TARÝHÝN ETKÝN YÖNÜNÜ GÖRMEK
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
H
er gün gözlerimizin önünde meydana gelen olaylarý, eðer devrimci bir açýdan yorumlayamazsak, geniþ halk kitlelerinin harekete geçen enerjisinin ve aktivitesinin nereye doðru yöneldiðini de anlayamayýz. Bir devrim anýnda bile kitlelerin her günkü davranýþýný görürüz. Tarihsel süreçleri en sürükleyici yönüyle görmek için olaylarýn geliþimini devrimci bir bakýþ açýsýyla yorumlamalýyýz. Bu topraklarda yýllardýr en yoðun, yaygýn, þiddetli devrimci olaylar tarafýndan belirlenen tarihi bir dönemden geçiyoruz. Fakat olaylara ve dünyaya geri bir açýdan bakanlar, kitlelerin yýllarý dolduran büyük aktivitesini göreceðine, en geri kitlelerin davranýþ biçimini görürler. Toplumda geri olaný temsil eden ve yansýtan reformist ve oportünist literatür, sýnýf savaþýmýnýn gerçek durumunun bir ifadesi olamamýþtýr hiçbir zaman. Gelecek kuþaklar bu küçük burjuva yayýnlarý incelediðinde, burada geri olaný göreceklerdir. Toplumun en ileri yönünü, devrimci yönünü kavramak için, devrimci marksist belgelere bakmak durumunda kalacaklardýr. Tarihte ileri olaný marksistler temsil ediyor. Türkiye ve Kürdistan’da geçen yüzyýlýn son 30 yýlýndan bu yana süren kitle mücadelesinin devrimci niteliði çok belirgindir. Bu þartlarda olaylar baþka türlü geliþemezdi. Tekelci egemenliðe ve tekellerin saldýrýlarýna karþý emekçilerin mücadelesi ancak devrimci niteliðiyle varlýðýný devam ettirebilir. Emekçi ve yoksul halk kitleleri, ezen ve öldüren bir egemenliðe karþý uzun dönemdir devrimci biçimler alan bir mücadele yürütüyor. Faþizm ve sermayeye karþý mücadele,
devrimci biçimde ve zor kullanarak sürdürülür. Türkiye ve Kürdistan’da, ezilen ve sömürülen kitleler koþullarý deðiþtirmek için kýyasýya bir savaþ verirken, kendileri de bu süreçten dönüþerek çýktýlar. Savaþ alanlarýnda yetiþmiþ, bilinçli, kararlý, militan ve devrimci bir kitle haline geldiler. Bu topraklarda 40 yýldýr tarihin etkin gücü devrimci halk kitleleri olmuþtur. Tarihi geri yönleriyle yorumlayanlar geri kitlelerin durumuna bakýyor, devrimci kitlelerin mücadelesine deðil. Materyalist tarih anlayýþýný kaba bir biçimde algýlayanlarýn söylediði, “tarihi kitleler yapar” sözü tarihin yüzeysel yorumuna dayanýyor. Hiçbir dönem kendi köleliðine karþý baþkaldýrmayan geri kitlelerin tarih yaptýðý görülmüþ müdür? Açýklama yapmaya gerek yoktur ki, tarih yapmak tarihi ileri götürmek, yeni bir tarihsel dönem baþlatmaktýr; yoksa tarihi geri götürmek deðil. Daha ileri topluma geçmek için mücadele verenler her dönemin devrimci ve ayaklanan kitleleridir. Bizde de yýllardýr mücadele verenler, sýnýrsýz bir özveriyle çatýþanlar, ýsrarlý ve devrimci bir kararlýlýk gösterenler her iki ülkenin devrimci proletaryasý, devrimci emekçileri ve devrimci politik güçleridir. Ýþçilerin, ezilenlerin önemli bir kesimi hala burjuva partilerin peþinden giderken, burjuva egemenliðe karþý dövüþenler ve dünyanýn en þiddetli savaþlarýndan birini yürütenler devrimci halk kitleleri olmuþtur. Kürt halkýný ele alalým. Kürt halký verdiði devrimci savaþla yalnýzca bulunduðu topraðýn deðil, bölgenin de etkin ve devrimci gücü olduðunu kanýtlamýþtýr. Gerek savaþ kapasitesi, gerek yaþaya yaþaya elde ettiði büyük tarihi deneyimler, 154. Sayý / 30 Aralık 2009 - 13 Ocak 2010
Başyazı gerekse politik bilinç ve kültürel alanlarda saðladýðý ilerlemelerle Kürt halký Türkiye’nin bugünkü sosyo-politik yapýsýnýn kabuðuna sýðamayacak denli devrimci bir duruma gelmiþtir. Türkiye’nin egemen güçleri, Kürt halkýnýn en çok bu devrimci yönünden korkuyorlar. Türkiye devrimci emekçileri ve devrimci Kürt halký bugünkü toplumsal yapýya sýðmayacak kadar ileri bir konumdadýr. Bu kabul kesinlikle kýrýlacaktýr. Kürt halký kesinlikle bu noktada durmayacak, daha ileri gidecektir. Devrimci teori ve devrimci pratik emekçi halk kitlelerine devrimci bir nitelik kazandýrýr. Emekçi halk kitleleri devrimci mücadele sürecinden geçerek ve devrimci mücadele vererek ileri bir nitelik kazanýr. Devrimci niteliði halký ileri götürür. Kitleler ileri nitelikleriyle tarihsel süreci hýzlandýrýrlar. Birleþik devrimin güçleri olan Türkiye’nin devrimci emekçi kitleleri ve Kürdistan’ýn devrimci kitleleri devrime hýz kazandýracak böylesi ileri niteliðe sahiptir. Ýktidar doðrultusunda durmadan ilerlemesini saðlayan, bu doðrultuda o büyük enerjisini ateþleyen, devrimci mücadelesini sürekli hale getiren onlarýn bu ileri niteliðidir. Kitleler bulunduklarý noktadan daha ileriye, bugünkü konumlarýndan daha nitelikli hale gelerek gideceklerdir. Mücadelelerine sýk sýk yer verdiðimiz Latin Amerika halklarý, ileri nitelikleriyle dünya halklarýna örnek oldular. Emperyalist kapitalist sisteme karþý mücadelede devrimci netilikleriyle ileri bir yer tuttular. Kýtada yarým yüzyýldýr süren o son derece etkileyici mücadeleleriyle, kýtanýn birçok ülkesini dünya devriminin birer mevzisine çevirenler oralardaki devrimci kitlelerdir. Latin Amerika’nýn devrimci halklarý büyük devrimci eylemleriyle yalnýzca Latin Amerika tarihini hýzlandýrmakla kalmadýlar, ileri hareketleriyle dünya devrimini de hýzlandýrdýlar. Bir halkýn ileri niteliðiyle, devrimci niteliðiyle tarihi nasýl ileri götürdüðü, geri niteliðiyle ise nasýl geri götürdüðünün denk bir örneði Rusya ve Doðu Avrupa halklarýdýr. Rus halký ve diðer halklar 20. yüzyýlda tarihi, devrimci nitelikleriyle ileri götürdüler. Ekim Sosyalist Devrimiyle sosyalizme geçerek insanlýk tarihinde yeni bir dönem, insanýn insan üze-
3
Yeni Evrede
Başyazı
Mücadele Birliði
rindeki her türlü sömürüsüne son verip, mazlar. Tarih sýnýf mücadelesi tarihidir. bütün bir nesnel ve öznel geliþme dizisi sýnýfsýz bir tarihsel dönem baþlattýlar. Tarihin etkin yönü sýnýf mücadelesidir ve tarafýndan hazýrlandýðýný da anlayamýyorlar. Onlar her ne kadar kitlelerin etkin Sosyalizm altýnda hýzlý ve büyük bir iler- devrimci sýnýfýn devinimidir. leme gösterdiler. Dünyadaki tüm koþullaBizde, sosyal reformistler ve takipçi- geliþmelerinden söz etseler bile geri bir rý temelden sarstýlar, dünya devrimi do- leri olan oportünistler Türkiye ve Kürdis- bakýþ açýsýna sahip olduklarý için olaylaðan bu yeni koþullarda büyük bir sýçrama tan’ýn yakýn tarihini ele alýrken 68 dev- rýn hangi yönde geliþtiðini ifade edemezgösterdi. Rusya ve Doðu Avrupa halkla- rimci mücadelesinden, 71 devrimci çýký- ler. Eðer tutarlý devrimci sýnýf olan prolerýnýn 90’lý yýllardan itibaren içine girdik- þýndan, 15-16 Haziran büyük iþçi ayakleri geri düþüþ, yani geri nitelikleri ise bu lanmasýndan, 70’li yýllarýn yaygýn ve yo- taryanýn devrimci sýnýf bakýþ açýsýna saülkelerde geçici de olsa tarihi geri götür- ðun devrimci mücadelesinden Kürt hal- hip deðilsen, marksizmin devrimci teoridü. kýnýn özgürlük mücadelesinden ve bu sü- sine dayanmýyorsan sýnýf savaþýmýnýn ve Tarihi irdelerken, tarihin etkin yönü- re içinde devrimci güçlerin toplumu de- olaylarýn geliþim doðrultusunu da anlanü çözümlemeliyiz. Tarihin etkin yönü- rinden sarsan devrimci eylemlerinden yamazsýn. Ne kadar devrimci bir teoriye nü, devrimci yönünü bir kenara býraktýk söz ederler, ancak tarihin bu etkin yönü- sahip olduðunu söylesen de eðer devrimmý, geriye mistik ve edilgen bir yön kalýr. nü tarihin geliþimindeki yerini yerli yeri- ci durumu göremiyorsan, nasýl bir devriHer dönemin sürükleyici, itici güçleri ne oturtamazlar. Onlar tarihin bu etkin min olgunlaþmakta olduðunu kavrayamývardýr. Varolan iliþkileri sürekli alt/üst e- anlamýný ortaya koyamýyorlar. Bütün bu yorsan, o ileri sürdüðün “teori”nin ne teden ve tarihte çýðýr açanlar toplumlarýn geliþmelerin ve devrimci eylemliliklerin orik bir deðeri vardýr ne de devrimci bir bu etkin güçleridir. Bu güçler her döne- bir devrime doðru gittiðini, bu devrimin yönü. Çünkü bu teori, içinde çok þiddetli sýnýf savaþýnýn yükseldiði min devrimci sýnýflarýdýr. Ýssomut þartlarý anlama yetetemleri ve hedefleriyle tarihin Bütün oportünist ve reformist neðine sahip deðildir. evrensel yöndeki geliþmesini Bütün oportünist ve reifade ederler. Tarihin etkin yöha re ket ler ay ný ba kýþ a çý sýy la, kit le le rin formist hareketler ayný banünü, itici güçlerini ve sürükve proletaryanýn devrimci eylemlerini kýþ açýsýyla, kitlelerin ve leyici dinamizmini çözümleproletaryanýn devrimci eyyemeyenler, geliþmenin yönüolduðu noktanýn altýnda en geri ve lemlerini olduðu noktanýn nü de göremezler. Tarihi geri bir bakýþ açýsýyla yorumlayanreformist bir anlayýþla yorumlarken, altýnda en geri ve reformist bir anlayýþla yorumlarken, lar burjuva toplumda bir çürüLeninist Parti ise, emekçi kitlelerin Leninist Parti ise, emekçi me ve daðýlma görürler, fakat o toplumun itici gücü olan sýdevrimci hareketinin nasýl bir devrim kitlelerin devrimci hareketinin nasýl bir devrim noktanýf savaþýmýný ve proletaryanok ta sý na ge lip da yan dý ðý ný, biz zat sýna gelip dayandýðýný, biznýn devrimci eylemini görezat olgulardan yola çýkarak mezler. Gelmekte olan topluolgulardan yola çýkarak açýklamaktadýr. Olaylarýn mun öðelerinin eski toplumda a çýk la mak ta dýr. O lay la rýn dev rim ci bir devrimci bir yönde geliþtiverili olduðunu da kavrayamazlar bir türlü. yönde geliþtiðini ve bir devrime gebe ðini ve bir devrime gebe olduðunu açýklayamazsan taTarihi geliþmeleri irdelerol du ðu nu a çýk la ya maz san ta ri hin et kin rihin etkin yönünü çözümken, diyalektik ve materyalist leme biçimindeki marksist anlayýþla hareket etmeyenler yönünü çözümleme biçimindeki anlayýþý hiç anlayamamýþtarihin etkin yönünü ve geliþmarksist anlayýþý hiç anlayamamýþsýn sýn demektir. Proletaryanýn melerdeki rolünü ortaya koyamazlar. Reformistler ve opordemektir. Proletaryanýn devrimci sýnýf devrimci sýnýf partisi onlarýn tersine marksizmin devtünistler olaylarý devrimci bir partisi onlarýn tersine marksizmin rimci diyalektiðine dayanabakýþ açýsýyla yorumlamadýkrak toplumun bir devrime larý için toplumlarý altüst eden devrimci diyalektiðine dayanarak gebe olduðunu ve devrimci geliþmeleri ve süreçleri gerçek top lu mun bir dev ri me ge be ol du ðu nu hareketin burda tarihin ebeyerine oturtamazlar. Toplumsi rolünü oynamasý gerektilarýn geliþme süreçlerini inceve devrimci hareketin burda tarihin ðini ve bunun yeni bir toplerken, geliþmelerin en etkin e be si ro lü nü oy na ma sý ge rek ti ði ni ve luma geçiþ için bir zorunluolgularýný bilinçlice ele almadýklarý için, geliþmenin, dönübunun yeni bir topluma geçiþ için bir luk olduðunu ýsrarlý olarak ifade ediyor. þümün harekete geçirdiði güçzo run lu luk ol du ðu nu ýs rar lý o la rak leri ve onlarýn oynadýðý devC.DAÐLI rimci rolü de ortaya çýkaraifade ediyor.
4
154. Sayý / 30 Aralık 2009 - 13 Ocak 2010
ONUR DA DEVRÝME DAHÝLDÝR
Yeni Evrede
DTP’nin Kapatılması
Mücadele Birliði
Kafalarý karýþtýran birkaç hafta oldu bu Aralýk ayýnda. Bu nasýl iþti? Açýlým bir “devlet projesiydi” ama Anayasa Mahkemesi bu projeyi pek de uygun davranmadý. Daha ilginci, Mahkeme’nin DTP içinde en ýlýmlý olarak görülen Ahmet Türk ve Aysel Tuðluk’un vekilliðini düþürürken, her konuþmasýyla, egemenlerin boðazýna balýk kýlçýðý gibi batan pek çok DTP vekili Meclis’te býrakmasıydı. Her bir adýmda, süreci dümdüz bir çizgi olarak düþünenlere þaþkýnlýk veren olaylar yaþandý, yaþanýyor. Kafalar karýþýnca, Mahkeme’nin verdiði karara dair yorumlar havada uçtu. Denildi ki, AKP kararsýzlýða düþünce, açýlým sürecine balta vurmak isteyenlere gün doðdu, Mahkeme de malum kararý aldý. Ancak, AKP’nin her adýmýna ayak uydurmaya özen gösteren üyeler dahil, bu karar oybirliðiyle alýnmýþtý. Üstelik bu sözkonusu üyelerin kurban bayramý süresince AKP’nin aðýr toplarýyla ayný otelde kaldýklarý ortaya çýktý ve bu görüþmeden hemen sonra, neredeyse iki hafta raflarda tozlanmaya terkedilen DTP dosyasý gündeme getirildi. Böylece, DTP’nin kapatýlmasýnýn AKP’ye raðmen deðil, onun onayýyla, bir devlet projesi olduðu, bunun da ötesinde, açýlýma dahil bir adým olduðu anlaþýldý.
Balatalar A þýnýnca Adým adým gidelim. Önce genel bir ilkenin çerçevesini çizelim. Eðer ancak devrim sayesinde çözülebilecek temel sorunlarýn harekete geçirdiði bir politik zemindeyseniz; önünüzde iki yol belirecektir. Birincisi; gürültüsüz-patýrtýsýz, sorunu ancak en güdük biçimlerde çözüme ulaþtýracak olan parlamenter yol; ikincisi, egemen sermaye düzeni alaþaðý edecek devrimci mücadele yöntemleriyle soruna en köklü çözümler getirmek. Hem ulaþýlan hedef, hem de hedefe ulaþtýran araçlar açýsýndan, bu iki yol birbiriyle çeliþkili doðaya sahiptir. Dünya devrimler tarihinin binlerce kez kanýtladýðý bu en basit gerçekliði burada hatýrlatmak zorunda kalmaktan hicap duyarýz, sýnýf bilinçli okur bizi baðýþlasýn; ama ne yazýk ki devrimin bu en genel, en bilinen ilkesi, bu topraklarda iyiden iyiye karmaþýklaþtýrýlmýþ, boz bulanýk hale getirilmiþ. Bu noktada, denilecektir ki, Lenin’in partisi de parlamenter yolu kullanmýþtý. Evet ama evrimci-devrimci dönem ayrýmýna titizlikle sadýk kalarak...62 binden fazla insanýn ölümüne yol açan bir dönemi evrimci bir süreç olarak nitelendirmeye kalkanlar, ne yazýk ki hiç de az deðil. 70’li yýllarda çok açýk ve net olan devrimcireformcu yol ayrýmý, 90’lý yýllarda belirsizleþtirildi ve hiç de titizlikle incelenmiþ bir dönem analizine dayanýlmadý. En baþta UKH’nin pratiði, devrimci-reformcu yol ayrýmýný belirsizleþtiren oportünist hareketlere ilham kaynaðý oldu, o kadar. UKH, bir yandan devrimin en otoriter araçlarýný elinde bulunduruyor ve kullanýyorken, diðer yandan en reformcu hedeflerine parlamenter yollardan varmaya çalýþýyordu. 1991’de baþlayan bu maceranýn 20 yýllýk pratiðiyle görüldü ki, bu iki araç birbirine destekten öte köstek oluyordu. UKH, devrimci araçlarý ne zaman öne çýkardýysa, parlamenter yol týkandý; devrimci araçlardan uzaklaþýldýðý oranda parlamenter yol güç kazandý. Ve bu 20 yýllýk pratik, genel ilkeyi doðruladý: parlamenter yol ve araçlar, devrimci kitlesel baþkaldýrýlarda bir fren balatasý iþlevi görüyordu. UKH’nin izlediði devrimci araçlar-parlamenter yol ve hedefler birlikteliði, son aylarda giderek zorlanmaya baþlamýþtý. Birleþik devrimin yükseliþine paralel olarak, Kürt halkýnýn mücadelesi önce zafer naralarýyla, sonra bu naralarýn daha da ateþlediði isyan ruhuyla sokaklarý adeta teslim alýnca, parlamenter fren tutmaz olmuþtu. Tersine, sokaklarýn ateþli devrimci söylemi, 12 Eylül anayasasýnýn iyice gü-
dükleþtirdiði parlamenter zemine de yansýdý. DTP’li vekiller, sokaklardan aldýðý ateþle, meclisin hiç de alýþkýn olmadýðý bir özgüvenle hareket ediyorlar, düzenin genel partilerinden gördükleri tepkilerle, sokaklarýn parlamenter yola olan kayýtsýzlýðýný iyiden iyiye derinleþtiriyordu. Pek çok devlet yetkilisi durumu kendi dillerince þöyle ifade ettiler, UKH sokaklarýn hakimiyetini DTP’den aldý. Bunu kendi dilimize tercüme edelim: Kürt halký, parlamenter frenin artýk iþe yaramadýðý devrimci safhaya sýçramýþtýr. Bir DTP’li vekilin “Taban bize, ne iþiniz var orada, daða gidin diyor” sözleri, hiç abartýsýz, Kürt halkýnýn içinde bulunduðu devrimci ruh halini yansýtýyordu.
Onura Karşılık Günlük Yararlar Tekelci egemenlik için alarm zillerinin çaldýðý bu ortamda, kavgayý parlamenter zemine çekmenin yolu, tozlu raflardan indirilen DTP’yi kapatma davasý oldu. Sokak eylemlerinin durdurulamadýðý, Batý basýnýn “intifada” sözleriyle betimlediði, halkýn artýk sadece ara sokaklarda deðil ama þehirlerin tüm ana caddelerinde sürdürüp, kolluk kuvvetlerine en önemli merkezleri korumaktan baþka yapacak bir þey býrakmadýðý, onlarý adeta kuþatma altýnda tuttuklarý bir aþamada, Anayasa Mahkemesi davayý alelacele gündemine aldý. Hatta öyle çok aceleleri vardý ki, ek iddianamelere iliþkin DTP’nin savunma yapmasý bile engellendi. Ek iddianameye iliþkin hukuki prosedür aylarca sürebilirdi. Bu nedenle mahkeme, zorunluluktan, ek iddianameyi iþleme koymadý. Ve orada ismi geçen vekillere dokunamadý. Kavgayý parlamenter zemine çekmek için yapýlmasý gereken ne varsa yapýldý denilebilir: DTP kapatýldý ama sadece iki ismin milletvekilliði düþürüldü. Bu oyunun stepne lastiði olan Ufuk Uras, DTP’lilere grup kurmak için destek vereceðini zaten açýklamýþtý. Bu adýmýn, sokaktaki kavgayý parlamenter zemine çekmekte nasýl iþe yaradýðýný, pratikte görüyoruz. Aralýk ayýnýn ilk yarýsýnda, Kürt halkýnýn önündeki temel hedef, tutsaklarýn özgürlüðüydü. Ayýn ikinci yarýsýnda bu hedef arka plana itilmiþ, bunun yerine DTP’nin meclise yeniden dönmek için koþul olarak gördüðü siyasi partiler ve seçim yasasý almýþtý. Onur da devrimci bir güçtür. Sokaðýn devrimci ruhunun verdiði esinle, kapatma kararýna karþý DTP ekibi topluca istifa kararý aldýlar. Sermayenin restine, restle karþýlýk verdiler. Mahkemenin kapatma kararýna karþý ya onurlu bir yol izleyecekler, ya da günlük yararlar saðlayan pragmatik yol. Diyarbakýr’da toplanan halk kongresi onurlu yolu seçti. Böylece, baþlamýþ olan intifada süreci parlamenter frenlerden kurtulmuþ olarak doludizgin yol alacaktý. Fakat Ankara’ya dönüþte, durum deðiþti. Kürt halkýnýn seçtiði onurlu ve bir o kadar da zorlu, kavgalý yola karþýn, halkýn önderleri günlük yararlarý seçti. Bu noktada tekelci sermayenin, karþýsýndaki politik önderlerin sýnýf karakterlerini, onlarýn düþünce evrenlerini ve de sýnýrlarýný isabetle tahlil ettiði söylenebilir. Halkýn önderleri, sokaklarý adeta teslim alan eylemlerin, ciddi bir ayaklanmaya ve egemen düzeni yerle bir edecek düzeye ulaþmasýný bir kez daha frenledi. Sýnýf temeli, bir hareketi ancak belli sýnýrlara dek taþýr. Üstünü tamamlamak, yoksul emekçi Kürt halkýnýn bizzat açtýðý serhýldanlar yolunu takip etmesiyle mümkün olacaktýr. Yine de hiçbir þey boþa gitmiþ deðil. Belki Kürt halký bir kez daha yüzünü parlamentoya döndü ama bu kez umutsuz ve boþ bakýþlar atýyorlar oraya. Onurlu-devrimci yolun gücü sýnandý, köklü sorunlara köklü çözümlerin ancak bu yolla gerçekleþebileceði bir kez daha zihinlere kazýndý. Günlük yararlar adýna girilen yollarýn ise Aðrý daðý gibi özlemlerine ancak fare doðurtabileceði anlaþýldý. Tam da taze yasal partileriyle oportünizm ortaya çýkmýþken. Ne talihsizlik!
154. Sayý / 30 Aralık 2009 - 13 Ocak 2010
5
ÝÇ SAVAÞ KORKULUÐU
Yeni Evrede
Devrimci İç Savaş
Türkiye ve K.Kürdistan’da iç savaþý algýlayýþ konusunda ciddi bir kafa karýþýklýðý var. Öyle ki, bu her toplumsal olayda bir kez daha görülüyor. Ýç savaþ derinleþtikçe ortalama sol hareketin kafa karýþýklýðý daha da belirgin bir hal alýyor. Ortalama sol hareket, iç savaþý, sýnýflar arasý savaþýmýn zorunlu bir sonucu, mutlaka geçilmesi gereken bir aþama olarak görmüyor, uzak durulmasý gereken bir iç kargaþa, daha kötüsü halklar arasýnda bir boðazlaþma olarak görüyor. Bu, ortalama sol hareketin kendisine sakladýðý bir düþünce olsaydý, üzerinde fazla durmaz, genel olarak muzdarip olunan marksist-leninist teorinin yeterince özümsenmemiþ oluþuna verirdik; ama sorun daha çetrefil. Ortalama sol hareket, daha en baþýndan beri, olaylarýn geliþim seyrini anlamada yetersiz kaldý. Bu kadar yoðun bir tarihsel süreçte, bu kadar olayýn üst üste binmesi, birbirini bu kadar hýzlý etkilemesini yorumlamakta güçlük çekenler, kavramlarý içerikleri üzerinde fazla düþünmeden kullanmaya baþladýlar. Hatta çoðu zaman bu kavramlarý burjuva yazarlarýn köþe yazarlarýndan ödünç aldýlar. Doðal olarak burjuva anlayýþýn prizmasýndan kýrýlarak ortalama sol mantýða yansýyan görüþler, onlarýn aklýnýn aynasýna gerçekliðe ters görüntüler düþürdüler. Bir devrimci durumdan bahsetmeden, iç savaþtan bahsetmek, tam da bu anlama geliyor. Türkiye ve K.Kürdistan’da onyýllardýr var olan devrimci durumu görmezden gelenler, yaþanýlanýn bir “iç savaþ” olduðunu söylemekten geri durmadýlar. “Devletin ancak iç savaþ yöntemlerine baþvurarak ayakta kalabildiðini” söyleyenler, ne yazýk ki, bu iç savaþ yöntemlerinin hangi nesnel zeminler üzerinden þekillendiðini dile getirmediler. Nedensiz sonuç olmayacaðý, basit gerçeðini bile unutanlar, sýnýf mücadelesi sertleþince bol bol “iç savaþ” edebiyatý yaptýlar; ama sýnýflar mücadelesi belirli bir dönem güç toplamak için geri çekildiðinde, bu kez o büyük laflarý edenler kendileri deðiþmiþ gibi sus-pus oldular. “Büyük umutlar”dan “büyük umutsuzluklar”a savrulup durdular. Tabii bir de durumdan kendilerine vazife çýkaranlar var. Reformistler, iç savaþýn her geliþim aþamasýnda ortaya fýrlayýp feveran halinde “iç barýþ”, “toplumsal barýþ” vb.den dem vurdular. Yani tam da kendi karakterlerine ve misyonlarýna uygun davrandýlar. Ýç savaþ aþamasýna ulaþmýþ bir devrimi durdurabilmek, hiç olmazsa yavaþlatabilmek için
6
Mücadele Birliði
yoðun mesai yaptýlar. Ama heyhat! Yaþamýn canlý akýþý tüm bu ayak sürümelerini, ayak oyunlarýný yerle bir etti. Sýnýflar mücadelesi kendi bildiði yoldan geliþmeye devam etti. Nesnel devrimci süreç, içine bir çok öznel süreçleri de katarak devrimi daha da güncel bir hale getirdi. Kuþkusuz devrim, dünyanýn en otoriter iþidir. Bir sýnýfýn iradesini bir baþkasýna tankla, tüfekle, zorla kabul ettirmesidir devrim. Her devrimin temel sorunu iktidar sorunudur ve iktidarýn ele geçirilmesi (ya da korunmaya çalýþýlmasý) bir dizi çatýþma olmadan mümkün deðildir. Bütün devrimlerin öðrettiði bu temel yasayý unutup da Türkiye ve Kürdistan’da bir iç savaþtan geçmeden bir devrim hayali kuranlar yok deðil. Onlar devrimi çatýþmasýz, anlýk bir eylem ya da çoðunluðun bizim yanýmýza geçmesiyle iktidarýn el deðiþtirmesi olarak algýlýyorlar. Elbette devrim bir sýçrama anýdýr, elbette bu sýçrama için bir “genel bahane”ye ihtiyaç duyacaktýr; ama o ana deðin bir dizi çatýþma, ciddi bir savaþ olmadan, uzun süreli bir iç savaþý göze almadan devrim mümkün deðildir. “Ýç savaþ” diyor Lenin, “birbiri ardý sýra gelen, birbiri üzerine yýðýlmýþ, artmýþ, kýzýþmýþ, iktisadi ve siyasal çatýþmalardan sonra iki sýnýf arasýnda silahlý çatýþma haline dönüþen sýnýf savaþýmýnýn en keskin biçimidir. Ülkelerin pek çoðunda -hemen istisnasýz hepsinde denilebilir- ne kadar az özgür ve az geliþmiþ olurlarsa olsunlar, kapitalizmin bütün iktisadi geliþmesinin bütün dünyadaki modern toplumun tüm tarihinin, aralarýnda uzlaþmaz karþýtlýk yarattýðý ve bu uzlaþmaz karþýtlýðý güçlendirdiði sýnýflar arasýnda, yani burjuvazi ile proletarya arasýnda iç savaþ görülür” (Lenin, Nisan Tezleri). Soruna bu bakýþ açýsýyla bakýldýðýnda, safýný sýnýflar savaþýmý içerisinde proletaryanýn yanýnda belirleyenler için sorunun karmaþýk hiçbir yaný kalmaz. Ortalama sol aklýn, sorunu karmaþýk hale getirmesinin bir nedeni de, Marx’ýn özellikle yaptýðý “burjuva iç savaþ”, “proleter iç savaþ” ayrýmýný yapamýyor oluþudur. Burjuvazinin proletaryaya saldýrýsýyla baþlayan burjuva (gerici) iç savaþýn proleter (devrimci) iç savaþla yanýtlanmasý belirli bir zaman alabilir. Bu tamamen proletaryanýn bilinç ve hazýrlýk düzeyiyle ilgili bir sorundur. Bu süreç uzadýkça, burjuvazinin proletaryaya saldýrýlarý yoðunlaþýr. Burjuvazi proletaryaya her alanda topyekün bir saldýrý baþlatýr. “Bütün yýldýrma yöntemleri arasýnda iç savaþ 154. Sayý / 30 Aralık 2009 - 13 Ocak 2010
korkuluðunu sallayýp durmak belki de en yaygýn olanýdýr” diyor Lenin. Burjuvazi, kan dökücülükte sýnýr tanýmayacaðýný göstererek karþýsýndaki gücü savaþmadan teslim almanýn hesabýný yapabilir. Bunu Türkiye ve Kürdistan’da da yaptý; ancak bu geri tepti. Ýþçi sýnýfý ve emekçiler, yoksul Kürt halký adeta burjuvaziye “davetleri kabulümüzdür” dedi. Ve onyýllardýr savaþým sürüyor. Burjuvaziyi bugün kendi içerisinde böyle çeliþkili ve çatýþmalý hale getiren þey, yýllardýr süren iç savaþtýr. Ýç savaþ nedeniyledir ki, devletin kurumlarý yýprandý, çözülme sürecine girdi. Ve þimdi Türkiye ve K.Kürdistan’da iç savaþ yeni bir evreye girmiþ bulunuyor. Devletin tepesindeki çatlaklarýn büyüdüðü, burjuvazi cephesinde iç savaþý sürdürmenin giderek daha da zorlaþtýðý, buna karþýlýk iþçi sýnýfý ve emekçilerde, yoksul Kürt halkýnda zafere olan inancýn arttýðý, karþýlýklý restleþmelerin yaþandýðý bir dönemden geçiyoruz. Ýþçi sýnýfý eylemlerinin ve Kürt halkýnýn serhýldanlarýnýn devlet içindeki çatlaklarý daha da derinleþtireceðine þüphe yok. Proleter (devrimci) iç savaþ her geçen gün daha da güçleniyor. Burjuvazi ise deyim yerindeyse onyýllardýr süren savaþta en güçsüz dönemini yaþýyor. Tam da bu dönemde devrimci güçlere düþen görev, devrimci iç savaþýn yükseltilmesi, devletin “iç savaþ korkuluðu” ile iþçi sýnýfý ve emekçileri, yoksul Kürt halkýný sindirmesine izin verilmemelidir. PKK Baþkanlýk Konseyi üyesi Duran Kalkan’ýn “çözümsüzlük süreci daha fazla uzatýlýrsa Türkiye’nin gideceði yer, daha yaygýn, derin bir iç savaþtýr. Bunu hiç kimse önleyemez” sözleri, sürecin nesnel yanýný ifade etmesi açýsýndan doðrudur ama iç savaþýn önlenmesi gereken bir þeymiþ gibi algýlanmasý ve yansýtýlmasý, bu yazýnýn baþýnda belirttiðimiz durumun bir örneðidir. Ýç savaþý, halklar arasýnda, daha somut konuþmak gerekirse Kürt ve Türk halký arasýnda çýkmasý olasý bir savaþ olarak yansýtmak, iç savaþ kavramýna, onun tarihsel anlamýna yapýlabilecek en büyük haksýzlýktýr. Marksist anlamda bir iç savaþ sürecinden geçmekte olduðumuz ve bugün bunun yeni bir aþamasýný yaþadýðýmýz doðrudur. Ve bu sürecin sonudur ki, bütün iktidarý emeðe verecek, Kürt ulusuna kendi kaderini özgürce tayin etmesini saðlayacak ve zindanlarý yýkýp tutsaklarý özgürleþtirecektir. Þimdi yapýlmasý gereken, Kürt ve Türk halklarýnýn mücadele birliðini yükselterek devrimci iç savaþý derinleþtirmektir.
Yeni Evrede
ELLERÝ KELEPÇELENEN KÜRT HALKIDIR!
Mücadele Birliði
25 Aralýk günü Ýzmir’de, Ýnsan Haklarý Derneði, Ýnsan Haklarý Vakfý ve Çaðdaþ Hukukçular Derneði’nin düzenlediði bir basýn açýklamasý düzenlendi. Basýn açýklamasý 11 þehirde yapýlan baskýnlar sonucu gözaltýna alýnanlarla ilgiliydi. Basýn metninde þunlara deðinildi; “...Dün yani 24 Aralýk 2009 tarihinde, sabahýn erken saatlerinden itibaren insan haklarý savunucularýna, seçilmiþ temsilcilerine, Ýnsan Haklarý Derneði’ne (ÝHD) ve demokratik kurumlara baskýnlar yapýldý. Sekiz ilde, aralarýnda ÝHD Genel Baþkan Yardýmcýsý ve ayný zamanda Diyarbakýr Þube Baþkaný olan Muharrem Erbey’in, eski Demokratik Toplum Partisi Belediye Baþkanlarýnýn, Demokratik Toplum Kongresi sözcüsü Hatip Dicle’nin ve avukatlarýn bulunduðu 80’in üzerinde siyasetçi, belediye baþkaný, avukat ve insan haklarý savunucusu hukuksuz bir þekilde gözaltýna alýndý...Biz, insan haklarý savunucularý olarak barýþ ve þiddetsizliðe bugün dünden daha fazla ihtiyacýmýz olduðunu bir kez daha haykýrýyoruz. Kürt halkýna, Kürt politikacýlara ve insan haklarý savunucularýna yönelik, giderek artan “hukuk” ambalajlý baskýyý kýnýyoruz”. Basýn metninin okunmasýndan sonra 10 dakikalýk bir oturma eylemi yapýldý. Oturma eyleminden sonra basýn açýklamasý sona erdirildi. Bir gün sonra, 26 Aralýk günü BDP Ýzmir il baþkanlýðý’nýn düzenlediði bir basýn açýklamasý yapýldý. Basýn açýklamasý BDP’nin belediye baþkanlarýna yapýlan baskýnlar ve bu baskýnlar sonucu gözaltýna alýnmalarýyla ilgiliydi. Basýn açýklamasý saat 12.00’de BDP il baþkanlýðý’nýn önünde yapýldý. “Baskýnlar Bizi Yýldýramaz”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Erdoðan Ker Doðan Tu Xurbana Öcalan”, “Biji Býratýya Gelan” vb. sloganlar atýldý. Daha sonra basýn metni okundu. BDP il baþkaný tarafýndan okunan metinde þunlara deðinildi; “Kürt halkýna yönelik baskýlar bir yandan operasyonlarla, diðer yandan DTP’yi kapatarak bir yandan Kürt halkýnýn meþru gösteri ve yürüyüþlerine saldýrýlarla sürmektedir... Tuzla tersanesinden alýnan cenazeler her milliyetten emekçi halkýn cenazeleridir. Bursa’da grizu patlamasýnda ölen 19 kiþi yoksul halkýmýzdýr. On iki gündür baþkentin ortasýnda soðuktan donan, gaz ve copa layýk görülen Tekel iþçileri emek mücadelesi verirken iktidarýn Kürt halkýný imha politikalarýna ortak olmamalýdýr. Bilelim ki emeði ve emekçiyi köleleþtirenle Kürt halkýnýn seçilmiþ meþru temsilcilerini tanýmak istemeyenler ayný güçlerdir...Dün Diyarbakýr’da tüm dünya bir zulüm sahnesi izledi. Nazi kamplarýný aratmayacak 12 Eylül darbe görüntülerinin benzerini bir kez daha izledik. Milyonlarca oy alarak seçilen belediye baþkanlarýmýz elleri kelepçeli adliye koridorlarýnda gezdirilerek zindanlara gönderilmiþtir. Þunu çok iyi biliyoruz ki dün elleri kelepçelenenler 23 kiþi deðil, milyonlarca Kürt halkýdýr. Bu halk 12 Eylül faþist zulmünü Amed zindanlarýnda nasýl yendiyse AKP iktidarýnýn bu faþizan zulmünü de mutlaka kýracaktýr...”. Basýn metnini okunmasýnýn ardýndan yaklaþýk on dakikalýk oturma eylemi yapýldý. Oturma eyleminden sonra da basýn açýklamasý sona erdirildi. KÜRT HALKI YALNIZ DEÐÝLDÝR! Ýz mir Mücadele Birliði
HER YERDE EYLEM Dayanışma Eylemleri
Kürt halkýna yönelik baskýlara karþý her yerde eylemler yapýlýyor. 20 Aralýk’ta, Taksim’de düzenlenen eylem, Tramvay Duraðý’nda saat 14.00’te baþladý. “Operasyonlar, Faþist Saldýrýlar, DTP’nin Kapatýlmasý Boþa Çýkacak, Halklarýn Kardeþliði ve Ýþçilerin Birliði Kazanacak” yazýlý pankartýn arkasýnda 19 Aralýk saldýrýsý ve Maraþ katliamýný lanetleyen, TEKEL iþçilerine destek sunan sloganlarla yürüdü. “Hepimiz Kürdüz, Hepimiz DTP’liyiz”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma”, “DTP’ye Uzanan Eller Kýrýlsýn”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz”, sloganlarýný attý. Galatasaray Lisesi önüne geldiðinde basýn açýklamasý okundu. Açýklamada “Kürtlere býçak, satýr ve kurþunlarla saldýranlar ‘duyarlý vatandaþ’ olarak gösteriliyor” dendi, “DTP’ yi kapatanlar Kürt halkýnýn öfkesini nasýl yasaklayacaklar!, Tüm bu saldýrýlarý tezgahlayanlar Kürt halkýnýn yalnýz olmadýðýný bilmelidir. Bizler Türkiyeli devrimciler, sosyalistler ve demokratlar olarak bugüne kadar olduðu gibi bundan sonra da Kürt halkýnýn özgürlük mücadelesinin yanýnda olacaðýmýzý duyuruyor, Kürt halkýna yönelik saldýrýlarý birlikte göðüsleyeceðimizi bir kez daha ilan ediyoruz. Tüm halklardan emekçileri ve ezilenleri de saldýrýlar karþýsýnda Kürt halkýnýn yanýnda olmaya ve eþit, adil ve ortak bir gelecek için birlikte mücadele etmeye çaðýrýyoruz” diyerek ifade etti. Eylem basýn açýklamasýndan sonra olaysýz bir þekilde bitirildi. Partizan, Özgür Demokratik Alevi Hareketi Demokrasi için Birlik Hareketi, Bin Umut Dayanýþma Koordinasyonu, Köz ve ESP’nin katýldýðý eyleme BDSP ve Mücadele Birliði Platformu destek verdi.
154. Sayý / 30 Aralık 2009 - 13 Ocak 2010
7
KÜRT HALKI DEVRÝMLE ÖZGÜRLEÞECEK
Yeni Evrede
Mücadelede Birlik
Mücadele Birliði
Türkiye tekelci kapitalizmi içinde bulunduðu çýkmazdan sýyrýlabilmek için daha fazla saldýrý, baský ve zor kullanýyor. Ama kar etmiyor. Her yer eylem alaný! Kürt halký ayakta, iþçi ve emekçiler ayakta! Grevler, gösteriler, çatýþmalar... Sermaye Kürt halkýna saldýrdýkça, “Kürt Halký Yalnýz Deðildir” þiarýyla dayanýþma ve destek eylemleri de yükseliyor. Devrim güçleri hareket halinde. Sermayenin karþýsýna dikiliyor. Mücadele Birliði Platformu üyeleri Kürt halkýna destek için yürüdü. 27 Aralýk Pazar günü, Ýstiklal Caddesi’nden sloganlarla Taksim Meydaný’na yürüyüþe geçen Platform üyeleri sýk sýk “Kürdistan Devrimle Özgürleþecek”, “Kürt Halký Yalnýz Deðildir”, “Kürt Halkı Devrimle Özgürleşecek”, “Yaþasýn Kürt Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði”, Kürdistan’da Tek Çözüm Ya Devrim Ya Ölüm” sloganlarýný haykýrdý. Saat 12.00’de basýn açýklamasýna baþlayan Platform, etrafýnda merakla izleyen kalabalýkla buluþtu. Basýn açýklama-
8
sýnda “bir süredir tartýþýlan, önce adýna ‘Kürt açýlýmý’ denilen, sonrasýnda ‘demokratik açýlým’, ‘milli birlik projesi’ adý verilen sürecin nasýl iþleyeceði bu þekilde daha açýk ve net bir þekilde görülmektedir. Amaç Kürt halkýnýn özgürlük mücadelesinin tasfiyesidir. (...) Bize düþen bu zorlu süreçte Kürt halkýyla birlikte omuz omuza mücadeleyi yükseltmek, mücadele birliðini geliþtirerek devrimi zaferle sonuçlandýrmaktýr” dendi. Eylem basýn açýklamasýnýn okunmasýndan sonra bitirildi.
KÜRT HALKI SAVAÞMAYA DEVAM EDÝYOR
Hiçbir güç Kürt halkýnýn savaþma azmini bitiremiyor. Son süreçte Kürdistan’ýn birçok ilinde ve birçok yerde sokaklara çýkan Kürt halký hem devlete hem de devletin sivil faþist güçlerine karþý savaþýyor. Bu dönemde Kürt halký ile dayanýþmayý en üst seviyeye çýkarmak gerekir. Bu dayanýþmalardan biri de 12 Aralýk Cumartesi akþamý gerçekleþti. Bayramtepe Meydaný’nda toplanan kitle sloganlarla baþladý eyleme. Karakola yaklaþýk 100 metre mesafede toplanan kitle, polisin inlerinden çýkmaya cesaret edememesi üzerine, karakola doðru yürüyüþe geçti. Eylemin olacaðýný daha önceden bildiðimiz için, DÖB’lü öðrenciler olarak Kürt halkýnýn, onun militan gençliðinin yanýndaydýk. Karakola 50 metre mesafede polis gaz bombasý ve panzerlerle saldýrýya geçti. Yaklaþýk 500 kiþi olan kitle taþ, sopa, molotof vb. araçlarla saldýrýya karþýlýk verdi. Sonuç olarak polisin kitleyi püskürtme çabasý sonuçsuz kaldý. Kitlenin inancý ve kararlýlýðý görülmeye deðerdi. “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak” sloganý tüm kitle tarafýndan atýlýyordu. Bu sýrada bir panzer atýlan molotof sonucunda alev aldý ve geri çekildi. Yaklaþýk bir saat sonra 2. panzer geldi, Ama yola kurulan barikatlar sonucunda panzerlerin kitleye müdahalesi zor oldu. Gece 23:00 ‘e kadar süren çatýþmalardan sonra kitle daðýldý. Devrimin en dinamik ayaðý olan Kürt halký devleti korkutmaya devam ediyor. Devrim ise çatlaklarý büyütmeye... Çatýþmalarda etkin bir þekilde yer alan DÖB’lü öðrenciler, her zaman savaþan Kürt halkýnýn yanýn da yer alacaktýr. Kürt Ulusuna Kendi Kaderini Tayin Hakký! Kürt Halký Dev rimle Öz gürleþecek!
154. Sayý / 30 Aralık 2009 - 13 Ocak 2010
Bay ramtepe’den DÖB’lü Öðrenciler
Yeni Evrede
Yekitiya Tekoşin
Mücadele Birliði
KÜRT HALKI YALNIZ DEĞİLDİR
Kürt halkýnýn yanýnda olduðumuzu göstermek hem de 28 devrimci tutsaðýn ölümsüzleþtiði 19 aralýk katliamýný unutturmamak için yazýlamalar gerçekleþtirdik. Her yer “Kürt Halký YalKürt halkýna baþlayan saldýrýlarla birlikte DTP’nin de kapa- nýz Deðildir”, “19 Aralýk Katliamýný Unutmadýk Unutturmayatýlmasýyla, Kürt halkýnýn sisteme olan öfkesi daha da büyüdü. caðýz”, “Kürdistanda Tek Çözüm Ya Devrim Ya Ölüm”, “Faþist Biz de öðrenci gençlik olarak Kürt halkýna yapýlan saldýrýlara TC Kürdistandan Defol” sloganlarýyla donatýldý. sessiz kalmadýk. KÜRDÝSTAN’DA TEK ÇÖZÜM YA DEV RÝM YA ÖLÜM DTP’nin kapatýlmasýný protesto eden yursever öðrenci YA ÞA SIN KÜRT-TÜRK HALK LA RININ gençliði yalnýz býrakmadýk. Sarýgazi Mehmetçik Lisesi DevMÜCA DELE BÝRLÝÐÝ rimci Öðrenci Birliði olarak eylemde Kürt halkýnýn yalnýz olBIJÝ YEKÝTÝYA TEKOÞÝNA GELAN madýðýný göstermek için yapýlan eyleme destek verdik. Ýzmir’den Mücadele Birliği Okurlarý Okulun önünden baþlayan eylemde “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Kürt Halký Devrimle Özgürleþecek”, “Yaþasýn DevKÜRT HALKI YALNIZ DEÐÝLDÝR! rimci Dayanýþma”, “Mehmetçik Lisesi Direniþin Simgesi” sloSon günlerde Kürt halkýnýn yoðunlaþan serhýldanlarýna karganlarýyla cemevine kadar yürüdük. Eylem baþladýðýnda resmi ve sivil polisler engel olmaya çalýþtýysa da kitlenin kararlýlýðýy- þý, faþist devletin zor yöntemlerini daha fazla kullandýðýný görmekteyiz. Ayný zor yöntemlerini Ýzmir’de de yoðun bir þekilde la engel aþýlarak eylem gerçekleþtirildi. Sarýgazi Dev rimci Öðrenci Birliði kullanan devletin kolluk güçleri, Kürtlerin yoðun yaþadýðý mahalleri abluka altýna almaktadýr. Geçtiðimiz günlerde Onur Mahallesi’nde gerçekleþtirilen ÝZMÝR KADÝFEKALE’DE otobüs yakma eyleminden sonra özellikle Ýzmir’in devrimci bir geçmiþe sahip olan mahallelerinden biri olan Yamanlar MahalYAZILAMALAR Þu an içinde yaþadýðýmýz kapitalist sistemin savunucularý i- lesi’nde iki haftadan fazladýr yoðun bir polis ablukasý var. Yaçine girdikleri ekonomik-siyasi-toplumsal bunalým dönemle- manlar polis karakolunun önüne yýðdýklarý panzerleri, akreplerinde iþçi-emekçi ve ezilen halklara karþý saldýrýlarýný her za- ri, su sýkma araçlarý ve çevik otolarýyla orada yaþayan halký süman yoðunlaþtýrmýþtýr. Kapitalistler bu çýkýþsýzlýk dönemlerin- rekli korku içinde zapturap altýna almaya çalýþmaktadýrlar. Ama de toplumu baský altýnda tutarak egemenliðini sürdürmeye ça- bu korkularý ne yýkýlmalarýnýn önünde bir engel olacak, ne de lýþmýþtýr. Bunu 19 Aralýk 2000’de zindanlardaki devrimci tut- halký sindirmeyi baþaramayacaklar. Bizler Mücadele Birliði osaklara karþý yapmýþ olduðu saldýrýlardan ve de özgürlük müca- kurlarý olarak bu yoðun ablukaya raðmen Yamanlar Mahalledelesi yürüten Kürt halkýna karþý yaptýðý saldýrýlardan anlayabi- si’nde yazýlamalar yaptýk. “Kürt Halký Yalnýz Deðildir”, “19 Aliriz. Ama artýk onlar için yolun sonuna gelinmiþtir ve bizim i- ralýk’ý Unutmadýk” ve “Katil Devlet Hesap Verecek” yazýlamalarýný mahallenin farklý noktalarýnda Mücadele Birliði imzasýyçin herþey daha yeni baþlamýþtýr. Ýzmir’in Kadifekale semtinde 1 haftayý aþkýn süredir, özel- la gerçekleþtirdik. KÜRT HALKI YALNIZ DEÐÝLDÝR! likle DTP’nin kapatýlmasý olayýndan sonra gençlerle devletin KÜR DÝSTAN FA ÞÝZME MEZAR OLA CAK! kolluk güçleri arasýnda yer yer kýsa çatýþmalar yaþanýyordu. YoÝz mir’den Mücadele Birliði Okurlarý ðun güvenlik önlemlerinin alýndýðý Kadifekale semtinde hem
ÖÐRENCÝLER KÜRT HALKININ YANINDA
154. Sayý / 30 Aralık 2009 - 13 Ocak 2010
9
KÜRT HALKI GELECEK BÝZÝMDÝR YALNIZ DEÐÝLDÝR
Yeni Evrede
Açıklamalar
T
Mücadele Birliði
ürkiye tekelci kapitalizmi ve onun baský ve zor aygýtý olan devlet,içinde bulunduðu ekonomik ve siyasi kriz nedeniyle büyük bir toplumsal devrim korkusuna kapýlmýþ durumdadýr. Ayakta kalabilmek, varlýðýný devam ettirebilmek için iþçi sýnýfý ve emekçilere,yoksul Kürt Halkýna saldýrmaktadýr. Kýsa bir süre önce TEKEL'in özelleþtirilmesine karþý Ankara'da eylem yapan TEKEL iþçilerine saldýran devlet, þimdi de Kürt Halkýnýn milletvekillerine, belediye baþkanlarýna saldýrmaktadýr. DTP'nin kapatýlmasýndan sonra kurulan Barýþ ve Demokrasi Partisi'ne karþý baþlatýlan gözaltý ve tutuklama operasyonu, bunun en yakýn örneðidir. Bir süredir tartýþýlan,önce adýna “Kürt Açýlýmý”, sonra “demokratik açýlým” ve en sonu “milli birlik projesi” denilen sürecin nasýl iþleyeceði,bu þekilde daha açýk ve net bir þekilde görülmektedir. Amaç Kürt Halkýnýn özgürlük mücadelesinin tasfiyesidir. Devlet bu þekilde birleþik devrimimizin bir ayaðýný kesmek, devrimin geliþim sürecini durdurmak istiyor. Þu anda en çok korktuklarý þey Türk iþçi ve emekçilerinin Kürt Halkýnýn özgürlük mücadelesine sahip çýkmasýdýr. Þovenizmle zehirledikleri iþçi ve emekçilerin bu zincirleri kýrýp “Baþka bir ulusu ezen bir ulus asla özgür olamaz” demesi, Kürt Halkýyla mücadele birliðini yükseltmesinin baský ve sömürü sistemlerinin sonunu getireceðini çok iyi biliyorlar. Örgütledikleri sivil faþist güçlerle Kürt Halkýna ve onunla dayanýþma içinde olan devrim güçlerine saldýranlar, üzerinde yaþadýðýmýz topraklarda devrimin ne kadar güçlü köklere sahip olduðunu görüyorlar. Deniz Gezmiþlerden bugüne Kürt ve Türk halklarýnýn en yiðit devrimcilerinin birlikte, omuz omuza, emperyalizme, kapitalizme, faþizme ve þovenizme karþý birlikte verdikleri mücadele halklarýmýzýn yüreðinde ve bilincinde bütün canlýlýðýyla durmaktadýr. Emperyalist-kapitalist sistem tüm dünya üzerinde bir bunalým içerisindedir. Bunalýmýný aþabilmek, hiç deðilse yýkýlýþýný geciktirebilmek için iþçi sýnýfý ve emekçilere, dünya halklarýna, devrimci ve komünistlere, ilerici güçlere karþý bir savaþ baþlatmýþ durumdadýr. Baþýný ABD'nin çektiði bu savaþ 3.Dünya Savaþý'dýr. Bu savaþ bir yandan en aðýr silahlar, baský ve katliamlarla, bir yandan da politik çevirme yöntemleriyle devam ediyor. Sosyalizmin yeniden güncel bir hale gelmesiyle emperyalist kapitalist sistem, devrim için savaþan tüm güçlere karþý saldýrýya geçmiþ durumdadýr. Bugün Kürt Halkýna karþý yapýlan saldýrýlar bundan baðýmsýz deðildir; amaç bir devrimci gücü daha tasfiye etmektir. Ama yanýlýyorlar. Kürt Halký bu oyuna gelmeyecektir; özgürlük mücadelesinden asla vazgeçmeyecektir. Bize düþen bu zorlu süreçte Kürt Halkýyla birlikte omuz omuza mücadeleyi yükseltmek, mücadele birliðini geliþtirerek devrimi zafere ulaþtýrmaktýr. Buradan bir kez daha haykýrýyoruz: KÜRT HALKI YALNIZ DEÐÝLDÝR! KÜRT ULUSUNA KENDÝ KA DERÝNÝ TA YÝN HAK KI! KÜRT HALKI DEV RÝMLE ÖZGÜRLEÞECEK! YA ÞA SIN KÜRT-TÜRK HALK LA RININ MÜCA DELE BÝRLÝÐÝ! Mücadele Birliði Platformu
10
Sermaye sýnýfý ateþi ateþle sýnýyor. Ondan hala demokrasi beklentileri olanlarý, son bir yýllýk geliþmelere bakmaya çaðýrýyoruz. Ýþçi ve emekçilere düþmanlýðýný her ortamda yeniden gördüðümüz sermaye köþeye sýkýþmýþtýr. TEKEL iþçilerinin taleplerine tahammülü yok, Kürt ulusunun taleplerine kulak vermeye tahammülü yok, asgari ücreti yaþanýlabilir kýlmaya, emekçilerle toplu sözleþme masasýna oturmaya tahammülü yok, kendi seçim sandýðýna bile tahammülü yok. DTP’nin kapatýlmasý, Kürt halkýný temsil eden belediye baþkanlarýnýn tutuklanmasý Kürt halkýný yok etme planýnýn bir parçasý. Devlet, Kürt emekçilerini yalnýz býrakmaya çalýþýyor. Bu çaresiz tutum, Kürt emekçilerini karþý karþýya getirmeye çalýþtýðý her kesimle birleþtirmeye yarýyor, yarayacak. Her türlü talebe saldýrarak cevap veriyor. Çünkü sermaye sýnýfý çöküyor. Sýçrayarak ilerleyen bu çöküþün karþýsýnda sýçrayarak yükselen bir emekçi hareketi var. Çürüme ve yozlaþmadan baþka her þeyin bize yasaklandýðý bu dönemde, yasaklarýnýzýn çaresizliðinizin ürünü olduðunun farkýnda olduðumuzu bir kez daha haykýrýyoruz. Ayaklarýmýzýn altýndan çekmeye çalýþtýðýnýz hayatýmýzý size vermeyeceðiz. Ürettiðimiz ama yoksunluðunu çektiðimiz her þeyi sizlerden alacaðýz. Talepler saldýrýlarýnýza mahkûmsa, talep etmeyeceðiz. Alacaðýz! Ýþçiler! Emekçiler Emekçi Kürt Halký! Bizden çalýnan hayatý istiyoruz. Geleceðimizi istiyoruz. Sermaye sýnýfý oybirliði ile birleþtiklerini ilan etti. Medyada yürütüp gittikleri tartýþmalar yalan. Onlar bizim bugünümüzü ve geleceðimizi çalarken birbirimize karþý yarattýklarý düþmanlýða dayanýyorlar. Onlara cevabýmýz ne olacak? Devrimci Emekçi Komiteleri olarak biz diyoruz ki: Ýþçi ve emekçilerin hangi kesimine ne olursa olsun bizler onlarýn yanýnda olacaðýz. Kürt halkýna karþý yürütülen saldýrý ve asimilasyon politikalarýna karþý uluslarýn kendi kaderini tayin hakkýný sonuna kadar savunacaðýz ve Emekçi Kürt Halkýnýn yanýnda olacaðýz. Ýþçiler, Emekçiler ve Emekçi Kürt Halký! Sermaye tüm araçlarýyla oybirliðiyle saldýrýrken ne kadar zayýf olduðunu, tarihinin sonunun geldiðini bize bir kez daha ispatladý. Faþizm bir seçenek deðil bir zorunluluktur. Faþizme karþý savaþmak da emekçilerin ve uluslarýn zorunluluðu… Kapitalist sistemden beklenen her þeyin sonu geldi. Bizler yüzümüzü birbirimize döneceðiz. Yaratýlmak istenen tüm ayrýmcýlýklarý silip atacak, bizler de oybirliðiyle sermayenin karþýsýna dikileceðiz. Gelecek bizimdir. Zafer Savaþan Emekçinin Olacak! Yaþasýn Ýþçi ve Emekçilerin Mücadele Birliði! Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði! DEV RÝMCÝ EMEK ÇÝ KOMÝTELERÝ (DEK)
154. Sayý / 30 Aralık 2009 - 13 Ocak 2010
Yeni Evrede
TEKEL ÝÞÇÝSÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR Tekel İşçileri İçin Eylem
Mücadele Birliði
T
EKEL iþçileri, 15 Aralýk gününden bu yana Ankara'da eylemde. 15 Aralýk günü TEKEL iþçilerinin bulunduðu tüm illerden Ankara'ya AKP önüne eylem yapmaya gelen TEKEL iþçileri, talepleri karþýlanana kadar Ankara'da olacaklarýný vurguluyorlar. Onlarýn kararlýlýklarý, 4 gün süren eylemleri, çatýþmalarý ve direngenlikleriyle net bir þekilde ortaya konmuþ durumda. TEKEL'in özelleþtirilmesini ve kendilerinin tüm haklarý gaspedilerek sözleþmeli statüde çalýþtýrýlmak istemelerine karþý günlerdir eylem yapan, polisle çatýþan TEKEL iþçilerinin mücadelelerinde yalnýz olmadýðýný anlatmak için, Devrimci Ýþçi Komiteleri de Ýstanbul'dan bir ses verdi. 19 Aralýk günü 13.00'de Taksim Tramvay Duraðý'nda Devrimci Ýþçi Komiteleri bir basýn açýklamasý düzenledi. “Tekel Ýþçisi Yalnýz Deðildir, Devrimci Ýþçi Komiteleri” pankartý açan iþçiler, yaptýklarý basýn açýklamasýnda “Üretilebilir tüm güzelliklerin, zenginliklerin temelinde emek var, emekçi var, biz varýz. (...) iþçi yaþamýnýn, iþçinin ailesinin, eþinin, çocuklarýnýn hiçbir önemi yoktur kapitalistler için. Bunu siz kendiniz yaþayarak defalarca gördünüz. Zonguldak'ta grizu patlamalarýnda, Tuzla Tersanelerindeki ölümlerde, Davutpaþa'daki patlamada, Ýkitelli'deki sel baskýnýnda, Bursa'daki son grizu patlamasýnda ve en son Ankara'da üretme haklarý ellerinden alýnmak istendiði için TEKEL'in satýlmasýna, özelleþtirilmesine karþý eylemde olan TEKEL iþçilerine yapýlan saldýrýda. Kapitalist sistemin tüm dünyada krizi derinleþtikçe, sermaye sýnýfý tatlý karlarýný kaybetmemek, yokolup gitmemek için iþçi yaþamýný daha bir hiçe sayýyor. Ýþçi ve e-
mekçileri yaþamdan kovarak, kendisi yaþamda kalmaya çalýþýyor” dedi. Devrimci Ýþçi Komiteleri adýna konuþmayý yapan ise, emekli bir TEKEL iþçisi idi. Devrimci iþçiler, tüm iþçi ve emekçilere bu saldýrýlara karþý hep birlikte karþý koyabilmek ve özgürlüðe, sosyalizme ulaþmak için Devrimci Ýþçi Komiteleri'nde örgütlenmeye çaðýrdý. DÝSK, KESK ve Türk-Ýþ de iþçi ve emekçilere yönelik bu saldýrýlarý protesto etmek için, Taksim Tramvay duraðýnda toplanarak Galatasaray Lisesi önüne yürüdü ve bir eylem düzenledi. Devrimci Ýþçi Komiteleri de bu eyleme destek vermek için sloganlarla Galatasaray Lisesi önüne yürüdü. “Tekel Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Yaþasýn Dev-
rimci İşçi Komiteleri”, Bütün Ýktidar Emeðin Olacak”, “Ýktidar Dýþýnda Her Þey Hiçbir Þeydir”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak” sloganlarýný yürüyüþ ve eylem boyunca atmaya devam ettiler. Türk-Ýþ, KESK ve DÝSk adýna söz alan sendikacýlar, itfaiyecilere, TEKEL iþçilerine, Demiryolu emekçilerine, iþ cinayetlerine karþý verilen mücadelelerin birleþtirilmesini ve birleþik güçlü bir mücadele verilmesi gerektiðini dile getirdiler. Sýk sýk “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna, Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz”, “Tekel Ýþçisi Yalnýz Deðildir” sloganý atýlan eylemi, bir TEKEL iþçisinin konuþmasýyla sona erdi. Ýþçi ve emekçiler eylemden daðýlýrken, Devrimci Ýþçi Komiteleri, günün anlamýný hatýrlatan konuþma ve ajitasyon yapmaya baþladý. Bugünün 19 Aralýk olduðunu, bundan 9 yýl önce zindanlarda iþçi sýnýfýnýn öncülerinin katledilmeye çalýþýldýðýný, 28 kiþinin katledilip yüzlerce kiþinin yaralandýðýný hatýrlattý. Dönemin baþbakanýnýn “Ýçeride asayiþi saðlamadan dýþarýda asayiþi saðlayamayacaklarýný” söylediðini hatýrlatan devrimci iþçiler, bugün yaþananlarýn bunun bir yansýmasý olduðunu belirtti. “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Devrimci Tutsaklar Özgürleþmeden Ýþçi Sýnýfý Özgürleþemez”, “Murat Ördekçi Ölümsüzdür” sloganý atan devrimci iþçiler, bu kýsa anmanýn ardýndan daðýldýlar.
154. Sayý / 30 Aralık 2009 - 13 Ocak 2010
11
Yeni Evrede
DEVRİMİ ÖRGÜTL
Gündem
Kürt halkýnýn devlete tam bir meydan okuma içinde olduðu bir sýrada iki milyonu aþan kamu emekçisinin kendi haklarý için eyleme geçmesi, Tekel iþçilerinin Ankara’yý karýþtýracak bir eyleme geçmeleri, demiryolu iþçilerinin eylemi, itfaiye iþçilerinin eylemi baþka nasýl yorumlanabilir? Türkiye emekçi sýnýflarý egemen sýnýfýn tahrik ve kýþkýrtmalarýna kapýlmýyor. Sermaye sýnýfý ve faþist devlet, iç savaþý derinleþtirecek süreci kendi elleriyle baþlattýlar. Halklarý “Kürt-Türk çatýþmasý”yla, uluslarýn boðazlaþmasý tehdidiyle, iç savaþýn derinleþip yaygýnlaþmasýyla korkutmaya çalýþmalarý boþuna. Ýç savaþýn derinleþip yaygýnlaþmasý, sertleþmesi artýk kaçýnýlmazdýr; bu süreci hiçbir güç ne durdurabilir ne de tersine çevirebilir. Ama bu iç savaþ, ileri sürdükleri gibi ve oportünistlerle sosyal reformist ahmaklarýn inandýðý gibi Türk ve Kürt halklarý arasýnda deðil, devrim cephesini oluþturan Kürt halký ve Türkiye emekçi sýnýflarýyla karþý devrim cephesini oluþturan faþist devlet, faþist sürü arasýnda sürecektir.
12
Mücadele Birliði
Deniz Gezmiþ, tutsak düþer düþmez onu dönemin içiþleri bakanýný karþýsýna çýkarmýþlardý. Ýçiþleri Bakaný sözüm ona Deniz’i küçük düþürmek için, ama gerçekte açýða vurmaktan çekindiði bir hayranlýk ve merakla karþýsýna getirttiði Deniz’e soruyor: “Nereden geliyorsun?” Deniz, ne yaptýðýnýn son derece bilincinde bir devrimci önder olarak hiç duraksamadan yanýt veriyor: “Devrim yapmaktan geliyorum.” O dönemin koþullarý bir devrim için uygun muydu? Bu sorunun yanýtý ayrý ve baþlý baþýna bir çalýþmanýn konusu. Ama þurasý kesin ki, burjuva egemenlik koþullarýnda proletaryanýn kýzýl bayraðýný kaldýran bir devrimcinin ilk düþüncesinin devrim ve iktidarýn fethi olmasý en doðal olandýr. Ýktidarý bir devrimle ele geçirmeyi düþünce ve amaçlarýnýn baþýna koymayan bir komünist hiçbir zaman bu sýfata layýk olamaz. Bir ülkede koþullar bir devrim için olgunlaþmýþsa, o zaman devrimin temel toplumsal güçlerine bir devrimin kaçýnýlmazlýðýný, derinliðini, kapsayýcýlýðýný anlatmak, onlarý bu konuda bilinçlendirmek, her bakýmdan iktidarýn fethine hazýrlamak proletaryan devrimci komünist partisinin birinci ve temel görevi haline gelir.
NEREYE GÝDÝYORUZ? Bu soruyu þimdilerde burjuva sýnýf ve düzen adýna burjuva gazeteciler, köþe yazarlarý, akademisyenler soruyorlar. Hepsine bir telaþ ve panik ruh hali hâkim. Onlarýn ruh halinin egemen sýnýfýn durumunu yansýttýðýndan þüphe olmamalý. Uþak, efendinin durumunu yansýtýr. Birkaç örnek, burjuva dünyanýn ve düzenin içinde bulunduðu durumun anlaþýlmasý bakýmýndan yerinde olacak. Ýlk örnek, yukarýdaki sorumuzun da sahibi olan Taha Akyol’dan. Faþist Türkeþ’in bir zamanlar sað kolu olan bu þahýs, “Nereye 154. Sayý / 30 Aralık 2009 - 13 Ocak 2010
Gidiyoruz?” baþlýklý makalesinde olay ve olgularý sýraladýktan sonra kendi düþüncesini sorularla ifade ediyor. Þöyle: “Ordu ise býrakýn ‘koruma kollama’yý, kendisine karþý ‘psikolojik harekat’ yapýlýyor diye yakýnýyor! Bu bir çözülme, daðýlma hali deðil midir? “Yargý da kamplara mý bölünüyor? Yargý da çözülme, daðýlma halinde midir?” Soru biçimindeki ifade, düþüncenin ifade ediliþ biçimidir; yazar gerçekte soru sormuyor ama ordunun ve yargýnýn bir çözülme halinde olduðunu düþünüyor. Bu þahýs 70’li yýllarda MHP gibi faþist bir partide yöneticilik yapmýþ olmanýn kazandýrdýðý soðukkanlýlýkla duygu ve düþüncelerini kontrol altýnda tutabiliyor. Bunu yapamayanlar da var. Egemen sýnýfýn ve düzenin durumunu yansýtan sözler bir baþka burjuva köþe yazarýnýn aðzýndan þöyle dökülüyor: “Kendi kendime soruyorum, kuzum bize ne oluyor…Kurumlar birbirine giriyor. Ýktidar ile silahlý kuvvetler arasýndaki güvensizlik ortamý yaygýnlaþýyor. Partiler kanlý býçaklý, sokaklar kabarýk, toplum bölünmüþ durumda. Sanki tekerleðin vidasý çýkmýþ durumda” “Sanki”si fazla, partiler kanlý býçaklý, sokaklar kabarýk, toplum bölünmüþ durumda. Devlet kurumlarý, hükümet ile ordu, polis ile ordu, yargý ile ordu, yargý ile hükümet, yargý kendi içinde sert ve derin bir çatýþma içerisinde. Örneðin bir baþka yazar devlet kurumlarýnýn içinde bulunduðu durumu þöyle tanýmlýyor: “Polis ile asker, hükümet ile Genelkurmay arasýndaki derin savaþ bir kez daha açýða çýktý. Cumhurbaþkaný’nýn dediðinin aksine: kurumlar arasý çatýþma var; hem de muhtemelen bu ülkede hiç görülmediði kadar.” Bütün bu tespitlerin, itiraflarýn, sözlerin üstüne ne söylenebilir? Hiçbir þey. Geriye kalýyor bunlarýn proletaryanýn sý-
Yeni Evrede
Gündem
LEMEK İÇİN İLERİ Mücadele Birliði
nýf savaþý açýsýndan taþýdýklarý önemi ve ne anlama geldiklerini ortaya koymak. Ekonomik ve politik krize egemen sýnýfýn askeri-politik aygýtýnda derin bir bölünme eþlik ediyorsa bunun tek anlamý bir toplumsal devrim için koþullarýn son derece uygun olduðudur. Öyleyse þimdi yukarýdaki soruyu bir kez daha sorup yanýtýný verelim. “Nereye gidiyoruz?” ya da “Türkiye nereye gidiyor?”. Buna yanýtýmýz kesin ve net: Türkiye büyük, sarsýcý, toplumu köklerine kadar deðiþtirecek bir toplumsal devrime doðru dörtnala gidiyor. Bunu artýk etrafýmýzdaki her türlü toplumsal olgudan anlamak mümkün. Ordu ve yargýnýn bir daðýlma/çözülme sürecine girmiþ olmalarýndan, devrimci kitle eylemlerindeki artýþtan, kitlelerin yeni bir yaþam kurma arzusundaki kararlýlýklarýndan, devlet kurumlarý arasýndaki çatýþmanýn sertliðinden, toplumdaki bölünmeden, bölünmüþ taraflarýn birbirlerine duyduklarý öfkeden Türkiye’nin büyük bir alt-üst oluþa; büyük bir devrime doðru gittiðini anlamamak için kör bakar olmak lazým.
ÝÇ SA VAÞ KORKUSU Egemen sýnýfýn politik temsilcileri, akademisyenleri, yazar çizer takýmý, sanatçýlarý, velhasýl burjuva dünyanýn tüm düþünen kafalarý son haftalarda sýkça “iç savaþ” üzerine konuþur oldular. Onlarý bu önemli konuyu konuþmaya, tartýþmaya iten temel neden, egemen sýnýf saflarýndaki karýþýklýktan çok, “sokaktaki karýþýklýk”tý. Kürt halkýnýn devrimci kitle eylemleri ve bu eylemlerde gösterdiði kararlýlýk karþý devrim cephesinin tüm bileþenlerinin gözünü korkuttu. Kürt halkýnýn devrimci kitle eylemleri ve kararlýlýðý sonucu sermaye sýnýfý ve faþist devlet, sokaðýn hâkimiyetini elden kaçýrdý. Muazzam büyüklükte dene-
bilecek polis gücüne ve jandarmaya raðmen sokaðýn hakimiyetini ele geçirmeyince bu sefer faþist tosuncuklarýný devreye soktu. Bununla Kürt halkýný ve devrimci güçleri korkutmayý, onlara geri adým attýrarak sindirmeyi denedi. Ýlk denemesini Ýzmir’de faþist çapulcularla yaptý. Sonra Çanakkale Bayramiç ilçesinde. Arkasýndan Ýstanbul’da faþist tosuncuklarýna silah kullandýrarak iþi týrmandýrdý. Ýstanbul’da silah kullanan faþistleri anýnda serbest býrakarak iþi bir meydan okuma ve açýk savaþ ilanýna vardýrdý. Bulanýk’ta bir korucu artýðýnýn silahla Kürt halkýný taramasý, bu sürecin þimdilik doruk noktasýný oluþturdu. Ama aslýnda böyle yapmakla böylece iç savaþýn yaygýnlaþmasýnýn, derinleþmesinin yolunu kendi elleriyle açmýþ oluyorlardý. Her denemeden sonra dehþetle þunu görüyorlardý: Kürt halký her saldýrýnýn ardýndan sokaða daha bir güçlü, daha bir kararlý dökülüyordu. Egemen sýnýfýn ve faþist devletin eylemleri amaçladýklarýnýn tam tersi sonuçlar veriyordu. Bu sefer, karþý devrim cephesinin yukarýda saydýðýmýz “düþünen kafalar”ý Kürt halkýný Türk halkýnýn tepkisi ve onunla giriþilecek bir iç savaþla korkutmaya baþladý. Gerçek öyle miydi? Hiç deðil. Türkiye iþçi ve emekçi sýnýflarý Kürt halkýna saldýrmak bir yana olumsuz duygu dahi taþýmadýklarýný eylemleriyle ortaya koydular. Saldýranlar, faþist devletin her ulus ve ulusal topluluk içinden daima devþirebileceði bir avuç faþist tosuncuktu. Emekçi sýnýflar ise, kendi talepleriyle hükümet ve düzene karþý mücadele ile ilgiliydiler. Kürt halkýnýn devlete tam bir meydan okuma içinde olduðu bir sýrada iki milyonu aþan kamu emekçisinin kendi haklarý için eyleme geçmesi, Tekel iþçilerinin Ankara’yý karýþtýracak bir eyleme geçmeleri, demiryolu iþçilerinin eylemi, 154. Sayý / 30 Aralık 2009 - 13 Ocak 2010
itfaiye iþçilerinin eylemi baþka nasýl yorumlanabilir? Türkiye emekçi sýnýflarý egemen sýnýfýn tahrik ve kýþkýrtmalarýna kapýlmýyor. Sermaye sýnýfý ve faþist devlet, iç savaþý derinleþtirecek süreci kendi elleriyle baþlattýlar. Halklarý “Kürt-Türk çatýþmasý”yla, uluslarýn boðazlaþmasý tehdidiyle, iç savaþýn derinleþip yaygýnlaþmasýyla korkutmaya çalýþmalarý boþuna. Ýç savaþýn derinleþip yaygýnlaþmasý, sertleþmesi artýk kaçýnýlmazdýr; bu süreci hiçbir güç ne durdurabilir ne de tersine çevirebilir. Ama bu iç savaþ, ileri sürdükleri gibi ve oportünistlerle sosyal reformist ahmaklarýn inandýðý gibi Türk ve Kürt halklarý arasýnda deðil, devrim cephesini oluþturan Kürt halký ve Türkiye emekçi sýnýflarýyla karþý-devrim cephesini oluþturan faþist devlet, faþist sürü arasýnda sürecektir. Devlet her ne sebeple olursa olsun, son örneðini Kürt temsilcilerin tutuklanmasýnda gördüðümüz gibi, attýðý her adýmla, Kürt halkýný sokaða çekiyor. Bunu kendi gücüne güvendiði ve Kürt halkýný sokakta yere serebileceðini düþündüðü için deðil, çaresizliðinden, ne yapacaðýný bilmezliðinden, kendi içindeki bölünme ve keþmekeþlikten yapýyor. Böyle olmasaydý, parlamentodan kovduðu Kürt vekillerin parlamentoda kalma kararýný bayram havasýyla karþýlar mýydý? Bir devrime gidiyoruz. Leninistler bu gerçeði devrimin toplumsal güçlerine tüm açýklýðý ile anlatmalý, devrimin kaçýnýlmazlýðýný, kapsayýcýlýðýný, kurtuluþun tek çaresi olduðunu, hazýrlýklarýn iktidarýn fethi için yapýlmasý gerektiðini kavratmalýdýr. Kürt halkýnýn, emekçi sýnýflarýn, devrimin diðer toplumsal güçlerinin bilinç ve kararlýlýklarýnýn oportünist ve sosyal reformistlerden çok daha ileri olduðuna güvenelim.
13
DAÝMA
Yeni Evrede
19 Aralık Etkinliği
Okuduðu kitabýn arasýndan bir zarf süzüldü yere, aldý, merak etti, okumaya baþladý... Ve birden kendisini o mektuplar dünyasýnda buluverdi. “Kimsizniz siz” dedi etrafýnda gördüðü hayallere. “Ben Aysun”, “Ben Sibel”, “Ben Nergiz”, “Ben Lale”, “Ben Gülsüman” cevaplarý aldý her kafadan çýkan sesle... Ve kendisini o dünyada buldu... 19 Aralýk Dört Gün Savaþlarý ve hemen sonrasý, Ölüm Oruçlarýndaki kadýnlarýn dünyasýnda... 19 Aralýk Zindan Katliamlarýnýn 9. yýldönümünde Ayýþýðý Sanat Merkezi, o dönemi anlatan bir kitap tanýtýmý düzenledi. Yeni Dönem Yayýncýlýk'tan çýkan Daima adlý kitabýn tanýtýmý için düzenlenen etkinlikte, Tiyatro Devinim de bir oyun sergiledi. 19 Aralýk 2000 sonrasýnda hücrelere taþýnan tutsaklarýn buradaki yaþantýlarýný, duygularýný, yaþanýlanlarý birbirlerine yazdýklarý mektuplarla anlatan kitapta, 1996'da bir trafik kazasýnda ölümsüzleþen Aynil Oktar da yerini alýyor. 1996 Ölüm Oruçlarýnda Çanakkale'de dýþarýdan bir ses olan Aynil'in bu süreçte tutsak düþtüðünde yazdýðý mektuplarý da kitabýn ayrýlmaz bir bütünü. Ölümsüzleþen 3 leninist kadýn çerçevesinde þekillenen kitapta o süreçte yaþanýlanlara ve ölümün üstüne üstüne yürüyenlerin duygularýna tanýk oluyoruz. Tiyatro Devinim'in oyunu da bizleri o günlere götürdü, zindan hücrelerindeki kadýnlarýn umutlarý, hüzünleri, yaþama se-
Mücadele Birliði
vinçleri ve kararlýlýklarýyla birbirlerine nasýl sýkýca sarýldýklarýný ve birbirlerini nasýl birer birer ölümsüzlüðe uðurladýklarýný izledik... Onlarýn duygularý ve yalýn ayaklarý izleyenlerin boðazýna bir yumru olup oturdu. Bu duygular içinde iken, panel baþladý. Sibelimizin ve Nergizimizin analarý oradaydý, karþýmýzda... Onlar da bizlerle birlikte tiyatroyu izlerken o günleri yeniden yaþamýþlardý. Bizlere “onlara verdiðimiz sözü tuttuk, düþmanýn karþýsýnda hiç gözyaþlarýmýzý göstermedik” dediler. Çocuklarýnýn mücadelesinde yanlarýnda olan analarýmýz, çocuklarýnýn ardýndan onlarýn kavga bayraklarýný taþý-
yýp sonrakilere devretmek üzere getirmiþlerdi. Ve zindanlarda dört gün zindan savaþlarýný, ardýndan hücreleri yaþamýþ olanlarýmýz vardý yanlarýnda, ellerinde bayraklarýný sýmsýký tutan... Onlar da bize o günleri yaþattýlar ve Daima kitabý ve içindeki mektuplarla süreci tam olarak kavrayabileceðimizi söylediler. Etkinliðin sonunda, ayný zamanda 96 Ölüm orucu savaþçýsý olan ve 19 Aralýk 2000'de Çanakkale zindanýnda 3 gün savaþýp bir kolunu kaybeden Vefa SERDAR, Daima kitabýný tüm devrimci tutsaklar ve Ölüm Orucu savaþçýlarý adýna imzaladý.
19 ARALIK’I UNUTMADIK UNUTTURMAYACAÐIZ
19 Aralýk 2000 yýlýnda faþist devlet ayný anda yirmi cezaevine büyük bir saldýrý düzenlemiþti. Bu saldýrý sonucu 28 devrimci-komünist katledilmiþti. Saldýrýnýn özünde yatan þey iþçi-emekçi halký sindirmek, baský altýna almak ve öncüyle halk arasýnda mesafe oluþturmaktý. 19 Aralýk 2009 günü faþist devletin yaptýðý katliamýn yýldönümünde Ýzmir DÖB (Devrimci Öðrenci Birliði) bir basýn açýklamasý düzenledi. Saat 14.00’te Konak Pier önünde toplanýlarak Konak Eski Sümerbank önüne yürüyüþ þeklinde gerçekleþtirilen basýn açýklamasýnda “Zindanlarý Yýkacak Zaferi Biz Kazanacaðýz” pankartý açýldý. Yürüyüþe geçmeden önce DÖB’lü bir arkadaþ 19 Aralýk sürecini
14
anlatan bir ajitasyon yaptý. Yürüyüþ sýrasýnda “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Yaþasýn Devrim Ve Sosyalizm”, “19 Aralýk’ý Unutma Unutturma“, “Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam”, “Kürt Halký Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak” sloganlarý atýldý. Daha sonra basýn metni okundu. Okunan metinde þunlara deðinildi; “…Emperyalist-kapitalist sistem yaþadýðý ekonomik-siyasi çöküþü, yýkýmý engelleyebilmek için her yere ve herkese saldýrmaktadýr. Kamu emekçilerine, TEKEL iþçilerine, Kent AÞ. iþçilerine, itfaiyecilere, demiryolu emekçilerine, ezilen Kürt halkýna, zindanlardaki devrimci-komünist tutsaklara… Bizler kendisine ‘Ýþçi sýnýfý, emekçi halklar, ezilen uluslar ve devrimci tutsaklar özgürleþmeden öðrenciler de özgürleþemez’ þiarýný ilke edinmiþ devrimci öðrenciler olarak bir kez daha haykýrýyoruz; 19 Aralýk’ý Unutmadýk, Unutturmayacaðýz!”. Basýn metninin okunmasýndan sonra devrimci tutsaklar için yazýlmýþ bir þiir okundu. Okunan þiirin ardýndan basýn açýklamasý sona erdirildi. 19 ARALIK’I UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAÐIZ! FAÞÝZMÝ DÖKTÜÐÜ KANDA BOÐACAÐIZ! DEVRÝMCÝ TUTSAKLAR ONURUMUZDUR! Ýzmir DÖB
154. Sayý / 30 Aralık 2009 - 13 Ocak 2010
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
UNUTMAYACAÐIZ!
Zindan katliamlarýnýn üzerinden geçen 9 yýlýn ardýndan yine bir Aralýk ayýndayýz. Ýþçi ve emekçilerin yükselen devrimci mücadelesini engellemek, sermayenin en büyük arzusuydu. Ýþte bu katliama da böyle baþlandý. Biz her yerinden irin akan bu kapitalist sistemi çok iyi tanýyoruz. Maraþ’tan, Çorum’dan, Sivas’tan, 1 Mayýslardan, grev ve direniþlere azgýnca saldýrýlardan, iþkencelerden, yargýsýz infazlardan, tecavüzlerden… çok iyi tanýyoruz artýk bu sistemi. Ýþte bu sistemdi Aralýk ayýný kana bulayan. 1978’de Maraþ’ta canlarýmýzý katleden, 19 Aralýk 2000’de yoldaþlarýmýzý kimyasallarla yakan, kurþunlayan. Ýþçi ve emekçilere kan ve gözyaþýndan baþka bir þey sunmayan kapitalizmin uyguladýðý bu katliamlarý unutmamak, unutturmamak, hafýzalarýmýza kazýmak ve öfkemizi bilemek için Antep’te bir anma düzenledik. Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde düzenlediðimiz anma 20 Aralýk Pazar günü saat 13.00’de gerçekleþtirildi. Anma programýmýz baþta 78’de Maraþ katliamý’nda ve 19 Aralýk’ta zindanlarda ölümsüzleþenlerimiz olmak üzere bütün devrim savaþçýlarý için yapýlan saygý duruþuyla baþladý. Açýlýþ konuþmasýnýn ardýndan Mücadele Birliði Platformu temsilcisi arkadaþýmýz konuþmasýný gerçekleþtirdi. Konuþmasýnda Maraþ ve 19 Aralýk katliamlarýna kýsaca deðindikten sonra bu katliamlarýn gerçekleþtirilme nedenlerini anlattý. Arkadaþýmýz konuþmasýný yükselen sýnýf mücadelesinin bastýrýlmasý için katliamlarýn uygulandýðýný, bunun 2000 yýlýnda dönemin baþbakaný tarafýndan “içeride asayiþ saðlanmadan dýþarýda asayiþ saðlanamaz” sözüyle açýk bir þekilde belirtildiðini, kapitalizmin emekçi halklar için karanlýk bir gelecek çizdiðini, her yerde kapitalizmin yarattýðý sorunlarla karþýlaþtýðýmýzý ve bu sorunlar karþýnda da günümüzde de emekçile-
19 Aralık Katliamı
rin mücadelesini yükselttiðini belirttikten sonra eðer güzel, yaþanýlabilir bir gelecek istiyorsak, çocuklarýmýzýn aç kalmadýðý, iþsizliðin olmadýðý, eðitim, saðlýk, ulaþým gibi yaþamsal ihtiyaçlarýmýzýn ücretsiz bir þekilde karþýlandýðý bir gelecek istiyorsak, kapitalizmi yýkmaktan ve emekten yana bir dünya kurmaktan baþka bir yolumuzun olmadýðýný anlatarak sözlerini tamamladý. Günlerdir mücadelelerini sürdüren TEKEL iþçilerinin de selamlandýðý konuþmanýn ardýndan 19 Aralýk katliamýnýn anlatýldýðý sinevizyon gösterimine geçildi. Sinevizyon gösterimi sonrasýnda Ekin Þiir Grubu aldý. Zindanlardaki umudu ve yaþama baðlýlýðý öne çýkaran þiirleriyle katýlýmcýlara seslenen grup, performanslarýyla ve canlandýrmalarýyla büyük beðeni topladý. Hemen ardýndan sahne perdeleri çekildi, ýþýklar söndürüldü. Sahnenin içerisinden kýzýl ýþýk aydýnlattý perdeyi. Ve Ergül Çiçekler’in 19 Aralýk katliamýný anlatan “4 Ateþten Gün 4 Ölümden Gece” adlý destan þiiri, gölge tiyatro þeklinde yansýtýldý perdeye. Ayrýca kýzýl alevlerin de yansýtýldýðý perde, etkinliðe oldukça güzel bir görsellik kattý. Oyun oldukça beðeni topladý ve uzun bir süre alkýþlar devam etti. Ve son olarak sahneye Denize Ezgi çýkarak türküleriyle, marþlarýyla bir dinleti gerçekleþtirdi. Müzik dinletisinin ardýndan etkinliðimiz saat 15.30 civarýnda son buldu. Etkinliðimiz katýlýmcý arkadaþlarýn büyük beðenisini topladý ve hiç kimse adeta Ayýþýðýmýzýn o içten, sýcak atmosferinden ayrýlmak istemiyordu. Hep birlikte çaylarýmýzý yudumlarken hem sohbetler edildi hem de etkinliðin deðerlendirmesi yapýldý. Antep Ayýþýðý Sanat Merkezi
MERSÝN’DE 19 ARALIK ANMA ETKÝNLÝÐÝ
19 Aralýk 2000 tarihinde yapýlan katliam ile ilgili Mersin’de anma etkinliði düzenlendi. Mücadele Birliði, DHF, ESP, Halk Cephesi, ÝHD, Partizan tarafýndan düzenlenen etkinlik, Kristal-Ýþ Sendikasý salonunda yapýldý. 20 Aralýk Pazar günü saat 15:00’da yapýlan etkinlik, ölümsüzleþen tüm devrim savaþçýlarý anýsýna saygý duruþu ile baþladý. Saygý duruþunun ardýndan 19 Aralýk Zindan katliamýný anlatan sinevizyon gösterimi yapýldý. Ardýndan etkinliðe “Yaþayanlar Anlatýyor” bölümü ile devam edildi. Zindan katliamlarý sýrasýnda Ceyhan ve Bursa zindanýnda tutsak olan Recep GEDÝK ve Hakký CAN yaþadýklarý katliamý, ölümsüzleþenleri ve devrimci iradenin teslim alýnamayacaðýna deðinerek bugünde sistemin katliamlarýnýn devam ettiðini vurguladýlar. 19 Aralýk katliamýný yaþayan ve hala tutsak olan Ergül ÇÝÇEKLER’in “Dört Ateþten Gün Dört Ölümden Gece” þiiri müzik eþliðinde okundu. Þiirin ardýndan 6 kadýnýn yakýlarak katledildiðini anlatan sinevizyon gösterildi. Etkinlik okunan þiirler ve müzik grubunun söylediði marþ, ezgi ve halay parçalarýyla son buldu. Mersin Mücadele Birliði
154. Sayý / 30 Aralık 2009 - 13 Ocak 2010
15
Yeni Evrede
19 Aralık Katliamı
KAVGAYI YÜKSELTMEYE ÇAÐIRIYORUZ
Ýzmir Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde 19 Aralýk katliamýný anmak ve o süreçte yaþananlarý paylaþmak amaçlý bir söyleþi gerçekleþtirildi. Saat 14:00'da baþlanan etkinliðin söyle-
þi bölümüne geçilmeden önce 19 Aralýk 2000 zindan katliamýnda ölümsüzleþen tüm devrim savaþçýlarý adýna bir dakikalýk saygý duruþu yapýlýrken Ayýþýðý Tiyatro Ýþçileri Atölyesinin
Mücadele Birliði
kýsa bir þiir dramatizesi yapýldý. Ardýndan Ulrike Mainhoff isimli tiyatro oyunu gerçekleþtirildi. Söyleþiye 19 Aralýk’ta zindanlarda bu süreci yaþamýþ olan bir devrimci konuþmacý olarak katýldý. Konuþmasýnda 19 Aralýk sürecinde yaþadýklarý, deneyimleri, saldýrýnýn amacý ve zindanlardaki devrimci tutsaklarýn nasýl bir dayanýþma içerisinde olduklarýný vurgularken özellikle devletin hangi amaçla zindanlara saldýrdýðýný anlattý. Bu saldýrý sýrasýnda yaþananlarý anlatýrken Murat Ördekçi’ye deðindiði sýrada Murat Ördekçi’yle üç yýl boyunca ayný cezaevinde olan bir arkadaþ da Murat yoldaþla ilgili düþüncelerini dile getirdi. Söyleþiye soru cevap bölümüyle devam edildi. Soru cevap bölümünde de 19 Aralýk sürecinde yaþanan olumluluklar, olumsuzluklar üzerinde duruldu. Soru cevap bölümünden sonra tiyatro grubu “Sana çýðlýðým diyeceðim” oyunuyla izleyenlere duygulu anlar yaþattý. Tiyatrodan sonra etkinlik sona erdi. Sonrasýnda çay içmek için beklenildiði sýrada güzel sohbetler gerçekleþtirildi. Söyleþide konuþmacýnýn anlattýklarýný oturduðumuz yerden yazmaya çalýþmak o kadar zor ki. O süreçte yaþananlar o kadar derin anlamlý ki onlarý bu habere sýðdýrmak, anlatmaya çalýþmak gerçekten kelimelerle ifade edilecek tarzda deðildi. Tüm ölümsüzleþen devrim savaþçýlarýnýn önünde saygýyla eðiliyor ve yarým kalan bayraðý burjuvazinin burçlarýna dikene dek kavgayý yükseltmeye çaðýrýyoruz herkesi... Ýzmir Mücadele Birliði
DÖRT ATEÞTEN GÜN DÖRT ÖLÜMDEN GECE
Biz ki Bir büyük sevdanýn Kavgasýna vurulmuþuz! Ortaðýz bu yüzden Köhne düzeni yýkmaya Bu yollar bizi Büyük sevdamýza götürecek Ortaðýz bu yüzden Kavgalarýn kavgasýnda… Takvim yapraklarý 19 Aralýk 2000’i gösteriyordu. O gün cellâtlar, siyah maskelerini takmýþ, kimyasal bombalar, uzun namlulu silahlar, yangýn bombalarýyla sabahýn erken saatlerinde devrimci iradeyi teslim almak için saldýrmýþtý. Teslimiyet ya da ölüm diyenlere büyük bir bilinçle ölüm cevabýný vermiþti kýzýl yürekler. Ve 4 gün süren zindan savaþlarýnda 28 devrimci tutsak katledilmiþti. Ama devrimci irade teslim alýnamamýþtý. Bizler de Ayýþýðý Sanat Merkezi olarak, 20 Aralýk Pazar günü “19 Aralýk Katliamýný Unutmadýk Unutturmayacaðýz” konulu bir etkinlik düzenledik. Etkinliðimiz, 19 Aralýk katliamýnda ölümsüzleþen devrim savaþçýlarý nezdinde bir dakikalýk saygý duruþuyla baþladý. Sonrasýnda
16
ise etkinliðimize, Grup Bahara Ezgi’nin Ergül Çiçekler’in “Dört Ateþten Gün Dört Ölümden Gece” kitabýndan bestelemiþ olduklarý “Dört Ateþten Gün” þarkýsýna çektikleri klibin gösterimiyle devam ettik. Klip izleyenler tarafýndan uzun bir süre alkýþlandý ve büyük bir beðeni topladý. Ardýndan Mücadele Birliði Platformu adýna bir arkadaþýmýz kürsüye çýkarak katliamdan ve devrimci tutsaklarýn vermiþ olduðu mücadeleden bahsetti. Konuþmadan sonra Ayýþýðý Þiir Atölyesi sahne aldý. Þiir Atölyesi dinletisini bitirdikten sonra coþkuyla alkýþlandý. Verilen kýsa bir aradan sonra Grup Bahara Ezgi sahne aldý. Etkinliðimiz ‘Söz Veriyoruz’ parçasýnýn hep bir aðýzdan okunmasýyla son buldu. Etkinliðimize katýlan herkes yapýlan etkinliði çok beðendiklerini belirttiler ve bu tür etkinliklerin her zaman yapýlmasýnýn gerektiðini söylediler. Gerçekleri insanlara ulaþtýrdýðýmýz için bizlere teþekkür ederek Ayýþýðýndan ayrýldýlar. 19 ARALIK KATLÝAMINI UNUTMADIK UNUTTURMAYACAÐIZ ZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK
154. Sayý / 30 Aralık 2009 - 13 Ocak 2010
Adana Ayýþýðý Sanat Merkezi
Yeni Evrede
Eylemler
Mücadele Birliði
BELLEKLERÝMÝZDE ZAMAN AÞIMI YOK ne hayata döndürmeye deðil, öldürmeye gelindiði ve öldürülmeye gelinen devrimci tutsaklarýn tamamýnýn dýþarýdan atýlan mermi ve bombalarla katledildiði sabit olarak tespit edilmesine raðmen; katliama katýlan ve yargýlanan asker ve polislerin tümü, davanýn zaman aþýmýna uðradýðý gerekçesiyle geçtiðimiz yýl içerisinde beraat ettirilmiþtir. Ancak bilinmelidir ki 19 Aralýk katliamý, belleklerimizde zaman aþýmýna uðramayacaktýr… 19 Aralýk katliamý, öncelikle devrimci tutsaklarý hedef almýþtýr; ancak bu katliam sadece devrimci tutsaklarla sýnýrlý bir saldýrý olarak algýlanmamalýdýr. Bu saldýrý; iþçi, emekçi ve köylüleri, gençleri, kadýnlarý, Kürt Halkýný kýsacasý tüm devrimci demokrat ve yurtseverleri sindirme, örgütsüzleþtirme ve teslim alma saldýrýsýdýr… Bizler de bugün tüm duyarlý kesimleri; 19 Aralýk direniþi ruhuyla mücadeleyi yükseltmeye ve devrimci tutsaklarla dayanýþmayý büyütmeye çaðýrýyoruz” diye biten basýn açýklamasýnýn ardýndan, 20 Aralýk Pazar günü Kristal-Ýþ Sendikasýnda yapýlacak olan anma etkinliðine çaðrý yapýlarak, 19 Aralýk katliamýnýn anlatýldýðý bildiriler daðýtýldý. “Sistemin temsilcileri bu saldýrýlardan önce yaptýklarý açýklamalarýyla cezaevlerinde devrimci tutsaklarý etkisiz hale getirmeden,
onlarýn örgütlü, komün yaþamlarýna son vermeden dýþarý da iþçi ve emekçilerin mücadelesini bastýramayacaklarýný zaten ilan etmiþlerdi. Bunu açýkça dile getiren dönemin baþbakaný Ecevit þöyle diyordu: 'Cezaevlerini kontrol altýna almadan sokaklarý kontrol altýna alamayýz.' Bu sözler de açýkça gösteriyordu ki; bu saldýrýlar sadece içerde devrimci tutsaklara yapýlmýþ bir saldýrý deðildir. Ayný zamanda dýþarýdaki iþçi ve emekçi sýnýfýna yapýlmýþ bir saldýrýdýr… Biz diyoruz ki; öncülerine sahip çýkmayan bir sýnýf asla özgürlük yüzü göremez. Cezaevlerinde baský ve iþkenceler halen devam etmektedir. Bunun örneði; kanser hastasý Güler Zere’ye yapýlan iþkencedir. Ve Güler Zere gibi onlarca hasta ve sakat tutsak halen F Tiplerinde ölüme mahkûm edilmiþ durumdalar. Sistem iþçi ve emekçi halklarý baský, zor ve katliamlarla sindirmeye çalýþýyor. Hiçbir baský, katliam ve iþkence bu sistemin çöküþünü engelleyemeyecektir. Bu yüzden tüm iþçi ve emekçi halklarý birlikte mücadeleye çaðýrýyoruz”. Yazýlý bildirilerin daðýtýmýnýn ardýndan eylem sonlandýrýldý.
19 Aralýk Katliamýnýn yýldönümünde Adana’da bulunan devrimci demokrat kurumlar meþaleli bir yürüyüþün ardýndan basýn açýklamasý gerçekleþtirdiler. Yürüyüþ “19–22 Aralýk Katliamý Tecritle Sürüyor! Katliamlarýn Hesabýný Soracaðýz” pankartýnýn açýlmasýyla 5 Ocak Meydan'ýnda meþalelerin yanmasýyla baþladý. Çakmak Caddesi güzergâhý boyunca yürünerek Ýnönü Parký'na kadar sürdü. Yürüyüþ boyunca çevrede bulunan insanlarda alkýþlar ve ýslýklarla destek verdiler. Yürüyüþ esnasýnda “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Bedel Ödedik Bedel Ödeteceðiz”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Yaþasýn 19 Aralýk Direniþimiz”, “Ýçerde Dýþarýda Hücreleri Parçala”, “Tekel Ýþçisi Yalnýz Deðildir” sloganlarý sýk sýk atýldý. Ýnönü Parký'na gelindiðinde bir basýn açýklamasý gerçekleþtirildi. Okunan basýn açýklamasýnda “9 yýl önce bu ülkenin hapishanelerinde dünyada örneðine rastlanmayan bir katliam operasyonu yaþandý. 20 hapishaneye ayný anda binlerce polis, asker ve gardiyan; gaz bombalarý, silahlarý ile devrimci tutsaklara saldýrdý. 19 Aralýk 2000 gününün sabahýnda baþlayan katliam operasyonu 22 Aralýk 2000 tarihine kadar sürdü. ‘Hayata Dönüþ’ yaþanan vahþetin adýdýr. ‘Hayata Dönüþ’ devrimci tutsaklarýn teslim alýnmasý operasyonudur. Ölü ya da diri teslim olmalarýný saðlamaktýr.” denildi. Bizler de Mücadele Birliði Platformu olarak eyleme destekçi olarak katýldýk. Yürüyüþ okunan basýn açýklamasýnýn ardýndan alkýþ ve sloganlarla sona erdi.
16 Aralýk 2009 gecesi Devrimci Öðrenci Birliði'nin "Devrimci Tutsaklarýn Sesi ve Soluðu" olmaya yönelik baþlattýðý Aralýk ayý kampanyasýnýn bir duraðý da Kadýköy'dü. Kadýköy'ün merkezi bölgelerine, lise ve dershane güzergahlarýna, 19 Aralýk Katliamýný ve faþist saldýrýlarý gündeme alan "Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur", "19 Aralýk Katliamýný Unutturmayacaðýz", "Murat Ördekçi Ölümsüzdür", "Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz" þiarlarýnýn yer aldýðý "DÖB" imzalý yazýlamalar yapýldý. Kampanya çalýþmalarý devam ediyor.
Adana Mücadele Birliði Platformu
DÖB/Devrimci Öðrenci Birliði
19 Aralýk 2000 tarihinde eþ zamanlý olarak 20 zindana yapýlan ve adýna “Hayata Dönüþ” adý verilen katliamda 28 devrimci tutsak katledilmiþ ve yüzlercesi sakat býrakýlmýþtýr. Zindan katliamýnýn ardýndan günler süren iþkencelerle devrimci tutsaklar F Tipi zindanlara götürülerek bir kez daha tutsak edilmek istenmiþlerdir. Tek silahlarý bedenleri olan tutsaklar bedenlerini açlýða yatýrarak Ölüm Orucu’na baþlamýþlardýr. Katliamda ve Ölüm Orucu Eylem’lerinde 122 devrimci ölümsüzlüðe uðurlanmýþtýr. Mersin’de 19 Aralýk Katliamý ile ilgili yürüyüþ ve basýn açýklamasý yapýldý. Eylemi Mücadele Birliði, DHF, Halk Cephesi, ESP, Partizan ve ÝHD birlikte düzenledi. 19 Aralýk cumartesi günü saat 12.00’ de ÝHD önünden baþlanýlan yürüyüþte “19 Aralýk Katliamýný Unutmadýk, Unutturmayacaðýz” yazýlý pankart ve katliam resimlerinden oluþan baþka bir pankartla yürüyüþe geçildi. Yürüyüþ sýrasýnda “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Yaþasýn 19 Aralýk Direniþimiz”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” sloganlarý atýldý. Mersin Büyük Þehir Belediyesi önüne gelindiðinde basýn açýklamasý yapýldý. Yapýlan açýklamada: “...Saldýrýda aþýrý güç ve þiddetin kullanýldýðý, adýnýn tam tersi-
19 ARALIK KATLÝAMINI UNUTMADIK
ZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK
154. Sayý / 30 Aralık 2009 - 13 Ocak 2010
ZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK Mersin Mücadele Birliði
KADIKÖY'DE DÖB YAZILAMALARI
Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur! 19 Aralýk Katliamýný Unutturmayacaðýz!
17
TEKEL
EYLEM GÜNCESÝ
TEKEL Ýþçileri Yolda Durduruldu! TEKEL Fabrikalarýnýn özelleþtirilmesi sonucu iþsiz kalacak olan TEKEL iþçileri, Ankara’ya giderken yolda polis tarafýndan durduruldu Tekel fabrikalarýnýn özelleþtirilmesiyle Samsun, Diyarbakýr, Adýyaman, Muþ, Bitlis, Ýzmir, Adana, Hatay, Ýskendurun Tokat gibi kentlerdeki yaprak tütün tesisleri kapanmayla karþý karþýya ve bu tesislerde çalýþan 12 bin kiþi, tüm sosyal haklarý ellerinden alýnarak sözleþmeli olarak 4-C statüsünde çalýþtýrýlmak isteniyor. Bu saldýrýnýn önüne geçmek için, 15 Aralýk’ta Ankara’ya gitmeyi kararlaþtýran 12 bin TEKEL iþçisi, 14 Aralýk akþamý Ankara yönüne doðru harekete geçti. Ýstanbul’dan yola çýkan TEKEL iþçileri, gece saat 01.00 dolaylarýnda Kartal Cevizli dolaylarýnda durduruldu. Çeþitli gerekçeler ileri sürerek otobüslerin hareket etmesine izin vermeyen polis, TEKEL iþçilerini otobüsler içinde ablukaya aldý. Ankara’ya gitmekte kararlý olan TEKEL iþçileri, “gerekirse iner ve yürüyerek de olsa Ankara’ya gideriz” kararlýlýðý içindeydiler. TEKEL iþçileri, 15 Aralýk Pazartesi sabahý da Ankara giriþlerinde de durduruldular. Saat 07.00’den 11.00’e kadar Ýstanbul ve pek çok ilden gelen TEKEL iþçilerine ait otobüsler Eskiþehir yolu üzerinde polis tarafýndan durdurularak bekletildi. Otoyolu trafiðe kapatan 1.500 kadar iþçi, Ankara’ya girmek için mücadele etti. Ayný saatlerde Ankara’da ise, þehre gelebilmiþ 1000 kadar Tekel iþçisi, AKP il binasý önünde TEKEL’in özelleþtirilmesi ve iþçilerin 4C statüsüne geçirilmesini protesto için eylem yapmaya baþladý. Ankara giriþinde bekletilmekte olan TEKEL iþçileri de saat 11.30 civarýnda, kararlý duruþlarý sonucu þehre girdiler. AKP önünde akþam saatlerine kadar kalan ve eylem yapan iþçiler, gerekirse AKP önünde yatýp kalkacaklarýný ve talepleri yerine getirilmeden buradan ayrýlmayacaklarýný söylüyorlar. Ankara’da Fiili Gözaltý 15 Aralýk günü TEKEL’in özelleþtirilmesini ve kendilerinin 4C kadrosunda çeþitli iþyerlerine daðýtýlmasýný, haklarýnýn gaspedilmesini protesto eden TEKEL iþçileri Ankara’da AKP önüne geldi. Ankara’ya girebildikleri öðle saatlerinden itibaren AKP önünde protesto eylemine baþlayan iþçiler, akþam saat 20.00 dolaylarýnda, sendikanýn yönlendirmesiyle ikamet etmek için Atatürk Spor Salonu’na yönlendirildiler. Soðuk hava ve yaðýþ muhalefetine raðmen AKP önünde kalmak isteyen iþçiler, sabah geri dönmek üzere Atatürk Spor Salonuna hareket ettiler. Geceyi Hipodrom’da geçiren TEKEL iþçileri, sabah saat 07.30’da yeniden AKP önüne gitmek için harekete geçtiklerinde, polisin engellemesiyle karþýlaþtýlar. Atatürk Spor Salonunun kapýlarý polis tarafýndan kapatýldý ve iþçilerin dýþarý çýkmasýna ya da Hipodrom’un kapalý mekanýna geçmelerine izin verilmedi. Yaðýþ altýnda bir saat fiili gözaltýnda tutulan TEKEL iþçileri, saat 08.30 civarýnda kapýlarý zorlayarak açtý ve yeniden Ankara sokaklarýna çýktý. AKP önüne gitmeleri polis tarafýndan engellenen iþçiler, sendikanýn yönlendirmesiyle Abdi Ýpekçi Parký’na gidip basýn açýklamasý yapmaya karar verdiler. Polis ablukasýný yararak Abdi Ýpekçi Parký’na doðru yürüyüþe geçen TEKEL iþçileri, Parka ulaþarak sloganlar atmaya baþladýlar. Basýnýn ilgisinin de yoðun olduðu parkta iþçiler, AKP il binasýnýn önüne giderek, orada erken saatlerden beri bekleyen arkadaþlarýna ulaþmak istediler. Ancak bu defa da parkýn etrafýný ablukaya alan polisler, iþçilerin hiçbir þekilde dýþarýya çýkmalarýna i-
18
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
zin vermediler. Ýþçiler “Direne Direne Kazanacaðýz”, “Baskýlar Bizi yýldýramaz” sloganlarý atarak ýsrarcý bekleyiþlerini sürdürdüler.
Zorlu Bir Gün Öðle saatleri yaklaþýrken polis, parkta toplanan iþçilere gaz bombalarý atarak saldýrdý. Yerlere yuvarlanan ve fenalýk geçiren iþçilerden ikisi kalp krizi geçirdi ve ambulansla hastaneye kaldýrýldýlar. AKP önünde bekleyen iþçiler de Abdi Ýpekçi’de saldýrýya uðrayan arkadaþlarýnýn yanlarýna gelmek için harekete geçmiþlerdi ancak, polisin önlerini kesmesi sonucu onlar da bulunduklarý yerden ayrýlamadýlar. Ortak hareket etmemeleri için fiili olarak ikiye bölünmüþ iþçiler, yoðun polis ablukasýna raðmen bir araya gelebilmek için mücadele ettiler. Parkta sloganlar atarak bekleyen iþçilerden dördü, protesto için 12.30 civarýnda havuza girdiler. Ýþçiler, günün ilerleyen saatlerinde hem taleplerinin kabul edilmesi, hem de saldýrýlarý protesto etmek için 10 iþçi ile açlýk grevine baþlamaya karar verdiler. Ýþçiler, talepleri kabul edilene kadar burada kalacaklarýný ve eylemlerini sürdüreceklerini ýsrarlý tavýrlarýyla da gösteriyorlar.
Destek Kuv vetler Geliyor! Tekel iþçilerinin eylemi, desteklerle büyüyor. Ýzmir’den yola çýkmýþ olan destek kafilesinin gece Ankara giriþinde durdurulduðu ve Ankara’ya sokulmadýklarý haberi alýndý. Ýzmirli iþçiler, yoðun pazarlýklar, tehditler ve baskýlarla geri çevrilmek istendi. Ama kafile bulunduðu yerden ayrýlmadý. Kolluk kuvvetlerinin baskýsý sonuçsuz kaldý. Ankara’da Abdi Ýpekçi Parký’nda eylem yapan Tekel iþçilerinden bir grup, polis ablukasýný parktaki küçük havuzlara girerek yardý ve parkýn önündeki ana caddeyi kesti. Alandaki iþçiler, bu eyleme sloganlarla destek verdi. Polisin bu olaya tavrý çok sert oldu. Panzerlerden su sýkarak harekete geçen polis, gaz bombasý atmaya baþladý. Bu saldýrý sonucu iþçilerden 20’si gözaltýna alýndý. Ýþçiler gözaltýna alýnýrken polis tarafýndan darp edildiler. Bunu gören alandaki iþçiler, polis barikatlarýna yüklendiler. Ancak ses aracýndan sendikacýlardan gelen telkinlerle sakinleþtiler; arkadaþlarýna sloganlarla destek verirken, polise olan tepkileri de büyüdü.
Ya Arkadaþlarýmýz Býrakýn, Ya Bizi de A lýn! Gözaltýna alýnan arkadaþlarýnýn býrakýlmasý için ses aracýndan seslenen iþçiler “Ya onlarý yanýmýza getirin ya da burada 12 bin iþçiyi gözaltýna alýn!” diyerek polise çaðrýda bulundular. Bu olaylar yaþanýrken bir önceki geceden beri Ankara dýþýnda tutulan ve geri gönderilmeye çalýþýlan Ýzmir destek kafilesi Abdi Ýpekçi Parký’na ulaþtý. Arkadaþlarý tarafýndan coþkuyla karþýlanan iþçiler “Ölmek var dönmek yok” sloganýný atarak alana girdiler. Tekel iþçileri 3 gündür sürdürdükleri kararlý mücadeleyi 2. gününden itibaren 10 kiþi ile baþlayan ölüm orucuna çevirerek mücadelelerine devam ediyorlar. Bu mücadeleyi sonuna kadar
154. Sayý / 30 Aralık 2009 - 13 Ocak 2010
Yeni Evrede
TEKEL
Mücadele Birliði sürdüreceklerini söyleyen iþçiler, “Burdan dönersek artýk hak aramak için hiçbir þey yapamayacaðýz. Biz buraya dönmek için gelmedik gerekirse iþimiz için ölmeye geldik” dediler. 3. gününde de sendika ve siyasi partilerin ziyarette bulunduðu TEKEL iþçileri eylemlerini sonuna kadar sürdürmekte kararlýlar
söyleyerek eylemi çaðrýlarla bitirdiler.
Park Ýþgal Altýnda! Polisin gaz bombalý saldýrýsý sürüyor. Yoðun gaz saldýrýsý sonucu iþçiler geçici olarak daðýldý. Ýþçiler hala Park’ýn içinde. Onlarca iþçi havuza girdi. Kitle genel olarak Park’ýn ardýndaki pazar alanýna (Tanzim Satýþ) çekildi. Park, polislerin iþgaline uðramýþ durumda. Böylece toplanma merkezini ele geçirmiþ olacaðýný hesaplýyor polis. Ama ayný zamanda iþçileri zorla farklý alanlarda eylem yapmaya itelemiþ oluyor. Havuza giren çok sayýda iþçi donma tehlikesi geçirdi. Hastaneye kaldýrýldýlar. Öte yandan iþçiler Park’ý terketmek zorunda kaldýlar. “Mevzi” düþman kuvvetlerin eline geçmiþ bulunuyor! Þimdi mücadele farklý alanlarda farklý biçimlerde devam edecek.
Durmak Yok, Mücadeleye Devam! 18 Aralýk günü, bir önceki günkü saldýrýdan sonra Abdi Ýpekçi Parký’ný terketmek zorunda kalan iþçiler, eylemlerini sürdürmek konusunda kararlýlar. Akþam sendika binalarýnda toplanan iþçiler, bugün ne yapacaklarýný tartýþtýlar. Türk-Ýþ binasýnda ve diðer sendika binalarýnda geceleyen iþçiler, gözaltýna alýnan arkadaþlarýnýn serbest býrakýlmasýný istediler. Ýþçiler Ankara’da kalmaya ve eylemlerine devam etmeye kararlýlar. Ayrýca aileler de bulunduklarý illerde AKP binalarý önünde eylemler yapacaklar. Polis saldýrýsý iþçilerde sadece hükümet karþýtý duygularý büyütmedi. Devlet ve polis konusundaki yanýlsamalarý da bir çýrpýda savurup attý. Saldýrýya yönelik tepkiler yayýlýyor. DÝSK, TEKEL iþçileriyle dayanýþmak için bir günlük grev önerdi.
Sendikacýlar “Dönün” Diyor! Akþam saatlerinde sendika yöneticileri iþçilere bir açýklama yaptý. Kapalý kapýlar ardýndaki pazarlýklar sonucu kazaným elde ettiklerini ileri süren sendikacýlar, iþçilere; maaþlarýnýn 900-1000 lira civarý olacaðý, 11 ayý aþkýn bir çalýþma süresine tabi olacaklarý “müjdesini” verdiler. Tabii tüm bunlar yine 4-C kapsamýnda olacak. Ýþçiler yine esnek çalýþma boyunduruðunu giymiþ olacaklar. Sendikacýlar iþçilere bunlarý söyledikten sonra “sendikalara gidip durumu deðerlendirin” dediler. Ýþçiler sendika yöneticilerinin bu tutumuna sert tepki gösterdiler. Öfkeliydiler. Sloganlarýn hedefine þimdi sendikacýlar, sendika yönetimi oturtuluyordu. Aldatýlmaya çalýþýldýklarý hissine kapýlan iþçiler, büyük bir öfkeyle, kararlýlýkla Ankara’da kalacaklarýný, bu “önerileri” kabul etmeyeceklerini haykýrdýlar. TEKEL’de çalýþan kadýn iþçiler, 19 Aralýk günü bir basýn açýklamasý yaptýlar. Saat 14.00 civarýnda Sakarya Caddesi’nde yaptýklarý eylemde iþçiler, kadýn milletvekillerine, baþbakan ve cumhurbaþkaný eþlerine seslendiler. Ankara’nýn ayazýnda günler geceler boyunca sokakta olduklarýný vurgulayan kadýn iþçiler, tek dertlerinin çocuklarýnýn aç susuz kalmamasý olduðunu söylediler ve kendilerini kadýn olarak en iyi onlarýn anlayabileceðini dile getirdiler. Ýþçiler, yatarak kazanmak istemediklerini, insan gibi, onurlarýyla, haklarýný kaybetmeden, borca harca düþmeden korkusuzca yaþayarak çalýþmak istediklerini
Destek Ey lemleri Baþlýyor 25 Aralýk Cuma günü, Türk-Ýþ yöneticilerinin aldýklarý karar doðrultusunda, iþçiler iþe 1 saat geç baþlayarak TEKEL iþçileriyle birlikte mücadele ettiklerini gösterdiler. Ancak TEKEL iþçileri zamana yayýlmýþ eylemlerin yeterli olmayacaðýný ve oyalama olduðunu düþünüyor ve bir an önce sonuç alýcý eylemlere giriþilmesi gerektiðini söylüyorlar.
Zafer Savaþan Tekel Ýþçisinin Olacak! Direniþin 12. günü olan 26 Aralýk’ta Sakarya Caddesi’nde bir etkinlik düzenlendi. TEKEL iþçileriyle dayanýþma etkinliði saat 17:00’a doðru baþladý. Etkinlik demokratik kitle örgütleri ve siyasi yapýlarýn desteðiyle yapýldý. 3 binin üzerinde insanýn katýlýmýyla etkinlikte iþçilerin heyecanlarý gözlerden kaçmýyordu. Etkinlik devam ederken etkinlik alanýndaki binalardan “ZAFER SAVAÞAN TEKEL ÝÞÇÝSÝNÝN OLACAK MÜCADELE BÝRLÝÐÝ” yazýlý pankart asýldý. Pankart ilk asýldýðýnda kitleden büyük bir coþkuyla alkýþlarla destek gördü. Etkinlik, Türk Ýþ binasýnýn önüne yürünerek son buldu.
MÜCADELEMİZ TOPLUMSAL BİR MÜCADELEDİR Mücadele Birliði: Kendinizden bahsedebilir misiniz? Ahmet (Diyarbakýr): Adým Ahmet. 12 yýldýr TTA (Tekel Yaprak Tütün) iþletme müdürlüðünde çalýþýyorum. Biz bu 12 yýl zarfýnca her türlü zorlukla karþýlaþtýk. Þu anda kamu iþçisi olarak en düþük ücreti alan Tekel iþçileridir. Þu oniki yýl sonunda 31 Ocak’ta bizi C4 denen yasal köleliðe zorluyorlar. Diyarbakýr’dan, Batman, Muþ, Bitlis, Tokat, Ýstanbul, Ýzmir, Denizli, Adýyaman… biz 12 bin iþçi burada Ankara’da toplandýk. Emeðimize saygý istiyorum. Ama baþbakan maalesef ki bu iþçileri görmezden geliyor. Türk-Ýþ de bu gelen iþçileri sahipsiz býrakýyor. Bir günlük eylem sonunda 2. günde istediklerini baþardýlar. Ama bundan umutlananlar…. Bu mücadelemiz toplumsal bir mücadeledir. Bütün toplumu ilgilendiriyor. Bu ülkenin topraklarý satýla satýla bir þey kalmadý. Geçmiþte verilen mücadeleyle kazanýldý. Þu an ise ekonomik ilhakla hükümet bütün emekçilere saldýrýyor. Mücadelemiz tüm bunlara karþý! 2. Ýþçi: 90 senesinde iþe girdim. 16 yýllýk iþçiyken, hükümetimiz Tekel sigarasýný sattý. Bizi cezalandýrmak için Adana iþçisini Ýskenderun Yaprak iþletmesine gönderdi. Bir sene sonra Adana yaprak iþletmesine geri getirdi. (TTA) þimdi 19 yýllýk iþçiyim iþime son veriyor. 4/C politikasýyla bizi iþten çýkarýyorlar. 40 yaþýndayým 3 tane çocuðum var. Rahatsýzlýðýndan dolayý çalýþmayan eþim, bakýmýndan sorumlu olduðum annem… Mücadele Birliði: Þu an özelleþtirmelerle 12 bin iþçi iþten atýlacak ne düþünüyorsunuz? 3. Ýþçi: Evet doðru. Þu an ekmeðimize emeðimize sahip çýkmak için buradayýz. Ankaradayýz. Biz, yedek iþgücü olarak iþsizler ordusuna biz de katýlmak istemiyoruz. “Ölmek var dönmek yok” “Zafer Direnen Ýþçilerin Olacak” Mücadele Birliði: Son olarak eklemek istediðiniz bir þey var mý? Ahmet: Mücadele Birliði okurlarýna ve çalýþanlarýna bizlere destekledikleri için hepsi yanýmýzda olmasa da sürekli bizi desteklediklerini biliyorum. Hepinize teþekkür ediyorum.
154. Sayý / 30 Aralık 2009 - 13 Ocak 2010
19
Yeni Evrede
İşçi Eylemleri
Mücadele Birliði
SANCAKTEPE BELEDÝYE ÝÞÇÝLERÝ EYLEMDE
Kapitalist sistemin sýçramalý çöküþ aþamasý iþçi sýnýfýný sisteme karþý sýçramalý eylemlere yönlendiriyor. Türkiye ve K.Kürdistan topraklarý her gün eylemlerle sarsýlýyor. Yapýlan iþçi eylemleri ekonomik talepli de olsa kapitalist sistemin geldiði aþama, iþçi sýnýfýný sistemi hedef alan eylemlere yöneltiyor. Sancaktepe de DÝSK Genel-Ýþ Sendikasý'na baðlý belediye iþçileri, belediye ile yapmýþ olduklarý toplu iþ sözleþmesinin hükümlerinin yerine getirilmemesi üzerine, belediye önünde bir basýn açýklamasý yaptýlar. Sarýgazi devrimci ve demokratlarý da eyleme destek verdiler. Eylem sürecine bundan 1 ay önce giren belediye iþçileri, Belediye Baþkanýnýn tekrar görüþmek istemesi üzerine eylemlerini ertelemiþler; ama belediye baþkaný iþçilerin taleplerini kabul etmemiþti. Sancaktepe Belediye iþçilerinin eyleminden bir gün önce yine ayný sendikaya baðlý Ataþehir Belediye iþçileri eylem yaptýlar. Sarýgazi'den MB Okurlarý
ÝTFAÝYECÝLER BOÐAZ KÖPRÜSÜ'NÜ KESTÝ
Entes-TEKEL SINIF DAYANIÞMASI
Ellerinde ekmek tutan iþçiler, Ýstanbul Büyükþehir ve Esenyurt Belediyesi aleyhine sloganlar attý. Ýtfaiyeciler, Esenyurt Belediyesi'nde iþten çýkarmalarý ve Bimtaþ AÞ'de sözleþmeli iþçi olarak çalýþan itfaiyecilerin özlük haklarýnýn ellerinden alýnacak olmasýný protesto etti. Ýtfaiyeciler zaman zaman TEKEL iþçileri lehine de sloganlar attý. Polis eylemcileri yaka paça gözaltýna aldý. Gözaltýna alýnanlar arasýnda Belediye-Ýþ Sendikasý 1 No'lu Þube Baþkaný Serdar Cafer Özkul, 2 No'lu Þube Baþkaný Hasan Gülüm, Örgütlenme Daire Baþkaný Ali Çelenk'in de olduðu öðrenildi.
Entes iþçileri, 25 Aralýk günü saat 12.30'da Taksim Tramvay Duraðý'nda bir araya geldi. “Entes’te Tekel’de direnen iþçiler yol gösteriyor / OSB-ÝMES Ýþçileri Derneði” pankartýnýn açýlmasýyla basýn açýklamasýna baþlayan eylemlere çevreden vatandaþlarýn da destek verdiði gözlemlendi. Basýn metnini okuyan Entes iþçisi Gülistan Kobatan açýklamasýnda, sermayenin özelleþtirme ve fabrika kapatma saldýrýsýna karþý 12 bin Tekel iþçisinin iþten çýkarýlarak açlýða ve çaresizliðe mahkum edildiðine deðindi; mücadele eden iþçi ve emekçilerin karþýsýna çýkan kolluk güçlerinin toplumda yýlgýnlýk ve korku yaratmaya çalýþtýðýný da ifade etti. “TEKEL iþçisi kararlý ve militan direniþiyle tüm iþçi ve emekçilere yol göstermektedir. Bu haklý ve onurlu direniþ hepimizin direniþidir, kazanýmý da tüm iþçi sýnýfýnýn olacaktýr. Bugün tüm iþçi ve emekçilere düþen görev, var olan direniþlerle dayanýþmayý büyütmek, sermaye sýnýfýnýn saldýrýlarýna karþý yeni direniþler yaratmaktýr” dedi. Basýn açýklamasýnda, “Tekel iþçisi yalnýz deðildir”, “Baskýlar bizi yýldýramaz”, “Yaþasýn sýnýf dayanýþmasý”, “Ýþçilerin birliði sermayeyi yenecek”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni” sloganlarý atýldý.
Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi'ne baðlý taþeron BÝMTAÞ firmasý'nda çalýþan 15 itfaiyeci, 23 Aralýk günü Boðaz Köprüsüne kendilerini zincirleyerek köprü trafiðini durdurdular. Polis, itfaiyecileri gözaltýna aldý Ocak ayýnda sözleþmeleri biten itfaiye iþçilerinin eylemleri devam ediyor. Geçtiðimiz hafta Büyükþehir Belediye'sine yürümek istediklerinde polis saldýrýsýna uðrayan itfaiyeciler saat 13.00'de Boðaziçi Köprüsünü trafiðe kapattý. Belediye-Ýþ Sendikasý üyesi 15 itfaiyeci kendilerini birbirlerine zincirleyerek yol ortasýna yattý. Köprü trafiðinin tamamen durduðu eylemi gören polis, her iki istikametten de olay yerine giderek iþçilere saldýrdý.
20
154. Sayý / 30 Aralık 2009 - 13 Ocak 2010
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
MARMARA ÜNÝVERSÝTESÝ'NDE FAÞÝST SALDIRI
Faþistler, 16 Aralýk günü Marmara Üniversitesi Anadolu Hisarý Kampüsü'nde bir yurtsever öðrenciye saldýrdýlar. Saat 14.30 civarýnda gerçekleþen saldýrý Ýþletme Bölümü'nün kapýsýnýn önünde gerçekleþti. Ýt sürüsü halinde yurtsever öðrenciye saldýran faþistler, çevredeki öðrencilerin ve çalýþanlarýn müdahalesine izin vermediler. Yüzünden ve vücudunun çeþitli yerlerinden yaralanan öðrenci ÇEKO binasýnýn önünde yerde kaldý ve aldýðý yaralar sonucu kalkamadý. Ýlk müdahale çevredeki öðrenci ve ÇEKO binasý tadilatýnda çalýþmakta olan iþçiler tarafýndan yapýldý. ÖGB ve polisler saldýrý yerine dakikalar sonra teþrif ettiler. (Kampüs içerisinde karakol var!) Ambulans çaðrýlmasýna raðmen kampüse 40 dk. sonra gelebildi. (Hastane 10 dk uzaklýkta!) Ambulansa bindirilen öðrenci Paþabahçe Devlet Hastanesi'ne kaldýrýldý. Bu son günlerde kampüs içerisinde gerçekleþtirilen ilk saldýrý deðil. Kýsa süre önce faþistler bir öðrenciye daha saldýrmýþ, devamýnda yurtsever öðrencilerin saldýrýyý protesto etme eyleminde çatýþmalar yaþanmýþtý. Çatýþma sonucu 37 öðrenci polis tarafýndan gözaltýna alýndý. Bir çok öðrenci can güvenliði olmadýðý için okulu býrakmak zorunda kaldý. Ayný þekilde okulda faþistler tarafýndan rutin bir þekilde devrimci ve yurtsever öðrencilere tehdit ve gözdaðý verilmeye devam ediliyor. Üniversite yönetimi ise haklarýnda -ÖGB sorumlusunun deyimi ile- "500 tutanak" bulunan faþistleri korumaya ve arka çýkmaya devam ediyor. BESYO bölümünde faþistlerle okul yönetimine ve idari personeline kadar yýllardýr süregelen iþbirliði bir mekanizma biçiminde. Öðretim elemanlarýnýn odalarýnda, konferans salonunda toplantýlar yapýlýyor, Türk Kültür Kulübü bünyesinden alýnan kararlar doðrultusunda harekete geçiriliyor. Öðrenci Milisleri Oluþturulmalý, Harekete Geçilmelidir! Ýç savaþ, iki sýnýf arasýndaki savaþýmýn en keskin boyutu olarak geliþmeye devam ediyor. Kürt halkýna, iþçilere, emekçilere ve devrimciyurtsever öðrencilere yönelik saldýrýlar her geçen gün týrmanýyor. Sokaklar, üniversiteler ezilen Kürt halkýnýn özgürlük ve kavga seslerine ev sahipliði yapýyor. Ayný sokaklarda, üniversitelerde devrimciler, yurtseverler kurþunlanýyor, saldýrýya uðruyor. Geliþen her devrim, karþýsýnda "karþý-devrim cephesini" bulur. Dipten gelen dalga þiddetini arttýrýyor, yükseliyor. Karþý-devrim ise çareyi silaha, askeri araç ve yöntemlere baþvurmakta görüyor. Faþist tosuncuklar, silahlandýrýlýyor, sokaklara salýnýyor. Saldýrýlarý püskürtmenin yolu, örgütlü devrimci þiddeti örgütlemekten geçer. Devrimci-yurtsever öðrenciler bu zorunluluðun bilincine varmalý, güçlerini faþist saldýrýlarý kýrmak ve devrim cephesinin moral kalelerini yaratmak için devrimci öðrenci milislerinde birleþtirmelidir. Meþruiyet arayýþlarýna girerek, maðduriyet edebiyatý ile yaratýlan pasif hava devrimci öðrenci hareketinin geliþiminin önüne bir set olma durumundadýr. Komiteler ve milisler halinde örgütlen! Mümkün olan her türlü araçla silahlan! Tarihin ritmi bunu emrediyor! Sokaðýn nabzý devrimci militan mücadelenin örülmesini þart koþuyor! Devrimci Öðrenci Birliði
Anti-Faşist Eylemler
MARMARA NÝÞANTAÞI KAMPÜSÜNDE ÇATIÞMA
23 Aralýk Çarþamba günü Marmara Üniversitesi Ýletiþim Fakültesi'nde devrimci öðrencilerle faþist öðrenciler arasýnda çatýþma çýktý. Çýkan çatýþmada 3 faþist yaralandý ve Þiþli Etfal Hastanesi'ne kaldýrýldý. Faþistlerin bir öðrenciye sözlü sataþmasý sonrasýnda devrimci öðrenciler toplanmaya, bahçede sloganlar atýlmaya baþlandý. Bunlarla birlikte gerginliðin de artmasý bir oldu. Kantinde karþý karþýya gelen öðrenciler arasýnda çatýþma çýktý. Çatýþmanýn ardýndan 3 faþist yaralandý. Devrimcilerden yaralanan olmadý. Çatýþma yaklaþýk yarým saat sürdü. Bu olaylar gerçekleþirken durumu Dekana bildiren diðer öðrenciler ve güvenlikçiler, “Býrakýn birbirlerini yesinler. Artýk onlarla uðraþmayacaðým” cevabý aldý. Bu söz sonrasýnda güvenlikçiler olayý sadece seyretti. Çevik kuvvet de kapýda bekledi. Dekanýn hesabý, sosyalist ve yurtsever öðrencilerin oradan aðýr yaralar alýp geri adým atmasýydý. Ancak beklenenin aksine, faþist öðrenciler bahçede ve kantinde saklanacak delik, sýðýnacak bir polis aramaya baþlayýnca polis hemen içeriye alýndý. Polisler içeri girdiler ancak gözaltý yapamadý. Sadece faþist sürüsünü toplayýp okuldan ayrýldý. Marmara Faþiz me Mezar Olacak Faþiz mi Döktüðü Kandan Boðacaðýz DÖB( Devrimci Öðrenci Birliði)
FAÞÝST YAZILAMALAR KAPATILDI
Ýstanbul'da Ankara yolunun(E-5) Kozyataðý ayaðýnda bulunan duvarlarda faþistlere ait imzalar, yazýlar kapatýlmýþ ve yerlerine DÖB(Devrimci Öðrenci Birliði) ve Mücadele Birliði imzalarý atýlmýþtýr. Birçok kiþinin geçtiði bu tür yol güzergahlarýna devrimci mücadeleyi, devrimi simgeleyen yazýlamalarýn, sloganlarýn ya da devrimci örgütlerin isimlerinin yazýlmasý, devrimin propaganda gücünü arttýrýr. Faþistlerin ya da faþizme, þovenizme ait propagandalarýn bir nebze de olsa önüne geçilmiþ olur. Ama daha yeni yöntemleri kullanarak, faþistlerin üstlendiði, örgütlendiði yerlerde devrimin ve devrimci mücadelenin propagandalarýný daha fazla yapmak gerekir. Bu çalýþmalarý her tarafta yaymak gerekir. Ýçerenköy'den DÖB'lü öðrenciler
154. Sayý / 30 Aralık 2009 - 13 Ocak 2010
21
Yeni Evrede
Güncel
Mücadele Birliði
DÜN TUTUKLUYDU BUGÜN SÜRGÜN!
Düþünmeyen nesiller yetiþtirmek için düþünmeyen öðretmenlere ihtiyacý var kapitalizmin. Devrimci, demokrat, ilerici, aydýn… Bugüne kadar nice öðretmen öldürüldü, saldýrýya uðradý, tutuklandý, sürüldü ya da soruþturmaya uðradý. 25 Kasým iþ býrakma eyleminden sonra da yüzlerce kamu çalýþaný soruþturma saldýrýsýna uðradý. Sistemin saldýrýlarý sürüp gidiyor. El birliði ve oy birliðiyle… 4 No’lu Eðitim-Sen Þubesi’nin Ýþyeri Temsilcisi Erdal Güzel öðretmen de bunlardan birisi. 23 Ekim 2008’de tutuklandý, ilk mahkemesi 9 ay sonra 1 Temmuz 2009’da görüldü ve tahliye edildi. Dava henüz sonuçlanmamýþken 28.12.2009 tarihinde,
GENÇ YOLDAÞ SÖYLEÞÝLERÝ
Genç Yoldaþ dergisinin ve DÖB'ün (Devrimci Öðrenci Birliði) birlikte örgütlediði aylýk söyleþilerin üçüncüsü 27 Aralýk Pazar günü Taksim Ayýþýðý Sanat Merkezi'nde yapýldý. Söyleþi iki bölümden oluþuyordu. Ýlk bölümde“Kapitalizmde Eðitim”, ikinci bölümde ise “Sosyalizmde Eðitim” konularý konuþuldu. Kapitalizm'de eðitim konusunu anlatan arkadaþýmýz; Eðitimin sýnýflý toplumlardan bu yana sýnýfsal bir nitelik taþýdýðýný belirterek, her dönem iþ gücünün yetiþtirilmesine ve egemen sýnýfýn düþüncelerinin, ahlakýnýn yeni kuþaklara aktarýlmasýna hizmet ettiðini söyledi. Ayrýca eðitimin genel olarak var olan üretim iliþkisini yeniden üretmek için kullanýldýðýný da ekledi. Üretim iliþkisi ne kadar basit ise eðitimin de o kadar basit olduðunu, ama ne kadar karmaþýklaþýrsa eðitimin de o kadar karmaþýklaþtýðýný söyledi. Ýlkel köleci dönemde daha çok sözlü olarak yapýlan eðitim, özel mülkiyetle birlikte aile üzerine geçiyor. Feodal toplumda ise usta-çýrak iliþkisi daha çok görünen ve bu döneme uygun eðitim þeklidir. Kapitalizmde ise eðitim bugünkü okullarla halkýn geniþ tabanýna yayýlmýþ ve TV, gazete gibi araçlar da eðitimin için kullanýlmaya baþlanmýþtýr. Bu genel açýklamalardan sonra arkadaþýmýz, kapitalist eðitimin temel felsefesinin pragmatizm (faydacýlýk) olduðunu söyledi. Bunun yaný sýra kapitalist eðitimin insaný bencil biri olarak yetiþtirdiðini, bu eðitim sistemi içerisinde bireyin ancak tek yönlü geliþebildiðini söyledi. Ýþçilerin kapitalizmde giderek makinenin bir diþlisi haline geldiðini söyledi. Burjuvazinin eðitimden ne bekledi-
22
kadrosuyla birlikte, Gazi Ýlköðretim Okulu’ndan Ýstiklal Ýlköðretim Okulu’na sürgün kararý çýktý. Öðrencileri ve velileri 31.12.2009 Perþembe günü saat:12.00’da Gazi Ýlköðretim Okulu önünde “Öðretmenimizi Ýstiyoruz” diyerek basýn açýklamasý yapýyorlar. Erdal Güzel’in uðradýðý sürgün saldýrýsýnýn tüm emekçilerin örgütlenme hakkýna yapýlmýþ olduðunu biliyoruz. Eðitimi, müfredata ve sýnýfa hapsetmeyen her öðretmen bu saldýrýlara maruz kaldý, kalýyor. Bu saldýrý ne ilktir ne de son olacak. Tüm devrimci, ilerici, demokrat kamuoyunu emekçilerin örgütlenme hakkýna sahip çýkmaya çaðýrýyoruz. Dev rimci Emekçi Komiteleri (DEK)
ðini göstermek için bir burjuva yazardan alýntý yaptý ve þunlarý söyledi: “Kapitalizmde alt sýnýflar yönetici sýnýflara hizmet edebilmesi için eðitilir ve o kadar bilgi verilirken, yönetici sýnýflar ise alt sýnýflarý yönetmek için eðitilir.” Haliyle kapitalizmde de eðitim sýnýfsaldýr ve kapitalist üretim iliþkisi yeniden üretilir. Ayrýca Türkiye'deki eðitim sisteminin de anti-komünist olduðunu ekledi. Bunun yaný sýra Kürt halkýnýn asimilasyonunu da içerdiðini ekledi. Arkadaþýmýzýn anlatýmlarýndan sonra soru cevap þeklinde ve dinleyicilerin de katýlýmý ile kapitalist eðitim üzerine konuþmalar devam etti. Daha sonra ise kýsa bir ara verildi. Ýkinci bölümde sosyalist eðitim konuþuldu. Anlatýcý arkadaþýmýz ilk olarak sosyalist eðitim neyi amaçlar sorusunu sorarak baþladý. Dinleyiciler ise, her biri sosyalist eðitimin bir parçasýný oluþturan þeyler söylediler. Sosyalist eðitimin dünyayý deðiþtirme eylemini gerçekleþtirecek olan bireyi yetiþtireceðini, kafa emeði ile kol emeði arasýndaki farký kaldýracaðýný söylediler. Daha sonra arkadaþýmýz anlatýmýna devam etti. Sosyalist eðitimin insaný geliþtirmek için bir araç olduðunu, sosyalist eðitimde her üretim alanýnýn eðitim, her eðitim alanýnýn da üretim alaný olduðunu söyledi. Sosyalist eðitimin bunu politeknik eðitim ile gerçekleþtireceðini söyledi. Tüm bunlar anlatýlýrken Küba'dan da örnekler verildi. Sosyalist eðitimle bireyin çok yönlü geliþtiðini ve burjuvazinin sosyalist eðitime yönelik yaptýðý “bireyi tek tipleþtiriyor, tek yönlü geliþtiriyor” eleþtirisinin saçma olduðu söylendi. Anlatýmýn devamýnda arkadaþýmýz dinleyicilere yine bir soru yöneltti. Sosyalizmde üniversitenin nasýl bir konumda olacaðýný sordu. Dinleyiciler bugün yaþadýklarý sorunlarýn o zaman yaþanmayacaðýný, öðrencilerin, çalý154. Sayý / 30 Aralık 2009 - 13 Ocak 2010
þanlarýn ve eðitim emekçilerinin üniversiteyi birlikte yöneteceði söylendi. Daha sonra anlatýcý arkadaþýmýz sosyalizmde özerk-demokratik üniversite olacaðýný söyledi. Bugün de öðrenci gençliðin bu talebi her yerde savunmasý ve yükseltmesi gerektiðini belirtti. Burada sosyalizmde üniversitenin özerk olmamasý gerektiðini söyleyenler üzerine de deðinildi. Özerk-demokratik üniversitenin mali, idari yönetiminin öðrenciler, çalýþanlar ve diðer eðitim emekçileri ile birlikte yapýlmasý demek olduðu, sosyalizmde özerk-demokratik üniversitenin sosyalist devletten baðýmsýz ve kopukluk anlamýna gelmediði söylendi. Bunun ardýndan Sovyetler Birliðinde uygulanan eðitim sisteminden örnekler verilerek devam edildi. Ve son olarak Önsöz dergisinde yer alan “Sosyalizm Projesi”n de yer alan eðitim konulu bölüm okundu. Her iki bölümde canlý tartýþmalarla sürdü ve öðretici oldu. Etkinlik bu tartýþmalardan sonra sona erdi.
Devrimci Öðrenci Birliði