SERBEST ZAMAN ÖZGÜR BÝREY
Yeni Evrede
Başyazı
Mücadele Birliði
Ý
çinde bulunduðumuz süreçte, kýsa süreye çok olay sýðýyor. Bunu anlamak için Kasým’da gerçekleþen olaylara bakmak bile yeterli. Ayaklanma düzeyine varan kitle eylemleri, yaygýn ve çok sýk olarak ortaya çýkýyor. Bütün bu olaylar sýçramalý ve patlamalý biçimde geliþme gösteriyor. Olaylarýn bu denli sýk, hýzlý ve yaygýn oluþuna ancak devrim dönemlerinde rastlanýr. Fakat çoðu kez, olaylarýn böylesine büyük bir hýzla yaþanmasýnýn getirdiði günlük koþuþturmalar içinde sonal hedeflerde bir perspektif daralmasý görülebiliyor. Böylesi durumlarda, iþçi sýnýfý, emekçileri, gençliði, kadýnlarý, aydýnlarý etkileyen esinlendiren, ateþleyen, o evrensel ve enternasyonal büyük kavga, o büyük amaç, bir an için gözardý edilebiliyor. Komünist kadrolarýn devrimci kitlelerin bu duruma düþmemesi için daima proletaryanýn evrensel tam kurtuluþu hedefiyle hareket edilmelidir. Burjuva toplum düzenine karþý mücadeleye atýlanlar kendilerini emeðin evrensel kurtuluþ kavgasýnýn bir parçasý olarak gördüklerinde, hissettiklerinde daha büyük bir coþkunlukla ileri atýlýrlar. Ýnsanlarý asýl etkileyen ateþleyen ve ayaklanmalara götüren emeðin tam kurtuluþ hedefidir yani sýnýfsýz toplum için mücadeledir. Büyük kitleleri derinden etkileyen, verdikleri mücadeleler hakkýnda onlarý bilgilendiren, toplumsal kurtuluþ mücadelesine yön veren, Marksizm, Leninizm, bilimsel sosyalizmin ilke ve görüþleridir. Ýnsanlar önlerine çýkan sorunlarý çözebilir, insanlarýn bugün içinde bulunduðu koþullar, bu sorunlarýn çözümünü kendi içinde olgunlaþtýrmýþtýr. Üretken güçlerin geliþmesi ve dolayýsýyla maddi üretim için harcanan toplumsal gerekli emeðin azalmasý, toplumsal bireye, kendini çok yönlü olarak geliþtirmesi için gereken serbest zamaný saðlamýþtýr. Maddi üretime daha az zaman ayrýlmasýyla ve insanlar açýða çýkan serbest zamaný deðerlendirerek kendini dönüþtürebilir. Makinenin ve büyük sanayinin geliþmesi bu koþullarý yaratmýþtýr. Bilimin, fizik biliminin öteki bilimlerin geliþmesi, bilimin teknolojik uygulanmasý bilimin üretici güç haline gelmesi, üretim sürecinde kullanýlan
doðrudan emeði düþürmüþtür. Üretim süreci doðrudan emeðin kullanýlmasýndan daha çok emek zamanýnda, harekete geçirilen araçlarýn gücüne baðlýdýr. Maddi üretim için gereken toplumsal emeðin en aza düþmesiyle insanlar, ilk defa ekonominin baskýsýndan kurtulacaðý koþullara kavuþmuþ oluyorlar. Doðmuþ olan bu koþullar, ayný zamanda insanlarýn özgür olacaðý koþullardýr. Karl Marx’ýn Kapital III’de belirttiði gibi; “Gerçek özgürlük alemi ancak emeðin zorunluluk ve günlük kaygýlarla belirlendiði alanýn bittiði yerde fiilen baþlamýþ olur, demek ki, bu alem, eþyanýn doðasý gereði, fiili maddi üretim alanýnýn ötesinde bulunur.” Üretici güçlerin ulaþtýðý geliþme düzeyi bilimin üretici güç olmasý, üretimin toplumsal boyutlarýna ilerlemesi, emeðin kolektif karakteri vb. maddi üretimin en az enerji harcanarak yapýlacak duruma gelinmesi, maddi üretim için gereken gerçekçi toplumsal zamaný aþaðýya çekiyor, iþgünü daha da kýsalýyor. “Sanayiye ait üretim sürecinin sürekli bir biçimde yenilenmesi üretici güçlerin geliþimini öylesine yüksek bir seviyeye çýkarmýþtýr ki, ekonomideki faaliyetlerin % 30’undan azýyla dahi toplumun ihtiyacý olan tüm maddi ürünler saðlanabilir.” (Zhang Tangyu - Ding Weimin) Kýsacasý tüm bu geliþmelerin sonucunda zorunluluk dünyasýndan, özgürlük dünyasýna sýçrayýþýn tüm öðelerinin yeterince olgunlaþtýðýný söyleyebiliriz. Bu anlattýklarýmýzdan anlaþýlmaktadýr ki, proletaryanýn hedefi, istekleri, sýnýfsýz bir topluma ulaþmak ve bireyin özgür ve çok yönlü geliþmesi, üretken güçlerin evrensel geliþmesi yönündedir. Çalýþan kitlelerin isteklerini, düþlerini, hasretini karþýlayan proletaryanýn büyük siyasal hareketinin enternasyonal karakteri, deneyimleri ve devrimci görevleri doðru kavranmalýdýr. Sosyalizmin dünya genelindeki evrensel gücü ve bu gücün yarattýðý etki, süren devrimci mücadeleler, her ülkede çok büyük kitleleri harekete geçirmiþtir. Devrimci hedefleri hayata geçirmek için, devrimci bir çizgi izlenmezse, her ülkede büyük sayýlara ulaþan kitlelerin devrimci enerjisi, ikinci 226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
sorunlarýn çözümü yolunda boþ yere tüketilmiþ olur. O halde kapitalist dünyada patlayan devrimci eylem dalgasý, proleter baþkaldýrýlar ve halk ayaklanmalarý ve ezilen, sömürülen yýðýnlarý zafere götürmelidir. Baþarý elde edecek olan geniþ emekçi kitleler, bu eylemler, mücadeleler ve çatýþmalar sýrasýnda, devrimci mücadelede yetkin bir seviyeye ulaþýyor. Dövüþen, deðiþen kitlelerin temel devrimci görevi, burjuva egemenliði yýkmak için bu toplumun ötesinde gitmektir. Eyleme geçen, çatýþan ve dönüþen kitleler, büyüyen üretici güçler kýsacasý toplumsallaþmýþ insanlýk eski toplumun dar kalýplarýna artýk sýðmýyor. Burjuva toplum, iþçi sýnýfýnýn bilimi, bilgiyi, üretici güçleri toplumsal bireyi daha uzun süre tutsak olarak tutamaz. Çünkü gitgide bu yüzden dünyadaki devrimci dalga ve proletaryanýn büyük siyasal hareketi, kapitalist kölelik düzenini bu eski toplumsal sistemi alt üst edecek yönde ilerliyor. Olaylarýn devrimci yönde ilerlemesini saðlayan özne büyük geliþme göstermiþtir. En altüst edici süreçlerden geçmek, özneyi baþka bir özneye dönüþtürmüþtür. Artýk devrimi gerçekleþtirme yeteneðine sahip, geliþkin, nitelikli bir özne var. Bu alandaki açýk, somut, çarpýcý geliþmeye karþýn halen öznenin durumu üstüne hiçbir ilerleme göstermeyen bir yýðýn laf ediliyor. Oysaki karþýtlarýn mücadelesi, devrimin öznesini amaca varmada çok ileri noktalara çýkarmýþtýr. Devrim öncesinde, koþullar ne denli uygun olursa olsun, yine de bu geliþme burjuva toplumda sýnýrlýdýr. Devrimin öznesi iþçi sýnýfý, ezilen ve sömürülenler asýl sýçramayý, büyük geliþmeyi, eski sistemden köklü kopuþu devrimle yapacaktýr. Büyük toplumsal dönüþümü yalnýzca toplumsal devrim gerçekleþtirebilir. Sosyalist düþünürlerin, sosyalist edebiyatçýlarýn, insanlýðýn geleceðine dair görüþleri bir devrimci alt üst oluþla yaþama geçer. Her ülkenin devrimci proleter kitleleri devrimin öznesi, emeðin evrensel kurtuluþu kavgasýna bulunduðu yerde devrim mücadelesini yükselterek devrimi zafere taþýyarak etkin bir þekilde katýlmýþ olur. C.DAÐLI
3
EKONOMÝ BALONU HAVA KAÇIRIYOR
Yeni Evrede
Güncel
Dünyanýn en büyük bankasý ünvanlý Bank Of Amerika’nýn (BofA) analistleri uyarmýþlar: Efendim, kusursuz fýrtýna geliyor, Türkiye kendine dikkat etsin! Nasýl ya! BM’ye üye 193 ülke var, aha Filistin’le beraber 194 oldu, niye özellikle Türkiye? Hayýr bankanýn ismi de kafiyeye uymuyor, yoksa bakan Zafer Çaðlayan döktürürdü yine, “var bu iþte bir Fitch’lik” diye. Neyse ki bugünlerde Fitch’le aralarý Þam tatlýsý kývamýnda. Dünyadaki hatýrý sayýlýr birkaç derecelendirme kuruluþundan biri olan Fitch, Türkiye’ye “yatýrým yapýlabilir” derecesinde kredi notu verdi ya, bir baþka güzide þahsiyet Egemen Baðýþ, iyice gaza bindirip, “Bekle bizi Avrupa, seni kurtaracaðýz” höykürmeleriyle kameralara poz verdi, psikologlara da malzeme... Olimpos daðýndaki titanlardan birinin ak dediðine diðeri kara deyince, sýradan ölümlülerin aklý karýþtý tabi. Ne acayip bir ekonomi bu, hakkýnda fikir yürütenlerin bile ayarýný iyice bozuyor. Her iki taraf da, meseleye nereden baktýðýna baðlý olarak haklýlýk payý taþýyorlar. Eðer gözün gönlün borsa endeksinden baþkasýný görmüyorsa, Baðýþ’ýn dünyayý kurtaran adam pozlarýna, M.Ali Erbil kývamýnda katký sunabilirsin. Ne de olsa borsa, son altý ayda, akýllarý baþtan uçuran, dudak uçuklatan bir kazancýn kapýsý olmuþ. Haziran ayýndan bu yana, Türkiye ekonomisine dýþarýdan enjekte edilen sýcak para miktarý 19,5 milyar dolar. Peki, ne kadar kazanç yaratmýþ bu para? Hemen gardýnýzý alýp sýký durun: tam tamýna 17,7 milyar dolar, baþka bir deyiþle %90 kar. Fitch az bile söylemiþ, kredi notunu “yaðma Hasan’ýn böreði” aþamasýna yükselttirdi ya, henüz kredi sisteminde böyle bir kategori henüz icat edilmedi. Atý ayda %90 kar nerede görülmüþ? En yakýn rakibine neredeyse üç kat fark atan Ýstanbul Menkul Kýymetler Borsasý, uçuþuna bir süre daha devam edecek. Bu 19 milyar dolar Londra’ya gitse, %1 kazançla idare
4
Mücadele Birliði
Arap halklarý arasýnda devrimin ikinci dalgasý hýzla yayýlýyorken, Avrupa iþçi sýnýfý milyonlar halinde ortak eylemlere akýyorken; borsa balonunun patlamasýyla Türkiye ekonomisinin çöküþü, devrim için muazzam bir fýrsattýr. Emekçiler ve Kürt halký da bu büyük tarihi fýrsatý görecek, caný biçimde sezinleyecekler. Ýþte o zaman, “krizin faturasý”yla uðraþan oportünizm ile, iktidar için savaþan leninizm arasýndaki fark en belirgin bir þekilde ortaya çýkmýþ olacak
rýnýn %11 olduðu bir yerde, muhasebe defterlerinin eteklerinde ziller çaldýran rakamlar bunlar. Ama muhasebe defteri hiçbir zaman gerçeðin yerini tutmaz.
Taþýma Sudan Deðirmenler Bu da bizi, BofA’nýn meseleye nereden baktýðýna götürüyor. Bankanýn analistleri, birkaç noktaya birden dikkat çekiyorlar. Ýlki, Türkiye ekonomisinde bankalarýn durumuna dair. 2009’dan bu yýlýn Eylül’üne kadar, banka mevduatlarýndaki artýþ %47’de kalýrken, ayný dönem kredilerde artýþ %92’yi bulmuþ. Bu kadar kredi için, nereden gelmiþ deðirmenin suyu? Amerikan Merkez Bankasý FED baba saðolsun, bastýkça bastý kredi pompasýna, en çok da Türk bankalarý kaptý uçuþan kredi paralarý. Ve sonuçta piyasaya 50 milyar borç yaptýlar. E caným noolucak, bankalarýn iþi bu; borcu borçla döndürmek. Ama, diyor BofA’cýlar, son aylarda bankalardan 20 milyar dolar çýkýþ yapmýþ, sorun burada. Kazanýn dibi delinmiþ yani. Bankacýlar da, kazanýn dibine kaynak artýrmak yerine, kovalarla su taþýmaya hýz vermiþler: Ellerindeki uzun kaynaklý borç tahvillerini satýp, kýsa vadeli bonolara girmiþler. Amerikalý, bu yollardan defalarca geçmiþ, biliyor bütün bunlarýn anlamýný. Uyarýyor kýsa yoldan: “Balonlarýnýz patlýyor, kemerlerinizi baðlayýn.” Ekonomide tam ilhakýn ilerlemesiyle, tüm baðýmlý ekonomilerin yapýsý, iþleyiþ dinamikleri ve elbette çöküþ prosedürleri, emperyalist merkezlere benzemeye baþladý. Bu merkezlerde adým adým ne gerçekleþiyorsa, dönüp dolaþýp, baðýmlý ülke ekonomileetmek zorunda kalacaktý, NewYork bor- rinde de bir þekilde görülüyor. sasýna girse, trilyonluk devenin kýlýný kýpýrdatamazdý. Ama ÝMKB, borsa Ön Teker Nereden dünyasýnýn Reno Sprint’idir, azýcýk hýz alArka Teker Oradan sa tekerleri yerden kesilir. Öyleyse hatýrlayalým: Emperyalist Bu benzersiz yaðmadan, borsaya ko- merkez ekonomileri kökünden sarsan krite þirketler de epeyce nemalanmýþlar. Bu ze nasýl gelindi? Meselenin özünü teþkil þirket kaðýtlarýnýn yýllýk kazancý %33. E- eden kapitalizmin tarihsel kaderini þimdikonomide, enflasyonlu büyüme rakamla- lik bir yana koyup, sadece olgularýn geli226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
þim seyrine bakalým. 2001’de “Yeni Ekonomi” adýyla anýlan ve bir süre yatýrýmlarý kendine çekerek müthiþ sermaye birikimine yol açan bilgi-iletiþim teknolojili endüstrinin çökmesiyle, sermaye kaçabileceði tek alana, kredi piyasalarýna yýðýldý. Emlak kredisi, tüketici kredileri bol keseden daðýtýldý; böylece tahvil ve emlak balonlarý þiþtikçe þiþti. Dolayýsýyla borsalar da uçuþa baþladý. Gerçekte tüm bu piyasalar, iç içe geçen balonlar zinciri ile birbirine baðlýydýlar. Ve borsa, bu zincirin en uç kýsýmdaki halkasýydý. Çünkü borsaya saniyede girip saniyede çýkabilirsin. Emlak ve tahvil piyasalarýnda olduðu gibi vade sorunu yok, faiz sýnýrlarý yok. Yani borsa, sermayeyi temsil eden kaðýttan suretlerin alýnýp satýldýðý piyasalarýn en uçucu olaný. Tahvil ve emlak tahvil ve emlak piyasalarýnýn oluþturduðu balondan kaçan hava, dönüp dolaþýp borsalarý þiþirir. Bir baþka deyiþle, balonlarýn balonu olan borsa, tahvil ve emlakta patlayan balonlarýn tam çöküþe yol açmasýnýn önündeki son sigorta teli. Ýç içe balonlar yoluyla kapalý bir sistem içinde gönlünce hareket edip muhasebe defterlerine en uçuk kazanç rakamlarý yazdýran kredi mekanizmasý, balonlarýn balonu borsa patladýðýnda, iþte o zaman sistem açýlan gedikten dýþarý saçýlan havayla hýzla çökmeye baþlýyor. Sonuç: halen daha izlemekte olduðumuz dört baþý mamur bir küresel kriz. Türkiye ekonomisi de bu süreçleri izledi. 2001 krizinden sonra “ticari antrepo” olma yoluna giren Türkiye ekonomisi, bu çarký döndürebilmek için on yýlý aþkýn zamandýr “yüksek faiz düþük kar” politikasý uyguluyor. Bu sayede iç piyasaya adeta döviz yaðdý; bunlarýn önemli bir kýsmý kur deðiþimlerinden yararlanabilmek için, tahvil piyasalarýný þiþirdi. Bankalar, bireysel tüketim kredileri ve emlak kredileriyle bu balonu büyüttüler. Son on yýlda hane halký borçluluk seviyesi tam 36 kat arttý. Ve nihayet kendi potansiyelinin sýnýrlarýna eriþti. Þu an, burjuva iktisatçýlarýnýn “orta gelir tuzaðý” adýný verdikleri durum yaþanýyor. Hemen tüm baðýmlý ülkelerde, kredi yoluyla þiþirilen yelkenler iç piyasadaki harcama limitini yukarý çekiyordu ama bu “orta gelir” düzeyinin ötesine bir türlü geçemiyordu. Çünkü bundan ötesi, þiþirilen tüm balonlarý patlatýyordu. 36 kat büyüyen bireysel borçlanma seviyesi, artýk daha fazla katlanamazdý. Türkiye ekonomisinde, emlak ve tahvil piyasalarýnýn patlama noktasýnýn ötesine geçtiðine dair güçlü hareketler belirmeye baþladý. Bankalar, tahvillerini satýp kýsa vadeli iþlemlere yöneliyorlar, Citibank Türkiye’deki bireysel kredi penceresini kapadýðýný açýklýyor; inþaat þirketlerinin iflasýna dair haberler ardý ardýna geliyor. Ve son sigorta teli, borsa, altý ayda %90 kazançla öylesine hýzla þiþiyor ki, sigorta teli olmaktan çýkýp, ateþ almýþ fitil oluveriyor. BofA, bu yüzden yangýn yapýyor. Arap halklarý arasýnda devrimin ikinci dalgasý hýzla yayýlýyorken, Avrupa iþçi sýnýfý milyonlar halinde ortak eylemlere akýyorken; borsa balonunun patlamasýyla Türkiye ekonomisinin çöküþü, devrim için muazzam bir fýrsattýr. Emekçiler ve Kürt halký da bu büyük tarihi fýrsatý görecek, caný biçimde sezinleyecekler. Ýþte o zaman, “krizin faturasý”yla uðraþan oportünizm ile, iktidar için savaþan leninizm arasýndaki fark en belirgin bir þekilde ortaya çýkmýþ olacak.
Güncel
SERBÜLENT SÜRÜCÜ TEKLÝ HÜCREYE ALINDI
2001 yýlýndan bu yana Tekirdað 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Serdar Serbülent Sürücü için verilmiþ olan “Aðýrlaþtýrýlmýþ Müebbet Hapis” cezasý kararý, 19 Aralýk 2012 günü cezaevine teblið edildi ve Sürücü tekli hücrelere alýndý. Durumu faksla bildiren, ayný davadan yargýlanan ve Sürücü ile ayný hücreyi paylaþan Mücadele Birliði eski yazý iþleri müdürü Nurettin Temel, Sürücü’nün zorla götürüldüðünü anlatarak, bundan sonra sadece birinci derece akrabalarý ve vasisiyle görüþebileceðini belirtti. Nurettin Temel, kendisine iliþkin kararýn da her an gelebileceðini hatýrlattý. Bu kararýn 19 Aralýk’ýn yýldönümünde uygulamaya sokulmasý, devletin zindan saldýrýlarýnýn 19 Aralýk’la bitmediðinin, yýllardýr farklý boyutlarda farklý þekillerde sürdüðünün son örneklerinden sadece birisi. Ýþçiler, emekçiler, öðrenciler ve Kürt halkýnýn bölük bölük zindanlara atýldýðý, burada süren iþkenceler, saldýrýlar ve tecridin artarak sürdüðü dönemde özgür olmak için tek yol, zindanlarý yýkýp tutsaklarý özgürleþmekten geçer. Ulaþmak isteyenler için Serdar Serbülent Sürücü’nün yeni adresi: 1 Nolu F Tipi Cezaevi B2 Tek 34 TEKÝRDAÐ
HALÝL CEYRAN YALNIZ DEÐÝLDÝR
Antep’te Þahinbey ilçesine baðlý Fýrat Mahallesi’nde 11 Aralýk günü sabah 05.00 saatlerinde Ayýþýðý Sanat Derneði bünyesinde çalýþmalarýný sürdüren Tiyatro grubu çalýþaný olan Halil Ceyran gözaltýna alýndý. Ailesi, Terörle Mücadele Þubesi tarafýndan yapýlan baskýn ve aramalarda gözaltýna alýnan Ceyran’ýn bazý kitaplara da el konulduðunu aktardý. Antep emniyetine götürülen Halil Ceyran hiç kimseyle görüþtürülmeden Riha(Urfa)’ya götürüldü. Ve Halil Ceyran’ýn ne için gözaltýna alýndýðýna dair bilgi verilmedi. Halil Ceyran ve Urfa Birecik’ten gözaltýna alýnan 5 kiþi, 4 günlük gözaltýndan sonra 14 Aralýk akþamý çýkarýldýklarý mahkemece tutuklanýp Diyarbakýr Cezaevine gönderildiler. Halil Ceyran, eski Özgür Günden Gazetesi daðýtýcýsý idi. Hiçbir gözaltý ve tutuklama halklarýn yükselen özgürlük mücadelesini engelleyemeyecektir. Halil Ceyran arkadaþýmýz ve tüm tutsaklar yalnýz deðildir.
226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
Antep Ayýþýðý Sanat Merkezi
5
Yeni Evrede
SAVAÞ EKONOMÝLERÝ
Öğrenci Gençlik
Adana Çukurova Üniversitesi Ýktisat Kulübü tarafýndan, Mithat Özsan Amfisi’nde 13 Aralýk Perþembe günü “Savaþ Ekonomileri” konulu bir panel gerçekleþtirildi. Anadolu Üniversitesi Ýktisat Bölümü öðrencisi Kenan Aktaþ, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Ýktisat Bölümü öðrencisi Yusufcan Yýldýrým’ýn panelist olarak katýldýðý ve Çukurova Üniversitesi Ýktisadi ve Ýdari Birimler Fakültesi Öðretim Görevlisi Yrd.Doç.Dr. Sanlý Ateþ’in moderatörlüðünü yaptýðý panele öðrencilerin ilgisi yoðundu. Moderatör Yrd.Doç.Dr. Sanlý Ateþ, bir giriþ konuþmasýyla paneli açtý ve savaþlarýn tüm insanlýk için gözyaþý, kan ve daha fazla acý getirdiðini söyledi. “Hiçbirimiz savaþlarýn olmasýný, insanlarýn öldürülmesini, acý çekmesini istemiyoruz; ama dünyayý kana bulanmaktan bu þekilde kurtaramýyoruz. Ayrýntýlý biçimlerde arkadaþlarýmýz konuþacak” dedikten sonra panelistleri tanýttý ve sözü Yusufcan Yýldýrým’a býraktý. Yýldýrým, dinleyicileri selamladýktan sonra, savaþ denildiðinde birçoðumuzun aklýna hala iki ülke ordusunun cephe savaþlarýnýn geldiðini, ancak bu durumun savaþýn sadece bir aþamasý ve türü olarak deðerlendirilebileceðini ve savaþ ekonomilerini açýklayabilmemiz için söz edilmesi gereken ilk konunun sýnýf savaþýmý olduðunu söyledi. Sýnýf savaþlarýnýn toplumlar tarihinde özel mülkiyetin ortaya çýkýþýyla birlikte görülmeye baþlandýðýný, egemen sýnýflarýn mülklerini arttýrmak ve egemenliklerini devam ettirmek amacýyla gerçekleþtirildiðini söyledi. Günümüzde okullarda bize öðretilen iktisadýn, savaþlarýn nedenlerine cevap verebilecek bilimsel bir niteliðe sahip olmadýðýný, sanki politikaya hiçbir etkisi olmayan bir konu gibi ele alýndýðýný; oysa ki sadece savaþlarýn deðil, politikanýn temelinde de ekonominin olduðunu belirtti. Coðrafi keþif-
6
Mücadele Birliði
ler sonrasý çýkan savaþlarý, Haçlý Seferleri’ni buna örnek olarak verdi. Bunlarýn ardýndan emperyalizme deðinen Yýldýrým, emperyalizmin kapitalizmin son aþamasý olduðunu, her alanda gerici bir karaktere sahip olduðunu söyledi. Emperyalizmin ulusal sorunlara yaklaþým biçimini buna örnek gösterdi; 1. ve 2. Emperyalist Paylaþým Savaþlarý’nýn sebeplerine de deðinerek, bunlarýn da temel sebeplerinin son tahlilde ekonomik olduðunu belirtti. Faþizmin de, 1. Emperyalist Paylaþým Savaþý’ndan sonra ortaya çýkmasýnýn bir tesadüf olmadýðýný, onu ortaya çýkartanýn da kapitalizmin geldiði aþama ve Sovyet Devrimi’nin dünya halklarý üzerindeki etkisi olduðunu söyleyen Yýldýrým, sözü Aktaþ’a býraktý. Yýldýrým’ýn ardýndan sözü alan Kenan Aktaþ, “Politika ekonominin yoðunlaþmýþ biçimidir ve savaþlar da politikanýn baþka araçlarla devamýdýr” diyerek sözlerine baþladý. 1945 sonrasý dünyanýn genel durumu üzerine konuþan Aktaþ, “Sovyetler Birliði’nin Nazileri yenilgiye uðratmasýnýn ardýndan dünya askeri anlamda SSCB’nin yenilmezliðini anlamýþ oldu. Bunun üzerine ABD’nin baþýný çektiði emperyalist blok ile SSCB’nin baþýný çektiði sosyalist blok arasýnda süren ve birçok alanda kendini gösteren savaþýn yaþandýðý döneme soðuk savaþ denir” dedi. “Savaþlar salt devletler arasýnda süren bir olgu deðildir; sýnýflar arasýnda süren mücadele üstü örtülü bir iç savaþtýr” diyen Aktaþ, “Buna örnek olarak 70’lerle baþlayýp 80’lere kadar devam eden dönem gösterilebilir, ki bu döneme Darbeler Dönemi denir. Çünkü dünyanýn her yerinde darbeler yaþanmýþ ve darbelerin temel dürtüsü de, emperyalizmin krizden kurtulmasý, geliþen sýnýflar mücadelesini bastýrmak ve yeni sömürge ülkelerde tam ilhak sürecini baþlatmaktý. Bu 226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
süreçte darbelerin gerçekleþtirildiði ülkelerde faþizm uygulanmaya baþlandý. Türkiye’de de 24 Ocak Kararlarý ile birlikte emperyalizm tam ilhak sürecini hýzlandýrdý. Kapitalist toplumda, savaþ ve militarizm vazgeçilmez ve zorunlu bir olgudur. Kapitalizmin yaþadýðý uzlaþmaz iç çeliþkiler, savaþlarý zorunlu kýlar. Ama kapitalizmde zor, ayný zamanda bir ekonomik güçtür. Çok ciddi bir iþgücü barýndýrýr” diyerek sonrasýnda bunu en büyük silah þirketlerinin iþçi sayýlarý ve karlarýyla örneklendirdi. Kapitalist toplumda savaþlarýn ülke ekonomilerini canlandýrýcý bir etkiye sahip olduðunu ve devletlerin krizlerden kurtulmak için de savaþlara ihtiyaç duyabileceðini belirten Aktaþ sonrasýnda “Sonuç olarak kapitalist toplum açýsýndan savaþ ve savaþ ekonomisinin bir sonucu olarak karþýmýza ekonominin militarize olmasý çýkýyor. Soðuk savaþ dönemindeki silahlanma yarýþýndan tutun da, Sovyetler Birliði’nin daðýlmasýna kadar ki süreçteki tüm müdahalelerde ekonominin militaristleþme olgusunu görmek mümkün” dedi. 11 Eylül saldýrýsýyla beraber emperyalizmin baþ temsilcisi olan ABD ve diðer emperyalist güçlerin dünya halklarýna karþý 3. dünya savaþýný baþlattýðýný söyleyerek “Afganistan, Irak iþgali ve sonrasýndaki geliþmeler kapitalist sistemin çýkmazlýðýný ortaya koyuyor” dedi. Suriye’de süren savaþa, Rojava Devrimi’ne ve Türkiye’nin Suriye savaþý konusundaki istekliliðine deðinildi. Sonuç olarak dünyada halklarýnýn sosyalizme yöneldiðine iþaret edildi ve dünya halklarýnýn, ezilen sömürülen halklarýn emperyalizme karþý savaþlarýndan zaferle çýkacaðýný söyleyerek, soru cevap bölümüne geçildi. Sorular genel olarak Kürdistan sorunu ve Suriye’deki son geliþmelerle ilgiliydi. Bunun dýþýnda merak edilen bir soru da “Kriz gerçekten teðet mi geçmiþti ve Türkiye krizi iyi yönetebiliyor mu?” idi. Panelistler bu soruyu “Türkiye krizi iyi yönetemiyor. O süreçte de krizin Avrupa’daki gibi sarsýcý hissedilmeme nedeni ve teðet geçti savunusunun sebebi dýþarýdan Türkiye’ye gelen sýcak para akýþýydý” diyerek yanýtlandý. Panel soru-cevap bölümüyle sona ererken, panelden çýkan öðrenciler R2 Alaný’nda müzik eþliðinde coþkulu halaylarda yeniden buluþtu.
ODTÜ YENÝDEN BAÞKALDIRDI
Yeni Evrede
Öğrenci Gençlik
Mücadele Birliði
18 Aralýk günü ODTÜ yerleþkesinde bulunan TÜBÝTAK Araþtýrma Merkezi’ne R.T.Erdoðan’ýn gelmesiyle çýkan çatýþmalarda baþýna isabet eden gaz bombasý nedeniyle bir öðrenci hastaneye kaldýrýlmýþ, bir çok kiþi gaz bombalarýnýn isabet etmesi ve plastik mermilerin kullanýlmasý nedeniyle yaralanmýþtý. Polis 100 metre uzaktayken, henüz sadece slogan atarak yürüyen kitleyi hedef gözeterek gaz bombalarýyla saldýrýya baþladý -normal þartlar altýnda saldýrmadan önce en azýndan nezaketen uyarý anonsu geçilirdi! Yarým saate kalmadan atmaya baþladýðý onlarca ses bombasý kullandý, üst üste attýðý çeþitli gaz bombalarýna ek olarak, 8 TOMA’yla öðrencileri kuþatýp 3 yerden sýkýþtýrmaya çalýþtý, sonlara doðru köpüklü ve boyalý su kullanmaya kadar gitti ve okuldan çýkana kadar da saldýrýlarýna devam etti. Özellikle niþan alýnarak atýlan gaz ve ses bombalarýna raðmen öðrenciler, akþamýn geç saatlerine kadar polisin saldýrýlarýna karþýlýk verdi ve polis okuldan gidene kadar çatýþma þiddetini arttýrarak aralýksýz sürdü. En son okuldan çýkarken polis, Teknokent çýkýþýnda bir grup öðrenciye aðza alýnmayacak küfürler ederek coplarla saldýrýp, yere düþen öðrencilerin arasýna gaz bombasý atarak kaçtý. Saat 22.00’de kampüsün her yerinden bir el arabasý kadar toplanan (ki bunlar sadece gecenin bir yarýsý görülüp de toplanabilenlerdi) boþ gaz bombasý kapsülleri Rektörlük binasýnýn önüne getirildi. Bir kiþinin hala hastanede yatmasýna neden olan bu kapsüller, binanýn camlarýna atýldý ve öðrenciler Rektörle görüþmek istediler. Ancak dakikalar sonra gelebilen Rektörle öðrenciler gece 02.00’ye kadar tartýþtýlar ve ardýndan Rektör bu olaylarý zoraki kýnadýðýný söylemek zorunda kaldý. Çatýþmanýn ertesi günü ülke genelinde çeþitli okullardan destek eylemleri yükselirken, ODTÜ öðrencileriyle birlikte öðretim elemanlarý ve diðer çalýþanlar bu saldýrýyý kýnamak ve öðrencilerin yanýnda olduðunu göstermek amacýyla dersleri boykot etme
kararý aldýlar. 20 Aralýk Perþembe günü Hazýrlýk Bölümü öðrencileri ve öðretim görevlileri baþta olmak üzere okuldaki hemen hemen her fakültedeki öðrenciler, asistanlar ve öðretim görevlileriyle birlikte okuldaki DÝSK’li iþçiler ve çalýþan emekçiler de bu boykota katýlarak destek verdi. Fizik binasý önünde yapýlan basýn açýklamasý sýrasýnda özellikle iþçilerin öðrencilerin yanýnda olmasý öðrenciler için moral kaynaðý oldu. Söz alan bir iþçi, ODTÜ öðrencilerinin geçen dönem TOGO ayakkabý fabrikasýndaki iþçilere destek vermelerinin devamý olarak, bugünlerde öðrencilerin yanýnda olmalarýnýn önemli olduðunu söyledi. Basýn açýklamasýnýn ardýndan öðrenciler, ODTÜ çalýþanlarý ve akademisyenleriyle birlikte Fizik bölümündeki U3 amfisine geçtiler. Amfi o güne kadar belki de hiç görmediði kadar yoðun ve coþkuluydu. Çoðu öðrenci ve akademisyen içeri bile giremediler, ama buna raðmen içeride ve dýþarýda hep bir aðýzdan sloganlar atýldý ve marþlar söylendi. Eylemlerin sosyal paylaþým sitelerinde ve medyada yankýlarý büyürken, 21 Aralýk sabahý bir çok üniversite öðrencisinin evleri TMÞ ekipleri tarafýndan basýldý, izinleri 226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
olmamasýna raðmen evleri arandý, eþyalarýna el kondu ve 12 öðrenci gözaltýna alýndý. Öðle saatlerine doðru ODTÜ’lü öðrenciler ve Eðitim-Sen’li akademisyenler gözaltýlarýn serbest býrakýlmasý için birkaç saat içerisinde tüm okulu dolaþýp afiþ ve bildirilerle herkese eylem çaðrýsý yaptýlar. Ve sadece birkaç saat içinde yüzlerce kiþi Fizik önünde toplanýp saat 16.30’da A1 kapýsý önüne yürüyüþe geçildi. BDP’li milletvekillerinin de katýldýðý eylemde ODTÜ EðitimSen temsilcisi bir öðretim görevlisinin basýn açýklamasýný okumasýnýn ardýndan ayarlanan otobüslerle Kýzýlay’da düzenlenen eyleme gidildi. YKM önünden Baþbakanlýk’a yürümek isteyen kitle, polis barikatlarýyla ve TOMA’larla karþýlandý. Basýn açýklamasý yapýlýrken ve sonrasýnda oradan gitmek istemeyen ve Baþbakanlýk’a yürümek isteyen kitle, KESK’lilerce sürekli ‘eylem amacýmýzý saptýrmayalým’, ‘buradaki iradeye uyalým’ gibi söylemlerle deyim yerindeyse yatýþtýrýlmaya çalýþýldý ve eylem uzlaþmaya varýlarak sonlandýrýldý. Gelinen otobüslerle ODTÜ öðrencileri ve eðitimcileri, 100.Yýl Ýþçi Bloklarýnda otobüslerden inerek okulun A4 kapýsýna doðru yürüyüþe geçti. Yurtlar Bölgesi dolaþýlarak 2.yurdun kantininde geçildi. Tüm bunlar yaþanýrken ODTÜ öðrencileri burjuva medyada Göktürk-2 uydusunun atýlmasýný istemeyen, çantasýnda molotof kokteylleri bulundurduðu için polisin ‘müdahale etmek zorunda kaldýðý’ bir grup marjinal öðrenci olarak yansýtýlmaya çalýþýldý. Çoðu yerde özellikle haberi bile yapýlmayan bu eylemlerin hepsi sadece Baþbakan ODTÜ’ye geldi diye mi oluyor? Ya da sadece öðrencilerin AKP iktidarýndan duyduklarý memnuniyetsizliklerinden veya teknoloji düþmanlýklarýndan mý? Yoksa biz gerçekten çok mu marjinaliz? Yaþananlar yalnýzca ODTÜ ile sýnýrlý kalmadý elbette, hemen her yerden destek eylemleri geldi, ODTÜ öðrencileri kýnayan bir açýklamanýn altýna imza atan üniversite-
7
Yeni Evrede
Öğrenci Gençlik
lerin rektörleri, bir anda öðrencilerin rektörlük binalarýna yürümeleriyle þaþýrdýlar, öðrencilerin öfkeleri her yerde eyleme geçti. ODTÜ öðrencileri de sadece bu eylemle yetinmediler, daha sonraki günlerde de okulda önce okulun en büyük amfisi olan U-3’ü 2 gün terk etmeme eylemi gerçekleþtirildi. Her ne kadar bu eylemin kararýnýn alýnmasý ve uygulanmasý içinde bir takým sýkýntýlar taþýsa da, -bu þu an üzerinde durmamýz gerekecek kadar önemli deðil, önemli olan yapýlan bir eylem ve etkinliðe katýlýmýn desteðin büyüklüðüdür- U-3’te yeni YÖK tasarýsýndan Roboski’ye kadar bir çok þeyin tartýþýlmasý, daha sonra yapýlacak konsere de sadece ODTÜ’den deðil, her yerden, kapýlardaki güvenliði aþarak gelen öðrencilerin, ODTÜ’deki her fakülte binasýndan gelen öðrencilerin akýn akýn Devrim Stadyumu’nu doldurmalarý ve coþkularý gençliðin devrimci potansiyelini tekrar görme fýrsatýný verdi bizlere. Her yýl yapýlan Devrim Yürüyüþü’nde de stadyuma öðrenciler “DEVRÝM” yazarlar, bu sefer yazýlan “ODTÜ AYAKTA” yazýsý, söylenen marþlar, her yerde yapýlan bütün eylemler bir kez daha gösterdi ki, aslýnda herkes bir kývýlcýmý bekliyor; ODTÜ’de çakan bu kývýlcým gençliðin bütün enerjisini gözler önüne serdi. Biz biliyoruz ki 18 Aralýk ve sonrasý geliþen bu süreç, sürekli var olan ve son zamanlarda Patriot füzelerinin yerleþtirilmesi ve NATO askerlerinin gelmesiyle iyice yoðunlaþan savaþ gündeminin, yeni YÖK yasa tasarýsýnýn, deðiþen kanunlarla iþçi ve emekçilerin üzerinde daha da artan baskýlarýn, 19 Aralýk’ýn, Maraþ’ýn, Roboski’nin de-
Mücadele Birliði
vamýdýr. Bu ne ilkti ne de son olacak. Biz bir þeyler yapmadýðýmýz sürece bu haberler sýradanlaþacak. Gözaltýlarla, tutuklamalarla aramýzdan her gün zindanlara birkaç kiþiyi daha göndermek bizim için bir rutin haline gelecek. Okulda sýrada otururken camlardan içeri gaz bombalarýnýn yaðmasý olaðan olacak. Mezun olduðumuzda güvencesiz þartlar altýnda çalýþtýrýlacaðýz yada daha mezun olmadan bir zaman sonra çoðumuz sermaye sýnýfý çýkarlarý uðruna cepheye gönderilecek. 18’inde ve sonrasýnda yapýlan ve yapýlmaya devam edecek olan eylemlilikler tüm bu süreçleri kapsýyor. Öðrenciler de týpký iþçi ve emekçiler gibi, baþta Kürt halký olmak üzere ezilen tüm halklar gibi artýk tekelci sermaye tarafýndan yönetilmek istemiyorlar. Ve biz bir þeyler yaptýðýmýz süre içinde de daha fazla ‘tehdit’ oluþturacaðýz. Bundan dolayýdýr ki devlet gözünde biz de ciddi bir düþmana dönüþüyoruz. Üstelik kendini tehlikede hissettirecek kadar ciddi bir düþman... Devlet hem saldýrýp hem de bunun üstünü çamurla kapatmaya çalýþýyor ama asýl örtmeye çalýþtýðý gerçek her gün giderek artan korkusudur. Bu öyle bir korku ki uzaktan
görünen siluetimiz bile onu bu kadar azgýnca saldýrmaya itiyor. Kendini 3000 küsur çevik polisle, kimyasal silahlarla, ses bombalarýyla, zýrhlý araçlarla koruma ihtiyacý duyuyor. Köþeye sýkýþmýþ yaralý vahþi bir hayvan gibi, kendini koruma içgüdüsüyle, sürekli kan kaybederken önüne gelene saldýrýyor ve hýncýný alamayýnca daha azgýnca saldýrmaya devam ediyor. Ve biz biliyoruz ki gün geçtikçe artan saldýrýlarý onun gücünün deðil, aksine güçsüzlüðünün göstergesidir. Ona atýlan her taþ çatlaklarýnýn yalnýzca daha da derinleþmesine neden oluyor. 2010 yýlýnda yine bu zamanlarda R.T. Erdoðan’ýn ODTÜ’ye gelmesiyle birlikte çýkan olaylarda 1000 kadar polisle öðrenciler karþý karþýya gelmiþlerdi. Çoðu insan o günleri polis barikatýnýn önünde çekilen uzun eþek pozlarýndan hatýrlar belki, ama o günün ve devamýnda gelen Baþkaldýrýyoruz eyleminin ve yaþanan son olaylarýn ODTÜ için ciddi deneyimler olduðunu söylemek yanlýþ olmayacaktýr. 2 sene önce öðrenciler arasýnda meþru olup olmamak tartýþýlýyorken, bugün saatlerce süren eylemlerin ardýndan, iþçiler ve emekçiler, diðer üniversitelerden öðrenciler ve daha düne kadar kendimizi haklýyken haksýz duruma düþürdüðümüzü iddia ederek yanýmýzda olmayan akademisyenler de sürece dahil olmuþ durumda. Bu süreç sermaye cephesinden gelen saldýrýlarý þiddetlendiriyor ama bu beraberinde ODTÜ öðrencilerine ve bütün üniversite gençliðine de politik ve pratik anlamda yeni deneyimler kazandýrýyor. ODTÜ’den DÖB’lü Bir Öðrenci
FAÞÝZM VE EMPERYALÝST SAVAÞ PANELÝ
Devrimci Öðrenci Birliði olarak, 15 Aralýk günü Adana Ayýþýðý Sanat Merkezinde Faþizm Ve Emperyalist Savaþ konulu bir panel düzenledik. Paneli iki ayrý sunumla gerçekleþtirdik. Birinci bölümde faþizm konusu iþlendi. Faþizmin ne olduðu, hangi sýnýfýn iktidarý olduðu ve faþizme neden gerek duyulduðu konularý anlatýldý. Bunun sonrasýnda Türkiye’de tekellerin nasýl iktidara geldiði ve faþizme nasýl geçildiði anlatýldý. Faþizme karþý nasýl mücadele etmeliyiz ve araçlarýmýzýn neler olmasý gerektiði üzerine katýlýmcýlarla yapýlan sohbetle bu bölüm bitirildi. Panelin ikinci kýsmýna kapitalizmin emperyalizme evrilmesi anlatýldý. Emperyalistlerin sýnýf çýkarlarý gereði savaþlarýn kaçýnýlmaz olarak ortaya çýktýðý ve bu savaþlarýn önüne sadece halk iktidarý ile geçilebileceði anlatýldý. Ortadoðu’da gerçekleþen devrimler ve bu devrimlerin emperyalistler tarafýndan karþý-devrim sürecine nasýl getirilmeye çalýþýldýðý üzerinde duruldu. Suriye ile sürmekte olan savaþ ve bu savaþýn baþta Antakya halký üzerinde ki etkileri üzerine konuþuldu. Sunumlarýn ardýndan katýlýmcýlarla faþizm ve emperyalizm üzerine sohbet edildi. Karþýlýklý sorulan sorularýn cevaplanmasý ardýndan panel sonlandýrýldý. Panel bittikten sonrada sohbetlere devam edildi. Katýlýmýn oldukça iyi olduðu panel önüne koyduðu hedefleri büyük ölçüde gerçekleþtirmiþti. Daha sýk bir araya gelme dilekleriyle konuklarýmýzla vedalaþtýk. Adana Devrimci Öðrenci Birliði
8
226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
Yeni Evrede
Öğrenci Gençlik
Mücadele Birliði
O D T Ü A YA K T A , Ü N Ý V E R S Ý T E L E R YA N L A R I N D A 21 Aralýk Ankara 21 Aralýk günü sabah saatlerinde 12 ODTÜ öðrencisinin evlerine baskýn yapýlarak gözaltýna alýndý. Operasyon þeklinde yapýlan baskýnlarda polisin elinde yaklaþýk 40 isim olduðu öðrenildi. Gözaltýlarla güne baþlayan ODTÜ’de ise gün boyu hareketlilik sürdü. Öðle saatlerinde yemekhanede toplanan öðrenciler ve Eðitim-Sen üyeleri sürece nasýl müdahale edecekleri konusunda toplantý aldýlar. Toplantý sonucunda alýnan karara göre 16.30’da Fizik önünde toplanan öðrenciler ve öðretim üyeleri A1 kapýsýna yürüyüþe geçti. Eylem boyunca “Polis Elini Üniversiteden Çek”, “Gelenek Sürüyor ODTÜ Yürüyor”, “Üniversiteler Bizimdir, Bizimle Özgürleþecek”, “Eþit Parasýz Bilimsel Anadilde Eðitim” sloganlarý atýldý. Yürüyüþe BDP Muþ Milletvekili Demir Çelik, BDP Batman Milletvekili Ayla Akat ve BDP Diyarbakýr Milletvekili Altan Tan da katýldý. A1 kapýsý önüne gelindiðinde öðrenciler adýna basýn açýklamasýný okuyan öðretim üyesi Mehmet Mutlu, 18 Aralýk’tan sonra yaþanan gözaltý terörünün bir sindirme operasyonu olduðunu belirtti. Basýn açýklamasý bittikten sonra öðrenciler KESK’in çaðrýsýyla Kýzýlay’da yapýlacak olan ODTÜ’de yaþanan þiddet ve gözaltýlar için düzenlenen eyleme geçtiler. Kýzýlay Güvenpark’ta toplanan kitle baþbakanlýða yürümek istedi, ancak yürüyüþe izin verilmedi. Yapýlan basýn açýklamasýnda KESK Ankara Þubeler Platformu Dönem Sözcüsü Devrim Kahraman, yaþanan son olaylarýn kamuoyunda büyük tepkiye yol açtýðýný belirterek gözaltýlarýn derhal serbest býrakýlmasý çaðrýsýnda bulundu. Basýn açýklamasý okunduktan sonra eylem sonlandýrýldý. ODTÜ öðrencileri ise Yüzüncü Yýl Mahallesine dönerek oradan bir yürüyüþ baþlatýp okula geçtiler. Okulda yurtlar bölgesi dolaþýlarak eyleme son verildi.
26 Aralýk Galatasaray Üniversitesi ODTÜ’de Baþbakaný protesto eden öðrencilere polisin sert saldýrýsýndan sonra bazý üniversitelerin ODTÜ’lü öðrencileri kýnayan açýklama yapmasý üzerine bu açýklamada imzasý bulunun Galatasaray Üniversitesi rektörü, öðrencileri ve akademisyenleri tarafýndan protesto edildi. 26 Aralýk günü Galatasaray Üniversitesi Rektörlüðü binasý önünde bir araya gelen öðrenciler çeþitli döviz ve pankartlarla Üniversite Rektörünü istifasýný istedi.
Basýnýn kampüse girmesine izin verilmemesi üzerine eylem, kampüsün giriþ kýsmýnda yapýldý. Öðrenciler adýna açýklama yapan Ýlker Bayram, 18 Aralýk’ta ODTÜ’de yaþanan polis saldýrýsýný hatýrlatarak öðrencilerin saldýrý sonucu bir arkadaþlarýnýn beyin kanamasý geçirdiðini, pek çoðunun da fiziksel saldýrýya ve tacize maruz kaldýklarýný söyledi. Bayram “Göktürk-2’nin uzaya fýrlatýlmasý törenine tüm öðrenci ve öðretim elemanlarýnýn da coþkuyla katýlmasý gerektiðini salýk verirken, hükümetin yeni YÖK taslaðýyla somutlanan ve üniversiteyi bütünüyle sermayenin ihtiyaçlarýna uygun hale getirmekte ve savaþ politikalarýna karþý yapýlan protestolarý ‘bilime ve geliþmeye karþý yapýlan anlamsýz’ eylemler olarak nitelemekte. Baþbakanýn polis ordusunun öðrencilere karþý fiziksel saldýrý ve tacizlerine karþý en ufak bir deðinme içermeyen açýklama, Türkiye’nin pek de parlak olmayan akademi tarihinde, Sayýn Baþbakan’a sayýsýz teþekkür içermesi ve þiddete uðrayaný þiddetten sorumlu tutmasý hasebiyle alanýnda bir çýðýr açmýþtýr” diye konuþtu. Bayram konuþmasýnýn devamýnda, “Hedef tahtasýna konmasý gereken öðrenciler deðil, polis þiddeti ve bu baskýnýn asýl sorumlusu olan iktidardýr. Bizler GSÜ öðrencileri olarak ODTÜ öðrencileri ile da226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
yanýþma içerisinde olduðumuzu bildiriyor ve bizim adýmýza söz söyleme cüretini gösteren üniversite yönetimini teþhir ediyoruz!” dedi. Eylem Rektörlük binasý önünde “Rektör Ýstifa”, “Üniversiteler Bizimdir Bizimle Özgürleþecek” sloganlarý atýldý.
27 Aralýk Galatasaray Üniversitesi: Öðrenciler yine Rektörlük binasý önünde toplandý. Öðrenciler binayý sarýnca, Rektör Prof.Dr.Ethem Tolga binadan çýkamadý. Uzun süren eylemden sonra Rektör Tolga yazýlý bir açýklama yaparak, ODTÜ’yü eleþtiren ortak açýklamanýn Baþbakan Erdoðan’ýn eleþtirileri ile ayný güne denk gelmesinin ‘tamamen tesadüf’ olduðunu söyledi. Prof.Dr.Tolga, “1980 öncesi üniversitelerimizde yaþanan olaylarýn ülkemiz ve üniversitelerimizi içine düþürdüðü ortamý acýyla yaþamýþ bir kiþi olarak, son günlerde köklü ve saygýn üniversitelerimizden biri olan ODTÜ’de ortaya çýkan olaylar beni ziyadesiyle üzmüþ ve endiþeye düþürmüþtür” diyerek baþladýðý açýklamasýnda Marmara, ÝTÜ, YTÜ ve MSGSÜ rektörleri ile ortak yaptýklarý açýklamanýn ‘þiddetten duyulan kaygýyý dile getirmek’ amacýyla olduðunu söyledi. Rektör Tolga, açýklamanýn yapýlmasýnda hükümet ya da baþka hiçbir kurumun etkisinin olmadýðýný söyleyerek “Yanlýþ anlaþýldým özür dilerim” dedi. Eylem daha sonra Beþiktaþ Meydanýna kadar yürüyüþ yapýlarak sona erdi. ÝTÜ ve Yýldýz Üniversitelerinden öðrenciler de Galatasaray Üniversitesi’ne desteðe geldiler. Özel Güvenlik tarafýndan alýnmak istemeyen öðrenciler kapýyý kýrýp içeri girdiler. ÝTÜ Rektörü’nün ODTÜ’deki olaylarla ilgili yapýlan ortak açýklamaya imza atmasýna tepki gösteren öðrenciler, üniversitenin Maslak Kampusü’nde toplandý, sloganlarla rektörlük binasý önüne geldiler. Kampüsteki öðrencilere desteðe gelen 20 kiþilik bir öðrenci grubu içeri girmek istedi, ancak rektörlük giriþinde bariyer oluþturan güvenlik görevlileri öðrencilerin giriþi izin vermedi. Grup ile güvenlik görevlileri arasýnda arbede yaþandý. Öðrenciler kapý önünde beklemeye devam ederken, iki otobüs çevik kuvvet polisi üniversitenin arka kapýsýndan içeri girdi. Eylem uzun bekleyiþten sonra sona erdi.
9
Yeni Evrede
Öğrenci Gençlik
Ýstanbul Üniversitesi Týp Fakültesi’nde de Týp Öðrencileri Kolu üyesi öðrenciler ODTÜ öðrencilerinin yanýnda olduklarýný belirttiler. Öðrencilere Ýstanbul Tabip Odasý Baþkaný Prof.Dr.Özdemir Aktan da destek verdi. Öðrenci kantini önünde toplanan grup adýna yapýlan basýn açýklamasýnda “Öðrencilere 3 bin polis ve 8 TOMA eþliðinde saldýrýlmýþtýr. Baþbakanýn gelmesi þiddetin dozunu yükseltmiþtir. Yetmeyip ODTÜ’lü arkadaþlarýmýzý bilimsel alana gölge düþürdükleri iddiasýyla kýnamýþlardýr. Bizim okulumuz da dahil olmak üzere olanlarý þiddet gören, gözaltýna alýnan öðrencileri kýnayan açýklamalar yapan üniversiteler hangi bilimselliðe hizmet etmektedir” denildi. Açýklama yapan öðrenci ve öðretim görevlilerine destek veren ÝTO Baþkaný Prof.Dr.Aktan yaptýðý konuþmada “ODTÜ’deki öðrenciler demokratik haklarýný kullanmýþlardýr. Bu kadarcýk bir gösterinin bile bir terör olayý olarak algýlanmasý ve inanýlmaz bir biçimde gaz sýkýlarak sonlandýrýlmaya çalýþýlmasý anlaþýlýr gibi deðil. Maalesef bazý üniversiteler bu olaylarda öðrencileri kýnamýþ ancak daha sonra onlara da gerekli tepki gösterilmiþtir” dedi. Öðrenciler daha sonra Dekanlýk binasýna önüne kadar sloganlar atarak yürüyüþle eylem sona erdi.
30 Aralýk Taksim Ýstanbul’un farklý üniversitelerinden Tutuklu Öðrencilerle Dayanýþma Ýnisiyatifi’nin çaðrýsýyla bir araya gelen öðrenciler Taksim tramvay duraðýnda bir araya gelerek “ODTÜ Direniþine Selam, Býji Berxwedana ODTÜ” pankartý açtýlar ve Galatasaray Lisesi önüne yürüdüler. Tutuklu Öðrencilerle Dayanýþma Ýnisiyatifi adýna konuþma yapan Hazal Kaya, 18 Aralýk’ta Göktürk-2 uydusunun fýrlatýlýþýný izlemek için ODTÜ’ye giden Baþbakanýn 3500 polisle üniversiteye girdiðini, polisin öðrencilere saldýrmasýyla baþlayan çatýþmalarý hatýrlattý. Kaya, “Bizler ODTÜ’de yaþanan olaylarda öðrencilerin maruz kaldýðý polis þiddetini kýnýyoruz. Onlarýn göstermiþ olduðu direniþi selamlýyoruz. ODTÜ’lü öðretim görevlileri bütün açýklamalarýna raðmen yaþananlarý maniple etmeye çalýþan hükümet yetkililerini ve medya organlarýný kýnýyoruz. Rektörlerin yaptýðý açýklamayý tanýmýyoruz” diye konuþtu. Kaya ODTÜ’de yaþanan eylemlerin bir çok üniversitelerde yanký bulduðunu, AKP hükümetinin yükselen öðrenci hareketine karþý polis þiddetiyle bastýrmak istediðini, gaz bombasý, TOMA, cop, kaba dayak saldýrýlarýnýn her yerde karþýlaþýlan görüntüler haline geldiðinin altýný çizdi.
10
Mücadele Birliði
ANTAKYA’DA EMPERYALÝST SAVAÞ KARÞITI GENÇLER BULUÞTU
Suriye’de yaþananlar bugün tüm dünyanýn gündeminde. Ama özellikle Suriye sýnýrýnda bulunanlar için, savaþ çok daha yakýnda bulunuyor. Antakya gençliði, emperyalist savaþ konusunu ve tavrýmýzý ele alan bir panelde bir araya geldi. Devrimci Öðrenci Birliði tarafýndan örgütlenen etkinlik, birçok konunun ele alýnmasý ve canlý tartýþmalarla sürdü. Etkinlikten bir gün önce, bildiri daðýtýmý yapan arkadaþlarýmýza polis müdahale etmeye çalýþtý. Etkinliðin izinli olmadýðý ve bu yüzden yaptýrýlmayacaðý söylendi. Polislerin bu tavrýna karþýlýk, izin almadýðýmýzý ve bu etkinliði yapacaðýmýzý söyledik. Antakya halký ve özelinde gençliðimiz, savaþ süreci baþ gösterdiðinden beri, önemli deneyimler kazandý ve mücadeleye dair dersler çýkardý. Belirli bir süredir savaþa karþý bu hassasiyet, beraberinde kitlesel ve militan, cesur eylemleri getirmiþti. Sayýlarý binlere ulaþan, biber gazýna da, plastik mermilere de karþýlýk veren bir kitle gücü, devletin gözünü korkuttu. Bunun üzerine valilik, Antakya’da bütün miting ve basýn açýklamasý gibi etkinlikleri yasakladý, Olaðanüstü hal ilan edildi. Bu nedenle biz bu buluþmayý gerçekleþtirdik. Panelin sunumunu gerçekleþtiren DÖB’lü arkadaþlarýmýz, ilk olarak bu savaþa neden olan temelleri ele aldý. Emperyalist-kapitalist sistemin savaþlarla sürüp gittiðine, bugün de, tarihte de bunun birçok örneði olduðuna deðinildi. Birinci emperyalist paylaþým savaþý ve ikinci emperyalist paylaþým savaþýnýn en büyük örnekler olduðu belirtildi. Ýlk iki dünya savaþýnýn paylaþým savaþlarý olduðuna, ama 3. dünya savaþýnýn temel dürtüsünün tüm dünyada gerçekleþen halk devrimleri ve anti-kapitalist ayaklanmalarý önlemek olduðuna vurgu yapýldý. Ardýndan gençliðin ve halk kitlelerin “emperyalist savaþa karþý tutumu ne olmalý?” konusuna geçildi. Bugün fiilen süren savaþýn bizim savaþýmýz olmadýðýný ve bizlerin týpký 1 Paylaþým Savaþýndaki Rusya gençliði gibi silahlarýmýzý bu savaþýn sahiplerine çevirmemiz ve onlarýn köhnemiþ düzenini ortadan kaldýrmamýz gerektiði söyledi. “Halklarýn bu savaþý istemediðini ve olanlarýn karþýsýnda hükümetleri suçladýðýný, desteklemediðini görüyoruz” dedi. Mýsýr ve Tunus Devrimlerine deðinilerek dersler çýkarýldý, örnekler verildi. Mýsýr ve Tunus’u Libya’dan ve Suriye’den farklý ele almak gerektiðine bugün bile Mýsýr’da yaþananlarýn devrimin ikinci perdesi olduðuna vurgu yapýldý. Son olarak ise savaþý esas olarak kapitalist sisteme karþý yürütmemiz gerektiði, çünkü savaþlarýn olmamasý için kapitalist dünyanýn kökünden yýkýlmasý gerektiði söylendi. Herkese dönük örgütlenme ve sosyalizm için mücadele çaðrýsýyla panelist arkadaþýmýz, sunumunu sonlandýrdý. Buluþma, karþýlýklý düþüncelerin söylenmesi ve soru cevap bölümüyle sona erdi. Gerçekleþtirdiðimiz bu etkinlik Antakya gençliði için ileri bir adým oldu. Barýþ Ýçin Devrim! Devrim Ýçin Savaþ! Sosyalizm Ýçin Savaþ! Antakya Devrimci Öðrenci Birliði
226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
EMEK MÜCADELESÝ NEREYE GÝDÝYOR D
Yeni Evrede
Panel
Mücadele Birliði
evrimci Emekçi Komiteleri, “Emek Mücadelesi Nereye Gidiyor ve Siyasal, Hukuksal ve Örgütsel Boyutlarýyla Ne Yapmalý?” konulu panelini 15 Aralýk 2012 Cumartesi günü, BES Ankara 1 No’lu Þubede gerçekleþtirdi. Panelin moderatörlüðünü yapan ESM Sendikasýndan Cihangir Öz’ün kýsaca genel bir tahlil yapmasýyla baþlayan panel, konunun siyasal boyutunu anlatan SES üyesi Ülkü Þeyda’nýn son 30 yýl içerisinde yaþadýðýmýz coðrafyada ve dünya genelinde emek mücadelesi sürecinde yaþanan geliþmeleri, hazýrladýðý slaytlar eþliðinde sunuþuyla sürdü. Ülkü Þeyda ezilen insanlarýn mücadele etmekten baþka seçeneklerinin olmamasýnýn anlaþýlmasý üzerine, emek mücadelesi sürecinde bir yeni dalganýn oluþtuðunu sadece yaþadýðýmýz coðrafya üzerinde deðil, tüm dünyada emekçi kitlelerin oluþturduðu bu dalganýn yankýlarýna dair bilgileri katýlýmcýlarla paylaþtý. Ayrýca Ortadoðu’da yaþanan devrim süreci üzerinde ayrýntýlý biçimde duran Þeyda, Mýsýr ve Tunus devrim talebi ile halklarýn sokaklarý doldurarak fiili bir devrim sürecini baþlattýklarýný; ancak küresel sermayenin yaþanan devrim sürecinin kendi lehine çevirme çabalarýný gözler önüne serdi. Buna raðmen Kuzey Afrika’da, özellikle Mýsýr’da ikinci devrimci dalgalanmanýn baþladýðýný, ezilen halklar ve emekçi kitleler olarak taleplerini yeniden alanlara taþýdýklarýný ve yeni bir devrimci durumun emekçiler tarafýndan yaratýldýðýný ortaya koydu. Yaþadýðýmýz coðrafya üzerinde faþizmin iþçi sýnýfý ve ezilen halklar üzerinde sindirme, baskýlama, yabancýlaþtýrma politikalarýný örneklendirerek, devrimci bir mücadele birliðinin oluþturulmasýnýn en öncelikli görev olduðunun tespitini yaptý. Emek mücadelesinin yaþadýðý sorunlara dikkat çeken Ülkü Þeyda, özellikle emekçiler açýsýndan birlik sorunun, yöntem ve ideolojik donaným yetersizliðinin ivedilik taþýyan sorunlar olduðunu ve emek mücadelesi sürecinde bu sorunlara iliþkin gerçekçi yaklaþýmlar, iddialý ve sonuç alýcý
eylemlerle çözüm önerilerini katýlýmcýlarla paylaþarak sunumunu tamamladý. Emek mücadelesinin hukuksal olarak nereye gittiði konusunu anlatan Avukat Ebru Yeþim Sargýcý, yasama organýnýn önüne koyduðu ve 2023 yýlýna kadar tamamlamayý düþündükleri, Ulusal Ýstihdam Stratejisi vb. politik belgelerin insanlarýn gözlerinin önünde olduðu halde yapýlmak istenen deðiþiklerin halkýn bilgisi dýþýnda ve emek mücadelesini bitirme üzerine kurulu olduðunu hukuki bir yetkinlik ile ortaya koydu. Özellikle son olarak çýkarýlan Toplu Ýþ Ýliþkileri Yasasýnýn meclis görüþmelerinden çarpýcý örnekleri katýlýmcýlarla paylaþan Sargýcý, TOBB, Müsiad ve TÜSÝAD’ ýn istekleri doðrultusunda çýkarýlan düzenlemenin, sendikalarýn taleplerinin tamamýnýn bir tek madde ile nasýl
geçersiz ve iþlevsiz kýlýndýðýný ortaya koydu. Emekçilerin önüne önümüzdeki süreçte sokaða çýkmayan, müzakere usulü ile masa baþý görüþmeleri yaparak eylemlerini gerçekleþtiren sendika modelinin sunulduðunu, hakkýný arama eylemlerinin tehlike olarak tespitinin yapýldýðýný ve emekçilerin hak arama eylemlerinin tamamýna iktidarlarýn tehlike nazarý ile baktýklarýný ve burjuvazinin siyasal ve hukuksal düzlemi kendi sömürü araçlarý olarak kullanmalarýnýn örneklerini katýlýmcýlarla paylaþtý. Önümüzdeki süreçte, “kiralýk iþçi” modelinin emekçilere dayatýlacaðý, esnek, güvencesiz ve kuralsýz çalýþma yaþamýnýn kural haline getirileceðini, meclis görüþmeleri ve yasal metinler üzerinden açýklayan Sargýcý, emek mücadelesinin, burjuvazinin hukukuna göre de226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
ðil, kendi meþru hukukuna göre hakkýný aramasýnýn en temel hakký olduðunu ve burjuvazinin sömürü aracý olan burjuva hukukunun emekçilerin taleplerini karþýlama noktasýnda hiç bir zaman yeterli olmadýðýný ve yine yeterli olamayacaðýný anlattý. Verilen ara sonrasý emek mücadelesinin örgütsel olarak nereye gittiðini anlatan Hacý Özkan, oldukça geniþ tuttuðu sunumunda emek mücadelesinin Marx ve Engels tarafýndan ortaya konan temel ideolojik, taktik ve stratejik yöntemlerini katýlýmcýlarla paylaþtý. Alýntýlarla emekçilerin özellikle sendikalarda nasýl örgütlenmesi gerektiði, emekçilerin ekonomik mücadelesi, politik mücadelesi ve bu iki mücadelenin araçlarýnýn nihai hedef olan sýnýfsýz dünyanýn yaratýlmasý amaçlarýna hizmet etmek üzere emekçiler tarafýndan yaratýldýðý araçlar olduðunu anlattý. Her sýnýfýn kendi sýnýf gerçeklerinin doðrultusunda hareket ettiðini, sömürüsünü sonsuz kýlma mücadelesi veren burjuvaziye karþý kendi sýnýfýnýn gerektirdiði sýnýfsal görevlerine yabancýlaþtýðýný, Marx, Engels ve Lenin tarafýndan ortaya konan mücadele gerçeklerinden uzaklaþtýðýný, özellikle sendikalarýn anarko-sendikalizm, sekter-sendikalizm bataðýna saplandýklarýnýn tespitini katýlýmcýlarla paylaþtý. Ýþçi sýnýfýnýn ya devrimci olacaðýný ya da hiç bir þey olamayacaðýný ortaya koyan Özkan, iþçi sýnýfýnýn kurtuluþunun yine kendi elleri ile olmasý gerektiðini bunun için ideolojik kaynaklarýnýn kendi tarihinde bulunduðunu, sendikal bürokrasi ve küçük burjuvazinin sözde sosyalist savunularýnýn, politik iktidarý ele geçirerek, sýnýflarý ortadan kaldýrmak görevi ile karþý karþýya bulunan emekçilerin talebini karþýlayamayacaðýný ortaya koydu. Uzun bir tartýþma bölümünde katýlýmcýlarýn, faþizm ve Uluslarýn Kendi Kaderini Tayin Hakký üzerine yaptýðý katkýlar ve panel sonrasý evlerimize giderken, ne yapmalý sorularýnýn uzun uzun tartýþýldýðý panel katýlýmcýlarýn alkýþlý teþekkürleriyle son buldu.
11
Yeni Evrede
Zindanlar
Mücadele Birliði
ZÝNDANLA R YIKILS IN T UT SA KLA RA Ö ZGÜ RLÜK Saat 19.00’da Galatasaray Lisesi önünde toplanan Mücadele Birliði Platformu, yýllardýr yükselttikleri “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” þiarýnýn yer aldýðý pankart ve dövizlerle, 12 sene önce yapýlan saldýrýnýn farklý þekillerle her zaman sürdüðünü anlattýlar. “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Analarýn Öfkesi Katilleri Boðacak” sloganlarý ile toplanan Mücadele Birliði, yapýlan ajitasyon konuþmalarýyla katliam ve neden yapýldýðýný anlattýlar. “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “19 Aralýk Katliamýný Unutmadýk Unutmayacaðýz”, “Faþist Devlet Hesap Verecek”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak”, “Devrim Savaþçýlarý Ölümsüzdür”, “Devrimci Ýrade Teslim Alýnamaz” sloganlarýyla baþlayan eylemde yol boyunca katledilen 28 tutsaðýn da isimleri sayýlarak “Yaþýyor” denildi. Taksim Tramvay Duraðý’na ulaþýldýðý zaman ilk olarak Ergül Çiçeklerin “Ölüm Orucu Destaný”ndan 19 Aralýk’ý anlatan bölümü okundu Devinim Tiyatro Atölyesince. Þair dostumuz Selah Özakýn da gelerek kýsa bir dörtlük okudu. Emeðe Ezgi ise “Zafere Kadar Devrim” diyen 19 Aralýk ve Ölüm Oruçlarýnda ölümsüzleþen yoldaþlar için yazýlan “Gel Bahar Ol” parçasý ile ölümsüzleþenleri andýlar. Platform adýna yapýlan basýn açýklamasýnda adýna ikiyüzlüce ve alçakça “Hayata Dönüþ” denilen operasyonda, ancak bir savaþta kullanýlacak malzemeler, silahlar, bombalar vs. kullanýldýðý; tutsaklarýn en vahþi þekilde katledildiði, binlerce gaz bombasý ve binlerce kurþun sýkýldýðý; iþ makineleriyle cezaevlerinin duvarlarý yýkýldýðý anlatýlarak faþist devletin, devrimci tutsaklara karþý duyduðu hýncý, adeta bir katliamla çýkarmak istediði anlatýldý. “Devrimci tutsaklarýn zin-
12
danlardaki örgütlülüðü, mücadeleciliði, kararlýlýðý bu þekilde daðýtýlmak istendi. Tüm dünyanýn gözler önünde gerçekleþtirilen bu katliam sonrasý devrimci tutsaklarý zorla, iþkence ederek F tipi zindanlara kapattý. Avrupalý emperyalistlerden aldýklarý destekle 19 Aralýk katliamýný gerçekleþtiren devlet, yine onlarýn desteðiyle F tipi zindanlar politikasýný hayata geçirdi. Faþist devlet, bu zindan katliamýný yapmadan ayakta duramayacak duruma gelmiþti. Zindanlarda giriþtiði her saldýrý, anýnda püskürtülüyor, devrimci tutsaklarýn kararlý mücadelesi giderek toplumun tüm ezilen ve sömürülen sýnýflarýna örnek oluþturuyordu” denilen basýn açýklamasýnda tüm dünyanýn devrimci tutsaklarýn birbiri ardý sýra öldüklerini ama asla teslim alýnmadýklarýný gördüðü anlatýldý. Sloganlarla sýk sýk kesilen açýklamada “Üzerinde yaþadýðýmýz topraklarda devrim ve komünizm davasýna ölesiye baðlý yüzlerce, binlerce devrimcinin var olduðuna bütün dünya ve tarih tanýklýk etti. Devrimci tutsaklar, iþkencelerden geçirildiler, öldürüldüler, yaralandýlar, sakat býrakýldýlar ama yarýnlara onurlu bir miras býraktýlar. 122 devrimci tutsaðýn ve onlara dýþarýda destek veren yakýnlarý ve yoldaþlarýnýn ölümsüzleþmesiyle sonuçlanan bu büyük savaþýmdan devrimci tutsaklar baþlarý dik ve devrim bayraðýný yükseklerde dalgalandýrmanýn onuruyla çýktýlar” denilirken, iþçi sýnýfý ve emekçilerin bu örneði bir an olsun akýllarýndan çýkarmamalarý gerektiði vurgulandý. Eylem, “Zindanlarý yýkýp tutsaklarý özgürleþtirmek için devrimin bütün güçlerini birleþtirelim ve mücadeleyi yükseltelim” denilerek sona erdi. Eylemin sonunda yapýlan çaðrýda herkes 19 Aralýk Katliamýný yaþayan tutsaklarýn anlatýmlarýný dinlemek üzere Ayýþýðý Sanat Merkezi’ne davet edildi.
226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
Yeni Evrede
Zindanlar
Mücadele Birliði
ZÝNDANLARIN KARANLIÐI DEVRÝMÝN GÜNEÞÝNÝ ENGELLEYEMEZ
19 Aralýk Katliamý Ýzmir’de Mücadele Birliði Platformu tarafýndan, Konak Pier’den Sümerbank’a kadar yapýlan yürüyüþ ve basýn açýklamasý ile protesto edildi. 19 Aralýk Çarþamba günü Konak Pier önünde saat 18.00’da toplanýldý ve yürüyüþ ajitasyon konuþmalarý ile baþladý. “Bundan tam 12 yýl önce faþist devlet ‘Hayata Dönüþ Operasyonu’ adý altýnda 20 ayrý cezaevinde eþ zamanlý operasyon gerçekleþtirildi. Bu operasyonun amacý zindanlarda devrimci tutsaklarýn arasýndaki komün yaþamýný parçalamak ve dýþarýda yükselen devrimci dalgayý önlemekti. Ama yýllardýr baþaramadýlar. Herkes gördü ki, ne katliamlar ne de iþçi sýnýfý ve Kürt halkýna yönelik saldýrýlar her gün geliþen devrimi engelleyemedi, engelleyemeyecek” denilerek katliamýn anlatýldýðý ajitasyon konuþmalarý yapýldý. Konak Sümerbank önüne gelindiðinde yapýlan saygý duruþunun ardýndan basýn açýklamasýna geçildi. Açýklamada katliam anlatýlarak bu saldýrýnýn 12 yýl boyunca yalanlardan, sahte bahanelerden oluþtuðunun gerek devam eden duruþmalarda, gerek bizzat devrimci tutsaklar tarafýndan ortaya konulduðu söylendi. “Son dönemde PKK ve PJAK’ lý tutsaklarýn anadilde savunma- anadilde eðitim ve Abdullah Öcalan ile görüþmenin yapýlmasý talepleri ile baþlattýðý ve 68 gün süren açlýk grevlerinde sokaklar yine alev aldý. Devrim taleplerinden olan ‘Zindanlar
Yýkýlsýn Tutsaklar Özgürlük!’ þiarý Türkiye ve Kürdistan sokaklarýnda yankýlandý, Kürt halký tutsaklarýna ve taleplerine sahip çýktýðýný, geri adým atmayacaðýný bir kez daha gösterdi. 19 Aralýk Katliamýný unutturmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Sadece 19 Aralýk’ý deðil Dersim- MaraþZilan-Çorum- Roboski, burjuvazinin döktüðü hiçbir kan yerde kalmayacaktýr. Ýnsanlýk var oldukça, tarih bu katliamlarý gerçekleþtirenleri lanetle, katledilenleri sevgi ve saygý ile anacaktýr. Tarih, 19 Aralýk katliamýnýn yeni bin yýlda Türkiye ve Kürdistan’da devrimin engellenemeyeceðini de yazacaktýr. Katliamlarýn hesabý er ya da geç sorulacaktýr. Bizler Denizlerden, Seyitlerden, Muratlardan, Aysunlardan aldýðýmýz devrim bayraðýný zafere kadar taþýyacaðýz. Yoldaþlarýmýza sözümüz söz, zulmün olduðu her noktaya, týrnaklarýmýzla kazýyacaðýz zaferi” denilen eylem boyunca sýk sýk “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “19 Aralýk Katliamýný Unutmadýk Unutmayacaðýz”, “Devrimci Tutsaklar onurumuzdur.”, “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara”, “Faþist Devlet Hesap Verecek”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”, “Devrim Savaþçýlarý Ölümsüzdür” sloganlarý atýldý. Ýzmir Mücadele Birliði Platformu
ÖÐRENCÝLER 19 ARALIK’I UNUTMADI 19 Aralýk 2012 Çarþamba günü Devrimci Öðrenci Birliði, Mersin Üniversitesi çarþýsýnda stant açýp þiir ve ajitasyonlarla 19 Aralýk 2000 Zindan Savaþlarýný andý. Saat 10.00 civarýnda “19 Aralýk Zindan Savaþlarýný Unutmadýk Unutturmayacaðýz”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak” dövizleriyle stant açan DÖB’lü öðrenciler, standa gelen insanlarla zindan savaþlarýyla ilgili sohbetler etti. Saat 12.30 gibi insanlarýn yoðun olmasýyla birlikte Dört Ateþten Gün Dört Ölümden Gece (Ölüm Orucu Destaný) þiirinin bir bölümü okunduktan sonra ajitasyon konuþmalarý yapýldý. Konuþmalarda, “Bugün 19 Aralýk Zindan Savaþlarýnýn 12. yýldönümü. Bundan tam 12 yýl önce ‘Hayata Dönüþ Operasyonu’ adý altýnda devrimci tutsaklarý teslim almak isteyen burjuva devleti ve onun hükümeti, 20 hapishaneye eþ zamanlý operasyon gerçekleþtirmiþti. Günlerce süren bu zindan savaþlarýnda 28 devrimci tutsak uzun namlulu silahlar, kimyasal silahlar ve bombalarla hunharca katledildi. Bizler Devrimci Öðrenci Birliði olarak zindan savaþlarýný, bu zindan katliamlarýný unutmadýk unutturmayacaðýz. Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur, Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” denilerek standa tebrik için gelen öðrencilerle konuyla ilgili sohbet edildi, þiirler okundu. 226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
Mersin DÖB
13
Gündem
O
GENÇLÝK V
n sekiz Aralýk’ta R.T Erdoðan ve adamlarýnýn “Göktürk 2” isimli uydunun uzaya fýrlatýlýþ töreni için ODTÜ’ye geliþleri, iki hafta boyunca Türkiye’nin gündemine damgasýný vuracak öðrenci gençlik eylemlerinin fitilini ateþledi. Öðrenci gençlik eylemlerinin baþladýðý ve henüz ODTÜ ile sýnýrlý olduðu günlerde dergimizin internet sayfasýnda þöyle yazmýþtýk: “Savcýlarýn gözaltý kararý ve muhtemel tutuklamalar bu eylem özgülünde yeni bir eylem sürecinin baþlayacaðýna iþaret ediyor. Öðrenci gençlik, ODTÜ ve hatta Ankara üniversite gençliði ile sýnýrlý kalmamak üzere devletin bu saldýrý hamlesine eylemlerle karþýlýk vereceklerdir. Bunun iþaretleri ortaya çýkmýþ bulunuyor.” Geliþmeler tümüyle bizi doðruladý. Savcýlarýn gözaltý kararý yeni bir eylem sürecine yol açtý. Eylemler, Ankara dýþýna taþtý. Ýstanbul, Ýzmir ve daha pek çok ilde üniversite öðrencileri, “ODTÜ Direniþi”ni desteklemek üzere harekete geçtiler. Gösteri, protesto, okul iþgalleri, polisle çatýþmalar birbirini izledi. ODTÜ’de çakan bir kývýlcým çok geniþ bir alaný ve çok geniþ bir kesimi tutuþturmaya yetti. Önce rektörler, hemen arkasýndan öðretim görevlileri ayrýþýp saflaþtýlar. Kimisi hükümetin yanýnda yer alýrken büyük bir çoðunluk öðrenciler somutunda devrimin saflarýnda olduðunu ortaya koydu. Sonrasýnda sendikalar, eðitimciler, akademisyenler ve toplumun daha pek çok kesimi olaylar karþýsýnda saflaþtý ve herkes kendi pozisyonunu açýklamak, açýða vurmak durumunda kaldý.
14
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
Devletin Zirvesinde Vasatlýk Sürecin ve olaylarýn geliþimi ne hükümetin hatta ne de öðrenci gençliðin olaylarýn bu geliþimini ve geniþ etkisini önceden öngörmediklerini gösteriyor. Hükümet ve bir bütün olarak gericilik, hiç beklemedikleri bu eylemler dizisi karþýsýnda büyük bir þaþkýnlýk ve öfkeli ruh hali içindeydiler. R.T Erdoðan’ýn ilk açýklamalarý bu ruh hali ve öfkeyi açýða vuruyordu. Sürecin baþýnda R.T Erdoðan’ýn öfkede geldiði zirve nokta, “böyle öðretim üyesi olsa ne olur olmasa ne olur” idi. Doðrusu, tahsil düzeyi Ýmam Hatip’ten ibaret olan ve kendini “Ýstanbul’un imamý” olarak tanýmlamaktan hazla karýþýk gurur duyan birinden daha derin bir düþünce, bir deðerlendirme beklemek, Kayseri daðlarýnda vapur beklemekten farksýz olurdu. Onun kendi kendine sorduðu ve yanýtýný bulamadýkça öfke krizlerine kapýldýðý soru þuydu: Nasýl olur da her þeye kadir ve hâkim olan kendisi öðrenciler tarafýndan protesto edilirdi? Unuttuðu þey, kendisinin herkesin deðil ama savaþ halindeki sýnýflardan sadece birinin adamý olduðuydu; yani unuttuðu þey iþin özüydü. Çapsýz, bilgi ve kültür birikiminden yoksun kadrolarý devletin tepesine taþýyan, burjuva sýnýfýn, tekelci sermaye egemenliðinin kendi öz durumudur. Sözlerimizin daha iyi anlaþýlmasý için Ýçiþleri Bakaný Ý.N Þahin’in profiline açýklayýcý örnek olarak bakýlabilir. Baþka örneklere, örneðin Bülent Arýnç gibilerine, hatta Meclisin tümüne bakýlabilir. Burjuva egemenliðin zirvesindeki bu bozulma hali, uzun yýllarý alan iç savaþtan, devrimci durumdan, sermaye sýnýfýnýn toplumu yönetememesinden ve ayakta kalmak için emekçi sýnýflarla sa226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
vaþmaktan baþka bir yol bulamamasý durumundan baðýmsýz biçimde açýklanamaz. Týpký 19. Yüzyýlýn ortalarýnda, Avrupa’nýn Fransa’sýnda koþullarýn, Marx tarafýndan “vasat bir alçak” olarak tanýmlanan, Louise Bonapart’ý burjuva egemenliðin zirvesine taþýmasýnda olduðu gibi. Egemenliðini ayakta tutabilmek için kitlelerle sürekli bir savaþ halinde olmak durumunda olan sermaye sýnýfýna bilgi, kültür ve deneyim birikimine sahip kadrolar deðil iç savaþý sert biçimlerle yürütecek, zor yöntemlerini kullanýrken ayný zamanda bu yöntemleri emekçi sýnýflar ve devrimin güçleri karþýsýnda çekinmeden savunacak kadrolara ihtiyacý var. R.T Erdoðan’ýn açýklamalarýnda zor yöntemlerini ancak bir kenar mahalle kahvehanesinde rastlanabilecek hoyratlýkta bir üslupla, açýkça savunmasýnýn açýklamasý budur. Hal böyle olunca, hükümetin ortamý yatýþtýracak politikalar izlemek yerine polisi devreye sokmasýnda þaþýlacak bir durum yoktu. Polis, tam da kendinden beklendiði gibi, öðrencilerin arkasýnda duran üniversite yönetimini suçlayarak gözaltý operasyonlarýna baþladý. “Polis orantýlý güç kullanmalýydý” diyen Ýçiþleri Bakanýnýn tepkileri yatýþtýrmak ve zevahiri kurtarmak için böyle konuþtuðunun farkýndaydý. Polis, bu yüzden, Ýçiþleri Bakanýna deðil, savcýlara ve asýl olarak R.T Erdoðan’a bakýyordu. R.T Erdoðan ise, yangýný benzin bidonuyla söndürmeye koþan itfaiye eri gibiydi. Zevahiri kurtarmak için bile olsa polisi eleþtirecek, savcýlara “dur” diyecek hali yoktu. Polisin eli, kendisine en çok ihtiyaç duyulan bu koþullarda, soðutulamazdý. Kuzu postuna bürünmenin deðil, düþmanýna korku salacak þekilde hýrlamanýn zamanýydý.
VE DEVRÝM Yeni Evrede
Mücadele Birliði
Devrim ve Hedefler Ama devrim burjuva egemenliðin, faþist devletin doruk noktalarýna burjuva sýnýfýn vasat kadrolarýný fýrlatýyorsa ayný devrim baþka koþullarda etkisi sýnýrlý, her an rastlanabilen bir çatýþmadan öteye geçmeyecek bir eylemi bu denli etkili, bu denli yaygýn ve sürekli hale getiriyor. Koþullarýn devrimci karakteri, ortamýn tutuþmaya hazýr bir bozkýr özelliði taþýmasý böyle bir öðrenci eylemine tahmin edilenin çok ötesinde politik etki yaratma gücü yükledi. Elbette, koþullarýn devrimci kitle eylemlerine politik etki yaratma gücü yüklemesi öðrenci eylemleriyle sýnýrlý deðil. Koþullarýn devrimci karakteri hemen her eyleme bu özelliði veriyor ve bu yüzden her devrimci kitle eylemi devrimci bir ayaklanmaya, bir isyana dönüþme, geniþ alanlara yayýlma ve geniþ kitleleri içine çekme özelliði kazanýyor. Tekelci sermaye sýnýfý ve onun politik kadrolarý koþullarýn bu devrimci karakterinin farkýndalar. Dahasý, öðrenci gençliðin taþýdýðý devrimci potansiyelin; bu potansiyelin önünün açýlmasý durumunda ne gibi sonuçlarla karþý karþýya kalacaklarýnýn da farkýndalar. Ortamýn en ufak bir kývýlcýmla tutuþmaya hazýr bir bozkýrý andýrdýðýný biliyorlar ve bu yüzden en ufak bir kývýlcým belirtisini gördüklerinde onu anýnda söndürmek, yayýlmasýný önlemek için ellerinde ne varsa harekete geçiriyorlar. Tekelci sermaye sýnýfý ve emperyalistler, Türkiye ve Kürdistan’da bir devrimden, “Tahrir”in bu topraklara uyarlanmasýndan korkuyorlar ve bu korku onlarýn tüm eylemlerine, politikalarýna yön veriyor. Sýradan bir protesto eyleminin binlerce polisin ve onlarca zor aracýnýn devreye sokulmasýyla bastýrýlmak istenmesinin nedeni budur. Devlet ve hükümetin devrimci kitle eylemlerini
“yumuþak, barýþçýl” yöntemlerle karþýlama yeteneði giderek daha çok ortadan kalkýyor. Bu nedenle, devletin, hükümetin devrimci kitle eylemlerine karþý kullandýðý þiddet ve zor yöntemlerini R.T Erdoðan’ýn ihtiraslarý, otoriter eðilimleri gibi kiþisel özellikleri ile açýklamaya çalýþmak büyük bir hata olur. Sorun kiþilerin þahsi özelliklerinden deðil, sömürü sisteminin, tekelci kapitalist düzenin içinde bulunduðu koþullardan kaynaklanýyor. Yani sorun kiþilerin deðil, sistemin sorunudur. Bu gerçek, devrimci kitle hareketinin, bu hareketlerin öznesi durumundaki güçlerin temel hedefinin ne olmasý gerektiðini de gösteriyor. Hareketin gerçek zaferi için, hedef, birincil amaç kiþiler ya da düzen için bir takým düzenlemeler, yani sömürü düzeninin saðýnýn solunun yamanmasý deðil, kendisi olmalýdýr. Tekelci sermaye sýnýfýnýn Türkiye ve Kürdistan’da tekrarýndan korktuðu “Tahrir”in özü nedir? Bu örneðin özü, kitlelerin doðrudan siyasal iktidarýn devrilmesini ve yeni, halkýn çýkarlarýný koruyacak, temel alacak bir iktidarýn kurulmasýný savaþýmlarýnýn birinci hedefi yapmýþ olmalarýdýr. Mýsýr’da kitleler, saðýnda solunda dolanmadan, sorunu eðip bükmeden iktidar hedefini en baþa koydular ve savaþýmlarýný böyle yürüttüler. Mýsýr emekçilerinin, öðrenci gençliðinin ve diðer sömürülen kitlelerin mücadelesini bu derece etkili kýlan, ona tarihsel bir önem yükleyen etken iþte budur. Tekelci sermaye sýnýfý iþte bu örneðin “kendi topraklarýnda” tekrarýndan korkuyor. Yoksa düzenin herhangi bir kadrosunun, partisinin ya da kurumunun protesto edilmesinin kendi sýnýf çýkarlarý açýsýndan pek de yaþamsal olmadýðýný herkesten iyi biliyor. Elbette, bir baþlangýç noktasý, bir kalkýþ noktasý, baþkalarý226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
Gündem
nýn da katýlabileceði bir “genel bahane” olmasý amacýyla kendi varlýðýnda düzeni temsil eden bir kiþi ya da kurum da protesto edilebilir. Ancak bu sadece ifade ettiðimiz sýnýrlar ve amaçlar dâhilinde olmalý ve hiçbir zaman iktidar hedefinin ikinci plana itilmesine neden olmamalýdýr. Ýktidar hedefi unutulur, ikinci plana atýlýr ve düzenin þahsiyetlerini ya da kurumlarýný protesto temel amaç haline dönüþtürülürse ne olur? Pek çok eylemde ve son olarak ODTÜ gençliðinin eyleminde olduðu gibi, hareket giderek tavsar, kýsa zamanda hedefsiz kalýr ve bir sonraki benzer eyleme kadar söner. Hareketin bu kendini sürekli tekrarý öðrenci kitlesinde býkkýnlýk, kanýksamýþlýk, ilgisizlik gibi duygulara yol açar. Bu olumsuzluðun önüne geçmenin yolu, öðrenci gençliðin sosyal reformist parti ve örgütlerden öðrendiði tüm hurafeleri, güncel mücadele üzerine dinlediði tüm vaazlarý bir kenara atmasý ve Deniz Gezmiþlerin yolunu tutmasýdýr. Denizlerin yolu hakkýnda bir fikir edinmek için çok çabaya gerek yok; devrimci öðrenci gençlik ODTÜ kampüsünde kocaman harflerle yazýlý “DEVRÝM” yazýsýna baksýn yeter. Orada Denizlerin daha yolun baþýnda iken mücadelelerinin bayraðýna ne yazdýklarýný görecekler. Deniz’ler “DEVRÝM” yazýsýný oraya sonraki yýllarda sosyal reformistler gelip o yazýnýn önünde nostalji yapsýnlar diye deðil, devrimci öðrenci gençlik ne için mücadele etmesi gerektiðini, mücadele bayraðýna ne yazmasý gerektiðini görsün diye yazdýlar. Denizlerin yolunda yürümek için devrimci öðrenci gençliðin Leninist Parti bayraðý altýnda toplanmaktan, onun yolunda yürümekten baþka seçeneði yoktur.
15
Yeni Evrede
Zindanlar
Mücadele Birliði
SAVAÞANLAR ANLATIYOR DÖRT ATEÞTEN GÜN ETKÝNLÝÐÝ
19 Aralýk 2000’de “Hayata Dönüþ Operasyonu” adýyla devrimci tutsaklara yapýlan katliamýn hem politik nedenlerini, hem de devrimci tutsaklarýn kahramanca mücadelesini anlatmak için Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde Mücadele Birliði Platformu’nun düzenlediði bir söyleþi gerçekleþtirildi. 22 Aralýk Cumartesi günü saat 14.00’te baþlayan “Yaþayanlar Anlatýyor” etkinliðini “Dört Ateþten Gün Dört Ölümden Gece” þiiri ile baþladýk. Þiirden sonra söz, saldýrýlar sürecinde cezaevinde olan Vefa Serdar’a býrakýldý. Vefa Serdar 19 Aralýk sürecine gelene kadar devletin baþka zindan katliamlarý da yaptýðýný, daha önce 1995 yýlýnda Buca zindanýnda, 1996’da Ümraniye ve Diyarbakýr Zindanýnda, 1999’da Ulucanlar Zindanýnda katliamlar yaptýðýný, bu katliamýn aslýnda 19 Aralýk katliamýnýn provasý olduðunu anlattý. Serdar devletin Ulucanlar’da çok daha büyük bir katliamý düþündüðünü, hazýrlýklarýný buna göre yaptýðýný, ama devrimci tutsaklarýn direniþinin bunu engellediðini, Çanakkale ve Ümraniye zindanlarýnda tutsaklarýn savunma pozisyonundan çýkýp saldýrýya geçmesinin, devletin F tipi saldýrýsýný o an için durdurup, daha sonraya ertelemesine neden olduðunu söyledi. Türkiye ve Kürdistan’da sýnýflar mücadelesi ile zindanlar arasýnda her zaman bir bað olduðunu söyleyen Vefa Serdar, 19 Aralýk katliamý öncesinde zindanlarýn devrimin geliþiminde önemli bir yere sahip olduðunu söyleyerek, devrimci tutsaklarýn burada canlarý pahasýna elde ettikleri mevzileri her geçen gün geliþtirdiklerini, devletin zindanlardaki mücadelenin dýþarýyý hareketlendirmesine karþý tedbir almazsa, sisteminin tehlikeye düþeceði düþüncesine kapýldýðýný; zindanlardaki mücadeleyi bastýrmadan dýþarýdaki mücadeleyi bitiremeyeceðini ve bu nedenle böyle büyük bir katliama giriþtiðini söyledi. Bunun taammüden (önceden planlanarak) insan öldürmek olduðunun dönemin Ýçiþleri Bakaný Saadettin Tantan’ýn aðzýndan sonradan itiraf edildiðini söyleyen Vefa Serdar, bugün de devletin zindanlardaki devrimci tutsaklara karþý rehine politikasýný izlediðini, savaþýn yükselmesi karþýsýnda içerideki devrimci tutsaklara saldýrýlarýný arttýrdýðýný söyledi. Ardýndan saldýrý sýrasýnda devrimci tutsaklarýn yaratmýþ olduðu destansý mücadeleyi anlatarak söyleþinin soru cevap bölümüne geçildi. Söyleþinin bitiminden sonra þiir grubundan arkadaþlar “Hapiste Yatacak Olana Bazý Öðütler” adlý þiir ile “Akþam Erken Ýner Mapusaneye” adlý þiirleri okudu. Þiirlerin ardýndan da müzik grubunun günün anlam ve önemi üzerine türküleri ile etkinlik sonlandýrýldý. Etkinliðe gelen insanlarla yapýlan sohbetlerde etkinlik ile ilgili olumlu tepkileri vardý. Antep Mücadele Birliði Platformu
16
“Yarým kalmayacak daraðacýndakinin haykýrýþý / Yarým kalmayacak düþleriniz gülüþleriniz / Eðer adýnýz ise hepinizin birden / DEVRÝM / Yoldaþlar o zaman adýnýz yarým kalmayacak” 19 Aralýk 2000 tarihinde 20 cezaevine yapýlan katliamý unutmamak ve unutturmamak için Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde 29 Aralýk günü “Dört Ateþten Gün” adlý bir etkinlik gerçekleþtirdik. Etkinlik salonu giriþinde ise Murat yoldaþýn resmi ve cezaevlerinden gelen mektup, kartlardan oluþan bir sergi düzenledik. Etkinliðimiz 19 Aralýk zindan savaþlarýnda ölümsüzleþen Murat Ördekçi ve 27 devrimci tutsak, 28 Aralýk’ta Roboski’de katledilen 19’u çocuk 34 kiþi nezdinde yapýlan saygý duruþu ile baþladý. Ardýndan 19 Aralýk zindan savaþlarýndan kýsaca söz eden sunucu arkadaþýmýz sözü, söyleþisini yapmak üzere 19 Aralýk’ýn Çanakkale zindanýnda tanýðý ve savaþçýsý olan Vefa Serdar’a býraktý. Serdar konuþmasýnda 96’da Diyarbakýr zindanýna yapýlan katliamdan söz etti ve bu katliamýn dýþarýdaki mücadelenin yükseldiði dönemde gözdaðý vermek adýna yapýldýðýný söyledi. Ardýndan yine 96’da yapýlan Ulucanlar katliamýndan söz etti, sonrasýnda 99’da Ulucanlar’a yapýlan operasyonu anlattý ve 12 devrimci tutsaðýn katledildiðini söyledi. Bu olay üzerine Çanakkale ve Ümraniye zindanlarýnda yapýlan iþgalden ve Çanakkale zindaný idare binasýnýn nasýl ele geçirdiklerinden söz etti. 19 Aralýk’ta yapýlan “hayata dönüþ” operasyonunun aslýnda 99’da yapýlmak istendiðini, ancak Çanakkale ve Ümraniye’deki kazanýmlardan sonra bunu bir yýl ertelemek zorunda kaldýklarýný söyledi. Devletin 19 Aralýk operasyonunu gerçekleþtireceðini önceden görüp kendilerinin de bunun için tedbirler aldýklarýný söyledi. Devlet nasýl savaþa hazýrlanýyorsa, ayný þekilde kendilerinin de her anlamda savaþa hazýrlandýklarýný söyledi. Süren zindan savaþlarýnda politik farklýlýklarýn bir kenara býrakýldýðýný ve faþist devlete karþý siper yoldaþlýðýnýn tam anlamýyla örüldüðünü ifade etti. Devletin devrimci tutsaklarý rehine olarak gördüðünü ve bu anlamda dýþarýdaki mücadele yükseliþe geçtiðinde ilk saldýracaklarý yerin zindanlar olduðunu söyleyen Serdar, bu yüzden bizlerin de devrimci durum yükseliþe geçtiðinde ilk adým olarak zindanlarý yýkýp devrimci tutsaklarý özgürleþtirmemiz gerektiðini söyleyerek konuþmasýný bitirdi. Soru cevap kýsmýndan sonra söyleþiyi sonlandýrdýk. Söyleþinin ardýndan Mersin Ayýþýðý Þiir Atölyesi’nin þiir dramatizasyonu sunuldu. Þiir dinletisinin ardýndan okunan türkü ve marþlarla etkinliðimizi sonlandýrdýk
226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
Adana Ayýþýðý Sanat Merkezi
KELÝMENÝN GERÇEK ANLAMIYLA SAVAÞTIK!
Yeni Evrede
Zindanlar
Mücadele Birliði
19-22 Aralýk 2000’de yaþanan 4 gün zindan savaþlarýný yaþayan tutsaklar, aradan geçen 12 seneden sonra yaþanýlanlarý genç kuþaklarla paylaþtýlar. “Hayata Dönüþ Operasyonu”nun hem maðdurlarý, hem kahramanlarý olan devrimci tutsaklar, 19 Aralýk akþamý Taksim Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde yaþanan 4 günü anlattýlar. Antep Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin hazýrlamýþ olduðu 19 Aralýk’ý anlatan sinevizyon, aslýnda tüm yaþananlarý özetliyordu, içerisi-dýþarýsýyla, vahþeti-yürekliliðiyle, duygusu-coþkusu ile. 4 gün savaþlarýnýn bu görsel özetinden sonra, bu savaþý 3 gün boyunca Çanakkale Zindaný’nda yaþayan Vefa Serdar sözü aldý ve yaþadýklarýný anlatmaya baþladý. Zindan katliamýnda sað kolunu kaybetmiþ olan Vefa Serdar, Nisan 2003’te tahliye tahliye olduðunda, yaþadýklarýný anlatýp anlatmama konusunda tereddütleri olduðunu anlatarak baþladý söze. Anlatmak ya da anlatmamak çeliþkisinde olduðunu söyleyen Serdar, yaþanan bu vahþetin insanlarý korkutabileceði, devrim mücadelesinden caydýrabileceði, “demek ki devrim mücadelesinin bedeli insanýn kolu olabiliyormuþ” diye geri çekebileceðini; ayný þekilde de bir devrimcinin kolunu kaybettiði halde mücadeleden yýlmadýðýný göstererek insanlarý yüreklendirebileceðini düþündüðünü anlatýyor. “Gazi Mahallesinde bir kýz çocuðu ile tanýþmýþtým, ‘bu amcanýn koluna ne olmuþ’ diye soruyordu. Annesi de ‘köpekler koparmýþ kýzým’ demiþti. Bir çocuða bu yaþananlarý nasýl anlatabilirsiniz ki? Ben de ‘evet, köpekler yaptý ama iki ayaklý köpekler’ diyebilmiþtim sadece. O ise bana cevap olarak, ‘o zaman büyüdüðümde ben de onlarýn kolunu koparacaðým’ demiþti” diyen Serdar, bu katliamýn aleni bir þekilde hazýrlandýðýný, planlandýðýný anlattý ve “Hikmet Sami Türk adýný sakýn unutmayýn, Mehmet Aðar’ý da. Onlar bu katliamýn hayata geçirilmesinde önemli rol oynadýlar. Bir zamanlar adý daða-taþa yazýlan Ecevit’i de unutmayalým” diyerek bu katliamýn iþaretlerinin 95 Buca, 96 Ümraniye ve Ulucanlar cezaevleri katliamlarý ile verildiðini söyledi. Bu katliamlarýn fotoðraflarý ellerine ulaþtýðýnda, “demek ki biz bu kadar güçlüyüz ki bu kadar vahþetle saldýrýyorlar” dediklerini anlattý. “Devlet bize gözdaðý vermek istedi. Ve biz öyle bir cevap verdik ki, bunda Leninist tutsaklarýn payý büyüktür. Biz maðdur edebiyatý yapmayacaðýz. O zaman da sloganýmýz ‘SAVAÞ’ idi.” diyerek F tipleri ile amaçlananýn devrimin öncüsü devrimci tutsaklarla emekçi halkýn baðlarýný koparmak olduðunu söyleyerek tüm F tiplerinin þehir dýþýnda ya da dað baþlarýnda olduðuna dikkat çekti ve “þehrin içindeki bir cezaevi devrimin kalesidir” diyerek Bayrampaþa Zindanýný örnek verdi.
Bir katliamýn gelmekte olduklarýný farkedip Leninist tutsaklar olarak kendilerinin de aylar öncesinden bu saldýrý için hazýrlýk yaptýklarýný, söyleyen Serdar, TDKP’lilerin (bugünkü EMEP)’in tavrýný hiç unutmamamýzý, ve her yerde anlatýlmasýný tavsiye ederek, onlarýn ilk “teslim ol” çaðrýsýnda nasýl sürünerek çýktýklarýný anlattý. Kendisinin ise, Ölüm Orucu Savaþçýlarýna gaz bombasý gelmesin diye onlara ýslak battaniye ile siper olurken kolundan vurulduðunu söyledi. O günleri anlatýrken duygularýna engel olamayan Serdar, Bayrampaþa’da yakýlan devrimci kadýn tutsaklarýn yürekliliðini ve yine Bayrampaþa’da vurularak ölümsüzleþen Murat Ördekçi’yi anlattý, “insan olabilmek, insan kalabilmek, Murat yoldaþ gibi öne çýkýp ‘asýl siz teslim olun’ diyebilmektir. Murat yoldaþ, ‘devrim halayý’nda ölümsüzleþmiþti. Ona layýk olmak için, o günü unutmamamýz lazým. O, o savaþýn komutanýydý ve yaralý iken bile ‘yoldaþlarý koruyun’ diyordu. Biz, kelimenin gerçek anlamýyla savaþtýk. Tarih bunu yazdý. Düþmaný ilk karþýlayan, ilk püskürtenler arasýnda yoldaþlarýmýz vardý.. Gencecik yoldaþlarýmýzýn, hayatlarýnýn baharýnda yoldaþlarýmýzýn gencecik yaþamlarýný devrime adadýklarýný unutmayýn yoldaþlar” diyen Vefa Serdar, geride bir duygu seli býrakarak sözünü bitirdi. Sonrasýnda söz alan bir baþka konuþmacý bu savaþýn sonrasýna dikkat çekti. Tarihin en uzun Ölüm Orucu eyleminin bu katliamdan sonra baþladýðýný hatýrlatarak Sibel ve Aysun’un burada ölümsüzleþtiðini söyledi, “Yoldaþlarýmýz 300-400-500’lü günlere varan eylemler yaptýlar” dedi. “Bize cüretin ve cesaretin yolunu açan yoldaþlara sahibiz. Bize, onlarýn yolundan yürümek kalýyor” diyerek sözlerini bitirdi. 19 Aralýk’ý dýþarýda karþýlayan bir Leninist ise “bu katliamýn bir de dýþarýsý var, sokaklar boyutu var” diyerek o dört gün süresince, öncesinde ve sonrasýnda yaþananlarý, yapýlan eylemleri anlattý. “Bu Taksim’de her gün coþkulu eylemler yapýldý binlerce kiþiyle, ama 19 Aralýk’tan sonra býçak gibi kesildi. Burada eylem yapan sadece biz Leninistler kaldýk” dedikten sonra Murat Yoldaþýn cenazesini almak için harcadýklarý çabayý, pek çok yoldaþýn daha ölümsüzleþtiði haberleriyle yaþadýklarý duygu yoðunluðunu ve bir avuç insanýn Fransýz Konsolosluðu’nun iþgali ile katliamý uluslararasý boyuta taþýma çabalarýný anlattý. “Biz bir avuçtuk ama bir avuç çelik çekirdektik” diyen konuþmacý genç kuþaða da “Saðlam bir mirasýnýz var, uðruna bedeller ödenen. Ona kýskançlýkla sahip çýkýn” dedi. Saatler 22.00’yi geçerken sona eren bu söyleþiden sonra kimse uzun süre salondan ayrýlamadý. 19 Aralýk katliamýný bu kadar ayrýntýlarýyla ilk kez dinlediði genç kuþak, gözyaþlarýný silerek öfkesini-kinini yeniden biledi.
226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
17
Yeni Evrede
Sokaklar
NEFESÝMÝZ ENSENÝZDE OLACAK
Galatasaray Meydaný’nda 403. kez eylemlerini yapan Cumartesi Anneleri, bu hafta Ahmet Kalpar’ýn kaybediliþini anlattý. Dosyayý Meral Þahin açýkladý. Ahmet Kalpar’ýn DEP Siverek Ýlçe Örgütü’ne üye olduðunu, 7 Aralýk 1993 günü Bucak Aþireti’nden Osman Kaçak ve yanýndaki silahlý ve yüzü maskeli kiþilerce kaçýrýldýðýný aktaran Þahin, Kalpar’dan bir daha haber alýnamadýðýný, ailenin baþvurularýnýn da “Bizde böyle biri yok” þeklinde yanýtlandýðýný belirtti. Kalpar’ýn Bucak Aþireti, jandarma, valilik, emniyet müdürlüðü ve savcýlýðýn iþbirliði içinde kaybedildiðini ifade eden Þahin, Urfa Siverek’te gerçekleþen tüm kayýplardan Bucak Aþireti’nin sorumlu olduðu, bunun da Baþbakanlýk Teftiþ Kurulu tarafýndan 13 Aðustos 1997’de hazýrlanan Susurluk Raporu’nda Bucak Aþireti ile devlet iliþkilerinin belgelenmiþ olmasýyla kanýtlandýðýný söyledi. Þahin, Ahmet Kalpar’ýn kaybedilmesinden dönemin Cumhurbaþkaný, Baþbakan, Genel Kurmay Baþkaný, Emniyet Genel Müdürü’nün sorumlu olduklarýný belirtti. Cumartesi Anneleri 404. kez toplandýklarý Galatasaray Meydaný’nda 23 Aralýk 1980 tarihinde Kars’ta pankart asarken gözaltýna alýnan ve kaybedilen Mahmut Kaya’nýn dosyasýný açýkladý. Mahmut Kaya 23 Aralýk 1980’de Maraþ Katliamý’nýn 2. yýldönümü olmasý nedeniyle “Maraþ Katliamýnýn Hesabý Sorulacaktýr” yazýlý pankartý asarken gözaltýna alýndý. Kars Sýkýyönetim Komutanlýðý tarafýndan Siyasi Þube Müdürlüðü’ne ayrýlan sorgu birimine götürülen Mahmut Kaya’dan bir daha haber alýnamadý. Gördüðü aðýr iþkenceler sonucunda on gün sonra yaþamýný yitiren Kaya’nýn ailesi, Sýký Yönetim Komutanlýðý’na, Emniyete, Valiliðe baþvurmasýna raðmen 21 yaþýndaki oðullarý hakkýnda hiçbir bilgiye ulaþamadý. Kaya’nýn gözaltýna alýnmasýna iliþkin tüm deliller yok edildi ve aileye “Mahmut Kaya adlý þahýs gözaltýna alýnmamýþtýr” yanýtý verildi. Mahmut Kaya ile birlikte gözaltýna alýnan Hüseyin Makal ve Davut Aksu çýkarýldýklarý mahkemede Mahmut Kaya’nýn gözaltýna alýndýðýna ve iþkence gördüðüne iliþkin tanýklýk yaptýlar.
18
Mücadele Birliði
Gözaltýnda yaþadýklarýný anlatýlar ve suç duyurusunda bulundular. Kars’ta ayný tarihlerde kaybedilen Cemil Kýrbayýr’ýn aðabeyi Mikail Kýrbayýr söz aldý. “Gözaltýna kaybedilenlerin yakýnlarý merhaba, Gözaltýnda kaybedenlerin yargýlanmadýðý, cezalandýrýlmadýðý, kayýplarýn yakýnlarý merhaba, 32 yýldýr kayýplarýnýn bulunmasý için adalet arayanlar, insan haklarý savunucularý merhaba. 32 yýl önce yüreðimize bir ateþ düþmüþ, bu ateþ hala içimi yakýyor” diyerek sözlerine baþladý.“Bizler bu sorumlularýn yargýlanmasý için mücadeleden hiç vazgeçmedik bundan sonrada asla vazgeçmeyeceðiz. Bundan hiç kimsenin þüphesi de olmasýn” dedi. Mahmut Kaya ile birlikte gözaltýna alýnan, yaþadýðý iþkenceye ve öldürülmesine tanýklýk etmiþ olan Davut Aksu, gözaltýnda
alýnmalarýndan itibaren Mahmut Aksu’ya uzun süre ve çok aðýr iþkenceler uygulandýðýný anlattý. Mahmut Aksu’ya uygulanan iþkencelerden dolayý belden aþaðýsýnýn simsiyah olduðunu, derilerinin çekildiðinde koptuðunu ve yaralarýnýn kangrene dönüþtüðünü söyledi. Ölmeden çok kýsa bir süre önce sabaha karþý 03.00 sýralarýnda Kaya’nýn Bitlis’te Beþ Minare’yi mýrýldandýðýný, biraz sonra da aðzýndan su gelerek yanýnda öldüðünü söyledi. Aksu, Turan Saðlam’ýn da gözaltýnda öldüðünü belirterek “Onlar ölmeseydi ben ölecektim ya da bir baþkasý ölecekti. Ben ölseydim belki onlar ölmeyeceklerdi. Daha fazla ölümü göze alamadýklarý için ben sað kaldým. Benim 32 senedir yaþama amacým bu insanlarý öldürenlerin yargýlanmasý ve ce226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
zalandýrýlmasý için mücadele vermektir. Buradaki insanlar bunun için mücadele veriyorlar. Sorumlularý yargýlanýp cezalandýrýlýncaya kadar da bu mücadeleden vazgeçmeyeceðiz” dedi. Mahmut Kaya’yý anmak için ölmeden önce mýrýldandýðý Bitlis’te Beþ Minare’yi bir kayýp yakýný okumaya baþladý. Cumartesi Annelerinin de eþlik etmesiyle duygulu anlar yaþandý. Cumartesi Anneleri 405. oturma eyleminde Ýsmail Bahçeci’nin akýbetini sordular. Ýlk önce 1995’te kaybedilen Murat Yýldýz’ýn annesi Hanife Yýldýz konuþtu ve Roboski katliamýnda hayatlarýný kaybedenleri andý, ardýndan oðlu Murat için yazdýðý þiiri okudu; 1996 12 Ocak’ta kaybedilen Ahmet Kaya’nýn annesi Emine Kaya Erbek de Kürtçe bir konuþma yaptý. Daha sonra Ýsmail Bahçeci’nin kardeþi “24 Aralýk’a kadar her iki günde bir evimiz resmi polisler tarafýndan basýlýrdý, 24 Aralýk’ta kardeþim kaybolduktan sonra polis bir daha evimize gelmedi, alýn size bir gerçek” diye konuþtu. Cumartesi annelerinden Canan Yýldýz basýn açýklamasý yaparak Ýsmail Bahçeci’nin hayat hikâyesini þöyle anlattý: “Bugün gözaltýnda kaybedilmesinden Mehmet Aðar’ý sorumlu tutuðumuz Ýsmail Bahçeci’nin kaybediliþinin 18. yýlý nedeniyle bir aradayýz. Ýsmail, güzel konuþan, karikatür çizen, þiir yazan, güzel saz çalan, türkü söyleyen, espritüel, özgüveni yüksek, bilgisi ve donanýmýyla etkileyici bir gençti. Marmara Üniversitesi Basýn Yayýn Yüksek Okulu’nda öðrenciydi. Gençlik hareketinin içindeydi; Türkiye Öðrenci Denekleri Federasyonu Baþkanýydý. Bu nedenle polisin hedefindeydi. Defalarca gözaltýna alýnmýþ, aðýr iþkence görmüþtü. Son olarak 24 Aralýk 1994 günü gözaltýna alýndý. Ýstanbul Emniyet Müdürlüðü Terörle Mücadele Þubesi’ne götürüldü ve kendisinden bir daha haber alýnamadý.” Yýldýz, ailenin tüm resmi baþvurularýna raðmen Ýsmail’in gözaltýna alýndýðý inkâr edildiðini söyledi ve konuþmasýný dönemin tüm bakanlarýn ve yetkili görevlilerin hak ettikleri cezayý alana kadar mücadele edeceklerini belirterek konuþmasýný bittirdi.
Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
‘ADIM DENÝZ’ DEMEYE DEVAM EDECEÐÝZ! Grup Emeðe Ezgi, Antep’te THKO savaþçýlarý Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan, Hüseyin Ýnan’ýn idam ediliþlerinin 40. yýlý nedeniyle yapýlan anmaya katýlmýþtý. 6 Mayýs 2012’de, albümlerindeki parçalardan “Adým Deniz” adlý parça baþta olmak üzere kendi besteleri ve bir çok devrimci parçayý bu anmada Antep’te Denizleþenlerle paylaþtýlar. Anma sonrasýnda Grup Emeðe Ezgi üyelerinin de içinde bulunduðu 12 kiþi hakkýnda “örgüt üyeliði”, “suç ve suçluyu övmek”, “örgüt propagandasý içeren slogan atmak” iddialarýyla dava açýldý. Grup Emeðe Ezgi üyelerinin ilk duruþmasý 12 Aralýk günü Adana 10.Aðýr Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Emeðe Ezgi üyeleri duruþmadaki ifadelerinde haklarýnda hazýrlanan iddianamenin hiçbir somut delile dayandýrýlmaksýzýn sadece insanlarýn suçlanmasý amaçlanarak oluþturulduðunu belirterek “Bu iddianame masumiyet karinesi denilen ‘suçluluðu ispat edilene kadar herkes masumdur’ þeklindeki en önemli hukuk kuralý ihlal edilerek hazýrlanmýþtýr. Suçlamalarýn hiçbirisi somut bir delile dayandýrýlmadan, eylemin yasadýþý olduðu, eyleme katýlan kiþilerin ise yasadýþý örgüt üyesi olduklarý belirtilmiþtir” dediler. Emeðe Ezgi üyeleri kendileriyle birlikte yargýlananlar da sosyalizm ve devrimcilik kavramlarý üzerinde durarak, anmada söylenen ve suç sayýlan þarkýlarýn bazýlarýnýn Grup Emeðe Ezgi’ye bazýlarýnýn ise Ruhi Su’ya þiirlerin ise Nazým Hikmet’e ait olduðu ve bunlarýn baþka etkinliklerde de sürekli söylendiðini belirttiler. Emeðe Ezgi üyeleri ve diðer yargýlananlar ifadelerini “Bu iddianame, insanlarýn ifade özgürlüðünün kýsýtlanmasý anlamýný taþýr. Denizler ise her zaman savunacaðýmýz deðerlerdir.” diyerek tamamladýlar. Duruþma 27 Þubat 2013 tarihine ertelendi. Emeðe Ezgi’nin haklarýnda dava açýldýðýný duyurmalarý üzerine dostlarý da destek vermek için duruþmaya gelmiþlerdi. Duruþma sonrasýnda Grup Emeðe Ezgi “Bizi bu davamýzda yalnýz býrakmayan bizimle birlikte ‘Adým Deniz’ diyen tüm dostlarýmýza teþekkür ederiz, her zaman her yerde bir ayný sözleri söyleyeceðimizi bir kez daha ilan ediyoruz: Adým Deniz, Adým Yusuf, Adým Hüseyin… Devrimciyim…!” diyerek adliyeden ayrýldýlar.
GENÇ EMEKÇÝLERDEN FÝLM GÖSTERÝMÝ
Genç Emekçiler Birliði olarak, 23 Aralýk Pazar günü, Gazi Mahallesi’nde bulunan Emeðin Dünyasý gazetesinin etkinlik salonunda 1960’lý yýllarda çekilen ve iþçi sýnýfýnýn haklarýný ele alan ilk filmlerden olan, “Karanlýkta Uyananlar” filminin gösterimini yaptýk. Film, bir boya fabrikasýnda iþçilerin patronlara ve kendi içlerindeki hainlere karþý verdikleri mücadeleyi anlatýyor. Filmde sürekli sendikal örgütlenme çaðrýsý ve örgütlü olamayan iþçinin patron karþýsýnda nasýl zayýf kaldýðý ifade ediliyor. Daha sonra fabrikanýn yabancý bir þirkete satýlmasý gündeme geliyor ve iþçilerin aylarca maaþlarý ödenmiyor. Sendikal örgütlenmeye karþý olan iþçiler de, koþullar artýk dayanýlmaz hale gelince, birlikte olmanýn bilincine varýyor ve grev kararý alýyorlar. Film bitiminde grevin neyle sonuçlandýðý tam ifade edilmemiþ. Sadece yabancý bir þirkete satýlan fabrikanýn iþçileri alacaklarýný almak için 20 gün boyunca fabrikayý kendileri için çalýþtýrmalarý ile sona eriyor. Film gösterimi bittikten sonra, film üzerine sohbet ettik ve bugüne dair dersler çýkardýk. En baþta genç olan iþçilerin örgütlenmesinin ne kadar önemli olduðunu ve mücadeleyi genç iþçilerin omuzladýðýný ve omuzlamasý gerektiði üzerine vurgu yaptýk. Filmde aile babasý olan iþçilerin greve ve sendikaya katýlma konusundaki kararsýzlýklarý da iþlenmiþti. Sonrasýnda en az örgütlenme kadar, ne için örgütlenmek gerektiðinin de önemli olduðunu vurguladýk. Ýþçileri iþsizlik belasýndan, yoksulluktan ve sefaletten kurtaracak olanýn hangi sistemde olduðunu iyi ifade etmemiz gerektiði üzerine durduk. Ýþçilerin yalnýzca iþçi sýnýfýna güvenebileceðini ve sermaye sýnýfýndan bir þey ummamasý gerektiðini de ifade ettik. Filmde iþlenen konulardan biri de yabancý sermayenin ülkeye girerek, ciddi bir iþsizlik sorununu doðurmasýydý. Bu süreci bugün de yaþamaktayýz. Özelleþtirmeler yoluyla iþçilerin nasýl iþlerinden olduðunu ve daha az ücrete çalýþtýrýldýklarýný bir daha anýmsattýk. Genç emekçilerle olan sohbetimizde, iþçi gençliðin örgütlenme sorununu çözmesi gerekenin, yine bilinçli genç emekçilere düþtüðünü ve bu konuda genç ve bilinçli tüm iþçilerin görev üstlenmesi gerektiðini ifade ettik. Genç iþçilerin örgütlenme sorunlarýný ele alan ve “Genç Ýþçiler Buluþuyor” adýnda daha büyük bir etkinliði önümüze koyarak sohbetimizi sonlandýrdýk. Genç emekçiler, örgütlenip kapitalist sömürüye karþý mücadeleyi örgütleyerek özgürleþebiliriz. Gazi Mahallesinden Bir GEB’li
226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
19
MARAÞ KATLÝAMINI PROTESTO ETMEK YASAK
Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
Maraþ Katliamý’nýn 34. yýldönümü nedeniyle Alevi dernekleri Maraþ’ta 23 Aralýk günü bir anma ve protesto eylemi düzenlemek istedi. Bu anmaya, geçen sene olduðu gibi, bu sene de Maraþ valiliði tarafýndan izin verilmedi. Alevi dernekleri ise bu anma için pek çok ilden Maraþ’a hareket etti. Bunun üzerine Maraþ’ýn tüm giriþ çýkýþlarý polis ve jandarma tarafýndan kapatýldý. Pek çok yerde Maraþ’a hareket eden araçlar durduruldu, yola çýkmalarýna izin verilmedi. Adana’da polis, sabah saatlerinde Maraþ’a hareket eden PSAKD otobüslerinin anahtarlarýna el koydu. Ýstasyon önünden hareket edemeyen Aleviler Ziyapaþa Caddesi boyunca “Maraþ’ý Unutma Unutturma”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Dün Maraþ’ta Bugün Sivas’ta Çözüm Faþizme Karþý Savaþta” sloganlarýyla dernek önüne yürüdüler. Ankara, Çorum, Mersin, Adana, Sivas, Ýstanbul, Afyon ve Ýzmir’den gelen onlarca araç da Maraþ’ýn Pazarcýk Ýlçesi Narlý beldesinde polislerce durduruldular. Anma gününden önce Maraþ’a gelmiþ olan aralarýnda Alevi Bektaþi Federasyonu Genel Baþkaný Selahattin Özel, federasyona baðlý kurum temsilcileri, Avrupa Alevi Federasyonu temsilcileri yaný sýra çok sayýda kiþi, Maraþ Belli Oteli önünde basýn açýklamasý yaptý. Açýklamada OHAL’i aratmayan görüntüler olduðunu belirtildi. Yapýlan kýsa açýklamadan sonra, kurum temsilcileri araçlarýna binerek Narlý Alevi Kültür Derneði binasý önüne gitti. Narlý’da durdurulmuþ olan Alevi kurumlarý ve siyasi yapýlar ise Narlý Cemevi önünden pankartlarý açarak “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Gün Gelecek Devran Dönecek Katiller Halka Hesap Verecek” sloganlarýyla yolu trafiðe kapatarak yürüdü. Yaklaþýk bir kilometre yürüyen kitlenin yürüyüþünü engellemek için polis barikat kurmak istedi, ancak kitlenin ýsrarlý tutumu üzerine geri çekildi, bu kez askerlerle beraber zýrhlý araçlarla barikat kurdu. Yapýlan görüþmeler sonuç vermeyince burada bir açýklama yapan Pir Sultan Abdal Derneði Genel Baþkaný Kemal Bülbül, Gar Meydaný’nda sadece bir açýklama yapmak için geldiklerini ama tam bir OHAL uygulamasýyla karþý karþýya kaldýklarýný söy-
20
ledi. Bülbül, “Bugün burada yapýlan katliamý anmamýza, bu soykýrýmý anmamýza karþý yapýlan faþizan bir tutumdur. Ýçiþleri bakanlýðýndan, Baþbakan’a, valisine kadar son derece insani, son derece demokratik hakkýmýz engellendi. Ama 34 yýl deðil 334 yýl da geçse biz bu katliamý unutmayacaðýz, unutturmayacaðýz. Biz her yýl Maraþ’a geleceðiz. Ta ki devlet gerçeðiyle yüzleþinceye kadar” dedi. Asker ve polis yetkilileriyle yaptýklarý görüþmede, geçiþe kesinlikle izin verilmeyeceði belirtildi. Kurum temsilcileri bunun üzerine açýklama yapmak üzere Maraþ’a gitme kararý alýrken, kitleden de daðýlmasýný istedi. Ancak, gençler, bu karara tepki göstererek eylemi sürdüreceklerini belirtti ve ana yol üzerinde oturma eylemine baþladý. Bir süre eylemlerini sürdüren gençler, “Maraþ’ýn Yolunu Gençler Açacak”, “Faþistler Halka Hesap Verecek” sloganýný attý. Gençler, daha sonra Narlý merkezine doðru yürüyüþe geçti, barikatýn açýlmasýný istedi. Bu sýrada Ýstanbul’dan yola çýkan araçlar da Narlý’ya 10 km uzaklýkta bir noktada jandarma ve çevik kuvvet ekipleri tarafýndan durdurulmuþtu. Narlý’ya ulaþmak isteyen kitleye ne araçlarla ne de yürüyerek geçmelerine izin verilmeyeceði söylendi. Uzun süren tartýþma ve görüþmelerle geçen 3 saatlik beklemeden sonra kitle yolu trafiðe kapatarak yürümeye baþladý. Bunun üzerine panzer ve jandarma kitleye tazyikli su ve gaz bombasý ile saldýrdý. Kitle de taþ ve sopalarla karþýlýk verince jandarma havaya ateþ açtý ve tarlalara daðýlan kitleye de saldýrýyý sürdürdü. Panzerin kitlenin üzerine sürülmesi nedeniyle 3 kiþi yaralandý. Narlý’dan çýkmayý baþaran kalabalýk bir grup ise, saldýrýya uðrayan kitlenin yanýna ulaþtý. Yaralýlar hastanelerde tedavi edildikten sonra, otobüsler Ýstanbul’la doðru tekrar hareket etti. Pir Sultan Abdal Kültür Derneði Antep Þubesi 22 Aralýk günü Maraþ Katliamý’na iliþkin bir yürüyüþ ve basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Yeþilsu Parký’ndan Balýklý Parký’na kadar yürüyen kitle “Maraþ Katliamýný Unutmadýk” pankartý açtý ve yürüyüþ boyunca “Dün Maraþ’ta Bugün Sivas’ta Çözüm Faþizme Karþý Savaþta”, “Maraþ’ý Unutma Unutturma” sloganlarý attý. Kitle adýna
226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
Balýklý Parký’nda açýklama yapan PSAKD Antep Þube Baþkaný Yusuf Turunç açýklamasýnda, Aralýk ayýnýn tüm Türkiye halký için acý ve kederle dolu olduðunu söyledi. Kerbela katliamýn halen devam ettiðini belirten Turhan, “Biz Yezidleri 1980 yýlýnda daha körpecik hayatýnda yaþý büyütülen Erdal’ý asarken gördük. Biz Yezidi Sivas’ta, 19 Aralýk’ta ‘Hayata Dönüþ’ derken, 28 Aralýk 2011’de daha dün Roboski’de 34 caný bizim vergilerimizle alýnan savaþ uçaklarýyla vururken gördük” dedi. Emperyalizme ve iþbirlikçi politikalara hizmet etmeyeceklerini de vurgulayan Yusuf Turunç, “bize yapýlacak her türlü giriþime karþý direnme hakkýmýzý kullanacaðýz” dedi. Eylem, destek veren parti, dernek, sendika ve örgütlere teþekkür edilmesiyle son buldu. Kartal Emek ve Demokrasi Güçleri 24 Aralýk Pazartesi günü yaptýklarý yürüyüþle 1978’de gerçekleþtirilen Maraþ Katliamýný, 19 Aralýk 2000’de cezaevlerinde yapýlan katliamda ve Roboski’de yaþamlarýný yitirenleri andý. Kartal Tren Ýstasyonu önünde “19 Aralýk-Maraþ-Roboski Katliamlarýný Unutmadýk Unutturmayacaðýz” pankartý açarak toplanan halk, “Maraþ’ý Unutma Unutturma, “Bedel Ödedik Bedel Ödeteceðiz”, “Yaþasýn 19 Aralýk Direniþimiz”, “Roboski’yi Unutma Unutturma”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “Biji Bretiya Gelan”, “Biji Berxwedana Zindana”, Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” sloganlarý ile Tren Ýstasyonu’ndan Meydan çevresinde bir yürüyüþ yaptý. Meydanda Kartal Emek ve Demokrasi Güçleri adýna basýn açýklamasýný Büþra Yýlmaz yaptý ve Otuz dört yýl önce Maraþ’ta ülkenin en büyük katliamýnýn yaþandýðýný anlattý. Katliamdan sonra 13 ilde sýkýyönetim ilan edildiðini hatýrlatan Yýlmaz, katliamýn faillerinin bugün hala sokaklarda serbestçe dolaþtýðýný, katliamýn baþ aktörü Ökkeþ Kenger’in soyadýný Þendiller olarak deðiþtirerek milletvekili olduðunu belirtti. 200 senesine gelindiðinde ise siyasi tutsaklarýn F tipi cezaevlerinde hücrelere tutsak edilmesi amacýyla harekete geçildiðini, devletin ilerici, devrimci, yurtsever tutsaklarý hedefine aldýðýný belirten Yýlmaz, 20 cezaevine “Hayata Dönüþ” operasyonu adýyla yapýlan katliamýn mücadelenin ve direniþin kanla bastýrýlmasýnýn tarihi olarak kaldýðýný belirtti. Türkiye burjuvazisinin katliamlarýnýn cezaevleri operasyonlarýyla durmadýðýný, Roboski’de 34 Kürt yurttaþýn, çocuklarýn TSK’ya ait F-16 uçaklarýyla bombalanarak katledildiðini söyleyen Yýlmaz, onlarýn sýnýrýn ‘0’ noktasýnda, yýllardýr bilinen bir yoksulluðu gidermeye çalýþýrken katledildiklerini belirtti. Yýlmaz sözlerine þöyle devam etti: “Bizi Maraþ’ta katledenler, 19 Aralýk’ta hücrelere mahkum etmeye çalýþanlar, Roboski’de bombalayanlar ayný zihniyettir. Yýllardýr Türkiye halklarýný açlýða, yoksulluða mahkum eden onlarý katledenler ayný zihniyettir. Bunu farkýndayýz ve bunu unutmayacaðýz. Bu ihanet politikalarýnýn panzehiri, anti-kapitalist, anti-emperyalist dayanýþma ruhuyla halklarýn kardeþliðini yükseltmek ve halklarýn kardeþliði için mücadeleye devam etmektir. Bizler ilericiler, devrimciler, yurtseverler egemenlerin bu katliamlarýný her zaman teþhir edeceðiz. Bu topraklarda eþitlik, özgürlük, kardeþlik ve adalet hüküm sürene kadar mücadele edeceðiz” dedi.
226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
Sokaklar
BEDAÞ ÝÞÇÝLERÝ: BÝZ KAZANDIK!
BEDAÞ iþçileri iþe iade mücadelesini kazanmalarýný, son defa yaptýklarý yürüyüþle Taksim Meydaný’nda halay ve türkülerle kutladý. 14 Aralýk günü öðle saatlerinde BEDAÞ yetkileri ile Enerji Sen Baþkaný Kamil Kartal yapýlan toplantýda uzlaþmaya varýldý. Ýþçiler 3 Ocak’tan itibaren iþ baþý yapacaklarý öðrenildi. Galatasaray Meydaný’nda bir araya gelen Enerji Sen üyesi iþçiler “BEDAÞ’ta Direniþ Kazandý” pankartý açarak Taksim Meydaný’na kadar yürüyüþ gerçekleþtirdiler. Eyleme Mücadele Birliði, Devrimci Öðrenci Birliði, DÝSK yetkilileri, Dev Saðlýk Ýþ, ve bir çok sosyalist parti temsilcisi destek verdi. Ýþçiler Taksim Meydaný’na kadar yürüyerek “Biz Haklýydýk Biz Kazandýk”, “Direne Direne Kazandýk”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Taþeron Ýþçiyiz Örgütlüyüz Güçlüyüz”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak” sloganlarý attýlar. Taksim Tramvay Duraðýnda Enerji Sen Genel Baþkaný konuþmasýnda ilk önce iþçilere destek veren baþta Mücadele Birliði olmak üzere Dev Saðlýk Ýþ’e ve bir çok devrimci sosyalist örgütlere teþekkür etti. Kartal, taþeronluða karþý sendikalarýn mücadele etmek zorunda kaldýðýnýn altýný çizerek, bir milyonun üzerinde bir kitlenin örgütlülüðünün devam ettiðini, yasal haklarýn talep edilmesinin karþýlýðýnýn iþten atýlmak olduðunu belirtti. Açýklamadan sonra iþçilerle birlikte desteðe gelenler türkülerle halaya durdular.
21
ROBOSKÝ KATLÝAMI YÜZBÝNLERLE ANILDI Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
Katliamýn gerçekleþtiði saat olan 21.30’da meþaleli bir yürüyüþ yapýlarak anmalar sona erdirildi.
28 Aralýk 2011 tarihinde Roboski (Uludere) köyünde sýnýrdan geçerken katledilen 34 Kürt köylüsünün birinci yýldönümünde Roboski’de anma düzenlendi. Yurtdýþýnda ve illerden binlerce insan sabahýn erken saatlerinden itibaren Roboski’ye geldi. Sabah saatlerinden itibaren aralarýnda milletvekilleri, emek örgütü temsilcileri ve sanatçýlarýn da olduðu binlerce kiþi köy meydanda toplandý. Sloganlarý ile Roboski Mezarlýðýna yüründü. Burada yapýlan saygý duruþunun ardýndan katledilenlerin yakýnlarý ve milletvekilleri konuþmalar yaparak Kürt halkýnýn Ortadoðu’ya barýþý, kardeþliði, demokrasiyi, özgürlüðü getirecek halk olduðu söylendi ve bugün bu mücadelenin bu katliamýn hesabýný soracak kadar güçlü ve örgütlü olduðunu; bu davanýn milyonlarýn davasý olduðu, insanlýðýn davasý olduðu ve mutlaka kazanýlacaðý vurgulandý. Selahattin Demirtaþ da “Eðer Kürtlerin savcýsý, polisi, devleti yok diye bu yapýlýyorsa, bir Kürt devleti yok diye bunu yapýyorlarsa Kürt halkýnýn buna cevap vereceðini” söyleyerek “özerk Kürdistan mý olur, federal devlet mi olur ama bir þekilde Kürtlerin bir devletinin olmasý gerektiði ve Kürt halkýna uygulanan katliama karþý da ancak bu þekilde cevap verilebileceðini” söyledi. Anma köy meydanýnda da fotoðraf sergisi, þiirler, türkülerle devam ederken, katledilenlerden Cihan Encü’nün aðabeyi Ýsa Öncü de vicdani reddini ilan etti ve katliamcý bir devletin askeri olmayacaðýný söyledi.
22
27 Aralýk Ýstanbul: Marmara Üniversitesi Haydarpaþa Kampüsünde bir araya gelen öðrenciler “Zamanýn Durduðu Acýnýn Derinleþtiði Yer: Roboski”, “Roboski Katliamýný Unutmadýk Unutturmayacaðýz” diyerek katliamý protesto ettiler. Okunan basýn açýklamadan sonra Kadýköy’e kadar yürüyüþ düzenlendi. Eminönü iskelesi önünde yapýlan saygý duruþundan sonra kýsa bir oturma eylemin yapýlarak katliamda ölenlerin isimleri tek tek okundu. Eylem sloganlarla sona erdi.
28 Aralýk Ýstanbul: Roboski katliamý tüm gün pek çok yerde protesto edildi. Sendikalarýn çaðrýsýyla akþam saatlerinde bir yürüyüþ yapýlarak katliam protesto edildi. DÝSK KESK, TMMOB, TTB’li emekçiler Taksim Tünel’de bir araya gelerek Roboski katliamýný lanetledi. “Roboski Katliamýný Unutmayacaðýz Hesap Soracaðýz” yazýlý pankart arkasýnda yürüyen yüzlerce kiþi ellerinde meþalelerle ve dövizlerle Taksim Meydaný’na kadar yürüyüþ yaptýlar. Bir çok emek örgütü ve Mücadele Birliði Platformu’nun destek verdiði eylemde yürüyüþ boyunca “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Roboski’yi Unutma Unutturma”, “Kürt Halkýna Ýmha Dayatýlamaz” sloganlarý atýldý. Taksim Meydaný’nda DÝSK, KESK, TTB, TMMOB adýna okunan basýn açýklamasýndan sonra eylem sloganlarla sona erdi. Roboski katliamý Þiþli’de, Þiþli Halklarýn Demokratik Kongresi (HDK) tarafýndan gerçekleþtirilen eylemle protesto edildi. “Roboski Katliamýný Unutmadýk Unutturmayacaðýz” yazýlý pankart açýlarak mumlar yakýldý ve karanfiller yere býrakýldý. ÝHD’nin çaðrýsýyla Taksim Tramvay Duraðý’nda toplanan ve 34 kiþi için 34 dakika oturma eylemi yapmak için bir araya gelen kitle, katledilen 34 kiþinin fotoðraflarýný karanfillerle süsledi, mumlar yaktý. Ölenlerin hayat hikayeleri anlatýlýrken insanlar gözyaþlarýna hakim olamadý. Eylem sonunda üzerinde “Roboski Ýçin Adalet” yazýlý fenerler gökyüzüne býrakýldý. Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi önünde bir araya gelen yurtsever ve devrimci öðrenciler TSK tarafýndan F 16’larla katle226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
dilen 34 Kürt yurttaþýn katledilmesini protesto ettiler. Öðrenciler caddeyi trafiðe kapatarak Beyazýt Meydaný’na doðru yürüyüþ yaptýlar. Devrimci Öðrenci Birliði’nin de destek verdiði yürüyüþ sýrasýnda öðrenciler “Roboski Unutma Unutturma” yazýlý siyah tiþörtler giydiler, sloganlar attýlar. Beyazýt Meydaný’nda saygý duruþundan sonra basýn açýklamasý yapýlarak Ey Ragýp marþý söylendi. Öðrenciler daha sonra “Rektör Ýstifa” sloganlarýyla Rektörlük binasý önüne geçmek istedi, polis önlerine polis barikat kurdu. Üniversite’nin giriþinde kýsa bir bekleyiþten sonra kitle Yenikapý tren istasyonuna sloganlarla harekete geçti. Laleli kampüsü önünde öðrencilerin önünü kesen polis ve öðrenciler arasýnda kýsa bir arbede yaþandý. Kitle polisi aþýnca ara sokaklardan Yenikapý tren istasyonuna ilerledi. Öðrenciler eylemlerini tren istasyonunda bitirdi. 28 Aralýk Antep: Antep’te de KESK, DÝSK, TMMOB,
TTB ve diðer demokratik kitle örgütleri bir araya gelerek 28 Aralýk’ta Roboski’de katledilenleri anmak ve faillerinin açýða çýkarýlmasýný dile getirmek için yürüyüþ ve basýn açýklamasý gerçekleþtirildi. Kýrkayak Parký’nda saat 17.30’da bir araya gelen kitle, 18.00’de “Roboski’yi Unutmadýk-Roboski Katliamýnýn Sorumlularý Hesap Vermeli” pankartýný açarak meþalelerle Yeþilsu Parký’na doðru yürüyüþe geçti; “Roboski’yi Unutma Unutturma” “Katil Devlet hesap Verecek”, “Roboskili Analar Yalnýz Deðildir”, “Roboski’nin Faili Meçhul Deðildir”, “Gün Gelecek Devran Dönecek Katiller Halka Hesap Verecek” sloganlarý ile Yeþilsu Parký’na gelindi. Roboski’de katledilenler anýsýna saygý duruþuna geçildi ve ardýndan basýn açýklamasý okundu ve Kürt halkýnýn haklý taleplerini
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
yok etmeye bastýrmaya çalýþýldýðýna vurgu yapýldý. Ardýndan tüm meslek ve demokratik kitle örgütlerine, bu yapýlan katliamlara karþý duyarlýlýk çaðrýsý yapýlýrken “Maraþ’ýn, Aðrý’nýn, Sivas’ýn ve Dersim’in hesabý sorulmadýðý için Roboski yaþandý. Roboski’nin hesabý sorulmazsa baþka katliamlar da yaþanýr. Ýnsanlýk suçlarýný meþrulaþtýrmaktan, katliamcýlarý terfilerle, zamanaþýmlarý ile ödüllendirmekten çekinmeyenlerin, yoksul halk kitlelerinin, emekçilerin, iþçi sýnýfýnýn geleceðini baský, sömürü, þiddet politikalarý üzerinden teslim almaya çalýþanlarýn, Sömürü ve yaðma üzerine kurulu düzenine teslim olmayacak, her þeye raðmen adalet arayýþýmýzý sürdüreceðiz” denilerek 5 dakikalýk oturma eylemi ile basýn açýklamasý sonlandýrýldý.
29 Aralýk Ýstanbul: Þiþli Camii önünde Halklarýn Demokratik Kongresi çaðrýsýyla yüzlerce kiþi toplandý. “Roboski, Hesap Soruyoruz, Bir Yýl Oldu ‘Failler’ Nerede?”, “Roboski Katliamýný Unutmadýk, Unutturmayacaðýz! Sorumlular Yargýlansýn” pankartlarýnýn taþýndýðý eylemde Abide-i Hürriyet Caddesi trafiðe kapatýldý. Katliamda ölenlerin sembolik tabutlarýnýn taþýndýðý eyleme Mücadele Birliði Platformu ve birçok siyasi parti destek verdi. Yürüyüþ sýrasýnda sýk sýk “Roboski Katliamýný Unutma Unutturma”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Roboski’nin Katili Faþist TC Devleti”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Yaþasýn Haklarýn Mücadele Birliði”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak” sloganlarý atýldý. Mecidiyeköy Meydaný’na gelen kitle adýna 4 kiþilik bir heyet siyah çelengi AKP binasý önüne býraktý. Basýna açýklama yapan Özlem Sezer, Baþbakan Erdoðan’ýn katliamý üstünü örtmek veya gizlemek için elinden geldiðini yapmaya çalýþtýðýný belirti. Ardýndan Ýstanbul BDP Milletvekili Sabahat Tuncel kýsa bir konuþma yaptý ve Roboski köyünden yeni geldiðini, bir yýl geçmesine raðmen orada katliamýn sanki yeni olduðunu hayatýn Roboski için durmuþ olduðunu söyledi. Sivas, Maraþ, Gazi, Dersim gibi birçok katliamý unutmadýklarýný Robos-
ki katliamýný da unutturmayacaklarý söyledi. Mücadele çaðrýsý yaparak “faþizmi yenmek istiyorsak birlikte olmak zorundayýz” diye konuþtu. Eylem daha sonra sloganlarla sona erdi.
28-29 Aralýk Ýzmir: Ýzmir’de Ege Üniversitesi’nde de yüzlerce öðrenci sessiz bir yürüyüþle Roboski katliamýný lanetledi. Dokuz Eylül Üniversitesi Eðitim Fakültesi’nde de Demokratik Yurtsever Gençlik dekanlýk önünde yaptýðý basýn açýklamasýyla Roboski katliamýný kýnadý. Eylem esnasýnda “Roboski’nin Hesabý Sorulacak-DYG” yazýlý bir pankart ve Roboski’de katledilenlerin fotoðraflarýnýn karanfillerle birlikte asýldýðý bir pankart açýldý. Yapýlan açýklamada Sivas, Dersim, Çorum ve 19 Aralýk katliamlarýna deðinilirken, bu katliamlarýn hesabýnýn sorulacaðý belirtildi. Basýn açýklamasýnýn ardýndan üzerileri-
ne kefen giymiþ 34 yurtsever genç, kýsa bir tiyatro gösterimi yaptý. Tiyatro gösteriminde katledilenler tek tek anýlýrken artýk yeter haykýrýþý her yeri sardý. Yakýlan aðýtlarýn ardýndan Ahmed Arif’in Otuz üç Kurþun þiiri okundu. Daha sonra eylem sloganlarla sona erdirildi. Akþam Basmane Meydaný’nda toplanan kitle, Konak Sümerbank önüne yürüdü. Eylem esnasýnda BDP Karþýyaka ilçe örgütü tarafýndan “Roboski Katliamý 28 Aralýk 2011 Adaletin Gecikmesi Adaletsizliktir! Hayatýný Kaybeden 34 Kiþiyi Saygýyla Anýyoruz” ve “Roboski Katliamýný Unutmadýk Unutturmayacaðýz!” pankartlarý açýldý. Eyleme aralarýnda Mücadele Birliði Platformu, BDSP, DHF, EÖC, Partizan’ýn da olduðu çeþitli kurumlar katýldý. TÜMTÝS’in de “Dersim’in, Maraþ’ýn, Sivas’ýn, Çorum’un, Roboski’nin hesabý sorulacak” pankartý ve flamalarla katýldýðý eylem, Türkiye iþçi sýnýfýnýn anti-faþist ve enternasyona7list bilincini göstermesi bakýmýndan çok deðerliydi. Basmane Meydaný’ndan yürüyüþe geçmek isteyen kitleyi polis çeþitli bahanelerle engellemeye çalýþtý. Fakat kitlenin ruh hali son derece öfkeli ve 226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
Sokaklar
kararlýydý, polis kitlenin yürümesine engel olamadý. Yapýlan yürüyüþün ardýndan Konak Sümerbank önüne gelindi. Devrim ve özgürlük mücadelesinde ölümsüzleþen savaþçýlar için saygý duruþunda bulunulduktan sonra okunan basýn açýklamasýnda hükümet nezdinde devletin ikiyüzlülüðüne ve katliamýn sorumlularýný cezalandýrmak yerine Kürt halkýný tutuklamalar, baský vs. yoluyla hedef tahtasýna koyduðuna deðinildi. Ertesi günü Ýnsan Haklarý Derneði saat 13.00’de Ýzmir Eski Sümerbank önünde basýn açýklamasý yaptý. ÝHD’nin yaptýðý basýn açýklamasýna Ýzmir Mücadele Birliði Platformu olarak destek verdik. Eylemde sýk sýk “Roboski’yi Unutma Unutturma”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza” sloganlarý atýldý. Yaklaþýk yarým saat süren eylemin ardýndan bir pandomim gösterisi yapýldý. Militarizmi anlatan gösterinin ardýndan eylem sona erdi. 29 Aralýk Adana: Roboski katliamý 1. yýldönümünde Adana’da bir yürüyüþle protesto edildi. 29 Aralýk günü saat 12.30’da bir araya gelen sendikalar ve kitle örgütleri “Roboski, Yas Tutmuyoruz, Hesap Soruyoruz” pankartý ile Ýnönü Parký’na yürüdü, yürüyüþ boyunca “Roboski’yi Unutma Unutturma”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Roboski’yi Unutan Kalpler Kurusun” sloganlarý atýldý. Burada BDP Ýl binasý önünden gelen kitle ile birleþildi, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði” ve “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak” sloganlarý büyük bir coþkuyla atýldý. Ýnönü Parký’nda kitleye hitap eden BDP Ýl Baþkaný Uður Bayrak, Roboski’deki katliamýn sorumlusunun Türk Silahlý Kuvvetleri (TSK) olduðunu söyleyerek, “Roboski’de insanlar vahþice katledildi. Bu faþist zihniyeti kýnýyoruz. Bir gün mutlaka hesap sorulacak. Roboski’nin ateþi bir gün onlarý da yakacak” dedi. Eylem “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” sloganýyla sona erdi.
23
HEY TEKSTÝL ÝÞÇÝLERÝ TOBB ÖNÜNDE
Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
11 Aralýk: Hey Tekstil iþçileri her gün olduðu gibi yine öðle saatlerinde Kanyon Alýþveriþ Merkezi çevresinde pankartlarýný açarak ve sloganlarýný atarak yürüyüþlerini yaptýlar. TOBB yönetiminin emriyle sokaktan geçmelerinin engellendiðini hatýrlatan iþçiler, TOBB yönetiminin iþçilerin seyahat hürriyetini engellediðini, neredeyse Levent’in tüm sokaklarýný iþçilere kapatmak niyetinde olduðunu söyledi. Hey Tekstil iþçileri üç aylýk maaþlarý, kýdem ve ihbar tazminatlarý ödeninceye kadar eylemlerini yine ayný saatte yapmayý sürdüreceklerini belirterek sloganlarla eylemi sonlandýrdýlar.
14 Aralýk: Barikat önünde pankartlarýný açan iþçilerin seslerinin duyulmamasý ve görülmemesi için bu kez polis TOMA araçlarýný polis barikatý ile yol arasýna park etmiþti. Polis iþçileri TOMA aracý ve çevik kuvvet otobüsü ile polis barikatý arasýna sýkýþtýrmaya çalýþtý; araçlarýn kontaðýný açýk tutup motorun ses çýkarmasýný saðlayarak slogan atan ve ajitasyon konuþmasý yapan iþçilerin seslerini duyurmalarýný önlemeye çalýþtý. Hey Tekstil iþçileri buna aldýrmadan sloganlarýný attýlar, ajitasyon konuþmalarýný yaptýlar. TOBB yönetiminin 30 iþçiden korkarak yollarý, alanlarý polis barikatlarýyla çevirdiðini söyleyen iþçiler, barikatlara, tazyikli sulara, biber gazlarýna, gözaltýna alýnmalarýna raðmen bu mücadeleden haklarýný almadan vazgeçmeyeceklerini bir kez daha duyurdular.
Kulelerine sloganlarla yürüdüler. Kristal-Ýþ üyesi iþçilerin eylemine Deri-Ýþ’e üye olduklarý için iþten atýlan Zegna iþçileri de katýldý. Eyleme Petrol-Ýþ Genel Baþkaný Mustafa Öztaþkýn, Deri-Ýþ Genel Baþkaný Musa Servi, Türk-Ýþ Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, Deri-Ýþ, Petrol-Ýþ, Yol-Ýþ, TÜMTÝS, Tes-Ýþ þubeleri ile siyasi partiler destek verdi. Kristal-Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný Bilal Çetintaþ, Petrol-Ýþ Genel Baþkaný Mustafa Öztaþkýn konuþmalar yaptý. Konuþmalarýn ardýndan eyleme katýlan bir iþçi kýzý Kristal-Ýþ Genel Baþkaný Bilal Çetintaþ’a kalemini uzatarak babasýnýn iþ hakký elinden alýndýðý için kendisinin de eðitim hakkýný elinden almýþ olduklarýný ve eðitimini sürdüremeyeceðini belirterek kalemi kýrmasýný istedi. Burada yapýlan açýklamanýn ardýndan hep birlikte Hey Tekstil iþçilerinin her gün yaptýklarý gibi TOBB binasý önüne yürünmeye baþlandý. TOBB önüne gelmeden polis barikatýyla karþýlaþan iþçiler, protesto sloganlarý attýlar. Burada Deri-Ýþ Sendikasý Baþkaný Musa Servi de katýlarak bir destek konuþmasý yaptý Polis barikatý önünde Þiþecam iþçileriyle birlikte atýlan sloganlarla eylem bitirildi.
23 Aralýk: Hey Tekstil iþçileri 23 Aralýk Pazar günü saat 15.00’de Bakýrköy Marmara Forum Alýþveriþ Merkezi’nde bulunan Mango Maðazasý’na girerek pankart açtý ve Aynur Bektaþ’tan alacaklarýný istedi. Maðaza’daki iþgalin müþteriler tarafýndan görülmesini istemeyen güvenlik görevlilerinin maðaza kepenklerini indirmeleri üzerine çevredeki halk kepenkleri yumruklayarak bunu protesto etti. Ýçerideki iþlere müdahale edileceðini düþünenler kepenklerin açýlmasý için baðýrmaya ve kepenge vurmaya baþladýlar. Ýþçiler haklarýný alýncaya kadar mücadeleyi sürdüreceklerini belirterek sloganlarla alýþveriþ merkezi önünden ayrýldýlar.
28 Aralýk: Hey Tekstil iþçileri, 28 Aralýk günü de TOBB önünde eylemde idi. Bu defa basýn açýklamasýný okuyan Zeynep Gültekin, iþten atýlmalarý ve eylem süreçlerini aktararak “324 gündür sürdürdüðümüz haklý ve meþru direniþimiz haklarýmýzý alýncaya kadar devam edecek. Direniþimiz tüm haklý ve meþru direniþlere yol gösterecek” dedi.
18 Aralýk: Eylemlerinin 313’üncü gününde yine TOBB binasýna gitmek üzere Kanyon AVM önünde bir araya gelen Hey Tekstil iþçileri yürüyüþ sýrasýnda “Sadaka Deðil Hakkýmýzý Ýstiyoruz”, “Zafer Direnen Emekçinin Olacak” sloganlarý attýlar. Açýklamadan sonra eylem sona erdi.
21 Aralýk: Hey Tekstil iþçileri yürüyüþ hazýrlýklarýný yaparken, fabrikalarý kapanmak üzere olduðu için eylem yapan Þiþecam iþçileri, eþ ve çocuklarýyla katýlarak destek verdi. Ýþçiler, Kanyon AVM önünden Ýþ
24
226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
“SIRA ÝÞE DÖNÜÞTE”
Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
THY iþçileri, bu hafta da Zeytinburnu Hükümet Konaðý önünde eylemdeydiler. 15 Aralýk’ta Zeytinburnu Hükümet Konaðý önünde bir araya gelen ve “Atýlan 305 Ýþçi Geri Alýnsýn” pankartý açan iþçilere Tek Gýda Ýþ, Basýn Ýþ, Belediye Ýþ Zeytinburnu Belediyesi iþçileri, Taþeron Ýþçileri Derneði, Mücadele Birliði ve bir çok sosyalist örgüt destek verdi. Hava Ýþ Genel Baþkaný Atilla Ayçin konuþmasýnda AKP’nin yandaþ edemediði kurum veya kiþileri etraflarýný ilk önce sardýðýný, sonra içini boþaltmaya çalýþtýðýný söyledi ve “Biz iþçiyiz, iþçi sýnýfýnýn neferiyiz, iþçiler nasýl iktidarlarý devirdiyse bu iktidarý götürecektir” dedi. Ayçin grev hakkýnýn nasýl kazandýklarýnýn altýný çizerek, 305 iþçinin de iþe geri döneceklerini belirtti. THY’den atýlan iþçiler adýna basýna açýklama yapan Özlem Altýok, “Gerçek sosyal diyalog isteniyorsa, Hava Ýþ yönetimi ve üyeleri buna hazýrdýr ve bu konuda hiçbir kompleks duymamaktadýr” dedi. Eylem saat 15.00’a kadar halay ve türkülerle sürdü. THY iþçileri 22 Aralýk günü de Mecidiyeköy Cevahir AVM önünde bir araya gelerek “THY’den Atýlan 305 Ýþçi Geri Alýnsýn” pankartý açtýlar ve sýk sýk sýk “Direndik Kazandýk, Sýra Ýþe Dönüþte”, “AKP Þaþýrma, Sabrýmýzý Taþýrma”, “Suskun Türk-Ýþ Ýstemiyoruz” sloganlarý attýlar. Eyleme Tez Koop-Ýþ, Kristal Ýþ, Devrimci Ýþçi Komiteleri, Mücadele Birliði, TÜMTÝS, Dev-Saðlýk Ýþ, SES, PetrolÝþ katýlarak, iþten çýkartýlan 305 iþçinin iþlerine geri baþlamalarýný istediler.
Hava iþ Genel Baþkaný Atilla Ayçin, “Bizden grev hakkýmýzý almaya çalýþtýlar, Þiþecam’da fabrikayý kapatýyorlar, TÜMTÝS’e el uzatýyorlar, üniversiteleri açýk cezaevi haline getirmeye çalýþýyorlar” diye konuþtu. Kristal Ýþ baþkaný Bilal Çetintaþ ve Dev Saðlýk Ýþ Baþkaný Arzu Çerkezoðlu da kýsa konuþlarýyla THY iþçilerine destek olduklarýný belirtiler. THY iþçileri adýna basýna açýklama yapan Meltem Çelikaya, “Þimdi zaman kabuðumuza çekilme zamaný deðil, kabuðumuzu kýrma zamanýdýr. Birlik içinde, güçlü bir tavýr alýrsak karþýmýzda diyaloða açýk bir iþveren buluruz. Ýþverenler iþçilerin temsilcileriyle diyaloða sýrf cici bir tavýr almýþ olmak için girmezler. Ýþçiden korktuklarý için girerler” diye konuþtu. Eylem soðuk havada coþkulu halaylarla sürdü. Ýþçilerin iþlerine geri dönmek için açtýklarý iþe iade davalarýndan biri de 24 Aralýk günü görüldü. Ýstanbul 12. Ýþ Mahkemesi’nde görülen davada, mahkeme 26 iþçinin iþe iade edilmesi gerektiði kararý verildi. Hava-Ýþ’in, THY A.O’da toplu iþ sözleþmesi yapmaya yetkili sendika olduðuna dair yazý da ayný gün Hava-Ýþ’e teblið edildi. Bunun üzerine Hava-Ýþ bir açýklama yaparak15 gün içinde THY AO’ný toplu iþ sözleþmesi masasýna çaðýracaklarýný bildirdi; toplu iþ sözleþmesi maddelerini de tüm üyeleriyle birlikte belirleyeceðini açýkladý. Buna iliþkin Hava-Ýþ Üyeleri’nce taleplerini ifade eden bir anket çalýþmasýna baþlandý.
ÝÞÇÝNÝN EKMEÐÝYLE OYNAMAYIN
Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi, (ÝBB) Ulaþým Koordinasyon Merkezi’nin 31.12.2012 tarihi itibarý ile yük taþýyan araçlarýn girmesini yasaklayan kararý ambar iþçileri sabah saatlerinde iþ baþý yapmadan eylem yaptýlar. UKOME kararlarýna göre 31 Aralýk’tan itibaren Nakliyeciler Sitesine araç giriþi yasaklanýyor ve Sitede bulunan iþyerlerinin Hadýmköy-Delikkaya’ya taþýnmasý gerekiyor. Ancak Hadýmköy’de tahsis edilen bölgede belediyenin hiçbir altyapý ve baðlantý yollarýnýn yapýlmamýþ olmasýnýn, iþyerlerinin buraya taþýnmasýný imkansýz hale getirildiði belirtiliyor. Eylemde sýk sýk “UKOME Kararlarý Kaldýrýlsýn”, “UKOME Ekmeðimizle Oynama”, “Ýþçiyiz, Haklýyýz, Kazanacaðýz” sloganlarý atýldý. “UKOME Kararlarýný Kaldýrýn Ekmeðimizle Oynamayýn, DÝSK Nakliyat-Ýþ Üyesi Topkapý Ambar Ýþçileri” ve “Yaþasýn Örgütlü Mücadelemiz Ýþçiyiz Haklýyýz Kazanacaðýz” pankartlarý açýldý. Basýn Açýklamasýný DÝSK Genel Baþkan Yardýmcýsý ve Nakliyat Ýþ Sendika Genel Baþkaný Ali Rýza Küçükosmanoðlu yaparak, Sitede 1000’e yakýn, taþradaki karþýlýklarýnda ise 2000’e yakýn iþçinin çalýþtýðý ve bu sayýya iþyeri sahipleri, kamyoncular, esnaflýk yapanlar ve aileler de eklenince bu sektörde on binlerce insanýn geçimini etkileyecek bu kararýn kaldýrýlmasý ve iþçilerin emekçilerin ekmeðiyle oynanmamasý gerektiði vurgulandý. Küçükosmanoðlu, “Bunlarýn faturasý, binlerce, on binlerce iþçiye-emekçiye çektirilemez. Nakliyeciler Sitesinin araç trafiðine kapatýlmasý demek, binlerce iþçinin ekmeði ile oynanmasý demektir. Buna izin vermeyeceðiz, direneceðiz, mücadele edeceðiz” diye konuþtu. 226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013
25
YÖK TASLAÐI PROTESTO EDÝLDÝ
Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
Ýstanbul Üniversitesi Beyazýt Kampüsü önünde YÖK’ün yeni yasa taslaðý Öðretim görevlileri, asistan ve öðrenciler tarafýndan protesto edildi. Eðitim Sen, Asistan Dayanýþmasý, Üniversite Öðretim Üyeleri Derneði, Türkiye’de Araþtýrma ve Öðretim Özgürlüðü Uluslararasý Çalýþma Grubu, SES Ýstanbul Þubeleri, Sosyal-Ýþ Ýstanbul Þubesi, DevSaðlýk Ýþ, Üniversite Konseyleri Derneði, Akademi Susmayacak, Tutuklu Öðrencilerle Dayanýþma Ýnisiyatifi, HDK Ýstanbul Gençlik Meclisi ve bir çok gençlik örgütünün çaðrýsýyla yapýlan eyleme Devrimci Öðrenci Birliði de destek verdi. 25 Aralýk günü “Üniversite A.Þ.’ye, YÖK’e, Yasasýna Geçit Yok” þiarýyla 3 koldan yürüyüþ yapýlarak Beyazýt Meydaný’nda “YÖK’e Ve Yasasýna Geçit Yok”, “Asistan Kýyýmýný Durduracaðýz” pankartlarý taþýnan eylem boyunca “Üniversite A.Þ’ye Hayýr”, “Ferman Yök’ün Üniversiteler Bizimdir” sloganlarý atýldý. Eðitim Sen Genel Baþkaný Ünsal Yýldýz yeni çýkarýlmak istenen YÖK yasasýnýn karþýnda duracaklarýnýn altýný çizdi, güvenceli çalýþma koþullarýna sahip olmak isteyen emekçilere ve öðrencilerin akademik sorunlarýný kaldýrmak için mücadele ettiklerini söyledi. Üniversite emekçileri adýna açýklama yapan Yrd.Doç.Dr. Ýsmet Akça, “Yükseköðretim alanýnda her türlü gericileþtirmeye,
eðitimin metalaþmasýna, üniversitelerin þirketleþmesine, üniversite emekçilerinin iþ güvencesinden mahrum býrakýlmasýna, her türlü kadrolaþmaya, öðrencilerin müþterileþtirilmesine ve baský altýna alýnmasýna karþý çýktýk, çýkýyoruz ve çýkacaðýz” dedi. Ardýndan öðrenciler adýna basýna açýklama yapan Ezgi Taþ, “Ýþte bu inançlý kararlý topluluk bu yasanýn meclisten geçmesini engelleyecektir. Kamusal özgür bilimsel demokratik üniversite ve anadilde eðitim
talebini gerçekleþtirecektir” diye konuþtu. Daha sonra Asistanlar adýna Ceyda Sungur; “YÖK tasarýsý tüm kamu üniversitelerindeki öðretim elemanlarýný sözleþmeli hale getirmek arzusundadýr. Sizleri de bizler gibi 50/D’li yapmak istiyorlar” diye konuþtu. Sungur, ÝTÜ’de iþten çýkartýlan araþtýrma görevlilerinin derhal iþlerine geri iade edilmelerini gerektiðini söyledi. ODTÜ’de yaþanan olaylarla ilgili bazý üniversitelerin açýklama yaparak polisin öðrencilere saldýrýsýný destekleyen açýklamalardan kaynaklý Galatasaray Üniversitesi, Ýstanbul Üniversitesi, Ýstanbul Teknik Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Yýldýz Teknik Üniversitesi görev yapmakta olan öðretim elemanlarý olarak Mehmet Karlý açýklama yaptý, “Öðrencilerin maruz kaldýðý polis þiddetini kýnýyoruz. ODTÜ’lü meslektaþlarýmýzýn tüm ifadelerine raðmen, söz konusu açýklamayý yapan üniversite yönetimlerinin, polisin olaylarý baþlattýðý, olaylarýn ilk aþamasýndan itibaren iyi niyetli davranmadýðý ve orantýsýz güç kullandýðý gerçeðini gözardý etmelerini manidar buluyoruz. Polis þiddeti karþýsýnda tek vücut olarak tepki gösteren ODTÜ’lü meslektaþlarýmýzýn ve öðrencilerin yanýnda olduðumuzun bilinmesini istiyoruz.” dedi. Açýklamalarýn ardýndan eylem halay ve sloganlarla sona erdi.
DÝSK: SEFALET ÜCRETÝ ÝSTEMÝYORUZ!
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplantýlarý sürerken, DÝSK’e baðlý sendikalar, tüm bölge ve il temsilciliklerinin bulunduðu yerlerde Bölge Çalýþma Müdürlükleri önünde basýn açýklamasý yaparak “Sefalet Ücreti Ýstemiyoruz” dediler. Belirlenecek olan ücretin % 3’lük artýþý geçmeyeceðinin farkýnda olduklarýný belirten DÝSK’e baðlý sendikalar, devlet-sermaye ve Türk-Ýþ temsilcileriyle oluþturulan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nu ve açlýk sýnýrý altýnda belirlenecek olan asgari ücreti kabul etmeyeceklerini belirtti. DÝSK’e baðlý sendikalar, Ankara, Ýzmir, Ýstanbul, Bursa, Konya, Antep ve tüm bölge ve il temsilciliklerinin bulunduðu diðer illerde “Asgari Ücret Ortaoyununu Bozacaðýz” sloganýyla bir yürüyüþ düzenleyerek, Bölge Çalýþma Müdürlükleri önünde basýn açýklamasý yaptýlar. Ýstanbul’da DÝSK’e baðlý sendikalarýn temsilcileri 19 Aralýk günü saat 12.00’de Fatih Saraçhane Parký’nda toplandý. Sloganlar eþliðinde Unkapaný’nda bulunan Çalýþma Bakanlýðý Bölge Müdürlüðü önüne gelindi. Burada basýn açýklamasýný DÝSK Genel Baþkan Yardýmcýsý Ali Rýza Küçükosmanoðlu yaptý. Asgari ücrete %3’lük zam yapýldýðýný, bunun da 22 TL’lik artýþ ile sefalette ýsrar anlamýna geldiðini söyleyen Küçükosmanoðlu, asgari ücretin sistematik bir biçimde siyasal iktidarlar eli ile sefalet ücreti seviyesinde tutulmakta olduðunu; bu nedenle de bugün asgari ücrete müdahale etmek gerektiðini söyledi. Basýn açýklamasý “Sefalet Ücreti Ýstemiyoruz”, “Yaþasýn Örgütlü Mücadelemiz” sloganlarýyla bitirildi.
26
226. Sayý / 2 - 16 Ocak 2013