S238

Page 1



Yeni Evrede

TOPLUMSAL DEVRÝMÝ KESÝNTÝYE UÐRATMA ÇABALARI S Başyazı

Mücadele Birliði

ahiplenenler sýnýfýyla, emekçi sýnýflar arasýnda bir uyumun saðlanmasý, “toplumsal barýþýn” yapýlmasýný savunan görüþler, sosyalizm ve siyasal mücadele tarihi kadar eskidir. Sýnýflar mücadelesinin bu yolla yumuþatýlacaðý düþüncesi, toplumsal sýnýflar arasýnda savaþýmýn þiddetlendiði, yoðunlaþtýðý ve yükseldiði günümüzde yeniden öne çýkartýlýyor. Büyük sermaye açýsýndan, sosyal barýþ, sosyal sýnýflar arasýnda uyumun saðlanmasý, bir dengenin kurulmasý þu anlama gelir: Ezilen ve sömürülenlerin, el koyanlar sýnýfýna karþý sürdürdüðü devrimci mücadeleden vazgeçmesi, sýnýrlý talepler ileri sürmesi, var olan toplumun çerçevesini aþmayarak, sermayenin egemenliðini güven altýna almasý. Toplumsal barýþýn pratik yansýmalarý olarak, örneðin Newroz’un, Kürt halkýnýn özgürlük mücadelesinin bir parçasý olmaktan çýkarýlmasý ve devletin de katýlacaðý bir etkinliðe dönüþtürülmesi; 1 Mayýs’ýn, proletaryanýn sýnýf savaþýmýnýn bir aracý olmaktan çýkarýlmasý ve mülk sahipleri sýnýfla, sýnýf iþbirliðine dönüþtürülmesi; sermayenin ve siyasi iktidarýn denetiminde yapýlmasý. Kýsacasý, emekçi yýðýnlarýn, sermayenin sýnýf egemenliðine dokunan her hareketten kaçýnmasý isteniyor. Ezilen sýnýflar ve halk kitleleri, burjuvazinin bu politikasýna “gönüllü” olarak destek vermezse, bu zorla, þiddetle, bastýrma yoluyla saðlanacaktýr. Ýþçi sýnýfýnýn ve halk yýðýnlarýnýn uzun süren saldýrý dalgalarýyla, sýnýf egemenliði sarsýlan, yýpranan ve zayýflayan burjuvazi için, egemenliðini yeniden kurmak en ivedi, en temel ve en yaþamsal sorundur. Çünkü, ekonomik ayrýcalýklarýný korumak, politik egemenliðini saðlamlaþtýrmasýna baðlýdýr. Bu durumda, kendisine karþý savaþanlarla bir “sosyal sözleþme” yapmak, onun için bulunmaz bir fýrsattýr. Kendilerine karþý savaþan bir sýnýf ve halk bloku varken, sermaye sýnýfý, kendi egemenliðinden emin deðildir. Dolayýsýyla, þurasý çok nettir ki, toplumsal uzlaþma yönetici sýnýfa ve onun egemenliðine hizmet eder. Sýnýflar ve siyasi güçlerin arasýnda bir anlaþmanýn yapýlmasýný en çok isteyen, bu iþin ateþli savunucularý olan ve en büyük çabayý gösterenler küçük-burjuvalardýr. Bu unsurlardan söz ederken, en geniþ yelpaze göz önünde bulundurulmalýdýr. Küçük-burjuva sosyalist hareketten, Kürdistan ulusal reformist gruplara kadar geniþ bir blok akla gelmelidir. Tepedekilerle “alttakileri” bir masa etrafýnda toplamak isteyen bu çevrelerdir. Bunlar, karþýt sýnýflarýn ve siyasi güçlerin, kendi iradelerini, birbirlerine, zor yardýmýyla kabul ettirmeye çalýþtýklarý, þiddetin, çatýþmalarýn önde olduðu bir ortamda, kendilerini gösteremeyeceklerini pratik yaþam-

larýndan çok iyi biliyorlar. Öne çýkmalarý için görece sakin bir ortama ihtiyaçlarý var. En tutkulu, sosyal barýþ taraftarý olmalarý bundandýr. Bunlardan bazýlarý var ki, toplumsal barýþ politikasýna teorik bir temel kazandýrmaya çalýþýyorlar. Dolayýsýyla barýþ siyasetine bu yolla bir tutarlýlýk verme çabasýndalar. Bu yüzden, bunlarda, küçük-burjuvazinin tüm çeliþkileri ve tutarsýzlýklarý daha belirgindir ve ön plandadýr. Toplumsal barýþ, devrimin kesintiye uðramasýdýr. Burjuva ve küçük-burjuvazinin iç barýþý istemesi toplumsal devrimi kesintiye uðratmak içindir. Tarihin kesintiye uðramasý burjuvazinin iþine yarar, hýzlanmasý kesintisiz sürmesi ise iþçi sýnýfýnýn yararýnadýr. Tarihin kesintiye uðramadan ve hýzlandýrýlarak devam etmesi, sömürücü sýnýfýn egemenliðinin yýkýlýþýný çabuklaþtýrýr. Emekçi sýnýf amacýna daha erken varýr. Çok açýktýr ki, iç barýþ yanlýlarý, baský ve sömürü toplumunun sürmesinden yana tavýr almýþ olurlar. Dolayýsýyla bulunduklarý yer, sermayenin yanýdýr. Lafa gelince, emeðin kurtuluþundan yana olduklarýný söyleseler de, toplumun dönüþümünü gerçekleþtirmek için, devrimci mücadele yolunu izleyeceklerine, uzlaþma yolunu seçtikleri için statükodan yana tavýr koymuþ oluyorlar. Tüm bu çabalarýn sonucunda, iç barýþ gerçekleþip, devrim kesintiye uðrar mý? Dolayýsýyla, tekelci sermayenin egemenliði güven altýna alýnabilir mi? Latin Amerika, bu konuda bize bir fikir verebilir. Orada, 90’larda yapýlan geniþ kapsamlý toplumsal anlaþma, egemenler için istenilen sonucu vermedi. Barýþ anlaþmalarýnýn üstünden çok zaman geçmeden, kýtasal ayaklanma ve zincirleme devrimler tarihin gündemine girdi. Çünkü, iç barýþ, halkýn ayaklanmasýný ve devrimi dayatan nesnel durumu ortadan kaldýrmadý. Halk yýðýnlarýnýn devrimci devinimi, yeni koþullarda sürdü. Toplumsal sýnýflar arasýnda barýþ yapýlmasý, bir uyum saðlanmasý Türkiye ve Kürdistan’da gerçekleþemez -aralarýnda uzlaþmaz çeliþki ve karþýtlýklarýn olduðu bir toplumda bu olanaksýzdýr-. Siyasi güçler -karþýt sýnýflarý temsil eden- arasýnda bir uzlaþma, bu topraklarda, sýnýf çeliþkilerinin son derece keskin ve derin olmasý ve sýnýf savaþýnýn iç savaþ düzeyinde sürmesi nedeniyle, havada kalýyor. Üstelik, burada, yüksek bir politik bilinç, politik ve pratik deneyim, zengin bir devrimci savaþ tarihi var. Uzlaþmacýlýk bu koþullarda, savunucularýnýn beklediði sonucu vermez. Sosyal barýþa yönelik her tasarý, hayal ve hülya, pratik yaþamýn çeliþki ve çatýþmalarýnda siliniyor. Pratik yaþamýn çatýþmalarý, ezilen sýnýflar ve ezilen halklarla egemenler arasýndaki bu sa-

238. Sayý / 10 - 24 Temmuz 2013

vaþýmýn yönünü derinlikli olarak kavramalýyýz. Halk yýðýnlarýnýn devrimci mücadelesi, parlamentarizme doðru ya da yeniden yazýlmýþ anayasa yönünde ilerlemiyor. Kavganýn daha þimdiden ortaya çýkardýðý iþçi komite ve konseyleri ve halk milisleri vb. yýðýn örgütlerinin parlamentarizmi hedeflediði söylenemez. Devrimci yýðýnsal mücadele ve bu mücadelenin öne çýkardýðý kitle örgütlenmeleri, burjuva devletin yýkýlmasýnýn ardýndan, onun yerine neyin olacaðýný ifade ediyor. Parlamentarizmden baþka bir þey görmeyenler, bunu anlayamazlar. Ýþçi sýnýfýnýn mücadelesi, devrimci iktidarýn kurulmasý ve toplumsal iliþkilerin yeniden kurulmasýna yöneliktir. Ýþçi sýnýfý, güncel devlet aygýtýný yýkýp, tekelci sermayeyi yenecek durumda mý? Evet, emekçi sýnýf, düþmanlarýný alt edecek güç ve yeteneðe sahiptir. Politik güce sahiptir. 20. yüzyýl toplumsal devrimlerini gerçekleþtiren proletaryanýn, o sýradaki durumundan daha güçsüz deðildir. Siyasal olarak daha deneyimli, bilinçli ve örgütlü durumda. Ekonomik koþullar yönünden de devrimi zafere götürebilir; çünkü köklü bir toplumsal devrimin ekonomik-toplumsal koþullarý, kapitalizmin tüm geliþmesi boyunca oluþturuldu. Emek araçlarýnýn, bilim ve tekniðin geliþme düzeyi, ulaþým ve iletiþimin ileri geliþmesi, yeni toplumun üzerinde kurulacaðý maddi temelin nasýl uygun durumda olduðunu gösteriyor. Proletarya, ekonomik güce dayanarak, ekonomik yolla, halk yýðýnlarýnýn desteðini alarak, onlarý yeni toplumun kurulmasýna çekebilir. Devrimin gücü, olanaklarý ve birikimi gerçek anlamda anlaþýlmýþ deðildir. Sermaye sýnýfýnýn egemenliðine ve ayrýcalýklarýna karþý bir devrim uzun yýllardýr geliþiyor. Bu kadar uzun süreli bir savaþýmýn varlýðý bile tek baþýna, devrimin büyük gücünün, en çarpýcý kanýtýdýr. Devrim, güçler dengesini de kendi yönünde deðiþtirmiþ durumda. Halkýn kendi gerçekleþtirdiði toplumsal hareket ciddi olarak irdelendiðinde, hareketin devrimci bir anlayýþa sahip olduðu ve devrime yöneldiði net olarak görülecektir. Pratiðin diyalektiðinde, devrimin zorunluluðu sonucu çýkar. Apaçýktýr, bütün uygun duruma raðmen, devrimin önünde engel oluþturan sadece kitle ayaklanmalarýnýn daðýnýklýðý deðildir; asýl olarak, uzlaþmacý sosyalizmin yýðýnlarý yýllarca siyasal ve sosyal reformlar yönünde oyalamasý, ömürlerince toplumsal barýþ peþinde koþmalarýdýr, devrime sýrt çevirmeleridir. Bu yüzden devrim, onlarýn dýþýnda ve gerçek devrimci iþçi sýnýfý hareketi ile gerçek devrimci siyaset tarafýndan gerçekleþtirilecektir. C.DAÐLI

3


Taksim Ayaklanması

Ý

EYLEM DÖNÜÞTÜRÜR

nsanlar koþullarý deðiþtirirken, kendilerini de deðiþtirirler. Deðiþim eylemle olur. Devrimci pratik bu bütünsel iþlevi içinde kavranmalýdýr. Koþullarýn deðiþtirilmesi devrimden önce baþlar, fakat köklü bir deðiþim, ancak devrimle olur. Zaten devrim, eskiyle en köklü kopuþtur. Koþullarýn ve insanýn deðiþiminin çakýþmasý devrimde gerçekleþir. Devrim öncesi, koþullar ne denli deðiþime uðrarsa uðrasýn, bu deðiþim sýnýrlýdýr ve güdüktür. Ve halen burjuva toplum sýnýrlarý içinde bulunmaktayýz. Uzlaþmacý sosyalizm, toplumsal koþullarda nitel bir deðiþim olmadan, eksik, yetersiz, sýnýrlý deðiþimlerle, sýnýfsýz topluma varýlacaðýný düþünür. Tüm kampanyalarý, aktiviteleri ve politikalarý iyileþtirmelere, düzenlemelere yöneliktir. Reformlara, sýnýrlý deðiþimlere ve günlük mücadelelerin abartýlmýþ sonuçlarýna büyük önem vermeleri bu yüzdendir. Burjuva toplumda, sosyal iliþkilerde yapýlacak iyileþtirmelerle, insanlar, insani potansiyeli tam olarak harekete geçiremez, kendini gerçekleþtiremez. Tersine, sermayenin daha az elde yoðunlaþmasý, eski toplumun ilerlemesiyle, emekçilerin genel durumunda görülen gerileme elele gider. Kapitalist küreselleþmenin bugün vardýðý ileri noktada, halk kitlelerinin durumundaki gerileme çok belirgin bir durum almýþtýr. Kapitalizmin insanlýk dýþý koþullarý, her geçen zaman biraz daha aðýrlaþýyor. Bu koþullarda yapýlacak sýnýrlý iyileþtirmeler, nicel deðiþimler, varolan iliþkilerin, emekçileri ezen iþleyiþini ve yapýsýný deðiþtiremez. Yapýlmasý gereken nicel deðiþimler deðil, koþullarda ve iliþkilerde nitel bir deðiþimdir. Nitel deðiþim, üretim araçlarýnýn özel mülkiyetinin, toplumsal mülkiyete dönüþtürülmesi, yani toplumun devrimci temelde yeniden örgütlenmesi demektir. Ýnsanlarýn kendi öz çalýþmasý, kendine yabancýlaþmadýðý, tersine, insanýn kendi geliþme koþullarý olarak kullanýldýðýnda, tüm insanal güçler tam bir geliþme gösterir. Koþullarý ve insanlarý baþtanbaþa deðiþtirme mücadele süreci çeþitli biçimlerde ilerler. Sýnýf bilinçli iþçilerle, sýnýf bilinci almamýþ iþçiler arasýndaki iç ittifak-mücadele birliðiiþçi sýnýfý üyelerinin, sýnýfýn diðer üyeleriyle dayanýþma eylemleri, özneyi dönüþtüren araç-

lardýr. Ýþçiler, sýnýf mücadelesinin geliþmesi içinde, çok ya da az belli bir deðiþime uðrar. Eylem, deðiþimin temel aracýdýr. Ýþçi sýnýfýnýn mücadelesinin, eylemlerinin, birliðinin ve örgütsel araçlarýnýn amacý, tekelci sermayenin tüm emekçiler üzerindeki egemenliðine son vermek, iþçilerin kurtuluþunu gerçekleþtirmek, özgür bireyler toplumunu kurmaktýr. Dünyayý deðiþtirme, yani iþçilerin kurtuluþu, son derece devrimci bir eylemdir. Ýþçilerin, dünyanýn efendilerine karþý evrensel devrimci eyleminin, proletaryanýn iktidarýyla sonuçlanmasý kesindir. Bu eylem, sýnýflarýn kaldýrýlmasýna varýr ve büyük bir çaðý kaplar. Tüm bu sürecin devrimci öznesinin, kendini dönüþtürmesi, burjuvaziye karþý mücadeleyle baþlayan ve sosyalizm altýnda devam eden, sürecin bütününü alýr. Ýnsanlarý dönüþtüren eylem, kolektif bir eylemdir, daha doðrusu, kolektif eylemler dizisidir. Yeni toplumun, eski toplumun içinde ortaya çýkmasý ve yükseliþi, doðal biçimde, kendiliðinden gerçekleþir. Fakat yeni toplumun ortaya çýkarýlmasý, kendiliðinden olmaz. Bunun için, devrimci sýnýflarýn, dýþ müdahalesi, devrimci zoru, burada ebe rolü görür. Eskiyi yýkma, yeniyi kurma eylemi iþçi sýnýfýnýn ortak eylemiyle baþarýlýr. Eski toplum, geliþimiyle birlikte yeni iliþkiler yaratýr, geleceðin toplumunun üzerinde yükseleceði maddi ögeleri oluþturur; bu yeni iliþkilerin ve çeþitli ögelerin büyümesi, bu toplumun çitlerinin içine sýðamaz olur. Burada, dönüþtürücü devrimci eylem, var olan toplumdan daha ileri topluma varmayý hedeflemelidir. Kapitalist toplumun iç çeliþkileri bu yolla çözülür. Toplumun kendisi ve evrimi, devrimci sýnýfa, eski toplumu yürürlükten kaldýracak koþullarý, araçlarý ve durumlarý veriyor. Ýþçi sýnýfý, ortaya çýkan olanaklarý, ama tamamen devrimci bir perspektifle hareket ederek, eski toplumu dönüþtürür. Kapitalist toplum, bir özel mülkiyet toplumu olarak, sýnýflý bir toplum olarak tarihsel sýnýrlýlýklarý olan bir toplum biçimidir. Kapitalist iliþkiler çerçevesi içinde, örnek sosyalist iþletmeler, giriþimler ne denli yaygýnlaþýrsa yaygýnlaþsýn, tüm bu çabalar var olan toplumu dönüþtüremez. Toplumun dönüþümü için, bir toplumdan baþka bir topluma, eski toplum biçiminden daha yüksek bir toplum biçimine geçilmesi bir zorunluluktur. Kapitalist toplumda, ne denli iyileþtirmeler yapýlýrsa yapýl-

Not: Bu makale, 31 Mayıs Ayaklanmasından önce kaleme alınmıştır

4

238. Sayý / 10 - 24 Temmuz 2013

Yeni Evrede

Mücadele Birliði

sýn, tarihsel sýnýrlýlýðýný aþamaz. Bireylerin tüm insani potansiyelinin tam bir geliþimi için, buna olanak veren daha ileri bir toplumsal temele dayanmak gerekir. Marx, yeni bir tarihsel geliþmenin, eskinin içinden nasýl yükseldiðini gösterir: “Kapitalist üretim deðere ve deðerin içinde bulunan toplumsal emeðin geliþimine dayanýr.” Kapitalist deðere, artý-deðere el koymak ve onu artýrmak için, toplumsal emeðin geliþimini derinleþtirecek biçimde, maddi koþullarý, ileri düzeyde geliþtirir. Toplumsal emeði geliþtirmek kapitalizmin evrensel eðilimidir. Bununla birlikte kapitalist üretim kendi doðasýnýn getirdiði kýsýtlýklara sahiptir. Toplumsal emeðin geliþimi, kapitalist niteliðinden bu sosyal biçiminin kýsýtlamalarýndan kurtarýldýðýnda zengin bir bireyselliðin geliþiminin temeli olur. Sermayenin toplum üzerindeki baskýsýna ve tekeline son verilmesiyle, kafa ve kol emeði arasýndaki karþýtlýk ortadan kalkar ve kapitalizmin yarattýðý parça insan yerine, insani yeteneklerini çok yönlü olarak geliþtiren, bütünlüklü geliþmiþ insan alýr. Sosyalizm de insanýn tek yönlü geliþiminin yerine, insanýn düþünsel ve pratik çok yönlü geliþimini kor. Kadýnlar, koþullarý dönüþtürme eylemine etkin olarak ve büyük kitleler halinde katýlýrlar. Kadýnlar bu eylemde ilk defa kendi özgürlüðünü elde eder. Kadýnlarýn özgürlük durumu, toplumun özgür geliþiminin ölçüsüdür. Kadýnlarýn özgürlüðü, komünizmin temel bir amacýdýr. Özgür bireylerin oluþturduðu toplumda, kadýnlar, özgür bireyler olarak, erkeklerle, gerçek yaþamda, toplumsal yaþamýn tüm alanlarýnda, günlük iliþkilerde eþit olur. Kapitalist ekonominin küresel egemenliði ve geldiði nokta, emeðin dünya çapýnda sosyal karakteriyle, kapitalist özel mülkiyet arasýndaki, kapitalizmin temel çeliþkisini derinleþtirmiþ ve keskinleþtirmiþtir. Bu durum, dünya devriminin daha da olgunlaþmasýna ve þiddetlenmesine yol açmýþtýr. Burjuvaziyle proletarya arasýndaki savaþýmda, ilkinin kazanma þansý yok; çünkü kapitalist toplum kendi yadsýnmasýný yaratýr, kendi yok oluþuna doðru ilerler, yani geleceði yoktur. Proletarya ise, evrensel geliþme yönünde hareket eder, tarihsel zaferi kaçýnýlmazdýr.


Yeni Evrede

Editör

Mücadele Birliði

AYAKLANMANIN KÜRT HALKIYLA ÝMTÝHANI 28 Haziran’da Diyarbakýr’ýn Lice ilçesine baðlý Kayacýk köyünde meydana gelen olaylar biliniyor. Tekrar etmeye gerek yok. Askerin açtýðý ateþ sonucu bir genç katledildi onlarca Kürt yaralandý. Devletin PKK-KCK ile “uzlaþma süreci”nden yararlanarak Kürdistan’daki konumunu, mevzilerini tahkim etmek, bu çerçevede yeni karakollarýn inþasýný engellemek için yapýlan eylem bir anda Türkiye’nin gündemine oturdu. Lice’de ortaya çýkan durum, beklenmedik anda Ayaklanmanýn önüne yanýtýný hemen bulmasý gereken bir soruyu koydu: Ayaklanmacýlar þimdi nasýl bir yol izleyecekler? Kürt halkýyla ittifaklarýný pekiþtirecek bir adým mý atýlacak yoksa Türkiye emekçi sýnýflarýný uzun yýllar boyunca zehirleyen þovenizmin etkisiyle mi hareket edeceklerdi? Bu sorunun yanýtý ayaklanmanýn ve devrimin geleceði açýsýndan yaþamsaldý. Çünkü devrimde zafer, baþka þeylerin yaný sýra, ittifaklar politikasý sanatýný da gerektirirdi. Baþka bir deyimle, devrim ayný zamanda bir ittifaklar politikasý sanatýydý. Atýlacak adýmla, soruya verilecek yanýtla ya Kürt halký gibi devrimin muazzam bir müttefiki kazanýlacak ya da tam tersi yapýlacak; Kürt halkýnda Türkiye devrimci hareketine karþý oluþan önyargýyý pekiþtirecekti. Ayaklanmacýlar, tam da devrimci enternasyonal bir halkýn, devrim yapmak ve devrimde zafer kazanmak isteyen bir halkýn davranmasý gerektiði gibi davrandýlar. Faþist devletin Lice katliamý duyulur duyulmaz, Ayaklanmanýn motoru haline gelen “Forum”larda halk, Lice’ye, yani Kürt halkýna devrimci dostluk elini, dayanýþma elini uzattý. Ýstanbul, Ankara, Ýzmir’de gecenin bir vaktinde toplantý halindeki halk, yürüyüþe geçti. Binlerce insan, bu üç büyük kentin sokaklarýný Lice’ye dayanýþma sloganlarýyla çýnlattý. Ýstanbul’da Beþiktaþ, Kadýköy, Feriköy, Okmeydaný ve daha sayamadýðýmýz pek çok semtin devrimci halký Kürt halkýyla enternasyonal dayanýþma sloganlarý atýyordu. “Baþka uluslarý ezen bir ulus özgür olamaz.” Marksist düþüncenin bu çok önemli tezini Ayaklanmacýlar, belki okuyarak deðil ama yaþamýn içinde devrimci sezgilerine dayanarak bilince çýkardýlar. Ýstanbul, Ankara’da halk, ellerinde þu pankartla sokaklara döküldü:

“Kürdistan Özgürleþmeden Türkiye Özgürleþemez” Ayaklanmacý emekçi sýnýflar, gençlik, kadýnlar, Aleviler, devrimci-demokrat güçler, izledikleri bu politikayla, 1- egemen sýnýflarýn uzun yýllar kendilerini zehirlemede bir silah olarak kullandýklarý þovenizmi paramparça etmiþ oldular; 2- pek çok çevrenin ve bu arada egemen sýnýfýn da ayaklanmanýn üzerine geçirmeye çalýþtýklarý “ulusalcýlýk” giysisini de parçalayýp atmýþ oldular. O giysi ki, UKH’nin uzlaþmacýlýkta sýnýr tanýmayan bazý figürleri, ayaklanmadan uzak durmak ve hükümeti, dolaylý da olsa, desteklemek için bir bahane olarak kullanmaya çalýþtýklarý bir hayaletti. O giysi ki, egemen sýnýfýn, ayaklanmayý kontrol altýnda tutmak üzere, ayaklanmanýn öncülüðü enternasyonalist devrimci güçler yerine milliyetçi-þoven güçlerin elinde olsun diye kullandýðý bir silahtý. Yaþam devrime akýyor; yaþam devrimden, sermaye düzeninin dar kalýplarýnýn kýrýlmasýndan, insanlýðýn ve insanýn özgür geliþimi için gerekli koþullarýn yaratýlmasýndan yana akýyor. Devletin devrimi önlemek, düzeni tahkim etmek üzere attýðý her adým devrimi geliþtiriyor. Kürt-Türk Halklarýnýn mücadele birliði için gerekli zemini þimdi tarihte hiç olmadýðý kadar güçlenmiþtir. Devletin Lice katliamý, bu mücadele birliði için zaten var olan nesnel zeminin yanýna öznel koþullarý da eklemiþtir. Kürt halký, henüz Diyarbakýr’dan bile ses çýkmamýþken Ýstanbul, Ankara, Ýzmir sokaklarýnda yankýlanan “kardeþlik” sloganlarýný asla unutmayacak. Ýstanbul emekçilerinin, gençliðinin, kadýnlarýnýn, Alevilerin yüreði Lice halkýnýn, Kürt halkýnýn yüreðiyle birleþmiþtir ve birleþmiþ bu yürekleri artýk hiçbir güç ayýramaz. Devletin Lice katliamý, ayný zamanda, devletin gerçek niyetlerini açýða çýkararak uzlaþma politikalarýna da büyük bir darbe vurmuþtur. “Kürdistan Özgürleþmeden Türkiye Özgürleþemez” düþüncesi ne kadar doðruysa birleþik devrim olmadan, Kürdistan’ýn özgürleþemeyeceði de bir o kadar doðrudur. Öyleyse þimdi bir kez daha “Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði”, “Yaþasýn iki ülkenin birleþik devrimi” diye haykýrmanýn zamaný. Bu Daha Baþlangýç Zafere Kadar Devrim.

238. Sayý / 10 - 24 Temmuz 2013

5


AYAKLANMANIN KAYNAK KODLARI

Yeni Evrede

Taksim Ayaklanması

B

irleþik devrimin Türkiye ayaðý tarihi dönemeçlerinden geçiyor. Bu dönemeçte muazzam bir sýçrama var. Bütün taþlar yerinden oynadý. Bütün sýnýf iliþkileri ve dengeleri altüst oldu. Þimdi devrim, bu olaðanüstü karmaþaya kendi yüce erdem ve ideallerini kuþandýrmak için var gücüyle çalýþýyor. Hem de ne güç, ne sýnýrsýz bir enerji ve yüreklilikle… Tekelci sermaye ise, kendini adeta dümdüz eden bu kavganýn nereden çýktýðýný anlamaya çalýþýyor ve elbette nasýl kontrol altýna alýnacaðýný bilmiyor. Siyasi açýdan öylesine güçsüz ve çapsýz ki, ayaklanmýþ kitlelerin karþýsýna, yine herkesin ortak nefret objesini, baþbakaný çýkartmaktan baþka hiçbir þey elinden gelmiyor. Siyasal çapsýzlýðýyla sermaye kendi sonunu hýzlandýrýyor. Bütün ezberleri bozan, tekelci sermayenin her söylemini anýnda boþa çýkartan, “çapulcu, terörist, vandal” suçlamalarýný dahi dalgaya alýp kabul edecek denli özgüvene sahip bu büyük kitle, sadece sermayenin deðil, uzlaþmacý sosyalistlerin ve bilcümle oportünistlerin de siyasi çapsýzlýðýný açýða çýkardý bir çýrpýda. Uzlaþmacý çevrelerin en “parlatýlmýþ kafalarý” bile, ne denli “bezler içinde bebekler” olduklarýný, ne denli sefil, zavallý bir kavrayýþa sahip olduklarýný hemen ele verdiler. Bunlardan biri, hani þu, senede bir kez Denizlerin mezar baþýnda konuþurken gördüðümüz, ve “aa! Yaþýyormuþ meðer” dediðimiz mumya, þöyle bu-

6

Mücadele Birliði

yurmuþ: “Biz 68 kuþaðý geleceði kurmakla ilgiliydik, þimdikiler bugünü korumak peþindeler.” Ne trajedi!? Böyle kafalar, kýrk yýldýr Türkiye devriminin sýrtýnda kene gibi yaþadýlar. Bu yazý kaleme alýnýrken, halen daha milyonlar sokakta, halen daha sayýlarý artarak tarihi mitinglere imza atýyorlar, havada molotoflar ve taþlar uçuþuyor, muazzam barikatlar yükseliyor, en büyük kentlerin en merkezi meydanlarý ya iþgal altýnda ya da yüzbinlerin akýnýna uðruyor. Böylesine heyecan yüklü günlerde bu dev dalganýn esas kaynaðýna iþaret etmek için, bol rakam ve istatistik dolu bir yazý kaleme almak, en az onu okumak kadar sýkýcý. Ancak, Leninist Parti için açýk olaný, yani bu dev dalganýn ortaya çýkýþýnda, son yýllarda sermaye birikiminde ve merkezileþmesinde yaþanan olaðandýþý sýkýþmalarý, bir kez daha irdelemek yararlý olacak. Bu çaba ayný zamanda, ortaya çýkan büyük kitle hareketinin derin kaynaklarýný bir kez daha hatýrlatarak, bu hareketin neden gelip geçici olmayacaðýný, “bugünü kurtarmakla” bir ilgisinin olmadýðýný veya “baba devlet” istemeyen bazý haþarý çocuklarýn, kibir dolu yöneticilere yönelttiði öfke ve alay dolu isyanlarýnýn daha büyük ve daha derin dalgalar yaratarak yoluna devam edeceðini göstermek için yararlý olacaktýr.

Tam Ýlhakýn Çatlaklarý Baðýmlý ülkelerde yaþanan emperyalist tam ilhakýn olgunlaþtýrdýðý çeliþki þudur: Üretimin ve dolaþýmýn ölçeðinde yaþanan büyük artýþa raðmen, sermaye birikiminin dar temeli kýrýlamamýþtýr. Bu çeliþkinin etkisi hemen her düzlemde görüldü. Birincisi, sermayenin merkezileþme eðilimi, birikim eðiliminin fazlasýyla önüne geçti ve büyük servetler hýzla el deðiþtirdi. Ýkincisi, baðýmlý ülkeler üretim araçlarý üretiminden giderek koptular; üretim ve tüketim kesimleri arasýnda kapanmaz bir uçurum oluþtu. Üçüncüsü, sektörler arasý dengesizliði gidermek için baðýmlý ülkelerde inþaat ve ulaþým yatýrýmlarý olaðandýþý þiþirildi ve geri dönüþleri on yýlý bulan bu yatýrýmlar, tüketim araçlarýna boðulan piyasalarýn iþletilebilmesi için kullanýldý. Dördüncüsü, sermaye birikiminin dar temeli kýrýlamadýðý için yeni yatýrým alanlarýna 238. Sayý / 10 - 24 Temmuz 2013

yönelen yeni sermaye filizlerinin yeþermesi kýsýr kaldý ve sonuçta üretim ölçekleri büyüdüðü halde, iþsizlik yükselmeye devam etti. Çalýþma sansý bulanlar ise ya aþýrý çalýþma saatleriyle, ya da güvencesiz yarý zamanlý iþlerle baþ baþa kaldý. Beþincisi ve belki de en önemlisi, tüm dünya pazarlarý için üretim yapan, tüm dünya pazarlarýnýn tüketim nesnelerini önünde bulan fakat onlara eriþemeyen milyonlarca emekçi çýktý. Ýþte þimdi devrimci ayaklanma bu milyonlarýn ellerinde yükseliyor. Üretimin ölçeðindeki dev ilerlemenin, sermaye birikiminin ayný oranda ilerlemesinden kaynaklanmadýðýný, artýk cümle alem biliyor. Bu konuda en tipik örnek, otomotiv üretimidir. 2002 yýlýnda, 346 bin adet üretim yapan sektör, 2011 sonunda bu üretimi üçe katlayarak 1 milyon 200 bine ulaþtýrdý. Ayný fabrika alaný içinde, ayný sayýda iþçiyle bu ölçek artýmýný yaratmak için, yeni ve daha seri makineler ve edavata ihtiyaç vardý ve hemen hepsi elbette ithal edildi. Sadece bu deðil. Bizzat sanayi bakaný açýklýyor: otomotiv için gerekli motor ve aktarma organý için yýlda 5 milyon dolarlýk ithalat yapýlmýþ. Kaporta sacý bile yerli üretimden karþýlanmýyor, çünkü istenen kalitede üretim yapan demir-çelik tesisi yok. Otomobilin elektronik aksam ve yazýlýmlarý, fiyatlarýnýn neredeyse üçte birini oluþturuyor ve yine bakanýn açýklamalarýna göre bu alanda tek bir yerli girdi yok. Elbette bu rakamlarý yerli-yabancý sermaye ayrýmý için ifade ediyor deðiliz, ama bu rakamlar, dünya pazarlarý için yapýlan üretimin, iç pazarlarý nasýl kuruttuðuna dair iþaretlerdir. Yine ayný bakan, 2011 rakamlarýyla 11.7 milyar dolarý bulan otomotiv ihraç rakamlarýnýn sakladýðý dehþet gerçeði de itiraf ediyordu: Araç baþýna 20 bin dolarlýk ihracattan, Türkiye’ye kalan sadece 300 avro… Ya da þöyle söyleyelim: 2011 yýlýnda Türkiye’nin dýþ pazarlara sattýðý 11.7 milyar dolarlýk otomobilden kazandýðý para, hepi topu 180 milyon avro. Yanlýþ duymadýnýz. Bu rakamda, iþçiye ödenen ücret ve kar bulunuyor. Ýþte tam ilhakýn sonucu: Ýþbirlikçi tekeller, emperyalist dev tekellerin hamallýðýný yapýyor ve neredeyse sadaka düzeyinde bir sermaye karýyla idare etmek zorunda kalýyorlar. Otomotivin bir uç örnek olduðu sanýl-


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

masýn. Makine ve teçhizatý, üretim girdisi ara-mallarý dýþarýdan alan sadece otomotiv deðil. Demir-çelik sektöründe bu oran % 69, kimya sanayiinde % 56 ve hatta en temel imalat sektörü olan tekstil de bile oran % 43… 2011 rakamlarýyla, Türkiye’nin 200 milyar dolarý aþan ithalatýnýn % 70’ini makine ve ara-mal ithali oluþturuyordu. Bu, nereden bakýlýrsa bakýlsýn anormal yüksek bir oran, ve sonucu açýk: Türkiye artýk makine ve ara-malý üretiminden kopuyor.

Ormanlar, Parklar Neden Satýlýr? Buradan, çeliþkiler zincirinin diðer halkasýna geçmiþ oluyoruz. Üretim araçlarý sektörü giderek güdükleþen iç pazar, tüketim araçlarý üretimiyle dolup taþýyor. Eðer ihracat, ithalatý karþýlayacak ölçülerde olsaydý, bu bir sorun yaratmayabilirdi ama ihracat, diðerinin neredeyse yarýsý. Yani Türkiye iç pazarý, üretmediði deðeri tüketebilmek için dýþarýdan sürekli borç alýyor, kredi kartlarý biçiminde 55 milyon insana daðýtýyor ve sermayeyi bu þekilde ayakta tutmayý beceriyor. Tüketim araçlarýyla üretim araçlarý üretimi arasýndaki bu dengesizliðin giderilmesinde, inþaat, ulaþým ve altyapý yatýrýmlarýnýn büyük önemi var. Uzun dönemli bu yatýrýmlar sayesinde, piyasaya herhangi bir meta sürümü yapýlmadan, tüketim fonundaki fazlalýk eritilebiliyor. Ama bu oranda giderek yaþanan þiþkinlik, düþen karlar, kentlerin en merkezi yerlerine göz dikmiþ yatýrýmlarla ancak kendini telafi edebilir hale geldi. Taksim Gezi Parký’ný alelacele bir yýkýmla karþý karþýya getiren, buydu. Sonuçta, 2005’te 299 milyar dolar olan milli hasýla, 2012 sonunda 800 milyarý aþtý. Neredeyse üç katýna eriþen bu büyüme, sermaye birikiminin ayný oranda büyüyen bir temeli üzerinde gerçekleþmedi. Bu yüzden, yeni sermaye filizleri, yeni yatýrým alanlarý ile giderek yaygýnlaþýp geniþleyen bir üretim yapýsýyla deðil, ama belli alanlarda yoðunlaþan, merkezileþen, dar tabanlý dik bir piramit gibi yükselen bir yapýyla bu büyüme saðlandý. Borsada kayýtlý 238 sanayi þirketinin 2012 karý toplamda 13.1 milyar dolardý ama bu karýn % 85’i yalnýzca ilk 25 þirkete aitti. Ve sadece 16 banka, tüm sanayinin karýndan daha fazlasýný, 13,2 milyar kar açýklýyordu. Bu nedenle sermayenin merkezileþmesi en tepedeki birkaç grupta muazzam ilerledi, dolar milyarderlerinin sayýsý ve ellerinde tuttuklarý servet baþ döndüren hýzda arttý. Birkaç tekel grubu, her þeye sahip olabileceklerini düþünmeye baþladýlar, ön-

Taksim Ayaklanması

Çarþý Neye Karþý? Sürecin kaybedeni elbette en baþta küçük-burjuvalar ve küçük mülk sahipleriydi. Üretim ve tüketim arasýndaki dengesizlik kredi iliþkileriyle, inþaat ve ulaþým yatýrýmlarýyla giderilince, bankalar dolaþým alanýnda tam hakimiyet kurdular. Semt pazarlarý ve geleneksel ticaret merkezlerinin yerini, hýzla AVM’ler aldý. Buralarda, kredi kartýna uzun vadeli taksitlerle ürün satýþlarý gerçekleþtikçe, küçük esnaf eridi gitti. Öyle ki, so-

larýn ömrü oldukça kýsalýyor veya doðrudan taþeron iþler devralýnýyor. Bir süre böyle iþlerde çalýþan herkes kendini bir anda iþsiz bulabiliyor. Güvencesizlik, yarý zamanlý çalýþma öylesine yaygýn ki, pek çok kiþi geçinebilmek için, ayný anda birkaç iþte birden çalýþmak zorunda kalýyor. En kalifiye elemanlar, birkaç yabancý dil bilen, teknik kapasitesi yüksek emek sahiplerini bile proleterlere özgü aþýrý çalýþma ve yoksullukla karþý karþýya getiren bütün bu geliþmelerin, bir noktada patlamamasý düþünülemezdi. Her sene 250 milyar dolarlýk ithalat ve 150 milyar dolarlýk ihracatý yürüten bu emek kapasitesi, yani tüm dünya için üreten ve tüm dünya mallarýnýn iç pazara akýþýný saðlayan bu çok yönlü zengin ve çeþitli iliþkiler geliþtirme kapasitesine sahip emek, eðer sermayenin birikim temeli bu kadar dar ise, hangi yöntemlerle denetim altýna alýnabilirdi. Sermayenin bu kesimlere

nunda iþ, Beþiktaþ’ýn tarihi çarþýsýyla Kadýköy’ün Salý Pazarlarýna kadar geldi. Doðrusu buralar, Ýstanbul’un en önemli küçük tüccar kaleleriydi ve düþtü. Ayaklanmada Beþiktaþ’ta yoðunlaþan çatýþmalarýn ardýnda, iþte bu büyük çöküþ bulunuyordu. Üretim ölçeði küçük mülk sahiplerini kýra yýka büyürken, sermaye birikiminin dar temeli iþsizliði arttýrdý, çalýþanlarýn da güvencesizliðini… Öyle ki, herhangi bir yatýrým için dýþarýdan büyük kredi bulmak çok kolay; bu kredilerle bir süre herhangi bir alanda üretim yapýlýyor, borçlar ödenip yeterli kar elde edilince, iþler hemen tasfiye ediliyor, baþka maceralara, daha karlý alanlara atlanýyor. Böylece, yeni kurulan firma-

verebilecek rüþvet fonu yok. Geriye kalan tek denetim mekanizmasý, elbette en katý dinci-gerici kalýplardýr. AKP’nin ardý ardýna sýraladýðý dinci-faþist yasalarý, evet tam da sermayenin, bu yetkin emeði denetime alma ihtiyacýnýn bir eseriydi, þeriatçý özlemlerin deðil. Ama bilemediler, barut dolu bir odaya ellerinde kibritle girdiklerini… Bütün bunlar, yaþanan tarihsel sýçramanýn gelip geçici olmadýðýný, ama maddi temelini yarattýklarý gerçek özgürlükler dünyasýný ele geçirebilmek için, büyük emekçi kitlelerin nihayet harekete geçtiðini ve sonuç alýnýncaya dek durmayacaðýný gösteriyor.

lerinde herhangi ciddi bir engel kalmamýþtý, ne yasalar vardý onlarý sýnýrlayan ne de diðer bürokratik engeller. Baþbakan’a, o herkesin midesini kaldýran kibiri, pervasýzlýðý ve cüreti, iþte bu servetin, sermayenin muazzam merkezileþmesi saðlýyordu. Temsil ettiði sýnýfýn bütün özelliklerini bir ayna gibi yansýtmaktan baþka, ne suçu olabilir ki baþbakanýn?!

238. Sayý / 10 - 24 Temmuz 2013

7


Yeni Evrede

U L A Þ Y I L D I Z ’ D A N ( A D A N A ) M E K T U P VA R

Taksim Ayaklanması

Gezi Parký’nýn yýkýmýný engellemek için baþlayan eylemlere polisin sert saldýrýlarýnýn ardýndan 31 Mayýs ve sonrasýnda ayaklanma ve bir halk devrimi aþamasýna yükselen kitle eylemlerine, Adana halký da tüm coþkusuyla katýldý. Ayaklanmanýn “Hükümet Ýstifa” sloganý ile ortaya çýkmasýyla Adana halký da yüzünü AKP il binasýna dönmüþtü. 1 Haziran günü (bu eylemin en þiddetli günüydü) baþlayan Adana ayaklanmasýnýn merkezini Atatürk Parký oluþturuyordu. Burada akþam saatlerinde toplanan halk, Atatürk Caddesinden Kasým Gülek köprüsünü aþýp Ýl binasýna ulaþmak istediler. Ve köprünün üstünde konuþlanan polislerle Sular Caddesinde biriken halk arasýnda günlerce þiddetli çatýþmalar yaþandý. Bu çatýþmalar boyunca polisin halka karþý kullandýðý gaz bombasý, plastik mermi ve tomalardan sýkýlan tazyikli su ile onlarca kiþi yaralandý. Ayaklanmayý þiddet ile bastýrmayý baþaramayan devlet, 3. günün ardýndan ulusalcý güçleri devreye sokarak eylemleri barýþçýl bir çizgiye çekmeyi hedefledi. Bu barýþçýl çizgiyi eylemin baþýndan beri isteyen reformist-oportünist çevrelerin de onaylayarak, týpký bir can simidi misali dört kolla sarýldýklarýný da belirtmek gerekiyor. Adana iþsizliðin ve güvencesiz çalýþtýrýlmanýn en yoðun yaþandýðý kentlerden biridir. Yýllarýn biriktirdiði öfkesini sokaklarda göstermek isteyen Adana halkýný uzlaþmacý pasifist çizgiye çekmek imkansýz gibiydi. Ve öyle de oldu. Akþamýn ilk saatlerinde uzlaþmacý eylemlerin ardýndan geç saatlere doðru (özellikle Arap halkýnýn yoðun olarak yaþadýðý Akkapý, Mýdýk ve Havuzlubahçe mahallerinden gelen halkýn da katýlýmýyla) sadece çatýþmayı ve sisteme olan öfkesini yýkýcý bir þekilde yansýtmak isteyenlerin eylemi yerini alýyordu. Bu çatýþmalý eylemler de gece geç saatlere kadar sürüyordu. Eylemlerin barýþçýl çizgiye çekilmesi çabasý da boþa düþünce geriye bir tek alternatif kalmýþtý. Devlet, sokaklarda baþaramadýðý hâkimiyet savaþýný adliye koridorlarýna boðarak hem Adana halkýna korku vermeyi hem de devrimciler ile halkýn bütünleþmesini ve halka öncülük yapýlmasýný engellemeyi hedeflemiþti. 8 Haziran günü sabah saatlerinde evlerimizden alýnarak emniyete

8

Mücadele Birliði

götürülmüþtük. 13 kiþi gözaltýna alýnmýþtýk. Bizlere yöneltilen suçlamalar da “Eylemleri kýþkýrtmak, kasten adam yaralamak, uyarýya raðmen daðýlmamak, yürüyüþ kanununa muhalefet etmek” gibi altý ayrý gerekçe vardý. Dýþarýda ise eylemler devam ediyor ve Adana halký verdiði gözaltýlarý kitlesel basýn açýklamalarý ile sahipleniyordu. Ýki gün emniyette tutulduktan sonra savcýlýða çýkarýlýp serbest býrakýldýk. Bu gözaltý operasyonunda göze çarpan iki önemli yan vardý. Birincisi basýna “Twitter gözaltýlarý” olarak yansýtýlmasýydý. Hâlbuki savcýlýkta böyle bir iddia önümüze delil olarak sunulmamýþtý. Çünkü çoðumuzun twitter hesabý bile yoktu. Ýkincisi de operasyonu kýsa adý “Kom” olan kaçakçýlýk þubesinin yapmasýydý. Böylece devrimcileri küçük düþürme çabasýný da görmüþ olduk. Sonradan öðrendiðimize göre bu þubenin operasyonu yapmasýnýn nedeni, diðer þubelerin yoðun çalýþmalarýymýþ! Serbest býrakýlmamýzýn ardýndan kýsa bir emniyet molasýndan sonra tekrar eylemlerdeki yerimizi aldýk. Savcýlýkta “eylemlere katýldýn mý” sorusuna verdiðim cevap gibi, her gün Adana halkýnýn ayaklanmasýnda yerimizi aldýk. Çünkü Leninistler ayaða kalkmýþ halkýn içinde onlarla omuz omuza savaþmanýn erdeminden daha yüksek deðer görmezler. Eylemler devam ederken bir gözümüz

238. Sayý / 10 - 24 Temmuz 2013

de ayaklanmanýn merkezi olan Taksim Meydaný’ndaydý. Çünkü devlet tehditler savuruyor ve eylemin bitirilmemesi durumunda Taksim’e saldýracaklarýný söylüyordu. 15 Haziran günü Atatürk Parký’nda çadýrlarda türküler söyleyip sohbetlerimizi yaparken devletin Taksim Meydaný’na saldýrýsýný sinevizyona yansýtýlan görüntülerde canlý olarak izlememiz öfkeleri arttýrmaya yetti. Mahallelerden gelen kitleyi de bekleyip gece 22.00’da yürüyüþe baþladýk. Sular Caddesi’ne döndüðümüzde polisin bizi beklediðini gördük. Burada yaþanan þiddetli çatýþmanýn ardýndan Atatürk Caddesi’ne çekilen halk, barikatlar kurarak polisi beklemeye baþladý. Caddenin dört bir yanýna devasa barikatlar kurulmuþtu. Polis her zamanki taktiðini uygulayarak saatlerin gece yarýsýný geçmesini bekliyordu. Mahallelerden gelen halkýn evlerine dönmesinin ardýndan, caddede bulunan halka gece 02.00’de saldýrýya baþladý. Bu kez sadece Atatürk Caddesi’nden deðil, Ziyapaþa Caddesi’nden de ayný anda saldýran polis, parka Toma, Akrep ve Çevik Kuvvetlerle girerek kurulan çadýrlara da el koyarak daðýtmýþlardý. Bu saldýrý sýrasýnda parkta çadýr kuran reformist-oportünist çevrelerin kararsýz duruþlarý da saldýrýnýn þiddetini arttýrmýþtý. 16 Haziran Pazar günü de eylemler çatýþmalý geçmiþ ve gece saatlerine kadar halk sokaklarý terk etmemiþti. Taksim saldýrýsý sonrasýnda ülke genelinde gözaltý operasyonlarý baþlatýldý. Bu gözaltý saldýrýlarýnýn, ayaklanmanýn þiddetli geçen illerinden biri olan Adana’ya yansýmasýnýn olacaðýný tahmin etmek çok da ileri görüþlülük olamazdý. Yine bir hafta sonu öncesi seçilmiþti. 21 Haziran günü sabaha karþý 04.30’da kapýmýn çalýnmasý ile beklenenlerin geldiðini anlamýþtým. Bir önceki operasyondan farký ise bunu Terörle Mücadele Þubesinin yapmasýydý. Evimde yapýlan aramanýn bitmesini beklerken balkona çýktýðýmda gördüðüm tablo ise; evimin bulunduðu sokaðý ve kapýsýný çelik yelekli, elinde uzun namlulu silahla polislerin beklediðiydi. Sokaðý Akrep adý verilen zýrhlý araçla kapatmýþlardý. Belli ki komþularýma da korku salmak istiyorlardý. Bilgisayarým ve cep telefonuma el konulmasýnýn ardýndan emniyete götürüldüm. Gözaltý sayýmýz saatler ilerledikçe artýyor-


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

du. Yeni getirilenlerle sayýmýz 14 olmuþtu. Savcýlýk 24 saat avukatlarýmýz ile görüþtürülmeme ve dosyaya gizlilik kararý koymuþtu. Üç gün süren nezaret bekleyiþinin ardýndan 24 Haziran günü savcýlýða çýkarýldýðýmýzda bu kez iddialara “Silahlý TKEP/L örgütüne üye olma, Örgütün çaðrýsýna uyarak eylemleri örgüt adýna yönetme” de eklenmiþti. Ancak iddialarýn delilleri (eylemler sýrasýnda çekilen fotoðraflarým, bunlarýn hiç biri hukuki bir suç teþkil etmiyordu) ise bir önceki operasyonla ayný olmasý, savcýlýðýn ayrýca bir delillendirmeye gerek görmemesi, bizler hakkýnda önceden verilmiþ bir kararýn olduðunu gösteriyordu. Tahmin ettiðim gibi benim de içinde olduðum 6 kiþi tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildi. Ve mahkeme ayrýca bir soru sorma gereði duymadan savcýnýn isteðini yerine getirerek 5 kiþi hakkýnda tutuklama kararý verdi. Adliyeden çýkarýlýrken devrim ve sosyalizm ýsrarýmýzý sloganlarýmýzla haykýrarak Kürkçüler F Tipi Cezaevi’ne götürüldük. Cezaevine götürülürken polis telsizlerinden, Adliye önünde bekleyen ailelerimiz ve yoldaþlarýmýz ile polisler arasýnda arbede yaþandýðýný öðreniyorduk. Bu arbedeyi sonradan öðrendiðimize göre, polis ailelere küfürler etmiþ ve yaþanan arbedenin ardýndan çevik kuvvet çaðrýlarak adliye, polis korumasýna alýnmýþ. Haziran ayaklanmasý ile burjuvazi ve onun temsilcisi hükümet ruh saðlýðýný daha fazla yitirdiðini bizleri tutuklayarak göstermiþti. Yýllardýr emekçi halkýn eylemlerinden bunalmýþ ve kendini savunma durumundan bir adým öteye gidemeyen faþist devlet, bu ayaklanma ile sonunu görmüþtü. Kendi hukukunu bile hiçe sayarak bizleri tutuklayan devlet içinde bulunduðu politik-ekonomik durumu da bir kez daha gözler önüne sermiþti. Yaþanan bu tutuklama saldýrýsý avukatlarýmýz tarafýndan yapýlan itirazlar deðerlendirildikten sonra 28 Haziran günü karara baðlanarak tahliye edildik. Zindanda tutulduðumuz bu kýsa süre içerisinde iki halkýn birlikte mücadelesinin saðlam temellerini de görmüþ olduk. Zira yurtsever tutsaklar bizlere her konuda desteklerini sunarak yanýmýzda yer aldýlar. Þimdi tekrar kavganýn ortasýnda yerimizi almanýn sevinciyle ve yaþamýn bizden yana olan akýþýný hýzlandýrma mücadelesini daha kararlý bir þekilde sürdürmeye devam. Çünkü Zafere Kadar Devrim. Ulaþ Yýldýz

Taksim Ayaklanması

DÜN TUTS AK B UG ÜN DIÞ A RIDA OLA N B ÝR ÇA PULCU ’D AN ME KTUP

Merhabalar… Ben Yusufcan Yýldýrým. 18 Haziran sabahý Ankara’da evi basýlarak gözaltýna alýnan ve 22 Haziran’da tutuklanan 22 kiþiden biriyim. Avukatlarýn yaptýðý itiraz sonucunda dün (4 Temmuz) serbest býrakýldým. Sizlere Sincan’daki Gezi Tutsaklarý’ndan selam getirdim. Onlar çok güçlüler, moralliler ve hala direniþe devam ediyorlar. Biz neredeysek onlar da bizimle beraberler. Ýçim buruk aslýnda. Mutlu deðilim. Beraber tutuklandýðým, ayný hücreyi paylaþtýðým dostlarýmla sarýldýk birbirimize, gardiyanlar kapýyý kapattý onlarla arama ve dýþarýdayým bugün. Böyle, sanki onlara sýrtýmý dönmüþüm gibi hissediyorum. Özgür müyüm ? Deðilim. Onlar orada oldukça, orada tutsaklar oldukça, ben de özgür olmayacaðým. Bilmiyorum, ev aramasýnda yapýlanlarý anlatsam, topladýklarý kitaplarý, dergileri anlatsam, savcýnýn eylemde çekilmiþ fotoðraflarýmý gösterip, sonra “Terör örgütü üyesi olma ve örgüt propagandasý yapma” ile baþlayan “adam öldürmek”, “nitelikli yaðma ve hýrsýzlýk”, “devlet büyüklerine sövme”, “seyahat ve ticaret özgürlüðünü engellemek” diye devam eden 14 tane suçlamayý 4 tane eylemde ya yanýmda bir sürü eylemci ile beklerken ya da gaz fiþeklerinden kaçmaya çalýþýrken çekilmiþ fotoðraf ile “kanýtlayarak” tutuklama talebi ile mahkemeye sevk etmesini ve tutuklanmamý uzun uzun anlatsam herhalde artýk çok sýkýcý olacak sizler için. Biliyorum ki, artýk böyle þeylerin bir haber deðeri yok. O kadar çok benzer örnek var ki… Ýþin ilginç yaný, benim tutuklanan diðer arkadaþlarýmýzdan bir farkým yok. Hepimizin dosyasý benzer. Ama beni býraktýlar. Hukuk ellerinde oyuncak olmuþ nasýlsa, “Onu alalým, onu býrak sonra alýrýz, bunu iki hafta tuttuk yeter, býrakalým. ” Peki ilk baþta niye tutuklandýk ? Beraber tutuklandýðým Yoldaþ Aydýn ne güzel anlatmýþ ; bir tek temel ortak özellik bulduk 22 kiþi arasýnda. Hepimiz sosyalistiz. Bunu görünce anladýk neden tutuklandýðýmýzý. “Haa” dedik, “O mesele...” Öyle iþte. Bizi gözaltýna alan polisler bize ne dediler, biliyor musunuz ? “Biz tanýdýklarýmýzý aldýk.” Yukarýdan, þimdi isim vermeyeyim, talimat gelmiþti; birilerinin sorumlu gösterilip yargý önüne çýkarýlmasý gerekiyordu. Tanýdýklarýný almýþlar polisler. Mesela ben; hakkýmda ’09 yýlýnda Ýstanbul’da yapýlan ÝMF ve Dünya Bankasý toplantýsýnda eylem yaptýðým için açýlmýþ bir dava, ODTÜ’de BAÞKALDIRIYORUZ eylemine katýldýðým için bir dava, bir de iki yýl önce “dört örgüte üye olmak” suçlamasýyla 11 ay tutuklu kaldýðým bir dava var. “Fiþlenmiþ” olmanýn kibarcasý polisler tarafýndan “tanýnýyor” olmak. Eylemlere katýlmadým mý ? Katýldým. Tutuklanmadan önce geçirdiðim 20 gün, 22 yýllýk hayatýmýn en güzel günleriydi. Bir araya gelince ne kadar güçlü olduðumuzu gördüm; farklýlýklarýmýzý bir yana koyup, her biri farklý farklý sorunlarý olan yüzbinlerce insan, sorunlarýnýn ortak sebebine karþý birleþince neler yapabildiðimizi gördüm. Tanýmadýðý birisi için, canla baþla yardým etmeye çalýþan insanlar gördüm. ’91 doðumlu birisi olarak, “apolitik” denilen ’90 kuþaðýnýn ve genç kuþaðýn neler yapabildiðini gördüm, bununla gurur duydum. Ve Ethem’in vuruluþunu gördüm… Unutmayacaðým, asla affetmeyeceðim. “Çapulcu” deyip, “marjinal” deyip bizlerin yakaladýðý bu birlikteliði bölemeyecekler. Bugüne kadar yapýlan sadece bir baþlangýçtý, neleri baþarabileceðimize dair bir özet, belki bir fragman. Bundan sonra her þey daha güzel olacak. Kýrdýk zincirleri, prangalarý ! Özgürlüðe merhaba! Merhaba doðacak güzel günlere! Yusufcan Yýldýrým 238. Sayý / 10 - 24 Temmuz 2013

9


Yeni Evrede

YA Þ A S I N 3 1 M A Y I S H A L K A YA K L A N M A M I Z !

Taksim Ayaklanması

Mücadele Birliði

Faþist devlet saldýrmaya devam ediyor... lanmasýdýr. Devletin saldýrýlarý þaþýrtýcý deðildir. Buz kýrýlmýþ yol Gezi Parký protestosu ile baþlayan halk ayaklanmasý Türki- açýlmýþtýr. Buzu kýrana yolu açana selam olsun.” diyerek kýsa bir ye’nin bir çok þehrinde, sokaðýnda vücut buldu. Ýstanbul’daki bü- konuþma yaptý. Mahkeme saat 01.00 sularýnda son buldu ve mahyük sýçrama Ýzmir’e de ulaþtý. 31 Mayýs, 1-2 Haziran tarihlerindeki kemeye sevkedilen 11 kiþi de tutuklandý. Basmane yürüyüþlerine polis azgýnca saldýrmýþ, bir çok insaný göArkadaþlarýmýz mahkeme salonuna alýnýrken adliye dýþýndan zaltýna almýþ, birçoðunu yaralamýþtý. Devletin gazlý, sopalý, joplu “Yaþasýn Devrim ve Sosyalizm” sloganlarý onlara eþlik etti. Karasaldýrýlarý sökmedi... Heryerde olduðu gibi Ýzmir’de de halk ayak- rýn açýklanmasýndan sonra arkadaþlarýmýz “Baskýlar Bizi Yýldýralanmasý her geçen gün artan eylemleriyle devam etti... maz” sloganýyla mahkeme salonundan çýktý. Adliyeden çýkarýlýrken Bu ayaklanma Ýstanbul merkezli bir ayaklanmadýr. Halk ayak- ise “Devrimci Ýrade Teslim Alýnamaz” sloganýyla bir kez daha mülanmasý, her þehirde merkezi park ve meydanlara çadýrlar kurulup, cadeledeki kararlýlýklarýný gösterdiler. faþist devleti ve onun baskýlarýný protesto etmek, isyan etmek için Tutuklananlar “Silahlý terör örgütü üyesi olmak” suçlamasýybir dizi eylemler gerçekleþtirilerek devam etti. la yargýlanýyorlar. Bizler de Ýzmir’deki ayaklanmaya katýlan Denizlerin yoldaþlaMücadele Birliði okurlarý Ali HÝZMETÇÝ, Barýþ BULUT ve rý olarak, buradaki çadýrlarýn Emre KAPTAN TKEP/L kurulduðu Gündoð(Türkiye Komünist Edu’da yerimizi aldýk... mek Partisi/LENÝOrada kaldýðýmýz zaNÝST) üyesi olmak man boyunca dergi ve ve örgüt talimatýyla bildiri daðýtýmýyla, suç iþlemek, kamu sohbetlerimizle “Hümalýna zarar vermek kümet Ýstifa Ýktidar suçlamalarýyla; Halka” bilincini halkýESP’li arkadaþmýza taþýmaya çalýþlarýmýz MLKP týk.. (Marksist Leninist Yine Ýstanbul baþKomünist parti) üyesi ta olmak üzere faþist olmak ve örgüt talidevlet saldýrýlarýna hýz matýyla suç iþlemek, katarak ilk önce Takkamu malýna zarar sim Meydaný’na girmiþ vermek suçlamalarýyoradan Gezi Parkýna kula TÜM TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK rulan çadýrlarý sökmek için salKomünist KÖZ’den dýrmýþtý... Ýzmir’de 20 Haziran Perþembe sabahý saat 06.30 arkadaþýmýz ise KPY (Komünist Parti Yolu) üyesi olmak ve örgüt sularýnda Gündoðdu’daki çadýrlara saldýrýlmýþ ve 53 kiþi gözaltýna talimatýyla suç iþlemek, kamu malýna zarar vermek suçlamalarýyla alýnmýþtý. Gözaltýna alýnanlarýn bir kýsmý Güvenlik Þubeye bir kýs- tutuklu yargýlanýyorlar. mý ise Terörle Mücadele Þubesine götürülmüþtü. Güvenlik Þubeye Okurlarýmýz Ali HÝZMETÇÝ, Barýþ BULUT ve Emre KAPgötürülen arkadaþlarýmýz 22 Haziran Cumartesi günü akþam saat- TAN Buca Kýrýklar 1 Nolu F Tipi Cezaevindeler. Bizler herkesi lerinde serbest býrakýlýrken; Terörle Mücadele Þubesine götürülen devrimci tutsaklarla dayanýþmaya, onlarý sahiplenmeye çaðýrýyo14 arkadaþýmýzýn 13’ü “Silahlý Terör Örgütü üyesi olmak” suçlama- ruz. Baskýlar, tutuklamalar bizi yýldýramadý yýldýramayacak, her gün sýyla tutuklanmýþtý. daha da artarak varolacaðýz. Yýkýlmak üzere olan faþist devlet, bu saldýrýnýn birkaç gün sonYoldaþlar; bizlerin, biz devrim güçlerinin ve halk ayaklanmarasýnda 24 Haziran Pazartesi sabahý yapýlan ev baskýnlarýnda 13 ki- sýnýn, yapýlan baský tutuklamalarla bitirilebileceğini düþünüyorlar aþiyi gözaltýna almýþtý. Mücadele Birliði okurlarý Ali HÝZMETÇÝ, ma yanýlýyorlar. Bizler mücadele tarihimiz boyunca yapýlan bütün Barýþ BULUT ve Emre KAPTAN da bu ev baskýnlarýnda gözaltý- katliamlardan, operasyonlardan daha da güçlü çýktýðýmýzý bugün na alýndý. Mücadele Birliði okurlarýndan Ali HÝZMETÇÝ 20 Hazi- güncel olan devrimimizden biliyoruz. Tarihi biz yazýyoruz. Ezilen ran Perþembe günü de Gündoðdu’daki çadýrlarda gözaltýna alýnmýþ, halklarla, iþçi sýnýfýyla beraber zafere doðru hýzla yol alýyoruz. Buancak serbest býrakýlmýþtý. radan bir kez daha hatýrlatmak istiyoruz. Bizler Denizlerin, MahirGözaltýna alýnanlar 26 Haziran Çarþamba günü sabah saatlerin- lerin, Ýbolarýn, Mazlumlarýn yoldaþlarýyýz. Yapýlan bu baský ve de adliyeye sevkedildiler. Öðle saatlerinde savcýlýk soruþturmalarý- tutuklamalar bizleri yýldýramadý ve yýldýramayacak. Halk ayaklanna baþlandý, akþam saatlerinde de 11 kiþi tutuklama istemiyle masý devrimle, iktidarýn halkýn eline geçmesiyle taçlandýrýlacaktýr. mahkemeye sevkedildi. Arkadaþlarýmýzýn sorgularýnýn devam ettiYAÞASIN 31 MAYIS HALK AYAKLANMAMIZ! ði sýrada adliye önünde bir basýn açýklamasý yapýldý. Açýklamada, ZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK! Mücadele Birliði Platformu adýna arkadaþýmýz “Bu bir halk ayakMücadele Birliði/ Ýzmir

10

238. Sayý / 10 - 24 Temmuz 2013


Yeni Evrede

Taksim Ayaklanması

Mücadele Birliði

ANTAKYA’DA AYAKLANMA

31 Mayýs’ta baþlayýp bugüne kadar devam etmekte olan ayaklanmanýn haberlerini ulaþtýrmaya çalýþtýk. Ancak ayaklanmanýn sýcaklýðý ve yoðunluðundan kaynaklý geliþmeleri sizlere yeterince aktaramadýk. 31 Mayýs günü baþlayýp 4 gün 4 gece süren çatýþmalarda Antakya halký sel olup sokaklara aktý ve bir sürü deneyim biriktirdi. Samandað’dan Harbiye’ye, Kýrkhan’a Reyhanlý’ya kadar bir çok ilçede insanlar sokaklara döküldü. Samandað’da eylemlilikler hala devam etmekte, Samandað halký birkaç defa karakol önüne gelmiþ ve karakola seslenmiþ, ama polisler kuyruklarýný bacaklarýnýn arasýna kýstýrarak içeride oturmuþlardýr. Þu an Samandað, Harbiye gibi yerlerde polis, karakollarý boþaltmýþ durumda… Þimdilik geniþ olarak olaylarý yazmayarak, sadece kýsa da olsa geçmiþte yaþanmýþ haberleri sizlere aktarmaya çalýþacaðýz. Daha önce belirttiðimiz gibi Mücadele Birliði Platformu sürecin en baþýndan beri çaðrý yapmasýna raðmen, sürecin dýþýnda býrakýlmaya çalýþýlmýþtýr. Çatýþmalarýn yaþandýðý 3. gece onbinlerce insan Antakya köprü baþýna gelmiþ ve eylemliðini orada devam ettirirken jandarma devreye girmiþ, olaylarý yatýþtýrmaya çalýþmýþ; ama öfkeli olan gençlik bir sivil polisin Özsüt’ten (Meclis Kültür) kendilerini çektiðini fark etmiþ ve Özsüt’ü taþlamýþtýr. O sýrada olaylar karmaþa halinde iken Halkevleri’nden gelen genç, oradaki Mücadele Birliði okuruna yönelerek, “hepsi sizin yüzünüzden siz böyle olmasýný istiyorsunuz. Siz faþizme karþý silah baþýna çaðrýsý yapýyorsunuz” diye tartýþma yaratmaya çalýþarak karþý-devrimci bir tutum izlemiþti. Abdullah Cömert’in cenazesinde ise olaylar en yüksek boyutuna ulaþtý, yüzbine yakýn insan Abdullah Cömert’i sonsuzluða uðurladý. Saat 19.00 sularýnda gençlik ve halk köprüye yürüyüþe geçti. Armutlu’nun çýkýþýnda jandarma ile polis bekliyordu. Halk jandarma barikatýný delerek ilerlemeye baþlamýþken kapalý spor salonunda gizlenmiþ olan polis çýkarak gaz bombalarý atmaya baþladý. Halk geri çekildi ve barikatlar oluþturuldu. Ama öyle deneyim kazanýlmýþtý ki, devlet tüm araçlarýyla (gaz bombasý,plastik mermi ve ses bombalarý) saldýrmasýna raðmen saat 04.00’e kadar çatýþmalar sürdü. Ertesi gün CHP önderliðinde Halkevleri, SYKP, HDK ve mahalle muhtarlarý ile bir platform oluþturuldu: Antakya Dayanýþma Platformu. Armutlu Mahallesi’nde artýk her gün binlerce kiþi akþam saatlerinde her beldeden a-

rabayla yürüyerek Uður Mumcu Alaný’na akýn ediyor, insan seli oluþuyordu ve yoldaþlarýnýn Abdullah’ýn hesabýný sormak için geldiðini herkes iyi biliyordu. Ama Antakya Dayanýþma Platformu bir ses düzeni kurdu o alana ve herkese “sað duyu” çaðrýsý yapmaya baþladý. O gün herkes sahneye çýktý ancak BBP’ye bile konuþma veren bu uzlaþmacýlar, Mücadele Birliði’nin konuþma talep etmesine raðmen, söz vermeden oyalayarak programý bitirdiler. Antakya’da o günden sonra durmadan “saðduyu” çaðrýlarý yapýldý ve sanki daha dün cenaze oradan çýkmamýþ gibi, sanki Türkiye’nin her tarafýnda insanlar sokaklarda bedel ödemiyormuþ gibi þenlik havasýna çevrildi alan. Buna tepki gösteren insanlar kendi aralarýnda toparlanýp köprüye yürümek istediklerinde CHP’nin toparladýðý ve içinde Halkevleri ile SYKP’nin de olduðu gençler, Armutlu Komitesi’ni engelleyerek insanlardan barikat oluþturdular. Ve yürüyüþe katýlan insanlar her gün yavaþ yavaþ azalmaya baþladý. Daha sonra HDK, SYKP, Halkevleri alternatif çadýr kurarak Antakya Dayanýþma Platformundan ayrý bir giriþimde bulundu. Bizler yine Mücadele Birliði, Halk Cephesi, Proleter Devrimci Duruþ bunun dýþýnda tutulduk. Biz kendimiz gidip orada olmaya karar verdik. Çadýrýmýzý kurduk ve insanlarla bu süreci konuþmaya, deðerlendirmeye baþladýk, sanat merkezinden arkadaþlar müzik dinletileri verdi, pek çok insana ulaþýldý. Kolektif ve komün bir yaþamýn örneði olarak, mücadelenin oradan devam edeceðini önemsedik. Antakya Dayanýþma Platformundan ayrý iþleyecek ve devrimci kararlar alacaðýmýz bir yer olarak gördük. Ama süreç öyle gitmiyordu, Halkevleri ve SYKP’nin omurgasýzlýðý ve sü-

238. Sayý / 10 - 24 Temmuz 2013

reci onlarýn sözleri ile ifade edersek “biz ikili götürüyoruz süreci” demiþlerdi. Durmadan “arkadaþlar programlarýmýzý Antakya Dayanýþma Platformu ile denk düþürmeyelim” diyerek bizleri Antakya Dayanýþma Platformu altýnda tutarak bizi ikna etmeye çalýþýyorlardý. En son Halk Cephesi ve PDD’nin de çadýrlara katýlmasýyla, tutumlarýný net olarak gördük. Saldýrgan bir tutum izleyen Halkevleri ve SYKP, 15 Haziran Cumartesi günü toplantýda, süreci daha ileriye götürebilmek adýna 16 Haziran’da yapýlacak mitingi beraber organize etmemizi söyleyerek, bizlere Antakya Dayanýþma Platformu’nun kararlarýný dikte etmeye çalýþtý. Tüm her þeyi belirleyip, sadece kendi çýkarlarýný gözeten ve CHP’nin ayaklanmanýn hýzýný kesmek amacýyla hazýrladýðý mitingi bize dikte etmeye çalýþtýlar. Onunla sýnýrlý kalmayarak Mücadele Birliði, HDK, Halk Cephesi, PPD olarak “bizler bayraklarýmýzla yürüyeceðiz” dememiz üzerine SYKP ve Halkevleri’nin etekleri tutuþmuþçasýna “ biz böyle konuþmadýk” diyerek itiraz etmesi ve sesini yükseltmesi, Halk Cephesine “siz pasifistsiniz, eylemliðin baþýndan burada yoktunuz” diyerek saldýrganlaþmasý üzerine net olarak ortada nelerin döndüðünü görmüþ olduk. Öyle düzeysiz bir toplantýda herkes kalkýp gitti ve daha önce akþam yapacaðýmýzý duyurduðumuz panel ve müzik dinletisinden sonra deðerlendiririz diyerek herkes daðýldý. Ama akþamki programý da boþa düþüren Halkevleri ve SYKP artýk bardaðý taþýran son damlayý eklemiþ oldu. Halk panele gelmiþken, baþka bir yerde yürüyüþ baþlatýp, çadýrlardaki insanlarý da alýp yürüyüþe gittiler. Bizler bu tutum üzerine Mücadele Birliði, HDK, Halk Cephesi, PDD olarak oradan ayrýlma kararý aldýk. Ve 16 Haziran sabahý çadýrlarýmýzý toparlayarak “Direniþ Parký”ndan çýktýk. Bizler, ayrýlan bileþenler olarak eylemleri devam ettirme kararý aldýk ve beraber hareket edeceðimizi söyledik. 16 Haziran Pazar günü insan zinciri oluþturuldu. Binlerce insanın Samandað’dan Armutlu Mahallesi’ne elden ele taþýdýðý çiçek Abdullah Cömert’in babasýna verildi. Binlerce insan Uður Mumcu Alanýnda toplandý; Bizler de kendi pankartýmýz ve bayraklarýmýzla Mücadele Birliði, HDK, Halk Cephesi ve PDD olarak Doðuþ Okullarý önünde toplanarak alana girdik. “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” sloganýyla girilen alanda tüm halk bizleri alkýþlarýyla ve slogana eþlik ederek karþýlayarak, ne istediklerini göstermiþ oldular. Mücadele Birliði/Antakya

11


Gündem

M

ýsýr Halk Devriminde ikinci perde kapanmak üzere. Sürpriz yok, devrimin zaaflarý sonucu da belirliyor: Politik iktidarý ele geçirmek için hazýrlýðý olmadýðý anlaþýlan devrim güçleri devrimin meyvesini bir kez daha sermaye sýnýfýna ve emperyalist iþbirlikçilere altýn tepside sunmak zorunda kaldýlar. Mýsýr’da devrimin ikinci aþamasýnýn kapýyý çalmakta olduðunu ve sonuç vermesinin kaçýnýlmaz olduðunu anlayan sermaye sýnýfý ve emperyalistler, günler, haftalar öncesinde orduyu iktidara el koymasý için hazýrlamaya baþlamýþlar. Bir Halk devriminin gelmekte olduðunu anlayan ABD’nin, her þeyi yitirmemek için dinci faþist iktidarý nasýl gözden çýkardýðýný gazetelere sýzmaya baþlayan haberlerden öðreniyoruz. Sayýlarý on milyonlarý bulan geniþ halk kitleleri, sokaða çýkýp sermaye sýnýfýnýn Mursi denen adamla cisimleþmiþ diktatörlüðünü yýkma aþamasýna gelince; Mýsýr’ýn faþist ordusu “kurtarýcý” maskesiyle sahne aldý ve emekçi sýnýflarýn kucaðýna düþmesi gereken politik iktidarý el çabukluðuyla ele geçirdi. Mýsýr devriminin ikinci aþamasý birden patlak vermedi. Leninist Parti, aylar öncesinden, 2012’in son aylarýnda Mýsýr’da devrimin ikinci perdesinin açýlmakta olduðuna iþaret etmiþti. Devrimi hazýrlayan olaylarýn sayýsý bizzat Mýsýr devletinin açýkladýðý resmi rakamlara göre þöyle: 7 bin üzeri protesto gösterisi, 5 bin üzeri eylem son bir yýlýn bilançosu idi. Ara sýra ortaya çýkan büyük patlamalar ve iki büyük patlama arasýnda gerçekleþen irili ufaklý sayýsýz eylem devrimin ikinci aþamasýný hazýrladý. Önceki aþama, devrimin birinci aþamasý biliniyor: 2011 yýlýnda geniþ halk kitleleri ve gençlik çok þiddetli bir ayaklanma sürecinden sonra 30 yýllýk Mübarek iktidarýný yýkmýþlardý. Ancak politik iktidarýn ele geçirilmesi için hiçbir ön hazýrlýklarý olmadýðý çok geçmeden anlaþýldý. Hüsnü Mübarek’in devrilen iktidarý, Askeri Konsey kýlýðýnda tekrar dirilmiþti. Devrim Bir Süreçtir Mýsýr Halk Devriminin ikinci aþamasý tamamlanmak üzere. Dinci faþistlerin mevzilerini kaybetmemek için giriþtikleri son çýrpýnýþlar ikinci aþamanýn biraz daha sürmesine neden olabilir; bunun dýþýnda bir sonuca

12

Yeni Evrede

Mücadele Birliði

DEVRÝM S

MISIR-TÜ

yol açmaz. Her son yeni bir baþlangýcýn habercisidir. Devrimin ikinci aþamasýnda politik iktidarýn bir kez daha sermaye sýnýfý ve emperyalistler adýna hareket edenlerin eline geçmiþ olmasý, Mýsýr Halk Devriminin bittiðini deðil, yeni bir evresinin, yeni bir aþamasýnýn baþlayacaðýný gösterir. 2011’den bu yana, biri Mübarek iktidarýna, diðeri Askeri Konsey’e, sonuncusu Müslüman Kardeþler denen dinci faþistlere karþý gerçekleþen üç büyük patlama ve bu üç büyük patlama arasýnda geçen süreçte yer alan sayýsýz eylem, devrimin aslýnda iç savaþ biçiminde, bütünlüklü bir süreç halinde ilerlediðini ve kendi amaçlarýna ulaþana kadar süreceðini gösteriyor. Bu süreç, içinde büyük ayaklanmalarýn ve sayýsýz eylem biçiminin yer aldýðý; büyük ayaklanmalarýn bu sayýsýz irili ufaklý eylem tarafýndan hazýrlandýðý bir iç savaþtýr. Devrimin diyalektiðini anlamayanlar, Mübarek’ten sonra iktidarýn Askeri Konsey eline geçmesine bakarak bunun bir “Devrim” olmadýðýna hükmetmiþlerdi. Þimdi de iktidarýn Mýsýr Ordusunun kontrolüne geçmesine bakarak bunun bir “devrim” olmadýðýna hükmediyorlar. Devrimci teori sayesinde hayatý anlamaya çalýþacaklarýna hayatý kafalarýndaki þablonlara uydurmaya çalýþanlarýn içine düþtükleri trajik durumdur bu aslýnda. Devrimlerin bir ayaklanmayla, bir hamleyle gerçekleþtiði ve politik iktidarlarýn bir sýnýftan ötekine el deðiþtirdiði çaðlar tarihe karýþalý çok oldu. Çaðýmýzda devrimler, az238. Sayý / 10 - 24 Temmuz 2013

çok uzun bir zaman aralýðýna yayýlmýþ, egemen sýnýf ile ezilen sýnýflar ve bunlarýn toplumsal güçleri arasýnda geçen iç savaþlar biçiminde gerçekleþiyor. Bunun nedenini anlamak zor deðil. Birincisi, egemen sýnýf, sermaye sýnýfý 19.yüzyýlda olduðundan farklý olarak, emekçi sýnýflar karþýsýnda bir avuç “zengin insan” biçiminde bulunmuyor. Artýk her ülkenin sermaye sýnýfý emperyalist sermayenin desteði yaný sýra, paranýn, propagandanýn gücü, toplum yönetme sanatýndaki ustalýðý ve daha çok çeþitli biçimlerde toplumun belli bir kesimini yanýna çekebilmektedir. Ýkincisi, sermaye sýnýfý ve emperyalist güçler, çaðýmýzýn toplumsal devrimler ve komünizme geçiþ çaðý olduðunun farkýnda olarak, kendi düzenlerini korumak için devlet aygýtýný olaðanüstü yetkinleþtirdiler. Teknolojiyi, sermayenin gücünü, propaganda yapmakta edindikleri deneyimi toplumsal devrimleri önlemenin bir aracý olarak kullanýyorlar. Pratik olarak dünya çapýnda baþlamýþ olan devrimler süreci bu konuda bize sayýsýz kanýt sunmakta. Bu durum, sermaye sýnýfýnýn, ayaklanmalar ve devimler karþýsýnda ayakta kalma, direnme gücünü, göreceli olarak artýrýyor. Peki, buradan ne sonuç çýkar? Sermaye egemenliðinin yýkýlmazlýðý gibi bir sonuç mu çýkar? Hiç de deðil. Buradan çýkarýlabilecek tek sonuç, sermaye sýnýfý iktidarýnýn devrim güçleri tarafýndan yýkýlmasýnýn az-çok uzun bir zaman aralýðýna yayýlacaðýdýr.


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

SÜRÜYOR

ÜRKÝYE:

Her ayaklanmanýn arkasýnda geniþ halk kitlelerinin özlemlerini, isteklerini, beklentilerini engelleyen günü geçmiþ kurumlarýn yýkýlmasý isteði ve amacý vardýr. Günü geçmiþ kurumlarýn bu istek, özlem ve beklentileri her zorla bastýrma giriþimi, bunlarýn bir süre sonra çok daha güçlü, yýkýcý enerjilerini çok daha fazla biriktirmiþ olarak ortaya çýkmalarýndan baþka bir sonuca yol açmaz. Bu nedenle çaðýmýzda her devrim, tek hamlelik ayaklanmalar, giriþimler biçiminde deðil, az-çok zaman alan iç savaþlar biçiminde gerçekleþiyor. Tunus, Mýsýr Halk Devrimlerini bu bakýþ açýsýyla ele almak lazým. Bu ülkelerde ve daha pek çok ülkede devrim süreci pratik olarak baþlamýþtýr ve günü geçmiþ kurumlar halk kitleleri tarafýndan yýkýlýp, yerlerine geniþ kitlelerin özlem ve çýkarlarýna uygun iktidarlar; halk iktidarlarý kurulana kadar büyük alt-üst oluþlar, ayaklanmalar, çatýþmalar sürecektir.

Birleþik Devrimimiz Baþlamýþtýr; Sonucuna Varacaktýr! 31 Mayýs’ta baþlayýp Haziran boyunca süren ayaklanma, Türkiye ve Kürdistan’da birleþik devrim sürecinin fiilen baþladýðýnýn kanýtýdýr. Kýsaca “Haziran Ayaklanmasý” diyebileceðimiz süreci hala “Direniþ”, “Eylem” kavramlarýyla tanýmlayanlar, bu süreçten ve devrimin diyalektiðinden hiçbir þey anlamayanlardýr. “Direniþ” kavram itibarýyla, çok açýk, bir saldýrýya uðrayanlarýn saldýrýya karþý koyuþunu anlatýr. “Eylem” kavramý ise çok geniþtir ve “özel” bir durumu, yeni bir durumu ifade etmez. Oysa Haziran’da, saldýrýya uðrayan bir

halkýn saldýrýya karþý koyuþu deðil; baskýdan, sömürüden, faþist terörden býkmýþ, özgürlüðüne susamýþ halklarýn hükümete, iktidara, sermayenin iktidarýný kendinde cisimleþtiren bir adama karþý kalkýþmasý, saldýrýsý vardý. Orada direnen halklar deðil, iktidardý; bir “direniþten” söz edilecekse halklarýn direniþinden deðil, yýkýlmamak için çabalayan iktidarýn “direniþinden” söz edilebilir. Öte yandan burada genel olarak tanýmlanabilecek, sýradan bir “eylem” deðil, özel bir durum; halklarýn sayýsý milyonlarla ölçülen kitle halinde kalkýþmasý, hükümetin ve baþbakanýn istifasýný istemek dâhil, özgürlük için ayaða kalkmasý vardý. Bu, iktidarýn deðiþimiyle sonuçlanmýþ olmasa da, toplumu derinden sarsan ve deðiþtiren, kitlelerin bilinç ve eðitiminde, alýþkanlýklarýnda köklü deðiþime yol açan bir devrimdi; bir halk devrimiydi. “Artýk hiçbir þey eskisi gibi olmayacak” denmesinin neden ve anlamý budur. Haziran Ayaklanmasý, Halk Devrimine bir giriþ, devrimin bir önsözü oldu. Bundan sonra süreç, çatýþmalarla, irili ufaklý sayýsýz eylemle, bu eylemlerin hazýrlayacaðý isyan ve ayaklanmalarla ilerleyecektir. Halk devrimi, týpký Mýsýr Devriminde olduðu gibi, çeþitli aþamalardan geçerek sonuca doðru ilerleyecektir. Nasýl ki Mýsýr Halk Devrimi bu güne kadar önce Mübarek’i, arkasýndan Askeri Konsey’i, þimdi de Mursi’yi devirerek yoluna devam ediyorsa, devrimimiz de çeþitli aþamalardan geçerek hedefe doðru yol alacaktýr. Ancak bunu söylemek devrimi kendi doðal akýþýna býrakmak gerektiði sonucuna yol açmaz. Devrimi aþaðýdan örgütlemek kadar yukarýdan da örgütlemek devrimci güçlerin görevidir. Mýsýr Halk Devrimi olsun Tunus

238. Sayý / 10 - 24 Temmuz 2013

Gündem

Halk Devrimi olsun, ikisinin de zaafý iþte bu noktanýn eksikliðidir. Devrimi yukarýdan da örgütlemek ne anlama gelir? Her þeyden önce politik iktidarýn ele geçirilmesi için gerekli hazýrlýklarýn yapýlmasý anlamýna gelir. Bu birinci nokta. Ýkincisi, devrimin birleþebilecek tüm güçlerinin birleþtirilmesi için adýmlarýn atýlmasý; üçüncüsü, bu güçlerin halk kitlelerinin önüne bir bayrak gibi çýkaracaklarý devrimci bir programýn acilen oluþturulmasý. Ve sonuncusu, devrimin toplumsal güçlerini etrafýnda bir çekim merkezi gibi toplayacak, ayaklanma halindeki kitlelerin üzerinde devrimci politikalarýyla otoritesini kabul ettirecek, sözünü dinletebilecek bir karargâhýn, devrimin merkezinin oluþturulmasý. Mýsýr ve Tunus Devrimleri, ilk aþamalarýnda bu eksikliklerinden doðan zaaflarý nedeniyle politik iktidarý burjuva güçlere kaptýrdýlar. Bizim Halk Devrimimiz ise, baþka þeylerin yaný sýra, bu eksiklikler nedeniyle Haziran Ayaklanmasýnda daha ileri gidemedi. Ancak devrim sürüyor ve iki büyük ayaklanma arasýnda geçecek kýsa bir soluklanma dönemi, bize bu eksiklikleri gidermek için gereken zaman ve olanaðý tanýyacak. Leninist Parti, devrimin bu eksikliklerinin giderilmesi için gerekli politik donanýma sahip olduðunu fazlasýyla kanýtlamýþtýr. Devrim sürüyor ve herkesin dilindeki sloganda ifade edildiði gibi “Bu Daha Baþlangýç.” Þimdi devrimin eksikliklerini gidermek için kollarý sývamanýn zamaný.

13


Yeni Evrede

Taksim Ayaklanması

ANTEP’TEN TAKSÝM’E DESTEK EYLEMLERÝ SÜRÜYOR 13 Haziran’da Antep’te toplanan Taksim Dayanýþmasý Platformu, 15 Haziran Cumartesi günü saat 19.00’da Yeþilsu Parký’nda kitlesel bir eylem yapma kararý aldý. Bunun için Antep’in birçok mahallesinde iki gün boyunca bildiriler hazýrlanýp daðýtýldý. Platform içinde yer alan DÝSK de, 15-16 Haziran Ýþçi Ayaklanmasý için yapmayý planladýðý eylemi 15 Haziran günü yapýlacak olan eylemle birleþtirme kararý aldý. 15 Haziran günü saat 18.00’de Antep’te 15-16 Haziran Büyük Ýþçi Ayaklanmasýnýn 43.yýldönümü etkinliði olarak, DÝSK’e baðlý sendikalarýn yöneticileri, temsilcileri, üyeleri, siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinin katýlýmý ile Kýrkayak Parký’nda toplanýldý. Saat 19.00’da gerçekleþecek olan eyleme katýlmak için saat 18.30’da Yeþilsu Parký’na doðru yürüyüþe geçildi. “Yaþasýn Haziran Direniþimiz”, “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ”, “Gün Geliyor Devran Dönüyor AKP Halka Hesap Veriyor” sloganlarý atan iþçiler, Yeþilsu Alaný’nda iþçi marþlarý ile karþýlandý. Yeþilsu Parký’nda yaklaþýk 2000 kiþi önünde DÝSK genel merkezin göndermiþ olduðu ortak metin okundu. Ayrýca o gün Antep’te konseri olan Ferhat Tunç da konser öncesi eyleme katýlarak Taksim ve 15-16 Haziran Ayaklanmalarýný selamlayarak günün anlam ve önemi üzerine kýsa bir konuþma yaptý. 15 Haziran akþamý Taksim ve Gezi Parký’na yönelik yapýlan yeni bir saldýrý yaþanýnca, 16 Haziran günü saat 17.00’de tekrar Yeþilsu Parký’nda toplanýldý. Eyleme yoðun bir katýlým oldu. Bu da gösteriyor ki, emekçi kitlelerin kalbi Taksim ve orada savaþanlarla beraber atýyor; Taksim’e yönelik her saldýrýda binlerce kiþi öfkelerini de yanýna alarak sokaklara akýyor. Saat 17.00’de toplanmaya baþlayan kitle sýk sýk “Hükümet Ýstifa”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Kahrolsun Faþist Diktatörlük”, “Taksim’e Selam Direniþe Devam”, “Taksim’de Düþene Dövüþene Bin Selam” sloganlarýný haykýrdý. Zaman zaman toplanma alanýnda Taksim’de yaþanan saldýrý ile ilgili konuþmalar

14

Mücadele Birliði

yapýldý. Gelen kitlelerin öfkesi artýk alana sýðmýyordu. Ve AKP Þehitkamil Seçim Bürosu önüne yürünmek üzere harekete geçildi. Yürüyüþ sýrasýnda Taksim ile dayanýþmak için atýlan sloganlarýn yaný sýra “Antep Uyuma Taksim’e Sahip Çýk”, “Vur Vur Ýnlesin Tayyip Dinlesin”, “Antep Sokaða Hesap Sormaya” sloganlarý da atýldý. AKP seçim bürosu önüne gelindiðinde öfkeli gençler binaya yönelmek isteyince, kýsa süreli bir gerginlik yaþandý. Uzun süre seçim bürosu önünde slogan atan kitle, tekrar Yeþilsu Parký’na doðru yürüyüþe geçti. Yeþilsu alanýnda KESK,

DÝSK ve TTB’nin 17 Haziran Pazartesi günü Taksim’e yönelik saldýrýlardan dolayý dayanýþma amaçlý iþ býrakma eylemi gerçekleþtireceði duyurularak eylem sonlandýrýldý. KESK, DÝSK ve TTB 17 Haziran’da, hükümetin tüm illerdeki Taksim eylemlerine yönelik sert saldýrýlarýný kýnamak ve Taksim ayaklanmasýný selamlamak için iþ býrakma eylemi yaptý. Saat 12.00’de Kýrkayak Parký’nda toplanan iþçi ve emekçiler, saat 12.30’da yürüyüþe baþladý. Yürüyüþ boyunca Taksim ile dayanýþma sloganlarý atýldý. Yeþilsu Parký’nda ilk önce bu ayaklanma sýrasýnda ölümsüzleþenler için saygý duruþunda bulunuldu ve KESK adýna Ömer Faruk Koç ortak basýn metnini okudu. Son dönemlerde yaþanan polis vahþetini ve hükümetin faþist tutumuna iliþkin yapýlan açýklama sonrasý DÝSK Genel Ýþ Sendikasý bir konuþma yaptý. En son sözü Türk Tabipler Birliði’nden bir doktor aldý ve doktorlarýn yaka paça gözaltýna alýnmasýný kýnadý. Doktorlarýn polislerin saldýrýsý sonrasý yaralananlara týbbi müdahalede bulunmalarýný hem mesleki gerekleri hem de insanlýk gereði olduðunu 238. Sayý / 10 - 24 Temmuz 2013

vurgulayarak, gözaltýna alýnmalarýnýn faþizm olduðunu belirtti. Hükümetin artýk herkese yönelik bir savaþ tutumu takýndýðýný belirterek konuþmasýný sonlandýrdý. Eylem grev halaylarý ile sonlandýrýldý. Her zaman yapýldýðý gibi akþam da tekrar Yeþilsu Parký’nda toplanýldý. Saat 19.00’da toplanýlan eylemde konuþmalar gerçekleþtirildi ve 50 dakikalýk bir sinevizyon gösterimi sunuldu. Sinevizyon öncesinde yapýlan konuþmada “Gazap Üzümleri” kitabýnýn bir bölümünden örnek verilerek, yaþanan saldýrýlarýn asýl egemenlerin korkusundan kaynaklý olduðu anlatýldý. Sinevizyon gösteriminde Gezi ve Taksim Ayaklanmasý boyunca yapýlan müzikler, genel olarak ülkenin birçok yerinde yapýlan eylemlerden görüntüler, saldýrýlar, insanlarýn mücadele azmini gösteren kareler ve videolar sunuldu. 8 Haziran günü Antep Üniversitesi önünde yapýlan eylemde meydanýn ismi Abdullah Cömert Meydaný olarak ilan edilmiþti. Ancak Abdullah Cömert Meydaný’nýn belediye tarafýndan ihaleye çýkarýldýðý öðrenildi. Abdullah Cömert Meydaný isminin ortadan kaldýrýlmasýna yönelik bir giriþim olduðu bir gerçek. Buna karþý Antep Taksim Dayanýþmasý Platformu olarak 18 Haziran günü ihalenin baþlayacaðý saat olan 14.00’te Büyükþehir Belediyesi önünde basýn açýklamasý gerçekleþtirildi. “Meydanlar, Halkýndýr Satýlamaz” sloganý ile baþlayan eylem, basýn açýklamasýnýn okunmasý ile devam etti. Ýnsanlarýn yaþam alanlarýna yönelik saldýrýlarýn giderek artmasý ile doðanýn yýkýmýnýn gerçekleþtiðinin altý çizilerek, belediyelerin ve hükümetin bu tür uygulamalara son vermesi gerektiði vurgulandý. Geleceðin karanlýða doðru sürüklenmesine izin vermeyeceklerini belirten platform, her zaman bu tür sorunlarýn üzerine gidileceði sözünü vererek eylemi sonlandýrdý. Eylem sonrasý Yeþilsu Parkýnda gençler tarafýndan iki saatlik durma eylemi gerçekleþtirildi. Eylem sýrasýnda pek çok insanın içecek ve yiyecekler býrakarak ve yer yer katýlarak sürdürdüðü eylem, saat 17.00’den 19.00’a kadar sürdü. Antep Mücadele Birliði Platformu


GEZÝ PARKI’NA GÝRÝÞ YASAK

Yeni Evrede

Taksim Ayaklanması

Mücadele Birliði

Taksim Dayanýþmasý’nýn 6 Temmuz’da “Gezi Parký’nýn kimliksizleþtirilmesi, insansýzlaþtýrýlmasý ve betonlaþtýrýlmasýna karþý ve Gezi Parký eylemleri’nde ölümsüzleþenleri anmak, kazanýmlardan vazgeçmediðimizi göstermek için Gezi Park’a giriyoruz” çaðrýsýna binlerce insan kulak verdi. Saatler 18.00’e gelirken, pek çok yerde Taksim Meydaný’na ulaþmak için yürüyüþler baþladý. Taksim’in ilk eylemcileri kadýnlardý. Kadýnlar, gözaltýnda tacizlere ve tecavüzlere karþý Galatasaray Lisesi önünde toplandý ve Ýstiklal Caddesi boyunca yürüdü. Ancak Taksim giriþinde kadýnlarý TOMA’lar karþýladý. Kadýköy’den gelenler ise, ilk eylemini vapur beklerken Ýskele Meydaný’nda yaptý ve ayaklanmada ölümsüzleþenleri andý. Beþiktaþ’ta toplananlar, Maçka ve Niþantaþý üzerinden Taksim’e yürüdü. Bu arada Kadýköy’den gelenleri Karaköy vapur iskelesi çýkýþýnda polis gaz bombalarý karþýladý. Ayný dakikalarda Ýstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, “Taksim’de toplanma hukuki deðil, buna müsaade etmemiz mümkün deðil. Valilikten izin talebi yok. Müsaade vermediðim bir alanda toplanmanýza izin vermem. Bu toplanmaya müsaade vermeyeceðiz” diyordu. Polis ise Divan Oteli’nden Taksim’e giriþ yoluna barikat kurmuþ, alana çýkan tüm yollar tutulmuþ, metro ve finiküler seferleri durdurulmuþtu. Devlet halkına karşı tam bir teyakkuz halindeydi. Taksim’de ilk saldýrý, meydan giriþinde toplanmaya baþlayan insanlarýn polis kalkanlarýyla Sýraselviler ve Ýstiklal Caddesi’ne sürülmesiyle baþladý. Polis Ýstiklal Caddesi giriþine barikat kurdu ama birkaç dakika içerisinde önünde binlece insan birikmeye baþladý. “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ”, “Hükümet Ýstifa” sloganlarý atýlýrken tekrar saldýrý baþladý. Polis, Tomalarý, plastik mermi ve boyalý tazyikli su kullanarak kitleye saldýrdý. Bu sýrada bir kiþi baþýna gelen gaz bombasý ile hafif yaralanýrken, polis basýnýn foto çekmesine engel olmaya çalýþtý. Muhabirimizin deyimiyle “biber gazý atýlsa yere düþmeyecek” kalabalýklýkta bir kitle, “Biber Gazý Oley” ve “Sýk Bakalým Sýk bakalým” diyerek polisin saldýrýsýný ti’ye alýyordu. Coþku ve moralin çok yüksek olduðu eylemde bir grup da Venceremos ile polis barikatýna doðru yürüyordu. Mahallelerden forum örgütlenmeleriyle her katmandan emekçi sýnýflar, Taksim’e doðru akýyordu.

Tomalar, akrepler ve çevik kuvvet kitlenin ortasýna, Ýstiklal Caddesi’ne daldý. Polis çok yoðun olarak gaz, plastik ve boyalý mermi kullanarak insanlarý daðýtmaya çalýþtý. Her saldýrýdan sonra halk yeniden toplanarak sloganlarla harekete geçti, azgýnca saldýran polisin hedefinde basýn da vardý, çok sayýda basýn emekçisi burada yaralandý ve gözaltýna alýndý. Saatler 20.00’yi geçerken, halk Tarlabaþý Bulvarý’ný trafiðe kapattý ve çatýþmalarý Ýstiklal Caddesi ara sokaklarýna yaydý; Galatasaray Lisesi önüne de barikat kuruldu. Bu esnada Talimhane’de ortaya çýkan eli satýrlý faþist tosuncuklar polislerin yanýnda pala ve satýrlarla civardaki insanlara saldýrmaya baþladý. Mis Sokak’ta ise Tomanýn önüne geçen esnaf, tomanýn sokaklarýna girmesine izin vermedi. Ýstiklal Caddesi sokaklarýnda çok sayýda revir kuruldu ve insanlara ilk yardým yapýldý. Eylemciler sýk sýk “Katil Polis”, “Hükümet Ýstifa”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ” sloganlarý atýp “Sýk Bakalým Biber Gazý Sýk Bakalým” ve “Polis Simit Sat Onurlu Yaþa” diyerek ara sokaklardan tekrar tekrar Ýstiklal Caddesi’ne çýkmaya devam etti. Polis de gecenin ilerleyen saatlerine kadar Taksim’den Tünel’e kadar defalarca, saldýrýya devam etti; ses bombalarý, gaz bombalarý ve plastik mermi çok yoðun olarak kullanýldý. Devlet tekrar Taksim ve Gezi Parký’ný kaybetmemek için var gücüyle saldýrýyordu. Devletin saldýrýlarý insanlarda yýlgýnlýk ya da kararsýzlýk yaratmýyor, sýradan insanlar en önlerde yerlerini alýyordu. Gecenin ilerleyen saatlerinde polis Ýstiklal Caddesi’ne çýkan tüm sokaklarda gözaltý terörü estirmeye baþladý. Polis, Mis Sokak ve Ýmam Adnan Sokak civarýnda iþ yerlerinin, binalarýn kapýsýný kýrarak içeridekileri gözaltýna almaya baþladý. Ayýþýðý Sanat Merkezi, TKP gibi pek çok kurumun bulunduðu Rumeli Han’ýn da kapýsýný kýran polis, aralarýnda Mücadele Birliði okuru Mehmet Cem Solhan, Hýdýr Devrim ve Özgür Yýldýrým’ýn da olduðu yaklaþýk 21 kiþiyi gözaltýna aldý. Avukatlardan aldýðýmýz bilgiye göre 61 kiþi Vatan Caddesi’ndeki Emniyet Müdürlüðü’nde tutuluyor ve açlýk grevi yapanlara “yemek almadýklarý için” su da verilmiyor. Gözaltındakilar, 8 Temmuz Pazartesi günü savcılığa çıkarılacak. Taksim Dayanýþmasý, 8 Temmuz Pazartesi günü “resmen açýlacak olan” Gezi Parký ile ilgili yeni bir eylem planlýyor.

238. Sayý / 10 - 24 Temmuz 2013

15


Yeni Evrede

Taksim Ayaklanması

Mücadele Birliði

H ALK F ORUM L ARDA ÖR GÜT LE NÝYOR Gezi Parký’nýn boþaltýlmasýnýn ardýndan, Taksim Dayanýþmasý, tüm mahallelerde, tüm parklarda forumlar yapýlmasý, halkýn bu forumlarda örgütlenmesi kararý almýþlardý. Sadece Ýstanbul deðil hemen hemen tüm illerde halk, akþamlarý parklarýnda toplanarak forumlar düzenlemeye, örgütlenmeye baþladý. Karþý-devrimin saldýrýlarýndan da payýný alan forumlar, her þeye raðmen her geçen gün daha örgütlü ve disiplinli þekilde devam ediyor. Yayýnýmýza da forumlara katýlan okurlarýmýzdan çeþitli forum haberleri, röportajlar geliyor. Tamamýna yer veremeyeceðimiz için bu forumlarda öne çýkan tartýþmalarý ve alýnan kararlarý paylaþýyoruz. Beþiktaþ Abbasaða Parký’nda 20 Haziran’da yapýlan tartýþmalar, mesleklere göre komiteler oluþturulmasý ve oluþacak konseye temsilci seçme üzerine idi. Ýnsanlar “artýk harekete geçmeliyiz, oturmamalýyýz” derken, seçimlerde de halktan insanlarýn seçilebileceðini savunuyor. Sarýgazi halký da 26 Haziran günü 5 emekçi mahallesinde (Ýnönü, Sarýgazi-Merkez, Meclis, Kemal Türkler ve Atatürk Mahalleleri) parklarda buluþtdu, “önümüzdeki süreçte neler yapmalýyýz” sorunu tartýþýldý; seçimlere ortak girme çnerileri değerlendirildi. 1 Mayýs Mahallesi Deniz Gezmiþ Parký’nda ise bu eylemlerin patlak verme sebebinin Roboski, Reyhanlý ve yasaklanan 1 Mayýs olduðu ve artýk halkýn korku duvarlarýný yýktýðý söylendi. Deniz Gezmiþ Parký Forumu ilk iþ olarak komiteler kurmaya karar verdi. Etkinlik Komitesi, Güvenlik Komitesi ve iletiþim için Dýþ Komisyonu, Kadýn Komisyonu, Çocuk Komisyonu kurulmasý kararý alýndý. Burada dile getirilen her önerinin deðerli olduðunu söyleyen 1 Mayýs halký, “birbirini tanýmayan insanlar Gezi’de bir araya gel-

miþse bizler de birlikte olabiliriz” diyerek, yakalanan bir ivme olduğunu ve bunu düşürmemek gerektiğini söyledi. 1 Temmuz günü ise forumlarýn haftada 2 güne indirilmesi, diðer günlerde de etkinlikler düzenlenmesine karar verildi. Þu an gündemde olan 2B ve imar planýný da gündeme getiren mahalle halký, örgütlü davranarak imar planýný iptal ettirmeyi önlerine koydular ve “yürürken attýðýmýz sloganlarý hayata geçirmeliyiz” dediler. Ýstanbul’un kendisinden en çok söz ettiren ve her eylemde kendi pankartýný açan Beþiktaþ Abbasaða Parký Forumu da 4 Temmuz günü öncülerine sahip çýkmalarý gerektiðini tartýþtý. “Zindanlardaki öncülerimizi özgür kýlmadýðýmýz sürece bizler özgür olamayýz. Her kitle hareketi, her ayaklanma zindanlarý özgür býrakmalýdýr” denildi. Danimarka’dan gelen ve Gezi Parkýndaki gençleri kendilerine örnek aldýklarýný, dayanýþma eylemleri yaptýklarýný söyleyen öðrenciler de renkli görüntüler oluþturdu. Antep’te Düztepe Çamlýk Parký’nda yapýlýyor forumlar. 3 Temmuz günü burada “þimdi sözün halkta olmasý gerektiði” vurgulanýrken, insanlarýn korkmadan kendilerini ifade edebilme gücünü kendinde görebilmesinin önemli bir adým olduðu söylendi. Halkýn örgütlü bir güce dönüþmesi için yaþamýn her alanýnda komitelerin oluþturulmasý ve bu komiteler aracýlýðýyla halkýn kendi kararlarýný alýp yaþama geçirebilmesinin önünün açýlmasý gerektiðini söyleyerek örgütlülüðün önemine vurgu yapýldý. Ýþçilerin, öðrencilerin, herkesin kendi alanýnda karþýlaþtýðý sorunlardan yola çýkarak mücadele baþlatýlabileceði söylendi ve örneðin burada Çamlýk Parký’nýn yýkýmýna karþý mücadele edilmesi kararý alýndý.

Z.K.GENÇ YOLDAÞ DERGÝSÝ’NE TOPLATMA

Zafere Kadar Genç Yoldaþ Dergisi’nin 72. sayýsýna toplatma kararý çýkartýldý. Aylýk olarak yayýnlanan gençlik dergisi Zafere Kadar Genç Yoldaþ Dergisi içeriðinde yayýnlanan fotoðraf ve yazýlarýn “terör örgütü propagandasý ve kitleye yönelik kýþkýrtma faaliyetlerinde kullanabileceði” iddialarýyla toplatýlmasýna karar verildiði belirtildi. Adana TMK 10. Maddesi ile görevli 1 Nolu Hakimliði, 19 Haziran’da verdiði toplatma kararýnda “Adana Cumhuriyet Savcýlýðý tarafýndan yürütülen soruþturmada Adana Emniyet Müdürlüðünün dergi ile ilgili hususlar dikkate alýnarak, dergide yayýnlanan haberdeki yazý fotoðraflarda terör örgütlerinin cebir, þiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meþru gösteren, öven ve bu yöntemlere baþvurmayý teþvik eden içeriklerin olduðu anlaþýlarak, gazetenin yasa dýþý TKEP/L terör örgütünün propagandasýnýn yapýlmasý amacýyla yayýnladýðý ve örgütü destekleyen kitleye yönelik olarak yürütülecek kýþkýrtma faaliyetlerinde kullanabileceði deðerlendirerek; Sayý 72 Mayýs 2013 ‘Zafere Kadar Genç Yoldaþ’ isimli dergiye 5187 sayýlý basýn kanununun 25/2-3 maddesi gereðince el konulmasý, daðýtým ve satýþýnýn yasaklanmasýna karar verilmiþtir.” denildi. Zafere Kadar Genç Yoldaþ Dergisinin 72. sayýsýnda “Gençlik Cüretli ve Kararlý Yaþasýn Devrim” ve “Gençlik Deniz Oldu, Denizler Gibi Savaþýyor” deniliyordu. Dergi toplatma ve yasaklarý da gözaltý-tutuklama-iþkence saldýrýlarýndan baðýmsýz deðil, yükselen devrimi bastýrmaya yöneliktir. Hiçbir baský-terör devrimi engelleyemeyecektir. BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ! DEVRÝMCÝ BASIN SUSTURULAMAZ!

16

238. Sayý / 10 - 24 Temmuz 2013


HUKUKÝ ÝZLEME GRUBU KURULDU

Yeni Evrede

Taksim Ayaklanması

Mücadele Birliði

20 Haziran günü DÝSK, KESK, Ýstanbul Barosu, Ýstanbul Tabip Odasý (ÝTO), Adli Týp Uzmanlarý Derneði (ATUD), Türk Mühendis ve Mimar Odalarý Birliði Birliði (TMMOB), Türk Tabipler Birliði (TTB) ve Taksim Dayanýþmasý “Taksim Gezi Parký Müdahalesine Karþý Hukuki Ýzleme Grubu” oluþturdu. Hukuku Ýzleme Grubu, hak kullanma yönündeki hukuksuz engellemelerin ve polis þiddetinin iþkence boyutuna ulaþmasý nedeniyle ulusal ve uluslararasý baþvurularda bulunacak. DÝSK Genel Merkezi’nde emek ve meslek örgütlerinin katýlýmýyla düzenlenen basýn toplantýsýnda “Gezi Parký Müdahalesine Karþý Hukuki Ýzleme Grubu”nun çalýþmalarý açýklandý. Hukuki Ýzleme Grubu adýna açýklamayý yapan Prof. Dr. Ýbrahim Ö. Kaboðlu, “Gezi Parký’nýn korunmasý amacýyla sahiplenenlere polisin saldýrýsý, hukuk dýþý olup, suç oluþturur. Kolluk güçleri yasadýþý

ANTEP’TE TUTUKLAMALAR

Antep’te 1 Mayýs günü eylem alanýnda yaþanan bayrak provokasyonunun ardýndan yürütülen soruşturma kapsamında, 5 Temmuz’da mahkemeye giden 2 kiþi tutuklanarak cezaevine gönderildi. 1 Mayýs günü yaþanmýþ olan bayrak provokasyonuna iliþkin ifade vermeleri istenen kiþilerden Hasan Ceyran ve Hüseyin Kahraman ifade vermek için gittikleri Antep savcýlýðý tarafýndan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Baský ve terörle yapamadýðýný provokasyonlarla yapmaya çalýþan sistem, çeþitli provokasyonlar tezgahlayarak devrimcileri toplumdan yalýtmaya, “marjinal”leþtirmeye çalýþýyor. Ne yapýlýrsa yapýlsýn, devrimcilerin halkýn gözündeki yeri deðiþtirilemeyecektir. BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ! TUTUKLANANLAR DERHAL SERBEST BIRAKILSIN!

ve sert müdahaleye teþvik edilirken, demokratik haklarýný kullanmak isteyenlere gözdaðý verilmiþtir” dedi. Kaboðlu, kapsüllerin üzerindeki uyarýlarýn dikkate alýnmayarak, yakýn mesafeden, dik bir biçimde atýldýðýný, emri veren ve yerine getirenlerin suçlu olduðunun altýný çizdi. Kaboðlu konuþmasýnýn devamýnda; Akrep adý verilen ve patlayýcý atmaya yarayarak hedefi imha etmeye yönelik araçlarla atýlan gaz kapsüllerinin mermi etkisi yarattýðýný belirtti. Kaboðlu, “TOMA araçlarýndan gaz solüsyonlu suyun tazyikli sýkýlmasýyla insanlarda yanýklar oluþmuþtu. Þiddetin sonucunda can kayýplarý, ciddi yaralanmalar, sakatlanmalar yaþandý, birçok kiþi de gözünü kaybetti. Kolluk güçleri, toplumsal olaylarda kask numaralarý ve kimliklerinin belirlenebilme zorunluluðuna uyulmadý. Kimliðini gizleyen polislere iþlem yapýlmadý, soruþturma açýlmadý. Anayasanýn 137. maddesi gereðince ‘Konusu suç teþkil eden emir, hiçbir suretle yerine getiri-

lemez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.’ Emri veren Baþbakan, Bakan, Vali ve emri yerine getiren kolluk güçleri sorumludur.” Kaboðlu, Gezi Parký saldýrýlarýna karþý Birleþmiþ Milletler Ýþkenceyi Önleme Komitesi’ne baþvuracaklarýný kaydetti. Avukat Mehmet Ümit Erdem ise Ýstanbul Barosu bilgilerine göre, 24 günlük süreçte 800 avukatýn görev aldýðýný belirterek, “Yüzlerce gözaltý olmasýna raðmen, emniyette gözaltý bilgisi yoktu. Yeri geldiðinde spor salonlarýnda, AVM otoparklarýnda gözaltýna alýnanlarý aradýk” dedi. Taksim Dayanýþmasý adýna Prof. Dr. Beyza Üstün de “Yöneticilerin verdiði demeçlerle þiddetin dozu arttý. Suya kimyasal madde karýþtýrýldý, siviller ellerinde kesicilerle gazdan, müdahaleden kaçan halka saldýrdý. Bu bir provokasyondur” diye konuþtu.

ANKARA HALKI HER GECE SOKAKTA, SALDIRILARA KARŞI AYAKTA, ETHEM SARISÜLÜK İÇİN AYAKTA

LGBT'nin 30 Haziran günü Taksim'de Yaptığı "Onur Yürüyüşü" 238. Sayý / 10 - 24 Temmuz 2013

17


LÝCE KATLÝAMI: AFFETMEYECEÐÝZ

Yeni Evrede

Lice Katliamı

D

iyarbakýr’ýn Lice Ýlçesi Kayacýk Köyü’nde karakol inþaatýna karþý 28 Haziran’da köylülerin yaptýðý protesto eyleminde jandarma köylülerin önünü keserek üstlerine ateþ açtý, 18 yaþýndaki Medeni Yýldýrým hayatýný kaybetti, 6 kiþi de yaralandý.

Medeni Yýldýrým, binlerce kiþinin katýlýmýyla 29 Haziran’da sabah saatlerinde bir yürüyüþle hastane morgundan alýnarak Bayramoðlu Camisi’ne ve ardýndan defnedilmek üzere Yeniköy Mezarlýðý’na götürüldü. Yürüyüþ boyunca sloganlar katliama duyulan öfke ile atýldý. HPG ve KCK bayraklarý ile Öcalan posterlerinin taþýndýðý yürüyüþte Medeni Yýldýrým’ýn “Barýþ Þehidi Ölümsüzdür” posterleri taþýndý. Yürüyüþün baþlamasýnýn ardýndan her geçen dakika kitleye katýlým artarken, çevre binalarda bulunan Amedliler alkýþ ve zafer iþareti ile binlerin yürüyüþüne destek verdi. Kadýn, yaþlý, genç binlerce kiþinin katýldýðý yürüyüþte BDP Eþbaþkaný Gültan Kýþanak, DTK Eþbaþkaný Aysel Tuðluk, BDP milletvekilleri Ayla Akat Ata, Ýdris Baluken, Emine Ayna da yerini aldý. “Erdoðan Þaþýrma, Bizi Daða Taþýrma”, “Lice Ýsyandýr PKK’ye Selamdýr”, “Biji Serok Apo”, “PKK Halktýr Halk Burada”, “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganlarý yürüyüþ boyunca yankýlandý, marþlar okundu. Yeniköy Mezarlýðý’nda Kürtçe aðýtlarla tören yapýldý. Demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaþamýný yitirenler için saygý duruþunun ardýndan BDP Diyarbakýr Ýl Eþbaþkaný Mehmet Emin Yýlmaz ve Medeni Yýldýrým’ýn aðabeyi Fesih Yýldýrým konuþtu ve amcasý Adnan Yýldý-

18

Mücadele Birliði

rým’ýn da 3 Haziran 1994 tarihinde faili meçhul bir þekilde katledildiðini hatýrlattý. Tören Gültan Kýþanak’ýn konuþmasý ve sloganlarla sona erdi. 29 Haziran Ýstanbul KESK: KESK Ýstanbul Þubeler Platformu, Medeni Yýldýrým’ýn yaþamýný yitirdiði ve 6 kiþinin yaralandýðý saldýrýyý protesto etmek için 29 Haziran günü öðle saatlerinde Galatasaray Lisesi önünden, Taksim Meydaný’na yürüyüþ düzenledi. Kadýnlarýn yoðun ilgi gösterdiði yürüyüþe, BDP Ýstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, BDP Ýstanbul Ýl Eþ Baþkanlarý Ali Rýza Bilgili ve Asiye Kolçak’ýn yaný sýra, yüzlerce emekçi destek verdi. Boyunlarýna astýklarý sarý, kýrmýzý ve yeþil puþilerle yürüyen BDP’li kadýnlar, yürüyüþ sýrasýnda sýk sýk zafer iþareti yaptý. Yürüyüþte emekçiler tarafýndan, “Karakol Deðil Barýþ Ýstiyoruz Diren Lice” ve “Diren Lice Diren Gezi Berxwedan Jiyane” pankartý açýlarak “Cudi Aðrý Daðý Kaçkar Ve Erciyes Daðýyla Kardeþ”, “Dün Roboski Bugün Lice” ve “Karakol Yapýmlarý Son Bulsun” dövizleri taþýndý. Alkýþ ve zýlgýtlar eþliðinde yürüyen KESK’li ve BDP’li kadýnlar sýk sýk “Biji Serok Apo”, “Faþizme Karþý Karþý Omuz Omuza” ve “Karakollar Yýkýlsýn Kürt Halkýna Özgürlük” ve “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganlarý attý. Yürüyüþ sýrasýnda Lice’deki olaylar için “askerler havaya ateþ açtý” haberleri yapan burjuva medyanýn tutumu da, alkýþlarla protesto edildi. Taksim Meydaný’nda son bulan yürüyüþün ardýndan açýklama yapan Eðitim Sen Ýstanbul 5 No’lu Þube Baþkaný ve KESK Ýs-

238. Sayý / 10 - 24 Temmuz 2013

tanbul Þubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mehmet Aydoðan, çatýþmasýzlýk ortamýnýn barýþa doðru evrildiðini; ancak AKP hükümetinin “çatýþmasýzlýk ortamýnýn barýþa giden yolunu yine kana buladýðýný” söyledi. Diyarbakýr Lice Jandarma Karakolu tarafýndan atýlan havan topuyla 2009 yýlýnda 14 yaþýndaki Ceylan Önkol’un katledildiðini hatýrlatan Aydoðan, “AKP iktidarýnýn barýþ süreci iddialarýna raðmen barýþý engelleyen politikalarýn uygulayýcýsý olmaya devam etmesi ve Lice’de yeni karakol inþasýna giriþmesi, Lice halkýnýn acý hafýzalarýný tazeledi” diye konuþtu. AKP iktidarýnýn yurt içinde ve yurt dýþýnda savaþ peþinde koþtuðunu ifade eden Aydoðan, “Ýstanbul’da, Ankara’da ve Lice’de devletin katlettiði her can bizim canýmýzdýr ve hepsinin hesabý bir bir sorulacaktýr” dedi. Aydoðan, Medeni Yýldýrým’ýn yaþamýný yitirmesine sebep olan ve bu emri veren kiþilerin, bir an önce yargý önüne çýkarýlmasý gerektiðini vurguladý. Açýklamanýn ardýndan kitle sloganlar ve alkýþlar eþliðinde eylemini sonlandýrdý.

29 Haziran Taksim: Lice’deki Katliam için onbinlerce Kürt, Türk ve Ermeni 19.00’da Taksim Meydaný’nda buluþtu. HDK’nýn saat 18.00’de Galatasaray Lisesi önünde buluþma çaðrýsý yapmasýna raðmen çok daha erken saatlerde çeþitli merkezlerde toplanan insanlar Taksim’e yürüyüþe geçtiler. Beþiktaþ’ta Abbasaða Forumu katýlýmcýlarý Taksim’e yürürken, Karaköy’de, Tünel’de Harbiye’de toplanan halk da sloganlarla yürüyüþe geçti. Onbinler “Her Yer Lice Her Yer Direniþ” sloganlarý atarak ilerlediler. Saatler 19.00’a gelirken kitle İstiklal Caddesi’ni boydan boya kaplamıştı.. Milletvekilleri A.Levent Tüzel, Sýrrý Süreyya Önder ve Sebahat Tuncel de Taksim’de idi ve ilk konuþmayý Sýrrý Süreyya Önder yaptý ve kitleyi selamladýktan sonra, “Barýþa niyeti olan karakol yapmaz. Barýþ isteyen kýrgýn gönülleri düzeltir. Barýþ böyle gelmez. Hükümet politikalarýný gözden geçirmeli” dedi. Sabahat Tuncel ise “Lice’de yaþayan halkýmýzýn mücadelesini kendi


Yeni Evrede

Lice Katliamı

Mücadele Birliði

mücadelemiz olduðunu göstermek için buradayýz. Bu ülkeye barýþ, karakolla, barajla gelmez diyenlere polis, asker kurþun sýkmýþtýr. Karakol bizlere iþkenceyi hatýrlatýyor, Ceylan Önkol’u ve Uður Kaymaz’ý hatýrlatýyor. Bingöl’de tecavüzü hatýrlatýyor. Defalarca gördük, hükümet katilleri koruyor, kolluyor. Bu son olsun, hesabý sorulsun. Yoksa bu halk hesabýný soracaktýr. Devlet yaþam hakkýný ihlal ediyorsa, burada çok büyük sorun var demektir. Hangi demokraside devlet kendi yurttaþýný öldürür. Mesele sadece kürsü deðildir. Sokaða çýkmayan herkes katliamlara ortak olacaktýr. Direniþ þehitlerine sözümüz olsun, bu daha baþlangýç mücadeleye devam” dedi. Eylem “Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Hükümet Ýstifa”, “Biji Brathiya Gelan” sloganlarý ile devam ederken, Tramway Duraðýna sýðmayan halk, Taksim Anýtý ve Metro Ýstasyonu’ndan itibaren barikat kurmuþ olan polisin barikatýný zorlamaya baþladý. Meydanýn bir kýsmýný ve Ýstiklal Caddesini doldurmuþ olan halk, mümkün olduðu kadar ilerleyerek “Sýk Bakalým Sýk Bakalým” diye haykýrdý. “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Taksim Lice Omuz Omuza”, “Tayyip Ýstifa”, “Diren Lice Taksim Seninle” sloganlarý atan onbinlerce kiþi yapılan yoklamaya katıldı: “Mehmet Ayvalýtaþ BURADA! Ethem Sarýsülük BURADA! Abdullah Cömert BURADA! Medeni Yýldýrým BURADA!” Onbinlerce kiþi saat 20.00’yi geçmiþken, sloganlarla Taksim’de “Faþist Recep Tayyip Erdoðan”, “Kahrolsun AKP Diktatörlüðü” sloganlarýyla bekledi. Saatler 20.30’u geçtiðinde, eylemin sonlandýrýldýðý anons edilerek halk forumlara davet edildi. Kitlenin bir kýsmý mahallelere ve parklara geçerken, saatler ilerlediðinde polis, geçen hafta yaptýðý gibi meydanda kalanları önce kalkanlarýyla sürdü, ardýndan plastik mermiyle saldýrýya geçti. Sýkýþtýrdýðý göstericileri coplayarak gözaltýna almaya baþladý. Meydandan ayrýlýp forumlara gitmek için Tünel’e yönelen kitle, saldýrýyý duyunca geri döndü. Kitle Sýraselviler’e çekilirken polis mahalleye girince, mahalle sakinleri evlerinin pencerelerinden, tencere tavalarla polise tepki göstererek “mahallemizden defolun” diye haykýrdý. Polis mahalleden çekilirken, binlerce kiþi yine toparlanarak Taksim Meydaný’na geldi. Gece 02.30 gibi polis Taksim Anýtý önünden çekildi, insanlar anýtýn etrafýnda top-

landý. Burada eylem sloganlarla sabaha kadar sürdü.

29 Haziran Ankara: Ankara’da yine HDK’nýn çaðrýsýyla saat 18.00’de Kurtuluþ’ta toplanan yüzlerce kiþi, Kolej Meydaný’na yürüdü; hedefi Kýzýlay’a yürümekti. Ancak kitlenin önü Ziya Gökalp Caddesi giriþinde kesildi ve daðýlma çaðrýsý yapýldý. Halk Kolej Meydaný’ný kapatýnca polis anonslarla kitleye 5 dakika izin verirken, akrep ve tomalar da harekete geçti. Saat tam 19.00 olduðunda polis kitlenin üzerine doðru saldýrýya geçti. Kitle Kurtuluþ Parký’na çekildi ve bu sefer parka ses ve gaz bombalarý yaðmaya baþladý. Halk toplanýp yeniden yürüyüþe geçtikçe polisin saldýrýsý da devam etti. Ve Çevik Kuvvet polisleri de halkýn ardýndan parkýn içine girdi. Park gaz bulutu içinde kalýrken Kurtuluþ’ta da akreplerle saldýrdý. Kitle ise Sýhhýye’ye çekilerek Güvenpark’ta toplanma çaðrýsý yaptý.

29 Haziran Antep: 29 Haziran günü Antep’te Emek ve Demokrasi Güçleri ve Taksim Dayanýþmasý Platformu bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Eylemde “Her Yer Lice Her Yer Direniþ”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði” sloganlarý atýldý. Açýklamayý okuyan Cengiz Tunç, yapýlan saldýrýnýn bir devlet terörü olduðu ve bunun arkasýnda bir halk düþmanlýðýnýn yattýðýný, ayrýca her zamanki gibi medyanýn da, iktidar yanlýsý tavrýný sürdürerek, gerçekleri ters yüz etmeye devam ettiðini vurgula238. Sayý / 10 - 24 Temmuz 2013

dý. “Gezi Parký’na yönelik yapýlan saldýrý ile Lice’de uygulanan saldýrýnýn amacý aynýdýr” diyerek, hiçbir þekilde mücadeleden vazgeçmeyeceklerini, halklarýn ortak mücadelesini öreceklerini dile getirdi.

30 Haziran Ýstanbul: Lice saldýrýsýný protesto eden halk, Taksim’de “durma” eylemine baþladý. Ýlk olarak 3 kiþinin “Kürdistan Özgürleþmeden Türkiye Özgürleþmez”, “Dün Lice’yi Yakan Asker Bugün Ýse Polis Devleti” ve “Heta Ku Kurdistan Azad Ne Be Tirkiye Di Azadi Nabe” dövizleri ile yüzlerini Gezi Parký’na dönerek baþlattýðý durma eylemi, katýlýmlarla artarak saat 22.00’ye kadar devam etti. Kadýköy Yoðurtçu Parký ve Beþiktaþ Abbasaða Parký forumlarýnda toplanan binlerce Ýstanbullu, Kadýköy ve Beþiktaþ’ta protesto yürüyüþü düzenledi. Kadýköy sokaklarýný dolduran binlerce kiþi, “Diren Lice Kadýköy Seninle”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza” sloganlarýyla Yoðurtçu Parký’ndan yürüyüþe baþladý, Moda ve Kadýköy üzerinden yürüdü. Kadýköy sokaklarýnda sayýlarý binleri bulan eylemciler “Her Yer Direniþ, Her Yer Lice”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganlarý atarak çarþýnýn içine ulaþtý. Eylemciler, yürüyüþlerini yine Yoðurtçu Parký’nda sonlandýrdýlar. Beþiktaþ Abbasaða Parký forumuna katýlan yüzlerce kiþi de Beþiktaþ’taki Kartal heykeline doðru yürüyüþe geçti. “Lice Halký Yalnýz Deðildir”, “Diren Lice Beþiktaþ Seninle”, “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganlarýyla yürüyen Beþiktaþlýlar, Kartal hey-

19


Yeni Evrede

Lice Katliamı

Mücadele Birliði

dýndan bu saldýrýnýn geliþmesi, tesadüf olarak görülemez” denildi. Saldýrýyý protesto eden Redhack, Lice Kaymakamlýðý’na ait resmi internet sitesi olan “lice.gov.tr”yi hackledi.

kelinin orada bir süre eylemine devam ettikten sonra parka geri döndü. Gazi Mahallesi’nde yüzlerce kiþi Eski Karakol Duraðýndan “Her Der Licê Her Der Berxwedan” pankartýný açarak, Gazi Cemevi’ne doðru “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak” ve “Medeni Yoldaþ Ölümsüzdür” sloganlarý ile yürüyüþe geçti. Yürüyüþün Gazi Cemevi’nde sonlanmasýnýn ardýndan yapýlan, basýn açýklamasýnda, saldýrý protesto edildi. Basýn açýklamasýnýn ardýndan gençler yürüyüþlerine devam etmek isteyerek karakola doðru yürüyüþe geçtiler. Polis ise kitleye gaz bombalarý ve TOMA’lardan sýkýlan tazyikli su ile saldýrdý. Gençler de caddeye barikat kurarak ateþe verdiler. Ardýndan havai fiþekler ve molotof kokteylerle karþýlýk verdiler. Çatýþma geç saatlere kadar sürdü.

30 Haziran Adana: Adana’da da, Yüreðir ilçesine baðlý Anadolu Mahallesi Çukurova Caddesi üzerinde bir araya gelen gençler, Medeni Yýldýrým’ýn ölümünü ve 8 kiþinin yaralanmasýný protesto etmek için yürüyüþ düzenledi. Caddeyi trafiðe kapatýp lastik yakan ve sýk sýk, “Bijî Serok Apo”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Lice Halký Yalnýz Deðildir” sloganlarý atan gençlere, polis gaz bombasý ve tazyikli su ile saldýrdý. Polise taþlarla karþýlýk veren gençler ile polis arasýnda çýkan çatýþmalar mahalle arasýnda devam etti.

Lice’de yaþanan katliam, pek çok þehirde protesto edildi. Ýzmir’de Gündoðdu Dayanýþmasý üyeleri saldýrýyý protesto etmek için, Gündoðdu Meydan’ýnda bir araya gelerek “Her Yer Lice Her Yer Direniþ” sloganlarý ile, Kýbrýs Þehitler Caddesi’ne yürüdü. Amed’de ÝHD Amed Þubesi ve kayýp yakýnlarý, Lice’de yaþanan saldýrýyý kýnadý. Yapýlan açýklamada, sorumlulardan hesap sorulmasý istendi; halkýn gerçekleþtirdiði barýþçýl gösterilere de saygý duyulmasý gerektiði söylendi. Hakkari’de BDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani, KESK Genel Baþkaný Lami Özgen, Hakkari BDP Merkez Ýlçe Baþkaný Yavuz Aksaç, BDP Hakkari Ýl Eþ Baþkaný Esmer Tekin, Hakkari Belediye Baþkaný Fadýl Bedirhanoðlu ve çok sayýda kiþi, çarþý

20

merkezinde yürüyüþ gerçekleþtirdi. Yürüyüþte, “Ýntikam”, “Þehit Namirin” ve “Biji Serok Apo” sloganlarý atýldý. Hakkari Belediyesi önünde BDP Hakkari Merkez Ýlçe Baþkaný Yavuz Aksaç açýklama yaptý ve “Karakollarda ýsrar etmek, savaþýn devamý anlamýndadýr. Lice’de Kürt halkýnýn üzerine kurþunlar yaðdýrýlmýþtýr” dedi. Gerillalarýn geri çekilmesi ile karakol inþaatlarý yerine insanlarýn istihdam edileceði yatýrýmlarýn yapýlmasý gerekirken, hükümetin aksine karakol inþaatlarýyla cevap verdiðini belirten Adil Zozani de, “Roboski’nin faillerini gizleyenler, yargýdan kaçýranlar, Lice’deki olayý cesaretlendirmiþtir. Bu olayýn sorumluluðu AKP ve hükümettir. Gerilla geri çekildi diye halký sahipsiz sanmasýnlar. Bu halký savunacak güç sürekli var olacaktýr. Yaþanan olayý Colemerg halký olarak kýnýyoruz” dedi. Van’da BDP Ýl Örgütünün çaðrýsýyla Feqiye Teyran parkýnda bir araya gelen halk, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Þehid Namýrýn” sloganlarýyla Sanat Sokaðýna yürüdü. Sanat sokaðýnda yapýlan basýn açýklamasýnda, yaþanan olayýn devletin 90 yýllýk zihniyetinin apaçýk göstergesi olduðu belirtilirken, “AKP hükümetinin ve Baþbakan’ýn son zamanlarda yaptýðý açýklamalarýn ar238. Sayý / 10 - 24 Temmuz 2013

1 Temmuz Antakya: 1 Temmuz Pazartesi günü Lice’de yaþanan saldýrý ve katliamý protesto etmek amacýyla Antakya’da bir eylem gerçekleþtirildi. Eylem Eðitim-Sen önünde “Diren Lice Antakya Yanýnda” pankartýnýn açýlmasýyla baþladý. Eyleme destek veren Mücadele Birliði Platformu da “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði” sloganýyla geldi. Bir süredir Saray Caddesi Hürriyet Caddesi ve Ulus Meydaný’ný eylemlere ve basýn açýklamalarýna kapattýðýný söyleyen vali M. Celalettin Lekesiz, cadde üzerinde bulunan esnafýn maddi kayýplar yaþadýðý ve bu eylemlerden rahatsýz olduklarýný gerekçe göstermekteydi. Ayný esnaf her eylemde sokaða çýkýp alkýþlarýyla eyleme destek veriyordu. Bu çeliþki bize gösteriyor ki bu yasaklama kararý valinin tamamen keyfi uygulamasýdýr. Anayasal hak olan basýn açýklamalarýný halka ve devrimci kurumlara yasaklayarak onlarý þehir merkezinin dýþýnda tutmaya çalýþmaktadýr. Böylece hem gündem yaratmayacak, hem de kendi güvenliklerini saðlamýþ olacaktý. Yasaklama kararý 1 Temmuz Pazartesi günü yürürlüðe girmiþti. Eylem baþladýðý dakikalarda Saray Caddesi polis tarafýndan tutulmuþ; birçok yer abluka altýna alýnmýþtý. Eðitim-Sen önünde toplanan kitle, farklý bir güzergahtan geçerek Armutlu’ya doðru yürüyüþe geçti. Yürüyüþ esnasýnda “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Her Yer Lice Her Yer Direniþ”, “Lice’nin Hesabý Sorulacak”, “Medeni Yýldýrým Ölümsüzdür”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza” sloganlarý atýldý. Her zaman olduðu gibi eylem Abdullah Cömert’in katledildiði yerde anmayla devam etti. Ayaklanmada katledilenler ve son olarak da Lice’de katledilen gencin anýsýna saygý duruþu yapýldý. Ardýndan basýn açýklamasý okundu ve “Barýþ Ýçin Karakollara Ýhtiyacýmýz Yok!” denildi. Basýn açýklamasý okunduktan sonra eylem sona erdi.


Yeni Evrede

Sivas Katliamı

20. YILINDA SÝVAS KATLÝAMINI UNUTMADIK

Mücadele Birliði

Sivas: 2 Temmuz 1993 tarihinde Madýmak Oteli’nde yakýlarak katledilen Alevi aydýn ve sanatçýlar Sivas’ta anýldý. Binlerce kiþi sabah saatlerinde Alibaba Mahallesi’nde toplanmaya baþladý ve yürüyüþ onbinlerce Alevi’nin, emek örgütleri ve devrimcilerin katýlýmýyla saat 11.00’de baþladý. Eski Madýmak Oteli, þimdiki Bilim ve Kültür Merkezi önü polis ablukasý altýndaydý. Anma etkinliði Madýmak Oteli’nin önüne karanfiller býrakýlmasý ve saygý duruþu ile baþladý. Katledilenlerin isimleri tek tek okunarak “Burada” diye haykýrýldý, sýk sýk “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Sivas’ý Unutma Unutturma”, “Sivas’ta Yakanlar AKP’yi Kuranlar” sloganlarý atýldý. Ýlk konuþmayý PSAKD Genel Baþkaný Kemal Bülbül yaptý ve Sivas davasýnda devletin 20 yýldýr 3 maymunu oynadýðýný, son olarak da karþýlarýna zaman aþýmýnýn çýkarýldýðýný söyledi. Bülbül 3. köprü açýlýþýnda köprüye Yavuz Sultan Selim isimi verilirken “bu karar hayýrlý olsun” denildiðini hatýrlatarak Baþbakanýn Alevilerle her fýrsatta dalga geçtiðini belirtti. Taksim’de ortaya çýkan ve ülkeye yayýlan taleplere kendilerinin de sahip çýktýðýný belirten Bülbül, “3 kiþinin katledildiði bu süreçte ölen 3 can da Alevi. Bununla da yetinmeyen hükümet saldýrýya devam ediyor. Lice’de halkýn üstüne ateþ açýyor” dedi. Alevi Bektaþi Federasyonu Genel Baþkaný Selahattin Özel de “Baþbakan’ýn yüreðindeki pislik diline vuruyor engelleyemiyoruz. Katliamlarý kýnamak için Alevi olmaya gerek yok, insan olunsun yeter. Biz onlardan özür de beklemiyoruz.” “Þimdi Alevi açýlýmý baþlattýlar. Sayýn Baþbakan bizi koyun tüccarý sanýyor, böyle bir pazarlýðýn içinde olmayýz. Yavuz Sultan Selim ismi köprüye verilmeyecek” dedi. Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu Baþkaný Turgut Öker, “yeni katliamlar yaþamamak için örgütlenmekten baþka çaremiz yok. Örgütlenmeden önce Madýmak’a gelemiyorduk. Birlik olduk, devrimcilerle yan yana geldik ve on binlerle buraya anmaya geliyoruz. AKP iktidarý Kerbela’daki katliamý yapan Yezit zihniyetindedir. Yavuz zihniyetindedir. Ýnsanlýk dýþý AKP iktidarýný alaþaðý etmemiz gerekiyor.” Gezi Eylemi’ni de selamlayan Öker, “Her Yer Madýmak Her Yer Direniþ” dedi. Yarýn da Çorum’a gideceklerini belirten Öker, “acýnýn rengi yok. Buradaki birliði Çorum’a da taþýyacaðýz” dedi. Türkiye Barolar Birliði Baþkaný Metin Feyzioðlu, “Barolar Birliði olarak bu davanýn zaman aþýmýna býrakýlmasýna neden olanlara, kaçaklarý bulmamak için uðraþanlara karþý sizinle birlikte savaþ açýyoruz. Faþizme Karþý Omuz Omuza” dedi.

Yapýlan konuþmalardan sonra anma etkinliði sloganlarla sona erdi ve otobüslerin bulunduðu Alibaba Mahallesi’ne geri dönüldü.

Antep: Antep’te 1 Temmuz günü saat 18.00’de Yeþilsu Parký’nda Pir Sultan Abdal Derneði tarafýndan Sivas katliamý ile ilgili bir basýn açýklamasý gerçekleþtirildi. Eylemde PSAKD ve 2 Temmuz’da Madýmak Oteli’nde katledilenlerin resimlerinin olduðu pankart açýldý. “Sivas’ý Unutma Unutturma” sloganý ile baþlayan açýklamada dernek baþkaný Yusuf Turunç tarihin her döneminde katliamlara maruz kalýndýðýný söyleyerek “Malatya’yý unuttuk Maraþ’ta hatýrlattýlar, Maraþ’ý unuttuk Çorum’da hatýrlattýlar, Çorum’u unuttuk Sivas’ta hatýrlattýlar” diyerek Sivas’ý asla unutmayacaklarýný ve her türlü zorbalýðýn karþýsýnda durmaya devam edeceklerini dile getirdi. Taksim ayaklanmasýna da deðinen Turunç, Taksim baþta olmak üzere birçok ilde insanlara saldýrýldýðýný, katledildiðini, birçoðunun yaralandýðýný ve sakat kaldýðýný söyleyerek faþist baskýnýn toplumun her kesimine dayatýldýðýný vurguladý. Turunç, 3. köprüye binlerce Aleviyi katleden Yavuz Sultan Selim isminin konulmak istenmesi ile Alevilere karþý ayný katliamcý anlayýþýn devam edeceðinin bir göstergesi olduðunu söyledi. Açýklama okunurken sýk sýk “Sivas’ý Unutma Unutturma”, “Dün Maraþ’ta Bugün Sivas’ta Çözüm Faþizme Karþý Savaþta”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Sivas’ýn Hesabý Sorulacak” sloganlarý atýldý. Ayrýca Sivas Katliamýnýn hesabýný sormak için akþam saat 21.00’de Sivas’a gitmek üzere otobüs kaldýrýlacaðý belirtilerek eylem sona erdirildi. 2 Temmuz Sivas katliamýný anmak için bir eylem de Düztepe’de gerçekleþtirildi. Düztepe’de saat 18.30’da Çepniler Derneði’nin düzenlediði eylem Þehit Þahin Lisesi önünde toplanýlarak baþladý. Saat 19.00’da Þehit Þahin Lisesi önünden sloganlarla Düztepe Titizler Caddesi üzerinde yürüyüþ gerçekleþtirildi. Yürüyüþte “Sivas’ýn Hesabý Sorulacak”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Aleviler Birleþin Devrim Ýçin Savaþýn”, “Ýsyan Devrim Özgürlük”, “Deniz Ýsyan Devrim”, “Düztepe Faþizme Mezar Olacak” sloganlarýný yüzlerce kiþi haykýrdý. Yürüyüþ Düztepe Cemevi bahçesinde sonlandýrýldý. Sivas’ta katledilenler için saygý duruþu gerçekleþtirildi. Sonra Çepnileri Derneði Baþkaný sözü alarak hem Sivas katliamý ve hem de 3. köprü ile ilgili konuþurken hiçbir konuda Alevilerin görüþlerinin alýnmadýðýný ve hiçe sayýlmak istendiklerini belirtti. Konuþmasýný, böylesi uygulamalarýn karþýsýnda olacaklarýný belirterek sonlandýrdý. Bizler de Mücadele Birliði olarak eylemlere destek verdik.

238. Sayý / 10 - 24 Temmuz 2013

21


Sivas Katliamı

Yeni Evrede

Ýstanbul Sarýgazi: 2 Temmuz’da akþam saatlerinde Sancaktepe’ye baðlý Sarýgazi, Samandra, Yenidoðan, Çekmeköy ve çevre mahallelerden katýlan onbinlerce kiþi Sarýgazi Festival alanýna yürüyerek bir miting gerçekleþtirdi. 4 koldan baþlayan yürüyüþle festival alanýna gelen halk, “Unutmadýk Unutmayacaðýz” pankartý açtý. Yürüyüþ boyunca “Sivas’ý Unutma Unutturma”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Sivas’ý Yakanlar AKP’yi Kuranlar”, “Dün Maraþ’ta Bugün Sivas’ta Çözüm Faþizme Karþý Savaþta” sloganlarý atýldý. Sarýgazi Mahallesi’den yürüyen onbinlerce emekçi Vatan Ýlköðretim Okulu önünde bir araya geldi. Buradan sloganlarla Festival alanýna yürüyen kitlenin ruh hali çok canlýydý. Demokrasi Caddesi üzerinde bulunan Kaymakamlýk binasý yanýnda duran çevik kuvvet ekibi ve TOMA araçlarý yuhalanarak protesto edildi. Ana cadde üzerinde diðer kortejlerle birleþen kitle, festival alanýna büyük bir coþku ile girdi. Genç, yaþlý, bebekleri ile katýlan aileler dikkat çekti. Mitingi selamlayan konuþmalardan sonra Taksim Gezi Parký, Lice ve Sivas’ta katledilenler nezdinde tüm devrim savaþçýlarý adýna saygý duruþu yapýldý. Sonra Sivas katliamýný anlatan bir oyun sergilendi. Çocuklarýn sergilediði oyun büyük bir alkýþ topladý. Ardýndan Sarýgazi Cemevi semah ekibi gösterisi gerçekleþtirildi. Aralarda Nazým Hikmet’in þiirleri okundu. Ardýndan Cemevi Alevi Dedesi Kasým Ülker, kitleye hitaben yaptýðý konuþmayla, Taksim Gezi parký eylemlerini selamladý. Alevilerin temel taleplerini sýralayan Ülker, 3. Köprüye ismi verilecek olan Yavuz Sultan Selim’in Alevileri katleden bir padiþah olduðunu hatýrlattý, “3. köprüye Yavuz Sultan Selim adý verilmeyecek gerekirse yürüyüþler yapacaðýz” diye konuþtu. Ülker, zorunlu din dersinin de kaldýrýlmasýný isteyerek, 4+4+4 eðitim sistemi ile diðer mezhep ve inançlara ait insanlarýn zorla cami ve namazlara götürüldüklerini söyledi. Ülker konuþmasýný korkusuzca ölüme giden üç fidan nezdinde herkesi tekrar selamlayarak bitirdi. Konuþmadan sonra Gülcan Koç, Tolga Sað, Erdal Erzincan’ın sahne almasýyla etkinlik, gece geç saatlere kadar sürdü.

Ýzmir: Ýzmir’de 2 Temmuz Salý günü Alevi Bektaþi Federasyonlarý Ýzmir Bileþenlerinin örgütleyicisi olduðu bir yürüyüþ düzenlendi. Yürüyüþ Cumhuriyet Meydaný’nda baþlayýp Gündoðdu Meydaný’nda son buldu. Yürüyüþ esnasýnda sýk sýk “Sivas’ý Unutma Unutturma”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Sivasýn Katili Faþist TC Devleti”, “Biz Bitti Demeden Bu Dava Bitmez” sloganlarý atýldý. Gündoðdu Meydaný’na gelindiðinde ya-

22

Mücadele Birliði

pýlan açýklamada “2013 yýlý Madýmak katliamýnýn 20. Yýlýdýr. Madýmak 20 yýldýr yanýyor. Aslýnda bu yangýn yüzlerce yýllýk bir yangýndýr. Madýmak katliamý yüzlerce yýldýr egemen güçler tarafýndan yapýlan Alevi katliamlarýnýn, toplamý niteliðindedir. Cumhuriyet tarihinde Koçgiri ile baþlayan, Dersim’le devam eden Maraþ, Malatya, Sivas(4 Eylül 1978), Çorum, Gazi katliamlarýnýn toplamý Madýmak’týr. 2 Temmuz 1993 tarihinde Madýmak’ta çocuðumuz, gencimiz, kadýnýmýz, yaþlýmýz katledilmiþtir” dendi. Basýn açýklamasýnýn okunmasýnýn ardýndan ABF Genel Baþkan Yardýmcýsý Engin Gündük konuþma yaptý. Engin Gündük konuþmasýnda “Yýllardýr halký Alevi-Sünni, Kürt-Türk, Ermeni-Süryani biçiminde ayýrarak birbirine düþürmeye çalýþýyorlar. Türkiye halklarý ayaða kalkmýþken yeni bir açýlým yaparak halký bastýracaklarýný düþünüyorlar. ‘Madýmak davasý zaman aþýmýna uðradý’ diyorlar. Biz bitti demeden bu dava bitmeyecek. Bizler asla boyun eðmeyeceðiz” dedi. Konuþmanýn ardýndan Ýzmir’deki operasyonlarda tutuklanan 2 arkadaþýmýzýn babasý konuþtu. Konuþmasýnda “Ben size 2 çocuk emanet ettim, 2 çocuðumu 24 çocukla birlikte sorgusuz sualsiz almýþlar. 24 çocuktan korkmuþlar. Ýzmirliler, çocuklar sizlerin desteðini bekliyorlar. Bizler de artýk halk gömleðini giymeliyiz” dedi.

238. Sayý / 10 - 24 Temmuz 2013

mu:

Ýstanbul Deniz Gezmiþ Parký Foru-

Forumda bir önceki gün ortaya çýkan eðilim, 2 Temmuz’a yönelik bir etkinlik yapýlmasýydý. Moderatör 2 Temmuz 1993’te yapýlan katliama deðindi. Bunun bir devlet politikasý olduðunu, Dersim, Çorum, Maraþ, Sivas, Gazi ve Roboski ile faþist yüzünü hep gösterdiðini belirtti. Sivas katliamýnda ölümsüzleþenlerin resimlerinin daðýtýlmasýyla baþlanan anma programý, Alevi bir gencin 2 Temmuz’a yönelik okuduðu bir metinle devam etti. 2 Temmuz belgeseli izlendi, ardýndan sloganlarla Parkta baþlayan yürüyüþ, Mustafa Kemal Caddesi Duraðýnda sona erdirildi.

Ýstanbul Beþiktaþ Abbasaða Forumu: Beþiktaþ Abbasaða Forumu da Sivas Katliamýný protesto etti. Akþam saat 21.00’de Abbasaða Parký’ndan pankartlar açýlarak yüründü. Bir pankartta katledilen aydýn ve sanatçýlarýn resimleri vardý. Çarþý da yürüyüþe pankart açarak destek verdi. Köyiçi’ne, Kartal Heykeline kadar “Her Yer Madýmak Her Yer Direniþ”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Sivas’ý Unutma Unutturma”, “Sivas’ý Yakanlar AKP’yi Kuranlar” sloganlarý ile yüründü. Kartal heykeline gelindiðinde herkes ellerindeki karanfilleri heykele attý. Açýlan aný defterine insanlar duygu ve düþüncelerini yazdýktan sonra parka geri dönüldü. Bu esnada Abbasaða Forumu’nun bir kýsmý da Kadýköy’de yapýlan 2 Temmuz Anmasý’na katýldý.




Her devrimci alt üst oluþun temelinde, toplumun, eski sistemin kurumlarý tarafýndan karþýlanmayan istemleri, arzularý ve özlemleri vardýr. Bizdeki 31 Mayýs devrimci halk ayaklanmasý, Marksizmin bu kavrayýþýyla anlaþýlabilir. Burada tutulan notlar, ayaklanmanýn dolaysýz etkisi altýnda yazýldý. 1-Ayaklanma Ýstanbul tarafýndan baþlatýlmýþtýr, fakat burayla sýnýrlý kalmamýþtýr. Taksim Ayaklanmasý etkisini diðer yerlerde de gösterdi ve tüm kentler ayaklanmada yerini hemen aldý. Bunun böyle olmasý doðaldýr: çünkü, birincisi emekçilerin, halk kitlelerinin içinde bulunduðu durum her yerde aynýdýr; ayný ekonomik ve toplumsal koþullar içinde bulunuyorlar; ikincisi iþçiler-emekçiler ülke çapýnda örgütlenmiþtir; üçüncü olarak, geliþen iletiþim ve haberleþme olanaklarý nedeniyle, kendi güçlerini, her tarafta hemen organize edebilmekte ve harekete geçirmektedir. 2-Öte yandan, ezilen sýnýflarýn, kendilerini ezen sýnýfa karþý mücadelede edindiði, uzun yýllara dayanan büyük deneyimi var. Bugüne kadar, eylemler bir çok kentte birlikte baþlatýldý. Kitlelerin siyasi deneyime sahip olmasýnýn savaþýmda ne anlama geldiði, en iyi bu ayaklanma sýrasýnda görülmüþtür. Halk yýðýnlarý, deneyimlerini ayaklanma sýrasýnda hayata geçirmiþlerdir. 3-Ayaklanmanýn nedenleri, bu iþi baþlatanlarýn durumuyla deðil, toplumun ekonomik ve sosyal þartlarýnýn durumuyla açýklanmalýdýr. Halk baþkaldýrýsýnýn görünürde olup-bitenden farklý olarak, derine inen temel etkenleri var. Þu ya da bu olay, temeldeki geliþmeleri tetikleyici rol oynar. Halkýn isyaný, 1 Mayýs’ýn Taksim’de

yasaklanmasý ve devletin kitlelere saldýrmasýyla baþladý, ardýndan Taksim’in tüm emekçi, ilerici ve devrimci güçlerin gösterilerine kapatýlmasýna karþý yapýlan eylemlerle keskinleþti ve Gezi nedeniyle 31 Mayýs’ta bir ayaklanmaya dönüþtü. Ayaklanma, çatýþmalar, bu baský ve sömürü toplumunda, bu toplumun çeliþki ve karþýtlýklarýndan doðmuþtur. Ayaklanma, bir taraftan tarihsel geliþme tarafýndan hazýrlanmýþtýr, diðer taraftan güncel sýnýf savaþýmý tarafýndan oluþturulmuþtur. 31 Mayýs devrimci baþkaldýrýsýnýn, yýllarca süren örgütlü devrimci mücadelenin sonucu olduðu çok açýktýr. 4-Uzlaþmaz sýnýf karþýtlýklarýnýn son derece keskin olduðu, düþman sýnýflar arasýnda þiddetli ve süreklilik gösteren çatýþmalarýn varolduðu koþullarda, küçük bir kývýlcýmýn büyük bir ayaklanmaya dönüþmesi kaçýnýlmazdýr. Yani bu ayaklanma, nesnel þartlar nedeniyle zorunluydu. 5-Bu, bir sosyal patlamadýr. Devrimci marksizm, sosyal patlamayý ya da patlayýcý sosyal durumu oluþturan koþullara uzun süredir dikkat çekiyordu. Oluþan koþullar yani patlayýcý sosyal durum, kendini sýk sýk daha küçük patlamalar biçiminde dýþa vuruyordu. Bu seferki daha büyük bir patlama oldu ve daha büyük bir halk enerjisi açýða çýktý. Burjuva çevreler de olan þeyin bir toplumsal patlama olduðunu kabul ediyorlar, fakat, onun devrimci niteliðini görmezlikten geliyorlar; çünkü sosyal depremin devrimci içeriðinin geliþmesi, derinleþmesi ve daha ileriye gitmesi, burjuva egemenliðinin yerle-bir edilmesi demektir. 6-Ezilen ve sömürülen sýnýf için, verilen mücadeleyi ve eylemleri bir biçim olan

1

ayaklanma düzeyine çýkarmalarý, her bakýma bir zorunluluk oldu. Halk yýðýnlarý, þimdiye dek baþvurulan eylem biçimiyle ne en temel isteklerini karþýladýlar, ne de bir sonuç aldýlar. Ýstemlerini kabul ettirmek bir yana, sermayenin artan saldýrýlarýný, siyasi iktidarýn yoðunlaþan baskýlarýný bile durduramadýlar. Daha etkin bir mücadele aracýna baþvurmak, önceki mücadele araçlarýnýn yeterince etkili olmamasýnýn bir sonucudur. Ancak genel bir ayaklanmayla tüm güçlerini harekete geçirebilir ve sonuç alabilirler. Henüz bir sonuç alýnmasa da, bu yolun sonuç almada en etkin yol olduðu anlaþýldýktan sonra, artýk daha sýk baþvurulur. Ayaklanmalar, iktidarýn, emekçi halkýn eline geçmesini getirir. 7-Ayaklanmanýn, sermayeye ve faþist devlete karþý olan devrimci niteliði belirginleþtikçe; emekçilerin, yoksul halklarýn aðýrlýðý arttýkça, iktidarýyla ve muhalefetiyle tüm burjuva güçler birlikte davrandýlar. Halkýn devrimci baþkaldýrýsý ilerledikçe, düzen güçlerinin, karþý-hareketi iyice yoðunlaþtý. Böylece, siyasi mücadelenin, ideolojik mücadelenin, toplumsal sýnýflarýn arasýndaki savaþýmýn bir ifadesi olduðu biçimindeki devrimci marksizmin teorisi bir kez daha doðrulanmýþ oldu. Sömürücü güçler, kendi aralarýnda ne kadar çatýþsalar da, iþçi sýnýfýnýn, ezilen sýnýflarýn geliþen devrimci hareketi karþýsýnda, aralarýnda varolan tüm anlaþmazlýklarý bir kenara býrakýr ve emekçi yýðýnlar karþýsýnda tek bir güç olarak hareket ederler. Burjuvazinin ittifak halinde nasýl davrandýðýný, bu ayaklanma sýrasýnda bir kez daha gördük. 8-Burjuvazi, ayaklanan yýðýnlarý zayýf düþürmek, yenilgiye uðratmak, ezmek ve kendisini tehdit edici bir güç olmaktan çýkarmak için vahþi bir saldýrganlýk sergilerken, ayný zamanda, gerici propagandanýn o bilinen eski yöntemlerine baþvurmaktan geri kalmadý. Önce, devrimci güçleri, halk kitlelerinden yalýtmaya, hatta karþý karþýya getirmeye çalýþtý. Bundan bir sonuç alamadý, çünkü bu yönteme, þimdiye dek o kadar çok baþvurdu ki, artýk planlarý iyice açýða çýkmýþ durumda. Ýzlediði politika iþe yaramayýnca, yine her devrimci eylem sýrasýnda gündeme getirdiði, gerici kitleleri harekete geçirme


tehdidinde bulundu, faþist devlet saldýrýlarýný en iðrenç noktaya vardýrdý. Halkýn buna yanýtý, devrimci gösterilerini, eylemlerini yoðunlaþtýrmak, geniþletmek, büyütmek ve yükseltmek oldu. Tavýr netti ve kesindi. Böylece egemenlerin planý çöktü. 9-Burjuva muhalefet, ayaklanmada “ulusal güçler”le temsil edilmiþtir. Bu güçler, harekete sonradan katýldýlar. Ama sahip olduklarý propaganda olanaklarýyla, hareketi, kendi denetim ve yönetiminde yürüyormuþ gibi göstermeye çalýþtýlar. Amaçlarý, ayaklanmayý geriye, burjuva çerçeveye çekmekti. Oysa ki, ayaklanan güçler, burjuva dar yapýya, dar kalýplara karþý harekete geçmiþti. Burjuva dar biçim, gericiliði kendi içinde barýndýrýyor. Sermayenin halk yýðýnlarý üzerindeki egemenliði, din olmadan düþünülemez. Kýsacasý, burjuvazi statükoyu savunuyor. Devrimci bir fýrtýna estiren kitleler ise, varolan siyasi ve toplumsal statükoya karþý sokaða, barikata ve alanlara koþtu. 10-Ýþçi sýnýfý, diðer emekçilerle birlikte toplumda nüfusun büyük çoðunluðunu oluþturuyor. Ýþçilere ve halk yýðýnlarýna dayanmayan bir burjuva muhalefet iktidara gelemez. Bir takým burjuva güçlerin ayaklanan yýðýnlarýn yanýnda görülmesi bundandýr. Devrimci halk kitleleri, bunun tamamen farkýndadýr. Ama burjuva güçler daha fazla devrimci kitlelerin yanýnda görülmeye devam edemezler. Ýþçi sýnýfýyla, kapitalist sýnýf arasýnda uzlaþmaz çeliþki olduðu için, bu geçici yanyanalýk daha fazla sürmez, daðýlýr. Burjuva muhalefetin, barikatlar üzerinden, iktidara sürekli uzlaþma çaðrýsý yapmasý, onlarýn aslýnda barikatýn öbür tarafýnda yer aldýðýný çok çabuk göstermiþtir. Tarih, sýnýf savaþýmý temelinde ilerliyor. 11-Büyük yýðýnsal savaþýmda küçükburjuvalar da yerini aldý. Bunlar, tekelci kapitalizminin geliþimiyle, hýzla ve sert biçimde yýkýma uðrayan kesimlerdir. Bunlarýn bazýlarý ise, entelektüel olarak davranan, küçük mülk sahibi olmayan, ama küçük-burjuvazinin toplumsal konumundan hareket etmektedir. Her kitle hareketinde, “halktan biri” olarak davranýrlar. Ýçlerinde teori yönünden en ileri gidebilenleri, “sosyalist” kimlikleriyle yýðýnlarýn karþýsýna çýkarlar. Bunlar, küçük-burjuva sosyalizminin gücünü oluþtururlar. 12-Devrimci halk ayaklanmasý, küçükburjuva sosyalizminin, sosyal barýþ ve tüm uzlaþmacý görüþlerini yerle bir etmesine raðmen, onlar, bu kez de, uzlaþmacý görüþlerini

ayaklanmanýn içine taþýdýlar. Devrimci baþkaldýrýyý yumuþatmak, geriye, burjuvazinin kabul edebileceði sýnýrlara çekmek için özel bir çaba harcadýlar. Fakat ayaklanan halk, ýlýmlý, uzlaþmacý deðil, devrimci ve daha ileriye gitmek için eylemleriyle kesin bir kararlýlýk içinde olduðunu gösterdi. Böylece, devrimci kitlelerle, uzlaþmacý küçük burjuva hareketlerin arasýndaki uçurum biraz daha büyümüþ oldu. 13-Ayaklanma, somut, elle tutulur, apaçýk ve bir olgu olmasýna karþýn, devrimci ayaklanmayý “direniþ” vb. düzeyinde gösterme yoluna gittiler. Yani þimdiye dek yaptýklarýný, bir kere daha, hem de ayaklanma gibi verilen mücadelenin bir üst biçimine karþý yaptýlar: Sýnýf savaþýmýný yumuþak göstermek ve böylece burjuvaziyle uzlaþma köprülerini atmamak. Reformistlerin, oportünistlerin, küçük-burjuva sosyalizminin içinde, bu büyük alt üst oluþa ayaklanma diyenler de oldu, fakat onlar da, ayaklanmayý diðerleri gibi, direniþ çizgisi düzeyinde ele aldýlar. Ayaklanmayý, devrimci bir

ayaklanma olmaktan çýkaracak þekilde, en alt düzeye indirgediler. Onu yüzeysel biçimde koyarak, aslýnda devrimci halk ayaklanmasýnýn devrimci içeriðini hiç anlamadýklarýný ortaya koydular. Onlar, ayaklanmayla devrimin baðýný kurmadan, sadece bir tepki hareketi olarak görüyorlar. Bugüne kadar, gerçekleþen devrimci halk eylemlerinde olduðu gibi, halk eyleminin bu daha ileriye giden üst biçimininde, devrimle sýký bir iliþkisi var. Tüm bu proletarya ve halk eylemleri, devrim zorunluluðundan ileri geliyor ve hepsi de devrimi oluþturuyor. Uzlaþmacý sosyalizm, “devrimin ilk adýmlarýný attýk” diyen sýradan insanýn çok gerisin-

2

de kaldý. 14-Bu siyasi hareketler, isyan, ayaklanma ya da devrime götürecek eylemlerin, mücadele ve giriþimlerin kendileriyle baþlayacaðýný düþünüyorlardý. Ama, tümü de yanýldý. Devrimi yapan, tarihi yapan halk kitleleridir. Bu iþin kendileriyle baþlayacaðýný ve kendi taktikleri, kendi stratejileri ve kendi çizgilerini izleyerek sonuca gideceðini sananlar, büyük bir bozguna uðradýlar. Onlar, iþçi sýnýfýnýn dünyayý deðiþtirme gücüne ve yeteneðine büyük bir güvensizlik gösterdiler. Ortaya çýkan durum neyi gösterdi: Ýsyan ve ayaklanmanýn, reformist ve oportünist çevrelere raðmen ve onlarýn dýþýnda baþladýðýný ve ilerlediðini. Onlar ise, daha önce olduðu gibi, hareketin peþinden sadece sürüklendiler. 15-Burjuva çevreler, ayaklanmayý, burjuva muhalefete ve küçük-burjuvaziye dayandýrmakla, devrimci hareketin temel devrimci-sýnýfsal kitlesini ve gücünü, yani bu hareketin esas olarak iþçilere ve halk kitlelerine (kent yoksullarýna) dayandýðýnýn üstünü örtmek istiyorlar. Kentlerin hem merkezlerinde, hem de semtlerde ayaklananlarýn ana gücünü ezilen ve sömürülenler oluþturuyordu. Ýþçiler tüm eylemlerde yer aldýlar. Ayný þeklide kamu emekçileri de eylemlerin temel bir gücüdür. Bugüne kadarki tüm yýðýnsal eylemlerde çalýþanlarýn yeri ve rolü hep var olmuþtur. Burada eleþtireceðimiz ciddi eksiklikler, gerilikler ve zayýflýklar var. Ýþçi sýnýfý, ayaklanmada aðýrlýðýný daha kuvvetli olarak hissettirebilirdi ve hissettirmeliydi. Hissettirebilir, çünkü iþçi sýnýfý hem nicelik olarak ve hem de taþýdýðý devrimci nitelikler bakýmýndan, kendi etkisini harekette daha açýk olarak gösterebilir. Halkýn sosyal hareketinin daha ileriye, devrime, oradan emeðin tam kurtuluþuna kadar gitmesi, bu harekete proletaryanýn her yönden önderlik etmesine baðlýdýr. Kazanmak isteyen devrimci bir sýnýf, varolanla yetinmez ve giriþtiði hareketteki zayýflýklarýný ve yetersizliklerini açýkça, yüreklice, içtenlikle eleþtirir; dersler, sonuçlar çýkarýr. 16-Sendikalar (DÝSK ve KESK) ayaklanmaya katýldýlar. Ýki defa örgütlü olarak sokaða çýkarak halk eyleminin proleter yönünü güçlendirdiler. Fakat bu, çok zayýf olmuþtur. Zaten, sendika yöneticileri, bundan daha fazlasýný yapmak istemiyordu. Onlarýn burjuva sendikacýlýk anlayýþlarý, uzlaþmacý çizgileri, daha fazlasýný yapmalarýnýn önünde engel oluþturuyor. Eylemlere etkin olarak katýlan devrimci emekçiler, uzlaþmacý ve sýnýf iþbirlikçisi sendika yönetimleriyle ve sendikal


politikalarýyla daha açýk hesaplaþmaya gideceklerdir. 17-Devrimci marksistler, devrimci komünistler yani Leninist Parti, diðerlerinden farklý olarak sürece bilinçli olarak katýlmýþtýr. Geliþmelerin genel ve devrimci bir halk ayaklanmasýna doðru gittiðini çok net olarak gözler önüne sermiþtir. Leninist Parti’nin görüþlerini kopya edenler de bu konuda zayýfça bir þeyler söylemeye çalýþtýysa da, temelde diðerlerinden pek farklý davranmadýlar. Leninist Parti’nin, ideolojik ve politik önderliði çok açýk. Ayaklanmanýn yarattýðý devrimci ortam, ilkelerimizin, devrimci programýmýzýn uygulanmasý için uygun bir ortamdýr. Devrimci ortam, ayaklanma öncesinde oluþmuþtu, ayaklanma ise bunu daha ileri götürdü. Leninist Parti, devrimci amaçlar için mücadele veriyor. Ýþçi sýnýfý devrimci hedeflerine, devrimci bir ortamda ulaþabilir. Oluþan koþullarda, iþçilerin devrimci programýný yaþama geçirme somut olanaklarýný yaratmýþtýr. Bu, teorinin maddi güce dönüþmesidir, pratiðe uygulanmasýdýr. 18-Siyasal mücadeleleri ve devrimleri ciddi olarak inceleyen biri, birçok ayaklanmanýn iç savaþ biçiminde geliþtiðini görecektir. 19. ve 20. yüzyýlýn toplumsal devrimleri bu açýdan irdelenebilir. Ama, her siyasal ve sosyal olguda olduðu gibi, ayaklanmalara ve devrimlere sýð yaklaþanlar, bunu ortaya koyamazlar. Bu topraklarda sýnýf savaþýmý, on yýllardýr ya iç savaþ biçiminde ya da iç savaþa yakýn bir çizgide geliþiyor. 31 Mayýs Halk Ayaklanmasý iç savaþý daha ileriye götürdü ve milyonlarý bu savaþa çekti. Ýç savaþla bu sýký baðý ortaya konmadan, devrimci halk ayaklanmasý doðru biçimde anlaþýlmýþ olmayacaktýr. 19-Taksim’de oluþturulan komün, ayaklanmanýn en güçlü yönlerinden biridir ve halk kitlelerinin yaratýcý gücünün bir ürünüdür. Doðrudan demokrasinin bir örneðidir. Kapitalizmin katý, baskýcý, meta fetiþizmine ve yabancýlaþma düzenine karþý, insancýl iliþkilerin somutlanmasý oldu. Kapitalizm insanda kötü tutkularý geliþtirir. Oysa komünal düzen, sosyalizm insanda iyi tutkularý geliþtirir. Taksim Komünü bunu göstermiþtir. Halk kitleleri kapitalizmden kurtulduðunda, nasýl insanca iliþkiler kuracaðýnýn ikna edici bir örneðini oluþturmuþtur. Taksim Komününü deðerlendirirken, iki nokta göz önünde tutulmalýdýr: Ýlki, Taksim’de olan, halkýn dayanýþmasýna dayanan geçim araçlarýnýn paylaþýmýný esas alan bir iliþkidir. Bu ise, kendi varlýk ko-

þullarýnýn dar sýnýrlarý içinde hareket eder. Hedeflenmesi gereken komünal iliþki, üretim araçlarýnýn toplumsal mülkiyetine dayanmalýdýr. Ve ancak büyük üretim araçlarý eski dünyayý dönüþtürebilir. Sosyalizm, üretim ve geçim araçlarýnýn ortak mülkiyeti üzerinde geliþebilir. Ýkinci nokta, 31 Mayýs Ayaklanmasýnda siyasi iktidar, burjuvazinin elinden henüz alýnmamýþtý; Taksim Komünü’nden farklý olarak, Paris Komünü sýrasýnda, siyasi iktidar iki ay proletaryanýn elinde kaldý. 20-Yakýn zamanda gerçekleþen Tunus ve Mýsýr Devrimleri aniden geliþti ve toplumu hazýrlýksýz yakaladý. Týpký 18. yüzyýl burjuva devrimleri ve 1848 devrimi gibi çabucak ortaya çýktý. Türkiye ve Kürdistan Devrimi ise aynen 20. yüzyýl toplumsal devrimleri gibi uzun savaþýmlarýn sonucu olarak gerçekleþti. Devrim bugüne dek, sayýsýz eylem, çatýþma, olaylarýn akýþý içinde, iç savaþ biçiminde geliþti, sýnýrlý ayaklanmalarla büyümesini sürdürdü. 31 Mayýs’ta baþlayýp, Haziran’da devam eden ayaklanma günlerinde devrim büyük bir sýçrama yapmýþtýr. Devrim, bu büyük ileri sýçramayla þimdi daha olanaklý hale gelmiþtir. Zafere ulaþmasý için, yine de, yeni savaþýmlar, isyan ve ayaklanmalar gerektirir. 21-Sermaye egemenliðine ve faþizme karþý verilen mücadele sürecinde, iþçi sýnýfý ve halk yýðýnlarý, kendi içinde kaynaþtý ve yeni iliþkiler yarattý. Kitlelerin kendi arasýnda kurduðu yeni iliþkiler ayaklanma günlerinde geniþledi, derinleþti ve perçinlendi. Ezilen ve sömürülen sýnýflarýn birbiriyle kaynaþmasý, yakýnlaþmasý ve yeni iliþkiler içine girmesi devrimin baþarýya ulaþmasýnýn önemli bir koþuludur. Ayaklanma tam da bu koþullarý geliþtirmiþtir. 22-Ýsyan ve ayaklanma yalnýzca halkýn gücünü ve devrimci enerjisini açýða çýkarmakla kalmamýþ, kitlelerin kahramanca giriþimlerine de sahne olmuþtur. Eyleme atýlanlar, günlerce süren devlet, polis terörüne raðmen eylemlerini sýnýrsýz bir özveri sergileyerek devam ettirdiler. Faþist devletin sýnýrsýz terörü sonuç vermediði gibi, yýðýnlarýn öfkesini, kararlýlýðýný ve eylemlerini büyütmüþtür. Eylemcilerin yüreklice davranýþý ve savaþýmý toplumu derinden sarsmýþ ve geniþ kitlelerde büyük etki, sempati ve destek yaratmýþtýr. Ayaklanma; kitlesel bir ajitasyonu, kendisi gerçekleþtirmiþtir. Devrim, iþçi sýnýfýnýn ve halk kitlelerinin cesurca eylemleri ve giriþimleriyle yapýlýr; yeni toplumun doðuþu, emekçi yýðýnlarýn kahramanca hareketini gerektirir. 23-Ýsyan, baþkaldýrý ve ayaklanmaya gi-

3

riþen ezilen ve sömürülen kitleler açýða çýkan güçlerini gördüler, kendilerine güvenleri arttý ve dünyayý deðiþtirecek durumda olduklarýnýn bilincine vardýlar. Bu güvenle, kendi isteklerini açýkça ortaya koyuyor, daha da ötesinde, bunun için dövüþüyorlar. Bu, bugünkü toplumsal sistemin krizini derinleþtiren büyük bir tarihsel dönüþümdür. 24-Toplumsal devrim, burjuva toplumun krizinden çýkýþýn tek yolu olarak, zorunluluðunu herkese kabul ettiriyor. Çýkýþ için devrimci mücadele yolu, mücadelenin etkin yolu olarak kitleler arasýnda yerleþmiþtir. Burjuvaziye karþý mücadele uzun zamandýr, bu biçimde geliþme gösteriyor. Halk ayaklanmasý, devrimci niteliðiyle, verilen devrimci savaþýmý daha ileriye taþýdý. Milyonlar, devrimci savaþýmý, kendi mücadele biçimi haline getirmiþtir. Halk yýðýnlarý, hedefine yalnýzca bu yolla varabilir. 25-Eylemcilerin giriþken, gözüpek ve militanca davranmasý, devlet güçlerinin, iktidarýn, devrimci baþkaldýrýyý daha ortaya çýkar çýkmaz bastýrmasýný önlemiþtir. Taksim için yapýlan bu cesur savaþým, etkisini her tarafta gösterdi ve insanlar ayný cesaret ve coþkunlukla sokaða, alanlara ve barikatlara koþtular. Ayaklanma günlerinde, her eylem cesaretin ve militanlýðýn yeni bir örneðini verdi. Ayaklanma bu þekilde, her adýmda çetin bir savaþýmla ilerlemiþtir. 26-Halkýn sokakta olmasý, dövüþmesi ve ilerlemesi, toplumun efendilerinin en istemediði þeydir. Halk sokaktaysa, onlarýn egemenliði ve ayrýcalýklarý tehdit altýndadýr. Bu yüzden, kitlelerin sokaktan çekilmesi için aðýz birliði ve ittifak içinde hareket ederler. Öyle de oldu. Ýktidar ve muhalefet, yýðýnlarýn sokaklardan çekilmesi için, bir süre sonra ortak davrandý. 27- Ayaklanma sonuna dek götürülemezse ya da bunu yenileri izlemezse ve devrimin zaferiyle sonuçlanmazsa, ezilen sýnýflar kazandýklarý tüm mevzileri yitirebilir. Durum deðiþir deðiþmez, burjuvazi karþý ataða kalkar, halkýn savaþýmla elde ettiði ne varsa, tümünü ortadan kaldýrýr. 28-Proletarya, emekçiler savaþýrken, burjuvazi gerçek anlamda egemen deðildir. Ayaklanma, bu durumu tüm keskin çizgileriyle açýða çýkardý. Yýðýnlar dövüþüyorken, sömürücülerin ve devlet iktidarýnýn üstüne yürüyorken, tepedekiler gerçekten egemen deðildir. Þimdi tekelci sermaye daha zayýf, iþçi


sýnýfý ve halk yýðýnlarý ise daha güçlü durumdadýr. Ezen ve sömürenler iyice sarsýlýp güçten düþerken, buna karþýlýk, ezilen ve sömürülenler ise örgütlenme yeteneðini pekiþtirdi, savaþým kapasitesini güçlendirdi ve zafer yolunda önemli bir adým attý. 29-31 Mayýs’ta baþlayýp, Haziran’da devam eden halk ayaklanmasý, günün en önemli olayýdýr. Ama toplum üzerindeki etkisi, kesinlikle yapýldýðý dönemle sýnýrlý kalmaz. Etkisi ve izleri gelecek savaþýmlarda, isyan ve ayaklanmalarda kendini gösterecektir. Zaman geçtikçe, mücadele ilerledikçe, tarihte oynadýðý devrimci rol daha iyi anlaþýlacaktýr. 30-Devrim, ayaklanma içerde büyük bir etki yarattý, toplumu derinden sarstý, uyandýrdý ve harekete geçirdi. Bu baþarýlý geliþmenin dýþarýdaki etkisi de çok büyük oldu. Halkýn her devrimci toplumsal hareketinin içeriden çok, dýþarýda yarattýðý yanký daha büyük olur. Diðer ülkelerin emekçi sýnýflarý içinde, kadýnlar ve gençlik içinde dayanýþma eylemlerine yol açar, geniþ olarak tartýþýlýr ve her ülke proletaryasý, en ileri mücadele örneklerini kendi olduðu yerde hayata geçirir. 31-Yaþanan yoðun-devrimci mücadele günleri, ezilen sýnýflar için, halklar için gerçek bir eðitim okulu oldu. Baþka dönemlerde kolay kolay elde edilemeyecek olan geliþme, devrim eðitimi ve dönüþüm bu sýrada gerçekleþti. Ýnsanlar koþullarý deðiþtirirken, kendilerini de dönüþtürdüler. Artýk dövüþmüþ, dönüþmüþ, deneyimli bir özne var. Yeni eylemlere yüksek devrimci niteliðiyle katýlacaktýr. 32-Türkiye ve Kürdistan’da iþçi sýnýfýnýn ve tüm ezilenlerin, sömürülenlerin kapitalizmin baskýsýndan kurtuluþu mücadelesinde, parlamenter biçimlerin aðýrlýklý bir etkisi olmamýþtýr. Bu topraklarda, emekçi halklarýn parlamento-dýþý mücadele biçimleri her dönem önde ve baskýn biçimler olmuþtur. Halkýn toplumsal mücadelesi esas olarak sokak gösterileri, çatýþmalar, isyan ve

ayaklanmaya dayanmýþtýr. Kýsacasý, devrimci biçim ve devrim mücadele yöntemleriyle yol almýþtýr. 33-Siyasal ve toplumsal üstünlüðün ele geçirilmesi; güçler dengesinin tamamen emekçi sýnýflarýn lehine deðiþmesi, devrimin zafere ulaþmasý demektir. Hedefe varmak için siyasi ve toplumsal üstünlüðe sahip olmak gerekiyor. Ayaklanmayla bu yönde atýlan adýmlar çok önemlidir. Siyasi üstünlük hala burjuvazinin elindedir. Devrimin sonraki ataklarý, sömürücülerin bu alandaki üstünlüðüne son verecektir. 31 Mayýs’ta bunun koþullarý yaratýldý. Koþullarýnýn doðmasý tek baþýna yeterli deðildir, siyasi iktidarýn ele geçirilmesi pratik bir görev olarak yerine getirilmelidir. 34-Bir geliþme de, mizah, karikatür, alay, sanat ve eleþtirel düþünce alanýnda ortaya çýktý. Zihinsel alanda yaþanan devrim, ayaklanmanýn bir ürünüdür, ayný zamanda hareketin etkisini en geniþ kitlelere taþýdý. Büyük alt üst oluþ, müzik alanýnda da kendi yansýmasýný buldu. Yaratýlan ezgiler, kitlenin coþkusunu daha da ateþledi. Devrimin entelektüel alandaki geliþmesi, elbette yeni deðildir, fakat ayaklanmayla tam bir patlama gösterdi. Toplumun yeniden örgütlenmesinde bir diðer alan, entelektüel devrim, bugünden ortaya çýkmýþtýr. 35-Gezi Parký’nýn yýkýmý þimdilik durduruldu. Diðer yerlerde doðanýn tahribatý bütün hýzýyla sürüyor. Halkta, doðanýn yýkýmýnýn önlenmesi, etkin önlemlerin alýnmasý yönünde bir bilinç yerleþti; daha da ötesi çevreyi korumak için kýyasýya bir kavgaya atýlmýþtýr. Bu yöndeki mücadele dünya genelinde veriliyor. Gösterilen çabalar gidiþi deðiþtirmedi, fakat bu gidiþata son verecek çok yaygýn bir kitle hareketi yarattý. Doðanýn yýkýmýný önlemenin en ivedi ve en radikal yolu, doðasý gereði çevreyi tahrip eden ve çevreyi kurutarak ilerleyen kapitalizmi yýkmaktan geçer. Bu nesnel gerçek, çevreci hareketleri pratikte, kapitalist top-

4

lumsal düzenle çatýþmaya götürüyor. 36-Kadýnlar katýlmadan ne böyle bir ayaklanma olabilirdi ve ne de günlerce devam ederdi. Kadýnlar daha en baþtan etkin, önde bir rol oynadý ve bu durum ayaklanma günlerinin tümü boyunca sürdü. Kadýnlarýn katýlýmý sokaklarda, meydanlarda, barikatlarda, grevlerde olduðu gibi, sokaðý etkileyecek biçimde, evlerdeki eylemlerde de yoðundu. Kadýnlarýn coþkusu, heyecaný, tutkularý olmasaydý, halkýn sosyal hareketi bu denli etkileyici olamazdý. Emekçiler, devrimci amacýný, kadýnlarýn harekete aktif katýlýmýyla gerçekleþtirebilir. Devrimci amaç, kadýnýn kurutuluþunu da içerir. 37-Gençlik, ayaklanmanýn etkin, yürütücü ve vurucu gücü oldu. Gençliðin, öðrenci ve iþçi gençliðin, halkýn toplumsal hareketinin geliþiminde ve baþarýya ulaþmasýndaki belirgin rolü, en son Tunus, Mýsýr Devrimlerinde, Latin Amerika ayaklanmalarýnda, Avrupa ve ABD’deki isyan ve ayaklanmalarda çok somut olarak görülmüþtür. Biz, önceki dönemlerde olduðu gibi, 31 Mayýs Halk Ayaklanmasýnda; barikatlarda, çatýþmalarda ve sürecin tümü boyunca gençliðin cesaretini, enerjisini, kararlýlýðýný ve yaratýcýlýðýný tüm etkileyiciliði içinde gördük, yaþadýk. Kentlerde etkili olanlar, öðrenciler, iþçi gençlik ve iþsiz gençliktir. Emekçi semtlerindeki eylemlerde iþçi gençliðin ve iþsiz gençliðin aðýrlýðý belirgindir. 38-Ayaklanmayla devrimin sýký baðý var. Devrimle olan iliþkisi ve devrimdeki yeri ortaya konmadan, ayaklanmanýn gerçek önemi, tarihsel rolü anlaþýlmýþ olmayacaktýr. 31 Mayýs ayaklanmasý, devrimin geliþiminde büyük bir sýçramadýr, devrimin büyümesidir. Devrim çeþitli eylem biçiminde, iç savaþ biçiminde, isyan ve ayaklanmada geliþiyor. Ayaklanma günlerinden itibaren devrim çok daha güçlenmiþ, olgunlaþmýþ ve olanaklý hale gelmiþtir.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.