S237

Page 1



Yeni Evrede

ÝÞÇÝLER, GERÇEK DEVRÝMCÝ SAFLARDA BÝRLEÞÝN

Başyazı

Mücadele Birliði

A

jitasyon araçlarýnýn kullanýmýnda, taktikte, siyasi çizgide, devrimci marksizmle küçük burjuva sosyalizmi arasýnda büyük farklýlýklar var. Ýkisi arasýndaki içerik farklýlýðýný göstermek, iþçi sýnýfý hareketinde ve genel olarak devrimci harekette etkin bir rol oynamak, önderlik görevini yerine getirmek, daha artan bir önem kazanmýþtýr. Küçük burjuva sosyalizmi, dünyanýn dönüþtürülmesini nasýl anlýyor. Kendine sosyalist, komünist diyen herkes, dünyanýn deðiþtirilmesi gerektiðini söyler; çünkü, hiç kimse dünyayý deðiþtirme hedefini önüne koymadan, kendi durumunu açýklayamaz. Buraya kadar bir sorun yok. Fakat uzlaþmacý küçük burjuva siyasetler, dünyayý deðiþtirme eylemsel görevini ve bu görevin savunulmasýný soyut bir ifade haline getiriyorlar. Gerçekte, böylece, somut devrimci görevin üstünü atlýyorlar. Dünyayý deðiþtirmek, proletaryanýn iktidarý ele geçirmesi, toplumu dönüþtürmesi, sýnýflarýn kaldýrýlmasýdýr. Böylesine somut, eylemsel görev, ancak devrimci mücadele temelinde yerine getirilebilir. Ýnsanlarýn karþýlýklý iliþkilerinin deðiþtirilmesi, köklü toplumsal devrimi gerektirir. Onlar ise, bunu, boþ bir söz durumuna getiriyorlar. Bir taraftan dünyayý deðiþtirmenin öneminden söz ederken, diðer taraftan, bunun gerektirdiði eylemsel, devrimci yükümlülüklerden kaçýyorlar, ciddi bir sorumluluk üstlenmiyorlar. Ama, iþçi sýnýfýnýn tarihi görevinin devrimci öneminden söz ederek, emekçi kitleleri yanlarýna çekmeye çalýþýyorlar. Ayný anlayýþ, bu topraklarda sürüp giden mücadele üzerine deðerlendirme yaparken de karþýmýza çýkýyor. Bu çevrelerin devrimden, devrimin toplumu deðiþtirmedeki rolü ve öneminden söz ettikleri yazýlar ciltleri doldurur. Görüþler yayýnlarla kalmamýþ, sloganlara da yansýmýþtýr. Bu kadarý bile, onlarýn politik çizgilerine devrimci bir görüntü kazandýrmaya yetiyor. Yalnýzca bir görüntüdür, fakat bu durum, onlarýn bir süre daha ayakta kalmalarýný saðlýyor. Kendi aralarýnda, daha fazla devrimci görünmek konusunda hýrslý, çekiþmeli büyük bir yarýþ var. Devrimin rolü ve önemi üzerine tüm laflarýna karþýn, sýra gerçek devrime, güncel devrime gelince, hemen, onun üzerinden atlýyorlar. Devrim kendini sayýsýz olayla ortaya koyduðu az çok düþünen her insana apaçýk göründüðü halde, küçük-burjuva sosyalizmi, devrimin en somut olgularla kendisini göstermesine raðmen, onu, görmezlikten geliyorlar. Oysa gerçek iþçi sýnýfý devrimcilerinin yapma-

sý gereken, sadece devrim üzerine laflar etmek deðil, asýl olarak onu gerçek yapmaktýr. Devrim yönünde ciddi bir hazýrlýk yapmak ve oluþan koþullarý, tüm gücünü kullanarak, devrime çevirmektir. Ýþçi sýnýfý hareketinin elindeki tüm araçlarý, devrimi, devrimin utkusu için harekete geçirmek ve süreci hýzlandýrmak için kullanmaktýr. Devrimci görevler, iktidarý alma somut hedefine baðlý olarak, bütünlüklü olarak konmadýðý sürece, taktik, stratejik hedefe baðlanmadýðý sürece, pratik çalýþmalar, dalgalý, tutarsýz ve çeliþkili olacaktýr. Böyleleri siyasi süreci ve gidiþatý etkileyecek durumda deðildir; tersine, her zaman, olaylarýn geliþmesi tarafýndan etkilenir ve sürüklenirler. Ama olaydan olaya koþmak, onlara, sürece müdahale ediyorlarmýþ gibi gelir. Sermayenin sýnýf egemenliðinin devrilmesi ortaya konmadýðý ve bu iþi yapacak devrim günün ana görevi olarak konmadýkça, eylemler, kapitalizmin etkilerine, sonuçlarýna karþý olmakla sýnýrlý kalacaktýr. Dolayýsýyla verilen mücadele hiçbir zaman sonuca götürülemez. Sonuç almak, burjuva sýnýf egemenliðinin ötesine geçmek demektir. Sadece, burjuva saldýrýlara yanýt vermekle sýnýrlý olan bir mücadele, kapitalist toplum çerçevesini aþamaz. Dolayýsýyla, emekçiler iktidara gelmediði müddetçe, pratikte, ne kadar savaþým mevziisi ve politik, ekonomik kazaným elde edilirse elde edilsin, hiçbiri güvenceli deðildir. Siyasi üstünlük kapitalistlerin elinde oldukça, büyük mücadelelerle kazandýðýmýz her aracý ve olanaðý yitirebiliriz. O halde, bir ayaklanmayla derhal iktidarý almak, iþçi sýnýfýnýn ivedi görevi olmalýdýr. Bu satýrlar yazýldýðý sýrada, Taksim Ayaklanmasý, Taksim’de zaferle sonuçlanmýþtý. Olan, Taksim için, ama geniþ kitlelerin katýldýðý bir halk ayaklanmasýdýr. Ýktidara, sömürü ve baský toplumuna karþý yapýlan bir baþkaldýrýdýr. Ama bunu deðerlendirmenin yeri burasý deðildir. Burada üzerinde durduðumuz, iþçilerin, halk yýðýnlarýnýn nasýl, uzun zamandýr, hücumcu, saldýrýcý ve ayaklanmacý bir anlayýþla hareket ettikleridir. Taksim için yapýlan ayaklanma, söylediklerimizin en çarpýcý pratik kanýtý oldu. Leninist Parti, bu anlayýþý bilinçli bir þekilde ortaya koyarken ve yýllarca bunda ýsrarlý olurken, küçük burjuva siyasi hareketleri ise en son 1 Mayýs ajitasyonunda bilinçsizce ve yarým aðýzlý ve eksik olarak gündemlerine aldýlar ve ifade ettiler. 1 Haziran Taksim zaferi, halk yýðýnlarýnýn nasýl kazanacaklarýný ortaya koymuþtur. Küçük burjuva hareketlerinde, olaylarýn arkasýndan nasýl sü237. Sayý / 19 Haziran - 3 Temmuz 2013

rüklendiðini göstermiþtir. Ýþçilerin, halk kitlelerinin ayaklandýðý, kendi yaþam koþullarýnda radikal deðiþiklik istediði koþullarda, küçük burjuva hareketler, onlarý, daha ne kadar iyileþtirme-reformist talepleriyle oyalayabilir ve emekçileri kendi saflarýnda tutabilirler. Diðer bir geliþme, iþçilerin ulaþtýðý bilinç düzeyidir. Bugünkü bilinç düzeyinden söz ederken, bundan anlaþýlmasý gereken, gerek teorik bilgi birikimine sahip olmak, gerek politik mücadelenin deneyimlerinin bilgisini taþýmak, dünya iþçi hareketinin büyük savaþýmýnýn engin pratik bilgisini edinmiþ olma, kýsacasý pratiðin okulundan geçmenin, devrim eðitimi almýþ olmanýn ve enternasyonalist bir anlayýþta olmanýn ileri düzeyini anlýyoruz. Özcesi, bu geliþime dayanarak diyebiliriz ki, iþçilerin gerçek devrimci saflarda birleþmeleri daha uzun süre engellenemez. Bu geliþmeler karþýsýnda uzlaþmacý sosyalist gruplar, kendi görüþ, politika ve sloganlarýný bir kenara býraktýlar, daha doðrusu pratik olaylar karþýsýnda iflas edince, Leninist Partinin düþünce ve sloganlarýna daha fazla sahiplenmeye, kendilerine maletmeye yöneldiler. Bu yolla, politik olarak bir süre daha ayakta kalmaya çalýþacaklardýr. Ancak, devrimci iþçiler, siyasi manevrayla, içten devrimciliði ayýrt edecek durumdadýr. Ýþçiler ileri sürülen fikirlerin içten olup olmadýðýný ve bu siyasi hareketlerin durumunu onlarýn kendi hakkýnda söylediklerinden ayrý olarak- denetleyebilir. Uluslararasý iþçi hareketinin pratiði ve kendi mücadelesinin pratiði, emekçilere, küçük-burjuva grup ve partilerin durumunu denetleme olanaðý veriyor. Yapýlmasý gereken, enternasyonal iþçi hareketinin pratiðinin derslerini, sonuçlarýný, güncel sýnýf mücadelesiyle canlý baðýný kurmaktýr. Taksim ayaklanmasý, genel halk ayaklanmasý, ya da halklarýn devrimci ayaklanmasý, yýllarca ortaya koyduðumuz görüþlerimizin, izlediðimiz devrimci siyasetin haklýlýðýný doðrulamýþtýr. Leninistler sürecin ana yönünü ve iþçilerle, halk kitlelerinin güncel görevini ve 1 Mayýs Taksim’in temel hedefini açýklarken ifade ettiði “isyan-ayaklanma-devrim” yaþam tarafýndan doðrulanmýþtýr. Olan þey büyük devrimci sýçramadýr, devrimin önlenemeyen ilerlemesidir. Bundan sonra iþçilerin, gerçek devrimci mevzilerde, proletaryanýn devrimci sýnýf partisinde birleþmesi daha da hýzlanacaktýr. C.DAÐLI

3


Taksim Ayaklanması

KÜRT HALKINA ÇAÐRI

Uzun yýllar adil ve demokratik bir barýþ için savaþtýnýz ve hala savaþýyorsunuz. Baþlýca talebiniz, tam hak eþitliðine dayalý biçimde özgür bir yaþamdý. Bu son derece demokratik talebiniz faþist devlet tarafýndan her zaman baský ve zulümle karþýlandý, her ayaða kalkýþýnýz katliamlarla bastýrýldý. 34 evladýnýzý yitirdiðiniz Roboski katliamý, tanýk olduðunuz son katliamdý. Özgürlük hakkýnýz için büyük acýlara katlandýnýz, binlerce evladýnýzý feda ettiniz. Yiðit Kürt Halký! Bütün bu kötülülüklerin kaynaðý düzendir, devlettir ve burjuva hükümetlerdir. Tarihiniz boyunca sizi “ezilen ulus” konumunda tutan, Kürdistan’ý ilhak eden iþte bunlardýr. Türkiye emekçi sýnýflarý, devrimci güçleri, gençlik þimdi faþizme ve sömürü düzenine son vermek, kötülüklerin kaynaðýný ortadan kaldýrmak için bir halk ayaklanmasý baþlatmýþ, bunu bir HALK DEVRÝMÝ’ne dönüþtürmüþlerdir. Türkiye’de bir HALK DEVRÝMÝ yaþanýyor. Bu devrimin zafere ulaþmasý ve bir halk iktidarýyla taçlanmasý size gerçek özgürlük yolunu açacak, gerçekten adil, gerçekten demokratik bir barýþýn temellerini hýzla atacaktýr. Çünkü bir Halk Ýktidarýnýn yürütme organý olarak çalýþacak Geçici Devrim Hükümeti’nin ilk iþi bütün ezilen ulus ve ulusal topluluklara kendi kaderlerini tayin hakkýný koþulsuz tanýmak olacaktýr. Adil, gerçekten demokratik bir barýþ, tam hak eþitliðine dayanan özgür bir yaþamýn tek yolu budur. Bunun tek yolu devrimci demokratik bir iktidardýr ve böyle bir iktidarýn yolunu Türkiye emekçi sýnýflarý büyük bir kahramanlýk örneði göstererek þimdi açýyorlar. Roboski katliamýnýn emrini verenlerin size barýþ ve özgürlük vaatleri koca bir yalandýr, bir aldatmadýr. Roboski katliamýnýn emrini verenler bir yandan sizi sahte barýþ vaatleriyle oyalarken diðer yandan, örneðin Rojava’da dinci faþist katil sürülerini kardeþlerinizin üzerine sürmekteler. Rojava halkýnýn zaferinin garantisi de Halk devriminin zaferinden geçmektedir. Bu devrim sizin devriminizdir! Onun için devrime bütün gücünüzle katýlýn! Devrimin zaferi sizin zaferiniz olacaktýr! Yiðit Kürt Gençliði! Türkiye’de baþlamýþ olan Halk Devrimine katýlýmýnýzý biliyoruz. Ancak þimdi daha güçlü bir katýlým gerekmektedir. Devrimin ýrkçý ve bir avuç faþisti bir hortum misali önüne katýp sürüklemiþ olmasýna bakmayýn. Onlarýn gerçek politik konumlarýna ve saflarýna geçmeleri uzun zaman almayacaktýr. Devrimin gerçek sahibi emekçi sýnýflardýr, halktýr ve tam da bu nedenle bu bir HALK DEVRÝMÝ’dir. Sizin devrime güçlü katýlýmýz ýrkçý ve faþistlerin tasfiyesini hýzlandýracaktýr. Türkiye’de emekçi sýnýflar devrime daha güçlü katýlmaya baþladýlar. Bu yüzden devrimin zaferinden eminiz. Devrime bütün gücünüzle katýlmanýz zaferi hýzlandýracak ve yakýnlaþtýracaktýr. Bugüne kadar okullarda, sokaklarda, fabrikalarda, kýsaca yaþamýn her alanýnda Türkiye devrimci gençliði ile birlikte dövüþtünüz. Bu birliðin temelleri Deniz Gezmiþlere, Mahir Çayanlara, Ýbrahim Kaypakkayalara, Mazlum Doðanlara kadar uzanýyor. Þimdi devrimci önderlerimizin temellerini attýklarý bu birliði ete kemiðe büründürmenin, uðruna yaþamlarýný feda ettikleri davalarýný Devrimci Halk Ýktidarý ile taçlandýrmanýn zamanýdýr. Devrime bütün gücünüzle katýlýn, devrimi bütün Kürdistan’a yayýn! Özgürlüðünüz için, halkýnýzýn geleceði için, tarihe karþý sorumluluðunuz için sürecin tam ortasýnda yerinizi alýn! Irkçýlar ya da baþka burjuva güçler devrimin meyvelerini halkýn elinden çalmak için uðraþabilirler, uðraþacaklardýr. Buna izin vermeyeceðiz! Sizin bütün gücünüzle katýlýmýnýz, birlikte mücadelemiz bizi daha güçlü, yenilmez kýlacaktýr. Bu devrim sizin devriminizdir! Halkýn devrimidir! Sahip çýkýn! Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði! Kürt Ulusuna Tam Özgürlük Hakký! MÜCADELE BİRLİĞİ PLATFORMU

4

Yeni Evrede

Mücadele Birliði

ALEVÝLERE ÇAÐRI

Artýk korku içinde, katledilme duygusu içinde yaþamayacaðýnýz, çocuklarýnýzýn hayatýndan, geleceðinden endiþe duymayacaðýnýz bir dönemin kapýsý açýlmýþtýr. Kurtuluþ yakýndýr; kurtuluþ sizin devrim saflarýna katýlmanýza baðlýdýr! Türkiye’de gerçek bir HALK DEVRÝMÝ süreci baþlamýþtýr. Bu süreç zafere ulaþtýðýnda, halkýn iktidarý ile taçlandýðýnda sizi katledenlerden, evlerinizi iþaretleyerek katliamla tehdit edenlerden, Sivas’ta sizi yakanlardan, Maraþ’ta sizi çoluk-çocuk, genç-yaþlý demeden, hamile kadýnlarý gözlerini oyarak, karýnlarýný deþerek katleden vahþilerden sonsuza kadar kurtulmuþ olacaksýnýz! Mezhep çatýþmasý ve mezhep katliamý Demoklesin kýlýcý gibi baþýnýzda sallandýrýlmaktadýr. Bu, kurulduðu günden bu güne devletin izlediði bir politikadýr. Bunun son örneðini, son mesajýný Ýstanbul Boðazýnda yapýlacak üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim adýný koyarak bu hükümet verdi. Ýktidar Mezhepçi Ve Katliamcýdýr! Bizzat Baþbakanýn Alevilere karþý nefret söylemi kullandýðýný, mezhep çatýþmasýný körüklediðini, kin ve nefret duygularýyla hareket ettiðini biliyorsunuz. Türkiye’nin pek çok ilinde Katliam korkusu yaþatmak amacýyla evlerinizin bu iktidar döneminde iþaretlenmesi tesadüf deðildir. Katliamcýlar bizzat iktidarýn kendisinden güç ve destek almakta, iktidar tarafýndan kollanýp korunmaktadýr. Maraþ katliamcýlarýný, Sivas katillerini, Hizbullah canilerini ortalýða salan bu dinci iktidardan baþkasý deðildir. Hatay’da Arap Alevilerini toplu katliamlarla tehdit eden El Kaideci çeteleri, El Nursa denen köpek sürüsünü Türkiye’ye, Hatay’a yerleþtiren bu iktidardýr. Suriye Alevilerini kafa keserek, ölülerin kalplerini sökerek yiyen bu yamyamlarý bu dinci faþist iktidarýn besleyip desteklediðini dünya âlem biliyor. Reyhanlý halkýný Alevilere karþý kýþkýrtmak için bu çetelere bombalý eylem yapma olanaðýný yaratanýn, onlara göz yumanýn bu iktidar olduðu Jandarma istihbarat raporlarýyla kanýtlanmýþtýr. Reyhanlý’da 52 kardeþimizin katili iþte bu iktidardýr. Roboski’de 34 kiþinin katli emrini veren bu iktidardýr. En son olarak, 3. Köprüye sizin tarihteki katiliniz olan ve asla ne affedip ne de unutacaðýnýz þu Yavuz Sultan Selim’in adýný vererek size karþý nasýl bir gelecek vaat ettiðini ortaya koymuþtur. Kurtuluþun Yolu Açýlmýþtýr! Ancak, bu ahmak ve bir o kadar da aptal olan dinci faþistlerin unuttuklarý bir þey vardý: Bu halk onlarýn zulmüne sonsuza kadar boyun eðmez, ebediyen katlanamazdý. Ýstanbul halkýnýn baþlattýðý devrim sürecini yiðit Türkiye ve Kürdistan halklarý her tarafa yayarak gerçek bir HALK DEVRÝMÝ’nin baþlangýcýna dönüþtürdüler. Süreç baþladý ama henüz bitmedi. Düþman yara aldý ama henüz yenilmedi. Dinci faþist iktidar sallanmaya baþladý ama henüz yýkýlmadý. Süreci zaferle taçlandýrmak, düþmanýn sýrtýný yere sermek, faþist iktidarý yýkmak; yerine bir halk iktidarý kurmak mümkündür ve bu mutlaka yapýlacaktýr; ok yaydan fýrlamýþtýr. Ancak bu süreci daha da hýzlandýrmak, zaferden bir o kadar emin olmak için bütün Alevi halk, hemen, zaman geçirmeden, oyalayýcý yöntemlere ve sizi oyalamak isteyenlere kanmadan devrime katýlmalýdýr. Gün kurtuluþ günüdür. Gün baþlamýþ olan Halk Devrimini Halkýn iktidarýyla taçlandýrmak için sokaða çýkma günüdür! Bu, Alevilerin kendi geleceklerine, kendi çocuklarýna, tarihe karþý sorumluluklarýdýr ayný zamanda! Sokaða Çýkýn, Devrime Katýlýn! Özgürlüðünüz Devrimin Zaferindedir! MÜCADELE BİRLİĞİ PLATFORMU

237. Sayý / 19 Haziran - 3 Temmuz 2013


AYAKLANMANIN TALEPLERÝ

Yeni Evrede

Taksim Ayaklanması

Mücadele Birliði

Ýþçiler, Emekçiler, Kadýnlar, Gençler, Kürt Halký, Aleviler; Dinci faþizme, devlete, hükümetð karþý günlerdir süren ve her tarafa yayýlan ayaklanmanýzý bu güne kadar baþarýyla sürdürdünüz. Ayaklanmanýzýn nedeni ve talebiniz daha ilk günlerde belli olmuþtu. Yaþamý size zindan eden, sizi aþaðýlayan, yaþam alanlarýnýzý yatak odalarýnýza kadar kontrol etmek isteyen, gençliðe ýslah edilmesi gereken “çürük nesil” gözüyle bakan ve bu yüzden küstahça “dindar bir nesil istiyoruz” diyen, kadýna karþý þiddeti, kadýnlarýn öldürülmesini teþvik eden, size zulmeden, Alevilere açýkça hakaret eden, Roboski’de 34 kiþinin katli emrini gözünü kýrpmadan veren, Türkiye’yi savaþa sokmak isteyen ve bu hevesi için Reyhanlý’da 52 kardeþimizin öldürülmesine yol veren bu hükümetten, bu hükümetin baþýndan kurtulmak istiyordunuz. Artýk býkmýþtýnýz ve bu yaþamdan kurtulmak istiyordunuz. Bu yüzden ayaklanmanýn baþladýðý daha ilk gün, “Hükümet Ýstifa”, “Tayyip Ýstifa” sloganlarýyla sokaklarý, caddeleri, meydanlarý doldurdunuz. Hükümet bu haklý taleplerinize aranýzdan iki genç kardeþinizi katlederek, yüzlercesini yaralayarak, üstünüze polisi salarak, tonlarca gaz bombasý atarak yanýt verdi. Siz, özgürlüðünüz için giriþtiðiniz bu ayaklanmada hükümetin saldýrýsýna daha güçlü eylemlerle, ayaklanmanýzý ileri taþýyarak yanýt verdiniz. Hükümet ve sermaye sýnýfý korktu ve paniðe kapýldý. Ayaklanmayla bütün dünya emekçilerinin desteðini arkanýza almýþtýnýz. Ayaklanma, sizi tam kurtuluþa götürecek bir Halk Devrimi sürecinin önsözüydü. Emperyalistlerin, sermaye sýnýfýnýn korkusunun temeli buna dayanýyordu. Bu yüzden Hükümeti de, Tayyip’i de gözden çýkardýklarýnýn iþaretleri gelmeye baþlamýþtý. Týpký fizikte olduðu gibi siz ne kadar ileri giderseniz onlar o kadar geri giderler. Ne var ki ayaklanma adýna, sizin adýnýza görüþmeler yapanlar sizin taleplerinizi öne sürerek bu talepleri asgari sýnýr ilan edeceklerine “Uzlaþma” ve daha geri talepler ileri sürünce karþý tarafa cesaret geldi. Düþman safýnda korku ve panik yerini meydan okumalara, gö-

zaltý operasyonlarýna, hakaret ve aþaðýlamalara býraktý. Onlarýn bu “cesaretleri”nin kaynaðý ayaklanma adýna hareket edenlerin “uzlaþmacý” yaklaþýmlarý, hareketi geriye çekici açýklamalarý ve sizin taleplerinizden çok geri talepleri ileri sürmeleridir. Sizin adýnýza ileri sürülen en ileri talep olan, “Taksim Gezi Parký’ndaki yýkýma karþý direniþten baþlayarak halkýn en temel demokratik hak kullanýmýný engelleyen, þiddetle bastýrma emrini veren, bu emri uygulatan ve uygulayan, binlerce insanýn yaralanmasýna, üç yurttaþýmýzýn ölmesine neden olan sorumlular, baþta Ýstanbul, Ankara, Hatay Valileri ve Emniyet Müdürleri olmak üzere tüm sorumlularýn görevden alýnmasý”, sizin taleplerinizin çok gerisindedir. Ödediðiniz ve ödemeye hazýr olduðunuz büyük bedeller, çektiðiniz büyük acýlar, verdiðimiz muazzam mücadele bu talepler için deðildir ve olamaz da. Bu yüzden, daha ayaklanmanýn ilk gününden itibaren sizinle omuz omuza çarpýþan Leninistler sizi; -Hükümetin ve baþbakanýn istifasýnda direnmeye, -Bütün iktidarýn sizin belirleyeceðiniz bir Genel Komite’ye devrini, -Kürt ulusunun kendi kaderini Tayin Hakký için gerekli koþullarýn derhal hazýrlanmasýný, -Zindanlarýn yýkýlýp Tutsaklarýn Özgürleþtirilmesini, -Kadýnlarý ve Gençliði orta çað karanlýðýna sürükleme amaçlý tüm giriþimlere derhal son verilmesini, -Ýþçilerin, Emekçilerin, Ýþsizlerin, Yoksul Halkýn yaþam koþullarýný derhal iyileþtirecek tedbirlerin alýnmasýný istemeye; -Ayaklanma bayraðýnýzýn üstüne bu istemleri yazmaya çaðýrýyor. Kararlýlýðýnýz her geçen gün yeni güçleri saflarýnýza katýyor, gücünüz artýyor. Ayaklanma her tarafa yayýlýyor ve bütün dünya sizi yürekten destekliyor. Sallarsanýz yýkýlacaklar, kapýyý tekmelerseniz açýlacak kapýdan sizi özgür, sömürüsüz, sýnýfsýz ve sýnýrsýz bir dünyanýn beklediðini göreceksiniz! Yaþasýn Halk Ayaklanmasýnýn Zaferi! Yaþasýn Halk Devrimi

237. Sayý / 19 Haziran - 3 Temmuz 2013

5


DEVRÝM YOLUNDA ÝLERÝ!

Taksim Ayaklanması

Emekçi Sýnýflara, Gençliðe, Kürt Halkýna, Alevilere ve Kadýnlara; 28 Mayýs’tan bu yana, yaklaþýk 21 gündür dinci faþizme karþý kahramanca savaþýyorsunuz. Bu savaþta büyük bir cesaret, fedakârlýk, kendini adamýþlýk örnekleri gösterdiniz. Faþist devlet ve hükümetin her türlü araçla yürüttüðü savaþ sizi geriletmedi, aksine onlarýn her baský, terör, yýldýrma giriþimi sizin daha büyük, daha cesur, daha yiðit karþý saldýrýlarýnýzla yanýtlandý. Bu savaþta, iþçi sýnýfýnýn devrimci sýnýf partisi TKEP/Leninist daha ilk günden sizin yanýnýzda oldu, sizinle omuz omuza çarpýþtý. Pek çok taraftarý, sempatizaný, militaný sizinle omuz omuza çarpýþýrken yaralandý, gözaltýna alýndý. Ama düþmanýn hiçbir çabasý Partinin sizin yanýnýzda savaþmasýný engelleyemedi; engelleyemeyecektir.

Emekçi Sýnýflar, Gençler, Kürt Halký, Aleviler ve Kadýnlar; Bu hükümetten, bu iktidardan, bu hükümetin baþýndan kurtulmak için giriþtiðiniz hareket, gerçek bir halk ayaklanmasýdýr. Bu ayaklanmanýzla sizi kesin kurtuluþa götürecek bir Halk Devrimi’nin yolunu sonuna kadar açtýnýz. Bu süreç ayaklanmanýzla birlikte pratik olarak baþlamýþtýr ve artýk hiçbir güç bunu durduramaz. Ayaklanmanýzýn henüz ilk gününde, yüksek bir politik bilinç örneði göstererek, kurtuluþa giden yolun ilk adýmý olarak Hükümetin ve Baþbakan’ýn istifasýný istediniz. “Hükümet Ýstifa”, “Tayyip Ýstifa” sloganýyla bu talebinizi ortaya koydunuz. Ýlk adým olarak bunlar doðru ve haklý taleplerdir. Ne var ki, iþçi sýnýfýnýn devrimci komünist Partisi TKEP/Leninist, bu ilk adýmýn kurtuluþ için, basý ve sömürüye son vermek için, gerçek bir özgürlük, gerçek bir demokrasi için yeterli olmadýðý konusunda tüm ayaklanma güçlerini, devrimin tüm toplum-

Yeni Evrede

Mücadele Birliði

sal güçlerini uyarýyor. Bu ilk adým bir sonraki adýmla, iktidarýn ele geçirilmesiyle, Halk Ýktidarýnýn kurulmasýyla, Geçici Devrim Hükümetinin ilanýyla pekiþtirilmelidir. Çünkü kazanýmlarýmýzý ancak böyle bir iktidar ve bu iktidarýn böylesi bir hükümetiyle kesin güvence altýna alabiliriz. Peki, bu mümkün mü? Devrimci sýnýf partisi, TKEP/Leninist bunun hem mümkün hem de zorunlu olduðunu, iktidarýn tarihte hiçbir zaman emekçi ve ezilen halklara bu kadar yakýn olmadýðýný söylüyor. Ýktidar bir adým ötemizde; elimizi uzatmamýz onu yakalamamýza yetecek.

Emekçi Sýnýflar, Gençler, Kürt Halký, Aleviler ve Kadýnlar; Tarihten ve ortaya çýkan örneklerden ders almalýyýz. Mýsýr emekçi sýnýflarý kahramanca giriþimler sonucunda ve yüzlerce evladýný feda etmek pahasýna bir devrim gerçekleþtirerek Hüsnü Mübarek adýndaki diktatörü devirdi. Bunu hepimiz biliyoruz. Ne var ki Mýsýr emekçi sýnýflarý ve devrimci güçleri iktidarý almak için yeterli hazýrlýklara sahip olmadýklarý için, devrimin meyveleri avuçlarýnýn içinden kayýp gitti. Devrimin meyvelerini, emperyalistlerin de yardýmýyla önce faþist Mýsýr Ordusu arkasýndan Erdoðan’ýn kardeþleri diyebileceðimiz, sermaye sýnýfýnýn en gerici, en pespaye, en bayaðýsýndan politik temsilcileri olan dinci faþistler topladýlar. Mýsýr emekçi sýnýflarý bu hatayý, bu hazýrlýksýzlýðý þimdi devrimin ikinci perdesini açarak telafi etmeye çalýþýyorlar. Bunun onlara yeni acýlar, yeni bedeller anlamýna geldiði açýk. Ayný hataya düþmemeliyiz, düþemeyiz. Genel halk ayaklanmamýz mutlaka zafere ulaþacak ve burjuva gerici iktidar yýkýlacaktýr; artýk bundan þüphe yoktur. Bu nedenle, ikinci adým için, yani Halk Ýktidarýnýn ve bu iktidarýn yürütme organý görevini gö-

recek Geçici Devrim Hükümetinin kurulmasý için hazýrlýklara þimdiden baþlanmalýdýr. Bu hazýrlýða her kentte, her okulda, her fabrikada, her mahallede konseyler, komiteler, meclisler kurarak; kurulacak komite, konsey ya da meclislerden temsilciler seçerek baþlayabiliriz. Komite, konsey ya da meclisler bulunduklarý yerlerde ayaklanmayý yönetirken seçilecek temsilciler de merkezi bir komite, konsey ya da meclis oluþturarak Halk Ýktidarýnýn yasama organýný oluþturabilir, bu organ ise kendi içinden Geçici Devrim Hükümetini ilan edebilir. Bu mümkündür, zira daha þimdiden bazý yerlerde komite ve konseylerin kurulduðunu, bu komite ve konseylerin bulunduklarý yerlerdeki ayaklanmanýn yönetimini ellerine almaya baþladýklarýný biliyoruz. Emekçi Sýnýflar, Gençler, Kürt Halký, Aleviler ve Kadýnlar; Size devrim ve iktidar hedefini gösteren tek partinin TKEP/Leninist olduðunu mücadelenin içinde yaþayarak bir kez daha görmüþ oluyorsunuz. “Hükümet Ýstifa”, “Tayyip Ýstifa” sloganlarýyla ifade ettiðiniz talepleriniz, sizin geri kalan tüm parti ve örgütlerden ileri olduðunuzu ortaya koydu. Onlarýn büyük bir çoðunluðu hala hükümet ve baþbakanýn istifasýný bile bir talep olarak ileri süremiyorlar. Onlar, düzenin dýþýna çýkacak bir zafer kazanmayý göze alamýyorlar. Devrimci komünist parti TKEP/Leninist, bunu göze alýyor ve size Devrim ve Ýktidar hedefini gösteriyor ve bunun mümkün olduðunu ilan ediyor. Çünkü gerçek zaferin yolu buradan geçiyor. Bu nedenle, TKEP/Leninist, bütün emekçi sýnýflarý, Kürt halkýný, gençliði, Kadýnlarý, Alevileri partinin etrafýnda kenetlenmeye ve onun gösterdiði yolda yürümeye çaðýrýyor. Bu yol zaferin yoludur. FABRÝKALAR, TARLALAR, SÝYASÝ ÝKTÝDAR HER ÞEY EMEÐÝN OLACAK! TKEP/Leninist Merkez Komitesi Not: e-posta ile elimize ulaþan bu açýklamayý sizlerle paylaþýyoruz

6

237. Sayý / 19 Haziran - 3 Temmuz 2013


Yeni Evrede

Taksim Ayaklanması

AYAKLANMA DAHA ÝLERÝ NASIL GÝDER?

Mücadele Birliði

Önce iki tespit yaparak baþlayalým: Haziran’ýn ilk gününden beri hýzýndan bir þey kaybetmeden süren hareket bir HALK AYAKLANMASI’dýr. Buna “Direniþ” ya da “Hareket” demek olup bitenden bir þey anlamamýþ olmak demektir. Birincisi bu. Ýkincisi ise þudur: Savunma her ayaklanmanýn ölümüdür. Halk ayaklanmasý, bazen yavaþlasa da, savunmaya geçmeden ilerlemek zorundadýr; yoksa düþmanýn ezici saldýrýsýyla karþý karþýya kalýr. Halk Ayaklanmasý, bu güne kadar savunmaya geçmeden, bazen yavaþlasa da hep ileri gitti. Bunun devam etmesi gerekiyor. Peki, ayaklanma daha ileri gidebilir mi ve gidecekse bu nasýl olacak? Þimdi bu sorularýn yanýtýný verelim. Sorunun ilk bölümüne yanýtýmýz: “Evet, ayaklanma daha ileri gidebilir.” Nedeni basittir: Emekçi sýnýflar, çalýþanlar, devrimci demokrat güçler, gençlik ve kýsmen Kürt halký, Aleviler yani ayaklanmanýn toplumsal güçleri 1 Haziran’dan bu güne ortaya koyduklarý mücadele kararlýlýðýyla ayaklanmayý çok daha ileri taþýyabilecek güç ve iradeye sahip olduklarýný ortaya koydular. 15-16 Haziran bu iradenin doruða çýktýðý günler oldu. Ayaklanmanýn daha ileri gidebilmesinin koþulu, ayaklanma güçlerinin ne için savaþtýklarýný, uðruna büyük bedel ödemeye hazýr olduklarý hedefin ne olduðunu; bu hedefin ölmeye deðer olup olmadýðýný bilmeleridir. Ayaklanma güçleri, mücadelenin kendilerinde oluþturduðu devrimci sezgiyle iki talep belirlediler ve bunu “Hükümet Ýstifa”, “Tayyip Ýstifa” sloganlarýyla ortaya koydular. Peki ya sonraki adým ne olacak? Bu taleplerin gerçekleþtirilmesinden sonra yerlerine ne koyulacak? Ayaklanma güçleri iþte bu sorunun yanýtýný arýyorlar ve Ayaklanmanýn daha ileri gidip gitmemesi bu soruya verilecek yanýta büyük ölçüde baðlýdýr. Bu

sorunun yanýtýný ayaklanma halindeki kitleler deðil, kendilerini öncü olarak kabul eden devrimci güçler vermeli. Hükümet ve onun baþý olarak Tayyip Erdoðan istifa ettiklerinde yerlerine kim gelecek? Kýlýçdaroðlu ve CHP’mi? Ayaklanan güçlerden bir kiþi dahi bunlar hükümet olsun diye yaþamýný feda etmez. Ordu mu? Emekçi sýnýflar, gençlik, Kürt halký, Aleviler, kýsaca bu hükümete karþý ayaklanan güçler bir faþist iktidar yerine baþka bir faþist diktatörlük gelsin diye deðil yaþamýný, kýlýný bile feda etmez. Öyleyse devrimci güçler kitlelere ne öneriyor; hangi alternatifi önlerine koyuyor ve daha önemlisi, Hükümetin istifasýný isteyen halk güçlerinin önüne, bu hükümet istifa ettiðinde yerine geçecek bir alternatifi þimdiye kadar koymalarý gerekmiyor muydu? Ýþte ayaklanmanýn daha ileri gidebilmesi için zincirin yakalanmasý gereken halkasý budur. Ayaklanan halk kitleleri ve gençlik son derece bilinçlidir ve yaþanan örneklerden ders almasýný biliyorlar. Onlar Mýsýr’a bakýyorlar ve Mýsýr devriminin uðradýðý akýbete uðramak istemiyorlar. Onlar Tunus’a bakýyorlar ve Tunus devriminin akýbetiyle karþýlaþmak istemiyorlar. Onlar, Tayyip’in yerinde Genelkurmay Baþkaný’ný görmek için savaþmýyorlar. Onlar, bu ayaklanmanýn zaferi durumunda Tayyip’in yerinde baþka bir dinci faþisti görmeyeceklerinden emin olmak istiyorlar. Onlar, bu savaþýn sonunda özgürlüðü solumak, faþist baský ve terörün bittiðini, yaþamlarýna müdahalenin sona erdiðini, gerçek bir demokratik toplumda yaþayacaklarýný görmek, hissetmek istiyorlar. Ayaklanan güçler, kendilerini yoksulluktan, sefaletten, iþsizlikten kurtaracak alternatifin hangisi olduðunu bilmek istiyorlar. Kýsacasý, “biz ne için savaþýyoruz” sorusuna açýk, net, saða sola çekiþtirilmeyecek bir yanýt arýyorlar. 237. Sayý / 19 Haziran - 3 Temmuz 2013

Bu sorunun yanýtýný sadece örgütlü devrimci güçler verebilir ve vermek zorundalar. Ayaklanmanýn daha ileri gitmesi, verilecek yanýta ve ayaklanan güçlerin bu yanýta inanmalarýna, bu yanýtý benimsemelerine, içselleþtirmelerine, kendi gerçek talepleri olarak kabul etmelerine baðlýdýr. Bu baþarýldýðýnda ayaklanmanýn önünde hiçbir gücün duramayacaðýndan emin olmak için son 19 günde yaratýlan kahramanlýklara bakmak yeterlidir. Kitlelerin “biz ne için savaþýyoruz, savaþmalýyýz” sorusuna, Leninist Partinin yanýtý, Devrimci Ýktidar, Devrimci Hükümet’tir. Leninist Parti, ayaklanma halindeki emekçi sýnýflara, çalýþanlara, gençliðe, Alevilere, Kürt halkýna, mevcut hükümet ve onun baþý olarak Tayyip Erdoðan istifa ettiðinde derhal devrimci bir iktidarýn baþa getirilmesi, bir Geçici Devrim Hükümeti’nin kurulmasý iþine giriþmelisiniz diyor. Leninist Parti, ayaklanmanýn toplumsal güçlerine, bu kadar önemli yaþamsal bir giriþimin hazýrlýklarýnýn son güne býrakýlamayacaðýný; bunlarýn hazýrlýklarýna þimdiden giriþilmesi gerektiðini söylüyor. Bu mümkündür, henüz geç kalýnmýþ deðildir. Yaþadýðýmýz Halk Ayaklanmasý, belli bir zaman aralýðýna yayýlmýþ, süreç halinde ilerleyen bir Halk Devrimidir. Süreç sona ermiþ deðil. Ayaklanan güçler bu durumu “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” sloganýyla ortaya koyuyorlar zaten. Bu slogan hem ayaklanan halk kitlelerinin kararlýðýný hem de zafere ulaþmanýn belli bir zaman alacaðýnýn bilincinde olduklarýný gösteriyor. Bu zaman aralýðýnýn ne kadar süreceðini, haftalar mý, aylar mý alacaðýný bilemeyiz. Bildiðimiz tek þey, bunun henüz bir “Baþlangýç” olduðu ve bir Devrimci Ýktidar’a, bir Geçici Devrim Hükümeti’ne hazýrlýk için az-çok zamanýmýzýn olduðudur. Devrimci güçler bu zamanýn her anýný deðerlendirmek, birleþebilecek bütün devrimci demokrasi güçlerini birleþtirerek ayaklanmanýn toplumsal güçlerinin önüne böyle bir devrimci alternatifi koymak zorundalar.

7


GAZÝ’DEN ÝZLENÝMLER

Taksim Ayaklanması

G

ezi Parký eylemleri Gazi Mahallesi’nde de çok sert çatýþmalarla devam ediyor. Gazi Mahallesi’nde dün akþam yaþanan çatýþmalarda polis plastik mermilerin yanýnda ara sokaklarda gerçek mermiler kullandý. Farklý bir gaz bombasýnýn yoðun olarak kullanýldýðý Gazi Mahallesi’nde 19 yaþýndaki Murat Çetinkaya isimli genç baþýndan aðýr yaralandý. Yaralananlarýn bir kýsmý yine polisle çatýþýlarak hastanelere götürülebildi. Polis, Murat Çetinkaya’nýn kaldýrýldýðý hastanenin önüne yoðun gaz bombasý attý, pencerelerine tazyikli su sýktý. Hastanedeki hastalar, doktorlar ve diðer personel de gazdan etkilendi. Gazi Mahallesi’nde süren eylemlerde yer almýþ ve bugün Taksim’deki arkadaþlarýný ziyarete gelen Gazi Mahallesi’nin eylemci kadýnlarýndan biriyle görüþtük. Gazi Mahallesi’ndeki süreci kýsaca aktarýr mýsýnýz? Taksim’deki eylemlere destek vermek üzere Gazi Mahallesi’nde de eylemler baþladý. Ben de örgütlü insanlardan biri olduðum için ilk günlerinden itibaren eylemlerde yer aldým. Yaralanan Turan Akbaþ benim yanýmdaydý, benim yanýmda yaralandý. Ýlk günlerde Gazi Mahallesi’nde sokaklara çýkanlar hep bildiðimiz eylemlere katýlan insanlardý. Ýlk iki gün... Evlerinde tencere tava çalanlar çoðunluktaydý. Ama eylemin yükselmesi ve sertleþmesiyle birlikte ülkenin her tarafýnda çatýþmalarýn yaþanmasýyla Gazi Mahallesi’ndeki halk da sokaklara döküldü. Þu son iki gündür evini açmayan, sokaklardaki eylemcilere yardým etmeyen neredeyse kalmadý. Ýnsanlar sokaklara indi, çatýþtý, barikat kurdu. Evlerinde kalanlar da insanlara yiyecek, içecek, limon, sirke, su taþýdý. Yaralýlara yardýmcý oldu. Evlerinin önüne apartman giriþlerine, merdivenlere bu malzemeleri koydu ihtiyacý olan alsýn kullansýn diye. Kimi

8

Yeni Evrede

Mücadele Birliði

zaman barikatlara kadar taþýdýlar bu malzemeleri. Çok sayýda yaralý var. Bir çoðunu hiç hastaneye bile götüremedik. Evlerde kendi imkanlarýmýzla tedavi ediyoruz. Elinden, kolundan, ayaðýndan yaralanmalarýn, kýrýk çýkýklarýn sayýsýný bilmiyoruz. Ayaða kalkabilecek olan yine sokaða çýkýyor, eyleme katýlýyor. Gazi Mahallesi genellikle sert çatýþmalarýn yaþandýðý bir semt, Taksim’e destek eylemleri de böyle oldu. Ýzleniminizi aktarýr mýsýnýz? Evet, Gazi Mahallesi devrimcilerin aðýrlýkta olduðu bir mahalle ve eylemleri hiç bitmez. Çok çatýþmalý eylem yaþadýk. Ama polis bu kez gerçekten çok vahþice saldýrdý. Binlerce gaz bombasý kullandý. Plastik mermilerin yanýnda ara sokaklarda gerçek mermiler kullanýldýðýný biliyoruz. Son iki gündür farklý bir gaz bombasý da kullandý. Gaz bombalarýný hedef belirleyerek atýyor. Yani direk insanlarýn üzerine atýyorlar. Kullandýklarý bir gaz bombasý var. Üzerimize atýlýyor. Elbiselerimize bir þey olmuyor, ama derimiz yanýyor, yara oluyor.. Atýldýðý zaman diðerleri gibi de-

237. Sayý / 19 Haziran - 3 Temmuz 2013

ðil, ortaya bilye gibi bir þeyler saçýlýyor, yanarak daðýlýyor sanýrým. O yüzden çok yaralý var.. Çok kötü bir þey.. Ne olduðunu anlayamadýk... Ama derimize zarar veriyor.. Yara yapýyor.. Polis çok acýmasýzca saldýrýyor. Hedef gözeterek atýyor gaz bombalarýný, iki metreden, üç metreden gaz bombasý atýldý üzerimize. Baþýndan yaralanan Murat arkadaþýmýzý çatýþarak götürdük hastaneye, hastanenin önüne gaz bombasý yaðdýrdýlar, camlarýna tazyikli su sýktýlar.. Bu kadar insanlýktan çýkmýþlar.. Hastanenin içi gazla doldu.. Hastalar, doktorlar, insanlar etkilendi... böylesine bir vahþet vardý yani. Taksim Gezi Parký’ndaki aðaçlarýn sökülmeye çalýþýlmasýyla baþlayan eylem ayaklanma düzeyine ulaþtý bu konudaki görüþünüz nedir? Elbette, artýk konu aðaç meselesi olmaktan çýktý. Halkýn öfkesinin patlamasýdýr bu. Ýnsanlar bir çok þeye tepkili, yýllarca birikti en sonunda patladý. Herkes bir þekilde bu sistemden, bu iktidardan zarar görmüþ, yaþamýndan hoþnut deðil, deðiþmesini istediði birçok þey var. Bunlarýn hepsinin birikimi bu þekilde patladý. Olayýn Taksim’de baþlayýp bütün ülkeye yayýlmasýndaki neden de bu zaten. Ýnsanlarýn iktidara karþý biriken öfkesi.. Hiç eyleme gitmemiþ insanlar barikatlara geldi, çatýþtý, eyleme katýlanlara yardým etti. Bazý insanlarý hiç çaðýrmadýk, hatta evlerinde, ya da sokaklarýnda kalmalarýný istedik ama onlar dayanamadýlar, sokaklara indiler... Çünkü onlar yaþamlarýndaki bir çok þeyin deðiþmesini isteyen insanlar, iktidarýn deðiþmesini isteyen insanlar... Bu öfke bir þekilde patlayacaktý Taksim’de eylemin büyümesi ve yayýlmasý polisin saldýrýsý bir kývýlcým oldu ve halk ayaklandý. Nasýl sonuçlanmasýný isterdiniz? Taksim Dayanýþmasý bazý talepler ilan etti. Bunlar kabul edilmeli ve insanlar alanlardan çekilmemeli. Þahsen kabul edilinceye kadar da eylemlerin sürdürülmesinden yanayým. En azýndan alanlardan çekilmemek gerekir. Birbirinden çok farklý düþüncelere, inançlara sahip insanlarýn dayanýþmasýný gördük. Bu yaþadýklarýmýz hepimiz için çok güzel, umut verici coþkulu anlardý. Halk gücünü bir kez gördü. Bundan sonrasý için insanlarýn talepleri için daha çabuk sokaða çýkacaðýný düþünüyorum. Ben sokaklarda olmaya devam edeceklerden biriyim. Sohbetiniz için teþekkürler


DEVRÝMÝN ÝZMÝR CEPHESÝ

Yeni Evrede

Taksim Ayaklanması

Mücadele Birliði

31 Mayýs’ta Gazi Parký’ndaki direniþçilere saldýrýdan önce Ýzmir’de her þey olaðan seyrinde görünüyordu. 31 Mayýs, Alsancak’ýn eylemlerin merkezi haline geldiði ve öfkenin açýða çýktýðý gün oldu. Alsancak Ýskele önünden Kýbrýs Þehitleri Caddesi’ne yürüyüþ, yine saldýrý ile cevap buldu. O gün çatýþma sabaha kadar devam etti. 1 Haziran’da sendikalar saldýrýlarý protesto etmek için Konak’tan Basmane’deki Ak Parti binasýna yürüme çaðrýsý yaptýlar. Akþam 18.00 olduðunda sendikalarýn çaðrýsýna beklenmedik bir kitle katýldý. Sendikalar hemen karar deðiþtirerek yürüyüþ güzergahýný Gündoðdu Meydaný’na yönelttiler, bütün sahil yollarý trafiðe kapatýldý. Ýzmir’in böyle bir kitleyi görmediði söyleniyor. 1 Mayýs’ta yüz bini geçtik diye sevinenler, burada beþyüzbini aþkýn kitleyle karþýlaþtýlar. Ancak Gündoðdu Meydaný’na saatler süren yürüyüþ de, meydanda düzenlenmiþ program da kitleyi Basmane’ye yürüme kararýndan vazgeçiremedi. Buradan yaklaþýk beþ bin kiþilik bir kitle Basmane’ye yürümeye baþladý ve Ýzmir’de kopuþ burada baþladý. Sendikalarýn hergün akþam 19.00’da Gündoðdu Meydaný’nda yaptýðý miting ve Basmane Alanýna ve Alsancaða yönelen çatýþma, iki farklý yönelimi açýða çýkardý. Ýki gün daha Basmane yürüyüþüyle çatýþmalar devam etti. Dördüncü günden sonra 12 Haziran’a kadar Basmane yürüyüþleri kesintiye uðradý. 12 Haziran’da yapýlan yürüyüþte kitle içindeki gruplarýn çoðunluðunun “saðduyu” çaðrýlarý ve denetimleriyle olaysýz bitti. Ýzmir’de alanla ilgili birden fazla yanýlsama hakim. 1- Gündoðdu alaný çatýþmalar boyunca polisin kitleyi sürükleyerek getirdiði ve hapsettiði alandýr. Çatýþmalar döneminde bile polis de ulusalcýlar da her yerden “provakasyonlara gelinmemesi” ve sürekli buraya gelinmesi yönünde çaðrý yaptýlar. Alanýn bir tarafý deniz, diðer tarafý sýnýrlý sayýda sokaðý olan yüksek binalarla çevrili. Saldýrý karþýsýnda kitlenin burada hiç þansý yok. Ýlk günden bu yana bu nedenle kitle yüzünü hep Alsancak’a ve Basmane’ye dönüyor. Yani Gezi Parký gibi kazanýlmýþ bir alan bile deðil. 2- Gündoðdu alanýný kazaným olarak görenler buraya yerleþilmesi, burada bir kültür þehri kurulmasý ve buranýn varlýðýna zarar verecek tüm davranýþlardan kaçýnýlmasý yönünde güvenlik güçlerini aratmayan bir denetim içindeler. Oysa alan, çoðunluðu bira içen-

ler ve önceden de eðlenmeye, sabahlamaya gelenlerle dolu. Üstelik burada ulusalcýlar moral olarak ve güç olarak olmasa bile fiziki olarak çoðunluktalar. Alanýn kontrolü bugün devrimcilerden yana olsa da her an deðiþebilir durumda. Buraya gelen çok büyük bir meraklý, anlamaya çalýþan kesim de var. Buranýn bu nedenle boþ býrakýlmamasý ve deðerlendirilmesi konusunda haklý olunmakla birlikte mücadele yükseltilmedikçe alan da kýsa süre sonra ya iç çatýþmalarla ya da devlet tarafýndan boþaltýlacaktýr. Bu festival havasý sonsuza kadar korunamaz. Bütün bunlardan dolayý Ýzmir’de iki kesim var diyebiliriz. Mücadelenin ulaþtýðý yere yerleþmek isteyen hatta süreci gelip geçmiþ bir öfke patlamasý olarak gören bütünden kopmuþlar ve tünelin sonundaki ýþýðý görenler yani mücadeleye devam etmek isteyenler. Mücadeleye devam etmek isteyenlerin içinde daha önce çatýþmalara katýlanlarýn yanýnda ulusal çevrelerin içindeki gençler de var. 12 Haziran’da bir anda hazýrlýklarýný yapmýþ olarak çatýþmaya hazýr bir kitle ortaya çýktý. Herhangi bir saldýrýda ortaya çýkmayý bekleyen çok büyük bir potansiyel var. “Bir þey varsa gelelim, yoksa sonra görüþürüz” sözleri dönemin diyaloðu oldu. Merkezi eylemler, iþçi gençliðin ve Kürt gençliðinin katýlýmý olsa da, daha çok küçük burjuvazinin öncülüðünde devam ediyor. Ýþçiler ve mahallelerdeki emekçi halklar kendi bulunduklarý mahallelerde her akþam yürüyüþler düzenliyorlar. Çiðli AKP binasýnýn ayaklanmanýn ilk günlerinde 3 gün üst üste kuþatýlmasý ve her seferinde bir parça ama sonunda tamamen yakýlmasý o bölgeye hakim organize sanayi iþçilerinin ve Alevi halkýnýn seviyesini gösteriyor. Sendikalar her gün yaptýklarý miting yoluyla sürece katýlýyorlar ancak katýlan kitle sürekli azalýyor. Alandaki sendikalarýn oluþturduðu platformun kürsüsü ve onlarýn sýnýrlýlýklarýnda günlük etkinliðe devam ediyor. KESK’in saldýrý durumunda grev kararý durumu devrimcilerden yöne deðiþtirebilir. Ýzmir’de Kürt Ulusal Hareketi süreci daha temkinli izliyor. Ýzmir, þovenizmin oldukça yaygýn olduðu bir il. Kürt gençleri çatýþmalardan uzak durmuyor. HDK çadýrlarý geç de olsa alana katýldý. Bu durum alanýn güvenliði konusunda yeni tartýþmalarý beraberinde getirdi. Devrimci gençler her durumda anýnda bir kalkan oluþturarak ulusalcýlara cevap veriyorlar. Ýzmir’de herkes tetikte, her þey bir kývýlcýma bakýyor.

237. Sayý / 19 Haziran - 3 Temmuz 2013

9


ADANA’DAN...

Yeni Evrede

Taksim Ayaklanması

“Bugün nerede, ne zaman?” Bu, Adana’da son iki haftadýr herkesin birbirine sorduðu soru… Ýki hafta boyunca Adana, Taksim direniþini selamlama, duyduðu özlemleri hayata geçirmek için sokaklarý savaþ alanýna çevirdi. Her anlamda ilk deneyimlerini bu eylemlerde yaþadý diyebiliriz. Adana’nýn merkez sokaklarý ilk defa bir çatýþmaya tanýk oldu. Ýlk defa Demirspor ile Adanaspor’un birlikte yürüdüðü görüldü. Eyleme katýlan ve saatlerce alaný terk etmeyen insanlarýn çoðu polis terörü ile ilk defa karþý karþýya geldi. Birbirine yabancýlaþmýþ, birlikte hareket edemeyeceði düþünülen insanlar internet üzerinden, okullarda, iþyerlerinde gündemi deðerlendiriyor hale gelmiþ, her yerde birbirine en çok sorduklarý soru bugün ne zaman, nerede sorusu olmuþtur. Mücadele Birliði Platformu olarak iki hafta boyunca her gün Denizlerin bayraklarý ve “Hükümet Ýstifa, Halk Ýktidara” yazýlý bir pankartla alanlarda olduk. Adana’da eylemler 1 Haziran günü Demirspor ve Adanaspor’un çaðrýsý ile baþladý. 1-2 Haziran günleri gece geç saatlere dek sert çatýþmalara tanýk oldu Adana sokaklarý. Polis çok yoðun bir þekilde biber gazý, tazyikli su ve plastik mermi kullandý. Aralarýnda DÖB’den Can Paþa’nýn da olduðu beþ yüzü aþkýn kiþi gözaltýna alýndý. Ýki gün boyunca Kasým Gülek köprüsü adeta ayaklanmanýn odak noktasý haline geldi. Polis göstericileri köprüden geçirmemek için göstericiler de köprüden geçmek için yoðun bir çaba sarf etti. Kitlenin her adýmda yeni bir hedef belirleyememesi nereye yürüyeceðini tam olarak bilememesi, özcesi kitleye önderliðin yetersiz oluþu ve daha çok ulusalcý güçlerin kalabalýk oluþu ve yönlendirmesiyle eylemler bir üst aþamaya sýçrayamadý. Eylemin üçüncü gününden itibaren polis, farklý bir taktik ile hareket ederek AKP il binasýna yürüyüþün önünü açtý. Ýl binasýnýn önüne gelindiðinde kitlenin ne yapacaðýný bilememesi, taþ atanlara çoðunluðun müdahale etmesi ve ardýndan kitlenin Baraj yolunu dolaþarak Atatürk parkýna geri dönmesi bizlere yeniden kitlenin önüne hedef koymak gerektiðini ve öncü sorunu yaþandýðýný gösterdi. Bu durumun önüne geçmek için diðer siyasetlere bir çaðrýda bulunduk. Ancak toplantýda gördüðümüz

10

Mücadele Birliði

tablo çoðunlukla, yürümeme ve parkýn içinde bir forum düzenleme ve halk kürsüsü oluþturma þeklindeydi. Bizler de parkta toplanan Adana halkýnýn buraya AKP il binasýna yürüyüþ yapmak için geldiðini ve bir an önce topluca yürüyüþ kararý alýnmasý gerektiðini ve eðer yürünmezse buradaki kitlenin pasifize olup biriken öfkelerini yansýtamadan daðýlacaklarýný belirttik. Kitle kendiliðinden harekete geçince evdeki hesabýn çarþýya uymadýðýný gören reformist pasifistler, forumu il binasýnýn önünde yapmaya karar verdi. Parkta yapýlan toplantýda eðer Ýl Binasý önüne gidersek kitlenin taþ atmasýna karþý çýkýlmamasý gerektiðini belirtmemize ve bu önerimize karþý çýkýlmamasýna raðmen kitle daha Ýl Binasýna geldiðinde hemen taþlanmaya baþlanmasý üzerine, kitlenin önüne geçen reformistler taþlamaya karþý çýktýlar ve bir gün önce Kemalistler ile pratikte ayný duruma düþtüklerini kanýtladýlar. Kendi aldýklarý karar olan Ýl Binasý önünde forum düzenleme kararýnýn ne kadar uygulanamaz bir pratik olduðunu gören reformistler, önce taþ atmayý engellemeye çalýþtýlar ardýndan kitleyi Ýl Binasýnýn karþýsýna, yolun soluna geçirmeye yani binadan uzaklaþtýrmaya çalýþtýlar. Bunu da baþaramayan reformistler, bir önceki gün Kemalistlerin taktiðini kullanarak, kitleyi Ýl Binasý önünde beklememeleri ve Baraj Yolu’na doðru yürüyüþe devam etmelerini söylediler. Hastaneler kavþaðýna kadar yürüyüp Atatürk parkýna geçtiler. Parkta kýsa bir süre bekleyiþin ardýndan, Arap halkýnýn yaþadýðý Akkapý, Mýdýk ve Karþýyaka mahallerinden gelenlerle, yine parkta çatýþmak için bekleyenler birleþerek tekrar yürüyüþe geçtiler. Polis bu kez barikatýný daha önde, Kasým Gülek köprüsünde kurarak kitlenin Ýl Binasý önüne gelmesini engelledi. Çünkü bu kez kitleyi “kontrol edecek ve provokasyonlarý engelleyecek” reformistlerin olmadýðýný biliyordu. O gün de çatýþmalar geç saatlere kadar sürdü. Eylem öncesi diðer siyasetlerle yapýlan toplantýda Mücadele Birliði Platformu olarak dün yapýlan eylemde tutarsýz ve pasifist duruþlarý eleþtirip, artýk bundan sonra bu platform ile birlikte eylemi organize etmenin mümkün olmadýðýný belirtip platformdan çekildik. Platform, akþam parkta bir forum düzenleme ve yürüyüþ yapmama kararý aldý ve eðer kitle yürüyüþe baþlarsa, eylemcilerle yürüyüþe destek verileceðini belir-

237. Sayý / 19 Haziran - 3 Temmuz 2013


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

tip, yine kitlenin arkasýnda kaldýðýný aldýklarý kararla kanýtlamýþ oldular. Mücadele Birliði ise yine pankartýyla parktaki yerini aldý ve ulaþabildiði herkese yürüyüþe geçilmesinin propagandasýný yaptý. Ve kitlenin ruh halini dakika dakika gözeterek tam yürüyüþe baþlanacak zamaný belirleyip, kitle yürüyüþe geçmek istediðini sloganlarla ve yolun trafiðini keserek ortaya koyduðu sýrada, pankartýmýzý en öne getirerek, yürüyüþü baþlattýk. Yaklaþýk iki bin kiþi ile baþlayan yürüyüþ ilerledikçe on binleri aþtý ve Ýl Binasý önüne doðru ilerlediðimizde bir polis barikatýyla karþýlaþmadýk. Yaptýklarý toplantýda yürüyüþ olursa destekleme kararý alan reformistler, yürüyüþ baþlayýnca kitleye katýlmayýp, parkta beklemeyi tercih ettiler ve aldýklarý kararlara da uymadýklarýný bir kez daha göstermiþ oldular. Akkapý ve Mýdýk mahallelerinden gelen kitlenin de Ýl Binasý önünde bekleyen eylemcilere katýlmasýyla eylem kalabalýklaþtý. Polisin yine anonslar yaparak eylemcileri bölmeye çalýþmasý ve eylemcilerin deneyimsiz olmasýndan dolayý yapýlan polis anonslarý etkili oldu. Yaklaþýk beþ yüz kiþi Ýl Binasý önünde bekleyiþini sürdürürken, Kasým Gülek köprüsünde polis yine arkadan akreplerle önden de tomalarla eylemcilere saldýrdý. Geri çekilen eylemcileri kovalayan bir polis komiseri, alt geçit inþaatýna düþerek öldü. Eylem geri çekilmenin ardýndan sona erdi. Polisin ölümünden sonra birkaç gün kitle yalnýzca Atatürk Parký’nda toplandý. 8 Haziran günü Adana operasyonlarla uyandý. Aralarýnda temsilcimiz ve muhabirimiz olan Ulaþ Yýldýz’ýn da olduðu 13 kiþi sabah saatlerinde evlerine gelen polislerce, 2911 sayýlý kanununa muhalefet, kamu malýna zarar verme ve internet paylaþýmlarý gerekçesi ile göz altýna alýndý. Ayný gün akþam saatlerinde ÝHD’nin öncülüðünde gözaltýlarý protesto etmek için Atatürk Parký’nda bir basýn açýklamasý düzenlendi. Saat 21.30 sularýnda Atatürk Parký’ndan ayrýlan Akkapý Mahallesine faþist bir grup saldýrdý. Ertesi gün daha güçlü Atatürk Parký’na doðru yola çýkan Akkapý Mahallesi, bu kez polis barikatý ile karþýlaþtý. Ayný saatlerde Atatürk Parký’nda reformistlerin çaðrýsý ile bir etkinlik yapýlýyordu. Önce Akkapý’ya yürüyüþ kararý alýndý daha sonra CHP milletvekili Ümit Özgümüþ Akkapý’da olaylarýn durulduðunu, ayrýca aramýzda “profesyonel provokatörlerin” olduðunu bu nedenlerden dolayý Akkapý’ya yürüyüþü yapmamak gerektiðini söyledi. Ve AKP’ye yürüyüþe geçildi. Atýlan geri adýmlardan kaynaklý daha önce AKP il binasýna yürüyebilen kitle yeniden Kasým Gülek giriþinde barikatlarla karþýlaþtý. Ýlk defa çatýþan kitle kadar cüretleri olmayan reformistler AKP yerine Gazipaþa Bulvarý’ndan Atatürk Parký’na dönmeyi tercih etti. Yaklaþýk üç yüz kiþilik bir grup AKP binasýna yürümekteki kararlýðýný sürdürdü. Kýsa süreli bir çatýþma yaþandý. Akkapý Mahallesi’nde geç saatlere kadar çatýþmalar sürdü. Aralarýnda Ulaþ Yýldýz’ýn da olduðu 13 kiþi Pazartesi günü Savcýlýk tarafýndan serbest býrakýldý. Polisin ölümü, Akkapý Mahallesi’nde yaþanan sert çatýþmalar, gözaltýlar ve reformistlerin yoðun çabalarý sonucunda kitle Atatürk Parký’nda bir bekleyiþ sürecine girdi. Bu eylem sürecinde yaþadýklarýmýzýn özeti ise þu; halkýn devrim yürüyüþünün önündeki en büyük barikat olan reformizm aþýlmadan devrim baþarýya ulaþamayacak. Adana Mücadele Birliði Platformu 237. Sayý / 19 Haziran - 3 Temmuz 2013

Taksim Ayaklanması

ÇAPULCU HUKUKÇULAR

14 Haziran Cuma günü Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öðrencileri olarak saat 12.30’da YDY önünden Hukuk Fakültesi önüne Taksim Direniþi’ni selamlamak ve Çaðlayan Adliyesi’nde avukatlara yapýlan saldýrýyý kýnamak için bir yürüyüþ düzenledik. Yürüyüþ boyunca kantinlerde oturan öðrenciler de alkýþlarla ýslýklarla desteklerini gösterdiler. Üzerinde “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ-DEÜ Hukuk Fakültesi Öðrencileri” yazan bir pankartla yapýlan yürüyüþ boyunca “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ”, “Taksim’de Düþene Dövüþene Bin Selam”, “Tutsak Avukatlar Onurumuzdur”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza” sloganlarý atýldý. Hukuk Fakültesi önüne gelinince basýn açýklamasýna geçilerek, “Taksim Gezi Parký’ndaki aðaçlarýn kesilerek AVM inþa edilmesine karþý gösterilen tepkiler ayaklanma boyutuna gelerek tüm ülkeye yayýldý. Gezi Parký’na sahip çýkma ortak duygusu toplumun tüm kesimlerinin öfkesini birleþtirdi. Ekonomik kriz, politik kýsýtlanma ve özel yaþama yönelik saldýrýlar sonucu topyekün bir cevap niteliðindeki bu ayaklanma 19 gündür devam ediyor. Avrupa’nýn en büyük adalet sarayý olmasýyla burjuvazinin övünç kaynaðý olan Çaðlayan Adliyesinde, 50’den fazla avukat 11 Haziran 2013 günü çevik kuvvet tarafýndan göz altýna alýndýlar. Bizler geleceðin avukatlarý olarak, bugün onuruna sahip çýkan her insan gibi onurumuza, meslek onurumuza sahip çýkýyoruz.” denildi.

11


BU DAHA BAÞLANGIÇ Yeni Evrede

Gündem

Y

akýn geçmiþi, bu günü ve geleceði bundan daha iyi özetleyecek, ifade edecek slogan ya da kavram ne olabilir; olabilir mi, bilmiyoruz. 1 Haziran’ý baþlangýç kabul edersek 1-17 Haziran Genel Halk Ayaklanmasý Halk Devriminin önsözü oldu. Önsöz, bilinir, kitaba giriþtir; 1-17 Haziran Genel Halk Ayaklanmasý Halk devrimine muazzam bir giriþ oldu. “Bu Daha Baþlangýç..” iþte bu giriþi ifade ediyor. Bu kulaða son derece hoþ gelen melodik sloganýn bu ilk yarýsý, aslýnda ikinci yarýsýna gerek býrakmýyor ve kendi içinde mücadelenin devam edeceðini de anlatýyor. Yine de sloganýn “Mücadeleye Devam” kýsmý gelecek sürecin nasýl bir seyir izleyeceðini tartýþmasýz ortaya koyuyor.

Ayaklanma Bitti Mi? Bu soruya yanýtýmýz belli: “Bu daha Baþlangýç”. Kimileri ayaklanmaya katýlan emekçi sýnýflarýn, yoksullarýn, devrimci-demokrat güçlerin bu ifadesini, bu sloganýný salt bir ajitasyon olarak yorumlamaya, deðerlendirmeye eðilimli. Belli etmeseler de böyleleri, Genel Halk Ayaklanmasýnýn bir “mola” dönemine girmesini ayaklanmanýn bitiþi olarak deðerlendiriyorlar. Açýklamalarý, yorumlarý, öne sürdükleri talepler gerçek düþüncelerini ele veriyor. Oysa ayaklanan halk, henüz ayaklanma halinde iken bile, bunun bir baþlangýç olduðunu, soluklanmak üzere bir “mola” bir “yavaþlama” olabileceðini, aslýnda “baþlangýç” kelimesiyle zaten ifade etmiþti. Ama sanki kimse yanýlmasýn diye, derin bir devrimci önseziyle, mücadelenin, doðrusu ayaklanmanýn, devam edeceðini de.. Anlayana.. Geleceði görmek için sloganýn içeriðini ve ayaklanan emekçi sýnýflarýn, gençliðin,

12

Mücadele Birliði

kadýnlarýn, Kürt halkýnýn önsezisini yeterli görmeyenlere “ikna edici” baþka argümanlar da sunmak mümkün. Bu argümanlarýn baþýnda, 1-17 Haziran ayaklanmasýný ortaya çýkaran koþullar geliyor. Soru þudur: 1 Haziranda basit görünen bir konunun toplumu, hatta dünyayý sarsan bir genel ayaklanmaya dönüþmesine yol açan koþullar 18 Haziran’da ortadan kalktý mý? Hiç kimsenin, buna “evet kalktý” þeklinde bir yanýt vermeye kalkýþacaðýný sanmýyoruz. Çünkü böyle bir yanýt sadece cehalete kanýt olabilir. Tersini söylemek mümkün ve hatta zorunlu. Þöyle: Basit görünen “Gezi Parký” meselesini baþbakana, baþbakan þahsýnda hükümete, sisteme, sermaye sýnýfýna karþý genel bir ayaklanmaya dönüþtüren nedenler 18 Haziran’da, 1 Haziran’da olduklarýndan çok daha güçlü, çok daha olgun hale geldiler. 1 Haziran öncesinde öfke vardý, homurdanma vardý; 18 Haziran’da bunlara kýzgýnlýk, kin, nefret gibi þiddetli duygular, araya girmiþ kan, on kat artmýþ öfke eklendi. Polisin, devletin þiddeti, baþbakanýn meydan okuyan, tehdit eden, aþaðýlayan, hakaret eden açýklamalarý, hükümetin, Abdullah Gül’ün bunlarýn arkasýnda duran tavýrlarý devrimin toplumsal ordusunu yýldýrmadý ama daha da biledi. Ve belki de en önemlisi, genel ayaklanmanýn 18 günü, arkasýnda, gücünü görmüþ, sokakta politik eðitimini almýþ, dünyanýn desteðinin arkasýnda olduðunu görmüþ, ayaða kalktýðýnda neler yapabileceðini kavramýþ devrimci bir halk býraktý. Sokak savaþlarýnda deneyimli, politik eðitimini sokakta almýþ bir halk.

Devrim “Yapmaya” Devam! Ayaklanmadan çok önce Leninist Parti, Türkiye ve Kürdistan’ýn tutuþmaya hazýr bir bozkýra dönüþtüðünü sayýsýz kez ortaya koydu. Hükümetin “Gezi Parký”yla ilgili düzenlemelerine karþý koyanlara polisin uyguladýðý þiddet, bozkýrý tutuþturan kývýlcým oldu. “Gezi Parký”nda düzenlemelere karþý koyan bir avuç insana polisin uyguladýðý þiddet, emekçi sýnýflarýn, kadýnlarýn, gençliðin, Kürt halkýnýn ayaklanmasý için gerekli olan “genel bahane”yi oluþturdu. Bu süreçte Tayyip Erdoðan’ýn belki de 237. Sayý / 19 Haziran - 3 Temmuz 2013

söylediði tek doðru söz, sorunun “üç-beþ aðaç meselesi” olmadýðýdýr. Ayaklanan emekçi sýnýflar, gençlik, kadýnlar, ezilenler sorunun özünün “üç-beþ aðacýn kesilmesi” olmadýðýný sokaða daha ilk adýmlarýný atarlarken, “Hükümet Ýstifa”, “Tayyip Ýstifa” sloganlarýyla ortaya koymuþlardý. Sorun politik talepler sorunuydu, hükümetin, devletin, polisin þiddetine, baskýsýna, sömürüye, zulme son verme, faþist diktatörlükten kurtulma, özgürlük ve gerçek demokrasiye eriþme sorunuydu. Herkes bunu anlamýþtý, sosyal reformistler, yaþamýn ayaklanmanýn önüne fýrlatýp attýðý Taksim Dayanýþmasý, ayaklanma adýna konuþma hakkýný kendinde bulan “Aydýn, Sanatçý” kesimi hariç. Onlar ýsrarla ayaklanmanýn talep ve hedeflerini, “Gezi Parký”na sýkýþtýrmaya, devletten, hükümetten “Gezi Parký” ile ilgili düzenlemelerden vazgeçildi sözünü koparmaya gayret ettiler. Sosyal reformist parti ve çevrelerle bunlarýn sendikalar, kitle örgütleri içindeki temsilcileri, kimi “aydýn-sanatçý” ellerinden geleni yaptýlar. Genel ayaklanmanýn gerçek sahipleri sokaklarda, meydanlarda “Hükümet Ýstifa”, “Tayyip Ýstifa” diye haykýrýrlarken, onlar hiçbir þey olmamýþ gibi sokaðýn sesine kulaklarýný týkayarak bildiklerini okudular. Oysa sorun, adýný koymasalar da, halklarýn devrimci demokrasi talebiydi. “Hükümet Ýstifa”, Tayyip Ýstifa” diyen milyonlarca insanýn gerçek özlemlerini anlamak, kavramak ve bu özlemleri talepler biçiminde formüle etmek kendilerine “öncü” sýfatýný yakýþtýranlarýn iþi idi. Leninist Parti hariç, hiçbir örgütlü güç bunu yapmadý. Leninist Parti dýþýnda kalan bütün örgütlü güçler sokaktaki halklarýn politik bilinç, istek ve özlemlerinin gerisinde kaldýlar. Halklarýn, gençliðin, kadýnlarýn, ezilenlerin, kýsacasý ayaklanmayý yaratanlarýn gerçek özlem ve taleplerinin devrimci demokrasi, devrimci iktidar olmasý –sokakta bunun böyle ifade edilmemiþ olmasý bu gerçeði deðiþtirmiyor- sürecin devam ettiðinin ve edeceðinin en önemli kanýtýdýr. Ýstanbul’un emekçi semtlerinden Ankara’nýn, Ýzmir’in, Adana’nýn emekçi semtlerine kadar; Hatay’dan Dersim’e, oradan Edirne’ye kadar yayýlan çok geniþ bir coðrafyada halklarýn ayaklanmasýnýn arkasýnda iþte bu güçlü


MÜCADELEYE DEVAM Yeni Evrede

Gündem

Mücadele Birliði

toplumsal-siyasal saikler vardý. Bu bir devrimdi, bundan þüphe yok. Abdullah Cömert, o genç yaþýnda ölmeden hemen önce bir devrimin yapýlmakta olduðunun bilincine varmýþtý. Bu bir devrimdi. Bütün toplumsal iliþkileri, güçler dengesini alt-üst eden bir devrim. Bu devrim tek hamleden oluþan bir devrim deðil elbet. 1-17 Haziran’da devrimin önsözü yazýldý; devrime giriþ yapýldý. Bu bir süreçtir, az-çok zaman alacak bir süreç ve bu zamanýn süresini bilmek hem mümkün deðil hem de bu süre üzerinde tahminlerde bulunmak gerekli bir þey deðil. Önemli olan bunun bir süreç, bir devrim süreci olduðunu, bu sürecin baþladýðýný ve devam edeceðini bilmektir; bilince çýkarmaktýr. Geçtiðimiz bu 18 günde halklarýn, gençliðin hiçbir talebi, hiçbir özlemi karþýlanmadý, bu hükümet, bu devlet, bu düzen tarafýndan karþýlanmasý da mümkün deðil. Aksine, hükümet adýna baþbakan, hükümetin diðer üyeleri, devletin kendisi ayaklanma güçlerine polisi güçlendirerek, tutuklamalar, zindanlara atmalar biçiminde yanýt vereceklerini her fýrsatta açýklýyorlar. Meydan okuyorlar; halklar, gençlik, kadýnlar onlarýn meydan okumalarýna kendi belirledikleri zaman ve koþullarda davetlerini kabul ederek karþýlýk verecekler. Öyleyse bir kez daha diyebilir ki, devrim sürecini pratik olarak baþlatan koþullar orta yerde durduklarýna göre devrimin ikinci perdesinin açýlacaðýndan emin biçimde hazýrlýklar yapýlmalýdýr.

Ayaklanmanýn Zayýf Noktalarý Elbette biz, genel halk ayaklanmasýna sadece övgüler düzmekle yetinecek deðiliz. Halk ayaklanmasýnýn zayýf yönlerini, eksikliklerini, daha ileri, zafere kadar gitmesinin koþullarýný tespit etmekle de yükümlüyüz. Genel halk ayaklanmasý, kendisini yöneten bir merkez eksikliðini tüm süreç boyunca yaþadý. Ayaklanmanýn kendiliðinden oluþu, onun toplum içindeki köklerinin derinliðini, kendisini ortaya çýkaran koþullarýn olgunluðunu, haliyle onun gücünü gösterse de bir merkezden yönetiliyor olmamasý onun en zayýf noktasýný oluþturdu. Tüm ayaklanmacýlar adýna konuþan, bu yetkiyi temsil gücünden alan bir merkez olmayýnca, yaþam, ayaklanmanýn kendisini ateþten bir gömlek olarak görenleri ayaklanmanýn neredeyse sözcülüðüne yükseltti. Bu insanlarýn, hükümetle uzlaþarak ayaklanmayý bir an önce sona erdirme arayýþlarý, Leninistlerin ustaca manevralarýyla etkisiz hale getirildi. Ama bu her zaman mümkün olmayabilir. Dolayýsýyla bu kýsa mola döneminde devrimci güçlerin ayaklanmanýn bu temel zaafýný giderecek bir çaba içinde olmalarý þarttýr. Ayaklanmayý sonuna kadar götürmede kararlý, ayaklanmayý teknik ve politik bakýmdan yönetmeye yetenekli, gücünü ayaklanma güçlerini temsil yeteneðinden alan devrimci bir merkez þimdi en acil ihtiyaçtýr. Ýþçi sýnýfý bu ayaklanmaya bütün gücüyle

237. Sayý / 19 Haziran - 3 Temmuz 2013

katýlmadý. Sosyal reformist parti ve çevrelerin ve CHP’nin sendikalar üzerindeki etkileri bunda temel bir rol oynadý. Oysa arkasýnda iþçi sýnýfý olmadan küçük burjuvazi ve diðer ezilen sýnýflar ancak belli bir noktaya kadar gidebilirler. Daha ileri, sonuna kadar gitmelerinin koþulu iþçi sýnýfýnýn öncü rol oynamasý, diðer tüm kesimleri peþinden sürüklemesidir. Oluþturulacak “Devrimci Merkez” iktidarý almaya kararlý ve yetenekli olduðuna halk kitlelerini inandýrmalý, bu güveni onlara verebilmelidir. “Devrimci Merkez” bu görevi, devrimci bir program açýklayarak ve Geçici Devrim Hükümeti hazýrlýklarýna giriþerek yerine getirebilir. Kitleler ne için dövüþtüklerini, yaþamlarýný ne için feda edeceklerini önceden bilmeliler. Devrimin ikinci perdesinde, genel halk ayaklanmasýnýn ikinci aþamasýnda, emekçi semtler, yoksullar, gençlik, Kürt halký, Aleviler, ilk aþamada olduðundan daha güçlü biçimde katýlacak daha çok inisiyatif alacaklar. Bu, ayaklanmanýn sýnýf renginin daha belirgin olacaðý anlamýna geliyor. Haliyle, devrimci güçler, özellikle de Leninistler saydýðýmýz toplumsal güçler arasýnda çalýþmaya bu kýsa mola döneminde özel bir aðýrlýk vermek durumundalar. Bu ve burada saymadýðýmýz devrimci görevler yerine getirildiðinde devrimin zaferini görmemizin önünde hiçbir engel kalmayacak. Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam!

13


Yeni Evrede

ANTEP’TE GEZÝ PARKI’NA DESTEK EYLEMLERÝ Taksim Ayaklanması

Mücadele Birliði

Ýstanbul’da Gezi Parký’nýn yýkýmýna karþý baþlayan eylemler, polisin vahþi saldýrýsý sonrasý yýllardan beri emekçi kitlelere kapatýlmaya çalýþýlan Taksim’in emekçi kitleler tarafýndan zapt edilmesi ile devam etti. Taksim’in zaptý ile diðer illerde de Taksim ile dayanýþmak için baþlayan eylemler, hükümetin istifasýna ve kitlelerin demokrasi taleplerine yönelik eylemler olarak geliþmeye baþladý. Taksim eylemini selamlama eylemleri kitlelerin özlem ve hayallerini yaþama geçirebilmenin önünü açmýþ durumda. Kitlelerin özlem ve taleplerini haykýrmak için sokaða çýkýþlarý, faþist devlet teröründen kurtulma ve özgürlük istemini öne çýkardý. Ve bu eylemler artýk bir Halk Ayaklanmasý halini almýþ durumda. Taksim direniþi ve ilan edilmemiþ olsa da bu Halk Devriminde eylemler her gün yoðunlaþarak devam ediyor. Her yerde “Hükümet Ýstifa”, “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza” sesleri yüzbinlerin aðzýndan dökülüyor. Týpký Tahrir Meydaný’nýn Mýsýr’da devrimin simgesi haline gelmesi gibi, Taksim de Türkiye’de devrimin simgesi halini aldý. Yýllardýr söylediðimiz gibi “Taksimde Israr Devrimde Israr”dýr. Þimdi bu sloganýn yaþamda ete kemiðe bürünme anýna þahit oluyoruz. Taksim’e destek eylemleri içine yeni kitleleri de çekerek bir coþkun sel gibi akýyor, en geride duran kitleler bile bu coþkun sel içinde sürüklenip gidiyor. Bu görüntülere þahit olunan bir yer de Antep. Kitleler yýðýnla genci-yaþlýsýyla eylemlere katýlmaya baþladý. Antep, tarihine “1 Haziran Büyük Halk Direniþi” olarak geçebilecek bir eylemle baþladý. Antep üzerindeki ölü topraðý atmaya, 15 bine yakýn bir kitle ile adeta gövde gösterisi yapar gibi, Ankara, Ýzmir ve diðer illerde gerçekleþen Taksim’e destek eylemlerine atfen “ben de varým bu kavgada” dercesine çýktý sokaklara. Taksim Dayanýþmasý Gaziantep Platformu olarak her gün saat 19.00’da Antep’in belirli bölgelerinde alýnan eylem kararlarýnda birçok emekçi mahallesinden emekçiler akýn akýn alanlara indiler. Zaman zaman yüzler, zaman zaman da binlerle gerçekleþtirilen eylemde emekçiler Taksim’de saldýrýlarýn devam etmesi halinde alandan çekilmek gibi bir niyetleri olmadýðýný

14

gösteriyorlar. Artýk kitleler tarafýndan buz kýrýldý ve yol açýldý. Daha öncesinde iþimden olurum, okulumdan uzaklaþtýrýlýrým, mesleki hayatým gibi kaygýlarla birçok þeye boyun eðen kitleler bu eylemle birlikte kendi içindeki korkularýný yýkarak sokaða çýkýyorlar. Çünkü artýk emekçiler tarafýndan yaþanan, bir varlýk yokluk sorunu. Belki belirli bir süre sonra bu eylem sona erse de artýk burjuvazi uykularýnda rahat uyuyamayacak. Çünkü artýk haklarý için sokaða çýkma bilincini elde eden yüzbinler ve milyonlar var. Taksim ayaklanmasýna destek için Antep’in birçok bölgesinde yürüyüþler gerçekleþtirildi. Ýnsanlar çevrelerden gerek tencere tavasýyla, gerek alkýþlarý ile gerek eyleme katýlarak destek veriyorlar. 1 Haziran’da sözde “Taksim Direniþine” destek için gelmiþ olan faþistlerin saldýrýsý sonucu iki kiþinin yaralanmasý ile eylemler o gün gece 02.00’ye kadar sürdü. Ýki kiþinin yaralanmasý ile Demokrasi Meydaný’nda yaralanan gençlerden Hüseyin Korkmaz’ýn kaldýrýldýðý hastaneye doðru yürünerek eylem hastane önüne taþýndý. Hastanede saat 12.00’ye kadar beklenildikten sonra kitle Yeþilsu Parký’na yürüyerek orada bekleme kararý aldý. Yeþilsu Parký’nda sivil polislerin iki kiþiyi gözaltýna almak istemesi ile tepki veren kitle, polisin ateþ açmasý sonucu daðýtýlmak istendi ve burada bir çatýþma yaþandý. Çatýþma sýrasýnda 16 kiþi gözaltýna alýndý. Çatýþma ardýndan eylem üniversite önüne gidilerek orada devam ettirildi. 2 Haziran’da gözaltýlarý protesto için yapýlan basýn açýklamasýndan sonra 3 Haziran’da Antep’te oluþturulan Taksim Dayanýþmasý Antep Platformu kararýyla, yayýlan halk ayaklanmasýný doðru kanala yönlendirebilmek için, her gün saat 19.00’da kimi zaman merkezi yerlerden emekçi semtlerine kimi zamanda emekçi semtlerden merkezlere doðru yapýlan yürüyüþlerle Taksim’e destek eylemleri sürdürülüyor. Bizler de Mücadele Birliði Platformu olarak “Hükümet Ýstifa Ýktidar Halka” pankartýmýz ve “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak”, “Antep Halký Devrime Yürüyor” sloganlarý ile bütün eylemlerde yerimizi alýyoruz. Mücadele Birliði/ Antep

237. Sayý / 19 Haziran - 3 Temmuz 2013


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

SAVUNMA ÝSYANDA

11 Haziran günü Ta k s i m ’ d e yaþanan polis saldýrýsýný protesto etmek isteyen a v u k a t l a r, Çaðlayan Adliyesi’nde bir araya gelerek alkýþlarla Taksim Gezi Parký’nýn ve halkýn yanýnda olduklarýný söyleyerek eylem yapmýþlardý. Bu protesto eylemi, kýsa süre içinde 73 avukatýn çevik kuvvetin saldýrýsýna uðrayarak yerlerde sürüklenerek yaka paça gözaltýna alýnmalarýyla sona ermiþti. Tüm dünya çapýnda görenleri dehþete düþüren bu kareler, adaletin nasýl paramparça olduðunu da göstermiþti herkese. Akþam saatlerinde serbest býrakýlan avukatlar, 12 Haziran günü pek çok yerde bunu protesto ettiler. Saldýrýnýn yaþandýðý Ýstanbul Çaðlayan Adliyesi’nde binlerce avukat “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ” sloganlarý attý ve sonra Adliyenin karþýsýndaki meydana geçti. Ýstanbul Barosu yaptýðý açýklamada: “Meslektaþlarýmýza ve meslek onurumuza yönelen saldýrýyý þiddetle kýnýyoruz ve gereðinin yapýlacaðýný kamuoyuna ilan ediyoruz. Avukatlarýn ve Barolarýn bu tür saldýrýlarla sindirilemeyeceði açýk olup her türlü hukuksuzlukla mücadele kararlýlýkla sürdürülecektir. Yaþanan hukuk dýþý saldýrý ve keyfiliklere karþý tüm idari ve hukuki yollara baþvurulacak ve gerekli cevap verilecektir.” dedi. Burada da “Savcý Ýstifa”,”Savcý Baksana Kaç Kiþiyiz Saysana” ve “Avukatlar Yerlerde Sürüklenemez” sloganlarý atýldý. Ankara’da da Sýhhiye’deki Adliye önünde toplanan binlerce avukat Sýhhiye Meydaný’na yürüyerek Ankara halkýnýn yalnýz olmadýðýný, savunmanýn da eylemdeki halkýn yanýnda olduðunu söyledi. Adana, Antep, Konya, Marmaris ve daha pek çok yerde de avukatlar adliyeler önünde cübbeleriyle toplanarak, “Savunma Susmadý, Susmayacak”, “Ýnsanlýk Onuru Ýþkenceyi Yenecek”, “Kurtuluþ Yok, Tek Baþýna; Ya Hep Beraber, Ya Hiç Birimiz” sloganlarý ile basýn açýklamasý yaptýlar; Çaðlayan Adalet Sarayý’nda avukatlarýn gözaltýna alýnmasýnýn ardýndan, adliye binalarýnda kimsenin güvenliðinden bahsedilemeyeceðini söylediler.

Taksim Ayaklanması

SERMAYENÝN DEÐÝL HALKIN HEKÝMÝ

Taksim Gezi Parký’nda çatýþmalarda yaralananlar için gönüllü saðlýk hizmeti veren doktor ve týp öðrencilerine Saðlýk Bakanlýðý tarafýndan soruþturma baþlatýldý. Eylemlerde binlerce yaralýya hizmet eden revirlerin Bakanlýktan izinsiz kurulduðu belirtilerek Tabipler Odasýndan yaralýlarýn ve saðlýk çalýþanlarýnýn isimlerini istedi. Tabipler Odasý Ve Türk Tabipler Birliði, öðle saatlerinde Gezi Parkýnda basýna açýklama yaparak “tek bir vatandaþýmýzýn tek bir meslektaþýmýzýn ismini vermeyeceðiz” denildi. Basýn açýklamasýna, Ýstanbul Tabip Odasý Baþkaný Prof. Dr. Taner Gören ve Genel Sekreter Dr. Ali Çerkezoðlu, Türk Tabipler Birliði Merkez Konsey Baþkaný Prof. Dr. Özdemir Aktan ve bir çok saðlýk emekçisi katýldý. Hekimler adýna ortak açýklamayý okuyan TTB Genel Merkez Konsey Üyesi Osman Öztürk: 18 gündür Gezi Parký ve Taksim Meydaný’nda polisin saldýrýlarýna karþý mücadele eden halka teþekkür ederek, polisin saldýrýlarýný protesto etti. Çatýþmalarda yaralanan ve onlara gönüllü olarak yardýmcý olan baþta týp öðrencileri ve saðlýk emekçilerine teþekkür etti. Öztürk, Almanya’nýn Hitleri’nin, Ýtalya’nýn Mussolini’sinin yapamadýðý þeyin Türkiye’de gerçekleþtiðini söyleyerek, saðlýkçýlarýn yurttaþlara yardýmcý olduklarý için soruþturma açýlmasýný protesto ettiler. Soruþturmada saðlýk emekçilerinin ve yaralýlarýnýn isimlerinin istendiðini, TTB ve Tabipler Odasý olarak Saðlýk Bakanlýðý’na bu konuda, hiçbir bilgi vermeyeceklerinin altýný çizdi. Öztürk, hekimlerin sermayenin deðil, halkýn hekimleri olduklarýný bir kez daha yineledi. Hekimler ise, bu soruþturmayla ne kadar önemli bir iþ yaptýklarýný bir kez daha anladýklarýný belirttiler.

GÜNDOÐDU’YA ÞAFAK BASKINI

20 Haziran sabahý devlet, 06.20’de devlet Ýzmir Gündoðdu Meydaný’ndaki çadýrlara saldýrdý; Tomalar ve 500’ü aþkýn polisle gerçekleþen saldýrýda 52 kiþi darp edilerek gözaltýna alýndý. Mücadele Birliði, Halk Cephesi, BDSP, ESP, Partizan ve diðer devrimci kurumlar, taraftar gruplarý, üniversite öðrencilerinden gözaltýlar var. Mücadele Birliði okurlarýndan Ali Hizmetçi de þu anda gözaltýnda. Günlerdir süren eylemliliðe geceleri sivil polis tacizleri sürmüþ, birçok sendika Gündoðdu’daki eylemliliði sahiplenmemiþtir. Dün Ýzmir Valisi eylemcilerle görüþme talep etmiþ ve yapýlan görüþmede alanýn terk edilmesi için tehditlerde bulunmuþtur. Gözaltýlar sýrasýnda çadýrlara polis eliyle beyaz ve 35 plakalý sivil bir otodan getirilen sapanlar ve havai fiþekler býrakýlýp fotoðraflar çekilmiþtir. Mücadele Birliði / ÝZMÝR 237. Sayý / 19 Haziran - 3 Temmuz 2013

15


31 MAYIS AYAKLANMASI

Yeni Evrede

Taksim Ayaklanması

Mücadele Birliði

Son sayýmýz çýkarken, Gezi Parký için sermayenin ilk saldýrýlarý yaþanýyordu. O zaman “Ýstanbul halký, sermayenin dört bir taraflý saldýrýsý altýnda olan Taksim’e her açýdan sahip çýkmaya devam ediyor” diyerek birkaç yüz kiþi ile baþlayýp binleri aþan Ýstanbullunun Taksim Gezi Parkýna nasýl sahip çýktýðýný ve iþ makinelerine insanlarýn kendisini nasýl siper ettiðini yazmýþtýk. Dergimiz matbaadayken tüm Türkiye halklarýnýn kaderini deðiþtiren saldýrý yaþandý. 31 Mayýs sabaha karþý parktaki yüzlerce kiþiye yönelik polis saldýrýsý, bir anda tüm ülkenin ve dünya ülkelerinin gündemini deðiþtirdi. Ýlk yýkýmýn yaþandýðý 27 Mayýs’ý 28 Mayýs’a baðlayan gece 30 kiþi ile baþladý bu karþý koyuþ. 30 Mayýs sabaha karþý saldýrdýklarýnda bini aþmýþtý Park’taki gençlerin sayýsý. Ve ekranlarýmýza aðaçlara yapýþan, sürüklenerek gözaltýna alýnan, yaralanan gençler geldi. Ýki saldýrýda da aðaçlarý yýkan parçalayan kepçenin önüne geçerek yýkýmý durduran ve dünyaya duyuran Ýstanbul milletvekili Sýrrý Süreyya Önder oldu. O gece Parktakilerin sayýsý ikiye katlanmýþtý ki sabaha karþý olaylarý “ayaklanma” düzeyine taþýyacak olan saldýrý gerçekleþti. Çevik kuvvet polislerinin, iþ makineleri, özel timleriyle, biber gazý ve tazyikli sularýyla Gezi Parký’na giriþi, çadýrlarýnda uyuyan insanlarý sürükleyerek dýþarý atmalarý ve gözaltýna almalarý, çadýrlarýn yakýlmasý, yeni dikilen fidelerin ve aðaçlarýn sökülmesi bir anda gündeme düþtü. “Þafak baskýný”na uykuda yakalanan birkaç yüz kiþinin aðaçlarý korumak için cansiparene savaþý ve asla vazgeçmemeleri insanlarý silkeledi, öfkelerini biledi ve sokaða döktü: 31 Mayýs Taksim Ayaklanmasý doðdu. Ýlk tepkiyi DÝSK verdi. Bu saldýrýyý protesto etmek için tüm iþçileri ve emekçileri Taksim’e davet etti ve oturma eylemine baþladý. Devletin yeni saldýrýsý 10 bine yakýn insan orada otururken geldi. Gaz bombalarý tazyikli sularý ile saldýran devlet, bardaðý taþýrdý. Ýstanbul’un her köþesinden insanlar; öðrencisi, akademisyeni, memuru, iþçisi, herkes bir anda Taksim’e aktý. Ýnsanlar Taksim’e ve Gezi’ye geldikçe polis saldýrdý; polis saldýrdýkça gelenlerin sayýsý arttý. Akþam saatlerinde çatýþma tam bir ayaklanma halini aldý. Okulundan, iþinden çýkan halk Taksim’e geldi ve ayaklanmayý büyüttü. Gece boyu süren çatýþmalar Taksim’in tüm çevre caddelerine, sokaklarýna taþtý. Taksim’e çýkan tüm yollar barikatlarla çevrildi. Ve ta-

16

rihi bir olay yaþandý. 1 Mayýs’ta devlet, köprüleri kaldýrarak ulaþýmý kesmiþti. Halk þimdi onun rövanþýný aldý. 1 Haziran gününün ilk saatlerinde Anadolu yakasýnda oturan halk önce Kadýköy’de toplandý, sonra Avrupa yakasýna doðru yürümeye baþladý. Güneþ doðarken, binlerce insan Boðaziçi Köprüsü’nden yürüyerek karþýya geçti ve Beþiktaþ’a ulaþtýðýnda polisin saldýrýsýyla karþýlaþtý. Ertesi gün hýzýný arttýrarak süren çatýþmalar, ülke çapýnda yankýsýný buldu. Ýzmir’den Antep’e, Trabzon’dan Edirne’ye, Adana’ya, Ankara’ya hemen her yerden halklar bu ayaklanmaya cevap verdi ve sokaklara döküldü. Baþ döndürücü hýzla yaþanýyordu geliþmeler, bir taraftan halkýn saflarýna geçen polisler -Ýçiþleri Bakaný bunu yalanlayamýyor, ‘soruþturuyoruz, gereðini yapacaðýz’ diyebiliyor ancak-, halka gaz maskesi, limon daðýtan, kapýlarýný açan Harbiye Orduevi ve Gümüþsuyu Askeri Hastanesi askerleri. Halkýn her kesimi bu savaþýmýn bir parçasý artýk. Özel hastaneler kapýlarýný hem yaralýlara hem saldýrýdan çýkan sýðýnmacýlara açýyor. 5 yýldýzlý oteller, lüks pastaneler kapýlarýný açýyor halka. Halkýn karþýsýna dikilen, safýný devletten, polisten yana belirleyenler ise eylemcilerin öfkesini üzerine çekiyor. Ayný þekilde burada yaþananlarý ve polis þiddetini görmezden gelen burjuva medyanýn canlý yayýn araçlarý bu öfkenin tam hedefi... Hýz kesmeden süren ayaklanmada akþam üzeri emniyet müdürlüðü yenilgiyi kabul ederek Taksim’den çekildi. Ýlk çarpýþma kazanýlmýþ, ama her þey daha yeni baþlamýþtý. Taksim’i kazanan halk orada hemen yeni bir yaþam örmeye baþladý. Ýlk güvenliklerini saðladýlar. Taksim’e çýkan onlarca sokak, cadde, yol barikatlarla örüldü. Çadýrlar kuruldu, komünler kuruldu; kürsü kuruldu; sahne kuruldu. Daha da artan kitle artýk Taksim’i ve Gezi Parký’ný terketmeye niyetli deðildi. Orada bulunan tüm kurum, siyasi parti, dernek her tür oluþumun kendini temsil edeceði 117 bileþenli “Taksim Dayanýþmasý” oluþtu. Ve halk 1 ay gecikme ile 1 Mayýs’ý kutladý. Taksim Meydanýnda ilk olarak “1 Mayýs Marþý” söylenirken, bayraklar ve sloganlar yükseldi gökyüzüne. Taksim ve Gezi Parký’nýn yaktýðý ateþ, ülkelerimizin dört bir yanýnda birikmiþ öfkeyi de tutuþturdu. Gerici ve faþist olarak bilinen illerde ve semtlerde dahi halk sokakta aldý soluðu. Gezi Parký bahaneydi artýk. Sistemle sorunu olan herkes sokaktaydý ve tüm taleplerini tek bir sloganda toplamýþtý, “Tayyip Ýstifa, Hükümet Ýstifa”. Kimi zamlardan, kimi iþsizlikten, kimi baskýlardan, yasaklamalardan, 3 çocuk ve kürtaj dayatmalarýndan, alkol yasaðýndan, kimi polis þiddetinden... hemen hemen herkesin bir þeylerden þikayeti vardý ve çözümü bul-

237. Sayý / 19 Haziran - 3 Temmuz 2013


Yeni Evrede

Taksim Ayaklanması

Mücadele Birliði

muþlardý. Cin þiþeden çýkmýþtý artýk, halk sokaktaydý ve kimse onu içeri sokamazdý. Bundan sonra her gün sokaklar gündüz gençliðin, gece halkýn oldu. Her akþam 21.00’da tencere tavasýný alan sokaða çýktý. Çoðunlukla bir kiþinin cama çýkýp baðýrmasý ya da iki tavayý birbirine vurmasý yeterli oldu sokaklarýn, caddelerin dolmasý için. Ve hiç bir örgütlenme, hiç bir yönlendirme olmadýðý için kimsenin yönetemediði, söz geçiremediði, sadece kendi arzusuyla sokaða çýkmýþ halktý onlar. Örgütlü bir gencin dediði gibi, “teyzelere söz geçiremiyoruz ki!!” Taksim Gezi Parký’nda oluþan “çadýr kent” ve komünler ardý ardýna diðer þehirlere örnek oldu. Baþta Ankara Kuðulupark ve Güvenpark, Ýzmir, Antakya, Adana, Antalya’da parklar, meydanlar eylemcilerin yerleþme alaný oldu. Baþbakanýn eylemciler için kullandýðý “bir avuç çapulcu” lafý, tüm eylemcilerin kendini ifade etme biçimi haline geldi. Artýk onlar “Çapulcular”dý. Yeni bir dünya yaratmak için yollara düþmüþ Çapulcular. Taksim Gezi Parký’ndaki yenilgisini kolay kabul etmedi devlet, ama bu güç karþýsýnda yapabileceði bir þey yoktu. Buna karþýlýk illerde olanca gücüyle saldýrýyordu. Vuruyor, yaralýyor, sakatlýyor, kör ediyor, öldürüyordu. Vahþi bir katliama giriþmiþti sokaklara çýkan halka karþý. Hiçbir þey artýk susmaktan ve baskýlardan býkmýþ bir halký yeniden eve sokamýyordu. Her saldýrýnýn ardýndan daha güçlenerek sokaða çýkýyordu. Cenazelerini baðrýna basarak onlarla birlikte daha da çoðalarak yola devam ediyordu. Ýstanbul’da Gezi Parký’nda bir komün yaratýlýp yaþatýlýyordu. Konserler, tiyatro gösterileri, Gezi kütüphanesi, Gezi bostaný, “devrim market” oluþturulmuþ, ilk iki gün çatýþmalarda tahrip edilen burjuva medyanýn canlý yayýn araçlarý, iþ makineleri, ÝETT otobüsleri adeta müzelere dönüþmüþtü. Taksim’in her bir köþesi insanlarýn duygularýný, taleplerini, isyanlarýný yarý þakayarý ciddi dillendirdikleri yazýlamalarla, karikatürlerle dolmuþtu. Kültür ve sanatýn üretim yerine dönüþmüþtü. Ve AKM... bugüne kadar sanatýn sembolü olmuþ, yýkýlmamasý için mücadeleler verilen AKM, 1977’den sonra ilk defa “Devrim”in sembolü olmuþtu. Deniz Gezmiþ’in resmi ve sayýsýz pankartla donatýlan AKM, üzerindeki çeþitliliðiyle halklarýmýzý temsil ediyordu. Ýstanbul halký Taksim’de zaferini kutluyordu ama Ýstanbul savaþýmýna devam ediyordu. Bir taraftan kazanýmý olan Taksim ve Gezi Parký’ný korur zaferini kutlarken, emekçi semtlerinde sert ve kanlý çatýþmalar devam ediyordu. En sert çatýþmalarýn adresi

Beþiktaþ-Gümüþsuyu hattýydý. Halk, bu ayaklanmada hedefi ilk günden göstermiþti, “Hükümet istifa”. Ve halkýn doðal yönelimi Dolmabahçe’de bulunan Baþbakanlýk Çalýþma Ofisi oldu. Günler boyu Beþiktaþ ve Gümüþsuyu’ndan Baþbakanlýða yönelen kitle, polisle çok þiddetli çatýþmalara girdi. Barikatlar kuruldu, havai fiþekler, molotoflar ve sapanlarla polise aðýr zarar verildi. Beþiktaþ Çarþý grubu, kendi evinde çýkan yangýna hemen tepki verdi ve sokaða çýkýp ateþi harladý. Çarþý’nýn ele geçirdiði kepçe, tuðla yüklü týr ve toma, polisin vahþice saldýrýsýnda en ses getiren silahlar oldu. TOMA’lar (Toplumsal Olaylara Müdahale Aracý) POMA (Polis Olaylarýna Müdahale Aracý) oldu, Poma’nýn diðer Tomalarla yaptýðý telsiz diyaloðu ya da kepçe ile toma kovalama sahneleri günlerce moral ve kahkaha konusu oldu tüm dünyaya. En büyük çatýþmalar gibi, en çok yaralanmalar da burada oldu. Baþbakanlýk Ofisi’ne 2 metre kadar yaklaþýldýðý gün neredeyse katliam denecek saldýrý yaþandý ve artýk insanlara kapýlarýný açma sýrasý camilere geldi. Ve Sarýgazi ile Gazi Mahalleleri... Yýllardýr Ýstanbul’un bu en direngen emekçi mahalleleri en büyük sesi veren mahalleler oldu. Sarýgazi’de sokaklara dökülen onbinlerin hedefi mülki idare, yani Kaymakamlýk oldu. Ýlk gün o öfke ile kaymakamlýðý tahrip eden, akrebi yakan Sarýgazi halký, ilerleyen günlerde çok þiddetli saldýrýyla karþýlaþtý. Pek çok yaralý verdi, ancak her akþam hedefi kaymakamlýk binasý oldu. Ve sonunda belediye baþkaný ve kaymakam gece eyleme gelerek anlaþma yaptý. Sarýgazililerin ortak iradesi olmasa da, “polisin geri çekilmesi, gözaltýlarýn serbest býrakýlmasý ve Sarýgazi’de yapýlacak eylemlere saldýrý olmamasý” koþullarý kabul edildi. Gazi Mahallesi ise artýk orada katliamlarýn ve faþizmin sembolü olmuþ Karakol’u hedef belirlemiþti kendine. Her akþam toplanan binlerce kiþi sloganlarla karakola yürüdü. Ve karakola her yaklaþýldýðýnda polisin gaz bombalarýyla karþýlandý. Yýlmadý, daðýlmadý ilerledi. Ertesi akþam yine geldi. Ve Turan Akbaþ burada vuruldu, onlarca kiþi yaralandý her gece; halk daha öfkeli çýktý sokaða. Ve 11 Haziran’dan sonra kitle yüzünü Taksim’e çevirdi. Toplanan halk TEM’e yürümeye baþladý, hedefi Taksim’di. Bu yürüyüþ, TEM üzerinde çevre semtlerden de izlenebilen görkemli sahneleri yarattý. Ýlk katliamýn gerçekleþtiði yer ise, 1 Mayýs Mahallesi oldu. 1 Mayýs Mahallesi’nden E5’e yürüyen halkýn arasýna dalan bir araç 2 Haziran günü 19 yaþýndaki Mehmet Ayvalýtaþ’ý öldürdü, bir kiþiyi de yaraladý. Sarýyer’den Yeþilpýnar’a, Okmeydaný’ndan Tozkoparan’a tüm halkýn her gece 21.00’da sokaða dökülmesini engelleyemediler. Ve iller... Ýlk vurulma haberinin geldiði diðer yer Ankara idi. Ostim’de iþçi olan 27 yaþýndaki Ethem Sarýsülük, 1 Haziran günü baþýna isabet eden polis kurþunuyla hastaneye kaldýrýldý. Ethem Sarýsülük’ün beyin ölümü 12 Haziran günü gerçekleþti. Kitleler cenazesini almak için Adli Týp önüne akýn etti. Ankara’da eylemlerin iki odaðý vardý. Kýzýlay Meydaný ve Kuðulu Park. Yaklaþýk 12 senedir hiçbir þekilde eyleme izin verilmeyen Kýzýlay Meydaný günlerce doldu boþaldý. Panzerlere, tomalara, tazyikli su ve gaz bombalarýna meydan okuyan Ankaralýlar, her gün Kýzýlay’a, Güvenpark’a oradan meclise ve Baþbakanlýða yürümeye baþladý. ODTÜ’den Dikmen’e, Keçioren’den Tuzluçayýr’a pek çok semtten insanlar Kýzýlay’a gelmek için yollara döküldü. Sonraki günler yürüyüþün istikameti Kennedy Caddesi üzerinden Baþbakanlýk’a yöneldi. Ku-

237. Sayý / 19 Haziran - 3 Temmuz 2013

17


Yeni Evrede

Taksim Ayaklanması

ðulu Park’ý bir Gezi Parký’na çevirmek isteyen gençler de her gece Tunalý Hilmi Caddesi, Akay yokuþu üzerinde çatýþmalarýný sürdürdü; Kuðulu Park’ta kurduklarý çadýrlar hemen her gün saldýrýya uðradý, daðýtýldý, tehditlerle kaldýrýldý. Ýlerleyen günlerde meydan liselilerin oldu. 14-17 yaþ arasý gençler olanca coþkularý ile sokaða çýktýklarýnda faþizm onlarýn karþýsýna da ayný silah gücünü çýkartmakta bir sakýnca görmedi, ama gençler daha geniþ kalabalýklarý doldurdular saldýrýldýkça. Gündüz Kýzýlay Meydaný’na çýkan ve polisle çatýþan gençler akþamlarý da anne babalarýyla mahallelerinde eylemlere katýldýlar. Daha Reyhanlý’nýn yaralarýný sarmamýþ olan Antakya’da tepkisini ilk haykýran þehirlerden biri oldu. “Evet, kurtaramasak da bu yolda öleceðiz”, “gene saat 6’da alanlardayým sadece devrim için” diyen gencecik bir evladýný polis kurþunuyla kaybetti. Abdullah Cömert’in cenazesine sadece Antakya’da onbinler deðil, ülke çapýnda herkes sahip çýktý. Gezi Parký’na gelen anneler, “Abdullah Cömert Çocuðumuzdur” dediler, baðýrlarýna bastýlar 21 yaþýndaki gencecik iþçiyi. Antakya halký, her gün saldýrýlara, çatýþmalara karþý göðsünü gaz bombalarýna siper ettiler ve sokaða çýkmaktan vazgeçmediler. Adanalýlar ise, “biber yiyerek büyüyen” bir halk olduklarýný ve biber gazýnýn onlarý yýldýramayacaðýný söyleyerek döküldü sokaklara. 1 Haziran’dan beri her gün AKP önüne yürümeye kalktýlar ve þehir savaþ alanýna döndü. Günlerce süren bu çatýþmalarda ve eylemlerde ilk gün eylemi “kýþkýrttýklarý” gerekçesi ile baskýnlar yapýldý, 13 kiþi gözaltýna alýndý. Bir þey deðiþmedi, herkes akþam saatleri olunca sokakta aldý soluðu. Ýzmir de ilk refleks gösteren illerden biri oldu. Ve ilk “twitter gözaltýlarý” Ýzmir’den geldi. Pek çok kiþi “eylemi twitter üzerinden kýþkýrttýðý” gerekçesi ile gözaltýna alýndý. Ve devlet, polis gücünün hiç bir þekilde baþarýya ulaþmadýðýný görünce eli sopalý tosuncuklarýný ilk Ýzmir’de saldý sokaða. Ardýndan Antakya, Ankara ve diðer illerde... Ancak sokaða dökülen onbinlere, yüzbinlere karþýlýk 30-50 kiþilik bu güruhlar, sivrisinek ýsýrýðýndan öte geçemedi. Çok deðil, 3 yýl kadar önce Ankara’da Tekel eylemi nasýl bir çekim merkezi ise, Gezi Parký’da bir çekim merkezi, birliðin, dayanýþmanýn ve kavganýn örüldüðü yer, eylemlere ilham olan yer haline dönüþtü birkaç günde. Akþam iþten çýkanlar soluðu “Gezi”de aldýlar. Gece “Gezi”de sabahlayan insanlar, sabah çadýrlarýna “iþe gittim geleceðim” notlarý asmaya baþladýlar. Öðrenciler gece “Gezi”ye, sabah okula gider oldular. Her tür sanatçýnýn sanatý üretim yeri ve ilham kaynaðý haline geldi.

18

Mücadele Birliði

Konserler, tiyatrolar, fotoðraf sergileri, resim sergileri... Dünyada da çekim merkezi’ne dönüþen Taksim, yabancý muhabir ve gazeteci ile doldu. Ulusal kanallarýn hepsinin görmezden geldiði Gezi’de çok sayýda yabancý kanal canlý yayýn yaptý ilk günden itibaren. Buna daha fazla dayanamazdý sermaye. Bir an önce daðýtmak gerekliydi. Ýnsanlara cesaret veriyor, devrim için umutlandýrýyordu. Dahasý Gezi’de doðan Komün ve dayanýþma, birlikte yaþayabilmenin mümkün olduðunu, insanýn doðasýnýn bencil deðil paylaþýmcý olduðunu anlatýyordu: yüreklerde ve bilinçlerde komünizm olgusu yerleþiyordu. Taksim Dayanýþmasý adýna oluþturulan acil talepler ise þöyleydi. -Gezi Parký, Park olarak kalacaktýr. Ne Taksim’de Topçu Kýþlasý’na ne de tüm doða ve yaþam alanlarýmýzýn talanýna izin vermeyeceðiz. -Gezi Parký’ndaki direniþten baþlayarak halkýn demokratik hak kullanýmýný engelleyen, þiddetle bastýrma emrini veren, bu emri uygulatan, yüzlerce insanýn yaralanmasýna neden olan sorumlular, baþta Ýstanbul ve Ankara Valileri ve Emniyet Genel Müdürleri olmak üzere derhal istifa etmelidir. Gaz bombasý 237. Sayý / 19 Haziran - 3 Temmuz 2013

kullanýlmasý yasaklanmalýdýr. -Ülkenin dört bir yanýnda direniþe katýldýðý için gözaltýna alýnan arkadaþlarýmýz derhal serbest býrakýlmalý, haklarýnda hiçbir soruþturma açýlmamalýdýr. -Taksim baþta olmak üzere Türkiye’deki tüm meydanlarýnda, kamusal alanlarda toplantý, eylem yasaklarýna son verilmelidir. Halklarýn her gün sokakta “Tayyip Ýstifa, Hükümet Ýstifa” diye haykýrdýðýný hesaba katarsak, kitlenin taleplerini karþýlamayan bu talepler, tüm bu ayaklanmayý bir “park”a sýðdýrmak isteyenlerle kýyaslandýðýnda ileri talepler olarak ortaya çýkýyordu. Hükümet ise “iyi polis, kötü polis”i oynuyor. Baþbakan esip gürler tehditler yaðdýrýrken, Cumhurbaþkaný ve Baþbakan yardýmcýsý da anlayýþlý bir þekilde “taleplerin alýndýðýný”, Park’ýn Park olarak kalacaðýný, evlerine dönmelerini söylüyordu. Sahneye giren katliamlarýyla meþhur Ýstanbul Valisi ise gençlere ve Park’a övgüler yaðdýrdýðý günün sabahý, Taksim’e gaz bombalarý yaðdýrdý. 11 Haziran sabahý 07.00’de geldiler... Önce çevik kuvvet polisleri barikatlardan yaya olarak girdi, Meydan’ý bir anda gaz bombalarý sardý, Park’a ise, “siz durun, size dokunmayacaðýz, sadece AKM ve Anýt’taki yasadýþý pankart ve bayraklarý sökeceðiz” anonsu yapýldý. Böylece eylem bir anda “Meydan” ve “Park” olarak ikiye ayrýlmýþ oldu. Meydan’da devrimciler kaldý. Ve elbette deðerlerine sahip çýkmak ve saldýrgan polisi engellemek için harekete geçtiler. Bu esnada barikatlarý iþ makineleriyle açan polis, Tomalarýyla daldý Meydana. Çok az sayýda genç devrimci, çevik kuvvet polislerine, tomalara karþý uzun süre çatýþtý. Bu esnada sahnede provokatörler de yerini aldý. Günlerdir Taksim üzerine doðru dürüst tek bir haber yapmamýþ burjuva medya, bu çatýþmalarý canlý yayýnladý. Halka ve Gezi Parký’na verilmek istenen mesaj açýktý: “Aranýzda provokatörler var siz de gördünüz, provokatörler ve teröristler sizin iyi niyetinizi suistimal ediyorlar, siz de böyle olmak istemiyorsanýz onlarý dýþlayýn, eve dönün”. Bir grup dýþarýya çýkýp polisle çatýþma halinde olan eylemcilere katýlmak istese de, bir diðer grup engel oldu: “býrakýn zaten bize dokunmayacaklar, birkaç pankart ve marjinal için Park’ý daðýttýrmayalým”. Bu anlayýþ çok uzun süre etkisini sürdüremedi, önce bir grup parktan çýkarak polisle eylemciler arasýna bir “insan zinciri” örmek istediler. Polisin bu insan zincirine de kýsa süre içinde saldýrýp daðýtmasý, Park’tan daha fazla insanýn çýkmasýna sebep oldu. Ýlerleyen saatlerde saldýrýnýn boyutu büyüyüp çatýþmalar þiddetlenirken, Gezi Parký’na da önce “kazara” gaz bombalarý


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

düþmeye baþladý, sonra çevik kuvvet kendisi daldý Parkýn içine. Zorla dýþarý çýkarýlan polis için Park merdivenlerinde insan barikatý örülse de, gaz bombalarýnýn yeni hedefi Gezi Parký idi. Olanca saflýklarýyla devletin Taksim Meydaný’na saldýrýp kendilerini býrakacaðýna inanan insanlar yaralýlarýný toplarken “hani saldýrmayacaktýnýz” diyordu. Sabah 07.00’de baþlayan saldýrý, ertesi günün ilk ýþýklarýna kadar sürdü. Taksim Meydaný ve Gezi Parký’nýn yaný sýra Ýstiklal Caddesi, Tarlabaþý, Kazancý Yokuþu, Mete Caddesi her yer çatýþma alaný idi. Yaklaþýk 20 saat süren bu çatýþmada yüzlerce kiþi yaralandý. Gezi Parký, kütüphanesinden mescidine, devrim marketine kadar tahrip edildi. Provokasyonlar bahane edilerek SDP basýldý ve 70 kiþi gözaltýna alýndý, 4’ü tutuklandý. Halkýn ördüðü tüm barikatlar daðýtýlýrken, yenileri kuruldu. Divan Otel’e sýðýnan yaralýlar insan koridoru ile Gezi Parký’ndaki revire kaldýrýldý ancak revire de gaz bombalarý yaðmaya baþladý. TMMOB ve pek çok yer revirlere dönüþtürüldü. Saldýrýlar baþladýðýnda bunu Çaðlayan Adliyesi’nde protesto eden avukatlara da çevik kuvvet polisleri saldýrdý, onlarca avukatý gözaltýna aldý. Avrupa’nýn en büyük adalet sarayýnda yerlerde sürüklenen avukatlar zorla kelepçelenerek terörle mücadele þubesine götürüldü. O sabah halk daha güçlü çýktý Taksim’e... Artýk silahýyla yapamadýðýný farklý yöntemlerle yapmaya çalýþacaktý devlet. Önce annelere çaðrý yapýldý, “çocuklarýnýza sahip çýkýn” diye, gelen cevaplarýn biri “polis anneleri çocuklarýna sahip çýksýn” olurken, diðeri de Annelerin Gezi Parký’na gelerek çocuklarýnýn yanýnda olduklarýný göstermesi oldu. Bir taraftan sert çýkýþlar diðer taraftan yumuþatýcý mesajlar gelmeye devam ediyordu. Hükümet “heyetler”, “görüþmeler” gündeme getirmeye baþladý. Önce Kurtlar Vadisinin Polatýndan, Avþar kýzýna kadar uzanan bir yelpazede Gezi’den ve Taksim’den bi-haber sanatçý ve aydýnlarla görüþüldü, “yargýya uyacaðýz” dendi ve “referandum” sözü verildi. Halkýn tüm þimþekleri bir anda bu görüþmenin üzerine düþünce geri adým atýlarak Taksim Gezi Parký’ný temsil edecek Taksim Dayanýþmasý’ndan temsilciler apar topar bir gece yarýsý Baþbakanlýða görüþmeye çaðrýldýlar. Halkýn ilk günden beri dilinden düþmeyen sloganý ve talebi “Hükümet Ýstifa” iken, Taksim Dayanýþma yukarýda sýraladýðýmýz talepleri ileri sürüyordu. Kitlelerin bu kadar gerisinde talepler dillendirilmesi, devletin bu talepleri daha da geri çekmesinin önünü açýyordu. Nihayet bu son görüþmeyi de “Gezi” ve “Park”a sýðdýrmak isteyen baþbakan, bunun sadece bir “Park” sorunu olmadýðýný a-

nýmsatan DÝSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoðlu’nu azarlayarak toplantýyý terk etti ve parkýn boþaltýlmasý için 1 gün verdi. 14 Haziran günü Gezi’de Forum günü idi. 7 farklý noktada toplanan binlerce kiþi, eylemin geleceðini tartýþtý. Bu sýrada Saðlýk Bakanlýðý’nýn “soruþturma”sý gündeme düþen bir bomba oldu. Bakanlýk, revirlerde çalýþan saðlýk emekçileri ve týp öðrencilerini “izinsiz týbbi müdahaleler” yapmakla suçladý ve “tedavi ettiklerinizin kaydýný tuttunuz mu”, “orada hangi doktorlar çalýþtý” ve “týbbi müdahale yaparken bakanlýktan izin aldýnýz mý” diyerek soruþturma açýlmasý talimatý verdi. Gezi Parký’nda basýn açýklamasý yapan Ýstanbul Tabipler Odasý ise “biz Hipokrat yeminimizin gereðini yerine getirdik, hiç bir meslektaþýmýzýn ismini vermeyeceðiz” diyerek meydan okudu. Akþam saatlerine kadar süren 7 forumdan aðýrlýklý olarak çýkan görüþ, Eylemin sürdürülmesi idi. Ýnsanlar ödedikleri bedelin boþa gitmemesini istiyordu; hele Ethem Sarýsülük’ün cenaze iþlemleri sürerken... “4 kiþi bu yüzden mi öldü, yüzlerce kiþi ne için sakat kaldý, devam edeceðiz” diyordu insanlar. Neredeyse tüm gece toplantý yapan Taksim Dayanýþmasý, 15 Haziran günü “Mücadeleye de Nöbete de

237. Sayý / 19 Haziran - 3 Temmuz 2013

Taksim Ayaklanması

Devam Ediyoruz” açýklamasý yaptýlar. “Devam” kararý çýkmasýna raðmen, yeniden “forum” yapma kararý alýndý ve insanlar yeniden bu “anlaþma-anlaþmama” konusunda tartýþmaya baþladýlar. Ama hiç bir karar alýnmamýþken, tartýþýlan önerilerden biri olan “temsili tek çadýr býrakma, bayrak-pankartlarý toplama”, alýnan bir kararmýþ ve herkes ayný fikirdeymiþ gibi lanse edilmeye baþlanmýþtý. Meydan yeniden yüzbinlerce kiþiyle dolmuþtu; aileler, çocuklar, turistler herkes Taksim Meydaný’nda bir taraftan forumlara katýlýyor, bir taraftan verilecek kararý heyecanla bekliyordu. Saatler 20.45 olduðunda polis “daðýlýn” ve “taksim’i boþaltýn” anonslarý yapmaya baþladý. Annelerin polisle kitle arasýna barikat olmak istemesi kar etmedi, 5 dakika içinde polis yüzbinlerce kiþinin ortasýna gaz bombalarýný fýrlatmýþ ve Tomalarýný sürmeye baþlamýþtý; ilk hedeflerinden biri ise Gezi Parký idi. “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ” sloganlarý her yerde yükselmiþti. Kýsa süredeTaksim’in her yanýndan gaz bulutlarý yükselmiþti, Harbiye, Tarlabaþý, Sýraselviler ve Ýstiklal Caddesine çekilen halka da gaz bombalarýyla saldýrýlmýþtý. Gezi Parký’nýn içi de talan edilirken, sabah saatlerine kadar süren saldýrýlar ve çatýþmada yüzlerce kiþi yaralandý, bir o kadarý da gözaltýna alýndý. Haber duyulur duyulmaz anýnda tepki verildi dört bir yanda. Ýstanbul’un hemen hemen tüm semtlerinden onbinlerce kiþi yüzlerini Taksim’e çevirerek yürümeye baþladý. Bursa, Eskiþehir, Hopa, Fýndýklý, Kocaeli, Antalya, Samsun, Adana, Ýzmir ve pek çok il binlerle sokaða döküldü. Yaralýlar Gezi Parký ve Divan Otel’de tedavi edilmeye çalýþýlýrken buralar da gaz bombasý yaðmuruna tutuldu. Bu defa saldýran tomalardan sýkýlan su, anýnda insaný yakan, kýzartan bir kimyasal ile doluydu. Halk her yönde “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ”, “Katil Polis”, “Hükümet Ýstifa” sloganlarýyla barikatlar örerken, diðer taraftan ses bombalarý yaðdý. 15-16 Haziran Büyük Ayaklanmasý’nýn yýldönümünde, Ýstanbul dört bir yanda yeniden ayaklandý. Polisin Unkapaný ve Galata köprülerini trafiðe kapatmasýna karþýlýk Kadýköy, Caddebostan ve Sarýgazi olmak üzere üç koldan gelen gelen kitlenin bir kýsmý jandarma barikatýna takýlýrken, bir kýsmý da 1 Haziran sabahý olduðu gibi Boðaz Köprüsünü yürüyerek geçerek Mecidiyeköy üzerinden Harbiye’ye ulaþtý. TEM’i trafiðe kapatarak yürüyen Gazi Mahallesi’nin oluþturduðu manzara ise tarihe geçecek türdeydi. Ve elbette Niþantaþý’nda ilk kez görülen barikatlar... Ve 12 Eylül’den bu yana ilk defa Ýstanbul

19


Yeni Evrede

Taksim Ayaklanması

caddelerinde jandarma görüldü. Polisin yetiþemediði yerlerde eksikliði dolduran asker, 31 Mayýs’taki “halkýn evladý” deðildi. O, her zaman olduðu gibi devletin “eli kanlý” ordusu idi. Bu saatlerde sosyal medyadaki “sözünüzü tutun” çaðrýlarýna yanýtsýz kalamayan DÝSK ve KESK grev ilan etti. Almanya Yeþiller Partisi Eþbaþkaný Claudia Roth da saldýrý sýrasýnda Divan Oteldeydi ve Avrupa basýnýna “Olanlarýn canlý tanýðýyým. Savaþtaki gibiydi. kadýn ve çocuk demeden gaz bombasý atýldý” diyerek demeç verdi. 16 Haziran Pazar günü de devam etti çatýþmalar. Hemen her yerde barikat kurmuþ olan polis, tam bir terör estirmeye baþlamýþtý. Ýstiklal Caddesi, Sýraselviler ve Taksim’e kuþ uçurtmuyor. Her maskesi olaný, kaský olaný gözaltýna alýyor köþe baþlarýnda. Halk her þeye raðmen Taksim’e ulaþmak için pek çok yerde sokakta ve barikatlar ardýnda. Devletse “gücümüzü sýnamayýn” tehditleri savurmaya devam etti.. Sokaða eyleme çýkýlmasý için yapýlan çaðrýlar polisin de sokaða çýkmayýn, yasak çaðrýlarý ile karþýlandý. Operasyonlar, ölümcül derecede yaralamalar... Ve yine dünya basýnýnýn gündemine bomba gibi düþen görüntüler yaþanýyor. Yaralýlara gönüllü olarak bakan doktorlar kelepçelenerek gözaltýna alýnýyor. Gözaltýna alýnan yüzlerce kiþinin ise nereye götürüldükleri bilinmiyor; hiçbir karakolda bulunamýyorlar. Saatler 16.00’ya geliyor ve çaðrý üzerine herkes dört bir koldan Taksim’e yürüdü. Yürüyüþler daha baþladýklarý yerlerde saldýrýyla karþýlandý ve caddeler yeniden savaþ alanýna döndür. Onbinler her yerde “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” ve Faþizme Karþý Omuz Omuza” diye haykýrdý; gökten gaz bombalarý yaðdý. Bu defa gözaltýlarýn hedefinde basýn var.

Mücadele Birliði

Saatler 19.00’u gösterirken, yüzbinlerin üzerine gaz, ses bombalarý ve plastik mermi-

ler yaðdýran devlet, Gezi Parký’na yeni aðaçlar ve çiçekler dikti. Ardýndan da “Gezi Parkýný iþgalden kurtardýk, halkýn kullanýmýna açtýk, þu anda giriþ yasak” açýklamasý yaptý. Merkezi Taksim olmak üzere pek çok yerde barikatlar kurulup çatýþmalar devam ederken, hava karardýðýnda Kasýmpaþa tarafýndan gelen eli sopalý faþistler, Beyoðlu’nda terör estirmeye baþladý. Bu, yýldýrmak bir kenara, öfkeyi daha da artýrdý. DÝSK, KESK, TTB, TMMOB ve TDHB 17 Haziran Pazartesi günü iþ býrakacaðýný ve sokakta olacaðýný duyurmuþtu. Saat 16.00’da Þiþli ve Þiþhane olmak üzere iki kolda toplanan iþçi ve emekçiler, kendilerine destek olmak için gelen binlerce kiþi ile Taksim yönüne ilerlemek istedi. Her yön yine polis ablukasýnda idi, metro seferleri durdurulmuþtu. Bir süre polis barikatý önünde bekleyen emekçiler, açýklamalarýný Tünel ve Halaskargazi Caddesi’nde yaparak eylemin bittiðini duyurdular. Ard arda yaþadýklarý saldýrýlardan sonra umutlarýný konfederasyonlarýn iþ býrakma ve hayatý durdurma kararýna baðlamýþ olanlarýn umutlarý suya düþtü. Öfkelenen onbinler, sendikacýlarýn ayrýlmalarýna raðmen Taksim’e doðru ilerlemeye baþladý; polisle çatýþtý. Ard arda yaþanan saldýrýlar, 18 Haziran sabahý operasyonlara dönüþtü. Bu defa operasyonun hedefi çeþitli illerde ESP’liler olurken, Özgür Radyo, Atýlým, Etha gibi pek çok basýn kuruluþu basýldý, insanlar gözaltýna alýndý. Ankara’da da Mücadele Birliði Okuru Yusufcan Yýldýrým ve Kaldýraç dergisi okurlarý evleri basýlarak gözaltýna alýndý. Dergimiz yayýna hazýrlanýrken, gözaltýndakilerin bir kýsmý savcýlýða çýkarýlýyor, kimi tutuklanýp kimileri serbest býrakýlýyordu. Evet, bu ayaklanma þimdilik hýzýný kesmiþ olabilir ama, her zaman atýlan sloganda olduðu gibi: “Bu daha baþlangýç...”

“DURAN” AMA DURMAYAN BÝR EYLEM

15-16 Haziran’daki büyük çatýþmalarýn ardýndan ayaklanma, farklý bir boyuta evrildi. Devletin her tür þiddet aracý kullanarak saldýrdýðý eylemlerin ardýndan geliþen bu yeni eylem þekli, devleti de þaþkýna uðrattý. 17 Haziran akþamý Taksim Meydaný’nda baþlayan “Duran Adam” eylemi, çok büyük bir hýzla þehrin ve ülkenin dört bir yanýna yayýldý. Bu elbette pasif bir eylem biçimi. Ancak, eylemlerin hýzýnýn az da olsa düþtüðü bu süreçte, bu ayaklanmayý yaratan koþullar hala varlýðýný sürdürüyor. Halklar hala öfke dolular. Bu nedenle insanlar, her türden, her çeþit eylemi deniyorlar. Bir yerde baþlayan eylem hýzla yayýlýyor, sempati topluyor ve arayýþ içinde olan daha fazla insaný bu eyleme çekiyor.

20

Dün de gün boyu pek çok yerde insanlar, “durdu”lar. Ýnsanlarýn “durmalarýný durduramayan” polis, duran pek çok insaný gözaltýna almaya çalýþtý ama eylem daha da yayýldý. Adaletin yerlerde süründüðü Çaðlayan Adliyesi’nde, Ethem Sarýsülük’ün vurulduðu yerde, artýk Denizlerin pankartýnýn süslemediði AKM önünde, Taksim Anýtý önünde, son trenini kaldýran Haydarpaþa Garý’nda, AVM’lerde, burjuva medya önünde, mahallelerde ve Mecliste... daha sayamadýðýmýz pek çok yerde... Adamlar, kadýnlar, çocuklar, tekerlekli iskemlesinden inen engelliler... Kimi yerde, “duran adamýn” yanýna katledilenleri temsilen ayakkabýlar kondu, kimi yerde insanlar tek gözlerini bantlayýp eylemde kaybedilen gözleri protesto etti.

237. Sayý / 19 Haziran - 3 Temmuz 2013

Evet, ayaklanma bitmedi ve yenilmedi; sadece akýþýna uygun olarak hýzýný kesti bir süreliðine. Ama biliyoruz ki, ayaklanmayý yaratan koþullar ortada olduðu gibi duruyor ve ilk fýrsatta ayaklanma daha güçlü biçimde ortaya çýkacak. Bu yüzden ne hayal kýrýklýðý yaþamalý, ne de karamsarlýða düþmeliyiz. Ayaklanmanýn hýz kesmesiyle karþý-devrimin hemen saldýrýya geçmesi beklememiz gereken bir þeydi. Ama ayaklanmayý yaratan koþullar þimdi fazlasýyla var ve ayaklanmayý baskýyla, terörle bastýrmak bu koþullarý ortadan kaldýrmaz, aksine daha da olgunlaþtýrýr. Ayaklanma daha güçlü taleplerle sürecek; dolaylý sebeplerle deðil, doðrudan en radikal eylemlerle sürecek.


AYAKLANMANIN ÝLK ADIMINDAN DERSLER

Yeni Evrede

Taksim Ayaklanması

Mücadele Birliði

Bozkýr tutuþtu. Tutuþturansa Taksim Gezi Parkýndaki aðaç kesimine karþý çýkanlara yönelen polis saldýrýsý, polis þiddeti oldu. Cep telefonlarý, bilgisayarlar devreye girdi, network aðlarýnda dolaþan yardým çaðrýlarý hýzla karþýlýk buldu: Bütün Ýstanbul ayaklandý. 28 Mayýs gecesi yapýlan ilk saldýrýyý 29 Mayýs gece saldýrýsý izleyince kitle ayaklandý. 36 saat süren sert çatýþmalar sonunda polis geri çekildi, ayaklananlar Taksim’i ele geçirdi. Daha Taksim’i ele geçirmek için çatýþmalar sürerken Ankara, Ýzmir, Antalya gibi büyük kentlerde halk sokaklara dökülmüþ “Her Yer Taksim, Her Yer Direniþ” þiarýyla eylemi desteklemeye baþlamýþlardý. Taksim Meydaný ve çevresinin ayaklanmacýlar tarafýndan ele geçirilmesinden sonra gece gündüz polis denetiminden uzak, halkýn elinde kalmasý, geniþ kitlelerin Taksim’e yönelmesini getirdi. Eylemin uzamasý ayaklanmayý bütün kentlere yaydý. Pek çok kentte günlerce süren sert çatýþmalar, sokak savaþlarý ve kent meydanlarýnýn kitleler tarafýndan ele geçirilip iþgal edilmesi boyutuna sýçradý. Sadece Taksim deðil, neredeyse bütün kentler Tahrir oldu. Bir anda bütün kentleri eyleme çeken, halkla devlet güçlerini, özellikle polisi karþý karþýya getiren bütün bu olaylar “duru gökte çakan bir þimþek” deðildi. Ayaklanmayý nesnel koþullar hazýrladý. Sýnýflar mücadelesinin 45 yýldan beri iç savaþ boyutlarýnda sürmesi, halklarýn ve emekçilerin baský altýnda tutulmasý, yeni evrede emperyalist tam ilhak politikalarýnýn uygulanmasýyla daha da yoðunlaþan iþsizlik, yokluk, yoksunluk; ezilen ulus ve ulusal topluluklarýn ilhaký, asimilasyonu; devlet terörü, polis baskýsý… bütün bunlar bozkýrý kurutmuþ, alevlenmeye hazýrlanmýþtý. Bu kadar toplumsal patlayýcýnýn biriktiði yerde bir kývýlcým patlamaya yeter. Ýþte bu kývýlcým Gezi parkýndaki aðaçlarýn kesilmesiyle çýktý. Bütün kentleri kapsayan bu ayaklanma, devrimin en kadar güçlü olduðunu gösterdiði kadar, zayýf yanlarýný da ortaya çýkardý. En baþtan belirtelim, bu ayaklanma kendiliðinden bir ayaklanmadýr. Bu, onun en zayýf yanýdýr. Ayaklanmalara bütün kentlerde ve kasabalarda yaþayan geniþ emekçi yýðýnlar katýldý. Hareketin geliþim sürecinde öne çý-

kan kesim üniversite mezunu, aydýn, iþsiz kesim olsa da bütün emekçi sýnýflar bu ayaklanmada yer aldý. Bu, onu bir halk ayaklanmasý yapýyor. Ayaklanmalara 77 kentte milyonlarca kitle katýlmýþ, doðrudan katýlmayan kesimler de ya pasif eylemlerle ya da gönül yakýnlýðýyla ayaklanmaya güç vermiþ, desteklemiþlerdir. Nüfusun bir bölümü de, özellikle Karadeniz gibi þovenizm zehirinin derin etkisi altýndaki kentler dahi hükümetin, faþist devletin yanýnda yer almayarak “hayýrhah” bir yansýzlýk sergilemiþlerdir. Milyonlarca kitlenin Türkiye ve Kürdistan’ýn bütün kentlerini kapsayan ayaklanmasý, halklarýn ve emekçi sýnýflarýn devrimi ne kadar istediklerinin en açýk kanýtýdýr. Yine de ayaklanma halklarýn devrimdeki ýsrarýný ve kararlýlýðýný gösterdiði gibi, devrimde zafer istemini de gözler önüne serdi. Kitleler bütün kentlerde polisle, devlet güçleriyle çatýþmaya girerken, çýplak bedenleriyle ölümün üstüne yürüdüler. Faþist devlet ve polis, ayaklanmacýlarýn üzerine ateþ açmaya cesaret edemedi. Fakat kentlerde sokaklara çýkan kitleleri kimyasal gaza boðdu, kimyasal ilaç katýlmýþ basýnçlý suyla ýslattý, yerlere savurdu. Basýnçlý sularýn, kimyasal gazlarýn yetmediði yerde, ayaklanmacýlar üstünlüðü elde etmeye baþladýðýnda plastik mermi, ses bombasý kullandý, o da yetmeyince, gaz fiþeklerini mermi olarak kullandý. Kesin rakam açýklanmasa, bilgi kirliliði yaratýlarak gizlense de en az 5 ayaklanmacý katledildi, onlarcasýnýn gözleri kör edildi, kafataslarý çatlatýldý, aðýr biçimde yaralanýp komaya sokuldu. Bu ayaklanma bir anlamda Türkiye’nin 1905’i oldu, bu topraklardaki her þeyi köklü biçimde deðiþtirdi. Bu ayaklanmanýn sonucu ne olursa olsun, artýk hiçbir þey eskisi gibi olmayacak, ayaklanma kendi sonuçlarý237. Sayý / 19 Haziran - 3 Temmuz 2013

ný yaratacaktýr. Hatta ilk sonuçlar þimdiden görülmeye baþladý bile. Birleþik Devrimin Türkiye ayaðýnýn 90’lý yýllarda güç kaybettiði, Kürdistan devrimininse atýlým yaþadýðýný daha önceki yazýlarýmýzda belirtmiþtik. Bu ayaklanmayla Türkiye devrimi büyük bir sýçrama gerçekleþtirdi. Attýðý dev adýmla 30 yýllýk mesafeyi birkaç günde aldý, Kürdistan devrimiyle arasýndaki mesafeyi kapattý. Bu, Kürt ulusal hareketinin 90’lý yýllarýn baþýnda atmaya baþladýðý “Halklarýn kardeþliði” þiarýnýn yerine yeni bir söylem geliþtirmesinin önünü açtý. UKH’nin çeþitli kalemleri son günlerde “Birleþik mücadele” kavramýnýn kullanmaya baþladýðý gibi, bu kavram eylemlerdeki pankartlarda da yerini almaya baþladý. Önümüzdeki dönemde bu þiarýn daha da öne çýkacaðýný söylemek kehanet olmasa gerek. Ayaklanmaya ilk anda mesafeli dursa da, UKH bu hareketin niteliðini kýsa sürede kavradý, güç verdi. Ayaklanmacýlar da bugüne kadar Kürt halkýna yapýlanlar ve Kürt özgürlük mücadelesi karþýsýndaki tutumlarýný sorgulamaya baþladýlar. “Bize bunlarý yapanlar kim bilir Kürtlere neler yapmýþtýr” söylemi bunun en açýk ifadesidir. Bu sýcaklýk ve empati kýsa sürede Kürt halkýnýn gönlünü kazanacaktýr. Ayaklanmanýn ilk birkaç gününden sonra tekelci burjuvazinin bir kesimi, ayaklanmayý kendi çýkarý için kullanmaya çalýþtý. Tekelci sermayenin “büyük” partilerinden biri olan CHP, Kadýköy mitingini iptal edip Taksim’e gitti. Ama ayaklanmacý kitlelerin kendilerini istemediðini gördü. Ayný þekilde, “ulusal sol” denen cuntacý kesimler yer yer harekete katýlýp kendi çýkarlarý için kullanmaya çalýþýyor. Ama bu da tutmuyor, hem ayaklanmacý kitleler hem de devrimci güçler bu kesime de yüz vermiyor. Bu ayaklanma pek çok siyasi çevre ve parti açýsýndan sürpriz olsa da, Leninistler açýsýndan beklenen bir olaydý. “Gösteriler, sokak savaþlarý, isyanlar… Kendiliðinden hareketin eyleme çektiði milyonlar… Devrimin geliþimi, iç savaþ ve bütün bir sürecin gelip dayandýðý eþik: Genel Ayaklanma.” (…) “Burada Geçici Devrim Hükümetine yaklaþým, öncünün devrime yaklaþýmýný,

21


Yeni Evrede

Taksim Ayaklanması

devrimin pratik olarak ele alýnýþýný gösterecektir.” Ayný yazýda Leninistlerin görevlerine dair belirlemeler de yapýlmýþ. “Kitlelerin ileri yürüyüþünde onlarý teþvik etmek, cesaretlendirmek, ön açýcý olmak ve onlara yardým etmektir. Emekçi yýðýnlarý ‘Bütün Ýktidar Emeðin Olacak’ þiarýyla iktidarýn fethine yöneltmektir.” (YEMB, sayý 235,17-31 Mayýs 2013, sy.2-3) Buraya aktardýðýnýz pasajlardan da anlaþýlacaðý gibi, daha yazýlan yazýnýn mürekkebi kurumadan kitleler ayaklandý. Bu, Leninistlerin teorik politik üstünlüðünün ve komünist öngörünün en açýk kanýtýdýr. Bu ayaklanma ayný zamanda küçük burjuva sol hareketin çapsýzlýðýný, ufuksuz-

Mücadele Birliði

luðunu da ortaya koydu. Küçük burjuvazinin devrim korkusunu, devrim kaçkýnlýðýný da gösterdi. Öyle ki, ortaya koyduðu hedef, genel olarak eyleme katýlan herkesin attýðý “Hükümet Ýstifa” sloganýnýn bile gerisinde kaldý. Vali ve emniyet müdürünün istifasýný istemekle yetindiler. En ileri talepleri “gaz bombasýnýn yasaklanmasý” oldu. Bu ayaklanma küçük burjuva sol hareketin politik iflasý oldu. Oysa ayaklanmaya katýlan kitleler yer yer “Halk Ýktidarý” sloganýný attýðý gibi, pankart ve dövizlerine de yazdý. Ayaklanmanýn bir diðer zaafý ise iþçi sýnýfýnýn harekete damgasýnýn yeterince vuramamýþ olmasýdýr. Her ne kadar ayaklanmacýlar arasýnda iþçiler yer alsa da büyük sanayi proletaryasý ayaklanmaya ka-

GEZÝ PARKI’NDA

týlmadý, yeterince destek vermedi. Bunun baþ sorumlusu sendikalizm ve sendikalarda egemen olan burjuva sendikal anlayýþ olsa da, proletaryanýn ana gövdesinin ayaklanmaya uzak durmasý, bu ayaklanmanýn ileri gidemeyeceðinin bir göstergesidir. Oysa proletaryanýn görevi, kapitalizmi yýkmak sosyalizmi kurmaktýr. Her ne kadar bu ayaklanmanýn ileri gidemeyeceðine dair iþaretler olsa da, Marx’ýn Komün’e dair tutumunu hatýrlamak gerekir. Leninistler, bu ayaklanmayý gidebileceði son noktaya kadar götürebilmek için ellerinden gelen her þeyi yapacaklardýr. NOT: Bu yazý 8 Haziran’da, ayaklanmanýn 12. gününde yazýlmýþtýr.

MEMLEKETÝMDEN ÝNSAN MANZARALARI

Ayýþýðý Sanat Merkezi Þiir Grubu Nazým Hikmet’in 50. ölüm yýldönümü nedeniyle Haydarpaþa Garý’nda 8 Haziran’da sergilenmek üzere Memleketimden Ýnsan Manzaralarý adlý eserinden uyarladýklarý bir oyun hazýrlamýþlardý. Nazým Hikmet’in Memleketimden Ýnsan Manzaralarý adlý eserindeki hikayelerden bölümlerin yer aldýðý oyunun senaryosunu Songül Yücel hazýrladý, þair Selah Özakýn ise provalarý yönetti. Ayýþýðý Sanat Merkezi ve Divriði Kültür Merkezi’nde provalarýný sürdürdü. Taksim Gezi Parký’ndaki aðaçlarýn sökülmesiyle baþlayan Taksim eylemlerinin ayaklanma düzeyine ulaþmasý nedeniyle 8 Haziran’da Haydarpaþa’da sahnelenecek oyunu iptal etti.

22

Taksim’de sürmekte olan eylemler nedeniyle oyununu Taksim Gezi Parký sahnesine taþýyan Ayýþýðý Þiir Grubu 8 Haziran günü programýn çok yoðun olmasýndan dolayý ancak oyundan bazý bölümlerini saat 18.00’de Gezipark’ta “Çapulcular”a sundu. Memleketimden Ýnsan Manzaralarý üzerinde Ayýþýðý Þiir Grubu’nun çalýþma yaptýðýný öðrenen ressam Gülbahar Bozkurt, çalýþtýðý yaðlýboya Nazým Hikmet tablosunu oyunculara armaðan etti. Yaklaþýk bir saatlik oyundan 15 dakikalýk bir bölümün sunulduðu oyun ‘Çapulcular’dan yoðun alkýþ aldý. Ayýþýðý Þiir Grubu “Memleketimden Ýnsan Manzaralarý” adlý oyununu daha sonraki bir tarihte tekrar sahneleyecek.

237. Sayý / 19 Haziran - 3 Temmuz 2013




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.