S240

Page 1



DEVRÝMCÝ KAVGANIN TARÝHSEL SONUÇLARI

Yeni Evrede

Başyazı

Mücadele Birliði

Ý

þçi sýnýfýnýn, eski toplumsal sisteme yönelik devrimci eleþtirisi, köklü kopuþu hedefleyen radikal eylemleri, toplumu derinden sarsar, insanlarýn gözünü açar ve geriye dönmemek üzere harekete geçirir. Toplumda yeni bir hava esmeye baþlar. Yeni bir heyecan ve sýnýrsýz bir coþkunluk patlar. Süreç ne denli sert, þiddetli ve sancýlý geçse de, bugünkü toplum, yeni topluma dönüþtürülecektir. Tüm kavga bunun içindir. Ýdeolojik mücadele, propaganda ve ajitasyon çalýþmasý, devrimci eylemler proletarya ve halk yýðýnlarýnýn zihniyetinde radikal bir dönüþüm yaratýr. Kitleler olaylara ve dünyaya artýk yeni bir gözle, devrimci bir bakýþ açýsýyla bakmaya baþlar. O güne kadar ki, tüm iliþkileri, tüm bakýþ açýlarý ve anlayýþlarý, yeni bir görüþ açýsýyla, devrimci bir dünya görüþüyle, yeniden ele alýr, irdeler, yorumlar ve sonuçlar çýkarýr. Devrimci bakýþ açýsý, devrimci bir sýnýfýn, proletaryanýn bakýþ açýsýdýr. Devrimci görüþün ortaya çýkmasý, devrimci bir sýnýfýn ortaya çýkýþýnýn ve mücadelesinin bir ifadesidir. Dönüþüme uðrayan iþçilerin, emekçilerin açýk katýlýmý ve desteðiyle, hareket büyük bir hýz kazanýr. Sömürücülere karþý devrimci biçimde harekete geçmenin, harekete geçen halk yýðýnlarý üzerinde ki etkisi, gelip geçici ve anlýk deðildir; izlerini hareketin sonraki geliþme aþamalarýnda sürdürür. Halk kitleleri, kendi çýkarlarý için savaþmak üzere ayaða kalkmýþlardýr. Ezilen sýnýflar, her seferinde kendi çýkarlarý ve kendi istekleri için ayaklanacak kadar, sýnýf mücadelesinin, olaylarýn ve eylemlerin akýþý içinde deðiþime uðramýþlardýr. Bu topraklarda, devrimci mücadele on yýllardýr sürüyor; bu uzun soluklu mücadele, gelip geçici heyecan ve bir anlýk hevesle açýklanamaz. Bu, proleter sýnýf temeline dayanan, devrimci mücadele biçimlerini kullanan ve derine giden bir devrimdir. Sýnýflar savaþýmý, karþýtlarýn birliði ve mücadelesi diyalektik ilkesine uygun bir seyir izliyor. Süreç son derece çatýþmalý ve sert bir süreç olmuþtur. Karþý taraf, tüm bu süreç boyunca saldýrý ve savaþ içinde davranmýþtýr. Fakat, iþçi sýnýfý ve halklar, her durum ve koþulda, devrimde olan ýsrarlarýný çeþitli yollarla göstermiþlerdir. Aðýr baský ve saldýrý altýnda kalmak, tepedekilerin beklediði gibi, kitleleri devrimden uzaklaþtýrma gibi bir sonuca yol açmamýþtýr. Devrimci olana yönelme, devrimci biçimde davranma, bir anlayýþ olarak halk yýðýnlarýnýn içinde yerleþmiþtir. Devrimci anlayýþ, halk kitlelerinin içinde öyle kök salmýþtýr ki, faþist devletin tüm bastýr-

malarýna raðmen, emekçi yýðýnlarý devrimden uzaklaþtýrmayý baþaramamýþtýr. Tersine, tekellerin özel baský gücü, içsavaþ aygýtýnýn sürdürdüðü saldýrýlar, ezilen sýnýflarý, egemen sýnýfa ve onun politik kurumlarýna karþý devrimci eylemlere itmiþtir. Burjuvazinin gerici þiddeti, karþýtýný, devrimci þiddeti yaratmýþtýr. Türkiye ve Kürdistan’da mücadele devrimci temelde doðdu, öyle geliþti ve bu süreçte devrimci bir öz yaratýldý. Bugün hareket bu devrimci öze dayanarak ilerliyor. Devrimci öze, devrimci ilkelere ve devrimci taktiklere dayanan proleter ve emekçi halk hareketi bir güçtür. Karþýtlar arasýndaki savaþým, güçlerin mücadelesidir. Ýktidar olan ve iktidar gücüne dayanan tekellerdir, fakat, pratikte, kitleleri etkileyen ve onlarý yeni bir yaþam için kavgaya çeken emekçilerin devrimci gücüdür. Ýþte egemenlerin durumunu sarsan ve yönetemez duruma getiren, sistemi derin bir bunalýma sokan devrim öznesinin gücü ve savaþýmýdýr. Bu savaþýmda, birincisinin gücü sürekli zayýflarken, ikincisinin gücü ve etkisi ise devamlý geliþip, büyümektedir. Devrimci nitelikte mücadelenin halk kitleleri üstündeki etkisi ve sonuçlarý tarihsel oldu. Yýðýnlar öyle bir siyasi devrimci bilinç düzeyine ulaþtýlar ki, toplumun efendileri ne yaparsa yapsýn bir daha önceki dönemlere götürülemezler. Burjuvazinin karþýsýnda bilinçli ve savaþan iþçi sýnýfý ve halklar var. Eylemlerle ve örgütlü çalýþmalarla güçlenen hareket, daha üst noktalara doðru ilerliyor. Politik alanda oluþan bir dizi deðiþiklik ve birbirini izleyen olaylar dizisi sonucu, yani sýnýf mücadelesinin akýþý içinde egemenlerle, ezilen ve sömürülenler arasýndaki güç iliþkileri de deðiþime uðramýþtýr. Güç iliþkilerindeki deðiþiklik, bir devrime yol açacak kadar tamamen emekçilerin lehine deðildir, fakat, devrimi güncelleþtirecek bir momenti ifade eder. Güçler dengesinin bugünkü deðiþikliði bile, olaylarýn ani ve sýk sýk patlak vermesini getirdi. Ve bu olaylarýn büyük bir kuvvetle ilerleyiþi, devrimi getirecektir. Verilen savaþým, kapitalizmin sonuçlarýna karþý tepkiciliðin, iyileþtirmeciliðin ötesindedir. Mücadele devrime yöneliktir. Ezilen sýnýflar, geçici rahatlama saðlayacak toplumsal çözümler deðil, asýl olarak radikal bir deðiþiklik istiyor. Sosyal iliþkilerde keskin bir devrim onlarýn sorunlarýný çözebilir ve isteklerini karþýlayabilir. Keskin devrim, devrim üzerine parlak sözlere dayanmaz, o, eski düzeni altüst eden pratik bir harekettir. Radikal, keskin ve derine giden bir devrim, yiðitçe giriþimleri, sýnýrsýz bir cesareti ve

240. Sayý / 14 - 28 Ağustos 2013

özveriyi gerektirir. Böylesine yoðun-yüklü bir mücadele süreci ancak proletarya tarafýndan sonuna dek götürülebilir. Toplumsal konumu gereði, iþçi sýnýfý, toplumsal devrimi zafere kadar götürebilir. Proletarya ve proletaryanýn devrimci sýnýf konumundan hareket eden devrimci siyasetin bugüne dek ortaya koyduðu pratik hareket söylediklerimizi doðruluyor. Yýllarca sistematik olarak, sömürülenler ve emekçiler üzerinde uygulanan tekelci sermayenin faþist devlet terörü, kent ve kýr yoksullarýnýn baþkaldýrýsýný engelleyememiþtir. Proletarya ve halk yýðýnlarýnýn baþkaldýrýlarý çeþitli biçimlerde ortaya çýkmýþtýr. Uluslararasý proletaryanýn yalnýzca tarihsel deneyimleri deðil, çok yakýn zamanda, Latin Amerika, Afrika ve Avrupa’daki ayaklanmalarýn ve devrimlerin deneyimleri de göstermiþtir ki, olaylar ne kadar sert, uzun ve devrimci biçimde geçerse geçsin, halk yýðýnlarýnýn zafere ulaþmasý, mücadelenin, iþçilerin devrimci partisinin önderliðinde geliþmesine baðlýdýr; çünkü, birincisi, emekçi hareketini zafere ulaþtýracak devrimci bir program ancak böyle bir parti tarafýndan ortaya konabilir; ikincisi, bu parti, iþçi sýnýfýnýn devrimci sýnýf konusundan hareket ediyor. Özcesi, MarksistLeninist Parti, proletaryanýn toplumsal kurtuluþunun güvencesidir. Proletaryanýn büyük tarihsel görevi, dünyayý deðiþtirmek, kapitalizmden komünizme geçmektir. Sömürüye dayalý üretim yerine, Komünist üretimi koymaktýr. Burjuvazinin bastýrýcý devlet organlarý yýkýlmadan, askeri ve bürokratik devlet aygýtý ortadan kaldýrýlmadan emekçi sýnýfýn daha ileriki sosyo-ekonomik hedeflerinin yerine getirilemeyeceði açýktýr. Yine açýktýr ki, devrimci sýnýf partisi biçiminde örgütlenmeden, iþçi sýnýfý tüm bu bütünlüklü süreci ve uzun süreli görevleri baþarýya ulaþtýramaz. Proletarya ve halk yýðýnlarýnýn, yani kent ve kýr yoksullarýnýn tekellerin politik egemenliðine karþý verdiði devrimci mücadeleler, nasýl ki, toplumda büyük bir sarsýntý yaratýp, emekçilerin gözünü açýp, onlarý kavganýn orta yerine çektiyse; gerçek iþçi sýnýfý partisinin, devrimci proleter partinin kurulmasý ve mücadelesi de, iþçilerin sýnýf savaþýmýnda yeni bir dönemi baþlatmýþtýr. Proletaryanýn bilinçli, örgütlü ve devrimci Marksist bir programa dayanan savaþýmý, parti önderliðinde baþlamýþtýr. Ýþçiler, partisiyle birlikte, partinin önderliðinde büyük devrimci hedefleri yönünde, emin adýmlarla ilerleyebilir. C.DAÐLI

3


Yeni Evrede

Taksim Ayaklanması

ÖNCÜLER VE MÝLYONLAR A

yaklanma devam ediyor. Bu kez emekçiler sonuç almadan ayaklanmayý bitirmeye niyetli deðil. Sonuç alýcý tek eylemin, topyekûn ayaklanma çaðrýsý olduðu, faþizmi yere sermenin tek yolunun bu olduðunun kavranmasý, bütün o ývýr zývýr kazanýmlardan çok daha önemli bir bilinç sýçramasýdýr. Ayaklanma bilinci, milyonlarý bir araya getiren, onlara týpký bir parti, bir ordu gibi hareket etme kapasitesi kazandýran en önemli kaldýraçtýr. Þimdi kitleler forumlarla, mahalle toplantýlarýyla kendi iradesini örgütlüyor. Bu bilinç onlara bizzat ayaklanma tarafýndan verildi. Forumlar arasýnda müthiþ bir dayanýþma var. Bir toplantýya yapýlan karþý devrimci saldýrý anýnda cevap buluyor. Herkes bir diðerinin sorununu sahipleniyor. Cenazeler kadar, düðünler de yeni isyanlarýn bahanesi haline geliyor. Emekçilerin bütün farklýlýklarýný bir yana býrakarak ayný ayaklanma çizgisinde bir araya gelmiþ olmalarý, “demokratik devrim partisi” örgütlülüðünü ete kemiðe büründürüyor. Genel bahane, yani devrimci kitlelerin þu veya bu kesimini deðil, ama hepsini ayný derecede sarsan bir kývýlcýmýn çakmasý, ayaklanmanýn baþlangýç evresi için gerekliydi. Bu yüzden ayaklanma, ne Tekel iþçilerinin çadýrlarýndan, ne Kürt halkýnýn yaþadýðý Roboski katliamýndan, ne de emekçi Alevilere yönelik tehdit ve aþaðýlamalardan doðabilirdi. Gezi Parký’na yapýlan pervasýz saldýrý, her biri ayaklanmanýn eþiðine gelmiþ bütün halk kesimlerini bir anda harekete geçiren ortak bir ruh hali yarattý. Ancak bu eþik bir kez geçildikten sonra ayaklanmanýn bütünleþtirdiði kitleler þu ya da bu kesimin yaþadýðý her sorun karþýsýnda ayný refleksi göstermeye baþladý. Bundan sonra, genel olduðu denli, politik açýdan belirsiz “Gezi Parký” gibi kýsýrlýða yol açma ihtimali bulunan genel bahanelere ihtiyaç yok. Toprak tavýný aldý, büyük bir yangýnla yeteri derecede ýsýndý. Bundan böyle her kývýlcým, baskýn yeniden ve yeniden alevlendirmeye yetecektir. Haberleþme ve ulaþým tekniklerindeki ve alt yapýsýndaki müthiþ geliþmeler bu ayaklanmayý birçok açýdan geçtiðimiz 20. yüzyýl ayaklanmalarýndan farklý ve özgün bir yere taþýyor. Kývýlcým olabilecek her ha-

4

Mücadele Birliði

ber, adeta ýþýk hýzýnda tüm kentlere yayýlýyor. Geçen 20. yüzyýlda telefon ve telgraf eðer merkezi postanelerdeki devlet engelini aþabilirse- sayesinde yayýlýyordu ayaklanmalar. Büyük kalabalýklar ancak haftalar süren insani çabalar sonucu toplanabiliyordu. Egemen sýnýflarýn kendi büyük güçlerini ayaklanmanýn esas merkezine yýðma hýzý, ayaklanmanýn hazýrlýk hýzýndan daha yüksekti. Oysa þimdi, iletiþim ve ulaþýmda avantaj halk kitlelerindedir. Her cep telefonu ayný zamanda bir telsiz, bir kamera, bir çaðrý merkezi iþlevi görüyor. Büyük kentlerin her an týkanabilen trafiði de ayaklanmacýlarýn iþlerine yarýyor. Böylece on binler, yüz binler, bir anda ulaþým arterlerinde bir araya gelip saatlerce yürüyebiliyorlar. Polis barikatlarý, ancak en kritik kavþaklarda kurulabiliyor. Faþizmin yapabildiði tek þey, ayaklanmayý en kritik noktalardan uzak tutmak oluyor, ama ne bastýrabiliyor ne de daðýtabiliyor. Bu avantajlý durum ayaklanan kitlelere, kritik noktalarda sýkýþan faþizmin çevresinde bir kuþatmaya giriþme imkâný tanýyor; sonuç alýcý saldýrýya daha güçlü hazýrlanabilmek için ihtiyacý olan zaman ve enerjiyi kazandýrýyor. Aleni Öncülük Ýletiþimdeki üstünlük ayaklanmacýlarý olaðanüstü hýzla eðitiyor. Her ileri örnek hemen genelleþiyor, her ders milyonlarýn bilincine kaydediliyor. Her söz, onu söyleyene baðýmlý olmadan dolaþýyor, çoðalýyor, kaydedilip kopyalanýyor. Ýþte tam da bu durum, görece küçük bir parti bile olsa, proleter öncünün genel kitle üzerindeki etkisini muazzam ölçülere ulaþtý240. Sayý / 14 - 28 Ağustos 2013

rabiliyor. Günümüz ayaklanmalarýnda öncünün, milyonlarý harekete geçirebilmek için büyük maddi güce sahip olmasýna gerek yok. Fakat bu son nokta öncü açýsýndan iki tür handikaba yol açýyor. Birincisi; kendi varlýðýndan baðýmsýz çoðalan, yayýlan, kopyalanýp kayýt atýlana alýnan çaðrýlarla yarattýðý etkiyi öncü, kendi öz denetimine almakta zorlanýyor; dikey bir iliþki yaratýlamýyor; kapalý kapýlar ardýnda alýnan merkezi organ kararlarýnýn, gizli yollardan mevzilere yayýlmasý zor. Burada her þey kamuya açýk olmak zorunda kalýyor. Ýkinci handikap; öncü kendi gücünü ve etkisini sýnayabileceði yani kendi bayraklarý arkasýnda sýralanmýþ büyük kalabalýklarý görüp, politik gücünü maddi gücüyle pekiþtirme olanaklarýný da bulamýyor. Bu yüzden, “ilan edilmiþ öncülükten”, “kabul edilmiþ öncülüðe” geçiþin o eski kriterini bir yana koymak, maddi gücün parti bayraðý ardýna biriken kalabalýklarla deðil, ama politik etkinin genel harekete etkisini göz önünde bulundurup bunu esas almak zorunludur. En azýndan farklý çýkar ve yaþam biçimlerine sahip karmaþýk kitlenin, bu farklýlýklarý karþýlýklý olarak körleþtirip -ya da proletaryanýn yaptýðý gibi bu farklýlýklarý yönetmeyi bilerek- politik özgürlüklerin kazanýlmasý noktasýnda buluþturduklarý Demokratik Halk Devrimi boyunca proleter öncü bu handikaplarla boðuþmak zorunda kalacak. Fakat bu kez politik özgürlükler kazanýldýðýnda, her sýnýf kendi öz çýkarlarýyla yola devam etmek zorunda kaldýðýnda, her sýnýf en berrak politik programý ve karakteriyle kendini diðerlerinden ayrýþtýrdýðýnda, proletaryanýn öncü sýnýf partisi de kendi maddi gücüne kavuþacaktýr.


Yeni Evrede

AYAKLANAN MÝLYONLAR DARKAFALILARIN BARÝKATLARINI DA AÞARAK ÝLERLÝYOR Taksim Ayaklanması

Mücadele Birliði

Emperyalist tam ilhak politikalarýnýn son on yýlda iyice derinleþmesi, sermayenin merkezileþmesini hýzlandýrýp yoðunlaþtýrýrken, orta ve küçük sermayenin konumunu da sarstý, geleceðe dair bütün umutlarýný yýktý. Küçük mülk sahibi sýnýf kendisini her bakýmdan güvensiz ve hakarete uðramýþ bulurken, burjuva sýnýfýn bir bölümü de çýkarlarýnýn tehdit altýnda olduðunu; kendisinin giderek iktidarýn dýþýna itildiðini, nimetlerinden yoksun kaldýðýný hissediyor. Bütün bu politikalarýn bizdeki uygulayýcýsý AKP hükümeti ve bu hükümetin baþý RTE oldu. Hiç beklemediði bir anda yýldýzý parlatýlýp en tepelere çýkartýlan bu adam, kýsa sürede, içinden çýkýp geldiði bütün orta sýnýfa tepeden bakmaya baþladý; sýrf kibir kesildi. Her þeyi ben bilirim, her þeyi ben yaparým diyen tarzý, üst perdeden savurduðu tehditleri, zorbalýklarýyla, kendisine hesap cüzdanlarý, kasalarý ve mideleriyle baðlý olan kesimler dýþýnda bütün sýnýflarýn nefretini kazandý. O, burjuva politikanýn zirvelerinde yükseldikçe, arkada býraktýklarý giderek daha küçük görünmeye baþlýyordu. Bu “küçük” adamlardan gelen her türlü ekonomik, demokratik istem derhal “topluma, toplumsal huzura ve düzene karþý bir saldýrý” olarak damgalandý; ya marjinal ya terörist ya da kendisini devirmeyi amaçlayan bir komplo olarak mahkum edildi; kavuþturmalara, soruþturmalara uðratýldý. Sonunda toplum patladý. 45 günü aþan bir süreden beri bütün baskýlara devlet terörüne ve polis þiddetine karþýn ayaklanma sürüyor. Üstelik hükümetin ve hükümetin baþýnýn bugüne kadar kullandýðý bütün argümanlarý elinden alarak. Ayaklanma, sermayenin bu gözde politikacýsýnýn, bu sýrf kibirden ibaret adamýn, emekçi kesimlerin, orta sýnýfýn gözünün içine baka baka her fýrsatta üzerlerine boca ettiði “terörist”, “marjinal”, “bölücü”, “provokatör” vb. bütün korkutucu argümanlarýný boþa çýkardý. Ayaklanma, sadece bu söylemleri deðil, bugüne dek geniþ kesimler üzerinde

uygulanan bastýrma araçlarýný da boþa çýkardý. Devlet terörü, polis þiddeti bugüne kadar kullanýlaný kat kat aþtýðý halde, býrakalým bastýrmayý, öfkeyi ve ayaklanmayý daha da büyüttü. Gaz bombalarý, kimyasallar, tomalardan sýkýlan sular, plastik mermiler, cop, gözaltý korkusu bir anda bitti. F tipi zindanlara kapatmalar, hapishane ve tutsaklýk korkusu bitti. Ayaklanma her türlü korku duvarýný yýktý, sermayenin bütün argümanlarýný, maddi ve manevi bastýrma araçlarýný etkisiz hale getirdi. Tekelci sermaye ve faþist devlet, ekonomik ve politik egemenliðini sürdürebilmek, hükümet ise hükmedebilmek için bundan böyle yeni araçlara, yeni yöntemlere, yeni argümanlara baþvurmak durumunda. Zira gerçekleþen halk ayaklanmasý, onlarý deðiþik sýnýf ve katmanlardan geniþ yýðýnlarýn ekonomik, demokratik, toplumsal taleplerini dikkate almak zorunda býraktý. Ayaklanma, ayaklanmacýlarýn taleplerini dikkate almayan hiçbir yöntemin iþe yaramayacaðýný, en gerici, en faþist kesimler de dâhil bütün devlet güçlerine, sermaye güçlerine gösterdi. Ayaklanmanýn ayaklanmacýlar cephesinde açýða çýkardýklarýna gelince, bunlarýn baþýnda gelen küçük burjuva hareketin þaþkýnlýðýna daha önceki yazýlarýmýzda deðinmiþtik. Burada bir baþka yönü üzerinde duracaðýz: Darkafalýlýk. Türkiye’de küçük burjuva sol-sosyalist harekette yaygýn olan darkafalýlýðýn hem bir geçmiþi hem de nedenleri var. 71 Devrimci atýlýmý, daha önceki sosyalist harekette egemen olan darkafalýlýðý kýrmýþ, iktidar persfektifini her þeyin önüne alarak büyük bir etki yaratmýþ, devrim ateþini körüklemiþti. Resmi sosyalizm anlayýþýný savunanlarda halen hâkim olsa da, o dönemin sert sýnýf mücadelesini sürdüren devrimci kesimlerde etkisini kaybetmiþti. 12 Eylül faþist cuntasý, burada önemli bir kýrýlma yarattý. Pek çok siyasi örgüt faþizmin aðýr baskýsý altýnda mücadeleyi sürdüremedi, ya daðýldý ya da düzenle, 240. Sayý / 14 - 28 Ağustos 2013

kapitalizmle uzlaþma yolunu seçti. Her iki durumda da gemi karaya oturdu. Ýþte, uzun yýllardan beri küçük burjuva harekete egemen olan dar kafalýlýðýn temelinde bu bastýrýlmýþ, kesintiye uðramýþ devrimci mücadele var. Küçük burjuva sosyalist hareket açýsýndan bunun sonucu, inisiyatif almada yeteneksizlik, konformizm, sýnýrlýlýk, mücadelenin gerektirdiði örgütlenme ve mücadele biçimleri karþýsýnda korkaklýk var. Bunlarýn yanýnda daha da önemli olarak mücadelenin hedefleri konusunda ufuksuzluk, iktidar hedefini kaybetme, iddiasýzlýk ve kapitalist düzenin yýrtýk söküklerini tamir etmeye çalýþma var. 80’li yýllarýn sonunda devrimci mücadele yeni bir yükseliþ dönemine girerken, bu sefer küçük burjuva harekette zaten ortaya çýkmýþ olan darkafalýlýðý besleyen iki önemli geliþme daha yaþandý. Birincisi, sosyalist sistemin daðýlmasý oldu. Burada pek çok kiþi ve çevre sosyalizme olan inancýný kaybetti, umudunu yitirip sisteme döndü. Bunun yolunu da “toplumsal uzlaþma” tezleriyle, “demokratik sosyalizm” söylemleriyle döþediler. Bu darkafalýlýðý besleyen diðer geliþmeyse 90’lý yýllarýn baþýnda sertleþen iç savaþta, sermayenin her yol ve yönteme baþvurarak gerçekleþtirdiði politik çevirme hareketi oldu. Türk tekelci sermayesi, burada emperyalist merkezlerin etkin desteðiyle, pek çok siyasi örgütte yaþanan ideolojik kýrýlmadan da yararlanarak, onlarý düzene dönmeye “ikna” etti. Bunu da iki temel yoldan gerçekleþtirdi. Ýlki, özellikle belediyeler üzerinden, düzene dönmek isteyenlere ekonomik olanaklar açmak olurken, diðeri de devrimci mücadeleyi sürdürenlere yönelik sokak infazlarý, aðýr iþkenceler, gözaltýnda kayýplar, zindanlar, baský, þiddet ve devlet terörü oldu. Uzun bir geçmiþe sahip olan bu darkafalýlýk sadece sosyalist hareketle sýnýrlý kalmayýp, sendikalara da sirayet etti. DÝSK’in faþist cunta tarafýndan kapatýlmasýyla tek baþýna kalan Türk-iþ, zaten kuruluþundan itibaren burjuva sendikacýlýðýn

5


Taksim Ayaklanması

savunucusu, uygulayýcýsý olmuþtur. 90’lý yýllarýn baþýnda yeniden açýlan DÝSK de sýnýf ve kitle sendikacýlýðýndan hýzla uzaklaþarak “çaðdaþ sendikacýlýk” söylemleriyle burjuva sendikal anlayýþý savunmaya baþladý. Bu nedenle de uzun yýllardan beri ücret sendikacýlýðýnýn ötesine geçemediler. Üstelik emperyalizmin yeni evrede yaygýn olarak uygulamaya koyduðu özelleþtirmeler, taþeronlaþtýrmalar sonucu gerçekleþen yaygýn iþten atmalar karþýsýnda yetersizlikleri ve ufuksuzluklarý, onlarý, günü kurtarmanýn ötesinde bir þey yapamaz duruma getirdi. Sonuç, iþçi sýnýfýnýn ekonomik alanda da örgütsüzleþtirilmesi oldu. Öyle ki, bütün sendikalarýn toplam üye sayýlarý, ücretli emekçilerin %10’luk bir kesimini dahi bulmuyor. Sendikalar kendilerini tüzükler ve yasalarla sýnýrlayarak, mücadeleyi bir tas çorba, bir kalýp sabun mücadelesinden öteye taþýyamadýklarý için giderek daha fazla güç-taban kaybetmeye devam ediyorlar. Oysa ücret ve çalýþma koþullarý için yapýlan her eylem, her grev, sýnýfýn devrimci mücadeleyi öðrenmesi için bir vesile olarak, devrim ve sosyalizm davasýnýn propaganda ve örgütlenme aracý olarak deðerlendirilmeli; ekonomik mücadele, proletaryanýn kurtuluþ mücadelesine baðlanmalýdýr. Sendikalarda egemen olan darkafalýlýk nedeniyle, iþçi sýnýfýnýn geniþ ve ortak bir eylem örgütlemesi mümkün ol-

Yeni Evrede

muyor; sýnýf dayanýþmasý daha baþtan engellenip boþ bir slogan derecesine indirgeniyor, ilke olarak iþçi sýnýfýnýn politik eylemine ve örgütlenmesine karþý çýkýlýyor. Bu nedenledir ki uzun yýllardan beri sendikalarýn yaptýklarý eylemler, gösteriler, grevler kazanýlsa da kaybedilse de sonuç deðiþmiyor, mücadele, hareket bir adým öteye gitmiyor, gidemiyor. Uzun zamandan beri küçük burjuva sosyalist harekete egemen olan bir darkafalýlýk, bugün yaþanan genel ayaklanmada, bu büyük tarihsel harekette bile varlýðýný sürdürdü, sürdürmeye devam ediyor. Bir iki örnekle somutlamak gerekirse hem Taksim Dayanýþmasý’nýn hem de yýllarýn devrimci örgütlerinin taleplerine bakmak yeter. Ayaklanan kitleler “hükümet istifa” derken onlar sorumlularýn istifasý diyor; en ileri talepleri gaz bombasýnýn yasaklanmasý, kitlelerin taleplerinin bile gerisinde, zira sýradan insanlar ayaklanmadan, devrimde birkaç adým atmadan bahsederken, sözümona öncüler ‘direniþ’ten baþka bir þey demiyor. Bir örnek daha: ayaklanmacýlar, ayaklanmanýn organlarý olarak mahalle meclislerini, forumlarý oluþturup buralarda halklarýn yaþamsal sorunlarýný, devrimin sorunlarýný tartýþýrken, kendilerine öncülük misyonu biçenler, bu ayaklanma organlarýný darlaþtýrýp, salt yerel sorunlarla ilgilenen öz-yönetim organ-

Mücadele Birliði

larýna indirgemeye çabalýyorlar. Geniþ emekçi yýðýnlar, ücretli emekçiler açýsýndan þunu söylemek gerekiyor: Kitleler geliþmek için mücadele deneyimleri yaþamalýdýr. Onlar, bu deneyimlerdeki hatalarýna, baþarý ve baþarýsýzlýklarýna bakýp öðrenerek ilerlemeye devam edeceklerdir. Bugün yaþanmakta olan bu ayaklanma deneyimi, onlarca yýlý birkaç güne sýðdýrdý. Bu mücadelede eksik olan ne varsa, burjuva sýnýf ve faþist devlet onu da tamamlamak için elinden gelen çabayý esirgemiyor. Tekelci sermaye, egemenliðinin tehlikeye girdiði her yerde olduðu gibi burada da sýnýr tanýmaz bir vahþetle, gaddarlýkla saldýrýyor. Sadece polis vahþeti deðil; savcýlarý, hâkimleri, mahkemeleriyle, yasalarý ve hukuk sistemleriyle geniþ yýðýnlarýn bu düzene dair kalan bütün inançlarýný, güvenlerini ve beklentilerini de hýzla ortadan kaldýrýyor: onlarý ýsrarla devrim saflarýna itiyor. Diðer konulara gelince, dünyada yaþanan bugüne kadarki bütün devrim deneyimlerinde olduðu gibi, kitleler, ezilen emekçi sýnýflardan milyonlar, bu “bilgili büyük adamlara”, ýlýmlý darkafalýlara aldýrmadan, hareketin önünde engel olan kim ve ne varsa aþarak, bütün kararsýzlýklardan ve çapsýzlýklardan kurtularak kendi yolundan yürümeye devam edecektir. Yaþam bizden yana.

EMEÐE EZGÝ YOÐURTÇU PARKI’NDA

6

240. Sayý / 14 - 28 Ağustos 2013

Emeðe Ezgi, Kadýköy Yoðurtçu Parký’nda toplanan forum katýlýmcýlarýyla birlikteydi. Gezi Parký eylemleri sonrasý bir çok semtte forumlar oluþturulmuþtu. Oluþturulan ilk forumlardan birisi de Kadýköy’deki Yoðurtçu Parký forumu oldu. Yoðurtçu Parký forum katýlýmcýlarýnýn Cuma günleri yaptýklarý etkinliklere bir çok sanatçý, aydýn yazar da katýlýyor. Bu hafta 2 Aðustos Cuma günü yapýlan etkinlikte Emeðe Ezgi Yoðurtçu Parký forumu katýlýmcýlarýyla birlikteydi. Emeðe Ezgi sevilen ezgileri ve kendi parçalarýný Kadýköylülerle paylaþtý. Hep birlikte þarkýlar, marþlar söylendi halaylar çekildi.


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

ROJAVA HALKI YALNIZ DEÐÝLDÝR

Halklarýn Demokratik Kongresi (HDK) Ýstanbul Ýl Meclisi, Kadýköy’de Hükümetin Suriye Kürdistan’ý Rojava politikalarýný protesto etti. 28 Temmuz günü Kadýköy Altýyol’da toplanan kitle, Ýskele Meydaný’na yürüyüþ düzenledi. HDK Milletvekilleri Sebahat Tuncel, Levent Tüzel ve siyasi parti temsilcilerinin katýldýðý eylemde “AKP Suriye’den El(Ý)-KaideNi Çek. Rojava Halký Yalnýz Deðildir” pankartý açýldý ve “AKP Elini Rojava’dan Çek”, “Rojava Halký Yalnýz Deðildir” sloganlarý atýldý. Ýskele’ye gelindiðinde HDK Ýstanbul Ýl Yürütmesi üyesi Fatma Ýnce basýn açýklamasýný okudu. Ýnce, Rojava devriminin 1. yýlýný kutlayarak, AKP’nin Rojava’ya yönelik açýk saldýrgan tavýr ile Türkiye’nin Kürt sorunun çözümü konusunda yaklaþýmýný ortaya koyduðunu ifade etti ve “Rojava’yý tehdit etmek Türkiye’deki Kürtleri tehdit etmektir. Rojava’ya savaþ açmak Türkiye Kürtlerine savaþ açmak demektir” dedi. HDK Milletvekili Levent Tüzel, halklarýn gündeminde demokrasi ve barýþ olduðunu, anti-demokratik uygulamalara, baskýlara karþý halkýn barýþ istediðini söyledi. Ardýndan HDK Milletvekili Sabahat Tuncel, Ortadoðu halklarýnýn baskýcý, otoriter rejimleri reddederek, Ortadoðu halklarý eþitlik ve özgürlük istediðini ifade etti. “Demokratik Suriye, Özerk Kürdistan” istediklerini belirten Tuncel, halklarýn eþitlik ve demokrasi için mücadele ettiðini kaydetti. Tuncel, “AKP beðensin ya da beðenmesin Rojava’da devrim gerçekleþmiþtir. Rojava Devrimini selamlýyorum” dedi. Konuþmalarýn ardýndan eylem sloganlarla sona erdi.

Rojava Devrimi

ROJAVA DEVRÝMÝ KAZANACAK

Halklarýn Demokratik Kongresi (HDK) Ýstanbul Meclisi, Rojava halkýna yönelik katliamý Galatasaray Lisesi önünde protesto etti, polis yürüyüþe izin vermedi. 2 Aðustos günü Galatasaray Lisesi önünde akþama doðru toplanan Kürt halký, “Rojava Katliamýnýn Hesabý Sorulacak” pankartý açtý. Eylemde sýk sýk “Býji Serhýldana Rojava”, “Türkiye Uyuma Rojava’ya Sahip Çýk”, “Býji Berxwedana YPG”, “Býji Berxwedana Rojava” sloganlarý atýldý. Galatasaray Meydaný, çok sayýda çevik kuvvet, sivil polis ve TOMA’larla abluka altýna alýndý. Taksim Meydaný’na doðru yürüyüþe geçen kitleyi polis barikatý durdurdu. Polis, Ýstanbul Valiliði’nin Taksim Meydaný’na yürüyüþleri yasakladýðýný belirtti. HDK üyeleri, oturma eylemi yaparak engellemeyi protesto etti. BDP Ýl Eþbaþkaný Emrullah Bingöl, Rojava’da gerçekleþen devrimi hiçbir gücün engelleyemeyeceðini belirterek, “Rojava devrimi kazanacak, Ortadoðu devrimi olacak” dedi. Basýn açýklamasýný HDK Ýl Yürütme Kurulu üyesi Ahmet Saymadi okudu. AKP’nin desteklediði, silah ve lojistik saðladýðý El Kaide baðlantýlý Nusra çetelerinin Tel Aran ve Tel Hasýl’da yaþayan Kürtlere saldýrdýðýný, çoðu çocuk ve kadýn 70 Kürt’ün katledildiðini, 360 sivilin ise kaçýrýldýðýný hatýrlattý. Camilerden “Kürtlerin malý ve namusu helaldir” anonslarý yapýldýðýný belirten Saymadi, 40 bin Kürt’ün tehdit altýnda olduðunu söyledi. Nusra adlý katiller sürüsünün Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve Ýsrail’den destek alarak katliamlar yaptýðýný ifade eden Saymadi, Arap Alevilerin, Hristiyanlarýn, Laik Sünnilerin ve Arap komünistlerin katledildiðini kaydetti. El-Nusra’nýn en önemli lojistiðini Türkiye’nin saðladýðýný vurgulayan Saymadi, Nusra militanlarýnýn TSK kamplarýndan eðitildiðini dile getirdi HDK olarak, birinci yýlýný dolduran Rojava devrimini selamlayan Saymadi, katliamý kýnadý. Kürtlerin, bir yýl önce özerklik ilan ederek kendi öz yönetimlerini kurduðunu hatýrlatan Saymadi, Türk devleti yetkililerinin bu adýmý “Türkiye için bir tehdit” olarak deðerlendirdiklerini hatýrlattý, “Ancak Türkiye Rojava’daki özgürlük mücadelesine karþý savaþ uçaklarýyla, Kürt halkýnýn semalarýnda dolaþýyor. Kabul edilemez olan budur. Rojava devrimi herhangi bir ülke için tehdit deðil; aksine bütün Ortadoðu halklarýnýn özgürleþmesi için bir olanak, bir þanstýr. ... Rojava’yý tehdit etmek, Türkiye’deki Kürtleri tehdit etmektir. Rojava’ya savaþ açmak Türkiye Kürtlerine, Türkiye halklarýna savaþ açmaktýr” dedi. Kitle açýklamanýn ardýndan daðýldý. Taksim Meydaný’na doðru yürüyerek daðýlan bir grubun önüne polis barikat kurdu. Polis engelini protesto eden çok sayýda kiþi bir süre sonra ara sokaklara girerek daðýldý. 240. Sayý / 14 - 28 Ağustos 2013

7


Yeni Evrede

Sokaklar

Mücadele Birliði

BAYRAM YAPMIYORUZ

Konak Meydaný Forumu’nun çaðrýsýyla Ýzmir halký 6 Aðustos Çarþamba günü akþam saat 18.00’da Rojava’ya destek için Konak YKM önünde toplandý. Eylemde yürüyüþ boyunca “Türkiyeli emekçiler olarak yanýbaþýmýzdaki halkýn katledilmesine kayýtsýz-duyarsýz kalmayalým. Konak forumun sesine kulak verelim. Rojava’da katliam sürüyor. Rojava halký kadýn, erkek, çocuk, yaþlý demeden katledilirken,madenlerde iþçiler ölürken, gezi olayý ile ilgili arkadaþlarýmýz, insanlarýmýz tutuklanýrken biz bu bayramý kabul etmiyor ve kutlamýyoruz. Bayram yapmýyoruz” denilerek ajitasyon konuþmalarý yapýldý. “Rojava’da Katliam, Zindanlarda Tutsaklar, Tabutlarda Ýþçiler Varken Bayram Bizim Deðildir” yazýlý pankartla yürüyen kitle sýk sýk “Rojava Halký Yalnýz Deðildir”, “Ýþçiye Bütçe Rojava’ya Özgürlük”, “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ”, “Madenciler Mezarda Katiller Ýktidarda”, “Gezi Tutsaklarý Onurumuzdur”, “Kürt Halký Yalnýz Deðildir”, “Gezi Tutsaklarý Serbest Býrakýlsýn”, “Diren Rojava Ýzmir Seninle”, “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganlarý attý. Ýzmir Konak Ýþ Bankasý önüne gelen kitle basýn açýklamasýna geçti. Yapýlan açýklamada “Egemenler içeride ve dýþarýda ö-

lüm saçmaya devam ediyor. Emperyalizmin taþeronluðunu üstlenenler, Türkiye de halklara bu zulmü yaþatýrken Suriye baþta olmak üzere Ortadoðu’yu da kan gölüne çeviriyorlar. Suriye’de AKP iktidarýnýn yetiþtirip beslediði çeteler Rojava’da ölüm kusuyorlar. Kadýn, çocuk, genç, yaþlý demeden insanlýðýn gözü önünde katliamlara imza atýyorlar. 5 Aðustos’tan itibaren Rojava’da 150’si çocuk olmak üzere 450’nin üzerinde insan katledilmiþtir. Katliamlar gösteriyor ki, Kürt halkýna Ortadoðu’da da yaþam hakký tanýnmak istenmiyor. Acýlarýmýz ve kayýplarýmýz o kadar büyük ki! Sadece Türkiye’de Temmuz ayýnda en az 120 iþçi, son 10 yýlda ise 120 binden fazla iþçi kardeþimiz sermayenin çarklarý arasýnda iþ cinayetlerine kurban gitti, yaþamýný yitirdi. Bu sebeple katliamlarýn yaþandýðý, tutuklama terörünün bir cadý avýna dönüþtüðü zaman diliminde yaklaþan ramazan bayramýný kutlamýyoruz. Bizler gerçek bayramlarý ezen ve ezilenin olmadýðý, eþitlik ve kardeþliðin hüküm sürdüðü bir dünya da kutlayacaðýz. Bu yaþamý kuracaðýz. tarihin her yerinde son sözü direnenler söyler.” denildi. Eylem yapýlan basýn açýklamasý ardýndan son buldu.

ANTEP’TE ROJAVA’YA DESTEK

8

Antep’te “Düztepe Halk Ýnsiyatifi” adýyla yapýlan çaðrý ile 7 Aðustos günü Balýklý Parký’nda bir eylem yapýldý. Rojava’da uygulanan katliama ve Suriye’de süren savaþa karþý düzenlenen eylemde katliamýn canlandýrýldýðý bir skeç ve þiirlerin ardýndan basýn açýklamasý yapýldý. Basýn açýklamasýný okuyan Serpil Özdemir “Yanýbaþýmýzda Kürtlere ve Alevilere yönelik bir katliam gerçekleþtiriliyor. Emperyalist-kapitalist güçlerin özellikle Ortadoðu ülkelerinde gerçekleþen ve gerçekleþebilecek halk hareketlerini bastýrmak ve yok etmek için ortaya çýkardýklarý katil sürüleri dinci-gerici faþist örgütler þimdi yanýbaþýmýzda Rojava’da ve Suriye’de katliamlar yapýyor. 2 Aðustos günü El-Nusra tarafýndan Rojava’da Kürtlere yönelik yapýlan saldýrýda 70’e yakýn ölü ve 350 sivilin kaçýrýldýðý biliniyor” dedi. Özdemir dinci-gerici katil sürülerin Türkiye’de yaþayan Kürtlere ve Alevilere yöneleceðini belirtirken “Buna geçmiþimizde defalarca þahit olduk. Malatya, Çorum, Sivas ve Gazi… Kürtlere ve Alevilere yönelik katliamcý ve inkarcý anlayýþ hâlâ devam etmekte. Antep’in Emekçi halklarý! Daha önce Maraþ katliamý öncesi ‘Alevilerin mallarý ve kadýnlarý helaldir’ sözü ile katleden zihniyet þimdi Rojava’da Kürtler için ayný þeyleri söyleyerek katliama devam ediyor” dedi. “Ýnsan yanýmýzý korumak ve insanlýk onurumuza sahip çýkmak için Rojava’da katliama dur diyelim” diyerek sözlerini tamamlayan Özdemir’in ardýndan “Bîji Bratiya Gelan”, “Yaþasýn Halkalarýn Kardeþliði”, “Býji Berxwedana Rojava” sloganlarý ile açýklama sona erdi. Antep Ayýþýðý Sanat Merkezi

240. Sayý / 14 - 28 Ağustos 2013


Yeni Evrede

Okurlardan

Mücadele Birliði

ANTAKYA SOKAKLARINDAN ADANA KÜRKÇÜLER F TÝPÝ’NE...

A

ntakya Armutlu Ayaklanmasý, Gezi Parký ile baþlayýp ülkenin dört bir tarafýna yayýlan eylemlerin önemli bir parçasý oldu. Hatay emekçileri son yýllarda yaþadýklarýna ‘Artýk Yeter’ diyerek öfkelerini sokaða, eyleme çýkarak gösterdiler. Çünkü iki yýldan daha fazladýr Hatay emekçileri, emperyalist savaþý tüm çýplaklýðýyla gördü. Hatay, birçok ‘El Nusra-ÖSO’ adý verilen paralý çetelerin konuþlandýðý bir üs haline getirildi. Son olarak Reyhanlý katliamýyla halk, yapýlan bu provokasyonun halklarý birbirine kýrdýrmaya hizmet ettiðini çok net bir þekilde gördü ve sonrasýnda yapýlan eylemlerle de bunu gösterdi. Bu eylemler Reyhanlý’daki kardeþlerimizin yalnýz olmadýklarýný da göstermiþ oldu. Eylem sýrasýnda iki kadýnýn konuþmasýna tanýk oldum. Bir kadýn soruyordu; ‘acaba burada, bu kalabalýðýn içinde de bomba patlatýrlar mý?’ Diðer kadýn ise ‘yetmedi mi bizi katlettikleri, bugün burada deðilse de yarýn belki evimizin önünde patlatacaklar’ diye yanýt verdi. Ve ardýndan Gezi Parký eylemlerine devletin sert saldýrmasýyla 31 Mayýs tarihinde Taksim’deki eylemler ülke geneline yayýlan bir ayaklanmaya dönüþtü. Kurumuþ olan bozkýr tutuþtu. Antakya’da da bozkýrýn tutuþmasý kaçýnýlmazdý. 1 Haziran Cumartesi günü Armutlu’da devletin polislerinin mahalleden çatýþmalarla kovulmasýyla, tüm inisiyatif halka geçti. Hatay’ýn dört bir tarafýndan gelen iþçi, emekçi, öðrenci ve kadýnlar bu ayaklanmada tek vücut halinde devlete ve onun polislerine aðýr darbeler indirdi. Elli gün boyunca farklý eylem biçimleriyle ayaklanma sürdü. Özellikle hafta sonlarý iþçi ve emekçilerin yoðun katýlýmlarý vardý. Armutlu halký yasaklanan alana Ulus Meydaný’na, Antakya’nýn kalbine yürümek istedi. Bu yürüyüþte kararlý olduðunu günlerce sabaha kadar çatýþarak gösterdi. Bu çatýþmalarda halk aðýr bedeller ödeyerek, büyük bir cüretle gelecekleri için, devrim için savaþtý. En aðýr bedeli yaþamýyla Abdullah yoldaþ ödedi. Armutlu sokaklarýnda savaþýrken O’nun slogan sesleri geliyordu kulaklarýmýza. Abdullah yoldaþýmýz ölümsüzleþmeden önce paylaþtýðý mesajla, Antakya halkýnýn, gençliðin niteliðini, özlemlerini dile getiriyordu. Þöyle yazmýþtý o mesajýnda; ‘Üç gündür sadece 5 saat uyudum, sayýsýz biber gazý yedim, üç defa ölüm tehlikesi atlattým ve insanlar ne diyor biliyor musunuz? ‘boþ ver ül-

keyi sen mi kurtaracaksýn?’ evet kurtaramasak da bu yolda öleceðiz. O kadar yorgunum ki üç günde yedi tane enerji içeceði dokuz tane aðrý kesici ile ayaktayým. Sesim kýsýk vaziyette ama yine saat 6’da alanlardayým. Sadece devrim için.’ Hatay halký ayaklanmada, semt ve beldelerde de ayný cüreti gösterdi. Samandað halký, gençliði her gün sokaklarý doldurdu. Karakollara yürüdü ve arabalarla Armutlu’daki ayaklanmaya katýldý. Harbiye, Gümüþgöze ve diðer beldelerden yürüyerek insanlar Armutlu’ya geldiler. Ama özellikle Armutlu halký evlerini açarak destek verdi. Evlerinden eþyalarýný barikatlara taþýdý ve çatýlardan tomalarýn üzerine attý. Özellikle de gözlerimin önünden bir ana hiç gitmiyor. Elinde süt, baþýnda tencere onun da üstüne eþarbýný baðlamýþ ve çatýþmada yanýmýzda yer alýp yaralananlara yardýmcý oluyordu. ‘Abdullah Cömert’i, Ali Ýsmail Korkmaz’ý, Mehmet Ayvalýtaþ’ý, Medeni Yýldýrým’ý ve Ethem Sarýsülük’ü vurdunuz! Bizi de vurun!’ diyerek devletin toma, akrep ve polisinin üzerine yürüyen cüretli Antakya halký destanlar yazdý. Ayaklanmanýn tüm Türkiye’de olduðu gibi Armutlu’da da farklý bir evreye dönüþmesini fýrsat bilen devlet hemen operasyonlara baþladý. 22 Temmuz günü saat 05.00 sularýnda özel harekat tarafýndan akreplerle, uzun namlulu silahlarla evim basýldý. Evime girer girmez gözaltý muamelesi uygulamaya baþladýlar. Annemi sakinleþtirmek için Arapça konuþmama bile karþý çýktýlar. Evi öyle bir arýyorlardý ki, gerçekten de elde tutulur bir sey bulacaklarýný sandýlar. Sanatla ilgilenen birinin evinde ne olabilir ki… Telefonuma, bilgisayarýn hardiskine, Lenin’in Ne Yapmalý ve Taylan Iþýðýn Silahlý Halk Ayaklanmasý kitaplarýna üç tane de Mücadele Birliði dergisine el koydular. Kitaplarýn ve dergilerin toplatma kararý olmamasýna raðmen… kaþla göz arasýnda da benim özel birkaç fotoðrafýmý aldýlar. O fotoðraflarý iddanamle fotoðraflarý nasýl baðdaþtýracaklarýnýn meraký içerisindeyim doðrusu.. Keyfi olarak defalarca üst aramamýz yapýldý. Emniyete götürüldüðümüzde kelepçeler ters takýldýðýndan ellerimizde yaralar oluþmuþtu. Gözaltý süremiz dört gün oldu. Çünkü operasyon emri verenler daha bizim iddanameyi hazýrlayamamýþlardý. Eylemleri 240. Sayý / 14 - 28 Ağustos 2013

bitirme telaþýna düþtüklerinden, ortada daha ne bir görüntü ne bir iddia varken gözaltýna alýndýk. Ve iþte dört günün sonunda komedi oyunlarýna taþ çýkaracak cinsten bir iddaname hazýrlandý. Ortada hiçbir þey yokken adam öldürmeye teþebbüsü bile eklemiþler... Gözaltý süresi boyunca ifade vermediðimiz, imza atmadýðýmýz ve parmak izi vermediðimiz için defalarca darp edildik. Avukatýmýz gelmeden bir þey yapmayacaðýmýz söylediðimizde hem bize, hem avukatlarýmýza hakaretler ediyorlardý. Karar açýklandýktan sonra bu kez bizi ailelerimize göstermeme telaþýna girdiler. En çok sorunu benim çýkartacaðýmý düþündüklerinden olsa gerek, beni bir odaya aldýlar. Kelepçeyi ters takýp tehdit etmeye baþladýlar. Hepimize tek tek ayný þeyi yapacaklardý amaçlarý dýþarýda bizi bekleyen ailelerimizin yanýndan baþýmýz eðik sesiz sedasýz geçmemizi saðlamaktý. Sesimi duyan arkadaþlar yanýma gelmek istediler onlara da çevik kuvvet müdahale etti. Biz bunlarý adliyenin içerisinde yaþarken dýþarýda ailelerimize de bir saldýrý yapýldýðýný öðrendik sonradan. Adliyenin önünden çýkartmak istemiþler, aileler polis amirleri ile konuþarak çözmeye çalýþýrken, polisler de bir taraftan kalkanlarýyla bastýrmýþ ve hakaret etmiþ. Buna çok fazla tepki gösterdiklerinde polis çareyi görmelerine “izin” vermekle bulmuþ. 13 kiþi olmamýza raðmen araçlara bindirilmemiz 1 dakika bile sürmedi. Ama ailelerin ve bizlerin coþkusu polislere yine boþa kürek salladýklarýný gösterdi. Þu ana kadar vücudumda darp izleri var. Bunlar raporlarda mevcut. Bunlarý yaparak bu ayaklanmayý bastýracaklarýný, bizleri yýldýracaklarýný sanýyorlar. Cuma günü size ulaþtýrmak istediðim mektuba el konuldu. Suç unsuru taþýyormuþ! Her taraftan saldýrýlarýný sürdürüyorlar.. Ama her adýmlarýnda Ali Ýsmail onlara yeniden yanýt veriyor: “Korkacaksýn, Titreyeceksin, Yýkýlacaksýn Adi Hükümet.”. Not: tutuklandýðýmýz gün ÖSYM tercih sonuçlarýný açýkladý. Ben de sýnava girmiþtim henüz gerçekte hangi bölümü kazandýðýmý bilmiyorum. Ama boþta kalmayým diye TMÞ beni Kürkçüler F Tipi Zindanýna Uluslararasý Devrimler ve Ayaklanmalar Araþtýrmasý Bölümüne yerleþtirdi ;) Zafere Kadar Devrim… Özgür Aslanyürek

9


Gündem

B

ROJAVA DEVRÝM ÝKÝ ÜLKENÝN BÝRL

atý Kürdistan bir insanlýk dramýna sahne oluyor. Kürt halký, tarihin tanýk olduðu ender katliamlarýn bir benzerini yaþýyor. Emperyalistlerin, Türkiye’nin ve gerici/faþist Arap devletlerinin desteðindeki dinci katil sürüleri Kürt halkýndan ve Alevilerden ele geçirdiklerini, kadýn-erkek; çocukyaþlý demeden en vahþi yöntemlerle katlediyorlar. Görüntüler dayanýlacak gibi deðil. Dinci katil sürüleri, esir aldýklarý insanlarý, hiçbir ayrým gözetmeden, üzerlerine benzin türü yanýcý maddeler dökerek, canlý canlý yakýyorlar. Yakmadýklarýný ise, kafalarýný bir taþa yaslayarak býçak, satýr gibi ellerine geçirdikleri kesici aletlerle kesiyorlar. Ýnsan kýlýðýna girmiþ bu yaratýklar insanoðluna tanýk olabileceði en büyük, en derin, en yakýcý acýyý yaþatmak için yöntemde sýnýr tanýmýyorlar. Hayýr, bu düþmanýn yüreðine korku salarak savaþma azmini kýrmak gibi ortaçaðdan miras kalan bir savaþ yöntemi deðil. Tarih kitaplarý, Ortaçað Avrupasýnda, “Almanya’da Otuz Yýl Savaþlarý”nda, savaþan taraflarýn birbirini yýldýrmak ve savaþma azmini kýrmak için, karþý taraftan ele geçirdiklerini hafif ateþte yakarak ya da yol boyu dikilen kazýklara oturtarak öldürdüklerini yazar. Dinci faþistlerin Suriye’de yaptýklarý bu deðil. Bu katil sürülerinin vahþetinin “düþmaný yýldýrmak” gibi bir amacý yok. Bunlarýnki tamamen canavarca hislerle, tanrý ve din adýna kan akýtma amaçlý vahþettir. Ýnsanlýktan çýkmýþ, içgüdü ile hareket eden aç bir hayvanýn insan kýlýðýnda yaptýklarýdýr tanýk olduklarýmýz. Elbette bu vahþet ne anlatmakla ne de yazmakla biter. Yine de biz, içgüdüleri serbest býrakýlmýþ bu katil sürülerini

10

Yeni Evrede

Mücadele Birliði

Rojava’ya getiren, silahlandýrýp ortalýða salan, destekleyen güçleri ve onlarýn planlarýný ortaya çýkarabilmek için öfkemizi kontrol altýna alýp sormak durumundayýz: Kim bu güçler? Aslýnda yanýtý belli bir sorudur bu. Hiç kuþku yok, bu iþin baþýnda Türk devleti ve onun hükümeti var. Orada üzerine benzin dökülerek yakýlan, baþý kesilerek katledilen her çocuðun, kadýnýn, gencin, yaþlýnýn gövdesinden fýþkýran kan devletin, hükümetin ve onun baþýnýn üzerini boydan boya kaplamýþ durumda. Bu vahþetin sorumlularý sýralamasýnda Türk devleti ve hükümetinin arkasýnda Barzani’nin siluetini görüyoruz. Bu adam, Türk devletiyle tam bir iþbirliði ve görev bölüþümü içinde sýnýr kapýlarýný kapatarak Rojava halkýný açlýkla, ilaç yoksunluðuyla, elektriksiz býrakmak suretiyle boðma iþini üstlenmiþtir. Salih Müslim, PYD Eþbakaný, Barzani’nin katliam karþýsýndaki sessizliði için “Bir tepki gelmemesi kuþkulandýrýyor. Birbirleriyle anlaþmýþlar mý gibi bir kuþku uyandýrýyor.” diyordu. Barzani’yi üç Kürt büyüðünden biri sayanlar için bu “ihtiyatlý” açýklama anlaþýlabilir ama bizim “aralarýnda anlaþtýklarý”ndan kuþkumuz yok. Birkaç ay önce silahlý adamlarýný Rojava’ya sokma giriþimleri PYD tarafýndan engellenmiþ olan bu adam þimdi bir “kurtarýcý” olarak, Rojava’ya tankýyla, topuyla girmek için Kürt halkýnýn kendisinden yardým isteyeceði aný kollamakta. Dinci katil sürülerinin vahþeti karþýsýnda sesini çýkarmak bir yana kýlýný bile kýmýldatmamýþ olan bu adamýn þimdi, avýnýn baþýnda dönen bir akbaba gibi, tanklarý ve silahlý adamlarýyla sýnýrda hazýr beklediðini görüyoruz. Rojava halkýnýn, “kurta240. Sayý / 14 - 28 Ağustos 2013

rýcýsýný” çaðýracaðý aný bekliyor. Dinci katil sürülerinin arkasýndaki finansörler ve silah tedarikçileri olan Katar, Suudi Arabistan gibi gerici/faþist devletleri, emperyalist devletleri saymaya gerek yok. Bunlar artýk alýþýlmýþ, bildik durumlardýr. Ama bunlar bir yana, yukarda sözünü ettiðimiz planýn bir Türk devleti/hükümeti-Barzani imalatý olduðundan kimse kuþku duymamalý.

Çetelerin Karar Merkezi Türkiye Türkiye’nin bu dinci faþist katil sürülerinin sürecin baþýndan beri açýkça ve hoyratça, yani baþka bir ülkenin iç iþlerine karýþtýðýnýn bilinmesi çekincesi yaþamadan, sýnýrsýzca desteklediði, akýl verdiði, örgütleyerek Suriye topraklarýna taþýdýðý, yaralandýklarýnda tedavilerini kendi topraklarýnda yaptýðý vb vb biliniyor. Bunlarý sýralamak “malumun ilaný” olur; buna gerek yok. Ancak son vahþet dalgasýnýn ayrý bir nedeni olmalýydý; bunu görebiliyoruz. Önce þunun altýný çizmemiz gerekiyor: Türk devleti ve hükümetinin açýk onayý, bilgisi ve desteði olmadan bu dinci katil sürüleri adým atmak bir yana, nefes bile alamazlar. Öyleyse, son vahþet, Türk devleti ve hükümetinin bilgisi ve onayý dâhilinde, hatta isteði üzerine iþlenmiþtir diyebiliriz. Dinci katil sürülerinin içgüdülerini serbest býrakan Türk devleti ve hükümetidir; bu birinci nokta. Türk devleti ve hükümeti hem sonuç almak istiyor hem de acelesi var; zamaný gittikçe daralýyor. Zamaný daraltan birinci etken, Suriye Ordusunun artýk emperyalist devletler tarafýndan da kabul edilen baþarýlarýdýr. Emperyalist basýn, Suriye Ordusunun dinci katil sürüler karþýsýnda üstünlük saðladýðýný ve duruma hâkim olmaya baþladýðýný daha sýk yazar oldular.


MÝN GÜVENCESÝ LEÞÝK DEVRÝMÝDÝR Yeni Evrede

Mücadele Birliði

Türk devleti ve hükümetinin güvendiði daðlara kar yaðýyor. Ýkinci ve belki de bu geliþmede belirleyici etken, Rojava halkýnýn özgürlük hakkýný elde etmeye çok yaklaþmasý oldu. Biliniyor, Rojava halkýnýn özgürlük hakkýný elde etme yolunda büyük ilerleme kaydetmesi üzerine Mayýs ayýnda Türkiye, deðiþik çete adlarý altýndaki dinci katil sürülerini Rojava halký üzerine sürmüþtü. Ancak silah ters tepti ve Rojava halký katil sürülerinin karþýsýnda büyük zaferler elde ederek onlarý neredeyse tüm topraklarýndan sürmüþtü. Arkasýndan Rojava halký “Özerklik ilaný”na hazýrlandýðýný açýkladý. Haziran Ayaklanmasýyla sarsýlan, devrim korkusunu tüm benliðinde hisseden ve bu korkuyla “vücut kimyasý” Suriye politikasýnýn iflasýnýn ilaný anlamýna gelmekle kalmayacak fakat yaný baþýnda, Kürdistan’ýn özgürlüðü için güçlü bir kaldýraç rolünü üstlenecek bir yapý da ortaya çýkacaktý. Üstelik Türk devleti ve hükümeti, kendi dýþýndaki geliþmelere kendi eliyle müdahale gücünden yoksun olduðunu hükümet düzeyinden, Bülent Arýnç’la açýklamýþtý. Korku büyüktü. Korkmuþ ve köþeye sýkýþmýþ biri kendini kurtarmak için karþý saldýrýda sýnýr ve kural tanýmaz. Türk devleti ve hükümeti, PYD Eþbaþkaný Salih Müslim’i “görüþme” için Türkiye’ye çaðýrýrken ayný zamanda 70’ten fazla çete grubunu Antep’te toplayarak Kürt halkýna ve Alevilere saldýrý kararý aldýrdý. Saldýrýda kural ve sýnýr tanýnmayacaktý; bu Türk devleti ve hükümetinin Rojava halkýnýn özgürlük hakkýna çok yaklaþmýþ olmasýndan ve bunun birleþik devrim üzerindeki etkisinden duymuþ olduðu korkunun sýnýrsýzlýðý ile uyumluydu.

Zafer Ýçin Birleþik Devrim Rojava’da Kürt, Arap, Alevi, Hristiyan ve diðer tüm inanç gruplarý ile ulusal topluluklara karþý yürütülen imha politikasýnda Türkiye’nin baþrolü ortada. Kürdistan’ýn dört ülke tarafýndan ilhak edilmiþ olmasý ve Kürt ulusunun bu dört parçada ezilen ulus durumunda bulunmasý, Kürt ulusunun özgürlük savaþýný ayrý ayrý her parçanýn ezilen halklarýnýn kurtuluþ mücadelesiyle kopmaz baðlarla birleþtiriyor. Bunun çarpýcý örneði son geliþmelerdir. Rojava halkýnýn özgürlük hakkýný elde etme noktasýna gelmesinden en çok hangi ülkenin korkmasý, telaþlanmasý ve harekete geçmesi beklenirdi? O topraklarý ilhak eden, elinde tutan ülkenin, yani Suriye’nin deðil mi? Ama tam tersine Kürt halkýnýn Rojava’da özgürlük yolunda attýðý güçlü adým Rojava’yý ilhak eden Suriye’den çok Türkiye’yi korkuttu. Bu tablo bize þu gerçeði gösteriyor: Kürt halkýnýn özgürlük hakký için verdiði savaþýn zaferi Türkiye’de birleþik bir devrimi zorunlu kýlýyor. Türk devleti ve bütün burjuva hükümetleri sadece K.Kürdistan halkýnýn deðil ama diðer parçalardaki Kürt halkýnýn da özgürlük savaþýnýn karþýsýndadýr. Rojava’da Kürt halkýnýn özgürlük hakkýný engellemek için hükümet ve devletin vahþette sýnýr tanýmayan politikasý bunun son kanýtý oldu. Bu durumda yapýlmasý gereken bellidir: Kürt halký ve onun politik güçleri, Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkýný elde edebilmesi için Türk devleti ve hükümetleriyle uzlaþma yolunu deðil, Türkiye’nin devrimci güçleriyle birlikte birleþik devrim yolunu seçmelidir. Çünkü bu devlet ve burjuva hükümetler oldukça Kürt halkýnýn savaþlardan, katliamlar240. Sayý / 14 - 28 Ağustos 2013

Gündem

dan kurtulmasý mümkün deðil. Haziran Ayaklanmasý birleþik devrime dair bize iki önemli olguyu gösterdi. Bunlardan birincisi, birleþik devrimin mümkün olmaktan da öte artýk pratik olarak baþlamýþ bir süreç olduðunu; ikincisi, Türkiye emekçi sýnýflarýnýn Kürt halkýyla enternasyonal dayanýþma ve birlikte mücadele için sanýlandan çok daha fazla hazýr olduklarýdýr. En az burjuva sýnýf kadar bir devrimden korkan sosyal reformist parti ve örgütlerin öne sürdüklerinin aksine Haziran Ayaklanmasý emekçi sýnýflarýn þovenizmin etkisini kýrmýþ olduklarýný gösterdi. Medeni Yýldýrým’ýn katledilmesinden sonra Taksim-Lice arasýnda kurulan mücadele birliði köprüsü bu gerçeðin canlý ifadesi oldu. Bundan sonra Türkiye emekçi sýnýflarýnýn þovenizm etkisi altýnda olduklarýna dair söylenecek her söz halklarýn mücadele birliðini baltalamaya dönük bir yalan ve çarpýtma sayýlmalýdýr. Türkiye ve Kürdistan üzerinde Haziran Ayaklanmasýný gölgede býrakacak bir ayaklanmanýn bulutlarý toplaþýyor. Türkiye emekçi sýnýflarýnýn þovenizmin etkisini kýrmýþ olmalarý iki ülke halklarý arasýnda mücadele birliði için çok elveriþli bir ortam hazýrlamýþ. Devrimci güçler bu ortam ve koþullarý bir devrim için deðerlendirmeyi bilmek durumunda. Haziran Ayaklanmasýnýn meyvelerini seçim sandýðýna ciro ederek halklarý yasal zaferlere deðil, bir devrime yönlendirerek devrimci zaferlere alýþtýrmalýyýz. Kürt-Türk halklarý, Aleviler, diðer inançlardan topluluklar, farklý ulusal topluluklar özgürlük ve kesin kurtuluþ için ciddi bir bedel ödüyorlar. Bu yüzden ancak devrimci bir zafer, ancak bir devrim yaralarý sarabilir.

11


Yeni Evrede

Ekin - Sanat

ANTAKYA AYIÞIÐI EKÝN SANAT MERKEZÝ’NE ÞAFAK BASKINI

Taksim Gezi Ayaklanmasý’nýn ardýndan tüm Türkiye’de ve son olarak Antakya’da yaþanan gözaltý ve tutuklamalardan sonra Antakya Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi’ne polis, 30 Temmuz günü sabahýn erken saatlerinde baskýn yaptý. Yapýlan baskýnda Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi’nde bulunan bilgisayarýn harddiski alýndý ve kütüphanede bulunan dergiler ve kitaplar daðýtýldý. Bu baskýnýn öncesinde de Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi Þiir Atölyesi’nde yer alan Fidan KUTLU’nun da evi özel hareket polisleri tarafýndan basýlýp arandý ve gözaltýna alýndý. Fidan Kutlu, 30 Temmuz’da çeþitli baskýnlarda gözaltýna alýnan Vahip Hasýrcý, Süleyman Ýnal, Cemal Andaç Yýlmaz, Ýsmail Uygun ile beraber 1 Aðustos günü savcýlýða, ardýndan da mahkemeye çýkarýlarak serbest býrakýldý. Fidan Kutlu’nun gözaltýna alýnma sebebi, Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi’nde “dernek saymaný” olmasý. Konuyla ilgili açýklama yapan Taksim Ayýþýðý Sanat Merkezi ise “Ayýþýðý Sanat Merkezi yine basýldý. Demek ki doðru yoldayýz” dedi. Özgür Aslanyürek’e Özgürlük! Gezi Tutsaklarýna Özgürlük! Baskýlar Bizi Yýldýramaz! Umudumuz Kavgada Kavgamýz Sanatýmýzla ! Antakya Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi

DÝSK: TAKSÝM YASAKLANAMAZ!

Mücadele Birliði

AYIÞIÐI SÝZE SESLENÝYOR

Merhaba Dostlar... Bizler 4. yýlýmýzda yeni yerimize taþýndýk. Harabe denilebilecek bir yeri, yoðun emeðimiz ve uðraþlarýmýz sonucunda çok güzel bir yer haline getirdik. Þimdi de sýra yeni üretimlerimizde... Bu üretimimizde siz yeni insanlarý da görmek hep birlikte umudu yaratmaya, umudun iþçiliðini yapmaya, sanatý kavganýn her alanýnda ortaya çýkarmaya davet ediyoruz... Yýllardýr yaþadýklarý zulme, sömürüye, baskýya karþý bu topraklarda yaþayan insanlarýn artýk ayaða kalktýðý bugünlerde, umudun iþçiliðini yapan güzel dostumuz Ayýþýðý Sanat Merkezi emekçisi Özgür Aslanyürek, gözaltýna alýnýp tutuklananlardan biri oldu. Yapýlan sanata, yaratýlan güzelliðe dair tahammülü olmayan bu karanlýk, faþist güruh, onlarca insaný akla sýðmayan iddialarla zindanlara atarak sokaklarda vurarak yok etmeye çalýþýyor. Umudu öldüremezsiniz, yok edemezsiniz... Özgür Aslanyürek ve diðer tüm tutsaklar onurumuzdur! Gelin bu karanlýða karþý hep birlikte yeni insaný, yeni yaþamý üretelim... Ayýþýðý size sesleniyor!!! UMUDUMUZ KAVGADA KAVGAMIZ SANATIMIZLA

DÝSK Genel Baþkaný Kani Beko ve Genel Sekreteri Arzu Çerkezoðlu, Valiliðin 1 Mayýs’ýn Taksim’de kutlanmasýný yasaklamasý ve polisin emekçilere saldýrmasý üzerine çýkan olaylar nedeniyle Ýstanbul Cumhuriyet Baþsavcýlýðý’nýn baþlattýðý soruþturma kapsamýnda ifade verdi. Ýfade iþlemlerinin ardýndan Ýstanbul Adliyesi önünde basýn mensuplarýna açýklama yapan Kani Beko 1977 yýlýndaki 1 Mayýs kutlamalarýný hatýrlatarak, “DÝSK’in 1977 yýlýnda düzenlediði 1 Mayýs kutlamalarý karanlýk güçlerin saldýrýlarý ve provokasyonlarý sonucu kana bulandý. 37 emekçi yaþamýný yitirdi. Daha sonra emekçiler þehitlerinin anýlarýný yaþatmak için Taksim’i, 1 Mayýs Meydaný olarak ilan ettiler” dedi. Taksim’in yýllarca Sýkýyönetim Komutanlýðý, askeri darbeler ve birçok önemsiz bahane uydurularak emekçilere kapatýldýðýný ifade eden Beko, 1 Mayýs’ý Taksim’de kutlamak isteyen emekçiler, devrimciler, sosyalistlerin polis müdahalelerine, gözaltýlara, tutuklamalara ve polis kurþunlarýna hedef olduðunu söyledi. Polis tarafýndan açýlan ateþ sonucu hayatýný kaybeden iþçi Mehmet Akif Dalcý’yý ve felç olan Ýstanbul Teknik Üniversitesi Öðrencisi Gülay Beceren’i hatýrlatan Beko, Taksim Meydaný’na yönelik yasaðýn Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesi’nce mahkum edildiðini anýmsattý. 1 Mayýs kutlamalarýný Taksim’de yasaklamasýnýn nedeninin siyasi olduðunu sözlerine ekleyen DÝSK Genel Baþkaný Beko, “AKP iktidarýnýn 1 Mayýs’ýn Taksim’de kutlanmasýný engellemesi, inþaat ya da çukur gerekçesiyle deðildir. Daha dün acýlý bir ailenin yapmak istediði basýn açýklamasýna bile tahammül göstermeyen, anti-demokratik, baskýcý, ceberut yüzü iyice açýða çýkan AKP Ýktidarý halka karþý suç iþlemeye devam etmektedir” diye konuþtu.

12

Antakya Ayýþýðý Sanat Merkezi

ARAÇ MUAYENE ÝSTASYONUNDA EYLEM

TÜMTÝS Sendikasýnýn sendikal çalýþma yürüttüðü Antep Araç Muayene Ýstasyonu’nda, sendikal faaliyetin önünü kesebilmek için patron tarafýndan bir iþçi iþten çýkarýldý. Daha önce de iþçilere farklý gerekçelerle sürgün cezalarý uygulayan patron, tehdit ve rüþvetlerle iþçilere gözdaðý veriyordu. Bu nedenle, TÜMTÝS Sendikasý 6 Haziran Salý günü saat 12.30’da fabrika önünde bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Basýn açýklamasýnda fabrikaya sendikanýn gireceðini belirten Antep Þube Sekreteri Mahmut Canyur, patronun iþçiler üzerinde uyguladýðý sürgün, iþten çýkarma ve tehditlerinin bu mücadelenin önüne geçemeyeceðini belirtti. Basýn açýklamasý sonrasýnda Antep TÜMTÝS yönetimi iþten çýkarýlan iþçi ile birlikte Çarþamba günü öðlene kadar fabrika önünde oturma eylemi yapacaklarýný belirterek “Sendika Hakkýmýz Engellenemez”, “Ýstasyona Sendika Girecek Baþka Yolu Yok”, “Ýþ Ekmek Yoksa Barýþta Yok” sloganlarý ile eylem sonlandýrýldý. Ayrýca patronun iþten çýkarýlan iþçiyi geri almamasý ve sendikal faaliyetin önünde engel olan yaklaþýmýnýn sona ermemesi halinde fabrika önündeki oturma eyleminin bayramdan sonra da devam edeceði belirtildi. Antep Mücadele Birliði Platformu

240. Sayý / 14 - 28 Ağustos 2013


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

ÝZMÝR TUTSAKLARINA SAHÝP ÇIKIYOR

25 Temmuz Perþembe günü Ýzmir’de, Ali Hizmetçi’nin de aralarýnda olduðu toplam 11 kiþinin tutuklandýðý operasyonda tutuklananlarýn, tutukluðun takibine dair duruþma, 12. Aðýr Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme sabah 09.00’dan öðle 14.30’a kadar sürdü, tutukluluklarýnýn devamýna karar verildi. Bununla ilgili mahkeme kararý sonuçlandýktan sonra öðle saat 14.30’da ÇHD ve Ýzmir Barosu, Ýzmir Bayraklý Adliyesi önününde bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Basýn açýklamasýnda sýk sýk “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Taksim’de Düþene Dövüþene Bin Selam”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Gözaltýlar Tutuklamalar Baskýlar Bizi Yýldýramaz “ sloganlarý atýldý. Yapýlan açýklamanýn ardýndan eylem son buldu. Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük

TUTSAKLAR ONURUMUZDUR

Devletin 31 Mayýs Ayaklanmasýnýn hemen ardýndan baþlattýðý tutuklama terörü sonucunda Ýzmir’de tutuklanan 51 yoldaþýmýz için 30 Temmuz günü Buca’daki Kýrýklar Yüksek Güvenlikli Cezaevi önünde basýn açýklamasý yapýldý. Kýrýklar 2 Nolu F Tipi Cezaevi önünden “Tecride Son! Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” pankartýyla baþlayan yürüyüþte ana yol trafiðe kapatýlarak, 1 Nolu F Tipi Cezaevi önüne gelindi. Eylemde yakýnlarýný görmeye gelen ailelerin desteði yoðunluktaydý. Sýk sýk “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Devrimci Ýrade Teslim Alýnamaz”, “Ýnsanlýk Onuru Ýþkenceyi Yenecek” sloganlarý atýldý. Eyleme Ýzmir Dayanýþmasý, Gezi Tutsak Aileleri, ÝHD, ÇHD, Konak Forumu, Karþýyaka Forumu da destek verdi. Saat 12.00 olduðunda devrimci tutsaklar zindanlardan dýþardakilere sloganlarýyla destek verdiler. Alkýþlar, ýslýklar ve düdüklerle eyleme renk

Taksim Ayaklanması

katýldý. ÇHD adýna konuþma yapan Av. Hüseyin Korkmaz “Burada yaþanan hukuksuzluklara, iþkencelere karþý her zaman yanýnýzdayýz, bu iþin takipçisi olacaðýz” dedi. Görüþten çýkan tutsak yakýnlarý devrimci tutsaklara çeþitli dayatmalarýn yapýldýðý; gardiyanlarýn “biz içeri girdiðimizde bacak bacak üstüne atmayacaksýnýz, sigara içmeyeceksiniz, yaptýðýmýz iþe saygý duyacaksýnýz” diyerek tehditler edildiðini anlattý. Gene bazý tutsaklara aileleriyle telefon görüþmesi sýrasýnda “tekmil getir” diye baðýrýlýp iþkence edildiði dile getirildi. Eylem alkýþlar ve ýslýklarla son buldu.

ÝZMÝR GEZÝ TUTSAK AÝLELERÝ

Ýzmir’de 3 Aðustos Cumartesi günü saat 17.00’da Ýzmir Gezi Tutsaklarý Aileleri, Konak YKM önünden Saat Kulesi önüne bir yürüyüþ ve ardýndan oturma eylemi gerçekleþtirdi. Eylemde Kubilay Ýyit’in kardeþi basýn açýklamasýný okurken, Emrah Akdað, Esra Ayyýldýz ve Mitat Kavak’ýn da gönderdiði mektuplar yakýnlarý tarafýndan okundu. Daha sonra ÝMD, GSF öðrencileri ve Sokak Sanatçýlarý tarafýndan kýsa bir müzik dinletisi gerçekleþtirildi. Eylemin 18.30’da sona ermesinin ardýndan kitle,

Rojava katliamýný protesto yürüyüþüne katýlmak üzere Alsancak Ýskeleye geçti. Yürüyüþ süresince “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Ýçerde Dýþarda Hücreleri Parçala”, “Hükümet Ýstifa”, “Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði” sloganlarý atýldý.

KIRIKLAR’A TAKILAN KAMERALAR ÝADE

Ýzmir Kýrýklar 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde geçtiðimiz günlerde, tutsaklarýn havalandýrmalarýný görecek þekilde kameralarýn yerleþtirilmesi gündemdeydi. 7 Aðustos’ta kameralarýn takýldýðý haberi geldi. Avukatlarýn cezaevini ziyaret etmesinin ardýndan alýnan bilgilere göre, Ýzmir Kýrýklar 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nin B ve C bloklarýna kameralar takýlmýþ; ancak takýlan kameralar B blokta, tutsaklar tarafýndan kýrýlarak gardiyanlara iade edilmiþtir. ZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK! Mücadele Birliði/Ýzmir 240. Sayý / 14 - 28 Ağustos 2013

13


Yeni Evrede

Taksim Ayaklanması

Mücadele Birliði

“BUNU TANIYOR MUSUNUZ? NASIL VURDUNUZ? KÝM VURDU?”

31 Temmuz günü Taksim Meydaný’nda binlerce kiþi 14 yaþýndaki Berkin Elvan’ý vuran polislerin soruþturulmasý için ailesi ve avukatlarýn çaðrýsýyla basýn açýklamasýna geldi. 16 Haziran günü Okmeydaný’nda baþýndan biber gazý kapsülüyle vurulan ve halen yoðun bakýmda tedavi gören 14 yaþýndaki Berkin Elvan’ýn ailesi ve avukatlarýnýn Taksim’de yapmak istedikleri basýn açýklamasýna polis saldýrdý. Berkin Elvan’la Ali Tombul’un ailesi ve Ýnsan Haklarý Derneði Ýstanbul Þube Baþkaný Ümit Efe kalabalýða seslenirken, polis cop ve kalkanlarla kitleye saldýrdý. Kitle ve polis arasýnda sýkça itiþmeler yaþandý, polis bazý kiþileri duvarlara kalkanlarla sýkýþtýrdý, tekme ve coplarla insanlara saldýrdý. Berkin’in babasý Sami Elvan polis saldýrýsý sýrasýnda basýna açýklama yaptý. Sami Elvan “Berkin’in vurulmasýndan 46 gün geçmesine raðmen olayýn sorumlularýnýn bulunmasý konusunda herhangi bir çalýþma yapýlmamýþtýr. Savcýlýða avukatlarýmýz vasýtasýyla þikayette bulunmamýza raðmen sorumlular yakalanmamýþ ve haklarýnda iþlem yapýlmamýþtýr. Biz Berkin’in ailesi olarak hem vur emri verenlerin hem de ateþ edenlerin tespit edilerek yargýlanmasýný bekliyoruz.” dedi. Bir kadýn da elinde tuttuðu Berkin Elvan’ýn fotoðrafýný tek tek polislere göstererek, “Bunu tanýyor musunuz? Nasýl vurdunuz? Kim vurdu?” diye baðýrdý. Polisler fotoðraf önlerine getirildiðinde baþlarýný baþka bir yöne çevirdi. Kitleyi kalkanlarla Ýstiklal Caddesi’ne süren polisler, daðýlmayarak toplanmaya devam eden halkýn üzerine Toma’larla basýnçlý su sýkarak, akreplerden plastik mermiler yaðdýrarak saldýrdý; ara sokaklarý gaz bombalarýyla durulamaz hale getirdi. Sokaklarda duran insanlarý coplarla darp eden polis pek çok kiþiyi de gözaltýna almaya çalýþtý. Eylem gece geç saatlere kadar devam etti.

“U YA N B E R KÝ N, U YA N O Ð U L ”

Cihangir-Beyoðlu Forumu, Berkin Elvan için Taksim’de yapýlan eylemde uygulanan polis terörünü protesto etti. Cihangir Firuzaða Çay Bahçesi önünde 1 Aðustos günü bir araya gelen Beyoðlu ve Cihangir halký, “46 Gün Oldu Uyan Berkin, Uyan Oðul”, “Berkin Elvan 46 Gündür Komada Failli Kim?” dövizleriyle Firuzaða bahçesinin önünde toplandýlar ve “Diren Berkin Taksim Seninle”, “Her Yer Taksim, Her Yer Direniþ”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” sloganlarý attýlar. Senem Sinem, Berkin Elvan’ýn Babasý Sami Elvan’ýn polis saldýrýsýna sýrasýnda okumaya çalýþtýðý basýn metnini okudu: “16.06.2013 günü Okmeydaný’nda sabaha kadar süren protesto gösterileri sýrasýnda evimizden ekmek almak için çýkan çocuðum Berkin, polis tarafýndan çok yakýn mesafeden, hedef gözetilerek atýlan gaz bombasýnýn kafasýna isabet etmesi sonucu kafatasý kýrýklar oluþmuþ ve beyin kanamasý geçirmiþtir. Mahallede yaþayan görgü tanýklarý polisin gaz bombasýný hedef göstererek ve 90 derecelik açýyla ateþlediklerini görmüþlerdir. Berkin geçirdiði beyin kanamasý sebebiyle halen Okmeydaný Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi’nde yoðun bakým servisinde ve bilinci kapalýdýr. Saðlýk durumu ciddiyetini koruyor. Ameliyat sonrasý enfeksiyon kapmýþ ve durumu daha da aðýrlaþmýþtýr. Berkin vurulmasýndan 45 gün geçmesine raðmen olayýn sorumlularýnýn bulunmasý konusunda herhangi bir çalýþma yapýlmamýþtýr. Savcýlýða avukatlarýmýz vasýtasýyla þikayette bulunmamýza raðmen, sorumlular yakalanmamýþ ve haklarýnda iþlem yapýlmamýþtýr. Biz Berkin’in ailesi olarak hem vur emri verenlerin hem de ateþ edenlerin tespit edilerek yargýlanmasýný bekliyoruz. Bu süreçte bizi yalnýz býrakmayan tüm dostlarýmýza teþekkür ediyoruz.”

TELEFERÝK DEÐÝL AÐAÇ

20 Temmuz günü, Yenimahalle Yunus Emre Parký’nýn etrafý demir levhalarla çevrildi. Parkta hiç kimse fark etmesin diye, belediye gece çalýþýyordu. Yenimahalle Halk Ýnisiyatifi tarafýndan görevlendirilen bir grup gece gidip, çevrili alanda neler olup bittiðini izledi. Ertesi gün yapýlan forumda, bu çalýþmanýn aslýnda teleferik çalýþmasý olduðu ve asýrlýk aðaçlarýn ya kesildiðin ya da söküldüðünü forumda paylaþtýlar ve forumda bunu durdurmak için eylem yapýlmasý kararý alýndý. 21 Temmuz’dan beri her gün saat 23.00’dan itibaren halk parkýn önünde toplanýyor; “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ”, “Direne Direne Kazanacaðýz” sloganlarý atarak hem teleferik inþaatýna hem de polis saldýrýlarýna karþý eylem yapýlýyor. Polis ise 21 Temmuz’dan beri her gün TOMA, akrep ve çevik kuvvet ile, tazyikli su, biber gazý, plastik mermi ve ses bombasý kullanarak saldýrýyor. Halk ile polis arasýndaki çatýþmalar sabaha karþý sona eriyor. Yenimahalle halký her gece park önünde eylem yapmaya devam edecek ve herkesi de destek vermeye çaðýrýyorlar. Mücadele Birliði / Ankara

14

240. Sayý / 14 - 28 Ağustos 2013


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

AKKAPI MAHALLESÝ TUTSAKLARINI UNUTMADI

Adana Akkapý Mahallesi halký, Haziran ayaklanmasý sürecinde eylemlere katýldýklarý gerekçesiyle tutuklanan devrimci tutsaklara mektup ve kart göndererek, tutsaklarýn yanýnda olduklarýný gösterdi. Akkapý Mahallesi’nde her hafta Cuma günleri yapýlan forumlarda ayaklanma süreci deðerlendiriliyor ve sürecin daha ileriye nasýl götürüleceði tartýþýlýyor. Forum tarafýndan alýnan ortak karar ile 16 Aðustos günü “Gezi Tutsaklarýyla Dayanýþma Festivali” gerçekleþtirilecek ve bu festivale Gezi Ayaklanmasýnda yitirdiklerimizin aileleri, þairler, Kaldýraç Müzik Topluluðu ve Emeðe Ezgi Müzik Grubu katýlacak. Yine forumda alýnan karar ile 5 Aðustos günü saat 15.00’da tutsaklara dayanýþma mektuplarý ve kartlarý gönderildi. “Direniþ Tutsaklarýna Özgürlük Akkapý Halký” imzalý pankartýyla mahallede toplanan halk, postaneye doðru sloganlarla yürüyüþ gerçekleþtirdi. Mücadele Birliði okurlarýnýn da destek verdiði eylemde yürüyüþ boyunca “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Her Yer Rojava Her Yer Direniþ”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” sloganlarý atýldý. Postane önünde yapýlan açýklamada “Bizler Akkapý halký olarak, Türkiye’de de yaþanan tüm baskýlar, gözaltýlar, tutuklamalar ve AKP hükümetinin içerideki ve dýþarýdaki baskýcý, faþist diktatörlüðünün karþýsýnda durduðumuzu bir kez daha belirtiyoruz. Bu nedenle cezaevinde bulunan, tutsak düþmüþ devrimci tutsaklarla dayanýþmayý bir sorumluluk olarak kabul ediyor ve Akkapý halký olarak tüm bu iþkenceyi, esareti ve faþist uygulamalarý kýnýyor, tutuklularýn derhal serbest býrakýlmasýný istiyoruz. Direniþ tutsaklarý serbest býrakýlmadýðý sürece tutsaklara sahip çýkacaðýmýzý ve bu iþin takipçisi olacaðýmýzý, AKP hükümetinin baský ve terörüne boyun eðmeyeceðimizi, hiçbir saldýrý ve tehdidin bizi korkutamayacaðýný Akkapý halký olarak haykýrýyoruz.” denildi. Basýn metninin okunmasýnýn ardýndan hazýrlanan yüzlerce mektup ve kart, postaneden tutsaklara gönderildi. Atatürk Parký Forumu da eyleme mektuplarýný getirerek destek verdi. Mücadele Birliði / Adana

ÝZMÝR DAYANIÞMASI KURULDU

Ýzmir’de 2 Aðustos günü saat 12.30’da yapýlan bir basýn toplantýsýyla Ýzmir Dayanýþmasý kurulduðunu basýna duyurdu. Dayanýþmanýn bileþenleri ise þöyle: Alýnteri, BDSP, ÇHD, Devrimci Hareket, DHF, DÝP, EHP, EMEP, ESP, Halk Cephesi, Kaldýraç, Komünist KÖZ, Mücadele Birliði Platformu, Ýzmir Dersimliler Derneði, Partizan, Söz ve Eylem, TKP 1920. Basýn toplantýsýnda Ýzmir Dayanýþmasý þu açýklamayý yaptý: “Çaðrýmýzdýr 31 Mayýs akþamý Gezi Parký’nýn yýkýmýna karþý toplanan, çadýrlar kurarak Gezi Parký’nda geceleme kararý alan kitleye polis saldýrýsýyla baþlayýp bir anda tüm ülkeye yayýlan eylem ve protesto dalgasý arkasýnda büyük dersler ve deneyimler býrakmýþtýr. Gezi Parkýyla baþlayýp iki aylýk bir sürece yayýlan protestolar, yeni ve yaratýcý biçimler içinde sürmüþtür. Sürmeye de devam edeceði yeni eylemliklerle ortaya kon-

Taksim Ayaklanması

maktadýr. (...)Mayýs ayýnýn sonunda baþlayan eylemlerden bugüne kitleler büyük bir politik eþik atlamýþtýr. Halk en güncel sorunlarýný kendisinin daha iyi ve daha düzgün çözebileceðini Taksim’de kurduðu komünde, þu an mahallelerde olan forumlarda canlý örneklerini yaþayarak tecrübe etmektedir. Hiçbir þey iki ay öncesindeki gibi deðildir ve bir daha da olmayacaktýr. O büyük hayalet, diyalektik, týkýr týkýr iþlemekte, halkýn kendi özgün mücadele araçlarýný ortaya çýkarmaktadýr. Halk hareketi þu an güç biriktirmekte; devlet de direniþin kodlarýný çözmeye çalýþmakta, bu da bizim önümüze Ýzmir’de eylem ve etkinliklerin merkezileþtirilmesi, varolan gücün ve potansiyelin planlý bir þekilde ortaklaþtýrýlmasý görevini koymaktadýr. Taksim Dayanýþmasý’nýn tüm taleplerini sahipleniyor, cadý avýyla baþlatýlan tutuklama terörüne son verilmesini söylüyoruz. Yeni bir dünyayý kurabilecek gücümüz her zamankinden daha fazladýr. Direniþin baþladýðý günden bu yana sokaklarda, forumlarda olan tüm ilerici, aydýn, demokrat, devrimci kurum ve bireylere çaðrýmýzdýr. Gelin hep beraber ‘Bu Daha Baþlangýç, Mücadeleye Devam!’ þiarýný en ileriye taþýyalým.” Her Yer Taksim, Her Yer Direniþ ! Taksimde Düþene Dövüþene Bin Selam! Gezi Tutsaklarýna Özgürlük! Mücadele Birliði/Ýzmir

ANTEP CEMEVÝ BAHÇESÝNDE OTURMA EYLEMÝ

22 Temmuz Pazar günü Antep Alevi Kültür Derneðinde Dernek Yönetimi tarafýndan Emniyet Müdürlüðü, Kaymakam Vekili, CHP üyeleri, Sivaslýlar Derneði, Kýrklar Alevi Kültür Derneði (Fethullah Cemaati Kuruluþu), HÜRSÝAD (Hür Sanayici Ýþadamlarý Derneði), Nilüfer Derneði, Þahinbey Belediyesi Baþkan Vekili, Zirve Üniversitesi’ne iftar yemeði verildi. Düztepe Mahallesi’nde duyulan bu haberle Düztepe ve Cemevi gençliði, iftar yemeðinin verildiði Cemevi bahçesinde oturma eylemi yaptý. Oturma eylemi baþladýðýnda tepkinin daha da büyümesini istemeyen Cemevi yetkilileri, kapýlarý kapatarak oturma eyleminin kitleselleþmesini engellemek istedi. Ancak eyleme destek için mahallenin diðer gençleri kahveleri dolaþarak Cemevindeki durumu anlatýp kitleleri eyleme desteðe çaðýrdý. Bunun üzerine gelen insanlar kapýlarý zorlayarak içeri girdiler, eyleme katýldýlar. Oturma eylemini gerçekleþtiren gençlerle yaptýðýmýz konuþmalarda, “iftar yemeðine karþý verilen bir eylem deðildir bu. Alevi kültürünün yozlaþtýrýlmasýna, Sivas Katliamýna, Maraþ Katliamýna, Çorum Katliamýna ve özellikle de Taksim ve gezi ayaklanmasýna ve ayaklanmada yaþamlarýný yitiren gençlerimize sahip çýkmayarak, Alevi toplumunun katliamlarýnda her zaman baþrolü oynamýþ kesimlere yönelik böylesi bir yemeði kabul etmiyoruz” diyerek öfkelerini dile getirdiler. Ýftar yemeðinin bitmesine raðmen bahçede oturma eylemi yapan gençlerden çekinerek çýkamayanlar, daha sonra cemevine çaðrýlan ekiplerin kurduðu kordonla dýþarý çýkarýldý. Herkesin daðýlmasý ile eylemlerini sonlandýran gençler “Bu, Cemevinin yaptýðý ilk yanlýþ deðil, bu durumlarla sýk sýk karþýlaþýyoruz. Daha önce de burada eðitim veren gönüllü öðretmenleri kovdular. Ýlerici ve devrimci olan deðerlere sahip çýkmayarak, gerici bir eðilim içerisinde bu yönetim. Cemevleri her zaman için haksýzlýklarýn karþýsýnda olan bir yerdir ve bu yönünün törpülenmesine asla izin vermeyeceðiz. Bu yönetimin istifasýný istiyoruz ve bu gerçekleþinceye kadar tepkilerimiz devam edecektir.” diyerek daðýldýlar. Mücadele Birliði / Antep

240. Sayý / 14 - 28 Ağustos 2013

15


Taksim Ayaklanması

“GEZÝ EYLEMÝ YARGILANAMAZ!”

Gezi Parký eylemleri nedeniyle tutuklananlarýn aileleri 27 Temmuz günü 4. kez çocuklarý için bir araya geldiler. Ellerinde çocuklarýnýn resimleriyle oturma eylemi yapan aileler kýsa konuþmalar yaptýlar. Hasan Tunç’un babasý Haydar Tunç, çocuklarýnýn parkta ekoloji ve doða yanlýsý olduklarý için parkta bulunduklarýný ve demokratik haklarýný savunduklarýný ve polisin TOMA’larý, tazyikli sularý, plastik mermileriyle karþýlaþtýklarýný söyledi. “Benim oðlum ve diðerleri söylüyorum onlar bu halka, emek veren insanlara karþý, onlara zarar verici bir þey asla yapmadýlar ve yapmazlar. Onlar demokratik haklarýna sahip çýktýlar, geleceklerine sahip çýktýlar. Ve þimdi demokratik haklarýna sahip çýktýklarý için tutuklandýlar. Çocuklarýmýzý burada gözaltýna alýp, baþka illerdeki cezaevlerine koydular. Onlara ulaþamayalým, onlarla irtibat kuramayalým, sahip çýkamayalým diye sabahýn erken saatine görüþ koydular” diyerek devletin cezaevlerindeki tutsaklarý yalnýzlaþtýrmaya çalýþmasýna tepki gösterdi ve halkýn da onlarý sahiplendiðini belirterek onlarý yalnýz býrakmayacaklarýný söyledi. Üniversite öðrencisi Emek Ulaþ Suna’nýn annesi Rahime Sakinci, tutuklananlarýn dosyalarýna gizlilik kararý konulduðuna dikkat çekti. “Oðlum ve arkadaþlarý meþru müdafaa haklarýný kullandýlar, geleceklerine, onurlarýna sahip çýktýlar. Ve biz aileleri olarak onlarla gurur duyuyoruz” diyerek Emek Ulaþ’ýn yazdýðý mektubu paylaþtý. Emek Ulaþ Suna Gezi eylemlerini destekleyenlere seslendiði mektubunda tutuklamalarýn devletin bir intikam yöntemi olduðunu, tüm yaþananlara ve tutukluluklarýna raðmen halkýn iradesinin kýrýlamadýðýný belirterek “Bedenimizle cezaevlerinde olabiliriz, ama halkýmýzla, geleceðine sahip çýkanlarla omuz omuzayýz” dedi.

Yeni Evrede

Mücadele Birliði

Rahime Sakince, oðlunun haklý bir mücadele verdiðini ve kendisine ve arkadaþlarýna atfedilen suçlarý birebir iþlemiþ olduðunu belirterek “Kendimi Ýhbar Ediyorum” dedi. Bir süre oturma eylemi yapan aileler adýna Çaðrý Aydoðan’ýn aðabeyi Cihan Aydoðan basýn açýklamasýný okudu. Gezi eylemlerine yönelik gözaltý ve tutuklama saldýrýlarýnýn sürdüðünü hatýrlatarak konuþmasýna baþlayan Aydoðan, Adana’da 9, Antakya’da 13 kiþinin tutuklandýðýný ve tutuklananlarýnýn sayýsýnýn 138’e ulaþtýðýný belirtti. Aydoðan, ayrýca adliyelerde ailelere yapýlan saldýrýlara da dikkat çekti. Gezi parký eylemlerine katýlanlar ve ailelerine karþý hükümetin intikam ve kinle saldýrdýðýný belirten Aydoðan, “Bizim çocuklarýmýz hazine soymadýlar, kýyýlarý yeþil alanlarý, kentin tarihi yerlerini talan etmediler. Ellerine satýr, pala, silah, býçak alýp insanlarýn üzerine saldýrmadýlar. Bizim çocuklarýmýz yakýn mesafeden hedef alarak gaz bombasý atýp insan öldürmedi, gencecik insanlarýn gözünü kör etmedi. Ama tutuklandýlar. Eli palalý saldýrganlar korunup kollandýlar”. Gezi eylemleri sonrasýnda polise ikramiye verildiðine de dikkat çeken ve tepkisini dile getiren Aydoðan, insanlarýn ölümünden, yaralanmasýndan sorumlu olan emniyet görevlilerinin ise soruþturmaya uðramak yerine terfi ettirilmiþ olmasýna tepkilerini dile getirdi. Katiller dýþarýda gezerken, barýþçýl gösterilere katýlan, zulme, haksýzlýða karþý çýkanlarýn tutuklanmasýnýn adalet olmadýðýný belirten Aydoðan tutuklananlarýn derhal serbest býrakýlmasýný istedi. Eylem boyunca “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ”, “Gezi Eylemi Yargýlanamaz”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Gezi Tutsaklarý Onurumuzdur” sloganlarý atýldý.

TOMA DEÐÝL AMBULANS

27 Temmuz Cumartesi günü Ýzmir Konak Forumu saat 13.30’da Çiðli Metro’da toplanýp TOMA’larýn yapýldýðý Ýzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’ne yürüdü. Çiðli’den Organize’ye ellerindeki dövizlerle tek sýra halinde yürüyen kitle, Organize Sanayi içine girdiðinde sýk sýk “TOMA Deðil Ambulans Üret”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ”, “Kavga Bitmedi Daha Yeni Baþlýyor”, “Taksim’de Düþene Dövüþene Bin Selam” sloganlarý atýldý, “Halkýn Parasýyla Üretilen Toma’lardan Bizde Ýstiyoruz, Konak Meydan Forumu” pankartý taþýndý. Organize sanayi içerisinde TOMA’larýn yapýldýðý bölüme gelindiðinde iþçilere seslenen kitle yaptýðý basýn açýklamasýnda “þu anda önünde durduðumuz fabrikada bir çok arkadaþýmýzýn ölümüne ve yaralanmasýna sebebiyet veren TOMA’lar üretilmektedir. Bu TOMA’lar bizim ödediðimiz vergilerle satýn alýnmakta ve yine bizlere karþý saldýrý amacýyla kullanýlmaktadýr. Buradan TOMA’larý üreten iþçi kardeþlerimize sesleniyoruz. Halka karþý kullanýlan bu TOMA’larý üretmeyin. Bu TOMA’larý üreterek bu saldýrýlara, saldýrýlar sonucu yaþanan ölümlere, yaralanmaya ortak olmayýn. Halkýn parasýyla halka karþý kullanýlan bu TOMA’larý üretmeyeceðiz deyin. Çünkü bugün bize karþý kullanýlan bu TOMA’lar yarýn size karþý da kullanýlacaktýr. Þimdiden bunun önüne geçebilmek için sizleri üretimi durdurmaya ve direniþe ortak olmaya çaðýrýyoruz” dendi. Basýn açýklamasý “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” sloganý ile son buldu. Mücadele Birliði/ Ýzmir

16

240. Sayý / 14 - 28 Ağustos 2013


Yeni Evrede

BEDAÞ’TA ÝÞTEN ATILAN 540 ÝÞÇÝ EYLEMDE

Sokaklar

Mücadele Birliði

BEDAÞ’ý satýn alan Cengiz-Kolin-Limak Ortak Þirketler grubu Enerji-Sen üyesi 540 iþçiyi 31 Temmuz’da iþten attý. Ýþsiz kalan Enerji-Sen üyeleri 2 Aðustos günü BEDAÞ önünde bir eylem yaptý. “Ýþimize, Emeðimize, Geleceðimize Sahip Çýkýyoruz” pankartý açan iþçiler, “Ekmek Yoksa, Adalet Yoksa Barýþ Da Yok”, “Direne Direne Kazanacaðýz”, “Hak Verilmez Alýnýr, Zafer Sokakta Kazanýlýr”, “Biz Haklýyýz Biz Kazanacaðýz”, “Susma Haykýr Taþerona Baþkaldýr” ve “Sendika Haktýr Engellenemez” sloganlarý attý. BEDAÞ önünde açýklama yapan iþçiler adýna Enerji-Sen Genel Baþkaný Ali Duman, BEDAÞ iþçilerinin iþsiz kalmasý karþýsýnda kimsenin kendilerinden sükunet istememesi gerektiðini söyledi. Bu daha baþlangýç diyerek yola çýktýklarýný belirten Duman, BEDAÞ’ta Þubat ayýnda taþeron çalýþtýrmanýn yasak olduðunu kanýtlayan bir muvazaa kararý çýkarttýklarýný hatýrlattý. 31 Temmuz’dan itibaren iþten çýkarýlan iþçilerin tamamýnýn Enerji-Sen üyesi olduðunu hatýrlatan Duman, sendika yönetiminde olan 12 iþçinin de iþten çýkarýldýðýný kaydetti. Bugünden itibaren Ýstanbul’un Avrupa yakasýnda BEDAÞ’a çalýþmayý yasakladýklarýný ifade eden Duman, BEDAÞ’a sayaç okuma- yazma yaptýrmayacaklarýný söyledi. BEDAÞ’a seslenen Duman, “Size Ýstanbul’da ekmek yedirtmeyeceðiz. Enerji-Sen olarak yemin ediyoruz” dedi. Ýþçiler, ertesi gün de sabah 08.00’den 18.00’e kadar orada olacaklarýný ve eylem yapacaklarýný duyurdular. BEDAÞ Ýþçilerine Gaz Bombalý Saldýrý! Enerji-Sen üyesi iþçiler 5 Aðustos günü de BEDAÞ önünde eylemlerine devam etti. BEDAÞ yöneticileriyle görüþmek isteyen ve binaya girmeye çalýþan Enerji-Sen üyeleri polis barikatýyla karþýlaþtý. Barikatý aþarak binaya girmeyi baþaran 10 iþçi, polis tarafýndan darp edilerek gözaltýna alýndý. Diðer taraftan bina önünde eylemlerini sürdüren iþçiler yolu trafiðe kapattý. Polis yolu kapatan iþçilere biber gazý sýkarak ve gaz bombalarý atarak saldýrdý. Ýþçiler gözaltýna alýnan arkadaþlarýnýn býrakýlmasýný istediler ve arkadaþlarý serbest býrakýlýncaya kadar burada eylemlerini sürdüreceklerini belirttiler. Bu arada çalýþan iþçilerden de iþten çýkarýlanlara destek geldi. BEDAÞ’ta çalýþmakta olan Enerji-Sen üyesi iþçiler ise binanýn camlarýndan sendikalarýnýn bayraklarýný sallayarak arkadaþlarýnýn mücadelesine destek verirken polisin saldýrýsýný ve arkadaþlarýný darp etmesini protesto ettiler. Polis saldýrýsýnda Enerji-Sen Örgütlenme Sekreteri Ercan Yalçýn’ýn da aralarýnda olduðu 3 iþçi yaralandý. Yaralýlar Taksim Ýlkyardým Hastanesi’nde tedavi altýna alýndý. BEDAÞ önüne gelen DÝSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoðlu, polisle görüþme yaptý ve karakola götürülen Enerji-Sen üyelerinin savcýlýða sevk edileceði bilgisini verdi. Enerji-Sen Genel Baþkaný Ali Duman’ýn da aralarýnda olduðu 11 kiþi, akþamüzeri serbest býrakýldý. Oturma eylemi yapan iþçiler de eylemlerini bugün için sonlandýrdý, ertesi sabah da orada olacaklarýný du-

yurdular.

Yine BEDAÞ Önünde 6 Aðustos’ta iþçiler yine saat 09.00’dan itibaren sloganlarýyla, ezgileriyle BEDAÞ Genel Müdürlüðü önündeydi. Yönetimle görüþmek isteyen iþçilere yetkili kiþilerin olmadýðý söylendi, saat 11.30’da DÝSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoðlu, Enerji-Sen Genel Baþkaný Ali Duman, Enerji-Sen Genel Sekreteri Aliþan Doðan ve TMMOB’dan iki temsilcinin oluþturduðu heyet þirket yönetimiyle görüþme yaptý. Görüþme sonrasýnda Enerji-Sen Genel Baþkaný Ali Duman, þirket olarak yönetiminin çalýþma planý ve iþçilerin çalýþma düzeni konusunda kendi içlerinde bir karar aþamasýnda olmalarý nedeniyle görüþmenin iþçilerin iþbaþý yapmalarý konusunda net bir sonuçla bitmediðini açýkladý. Þirket yönetiminin yapacaðý toplantý sonrasýnda sendikayla irtibata geçmek üzere bugün için süre isteyen þirket yönetimiyle bugünlük görüþmeyi sonlandýrdýklarýný belirtti. Ertesi gün de saat 11.00’de tekrar BEDAÞ Genel Müdürlüðü önünde buluþma kararý alýndý. “Bayramlaþmýyoruz Çünkü Öfkeliyiz!” BEDAÞ yönetimiyle görüþmelerini sürdüren enerji iþçileri, 7 Aðustos günü hem BEDAÞ yönetiminin son kararýný bildirmesi için, hem de bayramlaþmak için yine BEDAÞ Genel Merkezi önündeydi. Sabah geldiklerinde Murat Göçmen adlý iþçi arkadaþlarýnýn 70 TL’lýk epilepsi ilacýný alamadýðý için yaþamýný yitirdiðini öðrendiler; “Bayramlaþmýyoruz!” dediler. Enerji-Sen Örgütlenme Sekreteri Aliþan Doðan konuþma yaparak, BEDAÞ yönetimin iþçileri iþsiz, parasýz býrakmasýný eleþtirerek, bir iþçinin yaþamýný yitirmesine neden olduðunu belirtti. Yýllardýr BEDAÞ’a hizmet veren enerji iþçilerinin bir anda kapýnýn önüne konulduðunu ve bayramda evlerine götürecek bir çikolata, yakýnlarýna küçük bir hediye alamadýklarýný, çocuklarýna bir bayram harçlýðý veremediklerini belirten Doðan, BEDAÞ yönetiminin iþçilere bu acýyý yaþatacak kadar acýmasýz ve kar hýrsý içinde olduklarýný söyledi. Murat Göçmen ve mücadelede yaþamýný yitiren iþçiler için 1 dakikalýk saygý duruþu yapan enerji iþçileri “Murat Göçmen Ölümsüzdür”, “Direne Direne Kazanacaðýz”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” sloganlarý attýlar. Ýþçiler “Bayramlaþamýyoruz çünkü acýlýyýz ve öfkeliyiz. Ýçimizden birisi olan ve bizler gibi iþten çýkartýlan ve birlikte direniþte olduðumuz Murat Göçmen arkadaþýmýzý kaybettik. Epilepsi hastasý olan arkadaþýmýz dün ilacýný almak için gittiði eczanede 70 TL’si olmadýðý için ilacýný alamadý ve sabaha karþý yaþamýný yitirdi. Çünkü ayýn beþinde ödenmesi gereken ücretlerimiz halen ödenmedi ve bizler bayrama hem iþsiz hem de hak ettiðimiz ücretlerimizi alamadan giriyoruz.” dediler. 32 yaþýndaki Murat Göçmen, 8 Aðustos günü Gazi Mahallesi Cemevi’nde düzenlenen cenaze töreninin ardýndan Eyüp Mezarlýðý’nda topraða verildi. Cenaze törenine ailesiyle birlikte iþçi arkadaþlarý, Gazi Mahallesi’nden emekçiler, dostlarý ve Enerji-Sen Genel Baþkaný Ali Duman ile çok sayýda sendikacý katýldý.

240. Sayý / 14 - 28 Ağustos 2013

17


Yeni Evrede

Sokaklar

Mücadele Birliði

ÝZELMAN VE ÝZENERJÝ ÝÞÇÝLERÝ AYAÐA KALKTI!

Genel-Ýþ Sendikasý’nda örgütlü bulunan ÝZELMAN ve ÝZENERJÝ iþçilerinin TÝS süreci yaklaþýk 8 aydýr sürüyordu. Son 60 günlük grev süresini sivil giyim ve sakal býrakma eylemleri ile devam ettiren iþçiler, 26 Temmuz günü greve gideceklerini ilan etmiþti. Bunun üzerine 25 Temmuz günü akþam saatlerinde, ani bir þekilde Yüksek Hakem Kurulu tarafýndan ÝZELMAN iþçilerinin TÝS’i baðlanarak grev engellenmiþ olduðu haberi alýndý. Diðer yandan ÝZENERJÝ iþçileri ile ÝZELMAN iþçilerinin mücadelesi de bölündü. Yüksek Hakem Kurulu tarafýndan böyle bir karar çýkmadýðýný söyleyen ÝZELMAN ve ÝZENERJÝ iþçileri, 25 Temmuz Perþembe günü Basmane’de bulunun DÝSK Genel iþ Sendikasýnýn önünde toplandý. Yüzlerce iþçi, DÝSK ve Ýzmir Büyükþehir Belediyesi tarafýndan kandýrýldýðýný söyleyerek, sloganla tepki gösterdi. Saat 22.00 sýralarýnda bina önünde toplanan iþçiler, saatlerce buradan ayrýlmadý. Konuyla ilgili Ankara’dan Ýzmir’e gelen DÝSK Genel Baþkaný Kani Beko, Ýzmir Büyükþehir Belediyesi yetkilileri ile yaptýðý görüþmenin ardýndan, akþam saatlerinde Basmane’deki DÝSK Genel Ýþ Sendikasý’na geldi. Burada sendikalarýn þube baþkanlarýyla görüþen Beko, iþçilerin sert tepkisi üzerine binada mahsur kaldý. Zaman zaman gerilimin yükselmesine raðmen, herhangi bir sorun yaþanmadý, iþçiler sloganlarla bekleyiþini sürdürdü. Binayý terk edemeyen Beko’nun beraberindekilerle bulunduðu ofiste kapýyý kitledikleri öðrenildi. Bu iþçileri öfkelendirdi. Saarler geceyarýsýný geçince öfkeli Eshot otobüs þöförleri tamamýyla iþ býrakacaklarýný, buna hiç kimsenin engel olamayacaðýný söylerken, DÝSK Genel Ýþ önü gittikçe kalabalýklaþtý. 02.45 olduðunda DÝSK Genel Ýþ önünde bekleyen iþçiler Konak Meydaný’na doðru yürüyüþe geçti. Saat 04.00’te Konak Meydaný’na ulaþan iþçiler, sendikanýn bütün engellemelerine raðmen belediyeye grev kararýný zorla

ÝZENERJÝ’DE ÝSTÝFA

astýlar. Ýþçiler meydaný zaptetti ve iptal kararýna raðmen greve baþlýyor. Bu esnada alana 3 otobüs çevik kuvvet aracý ve Tomalar geldi. Ýþçiler büyük bir öfke ile “Ýþçiyi Sataný Biz De Satarýz” sloganlarý attý. Sabah saatlerinden itibaren iþçiler Ýzmir Büyükþehir Belediyesi (ÝBB) önünde beklemeye devam etti. Bu süre zarfýnda Genel-Ýþ 2 No’lu Þube Baþkaný Taner Þanlý, Yüksek Hakem Kurulu’nun sürece müdahalesine ve kararýna tepki olarak, aylardýr devam eden sürecin bitirilmiþ olduðunu, karara tepki olarak istifa edeceðini açýkladý. Þanlý, “Bu ülkede bu karar da bir örnek olsun. Bundan sonra da biz emekçi olarak yine burada emekten yana mücadele edeceðiz” dedi. Ýþçilerin ÝBB önündeki bekleyiþleri sürüyor. Genel-Ýþ 2 No’lu Þube Sekreteri Kemal Köroðlu yaptýðý açýklama ile, Yüksek Hakem Kurulu tarafýndan verilen kararýn teblið edilmesini beklediklerini, YHK’nýn verdiði kararýn iþçilerin lehine olmadýðýný düþündüklerini böyle bir durumda önümüzdeki 2 yýl için iþçilerin barýþ içinde çalýþmasýnýn engellendiðini ifade etti. Yüksek Hakem Kurulu’nun AKP’nin kurumu olduðunu teþhir eden sendika temsilcisi, sorumluluðu, ÝBB’den AKP’ye yüklemeye çalýþtý. Böylelikle, 8 aylýk süreçte gelinen yerde, ÝBB-YHK iþbirliði ve ayný zamanda Genel-Ýþ’in de sessizliði ve eylemsizliði ile sonlandýrýlmýþ olacak. Ýþçilerin tepkileri ise geceden beri sürüyor. Hem sendikal anlayýþa, hem de belediyenin samimiyetsizliðine karþý isyan ediyorlar. “Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz!”, “Dik Duranlar Burada Satanlar Nerede?”, “Ýþçiler Burada Baþkanlar Nerede!”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam!” sloganlarý ve alkýþlarla iþçiler ÝBB önünde beklemeyi sürdürdü. Saatlerce bekleyen ve eylem yapan öfkeli iþçilerin, 27 Temmuz günü iþbaþý yapmasý bekleniyor. Mücadele Birliði- Ýzmir

ÝBB’ye baðlý Ýzenerji þirketinde çalýþan DÝSK Genel-Ýþ 2 nolu þubede örgütlü iþyeri temsilcileri, toplu sözleþme sürecinde yaþanan olumsuzluklardan ötürü temsilciliklerinden istifa ettiler. 5 Aðustos günü saat 16.00’da Ýzmir Genel-Ýþ merkezinde bir araya gelen iþyeri temsilcileri, basýn toplantýsýyla istifalarýný duyurdular. Yaklaþýk on beþ maddelik gerekçelerden bazýlarý þöyle: “Temsilciler kurulunda alýnan hiçbir kararýn uygulanmamýþ olmasý. Toplu sözleþme sürecinde iþverene karþý caydýrýcý, dikkate alýnacak hiçbir eylem yapýlmamasý. Ýþverenin grev kararýndan bir gün sonra yüksek hakem kuruluna baþvurmasýna raðmen, sendika 13 gün sonra itirazda bulunmuþ bu karara ret kararý gelmesine raðmen yürütmeyi durdurma kararý için mahkemeye baþvurmamýþtýr. 45 gün sonrasýnda YHK kararý belli iken grev kararý alýnmýþtýr. Bu süre zarfýnda birkaç günlük grev dahi, iþvereni dize getirir istediðimizi alýrdýk” dediler. “Þube baþkaný ve yönetimin yapamadýðý onurlu duruþu bizler sergileyerek temsilciliklerden istifa ettiðimizi ve çözüm olarak; gücünü iþçi sýnýfýnýn gerçek örgütlü mücadelesinden alan, tabanla bütünleþen, fiili ve meþru mücadeleyi benimseyen bir anlayýþla yolumuza devam edeceðimizi tüm iþçi dostlarýmýza duyuruyoruz” diyen 37 iþyeri temsilcisinden 10’u “iþyerlerinde arkadaþlarýmýzýn yüzüne bakamýyoruz” diyerek istifalarýný sendika yönetimine sundular. Basýn toplantýsýna katýlan birkaç iþçi de “bu onurlu tutumunuzdan dolayý sizleri kutluyoruz” diyerek istifa eden temsilcileri alkýþladýlar. Mücadele Birliði / Ýzmir

18

240. Sayý / 14 - 28 Ağustos 2013


Yeni Evrede

Başyazı

Mücadele Birliði

83- Proletarya ve tüm ezilen sýnýflara karþý, burjuva devleti sürekli güçlendirmek ve yetkinleþtirmek, modern kapitalist toplumun en önemli ve en temel olgularýndan biridir. Devlet, kapitalistlerin emekçileri baský altýnda tutmanýn bir aracýdýr. Görevi kapitalist özel mülkiyeti ve zenginliði korumaktýr. Bu zenginlik ki, baþkalarýnýn emeðinin sömürülmesine yani ücretli emeðe dayanýyor. Zenginliði, toplumu kendi mülkiyetini elde etme biçiminin boyunduruðu altýna sokarak güven altýna alýr. Uzlaþmaz sýnýf çeliþkilerinin ve çatýþmalarýnýn keskin olduðu, karþýtlarýn savaþýmýnýn açýktan açýða yürütüldüðü koþullarda devletin bastýrýcý niteliði hep ön planda olmuþtur. Egemenler sonuç almak için devletin bastýran yapýsýný devamlý güçlendirirler. Bu topraklarda da böyle olmuþtur. Her gelen hükümet, devlet denen baský makinesini biraz daha yetkinleþtirdi. Burjuvazinin dayandýðý eski siyasi üst yapý havaya uçurulmadan emekçi sýnýflar ne belini doðrultabilir, ne de kurtulabilir. 84- 20. yüzyýldaki devrimci ayaklanmalar birer devrim giriþimiydi. Kimisi baþarýya ulaþtý, kimisi baþarýlý olmadý. Sonuca ulaþmayanlar yeni koþullarda tekrar ortaya çýktý. Toplumsal ayaklanmalar devrimle baðý içinde deðerlendirmelidir. Devrimler, kendisini oluþturan proleter ve halk eylemlerinden koparýlarak kavranamaz. Böyle yapanlar bu devrimin diyalektiðini hiç anlamayanlardýr. 31 Mayýs’ta baþlayan ve sonraki günlerde devam eden devrimci halk ayaklanmasý devrim yönünde yapýlmýþ bir giriþimdir, bir devrim giriþimidir. Henüz sonuca varamamýþtýr fakat devam ediyor. Oluþan nesnel ve öznel ortam nedeniyle

yeni devrim giriþimlerini beklemek gerekiyor. Hareket her an ayný tempo, ayný yoðunluk ve ayný þiddetle devam etmez. Zaman zaman yükselebilir ve bir an için bulunduðu noktanýn altýna düþebilir. Fakat mücadele halindeki kitleler çok dinamik, hareketli ve kararlý olduðu için durum her an deðiþebilir. 85- Ezilen sýnýflar ayaklanmaya kendi istekleriyle katýldý. Nüfusun çoðunluðunu oluþturan emekçi insanlýðýn amacý bugünkü baský ve sömürü koþullarýnýn so-

na ermesi ve geleceði kendi gönüllerince kurmaktýr. Hepsi bu toplumdan usanmýþ, bunalmýþ ve acý çekiyor. Gerek ayný koþullarda bulunmalarý nedeniyle gerekse belli bir bilinci temsil etmelerinden dolayý, güçlerini, araçlarýný ve olanaklarýný sokakta, meydanlarda, eylemlerde birleþtirdiler. Bu eylem ve mücadele temelinde bir birleþmedir. Kendilerini ezenlere karþý gerçekleþmiþtir ve devrimci bir birleþmedir. Amaçlarýna, devrimci birleþmenin verdiði güçle varabilirler. 86- Halk kitleleri ezilen ve sömürülen sýnýflarýn köleliðine dayanan bugünkü durumu ve güncel toplumu kendi tarzýnda bir

1

mücadeleyle kendi tarzýnda bir demokrasiyle ve kendi tarzýnda yýðýnsal devrimci organlarla dönüþtürebilir. Komünler, halk meclisleri tipinde, burjuva toplum kurumlarýndan tamamen farklý örgütlenmelere gidilmesi, halkýn burjuva düzen ve burjuva devletle çeliþkilerinin ve bunalýmýnýn derinliðini gösteriyor. Aradaki çatýþma ne denli derinse, bu çatýþmayý çözecek yetenekte politik biçim, politik organ gereksinmesi kendini o ölçüde dayatýr. Burjuva kurumlar, burjuva politik aygýtlar ortaya çýkan bunalýmý çeliþki ve çatýþmalarý çözme yeteneðine sahip deðildir. Yalnýzca güncel toplumun ötesini gösteren devrimci politik biçimler bir çýkýþ yolu gösterebilir. 87- Emekle sermaye arasýndaki mücadelesinin son yüzeli yýllýk tarihi içinde ortaya çýkan Komün, Sovyet, Komite ve Konseyler, yýðýnlarýn bu yeni tip örgütleri, ayaklanma ve iktidar organlarý iki sýnýf arasýndaki açýk çatýþma döneminin, devrimci durum koþullarýnýn ürünüdür. Devrimci dönemin gereklerine denk düþerler. Emekçi sýnýf bu tipte yeni ve devrimci araçlara dayanarak burjuvaziyi yener ve egemen sýnýf durumuna gelir. Bunlar devlet organlarý deðildir. Devletten, devletsizliðe geçiþi temsil ederler. F. Engels, Marx ve kendi adýna konuþarak söylediði gibi bunlara “topluluk” adýný verirler. Fransa’da 1871’de ortaya çýkan Paris Komünü örneðinde somutlanan “Komün”dür. Rusya’da “Sovyetler”dir. Ýtalya’da (1919) ortaya çýkan “fabrika komiteleri ve konseyleridir, daha sonraki toplumsal devrim süreçlerinde þekillenen “halk komiteleri”dir. Ve halkýn devrimci


organlarýdýr. Tek kelimeyle halkýn kendisinin sahneye çýkmasýdýr. 88- Bireyler toplum içinde, toplumla birlikte özgürlüðü alabilirler. Bütün sorun, köleliliðe, baský ve sömürüye dayalý eski toplumun yerine bireylerin özgürce bir araya gelerek oluþturduklarý yeni bir topluma geçmektir. Komün tipi yeni birlik, bireylerin özgür iradelerine dayanýr. Ýnsanlar burada kendini özgür hisseder, özgürce tartýþýr ve özgürce davranýr. Bu onlarýn eylemsel sorumluluklarýný yerine getirmelerine engel deðildir. Tersine, kendilerine þevk, heyecan ve güç verir. 89- Komünal iliþkiler devletin þiddetli saldýrýlarý, baskýsý ve kuþatmasý altýnda kurulmuþtur. Yeni tip iliþki biçimi tam da bu sýrada gerici saldýrýlara karþý verilen mücadele içinde þekillendi ve geliþim gösterdi. Ayaklanma devrimci bir ortam yarattý, devrimci kitle organlarý bu ortamda kuruldu. Kapitalist toplumun doðasýnýn sýnýrlýlýklarý ve bireylerin bölünmüþ kiþiliðinin tersine komünal kuruluþ bireyin kendini çok yönlü, bütünlüklü

ve tam geliþimi koþullarýný yaratýr. 31 Mayýs sonrasý örgütlenen komünlerde, bu kadar kýsa sürede bu denli saldýrý altýndayken bile, kiþi kendini çok yönlü geliþtirecek þartlara kavuþtu. Siyasi iktidarýn ele geçirilmesiyle birlikte, komün toplumda egemen biçim haline gelir ve bireylerin ilerici ve bütünlüklü geliþiminin saðlam temelleri yaratýlmýþ olur. Baþka bir yönden güncel burjuva toplumun engelleri kaldýrýldýðýnda bireyler, özgür ve çok yönlü olarak kendilerini geliþtirecek ortama kavuþmuþ olur. 90- Bugüne dek ortaya çýkan ve emeðin devrimci iktidarýnýn, proletaryanýn devrimci diktatörlüðünün organlarý haline gelen Komün, Sovyet, Komite ve Konseyler, demokrasinin yeni ve tam bir örneðini verirler. Tam ve geliþmiþ bir demokrasiyi

2

uyguladýklarý için eski toplumun siyasal kurumlarýndan tamamen farklýdýr, niceliðin niteliðe dönüþmesidir. Daha burjuva diktatörlüðü altýnda ortaya çýkan bu tip yeni siyasi yýðýn araçlarý ayaklanma yoluyla egemen duruma gelen emekçilerin iktidar dayanaklarý olmayý hedeflemelidir, daha doðrusu bu araçlar devrimi baþarýya taþýdýkça, kendileri de devrimci egemenliðin dayanaklarý olurlar. Hedef ve görev, toplumun kendisinin dönüþümüdür. Toplumun radikal dönüþümü için devrim bir zorunluluktur. 91- Þimdi bir nüve halinde ortaya çýkan komün, halk meclisleri, sýnýf mücadelesi þiddetlendikçe isyan ve ayaklanmalardan geçtikçe olgunlaþýr ve en tam biçimine doðru ilerler. Toplumun dönüþümündeki rolü ve önemi daha sonra daha iyi anlaþýlýr. Daha doðrusu asýl önemini toplumun dönüþümüyle kazanacaktýr. Çünkü eski toplumdan yeni ve daha ileri bir topluma geçiþin etkin siyasi araçlarý rolünü oynarlar. Bugünden halkýn kendi tarzýnda demokrasiyi gerçekleþtirdiði komün, halk meclisleri, iþçi komite ve konseyleri, halkýn devrimci iktidar koþullarýnda, sosyalizm koþullarýnda demokrasinin en geniþ þeklini de yaþama geçireceklerdir. Demokrasinin en geniþ biçiminde -proleter demokrasi- halk kitleleri kamusal yönetim iþlerine en geniþ biçimde katýlacak ve giderek devlet olmayan proleter devlet de gereksizleþecek ve sönecektir. Toplumun bir kesiminin, toplumun diðer kesimi tarafýndan sömürülmesi sona erdiðinde sýnýf çeliþkilerinin kalkmasýyla birlikte her bireyin özgür geliþim koþulu herkesin özgür geliþiminin koþulu olur. 92- Yeni tip devrimci örgütlenme kapitalizm tarafýndan geliþtirilen maddi koþullara baðlý olarak ortaya çýkar. Sýnýf savaþýmýnýn ilerlemesi ve derinleþmesi temelindeki maddi iliþkilerin geliþimiyle sýký sýkýya baðlantýlýdýr. Ýnsanlarýn kafasýnda beliren yeni düþünceler, eleþtiri mizah sanat vb. kendi toplumsal varlýk


koþullarýnýn bir ifadesidir. Kendi aralarýnda yeni tip iliþkilere giren bireyler tüm bu koþullarýn bilinciyle hareket ediyor. Ama biz, tarihi edilgen yönüyle deðil, etkin yönüyle ele alýrýz. Varolan koþullarý durumlarý ve iliþkileri deðiþtirmek için aktif bir çaba sürüp gidiyor. Haftalardýr devam eden halk ayaklanmasýna bakýldýðýnda, bu çabanýn ne kadar etkin olduðu açýk olarak görülür. 93- Burjuva toplumun gri, heyecansýz, yozlaþmýþ, tutkusuz, eleþtirisiz, mizahsýz, sýkýcý, usanç verici iliþkileri, tek

kelimeyle çöküntü içindeki yaþamýna karþýlýk, ayaklanmanýn yarattýðý ortam ve bu ortamda þekillenen yeni tip halk örgütleri ve yeni sosyal iliþkiler, canlý, coþkulu, insanlarýn içinde özgürce hareket ettikleri toplumun ayaða kalkýþýnýn zeminlerini yaratýyor. Bir tarafta bozulmuþ, çürüyen, çözülüp daðýlan güncel toplum diðer taraftan yaþamda geliþen, ilerleyen, yeni bir toplumu, yeni bir iliþkiyi ve yeni bir yaþamý önceleyen devrimci örgütlenmeler. Bir taraf kaybederken diðer taraf daha yeni baþlýyor. Bu yüzden, yeni iliþkiler ve yeni sosyal örgütlenme, toplum için bir çekim merkezi oldu. Yeni, özgür ve hümanist olan, her tarafta benimseniyor, yaygýnlaþýyor ve güçleniyor. 94- 31 Mayýs sonrasý yeni bir devrim dalgasý baþladý. Daha doðrusu bir süreden beri ortaya çýkan ve büyüyen devrim dalgasý, ayaklanmayla büyük bir sýçrama gösterdi. Yükselen bu devrim dalgasý, kesin olarak sonucuna dek götürülmelidir. Baþarýlý bir sonucun ön koþulu, devrimi gerçekleþtirmektir. Yapýlmasý gereken elde edilen ilk sonuçlarda ortaya çýkan olanaklarla o-

yalanmamak, elde edilen ne varsa, tüm araç, mevzi ve olanaklarla ivedi bir görev olan devrimi baþarýya ulaþtýrmaktýr. Dönemin gerektirdiði, zorunlu yaptýðý bir dizi devrimci görevlerden söz ediyoruz. Burada iþçi sýnýfýnýn ve halk kitlelerinin önündeki en büyük engel dönemin sýnýf savaþýmýnýn bir gerekliliði olan devrime dair görevleri yerine getirmeyi ilerinin bir sorunu olarak gören ertelemecilerdir. Eðer ertelemecileri dinlersek zafer hiçbir zaman gerçek olmayacaktýr. Çünkü koþullar ne kadar uygun olursa olsun, onlar yine de devrimi hedeflemeyeceklerdir. Bugünkü olgunluk düzeyinde olmasa da son kýrk beþ yýl içinde çeþitli kez patlayan devrimci dalgayý ileriye taþýma ve olanaklý en iyi sonucu alma durumu doðdu ama ertelemeci küçük burjuva sosyalizminin oluþturduðu engeller nedeniyle sonuç alýnamadý. 95- Doðmuþ olan ortam her sýnýf ve politik grubu etkiledi. Devrimci bir siyasal ortam yeni oluþmuyor, fakat ayaklanma günleri de ortamýn devrimci politik karakteri öylesine belirgin ve gözle görülür oldu ki, reformistler bile beliren deðiþimi kabul etmek durumunda kaldýlar. Durumun eskisi gibi olmayacaðýný kabul etmeyen yok. Devrimci deðiþimden sonra hepsi daha fazla devrimci laflar etmeye baþladý. Gerçek durumlarý, yani gündelik pratik politikalarý, pratik çabalarý ve politik eylemleri ise baþka bir yönde ilerliyor. Hepsi de halk içindeki çalýþmalarýný, iþçilere yönelik çabalarýný arttýrdý. Bu kadar büyük kitle gücü açýða çýktýktan sonra, hepsinin kitle içinde parti çalýþmasýna bir hýz vereceði çok açýk. Peki bu pratik ne adýna yapýlýyor. Günlük pratik eylemler, devrimi düþünerek, devrimi hedefleyerek yapýlmýyor. Tüm pratikleri reform adýna, iyileþtirmeler adýna yapýlýyor. 96- Ayaklanmayý günlerce sürdürecek denli kararlý, tutarlý ve ýsrarlý bir davranýþ sergilendi. Bu devlete, açýktan açýða bir meydan okumaydý. Devlete ve tekelci ser-

3

mayeye ilk defa meydan okunmuyor. 68’den bu yana devlete karþý mücadele veriliyor. Ýsyan ediliyor, baþ kaldýrýlýyor. Üstelik daha az bir güçle, daha sýnýrlý olanaklarla ve daha zayýf bir kitle desteðiyle. Bu kez daha büyük bir güçle harekete geçildi ve daha ileri gidildi. Eðer devlete, tekelci burjuva düzene böylesine yüreklice meydan okunmasaydý, devrimci mücadele bugünlere gelemezdi. Duruma boyun eðer, düzene yedeklenir ve devrimci olmaktan çýkardý. Yürütülen cesur eylemler, egemenlere meydan okuma, toplumu derinden etkiledi, yüreklendirdi. Yapýlan gözüpek devrimci giriþimlerin geleceðe etkisi bugünden ortaya çýkmaya baþladý. Artýk çok daha büyük kitle topluluklarý baþkaldýrýyor. Halk kitleleri devrimci olandan etkileniyor ve devrimci olana yöneliyor. 97- Halk kitleleri devrimci tarzda dönüþtü. Barikatlarda, sokaklarda, meydanlarda verilen savaþým devrimci tarzdaydý. Daha önce dar devrimci gruplarýn mücadele tarz ve yöntemleri giderek daha geniþ yýðýnlar tarafýndan benimsendi, içselleþtirildi ve uygulamaya geçildi. Devrimci mücadele tarzý genel ayaklanmayla birlikte iyice yerleþti. Ezilen ve sömürülen sýnýflarýn kadýnlarýn ve gençliðin devrimci savaþým temelinde hareket etmesinin, sýnýf mücadelesinin geleceði açýsýndan büyük önemi var. Devrimci savaþým yürüten kitleler, devrimin zaferinin güvencesidir. 98- Yeni tip örgütlerde alýnan kararlara doðrudan katýlan, özgürce davranan kitleler demokrasiyi tutarlýca iþlettiði için alýnan kararlarý ve kendi seçtiði temsilcileri denetleyebilir ve istediðinde deðiþtirebilir. Ýþçiler ve halk parlamentoya gönderdiði temsilcileri aracýlýðýyla burjuvazi üzerinde baský uygulayamaz, tersine halkýn temsilcileri egemen sýnýf tarafýndan yozlaþtýrýlýyor, çürütülüyor ve etkisizleþtiriliyor. Burjuvazi, parlamentoda emekçilerin duygularýný, emekçilerin kendi temsilcileri eliyle denetleyebiliyor. Halkýn parlamentodaki temsilcileri, burjuvazinin iradesinin yasallaþmasý demek olan burjuva hukukun sýnýrlarýna tabi tutuluyor ve egemenlerce belirlenen koþullar içinde hareket ediyor. 99-Dünyada ortaya çýkan baþkaldýrý-


lar, kapitalizmin yalnýzca ekonomik yapýsýna karþý yönelmiyor, ayný zamanda bu toplumsal sistemin politik üst yapýsýna karþý da yapýlýyor. Burjuva toplumun siyasi üst yapýsý, emekçi sýnýfla çeliþki ve karþýtlýk içinde. Ýþçiler, emekçiler, siyasi üst yapýya, devlet iktidar aygýtýna karþý büyüyen bir mücadele içinde. Parlamento bir devlet kurumudur. Dolayýsýyla devrim mücadelesi, burjuva parlamentarizmine karþý yürütülen mücadeleyi de kapsar. Kýsacasý kitlelerin devlete karþý verdiði mücadele onun tüm kurumlarýný kapsayan bütünsel bir mücadeledir. 100- Halk kitlelerinin yeni yýðýnsal örgütleri burjuva politik kuruluþlardan nitel olarak farklýdýr. Tepedekilere karþý verilen mücadele içinde oluþturuldular. Yani burjuva politik aygýtla karþýtlýk ve savaþým içinde. Devrimin baþarýya ulaþmasýyla burjuva kurumlarýn yerini alacaklar. Bugün daha nüve halinde ve zayýf olsalar da nitelikleri ve geliþme yetenekleri nedeniyle burjuvazinin egemenliðini devirebilirler. Ýþte bu devrimci nitelikleri nedeniyle tekeller ve iktidar büyük bir güçle, yeni kitle örgütlerinin üstün yürüyor. Bu durum devrimci yýðýnlarýn siyasi iktidarý almasýna bir zorunluluk olduðunu açýklýyor. 101- Bu sürecin göze çarpan bir yönü, ayaklanmaya katýlanlarýn eðitim ve kültür düzeyinin yüksek olmasýdýr. Bu bize özgü deðil. Son dönemlerde patlayan dünyadaki tüm isyan ve devrimlerde ayný gerçekle karþýlaþýrýz. Bazý ülkelerde daha az diðerlerinde daha fazla fakat genel olarak eðitim düzeyi yüksek milyonlarca insan sistem karþýtý eylemlere katýlýyor. Her ülkenin kapitalist dünya pazarýna baðlanmasý, uluslararasý rekabet, dünya pazarýnda daha iyi yer edinme her ulusu eðitim ve teknik yönden üretici güçleri geliþtirmeye zorluyor. Öte yandan kapitalizm altýnda bilim ve sanat büyük bir geliþme gösterdiyse bunun sebebi günümüzde burjuvazinin bilim ve sanat olmadan artý deðere el koyamamasýdýr. Sonuçta bilimle uðraþan insanlarýn sayýsýnda belirgin bir artýþ görülüyor. Bu topraklarda yoðun olarak 60’lý yýllardan sonra yüksek okul mezunu insanlarýn sayýsýnda görülen artýþ günümüze kadar daha da ileri rakamlara vardý. Birçok alanda çalýþan ve daha çok kafa emek-

çisi durumunda olanlarýn yaþam koþullarý gitgide bozulmaya baþladý ve iþçilerin yaþam düzeyine düþtü. Kimisi iþsiz olan beyaz yakalýlar, mavi yakalýlarla ortak eylemlere sürekli katýlým saðlayan gücüdür. Bu da sisteme baþkaldýranlarýn toplumsal tabanýnýn ne denli geniþ olduðunu gösteriyor. 102- Eylem, insanlarý kýsa sürede deðiþtirdi. Daha önce eylemlere katýlmayan insanlarý bu kadar kýsa zaman diliminde deðiþtiren devrimci eylemin gücüdür, sokaklarýn eðiticiliðidir. Devrimci mücadelenin, kitlelerin eðitilmesinde oynadýðý role sürekli deðinen devrimci marksizmin bu görüþü canlý yaþam tarafýndan doðrulanmýþtýr. 31 Mayýs ve sonrasýnda yer alanlarýn tümü ilk defa eyleme katýlýyor deðiller. Mücadele uzun yýllardýr sürüyor. Ve bu

tilmiþtir ve eðitilecektir. Bizim söylediðimiz kitlelerin eðitiminde aðýrlýk noktasý eylemin, mücadelenin eðiticiliðinde olmasýdýr. Bugün toplum bilgi edinme, eðitsel öðeler almanýn zengin ve çeþitli araçlarýna ve olanaklarýna sahiptir. Ama 31 Mayýs pratik mücadelenin bunlarýn içinde eðiticilikle deðiþimde nasýl baþat bir rol oynadýðýnýn ikna edici bir örneðidir. 103- Bugüne dek verilen büyük mücadele deneyimi kolay bir zafer elde edilemeyeceðini yeterince göstermiþtir. Onca mücadeleye, aðýr bedellere ve büyük özveriye raðmen henüz bir zafer durumundan söz edemeyiz. Fakat doðmuþ olan uygun durum bir devrime, devrimin zaferine çevrilebilir. Bunun için ortaya çýkacak aðýr sonuçlarý göze almak gerekiyor. 31 Mayýs’ta verilen kayýplar ve büyük sayý-

mücadeleye çok sayýda insan katýldý, eylemin eðiticiliðinden geçti. Eyleme, savaþýma dayanmadan emekçiler ne etkin olabilir ne de isteklerini kabul ettirebilirlerdi. Yine devrimci öðrencilerin mücadelesi on yýllarý alýyor. Güncel topluma karþý verilen savaþýmda devrimcileþmiþ, dönüþüme uðramýþ hayli kalabalýk bir kuþak yetiþti. Dernekler, sendikalar, kültür sanat kurumlarý da ezilen sýnýflarý, gençliði, kadýnlarý eðitmiþ ve deðiþtirmiþtir. Kesintili de olsa, bu kurumlarýn çalýþmalarý uzun dönem sürmüþtür. Bu süre çok sayýda insanýn sosyalist eðitimi için yeterlidir. Eðitsel amaçlý kuruluþlarda çok sayýda insan eði-

da yaralý, gözaltý, tutuklama bedeller ödenmeden sonuca ulaþýlamayacaðýnýn herkesçe iyice anlaþýlmasýný saðlamýþtýr. Bugün daha ileriye gidebilir ve kesin bir sonuç alabiliriz. Yeter ki, bunu göze alalým. 104- Burjuva toplum çeliþkiler ve karþýtlýklar içinde ilerliyor. Bir tarafta her türlü ilerlemenin meyvelerini kendine mal eden toplumun bir kesimi diðer tarafta bunlardan yoksun olan sefalet ve yoksulluk içindeki toplumun diðer kesimi. Düþman sýnýflar arasýndaki çeliþkiler çok keskin. Keskin çeliþkiler ve karþýtlýklar içinde evrimlenen bu toplumsal yaþam devrim üretiyor.

4




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.