il binasý önünden Konak Eski Sümerbank önüne kadar bir yürüyüþ gerçekleþtirilmesi beklenen DTP, son ana kadar izin çýkmamasý sonucu yoðun bir polis ablukasýna alýndý. DTP il binasýnýn önünü barikatlarla kapatan devletin kolluk güçleri bu yürüyüþe müdahale ederken, ayrýca sivil faþistler

binalardan açtýklarý türk bayraklarýyla ortamý provoke etmeye çalýþtý. Daha sonra yürüyüþten vazgeçilerek il binasýnýn önünde bir basýn açýklamasý gerçekleþtirildi. Saat 13.00’de basýn açýklamasý okunmaya baþlandý. Basýn açýklamasý sýrasýnda “Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði”, “Biji Býratiya Gelan”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarý atýldý. Okunan basýn metninde þunlara deðinildi: “…Daha iki gün önce Diyarbakýr’da demokratik tepkisini ortaya koyan halka ateþ açýlmýþ, üniversite öðrencisi Aydýn Erdem öldürülmüþtür. Bu uygulamalarýn Kürt sorununda çözüm deðil çözümsüzlüðü dayatmak olduðunu tüm kamuoyunun dikkatine sunmaktayýz… Tüm bu yaþananlardan sonra, açýlým sürecinin hükümet eliyle sinsice sonlandýrýldýðý açýkça görülmektedir…”. Mücadele Birliði Platformu olarak bizler de yapýlan basýn açýklamasýna destek verirken ayrýca Kürt halkýna yönelik yapýlan bu saldýrýlarýn karþýsýnda olduðumuzu buradan bir kez daha haykýrýyoruz. Ýz mir Mücadele Birliði

FAÞÝST SALDIRILAR PROTESTO EDÝLDÝ

Gazi Osmanpaþa’da anket firmasýnda çalýþan 2 genç kendi aralarýnda Kürtçe konuþtuklarý için saldýrýya maruz kaldý. Yirmi kiþilik faþist güruh, sivil polislerin yönlendirmesiyle linç giriþiminde bulunmuþlardý. Bu sýrada olaya müdahale eden bir kiþi de ayný güruh tarafýndan yaralandý. Bu son olayýn yaþandýðý yerde 6 Aralýk’ta bir basýn açýklamasý düzenlendi. Meydan’da toplanan kitle kýsa bir yürüyüþten sonra basýn açýklamasýný okudu. Eylem sýrasýnda sýk sýk “Kürtlere Kalkan Eller Kýrýlsýn”, “Tutuklamalar Baskýlar Bizleri Yýldýramaz”, “Bedel Ödedik Bedel Ödeteceðiz”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” sloganlarý atýldý. Basýn açýklamasýnda “Ne zaman demokrasiden söz edilirse devrimciler katlediliyor,vuruluyor, hapislere atýlýyor...Baskýlar ve saldýralar ilk deðil,son da olmayacak. Kitleleri þoven histeriyle kandýrmaya çalýþan burjuvazi ve devlet ne kadar demagojik laflar etseler de yüzlerini gizleyemiyorlar. Saldýranlarý biliyoruz ve tanýyoruz. Elbete ki bu saldýrýlarý gerçekleþtirenler bunun hesabýný verecekler. Kürt-Türk, Alevi-Sünni ayrýmlarýyla toplumu bölen burjuvazinin kendisi; çünkü halkýn onlarýn karþýsýna yekpare çýkmasýný istemiyorlar. Bu saldýrýlarý püskürtecek ve geriletecek olan iþçilerin-emekçilerin örgütlü gücüdür” denildikten sonra eylem sloganlarla son buldu. Eylemden önce resmi polislerin az, sivil polislerin çok olmasý dikkat çekiciydi. Bunun nedeni eylem bittikten ve kitle daðýldýktan sonra anlaþýldý. Devrimciler daðýltýktan sonra yaklaþýk 50 kiþilik bir faþist bir güruh sloganlarla yürüdü.

153. Sayý / 16 - 30 Aralık 2009

9


KADÝFEKALE SÖYLEÞÝLERÝ

Yeni Evrede

Röportaj

Mücadele Birliði

Mücadele Birliði: TC devletinin son zamanlarda kimi zaman “ Kürt açýlýmý” kimi zaman “milli birlik projesi” dediði ve en son olarak da “demokratik açýlým” dediði açýlým süreci ile ilgili ne düþünüyorsunuz? Tarým Emekçisi: Bizler hakkýmýzý istiyoruz. Kardeþlik, barýþ olsun istiyoruz. Ama anladýk ki þimdi devlette buna iliþkin bir adým yok. Biz barýþ diyoruz, kardeþlik diyoruz, özgürlük diyoruz onlar savaþ diyorlar. Bizler kimsenin ölmesini istemiyoruz, özellikle de gençlere üzülüyoruz. Biz üzerimize düþen herþeyi yaptýk. Ama onlarda bir adým yok. Annelerin ciðeri yanmasýn. Bir de Türk annelerine söyleyeceðim bir þey var: Onlar da sesini çýkarsýn bu devlet onlarýn da düþmaný, akýllarýný baþlarýna alsýnlar gerçek düþmanlarý kim görsünler. Biz deðil,bu devlet onlarýn çocuklarýný öldürüyor. Bir de geçen DTP konvoyuna yapýlan saldýrý sýrasýnda karþýmýza çýkýp ‘gidin memleketimizden’ diyorlar. Biz de bunu istiyoruz. Kendi memleketimize gitmek istiyoruz. Ama bizim topraklarýmýzý da vermiyorlar hatta bizi kovuyorlar oradan da. Mücadele Birliði: Peki dil, kimlik, kültür ve kimi talepler gerçekleþirse gerçek özgürlüðünüzü kazanmýþ olacak mýsýnýz? Tarým Emekçisi: Biz bunlarýn haricinde kendi topraklarýmýzý istiyoruz. Sadece dilimizi, kültürümüzü yaþayarak olmaz. Bu yoksulluk, açlýk, iþsizlik de bitmeli. Biz bu yola neden girdik? Topraklarýmýz için insanca yaþamak için. Ve bunlar kazanýlmadan bu mücadele de bitmeyecek. Bu yaþadýðýmýz durum, durum deðil. Herkes kendini düþünüyor. Kimse deðil komþusunu kendi kardeþlerini bile düþünmüyor. Bitsin artýk, yeter artýk ekmek varsa su yok, su varsa elbise yok hep bir þeyler eksik; bir anne olarak çok çektim ve benim gibi çeken anneler de çok. Bitsin artýk! Ýnsan gibi yaþamak istiyoruz. Mücadele Birliði: Peki son zamanlarda artan saldýrýlar hakkýnda neler söylemek istersiniz? Tarým Emekçisi: Hiçbir adým atýlmadýðý zaman bu halk ayaklanýr.’Bir þeyler yapacaðýz’ diyerek umut baðlatýyorlar sonra da hiçbir þey yapmýyorlar. Habur’dan gelenlere yapýlanlar, söyledikleri hiçbir þeyin yapýlmamasý, bu halký alevlendirir. Bunlar barýþý istemiyorlar o zaman bizler de buna uygun davranýrýz. Bizlerin hem caný gitti hem de malý. Bir de eðer DTP kapatýlýrsa dünya yerinden oynayacaktýr. Bu onlar için bir felaket olacaktýr. Bu zamana kadar birçok parti kapatýldý ama bir þey olmadý. Ama DTP için ayný þey olmayacak. Eðer böyle bir þey olursa artýk gerisini onlar düþünsün. Böyle bir felaket hiçbir yerde görülmemiþ olacaktýr. Mücadele Birliði: Son olarak türk iþçi emekçi halklarýna neler söylemek istersiniz? Tarým Emekçisi: Türk iþçi-emekçilerine söyleyecek sözüm: onlar da yoksul, evine ekmek götüremiyorlar, boþ elle e-

10

ve geliyorlar, köle gibi çalýþtýrýlýyorlar. Onlarýn da düþmaný bu devlet bütün aile sorunlarýnýn, cinayetlerin, intiharlarýn sebebi de yoksulluk ve bizim yoksulluðumuza sebep olanlar bu devlet, bu yüzden onlar da sesini çýkarsýn. Ýki halkýn düþmaný da ayný. Hepimiz bir olmalýyýz. Bizler tek kendimiz için deðil dünyadaki tüm insanlarýn insan gibi yaþamasýný istiyoruz. Mücadele Birliði: Röportaj için teþekkürler. Mücadele Birliði: TC’nin “Demokratik Açýlým” dediði süreçle ilgili ne düþünüyorsunuz? Esnaf: Biz her zaman barýþtan yanayýz. Bu savaþý istemeyiz. Ama devletin açýlým söylemlerini de inandýrýcý bulmuyorum. Ve saldýrýlar hala sürüyor. Mücadele Birliði: Yapýlan saldýrýlarla ilgili ne düþünüyorsunuz? Esnaf: Öncelikle DTP’nin kapatýlmasý doðru deðil. DTP konvoyuna yapýlan saldýrýda saldýran kiþilere karþý her hangi bir müdahale yapýlmadý ama geçenlerde Kadifekale’de burada yapýlan eylemlere çok sert bir biçimde saldýrdý polisler. Devlette herhangi bir geliþme yok. Bizler elimizden geleni yaptýk. Ama saldýrýlar artarsa da diþe diþ mücadeleye hazýrlansýnlar diyeceðim baþka bir þey yok. Zaten bu süreç ve saldýrýlar devam ederse ortalýðýn iyice savaþ alanýna döneceði kesin. Mücadele Birliði: Devletin dil ve kültürel haklarla ilgili attýðý adýmlara dair ne düþünüyorsunuz? Esnaf: Sadece dil ve kültür yetmez. Ýnsan gibi yaþamak, dünya halklarýyla kardeþçe yaþamak. Mücadele Birliði: Türk iþçi-emekçilerine ne söylemek istersiniz? Esnaf: Onlar da gözlerini açsýnlar, gerçekleri görsünler. Her iki halkýn da düþmaný bu devlet ve bu tek gerçek. Hep birlikte buna göre hareket etmeliyiz. Mücadele Birliði: TC devletinin bu son zamanlarda kimi zaman “Kürt açýlýmý” kimi zaman “milli birlik projesi” ve þimdi de “Demokratik Açýlým”la ilgili bu son süreci de deðerlendirerek neler söylemek istersiniz? Ev Emekçisi: Biz kendi öz haklarýmýzý istiyoruz, Kürt dili her yerde konuþulmalý, Önderimiz Abdullah Öcalan serbest býrakýlmalý. Çünkü O bu zamana kadar bizim için, halký için mücadele etti ve tutuklandý. Mesela hastanelerde hiçbir zaman derdimizi anlatamadýk. Bir devlet dairesine gittiðimizde hiçbir þey anlamýyoruz onlardan, onlar da bizden bir þey anlamýyor. Biz kendi dilimizle her yerde konuþmak istiyoruz, özgürce yaþamak istiyoruz. Mücadele Birliði: Peki sizce TC devleti bu konuda samimi mi?

153. Sayý / 16 - 30 Aralık 2009


Yeni Evrede

Röportaj

Mücadele Birliði

Ev Emekçisi: Hayýr samimi olduðuna inanmýyorum. Çünkü hep bizim dediðimiz olacak diyorlar. Bize hiç söz hakký tanýmýyorlar. Onlarýn elinin altýnda yaþamamýzý istiyorlar. Biz özgürce yaþamak istiyoruz. Hep söyledikleri tek þey ‘tek devlet, tek millet, tek bayrak’. Bizi kabul etmiyorlar, yok sayýyorlar. Mücadele Birliði: Bu son yaþanan saldýrýlar için ne düþünüyorsunuz? Ev Emekçisi: Biz DTP’nin kapatýlmasýný istemiyoruz. Bu yapýlan saldýrýlarýn amacý bizi sindirmek. Ama biz bu saldýrýlar karþýsýnda susmayacaðýz. Diyarbakýr’da öldürülen gencin zanlýlarýný da yargýlamýyorlar. Onlar kendilerini güç zannediyorlar, ama deðiller. Biz barýþ istiyoruz, çok zor dönemler yaþadýk. Bunlarýn artýk yaþanmasýný istemiyoruz. Mücadele Birliði: Türk iþçi-emekçilerine ne söylemek istersiniz? Ev Emekçisi: Onlar da bizim gibi iþçiler, yoksullar. Onlar bizim düþmanýmýz deðil, onlar da kendi haklarý için mücadele etmeliler. Bize saldýrmasýnlar biz haklarýmýz için mücadele ediyoruz. Onlarýn düþmaný deðiliz, hepimiz birlikte mücadele etmeliyiz, onlar da eziliyorlar. Mücadele Birliði: Devletin öne sürdüðü “Demokratik Açýlým”la ilgili ne söylemek istersiniz?

TUTSAKLAR UYARIYOR

Kandýra F Tipi Cezaevi’ndeki PKK

davasý tutsaklarý açlýk grevi eylemi ya-

pýyorlar. Üç tutsak süresiz açlýk grevi yaparken, diðer tutsaklar dönüþümlü açlýk grevindeler. Eylemin talepleri þöyle: 1- Öcalan’a Özgürlük

2- Ýmralý Cezavi Kapatýlsýn 3- F Tipleri Kapatýlsýn

4- Ýran’daki Ýdamlar Durdurulsun

5- Irak ve Suriye Cezaevlerindeki

Koþullar Düzeltilsin

PKK davasý tutsaklarýnýn bu eylemi-

ne TKEP/L davasý tutsaklarý da üç günlük açlýk grevi eylemiyle destek verdiler. Leninist tutsaklarýn talepleri þöyle: 1- Ýmralý Cezaevi Kapatýlsýn 2- F Tipleri Kapatýlsýn

3- Zorla sevkler durdurulsun

Ev Emekçisi: Devlet ikili oynuyor, görüþünü açýk söylemiyor. Halký ayaklandýran kendileri, hiçbir þeyde net deðiller, hiç samimi deðiller. Yaptýklarýnýn hepsi birer oyalama politikasý. Mücadele Birliði:: Son süreçte Kürt halkýna yönelik yapýlan saldýrýlar karþýsýnda neler düþünüyorsunuz? Ev Emekçisi: Biz barýþ istediðimizden beri saldýrýlar hiç bitmedi. Bizim yaptýklarýmýzýn haklý sebepleri var, ama onlarýn yok. Onlar bizim canýmýzý yakarlarsa bizler de durmayýz. Tabiki saldýrýlarýn olmasýný istemiyoruz. Mücadele Birliði: Peki asýl özleminiz, amacýnýz nedir? Ev Emekçisi: Bizler barýþ istiyoruz, tabi bu devletle barýþ olmaz. Bu kadar kan dökülmesine raðmen bu gerçekleþmediyse bundan sonra da yani sadece sözlerle de gerçekleþmeyecek. Tabi ki yine savaþarak elde edeceðiz. Yani iç savaþ kapýmýzda bizler de buna hazýr olmalýyýz. Mücadele Birliði: Türk iþçi-emekçilerine bir þey söylemek isteseniz ne söylerdiniz? Ev Emekçisi: Hiç kimse kendi evladýnýn ölmesini istemez, hepsi yoksul insanlarýn çocuklarý. Bu ölümlerin bitmesi için hepimiz birlikte mücadele etmeliyiz. Onlar da bizimle birlikte seslerini yükseltmeli. Ýz mir Mücadele Birliði

ALTINÞEHÝR LÝSESÝNDE BÝLDÝRÝ DAÐITIMI

Altýnþehir Lisesi’nde geçtiðimiz günlerde sermaye sýnýfýnýn ihmali yüzünden bir liseli arkadaþýmýz hayatýný kaybetmiþti. Zaten okullarýnýn mahallelerinden uzaða taþýnmasýndan þikayetçi olan öðrenciler, bunun üzerine harekete geçtiler. 30 Kasým Pazartesi günü öðretmenlerin, ölen arkadaþýmýzýn ailesinin ve öðrencilerin geniþ katýlýmý ile bir yürüyüþ düzenlendi. Polisin ve sivil faþistlerin baskýlarýna raðmen öðrenci arkadaþlarýmýzýn duruþu görülmeye deðerdi ki burjuva basýnýn bu yürüyüþe gösterdiði ilgi bunu ispatlýyordu. Baþakþehir Ýlçe Milli Eðitim Bakanlýðý önüne kadar yürüyen gençler taleplerini dile getirdiler. Yeni okul, polis baskýsýnýn kalkmasý, üst geçit, ek servis vs. Biz de emekçi semtlerinde, ailelerin gençlerin sorunlarýnýn temelinde kapitalizmin olduðunu anlatan bir bildiri kaleme alarak, lisenin çýkýþ saatinde bildirilerimizi daðýttýk. Bu daðýtýmda liseli arkadaþlarýmýz da yardým etmek istedi. Kendilerini devrimci olarak niteleyen gençlerin bir þeyler yapma isteði gelecek için umut vericiydi. Okul müdürü bildiri daðýtýmýmýzý gördü ve hemen polislere haber verdi. Biz bildiri daðýtýmýmýza devam ettik. “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara” sloganýmýz liseli gençlik tarafýndan kabul gördü. Denizler gençliði devrime kazandýrmaya devam ediyor. Bildiri daðýtýmý sonrasýnda yol üzerinde polislerin kimlik kontrolü yaptýðý ve arabalarý çevirdiði görüldü. Bunlarýn hiçbiri bizim çalýþmalarýmýzý engelleyemez. Bütün sorunlarýn temeli kapitalizmi yýkmak için bütün gençliði Denizlerin yolunda devrim mücadelesine çaðýrýyoruz. Deniz lerin Y olunda Leninist Saflara!

Bay ramtepe’den DÖB’lü Öðrenciler

153. Sayý / 16 - 30 Aralık 2009

11


YENÝ SERHILDANLA Yeni Evrede

Gündem

Mücadele Birliði

Türkiye’nin durumunu örneðin DeOlaylarýn geliþimi hesabýmýzýn doð- Türkiye tarihinin en geniþ katýlýmlý kamu niz Baykal’ýn sözleriyle tarif etmeye ruluðunu kanýtladý. Kürt halký, devlet ve emekçileri eylemlerine tanýk oldu. Kamu kalksak “Türkiye yangýn yeridir” derdik; hükümetin Ýzmir ve Bayramiç’te faþistle- çalýþanlarý, hükümetin bütün tehditlerine yok büyük bir burjuva gazetesinin man- ri salarak, A.Öcalan’a baskýyý artýrarak raðmen eylemlerinden vazgeçmediler. þetiyle tarif etmeye kalksak o zaman yaptýðý güç yoklamasýna Kürdistan’ý dev- Öðretmenlerden saðlýk emekçilerine, de“Türkiye ayakta” derdik. Ýki taným da rimci kitle eylemleriyle sarsarak yanýt miryolu iþçilerinden diðer kamu emekçidoðru. Ama biz bunu Marksist literatürle verdi. Sermaye sýnýfý yaklaþýk on beþ gün lerine kadar, iki buçuk milyona yakýn etanýmlarsak tek uygun kavram “devrimci süren devrimci kitle eylemleriyle tam bir mekçi eyleme geçti. durum”dur. kâbus yaþamýþtý. Kamu emekçilerini eczacýlarýn eyleBaykal mý abartýyor, gazeteler olmaKürdistan’da bunlar olup biterken mi izledi. Yine hükümetin tehdidi ve yine yan bir þeyi mi yazýyor; anlamak itehdide raðmen kararlýlýkla yapýçin olay ve olgulara bakýlmalý. ÖnSonraki adým büyük serhýldanlardýr. lan bir eylem. Ve daha sayýsýz icesini bir yana býrakalým, son iki rili ufaklý eylem. Kürt halký, kendi kaderini kendi haftanýn geliþmeleri bile Baykal’ýn Emekçi sýnýflar ve ezilen ta yin et me, ken di ken di ni yö net me, da burjuva basýnýn da feryatlarýnýn halklar büyük bir hareketlilik iken di ge le ce ði hak kýn da ka ra rý ken di boþa olmadýðýný anlatmaya yetiçindeydi. Neredeyse toplumun alma konusunda kararlýdýr. Sürecin yor. Boþ bir çýðýrtkanlýk yapmýyorher kesimi ayaktaydý. Ýþte bu tablar ama sýnýflarý adýna, sýnýflarýnýn büyük serhýldanlara doðru evrilmesini loya devlet içindeki bölünme ve egemenliði adýna olaylardan duy- “barýþ” adýna engellemeye kalkýþmak çatýþmayý da eklediðimizde Bayduklarý derin kaygý ve endiþeyi a- UKH’nin tarihi yanýlgýsý olur. Sadece o kal ve burjuva basýnýn panik haçýða vuruyorlar. vasýnýn nasýl bir zeminden kayda deðil. Bu süreçte geliþmekte olan naklandýðýný daha iyi anlarýz. Ne oldu son iki haftada? Ýlk devrimci kitle hareketinin önüne akla gelen þey Kürdistan’ý boydan Türkiye, son iki haftayý iþte bu gerilla eylemlerini geçirmek, aðýrlýðý boya saran devrimci kitle eylemletabloyla geride býraktý. ri. Kürt halký, kendine, kendi dePeki ya sonrasý? Perþembeserhýldanlar yerine daðdaki askeri ðerlerine yönelik en ufak bir saldýeylemlere kaydýrmak da ayný sonucu nin geliþi çarþambadan bellidir rýyý artýk devrimci kitle eylemleverecektir. Þimdi UKH ve tüm devrimi derler. Son haftalarda yaþananlar riyle karþýlayacaðýný gösterdi. Kitgelecek günlerin de habercisiydi. güçler tüm enerjilerini her iki ülkede Türkiye’de sýnýflar savaþý artýk le eylemleri, Hakkâri’den Doðudevrimci kitle hareketinin bayazýt’a kadar her tarafa yayýldý. öyle bir noktaya gelmiþ bulunuge liþ ti ril me si ne yö nelt me li dir. Çün kü Polisle çatýþma durumu her yerde yor ki, en ufak bir neden devrimortaya çýktý. Bütün bir halk ayaða ci kitle eylemlerinin yeniden ve kesin, kararlaþtýrýcý sonuç daðlarda kalkmýþtý. daha güçlü biçimde ortaya çýkdeðil, kapitalizmin sinir Faþist devlet ve hükümet kýsa merkezlerinde, þehirlerde alýnacaktýr. masýna yol açýyordu. bir süre önce Ýzmir ve ÇanakkaÖnceki devrimci kitle hare“So nuç”tan kas tý mýz tüm ik ti da rýn le’nin Bayramiç ilçelerinde faþist keti dalgasýnýn sularý daha geriye fethidir yoksa burjuvaziyle uzlaþma beslemelerini Kürt halkýnýn üstüne çekilmeden yeni bir dalga kendianlamýna gelen “barýþ” deðildir. Bir ni belli etmeye baþladý. Bu sefer salarak bir güç yoklamasý yapmýþdevrimci kitle hareketi için getý. Önceki sayýmýzda, Kürt halkýdevrim sürecinden geçiyoruz ve her rekli bahaneyi burjuva sýnýf kennýn her yerde kendini savunacaðýný devrimin temel sorunu iktidarýn ele di elleriyle sundu. Geliþmeler kýyazmýþtýk. Biz bunu bir kehanet ogeçirilmesi sorunudur. Bunun saca þöyle bir seyir izledi: larak deðil, Kürt halkýnýn eriþmiþ dý þýn da ki hiç bir he def Kürt hal ký i le Tokat’ýn Reþadiye ilçesindeolduðu bilinç durumunu, mücadeTürkiye emekçi sýnýflarýnýn zaferi ki gerilla eylemi zaten geri çekille birikimini, örgütlülük düzeyini anlamýna gelmeyecektir. me sürecine girmiþ kitle harekehesaplayarak ileri sürmüþtük.

12

153. Sayý / 16 - 30 Aralık 2009


ARA HAZIR OLALIM Yeni Evrede

Gündem

Mücadele Birliði

tinin önüne geçti ve bir anda onu unutturur gibi oldu. Kürdistan sokaklarý, þimdilik bile olsa, durulmaya baþlamýþtý. Asker cenazeleri, devlet ve hükümete kitle eyleminin etkisinden kurtulma, kendini toparlama için gerekli fýrsatý yaratýr gibi olmuþtu. Burjuva basýn, devlet ve hükümet UKH’ye yüklenmek için gerekli bahaneyi Tokat/Reþadiye eyleminde bulmuþtu. Bu onlar için kaçýrýlmayacak bir fýrsattý. Kürt halký ve UKH aleyhinde dörtbaþý mamur bir kampanya baþlattýlar. UKH dâhil pek çok çevrenin “demokrat”ý Bülent Arýnç bile, UKH için “bundan böyle anladýklarý dilden konuþacaðýz” laflarý etmeye baþladý. Ama devletin, hükümetin, burjuva basýnýn bu bayram havasý pek fazla sürmedi. Olayýn üzerinden birkaç gün geçmemiþti ki, baþkaný aslýnda bir iktisatçý olan Anayasa Mahkemesi DTP’yi kapatma kararý aldý. Mahkemenin iktisatçý baþkaný kararý açýklarken Kürt halkýný arkasýndan sokaða itiyordu. Baþka zamanlarda AKP hükümeti karþýtlarý ve yandaþlarý olarak bölünmüþ olan Mahkeme bu DTP’yi kapatýrken yekvücut hareket etmiþ, kararý oybirliði ile almýþtý. Bu nasýl olmuþtu? Mahkemenin hükümet yanlýsý kanadý DTP’yi kapatmayý en baþta AKP’nin çýkarýna görüyordu. Karþýt taraf ise DTP’yi kapatmanýn hükümetin “açýlým” politikasýný bitireceðini ve hükümet partisine büyük bir darbe vuracaðýný görüyordu. Onun için karþý tarafýn DTP’yi kapatma teklifine balýklama atladý. Sonuçta iktisatçý baþkana sahip Anayasa Mahkemesi el ve oy birliði ile Kürt halkýný sokaða davet etti. Devrime bundan daha iyi bir hizmet ne olabilirdi? Kürt halký bu daveti bir meydan okumayla kabul etti. Ýlk meydan okuma DTP’den geldi. DTP “sine-i millet”e dönme kararýnýn kesin olduðunu açýkladýktan hemen sonra, Meclisten çekildiði-

ni ilan etti. Demek ki Meclis artýk Kürt halký açýsýndan bir anlam taþýmýyordu. Ýkinci meydan okuma Diyarbakýr’dan, Demokratik Toplum Kongresinden geldi. Kongrede konuþan Hatip Dicle DTP’yi kapatma kararýný þöyle deðerlendiriyordu: “Biz bunu devletin kuruluþ genlerinde var olan Kürt sorununda inkâr ve imha siyasetinin hala devam ettiðinin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin göz bebeði sayýlan Anayasa Mahkemesi, yani devlet tarafýndan ilanýdýr. Bu, Kürt halkýnýn iradesine saldýrýdýr. (….) Bu kararý tanýmýyoruz, bu kararý da meþru olarak görmüyoruz.” Bundan daha açýk bir meydan okuma olamazdý. Ama meydan okuma bunlarla sýnýrlý deðildi. Söz eylemle pekiþtirilmezse anlamýný oldukça yitirirdi. Kürt halký, sözünü eylemle perçinledi. Bu satýrlar yazýldýðý sýrada, yani kararýn açýklanmasýnýn ikinci günü Kürt halký sokaklarý tutuþturmaya baþlamýþtý bile. Ýkinci gün itibarýyla eylemler henüz Kürdistan’la sýnýrlýydý. Ama bu, eylemlerin böyle sýnýrlý kalacaðý anlamýna gelmiyor. Þimdilik büyük bir hareketlenme, kaynaþma, ne yapacaðýný tartýþma, hedeflerini belirleme süreci yaþanýyor. Sonraki adým büyük serhýldanlardýr. Kürt halký, kendi kaderini kendi tayin etme, kendi kendini yönetme, kendi geleceði hakkýnda kararý kendi alma konusunda kararlýdýr. Sürecin büyük serhýldanlara doðru evrilmesini “barýþ” adýna engellemeye kalkýþmak UKH’nin tarihi yanýlgýsý olur. Sadece o da deðil. Bu süreçte geliþmekte olan devrimci kitle hareketinin önüne gerilla eylemlerini geçirmek, aðýrlýðý serhýldanlar yerine daðdaki askeri eylemlere kaydýrmak da ayný sonucu verecektir. Þimdi UKH ve tüm devrimi güçler tüm enerjilerini her iki ülkede devrimci 153. Sayý / 16 - 30 Aralık 2009

kitle hareketinin geliþtirilmesine yöneltmelidir. Çünkü kesin, kararlaþtýrýcý sonuç daðlarda deðil, kapitalizmin sinir merkezlerinde, þehirlerde alýnacaktýr. “Sonuç”tan kastýmýz tüm iktidarýn fethidir yoksa burjuvaziyle uzlaþma anlamýna gelen “barýþ” deðildir. Bir devrim sürecinden geçiyoruz ve her devrimin temel sorunu iktidarýn ele geçirilmesi sorunudur. Bunun dýþýndaki hiçbir hedef Kürt halký ile Türkiye emekçi sýnýflarýnýn zaferi anlamýna gelmeyecektir. Tekelci sermaye sýnýfý, faþist devlet ve hükümet, zayýf konumdalar ve korku içindeler. Anayasa Mahkemesinin DTP’yi kapatarak Kürt halkýný sokaða itmesi, sermaye sýnýfýnýn sokaktaki bir zaferden emin oluþundan deðil, ama ahmaklýklarýndandýr. Bunu iktisatçý baþkana sahip Mahkemenin kararýndan sonraki orta oyununu andýran komik geliþmelerden anlýyoruz. Þöyle: Kapatýlan DTP’nin milletvekilleri “Meclisten ayrýlma” kararý alýyorlar, sermayenin sözcüleri “ayrýlmayýn” diye yalvarýyorlar. “Ýstifa edeceðiz” diyorlar, onlara durmadan küfür ve hakaret yaðdýran Meclis “etmeyin, eylemeyin” diye yakarýyor. “Sine-i millete döneceðiz” diyorlar, onlarýn elini sýkmamakla övünen baþbakan “buna izin vermeyiz” diyor. Kürt halkýný sokaða davet eden bir karar alýyorlar sonra “sokaða çýkmayýn” diye saðduyu çaðrýlarý yapýyorlar. ’94 yýlýnda Meclis’ten yaka paça attýklarýný þimdi partilerini kapattýktan sonra çekiþtire çekiþtire Meclis’e sokmaya çalýþýyorlar. Ve bu komedi böyle sürüp gidiyor. Sermaye sýnýfý ve faþist devlet, güçsüz, zayýf, daðýnýk, bölünmüþ, ne yapacaðýný bilmez durumda. Sermaye sýnýfýnýn bu zayýf aný Kürt halkýyla Türkiye emekçi sýnýflarýnýn zafere en yakýn olduklarý andýr. Þimdi böyle bir süreçten geçiyoruz.

13


DERSÝM 38 KATLÝAMDIR

Yeni Evrede

Ölümsüzlüğe Uğurlama

S

ermaye sýnýfýnýn her adýmý, her “açýlýmý”, emekçilerin devrimci öfkeleriyle akamete uðruyor. Devrimin baskýsý altýnda bunalan, yalpalayan burjuvazi, bu baský altýnda atmak zorunda kaldýðý adýmlar nedeniyle kendi içinde kavgaya tutuþuyor. Kürt halký, Aleviler, kamu emekçileri, iþçiler... Emekçi sýnýflarýn her bölüðü alanlara akýyor. Sözler sokaklarda söyleniyor. Sokak, toplumun dili ve aynasý oluyor. Kürt halký uzun süredir sokaklarda. Haftalardýr serhýldan halinde. Alevi emekçiler yüzbinler halinde doldurdular meydanlarý. Ardýndan kamu emekçilerinin büyük grevi geldi. Toplumun tüm emekçi kesimleri art arda akýyorlardý meydanlara. Ve Meclis'te, “açýlým” tartýþmalarý esnasýnda sarfedilen bir söz, Dersim'li emekçileri kaldýrmaya yetti ayaða. Öfke dað oldu patladý ve biz, Dersim'le çýktýk alanlara. Geçtiðimiz günlerde CHP milletvekili Onur Öymen'nin yaptýðý açýklamalar, sadece alevi ve Kürt halkýnýn deðil bütün duyarlý insanlarýn tepkisini çekti. Sadece CHP deðil sermayeye hizmet eden bütün partiler ayný görüþteydi onunla. O sadece sermayenin sözcüsü oldu. Faþist devletin bu açýklamalarýna cevap 13 Aralýk'ta Kadýköy'de yapýlan “Dersim '38 Katliamdýr” mitinginden geldi. Mitinge Kürt ve alevi emekçiler, devrimci siyasetler katýlým gösterdi. Soðuk ve yaðmurlu havaya raðmen binlerce kiþi alandaydý.

14

Mücadele Birliði

çinde tutmanýn yollarýný arýyor. Her fýrsatta alanlara dolan yoksul Alevilerinse uzlaþma gibi bir koþulu yok. Çünkü Alevilerin kendi katilleri ile uzlaþacak bir durumu yoktur. Aleviler de kendi arasýnda iki zýt kutba ayrýlmýþtýr. Zengin Alevilerin sermayeyle uzlaþma içindeyken, yoksul Aleviler sermayeyle uzlaþamazlar. Çünkü emek sermaye çeliþkisi buna izin vermez. Bunun içindir ki yoksul Alevilerin kurtuluþu, kapitalizme ve faþizme karþý savaþtadýr. Son günlerde Kürt halkýna yapýlan saldýrýlara da deðinilen mitingde, DTP'nin Savaþçý Kürt ve Alevi halký hiçbir kapatýlmasýný kýnayan konuþmalar yapýlkoþulun onlarý engelleyemeyeceðini bir dý. Kürt açýlýmý diye oyalanan Kürt halkýkez daha gösterdi. “Dersim Faþizme Menýn sabrýnýn kalmadýðýný birçok ilde çýkan zar Olacak” sloganýyla inledi alan. Evet olaylarda gördük. Militan Kürt halkýyla Dersim bir katliamdý ve birçok alevi katledildi. Sivas'ta katledildi, Maraþ'ta katle- baþa çýkamayan faþist devlet bütün güçledildi. Þimdi ise katlettikleri Alevilerin gü- riyle Kürt halkýna yöneliyor. Alanda da cünden korkan sermaye, onlarý düzen i- kendini gösteren Kürt halký Dersim'den bugüne ve her zaman mücadele edeceðini gösterdi. Çünkü bu bir sýnýf savaþýmý. Çünkü faþist devlet karþýsýnda gördüðü her gücü yok etmeye çalýþýyor ama devrim çýð gibi büyüyerek kapitalizmi yýkmaya geliyor. Çünkü Kürt, Türk ve alevi emekçiler ancak sosyalizmle kurtulabilir. Faþist devletler bu tip katliam ve saldýrýlarý her zaman gerçekleþtirebilir. Hele ki bu ülkeler Türkiye ve K.Kürdistan gibi sýnýf savaþýmýnýn keskinleþtiði ülkelerse. Ama bu katliamlara, bu saldýrýlara cevap her zaman verildi ve verilecektir. Kürt halký ve yoksul aleviler yalnýz deðildir. Gerçek Özgürlükler Sosyalizmle Kazanýlacak! 153. Sayý / 16 - 30 Aralık 2009


Yeni Evrede

Kent AŞ İşçileri / PANEL

YAÞAYARAK ÖÐRENÝYORUZ Mücadele Birliði

K

ent AÞ. iþçileri… Ýþçi sýnýfýnýn birlik, mücadele ve kavga günü olan 1 Mayýs 2009 tarihinde iþlerine geri alýnma talebiyle eyleme baþlamýþlardý. O günden bu yana basýn açýklamalarýndan belediye binasý önündeki eylemlerine, þantiyeyi iþgal etmelerinden iþ makinelerine el koymaya, eþ ve çocuklarýyla birlikte sokaklara çýkmalarýna kadar birçok eylem gerçekleþtirdiler. Son olarak 1992 yýlýnda Ýzmir’deki belediye iþçilerinin Ankara’ya yürüyerek gerçekleþtirdikleri ‘Ölüm Yürüyüþü’nü örnek alarak 32 gün süren ‘Ankara Yürüyüþü’nü gerçekleþtirdiler. 650 km yol kateden Kent AÞ. iþçileri ellerinde bir sürü deneyim ve dersle birlikte sendikanýn onlarý yarý yolda býrakmasýyla geri döndüler… Ýþçi sýnýfýnýn devrimci kültürünü yaratmaya, yaymaya ve yaþatmaya çalýþan Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde iþçi sýnýfýnýn bir halkasý olan Direniþçi Kent AÞ. iþçilerinin deneyimlerini, derslerini konu alan bir panel gerçekleþtirildi. Panele panelist olarak üç Kent AÞ. iþçisi katýlýrken 32 gün boyunca iþçilerle birlikte Mücadele Birliði’ni temsilen Ankara’ya kadar yürüyen bir iþçi arkadaþ da katýldý. Panelin baþlama saati olan 14.30’a kadar Ayýþýðý’nýn etrafýný saran siviller, önce araçlarla sürekli Ayýþýðý’nýn etrafýnda turlarken daha sonra kuruma gelerek panele katýlanlarý korkutmaya çalýþtý. ‘bir olay çýkmasýný önlemek’ gerekçesiyle geldiklerini söyleyen sivillere gerekli cevap verildikten sonra kurumun önünden ayrýldýlar. Panel, iþçilerin görüntülerinden oluþan sinevizyon gösteriminin ardýndan sözü alan birinci Kent AÞ. iþçisinin “iþçi sýnýfýnýn þanlý tarihi adýna ve bu uðurda yitirilen þehitler adýna sizi selamlýyorum” demesiyle baþladý. Daha sonra iþçi Kent AÞ. iþçisinin bu direniþten önceki konumunu, iþçi sýnýfý içerisindeki pozisyonunu ve bakýþ açýsýný kýsaca deðerlendikten sonra bugünkü süreci ele aldý. Konuþmasýnda ayrýca: “Ýþçi sýnýfý yaþayarak öðreniyor, bu söylem pratikte doðru olabilir. Ama iþçi sýnýfýnýn kendi mücadelesini kazanmasý, sermayeye galip gelebilmesi için sadece pratik deneyimlerden geçmek yetmiyor… Bu baðlamda asýl düþmanýmýzýn sermaye ve kapitalist sistem olduðu gerçeðini unutmamalý, ama ayný zamanda iþçi sýnýfý içinde oluþmuþ ve büyük bir bela haline gelmiþ sendikalizmle mücadele etmeyi unutmamalýyýz… Sözlerimi bitirirken Kent AÞ. iþçisinin yedi ay boyunca sürdürdüðü onurlu ama ayný zamanda kendi çeliþkilerini de içinde barýndýrdýðý bu direniþi Türkiye iþçi sýnýfýna armaðan ediyoruz. Mücadelemizde desteðini esirgemeyen bütün devrimci gruplara, emekten yana olan kimi sendikalara, sivil toplum kuruluþlarýna ve de özelde Mücadele Birliði Platformu’na sonsuz teþekkür ediyorum.” dedi Ýkinci iþçi ayný þekilde direniþin genel hatlarýna deðinirken ayrýca: “ben kýsaca iþçinin tutumu ve sendikanýn tutumu üzerinde duracaðým. Her þeyden önce biz örgütlü bir güç olarak direniþe geçtik. Ýlk günlerde o kadar güzel bir birliktelik vardý. Ýþçi arkadaþlar sendikanýn aðzýna bakýyordu, bu konuda biz kaygýlýydýk, ne acý ki kaygýlýydýk. Bu direniþte bütün söz hakkýnýn sendikanýn elinde olmamasý gerektiðini, iþçilerin inisiyatifinde olmasý gerektiðini arkadaþlara her defasýnda anlatmaya çalýþtýk. Ýlk baþlarda direniþin baþarýya ulaþmasý için sendikamýza birçok öneri sunduk ama hiçbiri dikkate alýnmadý. Biz baþta iþçi komitesi kurulmasý önerisini sunduk, dayatmaya çalýþtýk ama baþaramadýk. Neden baþaramadýk, çünkü öncü arkadaþlarýn azýnlýkta olmasý, iþçi arkadaþlarýn pek fazla bilinçli olmamasý zaten baþarýsýzlýðý getirdi. Bizim anlatýmlarýmýzla sendika yönetiminin anlatýmý arasýnda bocaladýlar iþçi arkadaþlar. Kitle örgütleri ve devrimci örgüt-

“Ýþçi sýnýfý yaþayarak öðreniyor, bu söy lem pratikte doðru olabilir. A ma iþçi sýnýfýnýn kendi mücadelesini kazanmasý, sermayeye galip gelebilmesi için sadece pratik deneyimlerden geçmek yetmiyor… ler bizim yanýmýza geldiklerinde daha fazla umutlanýyorduk, fakat eylemimizi pasifize etme açýsýndan sendika devrimci örgütlerin geliþinden sonra toplantýlar yapýyordu. Sendikanýn yönlendirmesiyle iþçiler bu demokratik kitle örgütlerine her defasýnda mesafeli yaklaþýyordu… Þimdi bu direniþte sendikanýn, örgütlü gücün, tutarsýzlýðý ve de isteklerini iþçiye dayatmasý yüzünden bu direniþ baþarýsýzlýkla sonuçlandý.” Üçüncü iþçi: “Þimdi sendika temsilci seçimleri ahbap-çavuþ iliþkilerinden kaynaklanan bir oluþum. Dolayýsýyla çok fazla bir þey beklediðimi söyleyemem. Nihayet pek fazla bir þey beklemediðim bu oluþum 1 Mayýs iþçi bayramýnda iþin bu noktaya gelmesini saðlayan bir oluþumdur… Biz 40. günde Ankara yürüyüþü dayatmalarýný yaptýk, ancak 140. günde bu öneri kabul edildi. Bu iþin postu yerden kaldýrmak politikasý olduðunu çok iyi biliyorduk. Ama bir tek umudumuz þuydu, kitlesel katýlýmlar söz konusu olursa bunu tersine çevirme þansýmýz olabilir. Tek düþündüðümüz ve yaslandýðýmýz umut buydu. Biz sýnýf olarak devamlý sýnýf bilincini almýþ kitlelerin oluþmasýný istemiþizdir. Ama bunun yolu örgütlülükten geçiyor. Þimdi direniþ benim gözümde hala devam ediyor. Direniþ þu an kurulmuþ olan komite nezdinde halen devam ediyor. Bizim kazanýmýmýz sendikanýn kazanýmý olmayacak, sýnýfýn kazanýmý olacak.” Mücadele Birliði Platformu'ndan iþçi arkadaþ: “Ben DÝK’li bir iþçi olarak sizinle kendi duygularýmý, düþüncelerimi paylaþmak istiyorum. Ýþçilerin ne yaþadýklarýný, ne hissettiklerini birebir yaþadýðýmdan kaynaklý sizinle duygularýmý paylaþmak istiyorum. Þimdi, iþçilerle beraber olmak, iþçilerin yanýnda olmak ve iþçilerin yaþadýðý sorunlarý birebir yaþamak, onlarýn hissettiklerini hissetmek, onlarýn sevinçlerini, özlemlerini, arzularýný, isteklerini birlikte yaþamak her devrimci mücadele yürüten bireye nasip olmaz… Ayrýca 1992 Ölüm Yürüyüþü’nde ayný þeyi Hüseyin Durmaz yoldaþýmýz yaþamýþtý. 17 yýl sonra bu yürüyüþte Mücadele Birliði Platformu bana bu görevi verdi. Bu konuda çok mutlu ve onurluyum… Kent A.Þ. özelinde

153. Sayý / 16 - 30 Aralık 2009

15


İşçi Eylemleri baktýðýmýz zaman bu saldýrý iþçi sýnýfýna ne ilk ne de son saldýrý olacak. Bu saldýrýlar sermaye gruplarýnýn daha fazla para kazanmak için uyguladýklarý bir sistem. Bunun en yoðun halini belediyelerde görüyoruz… Dünya hýzla barbarlýða doðru sürükleniyor, bu barbarlýða karþý sosyalizmi kurmak için hepinizi mücadeleye, mücadelenin bir yerinde olmaya davet ediyorum.” Panelistlerin konuþmalarýnýn ardýndan soru cevap bölümüne geçildi. Soru cevap bölümünde bir iþçi arkadaþ direniþçi arkadaþlarýn sendikalara bakýþ açýsýnýn ne olduðunu sorarken diðer bir arkadaþ da: “… Dünya Bankasý baþkaný bizi aptal yerine koyar gibi gözlerimizin içine baka baka 2010 yýlýnda 59 milyon insan iþsiz kalacak dedi. Ayrýca hergün açlýktan 50.000 çocuk ölecek dedi, buradaki herkese soruyorum hangi akla mantýða sýðar; hangi açlýk, hangi yokluk, hangi yoksunluk, hangi yoksulluk? Gözünüzün görmediði kadar, aklýnýzýn alamadýðý kadar depolar yiyecek dolu, buðdayýn fiyatý artsýn diye tonlarca buðdayý okyanusa döküyorlar… Sendikalarýn iþçi sýnýfýnýn, emekçilerin, gençliðin bu olumsuz sömürü yaþamýný ortadan kaldýrmak gibi bir hedefi yok. Nerden biliyoruz, en son Genel Ýþ sendikasý iþçilere þunu söylüyor ‘bizim küfemizde 90.000 yumurta var (iþçiye yumurta diyor) bunlarýn 300 tanesi kýrýlmýþ ne olacak. Biz CHP’yle karþý karþýya gelmeyeceðiz’. Bitti. Sendikalara olmadýk misyonlar biçmeyeceðiz. Ýþçi sýnýfýnýn baþýndan sonuna kadar yanýnda tek bir örgütlülük vardýr, bütün devrimci-komünist hareketler. Ve iþçi sýnýfý kendi öz örgütlenmelerini kurmalý…” derken eðitim emekçisi bir öðretmen de yaþadýðý deneyimleri katýlýmcýlarla paylaþtý. Bir arkadaþýn “bu eylemin baþarýya ulaþmamasýnda asýl eleþtirilmesi gereken devrimcilerdir” demesi üzerine iþçi de “burada bir yanýlgýyý ortaya koymakta yarar var, Mücadele Birliði ve diðer devrimciler, bu direniþ boyunca Kent AÞ. iþçisinden çok þey beklediniz. Kent AÞ. iþçisine çok büyük gömlek diktiniz, oysa ki Kent AÞ. iþçisinin yapýsý bu direniþi sýçratmaya, ileriki aþamalara götürmeye, bu direniþi gerçekten baþarýyla taçlandýrmaya yetecek bir yapýda maalesef deðildi” karþýlýðýný verdi. Ýþçinin bu yaklaþýmýna bir ana kýsaca þu karþýlýðý verdi; “siz kazandýnýz, siz kazandýðýnýzýn farkýnda deðilsiniz. Biz dergiden sizi hep takip ettik. Biz þunu gördük, yürüyüþ boyunca sizi güzel yataklarda yatýrarak size güzel yemekler yedirerek sizi almaya çalýþtýlar, ama siz gitmediniz. Burada iki kiþi de olsanýz ben bu kazanýmý çok büyük bir baþarý olarak görüyorum”. Son olarak bir tekstil iþçisi arkadaþýn iþçilere yönelik eleþtirilerini dile getirmesinden sonra panel sona erdi.

Ýzmir Mücadele Birliði Platformu

16

Yeni Evrede

Mücadele Birliði

YAÞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMÝZ

10 Aralýk Perþembe günü, saat 12:30’da TCDD Bölge Müdürlüðü önünde BTS (Birleþik Taþýmacýlýk Çalýþanlarý Sendikasý)’liler, 25 Kasým grevinden kaynaklý görevden uzaklaþtýrýlan arkadaþlarý için bir basýn açýklamasý yaptýlar. Açýklamada; “Kamu çalýþanlarýnýn toplu sözleþme hakkýný kullanmak için 25 Kasým’da yaptýðý 1 günlük uyarý grevi nedeniyle 2 milyon kamu emekçisi iþi býrakmýþ, baþta ulaþým, saðlýk, eðitim, olmak üzere hayatýn her alanýnda grev büyük bir etki yaparak yaþamý durdurmuþtu… Grevi kýrmak için makinist olmayan personeli lokomotiflerde görevlendirerek yolcularýn hayatýný tehlikeye atmak da dahil olmak üzere her türlü yönteme baþvuran TCDD yönetimi, grev kýrýcýlýðýndan sonuç alamayýnca onurlu bir þekilde ekmeðinin kavgasýný veren aralarýnda þube baþkanlarýmýzýn, þube yöneticilerimizin, temsilci ve üyelerimizin bulunduðu 16 çalýþma arkadaþýmýzý 7 Aralýk 2009 tarihinde hukuksuz bir þekilde görevden uzaklaþtýrarak demiryolcular nezdinde 2 milyon kamu emekçisine gözdaðý vermeyi amaçlamýþtýr. Buradan bir kez daha TCDD yönetimini uyarýyoruz. eðer bu yapýlanlara son verilmezse 1 günlük uyarý grevimizde olduðu gibi demokratik tepkimizi ortaya koyacaðýmýzdan kimsenin bir þüphesi olmasýn” denildi. Basýn açýklamasýnýn ardýndan katýlýmcýlar bölge müdürlüðüne dilekçe verdi. Verilen dilekçede “… eðer ortada bir suç varsa benim de görevden alýnmam gerekmektedir. Gereðinin yapýlmasýný arz ederim.” ibaresi yer almaktaydý. “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek”, “Yaþasýn Örgütlü Mücadelemiz” sloganlarýnýn atýldýðý eylem 13.15 sularýnda sona erdi.

TEK BAÞIMIZA HÝÇBÝR ÞEY YAPAMAYIZ

TÜMTÝS'de örgütlü nakliyat iþçileri, 2007 yýlýnda, sendikalý olduklarý için iþlerinden atýldýlar. Mücadele Birliði: 2007’den bu yana çektiðiniz ekonomik sýkýntýlardan bahsedebilir misiniz? 1.Ýþçi: 2007’den bu yana þirketler bizi iþe almýyor. Sendikalý durumumuzdan dolayý bizi iþe almýyorlar. Yaþ durumumuzdan dolayý da bir kamu kurumuna giremiyoruz. 15 yýldan bu yana çalýþtýðýmýz otobüs iþletmesinden baþka bir kuruma giremiyoruz. Gittiðimiz iþ kollarýnýn çoðunluðu belediye tarafýndan özelleþtirilen þirketler olduðu için, belediye ile mahkemelik olduðumuzu bildiklerinden iþe almýyorlar. 2.Ýþçi: (Gözünü göstererek) En baþta saðlýðýmý kaybettim, sýkýntý stres yüzünden. “Þu kredi kartlarýný çýkartanlardan Allah razý olsun” (diyor gülerek) Mücadele Birliði: Kredi kartlarýný nasýl ödüyorsunuz ? 2.Ýþçi: Þu anda iki kredi kartýný bir birine aktararak ödeyebiliyorum. Aldýðým tazminatý da kredi kartýnýn sadece faizlerine ödedim. 12.000 lira borcum var kredi kartýna. Mücadele Birliði: Peki siz leri bu duruma düþüren sebepler nelerdir? 3.Ýþçi: Belediyenin iþ kurumlarýný özelleþtirme nedeninden dolayý iþsiz kaldýk. Büyük þehir belediyesi otobüs iþletmesini rant karþýlýðý peþkeþ çektirdiðinden dolayý. Türkiye genelinde sendikalarý bitirmek amacýyla, rant saðlamak amacýyla yaptýlar. 2.Ýþçi: Bizi bu hallere düþüren Büyükþehir Belediye Baþkaný Asým Güzelbey. Baþbakanla görüþmemize raðmen, Sosyal Çalýþma Bakaný'yla görüþmemize raðmen, iþe alýnmamýz söylenmesine raðmen yine belediye baþkaný önümüze engel çýkardý. Mücadele Birliði: Bu saldýrýlara karþý neler yapmamýz gerekiyor.? 2.Ýþçi: Tek baþýmýza hiçbir þey yapamayýz. Toplum olarak bir þeyler yapmamýz gerekiyor. Ýnsanlarýmýzýn bu örgütsüzlüðü býrakmasý lazým. Belediye baþkanlarý baþbakanlar bugüne kadar verdiði sözlerin hangisini tutular. Onun için insanlarýmýzdan, toplumumuzdan ricam önümüzdeki seçimlerde üç beþ torba pirince, üç beþ torba kömüre aldanmasýnlar, gözlerinin önüne baksýnlar. Mücadele Birliði: Son olarak eklemek istediðiniz bir þey var mý? 2.Ýþçi: Bizi yardýmlarla kandýrmasýnlar, bizlere iþ sahalarý açsýnlar. 3.Ýþçi: Onun bunun nafakasýyla bizi kandýrmasýnlar. Mücadele Birliði/Antep 153. Sayý / 16 - 30 Aralık 2009


Yeni Evrede

Eylemler

Mücadele Birliði

“SAÐLIKTA TASARRUF”UN YARATTIÐI YIKIMA VE TALANA SON!

Adana Eczacý Odasýna baðlý saðlýk emekçileri, 3 Aralýk Perþembe günü saat 13:00’da saðlýkta tasarrufun yarattýðý yýkýma dur demek için sokaktaydýlar. AEO(Adana Eczacý Odasý)’dan baþlayan yürüyüþ, Ýnönü Parký'ndaki basýn açýklamasýyla son buldu. Açýklamanýn ardýndan eczacýlardan oluþan bir grup SGK’nýn önüne giderek temsili olarak anahtar býraktýlar. Açýklamada, “Saðlýkta tasarruf’un yarattýðý yýkýma dur demek için buradayýz! Her geçen gün saðlýða eriþim hak-

ký ve saðlýk hizmeti sunma olanaðýmýz ellerimizden alýnýyor. Bizler ‘artýk yeter’ diyoruz! Emeðimizin, mesleðimizin, çocuklarýmýzýn geleceðinin, çalýþanlarýmýzýn ekmeðinin, hastalarýmýzýn saðlýðýnýn çalýnmasýna izin vermeyeceðiz. Saðlýk ýþýðýmýzý söndürmelerine göz yummayacaðýz” denildi ve “yarýn tek tek kapanmaktansa, 4 Aralýk günü hep beraber kapatacaðýz” diyerek 4 Aralýk’ta eczanelerini kapatacaklarýný belirttiler. “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna, Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz”, “Saðlýk Haktýr Satýlamaz”, “Tüccar Deðil Eczacýyýz”, “Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek”, “IMF Elini Eczanemden Çek”, “AKP Saðlýða Zararlýdýr” sloganlarýnýn atýldýðý eyleme bizler de Mücadele Birliði Platformu olarak destek verdik. Adana Mücadele Birliði Platformu

SOKAKTA OLACAÐIZ!

Vergiler, zamlar emekçilere yaþam hakký tanýnmýyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafýndan düzenlenen toplantýda katýlan hükümet, patronlar ve devlet yanlýsý iþçi temsilcileri, milyonlarca iþçi ve emekçiyi ucuz iþgücü deposu olarak görüyor ve tam bir orta oyun sergiliyorlar. Buna karþý Dev Saðlýk-Ýþ Sendikasý bu durumu protesto etmek amacýyla 11 Aralýk günü saat 12:30'da Unkapaný'ndaki Ýl Çalýþma Müdürlüðü binasýnýn önünde basýn açýklamasý yapýldý. Eylemde “Parasýz Saðlýk, Parasýz Eðitim, Parasýz Ulaþým Ýstiyoruz”, “Ücretli Köle Olmayacaðýz”, “Taþeron Ölüm Demektir” gibi sloganlar atýldý. Basýn metnini okuyan Arzu Çerkezoðlu “Asgari ücret insanca yaþanacak bir ücret olmalý... Asgari ücret tespit komisyonun ikinci toplantýsýnýn yapýlacaðý 16 Aralýk çarþamba günü saðlýk emekçileri olarak bu taleplerimizle tüm iþ yerlerimizde sokakta olacaðýz” dedi. Basýn açýklamasý sloganlarla son buldu.

HER YERDE EYLEM

K

üçükçekme Karahan Tekstil Fabrikasý'ndan iþten atýlan Adem Güli, fabrikada direniþini sürdürüyor. 11 Aralýk günü Mecidiyeköy’deki Cevahir Alýþveriþ Merkezi önünde saat 15.30'da Adem Güli bir basýn açýklamasý yaptý. Basýn metnini okuyan Adem Güli “Karahan fabrikasý yüzlerce iþçiyi kölelik koþullarýnda çalýþtýrmaya devam ediyor. Keyfi iþten atmalar,ödenen ücretlerin bordroya yansýtýlmamasý, zorunlu mesailer, baðýrmalar, hakaretler baþlýca yaþadýðýmýz sorunlardýr. Bugün biz iþçiler 'artýk yeter' demeye baþladýk ve diyoruz. Sermaye düzeni de Esprit ve Karahan tekstil patronlarý da bunu böyle bilsin. Dün Desa'da, Entes'te, bugün de Karahan fabrikalarýnýn önünde iþçiler bu ücretli kölelik düzenine ‘Köle Deðil Ýþçiyiz, Örgütlenirsek Güçlüyüz!’ diyerek sermayeye karþý mücadele bayraðýný açtýk. Sermaye bilsin ki korkunun ecele faydasý yoktur!” dedi. Eylem boyunca, “Yaþasýn Karahan Tekstil direniþimiz!”, “Ýþçilerin birliði sermayeyi yenecek!”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!”, sloganlarý atýldý; eylem yine sloganlarla bitti.

ECZACILAR EYLEMDE

4 Aralýk’tan itibaren ilaç fiyatlarýnda büyük oranda gerçekleþecek iskontolar nedeniyle raflarýndaki ilaçlardan zarar edecek olan eczacýlar, ilaç firmalarý ve hükümet temsilcileriyle iki aydýr yaptýklarý görüþmelerden somut bir sonuç alamadýklarý için 4 Aralýk günü kepenk kapatmaya karar verdi. Bu uygulama ile 8 bin eczanenin kapanacaðýný ve çalýþanlarýnýn iþsiz kalacaðýný belirten eczacýlar, son yýllarda kamu ilaç harcamalarýndaki artýþýn da, ilaç üzerinden firmalarýn elde ettikleri fahiþ kârlarýn da sorumlusunun kendileri olmadýðýný söylüyor. Ve eðer tasarruf edilmek isteniyorsa, bunun muhatabýnýn ilaç sanayisi olduðunu ve tasarrufun kaynaðýnýn ise yýllarca kamudan ve halkýmýzdan elde ettikleri fahiþ kârlar olduðunu vurguluyorlar. 2004'te çýkarýlan Ýlaç Fiyat Kararnamesi'yle ilaçlar dövize endekslendi, ilaçlarýn ucuzlamasýna karþýn yüzde 500'lere varan oranlarda artan muayene ücretleri, ilaç fiyat farklarý, katýlým paylarý hastalarýn daha fazla ödemeler yapmasýna neden oldu. Buna karþýn ilaç þirketleri son krizden büyümeyle çýktýklarýný açýkladýlar. 4 Aralýk günü binlerce eczacý Ýstanbul Taksim baþta olmak üzre pek çok ilde eylemler yaptý. Eczacýlar odasý, kepenk kapatma eyleminin, nöbetçi eczacýlar hariç olmak üzere %100 katýlýmla gerçekleþtiðini açýkladý. Eczacýlarýn yaptýðý grev ve eylem ile ilgili, bir eczacý arkadaþla yaptýðýmýz röportajý sizinle paylaþmak istiyoruz. Mücadele Birliði: Bugünkü ey leminizin amacýný bize anlatýr mýsýnýz? Eczacý: Hem halka gerçekleri yansýtmak için, hem de hükümete sesimizi duyurmak için yapýyoruz bu eylemi, hiç bu kadar kötü olmamýþtý. Eczaneleri kapanan arkadaþlarýmýz var, hala da kapanýyor. Bizim tepkimiz ilaçta yapýlan fiyat indirimine deðil. Bizler de ilaçlarýn ucuza satýlmasýndan yanayýz. Ama bunu böyle yansýtmýyorlar. Ýskontolar, hep bizim cebimizden çýkýyor. Muayene ücretleri üzerimizden geçiriliyor. Sonra biz halkla karþý karþýya geliyoruz. Sürekli düþüþler var. Stoklarý 45 gün içinde tüketin diyorlar ama ilaç o süre içinde geçmiyor elimize, böyle olunca hem insanlar ilaçsýz kalýyor, hem biz bu ilaçlara ödediðimiz miktarýn çok çok altýnda düþük fiyata satýyoruz. Bu sorunlar bir deðil ki, hep bizim ve vatandaþýn cebinden çýkýyor. Büyük tekellere, yabancý sermaye kuruluþlarýna yansýmýyor. Ben þu kadarýný söyleyeyim, bu gidiþle ilaçlarýn çok büyük bir kýsmýný bulamayacaksýnýz. Mücadele Birliði: Biliyorsunuz her yerde iþçiler, emekçiler, küçük esnaf ve þimdi de siz eczacýlar çeþitli sorunlardan kay naklý ey lemler, grev ler yapýyor. Siz ce bu sistem içerisinde bir çözüm müdür. Eczacý: Hayýr. Kesinlikle çözüm olarak görmüyorum. Mücadele Birliði: Baþka eklemek istediðiniz bir þey var mý? Eczacý: Þu an burada yapýlan bu eylem toplumsal bir eylemdir. Ve herkesi ilgilendiriyor. Bütün halkýn, herkesin sahip çýkmasý gerekiyor. Herkes kendi eylemini yapýyor. Böyle olmamalý. Tekrarlýyorum. Bu toplumsal bir sorundur.

153. Sayý / 16 - 30 Aralık 2009

17


Yeni Evrede

Çalışmalar

Mücadele Birliði

KADÝFEKALE; NAM-I DÝÐER KÜÇÜK MARDÝN Kadifekale; Ýzmir’de bir semt. Ýzmir’in en güzel tepelerinden birine kurulmuþ bir iþçi-emekçi semti. Öteki adýyla küçük Mardin! Adýndan da anlaþýlacaðý gibi burasý daha çok Mardinlilerin oturduðu bir semt. Kürt, Arap, Türk ve baþka kökenli ýrk ve mezhebe baðlý insanlarýn oturduðu bir yer. Nüfusun önemli bir kýsmý 1990 sürecinde zorla göç ettirilenler tarafýndan oluþmaktadýr. Dolayýsýyla nüfusun çoðunluðu Kürtlere aittir. Kadifekale'nin her sokaðýnda yoksulluk, her sokaðýnda dýþlanmýþlýk var. Þimdi burasý devlet tarafýndan yýkýlýyor. Yani devlet demek istiyor ki; yoksulsan sana yaþamak yok! Hem de böylesine güzel manzaralý bir yerde asla yaþayamazsýn. Sermaye sahibi her güzel þeyin olduðu gibi buranýn da sahibi. Bunu yapmak isterken “toprak kaymasý olma ihtimali var, o yüzden semti taþýyoruz” diye de söylentiler yaymaktadýr. Duy da inanma! Sermaye sýnýfý, iþçi sýnýfýný düþünüyor! Hem de büyük bir çoðunluðunu Kürtlerin oluþturduðu bir iþçi sýnýfýný. Ellerine çok düþük miktarda paralar vererek onlardan zorla imza almak istemektedir. Buradan kovduklarý insanlarý; TOKÝ tarafýndan yaptýrýlan evlere yerleþtirmek istiyorlar. Bu evler hem çok küçük hem de evleri karþýlýðýnda verdikleri paranýn birkaç katýný istiyorlar. Ki burada birçok kiracý olduðunu düþünürsek; insanlarýn güç durumunu daha iyi anlatmýþ oluruz. Buralar yýkýlýp turistik oteller ve lüks villalar yapýlacak. Nereye, nasýl gidecekler? Kime ne? Kapitalist devlet ayný zamanda bu semtte, örgütlü olarak yaþayan insanlarý daðýtmak amacýndadýr. Çünkü insanlarý yerleþtirmek istedikleri yer; þehrin merkezine uzak ve belli bir düzen içinde yapýlmýþ. Buradaki en ufak hareketlilik hemen burjuva kolluk güçleri tarafýndan çembere alýnýp kontrol edilebilecektir. Oysa Kadifekale’de durum böyle deðildir. Ne daha önce kontrol saðlayabildi devlet, ne þimdi. Bu yüzden de Kadifekale’yi yýkmak istemektedir. Burada oturanlarýn birçoðu faþist devlet tarafýndan göç ettirildi. Kürdistan’da, serhýldanlara dönüþen halk hareketini durdurmak amacýyla “ya korucu olur emirlerimizin altýna girersiniz ya çekip gidersiniz” denilerek köylerinden edilmiþlerdir. Evleri bombalandý, tarlalarý yakýldý. Bu þekilde binlerce köyü boþalttýlar. Þimdi de buna benzer bir durumu burada yaþatýyorlar. Kapitalist düzende ucuz iþ gücü olarak sömürülen ve ulusal anlamda ezilen Kürt halký yine yerinden ediliyor. Bir þekilde kurulu düzenlerini alt üst ediyor. Buradaki insanlarýn en büyük geçim kaynaðýný midye oluþturuyor. Gidecekleri yerde böyle bir imkân bulamayacaklar. Þimdi insanlar ne yapacaklarýný kara kara düþünmekte. Kimi yakýlmýþ, yýkýlmýþ köyüne geri dönme düþüncesinde, kimi de Ýzmir’in bir baþka semtine taþýnýp yaþam mücadelesine burada devam etme düþüncesinde. Bu itelenmelere, dýþlanmalara, kovulmalara bir son vermenin zamaný gelmedi mi? Kadifekale’de yaþayanlar birlik olarak bunu baþarabilirler. Birlikte mücadele ederek sistemin kirli ellerini kýrýp buradan çektirebilirler. Ýnsanlar birbirlerine güvenerek bu savaþý baþlatmalýlar, o güç var insanlarda. Yapýlmasý gereken insanlarý birleþtirip harekete geçirmek ondan sonra karþýlarýnda hiçbir güç duramaz.

18

Ýzmir'den Mücadele Birliði Okuru

TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!

19 Aralýk 2000'de, Türkiye tekelci kapitalizmi zindanlara bir katliam gerçekleþtirdi. Faþist devletin bu saldýrýsýnda birçok devrimci tutsak yaralandý ve 28 devrimci tutsak ölümsüzleþti. Ama teslim olmadýlar. Zindanlardan bizlere nasýl savaþacaðýmýzý gösterdiler. Biz de Devrimci Öðrenci Birliði olarak onlarý unutmadýðýmýzý göstermek için bir kampanya baþlattýk. Bu kampanyanýn çalýþmalarý farklý il ve okullarda yapýlmaktadýr. 10 Aralýk tarihinde Ýstanbul Üniversitesi, ÖKM'ye(Öðrenci Kültür Merkezi), Ýletiþim Fakültesine ve Ýktisat Fakültesi ek binaya afiþlerimizi yaptýk. Zindanlar sorununun öðrenci gençlik açýsýndan ne kadar önemli bir sorun olduðunu göstermek istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki zindanlar yýkýlýp tutsaklar özgürleþmeden, ne iþçi sýnýfý ne de öðrenci gençlik özgürleþebilir. Ve insanlara bu bilinci verebilmek için çalýþmalarýmýza ara vermeden devam edeceðiz. Dev rimci Tutsaklar Öz gürleþmeden Öðrenci Gençlik Öz gürleþemez! DÖB/ Devrimci Öðrenci Birliði

GÖZALTI TERÖRÜ

Red Hack'ten 10 Aralýk günü Kýzýl Dayanýþma Aktivistlerine yönelik gözaltýlarla ilgili yapýlan açýklamayý yayýnlýyoruz: Dün akþam saatlerinde “halklarýn kardesliði” ve “devrimci dayanýþma” konulu afiþ çalýþmasýný ve ayný zamanda 24 Ocak 2010 tarihinde Okmeydaný’nda bu temelde yapýlacak gece çalýþmasýnýn yazýlamalarla propagandasýný yapan 4 Kýzýl Dayanýþma aktivisti, polis tarafýndan “keyfi bir þekilde” gözaltýna alýndý. Dün geceden bu yana gözaltýnda bulunan 4 Kýzýl Dayanýþma aktivisti için polisler hiç bir açýklama yapmazken, Kýzýl Dayanýþma Geçici Ýstanbul Komitesi yaptýðý açýklamada; tüm devrimci kurumlara “devrimci dayanýþmayý esas edinmiþ Kýzýl Dayanýþma aktivistlerini, sahiplenme ve devrimci dayanýþmayý güçlendirme” çaðrýsý yaptý. Polisin, gözaltýndaki arkadaþlarýmýzý derhal serbest býrakmasý gerektiðini belirten açýklamada “En doðal haklarýmýzýn bile polis tarafýndan gasp edildiðine” dikkat çekildi. Kýzýl Dayanýþma http://kizildayanisma.org/2009/12/10/kizil-dayanisma-aktivistlerinegozalti-teroru/

153. Sayý / 16 - 30 Aralık 2009


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

BAÞKA BÝR ALTERNATÝF YOK TABANIN UYANMASINDAN BAÞKA

Röportaj

Bugün sizinle deðiþik bir röportajý paylaþacaðýz. Genelde esnafla yapýlan röportajlar daha çok insanlarýn genel ihtiyaçlarý olan yiyecek, içecek, giyim alanýnda çalýþan esnaflarla olur. Bu röportajýmýzda ise yaþama, krize ve geleceðe yönelik bakýþýyla bir baðlama ustasýnýn penceresi bize yol oluyor. Mücadele Birliði: Bize biraz kendiniz den bahseder misiniz? Baðlama Ustasý: Elbistan doðumluyum. Altý aylýkken Ýzmir’e geldik. Sekiz kardeþiz, devrimci bir ailenin içersinden geliyorum. 12 yaþýnda Sivas’lý bir baðlama ustasýnýn yanýnda iþe baþladým. Daha önceleri grup Sýla isimli bir grupta müzik yapýyordum. Þu an herhangi bir etkinliðe katýlmýyorum. Bir ara baþka bir iþe yöneldim, puro kutusu imalatý yapmaya baþladým. Yirmi üç bin dolara imalathane kurdum, 2001 kriziyle bu iþi býraktým. Tekrar baðlamaya yöneldim, yirmi senedir de ayný dükkanda baðlama üretiyorum. Mücadele Birliði: Son süreci biliyorsunuz, ekonomik krizin bizim hayatýmýz da yarattýðý yýkýmlarý da… Dükkan kapatanlarý, batanlarý ve daha nicelerini görüyoruz. Bu ekonomik krizin size yansýmasý nasýl oldu, bizimle pay laþýr mýsýnýz? Baðlama Ustasý: Bu krizle birlikte insanlarýn alým güçleri azaldýðý için krizin etkileri bize de yansýdý. Ben burada profesyonel baðlama yapýyorum, insanlar alým güçleri düþtüðünden kaynaklý daha ucuz diye gidip kalitesiz baðlama alýyorlar. Marangozlar da iþleri azaldýðýndan baðlama yapýmýna baþladý. Baðlama kültürüne sahip çýkmaya çalýþan insanlar maddi gelirle-

D

rinin ancak genel ihtiyaçlarýna yettiðinden bu kültürden uzaklaþýyorlar mecburi olarak. Mücadele Birliði: Siz ce gidiþat þu an ne yönde? Baðlama Ustasý: Daha da kötüye gidiyor herþey. Demokratik açýlým, Ýran, Irak, Suriye, Afrika ve dünyanýn birçok yerinde yaþananlar insanlarýn yaþamlarýný olumsuz anlamda etkiliyor. Mücadele Birliði: Halk dilinde bir söz vardýr hepimizin bildiði ‘Ýnsanýn dostu kötü günde belli olur’ diye… Bu kriz le birlikte biz de dostu düþmaný daha iyi tanýyoruz. Son süreçte ‘Ýþten atmalar yasaklansýn”, “insanca yaþayacaðýmýz asgari ücret”, “krize karþý halkýn þartlarý var” ya da “krizin faturasý patronlara” gibi söy lemleri çokça duyar olduk. Bizim, bizi ezen, sömüren, aþaðýlayan bu sistemin çatlaklarýný onarmamýz mý? Baðlama Ustasý: Bu yaþananlara karþý organize olmak gerekiyor önce. Bunu savunan bütün sivil toplum örgütlerinin bir araya gelmesi gerekiyor. Saðcýsý solcusu fark etmeksizin toplumun uyanmasý gerekiyor. Ezilenlere baktýðýmýz zaman saðcýsý da var solcusu da. Bu yaþanan yýkýmlara karþý halk devrimi olmasý gerekiyor. Devrime zarar verecek hangi kurum-kuruluþ

DEVRÝMCÝ GELÝÞÝM ÝÇÝN

evrimci geliþim ve deðiþim, kapitalist kültürün dayatmalarýnýn aksine bireye özgür düþünme; toplumsal olaylara küçük bir delikten direk bakma yerine, yani verilenle yetinme yerine daha geniþ çerçeveden bakýp yorumlama özelliði kazandýrýr. Hayatýn diyalektiðinin kavranmasýný saðlayan devrimci geliþim hayatý bütünsel olarak kavrayýp, geçmiþin, anýn ve geleceðin baðýný kurup, tahlilini yapmamýzý saðlayarak karþýlaþacaðýmýz her türlü zor, þaþýrtýcý olaylar karþýsýnda en doðru kararý alýp gerilememizin veya düþmemizin engelleyicisi olur. Hayatýn çetin koþullarýnda ne yapacaðýný bilmeden, kapitalist bir toplumun karmaþýklýðý içerisinde bir o yana bir bu yana yalpalayarak ilerlemenizi ve sonunda hiç olmamýþ, yaþamamýþ gibi yok olmamýzý engelleyecek yani bizi ürettiklerimizle, hayata ve topluma býraktýklarýmýzla biz yapacak olan devrimci geliþimdir. Devrimci geliþim ise ancak marksizm-leninizmi okuyup, kavrayýp, pratiðe geçirmekle yani devrime yoðunlaþmakla olacaðý büyük bir gerçekliktir. Günümüz iç savaþ koþullarýný devrime ulaþtýrmak devrimci geliþime verdiðimiz önemle yani devrime yoðunlaþmayla saðlanacaktýr.

varsa bunlarý ayýklamak gerekiyor. Bu yýkýmlarý ne meclis, ne AB, ne ABD çözebilecek. Bunu çözebilecek olan bir tek insanlardýr. Baþka bir alternatif yok, tabanýn uyanmasýndan baþka. Bu ülkenin çocuklarý bizim çocuklarýmýz. Bu yaþanan olumsuzluklarý çözecek olan kuþak bizim kuþaðýmýz. Birlik olalým; ama samimi, güvenilir bir birlik. Bunun için büyük bir mücadele olmasý lazým, ben her zaman varým bu mücadele için. Mücadele Birliði: Son olarak söy lemek istediðiniz bir þey var mý? Baðlama Ustasý: Çocuklar için bir þeyler yapalým. Türkiye’de ve dünyada yaþanan çocuk istismarýnýn önüne geçmek için mücadele edelim. Mücadele Birliði: Bize zaman ayýrdýðýnýz için teþekkür ederiz. Baðlama Ustasý: Ben teþekkür ederim. Baðlama ustasýy la yapýlan röportaj olsa olsa bir türküy le sonlanýr. O güzel yüreðinden baðlamanýn teline akan sýcak bir türküy le uðurluyor bizi baðlama ustasý. ‘Aklým ermez ahiret eðlencesine Saygým var ilimin gerçek sesine Hayal cennetinin boþ bahçesine Yobaz sürüsünü sürdüm de geldim…’ Ýzmir Mücadele Birliði

Ýçinde bulunduðumuz kapitalist toplum ve onun dayattýðý yoz kültür sonucu insanlar sadece günü geçirme, bir þekilde yaþamda kalma telaþýyla dar pencerelerini dünyanýn deðiþen ve gerçekçi koþullarýna kapatabiliyor. Bu da düþünce tembeli, üretemeyen, her türlü geliþimden yoksun insanlarýn oluþmasýný kaçýnýlmaz kýlýyor. Oysa insan kendi yapýsý gereði çok yönlü düþünme, hayatý bilimsel bakýþ açýsýyla kavrama ve sonuçlar çýkarabilme yetisine sahiptir. Bu yönlerimizi ortaya çýkarmak ise kendimizi ne kadar geliþtirdiðimize baðlýdýr. Tabii bu geliþim kapitalizmin sosyalleþme, kendini geliþtirme adýyla bizlere dayattýðý çürümüþ bir kültürün ürünü olan insanlarýn kendisi ve toplum yararýna düþünme ve geliþmeyi engelleyici faaliyetler deðildir. Bu tür faaliyetlerin bizleri geliþtirmek yerine düþünemeyen, düþünemeyince üretemeyen yani kendini gerçekleþtiremeyen bireyler yaptýðýný tam da burjuvazinin istediði gibi ona karþý oluþacak toplumsal geliþmeyi kýsýrlaþtýrdýðýný biliyoruz. Bizim burada kastettiðimiz kendisinin ve toplumun geliþimini saðlayacak olan bizde hayata gerçekçi bir bakýþ açýsý yaratacak olan devrimci geliþimdir. Ýzmir'den Mücadele Birliði Okuru

153. Sayý / 16 - 30 Aralık 2009

19


Ekin Sanat

Yeni Evrede

ANTAKYA AYIÞIÐI SANAT MERKEZÝ DERNEÐÝ AÇILDI

Çýktýk yola Ellerimiz koynumuzda, Sýmsýcak sevgiyle, güvenle Dolup taþarak… Çýktýk yola nice kararsýzý, Týrýsa geçen atlarýmýzýn Toynaklarýnýn tozunda Býrakarak… Çýktýk yola alnýmýzda, 30 onurlu yýlýn teri, Kýlýçlarýmýz bilenmiþ… Ardýmýza bakmadýk, Yüzlerimiz ileri dönük… AYSUN BOZDOÐAN

Mücadele Birliði

Ý

nsanlarýn insanca yaþayacaðý, baskýnýn ve sömürünün, eþitsizliðin ve adaletsizliðin, zulmün ve savaþlarýn olmadýðý, özgür bir dünyanýn yaratýlabileceðine olan inancýmýzla kültür ve sanat alanýnda üzerimize düþeni yapmak üzere yola çýkýyor, iyiden, güzelden yana olan tüm insanlara MERHABA diyoruz. Uzun bir süredir çalýþmalarýný sürdürdüðümüz sanat merkezimizi, proletaryanýn kültür ve sanatýný, Antakya iþçi ve emekçilerine ulaþtýrmak amacýyla yoðun bir çalýþma sonucunda açtýk. Açýlýþýmýzý duyurmak amacýyla 27 Aralýk Pazar günü saat: 13.00’da bir etkinlik düzenleyeceðiz. Ve bu zor, uzun yolda geleceðin güzel günlerini birlikte yaratmak, bu onurlu yaþamý paylaþmak için sizleri sesimize ses vermeye, gücümüze güç katmaya davet ediyoruz. Bu davet hepinize… Gelin hep birlikte üretelim…

A çýlýþ Etkinliði Program:

* Sinevizyon Gösterisi * Açýlýþ Konuþmasý * Þiir Dinletisi * Müzik Dinletisi * Grup Bahara Ezgi Tarih: 27 Aralýk Pazar Saat: 13.00

Adres: Kurtuluþ Caddesi Fevzipaþa Mahallesi Akýncýlar Sokak Gali Ýþ Merkezi Kat:1 D/1 No:80 Antakya/HATAY Telefon: 0 326 216 49 12 antakyaayisigi@gmail.com

UMUDUMUZ KAVGADA KAVGAMIZ SANATIMIZLA Antakya Ayýþýðý Sanat Merkezi Derneði

YENÝ YAÞAM SANATÇILARIYIZ

G

ünümüzde yaþadýðýmýz koþullarda insanýn öncelikle kendine, sonra da çevresindeki insanlara yardým etme ve onlarla bir þeyler paylaþma özelliðini yitiriyor olmasý, bize hemen þunu düþündürür; ilk olarak bencillik duygusu, insanlara karþý güvensizlik ve korku. Bu düþünce, bu koþullarda yaþayan insanlarý haklý gibi gösterse de doðru olan yaklaþým madalyonun asýl görünmesi gereken yüzüdür. Ýnsanlarýn seçme þansýna tabi tutulmamalarý (yaþadýðýmýz koþullarýn her ne kadar kendi seçimlerimiz olduðu söylense de) bizi daha dar kapsamlý düþünmeye ve öyle hareket etmeye götürür. Hayata dar açýlardan bakmak, bizi kendi yaþadýðýmýz çevrede bir tavuðun kuluçkaya yatýp yumurtlamasýndan farksýz kýlmaz. Ama tavukla insanlar arasýndaki fark tavuðun oturarak baþarýya ulaþmasý ama insanlarýn oturduðu yerde baþarýya ulaþmamasýdýr. Adaletsizliðin, sömürünün, açlýðýn, savaþlarýn olduðu bir dünyada bunu oturduðumuz yerden seyretmek çok zor deðil. Þu an cezaevlerinde tutsak olan insanlar bize yani dýþarýdaki insanlara oranla daha özgürler. Beden tutsaklýðý yaþamak düþüncelerin tutsak olmasýndan daha zor deðildir. Önemli olan

20

düþüncelerimizi özgürce yaþamak ve bunu insanlýða haykýrabilmektir. Dünyanýn her yerinde özgür düþünen, gerçek anlamda bir þeyleri deðiþtirmek için savaþan insanlar bedence hep tutsak ediliyor. Ýnsanýn, onlarýn seslerini duyabilmesi, oturduðu yerde ‘evet haklýlar, iyi yapýyorlar’ deyip suskun kalmamasý gerekir. Kendine insaným diyen birinin bunu yapmasý gerekir. Onlarýn seslerini duyurabilmek demek, onlarý suçsuz göstermek deðil, bizim daha iyi bir yaþam için daha çok þey yapmamýz gerektiðini anlatmaya çalýþmaktýr. Bizim yaþamýmýzdaki duvarlar, onlarýn yaþamak zorunda olduklarý o dar duvarlardan daha kalýndýr. Yaþadýðýmýz duvarlarý hiçbir zaman tek baþýmýza yýkamayacaðýmýzý bilmeliyiz. ‘Bir elin nesi var’ hiçbir þeyi; ‘iki elin nesi var’ sesi, peki bu eller çoðalýrsa ne olur? Duvarlarýmýzý yýkarýz ve yaþamlarýmýzý kazanýrýz. ‘Örgütsüz güç, güç deðildir’ sözü bize, tek baþýnayken bir hiç, ama beraberken herþey olduðumuzu ifade eder. Dünya geneline bakacak olursak, Afrika’da açlýktan ölen insanlar, toprak uðruna yapýlan savaþlar, bu savaþlarýn sonucunda katledilen insanlar, doðada yaþanan deðiþimler ve bunlardan doðan hastalýklar 153. Sayý / 16 - 30 Aralık 2009

ve salgýnlar, bunlarýn sonucunda yaþanan tarifsiz acýlar ve ölümler… Þu an dünyada bunlarýn varoluþu ve varoluþ sebepleri bize bir þeylerin artýk deðiþmesi gerektiðini daha doðrusu deðiþmesinin zorunlu bir gerçeklik olduðunu gösteriyor. Ve bu deðiþim kaçýnýlmazdýr. Hayata ne verirsen onu alýrsýn her daim. Bu veriþin bir ölçüsü, reçetesi yoktur. Biz hayata, insanlara ve doðaya verdiklerimizle ne kadar az yetinirsek o kadar dibe vururuz. O yüzden yetinmekle kalmayýp olmasý gereken insani görevimizi yapmalýyýz. Önce kendimizi geliþtirerek, tartýþarak ve güzel bir yaþam için örgütlü bir mücadeleye giriþerek ilk adýmý atabiliriz. Onurlu yaþamanýn bir tek yolu vardýr, onurlu yaþamak için mücadele etmek ve bu mücadele için yaþanmasý gereken zorluklarý göze almak. Savaþý ve ölümsüzleþmeyi göze almadan yeni bir dünya kurulamaz. Hepimiz birer yeni yaþam sanatçýlarýyýz, bizim en büyük sanat eserimiz yaþam biçimimizdir. Gözümüzün önünde gün gün akýp giden yaþamlarýmýza sahip çýkmalýyýz. Eðer biz sahip çýkmazsak tarih bizi hep yenik sayacak... Ýzmir’den Kürdistanlý Bir İþçi


BÜTÜNLÜKLÜ DÜÞÜNMEK

Yeni Evrede

Kadro

Mücadele Birliði

Diyalektik materyalizmi yeni öðrenmeye baþlamýþ birinin ilk öðrendiði þeylerden biri, evrensel baðýntýlýlýk yasasýdýr. Bu yasaya göre evrende her þey birbiriyle baðýntýlýdýr; bütün olay ve olgular birbirine görünür veya görünmez baðlarla baðlanmýþtýr. Bu nedenledir ki, hiçbir olay ya da olgu, bütünselliðinden koparýlarak ele alýnamaz. Bir olay ve olguyu kendi özel koþullarý içinde ele alýrken bile, onun genel çizgilerini görmek ve anlamak zorundasýnýz, aksi halde onu bütün yönleriyle analiz edemez, doðru sonuçlara varamazsýnýz. “Önce genel sorunlarýn çözümlerini bulmadan, özel sorunlarý çözümlemeye kalkýþan bir kimse” diyor Lenin, “farkýna bile varmadan, her adýmda kaçýnýlmaz olarak bu genel sorunlarda takýlacaktýr. Her özel durumda körcesine onlara takýlmak ise, izlenen politikayý en kötü yanýlgýlara ve ilkesizliðe mahkum etmektir” (Aktaran Y.Krasin, Devrim Sürecinin Diyalektiði, s.5). Demek ki, bir olayý ya da olguyu deðerlendirirken, o olay ve olgunun özel ve genel yanlarýný birlikte ele almalý, birini diðerinden kopararak düþünmemeli, birinden birine takýlý kalmamalýyýz. Bütün olay ve olgularý bütünlüklü deðerlendirmeyi bir alýþkanlýk haline getirmeliyiz. Örneðin kendi bireysel tarihimizi bütünün bir parçasý olarak düþünmek, hem tarihsel geliþme içinde kendi yerimizi görmemizi saðlayacaktýr, hem de düþünce ve eylemlerimizde yalnýz olmadýðýmýzý bize gösterecektir. Süreklilik ve sýçramalarla ilerleyen tarihsel süreç içerisinde yaptýðýmýz her eylemin, attýðýmýz her adýmýn bir yerinin ve anlamýnýn olduðunu bilmek bizleri daha güçlü ve kararlý kýlacaktýr. En küçük eylem bile tarihsel süreklilik içinde önemli bir yer tutar. Alevi mitinginde açýlan Deniz pankartý gibi... Þu anda bu eylemin Türkiye ve Kürdistan’ýn bir çok bölgesinde konuþulduðuna emin olabiliriz. Orada bulunan herkes pankart açýldýðýnda yaþanan büyük coþkuyu görebilme þansýna sahip oldu. Kitlelerin coþkusu onlarýn devrimci ruh hallerini ortaya koyuyordu. Alanýn boydan boya dalgalanmasý, açýlan pankartta halklarýmýzýn devrimci önderlerinden birinin resminin bulunmasýndan kaynaklý olmasýnýn yaný sýra, kitlelerin devrimci coþkusunu yansýtýyordu. Þimdi herkes, her bir leninist, yaptýðý eylemin, devrimci çalýþmanýn tarihsel bilincinde olmak zorundadýr. En küçük adýmdan en büyüðüne kadar... Herkes, yarýnýn büyük günlerini hazýrlayan þeyin, bugünün irili ufaklý çabalarý olduðunu aklýndan bir an olsun çýkarmamalýdýr. Örneðin Leninistler yýllar yýlý, Taksim’in 1 Mayýs Alaný olduðunda ýsrar ettiler ve iþçi sýnýfý ve emekçileri oraya çaðýrdýlar. Yalnýz baþlarýna kalmayý göze alarak, tek baþlarýna her 1 Mayýs’ta Taksim’e yürüdüler. Ve sonunda devrimci politika yaþamda karþýlýðýný buldu; iþçi sýnýfý ve emekçiler Taksim’e yöneldiler ve leninistlerle birlikte Taksim’i fethettiler. Bugün artýk Taksim’e çýkmak kolaydýr ama birkaç yýl öncesine kadar bunun aðýr bedellerini göze almak gerekiyordu; en önemlisi de verilen emeðin boþa gitmeyeceðini, bir gün meyvelerini vereceðini bilmekti. O anda yapýlan eylemin tarihsel süreç içinde önemli bir yer tutacaðýný kavramaktý. Bütünlüklü düþünmek sadece bunlarla sýnýrlý deðil elbette. Kimi zaman her birimiz kendi çalýþma alanýmýzda, ya da çalýþma yürüttüðümüz bölgede takýlý kalabiliyor; buralarýn sorunlarýyla ilgilenmekten genelin sorunlarýna kafa yoramayabiliyor, dahasý giderek kendi alanýmýz ya da bölgemiz dýþýndaki çalýþmalara ya da sorunlara ilgisizleþebiliyoruz. Oysa olmasý gereken bir bütün olarak kolektifi düþün-

mek, kolektifin önündeki sorunlara çözüm aramak ve bulmaktýr. Örgütlenme sorunlarýndan tutalým da derginin daðýtýmýný örgütlemeye kadar, kitlelerle bað kurmak, yeni iliþkiler yaratmaktan tutalým da mali sorunlarýn çözümüne kadar her þeyi enine boyuna düþünmeli, yaratýcý fikirler bulmalý ve bunlarý kolektif aklýn hizmetine sunabilmeliyiz. Bütünlüklü düþünmeme tembelliðinden kendimizi kurtarmalý, küçük küçük derelerin denize akmasýný nasýl saðlayacaðýmýza daha fazla kafa yormalýyýz. Herkes en yakýnýndakilerden baþlamak üzere önce iliþkide olduðu ya da olabileceði insanlarý gözden geçirmeli, herbirinden kolektif amaçlar için ne alýnabileceðini kararlaþtýrmalýdýr. Herkes olanaklarýný zorlamalý, devrim ve komünizm mücadelesi için harekete geçirilmelidir. Bir mitingin baþarýsý için, bir etkinliðin baþarýsý için... A’dan Z’ye herkes harekete geçmeli, çevresini harekete geçirmeli; atýl kapasiteyi dinamik hale getirmelidir. Herkesi bir iþin ucundan tutturmayý baþarmak zorundayýz. Bardakla su taþýyabilecek olana bardakla, kovayla su taþýyabilecek olana kovayla su taþýtabilmeliyiz. Herkesi yeteneklerine göre yerli yerinde istihdam ettiðimizde geriye sadece verilen iþin yapýlýp yapýlmadýðýnýn denetlenmesi kalýr -ki bu da zor bir þey deðildir-ama olmazsa olmazdýr. Eðer kolektif bir ruhla çalýþýlmaz, örneðin bir yer ya da bölge, canla baþla çalýþýrken, diðer yerler teklerse, hem çalýþmalardan sonuç almak zorlaþýr, hem kendi içinde kolektif anlayýþ sakatlanýr. Kolektif ruhu canlý tutmak için, her diþlinin ayný tempoyla çalýþmasý, bir dinamo gibi hedefe kilitlenmesi gerekiyor. Kuþkusuz herkesin kapasitesi farklýdýr; bunu bileceðiz ama herkesten de yetenek ve kapasitesini artýrmasýný isteyeceðiz. Eski tempoyla yeni dönemi karþýlamak, devrimi pratik olarak örgütlemek mümkün deðildir. Hareket geliþiyor ve geliþecektir; ve elbette bunun sancýlarý da yaþanacaktýr. Hiçbir geliþme sancýsýz olmaz; ama küçük baþarýlar, yapabileceðimize olan güveni güçlendirecek; her birimize umut ve iyimserlik aþýlayacaktýr. Ve baþarýlar daha büyük baþarýlarý getirecektir. Zafere kadar sürecin diyalektik geliþimi böyle olacaktýr. Bütünlüklü düþünmek, ayný zamanda,yaptýðýmýz her eylemin bütüne ne kattýðýný düþünmektir. Bu artýk baþarýnýn ölçütü durumundadýr. Her birimiz kendimizi çalýþma alanýmýzda baþarýlý görebiliriz; ama kriter alýnmasý gereken ölçüt, bunun bütüne ne kattýðý, kolektif anlamda bizi ne kadar geliþtirdiði olmalýdýr. Ancak kolektif bir sorumluluk bilinciyle bu saðlanabilir. Bütünlüklü düþünmek ayný zamanda, bu kendimiz de olabiliriz, bir kiþi hakkýnda deðerlendirme yaparken, onun bütün yaþamýný, artýlarýný ve eksilerini birlikte deðerlendirmektir. Bu konuda mükemmelliyetçiliðe düþmeden, herkesi sýnýflar mücadelesi içindeki yerine göre, yapabildikleri ve yapamadýklarýyla, objektif olarak deðerlendirmek gerekir. Sadece bu konuda deðil, her konuda objektifliði elden býrakmamalýyýz. Bu bizi deðerlendirme yaparken hata yapmaktan alýkoyacaktýr. Bir þeyi daha ekleyerek bitirelim: eylemlerimizin dünya proletaryasýnýn yüzyýllardýr süren devrim ve komünizm mücadelesinin bir parçasý olduðunu unutmamalýyýz. Biz uluslararasý komünist hareketin bir parçasýyýz. Bu nedenle hiçbir zaman yerel bir mantýkla düþünmemeliyiz. Hele de günümüz dünyasýnda; artýk en küçük bir eylemin bir anda bütün bir dünyanýn gündemine girmeye yettiði bir dönemde; dünya “küresel bir köy”e dönüþmüþken..

153. Sayý / 16 - 30 Aralık 2009

21


Yeni Evrede

Yayınlanan Kitaplar

Mücadele Birliði

Kitaplarımızı Yayınevimizden temin edebilirsiniz

DEĞİŞİKLİK:

Y AY INEVİMİZİN TELEFON VE FAKS NUMARALARI DEĞİŞMİŞTİR. Y ENİ NUMARAMIZ AŞAĞIDAKİ GİBİDİR

TEL-FAX : 0 212 533 32 57 E-POSTA: info@mucadelebirligi.com, mucadelebirligi@hotmail.com

22

153. Sayý / 16 - 30 Aralık 2009




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.