s159

Page 1



Yeni Evrede

Mücadele Birliði

DAHA NÝTELÝKLÝ OLMAK D

ýþýmýzdaki koþullar hýzlý bir tempoyla akýp gidiyor. Koþullar hýzla deðiþirken, toplumda da sürekli deðiþimler, alt-üst oluþlar ve patlamalar meydana geliyor. Dýþýmýzdaki koþullarý doðru olarak kavramak ve geliþen olaylara ayak uydurabilmek için her yönden geliþim göstermek ve daha nitelikli bir duruma gelmek komünistler için bir zorunluluktur. Ekonomik ve tarihsel geliþmeler sonucu, Türkiye ve Kürdistan’da devrimci ögeler birikti ve büyük bir güç birikimi oluþtu. Kitleler için yaþam her gelen gün öncekinden daha kötü oldu. Bu koþullarda geliþen sýnýf savaþýmý sýçramalar ve patlamalarla yol aldý ve almaktadýr. Tüm bu nesnel ve öznel geliþmeler tarafýndan beslenen devrim, yoðunlaþarak ve katlanarak ilerliyor. Devrimin etkisiyle emekçiler, genç kuþaklar kitleler halinde mücadeleye atýlýyor. Her tarafta harekete geçen ve sayýlarý gün gün çoðalan kitlelerle bað kurmak, etkilemek ve iktidarý ele geçirme hedefine yöneltmek, günümüzün en temel görevidir. Bu görevi ise Leninist Parti’den baþkasý baþaramaz. Dýþýmýzdaki koþullardan, genel durumdan söz edince, bunu dünyanýn genel koþullarýyla, genel politik durumuyla birlikte ele almalýyýz. Günümüzde hiçbir kapitalist ülkenin durumu emperyalist-kapitalist dünyanýn genel durumundan ayrý olarak anlaþýlamaz. Kapitalist dünyanýn büyük ekonomik bunalýmý ve sistemin çatýþmalý politik durumu, her kapitalist ülkeyi çeþitli biçimlerde etkilemektedir. Her kapitalist ülke sistemin yýkýcý çeliþkilerini, ekonomik çöküþünü ve sýnýf savaþýmý tarafýndan belirlenen politik etkisini, içinde bulunduðu somut duruma göre hisseder. Her kapitalist ülkedeki somut koþullar bu çerçevede anlaþýlabilir ancak. Uluslararasý iliþkiler, geçen süre içerisinde çok daha karmaþýk bur duruma geliyor. Ülke içindeki sýnýflarýn karþýlýklý iliþki ve sýnýf çatýþmasý da ayný diyalektik geliþmeye uygun olarak zenginleþiyor ve çeþitleniyor. Marksistlerin bütün bu deðiþim ve geliþmeleri doðru

bir þekilde çözümlemek için kendilerini teoride, politikada ve bilgi edinmede yetkinleþtirmeleri gerekiyor. Deðiþen koþullarýn getireceði görevleri ancak kendimizi yetkinleþtirerek yerine getirebiliriz. Dünyayý deðiþtirmeyi hedefleyen Marksistler için dünyadaki geliþmelerin genel doðrultusunu, genel çizgileriyle ortaya koymak, daimi bir görevdir. Süratle yükselen ve ani sýçrama gösteren olaylarý bir devrime dönüþtürmek için çaba göstermek yerine bu görevden uzak durmak için her defasýnda “gerekçeler” ileri süren küçük burjuva hareketlerin gerekçelerinden biri de þudur: “Biz hazýr deðiliz, devrimi hazýr olduðumuz zaman yaparýz.” Bu düþünce biçimi küçük burjuva sol hareketler içerisinde yaygýndýr. Onlarýn kavramasý gereken dýþýmýzdaki koþullarýn donup kalmadýðýdýr. Dünyada geliþmeler, dýþýmýzdaki koþullar bizi beklemez. Ülkeler arasýnda iliþkiler sürekli deðiþiyor. Devrimi hazýrlayan koþullar devamlý bir dönüþüm içinde. Bu durumda koþullarýn gerektirdiði görevleri yerine getirmek için, bizim koþullarý karþýlayacak düzeyde olmamýz gerekiyor. Dýþýmýzdaki koþullar belirli dönemlerde öylesine büyük bir hýzla ve çabuk deðiþir ki, komünistlerin gerekirse bir gün içinde taktik deðiþtirecek kadar esneklik gösterebilecek durumda olmalarý gerekiyor. Ancak böylesine yetkin, gerektiðinde esnek olabilen, yüksek nitelikli bir parti devrime öncülük edebilir. Proleter hareketin öncüleri sahip olduklarý teorik, politik ve örgütlülük düzeyiyle yetinemezler. Varolan genel düzey, önceki dönemin mücadele ihtiyaçlarýna cevap verebilir ancak yeni dönemin görevlerine ayný þekilde yanýt vermeyebilir. Koþullarýn insanlardan daha çabuk deðiþtiðini göz önünde tutarak kendimizi, mücadele düzeyimizi büyük bir hýzla ve kesintisiz biçimde daha nitelikli bir duruma getirmeliyiz. Nesnel koþullar ve sýnýf savaþýmýnýn geliþimi varolan düzeyi sürekli yükseltmeyi ve daha derinlikli düþünmeyi gerektiriyor. Sýnýf mücadelesinin her döneminin gerektirdiði görevler farklýdýr. Dün daha sýnýrlý kitle iliþkileri içerisinde hareket ederken, bugün çok daha geniþ ve yaygýn, geliþmiþ bir kitle hareketine öncülük etmek, onlarý iktidar hedefine yöneltmek gerekiyor. Artýk eski dönemin dar çalýþma biçimiyle yetinemeyiz. Geniþ halk kitlelerini yönlendirebilecek bir çalýþma biçimini ortaya koymamýz gerekiyor. Eðer teorik, politik ve pratik mücadele yete159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

Başyazı neklerini kendimizde birleþtirmiþsek emekçi kitlelere öncülük görevini yerine getirebiliriz. Proletaryanýn sýnýf mücadelesinin gereklerine yanýt verebiliriz. Bugün böylesi bir görevle karþý karþýyayýz. Kitleler her yerde eylem içinde. Eylemler yükseliþ halinde. Kitle eylemlerinin temposu çok yüksek. Bu durum karþýsýnda, öncü eski tempoyla ve eski dar çalýþma tarzýyla yetinemez. Leninist Parti bu gerçeðe uzun süredir iþaret ediyor. Bu yönde belli bir ilerleme gösterildiði de açýk. Ancak sýnýf savaþýmýnýn bugün gerektirdiði geliþme düzeyinden henüz uzaktayýz. Bu düzeyi, yetkin ve daha nitelikli bir konuma gelerek yakalayabiliriz. Öncülük görevini yerine getirebilmek için, proletaryanýn öncüleri, kitlelerin en ileri unsurlarýyla, en sýký baðlarý kurmalý. Reformist ve oportünist hareketlerin, her tarafta, kitlelerle iliþki kurmak için çok hýzlý hareket ettiklerini unutmamalýyýz. Leninistler, kitlelere onlardan önce ulaþmalýlar. Leninist Parti’nin görüþleri, yayýnlarý, kitap ve broþürleri en geniþ kitleye ulaþtýrýlmalýdýr. Kitlelere ulaþmada geç kalýndýðý yerlerde uzlaþmacý küçük burjuva hareketler kitleleri kendi yanýna çekiyor. Devrimci marksistler bu gerçeðe gözünü kapayamazlar. Unutulmamalýdýr ki, Leninist Parti’nin gittiði yerlerde uzlaþmacý blokun kitleler üzerindeki etkisi çok daha çabuk kýrýlýyor. Devrimci durumun uzun bir dönemi kapsamasý, tekelci kapitalist düzenin tüm iç çeliþkilerinin keskinleþmesini ve ön plana çýkmasýný getirdi. Burjuvazi kitleler üzerindeki ideolojik-politik hegemonyasýný sürdüremiyor. Þimdi bu hegemonyayý yeniden saðlamanýn yollarýný arýyor. Fakat ne sistemin çeliþkileri buna olanak tanýyor ne de kitlelerin gün gün yoðunlaþan devrimci mücadelesi buna izin veriyor. Baskýcý ve sömürücü güçlerin gösterdiði hiçbir çaba eski günleri bir daha geri getiremez. Kitleler ise ortaya çýkmýþ olan ve derinleþen bunalýmdan devrimci bir yolla çýkmak için mücadeleyi kesintisiz olarak sürdürüyorlar. Ama buradan sonuç almak için daha ileri gitmek gerekiyor. Latin Amerika’nýn devrimci halklarýnýn aldýðý ileri sonuçlarý, Türkiye ve Kürdistan’daki devrimci halk kitleleri de alabilir. Orada kitleleri sonuç almaya doðru götüren ekonomik ve toplumsal koþullar burada da var. Bu topraklarda da uzun bir zamandýr süren etkileyici devrimci bir mücadele var. Bu açýdan dünya halklarý içinde iyi bir yerdeyiz. Bugüne kadar kesintisiz ve militanca süren mücadeleye dayanarak söyleyebiliriz ki Latin Amerika’dan daha ileri gidebilir ve daha ileri sonuçlar alabiliriz. Türkiye ve Kürdistan proletaryasý daha nitelikli bir konuma gelerek bu görevi kesinlikle baþarabilir. C.DAÐLI

3


Yeni Evrede

Tasfiye Operasyonu

Mücadele Birliði

EMPERYALÝST ÇÖZÜM DEVREDE Kürt halk hareketinin tasfiye edilebilmesi, artýk anlaþýlmýþtýr ki, Türk sermayesinin gücünü aþmaktadýr. Emperyalist güçlerin askeri, siyasi, mali ve diplomatik desteði olmasa, tekelci egemenlik iç savaþı bu kadar uzun bir süre devam ettiremezdi. Herkesin bildiði ve kabul ettiði bir gerçektir bu. Ayný þekilde, UKH’nin tasfiyesi de uluslararasý çapta yürütülen operasyonlar olmadan baþarýlamaz. Son örneðini Ýtalya ve Belçika merkezli operasyonlarda gördük. Avrupa’daki en tepe noktada bulunan yöneticiler tutuklandýlar. Özellikle bu iki Avrupa ülkesine dikkat. Biri NATO’nun ordularýnýn merkez üssü, diðeri ise yönetim yeri. Yani NATO’nun içiþleri ve yargý kurumlarý üzerinde etkin olabildiði iki ülke. Bir baþka deyiþle, tasfiye hareketinde bizzat NATO’nun devrede olduðunu söylemek mümkün. Belçika Yeþiller Partisi, Brüksel’deki operasyonun ABD’li heyetin ziyaretinden hemen sonra gerçekleþtiðine dikkat çekiyorlar. Neden NATO? Çünkü þimdi onun TSK’ya ihtiyacý var. Afganistan’da aldýðý büyük darbelerle bu emperyalist askeri güç, neredeyse varoluþ-yokoluþ noktasýna geldi. Afganistan cehenneminden asker tabutlarý geldikçe, pek çok Avrupa ülkesinde NATO’dan çekilme yanlýsý gösteriler ve baskýlar arttý. Hollanda hükümeti bu baský sonucu daðýldý ve düþtü. Ayaklanmalar yüzyýllýnda dünyanýn jandarmasý olmasý istenen bir emperyalist askeri gücün bu denli yýpranýp tartýþýlýr hale gelmesi, emperyalist-kapitalist dünya için þu andaki en büyük tehlike. Bu tehlikeyi savuþturabilmek için bir takým acil önlemlere ihtiyaç duyuluyor. Asker tabutlarýnýn düzenin en þovenist gösterileri için malzeme haline geldiði ülkelerin cephe ilerisine sürülmesi amaçlanýyor. Bu amaçla, Türk ordusunun Afganistan gibi çatýþma bölgelerinde daha etkin kullanýmý için hazýrlýklar yapýlýyor. Hatta, NATO içinde, yalnýzca Müslüman ülke ordularýndan kurulu bir gücün, Irak, Afganistan, Yemen gibi ülkelerde kullanýlmasý ve bu Müslüman askeri paktýn baþýna Türkiye’nin getirileceði fikirleri açýktan tartýþýlýyor.

4

Öte yandan, devrimci iç-savaþ karþýsýnda bu denli yýpranmýþ, takatten düþmüþ, morali bozuk bir ordunun, NATO kapsamýnda bu denli aktif kullanýlabilmesi mümkün deðil. Ýþte bu nedenle NATO, UKH’nin tasfiyesi operasyonunda bizzat devreye girmiþ bulunuyor. Miadlar Doldu Anlaþýlan o ki Türk tekelci sermayesinin emperyalistlere, UKH’nin AKP eliyle tasfiye edileceðine dair verdiði sözlerin miadý dolmuþtur. Devlet projesi olduðu her fýrsatta dile getirilen tasfiye planýnda AKP’nin rolü, sureti haktan görünerek Kürt halkýný devrimci araç ve mücadeleden uzaklaþtýrmaktý. Ancak Kürt halkýnýn devrimci araç ve mücadelelere baðlýlýðýnýn apaçýk bir zafer karnavalýna dönüþtüðü Ekim ayýndan sonra taþlar altüst oldu. Bu kez, sureti haktan görünmenin yerini, Kürt halkýnýn açýk alandaki temsilcilerine yönelik geniþ kapsamlý operasyonlar aldý. Tutuklananlar, Kürt halkýnýn nabzýný tutan, yansýtan ve yönlendiren kiþilerdi. Onlarýn yokluðunda halkýn hareketsiz kalacaðý hesap ediliyordu. Bu yolla, AKP eliyle yürütülen devlet projesinin baþarýya ulaþacaðý umudu yaratýlmak istendi. Ama halk operasyonlarla oluþan boþluðu doldurdu. Nihayetinde, emperyalizmin Türk tekelci sermayesine tanýdýðý süre tükenmiþ oldu. ABD, devreye girmenin hazýrlýðýný çoktan yapmýþtý. UKH’nin önde gelen yöneticilerini “uyuþturucu kaçakçýsý” ilan ederek iþe baþladýlar. Bu sayede, uluslararasý çapta yürütülecek tutuklamalar için hukuki gerekçeler hazýrlanmýþ oldu. UKH yöneticileri bunu “Alcapone yöntemi” diye adlandýrdýlar. ABD, Al Capone isimli mafya yöneticisini, ancak vergi kaçakçýlýðýndan hapse atabilmiþti. UKH’ye karþý terör demagojisi tutmayýnca, uyuþturucu ve vergi kaçakçýlýðý kýlýflarý hazýrlandý. Bundan sonraki adýmýn Kandil’in ablukaya alýnmasý ve silah býrakmaya zorlanmasý olacaðý apaçýktýr. 159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

Balyozla Ödenen Diyetler Elbette bu iþin bir bedeli var. NATO masasýyla yürürlüðe konulan emperyalist çözüm, hem Türk sermayesine hem de UKH’ye dayatýlacaktýr. Sonuçta Türkiye, daha önce çýkarlarýna ve politikalarýna aykýrý bulup yanaþmadýðý pek çok noktayý kabul etmek zorunda kalacaktýr. Son Balyoz operasyonu, iþte bu nedenle, muhtemel bir iç direnci kýrýp gözdaðý vermek üzere gerçekleþtirildi. Diyet, Balyoz’la baþladý. Nedir emperyalist çözüm? ABD ve diðerlerinin kafalarýnýn içindekileri bilmek tam olarak mümkün deðil. Ancak geliþmeler, TSK’nýn sadece Afganistan’da deðil, ama Irak topraklarý içinde de aktif bir rol oynamak üzere hazýrlandýðýna iþaret etmekte. Mart baþýnda gerçekleþen seçimlerden sonra geri çekilme takvimini iþletecek olan ABD, Arap ve Kürtler arasýnda, en baþta Kerkük meselesi yüzünden, ciddi bir savaþýn patlak vereceðini hesap etmekte. Bugüne dek Türk sermayesi, Irak topraklarýnda Türkmenler ve Sünni Araplara destek olmuþtu. Fakat, emperyalist çözüme göre, Türk devletinin esas rolü, Kürtlerin yanýnda olmak, hamilik etmek, hatta giderek bir “garantör ülke” konumuna gelmektir. Türkiye’nin “garantör” konumuna gelebilmesi için, içeride Kürt halkýnýn varlýðýný tanýmak ve bu yolla güney Kürtleri üzerinde koruyuculuk hakký iddia etmesi gerekmekte. Bunun, hem iç, hem de dýþ siyasette, neredeyse tüm taþlarýn yeniden dizilmesi demek olduðu çok açýk. Ýþte bu nedenle, bir yandan UKH’nin tasfiyesiyle, Balyoz benzeri içtasfiye operasyonlarý ayný dönem içinde yürütülmektedir. Daha ileriye gitmeye hazýr Kürt halkýnýn ayaðýndaki prangalardan kurtulacaðý bir dönem açýlmýþtýr. ABD ve AB’den çözümler beklemek, söz konusu prangalarýn en aðýr olanýydý. Emperyalist çözüme direnen Kürt halký, Ortadoðu halklarýnýn büyük sempatisini kazanacak ve tüm bölgenin devrimci merkezi haline gelecektir.


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

AMOK KOÞUSU

Sermayenin “Amok koþusu” baþladý. Malezya halklarýna özgü ölümcül bir cinnet hastalýðý olan amok, adeta beyni felç eder; etkisi altýna aldýðý kiþiyi yaralý vahþi bir hayvana çevirir ve hasta yerinde duramaz, koþar, koþar, koþar... dehþetli bir korkuyla önüne gelene saldýrýr. Bu koþu kalbin durmasýyla sona erer. Artýk ne topluma ne de kendi içindeki unsurlarýna karþý bir iktidar gücü kalmayan sermayenin de beyni iflas etmiþtir. Eli kanlý faþist partinin baþý Bahçeli durumu özetliyor: “Bu bir fetret devridir.” Yani devletin tepesinde sözü geçen kimse kalmamýþtýr. Buyurgan emrin yerini kavga, hükmün yerini tehdit almýþtýr. Neden böyle oldu diyenler, -son otuz yýlýn diþe diþ, týrnak týrnaða süren mücadeleleri bir yana, yalnýzca Ankara’nýn orta yerinde yükselen iþçi çadýrlarýna bakabilirler. Tohum Halinde Bir Sovyet Tekel iþçilerinin çadýrlarýnýn kurulu olduðu sokak, tarihi önemdedir. Çünkü o çadýrlar, baþkentin orta yerinde, devletin ve sermayenin hükmünün kalmadýðý küçük bir iþçi cumhuriyetidir, adeta bir Sovyet’tir. Ýþçiler kendi yönetimlerini kurmuþlar, emekçi kitlelerle el ele yeni bir yaþam formunu geliþtiriyorlar. Çürümüþ kapitalist düzenin ortasýnda dayanýþmanýn, el birliðinin, kavgada uyanýklýðýn hüküm sürdüðü bir yaþam. Bu, daha þimdiden, bir halk demokrasisinin, bir iþçi sovyetinin nüvesidir. Henüz topraða düþmüþ bir tohumdur fakat hayat onu çaðýl çaðýl akan ýrmaklar gibi besliyor. Tüm devrimci gruplar bu küçük cumhuriyete gelip özgürce faaliyet yürütüyor, günler boyunca programatik çizgilerini anlatýyorlar. Siyasi baþkentin tüm orta yerindeki bu iþçi sovyeti nüvesi, gerilim yüklü topraklarý altüst eden depremleri tetikliyor. Böyle depremleri biz, son aylarda çok sýk yaþar olduk. Habur’dan uzanan dev zafer provalarýnýn harekete geçirdiði fay hatlarýnýn Ankara’da nasýl enkazlar yarattýðýný görmüþtük. Kadýköy’ü sallayan dev Alevi emekçi mitingi de benzer etkiler yaratmýþtý. Ama en büyük sürprizini, her zaman olduðu gibi, en sona saklamýþ. Kuþkusuz baþlangýçta çapý daha küçüktü bu sürprizin ama bizzat proletaryanýn ellerinde yükseldiði için tarihi ve politik önemi çok daha büyük. Bu kez depremin merkez üssü Ankara olduðu için, sermayenin egemenlik aygýtýnda inanýl-

maz depremler yaratýyor. E, kolay deðil; son otuz yýldýr bu topraklarý kanlý bir iç savaþta paramparça eden, tüm emekçi sýnýflarý kan içinde boðanlarýn ikamet ettiði sokaklarýn, hemen yaný baþýnda çadýrlar. Ve sermayenin kanlý bezlerle sarýlý mumyalarý, yani þu devlet bürokrasisinin en tepesindekiler, karanlýk koridorlarýn dibindeki makam odalarýna dek gelen sloganlarý her gün duyuyorlar. Bu çadýrlar, her sabah iþe giderken onlara cehennemin dokuzuncu katýný hatýrlatýyor. Bu durumu yaþayan bir egemenlik aygýtý elbette aklýný yitirir, beyni iflas eder. Ve baþlar amok koþusu!.. TÜSÝAD’ýn Müdahalesi Artýk ortaya çýkmýþtýr: Ankara’da herkese sözünü geçiren bir buyurgan emir yok, son sözü söyleyen bir hüküm mercii yok. Çankaya yalnýzca vaaz veriyor, MGK iþ olsun diye toplanýyor. Bu kurulu oluþturanlar kamuoyu önünde birbirlerine öyle tehditler savuruyorlar ki, toplandýklarýnda birbirlerinin yüzlerine nasýl bakabildiklerine insan þaþýrýyor. Ve Ankara’da fikir üreten yok, herkes sadece duygularýný dile getiriyor. Ordunun baþý, tüm gazetecilerin sýraya dizildiði toplantýlarý yapamýyor. Onun yerine Hürriyet ve Haber-Türk’ün fino karakterli gazetecileriyle özel görüþmeler yapýyor. Orada þu sözler aðzýndan çýkýyor: “Ordunun morali bozuk. Sabrýmýz taþarsa biz de elimizdekileri açýklarýz.” Olacak iþ mi? Savaþ halindeki bir ordunun komutaný bunlarý söylesin! Ve Baykal, doðru teþhisi koyuyor: “Bu, TSK’nýn son feryadýdýr.” Her sözü demiri kesen bir ordudan, feryat figan bir orduya! Ama asýl püf noktasý, dile getirilen þu moral bozukluðudur. Devam eden bir iç savaþýn ortasýnda, moral bozukluðuyla feryat figan eden bir komutanýn yönetimindeki ordu, adýný koyalým, yenilmiþ bir ordudur. Þimdiye dek sadece kulaklara fýsýldanan bu gerçek, bugün gazetelere manþet oluyor, üstelik bizzat komutanýn kendi sözleriyle. Böyle bir ordu iç savaþý daha fazla yönetemez, yürütemez. Yürütse bile, böyle bir ordunun zafer kazanma umudu kalmamýþtýr. Zafer beklentisi yoksa, cephede verilen her kayýp, disiplinsizliði ve giderek bir isyaný körükler. Ankara’nýn beynini felç eden virüse karþý TÜSÝAD hemen harekete geçti. Hükmünü yitirmiþ resmi aklýn yerine, sermayenin aklýný egemen kýlmak için giriþimler baþlattý. Öncelikle, yanlýþ ata oynayan Aydýn 159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

Sermayenin İflası Doðan’ýn silik kýzý yerine, 90’lý yýllarda YDH deneyiminin baþý Cem Boyner’in eþi Ümit Boyner’i TÜSÝAD’a baþkan seçtiler. Ankara’nýn orta yerindeki iþçi çadýrlarýndan yükselen depremin sarsýntýlar içinde konuþtu Ümit Boyner: “1982 Anayasasý askeri darbe sonucu yapýlmýþ ve halk tarafýndan sahiplenilmemiþtir.” Bu sözler, ayný zamanda bir yenilginin itirafýdýr. 12 Eylül’ün hemen ertesinde “Artýk bizim günümüz geldi” diyen eski TÝSK baþkaný Refik Baydur’un kan donduran piþkinliðini hatýrlayýn bir de... Otuz yýl sonra TÜSÝAD, halký artýk 82 anayasasýyla ve kurumlarýyla yönetemediklerini titrek sesle ifade ediyor. Tek bir cümle özetliyor sermayenin emekçiler karþýsýndaki yenilgisini, týpký ordu komutanýnýn o tek sözü gibi. Boyner’in sözleri bununla sýnýrlý deðil. TÜSÝAD da bu ordunun yönetiminde iç savaþýn kazanýlamayacaðýný düþünüyor. Dahasý, “Devlet Kürt vatandaþlarýyla, Alevi vatandaþlarýyla barýþmalýdýr” fetvasýný çýkarýyor. TÜSÝAD 13 yýl önce Bülent Tanör’e hazýrlattýklarý “demokrasi paketini” yeniden açýyor. Devlet aklýnýn yerine sermayenin aklýnýn geçebilmesi için 13 yıl gerekmiþti, ama her þeyden önce devlet aklýnýn iflas etmesi, felç olmasý gerekliydi. Belli ki TÜSÝAD, sermaye egemenliðinin amok koþusunu durdurmaya çalýþýyor. Her Adýmda Bir Çýkmaz Sokak Yýlbaþýndan bu yana Ankara’da yaþananlar, TÜSÝAD’ın bu müdahalelerinin ne denli geç olduðunu kanýtlýyor. Çünkü bu amok koþusu, çoktandýr dehþetli bir korkunun egemenliði altýnda. Topyekün bir yenilgi atmosferidir sermayenin ve bürokrasisinin soluduðu. Bu zehirli havadan kaçmak için atýlan her adým, bir çýkmaz sokaða saplanýyor. Ordu yenilgiyi kabul ediyor, belki sessiz sedasýz köþesine çekilmeye de razý. Fakat yenilginin günah keçisi haline gelmek, tüm faturayý yüklenmek niyetinde deðil. Bu yüzden, iç savaþýn en akýl almaz sýrlarýný barýndýran 3. ordunun kozmik odalarýný savcýlara kapattý. Ankara’nýn göbeðindeki o malüm kozmik odada, belki sadece komik senaryolarla yüklü dosyalar vardý, ancak son otuz yýlýn tüm dehþeti, 3. ordunun kasalarýnda gizlidir. Pandoranýn kutusunu açmaya yeltenenlere dur demek için HSYK (Hakimler ve Savcýlar Yüksek Kurulu), hemen harekete geçti. Buna raðmen, sermaye aklý “bu savaþý sadece ben kazanabilirim” diyerek yeminler eden ve bu yemin karþýlýðýnda her türlü imtiyazý , dokunulmazlýðý, son hükmü ve üs-

5


Yeni Evrede

Sermayenin İflası tünlüðü elde eden, ancak sözünü yerine getiremeyen bir kuruma karþý acýmasýzdýr, affetmez. Yüzlerce yýllýk egemenlik deneyiminin kazandýrdýðý ciddiyetle sermaye, sözünde duramayan orduya þimdi “geri çekil ve sana verilen tüm imtiyazlarý da orada býrak” diyor. Diyor ama, ortalýkta duran o dehþet soruya henüz bir cevap bulunamadý: Sermaye bu iç savaþý nasýl kazanacak? Hangi kurum iç savaþýn yönetimi ve yükünü çekecek? Polis teþkilatýna aðýr silah donanýmýna izin veren yasa son anda geri çekildi. Pek az dikkat çekti ama bu geliþme önemlidir. Çünkü görülen o ki burjuvazi iç savaþý yönetmek ve yürütmek konusunda hiçbir kuruma güvenemiyor, ve dahasý, artýk bu savaþý kazanmak umudu kalmamýþtýr.. Böyle bir umut kalmadýðý anlaþýlýnca, tüm etkinliðini ve hiyerarþilerini iç savaþ üzerine kuran egemenlik aygýtlarý, koca bir boþluðun içine düþtüler. Yargý kurumu adeta enkaza döndü, polis birbirine operasyonlar çekmeye baþladý, komutanlar komutanlarý gizlice dinleyip deþifre ediyor, savcýlar savcýlarý tutukluyor. Zuladaki bütün kazma ve balyozlar bir anda ortaya çýktý ve herkes kendi enkazýna bakýp öfkeyle komþusunun henüz yýkýlmamýþ evine saldýrdý. Adalet Bakaný, Yüksek Yargýçlara “gaspçýlar” dedi, hakim üst-amiri bakana “kurulmuþ zemberek” sözleriyle onlarca kamera önünde açýktan hakaret etti. Manzara tamamdýr: Ordusu, polisi, yargý kurumu ve parlamentosuyla koca devlet aygýtý, sermayeyi bir “fetret devri”ne sokmuþtur. Yönetenlerin deðil eskisi gibi- hiçbir þekilde yönetemediði bir evredeyiz. Sermayenin amok koþusuna karþýlýk, proletarya her adýmda taptaze müfrezelerle çoðalarak, siyasi aklýný mükemmelleþtirerek, mücadelenin her biçimiyle zenginleþip donanarak, daha þimdiden tohum halinde doðmuþ bulunan devrimci demokrasiyi yýkýcý bir güce dönüþtürmekle meþgul. O çadýrlar kalktýðýnda, tohum dört bir yana saçýlmýþ olacak. Manzara bu iken, siyasi ufkunu devrimci iktidarýn fethedilmesinin tek bir adým gerisinde sýnýrlamak bile, devrime ihanettir. 20 Þubat 2010

6

Mücadele Birliði

GENÇLÝK NE YAPMALI? Ýzmir Devrimci Öðrenci Birliði ve Genç Yoldaþ dergisi olarak yeni çýkan “GENÇLÝK NE YAPMALI?” isimli kitabýmýzýn tanýtýmýný yapmak için bir panel düzenledik. 14 Mart Pazar günü gerçekleþtirdiðimiz panelde Genç Yoldaþ dergisi ve Devrimci Öðrenci Birliði adýna konuþan panelistler devrimci öðrenci hareketinin tarihi ve mücadelesi hakkýnda bilgi verdiler. Panele baþlandýðýnda ilk önce devrimci öðrenci hareketinin geliþimi üzerine konuþan arkadaþýmýz Denizlerden günümüze devrimci öðrenci hareketinin Türkiye Kürdistan devrim mücadelesinde önemli bir yer tuttuðundan söz etti. DEVGENÇ, DÖB ve FKF’den söz ettikten sonra devrimci öðrencilerin faþistlere karþý özverili bir mücadele yürüttüðünü söyledi. Daha sonra öðrenci gençliðin toplumsal kökeni ve konumu üzerine konuþtu. Öðrenci gençlik ile ilgili þu tanýmý yaptý kitabýmýzdan: “Öðrenciler toplumda, bir mesleki grup veya sýnýf teþkil etmezler. Tersine sýnýf ve katmanlardan oluþan toplumsal yapýnýn çeþitli sýnýflarýndan gelen –ve en çok da orta katmanlardan gelen- belli yaþ sýnýrlarý içinde yer alan bir gençlik kategorisidir. Geldikleri köken itibariyle (ailevi köken itibariyle) öðrenciler, eðitim alanýna sýkýþmýþ olan toplumdan baþka bir þey deðildir. Var olan toplumun, deyim uygunsa, bir minyatürüdür. Dolayýsýyla, kapitalist toplumdaki tüm çeliþkileri ve çýkar çatýþmalarýný az çok yansýtýrlar.” Öðrenci gençlik içerisindeki siyasal ayrýþmadan- devrimci öðrenciler, akademistler, küçük burjuva oportünistleri vs. söz etti ve devrimci öðrenci hareketinin yaþadýðý güçsüzlüðün

nedenlerine deðindi. Okulcu anlayýþýn ve reformist politik bakýþýn öðrencilerin önündeki en önemli engel olduðunu söyledi. Öðrenci gençlik hareketinin devrimci bir tarzda ve “Akademik özgürlük devrimle gelecek” þiarýyla yürümesi gerektiðine ve iþçilerle emekçilerle, ezilen Kürt ulusuyla ve devrimci tutsaklarla dayanýþma içerisinde olmasýnýn zorunluluðuna vurgu yaptýktan sonra Ahmet Arif’in bir þiirini okudu. “Eylem umudun anasýdýr. Eyleminiz ve umudunuz hiç eksik olmasýn yoldaþlar.” diyerek sözlerine son verdi. Panelin ikinci bölümüne geçilirken önce bir slayt gösterimi yapýldý. Slayttan sonra panelin ikinci bölümüne konuþmacý gençliðin tanýmýný yaparak baþladý. Devrimci gençliðin önemli örgütlenme biçimlerinden olan komsomoldan söz eden konuþmacý, dünyada ve bizde nesnel duruma iþaret etti ve devrimci durumun yaþandýðýna deðinerek devam etti. Gençlik mücadelesindeki güçsüzlüðe çözüm olarak sunulan Genç-Sen’in eleþtirisini yaptý. Son olarak da Devrimci Öðrenci Birliði’nden ve mücadele anlayýþýndan söz etti. Panelimiz katýlýmcýlarýn sorularý ve konuþmalarýyla sona erdi. Panelin bitiminde ise Devrimci Öðrenci Birliði olarak Newroz’da pankart açarak Kürt Ulusuna Kendi Kaderini Tayin Hakký þiarýný yükselteceðimizi tüm herkesi bu þiarý beraber yükseltmek için Newroz’da beraber yürümeye davet ettik. Ýzmir Devrimci Öðrenci Birliði (DÖB) Genç Yoldaþ Dergisi

EMEK CEPHESÝ MARMARAY ÝÇÝN SOKAKTA! Marmaray iþçilerinin eylemine destek için Taksim Tramvay Duraðýnda dayanýþma yürüyüþü düzenlendi. TÜRK ÝÞ 1. Bölge, KESK Ýstanbul Þubeler Platformu, Herkese Saðlýk Güvenli Gelecek Platformu’nun (HSGG) düzenlediði dayanýþma yürüyüþüne, 54 gündür direnen Marmaray iþçileri “Ýþimiz ve Haklarýmýz Ýçin Direniyoruz” pankartý açarak katýldýlar. Eyleme aralarýnda Mücadele Birliði Platformu’nun da bulunduðu sosyalist çevreler, demokratik kitle örgütleri de destek verdi. Taksim tramvay duraðýndan yürümeye baþlayan kitle sýk sýk “Direne Direne Kazanacaðýz”, “Ýþçiler Birleþin Sömürüye Son”, “Ýþçiyiz Haklýyýz Kazanacaðýz” sloganlarý attýlar. Ýstiklal caddesinden basýn açýklamasýnýn yapýlacaðý Galatasaray lisesi önüne yüründü. Basýn metininde;“MARMARAY iþçi kardeþlerimize yapýlan haksýzlýk ve saldýrýlar bütün iþçi sýnýfý ve emekçilere yönelik top yekun saldýrlarýn bir halkasýdýr. Bu anlayýþla nasýl TEKEL iþçisi kazanýrsa biz kazanacaðýz dediysek, bugün de MARMARAY iþçisi kazanýrsa bir kazanacaðýz diyoruz. Çünkü TEKEL’de, TARÝÞ’te, SÝNTER METAL’de, Çemen Tekstil’de, ESENYURT’ta ve daha bir çok fabrika, site ve kentte süren mücadele ve direniþlerden herhangi bir kazaným dahi bütün sýnýfýn kazanýmý olacaktýr. 4 konfederasyonun ilan ettiði 26 Mayýs genel eylemine daha þimdiden iyi bir hazýrlýk yapmalýyýz. Güçlü, birleþik ve kitlesel 1 MAYIS’a bu mücadelede ilk hedefimiz olmalýdýr. “12 Mart Cuma günü iþverenle yapýlacak görüþmelerde iþlerine son verilen MARMARAY iþçi arkadaþlar iþlerine geri dönmelidir. Ücret, sigorta pirimi talepleri karþýlanmalýdýr. Kölece çalýþma koþullarý derhal düzeltilmelidir. Bu sürecin ýsrarla takipçisi olacaðýmýz herkes tarafýndan bilinmelidir” denildi. Bütün kitle örgütleri Marmaray iþçilerinin yanýnda olmaya davet edildikten sonra eylem sona erdi. 159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010


Yeni Evrede

TEKEL Güncesi

Mücadele Birliði

TEKEL EYLEM GÜNCESİ 70.Gün Bugün ayýn 22’sý. Ýþçiler konfederasyonlarýn alacaðý kararlarý bekliyor. Her ne kadar çok önemli bir karar alýnmasýný beklemeseler de, yine de çýkabilecek sonuçlarý konuþuyorlar. Bugün bir grup iþçi çadýrlarý dolaþýp “arkadaþlar bizi ne 28’i ne de hukuki süreç ilgilendirmiyor. Bizler buraya özlük haklarýmýzý almaya geldik. Almadan da buradan dönmeyeceðiz” demiþler. Biz bunun olumlu bir geliþme olduðunu düþündük. Þu anda moral verici, iþçileri motive edici her þey çok önemli. Çünkü bu ortamý her þey çok çabuk etkiliyor. Bugün BES kumanya daðýttý. Ziyarete ise kimse gelmedi. Oysa bugün 70. günümüz. Belki biraz da bu yüzden ortalýkta fýrtýna öncesi sessizliði var. Dün bir þube baþkaný resmen, iþçiler çýkýþsýz kalsýn, dönsün diye karamsar karamsar konuþmuþ, hatta kadýn iþçilere kalacak yer dahi ayarlamamýþ ki, çekip gitsinler. Þimdi yazacaðým tarzdaki konuþmalardan birini ben de bir þube baþkanýndan duymuþtum. Yapýlan konuþma þöyle: “Sendika olarak yapmadýðýmýz eylem kalmadý. Gördünüz iþte, her yol denendi. Olmuyor, inatçý adam vermiyor, ne yapalým. Sonuçta biz 4C’ye geçmeyin diyemeyiz. Yarýn bu iþçiler iþsiz kalýrlarsa bunun sorumluluðu yükü aðýrdýr, üstümüze alamayýz. Bu noktada herkes kendi kararýný kendi vermeli.” Bu konuþma “4C’yi istemem, yan cebime koy” konuþmasý... Ama bu konuþma yapýlýnca, iþçi kadýnlar þube baþkanýna baðýrmaya baþlýyor. “Bu ne demek, eve mi dönelim. Biz burada bu kadar neye mücadele verdik. Hepsi boþuna mý? 4C’ye de geçmeyeceðiz, buradan da gitmeyeceðiz. Siz kalacak yer ayarlamasanýz da burada olacaðýz” demiþler. Öðleden sonra kadýnlarýn baþýný çektiði bir toplanma saðladýk. Kadýn iþçiler öyle öfkeliydi ki, onlarýn slogan atmasý erkek iþçileri de harekete geçirdi. O sýra da yine bir kadýn iþçi arkadaþ, yeni bir slogan üretti: “4C’ye imza atmayacaðýz!” Tüm iþçiler bir anda bu yeni sloganý atmaya baþladý. Bu bir anlamda, Tek Gýda Ýþ’in referandum falan diyerek bu haftayý da böyle geçirmeye çalýþmasýnýn önüne geçecekti. Yine yeni bir slogan üretildi: “Pasif eylem istemiyoruz”. Bu da bugüne kadarki oyalamalar içindi. 1 saate yakýn Türk-Ýþ önün-

de öfkeli sloganlarla bekleyiþ sürdü. Sonra televizyonda konfederasyonlarýn kararý açýklandý. Ýþçiler 26 Mayýs’ýn spiker tarafýndan yanlýþ telaffuz edildiðini sandýlar, kimse inanamadý. Hatta bir iþçi o tarihin 26 Þubat olabileceðine öyle inanmýþtý ki, “Cuma çok geç olmaz ki, bu karar þimdi” diyordu. Oysa gerçekti. Alýnan karar bir sürü ývýr ve zývýrlardan sonra 26 Mayýs’ta bir günlük iþ býrakmaydý. Tabii ilk þok atlatýldýktan hemen sonra tekrar iþçiler Türk-Ýþ önüne toplandý. Kumlu’nun döndüðü haberi gelmiþti. Sloganlar çok gür ve buram buram öfkeliydi. “Kumlu Ýstifa” sloganlarý yükseliyor. “AKP uþaðý Kumlu istifa” deniliyor. “Neden Erdoðan yalnýz seninle görüþmek istedi, Kumlu açýklasana”... Ýþçiler çok sinirliydi. “Bizi sataný biz de satarýz” diye baðýrýyorlardý. Ýlk önce Mecit Amaç aldý mikrofonu ama, iþçilerin öfkeli sorularý ve baðýrmalarý karþýsýnda yetersiz kaldý. “Kumlu buraya” diyordu iþçiler. Ardýndan Türkel çýktý. Önce cýlýz bir alkýþ. Türkel sinirliydi. “Arkadaþlar ben Tek Gýda Ýþ baþkaný ve Türk-Ýþ’in genel sekreteriyim. Yarýn 250-250 sizlerle salonda konuþacaðýz ve birlikte kararlaþtýracaðýz ne yapacaðýmýzý”. “Burada konuþalým baþkan”, “Burada medya önünde konuþamayacaðýmýz þeyler var”. “Mayýs’a atmýþlar, bizimle dalga geçmiþler, bu nasýl karar baþkan biz 70 gündür buradayýz, Kumlu’yu buraya çaðýrýn, baþkan hesap verecek”, “Sayýn Kumlu Türk-Ýþ’in genel baþkanýdýr” ... Daha sözlerini tamamlayamamýþtý ki, iþçiler Türkel’i de yuhalamaya baþladý. Türkel küçük bir çocuk gibi küsüp gitti. Mikrofonu Mecit Amaç’a verdi. Amaç ne diyeceðini bilemedi. Ortalýk bir anda öfkeli iþçilerin sel gibi büyüyen sloganlarý baðýrmalarýyla doldu. 159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

Sonra iþçileri yatýþtýrma seanslarý baþladý. “Þimdi hepimiz çok gerginiz, tüm bunlarý yarýn konuþuruz, çok rica ediyoruz hepiniz çadýrlarýnýza dönün”. Ýþçiler dönmedi. Öfke devam etti. Ýþçiler hemen toplanmaya, konuþmaya baþladý. Herkes bugün olanlardan olumsuz etkilenmiþti. Umutsuzluk daha da büyütülmüþtü. Herkes her þeyden þikayet ediyordu. Kimsenin yüzü gülmüyordu. Gece bir sürü tartýþmalarla devam ederken, küçük bir grup iþçi “Tek Gýda nerede biz oradayýz” gibi sloganlarla Türkel’in gönlünü alma giriþiminde bulundu. Sendikacýlar çoktan gitmiþti. Sendikada tüm ýþýklar sönmüþtü. Oysa iþçiler uyuyamadý. Ne olacaktý, kendilerini ne bekliyordu, kime güveneceklerdi, yaþamlarýný nasýl idame ettireceklerdi. Bir de her tartýþmadan sonra erken saldýrý ihtimali beklentisi daha da büyüyordu. Sabah 07.00’a kadar uyumadým, nöbet tuttum. Çadýrýmýz gece yine eski neþesine kavuþmuþtu. Ýþçiler esprilere baþlamýþtý. “Aaa arkadaþlar, Kumlu’ya haksýzlýk ediyorsunuz, adamcaðýz eylemin Mayýs’a kadar sürmesi için uðraþmýþ, siz daha allahýnýzdan ne istiyorsunuz?” þeklinde konuþup güldürüyorlardý. Artýk sanki kimseden bir þey beklemiyorlardý. Gece böylece sabahý ettik. 71.Gün Bugün Þubat’ýn 23’ü. Dünkü gerilimden sonra bu sabah güne Türkel’in istifasý haberiyle uyandýk. Ama þok etkisi yaratmadý kimsede. Sadece hangi amacý taþýyor, onu anlamaya çalýþýyorlardý. Altýnda ne yatýyordu. Tüm bu üst üste vuruþlar, sendikanýn iþçilerin moralini bozmalarý ve bu eylemi zora sokmalarý içindi adeta. Bugün VERDÝ adlý Alman Sendikasý iþçilere yemek daðýttý. Daðýtým sýrasýnda bazý kanallar iþçilere þu soruyu yöneltiyordu: “Baþkanýnýz istifa etmiþ ne yapacaksýnýz?” Ýþçiler ise “biz baþsýz deðiliz biz Tek Gýda Ýþ’e baðlý iþçileriz, bu eylemi biz baþlattýk bu noktaya getirdik. Kiþiler deðil iþçilerdir önemli olan” gibi cevaplar verdiler.” Akþam 78’liler kumanya daðýttý. Ancak bu ikinci günde de akþamlarý düzenli gelen Genç Sen dýþýnda hiç ziyaretçi yoktu. Gündemde de Tekel yoktu. Sadece Türkel’in isti-

7


Yeni Evrede

TEKEL Güncesi fasý haber olarak geçti. Sanki kalp atýþlarý zayýflamýþ bir dev gibiydi eylem, onu soluksuz býrakmak boðmak istiyorlardý. Ama ileri bir iþçi dedi ki “bu eylem daha neler öðretecek neler, daha herþey bitmedi.” Akþam yine herkes þarkýlar söylüyor, halaylar çekiyordu. Eðlencelerin sürüþü bile 28’ine bir kaç günün kaldýðý þu günlerde çok önemliydi. Üstelik Cuma günü resmi iþ günü açýsýndan 4C’ye son baþvuru günüydü. Bugün akþam yine bir grup iþçi, çadýrlar arasýnda sloganlarla yürüyüþ yaptý. Türk-Ýþ önüne gelindiðinde bir kadýn iþçi, “ben gerekirse evlere temizliðe gideceðim, çocuklarýmý okutacaðým. Ama 4C’ye geçmeyeceðim” dedi. Bu gibi küçük küçük moral yükseltici kararlýlýk verici þeyler bile þu anda çok önemliydi ve doðru olandý. Akþam iþçiler yine toplandýlar, neler yapacaklarýný konuþtular. Genel kurmayla ilgili bugünkü geliþmeleri dikkatle takip ettiler. Hatta bir ara, “burasý Türkiye her an darbe bile olabilir” konuþmalarý oldu. Ayrýca Balýkesir’deki göçük altýnda kalarak ölen iþçiler konuþuldu. Ýþçiler bu ölümleri duyunca çok üzüldü. Ne de olsa bir yerlerinden baðlýydýlar birbirlerine... Sýnýf olmak böyle birþey iþte... 72.Gün Bugün ayýn 24’ü. Yine dün gece sabah 05.30’a kadar nöbetteydim. Sabah 10.30 civarýnda göçük altýnda kalan maden iþçileriyle ilgili basýn açýklamasý yapýldý. Bugün öðlen ise Cenevre’den 3 kiþilik bir komisyon geldi. Amerika’daki maden iþçilerinin eylemine de katýlmýþ, hatta o eyleme öncülük yapmýþ bir iþçi, Tekel iþçilerine konuþma yaptý. Deste Günaydýn adlý Sivaslý Türk Halk Müziði sanatçýsý, çadýr çadýr gezerek Tekel iþçileriyle sohbet etti. Saat 18.00’da maden iþçileri için bir yürüyüþ yapýldý. Yürüyüþün güzergahý deðiþik olsa da sýnýrlarý yine Sakarya’ydý. Ýþçiler çok öfkeli ve kararlý görünüyorlardý. Maden iþçileri için saygý duruþu yapýldý. Sýk sýk “Maden Ýþçileri Ölümsüzdür” sloganý atýldý. Ýþçilerin sýnýf olarak madencileri sahiplenmesi çok güzeldi. Çünkü artýk sendika pek birþeye karýþmaz oldu. Daha çok her þeyi iþçiler planlýyor, yapmaya çalýþýyor. Sendika ise daha çok nasýl sakinleþtiririm, nasýl bitiririm bunun derdinde. Bazý çadýrlar kendi içinde toplantý yaptý ve ne olursa olsun 4C’ye geçmeyecekleri kararýný aldý. Bu kararlýlýk belirtisi çok önemli. Ýstanbul’dan yüzlerce sivil polisin Tekel eylemini provoke etmek, iþçileri bir-

8

Mücadele Birliði birine düþürmek ve bölmek için Ankara’ya Çadýrkent’e gönderildiði söyleniyor. Farkedilir derecede ilginç tipler var. Ama bunlar, iþçileri tedirgin etmek yerine güldürüyor. 73.Gün 25 Þubat. Saat 06.30 gibi Tekel iþçisi Hamdullah Uysal, Kocatepe Camii’ne gittiði namazdan dönerken, Çadýrkent’e 100 metre bile kalmamýþken, bir cipin çarpmasý sonucu yaþamýný yitiriyor. Daha akþam arkadaþlarýyla espiriler yapýp gülüyorlarmýþ. Samsun Tekel’deki görevi bahçývanlýkmýþ. Sessiz sakin bir kiþiymiþ. Daha dün “hakkýmý almadan dönmem” diyormuþ. Ýþçiler “arkadaþýmýz ‘Ölmek var dönmek yok’ diyordu. Ýþte sözünü tuttu” dediler. “Arkadaþýmýz buraya ekmeði için geldi, burada bu eylem sýrasýnda ölümsüzleþti” diye konuþtular. Saat 09.30 gibi uzun bir bekleyiþin ardýndan ve iþçilerin artan sabýrsýzlýðý ardýndan 3 otobüs geldi. Her otobüse 100’e yakýn iþçi bindi. Araçlar Keçiören Adlitýp’a yola çýktý. Sýhhýye’de de varmýþ ama, bilerek uzak olana götürdüler. Amaç baþtan belliydi, cenazeyi vermemek. Adli Týp’a vardýðýmýzda polisler hazýrlanmýþlardý. Hamdullah Uysal’ý Tekel iþçileri aradýðýnda, eþi “helalleþebilirsiniz tüm çadýrlarý dolaþtýrýn” diyor. Ancak Tekel iþçisinin son isteði

159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

olacak þey bile bizlere çok görüldü. Ýþçi kadýnlar diyor ki, “bir kiþinin ölünce evine götürülmesi adettir. Onun 2,5 aydýr evi o çadýrlar, bizler her þeyimizi paylaþtýk, bizim arkadaþýmýz, onu ailesi biziz ve onu almadan hiçbir yere gitmeyeceðiz”. Sonunda dayýoðlu ikna oldu ve iþçilerden birkaçý cenaze aracýna bindi, diðer herkes otobüslere bindi, tam gidilecek. Cenaze aracýnýn önü çevik kuvvet polislerince kesildi. Hemen otobüstekilere seslendik, tekrar Adli Týp’ýn kapýsýna geldi. Ýþçiler ve sendikacýlar polisle görüþmeye baþladý. Bu arada iþçiler polislere ve sivillere baðýrýyor, “siz ölülerimizden bile korkuyor musunuz, cenazemize bile saygýnýz yok. Nasýl insanlarsýnýz siz, bizim geleneklerimiz, örf adetlerimiz var. Bu onun son isteðiydi. Bu iþçi arkadaþýmýz kamu iþçisiydi. Yýllarca çalýþtý, bakýn çadýrlarda ekmeðinin peþinde koþarken öldü. Biraz saygýnýz olsun be, sizin ananýz babanýz iþçi deðil mi... Arkadaþýmýzýn cenazesini buradan almadan hiç biryere gitmiyoruz. Biz iþçiyiz iþçi, bize bu muameleyi yapamazsýnýz. Helalleþeceðiz, arkadaþýmýzla, sizin buna da mý saygýnýz yok. 73 gündür bizim kime zararýmýz dokunmuþ ha, kime hangi çiçeði dalýndan koparmýþýz. Açacaksýnýz bu yolu, açýn!” Bu arada þakýr þakýr yaðmur yaðmaya baþladý. Sýrýlsýklam olduk desek yeridir... 1-2 saat saðanak yaðan yaðmurun altýnda “Hamdullah Uysal Ölümsüzdür”, “Katil AKP”, “Bedel Ödedik Bedel Ödeteceðiz”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarýný attýk. Sonra baktýk cenaze aracýnýn önünde bir hareketlilik var. O tarafa yöneldik. Ancak bir iki iþçi dýþýnda diðerleri geçemedi. Cenaze aracýndaki iþçileri zorla indiriyorlardý. Onun önünde sýra sýra çevik kuvvet polisleri, onun da önünde bizler, kol kola barikata yüklendik. Ancak çevik kuvvet polisleri, bazý iþçilere birebir kullandýklarý küçük bibergazý dýþýnda, bizleri ellerindeki kalkanlarla ite ite, hatta eze eze aracýn önünü açtýlar. “Ölmek Var Dönmek Yok” diye slogan atýyorduk, ancak nafile, aracý kaçýrmýþlardý. Bu arada bu olaylar boyunca bizlere yok Kýzýlay’a çýkýldý, yok yol kesildi, yok yanýnýza geliyorlar... diye yalanlar söylüyordu sendikacýlar. Bize Kýzýlay denmeseydi, biz yürüyecektik. Ama “yetiþmemiz gerekiyor” dendi. Çadýrkent’te de Kýzýlay’a çýkacak iþçilere benzer yalanlar söylenerek Mithatpaþa’ya yönlendirilmiþ. Kadýn iþçiler çiçek yaptýrmýþ, Uysal’ýn ölümsüzleþtiði yere yola býrakmak istemiþler. Baþta sendikacýlar izin vermemiþ. Ama kadýnlar 25


Yeni Evrede

TEKEL Güncesi

Mücadele Birliði kiþilik bir grup, istediklerini yapmayý baþarmýþ. Bir ara yine iþçiler yolu kesecekmiþ, sendikacýlar “cenaze geliyor yolu keserseniz gelemez” diyerek yalanlarla iþçileri engellemiþler. Bizler Adli Týp’tan dönerken, bir kadýn iþçi, “arkadaþlar bizi oynattýlar, kandýrdýlar bizi” dedi. “Bizi Mustafa Türkel sattý, cenaze aracýnda duyduk biz bunu” dedi. Ýþçiler “hiç þaþýrmadýk zaten, bu son yaptýklarý bunun göstergesi deðil mi” diyerek þaþýrmadýklarýný gösterdiler. Otobüslerimizden indik, Abdi Ýpekçi Parký’nýn arkasýndaki o pazar yeriyle, otopark arasýndaki yolu trafiðe kapattýk, sonra sloganlarla yürüdük. Bu arada Mithatpaþa Caddesi’ne çýkan yolu çevik kuvvetin kapattýðýný gördük. Barikatý yardýk. Yolu kestik. Sloganlarla orada oturduk. Sendikacýlar hemen yetiþti. “Hadi lütfen yolu boþaltýn, Türk-Ýþ’in önüne, hadi...” Kimsenin bir yere gittiði yoktu. Sonra Türk-Ýþ’in önüne geçildi. Kitle yavaþ yavaþ daðýldý. Sendikacýlara kalsa, acýmýzý içimizde sessiz sessiz yaþamamýz lazým. Artýk bugün kimsenin devlet-polissendika baðlarýndan kuþkusu kalmamýþtý. 73. günümüzdü, ama öðreneceðimiz þeyler bitmemiþti. Sendikanýn eski dediðim dedikliði kalmamýþtý. Hamdullah eylemi günlerdir sürdüren kararlý bir iþçiydi. Çocuðu için özürlü raporu çýkarmýþ memlekette, 2 gün sonra geri dönmüþ. Açlýk grevine ilk ekipten ismini yazdýran ve açlýk grevini baþarýyla tamamlayan iþçi arkadaþýmýz, gece nöbetlerinde de diðer çadýrlarý geziyor ve diðer arkadaþlarýný da kolaçan ederek ilgileniyordu. “Þimdi Hamdullah Uysal tarihe adýný kazýdý” diyor baþka iþçiler... Tarih sýnýf savaþýmlarý tarihi ve Hamdullah Uysal bu tarihteki onurlu yerini þimdiden aldý. 74.Gün Bugün Þubat 26. Sabah 74. güne uyandýðýmýzda hepimizin içinde dün cenazenin kaçýrýlmasýyla ilgili bir burukluk vardý. Bugün günlerden Cuma. Ýþçileri arkadaþlarýnýn cenazesini bile kendilerine çok gören AKP’den yaptýklarýnýn hesabýný sormaya Kocatepe Camii’nin tam karþýsýndaki AKP binasýna girmiþler ve “KATÝL AKP HESAP VERECEK/Tekel ÝÞÇÝLERÝ” pankartýný açmýþlardý. Saat 10.00 gibi bir AKP milletvekilinin ismini sorarak içeri giriyorlar. Bekleme salonunda oturuyorlar 3 iþçi ardýndan hacý geldi mi diyerek diðer ikisi sonra bir grup daha giriyor üst kata doðru yöneliyor ki güvenlik anlýyor ve nereye çýkýyorsunuz diye baðýrýyor.

O sýrada içeri girebilen iþçiler üst katlara yönelirken dýþardaki iþçiler güvenlikleri tutuyor. Ýþçiler üst kattan pankartý açýyor. O anda çýksalar hiçbir þey olmayacak ama sloganlarla beklemeye baþlýyorlar. Kýsa sürede basýn ve polis geliyor. Pankartý açan iþçiler daha da üst katlara çýkýyor polislerin iþlerini iyice zorlaþtýrýyorlar. Sonrasý gözlere ve aðýzlara sýkýlan gazlar, yumruklar tekmeler, kollarýný kýrarcasýna kývýrmalar, kafalarýný yerlere vurmalar, kelepçeleri sýkmalar... Tabii bu eylem haberi bir anda Çadýrkent’te yanký buldu. Tekel iþçileri AKP bina-

sýný iþgal etmiþ diye saniyede tüm çadýrlara haber yayýldý. Ýþçiler inanýlmaz coþkulandý. Dünün öcü alýnmýþtý! Bu AKP binasýnýn güvenliði için prestij kaybýyla kalamayacak kadar büyük bir eylemdi. Çünkü Ýstanbul’dan onlarca deneyimli sivil polis getirtmiþ, neredeyse her çadýr her iþçi için polis yerleþtirmiþ ama yine de iþçilerin yapacaðý eylemden haberleri olmamýþ!.. Ýþçiler gözaltýna alýndýktan sonra bazý iþçiler polisin gözaltý aracýnýn önünü kesiyorlar “bizi de alýn” diyorlar. Slogan atýyorlar, arabayý durduruyorlar. Araca bindirilen iþçilerden biri baðýrýyor “bize burada iþkence yapýyorlar” diye. O sýrada gözlerine çok gaz yemiþ ve alýnmamýþ bir iþçi arkadaþý biri Kocatepe Camii’ne götürüyor elini yüzünü yýkamasý için tabi eylem yerinin tam karþýsý. Gözleri hiç görmeyen iþçi baþlýyor slogan atmaya: “gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek!” Gözlerini açabildiðindeyse tüm cemaatin bakýþlarýnýn üstünde gezindiðini görüyor. Sendikacýlar bu eylemi onaylamadýklarýný göstermek için gözaltýndaki iþçilere sahip çýkmýyor adeta cezalandýrýyor. Ama diðer Tekel iþçileri arkadaþlarý için sendikacýlarý onla159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

rý sahiplenmeye zorluyor. Sendika avukatý ilgileniyor. Bir þube baþkaný eski AKP’li bir iþçiye kýzýyor; gözleri kýzarmýþ iþçinin, gaz sýkmýþlar. Ýþçi ne yapsýn “ben de gittim bastým ölen arkadaþýmýn öcünü yerde býrakmadým” diyemiyor “baþkan ben ayýrmaya gitmiþtim” diyor! 75. gün Sabah 08.00 çadýrýn içinde ki slogan sesleriyle uyanýyorum. Ýzmir’den Tekel iþçileri gelmiþ. Kalktým bizimkiler de gelmiþ. Yeni sayýyý getirmiþler hemen þöyle bir göz attým. Tekel iþçisi kadýnlarýn fotoðraflarýndan oluþan bir sergi hazýrlamýþlar Ayýþýðý Fotoðraf Atölyesi. Onlarý astýk. Emekçi kadýn broþürleri daðýtýldý. Kandýra zindanýndan tüm Tekel iþçisi kadýnlarýn 8 Mart’ýný selamlayan kartýn fotokopisini çektirip her çadýra okuyup, anlatýp astýk. Saat 11:00’de Emekçi Kadýnlar pankartý ve Tekel iþçisi kadýnlarýn fotoðraflarýyla çadýr kentte bir yürüyüþ yaptýk. Yürüyüþümüze Tekel iþçisi kadýnlardan da kattýk. Emekçi kadýnlar adýna bir kadýn yoldaþýmýz konuþma yaptý. KESK’liler geliyor, çeþitli siyasetler geliyor yurt dýþýndan ziyaretçiler geliyor. Ama Tekel iþçilerinin aklý gözaltýndaki arkadaþlarýnda. Ýþçilerle birlikte adliyenin önüne gittik. Yüzlerce iþçi ve destekçi adliye önündeyiz. Gözaltý aracýndan Tekel iþçileri indirilip adliyeye girerken alkýþlarla karanfillerle karþýladýk. Saat 13:00’da baþlayan adliye önünde ki bekleyiþ saat 19:30’a kadar sürdü. Yaðmur deli gibi yaðdý. Biz orada adliyede beklerken sendika iþçileri grup grup içeri alýp 4C konusundaki dayanýklýlýklarýný ölçtü. Ýþçiler sendikanýn ikna odalarý dediði sendikanýn çaðrýsýna gitmedi bile. Bazýlarý 4C’ye imza atmayacaðýz diye imzalar topladý. Ýþçiler kararlýydý. Sendikalarýn ikna odalarý istedikleri sonucu vermemiþti. Bu arada destek için gelenler vardý. Avusturya’dan Ýsviçre’den uluslararasý dayanýþmalar geldi. Karadeniz’den çevre derneði geldi, müzik yaptýlar, tulumlarla akardiyonlarla... Boðaziçi üniversitesi öðrenci ve öðretim görevlileri ziyarete gelmiþ. Çifçi-Sen gelmiþ. Emek dostu sanatçýlardan Menderes Samancýlar ve Eþber Yðmurdereli de ziyarete gelenler arasýndaymýþ. Bu arada biz adliye önünde beklemeye devam ediyorduk. Ýlk baþta 15 kiþi savcýlýk i-

9


Yeni Evrede

TEKEL Güncesi

Mücadele Birliði Bu karar her ne kadar sermaye için bir soluklanma olsa da bu kararý vermesi yine de iþçilerin bu kararlý mücadelesi sayesinde oldu bu açýdan önemli. Türküler söyleniyor, halaylar çekiliyor. Havayi fiþekler patlatýlýyor. Bugün öptüðüm iþçi sayýsýnýn haddi hesabý yok. Bunlar çok içten çok samimi duygular. Akþam saat 22.00 gibi bir iþçinin oðlunu aradým. “Burada kutlama yapýlýyor” dedim. “Neden” dedi. “Ne kazanýldý ki” dedi. “Ýþte” dedim “iþçiler en azýndan kararsýz olanlar sýkýtý duymayacaklar” dedim, “olsun bunu kutlamaya ne gerek” var dedi. Ve bunu söyleyen 17 yaþýnda bir genç...

fadesi alýnarak serbest býrakýldý. Kalan dört iþçi ise 3’ü Amedli biri Dersimli; bu bir tesadüf olabilir mi! 1 saat 4 iþçinin tutuklanma talebiyle hakim karþýsýna çýkarýlýþýný bekledik. Çýkanlar da gitmedi, onlar da yaðmurun altýnda arkadaþlarýný bekledi. Saat 20.30 gibi tutuklanma talebiyle hakim karþýsýna çýkanlar da serbest býrakýldý. Ýnanýlmaz bir coþku vardý. Sanki zafer kazanmýþtýk. Adliyeden Çadýrkent’e kadar sloganlarla yürüdük. Araçlar kornalarla destek verdi. Ortalýkta tek bir polis yoktu! Bugün bu yürüyüþte bize engel olmaya çalýþsalar neler olacaðýný biliyorlar. Bir de yine tüm iþçilerin dikkatini çeken sendikacýlar olmayýnca önlerinin nasýl da açýldýðý yapacaklarý eylemleri daha özgür yapabildikleri oldu. 76. gün Bugün Şubat’ýn 28’i. Yani Erdoðan’ýn þu tehditler savurduðu gün. Davetiniz kabulümüzdür bekliyoruz, biz hazýrýz!.. Bugün sanki o tehditlerin yapýldýðý önemli gün deðilmiþ gibi. Herkes kendinden emin, rahat Bugün Ýlyas Salman ziyarete geldi. Müzik grubu Bandista, Direniþin Ritmi, Samba Ýstanbul aramýzdaydý. Davullarý, zilleri ve pejmurde kýyafetleriyle çadýr kenti karnaval alanýna çevirdiler. Afsad yani fotoðrafçýlar ellerinde eylemin çarpýcý görüntüleriyle tüm Sakarya da yürüdüler bir ara bende onlara katýldým. “asla unutma asla baðýþlama” diye sloganlar atýldý. Sanatçý Bilgesu Erenus desteðe gelmiþti tüm çadýrlarý gezdi. Eðitim-Sen kumanya daðýttý. Dün akþama kadar yine destek için gelenlerin ziyaretleriyle geçti. 28 þubat hýnca hýnç kalabalýk ve coþkulu geçti. Ýþçilerle konuþuyoruz biraz nostalji yaptýk Tekel eyleminin ilk günlerini nasýl bu kadar uzun soluklu olduðunu konuþmaya baþladýk. Dün akþam Kandýra zindanýndan mektup geldi. Mektup çok güzeldi. Akþam uygun bir saatte bizim demokrasi çadýrýnda iþçilere okudum. Onlar için zindanlarda bile slogan atýlýyor olmasý onlarý çok etkiledi. “Demek ta oralarda bile bizim için bir þeyler yapýlýyor düþünsene onlar bile bizim derdimize düþmüþler” diyor iþçiler... “Lütfen onlara selamlarýmýzý sevgilerimizi gönderin” diyorlar... Dün gece Sami Evren’le Türkel Ýzmir çadýrýnda oturdular. Ýþçilerle sohbet etmek için. Ýþçiler ise gerçekleri söylemekten artýk çekinmiyorlardý. Kumlu’nun hükümete yakýn olduðunu da söylediler alkýþ aldý. Bir günlük iþ býrakma konusunda sendikalarýn baþta TürkÝþ’in samimi davranmadýðýný da söylediler.

10

Türkel’i de istifasýndan dolayý eleþtirdiler. Adeta dünya tersine dönmüþtü. Ýþçiler baþkanlarla çatýr çatýr tartýþabiliyordu. Oturdum hiç karýþmadan dinledim ama çok keyifliydi. Ýþçilerin ilk günden bu yana geliþimlerini görmemek hissetmemek imkansýz. 77.gün Bugün artýk Mart ayýndayýz. Bence çok anlamlý Mart ayýna girmiþ olmamýz... Baharý bile karþýladýk burada... Öðlen yine enternasyonal konuklarýmýz vardý. TÜMTÝS aramýzdaydý, beraberinde uluslararasý kara taþýmacýlýðý sendikasýndan konuklar getirmiþti. Her zaman ki gibi iþçiler gelen misafirlerini büyük bir titizlikle karþýladý. Gelenler buradan her zaman olduðu gibi mutlu ayrýldýlar. Sonra saat 15.30 sularýnda birden bire slogan sesleri çýðlýklar duyuldu. Birbirine sarýlanlar, aðlayanlar, çýðlýk atanlar, sloganlarla karþýlayanlar... Danýþtay’ýn beklenen kararý çýkmýþtý. Aslýnda yarýn bekleniyordu ama bugün çýktý. Danýþtay yürütmeyi durdurdu. Hemen Türkel çýkýp bir konuþma yaptý. Bu ülkede adalete güvenilebileceðini eylemlerinin zaferle sonuçlandýðýný bunun büyük bir baþarý olduðunu vb. söyledi. Sami evren kýsmen daha anlamlý konuþtu. Ve daha zaferin kazanýlmadýðýný bunun sadece bir engelin daha aþýlmasý olduðunu söyledi ve þu sloganý attýrdý. “Kavga Bitmedi Daha Yeni Baþlýyor!” 159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

78.Gün Ýþçiler Türkel’in bir kanaldaki konuþmasýndan sonuçlar çýkarmýþ ve yarýn çadýrlarý kaldýrmalarý yönünde kararlar çýkacaðýný tahmin edip, kendilerince planlar yapmýþlardý. Esnafý rahatsýz etmeyecek Ýzmir çadýrý gibi büyük 3 çadýrýn kalmasý yönünde baský yapacaklardý. Çünkü onlar da farkýndaydý ki çadýrlardaki sayý, çadýrlarýn tümünü kaldýrmayýn diyecek kadar iþçilerle dolu deðildi. Sabah 08.00 gibi kalktýk. Akþamdan durumu deðerlendirip hazýrladýðýmýz bildiriyi çoðaltýp saat 10.00 gibi daðýttýk. Saat 10.30’da Türkel açýklama yapacak diye Türk-Ýþ kapýsý önünde toplanan kalabalýk, bir de baktý ki Türkel açýklamayý Türk-Ýþ’in içinde yapýyor. Hemen TV baþýnda açýklamayý dinlemeye baþladýk. Türkel her zamanki performansýyla uzun bir girizgah yaptý. Tabii asýl darbeyi bunca tatlý sözün ardýna gizlemiþti: “Tekel eylemine 15-20 gün ara verilecek! 1 Nisan’a kadar hükümete süre tanýnacak, eðer bir geliþme olmazsa 1 Nisan’da burada Ankara’da 1 günlük oturma eylemi yapýlacak. Ve ardýndan öldürücü darbeyi indirdi. Saat 13:00’de çadýrlar sökülecek, saat 15.00’da etraf temizlendikten sonra Sakarya esnafýna desteklerinden dolayý teþekkürlerimizi belirten kýrmýzý karanfiller daðýtýlacak!” Bunu bekliyordu iþçiler. Belki de bu yüzden yaklaþýk 5 dakika kimseden çýt çýkmadý. Ne bir itiraz, ne bir slogan, ne bir üzüntü belirtisi. Hiçbir þey, sadece sessizlik... Sonra Türk-Ýþ önündeki sayý arttý ve slogan atýlmaya baþladý. “Çadýrlar kalacak direniþ sürecek”, “çadýrlar bizim onurumuzdur”, “þehide ihanet etmeyeceðiz”, “kavga bitmedi daha yeni baþlýyor”, “çadýrlar bizim her þeyimizdir”, “dayatma deðil görüþme istiyoruz”... Bu sloganlarý 30 kiþilik bir iþçi grubu ve destekçiler atýyordu.


Yeni Evrede

TEKEL Güncesi

Mücadele Birliði Bu sloganlar sürerken Türkel dýþarý çýktý ve baðýrmaya baþladý. “Sendikamýzýn aldýðý karar gereði çadýrlar kaldýrýlacak bu karara herkes uyacak. Bunun dýþýnda bir bildiði olanlar varsa kendi baþlarýna bildiklerini yapabilirler.” Ýþçiler sinirliydi, direniþin hukuksal süreçle boðulmak istendiðini düþünüyorlardý. “Biz bu çadýrlarý sökersek bize bir daha kurdurmazlar. Burayý bizleri daðýtmak istiyorlar”, dedilerse de sonucu deðiþtiremediler. Sendikanýn þube baþkanlarý ve sendika yanlýlarý hemen çadýrlarý sökmeye baþladý. Çankaya Belediyesinden gelen iþçiler de sökme iþine yardým etmeye baþladý. Sivil polislerse daha bir gayretle çalýþmaya baþladý. Ýlk önce çadýrlar arasýnda gözleme, balýk ekmek, tatlýcýlýk yapan seyyar satýcýlarý gönderdiler. Ama tatlýcý “Tekel iþçisine bedava” diyerek yüzlerce tatlýyý daðýttý. Ýzmir, Diyarbakýr, Ýstanbul ve Adýyaman çadýrýnýn bir kýsmý çadýrlarýnýn sökülmesine müsaade etmediler. En sona kaldýlar. Trabzon, Tokat, Amasya, Samsun ise ilk sökülenler arasýnda idi. Bu sırada Tek Gıda İş Bölge sekreteri Mecit Amaç işçilerin arasında geziyordu. Bugüne kadar onun sözlerine itimat eden kürt işçilerden biri “Böyle olmadı başkan” dite tepki gösterdi. M. Amaç “polis gelip sökseydi daha mı iyi olurdu” dedi. İşçinin cevabı tüm işçilerin ruh halini yansıtıyordu: “En azından daha onurlu olurdu!” Çadýrlarýn sökülmesini istemeyen iþçiler, aralarýnda þu kararý aldý. Sendika bizi diðer iþçi arkadaþlarýmýzdan yalýtarak onlardan koparmaya çalýþýyor. Burada kalýrsak sendika bizi diðerlerinden iyice soyutlayacak en iyisi onlarla gidip daha çok çalýþýp 1 Nisan’da daha güçlü bir þekilde gelmek... Bu düþünceyle birlikte son kalan çadýrlar da sökülmeye baþlandý. Sanki etlerinden et kopuyordu. Yaþamlarýnýn vazgeçilmez bir parçasý olan çadýrlar bir bir sökülüyordu. Çoðu iþçi gözyaþlarýný tutamadý. Aðlayan iþçilerden birine kameralar dönüp “ne düþünüyorsunuz” dediðinde iþçi “hiç bir þey düþünemiyorum” dedi. Yýkýlan çadýrlarýn arasýnda dolaþýrken þu döviz dikkatimi çekti. “Çadýrlarýmýzý kaldýracaðýnýza sýkýysa önce dokunulmazlýðýnýzý kaldýrýn, Adana Tekel Ýþçileri”... Her yer harabeye dönmüþtü. Sanki bir gecekondu mahallesine yýkým saldýrýsý olmuþ gibiydi. Aðlayanlar, yýkýntýlar arasýnda oturanlar, ellerinde telsizler onlarca sivil polis, eþyalarý toplayan evsizler, birbirine sarýlmýþ vedalaþan iþçiler... Her yer toz toprak, yýkýntý olmuþtu. Dikkatimizi çeken bir diðer yan, ilk önce polisin demir aksamlý eþyalarýn toparlanmasýna özen göstermesi oldu. Kamyonlar geldi, tahtalarý, battaniyeleri, sobalarý, kartonlarý, straforlarý vb ne varsa toplamaya baþladý. Onlardan önce bizler aný olabileceðini düþündüðümüz bazý dövizleri resimleri ve

pankartlarý topladýk. En çok iþçilerin aralarýnda para toplayarak yaptýrdýklarý “Yaþasýn Halklarýn ve Ýþçilerin Mücadele Birliði” pankartýný aný olarak alýrken içim acýdý. Ne anlamlar yüklüydü ne anlamlar, o pankart, geleceðe kalmasý gereken çok önemli bir deðerdi.

Asýl þoku, her gün iþ çýkýþý ziyaretimize gelen memurlar ve diðer çalýþanlar yaþadý. Bir baktým bizim bir avukat arkadaþ aðlaya aðlaya geliyor. “Çadýrlar nerede?” Bu arada biz her zaman ki Demokrasi Çadýrýmýzýn olduðu yerdeyiz, ama çadýrýmýz yok, oturaklarýmýz var. Bir de bir dövizi tekrar astýk tepemize. Dedik ki “havalar ýsýndý, bu da yazlýk eylemimiz”... Tabii aðlayan avukat arkadaþ gülmeye baþladý. Ama gerçekten bizim yazlýk eylem tutmuþtu. Bayaðý kalabalýk olmuþtuk. Slogan atmaya baþladýk “Dünya Emeðin Olacak”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak”. Tekel sokaðýnýn en son atýlan sloganlarý bunlar oldu. “Çadýr kentimizi yýktýlar” diyordu kalan iþçiler ziyaretçilere. Ziyaretçiler iþçileri son kez öpüp kokluyorlardý. “Gene gelin, biz size bakarýz”. Ne kadar da alýþmýþtýk birbirimize... Tekel iþçisi bir arkadaþýmý teselli etmeye çalýþýyordum, dedim ki, “gidince ne yapacaksýn”. O kadar üzgündü ki, “gidince dere kenarýna gidip suyun akýþýný izleyeceðim. Burada kalabalýða, özgürce dolaþmaya konuþmaya öyle alýþtým ki, þimdi eve dönünce iþte yok evde sýkýntýdan öleceðim” bir baþka iþçi arkadaþsa diðerlerine moral veriyordu. “Yýkýlan çadýrlarýmýz, iþçiler deðil, gidince burada öðrendiklerimizi memleketlerimizde uygulamaya devam edeceðiz. Mücadeleyi oralara yayacaðýz, bu ateþi oralarda da yakacaðýz” dedi. 159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

Tekel iþçileri sokaðý, çadýrsýz ilk geldiðimizdeki gibi olmuþtu. Sanki çýrýlçýplak kalmýþtý. Çadýrsýz, sobasýz, dumansýz ve iþçisiz bu sokak Tekel Sokaðýmýz olmaktan çok uzak görünüyordu. Ýþçilerin mücadele birliði örüldüðünde nelerin üstesinden geldiklerini dost da düþman da gördü. Ýþçiler ellerinde bavullar sokaktan ayrýlýrken, “þimdiden özledik çadýrlarýmýzý” diyorlardý. Hava iyice karardýðýnda çöp kamyonuna çöpleri atan iþçilerle, Türk-iþ’in karþýsýndaki lokantanýn garsonlarý birbirine girdi. Devamýnýn polisin bir mizanseni olduðunu düþüneceðimiz döner býçaklý kareler de yaþandý. Bizler “Tekel iþçileri bu tarafa” diyerek iþçileri oradan uzaklaþtýrmaya çalýþtýk. Tekel sokaðýmýzda geriye kalan tek þey olan ayaktaki kalabalýðýn da daðýlmasýný isteyen polisin bir oyunu olmalýydý. Ki bu kavgadan sonra kalabalýk iyice azalmýþtý. Hani son kuþlar da havalandý derler ya, öyle havalandýk sokaktan... Sonra eþyalarýmýzý topladýk, o ara þakýr þakýr yaðmur yaðmaya baþladý. Sanki Tekel Sokaðýnýn duygularýný anlatýyordu. Ankaralý emekçilerin, Tekel iþçilerinin, esnafýn, öðrencilerin ve bizim, hepimizin yüreði buruk, boðazý düðüm düðümdü. Terminale gitmek ellerimizde eþyalarla metronun geçtiði yere inerken bir de ne göreyim, Samsun Tekel iþçileri. Sevinçle “biz haklýyýz biz kazanacaðýz” diye baðýrdým. Yumruðum havada açýkçasý etraftakilerin þaþkýn bakýþlarý hiç umurum da deðildi. Ýþçilerden biri hemen sevinçle sarýldý. “Ben de sizleri göremeden vedalaþamadan gideceðim diye çok üzülüyordum” dedi. Sonra diðerleriyle de vedalaþtýk. Hep birlikte AÞTÝ’ye giderken kendi Yozgatlý Samsun Tekel iþçisi, Tekel eylemiyle ilgili þu özeleþtiriyi verdi. “Bizim en büyük eksikliðimiz komitelerimizi kurmamak oldu. Hep sendikayý bekledik ama o da boþ çýktý. Hep bizi oyaladýlar. Baþtan komitelerimizi kursaydýk böyle sonuçlanmazdý”, dedi. Bence bu sözler bugün duyup duyabileceðimiz en anlamlý sözlerdi. Bunlarý da duymuþtuk ya daha ne ister insan... Velhasýl döndük. Bir yoldaþýn deyimiyle söyleyecek olursam, sýnýf savaþýmýnda bir cepheydi Tekel. Tekel cephesindeki savaþ uzun vadeye yayýldý. Çok þey kattý hem bizlere, hem iþçilere... ama savaþ devam ediyor ta ki sýnýflar ortadan kalkýp sýnýfsýz, sömürüsüz, özgür bir dünya kurana dek... ey her þey bitti diyenler korkunun sofrasýnda yýlgýnlýk yiyenler ne kýrlarda direnen çiçekler ne kentlerde devleþen öfkeler henüz elveda demediler bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aþkýn yüzü oluncaya dek!

11


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

TEKEL

TEKEL’E DESTEK VERDÝ, ÇA DIR LAR YI KI LIR KEN ÝÞTEN ATILDI! TÜBÝTAK’ta çalýþan ve Tez-Koop-Ýþ Sendikasý’na baðlý Aynur Çamalan, 78 gün süren TEKEL eylemine sürekli destek veren biriydi. Bu desteðini 4 Þubat günü TEKEL iþçilerini desteklemek için yapýlmýþ olan genel eyleme katýlarak da gösterdi. Ancak 5 Mart 2010 cuma günü, “4 Þubat Günü iþe mazeretsiz gelmediði için iþ akdi feshedilmiþ”di. Bunun üstüne Aynur Çamalan, 8 Mart Pazartesi günü TÜBÝTAK önünde oturma eylemine baþladý. Çamalan bu süreci þöyle anlatýyor “Perþembe 16:30’da insan kaynaklarý çaðýrýp elime sarý bir zarf tutuþturdu, disiplin soruþturmasý zannettim. Ýçerisine baktýðýmda iliþik kesme belgesi olduðunu görünce þok oldum. Ýçerisinde yazan da ‘4 Þubat Günü iþe mazeretsiz gelmediði için iþ akdi feshedilmiþtir’. Zaten hemen kurumu terk ettim, durmak bile istemedim. Sendikayla görüþtüm ve dava sürecini baþlattým. Hukuki bakýmdan kazanacaðýmý biliyorum. TEKEL’den sonra ilk iþçinin TÜBÝTAK’tan atýlmýþ olmasý beni eyleme güdüledi. Sendikayla ertesi gün bir toplantý yaptýk, hukuki süreci deðerlendirdik. Onlarda eylem takvimi yapacak, ben de sabah 9 akþam 6 buradayým. Bugün sabah geldik, TÜBÝTAK’ýn protokol giriþinde eylemimizi yapmaya baþladýk. Karþýmýza güvenlik görevlileri çýktý öncelikle, ondan sonra polis geldi, eylem meþru deðilmiþ, kamunun direðine pankart asamazmýþýz, devlet kurumu önünde eylem yapamazmýþýz.. Oradan da personel giriþinin karþýsýna geçtik. Eylemim devam edecek” Ýlk bunlarý belirten Aynur Çamalan ayný zamanda bir basýn açýklamasý yaptý. Basýn açýklamasýnda þunlara deðindi: “Deðerli Sýnýf Kardeþlerim, Basýn Emekçileri New Yorklu dokuma iþçilerinin ‘8 saatlik iþ günü’, ‘eþit iþe eþit ücret’ talepleriyle baþlattýklarý direniþ ve grev, eþitsizliðe ve sömürüye karþý emekçi kadýnýn insanca bir yaþam için mücadelesinin bayraðý oldu. Emekçi kadýnlar direndikçe özgürleþti, özgürleþtikçe kazandý. Öncelikle kadýn bir iþçi olarak, tüm sýnýf kardeþlerimin 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günümüzü kutluyor, bize bugünü canlarý pahasýna armaðan edenlerin anýlarý önünde saygýyla eðiliyorum...” “...Türkiye çapýnda 6 konfederasyonun 4 Þubat genel eylem çaðrýsýyla üretimden gelen gücümü kullanarak alanlara çýktým. En baþta yazýlmasý gereken þudur: Bunlar benim bir iþçi olarak benim ve iþçilerin kazanýlmýþ haklarýdýr. Ben sadece kazanýlmýþ bir hakkýmý kullandým. Bu haklar tamamen meþrudur...” “...Ýþten atýlmam tamamen yasadýþýdýr. Kazanýlmýþ haklarýmýzýn yok edilmesine yöneliktir. Her ne kadar bu saldýrýya maruz kalan biriysem de bu saldýrý özlük haklarýmýza, kazanýlmýþ haklarýmýza ve örgütlü duruþumuza yöneliktir. Sýnýfý bölüp parçalamaya yöneliktir. TEKEL direniþinin inatçýlýðýna, baþ eðmezliðine, kararlýlýðýna , birleþtiriciliðine ve esinleyiciliðine yöneliktir. Baþaramayacaklardýr. Haklarýmý aramak için hukuk sürecimizi baþlatmýþ durumdayým. Ancak tek baþýna bir anlam kazanacaðýný düþünmüyorum. Bugün bana karþý yapýlan saldýrý iþçilere, emekçilere, emekçi kadýnlara ve yoksul halkýmýza yapýlmýþtýr. Öyleyse mücadelesi de sokakta verilmelidir. Tüm iþçi, emekçi kardeþlerimle birleþerek vereceðiz. TEKEL iþçisinin mücadele ruhu, kadýnýn direngenliði ile bu saldýrýyý püskürteceðiz.” Eylemine kararlýlýkla devam eden Çamalan, çalýþmaya devam ettiðini söylüyor ve hafta içi mesai saatlerinde eylemini sürdüreceðini belirtiyor. Her gün, gün içinde “Emekçi Kadýnlar Diz Çökmeyecek”, “TÜBÝTAK Bilime Zulüm Senin Neyine”, “Köle Deðil Ýþçiyiz, Birleþince Güçlüyüz”, “Her Yer TEKEL Her Yer Direniþ” sloganlarýyla TÜBÝTAK çalýþanlarýný desteðe çaðýrýyor.

12

Çadýrkent çözülüyor... Sendikanýn tepeden inme kararýna tepki göstermiþti iþçiler. Fakat sonuçta sessiz çoðunluk sendikanýn kararýna gönülsüz de olsa uyma eðiliminde. Genel olarak kýrsal ve küçük yöreler, veya ilerici bir iç örgütlenmeye sahip olmayan bölgeler çadýrlarýný sökmeye baþladý. Kimi iþçiler bu durum karþýsýnda gözyaþlarýný tutamadý. Özellikle kadýn iþçiler açýsýndan sorunlu bir durumdu bu. Burada, her türlü baskýdan uzak, eylemle özgürlüðünü eline alan kadýn iþçi, Çadýrkent’in yýkýlmasýyla yine evine, eþinin veya anne babasýnýn baskýsýnýn olduðu yere dönmek zorunda kalacaktý. Ya da en azýndan bu tür bir baskýya orada da direnmek zorunda kalacaktý. Öte yandan burada neredeyse üç ayý bulan bir zaman diliminde, kavgayla geçen bu zaman diliminde muazzam bir kardeþleþme, yoldaþlaþma gerçekleþmiþti. Bu süre zarfýnda Çadýrkent, gerçek bir demokratik okul olarak iþlev gördü. Alabildiðine özgür, alabildiðine kucaklayýcý... Adeta bir adacýk idi. Çadýrkent sadece bir eylem üssü deðil, bir KOMÜN haline geldi. Tüm bir yaþamýn paylaþýldýðý, örgütlendiði bir ortak yaþam formu oldu. Fotoðrafta gördüðümüz kadýn iþçinin gözyaþlarý tüm bunlaraydý iþte. Tekel iþçilerinin Ankara Savaþlarý’nýn dersleri kuþkusuz çýkarýlacak. Artýlar ve eksiler tespit edilecek. Ve yine hiç kuþku yok, en temel eksiklik olarak Çadýrkent Konseyi’nin ve Çadýr Komiteleri’nin bir türlü örgütlenememesi saptamasý yapýlacak. Bunun nedenleri de yatýrýlacak masaya. Bu eksikliðin, bu zaafýn doðal sonucu sendikal bürokrasinin pervasýz saldýrýsý oldu. Bir dönemi ardýnda býrakan Tekel eylemi, bu en temel zaafýný gidermekle yoluna devam edebilecektir. Farklý çözümler gündeme gelebilir. Buraya bir konsey merkezi iþlevi görecek çadýr kurulabilir. Ýllerde ise alt birimlerin çadýrlarý yaratýlabilir. Sýnýf, kendi pratik yaratýcýlýðý ile deðiþik örnekler de gündeme getirebilir. Kuþku yok, tüm engellemelere raðmen, bu mücadele devam edecek. Aylardýr dillenen sloganda olduðu gibi, “Kavga Bitmedi, Daha Yeni Baþlýyor!” Sendika bürokrasisi ne yaparsa yapsýn, burjuva sýnýf ne gibi önlemler alýrsa alsýn, kavga farklý biçimler alarak devam edecektir. Bunun dinamikleri güçlü bir þekilde mevcut. 3 Mart 2010

159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010


Yeni Evrede

TEKEL

Mücadele Birliði

SAÐLIK EMEKÇÝLERÝ VE TEKEL ÝÞÇÝLERÝ TARÝÞ’TE

HER YER TEKEL!

12 Mart günü saat 12.00 civarýnda SES Ýzmir Þubesi ve Tekel iþçileri eylemde olan Tariþ iþçilerine destek ziyareti gerçekleþtirdi. SES, “Saðlýklý ve Güvenli Bir Gelecek Ýstiyoruz” pankartýný açarken Tekel iþçileri de “Tekel Direniþi 88. Gününde” ve “Her Yer Tekel Her Yer Direniþ” dövizlerini açtýlar. Alsancak Tren garýnýn önünde toplanan saðlýk çalýþanlarý ve Tekel iþçileri kýsa bir yürüyüþten sonra Tariþ iþçilerinin yanýna “Birleþe Birleþe Kazanacaðýz”, “Yýlgýnlýk Yok Direniþ Var”, “Tekel Tariþ Ölümüne Direniþ”, “Asla Yalnýz Yürümeyeceksin”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” sloganlarýyla vardýlar. Oraya ulaşıldığında, SES baþkaný hazýrladýklarý metni okudu. Metinde þunlara deðinildi; “… Saðlýk ve Sosyal Hizmet Emekçileri olarak iþleri, aþlarý, saðlýklý ve güvenli gelecek için direnen, mücadele eden Tekel ve Tariþ iþçilerini saygýyla selamlýyoruz… Sayýn baþbakan Kunte Kinte olduðunu söylüyor. Kunte Kinte’ler kölelik düzenine karþý mücadele edenlerdir. Kölece çalýþma koþullarýný getirenler, fabrikalarý kapatanlar, vatandaþlarý açlýða, yoksulluða mahkum edenler, bankalarda trilyonlarý olanlar, çocuklarý Amerika’da okuyanlar nasýl Kunte Kinte oluyor? Asýl Kunte Kinte’ler; depremde annesini ve kardeþlerini kaybeden Keko’lardýr. Ýþ güvencesi ve iþ saðlýðý önlemi olmadýðý için göçük altýnda kalýp hayatlarýný kaybeden maden iþçileridir. Sözleþmeliye geçirilmeye çalýþýlan itfaiye iþçileridir. 4/C gibi kölece çalýþtýrýlmaya çalýþýlan Tekel iþçileridir. Fabrikalarý kapatýlan, haklarý verilmeyen Tariþ iþçileridir. Saðlýk hizmeti alabilmek için katký, ilave ücret ödeyen, parasý olmadýðý için 5 sýnýf hastanede býrakmak zorunda býrakýlacak olan vatandaþlardýr. Aldýklarý maaþla geçinemeyen emeklilerdir, iþsiz, aç, yoksul býraktýðýnýz vatandaþlardýr…” Metnin okunmasýndan sonra saðlýk çalýþanlarý iþlerine geri dönmek üzere eylem yerinden ayrýldýlar. Bizler de Mücadele Birliði olarak eyleme destek verdik.

Tekel iþçileri Tariþ iþçilerinin eyleminden ayrýldýktan sonra Tek Gýda Ýþ sendikasýna doðru yürüyüþe geçti. Bizler Mücadele Birliði olarak iþçilerle beraber yürüdük. Yürüyüþ sýrasýnda “Tekel Direniþi 88. Gününde” ve “Her Yer Tekel Her Yer Direniþ” dövizlerini açarken “Her Yer Tekel Her Yer Direniþ”, “Kavga Bitmedi Daha Yeni Baþlýyor”, “Hak Verilmez Alýnýr Zafer Sokakta Kazanýlýr”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak” vb. sloganlarla devam ettiler yollarýna. Tek Gýda Ýþ binasýna geldikten sonra toplantý yapan iþçiler çeþitli eylem biçimleri üzerine tartýþýrken birden iþçilerde bir hareketlenme gerçekleþti. Basmane Meydaný’ndaki Dünya Anýtý’nýn üzerine çýkma kararý aldýlar. Hemen eyleme giriþen iþçiler, önlüklerini giyip dövizlerini alarak sloganlarla Dünya Anýtý’na geldiler. Ýki Tekel iþçisi ellerinde dövizlerle dünya anýtýnýn üzerine çýktý. Geriye kalan iþçiler sloganlarla eylemlerinin henüz bitmediðini, her an her yerde eylem yapabileceklerini gösterdiler. Yürüyüþ sýrasýnda attýklarý solganların yaný sýra eylemin son günlerinde ‘trafik kazasý’nda ölen iþçi için “Hamdullah Uysal ÖlümÝzmir Mücadele Birliði süzdür”, “Bedel Ödedik Bedel Ödeteceðiz” sloganlarýný attýlar. Yaklaþýk yarým saat süren eylem bitmek üzereyken polisler yetiþtiler. Polisler ne olduðunu anlayamadan iþçiler zaten eylemlerini yapýp bitirmiþlerdi. Dünya Anýtý’na çýkan iki iþçi, ifadeleri alýnmak üzere emniyete götürüldü. Ayrýca bir iþçinin bu eyleme yönelik düþüncelerini kýsaca aldýk; “özellikle bu eylem yerini seçtik, dünya var orada. Tayyip Amerika’dan icazet alýp bu memlekete baþbakan oldu. Ama aslýnda Türkiye’de O’na dar olacak dünyada. Mesajýmýz buydu”. Daha sonra iþçiler akþam yapacaklarý bir eylem için oradan ayrýldýlar. Tekel iþçileri akþam 19.00’da Bostanlý Vilayet Evi’ne gelen devlet bakaný Vecdi Gönül’ü protesto etmek amaçlý bir eylem gerçekleþtirdiler. Çok yoðun polis ablukasýnýn olduðu Vilayet evinin çevresinde Tekel iþçileri sloganlarýný attýktan sonra eylem yerinden ayrýldýlar. Ýzmir Mücadele Birliði 159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

13


Yeni Evrede

Sokaklar Eylem Alanı

Mücadele Birliði

TEKEL ÝÞÇÝLERÝNÝN MÜCADELESÝ SINIFIN MÜCADELESÝDÝR Yaptýklarý yürüyüþlerle, eylemlerle sokaklarý ýsýtan Antep iþçi ve emekçileri 27 Þubat 2010 Cumartesi günü yeni bir eylem gerçekleþtirdi. DÝSK, KESK, Türk-Ýþ ve Kamu-Sen tarafýndan Tekel iþçilerine destek eylemi Kýrkayak Parký’nda oturma eylemi þeklinde gerçekleþtirildi. Çemen iþçilerinin de kitlesel katýldýðý oturma eylemi saat 13:00’te baþladý. Eylemde sýk sýk “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “Tekel Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Çemen Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Hak Verilmez Alýnýr Zafer Sokakta Kazanýlýr” sloganlarý atýldý. Konfederasyonlar adýna yapýlan ortak açýklamayý TÜMTÝS Þube Sekreteri Mahmut Canyurt okudu. Canyurt açýklamada TEKEL iþçilerinin açlýk sýnýrý altýndaki ücretlere ve de kölelik koþullarýna mahkum edilmek istendiðini belirtti. Canyurt, açýklamasýnda “her türlü baský, þiddet, hakaret, oyalama taktikleri karþýsýnda kararlýca direnen TEKEL iþçileri, tehditlere teslim olmayacaktýr. TEKEL iþçileri direniþi sürdürmektedir” diyerek, Ýþçi sýnýfýný, kamu emekçilerini, gençleri, kadýnlarý, aydýnlarý, tüm halký TEKEL iþçileri ile dayanýþmaya, üretimden ve hizmetten gelen gücünü göstermeye çaðýrdý. Açýklama “TEKEL iþçilerinin mücadelesi, sýnýfýn ve emekçilerin mücadelesidir. TEKEL iþçilerinin kazanýmý, iþçi sýnýfýnýn ve emekçilerin kazanýmý olacaktýr” denilerek sona erdirildi. Eyleme, Mücadele Birliði Platformu da Çemen iþçileriyle birlikte katýlarak destek verdi. Mücadele Birliði/Antep

BÝRLÝKTE BU SAVAÞI KAZANALIM Ben Çemen iþçisi eþiyim. Eþim ve arkadaþlarý haklarýný aramak için grev yapýyorlar. Fakat asýl grev bizim evimizde. Eþim her gün soðuk, yaðmur, çamur demeden fabrika önüne gidiyor ama bütün mücadele bununla bitmiyor. Benim evimde yaþadýðým sorunlar daha çok. Dört çocuðum var, her birine ayrý ayrý bir haber anlatýyorum. Bu da yetmezmiþ gibi bir de yokluklar belimizi büküyor. Çocuklarýnýz bir þey isterse alamamanýn bir anne, baba için ne kadar zor olduðunu bilemezsiniz. Eþim þu anda eve bir lokma getirebilmek için mücadele verdiði patronlarýn insafa gelmediði fabrika kapýsýnda sabah akþam bekliyor. Peki ben ne yapayým. Ben ona destek oluyorum, onu yalnýz býrakmýyorum. Bu tek bizim mücadelemiz deðil, tüm iþçilerin ve hanýmlarýnýn mücadelesi. Buradan Çemen iþçilerinin eþlerine sesleniyorum. Bizler ne kadar çok olursak o kadar güçleniriz. Çoluk çocuðumuz babalarýna bir an önce kavuþuruz ve eþlerimiz iþlerine geri dönerler. Bunun için hepimiz bir olmalýyýz. Gelin iþçi hanýmlarý birleþelim. Eþlerimizi yalnýz býrakmayalým. Her þey çocuklarýmýzýn geleceði için. Mücadele tek baþýna verilmez. Siz de gelin bize katýlýn. Birlikte bu savaþý kazanalým. Ve son olarak da kimse þunu unutmasýn; zafere giden yolda çekilen çile kutsaldýr. Saygýlarýmý sunuyorum. Çemen Tekstil Ýþçisi Eþi

ANTEP’TE DESTEK YÜRÜYÜÞÜ DÝSK, Türk-Ýþ, KESK ve Kamu-Sen, 24 Þubat günü yaptýklarý bir basýn açýklamasýyla Tekel ve Çemen iþçilerine destek olmak amacýyla bir dizi eylem kararý aldýlar. Bu karara göre ilk eylemleri olan meþaleli yürüyüþü 25 Þubat 2010 günü gerçekleþtirdiler. Saat 17.00’de Öðretmenevi önünde toplanmaya baþlayan sendikalar ve kitle örgütleri 17:30 gibi yürüyüþe

14

baþladýlar. Kýrkayak Parký’na doðru yürüyen kitlenin en baþýna pankartlarýyla grevdeki Çemen iþçileri geçti. Yürüyüþ boyunca “Tekel Ýþçisi Yalnýz Deðildir” “Çemen Ýþçisi Yalnýz Deðildir” “Tekel Çemen Omuz Omuza” “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” “Hak Verilmez Alýnýr Zafer Sokakta Kazanýlýr”

159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

“Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak” sloganlarý atýldý. Mücadele Birliði Platformu eylemde Çemen iþçileriyle birlikte yürüdü. Eyleme ayrýca TÜMTÝS iþçileri de pankartlarýyla ve kitlesel bir þekilde katýldý. Kýrkayak Parký’nda devam eden eylem yapýlan açýklamalarýn ardýndan 18:00 civarýnda sona erdi. Mücadele Birliði/Antep


Yeni Evrede

Çemen Grevi

Mücadele Birliði

ÇEMEN TEKSTÝL ÝÞÇÝLERÝNE POLÝS SALDIRISI 22 Şubat günü grevlerinin 42. gününe giren Çemen Tekstil iþçilerine polis saldýrdý. Çemen Tekstil patronunun burjuva kanunlarýnda bile yasaklanmýþ olan, dýþarýdan grev kýrýcý iþçi getirerek iþyerini çalýþtýrmasýna iþçiler yine sert tepki gösterdi. 15:00 vardiyasýnýn çýkýþýnda grevdeki iþçiler grev kýrýcýlara karþý müdahalede bulundu. Yine grev kýrýcýlarýný taþýyan servis araçlarý taþlandý. Bazý grev kýrýcýlar yaralandý. Ardýndan polis grevdeki iþçilere coplarla saldýrdý. Ýki Çemen iþçisi yaralanarak hastaneye kaldýrýldý. Ýki iþçinin dýþýnda çok sayýda iþçi de darp edildi. Olaylarýn gerginliði devam ederken Antep’in gençlik örgütleri, yaptýklarý yürüyüþ sonrasýnda Çemen iþçilerini ziyaret etti. Gerginliðin üzerine gelen ziyaret sýrasýnda sendika yöneticilerinin ve iþçilerin ziyaretçilere “siz þimdilik geride durun” uyarýlarýna gençlik de kenarda durarak uydu. Bayraklarý ve dövizleri açýk bir þekilde bekleyen gençler bir süre bekledi. Daha sonra sendika yöneticileri polisin tehditler savurduðunu ve oradan ayrýlmama durumunda polisin panzerle müdahale edeceðini belirtti. Bizler bu durumu iþçilerle görüþmek istedik. Ýþçilerle yaptýðýmýz görüþmeler sonrasýnda i-

se iþçiler bizleri ne kadar sahiplendiklerini belirttikten sonra “her zaman sizleri yanýmýzda görmekten mutluluk duyarýz, fakat þimdi özel bir durum var. Siz þimdilik gidin daha sonra istediðiniz zaman yine bekleriz, desteklerinizi mutlaka sürekli bekliyoruz” dediler. Mücadele Birliði Platformu’ndan bir arkadaþýmýz da bunun üstüne “grevin en baþýndan beri söylüyoruz. Burada siz komutansýnýz. Sizin dediðinizi yaparýz. Siz bize burada durun deyin dururuz, barikatýn en önüne geçin deyin geçeriz, panzerin önüne geçin deyin geçeriz. Onlarýn yapmak istediði bizleri saldýrý gerekçesi yaparak sizleri burada yalnýz býrakmak. Þimdilik gidiyoruz, ama her zaman yanýnýzda olacaðýz” þeklinde bir konuþma yaptý. Ýþçilerle grev çadýrý içerisinde konuþmalar esnasýnda panzer de çadýra yanaþarak konumlandý. Bu esnada otobüse doðru iþçilerin de katýldýðý “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” “Çemen Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Çemen Ýþçisi Onurumuzdur”, “Öðrenciler Sokakta Ýþçilerin Yanýnda” sloganlarýyla yürüdü. Otobüs hareket ettikten bir süre sonra gergin bekleyiþ, panzer ve polislerin geri çekilmesiyle sona erdi.

Bizler Mücadele Birliði Platformu olarak biliyoruz ki; “devlet egemen sýnýflarýn baský ve zor aracýdýr”, polis de sermayenin polisidir. Polisin yeri sermayenin yanýdýr, polisin görevi bu grevi baþarýsýzlýða uðratmaktýr. Antep polisinin burada yapmak istediði Çemen Tekstil iþçilerini yalnýz býrakarak mücadelesini boðmaktýr, dýþarýdan gelen devrimcileri hedef göstererek onlardan ayýrmaktýr, “bu mücadelede devrimciler varsa saldýrý tehdidiyle karþý karþýyasýnýz” mesajý vermektir. Çünkü ancak o zaman Çemen iþçisinin mücadelesini ezebileceðini düþünüyorlar. Fakat bunu baþaramayacaklar. Bizler Mücadele Birliði Platformu olarak asla Çemen iþçisini yalnýz býrakmayacaðýz. Bu mücadelenin baþarýya ulaþmasý için elimizden gelen her þeyi yapmaya hazýrýz ve yapacaðýz. Çemen Ýþçisinin de içerden ve dýþarýdan kendisine yönelen bütün engelleri aþacaðýna ve Antep iþçi sýnýfýna tarihsel bir örnek sergileyebileceðine inanýyoruz. Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði Çemen Ýþçisi Yalnýz Deðildir Antep Mücadele Birliði Platformu

Gençlik Çemen Ýþçisi Ýçin Ayakta Çemen iþçisinin mücadelesine gençlik cephesinden destek vermek amacýyla Antep’in gençlik örgütleri 22 Þubat Pazartesi günü bir araya geldi. Antep’te insanlarýn en yoðun olduðu Gaziler Caddesi’nin en baþýnda saat 13.30’da toplanmaya baþlayan gençler katýlýmcýlarýn gelmesiyle beraber yürüyüþe geçti. “Tekel, Ýtfaiye, Kent AÞ, Esenyurt, Çemen Kavgayý Büyütüyor, Gençlik Yürüyor” pankartýnýn açýldýðý yürüyüþ boyunca kitle sýk sýk “Çemen Tekstil Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Hak Verilmez Alýnýr Zafer Sokakta Kazanýlýr”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz”, “Biji Tekoþina Karkeren”, “Fabrikada Üreten Sokakta Direnen Emekçiye Bin Selam”, “Gençlik Sokakta Ýþçilerin Yanýnda” sloganlarý atýldý. DÖB’lü öðrenciler de “Dünya Emeðin Olacak”, “Politik Özgürlük Kazanýlmadan Akademik Özgürlük Kazanýlamaz”, “Denizlerin Yoldaþlarýndan Ýþçi Sýnýfýnýn Kavgasýna Bin Selam”, “Yaþasýn Ýþçilerin ve Halklarýn Mücadele Birliði”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her şey Emeðin Olacak”, “Çemen Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Tekel Çemen Marmaray Kent AÞ Esenyurt Eko Ýþçileri Yalnýz Deðildir” Devrimci Öðrenci Birliði imzalý dövizleriyle ve DÖB bayraklarýyla kitlesel bir þekilde yürüyüþteki yerlerini aldýlar. Oldukça coþkulu geçen yürüyüþ Gaziler Caddesi’nin sonuna kadar sürdü. Balýklý Parký’na geçilerek orada bir basýn açýklamasý ger-

çekleþtirildi. Açýklamada kapitalist sistemin bütün dünyada bir bunalým yaþadýðý, buna paralel olarak da iþçi ve emekçilere yönelik saldýrýlarýn her geçen gün yoðunlaþtýðý, bunu ülkemizdeki geliþmelerden de görebileceðimiz belirtildi. Tekel, Kent AÞ, Esenyurt Belediyesi, Ýtfaiye iþçileri ve Çemen Tekstil iþçilerinin sorunlarýna deðinilen açýklama “...bizler de emekçi ve öðrenci gençlik olarak biliyoruz ki iþçi sýnýfýnýn zaferi bütün iþçi ve emekçilerin zaferi olacaktýr. Ýþçi ve emekçi çocuklarý olarak yaþadýðýmýz bütün sorunlarýn temelinde bu sömürüye dayalý sistemi görüyoruz. Nasýl ki iþçi ve emekçiler haklarýný ancak birleþik bir mücadele ile kazanabileceklerini düþünerek dayanýþmayý örüyorlarsa bizler de ayný düþünceyle emekçi ve öðrenci gençlik olarak iþçilerin mücadelesine sesimizi katýyoruz. Bunun için bütün gençliði, iþçileri ve emekçileri Çemen ve Tekel iþçileriyle dayanýþmaya çaðýrýyoruz ve haykýrýyoruz; Gençlik Sokakta Ýþçilerin Yanýnda” denilerek sona erdirildi. Yüzü aþkýn gencin katýldýðý eylem Devrimci Öðrenci Birliði, Genç Sen, SGD,YDG, Mesop Gençliði, Gençlik Muhalefeti, Yeni Toplum Derneði Gençliði tarafýndan organize edildi. Açýklama sonrasýnda ise Çemen iþçilerini ziyaret etmek için yola çýkýldý. Çemen iþçileri ziyaret edildi. Mücadele Birliði/Antep

159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

15


Yeni Evrede

Gündem

Mücadele Birliði

KAVGA BİTMEDİ DA Tekel iþçilerinin Ankara’nýn orta yerinde yaptýklarý büyük direniþ Danýþtay’ýn kararýný fýrsat bilen sendikacýlar tarafýndan bitirildi. Düzenin kalbinde, Meclis’e bir kaç yüz metrelik mesafede, bir iþçi cumhuriyetini andýran “Çadýr Kent’”in alelacele ve iþçilerin iradesine raðmen ortadan kaldýrýlmasý Hükümeti bir parça rahatlattý. Daha doðrusu, hem hükümet hem de bu büyük direniþi artýk sýrttan atýlmasý gereken aðýr bir yük olarak görmeye baþlayan sendikacýlar bu iþten yaðdan kýl çeker gibi sýyrýldýklarýný sandýlar ama gerçeðin böyle olmadýðýný anlamalarý için uzun süre geçmesi gerekmedi. Tekel iþçileri direniþi zafer elde edene kadar sürdürmeye son derece kararlýydýlar. Onun için sendikanýn çadýrlarýn kaldýrýlmasý kararýný protestolarla karþýladýlar. Çadýrlarýn kaldýrýlmasýný isteyenler iþçiler deðil, sendikacýlardýr. Sendikacýlar ise, karþý çýksalar da iþçilerin sendika kararlarýna uyacaklarýný biliyorlardý. Bu yüzden apar topar hazýrlanmýþ bir açýklamayla çadýrlarýn sökülmesi kararýný açýkladýlar. Danýþtay kararýnýn yarattýðý fýrsat kaçýrýlmamalýydý. Ne var ki bu arada ufak(!) bir hata iþlediler. Þöyle: iþçileri yatýþtýrmak için aslýnda direniþin bitmediðini, aksine her tarafa taþýnacaðýný, “Her Yer Tekel Her Yer Direniþ” sloganýyla hareket edeceklerini, çadýrlarý sökme kararýnýn eyleme verilmiþ bir mola olduðunu, 1 Nisan’da Ankara’da toplanýp bir günlük eylem yapacaklarýný söylemeyi de ihmal etmediler. Sendikacýlar, böyle bir söz verirlerken aslýnda günü kurtarmaya çalýþýyorlardý. Kendileri verdikleri sözde ciddi deðillerdi, iþçilerin de bunu ciddiye almayacaklarýný düþündüler. Tam tersi oldu. Ýþçiler, sendikanýn söylediklerini fazlasýyla ciddiye aldýlar ve gittikleri her yeri eylem yerine çevirmeye baþladýlar. Þimdi gözler 1 Nisan’a çevrilmiþ durumda. Ama Nisan ayýnda ortaya çýkacak durum ne olursa olsun “Tekel Direniþi” daha þimdiden iþçi sýnýfý tarihinde bir dönüm nok-

16

tasý olma özelliðini kazandý bile. Bu bakýmdan bu büyük direniþ her yönden incelenmeyi hak etti. Çünkü bu Direniþin etkileri, týpký 15-16 Haziran Direniþi gibi, bundan sonraki bütün iþçi sýnýfý hareketi üzerinde derin izler býrakacak, iþçi sýnýfýnýn her bölüðü, sermaye sýnýfýna ve devlete karþý eyleme geçerken “Tekel Direniþi” örneðinin yolundan ilerlemeye çalýþacak. Kitle eylemlerinin mantýðý böyle iþler. Kitleler, kendi yaþamsal sorunlarýnýn çözümü için eyleme geçmeye karar verdiklerinde öncelikle, geride kalan en ileri eylemi tekrar etmeye çalýþýrlar. Yeni ve daha ileri bir eylem biçimi bulana kadar da bunu yaparlar. Ancak, tekrar ettikleri biçimden daha ileri bir biçim bulduklarýnda eskiyi hemen terk ederek yeni olana yönelirler. Bu saptamamýzý doðrulayan örnekler, “Tekel Direniþi” daha sürerken ortaya çýkmaya baþladý. Tariþ iþçileri baþka biçimlerle sonuç alamadýklarýný görürlerse “Tekel Direniþi” örneðini tekrarlayacaklarýný açýkladýlar bile. Ama biz þimdi bu durumu bir kenara býrakarak, “Tekel Direniþi”nin baþka yönlerine bakalým. Emekçi Sýnýflarýn Mücadele Birliði! Tekel iþçilerinin direniþi, daha ilk günlerinden itibaren emekçi sýnýflarýn ilgi odaðý oldu. Türkiye ve Kürdistan’da birleþik devrimin bütün toplumsal güçleri gözlerini “Tekel Direniþi”ne çevirdiler. “Tekel Direniþi” kýsa zamanda tüm gözlerin üzerine çevrildiði bir odak haline geldi. Neden? Nedeni basit. Ýki ülkenin emekçi sýnýflarý Tekel iþçilerinin hükümete karþý bir eylem içinde olduðunu görüyorlardý ve Tekel iþçilerinin zaferinin kendi mücadeleleri açýsýndan önemini anlýyorlardý. Tekel iþçilerinin kazanmasý ve hükümetin yenilmesi kendi zaferleri anlamýna gelecekti. Çünkü böyle bir yenilgi hükümetin direncini kýracaðý gibi kendilerine yol da açmýþ olacaktý. Devrimci komünist mücadele açýsýndan bu durumdan çýkarýlmasý gereken baþlýca iki sonuç vardýr. Birincisi, bu kadar geniþ bir 159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

kitlenin hükümetin iþçi sýnýfýnýn bir bölüðü karþýsýnda yenilgisini istemesi kitlelerde hükümete ve hükümet somutunda aslýnda düzene karþý birikmiþ öfkenin, devrimci eyleme duyulan isteðin, baský ve sömürüden kurtulma isteðinin ne denli güçlü olduðuna iþaret eder. Sayýlarý milyonlarla ölçülen emekçi sýnýflar þimdi bu hükümetten ve hükümetin temsil ettiði düzenden kurtulma isteklerini bu þekilde açýða vuruyorlar. Ýkinci önemli sonuç ise iþçi sýnýfýnýn devrim mücadelesinde pratikte ortaya çýkan rolüne iliþkindir. “Tekel Direniþi” etrafýnda kenetlenen emekçi sýnýflar, iþçi sýnýfýnýn öncü rolünü pratikte kabul etmiþ olduklarýný, iþçi sýnýfýný öncü olarak tanýdýklarýný ortaya koymuþ oldular. Nesnel koþullar bu somut eylemde iþçi sýnýfýný kendiliðinden öne çýkardý ve kitleler iþçi sýnýfýnýn öne çýkan bölüðü etrafýnda kenetlenerek sýnýfýn rolünü kabul ettiklerini eylemleriyle gösterdiler. “Tekel Direniþi” etrafýnda emekçi sýnýflarýn ve gençliðin nasýl bir eylem aðý örgütlerini gördük, biliyoruz. Ortaya çýkan durum sosyal reformistlerin ve oportünistlerin söyledikleri “dayanýþma”dan çok daha öte bir þeydi. Bu bir mücadele birliði idi. Sözkonusu olan ortak düþmana karþý, ayný amaçlar için, ayný zaman diliminde emekçi sýnýflarýn mücadelesiydi. Ýþçi sýnýfýnýn deðiþik bölükleri olan Marmaray, Kent A.Þ, Çemen, Esenyurt Belediye iþçileri ve daha sayamadýðýmýz pek çok iþletme/fabrika iþçilerinin “Tekel Direniþi”ne yaklaþýmlarý destek/dayanýþma kavramlarýyla açýklanamaz. Yüz binlerce kamu emekçisinin, hükümetin tehditlerine raðmen iþ býrakmasý da benzer kavramlarla açýklanamaz. Çünkü kamu emekçileri “Tekel Direniþi”nin zaferi için harekete geçerlerken kendi yaþamsal sorunlarýnýn çözümü için de mücadele ettiklerinin bilincindeydiler. Direniþ kendilerinin direniþiydi. Sonuçta, milyonlarca emekçiyi içine alan bir mücadele birliði süreci ortaya çýktý. Þunun da altýný çizmek gerekir: emekçi kitlelerin bu mücadele birliði sendikacýlarýn en-


Yeni Evrede

Gündem

Mücadele Birliði

AHA YENİ BAŞLIYOR gelleme çalýþmalarýna raðmen ortaya çýkmýþtýr. Ýþ býrakma eylemine olsun, iþçilerin Ankara’ya gelip eylem yapma isteklerine olsun en büyük engel burjuva sendikacýlardan geldi. Ýþçilerin ve diðer emekçilerin Ankara’ya gelmelerini engellemek ya da iþ býrakmalarý önlemek için sendikacýlarýn özel çaba harcadýklarýný Tek-Gýda Ýþ Baþkanýnýn kendisi açýkladý. Demek ki, iþçilerin önünde düzeni ve hükümeti koruyan bu sendikacý barikatý olmasaydý Ankara’nýn milyonlarca emekçinin ayak sesleriyle sarsýlmasý iþten bile deðildi. Ama durum ne olursa olsun, “Tekel Direniþi”, emekçi sýnýflarýn mücadele birliðinde çok önemli ve ileri bir aþamanýn yakalandýðýný; dipten gelen bu dalganýn bundan böyle büyüyerek ilerleyeceðini gösterdi. Direniþin Zayýf Noktalarý! Bütün büyüklüðüne, sarsýcý etkilerine ve milyonlarý etkisi altýna alan gücüne raðmen “Tekel Direniþi”nin zayýf yönleri de vardý. Ýþçi sýnýfý hareketini bekleyen daha kapsamlý eylemlere hazýrlýk babýnda bu yönlerin de bilince çýkarýlmasý gerekir. Bu zayýf noktalarýn baþýnda eylemin bir türlü sendikal etkiyi kýramamasý geliyor. Eylemin iþçilerin baskýsýyla yapýldýðýný, iþçiler tarafýndan hazýrlandýðýný biliyoruz. Sendika, burada iþçilerin isteklerine boyun eðmekten, daha doðrusu, uygun aný yakalayýncaya deðin, boyun eðer görünmekten baþka bir þey yapmadý. “Uygun an” direniþ baþladýktan sonra geldi. Sürecin baþýnda, sendikaya raðmen yol almak zorunda kalan iþçiler, eylem baþladýktan sonra tek birleþtirici unsur olarak sendikanýn inisiyatifi altýna girmek zorunda kaldýlar. Sendika, baþýndan beri istemediði eylemi, iþçilerin öfkesini üzerine çekmeden bitirmek için elinden geleni yaptý. Bu bilinen ve beklenen bir durumdu. Ýþçilerin yapmasý gereken ise komiteler ya da konseyler biçiminde örgütlenerek inisiyatifi sendikanýn elinden almaktý. Ýster “Çadýrlar Konseyi” ister “Çadýrlar Komitesi” ya da baþka bir ad

altýnda olsun, iþçiler kendi mücadele organlarýný oluþturmalýydýlar. Tekel iþçileri “kazanmak için ne yapmalýyýz” diye sorduklarýnda sosyal reformistler ve oportünistler iþçilere sendikayý aþacak önerilerle gidemediler. Leninist Parti, iþçilere komiteler ya da konseyler biçiminde örgütlenerek süreçle ilgili tüm kararlarý kendilerinin almalarýný önerdi. Bu önemli bir noktaydý zira sendikanýn türlü çeþitli oyunlarla direniþi bir þekilde bitirmeye çalýþacaðý gün gibi ortadaydý. Ne yazýk ki, iþçiler Leninist Partinin önerisinin gereðini yerine getirmediler; getiremediler. Ýleri iþçiler bu öneriyi yerinde bulmalarýna karþýn bunu yaþama geçirebilecek güç ve etkiyi kendilerinde bulamadýlar. Bunda, kendilerine bu konuda hiçbir yardým ve destekte bulunmayan, sendikayla arayý bozmamak için binbir takla atan sosyal reformist ve oportünist siyasetlerin paylarý olduðunu da eklemek gerekir. Direniþin bir diðer zayýf noktasý, talepler konusunda ortaya çýktý. Ýþçiler, kendiliðinden bilincin sonucu olarak taleplerini dar mesleki sýnýf çýkarlarýyla sýnýrlamýþlardý. Bu sýnýrlýlýk hem sendikanýn hem de hükümetin iþine geliyor, onlarýn iþini kolaylaþtýrýyordu. Çünkü hükümet olsun sendika olsun, eylemin sonuçsuz kalmasý için bir yandan taleplerin sýnýrlý kalmasý diðer yandan eylemlerin de dar ve sýnýrlý olmasý için özel çaba harcýyorlardý. Yapýlmasý gereken kendiliðinden ortaya çýkýyor. Ýþçiler ne eylemde ne de taleplerde kendilerini sýnýrlamalýydýlar. Bir kez daha iþçiler “kazanmak için ne yapmalýyýz” diye sorduklarýnda sosyal reformistler ve oportünistler iþçilerin kendiliðinden bilinci önünde diz çöktüler ve taleplerle eylemlerin sýnýrlý kalmasýný hem onayladýlar hem de önerdiler. Leninist Parti ise tersini yaptý. Ýþçilere kazanmak istiyorlarsa hem taleplerde hem de eylemde daha ileri gitmeleri gerektiðini, ancak bütün emekçi sýnýflarýn ve Kürt ulusunun taleplerini kendi talepleri olarak öne sürerlerse arkalarýndaki kitle desteðinin 159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

muazzam þekilde artacaðýný söylediler. Ýþçilerin, Kürt ulusunun ve tüm emekçi sýnýflarýn yaþamsal sorunlarýnýn çözümü bir iktidar meselesiydi. Onun için iþçiler mücadele bayraklarýnýn üstüne her þeyden önce “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak” þiarýný yazmalýydýlar. Bu, hem iþçi sýnýfýnýn tarihsel rolüne hem de öncülük rolüne uygun olandý. Bunun dýþýnda Leninist Parti iþçilere, Kürt Ulusunun Kendi Kaderini Tayin Hakký talebini ileri sürmelerini önerdi. Bu talebin Tekel iþçileri tarafýndan ileri sürülmesi “Tekel Direniþi”ne Kürt halkýnýn kesin desteðini kazandýracaktý. Hükümet, “direniþin içinde PKK’lýlar var” diyerek karþý yönde bir hamle yaptý. Böylece, Kürt halkýnýn direniþe olasý desteðinin önünü kesmeye çalýþtý. Tekel iþçileri bu hamleye Kürt ulusunun özgürlük hakkýný savunarak yanýt verebilirdi ve vermeliydi. Bunun yapýlamamasý direniþin bir baþka zayýf noktasýný oluþturdu. Tüm yaþamsal sorunlarýn çözümü bir iktidar –ve ayný anlamda bir hükümet- sorunuydu. Aslýnda Tek-Gýda Ýþ baþkaný farkýnda olmadan ve baþka anlamda da olsa hükümet meselesini gündeme getirmiþti. “Gerekirse hükümeti yýkarýz” sözleriyle bu can alýcý sorunu ortaya atmýþ oldu. Tekel iþçileri bu tartýþmayý “Devrimci Demokratik Hükümet” hedefini öne çýkararak daha da derinleþtirebilirlerdi. Bunu yapmalarý, kurtuluþ özlemiyle dolu kitlelerin kesin desteðini iþçilere kazandýrýrdý. Eylemde ve taleplerde ileriye doðru atýlacak böyle bir adým hükümetin olsun sendikanýn olsun asýl korkulu rüyasýydý. Onlar, iþçileri hep bir beklentiye sokarak ve yerlerinde eylemsiz çakýlý tutarak moral bozucu bir ortam yaratýp eylemin çözülmesini, iþçilerin daðýlmasýný planlýyorlardý. Belki planladýklarý olmadý ama korktuklarý da baþlarýna gelmedi. Yine de biten bir þey yok henüz. Tekel iþçilerinin dediði gibi “Kavga Yeni Baþlýyor”

17


Yeni Evrede

Çemen Grevi

Mücadele Birliði

ÇEMEN ÝÞÇÝLERÝ YÜRÜYOR

Çemen iþçilerinin grevi karalýlýkla sürüyor. 8 Mart, grevin 56. günü Çemen iþçileri Baþpýnar Organize Sanayi Çalýþma Bölge Müdürlüðü önünden þehir merkezine kadar bir yürüyüþ yapma kararý aldýlar. Ýþçiler 12:00’da fabrikanýn önünden çýkarak Çalýþma Bölge Müdürlüðü’nün önüne servislerle geldiler. Çalýþma Bölge Müdürlüðü önünde iþçiler slogan atarak halaylar çektiler. Daha sonra DÝSK/TEKSTÝL Genel Sekreteri Muzaffer SUBAÞI Basýn Açýklamasý yaptý. SUBAÞI “3. Organize Sanayi Bölgesinde kurulu Çemen iþverenin istememesi ve toplu sözleþmeye oturmamasý nedeniyle yasal grevimizin 56. günündeyiz. Bugün grevci iþçilerimiz sendikamýzýn öncülüðünde organize sanayinin giriþinden Gaziantep demokrasi meydanýna kadar yaklaþýk 15km bir yürüyüþ yaparak baþta iþveren olmak üzere, duyarsýz kalanlarý protesto edecektir.” Çemen iþçilerine demokratik kitle örgütlerinin de destek vermesini söyleyerek basýn açýklamasýný bitirdi. Basýn açýklamasýnýn ardýndan iþçiler yürüyüþe baþladý. Yürüyüþ sýrasýnda “ Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz”, “Direne Direne Kazanacaðýz”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz,” sloganlarýný attýlar. Güvenlik güçleri yürü-

yüþ boyunca iþçilerin yanýnda çevik kuvvetle kordon oluþturarak iþçilerin yolu kapatmasýna izin vermedi. Yürüyüþe baþladýktan yaklaþýk bir kilometre sonra iþçilerin yürüyüþüne izin verilmediði için sendikanýn söylemesi üzerine iþçiler araçlara binerek yürüyüþün geri kalan kýsmýnı yapacaklarý yere gittiler. Ýþçiler sendikanýn bu tutumuna karþý tepkili idiler. Karþýyaka Þelale önüne gelindiðinden sonra servislerden inilerek yürüyüþe devam edildi. Sürekli sendika ve polisler arasýnda tartýþma yaþandý. Polis iþçilerin kaldýrýmdan yola inmesine tahammül edemeyerek ortalýðý provoke etmeye çalýþýyordu. O esnada muhabirimize yönelik polisin fiziksel müdahalesi karþýsýnda iþçiler sert tepki gösterdi. Daha sonra yürüyüþ esnasýnda polis ile

iþçiler arasýnda kýsa bir tartýþma ve arbede yaþandý. Ýþçiler sýk sýk “Baskýlar bizi yýldýramaz” sloganlarýyla polisin baskýsýný protesto ettiler. Stadyumun önüne gelindiðinde iþçiler oturarak trafiði kapattýlar. Burada iþçileri polisler kaldýrmaya çalýþtý ama çabalarý boþa çýktý. Daha sonra emniyet yetkilisi anons yaptý. Sendika yetkililerinin iþçilerin yolu açmalarýný istemesi üzerine iþçiler bir süre daha oturarak yürüyüþlerine devam ettiler. Ýþçilerin yürüyüþü eski adliye önünde son buldu. Burada DÝSK/TEKSTÝL Genel Baþkaný Rýdvan BUDAK bir açýklama yaptý. Konuþmasýnda “bir yürüyüþ yaparak buraya kadar geldik. Amacýmýz hiç kimseyi rahatsýz etmek deðil. Polislerin bize Gazianteplileri rahatsýz ediyorsunuz diyerek müdahale etmeleri çok yersizdir, anlamsýzdýr. Türkiyeli iþçi sýnýfýnýn Türkiyeli emekçilerin derdi, kimseyi rahatsýz etmek deðildir. Bugün 56. gün Çemen Fabrikasýnýn önünde iþçiler, sendikayý yani anayasayý yok sayan iþverene karþý sýrf sendikalý olduklarýný kabul ettirmek için direniyorlar. Fabrika kurmak, ticaret yapmak yasalarda nasýl ki bir haksa, sendikalý olmak da bir hak” diyerek 12 Eylül’ün sendikalarý yok ettiðini söyledi. Daha sonra basýn açýklamasý sona erdi.

TEKEL TARÝÞ ÝÞÇÝLERÝNÝ ZÝYARET ETTÝ Ankara’dan gelir gelmez soluðu Tariþ iþçilerinin yanýnda alan Tekel iþçileri, eylemlerini 81.gününde de Tariþ iþçilerini ziyaret etti. “Hamdullah Uysal Ölümsüzdür” pankartýyla yürüyen Tekel iþçileri sloganlar eþliðinde Tariþ iþçilerinin bulunduðu yere geldi. Ýþçiler toplandýktan sonra kortej þeklinde yürümeye baþladýlar. Direniþ alanýna girer girmez çok büyük bir coþku

18

oluþtu “Tekel Tariþ Ölümüne Direniþ”, “Ölmek Var Dönmek Yok”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” sloganlarýný atan iþçiler, sýnýf dayanýþmasýnýn güzel örneklerini yaþattýlar. Ýþçiler selamlaþýp bir Tekel iþçisi konuþma yaptýktan sonra kendi aralarýnda sohbet etmeye baþladýlar.Tekel iþçileri yaþadýklarý deneyim ve tecrübeleri sýnýf kardeþlerine aktardýlar.Tekel iþçileri Tariþ 159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

direniþi hakkýnda bilgi edindi. Sýcak sohbetler kuruldu, çaylar içildi.Tekel iþçileri direniþ yerinden ayrýlýrken her zaman için Tariþ iþçilerinin yanýnda olacaklarýný belirttiler. Destek ziyaretlerini devam ettireceklerini söyledikten sonra halaylar ve sloganlar eþliðinde direniþ yerinden ayrýldýlar.


Yeni Evrede

Çemen Grevi

Mücadele Birliði

BU DAVA TÜM DÜNYA EMEKÇÝ SINIFININ DAVASIDIR 78 günlük Ankara’nýn göbeðinde mücadele eden Tekel iþçileri, Ankara’dan ayrýldýktan sonra eylemlerini bulunduklarý illerde sürdürüyorlar. Tekel iþçileri sadece eylemlerini bulunduklarý illerle sýnýrlamayarak iþçilerin mücadele birliðini örerek “Tekel Yürüyor Kavga Büyüyor” þiarýyla da sýnýf dayanýþmasýný örüyorlar. 13 Mart günü Hataylý Tekel iþçileri 61 gündür grevde olan Çemen Tekstil iþçilerini ziyaret etti. Saat 11.30 civarýnda Çemen Tekstil Fabrikasý’nýn gerisinde araçlarýndan inerek kortej oluþturan Tekel iþçileri “Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek”, “Direne Direne Kazanacaðýz”, “Çemen Ýþçisi Yalnýz deðildir”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz”, “Birleþe Birleþe Kazanacaðýz” sloganlarla fabrikanýn önünden geçerek iþçilerin yanýna geldi. Karþýlýklý sloganlarýn ardýndan Çemen iþçileri ziyarete gelen tekel iþçileri ile merhabalaþtýlar. Daha sonra DÝSK adýna konuþma yapan Nihat BENCAN “Türkiye iþçi sýnýfýnýn uyanýþýný simgeleyen Ankara’da ve Türkiye’nin her tarafýnda vermiþ olduklarý mücadelenin sonucunda Türkiye genelinde iþçi sýnýfýnýn hareketinin sembolü haline gelen Tekel iþçilerinin, bugün Antep’te grev yapan Çemen iþçilerine destek vermek için bir araya gelmesinden dolayý duyduðumuz memnuniyet, sizlerle paylaþmak istiyorum, hoþgeldiniz” dedi. Konuþmanýn ardýndan “Çemen Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Zafer Direnen Ýþçilerin Olacak”, “Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek”, “Ýþçiler Birleþin Ýktidara Yerleþin” sloganlarý atýldý. Sonra sözü alan Tekel iþçisi Nevzat “Sýnýf kardeþlerimiz, ben Antep’te 80’li yýllarda Tekel iþçisiydim. Þu anki baþbakan toprak sahada kýsa pantolonla top oynarken, ben Tekel’de çalýþýyordum. Þu an ülkeye hükmetiðini sanýyor, yanýlýyor. Ben 23 yýllýk iþçiyim Tekel’de, 1 Þubat’tan beri iþsizim. Bunun ayýbý Tayip Erdoðan’ýn ve AKP’nindir. Bizler 15 Aralýk’ta Ankara’ya giderken en fazla 3 gün kalýrýz diye gitmiþtik. Ama gittiðimizde baktýk ki orada sizin gibi emek dostlarýmýzý, sýnýf kardeþlerimizi görünce ‘bizler yalnýz deðilmiþiz’ dedik. Bu ülkede emekçi sýnýfýnýn bazý þeylere ihtiyacý vardýr. Nedir o? Uyanýþa ihtiyacý vardýr. Bizleri copladýlar gazladýlar, havuzlara döktüler yine de yýldýramadýlar. 78 gün orda direndik çadýrlarýmýzý kurduk, 78 gün içerisinde bizim davamýz, Tekel’in özlük hakký davasý olmaktan çýkmýþtýr. Bu dava, tüm Türkiye’nin hatta tüm dünya emekçi sýnýfýnýn davasý olmuþtur. Nedir bu? Güvencesiz çalýþmaya karþý hayýr. Biz üretiyoruz biz yöneteceðiz. 78 gün boyunca bütün emek dostlarýndan Antep’ten dünyanýn her yerinden destek geldi. 78 gün geçtikten sonra direniþimizi bitirmek zorunda kaldýk. Neden çünkü Ankara’ya týkýlýp kaldýk. Biz bu direniþi yerellere yaymak için Anka-

ra’dan çýktýk. yani Ankara’dan direniþten eylemden býktýðýmýz için deðil. Geldiðimiz günden beri Antakya’da, hiç Antakya tarihinde görülmemiþ eylemler yapmaya baþladýk. En son dün konvoy düzenledik” diye konuþtu. Eylemlerine devam edeceklerini belirtti. Çemen iþçilerinin yanlarýnda olduðunu da vurguladý. Konuþmalarýn ardýndan Tekel Marþý hep bir aðýzdan okundu. Sloganlardan sonra Tekel iþçilerine çadýrda çay ikram edildi. Öðle yemeðini beraber yedikten sonra Tekel iþçileri fabrika önünden ayrýlýrken Tekel iþçisi Nevzat “Biz Çemen Tekstil iþçilerine desteðe geldik, yalnýz olmadýklarýný söylemeye geldik. Tüm Türkiye Çemen Tekstilin yanýnda, tüm emek sýnýfý Çemen Tekstilin yanýnda. Ziyaretimiz kýsa oldu. Ama umuyorum öz olmuþtur. Ve fýrsat bulursak tekrar geleceðiz. Antep’i Çemen Tekstile emanet ediyoruz. Biz Hatay’da eylemlerimize devam edeceðiz, ama aklýmýz ve gözümüzün bir tarafý Çemen Tekstilde olacak” dedi. Konuþmanýn ardýndan “Biz çocuklarýmýz onurlu bir gelecek býrakacaðýz, ya siz” sloganý içerde çalýþan grev kýrýcýlarý için atýldý. Araçlarýna binmek için yola inen Tekel iþçileri ve Çemen iþçileri dakikalarca slogan attý. Ziyaret Tekel iþçilerinin gitmesiyle sona erdi.

AMED TEKEL EYLEMDE! Tekel iþçileri eylemlerine devam ediyorlar. Her gün farklý bir ilden Tekel iþçilerinin eylem haberleri geliyor. Diyarbakýr Tekel iþçileri, AKP’nin düzenlediði toplantýyý protesto ettiler. AKP milletvekilleri Abdurrahman Kurt ile Osman Arslan’ýn da katýldýðý toplantý salonuna girmek isteyen iþçilerle AKP’li gençler ve polis arasýnda arbede çýktý. Bu esnada kalp spazmý geçiren Tekel iþçisi Müzeyyen Yalçýn hastaneye kaldýrýldý. “Her yer TEKEL, her yer direniþ!”, “Yalancý vekil istemiyoruz!” sloganlarý atan iþçiler salona girmeye çalýþtý. Ýçeri girmeyi baþaran iþçilere silahýný gösteren bir AKP’li gözdaðý vermeye çalýþtý.

159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

19


Yeni Evrede

Panel

Mücadele Birliði

TEKEL ÝÞÇÝLERÝ: Tüm Bunlara Kürt ve Türk Halklarýnýn Ortak Mücadelesi ile Karþý Durabiliriz Hava-Ýþ sendikasýnda muhalefet hareketi olarak örgütlendiklerini söyleyen Gökkuþaðý Hareketi, “Tekel Direniþi Iþýðýnda Sendikal Örgütlülük ve Sendikal Mücadele” adýyla Bahçelievler Öðretmenevi’nde panel düzenledi. Tekel iþçilerinin katýlýmýyla gerçekleþen panele direniþte bulunan itfaiye iþçileri ve Marmaray iþçileri de katýldý. Üç oturumdan oluþan panelin ilk bölümünde Tekel iþçileri, ikinci bölümünde Munzur Pekgüleç ve Fikret Baþkaya söz alýrken, üçüncü bölümde ise kürsüde bir itafiye iþçisi, bir Marmaraylý inþaat iþçisi ve kaptan yan yana yer aldýlar. Tekel iþçileri adýna ilk sözü Diyarbakýr Tekel’den Ercan Güngör aldý. Tekel direniþinin iþçilerinin inisiyatifi ile baþlayan bir hareket olduðuna vurgu yapan Ercan Güngör, ilk günden Ankara’ya geliþe kadar yaþanan süreci ortaya koydu. “Bize hep soruldu, neden bu zamana kadar birþey yapýlmadý diye. Aslýnda yapýldý. Ama yeterli olmadý. Bürokratik engeller çok fazlaydý. Sendikalarýn iþine gelmedi örgütlü bir iþçi sýnýfý. Ama her þeye raðmen Ankara’ya geldik. Sendikalarýn sýnýrlarý engelleyici idi. Çeþitli kararlar alýndý ama bunlar yetersizdi. Ýþçinin inisiyatifi yoktu. Kararlar baþkanlarýn, konfederasyonlarýn kararýydý. Komite oluþturma çabamýzdan ve kendi kararlarýmýzý almamýzdan da bu nedenle rahatsýz oldular” diyen Ercan Güngör, bu eylem boyunca baþta emek þehidi olarak kabul ettiklerini söylediði Hamdullah Uysal olmak üzere bir çok arkadaþlarýnýn çeþitli maðduriyetlerle karþýlaþtýklarýný sendikanýn bu sorunlarla iþçiyi yalnýz býraktýklarýný ekleyerek sözlerine son verdi. Ardýndan Ýzmir Tekel adýna panele katýlan Birnaz Altun söz aldý. Tekel direniþi boyunca en radikal eylemlerde dahi bu kadar heyecanlanmadýðýný belirtti. Ne de olsa kürsülerin deðil üretim alanlarýnýn ve eylemlerin insanlarýydý. Samimi bir itirafla konuþmasýna baþladý. “Aslýnda ben Ankara’ya doðru yola çýktýðýmýzda birkaç gün içinde geri döneceðimizi düþünüyordum.

20

Birçok arkadaþýmýz da böyle düþünüyordu. Ama yaþanýlan süreçte bunun yalnýzca Tekel’in deðil tüm emekçilerin sorunu olduðunu anladým. Þimdi tüm bu sorunlarýn yükünü omuzlarýmda hissediyorum. Sokakta geçen günler zordu ama yapmamýz gerekiyordu. Bunun bilinciyle hareket ettim. Umutsuzluða umut olduðumuzu düþünüyorum. Perdeyi biraz yýrttýk, güneþi gösterdik. Bundan sonrasý hepimize düþüyor. Emeðin hakim olduðu bir ülke görmek istiyoruz. 1 Nisan’da Ankara’da birlikte olalým. Ölmek var dönmek yok, dedik ve böyle devam etmeli” diyerek sözlerine son verdi. Ýstanbul Tekel’den Metin Aslan ise özelleþtirmenin iþçi ve emekçilere genel bir saldýrý olduðuna deðinerek, Tekel’in özelleþtirme sürecini anlattý. 4C statüsünde çalýþmak demenin kölelik koþullarýnda çalýþmak demek olduðuna deðinen Metin Aslan, “eylemin birçok kazanýmý oldu, þimdi görev süreci zaferle taçlandýrmakta” dedi. “Çadýrkentte nasýl deðiþtiðimizi gördük. Orada en çok sendikamýza karþý mücadele etmek zorunda kaldýk. Valilik çadýrlar kaldýrýlmadan bir süre önce bir açýklama yapmýþtý. Her iki tarafý da memnun edecek geliþme olacak diye. Bu anlamýyla Danýþtay kararý planlý projeli bir durumdu” diyerek konuþmasýný sonlandýrdý. Adýyaman Tekel’den Osman Fýrat konuþmasýna direniþte bulunan tüm iþçilere selamlar göndererek baþladý. “Et-Balýk, Sümerbank, Tekel, tütün ekiciliðinin bitiril159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

diði bir kentten geliyorum. Güneydoðunun en sahipsiz ilidir Adýyaman. 30 yýldýr devam eden savaþta binlerce insanýmýzý kaybettik. Zafer iþareti yapan çocuklarýmýza 20 yýla yakýn cezalar veriliyor. Tüm bunlara Kürt ve Türk halkýnýn ortak mücadelesi ile karþý durabiliriz. Ankara giriþinde bizler beþ saat bekletildik. Bize Kürt illerinden gelenlerin Ankara’ya alýnmayacaðý, ama diðer illerden gelenlerin girebileceði söylendiðinde, orada tam bir bütünlük içinde davrandýk. ‘Kürt iþçileri alýnmadan biz de girmiyoruz’ diyerek Tekelcilerin bütünlüðü daha orada saðlanmýþ oldu. Sýnýf bilinci Ankara giriþinde bize yol göstermiþti.” Ardýndan sözlerine þöyle devam etti, “Sendika aðalarýnýn her türlü oyunuyla karþýlaþtýk. Genel grev kararýný bekledik. Ama olmadý. Birçok þey yaptýk. Kürsü iþgali gerçekleþti, ardýndan Türk-Ýþ iþgali geldi. Ankara’nýn çeþitli yerlerinde yapýlan etkinliklere katýlmamýz engellenmeye çalýþýldý. Þeker, Enerji, Ýtfaiye, her kesimdeki iþçilere sesleniyorum, Tekel’e sahip çýkmak deðil sýnýfýmýza sahip çýkmak için uðraþalým. (...) 78 günün ardýndan ara verdik. Bu süreç boyunca en büyük eksikliðimiz komiteleri kuramamak oldu. Bu hareket biz Tekel iþçilerine ve sosyalist harekete bir beden büyük geldi. Sendika aðalarýnýn ise yapacak bir þeyleri yoktu” diyerek bir þiirle son verdi. “Topraða deðse de baþýmýz/Çocuklarýmýza onurlu bir gelecek býrakacaðýz.” Son olarak Ýstanbul Tekel’den Ýbrahim Yetkin söz aldý. “Ankara’da bir güç olduðumuzu gördük. Bu direniþin ardýnda sendikalar yoktu. Sendikalar ciddi anlamda kararlar alsaydý sýnýf daha iyi bir yere gidecekti. Sendikacýlar, bir kez daha gördük ki, iþçinin deðil iþverenin temsilcisidir. Eðer halktan gelen destek olmasaydý direniþ bu kadar sürmezdi.” Diðer iki oturumun ardýndan tartýþma bölümü ile panel geç bir saatte sonlanmýþ oldu.


Yeni Evrede

Röportaj

Mücadele Birliði

TARÝÞ RÖPORTAJ Tekel iþçileri çadýrlarýn sökülmesinden sonra bulunduklarý illere döndüler. Ýzmir Tekel iþçileri dönüþ yolunda evlerine gitmeden önce Tariþ iþçilerini ziyarete gittiler. Biz de Tekel iþçilerinin yanýndaydýk. Tariþ iþçileriyle ve sonrasýnda Tekel iþçileriyle söyleþtik. Mücadele Birliði: Merhabalar. Bize bugüne nasýl gelindiði ile ilgili bilgilendirmede bulunabilir mi siniz? 1. Ýþçi: Bir yýldan beri dýþarýdayýz. Ýlk altý ay kýsa dönem çalýþtýk sonra bunu bir altý ay daha uzatarak kýsa dönem çalýþtýrdýlar. 1 Mart 2010’da iþyerine geldiðimizde çýkýþ aldýðýmýzý öðrendik. Ve bunu öðrendiðimiz andan itibaren eyleme baþladýk. Mücadele Birliði: Peki bundan sonra ne yapacaksýnýz? 1. Ýþçi: Kazanana kadar buradayýz. Bizler hakkýmýzý istiyoruz. Fabrikayý açar ve bizi alýrlarsa girer çalýþýrýz. Bize iþ verdiler de çalýþmadýk mý? Ama açmýyorlarsa açamýyorlarsa o zaman hakkýmýzý verecekler. Mücadele Birliði: Peki tazminatlarýnýz ne oldu? 1. Ýþçi: Ýþte þu an onun için buradayýz. Tazminatlarýmýzý alabilmek için ve almadan da buradan bir yere gitmeyeceðiz. Biz iþçiler olarak kazanana kadar mücadelemizi sürdüreceðiz. Mücadele Birliði: Bugün eyleminizin kaçýncý günü ? 2. Ýþçi: Bugün 3. günü. Bizler tazminatlarýmýz için mücadelemizi sürdürüyoruz. Mücadele Birliði: Peki patronlarýn buna karþý tutum ve davranýþlarý nasýl? 2. Ýþçi: Patronlar kýdem tazminatlarýmýzý ödeyeceklerini söylüyorlar ama bunun için yaptýklarý hiçbir somut adým yok. Bizi yalanlarla dolanlarla bugüne kadar getirdiler. Kimi arkadaþlarýmýz iþlerini istiyorlar ama ben bunu istemiyorum ben hakkým olaný, tazminatýmý istiyorum. 1. Ýþçi: Hepimizin borcu harcý var. Yarýn öbür gün kapýmýza borçlular dayanýrsa

ne olacak! Patronlar bunu düþünmez tabii, onlarýn tuzu kuru. 2. Ýþçi: Yeni gelen yönetim tüm suçu eski yönetime atýyor. Biz böyle borçlu aldýk burayý diyorlar. Eski yönetimin bu kadar borç yaptýðýný bile bile burayý aldýlar. Hepimiz burayý kurtaracaz arkadaþlar, dediler; ama verdiði hiçbir çaba yok. Yapýlan ortada hepimiz dýþarýdayýz. 3. İþçi: Fabrikada çalýþmak istiyorum ben, 13 senemi bu iþe verdim.13 yýllýk bir emeðim var. Ýþler yoðun olduðu zaman aç kaldým, yemedim, suyumu içmedim çalýþtým. Yönetimin bize yaptýðýný hakketmiyoruz. Biz onlara bu kadar mülkiyet verdik, biz, iþçiler olarak. Hakkýmýzý istiyoruz, alýn terimizi istiyoruz. Mücadele Birliði: Size destek veren oluyor mu? 3. İþçi: Biz Tekel iþçileri bize desteðe geldiðinde çok gururlandýk ve kendimize dönüp baktýk [(Araya Tekel iþçisi girdi) bunu en iyi Tekel iþçisi bilir. Bunu ancak yaþayanlar bilir bunun için Tekel iþçileri ekmeklerini de, soðuðu da, sýcaðý da, kavgasýný, mücadelesini de paylaþmaya hazýr. Ama bizi saðcý-solcu, alevi-suni KürtTürk ve mezheplere bölmek istiyorlar. Biz buna karþý “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” ile cevap verirsek kazanýrýz] Eþimle birlikte mücadele ediyorum. Yaþadýðým duygu çok farklý, eþimle ayný iþe ayný yýlda girdik. Ben Sökeliyim eþim Manisalý. Benim dedelerim de çiftçiydi, yani biz Ege’nin yerli insanyýz. Ben Yörüküm. 4. İþçi: Ben dokuz yýldýr Tariþ’te çalýþýyorum. Benim babam da Tariþ in eski çalýþanlarýndan. Biz hem iþçiler hem de çiftçiler olarak çok maðduruz. Köyde ekim yapamýyoruz. Çiftçi öldü. Benzin çok pahalý. Bunlarý benim babam çiftçi olduðu için söylüyorum. Biz de bir yýla yakýn zamandýr yarým çalýþma sistemiyle karýn tokluðuna çalýþýyorduk. Ta ki 1 mart 2010 kadar. Sonrasý malum, buradayýz. Tariþ’te hepimizin emeði var. Ama en fazla bizim hakkýmýz yeniliyor burada. Patron diyor ki 159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

Tariþ zarar ediyormuþ! Hepsi yalan! Topraðý sata sata bu hale geldik. Biz þimdi kýdem tazminatýmýzý istiyoruz. Aslýnda iþ de istiyoruz ama yok. Burada çalýþan arkadaþlarýn çoðu kýdem tazminatlarýný aldýktan sonra köye giderler, çünkü çoðunun ailesi köyde yaþýyor. Kýdem ve ihbar hakkýmýzý alana kadar direneceðiz. Tekel iþçileri kardeþlerimiz bize bu konuda büyük bir moral ve güç verdiler. Burada Tekel iþçilerine dönüyoruz. 1. Ýþçi: Dün Ankara’daydýk bugün ise Tariþ iþçi kardeþlerimizin ziyaretine geldik. Son bir haftadan beri çok gergin günler geçirdik. Bir arkadaþýmýz þehit oldu, sonra arkadaþlarýmýz AKP il binasýný iþgal ettiklerinden dolayý gözaltýna alýndýlar. Ve büyük bir umutla beklediðimiz Danýþtay kararý açýklandý. Dün çok buruk bir gün yaþadýk. Çadýrlarýmýzýn bu þekilde yýkýlmasýný beklemiyorduk. Olsun bu süreci en iyi þekilde deðerlendireceðimize inanýyorum. Bugün Tariþ iþçilerini ziyaret ederek ilk adýmý atmýþ olduk. Bu benim için çok anlamlý. Dün direniþçiydik bugün destekçi, yarýn nerde olacaðýmý bilmiyorum. Buradaki coþkuyu, havayý solumak beni çok mutlu etti. Biz Tekel ve Tariþ iþçileri olarak omuz omuza verip birleþe birleþe kazanacaðýz. 2. Ýþçi: Dün benim için çok kötü bir gündü. Bu kadar emek, bu kadar bedel ödedikten sonra çadýrlarýn beklemediðimiz bir þekilde sökülmesi beni olumsuz etkiledi. Dünkü duygularýmla þimdiki duygularým çok farklý. Evet dün biz Tekel iþçileri olarak çok kötü bir gün geçirdik, ama mücadele ve direniþimiz bitmedi. Belki þimdilik çadýrlarýmýz kaldýrýlmýþ olabilir ama biz bugün Tariþ iþçilerinin yanýndayýz. Sesimizi gücümüzü buradaki arkadaþlarýn mücadelesine destek vermek için harcýyoruz. Burada olmak çok anlamlý. Dün geçen kötü bir günden sonra moralim tekrar yerine geldi. Biz 1 nisan a kadar Tariþ iþçilerine elimizden geldiðince destek vereceðiz. “Tekel Tariþ zafere kadar direniþ!”

21


Yeni Evrede

Emekçi Kadınlar

Mücadele Birliði

HER GÜN 8 MART HER GÜN KAVGA Emekçi Kadýnlarýn, dünya çapýnda Kapitalizme Karþý Savaþ Günü olarak ilan ettikleri 8 Mart, bu yýl 100. defa kutlanýyor. Bizler de Emekçi Kadýnlar (EKA) olarak hem Emekçi Kadýnlar Günü’nü, hem de bu tarihi olayýn 100. yýldönümünü kutlamak için harekete geçtik. Biliyorduk ki bu bahar tüm çalýþmalarýmýza TEKEL iþçilerinin tarihi eylemi damgasýný vuracaktý. Ocak ayýnýn baþlarýnda yýllardýr 8 Mart’larý birlikte örgütlemeye çalýþtýðýmýz “Devrimci 8 Mart Platformu” ile görüþmelere baþladýk. Birkaç yýl önce Ýstanbul’da feministlerin örgütlediði “Dünya Kadýnlar Günü”nü protesto ederek, kadýný ezenin erkek cinsi deðil sistem olduðunu, bugünün burjuva kadýnlarýn deðil “iþçi ve emekçi kadýnlarýn” günü olduðunu, emekçi kadýnlarýn sisteme karþý verecekleri bu mücadelede erkek iþçi ve emekçilerle el ele vermeleri gerektiði ve bugünün sýnýfsal özüne uygun, devrimci bir þekilde kutlanmasý gerektiðinde hemfikir olmuþ ve Devrimci 8 Martlarý birlikte örgütlemeye giriþmiþtik. Ancak geçen yýllar içinde yaþanýlan fikir ayrýlýklarý, reformistlerin ve feministlerin de bu platforma dahil edilerek 8 Martlarýn devrimci ve sýnýfsal özünden uzaklaþmaya baþlamasý, son yýllarda Emekçi Kadýnlar olarak platformdan ayrý 8 Mart eylemleri örgütlememize neden olmuþtu. 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü’nü 100. yýlýnda sýnýfsal özüne uygun olarak kutlamak için kollarýmýzý sývadýk. Yapacaðýmýz çok iþ vardý. Emekçi Kadýnlar olarak toplandýk ve programýmýzý oluþturmaya koyulduk. Mahalle, iþyeri ve grev komiteleri oluþturduk. Hemen her yerde bir iþçi, emekçi grevi, eylemi vardý ve elimizden geldiðince onlarýn yanýnda olmaya çalýþtýk. Marmaray iþçileri, Ýtfaiye iþçilerine gittik Emekçi Kadýnlar olarak. Bir bildiri hazýrladýk, tüm emekçi kadýnlarý TEKEL’de eylemde olan kadýn iþçilere destek olmaya çaðýrdýk. Eylemlere, basýn açýklamalarýna götürdük bildirilerimizi, daðýttýk. TEKEL iþçilerini ziyarete gittik. Þubat ayý içine hafta sonlarý giderek bildirilerimizi, broþürlerimizi ulaþtýrdýk TEKEL iþçilerine, çadýrlarda sohbetler ettik. Þubat’ýn son haftasý ise, pankartýmýzý, bayraklarýmýzý alarak gittik TEKEL iþçilerinin yanýna. Bu süre içinde Devinim Tiyatro Atölyesi’nde yer alan kadýn arkadaþlarýmýz hýzla bir oyun hazýrlamaya gi-

22

riþtiler. Tüm çalýþmasýný kendileri yaptýklarý ve tarihte kadýnlarý anlatan bir oyunu 8 Mart’a kadar yetiþtirdiler. Ve içimizden bir koro oluþturma kararý aldýk. Emekçi Kadýnlar Korosu adýný verdiðimiz koromuzu da Grup Emeðe 159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

Ezgi çalýþtýrýyordu. 8 Mart yaklaþýrken tüm hedefimiz ve ilgimiz tarihi TEKEL eyleminde idi. 7 ve 8 Mart günleri yine Ankara’ya gidip Çadýrkent’te iþçilerin yanýnda olmaktý planýmýz. Ancak Mart’ýn ilk günlerinde Çadýrkent’in daðýtýlmasý, tüm programýmýzý deðiþtirdi. Emekçi Kadýnlar olarak, son yýllarda olduðu gibi yine Emekçi Kadýn yürüyüþü yapacaktýk. 3 yýl önce Ayazma’da evi yýkýlan kadýnlarla, 2 yýl önce Davutpaþa’da iþçi katliamýnýn olduðu yerde, bir önceki yýl da Taksim’de olduðu gibi... Ýlk eylemimiz 7 Mart günü idi. Öðlen saat 14.00’de Taksim Tramvay Duraðý’nda toplandýk. “Yaþasýn Dünya Emekçi Kadýnlarýnýn Kapitalizme Karþý Savaþ Günü, EKA” pankartýmýzýn önünde iþçi, emekçi ve köylü kadýnlarý temsilen taþýnan “100” vardý, 8 Mart’ýn 100. yýlýna ithafen, ve “Yaþasýn Kürt-Türk Kadýnlarýnýn Mücadele Birliði”, “Devrimci Kadýnlar Zindanda Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Þan Olsun 100. yýlýnda 8 Mart’ý Yaratanlara ve Yaþatanlara”, “Tekel Yürüyor Kavga Büyüyor”, “Yaþasýn Chicago’dan Tekel’e Emekçi Kadýnlarýn Mücadelesi” dövizlerimiz vardý. Ýstiklal Caddesi’nden Galatasaray Lisesi önüne kadar sloganlarla yapýlan yürüyüþte bildiri daðýttýk, Taksim’deki emekçi kadýnlarý eylemimize davet ettik. Galatasaray Lisesi önüne ulaþtýðýmýzda, TEKEL iþçileri için attýk sloganlarýmýzý, “Tekel Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Tekel Yürüyor Kavga Büyüyor”, “Kavga Bitmedi Daha Yeni Baþlýyor” dedik. Ajitasyon konuþmalarýnýn ardýndan ilk sözümüzü þiirle söyledik, ardýndan ölümsüzleþenlerimiz için saygý duruþu vardý. EKA Korosu geldiðinde ilk önce “Nereye Payidar” diyerek herkesi iþçilerle el ele direniþe katýlmaya çaðýrdý, sonra Karadeniz kadýnýnýn yaþamýný neþeli ezgileriyle getirdi alana. Kýsa dinleti, hep birlikte söylediðimiz Çav Bella ile sona erdi. Basýn açýklamamýzý okuyan arkadaþýmýzsa, “Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü. Bugün, emekçi kadýnlarýn kapitalizme karþý savaþ günü. Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü’nün 100. yýlý. Yüzyýllardýr biz kadýnlar hem kadýn olmaktan kaynaklý eziliyoruz, hem de iþçi ve emekçi kadýnlar olarak yani sýnýfsal olarak iki kat daha fazla eziliyor, sömürülüyoruz.


Yeni Evrede

Emekçi Kadınlar

Mücadele Birliði Bugüne kadarki tüm sýnýflý toplumlarda biz emekçi kadýnlarýn baðýmlýlýðý, köleliði ve ezilmiþliði sürmüþtür. Biz iþçi ve emekçi kadýnlar sýnýfsal özümüzü unutmayarak erkek iþçi ve emekçi kardeþlerimizle birlikte yeni bir dünya kurma yolunda bu mücadeleyi yükseltiyoruz. Aylardýr TEKEL iþçisi kadýnlarýn o direngen, o kararlý mücadelelerine tanýk olduk. Erkek iþçilerle birlikte el ele verdikleri mücadele tüm dünyaya örnek oldu” dedi. Bu sokak etkinliðimizi bitirirken, herkesi Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde yapýlacak olan tiyatromuzu izlemeye davet ettik. Sanat Merkezi’nde yeniden parçalarýný söyleyen EKA Korosu’ndan sonra, 78 gününü TEKEL iþçileri ile birlikte Ankara’da Çadýrkent’te geçirmiþ olan kadýn yoldaþýmýza TEKEL eylemini anlattýrdýk. Onun konuþmasý sýrasýnda kah güldük neþelendik, kah duygulandýk. Devinim Tiyatro Atölyesi sahneye gelip “Kýzýl Kanatlýlar” adýný verdikleri oyunu oynadýklarýnda, tüm izleyenleri duygu seline boðdular. Çingene tiplemelerine gülerken, Filistin’de barikatlarda savaþa devam edebilmek için yoldaþlarýnýn cesetlerini yemek zorunda kalan kadýn savaþçýlarla sarsýldýk. Etkinliðimiz akþamüzeri biterken bir taraftan salonda Emeðe Ezgi’nin müziklerini dinleyerek sohbet ediyor, bir taraftan erkesi günkü eylemlerin hazýrlýðýný yapýyorduk.

8 Mart günü ilk eylemimiz, greve yeniden baþlayan Atv-Sabah iþçilerini ziyarete gitmek oldu. Kadýn iþçiler Petrol-Ýþ’te düzenlenen 8 Mart etkinliðine katýlmak üzere ayrýlmýþlardý. Bizler de erkek iþçilerle eylem üzerine sohbet etmeye baþladýk. Grevdeki iþçilerin ilk yaptýklarý, emekçi kadýnlar günümüzü kutlayýp bize bir karanfil vermek oldu. Eylemlerinin þu anki süreci, bundan sonra nasýl bir çizgi izleyecekleri vb konularý üzerine yaptýðýmýz sohbet, Ayýþýðý Sanat Merkezi emekçisi arkadaþýmýzýn ve dostumuz Ruhan Mavruk’un okuduðu þiirlerle canlandý. TEKEL iþçilerinin eylemleri de ilgi odaðýmýzdý. Yeniden görüþmek üzere Atv-Sabah iþçilerinin yanýndan ayrýldýk. Saat 16.00’da da Taksim Tramvay Duraðý’nda basýn açýklamasý yapacaktýk. Yine erkek yoldaþlarýmýzla birlikte “Yaþasýn Dünya Emekçi Kadýnlarýnýn Kapitalizme Karþý Savaþ Günü, EKA” pankartýmýzý ve Mücadele Birliði Platformu bayraklarýmýzý açtýk. Yapýlan açýklamasýnda “Biz emekçi kadýnlar kabuðumuzu kýralý çok oldu. Yaþamýn tüm alanlarýnda, fabrikada, tarlada, okulda, hastanede, kýsacasý mücadelenin her alanýnda biz varýz. Burjuvazi ne kadar uðraþýrsa uðraþsýn, 8 Mart onlarýn istediði gibi içi boþaltýlmýþ, sýnýfsal özünden uzak bir gün olmayacak. Biz iþçi ve emekçi kadýnlar sýnýfsal özümüzü unutma-

HERGÜN 8 MART HERGÜN KAVGA Sarýgazi’de Devrimci Öðrenci Birliði, DYG, YDG, DGH ve Halk Cepheli Liseliler, bir araya gelerek Mehmetçik Lisesi okul çýkýþýnda 8 Mart ile ilgili bir yürüyüþ ve basýn açýklamasý gerçekleþtirdiler. Yürüyüþ Mehmetçik Lisesi önünden baþlayarak Sarýgazi Cemevi önüne kadar sürdü. Sýk sýk “Cinsel, Ulusal, Sýnýfsal Sömürüye Son”, “Jin Jiyan Azadi”, “Kadýn Olmadan Devrim Olmaz Devrim Olmadan Kadýn Kurtulmaz”, “Yaþasýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü”, “Her gün 8 Mart Her gün Kavga”, “Katil Polis Liselerden Defol”, “Mehmetçik Lisesi Direniþin Simgesi” sloganlarý atýldý. Cemevi önünde yapýlan basýn açýklamasýnda “Ve bugün kadýnlar, tarihlerinden aldýklarý güçle Meha’da, Desa’da, Tekel’de, direniyor ve özgürlüðün dinmeyen sesiyle haykýrýyor. Kadýnlar ki bugün grev alanlarýnda miting meydanlarýnda özgürlük halaylarýnda direniyor ve direndikçe kýzýllaþýyor. Bugün gökyüzünün yarýsýný tutan biz kadýn-

larýn, mücadelesinde yerini tutmanýn adýna örülmüþ bir gündür. Bugün emeðimize bedenimize ve kimliðimize sahip çýkmak ve erkek egemen sistemin zincirlerini mücadele içerisinde parçalamak için, omuz omuza vermenin günüdür. Bugün ikinci cins olarak görülmemizin karþýsýnda bilinçli kararlý ve cüretkar mücadelemizi örgütlemenin günüdür” denilen basýn açýklamasý, sloganlarla son buldu. Sarýgazi / Devrimci Öðrenci Birliði (DÖB)

159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

yarak erkek iþçi ve emekçi kardeþlerimizle birlikte yeni bir dünya kurma yolunda bu mücadeleyi yükseltiyoruz. Aylardýr TEKEL iþçisi kadýnlarýn o direngen, o kararlý mücadelelerine tanýk olduk. Erkek iþçilerle birlikte el ele verdikleri mücadele tüm dünyaya örnek oldu. Ne Bursa’da yakýlarak katledilen 5 tekstil iþçisi kadýný unuttuk; ne Ýkitelli’de sel felaketinde boðularak katledilen 9 kadýn iþçiyi; ne madencileri; ne Tuzla Tersaneleri’ni; ne Davutpaþa’daki patlamalarý unutmadýk, unutturmayacaðýz. 77’de Taksim Meydaný’ndaki, zindanlardaki kýzýl karanfilleri; Rosalardan Semalardan Zilanlara, Sibellerden Aysunlara iþçi, emekçi kadýnlar, Kürt kadýnlarý, analar olarak devraldýðýmýz bu kavga bayraðýný daha da yükseltme sorumluluðunu taþýyoruz.” dedik. Bugün de diyoruz ki, Þan Olsun 100. Yýlýnda 8 Mart’ý Yaratanlara ve Yaþatanlara! Þan Olsun Kürt ve Türk Kadýnlarýnýn Mücadele Birliðine! Þan Olsun 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü’ne! Ve Þan Olsun Kýzýl Bayrak Elde Kavgada Düþenlere!” Emekçi Kadýnlar (EKA)

ALİ YETGİN KAYBEDİLMEK İSTENİYOR!

8 Mart'tan bu yana Ali Yetgin'den haber alınamıyor. 15 Mart'ta Taksim Tramvay Durağı'nda bir eylem yapıldı. Burada toplanan kitle İstiklal Caddesi'nde sloganlarla yürüdü. “Ali Yetgin gözaltında kaybedilmek isteniyor Sağ aldınız sağ istiyoruz” yazılı pankartların açıldığı yürüyüş, Galatasaray Lisesi'ne kadar sürdü. Burada “Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri” adına yapılan açıklamada “Ali Yetgin'in evi, kaçırılmadan bir gün önce 'karakoldan arıyoruz, bir evrakı var' denilerek aranıp karakola çağrılmıştır. (...) Ali Yetgin polis tarafından kaçırılarak gözaltında kaybedilmek istenmektedir. Yoldaşımızı, dostumuzu, arkadaşımızı, kardeşimizi karanlığın bekçilerinden istiyoruz, alacağız da! Bizden onu sağ aldınız sağ istiyoruz” dendi.

23


Yeni Evrede

Emekçi Kadınlar

Mücadele Birliði

ANTEP’TE 8 MART COÞKUSU 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü dolayýsýyla Antep EKA (Emekçi Kadýnlar) olarak bir yürüyüþ gerçekleþtirdik. 7 Mart Pazar günü gerçekleþtirdiðimiz eylem saat 13:30’da Kýrkayak Parký’nda toplanýlmasýyla baþlandý. Gelecek olan kiþilerin beklenmesinin ardýndan “Yaþasýn Emekçi Kadýnlarýn Mücadele Birliði/ EKA” imzalý pankartýmýzý açarak sloganlarýmýzý haykýrdýk. Kitlenin toplanmasýnýn ardýndan yürüyüþe geçildi. Yürüyüþe emekçi kadýnlar en önde ve kýzýl fularlarla yerlerini aldýlar. Yürüyüþ boyunca devrim ve iktidar sloganlarý hiç susmadý. “8 Mart Kýzýldýr Kýzýl Kalacak”, “Emekçi Kadýnlar Devrimle Özgürleþecek”, “Kadýn Olmadan Devrim Olmaz Devrim Olmadan Kadýn Kurtulmaz”, “Kadýn Erkek El Ele Yürüyoruz Devrime”, “Yaþasýn Devrim Yaþasýn Sosyalizm”, “Çemen Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði” sloganlarýný eylem boyunca gür bir þekilde haykýrdýk. Yürüyüþte ayrýca Kürtçe ve Türkçe hazýrladýðýmýz dövizler ve Mücadele Birliði, DÖB ve DÝK’in Deniz bayraklarý da taþýndý. Yaklaþýk 100 kiþinin katýldýðý yürüyüþ boyunca çevredeki insanlarýn yoðun bir ilgisi ve alkýþlý destekleriyle karþýlaþtýk. Heykel Meydaný’na geldiðimizde ise yine atýlan sloganlarýn ardýndan EKA’nýn basýn açýklamasý okundu. Açýklamada 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar gününün ortaya çýkýþý ve sermayenin

emekçi kadýnlarýn mücadelesinin baský ve zorla engellenmeye çalýþýldýðý fakat bunun mücadele ile boþa çýkarýldýðý belirtildi. Kadýnlarýn cinsel, ulusal ve sýnýfsal sömürüsünün de anlatýldýðý açýklama “Kadýnýn mücadelesi sýnýfsal karakterinden ayrýlamaz, kopartýlamaz. Buna asla izin vermeyeceðiz. New Yorklu dokuma iþçisi kadýnlar nasýl ki kadýnýn sýnýfsal kimliðine sahip çýkýþýn sembolü oldularsa günümüzde TEKEL iþçisi kadýnlar da verdikleri kararlý mücadele ile kadýn mücadelesinin sýnýfsal yönünün bir sembolü oldular. Onlar kadýn mücadelesinin sýnýfsal karakterini yok sayan anlayýþlara karþý kadýn erkek birlikte mücadele vererek asýl düþmanýn erkekler deðil de emek sömürüsüne dayalý kapitalist sistem olduðunu gösterdiler. Kadýn sömürüsünün temelinde kapitalist sistem ve onun erkek egemen zihniyeti yatar. Kadýn sömürüsünün kaynaðý olan kapitalist sisteme ve üretim araçlarýnýn özel mülkiyetine son vermeden kadýnlar asla özgürlük yüzü göremeyecektir. Kapitalist sistem sadece kadýnýn deðil, milyonlarýn yaþamlarýný katlanýlmaz duruma getirmiþ, yaþamlarýný adeta bir zindana çevirmiþtir. O yüzden insanlýðýn geliþimi için de kapitalist sömürü sistemine son vermek bir hayati zorunluluktur. Bir bütün olarak insan-

lýðýn da geleceðini tehdit eden kapitalizmi ortadan kaldýrmak için bütün emekçi kadýnlarý mücadelenin en ön saflarýnda olmaya çaðýrýyor ve ‘Kadýn Olmadan Devrim Olmaz Devrim Olmadan Kadýn Kurtulmaz’ diyoruz.” denilerek sonlandýrýldý. Açýklamanýn ardýndan Ekin Þiir Atölyesi tarafýndan þiirler okundu. Þiirlerin okunmasýnýn ardýndan da Adana Ayýþýðý Sanat Merkezi müzik grubu Bahara Ezgi tarafýndan bir müzik dinletisi gerçekleþtirildi. SÖZ marþýný söyleyen grup toplanan kitleye kapitalist sistemi yýkmak için Söz verdirdi. Marþýn ardýndan da eylem sona erdirildi. Eyleme Yeni Toplum Derneði de destek verdi. Basýn açýklamasý þehir merkezinde birçok insanýn büyük ilgisiyle karþýlaþtý. Açýklama esnasýnda çevrede toplanan yüzü aþkýn kiþi ilgiyle eylemi izledi. Eyleme Antep basýnýnýn gelmemesi ise hiç þaþýrtýcý deðildi. Polislerin kendi aralarýnda konuþtuðu ve gelen tek basýnýn kasetlerini þimdilik alamadýklarý ve daha sonra el koyacaklarýný söylemeleri, bunun nedenini açýk bir þekilde gözler önüne seriyor. Eylemin ardýndan ise eyleme gelen birçok kiþi ile Ayýþýðý Sanat Merkezi’ne giderek ortak bir þekilde eylemin deðerlendirmesini yaptýk. Oldukça canlý ve verimli geçen deðerlendirmede emekçi kadýn mücadelesinin yükseltileceði vurgusu yapýldý. Hep beraber yeni eylemlerde buluþmak üzere eylem dolu günümüz sona ermiþ oldu. Antep EMEKÇÝ KADINLAR (EKA)

ANTEP KADIN PLATFORMU YÜRÜYÜÞ YAPTI 6 Mart Cumartesi günü saat 15:00’da Kýrkayak Parký’nda bir araya gelen Kadýn Platformu birleþenleri 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü için eski adliye önüne kadar yürüdüler. Emekçi Kadýnlar Günü için yapýlan yürüþe grevdeki Çemen iþçi eþleri ve çocuklarýyla ve “Sobada Odun Tencerede Aþ Ýstiyoruz”, “Kocam Hakkýný Arýyor”, “Kadýnlar El Ele Verecek Kamil Dize Gelecek”, “Kamil Þaþýrma Sabrýmýzý Taþýrma/Çemen Ýþçi Eþleri” dövizleriyle katýldýlar.

24

Eski Adliye önüne gelindiðinde 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü’nün anlam ve önemi özerine bir basýn açýklamasý okundu. Basýn açýklamasýndan sonra Çemen iþçilerinin çocuklarý bir mesaj okudu. Çocuklar “biz Çemen Tekstil iþçilerinin çocuklarýyýz. Babamýzýn bu onurlu mücadelesinin sonuna kadar yanýndayýz. Bu haklý mücadelemizde kazanacaðýz” dedi. Daha sonra çekilen halaylarýn ardýndan eylem sona erdi.

159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

MERSÝN’DE 8 MART ETKİNLĞÝ Emekçi kadýnlarýn Kapitalizme Karþý Savaþ Günü 100. yýlýnda. 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü’nün 100. yýlýnda Mersin Ayýþýðý Sanat Merkezi Giriþimi olarak 6 Mart Cumartesi günü Mersin Akdeniz Belediyesi Konferans salonunda etkinlik düzenledik. Ýlk etkinliðimizin verdiði heyecanla günler öncesinden hazýrlýklarýna baþladýk. Etkinliðimizi ilk olarak Mersin Üniversitesi’nde stant, afiþ çalýþmalarý ve þiirlerle duyurusunu yaparak yola çýktýk. Þehir merkezinde de afiþ çalýþmalarý yaparak Mersin emekçilerini etkinliðimize davet ettik. Salonun dolmasý ile 16:00’da baþlayan etkinliðimize ilk olarak dünya emekçi kadýnlar günün tarihçesini ve önemini anlatan konuþma ile baþladýk. Konuþmanýn ardýndan þiir ve türkü dinletisi ile devam edildi. “Ve kadýnlar, bizim kadýnlarýmýz:korkunç ve mübarek elleri, ince, küçük çeneleri, koca-

man gözleriyle anamýz, avradýmýz, yarimiz....” Þiir okuyan kadýnlarýn ardýndan söylenen Kürtçe ezgiler ve türküler büyük beðeni ile alkýþlandý. Þiir ve müzik dinletisinin ardýndan tiyatro grubu sahneyi aldý. “Burasý dokuma fabrikasý 40 bin kadýn çalýþýyoruz dokuyoruz ipeklileri, bir kez bile hayal edemiyoruz üzerimizde. 40 bin kadýn çalýþýyoruz bu fabrikada. Hepimizin umudu, sevinci, acýsý hayalleri ayrý ayrý dokunur kumaþlara. Hepimiz ömründen 16 saat veriyoruz buraya. Bize kar kalan sadece karýn tokluðu, bir de açlýðýn sefaletin içinde bebelerimizin büyüyen umutlarý…” “8 Martýn doðuþu” adlý 1857 ’de New Yorklu dokuma iþçilerini anlatan tiyatromuzda fabrikadaki çalýþma koþullarý ve greve çýkarak ayaklanan kadýnlar canlandýrýldý. Oyunda, kadýnlarýn grev sýrasýnda yakýlarak katlediliþleri sergilendi. Alevlerin sardýðý sahnede dokuma iþçisi kadýnlarýn 1857’den bugüne tüm dünya emekçi kadýnlarýna yanarak meþale gi-

Emekçi Kadınlar

bi öncülük ettiði anlatýldý. “deðil mi ki yaþamýn yarýsý bizim, kavganýn yarýsý da bizim hakkýmýz” sözleriyle bitirilen tiyatro izleyiciler tarafýndan büyük beðeni ile alkýþlandý. Tiyatronun ardýndan sahneyi Adana Ayýþýðý Sanat Merkezi Müzik Grubu Bahara Ezgi aldý. Bahara Ezgi’nin besteleri ile baþlayan müzik dinletisi Kürtçe ezgilerin ardýndan halay parçalarýyla devam etti. Çekilen halaylarýn ve zýlgıtların ardında etkinliğimiz son buldu. Mersin Ayýþýðý Sanat Merkezi Giriþimi

MERSÝN ÜNÝVERSÝTESÝNDE 8 MART EYLEMÝ 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günün 100. Yýlýnda Mersin Üniversitesi Yeniþehir Kampüsü’nde basýn açýklamasý düzenlendi. Devrimci Öðrenci Birliði’nin de içinde bulunduðu öðrenciler tarafýndan gerçekleþen basýn açýklamasý öncesi kadýn fotoðraflarýndan oluþan fotoðraf sergisi açýldý. Saat 12:30’da baþlayan basýn açýklamasýnda “100. Yýlýnda Şan Olsun 8 Mart’ý Yaratan ve Yaþatanlara” yazýlý pankart açýlarak “8 Mart Kýzýldýr Kýzýl Kalacak”, “Kadýn Erkek El Ele Yürüyor Devrime”, “Kadýn Erkek El Ele Örgütlü Mücadeleye”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” sloganlarý atýldý. Okunan basýn açýlamasýnda “8 Mart 1857’de New York’ta daha iyi çalýþma koþullarý için 40 bin dokuma iþçisinin baþlattýðý direniþ; fabrikada patronlarýn emriyle polislerin iþçileri fabrikaya kitleyip, fabrikayý ateþe vermesi üzerine çoðu kadýn 129 iþçi katledildi.

1910 yýlýnda yapýlan 2. Enternasyonal toplantýsýnda sosyalist önder Clara Zetkin 8 Mart’ý ‘Dünya Emekçi Kadýnlar Günü’ ilan etti.(…) Ýþte 1857’deki bu þanlý direniþin dünyadaki emekçi kadýnlara armaðan edilmesinden tam 100 yýl geçti. Yüzyýllardýr süren kadýn sorunu ve sömürüsü hala devam etmektedir. (…) Do-

100. YILINDA ÞAN OLSUN 8 MARTI YARATAN VE YAÞATANLARA 8 Mart’ýn 100. Yýlýnda devrimci kurumlar Mersin’de yürüyüþ ve basýn açýklamasý yaptý. 6 Mart Cumartesi saat 14:00’te Petrol-Ýþ Sendikasý önünde baþlayan yürüyüþe Mücadele Birliði Platformu’nunda aralarýnda bulunduðu kurum üyeleri “100.Yýlýnda Þan Olsun 8 Mart’ý Yaratan ve Yaþatanlara” yazýlý pankart açarak Hastane Caddesi üzerinden alkýþ, slogan ve zýlgýtlarla Taþ Bina’ya yürüdü. Yürüyüþ boyunca “Yaþasýn 8 Mart”, “8 Mart Kýzýldýr, Kýzýl Kalacak”, “Kadýnýz, Haklýyýz, Kazanacaðýz”, “Kadýn-Erkek El Ele, Yürüyoruz Devrime”, “Jin jiyan azadi” sloganlarý atýldý. Taþ Bina önüne gelindiðinde basýn açýklamasý düzenledi. Yapýlan açýklamada “Sistem ise 8 Mart’larý tarihsel özünden, emekçi muhteva-

layýsýyla kadýn sorununun çözümü, bizzat sýnýflarýn ortadan kalkmasýyla baþarýlabilir… Bizler de buradan tüm emekçi kadýnlarýn 8 Mart’ýný kutluyor, sömürüye karþý mücadeleye çaðýrýyoruz” denildi. Basýn açýklamasý sloganlarla son buldu. Mersin Devrimci Öðrenci Birliði

sýndan kopararak, kadýný mücadeledeki hedefinden saptýrmak ve bilinç bulanýklýðý yaratmak adýna, bu günü Dünya Kadýnlar Günü olarak lanse etmekte; verilen kokteyl partileri ve resepsiyonlarla göstermelik þovlar yaparak soruna yönelik yaklaþýmýný da gözler önüne sermektedir. Ancak hepimizce bilinmektedir ki kadýný fabrikada, tarlada sömüren; þiddeti, taciz ve tecavüzü meþrulaþtýran sistemin ta kendisidir ve sorunu yaratanýn ona çözüm olma gibi bir niteliði de olamaz… Dolaysýsýyla bizler de diyoruz ki: 8 Mart açlýða, yoksulluða maruz býrakýlan; iþkenceye, zulüm ve katliamlara uðrayan emekçi kadýnlarýn günüdür. Bizler de buradan tüm emekçi kadýnlarýn 8 Mart’ýný kutluyor; cinsel, sýnýfsal ve ulusal sömürüye karþý örgütlenmeye ve mücadeleyi büyütmeye çaðýrýyoruz” denilerek basýn açýklamasý sonlandýrýldý. Basýn açýklamasýnýn ardýndan sahneyi Ayýþýðý Sanat Merkezi Müzik Grubu Bahara Ezgi sahne aldý. Bahara Ezgi’nin söylediði marþ, ezgi ve halay parçalarýyla devam eden eylem çekilen halaylarla son buldu. Mersin Mücadele Birliði Platformu

159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

25


Yeni Evrede

Emekçi Kadınlar

Mücadele Birliði

VARDIK, VARIZ, VAROLACAÐIZ

8 Mart 1857’de yakýlarak katledilen 119 dokuma iþçisi kadýnýn katlediliþ yýldönümünde Ýzmir’de anma eylemi gerçekleþtirdik. BDSP, Alýnteri, Devrimci Hareket, Demokratik Kadýn Hareketi, Ýzmir Yeni Demokrat Kadýn Ýnsiyatifi, Halk Cepheli Kadýnlar ve Mücadele Birliði Platformu’nun örgütlediði eyleme Kaldýraç, Buca Emekli-Sen, Karþýyaka Pir Sultan Abdal, TÜMTÝS ve Kesk’li Devrimci Kadýnlar destek verdi. Saat 14:00’de Gümrük Telekom önünde toplanýlmaya baþlandý. “Yaþasýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü” ortak pankartýnýn açýldýðý eylemde bizler de “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak- Mücadele Birliði Platformu” ve “Gündüzlerinde Sömürülmediðimiz Gecelerinde Aç Yatmadýðýmýz Bir Dünya Kuracaðýz/EMEKÇÝ KADINLAR(EKA)” pankartlarýný açtýk. Toplanma yerinde oluþturulan kortejlerden sonra ortak sloganlar olan “Yaþasýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü”, “Kadýn Erkek El Ele Örgütlü Mücadeleye”, “8 Mart Kýzýldýr Kýzýl Kalacak”, “Cinsel, Ulusal Sýnýfsal Sömürüye Son”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” sloganlarý atýldý. Saat 14:45’de yürüyüþe geçildi. Yürüyüþ esnasýnda yol kapatýlýrken polisle kýsa bir tartýþma yaþandý. Tartýþmadan sonra eylem komitesinin net tavrýyla yol açýlarak ikinci kordondan yürüyüþe devam edildi. Konak Sümerbank önünde toplanýldýðýnda eyleme öncelikle bu onurlu mücadelede bedel ödemekten kaçýnmayan, en ön saflarda savaþan tüm emekçi kadýnlar þahsýnda, Rosalar, Claralar, Zilanlar, Ýdiller, Sibeller, Haticeler ve daha

26

niceleri anýsýna saygý duruþuyla baþlandý. Saygý duruþunun ardýndan basýn metni okundu. Metinden sonra 78 gün boyunca Ankara’nýn göbeðinde her türlü zorluða raðmen mücadele eden ve direniþleriyle tüm iþçilere-emekçilere yol gösteren Tekel iþçisi bir kadýn arkadaþa söz verildi. Tekel iþçisi, konuþmasýna baþlarken 8 Mart’ýn önemini üzerinde dururken ayrýca Tekel iþçilerinin eylemini baþýndan 78. güne kadar deðerlendirdi. Tekel iþçisinin konuþmasýndan sonra Nazým’ýn ‘Tanya’ þiirini tiyatrolaþtýran Ayýþýðý Tiyatro Ýþçileri Atölyesi oyunu sergiledi. Ardýndan bir devrimci tutsaðýn annesi sözü aldý. Tutsak anasý görüþe giderken yaþadýðý sýkýntýlarý anlattýðý konuþmasýnda F Tipi zindanlara da deðindi. Son olarak Grup Günýþýðý müzik dinletisi yaptý. Müzik dinletisinden sonra eylem “… 8 Mart Filistinli, Iraklý, Afganlý kadýnlar þahsýnda emperyalizme ve siyonizme karþý öfkemizi haykýracaðýmýz, Kürt kadýnlarýnýn ulusal özgürlük mücadelesine sahip çýktýðýmýz, halklarýn birlikte mücadelesi ve kardeþliði sloganýný yükselttiðimiz gündür. 8 Mart tüm insanlýðýn kurtuluþu için kendisini devrim davasýna adayan ve tutsak düþen kadýnlarýn sesini zindanlardan alanlara taþýdýðýmýz, bu uðurda yitirdiklerimizin ölümsüzlüklerini haykýrdýðýmýz gündür. 8 Mart’larda ve sonrasýnda bizler bir kez daha haykýrýyoruz, yaþamýn yarýsýnda, kavganýn yarýsýnda olan biz kadýnlar ‘vardýk varýz varolacaðýz!’…” denilerek ve ortak sloganlar bir kez daha haykýrýldýktan sonra eylem sona erdi. Ýzmir Mücadele Birliði Platformu

SELAM OLSUN ÞANLI TARÝÞ DÝRENÝÞÝNE

Selam olsun 8 Mart’larý yaratan New Yorklu dokuma iþçisi kadýnlara, selam olsun Paris barikatlarýnda yiðitçe dövüþen savaþçýlara, selam olsun Nazi iþgalinde korkmadan savaþan Sovyet kadýnlarýna, selam olsun 78 gün boyunca Ankara’nýn soðuðuna aldýrmadan iþçi-emekçilere örnek bir mücadele sergileyen Tekel iþçisi kadýnlara, selam olsun yýllar önce Tariþ direniþini tarihe yazan 13 mart savaþçýlarý ve daha nicelerine, selam olsun eylemlerinin 8. günü olan Tariþ iþçilerinin mücadelesine… 8 Mart günü saat 11:00’e doðru Tariþ Genel Müdürlüðü’nün önünde eylemlerinin 8. gününde olan Tariþ iþçilerine ziyaret ettik. “Gündüzlerinde Sömürülmediðimiz Gecelerinde Aç Yatmadýðýmýz Bir Dünya Kuracaðýz Emekçi Kadýnlar (EKA)” pankartýný açarak ve “Tariþ Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Tekel Çemen Tariþ Zafere Kadar Direniþ”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Yaþasýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü” sloganlarýný haykýrarak Tariþ iþçilerini selamladýk. Tariþ iþçileri de “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” sloganýyla bizleri selamladýlar. Mücadele Birliði adýna söz alan bir arkadaþýmýz kýsa bir konuþma yaptý. Konuþmasýnda þunlara deðindi; “Bizler bugün burada Mücadele Birliði Platformu ve Emekçi Kadýnlar olarak aranýzda bulunmaktan büyük bir onur duyuyoruz. Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü, hepimiz bugünün anlam ve önemini biliyoruz. 1857 yýlýnda New York’ta dokuma fabrikasýnda 119 iþçi kadýn diri diri yakýlarak katledildi. 1857 yýlýyla sýnýrlý kalmadý, bugün hala sürüyor ve sürmeye devam edecek. Bugün dünyanýn bütün bölgelerinde iþçi sýnýfý hareketi yükseliþe geçmiþ durumda ve bu hareket içinde emekçi kadýnlar da en ön saflarda mücadelelerini sürdürüyorlar. Nasýl ki yaþamýn yarýsýný kadýnlar oluþturuyorsa mücadelenin kavganýn da yarýsýný kadýnlar oluþturuyor ve oluþturmaya da devam edecekler”. Ardýndan emekçi bir anamýz emekçi kadýnlarý anlatan iki þiiri Tariþ iþçileriyle paylaþtý. Þiirlerin ardýndan Ayýþýðý Tiyatro iþçileri Atölyesinden iki arkadaþ ‘Korkmayýn Çocuklar’ ve ‘Onlar ki’ þiirlerinin dramatizasyonlarýný sergiledi. Ardýndan kadýn iþçilere 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü dolayýsýyla temsili olarak karanfil daðýtýldý. Daha sonra iþçilerle sohbete geçildi. Sohbet sýrasýnda uzun yýllar önce Tariþ eylemlerinde yer alan 13 Mart savaþçýlarýna da deðinildi. Yapýlan sohbetlerin ardýndan sloganlarýmýzý haykýrdýktan sonra iþçilere “Tariþ Ýþçileri Yalnýz Deðildir” sloganýyla tekrar görüþmek üzere veda ettik. Ýzmir Mücadele Birliði Platformu

159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010


Yeni Evrede

Emekçi Kadınlar

Mücadele Birliði

EMEKÇÝ KADINLAR DEVRÝMLE ÖZGÜRLEÞECEK 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü, devrimci siyasetler tarafýndan Ankara Abdi Ýpekçi Parký’nda düzenlenen bir etkinlikle kutlandý. Baðýmsýz Devrimci Sýnýf Platformu, Demokratik Kadýn Hareketi, Devrimci Proletarya, Halk Cepheli Kadýnlar, Yeni Demokrat Kadýn Ýnisiyatifi’nin oluþturduðu Devrimci 8 Mart Platformu tarafýndan düzenlenen etkinliðe Mücadele Birliði Platformu’da destek verdi.

S

aat 12:00’da Sakarya Meydaný’nda toplanan kitle Abdi Ýpekçi Parký’na doðru yürüyüþe geçti. Yürüyüþ boyunca “Yaþasýn Dünya Emekçi Kadýnlar Günü”, “8 Mart Kýzýldýr Kýzýl Kalacak”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Emekçi Kadýnlar Devrimle Özgürleþecek” gi-

bi sloganlar atýldý. Yürüyüþ sýrasýnda bir süre Mithatpaþa Caddesi trafiðe kapandý. Abdi Ýpekçi Parký’nda yapýlan basýn açýklamasýnýn ardýndan 4 Þubat grevine katýldýðý gerekçesiyle TÜBÝTAK’taki iþinden atýlan Aynur Çamalan bir konuþma yaptý. 8 Mart Pazartesi gününden itibaren TÜBÝ-

TAK’ýn önünde oturma eylemi yapacaðýný, sonuç alamazsa çadýr kuracaðýný açýkladý. Konuþmanýn ardýndan tiyatro gösterisi ve müzik dinletisi yapýldý. Eylem halaylarla sona erdi. Mücadele Birliði Platformu ANKARA

ANTAKYA’DA 8 MART COÞKUSU NewYork’lu dokuma iþçisi kadýnlarýn “Eþit iþe eþit ücret” ve çalýþma saatlerinin düþürülmesi için gerçekleþtirdikleri grevin üzerinden tam 153 yýl geçti. Yapýlan grevi kanla bastýran ve 119 dokuma iþçisini diri diri yakarak katleden sermaye sýnýfý hala iþçi ve emekçiler üzerindeki baský, þiddet ve saldýrýlarýný tüm pervasýzlýðýyla sürdürüyor. Tarihteki pek çok örnekte olduðu gibi, emekçi kadýnlar sermayenin oyununu bozarak tarih sahnesindeki rollerini almaya devam ediyorlar. Tekel iþçisi kadýnlar sýnýfsal kimliklerine sahip çýkarak mücadeledeki yerlerini aldýlar; erkek iþçilerle birlikte çadýrlarda nöbet tutan, insiyatif alan ve eyleme yön veren oldular. Bizler de Antakyalý Emekçi Kadýnlar olarak Mücadele Birliði Platformu, DHF ve Halk Cepheli Kadýnlarla birlikte ortak bir eylem gerçekleþtirdik. Öncesinde Antakya’nýn merkezi yerlerinden biri olan Saray Caddesi ve Ulus Meydaný’nda yoðun bildiri daðýtýmý ve 8 Mart günü yapacaðýmýz yürüyüþe çaðrýlar yaptýk. 8 Mart Pazartesi günü saat 14:00’da Eðitim-Sen önünden “Cinsel Ulusal Sýnýfsal Sömürüye Son” pankartýyla yürüyüþe baþladýk. Alkýþlar ve zýlgýtlar eþliðinde baþlayan yürüyüþ “Kadýn Erkek Ele Ele Yürüyoruz Devrime”, “Kadýn Olmadan Devrim Olmaz Devrim Olmadan Kadýn Kurtulmaz”, “8 Mart Kýzýldýr Kýzýl Kalacak”, “Þan Olsun 8 Martý Yaratanlara”,

“Jin Jiyan Azadi”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” sloganlarýyla Saray Caddesi boyunca coþkulu bir þekilde devam etti. Basýn açýklamasýnýn yapýlacaðý Ulus Meydanýnda ilk olarak küçük bir arkdaþýn þiir okumasýyla programýmýzý baþlattýk. Yapýlan basýn açýklamasýnýn ardýndan Ayýþýðý Sanat Merkezi’nden bir arkadaþýmýz “Bu Bizim Öykümüz” þiirini okudu. Herkes tarafýndan ilgiyle dinlenilen þiirin sonrasýnda Epik Sanat Tiyatro Topluluðu 8 Mart ve kadýn sorununun anlatýlýdýðý bir skeç ile eyleme katýldý. Halkýn yoðun ilgisini çeken basýn açýklamasý son olarak Ayýþýðý 159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

Sanat Merkezi Müzik grubu “Bahara Ezgi”nin söylediði marþlarla, türkülerle ve çekilen halaylarla coþkulu bir þekilde sona erdi. Eylem sonrasýnda yoldaþlarýmýzla yaptýðýmýz deðerlendirmede hem kendi açýmýzdan hem de eylemin genel niteliði ve niceliði açýsýndan baþarýlý sayýlabilecek bir eylem gerçekleþtirdiðimiz konusunda hemfikir olduk. 8 MART KIZILDIR KIZIL KALACAK! HER GÜN 8 MART HER GÜN KAVGA! Antakya Mücadele Birliði

27


Yeni Evrede

Mart İsyandır Ayaklanmadır 12 MART GAZÝ AYAKLANMASI: UNUTMADIK UNUTTURMAYACAÐIZ Bir kahvehane taramasý, patlayan öfke! 12-15 Mart sokak savaþlarý... Gazi ayaklanmasý! Sýnýflar savaþýnýn önemli dönemeçlerinden biri. Bugün, 12 Mart 2010 Cuma günü, Gazi Katliamý’nýn 15. yýldönümünde Gazi Mahallesi’nde Gazi halkýnýn ve devrimcilerin yürüyüþleriyle katliam lanetleniyor. Mücadele Birliði Platformu, saat 09.30’da pankart açarak “Yaþasýn Gazi Ayaklanmasý, Mücadele Birliði Platformu” imzasýyla mezarlýða doðru yürüyüþe geçti. Yolu trafiðe kapatarak baþlatýlan yürüyüþ esnasýnda “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Faþizme Karþý Silah Baþýna”, “13 Mart’tan Gazi’ye Gazi’den Zafere”, “Ýktidar Dýþýnda Her Þey Hiçbir Þeydir”, “Devrim Savaþçýlarý Ölümsüzdür”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði” sloganlarýný attýlar. Yürüyüþ sýrasýnda halka dönük ajitasyonlar yapýlarak Gazi halkýnýn korteje katýlmasý saðlandý. Mezarlýða gelindiðinde ölümsüzleþenler için saygý duruþunda bulunulduktan sonra, bir anma konuþmasý yapýldý. “Eðer bu ülkede devrim yapmak istiyorsak, bu deneyimlerimizi özümsememiz lazým” denildi. Konuþmasýndan sonra mezarlýktan ayrýlarak toplanýlan noktaya doðru yürüyüþe geçildi. Sloganlarla dönüldü ve eylem sona erdi.

Mücadele Birliði

ÝDAMLAR KATLÝAMLAR BÝZLERÝ YILDIRAMAZ 13 Mart 1982’de üç komünist iþçi önderi Seyit, Ýbrahim ve Necati 12 Eylül askeri faþist cuntasý tarafýndan asýlarak idam edildiler. Bu topraklarda idam edilen ilk iþçi önderleri olmasý, ayrý bir önem taþýmaktadýr. Çünkü 12 Eylül öncesi yükselen iþçi sýnýfý hareketinin önüne geçmek için yapýlan faþist darbede iþçi sýnýfýna bir daha örgütlenmemeleri konusunda bir ders vermekti amaçlarý. Ancak görüldü ki 89 bahar eylemlilikleriyle iþçi sýnýfý tekrar ayaða kalkmýþ ve kendisini sömürü zulmüne uðratan burjuvaziye karþý son sözünü henüz söylememiþti. Yine 90’lý yýllarda sýnýf hareketinin yükselmesiyle emekçi mahalleler birer devrim üsleri olmuþ ve devrimci hareketleri beslemiþlerdir. 12 Mart 1995 günü Gazi mahallesine saldýran burjuvazinin kolluk güçlerine karþý savaþýma geçen yiðit Gazi ve Ümraniye halký 2 gün boyunca savaþmýþ ve 23 insanýný bu savaþýmda yitirmiþtir. 12 Mart 1971 tarihinde yapýlan askeri darbe sonrasý bu topraklarýn yetiþtirdiði devrim önderleri idam sehpalarýnda, kuþatmalarda katledilmiþlerdi. 16 Mart 1978 tarihinde Beyazýt Meydaný kanlý bir katliama sahne olmuþ ve 7 öðrenci üstlerine atýlan el bombalarýyla katledilmiþlerdi. Bu katliamlarý unutmadýðýmýzý ve hesabýný soracaðýmýzý haykýrmak için 13 Mart günü bir yürüyüþ gerçekleþtirildi. Çeþitli sendika kitle örgütlerinin gerçekleþtirdiði yürüyüþe Adana Mücadele Birliði okurlarý olarak destek verdik. Saat 13.00’de 5 Ocak Meydaný’nda “Darbelerin, Ýþkencelerin, Ýdamlarýn ve Katliamlarýn Hesabý Sorulacaktýr” pankartýnýn açýlmasýyla baþlayan yürüyüþ Çakmak Caddesi boyunca atýlan sloganlar ve ajitasyon konuþmalarýyla coþkulu bir þekilde Ýnönü Parký’na gelindi. “Ýdamlar Bizi Yýldýramaz”, “Gazi Þehitleri Ölümsüzdür”, “Beyazýt Þehitleri Ölümsüzdür”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Bedel Ödedik Bedel Ödeteceðiz” sloganlarý atýldý. Ýnönü Parký’na gelindiðinde ise kitle Seyitler nezdinde devrim savaþçýlarý için bir dakikalýk saygý duruþunda bulundu. Saygý duruþu sýrasýnda bir yoldaþýmýz okuduðu þiirle öfkemizi biledi. Eylem okunan basýn metninin ardýndan sona erdi. Mücadele Birliði / Adana

MART ÝSYANDIR

Mart ayýnda yaþanan katliamlara, idamlara, baskýlara karþý devrimci kurumlar ortak bir eylem gerçekleþtirdiler. Mücadele Birliði Platformu, Partizan, Alýnteri, Kaldýraç, ESP tarafýndan düzenlenen ortak eylem saat 15:00‘te Konak Pier’ in önünde baþladý. Konak Pier’den Konak Sümerbank’ýn önüne “Katil Devlet Hesap Verecek”, Ýdamlar, Baskýlar, Katliamlar Bizleri Yýldýramaz”, “Yaþasýn halklarýn kardeþliði”, “Biji Bratiya Gelan”, “13 Mart’ý, Gazi’yi, Beyazýt’ý, Halepçe’yi Unutmadýk, Unutturmayacaðýz”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” sloganlarýyla yüründü. Eylem 1995 Gazi ayaklanmasý, 1978 Beyazýt katliamý, 13 Mart 1982’de ölümsüzleþen üç komünist iþçi Seyit Konuk, Necati Vardar, Ýbrahim Ethem Coþkun ve 1988‘de gerici Irak devleti tarafýndan gerçekleþtirilen Halepçe katliamýnýn anmalarý amacýyla yapýldý. Okunan basýn metninde “Mart ayýnýn anlamý sorulsa, hiç tereddütsüz emekçi sýnýflarýn egemen sýnýfa, ezilen halklarýn köleliðe karþý savaþlarýnýn adýdýr diye yanýt verirdik. Bu savaþta çekilen büyük acýlarýn, gösterilen kahramanlýklarýn, cesaretin, yiðitliðin, kendini adamýþlýðýn adýdýr derdik. Savaþan iki dünyanýn, ezenlerle ezilenlerin, sömürenlerle sömürülenlerin birbirleriyle en sert kavgalara tutuþtuklarý ayýn adýdýr Mart… Mart bir tarihtir. Mart, egemenler için katliamlarýn tarihiyse emekçi sýnýflar, ezilen halklar için sömürüden, yoksulluktan, kölelikten

28

kurtulmak amaçlý isyanlarýn, ayaklanmalarýn, direniþlerin tarihidir. Bu çarpýþmada son sözü yýkýlýp çökmekte olan ‘Eski Cihan’ deðil, serpilip geliþmekte olan ‘Yeni Dünya’ söyleyecektir” denildi. Ayrýca isyanýn, devrimin ayý olan Mart ayýnda yaþanan tarihsel olaylar anlatýldý. Okunan basýn metninden sonra atýlan sloganlarla eylem sona erdirildi. BEYAZIT, HALEPÇE, GAZÝ, 13 MART KATLÝAMLARINI UNUTMADIK UNUTTURMAYACAÐIZ!

159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

Ýzmir Mücadele Birliði


Yeni Evrede

13 Mart Anma

Mücadele Birliði

YAÞIYOR 13 MART SAVAÞÇILARI 13 Mart 1982’de idam edilen ilk komünist iþçi önderleri Ýbrahim Ethem Coþkun, Necati Vardar ve Seyit Konuk’u idamlarýnýn yýldönümünde bir kez daha anmak için, Gazi Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde bir anma etkinliði düzenlendi.

Cumartesi günü öðle saatlerinde hazýrlýklarýný tamamlayan Gazi Ayýþýðý Sanat Merkezi, megafon ile Gazi halkýna anonslar yaparak ekinliðin baþlamak üzere olduðunu duyurdu. 12 Eylül faþizmi tarafýndan idam edilen 3 komünist iþçi önderi nezdinde tüm ölümsüzleþenler için yapýlan saygý duruþu ile etkinlik baþlatýldý. Ayýþýðý Sanat Merkezi emekçileri tarafýndan yapýlan 13 Mart Savaþçýlarý’nýn kýsa özgeçmiþlerinden bahseden bir konuþmanýn ardýndan, onlarý anlatan bir sinevizyon gösterimi yapýldý. Daha sonra ise Mücadele Birliði Platformu adýna konuþma yapmak üzere Vefa Serdar sahneyi aldý. Vefa Serdar, öðrencilik yýllarýnda ilk daðýtmýþ olduðu bildirinin, 13 Mart Savaþçýlarýný anlatan bir bildiri olduðundan bahsetti. 12 Eylül faþizmi yýllarýnda pek çok insanýn idam edilerek katledildiðini, ama tek komünist iþçilerin onlar olduðunu söyledi. “Bu, bizim kolektifimizin iþçi sýnýfý içinde nasýl kök saldýðýnýn, iþçi ve emekçi sýnýflarýn baðrýndan kopup geldiðimizin bir göstergesidir” dedi. Politikalarýnýn proletaryaya dayanýyor olmasýnýn verdiði güce deðinen Vefa Serdar, 12 Eylül dönemindeki baskýlarý, sürgünleri anlattý ve tüm

bunlara karþýn kalýp savaþmaya devam edenlerin halkýn güvenini kazanabildiðini söyledi. 13 Mart Savaþçýlarýnýn eylemlerini, zindandaki ve idam sehpasýndaki tavýrlarýný da anlatan Serdar, “iþçi sýnýfý içinde çalýþma yapmak zorundayýz, iþçi sýnýfý içinde çalýþma yapanlar yozlaþmazlar, çürümezler. Bugün TEKEL’e, Çemen’e, Marmaray’a gidenler biliyor, onlarýn nasýl yaþam koþullarý içinde olduklarýný, nasýl hýzla bilinçlenip örgütlendiklerini görüyorlar. Ýçinizde iþçi olan, öðrenci olan arkadaþlarýmýz var. Hepimizin yapmasý gereken, yoldaþlarýmýzýn yaþadýklarýndan ders çýkarmak, onlarýn ne için yaþamlarýný feda ettiklerini bilince çýkarmak. Zaman Ýbrahim olma zamaný, Necati olma zamaný, Seyit olma zamaný” dedi. “Yaþayan kimdir gerçekte ölen kim, Yaþarken bile tükenenler yýlgýn düþenler mi, Yoksa çekilip tarihin burçlarýna, Bayrak bayrak ölümsüzleþenler mi” diyerek sahneyi Devinim Tiyatro Atölyesi aldý. 13 Mart Savaþçýlarýnýn idamlarýný ve zindan sahnesini anlatan kýsa oyun, onlarýn idam sehpasýndaki

159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010

son sözleriyle son buldu; sahneyi “13 Mart Savaþçýlarý Ölümsüzdür” diyen genç kuþaða býraktýlar. Ýlk defa çalýþmasýný 8 Mart’ta yapmýþ olan Emekçi Kadýnlar Korosu sahnedeydi bu defa. “Kadýn Olmadan Devrim Olmaz, Devrim Olmadan Kadýn Kurtulmaz þiarýyla çýktýk yola. Bugün 13 Mart, yüreklerini kavgaya adayan yoldaþlarýn ölümsüzleþtikleri gün. Necati, Ethem ve Seyit yoldaþlarýn yaktýklarý kavga ateþini büyütüyoruz ve büyütmeye devam edeceðiz, Emekçi Kadýnlar Olarak söz veriyoruz” dedikten sonra sözlerine þarký ve marþlarýyla devam ettiler. Çav Bella, Söz Veriyoruz ve Komsomol Marþlarý’na baþlandýðýnda tüm salon koroya katýlmýþtý. Etkinliðin sona erdiðini duyuran Gazi Ayýþýðý Sanat Merkezi, “Öyle bir ufka vardýk ki artýk, Yalnýz Deðiliz Sevgilim, Gerçi gece uzun, gerçi gece karanlýk, Ama bütün korkulardan uzakta, Bir sevdadýr böyle yaþamak, Zindanda yatarken bile, Asla yalnýz kalmamak” diyerek ertesi gün Sarýgazi’de yapýlacak olan etkinliðin de duyurusunu yaptýlar.

29


Yeni Evrede

Ekin-Sanat

Mücadele Birliði

ÝZMÝR AYIÞIÐI SANAT MERKEZÝ EMEKÇÝ HALKLARLA BULUÞTU ‘Bir ömrü ikiye bölmek deðildir sevda, bütün bir somun gibi koymak orta yere gövdeni…’ dizelerini sloganlaþtýran, hayata geçiren ve yeni dünyamýzýn yeni kültürünü, sanatýný, yeni insan’ýný yaratmayý kendine amaç edinmiþ Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin düzenlemiþ olduðu 27 Þubat cumartesi Fuar Gençlik Tiyatrosu ve 28 Þubat Pazar günü Menemen Belediyesi Kültür Merkezi’nde ‘Ayýþýðý Emekçi Halklarla Buluþuyor’ etkinliklerini gerçekleþtirdik. 27 Þubat Cumartesi Gençlik Tiyatrosu; Saat 19.00 sularýnda baþlayan etkinlik açýlýþ konuþmasýnýn ardýndan etkinliðimize yürek iþçisi þair dostumuz Ruhan Mavruk’un bir þiiriyle baþladýk. Þiirin ezgileriyle bir martýnýn kanadýnda yaþadýðýmýz topraklarý bucak bucak gezdik. Þiirden sonra “Hele bir çek kökümü, Nasýl kokuyor topraðým. Hangisi elini kulaða atsa, Türkü söyler köylülerim. Ýþte bu yüzden türküleri, yangýnca severim, Ýþte bu yüzden çalar söylerim” diyen bir diðer konuk sanatçýmýz olan Zülfükar Þahin sahnede yerini aldý. Zülfükar Þahin müzik dinletisinin belli bir kýsmýný onun yolundan devam eden oðluna býraktý. Müzik dinletisinden sonra “Ýnsanca yaþamak istiyoruz, ölmek deðil” diye haykýran Tersane iþçilerinin çýðlýðýný taþýyan Ayýþýðý Tiyatro Ýþçileri Atölyesi ‘Tersane’ isimli tiyatro oyunlarýyla bizimle birlikte oldular. Tiyatro oyunundan sonra emekli öðretmen olan bir anamýz bize devrimci þair Nazým Hikmet’in “Güneþi Ýçenlerin Türküsü” þiirini okudu. Þiiri okurken coþku, sevinç ve öfkenin birleþtiði anamýzýn sesi çýðlýk oldu aktý herkesin yüreðine. “Ama inan ki sevdiðim, Zulüm yýldýramaz bizi, Düþman namlu çevirse de, Yok edemez sevgimizi” diyen ve Ýzmir’de ilk konserine çýkacak olan, emeðin ezgilerini üreten, Denizlerin yoldaþlarý grup Emeðe Ezgi son olarak sahneye çýktý. Ýzleyenleri halay parçalarýyla coþturan Grup Emeðe Ezgi gümbür gümbür geldiðini gösterdi bizlere. Grup Emeðe Ezgi’den sonra kapanýþ konuþmasýyla, içimizde tatlý bir yorgunluk, coþkun bir sevinç ve yarýn ki etkinlikle ilgili merakla ilk gün etkinliðimiz sona erdi.

30

28 Þubat Pazar Menemen Kültür Merkezi; Menemen’de saat 18:30’da baþlamasý gereken etkinliðimiz ses sisteminin geç kurulmasýndan dolayý saat 19:15’te baþladý. Menemen’de Ýlk defa etkinlik yapmanýn heyecanýyla baþladýk etkinliðimize ve þiir dinletisiyle merhaba dedik gelenlere. Ruhan Mavruk’un imgeleriyle bakýp yaþama, sözcüklerin o soðuk donukluðunu kaldýrýp attýk. Ardýndan burjuvazinin yoz kültürüne karþý halkýn kültürünü sazýyla yaþatmaya çalýþan ozan Zülfükar Þahin bizlerle paylaþtý ezgilerini ve yine ilk gün olduðu gibi oðluna býraktý mirasý olan sazýný. Ýþ cinayetleri sonucunda öldürülen ve denizin dibinde yosun baðlayan tersane iþçilerinin çýðlýðýný biraz da olsa bizlere duyurabilmek için Ayýþýðý Tiyatro Ýþçileri Atölyesi’nin hazýrladýðý “Tersane” isimli tiyatro sahnedeki yerini aldý. Tiyatrodan sonra çürümeye yüz tutan sistemin üretim(siz)liðine karþý insanlýðýn ortak ezgilerini üreten ve bunu yaymaya çalýþan Grup Emeðe Ezgi üretimlerini bizlerle paylaþmak üzere sahnedeki yerini aldý. Kürt halkýnýn yoðun yaþadýðý bir yer olan Menemen uzun zamandan beri böyle bir etkinliðin özlemini duyduðunu gelen insanlarýn coþkularýndan bize gösterdi. Coþkunun doruða çýktýðý an yine halay parçalarý oldu. Halaylardan sonra etkinliðimiz sona erdi. Bizler Ýstanbul Boðaziçi Ekin Sanat Derneði’nden Ayýþýðý Sanat Merkezlerine kadar 20 yýldýr burjuvazinin çürümüþ yozlaþmýþ sanatýna karþý devrimci sanatýmýzla yürüttüðümüz mücadelede emekçi halklara ulaþmaya ve içinde yaþadýðýmýz dünyanýn gerçeklerini devrimci sanatýmýzla insanlarýmýza ulaþtýrmaya çalýþtýk. Ve hiçbir güç bizi bu amacýmýzdan alýkoyamadý ve koyamayacak da. Çünkü yaþam bizden biz emekçi halklardan yana… Türkülerimiz, ezgilerimiz, þiirlerimiz hiç susmasýn. Ayrýlýk çok uzun sürmeyecek… Ýzmir Mücadele Birliði Platformu

159. Sayý / 17 - 31 Mart 2010




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.