DEVRÝMCÝ PRATÝÐÝN NOTLARI
Yeni Evrede
Başyazı
Mücadele Birliði
T
ürkiye ve Kürdistan’da proletaryanýn sýnýf mücadelesi ezilen ve sömürülenlerin devrimci mücadelesi pratik deneyimler yönünde zengin ve çeþitli birikimlerle yüklüdür. Milyonlarca insanýn pratiði ortadayken ve büyük kitle pratiði geleceðin savaþýmýný kazanmak için önemli bir dayanakken, kitlelerin sosyal pratiðinin (praksis) üstünden atlanamaz. Bugüne deðin devrimci pratiðin çeþitli yönlerini irdeledik. Bu yazýda notlar biçiminde deðerlendirmelerle devam edeceðiz. 1- Þimdiye kadar burjuva iktidarlara karþý her dönem yýðýnsal büyük gösteriler, çeþitli eylemler düzenlendi. Eylemler zaman zaman ayaklanmalara vardý. Fakat henüz bir sonuç alýnmadý. Burada asýl eksik olan sermaye egemenliðini devirmek amacýyla sürekli sokak gösterilerinin yapýlmamasýdýr. Sermaye egemenliðini devrime hedefi, politik iktidarlara karþý aralýksýz gösteriler kitleler için sonuç almanýn en geçerli yoludur. 2- Emekçilerin sorunlarý kurulu sosyal sistemden doðmuþtur. Çözümü, burjuva topluma son verecek toplumsal devrimden geçiyor. Bu devrimi sonuna dek götürecek ve en sonunda baþaracak olan güç iþçi sýnýfýdýr. Ýþçi sýnýfý, sýnýfsal konumu nedeniyle, yani kapitalizmin ezdiði ve sömürdüðü bir sýnýf olarak, çýkarlarý kapitalistlerle karþýttýr ve ancak karþýtýný, sermayeyi ortadan kaldýrarak kurtulacaktýr. Fakat, proletarya, tüm ezilenleri, kapitalizmin baskýsýndan kurtarmadan kendini kurtaramaz. Bu nedenle, iþçi sýnýfý ezilen tüm kitlelerin yýkýcý tüm hareketlerini sermaye egemenliðini devirme mücadelesinde birleþtirir. Emekçilerin çeþitli kesimlerinin yüz yüze geldikleri sorunlarý çözmek için verdikleri mücadeleler bir sonuç getirmemiþtir. Bu milyonlarýn yýllarca süren sosyal pratiðinin ortaya çýkardýðý önemli bir sonuçtur. Emekçilerin ve sömürülen-
lerin sorunlarý ancak genelde yani varolan sömürü ve baský toplumuna son verilecek bir devrimle çözülebilir. Ve emekçilerin burjuvaziye karþý mücadelesi genel bir özellik kazanmýþtýr. 3- Devrimci nitelikli eylemlere, mücadelelere, etkinliklere, kültür ve sanat aktivitelerine büyük halk kitleleri katýlýyor. Mücadelenin her alanýnda belli bir kitle katýlýmý görülebilir. Hareket nerede ortaya çýkarsa çýksýn orada bir kitle hareketi özelliði taþýyor. ama her kitle hareketi ayný deðildir. Bugünkü kitle hareketi düne göre çok daha bilinçli, teorik, politik ve pratik mücadele deneyimleriyle donanýmlý. Bugün “kitle” dediðimiz kimselerin bir bölümü yýllarca devrimci mücadele içinde bulunmuþ kimselerdir. Yani artýk kitlelerin politik yapýsý ve niteliði çok deðiþmiþtir. Kitle hareketinin ilerici ve devrimci yapýsý; sýnýf çatýþmasýnýn geleceði üzerindeki önemi, rolü ve etkisi bütün ve hatta esas yönleriyle görülebilmiþ ve bilince çýkarýlabilmiþ deðil. Oysaki, yaþadýðý koþullarýn bilincine varmýþ, bu koþullarý dönüþtürmek için dövüþen ama gerçekten dövüþen kitlelerin varlýðý ayaklanma ve devrimin zaferi için temel önemdedir. 4- Daha önceleri, kitleler üzerinde etkisi olan küçük burjuva hareketlerin etkisi bugün zayýflamýþtýr. Böyle bir sonucun ortaya çýkmasý, iþçi sýnýfýnýn gerçek devrimci partisinin emekçiler tarafýndan daha iyi anlaþýlmasýný getirmiþtir. Oportünist ve reformistler tarafýndan bloke edilen kitleler, bugün ayný þekilde bloke edilemiyorlar. Bu, hem uzlaþmacý hareketlerin ideolojik, politik çizgilerinin iflas etmesinin bir sonucudur hem de öte yandan yýðýnlarýn devrimcileþmesinin, uzun devrimci mücadele sürecinden geçerek olgunlaþmasýnýn, bilinçlenmesinin ve siyasi yönde deneyimli olmasýnýn sonucudur. Ýþçiler ve halk kitleleri uzlaþmacý küçük burjuva blokunun engellemelerini ve gerici çabalarýný aþarak, gerçek devrimci 220. Sayý / 26 Eylül - 10 Ekim 2012
komünistlerin mitinglerine, eylem ve çeþitli aktivitelerine katýlýyor ve birlikte harekete geçiyor. Devrimci kitlelerin gerçek proleter komünistlerin yanýnda yer almasý ve oportünist sosyalizmin etkisinden kurtulmaya baþladýklarýnýn bir göstergesidir. Bu, emekçilerin zaferi için büyük bir adýmdýr. 5- Ýþçi sýnýfý ve halk kitleleri mücadelelerin yetkinleþtirici okulundan geçmeden büyük bir toplumsal alt üst oluþ olan devrimi gerçekleþtiremez. Yalnýzca baþarmak için deðil, devrimi yönetmek ve sürdürmek için de devrimci dönemden, devrimci savaþýmdan ve devrim eðitiminden geçmek gerekiyor. Büyük devrimci çalýþma olmadan devrimi yönetecek grup yetiþmez. Devrim sürecinde yapýlacak çalýþmalar ve verilen savaþým, devrimin geleceði için büyük deðer taþýr. Bu topraklarda, açýk çatýþma sürecinden geçmiþ, devrimi baþaracak ve yönetecek yeteneðe sahip bir grup insan yetiþmiþtir. Bu insanlar proletaryanýn, emekçilerin en ileri, en devrimci ve en kararlý unsurlarýdýr. Ýktidarý almaya giriþirken devrimci halkýn ve devrimci birikimin varolduðu bilinciyle hareket edilmelidir. 6- Tüm ileri duruma raðmen varolan düzey bizi sonuca götürmek için yeterli deðildir. Bugüne kadar proleter mücadelenin ve örgütlenmenin çok zengin, etkileyici ve ileri örnekleri yaratýldý. Fakat tüm bu örnekler ve birikim kazanmamýz için dayanaklardýr. Yalnýzca yaratýlan örneklerle kazanamayýz, yengi için yeni ve daha ileri örnekler yaratýlmalýdýr. Her þeyden önce, devrimci kitleler bu anlayýþla eðitilmelidir. Yeni ve daha ileri mücadele, devrimci halk ayaklanmasýdýr. Bunun dayanaklarý da iþçi komiteleridir, halk komiteleridir. Devrimci iþçi komiteleri ve devrimci halk komiteleri, emekçi halk kitlelerinin bütünlüðünü saðlayan örgütsel biçimler olarak geliþebilirler.
3
Başyazı
Yeni ve daha ileri mücadele, devrimci halk ayaklanmasýdýr. Bunun dayanaklarý da iþçi komiteleridir, halk komiteleridir. Devrimci iþçi komiteleri ve devrimci halk komiteleri, emekçi halk kitlelerinin bütünlüðünü saðlayan örgütsel biçimler olarak geliþebilirler. Proletarya devrimci, eleþtirici bir sýnýftýr. Sürekli olarak durumun ve koþullarýn gerektirdiði mücadele ve örgütlenmelere giriþir. Bugüne dek olanlarýn eksikliklerini, yetersizliklerini ve zayýflýklarýný eleþtirir ve daha ileriye götürecek sonuçlar çýkarýr. 4
Yeni Evrede
Proletarya devrimci, eleþtirici bir sýnýftýr. Sürekli olarak durumun ve koþullarýn gerektirdiði mücadele ve örgütlenmelere giriþir. Bugüne dek olanlarýn eksikliklerini, yetersizliklerini ve zayýflýklarýný eleþtirir ve daha ileriye götürecek sonuçlar çýkarýr. 7- Devrimci bir hedef varsa daha ileriye gidilebilir. Burjuva egemenliðini devrim yoluyla devirip, yerine emeðin devrimci iktidarýný kurma hedefi halk kitlelerini esinlendirir ve tutkulu bir coþkunlukla ileriye yöneltir. Devrimci iktidarýn görevi toplumun devrimci dönüþümüdür. Ýþçi sýnýfýnýn böylesi bir devrimci hedefi yoksa, tüm burjuva güçler karþýsýnda baðýmsýz sýnýf politikasý izlemiyorsa, emekçi hareketi sömürücülerin elinde bir oyuncaða döner. Devrimci halk, emekçiler için köklü toplumsal dönüþümlerin yapýlabilmesi için tüm iktidarý ele geçirmek ve devrimi zafere dek götürmek zorundadýr. Geçici Devrim Hükümeti, bu iktidarýn ilk organý olacaktýr. Geçici Devrim Hükümeti düþmanýn direniþini bastýrmak ve devrimi baþarýya götürmek için zorunludur ve halkýn devrimci enerjisini harekete geçirmenin etkin bir dayanaðýdýr. 8- Ancak ayaklanmaya, devrime yönelik olarak geliþen bir hareket, halk kitleleri üzerinde etkili olabilir ve bir çekim gücü durumuna gelebilir. Büyük halk yýðýnlarýnýn sokaða çýkmasý, yüzeysel olarak ele alýnamaz. Ýnsanlar, toplumsal yaþamlarýnda köklü bir deðiþiklik yapmak için, devlet güçleriyle çatýþmaya giriyorlar. Ancak mücadeleyi üst biçimlerine götürerek durumlarýnda temelli bir deðiþiklik yapabilirler. Devrimci ayaklanmaya yönelik bir hareket, kitleleri kendilerini komiteler biçiminde bir örgütlenmeye götürebilir. Ýþçiler, halk kitleleri, yýðýnsal devrimci örgütlenmelere yönlendirilirken, bu, devrimci hedefler doðrultusunda yapýlmalýdýr. 9- Burjuvazi emekçilerin, kitlelerin mücadelesinin, isyanýnýn önüne yeni engeller koydukça, halk yýðýnlarý yönünden, konan engellerin kaldýrýlmasý için daha þiddetli eylemler yükselmiþtir. Karþý taraf kitlelerin baþkaldýrýsýný ezmek amacýyla 220. Sayý / 26 Eylül - 10 Ekim 2012
Mücadele Birliði
daha büyük bir güce ve zora baþvurdukça, halk kitleleri gerici burjuva þiddeti, devrimci þiddetle yanýtlamýþtýr. Düþmanla sürekli çatýþma içinde olmak ezilen ve sömürülenlere, onlarýn en ileri kesimlerine militan, mücadeleci bir nitelik kazandýrmýþtýr. Ýleri devrimci nitelik, düþman sýnýfýn alaþaðý edilmesinde, emekçilere bir üstünlük saðlamýþtýr. Bunun sonuçlarý gelecekteki mücadelelerde kendini açýkça gösterecektir. 10- Ezilen ve sömürülenler, kendi üzerindeki burjuva baskýnýn sona ermesi için yýllarca mücadele verdi. Onca mücadeleye karþýn, baskýlarý azaltamadý, tersine sermayenin büyümesine baðlý olarak arttý. Sermayeye ve ücretli emeðe dayalý toplumda politik baskýlar, sömürünün tamamlayýcý ögesidir. Kapitalist toplum sömürü ve baský toplumudur. Halk kitleleri iktidara gelmedikçe, kendilerine yönelik baskýlar sona ermeyecektir. 11- Mücadelemiz sürekli daha da karmaþýklaþan koþullarda sürüyor. Sýnýf mücadelesinin karmaþýklaþan koþullarýný karþýlamak ve deðiþen þartlarda emekçi sýnýfýn mücadele gereksinmelerine yanýt vermek için devrimci niteliðimizi daima güçlendirmemiz gerekiyor. Devrime önderlik etmek ve baþarýya taþýmak devrimci niteliðimizi devrimi geliþtirmemize baðlýdýr. 12- Geçen yüzyýlýn sýnýf mücadeleleri ve toplumsal devrimler tarafýndan doðrulanan Marx, Engels ve Lenin’in görüþleri, bizde daha kýsa sürede doðrulanmýþtýr. Marx’ýn, proletaryanýn baðýmsýz politik örgütlenmesi hakkýndaki düþünceleri ve devrimci teoriyi, somut koþullara uygulamak gerektiði biçimindeki taktiði, ana çizgileriyle onyýllarýn toplumsal geliþmesi tarafýndan onaylanmýþtýr. Toplumsal geliþmelerin ancak adým adým yol aldýðýný düþünenler, bu topraklarda toplumsal geliþmenin sonuçlarýnýn çok kýsa sürede yani sýçramalý olarak ortaya çýktýðýný anlayamazlar. C.DAÐLI
BÝR FÝLM VE ÝSYANLAR
Yeni Evrede
Ortadoğu
Mücadele Birliði
A
BD’de çekildiði söylenen bir filmin ardýndan baþlayan isyan dalgasý neredeyse tüm dünyaya yayýldý ve öncelikle ABD’ye, sonrasýnda bütün emperyalist devletlere karþý bir ayaklanmaya dönüþtü. Ýsyan dalgasý Libya’da, Bingazi’de, emperyalistlerin Arap dünyasýnýn halk devrimlerine karþý Ýslamcý dinci-faþist iktidarlardan oluþan ilk barajý oluþturmak ve Libya’yý talan etmek için Kaddafi’ye isyanýn baþlangýç noktasý olarak seçtikleri þehirde baþladý. Arkasýndan pek çok ülkeye yayýldý. Arap ülkelerine ve dünyanýn baþka ülkelerine o bildiðimiz “özgürlük”ü getirmeye çalýþan ABD, Kanada ve diðer emperyalistler Büyükelçiliklerini teker teker kapatmaya baþladýlar. Bu gidiþle dünyada ne Elçilik açabilecekleri ülke kalacak ne de vatandaþlarýnýn korkusuzca seyahat edebildikleri bir ülke kalacak. Emperyalistler ve iþbirlikçileri artýk dünyanýn hiçbir yerinde ezilen halklara ve dünya iþçi sýnýfýna karþý açýk, net ve kesin bir zafer elde edemiyorlar. Zaferlerini ilan ettikleri yerlerde çok geçmeden bunun bir “zafer” deðil, geçici bir üstünlük olduðunu ve gerçekte emperyalistlere karþý direniþin devam ettiðini görüyoruz. Hürriyet gazetesinin, kendisinden hiç beklenmeyecek þekilde, yayýnladýðý bir resim bunu tün dünyaya gösterdi. “Gazete, on bir ay önce Kaddafi’nin linç edilmiþ resmi ile son olaylar sýrasýnda öldürülen ABD Büyükelçisinin resimlerini yan yana koyarak “11 ay önce ve 11 ay sonra” alt yazýsýný yapýþtýrmýþtý. Evet, on bir ay önce büyük bir küstahlýk ve kibirle Libya’da zafer ilan eden
ABD, 11 ay sonra o “zafer”in mimarlarýndan birisinin cesedini, evine götürüyordu. Burada ABD açýsýndan sorun bir Büyükelçisinin öldürülmesinden çok daha öte bir anlam taþýyordu. Libya’da bir gencin kollarýndaki ölü bir Büyükelçi deðil, ABD’nin dünya çapýndaki hegemonyasýydý. O artýk bir ölüdür. Burada altý çizilmesi, açýklýða kavuþturulmasý gereken nokta, bu isyanlarýn arkasýnda duran maddi sýnýf çýkarlarýdýr. Çünkü bütün emperyalist medyanýn sözbirliði etmiþçesine gizlemeye, “din savaþlarý” yaftasýný asarak gözlerden saklamaya
çalýþtýðý nokta budur. Bunun için halk isyanlarýnýn arkasýnda ýsrarla “El Kaide” denen emperyalist beslemelerin olduðunu vurguladýlar, bilinçlere böyle kazýmaya çalýþtýlar. Bunun gerçeði gizleme amaçlý koca bir yalan olduðunu, “El Kaide” denen sürünün ABD ve diðer emperyalistlerin beslemesi olduðunu Suriye olaylarý bir kez daha dünya halklarýna gösterdi. Bu anlamda artýk bu yalanlarýn etkili olmasý, dikiþ tutturmasý öyle kolay olmayacak. Sayýsýz ülkeye “Ýslam tepkisi” olarak yayýlan isyanlarýn arkasýnda ezilen, sömürülen halklarýn emperyalizme, emperyalist devletlere ve kapitalist sömürüye, yoksullaþtýrmaya duyduklarý öfke, tepki, ayak220. Sayý / 26 Eylül - 10 Ekim 2012
lanma ruhu var. Halklarda sýnýf çýkarlarýna dayalý böylesi maddi bir temel olmasaydý deðiþik ülkelerde, on binlerce insan emperyalistlere dünyayý dar edecek denli güçlü bir kalkýþma içine girmezdi. Kimse de bu kadar geniþ bir coðrafyadaki insanlarý ayný zaman diliminde ayaða kaldýramazdý. Filmin burada böyle “genel” bir kalkýþma, bir isyan için “genel bir bahane” olduðu açýk. Afganistan’da, Sudan’da, Libya’da, Mýsýr’da ya da baþka bir ülkede ezilen, sömürülen halklarýn en ufak bir þeyi bahane ederek emperyalistlere ve iþbirlikçilerine karþý ayaklanmalarýnýn açýklamasý ancak maddi sýnýf çýkarlarýyla izah edilebilir. Bu ayaklanmalarýn, isyanlarýn “din”i bir görünüm altýnda açýða çýkmasý onlarý gerçek içeriðini deðiþtirmez. Engels, daha Ortaçað’da ortaya çýkan “din savaþlarý”nýn arkasýnda maddi sýnýf çýkarlarýnýn yattýðýný, asýl meselenin iþte bu “din” örtüsü arkasýndaki maddi sýnýf çýkarlarýný görüp ortaya çýkarmak olduðunu bize göstermiþti. Bu gün durum, Engels’in bize öðretip gösterdiði durumdan farklý deðil. Bu nedenle ezilen halklar, dinci-faþist “liderler”in sakinleþtirici çaðrýlarýna kulak asmadan isyanlarýna devam ediyorlar ve yine ayný nedenle, dinci-faþist liderler halklara emperyalist devletlere yönelik saldýrýlarýna son vermelerini istiyorlar. Ama artýk emekçi, ezilen halklarýn ne bekleyecek ne de geri adým atacak halleri var. Onlar her fýrsatta emperyalist devletlere, emperyalizme karþý saldýrmaya devam edecekler.
5
Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
ANTAKYA HALKI SOKAKTA Bugün Antakya’da 1,5 yýldan beri Suriye’ye karþý emperyalist devletlerin ve iþbirlikçi TC devletinin savaþa hazýrlandýðý bir süreçte Hatay halkýna yönelik saldýrýlar hýzla devam etmektedir. 1 Eylül’de binlerin sokaklara dökülmesinin ardýndan etekleri tutuþan vali hemen basýn açýklamalarýný da yasakladý. Daha önce de bir çok kez miting yapýlmaya çalýþýlmýþ, ama her seferinde engellemelerle karþý karþýya kalýnmýþtý. 16 Eylül günü de saat 17.00’de Ýþçi Partisi “Savaþa Hayýr Ve Türkiye Suriye Halklarý Kardeþtir” diyerek bir miting düzenlemek istedi. Eylem baþlamadan önce Antakya’nýn bütün sokaklarý akrep panzerler ve çevik kuvvet ekipleri ile dolu idi baþka illerden destekler alan polis, adeta bir savaþa hazýrlanmýþtý. Saat 16.30’da eylem iki farklý bölgede toplanmayla baþladý. Halk Cemil Þükrü Çolakoðlu Ýlköðretim Okulu’nda toplanýrken, Ýþçi Partililer de Atatürk Parký’nda toplandý. Polis ilk olarak halkýn toplandýðý yere gaz bombalarý ve tazyikli su ile saldýrdý, sonra da eylem için toplanan Ýþçi Partililere biber gazý ile saldýrdý, pek çok kiþiyi gözaltýna aldý. Eylem alanýnda bulunan CHP milletvekilleri de konuþma yapmak istedi, ancak polis buna da izin vermedi. Ýþçi Partililer mitingin iptal edildiðini duyurarak halktan daðýlmasýný istedi. Ancak Antakya halký daðýlmadý ve eylemlerin yasaklanmasýna, izin verilmemesine ve gözaltýlara tepki gösterdi; polis yeniden saldýrdý. Kendisini çaðýran kim olursa olsun sokaða çýkmaya hazýr olan Antakya halký, yýllardan sonra ilk defa polisle çatýþtý. Bir çok kiþiye gaz bombasý isabet etti, polis halka plastik mermi kullandý. Yaralýlar için olay yerine ambulans çaðrýldý ama polis ambulansýn kontrol noktasýndan geçmesine izin vermedi, yaralýlar halk tarafýndan hastaneye götürüldü. Kitle çatýþma sýrasýnda ara sokaklara daðýlmaya baþladý. Uður Mumcu Alaný’nda tekrar toplanan halk Armutlu Mahallesi’nde tekrar polisle çatýþmaya baþladý. Bu sýrada Samandað’dan eyleme katýlmak üzere hareket eden araçlarýn önü kesildi. Yaþanan arbede sýrasýnda polisin havaya sýktýðý kurþunlardan birinin bir kadýna isabet ettiði söyleniyor. Eyleme katýlýmda ýsrarcý olan kitle arabalarý býrakýp yürüyerek eylem
6
zaltýna alýnan 7 kiþi serbest býrakýldý ve halk bunun üzerine daðýldý.
alanýna doðru harekete geçtiler. Biber gazý ve gaz bombalarýyla daðýtýlmaya çalýþýlan kitle bir çok noktadan harekete geçip 80li yýllarda devrimcilerin kalesi olan Armutlu Mahallesi’ne yürüyüþe geçti. Orada yeniden toparlandýlar. Mücadele Birliði okurlarý da yaþanan çatýþmanýn içinde baþtan sona kadar sürece etkin biçimde vardýlar. Çatýþmalar devam ederken hiçbir reformist yapý ortalýkta yoktu. Kitle Leninistlerle birlikte barikatlarý oluþturdu sokak aralarýnda çatýþtý. Armutlu halký apartmanlardan kitleye destek verdi, akrep ve tomalara eþya fýrlatanlar oldu. Bir çok akrep direklere çarptý, polis yoðun gaz bombasý kullandý. Polis bu kez tazyikli su ile saldýrdý. Sonra gaz bombasý ile saldýrýyý daha sertleþtirdi. Armutlu’nun ara sokaklarýnda 4-5 saat süren çatýþmalarýn sonunda polis mahalleden geri çekilmek zorunda kaldý; halk barikatlarý tekrar kurdu, gözaltýna alýnan arkadaþlarýn serbest býrakýlmasý halinde daðýlacaðýný söylediler. Geri çekilen polis iki mahalleyi abluka altýna aldý ve saldýrmaya baþladý. Polisin saldýrýsý sürerken sokaklardan “Vali istifa”, “Tayyip istifa”, “Katil ABD iþbirlikçi AKP” sloganlarý yükseliyo; polis, Armutlu Mahallesi’ne yerel ve ulusal basýný sokmuyor. Olay yerine gelen milletvekilleri halký daðýtmaya çalýþtýlar. Halk kendi arasýnda bir heyet oluþturup gözaltýna alýnanlarý almak için emniyet müdürlüðüne gitti. Polis, caddeyi trafiðe açma için kitleyi ikna etmeye çatýþtý, en sonunda 1 saat süre verildi ve caddeden barikatlarý kaldýrdýlar. Gözaltýlarýn serbest býrakacaðýna dair söz verdi ve daðýlmalarýný istedi. Halk ise göz altýndakiler serbest býrakýlana kadar sokakta bekleyiþini sürdüreceðini söyledi. Saat 02.00 sularýnda Armutlu’dan gö220. Sayý / 26 Eylül - 10 Ekim 2012
Samandað Halký da Eylemde 16 Eylül’de Antakya’da yapýlacak olan mitinge Samandað halký da katýlmak istedi ama, Samandað’dan yola çýkan 20 minibüsün çevre yolunda yollarýný kesen polis, geçiþlerine izin vermedi. Kitle bütün engellemelere karþý yine pankartýný açýp sloganlarla yürümek istedi ama, polis biber gazý ile saldýrarak daðýtmaya çalýþtý. Samandað’a dönen halk, tekrar Samandað Oytun Alaný’nda toplanýp yürüyüþe baþladý. Hastane Yolu ve Cumhuriyet Alaný’na doðru sloganlar atarak yürüdü. Ortaokul Caddesi’nde Hatay Týp Merkezi önüne gelen kitle sloganlar atarken, polis kamera çekime yapmaya çalýþtý. Kitle kamerayý istedi, polis kamerayý vermeyince gençler polis araçlarýný taþlamaya baþladýlar. Yaþanan çatýþma sýrasýnda polisler havaya ateþ açarak kitleyi daðýtmaya çalýþtý. Kalabalýk daha da artarak Cumhuriyet Alaný’na doðru yürüyüp sloganlar attý. O andan sonra hiçbir polise rastlanmadý, tüm polisler karakola girip pencerelerden dýþarýyý izlemeye baþladý. Kitle tekrar Hastane Caddesi’ne doðru gelerek sloganlar atmaya devam etti. Daha sonra Nazým Hikmet Caddesi’ni trafiðe kapatarak, belediyenin önüne karakolun önüne gelen kitle, karakol önünde de slogan attýktan sonra yürüyüþüne devam etti, benzin istasyonun önünde bekledikten sonra daðýldý. Bu arada, Hatay Týp Merkezi önünde kamera çekimi yapmaya çalýþan polisin 5 günlük rapor aldýðý öðrenildi. RedHack ise Hatay halkýný selamlamak ve saldýrýlarý protesto etmek için Hatay Valiliði’nin internet sitesini çökertti. Kýzýl Hackerlar eylemi: “Hatay halký da sokaklarý Hackliyor” diyerek duyurdu. Geliþen bu çatýþmalar Hatay halkýnýn bir ayaklanma potansiyeli taþýdýðýnýn en somut göstergesi oldu. Bugünden sonra sürecin daha sert bir þekilde geçeceðinden kuþku duymamak gerek. Þimdi emperyalist savaþý durdurabilmek için halk komitelerini halk milislerini oluþturup hýzla iktidara uzanma zamanýdýr Mücadele Birliði/Hatay
KAMPLAR BÝZÝM ÝÇÝN CÝDDÝ TEHLÝKE OLUÞTURUYOR
Yeni Evrede
Röportaj
Mücadele Birliði
Suriye’de bulunan iç karýþýklýklardan ve TC devletinin savaþ çýðýrtkanlýðýndan ötürü Antakya’da halk tedirgin. Olasý bir TürkiyeSuriye savaþýnda en çok Antakya’nýn zarar göreceðinin farkýndalar ve devletin yeni katliamlara hazýrlandýðýný düþünüyorlar. Bu yüzden her mahallede, her sokakta, her evde en ‘apolitik’ insanlar bile Suriye gündemini tartýþýyor ve bir çözüm arýyor. Bizler de Mücadele Birliði Dergisi olarak halkýn düþüncelerini sizlere taþýmak istedik. Irak’ta (Erbil) marangoz ustasý olan Samandaðlý bir iþçi ile ve yine Samandaðlý hem taksi þoförü hem de öðrenci olan bir arkadaþla röportaj yaptýk ve Suriye gündemi üzerine sohbetler ettik. Mücadele Birliði: Gündeminizden bir gün olsun çýkmayan Suriye konusunda görüþlerinizi alabilir miyiz? Marangoz Ustasý: Amerika Ortadoðu projesini gerçekleþtirmek için Türkiye’yi kullandý. Erdoðan Beþar Esad’a iki yýl boyunca kardeþim diyordu. Þimdi ne deðiþti? Hükümet çeliþki içerisinde. Mesela, Özgür Suriye Ordusunu destekliyor ama neden PKK’ye terörist diyor? Özgür Suriye Ordusu adý altýnda çapulcular topladýlar. Onlarýn çoðu Suriyeli bile deðil. Dýþarýdan getirildiler, mesela Afganistan’dan. Ben þuna inanýyorum eðer Beþar Esad PKK ile iþbirliði yaparsa devrilmez. Ýnsanlar çok tedirgin geçenlerde av fiþeði almaya gittim bulamadým. Satýcýlar yetiþtiremiyor, insanlar silahlanýyor. Býçak kemiðe dayanmýþ durumda. Ben askerliðimi Bayrampaþa Cezaevinde yaptým. 96 yýlýnda Ölüm Orucu süreçlerinde oradaydým, devrimcilerden çok þey öðrendim. Ve þunu iyi biliyorum, devrimciler olmasaydý, gerillalar olmasaydý azýnlýklarýn durumu çok daha kötü olurdu. Taksi Þoförü: Suriye ekonomisini kendi kendine sürdürebildiði için, dýþ ülkelere borcu olmadýðý için kilit noktasý seçildi. Emperyalist ülkeler ekonomik bunalýmýnýn önüne geçmek için savaþ hazýrlýðý içerisinde. Sözde Suriye’ye özgürlük getirecekler. Amerika da Irak’a demokrasi götürmek için girdi. Þimdi Irak’ta demokrasi mi var? Özgürlük maskesi altýnda Suriye’ye girecekler. Erdoðan Suriye’deki Müslümanlarýn koruyuculuðunu üstlenmiþ durumda. Ama neden Ýncirlik Üssü’nü Irak’a karþý açtý. Orada
Müslümanlar yok mu? Emperyalizmin iþine ne yarýyorsa o þekilde davranýyor. Mezhep çatýþmalarýný bahane ederek buradaki sermayeye, týpký Irak’ta inþaat sektörünün açýlmasý gibi, vadedilen þeyler var ortada. Biz Sünnilerle iç içe yaþýyoruz. Þimdiye kadar bir sorun yaþamadýk. Devlet onlarý kýþkýrtýyor. Ben 5-6 yýl önce Suriye’ye gittim, çarþýda Alevilerle Sünniler iç içe yaþýyorlardý. Kadýnlar kahvelerde oturabiliyorlardý. Aralarýnda hiçbir sorun yoktu. Mücadele Birliði: Mülteci kamplarýný ve Muhaliflerin (Paralý Asker) Antakya’ya yerleþmesini nasýl deðerlendiriyorsunuz? Marangoz Ustasý: Onlarý Antakya’da istemiyorum. Þimdiye kadar biz burada yaþayan Sünnilerle kardeþ gibi yaþadýk. Ama muhalifler öyle deðil, bunlar Alevileri yok etmek istiyorlar. Aleviliðin temelinde insan sevgisi vardýr. Alevileri gördükleri yerde öldürmek istiyorlar. Lokantalarda yemek yiyorlar, otobüslere biniyorlar para ödemiyorlar ve ‘hesabý Tayyip’e yaz’ diyorlar ya da kampta rahat bir þekilde polisleri dövüp silahlarýna el koyabiliyorlar. Bu, arkalarýnda devletin olduðunun göstergesidir. Bir katliam hazýrlýðý içerisinde de olabilirler. Taksi Þoförü: Devlet muhalifleri besliyor, 100 bin kiþinin ihtiyaçlarýný karþýlýyor; kendi ülkesinde sefalet içerisinde, açlýk içerisinde yaþayan insanlarý neden göremiyorlar. Suriye’den gelen insanlara merhamet gösterip, onlarý besliyor; peki neden Irak savaþý döneminde sýðýnmacýlar gelmedi. Neden o zaman göstermediði merhameti þimdi gösteriyor? Ortada çýkar iliþkileri var. Biz onlarýn burada olmasýndan rahatsýzlýk duyuyoruz. Devlet bizlere karþý onlarý kýþkýrtabilir, silahlandýrabilir, Sivas’ta, Maraþ’ta yapýlanlar burada da yapýlabilir. Sözde sadece sýðýnmak için buradalar, ama ben inanmýyorum. Askeri eðitim verildiðini düþünüyorum. Bizi asimile etmek için de kullanabilirler. Toprak ve ev vererek burada220. Sayý / 26 Eylül - 10 Ekim 2012
ki kültürü yok etmek isteyebilirler. Bu bizim için ciddi bir tehdit oluþturuyor. Devlet hastanelerini onlar için kapatýyorlar. Madem bu kadar merhametli ve cömertler, aynýsýný devlet neden Sivas katliamýnda yapmadý. Sivas’taki katliamýn önüne neden geçmedi. Bunun gerçek sebebi emperyalistlere ‘bakýn biz sizin emirlerinizi harfiyen yerine getiriyoruz. Hastanelerimizi bile onlar için kapattýk’ diyebilmek. Mücadele Birliði: Geçtiðimiz haftalarda Samandað’da sekiz farklý noktadan çýkan bir yangýn oldu. Açýklamalara göre bunun bir tesadüf olmayacaðý söylendi. Siz bu konuda ne düþünüyorsunuz? Orman yangýnýnda devletin rolünün olduðunu düþünüyor musunuz, eðer varsa neden? Marangoz Ustasý: Ýnsanlarý tedirgin etmek için yapýldýðýný düþünüyorum. Taksi Þoförü: Orman yangýnlarýnýn sebebi boþ araziler oluþturmak ve o topraklarý satýþa çýkararak Sünni ailelerin oraya yerleþmesini saðlamaktýr. Sünni köyleri oluþturmaktýr. Osmanlý döneminde özel iskân politikalarý mevcuttu, zihniyet ayný zihniyet, farklý biçimlerle ayný politikalar yapýlýyor. Mücadele Birliði: Birlikte deðerlendirdiðimiz bu sürece, nasýl bir çözüm önerisinde bulunursunuz? Marangoz Ustasý: Halk çok tedirgin ve bir öncü arýyor. Ve bu anlamda iþ devrimcilere düþüyor. Ýnsanlarý aydýnlatmamýz gerekiyor. Taksi Þoförü: Öncelikle savaþýn mezhep çatýþmasýna dönüþmesini önlememiz gerekiyor. Þimdiye kadar nasýl kardeþçe yaþadýysak bundan sonra da öyle olmasý gerekiyor. Devletin politikalarýný teþhir etmek için mitingler, protestolar düzenlenmesi gerekiyor. Halka dönen asýl oyunlarý göstermek, anlatmak gerekiyor. Ýnsanlarýn devlete, polise ve askere güvenleri kalmadý. Hatay halký artýk kendi güvenliðini oluþturma derdi içerisine girdi. Silahlanmaya baþladýlar. Bu bilincin arttýrýlmasý gerekiyor. Sivas’ta ve Maraþ’ta yapýlan kýyýmlar tekrar edilebilir. Geçmiþten ders çýkarmamýz gerekiyor ve bunlarýn önlemlerini almamýz gerekiyor. Bu, hayatta kalmamýz için bir zorunluluktur. Mücadele Birliði: Bu söyleþi için bize zaman ayýrdýðýnýz için teþekkür ederiz.
7
Yeni Evrede
Denizleri Anmak
Mücadele Birliði
AN TEP’TE KÝ 6 MA YIS AN MA SI NA SER MA YE NÝN TA HAM MÜL SÜZ LÜ ÐÜ
Ýdamlarýnýn 40. yýlýnda Antep’te Mücadele Birliði Platformu tarafýndan düzenlenmek istenen mitinge valilik tarafýndan izin verilmemiþti. Valilik mitinge iliþkin erteleme kararý vermiþti. Mücadele Birliði Platformu’nun ayný gün düzenlediði eyleme 7’sinden 70’ine, iþçisi, emekçisi, kadýný, genci, öðrencisi yaklaþýk bin kiþi katýlmýþtý. Atatürk Bulvarýný Deniz bayraklarýyla kýzýla boyayan ve sloganlarýyla dosta güven düþmana korku salan bu kitle, ayný zamanda valiliðin vermiþ olduðu erteleme kararýna karþý da adeta bir cevap olmuþtu. Antep halkýnýn Denizleþerek alanlarý doldurmasýna tahammül edemeyen sermaye sýnýfý ve onun egemenlik aygýtlarý yürüyüþ ve eylem hakkýnda hemen soruþturma baþlattý. Soruþturma sonucunda Adana 10. Aðýr Ceza Mahkemesi tarafýndan örgüt üyeliði, örgüt propagandasý yapma ve örgüt adýna suç iþlemekten, aralarýnda Emeðe Ezgi müzik grubunun üyelerinin, Ayýþýðý Sanat Merkezi emekçilerinin ve TÜMTÝS sendikasý üyelerinin de bulunduðu 12 kiþi hakkýnda dava açýldý. Halkýn Denizinin Denizleþen Halkla buluþmasý, binlerin Denizleri unutmamalarý ve bayraklarýný dalgalandýrmalarý karþýsýnda büyük bir çaresizliðe düþen
8
sermayenin bütün bu çabasý binlere gözdaðý verme, onlarý sindirme ve Denizlerden koparma amacýný taþýyor. Halay çekmenin, türkü, marþ söylemenin, gözaltýnda susma hakkýný kullanmanýn, gözaltýnda yemek yemeyerek su, þeker istemenin, “Yaþasýn Devrim ve Sosyalizm”, “Ýdamlar Bizi Yýldýramaz”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði” gibi sloganlarý atmanýn, Mücadele Birliði, Devrimci Öðrenci Birliði, Devrimci Emekçi Komiteleri, Devrimci Ýþçi Komiteleri, Emekçi Kadýnlar gibi bayraklarý taþýmanýn “örgüt üyesi olma ve örgüt adýna suç iþleme delili” haline getirildiði bu dava sermayenin politik iflasýnýn da bir göstergesidir. Ýddianamedeki kimi ilginç ve komik yanlar, eylemde yapýlan konuþmalarýn yanlýþ çevirileri, barýndýrdýðý bir çok çeliþkileri ile bizlere bu davanýn sefaletini ve Antep’te Mücadele Birliði Platformu’na yönelik tahammülsüzlüðü gözler önüne seriyor. Yýllardýr üzerimizde uygulanan faþist baskýlara boyun eðmedik. Gözaltýlar, tutuklamalar, tehdit, kaçýrma, fiziki saldýrýlar, para cezalarý, iþten çýkarmalar vb. bir çok farklý yöntemle Antep’te bu zamana kadar saldýrýlarýný sürdüren sermaye sýnýfý ve onun faþist devletine karþý mücadele-
220. Sayý / 26 Eylül - 10 Ekim 2012
miz her geçen gün geliþerek devam etti. Bu saldýrýlara karþý iþçilerle, emekçilerle, öðrencilerle bütünleþerek, güçlenerek, kök salarak yolumuza devam ettik. Þimdi bu davalarla bizleri yýldýracaklarýný düþünüyorsanýz evdeki hesabýn çarþýya uymayacaðýný þimdiden belirtiyoruz. Bunu anlamanýz da çok uzun sürmeyecek. Bu davadan da güçlenerek çýkacaðýz. Ýdamlarla Denizlerin mücadelesini bitirebildiniz mi? Yaptýðýnýz kitle katliamlarýyla Kürt halkýnýn mücadelesini bitirebildiniz mi? Kürt ve Türk halklarýnýn mücadele birliðinin önünü alabildiniz mi? Ýþkencelerle, faili meçhullerle devrimcileri bitirebildiniz mi? Þimdi bu ucube davalarla Denizlerin yoldaþlarýna gözdaðý vereceðinizi mi sanýyorsunuz? Denizleri idamlarla nasýl bitiremediyseniz Denizlerin yoldaþlarýný hiçbir þekilde bitiremeyeceksiniz. Denizleþenlerimizle ve Denizleþen bilincimizle yürüdüðümüz devrim ve sosyalizm mücadelesinde hiçbir baský bizleri yolumuzdan alýkoyamaz. Yaþasýn Devrim Ve Sosyalizm Denizlerin Yolunda Leninist Saflara Baskýlar Bizi Yýldýramaz
Antep Mücadele Birliði Platformu
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
YARGI TALÝMATA UYDU!
BDP Ýstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in Ýstanbul 10. Aðýr Ceza Mahkemesi’nde 18 Eylül’de görülen duruþmasýnda “PKK terör örgütü üyesi olmak” suçundan 8 yýl 9 ay hapis cezasý verilmesi ve yurtdýþý yasaðý konulmasý üzerine 19 Eylül günü TMMOB Mimarlar Odasý’nda bir basýn toplantýsý yapýldý. Sebahat Tuncer, Av. Ercan Kanar ve Ýstanbul Baðýmsýz Milletvekili Levent Tüzel’in birlikte yaptýklarý basýn açýklamasýna devrimci kurumlar, siyasi partiler ve derneklerden çok sayýda kiþi katýlarak destek verdi. Ýlk olarak Levent Tüzel söz alarak Sebahat Tuncel’in yargýlanmasýnýn bir intikam yargýlamasý olduðunu, bu kararý siyasi bir karar, hukuk dýþý bir karar olduðunu belirtti. Av. Ercan Kanar, Sebahat Tuncel’e verilen cezanýn hukuki boyutlarýna deðindi. Türk yargýlamasýndaki pratiðe Tuncel hakkýnda verilen kararla þoven ve skandal niteliðinde bir karar daha eklendiðini belirtti. Sebahat Tuncel ise konunun hukuki boyutlarýný hukukçularýn tartýþmasýna býraktýðýný ve bunun kiþisel bir sorun deðil siyasi bir sorun olduðunu belirtti. Kendisi hakkýnda verilen kararýn varolan haritada bir nokta boyutunda olduðunu ve KCK operasyonlarýnýn, sürdürülen savaþýn, Kürt halkýna yönelik saldýrýlarýn, anadilde eðitim konusundaki tutumun bundan sonra da hükümetin Kürt sorununu nasýl iþleyeceðini gösterdiðini ifade eden Tuncel, “Yargýya kýzmaya gerek yok, yargý verilen talimatý yerine getirmiþtir çünkü yargý baðýmsýz deðildir” dedi. Baþbakan Erdoðan’ýn “Ya Kandil, ya meclis” sözüne atýfta bulunan Tuncel, gerek yargýlamadaki tutumuyla gerekse Kürt halkýna yönelik saldýrýlarýyla, yapýlan operasyonlar, yürütülen savaþ ve tutuklamalarla Kürt halkýný Kandil’i tercih etmek zorunda býraktýðýný belirterek “Bu tutumu nedeniyle örgüte adam kazandýrdýðý için Baþbakan hakkýnda suç duyurusunda bulunmak gerekir” dedi. Bu kararýn siyasi bir karar olduðunu ve kararýn kiþisel deðil bir halkýn siyasi iradesinin yok saymaya, mahkum etmeye yönelik bir karar olduðunun altýný çizdi.
Sokaklar
TUNCEL’İN HAPİS CEZASI TAKSİM’DE PROTESTO EDİLDİ!
Sabahat Tuncel’lin cezaevinde milletvekili seçilerek tahliye olduğu davadan 8 yıl 9 ay hapis cezası alması protesto edildi. Taksim Tramvay Durağı’nda toplanan kitlenin Galatasaray Lisesi’ne yürümesi, çevik kuvvet polisleri ve panzerlerle engellenince eylem Taksim Meydanı’nda yapıldı. “Vekillerimiz Onurumuzdur. Parlementere Me Rumete Meye. İrademize Sahip Çıkıyoruz” pankartı açan kitle “Vekilimiz Sebahat Tuncel’e Sahip Çıkıyoruz” dövizleri taşıyarak sık sık “Baskılar Bizi Yıldıramaz”, “Vekile Uzanan Eller Kırılsın”, “Kürdistan Faşizme Mezar Olacak”, “Yaşasın Devrimci Dayanışma” sloganları attı. Basın açıklamasına milletvekillerinden Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder, Levent Tüzel ve siyasi parti temsilcileri katıldı. Levent Tüzel’in yaptığı konuşmanın ardından basın açıklamasını okuyan Erdal Demirhan, “Sebahat Tuncel’i cezaevine kapatarak Kürt sorununda bir çözüm sağlayacağını uman anlayışlara sesleniyoruz: On binlerce tutuklu, hükümlü, baskı ve zulüm bu sorunda sizin istediğiniz sonuçları dün üretmedi, yarın da üretmeyecek. Gelin, insanca ve eşit koşullarda yaşamak isteyenlerin uzattığı eli tutun” dedi. Açıklamadan sonra eylem sloganlarla sona erdi.
SABAHAT TUNCEL YALNIZ DEÐÝLDÝR Faþizm Kürt halkýna azgýnca saldýrýyor. Katliamlar, tutuklamalar karþýsýnda Kürt halký ayaða kalkmýþ durumda. Yaþanan bu saldýrýlardan biri de BDP Ýstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel’e 8 yýl 9 ay ceza verilmesiydi. Hem Kürt halkýnýn gözü kara temsilcilerinden biri olmasý, hem de devrimci bir kadýn olmasý bu saldýrýlarýn sebebidir. Ancak bu da diðerleri gibi boþa bir çabadýr. Bizler Emekçi Kadýnlar olarak Kürt halkýnýn özgürlük mücadelesinin yanýndayýz ve “Sabahat Tuncel Yalnýz Deðildir” diyoruz. YAÞASIN KÜRT VE TÜRK EMEKÇÝ KADINLARININ MÜCADELE BÝRLÝÐÝ 220. Sayý / 26 Eylül - 10 Ekim 2012
EKA (Emekçi Kadýnlar)
9
Sokaklar
SALDIRIYA UÐRAYAN EÐÝTÝM EMEKÇÝLERÝNE DESTEK!
11 Eylül Pazartesi günü Eðitim Sen’in eðitimdeki 4+4+4 uygulamasýna karþý Türkiye genelinde sesini kamuoyuna duyurmak ve bilgilendirmek için baþlattýklarý yürüyüþün Diyarbakýr koluna polisler tarafýndan yapýlan saldýrýyý protesto etmek ve gözaltýna alýnan meslektaþlarýnýn serbest býrakýlmasý için 14 Eylü’de Yeþilsu Parký’nda basýn açýklamasý ve oturma eylemi yapýldý. Eðitim Sen baþkaný Ömer Faruk Koç’un okuduðu basýn açýklamasýnda “Sendikamýzýn, 4+4+4 uygulamasýna karþý görüþlerini dile getirmek ve kamuoyunu bilgilendirmek amacýyla ülke çapýnda kollar halinde baþlattýðý yürüyüþün AKP hükümetinin demokratikleþme ve ileri demokrasisi 4+4+4 eðitim sistemine karþý demokratik hakkýný kullanan Batman yürüyüþ kolumuza Diyarbakýr’da emrindeki güvenlik güçlerini saldýrtarak bir kez daha tahammülsüzlüðünü göstermiþtir. Güvenlik güçlerinin yürüyüþü engelleme giriþimlerine karþý oturma eylemi yapan Eðitim Sen`lilere biber gazýyla müdahale edilmiþ ve MYK üyemiz Mustafa Ecevit ve Diyarbakýr Þube Baþkanýmýz Kasým Birtek‘in de aralarýnda bulunduðu 15 üyemiz yüzlerce polis tarafýndan her darp edilerek gözaltýna alýnmýþtýr. Bu saldýrýyý biz kez daha kýnýyoruz. Eylemlerimizin arkadaþlarýmýz serbest býrakýlýncaya dek devam edeceðini buradan belirtiyoruz” denildi. Bu saldýrýnýn 4+4+4’e karþý yapýlan eylemlere tahammülsüzlüðün bir göstergesi olduðu vurgulanýrken, en son olarak gözaltýna alýnan serbest býrakýlmasý talebi ve 5 dakikalýk oturma eylemi yapýldý. Antep Mücadele Birliði Platformu
10
Yeni Evrede
EÐÝTÝM EMEKÇÝLERÝ YÜRÜYOR!
Mücadele Birliði
KESK (Kamu Emekçileri Sendikalarý Konfederasyonu) baðlý Eðitim Sen üyesi eðitim emekçileri 4+4+4’e karþý Türkiye’nin bir çok ilinden Ankara’ya doðru yürüyorlar. Türkiye’nin bir çok ilinden 4 koldan Ankara’ya baþlatýlan yürüyüþ belli þehir merkezlerinde basýn açýklamasý ve yürüyüþlerle sürdürülüyor. Çanakkale, Edirne, Tekirdað güzergahýndan Ýstanbul’a ulaþan Marmara kolu, 12 Eylül günü Ýstanbul’a ulaþtý. ve Ýstanbul kolu ile Taksim’de birleþti. Marmara bölgesinden gelen emekçiler, Galatasaray Lisesi önünde toplanan kitle tarafýndan alkýþ ve sloganlarla karþýlandý ve Galatasaray Lisesi’nden Taksim’e doðru yürüyüþ gerçekleþtirildi. Eðitim emekçileri önlerinde “4+4+4’e karþý Demokratik, Bilimsel Eðitim Kardeþçe Yaþam Ýçin Yürüyoruz” yazýlý pankart açtýlar. Yürüyüþte “Karanlýða Teslim Olmayacaðýz”, “Baskýlar Gözaltýlar Tutuklamalar Bizi Yýldýramaz”, “Yaþasýn Örgütlü Mücadelemiz”, “15 Eylül’de Ankara’dayýz” sloganlarý atýldý. Taksim Meydaný’na ulaþan kitle adýna Eðitim Sen Genel Baþkaný Ünsal Yýldýz konuþma yaparak, 4+4+4’te karþý 4 koldan baþlatýklarý yürüyüþü Ankara’da 15 Eylül’de büyük bir mitingle sonlandýracaklarýný söyledi. Yýldýz, “Gerici, ýrkçý eðitime karþý, anadilde eðitimi savunmak için, çocuklarýmýza, geleceðimize, ülkemize sahip çýkmak için yollarda olduklarýný” belirterek bugünün 12 Eylül darbesinin yýldönümü olduðunu hatýrlattý. Yýldýz, aradan geçen zamana raðmen neredeyse hiçbir þey deðiþmediðini sadece aktörler deðiþtiðini ayný rejimin, ayný faþist uygulamalarýn devam ettiðini söyledi. Yýldýz “Kenan Evren’den sonra Özal’la, þimdi de Tayyip Erdoðan’la bu baský rejimi devam ediyor” dedi. Eðitim Sen Genel Baþkaný konuþmasýný þöyle sürdürdü, “Kürt sorununa bakýn, kan gövdeyi götürüyor. Alevi sorununda gelinen noktaya bakýn, kapýlara çarpýlar atýlýyor. Demokratik açýlýmlara bakýn, hapishaneler hýncahýnç dolu. Özgürlükler açýsýndan bakýn gazeteciler, bilim insanlarý, aydýnlar, sendikacýlar gözaltýndalar, haksýz bir þekilde tutuklu bulunuyorlar. Siyasal iktidar, bu sorunlarý kendi rejimini yeniden kurmak için baský aracý olarak kullanýyor”. “Bu yasa, anadil hakký gibi evrensel toplumsal bir talebi yok sayýyor. Din dersinin zorunlu olmaktan çýkarmýyor. Eðitim alanýndaki hiçbir sorunu çözmüyor. 72 aylýk yoksul çocuklarýn eðitime baþlatýlmasý, yoksulluk düzeninin yeniden üretilmesine yol açacaktýr. 9 yaþýndaki çocuðun meslek seçimine itilmesi doðru deðildir.” “Sesimizi daha gür bir þekilde duyurmak için 15 Eylül’de Ankara’da olacaðýz. Biz 15 Eylül’ü AKP dayatmalarýna karþý mücadelenin sonlandýðý bir gün olarak deðil, birlikte mücadelenin baþlangýcý bir gövde gösterisi olarak görüyoruz” dedi ve emekten yana tüm demokrasi güçlerini Ankara Mitingi’ne çaðýrdý. Açýklamadan sonra Ankara’ya devam edecek Marmara kolu ile birlikte, AKM önünde bekleyen otobüslere binildi. Yürüyüþ kolu alkýþ ve sloganlarla uðurladý. 220. Sayý / 26 Eylül - 10 Ekim 2012
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
ASLA ONURUMUZU ÇÝÐNETMEYECEÐÝZ
11 Eylül’de baþlayan “Ankara’ya Dört Koldan Yürüyoruz” yürüyüþü, Sýhhýye Meydaný’nda on binlerce kiþinin katýldýðý mitingle son buldu. KESK’e baðlý Eðitim-Sen’in tüm þubeleri, 4+4+4 yani eðitim sistemine karþý en büyük protestoyu iþçiler, öðrenciler, memurlar ve emekçi halkýn yoðun katýlýmýyla gerçekleþtirildi. Günler öncesinden Çanakkale, Rize, Muðla, Batman kollarýndan Ankara’ya yürüyüþe baþlayan eðitim emekçileri, 15 Eylül günü Ankara’da Hipodrom’da buluþtu. Sabah saatlerinde Hipodrom’da toplanan eðitim emekçileri, eðitim sistemini protesto eden pankartlarý, dövizleri ile Sýhhiye Meydaný’na kadar yürüdüler. 4+4+4’e karþý gerçekleþtirilen en büyük ve kapsamlý niteliði olan mitinge Mücadele Birliði Platformu, BDP, BDSP, Halk Cephesi, DÝSK, TTB, TMMOB ve eylemde olan Hava Ýþ sendikasý üyesi iþçiler, BEDAÞ iþçileri, Dev Saðlýk Ýþ iþçileri ve çok sayýda siyasi parti ve demokratik kitle örgütü katýldý. Mücadele Birliði Platformu mitinge “Özgür Bilimsel Eðitim Sosyalizmde” pankartý ile katýldý. “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak”, “Karanlýða Teslim Olmayacaðýz”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Dinci,Gerici Irkçý, Eðitime Hayýr”, “Özgür Bilimsel Anadilde Eðitim Sosyalizmde” sloganlarýnýn öne çýktýðý mitingde KESK’li tutsak emekçilerin resimleri de taþýndý. Miting alanýnda 4+4+4 eðitim sistemi oylamaya sundu, binlerce kiþi ellerini “Hayýr” diye havaya kaldýrdý, o an yuh ve hayýr sesleriyle meydan yankýlandý. Tutuklu olan KESK’li sendikacýlarýn isimleri okundu, kitle tarafýndan “burada” diye cevaplandý. Sýhhiye Meydaný’nda selamlamalardan sonra, ülkenin dört bir yanýndan gelen emekçilere ilk konuþma Eðitim Sen Genel Baþkaný Ünsal Yýldýz tarafýndan yapýldý. Ünsal Yýldýz zindanlarda tutsak olan KESK’li sendikacýlarý selamladý. AKP’nin uluslararasý iþbirlikçileriyle hazýrladýðý programlarla yeni dayatmalar getirdiðin ve 4+4+4’ün IMF, AB, Dünya Bankasý’ndan beslendiðini söyleyen Yýldýz, AKP hükümeti’nin ülkeyi yasalarla baþtan baþa yeniden kurma niyetinde olduðunu belirterek “Biz siyasal iktidarýn yapmaya çalýþtýðý tüm bu düzenlemelerin farkýndayýz” dedi. 12 Eylül’ün üzerinden 32 yýl geçmesine raðmen bugünün dünden farklý olmadýðýný söyleyen Yýldýz, Baþbakan Erdoðan ile Kenan Evren arasýndaki tek farkýn giysileri olduðunu belirtti. 4+4+4’ün zorunlu eðitimi 12 yýla çýkarmadýðýný belirterek, yoksul halkýn, çocuklarýný ilk 4’ten sonra okula gönderemeyeceðini, kýz çocuklarýnýn eve kapatýlacaðýný, erkek çocuklarýnýn tamirhaneye gönderileceðini söyledi. Yýldýz, “Yasanýn hiçbir aþamasý bilimsel deðil. Okula baþlama yaþý skandal. Yasa hiçbir eðitim bilimi kriterine uymuyor. Toplumun son derece önemli talebi olan zorunlu din dersinin kaldýrýlmasý ve anadilde eðitim de bu yasada yok. 4+4+4 bilim dýþýdýr, eþitsizliktir, yoksulluk, yolsuzluktur, daha çok sýnav, daha çok dershane, sömürünün altta kalanýn caný çýksýndýr, þiddettir, inanç özgürlüðüne getirilen engeldir. Yani 4-4’lük rezaletin kendisidir” diye konuþtu. KESK Genel Baþkaný Lami Özgen, 68 tutuklu KESK’linin mücadelede yanlarýnda olduklarýný söyledi. Özgen þöyle konuþtu: “Biz söz verdik, asla ve asla onurumuzu çiðnetmeyeceðiz ve onurumuza sahip çýkacaðýz. Hükümetin zulüm ve zorbalýðýna boyun eðmedik. Biz çocuklarýmýza onurlu bir gelecek býrakacaðýmýza söz vermiþtik. AKP zulmüne karþý birleþik mücadeleye çaðýrýyorum. Kurtuluþ yok, tek baþýna ya hep beraber ya hiçbirimiz. An azadi an azadi.” Lami Özgen, 4 Ekim’de Ankara’da görülecek KESK’lilerin davasýna çaðrý yaptý. Özgen’in konuþmasýndan sonra Moðollar sahne aldý. Saatler 16.30’a gelirken miting, sloganlar, alkýþlar ve coþkulu ezgilerle sona erdi. 220. Sayý / 26 Eylül - 10 Ekim 2012
Sokaklar
12 EYLÜL DEVAM EDÝYOR
Devrimci Ýþçi Sendikalarý Konfederasyonu 12 Eylül faþist askeri darbesini AKP Þiþli Ýlçe binasý yaptýðý yürüyüþle protesto etti. 11 Eylül günü, Genel Merkez binasýnda toplanan DÝSK’li sendikacýlar ve iþçiler DÝSK pankartý arkasýnda kortej oluþturarak AKP Þiþli Ýlçe Baþkanlýðý önüne yürüdüler. DÝSK’li iþçiler “12 Eylül AKP ile sürüyor. YÖK, RTÜK, HSYK, ÖYM (DGM) Sendikal Yasalar Kaldýrýlsýn” pankart ve dövizleri taþýyarak caddenin tek þeridini trafiðe kapattýlar. Eylemde olan Sosyal-Ýþ Sendikasý Bilgi Üniversitesi iþçileri, Birleþik Metal-Ýþ Sendikasý üyesi Güven Elektrik iþçileri ve BEDAÞ iþçileri katýldý. Yürüyüþ esnasýnda iþçiler, “12 Eylül AKP Ýle Sürüyor”, “12 Eylül Hukukuna Son”, “Gün Gelecek Devran Dönecek Darbeciler Halka Hesap Verecek” sloganlarý attýlar. AKP ilçe binasý önünde TOMA ve yoðun çevik kuvvet polislerinin olmasý dikkat çekti. AKP binasý önünde açýklama yapan DÝSK Genel Baþkaný Erol Ekici, “12 Eylül faþist zihniyeti, Türkiye halklarýna çok þeyler kaybettirdi” dedi ve 12 Eylül’ün bir ABD projesi olduðunu, bunun bugün AKP hükümeti ile devam ettiðini belirti. DÝSK Genel Baþkaný Erol Ekici konuþmasýný þöyle devam ettirdi: “Biz 12 Eylül askeri cuntasýnýn iþkencehanelerinden, cezaevlerinden baþýmýz dik çýktýk. Faþizmin ne olduðunu çok iyi biliriz. 12 Eylül’ü kurumlarýyla, zihniyeti ile sürdürmeye hevesli olan siyasal iktidarý uyarýyoruz. Tarih cellatlarýn, katillerin yaptýklarý zulmün bedelini er ya da geç onlara ödetecektir. Bugün kan ve gözyaþý üzerinden siyasal iktidarýný sürdürenler bilmelidirler ki, zulüm ile abad olanýn ahiri berbad olur. Bugün zaten yaptýðý insanlýk dýþý faaliyetlerden ve halkýna karþý iþlediði suçlardan dolayý tarihin mahkum ettiði faþist cuntacý Kenan Evren’i göstermelik bir biçimde yargýlayýp, onun ve arkasýndaki güçlerin yapmak istediklerini büyük bir hevesle sürdürenler, er geç tarih önünde hesap verecektir” dedi. Açýklamadan sonra eylem sloganlarla sona erdi.
11
Gündem
E
zilen ve sömürülen geniþ halk kitlelerinin devlet ve hükümet politikalarýna, dahasý devletin ve hükümetin bizzat kendisine bakýþlarý nedir diye merak edenlere tavsiyemiz, örneðin, Antakya halkýna bakmalarýdýr. Geçtiðimiz hafta, Antakya bölgesi halkýnýn isyaný bu konuda bize çok deðerli veriler saðlýyor. Toplumun emekçi sýnýflarýnýn nasýl bir “kaynama” noktasýnda olduðunu anlamak için de ayný yere bakmak kiþiye yeterli fikri verir. Antakya ve çevresindeki emekçi halk, aylardýr süren gerginlikten sonra nihayet bir “genel bahane” bularak isyan etti. “Patlama” için ÝP denen çevrenin basýn açýklamasýnýn Valilik tarafýndan yasaklanmasý aranan “genel bahane”yi oluþturdu. Ýsyan için Valilik yasaðý gerçek anlamda bir “bahane” oldu. Ýsyan sýrasýnda halkýn ÝP’lileri kovmasý, halkýn devlete ve hükümete isyan etmek için bu basýn açýklamasýný bir “bahane” olarak kullandýðýnýn tartýþmasýz kanýtý olarak görülmelidir. Ýsyan sýrasýnda en çok öne çýkan slogan “hükümet istifa” idi. Peki bu slogan neyi anlatýyor, halkýn hangi özlemini, hangi talebini ifade ediyor. Bu slogan sosyal reformist partilerin dilinde katýksýz reformizmi ifade ediyorsa halkýn dilinde devrimci bir iktidar isteðini, mevcut iktidarýn devrimci tarzda yýkýlmasý özlemini ifade eder. Halk, “hükümet istifa” diye haykýrýrken gerçekte parlamentoda bir hükümet deðiþikliði isteðini deðil, burjuva hükümetin yýkýlýþýný ve kendi çýkarlarýna uygun devrimci bir hükümetin kurulmasý isteðini dile getiriyor.
DEVRÝMCÝ
HALKLARI Yeni Evrede
Mücadele Birliði
lerin durumu nasýl gördüklerine bakalým önce. Bunun için, emperyalist çevreler açýsýndan oldukça ciddiye alýnan New York Times adlý gazetenin bir deðerlendirmesini aktaralým. Gazete muhabiri Tim Arango Ýstanbuldan geçtiði yorum/haberinde þu ifadeleri kullanýyor: “Türkler ‘yan kapýdaki savaþ’ sürerken, kendi ülkelerinde Ýranlý casuslarýn yakalanmasýna, Türk askerlerinin PKK tarafýndan pusuya düþürülmesine, Suriyeli mültecilerin ihtiyaçlarýna milyonlarca dolar harcamasýna tepki göstermeye baþladý.” Sonra gazete devam ediyor: “Türk hükümeti, ‘Suriye’deki isyana verdiði destekten dolayý kendi halkýndan gelen bir sitemle karþý karþýya.’ Türkiye’nin güneyinde ‘savaþçýlara’ evsahipliði yapýlmasý; Ýstanbul’da Suriyeli muhaliflerin, sýnýrda mültecilerin aðýrlanmasý ve muhalefete ‘silah ulaþtýrýlmasýna yardým edilmesi’ tepki çekiyor” Gazete, deðerlendirmesinde sonuçta tüm bunlarýn “toplumun ruh halini bozduðunu” ve bu bozulmanýn hükümet için “bariz bir gerileme” olduðunu kaydediyor. Gazetenin görüþüne baþvurduðu bir Türk uzman ise, “Birçok Türk bunlarýn, Türkiye’nin Esad rejimine karþý saldýrgan duruþunun bir sonucu olduðunu düþünüyor” þeklinde bir deðerlendirmede bulunuyor. Bu deðerlendirmelerin doðru olmakla birlikte sýð, taraflý, eksik, mümkün olduðunca hükümet lehine yumuþatýlmýþ ifadelerle yapýlmaya çalýþýlmýþ deðerlendirmeler olduðunu belirtmeliyiz. Doðrusu, emekçi sýnýflar hükümete, devlete ve sömürü sistemine karþý gazetenin yazdýðý gibi bir “sitem” deðil ama büyük bir öfke, kin ve nefret içinde. Halk ve Hükümet Sadece bunlar da deðil, ayný yoksullaEmekçi sýnýflarýn ve Kürt halkýnýn hü- rýn zenginliði temsil eden burjuva sýnýfa kümete –ve yanýsýra devlete de- bakýþýný karþý da büyük bir kin içinde olduðunun sürekli mercek altýnda tutan emperyalist- altýný çizmeliyiz. Emekçi sýnýflarda zen-
12
220. Sayý / 26 Eylül - 10 Ekim 2012
ginliði, sefahati temsil eden burjuva sýnýfa karþý büyük bir öç alma duygusunun geliþtiðini bundan on altý yýl önce, Sabancý “bunlar gecekondulardan gelip boðazýmýzý kesecekler” sözleriyle ortaya koymuþtu. O günden bu güne deðiþen tek þey, sefaletin, yoksulluðun artmasý; bunlarla birlikte yoksul sýnýflarda þiddetli duygularýn keskinleþmesidir. Emekçi sýnýflarýn ve Kürt halkýnýn hükümet ve devlete karþý büyük bir öfke, kin ve kýzgýnlýk içinde olduðuna dair tespitimizi pratikte doðrulamak isteyen Hatay halkýna bakabilir, Antep iþçi sýnýfýna bakabilir, Alevilere bakabilir ya da Kürt halkýna bakabilir. Daha doðrusu, toplumun tüm ezilen, sömürülen, yaþamdan kovulan, geçimini ücretli emekle saðlayan kesimlerine bakabilir. O zaman toplumun bu ezici çoðunluðunun sürekli bir hareket halinde, isyan etmek için sürekli bir “genel bahane” arayýþýnda, toplumsal sistemde köklü bir deðiþim isteðinde olduðunu göreceklerdir.
Patlama Ýþaretleri Toplumun emekçi sýnýflarýnýn, Kürt halkýnýn, Alevilerin ve deðiþik inançlara sahip toplumsal kesimlerin ateþ üstündeki mýsýr taneleri gibi, bir orada bir burada patladýðýna artýk her gün tanýk olmaktayýz. Patlama aralýklarý þimdilik nispeten uzun. Ýki büyük patlama arasý ortaya çýkan sayýsýz küçük eylem bir sonraki büyük patlamanýn zeminini hazýrlýyor, gereken birikimi saðlýyor, mücadele halindeki kitleleri pratik içinde eðitiyor; onlara sorunlarýnýn ancak devrimci bir deðiþimle mümkün olabileceðini pratiðin öðretici gücüyle kavratýyor. Yeterli birikim oluþtuðunda, yani ateþ üstündeki mýsýrlardan bazýlarý yeterince ýsýndýðýnda beklemediðimiz yerde ve beklemediðimiz anda bir büyük patlamanýn gerçekleþtiðine tanýk o-
Ý ÝKTÝDAR
IN TALEBÝ: Yeni Evrede
Gündem
Mücadele Birliði
luyoruz. Hatay isyaný bu bakýmdan derslerle doludur. Yeterli miktarda patlayýcý biriktiðinde en ufak bir kývýlcýmýn büyük bir yangýna yol açabileceðinin örneði oldu Hatay. Hatay’da genel olarak emekçilerin, özel olarak Alevilerin hükümetin Suriye politikasýna karþý öfke içinde olduklarý biliniyordu. Gün geçtikçe biriken bu öfke beklenmedik bir anda ve beklenmedik bir nedenle isyana dönüþtü; hükümeti hedef aldý ve aslýnda hükümet somutunda sistemi, burjuva egemenliði hedef aldý. Bu, Hatay isyanýndan çýkarýlmasý gereken birinci derstir. Ýkinci ders ise, bir halkýn yeterince öfke biriktirdikten sonra isyan etmek için kimseyi beklemeyeceði gerçeðidir. Aylardýr büyük bir öfke hali içindeki Hatay halký, isyan etmek için, kimseyi beklemeden, sýradan bir Vali yasaðýný bahane etti ve harekete geçti. Üçüncü ve en önemli derslerden birisi, eyleme geçen halkýn eylemi örgütlü þekilde yürütmek için kendi içinden hemen bir “Heyet” oluþturmasýdýr. Bu “heyet” aslýnda bir eylem komitesinden, bir mücadele organýndan baþka bir þey deðildir. Eylem içindeki halkýn kendi içinden hemen böyle bir “heyet” oluþturmasý Leninistlerin üzerinde önemle durmasý gereken bir olgudur. Bu Leninist görüþlerin, Leninist politikalarýn mücadele içinde, halkýn arasýnda yaþam bulmasýnýn bir baþka örneðidir. Demek oluyor ki, halk isyan etmek için artýk “örgütlü” olmayý beklemiyor. Bir isyan için yeterince patlayýcý biriktiði yerde harekete geçiyor, kendi örgütlülüðünü isyanýn içinde yaratýyor ve sonuca ulaþmaya çalýþýyor. Leninistlerin bu gerçeði iyice kavrayarak ortaya çýkacak her ayaklanma ya da isyana hazýrlýklý olmasý gerekiyor. Ayaklanma ya da isyanlara ka-
týlmak devrimci öncü bir partinin militanlarý için yeterli bir durum deðildir. Aslolan ayaklanma ve isyanlarý politik etkimiz altýna alabilmek, devrimci hedefler doðrultusunda yönlendirebilmektir.
Devrimci Ýktidar Devrimci hedefler dendiðinde anlaþýlmasý gereken ilk þey, devrimci iktidardýr. Kürt halký ve emekçi sýnýflar, Aleviler, diðer ulusal topluluklar yaþamsal sorunlarýnýn çözümü için bu gün harekete geçmiþlerse, farkýnda olsunlar ya da olmasýnlar, bunun anlamý devrimci bir iktidar için savaþtýklarýdýr. Çünkü onlarýn yaþamsal sorunlarýnýn çözümünün ilk adýmý, devrimci bir iktidarýn kurulmasý, politik iktidarýn, sonra da tüm iktidarýn halklarýn eline geçmesidir. Tekelci sermaye sýnýfýnýn artýk egemen olamadýðý, gerici/faþist burjuva iktidarlarýn emekçi sýnýflarýn ve Kürt halkýnýn hiçbir sorununu çözemeyeceði gerçeði artýk pratik olarak da kanýtlanmýþ bulunuyor. Toplumun ezilen, sömürülen, baský altýnda tutulan, yoksullaþtýrýlan kesimler içine itildikleri duruma razý olmayacaklarýný günlük eylemlerle ifade ediyor, kararlý bir mücadele içine girerek gösteriyorlar. Toplumun ezici bir çoðunluðu eylem halinde. Hatay örneði, kitlelerin en ufak bir bahane durumunda devlete ve hükümete karþý kararlý bir mücadeleye atýldýklarýný göstermesi bakýmýndan önemliydi. Kürt halký ise özgürlük hakký mücadelesinde çok önemli bir aþamaya gelmiþ bulunuyor ve bu noktadan artýk bir daha geri düþmek istemediðini kararlý savaþýyla ortaya koyuyor. Kürt halký kesinlikle ileri gitmek istiyor ve gidecektir. Alevilere gelince.. Uzun yýllar baský altýnda tutulmuþ, katliamlara uðramýþ, aþaðýlanmýþ bu toplumsal kesim kesin bir baþkaldýrý sürecine girmiþ220. Sayý / 26 Eylül - 10 Ekim 2012
tir.
Toplumun ezici bir çoðunluðunu oluþturan bu kesimlerin yaþamsal sorunlarý nasýl çözülebilir? Bu sorunun tek yanýtý, “Devrimci Ýktidar”dýr. Sorunlarý ancak devrimci bir iktidar çözebilir. Çünkü sadece devrimci bir iktidar gerici/faþist politik yapýyý enerjik bir þekilde çözebilir, çünkü ancak böyle bir iktidar enternasyonalist anlayýþ ve ruhla hareket ederek Kürt ulusuna kendi devletini kurma hakký da dâhil kendi kaderini tayin hakkýný koþulsuz tanýyabilir, deðiþik inançlar üzerindeki her türlü baskýyý yasaklayabilir, her türlü aþaðýlama giriþimini cezalandýrabilir; çünkü ancak böyle bir iktidar sömürücülerin varlýðýna son vererek tüm toplumsal zenginliði çalýþan sýnýflarýn hizmetine koþabilir. Hatay’da kitlelerin dilindeki “Hükümet istifa” sloganý bu yüzden parlamento içi bir arayýþýn ifadesi deðil gerçekte devrimci bir iktidar arayýþýnýn, özleminin ifadesidir. Kitlelerin dilinde olduðu zaman bu sloganda burjuva politik iktidarýn yýkýlmasý özlem ve isteði var. Sosyal reformistlerin dilinde olduðu zaman, bu slogan, parlamenter bir arayýþýn özlemi olarak okunmalýdýr. Biz, hükümetin, hükümet þahsýnda burjuva politik iktidarýn yýkýlmasý istemini dile getiren hareket halindeki kitlelere devrimci iktidar/ devrimci hükümet hedeflerini göstermeli, onlarý bu hedefler için mücadeleye çaðýrmalýyýz. Mücadele halindeki kitleler, Kürt halký çaðrýmýzý anlamakta, kavramakta gecikmeyecekler. Çünkü bu onlarýn gerçek özlemidir, gerçek istemidir. Onun için þimdi “Devrimci Ýktidar Ýçin Mücadele Et!” çaðrýsýný her tarafa ve tüm gücümüzle yaymalýyýz.
13
Yeni Evrede
KAPÝTALÝZMÝN EMEKÇÝ KADINLARA SALDIRILARI
Emekçi Kadınlar
23 Eylül Pazar günü Emekçi Kadýnlar (EKA) Ankara’da Mart Kültür Evi’nde “Kapitalizmin Emekçi Kadýnlara Yönelik Saldýrýlarý” konulu bir panel düzenledi. Panelde kürtaj, sezeryan, fazla sayýda doðum, tecavüz, nüfus politikalarý, savaþ gibi farklý konulara deðinildi. Konunun toplumsal ve sosyolojik boyutunu Rojda Þendur, hukuki boyutunu Av.Sevinç Sarýkaya ve saðlýk boyutunu da saðlýk emekçisi Sultan Özkan ele aldý. Hukuki boyutun ele alýnýþýyla baþlayan panelde Av.Sevinç Sarýkaya, bir savaþ durumunda kadýna karþý kullanýlan ve deðiþmeyen tek silahýn “tecavüz” olduðunu vurgulayarak baþladý. Daha sonra kürtaj, doðum öncesi ve doðum sonrasý izin, süt izni, kadýn emeði gibi konularýn hukuki boyutuna deðindi. Sonra saðlýk emekçisi Sultan Özkan sunumuna baþladý. Emekçi kadýnlara yöneltilen saldýrýlarýn kadýn saðlýðý üzerindeki etkisine deðinen saðlýk emekçisi; kadýn saðlýðýnýn özelde kadýný genelde ise çocuk ve
Mücadele Birliði
toplumun tamamýný etkilediði için önemli olduðunu vurguladý ve Baþbakan’ýn “3 çocuk istiyorum” sözüne atýfta bulunarak fazla sayýda gebeliðin ve çok çocuk sahibi olmanýn kadýnýn fizyolojik ve psikolojik saðlýðý üzerindeki etkilerini anlattý. Çok fazla sayýda gebeliðin anne tükenmesine yol açarak annenin saðlýðýný bozduðuna ve ölümlere yol açtýðýna deðindi. Baþbakanýn “sezeryanla doðuma karþýyým” sözlerinin de 3 çocuk mantýðýndan kaynaklandýðýný ve sezeryanla doðumda en fazla 3 çocuk önerildiðini fazlasýnýn ise riskli olduðunu dile getirdi. Ayrýca emekçi kadýnlara yönelik saldýrýlarýn yalnýzca kürtaj, sezeryan, çok doðum olmadýðýný, ayný zamanda uzun çalýþma saatlerinin, uzun süre ayakta kalmanýn, gece çalýþmanýn, stresli iþlerde çalýþmanýn kadýn saðlýðýný olumsuz etkilediðini söyledi ve burjuvazi tarafýndan kadýnlara dayatýlan güzellik anlayýþýnýn da kadýnlara yöneltilen bir psikolojik þiddet olduðunu vurgulayarak her yýl onlarca kadýnýn zayýflama ilaçlarý, estetik ameliyatlarý vb. nedeniyle hayatýný kaybettiðini dile getirdi. Sunumun sonunda tüm bu saldýrýlarýn ve saðlýk hizmetinin toplumdaki diðer hizmetlerden ve sorunlardan ayrý ele alýnamayacaðýný ve tamamen bir sistem sorunu olduðunu vurgulayarak, çözümün insaný deðil parayý, karý düþünen bu sistemin temellerini dinamitleyerek onu tarihin çöplüðüne göndermek olduðunu söyledi. Ýnsanýn insana yaraþýr bir hizmeti ancak sosyalizmde a-
labileceðini söyleyerek dinleyicilere “Küba’yý düþünün. Küba’ da binlerce saðlýk emekçisi yalnýzca Küba için deðil dünyanýn tüm halklarý için saðlýk üretiyor. Küba’nýn yaptýðý þey altyapýdan beslenmeye, kadýn öncelikli olmak üzere eðitime önem verilmesi ve tüm nüfusa parasýz ve eþit saðlýk hizmeti sunulmasýdýr. Bunun anlamý sosyalizmin insana deðer vermesidir” diyerek sunumu bitirdi. Daha sonra konunun toplumsal boyutunu ele alan Rojda Þendur gündeme gelen kürtaj, 3 çocuk gibi konularýn nüfus politikalarýnýn bir parçasý olduðunu vurguladý. Kadýnlarýn evlenme yaþýnýn, kaç çocuk doðuracaðýnýn, ne zaman, hangi sýklýkla, hangi yöntemle ve hangi koþullarda anne olacaðýný bu politikalarýn belirlediðini söyledi. Bu politikalarýn burjuvazinin ihtiyaç ve çýkarlarý ile savaþ politikalarýna göre belirlendiðini vurguladý. Son olarak da Clara Zetkin’in “Güneþ nasýl ýþýmak, ýrmak nasýl akmak ve kuþ nasýl þakýmak zorundaysa, ben de savaþmak zorundayým” sözüne atýfta bulunarak emekçi kadýnlarýn özgürleþebilmesi için savaþmak zorunda olduðunu vurguladý. Sunumlarýn bitmesinin ardýndan soru cevap bölümüne geçildi. Sorulan sorularla bu bölümde de verimli tartýþmalar yapýldý. Daha sonra 7 Ekim’de Ankara’da yapýlacak olan Alevi Mitingine çaðrý yapýlarak panel sonlandýrýldý. Çay ve ikramlar eþliðinde sohbetlere devam edildi. Ankara Emekçi Kadýnlar(EKA)
BAKIRKÖY CEZAEVÝ ÖNÜNDE PROTESTO!
Bakýrköy Cezaevinde Tutuklu Aileler Derneði her hafta siyasi tutsaklar için yaptýklarý eylemin bu haftaki konusu, baþlatýlan açlýk grevi oldu. PKK ve PJAK tutsaklarýn 12 Eylül’de baþlatýklarý dönüþümsüz açlýk grevine bir çok cezaevinde katýlým oldu. Bakýrköy Kapalý Kadýn Cezaevinde 14 Eylül günü saat 12.30’da toplanan TUAD, siyasi tutsaklarýn 12 Eylül günü itibari ile cezaevinde süresiz ve dönüþümsüz açlýk grevlerini baþlattýklarýný söyledi. Basýna açýklamasýný okuyan Nurettin Kýlýç AKP hükümetinin Kürt halkýna karþý kapsamlý imha planlarýný devreye
14
sokmuþ bulunduðunu buna karþýlýk tüm cezaevlerinde tarihsel bir eylem baþlatýklarýný, siyasi tutsaklarýn 12 Eylül günü itibari ile cezaevinde süresiz ve dönüþümsüz açlýk grevlerini baþlatýklarýný söyledi. Diyarbakýr D tipi, Diyarbakýr E tipi, Bolu F tipi, Kandýra 1 Nolu, Kandýra 2 Nolu ve Siirt baþta olmak üzere toplam 6 cezaevinde baþlayan açlýk grevine, 24 Eylül tarihinden itibaren Bakýrköy, Edirne, Erzurum, Rize, Midyat, Silivri ve Mardin Cezaevleri’ndeki PKK ve PAJK’lý tutsaklarýn katýlacaklarý açýklandý.
220. Sayý / 26 Eylül - 10 Ekim 2012
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
ÝÇÝMÝZDE MÜCADELE ATEÞÝ YANMAYA DEVAM EDÝYOR
Enerji Sen üyesi BEDAÞ sayaç okuma iþçileri eylemlerinin 117. gününde Galatasaray Lisesinden BEDAÞ Genel Müdürlük binasýna kadar yürüyüþ gerçekleþtirdi. 14 Eylül günü Galatasaray Lisesi’nde toplanan iþçiler yürüyüþte “BEDAÞ’tan Atýlan Ýþçiler Geri Alýnsýn” pankartýný açtýlar. Yürüyüþ boyunca “BEDAÞ Þaþýrma Sabrýmýzý Taþýrma”, “Yaþasýn Ýþçilerin Birliði”, “Ýþten Atýlanlar Geri Alýnsýn” þeklinde sloganlar attýlar. Ýstiklal Caddesi üzerinde bulunan Kiðýlý Maðazasýnýn ve THY bürosunun önünde durarak orada iþten çýkartýlan iþçilere destek için “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” sloganý attýlar. BEDAÞ binasý önünde yoðun çevik kuvvet ekipleri olmasý dikkat çekiyordu. BEDAÞ iþçilerin açýklama yapan Arif Ýnan; “þu sýralar ülkemizde gün geçmiyor ki iþçiler iþten çýkarýlmasýn, gün geçmiyor ki ülkede yoksul sayýsý artmasýn, gün geçmiyor ki savaþ naralarý yükselmesin, gün geçmiyor ki iþ kazasý sonucu bir iþçi yaralanmasýn, ölmesin..” dedi. Ýnan; 12 Eylül yýl dönümünde 12 Eylül’ün sürdüðünü belirterek, “12 Eylül’ün yýl dönümü olan þu günlerde 100’ün üzerinde gazeteci, 2000’in üzerinde üniversiteli tutsak... Uludere’de MÝT yasasýnda, grev hakkýndan yoksun sendikalaþma öneresinde, göçük altýnda kalan maden iþçilerine ‘güzel öldüler’ diyen bakanýn dilinde 12 Eylül sürüyor” dedi. Ýnan, iþlerine geri dönene kadar BEDAÞ binasý önünde kurduklarý çadýrda mücadelelerini sürdüreceklerini ve 4+4+4 mitingine Ankara’ya gideceklerini belirti. Ýþçiler 124. gününe gelen eylemlerinde Galatasaray Lisesi önünden Genel Müdürlük önüne yapýlan yürüyüþlerine bir yenisini daha eklediler. 21 Eylül günü Galatasaray Lisesi önünde toplanarak Ýstiklal Caddesi’nde Pýnar Aydýnlar’la birlikte yürüyen iþçileri Emeðe Ezgi de Aða Cami önünde karþýladý, birlikte Çav Bella Marþýný söylediler. BEDAÞ iþçilerinin yürüyüþlerine Mücadele Birliði, Devrimci Ýþçi Komiteleri, BDP, iþten çýkartýlan Elita iþçileri ve birçok siyasi parti destek verdi. Kitle Ýstiklal Caddesi üzerinde bulunan Kiðýlý Maðazasý ve THY bürosunun önünde durarak orada iþten çýkartýlan iþçilere destek için “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” sloganý attý. Yürüyüþ sýrasýnda da iþçiler “BEDAÞ’tan Atýlan Ýþçiler Geri Alýnsýn” pankartýný açtýlar ve “BEDAÞ Þaþýrma Sabrýmýzý Taþýrma”, “Yaþasýn Ýþçilerin Birliði”, “Ýþten Atýlanlar Geri Alýnsýn”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganlarý attýlar. Basýn açýklamasýný okuyan iþçilerden Arif Ýnan Baþgedik, BEDAÞ’a baðlý Çýra- Marsaþ ortaklýðý olan taþeron firmada çalýþtýklarýný, iþten çýkartýlan 114 iþçi olduklarýný hatýrlattý. Eylemlerinin 4 aydýr sürdüðünü ifade eden Baþgedik, sermayenin renginin, dilinin, ýrkýnýn olmadýðýný söyleyerek sözlerini þöyle sürdürdü, “Býrakmayýz, býrakmayýz. Ýçimizdeki mücadele ateþi yanmaya devam etmekte. Ýsten atýlmalara, iþ cinayetlerine, grev yasaklarýna karþý mücadeleye devam edeceðiz. Ve mutlaka kazanacaðýz” dedi. Açýklamadan sonra yürüyüþ sona erdi, iþçiler çadýrlarýna döndü. 220. Sayý / 26 Eylül - 10 Ekim 2012
Sokaklar
KÝPA’YI KÝPA YAPAN BÝZÝZ
28 Aðustos’ta iþten atýlan KÝPA iþçileri, KÝPA maðazasý önünde basýn açýklamasý ardýndan bir saat oturma eylemi yapmýþlardý. Basýn açýklamasýný KÝPA iþçileri adýna Kenan Gerçek okumuþ, açýklamaya Petrol Ýþ, Deri Ýþ þube baþkanlarý ve Tek Gýda iþ Genel Merkez Danýþmaný ile Mücadele Birliði, Kýzýl Bayrak olmak üzere devrimci kurumlar ve kitle örgütleri destek vermiþti. Eylemlerine devam eden KÝPA iþçileri, 13 Eylül’de de bir saat oturma eylemi yaptý. Oturma eyleminde sýk sýk “Sendika Hakkýmýz Engellenemez”, “Atýlan Ýþçiler Geri Alýnsýn” “Birleþen Ýþçiler Asla Yenilmez”, “KÝPA Þaþýrma Sabrýmýzý Taþýrma”, “Birleþe Birleþe Kazanacaðýz” sloganlarý atýldý. Oturma eyleminden sonra konuþma yapan Tek Gýda Ýþ Genel Merkez Danýþmaný Erol Köse “Bizler iþten attýðýn iþçi kardeþlerimiz ve tüketiciler olarak buradan ikaz ediyoruz. KÝPA’yý KÝPA yapan biziz. KÝPA’yý geri götürmesini de biliriz, bunu adam gibi de yaparýz. Önümüzdeki günlerde kardeþlerimizden talimat bekliyoruz. Kardeþler, emrinize amadeyiz. Ne önünüzdeyiz ne arkanýzdayýz yaný baþýnýzdayýz.” dedi. Açýklamanýn ardýndan kitle sloganlar eþliðinde daðýldý.
15
Yeni Evrede
Sokaklar
“TAZMÝNAT ÇIKMAZSA KAN AKACAK”
Canpolat Holding’e baðlý Güven Elektrik þirketinde taþýnma bahanesiyle 265 iþçi kýdem tazminatý verilmeden iþten çýkartýldý. Birleþik Metal Ýþ Sendika üyesi 265 iþçi, Bomonti’de þirketin mali bürosu önünde 9 Eylül’de çadýr kurarak eyleme baþladýlar. 21 Eylül günü Nakliyat Ýþ Sendikasý 12 gündür eylemde olan iþçileri ziyaret etti. Nakliyat Ýþ üyesi iþçiler DÝSK önünden Bomonti’de bulunan þirketin mali iþler bürosu önüne yürüyüþ yaptýlar. Güven Elektrik iþçilerinin yanýna gelindiðinde iþçilerin oluþturduðu bando takýmý karþýladý onlarý ve sýk sýk “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” slogan atýldý. Güven Elektrik iþçileri “Ekmek Soðan Yeriz Hakkýmýzý Ýsteriz”, “Tazminat Çýkmazsa Kan Akacak” sloganlarýný attýlar. Güven Elektrik iþçileri adýna konuþma yapan Birleþik Metal Ýþ Sendikasý örgütlenme uzmaný Özkan Atar Güven Elektrik þirketi tarafýndan üretim yerini “taþýma” bahanesiyle 265 iþçiyi iþten çýkardýðýný ama þirketin hala Çorlu’da üretime devam ettiðini söyledi. Atar iþçilerin tazminat ve özlük haklarýnýn gasp edildiðini, patronlarýn bunu yaparken hükümet ve arkasýnda olan sermayeye güvendiklerini belirtti, iþçi sýnýfý olarak buna izin vermeyeceklerinin altýný çizdi. Ýþçi sýnýfýnýn elinde kalan kýdem ve özlük haklarýnýn kýrpýlarak ellerinden alýnmasýna karþý uyanýk olmak zorunda olduklarýný belirten Atar “patronlar tazminat haklarýmýzý elimizden almaya çalýþýyorlar. Bunu iþyerlerinde zorla ya da yasalarla yapmaya çalýþýyorlar. Ama iþçi sýnýfýyla DÝSK’le birlikte vereceðimiz mücadeleyle onlarý yataklarýnda uykularýnda bile rahat býrakmayacaðýz” dedi. Nakliyat Ýþ Genel Baþkaný Ali Rýza Küçükosmanoðlu yaptýðý konuþmada; Güven Elektrik iþçilerinin verdiði mücadelenin, sadece kendileri için olmadýðýný belirterek mücadelenin iþçi sýnýfýný ilgilendirdiðini belirti. Konuþmalardan sonra Nakliyat Ýþ üyeleri Güven Elektrik iþçilerinin yanýndan ayrýldý.
DHL ÝÞÇÝLERÝ KAZANMAYA KARARLI
22 Eylül 2012... DHL Türkiye’de iþten çýkarýlan iþçilerin direniþinin 100. günü. DHL yönetimi sendikaya üye olduklarý için 20 iþçiyi iþten çýkarmýþtý. Ýþten çýkarýlan iþçiler hem uluslararasý alanda hem de ulusal alanda sendikalar tarafýndan destekleniyor. DHL’in Almanya’da örgütlü Alman Ver.di Sendikasý, Ver.di baþkan yardýmcýsý Andrea Kocsis ve Tümtis genel baþkaný Kenan Öztürk arasýnda gerçekleþen toplantý sonrasýnda iþçilere tam destek ve dayanýþma sözü verdi. Ver.di, DHL’i Türkiye’deki iþçilerin örgütlenme özgürlüðüne say-
16
Mücadele Birliði
gý göstermeye davet etti. Eylemin 100. gününde hem TÜMTÝS hem de Uluslararasý Taþýma Ýþçileri Federasyonu zafer kazanana kadar mücadeleyi güçlendirmekte kararlý. TÜMTÝS genel baþkaný Kenan Öztürk “100. gününde direniþ hala kararlý bir þekilde devam etmektedir. Bu direniþ sonunda kazanan DHL Türkiye’nin zorbalýðý deðil; kazanan DHL iþçileri olacaktýr, kazanan uluslararasý dayanýþma olacaktýr. Bugün asla geri adým atmayacaðýmýzý bir kez daha belirtiyorum. Baþarýya ulaþana kadar, DHL iþçilerin temel hakký olan sendikaya katýlma hakkýna saygý gösteren kadar mücadeleye ve dayanýþmayý yükseltmeye devam edeceðiz” dedi. ITF Küresel Örgütlenme Koordinatörü Asistaný Alen Clifford ise “Federasyonumuza baðlý sendikalarýn iþten çýkarýlan iþçilerin geri iadesi ve DHL Türkiye’de toplu sözleþmeli düzen kurulmasý konusunda verdikleri açýk destekten dolayý çok memnunuz. Direniþin 100. gününde TÜMTÝS’i yüzde yüz desteklemeye devam ediyoruz” dedi.
İŞÇİLER KÖPRÜYÜ KAPATTI!
Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (Dev Sağlık-İş) üyesi işçiler, Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışan 3 işçinin haksız olarak işten çıkarılmasını protesto etmek için D-100 (E-5) karayolunda eylem yaptı. Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin yemekhanesinde çalışan işçilerin, değişen yönetim tarafından kendilerine verilen “İş kanunundan doğan tüm alacaklarımızı aldık” ibranamesini imzalamadıkları için işten çıkarıldıklarını söylediler. Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde toplanan 12 kişi, “İşimizi Geri İstiyoruz” pankartı açarak D-100 karayoluna yürüdü. Burada el ele tutuşarak yolu kapatan eylemciler yüzünden Bostancı-Kadıköy yönünde araç trafiği durdu. İşten çıkarılan işçiler burada bir açıklama yaparak “Sürreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yemekhanede çalışmakta iken şirket değişimi sürecinde bütünüyle gerçek dışı olarak ‘tüm haklarını aldıkları’ şeklindeki asılsız ve yasadışı ibranameyi imzalamadığımız için, haklarımıza sahip çıktığımız için işten çıkarıldık. Bizler yıllardır bu hastanelerde çeşitli taşeron şirketler aracılığıyla, sürekli yapılan girdi çıktılarla çalıştırılan ve böylelikle başta iş güvencesi olmak üzere çalışma saatleri, yıllık izinler, fazla mesailer gibi kazanılmış tüm hakları elinden alınan emekçileriz. Bugün burada da gördüğümüz ve yaşadığımız gibi taşeron sistem bütünüyle haksızdır, hukuksuzdur, keyfiyettir ve köleliktir. Bu nedenle Süreyyapaşa’da ve ülkenin onlarca hastanesinde sendikalaşan on binlerce işçi olarak bizler, taşeron sistemini ortadan kaldırmakta kararlıyız” dediler. Eylem, bu açıklamadan sonra sona erdi.
220. Sayý / 26 Eylül - 10 Ekim 2012
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
HAVA İŞ THY ÖNÜNDE!
THY’dan işten atılan 305 işçi Taksim’de bulunan THY satış ofisi önünde oturma eylem yaptılar ve işe geri alınana kadar mücadele edeceklerini belirtiler. Oturma eylemi sırasında işçilere bir kişi kahve bardağı fırlatınca kısa sürelik bir arbede yaşandı. Hava İş genel başkanı Atilay Ayçin bunu yapanların provokasyon olarak nitelendirerek Hava İş’e muhalif Gökkuşağı Hareketi’nin yaptığını iddia etti. Ayçin, mücadelelerinde karşılarında çıkacak bu tür engellemelerin olacağını söyledi. 22 Eylül günü Taksim’de bulunan THY satış ofisi önünde her hafta önünde oturma eylemi gerçekleştiren Hava İş üyesi emekçilerin eylemi bir saat sürdü. THY önünde oturma eylemi nedeniyle THY Ofisi kapalı tutuldu. Ofis etrafında çevik kuvvet ekipleri durduğu görüldü. Eylem boyunca “Fabrikalar Tarlalar Siyasi İktidar Her şey Emeğin Olacak”, “İşten Atılanlar Geri Alınsın”, “İş Ekmek Yoksa Barış’ta Yok”, sloganları atarak kendi besteleri şarkıları söyleyerek işten atılmaları protesto ettiler. Açıklama yapan Doğan Kalyoncu Havacılık iş kolunda tam bir demokrasi ayıbının grev yasağı uygulaması ile yaşandığını söyledi ve “İşten çıkarılan işçiler 116. gündür işe geri dönüş mücadelesi veriyor ve Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Geliş Bölümünde direniyorlar” dedi Açıklamadan sonra, yaşanmış olan kısa sürelik arbedede ifade vermek için Taksim karakoluna gidilerek eylem sona erdi.
“TEHDÝTLER BENÝ VAZGEÇÝREMEYECEK!”
Sokaklar
Atýldýðý iþine geri dönmek için mücadele eden Kiðýlý iþçisi Didem Sorhun, Kiðýlý’nýn patronu tarafýndan tehdit edilmesini basýn açýklamasý ile protesto etti. Sorhun, yapýlan baský ve tehditlerin kendisini mücadeleden vazgeçiremeyeceðini söyledi. 23 Temmuz günü Ýstanbul Yenibosna’da bulunan Kiðýlý fabrikasýnýn önünde iþe dönmek için direniþe baþlayan Sorhun, o günden bu yana, çeþitli Kiðýlý maðazalarýnda blokaj eylemi yaptý. Eylemlerinde uðradýðý haksýzlýk ile fabrikadaki sömürü, baský ve hakaretleri teþhir eden Sorhun, kamuoyuna seslenmeyi sürdürüyor. 19 Eylül günü Yenibosna’da bulunan fabrika önünde eylem yapan Sorhun, patronun baskýlarýný sürdürdüðünü belirtti. Kiðýlý adýna vekil avukatlar tarafýndan imzalanmýþ 28 Aðustos tarihli bir ihtarnamenin eline ulaþtýðýný belirten Sorhun, ihtarnamede hiçbir zaman Kiðýlý iþçisi olmadýðýnýn, þirket hakkýnda haksýz ve yersiz iddialar ortaya attýðýnýn yazýlý olduðunu ifade etti. Sorhun, açýklamasýnda bu ihtarnameye karþý þunlarý ifade etti: “Benim Altýnbey Giyim çalýþaný olduðum ve Kiðýlý’yla hiçbir alakam olmadýðý söyleniyor. Kaydýmýn Altýnbey Giyim’e ait olduðunu ben yaptýðým ilk açýklamalarda ifade etmiþtim. Benim atýldýðým Kiðýlý’nýn Kuyumcukent’teki bu fabrikasýnda 150 çalýþan bulunmakta ve iþçilerin kayýtlarý üç farklý firmaya bölünmüþ durumda. Ancak bizler Kiðýlý fabrikasýnda çalýþýyoruz ve her türlü iliþkiyi Kiðýlý ile kuruyoruz, Kiðýlý markalý ceketleri üretiyoruz.” Sorhun, Kiðýlý patronunun iþçileri bölmek, kendi üzerindeki yükü atmak için iþçileri kendi adýna deðil de baþka firmalar adýna çalýþan olarak gösterdiðini, bunu tamamen kendi çýkarlarý doðrultusunda, vergiden ve birtakým yasal zorunluluklardan kaçmak ve hepsinin sonucu olarak karlarýný arttýrmak için yaptýðýný vurguladý. Sorhun açýklamasýný “Bizleri üç kuruþa çalýþtýran, sigorta dýþýnda hiçbir sosyal hakkýmýzý vermeyen, yýrtýk, pýrtýk giysileri ‘hediye’ diye bizlere vererek aþaðýlayan, müdür, ustabaþý aracýlýðý ile hakaretler yaðdýran Kiðýlý patronunun karalamalarý ve tehditleri beni haklý direniþimden asla vazgeçiremeyecek. Kiðýlý’da sömürü, baský, keyfi iþten atmalar son bulana, iþime geri dönene kadar direniþimi sürdüreceðim.” diyerek bitirdi. Hey Tekstil iþçilerinin de destek verdiði eylemde “Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek!”, “Kiðýlý’da Direniþ Kazanacak!”, “Birleþe Birleþe Kazanacaðýz!”, “Kahrolsun Ücretli Kölelik Düzeni!” sloganlarý atýldý. Açýklama BDSP ve Hey Tekstil adýna yapýlan destek konuþmalarý ile bitirildi. Ardýndan halaylarla direniþ alanýnda bekleyiþ sürdürüldü. 220. Sayý / 26 Eylül - 10 Ekim 2012
17
Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
ONLAR ACI NEDÝR BÝLMÝYORLAR KÝ...
Cumartesi Anneleri Galatasaray Lisesi önünde oturma 22 Eylül günü eylemlerinin 395.sini gerçekleþtirdi ve Ýbrahim Çelik ve oðlu Edip Çelik için buluþtuklarýný, 18 yýldýr akýbetlerini sorduklarýný belirtiler. Cumartesi Annelerinden Feryal Çelik, babasý Ýbrahim Çelik ve kardeþi Edip Çelik’in 18 yýldýr kayýp olduðunu belirterek, maskeli ve silahlý 4 kiþi tarafýndan kayýp edildiðini, baþvurduklarý karakol ve devlet makamlarýndan “Gidin size Apo yardým etsin” cevabý aldýklarýný söyledi. Feryal Çelik konuþmasýnda “Onlar acý nedir bilmiyorlar ki bizim acýlarýmýzý anlasýnlar” dedi. Daha sonra Cemil Kýrbayýr’ýn aðabeyi Mikail Kýrbayýr da kýsa bir konuþma yaptý ve “Ýnsanlarý bulunduklarý yerlerden alýp yok ettiler, adaletsiz bir þekilde, insanlarý orantýsýz güçle ellerini kollarýný baðlayarak yok ettiler” dedi. Otuz yýl boyunca Cemil Kýrbayýr’ýn bulunmasý için mücadele ettiklerini, savcýya giderek aðabeyinin bulunmasý için görüþtüðünü hatýrlatan Kýrbayýr “Savcý bana bir kemik bul ben de iddianame hazýrlayayým dedi. Be hey haþmetli, ben de o kemiði sizden istiyorum, ben senden bunu istiyorum” diyerek sitem etti. Gazi Ayaklanmasýnda kaybedilen Hasan Ocak’ýn aðabeyi Ali Ocak “Biz burada adalet ararken onlar yeni savaþ politikalarý sürdürüyorlar” dedi. Kýsa konuþmalardan sonra basýn açýklamasýný Cumartesi Annelerinden Baþak Can, 18 yýl önce Batman’da kaybedilen Ýbrahim Çelik ve oðlu Edip Çelik için buluþtuklarýný hatýrlattý. Can, 50 yaþýndaki Ýbrahim Çelik’in 10 Temmuz 1994 gecesi Batman Soðuksu Mezrasý’ndaki evinden, maskeli ve silahlý 4 kiþi tarafýndan yer göstermek bahanesiyle alýndýðýný söyledi. 19 yaþýndaki oðlu Edip Çelik’in de babasýný yalnýz býrakmamak için peþlerinden gittiðini belirten Can, Merese Çelik’in tüm baþvurularýna raðmen eþinden ve oðlundan bir daha haber alamadýðýný, karakol ve cezaevlerinde aradýðýný Ýbrahim Çelik ve oðlu Edip’in bulunmasý için yardým istedikleri karakoldan “Gidin size Apo yardým etsin” cevabý aldýklarýný söyledi ve dönemin hükümet ve sorumlularýnýn yargýlanmalarý gerektiðini belirtti. Gelecek haftaya yine Galatasaray Lisesi önünde olacaklarýný hatýrlatýlarak eylem sona erdi.
18
HAKLARIMIZI ALMADAN SUSMAYACAÐIZ!
9 Þubat 2011 günü patronlarý Aynur ve Süreyya Bektaþ tarafýndan hiçbir gerekçe gösterilmeksizin iþten atýlan Hey Tekstil iþçileri tam 238 gündür eylemlerini fabrika önünde sürdürüyorlar. Seslerini duyurmak için yaptýklarý bir çok eyleme raðmen hükümetin ve ilgili kiþilerin seslerini duymazdan, kendilerini görmezden gelmeye çalýþtýðýný belirten iþçiler eylemlerini sürdürüyorlar. Hey Tekstil iþçileri 22 Eylül Cumartesi günü Bakýrköy Özgürlük Meydaný’nda bir basýn açýklamasý yaptýlar. Basýn açýklamasýna Kiðýlý iþçisi Didem Sorhun da destek verdi. Ýþçiler adýna açýklamayý okuyan Zeki Gördeðin 238 gündür sürdürdükleri eylemlerini iktidarýn da görmezden geldiðini, bu nedenle de Bektaþlar gibi iktidarý da her yerde teþhir etmeye devam edeceklerini dile getirdi. Baðcýlar Güneþli’deki fabrika önünde kurduklarý çadýrlarýnda Sinan Çalýþkan, Sezgin Kahraman veAli Sami Uzuner’in saldýrýsýna maruz kaldýklarýný ve kendisi ile birlikte arkadaþý Vural Küçükoðlu’nun darp edildiðini, bu saldýrýnýn amacýnýn iþçilere gözdaðý vererek fabrika önünde eylemlerini bitirmelerini saðlamak olduðunu gayet iyi bildiklerini belirten Gördeðin “Þunu bilmelidirler ki, bizler gasp edilen haklarýmýzý alana kadar yýlmayacaðýz, kazanana kadar direniþimizi sürdüreceðiz. Biz iþçiyiz, köle deðiliz. Gasp ettiðin haklarýmýzý ihbar ve kýdem tazminatlarýmýzý, üç buçuk aylýk maaþlarýmýzý almadan susmayacaðýz!” dedi. Hey Tekstil iþçileri her hafta Bakýrköy Özgürlük Meydaný’nda basýn açýklamasý yapmaya ve Cumartesi günleri saat 19.00’da Taksim Meydaný’nda Galatasaray Meydaný’na yürümeye devam edeceklerini belirterek, emekten yana olanlarýn desteðini beklediklerini belirtti.
220. Sayý / 26 Eylül - 10 Ekim 2012
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
BÝR ÝÞÇÝNÝN GÜNLÜÐÜ...
Servisle iþe giderken karþýlaþtýðýnýz sorunlar nelerdir? Ýþ saatinden bir buçuk saat önce servise biniliyor. Toplam geliþ gidiþ yol süresi üç saat. Yani her iþ günü üç saatimiz yolda geçiyor. Günde on iki saat çalýþma süresine bu eklenince bir günde toplam on beþ saat iþ süresi yaþýyoruz. Servis aracýnda asýlý olan levhadaki yazýlanla iþçinin gözüne sokuluyor; “Servis beklemez, beklenir!” Bu levhayla iþveren iþçilere mesajýný veriyor; iþverenin iþçiye ihtiyacý yok, iþçilerin iþe ihtiyacý var demek istiyorlar. Ýþyerindeki güvenlik unsurlarý nedir, nasýl bir denetim saðlanýyor? Ýþyerindeki güvenlik iç güvenlik ve dýþ güvenlik olmak üzere ikiye ayrýlýyor. Fabrikanýn dýþýný denetleyen dýþ güvenlik, servisler fabrika kapýsýna vardýðýnda iþçilerin üzerini tek tek arayarak içeri alýyor. Ýþçiler çalýþma süreleri bitince yine üstleri ayný þekilde aranarak dýþarý býrakýlýrlar. Bu uygulama her vardiyanýn iþe baþlama ve býrakma saatlerinde rutin olarak uygulanýr. Fabrika içinde de baþka bir denetim söz konusudur. Örneðin bir iþçi fabrikanýn diðer bölümüne geçebilmek için vardiya amirinden izin belgesi alýr. Bu belgenin içeriði nedir? Ýzin belgesinin içeriðini þöyle sýralayabiliriz. Ýzin belgesini taþýyan iþçinin adý soyadý, gittiði birime ne için gittiði, yapýlacak iþin ne olduðu, bu iþin muhtemel süresi gibi detaylý bilgiler diyebiliriz. Ayrýca bu belgede yazýlanlara uyulup uyulmadýðý gibi bir denetim de söz konusudur. Ýç güvenlik nasýl iþliyor acaba, güvenlik içeride neler yapýyor? Ýç güvenlik de kendi içinde ikiye ayrýlýyor aslýnda. Bunlar resmi giysili denetimciler, diðeri ise sivil denetimciler. Resmi giysililer çalýþma koþullarýna uymayan iþçileri tespit ederek tutanak tutar. Diðerleri de bu iþe paralel çalýþýr. Peki iþçiler yemek ya da tuvalet ihtiyacýný gidermek için nasýl bir durumla karþýlaþýyorlar? Ýþçi yemeðe ya da tuvalete gitmek için önce makineyi uygun duruma getirir ve yanýndaki makinede çalýþan iþçiye teslim eder. Ýþçi ihtiyacýný giderirken de makine çalýþmaya devam eder. Bu duruma aykýrý bir davranýþ tespit edildiðinde vardiya amiri tarafýndan tutanak tutulur. Duruma göre bir ya da iki günlük ücret kesilir. Ýþçilerin saðlýk sorunlarýyla ilgili karþýlaþtýklarý sorunlar nelerdir? Gece vardiyasýnda çalýþan iþçiler hafta sonu tatillerini hafta içi kullanýrlar. Sabah iþten çýkan iþçi eðer hasta ise önce fabrika doktoruna muayene olur. Eðer hastalýðý ilerlemiþ ise fabrika doktoru iþçiyi hastaneye sevk eder. Ancak vizi-
te kaðýdý verilmez. Vizite kaðýdýnýn verilmemesinin sebebi nedir, vizite kaðýdý almadan hastaneye giden iþçi nasýl bir sorunla karþýlaþýr? Vizite kaðýdý almadan hastaneye gidildiðinde iþçinin muayenesi yapýlýr, ancak iþ göremez raporu alamaz. Zaten iþçiye vizite kaðýdýnýn verilmeme nedeni de budur, iþçinin rapor almasýný önlemek. Fabrika doktoruna görünmeden hastaneye giderse? Vizite kaðýdý talebi reddedilir ve fabrika yasalarýna uymadýðý için duruma göre bir ya da iki günlük ücreti kesilir. Ýþ kazasý ya da çalýþma zamanýnda doktora gitmek isteyen iþçiye ne olur? Eðer iþ kazasý geçirmiþse ya da saðlýk durumu acilse fabrika doktorunun bilgisi olmadan da vizite kaðýdý verilir. Ancak bu gece vardiyasý için geçerlidir. Fabrikada yemek saatleri dinlenme saatleri uygulamasý nasýl olmaktadýr? Yemek zamaný saat 12.00’da baslar ve 13.30’da sona erer. Her iþçi 10 dakikada yemeðini yemek zorundadýr. Bu 10 dakikanýn ardýndan makinesinin baþýna geçer ve diðer makinedeki iþi devralýr, makinenin sorumlusu olan iþçi yemeðe gider. Ýþçilerin birbirleriyle olan iliþkisi ve iþ ortamýndaki genel durum nasýldýr? Fabrikada iki iþçinin birbiriyle konuþmasý yasak. Böyle bir konuþma grup kurma olarak deðerlendirilip vardiya amiri tarafýndan sorguya çekilir. Vardiya amirine tatmin edici cevap verilmezse ilkinde uyarý cezasý, ikincide ise yevmiye kesme cezasý uygulanýr. Birbiriyle konuþma yasaðýna uymayan iþçiler tazminatsýz iþten de atýlabilir. Fabrikadaki bu yasaklamalar uyarý levhalarýna yazýlý olarak fabrikanýn çeþitli yerlerine asýlýdýr. Bu levhalara ilaveten, iþçilere korku vermek amacýyla, bu yasaklara uymayarak isten atýlan iþçilerin isim listesi de tabelalara yazýlýdýr. Fabrikada iþçilerin yýllýk izinleri nasýl gerçekleþmektedir? Çalýþmakta olduðumuz NAK-SAN gurubuna baðlý fabrikada bir iþçinin yýllýk izni azami iki haftadýr. Ancak iþçiler bu iznin bir haftasýný kullanabilirler. Diðer haftanýn ücreti ödenerek iþçinin izin yapmasýna müsade edilmez. Ýzin kullanma zamaný tamamen iþverenin keyfiyetiyle gerçekleþir. Sendikal faaliyetler? Ýþyerinde haklarýmýzý savunmak üzere faaliyet gösteren bir sendikal oluþum yoktur. Bu anlamda yapýlmak istenen çalýþma iþveren tarafýndan engellendi. Bu engellemenin nedenini aslýnda ücretlerimizi alýrken uygulanan yönteme bakarak görebiliriz. Ýþçi aylýk ücretinin yasal
220. Sayý / 26 Eylül - 10 Ekim 2012
Sokaklar
asgari ücret kadar tutarýný bankadan çekerken, geri kalan ücretini elden alýr. Sendikal faaliyette bulunan çalýþanlara patron asgari ücret üstünü ödemedi ve iþçilere bu ücreti sendikalardan almalarý söylendi. Böyle bir kesintiden sonra sendikal faaliyet kalmadý. Zaten yeni çýkan yasalarla fabrikada sendikal çalýþma neredeyse yasaklanmýþ durumda. Ýþten atýlan ya da emeklilik talebinde bulunan iþçilerin kýdem tazminatý uygulamasý nasýl oluyor? Bunu anlatmak için iþ akdini anlatmakla baþlayayým. Ýlk iþe girerken iþ akdini iþçilere okumadan imzalatýrlar. Ýþ akdi altý ayda bir yenilenir. Ýþveren iþçiyi istediði bölümde çalýþtýrma hakkýna sahiptir. Eðer iþçi deðiþik bölümde çalýþmak istemezse iþten tazminatsýz atýlabilir. Bunca yýldýr çalýþýyorum tazminat alarak isten ayrýlan bir iþçi duymadým. Sýnýf bilincine varan bir iþçi ya da bu köleliði kabul etmeyen kiþi hemen iþten çýkarýlmaya zorlanýr. Fabrika amirinin çeþitli ayak oyunlarýyla kýdem tazminatý ödenmeden iþten atýlýr. Ýþyerinizde daha baþka ne gibi deðiþik uygulama söz konusudur? Ýþyerimize Cuma günleri hoca gelir ve vaaz verir, dini telkinlerde bulunur. Cuma günü iþe baþlayan vardiya yemekhanede toplanýr, vaaz bitene kadar sabah vardiyasý iþine devam eder. Vaazý dinleyen grup iþbaþý yapar ve ardýndan sabah vardiyasý yemekhaneye gelip vaazý dinler. Hoca iþyerinin ücretli elemanýdýr. Yemekhanede hafta tatillerinde de dini sohbet için organizasyon vardýr. Gece vardiyasý için durum daha da vahimdir. Bu dini toplantýlara gitmeyen iþçilerin isimleri de tespit edilerek keyfi uygulamalara tabii tutulur. Bunlarýn dýþýnda iþyerinin desteklediði kuran kursu ve talebe yurdu var. Kuran kursuna Ramazan ayýnda iftar için çaðrýlan iþçilere isimleri yazýlý birer boþ zarf verildi ve yardým toplandý. Ýþ arkadaþlarýnýzla nasýl iliþki geliþtiriyorsunuz? Ben arkadaþlarý fýrsatým oldukça sürekli gittiðim Ayýþýðý Sanat Merkezi’ne davet ediyorum. güvendiðim arkadaþlarý Genç Emekçiler Birliði’ne götürüyorum. Bu çalýþmalar aðýr aksak yürüyor ama ben iþçilerin bilinçleneceðine ve dünyayý kölelikten, sefaletten ve kapitalist sömürüden kurtaracaðýna inanýyorum… Vermiþ olduðunuz bu deðerli bilgiler ve röportajýmýza katýldýðýnýz için dergimiz Mücadele Birliði ve okurlarýmýz adýna teþekkür ederiz. Ben teþekkür ederim ve çalýþmalarýnýzda baþarýlar dilerim.
19
Yeni Evrede
Röportaj
Mücadele Birliði
“TÜM HALKIMIZI FESTÝVALE RENK KATMAYA DAVET EDÝYORUM”
Özlemle beklenen Geleneksel Sarýgazi Halk Festivali’nin 7.si 12 Eylül günü baþlýyor. Sarýgazi’nin emekçi mahallelerinden olan Kemal Türkler’de gerçekleþtirilecek etkinlikte ilk olarak sinevizyon gösterimi olacak daha sonra tulum dinletisi ve konuþmalar gerçekleþtirilecek. 7. Geleneksel Sarýgazi Halk Festivali Tertip Komitesinden Sarýgazi Mücadele Birliði Platformu Temsilcisi Sami Tunca ile yapýlan röportajý yayýnlýyoruz. Bu yýl festivalin 7.si düzenleniyor. Bu festivalin asýl amacý nedir? Festivalimiz aslýnda devrimci hareketlerin organize ettiði 7. festival. Daha önce de bu festival halk tarafýndan organize ediliyordu. 2004-2005 yýllarýnda ise festival, gerici belediye tarafýndan yapýlmak istenmiþ, ancak halkýn da desteðiyle daðýtýlmýþtý. Ve festival, 2006 yýlýndan beri, halkla birlikte örgütlenen bir festival haline geldi. Bu festivalin asýl amaçlarýndan biri, burjuva kültüre karþý devrimci kültürü örebilmek, bir de artýk irade savaþý haline gelmiþ. Halk bu festivale çok önem veriyor. Peki bu yýl ne ön plana çýkacak? Bu yýl festivalimizde, son dönemde yaþanan emperyalist savaþ ön planda. Ayný za-
manda hak gasplarý, eðitim, inanç üzerindeki saldýrýlar kadýna yönelik þiddet, yýkýmlar ön plana çýkacak Son hazýrlýklarýnýz nasýl gidiyor Festivalin hazýrlýklarý belli anlamda tamamlandý. Eksiklerimiz mutlaka var ve olacaktýr da. Ama halkýn þu an bize karþý tepkileri olumlu. Ýnsanlar derneklerimize gelip festivali, sanatçýlarý soruyor. Hatta son günlerde özellikle insanlar bizlere “nasýl yardým edebiliriz” diyerek geliyor. Biz þimdiden bunun meyvelerini almaya baþladýk, umarým daha da iyi olacak. Festival programýndan bahseder misiniz? Festivalimiz normalde her yýl 2 ya da 3 gün sürüyordu. Ama bu yýl Sarýgazi çevresine de yaygýnlaþtýrmaya çalýþtýk. Ýlk etkinliðimiz 9 Eylül’de Yenidoðan’da olacaktý, ama belirli nedenlerden dolayý iptal etmek zorunda kaldýk. Þimdi Kemal Türkler Mahallesinde bir etkinliðimiz gerçekleþecek bugün. Yarýn Samandýra Akpýnar Mahallesi’nde olacaðýz, orada yýkýmlara ve kentsel dönüþüme deðineceðiz; sanatçýlarýmýz ve sinevizyonumuz olacak tabi, bir de bu konu üzerine panelimiz.
Daha sonraki günü kadýn arkadaþlarýmýz örgütlediler. O gün yani 14 Eylül günü dolu dolu. Öðle üzeri resim sergisiyle start alacak. Daha sonra tiyatro ve yürüyüþ olacak, yürüyüþten sonra da bir panel. “Kürtaj, Savaþ Ve Kadýn Emeðine Dönük Saldýrýlar” baþlýklý panele aydýn ve yazarlarýmýz katýlacak. 15 Eylül günü “Ortadoðu’da Siyasal Durum Ve Savaþ” baþlýklý panelle baþlayacak, tiyatro ile devam edecek. Akþam ise müzik dinletilerimiz, semah gösterimi, dengbejler sahnede olacaklar. 16 Eylül günü ise gün Alevilerin Devletle Olan Sorunlarý baþlýklý panelle baþlayacak ve halk oyunlarý tulum dinletisi ve sanatçýlarýmýz yer alacak. Müzik grubumuz Emeðe Ezgi de bugün sahnede olacak ve akþam geç saatlerde programýmýzý sonlandýracaðýz. Son olarak eklemek istediðiniz bir þey var mý? Ben buradan bir kez daha tüm iþçi emekçi halkýmýzý bu festivale renk katmaya, festivali coþkulandýrmaya davet ediyorum. Gelin sanatýmýzý herkese gösterelim diyorum.
FÝLDÝÞÝ SARAYLARINI YIKMALIYIZ
Yenibosna’da bulunan Adli Týp Kurumu’ndan Ýbrahim Çuhadar’ýn cenazesini almak için gidenlere, polisin sert saldýrýsý ve gözaltýnda iþkenceyi protesto etmek için 17 Eylül günü Taksim Meydaný Tramvay Duraðý’nda eylem yapýldý. Bir çok devrimci sanatçý ve devrimci kurum eyleme destek verdi. Emeðe Ezgi, Ferhat Tunç, Pýnar Aydýnlar, Marsis, Grup Ýsyan Ateþi, Grup Munzur, Taner Özdemir, Niyazi Koyuncu, Burhan Berker Nurettin Güleç’in de katýlýp destek verdiði eylemde “Devrimci Sanat Engellenemez, Baskýlar Bizi Yýldýramaz” pankartý açan kitle, Ýstiklal Caddesinden Galatasaray Lisesine doðru yürüyüþe geçti. Yürüyüþ esnasýnýnda sýk sýk “Devrimci Sanat Engellenemez”, “Ýnsanlýk Onuru Ýþkenceyi Yenecek”, “Grup Yorum Halktýr, Susturulamaz”, “Kahrolsun Faþizm, Yaþasýn Mücadelemiz”, “Ýbrahim Çuhadar Ölümsüzdür” sloganlarý atýldý. Galatasaray Lisesi önünde konuþma yapan Grup Yorum elemaný Cihan Keþkek, halkýn sanatçýlarýnýn susturulamayacaðýný; Grup üyeleri Selma Altýn’ýn kulak zarýnýn patlatýldýðýný, Dilan Balcý’nýn
20
çeþitli yerlerinde darp izi ve morluklar oluþtuðunu söyledi. Ferhat Tunç’un konuþmasýnýn ardýndan, Emeðe Ezgi adýna konuþma yapan Sinan Koçum da “Sanata ve sanatçýya karþý yapýlan saldýrýlara birlikte mücadele edilerek karþý konulabileceðini belirterek Devrimci sanatçýlarýn hitap ettiði iþçilerle, öðrencilerle, emekçilerle, yoksul halklarla birlikte hareket edilerek o fildiþi saraylarýný baþlarýna yýkmalýyýz” dedi. Basýn açýklamasýný okuyan Caner Bozkurt, “Halkýmýz, bir devrimciye sahip çýkmak için Adli Týp Kurumu önüne gitti. Grup Yorum elemanlarý da halkýmýzýn devrimci görevinde onlarýn yanýnda oldu. Polis, devrimcileri susturacaðýný sanýyorsa yanýlýyor. Ýþkenceler bizi yýldýramaz” dedi. Açýklamalarýn ardýndan basýn açýklamasýna katýlan tüm sanatçýlar, kitleyle birlikte “Çav Bella” marþýný söyledi, “Gel ki Þafaklar Tutuþsun” türküsüyle halaya durdu. Gözaltýndaki Grup Yorum elemanlarý ise çýkarýldýklarý mahkemede serbest býrakýldýlar ancak ev hapsi kararý verildi.
220. Sayý / 26 Eylül - 10 Ekim 2012
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
SARIGAZÝ FESTÝVALÝ’NDEN...
1.Gün: 7 Geleneksel Sarýgazi Halk Festivali’nde 14 Eylül günü “Emekçi Kadýnlar” günü idi. Öðle saatlerinde Demokrasi Caddesi giriþinde kadýn resimleri sergisi açýldý, bildiri-broþürler daðýtýldý, akþam saatlerinde yapýlacak olan yürüyüþ, tiyatro gösterimi ve panel için çaðrýlar yapýldý. Saatler 18.30’da Devinim Tiyatro Grubu, cadde giriþinde “Kavga ortak olaný mülk edinmekle baþladý” diyerek kadýnlarýn tarih öncesi çaðlarýndan baþlayan öyküsünü anlattý emekçilere. Akþam saat 19.00’da Demokrasi Caddesi Üçler Market önünde toplanan kadýnlar “Cinsel Ulusal Sýnýfsal Sömürüye Karþý Sokaða Eyleme Özgürleþmeye” pankartý açtýlar ve gelen THY iþçisi kadýnlarý “THY Ýþçisi Yalnýz Deðildir” sloganlarý ile karþýladýlar. Emekçi Kadýnlar(EKA), Demokratik Kadýn Hareketi (DKH), Sosyalist Kadýn Meclisleri (SKM), Yeni Demokrat Kadýn (YDK), AkaDer Kadýn Faaliyeti, Özgür Demokratik Kadýn Hareketi (ÖDKH) ve Çýra Kültür Sanat Merkezi (Giriþimi)’nin örgütlediði yürüyüþ sonrasýnda “Kürtaj, Savaþ ve Kadýn Emeðine Dönük Saldýrýlar” konulu panele geçildi. Caddenin giriþinde yapýlan panelin moderatörlüðünü Rojda Þendur yaparken, konuþmacý olarak Av.Sevinç Sarýkaya, BDP Ýstanbul Ýl Baþkaný Asiye Kolçak, Týbbi Asistan Ece Yýlmaz ve THY iþçileri Deniz Eray ve Özlem Altýok katýldý. Rojda Þendur bu seneki festivalin devrimci tutsaklara atfedildiðini ve bunun çok anlamlý olduðunu söyledi. Sözü “Kürtaj ve Saldýrýlarýn Hukuki Boyutu”na deðinecek olan Avukat Sevinç Sarýkaya aldý. Kadýnlara yönelik saldýrýlarýn en yoðun yaþandýðý sürecin savaþlar olduðunu söyleyen Sarýkaya, savaþta en çok zarar görenin de kadýn olduðuna deðindi. Ýþ yasalarýnýn kadýnlarý nasýl olumsuz etkilediðine de deðinen Sarýkaya, “Biz kadýnlar konuþursak, birileri bizim yerimize konuþamaz ve karar alamaz. Biz kadýnlar susmayalým” diyerek bitirdi konuþmasýný “Biz süs bebeði deðiliz, iþçiyiz” diyen THY iþçileri sözü aldý; aldýklarý eðitimleri, karþýlaþtýklarý tehlikeleri, yaþadýklarý saðlýk sorunlarýný anlatýp yaþamlarýnýn çok düzensiz olduðunu, uzun çalýþma saatleri olduðunu aktardýlar. THY iþçileri olarak her gün Atatürt Havalimaný Dýþhatlar bölümünde olduklarýný, her Cumartesi günü de saat 14.00-15.00 arasýnda Taksim’deki THY Bilet Satýþ Bürosu önünde eylemde olduklarýný söyleyerek destek çaðrýsý yaptýlar. Ardýndan sözü BDP Ýstanbul Ýl Baþkaný Asiye Kolçak aldý. Kolçak önce THY iþçilerini selamladý ve “hiçbir hak savaþmadan kazanýlmýyor” dedi. Þiddetin ne olduðuna deðinerek baþladýðý konuþmasýnda ilk önce karþýsýnda oturan ve hiç Türkçe bilmeyen iki Kürt anayý selamladý. Kadýn saðlýðý, kürtaj ve sezaryen üzerine söz alan Týbbi Asistan Ece Yýlmaz, normal doðum ve sezaryen üzerinde durdu, bu yasaklamalarýn en çok iþçi, emekçi, yoksul kadýnlarý etkileyeceðini aktardý.
Festival
2.Gün: Sarýgazi Festivali’nde ikinci gününde etkinlikler “Ortadoðu’da Siyasi Durum ve Savaþ” konulu panel ile baþladý. Demokrasi Caddesi giriþinde saat 17.30’da baþlayan panelde konuþmacý olarak Temel Demirer ve Ahmet Haceliþi katýldýlar. Panelde Temel Demirer tam da marksizmin öngörülerinin artýk geçerliliði kalmamýþtýr denilen günlerde Arap Baharý’nýn ve Ortadoðu’daki devrimci geliþmelerin yaþandýðýný ve bunun Marksist-Leninist görüþleri bir kez daha doðruladýðýný söyledi. Ardýndan Ahmet Haceliþi,emperyalistler için Ortadoðu’nun petrol kaynaklarý nedeniyle çok önemli olduðunu belirterek 1900’lerden beri emperyalistlerin ve bölge ülke yönetimlerinin ekonomik ve siyasi süreçlerine ve politikalarýna deðindi. Panelin ardýndan Tiyatro Simurg “Yaz ki Bahar Olsun” adlý oyununu sergiledi. Tersane iþçilerinin yaþamlarýndan esinlenilen ve Nazým’ýn þiirlerinden parçalarýn yer aldýðý oyun Sarýgazi halký tarafýndan büyük ilgiyle izlendi. Hava kararýnca konserler için Festival alanýna geçildi. Erdoðan Emir, Pýnar Aydýnlar, Simurg Müzik Topluluðu, Rabzan Belagad, Grup Ýsyan Ateþi, Dengbej ve Semah gösterisi yapýlmasý planlanan festivalde yaðmur nedeniyle programlar iptal edildi.
3.Gün: Etkinlikler saat 16.00’daki “Aleviliðin Devletle Olan Sorunlarý” baþlýklý panelle baþladý. Panelde Pir Sultan Abdal Derneði Genel Yönetim Kurulu üyesi Tayfun Budak, Hubyar Sultan Dernek Baþkaný Ali Kenanoðlu, TV10 Koordinatörü Þükrü Yýldýz yer aldýlar. Panelin ardýndan Sarýgazi gençliði, tutsak öðrenci arkadaþlarý için bir yürüyüþ yaptý. Saat 18.30’da Üçler Market önünde toplanan öðrenci gençler “Tutuklama Terörüne Son! Tutsak Öðrencilere Özgürlük” pankartý açarak yürüyüþe geçti. Sloganlar atan gençler Demokrasi Caddesi’nden Eski Ankara Yoluna çýkarak burada yolu trafiðe kaparak sloganlarla yürüdü. Parasýz, bilimsel anadilde eðitim isteyen gençlerin, pankart açtýklarý için, Cihan Kýrmýzýgül gibi puþi taktýklarý için, Barýþ Kaya gibi ayakkabý benzerliði gibi sebeplerle gözaltýna alýnarak uzun süreli hükümler verildiði hatýrlatýlan yürüyüþte, zindanlarda bulunan devrimci öðrencilerin serbest býrakýlmasý gerektiði haykýrýldý. Yürüyüþ Festival alanýnda
son buldu. Yürüyüþün ardýndan festival alanýnda Grup Vardiya ve Yüz Çiçek Açsýn Kültür Merkezi halkoyunu ekibi sahnede yer aldý. Festival için Tekirdað F Tipi Cezaevi’nden TKEP/L davasý tutsaklarýnýn gönderdiði mesajýn okunmasý “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur” sloganlarý ile devrimci tutsaklarýn selamlanmasýna yol açtý. Ardýndan Cihan Çelik sahne aldýðýnda bastýran yaðmur nedeniyle Grup Munzur, Koma Çiya ve Emeðe Ezgi’nin konseri iptal edildi. Festival alaný ve standlar saðanak yaðmur altýnda boþaltýldý.
220. Sayý / 26 Eylül - 10 Ekim 2012
21
Ekin Sanat
EMEÐÝN EZGÝLERÝ SUSMAYACAK
Emeðe Ezgi, Denizleri Anma Etkinliði sebebiyle kendilerine açýlan davayý yürüyüþle protesto etti, “örgütsel içerikli” þarkýlarýný yine Taksim Meydaný’nda söyledi. Emeðe Ezgi’ye Antep’te, 6 Mayýs’ta Denizleri anma etkinliðinde “Adým Deniz” ve “Ellerinde Pankartlar” marþlarýný söyledikleri için Adana 10. Aðýr Ceza Mahkemesi tarafýndan “örgüt propagandasý yaptýklarý” ve “örgütsel içerikli þarkýlar söyledikleri” iddiasýyla dava açýldý. 21 Eylül Cuma günü Galatasaray Lisesi önünde toplanan Emeðe Ezgi ve dinleyicileri Taksim Meydaný’na kadar yürüyüþ yaptýlar. Deniz Gezmiþ’in resmi ve “Umudumuz Kavgada, Kavgamýz Sanatýmýzla” pankartý ve “Adým Deniz Devrimciyim” dövizleri taþýndý. Yürüyüþ baþlamadan önce yürüyüþe katýlanlar ve çevreden izleyenler tarafýndan dövizlere “Adým Deniz” yazýldý. Yürüyüþ boyunca sýk sýk “Devrimci Sanat Susturulamaz”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Adým Deniz Devrimciyim”, “Emeðin Ezgileri Susmayacak”, “Umudumuz Kavgada, Kavgamýz Sanatýmýzla” sloganlarý atýldý. Meþalelerle yapýlan yürüyüþ Taksim Meydaný’nda sona erdi. Burada ilk önce þair Selah Özakýn, Denizler için, Deniz’in aðzýndan yazdýðý þiirini seslendirdi. Eyleme Grup Adalýlar ve Red Dergisi de destek verdi. Emeðe Ezgi adýna konuþan Ebru Þahin, Adana 10. Aðýr Ceza Mahkemesi tarafýndan 6 Mayýs 2012 günü katýldýklarý Denizleri anma etkinliðinin, yasal yazýþmalar yapýlmýþ olmasýna raðmen yasadýþýymýþ gibi gösterilerek dava açýldýðýný söyledi. Þahin hazýrlanan iddianamede etkinliðe katýlan insanlarýn halay çekmesi ve þarkýlar söylemesinin dahi suç olarak gösterildiðini belirti. Mantýk kurallarýna dahi uygun olmayan bir iddianamenin hazýrlandýðýný söyleyen Þahin, “Bu davanýn amacý, sadece, Denizleþmek isteyen insanlarý korkutmak, Emeðe Ezgi üyelerini ibret-i alem için cezalandýrmak, ve ‘Bakýn, sizin sonunuz da bunlar gibi olur’ diyebilmek olabilir” dedi. Ebru Þahin konuþmasýnýn devamýnda “Ýnsana yakýþýr bir dünyayý kurmak isteyenleri anlatmak istedik her þeyden önce, Ýlk sýrada elbette ki Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan, ve Hüseyin Ýnan geliyordu. Ýdamlarýnýn 40. yýlýnda tamamladýðýmýz albüm çalýþmamýzý onlara ithaf ettik ve albümümüzün ismi ‘Adým Deniz’ oldu. Bu ismi seçtik, çünkü çevremize baktýðýmýzda idam edilen 3 devrimcinin yerini alan milyonlarca Deniz, Yusuf ve Hüseyin görüyoruz” dedi. Þahin son olarak “Türküleri yapanlar, yasalarý yapanlardan daha güçlüdür, Ýþte yine söylüyoruz: Adýmýz Yusuf. Adýmýz Hüseyin. Bizim Adýmýz Deniz Gezmiþ” diyerek konuþmasýný sonlandýrdý. Meydanda toplanan kitle ile birlikte Adým Deniz ve Çav Bella marþlarýnýn söylendiði eylem “Adým Deniz Devrimciyim” sloganlarýyla sona erdi.
22
220. Sayý / 26 Eylül - 10 Ekim 2012
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
GÜ ZEL TE PE HALK FES TÝ VA LÝ
Alevi Yol Derneði’nin 12-14 Eylül tarihleri arasýnda düzenlediði “Güzeltepe Halk Festivali”ne, biz de Ayýþýðý Sanat Merkezi olarak katýldýk. Festival çalýþmalarý süresince mahalledeki evler tek tek gezildi. 3 gün süren festival, bölge halký için bir ilkti. Mahallenin düðünlerinin yapýldýðý Taþocaðý denilen geniþ alanda ilk defa böyle bir etkinlik için bir araya gelen mahalle halký, meraklý ve heyecanlýydý. Gündüzleri çocuklar için atölye çalýþmalarý yapýlýrken, geceleri de büyüklerin katýldýðý etkinlikler sunuldu. 12 Eylül akþamý Sosyal Güvenlik Uzmaný Recep Çöl, “Kýdem Tazminatý” baþlýklý bir söyleþi yaptý. Söyleþiye katýlan bir emekli “tek bir þey bizi kurtarýr mücadele mücadele mücadele” diyerek seyircilerin de coþkun alkýþlarýný alan bir konuþma yaptý. Söyleþinin arkasýndan 12 Eylül Belgeseli sunuldu. 13 Eylül akþamý “Kentsel Dönüþüm” konulu panele Ýnþaat Mühendisler Odasý Yönetim Kurulu Üyesi Ayhan Emekli ve Av.Nazan Sakallý Aktaþ katýldýlar. Panelden sonra Kolo Gaðan Köyserlik Belgeseli sunuldu. 14 Eylül akþamý sahneye Ulukent Aleviyol baþkaný ve baðlama öðretmeni Malik Yüksekol ve Alevi Yol baðlama kursiyerleri çýktý. Festival Emeðe Ezgi’nin konseriyle tamamlandý. Mahalleden pek çok kiþinin konseri, alanýn üstündeki tepeden izlediði görüldü. Halaylar çekildi, zýlgýtlar atýldý. Özellikle ileri yaþlardaki mahallelilerin konser sýrasýnda coþku tavýrlarý dikkat çekti. Çalýþmalarýmýz sýrasýnda bize kapýlarýný açan, sofralarýný ve sohbetlerini bizlerle paylaþan Güzeltepe halký festivalle ve özellikle konserle birlikte devrime ve devrimcilere olan yakýnlýðýný bir kez daha gösterme fýrsatý buldu. Ýzmir Ayýþýðý Sanat Merkezi