Yeni Evrede
Başyazı
Mücadele Birliði
deki kapitalist ülkelerle ve dünyadaki tüm kapitalist güçlerle kuþatýr. Askeri siyasi yollarla, ekonomik ablukaya ya da ekonomik sabotajlara ve baþka yýkýcý yollara baþvurur. Uluslararasý burjuvazi sosyalist bir ülkeyi çökertmek için tüm bu giriþim ve gayretlerini içeride de küçük burjuva unsurlarý kullanarak daha ileri götürür. Gericileþen küçük burjuvazi, kitleleri sosyalizmden u-
zaklaþtýrmak için emekçiler üzerinde etkili olan marksist-leninistlerin bu etkisini kýrmaya çalýþýr. Eski, yeninin içinde varlýðýný bir süre daha sürdürür. Böylece, kitleleri sýnýfsýz bir topluma götürmek isteyen devrimci güçlerle, toplumu geri götürmek isteyen gerici güçler arasýnda sýnýf savaþýmý bütün þiddetiyle sürer. Ta ki sosyalizm zaferini dünya çapýnda güven altýna alýncaya dek. Ýþçi sýnýfýnýn niceliði, gücü ve toplumdaki etkinliði tartýþýlmaz bir gerçektir. Burjuvazi, iþçi sýnýfýnýn bu gücünü çoktandýr kabul etmiþ durumdadýr. Bu yüzden her burjuva güç, onu yanýna çekmeþçi sýnýfýnýn devrimci teori ile, yi, onun gücünü kendi gücü haline getirsosyalizmle, toplumsal devrimle meyi hedefler. Sömürücü sýnýfýn karþý olbaðýný koparmak için, burjuvazi duðu, emekçi sýnýfýn baðýmsýz güç olarak ve küçük burjuvazi, kendi tarzýnda sürekhareket etmesidir. Ücretli emekçilerin bir li bir kampanya yürütüyor. Çünkü çok isýnýf olarak harekete geçmemesi için, yayi biliyorlar ki, emekçi kitlelere kurtuluþ ni sermaye egemenliðine yönelmemesi iyolunu gösteren, yalnýzca proleçin yapýlan burjuva giriþimter devrimci komünizmdir. lerden biri, emekçi sýnýfýn Ýþ çi sý ný fý nýn e ge men sý nýf o la rak Burjuvazi bu çabasýndan hiç gücünü bölmektir. Bu amaçörgütlendiði sosyalizm koþullarýnda, vazgeçmeyecektir, çünkü devla burjuva propagandayý sorimci komünizmle bütünleþen dünya burjuvazisi sosyalizmi yýkmak nuna kadar kullanýr ve bubir iþçi sýnýfý hareketi, tarihi dev- için saldýrganlýðýný ve çabalarýný en üst nun yanýnda gericiliðin her rimci rolünü oynayacak bir kotürüne baþvurur. Emekçi ve dü ze ye çý kar týr. Bu nun la da kal maz, numa gelmiþ demektir. Gerçeksömürülen sýnýfý etkisizleþte, bunun böyle olduðunu dünya sosyalist ülkeleri çevresindeki kapitalist tirmek için yaptýðý her çaba burjuvazisi 20.yüzyýlýn toplumülkelerle ve dünyadaki tüm kapitalist gibi bu yöndeki çabasýndan sal devrimlerinden çok iyi biligüçlerle kuþatýr. Askeri siyasi yollarla, hiç vazgeçmez. yor. Ne denli umutsuz bir çaba Tüm saldýrýlarýna, basekonomik ablukaya ya da ekonomik saolsa da, iþçi sýnýfý hareketiyle kýlarýna ve bölme giriþimlebotajlara ve baþka yýkýcý yollara devrimci marksizmin baðýný korine raðmen sonuç alamadýparmak onun için yaþamsaldýr. baþvurur. Uluslararasý burjuvazi ðý zamanlar ise, sýnýf savaþýO, mülk sahibi olarak varlýðýný sosyalist bir ülkeyi çökertmek için tüm mýný yeni yöntemlerle sürartýk emekçi kitlelerin sosyalizdürür. Bu kez Ekim Devrimi bu giriþim ve gayretlerini içeride de me yönelmelerini engelleyerek sýrasýnda olduðu gibi ve tüm küçük burjuva unsurlarý kullanarak sürdürebileceðini öðrenmiþ dusosyalist ülkelerin tarihinde rumda. Emekçi sýnýf iktidara daha ileri götürür. Gericileþen küçük görüldüðü üzere, iþçi sýnýfýgeldikten ve sosyalizmi kurmaburjuvazi, kitleleri sosyalizmden nýn iktidarýný kabul etmeye ya giriþtikten sonra da,burjuvauzaklaþtýrmak için emekçiler üzerinde hazýr gibi görünür ancak zinin bu gerici giriþimleri sona sosyalizmle, marksist önetkili olan marksist-leninistlerin bu ermeyecektir. O,dünya çapýndacüyle tüm iliþkilerinin kesilki tüm gücünü kullanarak ve eetkisini kýrmaya çalýþýr. Eski, yeninin mesi kaydýyla. Ekim Devrilinden gelen her yola baþvurarak içinde varlýðýný bir süre daha sürdürür. mi süresince, ortaya atýlan iþçi kitlelerini sosyalizmden uBöylece, kitleleri sýnýfsýz bir topluma “Bolþeviksiz Sovyetler” slozaklaþtýrmaya çalýþýr. ganýnýn amacý buydu. Yine götürmek isteyen devrimci güçlerle, Ýþçi sýnýfýnýn egemen sýnýf oyýllarca öne sürülen “Castlarak örgütlendiði sosyalizm kotoplumu geri götürmek isteyen gerici ro’suz, Komünist Partisiz bir þullarýnda, dünya burjuvazisi güçler arasýnda sýnýf savaþýmý bütün Küba” emperyalist kampansosyalizmi yýkmak için saldýryasýnýn amacý, kitlelerin sosþiddetiyle sürer. Ta ki sosyalizm ganlýðýný ve çabalarýný en üst düyalizmle baðýný koparmaktýr. zaferini dünya çapýnda güven altýna zeye çýkartýr. Bununla da kalYa da uzun yýllar Doðu Avmaz, sosyalist ülkeleri çevresinalýncaya dek.
YENÝ BÝR DÜNYA KURMA GÖREVÝ Ý
155. Sayý / 13 - 27 Ocak 2010
3
Yeni Evrede
Başyazı
Mücadele Birliði
rupa’nýn halk demokrasili sosyalist ülke- nin saldýrýlarý karþýsýnda hiçbir ciddi var- Gerçek iþçi hareketi, yani devrimci iþçi lerine yönelik olarak yaptýklarý ince bur- lýk gösteremez. hareketi, devrimci marksizmin öncülüjuva propagandasýnda olduðu gibi, “siz Ýþçi sýnýfý hareketinin dýþýnda deðil, i- ðünde, bilimsel komünizmin kurucularý parlamenter sisteme sahipsiniz, SSCB ise çinde çalýþma sürdüren küçük burjuva Marx ve Engels’in devrimci ilkelerinden sovyetik bir sisteme sahip; siz onlardan sosyalizmi, iþçi sýnýfý hareketinin gerçek hareket eden, Lenin’in devrimci görüþünfarklýsýnýz, batý demokrasisine daha ya- bir sýnýf hareketi, devrimci bir sýnýf hare- den hareket eden sýnýf hareketidir. Burjukýnsýnýz” diyerek Doðu Avrupa ülkelerini keti durumuna gelmesini engelleyerek, va partinin peþinden giden, burjuva senSovyetler Birliði’nden uzaklaþtýrma iþçi sýnýfýnýn devrimde öncü rolü oyna- dikacýnýn anlayýþýyla hareket eden soskampanyasýnýn amacý da hep ayný olmuþ- masýný önlemeye çalýþýr. Küçük burjuva yal-reformist ve oportünist görüþler etratur. Küba Devrimi’yle Latin Amerika’da- hareketin etkisi altýna giren iþçi sýnýfý, bu fýnda toparlanan iþçi hareketi, devrimci ki devrimci hareketleri karþý karþýya ge- uzlaþmacý anlayýþla hareket ettiði taktir- bir iþçi hareketi deðildir. Kýsacasý devtirmek için, Latin Amerika hareketleri de, emekçi ve sömürülen kitlelere öncü- rimci sýnýf hareketi, kapitalist sömürü sishakkýnda inceleme yapan kimi araþtýrma- lük edemez. Halk kitleleri ancak, devrim- temini yýkmayý, burjuva toplumu sosyacýlar, sanki bu devrimci hareketlerden ya- ci bir sýnýfýn, sermaye egemenliðini de- list bir topluma dönüþtürmeyi hedefleyen naymýþ gibi görünmüþ, gerçekte ise, La- virmek için savaþan devrimci bir gücün bir harekettir; ya da bu görevleri benimtin Amerika halklarýnýn sosyalizme yö- yanýnda yer alýrlar, çünkü ancak devrim- seyen ve bu yönde davranan iþçi hareketi nelmelerini önlemek için çok sinsi bir ci bir mücadelenin, içinde bulunduklarý devrimci bir hareket haline gelebilir. propaganda yürütmüþlerdir. Onlar büyük kölece iliþkilere son verebileceðini bizzat Eðer içinde bulunduðu an’ýn öne çýbir hevesle Latin Amerika’daki diðer kendi deneyimlerinden biliyorlar. Ezilen kardýðý politik mücadele görevlerini doðdevrimlerin, Küba Devrimi’nin izlediði ve sömürülen kitleleri kapitalizmin bas- ru bir biçimde saptayamazsa, hareketin yolu izlemediðini “kanýtlama”ya çalýþtý- kýsýndan kurtaracak olan iþçi sýnýfýdýr, iþ- toplumu dönüþtürme görevi boþ bir laftan lar. Burjuvazinin bu çabalarýný gelecekte çi sýnýfýnýn devrimci hareketidir. öteye geçmez. Türkiye ve Kürdistan’ýn de çeþitli biçimlerde karþýmýza çýkacaðýný Küçük burjuva sol hareketlerin ya- somut durumunda an’ýn güncel görevi hiç unutmamalýyýz. ratmaya çalýþtýðý iþçi hareketi, gerçek bir proleter iç savaþý yükseltme yoluyla devDünya burjuvazisinin tüm bu çabala- iþçi hareketi deðil, “özel iþçi hareketi”dir. rimi örgütlemektir. Olgunlaþan devrimci rýnýn son hedefi: ezilen ve sömürüdurumu yadsýyanlar, sýnýflarýn devlen kitleleri devrimci komünist önrimci görevlerini yadsýyanlar ve buLeninist Parti yýllardýr cüsünden koparmak ve böylece önnun gerektirdiði iktidar mücadelesini cüsüz kalan kitle hareketlerini radevrime öncülük etme yeteneði baþa alamayanlar, devrimci bir iþçi hatlýkla ezmek ve egemenliði altýna sýnýfý hareketi yaratamazlar; iktidar ka zan mýþ, ye ni bir dün ya kur ma almaktýr. Sosyalist ülkelere yönelik mücadelesi etrafýnda deðil de, reçok çeþitli biçimlerde sürdürülen formlar mücadelesi çevresinde oluþkapasitesine sahip devrimci burjuva propaganda saldýrýlarýn he- bir iþçi sýnýfý hareketinin ortaya turulan bir hareket ancak reformist defi sosyalizmi yýkmaktýr. Tüm bu bir iþçi hareketi olur. Reformist bir çýkmasý için mücadele veriyor. hareket ise iþçi sýnýfýný devrimci heyöntemler, burjuvazinin egemenliðini sürdürmek için baþvurduðu Bu mücadele yalnýzca bir alanda definden uzaklaþtýrýr. vazgeçilmez yöntemlerdir. Leninist Parti yýllardýr devrime de ðil, te o rik, po li tik, pra tik, Sosyalizmle, devrimci hareketöncülük etme yeteneði kazanmýþ, sanatsal, özcesi sýnýf le baðýný koparan bir iþçi sýnýfý hayeni bir dünya kurma kapasitesine reketi, geniþ kitleler üzerindeki bü- mücadelesinin bütün alanlarýnda sahip devrimci bir iþçi sýnýfý hareketün etkisini yitirir. Ýþçi sýnýfýnýn toptinin ortaya çýkmasý için mücadele sürüyor. Bilimsel sosyalizmi lumun dönüþümünde öncü bir rol veriyor. Bu mücadele yalnýzca bir aoynamasýný saðlayan devrimci bir landa deðil, teorik, politik, pratik, sageniþ emekçi kitleler içinde hareket olarak davranmasýdýr. Devnatsal, özcesi sýnýf mücadelesinin yaymak, onlarý devrim ve rimci marksist hareketle baðýný kobütün alanlarýnda sürüyor. Bilimsel komünizm mücadelesine paran bir iþçi sýnýfý hareketi toplum sosyalizmi geniþ emekçi kitleler iüzerindeki dönüþtürücü rolünü oy- kazanmak için ýsrarlý, kararlý ve çinde yaymak, onlarý devrim ve konamayacaðý gibi, kendi içinde de münizm mücadelesine kazanmak imi li tan bir kav ga i çin de dir. bir çözülme ve daðýlma yaþar. Sosçin ýsrarlý, kararlý ve militan bir kavyalizmin ideolojik etki alanýndan Marksizmin devrimci görüþlerine ga içindedir. Marksizmin devrimci çýkan bir hareket, kaçýnýlmaz olarak görüþlerine dayanan bir partinin öndayanan bir partinin burjuvazinin ideolojik etki alanýna cülüðünde hareket eden iþçi sýnýfý öncülüðünde hareket eden iþçi yeni bir dünya kurma görevinin üstegirer. Devrimci bir hareket olmaktan uzaklaþtýðý zaman, sosyalizmle sinden gelebilir. sýnýfý yeni bir dünya kurma baðlarýný kestiði zaman, sermayeC.DAÐLI
görevinin üstesinden gelebilir.
4
155. Sayý / 13 - 27 Ocak 2010
Yeni Evrede
Birleşik Mücadele
Mücadele Birliði
HALKLARIN BÝRLEÞÝK DEVRÝMCÝ MÜCADELESÝ Devrimci mücadeleyi sonuna dek götüremeyenler, onu yarý yolda terk edenler; o güne deðin teori ve pratikte devrimci biçimde düþünen ve hareket eden, devrimci bir dil kullananlar, harekete sýrt çevirdikten sonra, gitgide devrimci olanýn yerine reformist olaný koymaya baþlarlar. Kullanýlan dil, uzlaþmacý bir anlayýþýn pratiði olarak reformist bir içerik kazanýr. Bu durumda olanlar, düþünsel plandaki tüm üretken etkinliðini yitirir, yerine koyduklarý ise, demagoji ve gevezelikten baþka bir þey deðildir. Aralarýnda uzlaþmaz sýnýf karþýtlýklarý ve çeliþkileri bulunan sýnýflardan oluþan kapitalist toplumda, ya proletaryanýn devrimci sýnýf konumundan hareket edersin, ya da burjuva sýnýfa baðlanýrsýn. Ya marksist-leninist ideolojiye dayanýrsýn,ya da burjuvazinin ideolojik etkisine girersin. Burjuvaziye karþý, devrim mücadelesini yarý yolda býrakanlar, sosyalist dünya görüþünden uzaklaþanlar, bu yüzden burjuvazinin ideolojik ve politik etkisine girerler. Artýk lafta, sosyalizm devrim teorisine baðlý olduklarýný söyleseler de, gerçekte burjuvazinin bakýþ açýsýna göre hareket ederler. Her uzlaþma, baþka uzlaþmalarý tetikler. Burjuvaziyle uzlaþmaya giden sosyal reformistler ve onlarýn ardýllarý oportünistler, çalýþmanýn bütün alanlarýnda uzlaþmacý anlayýþýn gereðine uygun davranýyorlar. Uzlaþmacýlarýn burjuvaziyle, Türkiye’nin egemenleriyle bir anlaþmaya çekmek istedikleri bir hareket de UKH’dir. Ama bunun için öncelikle, Türkiye tekelci sermayesi ve onun devletinin “ikna edilmesi” gerekiyor. Uzlaþmacýlarýn burjuvaziyi ikna etmek için kullandýklarý en etkili argüman þudur: “Türkiye eðer Kürt ulusal hareketinin taleplerini kabul eder ve UKH’ni ortadan kaldýrýrsa, bölgede ve dünyada güçlü bir konuma gelir”. Bölge ve dünya, Türkiye tekelci sermayesinin öyle at koþturacaðý kadar boþ olmasa da, onlar bu görüþlerinde ýsrarlýlar. Bir kere bu yöne yöneldikten sonra yapacaklarý tek þey, Kürt ulusal sorununun “çözümünün” Türkiye egemenlerinin yararýna olduðunu kanýtlamaktýr. Türkiye tekelci sermayesinin çýkarlarýný sermayenin kendisinden çok uzlaþmacý hareketler düþünüyor. Ýþte uzlaþmacý çizginin vardýðý nokta. Unutuyorlar ki, Türkiye, bölgede ve dünyada daha güçlü bir konuma gelirse, bu ancak baþka halklarý sömürmek ve baský altýna almakla olur. Bölgede ve dünyada daha güçlü bir devlet durumuna gelmek demek, içeride emekçileri ve halklarý daha þiddetli olarak ezmek ve baský altýna almak demektir. Çünkü ekonomik olarak güçlü bir konuma gelmiþ olan devlet, içeride kitleler üzerinde baskýyý güçlendirmek için, baskýnýn güçlü ekonomik temellerine sahip olmuþ demektir. Türkiye’nin dýþta güçlü bir duruma gelmesi, Kürt halkýnýn deðil, sermayenin yararýnadýr ve sermayenin istemidir. Kürt ulusal hareketiyle Türkiye arasýnda bir “barýþ antlaþmasý”nýn yapýlmasýný isteyen Türkiye’deki oportünist ve refor-
mist hareketler, gerçekte bununla Türkiye tekelci sermayesinin ve faþist devletin kitlelerin ve emekçi halklarýn üzerindeki egemenliðinin güçlendirilmesine hizmet etmiþ olurlar. Onlar ayný zamanda, emekçi kitlelerin ve ezilen halkýn devrimci hareketini, devrimci olmaktan çýkartýp, sermaye güçlerine yedeklemek istiyorlar. Emekçiler Ýktidara Gelmeden Acý Ve Baskýlar Sona Ermez Burjuva iç savaþýn, faþist devlet saldýrýlarýnýn halk kitlelerinde yarattýðý acý, gözyaþý ve sýkýntý, reformistleri, oportünistleri ve küçük burjuva aydýnlarýný bu duruma bir son vermek için, kendi anlayýþlarýna göre, “çýkýþ yollarý” aramaya itmiþtir. Ýç savaþtan ve sonuçlarýndan çýkýþýn küçük burjuva pasifist yolu, emekçilerin, devrimci güçlerin, faþizm ve sermayeye karþý mücadelesini yarý yolda býrakýp düþmanla bir “toplumsal barýþ”, bir “konsensüs” ve “barýþ” içinde bir arada yaþama” politikasý izlemektir. Oysa ki iç savaþtan gerçek çýkýþ yolu, yani proleter devrimci yol mücadeleyi yarý yolda terk etmek deðil, onu sonuna dek, zafere ulaþýncaya dek götürmektir. Kapitalizmden, burjuva diktatörlüðünden kurtulmadan emekçi kitleler acý ve baskýlardan kurtulamazlar; çünkü barbarlýk, vahþet ve dehþet burjuva iliþkilerden ayrýlamaz. Rosa Luxemburg, “Ya Barbarlýk Ya Sosyalizm” derken, bu gerçeði anlatýyordu. Bildirilerde, broþürlerde ve kitaplarýmýzda sürekli iþlediðimiz, “kapitalizm acý ve gözyaþý demektir” belirlemesinin anlamý da budur: Halka karþý baský, þiddet, saldýrý ve katliama baþvurulmasý kapitalizmin yapýsýnda vardýr. Esas sorun, bu temeli yýkmaktýr; toplumu devrim yoluyla dönüþtürmektir. O zaman bu toplumun yarattýðý sonuçlar da ortadan kalkacaktýr. Küçük burjuva hareketlerin Kürt ulusal sorununa yaklaþýmlarý da bu baðlamdadýr. Onlara göre, Kürt ulusal sorunu ancak “barýþ içinde” çözülebilir. Onlarýn barýþ ve çözüm dedikleri þey, ezilen Kürt halkýný burjuvaziyle uzlaþma içine çekmektir. Ulusal sorunun gerçek çözümü, yani Kürt ulusunun ayrýlma, baðýmsýz devlet kurma hakký bu çevreleri pek ilgilendirmiyor. Onlarý asýl ilgilendiren, Kürt halkýný devrimci mücadeleden uzaklaþtýrmaktýr. Çünkü gerek Türkiye’de olsun, gerekse Kürdistan’da olsun, devrimci hareketin varlýðý ve geliþmesi, onlarýn her türlü reformist, oportünist araçlarýnýn önünde engeldir. Devrimci bir ortam sürdükçe, uzlaþmacýlar uzlaþmacý çizgilerini yaþama geçiremiyorlar. Uzlaþmacý politikalarýný ve reformist varlýklarýný ancak çatýþmasýz, patlamasýz ve bunalýmsýz bir ortamda sürdürebileceklerini düþünüyorlar. En zorlu, çetin günlerinde, aðýr saldýrý altýndayken Kürt halkýnýn yanýnda olmayan bu çevrelerin, þimdi “barýþ” için aktif olmalarýnýn temel nedeni, devrimci mücadelenin yarattýðý durumdan kurtulmaktýr. Kürt ulusal sorununa çözüm getirmeyen bir “barýþ” süreci, bu yüzden daha þiddetli, daha kapsamlý ve daha boyutlu bir ça-
155. Sayý / 13 - 27 Ocak 2010
5
Yeni Evrede
Birleşik Mücadele
Mücadele Birliði
týþmanýn tüm ögelerini kendi içinde barýndýrýr. Uluslarýn Kendi Kaderini Tayin Hakký gerçekleþmeden, Kürt halký üzerindeki ulusal baskýnýn kalkacaðýný söylemek, ezilen Kürt halkýný oyalamak ve aldatmak olur. Kapitalizm yýkýlmadan gerçek bir barýþýn geleceðini sananlar, fena halde yanýlýyorlar. Unutmamak gerekir ki, savaþýn, çeliþkilerin, sürtüþmelerin koþullarý barýþçý dönemlerde hazýrlanýr. Gerçek ve sürekli barýþ, emekçi kitlelerin iktidara gelmesini, sosyalizmin varlýðýný gerektirir. Yalnýzca sosyalizm sürekli bir barýþý güvenceye alacak koþullarý yaratýr. Kürt Halký Bugünkü Duruma Devrimci Mücadeleyle Geldi Devrimci Mücadeleyle Özgürleþecek “Toplumsal Barýþ” yanlýlarýnýn söylediðinin aksine, Kürt ulusal sorunu, Türkiye’nin egemenliðinde bir “barýþ anlaþmasý”yla deðil, bu egemenliði havaya uçuracak devrimci mücadeleyle çözülecektir. Kürt halký bugün, kendini herkese kabul ettirecek bir noktaya gelmiþse, o, bunu yýllardýr verdiði devrimci mücadeleyle saðlamýþtýr. Bu mücadele Denizler, Sinanlar’la baþlamýþ, güçlenerek devam etmiþtir. UKH’nin çýkýþýnda Denizler’in yarattýðý devrimci etki ve örnek vardýr. Sosyalizmden ve yirminci yüzyýl toplumsal devrimlerinden etkilenme vardýr. UKH devrimci bir anlayýþla hareket etmeseydi, devrimci zor yöntemlerini kullanmasaydý, ne bir güç olurdu, ne de varlýðýný sürdürebilirdi. Bunun anlamýný öðrenmek isteyenler, dönüp Kürt ulusal-reformist hareketlerin durumuna bir baksýnlar. Reformist-ýlýmlý çizgi izleyenlerin, Kürt halký üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Devrimci bir çizgi izlemeden de etkili olamazlar. Türkiye’nin egemen güçleri, Kürt halkýna karþý, Kürt özgürlük hareketine karþý þiddetli bir savaþ sürdürürken, devrimci ulusal hareketi tasfiye etmeyi, ortadan kaldýrmayý amaçlamýþken, ayný egemen güçlerin, “federasyon” tezini savunduðu halde, uzlaþmacý, boyun eðmeci Kürt çevrelerini kabul etmeye hazýr olduðunu açýklamasý, egemenlerin esas olarak Kürt halkýnýn devrimci mücadelesinden korktuðunu ve bu yüzden asýl hedefin Kürdistan’da devrimci olaný ezmek olduðunu yeterince kanýtlýyor. Bugün sanki Kürt ulusal sorununu çözümünden yanaymýþ gibi görünenlerin, gerçekte asýl çabalarýnýn Kürt halkýnýn devrimci geliþmesini engellemek olduðu apaçýk deðil mi. burjuvazinin bütün güçlerinin kuþku götürmez hedefi devrimci hareketi ortadan kaldýrmaktýr. Türkiye’deki sosyal-reformist hareketler ve sadýk müttefikleri oportünist hareketler, tam da Kürdistan’da devrimci olaný likide etmek istiyorlar. Onlarýn Kürdistan’da kendileri gibi uzlaþmacý reformist hareketlerin varlýðýna bir itirazlarý olmaz. Kürt halkýnýn devrimci mücadelesini ortadan kaldýrmak isteyen burjuva güçlerin politikasýyla Kürt özgürlük hareketinin devrimci mücadelesinin tasfiye edilmesinden yana olan sosyal-reformizmin politikalarýnýn bu noktada çakýþmasý bir rastlantý deðildir. Varýlan bu nokta, küçük burjuva uzlaþmacý çizginin nasýl da burjuvaziye hizmet ettiðinin net bir ifadesidir. Bütün bu geliþmeler karþýsýnda enternasyonalist komünistlerin görevi, ýsrarlý olarak politik gerçekleri açýklamak olmalýdýr. Uluslarýn Kendi Kaderini Tayin Hakký ilkesine aykýrý bir barýþýn, Türkiye egemen güçlerinin egemenliðini güçlendirmekten baþka bir sonuç yaratmayacaðýný açýklamak olmalýdýr.
6
Halklarýn Birleþik Devrimci Mücadelesi Kürt ulusal hareketinin çeþitli alanlarýnda yer alan temsilciler, zaman zaman Kürt halkýný eyleme geçmede kendilerini dinlemediðini, hatta kendilerini aþan bir durumun olduðunu ifade ederler. Bu belirlemede gerçeklik payý var. Kürt halkýnýn mücadelesi, iki bakýmdan ulusal kurtuluþçu çizgiyi aþýyor: Çaðýmýzda yalnýzca ulusal kurtuluþ çizgisi, ezilen bir halka zafer getiremez. Ulusal-sýnýfsal kurtuluþun iç içe geçtiði bir mücadele çizgisi, nesnel koþullarýn ve çaðýmýzýn bir gerçeðidir. Yalnýzca ulusal kurtuluþ deðil ayný zamanda sýnýfsal (toplumsal) kurtuluþ, yani sosyalizm uðruna mücadele ezilen halklara özgürlük getirir. Sosyalizm ise ancak proletaryanýn önderliðinde toplumsal devrimle gerçekleþebilir. Ýkincisi, her iki ülkedeki devrim nesnel temeller ve ortak devrimci dinamikler nedeniyle birleþik karaktere sahiptir ve yalnýzca birleþik bir devrim olarak baþarýya ulaþabilir. Bu gerçek, her iki ülke devrimci hareketinin kendi gücünü aþan, ancak ortak devrimci mücadele gerektiren bir devrimci geliþmenin olduðunu gösteriyor. Türkiye ve Kürdistan devrimci hareketinin kendi baþýna davrandýðýnda baþarýya ulaþmadýðý, yaþanan deneyimlerle kesindir. Kitleler yaþayarak öðrenirler. Devrimci güçlerin de ondan öðrenmesi gereken sonuçlar var. bugüne deðin verilen þiddeti ve zorlu devrimci mücadeleyle, her iki ülkede büyük bir devrimci güç ortaya çýktý. Baþarýya ulaþmak için ayrý ayrý duran politik güçlerin birleþik hareketi bir zorunluluktur. Birleþik olarak hareket etmesi gereken, halklarýn kendi devrimci mücadelesidir. Bütün Yýkýcý ve Devrimci Güçleri Birleþtirmek Ýþçi sýnýfý, ezilen bütün kitleleri kurtarmadan kendini kurtaramaz. Bunun için yapmasý gereken þey, bütün ezilen ve sömürülen kitleleri, bütün devrimci ve yýkýcý güçleri, burjuva egemenliðini devirme savaþýnda birleþtirmektir. Sistem tarafýndan ezilen, baský altýnda tutulan ve bu yüzden bu sistemle çeliþkisi olan, öfke duyanlar yoksul köylülük, küçük köylülük, kentin emekçileri, kýsaca kent ve kýr yoksullarý ve küçük burjuva kitlelerdir. Ýþçi sýnýfýnýn, diðer emekçilerin desteði olmadan bugüne kadar zafere ulaþtýrdýðý devrim yoktur. Ýþçi sýnýfý hedefine ulaþmak için kitlelerin kapitalist düzenle olan tüm çeliþki ve çatýþmalarýndan yararlanýr. Tekelci egemenlik sistemiyle çeliþkisi olan bir güç de, ezilen Kürt halkýdýr. Yýllardýr aðýr baský altýnda tutulan Kürt halký, özgürlük yolunda büyük acýlara katlandýðý etkin bir mücadele baþlattý. Devrimci bir temelde baþlayan ve geliþen özgürlük mücadelesi, bugün ileri bir aþamaya varmýþtýr. Yürütülen mücadele, Kürt halkýnýn Türkiye ile olan çeliþkilerini iyice keskinleþtirmiþ ve derinleþtirmiþtir. Kürt halkýnýn özgürlük mücadelesi, Türkiye egemen güçlerine karþý yöneltilmiþ yýkýcý ve devrimci bir güçtür. Türkiye devrimci iþçi sýnýfý hareketi bu çeliþkiden, Türkiye tekelci sermaye egemenliði ve faþist devleti yýkmak için yararlanmalýdýr. Bütün yýkýcý ve devrimci güçleri faþizme ve sermayeye karþý mücadelede birleþtirmek ve harekete geçirmek, Türkiye ve Kürdistan proletaryanýn kurtuluþu için zorunluluktur.
155. Sayý / 13 - 27 Ocak 2010
Yeni Evrede
Dayanışma Eylemleri
Mücadele Birliði
KÜRT HALKI YALNIZ DEĞİLDİR temleri ile bize dayatýlan imha ve inkar politikalarýný boþa çýKürt halkýna baþlayan saldýrýlarla birlikte DTP’nin de ka- kartacaðýz” diyerek basýn açýklamasýný sonlandýrdý. patýlmasýyla, Kürt halkýnýn sisteme olan öfkesi daha da büyüTÝYATROCULARDAN dü. Biz de öðrenci gençlik olarak Kürt halkýna yapýlan saldýrýlara sessiz kalmadýk. DTP’NÝN KAPATILMASINA PROTESTO DTP’nin kapatýlmasýný protesto eden yursever öðrenci 29 Aralýk Salý günü bir grup tiyatro sanatçýsý tarafýndan gençliði yalnýz býrakmadýk. Sarýgazi Mehmetçik Lisesi Dev- Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) kapatýlmasýna iliþkin rimci Öðrenci Birliði olarak eylemde Kürt halkýnýn yalnýz ol- bir basýn açýklamasý gerçekleþtirildi. Ýnsan Haklarý Derneði Ýsmadýðýný göstermek için yapýlan eyleme destek verdik. tanbul Þubesi’nde yapýlan açýklamada Kürt Halký üzerinde Okulun önünden baþlayan eylemde “Katil Devlet Hesap baskýlarýn aylardýr sistematik olarak sürdürüldüðü belirtilerek Verecek”, “Kürt Halký Devrimle Özgürleþecek”, “Yaþasýn “Bizler, bu halkýn tiyatrosunu yapanlar, bu savaþ çýðýrtkanlýðýDevrimci Dayanýþma”, “Mehmetçik Lisesi Direniþin Simgesi” na dur diyoruz” denildi. sloganlarýyla cemevine kadar yürüdük. Eylem baþladýðýnda Son dönemde seçilmiþlere karþý gerçekleþtirilen tutuklama resmi ve sivil polisler engel olmaya çalýþtýysa da kitlenin ka- terörünün Kürt Halký’na yönelik bir örgütsüzleþtirme, iraderarlýlýðýyla engel aþýlarak eylem gerçekleþtirildi. sizleþtirme ve tasfiye saldýrýsý olduðunun anlatýldýðý açýklama Sarýgazi Devrimci Öðrenci Birliði þöyle devam etti: “Bu tutuklama terörü, örgütlenme ve söz söyleme hakkýna faþizan bir saldýrýdýr… Biz tiyatrocular, bu saldýrýlara derhal son verilmesi gerekANTEP BDP’DEN BASIN AÇIKLAMASI ti ði ni ve tutuklananlarýn derhal serbest býrakýlmasýnýn demokSon süreçte Kürt halkýna yönelik saldýrý ve baskýlarýn artmasý, faþist devletin Kürt sorunu konusunda nasýl bir saldýrý i- ratik ve insan haklarýna saygýlý bir devletin iþi olduðunu belirçinde olduðunu yýllarca olduðu gibi yine en sert biçimde orta- tiyoruz. Aksine, telafisi olmayan bir savaþýn içine itildiðimizin ya koydu. Geçtiðimiz günlerde devletin “KCK Operasyonu” farkýndayýz.” Kürt halkýnýn seçilmiþ iradeleri üzerindeki devlet baskýsýadý altýnda, 85 kiþi evlerine baskýnlarla gözaltýna alýndýlar. BDP son süreçte artan baskýlara ve gözaltýlara iliþkin 25 nýn sona ermesi gerektiði de belirtilen açýklama sonunda tiyatAralýk Cuma günü saat 14.00 da Ýl binasýnda basýn açýklamasý rocular, “Artýk acýlarý, trajedileri sahnelerimizde görmek istedüzenledi. Basýn açýklamasýný okuyan BDP il baþkaný Ayhan miyoruz” diyerek salondan ayrýldýlar. HAYKIR “Ýçinde olduðumuz süreçte hükümet ve kamuoyunda açýlým tartýþmalarýnýn sürdürüldüðü, Kürt sorununun demokratik barýþçýl yöntemler ile çözüleceði söylemleri gittikçe içi boþaltýlmýþ Kürtleri bitirmeye, tasfiye etmeye doðru gitmektedir. Bu ülke yýllardýr 82 Anayasasý ile yöneltilmektedir. …14 Nisan’dan beri tutuklu bulunan arkadaþlarýmýzýn iddianameleri bile hala hazýrlanmamýþtýr. Bu hukuksuzluk yetmiyormuþ gibi en son dün (Perþembe) günü içinde belediye baþkanlarýnýn da bulunduðu 85 arkadaþýmýz gözaltýna alýnarak yaka paça götürülerek, bizlere þu mesaj verilmek istenmiþ; ya benim istediðim gibi Kürt olacaksýn ya da senin iradeni böyle yok sayacaðým. Eðer bu baský ve gözaltýlar devam ederse top yükün bir direniþe ve demokratik hak arama yön-
ÖÐRENCÝLER KÜRT HALKININ YANINDA
155. Sayý / 13 - 27 Ocak 2010
7
Yeni Evrede
Dayanışma Eylemleri
Mücadele Birliði
“Bu Teröre Karþý Çýkmayanlar, Balyozlar Kendi Kapýlarýný Dövmeye Baþladýðýnda Sýzlanmamalýdýr” Çaðdaþ Hukukçular Derneði, 30 Aralýk günü, “Kürt Halký Yalnýz Deðildir, Tutuklananlar derhal serbest býrakýlmalý, Operasyonlar durdurulmalýdýr” diyerek Galatasaray Lisesi önünde bir basýn açýklamasý düzenledi. Kürt halkýna yönelik çeþitli yerlerde yapýlan saldýrýlarla baþlayýp DTP’nin kapatýlmasýyla devam eden saldýrýlarýn bugün avukatlarýn, Kürt siyasetçilerin ve belediye baþkanlarýnýn tutuklanmasý ile sürdüðünü söyleyen avukatlar adýna basýn açýklamasýný ÇHD’den Taylan Tanay okudu. “Eski DTP milletvekilleri ve BDP meclis grubuna yöneltilmiþ ‘yakalama emri’ tehdidi, onlarý mahkeme önüne çýkarma ihtiyacýndan çok siyaset yapmalarýný imkansýz hale getirme isteðinden kaynaklanmaktadýr. Dokunulmazlýklarý görüþülmeyen yüzlerce hýrsýz, ihale fesatçýsý, yaralama sanýðý dururken, Kürt halkýnýn seçilmiþ temsilcilerine yöneltilmiþ bu hasmane tutum kabul edilemez. Kapýlarý balyozlarla kýrýlarak gözaltýna alýnanlar, plastik kelepçe iþkencesine maruz kalanlar CMK’nýn 145. maddesi bakýmýndan ‘ifadesi alýnacak veya sorgusu yapýlacak kiþiler’dir. Yine gözaltýna alýnanlarýn CMK’nýn 145. maddesi gereðince bu konuda bir davetiye çýkarýlarak, ifade ve sorgularýný yapmak olanaklý iken bu iþlemleri gözaltý terörüne, siyasal bir güç yarýþý ve gösterisine dönüþtürmek, Kürt milletvekillerinin yasama dokunulmazlýklarý hiçe sayýlarak ‘zorla getirme kararlarý, yakalama emirleri’ vermek ve uygulamaya çalýþmak yasakçý, inkarcý ve baskýcý resmi politikanýn tekrarý ve devamýdýr. (...) Kürt halkýnýn demokrasi ve özgürlük mücadelesine yönelik siyasal bir saldýrý olan gözaltý ve tutuklamalar, hükümetin
Kürt halkýnýn demokrasi, hak ve özgürlük istemlerini Kürtler olmadan çözmek konusundaki ‘AÇILIMI’dýr. Bugün bu hükümet terörüne karþý çýkmayanlar, balyozlar kendi kapýlarýný dövmeye baþladýðýnda sýzlanmamalýdýr” diyen avukatlar, BDP’ni ziyarete gitmek üzere eylemlerini sonlandýrdýlar.
KÜRT HALKI DEVRÝMLE ÖZGÜRLEÞECEK Sarýgazi’de, Kürt halkýna yapýlan yoðun saldýrýlardan dolayý bir basýn açýklamasý yapýldý. Yoðun bir katýlýmla gerçekleþen basýn açýklamasýnda, Kürdistan’da BDP’ye yönelik yoðun saldýrýlarýn yaþandýðý, bunun baþlangýcýnýn DTP’nin kapatýlmasýya baþladýðý ve bu saldýrýlarýn sözde demokratik açýlýmdan kaynaklý olduðu belirtildi. Basýn açýklamasý sýrasýnda “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak”, “Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði” sloganlarý atýldý. Basýn metnin okunmasýnda sonra sloganlar eþliðinde kitle daðýldý.
Cezalarınız Kapitalist Sistemin Yıkılışını Engelleyemeyecek Emperyalist-kapitalist sistem, krizi derinleþtikçe saldýrýlarýna pervasýz bir þekilde devam etmekten geri durmuyor. 13 Mart 2009 günü Antep’te sokaktan ve evlerinden gözaltýna alýnan 5 devrimci “terör örgütü üyeliði” ve “patlayýcý madde bulundurmak” gerekçesiyle tutuklanarak Antep H Tipi Cezaevine gönderilmiþti. Ýkinci mahkemede serbest býrakýlan devrimcilere 28 Aralýk 2009 günü gerçekleþen karar duruþmasýnda ceza yaðdý. Adana 7. Aðýr Ceza Mahkemesi tarafýndan örgüt üyesi olma, örgüt propagandasý yapma ve patlayýcý madde bulundurma gerekçeleriyle Ali Ekber Sever, Sami Tunca, Sinan Koçum, Ferhat Erkabalcý ve Sinem Yolcu, 6 ile 11 yýl arasýnda deðiþen hapis cezasýna çarptýrýldý. Kendi yasalarýný dahi ayaklar altýna aldýklarý bu kararla, sermaye, devrimci çalýþmaya ne kadar tahammülsüz olduðunu bir kez daha göstermiþ oldu. Devrimcilere yönelik ülke genelinde artan gözaltý ve tutuklama saldýrýlarý kapitalist sistemin yýkýlýþýnýn da ne kadar yakýn olduðunun göstergesi ayný zamanda. Saldýrýlarý ile devrimci çalýþmayý engelleyebileceðini düþünen sermaye, alanlarda her türlü engele raðmen inatla yükselen devrimin gücü ile karþý karþýya kalýyor. Gücünü iþçi sýnýfý ve emekçilerden alan devrimci çalýþmayý asla engelleyemeyeceksiniz. Verdiðiniz cezalarla kapitalist sistemin yýkýlýþýný engelleyemeyeceksiniz. Tutuklamalar Bizi Yýldýramaz! Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük! Bütün Ýktidar Emeðin Olacak! Antep Mücadele Birliði Platformu
8
155. Sayý / 13 - 27 Ocak 2010
Yeni Evrede
TEKEL
Mücadele Birliði
TEKEL İŞÇİSİ YALNIZ DEĞİLDİR ÖÐRENCÝ GENÇLÝK TEKEL ÝÞÇÝLERÝNÝN YANINDA Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü öðrencileri TEKEL iþçilerine destek yürüyüþü yaptýlar. Üç gün boyunca tekrarlanan yürüyüþlerin sonuncusu 23 Aralýk 2009 Çarþamba günü gerçekleþti. Bu yürüyüþe diðer üniversitelerden öðrenciler de katýlým gösterdi. Cebeci DÖB’ün yapmýþ olduðu çaðrýya, diðer gençlik örgütleri de karþýlýk verdiler. Okul içerisinde yapýlan yürüyüþ, çekilen ajitasyonlar ve daðýtýlan bildirilerle üniversite öðrencileri TEKEL iþçisinin onurlu mücadelesine destek olmaya çaðrýldý. Çaðrý üzerine Sakarya Meydaný’nda toplanan öðrenciler, buradan Türk-Ýþ binasýna, iþçilerin yanýna “Tekel Ýþçisi Yalnýz Deðildir” þiarý ile yürüdüler. Ýþçiler öðrencileri büyük bir coþku ile karþýladýlar. Yürüyüþün sonunda üniversite öðrencileri adýna bir öðrenci, sendikanýn ses aracýndan konuþmasýný yaptý. Konuþmada “TEKEL iþçilerinin bu mücadelede yalnýz olmadýðý, devrimci öðrencilerin bu mücadeleyi sahiplendiði” vurgulandý. Konuþma “TEKEL Ýþçisi Yalnýz Deðildir” sloganýyla karþýlandý. Öðrencilerin getirdiði pankart Türk-Ýþ binasýna asýldý. Konuþma sonrasýnda öðrenciler iþçilerle birlikte halay çektiler. Eylem sonrasýnda öðrenciler iþçilerin arasýna daðýldýlar ve iþçilerle sohbet ettiler. Ankara’dan DÖB’lü Öðrenciler
TEKEL ÝÞÇÝSÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR! 2 Ocak günü, Ankara’da eylemde olan TEKEL iþçilerine destek olmak, onlarýn mücadelesine ses katmak için Sarýgazi’de bir basýn açýklamasý düzenlendi. Mücadele Birliði, AKA-DER, BDSP, ESP-G ve Partizan’ýn örgütlediði DHF ve SDP’nin destek verdiði eylem için saat 15.30’da Yýldýrýmlar Düðün Salonu önünde toplanýldý. Saat 16.00’da Demokrasi Caddesi’nden Meydan’a doðru baþlayan yürüyüþte, “Tekel iþçisi yalnýz deðildir!”, “Demiryolu iþçisi yalnýz deðildir!”, “Entes iþçisi yalnýz deðildir!”, “Ýtfaiye iþçisi yalnýz deðildir!”, “Yaþasýn sýnýf dayanýþmasý!”, “Sinter iþçisi yalnýz deðildir!”, “Ýþçilerin birliði sermayeyi yenecek”sloganlarýyla yürüyüþe geçildi Meydan’a gelindiðinde sloganlara devam eden kitle, Grup Emeðe Ezgi söylediði marþlara eþlik etmeye baþladý. 34 gün önce Ankara’da
TEKEL iþçilerinin yanýnda olduklarýný ve onlara verdikleri sözü tutarak, gittikleri her yere TEKEL iþçilerinin soluðunu taþýyacaklarýný söylediler. Ve marþlarýyla iþçi ve emekçileri saldýrýlara karþý mücadele etmeye çaðýrdýlar. Ardýndan okunan basýn açýklamasýnda, “Devletin, gerek direnen iþçi ve emekçilerden, gerekse toplumun en ileri kesimini oluþturan devrimcilerden büyük bir korku duyduðunun söylendiði açýklamada, devrimcilerin polis kurþunlarýyla katledilerek susturulmaya çalýþýldýðý, polis terörü ve cinayetlerinin giderek arttýðý bir dönemde baþlayan TEKEL iþçilerinin eyleminin de kolluk kuvvetlerinin vahþi saldýrýlarýna maruz kaldýðý” ifade edildi. “Ankara’yý bir eylem alanýna çeviren TEKEL iþçileri baskýlar karþýsýnda yýlmayacaklarýný ilan etmiþlerdir. Artan polis ve devlet terörü karþýsýnda tutulacak tek yol, TEKEL iþçisinin tuttuðu kararlý ve militan direniþ yoludur. TEKEL iþçisi, tüm iþçi sýnýfýna direniþi ile yol göstermektedir.” denildi.
BOÐAZKÖPRÜSÜ ÝÞGAL EDÝLDÝ Tekel iþçileri, 5 Ocak günü Boðazköprüsü’nde eylem yaptýlar. Yaklaþýk 100 iþçi otobüslerle Boðazköprüsü’ne geldi, köprüde araçlardan indiler. Köprünün kenarlarýndaki emniyet kýsmýna kendilerini zincirlediler. 5 Ocak günü Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi önünde itfaiye iþçileriyle dayanýþma yapan Tekel iþçileri, dayanýþma eylemin sonrasýnda otobüslerle dönüþ yolundayken, Boðazköprüsü üzerinde araçlarý birden durdurdular. Sloganlar atarak tek þeridin trafiðini durduran iþçiler, 20 günü aþkýn süredir Ankara’da sürdürmekte olduklarý eylemlerini tüm dünyaya duyurmak istediler. Yaklaþýk 15 dakika sloganlar eþliðinde eylemlerine devam etti iþçiler. Sýk sýk “Ölmek Var Dönmek Yok” sloganýný haykýrdýlar. Saat 14:50 itibariyle iþçiler Köprü’de oturma eylemine baþladýlar. Daha önce itfaiye iþçileri benzer bir eylem yapmýþlardý. Ýtfaiye iþçileriyle dayanýþma sonrasýnda Tekel iþçileri de benzer bir eylem yapmýþ oldular. Oturma eyleminin ardýndan iþçiler, Köprü üzerinde bir basýn açýklamasý düzenlediler. Gür sloganlarla sýk sýk kesilen açýklamanýn tamamlanmasýnýn ardýndan bir bekleyiþ baþladý. Yedi çevik otobüsü etrafta önlem almýþ bekliyorlar.dý Ýþçiler de kendi otobüslerinin olay mahalline gelmesini bekliyor. Ardýndan araçlara binerek eylemlerini sonlandýracaklardý. Saat 15:25 itibariyle iþçiler otobüslere binerek eylem yerinden ayrýldýlar. Otobüsler polis eskortuyla Vatan’a (Ýstanbul Emniyet Müdürlüðü) götürüldüler. Tüm iþçiler ve muhabirimiz topluca gözaltýna alýndýlar. Yolda muhabirimizi ve basýn emekçilerini araçlardan indirdi iþçiler. Ýþçileri taþýyan otobüsler saat 15:45 itibariyle Vatan’a girdiler. Tekel iþçileri, akþam saatlerinde serbest býrakýldýlar.
155. Sayý / 13 - 27 Ocak 2010
9
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
TEKEL ÝÞÇÝLERÝ HER YERDE! Tekel iþçileri, 8 Ocak günü de lediler. Hemen müdahale eden polis baþarýsýz kaldý. Ýþçiler slogan atmaya kendilerini AKP Genel Merkezine zincirlerle kilitledi. baþladý. Yol trafiðe kapandý. Ve iþçilere on dakika sonra, iþçilere müdahale Saat 11.00’de AKP Genel Merkezi önüne araçlarla giden iþçiler, aracýn edildi. Ýþçiler gözaltýna alýnmamak için direndiler, birbirlerine kenetlendiiçerisinde eyleme hazýrlandýlar. Kefenlerini giydiler ve zincirlerini hazýrler. Zorla müdahaleden sonra tek tek ladýlar. zincirleri kesilerek gözaltýna alýndýlar. Polisin takip ettiði araçlar Gözaltýna alýnýn 43 iþçinin hepsi Karþýyaka Emniyet Müdürlüðüne götürülAKP’nin önüne yaklaþýnca araç iki defa durdurulmak istendi, ama þoföre dü. baský kuran iþçiler sayesinde araç devam etmek zorunda kaldý. Ýfadeleri alýnan iþçiler, akþam saatlerinde serbest býrakýldýAKP binasýna yaklaþan araç, iþçiler tarafýndan durduruldu; lar ve Türk-Ýþ önüne ulaþtýklarýnda büyük bir coþkuyla karþýlaniþçiler hýzla araçtan indi. Kendilerini demir parmaklýklara kilit- dýlar.
FAÞÝSTLERE DÖB’LÜ ÖÐRENCÝYE ANLADIÐI DÝLDEN CEVAP! FAÞÝST SALDIRI! Bugün (30 Aralýk) akþam saatlerinde Cevizlibað’daki Atatürk Öðrenci Yurdu’nun önünde faþistler toplu bir biçimde bir yoldaþýmýza saldýrýda bulundular. Atatürk Öðrenci Yurdu’nun önünde bekleyen yoldaþýmýzýn yanýna gelen faþistler yoldaþýmýza ölüm tehdidinde bulunmuþ ve devrimci deðerlere dil uzatmýþlardýr. Saldýrý durumu karþýsýnda “duruþunu koruyan” yoldaþýmýz, tehdit ve küfürler karþýsýnda geri adým atmayarak, faþistlerin tehdidine karþý cevaplar vermiþtir. Yoldaþýmýzýn “dik duruþu” karþýsýnda tehdidin bir iþe yaramayacaðýný anlayan faþistler ellerinde ki kemer ve kesici aletlerle yoldaþýmýza saldýrmýþlardýr. Yoldaþýmýz aldýðý darbeler sonucu, kafasýnýn ve yüzünün çeþitli yerlerinden yaralanmýþtýr. Faþist saldýrýlar devrimci öðrenci hareketini geliþtirme mücadelemizi geriletemeyecektir. Ýþçilere ve emekçilere, yoksul Kürt halkýna ve devrimci öðrencilere saldýrarak rüzgarý ekenler, sokaklarda yükselen bir mücadelenin yarattýðý fýrtýnayý biçeceklerdir. DEVRÝMCÝ ÖÐRENCÝ BÝRLÝÐÝ / DÖB
10
Faþist devlet son dönemlerde, kendi örgütlediði, beslediði sivil faþistler eliyle devrimcilere, iþçilere öðrencilere yönelik saldýrýlarýný arttýrdý. Özellikle burjuva medyada faþistlerin kitlesel saldýrýlarýný devamlý gösteren devlet, insanlarda korku uyandýrmaya çalýþmaktadýr. Bu saldýrýlarla geliþen devrimci mücadeleyi sindirmeye, geri püskürtmeye çalýþan faþist devlet, bunu baþaramayacaktýr. Bu saldýrýlardan biri de, 30 Aralýk günü akþam saatlerinde, Cevizlibað’da DÖB’lü bir öðrenciye yapýlmýþtýr. Ayrýca ayný dönemler diðer üniversitelerde de devrimci, demokrat öðrenciler saldýrýya uðramýþtýr. Bu saldýrýlara cevap vermek devrimciler için bir zorunluluk haline gelmiþti. Faþistlere verilecek en iyi cevap, kitlesel devrimci þiddettir. Bizler de Devrimci Öðrenci Birliði olarak, hem Cevizlibað’da yapýlan saldýrýya karþý, hem de son dönemde yapýlan saldýrýlara karþý 11 Ocak Pazartesi günü Ýstanbul Üniversitesi Ýletiþim fakültesinden bir faþisti döverek cezalandýrdýk. Fakülte önünde devrimci öðrenciler tarafýndan yapýlan cezalandýrma, faþistin iyice dövülmesinden sonra bitti. Faþistin dövülmesi esnasýnda faþistlerin son dönemde saldýrýlarýný arttýrdýðýný ve buna yönelik cezalandýrma yapýldýðýný söyleyen kýsa bir ajitasyon yapýldý. Ayný zamanda üzerinde “Faþist Saldýrýlara Karþý Kitlesel Devrimci Þiddet”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Faþizme Karþý DÖB Saflarýnda mücadeleye- Devrimci Öðrenci birliði” yazýlý kuþlama yapýldý. Faþist saldýrýlara karþý bu tür kitlesel eylemleri daha fazla örgütlemeli ve yaymalýyýz. Faþizm ancak bu dilden anlar ve geliþtirilmeye çalýþýlan faþist saldýrý dalgasýna karþý, ancak bu þekilde dalga kýran olunabilir. FAÞÝZMÝ DÖKTÜÐÜ KANDA BOÐACAÐIZ! FAÞÝZME KARÞI SÝLAH BAÞINA! YAÞASIN DEVRÝMCÝ ÖÐRENCÝ BÝRLÝÐÝ! DÖB/DEVRÝMCÝ ÖÐRENCÝ BÝRLÝÐÝ
155. Sayý / 13 - 27 Ocak 2010
Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
DÜN TUTSAKTI
BUGÜN SÜRGÜN Düþünmeyen nesiller yetiþtirmek için düþünmeyen öðretmenlere ihtiyacý var kapitalizmin. Devrimci, demokrat, ilerici, aydýn, bugüne kadar pek çok öðretmen öldürüldü, saldýrýya uðradý, tutuklandý, sürüldü ya da soruþturmaya uðradý. Ýstanbul 4 nolu Eðitim sen þubesinin iþyeri temsilcisi olan Erdal Güzel öðretmen de bunlardan birisi. 23 Ekim günü tutuklanmýþ olan Erdal Güzel, ancak 9 ay sonra mahkemeye çýkarýlmýþ ve serbest býrakýlmýþtý. Daha davasý sonuçlanmadan da öðretmenlik yaptýðý Gazi Ýlköðretim Okulu’ndan Ýstiklal Ýlköðretim Okulu’na sürgün kararý verildi. KESK’li emekçilerin Baský ve Saldýrýlara Karþý Örgütlenme Komisyonu ve Devrimci Emekçi Komiteleri (DEK), bu sürgün’ü protesto etmek için, 30 Aralýk günü ÝHD’de bir basýn açýklamasý düzenlediler. Emekçiler, DEK imzalý “Dünya Emeðin Olacak”, “Toplu Sözleþme Hakkýmýz, Grev Silahýmýz” ve “Kürt Ulusuna Kendi Kaderini Tayin Hakký” dövizleri ile yaptýklarý açýklamada Gazi Ýlköðretim Okulu’nda öðretmen açýðý olduðunu, bu açýðý kapatmak için “ücretli öðretmen” çalýþtýrdýðýný ve buna raðmen 1. sýnýflarý okutan bir öðretmeni sürdüklerini belirterek, “eðitimi, saðlýðý yük olarak gören sermaye sýnýfý için emekçi çocuklarýnýn eðitiminin kalitesinin, sürekliliðinin hayal” olduðunu söyledi ve “Erdal Güzel’in uðradýðý sürgün saldýrýsýnýn bundan öncekiler gibi tüm emekçilerin örgütlenme hakkýna, tüm aydýn, devrimci, demokratlara yapýlmýþ olduðunu biliyoruz. Erdal Güzel öðretmen adýnda emekçiler tehdit ediliyor. Eðitimi müfredata ve sýnýfa hapsetmeyen her aydýn öðretmen bu saldýrýya maruz kaldý, kalýyor. Bu saldýrý ne ilktir ne de son olacak. Tüm devrimci, ilerici, demokrat kamuoyunu emekçilerin örgtlenme hakkýna sahip çýkmaya ve sermayenin emekçiler üzerinde yürüttüðü tehdit politikalarýný boþa çýkarmaya çaðýrýyoruz” dediler. Emekçiler ardýndan Ayýþýðý Sanat Merkezi ve Mücadele Birliði Platformunun emekçilere yönelik saldýrýlarý protesto eden mesajlarýný okuyarak açýklamayý sonlandýrdýlar.
ÝTFAÝYECÝLER EYLEMDE Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi’ne baðlý olarak çalýþan ancak taþeronlaþmanýn gündeme gelmesinden sonra haklarýný kaybetme tehlikesiyle karþý karþýya kalan itfaiye çalýþanlarý sürdürdükleri eylemler zincirine bir halka da Ýstiklal Caddesi’nde eklediler. 4 Ocak Pazartesi günü saat 18:00’de Taksim Tramvay Duraðýnda toplanan itfaiyeciler “Ýstanbul uyuma, Ýtfaiyene sahip çýk” yazýlý pankartlarý, dövizleri, resimleri ve meþaleleriyle yürüyüþe geçtiler. Yürüyüþ boyunca “Ýtfaiye yatmadý, vatandaþý satmadý”, “Ýtfaiyede taþeron istemiyoruz”, “Ýstanbul uyuma, Ýtfaiyene sahip çýk”, “Her yer Tekel, her yer Ýtfaiye” sloganlarýný atarak Galatasaray Meydaný’na kadar gelindi. Yürüyüþ sonunda Türk-Ýþ 1. Bölge Baþkaný Faruk Büyükkucak bir konuþma yaparak hükümetin yaptýklarýnýn IMF ve Dünya Bankasý politikalarýný bire bir uygulamak olduðunu, Tekel iþçilerinin ve Ýtfaiye çalýþanlarýnýn eylemleriyle buna karþý koyduðunu anlattý. Daha sonra söz alan Belediye Ýþ Ýstanbul 5 nolu Þube Baþkaný Nihat Altaþ ise belediye yöneticilerinin, ihaleyi alan þirket yöneticileriyle birlikte itfaiye çalýþanlarýna ve onlarýn ailelerine baský yaparak zorla sözleþme imzalatmaya çalýþtýklarýný söyleyerek, “Baþbakan ve bazý bakanlar geçmiþte grev önlüðü giymiþ olmakla övünüyorlar. Ancak o günler artýk sadece mazide kaldý. Bizim için de onlar mazi olacaklar.” diyerek Ýstanbul itfaiyesini taþeronlaþtýranlarý lanetlediklerini belirtti. Atlaþ son olarak 6 Ocak Çarþamba günü Ankara’da TBMM önünde eylem yapacaklarýný bildirerek “Türkiye’deki tüm emekçilerle birlik olup iktidara gereken cevabý vereceðiz” dedi. Eylem “Tekel – Ýtfaiye omuz omuza” ve “Genel grev, genel direniþ” sloganlarýyla son buldu. Ýtfaiye iþçileri, Saraçhane Parký’nda “Demokrasi Çadýrý” kurarak haklarýný elde edinceye kadar eyleme devam etmeye karar verdiler. 8 Ocak’ý 9 Ocak’a baðlayan geceyarýsý saat 03.00 civarýnda, itfaiye iþçilerinin “Demokrasi Çadýrý”na saldýrýldý. Zabýtanýn çadýrý sökmesine karþý koyan itfaiye iþçilerine sivil polis ve çevik kuvvet polisleri þiddetle saldýrýp tekmeler ve kesici aletlerle yaraladý. 9 Ocak günü bu saldýrýyý protesto eden iþçiler ve sendikacýlar, suç duyurusunda bulunacaklarýnýve bu saldýrýlarýn kendilerini yýldýramayacaðýný açýkladýlar.
POYRAZ’IMIZI KAYBETTÝK BES (Büro Emekçileri Sendikasý) Ankara Þubesi Dönem Sözcülüðü yapmýþ olan Ahmet TURAN’ýn oðlu sevgili Poyraz Rasim’i tedavi gördüðü Hacettepe Týp Fakültesi Hastanesi’nde, 4 Ocak 2010 tarihinde kaybetmiþ olmanýn derin acýsýný yaþýyoruz. Adýný, 1996 yýlýnda bir trafik ka-
zasýnda kaybettiðimiz Çanakkale ÝHD baþkaný Rasim Oktar yoldaþýmýzdan alan Poyraz Rasim, uzun yýllardýr lösemi hastalýðý ile mücadele ediyordu. Küçücük bedeniyle büyük bir mücadeleyle tam bu illet hastalýktan kurtulmak üzereydi ki, domuz gribine yakalandý. Poyrazýmýz onu da yenmeyi baþardý ama bir kez daha domuz gribi nüksetti ve bu kez küçük bedeni daha fazla dayanamadý. 6,5 yaþýnda yaþama veda etti. Mücadele Birliði Platformu olarak onu sonsuzluða uðurluyor, ailesine baþsaðlýðý diliyoruz. Mücadele Birliði Platformu
155. Sayý / 13 - 27 Ocak 2010
11
Yeni Evrede
Gündem
Mücadele Birliði
BÜYÜK GÜNL KP hükümeti ne yapsýn? En yüksek oy oranýyla hükümet koltuklarýný doldurmak da bir iþe yaramýyor; tersine, sicilinde yazýlý bu rekor, onun bugünlerde yaþadýðý güçsüzlüðün altýný fosforlu kalemle çiziyor, belirginleþtiriyor. Öyle ya, yüzde 47 ile hükümet olmuþ bir partinin döneminde, sokaklarýn böyle ardý ardýna, farklý emekçi kesimler tarafýndan doldurulmasý, seçim sandýklarýndan çýkan rakamlarýn emekçiler üzerinde kontrol saðlayýcý hiçbir etki yaratmadýðýný, bir zamanlar yaratmýþ olsa bile bunun gelip geçici olduðunu kanýtlýyordu. Devrimler her zaman olaðanüstü dönemlerin ürünü olur, olaðanüstü olaylara yolaçarlar. Her zaman, seçim sandýklarýndan zayýf destekle çýkan partiler deðil, iþte böyle olaðanüstü zamanlarda, yüksek oy alan partiler de yönetememe krizinin ne denli derin olduðunun göstergesi haline geliverirler. Üstelik ikincisi, seçeneklerin tükeniþine iþaret ettiðinden, tekelciler açýsýndan daha korkutucudur. Öncesi bir yana, son iki ayýn sokak eylemleri saðanak damlalarý gibi bardaðý hýzla taþýrýverdi. Bu iki ay süresince Kürt halký neredeyse kesintisiz, gece ve gündüz sokaklardaydý; gerçekten örgütlü bir halkýn tanký panzeriyle tepeden týrnaða silahlý bir aygýtý kendi sýðýnaklarýný korumak zorunda býrakacak kadar geriletebileceðinin son derece deðerli örneklerini sundu. Emekçi Alevi kitleleri sahneye dev bir gösteriyle, ihtiþamlý giriþ yaptý ve sonra CHP’li Öymen’in sözlerine verdiði tepkiyle sahneyi öyle sessiz sedasýz terketmek niyetinde olmadýðýný ifade etme imkaný buldu. Alevi kitleleri özlemlerini haykýrmakla kalmadý, on yýllardýr kendilerini bir oy deposu olarak gören gerici tekelci partinin karþýsýna, ideolojik bir kopuþ olarak nitelenebilecek öfkeyle çýktý. Biz daha “sýrada kimler var aca-
A
12
ba?” diye düþünürken, hemen ayný günlerde büyük memur eylemi ve eczacýlarýn kepenk kapatma eylemleri sökün etti. Memur eylemi son 40 yýlýn en etkili ve yaygýn greviydi ve düzenin resmi aygýtlarýnýn baðrýnda devrimci sloganlarýn yanký bulduðu muazzam bir alan açýldý. Eczacýlar ise, onlarý tekelci büyük ilaç daðýtýcýlarýnýn basit birer mümessili ya da kölesi haline getirecek dayatmalara karþý sokaklara çýktýlar. Hükümet eczacýlarýn örgütlülüðünü daðýtmak için tüm ilaç anlaþmalarýný iptal ettiðini açýkladý ve böylece eczacýlarý daha ileri eylemler için öfkelendirip kýþkýrtmaktan baþka bir þey yapmamýþ oldu. Tam da “herkes sokakta, iþçiler nerede?” sorularý akla gelmeye baþlamýþtý ki, Tekel iþçileri Ankara’nýn göbeðinde bitiverdiler. Eylemin tam bu süreç içinde taþýdýðý potansiyel gücü kavrayan sermaye, gaz bombalarý, tazyikli su ve açýk vahþetle eylemi daðýtmaya giriþti ve böylece Tekel iþçilerinin, geçen yýl onlarý Ankara kapýlarýndan döndüren kararsýzlýklarýný bir çýrpýda söküp aldý. Ýþçiler daðýlmadý, aksine, ayný sýnýf bilinci, ayný gelecek kaygýsý ve sýnýfa ait bütün diðer özdeþlik duygularýný ateþledi. Tekel eylemi, iþçi sýnýfýnýn mücadeleci kesimlerini kendine doðru çeken bir mýknatýs iþlevi görmekle kalmadý, henüz eyleme geçecek cesareti, birikimi ve morali toplayamamýþ iþçi kesimlerine esin kaynaðý oldu. Gecenin karanlýðýnda daðlarda yakýlan onlarca ateþ öbeði gibi, iþçi eylemleri mükemmel bir sabahýn habercisi oldular. Son Sýðýnak Tarumar... Yalnýzca son birkaç aya sýðan dönemde ardý ardýna meydana gelen kitlesel eylemlerin görülmemiþ ölçüde kalabalýk oluþu, kararlýlýðý, Tekel iþçileri ve Kürt halkýnýn eylemlerinde olduðu gibi 155. Sayý / 13 - 27 Ocak 2010
haftalar boyunca ayný etkiyi sürdürüþü bir yanda; öte yanda son elli yýlýn en yüksek oy oranýyla iþbaþýna gelmiþ bir hükümet; bu iki olgu yan yana düþünüldüðünde ortaya bir tablo çýkýyor. Elbette þu günlerde apaçýk renkleriyle ortaya çýkan bu tabloyu Leninistler iki yýl önce tarif etmiþlerdi: AKP’nin yere çalýnmak üzere zirveye taþýnan bir parti olduðu dile getirilmiþti. AKP hükümeti, son büyük kavganýn kaçýnýlmaz olduðunu hisseden, en köklü sorunlarýnýn boðaz boðaza bir mücadeleyle çözümünden baþka bir yol kalmadýðýný gören, ancak buna uygun bir örgütlülük içinde bulunmadýðý için “köprüden önce son çýkýþ” levhasýný görüp adeta bir refleksle direksiyonu kýran emekçilerin desteðine çok þey borçludur. Daha önce dile getirildi, bir kez daha tekrarlayalým: Geniþ emekçi yýðýnlar, ancak baþka hiçbir yol kalmamýþsa devrimin kanlý-kavgalý yoluna girerler. Onlar her zaman, pek az umut vadetse dahi, düzen için kansýz-kavgasýz yolu tercih etme eðilimindedirler. Lenin’in sözleriyle: “Milyonlarca insan ýsmarlama devrim yapmaz, onlar devrimi ancak çaresiz bir zorunluluk bunu dayattýðýnda, halk dayanýlmaz bir duruma düþtüðünde, genel saldýrý, on milyonlarca insanýn kararlýlýðý tüm eski engelleri yýkýp, gerçekten yeni bir yaþam yaratacak durumda olduðunda yapar.” Özellikle ekonomik yýkýmýn milyonlarý açlýða mahkum ettiði son iki yýl içinde, bu “son çýkýþa” yönelen kitleler, þimdi pek de umutla sarýlmadýklarý bir hükümeti, sokaklara kurduklarý mancýnýklarla, tam bir harabeye çeviriyorlar. AKP’yi tarumar etmek için emekçiler, hiç de seçim sandýklarýnýn kurulmasýný beklemiyorlar. Çünkü gelip son duvara dayandýklarý yoksunluklarla boðuþuyor-
Yeni Evrede
Gündem
Mücadele Birliði
LER KAPIDA lar, kronik kriz açlýk tehlikesinin gelip geçici olmadýðýný gösterdi, çünkü artýk ertelenemez gereksinimlerin öfke dolu duygularýyla dolup taþýyorlar. Kendi öz güçleri ve öz eylemleri dýþýnda bir baþka alternatifi göremiyorlar. Birleþik Devrimin Yýkýcý Gücü Devrim sürekli yükselen düz bir çizgi izlemedi, izlemiyor. Onlarca yýllýk devrim tarihinin en önemli dersi, ancak Türk ve Kürt halklarýnýn birleþik mücadelesinin zafer vaat edebileceðidir. 90’lý yýllarýn sonunda Kürt halký topyekun bir ayaklanma evresindeyken, Türkiye iþçi sýnýfý utanç verici bir sessizlik içindeydi. 2001 krizinde bu kez Türkiyeli emekçiler ayaktayken Kürt halký, kendi önderlerinin açtýðý yolda sessizliðe mahkûm edilmiþti. Ancak þimdi, birleþik devrimin kazaný kaynýyor. Üstelik öyle kolay ele geçmeyecek bir sýnýflar ittifakýný harekete geçirerek... Dünyanýn bir baþka yerinde, tekelci sermaye egemenliðinin toplumsal dayanaklarý olan küçük mülk sahipleri eczacýlar, doktorlar, mühendisler, küçük üretici köylülük, bu topraklarda devrimin kaynayan ateþini körükleyen unsurlardýr. Bu yüzden tekelci sermaye, medya marifetiyle bir “esnaf tepkisi” yaratmaya çalýþarak, kayýp giden toplumsal tabanýný yeniden toparlamaya çalýþýyor. Ama nafile... Ellerinde kala kala, Dolapdere’de ortaya çýkan lümpen tortular kalýyor. 1848 Paris proletaryasýný “Yaþasýn Sucuklar!” nidalarýyla bastýran ipten kazýktan kurtulmuþ güruhun aynýsý!.. Bu politik iklim içinde devrim, zafer için en büyük dayanaðýný oluþturmakla meþgul: Birbirinden farklý çýkarlara, farklý konumlara, yaþam biçimlerine ve özlemlere sahip çeþitli emekçi kesimleri ayný mücadele zemininde, bir cephe dü-
zeni içinde biraraya getirmek. Tekelci sermaye ise, elinden geldiðince bu cephede gedikler açmaya çalýþýyor. Ýþsizler aracýlýðýyla iþçilere (Tekel çalýþanlarýna gösterilen tepkiler!), hýzla yoksullaþan taþralý mülk sahipleri yoluyla Kürt halkýna (Bayramiç’i hatýrlayalým), hasta maðdurlar aracýlýðýyla eczacý ve doktorlara, memurlara... Medya marifetiyle bire bin katýlarak aktarýlan bu tepkiler (!) sokaklarý boþaltmýyor. Tersine, bugüne dek uyuþmuþ bir alýþkanlýk içinde bulunan toplumun en geri kesimlerinin dikkatini, emekçi eylemlerine çekiyor, istisnasýz herkesi taraf olmaya, tavýr almaya, tartýþmaya ve gerçek çýkarlarýnýn hangi cephede savunulduðunu sorgulamaya itiyor. Devrimci durum, her sokaða, her karanlýk tozlu köþeye yayýlarak hýzla olgunlaþýyor. Savunma Konumundan Kuþatma Konumuna Birleþik devrimin durdurulmaz ateþiyle olgunlaþan devrimci durum karþýsýnda tekelci sermaye, kollarýný kavuþturup bekleyemezdi. Þimdi bir köþeye sýkýþmýþ yaralý hayvan kadar vahþi, pervasýzdýr. Ardý arkasý kesilmeyen tutuklamalar, silahlandýrýlarak sokaða salýnýp korunan lümpenler, her eyleme istisnasýz gaz ve panzerle saldýran, her baskýna kendi hazýrladýklarý molotoflar ile giden polisler, yeniden boy veren sokak infazlarý, bu olaðanüstü dönemin olaðan uygulamalarý oldular. Ama nasýl ki emekçiler, oylarýyla zirveye taþýdýklarý bir partiyi, sandýkta deðil ama hemen sokakta gömmenin kararlýlýðýyla hareket ediyorlarsa, karþýdevrimin ipini koparmýþ vahþetine karþý da ayný kararlýlýkla direnmekteler. Çünkü onlara sokaklardan baþka gidecek, bir tek daðlar kaldý. Gaz ve panzerle durdu155. Sayý / 13 - 27 Ocak 2010
rulan her emekçinin “daða mý çýkalým” tepkisi, tam da bu ruh halinin iþaretidir. Emekçiler, köprüden önceki son çýkýþýn bir çýkmaz sokak olduðunu görüp geri döndüler. Ve þimdi köprüyü geçip gemileri yakmak yolunda gerekli olan kararlýlýðý, militanlýðý kazanmak için kaçýnýlmaz olan tarih dersini almakla meþguller. Bu dersin zorlu müfredatýnda gazlar, panzerler, hiçbir yasa tanýmayan tutuklamalar var. Nereden nereye? Çok deðil sadece aylar önce emekçiler bu kararlýlýðý ancak gecekondu yýkýmlarýnda gösterirdi. Sermaye onlarý yaþadýklarý yere dek kovalamýþ ve son savunma hattý orada kurulmuþtu. Þimdi savunma konumundan çýkan emekçiler, kentlerin en iþlek caddelerini, en büyük meydanlarýný, parklarýný iþgal etmekteler. Bu sayede sermayeyi kuþatma altýna alýyorlar. Bir sýnýfýn savunma konumundan çýkýp, kuþatma konumuna gelmiþ olmasý, son derece ciddi bir geliþmedir. Ve ancak böyle bir konuma ulaþmýþ emekçiler, devrimci bir hükümeti, komite ve konseylerin, devrimci zora dair teknik meselelerin apaçýk konuþulduðu bir propagandaya cevap verirler. Evet, gün Leninistlerin günüdür. Unutmayalým ki emekçilerin bu kuþatma konumu uzun bir döneme yayýlmaz. Tersine, sýnýf dengelerinin emekçiler lehine aðýr bastýðý dönemler, tarihte alabildiðine sýnýrlýdýr. Ve bu kýsa süre içinde öncü güçler ya gecelerini gündüzlerine katarak devrimci durumdan bir zafer çýkartýrlar veya en azýndan zafer kapýlarýna gelip dayanacak mevziler ele geçirirler, ya da lümpen serserilerin taþýdýðý en iðrenç mikroplarla çamura batmýþ sokaklarda nefes dahi alýnamaz olur. “Ya devrim, ya ölüm” derken, tam da bunu kastediyorduk.
13
Yeni Evrede
TEKEL GÜNCESİ
Mücadele Birliði
TEKEL EYLEM GÜNCESİ 16. Gün Büyük Gün! Bugün 30 Aralýk Çarþamba, büyük gün... Çünkü Türk-Ýþ baþkanlar kurulu toplanýyor. 16. günümüzde zaferi müjdeleyecek ileri bir karar çýksa, Türkiye’nin gündemini deðiþtirecek kararlar.. iþçiler her þeyi yapmaya hazýr. yeter ki baþlarýndaki sendikacýlar sözlerinin arkasýnda dursunlar. Gerçi kimse -sürekli genel grev genel direniþ diye slogan atýlmasýna raðmen- çok büyük bir karar, ciddi bir sonuç beklemiyor. Bu sabah herkes erkenden sokaðý doldurmuþ. Ben de heyecanlýyým. Çünkü Mücadele Birliði Platformu Ýstanbul’dan buraya TEKEL iþçisinin yalnýz olmadýðýný göstermeye geliyor. Benim için de kurulan iliþkilere iþte bunlar benim anlattýklarýmýn insanlardaki cisimleþmiþ halleri deme günü. Bakalým TEKEL iþçilerinden tam not alabilecek miyiz. Saat 10.00’da alana giriyoruz. Sakarya Meydaný’ndan sloganlarla yürüyerek iþçilerin eylemi sürdürdüðü Türk-Ýþ binasýnýn önüne, Bayýndýr Sokak’a geliyoruz. Ýþçiler herkese yaptýklarý gibi bizi de alkýþlarla ve coþkuyla karþýladýlar. Ýþçilerin arasýna girerken “Tekel Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak”, Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Zafer Savaþan Ýþçilerle Gelecek”, “Dünya Emeðin Olacak” sloganlarýný attýk. Mücadele Birliði Platformu adýna Vefa Serdar konuþma yaptý. Ancak baþkanlar kurulu basýn toplantýsýnda olduðu için ses cihazýný açmamýþlardý. O nedenle konuþmayý sesi daha zayýf olan megafonla yapmak zorunda kaldý. Konuþmasýna içten sýcacýk bir selamlamayla baþladý. 16 gündür yaþananlara kýsaca deðinerek, asýl inanmalarý ve güvenmeleri gerekenin kendileri olduðuna vurgu yaptý. Tüm sorunlarýnýn çözümünün bütün iþçilerin mücadele birliðinde, kararlýðýnda yattýðýný dile getirdi. Ve sözlerini Ahmed Arif’ in “dayan iþ ile, týrnak ile diþ ile sevda ile umut ile düþ ile dayan rüsva etme beni” dizeleriyle sonlandýrdý. Ýþçiler bu kýsa konuþmayý (megafonun yetersiz sesine, basýn toplantýsý olduðu için kýsa konuþmasý istenmesine raðmen) coþkuyla karþýladý. Vefa Serdar’ýn ardýndan TEKEL iþçisi bir kadýn yanýk sesiyle “Yiðit muhtaç olmuþ kuru soðana bilmem söylesem mi söylemese mi” parçasýný söyledi. Öyle güzel söylemiþti ki herkes “bi daha, bi daha” diyerek bir parça daha söylemesini istedi. Birkaç parça söyledi. Mücadele Birliði Platformu’yla gelen Grup Emeðe Ezgi’nin enstrümanlarýna ilgiyle bakan iþçiler desteðe gelen Emeðe Ezgi’yi müziðini paylaþmasý için ortaya çektiler. Baðlama, gitar ve davul eþliðinde bir müzik ziyafeti verdiler. Fabrika Kýzý parçasýna herkes eþlik etti. Halaylarda ise kimse yerinde duramadý. Emeðe Ezgi, TEKEL iþçilerine hitaben, her zaman yanlarýnda olacaklarýný onlar savaþýrsa kendilerinin de sesleriyle, sözleriyle, türküleriyle yanlarýnda olacaklarýný dile getirdi. Emeðe Ezgi’nin repertuvarýnýn son parçasý Çaw Bella oldu. Çaw Bella’yý Türkçe, Kürtçe, Arapça ve Ýspanyolca söylediler. Sokak tam anlamýyla coþtu. Sonrasýnda Mücadele Birliði Platformu iþçilerle sohbet etmeye sýcak iliþkiler kurmaya baþladý. Saat 14.00’da baþkanlar kurulu toplantýsý sona ererek açýklama yapmak üzere baþkanlar Türk-Ýþ’in önüne toplandý. Açýklamayý Musta-
14
fa Kumlu yaptý. Uzun bir girizgah ardýndan söylediði tek þey, önümüzdeki günlerde kitlesel mitinglerin olabileceði idi. Hýzlý bir vedayla binanýn içine kaçtý. O da çok iyi biliyordu ki, sonucu daha doðrusu, sonuçsuzluðu anlamaya baþlayan iþçiler öfkelerini göstereceklerdi. Ki öyle de oldu. Ýþçilerin bir çoðu basýn ordusunu yararak binadan içeri girmeye çalýþtý. Hepsinin yüzü kýrmýzý, gözleri dýþarý fýrlayacak gibiydi. Aralarýnda kadýn iþçiler de vardý. Kapýnýn önünde bir ileri bir geri dalgalanmalar yaþandý. Yüksek yerlerin üzerine çýkan iþçilerde aðýz dolusu küfür ve tehditlerle baðýrýyorlardý. Ýþçi kadýnlarýnsa gözleri dolu dolu “Biz 16 gündür çocuklarýmýzdan evimizden uzak, bu soðukta, bunun için mi bekliyoruz?” diyerek öfkelerinin dile getirdiler. “Kumlu istifa!”, “Bizi Sataný Biz Yakarýz”, “Ýþ Ekmek Yoksa Barýþta Yok”, “Ölmek Var Dönmek Yok”, gibi sloganlarla öfkelerini ve yapabileceklerini dillendirdiler. Bu arada ondan fazla sivil polis biz Mücadele Birliði okurlarýyla iþçiler arasýna adeta bir set gibi dizildiler. Ellerinde telsizler bellerinde silahlar... Biz de iþçilerin öfkelerine yön vermek için “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganlarýný attýk. Bir iþçi sinir krizi geçirdi. Kendisini durdurmaya çalýþan iþçi arkadaþlarýna bile tekme tokat saldýrdý. “Beni býrakýn, hepsini geberteceðim, yalancýlar sattýlar bizi, kaç gündür burada bizi boþa bekletiliyorlar, hep bizi oyalýyorlar............................(bir dolu küfür) bunu sizin yanýnýza býrakmayýz, yakarýz burayý!”dedi. Tek Gýda Ýþ baþkaný Mustafa Türker bir süre sonra dýþarý çýkarak iþçileri yatýþtýrmaya çalýþtý. Ancak her þey nafileydi. O konuþmaya çalýþtýkça “Sattýnýz bizi” sesleri yükseliyordu. Sendika yalakalarý, Türk-Ýþ’in kapýsýndaki güvenlik ve onlarca sivil polis öfkeleri patlamaya hazýr TEKEL iþçilerini binadan içeri sokmadýlar. Öfkelenenleri yalakalar yatýþtýrdý. Ve “Hele bir dinleyin bakalým” diyerek Mustafa Türker’in dinlenilmesini saðladýlar. Mustafa Türker ise “Merak etmeyin bu iþ burada kalmayacak 9 Ocak’a kadar ciddi bir sonuç alýnamazsa, size söz veriyorum hep birlikte açlýk grevi, ölüm orucuna oturacaðýz.” bu sözün üzerine büyük bir alkýþ koptu. (Galiba Mustafa Türker iþçilerin öfkesi karþýnda biraz korkudan, birazda durultabilmek için bu cümleyi kurdu. Mustafa Türker de ettiði lafýn iþçileri sakinleþtiðini görünce biraz içi rahatlayarak “Bize güvenin, bize güvenirseniz birlikte baþarýrýz. Biz size karþý hiçbir yalnýþ yapmadýk” diyerek yað gibi üste çýktý. Ancak verdiði sözün üstünden atlayamayacaðý için yutkunarak içeri geçmek zorunda kaldý. Ama söz bir kez aðzýndan çýktý. Ve tarih o aný iþçi sýnýfýnýn insanlara neleri söyletilebileceðine tanýk oldu. Ýþçileri ancak ölüm orucu eylemi sözü durultabilmiþti. Þimdi bir umutlarý vardý. Ve bu sözün arkasýnda durmaya sendikalarýný zorlayabilecek güce sahiptiler. Bu arada kameralar bir iþçilere bir sendikacýlara çarkýfelek gibi dönerek akþam haberine renkli görüntüler topladýlar. Bu kavgalar sýrasýnda desteðe gelen lise öðrencilerine de “Geldiðiniz için çok teþekkürler ancak artýk çekilir misiniz” denilmesi üzerine yine iþçiler öfkeyle “Niye çekiliyorlarmýþ, onlar bize desteðe geldiler, kimse onlarý kovamaz” diye tepki gösterdiler. Ayrýca 16 gündür iþçilerle gece gündüz bir arada olan
155. Sayý / 13 - 27 Ocak 2010
Yeni Evrede
TEKEL GÜNCESİ
Mücadele Birliði benim için polis, fotoðraflarýmý bazý iþçilere göstererek “bu kiþi provokatördür, onu aranýza almayýn” demiþ. Amaç belli... Ama çaba nafile... Tüm bu olaylarýn üstüne Rahþan Ecevit zor duyulur sesiyle mýy mýy mýy konuþarak “Ankara çok soðuk saðlýðýnýza dikkat edin, hasta olmayýn Allah yardýmcýnýz olsun” dedi. Ýsteksiz isteksiz cýlýz bir alkýþ oldu. Tüm bu gerginliðe raðmen iþçiler desteðe gelenlere saygýlarýný yitirmemiþlerdi. Ýþçilerin arasýndan bazýlarý çadýr getirdi. Türk-Ýþ’in önünde kurmaya giriþtiler. Ancak þube sekreterleri adeta emniyet sübabý gibi davranarak çadýr kurmalarýna karþý çýktýlar. “Siz burada örgütsüz deðilsiniz. Kafanýza göre davranamazsýnýz önce bir baþkanlara soralým” diyerek ve iþçiler arasýnda çeliþik bir durum yaratarak direniþ çadýrýnýn kurulmasýný engellediler. Ýþçiler çadýrý geri götürdü. Ancak iþçilerin kendi bilinçleriyle ve iradeleriyle bir þeyler yapmaya baþlamasýnýn ilk nüveleri olmasý açýsýndan (baþarýsýzlýða uðrasa da) önemliydi. Yine bir süre sonra Yavuz Bingöl ve bir dizideki kadýn oyunca destek ziyaretine geldiler. Ölüm orucu eylemi sözüyle biraz rahatlayan TEKEL iþçileri Yavuz Bingöl’ü ilgiyle karþýladýlar. Ýmza isteyenler oldu. Akþam hava kararýnca Mücadele Birliði Platformu halaylardan istemeye istemeye çýkarak tanýþtýklarý iþçilerle vedalaþarak Ýstanbul yolunu tutular. 31 Aralýk Perþembe gününün planý hazýrdý. Ben iþçi arkadaþlara “Bugün herkes eðlenecek bari biz de dev bir çið köfte yapalým” diye önerdim. Arkadaþlar bunu hemen kabul ettiler hatta bir tanesi “Mecliste yapýlýyor da biz neden yapmayalým?” dedi. Bir diðeri de “Peki biz nereye yapýþtýracaðýz?” deyince (çið köftenin iyi olup olmadýðý tavana yapýþtýrýlarak kontrol edilebilir.) ben de “Biz de (Türk-Ýþ’i göstererek) buraya yapýþtýrýrýz” dedim. Yarýn akþam 2010’a gireceðiz. Eskiden nasýl da büyük anlamlar yüklerdik yeni yýla... Þu anda ise tek istediðim TEKEL eyleminin baþarýya ulaþmasý, çünkü bu eylem bir çok iþçiye umut olacak, nasýl kazanýlacaðýný öðretecek... 17.Gün 31 Aralýk Perþembe günündeyiz, bugün oldukça sakin geçiyor. Bitlis TEKEL iþçilerin çocuklarý adýna iki pankart asýlýyordu. Geleceklerini istiyorlar babalarýndan, mücadelenizde yanýnýzdayýz diyorlar pankartta. Halaylar çekiliyor. Kadýn iþçilerin çoðu bugün biraz süslenmiþ çünkü akþam 17.00’da Sabahat Akkiraz ve Edip Akbayram konser verecekmiþ. Akþam eðleneceðiz moral ve motivasyon depolayacaðýz. Ve 18. güne bu coþku ve umutla yürüyeceðiz HOÞ GELDÝN 2010! GELECEÐÝN VARSA GÖRECEÐÝN DE VAR!
18. Gün Dün, akþamüstü saat 17.00 sularýndan itibaren Türk-Ýþ’in önü kalabalýklaþmaya baþladý. Konser verileceðini duyan gençler, yeni yýl kutlamasý için Kýzýlaya inenler, yavaþ yavaþ Bayýndýr Sokaða gelmeye baþladý. Hava kararmýþtý ki ses aracý üstünde Sevinç Eratalay göründü. Elinde baðlamasý ilk türküsünü söylemeye baþladý. Ancak ses düzeni oldukça sorunluydu. Mikrofon için ayak dahi getirilmemiþti. Yine de Sevinç Eratalay var olan aksaklýklarý göstermemeye çalýþarak bir iki parça daha okudu. En son Çav Bella’yla aramýzdan ayrýldý. Ardýndan Edip Akbayram çýktý. Her zamanki gibi boyundan büyük laflar etti. Zaten parçalarýný da canlý seslendirmedi. Playback yaptý. Ardýndan Sabahat Akkiraz da içli türküler söyledi. Ve son olarak Mustafa Özarslan’ýn söylediði halay parçalarýnda yerimizde duramadýk. Ne olursa olsun teknik sorunlara raðmen hepimize moral oldu. Bizler de Mücadele Birliði olarak parça aralarýnda “Dünya Emeðin Olacak”, “Zafer Savaþan Ýþçilerle Gelecek”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganlarýný attýk. Akþam saat 20.00’da Ýstanbul TEKEL Ekibiyle Harb-Ýþ’e gittik. Yemekhanede çalýþanlar bizlere yemek daðýtarak güzel yeni yýl dileklerinde bulunarak ayrýldýlar. Yemekhaneyi bize býraktýlar. Yemeklerin ardýndan kola, kuruyemiþ vb daðýtýldý. 2010’a da mücadeleyle giriyor olmanýn aðýrlýðý vardý hepimizin üzerinde. TEKEL iþçileri belli belirsiz omuzlarýndaki bu tarihi sorumluluðun farkýnda gibi her neþeli an bitiminde politik konular konuþmaya kendileriyle ilgili geliþmeleri yakýndan takip etmeye ve üzerine saat baþý yorum yapmaya artýk alýþmýþlardý. Saat 22.30 gibi Türk-iþ’in önüne tekrar uðradýk. Sadece 50-100 arasý iþçi kalmýþtý. Canlý yayýn araçlarý iþçilerle röportajlar yapýyordu. Televizyona canlý yayýndan katýlacak iþçiler evlerini cepten arayarak “Þu kanalý aç tamam mý!” diyerek kameralara el sallýyorlardý. Sokaklar da onlarca insan kafalarýnda kýrmýzý bereler, ellerinde içkiler… Sanki birisi herkese yeni yýl budur böyle eðlenilir demiþ gibi. Benim için uzun yýllardýr yeni yýl ilk kez bu kadar pratikte de sýnýfýn içinde onlarla birlikte eylemde geçti. 18. günün sabahý çalýþma Çalýþma Bakaný’nýn yaptýðý açýklamayla çalkalandý Türk- Ýþ’in önü. Çalýþma Bakaný diyordu ki; “4-C ile ilgili düzenlemelerimiz yapýlmýþtýr. Eðitim derecelerine göre, maaþlarda belli artýþlar yapýlmýþ ve çalýþma süresi 11 aya çýkarýlmýþtýr. Konuyla ilgili daha fazla beklenti içine girilmemelidir. TEKEL iþçileri için oturduklarý yerden para kazanma devri bitmiþtir, devletimizin imkan ve olanaklarý bu kadarýna el vermiþtir.” Açýklamada yeni bir þey yoktu. TEKEL iþçileri için her açýklama yeni bir tartýþma konusu yaratýyordu. Ama çok farklý düþünceler yoktu. Herkes ayný þeyi düþünüyordu. Çalýþma Bakaný’nýn açýklamalarý Erdoðan’ýnkiyle aynýydý. Kimse bir yere gitmeyecekti. Zaten çalýþma bakaný da 1 Ocak 2010 sabahý yaptýðý felaket tellallýðýyla iþçilerin iradelerini kýramayacaðýnýn farkýndaydý. Saat 14.00’da Mustafa Türker’in Çalýþma Bakaný’na cevap niteliðindeki açýklamasý geldi. Doðruyu söylemek gerekirse hepimizin beklediðinden daha ileriydi. Mustafa Türker þöyle söyledi; “Bakan 4-C ile ilgili iyileþtirmeleri açýkladý, bizler iyileþtirme istiyor muyuz?” Ýþçilerden öfkeli bir “Hayýr!” yükseliyor. “Öyleyse Bakan’ýn yaptýðý açýklamalar bizleri ilgilendirmiyor, 4 –C’ye geçmek isteyenlerin yolunu allah açýk etsin. Bizler özlük
155. Sayý / 13 - 27 Ocak 2010
15
Yeni Evrede
TEKEL GÜNCESİ
Mücadele Birliði
haklarýmýzý istiyoruz, hakkýmýz olaný istiyoruz, sadaka istemiyoruz. Ve buradan yetkililere diyoruz ki 9 Ocak’a kadar özlük haklarýmýzý verdiniz verdiniz, vermezseniz eczacýlarý, itfaiyecileri, demiryolu çalýþanlarýný, iþsizleri, iþkence görmüþleri, toplumun her kesimini arkamýza alýrýz yürürüz. Kimsenin gücü bizi durdurmaya yetmez” diyorlar. Ýþçiler Türker’in daha uzun olan ama benim sadece bi kýsmýný özetlediðim konuþmanýn ardýndan coþkulandýlar. Bu arada yetkililere küfür etmek moda olmuþ olacak ki Türker de konuþmasýnda “Bu 4 –C’yi bulanýn da… icat edenin de… allah belasýný versin” dedi. Tabi iþçiler bu ve benzeri çýkýþlarý coþkuyla alkýþladýlar. Doðrusu konuþma herkesi tatmin etmiþti. Ölmek var dönmek yok sloganý daha bir yer etti. Þimdi herkesin gözü kulaðý 7 Ocak Perþembe sabahýna kilitlenmiþ durumda.
Çeþitli siyasetler fotoðraf sergileri açtý. Oldukça yoðun ilgi görüyor. Ýþçiler kendilerini fotoðraflarda görmekten çok mutlu oluyorlar. Bugün oldukça sakin geçti. Gelen giden ziyaretçi fazla olmadý. Ama bu soðuk bizi ziyaret etmekten vazgeçmeyecek gibi.
19. Gün 2 Ocak Cumartesi günü sabah 10.00 sularýnda Ýstanbul TEKEL iþçileri, kefenli eylemle Türk-iþ’in önüne geldiler. Daha önceden de gerçekleþtirilen bu eylem, özünde ölümü göze aldýklarýný göstermek amaçlý yapýlýyor. Ancak görsel olarak iþçilerden birinin ölü sayýlarak yapýlan cenaze töreni oldukça komik bir hal alýyor. Yani bir yaný ciddi, bir yaný þaka… Kefenli eyleme diðer illerdeki iþçilerde katýlarak destek veriyor. Bu eylem alaný hem renklendiriyor hem de iþçileri canlý tutuyor. Öðleden sonra BDP milletvekili Sabahat Tuncel ziyaret ederek aþure daðýttý. Sabahat Tuncel “Türkiye iþçi sýnýfýnda Kürdü de Türkü de Lazý da Türkiye’de yaþayan bütün halklardan insanlar var burada. Bu, iþçi sýnýfý için, birlik ve beraberliði için çok önemli, ama bu parçalamak isteyerek, insanlarý kendi ýrklarýndan dolayý inançlarýný kullanarak birbirine düþürmek istiyorlar. Sizler ise tüm bunlara karþýn çok güzel bir örnek oluþturarak burada günlerdir karalýlýkla eyleminizi sürdürüyorsunuz. Sizin her zaman yanýnýzda olacak, elimizden geldiðince eyleminize katký sunmaya çalýþacaðýz” dedi. “Bizi seçen sizlersiniz, bu sorumluðunun bilincindeyiz, Meclis’te sizin sesiniz olacaðýz” dedi. Eylemin 15. günü olan Çarþamba gününden itibaren her akþam “bir mum da sen yak” adlý bir eylem gerçekleþtirilmeye baþlandý. Her akþam saat 18.00’da mum daðýtýlýyor. Sloganlar gür bir sesle haykýrýlýyor, halaylar çekiliyor. Türk-Ýþ’in önüne geldiðimizden beri, her gün bizlerle birlikte sabahtan akþama kadar baðýran oynayan bir delimiz var. Ýþçiler de çok alýþtý ona. Bazen takým elbise giyiyor, bazen periþan geliyor, ama her gün istisnasýz yanýmýzda. Ýþçilerden birine dedim ki “vay be! Bu deli her gün burada, oynamayý da pek seviyor.” Ýþçi arkadaþ “hepimiz biraz deliyiz zaten bu soðukta günlerdir her þeye raðmen burada durabilmek akýllýnýn iþi deðil” dedi. Bir tane deli de Güven Park’ýn oradaki gergin geçen eylemden sonra peþimize takýldý. Türk-Ýþ’in önüne geldi. Ama açýkçasý bu deli biraz fazla akýllýydý. Konuþmalarý hiç de deli gibi deðildi. Bir iþçi arkadaþ iki deliyi bir arada görünce güldü ve “delilerimiz birdi iki oldu” dedi. 20. Gün 3 Ocak Pazar günü oldukça soðuktu. Sabah, sayým dediðimiz Tekel’in olduðu tüm iller sýrayla sayýlýyor alanda, herkes “burada” diye baðýrýyor. Söylemesi çok acý biliyorum ama her gün çok geri parçalar ve marþlar da çalýnýyor. Bu durumu iþçilerin büyük bir kýsmý hoþ karþýlamasa da eylemin güvenliði açýsýndan tahammül etmeye çalýþýyorlar. Bu ve benzeri þeylerle eylemin içini boþaltmaya iþçiler arasý gerginlik yaratmaya çalýþýyorlar. Ancak iþçiler MHP’den gelen milletvekillerine dahi seslerini çýkartmadan hoþgörüyle karþýlýyorlar.
16
21. Gün 4 Ocak Pazartesi günü sabah kötü bir haberle uyandýk. Yoldaþýmýzýn çok uzun süreden beri hasta olan küçük oðlu Poyraz Rasim’i kaybettiðimizi öðrendik. Sabah ilk iþ hastaneye koþtuk. Ankara’da geçirdiðimiz günler boyunca kan verdik, kan bulmaya çalýþtýk. Önceden Poyraz lösemiydi. Tam bu büyük belayý yenmiþti ki, Domuz gribine yakalandý. Ýlk sefer de bu gribi de yendi ancak doktorlarý þoka uðratan bir þekilde ikinci kez Domuz Gribi oldu. Bu sabah saat 05.30’da 6 yaþýndaki Poyrazýmýzý kaybettik. Ýkinci ismi olan Rasim ise Rasim Oktar’a atfen koyulmuþ. Karþýyaka Mezarlýðý’nda yüzlerce emekçi bu acý gününde Ahmet Yoldaþý yalnýz býrakmamýþtý. Karþýyaka Mezarlýðý’ndan tekrar Türk-Ýþ’in önüne dönmek zor oldu. Ama baþka Poyrazlarý kaybetmemek için daha çok çalýþmalý ve mücadeleyi yükseltmeliydik. Biz cenazedeyken Demokrat Parti’den Hüsamettin Cindoruk gelmiþ. Ayrýca Diyarbakýr TEKEL’den gelen iþçiler olmuþ. Ancak Diyarbakýr TEKEL’den otobüsle gelen iþçiler, yolda polis engeliyle karþýlaþtýðý için uçakla gelmek zorunda kalmýþ. Bugün Diyarbakýr Tekel iþçileri bir toplantý yaptý. Toplantý sonrasý söylenenlere göre bir grup gitsin, 14 Ocak’ta gelsin denmiþ.14 Ocak’ta büyük bir miting yapacaðýz demiþler. Ýþçilerse buna tepki göstermiþ, “ne 14’ü, biz burada 10 gün daha boþa mý bekleyeceðiz” diyerek toplantýdan “ölmek var dönmek yok” sloganlarýyla çýktýlar. Aslýnda Perþembe günü Açlýk Grevi, hatta sözlerinde dururlarsa Ölüm Orucu eylemi baþlatmalarý gerekiyor. Ama iþçiler de sendika yönetiminden memnuniyetsiz. Bir yandan güvenmiyorlar, bir yandan da “mecburlar bize hizmet etmeye, bizim paralarýmýzla buradalar”, diyerek öfkelerini dile getiriyorlar. Bizler de Mücadele Birliði olarak çeþitli resimlerin altýna sloganlarla çýkýþlar astýk bugün. Daha çok komite konseylerde örgütlenmek gerektiðine vurgu yapýyordu. Bugün saat 17.00’da Ferhat Tunç geldi. Ýþçiler Ferhat Tunç’u coþkuyla karþýladýlar. Ferhat Tunç Þiþli Meydaný, Çav Bella, Savaþa Hayýr parçalarýnýn yaný sýra bir de Kürtçe parça seslendirdi. Parça aralarýndaki konuþmasýnda “bu anlamsýz savaþýn son bulmasýný artýk kan dökülmemesini istediðini” söyledi. Daha çok barýþ mesajlarý veren Ferhat Tunç için iþçiler, “TEKEL seninle gurur duyuyor” diyerek sloganlarla sevgilerini gösterdiler. Bugün Ankara’da dondurucu bir soðuk vardý. Zaman zaman kar yaðýþlý ama gerçekten Ankara’nýn þu dillere destan kuru soðuðundan bizler de nasibimizi aldýk. Tüm engellemeler ve saldýrýlar, hatta yýldýrma politikalarý yetmezmiþ gibi þimdi bir de bu zemheri ayazý baþladý. Ama tüm bunlara raðmen, TEKEL iþçilerinin ruh hali iyi, moralleri yüksek. “Ölürüz de geri dönmeyiz” diyorlar. Mücadele Birliði’nin 154. sayýsýný bugün iþçi arkadaþlara daðýttýk. Kapakta Abdi Ýpekçi’den, Güvenpark’taki gerginlikten ve polisin müdahalesinden bir kolaj var. Baþlýk Devrimi Örgütlemek Ýçin Ýleri. Bu baþlýðýmýz ve kapaðýmýz oldukça ilgi gördü. Bugün iþçi arkadaþlardan bir tanesi bizim gençlerden birinin elinde Mücadele birliði dergisi görüp almýþ. Okumaya baþlamýþ. TEKEL eylem haberlerinin ardýndan “Kürt Halký Yalnýz Deðildir” baþlýklý yazýlar görünce dergiyi elinden aldýðý genç arkadaþý alnýndan öpmüþ ve “helal olsun size” demiþ. Açýkçasý bu-
155. Sayý / 13 - 27 Ocak 2010
Yeni Evrede
TEKEL GÜNCESİ
Mücadele Birliði gün bu olay bizi onurlandýrdý. Doðru yoldayýz, iyi gidiyoruz. 22.Gün Ocak 5, günlerden Salý 22. günümüzdeyiz. Sabah sayýmý vb.den sonra önce Batman’dan “Biz bu yola baþ koyduk geri dönüþ yok, Batman TEKEL Ýþçileri” imzalý bir pankartla katýldýlar eyleme... Daha sonra Adýyaman TEKEL iþçileri kimi raporunu yeniledi, kimi çocuklarýný gördü, eþini, kimi de ilk kez katýlmak süretiyle yeni yeni katýlýmlar gerçekleþti. baþka illerden de bireysel olarak gelenler oluyor. Son bir kaç günkü cýlýzlýk kalmadý. Bugün geniþ bir katýlým olduðu için güçlü ve dinamik görünüyor eylem... Bugün Baþbakanýn açýklamasýný dinleyen iþçiler, yine kýzýp sinirlendi ve hemen Erdoðan’ýn konuþmasýnýn kritiði yapýlmaya baþlandý. Eylemin böyle sadece sokakta bekleyerek geçmemesi gerektiði noktasýnda herkes hem fikirdi. Böyle kazanamayacaklarýnýnda farkýndalar. Ama iþ ne yapýlacaðý ve nasýl yapýlacaðý noktasýnda kilitleniyor. Öncelikle sendikalerýn fren balatalarýný çekip kopartmalarý gerekiyor. Bu konuda herkes yeterince cesur deðil. Sendika olmazsa kendileri bir þey yapamazlar sanýyorlar. Ya da hala kaybedecek birþeyleri var... Ama sendika ciddi ciddi eylem kararlarý alsa, hemen hayata geçirecek kadar iyiler. Ancak tüm sorumluluk yönetimin, onlarda olmasýna alýþkýn deðiller. Biraz özgüvensizlik de var. Ama þu bir gerçek ki, herkes çok öfkeli ve daha ciddi birþeyler yapmak gerektiði konusunda hem fikir... Bugün Ýstanbul’da TEKEL iþçilerinin üç otobüs, yaklaþýk 150 kiþi Boðaziçi Köprüsü’nü trafiðe kapatarak kendilerini zincirlemeleri hemen burada yanký buldu. Eyleme kan verdi, can verdi. Ankara Türk-Ýþ’in önü alkýþlarla, sloganlarla coþtu. “Söz Bitti Sýra Eylemde” diyordu iþçiler hep bir aðýzdan. “iþte bu yahu iþte bu, böyle yapmak gerekiyor, onlar böyle þeylerden anlar” diyorlardý. Öðleden sonra destek ziyaretine Kent AÞ iþçilerinin gelmesi, belki de buraya yapýlan en anlamlý ziyaretlerden biriydi. Belki TEKEL iþçileri, Kent AÞ. sürecini bizim kadar bilmedikleri için ayný þeyleri hissedemez ama, yine de siyasilerin, öðrencilerin, hatta devrimcilerin gelmesinden çok çok daha anlamlý bir ziyaretti. TEKEL iþçileri de kendileriyle ayný sorunlarý yaþayan iþçi arkadaþlarýný yanlarýnda görünce daha içten ve sýcak karþýladýlar onlarý... Kent AÞ iþçileri adýna bir iþçi arkadaþ konuþma yaptý. “Kent AÞ iþçilerinin verdiði mücadeleye siz Tekel iþçileri, yeniden umut oldunuz” dedi. Ayrýca bugün TEKEL’i ziyarete Bergama köylülerinin Asteriksi Oktay Konyar geldi. Þapkasý, pala býyýklarý ve engin deneyimiyle iþçilere umut oldu. Açýkçasý gerçekten mücadele etmiþ kesimlerin eyleme destek sunmasý, iþçilerle kendi deneyimlerini paylaþmalarý çok anlamlý oluyor. Asteriks, “iþçi köylü el ele genel greve” sloganlarýyla uðurlandý. Bugünün çok anlamlý bir olayý daha vardý ki, onu da sizlerle paylaþmamýz gerekir. Pazartesi günü kaybettiðimiz Poyrazýmýz’dan bahsetmiþtim size... Bu sabah biz Ahmet yoldaþýmýza taziyeye gittik. Öðleden sonra iþçi arkadaþlar (ki önceden kan vermeye vb gittiðimiz için tanýþmýþ, kim olduklarýný öðrenmiþlerdi) “Biz de gitmek, taziyede bulunmak istiyoruz” dediler. Bir iþçi yoldaþýmýz TEKEL iþçilerini Ahmet yoldaþýn evine Poyraz’ýn acýsýný paylaþmak üzere götürdü. Onlar da babaydý, onlar da mücadelenin içindeydi. En önemlisi de bu insanî duyarlýlýðý derinden hissederek taziyeye gitmiþ olmalarýydý. Hayat ne kadar acý deneyimler yaþatýyorsa bize... TEKEL iþçileri de dayanýþmanýn en güzel örneklerini yaratarak acýlarý hafifletiyordu. Akþama doðru Türk-Ýþ binasýna sinevizyon gösterimi için beyaz
perde asýldý. Charlie Chaplin’in Modern Zamanlar’ý sinema gösterimi olarak sunuluyordu. Akþam 17.00 sularýydý. Mücadele Birliði sitesi gün boyu Boðaz Köprüsü eyleminden haberleri güncelliyordu. Ve ilk görüntüler ve video çekimi yayýnlanmýþtý. Üstelik muhabirimiz iþçilerle birlikte gözaltýna alýnmýþtý. Bunca emek verilir de boþa gider mi hiç... Tabi ki gitmez. Hemen Mücadele Birliði sitesinden O ilk görüntüleri ve video çekimini indirdik. Sinema gösterimi yapan arkadaþlardan rica ettik. Bu görüntülerin bu alanda iþçileri nasýl mutlu edeceðini ve coþkulandýracaðýný anlattýk. Saðolsunlar onlar da bizleri ve bizlerle birlikte ricada bulunan iþçi arkadaþlarý kýrmayarak Boðaz Köprüsü videosunu taktýlar. Ýzlemeye baþlamadan önce anons yapýldý. “Yiðit TEKEL iþçisi arkadaþlar, Mücadele Birliði’nden arkadaþlar Ýstanbul Tekel’in Boðaz Köprüsü eyleminin görüntülerini getirmiþler herkes bu tarafa gelsin þimdi izleyeceðiz”. Görüntüler karþýsýnda herkes inanýlmaz coþkulandý. Bir kere tüm iþçileri kadýn erkek tanýyorduk. “Helal olsun valla” sesleri yükseliyordu. Onlar videoda hangi sloganý atýyorsa o atýlýyor, ýslýklar, çýðlýklar, alkýþlar durmuyordu. Videodaki görüntülerde bir iþçi kadýn, “bu kefeni Erdoðan giysin inþallah o giysin o” diyordu. Yine bir erkek iþçi, “artýk heryerdeyiz Erdoðan bizi görsün, bundan sonra her yerden çýkacaðýz, bizden kurtuluþu yok” diyordu. Bu sözler þu kýsa bir kaç hafta da iþçilerin kat ettiði mesafeyi görmek açýsýndan çok önemliydi. Hatta iþçiler arasýnda çok geri olduðunu bildiðimiz iþçiler de vardý. Ama iþte bugün kadýn erkek genç yaþlý orada köprünün tepesindelerdi. Ve yýllardýr yaptýklarýmýz boþa gitmiyordu. Ýþçiler bizi, bizim eylemlerimizi örnek alýyorlardý. Tarihin belleðinden hiçbirþey silinmiyordu. Birkaç kez video görüntüleri tekrar tekrar izletildi. Bitiminde ise þöyle bir anons yapýldý: “Bu görüntüleri bizlere ulaþtýrmaya çalýþýrken kendisi de TEKEL iþçileriyle birlikte gözaltýna alýnan Mücadele Birliði muhabiri arkadaþýmýz” daha bu sözler söylenir söylenmez yuhalamalar baþladý. “Mücadele Birliði muhabiri arkadaþýmýza teþekkür ediyoruz” diye cümle bitince de alkýþlarla birlikte “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” sloganý yükseldi. bu benim günlerdir içimin içime sýðmadýðý anlardan biriydi. Sanki tek yürek olmuþtuk. Ýçimden, “iþte habercilik budur, devrimci basýn olmak budur. Görüntülerin Ankara’da hemen ayarlanýp izletilmesi için de iþte pratik zeka budur, proleter uyanýklýk budur” diye geçirdim. Hiç de mütevazi davranmaya gerek yoktu. Sonra bu sýrada bize çok yardýmý dokunan bir iþçi arkadaþa gidip dedim ki, “seni tebrik ederim, bunu en çokta sen baþardýn!” O anladý zaten, bu arada alkýþlar, sloganlar ve coþkulu ruh hali devam ediyordu. Sanki doping yapýlmýþtý. Bu arada DÖB’lü öðrencilerimizde boþ durmamýþlardý. Ýlk günden bu yana Mücadele Birliði muhabirimizin çektiði fotoðraflardan oluþan TEKEL eyleminin fotoðraf sergisi hazýrlamýþlardý. Sergiye ilgi yoðundu, çünkü kimselerde bulunmayan görüntüler vardý bizde. Çünkü ilk günden itibaren adým adým hep yanlarýndaydýk. Bu da fotoðraflardan görülüyordu. Yol kesmeden suya girmeye, spor salonundaki sabahýmýza Abdi Ýpekçi Parký’ndan saldýrý anýna, yaðmurlu günlerden kefenli eyleme herþey vardý. Tabi sergi içinde Mücadele Birliði bildirisi Ýstanbul’un destek eylemi, Mücadele Birliði kapaðýna kadar baþka görsel þeyler de vardý. Doðal olarak çok ilgi görüyordu. Geçmiþte yaþadýklarý olaylarýn fotoðraflarýný gören TEKEL iþçileri bazen kendilerini bulup sevinirken, bazen de fotoðraflardaki polisin iþçiye saldýrýsýna sinirlenip küfür ediyorlardý. Velhasýl dolu dolu bir 22. gün yaþadýk.
155. Sayý / 13 - 27 Ocak 2010
17
Yeni Evrede
TEKEL GÜNCESİ
Mücadele Birliði
23. Gün Bugün hava biraz yumuþamýþ, düne göre daha iyi. TEKEL önü sabah saatlerinden itibaren kalabalýktý. Çünkü bugün tüm TEKEL iþçileri sendikanýn aldýðý karar doðrultusunda referendum yapacak. Söylendiðine göre Erdoðan sendika baþkanlarýna demiþ ki, “Siz kýþkýrtýyorsunuz iþçileri. Almýþsýnýz arkanýza 300-400 iþçiyi þov yapýyorsunuz”. Sendikacýlar da bu sözlere içerlemiþ. kendilerinin kýþkýrtmadýðýný ve 300-400 iþçi deðil, binler olduðunu kanýtlamak adýna böyle bir yöntem geliþtirmiþler. Bana kalýrsa oyalama taktiði. Hep zaman geçiriyorlar. Her hafta yeni bir icat ve yine sokaða sýkýþmýþlýk... Neyse dönelim referanduma. Sabah saat 11.00 ile 13.00 arasý oylamalar yapýldý. Türk-Ýþ Genel Merkezi’nde de sandýklar kuruldu. Sandýkta iþçi arkadaþlar görevli oldu. Beyaz kaðýt “Devam” demekti, kýrmýzý kaðýt mücadeleye “Red” demekti. Gerçi iþçiler bu renklerinde ters olduðunu düþünüyordu. Beyaz teslimiyetti onlara göre. Kýrmýzý ise gözü karalýk, mücadele, kavga demekti. Velhasýl öðleden sonra sonuçlar yavaþ yavaþ açýklanmaya baþlandý. Türk-Ýþ önündeki 1282 iþçi, tam tekmil beyaz, yani “mücadeleye devam” kararý çýkardý. Zaten taa memleketlerinden kalkýp buralara kadar gelmiþ, bu soðukta buralarda bekleyen iþçilerden baþka bir sonuç çýkmasý düþünülemezdi. Yine öðleden sonra 21 il 43 þubede yapýlan referendumun sonuçlarý bir bir okunmaya baþladý. Hep olumlu sonuçlar geliyordu. Bunun üzerine iþçiler, “Söz bitti sýra eylemde”, “Ýþçi karar verdi sýra Türk-Ýþ’te” gibi sloganlar atmaya baþladý. TÜRK-ÝÞ TEK GIDA ÝÞ’E BAÐLI TEKEL ÝÞÇÝLERÝNÝN REFERENDUM SONUÇLARI: EVET OYU RED OYU TOPLAM ÝÞYERÝ-ÞUBE ANKARA(TÜRK-ÝÞ) 1282 1282 ÝZMÝR K.PAÞA 78 78 BURSA 130 1 131 BÝTLÝS 259 259 HATAY 592 592 MANÝSA 771 11 782 MUÞ 176 1 177 AMASYA 62 62 TRABZON(AKÇAABAT) 167 167 BATMAN 319 319 DÝYARBAKIR 613 613 ADIYAMAN 405 405 SAMSUN (BAFRA) 189 4 193 MALATYA 158 158 AYDIN 162 162 ADIYAMAN (BESNÝ) 105 105 ADANA 324 324 ÝZMÝR YAZIBAÞI 55 55
18
SAMSUN MERKEZ BURSA ÝNEGÖL TOKAT TOKAT ERBA ÝZMÝR MENDERES ÝSTANBUL CEVÝZLÝ DENÝZLÝ TAVAS ÝSTANBUL GN MD AMASYA TAÞOVA ÝZMÝR TUZLA ÝZMÝR BALATÇIK MUÐLA MÝLAS ADIYAMAN KAHTA GENEL TOPLAM
438 84 624 133 98 582 197 207 92 73 1199 8 46 9628
1 4 13 4 2 8 1 5 55
439 88 637 137 98 584 197 215 93 73 1204 8 46 9683
KABUL 9628 RED 55 TOPLAM 9683 ÝSTÝRAHATLI VE ÝZÝNLÝ 1170 GENEL TOPLAM 10853 Ýþte Türk-Ýþ’in açýkladýðý sonuçlar böyle. Yani % 99 ile, “mücadeleye devam” kararý çýktý. Bugün ayrýca birçok ziyaretçinin yaný sýra, önemli olduðunu düþündüðüm biri geldi. Sincan Cezaevi’nden bir ana geldi ve “cezaevindeki tüm tutsaklarýn sizlere çok çok selamlarý var sizleri destekliyorlar” dedi. Türkçesi çok iyi deðildi. Zaten çok az konuþtu. Cezaevlerindeki tüm tutsaklar adýna kýrmýzý bir karanfili bir TEKEL iþçisi arkadaþa verdi, çok alkýþ aldý. Tabi bu arada sloganlar da yükseldi “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”. Her gün sanki bir adým daha ileriye gidiyoruz. Bunu hissediyorum. Burada iþçiler deðiþiyor, geliþiyor diyorsak þaka deðil, bunlar gerçek. hem fiziksel, hem düþünsel deðiþimler bunlar. Nasýl mý, iþte size somut bir örnek. Hatay TEKEL iþçilerinin çoðu MHP’liydi geldiklerinde. Zaten bu dudaklarýnýn kenarýndan sarkmýþ býyýklarýndan da görülebilirdi. Aralarýnda solcu bir iki kiþi vardý. Abdi Ýpekçi’deki saldýrýdan yaklaþýk bir hafta sonra, Hatay TEKEL’den bir iþçi, “ben de solcu olucam valla, bizi hep solcular komünistler destekliyor. Yardým getiriyorlar, sohbete geliyorlar. Öðrenciler, memurlar her akþam bizi ziyaret edip kalacak yeriniz, bir ihtiyacýnýz var mý diye soruyor. Hani bu saðcýlardan tövbe birþey görmedik” dedi. Ertesi gün solcu olma kararý býyýklarýna da yansýmýþtý. Sarkýk iki yanýný kesmiþti. Bunun benzeri örnekler çok. Yine kadýnlar ilk haftalarda kendi aralarýnda konuþuyorlardý, “komünist öyle kötü bir þey de deðilmiþ, bak hep yardým ediyorlar”... Bugün bizim DÖB’lüler fotoðraf sergisine Boðaz Köprüsü resimlerinden de eklemiþler, o da çok dikkat çekiyordu. Akþam “bir mum da sen yak” eylemi yine çayda çýra parçasý eþliðinde baþladý. Sonrasýnda çekilen halaylarla 23. günümüzü de geride býraktýk ve Ýstanbul Cevizli TEKEL ile Harb Ýþ Sendikasý’na yemeðe gittik. Her akþam yemek sýrasýnda, dev ekrandan haberleri izliyoruz. Ve o atmosferi görmeniz lazým. Haberlerde sürekli TEKEL aranýyor, bulunca çýt çýkmýyor. TEKEL haberleri sýrasýnda bir iþçi televizyona güzel konuþmuþsa alkýþ alýyor, “helal olsun” diye baðýrýlýyor. Erdoðan ya da Arýnç vb çýkýp “yetim hakký” falan deyince küfür daðarcýðýmýz zenginleþiyor. Ama tepkiler öyle canlý ki. Bu akþam referendum sonuçlarýný açýkladý kanallar... Yine alkýþlar koptu. Ertesi güne moral depoladýk. Her akþam kendimizi izlemek çok güzel, Türkiye’nin gündemi olmak. Hatta bazen espiriler dönüyor. “Oðlum çok medyatik olduk, hanýmlar bizi eve almayacak. Her görüntüde varsýn sen, artýk imza isteyenlerin olur” gibi... 24. Gün: Bugün yine önemli günlerden biriydi. 7 Ocak Perþembe. Bugün Türk-Ýþ Baþkanlar Kurulu toplandý ve önümüze eylem takvimi koydu. Açýklama yapýlmadan önce Türk-Ýþ’in kapýsýnýn önünden iþçileri a-
155. Sayý / 13 - 27 Ocak 2010
Yeni Evrede
TEKEL GÜNCESİ
Mücadele Birliði þaðýya doðru indirmeye çalýþtýlar. “Baþkanlar sýðmýyor”muþ. Tabi ki bahane. Korkuyorlar. TEKEL iþçisi açýklanan sonuçlarý beðenmez de yönetime saldýrýr diye. Bu korkuyu geçen hafta fazlasýyla yaþadýlar çünkü. Tabi 100 kere söylenmesine raðmen kimse Türk-Ýþ önünden ve kapý çevresindeki yerinden ayrýlmadý. Herkes “bizi oyalýyorlar” diye söyleniyordu. “Her hafta bir sonraki haftaya erteliyorlar eylemleri” diyorlardý. Bu defa açýklama için, Türk-Ýþ Genel Sekreteri Mustafa Kumlu çýkmamýþtý. Geçen haftadan dersler çýkarýlmýþtý. Ve açýklamayý yapmak üzere Tek Gýda Ýþ baþkaný Mustafa Türker çýktý. Konuþmasýna öncelikle Baþbakanýn sözlerine cevaplarla baþladý. Ýþçileri coþkulandýracak rahatlatacak þeyler söyledi. Mesela, “Sen nasýl bir baþbakansýn ki haftalardýr buradaki iþçileri görmüyorsun, görmek istemiyorsun” gibi. Sonra referenduma deðindi, sonucun olumlu olduðunu açýkladý. Sonra 14 Ocak’ta tüm TEKEL iþçilerini Ankara’ya çaðýrdýklarýný, ayrýca eþlerinin, çocuklarýnýn ve diðer kesimlerin de katýlacaðý büyük bir eylem tertipleyeceklerini söyledi. Ardýndan 3 gün 3 gece oturma eylemi, yaný sýra açlýk grevi yapacaklarýný açýkladý. Yine de olumlu bir sonuç alýnamazsa Ölüm Orucu eylemiyle devam edeceklerini söyledi. “Baþbakanýn TEKEL iþçilerinin 4C’ye geçmesini beklememesini, bu sorunu çözmek için bir þeyler yapmadýðý takdirde cenazemize bekleriz” dedi. Ankara’ya ayýn 14’ünde gelecek iþçilerin kefenlerinide yanlarýna almalarýný istedi. Bu sefer açýklama her ne kadar yine bir hafta daha ertelemiþ olsa da, süreç iþçiler tarafýndan olumlu karþýlandý ve alkýþlandý. Açýklama sýrasýnda tam 18 kamera saydým, yani tam 12 dev kanal çekim yapýyordu. Yine canlý yayýn araçlarý oradaydý. Ýþçilerden biri dedi ki “bakma bu kadar kanal olduðuna, haber olarak veren 2-3 tanesi sadece, Erdoðan bunlarý da satýn almýþ” Açýklama sýrasýnda yine “gemileri yaktýk geri dönüþ yok”, “söz bitti sýra eylemde”, hiç býkmadan atýlan “genel grev genel direniþ”, “yetimler burada Erdoðan nerede”, “yetimin hakký Bilal’ýn gemiciðinde” gibi sloganlar atýldý. “Ölmek var dönmek yok” sloganýysa adeta bu eylemle bütünleþti. Açýklamadan bir süre sonra iþçileri desteðe Laz Marx geldi. Onun yaný sýra Can Þenliði Oyuncularý da desteðe gelmiþti. TEKEL iþçileri için politik Stand-up’ýndan bazý bölümler sunacaðý duyuruldu. Tiyatroya ilgi yoðundu. Herkes oyunun sergileneceði yere toplandý. ve Laz Marx yani Haldun Açýksözlü çýktý. Ayný Marx’ýn Engels’le o ünlü fotoðraflarýndaki gibi giyinmiþti. Saçý sakalý da benzemiþti Marx’a... Baþladý oynamaya. Þivesi lazca olunca bizler anlamakta zorlanýyorduk ama politik kavramlar bize uzak olmadýðý için yine de beðeniyle izledik. Oyun sýk sýk sloganlarla bölünüyordu. Bazen sýnýflarýn olduðu, bazen emperyalizm, bazen de aile devlet vb konulara espirili bir dille girdi. Zaman zaman konuyu Trabzonspor ve maçlarla da anlatmaya çalýþtý. Aralarda koçeri çalýyor horona duruluyordu. Bir ara Çernobil ve Kazým Koyuncu’ya da deðinildi. O sýra iþçiler “Ýþçi dostu Kazým Koyuncu” þeklinde
slogan attý. Kýsa oyunun sonunda, sýnýflar savaþýmýnýn sonunu maç sonuçlarýna benzetti. “Ya emperyalistleri yeneceðuk, ya onlar bize yenulacek, ya da bu dünyayý alt üst edeceðuk” dedi. Þahsen ben, en çok aileyi devleti özel mülkiyeti anlattýðý kýsmý beðendim. Ama genel olarak Can Þenliði’nin de Laz Marx’ýn da gelmesi oynamasý hepimizi mutlu etti. Akþam yine TMMOB gelecekmiþ. Ziyaretçilerimiz hiç bitmiyor zaten, Türk-Ýþ’in önünü canlý tutuyor, iyi oluyor. Hafta sonu da tüm kadýn örgütleri Ankara’ya TEKEL iþçilerini ziyarete gelecekler. 25.Gün 8 Ocak Cuma günü sabahý Türk-Ýþ’in önüne vardýk. Ýþçi arkadaþlarla muhabirimizi göndermemiz gereken bir durum olduðunu öðrendik. Aradan 1 saat geçtiðinde televizyonlarýn da canlý verdiði AKP önünde Tekel iþçilerinin kendini zincirleme eylemi gerçekleþtirildi. Tabi bu eylemin Türk-Ýþ önündeki kitledeki coþkusu tartýþýlmaz oldu. 42 TEKEL iþçisi gözaltýna alýnmýþtý. Muhabirimiz polislerin her taþýn altýndan bu muhabir çýkýyor bakýþlarýna aldýrmadan yine baþtan beri fotoðraflar çeken ve bu iþi çok seven bir iþçi arkadaþla beraber Türk-Ýþ önüne döndüler. Videolarý izlerken “o iþte, þu iþte bu iþte” diye yerimizde duramýyorduk. Ne garip, bir eylem izliyorsun ve tüm eylemcileri tanýyorsun. Ya da tv’lerde her gün bir sürü haber izliyorsun ve her þeyi ayrýntýlý biliyorsun. Öðleden sonra Adýyaman grubu bizi eski Adýyaman milletvekilinin yaptýrdýðý çiðköfteyi yemeye götürdü. Burada çið köfte yemeyi özlemiþtim. Biraz olsun hasret giderdik!. Ama ahdýmýz var kazanýnca çiðköfte yapacaðýz. Zaten bu bürokratýn yaptýrdýðý çiðköfte tam olmamýþtý. Neyse sonra Bayýndýr Sokak’ýmýza geri döndük. OzanDer gelmiþti. Halk Ozanlarý Kültür Derneði gelmiþti. Baðlamalarýyla gelmiþlerdi. Güzel halk ezgilerini bizimle paylaþtýlar. Hep kaset dinliyorduk. Yanýk yanýk türküler dinleyince iþçiler mest oldu. Hatta bir tanesi þöyle dedi “Oh be kulaklarýmýzýn pasýný attýlar” Günlerdir eylem boyunca Ahmet Arif’in
155. Sayý / 13 - 27 Ocak 2010
YALNIZ DEÐÝLÝZ Bir ufka vardýk ki artýk Yalnýz deðiliz sevgilim. Gerçi gece uzun, Gece karanlýk Ama bütün korkulardan uzak. Bir sevdadýr böylesine yaþamak, Tek baþýna Ölüme bir soluk kala, Tek baþýna Zindanda yatarken bile, Asla yalnýz kalmamak. Þafaklarý ben balýða çýkarým Akan akmayan sularda Benim, bütün tezgahlarda paydosa giden Bir bahar akþamý dünyada. Ben dört duvar arasýnda deðilim Pirinçte, pamukta ve tütündeyim, Karacadað, Çukurova ve Cibalide.
19
Yeni Evrede
TEKEL GÜNCESİ
Mücadele Birliði
Zehirli kör yýlanlarý Ve sýtmasýyla Gün yirmidört saat insan avýnda Karacadaðda çeltikler. Bir kýz çocuðunun gözyaþý gibi Ayak bileklerinde bir dizi boncuk, Sol omzunda nazarlýk, Dað baþýnda unutulmuþ üþümüþ, Minicik bir aþiret kýzýnýn Damla-damla, berrak olur pirinci. Kamyonlarla, katýr kervanlarýyla Beyler sofrasýna gider...
Tütün isçileri yoksul, Tütün iþçileri yorgun, Ama yiðit Pýrýl - pýrýl namuslu. Namý gitmiþ deryalarýn ardýna Vatanýmýn bir umudu...
için teþekkür ederiz diyebildik. Bu arada Ýzmir Gaziemir belediye baþkaný geldi. CHP’liymiþ. Artýk bazý konuþmalar klasikleþmiþti. Bu da öyle idi. Sabah kadýn dayanýþma grubu kahvaltý vermiþti, sadece kadýnlara. Öðlen Celal Doðan lahmacun göndermiþti. 2-3 gündür kimse kumanya vermiyordu, bugün hepsi üst üste gelince iþçiler arasýnda konuþmaya baþladý, keþke bir düzene koysalar, yardýmlar belli bir düzenle gelse... Ama Türk-Ýþ ne yardýmlarý, ne kumanyalarý, ne ziyaretleri bir düzene koymuyordu. Buna raðmen çok büyük problemler yaþanmýyordu. Herkes olgun davranýyordu. Doðallýðýnda bir düzen vardý, iþçiler olgun davranýyordu. Bir de Türk-Ýþ TEKEL’le yardýmlaþmak için bir hesap açmýþ çünkü Tek Gýda Ýþ tütünle ilgili açýlan bir davadan kaynaklý, resmi olarak iþçilerin sendikasý bile deðil. Dolayýsýyla 1 aydýr aidat alamýyorlarmýþ, paralarý yokmuþ. O gün iki liseli genç harçlýklarýndan para toplayýp hesaba para yatýrmýþlar. Bu anons ve gençleri gören iþçileri aldý bir tartýþma, ya bu hesabý kapatsýnlar ya da biz iþçilerin denetimine açsýnlar. Bu ne, biz dilenci miyiz onca yýldýr aldýklarý aidatlara saysýnlar, milletten bizim adýmýza para almasýnlar, sanki birþey veriyorlarmýþ gibi bu binalar altlarýndaki arabalar, herþeyi bizim paralarýmýzla aldýlar. Yazýk bu çocuklara millet seferber olmuþ, hala bizim iþyerinde çalýþan arkadaþlarýmýz var. Bugün ayrýca bizi tiyatroya götürdüler Ankara Ekin Tiyatrosu 400 TEKEL iþçisine ücretsizdi. Oyunun adý Heccav’dý. II. Abdülhamit’i Erdoðan’a benzetmiþ, þair Eþref’e yazdýðý þiirler için verilen cezalar vs, ilk bölüm gül gül öldük, herkes çok beðendi. Arada konuþtuk. Çoðu iþçi ilk kez tiyatroya gelmiþ. Zaten oyun boyunca telefon sesleri açýp sessizce “ben þimdi tiyatrodayým” demeleri, sürekli fotoðraf çekmeleri ve beðendikleri her sözün ardýndan alkýþlamalarýndan bu belli oluyordu. Ýkinci bölüm ise pek hoþumuza gitmedi. Ergenekon’a atýfta bulunup onlarý aklamaya çalýþmýþtýlar ve bu kimsenin gözünden kaçmadý. Açýkçasý þaþýrdým, Ankara’da kendine solcuyum deyip aslýnda sade Kemalist olan, aslýnda þovence yaklaþýmlara sahip ne çok çevre varmýþ. Çok dikkatli olmak lazým doðrusu, ama içeriði bir yana, tiyatro izlemiþ olmanýn verdiði rahatlamayla çýktýk. Ýþçilerin bir çoðu “oh be stresimizi attýk”, dedi, “ne güzel þeymiþ” dediler. Döndüðümüzde, bu arada sabah AKP önüne kendini zincirleyenler býrakýlmýþ, geldiler. Týpký bir savaþ kahramaný gibi coþkuyla alkýþlarla sevgi gösterileriyle karþýlandýlar... Zaten de öyle deðil miydi, bu bir savaþtý, emekle sermayenin savaþý... Herkes geçmiþ olsun deyip, neler yaþandýðýný dinlemeye baþladý. Baþörtülü bir kadýn iþçinin kocasý da polismiþ, ama o kadýn en çok hýrpalanan olmuþ. Kadýn da, “sizin de kocamýn da allah belasýný versin” demiþ. Diyarbakýrlý bir iþçiye ise 4 polis yetmemiþ alýnýrken. Polis zincirlemenin yapýlacaðý yere önceden gidip önlem almýþ. Yani telefonlarý iyi dinlemiþler ama nafile, yine de eylemi gerçekleþtirmeyi baþarmýþlar... Plastik kelepçeleri öyle çok sýkmýþlar ki hepsinin bilekleri yara olmuþ ve adli týp kontrolünden sonra arabada sataþmak için çok uðraþmýþlar. Yani giderek iþler kýzýþýyor. Bu eylem çok önemli bir eylemdi. Nedeni de þu Boðaz Köprüsü eylemini sadece Ýstanbul TEKEL iþçileri yapmýþtý. Ancak bu AKP önü zincirleme eylemini onlarca ilden iþçiler birlikte gerçekleþtirdiler. Birbirlerini 25 gündür tanýyorlar ve güveniyorlar, kaynaþtýlar. Sýnýf mücadelesi onlarý birleþtirdi. Zaten içlerinden bir iþçide böyle söyledi. Daha birbirimizi yeni yeni tanýyoruz, biz ayný binadaki arkadaþlarýmýzla bile buradaki kadar sohbet edememiþtik, ilk kez karþýlýklý konuþuyoruz ancak bunu yapabildik. Bakalým zamanla bu birliðimiz güçlenecek... YAÞASIN ÝÞÇÝLERÝN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ sloganý hayat buldu.
Þiiri okunuyordu. Ve bugün Ahmet Arif’in eþi aramýzdaydý. Anonsu duyunca cehaletimin farkýna vardým ne evli olduðunu biliyordum, ne de eþinin varlýðýndan haberdardým. Tabi gidip tanýþtým bir kaç tane ton ton bayan vardý. Yaþlarý hayli vardý. Beyaz saçlý olanýn o olduðunu öðrendim. Tüm iþçiler gibi ben de Ahmet Arif’e duyduðumuz saygýyla yaklaþtýk ona... Ama ne diyeceðimizi bilemedik. Yanýmýzda olduðunuz
26. Gün 9 Ocak Cumartesi. Bugün bana zindanlardaki bayan yoldaþlarýmdan hýrka geldiðini ve uzun süredir beklediðim mektubun geldiðini öðrendim çok mutluyum. Moral ve motivasyonum arttý. Bu arada Ýstanbul’dan yoldaþlar ara ara gelip dýþarýdan bir gözlemle bakýp, bizlere gözlemlerini sunuyorlar. Mesela bir yoldaþ “burasý tam bir çekim mer-
Çukurovam, Kundaðýmýz, kefen bezimiz Kaný esmer, yüzü ak. Sýcaðýnda sabýr taþlarý çatlar, Çatla maz ýrgadýn yüreði. Dilerse buluttan ak, Köpükten yumuþak verir pamuðu. Külhan, kavgacýdýr delikanlýsý, Ünlü mahpusanelerinde Anadolumun En çok Çukurovalýlar mahpustur, Dostuna yarasýný gösterir gibi, Bir salkým söðüde su verir gibi, Öyle içten Öyle derin, Türkü söylemek, küfretmek, Çukurova yiðidine mahsustur... Tütünü bilir misin? “Kýz saçý” demiþ zeybekler, Su içmez her damardan, Yerini kolay beðenmez, Üþür Naz eder, Darýlýr Ýki parmak arasýnda kýyýlmýþ, Bir parçasý var kalbimin Ýncecik, ak kaðýtlara sarýlýr, Dar vakit yanar da verir kendini. Dostun susan dudaðýna... Sokaklardan, Kýyýlardan, Gök mavisinden, Ekmeðinden, Canevinden ayrý düþmeye Yani bütün hasretlerin kahrýna Ve zehrine çaresiz kalmalarýn, Ýlk nefesi Hýzýr gibi yetiþir Cibalide sarýlan cýgaranýn...
20
155. Sayý / 13 - 27 Ocak 2010
Yeni Evrede
TEKEL GÜNCESİ
Mücadele Birliði kezi haline gelmiþ. Týpký 91’deki Zonguldak maden iþçilerinin yürüyüþü gibi, bu çekim iyi deðerlendirilmeli. Çok çeþitli kesimleri buraya çeken bir çekirdek gibi”dedi.... Maden iþçileri demiþken, bugün Maden-iþ’ten bir kadýn sendikacý, ayný zamanda köþe yazarýymýþ, ziyarete gelmiþ. Tabi yaný sýra Tekstil-iþ vb sendikalardan da gelenler oldu. Ayrýca bugün Kürt iþçilerle birlikte Kürt-Der’e gittik. Aþure yedik, Kürtçe parçalar dinledik, Günlük gazetesini okuduk. Sonra döndük, bu arada Ali Asker gelmiþ ve parçalarýyla alaný coþkulandýrmýþtý. Bizler de kendisinin yanýna gidip geldiði ve desteklediði için teþekkür ettik. Akþam nereden geldi bilmiyorum ama herkes elma kütürdetiyordu. Kim akýl etmiþse iyi olmuþ, çünkü iþçilerin birçoðu çay sigara içmekten hasta olacaklar diye korkuyordum. Çok sigara tüketiliyor. Zaten de zamlý diye bir dolu sövüp sayýyorlar. Tek teselli olarak onu görüyorlar. Dolayýsýyla tütün sarýyorlar. O da daha zararlý sanýrým. Elma iyi oldu. Elma yenirken bir þeyi hissettim. Hemen beni bulup elma veriyorlardý. Muhabirimizi bulup, “o doymamýþtýr potansiyel aç”, þakasý yapýp kumanya bulup veriyorlardý. Bu davranýþlar annelere has þeylerdir. Ama artýk bize bakar olmuþlardý. Bu çok güzel bir his. Kent AÞ. iþçileri aramýzdaydý. Biz onlarla sohbete baþladýk. Sonra birkaç ilden iþçi arkadaþlarý çaðýrýp onlarýn da bu önemli deneyimi dinlemelerini ve asýl onlarýn birbirleriyle konuþmasýný saðladýk. Çok ilginç bir sohbet baþladý. Kent AÞ’ciler “CHP’nin þimdi size iyi davrandýðýna bakýp aldanmayýn, siz onlar için siyaset malzemesisiniz. Sendikacýlar bile bizi nasýl sattý” deyip baþladýlar dert yanmaya. “Biz iþçi komitelerini kurmakta geç kalmasaydýk böyle olmayacaktý. Bizi gruplara böldüler iþçi sýnýfý için en büyük tehlike bölünmek, bu birliðinizi koruyun, oyuna gelmeyin, komitelerinizi kurun” gibi öðütler verdiler. Bizim TEKEL’cilerse, “biz biliyoruz bunlarý merak etmeyin, siyasetçileri de biliyoruz, sendikacýlarý da. Biz de ilk kez eylem yapmýyoruz, ancak her iþçinin bilinci burada ayný deðil, o nedenle dikkatli olmalýyýz” dediler. “Merak etmeyin komiteleri falan da” dediler... “biz çok kalabalýðýz ve herkes ayný bilinçte deðil. Biz çok kararlýyýz, zaten iþçinin bu karalýlýðý olmasaydý, bizi de eve göndermeye çalýþtýlar ama baþaramadýlar. Bizim yapabileceklerimizden korkuyorlar” þeklinde çok verimli sohbetler gerçekleþti. Bir grup TEKEL iþçisi bugün ODTÜ’de panele katýlmýþlar. Sonra içlerinden biri konuþma yapmýþ, onlarca akademisyen ve yüzlerce öðrenci iþçileri ayakta alkýþlamýþ. Anlatýrken iþçilerin gözleri doluyordu. Bu kadar önemli ve deðerli olduklarýný ilk kez bu kadar derinden hissediyorlardýr. herhalde. Ayrýca toplumun tüm kesimlerinin onlardan medet ummasý da tam da Marksizmin yerinde belirlemesinde olduðu gibi “sonuna kadar devrimci olan tek sýnýftýr proletarya” ve iþte karþýnýzda proletarya... Hava kararmaya baþlamýþtý. Bizim muhabirin dünkü eylem görüntülerini sinevizyon hazýrlayýp izletmemiz üzerine yüzlerce iþçi coþkulandý. Görülmeye deðer görüntüler oluþtu. Sloganlar alkýþlar ýslýklar... Ýstanbul’dan gelen yoldaþ, “bu nasýl bir coþku, bu sinevizyon iþçileri bu kadar coþkulandýrýyorsa...” diye düþünceli düþünceli “daha fazla neler yapýlabiliriz” diye düþünmeye koyuldu. Birçok siyaset, her akþam iþ ve okul çýkýþý TEKEL iþçilerini ziyarete geliyorlar. Ama bu sinevizyon görüntüleri destek ziyaretlerinden daha etkili oldu. Her geçen gün fotoðraf sergilerimize yeni kareler koyuyorduk çünkü her geçen gün tekel iþçile-
ri sýnýf savaþýmlarý tarihe yeni eylemler yeni deneyimler ekliyorlar... Ýþte bir gün daha böyle dolu dolu geçti... 27. Gün 10 Ocak Pazar günü sabahı yine kadın örgütlerinin ziyaretiyle başladı. Sonra Çorum’un bir köy derneği ziyarete geldi. Aşure dağıttılar. Gazeteciler Sendikası ziyarete geldi ve Erdoğan’nın “bu eylem ideolojiktir” sözüne karşılık “işçi sınıfının kendi ideolojisi vardır zaten” şeklinde konuştular. Ayrıca Gazeteciler Sendikası baklava dağıttı. Bugünün en önemli ziyaretçisi Türk Tabipler Birliği başkanı oldu. Kısa bir konuşma ardından 14 Ocak’ta geleceklerini söyleyerek ayrıldı. Eylemi başından beri takip eden karşı- devrimci işçi partililer her gün bir kılıkta alana geliyorlar. Bugün Atatürkçü Düşünce Derneği ve Kızıl Elma kılığında geldiler alana ancak pek ilgi gördükleri söylenemez. Ayrıca 5. günden beri çay veriyorlar. Bu karşı-devrimcileri işçilerin anlamayacağını sanırdım, ama bugün anladıklarını anladım ve bu içimi rahatlattı. Bugün başka bir stand’dan çay almaya giderken işçilere sordum “size de alayım mı” diye. Dediler ki “evet al ama Ergenekoncuların çayından alma, biz ondan içmeyiz” o an yüzüm güldü. Oh be dedim biliyorlarmış. Sonra hararetle anlatmaya başladım kendi yaşadığımız deneyimi… “Bundan yıllar önce, sanırım 2004’tü, İzmit’te Petkim ile ilgili bir özelleştirme karşıtı eyleme katılmıştık. Alana girerken İşçi Partililer -ki çokçası polistir- bize saldırdılar. Arkamızdan da çevik kuvvet onlara dokunmadan direk bizimkileri gözaltına aldı. Bu arada ben hayatımda ilk kez linç edildim ve bunu bu karşı-devrimciler yaptı. Kollarımda plastik bayrak sopalarının izleri çıktı. Yere düşmüş olmama rağmen vurmaya devam ettiler. Kadın olmam hiçbir şeyi değiştirmedi. Tıpkı polis gibi-k i zaten polisler-… Zaten Aydınlık dergisi 80’li yıllarda tüm devrimcilerin yerini yurdunu krokiler halinde yayınlayan bir yayındır” diye hararetle anlattım. İşçiler beni dinleyip “biliyoruz zaten, Aydınlık dergisi buraya da bir ara geldi, ama kimse eline bile almadı” dediler. İşçiler arasında Kemalistler olmasına rağmen, çünkü onlar tüm temiz duygularıyla sadece burjuvazi tarafından zehirlenmişler. Onlara hiç kızmıyorum. Sadece değiştirmemiz gerek. Mesela bugün AKP önü zincirleme eylemini izlerken yeni bir şey dikkatimi çekti. İzmirli kadın işçi en çok direniş gösterenlerden biri, polise tavrı çok militanca olmasına karşın polis arabasına zorla bindirilirken “bu kelepçeleri bize değil dağdakilere takın” diye bağırıyordu. Ama yaşadıkları ona öğretecek sorunun sınıf sorunu olduğunu, başka hiçbir şeyin dillerin dinlerin renklerin dağın ovanın hiçbir şeyin önemli olmadığını… Bugün işçiler devrimci bir siyasetin paneline katılmışlar. Nasıl geçti diye sordum. “Çok uzun sürdü 3-4 saat” dediler. Ama olumlu geçmiş. Bir işçi şöyle konuşmuş panelde “Seyit Rıza demiş ki ‘Benim aklım sizin yalan dolanlarınıza ermedi bu bana dert oldu. Ben de sizin zulmünüze boyun eğmedim. Bu da size dert olsun!’ Ben de diyorum ki ‘Erdoğan bizi duymuyor bu bize dert oldu. Biz işçi sınıfı da eylemimizi sürdüreceğiz bu da ona dert olsun!” Hoşuma gitti yaratıcılığı, güzel benzetme değil mi… Bugün sakin geçti diyebiliriz yani ama akşamüstü ilk defa Çav Bella Tek Gıda –İş’in ses aracından çalındı. Üstüne de yine bizi şok eden bir marş çaldı. 1 Mayıs Marşı ... Ses aracının başındaki adam mı değişti. Yoksa Tek Gıda İş politikasını mı değiştirdi. Neyse günü halaylarla bitirdik.
155. Sayý / 13 - 27 Ocak 2010
21
Yeni Evrede
Ekin Sanat
Mücadele Birliði
ANTAKYA AYIÞIÐI SARIGAZÝ’DE SANAT MERKEZÝ AÇILDI YENÝDEN MERHABA Çizgisiz bir resim bu Orta yerinde kan,barut Orta yerinde zulüm,hasret... Orta yerinde insan Orta yerinde biz Orta yerinde yeni bir dünya için verilen kavga... Çizgisiz bir resim bu, orta yerinde insan MERHABA Yeni Ýnsan Bundan tam 20 yýl önce çýktýðýmýz uzun ve zorlu mücadele, bugün bizlere büyük deneyimler kattý. Bizden önce atýlmýþ adýmlarýn yol göstericiliðinde kendi küçük adýmlarýmýzla yürümeye devam ediyoruz. Amaç; topluncu bir kültürle, toplumsal özgürlüðe ulaþmak ve sýnýfsýz, sömürüsüz, özgür bir dünya yaratmak. “Umudumuz kavgada, kavgamýz sanatýmýzla, kavga yaþamýn her alanýnda” þiarýný daha geniþ emekçilere ulaþtýrmak için, Hatay’da AYIÞIÐI SANAT MERKEZÝ açýldý. 27 Aralýk Pazar günü saat 13:00’da gerçekleþtirilen açýlýþ etkinliði, ilk olarak Ayýþýðý Sanat Merkezi adýna konuþma yapýlmasýyla baþladý. Ardýndan Mücadele Birliði adýna bir arkadaþýmýz söz aldý. Yapýlan konuþmalarýn ardýndan Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin çýkarmýþ olduðu kitaplardan derlediðimiz þiir dinletisi gerçekleþtirildi. Þiirleri okuyan genç arkadaþlarýmýz yoðun bir alkýþ aldý. Antep Ayýþýðý Sanat Merkezi’nden Ekin-Su Þiir Atölyesi de açýlýþýmýza destek verdi. Ýþçi þair Kazým Demir de kendi þiirlerini bizlerle paylaþtý. Etkinlik sýrasýnda Devrimci Ýþçi Komiteleri ve Antep Genç Emekçiler Birliði’nin gönderdiði mesajlar da okundu. Daha sonra Antakya’daki çalýþmalarýmýza destek veren genç dostlarýmýzýn bir hafta içinde hazýrladýklarý müzik dinletisi sýrayý aldý. Arapça aðýrlýklý söyleyen grubumuz, gelen herkesin coþkusuna coþku kattý kýsa sürede hazýrlanmalarýna raðmen gelecekteki çalýþmalarýmýz için umut vericiydi. Etkinliðimiz son olarak Adana Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde 2 yýldýr çalýþmalarýný sürdüren Bahara Ezgi Müzik Grubu nun sahneye çýkmasýyla devam etti. Aðýrlýkla kendi bestelerini oluþturan parçalar seslendiren grup, sonrasýnda Kürtçe-Türkçe halay parçalarýyla coþkumuzu daha da arttýrdý. En son olarak “Söz Veriyoruz” marþýyla bütün gelen dostlarýmýz yumruklarý havada “Devrim için, Sosyalizm için, daha güzel bir gelecek için” söz verdiler. Ýlk etkinliðimiz olmasýna raðmen katýlan bütün arkadaþlarýmýz gözlerinde mutlulukla ayrýldýlar. Bizler de ise kýsa sürede bunlarý yapmýþ olmanýn tatlý bir yorgunluðu vardý. ANTAKYA AYIÞIÐI SANAT MERKEZÝ
22
Sarýgazi Ayýþýðý... Kurulduðu 2003 yýlýndan bu yana, sürekli baskýlarla, kapatmalarla karþý karþýya gelen sanat merkezi... Ýþçilerin, emekçilerin kültürü ve sanatýný iþçi ve emekçilere taþýyabilmek için mücadele eden Sarýgazi Ayýþýðý Sanat Merkezi, defalarca jandarmanýn bizzat mühürlemesi ya da yönlendirmeleri nedeniyle kapatýldý. Yeni yerindeki açýlýþýný 3 Ocak günü yapan Sarýgazi Ayýþýðý Ekin Sanat Derneði, tiyatro, þiir ve müzikle “yeniden merhaba” dedi. Öðle saatlerinde baþlayan etkinlikte ilk olarak genç öðrenciler “Merhaba” dediler bize ve þiirleriyle geldiler. Sonra sahneyi alan Tiyatro Devinim oldu. Devinim, ilk kez 19 Aralýk günü Taksim’de sergilediði oyunu “Yoldaþ Mektuplar”ý getirmiþti Sarýgazi yoksul emekçi halkýna. 19 Aralýk Katliamý ve ardýndan gelen destansý Ölüm Orucu eylemini mektuplarla anlatan oyun, herkesi duygusallaþtýrdý, öfkesini biledi ve o günlere geri götürdü. Ve çalýþmalarýný Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde sürdüren Grup Emeðe Ezgi, çoðunluðu kendi çalýþmalarýndan oluþan bir dinleti verdi. Kendi marþlarý, þarký ve türkülerinin yaný sýra, sevilen türkülere de kendi yorumlarýný getiren Emeðe Ezgi, Türkçe ve Kürtçe parçalarla çok kýsa sürede salona hakim oldu. Konser ortalarýna doðu gelip de parçalar hareketlenmeye baþlayýnca yerinde duramayan izleyiciler, sandalyeleri çekmiþ ve kendilerine halay çekmek için alan hazýrlamýþlardý bile. Ve etkinliðin sonlarýna doðru tüm salon halaylar çekiyordu. Etkinlik, artýk adet olduðu üzere “Söz Veriyoruz” marþý ile sona erdi.
155. Sayý / 13 - 27 Ocak 2010