Yeni Evrede
Başyazı
KÝTLELERÝN KENDÝ ÝSTEKLERÝYLE ÖNE ÇIKMASI
Mücadele Birliði
Ý
þçi sýnýfýnýn kent ve kýr emekçilerinin kendi istekleri, kendi sloganlarý ve pratikleriyle öne çýkmalarý devrimin politik koþullarýnýn gerçekleþmesi ya da olgunlaþmasý demektir. Devrimden uzak durmak için sürekli gerekçeler üreten çevreler, dönüp kitlelerin günlük hareketlerine baksýnlar orada halk yýðýnlarýný göreceklerdir. Bugüne dek devrimci program ve sloganlarla öne çýkanlar, yýðýnlarýn en tutarlý, en ileri ve en devrimci kesimiydi. Bugün ise büyük halk kitleleri isteklerini ortaya koyuyor ve gerçekleþmesi için sokaða iniyor. Yýðýnlarýn toplumsal hareketinde ve bu hareketin geliþmesinde aranmayacaksa baþka nerede aranacak devrimin politik koþullarýnýn gerçekleþtiði! Mücadelenin hangi görevlerinin öne çýktýðý, sosyal mücadelenin üzerinde hareket ettiði, politik ve toplumsal koþullarýn geliþmesinden çýkarýlýr. Ezilen ve sömürülen kitlelerin toplumsal hareketinin geliþme derecesi en iyi yýðýnlarýn pratiðinde, eylemlerinde, gösterilerinde görülebilir. Emekçilerin burjuvaziye karþý sosyal hareketi bugün ortaya çýkmýyor, bu hareket yýllardýr sürüyor; bugün olan, bilinç, örgütlülük yönünden daha ileri gitmesidir. Hareket nicel olarak da, nitel olarak da ileri düzeye varmýþtýr. Bu düzey, devrimin politik yönde olgunluðunun durumunu verir bize. Devrimci durumun varlýðý, devrimin nesnel koþullarýnýn oluþtuðunu ifade eder. Devrimci durumun ortaya çýkýþýyla birlikte sýnýflar iliþkisi deðiþme uðradý. Yeni koþullarda, yeni bir politik ortam þekillendi. Politik durum, verili nesnel þartlarda yükselen sýnýflar çatýþmasý tarafýndan belirleniyor. Politik çatýþmanýn büyümesi, dolayýsýyla siyasi krizin derinleþmesi bizi kaçýnýlmaz olarak devrime götürür. Halk yýðýnlarýnýn burjuvaziyi devirmeye giriþtiði dönemler siyasi krizin en ileri düzeye vardýðý keskinlik kazandýðý dönemlerdir. Ýþçi sýnýfýnýn, halkýn politik geliþmesi, günlük olaylar karþýsýndaki pratik tavýrlarýnda gözlemlenebilir. Kitleler, egemen güçlerin saldýrýlarý, tutuklamalarý ve katliamlarý karþýsýnda sessiz kalmýyor. Kürt halkýnýn temsilcilerinin binlerce kiþinin tutuklanmasý karþýsýnda koyduðu aktif eylemler, Alevilerin kendilerine yönelik faþist saldýrýlar karþýsýndaki mücadeleci tutumu, Türkiye emekçilerinin sermayenin ve devletin saldýrýlarý
karþýsýnda sokaða çýkmasý, kadýnlarýn ve gençliðin etkin ve yoðun mücadelesi ve eylemleri halk yýðýnlarýnýn siyasi kararlýlýk gösterisidir. Yýðýnlarýn eylemleri kurulu sosyal düzeni alt üst edici düzeye ulaþmýþtýr. Tekelci kapitalist düzenin ekonomik temellerinin üzerinde meydana gelen emekçi halk kitlelerinin alt üst edici eylemleri, Türkiye tekelci sermayesi ve uluslararasý sermayenin aldýðý ekonomik ve politik kararlarla iyice tetikleniyor. Türkiye tekelci sermayesinin AB sermayesiyle birlikte kolektif egemenlik kurarak Türkiye ve Kürdistan halklarý üzerinde ortak denetim kurmayý baþarmalarý bir yana, varlýðý ve iþleyiþiyle emekçi kitlelerin ekonomik ve toplumsal yaþamýnda bir dizi alt üst oluþlar getirmiþtir. Gerek “özelleþtirme” gerek kapitalist tarým politikalarýyla milyonlarca emekçinin ekonomik ve toplumsal yaþamý tam bir yýkým ve sefalet içine girmiþtir. Ýþçi sýnýfýnýn, emekçilerin kitlesel iþten çýkarma, ücretlerin düþürülmesi ve öteki sermaye saldýrýlarý karþýsýnda gösterdiði eylemsel yanýtýný her gün yaþýyoruz. Sadece iþçi sýnýfýnýn henüz olgunlaþmadýðý dönemin bir mücadelesi olan ve ekonomizm çerçevesini aþmayan mücadelesini deðil, sýnýf bilincini, kendisi için mücadele dönemini, politik olgunluðunu yansýtan siyasi eylem biçimlerini de yaþýyoruz. Proletaryanýn ve diðer emekçilerin politik mücadelesi burjuvazinin egemenliðini devirmeye yönelmiþtir. Nesnel koþullarý olsun, öznel koþullarý olsun, devrimin birçok koþulu bir araya gelmiþtir. Ortaya çýkan durum ve koþullar içte ve dünyadaki çok yönlü tarihsel geliþmelerin sonucudur. Devrimci kitleler bu durumda sonuç alamazsa baþka zaman sonuç alamaz. Uygun durum bir kez kaçýrýldý mý, ayný ortam bir daha kolay kolay yakalanamýyor. Gerek geliþmiþ kapitalist ülkelerde olsun gerekse baðýmlý kapitalist ülkelerde olsun, kaçýrýlan devrimci olanaklarýn ve þartlarýn yeniden olgunlaþmasý için aradan uzun bir zaman geçmesi gerekmiþtir. Bundandýr, devrimci kriz ortamýn bilinçlice deðerlendirilmesindeki ýsrarýmýz. Sonuç almak için dönemin bütünsel bir analizine dayanan bir teoriye dayanmayan devrim, bir hedefe yönelmeyen ve devrimci bir politik perspektifi olmayan güç ve olanaklar bize bir sonuç getirmez. Ne yönde ilerleyeceðimizi, hangi adýmlarý atmasý gerektiðini ve hangi görevleri yerine getirmesi gerektiðini bilmeyen bir güç ve hareket zafere ulaþa223. Sayý / 14 - 28 Kasım 2012
maz. Baþarýya ulaþmada iþçi sýnýfýnýn, emekçilerin isteklerinin nasýl bir mücadele biçimiyle elde edileceði, hangi mücadele yolunun izlenmesi gerektiðini belirtmek büyük öneme sahiptir. Reformlar yoluyla, uzlaþma yolunu izleyerek emekçilerin taleplerinin karþýlanmasý, ezilen ve sömürülenlerin devrimci eðitiminde devrimin politik bilinç kazanmasýnda devrimci bir dönüþüme uðramasýnda hiçbir katkýsý ve etkisi olmaz. Kitleleri eðitecek ve onlarý devrime yöneltecek olan devrimci mücadele yoludur, isteklerin devrimci biçimde elde edilmesidir, burjuva egemenliðin devrimci tarzda yýkýlýþýdýr. Emekçilerin eylemlerindeki belirgin artýþ sürüyor. Eylemlerin, mücadelelerin, baþkaldýrýlarýn niceliðindeki artýþla birlikte, eylemler devrimci bir biçim, devrimci bir içerik, yani devrimci bir nitelik kazanmýþtýr. Uzlaþmacý küçük burjuva hareketler de, olaylarýn etkisiyle, devrimin güncelliðinden söz eder oldular. Ortamýn etkisiyle devrimci hedeflerden, kendilerinin devrimci niteliði üstüne açýklamalar yapmaya baþladýlar Burada gerçek devrimci nitelikle yalancý niteliði birbirinden ayýrt etmek gerekiyor. Onlar devrimin güncelliðinden ve yapýlacaklardan söz ederken, bunun bir dönemin ciddi analizi temeline dayandýrmýyorlar. Sýð, yarým aðýzla söylenmiþ laflar olarak kalýyor. Uzlaþmacý çevrelerin görüþleri sürecin teorik, taktik, politik ve mücadele görevlerinin saptanmasýnýn bütünlüðüne ve iç tutarlýlýðýna dayanmýyor. Dolayýsýyla proletaryayý, emekçi halk kitlelerini zafere ulaþtýrmaktan uzaktýr. Bu hareketlerin dönem hakkýnda ciddi araþtýrmalarý, derinlikli kavrayýþlarý ve tespitleri yok. Kanýtý, bir olgu olan devrimci durum hakkýnda hiçbir þey söylememeleridir. Süreci ele alýþ biçimleri onca laf etmelerine karþýn gerçekte dönemi hiç anlamadýklarýný gösteriyor. Devrimin nesnel koþullarýný, politik olarak geliþmesini en keskin, en eksiksiz ve en ileri yönleriyle ele alacaklarýna, en yumuþak, en ýlýmlý ve en geri biçimde deðerlendiriyorlar. Bundan dolayý görüþleri gerçek durumu yansýtmýyor. Devrimin güç ve olanaklarýný en etkin biçimde harekete geçirmek ve var olan koþullarda en iyi sonucu almak için öncelikle bu koþullarýn doðru bir deðerlendirmesi yapýlmalýdýr. C.DAÐLI
3
Yeni Evrede
Devrimci Teori
Mücadele Birliði
DEVRÝMCÝ MÜCADELEDE TEORÝNÝN YERÝ E n son söyleyeceðimizi en baþtan söyleyerek baþlayalým: Örgütlenme faaliyeti, Leninistlerin güçlü olduklarý bir yan deðildir. Oysa proletaryanýn devrim mücadelesinin devrime kadar büyümesinin tek güvencesi iþçi yýðýnlarýnýn bu mücadeleye katýlmasýdýr. Ýþçi sýnýfýnýn en ileri kesimlerinin proletaryanýn devrimci sýnýf partisinde örgütlenmesi; iþçi sýnýfýnýn geniþ kesimlerinin de bu çekirdek parti etrafýnda toparlanmasý; iþte meselenin özü bu. Sýnýflar mücadelesinin sert biçimde sürdüðü, iþçi sýnýfý ve geniþ emekçi yýðýnlarýn, bütün ezilen sömürülen kesimlerin atýlým içinde olduðu, devrimci mücadelenin, kitle mücadelesinin sýçramalý geliþim gösterdiði bu süreçte, Leninistler bu yönlerini de güçlü hale getirmenin bir yolunu bulmalýlar. Güçlü yan deðildir derken, kastýmýz dikey örgütlenme deðildir. Zira 12 Eylül askeri faþist cunta döneminde, bu topraklarda kesintisiz olarak mücadeleyi sürdürebilen tek partinin Leninist Partiye öngelen komünist parti olduðu gerçeði, bu konuda ne kadar birikimli ve deneyimli olduðunun açýk kanýtýdýr. Bizim kastýmýz bugün kitle mücadelesinin yükseliþte olduðu bu süreçte geniþ yýðýnlarýn örgütlü hale getirilmesi, kitle mücadelesinin birleþtirilip yönetilmesidir. Dünyada pek çok kez yaþanan bir gerçek var ki, emekçi yýðýnlarýn halklarýn yaþamýnda zaman zaman ortaya çýkan kritik anlarda, küçük bir parti, öncü sýnýfýn zayýf sayýlabilecek öncü birlikleri, geniþ kitleleri ileri yürüyüþlerinde yönlendirmeyi baþarmýþ, geniþ yýðýnlarýn devrimci ateþini körükleyip mücadele coþkusunu ateþleyerek devrimci kahramanlýklar yaratmayý baþarmýþtýr. Devrimci mücadelenin yükselen bir seyir izlediði, geniþ yýðýnlarýn giderek artan biçimde harekete geçtiði bu süreçte, Leninistlerin bu sorunu nasýl aþacaklarýna dair hazýr bir reçete hiçbir yerde ve hiçbir zaman yoktu, olmadý. Ama þu da açýk ki, yýðýnlar eski olaðan yaþamlarýnýn dýþýna çýkýyor. Öyleyse ilk yapýlmasý gereken
4
günlük faaliyetin alýþýlageldik rutinleþmiþ seyrinden kopmak, bütün güçleri ve bütün enerjiyi bu yönde harcamaya baþlamaktýr. Hem de hiç vakit kaybetmeden. Burada öncünün teorik donanýmý her zamankinden çok daha fazla önem kazanmýþ durumdadýr. Çünkü proletaryanýn ezilen ulus ve ulusal topluluklar da dâhil bütün ezilen, sömürülen sýnýf ve katmanlarý kendi hegemonyasý altýnda toplamasý; onlara devrim mücadelesinde önderlik edebilmesi, devrimi zafere taþýyabilmesi için, bizzat sýnýf mücadelesinin pratiðinden damýtýlýp biriktirilen marksizm leninizm bilimine daha çok ihtiyaç duyacaktýr. Çünkü sadece marksizm leninizmin bilimsel öðretisi proletaryaya ve emekçi yýðýnlara devrimci mücadeleyi sonuna kadar götürmelerinin, sermayenin ekonomik, politik her türlü egemenliðine ve kapitalist özel mülkiyete son verip yeni ve daha ileri bir toplum kurmanýn yolunu gösterebilir. Marx ve Engels “Sermayenin ve ticaretin tarihi” diyor Komünist Manifesto’da “onyýllardan beri modern üretici güçlerin, modern üretim koþullarýna karþý isyanýn tarihinden baþka bir þey deðildir.” Bu gerçeklik 170 yýl sonra artýk þunu ifade ediyor: 1871’den bu yana dünya tarihi sadece sýnýflar mücadelesini anlatmaz. Bu mücadelenin anlamý komünden sonra deðiþmiþ; proletaryanýn kendisini egemen sýnýf olarak örgütleme çabalarýnýn, yani sýnýfsýz topluma geçiþin tarihini de anlatýr. Zaten bu nedenle bu iki sýnýf arasýndaki, proletarya ile burjuvazi arasýndaki, emekle sermaye arasýndaki mücadele, son ve belirleyici olan bu evrede en þiddetli, en sert biçimlerde sürmektedir. Tarihin en devrimci sýnýfý olan proletarya açýsýndan marksizm leninizmin önemi, iþçi sýnýfýnýn ekonomik ve politik kurtuluþu uðruna verdiði mücadelede, Marx’ýn sözleriyle, proletaryanýn kýlavuzu olan teorinin “entelektüel momenti” olmasýndan ileri gelir. Sýnýflar mücadelesinde devrimci kitle mücadelesi geliþtiði oranda onbinlerin, yüzbinlerin giderek milyonlarýn harekete geçtiði oranda devrimci öncünün, Leninist öncünün, 223. Sayý / 14 - 28 Kasım 2012
marksist leninist teoriye bu güçlü silaha daha sýký sarýlmasý; her olguyu ve olayý proletaryanýn devrimci sýnýf bakýþýyla irdelemesi ve sýnýf çýkarlarý açýsýndan sonuçlar çýkarmasý bir zorunluluk haline gelir. Sýnýflar mücadelesinin, dünyanýn her yerinde olduðu gibi bizdeki tarihi de, halk hareketlerinin, hiçbir zaman, tamamýnýn katýldýðý yekpare bir hareket içinde olmadýðýný gösterir. Yýðýnlarýn bir bölümü, mücadelenin seyri içinde hep daha ileri gitmek isteyerek koþullara boyun eðmeyi reddeder, onu dönüþtürmeye giriþir. Bir ölümü bu koþullara razý olup statükoya boyun eðer. Hatta üretim araçlarý karþýsýndaki konumuna ve üretim sürecindeki rolüne baðlý olarak statükoyu savunanlar da olur. Zaten bu durum, ezilenlerin, emekçi yýðýnlarýn sermayeye dayalý bu üretim sistemine karþý mücadelesinin iniþli çýkýþlý oluþunun da sebebidir. Bu mücadelenin tarihinde aðýr yenilgiler de büyük zaferler de yer alýr. Uzun yýllara yayýlan bu mücadele sürecinin kendisi, bu mücadelede yer alan savaþçýlara olduðu kadar mücadeleye güç ve emek veren geniþ yýðýnlara da, düzen sýnýrlarýný aþmayan, kapitalizmi, kapitalist özel mülkiyeti hedefine koymayan bir mücadelenin ne iþçi sýnýfýna ne de diðer emekçi yýðýnlara kurtuluþ getirmediðini, getirmeyeceðini yeteri kadar öðretmiþ bulunuyor. Burada Marksizm leninizmin devrimci bir tarzda kavranýp yorumlanmasý daha da büyük bir önem taþýyor. Proletaryanýn devrimci sýnýf partisinin, devrimci öncünün, proletaryanýn saflarýna sýzan her türlü sapmayý tanýmasý, açýða çýkarmasý; reformizmin, uzlaþmacýlýðýn her biçimini teþhir etmesi, ancak marksizmin devrimci özünün kavranmasýyla mümkündür. Bizzat bu bilimin kurucularýnýn, Marx, Engels ve Lenin’in proletaryanýn saflarýna sýzan bu sapma akýmlarla nasýl sert bir mücadele verdikleri biliniyor. Reformizmi, uzlaþmacýlýðý, oportünizmin her biçimini sýnýfýn geniþ kesimleri içinde teþhir etmenin, saflarýn dýþýna doðru itmenin, iþçi sýnýfý saflarýnda Leninist öncünün etkisinin artýþýný berabe-
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
rinde getireceði açýktýr. Ama bu hiçbir zaman iþçi emekçi kitlelere tepeden bakarak, talimatlar yaðdýrarak olmaz. Bunu baþarabilmenin yegâne yolu bizzat iþçi sýnýfýnýn içinde olmakla, onlarýn günlük yaþamlarýnda mücadelelerinde omuz omuza olmakla baþarýlabilir. Marx olsun Lenin olsun her zaman kitlelerin tarihsel hareketine önem verdiler, büyük bir dikkatle incelediler. Kitleler eskiyi yýkýp yeniyi kurmak amacýyla harekete geçtiklerinde kaçýnýlmaz olarak hatalar da yapacaklardýr. Ama kitlelerin hareketi, bu hareket sýrasýnda eylemlerinde ortaya çýkan yaratýcýlýklarý ve kendi güçleriyle baþardýklarý, yaptýklarý hatalardan daha önemlidir. Üstelik kitleler açýsýndan bizzat kendi deneyimleriyle baþardýklarý ve baþaramadýklarýyla bu eylemlilik süreci daha önemli ve daha öðreticidir. Yýðýnlar kendi deneyimlerinden hem daha hýzlý hem daha çok þey öðrenirler. Bu yüzden marksizm leninizmin kurucularý hiçbir zaman kendi doðrularýný kitlelere dayatmadýlar, ama asla onlarýn geri yanlarý karþýsýnda boyun eðip onlarý eleþtirmekten de geri durmadýlar. Kitlelerin geri yanlarýna karþý bu eleþtiri, bu geri yanlar karþýsýnda boyun eðen en geri istemleri teori haline getiren reformizme, oportünizme karþý mücadele olarak ortaya çýktý; sað ve sol oportünizmin kitleler nezdinde acýmasýzca teþhir edilmesi için hiçbir çabadan geri durmadýlar. Þimdi her bir Leninistin kendisine örnek alýp hayata geçirmeye çalýþmasý gereken de bu tutumdur. Her iþçi eyleminde, her sanayi bölgesinde iþçilerle yanyana, omuz omuza olmak, her iþçi eyleminde, her grevde anlatmak, anlatmak, anlatmak... Marksist leninist tezler, devrimci düþünceler, sosyalist fikirler emekçi yýðýnlarla buluþup onlar içinde kök saldýðýnda maddi bir gücü dönüþürler; fikirler kitlelerin gücü halinde vücut bulurlar. Ýþte o zaman devrim sadece bir avuç Leninistin,
öncü kadrolarýn iradesi olmaktan çýkar, emekçi yýðýnlara mal olur, onlarýn iradesi haline gelir. Þimdi büyük bir hýzla bu döneme doðru ilerliyoruz. Devrimci mücadele sürecinde olsun, devrim dönemlerinde olsun ortaya konan tezler, söylenen sözler, atýlan þiarlar önemlidir. Bunlar kendi tarihsel koþullarýndan koparýlarak kullanýlmaya çalýþýlýrsa birer þablon haline gelirler. O tezlerin ortaya koyduðu, o þiarlarýn atýldýðý tarihsel toplumsal süreçte yaþanan bir deðiþim göz önüne alýnmazsa, o tezler sanki bir kez ortaya konmuþ kadim sözler gibi ele alýnmaya baþlanýr; bugünün nesnel koþullarýyla uyumlu olmadýðý için de halklar
açýsýndan bir þey ifade etmeyebilirler. Týpký 71 devrimci atýlýmýný yaratanlarýn o yýllarda ortaya koyduðu ve o dönemde devrimci olan tezlerin bir kýsmýnýn bugün artýk bir þey ifade etmemesi gibi. Bu nedenle Marx’ýn, Lenin’in eserleri incelenir, tezleri ele alýnýrken, bugünkü mücadeleyle, nesnel koþullarla baðý kurularak incelenmeli; sýnýflar mücadelesinde proletaryanýn güncel görevleriyle iliþkili olarak bu mücadeleye ýþýk tutacak biçimde ele alýnmalýdýr. Ancak böyle bilimsel bir yöntemle ele alýndýðýnda marksizm bir dogma deðil, bir eylem kýlavuzu olarak görevini yerine getirebilir. Bugünün dünyasýnda insanlar arasýndaki iliþkiler daha önceki dönemlerle kýyaslanamayacak kadar karmaþýk ve daha 223. Sayý / 14 - 28 Kasım 2012
Devrimci Teori
zengindir. Ýnsanlarýn gereksinimleri için de bu böyledir. Hem bilim ve teknolojik geliþmeler hem de bunlarýn üretim sürecine ve bilhassa da günlük yaþama uyarlanmasý bu iliþkileri çok girift bir duruma getirdi. Dünyanýn herhangi bir bölgesinde yaþanan bir geliþme derhal dünyanýn diðer bölgelerine yansýmakta, oradaki yaþamý da etkilemektedir. Burada artýk olaylar eskiden olduðu gibi sýnýrlý bilgilerle kavranamaz, açýklanamaz Bu nedenle Leninist kadrolar entelektüel olarak, teorik olarak daha birikimli olmak durumundadýr. Çünkü bu kadar çok yönlü bir geliþme ve her geçen sürede biraz daha karmaþýklaþan iliþkiler, ancak zengin bir entelektüel birikim ve geniþ bir teorik kapasite ile kavranýp açýklanabilir. Zira insanlarýn entelektüel donanýmlarý onlarýn gerçek iliþkilerinin durumunu da ele verir. Leninistler, günlük mücadelenin getirdiði koþuþturmanýn kendilerine egemen olmasýný kabul edemez, asla olaylarýn peþinden sürüklenip, duruma razý olamaz. Her kadro, her bir tekil olayý ele alýrken o olayýn arka planýnda yer alan gerçek nedenlere kadar inebilmeli, güncel geliþmeleri son nedeni olan ekonomik baðlantýlarýyla birlikte izleyebilmelidir. Çünkü devrim mücadelesinde kitleleri etkileyebilmenin bütün sýrrý, her bir tekil olayýn ve geliþmenin genel olanla, güncel olanýn temel olanla baðýný kurmakta, bunu iliþki içinde olduðu iþçilere, emekçilere ikna edici biçimde açýklamakta yatmaktadýr. Leninistler marksist leninist öðretinin kýlavuzluðunda güncel olanla temel olanýn baðýný kurmalý, özgün olanýn içindeki temel olaný görmeli, bunu her yol ve yöntemde, her yerde, her fýrsatta iþçi emekçi kesimlere açýklamalý, onlarýn yüreðini ve beynini kazanarak, mücadelede doðru yöne doðru hedeflere kanalize etmeyi bilmelidirler.
5
DÜNYA DEVRÝMÝNÝN CEPHANELÝÐÝ-1
Yeni Evrede
Güncel
Küresel devrimci durumdan söz ederken, hangi olgularý dikkate alýyoruz? Uluslararasý komünist hareketin hemfikir olduðu üç temel olgudan söz edebiliriz. 1)Yönetenlerin eskisi gibi yönetememesi ve buna karþýlýk yönetilenlerin de eskisi gibi yönetilmek istememeleri; 2)Bütün sýnýflarý sarsan ekonomik kriz ve 3)Kitle hareketinin olaðanüstü artýþý. Ulusal çapta bir devrimci durumun bu ögeleri, þimdi küresel çapta olgular olarak karþýmýza çýkýyor. Burjuva sýnýfýn dünya çapýnda en örgütlü, en güçlü ve en yoðun sermaye sahibi kesimlerinin temsilcisi ABD’de, küresel hegemonyanýn çöküþü öylesine belirgindir ki, bunu artýk bizzat kendileri itiraf etmek zorunda kalýyorlar. Prof.Stiglitz; “Amerikan rüyasý, Amerikan kâbusuna dönüþtü” sözleriyle bu çöküþün tam tarifini yapýyor. Bir diðer hegemonya merkezi olan Avrupa Birliði, daðýlmak için geri saymakla meþgul. Sermayenin küresel ölçekli kurumlarý da benzer “yönetememe” arýzasý yaþýyorlar. Birleþmiþ Milletler, çýkarlarý birbirine zýt güçlerin, uzlaþma deðil, çatýþma, pazu gösterme zemini haline geldi; hiçbir ciddi konuda karar alamaz durumda. IMF ve Dünya Bankasý, 80’lerden bu yana keyfini sürdükleri etkin konumlarýný çoktan kaybettiler ve bugünlerde sadece, dünyayý bekleyen felaketlere dair karanlýk raporlar yazmakla meþguller. NATO, korkutucu gölgesini Afganistan daðlarýnda býraktý, komþularý tarafýndan topraklarý top atýþýyla dövülen Türkiye için, kýnama mesajlarýnýn ötesine bile geçemiyor. Yönetilenler, yani ezilen milyarlarca insan, dünya çapýnda, her fýrsatta sokaklarý doldurarak, artýk eskisi gibi yönetilmek istemediklerini öylesine gür sesle haykýrýyor ki, bu haykýrýþlara sýk sýk silah sesleri, yanýp kül olan elçilikler, yaðmalanan ticaret merkezleri eþlik ediyor. Günümüzde, emperyalist merkezlerden, en ücra köþede kalmýþ devlete kadar hiçbir burjuva hükümeti yarýnýndan emin deðil. Hýzla yýpranan iktidarlar, sallanan koltuklar, halkýn öfkesini bastýrmaya yönelik olaðanüstü yasalar, burjuva sýnýfýn emekçileri eski yöntemlerle denetim altýnda tutamadýðýna dair olgulardýr. Ekonomik kriz üzerine yeni bir þeyler söylemeye bile gerek yok. Dünya çapýnda giderek derinleþen krizin nasýl atlatýlacaðýna dair umutlu tek laf eden kalmadý. Küresel devrimci durumun üçüncü olgusu; yani kitle hareketinin olaðanüstü artýþý, pek çok ülkede hükümetleri devirecek bir noktaya ulaþtý. Öy-
6
Mücadele Birliði
le ki, artýk, milyonlarý toplayamayan bir gösteri, “baþarýsýz” damgasý yiyor. Bu konuda ölçek, binlerden, on binlerden, milyonlara sýçramýþtýr. Günümüz gazeteleri sýk sýk dünya haritasý üzerinde “kritik bölgeler”i saptayan grafiklere yer veriyorlar. Kimisi açlýk isyanlarý, kimisi ekonomik yýkým, kimisi siyasi kriz nedeniyle, bu haritalarda çatýþma ve ölüm sembolleriyle iþaretleniyor. Tüm bu haritalarý yan yana getirdiðinizde, söz konusu olanýn, üç deðil, on deðil, yüzden fazla ülkeyi kapsadýðý görülebilir. Devrimci bir durumun, birden fazla ülkeyi etkilemesi, kuþkusuz, yeni bir þey deðil. Yeni olan, þimdi devrimci durumun, beþ kýtada birden, belirleyici konumdaki tüm ülkelerle birlikte irili ufaklý ülkeleri de sarmýþ olmasýdýr. Yeni olan bir baþka nokta, bu seferki küresel devrimci dalganýn, bütün ülkelerde, modern sanayi proletaryasýnýn damgasýný taþýmasýdýr. Küresel devrimci durumun bu yeni yanlarýný, özgünlüðünü daha iyi kavrayabilmek için, 20. yüzyýlýn baþýndan bu yana yaþana gelen büyük devrimci dalgalarý, bu dalgalarýn etki çapýný, hangi sýnýflar öncülüðünde ve ittifaklarla yürütüldüðünü anýmsamakta yarar var.
Proleter Devrimler Çaðýnýn Ýlk Dönemi Rusya’da 1905-07 devriminin yarattýðý etkiyi dünya çapýnda izleyen Lenin, geliþmiþ kapitalist ülkelerde burjuva sýnýfýn tümüyle gericileþtiðini, fakat yarý-sömürge ve feodal zincirlerinden kurtulmak isteyen Asya’nýn dev güçlerinde burjuva sýnýfýn halen daha devrimci özellikler taþýmaya devam ettiðini tespit eder. Gerçekten de, 1905 Rusya Devriminin uyandýrdýðý Çin, Ýran ve Osmanlý Türkiye’sinde, dünya nüfusunun neredeyse üçte biri, “uykulu varlýktan ýþýða, hareket, mücadeleye” geçmiþti. Esasýnda bu geçiþ, burjuva sýnýfýn genç kesimlerinin, dünya çapýnda etkisi olan, son devrimci atýlýmýydý. Sonrasý; emperyalizm, mali baðýmlýlýk, sömürgeci bir avuç gücün dünyanýn bütün topraklarýný paylaþmayý tamamlamasý ve yeniden paylaþýlmasý adýna en vahþi savaþlar. Yerküre nüfusunun belirleyici oranda etkilendiði bir devrimci dalgaya, burjuva sýnýfýn önderlik etmesi; bu tarihi olgu artýk geçmiþte kalmýþtýr. 1610 Hollanda Devrimiyle baþlayan ve 1905-1912 yýllarý arasýnda Asya’nýn dev imparatorluklarýnýn daðýlmasýyla son nefesini de tüketen burjuva devrimlerin, 400 yýllýk çaðý nihayet geride kalmýþ, proletaryanýn tek baþýna ya da çeþitli sýnýf ittifaklarýyla öncü223. Sayý / 14 - 28 Kasım 2012
lük edeceði devrimler çaðý baþlamýþtý. Lenin’in tüm dünya ölçeðini kapsayan son derece titiz ekonomik ve siyasi incelemeleriyle ayaklarý üzerine diktiði proleter devrimler çaðý tespiti, daha mürekkebi kurumadan, 1917 Ekim Devrimi ile ilk açýlýþýný yaptý. Proletaryanýn iktidara tek baþýna el koyup burjuva aygýtý parçalayarak Sovyetleri yarattýðý bu baþlangýç öylesine güçlü, politik açýdan öylesine berrak ve keskin bir devrimci dönüþüm yaratmýþtý ki, etkisi hemen dünyanýn en ileri emperyalist-kapitalist merkezlerde ortaya çýktý. Almanya, Ýtalya, Avusturya, Macaristan sonradan baþarýsýzlýða uðrayan sosyalist devrimler yaþadýlar. Ancak Lenin’in yine ayný çalýþmasýnda (Emperyalizm; Kapitalizmin En Yüksek Aþamasý) dile getirdiði; dünyayý soyup soðana çeviren bir avuç emperyalist haydut devletin, kendi iþçilerinin bir kýsmýný satýn almasýyla ortaya çýkan iþçi aristokrasisi, proleter devrimler çaðýnýn bu ilk büyük dalgasýný kýrdý, yenilgilere neden oldu. Öyle ki, iþçi sýnýfý, yeniden iktidarý tehdit eder güce ulaþabilmek için, 2.Paylaþým Savaþýnýn olaðanüstü yýkýmýný beklemek zorunda kaldý. O zamana dek, faþist baskýlar, olaðanüstü yasalar, iþsizlik ve sefaletle bunalan büyük bir proleter kitleyi, devrim hedeflerinden uzak tutmayý baþardý. Proletaryanýn devrim dalgasýnýn dünya ölçeðinde geri çekilmesiyle yalnýz kalan Ýspanya iþçileri, 1936–39 iç savaþýnda müthiþ kahramanlýklar ve yüzyýl boyunca hatýrlanacak fedakârlýk dolu örnekler vermekten yine de geri kalmadýlar. Bu dönem, emperyalizmin henüz tüm kýtalara doðru yayýlma ve ilk sonuçlarýný alma dönemidir. Merkez ve çevre ülkeler arasý iliþkiler daha çok meta ihracý ve devlet borçlarý aðýrlýklý sermaye ihracýna dayalýdýr. Emperyalist merkezlerin ekonomik-siyasi geliþim dereceleri de dahil önemli farklar, karakteristik ayrýmlar söz konusudur. Genç emperyalistler Almanya ve ABD, farklý ekonomik dinamizm ve kurumlaþmalar yaratarak, Ýngiltere, Fransa gibi eski emperyalistlere yarýþta avantajlar yakalamýþlardýr. Baðýmlý ve sömürge ülkelerde feodalizm ya egemenliðini sürdürmekle ya da henüz edilmektedir. Bu ekonomik zemin üzerinde, henüz tüm dünyada geçerliliðini sürdürecek bir para birimi, diðerlerine üstünlüðünü kabul ettirebilmiþ deðildi. Altýn, rezerv para olarak geçerliliðini koruyordu. Dev emperyalist tekeller, belli baþlý kapitalist pazarlarý kendi aralarýnda paylaþmýþ, ancak üretimin merkezleri deðiþme-
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
miþti. Bu ekonomik tablo, emperyalist ülkeler ve baðýmlý ülke proletaryasý arasýnda eþgüdümlü eylemi engellemekteydi. Eþitsiz geliþim, emperyalist merkezler arasýnda bile sürmekteydi ve bu da, proleter devrimler çaðýnýn ilk büyük küresel dalgasýnda, proleter eþgüdümün ancak yukarýdan, komüntern yöneticiliðinde ve Sovyetler Birliði’nde yaratýlan örneðin gücüyle saðlanabildiði; ama öte yandan, bu eþgüdümün ekonomik-kültürel açýlardan beslenemediði bir ortam yaratýyordu.
Anti-Faþist, Anti-Emperyalist Devrimler Çaðý Proleter devrimler çaðýnýn ikinci büyük dalgasý, 2. Paylaþým Savaþýyla hýz kazandý, 89-91 karþý-devrimlerine kadar sürdü. Bu uzun devrimci dönemin ilk yarýsýnda proletarya baskýn güç iken, diðer yarýsýnda küçük burjuva devrimciliðin baskýn olduðu ulusal kurtuluþ devrimleri, anti-faþist ayaklanma ve isyanlar egemen oldu. 2.Paylaþým Savaþý’ndan Sovyet Kýzýlordusu zaferle çýkmýþ, süngünün ucunda taþýdýðý bu üstünlüðü sayesinde, Avrupa’nýn doðusunda bir dizi halk demokrasisi ortaya çýkarmýþtý. Polonya, Demokratik Almanya, Macaristan, Çekoslovakya, Romanya, Bulgaristan ve Yugoslavya, bu dönemde iþçi sýnýfýyla anti-faþist küçük-burjuva demokratlarýnýn kurduðu halk iktidarlarý ile taçlandýlar ve kýsa sürede sosyalist dünyanýn bir parçasý oldular. Fakat en az bunun kadar önemli diðer geliþme, bir dizi emperyalist merkezde iþçi sýnýfý partilerinin iktidarý alabilecek konumlara gelmiþ olmalarýydý. Fransa, Ýtalya ve Yunanistan komünist partileri, antifaþist direniþ savaþýnýn kahramanlarý olarak, devrim fýrtýnalarý estirdiler. Ýngiltere’de madencilerin aylar süren iþgali ve Japonya’da binlerce fabrikanýn açýkça “Sosyalizm” isteðiyle iþgal edilmesini, bu merkezlerde daha sonraki elli yýla damgasýný vuran muazzam sosyal haklarýn kazanýlmasýný getirdi. Belli baþlý emperyalist ülkeleri ayný dönem içinde saran proleter fýrtýna, savaþtan muazzam servet biriktirerek çýkan ABD mali oligarþinin hile ve yardýmlarýyla, nükleer bomba tehditleriyle, bin bir yolla bastýrýldý. Ekim Devrimi sonrasý ortaya çýkmýþ olan ilk devrimci dalgayý her ülke kendi baþýna karþýlamak zorunda kalmýþtý. Oysa 2. Paylaþým Savaþý sonrasý anlaþýlýyordu ki, geçen süre içinde proletarya güçlenmiþ, bilinçlenmiþtir ve bu gücü ancak ABD öncülüðünde sýkýca bir araya gelen uluslararasý sermaye cephesi karþýlayabilecektir. Emperyalist merkezlerin arka mutfaðýnda proleter yangýn süre dursun, sömürge ve yarý sömürge ülkelerde, dünya tarihinin akýþý-
na yeni bir yön verecek bir evrim dalgasý baþlamýþtý. Vietnam ve Kore’de teslim olan Japon iþgal ordusuna karþý ulusal baðýmsýzlýk bayraðýný taþýyan komünist partiler, yoksul köylü kitleleri arkalarýna alarak iktidarý aldýlar. Onlarý birkaç yýl sonra koca bir dev, Çin takip etti. Dünyanýn en kalabalýk yoksul köylüler ülkesinde, kendi gerici burjuvalarýný deviren Çinli emekçiler, dünya devrim sürecinde yepyeni dalgalar yarattýlar. Hindistan, Endonezya ve Malezya, uzak Asya’nýn en korkunç sömürge alanlarý, savaþýn yýkýntýlarý arasýndan, yoksul köylü kitleleri ardýna toplayan ulusal burjuva ve küçük burjuva güçlerle birlikte küresel modern sýnýf savaþýmý arenasýna katýldýlar. Bu kýsa dönem içinde dev Asya kýtasý, milyarlýk nüfusuyla son derece çetin bir sýnýflar savaþýnýn içine çekildiler. Genel grevler, proleter isyanlar ve eþi görülmemiþ proleter katliamlarý, en geriden gelip birkaç on yýlda sýnýflar savaþýmlarýnýn en yoðun biçimine sahne olan bu ülkeleri ateþ topuna çevirdi. Afrika kýtasýnýn uyanýþý da, sömürgecilik karþýtý savaþla birlikte hýz kazandý. Cezayir, Kongo, Gona, Gine-Bissau, Angola, Mozambik, Zimbabwe, Zambia, 1960-1980 arasý dönemde büyük sömürgeci güçleri yenilgiye uðratýp ulusal demokratik devrimler gerçekleþtirdiler. Bu ülkelerin bazýlarýnda devrim, gerici burjuva sýnýflarýn kucaðýnda sönüp gitti. Etiyopya, Sudan, Madagaskar, Togo, Yukarý Volta, hem sömürgecileri hem de kendi gerici feodal egemenleri çeþitli yollardan alaþaðý eden devrimci hareketlere sahne oldular. Bu sonuncular, sosyalist dünyanýn cömert yardýmlarýný alabilmek adýna, kendilerini marksist leninist ilan etmekten çekinmeyen askeri cuntalara bile sahne oldular. Küba Devrimi, benzer kýtasal etki, Güney Amerika’da yarattý. Kýta, baþtan sona, gerilla hareketleriyle çalkalandý. Bizzat Che’nin önderlik ettiði Bolivya gerilla deneyimini, Venezüella ve Kolombiya takip etti. Arjantin, Brezilya ve Uruguay’da þehir gerillalarý, faþist cuntalarýn korkulu rüyasý oldular. Peru, Guatemala kýrk yýla yayýlan uzun iç savaþtan geçtiler. Kýtada, kent proletaryasýnýn, nüfusun çoðunluðunu oluþturduðu ülke Þili’de, Allende’nin parlamenter yollardan sosyalizmi kurma deneyimi, çok kanlý bir faþist cunta tarafýndan ezildi. Tüm kýta, milyonlarýn acýlarý, ölümü, kaný ve gözyaþlarýyla sulanýrken 1978’de Nikaragua Devrimi umutlar yeþertti, Küba devriminin en yakýn müttefiki oldu. Dünya çapýnda etkisi olan ve tüm kýtalarda belli baþlý ülkeleri etkisine alan bu uzun devrimci dalganýn sol halkalarý, Afganistan’da 1978 Nisan Demokratik Devrimi ve 1979 Þubat Ýran Demokratik Devrimi oldu. Her ikisinde de kent küçük burjuvalarýnýn son 223. Sayý / 14 - 28 Kasım 2012
Güncel
derece etkin olduklarý görülür. Böylece 2. Paylaþým Savaþý’ndan hemen sonra emperyalist merkezlerde sanayi proletaryasýnýn güçlü isyan ve eylemleriyle baþlayan uzun devrimci dalga, Çin, Vietnam, Kuzey Kore, Küba ve Doðu Avrupa’yý sosyalist dünyaya kazandýrýrken, Asya’da, Afrika’da ve Güney Amerika’da ulusal anti-emperyalist, anti-faþist devrimci iktidarlar, gerilla ordularý, isyancý milyonlar yarattý. Küçük burjuvazinin kentli ve köylü unsurlarýnýn yüz milyonlarý bulan ezici varlýðýna dayanan, proleter sosyalizmin ancak küçük burjuva etkilerin kýrýlmasýyla ortaya çýkabildiði genel siyasal ortam, 1989-91 karþý-devrimleriyle kapandý. 1950-90 arasýný kapsayan dönemde emperyalist kapitalist sistem hem kendi merkezleri arasýndaki entegrasyonu, hem de geri kalmýþ ülkelerin baðýmlýlýðýný, dev adýmlarla ilerletti. Merkezler arasý entegrasyon borsalarýn özel ve merkez bankalarýnýn, tekelci þirket yönetimlerinin ortaklaþmasýyla sonuçlandý. Baðýmlý ülkelerde iþbirlikçi sermaye, tekelci konumlara ulaþtý. Dünya parasý olarak dolarýn hâkimiyeti altýnda kapitalist dünya, üretim alanýnda sýký bir iþbölümüne gitti. Emek yoðun ve düþük teknolojili sanayi baðýmlý ülkelere doðru kayarken, emperyalist merkezler finans kaynaklarýný, ileri teknoloji sektörlerini elinde tutmayý sürdürdü. Bu emperyalist sektörel iþbölümü, baðýmlý ülkelerde iþçi sýnýfýný amansýz bir sömürüye tabi tutarken, emperyalist merkez proletaryasý yüksek ücret ve sosyal haklar gibi bin bir rüþvetle sendikalizme ve parlamentarizme boðuluyordu. Sosyalist sistemin 89-91 karþý devrimleriyle daðýlmasý, bu uzun dönemin oluþturduðu tüm siyasal ve ekonomik dengeleri alt üst etti. Proletaryanýn sýnýf örgütleri geri çekildi, çoðu yerde daðýldý ve moral bozukluðuna battý. Bunun dünya çapýnda birincil etkisi, sosyalizm güçlü olduðu sürece bayraklarýna sosyalist simgeler iþleyen pek çok küçük burjuva devrimci gücün, ya hemen teslim bayraðýný çekmesi ya da reformizm kulvarlarýna kendilerini atmalarý oldu. Proletaryanýn özgüvenini yeniden kazanmasý ve küçük burjuvaziyi etkileyerek yeniden peþine takabilmesi için koca bir yirmi yýlýn geçmesi gerekecekti. Ýnsanlýk tarihinin bu yirmi yýllýk karþý parantezinde proleter devrim adýna en önemli kazanç, küçük burjuvazinin dünya çapýnda yalpalamasýnýn ne kadar derin olabileceðinin görülmesi, yoksul emekçi kitlelerin küçük burjuva devrimciliðine karþý güvensizlik geliþtirmesini ve çoðu yerde bunlarla yolunu ayýrmasýdýr. ...Sürecek
7
Güncel
ÝKTÝDAR SORUNU
Türkiye’de bir burjuva iktidarýn, hükümetin yolun sonuna geldiðini nasýl anlarsýnýz? Zindanlar karþýsýndaki politikasýndan. Ayný politik tutum o hükümetin emekçi sýnýflara ve Kürt halkýna karþý nasýl bir savaþ içinde olduðunu da gösterir. 96’ Ölüm Oruçlarý, dönemin hükümetinin yýkýlmasýna giden yolu açtý. O büyük eylemin üzerinden bir yýl geçmeden hükümet yýkýldý gitti. 19 Aralýk zindan savaþlarý ve onu takip eden Ölüm Oruçlarý yine dönemin hükümetinin yýkýmýna giden yolu açtý ve hükümet kýsa sürede tarihin çöplüðünü boyladý. Bu hükümetin ömrünün de öncekiler gibi olacaðýný söylemek kâhinlik olmaz. Çünkü bu da týpký öncekiler gibi, þimdi yüzlerce tutsaðýn sürdürdüðü zindan savaþý için “Ölüm Orucu yok, þöyle ya da böyle bir þeyler yiyorlar”, “devlet þantaja boyun eðmez” vb vb demeye baþladý. Ama sorun, mücadelenin boyutu þimdi zindanlardan çok daha ötede. Kürdistan’da ve Türkiye’de on binlerce insan, devrimci tutsaklara “destek” amacýyla sokaða çýkmýþ olsa da gerçekte bu tekelci sermaye sýnýfý iktidarýna, düzene karþý bir savaþtýr. Kitleler, sayýlarý artýk milyonlarla sayýlan ölçekte, hükümet somutunda, düzene, tekelci sermaye sýnýfý iktidarýna, bu iktidarýn temsil ettiði burjuva egemenliðe karþý harekete geçmiþ durumda. Dün Kürdistan’da ve Türkiye’de, önceki gün, 29 Ekim’de Türkiye’de milyonlarca insan hükümete karþý harekete geçti. 29 Ekim’de harekete geçen o büyük kitle-
8
yi “bunlar Cumhuriyet için harekete geçti” diyerek küçümsemek ve devrimi besleyen bir damar olarak görmemek kitle hareketinin diyalektiðini ve ruhunu kavramamaktýr. 29 Ekim’de milyonlarca insanýn önünde “Cumhuriyet” yazýlý olmasýnýn önemi yok. Çünkü kitleler sokaða çýktýklarýnda eylemi düzenleyenlerin bayraklarýna yazdýklarýný deðil kendi özlem, istek ve amaçlarýný okuyorlar. Kitlelerin özlemi tekelci sermaye sýnýfýnýn sömürüsünden, bu sýnýfý temsil eden hükümet ve devletten kurtulmaktýr. Milyonlarca insanýn harekete geçmesinin ne gibi sonuçlarý olacaðýný iyi bilen hükümet, tam da bu nedenle onlara panzerlerle, biber gazýyla, gaz yaþartýcý bombalarla yanýt verdi ve yine ayný nedenle Baþbakan, barikatlarýn kaldýrýlmasýný eleþtirdi. O ne olursa olsun kitleye þiddetle karþýlýk verilmesinden yana olduðunu ortaya koydu. Ayný Baþbakan, bir gün sonra, Ölüm Oruçlarýna karþý, önceki hükümetleri aþan bir sertlikte açýklama yaptý. Bu açýklama, hükümetin giderek þiddet ve baský politikasýný yoðunlaþtýracaðýnýn, yani savaþýn sertleþeceðinin ifadesidir. Hükümet, emekçi sýnýflara, Kürt halkýna ve devrimci tutsaklara karþý þiddeti giderek artan bir savaþ içindedir. Bütün bunlarýn anlamý ve adý devrimci krizdir. Son bir haftada yaþananlar Türkiye’nin çok derin ve kapsamlý bir siyasal kriz yaþadýðýný bir kez daha gösterdi. Bu siyasal krize, kitlelerden saklanmaya çalýþýlan derin bir ekonomik kriz eþlik ediyor. Bunun adý devrimci durumdur. Sokaða çý-
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
kan kitlelerin milyonlarla ölçülmeye baþlamasý bu devrimci durumun ne denli sarsýcý, kapsamlý ve derin köklere sahip olduðunu ortaya koydu. Milyonlarca insan hükümete karþý harekete geçmiþse ve hükümet bunlara karþý bir savaþ baþlatmýþsa burada bir iktidar sorunu var demektir. Türkiye’de açýk bir iktidar sorunu var. Tekelci sermaye iktidarý artýk kitlelere karþý savaþarak kendi varlýðýný sürdürebiliyor. Emekçi sýnýflara ve Kürt halkýna “öncülük” iddiasýndaki devrimci güçlerin þimdiki sorunu bu iktidar sorununu kendilerinin çözüp çözmeyeceði; ya da bu sorunun çözümünü yine tekelci sermaye güçlerine býrakýp býrakmayacaklarý sorunudur. Ýçinden geçmekte olduðumuz tarihsel süreç bir kýrýlma noktasýdýr, bir dönüm noktasýdýr. Soru þudur: Ýktidarý ele geçirmeyi, zaferi kazanmayý göze alýyor muyuz almýyor muyuz? Þimdi iktidarý ele geçirmeyi, zafer kazanmayý göze almak hem tarihsel fýrsattýr hem de tarihsel görevdir. Bu tarihsel fýrsatýn gerekliliðini yerine getirmek isteyenler geliþmenin bu aþamasýnda kitlelere ne yapmalarý gerektiðini söylemeliler. Baþka bir ifadeyle, kitlelere, örneðin zindanlarýn üzerine yürümelerini, devlet kurumlarýna karþý açýk bir saldýrýya geçmelerini söylemeliler. Kitleler devrimci güçlerden boþ, iþe yaramaz övgüler deðil, ne yapmalarý gerektiðinin kendilerine söylenmesini istiyorlar.
AÇLIK GREVÝNDEYÝM
TKEP/Leninist davasý tutsaðý olan ve 8 yýldýr Edirne F Tipi Cezaevi’nde yatmakta olan Murat Aktaþ da sürmekte olan süresiz-dönüþümsüz açlýk grevine destek olmak için açlýk grevi eylemine baþladýðýný duyurdu. Murat Aktaþ 5 Kasým günü yazdýðý mektubunda, “Ben de, zindanlarda süren süresiz-dönüþümsüz açlýk grevlerine baþlayan PKK dava tutsaðý arkadaþlarýma destek olmak amaçlý 5 Kasým 2012 tarihinde açlýk grevine giriyorum. Ayrýca, saðlýk problemleri olmasýna raðmen, dayanýþma örneði göstermek için benimle ayný gün açlýk grevine giren siyasi tutsak Fikret Yýldýz arkadaþ da 5 Kasým 2012 tarihi itibarýyla açlýk grevine girmiþtir” dedi. 223. Sayý / 14 - 28 Kasım 2012
Yeni Evrede
Sokaklar
ANTEP’TE “BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ”
Mücadele Birliði
Antep’te emniyet müdürlüðünün devrimci mücadeleye yönelik baskýlarý artarak devam ediyor. 9 Ekim’de Che Anmasý sonrasý birçok gence kimlik sorgusu yapýlmýþ ayrýca, yine kimi gençlerin evlerine gidilerek hem aileler üzerinde, hem de aileler üzerinden gençlere baský uygulanmaya çalýþýlmýþ, Ayýþýðý Sanat Merkezi’ne yönelik kara propaganda yapýlmýþtýr. Antep Emniyeti tarafýndan yapýlan bu uygulamayý teþhir etmek için Ayýþýðý Sanat Merkezi ve Devrimci Öðrenci Birliði bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. 5 Kasým Pazartesi saat16.30’da sloganlarla basýn açýklamasýna baþlandý. Ýlk sözü alan Devrimci Öðrenci Birliði’nden bir öðrenci, bulunduðumuz topraklarda devrim ateþinin hýzla büyüyüp geliþtiðine, sermaye sýnýfý ve onun devletinin sokaklarda özgürlüðünü alma kararlýðýndaki iþçi-emekçi ve ezilen Kürt halký tarafýndan köþeye sýkýþtýrýldýðýna dikkat çekerek, binlerce insaný gözaltýlarla, tutuklamalarla, açýlan davalarla sindiremediðini gördükçe daha farklý yöntemlere baþvurduðunu belirtti. Konuþmasýnýn devamýnda “bu yöntemlerin Antep’teki son örneði, polislerin devrimci öðrencilerin evlerine gitmesi oldu. Arkadaþlarýmýzýn aileleriyle görüþerek devrimcilere yönelik karalamalar yapan, dev-
rimcilerin sonunun cezaevleri olduðunu söyleyen polisler, öðrencilerin Ayýþýðý Sanat Merkezi’ne gitmelerini de ‘tehlikeli’ bulduklarýný belirtmiþler. Aileler çocuklarýnýn ne yaptýklarýný sorduðunda ise; Che’yi Anma Yürüyüþüne katýlmalarý, Ayýþýðý Sanat Merkezi’ne gitmeleri, basýn açýklamalarýna gitmeleri gibi anayasa tarafýndan tanýnan sebepler söylenmiþtir. Arkadaþlarýmýz ‘bunlarda suç teþkil eden ne var?’ diye sorduðunda polisler susarak cevap vermiþtir. Evden ayrýlýrken de ailelere telefon numarasý býrakarak, ‘Ne sorununuz olursa bekleriz, çocuðunuz bizimle konuþmak isterse bekleriz’ gibi iþbirliði imasýnda bulunan sözler söylemiþlerdir” diyerek sözü Ayýþýðý Sanat Merkezi’ne býraktý. Ayýþýðý Sanat Merkezi emekçisi arkadaþ “Nazým Hikmet, Ahmed Arif, Sabahattin Ali, Kazým koyuncu ve diðer tüm ilerici sanatçýlarýn eserleri bu topraklardaki insanlarýn hem kültürel hem de düþünce açýsýn-
dan geliþimini saðlamýþtýr. Onlar yaþamý okudular, anladýlar, kavradýlar ve þiirlerinde, yazýlarýnda, þarkýlarýnda gerçekliði insanlýða sundular. Bizler de Ayýþýðý Sanat Merkezi olarak sanatý ilerici devrimci yönüyle ele alýyor iþçi-emekçi ve ezilen halklarýmýza sunuyoruz. Yaþamýn asýl mimarlarý olan iþçi-emekçi halklarýmýzý toplumsal yaþamýn bir parçasý olan sanatla buluþturmak bizim görevimizdir” sözlerinden sonra Antep Emniyetinin evlerine gittiði öðrencilerin ailelerine “tehlikeli” gibi sözlerle bir sanat merkezinin anti-propagandasý ve karalamalar yaptýðýna deðinildi. Yýllardýr bir dernek olarak sanat faaliyetlerini sürdürdüklerini belirten Ayýþýðý Sanat Merkezi emekçisi “Bu kapitalist sistemde üretilen yozlaþmýþ sanata karþý, milyonlarca insanýn acý, yýkým, sefalet, iþsizlik ve yoksulluðunun görmezden gelinerek üretilen sanata karþý bizler iþçi-emekçi ve ezilen halklarýmýzýn gerçekliðine vurgu yaparak sanatýmýzý üretiyoruz… Bizler sanatýmý ile yola çýktýk ve sanatýmýz ile yolumuza devam edeceðiz. Ýnsanýn en temel ihtiyaçlarýndan biri olan sanatý kitlelere taþýmak görevimizdir ve bu görevden bizi hiçbir güç alýkoyamaz” dedi. Basýn açýklamasý sloganlarla sonlandýrýldý. Antep Devrimci Öðrenci Birliði
YÖK, 31 YILDIR FAÞÝZME KARÞI GÖREVÝNÝ SÜRDÜRÜYOR
Beyazýt Ýstanbul Üniversitesi önünde YÖK’un kuruluþ günü olan 6 Kasým’da protesto eylemleri düzenledi. YÖK, Eðim Sen ve YÖK’e Karþý Ýnisiyatif, Akademisyen, Öðretim görevlileri ve öðrenciler tarafýndan protesto edildi. Çapa Týp Fakültesi önünden YÖK Karþýtý Ýnisiyatif adý altýnda toplanan öðrenciler Ýstanbul Üniversitesi giriþ kapýsý önüne kadar yürüdüler. Burada Eðim Sen’li akademisyen ve öðretim görevlileri de öðrencilere destek verdi. Sýk sýk “YÖK’e Hayýr”, “YÖK Gidecek, Polis Kalkacak, Üniversiteler Bizimle Özgürleþecek” sloganlarý atýldý. YÖK’e Karþý Ýnisiyatif adýna hazýrlanan basýn açýklamasýný okuyan öðrencilerden Fýrat Ekici “12 Eylül askeri faþist darbesinin ardýndan üniversiteleri sermayenin çýkarý doðrultusunda þekillendirmek ve baskýyla susturmak için kurulan YÖK, 31 yýldýr bu görevini sürdürüyor” dedi. Ekici üniversiteleri YÖK düzeniyle, 4+4+4
politikasýyla ilk ve orta öðretimi baþtan aþaðý þekillendiren devletin, “kindar ve dindar” olan dinci-gerici bir nesil yetiþtirmek, çocuk yaþta ucuz ve kalifiye iþ gücü, çocuk gelinler yetiþtirmek hedefinde olduðunu söyledi. Ekici, Suriye ile savaþ durumuna da deðinerek, “savaþ deðil haklarýn kardeþliði için buradayýz” dedi. Açýklamadan sonra Üniversite Akademisyen ve Öðretim Görevlileri adýna konuþan Eðitim Sen 6 nolu þube Baþkaný Ýsmet Akça “özelikle üniversite bileþenlerinin hayatlarýna hemen her gün bir kabus gibi çöken YÖK sistemi, 2012 yýlýný da çýkarttý. Belli ki YÖK’ü kaldýrmak, 80 darbesinin ürünü olan zihniyetlerin iþi deðil. Onlarýn iþi, kendilerinden önceki hükumetlerin yaptýklarý gibi, baskýcý YÖK rejimini kendi iktidarý için kullanmak. Onlarýn iþi YÖK ile deðil, YÖK’ü istedikleri gibi yönetebilmekle ilgili” dedi. Konuþmalardan sonra eylem, sloganlarla sona erdi.
223. Sayý / 14 - 28 Kasım 2012
9
Anma
ONU YÜREÐÝMÝZDE YAÞATACAÐIZ
E
kim ayýnýn ikinci haftasýnda aramýzdan bir arkadaþýmýzý ölüme uðurladýk. “Her ölüm erken ölümdür” diyor þair ama bu ölüm çok erken oldu. Hiç beklenmeyen yerden beklenmeyen bir þekilde çýktý karþýmýza. Ayýþýðý Sanat Merkezine gelen güzel sanatlar lisesinde okuyan Ezgi Gültekin Samandað’da trafik kazasý sonucu aramýzdan ayrýldý. Ezgi yaþama olan baðlýlýðý ile geçtiði her yere pozitif enerji saçan, Sanat merkezine sürekli merak ettiði ve kafasýný kurcalayan sorularla gelen, gülümsemesi yüzünden eksilmeyen bir dostumuzdu. Keman dinletileri ve güzel sesiyle bizlere farklý renkler katýyordu. Ayýþýðý Sanat Merkezinin çalýþmalarýna katýlan Ezgi en son 2 Temmuz etkinliðinde Ayýþýðý Müzik Grubu ile sahne aldý. Sesi kendisi gibi temiz olan arkadaþýmýz 2 Temmuz’da Pir Sultan’a, Madýmak’ta yakýlan ozanlara aðýtlar yakarken seyircilerin göz yaþlarýný tutamadýðýný görmek gerekirdi. Etkinliðe gelenlerden bir dostun yorumu þöyle olmuþtu “ne kadar saklamaya çalýþsam da Ezgi þarký sözlerine girdiðinde tutamýyordum kendimi gözyaþlarým damla damla avuçlarýma akýyordu.” 2 Temmuz çalýþmasýný yaptýðýmýz süreçte devlet baskýsýný ailelere dönük olarak arttýrmýþtý. Ellerine aldýklarý çikolatalarla Ezgi’nin ailesinin de kapýsýný çalmýþlardý. Baþta etkinliðe çýkmasýna dahi izin vermeyen aile uzun sohbetlerimiz ve ýsrarlarýmýz sonucunda Ezgi’nin etkinliðe katýlmasýna ikna olmuþlardý. Devlet, Ezgi’nin kattýðý güzellikleri elimizden alamamýþtý. Hatta Samandað’da yapýlan etkinliðe seyircilerin ön sýralarýnda ailesi de yer almýþtý Ezgi’nin. Annesini ön sýralarda görünce mutluluktan heyecanlanmýþtý güzel yüreði.. Aylarca çalýþtýðý türkünün sözlerini unutuverdi birden seyircilerin yoðun alkýþlarýyla toparlamýþtý hemen kendini... Þimdi düþünüyorum da kim bilir o küçücük yaþamda ne büyük mutluluk olmuþtur bu ona.. Polislerin kurduðu baskýyla ilk karþýlaþmada bize öfke ile yaklaþan anne-baba baþsaðlýðýna gittiðimizde bizlere sarýlýp “benim çocuklarým sizlersiniz” diyerek hýçkýrýklara boðuldular... Kimisi barikatlarda savaþarak ölümsüzleþir, kimisi zindanlarda bedenlerini ölümlere yatýrarak... Kimisi de sanata kattýðý güzelliklerle.. Ezgimizin büyük üretimler katacak kadar uzun bir ömrü olmadý, ama 17 yýllýk yaþamýna bizleri sýðdýrdý, bizlere katabileceði en güzel renkleri sundu... Daha onunla birlikte emeðin türkülerini söyleyecektik... Emekçilerin acýlarýný açlýklarýný, umutlarýný, kavgalarýný, yarýnlarýný dillendirecekti o güzel sesiyle... Ve Emeðe Ezgi’nin içinde yer almak istiyordu... Güzel yüreðinde büyük düþler yaþatýyordu... Þimdi ise bizlere güzel yüreðinden akýp kulaðýmýza iþleyen türküleri ve onun düþlerini yaþatmak kaldý yalnýzca... Artýk her 2 Temmuz’da, söylediði türküleri her duyuþumuzda onun anýsý geçecek yüreklerimizden... Umut dolu bakan bütün yeþil gözlerde onu göreceðiz... Grevlerde onunla birlikte söyleyeceðiz emeðin türkülerini... Emeðe Ezgi’nin seslendirdiði bütün türkülerde onunda sesi iþleyecek kulaklarýmýza... Onu yüreðimizde yaþatacaðýz. Hoþça kal Ezgi bize kattýðýn renkler için sonsuz teþekkürler.. Þair tarihin çizgisine yön verecek yüreklere sesleniyor: ÖLMEK YENÝ BÝR EMRE KADAR YASAKLANMIÞTIR!! Antakya Ayýþýðý Sanat Merkezi Emekçileri
10
223. Sayý / 14 - 28 Kasım 2012
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
DOKUZ EYLÜL’DE YÖK PROTESTOSU
Dokuz Eylül Üniversitesi’nde örgütleyicileri arasýnda DÖB’ün de olduðu bir eylem yapýldý. YÖK’ün kuruluþunun 32. yýlýnda çeþitli gençlik örgütleri ve demokratik kitle örgütleri YÖK’ü ve eðitim sistemini üniversite içerisinde yaptýklarý bir eylemle protesto ettiler. Hukuk fakültesi önünde baþlayan eylemde “Parasýz, Bilimsel, Anadilde Eðitim Ýçin YÖK’e Hayýr- YÖK Karþýtý Öðrenciler” ve “Suriye’de Emperyalist Savaþa Ve Ýþgale Hayýr- YÖK Karþýtý Öðrenciler” pankartlarý açýldý. Eylem esnasýnda YÖK ve kapitalist eðitim sisteminin sonuçlarý teþhir edilirken, öðrenciler eðitim sistemine ve YÖK’e karþý mücadeleye çaðrýldý. Kampüs içerisinde yapýlan eylem Ýktisadi ve Ýdari Bilimler Fakültesi önüne yapýlan yürüyüþle devam etti. Yabancý Diller Yüksekokulu (YDY) önüne kadar süren eylemde çekim yapan polisle birçok kez tartýþmalar yaþandý. ÖGB ve çevik kuvvet polisleri dahil yüzlerce güvenlik görevlisinin olduðu eylem, kararlýlýkla devam etti. YDY önüne varýldýðýnda yapýlan ajitasyonlarýn ardýndan basýn açýklamasýna geçildi. Öðrencilerin yaþadýðý sorunlara, güvenlik güçlerinin saldýrýlarýna, Bologna sürecine, tutsak öðrenci sorununa deðinilen açýklamanýn ardýndan eylem, Hareket Tiyatrosu’nun yaptýðý kýsa bir gösteriyle sona erdi. Eylem esnasýnda sýk sýk “Parasýz, Bilimsel, Anadilde Eðitim”, “Katil Polis Üniversiteden Defol”, “Öðrenci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Be Ziman Jiyan Nabe”, “YÖK, Polis, Medya Bu Abluka Daðýtýlacak”, “Üniversiteler Bizimdir, Bizimle Özgürleþecek” sloganlarý atýldý. Zindanlardaki açlýk grevlerine, eðitim sisteminin yarattýðý sorunlara yönelik ajitasyonlarýn yer aldýðý eylemden sonra Hukuk Fakültesi önünde Çaðdaþ Hukukçular Derneði Öðrenci Komisyonu tarafýndan açlýk grevleri için yapýlacak olan eylem için Hukuk fakültesi önüne geçildi. Dokuz Eylül Üniversitesi DÖB
Yeni Evrede
ÝZMÝR’DE YÖK PROTESTOSU VE SALDIRILAR
Gençlik
Mücadele Birliði
Ege Üniversitesi’nde içerisinde DÖB’ün de olduðu öðrenciler, YÖK’e kapitalist eðitim sisteminin sonuçlarýna karþý bir yürüyüþ gerçekleþtirmek için Edebiyat Fakültesi önünde bir araya geldi. Çeþitli okul kulüplerinin de yer aldýðý bileþen Hazýrlýk binasýna, oradan da Gýda Fakültesi’ne doðru yürüyüþe geçti. Polisin ve özel güvenlik birimlerinin engel olmaya çalýþtýðý yürüyüþ kararlýlýkla devam etti. Ýlk anda polisin barikatý kaldýrmasýyla tekrar yürüyüþe geçen kitleye polis saldýrdý. Polis barikatýna yüklenen devrimci gençleri gaz sýkarak daðýtmaya çalýþan polise raðmen kitle daðýlmadý ve tekrar toparlandý, bir öðrenci de gözaltýna alýndý. Sýkýlan gazdan etkilenen devrimci öðrenciler limon vs. kullanarak gazýn etkilerini yok etmeye çalýþtý. Ege Çarþýsý’na yürümeye karar veren devrimci öðrencilere polis ve özel güvenlik engel olmaya çalýþarak, Edebiyat Fakültesi’ne geri dönüp eylem yapmayý önerdi. Reddeden öðrenciler tekrar yürüyüþe geçti ve polis barikatýna yüklendiler. Polisin yine gazla saldýrmasý üzerine çatýþma büyüdü. Polisin saldýrýsý üzerine okulda baþka bir eylem örgütlemiþ olan çeþitli siyasetler de sloganlarla çatýþma yerine geldiler. Tekrar toparlanan kitlenin bir kýsmý çatýþýrken, bir kýsmý da polise karþý omuz omuza durarak TOMA’nýn sýktýðý suya karþý direndi. Gençleri þiddetli suyla daðýtan polis burada da öðrencileri gözaltýna aldý. Polisin saldýrmasý üzerine Edebiyat Fakültesi’ne geri çekilen kitle okul kapýlarýný kapattý. Polisin fakülte çevresini sarmasý üzerine, oraya doðru gelmeye çalýþan eylemciler gözaltýna alýndý. Ýçeride öðrencileri koruyan, sýkýlan portakal gazýndan etkilenen öðrencilere yardýmcý olan üniversite öðretim elemanlarý ve profesörler, saldýrý emrini veren rektör ve özel güvenlikleri protesto etmek için bir basýn açýklamasý yaptý.
SES üyesi saðlýk emekçileri de devrimci öðrencilere destek vermek için kampüse geldiler. Gazdan ve saldýrýlardan etkilenenlere týbbi destek veren emekçiler, gençlerin yanýnda kalmaya devam ettiler. Polis tepkiler üzerine geri çekilince, akþam yapýlacak merkezi YÖK protestosu için Edebiyat Fakültesi’nden ayrýlmaya baþlayan öðrencilere öðretim elemanlarý da eþlik etti. Polisin Ege Üniversitesi’ndeki saldýrýsýnda 28 öðrenci gözaltýna alýndý. Polisin baskýlarýna karþý tekrar bir araya gelen devrimci öðrenciler Basmane’de Fuar önünden eski Sümerbank’a doðru yürüyüþe geçti. Eylem Dev-Genç, DGH, DÝP, DÖB, Ekim Gençliði, Gençlik Cephesi ve HDK Gençlik Meclisi tarafýndan örgütlendi. Devrimci gençliðin eylemi saat 18.00’da gerçekleþirken ayný gün akþam saat 18.30 da KESK Ýzmir Þubeler Birliði’nin cezaevlerindeki açlýk grevleri ile ilgili bir basýn açýklamasý vardý. Gençlik ve iþçi emekçiler alanda saat 19.00 gibi buluþtular. Devrimci gençliði eski Sümerbank’ta karþýlayan iþçi ve emekçiler alkýþlarla, zýlgýtlarla, ýslýklarla, büyük bir coþkuyla karþýladýlar. O buluþmanýn ardýndan sloganlar daha gür atýlmaya baþlandý ve çevredeki insanlarýn dikkatini çekti. Bundan dolayýdýr ki alanda bizleri gören insanlar alkýþlarýyla eylemimize destek oldular. Alana gelindiðinde ilk önce KESK basýn açýklamasýný okudu. Yapýlan açýklamada açlýk grevine dikkat çeken KESK’in açýklamasýndan sonra devrimci öðrencilerin ortak hazýrladýðý basýn metni okundu. Açýklamada YÖK, emperyalist savaþ tehlikesi, Bologna süreci ve gençliðe etkileri, gençliðin anadilde eðitim talebi, gençliðe yönelik faþist saldýrýlar ve tutuklamalara ve devrimci tutsaklarýn 56 gündür girmiþ olduklarý açlýk grevleri ne deðinildi. Devrimci Öðrenci Birliði-Ýzmir
TEKSÝM ÝÞÇÝLERÝ KAZANDI
Merter’de bulunan Texim Triko iþçileri TEKSÝF Sendikasý’nda örgütlendikleri için patron tarafýndan sendikadan ayrýlmaya zorlanmýþ, iþçilerin sendikal örgütlenmeyi sürdürmeleri üzerine yeni gelen makinalarýn çalýþmasý gerektiðini belirterek iþçilerin iþ yükünü %50 arttýrmalarýný istemiþti. Ýþçiler Texim patronuyla yaptýklarý görüþmelerde bu iþ yükünü kaldýrmalarýnýn mümkün olmadýðýný, üretimde hatalar meydana geleceðini söyleyerek iþ býrakmýþlardý. Ertesi gün geldiklerinde iþbaþý yaptýrýlmayan iþçiler, fabrika önünde eyleme baþlamýþlardý. 3 Kasým günü sendika TEKSÝF Sendikasý’nda Texim patronu ile yapýlan görüþmede anlaþma saðlandý. Texim iþçileri 89 gün sürdürükleri eylemlerini baþarýyla sonlandýrdýlar. Görüþme sonucunda direniþe katýlan iþçilerden 19’u iþlerine dönerken 17 iþçi ise kendi istekleriyle ayrýlmaya karar verdi. Kendi isteðiyle ayrýlan iþçiler kýdem ve ihbar tazminatlarýný ve 10 aylýk brüt maaþ tutarýnda tazminat aldý. Fabrikaya geri dönerek iþbaþý yapacak iþçilere ise birer maaþ ödeme yapýldý. TEKSÝF ve Texim patronu da birbirlerine karþý açtýklarý davalarý geri çekti. 223. Sayý / 14 - 28 Kasım 2012
11
DEVRÝM VE ZÝND Yeni Evrede
Gündem
Kürt halkýna, devlet ve hükümetle mücadele içindeki kitlelere, zindanlarý yýkma, tutsaklarý özgürleþtirme giriþimlerine baþlamalarý hedefini önlerine çok net biçimde koymak lazým. Devlet denen aygýtýn bir ayaðý polis, diðer ayaðý ordu ise üçüncü ayaðý da zindanlardýr. Üçüncü ayak dediðimiz zindanlar, devrimci tutsaklarýn on yýllardýr süren savaþlarý nedeniyle, þimdilik, en zayýf halkadýr. Devrim dediðimiz büyük alt-üst oluþ hareketine bu zayýf halkayý kopararak baþlanabilir, baþlanmalýdýr.
K
CK ve PKK davalarýndan zindanlarda bulunan tutsaklarýn açlýk grevi-ölüm orucu biçiminde süren zindan savaþlarý, devrimci tutsaklarýn uzun yýllardýr sürdürdükleri zindan savaþlarýný yeni bir aþamaya getirdi. Bu satýrlar yazýldýðý sýrada eylemin 60. günüydü ve sonuç henüz belli deðildi. Ama bundan böyle sonuç ne olursa olsun eylem, iç savaþý, Kürt halkýnýn özgürlük savaþýný þimdiden belli bir yere; geri dönülmez bir noktaya taþýmýþtýr bile. Ýç savaþta gelinen bu noktadan geriye düþülemez, geriye gidilemez. Açlýk grevi-ölüm orucu eylemiyle devrimci tutsaklar Kürt halkýnýn en geri, politikaya en uzak duran kesimlerini de sarsarak harekete geçirdi, savaþýn içine
12
Mücadele Birliði
çekti. Kürdistan’ýn yaný sýra, Türkiye’de de geniþ kitleler, aydýnlar, sanatçýlar, toplumun düzene karþýt deðiþik kesimleri eylemcilerin yanýnda, eylemin zaferi için ayaða kalktýlar, harekete geçtiler. Türkiye’de aydýnlarýn, sanatçýlarýn, devrimci güçlerin KCK-PKK tutsaklarýnýn eyleminin yanýnda harekete geçmeleri iki halkýn ve diðer ulusal topluluk halklarýnýn mücadele birliðinin örülmesi açýsýndan hem güçlü bir temel, hem de saðlam koþullar yarattýlar. Kürt halký, kendi evlatlarýný desteklemek için aydýnlarýn, sanatçýlarýn, devrimci güçlerin harekete geçmesini bir yere not etmiþtir; unutmayacaðýndan þüphe edilmemelidir.
Zindanlarýn Önemi Son eylem, zindanlarýn devrim mücadelesinde nasýl ve ne kadar önemli bir yer tuttuðunu bir kez daha ortaya koydu. Devrimci tutsaklarýn böylesi güçlü eylemleri, gerçekte devrimin tekelci sermeye sýnýfýnýn politik iktidarýna, hükümete, düzenin kalelerine yönelmiþ saldýrýlarýdýr. Daha hangi büyük sarsýcý sonuçlara yol açacaðý bu satýrlar yazýlýrken henüz belli olmayan son eylem, devrimci tutsaklarýn burjuva politik iktidara yönelik ilk güçlü saldýrýsý deðildir elbet. Bundan önce de böylesi güçlü saldýrýlar oldu ve her saldýrý yarattýðý sonuçlarla düzenin burçlarýnda büyük gedikler açtý. Öncesi bir yana, sadece 90’lý yýllardan bu yana ele alsak bile, zindanlar tarihinde devlete, burjuva iktidara karþý devrimci tutsaklarýn sürekli bir savaþ içinde olduklarýný görürüz. Bu savaþýn belli baþlý dönüm noktalarý oldu. Bunlardan birisi, 96’ ölüm oruçlarý, diðeri 19 Aralýk 2000 “Zindan Savaþlarý”dýr. 96’ Ölüm Oruçlarý, zindan tarihinin o güne kadarki en geniþ katýlýmlý, ayný zamanda en sarsýcý, en etkili eylemi oldu. Eylem, tutsaklarýn gösterdiði kahramanlýklarla toplumu derinden sarstý. Devrimci kitle eylemlerinde hem ciddi bir artýþ oldu, hem de eylemlerin içeriðinde devrim223. Sayý / 14 - 28 Kasım 2012
ci nitelik daha öne çýktý. 19 Aralýk 2000 “Zindan Savaþlarý” ise etkisi bugüne kadar devam eden, düþman güçleriyle devrimci tutsaklarýn beden bedene yaptýklarý, onlarca devrimci tutsaðýn kendini kahramanca feda etmekten çekinmediði, bununla devrime, kitlelere “kendini feda” ruhunu aþýladýðý, dünyanýn saygý duyduðu bir savaþ oldu. Tekelci sermaye sýnýfý ve emperyalist devletler, Türkiye ve Kürdistan devrimini ezmek için devrimci tutsaklarý “teslim” alacaklarý bir çarpýþma hayal ettiler. Hayalleri ters tepti. Devrimci tutsaklar, akýl almaz eþitsiz koþullarda düþman güçleriyle beden bedene çarpýþarak 4 gün boyunca tepeden týrnaða silahlý düþman güçleriyle çarpýþtýlar. Düþman güçlerin ellerine geçtikten sonra, ölüm oruçlarýyla savaþlarýný sürdürdüler ve böylece zindanlarda yanan devrim ateþinin sönmesine hiçbir koþulda izin vermemiþ oldular. Egemen sýnýf, devrim ateþini söndürmenin ilk adýmýnýn zindanlara saldýrarak ve tutsaklarý teslim alarak atýlmasý gerektiðini hep öngörmüþtür. Kendi sýnýf çýkarlarý açýsýndan bakýldýðýnda egemen sýnýfýn bu “öngörüsü”nün doðru ve yerinde olduðu bir gerçektir. Çünkü devrimci tutsaklar, devrimin sadece vicdaný ve onuru olmakla kalmadýlar ama en zor dönemlerde devrimin sesi olmayý da bildiler. 12 Eylül faþizminin zindanlar politikasý ve bu politikaya tutsaklarýn kahramanca yanýt vermeleri bir baþlangýç, bir milat olarak kabul edilmeli. Þöyle de demek mümkün: Devrimi ezmenin, devrim ateþinin söndürmenin zindanlara saldýrýdan, devrimci tutsaklarý teslim almaktan geçtiðini ilk anlayanlar 12 Eylül faþizminin generalleri olmuþtur. Bu daha sonralarý egemen sýnýfýn, faþist devletin deðiþmez politikasý olmuþtur. Ama bu politika, karþýtýnýn da hemen anlaþýlmasýný saðladý. Faþist devletin zindanlara doldurduðu devrimciler, teslim olmamanýn, savaþý sürdürmenin devrimi
DAN SAVAÞLARI Yeni Evrede
Gündem
Mücadele Birliði
sürdürmek olduðunu bilince çýkardýlar ve düþman eline düþtükleri ilk andan itibaren direnmenin, devrime baðlý kalmanýn politikasýný geliþtirdiler. Hayri Durmuþ’lardan, Kemal Pir’lerden 84’ Ölüm Orucu savaþýna, zindanlarda idam pahasýna teslim alýnamayan Seyit Konuk ve yoldaþlarýndan bu güne deðin gelen zindanlarda devrimi sürdürme politikasýnýn ilk adýmlarý iþte böyle atýldý. Devrimi ezmek için iþçi sýnýfýnýn ve Kürt halkýnýn öncülerini, örgütlü güçlerini zindanlara koymak ve arkasýndan onlarý teslim almaya çalýþmak egemen sýnýfýn temel politikasý olageldi. Çünkü devrimci tutsaklarý, haklý olarak, devrimin vicdaný, onuru ve sesi olarak kabul edilen tutsaklarýn ezilmesi, teslim alýnmasý devrimi moral yönden çökertmek, teslim almak demekti. Ve moral yönden yenilmiþ bir devrimi ezmenin ne kadar kolay olduðunu en iyi egemen sýnýf bilir. Yukarda da söyledik, egemen sýnýfýn bu politikasý ters tepti, hevesi kursaðýnda kaldý. Devrimci tutsaklar, devrime baðlýlýðýn bir iþareti olarak teslim olmamayý bir ilke haline getirdiler ve zindan savaþlarýný düþman eline esir düþtükleri ilk andan itibaren baþlattýlar. Bu nedenle bugün kararlýlýkla sürdürülen ve Kürt halkýnýn özgürlük savaþýndan yeni bir dönüm noktasý olma yolunda ilerleyen açlýk grevi-ölüm orucu savaþýnýn tarihsel arka planýnda iþte bu uzun zindan savaþlarý tarihi; bu tarihin büyük bedellerle elde edilmiþ birikimi var. Ama burada özellikle 19 Aralýk Zindan savaþlarýnýn özel etkisini gözönünde bulundurmak lazým.
Devrime Ýlk Adým Arkasýna bu büyük tarihsel birikimi, tarihsel devrimci mirasý alan bu günkü eylemin çok daha geniþ bir devrimci etkiye yol açmasý kimseyi þaþýrtmamalý. Böyle bir etki bir anlamda kaçýnýlmaz ve bunun devrimin derinleþmesinden, iç savaþýn sertleþmesinden, zafere bir adým daha
yaklaþýlmasýndan baþka anlamý yok. 19 Aralýk “Zindan Savaþlarý”na giden süreçte ve çarpýþmalarýn bilfiil baþlamasýndan sonra belirli bir dönem içinde sayýlarý onbinlerle ölçülen kitle ayaða kalktý, hükümete, devlete ve bunlarýn temsil ettikleri düzene karþý savaþa giriþtiler. Bugün dünün koþullarýnda deðiliz; devrim daha ileride, daha geniþ kitleler ayakta, iç savaþ daha derinleþmiþ, düzen yýkýlmanýn eþiðinde. Dün devrimci kitle eylemine katýlanlarýn sayýsý on binlerle ölçülürken bu gün yüz binler hatta milyonlar söz konusu. Daha önemlisi, devrimci kitle hareketi ciddi bir süreklilik kazanmýþ durumda. Kitleler, düzenin kendilerini yuvarlamak istediði sefalet çukuruna, yaþamdan kovulmaya, geçim araçlarýnýn ellerinden alýnmasýna büyük bir kararlýlýkla karþý koyuyorlar. Ezilen, sömürülen kitleler ve Kürt halký devrim istiyorlar. Bundan dolayý, hareket halindeki kitlelere devrimci güçlerin eyleme geçme çaðrýlarý boþ, anlamý olmayan ve dostlar alýþveriþte görsün hesabý yapýlan çaðrýlardýr. Ýþçi sýnýfý, yoksul kitleler, halkýn demokrasisinden yana aydýnlar, kýsacasý hareket halinde, düzene, devlete, hükümete karþý mücadele halindeki kitleler bizden “mücadele” çaðrýlarý deðil, ne yapmalarýný gösteren sözler duymak istiyorlar. KCK-PKK tutsaklarýnýn açlýk grevi-ölüm orucu eylemi halk kitlelerine tarihi giriþimlerine baþlayabilecekleri ilk somut adýmlarýn nerede atýlabileceðini kendilerine söyleyebilmemiz konusunda olanak sunuyor. Ýlk adým zindanlar olabilir; olmalýdýr. Zindanlarý yýkmak, tutsaklarý devrimci giriþimlerle özgürleþtirmek bu gün her zamankinden çok daha mümkün; öncesinden hiç olmadýðý kadar olanaklýdýr. Dünya devrim tarihi bize defalarca þu gerçeði göstermiþtir: Bir devrimin sonuç alýcý giriþimlerinin ilk temel, somut belirtisi, çoðunlukla, halk kitlelerinin zindanlarý yýkmak ve tutsaklarý özgürleþtirmek amaçlý giriþimleri olmuþtur. Fransýz burjuva 223. Sayý / 14 - 28 Kasım 2012
devriminden bu yana pek çok devrim ilk somut giriþimlerini bu þekilde, zindanlarý yýkarak, yýkma giriþimlerinde bulunarak baþlatmýþtýr. Tarihten ve kendi pratiðinden en az bizim kadar ders almasýný bilen egemen tekelci sermaye sýnýfý, tam da bu giriþimlerden duyduðu korku nedeniyle, pek çok þehirde, ama özellikle de Ýstanbul, Ýzmir, Ankara gibi önemli merkezlerde zindanlarý insandan arýndýrýlmýþ, yerleþim birimlerinin olmadýðý dað baþlarýna taþýmýþtýr. F-Tipi zindanlarýn tümünün yerleþim yerlerinden oldukça uzak yerlerde kurulmasý bir rastlantý deðil, sözünü ettiðimiz politika ve devrim korkusunun sonucudur. Yine de egemen tekelci sermaye sýnýfý bütün zindanlarý þehirlerin dýþýna çýkarabilmiþ deðil. Halen kitlelerin rahatlýkla ulaþabileceði zindanlar var. Özellikle Kürdistan’da, devrim ve özgürlük özlemiyle tutuþan milyonlarýn sert bir savaþýn içinde olduðu bu coðrafyada zindanlarýn çoðu hala þehir merkezlerinde ya da þehir merkezlerine çok yakýn yerlerde bulunuyorlar. Kitleler bir devrim için, devrim baþlatacak büyük devrimci giriþimler için yeterince cesur, kararlý, istekliler. Kimse kitleleri “cesaretlendirmekten” söz etmesin. Bütün bunlarýn anlamý açýk: Kürt halkýna, devlet ve hükümetle mücadele içindeki kitlelere, zindanlarý yýkma, tutsaklarý özgürleþtirme giriþimlerine baþlamalarý hedefini önlerine çok net biçimde koymak lazým. Devlet denen aygýtýn bir ayaðý polis, diðer ayaðý ordu ise üçüncü ayaðý da zindanlardýr. Üçüncü ayak dediðimiz zindanlar, devrimci tutsaklarýn on yýllardýr süren savaþlarý nedeniyle, þimdilik, en zayýf halkadýr. Devrim dediðimiz büyük alt-üst oluþ hareketine bu zayýf halkayý kopararak baþlanabilir, baþlanmalýdýr. Bizden ne yapmalarý gerektiðini duymak isteyen kitlelere söylenmesi gereken söz: “Zindanlarý Yýkýn, Tutsaklarý Özgürleþtirin!”
13
Yeni Evrede
Gençlik
“KAPÝTALÝZME, EMPERYALÝZME VE FAÞÝZME BAÞKALDIRIYORUZ”
Beyazýt Ýstanbul Üniversitesi önünde 12 Eylül faþist askeri darbeden sonra kurulan Yüksek Öðretim Kurulu, kuruluþ yýldönümünde protesto edildi. Devrimci Öðrenci Birliði tarafýndan organize edilen protesto yürüyüþü Beyazýt Tramvay duraðýndan baþladý. Devrimci Öðrenci Birliði Beyazýt Tramvay Duraðý’nda toplandý ve “Ezilen Halklar Ve Tutsaklar Özgürleþmeden Öðrenciler Özgürleþemez” yazýlý pankart açarak Ýstanbul Üniversitesi giriþ kapýsýna sloganlarla yürüdü. Eyleme iþçilerden destek geldi. Aylardýr maaþlarý ve kýdem tazminat haklarý için mücadele eden Hey Tekstil iþçileri eyleme destek verdi. Üniversite giriþ kapýsý önünde Devrimci Öðrenci Birliði adýna basýn açýklamasýný okuyan Özlem Yýldýz, 12 Eylül 1980’de gerçekleþtirilen faþist askeri darbenin ürünü olan YÖK’ün üniversitelerde faþizmin yüzü olduðunu söyledi. Yýldýz “12 Eylül faþizminin bir ürünü olan ve yýllardýr üniversitelerde devrimci gençliðin mücadelesini bastýrmak için uðraþan YÖK’ün kuruluþ gününde her zaman olduðu gibi sokaktayýz. Ve biz gençler, onlarca devrimci demokrat öðrencinin vurulduðu, katledildiði bu alanda- Ýstanbul Üniversitesi önünde- haykýrýyoruz, bu düzene baþkaldýrýyoruz” dedi. Özlem Yýldýz “Çünkü Demokratik Üniversite istiyoruz. Parasýz, bilimsel, anadilde eðitim istiyoruz. Ve bu uðurda büyütüðümüz sosyalizm kavgasýný üniversite duvarlarýndan sokaklara taþýyoruz. Üniversitelerde soruþturmalara, gözaltýlara, tutuklamalara, faþist saldýrýlara sesiz kalmayacak; yapýlan her saldýrýnýn hesabýný soracaðýz” dediði konuþmasýný þöyle sonlandýrdý: “Bugün burada toplandýk çünkü kapitalizme, emperyalizme ve faþizme baþkaldýrýyoruz. Ve sizleri de davet ediyoruz, sosyalizm bayraðýný taþýmaya, sosyalizm için mücadele etmeye, Emperyalist savaþlara karþý halk iktidarýný büyütmek için bu davet. Özerk- Demokratik Üniversite için bu davet. Bu davet zindanlardaki tutsaklarýn ve Kürt halkýnýn özgürlüðü için. Gelecek güzel günlerin umudunu taþýyan sizler, bu davet size..” Eylem sloganlarla sona erdi.
14
223. Sayý / 14 - 28 Kasım 2012
Mücadele Birliði
ÇÜRÜMÜÞ BÝR DÜZENE HAZIR MISINIZ
Ýnsan Haklarý Derneði Ýstanbul Þubesi Cezaevi Komisyonu’nun her hafta düzenlediði “F” oturmasýnýn 36.’sýnda, süresiz dönüþümsüz açlýk grevine dikkat çekti. 10 Kasým günü Taksim Tramvay Duraðý’nda bir araya gelen ÝHD üyeleri, F harfi oluþturarak oturma eylemi yaptýlar. Eylemde sýk sýk, “Tecridi Kaldýrýn, Ölümleri Durdurun”, “Anadil Haktýr, Engellenemez”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Ýnsanlýk Onuru Ýþkenceyi Yenecek” sloganlarý atýldý. ÝHD Ýstanbul Þube Baþkaný Ümit Efe, 60. gündeki 63 kiþinin ve eyleme devam eden on bin kiþinin saðlýk durumlarýnýn eskisi gibi olmayacaðýný belirtti ve ölümlerin durdurulmasýný, geri dönüþümsüz kalýcý sakatlanmalarýn önlenmesini ve taleplerin kabul edilmesini istedi. Efe konuþmasýný, “Biz gidiþatýn karþýsýnda barikat olmaya hazýrýz. Ölümleri seyredenler, açlýk grevleri karþýsýnda duyarsýz kalan kamuoyu, kanlý çürümüþ bir düzene hazýr mýsýnýz?” diyerek bitirdi. Konuþmanýn ardýndan saat 17.00’e kadar sessiz oturma eylemi yapýldý.
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
SÖZLER YERÝNE GETÝRÝLMEZSE!..
9 Kasým Cuma günü Galatasaray Lisesi’nde yeniden bir araya gelen BEDAÞ taþeron iþçileri “BEDAÞ’tan Atýlan Ýþçiler Geri Alýnsýn” pankartý açarak yürüyüþ boyunca “BEDAÞ Þaþýrma Sabrýmýzý Taþýrma”, “Ýþten Atýlan Ýþçiler Geri Alýnsýn”, “Yaþasýn Ýþçilerin Birliði”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” sloganlarý attýlar. Eyleme Mücadele Birliði Platformu, Dev Saðlýk Ýþ Sendikasý ve bir çok emek örgütü destek verdi. BEDAÞ Genel Müdürlüðü önünde konuþan Kamil Kartal cezaevlerinde Kürt siyasi tutsaklarýn açlýk grevlerini hatýrlatarak, tutsaklarýn taleplerinin haklý ve karþýlanmasý gerektiðini belirti. Kartal; Kürt halkýnýn özgürlük mücadelesinin Türkiye iþçi sýnýfýnýn kurtuluþundan baðýmsýz olamayacaðýný altýný çizdi. Kamil Kartal; BEDAÞ yetkililerine seslenerek atýlan iþçilerin 173 gündür çadýrlarýnda direndiklerini belirterek her gün oyalama taktiklerinden vazgeçmelerini söyledi. Kartal, “Eðer BEDAÞ verdiði sözleri yerine getirmez ise bu oyalama taktikleri bitirilmez, ay sonuna kadar iþçiler geri alýnmasa biz de üslubumuzu ve eylemlerimizi deðiþtireceðiz” dedi. Kartal Koþuyolu Hastanesinde mücadele eden Dev Saðlýk Ýþ üyesi iþçiler adýna konuþan Ziya Ýncedere söz alarak mü ca de le le ri ni güvencesiz tek bir iþçi kalmayýncaya dek sürdüreceklerini söyledi. BEDAÞ iþçileri adýna konuþan Arif Ýnan Baþgedik, “Ýþçilerin sokakta olduðunu görmek istemeyen gözler, ha pis ha ne ler de kritik eþiði çoktan geçmiþ olan açlýk grevi eylemcilerini ve taleplerini de görmezden geliyor. Devlet inkar politikalarýna 1980’lerden bu yana hiç olmadýðý kadar pervasýzca devam ediyor” dedi. Açýklamadan sonra eyleme destek veren sanatçý Ýlkay Akkaya türkülerini iþçilerle paylaþtý.
Sokaklar
ÝÞÇÝLER EYLEME DEVAM EDÝYOR
Ýþlerinden atýldýklarý, maaþlarý ve tazminatlarý ödenmediði için eylemlerini sürdüren iþçiler, her Cumartesi günü olduðu gibi bayramda da Taksim’deki yürüyüþlerini gerçekleþtirdiler. Taksim Tramvay Duraðý’nda 27 Ekim akþamý saat 19.00’da “Ýþimizi Ekmeðimizi, Haklarýmýzý Ýstiyoruz Alacaðýz, Ýþçiyiz Haklýyýz Kazanacaðýz” pankartý arkasýnda kendi pankartlarý ve dövizleriyle sloganlar atarak yürüdüler. Galatasaray Lisesi önüne kadar yapýlan yürüyüþ sonrasýnda yapýlan ortak basýn açýklamasýna Devrimci Mücadelede Emekliler marþlarýyla destek olurken çocuklardan oluþan bir kora da marþlar söyleyerek iþçilerin eylemine destek verdiler. Kiðýlý iþçisi Didem Sorhun’un okuduðu basýn açýklamasýnda iþçilerin eyleme baþlama nedeni ve mücadele süreçleri aktarýldý. Haklarýný alabilmek için zorlu bir mücadele veren iþçiler emeðe duyarlý olan herkesin direniþteki iþçilere destek vermesi çaðrýsýnda bulundular. Ýþçiler 10 Kasým günü de yürüdüler. Bu haftaki eyleme Roseteks iþçileri damga vurdu. Yapýlan basýn açýklamasýnda mücadele eden iþçilerin kazanmaya devam ettiði belirtilerek bir süre önce eylemini zaferle sonlandýran ve bir önceki hafta iþçilerle kucaklaþmaya gelen Cansel Malatyalý hatýrlatýldý. Açýklamada iþçiler 8 Mart’tan bu yana Çalýþma Bakanlýðý baþta olmak üzere mahkemeler ve tüm yetkili kurumlara yaptýklarý baþvurularýn sonuçsuz kaldýðýný aktardýlar. 12 haftadýr sürdürdükleri eylemlerini mücadele ederek kazandýklarýný, bu zaferin ayný zamanda Hey Tekstil, Bedaþ, Kiðýlý, Darkmen iþçilerinin de zaferi olduðunu belirten Roseteks iþçileri, mücadelelerinin iþten atýlan, haklarý gasp edilen son iþçi de kazanýncaya kadar süreceðini söylediler. Ýþçiler yürüyüþte cezaevlerinde açlýk grevinin 60. gününde olan tutsaklar ve YÖK’e karþý alanlara çýkan öðrencilerle birlikte gelecekleri için eyleme devam edeceklerini belirttiler. Ýþçiler Grup Yorum’un parçalarý eþliðinde halaylar çekerek Roseteks iþçilerinin zaferini kutladýlar ve sloganlarla eylemi sonlandýrdýlar.
223. Sayý / 14 - 28 Kasım 2012
15
Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
EMEKLÝ-SEN’DEN YÜRÜYÜÞ
DÝSK Emekli-Sen Ýstanbul Þubesi üyeleri Kadýköy’de yaptýklarý bir yürüyüþ ve basýn açýklamasýyla savaþý, zamlarý protesto ederken cezaevlerinde açlýk grevinde olan tutsaklarýn taleplerinin kabul edilmesini istedi. DÝSK Emekli-Sen Ýstanbul Þubeleri’nde örgütlenen emekliler 7 Kasým günü saat 13.00’de Kadýköy Altýyol’da bir araya gelerek savaþa, zamlara ve tecride karþý yürüyüþ yaptý. “Katil ABD Ortadoðu’dan Defol”, “Savaþa Tecrit’e Zamlara Hayýr” pankartý taþýyarak sloganlarla Kadýköy Ýskele Meydaný’na yürüyen yaklaþýk yüz Emekli-Sen üyesi burada bir basýn açýklamasý yaptý. Basýn açýklamasýnda Ortadoðu ve Suriye’de akan her damla kandan emperyalistler kadar onlarla iþbirliði içindeki hükümetin de sorumlu olduðu ifade edildi. Ýþçi ve emekçiler, uygulanmaya çalýþýlan bu iþbirlikçi politikalara karþý sokaklara çýkarak seslerini yükseltmeye devam edeceklerini belirten Emekli-Sen üyeleri, sokaklarý alanlarý boþaltmaya çalýþan hükümetin Toplu Ýþ Ýliþkileri Yasasý ve Kamu Personel Yasasý ile iþçileri ve emekçilerin haklarýný elinden alma çabasýnda olduðunu ifade etti. Cezaevlerindeki açlýk grevlerinin 60’lý günlerine yaklaþtýðý da hatýrlatýlarak hükümetin açlýk grevlerine kulaklarýný týkayarak Kürt halkýnýn insani ve demokratik taleplerini bastýrarak yok edebileceðinin hesaplarýný yaptýðýna vurgu yapýlan açýklamada cezaevlerinde ölen tutsak sayýsýnýn 1800’ü geçtiði ve bu ölümlere yenilerinin eklenmekte olduðuna vurgu yapýldý. “Hayatýmýz boyunca çalýþarak aldýðýmýz evlerimizin kentsel dönüþüm yalanlarýyla elimizden alýnmak istemesine, yoksul halkýn þehirlerin dýþýna sürülmek istenmesine karþý da sessiz kalmayacaðýmýzý bir kez daha ilan ediyoruz” diyen Emekli-Sen Ýstanbul Þubeleri üyesi emekliler savaþý, zamlarý ve tecridi protesto eden sloganlarla eylemi sonlandýrdýlar.
“ÝKÝ BAYRAMDIR KÖÞEBAÞI’NDAYIZ”
8 Mart günü iþten çýkarýlan 382 Roseteks iþçisi, ödenmeyen iki aylýk maaþlarý ve tazminatlarýný alabilmek için, Roseteks patronlarýnýn sahibi olduðu lüks Köþebaþý Restaurant þubeleri önündeki eylemlerini sürdürüyor. Bayramýn üçüncü günü olan 27 Ekim saat 20.00’de Köþebaþý Restaurant yakýnýnda “Köþebaþý Restaurant Patronlarý Nedim Aþkýn, Bülent Temuroðlu ve Yalçýn Temuroðlu Çaldýðýn Haklarýmýzý Ýstiyoruz Alacaðýz - Roseteks Ýþçileri” yazýlý pankartlarýný açarak sloganlarla yürüyüþe geçen iþçiler, yine restaurant giriþinde polis barikatýyla karþýlaþtý. Her eylem öncesinde olduðu gibi yine etten duvarla kapatýlan giriþ önünde iþçiler polislerin kalkanlarýna pankartlarýný dayayarak sloganlarýný attýlar. Bir süre slogan, ýslýk ve alkýþlarla Köþebaþý patronlarýný protesto eden iþçiler, eylemlerini oturarak sürdürdüler. Roseteks iþçileri adýna yapýlan açýklamada tam 16 haftadýr eylemlerini sürdürdüklerini ve iki bayramdýr Köþebaþý Restaurant önünde ey-
16
lemde olduklarýný söylediler. “Bugün buraya bayramlaþmaya geldik. Köþebaþý Restaurant önünde eþimizle, dostumuzla bize destek verenlerle bayramlaþarak, omuz omuza hiç yýlmadan direniþimizi sürdüreceði, bayramýn coþkusuyla halaylar çekip türküler söyleyeceðiz. Her geçen gün daha da güçlenip çýð gibi büyüyeceðiz ve hak arama mücadelemize kararlý bir þekilde devam edeceði. Bu kararlýðýmýzla sizlerin korkulu rüyasý olmaya devam edeceðiz. Direnenler sonunda zafere ulaþýr, aynen Cansel Malatyalý gibi. Bizler de direneceðiz ve kazanacaðýz” dediler. Bir saat kadar oturma eylemini sürdüren iþçiler haklarýný alýncaya kadar eylemlerini sürdüreceklerini belirterek sloganlarla Köþebaþý Restaurant önünden ayrýldýlar.
ÇAYIROVA YURTÝÇÝ KARGO’DA EYLEM
5 Kasým Pazartesi günü saat 11.00’de Yurtiçi Kargo Çayýrova Aktarma Merkezi önünde “Kargo Lojistik Ýþçileri Köleliðe Boyun Eðme, Yasal Hakkýna Sahip Çýk Sendikamýza Üye Ol” pankartý açýlarak bir basýn açýklamasý ve yürüyüþ gerçekleþtirildi. Yurtiçi Kargo Maðdurlarý dayanýþmak ve kargo ve lojistik sektöründe sendikal örgütlenmeyi güçlendirmek amacýyla yapýlan eylemde “Sabah 07.00 Akþam 10.00 Al Sana Mutlu Son”, “Yarýnlarýmýzýn Katilleri”, “16-17 Saat Çalýþmaya Son”, “Yurtiçi Kargo Zenginleþtikçi Holdingleþiyor Ýþçiler Borçlanýp Ýþten Atýlýyor”, “Suskunluðumuz Sonumuz Gücümüz Onurumuz”, “Ýnsanca Çalýþmak Ve Yaþamak Ýstiyoruz” yazýlý dövizlerin taþýndýðý eylemde “Ýþçiyiz Haklýyýz Kazancaðýz”, “Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek”, “Ýnadýna Sendika Ýnadýna DÝSK”, “Kölece Çalýþmaya Hayýr” sloganlarý atýldý. Yurtiçi Kargo Maðdur Þube Müdürleri, Nakliyat-Ýþ Sendikasý’na üye iþçiler, Nakliyat-Ýþ ve Birleþik Metal-Ýþ Sendikalarý yöneticileri ve temsilcileri katýldý. Basýn açýklamasýný DÝSK Genel Baþkan Yardýmcýsý ve NakliyatÝþ Sendikasý Genel Baþkaný Ali Rýza Küçükosmanoðlu yaptý, kargo ve lojistik firmalarýn da ki çalýþma koþullarýnýn aðýrlýðýný anlattý. Sabah iþe giriþ saatinin belli olduðunu akþam çýkýþ saatlerinin belli olmadýðýný ifade ederek, iþçileri Nakliyat-Ýþ Sendikasý’nda örgütlenmeye çaðýrdý. Ardýndan Yurtiçi Kargo Maðdur Þube Müdürleri Dayanýþma Birliði adýna da konuþmalar yapýldý. Eylem, lojistik iþçilerinin taleplerinin haykýrýldýðý sloganlarla bitirildi.
223. Sayý / 14 - 28 Kasım 2012
Yeni Evrede
ZİNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK
Sokaklar
Mücadele Birliði
26 Ekim: Ýzmir: Türkiye ve Kürdistan’da 45.gününü dolduran süresiz dönüþümsüz açlýk grevleri ve ölüm oruçlarý için BDP Ýzmir Ýl Örgütü ve Tay-der tarafýndan 26 Ekim Cuma günü Ýzmir Þakran ve Kýrýklar Cezaevleri önünde binlerce kiþinin katýldýðý basýn açýklamalarý ve yürüyüþler gerçekleþtirildi. Kýrýklar F Tipi önünde toplanan kitle sýk sýk “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “PKK Halktýr Halk Burada”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak”, “Analarýn Öfkesi Katilleri Boðacak”, “Biji Serok Apo” sloganlarýný attý… BDP Ýzmir Ýl Baþkaný tarafýndan basýn açýklamasý okunduktan sonra 10 dakika oturma eylemi yapýldý ve kitle sloganlarla Kýrýklar 1 No’lu F tipine doðru sloganlarla yürüyüþe geçti. Yapýlan ajitasyon konuþmalarý ardýndan otobüse binilerek, Tay-der’de yapýlan 2 günlük açlýk grevi için desteðe gidildi. Eyleme Mücadele Birliði Platformu da destek verdi. 28 Ekim: Adana: BDP Adana Ýl Örgütü 28 Ekim gününün düzenlediði miting, Karasu Kavþaðý’nda saat 14.00’de baþladý. Daðlýoðlu Mahallesi’nde bulunan meydanýn çevresindeki tüm evlerin çatýlarý da tam anlamýyla insanlarla doldu. Mitinge katýlan BDP Eþ Genel Baþkaný Selahattin Demirtaþ “Biz bugüne kadar ölümler gerçekleþmesin diye her gün alanlarda, meydanlarda bu çýðlýðý duyurmaya çalýþýyoruz. Bir kez daha Adana’dan sesleniyoruz; Mücadele eden Kürt gençlerinin taleplerin Kürt halkýnýn talepleridir.” dedi. Mücadele Birliði Platformunun da katýlarak destek verdiði eyleme BDP Adana vekili Murat Bozlak ve Mersin vekili Ertuðrul Kürkçü de katýlarak kýsa konuþmalar yaptýlar. Yapýlan konuþmalarýn ardýndan eyleme katýlan halk, “PKK Halktýr Halk Burada” sloganlarýyla Daðlýoðlu Karakolu’nun önünde kurulan polis barikatýnýn önüne doðru yürüyüþe geçti. Halkýn üzerine gaz ve tazyikli su ile saldýran polise, mahalle halký ve gençler ise ses bombasý, havai fiþek, molotof kokteyli ve taþlarla karþýlýk verdi. Þiddetli çatýþmalar akþam saatlerine kadar sürerken, eylemde gözaltýlarýn olduðu ve mahalle halkýnýn gazdan etkilenerek baygýnlýk geçirenler olduðu öðrenildi. Ýzmir: 28 Ekim 2012 Pazar günü MKM’de düzenlen etkinliðin ardýndan aralarýnda BDP’li yöneticilerinin ve Mücadele Birliði Platformu’nun da olduðu kitle, AKP il binasýna sessizce yürüyerek siyah bir bez asmak istedi. Kitle ve polis arasýnda olan tartýþmanýn ardýndan asýlmak istenen bez polis tarafýndan çekilince kitle ile polis arasýnda arbede çýktý. Bu sýrada yaralananlar oldu. BDP yöneticilerinin araya girmesi ile kitle Konak Sümerbank önünde süren açlýk grevini ziyaret için sloganlarla yürüyüþe geçti. Bu sýrada
MHP kongresinden çýkan faþistler kitleye taþlarla saldýrdý, çatýþma çýktý, yaralananlar oldu. 30 Ekim: Ýstanbul: Polis, Okmeydaný Sibel Yalçýn Parký’nda kurulan çadýrda 3 gündür açlýk grevi yapan Barýþ Anneleri’ne biber gazýyla saldýrdý. Okmeydaný’nda çeþitli bölgelerde halk toplanmaya baþladý. Polis bir çok yerde TOMA araçlarýyla yýðýnak yaptý. Sibel Yalçýn Parký’ný da ablukaya alan polise çadýrda sadece açlýk grevi yapan Barýþ Anneleri’nin bulunduðu uyarýsý yapýlmasýna raðmen polis çadýra biber gazý attý. Barýþ Anneleri’nden bazýlarýnýn baygýnlýk geçirmesine raðmen polis biber gazý atmaya devam etti. AKP Ýstanbul Ýl Baþkanlýðý’na yürümek üzere Þark Kahvesi’nde toplananlar arasýnda bulunan BDP’li Milletvekilleri Sebahat Tuncel, Sýrrý Süreyya Önder, BDP ve desteðe gelen diðer sosyalist partilerden yöneticiler çadýra biber gazý atýldýðýný öðrenince çadýra döndüler. Sebahat Tuncel yeniden çadýrýn kurulmasý için harekete geçti. Parkta toplanan halk “Biji Berkwedana Zindana”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Yaþasýn Zindan Direniþimiz”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” þeklinde sloganlar atýp halaylar çekmeye baþladý. Çevreden gelen halk parkta toplanmaya baþladý. Parkta toplanan kitleye polis hiç bir uyarýda bulunmaksýzýn gaz bombalarý yaðdýrdý. Kitle gruplar halinde çevredeki sokak ve caddelerde sloganlar atmaya devam etti. Gençler polisin gaz bombalý saldýrýlarýna kimi yerlerde taþlarla karþýlýk verirken kimi yerlerde molotoflarla karþýlýk verdi. Otobüs duraklarý, metrobüs, pazar yeri dahil bütün cadde ve sokaklarda polis, yüzlerce gaz bombasý atarak tüm Okmeydaný’ný savaþ alanýna çevirdi. Mahallenin sokaklarý barikatlarla örüldü, kitle polis ve panzerleri mahalleye sokmadý. Mücadele Birliði Platformu temsilcisi de koluna gelen bir gaz bombasý ile yaralandý. Okmeydaný’nda süren çatýþmalarýn ardýndan, Mecidiyeköy’de AKP Þiþli Ýlçe Binasý önünde toplanan kitle, Cezaevleri Ýzleme Komisyonu adýna basýn açýklamasý yaptý ve Okmeydaný’nda polislerin saldýrýsýný protesto etti. 1 Mayýs Mahallesi’nde de HDK Ataþehir Ýlçe Meclisi tutsaklarla dayanýþmak için bir yürüyüþ düzenleyerek çadýr kurdu. Saat 20.00 sýralarýnda 1 Mayýs Mahallesi Eski Karakol Duraðý’ndan “Cezaevleri Ölüm Evleri Olmasýn” pankartý açarak “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Biji Berxwedana Zindana” sloganlarýyla yürüdüler. Yapýlan konuþmada AKP’nin uyguladýðý zulme karþý direniþte bulunan Kürt siyasi tutsaklarýn, açlýk grevinin 49. gününde olduðu hatýrlatýlarak “Bedeniyle zulme karþý direnenlerin 49. gününde HDK olarak yurtsever tutsaklarýn direniþinin yanýndayýz. Taleplerinin kabul edilmesini istiyoruz. Onlara destek olmak için biz de çadýrý-
223. Sayý / 14 - 28 Kasım 2012
mýzý kuracaðýz ve yarýn sabah destek olmak amacýyla açlýk grevine baþlayacaðýz” denildi. Bir yandan mahallede ajitasyon konuþmalarý yapýlýp sloganlar atýlýrken bir yandan da çadýr kuruldu. Önünde küçük bir ateþ yakýlarak halaylar çekildi. Sloganlar atýldý. Adana: Gece boyunca bir çok mahallesinde eylemler yapýlan Adana’da polis, açlýk grevi çadýrýna saldýrdý. Seyhan ilçesi Þakirpaþa semti Ova Mahallesi’nde kurulan “Direniþ Çadýrýna” saat 22.00 sýralarýnda polisler tarafýndan zýrhý araçlar ve gaz bombalarýyla saldýrý düzenlendi. Çadýrýn içinde bulunan yüzlerce kiþi polisin müdahalesine taþlarla karþýlýk verdi. Yüzlerce yurttaþýn karþýlýk vermesiyle polisler geri çekilmek zorunda kaldý. Gençler, Seyhan ve Yüreðir ilçelerine baðlý Daðlýoðlu, Gülbahçesi, Karasu, Dumlupýnar, Gülpýnar, Yenibey, Hürriyet, Barbaros, 19 Mayýs, Anadolu, Dedekorkut, Yunus Emre, Denizli, Þakirpaþa, Ova, Uçak ve Onur mahallelerinde barikatlar kurarak polisle çatýþtý. Olaylarda 4 polis atýlan molotoflar sonucu yaralandý. Saat 01.00 sularýnda ise polisler onlarca zýrhlý araç ve yüzlerce polisle tekrar çadýrý ablukaya aldý. 31 Ekim: Ýstanbul: Taksim Meydaný’nda saat 19.00’da Barýþ Anneleri baþta olmak üzere bir çok örgütten ve kurumdan yüzlerce kadýn bir araya gelerek “Açlýk Grevindekilerin Sesini Duyun Çözüm Ýstiyoruz” yazýlý siyah pankart açarak “Ölüm Deðil Çözüm”, “Anadil Haktýr”, “Açlýk Grevinin 50. Günündeyiz”, “Kadýnlar Ölmek Ýstemiyor”, “Biji Berxwedana Zindana”, “Tecriti Kaldýrýn ölümleri Durdurun” yazýlý dövizler taþýdýlar. Cezaevlerindeki kadýn tutsaklarýn mektuplarýnýn okunduðu eylemde kadýnlar iki saat boyunca oturma eylemi yaparak cezaevlerindeki tutsaklarýn taleplerinin kabul edilmesini isteyerek “Býji Berxwedana Zindana”, “Zindanlar Yýkýlýsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Kadýnlar Savaþ Ýstemiyor”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Yaþasýn Kadýn Dayanýþmasý” sloganlarýyla cezaevlerindeki tutsaklarý selamladýlar. Açlýk Grevindekilerle Kadýn Dayanýþma Ýnisiyatifi adýna avukat Filiz Kerestecioðlu’nun yaptýðý konuþmanýn ardýndan Grup Emeðe Ezgi’nin solisti Ebru Þahin ise “Bu ülke halký Zilanlarý yaratmýþtýr, yüreðimiz cezaevlerindeki dostlarýmýzla onlarýn taleplerini destekliyoruz. Ve bu halkýn nice Zilanlar yaratacaðýný biliyor, tutsaklarý selamlayoruz” diyerek Beritan þarkýsýný seslendirdi, ardýndan BDP Ýstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel bir konuþma yaptý. Bakýrköy Kadýn Kapalý Cezaevi’ndeki kadýn tutsaklardan selam getiren ve onlarýn saðlýk durumlarý konusunda bilgi veren Av. Züleyha Gülüm ise kadýn tutuklularýn tek kiþilik hücrelere atýlmakla tehdit edildiklerini aktardý; 19 Aralýk
17
Sokaklar
2000’deki katliamda Burdur Cezaevi’nde olan Arzu Torun; Emekçi Kadýnlar adýna da Rojda Þendur söz aldý ve Cezaevlerindeki tutsaklarýn taleplerinin kabul edilmesi için onlarý destekleyen eylemlerde olmaya devam edeceklerini belirtti. Art arda söz alan kadýnlar, geç olmadan tutsaklarýn taleplerinin karþýlanmasýný istediler. Eylem slogan, alkýþ ve zýlgýtlarla açlýk grevlerindeki tutsaklarýn talepleri kabul edilinceye kadar eylemlerin süreceðini belirtilerek saat 21.00’e doðru bitirildi. Adana: Ýnönü Parký’nda saat 13.30’da toplanarak “Ölüm Deðil Çözüm, Açlýk Grevindekilerin Talepleri Kabul Edilsin” pankartý açan çeþitli demokratik kitle örgütleri, burada basýn açýklamasýný okuduktan sonra yürüyüþe geçerek AKP il binasýna siyah çelenk býrakmak istediler. Ancak kitlenin önünü polis kesti ve yürüyüþün yasal olmadýðý gerekçesi ile izin verilmeyeceðini söyleyerek daðýlmalarýný istedi. Polisin bu uyarýsýný protesto eden kitle oturma eylemi baþlattýlar. Eylem sýrasýnda “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” sloganlarý atan kitle bir süre sonra tekrar ayaða kalkarak yürümek isteyince ayný uyarýyý tekrar etti polisler. Kendi aralarýnda eylemi deðerlendiren kitle, polisin bu tutumunu protesto ederek siyah çelengi Ýnönü Parký’na býrakarak eyleme son verdiler. 1 Kasým: Ýstanbul: Açlýk grevine aydýn ve yazarlardan da destek geldi. 1 Kasým günü saat 12.00’de Taksim Hill Otel’de düzenlenen basýn açýklamasýna Zülfü Livaneli, Yaþar Kemal, Mustafa Alabora, Mehmet Bekaroðlu, Murathan Mungan, Yýldýz Ramazanoðlu, Fatma Gök, Gençay Gürsoy baþta olmak üzere pek çok aydýný katýlarak destek verdi. Aydýn ve yazarlar adýna yapýlan basýn açýklamasýný, Prof. Dr. Fatma Gök okudu: “Bugünleri daha önce yaþadýk. Hafýzamýzda yer edenler bir daha asla yaþamak istemeyeceðimiz acýlarla dolu. On altý yýl önce yaþadýk; on iki yýl önce bir kez daha yaþadýk. Bir kez daha böyle bir utancý yaþamak istemiyoruz. Günlerdir haykýrýyoruz. Çýðlýk çýðlýða bir halk var ve hükümet hala ‘çözüm’ diye haykýran sesimize kulak vermiyor. Artýk uluslararasý bir boyut kazanan ve etkisi yayýldýkça endiþelerimizi arttýran, ölümleri düþündüren bir safhadayýz.” dedi. Aydýn ve yazarlar basýn açýklamasýnýn ardýndan sanatçýlarýn cezaevlerindeki tutsaklara destek amacýyla Taksim Meydaný’nda yapacaklarý eyleme katýldýlar. Vedat Türkali’nin kaleme aldýðý metinin altýna imza atan aydýn ve sanatçýlar 1 Kasým günü saat 13.00’de Taksim Meydaný’nda bir araya geldi. Aydýn ve sanatçýlar üzerinde açlýk grevindeki tutsaklarýn isimlerinin olduðu “51. Gündür Açlýk Grevindeyiz” yazýlý siyah önlükler giyerek, cezaevlerinden gelen mektuplarý okuyarak, sloganlarla ve þarkýlarla cezaevlerindeki tutsaklarýn taleplerinin bir an önce kabul edilmesini istediler. Eyleme cezaevlerinde açlýk grevinde olan tutsaklarýn gönderdiði mektuplarýn okunmasýyla baþlandý.
18
Yeni Evrede
Mektuplarýn okunmasýnýn ardýndan Vedat Türkali’nin kaleme aldýðý bildiri, saðlýk þartlarýndan dolayý kendisi gelemediði için ses kaydýndan dinletildi. Murathan Mungan, Orhan Alkaya, Nur Sürer, Redd, BGST Kardeþ Türküler, Aytaç Arman, Altan Erkekli, Kazým Öz, Hüseyin Karabey, Ayfer Düzdaþ, Ferhat Tunç, Yusuf Çetin, Füsun Demirel, Semir Aslanyürek, Kenan Bal, Funda Þirinkal, Þebnem Sönmez, Erdal Ceviz, Senar Turgut, Erkan Can, Menderes Samancýlar, Serdal Genç bildiriyi imzaladýlar. Eðitim-Sen 6 Nolu Üniversiteler Þubesi, Hapiste Saðlýk Giriþimi, GÝT Türkiye, Öðrencime Dokunma Kampanyasý, Tutuklu Öðrencililerle Dayanýþma Platformu ve Üniversite Öðretim Üyeleri Derneði, cezaevlerindeki açlýk grevlerine destek için 1 Kasým günü Galatasaray Meydaný’nda oturma eylemi yaptý. Kurumlar adýna açýklamayý Özgür Mumcu yaptý. TÝHV’den Dr. Þebnem Korur Fincancý ise 96 ve 2000 yýllarýnda, ölümler yaþandýktan sonra müdahale edildiðine dikkat çekerek, “Çözüm için müdahale etmediler, insanlarý yaktýlar, katlettiler. Bugün de kaygýmýz budur” dedi ve herkesi mücadeleye çaðýrdý. Ýstanbul Tabip Odasý Ýnsan Haklarý Komisyonu’ndan Dr, Ýncilay Erdoðan ise kritik eþiðin çoktan aþýldýðýna dikkat çekti. Açlýk grevindeki tutsaklara ve meslektaþlarýna destek olmak için devrimci-sosyalist basýn çalýþanlarý da Galatasaray Meydaný’nda 1 Kasým akþamý yaptýklarý basýn açýklamasýnýn ardýndan baþladýklarý bir günlük açlýk greviyle destek oldu. Tünel Meydaný’ndan Galatasaray Meydaný’na “Ölüm Haberi Yapmak Ýstemiyoruz” yazýlý pankart ve dövizlerle yürüyen gazeteciler “Ölüm Haberleri Yapmak Ýstemiyoruz”, “Tutuklu Gazetecilere Özgürlük”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Ölüm Deðil Çözüm Ýstiyoruz” sloganlarý atarak yürüdüler. Yapýlan açýklamadan sonra haberi izleyen gazeteciler meslektaþlarýna destek olmak için bir süre fotoðraf makinesi, kamera, ses cihazý, defter ve kalemlerini yere býraktýlar ve “Ölüm Haberleri Yapmak Ýstemiyoruz” dediler. Açlýk grevine girecek olan gazeteciler pankartý yere sererek oturma eylemine geçtiler. Gazetecilere Grup Bandista ve Pýnar Aydýnlar da söyledikleri parçalarla destek verdi. Ýstanbul’da DÝSK, KESK, TTB ve TMMOB üyesi yüzlerce kiþi 1 Kasým günü açlýk grevindeki tutsaklara destek vermek için Galatasaray Meydaný’nda bir saat boyunca slogan atýp oturma eylemi yaparak ölümler yaþanmadan taleplerin kabul edilmesini istedi. Tüm sendikalar ve meslek örgütleri adýna basýn açýklamasýný KESK Þubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Turgut okudu. Bir saat boyunca sloganlarla oturma eylemi yapan kitle, Çav Bella marþýný söyleyerek, cezaevlerine selam gönderdi. Ýzmir: ÝHD, ÇHD Ýzmir Þubesi, TÝHV, TAY-DER, YAK-DER ve EGE 78’liler derneklerinin 1 Kasým Perþembe günü saat 17.30’da yaptýðý basýn açýklamasýnda “Cezaevlerinde Açlýk Grevinin
223. Sayý / 14 - 28 Kasım 2012
Mücadele Birliði
51.Günü Ölümleri Durdurun” ve “51.Gün Açlýk Ýçinde Ölümleri Sessizce Ýzleyemeyiz” pankartlarý açýldý. Türkiye Ýnsan Haklarý Vakfý Genel Sekreteri Metin Bakkalcý tarafýndan yapýlan basýn açýklamasýnda, “Ölüm deðil, derhal çözüm istiyoruz!” denildi. Eylem boyunca sýk sýk, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Siyasi Tutsaklar Onurumuzdur”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak”, “Biji Serok Apo”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza” sloganlarý atýldý... Eyleme Mücadele Birliði Platformu, HDK, DHF, Devrimci Hareket ve BDSP destek verdi... Antep: Antep’te, zindanlarda süren süresiz-dönüþümsüz açlýk grevlerine destek amaçlý dýþarýda da dönüþümlü açlýk grevleri baþlatýldý. 1 Kasým 2012 tarihinde saat 13.30’da Þahinbey BDP ilçe binasýnda basýn açýklamasý ile baþlatýlan dönüþümlü açlýk grevinin ilk grubu 13 kiþi ile baþladý. Eyleme HDK, KESK, ÖSP ve Mücadele Birliði Platformu da destek verdi. Basýn açýklamasý Þahinbey ilçe binasý önünde saat 13.30’da “Biji Berxwedana Zindana”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” ve “Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a Özgürlük” sloganlarý ile baþladý. Açýklamanýn yapýldýðý sýrada caddede 9– 10 yaþlarýnda bir çocuða bir arabanýn çarpmasý sonucu açýklama yarýda býrakýldý. Açýklamayý yapan SES’li doktorlar çocuða yardým etmek amaçlý hemen ilk müdahalede bulundu. Ardýndan gelen ambulansla çocuk hastaneye kaldýrýldý. Daha sonra böylesi bir kaza sonucu dýþarýda basýn açýklamasýna devam edilmesini doðru bulmayan BDP yöneticileri ilçe binasýna girerek açýklama orada tamamlandý. Bugünden itibaren açlýk grevlerini selamlamak ve desteklemek için ikiþer günlük dönüþümlü açlýk grevine baþlanýlacaðý duyuruldu. Açýklamaya katýlan kurum temsilcilerinin kýsa konuþmalarýnýn ardýndan açýklama sonlandýrýldý. 13 kiþilik ilk ekip açlýk grevi önlüklerini giyerek açlýk grevine baþladýlar. 2 Kasým: Ýstanbul: 2 Kasým’da Ýstanbul Üniversitesi öðrencileri bir eylem gerçekleþtirdi. Öðrenciler saat 13.00’de merkez kampüsten öðrencilerin çýkmasý ile eylem baþladý. Okunan basýn açýklamasý ve Ferhat Tunç’un konuþmasýndan sonra, açlýk grevlerinin 52. günü olmasý sebebiyle 52 dakikalýk bir oturma eylemine geçildi. Marþlar, türküler ve sloganlarla zindanlardaki tutsaklarýn yalnýz olmadýðý haykýrýldý. Oturma eyleminin bitmesine 20 dakika kala polis öðrencileri ablukaya alarak daðýlma çaðrýsý yaptý. Bunun üzerine öðrenciler yolu trafiðe kapatarak Edebiyat Fakültesi’ne doðru yürüyüþe geçti. Edebiyat Fakültesi önünde polis yine engellemeye çalýþtý ancak engel aþýldý ve kitle yürüyüþüne devam etti. Daha sonra Taksim’e gitme kararý alan öðrenciler, tramvay duraðýný iþgal edip tramvayla Karaköy’e geldiler ve buradan Taksim’e doðru yürüyüþe geçtiler. Ýstanbul Üniversitesi öðrencileri öðle saatle-
Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
rinde sloganlarla Tünel’den yürüyerek gazetecilerin yanýna gelerek seslerini birleþtirdiler; BEDAÞ iþçileri de gelerek destek verdi. Grup Bandista, Pýnar Aydýnlar, Hilmi Yarayýcý, Orhan Alkaya da gazetecilere destek verdi. Devrimci sosyalist basýn çalýþanlarý eylemlerini saat 20.00’de Taksim Meydaný’na yaptýklarý yürüyüþle sonlandýrdýlar. Yürüyüþ sonunda basýn açýklamasýný Ertuðrul Mavioðlu yaptý. Adana: ÇHD Adana Þubesi cezaevlerinde 52. gününde sürmekte olan süresiz-dönüþümsüz açlýk grevleriyle ilgili bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. 2 Kasým günü saat 12.00’da Adliye arka giriþinde toplanan avukatlar “Ölüm Deðil Çözüm, Açlýk Grevindekilerin Talepleri Kabul Edilsin” pankartýný açtýlar. ÇHD adýna basýn açýklamasýný Av. Sevil Arýcý okudu. Eylem basýn metninin okunmasýnýn ardýndan sona erdi. Mersin: 2 Kasým Cuma günü Mersin Üniversitesi’nde destek eylemi yapýldý. Saat 12.00’de Fen Edebiyat Fakültesi önünden baþlayan yürüyüþte, ses bombalarý atýlarak çýkýþa doðru yönelindi. Çýkýþ kapýsýna yakýn bir yerde oturma eylemi yapýlarak belli bir süre yollar trafiðe kapatýldý. Ardýndan basýn açýklamasý yapmak için sloganlar, zýlgýtlar ve ses bombalarý atýlarak Cumhuriyet Meydaný’na doðru yüründü. Devrim savaþçýlarý için yapýlan saygý duruþunun ardýndan basýn açýklamasý okundu. Eylem, gerilla marþýyla sona erdi. Mersin Üniversitesi Devrimci Öðrenci Birliði eyleme destek verdi. 3 Kasým: Adana: ÝHD, 3 Kasým günü Adana 5 Ocak Meydaný’ndan Ýnönü Parkýna yürüyüþ yaptý. Öðle saatlerinde yürüyüþün engelleneceðine dair tehditte bulunan Adana polisine raðmen ÝHD, devrimci ve demokrat kurumlarýn desteði ve mahallelerden gelen analarýmýzýn gücüyle saat 17.00’dan itibaren 5 Ocak Meydaný’nda toplanmaya baþladý. Kitleyi yürütmemek için önlemlerini alan polis, ÝHD’nin pankartýný açmasýyla birlikte önünü kesti. Polisin daðýlýn uyarýlarýna karþýlýk barikat birkaç kez zorlandý, ardýndan oturma eylemi yapýldý, eylem yaklaþýk yaklaþýk yarým saat sürdü. Akþam saatinde de KESK Adana Þubeler Platformu tarafýndan basýn açýklamasý yapýldý. Ýnönü Parký’nda bir araya gelen kamu emekçileri okunan basýn açýklamasý ve atýlan sloganlarýn ardýndan eylemi bitirdi. Eylemlere Mücadele Birliði Platformu da destek verdi. Antep: 3 Kasým Cumartesi günü Antep’te, ÝHD, KESK, ÖDP, ÖSP ve HDK’nýn örgütlemiþ olduðu bir basýn açýklamasý gerçekleþtirildi. Saat 12.30’da baþlayan basýn açýklamasýnda cezaevlerinde sürmekte olan açlýk grevinin 53. güne ulaþtýðýna dikkat çekildi ve 2000 yýlýndaki “Hayata Dönüþ Operasyonu” adlý katliam gibi bir
katliam hazýrlýðý içerisinde olunduðunun kaygýlarý dile getirildi. Ardýndan Bursa’da yaþanan gerginlikten bahsedilirken açlýk grevi eylemlerinde giderek ölüm çizgisine gelindiði vurgulandý. Kamuoyu duyarlý olmaya ve bu konuda tutum almaya çaðrýlarak eylem sonlandýrýldý. Hatay: 3 Kasým Cumartesi günü ÝHD, KESK, HDK, ÖDP, Halkevleri ve MKÜ ÖÐ-DER’den oluþan platform, Eðitim Sen önünde toplanarak Saray Caddesi’nden Maydanoz’un önüne kadar yürüyerek önce oturma eylemi sonra basýn açýklamasý yaptýlar. Eyleme Antakya Mücadele Birliði de destek verdi. Saat 23.00 sularýnda ise Mustafa Kemal Üniversitesi Alahan Kampüsü’nde MKÜ ÖÐDER’de dönüþümlü açlýk grevi yapan yurtseverler öðrenciler, her gün kampüste, ýþýk kapatma ve tencerelere vurma eylemi yapýyorlardý. Eylem yapýlýrken, faþistler Ýnci Sitesi’nde toplanýp slogan atmaya baþladýlar. Jandarma eþliðinde gelen faþistler kurumu taþlamaya baþladýlar ve çatýþmalar çýktý. Daha sonra yurtsever gençlik bölgeye gelince çatýþmalar yaþanmaya baþlandý, barikatlar oluþturularak sabaha kadar çatýþýldý. Amed: Amed’de Ýstasyon Meydaný’nda yapýlmak istenen “Özgür yaþam için vicdan buluþmasý” mitingi Valilik tarafýndan yasaklandý. Batýkent Meydaný polis ile doldurulurken, yapýlmak istenen basýn açýklamasý öncesinde polis tarafýndan Diyarbakýr adeta zýrhlý araçlar, TOMA’lar ve çevik kuvvet ekipleriyle adeta ablukaya alýndý. BDP Ýl binasýnda çok sayýda kiþi yapýlacak basýn açýklamasý için toplandý. Aralarýnda milletvekillerinin de bulunduðu Batýkent Meydaný’na doðru yürüyen kitleye polis izin vermedi. Polis barikatý nedeniyle BDP’li vekiller ile birlikte çok sayýda kiþi gruplar halinde Batýkent Meydaný’na doðru yürüyüþe baþladý. Öte yandan aralarýnda BDP milletvekilleri Altan Tan, Ayla Akat, Sýrrý Süreya Önder, Nursel Aydoðan, Diyarbakýr Büyükþehir Belediye Baþkaný Osman Baydemir’in bulunduðu çok sayýda kiþi Batýkent Meydaný’nda oturma eylemine geçti. Oturma eyleminin ardýndan BDP Eþ Genel Baþkaný Selahattin Demirtaþ ve BDP milletvekilleri ile belediye baþkanlarý Batýkent Meydaný’ndan Diyarbakýr Valiliði ile görüþmeye gitti.
223. Sayý / 14 - 28 Kasım 2012
Valilik önünde yaþanan gerginlik sýrasýnda milletvekilleri ve belediye baþkanlarýnýn aralarýnda olduðu gruba polisler saldýrdý. HDK Diyarbakýr Sözcüsü Hüseyin Bardakçý’nýn burnu polisler tarafýndan kýrýldý. Batýkent Meydaný’na çýkan ara sokaklarda ise polisler, gaz bombasý ve tazyikli suyla eylemcilere saldýrýnca eylemciler, Baðlar ilçesine daðýldý, çatýþmalar ara sokaklarda devam etti. Halk polise taþ, molotofkokteyli ve ses bombalarý ile karþýlýk verdi, bazý sokaklarda gençler tarafýndan barikatlar kuruldu. 4 Kasým: Ýstanbul: Açlýk grevlerinin 54. gününde Ýstanbul’da BDP Fatih Ýlçe Binasý önünde yapýlacak eylem için polis sabahýn erken saatlerinde barikatlarýný kurmaya baþladý. Saatler ilerlerken, parklarda oturan yaþlý çocuklu aileler dahil, insanlar kalkanlarla itilip kakýlarak daðýtýldý, karþý çýkanlar gözaltýna alýndý. Saatler 12.30 olduðunda Ýlçe binasýna çýkan Sofular Caddesi ve Horhor Caddesi’nde halk toplanmaya baþladý. Sofular Caddesi, Vatan Caddesi ve binanýn bulunduðu Ahmediye Caddesi polislerce kapatýldý. Halk ýslýk, alkýþ ve zýlgýtlarla Vatan Caddesi’ne yöneldi. Vatan Caddesini trafiðe kapatan polis, basýný uzaklaþtýrmaya çalýþtý, ardýndan içinde Mücadele Birliði okurlarýnýn da olduðu kalabalýk bir gruba da gaz bombalarý atarak saldýrdý. Yoðun gazdan etkilenerek çevredeki parklara ve ara sokaklara daðýlan halk tekrar toplanmaya baþladý. Fýndýkzade tarafýndan alana girmek isteyen Sebahat Tuncel’in de olduðu gruba da gaz bombasý atýldý, Aysel Tuðluk’un yüzüne de biber gazý sýkýldý. Saraçhane tarafýndan Aksaray’a gelen bir diðer kitle de Ý.B.B. önünde barikat kuran polisle çatýþtý. Kitle polis saldýrýsýndan sonra durak ve kamu binalarýný tahrip etti. Kitle bu kez de Millet Caddesi’nde tekrar toplanmaya baþladý. Haseki, Yusufpaþa, Fýndýkzade taraflarýnda toplanan insanlar yolu trafiðe kapatarak taþ ve çöp konteynerleri ile barikat kurdu, çoðunluðu gençlerden oluþan kitleye polis çok sert bir þekilde saldýrdý. Gençler polise taþlarla karþýlýk verdi. Polis toplanan her gruba gaz bombalarý attý. Kýsa sürede tüm Aksaray gaz bulutundan görünmez hale geldi. Çok sayýda kiþi gözaltýna alýndý. Taksim Meydaný’nda toplanmaya baþlayan halk, cezaevlerindeki tutsaklarýn taleplerinin kabul edilmesi için sloganlar atmaya baþladý. Polis toplananlara saldýrarak gözaltýna almaya baþladý. Taksim Tramvay Duraðý’nda basýn açýklamasý yapmakta olan Emekli-Sen üyeleri BDP’lilerin sloganlarýna alkýþlarla ve sloganlarla destek verdi, gözaltýlarý protesto etti. Saldýrýdan sonra BDP il binasýnda düzenlenen basýn toplantýsýna Sebahat Tuncel, DTK Eþ Baþkaný Aysel Tuðluk, BDP Ýl Eþ Baþkaný Ali Rýza Bilgili, sanatçý Ferhat Tunç katýldý. Aysel Tuðluk, cezaevlerinden gelen bilgiye göre yarýndan itibaren cezaevlerindeki 10 bin si-
19
Yeni Evrede
Sokaklar
yasi tutuklunun süresiz dönüþümsüz açlýk grevine baþlayacaklarýný söyledi. Ýstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel de, “Dün Amed sokaklarýnda, bugün Ýstanbul sokaklarýnda AKP diktatörlüðünün yenilgisini gördük. Tüm gaz, cop, tazyikli suya karþý halkýn iradesinin sokaklarda olduðunu gördük. Bu iradeyi teslim alamayacak. Bu iradeye karþý yenilmeye mahkumsun” diye konuþtu. Tuncel, “Cezaevlerinden tabutlarýn çýkmasýna izin vermeyeceðiz. Topyekûn serhildan geliþtireceðiz. Baþbakan bize halkýmýza ihanet etmeyi öneriyor. Biz bu halk için kendimizi ortaya koyduk” dedi. Açýklamadan sonra BDP Ýl Binasýnda bulunanlar, polisin sokakta attýðý yoðun gaz bombasý nedeniyle bir süre dýþarý çýkamadý. Polis, Tarlabaþý’nda ara sokaklarda devam eden çatýþmalardan sonra, çok sayýda genci gözaltýna aldý. Aksaray ve Taksim’de gözaltýna alýnan 54 kiþi, 8 Kasým günü mahkemeye çýkartýlarak serbest býrakýldý. Antep: Mücadele Birliði Platformu olarak, 4 Kasým Pazar günü saat 16.00’da açlýk grevindekileri ziyaret ettik, Ayýþýðý Sanat Merkezi’nden arkadaþlarda sanatýyla orada yer aldýlar. Mücadele Birliði Platformu adýna konuþan arkadaþýmýz, zindanlarda baþlatýlan açlýk grevlerini selamlayarak baþladý söze, “sistemin her zaman için dýþarýda iþçi-emekçi ve ezilen halklarýn yükselen mücadelesinin önünü kesebilmenin yolu olarak tutuklamalarla zindanlarý doldurmayý ve devrimci tutsaklara yönelik saldýrýlarý önüne koymuþtur” dedi. Açlýk grevi eyleminin zindanlardaki devrimci tutsaklarýn en etkili eylem biçimi olarak hayata geçirdikleri ve ancak tek baþýna bu eylemlerin yeterli olmayacaðý, yaný sýra dýþarýnýn da serhýldanlar ve ayaklanmalarla zindanlardan yükselen bu sese ses katmasý gerektiðini vurguladý. DÖB’lü bir öðrencinin açlýk grevindeki devrimci tutsaklar için hazýrlamýþ olduðu bir þiirin ardýndan Ayýþýðý Sanat Merkezi Tiyatro Ýþçileri Atölyesi de açlýk grevini konu alan “Zindanýn Türküsü” adlý oyunlarý ile oradakileri hem coþkulandýrdý hem de hüzünlendirdi. Daha sonra hem açlýk grevindeki insanlar hem de diðer izleyenler oyunu ayaða kalkarak zýlgýtlar ve alkýþlarla selamladýlar. Ýzmir: BDP Ýzmir il örgütü, 4 Kasým tarihinde bir eylem düzenlemek istedi. Polisin yoðun güvenlik önlemi aldýðý eylem esnasýnda BDP il binasýnýn olduðu cadde polis tarafýndan tamamýyla tutulmuþtu. Eylem yeri olan Basmane Meydaný’na gitmek isteyen kitleye izin verilmedi ve her taraf abluka altýna alýndý. 1500-2000 civarý bir kitlenin katýldýðý eylemde hem gençliðin hem de halkýn öfkesi dikkat çekiciydi. Polise yönelik kararlý tavýr sayesinde geri atan polisin yolu açmasýyla eylem baþladý. Basmane Meydaný’nda bulunan Fuar kapýsý önüne yapýlan yürüyüþün ardýndan kitle, devrimci mücadelede ölümsüzleþenleri anmak için saygý duruþunda bulundu. Yapýlan açýklamada,
20
Mücadele Birliði
zindanlardaki tutsaklarýn mücadelesini sahiplenildiði vurgulandı. Basýn açýklamasý sona erdikten sonra kitlenin bir kýsmý BDP il binasýna doðru sloganlarla ilerlerken diðer bir grup da Kadifekale yönüne sloganlarla gitti. Mersin: Tutsaklarýn taleplerine bir destek de Mersin’den geldi. BDP Mersin Ýl örgütü tarafýndan 4 Kasým günü düzenlenen miting, Akdeniz BDP Ýlçe binasý önünde gerçekleþtirildi. Saat 14.00’da baþlayan eylemde, mücadelede yitirdiðimiz devrim savaþçýlarý için saygý duruþuyla baþladý. Binlerce kiþinin katýldýðý eylem boyunca sloganlar atýldý. Mitinge katýlan Akdeniz Belediye Baþkaný Fazýl Türk, BDP Milletvekili Ertuðrul Kürkçü ve BDP Eþ Genel Baþkaný Gülten Kýþanak birer konuþma yaptýlar. Mücadele Birliði okurlarý olarak katýldýðýmýz eylem, sloganlar ve zýlgýtlarla sona erdi. 5 Kasým: Ýstanbul: Taksim’de Cezaevleri Ýzleme Koordinasyonu tarafýndan 5 Kasým’da organize edilen eyleme Mücadele Birliði Platformu da destek verdi. Taksim Tramvay duraðýnda yüzlerce kiþi sloganlarla toplandý. Çevik kuvvet ve panzer ile barikat kurdu, kitlenin kararlý duruþu üzerine polis barikatý açmak zorunda kaldý. Yürüyüþ Galatasaray Lisesi önüne sloganlarla devam etti. Galatasaray Lisesinde basýn açýklamasýný okuyan KESK Ýstanbul Þubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Turgut, “Kürt sorununu sadece Kürtlerin deðil, Türk halkýnýn da sorunudur. Bir evladýn gün be gün açlýktan eriyerek ölmesine hangi annenin yüreði dayanabilir? Yeni ölümlerin olmamasý için Türk iþçisi, emekçisi, Türk, Kürt, Laz tüm kadýnlar ve gençler ele ele vermelidir” dedi. Açýklamadan sonra eylem sloganlarla sona erdi. Ýzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi’nde (DEÜ) Hukuk Fakültesi’nde öðrenci olan Çaðdaþ Hukukçular Derneði (ÇHD) Öðrenci Komisyonu üyesi gençler, zindanlardaki Kürt devrimci tutsaklarý selamlamak için bir eylem gerçekleþtirdiler. DEÜ Hukuk Fakültesi önünde yapýlan eylem YÖK protestosunun ardýndan baþladý. Okunan açýklamada zindanlardaki direniþ selamlanýrken tutsaklarýn taleplerinin sadece insani olarak deðil, hukuki açýdan dahi kabul edilebilir olduðuna deðinildi. Hukuk Fakültesi’nde
223. Sayý / 14 - 28 Kasım 2012
öðrencilere haktan, adaletten bahsedenlerin; öðrencilere vicdanlarýyla karar vermeleri gerektiðini söyleyen bir hukuk sisteminin bu soruna kayýtsýz kalmasýnýn hukukun kendisine ve etiðine aykýrý olduðu dile getirildi. Ýstanbul: Avukatlar, 5 Kasým akþamý 18.30’da Taksim’deki Ýstanbul Barosu önünde “Ölüm Deðil Çözüm, Savaþ Deðil Müzakere” pankartý arkasýnda toplanandý. Çaðdaþ Avukatlar Grubu, Katýlýmcý Avukatlar ve Özgürlükçü Avukatlarýn düzenlediði basýn açýklamasýna bir çok avukat ve hukukçu alkýþlar, zýlgýtlar ve sloganlarla atarak Galatasaray Lisesi önüne yürüdüler. Burada yapýlan basýn açýklamasýný Avukat Ercan Kanar okudu. Kanar, temel hak ve özgürlüklerin kararlý savunucularý olarak, iktidarý inattan vazgeçmeye, baþta hala sessizliðini koruyan Ýstanbul Barosu olmak üzere tüm hukuk kurumlarýný da hakça çözüm için etkin çabalar göstermeye çaðýrarak sözlerini sonlandýrdý. 6 Kasým: Hatay: 6 Kasým günü 12.00’de Mustafa Kemal Üniversitesi’nde yurtsever gençlik, açlýk grevlerinin 56.gününde bir basýn açýklamasý düzenlendi. Fen Edebiyat Fakültesi önünde toplanan kitle alkýþlar ve zýlgýtlarla yürüyüþe geçti. Eylemcilerin etrafý jandarma tarafýndan sarýldý; yürüyüþe devam edildi ve amfide basýn açýklamasý yapýldý. Yapýlan açýklamada: “Türkiye halklarýyla ortaklaþarak zindanlarda yükselen sese ses olmalýyýz!... Ben insaným diyen herkesin bu taleplere duyarlý ve samimi yaklaþmasý bir sorumluluk arz etmektedir. Zindan direniþini selamlýyor ve etrafýnda kenetleneceðimizi belirtiyoruz!” denildi. “Yaþasýn Zindan Direniþi”, “Býji Bexwedana Zindana!” sloganý atýldýktan sonra basýn açýklamasý sonlandýrýldý.Devrimci Öðrenci Birliði ve Mücadele Birliði de eyleme destek verdi. Ýstanbul: Taksim Tramvay Duraðý’nda bir araya gelen Akademisyenler, açlýk grevinde olan siyasi tutsaklarýn talepleri karþýlanýncaya kadar bilimsel toplantýlarýnda, konferanslarýnda ve derslerinde Kürt sorunu ve taleplerinin öncelikli gündemlerine alacaklarýný duyurdu. “Ölüm Deðil, Çözüm Talepler Karþýlanýncaya Kadar Akademi Nöbette” yazýlý pankartýn açýldýðý eylemde 250 akademisyenin imzasýyla hazýrlanan bildiriyi Üniversite Öðretim Üyeleri Derneði Baþkaný Tahsin Yeþildere okudu. Yeþildere, bütün meslek gruplarýný bu duruma karþý tavýr göstermek üzere acil eyleme geçmeye davet etti. Akademisyenler daha sonra oturma eylemine geçti. Taksim Tramvay Duraðýnda toplanan Ýstanbul HDK Kadýn Koordinasyonu açlýk grevindeki siyasi tutsaklara destek vermek için bir günlük açlýk grevi baþlattý. Eylemde sýk sýk “Anadil Öldürmez, Tecrit Öldürür”, “Kadýnlar Barýþ, AKP Savaþ Ýstiyor” sloganlarý atýldý Açýklama sonrasýnda kadýnlar bir günlük destek açlýk grevini baþlatmak için Okmeydaný
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
Çadýrýna gitmek için yola çýktý. 7 Kasým: Ýstanbul: 7 Kasým akþamý Ýnsan Haklarý Derneði üyeleri Taksim Gezi Parkýnda bir araya geldi. “Hapishanelerde Ölüm Ýstemiyoruz” pankartý açýlan eylemde “Ölüm Deðil Çözüm Ýstiyoruz”, “Tecrit Öldürür Tecridi Kaldýrýn” sloganlarý atýldý ve basýn açýklamasý yapýldý. Kartal’daki emek ve meslek örgütleri de taleplerin bir an önce kabul edilmesi için bir yürüyüþ ve basýn açýklamasý yaptý. Kartal Tren Ýstasyonu önünde bir araya gelen emek ve meslek örgütlerinden emekçiler saat 19.00’da “Açlýk Grevindeki Tutsaklarýn Talepleri Kabul Edilsin Ölüm Deðil Çözüm - Kartal Emek ve Demokrasi Güçleri”pankartý açarak Kartal Meydan çevresinde meþaleli bir yürüyüþ yaptýlar. Açlýk grevindeki tutsaklarýn taleplerinin kabul edilmesine iliþkin dövizlerin taþýndýðý yürüyüþte basýn açýklamasýný okuyan Kartal Halkevi Baþkaný Ezgi Özdemir, açlýk grevleri karþýsýnda hükümetin yalana, þiddete, inkara ve oyalama taktiklerine sarýldýðýný belirterek Baþbakan’ýn bu ülkede savaþ ve ölüm istediðini, halklarýn birbirine düþman olmasýný istediðini söyledi. 8 Kasým: Ýstanbul: DÝSK, KESK, TTB, TMMOB’lu iþçi ve emekçiler, temsilciler Taksim Tramvay Duraðýnda “Ölümler Durdurulsun”pankartý açarak eylem yaptý. Sýk sýk “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Tecridi Kaldýrýn Ölümleri Durdurun” sloganlarý atýlan eyleme Mücadele Birliði Platformu, BDP ve bir çok emek örgütü temsilcileri destek verdi. Yapýlan ortak basýn açýklamasýný KESK genel baþkaný Lami Özgen okudu. Eylem yapýlan oturma eyleminden sonra sloganlarla sona erdi. 9 Kasým: Ýstanbul: 9 Kasým günü saat 12.00’den itibaren “Yaþam Ýçin Nöbetteyiz” sloganýyla Açlýk Grevindeki Siyasi Tutuklularla Kadýn Dayanýþmasý Ýnisiyatifi tarafýndan düzenlenen oturma eylemine Barýþ Anneleri, tutuklu yakýnlarý, meslek örgütlerinden kadýnlar ve Mücadele Birliði Platformu üyeleri katýldý. “Yaþam Ýçin Nöbetteyiz”, “Açlýk Grevinini Sesini Duyun, Çözüm Ýstiyoruz” pankartý açýlarak yapýlan oturma eyleminde “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði”, “Tecriti Kaldýrýn Ölümleri Durdurun”, “AKP Savaþ Kadýnlar Barýþ Ýstiyor”, “Yaþam Ýçin Nöbetteyiz” sloganlarý atýldý. Basýn açýklamasýný okuyan SES Bakýrköy Þube Sekreteri Gönül Erdem “En temel demokratik haklar için insanlarýn ölmesi utancýný Türkiye bir daha yaþamasýn istiyoruz” dedi. Kadýn tutsaklarla dayanýþma amacýyla sabaha kadar oturma eylemini sürdürme kararý alan kadýnlara polis daðýlmalarýný, aksi takdirde müdahale edeceðini söyledi. Aileler bir kiþinin gözaltýna alýnmaya çalýþýldýðý fark ederek o yöne gidince, çevik kuvvet kalkanlarý ve panzeriyle harekete geçti. Yere serdikleri pankartýn önünde oturmakta olan Barýþ Anneleri ve tutuklu yakýnlarýnýn arasýnda küçük çocuklar da olmasýna raðmen polis kitlenin üzerine panzer sürerek kalkmalarýný iste-
di; bir yandan da ayakta olan kitleye de tazyikli su sýkýldý. 10 Kasým: Ýstanbul: Süresiz dönüþümsüz açlýk grevinin 60. gününde BDP, Ýstanbul ilçe örgütleri 31 noktada eylem yaptý. Beyoðlu BDP ilçe örgütü Çukur Mahallesi’nde toplanarak oturma eylemi gerçekleþtirdi. Polisin yoðun güvenlik önlemleri aldýðý eylemde oturma eylemi yapan kitle aðýzlarýna siyah bantlarla kapadý, ellerinde “Açlýk Grevinin 60. Günü”, “Biji Berxwedan Zindana”, “KCK’li Tutsaklar Onurumuzdur” yazýlý dövizler taþýdý. Daha sonra basýna açýklama yapan BDP Beyoðlu ilçe eþ baþkaný Songül Aktar, “artýk sözün bittiði yerdir ve bir gün bile beklenmeden tutsaklarýn talepleri karþýlanmalýdýr” dedi. Açýklamadan sonra eylem alkýþlarla sona erdi. Cezaevleri Ýzleme Koordinasyonu da Taksim Tramvay duraðýnda bir araya gelerek yaklaþýk bir saat boyunca oturma eylemi yaptý. Açýklamayý yapan Nimet Tanrýkulu, Erdoðan’ýn Öcalan’ýn üzerindeki tecridin kaldýrýlmasý talebine misilleme olarak idamý bir þantaj aracý olarak kullandýðýný söyledi. Tüm duyarlý kesimleri cezaevlerinde yükselen çýðlýðý büyütmeye çaðýrdý, “Bugün 60’ýncý gün, sessiz kalmayýn” dedi. BDP Kadýköy Ýlçesi tarafýndan Kadýköy Ýskele Meydaný’da düzenlenen basýn açýklamasýna çok sayýda BDP üyesi, HDK ve meslek örgütleri katýldý. Eylem yaklaþýk bir saat sürdü. Gazi Mahallesi’nde 1 haftayý aþkýn süredir açlýk grevindekilere destek olmak için Okul Parký’nda gece gündüz eylem yapýlýrken, 60. günde de BDP Ýstanbul Sultangazi Ýlçe örgütü bir yürüyüþ düzenledi. Okul Parký’ndan baþlayan yürüyüþte “Amed Zindan Direniþ Ruhuyla Zindan Direniþlerini Selamlýyoruz, Sultangazi Halk Ýnsiyatifi” ve “Açlýðýnýz Açlýðýmýzdýr, Varlýðýnýz Yaþam Gerekçemizdir, Sultangazi BDP Ýlçe Baþkanlýðý” pankartý açýldý. Heykel Parký, Sekiz Evler, Zübeydehaným Mahallesi’nden Eski Karakol’a yapýlan yürüyüþte sýk sýk “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Tayibin Ýmamý Amerikan Dolarý”, “Ýçerde Dýþarda Hücreleri Parçala”, “Kürt Halký Uyuma Onuruna Sahip Çýk” sloganlarý atýldý. Eski Karakol’dan yeniden kortej oluþturularak sloganlarla Þair Abay Lisesi önünden Gazi Hastanesi’ne oradan da tekrar Okul Parký’na yüründü. Burada saygý duruþu ve basýn açýklamasý yapýldý. BDP Sancaktepe Ýlçe yönetiminin Sarýgazi’de Demokrasi Caddesi’nde düzenlediði eylemde de hükümetin süresiz- dönüþümsüz açlýk grevlerine giren siyasi tutuklu ve hükümlülerin taleplerini kabul etmesi ve ölümleri durdurmasý istendi. BDP Sancaktepe ilçesi adýna basýn metnini Güneþ Ýnce okudu. Basýn açýklamasýnýn okunmasýndan sonra 15 dakikalýk oturma eylemin yapýldý. Oturma eyleminin ardýnda sona eren basýn açýklamasýna Partizan, Mücadele Birliði, Aka – Der, ESP üyeleri destek verdi. Antep: Antep’te de “Emek ve Demokrasi Güçleri” bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Antep’teki H
223. Sayý / 14 - 28 Kasım 2012
Sokaklar
ve E tipi “cezaevleri”nin önüne yürüyüþle baþlayan eylem, zindanýn giriþ kapýsý önünde gerçekleþtirilen basýn açýklamasýyla devam etti. Mücadele Birliði Platformu’nun, BDP’nin de içinde bulunduðu çeþitli siyasi partilerin destek verdiði açýklama, sloganlarla sona erdi. 11 Kasým: Ýstanbul: 11 Kasým günü açlýk grevlerine dikkat çekmek için Toplumsal Dayanýþma Ýçin Psikologlar Derneði (TODAP), Saðlýk ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasý (SES) Ýstanbul Þubeleri, Sosyoloji Mezunlarý Derneði (SOMDER) üyeleri Bakýrköy Cezaevi önündebir basýn açýklamasý yapmak istedi, ancak polis izin vermedi. Cezaevine giden caddenin baþýný barikatla kesen polis “Cezaevi önünde basýn açýklamasýna izin vermeyeceklerini” söylediler. Psikologlar, sosyologlar ve saðlýk emekçileri polis barikatý önünde “Savaþýn Açtýðý Yaralarý Biz Kapatamayýz, Ölüm Deðil Çözüm Ýstiyoruz” pankartý açtýlar. Basýna açýklama yapan Damla Þahin, “Buradan bütün meslek örgütlerine sesleniyoruz: açlýk grevlerine sessiz kalmayýn” dedi. KESK, DÝSK, TMMOB, TTB’nin çaðrýsýyla Tünel Meydaný’nda bir araya gelen halk, “Ölüm Deðil Çözüm Ýstiyoruz” pankartýný açarak Taksim’e doðru yürüyüþe geçti. Sloganlarýn hiç susmadýðý eyleme, BDP Iðdýr Milletvekili Pervin Buldan, Mücadele Birliði Platformu, bir çok sanatçý ve devrimci kurum eyleme katýldý. Ýstiklal Caddesi boyunca ara ara oturma eylemi yaptý. Taksim Meydaný’na ulaþan kitle, meydanda da oturma eylemi yaptý. Eyleme katýlan sanatçýlarla Kürtçe marþlar söylendi. Oturma eyleminde barýþ annelerinden Döndü Ergin “Çocuklarýmýz ölürken biz burada yaþamak istemiyoruz” dedi. Daha sonra Milletvekili Pervin Buldan, AKP’li Kürt milletvekilleri rant peþinde koþarak, TBMM’de þu anda Büyükþehir Belediyesi Yasasýný çýkarýyorlar. Vicdaný olmayan AKP’li Kürt milletvekillerine sesleniyorum: Siz bu yasayý çýkarmaya çalýþýrken, sizin mesai arkadaþlarýnýz, 7 milletvekili Diyarbakýr’da bedenini açlýða yatýrmýþ durumda. Ve onlardan bir tanesi Kürt deðil. Onlardan bir tanesi Türk, sizden daha onurlu” diyerek, açlýk grevine baþlayan milletvekili Sýrrý Süreyya Önder’e selam gönderdi. Buldan, Baþbakan’ýn gündem deðiþtirerek, idam tartýþmasý baþlattýðýný söyledi. Bu sýrada polis panzeri ve çevik kuvvet polisleri kitleyi ablukaya alarak saldýrý tehdidinde bulundu. Basýn açýklamasýný okuyan KESK Dönem Sözcüsü Mustafa Turgut, “Açlýk grevlerinde kritik aþamaya çoktan gelindi. Hükümet ‘taraf’ olmayý býrakýp, acil çözüm konusunda ‘muhatap’ olmalýdýr” dedi. Açýklamadan sonra kitlenin bir kýsmý Ýstiklal Caddesi’ne doðru sloganlarla yürüyüþe baþladý. Polis Galatasaray Lisesi tarafýnda yolu kesti, puþili ve slogan atan kiþileri çevirerek gözaltýna aldý. Aralarýnda bir Mücadele Birliði okurunun da olduðu 12 kiþi gözaltýna alýndý. Polis, eylem alanýndan ayrýlan çok sayýda kiþiyi deÝstiklal Caddesi ve çevre sokaklarda çevirerek gözaltýna aldý.
21
Sokaklar
Kadýnlar Zýlgýtlarla Kitlenin Moralini Yükseltiyordu
Okmeydaný’nda barýþ annelerinin baþlattýðý açlýk grevine destek amacýyla 30 Ekim’de bir araya gelen kitleye polis, gaz bombalarýyla saldýrdý. Saldýrý sonucunda ara sokaklara daðýlan her yaþtan insan polise taþ, sopa, molotof kokteyllerle karþýlýk verdi. Polisle sokak sokak çatýþýlýrken sýk sýk “PKK Halktýr Halk Burada”, “Biji Berxwedana Zindana”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Be Serok Jiyan Nabe”, “Faþizme Karþý Silah Baþýna” sloganlarý atýldý. Sokak baþlarýnda barikatlar kuruldu, her sokaða girildiðinde çevre binalarda oturan aileler eylemci gençlere gazdan etkilenmemeleri için eþarp, bez, poþetlerle limon attý. Sokaklardaki çatýþmalar saatlerce sürdü. Polis, Sibel Yalçýn Parký’nda-
ki açlýk grevi çadýrýna da tazyikli su ve yoðun gaz bombalarý atarak saldýrdý. Açlýk grevinde olan analar fenalaþtý. Polis, çadýrý yýktý. Polisin saldýrýlarý baþta analar olmak üzere kitleyi daha da öfkelendirdi. Gaz bombalarýyla çok sayýda insan yaralandý. Baþýndan, diz kapaðýndan, dirsek ve burnundan yaralananlar vardý. Saatlerce süren çatýþmalarda polisin biber gazý bitti, daha sonra takviye geldi. Polisle çatýþan gençler, yer yer ateþler yakarak marþlar söylediler, halay çektiler. Kitlenin morali oldukça yüksekti. Kadýnlar zýlgýtlarýyla çatýþan kitlenin motivasyonunu yükseltiyorlardý. Kürt analarý da marþlara zafer iþaretleriyle eþlik ettiler. Ýstanbul’dan Bir Leninist
22
DÖVÜÞENLER ANLATIYOR... Yeni Evrede
Mücadele Birliði
yaklaþamadý, gaz bombasý bombardýmanýna devam etti. Bu arada polisin analarýn açlýk grevi çadýrýna saldýrdýðýný ama geri püskürtüldüðünü öðrendik. Yaklaþýk 3 saat saðlýk ocaðýnýn sokaðýnda bil fiil çatýþtýk. Sibel Yalçýn Parký’nýn oraya geldiðimizde oraya da barikatlar kurduk. Polis birkaç kez yakýna gelmeye çalýþtý ama her defasýnda vur-kaç taktiði ile geri püskürtüldü. Sadece bir taþa üzerlerine yürünmesi bile onlarý korkutup geri çekilmelerine yetiyordu. Bu arada “Faþizme Karþý Silah Baþýna” ve “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” sloganlarý sýkça atýldý. Ara sokaklar artýk bizimdi. Bir sokaðýn sonunda polise pusu kuruldu. Bir grup gencin yaptýðý saldýrý, bir akrebi iþlevsiz hale getirdi. Polis taþa tutuldu ve ger çekilmek zorunda kaldý. Okmeydaný, Kitlenin ruh hali çok iyiydi. Serhýldan çaðrýsý kitleler tarafýndan kavranmýþ, her Kürdistan Olmuþtu 30 Ekim, serhýldanlarýn ilan edildiði sokak, her cadde çatýþma alanýna çevrilgün. Týpký Kürdistan’da olduðu gibi, Ýs- miþti. Okmeydaný Kürdistan olmuþtu. Zintanbul Okmeydaný’nda da eylemler ayak- danlar ve mücadele eden insanlarla, ayaklanmalarý devrime çevirme yolunda lanmaya dönüþtü. Saat 12.00’de Okmeydaný Þarkkahve- daha hýzlý ilerliyoruz. Ýstanbul’dan Bir Leninist si önünde idik. Önce polis, kitlenin çadýra geliþini engellemek için yakýn mesafeden gaz bombalarý attý. Kitle toplanma yerine birer ikiþer daðýlarak geldi. Sonra polisin, açlýk grevi çadýrýnýn oraya yýðýnak yaptýðýný duyduk. Bulunduðumuz yerden kitlenin olduðu yere doðru hýzlýca ilerleyerek yukarýdan gelen polisi engellemeye çalýþtýk. Bu arada yüzlerce kiþi, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Biji Berxwedana Zindana”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak” sloganlarý atýyordu. Kitle coþkuyla dolmuþtu, polisin üstüne üstüne yürüdük. Polis bu kalabalýðý tehdit olarak gördüðü için yoðun ve þiddetli gaz bombalarý attý. Kitle fazla daðýlmadan ara sokaklarda saldýrýya geçti. Okmeydaný Saðýk Ocaðý’nýn sokaðýnda yoðun çatýþmalar oldu, barikatlar kuruldu. Yer yer polisin saldýrýsý yükselirken yer yer biz de onlarý geri püskürttük. Panzerler kurduðumuz barikatlarýn yanýna bile 223. Sayý / 14 - 28 Kasım 2012