Üç aydýr elektrikleri yok. Sular kesik. Kýþ bastýrdý, giyecekleri yok! Van’da depremzedeler donmak üzere. Depremzedeler TOKÝ’nin yaptýðý konutlara yerleþtirilmedi. Ýki yýldýr 20 metrekarelik konteynerlarda yaþýyorlardý. Þimdi oradan da atýlýyorlar! Boþaltýlmasý için elektrik ve su verilmeyen konteynerlardan baþka gidecek gidecek yeri olmayan en yoksul 150 aileden 20’si 28 Aðustos’ta açlýk grevine baþladý. 6 yaþýndaki Öznur yetersiz beslenme ve soðuk algýnlýðýndan yaþamýný kaybetti. Depremde hayatlarýný kaybetmediler, kapitalizm tarafýndan adým adým ölüme sürükleniyorlar. Buna izin vermeyelim! Ayaða kalkýn! Ýnsanlýðýnýzýn donmasýna göz yummayýn!
İnsanlığın Donmasına İzin Ve r m e y i n
FABRİKALAR TARLALAR SİYASİ İKTİDAR HER ŞEY EMEĞİN OLACAK
4 - 18 Aralık 2013 / S 247 / 1 TL
ASIL GÖREV ŞİMDİ!
22 Kasým 2013’te yeni bir operasyon oldu ve bu defa polis “MaNYaK’ý yakaladýk” diye çýktý kamuoyunun karþýsýna. 8 ilde eþzamanlý olarak yapýlan operasyonda 14 kiþi gözaltýna alýndý, aralarýnda 2012 operasyonunda tutuklananlar da vardý. Gözaltýndakilere sorulan sorular ise “Red Hack’e ne den me saj at týn”, “ce za e vin de i ken na sýl hack yap tý nýz”, “sen MaN YaK mý sýn”, “MaN YaK han gi niz”...
2 Devrimci Taktik-2 C.Dağlı
Özelleştirme saldırısıyla karşı karşıya olan Yatağan, Yeniköy, Kemerköy termik santralleriyle, GELİ Ocağı işçileri, 25 Kasım günü Resmi Gazetede yayınlanan özelleştirmeyle ilgili ilanın yayınlanmasının ardından eylem kararı aldılar. Saat 16.30'da Cumhuriyet Meydanı'nda buluşan işçiler, yolu kapatarak "Hükümet Şaşırma Sabrımızı Taşırma", "Asla Yalnız Yürümeyeceksin" sloganları ile Sınırsızlık Meydanı'na ve AKP binasına yürüyüşe geçti.
3
Gezi Ruhu Ve HDP 2
Umut Çakır
DÜN TEKEL ÝÞÇÝSÝ BUGÜN 4/C’LÝ
YATAĞAN İŞÇİLERİ ÖZELLEŞTİRMEYE KARŞI
REDHACK OPERASYONU: MaNYaK KİM?
4
Gençliği Kazanacağız Taylan Işık
5
Ethem Sarısülük'ün katili polis Ahmet Şahbaz, duruşmada “katil taş atanlardır” diyerek eylemcileri suçladı. Sanık avukatı ise daha da ileri gitti, Ethem'in ailesine dönerek "katil arıyorsanız aynaya bakın" deme yüzsüzlüğünü gösterdi. Katil ve onun savunucuları, katili koruyup kollayanlar, rütbe verenler... Bu halk, emeğin özgürlüğü için dövüşenler aynaya gönül rahatlığıyla bakabiliyorlar. Siz, yüzünü gözünü takma bıyıkla, kaşla gizleyecek kadar halktan ve kendi yüzünden korkan siz, boğazınıza kadar kana batmış olarak siz, aynaya bakabilecek misiniz! Katil, aynaya bak! Her ayaklanmanın yazgısıdır yaşanan. Düzeni tesis etme derdindeki karşı-devrim, ayaklanma sonrası insan avına çıkar. Kendi katillerini koruyup kollarken, ayaklanmacıları zindanlara doldurma, baskı altına alma, sindirme, yok etme girişimlerini yoğunlaştırır. Ayaklanmacı güçler!.. Bir ayaklanmayı gerçekleştirme cüretini gösterenler... Asıl görev şimdi başlıyor. Düzenin bu sindirme ayinlerine, bu “cezalandırma seferlerine” karşı en güçlü dayanışmayı örmek, tüm bu baskıları göğüslemek, ayaklanmanın moralini yüksek tutmak gerekiyor. Her gözaltı ve tutuklama girişimine karşı güçlü bir ses vermek, her davayı en geniş yığınlar halinde sahiplenmek, sokakları asla boş bırakmamak en acil görevimizdir!
Editör
Böyle resim kullanmak tarzýmýz deðil ama çok þey anlatan bu
“KAK MESUD” MU DEDİNİZ?
Özelleþtirme kapsamýnda kapanan iþletmelerde çalýþan iþçiler nerededir þu anda diye merak ettiniz mi? Ankara’da bir kent kuran Tekel iþçileri nerdedir diye kendinize sordunuz mu hiç? Biz sorduk ve düþtük yola... 4/C statüsünde çalýþan iþçilerin durumunu inceleyelim dedik.
10
“Çocuklar Öldürülmesin Þeker de Yiyebilsinler” 7 Umut Güneş
resmi okurlarýmýzla paylaþmamak büyük bir eksiklik olurdu. Son dönemlerde, tüm geçmiþi ve sýnýfsal karakteri unutturularak bir “kahraman”, bir “Kürt Büyüðü” diye yutturulmaya çalýþýlan Barzani’yi bundan daha iyi anlatacak resim herhalde bulunmaz. Resim bundan 21 yýl öncesine ait. Resimde görülenler, dönemin Türk Jandarma Genel Komutaný Eþref Bitlis, Celal Talabani ve Barzani. Bu ikili 21 yýl önce, Kürt halkýna karþý en kanlý katliamlarý gerçekleþtiren Jandarma örgütünün baþý Eþref Bitlis ile ne yapýyorlardý?
Sonun Başlangıcı Mı Başlangıcın Sonu Mu? 8 Ali Varol Günal
3
Gezi Günlüğü Sıla Erciyes
11
2
4 - 18 Aralık 2013
REDHACK OPERASYONU:
DEVRÝMCÝ TAKTÝK -IIBAŞYAZI C. Dağlı Yeni Tip Örgütlenmeler Komünler Komite Ve Konseyleri Yaygınlaştırmak Komünler, komite ve konseyler, emekçilerin yeni tipte örgütlenmeleridir. Komite ve konsey örgütlenmesi, bizde uzun süredir çok sınırlı ve nüve biçiminde de olsa vardır. Haziran’dan itibaren rolleri, etkileri ve önemleri iyice arttı. Kitleleri etkileme bakımından diğer sınıf ve yığın örgütlenmelerini (sendika vs.) geride bıraktılar. Bu tipte devrimci mücadele araçlarını en geniş biçimde yaygınlaştırmak en önemli, en öne çıkan görevlerimiz arasındadır. Bu araçlar ne denli yaygın olursa ayaklanma, sağlam dayanaklar temelinde daha etkileyici biçimde örgütlenir. Burjuvazi devrime kadar daha kısa sürede ve daha kolay olur. Bu nedenle işçilerin devrimci partisi bu örgütleri, bu ayaklanma organlarını en geniş biçimde yaygınlaştırmak için olanca gücüyle bir uğraş içinde olur. Kitlelerin Tüm Yıkıcı Ve Devrimci Güçlerini Birleştirmek İşçi sınıfı amacına, ezilen ve köleleştirilen emekçi kitleleri, tekelci sermaye ve faşist devlete karşı birleştirerek varabilir. Güncel burjuva devletin görevi, emekçi ve sömürülen kitleleri, sermayenin egemenliğine kölece boyun eğdirmektir. Bu amaçla tüm yığınları baskı altında tutar. Dolayısıyla burjuva devleti yıkmak, burjuvazinin egemenliğini devirmek ezilen ve sömürülen tüm kitlelerin çıkarınadır. Halk yığınları ancak bu hedef etrafında birleştirilebilir. Bu devrimci bir birleşmedir. Ezilen bir ulus olan Kürt ulusunun ve ezilen tüm ulusal toplulukların demokratik hareketini, devrimci hareketini burjuvazinin devrilmesi mücadelesinde birleştirmek, proleter sınıfın devrimci görevidir. Türkiye ve Kürdistan devriminin birleşik karakteri tüm ulus ve ulusal topluluk işçi ve emekçilerin hareketinin birleştirilmesini gerektirir. Devrimci Ajitasyon Devrimci Propaganda Halk ayaklanması, devrimci ajitasyonun, yığınları devrime yönlendirmedeki rolünü ve önemini tüm çarpıcılığıyla gözlerimizin önüne serdi. Devrimci iktidarın kurulması yönünde bir ajitatif çalışma yapılmazsa, yığınların ayaklanma sırasında nasıl bir belirsizlik içine düştüklerini hep birlikte gördük. Bunda uzlaşmacı küçük burjuva hareketlerin rolü oldu. Yığınlar devrimcilerin etkisiyle kısa sürede toparlandılar. İşçi sınıfı ve emekçi halk kitleleri devrimci iktidar yönünde yönlendirilmez, devrimci içerikte ajitasyon yapılmazsa, yığınlarda ne yapacağı, nereye gideceği sorununda bir belirsizlik doğar. Belirsizlik kararsızlık getirir. Kararsızlık ise isyan ve ayaklanmada yenilgiye yol açar. Leninist Parti, günlük mücadelesinde yığınlar içinde eylemlerde devrimci ajitasyona belirgin bir ağırlık veriyor. Halk ayaklanması devrimci ajitasyonun yanında, devrimci propagandanın da önemini etkin bir araç olarak öne çıkardı. Neyin propagandası? Öncelikle proletaryanın devrimci programının propagandasıdır. Devrimin güncelliğinden hareketle, devrimin gerekliliğinin, kaçınılmazlığının ve zorunluluğunun propagandası. Devrimci sloganların daha da öne çıkartılması. Devrimin, emeğin devrimci iktidarının, sınıfsız toplumun propagandası edilemez ve bu yönde politika izlenmezse, tüm devrimci öfke patlamasına rağmen yığınlar ılımlı, geri, uzlaşmacı bir politik çizginin etkisine girebilirler. Geçici Devrim Hükümeti Devrimci ayaklanma, Geçici Devrim Hükümeti sorununu –devrimci iktidar sorununa bağlı olarak- hareketin önüne koymuştur. Haziran’dan bu yana süren eylemler, bu sorunun bütün ciddiyetiyle ele alınmasını gerektiriyor. Devrimci durum, devrimci süreç, halk ayaklanması, kitle eyleminde olağanüstü artış, her yerde devletle çatışma demektir. Böylesine yoğun devrimci bir ortamda böylesine büyük bir devrimci yükseliş sürecinde, böylesine kısa sürede büyük gelişmenin yaşandığı bu dönemde, Geçici Devrim Hükümetini bugünden ele almak bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Bu soruna net, açık ve kesin bir yanıt verilmelidir. Yalnızca devrimi ileriyi bırakan –ve bu yüzden sistemin yırtığını, söküğünü onarmakla uğraşanlar- ertelemeciler, devrimci bir hükümet konusunun üstünden atlarlar. Bu çevrelerin gerçekten devrime yaklaşımları son derece yüzeysel, dar kafalıca ve kabadır. Geçici Devrim Hükümetinin önemini kavramamaları bu yüzdendir. Bu küçük burjuva çevreler, Haziran öncesi gelişmenin ve sınıf kavgasının bir ayaklanmaya doğru olduğunu göremediler. Sahip oldukları anlayışları bunun önünde engel. Yığınları yıllarca kendi geri politikalarıyla oyaladılar. Büyük Haziran Ayaklanması, tüm bu geri ve uzlaşmacı politikaları açığa vurdu. Geri olan ne varsa su üstüne çıkarken, Leninist Parti’nin devrimci görüşleri ise ön plana geçti ve ağırlığını arttırdı. Küçük burjuva siyasi çevreler bu etkiden yararlanmak için Leninistlerin görüşlerini, politikalarını ve sloganlarını daha fazla kendinlerine maledip kullanmaya başladılar. Leninist Parti’nin görüşlerini tarihin gelişimi tarafından geçerli not almıştır. Etkisi bu yüzden gitgide artmaktadır. Sınıf mücadelesi çeşitli süreçlerden, kavga biçimlerinden geçerek, devrimin patlak verdiği bir noktaya gelmiştir. Devrimci zafere kadar götürmek, devrimci işçilerin ve işçilerin devrimci partisinin görevidir.
MaNYaK KİM?
Devrimci olmak, sosya ça lý þý lý yor, suç suz in san la rý ser best bý ra kýn” açýklamasýndan sonyalist olmak, her alanda ra AKP’nin TBMM Grup Baþkanlýðýnýn internet sitesini hackledi sermayeyle diþediþ ve baþbakan Erdoðan’ýn aðzýndan “bu komik operasyon için özür bir kavgaya giriþdilediði” mesajý yayýmladý. mek, bedeller ödeSerbest býrakýlan 14 kiþiden biri olan Taylan Kulaçoðlu savcýmeyi göze almak nýn itirazý sonucu Ankara TMK mahkemesinin verdiði tutuklama demek. Meydankararý ile 28 Kasým akþamý iþyerinden “MaNYaK olduðu” ve “haklarda, zindanlarkýnda tutuklama kararý olduðu” gerekçesi ile yakalandý ve Ankada, okulda ra’ya görütülmek üzere yol tutuklamasý verildi. Ýçiþleri bakaný fabrikada, kentte Muammer Güler’in “Sor gu da ser best bý ra kýl dý lar a ma sav cý la rý köyde... ve özellikmýz i ti raz e de cek ler dir” demesi ile, “yargýya talimat” açýkça görülle günümüzde “sadü. “MaNYaK’ýn Taylan Kulaçoðlu olduðu” fikrine nasýl ulaþtýklarý nal dünyada”... sorulduðunda, siber polis: “Bir soh bet o da sý o lan MIRC’ta ‘ManRedHack, yani Kýzýl yak’ýn ko nuþ ma la rý na u laþ týk. Man yak, ‘as ker lik so ru nu ol du ðu nu, Hackerlar, kavganýn bu alaký sa sü re ön ce de de si nin ha ya tý ný kay bet ti ði ni, nýnda en önde yer aldýlar. Tüm on dan ge le cek mi ras la as ker lik i çin ge re ken padevrimciler gibi, onca baskýya, saldýrýya raðmen “cepra yý bu la ca ðý ný yaz dý. Man yak’ýn Fran sa’da heyi” terketmediler. Savaþmaktan geri ya þa dý ðý ný ön ce den tes pit et miþ tik. Bu ko nuþ durmadýlar. ma nýn ar dýn dan Fran sa’da ya þa yan ve bir Devlet tehdit etti, “Fil Hamdi” miya ký ný ný ya kýn za man da kay be den le ri ta ra sali, her defasýnda RedHack’çileri yakadýk. Bu kri ter le re u yan 6 bin 800 ki þi var dý. ladý, dað taþ Kýzýl Hacker doldu! Þubat Bu ki þi le rin i çin den as ker lik so ru nu o lan 2012’de 17 kiþiyi gözaltýna alýp 7’sini kim la rý bul duk, 600 ki þi ye u laþ týk. Ýç le rin den olduðuna bakmadan apar topar F tiplerine en i yi bil gi sa yar kul la nan Tay lan Ku la gönderen devlet, bir delil bulamayýnca duçoð lu’ydu, biz de o nun Man yak o la bi ruþmalarda onlarý da serbest býrakmak zorunle ce ði ni dü þü nü yo ruz.” diyecekti. da kalacaktý. RedHack otomatik olarak “terör Aziz Nesin’in “Fil Hamdi”sini örgütü” ilan edildi. “Tek silahýmýz klavyemiz” kýskandýracak bir hikaye! 600 aday idiyen Kýzýl Hackerlar, eyleme devam etti. Güçinden bir Fil Hamdi, pardon MaNcünü emekçilerden alan, emeðin ve özgürlüðün YaK bu þekilde yaratýlmýþ oldu! saflarýnda yer alan bir güç asla kaybetmez, asla “Devletin güvenliðine ve siyalnýz kalmaz. yasal yararlarýna iliþkin gizli kalmasý gere22 Kasým 2013’te yeni bir operasyon oldu ve ken bilgileri açýklama, suç iþlemek amacýyla örgüt bu defa polis “MaNYaK’ý yakaladýk” diye çýktý kakurma, devletin güvenliðine iliþkin gizli belgeleri temin etme” ile muoyunun karþýsýna. 8 ilde eþzamanlý olarak yapýlan suçlanan Taylan Kulaçoðlu’nun “yurtdýþýna kaçma ve delilleri kaoperasyonda 14 kiþi gözaltýna alýndý, aralarýnda 2012 operasyonunrartma þüphesi” ile tutuklandýðýný söyledi savcýlýk. Oysa zaten “adli da tutuklananlar da vardý. Gözaltýndakilere sorulan sorular ise “Reddenetim” altýnda tutuluyordu. Taylan gözaltýnda iken bir arkadaþý Hack’e ne den me saj at týn”, sosyal medyada sitem ediA vu ka tý þu nu söy lü yor bi ze: “Biz ler bu hak sýz lý ða sus ma ya ca ðýz. “ce za e vin de i ken na sýl hack yapyordu: “bu ka dar i yi bil gi Bu ra da, ma su mi yet ka ri ne si çið ne ni yor. ‘Þüp he den sa nýk ya rar la nýr’ tý nýz”, “sen MaN YaK mý sýn”, sa yar bi li yor dun da ne den il ke si ge re ði bir ki þi nin a tý lý su çu iþ le yip iþ le me di ði ne da ir en u fak bir “MaN YaK han gi niz”... 5 kiþi tubir haf ta dýr ev de ki mo de þüp he da hi ol sa, suç suz ka bul e dil me li dir. Ma sum bir ki þi nin ce za tuklama talebiyle mahkemeye mi tak ma dýn?” Taylan ise lan dý rýl ma sýn dan sa, suç lu bi ri nin ser best bý ra kýl ma sý yeð len me li dir. sevk edildiðinde avukat Efkan “Ba þý mýz dik, gü lüm se me Bu dos ya da ‘giz li lik ka ra rý’ ne de niy le sa vun ma hak ký en gel le ni yor. Bolaç “Sav cý lýk i fa de le ri bit ti. Þu ye de vam e di yo ruz. Be nim Bun l ar, ev r en s el hu k uk il k e l e r i d ir. Bu dos y a d a tüm ev r en s el hu k uk an bu ra da Man yak ol du ðu id di a suç suz lu ðu mu ka nýt la ma il ke le ri çið ne ni yor. e di len 3 ki þi var. Ký sa çö pü çe ken yo lun da siz fe da kar dostTay lan’ýn tu tuk la ma ka ra rý mad de 100’e gö re ve ri li yor. Ya ni 1Man yak ol sun de ni le cek di ye la rým dan baþ ka kim sem Kuv vet li suç þüp he si. Bu ko nu da el le rin de ol du ðu nu söy le dik le ri dekork mak ta yým” diyerek olayýn yok. Ya ným day sa nýz öz gü lil ler te le fon ko nuþ ma la rý ve chat me saj la rý. 2-Kaç ma þüp he si. Ki bu trajikomik niteliðini gözler önürüm” diyordu. ko nu da za ten ad li kont rol ve yurt dý þý na çý kýþ ya sa ðý var, ev ve ad re si ne serdi. Ve bu 5 kiþi de serbest Ve götürüldüğü Metbel li, i ki se fer dir ge lip iþ ye rin den a lý yor lar. 3-De lil ka rart ma þüp he si. býrakýldý. ris’ten de selam gönderiBu ko nu da da tüm bil gi sa yar la ra, cep te le fon la rý na vb de lil le re el koTüm operasyon süresince yor herkese: “Du rum nul muþ du rum da. Bu ko þul lar al týn da tu tuk lu luk en a ðýr ted bir dir. RedHack eylemlerini sürdürdü, i yi dir, çün kü ger çek ler “14’ümüz de ye ri miz de du ru yo dev rim ci dir. Has ret ve Ad li kont ro lün ye ter siz ka la bi le ce ði bir du rum yok tur. Ve ‘ma su mi yet ruz, ye ni Ut ku Ka lý lar ya ra týl ma Sev gi i le. Ba þý mýz Dik”. kor ku suz dur’. So nu na ka dar hak ký mý zý a ra ma ya de vam e de ce ðiz.”
Sami Tunca’dan Mektup Var
ÝDAMLARA SON
Merhaba Dostlar, Yoldaþlar; Tutuklanalý neredeyse 2 ay oldu. Bu zaman bazý þeyleri daha iyi kavramama neden oldu. Ýnsan devrimci mücadelenin içinde zindanlara kýsa zamanda alýþýyor. Çünkü burada da mücadele bir þekilde devam ediyor. Her gün yeni þeyler öðreniyorsun burada, imkansýzlýklar yaratýcýlýðý geliþtiriyor. Zindandakiler yaratmaya alýþmýþ. ... Gazete meselesine gelince... Þimdi gazetemizi daha hýzla sahiplenip daha hýzlý bir þekilde kitlelere ulaþtýrmak zorundayýz. Herkes bulunduðu bölgede doðal muhabir olmalý haber önemi olan þeyleri hemen yayýnýmýza ulaþtýrmalýyýz. Gezi sürecinde medyanýn deðerlendirildiðinde neler yapýlabileceðini açýk þekilde gördük. Þimdi ise bunu kendi açýmýzdan yaygýnlaþtýrmak ve yapmak zorundayýz. Okur toplantýlarý yapmalý ve gönüllü daðýtýcýlar bulmalýyýz. Her okuyucumuz belli anlamda gazetemizin daðýtýmcýsý olabilir, olmalýdýr. Unutmayalým, ulaþtýrdýðýmýz her gazete yeni bir insan ve yeni bir okuyucudur. Þimdi daha fazla yorulacaðýz ama kýsa sürede yayýnýmýzý daha kýsa aralýklarla çýkarmak için çaba harcamalýyýz. Haydi hepimize kolay gelsin diyeyim.
Ýnsan Haklarý Derneði 20 Kasým günü Ýran Konsolosluðu önünde “Ýdam Cinayettir, Ýran’da Ýdamlara Son” diyerek bir basýn açýklamasý yaptý. Bunun için onlarca çevik kuvvet otobüsü bekletildi. Polis yine de Konsolosluk önünde açýklama yapýlmasýna izin vermedi. Polis Ýran konsolosluðu önünü kapatýnca ÝHD açýklamayý polis barikatýnýn önünde gerçekleþtirdi. Son zamanlarda Ýran’da yaþanan idamlarý protesto eden ÝHD üyeleri, “Ýdam Cinayettir, Ýran’da Ýdamlara Son” pankartý açýldý. Açýklamayý ÝHD Þube Baþkaný Ümit Efe yaptý. Efe, Ýran Ýslam Cumhuriyeti’nin son yýllarda muhalif, kadýn, farklý din ve mezheplerden inanç topluluklarýna sürekli uyguladýðý baský, iþkence ve kötü muamelenin sürekli gündemde olduðunu belirti. Son dönemlerde Kürtlere yönelik infazlarýn arttýðýný altýný çizen Efe, “Ý ran yet ki li le ri nin res mi a çýk la ma sý na gö re 2013 yý lý i çin de 304 ki þi nin i dam e dil di ði, U lus lar a ra sý Af Örgü tü, gü ve ni lir kay nak la ra da ya na rak ver di ði bil gi ler de bu sayý ya ek o la rak 234 ki þi nin da ha in faz e dil di ði ni, an cak bun la rýn re jim ta ra fýn dan ka bul e dil me di ði bil di ri li yor” diye konuþtu. Ümit Efe son olarak “Ýn san lýk vic da ný nýn as la ka bul e de me ye ce ði bu a cý ma sýz ce za lan dýr ma bi çi mi ne, sü rek li lik ha li ni a lan vah þet po li ti ka la rý na kar þý se siz kal ma yýn! Ya þam hak ký ný her ko þul da ve so nu na ka dar sa vu na rak i dam la rý engel le mek i çin bü tün gü cü nüz le ha re ke te ge çin!” dedi. Eylem “Ýran’da Ýdamlara Son” sloganlarýyla sona erdi.
3
4 - 18 Aralık 2013
OCAK KAPILARI KÝLÝTLENDÝ
Gece vardiyasında çalýþan maden iþçileri, ocaðýn giriþ ve çýkýþýndaki bazý kapýlarý kilitlediler. Ýþçiler çalýþma koþularýnýn düzeltilmesi için eylem baþlattýlar. Türkiye Taþkömürü Kurumu (TTK) Üzülmez Müessese Müdürlüðüne ait maden ocaðýnda çalýþan iþçiler, aðýr çalýþma koþullarýný protesto etmek için mesaileri bitmesine karþýn 22 Kasým günü ocaktan çýkmadý. 00.00-08.00 saatlerindeki vardiyada çalýþan maden iþçileri, ocaðýn giriþ ve çýkýþýndaki bazý kapýlarý kilitlediler. Ýþçi-
ler çalýþma koþularýnýn düzeltilmesi için eylem baþlattýlar. Vardiya bitmesine raðmen patronu protesto etmek için madencilerin ocaktan çýkmamasý üzerine sabah mesaisindeki iþçiler de madene inmeyerek servis kuyusu önünde bekleyerek eyleme destek verdi. Basýnýn alýnmadýðý iþletme sahasýnda bekleyen madenciler, çalýþma þartlarýndaki olumsuzluklarýn giderilmesini istediklerini belirterek, olumlu sonuç alýncaya kadar eylemlerine devam edeceklerini kaydetti. Genel Maden Ýþçileri Sendikasý (GMÝS) Teþkilatlandýrma ve Eðitim Sekreteri Osman Tutkun, gazetecilere yaptýðý açýklamada, eylemin uzun zamandan beri iþçilere yapýlan olumsuz uygulamalar sonucunda ortaya çýktýðýný söyledi. Gerekirse eylemin geçmiþte olduðu günlerce sürdürebileceklerini dile getiren Tutkun, þöyle konuþtu: “Bun dan 6 ay ön ce o cak lar da ki a na yol lar göç tü, 5 gün kö mür ü re til me di, yi ne kim se den ses çýk ma dý. Bi zim iþ çi ar ka da þý mýz sa at 07.45’te bas ma sý ge re ken kar tý bir da ki ka ge cik tir se üc ret kesin ti si ya pý lý yor. Bu ra da ma den iþ çi si nin der di in san ca mu a- me le gör mek. Ku yu ba þýn da ki ka pý la rýn ki lit len me si gi riþ le rin ka fes ha li ne ge ti ril me si iþ çi ye ya pý lan bir zu lüm dür.” Ýþçiler ertesi gün madenden çýkarak eylemi sona erdirdi.
Kýz Yurdunda Erkek Ýþçi Ýþten Çýkarýldý
YÝNE EVLER ÝÞARETLENDÝ Adýyaman’da Alevilerin yaþadýðý Yeni Mahalle’de oturanlarýn evleri iþaretlendi. Alevilerin yaþadýðý mahallede evlere iþaret konulmasý, halký tedirgin etti. Daha önce de bölgede Alevi evleri iþaretlenmiþti. Vali ise sorumlunun çocuklar olduðunu söylemiþti. Bölgedeki halk ise bu çocuklar kim ise o çocuklarý tanýmak istediklerini söylüyor, “bu çocuklar her kimse ortaya çýkartsýnlar” diyordu. Evleri iþaretlenen mahalleli geceleri uyuyamaz hale geldi! Alevi halký yaþanan bu olaylarý Kahramanmaraþ ve Çorum katliamý öncesinde yaþanan olaylara benzetiyor. Ayrýca bölge halký kendi mahallelerinin güvenlik önlemleri alacaklarýný söylüyorlar. Bölgede Alevilere ait 11 ev ve 1 araç boyanarak iþaretlendi. 1 Aralýk günü Karapýnar Caddesi’nde toplanan Aleviler, yolu trafiðe kapatarak olayýn çözüme kavuþturulmasýný istediler. Karayolunun trafiðe kapatýlmasýnýn ardýndan Adýyaman valisi Mahmut Demirtaþ, Emniyet Müdürü Fikret Salmaner ve Alevi Dedesi Ali Büyükþahin olay yerine geldi. Vali Demirtaþ, yolu kapatan gruba saðduyulu olmalarý gerektiðini ve konunun araþtýrýlarak çözüme kavuþturulacaðýný söyledi. Yolu kapatan grup, Vali Demirtaþ’ýn kimsenin can güvenliðinde herhangi bir sýkýntý olmadýðýný söylemesinin ardýndan daðýldý
“Kýzlý-erkekli” söylemlerinin yaygýnlaþtýðý, “ayný merdivenin kullanýlmasý”, “ayný okulda okunmasý” gibi çýkýþlarýn arttýðý günlerde, kýz öðrenci yurdundaki erkek iþçilerin iþten çýkarýlmasý haberini duymak kaçýnýlmazdý. Kredi ve Yurtlar Kurumuna baðlý Fatih Vezneciler Kýz Öðrenci Yurdu’nda 20 aydýr çalýþan 53 yaþýndaki iþçi, gerekçe gösterilmeden iþten atýldý. Bunu protesto etmek için yurt öðrencileri, Beyazýt Meydaný’nda eylem yaptý, Ý.Ü. Öðrencileri de eyleme destek verdi. Vezneciler Kýz Öðrenci Yurdu öðrencileri Beyazýt Meydaný’nda toplanarak “KYK Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Kadýnlý Erkekli Direniyoruz”, “Atýlan Ýþçiler Geri Alýnsýn” sloganlarý atarak “Kýzlý-Erkekli Ýþçinin Yanýndayýz” pankartý açtýlar. Yapýlan basýn açýklamasýnda, “Biz ler bi li yo ruz ki ka dýn la rýn ve er kek le rin top lum sal ha ya týn her a la nýn da bir a ra da ya þa ma sý te mel dir. Top lum sal cin si yet ka lýp la rý na dö kü le rek ay rýþ tý rý lan biz ka dýn ve er kek ler i na dý na bir a ra da ve o muz o mu za yýz. Bi zim yurt ta ça lý þan er kek iþ çi ler den ya na hiç bir sý kýn tý mýz yok tur. Vez ne ci ler Yur du o la rak iþ çi le rin ya nýn da yýz. Ça lý þan la rýn iþ le ri ne ge ri a lýn ma sý ný ta lep e di yo ruz” denildi.
YATAĞAN İŞÇİLERİ ÖZELLEŞTİRMEYE KARŞI
Özelleştirme saldırısıyla karşı karşıya olan Yatağan, Yeniköy, Kemerköy termik santralleriyle, GELİ Ocağı işçileri, 25 Kasım günü Resmi Gazetede yayınlanan özelleştirmeyle ilgili ilanın yayınlanmasının ardından eylem kararı aldılar. Saat 16.30'da Cumhuriyet Meydanı'nda buluşan işçiler, yolu kapatarak "Hükümet Şaşırma Sabrımızı Taşırma", "Asla Yalnız Yürümeyeceksin" sloganları ile Sınırsızlık Meydanı'na ve AKP binasına yürüyüşe geçti. Ancak çevik kuvvet polisleri işçi-
lerin önünü kesince işçiler oturma eylemine başladı. Polis de işçilere biber gazı ve tazyikli su ile saldırıya geçti. İşçiler kısa sürede polis barikatını aşarak yürüyüşe devam etti. AKP binası önüne ulaşan işçileri burada yeni bir saldırı bekliyordu. Saldırıya rağmen bina önünden ayrılmayan işçiler basın açıklaması yaptılar ve özelleştirmeyi protesto ettiler. Yatağan işçilerinin verdikleri mücadele, 28 Kasım günü yapılan görüşmelerle yeni bir aşamaya taşındı. Ankara’ya giden Türkiye Maden-
İş Yatağan Şube Başkanı Süleyman Girgin ve Tes-İş Yatağan Şube Başkanı Fatih Erçelik’in Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’la yaptığı görüşmenin ardından işçiler bir cevap beklemeye başladı. İşçiler bakanlıktan ve 30 Kasım'da Muğla'ya gelen Başbakan'dan gelecek cevabı çadırlarında beklediler. İşçiler olumlu yanıt alamazlarsa yeni eylem takvimlerinin hazır olduğunu duyuruyorlar. Gazeyemizin baskıya gireceği 2 Aralık'ta ise DİSK #Direnİşçi eyleminde Yatağan’daki enerji ve maden işçileriyle buluşacak. Enerji ve maden işçileri, özelleştirme ihale ilanının kaldırılmaması durumunda hazırladıkları eylem takvimi ise şöyle: • 9 Aralık günü 10’ar kişilik ekipler halinde 2’şer gün direniş çadırında açlık grevi başlatacak. Açlık grevi ilk ihale için teklif verme süresi olan 24 Ocak gününe kadar devam edecek. • 29 Aralık günü Milas’ta büyük bir miting yapılacak. • 24 Ocak günü, tüm işçiler ve işçi aileleri Ankara’ya yürüyüş başlatacak. • Bu süreçte, işyerlerini terk etmeme eylemleri yapılacak.
“KAK MESUD” MU DEDİNİZ? EDİTÖR Yanýt: PKK’yi nasýl ortadan kaldýracaklarýnýn planlarýný ve savaþta PKK’ye karþý askeri iþbirliðini konuþuyorlardý. Bu görüþmenin sonucu, PKK’ye ve Kürt halkýna karþý kanlý bir savaþ oldu. Savaþta Barzani-Talabani güçleri Türk askeriyle ayný mevzide Kürt halkýna ve ve PKK güçlerine ateþ açýyorlardý. Ama yeni yeni öðreniyoruz ki, Barzani’nin, hani þu “Kürt Büyüðü” diye Kürt halkýna yutturulmaya çalýþýlan adamýn iþbirlikçilik çizgisi o yýllarla sýnýrlý kalmamýþ. Yeni Özgür Politika’dan Ferda Çetin açýklýyor biz aktarýyoruz. Þöyle: “Barzani de bu süreçte, (A.Öcalan’ýn tutsak edilme sürecini anlatýyor b.n) Ýtalya hükümetine bir dosya sunmuþtu. Dosyada Öcalan’ýn Kürt halkýnýn temsilcisi olmadýðý, bu nedenle siyasi sýðýnma hakkýnýn verilmemesi isteniyor; PKK’nin siyasi meþruiyeti olmayan ‘terörist’ bir örgüt olduðuna iliþkin görüþ ve analizler yer alýyordu. Bu utanç dosyasý þimdi Ýtalya devlet arþivlerindedir.” Hakkýný yememek lazým, bir burjuva olarak Barzani kendi çizgisinde ve kendi sýnýf çýkarlarýyla özel çýkarlarýný titizlikle gözetme konusunda hem tutarlý hem de baþarýlý. Kürt halkýnýn özgürlük savaþýna karþý duruþunu, “Rojava’da ne devrimi, rejimin boþalttýðý alanlarý doldurmuþlar o kadar” sözleriyle alenen, iki anlama gelmeyecek þekilde belli etti. 21 yýl öncesinin fotoðrafýnýn diliyle “Rojava’da ne devrimi” çýkýþý arasýnda bir çeliþki olduðunu kim ileri sürebilir? Yukarýdaki resim, “Ne devrimi” çýkýþý ve hazretin Erdoðan’ý öpmesi birbirini tamamlayan zincirin halkalarý gibidir; tutarlýlýk var. Barzani Erdoðan’ý niye öptü? Onu da YÖP yazarý Ferda Çetin’den aktaralým: “Barzani ve Erdoðan, Kürt halkýnýn Rojava’da gerçekleþtirdiði devrime engel olmak için stratejik bir iþbirliði içindedir.” Elbette bizim bundan kuþkumuz yok; düne kadar kuþkusu olanlar þapkayý önlerine koyup düþünmeli. Peki, Barzani hakkýnda bunca yanýlgýya düþenlerin yanlýþý nerede? Sorun Barzani’nin kiþiliðinde mi? Barzani’nin tutarsýzlýk içinde olmadýðý açýk. Tutarsýz olanlar, ona sýnýf bakýþ açýsýyla yaklaþamayanlardýr. Sýnýfsal olmayan bakýþ açýsýnýn kiþiyi nasýl yanýlttýðýna ve bu yanýlgýnýn nasýl bir öfkeye yol açtýðýna örnek yine YÖP yazarýndan. Þöyle: “Kürt halkýna mensubiyet dýþýnda PDK ve Barzani, Öcalan ve PKK’den daha çok Erdoðan ve AKP’ye ‘kardeþ’tir. Nitekim ideolojik çatýþma ve karþýlaþmalar söz konusu olduðunda ulusal aidiyet, ayný halka mensubiyet (ve hatta kardeþlik), toprak birliði gibi birleþtirici özellikler bir anda manasýz hale geliyor.” Bu sözlerdeki “ideolojik çatýþma ve karþýlaþmalar” sözcükleri yerine “sýnýfsal ve özel çýkarlar” sözcüklerini koyun doðruyu boynuzlarýndan yakalamýþ olursunuz. Ne bekliyordunuz? Barzani’nin bir burjuva olarak, Kürt ulusunun çýkarlarý uðruna kendi sýnýfsal ve hele de özel çýkarlarýndan feragat ya da fedakârlýk etmesini mi? Daha çok beklersiniz! Her burjuva kendi sýnýfýnýn çýkarlarýný kendi ulusunun çýkarlarýndan üstün tutar. Kendi özel çýkarlarýný ise hepsinden üstün tutar. Onun için “PDK ve Barzani, Öcalan ve PKK’den daha çok Erdoðan ve AKP’ye ‘kardeþ’tir.” Bu iki “kardeþin” Diyarbakýr buluþmasý sadece Rojava deðil ama K.Kürdistan devrimini de engellemek içindir. “Türk devleti ve hükümeti artýk çetelere yardým etmiyor” diye ikide bir açýklama yaparak Kürdistan devriminin düþmanlarýný temize çýkarma gayretkeþliði içine düþenlerin bu gerçeði görmelerinde yarar var. Gerçekler ve doðrular Kürt halkýna dobra dobra açýklanmalý. Bu, Kürt halkýnýn hakkýdýr.
Muğla’da Başbakan Erdoğan'ın ziyareti öncesi yasak Valilik tarafından “sıkıyönetim” ilan edildi. Yayımlanan genelgeyle, “ziyaret süresince yasalara aykırı provakatif eylemlerin ve suç işlenmesinin önlenmesi” gerekçe gösterilerek, il genelinde her türlü basın açıklaması, yürüyüş, çadır kurma, stant açma ve benzeri demokratik eylemler yasaklandı. R.T. E Muğla il merkeziyle Fethiye ve Milas’ta açılışlara katılacak. Muğla günlerdir işçilerin eylemleriyle gündemde. Jandarma ve polis işçilerin günlerdir süren eylemlerine karşı hazırlıklar yaptı. Kent merkezinde 9 ana caddeyle 3 sokak araç trafiğine ve otoparka yasaklandı. Sabah saatlerinde Başbakan'ın Yatağan işçileri tarafından protesto edilmesi ihtimaline karşı polisin sıkı-
yönetimi aratmayan güvenlik önlemleri arttı. Yolda yürüyen insanlar hiçbir gerekçe gösterilmeden gözaltına alındı. Başbakan’ın konvoyu Yatağan Santrali'nin önünden geçerken, jandarma eylem alanı çevresine barikat kurdu. Santral yönetimi ise konvoy güzergâhı ile işçiler arasına araç yığınağı yaptı. Eylemi sürdüren işçiler ve aileleri konvoyun geçişi sırasında Erdoğan'ı ıslıklar ve sloganlarla protesto etti. Yatağan işçilerinden biri “Bizler Milas'ta AKP'nin polisi karşısında direnirken bu mitingi protesto edeceğimize ant içtik. Ben bir termik santral işçisi olarak mücadelemiz olumsuz sonuçlandığı takdirde 11 Şubat'ta işsizim. Ben işsiz kaldığım takdirde kanımın canımın hiç bir anlam ifade etmeyeceğini biliyorum ve o yüzden haykırıyorum. Her yer Yatağan her yer direniş.”
4
4 - 18 Aralık 2013
Gezi Ruhu ve HDP Umut Çakır HDP Kuruluþ Kongresi “Gezi Ruhu” ile þenlendi, ayaklanmanýn esintileri kongre salonunda dolaþtý. Bu durum, HDP’ye umut baðlayanlarý heyecanlandýrsa da, iki mesaj kongreye damgasýný vurdu. Ýlki bizzat, “Gezi”nin paspas niyetine çiðnediði RTE’den geldi. Ve diðeri Öcalan’dan gelen mesajdý. Ýkisi bir araya geldiðinde, HDP’ye “Gezi”nin deðil, bir baþka ruhun egemen olacaðý kolaylýkla kavranýr. Haliyle, HDP çatýsý altýnda Kürt halkýnýn büyük devrimci birikimi ile kendi bozulmuþ uzlaþmacý politikalarýný gizlemeye çalýþan çeþitli parti ve gruplar söz konusu iki mesajý görmezden geldiler, üzerine yorum yapmadýlar. Çünkü onlar “Bu topraklarý devrim belasýndan kurtarýp sistemin yýrtýðýný dikmek biçiminde özetlenebilecek bir yolun gönüllü, bilinçli ve uyanýk yolcularýdýr. RTE adýna kongreye mesaj gönderenler, sermayeyi iliklerine kadar korkutup onu apaçýk paranoyalara sürükleyen bir ayaklanmayý “seçim sandýklarýnda hesaplaþmaya” taþýmak için yola çýkan bir oluþuma kendilerince bir prestij katmaktan çekinmediler. Almanya Komünistlerinin lideri, Marx ve Engels’in dava yoldaþý August Bebel, kendisine övgü düzen bir burjuvayý duyduðunda, kendine þöyle demiþti: “Ah koca bunak! Kim bilir nasýl bir hata yaptýn!” Öcalan’ýn mesajý ise yoruma yer býrakmayacak denli açýktý: “71 devrimciliði devlete karþýydý, þimdi esas olan devletle müzakeredir.” Bakmayýn siz Kürkçü’yü heyecandan hastanelik eden kürsü konuþmasýna, HDP’ye rotayý gösteren asýl mesaj budur. Katýlýmcýlar, istedikleri kadar yaka baðýr yýrtsýnlar “bizim yolumuz bu deðil” diye, nasýl olsa yerel seçimlerde oy toplamaya çalýþýrken, yýrttýklarý yakalarýna birer fular ve kravat takmayý ihmal etmeyecekler. Oy istedikleri devrimci kitleler ayaklanmanýn ortasýnda onlarý seçime çaðýranlarýn, devletle mücadele deðil, müzakere yaptýðýna emin olacaklar. Alelacele Bir Kongre Ýçte yaþanan pek çok tartýþma sonuçlanmadan, HDP’nin kuruluþunu böylesine acil hale getiren sadece yaklaþan yerel seçimler mi? Politikayý parlamenter darkafalýlýkla ele alanlar için sorunun cevabý bu. Ama asýl cevap, sermayenin bir türlü bastýrýp yok edemediði ayaklanma ikilemidir. Tekelci sermaye hükümeti, UKH ile yürüttüðü görüþmelerde, üç aþamalý bir geçiþ öngörüyordu. Çatýþmasýzlýk, normalleþme ve güvence aþamalarý. Neyin güvencesi isteniyordu? Devrimci araç ve yöntemler terk edildiðinde, bir kez daha ayný yola baþvurmayý deneyecek olanlarýn önünün kesilmesi. UKH, bir takým þartlarýn yerine getirilmesi karþýlýðýnda Kürt halký adýna bu güvenceyi saðlamaya hazýrdý. Haziran ayaklanmasý bütün planlarý alt üst etti. Ayaklanmaya kuþku ve ikilemle yaklaþan UKH, devrim tehdidiyle masaya oturtabildiði sermaye karþýsýnda ciddi bir prestij kaybýna uðramakla kalmadý; söz konusu güvenceyi yalnýzca Kürt halký adýna saðlamanýn yetmeyeceði de görüldü. Çünkü Kürdistan ve Türkiye devrimleri birleþik bir karakter taþýyordu ve ayaklanma uzadýkça Kürt halkýnýn kayýtsýz kalamayacaðý açýða çýkmýþtý. Alelacele tertiplenen kuruluþ kongresi için “Gezi Ruhu”na bu yüzden ihtiyaç duyuldu. “Merak etmeyin” dendi sermaye sýnýfýna, “biz Türkiyeli ayaklanmacýlarý devrimci araç ve yöntemlerden koparmak için yola çýkýyoruz. Bu arada attýðýmýz Gezi sloganlarý sizi rahatsýz etmesin, buna ihtiyacýmýz var.” RTE, böyle bir giriþimi selamlamaz da ne yapar? HDP’nin ayaklanmayý parlamenter yolla söndürmenin bir aracý olacaðý öylesine açýktýr ki, bu apaçýk gerçeði süsleyip gizlemek adýna uzlaþmacý sol ne inciler döküyor! “Yerel seçimlerde halkýn bakýþ açýsýný ve kendi gücüne güvenini sarsacak sonuçlar çýkmasýna engel olmak gerek” diyor HDP bileþenlerinden bir yasal partinin temsilcisi. (Bkz. Atýlým, 4 Ekim 2013 sayýsý). Eðip bükmeye hiç gerek yok. Mevcut politik ortamda bu sözlerin gerçek anlamý þudur: Aman AKP seçimlerde yüksek bir oy almasýn, yoksa halkýn morali (ve bakýþ açýsý?!) bozulur. Kulp da kýrýk, fincan da. Ayaklanma, hükümet partisinin rekor oylar topladýðý bir dönemde gerçekleþmedi mi? Halklar bu yüksek oy oranýný hiç de moral bozucu bulmamýþ, ayaklanmanýn gücünün her türlü oy potansiyelinden daha yýkýcý olduðu bilinciyle sokaða çýkmýþtý. Halklar, olaylara devrimci bir kavrayýþla yaklaþýyor. Madem tüm mesele, AKP’nin oy yoranýnýn “halkýn güvenini sarsacak” noktaya ulaþmamasýdýr, öyleyse bu uzlaþmacýlar seçimlerde CHP’nin oy oranýný arttýrmasýna sevinecekler mi? Resmi açýklamalarýnýn tersine, sevinecekler! Bundan kimsenin þüphesi olmasýn. Daha þimdiden CHP’yi forumlara davet ediyorlar ve adaylarýn orada belirlenmesi adýna “Hodri meydan!” diyorlar. Anlaþýlan CHP’den çok, bu uzlaþmacýlar, “oylarýn bölünmesinden” korkuyorlar. HDP, iþte böylesine uzlaþmacý grup ve partilerle yola çýkýyor. Bu durum HDP’nin kendini baðladýðý “müzakere süreci” ile uyumludur. Ama geçmiþte söyledik, þimdi yine söylüyoruz: Hiç kimse devrimi cebine koyup gidemez. Bu sözümüze inanmayanlar, sokaklarý dolduran halklarýn kurduðu barikatlara, molotof ve havai fiþeklere bakabilirler.
ÝZMÝR HALKI FORUM-FEST’TE BULUÞTU 31 Mayýs Halk Ayaklanmasýnýn bize armaðaný olan Halk Forumlarý çalýþmalarýna devam ediyor.. 23-24 Kasým tarihlerinde Ýzmir’de gerçekleþen Forum Festivali coþku ile geçti… Festivalin ilk günü (23 Kasým Cumartesi) Ýzmir’in hemen hemen her ilçesinde ve mahallelerinde çalýþmalarýný sürdüren Halk Forumlarý ve demokratik kitle örgütleri, Gezi Ayaklamasýna sahne olan Alsancak’ta festival için bir araya geldi. Alsancak sokaklarýný kendi renkleri ile süsleyen forum masalarý yoðun ilgi gördü… Festival saat 14.00’dan sonra panel, yerel müzik gruplarýnýn kýsa dinletileri, þiirler ve tiyatro gösterimleri ile devam etti. Akþam saat 20.00 da ise masalar kalktý. KESK’in Ankara’daki eylemine polisin saldýrýsýný protesto etmek isteyen Forum-Fest saat 21.00’da Alsancak’ta gerçekleþtirdiði yürüyüþ ile “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” dedi. Forum-Fest’in son günü çok sayýda müzik gruplarýnýn katýlýmý ile Ýzmir Konak Gündoðdu Meydaný’nda saat 15.00’da baþladý. Meydana kurulan sahneye, yol kenarlarýnda açýlan stant masalarý, asýlan pankartlar eþlik etti. Festivalde Kaþkar, Sayaki, Halkevi Çocuk Korosu, Moloçalar (kadýn korosu ), Green Tonic, Dapinne, Yel Deðirmeni, Gezi Tutsaklarýndan geçen günlerde serbest býrakýlan Murat Nergiz, Praksis, Þerwan Hameran, Bandosol, Gezi Tutsaklarýndan serbest býrakýlan Remzi Emek, Grup Emeðe Ezgi, Ruþen Alkar, Sokak Orkestrasý ve Songül
Bulur sýrayla sahne aldý. Serbest býrakýlan Gezi Tutsaklarýndan Murat Nergiz konuþmasýnda “ben Ge zi Tutsak la rýn dan bi riy dim. Ge çen gün ler de serbest bý ra kýl dým. Bi zi ser best bý ra kan mah ke me ve ya dev let de ðil di. Bi zi ser best býra kan siz dost la rý mý zýn dý þa rý da ver di ði niz mü ca de le dir.” Telefonla etkinliðe baðlanan Berkin Elvan’ýn babasý Sami Elvan “i yi ak þam lar de ðer li dost lar. A ra nýz da de ði lim üz gü nüm ö zür di le rim. Ber kin 162 gün dür has ta ne de ve 4 ay rý a me li yat ge çir di. Ber kin’in du ru mu nu so ra cak o lur sa nýz Ber kin bi ze u fak u fak da ol sa ba ký yor, gü lü yor yal nýz ko nuþ mu yor… Yo lu muz u zun dost lar. Bu nu he pi miz bi li yo ruz… Bu sü reç te biz le re des tek o lan bü tün halk la ra, siz le re çok te þek kür e di yo rum ve yýl ma ya ca ðý mý zý bu ra dan du yu ru yo rum. Hepi ni ze i yi ak þam lar. Te þek kür ler” dedi. Bu sýrada kitleden “Diren Berkin Ýzmir Seninle” sloganý yükseldi. Ahmet Atakan’ýn babasý Süleyman Ata-
kan da telefon baðlantýsý ile etkinliði selamladý… Ali Ýsmail Korkmaz’ýn kuzeni de etkinlikte bizlerleydi. Ýsmail Korkmaz söz alarak sahnede “Ali Ýsmail yaþasaydý o da bugün öðretmen adayýydý. Onun nezdinde bugün direnen öðretmenlerin öðretmenler gününü kutlarým” dedi… Abisi Gürkan Korkmaz da telefonla baðlanarak etkinliði selamladý. Kitle öfkeyle “Ali’nin Hesabý Sorulacak” sloganý attý. Mehmet Ayvalýtaþ’ýn babasý Ali Ayvalýtaþ da festivale telefonla baðlanarak etkinliði selamlayýp teþekkür etti, “Mehmet Yoldaþ Ölümsüzdür” sloganý ile yanýtlandý. Saat 19.40’da “Adým Deniz” adýnda albüm çýkaran Grup Emeðe Ezgi sahne aldý. Emeðe Ezgi Gezi Ayaklanmasý sürecinde bestelediði “Milyonlar” adlý parçasý ile Ýzmir halkýný selamladý ve “biz ler ge çen yaz ta ri hi gün ler ya þa dýk” dedi. Konuþmalarýnda Rojava Devrimine de deðinen Emeðe Ezgi “Bi li yor su nuz ya ný ba þý mýz da bü yük gün ler ya þa ný yor. Ro ja va’da yük se len, il mik il mik ö rü len dev ri me ne u tanç du var la rý ne de her ge çen gün ar tan bas ký ve sal dý rý lar en gel o la bi li yor. Kar deþ dev ri me o muz ve re lim” dedi. Halay parçalarý ile kitleyi coþkulandýran Emeðe Ezgi son olarak “Söz Veriyoruz” marþýný okudu ve sahneyi diðer sanatçýlara býraktý. Forum-Fest akþam saat 21.00 sularýnda sona erdi. Ýzmir halký dillerine yerleþen Gezi Marþlarý ile alandan ayrýldýlar… Mücadele Birliði/Ýzmir
SINIFIN İRADESİNİ TEMSİL MÜCADELEYLE KAZANILIR Eðitim Sen, 23 Kasým 2013 tarihinde Ankara Milli Eðitim Bakanlýðýnýn önünde kitlesel basýn açýklamasý yapýlmak üzere fiili eylem yapma kararýný almýþtý. 12 Eylül faþizminin dayattýðý 24 Kasým Öðretmenler Gününde Yaþanan tüm sorunlara raðmen, meslek onurumuza, iþ güvencemize ve geleceðimize sahip çýkmak üzere gerçekleþtirilecek eylemin yapýlmasýnýn gerekçe ve talepleri aþaðýda belirtilen 8 maddeden oluþmaktadýr. 1- Baþta insanca yaþayacak ücret talebimiz olmak üzere, eðitim emekçilerinin bugüne kadar yaþadýðý ekonomik maðduriyetler giderilmeli, son 11 yýl içinde satýn alým gücümüzdeki azalmayý telafi eden adaletli bir ücret artýþý saðlanmalýdýr. 2- Eðitimde esnek, kuralsýz ve angarya çalýþma uygulamalarýna son verilmeli, performans deðerlendirme ve rotasyon uygulamalarýndan tamamen vazgeçilmelidir. 3- Ek ödemelerin tamamý temel ücrete ve emekliliðe yansýtýlmalý, vergi dilimi uygulamasý sabitlenerek ücretlerde yaþanan erimenin önüne geçilmelidir. 4- Ek ders ücretleri günün þartlarýna uygun bir þekilde yeniden düzenlenmelidir. 5- Eðitim-öðretim yýlý baþýnda öðretmenlere yapýlan eðitim-öðretime hazýrlýk ödeneði, her dönem baþýnda olmak üzere yýlda iki kez olmalý ve bütün eðitim ve bilim emekçilerinin yararlanmasý saðlanmalýdýr. 6- Hizmetli ve memurlarýn hukuksal statüsü ve özlük sorunlarý acilen çözülmeli, tüm hizmetli ve memurlara özel hizmet tazminatý ödenmelidir. 7- Atamasý yapýlmayan bütün iþsiz öðretmenlerin atamasý en kýsa süre içinde yapýlmalý, öðretmen açýklarýnýn ek ders karþýlýðý istihdam edilen ücretli öðretmenlerle giderilmesi uygulamasýna derhal son verilmelidir. 8- Kamu emekçilerinin grevli toplusözleþme hakký önündeki engeller kaldýrýlmalý, gerçek bir toplusözleþme düzenin yaratýlmasý saðlanmalýdýr. Yukarýda belirtilen 8 maddenin 6 tanesi tamamen ekonomik taleplerle ilgilidir. Bunu bir kenara not edelim. Daha önce Aðustos ayý “Toplu Sözleþme” sürecinde “hükümetin arka bahçesi” Memur Sen iþverenin verdiði ücretin de altýnda zamma imza atarken, sendikamýz, haklý olarak sert eleþtiriler yapmýþ ve 20-25 Aðustos tarihlerinde baþlayan yürüyüþ ey-
leminin ardýndan 25 Aðustos’ta Ankara’da miting yapacaðý kararýný almýþtý. Önce yürüyüþ eylemini 16-20 Aðustos tarihine çekti ve eylem sonunda miting deðil, forum düzenledi. Eylemin 16-20 Aðustos tarihine çekilmesinin gerekçesi olarak, Memur Sen ile Hükümletin sözleþme yapmasýný göstermiþti. Oysa eylemin gerçekleþtiði tarihten çok önceden de sözleþme yapýlmýþ durumdaydý.
Bu hatýrlatmayý yapmamýzdaki amaç, “Toplu Sözleþme” sürecinde bu kadar etkisiz ve eylemsiz kalan örgütün, 23 Kasým tarihinde bu ekonomik talepleri gündeme getirmesini anlamakta zorlanmamýzdýr. Þimdi, Ýyide kardeþim, toplu sözleþme sürecinde neredeydin diye soruyor emekçiler. Bir diðer husus, geçtiðimiz senelerde de olduðu gibi, T.C.’nin, 24 Kasým Öðretmenler Günü olarak tertip ettiði 12 Eylül faþizminin gününde öðretmenlere, polis tarafýndan gaz, tazyikli su gibi polis þiddetinin uygulanmasý ile “öðretmenler gününde öðretmenlere dayak atýldý” maðduriyetini dillendirmek çabasýnýn gösterilmesidir. 24 Kasým tarihinde, Atamasý Yapýlmayan Öðretmenlerin (AYÖP) Ankara’da eylemi vardý. Sendika bu eyleme denk gelmesin diye 23 Kasým tarihinde bu eylemini gerçekleþtirmiþtir. Hâlbuki, 24 Kasým tarihine denk getirerek, AYÖP eylemine destek verilebilirdi. Son olarak KESK MYK, 19 Aralýk 2013 tarihinde ekonomik taleplerle ilgili bir günlük iþ býrakma kararýný açýkladý. KESK MYK yada Eðitim Sen MYK, eylem kararlarýný illerden giden raporlar doðrultusunda alýrsa hem katýlýmý hemde niteliði dolu dolu eylemler gerçekleþtirilir. MYK’lar bu kadar geç kalýnmýþ hiçbir yaptýrým veya karþýlýðý olmayacak, kanunlarla
karara baðlanmýþ maaþ zamlarý ile ilgili neden zamanýnda ve yerinde eylemler gerçekleþtirmez! Gündemi zamanýnda yakalamalý ve ona göre eylemlilikler düzenlemelidir. Ankara eylemi yerine 25 Kasým Kadýna Þiddet günü nedeniyle Kýzýlay ya da Taksim merkezli bu güne özel bir eylem pekala 24 Kasým Pazar günü Taksim’de yapýlabilirdi. Yapýlan eyleme gelince... Ülkenin dört bir yanýndan gelen yaklaþýk 8 bin emekçi, sabah saat 10:00 civarýnda Tandoðan Meydanýndan yürüyerek Kýzýlay YKM önüne geldi. Burada polis barikatýyla karþýlaþan kitle, saat 14:00’e kadar sloganlarla barikatýn açýlmasýný bekledi. Bu saatten sonra Bakanlýk önüne harekete geçen kitleye, polis tomalarla tazyikli su sýkmaya, gaz bombasý yaðdýrmaya baþladý. Bir kiþinin 10 metrelik kýsa mesafeden hedef gözetilerek atýlan gaz kapsülünün baþýna isabet etti, Konya Eðitim Sen Þube Baþkanýnýn ise ayaðý kýrýldý. Çok sayýda yaralanan oldu. Daðýlan kitle tekrar ayný yerde toplandý. YKM önünde KESK Genel Sekreteri Ýsmail Hakký TOMBUL’un yaptýðý basýn açýklamasý ile eylem sonlandýrýldý. Eðitim Sen TÝS Sekreteri Ali Paþa ÞANLI’nýn ajitasyon ve slogan performansý takdire þayan olumlu unsurdu. Saatlerce kesintisiz ajitasyon yapmasý sesi kýsýlmadan sürekli olarak sloganlar atmasý gönülleri cezbetti. Ankara eylemini örgütleyen Eðitim Sen olmasýna raðmen basýn açýklamasýný KESK Genel Sekreteri Ýsmail Hakký TOMBUL’un yapmasý da doðru deðildi. Eðitim Sen Genel Baþkaný Ünsal YILDIZ’ýn yapmasý daha doðru olurdu. Sonuç olarak; Eðitim Sen ve KESK MYK, eylem kararlarýný tabandan gelen (Ýllerde Þube Meclisleri) raporlar doðrultusunda karara baðlamalý, illerdeki öneriler deðerlendirilmeli, tepeden inme kararlar sýcak gündeme göre refleks eylemler olarak alýnmalý ve hayata geçirilmelidir. Bu ülkede yaþayan ilerici ve demokrat emekçiler biricik sendikalarýný sahiplenip ileriye taþýyacaklardýr. Bundan kimsenin þüphesi olmasýn. Eðitim-Sen’li Bir Devrimci Emekçi
5
4 - 18 Aralık 2013
BÝR KOMEDÝ DAHA SON BULDU… Duruþma salonu 54 sanýk 14 avukat ve yaklaþýk 12 müþteki polisle doldu taþtý. Oturmak için ek sandalyeler getirildi. Dýþarýdan dev bir görünümde olan adalet sarayýnýn duruþma salonuna sýðmaz olduk. Sanýrým bu yüzden hakim bey içeriye seyircilerin girmesini istemiyordu. Seyirciler de girseydi içeriye halimizi bir düþünün! Herkes oturacak bir yer bulduktan sonra duruþma baþladý. Þikayetçi olan polislerin þikayetlerini saymasý çok uzun sürmedi. Polisler kimi bileðinin büküldüðünü kimisi dizinin zedelendiðini birinin atýlan bir þiþeden dolayý sol üst omzunun yaralandýðýný ve bir polisin sol yüzük parmak týrnaðýnýn kýrýldýðýný söyledi. Evet yanlýþ duymadýk týrnaðýnýn kýrýlmasýndan dolayý þikayetçiymiþ! Suçlamalar, yasadýþý gösterilere katýlma, kamu malýna zarar verme, direnme, etkin direnme, toplantý ve yürüyüþe silahla (taþla) katýlma, kýþkýrtma. Sanýk olarak duruþmada bulunan bazý arkadaþlar ifade vermeyip susma hakkýný kullandýklarýný ama savcýnýn onlarýn ifadesine baþvurmadan polis fezlekelerine dayanarak dava açtýðýný belirtti. Hukuksuzluk diz boyu… Önemli ifadelerden bazýlarý þöyle: “Ta rih, i le ri de bu zul me kar þý çý kan la rý de ðil, per de si ni çe kip e vin de o tu ran la rý yargý la ya cak týr.” “Ge zi ey lem le ri ne ka týl dý ðým i -
siyem, stand-up gösterilerine gitmekçin o nur du yu yo rum” tense seyirciye açýk duruþmalara “Bi zi de ðil, a sýl bin ler ce in sa ný ya ra la katýlýn, çok daha fazla eðlenirsiyan, 12 ki þi nin gö zü nü çý ka ran ve 5 in sa ný niz. Bu arada duruþmamýz mý zý öl dü ren le ri yar gý la yýn.” 11 Þubat’a ertelendi.. “E ðer bi zim taþ at ma mý zý si lah o la rak Mer sin Ge zi ad lan dý rý lý yor sa, po li sin at tý ðý gaz fi þek le ri Açýk Du ruþ ma sýn dan fü ze to ma lar da tank týr” Savunma Sa nýk O kan Praksis müzik grubu, “kit le yi di na mik Ön der tut tuk”, “ben de di na mik gil ler de nim”. ve Teþekkür Sanýk bir avukat, “Ben Mar din li yim bi zim o ra da a yak ka bý at mak kar þý ta ra fý en Adana muhabirimiz Ulaþ kö tü þe kil de a þa ðý la mak o la rak bi li nir. Ben Yýldýz’ýn yargýlandýðý Gezi davasý, 7 de taþ at ma yý suç yap tý ðý ný zý bil di ðim i çin, Mart 2014’e ertelendi. Muhabirimizin ya ným da a yak ka bý ge tir miþ tim. A yak ka bý at savunmasýndan bir bölüm aþağýdadýr. tým” “He pi mi zin ta nýk lý ðý, sa nýk lý ðý ve þa hit li Davulcu bir arkadaþ “Ha ya tým ðiy le ya þa dý ðý mýz bir Ge zi A yak lan ma sý nýn de ne bo yun ca da vu lun suç a le ti ol du ðu yim le rin den geç tik. Ki mi miz kor ku la rý ný yýk tý, nu duy ma mýþ tým” ba zý la rý mýz ön yar gý la rý ný. Ka ný ný dö ken de ol du ca ný ný Aklýmda kalanlarý ve ren de. Em ni yet ve ri le ri ne gö re 112 gün sü ren ey lem le re bunlardý. Duruþma saloyal nýz ca Bay burt i li ka týl ma mýþ. U zun sö zün ký sa sý mil yon la rýn nunda biz çok gülka týl dý ðý bir a yak lan ma da tu tuk la nan 189 ki þi den bi ri ol du ðum i çin dük bizim kadar te þek kür le ri mi sun mak is te dim. La kin bu sü reç te a dý mýn mah ke me ka pýhakim bey de sýn da o lan lis te de bir gün bi le a sý lý kal ma sý be nim i çin o nur dur. güldü. SiBu sü reç te baþ ta A da na Va li li ði’ne, Ha zi ran a yýn da i ki kez ve Ey lül a yýn ze tavda da bir kez ol mak ü ze re e vi mi sa ba hýn be þin de zi ya ret e dip eþ ya la rý mý te miz mi! di ye kont rol e den te rör le mü ca de le po lis le ri ne, üç gö zal týn da top lam ye di gün be ni mi sa fir e den A da na Em ni ye ti’ne, az da ol sa 4 gün ba na kol la rý ný a çan Kürk çü ler F Ti pi Ce za e vi mü dür lü ðü’ne ve bu dos ya yý a çýp da be ni o nur lan dý ran TMK i le yet ki li A ðýr Ce za Mah ke me si sav cý ve ha kim le ri ne te þek kü rü bir borç bi li rim. Ý yi ki var sý nýz...”
ÝÞGAL EVÝ Dünyanýn her yerinde barýnma hakký bir sorun. Ýnsanlarýn temel gereksinmelerinden biri, barýnma sorunu sömürü araçlarýndan biri olunca, iþgaller ve gecekondular toplum yaþam evleri gibi arayýþlar öne çýkýyor. Geçen yýl kaybettiðimiz Ýngiliz yazar Colin Ward’a göre “Aslýnda her mülkiyet bir iþgaldir”, iþgal en eski barýnma biçimidir. Ýþgal evleriyle ilgili fazla bir bilgim yoktu aslýnda, geçen Pazar günü bir arkadaþým beni iþgal evindeki bir panele davet edene kadar. Yoðurtçu Parký’nda yapýlan forumlarýn sonucunda mahalle birimleri kurulmuþtu. Bu mahallelerden birisi de Yeldeðirmeni Dayanýþmasý’ydý. Bu dayanýþma hareketinin amacý mahalledeki insanlarýn yaþadýðý sorunlarý daha özgür ifade edecekleri ortamý yaratmaktý. Mahallede uzun bir zamandýr inþaat olarak duran üç katlý binayý iþgal eden Yeldeðirmeni Dayanýþmasý bu binayý iþler duruma getirmiþ. Saðlýkla ilgili yapýlacak foruma katýlmak üzere oradaydým. Sunumdan iki saat önce gidip iþgal evini gezmek istedim ve arkadaþlar bu önerimi kabul etti. Dýþardan baktýðýnda terk edilmiþ ve metruk bir binaydý. Ýçeri girdiðimde gözlerime inanamadým. Her köþede bir çalýþma vardý. Tam bir sahiplenme ile iþe giriþmiþti insanlar. Birisi duvarlarý boyuyor, birisi yerleri temizliyor, birileri de binanýn yarým kalan açýk yerlerine ya duvar örüyor ya da pencere takýyordu. Giriþi toplantý salonu yapmýþlar, duvarlarý da ona göre boyamýþlar. Sandalyeler, koltuklar ve paletlerden yapýlmýþ oturma gruplarýyla düzenlemiþler. Ýkinci katý ise çocuklara ayýrmýþlar. Duvarlarý çizgi film kahramanlarýnýn resimleriyle süslemiþler, etrafý ise boya kalemleri ve çocuk kitaplarýyla doldurmuþlar. Okuma saatleri, dinlenme saatleri olarak düzenli þekilde çalýþma yapýlýyor-
muþ. Son katta ise bir kütüphane çalýþmasý vardý. Henüz tamamlanmamýþ. Ýþgal evindeki insanlarla sohbet etmeye baþladým nasýl bu binayý iþgal etmiþler, neler yapmýþlar diye sormaya baþladým, onlar da “U zun bir sü re dir Ka dý köy Be le di ye si’yle so run ya þa yan bu bi na nýn mü te ah hi di so nun da bi na yý yap mak tan vaz geç miþ çek miþ git miþ, se ne ler dir bu bi na böy le du ru yor du. Ma hal le nin dert le ri ni di le ge tir di ði or tak bir yer ha li ne ge ti ri yo ruz” dediler. Yani anlayacaðýnýz gibi iþgal evi “derthane” olmuþ. “Peki” dedim “hiç devletin polisiyle veya zabýtasýyla karþý karþýya gelmediniz mi?” Birkaç kere polis evi basmýþ, “A ma biz e vi mi ze sa hip çýk týk ve çý ka ca ðýz” dediler. Ýþgal evi yavaþ yavaþ kalabalýk olmaya baþladý çünkü insan saðlýðýyla ilgili sunum baþlamak üzereydi. Doktor arkadaþlar ve saðlýk çalýþanlarý gelmiþti ve sunum baþladý. Ben de sunumu izlemeye baþladým. Sunumun konusu; toplum nasýl bir saðlýk hizmeti istiyor ve sosyal güvenliði olmayan insanlarýn saðlýk hizmetlerinden yaralanacaðý bir sistem oluþturulabilir mi? Sunum bittikten sonra insanlar daðýlmaya baþladý bende hazýrlanýp çýkarken þunu sordum “Bun dan son ra iþ gal e vi i çin ne dü þü nü yor su nuz?” Onlar da bu iþgal evini daha iþlevsel bir hale getireceklerini söylediler. Kolaylýklar dileyerek ayrýldým yanlarýndan.
Özgürlük Yürüyüþü Devam Ediyor 23 Kasým Cumartesi günü saat 17.00’da Ýzmir Konak YKM önünde toplanan Gezi Tutsaklarý aileleri ve yoldaþlarý bir kez daha özgürlük yürüyüþlerini gerçekleþtirdiler. Yaklaþýk 100 kiþinin katýldýðý yürüyüþte sýk sýk “Gezi Direniþi Yargýlanamaz”, “Gezi Tutsaklarý Serbest Býrakýlsýn”, “Gezi Tutsaklarý Onurumuzdur”, “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Polis Defol Bu Sokaklar Bizim”, “Katil Polis Hesap Verecek”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Analarýn Öfkesi Katilleri Boðacak” sloganlarý atýldý. Konak Ýþ Bankasý önüne gelindiðinde yarým saat sürecek oturma eylemine geçildi. Oturma eylemi sýrasýnda tutsak yakýnlarýnýn konuþmalarý gerçekleþti. Eylemde Gezi savaþçýlarýndan Abdullah Cömert’in abisi de bulunuyordu. Söz alarak Gezi savaþçýlarýný
ve tutsak yakýnlarýný selamladý. Ardýndan basýn açýklamasýnýn okunduðu eylem, kýsa bir müzik dinletisi ile son buldu… 18 Haftadýr Haykýrýyorlar Tutsak aileleri yine alandaydý. 18 haftadýr tekrarlanan eylem, yine saat 17.00’da YKM önünden Konak Meydanýna yürüyüþ ile baþladý. Kemeraltýna giriþte oturma eylemine baþlayan aileler basýn açýklamasý yaptýlar. Cezaevlerindeki baský ve tecride dikkat çeken aileler “evlatlarýmýzý geri istiyoruz” dediler. Basýn açýklamasýndan sonra cezaevlerinden tutsaklarýn ortak metni okundu. Daha sonra geçtiðimiz günlerde Þakran Cezaevinden tahliye olan Burcu Koçlu söz aldý. Koçlu konuþmasýnda kýsaca
“ilk ka týl dý ðým Ha ti ce Yü rek li an ma sýn da ki gi bi yi ne he ye can lan dým. Ge zi yar gý lan ma ya ça lý þý lý yor, Ge zi iþ çi ve e mek çi le rin ya þam mü ca de le si dir. Ü ni ver si te ler de öð ren ci le rin, Ka dýn la rýn mü ca de le si dir. Kýsa ca in san lýk o nu ru na sa hip çý kan la rýn a dý dýr. Biz ce za e vin de dik du ra bil diy sek bu nun bir ne de ni ör güt lü ol ma mýz ve di ðe ri de siz le rin biz le ri býk ma dan-u san ma dan bi zim ya ný mýz da ol du ðu nu zu gös ter me niz ne de niy le dir. Dün bu a lan lar day dýk, bu gün yi ne a lan lar da yýz, ya rýn yi ne bu a lan lar da o la ca ðýz” dedi. Ardýndan Elif Kaya’nýn babasý bir konuþma yaptý. 2 Aralýk günü DÝSK bölgedeki toplantý salonunda bir basýn toplantýsý yapýlacaðýný ve 2 Aralýk günü de Bayraklý Adliyesinde Gezi tutsaklarýnýn duruþmasýnýn olduðunu söyledi ve çaðrý yaptý. Eylem atýlan çeþitli sloganlarla bitirildi. Mücadele Birliði / Ýzmir
GENÇLÝÐÝ KAZANACAÐIZ! Taylan Işık Haziran Halk Ayaklanmasý, 60’lý ve 70’li yýllarýn devrim mücadelesinin kanýtladýðý bir gerçeði bize bir kez daha hatýrlattý: Gençlik, devrimin en önemli, en dinamik ve mücadelenin sonucunu tayin edecek gücüdür. Türkiye ve Kürdistan coðrafyasýný sarsan ve yeni bir sürecin kapýlarýný ardýna kadar açan Haziran günlerinde en etkin rolü gençlik ve kadýnlarýn oynadýðýndan kuþku yok. Bu bir rastlantý deðil. Dimitrov, Bulgaristan Halk Devrimi’nin önderi, bundan on yýllar önce gençliðin devrimde nasýl bir rol oynayacaðýný, “gençlik, özellikle de iþçi gençlik mücadelenin sonucunu tayin edecektir” sözleriyle ortaya koymuþtu. Lenin, Dimitrov’dan önce bu toplumsal gerçeðe iþaret etmiþti. Gençlik bir toplumun sadece geleceði deðil fakat ayný zamanda vicdanýdýr da. Toplumun sömürüye, açlýða, baskýya, faþist teröre vicdaný isyan etmeye baþladýðýnda gençlik sokaða fýrlayan güçlerin baþýnda gelir. Þöyle de demek mümkün, gençlik sokaklara taþmýþ ise toplumun vicdaný ayaða kalkmýþ, sömürücü güçler için çanlar çalmaya baþlamýþ demektir. Düzen güçleri, toplumun ve kendi düzenlerinin geleceðinde gençliðin nasýl bir rol oynayacaðýnýn farkýnda. Dindar nesil yetiþtirme, gençliði dinle uyuþturma çabalarý; ilkokuldan baþlayarak üniversitelere kadar bütün eðitim kurumlarýný medreselere çevirme planlarý bu farkýndalýðýn sonucu. Düzen güçlerinin deðil ama sosyal reformist partilerin, oportünistlerin gençliði etkilemede ve kendi saflarýna çekmede Leninistlerden çok daha baþarýlý olduðunu görüyoruz. Kadýn hareketi konusunda da ayný durum sözkonusu. Bunun pek çok nedeni olduðu söylenebilir. Ama baþlýca nedenleri ortaya koymak gerekirse þunlarý sayabiliriz: Gençliði anlamada ve kavramada yetersizlik, onlarýn pek çok þeyi tek baþlarýna yapabileceklerine dair güven eksikliði, buna baðlý olarak inisiyatif, sorumluluk vermede aþýrý ihtiyatlýlýk. Leninist Parti, ideolojik-politik alanda proletaryanýn devrimci komünist partisi olduðunu bugüne kadar ortaya koyduðu düþünceler ve pratik politik faaliyetiyle fazlasýyla kanýtlamýþtýr. Haziran Halk Ayaklanmasý öncesi ve sýrasýnda ortaya koyduðu düþünceler, öneriler, iþçi sýnýfýnýn, gençliðin ve kadýn hareketinin önüne koyduðu hedefler, Partinin nasýl bir devrimci parti olduðunu ortaya koymuþtur. Leninist Parti, devrim ve iktidar hedefini en baþa koyan; geri kalan tüm hedef ve talepleri bu temel hedeflere baðlý kýlan; gençliði, iþçi sýnýfýný, kadýn hareketini bu hedefe yönlendiren tek devrimci komünist partidir; bu kanýtlanmýþtýr. Ne var ki, kitlelerin büyük devrimci atýlýmlarýna pratik öncülük, onlarý iktidar hedefine yürütmek için tüm bunlar yeterli deðildir. Devrimci politika ayný zamanda güç biriktirme sanatýdýr. Güç biriktirmeden, Partiyi “güç örgütü”ne dönüþtürmeden düzene karþý ayaklanacak kitleleri iktidara yönlendirmek, gerçek yýkýcý bir güç haline getirmek mümkün deðil. Haziran Halk Ayaklanmasý, bu konuda derslerle dolu bir örnektir. Gençlik, büyük ölçüde sosyal reformist partilerin, oportünist hareketlerin politik etkisinde kaldýðý için Haziran Halk Ayaklanmasý daha ileriye gidemedi; iktidarý ele geçirmeyi amaçlayan bir devrime dönüþemedi. Leninist Parti, doksanlý yýllarýn baþýnda, safralarýndan kurtulduktan sonra gerçekte bir gençlik hareketi olarak yoluna devam etmiþti. O yýllarýn büyük baþarýsý, gençliðin enerjisini, dinamizmini Partinin devrimci politikalarýyla birleþtirebilmenin bir sonucuydu. Bunu bir kez daha baþarmak, Partiyi bir gençlik ve kadýn hareketine dönüþtürmek zorundayýz. Gelinen nokta ve elde edilen baþarýlarla yetinemeyiz. Leninist Parti, bir devrim partisidir, kitlelerin iktidarý ele geçirecek ayaklanmalarýna öncülük etme iddiasý taþýyan, bunun ideolojik-politik donanýmýna sahip bir partidir. Bu iddia ve hedefe ulaþmanýn tek yolu, gençliðin enerjisini, dinamizmini, gücünü Partinin etrafýnda birleþtirmekle mümkündür. Gençliðe güvenmek, ona sorumluluk ve inisiyatif tanýmak, görev vermek gençliði kazanmanýn birinci koþuludur. Gençliðin hata yapmasýndan, yapacaðý hatalardan korkanlar bu hedeflerine asla ulaþamazlar. Bunlardan korkan, gençliðin enerjisine, cesaretine, yaratýcýlýðýna, baþaracaðýna güvenmeyen kiþi iyi bir Leninist deðildir. Gençlik devrim istiyor ve onun bu isteðine yanýt veren, ona devrimin, iktidarýn propaganda ve ajitasyonunu yapabilen tek güç Leninist Partidir. Leninist Parti gençliðe reform, uzlaþma, düzen içi çözüm yollarý deðil, devrim ve iktidarý fethetme yolunu gösteriyor; gençliði buna çaðýrýyor. Ýþte bu yüzden gençliðin ruh hali, istekleri, özlemleri, beklentileri ile uyumlu tek çizgi Leninist Partinin devrimci çizgisidir. Leninistler, devrimci çizgileriyle uyumlu içerikte propaganda ve ajitasyonla gençliðe gittiklerinde elleri boþ dönmeyecek, gençlik bunun karþýlýðýný verecektir. Anýn temel görevi, gençliði ve kadýnlarý Leninist bayrak altýnda toplamaktýr.
6
4 - 18 Aralık 2013
#Ethem Sarısülük davasında uyuyan savcının kış uykusuna daldığı bildiriliyor! Bingöl Türkiye’nin bir ili, bu ilde Karlýova ilçesine baðlý 300 haneli bir köy var. Köyün adý Taþlýçay ve bu köyde neredeyse her evde ölümü bekleyen bir iþçi var. Yakýn zamanýmýzýn en dramatik olaylarýndan biridir bu. Çünkü iþçiler henüz tedavisi bulunamamýþ olan silikozis hastalýðýna yakalanmýþ durumda. Daha doðrusu sermayenin aç gözlülüðü ve kar hýrsý kot taþlama iþinde çalýþan iþçileri ölüme mahkum ediyor. Aslýnda pek çok iþte yeterli ve gerekli önlemler alýnsa bu tür hastalanmalar ya da ölümler engellenebilir. Ama sermayenin karýnýn yüksek, maliyetinin düþük olmasý insanlarýn yaþamýndan, babasýz kalan çocuklardan daha önemli... Peki nedir bu hastalýk ve nasýl insanlarýn yaþamýna son veriyor? Silikozis; silika (SiO2) adý verilen maddenin uzun süre solunmasý sonucu geliþen ve özellikle maden iþçileri arasýnda “dul býrakan hastalýðý” olarak bilinen kronik bir hastalýktýr. Dünyada ilk kez 2005 yýlýnda kot taþlama iþçileri arasýnda görülen silikozis ne yazýk ki tedavisi henüz bulunmayan bir hastalýktýr.
GENÇLİK
“Ciðerimiz Yetene Kadar”
Slikozis hastalýðý maden iþçileri arasýnda, 20–30 yýl çalýþma sonunda ortaya çýkan ve yavaþ ilerleyen bir hastalýktýr. Fakat yoðun olarak silika tozuna (granit taþ- kum tozu) maruz kalan kot taþlama iþçileri de artýk bu hastalýða yakalanabiliyor. Altý aylýk bir sürede hýzla ilerleyen hastalýk çok kýsa sürede insanlarý ölümle yüz yüze
býrakýyor. Kot kumlama; kotlarýn beyazlatýlmasý, eski bir görünüm verilmesi için kumun kuru hava kompresörleriyle kotlarýn yüzeyine tutularak aþýndýrýlmasý iþlemine verilen ad. Bu uygulama sýrasýnda kullanýlan toz; akciðerlere zarar veriyor, vücut savunmasýný zayýflatýyor ve akciðerlerin
Abdülrezzak Ekonomi - Politik Öğreniyor Gerekli-Emek, Artý-Emek Furkan baþýný yana yatýrdý. Gözlerini kýrpýþtýrdý. “Abdül abi... biz þimdi niye köle oluyoruz, abi?” Abdülrezzak atölyede sýk sýk “çalýþýn modern köleler” deyip dururdu. Bu yemek molasýnda da aynýsýný yapmýþtý. Abdülrezzak güldü. “Mal sahibi olamadýðýmýz için” dedi. “Ýyi de, abi, mal sahibi olmayan köle mi olmak zorunda! Köleler kýrbaç kýlýç zoruyla çalýþtýrýlýr, çalýþma karþýlýðýnda hiçbir þey almazlar. Biz öyle deðiliz ki!” Bu arada Aydýn içeri girmiþ, sessizce dinliyordu. Güldü. “Evet biz ondan daha beter durumdayýz!” Abdül hýzla döndü arkasýna. “Vay, Aydýn abi, hoþ geldin. Kaynanan seviyormuþ.” Hemen Aydýn’ýn etrafýný çevirdi iþçiler. Burada sevilir ve sohbetine deðer verilirdi. “Evet, Furkan, biz bildiðin köleden daha beter durumdayýz.” “Nasýl olur, Aydýn abi! Bizi vuran yok, döven yok. Ýster çalýþýrýz, ister çalýþmayýz, bize kalmýþ!” “Çalýþmadan nasýl yaþarsýn?” Abdül gülüyordu. “Ben demedim mi” havalarýndaydý. Aydýn býraktýðý yerden devam etti. “Ayrýca kölelerin çalýþma karþýlýðýnda bir þey almadýðýna emin misin?” Furkan iyice þaþaladý. Ýzlediði filmleri düþündü þöyle bir. Kýrbaç ve kýlýç zoruyla, silah zoruyla çalýþtýrýlan, korkunç iþkencelere maruz kalan köleleri getirdi gözünün önüne. Hiçbir þey almadan çalýþmak zorunda olan insanlar deðiller miydi! “Evet, Aydýn abi, köleler zorla, iþkenceyle çalýþtýrýlýr. Hiçbir þey de vermezler onlara.” Aydýn gülerek kafasýný sallýyordu iki yana. “Ah, Furkan, ah! Sen de haklýsýn tabii. Ýþin görünen þekli öyle ki, kölenin hiçbir þey almadan çalýþtýðýna, iþçinin de çalýþmasýnýn karþýlýðýný tümden aldýðýna inanýr insan.” Kýsa bir sessizlik oldu. Her an meraklý bir soruyla bölünecek bir sessizlik. Bu arada Aydýn da teklifsiz oturmuþtu masaya. Önüne hemen bir tabak koydular. Bugünkü menü kuru fasulye pilav idi. “Söyle bakalým, Furkan... patronlar iþçileri neden uzun saatler çalýþtýrmak ister?” “Niye olacak, daha çok mal üretelim diye.” “Güzel...Ýþçi çalýþmasýnýn karþýlýðýný tümden almýþ olsaydý, patron ne diye uzun saatler çalýþmasý için onu zorlasýn? Hatta daha iyisi, niye çalýþtýrsýn?” Abdülrezzak dirseðiyle dürttü Furkan’ý. “Ya, kardeþ... Bizi uzun saatler çalýþtýrýyor, çünkü bizim ürettiklerimize o el koyuyor.” “Ama biz sonuçta aylýðýmýzý alýyoruz...” “Elbette öyle...” diye girdi araya Aydýn. “Þöyle düþün. Bu atölyede bir ayda üretilen malý hesapla. Sonra masraflarý düþün, tüm masraflarý. Aylýklar, kira, elektrik, iplik, kumaþ vs vs. Kabaca söylüyorum, bu ikisi arasýndaki fark, iþte patronun el koyduðu kýsýmdýr. Ama bak bu kabaca böyle. Gerçek hesap biraz daha karýþýk.” Abdül aldý sözü: “Yani patronun cebe indirdiði kar aslýnda bizim ödenmemiþ emeðimiz.” Furkan itiraz etti: “Öyle olsa bile, patronun bize ödediði bir þey de var. Köleye hiçbir þey ödenmiyor ki! Bizim asýl ko-
numuz bu.” Aydýn güldü. “Peki bir köle nasýl hayatta kalýr? Ne yer, içer? Nerde barýnýr, nasýl giyinir? Bunlar olmasa köle çalýþabilir mi? Demek ki köle sahibi köleyi çalýþtýrabilmek için onu hayatta tutmak zorunda. Yedirmek içirmek, barýnmasýný saðlamak, giydirmek zorunda. Bütün bunlarý niye yapar?” Mahmut dayý davudi sesiyle girdi araya. “Elbette mal mülk kazansýn diye yapar. Bir adam bir yatýrým yapýyorsa daha çoðunu kazanýyor demektir. Köleye bunlarý veriyorsa, köleden daha fazlasýný alýyor demektir.” “Aynen öyle, Mahmut dayý. Ýþin aslý þu. Týpký iþçiler gibi, köleler de çalýþmasý sonucunda mallar üretirler. Onlarýn toplam ürettikleri, tükettiklerinden fazladýr. Bu fazlalýða köle sahibi el koyar. Týpký bizde patronun el koymasý gibi.” Mahmut dayý kafasýný salladý. “Doðru” dedi. “Orda döve döve, bizde seve seve!” Masada bir kahkaha koptu. Aydýn aldý sözü. “Çok doðru! Orda çýplak zorla, ki buna iktisat dýþý zor derler. Burada ise iktisadi zorla, yani çalýþmazsan aç kalýrsýn hesabý iþte. Ýster köle, ister maraba, ister iþçi... Hepsi de harcadýklarý emeklerinin bir kýsmýyla kendi geçimini saðlamýþ olur. Marabada bu durum çok açýktýr. Aðayla ürünü açýktan pay eder. Diyelim bir pay marabaya, iki pay aðaya. Ama kölelikte sanki köleye hiçbir pay verilmiyor gibidir, oysa gördük, barýnma, giyinme ve beslenme ihtiyaçlarý karþýlanýyor. Ýþçilerde ise tam tersine tüm emeðin karþýlýðý veriliyor gibi görünür. Oysa orda da yine ayný durum var. Çalýþan kesimlerin emeklerinin bir kýsmý kendi geçimlerine, bir kýsmý onlarý çalýþtýranlarýn cebine gider. Yani bu emeklerin bir kýsmý onlarýn yaþamlarýný sürdürmek için üretimde bulunur, buna gerekli-emek derler. Bir kýsmý da patronu, köle sahibini, aðayý zengin edecek þeyler üretir, buna da artý-emek derler. Ýþin özü budur. Sihir iþte buradadýr. Tarih boyunca çalýþan sýnýflarýn emekleri daima iki kýsýmdan oluþmuþtur. Bir kýsmý kendi geçimine, bir kýsmý asalak sýnýfýn cebine. Gerekli-emek ve artý-emek.” Abdülrezzak Furkan’ýn ensesine hafif bir þaplak attý. “Gördün mü? Demek ki neymiþ... Köle de iþçi de ayný þekilde sömürülüyormuþ. Modern köle seni!” “Ayný þekilde deðil, Abdül... ayný þekilde deðil. Köle, maraba veya iþçinin daima artý-emeðine el konur. Bu doðru. Ama el koyuþ biçimi farklýdýr hepsinde. Ýlk ikisinde çýplak zor vardýr. Ýþçiler meselesinde ise durum farklý. Çalýþ ya da çalýþma, öl ya da yaþa... tamamen özgürsün! Ýþçi tüm üretim araçlarýndan, dolayýsýyla geçim araçlarýndan koparýlmýþtýr. Yaþamak için çalýþmak zorundadýr. E, modern çaðýn kölesi, modern köle böyle oluyor iþte.” Sohbet koyulaþarak devam etti. Derken yemek molasý sona erdi. Aydýn “bu akþam derneðe gelin kardeþler. Soba üzerinde çay ve güzel sohbetler var” dedi gülerek. Sözleþtiler. Ýþlerinin baþýna dönüyorlardý. Aydýn belli etmeden bir kaðýt tutuþturdu Abdül’ün eline. “Hoþçakalýn” deyip çýktý.
#Adalet yediği onca naneden sonra huzur uykusuna daldı!
sertleþmesine neden oluyor. Zaman içerisinde solunumun bozulmasýna yol açan hastalýk ölümle sonuçlanabiliyor.
Kot taþlama iþçileri týpký tekstil sektöründe çalýþan diðer iþçiler gibi uzun ve aðýr çalýþma koþullarý altýnda çalýþmak zorunda. Merdiven altý atölyelerde günde 12 saat çalýþan iþçiler, hiçbir güvenlik önleminin alýnmadýðý, býrakýn havalandýrmanýn düzgün ya-
pýlmasýný pencerelerin dahi sýký sýkýya kapatýldýðý yerlerde sigortasýz ve sendikasýz olarak çalýþmaktalar. Oysaki çok sýký güvenlik önlemlerinin alýndýðý, iyi bir havalandýrmanýn olduðu iþ koþullarýnda iþçilerin ya kapalý ortamlarda robot el gibi mekanizmalarý kullanarak çalýþmasý ya da astronot gibi giyinerek çalýþmasý gerekmektedir. Yoksa iþçilerin kullandýðý sadece aðýz maskeleriyle hasta olmalarýnýn önüne geçmeye çalýþmak yeterli bir önlem deðildir. Fakat iþçiler havalandýrmanýn olmadýðý hatta kot taþlanmasýnda kullanýlan deðerli kum ziyan olmasýn diye pencerelerin dahi sýký sýkýya kapatýldýðý ortamlarda çalýþmaktadýrlar. Daha acýsý ise kot taþlama iþinden ötürü silikozis hastalýðýna yakalanan iþçilerin sayýsý tam olarak bilinmemektedir. Sadece Bingöl’de deðil, Sinop, Tokat, Siirt, Erzurum, Yozgat, Zonguldak ve Çorum’da da kot taþlama sonucu akciðerleri iflas edip memleketlerine dönen çok sayýda iþçi var. Ve ancak ciðerleri yetene kadar yaþayabilecekler!
Genç Ýþçiler: Geleceðimizi Pazarlýk Konusu Etmeyeceðiz! Kýdem tazminatýnýn fona devredilmesi sermayenin ve devletinin gündeminde. Fakat sermaye sýnýfý her zaman olduðu gibi iþçi sýnýfýndan ve toplumdan kýdem tazminatlarýnýn kaldýrýlmasýyla ilgili gerçekleri gizlemek için medyasýný kullanýyor. Buna sarý sendikalar da dahil olunca, iþçi sýnýfý kendi geleceðini (aslýnda tüm toplumun) etkileyen son derece önemli bir konuda habersiz kalýyor. Bu nedenle bizler Genç Emekçiler Birliði’ndeki iþçiler olarak, bu konuda genç iþçilerle bir araya geldik ve kýdem tazminatý hakkýnda tartýþmalar yürüttük. Bu tartýþmalarýn sonunda gördük ki, iþçi sýnýfý geleceðinin ne kadar tehlike altýnda olduðunu bildiðinde, haklarýnýn nasýl budandýðýný öðrendiðinde neler yapabileceðini daha net görüyor. Mücadele etmekten korkmuyor, çocuklarýnýn geleceðini güven altýna almak için girmeyeceði kavga ve mücadele yok. GEB’li iþçilerin düzenlediði “Ýþçiler Buluþuyor Kýdem Tazminatýný Tartýþýyor” etkinliðinde de bu yalýn gerçek ortaya çýktý. Toplantýya katýlan bir iþçi düþüncelerini þöyle dile getirdi; “kýdem tazminatýnýn fona devredilmesi meselesinin içeriðinin bu kadar olduðunu bilmiyordum. Taþeron iþçiler yýllarca çalýþsa da tazminat alamýyor, sürekli girdi çýktý yapýyorlar” dedi ve sorunlarýný dile getirdi. GEB’li bir arkadaþýmýz kýdem tazminatýnýn fona devredilmesi ile ilgi burjuva medyanýn gizlemeye çalýþtýðý gerçekleri açýkladýðýnda ise iþçilerin tepkisi görülmeye deðerdi. Turizm sektöründe taþeron olarak çalýþan bir iþçi: “Yani yýllarca çalýþmamýzýn sonunda hiçbir þey elde edemeyeceðiz öyle mi?” dedi. Ve devam etti “benim için bu toplantý bizim neslimizin ve geleceðimizin ne kadar tehlike altýnda olduðunu anladýðým an oldu. Ama insanlara basit ve sade biçimiyle bu konuyu anlatmalýyýz” dedi. Ýþçiler çalýþma yaþamýndaki sorunlarýný da dile getirdi ve uzun tartýþmalarýn ardýndan oy birliði ile iþ yerlerimizde, oturduðumuz mahallelerde kýdem tazminatýnýn gasbýna iliþkin aydýnlatma çalýþmasý yapýlma kararý alýndý. Bir baþka genç iþçi, 8 Aralýk’ta Gazi Dayanýþmasýnýn düzenleyeceði “Ýþçiler Buluþuyor Sorunlarýný tartýþýyor” forumuna toplu katýlmayý ve orada daha geniþ bir kitle ile bu konuyu tartýþmaya davet etti. Ýþçiler buraya da katýlma kararý aldýlar. Bu konuda bir de Ýnternet sayfasý açarak iþçilere, gençlere bu konuda bilgiler ulaþtýrýlabileceði ifade edildi. Canlý ve güzel geçen toplantýda iþçiler kýdem tazminatýnýn fona devredilmesi karþýsýnda mücadele etme kararlýlýðýnda olduklarýný dile getirdiler. Öncelikle kendi birliðimizi oluþturmak gerektiði söylenerek toplantý sona erdirildi. Peki Kýdem tazminatý Fona devredildiðin de neler olacak? a) Ýlk önce iþten atmalar kolaylaþacak. Sermaye sýnýfýnýn önünde bu konuda gerçek anlamda hiç engel kalmamýþ olacak. b) Kýdem tazminatýný almak hayal olacak. Esnek çalýþma þartlarýnda zaten uzun süreli çalýþmak sýkýntý iken bu düzenlemeyle iþçilere sürekli girdi çýktý yaparak bu haktan yararlanýlmasýnýn önüne geçilmiþ olacak. Ayný zamanda düzenli çalýþma olanaðý olan olursa 15 yýlýn sonunda bu haktan yararlanabilecek. Bunun dýþýnda ise haktan yararlanmanýn iki seçeneði var. Biri ölmek diðeri de emekli olmak. c) Bu düzenlemeyle emeklilik de hayal olmuþ olacak. Tazminatýn miktarý da azalacak. Çünkü sermaye sýnýfý bir yýlda 30 güne karþýlýk gelen tazminat hakkýnýn gün sayýsýný 15’e düþürmek istiyor. Bu yarý yarýya bir azalma demek. d) Ýþçilerin tepkisini azaltmak için kazanýlmýþ haklara dokunulmayacak deniyor. Ama gerçekte iþçi sýnýfýn ve gelecek neslin hiçbir güvencesi kalmamýþ olacak. e) Maliyet azalacaðýnda iþ cinayetleri artacak, kazalar yaralanmalar artacak ve sermaye sýnýfý bundan sorumlu olmayacak. f) Ýþçi çýkarmak kolaylaþacaðýndan, iþ yerinde iþçiler üzerindeki baskýlar (mobbing de denir) artacak. Ýstanbul / GEB’li Ýþçiler
7
4 - 18 Aralık 2013
#EthemSarısülük'ü hatırlamakta güçlük çeken polis, Ethem'i vurduğu sırada kendisine 37 taşın geldiğini hatırlıyordu(!)
GELECEK
“Çocuklar Öldürülmesin Þeker de Yiyebilsinler” Umut Güneş
Gençlik Kongresinden
R
ojava Devrimi’nin heyecanýnýn yaþandýðý bu tarihsel günlerde BDP Gençlik Meclisi kongresi gerçekleþti. Kongre’de verilen mesajlar en az kongrenin genel bir katýlýmla toplanmasý kadar önemliydi. Kongre öncesi PKK’nin öncü kadrolarýndan Ali Çiçek’in mezarýnýn da içinde bulunduðu Þehitlik ziyaret edildi. Burada saygý duruþu gerçekleþtirilirken, saygý duruþunda “Çerxa Þoreþê” marþý okundu ve aslýnda böylece devrim sözü de yinelenmiþ oldu. Þehitlikten çýkan yüzlerce genç, kongrenin gerçekleþtirileceði Seyrantepe Spor Salonu’na doðru yürüyüþe geçti. Yürüyüþ boyunca sloganlarla Rojava Devrimi ve Öcalan selamlandý. Geride kalan gençlerin yetiþmesi için kitlenin beklediði sýrada çevik kuvvet, TOMA’lar ve zýrhlý araçlarla yolu kesti. Gençlere “uyarý” yapan polis, daðýlýnmadýðý takdirde saldýracaðýný bildirdi. Polis saldýrýsýnýn kongrenin yapýlmasýnýn önüne geçmemesi için gençler kongre salonuna arabalarla gitmeye karar verdi ve arabalara geçerek coþku ve umutla yola düþtü. Kongreye, Türkiye ve Kürdistan’dan (DÖB, HDK Gençliði ve birçok üniversiteden yurtsever gençler) katýlan gençlerin yaný sýra, dünya genelinden gelen örgütler de katýldý. Bunlar arasýnda PYD gençliði, Bask Abertzale Solu Militan Gençliði, Arjantin Guevaracý Hareket, Norveç Kýzýl Parti Gençliði, Ermeni Gençlik Federasyon, Lübnan Ýlerici Gençlik, Cumhuriyetçi Türk Partisi Gençlik Örgütü, Goran Partisi, YNK, PÇDK, Komelay Gencani Welatprazî Kurdistan ve Güney Kürdistan Baðýmsýz Gençlik Örgütleri de vardý. Kongre salonu týklým týklýmdý ve coþku doruktaydý. BDP Gençlik Meclisi üyelerinin yaný sýra Selahattin Demirtaþ da konuþma yaptý. Konuþmasýnda gençlerin eðitimli olmasýnýn önemini vurgulayan Demirtaþ, barýþýn saðlanabilmesi için müzakere masasýnýn yaný sýra sokaklarýn ses getirmesi gerektiðini vurguladý. Daha sonra Demirtaþ, Mazlum Doðan’ý da anýmsatarak, 24 yaþýnda Amed Zindaný’nda tarih yazdýðýný söyledi. Abdullah Öcalan’ýn kongreye gönderdiði mesaj coþkuyla karþýlandý. Öcalan mesajýnda mücadele-
nin bugünkü noktaya gelmesinde, mücadelenin geliþimi ve zaferi açýsýndan gençliðin kendini eðitmesinin öneminin büyük olduðunu vurguladý. Üzerinde yozlaþtýrma politikasý izlenen gençliðin bu politikalara karþý durabilmek için kendini geliþtirmesi, tartýþmasý, düþünmesi ve sorgulamasý gerektiði söylendi. Mesajýn okunmasýnýn ardýndan yapýlan konuþmalarda da “Örgütlü Gençlikle Özgür Geleceðe” þiarý yükseltildi. Zaferin gençliðin dinamikliði sayesinde geleceði belirtildi. Diðer ülkelerden gelen konuþmacýlarsa, Rojava Devrimi’ni ve kongreyi selamladý. Ayrýca FARCEP’ de kongreyi selamlamak ve desteklerini bildiren bir video gön-
derdi. Devrimci Öðrenci Birliði de katýlýmda bulunarak kongreyi selamladý. Rojava halkýnýn tarihin defterlerine “DEVRÝM” i yazdýðý bu günlerde gerçekleþen kongre, amacýna ulaþýrsa birçok “inanç devrimcisi”ni örgütlü mücadelenin içinde örgütleyici bir noktaya çekecek. Amed’de Enternasyonal dayanýþmanýn çok iyi bir örneði gösterildi. Dünya da artan devrimci durumu göz önüne alacak olursak, devrimin motor gücü olan gençliðin uluslararasý çaptaki dayanýþmasý çok önemli bir noktada duruyor. Elbette ki Enternasyonal Dayanýþma salt destek verme sözcüðü ile kýsýtlý kalmamalý ve gençliðin ortak hedefine ortak politikalar ile gitmesini saðlayacak bir dayanýþma olmalýdýr.
Aþaðýda okuyacaðýnýz metin,DÖB’ün BDP Gençlik meclisinin düzenlemiþ olduðu Gençlik Kurultayýna sunulan metindir. Merhaba, özgürlüðünü hiçbir þeye deðiþmeyen Mazlumlarýn, Zekiye’nin, Sema’nýn yoldaþlarý; Merhaba hevalno; Kürt halkýnýn özgürlüðü bizim özgürlüðümüzdür. Bu yüzden bugün sizlerin arasýnda, Amed’de olmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Emperyalist-kapitalist sistem halklarýn kurtuluþunu ve özgürlüðünü engellemeyi baþaramayacaktýr. Yüzyýlýmýz devrimler ve ayaklanmalar yüzyýlýdýr. Rojava halký bunun en güzel örneðini göstermiþtir. Ýlhak, inkar, asimilasyon ve yoðun baskýya raðmen özgürlüðünü kendi eline almýþtýr. Bu devrim parçalara ayrýlmýþ olan bütün Kürdistan halkýna özgürlük umudu vermiþtir. Yalnýzca Kürt halkýna deðil Ortadoðu halklarýna devrim yapma umudu ve cesareti kazandýrmýþtýr. Yoldaþlar, Rojava devrimi bize hala gerçek özgürlüklerin ancak bir devrimle geleceðini gösteriyor. Kürt burjuva Barzani’nin yolu deðil, Rojava’nýn yolu Kürt halkýna özgürlüðün kapýsýný açacaktýr. Bu nedenle, Rojava devrimiyle dayanýþmak Devrimci Öðrenci Birliði için çok önemlidir. Halklarýn özgürlüðü sorunu demokrasinin ve sosyalizmin olmazsa olmazlarýndandýr. Halklarýn özgürlüðünün ve kardeþliðinin tek garantisi olan sosyalizmi ancak birlikte yaratabiliriz. Gençliðin devrimci ve ilkeli birlikteliðini her yerde örme sorumluluðunu taþýyoruz. Faþizme ve kapitalizme karþý birlikte yürüttüðümüz bu mücadele mutlaka zafere ulaþacaktýr. Devrimci Öðrenci Birliði’ni kuran Deniz Gezmiþ yoldaþlardan bugüne kadar Kürt halkýnýn özgürlüðü için daima mücadele ettik. Deniz’in idam sehpasýnda haykýrdýðý ‘YAÞASIN KÜRT-TÜRK HALKLARININ BÝRLÝKTE MÜCADELESÝ’ þiarýný bayraðýmýza yazdýk. Türk burjuvalarýyla Kürt burjuvalarýnýn iþbirliði köleliði saðlýyorsa, Kürt ve Türk emekçi halklarýn, yoksullarýnýn birlikteliði de özgürlüðü getirecektir. KÜRT HALKININ KENDÝ KADERÝNÝ TAYÝN HAKKI DEVRÝMLE GELECEKTÝR. YAÞASIN HALKLARIN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ. YAÞASIN ROJAVA DEVRÝMÝ. DÖB/ DEVRÝMCÝ ÖÐRENCÝ BÝRLÝÐÝ
Nazým bu þiiri dünyayý kasýp kavuran 2. emperyalist paylaþým savaþý döneminde ABD’nin Hiroþima ve Nagazaki’ye attýðý atom bombasýndan sonra yazmýþtý. Ve dünyaya böyle seslenmiþti. Bugün çocuklar o bombalarýn etkisiyle hala sakat doðabiliyor. Sadece çocuklar da deðil doða da öyle... Bugün de bu katliam devam ediyor. Esasýnda ucuz iþ gücü olarak çocuklar çalýþtýrýlmaya baþlandýðýndan bu yana milyonlarca çocuk aðýr çalýþma þartlarý altýnda sessiz sedasýz bu dünyadan göçüp gitti. Çocuklar þeker yemek isterdi elbette ama yýllar önce baklava çalan bir çocuða 10 yýl ceza verilince aklýmýza Romalý senatör Cato’nun dediði þu sözler geliyor; “ufak hýrsýzlar zindanda... acýlar içerisinde, ama resmi hýrsýzlar Altýn ve ipeklilere bürünmüþler...” Ve bunlarýn gerçek olduðunu görüyoruz. Týpký 2.5 yýl önce 16 yaþýnda ölen Muhammet Ýsa Soysal’ýn ailesine mahkemenin söylediði þu sözler gibi “Oðlunuz 65 yaþýna kadar yaþardý, asgari ücretle çalýþýrdý” deyip, 47 bin lira tazminat belirlemesi gibi. Ýþte tam da bu nedenle insanlar maðazalardan beðenip giydiði ayakkabýlara ve elbiselere dikkat etmelidir. Üzerinde bilemediðimiz bir ulustan ve bilemediðimiz bir dilde acý haykýrýþlarla yaþamdan göçüp gitmiþ bir çocuðun kaný olabilir. Bu yýl 55 Çocuk Öldü Haberiniz Var mý? Çocuk iþçiler konusunda Türkiye’nin hiç de iyi bir karnesi yok. Ve çýkardýklarý yasalarla çocuk iþçiliðinin önündeki tüm engelleri kaldýrýyor, yaygýnlaþýp palazlanmasý için ellerinden geleni yapýyorlar. Ýstanbul Ýþçi Saðlýðý ve Ýþ Güvenliði Meclisi, 20 Kasým Dünya Çocuk Haklarý Günü nedeniyle düzenlediði basýn açýklamasýnda 2013’te 55 çocuk iþçinin yaþamýný yitirdiðini ifade etti. Bu sayý her yýl giderek artýyor. Zira 2012 de bu sayý 38 idi. Eðitim sisteminde yapýlan 4+4+4 deðiþikliði ile mesleki ve teknik okullara baþlama, dolayýsýyla mezun olma yaþý düþürüldü. Ayný sistemle genel liselerin ortadan kaldýrýlmasý ile de Anadolu liselerine giremeyen çocuklar zorla meslek liselerine yönlendiriliyor. AKP döneminde çýkan torba yasada meslek lisesi öðrencilerinin staj yaparlarken aldýklarý ücreti, brüt deðil, net asgari ücret üzerinden almalarý saðlandý ve on personeli olan bir iþletmenin stajer sýnýrý kaldýrýldý. Sonuçta bugünün Türkiye’sinde 6-17 yaþ grubunda toplam 15 milyon 247 bin çocuk bulunuyor. Nüfusun yüzde 20,6’sýný oluþturan bu çocuklarda çalýþanlarýn sayýsý da yýldan yýla artýyor. Türkiye Ýstatistik Kurumu’nun (TÜÝK) 2012 yýlý Ekim, Kasým ve Aralýk aylarýnda uygulanan Çocuk Ýþ gücü anketi sonuçlarýna göre, çalýþan çocuk sayýsý 6-14 yaþ grubunda 292 bin kiþi, 15-17 yaþ grubunda ise 601 bin kiþi olarak hesaplandý. Bu da 2006’dan bu yana 3 bin kiþilik artýþ anlamýna geliyor. 6-17 yaþ grubundaki çocuklarýn yüzde 66,5’i kentsel, yüzde 33,5’i kýrsal yerlerde yaþýyor. Çocuklarýn yüzde 91,5’i bir okula devam ederken, yüzde 8,5’i okumuyor. Yaþ gruplarý itibariyle, 6-14 yaþ grubundaki çocuklarýn yüzde 97,2’si, 15-17 yaþ grubundaki çocuklarýn ise yüzde 74,7’si okula devam ediyor. Avrupa Birliði (AB) Komisyonu’nun Geniþlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle, Türkiye’nin çocuk iþçi çalýþtýrmayla mücadelede baþarýlý olduðunu belirtiyor, ‘Türkiye 2014 itibariyle çocuk iþçi çalýþtýrmayý bitirmeyi taahhüt ettiðini ve Uluslararasý Çalýþma Örgütü’nün (ILO) Türkiye’yi 2006’da çocuk iþçilikle mücadelede baþarý saðlayan üç ülkeden biri seçmesine neden olduðunu’ söylüyor... Oysa 2013 de 893 bin çocuðun çalýþýyor olmasý -ki, kayýt dýþý olanlarla bu sayýnýn çok daha fazla olduðu bir gerçek- ve 55 çocuðun katledilmiþ olmasý, ödülün çocuk iþçiliði önlemek için deðil ama Türkiye’nin çocuk iþçi cenneti haline getirilmesine verildiði anlaþýlýyor. Ama herkes duysun çocuk iþçiler þöyle sesleniyor: “Yaþamý üreten bu küçük ve nasýrlý ellerimizden yükseliyor mücadelemiz...”
“Şüphe Duyulan Herkes Suçludur!” Yukarýda okuduðunuz bugünün Türkiye’sinde faþizmle hesaplaþmanýn adýdýr. Faþizmle öyle hesaplaþýyorlar ki, faþizme karþý olan herkes tutuklanýp cezalar alýrken, faþistlerin kendisi el üstünde tutuluyor. Ýþte size yeni bir uygulama, YÖK’ün yaptýðý yeni düzenleme.
Yüksek Öðretim Kurulu’nun (YÖK) kuruluþunun 32. yýlýnda birçok yerde eylemlerle karþýlandýktan sonra, YÖK disiplin yönetmeliðini deðiþtirdi; bakýn neler vaat ediyor? Sözlük karþýlýðý “ceza ve yasak” olan YÖK, bu sefer de yeni yasaklar getirdi. Deðiþen disiplin yönetmeliðine göre okul yönetiminden izin almadan afiþ yapýþtýrmak ve bildiri daðýtmak yasak. 2012 yýlýnda yapýlan deðiþikliklerle, bunlar yasak listesinden çýkartýlmýþtý; okullarda ifade özgürlüðünü nasýl geniþlettiklerine ve 12 Eylülle “hesaplaþtýklarýnýn” bir göstergesi saymýþlardý. Yasak listesine tekrar girmeleri uzun sürmedi. Yeni olan ise, artýk okul yönetimi tarafýndan soruþturma açýlan öðrencinin, soruþturma baþladýðý andan itibaren kampüse giriþinin yasakla-
nabilecek olmasý. Bugüne kadar bir çok öðrenci soruþturmalarla yüz yüze geldi; türlü bahanelerle cezalar aldý. Ancak anlaþýlan bu da YÖK’e yetmedi; artýk öðrencilerin savunmasýna dahi ihtiyaç duymadan, soruþturmanýn bitmesini beklemeden öðrencilere fiili yasak baþlatýlabilecek. Okullara polislerin giriþi, YÖK’ün yeni disiplin yönetmeliði, öðrenci evi baskýlarý vb. faþizmin üniversitelerde baskýyý arttýrmak için elindeki bütün yöntemleri kullandýðýný gösteriyor. Üniversiteler bu baskýya karþý koyuyor, birçok engeli fiili olarak aþýyor; ancak görünen o ki, baskýlar daha da artacak. Faþizm yerinde durduðu sürece, hiç kimse rahat nefes alamayacak. ANKARA / DÖB
8
Emeğin Dünyası
SONUN BAÞLANGICI MI BAÞLANGICIN SONU MU? Ali Varol Günal “Dev le tin te pe sin de ke man ça lýn dý ðý za man a þa ðý da ki le rin oy na ma ya koyul ma ma la rý ný na sýl bek le ye bi lir si niz?” Marx’ýn yüz elli yýl öncesinde zamanýn Fransa’sý için yaptýðý bu belirlemenin bugünün Türkiye’sinde böylesine karþýlýk bulmasýnda þaþýlacak bir þey olmasa gerek; zira toplumlar tarihi bilimsel yasalara uygun akýþýný sürdürüyor. Son zamanlarda dershaneler dolayýmýyla bir kez daha gündeme gelen AKP ile Fethullah Gülen Cemaati arasýndaki çeliþkiler, bizi bir kez daha devletin tepesinde çalan “keman” üzerine düþünmeye itti. Her ne kadar keman, en güzel ses veren enstrümanlardan biri olsa ve þu anda ortalýðý kaplayan sesler daha çok bir kakofoni oluþtursa da, yine de söz tam yerine oturuyor. Bazýlarý dershaneler meselesiyle baþlayan kavganýn bir “kayýkçý dövüþü” olduðunu düþünseler veya gündemi deðiþtirmek amacýyla ortaya sürülmüþ olduðunu varsaysalar bile, durum hiç de öyle sanýldýðý gibi basite alýnýr türden deðil. Basite alýnýr türden olmadýðýný anlamak için taraflarýn açýklamalarýna bakmak yeterli olacaktýr. Fetullahçý cenahýn gazetesi Zaman’ýn önemli yazarlarýndan Hüseyin Gülerce’ye göre, “Bu o to büs e ðer böy le gi der se u çu rum dan yu var la na cak týr”. Yani eðer AKP hükumeti, ele geçirdiði devlet aygýtýný baþka tekelci güçlerle paylaþmazsa kavga büyüyecek ve doruktaki çatlak büyüyecek ve yeni egemenler henüz egemenliklerini ilan edemeden sistem çöküþe geçecektir. Bu çöküþün elbette tek nedeni, bu çatýþma olmayacak, toplumsal yapýda birikmiþ olan bir çok çeliþki ve çatýþma bu sonu hazýrlayabilecektir. AKP cenahýnýn “Devle ti se çim le ge len güç ler yö ne tir. Dev let te pa ra lel ya pý lar ol maz .O lur sa týp ký ve sa yet sis te mi gi bi dý þa rý a tý lýr” þeklinde düþündüðü basýna yansýyor. Bu sözlerin spekülasyon olmadýðý, cemaatin “firavun” olarak nitelediði Baþbakana ait olduðu söylenen þu sözlerden de anlaþýlýyor: “Po lis kad ro su nun ya rý sý ný ver dik. KPSS’de is te dik le ri gi bi oy na ma ya pý yor lar. Ü ni ver si te ye gi riþ sý na výy la oy nu yor lar. Ta yin, ter fi ve a ta ma la rýn da li ya kat, ký dem a ra mý yo ruz. Sý nav sýz a dam al dýk, ce ma a te da ha ne ve re cek tik” Bütün bu karþýlýklý açýklamalardan anlaþýlýyor ki, AKP hükümet/devletiyle Fetullah cemaati arasýnda bir süredir gerilen ipler kopma noktasýna gelmiþtir. Ýplerin gerildiði ise ilk önce MÝT baþkaný Hakan Fidan hakkýnda soruþturma açýlmasý ve Baþbakanýn “Ha kan Be yi ye dir me yiz; a ça cak sa nýz be nim hak kým da so ruþ tur ma a çýn” demesiyle açýða çýkmýþtý. Sonraki geliþmeler de cemaatle hükümetin arasýnýn açýldýðýný göstermiþti. Bunun böyle olduðu ortadaydý ya, nedeni ya da nedenleri arasýnda bir kafa karýþýklýðý vardý. En son hükümetin cemaatin ekonomik temellerinden biri olan dershanelere de yönelmesiyle durum açýklýða kavuþmuþ oldu. Eski egemenler yenilmiþti; ama yeni egemenler arasýnda devleti ele geçirme mücadelesi baþlamýþtý. Yani Marx’ýn deyimiyle “keman” çalmaya ve herkes oynamaya baþlamýþtý. Tabi oynayanlar arasýnda eski egemenlerin siyasi temsilcileri de olacaktý. Onlar, deðme Makyavelistlere taþ çýkartýrcasýna sahneye fýrladýlar ve hükümetle cemaat arasýnda süren kavgada cemaatin yanýnda konumlanarak eski egemenliklerini elde etme telaþýna düþtüler. Elbette cemaat de bunun farkýna varabilecek denli akýl sahibi olmalýydý! Onlar da Makyavelistlikte bu siyasi aktörlerden geri kalmayacaklarýný gösterircesine, iktidar mücadelesini kaybetmiþ bu kesimlere göz kýrpmayý ihmal etmediler.. Biz böylece, burjuva siyasetinin aslýnda ne olduðunu bir kez daha görmüþ olduk. Çýkarlar söz konusu olduðunda, herkesin “düþmanýmýn düþmaný dostumdur” ilkesizliðine yelken açacaðýný þu anda yaþananlardan daha iyi hiçbir þey gösteremezdi. Ekonomik ve siyasal krizin yoðunlaþtýðý bir dünyada ve ülkede, “doruk bunalýmý”nýn keskinleþmesinden daha doðal ne olabilir? Bazýlarý geliþmeleri þaþkýnlýkla izliyorlar. Devrimci bir dönemde “Yönetenlerin eski tarzda yönetemeyecekleri”ni bildikleri halde, yaþanan geliþmelere þaþkýnlýkla bakmalarýný nasýl açýklamalý? “Devrimin güncel olduðu”nu söyledikleri halde buna inanmamalarýna mý, yoksa devrimci olduklarýný iddia ettikleri halde olmamalarýna mý? Olaylara devrimci ve Marksist açýdan bakmayý bilen herkes, bugün Türkiye’de devletin tepesinde çalan “keman”ýn, bütün taþlarý yerinden oynattýðýný, baþlangýcýn sonu olduðu kadar bir sonun baþlangýcý olduðunu da görebilirler.
“Ölmek Var Tazminatý Ver mek Yok!”
“Öfkeliyiz! Grevdeyiz!” Ýstanbul Üniversitesi’ne baðlý hastanelerde çalýþan saðlýk emekçileri, insanca yaþanacak temel ücret, ek ödemelerin maaþlara ve emekliliðe yansýtýlmasý talepleriyle 27 Kasým Çarþamba günü iþ býraktý. Çapa Týp Fakültesi, Cerrahpaþa Týp Fakültesi ve Haseki Kardiyoloji’de toplanan saðlýk emekçileri, Esnaf Hastanesi Klinikleri önüne yürüdü. Saðlýk emekçileri, yürüyüþ sýrasýnda “Öfkeliyiz, Emeðimizin Karþýlýðýný Ýstiyoruz, Öfkeliyiz, Grev- deyiz”, “Güvenceli Ýþ, Performans Sistemi Kaldýrýlsýn, Tedavide Katký Ve Katýlým Paylarý Kaldýrýlsýn”, “Saðlýkçýlar Yürüyor Yönetim Uyuyor” sloganlarý attý. Vezneciler’de bulunan klinikler önüne gelen saðlýk emekçileri adýna SES Aksaray Þube Baþkaný Ersoy Adýgüzel basýn açýklamasý yaparak, ek ödemelerin maaþlara ve emekliliðe yansýtýlmasý ve insanca yaþanacak temel ücret için mücadele ettiklerini ifade etti. Emeklerinin karþýlýðýný alamadýklarýný, performans ile birlikte yoðun çalýþtýklarýný, meslek hastalýk larý- na yakalandýklarýný ifade eden Adýgüzel, hastanelerin ticarethane gibi yönetile-
meyeceðini kaydetti ve “E le man ek sik li ði, mal ze me ek sik li ði, fi zi ki ye ter siz lik ne de niy le has ta ne nin pa ra ka za na ma ma sý nýn so rum lu su sað lýk e mek çi le ri de ðil dir. Bu ne den le yýl lar dýr ol du ðu gi bi bu gün de can la baþ la, öz ve riy le çalý þan sað lýk e mek çi le ri nin e me ði nin kar þý lý ðý nýn ve ril me si en ön ce lik li ta le bi miz dir” diyerek üniversite yönetimine seslendi. Açýklamanýn ardýndan bir heyet Ý.Ü. Genel Sekreteri Dr. Yusuf Akça ile görüþtü. Görüþmenin ardýndan basýna açýklama yapan SES Aksaray Þube Baþkaný Ersoy Adýgüzel, yaptýklarý görüþmenin olumlu geçtiðini, ancak teknik konularý Rektör Yardýmcýsý ve Üniversite Hastaneleri Yönetim Kurulu Baþkaný Prof. Dr. Kamil Adalet ile görüþeceklerini ifade etti. Adýgüzel, taleplerinin kabul edilmemesi durumunda iþ býrakma eylemlerini sürdüreceklerini belirtti.
Sağlık Hizmetinin “Oyuncusu” Olmak İstemiyoruz
Bozyaka Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi’nde saðlýk emekçileri, yaþanan sorunlara dikkat çekmek ve yöneticileri uyarmak için 28 Kasým’da greve baþladý. SES’in Bozyaka Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi önünde yaptýðý basýn açýklamasýna SES Genel Baþkaný Dr. Çetin ERDOLU ve TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Faruk SÜRENKÖK katýlarak birer konuþma yaptý. Konuþmalarýnda haklý ve meþru olan bu eylemi desteklediklerini ve taleplerin takipçisi olacaklarýný, mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladýlar. Basýn açýklamasýný SES Ýzmir Þube Baþkaný Dr. Veli ATANUR okudu. 29 Kasým günü de grevde olacaklarýný belirten Atanur, “Sað lýk ça lý þan la rý nýn ö lü me da ve ti ye çý ka ran ko þul lar da
ça lýþ ma sý na son ve rin. Ýz mir E ði tim ve A raþ týr ma Has ta ne si’n de ça lýþ ma ya þa mý na i liþ kin so run lar art ma ya de vam e der ken, ya þa nan so run lar ne de niy le baþ ta a me li yat ha ne ça lý þan la rý ol mak ü ze re tüm has ta ne ça lý þan la rý mut suz, kay gý ve tü ken miþ lik send ro mu ya þa mak ta dýr” dedi. Sorunlarýn çözülmesi için yöneticiler ve genel sekreterlikle görüþülmesine raðmen, çözüme dair bir arpa boyu mesafe alýnamadığını, çözüm olarak çalýþanlardan performans sistemi ile iþletmenin gelirlerini artýrmak için daha fazla iþlem yapýlmasýný, giderlerin azaltýlmasý için ise az personel ile daha çok niteliksiz iþ yapmamýzý istendiğini belirten Atanur, “Bi ze ü re tim den ge len gü cü mü zü kul lan mak dý þýn da bir se çe nek bý rak ma dý nýz. Has ta ne miz de biz sað lýk e mek çi le ri nin ya þa dý ðý bi rik miþ de va sa so run la ra çö züm i çin i ra de mi zi kul la ný yo ruz ve baþ ta a me li yat ha ne ol 3mak ü ze re hiz met ü ret mi yo ruz Biz ler pi ya sa ya dü þü rül müþ bir sað lýk hiz me ti nin ‘o yun cu su’ de ðil, top lu ma a dan mýþ mes le ðin o nur lu ü ye le ri o la rak gö re vi mi zi yap mak is ti yo ruz. Bu nu sað la ya na ka dar mü ca de le mi ze de vam e de ce ði mi zi mev cut yö ne ti ci ve ge nel sek re te re de,
Bu Çadır Hepimizin!
TÜMTİS Toplu İş Sözleşmesi Görüşmelerine Başladı
Tümtis 2 yıldır örgütlenme çalışması sürdürdüğü DHL’de Toplu İş Sözleşmesi (TİS) yetkisini kazandı. Tümtis'in DHL işyerinde TİS yapmaya yetkili sendika olduğuna dair, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca gönderilen yetki belgesini aldı. DHL'nin sendika yöneticileriyle masaya oturması ve işten atılan işçileri geri alması bekleniyor. 6 Kasım 2013 tarihinden itibaren görüşmelere başlandı. Bu tarihten itibaren çok çetin geçmesi beklenen TİS görüşmelerinde, işten atı-
4 - 18 Aralık 2013
lan işçilerin tekrar işe dönmeleri en önemli madde olarak öngörülüyor. TÜMTİS yöneticileri işten atılan işçilerin tekrar işe dönmeleri için bütün fedakarlıkların yapılacağını söylüyor. TÜMTİS şu anda iki iş yerinde toplu iş sözleşmesi için patronla masaya oturmuş durumda Tümtis DHL'den sonra UPS ile de ikinci dönem TİS görüşmelerine başladı. Bu iki işyerinde de, kıran kırana bir görüşme olacağına düşünülüyor. Mücadele Birliği/İstanbul
27 Kasým günü DÝSK’in çaðrýsýyla binlerce iþçi Ýzmir’de bir araya geldi. Saat 16.00’da Basmane Fuar Kapýsý önünde toplanmaya baþlayan iþçiler Çankaya Caddesi üzerinden Konak’taki Sümerbank önüne dek yürüyüþ gerçekleþtirdiler. DÝSK’e baðlý binlerce iþçi sendika önlükleri ve bayraklarýyla coþkulu bir yürüyüþ gerçekleþtirdiler. Kitlenin önünde DÝSK Genel Merkez yöneticileri sendika þube baþkanlarý vardý. Ýþçiler yürüyüþ boyunca meþale yakarak dikkatleri üzerlerine çektiler. Kimi iþçiler ise yürüyüþ boyunca etrafta iþçileri izleyen Ýzmirlilere bildiri daðýtýmý yaptýlar. Sümerbank önünde kurulan kürsüye DÝSK Genel Baþkaný Kani Beko çýktý. Beko; “Ký dem taz mi na tý bi zim kýr mý zý çiz gi miz dir. Taz mi nat la rý mýz fo na dev re di lir se ge nel grev se be bi dir. Bu leþ kar ga la rý na i zin ver me ye ce ðiz. Þa yet bu na yel te nir se niz An ka ra’yý b a þ ý n ý z a dar e de riz. Ýs tih d a m b ü r o la r ýn d a s i z l e r i a de ta kö le ci lik dü ze nin de ol du ðu gi bi sat mak is ti yor lar. Ý zin ve re cek mi si niz iþ çi ar ka daþ lar? Söz ve ri yo rum bu ra dan, Ýz mir’den ses le ni yo rum, ya sa Mec li se ge lir se siz ler le bir lik te korkma dan, yýl ma dan di re ni þe ge çe ce ðiz., Ge nel gre ve gi de ce ðiz. Bu ra dan TürkÝþ yö ne ti mi ne ses le ni yo rum; ge lin ge nel gre vi bir lik te ya pa lým.” dedi. Ýþçiler eylem boyunca sýk sýk “Genel Grev Genel Direniþ”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Ölmek Var Dönmek Yok Tazminatý Vermek Yok”, “AKP Halka Hesap Verecek” sloganlarýný haykýrdýlar. Eyleme çeþitli siyasi partiler, dergi çevreleri ve Mücadele Birliði okurlarý da destek verdi, eylem boyunca gazetemizin satýþý yapýldý. Mücadele Birliði / Ýzmir ge le cek yö ne ti ci ve ge nel sek re ter le re de bir kez da ha i lan e di yo ruz.” dedi. Basýn açýklamasý hastane koridorlarýnda sloganlarla dolaþýlarak devam etti. Saðlýk emekçileri sýk sýk “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam!”, “Zafer Direnen Emekçinin Olacak!”, “Saðlýkta Þiddet Ýstemiyoruz” sloganlarý attý… Mücadele Birliði / Ýzmir
bu so ru nu a ma bu ça dýr la ol maz. Di re niþ ça dý rý fa lan, ol mu yor böy le” de di. Hacettepe Üniversitesi’nde “yasadýþý eyleme katýldýklarý” iddiasýyla iþten a- Ýþ çi ler i se so nuç a lýn ca ya ka dar ey lem týlan 51 Dev Saðlýk -Ýþ Sendikasý üyesi iþçi, direniþ çadýrý kurdu. Çadýra ö- le ri ne de vam e de cek le ri ni söy le di ler. zel güvenlikler müdahale etti. Çadýrlarýný yeniden kuran iþçiler eylemlerine An cak bu ey lem ler sý ra sýn da iþ ten 11 ki þi da ha çý ka rý lýn ca top lam 51 iþ çi iþ devam etti. siz kal dý. Ha cet te pe Ü ni ver si te si Týp Fa- Ü ni ver si te si rek tör lü ðü i se yap tý ðý a çýkAy ný gün ak þam sa at le rin de de ü kül te si Has ta ne si’nde ça lý þan la ma da iþ ten çý kar ma la rýn ken di Dev rim ci Sað lýk-Ýþ ü ye si le riy le il gi li ol ma dý ðý ný ni ver si te nin ö zel gü ven lik gö rev li le ri, iþ çi le rin ça dý rý na mü da ha le et ti. Ýþ çi ler ta þe ron iþ çi ler in san ca söy le di. ya þa ya cak üc ret, Ýlk ey lem le ri - kol ko la gi re rek ö zel gü ven lik e le man la an gar ya ça lýþ týr ni 13 Ka sým ta ri - rý na, “Si zi kul la ný yor lar, bu o yu na gelma nýn ve ta þe ron hin de has ta ne me yin. Ta þe ron la ta þe ro nu bir bi ri ne sis te mi nin son ö nün de ger çek - kýr dý rý yor lar. Ce sa ret le ri var sa em ri vebul ma sý ta lep le leþ ti ren iþ çi ler ren ler ken di le ri gel sin ler. Bu ça dýr bi riy le 6 Ka sým’da, gi ri þim le rin den zim i çin de ðil, he pi miz i çin ku ru lu yor” ü ni ver si te nin ta so nuç a la ma yýn ca di ye tep ki gös ter di. Mü da ha le sý ra sýn da þe ron i ha le si ön ce bir kaç gün son ra bir ka dýn iþ çi saç la rýn dan tu tu la rak sin de, u ya rý a maç lý iþ sa bah sa at le rin de Ha- yer ler de sü rük le nir ken, bir iþ çi nin de bý rak ma ey le mi yap tý. cet te pe Ü ni ver si te si Mer- ko lu çýk tý. Sal dý rý nýn sos yal med ya da du yulSen di ka lý 40 iþ çi, ta þe ron kez Kam püs’te di re niþ ça dý rý fir ma ta ra fýn dan 11 Ka sým gü nü iþ ten kur ma ya ka rar ver di. Rek tör lük Ma li ma sý ü ze ri ne ey lem a la ný na ge len ka la çý ka rýl dý. Ta þe ron fir ma iþ çi le ri de a tý - Da nýþ ma ný Mu ham met Öz ge han ça dýr ba lýk slo gan lar a ta rak iþ çi le re des tek lan ar ka daþ la rý nýn ye ni den i þe a lýn ma - ku ran iþ çi le rin ya ný na ge le rek, “Ta þe - ver di. Ey lem sa bah sa at le ri ne ka dar sý ve öz lük hak la rý nýn i yi leþ ti ril me si i çin ron so ru nu nu biz çý kar ma dýk. Bu þir ket çe ki len ha lay lar ve a tý lan slo gan lar la ey le me geç me ka ra rý al dý. Ha cet te pe bir a ya ka dar de ði þir. Bir lik te çö ze lim de vam et ti.
9
Emeğin Dünyası
4 - 18 Aralık 2013
Saðlýða Zararlý Çalýþma! Ýstanbul Ýþçi Saðlýðý ve Ýþ Güvenliði Meclisi, halk saðlýðý uzmaný, sosyolog, yazar Annie-Thébaud Mony’nin de katýlýmýyla “Çalýþmak Saðlýða Zararlýdýr” baþlýðýyla Makine Mühendisleri Odasý’nda forum düzenledi. Forum ismini Annie-Thebaud Mony’nin kitabýndan alýyor. Fransa’da nükleer sanayide taþeronlaþtýrma, iþçi saðlýðý ve iþ güvenliði konularýnda yürütülen çalýþmalardan örneklerin ele alýndýðý foruma ilgi büyük oldu. Mony, baþta mesleki kanserler olmak üzere iþyeri kaynaklý hastalýklarý, iþ yasalarý, alt iþveren iliþkileri, sosyal eþitsizlikler ve halk saðlýk hizmetleri gibi geniþ bir çerçevede bireysel ve kolektif araþtýrmalar yapýyor. Annie Thébaud-Mony, farklý sektörlerden örnekler vererek iþ kazasý diyerek tesadüfi gibi gösterilen, gerçekte ise iþ organizasyonunun sermaye yanlý tabiatýndan kaynaklanan ölümleri ve hastalýklarýn önlemesi için kamusal alanda ciddi önlemler ve ceza yasalarýnýn uygulanmasý gerektiðine iþaret eden Mony “Sanayi Suçlarýna Karþý ve Baþkasýnýn Yaþamýný Tehlikeye Atmaya Karþý Elimizdeki Ýmkânlar” baþlýðý altýnda deneyimlerini aktardý. “Halk sað lý ðý bir ön lem a la ný dýr ö lüm le ri
ve has ta lýk la rý a zalt mak, has ta lýk ve ö lüm kar þý sýn da ki e þit siz lik le ri a zalt mak ü ze ri ne ça lý þý lan bir a lan. Yak la þýk 40 yýl dýr mes lek has ta lýk la rý ve iþ ka za la rý ko nu sun da ça lýþ ma la rý mý yü rü tü yo rum. Mes lek has ta lýk la rý, iþ kaza la rý ve ö lüm le rin iþ or ga ni zas yo nuy la o lan bað lan tý sý ný or ta ya koy ma ya ça lý þý yo rum. 1980’ler den son ra ta þe ron ça lýþ ma, e me ðin dýþ sal laþ tý rýl ma sý ve par ça la ra bö lün me si sü recin de i þin or ga ni zas yo nu nun iþ çi sað lý ðý iþ güven li ði ni da ha faz la teh dit e der ha le gel di ði ni ça lýþ ma la rým sý ra sýn da fark et tim ve bu yön de ki ça lýþ ma la rý mý yo ðun laþ týr dým. Fran sa’da nük le er sa na yi de ta þe ron iþ çi ler ça lýþ tý rýl ma ya baþ lan dý. On bin ler ce ta þe ron iþ çi Fran sa’da nük le er sant ral le rin ba kým-o na rým iþ le rin de ça lýþ tý rý lý yor. Ça lýþ ma ya þa mýn da iþ ka za sý di ye rek tesa düfîleþ ti ri len, oy sa ki iþ or ga ni zas yo nu nun ser ma ye yan lý ta bi a týn dan kay nak la nan ö lüm le ri ve has ta lýk la rý ne den Ce za Ka nu nu’nun sað la dý ðý imkânlar la yar gý la mý yo ruz? ‘Teh li ke de ki ki þi ye yar dým et me me’, ‘o nu ra sal dý rý’, ‘baþ ka sý ný bi le rek teh li ke ye at ma’, ‘tak sir le in san öl dür me, ya ra la ma’… Bun lar suç. Ki þi nin
YARDIMCI HEMÞÝRE TARTIÞMASI ÜZERÝNE Son yýllarda arka arkaya açýlan saðlýk meslek liseleri, iþsizlik baskýsýyla gençlerin “hazýr meslek” olarak gördükleri hemþireliðe yönelmelerine neden oldu. Özel okullar da altý, yedi bin liraya öðrenci almaya baþladýkça gelecekteki garantili yaþama yatýrým yaptýklarýný düþünen aileler sýkýntýya katlanarak çocuklarýný buralara yönlendirmeye baþladý. Hemþirelik mesleði alanýnda mücadele edenler, mesleðin üniversite düzeyinde eðitim almasý konusunda da mücadele veriyorlar. Hatta Türk Hemþireler Derneði yýllarca bu konuda o kadar sert bir duruþ sergiledi ki tepkisinin yönü anlaþýlamadý ve saðlýk meslek lisesi mezunlarýnýn antipatisini topladý. Hemþirelikte durum þu; on binlerce hemþire iþsiz, on binlercesi asgari ücretle güvencesiz, çok zor koþullarda çalýþýyor. Doðru düzgün bir iþ bulmuþ olanlarsa mesleki zorunluluklarýnýn, iþ tanýmlarýnýn çok dýþýnda iþler yapmak zorunda býrakýlýyorlar. Kamuda meslekler arasý çatýþmalar ve iþ yükü o derece artmýþ durumda ki çalýþma koþullarý çalýþanlarý baþka alanlara yönlendiriyor. Ýþ karmaþasý doktorun iþini hemþireye, hemþirenin iþini temizlik personeline ya da hasta refakatçisine yüklemesine yol açýyor. Bu durum hasta bakýmýnda yetersizliklere ve malpraktislere (önlenebilir týbbi hata) neden oluyor. Yasalar karþýsýnda hemþire suçlu ve yalnýz. Yöneticilerse sadece iþin hýzýyla ilgileniyorlar. Daha çok hasta, daha fazla iþlem, ameliyat vb. Ýþin nasýl yürüdüðü, kimlerin tükendiði onlarýn sorunu deðil. Hatta meslekler arasý, meslek içi rekabet yaratarak hýzý arttýrmanýn peþindeler. Oysa hýz saðlýkta hatayý defalarca katlýyor. Saðlýkta hata ise insan hayatýnýn zarar görmesi ya da kaybedilmesidir. Çoðu zaman kaybedilen hem hasta hem de saðlýkçýdýr. Bütün bu baský altýnda hemþirelik tükenmeyi en hýzlý yaþayan meslekler sýralamasýnda ilk sýralarda yer alýyor. Acý çeken hasta ve yakýnlarýnýn içinde yaþamak bir yana hýzla dönen çarkýn yarattýðý mesleki doyumda yetersizlik öfkeyi arttýrýyor. Yardýmcý hemþirelik kavramý yeni deðil. Esnek çalýþmanýn bir biçimi olan uzaklaþtýrma stratejilerinin bir parçasý. Çekirdek iþçi denilen daha elit bir kesimin etrafýnda örülmüþ taþeron ve güvencesiz çalýþanlar… Bunca saðlýk meslek lisesi açýlýrken ruhsatlarýný kendileri vermemiþ gibi Saðlýk Bakanlýðý, bundan sonraki yýllarda olacak mezunlara ihtiyacýnýn olmadýðýný onlarý yardýmcý hemþire olarak mezun edeceklerini söyledi. Tüm kapitalist ülkelerde olduðu gibi, saðlýðýn ticari bir sektör olduðu ülkemizde bu durum bakým kalitesinin daha da düþmesine ve týbbi hatalarýn artmasýna neden olacaktýr. Hemþirelik mesleði hastanýn bir bütün olarak
algýlanmasýný gerektirir. Hemþirelik, bakým uzmanlýðýdýr. Halk deyimiyle söylersek “ameliyatý doktor yapar, hemþire hastayý ayaða kaldýrýr.” Ýþi böylesine parçalara bölmek bakýmdaki bütünlüðü zedeleyecektir. Bakýmý vermesi gereken asýl uzman olan kiþi yönetici, bu konuda yetersiz olansa hastanýn sorumluluðunu alacak olan kiþi olacak. Hastanýn sorumluluðunu uzmanlar almalýdýr. Ucuz ve güvencesiz iþ gücü olarak görünen saðlýk meslek liseleri orada okuyanlar için de büyük eziyet. 14–18 yaþ arasýndaki çocuklar, eriþkin insanlarýn görmeye dayanamayacaðý, insan hayatýnýn en zorlu anlarýný yaþamaya mecbur býrakýlýyorlar. Bu durumda bu çocuða iki seçenek kalýyor; ya insana yabancýlaþacak onu bir makine gibi görecek – ki çoðunlukla böyle oluyor- ya da bunalýmlarýn içinde yaþayýp gidecek. Üstelik insan hayatýnýn sorumluluðu daha bu yaþlarda stajlarda bu çocuklarýn ellerine ediliyor. Hastanelerde yetersiz hemþire sayýsýnýn tamamlayýcýlarý olarak görülüyor, sorumluluklarý ve yetkileri olmayan iþleri yapmak zorunda kalýyorlar. Bu durum, hem hastanýn hem de bu çocuklarýn zarar görmelerine neden oluyor. Ne yapmalý sorusuna gelince; Hemþirelikte yüksek okul dýþýnda eðitim veren yeni bir kurum açýlmamalý, açýlan kurumlar mezunlarýný verdikten sonra diskalifiye edilmelidir. Bu okullardan bu süre içinde mezun olanlara yüksek okullara direk geçiþ hakký tanýnmalýdýr. Kamu hastaneler birliði ile hastanelerde hemþireliðin idari temsilcisi dahi fiilen kalmamýþtýr. Tüm hastanelerde hemþire olmaktan baþka þart aranmaksýzýn herkesin katýlabileceði, doðrudan demokrasinin uygulandýðý hemþirelik komisyonlarý kurulmalý, hastanedeki hemþirelikle ilgili kararlarý bu komisyon ele almalý ve idare karþýsýnda yaptýrým uygulamalýdýr. Üniversitelere sýkýþmýþ kalmýþ hemþirelik akademisyenleri kliniklerdeki yerlerini almalý, iki taraf arasýndaki mesafe ortadan kalkmalý birlikte mücadelenin yollarý oluþturulmalýdýr. Hemþirelik, sadece mesleki mücadele ile alanýndaki yerini asla bulamayacaktýr. Hemþireler, Gezi sürecinde týpký hekim arkadaþlarý gibi mücadele edenlerin yanýnda yerlerini alarak ne yapýlmasý gerektiðini meslektaþlarýna göstermiþlerdir. Son olarak saðlýk alanýndaki mücadele hizmeti vereler kadar hizmeti alanlar tarafýndan da ele alýnmasý gereken bir mücadeledir. Saðlýk sisteminin bir ticari metasý olmak istemeyen herkes tarafýndan SES’in 2 yýl önce baþlattýðý ama vücut bulmayan saðlýk hakký meclisleri tüm alanlarda örülmelidir.
Devletten Öðretmenlere “Öðretmenler Günü” Saldýrýsý
be den bü tün lü ðü ne sal dý rý, ka mu dü ze ni ne saldý rý de ðil mi dir?” Özellikle Fransa’da Amisol fabrikasýnýn kapanmasýna karþý kadýn iþçilerin baþlattýðý iþgal eylemi sürecinde asbestin zararlarý ve ölümlere yol açtýðýnýn fark edildiðini ve bilim insanlarýnýn bu fabrikanýn bir an önce kapatýlmasý gerektiðini bildirmeleri üzerine bu fabrikada yapýlan bilimsel çalýþmalara deðinen Mony bu süreçte Fransa’da ve dünyada iþçi ölümlerine yol açan asbestin yasaklanmasýna iliþkin bilim insanlarýnýn çalýþmalarý ve dünya iþçi sýnýfýnýn eylemlerinden örneklerle anlattý. Forum Annie-Thébaud Mony’e iþçi saðlýðý ve iþ güvenliði yasalarý, uygulamalar, bilimcilerin çalýþmalarý ve iþçi sýnýfýnýn eylemliliði üzerine sorularýn yöneltildiði ve karþýlaþtýrmalarýn yapýldýðý katýlýmlarla sona erdi.
TAKSÝM AYAKLANMASINDAKÝ DOKTORLARA SORUÞTURMA
Taksim Ayaklanmasýnda revirde gönüllü çalýþan doktorlara yönelik baþlatýlan soruþturma kapsamýnda Ýstanbul’da görev yapan üç doktora soruþturma evraký gönderildi. Saðlýk Bakanlýðý, revir kurulmasý ve mesai saatinde görev alanýný terk etmeleri gerekçesiyle soruþturmanýn devam ettiði ve sonucunda dava açýlacaðýný belirtti. Ýstanbul Tabip Odasý yönetim kurulu üyesi olan 3 doktor, 7 gün içerisinde Saðlýk Bakanlýðý’na yazýlý savunma verecek. Hakkýnda soruþturma açýlan Siyami Ersek Hastanesi’nde görevli doktor Ali Özyurt, Gezi’ye mesai saatleri içerinde gitmediðini belirterek “Ta bip ler O da sý Yö ne tim ku ru lu ü ye si yim ve ba sýn a çý la ma larý na ka týl dým. Yap tý ðý mýz her þey mes le ði mizin, vic da ný mý zýn ge re ðiy di” dedi. Ýstanbul Tabip Odasý Baþkaný Taner Gören de þunlarý söyledi. “Ge zi’de ta ra fý mýz dan ya pý lan bir or ga ni zas yon söz ko nu su de ðil dir. Gö nül lü dok tor lar, dev let me ka niz ma sý i çin de ge re ken sað lýk hiz me ti gö tü rül me di ði i çin hal ka yar dým cý ol ma ge re ði duy duk. O da ya ve arka daþ la rý mý za kar þý baþ la tý lan bu so ruþ tur ma ö küz al týn da bu za ðý a ra mak týr” dedi.
GASBA KARÞI TÜRK-ÝÞ ÖNÜNDE Kýdem Tazminatý Gaspýna Karþý Dayanýþma Forumu Türk-Ýþ Bölge Temciliði önünde eylem yaptý, iþçi konfederasyonlarýný kýdem tazminat hakkýnýn gasbýna karþý göreve çaðýrdý.
KESK’e baðlý Eðitim-Sen’li birçok ilden binlerce emekçi, 23 Kasým günü sabah saatlerinden itibaren Milli Eðitim Bakanlýðý’nýn önünde yapacaklarý basýn açýklamasý için Ankara’da Tandoðan Meydaný’nda toplanmaya baþladýlar.
“Gericiliðe Karþý Meslek Onurumuza ve Haklarýmýza Sahip Çýkýyoruz” diyen emekçiler GMK Bulvarý’ný trafiðe kapatarak Güvenpark’a doðru yürüyüþe geçtiler. Ancak Kýzýlay Meydaný’na gelindiðinde polisin barikatýyla karþýlaþtýlar. “Biz bu ra da de mok ra tik hak ký mý zý kul la na rak ba sýn a çýk la ma sý yap mak is ti yo ruz a ma bu ra da Ethem’i kat le den ler þim di bi zim ö nü mü ze ba ri kat ku ru yor lar” diyen EðitimSen sözcüsü sonuna kadar bekleyeceklerini dile getirdi. Yaklaþýk iki saat boyunca “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ” sloganlarýyla ve halaylarla, polisin daðýlýn uyarýlarýna raðmen Eðitim-Senliler bekleyiþlerini sürdürdü. Saat
29 Kasým günü Türk-Ýþ Bölge Temsilciliði binasý önünde toplanan Kýdem Tazminatýna Karþý Dayanýþma Forumu bileþenleri kýdem tazminatýna karþý sendikalarýn pasif duruþlarýný protesto ettiler. Forum bileþenleri, iþçi konfederasyonlarýný kýdem tazminatýnýn iþçilerin dokunulmaz hakký olduðunu belirterek göreve çaðýrdýlar. Hükümetin politikasýna karþý genel greve davet ettiler. Gümüþsuyu’da bulunan Türk-Ýþ Bölge Temsilciliði önünde bir araya gelen kitle “Kýdem Tazminatý Hakkýmýzý Vermeyeceðiz” yazýlý pankart açtý. Basýna açýklamayý okuyan Levent Dölek; kýdem tazminatý tüm iþçilerin sahip olduðu bir haktýr ve iþçilerin son iþ güvencesi olduðunun altýný çizdi. Dölek konuþmasýný þöyle sürdürdü; “Ký dem taz mi na tý hak ký ný kal dý ra rak
13.30’da polis emekçilere TOMA’larla saldýrmaya baþladý. GMK üzerinde zaman zaman daðýlan emekçiler Güvenpark’ta toplanmakta ýsrar edince polis bir süre çekilmek zorunda kaldý. Bulvar’da tekrar bir araya gelen Eðitim-Sen’liler “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” sloganlarýyla eyleme devam ettiler. Polis bunun ardýndan tekrar saldýrýya geçti. GMK boyunca akrep ve TOMA’larla saldýrý devam ederken, birçok emekçi de yaralandý. Polis Demirtepe’ye kadar saldýrýya devam edince EðitimSen’liler Tandoðan Meydaný’na geri çekildiler. “Öðretmenler Günü” öncesi öðretmenlere yapýlan bu saldýrý her kesimin tepkisini çekti
sis te mi bir tür bi rey sel e mek li lik fo nuy la de ðiþ tir me yi a maç la yan ser ma ye ve o nu hiz me tin de ki AKP hü kü me ti ge rek çe o la rak ça lý þan la rýn ço ðun lu ðu nun bu hak tan ya rar la na ma ma sý ný ö ne sürü yor. Baþ ta iþ çi sen di ka la rý ol mak ü ze re iþ çi sý ný fý nýn tüm bi le þen le ri ne gö rev dü þü yor.” Öncelikle çaðrýlarýnýn sendikalara olduðunu söyleyen Dölek; “Türk-Ýþ Kon fe de ras yo nu bu bü yük gaf let uy ku sun dan u yan ma lý dýr. Za man za man hü kü me tin iþ çi bü ro su gi bi bir gö rün tü ve ren ve ger çek ler or ta da oldu ðu hal de ký dem taz mi na tý hak ký nýn fo na dev re di le rek gasp e dil me si ne ye þil ý þýk ya kan Hak-Ýþ, sý ný fa i ha net çizgi sin den vaz geç me li dir. Hak gasp la rý na kar þý ey lem le re baþ la yan DÝSK i se bu mü ca de le yi da ha ge niþ kesi me ya ya rak bir leþ ti ri ci bir rol üst len mek le yü küm lü dür” dedi. Basýn açýklamasýndan sonra eylem sloganlarla sona erdi.
10
Emeğin Dünyası 657 sayýlý kanunla 4/C’ye tabi olan iþçiler önceden çalýþtýklarý iþletmelerde elde ettikleri ayný haklara sahip deðiller. 4/C ile geçici sözleþmeli personel haline getirildiler, Böylece kadro haklarý ve tazminat haklarý ellerinden alýnmýþ oldu. Görevlendirildikleri herhangi bir alýþtýðýmýz kurumda yerde kadrolu elemanne iþ yaptýðýmýzý da larla ayný iþi yapmalarýbilmiyoruz. Kuruna raðmen maaþlarý çok mun en berbat iþlerine koþtudüþük hale getirildi. ruyoruz. Okullarda tuvalet Türkiye’de kamu- temizliði, bardak yýkama, çay ya ait üretim yapan piþirme iþleri bize kalýyor. Az (TEKEL, Tüpraþ, SE- maaþ almamýza raðmen çok KA) fabrikalarýn özel- iþ yapan bizleriz ve hiç bir zaleþtirme uygulamalarý manda ben yapmýyorum deçerçevesinde 657 sayýlý mek gibi bir lüksümüz yok. Kanunun 4/C maddesine göre istihdam edilen geçici personel (iþçi) statüsünde çalýþýyorlar. Bugün itibariyle bu kapsamda çalýþanlarýn sayýsý 15.548 kiþidir. Türrak girdim. Yani baþbakanýn deyimiyle kiye Ýstatistik Kurumu, Yüksek Seçim yan gelip yatmýyordum. Bizden önce iKurulu ve bazý üniversitelerde 4/C staþe girmiþ arkadaþlar, niye geldiniz butüsünde istihdam edilen 1.892 kiþi ile ra sý satýlacak, diyorlardý. Fazla da birlikte kamu kurum ve kuruluþlarýnda umursamýyorduk. Diðer kurumlar, Sütoplam 17.440 kiþi geçici personel stamerbank, Telekom vb. gibi kurumlar tüsünde istihdam edilmektedir. satýlýnca biz sadece seyirci kaldýk. HiçAdýyamanlý bir Tekel iþçisi... Çabir þey yapmadýk. Ama idam sehpasýna dýrkent’in sakinlerinden... 4/C’ye geçiþ biz geçince iþimizin kýymetini daha çok sürecini sorduk, þöyle anlattý; “1967 Aanladýk.” dýyaman doðumluyum, iþe 29 yýllýk bir arayýþýn sonunda girebildim. 98 yýlýyTekel Fabrikalarý satýldýktan sonra dý, dünyalar benim oldu. Ancak bu se4/C’ye karþý Ankara’da büyük bir eyvinç benim için 13 yýl sürdü. Bu yýllar leme baþladýnýz. O zaman 4/C’nin ne süresi içinde Adýyaman Tekel Ýþletme olduðunu bilen çok iþçi yoktu sanýrým? Müdürlüðü’ne bir iþçi, bir hamal olaBazý arkadaþlarýmýz 4/C’ye geçiþi umursamýyorlardý ama bu lanet 4/C’nin farkýnda olanlarda çoktu. Ýleride neyle karþýlaþacaðýný biliyorlardý. Tekelin satýlmasýyla 78 gün, Ankara’nýn ayazýnda, buz gibi o zor koþullarda, çocuðuma, aileme ve ekmeðime sahip çýkmak için tam 78 gün mücadele verdim. Ama orada anladým ki tek baþýna mücadele vermek zor, eðer biz baþta diðer kurumlara seyirci olmasaydýk, biz 1 Mayýslarda meydanlarý doldurmuþ olsaydýk bugün bunlar baþýmýza gelmezdi. Önce Tekel’in bütünü deðil, alkol, sigara, tuz, çay vb. ayrý ayrý iþ kollarý olarak sattýlar. Aðacýn dallarýný
DÜN TEKEL ÝÞÇÝSÝ BUGÜN 4/C’LÝ
Ç
Özelleþtirme kapsamýnda kapanan iþletmelerde çalýþan iþçiler nerededir þu anda diye merak ettiniz mi? Ankara’da bir kent kuran Tekel iþçileri nerdedir diye kendinize sordunuz mu hiç? Biz sorduk ve düþtük yola... 4/C statüsünde çalýþan iþçilerin durumunu inceleyelim dedik. Türkiye’de 2004 yýlýnda iyice adýndan bahsettiren 4/C maddesi birçok kamuya ait iþletmenin özelleþtirilmesiyle ortada kalan iþçiler için çýkarýldý. Örneðin Tekel fabrikalarýnýn kapatýlmasýyla ortada kalan 15 bine yakýn Tekel iþçisi farklý kamu binalarýna hizmet görevlisi olarak atandý.
BEDAÞ Ýþçileri Enerji Zirvesini Bastý
Sena Kızılırmak
BEDAÞ’ta iþten çýkarýlan Enerji-Sen üyesi iþçiler, Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi’nin yapýldýðý The Grand Tarabya Oteli’nde eylem yaptý 22 Kasým sabahý zirvenin yapýlacaðý The Grand Tarabya Oteli’ne ellerinde pankartlarý ile giren iþçiler de söz isteyince, güvenlik görevlilerinin saldýrýsýna uðradýlar ve dýþarý çýkarýldýlar. Bunun üzerine iþçiler otelin önündeki yolu trafiðe kapatarak bir süre oturma eylemi yaptýlar ve iþlerini geri istediklerini haykýrdýlar. “Ýþçiyiz Haklýyýz Kazanacaðýz”, “Direne Direne Kazanacaðýz” sloganlarý atan iþçiler, daha sonra yeniden BEDAÞ önündeki eylem alanýna döndüler.
UÇURUM
4 - 18 Aralık 2013
Zirvenin örgütleyicisi Elder’in (Elektrik Daðýtým Hizmetleri Derneði) Baþkaný ayný zamanda BEDAÞ’ýn iþletmesini alan Cengiz-Kolin-Limak ortaklýðýndan Limak’ýn Yönetim Kurulu Baþkaný Nihat Özdemir. Enerji alanýnda taþeronlaþtýrma, özelleþtirme, iþçileri örgütsüzleþtirme politikalarý nedeniyle iþten atýlan iþçilerin eylem yaptýðý zirveye Cumhurbaþkaný Abdullah Gül Baþbakan Yardýmcýsý Ali Babacan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakaný Taner Yýldýz, ABD Enerji Bakaný Ernest Moniz, ABD Eski Dýþiþleri Bakaný Madeleine Albright’ýn yaný sýra, çok sayýda devlet yetkilisi ve enerji þirketleri yöneticileri de davetliydi.
kestiler daha sonrada ses çýkarmamasý için aðacý gövdesinden kestiler. 4/C ye ayrýlmadan önce ailemize az da olsa bir ekmek götürebiliyorduk. Ancak simdi ekmek kýrýntýlarýyla karnýmýzý doyurmaya çalýþýyoruz. Þu an çalýþtýðýnýz kurumda 4/C’li bir iþçi olarak neler yaþýyorsunuz? Sýkýntýlar nelerdir? Çalýþtýðýmýz kurumda ne iþ yaptýðýmýzý da bilmiyoruz. Kurumun en berbat iþlerine koþturuyoruz. Okullarda tuvalet temizliði, bardak yýkama, çay piþirme iþleri bize kalýyor. Az maaþ almamýza raðmen çok iþ yapan bizleriz ve hiç bir zamanda ben yapmýyorum demek gibi bir lüksümüz yok. Kendi kendime bir karar aldým, eðer bu ülkede travestiler eylem yaptýklarýnda ben sahsým olarak onlarýn yanýnda yer alýrým. Bundan sonraki 1 Mayýslarda yerimi almasýný bilirim. Ýzmir’de eski bir Tekel iþçisi olan 4/C’li kadýn iþçi çalýþtýðý lisede karþýlaþtýðý sorunlarýný þöyle anlatýyor; “bir lisede hizmetli olarak çalýþýyorum, okul sabah 7.30 da açýlýyor doðal olarak ya ben ya da diðer kadrolu hizmetli açýyor, okulda iki hizmetliyiz. Biri kadrolu olan diðeri ben yani 4/C’li. Bir gün
bir pankart açarak Gediz EDAÞ Genel Müdürlüðü’ne yürüdüler. Genel Müdürlük önünde enerji iþçisi Murat Akkendir basýn açýklamasýný okudu. Gediz EDAÞ’ta taþeron þirket devri bahanesiyle çeþitli hak kayýplarý yaþayan iþçilerin sorunlarýna dikkat çeken Akkendir, bu süreçte pek çok iþçinin iþten çýkartýldýðýný aktardý. Akkendir, 25 Kasým Pazartesi günü þirket yönetimi ile görüþme yapýlacaðýný hatýrlatarak iþçilerin taleplerini “Taþeron þirketin enerji iþçilerine yönelik baskýlarý bir an önce son bulmalýdýr, Ýþten çýkartmalar bir an önce durdurulmalýdýr, Ýnsanca yaþayacak bir Ýzmir Gediz EDAÞ’ta enerji iþçileri ya- ücret talep ediyoruz, Tüm çalýþanlar için iþþadýklarý sorunlarý 19 Kasým’da yaptýklarý çi saðlýðý ve güvenliði önlemlerinin en üst bir yürüyüþ ve basýn açýklamasý ile kamuo- düzeyde alýnmasýný talep ediyoruz” diyerek yuyla paylaþtýlar. özetledi. Sanayi metro duraðýnda buluþan EnerKadrolu iþçilerin de destek verdiði eyji-Sen üyeleri “Gediz EDAÞ’ta Ýþten Çýkar- leme 200’e yakýn iþçi katýldý. Eylemdeki iþmalar Durdurulsun! Güvenceli Ýþ Ýnsanca çiler telefonla vardiyadaki arkadaþlarýný Yaþayacak Ücret Ýstiyoruz Alacaðýz!” yazýlý
GEDÝZ EDAÞ’ta Hiçbir Þey Eskisi Gibi Olmayacak
Hesler, Su ve Tarım Çevre ve Þehircilik bakaný “HES’lerle ufak dereleri mahvettik” derken acaba köylülerle dalga mý geçiyordu? Yoksa seçimler öncesi kýr nüfusuyla arasýný düzeltme çabasý mý? Niyet ne olursa olsun, sonuç deðiþmiyor: Türkiye’de on yýllarýn kapitalist ekonomi planlarýyla tarým, doða büyük bir yýkýma uðradý ve yýkým daha da felaket boyutlara doðru yol alýyor. Tamamlanan HES’lerin yarýsý 10 MW’tan küçük. HES’lerin karþýladýðý veya karþýlayacaðý enerjinin ihtiyacýn sadece yüzde 10’u olduðu belirtiliyor. Devlet bu oranýn sadece Doðu Karadeniz’den (tamamlanacak HES’lerle birlikte) yüzde 25 olacaðýný söylüyor. Türkiye’de 1659 adet HES olduðu söyleniyor. 2024 yýlýna kadar bitirilmesi planlanan 4000 HES projesi var. 2000 civarý þimdiden hayata geçirilme aþamasýnda. Öyle ki küçük nehirler üzerinde bile onlarca HES var. Örneðin Yeþilýrmak havzasýnda 101, Trabzon’da 135, Rize’de 84, Artvin’de 24 HES var. Bütün bu dereler þirketlere 49 yýllýðýna kiralanmýþ durumda. 10 MW’tan küçük (ki bu bile küçük) enerji üreten dereler üzerine neden HES kurulur? Tüm bu kiralamalarýn altýnda küresel ýsýnmayla birlikte açýða çýkacaðý düþünülen su kýtlýðýnýn payý var. Mesele hükümetin-devletin dediði gibi ‘dýþa baðýmlýlýktan kurtulma’ meselesi deðil. Sorun kapitalistlerin doðanýn yýkýmýný hem hýzlandýrma hem de bundan ilerde büyük karlar saðlayabilme kapasitesidir. Ýþte bu kadar karla gözü dönmüþ, karýn dýþýnda her þey tufan diyen bir sýnýf var karþýmýzda. Ekolojik yapýyla uyumlu enerji üretimi ve tarým mümkün mü?
o nöbet tutuyor sabah 7.30 da açýp 18.45’te kapatýyor, bir gün ben nöbet tutup 7.30’da açýp 18.45’te kapatýyorum. Bu fazla mesai için de tek kuruþ ek ücret almýyoruz. Kadrolu hizmetli ile ben ayný iþleri yapýyoruz ama onun maaþý 2000 TL benim maaþým 1000 TL. Yani anayasal bir suç iþleniyor aslýnda, çünkü anayasada eþit iþe eþit ücret diye bir madde vardýr” diyor. Tekel eylemi bitti ve iþçiler 4/C’yi kabul etmek zorunda mý býrakýldý? Evet, 4/C’ye karþý mücadele verdik ama bildiðin üzere eylem bir þekilde bitti, herkes evlerine döndü. 8 ay iþsizlik ödeneði aldý. Sonra ödenek kesildi ve herkese haber gitti fabrikalarýna dönüp 4/C’yi imzalamalarý yönünde bu mecburi deðildi ama yapacak bir þeyde yoktu artýk. Bu yaþtan sonra özel sektörde iþ bulmak çok zordu, bulsan bile özel sektörde maaþ aksamalarý, ssk prim eksiklileri gibi sorunlar var. Hiç birimiz bu riskleri göze alamadýk ve istemeden de olsa hepimiz 4/C’ye imza attýk. Soyadýmýzýn ilk harfine göre Bakanlýklara daðýtýldýk. Bu Bakanlýklar, Milli Eðitim, Adalet Bakanlýðý, Saðlýk Bakanlýðý, Kültür Bakanlýðý, Tarým Bakanlýðýydý. Sonrada o bakanlýklar içinde daðýtýmlar oldu beni de evime yakýn olan bir liseye verdiler iþte, görevim hizmetli, ne iþ yapacaðýmýza da kurum müdürü karar veriyor. Hangi konuda eleman eksikliði varsa orada görevlendiriliyorsun yani, ben geldiðimde hizmetli açýðý olduðu için hizmetli yaptýlar. Özelleþtirilen kamu iþletmeleri çoðaldýkça, 4/C’li iþçilerin sayýsý da artýyor, 4/A, 4/B, 4/C gibi çalýþma yasalarý devlet kamu binalarýnda ciddi diðer az sayýdaki kadrolu çalýþanlar arasýnda çeliþkiler yaþanýyor. Memur ve iþçilerin hükümetin son zamanlarda çalýþma yasalarýnýn tüm kamu binalarýnda çalýþanlara uygulanacaðý görüþünde. Yani devlet kamu binalarýnda memur olan, öðretmenlerden, büro çalýþanýna, hizmet iþçisine kadar az parayla, kadrosuz, sözleþmeli hale getiriliyor. arayarak eylemi canlý dinletirlerken, onlar da iþyerlerinde alkýþlarla eyleme destek verdiler. Eylem boyunca “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber, Ya Hiçbirimiz”, “At Bakalým, At Bakalým, Ýþçiyi At Bakalým, Ýþçiyi Çýkar Direniþi Gör Enerji-Sen Kim Bakalým”, “Taþeron Ýþçiyiz, Örgütlüyüz, Güçlüyüz”, “Bu Daha Baþlangýç, Mücadeleye Devam”, “Ýnadýna Sendika, Ýnadýna DÝSK” sloganlarý atýldý. Ýzmir Müzisyenler Derneði üyeleri ritim tutarak eylemin coþkusuna katkýda bulundular. Enerji-Sen’den yapýlan açýklamada ise Gediz EDAÞ’ta yapýlan eylemin uyarý niteliðinde yapýldýðýný belirterek “Ýþçilerin artýk örgütlü olduklarýný ve iþyerinde hukuksuzluða daha fazla izin vermeyeceklerini ifade etmesi açýsýndan bir baþlangýç. Bundan sonra Gediz EDAÞ’ta hiçbir þey eskisi gibi olmayacak” denildi.
Bilim insanlarý bunun mümkün olduðunu söylüyor. Ama gelin görün ki, kapitalizmde bilimin kullanýmý tekellere ait ve onlar çýkarlarýna uygun gelen kýsmý kullanýyorlar. Santrallere taþýnan-toplanan nehir sularý doða da ve tarým üretimde ciddi zararlar oluþturuyor. Karadeniz’in bitki yapýsý Ýç Anadolu’dakinden daha fazla su istiyor. Tarýmsal üretim ekolojik yapýya göre deðil þirketlerin karlarýna göre þekil alýyor. Örneðin Ýç Anadolu’da topraðýn fazla sulanmasý tuzlanmayý getiriyor. Bu da ürünün verimli olmasý için daha fazla sulanmasý demek. Ama bu da yeterli deðil bir süre sonra toprak bütün minerallerini kaybetmeye baþlýyor. Ürünün seçimi, gübresi, bakýmý, sulanmasý hiçbirisi ekolojik yapýyla uyumlu olmayýnca toprak ve su mahvedilmiþ oluyor. GAP bunun örneklerinden birisi olarak geçmiþtir tarihe. HES’lerin iptali için yýllardýr köylüler ve çevreciler uðraþýyor. Açýlmýþ bulunan yüzlerce dava var. Fakat durumun vehameti karþýsýnda açýlan bu davalar çaresizce yapýlmýþ giriþimler. HES’lerin devamý için TBMM bir gecede yasal boþluklarý dolduracak önlemleri almakta hiç gecikmiyor. Ne de olsa her birisi tekellerin ihalelerinden, rüþvetlerinden besleniyor. Ya da bizzat bu iþin içinde. Küçük üreticinin yýkýmý karþýsýnda parmaðýný bile oynatmayanlar, mesele tekellerin karlarý olunca mesai yapmaktan çekinmiyor. Peki sorun nasýl çözülecek? Sorunun çözümünü söylemek basit. Kapitalizmin ortadan kaldýrýlmasýyla gerçekten de köklü bir çözüme kavuþmuþ olunacak. Bu nedenle bütün kýr nüfusunun ve çevrecilerin yüzünü dönmesi gereken en önemli nokta kapitalizmin yýkýmý olmalýdýr. Bunun dýþýndaki bütün alternatifler sadece sorunu ertelemek olacaktýr.
4 - 18 Aralık 2013
Belki de bize en yakýn þey ölüm; fakat bu beni korkutmuyor, haklý olan her þey için savaþmaya devam edeceðiz” (Maria Teresa Mirabel 1936) “Bunca acýyla dolu ülkemiz için yapýlacak her þeyi yapmak bir mutluluk kaynaðý; kollarýný kavuþturup oturmak ise çok üzücü” (Minerva Argentina Mirabel 1926). “Çocuklarýmýzýn, bu yoz ve zalim sistemde yetiþmesine izin vermeyeceðiz. Bu sisteme karþý savaþmak zorundayýz. Ben kendi adýma her þeyimi vermeye hazýrým; gerekirse hayatýmý da” (Patria Mercedes Mirabel 1924) 25 Kasým Kadýna Yönelik Þiddete Karþý Mücadele ve Uluslararasý Dayanýþma Günü... Zaman ilerliyor, iktidarlar deðiþiyor, kadýn daha çok ekonomik ve sosyal yaþamýn içine dahil oluyor, yasalar deðiþiyor ama bir gerçek olduðu yerde duruyor; o da kadýnýn ezilenin ezileni oluþu ve ona uygulanan þiddet... Kadýnýn özgürleþme yolunda attýðý her adým zor yoluyla engelleniyor. Bu zoru kimi zaman egemen güçler, kimi zaman en sevdiklerimiz uyguluyor. 25 Kasým, bu zora karþý mücadele etmemiz gerektiðini bize hatýrlatan bir gün... 25 Kasým’ý yalnýzca erkeðin kadýna yönelik þiddeti olarak görmek ise diktatörlerin elinde katledilmiþ olan Mirabal Kardeþlere ve onlarýn anýlarýna saygýsýzlýk olacaktýr. Çünkü onlar diktatörlüðe karþý verdikleri mücadele nedeniyle acýmasýzca katledildiler. Mirabel kardeþler bizden biriydiler ve yaþadýklarý günlerde karþýlarýna çýkan tüm zorluklara karþý mücadele etmeyi bir görev bildiler. Gülen, aðlayan, sevinen, korkan etten-kandan bizim gibi insanlardý. Bizim gibi kadýnlardý. Onlarýn gerçek hikayelerine dokunmak bizi mücadeleye çaðýrýr. Faþizmin ve her türden gericiliðin, baskýnýn ve þiddetin üzerine üzerine gidebil-
SANAT BÝR SÝLAH OLABÝLÝR Her birimiz geçtiðimiz aylarda kendimizi tarihin çarklarý arasýnda bulduk. Bu bize yabancý olan bir tarih deðildi. Aksine tam da istediðimiz, içinde olacaðýmýz günleri hayal ettiðimiz bir tarihti. Ve bu tarihi bir halk olarak biz yazdýk. ‘’Yaþarken yazýlan tarih’’ dedik adýna da Taksim Ayaklanmasý’nýn… Her bir birey neyi var neyi yok ortaya koydu. Ýnsanlar paylaþmayý öðrendi. Emeði paylaþmayý, düþünceyi paylaþmayý… Tüm bu süreç içerisinde barikat savaþlarý sürerken, sanatta ‘toplumcu sanat’ anlayýþýyla karþýmýzda dikiliyordu. Sanat sadece ‘’gezi’’ de deðildi, sanat ara sokaklarda deðildi, sanat barikatta deðildi. Sanat maskelerin altýnda, sanat meydanda bir halk olarak duruyordu, vuruyordu. Sanatýn vurucu gücü, iktidarýn tüm diktatörlüðünü yerle bir ediyordu. Ve etti de… Hiç unutmam. Taksim’i kazandýktan sonraki ilk müdahalenin akþamýnda hepimiz Gezi Parký’nda yer almýþtýk. Baretlerimizi, maskelerimizi takmýþýz müdahalenin olmasýný bekliyoruz. Taksim tam anlamýyla polis ablukasý altýnda. Etrafýmýzda binlerce polis. Savaþýn iþaretini bekliyorlar var güçleriyle saldýrmak için. Tedirgin olanlar var, heyecanlý olanlar var… Ben de, henüz savaþ baþlamadýðý için –evet, bu tam anlamýyla bir savaþtý- gezmeye baþladým. Ýnsanlarýn arasýndan geçmek zordu, ama ne kadar kalabalýk olursak o kadar güzel oluyordu Taksim… Parkýn merdivenlerinden iniyorum. Adým attýðým anda piyanonun tuþuna bastý bir el… Durdum. John Lennon’dan Imagine çalýyordu… Bütün notalar bize ‘’Hayal et!’’ diye baðýrýyordu. Gözlerim doldu. Gördüðüm þeyi tarif etmem mümkün olsaydý keþke… Bir halk, bir ayaklanma. Saldýracaklar birazdan biliyorum. Gazlarla, mermilerle saldýracaklar. Öldürmek için saldýracaklar. Korku yok içimizde. Kazanacaðýz verdiðimiz mücadeleyi, biliyoruz. Sonradan öðrendiðime göre piyanonun tuþlarýna basan el Davide Martello’nun eliydi. Aslýnda hepimizin parmaklarý dolaþýyordu tuþlarda. ‘’Sol’’ notasýna daha bir güçlü basýyorduk. Davide Martello, Imagine adlý parçayý çaldýðý o an için þunlarý söylemiþti: ‘’Durursam polisin müdahale edeceðine inandým. Çaldým, çaldým…’’ Ýþte tam da böyleydi… Bir halk olarak ‘’hayal ediyorduk…’’ Daha sonrasýnda saldýrýlarý baþlamýþtý faþist devletin. Taksim’in her yerindeydik. Herkes nefes nefese.. Adým atmaya
11
Ekin - Sanat mek. Her 25 Kasým’ý bu anlayýþla bir mücadele gününe çevirmek. Ýþte aslolan budur. Dört kýz kardeþtir onlar... Patria Mercedes, Dede, Minerva ve Maria Teresa... Babalarý için “yüreðe saplanmýþ bir iðnedir” onlar. Çünkü dört kýza sahip olmak istenen bir durum deðildir. Çocukluk günleri çiftliklerinde ve babalarýnýn dükkanýnda neþe içinde geçer. Büyüdükçe “yüreðe saplanmýþ iðnenin” yarattýðý sorunlar daha da artar. Özellikle Minerva özgürlüðüne tutkun, burnunun dikine giden, inatçý bir kýzdýr. Evlerinin sýnýrlarýnýn ötesinde ne olduðunu merak eder. Bunun yolu da eðitim için büyük þehre gitmektir. Tartýþmalarýn sonunda baba yenilgiyi kabul eder ve kýzlarýnýn okula gitmesine izin verir. Minerva için özgürlük yolu açýlmýþtýr. Minerva’ya bu duyguyu yaþatan þey, ülkesinin gerçekliðiyle tanýþmasý olur. Nedir bu gerçek? Trujillo diktatörlüðünün ülkeyi kan gölüne çevirmesi... Diktatörlerin son çýrpýnýþlarýndan baþka bir þey deðildir Minerva kardeþlerin cezaevi dönüþü vahþice katledilmeleri... Kocalarýný görmek için gittikleri yolun dönüþü onlar için bir sondur artýk. Onlarý tanýyan herkes her görüþ sonrasý acaba bu kez dönebilecekler mi diye bekler. Her dönüþ büyük bir mutluluk olur. Ama bu korkulan sonu engelleyemez. 25 Kasým günü çýktýklarý ayný yol onlarý geri getirmez. Yalnýzca haberleri gelir. Uçurumun kenarýnda üç kadýnýn ölü bedeni bulunur. Bunlar Minerva kardeþlerden baþkasý deðildir. Bir de her zaman onlarla birlikte yolculuk yapan þoförleri... o da öldürülmüþtür arkada tanýk kalmamasý için. Ama tanýða ihtiyaç yoktur. Onlarý yok eden güç tüm bir toplumu yýllardýr baský altýnda tutan diktatörlüktür. Özgürlüðe kanat açan Kelebekler’de boþuna ölmediler. Onlarýn, ateþin sýrrýna ermek için yaptýklarý yolculuktan yeni dünyalar doðuyor. Bu dünyayý yaratmak için mücadele eden kadýnlar onlarýn anýsýný yaþatmak için Latin Amerika Kadýn Kurultayýnda 25 Kasým’ý Kadýna Yönelik Þiddete Karþý Mücadele Günü olarak bir eylem gününü çevirdiler. Onlarýn adlarý yaþarken diktatörlerin adlarýný hatýrlayan yok. Her zaman ve her yerde olduðu gibi...
halimiz kalmamýþ. Tam o sýrada bir kafe müzik açtý son ses… Bütün sokak dinliyoruz. Cem Karaca’dan Ceviz Aðacý çalýyor. Bütün yorgunluðumuz bir anda yok oldu. Ve sanki önceden planlamýþýz gibi þarkýnýn ‘’ne sen bunun farkýndasýn, ne de polis farkýnda’’ kýsmýnda, bulunduðumuz sokaða polisler girmeye baþladý. Ama þarký durmadý. Durmazdý. O bizim þarkýmýzdý artýk. Týpký bizim gibi þarkýlar da durmayacaktý bundan sonra… Barikatta havai fiþekler patlarken gökyüzüne bakýp þiir okuyan, kim olduðunu bilmediðim o çocuðun þiiri de durmayacaktý. Duvarlara yazýlan þiirler gibi… Gezi Parký’nda Nazým’ýn þiirlerini sahneye taþýyan, bizi ayaklanmanýn ortasýnda tiyatroyla buluþturan o güzel insanlar da durmayacaktý. Sahne onlarýndý. Sahne bizimdi… O tozu hep birlikte yutacaktýk. Söz verdik! Kocaman bir kumaþ parçamýz vardý bir de. Fýrça darbeleriyle renk kattýðýmýz… Yanýndan geçen her insan, ya elini boyaya sokup kumaþa vuruyordu ya da bunu boþta yer alan fýrçalar yapýyordu. Ne olursa olsun direniþin resmini çiziyorduk. Daha sayamadýðým birçok sanat dalý vardý ayaklanmanýn içinde. Duvar yazýlarý, mizahýmýz, filmlerimiz, danslarýmýz… Biz ürettikçe güçleniyorduk. Biz güçlendikçe iktidar korkuyordu. Sanat iktidarýn anlayabileceði kadar zayýf deðildi. Onlar bizi asla anlayamýyorlardý. Hissettikleri tek þey korkuydu. Sanattan korkuyorlardý. Toplumcu sanat ‘yönetenleri’ eleþtiri topuna tutuyordu çünkü… Ayaklanmanýn içinde bizi güçlü tutan þeydi sanat. Týpký bizler gibi sanat da savaþýyordu. Sanatýmýzý da yok etmeye çalýþýyordu devlet. Ama biz bu süreçte çok þey gördük, deneyimledik… Biz ‘’bir’’ olduðumuz sürece kazanabilirdik. Güzel bir dünya için sanatýmýzla savaþabilirdik. Bazen bir kurþundan daha etkili olabilir sanat. Sanat bir silah olabilirdi. Namlunun ucundaki iktidara ateþ edebilirdi… Yaþayacaðým en güzel günleri yaþadým belki de… Hep hayalini kurduðum bir süreçte yer aldým. Yer aldýk… Turgut Uyar’ýn dizesindeki gibi; ‘Öyle þeyler gördük ki Unutmam artýk, Unutmayalým artýk…’ Güzel günlere giden yolda hep birlikte olunmalý. Sanatýmýzla, sanat düþmanlarýna karþý savaþmalý. ‘Deniz olunmalý oðlum, bulutuyla, gemisiyle, balýðýyla, yosunuyla…’ Birlikte olmanýn, birlik olmanýn inancýyla… Güneþ Toprak
GEZİ GÜNCESİ SILA ERCİYES TENCERE TAVA HEP AYNI HAVA Egemen sýnýflara karþý verilen savaþýmda ezilen sýnýflarýn ayaklanma ve eylemleri önce bir küçümseme, dalga geçme, hareket büyüdükçe alttan alan birkaç söz, belki bir kaç özür, baktýlar ayaklanmacýlar evlerine dönmüyor, hareket büyüyor, iþte o zaman ise tam bir saldýrý... 31 Mayýs Gezi Ayaklanmasý da diðer ayaklanmalarda yaþanan bu sýralamayý yaþadý. Önce “üç beþ çapulcu” olduk, sonra sesimiz daha bir gür çýkmaya baþladýðýnda, “tencere tava hep ayný hava” dediler. Bir de tehdit etmekten geri durmadýlar: “evlerinde zorla tutuðumuz bu ülkenin yüzde ellisi var” Yüzde elli korkutmayýnca hiç kimseyi, geldi özürler peþ peþe... “Ýlk eylemcilerden özür diliyorum” dedi her daim aðlamaya hazýr bakan. Efendim çevre duyarlýlýðý ile hareket edenlere karþý yapýlan aþýrý þiddet gösterisi yanlýþ olmuþ ve de haksýz olmuþ! Özrü bir borç bilirmiþ. Ama gel gör ki o meydanda öyle kötü çocuklar varmýþ ki düþman baþýna. Bir özür borçlarýnýn olduðunu düþünmüyormuþ her daim aðlayan adam. Taksim Komünü iyi çocuk-kötü çocuk ayrýþtýrmasýna kanmadý. Ýyi çocuklarla-kötü çocuklar orada ortak bir dünya kurmuþlardý ve öyle kolay olmayacaktý onlarý birbirinden ayýrmak. Ayýramadýlar da zaten... Aðlamanýn iþe yaramadýðýný gördüklerinde ise saldýrdýlar. Gezi ayaklanmacýlarýnýn tüm bunlara cevabý, Taksim Komünü’nü korumak, barikatlarý saðlamlaþtýrmanýn yanýnda, mizahýn, neþenin ve cüretin çeþitli örnekleriyle oldu. Onlar bize “üç beþ çapulcu” dediðinde, Boðaziçi Üniversitesi Caz Korosu patlattý þarkýsýný: “Çapulcu musun vay vay/Eylemci misin vay vay” Ve gösterdi çarenin ne olduðunu: “Bulunur bir çare halk ayaktadýr/Taksim yolunda barikattadýr.” Ayaklanmanýn ilk gününden itibaren tüm kentlerden yükseldi tencere tava sesleri. Ayný anda sokaklarý ele geçirmek, mahalleyi sokaða dökmek için kolektif bir starttý sanki. Bir evde baþlayan tencere ve tavanýn düetine, mahallenin tüm evleri, sonra ülkenin bütün þehirleri (Bayburt hariç -tarihe böyle geçmek ne acý-) katýlýyordu. Yankýlan bu sesten asabý bozulanlara yalnýzca “tencere tava hep ayný hava” söylemindeki çaresizlik kaldý. Aldýlar ellerine tencere tavalarý, kurdular stüdyolarýný Taksim’de bir kaldýrýma... Tencere tava eþliðinde baþladý söylemeye Kardeþ Türküler... “Bir öyle bir böyle kelamlardan, yasaklardan/Ýllallah/Baþýna buyruk kararlardan, fermanlardan/Ýllallah” Uyarmaktan da geri durmadýlar kibirlileri... “Bu ne kibir, bu ne öfke/Gel yavaþ gel, yerler yaþ” Kapitalizm gölgesini satamayacaðý aðacý keser, derler. Doðru. Onlarda satamayýnca gölgelerini, sattýlar ormanlarý ve satmaya devam ediyorlar. Mahvettiler þehirleri... “Devirdiler, kapadýlar/Sinemalarý, meydanlarý/Her tarafýn AVM’den/Geçesim yok bu köprüden/N’oldu bizim þehre n’oldu/Hormunlu bina doldu” Kavgamýzýn baþkenti Ýstanbul’un tanýnmaz hale gelmesine isyan etti. “Hüsnü periþan oldu bibaht kaldý aziz Ýstanbul/Ne oldu sana böyle, söyle söyle söyle..../Seni böyle istemem, istemem” Baktýlar olmuyor sýktýlarda sýktýlar gaz... Sýktýkça etkisi azaldý... yenilerini sýktýlar... çare etmedi... sýktýkça ayaklanmacýlarýn oyuncaðýna döndü gaz bombalarý... Çarþýlýlarýn sloganý tüm bir kitlenin þarkýsý haline geldi. Haykýrdý milyonlar meydan okuyarak: “Sýk bakalým sýk bakalým/biber gazý sýk bakalým/kaskýný çýkar copunu býrak/delikanlý kim bakalým.” Kendine güvenin cüretin baþka bir ifadesi oldu. Artýk egemenlere uyku yoktu. Tek sorun vardý karþýlarýnda Taksim Ayaklanmasý ve onun bastýrýlmasý...
“Su (YAKU) Hayattır” Gazi Ekin Sanat ve Halk Kütüphanesi’nde bir film gösterimi. Filmi izleyince aklýma ilk gelen, 31 Mayýs ayaklanmasýyla sokaklara çýkan halkýmýzýn yaþadýklarý, bizlere yaþattýklarý muazzam duygu oldu. Kendi geleceðine sahip çýkan, yaþamýna sahip çýkan ve ne istediðinden emin olan bir halkýn gücü gerçekten muazzam... Filmin içinde 500 yýl öncesine gidiyoruz. Film içinde film... 500 yýl önce Christoph Colomb Hindistan diye Amerika kýtasýna ayak basýnca, son derece alçak gönüllü ve elindeki her þeyi paylaþmaya hazýr bir halkla karþýlaþýr. Avrupa’nýn aç gözlü efendileri yerli halkýn elinde avucunda ne varsa alýr. Hayatlarýný dahi. Bu filmi çeken ekip Bolivya’da korkunç bir gerçekle karþýlaþýrlar. Filmin en önemli mesajý da iþte budur. 500 yýl sonra 2000 yýlýnda Bolivya halký hala aç gözlü kapitalistlerin saldýrýlarýna uðrar ve kapitalistler yaðmur sularýný dahi yerli halka satmak isterler. “Yaku” yerli dilinde su anlamýna gelir ve yerli halk bunu hayat olarak tanýmlar. Su hayattýr onlar için.. Ve onlarca ölümü, yaralanmayý göze alýp ayaklanýrlar. Su þirketinin ve ülkenin en önemli merkezlerini iþgal ederler. Týpký Taksim Meydaný’ný ve Taksim’e çýkan sokaklarý iþgal eden bizim halkýmýz gibi... Filmin içinde çok etkileyici sahneler var. Colomb istediði altýnlarý vermeyen yerlilerin kollarýný bir balta ile keserken, modern dünyanýn aç gözlü kapitalistleri soyguna karþý ayaklanan halký modern silahlarla öldürür ve yaralar. Ve tüm bu süreç yaþanýrken elbette bu katliama gözlerini kapayan ve sessizce onay verenler olur. 500 yýl önce bir papazýn -ki yerlilerin sömürülmesine karþý gelmiþ ve sonrasýnda Ýspanyollar tarafýndan yakýlmýþtýr- söylediði þu özlü söz bugün bile geçerliliðini korumaktadýr. “Gerçeðin düþmaný çoktur yalanýn ise pek çok dostu vardýr.” Dünün altýný bugünün suyu olmuþtur artýk. Ýzlemenizi tavsiye ederiz, zira bugüne dair bir çok þey göreceksiniz... Dip not: Yerli halkýn ayaklanmalarýndan sonra, -filmde yer almasa da- Halkçý Morales iktidara geliyor.
MÜCADELE BİRLİĞİ Kongreye Doðru Atilay Ayçin Ýle Söyleþi
Hava-Ýþ’te delege seçimleri yapýldý. Nasýl bir delege seçimi oldu sizden öðrenebilir miyiz? Toplam 300 delege ile oluþan bir genel kurulumuz var. Yapýlan delege seçimleri örgütlü bulunduðumuz tüm iþ yerlerinde 300 delegenin oluþumuna yönelik bir seçimdi. Bu yapýlan seçimlerin sonucunda dört ayrý grupla seçimlere katýlým oldu. Bunlar sýrasýyla Genel Merkez, Gökkuþaðý, Emek Meclisi ve Reform Hareketi. Ancak tüm seçimlerde Emek Meclisi ile yine iþveren tarafýndan kurulan aðýrlýklý cemaat tayfasýnýn oluþturduðu grup birlikte hareket ettiler. Ortak liste çýkardýlar iþ yeri seçimlerinde, delege seçimlerinin dahi iþveren kimin delege olacaðýný kimin olmayacaðýný temsilci arkadaþlarýmýza tehditler savurarak bu dönem kesinlikle aday olmamalarý, Ýstasyon müdürlüðü veya Grup
Baþkanlýðý olarak kim aday gösteriliyorsa onlarýn genel üst kurul delegesi olarak karar verdiklerini söylediler. Özellikle Anadolu’da iþçi arkadaþlarýmýz aile koþullarýnýn bozulmasýný göze alamadýklarý için, delege olarak kendilerini aday gösteremediler. Temsilci arkadaþlarýmýz veya bunun dýþýndaki arkadaþlarýmýz da ayný durumdaydý. Ýþverenin desteklediði gruplar olan emek meclisi, reform grubu adaylarý kazandý gibi gözüküyor þu an için. Görüntü bu, ama esasý bu mu? Neticeyi Genel Kurul Kongresinden sonra hep birlikte göreceðiz. Anadolu’daki delegasyon açýsýndan þekilde bir üstünlük var þu an için. Ýþverenin tehditleri ve yerlerinden ayrýlma endiþesi ile hiçbir insan özgür iradesi ile hareket edemedi. Bu arkadaþlarýn genel kurul toplantýsýnda durumu ne olacak, hep birlikte göreceðiz.
Ýstanbul açýsýndan durum nasýl peki? Ýstanbul olarak bizim örgütlü olduðumuz iki büyük iþyeri var. Bunlardan bir tanesi uçuþ iþletme, diðeri de uçaðýn teknik bakýmýnda çalýþan teknisyen arkadaþlarýmýz var. Teknik AÞ bölümünde blok olarak biz aldýk. Blok olarak biz aldýk, ancak uçuþ iþletme bölümünde 95 delege ile Gökkuþaðý girdi ve aldý. Ancak Gökkuþaðý baþka hiçbir yerde delege listesi yapamadý. Ancak 95 delege de kendisini Gökkuþaðý’nýn delegesi olarak ifade etmiyor. ... Þu an için Hava-Ýþ’in karþýna üç ayrý grup olarak çýkan muhalif gruplar var. Emek meclisi Reform grubu lehine seçimden geri çekilmesiyle iþverenin kurduðu bir grup olarak kendini gösterdi. Gökkuþaðý ise kendi içinden bir grubu iþ verenle görüþtürerek dolaylý yoldan iþverenle birlikte hareket ettiðini göstermiþ oldu. Yani bizim dün karþýmýzdaki muhalif gruplara iþveren tarafýndan hareket ediyorlar lafý bir karalama anlayýþý deðildi, maddi bir temeli vardý ve bugün de kanýtlanmýþ oldu. Kongrede delege sayýsý ne kadar olacak, diðer gruplarýn þu an için örgütlülük durumu nasýl?
Yeni Evrede Mücadele Birliği Dergisi / Sayı: 247 / 4 - 18 Aralık 2013 / Yaygın Süreli Dağıtım / Sahibi: Yeni Dönem Yayıncılık Basın Dağıtım Eğitim Hizmetleri Tanıtım Org.Tic.Ltd. Şti. Adına: Sami TUNCA / Adres: Sofular Mah. / Sofular Cad. No: 8/3 Fatih - İSTANBUL / Tel-Fax: 0 (212) 533 32 57 / Sor. Yazı İşl.Müdürü: Sami TUNCA / Baskı Yeri: Yön Basım Yayın, Davutpaşa Cad. Güven Sanayi Sitesi B Blok 1.kat N:366 Topkapı - Zeytinburnu - İSTANBUL www.mucadelebirligi.com / mucadelebirligi@hotmail.com / info@mucadelebirligi.com / mucadelebirligi@gmail.com /www.facebook.com/mbirligi / www.twitter.com/mbirligi
Þu an 300 delege var, bizim 8590 delegemiz var genel kurula 3 ayrý grup olarak seçimlere girersek güçler dengede gibi gözüküyor. Genel kurulda kim daha duruma hakim olabilirse, genel kurulu onun alacaðý düþüncesindeyim. Bu anlamda en þanslý olarak da kendimizi görüyo-
Geleceðe umutla baktýðýmýzý buradan da diðer iþçi ve emekçi dostlarýmýza iletmek isteriz.
rum. Bizim bu dönem iþyerlerinde yapýlan delege seçimlerinin yaþanmasýný çok isterdim. Hani bir laf var ya, “bazý þeyler anlatýlmaz yaþanýr” diye. Bu durumu en kýsa biçimde böyle özetleyebiliriz diye düþünüyorum. Özellikle uçuþ ve teknik iþyertabloyu görmeniz lerindeki gerekirdi. 1300 tane asker pilot delegenin gelip bizim diðer ünitelerdeki seçimlerde tüm üyelerimizi odaya tek tek çekip, delege listesinden çýkmalarý, eðer çýkmazlarsa iþten atýlacaklarý veya baþka bir þehre sürülecekleri tehditleri, aðýr hakaretlere maruz kalmalarý, iþveren yetkililerinin iþçiler üzerinde oluþturduðu baský ve tehdit politikalarýnýn anlatýlmaktan çok yaþanýlmasý gerektiði düþüncesindeyim olaylarýn boyutunu anlayabilmek için. ... Özetlemek gerekirse iktidardaki partinin oluþturduðu küçük gruplardan oluþan yapý ve öz bakýmýndan birbirinden farký olmayan muhalif gruplarla resmen kavga veriyoruz. Ýktidardaki partinin oluþturmuþ olduðu gruplarla yarýþýyoruz ve iþin kolay olmadýðýný biliyoruz. ... Peki þu an iþçi arkadaþlarýmýzýn moral ve motivasyonu nasýl? Arkadaþlarýmýz moral motivasyon olarak en üst noktadalar. Çok samimi söylüyorum bu çadýrýn içinde artýk grev, iþe geri dönüþ, devam eden davalar konuþulmuyor. Sadece kurul seçimleri konuþuluyor ve tavan yapmýþ bir moral ile konuþuluyor. ... Geleceðe umutla baktýðýmýzý buradan da diðer iþçi ve emekçi dostlarýmýza iletmek isteriz.
“Camdan Düþerek Ölmek Ýstemiyoruz!” Ev iþçisi kadýnlar, arkadaþlarý Rukiye Þimþek’in iþ cinayeti sonucu yaþamýný yitirmesini protesto etti. Ev iþçisi Rukiye Þimþek temizlik yaptýðý binanýn 4. katýndan düþerek yaþamýný yitirmiþti. Kadýn Emeði Platformu’ndan ev iþçisi kadýnlar, Ýstanbul Fýndýklý’da Ýþkur önünde yaptýklarý eylemle Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakanlýðý’ný göreve çaðýrdý. “Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakanlýðý neredesiniz? Ýstanbul Ýþ Teftiþ kurulu neredesiniz? Rukiye Þimþek için ne yapacaksýnýz? Daha kaç ev iþçisi camdan düþerek yaþamýný yitirecek. Daha kaç iþ cinayeti yaþanacak?” diyerek tepkilerini dile getirdi. Hükümetin bugüne kadar ev iþçilerinin sorunlarýný çözecek bir adým atmadýðýný da sözlerine ekleyen Türkmenoðlu, “Ev iþçileri devletin vurdumduymazlýðý yüzünden her an ölüm tehlikesi, meslek hastalýðý, taciz, tecavüz gibi risklerle yüz
GÜNLÜĞÜ
Sen MaNYaK Mýsýn?
iþçilerinin sorunlarýnýn çözülemeyeceðini belirterek yapýlan düzenlemelerin ise teknik düzenlemeler olduðuna, ev iþçilerinin mevcut yasal statüsünde hiçbir iyileþtirme olmadýðýna dikkat çekti. Ev hizmetlerinin iþ yasasýna alýnmasý gerektiðini, ev iþçilerine insana yakýþýr iþ sözleþmesi IL-
yüzedir. Ev iþçileri güvencesiz, kayýtsýz, görünmeyen, tehlikelerle yüz yüze çalýþma koþullarýndan, kölelik durumundan Çalýþma Bakanlýðý sorumludur. Devlet sorunudur” dedi. Sansasyonel haberlerle ev iþçileri kurtuluyormuþ havasý estirilen “bir gün bile çalýþsa ev iþçileri sigortalanacak” diye kamuoyunun yanýltýldýðýný ifade eden Türkmenoðlu, sosyal güvence olmadan ev
Genel Yayýn Yönetmenimden almýþtým uyarýlarý... Diyarbekir Kalesinden Notlar’dan sonra beklemeliydim tüm bunlarý. Belki bir parça gaflet... Toyluktur daha ziyade, izahata yoktur hacet. Kapýmýn tekmelenmesiyle uyandým güvercin tedirginliðindeki uykumdan... Daldýlar odama, kýskývrak baðladýlar kolumdan. Gözüme gözüme çaktýlar flaþlarý... benimle birlikte sürüklediler gariban bilgisayarlarý. Araba, hastane, emniyet... rutin iþlemlerin ardýndan bir hücredeyim nihayet. Baþhatib’e laf söyleyenin býrakmazlar yakasýný... bekliyorum, birazdan soracaklar Notlar’ýn hesabýný. Daracýk hücrede bir ileri bir geri baþladým voltaya... kafamda evirip çevirerek koyuldum söylenecekleri hesaplamaya. Derken yan hücrelerin kapýlarýný açtýlar... sýra sýra insanlarý getirip býraktýlar. Tuhaftýr “yalnýzlýktan kurtuldum” diye
seviniyor insan... gelip komþu oldukça “kýzlý-erkekli” bir dizi can. Anladým beni almalarýna sebep deðil yazdýðým “Notlar”... durup dururken bu garibi RedHack dosyasýna soktular. Kapý, anahtar, kilit, girdiler koluma... merdivenlerden çýkarýp teslim ettiler bir masada bir adama. “Þim di gü zel gü zel an la ta cak sýn... iþbir li ði ya pýp bu ra dan e li ni ko lu nu sal la yýp çý ka cak sýn. Ve re cek sin bi ze tüm di ðer ar ka daþ la rý ný.... e li miz ko lu muz u zun dur e ve lal lah bý rak ma yýz göv de nin üs tün de o ba þý ný!” Kalktý adam yürüdü iskemleden... durdu tepemde, hafif çekildim geriye istemeden. Dedi “sen man yak mý sýn, söy le uð raþ týr ma be ni... i maj la rý a lýn dý, çö züm le ni yor hard disk ler den çý ka cak or ta ya ton la ve ri.” Aklým baþýmda, deðilim manyak... manyak görmek istiyorsan dön de aynaya
CO 189’un imzalanmasýný istediklerini belirten Türkmenoðlu, taleplerine göçmen ev iþçilerinin iþ koþullarýnýn iyileþtirilmesi, çalýþma izninin iþverene baðlý olmaktan çýkarýlmasýný da ekledi. Özel istihdam bürolarý ve kiralýk iþçi bürolarýnýn kölelik demek olduðunu ve kapatýlmasý gerektiðini belirten Türkmenoðlu Kadýnlarýn esnek ve güvencesiz çalýþtýrýlmasýnýn önüne geçilmesi gerektiðini belirterek Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakanlýðý’ný göreve çaðýrdý. “Kaza Deðil Ýþ Cinayeti”, “Ev Ýþi Ýþ, Ev Ýþçisi Ýþçidir”, “ILOC 189 Ýmzalansýn”, “Görünmeyen Emek Duy Sesimizi”, “Çalýþýrken Ölmek Ýstemiyoruz” sloganlarý atan ev iþçisi kadýnlar, tüm kadýnlarýn insana yakýþýr bir yaþama ve çalýþma koþullarýna kavuþmasý için mücadeleyi sürdüreceklerini belirterek eylemi sonlandýrdýlar.
bak!.. demek geçtiyse de içimden, “susma hakkýmý kullandýðýmdan” vazgeçtim sözümden. Konuþtu, sövdü saydý... sordu sordu içimi baydý. Ben sustum o anlattý, oscarlýk rol yaptý. Dedim ben manyak mýyým, dinliyorum bu adamý... konuþup dursun býrak, iyi bitecek bu iþin encamý. Beni attýlar aþaðý çýkardýlar diðerlerini sýra sýra... duydum ki ayný mizansen, ayný rol ayný temaþa. (Baþhatip derdi þimdi, tencere tava hep ayný hava!) Harddiskler çýktý tertemiz... ama inatla diyorlar “yemezler, biz siber polisiz!” Sýrasýyla birkaç kiþi suçlanýyor manyak’lýkla... insaný bezdiren ahmaklýklar soruluyor sýklýkla. Ortada bir örgüttür dolanýyor, þemalar, konumlar... ve tabii o malum polisçe yorumlar. Dönüp dolaþýp iþ geliyor Gezi’ye... iþte o zaman anlýyor insan, ayaklanma nasýl çevirmiþ düzeni kepazeye. Korkusu büyük oluyormuþ
büyükbaþlarýn... hesabýný sormaya kalkýyor saðda solda atýlan tweetlerin, taþlarýn. Günler geçti, beni azat ettiler manyak’lýktan... arada bir yükleniyorlar yardým yataklýktan! Duydum birkaç tane manyak adayý kalmýþ geride... “ce za e vin den þu si te le ri na sýl hack’le di niz” türünde garip suçlamalar bir de. Birinin sesi benziyormuþ televizyonda konuþan hackerlara... bir diðerinin dedesi ölmüþ, yaþýyormuþ Fransa’da. Diðerleri paylaþmýþlar internette gönderilen mesajlarý... büyükbaþlarýn kirli çamaþýrlarý saçýlýyor ortalýða, bundandýr asýl telaþlarý. Sonunda götürdüler adliyeye, dedim nihayet bitti bu saçmalýk... savcýnýn sorularýndan anladým eyvah daha yeni baþladýk! Saatler boyu uzadý sorular, sorgulamalar... gece geç saatlerde hepimizi býraktýlar. (Not: Birkaç gün geçmeden aradan, birimizi tekrar aldýlar aramýzdan. Yatýyor þimdi Metris’te MaNYaK’lýktan.)