s158

Page 1



Yeni Evrede

Mücadele Birliði

MARKSÝST-LENÝNÝST HAREKETÝN ÖNE GEÇMESÝ

M

arksizm dýþý sosyalizm akýmlarýnýn ve marksizmden sapma akýmlarýn görüþleri, nesnel bir temele dayanmadýðýndan, tarihsel geliþme tarafýndan mahkûm edilmiþtir. Marksizmin devrimci görüþleri ise tarihin geliþimiyle birlikte öne çýkmýþtýr. Bazý olaylar tarih içinde trajik bir biçimde sonuçlansalar da, ikinci kez tekrarlanýrlar. Ama bu kez traji-komik olarak. Paris Komünü prudoncu ve bakuninci görüþleri bir kenara attý. Küçük burjuva sosyalizmi, tarihin geliþimi tarafýndan geçersiz kýlýndý. Fakat bu durum küçük burjuva görüþlerin ve anarþist düþüncelerin, ileride tekrar devrimci iþçi sýnýfý hareketinin karþýsýna çýkmasýný engellemedi. Bir küçük burjuva akýmý olan menþevizm, Ekim Sosyalist Devrimi'ne giden süreçte ve devrim tarafýndan mahkûm edildi ancak, bu akým, bir yüzyýl boyunca çeþitli yerlerde ve çeþitli görünümler altýnda proleter hareketin karþýsýna yine çýkmýþtýr. Menþevizm tekrar ortaya çýktýðý her yerde traji-komik bir duruma düþmüþtür. Marksist hareketin dýþýnda yaþama þansý bulamayan küçük burjuva ideolojik akýmlar, zaman içinde marksist hareketin içine girerek orada tutunmaya çalýþmýþtýr. Marksizmden büyük ölçüde etkilenen bu küçük burjuva hareketler, beraberlerinde sosyalist proletarya saflarýna kendi görüþlerini taþýmýþlardýr. Burada devrimci marksizmle küçük burjuva sosyalizmi arasýnda büyük mücadeleler yaþanmýþtýr. Bu mücadelede küçük burjuva akýmlar gerilerken devrimci marksizm ise güçlenerek çýkmýþtýr. Tarihin geliþmesi, kapitalizmin ilerlemesi, kaçýnýlmaz olarak, bu toplumun iki ana sýnýfýnýn, proletarya ile kapitalistler sýnýfýndan birinin belirleyici olduðu bir çatýþma aþamasýna varýr. Proletaryanýn devrimci konumundan hareket etmeyen bir politik hareket, kaçýnýlmaz olarak burjuvazinin yörüngesine girer. Yalnýzca proletaryanýn sýnýf savaþýmýndan kaynaklanan tarihsel devinimine dayanan bir hareket tarihin ileri aþamalarýna varýr. Proletarya ile burjuvazinin karþý karþýya gelmeleri ve büyük bir savaþa tutuþmalarý kapitalizmin kendi geliþimi tarafýndan hazýrlanmýþtýr. Ýki sýnýf arasýndaki bu kapýþma tarihi geliþmenin motorudur. Ve bu savaþýmýn varacaðý yer bir toplumsal devrimdir. Kapitalizmin yasalarýný hesap etmeyen, bu yasalarýn varacaðý zorunlu momentleri dýþlayan bir teori, bizzat tarihin kendi çeliþmeli, çatýþmalý, patlamalý,

sýçramalý geliþimi tarafýndan mahkûm edilmiþtir. Týpký bizde, Türkiye ve Kürdistan'da 40 yýlý aþkýn bir süredir yaþandýðý gibi. Proletaryanýn baðýmsýz güç olarak tarih sahnesine çýktýðý dönemden bu yana ortaya çýkan bütün toplumsal devrimlerin deneyimleri tarafýndan doðrulanan bu gerçeklik, bu topraklarda bir kere daha doðrulanmýþtýr. Burada da, tarihin geliþimi, sýnýf savaþýmýnýn devrimci biçimler almasý, her türlü reformist ve oportünist teoriyi mahkum ettiði içindir ki, proleter devrimci hareket, her seferinde baskýn gelmiþ ve öne çýkmýþtýr. Sosyal-reformist ve oportünist hareketler tüm bu tarihi geliþme boyunca sürekli var oldular. Bu eðilimi kendisinde somutlaþtýran eski hareket daðýlýp gitti, yerini baþkalarý aldý. Burjuvaziyle uzlaþma eðilimi iþçi hareketinde bir küçük burjuva eðilimi olarak hep var olageldi. Bu eðilimi temsil edenler, sýnýf mücadelesinin her önemli dönemecinde, yine sýnýf mücadelesinin kendi geliþimi tarafýndan etkisizleþtirildi. Bu geliþme sonucu marksist-leninist hareket tarihin dönüþtürücüsü biricik devrimci hareket olarak öne çýkmýþtýr. Öyle ki, her uzlaþmacý küçük burjuva hareket, devrimci kitlelerin gözünde bir yer edinmek için kendini devrimci mücadele geleneðiyle çeþitli biçimlerde iliþkilendirmek zorunda kalmýþtýr. Proletarya ile burjuvazi arasýndaki sýnýf savaþýmýnýn, geliþmenin belli bir aþamasýnda kesin bir hesaplaþma noktasýna gelip dayanmasý, Türkiye ve Kürdistan'da sýnýf mücadelesinin bir gerçeði olarak uzun bir süredir ortaya çýkmýþtýr. Böylesine bir süreçte ancak devrimci bir hareket etkin olabilir. Eski reformist hareketler, sýnýf mücadelesinin yoðunluðuna ve devrimci biçimler almasýna ayak uyduramadýklarý için, belli bir süre sonra daðýlýp gittiler. Onlarýn yerine geçenler ise uzun yýllarý kapsayan bu son derece sert ve çok çetin mücadelede yorgun düþerek devrimci mücadelenin dýþýna düþtüler. Küçük burjuva hareketler tarihin kendi geliþimi tarafýndan mahkûm edildikleri için proletaryanýn devrimci hareketi bu kadar öne çýkabilmiþtir. Uzlaþmacý, ýlýmlý sol hareketler sýnýf mücadelesinin çok þiddetli geçtiði bir süreçte devrimci komünist hareketler karþýsýnda tutunamazlar. Sosyal-reformist ve oportünist gruplarýn ýsrarlý bir þekilde “toplumsal barýþ” istemini öne sürmelerinin temel nedeni kendilerinden öncekilerin akýbetine uðramamaktýr. Fakat tarihi süreç onlarýn düþündükleri gibi ilerlemiyor. Genel durum, yani 158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

Başyazı kapitalist dünyanýn genel durumu, sýnýf savaþýmýnýn çok daha yoðunlaþacaðýný ortaya koyuyor. Dünyadaki nesnel koþullar, enternasyonal sýnýf savaþýmýnýn vardýðý aþama, proleter devrimci mücadeleyi öne çýkarýyor, marksist-leninist hareketleri güçlendiriyor. Sermaye düzeni barýþçýl olarak ortadan kalkmayacaktýr. Kitlelerin, sermayenin boyunduruðundan kurtulmasý için son derece yoðundevrimci bir dönemden, bir dizi þiddetli ayaklanmalar döneminden, sert çatýþmalardan geçmesi gerekiyor. Yeni toplumun, eski toplumun baðrýndan doðuþu, bir dizi zor yöntemi olmadan, sancýlý bir süreç yaþanmadan gerçekleþmiyor. Sermayenin kitleler üzerinde, sürekli artan baskýsý, açýk saldýrýlarý, burjuva devlet makinesinin devamlý yetkinleþtirilmesi, eski toplumun yeni topluma dönüþümünün ne denli zorlu olacaðýný gösteriyor. Ýþte bu yalýn gerçek “barýþçýl geçiþ” düþleri gören bütün reformist ve oportünist akýmlarýn neden her yerde iflas ettiðini ve iflas etmekte olduðunu ve ayný zamanda devrimci marksist hareketin, devrimci proletaryanýn devrimde nasýl öncü konuma geldiðini tanýtlýyor. Komün'den, Ekim'den bu yana dünya devrimci proletaryasý, teorik bakýmdan olsun, politik bakýmdan olsun büyük bir deneyim sahibi oldu. Devrimci deneyimin bilgisi, yeni devrimci deneyimler süzgecinden geçerek ve yeni deneyimlerin bilgisiyle donanarak gelecek kuþaklara taþýnýyor. Bütün bu deneyimlerin bilgisine sahip olan ve tarihin geliþimini doðru olarak gözlemleyebilenler önlerine çýkan sorunlarýn nasýl çözümleneceðinin ve nasýl çözümlenmeyeceðinin bilinciyle hareket ediyorlar. Tarihin dersleri, halk kitlelerinin en hayati sorunlarýnýn ancak devrimle çözüleceðini de ortaya koyuyor. Ezilen ve sömürülen kitleler, reformcu istemlerle kapitalizmin çerçevesini kýramayacaklarýný ve kapitalizmin egemenliðinden kurtulamayacaklarýný yirminci yüzyýlýn bütün sýnýf mücadeleleri deneyiminden çok iyi biliyorlar. Geçen yüzyýlýn toplumsal devrimleri, gerçekleþtiði her yerde uzlaþmacý küçük burjuva hareketlere büyük bir darbe vurdu ve mahkûm etti. Bu yüzden bu akýmlar sýnýflar savaþýnýn her yeni aþamasýna daha bir zayýflayarak girmiþlerdir. Baþarýya ulaþan bütün toplumsal devrimler proletaryanýn devrimci partisinin öncülüðünde gerçekleþmiþtir. Yirminci yüzyýldaki bütün sýnýf mücadelelerinin bu gerçeði Türkiye ve Kürdistan'da yýllardýr süren sýnýf mücadelesi tarafýndan doðrulanmýþtýr. Bu topraklarda da proletaryanýn, geniþ emekçi kitlelerin devrimci mücadelesi proletaryanýn devrimci sýnýf partisi tarafýndan sonucuna götürülecektir. C.DAÐLI

3


Yeni Evrede

TEKEL İşçilerinin Eylemi

Mücadele Birliði

DEVRÝMCÝ SINIF MÜCADELESÝNDE YENÝ BÝR KALKIÞ NOKTASI:

TEKEL ÝÞÇÝLERÝNÝN EYLEMÝ Son yýllarýn en etkin devrimci kitle eylemlerinden biri olan TEKEL iþçilerinin büyük eylemi üzerine çeþitli övgüler yapýldý, fakat eyleme yol açan gerçek koþullar ve eylemin devrimci anlamý ortaya konamadý. Kendisini yaratan geliþmeler, devrimci durum anlaþýlmadan, bu büyük iþçi eylemi anlaþýlamayacaðý gibi, eylemin iþçi sýnýfý mücadelesindeki rolü de ortaya konamaz. Toplumun iç çeliþkileri, emekçi kitlelerle karþýtlýðý öyle bir noktaya geldi ki, bu aþamada eylem eylemi yaratýyor. TEKEL iþçilerinin eylemi, bu koþullarýn bir ürünüdür. Ama ayný zamanda, sistemin çeliþkilerini ve krizini þiddetlendiren bir fonksiyona sahip. Ýþçilerin eylemi baþka emekçi eylemlerinin yolunu açýyor. Her ileri kitle eylemi, daha sonradan eyleme geçen emekçiler tarafýndan örnek alýnýr. Pratik bir örneðin, ileri bir eylemin her zaman etkileyici bir rolü vardýr emekçi kitleler üzerinde. Eylemler eylemleri izlerken; eylemlere katýlan insanlarýn sayýsý her seferinde biraz daha artarken; bütün bu eylemler, sosyal olaylar, politik çatýþmalar kaçýnýlmaz hale gelen bir ayaklanmayý olgunlaþtýrýyor. Olaylarýn ve mücadelenin yönü oraya doðrudur. Bilinci reformist ve oportünist anlayýþla felç olanlar, Leninist Parti'nin, hýzla bir ayaklanmaya ve devrime doðru gidiyoruz demesi karþýsýnda hemen itiraz ediyorlar. “Hani nerede?” Böyleleri tarihsel geliþmeyi sadece adým adým ölçerek ele alýrlar. Tarihte sýçramalý ve yoðun geliþmeleri hesap etmezler. Tarih hep ayný tempoyla ilerlemez; kendi içinde sýçramalar içerir. Yoðun-devrimci dönemlerde olaylar ani, geliþmeler sýçramalýdýr. Normal zamanlarda onyýllarý alan mesafe, bu dönemlerde günler içinde alýnýr. Þu birkaç aya TEKEL iþçilerinin eylemi gibi birkaç eylem sýðdý. Milyonlarca iþçinin, kamu emekçisinin eylemine son kýrk yýlýn en büyük eylemi dendi. TEKEL eylemine de Avrupa'nýn son on yýlýn en etkili eylemi deniyor. Bu bir sýçramadýr. TEKEL eylemiyle sýnýf hareketi ve mücadelesi genel olarak daha ileri bir noktaya sýçramýþtýr.

4

Tekelci sermayenin emekçi halk kitleleri üstünde uyguladýðý faþist devlet terörünü artýrmasý da genel gidiþatý deðiþtirmiyor. Eylemci iþçilerin eyleminin ilk gününde olduðu gibi, kitlelerin daha büyük bir öfke ve kararlýlýkla devlet güçleriyle çatýþmalarýna yol açýyor. Ýktidarýn iþçilere yönelik baskýsý eylem boyunca çeþitli biçimlerde sürdü, fakat bunun kitleyi geriletmede en ufak bir etkisi olmadý. Ýþçi kitlelerinin militan tavrý hiç deðiþmedi. Eylemde geçen her gün, kitlelerin öfkesini ve militanlýðýný biraz daha biledi. Eyleme yönelik saldýrýlar ve baskýlar öylesine yoðun oldu ki, kitleler, bunun karþýsýnda devrimci bir anlayýþla, hücumcu bir tavýrla hareket etmek zorunda kaldý. Ýþçiler ayaklanmacý bir anlayýþla harekete geçmeden, hiçbir sorunlarýný çözemeyeceklerini çok iyi biliyorlar. Bu nedenle iktidarýn üstüne cesaretle gidiyorlar. Eylemci iþçilerin bu savaþçý tavrý, bu yiðit tutumlarý çok geniþ bir kitleyi etkiledi, onlara ileri atýlmalarý yolunda cesaret verdi. Daha þimdiden, emekçi halk kitleleri TEKEL iþçilerinin örneðinden söz etmeye baþladý. Eylemde olan emekçilerin, eylemlerinin belli bir aþamasýnda açlýk grevine gitmeleri ve ölüm orucunu gündeme getirmeleri, onlarýn isteklerini kabul ettirmedeki, haklarýný almadaki kararlýlýðýnýn ileri bir göstergesi oldu. Birçok konuda olduðu gibi, bu konuda da devrimci hareketin mücadele tarzý, emekçi kitlelerin mücadele tarzý oluyor. Bütün bunlar, emekçi ve sömürülen yýðýnlarýn bilinç ve pratikte nasýl bir geliþme gösterdiklerini ortaya koyuyor. Bu, devrimcileþmedir, devrim yolunda büyük bir sýçramadýr. Devrim, bir avuç devrimcinin iradesi olmaktan çýkýp, geniþ halk kitlelerinin iradesine dönüþmüþtür. Devrimci kitle eylemleri, yükselen bir çizgide ilerliyor. Sistemin keskinleþen çeliþkilerini ve yoðun-devrimci geliþmeyi en alt düzeyde gösteren sosyal-reformist hareket ve bu konuda onlarla ayný noktada olan oportünist hareketler, güncel devrimci sýnýf mücadelesini de bütün boyutlarýyla anlayamazlar. TEKEL iþçilerinin devrimci sýnýf mücadelesini hala anlayamadýklarý gibi. Onlar halklarýn devrimci mücadelesine güven duymuyorlar. Her sefe158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

rinde kitlelerin devrimci gücünü hafife aldýlar. Devrimci kitlelerin mücadelesini hafife almayýn; tarihi onlar yapar. Uzlaþmacý küçük-burjuva hareketlerin yaptýðý, devrimci kitle eylemlerinin peþinden sürüklenmektir. Bakmayýn bu sürüklenmecilerin “öncülük” gürültülerine; “öncülük” adýna yaptýklarý yaygaradan baþka bir þey deðildir. Devrimci kitleler ise öncülük yeteneðini pratikte ortaya koyuyor. TEKEL iþçilerinin mücadelesinde yeniden somutlanan iþçi sýnýfýnýn öncülük gücü, toplumun ezilen ve sömürülen sýnýflarýný kendi etrafýnda birleþtirme yeteneðine yalnýzca proletaryanýn sahip olduðunu göstermiþtir. TEKEL iþçilerinin eylemi, geniþ emekçi kitleleri, küçük-burjuvaziyi, aydýnlarý, öðrencileri harekete geçirmiþ ve kendi eyleminde birleþtirmiþtir. Eylemci iþçiler iktidara karþý eyleme geçtikleri için, devlet güçleriyle çatýþtýklarý için, emekçilerin ve halklarýn sempatisini ve desteðini kazandýlar. Ancak burjuva devlete karþý mücadele, ancak faþizme ve burjuvaziye karþý mücadele geniþ halk kitlelerini, sermaye egemenliðini, faþist devleti yýkma mücadelesinde birleþtirme yeteneðini yalnýzca proletarya gösterebilir. Binlerce iþçi haftalardýr büyük bir eylemle sarsýyor toplumu. Aylarca eylemde olan iþçiler var. Ýzmir belediye iþçilerinin aylarca eylem halinde olmasý ve bir ay süren ÝzmirAnkara yürüyüþü, sýnýf mücadelesi açýsýndan çok önemli ve etkileyicidir. Emekçilerin her þeyi göze alan bir kavgaya tutuþmasý, içinde bulunduklarý durumun bir sonucudur. Sermayeye ve onun devletine karþý harekete geçmede, sýnýf bilincinin emekçiler içinde yaygýnlaþmasýnýn ve yýllar süren yoðun-devrimci mücadelenin etkisi çok açýktýr. Bu etkilenmeyle birlikte, emekçi kitlelerin yaþadýklarý sefalet koþullarý, onları içinde olduklarý duruma ve topluma karþý ayaklanmaya itiyor. Her çalýþan iþçi, her an iþsiz bir iþçi olabilir. Ýþsiz kalan biri artýk kolay kolay iþ bulamýyor. Ýþsiz iþçiler ordusu büyüdükçe büyüyor. Yaþam koþullarý durmadan aðýrlaþýyor. Yoksul insanlarýn umutsuzluðu durmadan büyüyor. Ýþte emekçilerin içinde bulunduklarý bu yýkýcý


Yeni Evrede

Dayanışma Eylemleri

Mücadele Birliði

yaþam koþullarý, onlarý sisteme karþý ölümüne bir eyleme, ayaklanmaya zorluyor. Ýþçi eylemlerinin önemini sadece somut ekonomik kazanýmlarla sýnýrlý görenlerin tersine, proletaryanýn kurtuluþu açýsýndan soruna bakanlar, bu eylemlerin önemini, emekçilerin kurtuluþundaki rolü ve yeri açýsýndan deðerlendirirler. TEKEL iþçilerinin eyleminin güncel somut sonuçlarý ne olursa olsun, varlýðýyla, emekçi kitlelerin, sermaye egemenliðini devirme tarihi devrimci devinimine bir itiþ vermiþtir. Ýþçilerin eylemi, bu yönde, yeni eylemleri ateþlemiþ ve büyük bir enerjiyi harekete geçirmiþti. TEKEL iþçileri sermayenin ve sermaye devletinin saldýrýlarýna karþý büyük bir savaþ verme ve iþçi sýnýfý hareketini ileriye götürme onurunu taþýyacaklardýr. TEKEL iþçilerinin eylemi, iþçi sýnýfýnýn sermayeye ve faþizme karþý yeni bir kalkýþ noktasýdýr. Emekçi sýnýfýn mücadelesinin bu noktaya gelmesi, ileri bir durumdur. Ancak emekçi kitleler hiçbir þekilde bu noktada durmayacak ve daha ileri gideceklerdir. Ve devrimci sýnýf mücadelesi her kez yeni ve daha ileri bir hareket noktasýna ulaþýyor. Bu savaþým, emekçi sýnýf iktidara gelene dek yükselerek sürecektir. Kitleler, sömürücü sýnýfýn büyük bir terör ve katliama baþvurmasý karþýsýnda bulunduðu noktadan geriye itilse de, emekçi sýnýf elde ettiði deneyimlere dayanarak yeniden ve daha büyük bir güçle ileriye doðru gidecektir. Bu anlamda, elde ettiði deneyimler, iþçi kitleleri için, ileriye gitmek için daima birer dayanak olacaktýr. Hýzla yükselen ve yoðun bir biçimde geliþen emekçi halk hareketi, devrimci durumun bir sonucudur. Þiddetlenen kitle hareketi ayný zamanda sistemin krizini artýran bir rol oynuyor. Sistemin iç krizi derinleþtikçe, kitle hareketi aktif olarak öne çýkýyor. Halk ayaklanmasý ve devrim, bu objektif koþullar içinde olgunlaþýyor. Objektif koþullarýn bir devrim için olgunlaþmasý yetmez; devrimin koþullarýný bir devrime çevirecek olan öznenin, devrimci sýnýfýn, emekçi halk kitlelerinin devrime hazýrlanmasý gerekiyor. Proletaryanýn devrimci sýnýf partisi Leninist Parti, tam da bunu yapýyor. Teorisiyle, devrimci politikalarý ve devrimci taktiðiyle, propaganda ve ajitasyon araçlarýyla ve pratik olarak emekçi kitleleri devrime hazýrlýyor; devrimi pratik olarak örgütlüyor; TEKEL iþçilerinin eyleminin içinde yer alarak, kitlelere proleter sýnýf bilinci taþýyor, onlarý devrime yönlendiriyor. Var olan duruma karþý kitleleri ayaklandýrmak; mevcut durumu devrim yoluyla deðiþtirmek için mücadele veriyor.

REDHACK'TEN TEKEL ÝÞÇÝLERÝ ÝÇÝN DAYANIÞMA EYLEMÝ

Halk için Hack þiarýyla 1997'den bu yana hareket eden RedHack, TEKEL Ýþçileri Ýçin Dayanýþma Eyleminde bulundu. Yaptýðý açýklamaya göre, TEKEL iþçileri için çeþitli sayfalar RedHack tarafýndan hacklenmiþtir. Hacklenen Sayfalar: BaskentTV.Com.tr: http://Www.BaskentTv.Com.Tr, Türkiye Partisi Küçükçekmece: http://www.TPkucukcekmece.com/ DSP Baðcýlar: http://www.DSPbagcilar.com Ofis Ankara: http://www.OfisAnkara.com.tr Express Medya: http://www.ExpressMedya.com/ eHaber24: http://www.eHaber24.com Secdegah: http://www.Secdegah.com Göremeyenler için tescil sayfasý: http://www.zone-h.org/mirror/id/10214709 Hepimiz TekEL'iz! Tekel Ýþçileri Yanlýz deðildir! Yaþasýn devrimci dayanýþma ve onun ürünü REDHACK

LENÝNÝST TUTSAKLAR TEKEL ÝÞÇÝLERÝNÝN YANINDA Bütün þehirlerden gelip, 2 ayý aþkýn süredir Ankara'da, baþkentin göbeðinde hükümeti karþýsýna alýp eylem yapan TEKEL iþçilerine Leninist tutsaklar da bulunduklarý zindanlardan destek veriyorlar. Ocak ayýnýn başlarından itibaren her gün saat 11.00'de havalandýrmaya çýkarak “Tekel Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Zafer Savaþan Tekel Ýþçilerinin Olacak”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak” sloganlarý atan Leninist tutsaklar, “Dost ve düþman herkes bilsin, bir kez daha yüreklerimizin iþçi sýnýfýyla attýðýný, þu anda Ankara sokaklarýndan Sýhhýye'ye doðru aktýðýný...” diyorlar. 158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

5


Yeni Evrede

Tarihi Buluşma

Mücadele Birliði

EMEK HAREKETÝ SOSYALÝST HAREKET

Bu yazý kaleme alýnýrken, Tekel iþçileri Ankara'nýn göbeðinde devrim ocaðýna ateþ taþýmaya devam ediyordu. Bu mücadele ister iþçilerin baþlangýçta bayraklarýna yazdýklarý özlük haklar çerçevesiyle sýnýrlý taleplerin tatminiyle sonuçlansýn; ister daha ötelere taþýnarak ve yeni iþçi eylemleri dalgasýyla beslenerek doðrudan sermaye düzeniyle kapýþma biçimine bürünsün, gelecekte tarih bugünleri, yeni bir 15-16 Haziran olarak anacaktýr. Kuþku yok ki eylem, eðer doðrudan sermaye düzeniyle kapýþma düzeyine sýçrarsa -bunun çok kuvvetli iþaretleri olduðu yadsýnamaz-, yakýn zamanda çok farklý þeyleri tartýþýyor ve yapýyor olacaðýz. Geleceðe dair kestirimleri þimdilik bir yana koyalým; olduðu haliyle Tekel iþçilerinin eyleminin kanýtladýðý kimi gerçeklere bakalým. Bu gerçeklerin en çarpýcýsý, emek hareketiyle devrimci sosyalist hareketin buluþmasý, birbirini güçlendirerek beslemesidir.

saptamayý ifade etmiþti. Bu temel saptama, Türkiye ve Kürdistan için de geçerlidir. Yakýn zamana kadar, devrimci-sosyalist hareket ile iþçi sýnýfý arasýnda aþýlmaz sýra daðlar bulunduðuna, sýnýfýn bilinç olarak çok geri olduðuna ve örgütlenemediðine dair nice sulugöz, mýzmýz siyasetlerle baþýmýz fazlasýyla aðrýrdý. En baþta ortalama sol hareket, bu durumu bir umutsuzluk edebiyatý biçiminde politik zanaate dönüþtürmüþtü. Ancak, aradan birkaç ay geçti ki, tüm o sulugöz deðerlendirmeler, býçak gibi kesiliverdi. Ankara'da iþçi çadýrlarýný ziyaret eden herkes, iþçilerin politik bilinç ve devrimci uyanýklýklarýnýn geliþimi karþýsýnda hem þaþýrdý, hem heyecanlandý. Ýyi ama, daha düne kadar neredeydi bu iþçiler? Onlar, olmasý gereken yerdeydiler, devrimci-sosyalist hareket de öyle. Emek ve devrim mücadelesi arasýndaki iliþkiye pek az kafa yoranlar, genellikle bu iliþkinin en geliþmiþ örneklerinden yola çýkýyorlar ve bu topraklarda var olagelen durumu þikayet konusu yapýyorlardý. Söz konusu geliþmiþ örnekler, 19. yüzyýlýn sonlarýnda Ýki Ayrý Kanal, Tek Kavþak Yüzyýlý aþkýn bir süre önce Lenin, e- ortaya çýkan sosyalist partiler ve sendikamekçilerin mücadeleleri ile, sosyalist hare- lar yoluyla kumanda edilen iþçi hareketleri ketin ayrý ayrý kanallardan akarak, bir ya da bunlarýn 20. yüzyýldaki yansýmalarýkavþakta mutlaka buluþacaðýna dair temel ný kapsýyordu. Bu örneklere sahip ülkeler-

6

158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

deki iþçi sýnýfý, en basit ekonomik haklarý için bile, sosyalist hareketin büyük ölçüde etkisi altýndaki sendikalarla omuz omuza yürümek gibi büyük bir avantaja sahip. Yani bu ülkelerdeki emek hareketinin ekonomik, siyasi ve ideolojik mücadelesinin bütünlüðünü saðlayan kurumlar, halihazýrda iþlemekte. Hemen belirtmek gerekir ki, söz konusu kurumlarýn bulunuyor olmasý, iþçi sýnýfý hareketinin ekonomik-siyasi-ideolojik mücadele bütünlüðünün sorunsuz iþlediði anlamýna gelmez. Özellikle Avrupa'da, komünist ve sosyalist partilerin kontrolündeki sendikalar, emeðin ekonomik mücadelesine karþý son derece uyanýk ve militan olabiliyorlar, ancak siyasi ve ideolojik mücadelenin gerektirdiði cüret ve cesaretten oldukça yoksun durumdalar. Öte yandan, bu topraklarda iþçi sýnýfý hareketi hiçbir dönem burjuva demokrasisi ortamýný yaþamadý. Daha baþtan, koyu bir siyasi gericilik, sonra da kanlý bir faþizm iþçi sýnýfýna, býrakalým ideolojik mücadeleyi, ekonomik mücadele biçimlerini bile yasakladý, bastýrdý, daðýttý. Türkiye ve Kürdistan iþçi sýnýfý, bu korkunç cendereyi kýrabilmek için olaðanüstü çaba sarf etti. Kimi zaman bunu baþardý, hatta sosyalist


Yeni Evrede

Tarihi Buluşma

Mücadele Birliði

hareketle de buluþtu ancak vahþet ve dehþet politikasýyla faþizm emekçi hareketin bu geliþme baðlarýný kopardý, sendikalara, burjuva yöneticiler gelip çöreklendiler. Sonuçta þöyle bir manzara çýktý ortaya: ekonomik temelli mücadele, her seferinde burjuva sendikacýlarýn duvarýna çarptý; emek hareketi daha ileri gidebilmek için ihtiyaç duyduðu özgüven ve sosyalist hareketin destekleyici etkisinden uzun yýllar mahrum kaldý. Emek hareketi, en koyu faþizmin baskýlarýyla kendi kanalýnda belli bir yere kadar akabiliyor ama sonra týkanýp kalýyordu; sosyalist-devrimci hareketle buluþacaðý o noktaya bir türlü varamýyordu. Sabreden Derviþ... Devrimci sosyalist hareket ise, emek hareketi tarafýndan yeterince beslenemediði için, ya sabýrlý ama ilkeli bir yalnýzlýða göðüs gerdi, ya da ilkelerini çiðneyip bulunduðu kavþaktan ayrýlarak devrimci karakterini yitirdi. Reformistler ve onlarýn yedeði olan ortalama sol, ikinci yolu tercih ettiler. Emek hareketiyle buluþabilmek adýna, onlarý kendi konumlarýna çaðýrmak yerine, kendileri daha geri konumlara sýçradýlar. Bu yüzden, ekonomik ajitasyonu aþamayan bir dil geliþtirdiler. Zamanla bu dil, beslendiði oportünist ve reformist zihniyetin kolay kolay aþýlamayan kalýplarýný oluþturdu. Devrimci kitle eylemlerinin muazzam sarsýcý gücü bile, bu dilin zýrhýný delemedi. Öyle ki, sýradan iþçiler meydanlarda “genel grev” sloganlarýný haykýrýr ve bunun kavgasýný verirken, o meydana ortalama sol “bir günlük grev” pankartýný en yükseðe asmakla meþguldü. Ne utandýlar, ne sýkýldýlar; en geriden gelen iþçilerin bile tutum ve davranýþlarýyla bu sözde öncülerin politik þiarlarýný paçavraya çevirmelerini bomboþ kafalarla izlemeye devam ettiler. Çünkü saplanýp kaldýklarý o alabildiðine geri dil, zihniyetlerinde de aþýlmaz sýnýrlar oluþturmuþtu. Ýlkesel davranýp devrimci karakterinden taviz vermeyen ve emek hareketiyle buluþacaklarý kavþaðý terk etmeyenler yalnýzca leninistlerdi. Çünkü onlar her zaman emekçi sýnýflarýn devrimci içgüdülerine güvendiler, ilkeli ve cüretli atýlýmlarýn emekçilere, çakýlýp kaldýklarý kanallarýn duvarlarýný kýrmak için moral ve cesaret aþýladýðýna her zaman inandýlar. Öyle de oldu.

Emek hareketi, þu ya da bu partinin çaðrýlarýna uyarak deðil, ama artýk býçak kemiðe dayandýðý için, gele gele dayandýklarý son duvar da yýkýldýðý için, ve de Kürt halkýnýn, 1Mayýslarýn, ve yine bir dizi muazzam kitle eyleminin sarsýcý etkisiyle, týkanýp kaldýklarý kendi kulvarýnda adeta çaðlayan gibi akmaya baþladý. Ekonomik mücadelenin politik ve ideolojik mücadeleyle iç içe geçtiði ve tam da devrimci-sosyalist hareketle buluþacaklarý o kavþaða ulaþmalarý çok uzun sürmedi. Onyýllarýn acýsýný birkaç ayda çýkardýlar, onyýllarýn pasýný birkaç haftada silip attýlar. Bunun için, emek hareketinin öncü bir müfrezesinin eyleme geçmesi yetti. Tekel iþçileri, emek hareketinin öncü rolünü üstlendiler. Bunun için gerekli özelliklere de sahiplerdi. Türkiye ve Kürdistan'ýn dört bir yanýna daðýlmýþ onlarca iþletmeden, onbine yakýn iþçi, Ankara'ya akýn ettiler; þu ya da bu patronu deðil, doðrudan hükümeti karþýlarýna aldýlar; giriþtikleri eylemin bu özel niteliði sayesinde, ekonomik temelli hareket, kýsa sürede politik karakter kazandý. Ve o andan itibaren, giderek artan ölçüde devrimci sosyalist hareketin yönlendirici etkisi duyulmaya baþladý. Sýnýfýn öncü müfrezesi, geride kalan ya da ayaðý sürüyenleri hýzla gayrete getirerek, onlarý en geri noktadan en ileri konumlara taþýyarak; genel emekçi hareketini kendi eylemi etrafýnda birleþtirip, kendi kararlýlýðýný tüm sýnýfa doðru taþýrarak, gerçekten de öncü müfreze olduðunu kanýtladý. Tekel iþçileri, bu özellikleriyle burjuva sendikacýlarýn kulvarlarýný aþtýlar, onlarýn genel eylem üzerindeki etkilerini zayýflattýlar. Ve bu yolda atýlan her adým, kendi kanalýnda akýp giden devrimci-sosyalist hareketle buluþmayý hýzlandýrdý. Öncü müfrezenin sýnýfýn tümüne örnek olmasýyla, hemen her iþçi eyleminde kýzýl renkler çoðalmaya baþladý. Kýsa süre öncesine dek, siyasi gruplarýn ziyaretlerini biraz hoþnutsuz, havada kabul eden iþçiler, þimdi o gruplarýn bayrak ve flamalarýný kendileri taþýmaktalar.

burada da gerçekleþiyor” denilerek geçiþtirilemez. Çok kanlý ve uzun bir iç savaþýn, devrimci durumun hüküm sürdüðü bir ortamda iþçi sýnýfý ve sosyalist-devrimci hareketin buluþmasý, olaðanüstü etkilere sahiptir. Denilebilir ki, baþka yerlerde alýþýlageldik buluþma, bu topraklarda devrimin en kritik dönemecidir. Artýk hiçbir þey eskisi gibi olmaz. Ekonomik bir çerçevede baþlayan herhangi bir iþçi eyleminin, bundan böyle, bir anda siyasal bir kalkýþmaya, hatta bir ayaklanmaya dek gideceðinden, o hep sözü edilen toplumsal patlamayý harekete geçireceðinden kesinlikle emin olabiliriz. Türkiye ve Kürdistan sýnýflar mücadelesinin geldiði nokta hesaba katýlýrsa, emek hareketiyle devrimci sosyalist hareketin buluþmasýnýn, olaðanüstü etkisini daha iyi anlayabiliriz. Kürt halkýnýn uzun sürece yayýlmýþ bir ayaklanma içinde olduðu, memurlarýn genel grev provalarý yaptýðý, eczacýsýndan bakkalýna, doktorundan minibüsçüsüne kadar sayýsýz küçük mülk sahibi emekçi katmanýn sokaklarda eylem halinde olduðu bir ortamda, (en gerici söylemle bile olsa, Ankara'nýn ortasýnda eylemler yapan eski uzman çavuþlar dahi, bu genel panoramanýn bir parçasýdýr); sermaye egemenliðinin hem kendi iç kavgasý, hem de genel emekçi eylemlerinin etkisiyle yeterince yýpranýp güçten düþtüðü bir ortamda, düzenin temel kurumlarýnýn birbirinin kuyusunu kazdýðý ve ordunun moral düzeyinin yerlerde süründüðü bir ortamda, iþte böyle bir ortamda, sözünü ettiðimiz kavþak, devrimin kýyametinin koptuðu bir kavþak halini alýr. Nihayet o çok özlediðimiz buluþmaya varmak sevindirici olmakla birlikte, omzumuzdaki yük þimdi daha aðýr, aðzýmýzdan çýkacak her sözün aðýrlýðý ve sorumluluðu daha çok. Oportünist hareket, her zaman olduðu gibi, bu kavþaktan daha ileriye gitmek için deðil, ama emek hareketini bu kavþakta durdurmak, buralarda “mevziler kazanmak” için uðraþacaktýr. Ve bu da, Leninistlerin üzerindeki tarihi sorumluluðu çok daha fazla artýrýyor. Ýlkeli duruþumuzla emek hareketinin öncü müfrezeleri üzerinde belirgin bir etki yarattýk. Bundan Buluþmak ve Zafere Yürümek Ayrý ayrý kanallardan akarak gelen e- böyle, kitleleri zafere taþýyacak hazýrlýðý mek hareketiyle devrimci-sosyalist hareke- hiçbir engel tanýmadan yapabileceðimizi, tin bir kavþakta buluþmasýný, “nihayet, en kritik zamanda harekete geçip içeri atýlbaþka ülkelerde alýþýlageldik durum, þimdi ma yeteneðimiz olduðunu göstermeliyiz. 158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

7


Yeni Evrede

Eylemler

Mücadele Birliði

TEKEL ÝÞÇÝLERÝ ÝÇÝN MEÞALELÝ YÜRÜYÜÞ 11 Þubat Perþembe günü saat 18.00’da, Türk-Ýþ, DÝSK, KESK, TMMOB, TTB’nin ortak olarak örgütlediði meþaleli yürüyüþ, 5 Ocak Meydaný’nda meþalelerin tutuþturulmasýnýn ardýndan sloganlarla baþladý. Yürüyüþte TEKEL iþçileri de yerlerini aldýlar ve coþkularý görülmeye deðerdi. “Kadrolu Ýþ Örgütlü Yaþam – Tekel Ýþçilerinin Talepleri Kabul Edilsin” pankartýnýn açýldýðý yürüyüþte polis sýk sýk müdahale ederek, yolun trafiðe açýlmasý konusunda uyarýlarda bulundu ve böyle devam edileceði takdirde, çevik kuvvet polisleriyle müdahale edeceðini söyledi. Bu esnada “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza” sloganlarý atýldý. Daha sonrasýnda Tekel iþçilerinin kararlý duruþuyla yolun açýlmasýyla birlikte, yürüyüþ kaldýðý yerden devam etti. Yürüyüþ boyunca sýk sýk “Tekel Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz”, “Her Yer Ankara Her Yer Direniþ”, “Tekel Ýþçisi Direniþin Simgesi”, “Direne Direne Kazanacaðýz” sloganlarý atýldý. Yürüyüþ esnasýnda çevredeki esnaflar ve halk, alkýþlar ve ýslýklarla yürüyüþe destek verdi. Ýnönü Parkýna gelindiðinde BES Adana Þube Baþkaný Sinan Tunç basýn metnini okudu. Okunan basýn metninde, “Bu akþam bir kez daha bir arada, sokaklardayýz. Ellerimizde tuttuðumuz meþaleler, bundan iki ay önce Ankara’da baþlayan TEKEL direniþinin kývýlcýmýyla yakýlmýþtýr. Ankara’nýn soðuk ayazýna raðmen, hükümetin baþvurduðu polis þiddetine raðmen, baþbakanýn tehditlerine raðmen, maliye bakanýnýn iftiralarýna raðmen direniþlerini sürdürerek emekçilerin kararlýlýðýný dosta düþmana bir kez daha gösteren TEKEL iþçilerine buradan selam olsun. Mücadeleleri mücadelemizdir.” denildi. Yürüyüþ, okunan basýn metninden sonra sloganlarla sona erdi. TEKEL ÝÞÇÝSÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR MÜCADELE BÝRLÝÐÝ/ADANA

TEKEL ÝÞÇÝLERÝ ANTEP’TEN GEÇTÝ 18 Þubat günü, Diyarbekir’den Ankara’ya gidecek olan Tekel iþçileri, Antep’e uðrayarak bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdiler. Devlet Tiyatrosu önünde araçlarýndan inen Tekel iþçileri pankart ve dövizleriyle Eski Adliye önüne kadar yürüdüler. Bizler de Mücadele Birliði olarak bayraklarýmýzla iþçileri öðretmenler evinin önünde sloganlarla karþýlayarak korteje katýldýk. Tekel iþçileri Adliye önünde basýn açýklamasý yaptý. Basýn açýklamasýnda hükümetin 4/C politikasýný eleþtirerek mücadelelerine devam edeceklerini ve sermayenin saldýrýlarý karþýsýnda kararlý duracaklarýný belirtildi. Ve Antep iþçilerine ve emekçileri ne neden eylemde olduklarýný kýsaca vurguladýlar. Ardýndan Ankara’ya gitmek için Devlet Tiyatrosu önüne tekrardan döndüler. MÜCADELE BÝRLÝÐÝ/ANTEP

ANTEP’TE TEKEL ÝÞÇÝLERÝNE DESTEK EYLEMÝ Bütün iþçi ve emekçilere kararlýlýklarýyla örnek olmaya devam eden Tekel iþçilerine destek olmak için, Antep'te bir eylem gerçekleþtirildi. KESK ve DÝSK tarafýndan organize edilen eylem, 11 Þubat 2010 Perþembe günü saat 17.30'da meþaleli yürüyüþ þeklinde gerçekleþtirildi. Öðretmenevi'nin önünde buluþan sendika ve demokratik kitle örgütleri bir süre, grevde olan Çemen Tekstil iþçilerini bekledi. Sendikalarýndan çýkan ve Öðretmenevi'ne kadar sloganlarla yürüyen Çemen iþçilerinin de gelmesiyle meþaleli yürüyüþ baþladý. Kitlenin en önüne geçen Çemen iþçileri, Antep iþçi sýnýfýna olduðu gibi eylemde de öncülük misyonunu yerine getirdi. Hem kitlesel hem de coþkulu geçen yürüyüþe Çemen iþçilerinin yaný sýra TÜMTÝS iþçilerinin kitlesel katýlýmý göze çarptý. Her ne kadar TEKEL iþçileri ile ilgili destek amaçlý yapýlmýþ olsa da, eyleme Çemen iþçilerinin sloganlarý ve iþçi ve emekçilerin birleþik mücadelesi damgasýný vurdu. Eylemde sýk sýk “TEKEL Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Çemen Ýþçisi Direniþin Simgesi”, “Çemen Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak”, “Ýþçi Memur El E-

8

le Genel Greve” sloganlarý atýldý. Bizler de eyleme “Çemen Ýþçisi Yalnýz Deðildir” ve “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” dövizlerimiz ve bayraklarýmýzla katýldýk. Çemen iþçilerinin grevinin coþkusunun yansýdýðý eylem boyunca polisin de yoðun bir önlem aldýðý görüldü. Yaklaþýk bir saat süren eylem yapýlan konuþmalarýn ardýndan sona erdi. ANTEP MÜCADELE BÝRLÝÐÝ PLATFORMU

158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010


Yeni Evrede

Destek Eylemleri

Mücadele Birliði

ZAFER SAVAÞAN TEKEL ÝÞÇÝLERÝNÝN OLACAK 2 aydan fazladýr eylemlerini Ankara sokaklarýnda sürdüren Tekel iþçilerinin sesine ses katmak için Sarýgazi Devrimci Öðrenci Birliði olarak bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdik. Basýn açýklamasýnda "Günlerdir Tekel iþçileri Ankara'da açlýða yoksulluða dayanarak eylem yapýyorlar. Sermaye sýnýfý ve temsilcileri iþçilerin sesini duymak, eylemlerini görmek istemiyorlar. Hatta tehditler hakaretler savuruyorlar. Tekel iþçilerinin geri dönmelerini ve eylemlerini ay sonuna dek bitirmelerini yoksa saldýracaklarýndan bahsediyorlar. Ýþçiler buna 'ölmek var dönmek yok' sloganlarýyla cevap veriyorlar. Ankara sokaklarýnda burjuvaziyi uyutmayan, korku salan bu eylem dalga dalga büyüyor. Ýstanbul'da Marmaray, Esenyurt belediye ve itfaiye iþçileri, Antep'te Çemen tekstil iþçileri ve þu an büyük bir eyleme hazýrlanan Tariþ iþçileri. Bu eylemler sermaye sýnýfý ve devletine büyük bir korku vermiþ durumda. Kapitalist sistemin krizi ve bu krizin çýkýþ yolu olarak da bazý yasalar çýkararak iþçilerin daha önce kazanýlmýþ bir çok hakkýna el koyarak, iþçileri köleleþtirip, açlýða, yoksulluða ve ölüme mahkum ediyor. Bugün iþçi sýnýfý, üzerindeki tarihi misyonu yerine getirmek ve emeðin iktidarýný kurmak için sonuna dek mücadele etmekle yükümlüdür. Bugün Ankara sokaklarýnda duyulan bu sese bir ses de siz katýn. Ýþçi sýnýfýnýn örmüþ olduðu mücadele birliðine bir ayak da siz olun. Biz Sarýgazi'nin devrimci öðrencileri, gençleri olarak tüm topluma sesleniyoruz: Bugün Tekel iþçilerine yarýn sizlere. Bugün 4C'nin kaldýrýlmasý sorunu çözmeyecektir, güçlerimizi birleþtirip kapitalist sistemi ortadan kaldýrmak zorundayýz. Ya hep birlikte yok olup, köleleþeceðiz ya da bu sistemi yok edip emeðin iktidarýný kuracaðýz. Ve zaferi bizler kazanacaðýz" denildi. Eylemde sýk sýk "Tekel Ýþçisi Yalnýz Deðildir", "Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði", "Zafer Savaþan Ýþçilerle Gelecek", "Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Herþey Emeðin Olacak", "Ýtfaiye Ýþçisi Yalnýz Deðildir","Çemen Ýþçisi Yalnýz Deðildir" sloganlarý atýlarak eylem çevredeki insanlarýn alkýþlarýyla sonlandýrýldý. SARIGAZÝ DEVRÝMCÝ ÖÐRENCÝ BÝRLÝÐÝ

TEKEL ÝÞÇÝLERÝNE BÝR DESTEK DE SES'TEN Örgütlü olduðu tüm illerden Tekel’le dayanýþma eylemi yapan SES (Saðlýk Emekçileri Sendikasý) üyeleri, iktidarýn dayattýðý 4C-4B uygulamalarýný yaptýklarý basýn açýklamasýyla protesto etti. 17 Þubat günü saat 12.30'da Samatya Eðitim Araþtýrma Hastanesi'nin önünde SES üyelerinin yaptýðý basýn açýklamasýnda “TEKEL iþçilerinin de iki gün baðýrýp gideceðini zannetti ama fena halde yanýldý. Ýki aydýr iþçileri yýldýrmak için her türlü yola baþvurdu, içten bölmeye çalýþtý, dýþarýdan kýþkýrtýlýyorlar dedi, polisi saldýrttý ama hiçbiri tutmadý. Tam tersine hem TEKEL iþçilerinin direnci pekiþti, hem de emekçilerin ve halkýn desteði daha da arttý. Çünkü onlar, çok haklý ve meþru bir yerde duruyorlar, ellerinden alýnmak istenen iþ ve ücret güvencelerine sahip çýkýyorlar. Saðlýk ve

Sosyal Hizmet emekçilerinin geleceði de tekel iþçilerininkinden farklý deðil. Tekel iþçilerini saðlýk ve sosyal hizmet emekçileri olarak en iyi biz anlayabiliriz. Çünkü son 6–7 yýldýr iþkolumuzda 4924, 4/b, 4/c adý altýnda yýðýnla sözleþmeli, vekil ebe-hemþireler, binlerce taþeron iþçisi var. Bugün saðlýk ve sosyal hizmet iþkolumuzda çalýþanlarýn 120 bini taþeron iþçisi, 60 bin 4/b’li ve sayýsý daha sýnýrlý da olsa 4/c’li, vekil ebeler var. Sosyal Hizmetlerde ise 9 bin kadroluya karþýn 10 bin taþeron çalýþmaktadýr. Yani iþkolumuzdakilerin %40’ ý iþ güvencesinden yoksun çalýþtýrýlmaktadýr” diye düþüncelerini ifade ettiler. Saðlýk Emekçileri, basýn açýklamasýnýn okunmasýndan sonra eylemlerini alkýþlarla bitirdiler. Basýn açýklamasý okunurken Sýk sýk “Ne 4/B, ne 4/C, herkese güvence", "TEKEL 158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

iþçisi yalnýz deðildir", "Hükümet 4/C'yi al, baþýna çal", "Yaþasýn onurlu mücadelemiz", "Parasýz saðlýk, parasýz eðitim"sloganlarýný atarken, eyleme birçok hasta ve hasta yakýný SES üyelerinin ellerinden dövizleri alarak kimi zaman zaman alkýþlayarak destek verdiler.

9


Yeni Evrede

Çemen Tekstil

Mücadele Birliði

GREV YASASI DEÐÝÞTÝRÝLSÝN 10 Þubat Çarþamba günü, DÝSK/Tekstil Ýþçileri Sendikasý, Balýklý Parký'nda, bir basýn açýklamasý yaptý. Sendika binasý önünde toplanan, Çemen Tekstil iþçiler sloganlarla parka kadar yürüdü. Yürüyüþün ardýndan Basýn açýklamasýný, Tekstil Ýþçileri Sendikasý adýna Muzaffer SUBAÞI okudu. SUBAÞI “3.Organize Sanayi Bölgesindeki Çemen Tekstil Fabrikasýnda bugün grevin 30. günüdür. 300 iþçi geleceði için, iþ ve ekmek davasý için onuruyla sendikasýyla birlikte el ele mücadelesini veriyor. Gerek grevde olan iþçiler, gerek grevde çalýþan iþçiler biliyor ki bu iþ çözüme kavuþtuðunda tekrar bir arada çalýþacaklar, hiçbir grevci saðduyuyu elden býrakmamýþ býrakmayacaktýr da” diyen SUBAÞI, mevcut grev yasasýný da eleþtirerek bir an önce yeniden düzenlenmesini isteyerek “grev yaþýyoruz ama nasýl bir grev, yasa gereði neler yapamýyoruz: barýnmak için çadýr kuramýyoruz, iþçiye moral için müzik ve benzeri yapamýyoruz, tuvalet ihtiyacý için bir yer yapamýyoruz, iþveren istediði gibi mal giriþ çýkýþý yapabiliyor. … Böyle bir grev istemiyoruz yasalar deðiþmiyorsa da hükümetten grevleri yasaklamasýný istiyoruz” diyerek basýn açýklamasý bitti. Basýn açýklamasýnýn ardýndan iþçiler servislerine binerek fabrikanýn önüne gittiler.

ÝÞÇÝLER ARTIK DAHA FAZLA BÝLÝNÇLENÝYOR 17 Þubat Çarþamba günü, Çemen iþçileri seslerini duyurmak için yaptýðý yürüyüþte, ve iþçilerin emekçilerimizin haykýrýþ gününde bizler DÖB’lü öðrenciler olarak Çemen iþçilerinin yanýndaydýk. Yoldaþlarýmýzla birlikte oradaydýk. Onlarýn verdiði onurlu mücadeleye desteðe gitmiþtik. Bu yürüyüþ gerçekten iþe yaradý. Gerçekten haykýrýþlarýmýz duyuldu mu. Ve bizler oradaki emekçilerimizle haykýra haykýra sesimizi duyurduk. Ve çadýrýmýzý kurduk. Ýþçiler sömürülüyor, iþsizlik artýyor, periþanlýk artýyor, buna birilerinin dur demesi lazýmdý. Ýþçiler artýk daha fazla bilinçleniyor ve sermayeye karþý mücadele ediyorlar. Ýþçilerin sesi sermayenin korkulu rüyasý oluyor. Bizlerin o yürüyüþte içtenlikle haykýrýp, ayak tabanlarýmýzý þiþirip, seslerimizin kýsýlmasý, boþuna deðildi. Dünya Emeðin O-

10

lacak. Ýþçilerin mücadelesi boþuna deðil, iþçiler haykýrdýkça haykýrýyor, mücadele büyüyor. Sermayenin çanak yalayýcýlarýnýn baskýlarý bizleri yýldýramadý, yýldýramaz da… haykýrýþlarýmýz fabrikanýn içinde yankýlandý. Ýþçilerin hak alma mücadelesi devam ediyor devam edecek. Polislerin her zamankinden çok olmalarý, iþçilerin çadýrý kurmaya engele olamadýlar. Çadýr kurulurken, ilk çiviyi tahtaya çakarken, bir yandan da halaylar çekilerek, türküler söylendi. Sermayenin iþçi sýnýfý üzerindeki baskýsý bizleri ve iþçileri yýldýramayacak. Sermaye sýnýfýnýn sömürüsü devam ettiði müddetçe, sýnýflý toplumlar var olduðu müddetçe, sýnýflar mücadelesi devam edecek, taa ki FABRÝKALAR TARLAR SÝYASÝ ÝKTÝDAR HERÞEY EMEÐÝN oluncaya dek.

158. Sayý / 24 Şubat -10 Mart 2010

DÖB’LÜ BÝR ÖÐRENCÝ/ANTEP


Yeni Evrede

Çemen Tekstil

Mücadele Birliði

ÝÞÇÝLER ANLATIYOR GREVLERÝNÝN 30-31. GÜNÜNDE ÇEMEN TEKSTÝL ÝÞÇÝLERÝ ANLATIYOR Ýþçi Mehmet: Yaþým 32. 7 yýlýdýr Çemen Tekstil Fabrikasý'nda çalýþýyorum. 7 çocuðum var 2’si okuyor. Asgari ücret alýyorum. Grevin 30 kararlýlýðýmýz devam ediyor. Umarým ki bir an önce çözülsün. Patron, bugün yarýn diye söz veriyor, ama sözünde durmuyor. Ýlk gün avukatýna yetki verdiðini söylüyor, ama oyalama taktiðine gidiyor. Yarýn mahkemeden olumlu bir sonuç çýkarsa, toplu sözleþmeye oturacaðýný söylüyor. Valilik bize söz verdi; eðer 11 Þubat'a sözleþme olmazsa, çadýr kurmamýza izin veririm diye. Eðer patron sözünde durmaz ise aldýðýmýz eylem kararlarýný mahkemeden sonra uygulayacaðýz. Ýþçi Ahmet: Yaþým 35. 15 yýldýr Çemen'de çalýþýyorum. Ev kira, 6 çocuðun 3’ü okuyor. Asgari ücret alýyorum. Ýlk günkü beraberliðimiz devam ediyor. Grevi kendi aramýzda tartýþýyoruz, olumlu sonuçlar alýyoruz, ileriye dönük olumlu sonuçlar çýkýyor. Grev istediðimiz doðrultuda gidiyor. Biz geriye dönük haklarýmýzý, insanca koþullarda çalýþmak, sendikalý olmak ve toplu sözleþme yapmak istiyoruz. Antep’te þu an tekstilciler arasýnda sendikalý olan Akteks’in toplu sözleþmesini, Çemen'in de uygulamasýný istiyoruz. Grevimize þu ana kadar organize sanayi bölgesinde çalýþan iþçilerde desteðe geldiler. Halýcýlardan, tekstil iþçilerinden desteðe gelenler oldu. Ýþçi Ahmet: 45 yaþýndayým, 18 yýldýr Çemen'de çalýþýyorum. 2 çocuðum var ev kira, asgari ücret alýyorum. Çocuklar okuyor, lise ve ortaokulda. Kar demiyoruz, soðuk demiyoruz, 30 gündür buradayýz, dimdik ayaktayýz. Ýnþallah mahkemede anlaþýlýr, mahkemede anlaþýlmazsa sonlarý kötü olacak, destekçimiz çok. Daha öncede sendikada örgütlenmeye çalýþtýk ama baþarýlý olmadýk. 5’er 10’ar iþçileri çýkarýyorlardý. Þimdi ise patron haklarýmýzý vermedi için bileþerek toplu bir þekilde 300 iþçiyle sendikaya üye olduk. Tahminen þuanda 400’e yakýn sendikalý iþçi var iþyerimizde. Bizler haklarýmýzý alana kadar burada-

yýz. Patron sözleþmeye oturur, bizde çalýþmaya baþlarýz. Ýþçi Mehmet: Ýlk günlerde baya kavga dövüþ oldu. Polisler bize engel oluþturuyorlar. Patron grevimizi kýrmak için iþçi çalýþtýrýyor. Biz de bunu engellemek için 15:00 vardiyasýna gelen servislerin camlarýný indirdik. Polisler gazla müdahale etti. Sonuna kadar mücadele edeceðiz. Yarýn mahkeme var, patron söz verdi ama inanmýyoruz. 10 senedir buradayým, patron verdiði sözlerde durmuyor. Gerçekten durumumuz zor, ama kazanacaðýz. Yaþasýn iþçilerin mücadele birliði diyoruz. Çemen iþçileri yalnýz deðildir. Ýþçi Ömer: Biz burada, sadece para için mücadele vermiyoruz, insanca çalýþmanýn mücadelesini veriyoruz. Biz dolap istedik yapýlmadý. Mevcut dolabýn içine fareler giriyor. tuvaletler insanýn girebileceði þekilde deðil, çok kötü. 1 yýl önce 100 lira ikramiye alýyorduk. Bizle toplantý yaptý paralarýmýzýn kesileceðini söyledi, kabul etmedik. Etmediðimiz için þöyle söyledi “arkadaþlar bu Meltem iþi açýlýrsa (kapanan baþka tekstil fabrikasýndan bahsediliyor b.n.) biz de bu kestiðimiz paralarý geri iade edeceðiz”. Tamam da biz Meltem içinde çalýþmýyoruz, Çemen'de çalýþýyoruz, biz de bunu kabul etmedik. Etmediðimiz için de söyledik, bakýn biz sendikaya gidiyoruz, gidersek de bu iþin geri dönüþü yok, bu haklarýmýz geri verilsin dedik, ama maalesef bu haklarýmýz geri verilmedi. Verilmediði için biz de toplandýk, herkesin müdürün, patronun, amirin haberi olduðu halde çektik gittik, sendikaya kayýt olduk. Kayýt olduktan sonra da bu adam bizim karþýmýza çýktý, dedi ki “arkadaþlar siz gidin tekrar istifa edin, sizin 100’er milyonunuzu geri iade edelim”. “Kabul etmiyoruz” dedik, dediler ki “sizin tazminat haklarýnýz 640 lira, biz size birer milyardan ödeyelim”, “kabul etmiyoruz” dedik. “Bundan sonra bu iþin geri dönüþü yok, biz bunu kabul etmiyoruz, biz sendikaya kayýt olduk, sendikaya kayýt olduðumuzdan dolayý da memnunuz”. Bir de þöyle bir þey oldu. Adamlar þöyle bir þey yaptýlar, biz sendikaya kayýt olduðumuz sürece, acemi iþçiler aldýlar. Bunlarý iþe alýrken açýk senet imzalattýlar. Bize de158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

diler ki, “sendikaya kayýt olmayýn, biz sizi ömür boyu burada çalýþtýracaðýz, emekli olana kadar”. Bunu da yaklaþýk 50-55 kiþiye imzalattýlar. Biz de bu arkadaþlara yardýmcý olduk dedik ki “gelin sendikaya kayýt olun, bu adamlar sizi bu þekilde tehdit edemez” ve hatta emniyet birimlerine bildirdik, dilekçe verdik bu adamlarýn böyle senet imzalattýrdýklarýna dair, ama maalesef bizim iþçi arkadaþlarýmýz tekrardan gittiler emniyete ifadelerini deðiþtirdiler, patronu kurtardýlar. Bunu da patronun baskýsýyla yaptýlar. Ýþçi Mustafa: Çemen iþçisi olarak 31 gündür grevimiz sürüyor. Ama yalnýz ki grev kýrýcý arkadaþlarýmýzdan bize destek vermelerini istiyoruz. Ýþçi demek emek demektir. Emek demek sermaye demek deðildir. Bugün ben kiracý adamým, aylýk benim 250 milyon ev kiram var. Elektrik, suyum birikmiþ. 8 aylýk çocuðum var süt alamýyorum. Grev kýrýcý arkadaþlardan ricamýz bize destek vermeleri istiyoruz. Bu mücadele hepimizin mücadelesidir. Yalnýz ki grev kýrýcý arkadaþlarýmýz artýk, kendilerine ne vaat edildi bilmiyoruz ama bizi öcü gözüyle görüyorlar. Benim ev sahibim içeride çalýþýyor, grev kýrýcýlýðý yapýyor. Bir yandan da kira geldiðinde benim kiramý ver diyor.

MAHKEME ERTELENDÝ Çemen Tekstil Fabrikasý sahibi Kaya ÇETÝNKAYA’nýn, sözde grevin kendilerine 7 gün önce bildirilmediði iddiasýyla iþ mahkemesine açtýðý dava, 11 Þubat'ta yapýlan 1. duruþmada ertelendi. Sendika yetkilileri ise grev bildiriminin 12 gün önce Ýstanbul’dan noter tarafýndan aps ile gönderildiðini ve ne hikmet ise emniyete, valiliðe ulaþan yazýnýn Çemen patronuna ulaþmadýðýný belirti. Bunun tamamen patron tarafýndan yapýlan bir oyun olduðunu söyleyen sendika yetkilileri, durumun tamamen postacýyla iþ birliði içinde yapýldýðýný dile getirdi. Mahkeme ise evrak eksikliði nedeniyle 18 Þubat tarihine ertelendi.

11


Yeni Evrede

Çemen Tekstil Günlüğü

Mücadele Birliði

GREVÝN 33. GÜNÜNDE ÇEMEN ÝÞÇÝSÝNÝN SABRI TÜKENÝYOR

12 Þubat 2010 tarihi itibari ile grevlerinin 33. gününe gelen Çemen iþçileri, günlerini Organize Sanayi iþçisine yaþadýklarý sorunlarý anlatmakla baþladý. Saat 11.00 civarýnda Organize Sanayi Bölgesi'nde sorunlarýný anlatan bildirilerini daðýttýlar. Ve bir yürüyüþ gerçekleþtirdiler. Yürüyüþün ardýndan yeniden fabrika önüne gelen iþçiler, ýsýnmak için yine lastikleri yakmaya baþladýlar. Bunun üzerine patron tarafýndan “lastikleri teker teker yaksýnlar, dumandan ipliklerim kirleniyor” tarzýnda sözlerin ardýndan, lastikler 5'er 6'þar yakýlmaya baþlandý. Rüzgarýn da fabrika yönüne esmesinden kaynaklý, fabrika duman altýnda kaldý. Bunun üzerine ateþleri söndürmek amacýyla gelen itfaiye aracý, iþçilerin öfkesinin hedefi oldu. Büyük bir tepkiyle karþýlaþan itfaiye aracý grev ateþinin yanýndan uzaklaþmak zorunda kaldý. Ýþçiler sýk sýk “Kamil Þaþýrma Sabrýmýzý Taþýrma”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Ýþ Ekmek Yoksa Barýþ da Yok”, “Yaþasýn Onurlu Mücadelemiz”, “Grevin Ateþi Sönmeyecek”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganlarý haykýrýldý. Polisin de devreye girmesinin ardýndan bir çok iþçi tepkilerini

12

dile getirdi, bir iþçi sinir krizi geçirdi ve diðer iþçiler de “Yeter Artýk Yeter” sloganlarýný attýlar. Ýþçilerin itfaiyeye ve polise gösterdiði tepkilerden, artýk sabrýnýn tükendiði, patlamaya hazýr bir volkan haline geldiði görülüyordu. Ardýndan 15.00 vardiyasýnýn geliþini beklemek üzere iþçiler fabrika önüne sloganlarla yürüdüler. Polisler de iþçilerin fabrika önüne gelmelerinin kanunsuz olduðunu belirten anonslar yaptý. Fakat iþçilerin slogan sesleri, bu uyarýlarýn duyulmasýný bile engelliyordu. Grev kýrýcýlarýna karþý grevci iþçilerin herhangi bir müdahalesine karþý, polisler kalkanlarýný hazýrladýlar, kasklarýný takarak ve gazlarýný hazýrlayarak da bütün hazýrlýklarýný tamamladýlar. Bu sefer grev kýrýcýlarý taþýyan servisler korkudan fabrika içerisine girmek zorunda kaldýlar. Ýþçiler fabrika önünde oturarak öfkeli sloganlarýyla grev kýrýcýlarýný onurlu hareket etmeye davet ettiler. Ýçerideki vardiyanýn da çýkmasýyla birlikte iþçiler, fabrika önündeki bekleyiþlerine sloganlarla devam ettiler. Daha sonra emniyetten bir yetkili, iþçilerin yanýna gelerek yaptýklarýnýn kanunsuz olduðu burada bekleyemeyeceklerini, normalde fabrikanýn 158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

çevresinde durmalarýnýn bile yasadýþý olduðunu belirtti. Polisin bir gence “sen iþçi misin?” sorusuna karþýlýk “hayýr deðilim destek için buradayým” cevabý üzerine polisler tarafýndan iþçilerin arasýndan çýkarýlmak istendi. Bir sivil polisin iþçilerin arasýna girerek genci almak istemesi üzerine, Mücadele Birliði Platformu'ndan bir arkadaþýmýz “sen destek için gelenleri hiçbir yere götüremezsin” diyerek polise tepki gösterdi. Süren tartýþma iþçilerin araya girmesiyle, iþçilerle polis arasýnda kýsa süreli bir arbedeye dönüþtü. Destek için gelenler, iþçiler tarafýndan sahiplenildi. Grevin en baþýndan beri Çemen iþçisine destekleri azaltma, gelen herkesi provokatör gösterme çabalarý, bu þekilde Çemen iþçisinin sert tepki duvarýna çarparak daðýlmýþ oldu. Arbedenin ardýndan iþçiler, yeniden yakýlan ateþlerin yanýna doðru sloganlarla yürüdüler. Yürüyüþleri esnasýnda atýlan “Çemen Ýþçisi Yalnýz Deðildir” sloganýna karþýlýk Çemen iþçilerinin attýðý “Çemen Sizinle Gurur Duyuyor” sloganlarý, kimin dost kimin düþman olduðunun bütün iþçiler tarafýndan görüldüðünün göstergesi oldu. Antep Mücadele Birliði Platformu


Yeni Evrede

Çemen Tekstil

Mücadele Birliði

ÇEMEN ÝÞÇÝLERÝNÝN AYAK SESLERÝ BAÞPINAR'DA YANKILANIYOR 17 Þubat Çarþamba günü Çemen Tekstil iþçileri seslerini duyurmak için Organize Sanayi'de yaklaþýk 2 saatlik bir yürüyüþ gerçekleþtirdi. Yürüyüþ öncesi Çemen iþçilerine Ýlkay Akkaya ve Kýzýlýrmak bir ziyaret gerçekleþtirdi. Ýlkay Akkaya kýsa bir konuþma yaparak iþçilere Adýyaman ezgisini seslendirdi. Zamanlarýnýn kýsa olduðunu belirten Akkaya iþçilerin yanýndan ayrýldý. Grevlerinin 37. gününde önce yürüyüþün baþlayacaðý yere yaklaþýk 1 km kala servislerden inerek yürüdüler. Yürüyüþ boyunca “Direne Direne Kazanacaðýz”, “Her Yer Çemen Her Yer Direniþ”, “Zafer Direnen Emekçinin Olacak”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” sloganlarýyla demokratik kitle örgütlerinin ve sendikalarýn bekledikleri yere geldiler. Burada karþýlýklý sloganlar atýldý. Bizler de Mücadele Birliði ve Devrimci Ýþçi Komiteleri olarak yürüyüþ boyunca “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Dünya Emeðin Olacak”, “Çemen Ýþçileri Yalnýz Deðildir” sloganlarýyla iþçilere destek verdik. Daha sonra DÝSK/TEKSÝF eski Baþkaný Muzaffer Subaþý bir konuþma gerçekleþtirdi. Subaþý konuþmasýndan “hepinizin de bildiði gibi bugün grevimizin 37. günü. 37 günden beri direniyoruz, 37 günden beri fabrika önünde bekliyoruz. Biz derdimize sorunumuza çare olmak için yürüyoruz. Bu iþ verinin iþçilerin sesine kulak vermesin için yürüyoruz” dedi. Daha sonra katýlan kurumlarý selamlayan Subaþý, konuþmasýný yapmasý için DÝSK/TEKSÝF Genel Baþkaný Rýdvan Budak'ý davet etti. Akbudak konuþmasýnda destek veren kurumlara teþekkür ettikten sonra Türkiye’nin içinde bulunduðu siyasi ve ekonomik krizi eleþtirdi. Ýþsizliðin azalmadýðýný yeni iþçilerinde alýnmadýðý ve sürekli üretimin artýðýna vurgu yaptý. Konuþmalarýn ardýndan davul zurna ile kýsa bir halay çekildi. Halaylarýn ardýndan kortej oluþturularak yürüyüþ baþladý. Yürüyüþ boyunca “Yaþasýn Onurlu Mücadelemiz”, “Direne Direne Kazanacaðýz”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Grev Hakkýmýz Söke Söke Alýrýz”, “Susma Sustukça Sýra Sana Gelecek”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” sloganlarý coþkulu bir þekilde atýldý. Diðer iþçilerinde vardiya deðiþ saati nedeniyle de yoldan geçen iþçi servislerinden yürüyüþe alkýþlarla korna sesleriyle ve servisten inip yürüyüþe katýlarak destek geldi. Bu durum

iþçileri daha da coþkulandýrdý. Fabrikaya yaklaþýldýðýnda ise iþçiler fabrikanýn önüne giden üst yoldan gitmek isteyince polisle kýsa bir tartýþma yaþandý. Daha sonra iþçiler alt yoldan yürümeye devam etti. Ýþçiler her gün durduklarý yere geldiðinde tekrardan fabrikanýn önüne yürümek istedi. Bunun üzerine çevik kuvvet yolla barikat kurdu. Bir iþçi tepkisini göstermek için “fabrikamýzýn önüne gidemeyecek miyiz yani. Burasý bizim fabrikamýz” derken diðer iþçiler de sözlü tepkilerini dile getirdiler. Ýþçiler barikatýn üstüne yürümek isteyince sendika baþkanlarý bir açýklama yaparak iþçileri sakinleþtirdi. Ýþçiler “Burasý Fabrika Karakol Deðil”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarýný attý. Ýþçiler fabrikanýn üst kýsmýnda bulunan araziye giderek oturdular. Burada emekli Tekel iþçisi Yýlmaz Ekþi “bu dava iþçi arkadaþlarýmýzýn davasý biz onlarý destekliyoruz onlar ne der-

158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

se ona uyacaðýz” diyerek kýsa bir konuþma yaptý. Çadýr kurmakta kararlý olana iþçiler geçen gün getirilen sýrýklarla çadýrlarýnýn inþasýný yapmaya baþladý. Ýlk çukuru sendika yetkilisi kazdý. Ardýndan iþçiler çatýyý kurmaya baþladý. Bir yandan çadýr inþasý yapýlýrken, bir yandan da halaylar çekildi. Emniyet yetkililerinin çadýr kurmaya kim yardým ederse onun hakkýnda kanuni iþlem baþlatýlacaktýr demesi üzerine herkes birer çivi çaktý. Devrimci Ýþçi Komiteleri'nden de bir iþçi çivi çakarken kayýt yapan polis kamerasýna “verdiðimiz sýnýflar mücadelesinde böyle bir dava açýlmasý onurumuzdur” diyerek sözde suça ortak olduðunu belirti. Çadýr inþaatýnýn bitmesiyle bir süre sonra otobüslere binilerek günün tatlý yorgunluðuyla evlere doðru yola çýkýldý. MÜCADELE BÝRLÝÐÝ/ANTEP

13


Yeni Evrede

Çemen Tekstil Günlüğü

ÇEMEN’DE GREV 35. GÜNÜNDE

35 gündür, toplu sözleþme ve sendikal haklar için, mücadele veren Çemen Tekstil iþçilerinin mücadelesi, kararlýlýkla devam ediyor. Fabrika sahibinin her gün bin bir türlü “yalan ve dolanlarýna” iþçiler artýk inanmýyorlar. Grevin ilk gününden bu yana, birçok sefer söz veren patron, hala toplu sözleþmeye oturmadý. 15 Þubat günü iþçiler saat 10.30 civarýn-

Mücadele Birliði da, fabrika önünden diðer fabrikalarýn bulunduðu yol güzergâhýndan, “Direne Direne Kazanacaðýz”, “Zafer Direnen Ýþçilerin Olacak”, “Yaþasýn Onurlu Mücadelemiz”, “Susma Sustukça Sýra Sana Gelecek” sloganlarýyla ve çevredeki iþyerinde çalýþan iþçilere ve yoldan geçen araçlara, bildiri daðýtarak yürüdü. Belli bir noktaya geldiklerinde ise polisin engeline takýlan, iþçiler uzun süre polisle tartýþtýktan sonra, geldikleri yol güzergâhýndan sloganlarla, yeniden grev yerine döndüler. Ýþçiler bugün yine gergin bir þekilde bekleyiþlerini sürdürdüler. 15.00’da vardiya deðiþiminde, iþçiler fabrikanýn karþýsýnda “Ýþçi Onuruna Sahip Çýk”, “Onurlular Burada Onursuzlar Ýçerde,” sloganlarýyla, grev kýrýcýlarýný karþýladýlar. Polis yoðun

güvenlik önlemi aldýðý iþyeri önünde bugün panzer bekletilerek, olasý bir durumda saldýrýya hazýr olduklarýný gösterdiler. Ýþçiler gün boyunca polisin yoðun baskýsýna karþýlýk “Burasý Fabrika, Karakol Deðil” þeklinde slogan atarak karþýlýk verdi. Uzun zamandýr, iþçiler grev çadýrý kurmak istiyorlardý, ama grev yasalarýna göre yasak olduðu için devamlý ertelenen çadýrýn, bugün malzemeleri geldi. Ýþçiler yarýn, grev çadýrýný kuracaklar. Polisin herhangi bir müdahalesine karþý iþçiler kararlý olduklarýný belirtiyor. Çemen Tekstil iþçilerinin, gün geçtikçe öfkeleri de artýyor. Ýþçiler iþverenin tavrýna karþý, kararlý bir þekilde “Ýþçiler Çemene Halaylarla Girecek” sloganýyla cevap veriyor.

GREVÝN 36. GÜNÜNDE ÇEMEN ÝÞÇÝLERÝNE KÝTLESEL DESTEK

Grevlerinin 36. gününde Çemen Tekstil iþçilerine kitlesel olarak bir destek ziyareti gerçekleþtirdik. 16 Þubat Salý günü saat 14.00 civarýnda gerçekleþtirdiðimiz ziyaretimiz, bir eylem þeklinde oldu. Organize Sanayi Bölgesinde artýk Çemen iþçisinin eylemlerine alýþmýþ olan çevre fabrika iþçilerinin þaþkýn bakýþlarý arasýnda Çemen Tekstil'e doðru yürüdük.

Çemen Tekstil Fabrikasý'na yakýn bir yerde “Çemen Ýþçisi Yalnýz Deðildir, Mücadele Birliði Platformu” yazýlý pankartýmýzý açarak ve arkasýnda kortej oluþturarak sloganlarýmýzla bir yürüyüþ gerçekleþtirdik. Ýþçileri gören uzak bir mesafeden sloganlarýmýzý haykýrdýk. “Çemen Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganlarýmýzý attýðýmýzda, grev alanýndaki bütün iþçiler oturduklarý yerden ayaða kalkarak sloganlarýmýza eþlik etmeye ve bir araya toplanmaya baþladýlar. Onlar da ayrýca “Çemen Sizinle Gurur Duyuyor” sloganlarýný atarak adeta bizlere sloganlarýyla hoþ geldiniz diyorlardý. Yanlarýna ulaþana kadar bizler “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Çemen Ýþçisi Onurumuzdur”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganlarýný defalarca haykýrdýk. Yanlarýna vardýðýmýzda da sloganlar devam etti. Ýþçilerle selamlaþmanýn ardýndan Antep Mücadele Birliði Platformu’ndan arkadaþýmýz bir konuþma yaptý. Konuþmasýnda grevin ilk günlerinden bugüne Mücadele Birliði Platformu’nun hep Çemen iþçisinin yanýnda olduðu ve bundan sonra da yanlarýnda olacaklarýný, iþçilerin aldýklarý kararlara uyacaklarýný, fakat polislerin iþçileri desteklemeye gelenlerden rahatsýzlýk duyduðunu, iþçilerle destekçiler arasýndaki baðý

14

kopararak iþçileri burada yalnýz býrakmaya çalýþtýklarýný ve bu oyuna kesinlikle gelinmemesi gerektiðini belirtti. Ayrýca konuþmanýn devamýnda polisin Mücadele Birliði Platformu hakkýnda çýkardýðý dedikodulara da deðinerek “bizleri sizlerden koparmak istiyorlar. Bu yüzden bu dedikodularý yayýyorlar. asla bu dedikodulara kanmayýn. Bizler de bu dedikodulara asla prim vermeyeceðiz” dedi. Ve emekli bir Tekel iþçisi olan Yýlmaz Ekþi’yi konuþma yapmasý için davet etti. Yılmaz Ekþi’nin konuþmasý öncesinde “Çemen Ýþçisi Direniþin Simgesi”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “Dünya Emeðin Olacak”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganlarý atýldý. Yılmaz Ekþi konuþmasýnda “Ben emekli bir Tekel iþçisiyim, yýllarca özelleþtirmeye karþý, taþeronlaþmaya karþý mücadele ettik bugünde mücadelenin içindeyiz. Emekli olmak demek sýnýf mücadelesinden kopmak deðildir. Sizler Çemen'i, çemen yapan iþçilersiniz. Çemen birken iki oldu büyüdü.” Bu arada polisin kamera kaydý yapmasýna tepki gösterilerek tartýþma yaþandý. Son zamanlarda polisin provokatif giriþimleri, iþçilerin bizleri sahiplenmesi sayesinde boþa düþmüþ oldu. Ýþçiler de polisin kamera çekmesine tepki göstererek durumu protesto ettiler. Daha sonra konuþmasýna devam eden Yılmaz Ekþi “çekim yapmak isteyen gider Çemen patronunu çeker orada, Çemen patronunun çanak yalayýcýlýðýný yapanlar oraya gider. Ýþçilere emekçilere karþý oluyorsunuz, karþý duruyorsunuz” diyen Yılmaz Ekþi “sanmayýn ki sizden çekiniriz, sanmayýn ki sizden korkarýz.” Yine kýsa süreli polislerle tartýþma yaþandý. Bunun üzerine Yılmaz Ekþi iþçilere “bir tarafta iþçilerin yanýnda olanlar diðer tarafta sermayenin çýkarýný savunanlar” diyerek iþçi sýnýfýnýn mücadelesini yýllarca verdiðini ve vermeye devam ettiðini belitti. Tekel iþçilerinin de çemen iþçilerini sahiplendiðini söyleyerek konuþmasýný “Yaþasýn iþçilerin mücadelesi ve mücadele birliði” diyerek bitirdi. Ardýnda hep beraber 15.00 da gelen grev kýrýcýlarýný karþýlamaya gittik. Sloganlarla grev kýrýcýlarýný karþýladýktan sonra Grup Denize Ezgi ve Emeðe Ezgi elemanlarý çemen iþçilerine Çaw Bella Marþýný hep beraber söyledik. Müzik dinletisinin ardýndan iþçiler adýna bir iþçi, Mücadele Birliði'nin yaptýðý ziyaretten dolayý teþekkürlerini dile getirdi. Sloganlarla hep birlikte servislere binerek yola çýktýk. Yol boyunca da þarkýlarla þiirlerle çarþý merkezine kadar geldik. Servisten indiðimizde de “Çemen Ýþçileri Yalnýz Deðildir” sloganýyla iþçileri uðurladýk. MÜCADELE BÝRLÝÐÝ/ANTEP

158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

KAHVALTI GÜNÜ

Emekçi Kadınlar

7 Þubat Pazar günü saat 09.30'da Ayýþýðý Sanat Merkezi'nde tüm kadýn dostlarýmýzla birlikte, kadýnýn sorununa dair güncel sohbetler ettiðimiz, 8 Mart'a yönelik yapacaðýmýz þeylerin kararlarýný aldýðýmýz ve Adana yerelindeki kadýn arkadaþlarýmýzý kaynaþtýrýp, onlarla daha fazla zaman geçirebildiðimiz bir kahvaltý gerçekleþtirdik. Etkinliðimize katýlým iyiydi. Ýçimizde bir çok iþçi, öðrenci ve analar yer alýyordu. Ýlk olarak kadýn sorununa dair güncel sohbetler yaparak baþladýk. TEKEL iþçisi kadýnlarýn yürüyüþünü, Bursa’da yanarak ölen iþçi kadýnlarý ve günlük hayatta yaþadýðýmýz problemleri birbirimizle paylaþtýk. Kadýn sorunun ne þekilde ortaya çýktýðýný araþtýran bir arkadaþýmýz kadýnýn sorununun tarihsel kökenini ve kadýnýn kurtuluþ mücadelesi hakkýnda bilgiler verdi. Ardýndan yeni gelen kadýn arkadaþlarýmýza Aysunumuzu ve Sibelimizi anlattýk, mücadelemizdeki önemli olan yerlerinden bahsettik. Ve Aysun Bozdoðan’ý anlatan slayt gösterimini yaptýk. Kadýnlara dair yazýlan þiirlerden oluþan bir þiir dinletisi verdikten sonra 8 Mart'a yönelik yapacaðýmýz çalýþmalarýn kararlarýný aldýk. Bir çok kadýnýn etkinliklerimize dair önerileri oldu ve 8 Mart etkinliklerinin kararlarý alýndý. Bizim açýmýzdan çok yararlý geçen bu etkiliðin sürekli olmasýný dileyerek etkinliðimizi sonlandýrdýk. ADANA’DAN EMEKÇÝ KADINLAR

EMEKÇÝ KADINLARDAN SEMÝNER

Adana Ayýþýðý Sanat Merkezi olarak her hafta düzenli bir þekilde gerçekleþtirdiðimiz seminerlerden bir tanesini daha gerçekleþtirdik. Seminerimizi 20 Þubat Cumartesi günü saat 15.00’de gerçekleþtirdik Fakat bu seminerimiz, diðer yaptýðýmýz seminerlerden çok farklýydý. Seminerimizin ana baþlýðý “Kadýnýn Tarihsel Geliþimi” idi. Bunun yanýnda “Kadýn ve Aile, Kadýnýn Kurtuluþ Mücadelesi ve 8 Mart” baþlýklarýyla geniþ

bir yelpazede seminerimizi yaptýk. Bu konularý EKA’lý kadýnlar anlattý. Dört arkadaþýmýzýn anlattýðý seminer yaklaþýk 2 saat sürdü. Seminerimize katýlým çok iyiydi. Kadýn sorunu üzerine güncel örnekler vererek semineri daha anlaþýlýr kýldýk. Sunumun bitiminde erkek bir arkadaþýmýz yaþanmýþ bir olaydan esinlenerek yazdýðý kadýn sorunuyla ilgili öykü ve bir de þiirini paylaþtý. Ardýndan bir diðer arkadaþ da kendi yazmýþ olduðu þiiri okudu. Biz EKA’lý kadýnlar olarak 8 Mart çalýþmalarýna bir ay öncesinden baþladýk. 7 Þubat Pazar günü gerçekleþtirdiðimiz kahvaltýyla baþlayan 8 Mart süreci, bugünkü seminerle devam etti. Haftaya kadýnlarla ilgili bir film gösterimi de gerçekleþtireceðiz. ADANA’DAN EMEKÇÝ KADINLAR 158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

15


Yeni Evrede

Gündem

Mücadele Birliði

DEVRİM VE İ

MÜCADELE Türkiye ve Kürdistan’ýn manzarasýna þöyle bir göz atalým. Ýlk göreceðimiz þey, faþist devletin her tarafýndan döküldüðüdür. Ordusu, yargýsý, yürütmesi, polisi, meclisi, hepsi ama hepsi derin bir çürüme, çözülme ve daðýlma sürecindeler. Faþist Devlet Bahçeli, bu durumu Osmanlý’nýn Fetret Devri ile karþýlaþtýrmýþ, yaþananýn böyle bir devir olduðunu söylemiþtir. Haksýz deðil. Bu süreç uzun bir zamandan beri sürüyor. Fakat Yargýdaki son geliþmeler bunun artýk çok ileri boyutlara vardýðýný gösteriyor. Bunun nedenleri ayrý bir konu ama önce durumun adýný koymak gerek. Devletin artýk salt tepesini deðil ama tüm hücrelerini saran bu durumun adý politik krizdir. Politik krize, emperyalist-kapitalist sistemi sarsan ekonomik kriz eþlik ediyor. Bu tablonun adý devrimci durumdur ve devrimci durum bir toplumsal devrimin temel koþuludur. Egemen sýnýf içindeki çatýþmalarýn boyutunu uzun uzadýya anlatmaya gerek yok. Savcýnýn savcýyý tutuklattýðý, Hâkimin bir ordu karargâhýný bastýðý, MÝT’in polis eþliðindeki bir savcý tarafýndan basýldýðý, HSYK gibi bir kurumun Hükümete meydan okuduðu, Yargýnýn ikiye bölündüðü; Yargý kurumlarýnýn Hükümetle alenen bir çatýþma içine girdiði, bir zamanların Zeusvari kuvvet ve ordu komutanlarının gözaltına alındığı koþullarda, politik krizin olgunlaþtýðýndan þüphe eden kaldý mý? Kalmamýþ olmasý gerekir. Ýþte bu nedenle, mesele artýk politik krizin varlýðýný gösterme ya da kanýtlamaktan çýkmýþtýr; çýkmýþ olmalý. Artýk asýl mesele þudur: Proletarya ve devrimin diðer toplumsal güçleri, egemen sýnýf arasýndaki bu çatýþmada, politik krizin bu alanýnda nasýl bir konum içinde olmalýlar? Proletaryanýn baðýmsýz sýnýf çizgisi-

16

nin korunup korunmadýðý bu soruya verilecek yanýtla belli olacak. Ya proletaryaya baðýmsýz sýnýf çizgisi izlemesi söylenecek ya da sermaye sýnýfýnýn herhangi bir kanadýnýn kuyruðuna takýlma telkin edilecek. Tarihte de hep böyle olmadý mý? Toplumlarýn her tarihsel kritik, dönüm noktalarýnda sol hareket içindeki temel ayrýlýk ve bölünmeler hep bu temelden kaynaklanmadý mý? Proletaryanýn devrimci sýnýf partisi, Leninist Parti ile diðer tüm sosyal reformist ve oportünist hareketler arasýnda günümüze iliþkin ortaya çýkan temel farklýlýk da budur. Ama bu öyle bir farklýlýk ki, bir parti ya da örgütün devrimden yana mý, sermaye sýnýfýndan yana mý olduðunu ortaya koyacak bir farklýlýktýr. Egemen sýnýf arasýndaki çatýþma, devletin tüm kurum ve kadrolarýný içine alacak þekilde, devlete kimin hâkim olacaðý konusunda gerçek anlamýyla patlak vermiþtir. Ýþte tam bu noktada, sol/devrimci hareket içinde yer alan hemen hemen tüm örgüt ve partiler proletarya ve emekçi sýnýflara, Kürt halkýna, kýsacasý birleþik devrimin toplumsal güçlerine egemen sýnýfýn þu ya da bu kesiminin yanýnda; þu ve ya bu nedenle yer almak gerektiðini doðrudan ya da dolaylý yoldan vaaz ediyorlar. Bir parti hariç: Leninist Parti. Evet, sadece Leninist Parti, proletaryaya, emekçi sýnýflara, Kürt halkýna, ortaya çýkan durumdan sermaye sýnýfýnýn bir kanadýný desteklemek için deðil ama bir devrim için; politik iktidarýn ele geçirilmesi için yararlanmalarý gerektiðini söylüyor. Kendi baðýmsýz sýnýf çýkarlarýný korumanýn, baský, sömürü ve zulümden kurtulmanýn baþka yolu yoktur. Gerçekte bu koþullar Türkiye ve Kürdistan’da uzun süredir var. Bugünün 158. Sayý / 24 Şubat -10 Mart 2010

dünden farký, bir toplumsal devrim için koþullarýn daha da olgunlaþmýþ olmasýdýr. Þunu rahatlýkla öngörebiliriz ki, bundan sonra bu koþullar, ortadan kalkmak bir yana günden güne olgunlaþacaktýr. Tekel Direniþi ve Ýktidar Ýçin Mücadele Koþullarýn bir toplumsal devrim için zaten olgun olduðunu ve bundan böyle günden güne daha da olgunlaþacaðýný ileri sürerken, elbette somut olgulara dayanýyoruz. Emperyalist-kapitalist sistemin asýrlýk dev þirketlerden sonra þimdi de devletlerin iflasýna yol açan derin ekonomik krizinden söz etmeye gerek görmüyoruz. Yunanistan, Ýspanya, Portekiz, Macaristan, Ýngiltere gibi devletler iflaslarýný ilan edecekleri günü beklerken, proletarya adýna hareket edip de hala kapitalizm için ümitvar olanlara diyecek sözümüz yok. Böyleleri kapitalizme ve sermaye sýnýfýna karþý aðýzlarýna kadar güven dolu kuru baðýrsaklardýr; kendi hallerine býrakmak lazým. Rosa Luxemburg böyleleri için “kokuþmuþ ceset” demiþti. Yapýlacak þey, devrimin burnunu bu kokuþmuþ cesetlerin kesif kokusundan korumaktýr. Sözümüz devrimin diri, devrimci ruhunu, cesaretini, devrimci bilincini koruyan güçleredir. Bir devrimin yaþamýn içinde nasýl mayalandýðýný, devrimci iþçi sýnýfýnýn eyleminin içinden nasýl doðduðunu görmek isteyen Tekel iþçilerinin eylemine baksýn. Ankara’nýn ortasýnda, sermaye düzeninin baþkentinde Tekel iþçileri baþlangýçta kendilerinin de öngörmedikleri, kendilerinin de hesaplayamadýðý etkiye sahip bir eylem ortaya koydular. Tekel iþçilerinin eylemi öncelikle, bir


Yeni Evrede

Gündem

Mücadele Birliði

KTİDAR İÇİN

E BİRLİĞİ mýknatýs gibi devrimin toplumsal güçlerini etrafýnda birleþtirdi. Emekçi kitleler, sendika önderlerinin tüm dolaylý/dolaysýz engelleme giriþimlerine karþýn Tekel iþçileri etrafýnda birleþtiler. Ankara emekçi sýnýflarý, emekçi halký, kimsenin doðrudan yönlendirmesi olmadan, sýnýf sezgilerinin etkisiyle Tekel iþçileri etrafýnda örneði az görülür bir dayanýþma aðý ördüler. Bu dayanýþmanýn politik anlamý, politik karakteri nedir? En özlü þekilde ifade etmek gerekirse, bu dayanýþmanýn politik anlamý, hükümete ve düzene karþý mücadele isteðidir; politik karakteri ise devrimcidir. Tekel iþçileri etrafýnda ortaya çýkan ve sermaye sýnýfýna, düzene karþý bir öfkeyi, bir mücadele isteðini, devrimci mücadeleye duyulan eðilimi ifade eden dayanýþma Ankara emekçileriyle sýnýrlý deðil. Biliyoruz ki, Sinop’tan Alanya’ya; Batman’dan Edirne’ye kadar emekçi sýnýflar Tekel iþçileriyle dayanýþma içine girerek sermaye sýnýfýna, hükümete, düzene karþý olan kin, öfke, mücadele isteði gibi duygu ve eðilimlerini ortaya koydular. Eylem bu yönüyle, deyim uygunsa, uyuyanlarý sarstý, kýyýda köþede bekleyenleri harekete geçirdi, onlara bir canlýlýk kazandýrdý, toplumun en geri kesimleri politik yaþamýn ortasýna çekti. Emekçi sýnýflar ve Kürt halký kendi çýkarlarýný Tekel iþçilerinin çýkarlarýyla özdeþleþtirdi ve Tekel iþçilerinin hükümet karþýsýnda bir zaferinin kendi zaferleri anlamýna geleceðini gördüler. Onun için Tekel iþçileri, tüm gözlerin çevrildiði bir noktadalar artýk. Gözlerini Tekel iþçilerine çeviren emekçi sýnýflar Türkiye ve Kürdistan’ýn sýnýrlarý dýþýna da taþtý. Avrupa iþçi sýnýfý, emperyalist sermayenin bu kanlý pençesi

altýndaki sýnýf da gözlerini Tekel iþçilerine çevirmiþ durumda. Sermaye uluslararasý karakterdeyse ise proletaryanýn mücadelesi de enternasyonaldir. Avrupa iþçi sýnýfý þimdi Tekel iþçilerinden öðrenmekle kalmýyor ama ayný zamanda Tekel iþçilerinin kazanacaðý bir zaferin kendi mücadelesine nasýl muazzam bir itki vereceðinin farkýnda. Avrupa iþçi sýnýfý, Tekel iþçilerinin yanýnda. Durumu þöyle tanýmlamak mümkün: Türkiye, Kürdistan ve Avrupa iþçi sýnýflarý, emekçi kitleler gözlerini Tekel iþçilerine çevirmiþler. Tekel iþçileri ise “kazanmak için ne yapmalý” sorusuna yanýt için gözlerini “devrimci” belledikleri yapýlara dikmiþlerdi. Ýþçilerin “devrimci” bellediði yapýlar ise iþçilere kendi dar, sýnýrlý, güdük çýkarlarýndan baþka bir þey ileri sürmemeyi tavsiye ediyorlardý. Yani arkalarýndaki desteði kaybetmelerine yol açacak bir yol öneriyorlardý. Leninist Parti, iþçilere baþka bir yol gösteriyor. Leninist Parti, Tekel iþçilerine, hükümetin karþýsýna bütün emekçi sýnýflarýn ve ezilen halklarýn temsilcisi olarak çýkmalarýný, bunun gereði olarak gözlerini kendilerine çevirmiþ tüm sýnýf ve kesimlerin yaþamsal taleplerini kendi talepleri olarak öne sürmelerini; iktidar mücadelesini en baþa almalarýný ve Kürt ulusunun özgürlük hakkýnýn kararlý savunucusu olduklarýný ilan etmelerini öneriyordu. Çünkü diyor Leninist Parti, birincisi, politik iktidar ele geçirilmeden, emeðin iktidarý kurulmadan elde edilecek hiçbir kazanýmýn güvencesi olamaz. Ve þimdi devletin tepesinde krizin bu denli derinleþtiði, kitlelerin sermaye egemenliðine karþý mücadele isteðiyle dolu olduðu koþullarda iktidar için mücadele mümkün olmakla kalmayýp zorunlu bir hale gel158. Sayý / 24 Şubat -10 Mart 2010

miþtir. Ýkincisi diyor Leninist Parti, Kürt halkýnýn gerçek güvenini ve sarsýlmaz desteðini kazanmak için Tekel iþçileri Kürt ulusunun özgürlük hakkýnýn kararlý savunucusu olduðunu göstermek durumundadýr. Böylesi bir adým, Tekel iþçilerine hükümet karþýsýnda eþi benzeri olmayan bir destek kazandýracak. Kürt halký, iþçilerin böylesi bir adýmýný ne unutur ne de karþýlýksýz býrakýr. Üçüncüsü diyor Leninist Parti, Tekel iþçileri eylem ve istemlerinde ne kadar ileri giderlerse hükümetin saldýrý hevesleri o kadar kýrýlacak, iþçileri ezme umudu o denli azalacak. Hükümet üzerinde irade kýrýcý bir etkiye sahip olmak için kuzu postuna bürünmek deðil, yangýnýn her tarafa yayýlacaðýný eylemle göstermek lazým. Yangýnýn her tarafa yayýlacaðýna az çok kanaat getirmiþ bir hükümetin yangýný söndürmek için iþçilerin ayaðýna geleceðini tahmin etmek zor deðil. Darkafalýya göre, hemen elde edilebilir talepleri öne sürmek, en pratik ve güvenilir yoldur. Oysa durum tam tersidir. Ýþçi sýnýfý taleplerinde ve eylemlerinde ne kadar ileri giderse, iktidar uðruna mücadeleyi ne kadar yükseltirse, baþarý da o kadar garanti olur. Çünkü bu durumda devrim mücadelesi zafere ulaþmasa bile reformlar yani hemen elde edilebilir talepler bu mücadelenin yan ürünleri olarak kazanýlacaktýr ve proletarya bu kazanýmlarý alacaðýnýn ilk taksidi olarak cebine indirmesini bilecektir. Yapýlmasý gereken bellidir: Ýþçiler, Ankara sokaklarýný Halk Ýktidarý þiarýyla inletmelidir. Ýþçi sýnýfý kazanmayý göze aldýðýnda zaferle tanýþacaktýr.

17


Yeni Evrede

TEKEL Güncesi

Mücadele Birliði

TEKEL EYLEM GÜNCESİ

56.Gün Bugün Þubat'ýn 8'i, günlerden Pazartesi. Hava biraz kasvetli, kapalý, ama biz onu açmasýný biliriz! Geçenlerde size iþçilerle yaptýðýmýz Sakarya yürüyüþünden bahsetmiþtim. Ýþçilerin de, bizim de düþüncemiz, burayý canlý tutmanýn gerektiðiydi. Ýþçiler bastýrýnca o tartýþmalý günün ardýndan, dün Baþkanlar, her gün Sakarya'da akþamlarý yürüme kararý almýþ. Zaten onlar bu kararý almasaydý da iþçiler yapacaktý. Ayrýca yarýn Çalýþma Bakanlýðý'na, Perþembe günü de Maliye Bakanlýðý'na yürünecek. Komik olan, bu kararlar alýnýr alýnmaz baþkanlardan birinin öncü iþçilerden birine hesap verir tarzda, “bak her gün yürüme kararý aldýk, onun dýþýnda da þunu þunu belirledik” diyerek memnun etme çabasýydý. Bugün biz de Mücadele Birliði Platformu olarak bir özel sayý daha daðýttýk. Ayrýca bazý sloganlarýmýzýn çýktýlarýndan çoðaltarak çadýrlarýn arasýný donattýk. Yine röportajlarý tamamlamaya çalýþtýk. Çok az kaldý. Akþam yaðmur çiselemeye baþladý. Saat 17:00'da Sakarya'daki yürüyüþ için sloganlar baþladý. Bu yürüyüþ iþçilerin baský ve zorlamasýyla alýnan kararlar sonucu baþarýlmýþ bir eylemdi. Eylem çok susamýþ bir insanýn su içmesi gibiydi. Sloganlar öyle gür, öyle tek yürek atýlýyordu ki, þaþarsýnýz. Ýþçiler günlerdir atýl býrakýlmanýn acýsýný çýkarýyorlardý adeta... Sivil polislerin bakýþlarý endiþeliydi. Ne kadar soðukkanlý görünmeye çalýþsalar da her yürüyüþte kaygýlarý kendini belli ediyordu. Eee ne diyelim kaygýlarýný anlýyoruz, haklý bir kaygý bu! Sakarya Meydaný’nda durduk. Bir konuþ-

18

ma yapýldý. Ýstanbul þube baþkaný yaptý konuþmayý. Önce seçerek konuþuyordu dünkü PKK söylemini tekrar etmemeye çalýþtý. Ama sonlara doðru kafa tokuþturan zihniyetini gizleyemedi ve dedi ki: "aranýzda PKK var diyorlar, eðer ki aramýzda PKK olduðunu düþünüyorlarsa, buyursunlar gelip çýkarsýnlar. Onlar bizim can ve mal güvenliðimizi saðlamakla görevli deðiller mi?" bu sözler soðuk rüzgarlar estirdi. Ýþçiler konuþmasýný bölmek için konuþma sýrasýnda slogan atarak daha fazla konuþmasýný engellediler. Bitiminde öncü iþçiler kitleyi caddeye çýkarmak için uðraþtýlar ama sayýlarý yetersiz kaldý. Ýþçiler sendikacýlarýn peþi sýra ara sokaktan Çadýrkent'e doðru ilerledi. Bugün ayrýca 3 iþçi daha fenalaþarak hastaneye kaldýrýldý. Ambulansa kadar sloganlarla götürdük. Ambulanslar konusunda dahi baský uygulamaya çalýþan polislere karþý gövde gösterisi yaptýk iþçilerle... Dün demokrasi çadýrýmýza bir türkücü bayan geldi sesi gerçekten çok güzeldi. Onu zevkle dinledik. Ýþçi arkadaþlardan biri de baðlama çaldý. Hatta istek parçalarýmýzý da okudu. “Ýsteyenler varsa banyo yapmak için evime de götürebilirim” dedi. Bu arada ilk zamanlar açlýk grevleri sýrasýnda þarký türkü yasaktý, hatta alkýþ bile. Ama iþçileri yýlgýnlýða sevk ediyor diye bu uygulamadan vazgeçildi. Sadece halay çekmiyoruz. Dün þunu da konuþtuk. Aslýnda açlýk grevindekilerin hep içeride tutulmasý kötüydü. Onlarý göremeyen arkadaþlarý, onlarýn iradesine, yaþadýklarý anlara tanýk olmayan iþçilerin, eylemin etkisinden uzak eylemin kendine yabancý olmalarý çok doðaldý. Bunu önlemenin tek yolu, 158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

eylemdekilerle iþçileri günün belli saatlerinde görüþtürmek olabilirdi örneðin. Ancak sendika iþçileri adeta çadýrlarýnda kaderine býrakmýþtý. Ýþçiler zorlamasa hareket etmeyecek, o geri slogandaki gibi sadece direnme savunma noktasýnda tutacaktý. 56. günümüz, yarýnki eylemin duyurusu ile mutlu sonlandý. Çünkü ne zaman ileri adým atýlsa iþçiler umutlanýyor. 57.Gün Bugün Þubat'ýn 9'u oldu. Sabahýn erken saatlerinden itibaren çadýrlarda hareketlilik var. Çünkü bugün Çalýþma Bakanlýðý'nýn önüne yürüyeceðiz. Çadýrlarda herkes nöbetçisini belirledi. Hepimiz hazýrýz, çok mutluyuz. Çadýrlarýn bitiminde toplanmaya baþladýk. “Saat 10:20'de toplanýn” diye anons edilmiþti. Herkes toplandý. Sloganlar yine dünkü gibi çok kararlý. Metroya doðru yürüdük. Metroda da sloganlar devam etti. Artýk eskisi gibi “genel grev genel direniþ” sloganý atýlmýyor. Daha önce de söylediðim gibi, iþçiler bir günlük iþ býrakmadan memnun kalmadýlar ve genel grevin bu bir günlük iþ býrakma gibi bir þey olduðunu sanýyorlar. Ýþe yaramadýðýný düþünüyorlar. “Zaten sendikalarýn baþýndakiler hayatýn durmamasý için her þeyi yaptýlar” diyorlar. Neyse artýk “söz bitti sýra eylemde”, “iþ ekmek yoksa barýþ da yok”, “kavga bitmedi daha yeni baþlýyor”, “4C'ye verin de görelim sizi/siyasetçi katili yapmayýn bizi/yýldýrmaz bizleri cezaevleri/ölümüne direnir tekel iþçisi”, “ölmek var dönmek yok”, “her yer tekel her yer direniþ”, “Tekel'in ateþi AKP'yi yakacak”, “Tekel yürüyor kavga büyüyor” gibi birçok slogan atý-


Yeni Evrede

TEKEL Güncesi

Mücadele Birliði lýyordu. Metroda herkesin yüzü gülüyor. Ýþçilere bakýyor þaþkýnlýk içinde herkes. Tüm metro iþçi dolu çoðu kiþi alkýþlýyor. Ýstisnasýz herkesin gözü bizde. Ýþçiler kendilerine güvenle yürüyorlar. Giþelere geldik. Tüm iþçiler giþelerin üstünden atlamaya baþladý. Siviller iþçileri durdurmaya çalýþýyor, ama komik bir çaba bu! Yüzlerce iþçi aldýrmadan yoluna devam ediyor. Kimse en ufak bir tereddüt dahi yaþamadý. Geçen iþçiler arkadaþlarýný bekliyor. Sloganlar hiç kesilmiyor. Çok müthiþ bir görüntü... Burada olmaktan gurur duyduðum zevk aldýðým anlardan birini yaþýyorum. Tüm insanlarýn desteði arkamýzda... Hepimiz geçtik, iki bin iþçi varýz. Metroya biniyoruz, insanlar þokta bize bakýyor. Üstlerine kum gibi gelen bu kalabalýðý anlamaya çalýþýyor. Kimse sesini çýkarmýyor. Metroyla yolculuk ederken de sloganlar devam ediyor. Metroda süslü tipler var, baþlarý önlerinde korkuyorlar kalabalýktan ve sloganlardan. Bazý dinci gerici tipler de gerginler ve sessizce bekliyorlar. Emekçi halk bizden aldýðý güçle konuþuyor. “Günlerdir sizleri izliyoruz, sizi bu durumlara düþürenlerin Allah belasýný versin. Mahvettiler Türkiye'yi. Yüreðimiz sizinle inþallah kazanýrsýnýz.” Ýþçiler “Allah razý olsun, teþekkürler” diyor ve sloganlara devam ediyor. Bir saniye bile ara vermeden sloganlar atýlýyor, herkes çok coþkulu... Yanýmdaki kadýn iþçi arkadaþ heyecanlý, onu yüreklendiriyorum, “korkma” diyorum ve o sevdikleri sloganý attýrýyorum "biz haklýyýz biz kazanacaðýz" atýyorlar, sanki sloganlar cesaret veriyor. Ýniyoruz yine tüm gözler üstümüzde alkýþlar ýslýklar çýkýyoruz. Askeri bir yerin önünden geçiyoruz. Silahlý askerler var. Ama evlerin olduðu yerlerden de geçiyoruz. Evlerden destek verenler var, el sallayan alkýþ tutan... Ýþçiler insanlarýn onlara destek vermesine çok seviniyorlar. Koca binadan tek bir kiþi dahi desteklese ona el sallanýyor, alkýþlanýyor. Bir kiþiyi dahi çok önemsiyorlar. Yolun bir yönü tamamen kesildi. Uzun bir kortej þeklinde yürüyoruz. Ýþçiler yaklaþtýkça öfkeleri artýyor. Çalýþma Bakanlýðý'ný görünce yuhalamalar baþladý. Polis metro giriþ çýkýþýndaki gibi Bakanlýk'ýn önünde de yýðýnak yapmýþ. Hatta kasklarýný falan da hazýrlamýþ, saldýrýya hazýr bekliyor. Ne hoþ, ne hoþ böyle ciddiye alýnmak! Böyle korku salmak sisteme! Çalýþma Bakanlýðý'nýn önünde açýklamayý Tek Gýda-Ýþ sekreteri Mecit Amaç yapýyor. Açýklamada “biz ilk gün de ayný þeyi söyledik, bugün de ayný þeyi söylüyoruz. Biz özlük haklarýmýzla baþka kamu kuruluþlarýna geçmek istiyoruz. Baþka da bir isteðimiz yok. Bugün isteðimiz olsa bugün boþaltýrýz Ankara sokaklarýný. Ne hükümeti düþürmeye çalýþýyoruz, ne de ideolojik davranýyoruz. Biz yasalarda bulunan haklarýmýzý istiyoruz. 'Tek Gýda-Ýþ Sendikasý a-

idat almak için uðraþýyor' sözlerine cevabýmýz, 'biz zaten 12 aydýr aidat alamýyoruz'. iþ koluyla ilgili açýlan bir davadan ötürü tekel iþçileri kazanýrsa da baþka iþ kollarýnda olacaklar, dolayýsýyla bizim burada maddi hiçbir çýkarýmýz yok. Bir an önce baþbakan ve cumhurbaþkanýyla görüþme talebimize cevap verilmesini ve bu iþin çözülmesini istiyoruz.” Mecit Amaç konuþmasýnda ayrýca “burasý Çalýþma Bakanlýðý gibi deðil, maalesef sarf edilen sözlerle Çatýþma Bakanlýðý gibi hareket etmektedir” dedi. Açýklamanýn sonunda iþçilerden biri Kanal 24'ü görünce celallendi. “Hey sen, Kanal 24, defol buradan. Sen çekme, seni istemiyoruz, niye geldin ki!” þeklinde tepki gösterdi. Hatta kameranýn üstüne yürüdü. Kameraman ilkin ciddiye almadý, sonra iþçiler o tarafa yürüyünce kaçtý. Sivil polisler iþçileri sakinleþtirmeye çalýþtý. Öfkelerinin patlamasýndan ödleri patlýyordu. Hatta yürüyüþ ilk baþladýðýnda bir sivil polis amirlerine durumu heyecanlý heyecanlý þöyle aktarýyormuþ “amirim iþçiler yürüyor, oldukça kalabalýklar aralarýnda marjinal gruplar da var... evet efendim metroya yöneldiler” Bunu aktaran iþçi, polisin o hýzlý ve heyecanlý konuþmasýný taklit ediyor, bizler kahkahalarla gülüyoruz. “Her þey sizin suçunuz, ne oluyorsa hep siz marjinal gruplarýn yüzünden oluyor” diye þakalaþýyor. Yine karnýmýz çatlýyor gülmekten... Dönüþte yine yollarý kapata kapata sloganlarla yürüdük. Gerçi bazý iþçiler “neden hemen dönüyoruz, þurada biraz oturma eylemi de yapsaydýk” diyor. Herkes eylemlere öyle alýþtý ki... Her þeyiyi sloganlaþtýrýyoruz. Metroda tüm iþçiler yine gürlediler. Bu arada dikkatinizi bir þeye çekeyim. Önemli bir ayrýntý bence, çok önemli. Gelirken metroyu iþgal etmiþ, giþelerde polisin müdahalesini komik hale getirmiþtik. Dönüþte polis giþeleri kendi açmýþtý. Yani iþçilerin "yasadýþý" iþler yapmaya alýþmasýný, kendi sözünden dýþarý çýkmayý alýþkanlýk haline getirmesini istemiyordu. Sonuçta tüm giþeler açýlmýþtý. Oysa bir saat önce giþeler kapalý ve polisin parayla 158. Sayý / 24 Şubat -10 Mart 2010

kart almaya zorlamasý olmamýþ gibiydi... Çemberin içinde tutamayýnca çemberi geniþletmiþlerdi. Metronun içinde de sloganlar sürdü. Çýkýþta alt geçidin içinden yürümek istemiyorduk ama çok sayýda sivil polis, sendikacýlarla birlikte kitleyi yönlendirmeye çalýþýyordu. Onlarýn bu baskýlarý olmasa, iþçilerin Kýzýlay'a çýkmasý iþten deðil... Ancak emniyet sübaplarý iþ baþýnda! Saat 16:00'a geliyor. Perþembe günü de Maliye Bakanlýðý'na yürüyeceðiz. Bu küçük eylemler bile bize canlýlýk ve coþku katýyor. Bugün bir amcanýn yaptýðý bir þey bir iþçiyi duygulandýrmýþ onu anlatýyordu. Onu da aktarayým. Adamcaðýzýn cebinde 2001 sigarasý varmýþ yarým dolu, onu iþçilere uzatýp “alýn bunu elimde sade bu var, sizin için ancak bunu yapabilirim” demiþ. Ýþçiler çok duygulanmýþ. Yine bir teyze “illa bir þey söyleyin sizin için ne yapabilirim, neye ihtiyacýnýz var? Ben de bir þeyler yapmak istiyorum.” Ýþçi arkadaþ da yok teþekkürler dediði halde bakmýþ çok istiyor, o zaman düþünmüþ, en ucuz peçete istemiþ, kaðýt mendil falan istemiþ teyze hemen alýp gelmiþ. Diyor ki “ne güzel herkes elinden gelen bir þeyi buraya katmak istiyor”. Bir de buraya bir gelen baðlanýyor. Ýþçiler gelenlere çok sýcak davranýyor. Sanki misafir gelmiþ gibi. O nedenle her iþ çýkýþý gelen memurlar var akþamlarý... Bizi her gün görmeyince eksiklik hissettiklerini söyleyenler var. Bugünün en güzel ve yeni sloganýyla sonlandýrayým günceyi: TEKEL YÜRÜYOR KAVGA BÜYÜYOR! 58.Gün Dün akþam, artýk her akþam olacak olan, saat 17.00’deki yürüyüþümüz baþladýðýnda röportaj yapmakla uðraþýyordum. Malatya çadýrýndaydým. Biter bitmez koþtum. 100 metresini kaçýrmýþtým. Ama olanlar olmuþtu. Gerçi içim rahattý, çünkü iþçi yoldaþým yürüyüþteydi. Ýlk yüz metrenin sonunda saða dönülüp Sakarya’da turlanýyor. Geçen akþam yol deðiþtirilmek isten-

19


Yeni Evrede

TEKEL Güncesi

Mücadele Birliði

di, ama olmamýþtý. Bu sefer de yine iþçilerin öncülüðünde düz devam edip, ana caddeye çýkýp yürütülmek istendi. Ancak dünkü çabayý iyi yorumlayan polis hemen önlemini almýþtý. Düz gidilecek yolu da tutmuþtu. Hatta ana caddeye çýkan tüm ara sokaklarý tutmuþtu. Polis barikatýna raðmen öncü iþçilerden birkaçý kitleyi ana caddeye yürütmeye çalýþýnca, polis bu

siyasetlerin “biz çok okuduk her þeyi biliyoruz” der gibi davrandýðýný, bunun sýnýfa bir þey kazandýrmadýðýný söyledi ve dedi ki: “sýnýf burada, en gerisi bile bu eyleme çok þey katýyor. Burada çok okuyanlarý da görüyoruz, sýnýfýn içinde ne yapacaklarýný bilemiyorlar.” Bizim iþçi arkadaþ da “önceleri yaprak kýpýrdamýyor, bu ülkeden bu iþçiden bir þey olmaz diyenleri de

iþçilerden birini gözaltýna almak için çekiyor, diðer iþçiler ve iþçi yoldaþýmýzsa buna izin vermiyor ve öncü iþçiyi polisin elinden alýyor. Sonra kitle sendikacýlarýn da yönlendirmesiyle hep yürünen ve zaten kazanýlmýþ olan koldan yürümeye devam ediyor. Sonrasý Sakarya Meydaný’nda açýklama yapýlýyor. Harb-Ýþ baþkanlar kuruluda desteðe gelmiþ, Harb-Ýþ baþkaný da konuþma yapýyor. Eylem Sakarya esnafýna teþekkürlerini ileten sloganlarla çadýrlarýn içinde bitiriliyor. Bu da önemli bir adýmdý. Ancak daha önemlisi bu ileri adýmlarý atma konusunda kitlenin istekli olmasý zorlayýcý olmasýydý. Oysa kitlenin içindeki ileri eðilimin sayýsý kitleyi itekleyici güçte deðil. Önümüzdeki günlerde yeniden otobüslerle iþçiler gelecekmiþ illerden. Belki o zaman daha dinamik bir kitlemiz olur. Dün gece bizim demokrasi çadýrýmýzda yine derin mevzular konuþuluyordu. Önce TEKEL eyleminin dününü bugününü konuþtuk, sonra geleceðine geldik. Bir iþçi arkadaþ bazý

görüyoruz, eylemin yarýsýndan sonra gelip sanki devrim olmuþ gibi davranýyorlar.” Bizim çadýra her düþünceden iþçi, siyaset vb. geliyor. Çok güzel tartýþmalar oluyor, çok canlý ve derin... Ulusal sorunu, sýnýfsal sorunu reformizmi sendikalizmi hatta kadýn sorununu dahi bu çadýrda tartýþtýk ve genel doðrularý konuþtuk ve bu hiç kolay deðil. Çünkü sadece biz anlatmýyoruz, aralarda baþka düþünceleri de tartýþýyoruz. Engelli parkurlarý baþarýyla koþtuðumuzu düþünüyorum. Bugün 10 Þubat, Çarþamba. Ýstanbul’dan Ayýþýðý Sanat Merkezi müzik grubumuz Emeðe Ezgi ve yanlarýnda da birçok yoldaþýmýz geldi. Sabah ilk iþ öncelikle onlarý çadýr çadýr gezdirmek oldu. Tüm çadýrlar istisnasýz bizi içeri davet etti. Çok sýcak davrandýlar. “Ben þimdi onlara Türkiye turu yaptýrýyorum, sonra gelip sizlere müzik yapacaklar” dedim. Kimi kuru pasta ikram etti, kimi çay verdi. Akþam nöbetinden kalma yatanlar da vardý. Zaten sadece çadýrlarýn tümünü gezmemiz ve bir mer-

20

158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

haba dememiz bir saat sürdü. Ama çok keyifli bir turdu. Sonra doktor arkadaþý revirdeki doktor ve hemþirelerle ve açlýk grevindeki iþçi arkadaþlardan bazýlarýyla tanýþtýrdým. Gerisini de ona býraktým. Zaten hemen kaynaþmýþ. Bugün ayrýca Dev Saðlýk-Ýþ ziyaretimize geldi. Tekstil-Sen de Tekel iþçilerinin yanýnda olduðunu söyledi. Diþ hekimleri hem desteðe geldi hem de yemek daðýttý. Bugünün en önemli ziyareti ise Marmaray iþçilerinin Tekel iþçilerini ziyareti idi. Pankartlarý sloganlarý ve coþkularýyla çadýrlarýmýzýn arasýndaydýlar. Bu ziyareti deðerli kýlan iþçilerin mücadele birliðinin böylelikle örülüyor olmasýydý. Keþke tüm eylemde ki iþçiler bu çekirdekte olsa hepsi tek yürek ayný hedefe yüklenseler... ÝKTÝDAR! Yine buranýn neleri burjuvaziye yaptýrdýðýný görebilmek açýsýndan bir ziyaretçiyi daha yazmak istiyorum. Hüsamettin Cindoruk bu zat DYP’li Demirel’in sað kolu yýllarca “Yollar Yürümekle Aþýnmaz” diyen Demirel’e hizmet etmiþ. burjuvazinin sadýk uþaðý iþçi sýnýfýyla tek baðý onlara ettirdiði iþkenceler olabilecek bir adam... Bir iþçi yoldaþ bu aný þu duygularla karþýladý: “Vay be! Tekel iþçilerine bak! kimleri ayaðýna getiriyor! gerçekten burada bir tarih yazýlýyor... bir zamanlar ‘yollar yürümekle aþýnmaz diyenler þimdi iþçilerin ayaðýna geliyor heyt be!” Akþam her zamanki gibi saat 17.00’da yürüyüþümüzü yaptýk. Bugünkü açýklamayý Muþ Bitlis Þube baþkaný yaptý. Olaðan bir yürüyüþ oldu. Dünden sonra tek fark önlemlerin bir kat daha artmasýydý. Ayrýca bugün saat 19.00’da KESK’te meþaleli yürüyüþ düzenledi. O da Sakarya meydanýnda ayný güzergahtan heykelin etrafýnda bir dönüþle alana geri dönülerek yapýldý. Bir sokaklýk iþimiz var ama o bir sokak çok þeyi deðiþtirecek dengeler bozulacak. Þu anda saat 00:35. Bizimkiler, yani Emeðe Ezgi Grubu þu anda çadýr çadýr dinleti veriyorlar. 17:00 ile 19:00 arasý ilk dinletilerini çadýrlarýn önünde sokakta verdiler. Gerçi Denizli’den bir iþçinin çocuðu intihar etmiþ, o nedenle kýsa tutmak zorunda kaldýlar. Ama yine de güzeldi ve etkili oldu. Gece de iþçi arkadaþla birlikte büyük çadýrlarda dinleti vereceklerdi. Hala devam ediyorlardýr. Gideyim de bir bakayým. Burada geceler uzun ne de olsa... 59.Gün Dün gece Emeðe Ezgi, önce Diyarbakýr, sonra Bitlis çadýrlarýnda dinleti vermiþ. Ancak Denizli TEKEL’deki iþçinin çocuðunun intiharý nedeniyle, uzun uzun ve hareketli parçalar çalamamýþlar, malum bir de açlýk grevi devam ediyor. Ama bir gecede bir sokak ve iki çadýr hiç de fena sayýlmaz. Ayrýlýrken iþçilerden sanatla ilgilenenlere Önsöz ve þiir kitaplarýmýz-


Yeni Evrede

TEKEL Güncesi

Mücadele Birliði

dan da vermiþler. Ýyi geçtiðini söylediler... Dün gece sabah 05.00’a kadar nöbet tutum. Evet, iþler biraz daha kýzýþýyor desem yalan olmaz. Polisler her akþamki gibi deðillerdi. Ta ilk haftalardaki yerlerine gelmiþler. Bir koldan çadýrlarýn dibine kadar gelmiþler, sýraya geçmiþ nöbet tutuyorlar. Diðer koldan otobüslerden çýkmýþlar, daha hareketliler. Sakarya ve çadýrlar arasýnda ise normalden daha fazla sivil var. Artýk iþi sýký tutuyorlar. ama tüm bunlar burayý iþçileri ve iþçilerle birlikte geliþen güçlenen emek cephesini ne kadar ciddiye aldýklarýný gösteriyor. Bugün Þubat’ýn 11’i. Çemen Tekstil iþçilerinin mahkemesi var. Bizimse bugün Maliye Bakanlýðý önünde eylemimiz var. Saat 10.30 ve anons yok. Þube baþkanlarý, “herkes 3-5 kiþi kendi gitsin” demiþ. Durum böyle olunca, biz Mücadele Birliði Platformu olarak birkaç iþçi arkadaþ Maliye Bakanlýðý önüne gittik. Burada üstünden atlamadan birinden bahsetmem gerek. 60’ý çoktan devirmiþ emekli öðretmen bir hevalimiz, burada Ankara’da tanýþtýk. Bizim yememizle içmemizle ihtiyaçlarýmýzla birebir ilgilendi. Yetmedi her eylemde yanýmýzda oldu. Dahasý var. Bizimle nöbete kaldý. Yaþý açýsýndan beklenmeyecek çeviklikte ve çok sýcak hevalimiz olmasaydý, Maliye Bakanlýðý’ný bulmamýz hiç kolay olmazdý. Ýnsan bu örnekleri gördükten sonra, mücadelenin yaþý yok diyor. Hani “bizden geçmiþ” diyenler var ya, bence onlarýn içi geçmiþ. Yüreði iþçi sýnýfýyla atan her emekçiye, yaþý ne olursa olsun sýnýfýn ve mücadelenin içinde olmalarýný gösteriyor öðretiyor hevalimiz... Hevalimiz bizi Maliye Bakanlýðý’na götürürken, baþka iþçiler görmeye baþladýk. Bu arada yüzlerce çevik kuvvet, dev silahlarý ve gaz tüpleriyle birçok yerde konumlanmýþlardý. Yaklaþýnca slogan seslerini duymaya baþladýk. Hemen aralarýna girdik. Açýklamayý Tek Gýda Ýþ Genel Sekreteri Mecit

Amaç yaptý. Mecit Amaç, genel her zaman ki söylenenleri deðiþik þekillerde tekrar söyledi. Açýklama bitince iþçilerin isteði üzerine, 5 dakika oturma eylemi yapýldý. Bu sýrada en anlamlý bulduðumuz sloganlardan birini attýrdým. “Biz çocuklarýmýza onurlu bir gelecek býrakacaðýz ya siz?” Oturma eyleminden sonra, önce biraz daðýnýk bir þekilde yürümeye baþladýk. Ýþçiler öndeki arkadaþlarýný yavaþlatmaya, kitleyi birleþtirmeye çalýþýyordu. Sivil polislerse “beklemeyin devam edin” diyordu. Kitlenin birleþmesi, hemen herkesin önünden geçerken bir sürü hayal kurduðu Meclis’i hemen geçince oldu. Baþladý sloganlar. Polis ve çevikin baþtan beri olan telaþý daha da bir arttý. Çevik’i bir o yana bir bu yana koþturmaya baþladýlar. Siviller iþçi kitlesinin etrafýnda, onu kontrol edebilmek yönlendirebilmek için fýr dönüyorlardý. Güvenpark’a geldik. Hem de sloganlarla insan kendini bu kitlenin içinde güçlü hisseder, çünkü kararlýlýk var. Bu, sendikanýn “arkadaþlar herkes geldiði gibi 3-5 gruplar halinde daðýlsýn” demesine, yürürken sendikacýlarýn sözlerini tekrarlayarak durdurmaya çalýþan iþçilere raðmen yürümek güzeldi. Kitle kendini bu çadýrlarýn arasýndan çýktýkça, yürüdükçe özgür hissediyordu. Özgüveni artýyordu. Döndüðümüzde yine baþarý hissiyle sonlandýrdýk eylemi... Döndükten bir süre sonra saat 12.00’da, dün baþbakanýn eþinin yanýna giden, ama baþbakanýn kendiyle görüþen 2 bayan iþçi, dünkü açýklamalarýnýn yanlýþ anlaþýldýðýný, sadece baþbakanýn aracýsýz görüþmesinin olumlu olduðunu söylediklerini, onun dýþýnda görüþmede baþbakanýn “evinize dönün” dediðini anlatýyorlar. Kadýnlara, çocuklara çok üzülüyormuþ, Ama 4C konusunda sendikacýlar yanýltýyormuþ bizi, gerekli düzenlemelerin yapýldýðýný, tazminatlarýyla ev almalarýný ya da paralarýný faize yatýrmalarýný tavsiye etmiþ. Millet öfkesinden 158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

patlayacaktý. Acayip bir andý. Sadece onca basýnýn önünde bile onca küfürün edilmesi, bu sisteme ve onun temsilcilerine duyulan saygýnýn hangi boyutta olduðunu gösteriyor. Ayrýca onlardan hiç çekinmediklerini de... Ýþte bu açýklamadan 15-20 dakika sonra kitlenin moralini yükselten destekler oldu. Avrupa Tarým ve Gýda Sendikalarý (EPTA)’dan Herald adlý temsilci konuþma yaptý. “Baþbakanýnýz her þeyi yanlýþ yapýyor, demokratik haklarýnýz için verdiðiniz mücadelede bile sizlere çok þiddetli saldýrabiliyor. 4C insanlýk dýþý bir uygulamadýr” þeklinde konuþtu. Sonra Almanya’dan sendikacýlar gelmiþti. Brecht’in bir sözünü (Almanca yazýlmýþ, biz imzadan anladýk) pankart yapmýþlar. Onu açtýlar. Mercedes araba Fabrikasý, içki fabrikasý ve tersane iþçilerini temsilen gelmiþler. Sadece mercedes araba fabrikasýnda 12.500 iþçi çalýþýyormuþ. Bunlarýn 500’ü Türkiye kökenliymiþ. Oradaki tüm iþçiler, TEKEL iþçilerine sevgi ve selamlarýný göndermiþler. Türkiye’ye gelirken Hamburg Havaalanýnda pankartlarýný açarak yürümüþler. Alman polisi hemen koþup gelmiþ, “ne oluyor, bu pankart ne” diye sormuþ. Gelen sendika temsilcileri de, TEKEL iþçilerinin haklý mücadelesini desteklemeye gittiklerini söylemiþler. Alman polisi de onlara “tamam o zaman iþiniz rast gelsin demiþ” -Tabi bu sözlerin ardýndan Türk polisi-Alman polisi arasýndaki farklarla ilgili karýn çatlatan espiriler döndü, yazmýyorum- “Yetim hakký yiyenleri sizlerin içinde deðil, IMF’de, kendilerinde arasýnlar” dedi. Gidince ilk iþinin Bremen’deki sendikalar birliðinde toplantý düzenleyip, burayý anlatmak olacaðýný söyledi. Yine Alman temsilcilerden biri konuþma yaptý ve dedi ki: “Biz buradayýz, çünkü biz iþçiyiz, biz sýnýfýz. Tüm Avrupa’yý sardý bu mücadele. Biz de merakla sonucunu bekliyoruz. Avrupa’dan büyük baskýlar alacaklarýný biliyoruz. Biz de 2 hafta önce mü-

21


Yeni Evrede

TEKEL Güncesi cadele verdik. Krizden kaynaklý iþten çýkarýlmaya çalýþýldýk. Ama biz þimdilik kazandýk. Mahkeme lehimize karar verdi. Yaþasýn iþçilerin dayanýþmasý”. Avrupa’dan Almanya’dan gelenler sadece manevi deðil, maddi destekler de getirmiþler, bunlarý da bankaya yatýrdýlar. Aradan 10-15 dakika geçti, TTB’nin açýklama yapacaðý söylendi. Hekimler þöyle bir açýklama yaptýlar. “TEKEL iþçileri, içine itildikleri yaþam koþullarýný adeta þimdiden yaþýyorlar. Ýyi beslenemiyorlar, iyi giyinemiyorlar, sýk hastalanýyorlar, koltuklarda yerlerde uykularýný tam alamýyorlar... Ýþçilerin saðlýk durumlarý iyi deðil. Kronik hastalýklar alevleniyor. Buraya siz TEKEL iþçileri için Ýstanbul’dan, Ankara’dan, Diyarbakýr’dan, Bursa’dan, Eskiþehir’den, Mersin’den, Ýzmir’den ve Avrupa’dan hekimler geldi. Bizim burada hekim olarak, sizlerin yanýnýzda olmamýz hiç birþeyin garantisi deðil. 59 gündür bu karda kýþta sokaktasýnýz. Normal koþullarda bile insan saðlýðý bozulur, Ankara’nýn göbeðindesiniz ve saðlýk durumlarýnýz iyi deðil. Açlýk grevindeki arkadaþlarýnýzýn durumlarý hiç iyi deðil. Buradan hükümete sesleniyoruz: Daha neyi bekliyorsunuz? Çözün bu sorunu! Ýþçilerin saðlýðýnýn daha da bozulmasýný mý? Sizlerden de biz hekimlerin ricasý, açlýk grevini tekrar düþünün, içerideki iþçilerin durumlarý hiç iyi deðil, sizden rica ediyoruz bunu tekrar düþünün...” Mesaj alýnmýþtý. Her ne kadar açlýk grevi bitirildi diye tv’lerde alt yazý geçse de, az sayýda iþçiyle açlýk grevi sürüyordu. Ama gerçekten artýk kusmalar falan baþlamýþtý. Hekimler hen an iþçilere bir þey olur diye endiþeleniyordu. Buradaki iþçilerin yaþ ortalamasý 40 tahminen, ve çoðunda bir sürü hastalýk var zaten. Bir de 59 gündür bu soðukta beklemenin verdiði halsizlik de var. Ya birine birþey olursa, iþte bu ihtimal dahi endiþelendiriyor. Ama herkesi bu ihtimal farklý farklý endiþelendiriyor. Akþam 17.00 yürüyüþü yine sloganlarla coþkulu bir þekilde baþladý. Her þey her gün olduðu gibiydi. Konuþmayý Diyarbakýr þube baþkaný yaptý. Tabi bol bol halklarýn kardeþliði sloganý ve zýlgýtlar atýldý. Avrupa’dan gelenlerin olduðu burada da duyuruldu. Dönüþte biz Çav Bella’yý baþlatýp söyledik. Her akþam daha da kalabalýk olan yürüyüþte, daha önce dikkatimizi çeken garip bir bildirinin imzacýlarýnýn yine bir bildiri daðýttýðýný gördük. 45 yaþlarýnda bir adam. Elinden poþetle bildirileri aldýk. “Sen kimsin” dedik. Adam kem küm etti, panikledi. Ýþçilerin de yardýmýyla yakasýndan tutup dýþarý attýk. Hemen kaçýp gitti. Daha önceki bu imzalý bildirilerde, biraz ergenekonvari tüm devrimci örgütlerden birer cümle yapýþtýrýlmýþ. Ama açýkça tüm örgüt liderlerini, ABD’ye çalýþan bir ajan gibi gösteren bir bildiriydi. Ayrýca önerilen þeyler, yasadýþý diyebileceðiniz

22

Mücadele Birliði

kadar ileri görünüyor. Yakalým, yýkalým diyor ama, Ýþçi Partisi’ni solcu görüyor. Neyse olayý gören iþçilerin bir çoðu beni tebrik etti. “Söyleseydin biz döverdik” dediler. Ben de “yok, belki de istedikleri buydu” dedim. Bir iþçi, “keþke kimliðini alsaydýk” dedi. Ben de “doðru ya, keþke alsaydýk” dedim. Ama adamýn elinden tüm bildirileri aldýk, yýrttýk. Ben birkaçýný, adamýn ne olduðunu kanýtlamak için sakladým. Dönüþte açlýk grevindeki iþçilerden birçoðu eylemin bitirilmesi istenildiði için býraktýklarýný söyledi. Ýçeride sadece 16 iþçi kaldý. Bu arada açlýk grevindeki bir iþçi ambulansa, “Katil AKP” sloganlarýyla götürülüyordu. Ýlk defa sloganlarla ambulansýn peþinden yola kadar çýkýldý. Bu önemli bir göstergeydi. Akþam 19.00’da KESK, her akþam destek amacýyla yapacaðý meþaleli yürüyüþ için geldi. Dün akþamýn iki katý olmuþtu kitle,. en öne enternasyonal dayanýþma için gelen sendika temsilcileri geçti. Arkasýnda çocuklar ve kadýn iþçiler sýrayla yürüyüþ kortejini oluþturdu. Siviller de iki katýna çýkmýþtý. Ama çok doðal, iþçiler ne düþünüyor acaba, bu sefer ne yapacaklar diye merakla bekliyorlar ya da bir iþçinin yaptýðý esprideki gibi “polisler ne yapýyor ki caným, adamlar sessiz sessiz çalýþýyorlar”. Meþaleli yürüyüþün ardýndan Emeðe Ezgi “yola çýkmadan bir iki çadýrý daha dolaþalým, parçalarýmýzla iþçilere moral verelim” dediler. Hatay ve Ýskenderun þubelerinin yarý açýk, oldukça geniþ olan çadýrýna gittik. Ýþçiler Arapça parçalar söylüyordu biz gittiðimizde, sonra Emeðe Ezgi’nin parçalarýna eþlik ediyor158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

lardý. Daha 4-5 parça söylenmiþti ki, slogan sesleri gelmeye baþladý. Kumlu’yla baþbakanýn görüþmesinin sonucunu Kumlu açýklamýþ, deðiþen birþey yok, Erdoðan “ben son sözümü söyledim, 4Cye geçsinler” demiþ. “Evlerine dönsünler” demiþ. Ýþçiler de sinirlenmeye baþlamýþlardý. Türk-Ýþ’in önü kalabalýk, öfkeli iþçiler sloganlar atýyordu. Açlýk grevinde kalan iþçiler de kapýnýn önüne çýkmýþlardý. Herkes slogan atýyordu. Önce açlýk grevindeki birkaç iþçi konuþma yaptý. Sonra þube baþkanlarý konuþtu. Ama öfke dinmedi. Mecit Amaç çýktý ama iþçiler, “Türkel buraya” diye slogan atmaya baþladýlar. Türkel çýktý. Ýþçiler alkýþladý. Türkel bir konuþma yaptý. klasik þeylerin dýþýnda, yarýn sendika konfederasyonlarýnýn toplantý yapacaðýný, Cumartesi, Pazar deðerlendirme yapýp, Pazartesi sonuçlarýn açýklanacaðýný söyledi. Açlýk grevindekilerin artýk devam etmemeleri için yarýn onlarla konuþacaðýný da söyledi. Ayrýca 4C’ye þimdiye kadar geçen arkadaþlarýný hain ilan etmediklerini, çaresizlikten, çýkýþsýzlýktan geçtiklerini söyledi. Bu söz üzerine iþçilerden bir çoðu tepki göstermeye baþladý. “Ne diyorsun baþkan, biz de mi geçelim. Ne demek çaresizlikten, bizi bu çaresiz çözümsüz hale kim getirdi. O zaman daha ileri kararlar alýn, biz ölmeye hazýrýz, baþkan bizi ölüme götür” vb. baðýrdýlar. Türkel bu defa yatýþtýrmak için, “yarýnki toplantýdan, artýk bu güne kadarkilerden daha ileri, denenmemiþ yeni eylem kararlarý çýkacaktýr” dedi ve iyi akþamlar dileyip içeri girdi. Ama iþçilerin öfkesi dinmedi. Herkesi bir tartýþma aldý. Kimi iþçiler


Yeni Evrede

TEKEL Güncesi

Mücadele Birliði öfkelerinden aðlayacaktý. Kimi arkadaþlarýný sakinleþtiriyor, kimi küfür ediyor, kimi “bunlar bizi oyalýyor, her hafta bir hafta sonraya atýyor, daha neyi bekliyoruz, neyi...” Tabi kameralar bu görüntüleri kaçýrmýyordu. Biz Mücadele Birliði Platformu olarak dün daðýttýðýmýz bildiride olduðu gibi, çadýrlarýn temsilciler seçip bir deðerlendirme toplantý yapmasý gerektiðini, böyle ayaküstü baðýrýp çaðýrmayla bir yere varýlamayacaðýný söyledik. Ýzmir’den kadýn iþçilerin aklýna yattý bu söylediðimiz, zaten onlarca kez deðiþik kiþilerle ve þekillerde toplanýlmýþtý. Bu defa Ýzmirli TEKEL iþçisi bayanlarla ben, tek tek çadýr çadýr gezip, herkesi Ýzmir’in büyük çadýrýna beklediðimizi söyledik. Ýþçi bayan her çadýra büyük bir güvenle giriyor, kendini tanýtýyor ve aralarýndan seçecekleri bir veya iki temsilciyi Ýzmir çadýrýna konuþmaya çaðýrdýklarýný söylüyordu. Ýzmir’in hem çadýrý çok büyüktü, hem en kalabalýk iþçi Ýzmir’deydi. Neyse, Bitlis çadýrýný çaðýrýrken, þube baþkanýna denk geldik. “Biz burada neciyiz” dedi. Bana “sen kimsin, sen iþçi misin?” dedi. Ben de “hayýr ben iþçi deðilim, ama 59 gündür TEKEL iþçilerinin yanýndayým ve iþçilerin oturup durumlarýný deðerlendirmelerinde ne gibi bir sakýnca var, anlamýyorum” dedim. Uzatmayayým, konuþmamýz böyle sürdü. Herkes gergindi. Sonra birbirimizi dinlemeye ve anlamaya baþladýk. Tabi artýk Ýzmir çadýrý kapýlarýný kapatmýþtý, toplantý baþlamýþtý. ve kapýnýn önünde toplanan tanýmadýklarý kiþileri almamak adýna, “yer kalmadý” diyorlardý. “Her çadýrdan geldiler zaten” deniliyordu. Biz de birlikte dolaþtýðýmýz iþçi ablayla birlikte, Bitlis çadýrýna tartýþmaya kaldýðýmýz yerden devam etmeye döndük. Þube baþkaný yorulmuþtu. 3 aydýr evine gitmemiþ, eþi hastanede, onu bile görmeye gitmemiþ, çadýrýyla birebir ilgilenmiþ. Bana “siz iyi bir þey yapmaya çalýþýrsýnýz, ama ortalýk provokatör kaynýyor, biri çýkar ortalýðý karýþtýrýr” dedi. Geçen çadýrlarýndan sivil polis olduðunu tahmin ettikleri birini kovmuþlar. Dün bizim çadýra da iþçi kýlýklý bir adam geldi. Konuþmalarý kýþkýrtýcýydý ve söylediði bilgiler birbirini tutmuyordu. Bu ara bu tip þeylerin çok olduðunu konuþtuk. Þube baþkaný, “ne kaldý, ne kaldý her þeyi yapýyoruz iþte bak .... vermiyorlar iþte” dedi. “Ne yapalým, Kýzýlay’a mý çýkalým, zaten onlar da bekliyor ki, bir hata yapsýnlar da çadýrlara saldýralým. Bak bugün de gitmedik mi bakanlýðýn önüne, oradan da yürümedik mi, sen de vardýn... 1 günlük iþ de býrakýldý, açlýk grevi de yapýldý. Daha ne yapalým, her gün basýn, medya burada deðil mi, çocuklarýmýzýn yüzünü unuttuk, vermiyor ... iþte vermiyor”. Ben de “biz uzun süredir savunmadayýz baþkan” dedim, “biz onlarýn üzerine yürümeliyiz” dedim. “Gördük iþte, konfederasyonlarý gördük” dedi

baþkan, “destek destek diyorlar, hepsinin yazdýðý yazýyý gördük. Hangisi gerçekten bir þey yaptý. Daha bizim buraya getiremediðimiz iþçi arkadaþlarýmýz var. Silah zoruyla mý getirelim” dedi. Ben de “önceden bu iþçilere sendikalar gerekli eðitimi, sýnýf bilincini verebilseydi, iþçileri buraya getirmek, burada tutmak bu kadar zor olmazdý” dedim. O sýrada Ýstanbul’dan bir þube temsilcisi daha geldi. O da “ben siz sosyalistleri anlayamýyorum” dedi. “Hep sendikalarý suçluyorsunuz, ama bak ellerinden geleni yapýyorlar. Günde 40 kere bir araya geliyoruz, ne yapacaðýmýzý konuþuyoruz, neler neler yaptýk. Sonuçta bu bizim iþimiz, ama olmuyor iþte” dedi. Ben de “sendikalar eleþtirilirken kiþi olarak sizler deðil, bir anlayýþ eleþtiriliyor” dedim. Örnek olarak, “Kumlu ne kadar maaþ alýyor” dedim. “Tahminen 10 bin tl” dediler, “daha fazla, ama hadi öyle olsun dedim”. “Peki kendi 10 bin alan biri, iþçinin halinden anlar mý” dedim, bir sessizlik oldu. Sonra biri, “yahu arabalarýný da gördük, pek lüks, hadi onlara da binsinler, ama iþlerini de adam gibi yapsýnlar” dedi. Ben de “hayýr, öyle yaþayanlar sizi anlayamaz” dedim. Ýþçiye sýnýf bilinci verilmediðini, ekonomik mücadeleler dýþýnda hiçbir bilinç taþýnmadýðýný, politik olarak geliþmelerinin istenmediðini anlattým. 4C veya baþka sorun, tüm iþçilerin birbirleri için harekete geçebilecek bilince getirilmesi gerektiðini anlattým. Ýstanbul temsilcisi, “zaten her þey küresel olmuþ, iþçi sýnýfý da küresel çapta bir olmadan, bu iþ öyle TEKEL’le falan çözülmez, valla bunu yapabilen de benim gördüðüm bir Chavez var” dedi. Paþabahçe Fabrikasý’nýn özelleþtirme eyleminden konu açýldý. Ben tüm insanlarýn birbirlerinin uðradýðý haksýzlýklara sessiz kalmadýðý, kendini kurtarmaktan vazgeçip toplumsal kurtuluþ için mücadele verildiði gün ancak gerçek ve kalýcý çözümlere ulaþýlabileceðini söyledim. Sonra iyi akþamlar dileyip çadýrdan ayrýldým. Gece ancak 03.00’e kadar uykusuz kalabildim. Ve gece yatarken þunu düþünüp durdum. Erdoðan “son sözümüzü söyledik” deyip duruyor ya, ben de þöyle düþündüm (sadece TEKEL iþçileri için deðil elbette): ÝÞÇÝLER SON SÖZÜ HENÜZ SÖYLEMEDÝ! 60. Gün Cuma. 60’ý da devirdik iþte... Ama önemli olan kaçýncý günü devirdiðimizden çok, o devrilen günlerin gerçekten verimli geçip geçmediði... Bugün saat 10.00’dan sonra ilk ziyaretçilerimiz olarak, Tüm Bel Sen’liler geldi. Ardýndan Nurettin Rençber, TEKEL iþçilerinin eylemini selamladý. Çadýr çadýr gezdi, ezgileriyle iþçilerin ruhlarýný besledi. Sonrasýnda Kemal Türkler’in kýzý iþçilere seslendi. Öðle 158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

olduðunda Hava-Ýþ kumanya daðýttý. Bu arada insanýn mücadele içinde bile mücadele vermesine örnek olarak, bir olay anlatmak istiyorum. Çankaya Belediyesi odun göndermiþ. Ama ne zaman bir yerler odun gönderse, gelen kamyona ceza kesiliyordu. Bu defa yine gelen kamyona trafik polisleri cezayý kesmiþ, hem de yine de odunu boþaltmasýna izin vermiyor. “Git bilmem köprünün altýna orada dur, indir” diyor. Ýþçiler bu duruma sert çýkýþýyor. “Ta cehennemin dibine biz gidip de odunu getiremeyiz, madem cezayý da kestin, burada verecek bu odunu bize”. Yine bir iþçi, “sýrf bize eziyet için böyle davranýyorsunuz, buna izin vermeyeceðiz, bu soðukta zaten haftalardýr anamýz aðladý, bir de sizinle mi uðraþacaðýz. Bizi yýldýramayacaksýnýz. Burada alacaðýz iþte odunu” diyorlar. Bir baþka iþçi ise, “yahu Tunceli’de en iþlek caddenin orta yerinde AKP’nin buzdolaplarý, çamaþýr makinalarý kamyonlardan indiriliyor da, bizim iki dakikalýk odunlarýmýz mý sorun oluyor” diyor. Polisler neye uðradýðýný þaþýrýyor. Böyle sinirli olmalarýný, böyle baðýrmalarýný beklemiyorlar. Ardýndan kamyondan bir bir çuvallarý indirmeye baþlýyorlar. Polisler hiç birþey diyemiyor. Geri çekiliyorlar. Herhalde daha da öfkelendirip dayak yerler diye korkmuþlardýr. Ama iþçilerin üstünde emniyet sübaplarý olmadýðýnda ileri davranýþlar sergileyebiliyorlar. Günün en önemli konuklarý avukatlardý. Saat 15.30 civarýydý geldiler. Önde Çaðdaþ Avukatlar Grubu pankartý vardý, arkasýnda TEKEL iþçileriyle ilgili pankartlar, Çaðdaþ Hukukçular Derneði pankartý vb birçok pankart ve gerçekte iyi bir katýlýmla gelmiþti avukatlar. Avukatlar adýna konuþmayý Ýstanbul Þube’den Kamil Tekin Sürek yaptý. TEKEL iþçilerine “bize nasýl hak kazanýlacaðýný gösterdiniz. Eyleminizde hukuken de, adalet olarak haklýsýnýz. Baþbakan halka doðrularý söylemiyor. 4C, ILO sözleþmelerine aykýrýdýr. Yüzyýllarýn haklarýný geri almaya çalýþýyorlar. AKP hükümeti ‘ay sonuna kadar izin verdik’ diyor. Onlar bize izin veremez. Biz onlara ay sonuna kadar izin veriyoruz. AKP’ye diyoruz ki: ‘inadýndan vazgeç aklýný baþýna topla size bu son sözümüz. 8 bin TEKEL iþçisine Þeker de katýlýr, Karayollarý da, bizler de... 8 bin olur milyonlar ona göre’... TEKEL iþçilerine de diyoruz ki: ‘bizden ne isterseniz yapmaya hazýrýz’ AKP de bizlerin birleþtiðinde neler yapabileceðini biliyor. O nedenle gelirken bizlerin otobüslerini durdurdular. Bizlerin sizlerle birleþmemizi istemediler. Engel olmaya çalýþtýlar. Bizlere çok þey öðrettiniz sizlere teþekkür ederiz” dedi. Konuþmanýn ardýndan TEKEL iþçilerinin çadýrlarýna daðýldýlar ve onlarýn merak ettikleri hukuksal sorularýný cevapladýlar. Bugün buranýn daha önce bahsettiðim tat-

23


Yeni Evrede

TEKEL Güncesi

lý delisi Rami, çok dikkatimi çeken bir þey söyledi. Deli meli diyoruz ama, aslýnda çok duygusal, çok içten biri Rami. Ýþçiler onu çok seviyor, ona iyi bakýyorlar. Ýþte bugün yine o kendine has el kol hareketleriyle oynuyordu. Bir ara durdu ve baðýra baðýra “inþallah güleceðiz, biz güleceðiz” dedi. Evet ben de Rami’ye katýlýyorum. 4C meselesi ne ile sonuçlanýrsa sonuçlansýn, son gülen iþçi sýnýfý olacak... BÝZ GÜLECEÐÝZ! Bugün 17.00’daki yürüyüþte açýklamayý, Ýstanbul Þube Baþkaný yaptý. Akþam 19.00’da da yine KESK geldi ve meþaleli yürüyüþ yapýldý. Bu arada ben iþçilerle birlikte Adýyaman çadýrýnda ana haber bülteni için oturdum bekledim. Ama yine beklediðimiz gibi olmadý. Hiç konuþma falan yok, sadece görüntü. Zaten baþtan uyarýyorlar, slogan atmak vs yok diye. Keþke þu milyonlara ulaþacak araçlar bizlerin elinde olsa, nasýl da etkili... Ýstesek de istemesek de insanlar dinliyor izliyor ve yalan yanlýþ da öðretilse orayý baz alýyor. Oysa býraksalar, iþçiler kendi kendilerini güzel ifade etse. Hiç yasak, engel, þunu konuþma vs olmasa. Ýþte o zaman her þey ortaya dökülür. Özgür ve baðýmsýz bir basýn, ancak sermayeden, baðýmsýz çýkar iliþkilerinden uzak, kendi yayýn politikasýný her türlü holdingden baðýmsýz yapabildiðinde olabilir. O da tam anlamýyla sosyalizmle mümkün. Bugün sendikalarýn toplantýsýndan, 20’sinde buraya, TEKEL iþçilerinin yanýna gelme ve bu sorun çözülünceye kadar yanlarýnda kalma kararý çýktýðý öðrenildi. Tabi iþçiler hemen bu kararý deðerlendirmeye baþladý. Ama hiçbiri çýkan karardan memnun deðildi. Zaten gerçekçi dahi gelmemiþti. Evet, belki geleceklerdi. Ama bu ne iþe yarayacaktý. Hükümeti ne anlamda sýkýþtýracaktý. Hadi geldiler, Cumartesi Pazar’dan sonra nasýl kalacaklardý. Artýk ciddi kararlar çýkmasýný istiyorlar. “Artýk burada oturmak istemiyoruz” diyorlardý. “Bizi bu Sakarya’ya sýkýþtýrdýlar. Kendi içimizde bizi bo-

24

Mücadele Birliði

ðuyorlar. Bir adým ileri atmýyorlar”, diye söyleniyorlardý. Ancak maalesef tüm iþçiler ayný bilinçte deðildi ve sendika karar almadan harekete geçmeyen bir çok iþçi vardý. Aslýnda iþçilerin hepsi oyalandýklarýný, her hafta bir sonraki haftaya sorunun atlatýldýðýnýn ve zamana oynanýldýðýný düþünüyordu. Ama sendikayla baþladýklarý iþi, kendilerine ilk günden beri öncülük edenleri de, ihanet etmedikleri sürece de aþmak istemiyorlardý. Gece 00.30’a kadar iþçilerle sohbet ettik. Herkes þikayetçi, ciddi bir rahatsýzlýk var ancak derli toplu bir adýmla sendikalizmi aþan bir hareketten çekiniyorlar. Bugün yaþ üzerine espiriler dönüyordu. Bir iþçi arkadaþ, ilk günden beri evine hiç gitmedi. Erkek iþçilerde rekor onda. Bazen takýlýyoruz ona “kaç yaþýndasýn artýk, ne iþin var senin diye!” 40’ýn üstünde. Bizim iþçi yoldaþ da hepimiz gülerken, “aslýnda buradaki iþçileri bu kadar kararlý yapan þeylerden biri de, belli bir yaþýn üstünde olmalarý” dedi. “Daha 20’li yaþlarda olsalar, belki de yeni bir iþe baþlayabilirler, bulabilirler diye düþünebilirlerdi. Ama buradakilerin yaþlarý 35-45 arasý, artýk yeni bir iþ için çok geç, o nedenle bu eyleme daha sýký tutunuyorlar. Tabi bu, temel nedenlerin yaný sýra bir neden sadece...” dedi. Dünkü toplantýda iþçiler bayaðý tartýþmýþlar, ama tam bir karar alamamýþlar. Sonuç olarak sendikanýn alacaðý karara bakacaklar. Yani yine beklenti içindeler... Ayrýca Adýyaman TEKEL’den Zübeyde arkadaþ, dün açlýk grevindeyken fenalaþarak hastaneye kaldýrýldý. Türkel “bu sendikanýn kararýdýr” vs demesine raðmen, iþçiler “devam edeceðiz” diyor. Hatta onlara destek için 5 iþçi daha baþladý. Þu anda 21 iþçi açlýk grevinde. 60. günümüzde Erdoðan televizyona çýkýp yine TEKEL’le ilgili ayný açýklamalarý yaptý. Ýþçiler tv baþýnda öfkelerini baðýrarak, küfür ederek ancak yatýþtýrabiliyordu. 28’ine kadar bekleyeceklerini, sonra müdahale edeceklerini, 158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

zaten 900 kiþinin 4C’ye geçtiðini, ay sonuna kadar geçiþlerin devam edeceðini, sendikacýlar ve medyanýn iþin bu hale gelmesine sebep olduðunu... söyledi. Kýsa bir süre sonra Tek Gýda Ýþ Genel Sekreteri Mecit Amaç, buradan çadýrlardan canlý baðlanarak, Erdoðan’ýn sözlerine cevap olarak. “Bu direniþin kýrýcýsý olmayacaklarýný, 4C’ye geçiþler çok olsa bile, burada az sayýda bir iþçi kalsa bile ‘biz 4Cyi istemiyoruz’ dedikleri sürece burada onlarla birlikte olacaklarýný” dile getirdi. “Asla bizim yüzümüzden bu direniþ bitmeyecek. Biz sonuna kadar iþçi arkadaþlarýmýz istedikleri sürece onlarla olacaðýz” dedi. Bu konuþma iþçilerin yüreklerine biraz su serpti. Ama iþçiler eylemin geleceði açýsýndan sadece beklemekle ya da diðer bir deyiþle direnmekle kazanamayacaklarýnýn farkýndalar. 28’i bahane, amaç 28’iyle sýkýþtýrýp 4C’ye geçirmek. Geçmezsen de saldýrýrým demek. Sanki merhametinden saldýrmýyor. Hayýr, bugün sonuç alacaðýný bilse, bugün saldýrýr. Ama ardýndaki halk desteði onlarý düþündürüyor. Onlar da bocalýyor. Riskli bir karar ama, burasý azalsýn ya da biraz daha gerilesin, ilk iþ buraya saldýrmak olur. Ama bu, sermayenin tarihi hatasý olur. Hatta bu, Gandicilik ve beklentiler içinde buranýn boðulmasýndansa, insan keþke buraya saldýrmak gibi bir hataya düþse diye içinden geçirmiyor deðil. Bu, ateþi Abdi Ýpekçi’deki gibi körüklemek olur. 60. günümüzü þu sözlerle bitirmek geçiyor içimden: 28’ini beklemeyin, bugün gelin BEKLÝYORUZ. DAVETÝNÝZ KABULÜMÜZDÜR! 61.Gün Bugün ayýn13’ü, Cumartesi. Hafta sonlarý destekler ve ziyaretler oldukça artýyor. Bugün erken saatlerde Avusturya’dan Göçmen Ýþçiler Dernekleri geldi. Sonrasýnda çadýrlarda dolaþýp, kendi yaþadýklarýndan deneyimler ak-


Yeni Evrede

TEKEL Güncesi

Mücadele Birliði tardýlar. Ardýndan Ýstanbul Kadýnlar Birliði Dayanýþma Derneði ziyarete geldi. Ataol Behramoðlu da buradaydý. Türk-Ýþ önünde 1 günlük destek grevine girmeden önce þöyle söyledi. “Geçen gün yaptýðýnýz yürüyüþ sýrasýnda bir köpek gördüm, öylece ayaklarýný uzatmýþ rahat rahat yatýyor. Tabi dünya iþlerinden uzak düþünme yeteneði olmayan bir hayvan için bu doðaldý. Ama sizler oradan geçerken ‘susma sustukça sýra sana gelecek’ sloganýný atarken köpek ayaða kalktý ve havlamaya tepki vermeye baþladý. Sizler Tekel iþçileri olarak 61 gündür buradasýnýz ama hala tepki vermeyenler var. Hala sizi görmezden gelenler var” dedi. Tabi herkes gülmenin yaný sýra alkýþlýyordu da. Bugün kumanyamýzý genç mühendisler baretleriyle daðýttýlar. Ama erkek iþçiler için üzüldüm, çünkü kuyruk girilecek gibi deðildi. Akþam 17.00’daki yürüyüþte yeni bir slogan atýlmaya baþlandý. “Þaka deðil gerçek 4C tarihe gömülecek”. Açýklamayý Sakarya Meydaný’nda Bursa Tek Gýda Ýþ Þube baþkaný yaptý. Ancak þaþýrtýcý olan, açýklamanýn oldukça ileri söylemler içermesiydi. Mesela iþçilerin savaþmasý gerektiði söyleniyordu. Tabi biz o ara “Zafer Savaþan Ýþçilerle Gelecek” sloganýný attýk. Genel olarak da ileri bir açýklamaydý. Ben iþçi yoldaþa þöyle bir espri yaptým. “Yoksa Bursa fark etmeden, açýklamayý senin yazdýðýn bir metinle mi deðiþtirdin” dedim. “Belki de” dedik, “Bursa’dan böyle ileri bir açýklama beklemedikleri için denetimden geçirmemiþlerdir”. Kýsacasý Bursa’nýn yaptýðý açýklama, bu güne kadar ki açýklamalar içinde en ilerisiydi. Akþam Trabzon, Sakarya Meydaný’nda eðlence düzenledi. Tüm çadýrlarý da bu eðlenceye davet ettiler. Çünkü günlerden 61. gündü ve bu Trabzon’un plakasýydý. Bu da eðlenmek için bir bahaneydi. Tabi Hoptek abi gecenin has adamý oldu. Horonlar, kolbastýlar Sakarya’da Karadeniz rüzgarý estirdi. Günün en önemli geliþmesiyse gece yaþandý. Saat 23.00’e doðru açlýk grevindekilerden biri ambulansa götürülürken, iþçiler arkadaþlarýný ambulansa kadar kalabalýk eþliðinde ve sloganlarla götürdü. Ardýndan ambulansla birlikte yola çýkmaya baþladý. Ýþçilerle polis göðüs göðüse gelmiþti ki, araya sendikanýn görevlileri girdi. Ýþçileri sakinleþtirmeye ve geri çekmeye baþladý. Yola çýkma eylemi, bir süre sonra iþçilerin çadýrlarýna çekilmesiyle sona erdi. Ancak iþçilerin giderek ilerleyen kalkýþmalarý, her geçen gün çýð gibi büyüyen destekler, ziyaretler, yardýmlar birilerini çok korkutmuþ olacak ki, birkaç gündür polis sayýsý ve konumlanýþlarý, her an herþey olabilirmiþ gibi. Daha önce de söylediðim gibi gelecekleri varsa görecekleri de var!

62.Gün Sabah en erken gelen, Aynur Haþhaþ oldu. Çadýr çadýr gezdi, iþçilerle sohbet etti. Bu arada DÝSK Genel-Ýþ 1 nolu þube desteðe gelmiþti. Ataþehir, Kartal ve Kadýköy Belediye çalýþanlarý desteðe gelmiþlerdi. Kutular dolusu yardým toplayýp getirmiþlerdi. Saat 10.30’du. Ýþçiler hemen diðer iþçilerle kaynaþtý. Ardýndan Ýstanbul’dan Ekin Sanat Tiyatrosu gelmiþti. Baðlama eþliðinde türküler söylediler, semah gösterisi yapýldý, þiirler okundu. En son da kýsa bir tiyatro gösterisi yapýldý. Gösteride iþçiköylü-memur birleþiyor ve Amerikalý yankilerle Türkiye’deki iþbirlikçi sermayeyi eziyorlar. Aynur Haþhaþ ise türkülerini paylaþtý ve “yüreðim sizinle, daha fazla bir þey söylemeye de gerek yok” dedi. Tüm Bel Sen Ýstanbul 3 nolu þube de geldi ve yardýmlar getirdi. Öðlene doðru Toplumsal Dayanýþma Ýçin Psikologlar Derneði Giriþimi pankartlarýyla geldiler. Sonra AFSAD yani fotoðrafçýlar pankartlarýyla geldiler. Bu sýrada Kanal 8 çadýrýmýzdan içeri girerek sevgililer günüyle ilgili bir þey söylemek ister misiniz dedi. Ýþçiler “bizim iþimiz gitmiþ, sen sevgili diyorsun, biz tüm insanlarý seviyoruz” dediler. Tabi muhabir daha magazinel bir haber arýyordu istediðini bulamamýþtý. Çorum’dan CHP’li kadýnlar bizim çadýra girme gafletinde bulundu. Biri “Kent AÞ” dedi. Biri “Çorum’da da iþçiler grevde onlarý ziyaret ettiniz mi” dedi. Kadýnlardan biri “gerçekten CHP ile ilgili çok yanlýþ düþünüyorsunuz” dedi. Bizler de “asýl sizler çok yanlýþ yerdesiniz” dedik. “Peki ne yapalým, AKP mi gelsin, dincilik her yaný sarsýn” dedi. Ben de kendimi tutamadým “yo AKP’yi de istemiyoruz” dedim, “biz devrim istiyoruz” deyince... kadýnlar gözlerini kocaman açarak çadýrdan çýktýlar. ÖDP geldi karanfiller eþliðinde bildiri daðýtýyorlardý. Muðla’dan gelmiþler. Ýçeri girdiler “sevgililer gününüz kutlu olsun” dediler. Bildi-

158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

rileri de TEKEL iþçilerinin sevgililer gününü kutlayarak baþlýyordu. Bir bayan TEKEL iþçisi arkadaþýmýz “ne sevgililer günü, bunlar boþ þeyler, bizim için bizim sevgilimiz iþimiz, onu da kaybettik” dedi. Bugün Samsun TEKEL’den bir iþçi arkadaþ bir þey anlattý, çok hoþuma gitti. Geçen gün bankanýn orada polislerin nöbet tuttuðu yerde, çevik kuvvet polislerinin konuþmasýna kulak misafiri olmuþ. Çevik kuvvet polisleri aralarýnda þöyle konuþuyorlarmýþ: “28 Þubat bir an önce gelse keþke, sabýrsýzlanýyorum. Baþbakan bunlara 28’ine kadar gün kesti, o günden sonra burada bunlarýn tozu bile kalmayacak” Ýþçi arkadaþ dayanamamýþ ve demiþ ki “Ben de TEKEL iþçisiyim, sizin de belki babanýz iþçi, bu sizi bu kadar mý sevindiriyor. Ben 28’inden sonra da burada olacaðým. Ýstersen þimdi al beni.” Polisler afallamýþ. Ýþçilerin burada 28’inden sonrada kalma kararlýlýðý arttý. Kendilerine daha fazla güveniyorlar. Bugün çadýrýmýzda bir de þair dostumuz vardý. Selah Özakýn bize Hasan Hüseyin’den ve kendi yazdýklarýndan þiirler okudu. Ben en çok Sarý Tütün adlý bu eylem için yazýlmýþ olaný beðendim. Bugün 17’deki yürüyüþ Sakarya’da reformistlerin mitingi nedeniyle yapýlmadý. Miting nasýl geçti diye sorarsanýz, iþçiler için yapýlan mitingde doðru düzgün iþçi yoktu. Neyse 19.00’daki yürüyüþ de yapýlmadý. Tam da o saatte Dersimliler Derneði pankartlarýyla TEKEL iþçilerini desteðe geldiler. Gerçekten baþtan beri dernek olarak, bu eyleme maddi, manevi katkýlarý çok. Ben de tüm bu samimiyetleri nedeniyle, onlarýn kortejine katýlarak tüm Sakarya’yý onlarla birlikte sloganlarla turladým. Yarýn Tek Gýda Ýþ açýklama yapacak. Kimse ileri bir þey beklemiyor. Hatta artýk iþçilerin birçoðu sendikadan ileri bir karar beklemiyor. KURTULUÞ KENDÝ ELLERÝMÝZDE diyerek bitiriyorum bugünü...

25


Yeni Evrede

TEKEL Güncesi

63.Gün DAÐ FARE BÝLE DOÐURMADI Bugün 15 Þubat Pazartesi. Günün en önemli bekleyiþi, sendikalardan gelecek açýklama. Sabah memleketten gelen iþçi arkadaþlarýn getirdikleri yoðurt ve pekmezi karýþtýrýp kendimize ziyafet çektik. Ses cihazý da kendini aþtý Enternasyonal çalýyor. Bu arada Tümtis destek ziyaretine geldi. Öðlen yapýlacak açýklama için þimdiden kameralar toplanmaya baþlamýþ durumda. Türk-Ýþ, KESK, DÝSK, Kamu-Sen’in ortak aldýðý kararlarýn sonuç bildirgesini açýklamak üzere, Tek Gýda Ýþ baþkaný Mustafa Türkel çýktý Türk-Ýþ’in önüne. Tüm iþçiler pür dikkat Türkel’in söyleyeceklerini bekliyor. Türkel o güçlü hitabet yeteneðiyle baþlýyor konuþmaya. Öncelikle verilen mücadelenin tüm Türkiye’ye yayýldýðýný, hatta dünyada bile konuþulduðunu, 25 ülkede Tekel iþçilerine destek amacýyla açlýk grevi yapýlacaðýný vb anlattý. Sonra bugüne kadar söylememek için çok uðraþtýklarýný, ama baþbakan’ýn bazý konular da yalan söylediðini söyledi. “Sendikamýz sizden aidat alýyor mu” iþçiler “hayýr” diye baðýrdý. “Baþka bir kamu kuruluþuna geçtiðiniz takdirde sizden aidat almamýz söz konusu mu” iþçiler “hayýr” diye baðýrdý. “4C’li olmayý istiyormusunuz”, “Hayýr”. “Biz baþýndan beri hep ayný þeyi istedik. Dedik ki bizi özlük haklarýmýzla birlikte Türkiye’nin herhangi bir yerinde çalýþtýrýn, maaþlarýmýzý bile gözden geçirmeye hazýrýz dedik mi”, “evet”. Ýþçileri tam havaya sokmuþtu. Ýþçiler baþbakana vurulan her sözde alkýþlarýný daha da yükseltiyordu. Bu 4C illetiyle ilgili hukuki yollarýn açýldýðýný ve bundan sonra ki mücadelenin hukuki zemin üzerinden yürüyeceðini söyledi. Adeta günlerdir burada boþ bekletilmenin acýsýný bu sözlerden çýkarýyorlardý. Rahatlatýyordu iþçileri deþarj ediyordu. Sonra bildirgesini açýklamadan önce diyor ve altýn vuruþlarý yapýyordu. “Burada bundan sonra tek vücut olmamýz gerekiyor. O nedenle hiçbir siyasetin bayraðý, pankartý, afiþi vb burada asýlmayacak. Buraya gelenlere saygý duyuyoruz, çok teþekkür ediyoruz ama

26

Mücadele Birliði

buraya gelen bizim için gelecek, bizim gibi olacak. Ýkincisi sendikamýzýn bilgisi dýþýnda toplantýlar yapmak, komiteler kurmak, spontane eylemler yapma devri bitmiþtir. Bunlara uymayan iþçi arkadaþlarýmýzla yollarýmýzý ayýracaðýz. Artýk daha disiplinli daha dikkatli olmamýz gereken bir aþamadayýz” vesayire vesayire vesayire... Ha unutmadan bir de 28’i için yapýlacak saldýrýyla ilgili þöyle dedi: “Eðer buraya gelip çadýrlarýmýzý yýkacak olurlarsa, biz elimizi bile kaldýrmayacaðýz. Biz buraya geldiðimiz de çadýrlarýmýz var mýydý”. Ýþçiler “hayýr”, “þimdi var mý”, “evet”, “o zaman onlar çadýrlarýmýzý yýkarsa biz yeniden yaparýz” dedi. Ýþçiler asýl sendikalarýn yapacaðý açýklamayý beklediði için bu konularda büyük tepkiler göstermedi, beklemeye devam etti. Açýklama ise traji-komikti. Bilmem siyah üzerine beyaz harflerle kuralsýz ve güvencesiz çalýþmaya hayýr... diye pankartlarý baþta sendika binalarý olmak üzere asýlabilen her yere asýlmasý... Koskoca 4 konfederasyon çýkara çýkara fare çýkardý. Yok hafta sonu buraya geleceklermiþ, sadece yönetim bizimle sabahlayacaklarmýþ. Sonrasýnda ise iþçilerin hepsiyle oturulup konuþacakmýþ sendika yapacaklarýmýz konusunda... Dev konfederasyonlarýn çýkardýðý bu komik kararlarýn ardýndan ilk þaþkýnlýk sýrasýnda biri “Tek Gýda Nerede Biz Oradayýz” sloganý attý, ama kitleden az önceki ile alakasý olmayan cýlýz bir ses çýktý. Türkel doðabilecek tepkilere karþý hemen cümlelerini toparlayýp içeri geçti. Dýþarýdaki iþçiler henüz alýnan kararlarýn içi boþluðuna inanamýyorlardý. Ama Türkel TürkÝþ’in içine girdiðinde açlýk grevindeki iþçilerden birinin öfkesinden kaçamadý. “Eðer bu eylem baþarýsýz olursa, kazanamazsak seni kendi ellerimle öldürürüm” dedi. Açlýk grevindeki iþçiyi Türkel’in korumalarý durdurdu. Ben dað fare doðurdu diye düþünmüþtüm, ama fare bile yoktu ortada. Tek þey yasaklardý. Ýlki biz sosyalistlere idi. Ki açýklamanýn hemen ardýndan çadýrlarýn üstündeki direklerde vb yerlerdeki tüm dövizler, çýktýlar toplandý. Ý158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

kincisi öncü iþçilere idi. Evet öncü iþçiler komite çalýþmalarýný ilk günden itibaren yapýyor, ancak yeni yeni ciddi sonuçlar çýkarýyorlardý. Bu ise sendika yönetiminin hoþuna gitmiyordu. Denetlenmek eylemlerin ileri taþýnmasý sendika tarafýndan komitelerin ve spontane eylemler yapanlarla yollarýmýzý ayýracaðýz sözü bu restin ifadesiydi. Bir iþçi arkadaþa dedim ki “eee ne düþünüyorsun, ilk yasak bize, ikincisi de size çýkmýþ ne diyorsun”. “Ne diyeceðim, devam edeceðiz. Kimsenin gücü bizi iþçi arkadaþlarýmýzdan ayýrmaya yetmez” dedi. Ýþçilerin çoðuyla konuþtuk ve bir durum deðerlendirmesi yaptýk. Kimse çýkan sonuçlardan memnun deðildi. “Bunlar kamu kuruluþu gibiler o masadan o masaya yolluyorlar, o kattan o kata çýk diyorlar þimdi de haftaya ertelediler. Ve Mecit Amaç önümüzdeki hafta referandum olacaðýný söylemiþ. Biz referandum istemiyoruz, bu oyalamaktan baþka bir þey deðil. Hem açýlan dava da sadece sözleþmeli çalýþma vb ile ilgiliymiþ.” Bu arada açlýk grevindeki bir bayan iþçi arkadaþýmýzýn doðum gününü kutladýk. Gerçi 6. günü bitiyordu ve oldukça halsiz görünüyordu. Ama yine de iyi moral oldu onun için. Bu arada 39 yaþýna girmiþti ve doðum gününü þekerli suyla kutlamýþtý. Kadýn iþçilere örnek arkadaþýmýz, iyi ki doðdun, iyi ki varsýn... Akþam 17.00’deki yürüyüþü Ýzmir Tekel düzenliyordu. Katýlým ve coþku iyiydi. Ama artýk rutine bindiðini söyleyen ve sýkýlan iþçiler de yok deðildi. Yapýlmak istenen tam da buydu. Bir kapanda hissi vermek. Yine de iþçiler kararlýlýk ve büyük bir disiplinle sloganlarý atýyor, morallerini yüksek tutmaya çalýþýyordu. Akþam AFSAD’ýn bir fotoðraf sergisi hazýrladýðý Ýzmir Caddesi’ne sergilendiði söylendi. Sergi oldukça güzel karelerden oluþuyor ve içinde bizim ilk günden bu yana 63 gündür sabah akþam iþçilerle birlikte olan Mücadele Birliði muhabirimizin de fotoðraflarý vardý. Bugün 15 Þubat ve özel bir gün. O nedenle iþçilerde daha hassas ve dikkatli davranýyordu. Türkel’in söylemlerinden güç alan polisler, bugünün anlam ve önemini de kullanarak çadýrlarýn arasýnda taciz yürüyüþleri yaptýlar. Çevrede iþçileri ve ortamý gerecek þekilde dolaþtýlar. Ama iþçilerin temkinli ve dikkatli tutumlarý bir sorun çýkmasýný engelledi. Sabah 06.00’ya kadar nöbet tuttum. Hatta kalabalýk bir þekilde nöbet tuttuk. En azýndan þunu biliyorum ki, çadýrlara saldýrmaya kalkarlarsa hiç de Türkel’in istediði gibi paþa paþa çadýrlarý boþaltmayacaklar... TARÝH SINIF SAVAÞIMLARI TARÝHÝ olarak sürmeye devam ediyor... 64.Gün 16 Þubat Salý. Dün sabah 06.00’a kadar nöbette olduðum için, bugün öðlene kadar kes-


Yeni Evrede

TEKEL Güncesi

Mücadele Birliði tirdim. Zaten önemli bir geliþme olmamýþtý öðlene kadar. Bugün, dünden söktükleri afiþ broþür vb yerlerine Tek Gýda Ýþ bayraklarý ve yanýna türk bayraklarý astýlar. Memleketlerinden dönenler var. Herkes kendi bulunduðu yerde eylemler yapmýþ. Bugün dünkü yasaklarýn da etkisiyle ortalýk biraz durgun... Bu durgunluðu, bir iþçinin açlýk grevindeki bir baþka Tekel iþçisine saldýrmasý bozdu. Dün Mustafa Türkel’i tehdit etti diye kýzmýþ ve bunu yapan açlýk grevindeki iþçi arkadaþa saldýrmýþtý. Saat 16.00’dý. Açlýk grevindeki iþçilerden bir grup dýþarý çýktý ve “arkadaþlar bize sahip çýkýn, burada bize saldýrý var” dedi. Bir anda sessizlik oldu. O sýra da saldýrýya uðrayan iþçi burnu ve gözü morarmýþtý, “bunu bana Mustafa Türkel yaptýrýyor” dedi. Sonra diðer iþçiler ortalýðý yatýþtýrdý. Bu saldýrýyý yapan iþçi hemen memleketine yollandý ve o çadýrdan iþçiler o iþçi adýna saldýrýya uðrayan iþçiden çok özür dilediler. Baþkalarý bundan yararlanmasýn, eyleme zarar gelmesin diye konu kapatýldý. Bugün Tekel’in 17.00’deki yürüyüþüyle KESK’in 19.00’daki yürüyüþlerinin birleþtirilip 18.00’deki meþaleli yürüyüþteki açýklamayý Ýstanbul 8 Nolu Tekel çadýrý yapýyor. Ýçeriðinde daha çok Unkapaný Tekel binasýnýn göz göre göre Emine Erdoðan’a satýlmasý vardý. hepimiz yýllarca önünden geçtik Unkapaný’ndaki Tekel binasýnýn. O da artýk bir tarih oluyor. Akþam 18.00’daki yürüyüþün ardýndan içeride açlýk grevindeki bayanlara yardým etmek için görevli oldum. Onlara çeþitli çaylar, þekerli su vb hazýrlýyordum. Tuvalete bizim eþliðimizde götürüyorduk. Olur da baþlarý döner veya ayaklarý kayýp düþerler diye... Akþam güzel þiir okuyan bir arkadaþ bizlere bir sürü þiir okudu. Bir iþçi arkadaþ da Ahmet Arif þiirlerini güzel okuyordu, Ben de Nazým Hikmet’ten “Dünyanýn En Tuhaf Mahluku”nu okudum.

Ardýndan Diyarbekir Kalesi ve Adiloþ Bebenin Ninnisi þiirini iþçi arkadaþ okudu. Ben de iþçilere, 80 sonrasý babamýn her gece ablamla beni bu ninniyi okuyarak uyuttuðunu anlattým. O yýllara döndük konuþtuk, sohbet ettik. Yine bir iþçi arkadaþýn dayýsý komünistmiþ. Onun üzerinde de etkisi vardý. Bursa Ýnegöl’lü bir iþçi komünistlerin dinsiz, ahlaksýz, anasýna babasýna saygýsýz olarak bilindiðini, bu nedenle insanlarýn yýllarca komünist kelimesinden bile uzak durdurduðunu söyledi. Böyle kiþiler olduðunu da söyledi. Ben bunlarýn hepsinin halký komünistlerden soðutmak uzak tutmak için yapýldýðýný, her þeyin çarpýtýldýðýný vb söyledim. Dayýsý komünist olan bayan iþçi, “evet, doðru söylüyor. Benim dayým ailesine çok saygýlý bir insandý. Kimseye asla bir zararý dokunmayacak bir kiþiydi. Hep haksýzlýklara karþý savaþtý” dedi. Sonra açlýk grevindeki iþçiler toplandýlar ve bir toplantý yaptýlar. 13 gününde olanlar vardý. Ýþçilere arkadaþlarý yoðun baský yapýyordu býrakmalarý konusunda. Ayrýca tabipler de býrakmalarý konusunda ýsrar ediyordu. Açlýk grevindeki iþçiler, toplantýdan þu sonuçla çýktýlar, “þimdi býrakalým, zaten sendikanýn istediði zaman býrakmadýðýmýzý kanýtladýk. Kendi irademizle devam ettiðimizi ve kendi irademizle býraktýðýmýzý, gerekirse yine girebileceðimizi belirtiriz. Hem Cumartesi-Pazar güçlü olmamýz lazým”, dediler. Ancak bunu akþam 18.00’deki yürüyüþte basýn açýklamasý yaparak duyurmayý uygun gördüler. Akþam birlikte fotoðraflar çektirdik. Geleceðe kalacaðý esprileri yaptýk. Dedim “yýllar sonra çocuklarýnýza anlatýrsýnýz, biz böyle böyle mücadele etmiþtik, diye”. Benle de uðraþmayý ihmal etmeyen iþçi arkadaþlar vardý. Sýrf benim sabrýmý sýnamak için tek tek çay istetiyorlardý. Ben de git gel

158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

yapýyordum, ama farkýndaydým ve onlara hizmet etmek bana mutluluk veriyordu. Sabaha karþý 04.00’da yattýk. Açlýk grevindeki bayanlarýn yakýnýna, ne olur ne olmaz diye. Çünkü biri þeker hastasýydý. Bu gece sorumluluðumuz büyük... 65.Gün Sabah 10.00 gibi bir hareketlilik vardý. Meðer Kemal Kýlýçdaroðlu gelecekmiþ, onun hazýrlýðý varmýþ, basýn ordu gibi gelmiþti. 11.00 gibi geldi, basýn ordusuyla birlikte, sanki fotoðraf karelerine poz verir gibi dolaþtý ve gitti. Açýkçasý iþçiler için, çok da önemli deðildi. Zaten sendika, basýnýn açlýk grevindekileri görüntülemesini yasaklamýþtý. Ýþçiler buna raðmen eylemlerini sürdürüyordu. Onlar basýn için deðil, sýnýfsal haklarý için bu mücadeleyi veriyordu. Bugün herkes Tek Gýda Ýþ önlüklerini, revirdeki doktor dahil biz görevlilere ve tüm açlýk grevindeki arkadaþlarýna imzalattýlar. Çünkü akþam 18.00’de bitireceklerdi. Bir yandan açýklama metni hazýrladýlar. Bir yandan kimin okuyacaðý, aralarda hangi sloganlarýn atýlacaðý vb onlar da her þeyi bizim gibi organize ediyor, örgütlüyorlardý. Metin bittikten sonra toplanýp diðerlerine okuyorlar, beðenmedikleri ya da eklemek istedikleri yerler varsa diye, gayet demokratik. Son halini verdiler. Dýþarýda da Tekel iþçilerini ziyarete Ahmet Telli gelmiþti. Açlýk grevindeki iþçilerin de yanýna ziyarete geldi ve onlara bir sanatçýnýn verebileceði en deðerli hediyeyi, kendi þiirlerini verdi. Ahmet Telli þiirleri okudukça iþçiler mest oluyordu. Son hazýrlýklar yapýldý. Herkes açlýk grevindeki arkadaþlarýnýn telefon numaralarýný aldý. Akþamki yürüyüþ için açlýk grevindeki iþçiler dýþarý çýktýðýnda herkesin moralinin yüksek olduðu, atýlan sloganlarýn coþkusundan dahi belli oluyordu. Açlýk grevindeki iþçiler yürüyüþe öncülük yaptýlar. Sakarya Meydaný’na gür sloganlar ve meþalelerle yürüdük. Önce açýklamayý açlýk grevindeki iþçiler yaptý. Açýklamada eylemlerini dýþarýdaki arkadaþlarýyla birlikte daha da ileriye taþýmak için eylemi sonlandýrdýklarýný, kendi iradeleriyle bitirdiklerini yine gerekirse açlýk grevi yapmaya hazýr olduklarýný dile getiriyorlardý. Açýklama da çok alkýþ aldý. Sloganlarda çok coþkulu atýldý. Ardýndan Manisa Þubesi açýklama yaptý. Yürüyüþ bitip çadýr kente dönüldüðünde Eðitim Sen kumanya daðýtýyordu. Akþam sýra geceleri halaylar vb bir çok çadýrda eðlenceler vardý. Herkes mutlu görünüyordu. Cumartesinin çok kalabalýk geçeceði söyleniyordu. Cumartesi gelenler burada Pazar da sabahlayacaklardý.

27


Yeni Evrede

TEKEL Güncesi 66.Gün 18 Þubat Perþembe. Ýstanbul CHP’li milletvekili Mehmet Sevigen ziyarete geldi ve bu sokaðýn artýk “Tekel Sokaðý” olduðunu, ayrýca Çankaya Belediye’sinde yeni bir sokak olduðu da söyledi. Geçici gecekondu ruhsatý verildiðini, artýk daha rahat oturabileceklerini sadece alt yapý sorunlarý olduðunu bunu da çözeceklerini söyledi. Tabi bu sýrada iþçiler baþladý yine espirilere... “Ýyi o zaman Þeker’dekiler ya da Karayollarý gelirse onlar da üst kat çýkar” diye gülmeye baþladýlar. Bitlis Tekel’den elinde ekmekle havuzun içindeki resmiyle meþhur olan iþçinin babasý vefat etmiþ, çok üzüldük. O, buranýn sembollerinden olmuþtu. Bir de Diyarbakýr Tekel’den 4C’ye geçmiþ bir iþçi kalp krizinden ölmüþ. Diyarbakýr Tekel iþçileri, “arkadaþýmýzýn cenazesine bile gidemiyoruz” diye üzülüyorlardý. Bugün öðleden sonra Türk-Ýþ Genel Merkezi önünde Efkan Þeþen konser verdi. “Aslýnda bence kazandýnýz, ama özlük haklarýnýzla bir iþe de geçerseniz, zaferle de taçlanmýþ olacak bu eylem” dedi. Yaklaþýk 1 saat süren dinletiden iþçilerin çok mutlu olduklarý belli oluyordu. Akþam saat 18.00’deki Sakarya yürüyüþünde, ilk önce dünya çapýndaki destek eylemlerinden bahsedildi. Daha sonra basýn açýklamasýný Samsun ve Amasya TEKEL iþçileri adýna Tek Gýda-Ýþ Samsun Þube Baþkaný okudu. Basýn açýklamasýnda “Yoksulluðu, iþsizliði yok edeceðiz diye oy istediler. Sonra da bizi arkadan hançerlediler. Ýþçileri, sendikasýz, örgütsüz, savunmasýz, köle düzenine zorlayan bunlar. Sosyal güvenlik haklarýmýzý, saðlýk haklarýmýzý elimizden alan bunlar. Taþeronlaþmanýn güvensiz çalýþmanýn yasalarýný yapanlar bunlar. Hakkýmýzý verin, sesimizi duyun, diyenin tepesine copla, biber gazýyla binenler yine bunlar.” Gece saat 23.30 gibi küçük taþlar gibi dolular yaðdý. Ama bu bir süre sonra þiddetli yaðmura döndü. Ben yaðmurluðu giyip dýþarý çýktým, zaten tepeden aþaðýya kalýn bir yaðmurluðumuz var, burada daðýtýldý. Islanma ihtimali yok, hem yaðmurda gezmek güzel. Dýþarýda kimse kalmamýþ, herkes çadýrlara çekilmiþti. Hatta o anda yoldan geçen sýradan insanlar bile bizim çadýrlara sýðýnmýþlardý. Aþaðý doðru giderken bir baktým, Bitlis çadýrýnýn aþaðý kýsmýný sel almýþ. Yerlerdeki giderden içeri sular dolmuþ, iþçiler onarmaya çalýþýyorlardý. Gece 03.00’a kadar uyumadým ve tutsak bir yoldaþýma mektup yazdým, burayý nasýl da merak ettiklerini bildiðim için uzun uzun yazdým. 67. Gün Bugün sabah güne karþýmda annemi görerek uyandým. Bana süpriz yapmýþ ve hem Tekel iþçilerini görmek ve desteklemek, hem de

28

Mücadele Birliði beni görmek istemiþti. Bir insan daha ne ister, en yakýnýndakiler, onu anlayan ve haklý bulan insanlarsa, bu onun mücadele azmini artýrýr. Sabah annemle ilk iþ, tüm çadýrlarý gezdik, annem olduðunu söylediðimde, herkes saygýyla eline eðiliyor, annemse elini öptürmüyordu. Çadýrlarda Ýzmir’den geldiðini ve her yerde insanlarýn Tekel iþçilerini konuþtuðunu, bu mücadele de yalnýz olmadýklarýný söylüyordu. Annem bana net olarak, geleceðini söylemediðinden, sabah 07.00 gibi gelmiþ, çadýrlarý bulmuþ ve birkaç kiþiye beni sormuþ. Ýþçiler adýmý vererek, “nesi oluyorsunuz, niye arýyorsunuz” vb sorular sormuþlar. Hatta bir ara annem, TKP’lilerin kurduðu dayanýþma çadýrýna gitmiþ. Oradakiler annemin 80 öncesi TKP’li olduðunu öðrenince hemen, “oturun konuþalým” vb demiþler. Annemse “evladým böyle þeyler ayaküstü konuþulmaz, hem ben eski TKP’li olabilrim ama bilincim geliþince, bir üst aþamaya geçtim” demiþ. Oradakiler “o zaman þu çadýra git, kýzýn oradadýr” diye bizim demokrasi çadýrýna yollamýþlar. Annem bunu anlatýnca gülmekten karným aðýrdý. Yani bu kadar olur dedim. Sabah Batman Çadýrý da dün geceki yaðmurdan zarar görmüþ tekrar çadýrlarýný yeniliyorlardý. Bugün ziyarete Rutkay Aziz, Tarýk Akan gibi ünlü sanatçýlar geldi. Tarýk Akan’a benzeyen Adýyaman Kahtalý iþçi ise bana, “sýrf senin için Tarýk Akan’la fotoðraf çektireceðim” dedi. Bir ara yine sanatçýlar geldiðinde Tarýk Akan yoktu, ben de “Ramazan abi, sen geç farkedilmez” demiþtim. Ayrýca bugün Tolga ve Pýnar Sað da türküleriyle Tekel iþçilerinin yanýnda olduðunu gösterdi. Bugün ayrýca Halit Çelenk’in kýzý da buraya gelerek Tekel iþçilerine destek verdi. Yine Avrupa’dan sendikalar ve uluslararasý dayanýþma için yurtdýþýndan gelen ziyaretçilerimiz vardý. Bir de yurtdýþýndan gelenlerden biri, Tekel iþçileri için bir de beste yapmýþtý. Aslen Türk’tü ve parça da çok hoþ olmuþtu. Bugün saat 18.00’deki Sakarya yürüyüþü ardýndan yapýlan açýklamayý Tokat Þube baþkaný yaptý. yarýn yapýlacak oturma eylemi ve sabahlama için son hazýrlýklar yapýlýyordu. çadýrlarýn önü yarýya kadar açýlýyordu ki, gelen misafirler çabuk kaynaþabilsin. Gece annemle ben Ýzmir Çadýrýnda yattýk. Annemle gurur duydum, 65 yaþýnda olmasýna raðmen çadýrda yatýyor ve bunu kendi de istiyordu. Ancak o gece birileri yakýndaki çadýrlarda klarnetle konser veriyordu ve bizim bu seste uyumamýz imkansýzdý. Sabaha karþý 03.00’e kadar bu müzik sürdü, sonrasýnda da çok sýkýþýk olduðundan uyuyamadýk. Ancak sabaha karþý 05.00’te uyuyabildik. 68. Gün 20 Þubat Cumartesi günü bugün Türk Ýþ, 158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

Disk, Kesk ve Kamu Sen’e baðlý tüm þube yöneticileri saat 11.00’de Kolej’de toplandý. Kolej’den yürünerek Sakarya Meydaný’na geldiler. Çeþitli kitle örgütleri ve siyasi partilerle birlikte yaklaþýk 50 bine yakýn insan, Sakarya Meydaný’nda toplandý. Tabi bunlar arasýnda Mücadele Birliði Platformu da vardý. Sendikalar il dýþlarýndan kendi sendikalarýndan gelenler ve Tekel iþçileri dýþýnda kimseyi almadýðý için, bizimkiler de gelmek isteyen herkesi getirememiþti. Maksat daha az kiþinin toplanmasýydý. Saat 12.00’de Sakarya’da bir miting þeklinde eylem yapýldý. Mücadele Birliði Platformu olarak bizler, “Kapitalizmi Yýkalým Dünya Emeðin Olacak” pankartýyla katýldýk. Ayrýca “Fabrikalara Tarlalar Siyasi Ýktidar Herþey Emeðin Olacak” pankartýmýzý da bir binaya astýk. Ara ara yaðmur atýþtýrýyordu. Gürültüden kimse kimseyi duymuyordu bile. O nedenle bizler mitingden erken çýkýp, iþçilerle sohbet etmeyi, yeni gelen yoldaþlarýn aðýrlýklý olarak onlarla tanýþmalarýný saðladýk Ýþçilere desteðe gelen Sevinç Eratalay, Erdal Erzincan ve halk ozanlarý, iþçilere konserler veriyor, halaylar çekiliyor. Çadýrlarýn arasýnda dolaþacak yer bile kalmamaýþtý. O kadar sýkýþýk ve o kadar kalabalýktý ki, anlatýlamaz. Bu sýrada Mecit Amaç’ý gördüm ve dedim ki “burasý çok sýkýþýk adým atýlmýyor, þu tarafa doðru açýlsak” dedim Kýzýlay’ý göstererek. O da “sizi Kýzýlaycýlar sizi” dedi. Ben de “oradan da ver elini meclis” dedim. Mecit bey güldü. Eyleme katýlan binlerce emekçi, Sakarya Meydaný ve etrafýnda çadýrlarýný kurup oturma eylemine yapýyorlardý. Gece her yerde, hatta yolun ortasýnda bile insanlarýn yattýðýný gördük. Acayip bir görüntüydü. Hiç böyle tüm sokaklarýnda insanlarýn yattýðý bir eylem görmemiþtim. Bu söylediklerimi ancak o geceye ait fotoðraflardan daha iyi anlayabilirsiniz. Gece boyunca þiirler, þarkýlar, halaylar, her yanda bir eðlence vardý. Artýk saat 05.00 olduðunda býrakýn yatmayý, oturacak bile yer bulmak imkansýzdý. Ama ben 05.30 gibi oturacak bir yer bulup bir kaç saat uyuyabildim. 69.Gün Saat 08.00’de oturduðumuz yerde uyandýk ve hava yaðmurluydu. Sanki güzel bir gecenin ardýndan herþey gerçeðe dönüþmüþtü. Kasvetli bir hava vardý her yer akþamdan kalmýþ daðýnýk ve pisti. Sabahýn ilk yürüyüþünü Marmaray ve Ýtfaiye iþçileri yaptýlar, saat 09.00... 12.00 gibi açýklama, Türk-iþ önünde yapýlýyordu. Ayný 170 bin kiþilik dev mitingdeki gibi Türk Metal Ýþ en önde koruma gibiydi. Önce Sami Evren konuþtu, sonra sýrayla DÝSK ve Kamu Sen baþkanlarý, en son Kumlu çýktýðýnda, artýk iþçiler onun konuþmasýný yine miting


Yeni Evrede

TEKEL Güncesi

Mücadele Birliði deki gibi sýk sýk sloganlarla bölmeye baþladýlar. Ýçi boþ laflarý dinlemeye artýk kimsenin sabrý kalmamýþtý. “Söz Bitti Sýra Eylemde” sloganýna artýk cevap vermek zorunda kalan Kumlu, “bu yaptýðýmýz zaten bir eylemdir” diye baðýrdý. O zaman iþçiler “genel grev genel direniþ” sloganýný attýlar. Kumlu bir ara yine yuhalandý, bazý iþçiler bireysel tepkilerini gösterdiler, baðýrdýlar, çaðýrdýlar, ama en ön adeta konser korumasý gibi uzun ve güçlü Türk Metal Ýþ iþçileriyle doluydu. Kýsa süreli gerginlikler yaþandý ama ciddi bir tepki verilemedi. Konuþma bitiminde baþka sendikalardan gelenler, otobüsleri kalkýyor vb sebeplerle anýnda çadýr kenti boþalttýlar. Ortalýk bir anda sessizleþti. Sanki terkedilmiþ gibi olduk. Herkes çok yorgun ve uykusuzdu. Çoðunlukla çadýrlarda uyundu. Akþama doðru Ankara Bayýndýr Hastanesi Doktorlarý ve Ýstanbul Beyoðlu Esnafý kumanyalar daðýttý. Akþam bir slogan sesi sessizliði bozdu. “Üç Kaðýtçýlar Mecliste Kaðýt Toplayýcýlarý” imzalarýyla kaðýtçýlar gelmiþti. Bu, bu akþam Çadýrkentin sessizliðinin ilk ve son bozuluþu oldu. Ýþçiler yine harýl harýl “þimdi ne olacak” diye konuþuyorlardý. Bir anda yine kara kara düþünür hale gelmiþlerdi. Meðer þube baþkanlarý, oyunun son turunu oynamaya baþlamýþlar. Oyaladýlar, Oyaladýlar. Devrimciler ve iþçi komitelerinin çalýþmasýný, hatta eylem yapýlmasýný yasakladýlar. 4C’ye geçenleri hain ilan etmediler. Þimdi de her iþçiyi, tek kendi karar vermesi yönünde telkin ediyorlarmýþ. “Ýþsiz kalýsanýz sorumluluk almayýz. Elimizden gelen herþeyi yaptýk, iþte siz de gördünüz” gibisinden konuþmalarla iþçilerin morallerini dirençlerini kýrmaya çalýþýyorlar. Hukuki süreci vb bile bekleme tahammülleri yok. Ýþçiler tabi bu tip konuþmalara tepki göstermiþ. Ama belli ki canlarý sýkýlmýþ. Gece tüm bu süreç iþçiler tarafýndan yine konuþuluyor, tartýþýlýyor. Kah arkadaþlarýna kýzýyorlardý hiç bir þey yapmaya yanaþmadýklarý için, kah sendikayý suçluyorlardý bizi oyaladýlar vb gibisinden. Konfedarasyonlar ise 22 Þubat’ta toplanacaklar ve kararlarýný açýklayacaklar, ancak kimse mucize beklemiyor. Sendikanýn tekrar referandum yapacaðý söylentisi var. Ama iþçilerin artýk hiç sabrý kalmamýþ gibi görünüyor, herþeye çok sinirleniyorlar. Tam bir oyun oynanýyor, iþçiler sürekli beklentiye sokularak zaman kazanýlýyor. Sendikalarýn asli görevi, iþçilerle sermaye arasýný bulmak uzlaþtýrmak deðil mi, iþte burada olan da bu! Bir iþçi gece dedi ki “biz 4C deðil, sendika maðduruyuz”. Çok hoþuma gitmiþti, beni etkiledi Ancak henüz sahne kapanmýþ ve son perde oynanmýþ deðil...

ÝÞÇÝLER AYAKLANDI! Sonunda öfke patladý! 70 gündür sendika yönetimi tarafýndan oyalanan Tekel iþçisinin sabrý sonunda tükendi. 22 Þubat günü 4 konfederasyonun yaptýðý toplantýdan yine bir þey çýkmadý. Daha sonra basýna sýzan karar metninde 26 Mayýs tarihinde yasak savma eyleminin olduðunu gören iþçilerin öfkesi patladý. Daha öncesinde kadýn Tekel iþçileri çadýrlardan hareketle tüm iþçileri Türk-Ýþ önüne topladýlar. Sloganlarla ve coþkuyla beklemeye koyuldu iþçiler. Açýklama yapýlacaðýna dair hiçbir haber olmadýðý halde kadýn iþçiler, uyanýklýðý ile tüm Çadýrkent’i ayaklandýrmayý bildi. Sloganlar ve coþku, hiç azalmadý. Ýþçiler inatla ve sabýrla konfederasyonlarýn toplantýsýndan çýkacak kararlarý beklediler. Hava kararmaya baþladýðýnda toplantý sonucu bazý kanallara düþtü. Zaten kadýn iþçilerin ayaklandýrdýðý iþçiler zaptedilmez bir öfkeyle harekete geçti. Sonuç, baþta Mustafa Türkel olmak üzere sendika yönetiminin tahminlerini altüst edecek nitelikteydi. Ýþçilerin kolay atlatýlamayacaðý ortadaydý. Öfke, müthiþ bir öfke, patlayan sloganlar... Ýþler çýðýrýndan çýkma yolundaydý. Önce Mecit Amaç’ý sürdüler ileriye. Kürdistanlý iþçiler çadýrlarýna döndürülebilirse buranýn sönümleneceðini biliyorlardý. Mecit Amaç pekala onlarýn ruhlarýna hitap edebilirdi. Ama hesap yanlýþtý. Bu kýzgýn öfke önüne çýkan her þeyi silip süpürürdü. Amaç konuþamadý bile. Ne yaptýysa, ne dediyse olmadý. Suskun kalýverdi. Ýþçiler Kumlu’yu istifaya davet eden sloganlar haykýrýyordu. “AKP Kuklasý Kumlu” sloganlarý çýnlatýyordu ortalýðý. Bu noktada sahneye Türkel çýktý. Eminiz ki bu erken çýkýþ onun da planlarýnda yoktu. O, Kumlu’nun yerini almayý umuyordu belki bu süreçte. Ama kiþilerin yazgýlarý, böyle sýnýflarýn yazgýlarýnýn sözkonusu olduðu tarihin düðüm noktalarýnda büyük bir hýzla deðiþiverir! Onunki de öyle oldu. O güçlü hitabet yeteneðinin bile yetmeyeceði bir noktadaydý iþçiler.

158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

Konuþmasýnýn ilk baþlarýnda duruma hakim olur gibiydi. Ama hayýr! Patlayan sloganlar bir anda onu tahttan indiriverdi. “Beni öldürecekseniz gelin öldürün!” sözü tam da bunun ifadesiydi. Ýþçileri istifa sopasýyla korkutmayý denedi. Ýki aydýr sarýldýðý bu sopa da etkili olamadý. Sonunda mikrofonu býrakýp içeri çekilmek zorunda kaldý. Ýþçilerin bu “ihaneti” karþýsýnda çok sarsýlmýþ görünüyordu. Öfke akacak yatak arýyor, bulamýyordu. Sýk sýk birbirleriyle de tartýþmaya baþladý iþçiler. Neredeyse kavgalar kopacaktý. Ýþbirlikçiler, sendikanýn adamlarý hiçbir þey yapamýyorlardý. Þube yöneticileri sessiz sedasýz kenarda beklemeyi tercih ettiler. Söyleyecek sözleri yoktu. Ýþçileri yatýþtýrabilecekleri tek bir araçlarý yoktu. Sahneye bir kez daha Mecit Amaç çýktý. Adeta yalvararak iþçileri yatýþtýrmaya çalýþtý. Ama kelimenin gerçek anlamýnda bir yalvarmaydý bu. “Yarýn”... aðzýndan çýkan tek þey buydu. “Yarýn konuþalým, þimdi lütfen gidin” diyordu. Çýkýþ bulamayan iþçiler orada öbekler halinde kendi içlerinde tartýþmaya, durumu deðerlendirmeye baþladýlar. Bu, olayýn þimdilik durulduðunu gösteriyordu. Akacak yatak bulamayan öfke, gergin bir bekleyiþ içinde kabýnda saklý duruyor. Çadýrkent gergin ve öfkeli bir geceye giriyor. Eylemin baþýndan itibaren iþçiler çok kararlýydýlar. 4-C konusunda, sendikanýn onlarý satma giriþimine karþý attýklarý sloganlarla gösteriyorlardý kararlýlýklarýný. Muazzam bir kararlýlýk gösterisiydi. Satýlmayý asla kabul etmeyeceklerinin ilanýydý. Ayrýca taban örgütlenmelerinin, komitelerin gerekliliðini çok daha iyi anladýlar. Devrimci içgüdü tam da böylesi þartlarda kendini belli ediyor. Bugün bunu burada çýplak gözle görmek olasýydý. Artýk ne olacaðýný göreceðiz. Kimbilir polisi bu gece saldýrtmayý bile düþünebilirler. Zira sendikal barikat artýk parçalandý. Bundan sonrasý sermayenin zor aygýtýnýn vahþi barikatý olabilir.

29


Yeni Evrede

TEKEL

Mücadele Birliði

TEKEL BÜYÜYOR!

Türk-Ýþ, DÝSK, KESK ve Kamu-Sen’in aldýðý ortak karar gereði, 20 Þubat’ta tüm illerden sendika yönetimleri Ankara’da buluþtular. Dün geceden baþladý geliþler. Özellikle iþçiler, Tekel iþçileri gruplar halinde geldi Çadýrkent’e. Dün tüm bir akþam ve gece, bariz bir canlýlýk görülebiliyordu çadýrlarda. Sabahýn ilk ýþýklarýyla þenlenmeye baþladý sokaklar. Derken çeþitli gruplar sökün etti. Sloganlarla inlettiler Çadýrkent sokaklarýný. Bir çeþit geçit resmi vardý. Ýtfaiye iþçilerinden Marmaray iþçilerine, sosyalist kurumlardan öðrenci gençliðe, öðretmenlerden büro emekçilerine, her sektörden iþçilere... Toplumun her kesiminden binlerce emekçi buradaydý. “Geçit resmi” kesintisiz sürdü. Bu arada sosyalist çevreler, KESK, DÝSK ve çeþitli öðrenci gruplarý “Kolej Meydaný”nda toplanmaya baþladý. Bir bölümü Kolej önünde, büyük kýsmý Kurtuluþ Parký’ndaydý toplananlarýn. Kortejler oluþturulmaya çalýþýlýrken hala çeþitli gruplar gelmekteydi. Ýþçiler Çadýrkent’in dýþýna çýkmama kararý almýþtý. Eylem, özünde bu gece gerçekleþecek oturma eylemi olduðu için iþçiler kendi sokaklarýnda beklemeye baþladýlar. Kolej’in önündeki kavþak önce aksamaya baþladý. Trafik polislerinin tüm çabalarýna raðmen kýsa sürede týkandý. Kolej’den yürüyüþ baþladýðýnda hala kortejler halinde toplanma yerine (Meydana) doðru yürüyenler vardý. Böylece ayný anda ters yönde yürüyüþler yapýlýyordu. Bir grup Kýzýlay yönüne yürürken diðer grup Cebeci yönüne yürüyordu. Böylece Ziya Gökalp Caddesi’ndeki trafik tümden kesilmiþ oldu. Kolej’den yürüyüþ devam ederken diðer gruplar da Sakarya Caddesi’nde meydana toplanmýþlardý. Yoðun bir kalabalýk görülüyordu. Ve ayný zamanda Çadýrkent sokaklarýndan aralýksýz kortejler geçiyordu. Kýzýl bayraklar, pankartlar, sloganlar... Tek sözle bugün her yer eyleme kesmiþ durumda. Sendikalara raðmen, onlarýn katýlýmý engelleme plan ve çabalarýna raðmen Sakarya’da adým atmak mümkün deðildi. Saatler süren yürüyüþler, gidiþ-geliþler, sloganlar gösteriler... Sakarya Caddesi ve tüm Ankara’ya muazzam bir canlýlýk kazandýrdý. Sakarya’da, Meydanda toplanan kalabalýk, konfederasyonlarýn “sadece sendika yönetimlerini çaðýrma” kararýna raðmen, 35 bini buluyordu. Hiç kuþku yok, konfederasyonlar, hiçbir çalýþma yapmamalarýna raðmen, sadece Ankara’ya gelecek araçlarý ayarlamýþ olsalardý, bu bile yüzbinlerin buraya akmasýna yeterdi. Ve yine hiç kuþku yok, böyle bir durum sadece hü-

30

kümeti sarsmakla kalmaz, bizzat sistemi de iliklerine kadar sarsardý. Sendikal bürokrasi, hükümetin ve sistemin zora düþmesini bir kere daha engellemiþ oldu. Burjuva sendikacýlýðýn bu çabasý, eyleme karþý çeþitli manevralarla yoðunlaþýyor zaten. Eylemi açýktan bitiremiyor. Tabandaki tepki ve baský çok ama çok yoðun. O yüzden dolambaçlý yollarla eylemin çözülüþünü saðlamaya çalýþýyor. Coþku her geçen an daha da artýyor. Tüm Sakarya’da, sadece Çadýrkent’te deðil, tüm bir Sakarya bölgesinde adým atmak mümkün deðildi adeta. Sloganlar, marþlar, halaylar, yürüyüþler... kesintisiz devam ediyor. “Miting”in bitmesinden sonra, yaklaþýk 510 bin kiþilik bir topluluk meydanda oturma eylemine baþladý. Tabii yine ses araçlarýndan marþlar, türküler, sloganlar, halaylar eþliðinde yapýlýyordu eylem. Diðer gruplar Çadýrkent sokaklarýna döndü. Her yere pankartlar asýldý. Gruplar bulabildiði yerlere karton ve battaniye üzerine oturdu. Sýðmaya çalýþtý. Soðuk, yaðmur... kimse aldýrýþ etmiyordu. Sohbetler, türküler, þakalaþmalar... sýmsýcak dostluklar, omuzdaþ olmanýn güveni... Binlerce insaný sarýp sarmalýyordu. Bir iþçiyle sohbet ediyoruz. Buraya gelirken AKP’li olan bir iþçi. Þimdi ise en ileri fýrlayanlarýndan. Yüzü gülüyor. Aðýz dolusu hem de. Morali muazzam. Kaybetmek, kazanmak... çok uzak konular þimdi. “Hiçbir þey olmasa, yýllar sonra, iþçi sýnýfýnýn bu muazzam eyleminden bahsedildiðinde, göðsümü gererek diyeceðim: Ne anlatýyorsun kardeþ, ben oradaydým!” Gerçekten iþçilerin morali çok yükseldi. Günlerdir, hatta haftalardýr, sendikanýn ayak oyunlarýndan býkan, umutla umutsuzluk arasýnda gidip gelen iþçiler, hem de sendikanýn onca engelleme hesap ve hilelerine raðmen ortaya çýkan bu canlý dayanýþmadan güçlenerek çýktýlar. Bireysel, kurumsal... ülkenin dört bir yanýndan destekler yaðýyordu. Saðlýkçýsý, doktoru, esnafý, emeklisi... elinde küçüklü büyüklü poþetlerle teklifsiz giriyor çadýrlara. Yürekten kopan

158. Sayý / 24 Şubat - 10 Mart 2010

küçücük sözlerle desteklerini iletiyor. Bir kez daha görünüyor, sendikalarýn neden bu eylemi sýnýrlý bir alana hapsetmek istedikleri. Gün boyu ve gece sendikacýlar dolaþýyor çadýrlarý. Diðer sendikalarýn yönetimleri. Destek sunuyorlar. Ama iþçiler uyanýk. Sorularla sýkýþtýrýyorlar hepsini. “Buraya saldýrýlýrsa ne yapacaksýnýz? Planýnýz nedir? Sadece sözle mi dayanýþacaksýnýz? Konfederasyonlara ne gibi baskýlar yapacaksýnýz?” Sorular uzayýp gidiyor. Kimi bu durumdan hoþnut sendikalarýn (ne yazýk ki bunlar çok çok az), kimi baþýný öne eðip çýkýyor. Temsilcilerin atamayla görevlendirildiði bir kurumsal yapýda, nasýl iþçiden yana bir sendika yönetimi olabilir ki, diye konuþuyor iþçiler. Hele þu profesyonel sendikacýlarýn aldýklarý aylýklar konusu... Ýlerleyen saatlerde konfederasyon baþkanlarý da ziyaret ediyor çadýrlarý. Çadýrlara girmeleri ile çýkmalarý yaklaþýk 1 dakika! Adeta kaçar gibiler. Bir görev ifa ediyorlar sadece! Gün ýþýyor. Yaðmurdan her yer gölcüklerle dolu. Konfederasyonlar konuþma yapacaklar. Toplanýyor iþçiler. KESK, DÝSK, Kamu-Sen... sýrayla konuþuyorlar. Sýra TürkÝþ’te. Kumlu çýkýyor kürsüye. Huzursuz. Yazýlý bir metinden yapýyor konuþmasýný. Ama konuþturmuyor iþçiler. Sürekli sloganlarla kesiyorlar. “Söz bitti, sýra eylemde!” Ýþte en özlü þey bu. Hiçbir þey yapmadýklarý bu sloganla vuruluyor yönetimin suratýna. Kumlu “biz eylemde deðil miyiz þu an” diye karþýlýk veriyor. Sloganlar daha gür yükseliyor. Genel grev sloganlarý atýlýyor. “Hadi baþkan” sözleriyle hem kýþkýrtýlýyor, hem sýkýþtýrýlýyor Kumlu. Konuþmalar bitiyor. Ortada yine bir somut sonuç yok. Ýþçiler öfkeli. Derken bir bakýyoruz, il dýþýndan gelenler apar topar, adeta kaçýrýlýrcasýna otobüslerine yönlendiriliyor. Ýþ þimdiden sendikalarý büyük bir baskýnýn altýna sokmuþ durumda. O yüzden, biran evvel eylemi bitirmek, gücü bölmek istiyor sendika. Ve 21 Þubat öðle saatleri itibariyle dýþarýdan gelen tüm sendikalar ve eylemciler otobüslerle dönüþ yoluna çýkarýlmýþ bulunuyor. Ve iþ bununla da bitmiyor. Elini çabuk tutan sendika yönetimi, hemen iþçilerin morallerini kýrma iþlerine giriþiyor. Artýk oyun aleni. Geriye bir tek “bu eylemi bitirin” çaðrýsý kalýyor. Ama bunu söyleyecek yürek hiçbir sendikacýda yok. Bu saatten sonra artýk iþ, moral savaþýna dönüþüyor. Bir taraf morali (ve haliyle direnci) kýrmak için her tür yola baþvuruyor, diðer taraf morali yüksek tutmak için çalýþýyor. 20-21 Þubat eylemleri bitti. Ama savaþ sürüyor. Çadýrkent zorlu yürüyüþüne devam ediyor.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.