S249

Page 1

UNUTURSAK KALBİMİZ KURUSUN Bu söz Roboski-Uludere Katliamını hep hatırlamak, için söylendi. O katliam anını hepimiz duyduk... Hepimizin tanıklık ettiği gelişmeler... Bombalama sesini duyan köylülerin sınıra koşuşu, anaların çocuklarının bedenlerini araması, parça parça bedenlerin katırlarla taşınması ve 34 canın yan yana dizilmesi... İnsanlığın 34 defa ölüşü... 5

FABRİKALAR TARLALAR SİYASİ İKTİDAR HER ŞEY EMEĞİN OLACAK

1 - 15 Ocak 2014 / S 249 / 1 TL

Tuzun koktuğu bir dönem bu. Yolsuzluğu önlemekle görevli olanlar yolsuzluğun başını çekiyor. Dosyalar ortalığa saçılmış durumda. Birbirlerinin gırtlağına sarılan taraflar boğazlarına kadar yolsuzluğa, rüşvete, şantaja bulaşmış. Bir post kavgasıdır gidiyor! Ama sanılmasın ki bu, paylaşılacak bir postun kavgasıdır. Hayır! Bu, tek sözle postu kurtarma savaşıdır! Halkların öfkesinden kendini sıyırma savaşıdır!

Taksim Meydaný’nda 19 Aralýk Eylemi

Kent Mitingine Tomalý Saldýrý

19 Aralýk zindan katliamýnýn 13. yýldönümünde Taksim’de Mücadele Birliði Platformu tarafýndan yapýlan eylem, Taksim’de ýsrarýn yeni adý oldu. Haziran ayaklanmasýndan sonra her türlü gösteriye kapatýlmýþ olan Taksim Meydaný 19 Aralýk eylemine ev sahipliði yaptý. Büyük bir polis ablukasýna raðmen Platform üyeleri meydana çýkmakta kararlýydýlar ve çýktýlar. Saatler 19.30’u gösterdiðinde Taksim Tramvay Duraðýnda “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” pankartý eþliðinde ayný slogan haykýrýldý. Değişim ve Devrimci Müdahale

C.Dağlı

2

2

“Ýstanbul Bizim” denilerek Kadýköy’de düzenlenen mitinge katýlan onbinlere polis tomalarla, tazyikli su ve gaz bombasý ile saldýrdý. Ýstanbul Kent Mitingi için þehrin dört bir yanýndan gelen onbinlerce kiþi, Söðütlüçeþme ve Numune Hastanesi üzerinde iki koldan kortejlerini oluþturarak pankartlarý, sloganlarý, dövizleriyle Kadýköy Meydaný’na yürümeye baþladý. Arama noktalarýndan geçerek Ýskele Meydaný’na ulaþan onbinler taleplerini haykýrdý. Halkbank önünden geçerken de hýrsýzlar yuhalandý ve banka yumurta yaðmuruna tutuldu.

Kim Kazanacak Taylan Işık

3

4

Birkaç gazete haberlerinde çýktý. Ne kadar mutluydular! Ýþte mutlu son: THY’de grev sona erdi! Atýlan 305 iþçi geri döndü. Hava-Ýþ sendikasýnýn yeni yönetimiyle, THY yönetimi yaptýklarý toplantýyla anlaþmaya vardýlar. Sendika yönetiminin açýklamalarý peþ peþe düþüyordu manþetlere ve internet sayfalarýna. Peki nasýl bir anlaþma? Ýmzalanan Toplu Ýþ Sözlemesi hangi maddelerden oluþuyordu? Ýþçilerin kazanýmlarý korunmuþ muydu yoksa haklar birer birer kaybedilmiþ miydi?

Boykotla Devrime Umut Çakır

9

5

DEVRÝMCÝ HÜKÜMET

Yataðan Termik Santrali iþçileri, yaklaþýk 105 gündür süren eylemliliklerinin bir parçasý olarak 29 Aralýk günü Milas’ta büyük bir miting tertiplediler. Yaklaþýk olarak 30 bin kiþinin katýldýðý miting, oldukça coþkulu bir þekilde geçti. Sendikalarýn bölgesel olarak katýldýklarý mitinge Yataðan ve Milas esnafý, KESK, DÝSK ve Türk Ýþ’e baðlý sendikalar yoðun katýlým saðladýlar. Mitinge gelen onbinlerce kiþi, stadyumda toplandýlar ve Ata Park’a kadar olan yolu sloganlarla yürüdüler. Bu sýrada halk pencerelerden, balkonlardan alkýþlarla destek verdi

Maskeli Balonun Sonu Umut Güneş

Editör

Yatağan Ýşçileri Milas’ta Mitingde

THY Grevi Sona Erdi

10

7

Hükümet sallanýyor; düþtü düþecek. Türkiye’de düþen ve kurulan burjuva hükümetlerin haddi hesabý yok. Ama bu seferkini öncekilerden farklý kýlan çok önemli bir ayrým var. Bu topraklarda hükümet ilk defa devrimci bir ayaklanmanýn, halk ayaklanmasýnýn dolaysýz etkisiyle yýkýlmak üzere. Buna yakýn durumlarýn olduðu dönemler oldu. Yakýn tarihimizin bir özelliði, her büyük devrimci dalgadan birkaç ay sonra baþtaki burjuva hükümetin yýkýlmasýdýr. Haziran Halk Ayaklanmasýnýn olgunlaþtýrdýðý büyük devrimci dalga þimdi AKP-Erdoðan hükümetini tarihin tozlu sayfalarýna gömmek üzere. Sermaye sýnýfý, öncekilerde olduðu gibi bu hükümeti yýkýlýþa götüren Haziran Halk Ayaklamasýnýn belirleyici etkisini gizlemeye çalýþýyor. Ama artýk mýzrak çuvala sýðmýyor; minareye kýlýf uydurulamýyor. (devamı 3. sayfada)

Devrimin Leninistlerden Beklediği 9 Özgür Güven

3

Ayaklanma Yılı Ali Varol Günol

11


2

MÜCADELE BİRLİĞİ

DEÐÝÞÝM VE DEVRÝMCÝ MÜCADELE

BA

ŞY

AZ

C. Dağlı

I

Oportünist ve reformist sosyalistler, öteden beri, devrimci komünizmi, deðiþen koþullarý, durumlarý gözardý etmek, önceki dönemlerin örgüt ve mücadele biçimlerinde ýsrar etmek ve eski tarzda politika yapmakla eleþtirmiþlerdir. Eleþtiri yalnýzca bizim küçük-burjuvalarýmýza özgü deðil, dünyanýn bütün oportünist sosyalistleri tarafýndan devrimci Marksizme yöneltilmiþ bir eleþtiridir. Böylece, deðiþimleri, yeni durumlarý, somut koþullarý yeniden ele aldýklarýný ve süreci karþýlayan taktikler çýkardýklarýný iddia ediyorlar. Bunlarý anlamak için yaptýklarýna, yani pratiklerine bakmamýz gerekiyor. Pratikte, teoride söylediklerinden tamamen farklý davranýyorlar. Sýnýf kavgasýnýn içinden geçtiði nesnel koþullarda ne denli büyük bir deðiþiklik olursa olsun, onlar, her durumda, ayný tarz hareket içindedir. Onlar düþünce ve pratikte parlamentarizmi aþmýyorlar. Parlamentarist olmak için, her zaman, parlemento içinde, kendi temsilcilerinle temsil edilmen gerekmiyor. Sözünü ettiðimiz unsurlarda parlamentarizm bir eðilim. O nedenle, parlamento dýþýnda kalsalar da, bir eðilim olarak parlamentarizm anlayýþýný taþýyorlar. Basit bir kitle çoðunluðuyla siyasi iktidarý ele geçirmeyi hedefliyorlar. Onlarda parlamenter yol, parlementer mücadele temel mücadeledir. Onlarýn deðiþim dedikleri, kapitalizmin, devrimci patlamalar ve devrimci sýçramalar olmaksýzýn, barýþçýl ve demokratik deðiþimidir. Kapitalizmin kendi geliþimiyle birlikte, uzlaþmaz sýnýf çeliþkilerinin yumuþayacaðý ve bir devrim olmaksýzýn da, toplumun kendi içinde uyumlu bir ilerleme gösterebileceði, temel tezleridir. Savunduklarý þey, Bernstein’ýn görüþleridir. Marksizmin sýnýf savaþýmý ve bu savaþýmýn zorunlu genel sonuçlarýna iliþkin devrimci teorisi bir kenara itilmiþ ve burjuvaziyle sýnýf iþbirliði görüþü temel alýnmýþtýr. Onlarýn likide etmek istedikleri, iþçi sýnýfý hareketinin bilincine yerleþmiþ olan toplumsal devrim anlayýþýdýr. Burjuvazinin bir devrimle, zorla devrilmesi düþüncesidir; dolayýsýyla karþý çýktýklarý Leninist tipte parti örgütlenmesidir. Bernstein’ýn görüþleri, 20. yüzyýlda meydana gelen toplumsal devrimler tarafýndan, sosyalizm ve sýnýf mücadeleleri tarihi tarafýndan geçersizleþtirilmesine, proleter devrimler çaðýnýn baþlamasýna raðmen savunula gelmiþtir. Ýþçi sýnýfý hareketi içinde bu eðilim varlýðýný sürdürmüþtür. Bu reformist eðilim, 90’lý yýllarýn getirdiði ortamda yeniden öne çýkma çabasý içinde bulundu. Oysa bu reformist eðilim, kapitalizmin uzlaþmaz iç çeliþkilerinin derinleþip keskinleþtiði ve bunun sonucu sýnýf kavgasýnýn þiddetlendiði koþullarda, geliþme koþullarý bulamaz. ABD ve Avrupa gibi modern kapitalist iliþkilerin en ileri düzeye çýktýðý, geliþmiþ kapitalist ülkelerde de olaylar devrimci yönde ilerliyor. Sýnýf çeliþkileri ve çatýþmalarý yumuþamýyor, tersine devrimci isyanlarý tetikleyecek þekilde keskinleþiyor. Bunun anlamý þudur: Toplumun devrimci dönüþümü bir zorunluluk olmuþtur ve köklü toplumsal dönüþüm isteyen insanlar genel bir artýþ gösteriyor. Burjuva egemenliðinin devrimci yýkýlýþý, bu baðlamda daha geniþ kitleler tarafýndan benimseniyor. Oluþan yeni duruma karþýn oportünist sosyalizm, yeni geliþmeleri karþýlayacak bir anlayýþ ve pratik yönelim içinde deðil. Oysa devrimci diyalektik deðiþmez bir durum ve biçim kabul etmez. Ýþçi sýnýfýnýn içinde mücadele ettiði koþullar deðiþince, mücadele ve örgütlenme biçiminde, politik taktikte deðiþime gidilir. Burada, deðiþen somut koþullar gözönünde tutulur. Geçtiðimiz doksanlý yýllarla birlikte, yeni bir devrimci yükseliþ dalgasý boygösterdi, koþullar devrimcileþti, devrimci durum geliþti, sýnýf savaþýmý iç savaþ biçimini aldý. Tam da bu süreçte, reformistleþen hareketler, burjuvazinin kabul edebileceði sýnýrlar içinde hareket etmeyi tercih ettiler. Devrimci yýðýn-mücadelesi bu süreçte büyük bir ilerleme gösterdi. Giderek en etkin duruma geldi. Sýnýrlý düzeylerde de olsa yer yer ayaklanma boyutuna varan hareket, 31 Mayýs’ta genel halk ayaklanmasýna dönüþtü. Tüm bu devrimci geliþmelere raðmen oportünistler ve reformistler, siyaset yapma tarzlarýný, pratik hareket biçimlerini temelde deðiþtirmeden býraktýlar. Devrimci yýðýn hareketi tarafýndan sürüklenerek, hareketin içinde yer almalarý, onlarýn süreci karþýlayacak bir konuma geldikleri anlamýna gelmez. Tarihin, kendilerinin iþaret ettiði yönde ilerlediðini düþündüler. Tarih bu þekilde ilerlerse, hedeflerine pek sorunsuz olarak varacaklardý. Teorileri böyle. Canlý yaþam farklý bir geliþme yolu izledi. Gerçek yaþamý; sýnýflar mücadelesinin ve bu mücadelenin içinde cereyan ettiði koþullarý kavramayan bu teori, tarihsel geliþme tarafýndan geçersiz sayýldý. Tarihin hangi yönde ilerledeðini anlamak için, eðer, yüzeydeki olaylara bakmakla yetinirsek, yanýlýrýz. Çünkü, yüzeyde meydana gelen tüm geliþmeleri etkileyen ve yön veren temeldeki ekonomik geliþmelerdir. Örneðin, 2008’de patlak veren büyük kapitalist kriz, sistemin iç çeliþkilerinin keskinleþmesini hýzlandýrdý ve bu geliþme de, düþman sýnýflar arasýndaki savaþýmý bütün kýtalar boyunca þiddetlendirdi. Devrimci bunalým tüm kapitalist ülkeleri derinden sarstý. Temel yapýdaki bu büyük kriz, yüzeydeki tüm olaylarýn gidiþini etkiledi, onlara devrimci bir yön verdi. Halk ayaklanmalarý kapitalist dünyanýn her yerinde arka arkaya ve birbirini tetikleyerek patlak verdi. Ama muhalefet çizgisini aþmayan sosyalist ve komünist partiler, bulunduklarý noktadan devrimci mücadele düzeyine varamadýklarý için, sýnýf savaþýmýnýn geliþimine ayak uyduramadýlar ve varolan konumlarýný bile koruyamayarak tepe taklak oldular. Ýzledikleri politika nedeniyle, yýllar geçtikçe rahatýna düþkün birer darkafalý haline geldiler. Koþullarýn devrimcileþmesi ve sýnýf kavgasýnýn sertleþmesiyle, bu tür bir siyasi yapýlanmanýn etkisizleþmesi, daðýlýp gitmesi kaçýnýlmazdý. Bir dönem, iþçi sýnýfýnýn politik geliþmesinde önemli rol oynayan partiler, zamanla burjuvazinin birer oyuncaðý oldular ve proleter hareketin ilerlemesinin önünde ayakbaðý oldular. Kitle içindeki etkilerini kullanarak gerçek devrimci güçlere karþý, burjuvaziyle birlikte karalama kampanyalarý açtýlar, çelme taktýlar ve engellemek için en iðrenç yollara baþvurdular. Fakat þimdi, onlar çöküp giderken, gerçek devrimci hareket öne çýktý ve mücadelenin sürükleyici gücü oldu. Sonuç olarak, bu ayakbaðlarýndan kurtulan devrimci iþçi hareketi büyük bir hýzla ilerledi. Bu eðilimde olanlar, burjuvaziye o kadar angaje olmuþlardý ki, bu toplumun, emek-sermaye uzlaþmaz çeliþkisine dayandýðýný; çeliþkinin sömürünün artmasý, baský, gerici zor, kapitalist köleliðin aðýrlaþmasýyla keskinleþtiðini ve devrimci patlamalara yolaçtýðýný görmek istemediler. Onlarýn görmek istemediði canlý yaþamýn diyalektiðidir. Canlý yaþam, yani burjuva toplumun geliþimi, sistemin karþýtlýklarýnýn geliþmesi yönünde ilerliyor. Sýnýflý toplumlarýn temel yasasý olan, emeðin geliþmesiyle birlikte, bir kutupta (kapitalistlerin) zenginlik birikimi, karþýt kutupta (emekçilerin) sefalet birikiminin artmasý çok belirgin bir durum kazandý. Özce, daha büyük toplumsal patlamalarýn ve çatýþmalarýn koþullarý yeterince oluþmuþ ve olgunlaþmýþtýr. Tüm bu geliþmelere raðmen, onlar siyaset yapma tarzýný ve pratik pozisyonlarýný deðiþtirecek durumda deðiller. Ellerinin altýnda hazýr duran Marksizmin devrimci diyalektiðine, bu en yüksek ve devrimci düþünme biçimine karþýn, onlar siyasette ýlýmlý, uzlaþmacý bir politika izlediler. Toplumsal güç olarak emekçilerin, kitlelerin, burjuvaziyle en uzlaþma yanlýsý kesimine dayanýyorlardý. Dolayýsýyla bu partilerin siyasi çizgileri, dayandýklarý kitlelerin durumunu ve görüþlerini yansýtýyordu. Marksizmin devrimci teorisine baðlý kalmadýlar. Devrimci teoriyi canlý yaþama uyguladýklarý taktirde, yaþamýn deðiþen koþullarýna uygun olarak, kendi durumlarýný, politikalarýný ve hareket tarzlarýný deðiþtirmeleri gerekecekti. Fakat, burjuvaziyle girdikleri iliþkiler ve uzun bir dönem süren yaþam tarzlarý bunun önünde engel oluþturuyordu. Büyük kapitalist bunalýmýn tüm emekçilerin durumunu sarsmasý ve içinde bulunduklarý koþullarýn hýzla kötüleþmesi ve burjuvaziye karþý harekete geçmesi, reformist partilerin durumunu temelde deðiþtirmeye yetmedi. Geliþmeye ayak uyduramadýklarý için etkilerini yitirdiler.

1 - 15 Ocak 2014

Taksim Meydaný’nda 19 Aralýk Eylemi

19 Aralýk zindan katliamýnýn 13. yýldönümünde Taksim’de Mücadele Birliði Platformu tarafýndan yapýlan eylem, Taksim’de ýsrarýn yeni adý oldu. Haziran ayaklanmasýndan sonra her türlü gösteriye kapatýlmýþ olan Taksim Meydaný 19 Aralýk eylemine ev sahipliði yaptý. Büyük bir polis ablukasýna raðmen Platform üyeleri meydana çýkmakta kararlýydýlar ve çýktýlar. Saatler 19.30’u gösterdiðinde Taksim Tramvay Duraðýnda “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” pankartý eþliðinde ayný slogan haykýrýldý. Dövizler ve bayraklarla toplanan kitlenin önü kýsa sürede çevik kuvvet polisleri tarafýndan çevrildi ve “daðýlmazlarsa müdahale edecekleri” uyarýsý yapýldý. Sloganlarýn daha gür yükselmesi üzerine çevik kuvvet polisleri kalkanlarla iteklediði kitleyi Sýraselviler Caddesi’ne sürmeye çalýþtý. Bu saldýrýya eylemciler tarafýndan bayrak ve döviz sopalarýyla karþýlýk verildi; etrafta eylemi izleyen halk da alkýþ ve ýslýklarla saldýrýyý protesto etti.

Polis Saldýrýsý ve Gözaltýlar Protesto Edildi

Gözaltý ve protestolar baþta Ýstanbul olmak üzere bir çok ilde eylemlerle protesto edildi. Yüksel Caddesi Ankara

Devrimde Israr Taksim’de Israr’dýr diyen Ankara Mücadele Birliði Platformu üyeleri 20 Aralýk günü Yüksel Caddesi’nde eylem yaptý. DÖB adýna yapýlan konuþmada; Taksim Meydaný’ný hiçbir zaman terketmeyecekleri vurgulandý. Kaldýraç da eyleme destek verdi.

Kitle Sýraselviler’e girdiði anda Caddenin giriþinde bulunan simit sarayýnýn çatýsýndan “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” pankartý sloganlarla sarkýtýldý. Alkýþlar ve ýslýklarla karþýlanan bu ikinci eyleme de polis “aþaðý inin” uyarýsý yapmaya baþladý. Pankartý açan üç genç dakikalarca slogan atarak eylem yaptýktan sonra polis tarafýndan gözaltýna alýndý. Sýraselviler’e sürülen grup da slogan atarak eylem yapmayý sürdürürken, polis tartaklayarak ve tekmelerle saldýrarak eylemcileri gözaltýna almaya baþladý. Gözaltýna aldýklarý kiþileri arbede ile Sudeposu önündeki polis araçlarýna götüren polis, uzun süre halk tarafýndan yuhalandý. Vatandaþla deðil yolsuzluk yapanlarla uðraþmak gerektiðini haykýran öfkeli kitleyi yatýþtýramayan polis, çareyi “daðýlmazlarsa gözaltýna alacaklarý” tehditleri savurmakta buldu. Polisle tartýþan bir genç ise elindeki anayasayý kaldýrarak “eylem yapma ve toplanma özgürlüðünün burada yazdýðý”ný savundu. Gözaltýna alýnmaya çalýþýlan genci Ýstanbul Mücadele Birliği Platformu ise ÝHD’de bir basýn açýklamasýyla saldýrýyý protesto etti ve bilgilendirmede bulundu. 20 Aralýk Cuma günü MBP ÝHD’de bir basýn açýklamasý düzenleyerek polis saldýrýsýný ve gözaltýlarý protesto etti. Okunan açýklamada 19 Aralýk 2000 zindan katliamýna ve devrimci tutsaklarýn baþeðmezliðine vurgu yaptýktan sonra Taksim Meydaný’nýn halka, eylemlere kapatýlamayacaðý söylendi. “Meydanlarý biz emekçilere yasaklamaya kalkmalarýna karþý öfkemiz kabarýyor. Yasaklarýnýzý tanýmýyoruz! Biz meydanlarýmýzý, en baþta da Taksim’i geçmiþte ýsrarlý mücadele ile, fiili eylemlerle kazandýk. Bugün de ayný þekilde, yüzümüzü Taksim’e dönerek fiili mücadele ile kazanacaðýz Taksim’i. Tehditleriniz bize výz gelir!” denilerek açýklama metni bitirildi. İHD İstanbul

YKM Önü İzmir

Devrimci cüret Teslim Alýnamaz, diyen Ýzmir Mücadele Birliði Platformu üyeleri 20 Aralýk günü saat 18.00’da YKM önünde biraraya gelenler Kemeraltý giriþine kadar ajitasyonlar ve sloganlar eþliðinde yürüyüþ gerçekleþtirdiler. Yürüyüþ boyunca 19 Aralýk katliam saldýrýsý ve Taksim’de polisin vahþi saldýrýsý sonucunda yaþanan gözaltýlarla ilgili bilgilendirmeler yapýldý. Eyleme Hatay Halk Forumu, Emek ve Özgürlük Cephesi, Partizan destek verdi.

Ardýndan gözaltýna alýnan ve gece yarýsý serbest býrakýlan 3 kiþiden biri olan Nurten Karahancý söz alarak polis saldýrýsýný ve gözaltý sürecini anlattý. Polisin insanlarý kalkanlarla Sýraselviler’e sürdüðünü, bu esnada yakýn mesafeden bibergazý ve plastik mermi sýktýðýný; kendisinin binadan pankart açtýðýný ve gözaltýna alýnmalarýnýn ardýndan aracýn içinde de darp edildiklerini, saatlerce karakol karakol dolaþtýrýlýp en son Karaköy Polis Karakoluna götürüldüklerini anlattý. Grup Emeðe Ezgi’nin solistlerinden Ebru da müzik grubu olarak orada olduklarýný, anmaya destek verdiklerini söyleyerek polisin saldýrýsý sýrasýnda yakýn mesafeden plastik mermi ile bacaðýndan vurulduðunu anlattý.

korumaya çalýþan halk bu defa iteklenerek Sýraselvilere sürülmeye çalýþýldý. Taksim’de artýk durmanýn da yasak olduðunu savunan polis, eylemci izleyenlere dahi saldýrarak tahammülsüzlüðünü gösterdi. 6 kiþinin gözaltýna alýndýðý eylemde gençler 2-3 saat araçlarla dolaþtýrýldýktan sonra Karaköy Polis Karakolu’na götürüldüler. Saatler 01.00’e geldiðinde gözaltýndaki isimlerden Nurten Karahancý, Cem M.Solhan ve Emre Bora’nýn “Ýzinsiz toplu gösteri ve yürüyüþ kanununa muhalefet” ile suçlamasý sonrasý serbest býrakýldý; geride kalan Kenan Aktaþ, Gamze Nihal Ýyidoðan ve Recep Yüzer ise “polise mukavemet” ile suçlanarak ertesi gün savcý karþýsýna çýkarýlmak üzere gözaltýnda tutulmaya devam edildi. Birgün sonra Kenan Aktaþ, Recep Yüzer ve Gamze N. Ýyidoðan tutuklama talebi ile mahkemeye sevk edildi. 25. Sulh Ceza hakimi karþýsýna çýkan üç kiþi, adli kontrol þartý ile serbest býrakýldý.

19 Aralık katliamı İzmir’de protesto edildi. Sabahın erken saatlerinde köprüye pankart asıldı. Dokuz Eylül Hukuk Fakültesi yerleşkesine de yazılamalar yapıldı.

19 Aralýk Katliamýný Unutmadýk Unutturmayacaðýz!

19-22 Aralýk 2000 Zindan Katliamýnýn 13. yýldönümünde Çaðdaþ Hukukçular Derneði (ÇHD) Ýzmir Þubesi ve Ýnsan Haklarý Derneði(ÝHD) Ýzmir Þubesi Buca Kýrýklar 1 Nolu F Tipi Cezaevi önünde her yýl olduðu gibi bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. “19 Aralýk Katliamýný Unutmayacaðýz, Unutturmayacaðýz” yazýlý pankart açan ÇHD ve ÝHD üyeleri açýklama sýrasýnda sýk sýk “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur” sloganlarý atarken, tutsaklara sesin duyurulabilmesi için düdükler öttürüldü. Açýklamanýn ardýndan 19-22 Aralýk 2000 Zindan Katliamýnda ve sonrasýnda gerçekleþtirilen ölüm orucu eyleminde ölümsüzleþen devrimci tutsaklar için cezaevinin kapýsýndan içeriye karanfiller atýldý. Mücadele Birliði/Ýzmir

Kýrýkkale Namýk Kemal Üniversitesi’nden DÖB’lü Öðrenciler’den Pankartlı Protesto

Gazetemizin 248. sayýsýnda 2. sayfada yayýnlanmýþ olan “Sürgün Notlarý”, Tekirdað 1 Nolu F Tipi’ne sürgün edilen Barýþ KAYA’nýn mektubudur. Atlandýðý için özür dileriz.


1 - 15 Ocak 2014

Kent Mitingine Tomalý Saldýrý

Yoksulluk 40 Günlük Bebeði Öldürdü

Konya’nýn Ereðli Ýlçesi’nde henüz nüfusa kayýt ettirilmeyen 40 günlük Ayaz bebek, camlarý olmayan evlerinde zatüreden yaþamýný yitirdi. 2 katlý kerpiç evin tek odalý bölümünde oturan ve eþi askerde olan 2 çocuk annesi Maviþ Eþme, gece saat 03.30 sýralarýnda bebeði Ayaz’ý emzirmek için uyandýðýnda hareket etmeyen bebeðinin öldüðünü anladý. Adli Týp Kurumu’nda otopsi yapýlan Ayaz bebeðin, zatüreden öldüðü anlaþýldý. Maviþ Eþme’nin çocuklarýyla kaldýðý odanýn pencere camlarýnýn bir bölümü kýrýk olduðu için naylonla örttüðü, ailenin akrabalarýn yardýmýyla geçimini saðladýðý öðrenildi.

Meclis Önünde Kendini Ateþe Verdi

Mecliste bütçe görüþmeleri sürüyor. Sokaktaki insanýn, iþçilerin, emekçilerin, öðrencilerin, iþsizlerin yerinin olmadýðý yeni bütçede halklara reva görülen yeni açlýklar, yeni iþsizlikler, yeni borçlar, bunalýmlar... Bunun etkilerini son on yýllarda çok defa gördük. Kiminde sokaða taþan kitleler, kiminde de sessiz sedasýz intiharlar þeklinde... Bu defa öyle olmadý. “Giden”, derdini herkese anlatmayý denedi. Haykýrýþýný tüm halka ulaþtýrmak istedi: O, Meclis’te bütçe görüþmelerinin sürdüðü, sokakta bakan çocuklarýnýn yaptýðý yolsuzluklarýn yankýlarý sürerken, 17 Aralýk günü meclis kapýsýnda “Açým” diyerek kendini yaktý! TBMM’nin Dikmen kapýsýna gelen 50 yaþýndaki Salih Yiðit Tekin, “Açým” diye haykýrdýktan sonra üzerine benzin dökerek bedenini ateþe verdi. Polisin yangýn tüpüyle müdahale ettiði Tekin, ambulansla hastaneye kaldýrýldý. Borçlar, iþsizlik, açlýk, ailesini geçindirememe, son dönemlerin en büyük intihar sebeplerinden birisi oldu. Sessizce yaþama veda edip gidenlerin yaný sýra, 2000’li yýllarda sýk görmeye çalýþtýðýmýz manzara da bu oldu. Salih Yiðit Tekin Meclis önünde kendini yakmaya kalkýþan ilk insan deðildi... Ama son olmasý dileðiyle...

“Ýstanbul Bizim” denilerek Kadýköy’de düzenlenen mitinge katýlan onbinlere polis tomalarla, tazyikli su ve gaz bombasý ile saldýrdý. Ýstanbul Kent Mitingi için þehrin dört bir yanýndan gelen onbinlerce kiþi, Söðütlüçeþme ve Numune Hastanesi üzerinde iki koldan kortejlerini oluþturarak pankartlarý, sloganlarý, dövizleriyle Kadýköy Meydaný’na yürümeye baþladý. Arama noktalarýndan geçerek Ýskele Meydaný’na ulaþan onbinler taleplerini haykýrdý. Halkbank önünden geçerken de hýrsýzlar yuhalandý ve banka yumurta yaðmuruna tutuldu. Çok sayýda siyasi parti, çevre örgütleri ve derneklerin yer aldýðý mitinge Mücadele Birliði Platformu da “Ýnsanlýðý ve Doðayý Yýkan Kapitalizmi Yýkalým” pankartýyla katýldý ve sýk sýk “Hükümet Ýstifa Ýktidar Halka”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Doðayla Barýþ, Kapitalizmle Savaþ”, “Ýstanbul Uyuma Geleceðine Sahip Çýk” sloganlarý attý. Saatler 14.30’a gelirken henüz kortejlerin alana giriþi sürerken, arama noktasýnda çýkan bir arbede üzerine polisler tomalarý yürüyüþ kortejlerinin üzerine sürdü ve gazlý tazyikli su sýkarak, gaz bombalarý ile saldýrdý. Polisin saldýrýsý sýrasýnda yaralananlar da oldu. Halkevlerinden 64 yaþýndaki Elif Çermik’in de saldýrý sýrasýnda kalbinin durduðu ve hastanede yoðun bakýma alýndýðý öðrenildi. Elif Çermik, gazetemiz baskýya girdiði

Eryaman Çöplük Ýstemiyor

Eryaman Halký, 22 Aralýk günü “Yüksek Hýzlý Tren Garý Kompleksi” tabelasýyla yapýlan inþaatýn yanýnda eylemdeydi. Eyleme inþaat tabelasýna “Hükümet Ýstifa - Eryaman Halký” pankartýný asarak baþladýlar. Eylem boyunca, “Hükümet Ýstifa”, “Bu Da-

Utanç Duvarý’ný Yýkacaðýz

Mardin BDP Ýl Örgütü’nün Nusaybin-Qamiþlo arasýnda örülen “Utanç duvarýný” protesto etmek için il ve ilçelerden gelen onbinlerce kiþi Þirin Bulvarý’ndan duvarýn örüldüðü Qamiþlo sýnýrýna doðru yürüyüþe geçti.

Madin Baðýmsýz Milletvekili Ahmet Türk, BDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, BDP Mardin Milletvekili Erol Dora, Barýþ Anneleri Ýnisiyatifi, MEYA-DER, belediye

baþkanlarý, Nusaybin ve Kýzýltepe’de faaliyet yürüten kültür sanat çalýþanlarýnýn da katýldýðý yürüyüþte, “Utanç duvarýný TC’nin baþýna yýkacaðýz”, “Gewer’in intikamýný alacaðýz” pankartlarý taþýndý. Mitingde BDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nýn konuþma yaptýðý esnada halk utanç duvarýný yýkmaya çalýþtý. Sýnýrýn karþý tarafýndan da kitlenin destek vermesi üzerine polis halka önce tazyikli su ardýndan da gaz bombalarý ile hedef gözeterek saldýrdý. Kitle de polis saldýrýsýna havai fiþek ve molotofkokteylleri ile karþýlýk verdi. Polis ve askerler Rojavalýlara da tazyikli su ve gaz bombasýyla saldýrdý. Polis saldýrýsý ile baþlayan çatýþmalar Alaman köprüsü, Çaðçað Caddesi ve Mittani

sýrada hala hastanede yoðun bakýmda idi. Kadýköy “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ ve “Faþizme Karþý Omuz Omuza” sloganlarý ile çýnlatýlarak polis barikatlarý yýkýldý. Provakasyona karþý kitle toparlanýp miting alanýna geldi. Alana giriþler sürerken miting de baþladý. Ard arda yapýlan konuþmalar sýk sýk sloganlarla kesildi. Saatler 17.00’ye gelirken miting ezgilerle devam etti. Mitingin sona erdiðinin anons edilmesinin ardýndan kitle topluca Altýyol’a, oradan da Söðütlüçeþme’ye yürüdü. Yürüyüþ boyunca marþlar ve “Hükümet Ýstifa” sloganlarý ile eylemi sürdürdü. Yürüyen kitle AKP Kadýköy Ýlçe binasý önüne gelince, polis tomalar, plastik mermi ve gaz bombalarýyla kitleye yeniden saldýrdý. Halk, Altýyol ve Hasanpaþa tarafýna çekildi. Kitle çekiliþ sýrasýnda caddeye barikatlar kurdu, barikatlar da tomalarca daðýtýldý. ha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Eryaman’da Çöplük Ýstemiyoruz”, “Direne Direne Kazanacaðýz” sloganlarý atan, halaylar çeken Eryaman halký; bu inþaatýn aslýnda bir “atýk tesisi” olduðunu, yaþamlarýnýn ve saðlýklarýnýn tehdit altýnda olduðunu açýkladý. Buraya “Tren Garý” yapýlacaðý söylenerek, daha rahat ulaþýma sahip olacaðýný düþünenin insanlarýn kandýrýldýklarýný, kimyasal atýklarla zehirlenme riskiyle karþý karþýya olduklarýný, böyle tesislerin þehrin içine yapýlmamasý gerektiðini; burada saðlýklarýnýn tehlike altýnda olduðunu belirttiler. Saðlýklý yaþam haklarý için mücadele etmeye devam edeceklerini, kazanamasalar bile haksýzlýða ses çýkarmaktan vazgeçmeyeceklerini yaptýklarý basýn açýklamasýyla duyurdular. Basýn açýklamasýndan sonra, inþaat alanýný görmek için bir yürüyüþ yapýldý. Burada, inþaat alanýn ne kadar büyük olduðunu desteðe gelenlere göstererek, buraya çok daha güzel þeyler yapýlabileceðini; ancak bir Kimyasal Çöplük yaptýklarýný anlattýlar. Eylem, baþladýðý gibi sloganlarla sona erdi.

E

R Ö T Dİ

MÜCADELE BİRLİĞİ

DEVRÝMCÝ HÜKÜMET

Sermaye sýnýfý ve emperyalist devletler, Haziran Halk Ayaklanmasýnýn yýkýcý darbeyi vurduðu bu hükümetle ne Türkiye’de ne de Suriye, Mýsýr, Irak gibi Ortadoðu ülkelerinde bir adým bile yol alamayacaklarý sonucuna varmýþ görünüyorlar. Bir yandan halk kitlelerinin hedef tahtasýna yerleþtirilmiþ, diðer yandan tekelci sermaye sýnýfý ve emperyalist güçlerin artýk desteklemekten vazgeçtikleri bir hükümetin gidici olduðunu görmek ve söylemek artýk, tek baþýna, çok þey ifade etmiyor. Ýþçi sýnýfý, emekçi kitleler, Kürt halký ve toplumsal birleþik devrimin güçleri için önemli olan bundan sonraki adým hakkýnda açýk bir fikre sahip olmaktýr. Hükümet yýkýlýnca yerine ne gelecek? Önemli olan bu soruya verilecek yanýttýr. Haziran Halk Ayaklanmasý ortaya çýktýðýnda ve ayaklanan emekçi sýnýflar sokaklarý “hükümet istifa” sloganýyla çýnlattýklarýnda sosyal reformist partilerle oportünist hareketlerin bu konuda en ufak bir fikre sahip olmadýklarý ortaya çýktý. Þaþkýndýlar. Çünkü kitleler bu sorunun yanýtýný onlardan bekliyorlardý ama onlarýn bu konuda söyleyecek tek sözleri dahi yoktu. Hükümet sorununu ele alan sadece iki akým, iki politik güç oldu. Bunlardan birincisi, proletaryayý, iþçi sýnýfýný, ayaklanan devrimin toplumsal ordusunun çýkarlarýný temsil eden Leninist Parti idi. Ýkincisi ise, ayaklanmanýn enerjisini, gücünü tekrar burjuva kanallara çekmek, düzeni kurtarmak isteyen, kendilerine “ulusalcý” diyen burjuva muhalefet oldu. Demirel’in sað kolu diyebileceðimiz Hüsamettin Cindoruk’un baþýnda olduðu bu burjuva muhalefette CHP’den MHP’ye, emekli generallerden kimi kapitalistlere kadar çok geniþ bir kesim yer alýyor. Bu adamlar, yýllarýn “toplum yönetme” deneyimlerine de dayanarak burjuva düzenin kurtarýlmasý için kitlelerin önüne çýkarýlacak bir hükümet alternatifinin hýzla hazýrlanmasý gerektiðini biliyorlardý. Leninist Parti ise, ayaklanan emekçi sýnýflarýn önüne devrimci bir hükümet alternatifinin konulmasý, hazýrlanmasý gerektiðini dünya devrimleri tarihinden ve kendi devrimci deneyimlerimizden biliyordu. Hükümetin istifasýný isteyen emekçi sýnýflara nasýl bir hükümet kurulmasý gerektiðini proletaryanýn politik güçleri derhal açýklamalýydýlar. Leninist Parti, Halk Ayaklanmasýnýn baþarýsý için devrimci bir hükümet kurulmasý ve bu hükümetin elinde derhal uygulayacaðý devrimci bir programýn olmasý gerektiðini açýkladý. Bu düþünceyi kendilerini “devrimci” olarak gören güçlere bir öneri olarak götürdü. Devrimci olma iddiasýndaki oportünistlerin devrimci hükümet hakkýnda bir fikirleri yoktu ama küçük burjuvaziye özgü o kibirleri fazlasýyla vardý. Leninist Partinin önerisine kibirle ve küçümsemeyle yaklaþtýlar. Kafalarýnýn acýnasý boþluðunu iþte böyle perdeliyorlardý. Hükümetin gýrtlaðýna kadar rüþvet ve yolsuzluða batmýþ olduðunun ortaya çýktýðý ve geniþ emekçi kitlelerin öfkeyle hükümetin istifasýný bayraklarýna yazarak sokaklara çýktýklarý bugün bu sorun bir kez daha yaþamsal önem kazanmýþ olarak önümüze çýkýyor. Leninist Parti, sokaklarý dolduran emekçi sýnýflara, hükümetin istifasýný istemenin yetmeyeceðini, daha geniþ kesimleri harekete geçirebilmek için, hükümetin yýkýlmasý durumunda yerine ne konulacaðýný açýklýkla ortaya koymalarý gerektiðini açýkladý. Bu, Devrimci Hükümettir, Geçici Devrim Hükümetidir; Halk Ýktidarýdýr. Eðer ayaklanmadan sonra, halk iktidarý (devrimci hükümet) yerine bir burjuva hükümet kurulacak olursa bu, tüm mücadelemizin, ödediðimiz bedellerin sonuçlarýna burjuva sýnýfýn el koymasý anlamýna gelecektir. Týpký Mýsýr’da ya da Tunus’ta emekçi sýnýflarýn ayaklanmalarýnýn sonuçlarýna burjuva sýnýfýn dinci/faþist güçlerinin el koymasýnda olduðu gibi. Türkiye’deki hükümet artýk gün sayýyor. Emperyalistler durumu “bir imparatorluðun çöküþünü izliyorsunuz”, “bir hükümdarlýðýn sonu” gibi ifadelerle tanýmlýyorlar. Burjuva muhalefet, hükümetin yýkýlýþý durumuna kendi alternatifini oluþturarak ve bayraðýna “milli hükümet” yazarak hazýrlanýyor. Peki ya emekçi sýnýflar? Onlar bayraklarýna hiçbir þey yazmadan “hükümet istifa” sloganýyla yetinebilirler mi? Yetinemezler! Ýþçi sýnýfý ve devrimin diðer toplumsal güçleri bayraklarýna “Devrimci Hükümet- Halk Ýktidarý” yazarak ayaklanmaya hazýrlanmalýlar.

Savunma Yargýlanýrken

Kültür Merkezi çevresinde yoðunlaþtý. Diðer mahallelerde de çatýþmalar sürdü. Yoðun çatýþmalarýn ardýndan polis geri çekildi. Polisin 14-15 yaþýndaki bazý gençleri gözaltýna aldýðý saldýrýda yaralanan 3 kiþinin tedavisi Nusaybin Devlet Hastanesi’nde yapýldý. Atýlan gaz bombalarýndan etkilenen Nusaybin Belediye Baþkaný Ayþe Gökkan’ýn da Nusaybin Devlet Hastanesi’ndeki tedavi altýna alýnda. Utanç duvarý, Yüksekova ve Dersim’de de onbinlerin katýlýmýyla protesto edildi. ANF

3

Aralarýnda genel baþkan Selçuk Kozaðaçlý ve Þube Baþkaný Taylan Tanay’ýn da bulunduðu 9’u tutuklu 20 avukatýn yargýlandýðý “ÇHD Davasý”nýn ilk duruþmasý 24 Aralýk günü Silivri’de yapýldý. 3 gün süren duruþma sonunda 4 avukat tahliye edildi. Çevik kuvvet ablukasýnda ve 500 avukatýn müdahilliðinde süren duruþmalarda tutsak avukatlar savunmanýn yargýlanmakta olduðunu, kendilerinin sosyalistlerin, devrimcilerin, iþçilerin avukatlarý olduklarýný, bunun ideolojik bir saldýrý olduðunu söylediler. 26 Aralýk günü verilen ara kararla avukatlardan Güçlü Sevimli, Þükriye Erden, Betül Kozaðaçlý ve Naciye Demir’in tahliyesine, diðer avukatlarýn ise tutukluluðunun devamýna karar verildiðini açýkladý. Bir sonraki duruþma 15-16-17 Nisan 2014’te yapýlacak.


4

MÜCADELE BİRLİĞİ

KÝM KAZANACAK

Ta y

la

n

Işı k

Türkiye ve Kürdistan’da bir devrim süreci pratik olarak baþlamýþtýr. Bu bir olgudur ve bu olgu sýnýf savaþýný, iç savaþý kimin kazanacaðý tartýþmalarýyla boðuntuya getirilemez. Devrim süreci, Haziran Halk Ayaklanmasýyla baþladý. Ayaklanan milyonlarca emekçi, kadýn, Alevi yaptýklarýnýn bir devrim olduðunu sýnýf sezgisiyle kavramýþlardý ve bu gerçeði çeþitli biçimlerde ifade de ettiler. “Bu resmen devrim” gibi çok çeþitli ifadelerin ayaklanmaya katýlan sýradan insanlar tarafýndan kullanýlmýþ olmasý, emekçi sýnýflarýn olan bitene nasýl baktýðýna dair açýk fikir veriyor. Sadece küçük burjuva sosyalistleri, küçük burjuva sýnýf konumundan hareket eden politik akýmlar pratik yaþamda olan bitenin bir devrim süreci olduðunu bir türlü kavramadý ya da kavramak istemediler. Çünkü bunun kabul edilmesi ve buna uygun davranýlmasý burjuva sýnýfla tüm köprülerin atýlmasý anlamýna gelecekti. Onlar ise, burjuvazi ile proletarya arasýnda, kapitalizmin bu iki temel sýnýfý arasýnda gezinmeye, bir oraya bir buraya meyletmeye; ne burjuva sýnýfla ne proletarya ile baðlarýný koparmadan yola devam etmeye çalýþýyorlardý. Devrim sürecinin baþlangýcý, ayaklanmanýn baþladýðý gün olarak deðil ama bir dönem olarak ele alýnmalýdýr. Haziran Halk Ayaklanmasý, kendini hazýrlayan kendinden önceki devrimci koþullar olmasaydý duru gökte çakan bir þimþek misali ortaya çýkmazdý. Sonuçta, baþlangýç dönemini tarihi Haziran Halk Ayaklanmasý olarak ele alabileceðimiz bir süreç baþladý ve bu süreç þöyle ya da böyle sonuçlarýný ortaya çýkarana kadar sürecektir. Kapitalizmin iki temel sýnýfý, iþçi sýnýfý ve burjuvazinin politik güçleri bu süreçten muzaffer çýkmak için sert bir iç savaþa tutuþmuþ bulunuyorlar. Her iki taraf tüm güçlerini, tüm hazýrlýklarýný bu süreçten zaferle çýkma amacýna baþlamýþ durumda. Bu süreçten kimin zaferle çýkacaðý sorusu, toplumun geri kalan sýnýf ve güçlerini kimin kazanacaðý, bu güçlerin kimin önderliðini kabul edeceklerine baðlý. Toplum nüfusunun ezici bir kesimini iþçi sýnýfý adýna onun politik güçlerimi kazanacak yoksa sermaye sýnýfý bir kez daha geniþ kitleleri aldatarak tarafýna çekmeyi baþarabilecek mi? Ýþte meselenin can alýcý sorusu budur. Burjuva sýnýf adýna burjuva muhalefet, geniþ kitleleri yanlarýna çekebilmek için kitlelere iktidarý, hükümeti kurmak için hazýr olduklarýný, “milli hükümet” dedikleri þeyin emekçi sýnýflar için kurtuluþ yolu olduðunu tüm güçleriyle propaganda etmeye baþladýlar bile. Burjuva sýnýf ve onun politik güçleri, emekçi sýnýflarýn, Kürt halkýnýn, devrimci güçlerin, Alevilerin kýrk yýldýr büyük bedeller ödeyerek bugüne getirdikleri devrimin meyvelerini devrimin toplumsal ve politik güçlerinin elinden çalmaya çalýþýyorlar. “milli hükümet” dedikleri þey emekçi sýnýflarýn önüne kurulmuþ iþte böyle bir tuzaktýr. Sermaye sýnýfý adýna burjuva muhalefet neden “hükümet” meselesini gündemine alýp öne çýkarýyor? Çünkü küçük burjuva sosyalistlerin bir türlü anlayamadýklarý can alýcý noktayý bu adamlar çok iyi anlamýþlar: Her devrimin temel meselesi iktidar sorunudur ve iktidar sorununun birinci konusu da “Hükümet” meselesidir. Burjuva muhalefet, ayaklanan kitlelerin karþýsýna “milli hükümet” sloganý ve hedefiyle çýkarak onlarý tekrar düzen içine çekmenin, sermaye sýnýfýnýn peþine takmanýn programýný açýklamýþ oluyor. Proletaryanýn sýnýf çýkarlarýný temel alan Leninist Parti ise, bayraðýna “Devrimci Hükümet” slogan ve hedefini yazarak ayaklanan emekçi sýnýflarýn karþýsýna çýkýyor. Emekçi sýnýflarý, Kürt halkýný, kadýnlarý, Alevileri ve gençliði, uðruna büyük bedeller ödedikleri tam özgürlük ve gerçek demokrasi, halk demokrasisi hedefine götürecek program böylece Leninist Parti tarafýndan yükseltilmiþ oluyor. Bu devrimin programýdýr, tam kurtuluþa giden yolu açacak programdýr. Böylece, kapitalist toplumun birbirine karþýt iki temel sýnýfý adýna hareket eden karþýt politik güçler toplumun büyük çoðunluðunu nasýl ve ne için kazanmak istediklerini açýklamýþ oluyorlar. Burjuva muhalefet düzeni korumak ve kurtarmak için “milli hükümet”; iþçi sýnýfýnýn devrimci komünist partisi, bir devrimle düzeni yýkmak ve komünizme giden yolu ardýna kadar açmak için ayaklanmacýlara “Devrimci Hükümet” hedefini gösteriyor. Peki ya arada kalan küçük burjuva politik akýmlar; onlar ne yapýyor? Onlar, parlamenter ahmaklýkla malul kafalarýný seçim sandýklarýna sokmuþ vaziyette, düzeni kurtarma ve koruma derdine düþmüþ burjuva muhalefetle ayný kulvarda koþmanýn dayanýlmaz hafifliðini yaþýyorlar. Kim kazanacak? Çürümüþ politik akýmlarý deðil ama geniþ küçük burjuva kitleleri bu iki karþýt ve uzlaþmaz sýnýftan hangisi yanýna çekmeyi baþarýrsa o kazanacak. Yine de þu gerçeði rahatlýkla yüksek sesle söyleyebiliriz: Yaþam iþçi sýnýfýndan ve onun politik güçlerinden yana.

1 - 15 Ocak 2014

İsyan Ayaklanma Devrim

Tuzun koktuğu bir dönem bu. Yolsuzluğu önlemekle görevli olanlar yolsuzluğun başını çekiyor. Dosyalar ortalığa saçılmış durumda. Birbirlerinin gırtlağına sarılan taraflar boğazlarına kadar yolsuzluğa, rüşvete, şantaja bulaşmış. Bir post kavgasıdır gidiyor! Ama sanılmasın ki bu, paylaşılacak bir postun kavgasıdır. Hayır! Bu, tek sözle postu kurtarma savaşıdır! Halkların öfkesinden kendini sıyırma savaşıdır! Her tür ahlaki sınırı aşmak tek ahlaki değerleri olmuş, halkın her tür değerini utanmazca ve acımasızca sömürmek en büyük maharetleri haline gelmiş bir iktidara karşı halk isyanda! Tepki çığ gibi büyüyor. Ayaklanmanın yeni dalgası bu çürümüşlüğe karşı yükseliyor. Bir toplumsal devrimin kavurucu ateşi ile temizlenmeden ileri gitmek mümkün değil artık! Sokak bu gerçeğin farkına varmış durumda. Her geçen gün öfkesi de artıyor, eylemleri de. Bu

öfke, bu kalkışma “tepedeki” kavgayı da sertleştiriyor. Bir hükümet krizi var. Kriz çok büyük gelişmelere gebe. Ama sokak, hükümeti alaşağı etmedikçe, krizlerde hükümetler kendiliğinden devrilmezler. Sokakta yaygınlaşan “hükümet istifa iktidar halka” sloganı halk yığınlarının kesinlikle

HÜKÜMET İSTİFA HALK İKTİDARA

Ýstanbul Beþiktaþ ve Kadýköy, Ankara’da Güvenpark ve Kuðulupark, Ýzmir, Kocaeli ve pek çok ilde halk sokaklara çýktý, hükümeti protesto etti.

Kadıköy

Beþiktaþ:

Binlerce Kadýköylü Boða’da buluþarak Mehmet Ayvalýtaþ Meydaný’nda hayatýný kaybedenleri andý. Yeniden Altýyol’a ve Rýhtým’a yürüyen kitle AKP binasýna yürümek isteyince polisin tomalý, gaz bombalý ve plastik mermili saldýrýsý baþladý. Kadýköy sokaklarýna barikatlar kuruldu, uzun süre çatýþma sürdü, Kadýköy halkýna kapýlarýnýzý açýn, wifi þifrelerinizi kaldýrýn çaðrýlarý yapýlýyor.

Atakent Ýkitelli Forumu “Sýradaki istifalarý sokaklarda bekliyoruz” sloganlarýyla yürüyüþ yaptý. Ýkitelli halký 26 Aralýk günü için de Ýkitelli Cemevi’nde 20.00’de buluþarak yeniden eylem yapacaklarýný duyurdu.

Abbasaða Forumu Kartal Heykeli’nde buluþup “Bakanlar Yetmez, Hükümet Ýstifa” sloganlarýyla yürüyüþlerine baþladý. Alkýþlar, ýslýklar, korna sesleri, düdükler ve tencere tava sesleriyle Beþiktaþ sokaklarý çýnladý. Kartal Heykeli’nde eylem sona erdi.

Gazi’de Sokaða Eyleme 26 Aralýk akþamý saat 20.00’de Gazi Mahallesi’nde “Asgari Ücrete, Sömürüye, Hýrsýzlýða Son Sokaða Eyleme” diyerek yapýlan yürüyüþ Eski Karakol’dan Cemevine kadar sürdü. Bir çok çevrenin katýlýmýyla gerçekleþen

yürüyüþte “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Halkýmýz Saflara Hesap Sormaya”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” “Hükümet Ýstifa Ýktidar Halka” sloganlarý sýk sýk atýldý.

Yasaklý Meydana Yürüyüþ!

Ýzmir’de çaðrý Gündoðdu’ya olmasýna raðmen, kitle “Hükümet Ýstifa Ýktidar Halka” sloganlarýyla Belediyeye yürüdü. Konak’a ulaþan kitle hükümet konaðý giriþini iþgal etti. Eyleme katýlan siyasi gruplarýn konuþmalarýnýn ardýndan bir süre arbede yaþandý. þeklinde yazmýþsýnýz bu haber önemli diye düþünüyoruz. Ýzmir’de Alsancak Sevinç pastanesi önünde toplanýldý; ancak Mücadele Birliði olarak Gündoðduya deðil yasaklý alan olan Konak Meydanýna yürünmesini önerdik. Bu öneriyi kabul eden ESP ve SDP ile yolu kapatarak sýk sýk “Hükümet Ýstifa Ýktidar Halka” sloganlarý atýlarak Konak Meydaný Valilik önüne gelindi. Valilik merdivenlerine çýkan kitle kapýya gelince içeriden güvenlik görevlileri çýktý. Arbede yaþandý. Daha sonra ise içeride bulunan sivil polisler müdahale etmeye çalýþtý ancak baþarýlý olamadý. Mücadele Birliði ve ESP adýna yapýlan konuþmalarýn ardýndan kitle daðýldý. Yürüyüþ sýrasýnda ve valilik önünde sýk sýk “Hükümet Ýstifa Ýktidar Halka” sloganlarý yankýlandý. Yapýlan açýklamalarda devrimin güncelliði ve halk iktidarýna deðinildi. Valilik önünde hiçbir güvenlik önlemi bulunmamasý ise dikkat çekiciydi.

Ýkitelli:

hükümeti devirmeye kararlı olduğunu gösteriyor. Varsın bu kokuşmuş efendiler birbirlerinin gırtlağına sarılsın, birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortalığa saçsın. Böylece nasıl iflah olmaz bir durumda olduklarını gösterecekler tüm dünyaya. Gezi'nin açtığı yoldan büyük bir güçle ilerleyelim. Sokak birleştirir. Özgürlük isyandadır. Yürüyelim!

Halk Ýktidarýna Giden Yol

Mücadele Birliði çalýþanlarý tarafýndan 25 Aralýk günü Sarýgazi Demokrasi Caddesinde açýlan stantta yolsuzluða, rüþvete, yozlaþmaya, kapitalizmin kirliliðine karþý duyarlýlýk oluþturmak amacýyla bildiri daðýtýmý yapýldý. Daðýtým sýrasýnda konuþulan emekçi insanlarýn öfkesi o kadar büyüktü ki bu öfke sokaða eyleme çýkmak için sabýrsýzlanýyordu. Saatler ilerledikçe artan öfke bir eyleme dönüþtü. “Sarýgazi Faþizme Mezar Olacak”, “Hükümet Ýstifa Ýktidar Halka”, “Halkýmýz Saflara Hesap Sormaya”, “Katil Polis Sarýgazi’den Defol”, “Yolsuzluða Geçit Vermeyeceðiz” sloganlarý eþliðinde yürüyüþ baþladý. Zindanlardaki devrimci tutsaklarý da selamlayan halk “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” sloganý attý. Yürüyen kitle Sarýgazi’deki polis ablukasýna karþý yapýlan ajitasyonlarla daha çok öfkelenerek “Ýþte Burasý Faþist Yuvasý” sloganýný daha gür þekilde attý. Yolsuzluklara karþý, Sarýgazi Halký bu düzene geçit vermeyeceðini yaptýðý eylemle ilan etti. “Bunun ortasý yoktur, tam özgürlük ve tam kurtuluþ ancak devrim ile kazanýlacaktýr. Haziran halk ayaklanmasýnýn yolundan devrime özgürlüðe doðru ileri! Zafer için ileri!” denilerek basýn açýklamasý sonlandýrýldý. Eylem gençlerle birlikte marþlar söylenerek bitirildi. Mücadele Birliði / Sarýgazi

“Zafer Sokakta Sandýkta Arama!”

Beþiktaþ’ta Abbasaða Forumu’nun çaðrýsýyla yüzlerce kiþi 26 Aralýk akþamý Beþiktaþ Kartal Meydaný’nda toplanarak yürüyüþ yaptý. Hükümetin son operasyonla ortaya çýkan yolsuzluk, rüþvet ve talanýný, emekçilere yönelik saldýrýlarýný protesto etti. Beþiktaþ caddelerinde yürüyüþ yapan halk “Her Yer Rüþvet Her Yer Yolsuzluk”, “Hükümet Ýstifa Ýktidar Halka”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ”, “3 Bakan Yetmez Hükümet Ýstifa”, “Bu Pisliði Devrim Temizler” sloganlarý attý. Yürüyüþ sýrasýnda katýlýmlarla kortej kalabalýklaþýrken, kapýlara pencerelere çýkan semt sakinleri de tencere tava çalarak, ýslýk ve alkýþlarla yürüyüþe destek verdi. Kimi yerde sloganlara katýldý. Yürüyüþ sýrasýnda konuþmalarla hükümetin yolsuzluk, rüþvet, talan, emekçilerin haklarýný gaspetmeye yönelik politikalarý, savaþ politikalarý, katliamlarý ve Gezi eylemleri sürecinde uyguladýðý þiddet de protesto edildi.

“Hepiniz Defolun”

Ayaða Kalk Mersin Ýnisiyatifi adlý grup, yolsuzluk ve rüþvet iddialarýndan sonra AKP hükümetinin istifasý için basýn açýklamasý düzenledi. Mersin Forum Alýþveriþ Merkezi önünde 26 Aralýk akþamý 18.00’de toplanan kitle, “Bu Ülkeyi Hýrsýzlar, Yolsuzlar, Çeteler Yönetemez. Hepiniz Defolun” yazýlý pankart açtýlar. Yolsuzluk ve rüþvet iddiasýyla gündeme düþen Halkbank önüne yürüyüþe geçmek isteyen grubun önü, Mersin Forum çýkýþýnda çevik kuvvet ve TOMA barikatýyla durduruldu. 27 Aralýk günü yeniden aynı yerde toplanan halk, Halk Bankasý’na yürüyüþe geçerek, banka giriþine ayakkabý kutusuna konulmuþ yumurta býraktýlar. Yürüyen halkýn önü 1. Cadde üzerinde çevik kuvvet ekipleri tarafýndan kesildi. Herhangi bir müdahaleye karþý önlem alan esnaf, dükkanlarýný kapata-

rak, kitleye yer açtý. Polis ekipleri ile kýsa süren tartýþma sonrasý polis kordonu eþliðinde yürüyüþe geçen eylemciler, Halkbankasý’na ulaþtýlar. Daha sonra banka önünde Ayaða Kalk Mersin Ýnsiyatifi’ni temsilen açýklamada bulunan Zeliha Aydoðan, yolsuzluklara ve Ak Parti yönetiminin bozulan iç yapýsýna dikkat çekti. Gazi Mustafa Kemal Bulvarý üzerinde ki Halkbank Pozcu Þubesi camlarýna yumurta atan eylemciler, daha sonra banka camlarýna yazýlama yaparak eylemi sonlandýrdýlar. Mücadele Birliði-Mersin


1 - 15 Ocak 2014

Ýzmir’de “Hükümet Ýstifa Ýktidar Halka!” Ýzmir’de binler 26 Ocak günü Alsancak Sevinç Pastanesi önünde toplanýp Basmane meydanýna yürüdü. KESK, DÝSK ve TMMOB’un çaðrýsýyla toplanan eylemde “Hükümet Ýstifa Ýktidar halka” sloganlarý yankýlandý. Eylem Basmane meydanýnda son buldu.

Ýzmir: Doðru Yolda

Ýzmir’de 26, 27 ve 28 Aralýk günleri, süreç hakkýnda yeni deðerlendirmeler yapmamýzý gerektirdi. Bunlarý kýsaca sýralayalým; 26 Aralýk’ta Gezi’den bugüne yasaklý alan olarak bilinen ve çatýþmalarýn merkezinde yer alan Basmane Meydaný DÝSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin çaðrýsýyla örgütlenen yürüyüþle açýlmýþ oldu. AKP Konak ilçe binasýnýn bulunduðu bu nokta özellikle Gezi sýrasýnda her iki tarafýn da birbirine meydan okuduðu alandý. Sendikalarýn alelacele eylemi bitirip arkalarýnda devrimci gençleri býrakarak kaçmasýyla bu alan hakkýndaki korkularýn sadece burjuvaziye deðil, uzlaþmacý reformist sendikacýlara da ait olduðunu gördük. 27 Aralýk günü Ýzmir için tarihsel bir gündü. Taksim çaðrýsýna eþ zamanlý olarak yine Alsancak’ta buluþan devrimci çevrelerin aðýrlýkta olduðu grup Konak meydanýna doðru trafiði keserek yürüyüþe geçti. Yaklaþýk iki kilometrelik ana yoldan yürüyerek Konak Meydanýna çýkan grup tek bir engelle dahi karþýlaþmadý. Aðýrlýklý olarak

“Hükümet Ýstifa Ýktidar Halka” sloganý atan yaklaþýk yüz kiþilik grup Valiliðin önüne gelindiðinde Valilik binasýnýn önünün bomboþ olduðu görüldü. Bayraklar merdivenlerden týrmandý. Öyle ki kapýnýn açýlýp içeri girilmesi iþten bile deðildi. bir sivil polis devre dýþý býrakýldý. 28 Aralýk Ýzmir’de devrim güçlerinin çýtasý artýk yükselmiþti. Ýktidarýn iktidarsýzlýðý ve devrimin moral üstünlüðü yine Alsancak’ta toplanan kesimlere bu kez daha hazýrlýklý ve Roboski’yi de kuþanan Kürt gençleriyle birlikte Basmane Meydaný’na yürüme cüretini verdi. Lozan kapýsýnda baþlayan çatýþmalar yoðun saldýrýya raðmen yaklaþýk 2 saat sürdü. Ýzmir, önümüzdeki günlerde yeni eylemlere gebe. Gezi’nin birinci büyük dalgasýnda olduðu gibi mücadele daha geniþ kesimlerce, iþçi ve emekçilerce de sahiplenildiðinde hedef Gündoðdu (Panayýr) Meydaný deðil Konak Meydaný olacaktýr. Týpký Taksim gibi: Buz kýrýldý yol açýldý! Ýzmir Mücadele Birliði Platformu

UNUTURSAK KALBİMİZ KURUSUN!

“O gece Genelkurmay'a bir istihbarat gidiyor. Diyorlar ki; 'Burada sınır bölgesinde bir konvoy var. Arasında da Bahoz Erdal var. Fakat siviller de olabilir' diyorlar. Bu gizli bilgiyi, burada Şırnak ve Uludere'dekilerle de paylaşmıyorlar. Ama başbakanı telefonla bilgilendiriyorlar. 'Riskli bir operasyondur' diyorlar. 'Bahoz Erdal'ı vuracağız. Ama siviller de olabilir.' Başbakan, 'Vurun' diyor. Daha sonra anlıyorlar ki, tamamı Roboskili köylüler. Ve o gün bugündür ki, bu dosyayı kapatmaya çalışıyorlar.” Bu sözlerle anlatılıyor katliamın gerçekleşme anı. Ve sonrası hepimizin tanıklık ettiği gelişmeler... Bombalama sesini duyan köylülerin sınıra koşuşu, anaların çocuklarının bedenlerini araması, parça parça bedenlerin katırlarla taşınması ve 34 canın yan yana dizilmesi... İnsanlığın 34 defa ölüşü...

Şırnak'ın (Şirnex) Qilaban (Uludere) ilçesine bağlı Ortasu (Roboski) köyü sınır karakolu yakınlarında 28 Aralık 2011 günü TSK'ne bağlı savaş uçaklarıyla bombalanarak öldürülen 34 insan için 2. yılında binlerce insan Roboski'ye aktı. BDP, HDP ve DTK eşbaşkanlarının hazır bulunduğu anma, 34 kişinin defnedildiği mezarlıkta başladı.

Burada anmanın ardından binlerce insan "Roboski Faşizme Mezar Olacak", "Anaların Öfkesi Katilleri Boğacak", "Katil Erdoğan" sloganlarıyla yürüdü.

Öfkeli sloganlarla yürüyen Kürt halkı köy meydanına geldiğinde parti yöneticileri konuşmalar yaptı. Türkiye Cumhuriyeti devletinin Roboski'de parçalandığının dile getirildiği konuşmalarda "Orada parçalanan bizim çocuklarımızın bedeni değil, faşizan devletin zihniyetidir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin Kürdistan'daki işgalci, faşizan tutumu işte şu Roboski dağlarında paramparça olmuştur” denildi. Roboskili aileler, katliamın yaşandığı saat olan 21.17'de katledilenlerin mezarlarının başına gitti; yüksek tepelerde ateşler yakıldı. Bu sırada geldi acı haber. Roboskili analardan 42 yaşındaki Miran Encü, kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Roboski katliamını anmak için Van, Muş, Iğdır, Siirt, Mardin, Kızıltepe, Ma-

zıdağı, Amed, Urfa, Siverek, Viranşehir, Hilvan, Maraş, Bingöl, Dersim, İstanbul, İzmir, Ankara, Konya, Niğde, Antalya, Aydın, Nazilli, Mersin, Adana, Hatay, Ağrı, Patnos ve Burdur'da Kürt halkı binlerle meydanlara çıktı. BDP ve HDP'nin yanısıra çok sayıda siyasi yapının ve sendikanın katıldığı eylemlerde öfke haykırıldı ve devletin katliamı örtbas etmek için çabaları protesto edildi.

u m U

ak Ç t

ır

MÜCADELE BİRLİĞİ

5

BOYKOTLA DEVRÝME

Devrimci proletaryanýn belediyecilik seçimleri üzerine tavrýný açýklamaya koyulduðumuz sýrada Gever’den haber geldi. Sermayenin faþist güçleriyle gün boyu süren çatýþmalarda Kürt halký iki yiðit insanýný yitirmiþti. Devrim sürecinin özel bir anýnda nasýl bir taktik izleneceðine dair saptamasýný bizzat yaþamýn sunduðu olaylar ve olgular üzerine kuran devrimci proleter sýnýf partisi için malzemesi bol bir dönemden geçtiðimize kuþku yok.

Güç Olmadan Yönetilemez Devrim fýrtýnasýnýn ortasýnda tekelci sermayenin adeta bir can simidi gibi sarýldýðý seçim sandýklarý, uzlaþmacý görüþleri bizzat ayaklanmacýlar tarafýndan aþýlan küçük burjuva çevrelerin de imdadýna yetiþmiþ görünüyor. Bu uzlaþmacýlara sorarsanýz, seçimler halklarýn gücünü, birlikteliðini pekiþtirmek için bulunmaz fýrsat. Oysa ayný halklar, güç birlikteliðini, Haziran-Eylül döneminde öylesi sarsýcý biçimde gösterdi ki, tekelci sermayeyi seçim sandýklarý gölgesinde kazanýlan pek çok baþarýdan çok daha fazla ürküttü. Bu iddiamýza kanýt mý isteniyor? 2009 yerel seçimleri sonrasýnda olanlara bakmak yeter. Hatýrlanacaktýr: 2009 seçimlerinde Kürdistan’da ulusal hareket büyük kentler de dahil, 100 kadar merkezde seçimleri kazanmýþtý. Peki, baský ve yasaklamalar, akýl almaz hilelere raðmen, Kürdistan’da oylarýn çoðunun ulusal harekete gitmesi, tekelci sermayede nasýl bir etki yarattý? O zaman faþistliði su götürmez pek çok gazeteci, ulusal devrimci bir hareketi düzen içinde daha yaygýn konumlandýran bu baþarýdan memnuniyet duyduklarýný ifade etmekten çekinmediler. Çünkü onlar, küçük burjuva uzlaþmacýlar gibi hayaller beslemiyorlar; yüzyýllýk burjuva yönetimin kazandýrdýðý deneyimle, bir seçimde hele hele belediyecilik seçimlerinde, yüze yakýn koltuk kazanmanýn hiçbir þekilde “güç” elde etmek anlamýna gelmediðini biliyorlar. Tekelci sermayenin bildiðini, zaman, Kürt halkýna da öðretecekti. 2009 yerel seçimlerinin daha mazbatalarý yazýlmadan, yüzlerce belediye baþkaný, il meclis üyeleri, kelepçelenip sýraya sokularak zindanlara dolduruldular. Öyle ki, bazý ilçelerde, tutuklanan belediye meclis üyelerinin yerine atanan yedek üyeler bile ayný akýbete uðramaktan kurtulamadýlar. Bu örnek emekçi halklarýn herhangi bir seçimde burjuva partileri geride býrakacak bir oy oranýna eriþse dahi, tekelci faþist iktidar karþýsýnda bir “güç” haline gelinemeyeceðinin açýk, kesin, çürütülemez bir kanýtýný sunmaktadýr. Halklar, bizzat tekelci sermaye iktidarýný devirmeden, bu güce eriþemezler. Ve þimdi hem Kürt halkýna, hem de bir ayaklanmanýn içinde nice devrimci umutlar yeþerten diðer emekçi yýðýnlara, tarihi önemdeki bu dersi unutmalarý ve ayný yanýlgýnýn peþine düþmeleri için çaðrý yapýlýyor. Ertuðrul Kürkçü, “Kentlerimizi yerinden yönetmek için yola çýkýyoruz” diyor. Peki, o zaman yönetmeye, önce lütfen 2009’da ayný iddiayla seçilenleri zindandan çýkarmakla baþlayýverin. Belediye seçimlerini kazandýðýný gösterir mazbatayý adayýnýn diyelim Bakýrköy zindanýnýn kapýsýný bekleyen sýradan bir gardiyana uzatsýn hele bir! Bu küçük memuru bile karþýsýnda ayaða kalkmaya zorlayamazsýnýz o mazbatayla. Kürt halký bunu öðrendi. Üstelik acý deneyimlerle, bir kere daha tekrarlanmamasý için halkýn öncülerinin binlerce kez titizlik göstermesi gerekecek denli acý sonuçlarla. Yeniden Mayalanan Ayaklanma Devrimin özel bir anýnýn hedef ve sloganlarý belirlenirken, bir Leninist, geçmiþin deneyimleriyle yetinemez. Hatta parlamentarizme dair genel yanýlgýlarý hatýrlatmak da yetmez. Burada önemli olan, devrimin yükseliþte olup olmadýðýnýn, zafere ulaþmak için geniþ kitlelerin hangi pratik eðitimden geçtiðinin saptanmasýdýr. Haziran-Eylül ayaklanmasý, hiç kuþku yok, bu topraklarda görülen en geniþ kapsamlý, en þiddetli ve ayný düzeyde sarsýcý bir deneyimdi. Daha düne kadar sýradan bir hayat yaþayan milyonlar. “Bu Daha Baþlangýç” diyerek sonuç alýncaya kadar bir dizi ayaklanmanýn ýsrarcý takipçileri olacaklarýný dile getirdiler. Ve herhangi bir seçim baþarýsýnda duyulmasý olanaksýz bir baþka cümle daha döküldü aðýzlarýndan: “Artýk hiçbir þey eskisi gibi olmayacak.” Tek baþýna bu söz, ayaklanmanýn sarsýcý, devrimci, dönüþtürücü etkisine kanýt sayýlmalý. Haziran-Eylül’ün sarsýcý günlerinden ders çýkartan iþçi sýnýfý, gericilikte sýnýr tanýmayan sendikalarýn örgütlü olduðu fabrikalarda dahi, iþgallere giriþtiler. Feniþ, Yataðan, Ýsdemir, Zonguldak madencileri ardý ardýna ve çoðunda aniden ortaya çýkan bir patlamayla sokaklara döküldüler, polisle çatýþtýlar. Büyük fabrika ve iþyerlerine ek olarak irili ufaklý onlarca iþçi eylemi, art arda ve üst üste sýralandý. Eylemlerin sýklýðý, yoðunluðu adeta üst üste yýðýlýþý, týpký Haziran öncesi kitle eylemlerinin izlediði seyre benziyor. Ve bu kez bizzat iþçi sýnýfý hareketinde büyük bir sýçramanýn yaþanmasý için bütün koþullar olgun. Bu süreçte Kürt halký kendini bütünüyle müzakereye baðlayan önderlerine raðmen, sokaklarý hiç terk etmedi. Yerel seçim “heyecaný” da Kürt halkýný ciddi çatýþmalara girmekten alýkoyamýyor. Sahip olduðu devrimci dersleri büyük acýlar sonucu öðrenen bu halký, gerçek gücün alanlarý zaptetmek, faþist güçleri buralardan temizlemek olduðunu pekâlâ biliyor. Son haftalarda Kürdistan’ýn pek çok meydanýnda silah sesleri hiç eksik olmuyor. Ayaklanmanýn ikinci evresi, kesinlikle iþçi sýnýfý ve Kürt halkýnýn damgasýný taþýyacaktýr. Bütün bunlardan çýkan sonuç bellidir. Baþlayan devrimi, ancak ayaklanmayý sürdürerek, daha kapsamlý, örgütlü ve sonuç alýcý bir eylem haline getirerek ileri taþýyabiliriz. Seçim çaðrýlarý, kitlelerin büyüyen öfkesini yatýþtýrmaktan, onlarý “yerinden yönetim” hayalleriyle avutmaktan baþka bir iþe yaramaz. Bu yüzden seçimlerde devrimci sýnýf taktiði açýk ve kesin biçimde aktif boykot olmalýdýr. Aktif, çünkü gelinen aþamada olaylar kitleleri Haziran-Eylül’ün ötesine geçmeye zorluyor. Boykot ayný zamanda bir ayaklanmaya hazýrlanmanýn, kitleleri bu yönde motive etmenin, son derece uygun ve etkin bir aracý haline gelmiþtir. Devrimci yýðýnlarýn, boykotu devrimci mücadele biçimleri ve örgütleriyle sonuca götürme olanaklarý her zamankinden fazladýr. Forumlar, mahalle meclisleri, aktif boykotun ve ayaklanmanýn tartýþýldýðý, örgütlendiði mekanizmalar olabilirler ve ancak yeni bir ayaklanmayý önlerine koyarlarsa, bu forumlar canlýlýklarýný koruyabilirler.


6

1 - 15 Ocak 2014

MÜCADELE BİRLİĞİ

#Son Dakika - Merkez Bankası, yolsuzluğun çapının hesaplanmasında Euro'nun 3 olarak alınabileceğini bildirdi… (Zaytung)

Öðrenciler Roboski Ýçin Yürüdü...

Roboski Katliamýnýn 2. yýl dönümünde yüzlerce üniversite öðrencisi Ýstanbul Beyazýt Meydaný’nda yürüyüþ yaparak katliamý protesto etti. Katliamýn faillerinin cezalandýrýlmasýný isteyen öðrenciler Roboski’yi unutmayacaklarýný belirttiler. Beyazýt Meydaný’ndan ODTÜ’ye de selam gönderildi. Üniversite öðrencileri Roboski Katliamý’nýn ikinci yýlýnda Aksaray Ordu Caddesi’nden Beyazýt’taki Ýstanbul Üniversitesi önüne yürüyüþ yaparak katliamý protesto etti. Aksaray’da Ordu Caddesi’nde bir

Beyazýt

araya gelen yüzlerce öðrenci “Roboski’nin Hesabýný Soracaðýz”, “Unutursak Kalbimiz Kurusun” pankartlarý açarak ve katliamý protesto eden dövizler taþýyarak yürüdü. Yürüyüþ boyunca “Roboski’yi Unutma Unutturma”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza” sloganlarý atýldý. Ro-

#Son Dakika - Başbakan Erdoğan, yeni milli mücadelenin start'ını Sakarya'da verdi: ''Şimdi plan şu: Önce el birliğiyle benim oğlanı bi kurtarıyoruz...'' Zaytung

unutmadýðýmýzý ve asla unutmayacaðýmýzý göstermek için toplandýk“ denildi.

2 yýl önce savaþ uçaklarýyla katledilen 34 Kürt genci için birçok üniversitede devrimci demokrat yurtsever öðrenciler anma eylemleri düzenlediler.

boski katliamýnda yaþamýný yitirenlerin isimleri söylenerek “Burada” sloganýyla anýldý. Beyazýt Meydaný’na ulaþan grup burada da bir müddet slogan attýktan sonra, katliamda ölenler için bir dakikalýk saygý duruþu yapýldý. Saygý duruþunun ardýndan basýn açýklamasýný Türkçe olarak Dilan Taþkýn, Kürtçe olarak Deniz Sürgül okudu. Kürt halkýnýn topraklarýnýn yapay sýnýrlarla parçalanýp sömürüldükleri yetmezmiþ gibi bu sýnýrlara raðmen ailele-

Mersin Ýþgalinden...

riyle, akrabalarýyla ticaret yapan bu insanlarýn bombalarla parça parça edildiði belirtildi. “Biz Roboski de katledilen yurttaþlarýmýz için para istemiyoruz, onlarýn aileleri, yakýnlarý para istemiyor. Bizler katilerin hesap vermesini istiyoruz. Biz üniversite öðrencileri olarak birinci yýl dönümünde buRoboski’yi rada

19 Aralýk Perþembe günü Mersin Üniversitesi öðrencileri Rektörlük tarafýndan talepleri kabul edilmediði için Rektörlük binasýný iþgal ettiler. Bir gün öncesinde Rektör yardýmcýsýnilginç diyaloglara da tanýk olundu. “Pazartedan randevu alan öðrenciler, randevu öncesiye kadar yolu yapmazsam þerefsizim” diyen sinde Fen- Edebiyat Fakültesi önünden Özdemir’e öðrenciler “zaten öylesin” diye Cumhuriyet Meydaný’na yürüdüler. Soncevap verdi. “Ben sadece Rektörün deðil herasýnda ise öðrencilerin oluþturduðu heyet pinizin polisiyim, sizin güvenliðiniz için buRektör Süha Aydýn ile görüþmek için rektörradayým” diyen polis “siz ancak çanak lüðe geçti. Yaklaþýk bir saat süren bekleyiþin yalarsýnýz bizim polisimiz olamazsýnýz” ceardýndan heyet öfkeli bir þekilde dýþarý çýktý. vabýný aldý. Rektörün tartýþmayý beklenildiði gibi düzeyRektör Yardýmcýsý Yüksel Özdemir siz bir þekilde yürüttüðünü; bir öðrenciye Rektör adýna konuþtuðunu yineleyerek basýn “çapýn yetmez” deönünde ve dýþarýda desdiðini söylediler. Artek veren öðrenciler kadaþlarýnýn önünde bütün talepleri ölümünden dolayý kabul ettiðine dair yazýlý öfke duyan öðrencibir belge sundu. -Okula polis girmeyecek! ler ciddiye alýnTaleplerin kabul Bu bir ihtardýr! madýklarýný görünce edilmesinin ardýndan -Kantin fiyatlarý geri çekilekararlý olduklarýný Rektörlük binasýndan cek. Yemekhane özelleþtirilmesi göstermek için rek“Bu Daha Baþlangýç geri çekilecek. Okul içi ulaþým törlük binasýna girMücadeleye Devam” ücretsiz olacak. meye karar verdiler. sloganlarý yükselmeye -Yurt öðrencilerinin yol Kapýlar kýrýldý, baþladý. Öðrenciler Çavproblemi bir hafta içinde çözü“Rektör Ýstifa” slobella Marþý eþliðinde bilecek, Feride ve Bahar’ýn aileleganlarý ile içeri ginayý boþalttýlar. rinden resmi sitede bir özür rildi. Kazanýn Cumhuriyet Meyyayýnlanacak ve bir ihmalkarlýk ardýndan ambulansýn danýnda Feride Özayað söz konusu olduðu açýklana35 dakikada geldiði ve Bahar Salim nezdincak. ülkede polis 5 dakika den üniversitelerde kat-Ýkinci öðretimin yol ve içerisinde Rektörlük ledilen tüm öðrenci yemek sorunu çözülecek. binasýný abluka altýna arkadaþlarý adýna saygý -Bu eylemlerden kaynaklý aldý. duruþunda bulundular. hiçbir öðrenciye soruþturma R e k t ö r Ve sloganlar eþliðinde açýlmayacak ve daha önceki yardýmcýsý Özdemir eylemi sonlandýrdýlar. yurt eylemlerinden açýlan soruve sivil polis amiri þturmalar geri çekilecek. Mersin/ DÖB öðrenciler arasýnda

Öðrencilerin Talepleri

Isparta

Eylemde ODTÜ öðrencileri de unutulmadý ODTÜ’ye selam gönderilerek “ODTÜ’ye Selam Direniþe Devam” sloganý atýldý. Öðrencilerin yürüyüþ sýrasýnda güvenlik görevlileri kapýyý kapatýnca öðrenciler içeri giremedi. ODTÜ’yü selamlayan öðrenciler. Rektör Yunus Söylet’i istifa’ya çaðýrdýlar. Bir süre oturma eylemi yap-

İzmir

ýlarak buradaki eylem sloganlarla sona erdirildi. Mustafa Kemal Üniversitesin’de de gerçekleþen anma eylemine yüzlerce öðrenci katýldý. Ziraat Fakültesi önünde toplanýp amfi tiyatroya yürüyen öðrenciler, zaman geçtikçe kalabalýklaþtýlar. Daha sonra ADÖ-DER’li bir öðrenci basýn açýklamasý okudu ve basýn açýklmasýnda; “...Anneler evlatlarýnýn ölümünün sorumlularýný istiyor. Devlet zihniyeti katliamýn üzerini örtmeye çalýþýyor. Katliamla ilgili olarak bugüne kadar hiçbir kamu görevlisi sorgulanmazken, anneler sorgudan geçirildiler, hakkýnda sudan gerekçelerle davalar açýldý... Ýki yýldýr katliam sorumlularýnýn açýða çýkmasýný istiyoruz...” denildi. Ýzmir Dokuz Eylül Üniversitesinde öðrenciler yürüyüþün ardýndan bir tiyatro gösterisiyle katliamý protesto ettiler. Isparta’da ise öðrenciler Roboski’de insanlýðýn katledildiðini dile getirdiler... Roboski katledilenler anýlýrken, katliamýn acýsýna artýk daha fazla dayanamayan 45 yaþýndaki Miran Encü hayatýný kaybetti.

Abdülrezzak Ekonomi - Politik Öğreniyor Dersimiz Pratik

Tüm ekip “çağrıya” uymuş, Taksim'in yolunu tutmuştu. Abdülrezzak dalmış gitmişti. Şimdi çok gerilerde kalmış gibi hissettiği o günlerin üzerinden hepi topu 6 ay geçmişti. Haziran sıcağından kabanlar giydikleri kış günlerine dönmüştü mevsim. Ama köprünün altından ne çok sular akmıştı bu kısacık zaman diliminde! Atölyedeki tartışmaları geldi aklına. Son rüşvet yolsuzluk skandalı görece siyasete uzak, hatta bir parça da hükümet yanlısı arkadaşlarını bile sarsmıştı. Dudak uçuklatan paralardı sözkonusu olan. Sadece o meşhur ayakkabı kutusundaki paranın bile atölyedeki tüm işçilerin yaklaşık 30 yıllık ücretleri kadar ettiğini hesapladıklarında öfkeli ve şaşkın bir sessizlik olmuştu. Sessizliği bozan Abdül idi: “Arkadaş, adamlar zaten anamızı ağlatıp bir güzel sömürüyorlar bizi... Tüm zenginlikleri bizim sefaletimiz sayesinde. Bir de utanmadan böyle çalıp çırpmıyorlar mı...” “Üj-bej Naci” girdi söze. Göçmendi. “A bu fırıldaklar akkımızı yer dururlar be ya. Tüyü bitmemiş yetimindir o paralar. Demiycek miyiz üj-bej laf! Bırakalım etsinler mi azımıza...” Rasim Dayı o heybetli gövdesini arkaya yasladı. Her haliyle romanlardan çıkıp gelmiş bir görünümü vardı. Kirli sakalını kaşıdı bir süre. Davudi sesiyle “Bırakmıycaz tabii.. öyle de... n'apmalı, asıl sorun bu.” Furkan cebinden katlanmış bir kağıt çıkardı. Katını düzgünce açarak masaya koydu eliyle düzeltti. Bir bildiriydi. “Sabah üst geçitte dağıtıyorlardı. Şöyle bir gözatıp, cebime koymuştum.” Yüksek sesle okumaya başladı. “Bugün bir yol ayrımındayız! Gırtlağına kadar yolsuzluğa, rüşvete bulaşmış bu iktidarın, artık kitleler nezdinde bir inandırıcılığı ya da kabul edilebilirliği yok!” Yer yer onaylama sesleri ve kafa sallamalar oluyordu. Elle tutulur bir gerilim yüklüydü ortamda. Ha deyip ayağa kalkacak gibiydi herkes. “ Varsın bu kokuşmuş efendiler birbirlerinin gırtlağına sarılsın, birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortalığa saçsın. Böylece nasıl iflah olmaz bir durumda olduklarını gösterecekler tüm dünyaya. Biz gerçek özgürlük için Gezi'nin açtığı yoldan büyük bir güçle ilerleyelim. Sokak birleştirir. Özgürlük isyandadır. Yürüyelim! 27 Aralık Cuma günü saat 19.00'da Taksim'de olacağız. Herkesi davet ediyoruz.” Masada tam bir sessizlik vardı. Birbirlerine bakıyorlardı. Abdülrezzak saatine baktı. On dakikaları kalmıştı mola bitimine. “Akşam çalışma da var ama...” Bir nevi soruydu oradakilere. Çalışmaya gitmek mi, Taksim'e gitmek mi... “Sahi konu neydi ya...” Hakan'dı konuşan. Biraz da sessizlikten kurtulmak için sormuştu. “Emek sermaye karşıtlığı” dedi Abdül. Kendi kendine güldü. “Bizimki de iş hani! Bundan daha büyük karşıtlık mı olur, kardeşler! Biz geberiyoruz çalışmaktan. Üretiyoruz. Vergilerle dolduruyoruz kasaları. Adamlar cukka ediyor. Alın size karşıtlık! Gerçi Aydın abi bunu duysa iyice benzetirdi beni! Yerin dibine sokar çıkarırdı. O alengirli şeyler söyler, 'yok öyle değil, böyle' derdi.” Masada bir kahkaha koptu. Herkes gevşemişti. Abdül bıraktığı yerden aldı sözü. “Düşünecek bir şey yok. Para bizim paramız. Emek bizim emeğimiz. Çalan soysuzlar da bizim düşmanımız. Biz ses çıkarmazsak, bizim adımıza başkası konuşacak değil ya! Aha da işyeri temsilcisi olarak söylüyorum işte! Hazırlanın, akşama Taksim'deyiz!” Yapmacıktan bir alkış tufanı ve bravo sesleri yükseldi yemekhanede. Sanki üzerlerinden büyük bir yük kalkmışçasına yekindiler. Rasim Dayı elini kaldırıp susturdu hepsini. “İyi, güzel de... böyle cıscıbıl mı gidecez Taksim'e? Elimizde bir pankart da mı olmasın? Ayıp değil mi eşek kadar adamlar elini kolunu sallayarak gitsin Taksim'e!” Doğru, sesleri yükseldi. Pankart hazırlamak kolaydı da... ne yazacaklardı slogan olarak. Furkan hınzırca gülümsedi. Diğerleri merakla bakmaya başladılar. Cebinden biraz önceki bildiriyi çıkardı. “Sokak Birleştirir. Yürüyelim!” Rasim Dayı yüksek sesle “işte budur!” dedi. Hepsi onayladı. Hemen bezi ayarladılar. Kenarlarını dikip güzelce ütülediler. Bu arada Abdülrezzak Aydın'ı arayıp çalışmayı iptal ettiklerini bildirdi. Tüm bunlar gözlerinin önüne geldiğinde yüzünde bir gülümseme belirdi Abdül'ün. Saate baktı. 25 dakikaları kalmıştı. “Bugünkü dersimiz pratik” diye söyledi içinden. Tarlabaşı'na gelmişlerdi bu arada. İndiler. Doğrudan İstiklal'e çıktılar. Olaylar başlamıştı bile. Slogan atıp pankart açan birileri vardı ilerde. Hemen oraya koşturdular. Bu arada Hakan ve Furkan pankartı açmışlardı. Sloganlara katıldılar. Birden Aydın çıktı karşılarına. Gülüyordu. Pankartı işaret etti başıyla. “Güzel... Ama sloganınız fazla genel kalmış. Yürüyelim de, nereye!” Bir kahkaha attı sonra. Hadi bakalım, hep birlikte yürüyelim!


1 - 15 Ocak 2014

MÜCADELE BİRLİĞİ

#Ülkede milli gelir çok yükseldi, kişi başına 2 Toma düşüyor

Ankara Gençlik Buluþmasý!.. Devrimci Öðrenci Birliði, Ankara’da 21 Aralýk günü bir Gençlik Buluþmasý gerçekleþtirdi. Büro Emekçileri Sendikasý (BES) 1 No’lu Þube’de yapýlan buluþmada “Gezi Öncesi ve Sonrasýyla Öðrenciler” ve “2. Perdeye Hazýrlanmak” baþlýklý iki konu tartýþýldý.

Etkinlik yapýlan açýlýþ konuþmasýyla ve ölümsüzleþen devrim savaþçýlarý için saygý duruþuyla baþladý. Açýlýþ konuþmasýnda; etkinliðin yapýlma amacýnýn hem Gezi’yi hatýrlamak, hem de seçim tartýþmalarý vb. ile unutturulmaya çalýþýlanýn, bizler için çözümün sokakta olduðu gerçeðini dile getirmek olduðuna deðinildi. Ýlk sunumu yapan DÖB’lü bir lise öðrencisi Gezi öncesinde gençliðe deðindi. Öncelikle kapitalist toplumda burjuvazinin gençliði çýkarlarýna göre þekillendirilmek istediði, sadece ucuz iþ gücü olarak gördüðü; ancak, gençliðin bu þekle sýðmadýðý anlatýldý. Özellikle 68 kuþaðýndan ve Gezi Ayaklanmasý’ndan verilen örneklerle, gençliðin her zaman mücadelede dinamikliði, enerjisi ve fedakarca nasýl mücadele ettiði; gençliðin toplumsal mücadelede bu gücünün ve bu gücün getirdiði sorumluluklarýn farkýnda olmasý gerektiði belirtildi. Gençlik mücadelesinin önünün 80 faþist darbesiyle kesilmeye çalýþýldýðý, 90 kuþaðýnýn bu yüzden “apolitik” olarak deðerlendirildiðini; fakat Gezi’de gençliðin zincirlerini kýrdýðý belirtildi; “Barikatlarýn en önünde hep gençlik vardý; Gezi’nin enerjik gücüydü“ denildi. Gezi’den sonra öðrenciler üzerinde (öðrenci evleri, liselerde devamsýzlýk hakkýnýn azaltýlmasý, karma eðitim gibi) artan baskýlarýn sebebinin, Gezi’de tam anlamýyla zaferin kazanýlamamasý olduðu açýklandýktan sonra; “Dünyayý sarsacak kadar güçlüyüz, daha büyük baþarýlara imza atabiliriz. Dizlerimizin üzerinde ayaða kalktýk. Denizlerden, Et-

hemlerden, Medenilerden geldik, gücümüzün farkýnda olalým, ne istiyorsak yapabiliriz“ denildi. Sunum katýlýmcýlarýn katkýlarýyla devam etti. Ýkinci sunumda söz alan DÖB’lü bir üniversite öðrencisi ise konuþmasýnda, “Eðer Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam sloganý, sadece içimizi rahatlatmaktan daha fazla anlam kazanacaksa, bunun yolu Gezi’nin eksik ve iyi yönlerini ortaya koymalý; iyi yönlerimizi daha fazla yapmalý, eksik yanlarýmýzý ortaya çýkarmalýyýz. Sunumumuzun baþlýðý bu yüzden 2. Perdeye Hazýrlanmak“ dedi.Gençliðin üzerine bu konuda çok önemli sorumluluklar düþtüðü, herkesin gözünün gençlerde olduðu; bu yüzden gençlerin ortaya çýkardýklarý iyi þeylerin her tarafa yayýlma gücüne sahip olduðu söylendi. Gezi’nin en önemli eksikliðinin, net bir hedefi olmamasý, yani “Ne istemediðimizi bildiðimiz, ama ne istediðimizi ve buna nasýl ulaþacaðýmýzý bilmediðimiz“ olduðu, buna “Ankara’da polis karþýmýza çýktýðýnda polisle çatýþtýðýmýz, ancak Kýzýlay Meydaný’nda polisi göremeyince ne yapacaðýmýzý bilemeyip, bekleyip daðýlmamýz“ örnek gösterildi. “Oysa ki, bizim bir hedefimiz olmasý gerekiyor; bizler biliyoruz ki, eðer iktidarý

A n t i - Fa ş i s t G e n ç l i ğ i n EG E' d e k i Za fe r i . . .

2013-2014 eğitim öğretim yılının başlamasıyla beraber, üniversitelerde faşist baskılar devlet destekli artırılmaya çalışılıyor. Geçen sene Dokuz Eylül Üniversitesinde yoğun baskılar var iken bu sene ağırlık Ege Üniversitesine kaydırılmış durumda. Ancak devrimci yurtsever öğrencilerin hep beraber baskılara cevabı da gecikmedi. 18 Aralık Çarşamba günü Ege Üniversitesi Meslek Yüksek Okulunda faşistlerin “okulun terör yuvası haline gelmesine tepki olarak” 19 Aralık Perşembe günü rektörlüğe yürüyeceği ve bunun için bildiri dağıttıkları bilgisine ulaşıldı. Perşembe günü yürüyüş için çevre il ve ilçelerden taşıma insan getirildiği ve sayılarının 300’ü bulduğu gelen bilgiler arasındaydı. Devrimci yurtsever öğrencilerin geniş çağrısı sonucu yaklaşık 400 kişi çağrıya cevap vererek, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesine geldi. Hazırlanan ses bombaları faşistlerin Ege Çarşı tarafında görünmesiyle kullanılmaya

başlandı. Okulun içinde bulunan Tomalar müdahaleye başladı. Bunun ardından öğrenciler 1 nolu yemekhane kavşağında barikatlar kurarak polise havai fişek, sapan ve taşlarla karşılık verdi. Yaklaşık 45 dakika geçmesine rağmen 5 Tomanın kitleye müdahalesinin etkisiz olması sonucu polis gaz fişekleriyle müdahaleye başladı. Öğrenciler Edebiyat Fakültesi önünde mücadeleye devam ediyorken polis saldırıyı durdurdu ve geri çekilmeye başladı. Çatışmalara aktif şekilde katılan DÖB’lü arkadaşlar Ege Üniversitesinin ODTÜ’ye dönüşebileceğini, bu potansiyeli taşıdığını ve bugün anti- faşist mücadelede önemli bir zafer kazındıklarını belirttiler. Saat 15.30’dan sonra Gündem Gazetesi köşe yazarı Özgür Amed’in katılımıyla Edebiyat çimlerinde söyleşi gerçekleştirildi. Ardından toplu çıkışlar Ege Metro ve Mevlana yönünden yapıldı ve Ege Metro’da turnikelerden kart basmadan geçildi. DÖB/İzmir

alamazsak bizim üstümüze tekrar tekrar geliyorlar. Bu yüzden hedefimiz her zaman faþizmi yýkmak ve Halk Ýktidarý’ný kurmak olmalýdýr“ denildi. Gezi’den çýkarýlan en önemli dersin, sadece öðrencilerin tek baþlarýna bunu baþaramayacaklarý; toplumun diðer ezilen, sömürülenleriyle hep iliþki içinde olmalarý gerekliliði olduðu söylendi. “Öðrenciler özellikle genç iþçilerle kopmaz baðlar kurmalý, birlikte hareket edebilmelidir“ denildi.Bir diðer önemli eksikliðin ise, genel olarak örgütsüzlük olduðu belirtildi. Büyük kitle eylemlerinde, herkesin yapabileceðini yaparak katký saðladýðý, böylece bir sorun çýkmadýðý, ancak kitle eylemleri azalýnca sorunlarýn çýktýðý belirtildi; örnek olarak, nereden çýktýðý belli olmayan, daha sonra insanlarýn eylemlere katýlmamasýna neden olan eylem çaðrýlarý verildi.Sunum yapan konuþmacý, sunumunu bu konuyu kantinlerde, sýnýflarda, her yerde yapmak gerektiðini, örgütlenmek gerektiðini; özellikle de bugün herkesin öðrencilerden büyük iþler beklediklerini, bu sorumlulukla hareket etmemiz gerektiði vurgulandý. Katýlýmcýlarýn katkýlarýyla tartýþmalar akþam saatlerine kadar sürdü. Ankara/ DÖB

u m U

ne ü tG

ş

7

‘MASKELÝ BALO’NUN SONU!

“Ýki hýrsýzýn kavgasý her zaman hayýrlýdýr, birbirlerinin kirli çamaþýrlarýný ortaya dökerler” der Marks... Yaþananlar Marksý bir kez daha doðruladý. Ortaya çýkan yolsuzluk, rüþvet ve yaðma burjuvazinin tümü için geçerliyken, sokakta ki halk, gençlik de bunun farkýnda! Kapitalist toplumun kendisi zaten yaðma üzerine kuruludur. Burjuvazinin ilkel sermaye birikimini hatýrlayanlar, sermayenin nasýl da kan ve göz yaþý üzerine kurulu olduðunu bilirler. Bugünde kapitalist toplum yaþananlar dünden farklý deðil. Sefalet, yoksulluk o kadar çok; çalýnan hayaller ve geleceði mahvolan gençlik o kadar çok ki, burjuvazi sömürüye azgýnca devam ediyor. Burjuva sýnýfýnýn evrensel ahlaký bu; yolsuzluk, yaðma, rüþvet vs... Zira devrilen hemen her burjuva iktidarda ayný olaylarý görmek mümkün. Peki emekçi halk nasýl yaþýyor? Emekçi halkýmýz ve çocuklarý hayatlarýný devam ettirebilmek için saatlerce çalýþmak, ter akýtmak zorundadýr. Yaþamak için çalýþmak zorundadýr ama çalýþtýkça hayatý tükenir ve bir çoðu erken yaþlanýr, erken ölür! Emekçilerin çocuklarý genç yaþta haftada 100 TL için ölebilir. Ýþ güvenliði iþçi güvenliðinden daha önemli olduðu için, her yýl binlerce iþçi cinayeti yaþanýr, hayatý ucuzdur çünkü... Ne de olsa dýþarýda yerini alacak olan milyonlarca genç, yaþlý, kadýn, erkek iþsiz beklemektedir... Emekçilerin çocuklarý kendilerine ait olmayan, kendi çýkarlarýna olmayan bir savaþýn kurbaný olabilir. Sokak ortasýnda vurulabilir ve hesabýný soran aile suçlu olur... Emekçilerin çocuklarý; bir umut ile yýllarca okul sýralarýnda daha iyi bir gelecek için dirsek çürütebilir. Ama sonunda gördüðü sadece hayallerinden her geçen gün uzaklaþtýðýdýr. Sonuçta milyonlarca iþsizin arasýnda yer bulmak kapitalist toplumda yapýlabilecek en kolay þeydir. Burjuvazinin yolsuzlukla kokuþmuþ iktidarý ve emekçilerin yoksulluklarý arasýndaki çeliþki bu kadar açýk ve net. Ve mevcut iktidar bu düzenin devamý için her türlü katliamý yapmaya hazýr. Ýyi ama ne oldu da “sorunsuz gittiði” söylenen, rekorlar kýrýldýðý söylenen bu düzende bunlar yaþandý? Ne oldu da beraber halký soyan bu çeteler birbirlerine düþman kesildiler? Biz en önemlilerine deðinelim! Dinci- gerici hükümetin izlediði politikalar o kadar baskýcý ve özgürlükleri kýsýtlýyordu ki; uygulanan ekonomi politikalarýyla açlýk ve yoksulluk öylesine iyi örgütlenmiþti ki... Dýþ politikada hem kendi çýkarlarý, hem de devrime karþý güvendiði emperyalizme baðlý olarak, savaþýn ve katliamlarýn savunumundan baþka bir þey olmayan dýþ politikasý çökünce, izlenen mezhepçi politika azýnlýklar dahil pek çok halkýn düþmanlýðýný kazanýnca... Ve tüm bunlarýn sonucu olarak Gezi’de kendisini bulan genel bahane tüm halkýn ayaklanmasýný saðlayýnca, Taksim Komünün’de yaratýlan deðerlerle politikaya uyanan milyonlar eskisi gibi kolay aldatýlamayýnca, hükümetin ve temsil ettiði rejimin artýk sonu da gelmiþ oldu. Sonuçta bir iktidar krizi yaþanýyor ve bu krizin temel dinamiði 31 Mayýs’la birlikte giderek olgunlaþan birleþik devrimin kendisidir. Ve emekçi gençlik bu sürecin en aktif, en militan ve enerjik katýlýmcýsý olarak, yaþanan krizden çalýnan hayallerinin hesabýný sormak için yararlanmalýdýr. Ýþçi ve öðrenci gençlik olarak yukarýda bir kýsmý anlatýlan( ama kesinlikle tamamý deðil) çeliþkilere son vermek; ve gerçekten aydýnlýk bir gelecek için sokaklardan çýkmamalýdýr. Mevcut düzeni alaþaðý etmek için ihtiyacýmýz olan daha fazla cesaret, daha fazla günlük örgütlenme ve propaganda faaliyeti ve politik hedeflerde ki açýklýk, netliktir. Öyleyse amacýmýz açýk ve net! Yaðma ve soygun düzeni olan kapitalizmi ve onun faþist devletini yýkmak! Öz örgütlenmelerimize ve yaratýcýlýðýmýza dayanarak kendi iktidarýmýzý kurmaktýr! Çünkü bu maskeli balo ve onun sahte yüzleri canýmýza tak etti ve emekçi halklarýn özgürlük dolu iktidarý için gemileri yakalým, sokaklara çýkalým! Yaþasýn Devrim!

ARTIK TEMÝZ KALAN TEK YER SOKAKLARDIR!

Yaþanan yolsuzluk operasyonuyla devletin tepesinde yaþanan krizi iliþkin öðrenci ve iþçi gençliðe çaðrý yapan DÖB ve GEB’in ortak açýklamasýný aþaðýda yayýmlýyoruz... Her tarafýndan yolsuzluk, yaðma ve rüþvet kokan þu düzene ve sahiplerine bir bakýn! Nasýl da piþkin ve maðrurlar yaptýklarýndan... Oysa bizim yarattýðýmýz dünyada, Taksim Komünü’nde yolsuzluk var mýydý? Evlerinde banka kasasý olanlar var mýydý? Ayakkabý kutularýndan milyon dolarlar çýkýyor muydu? Hayýr! Devlet ve hükümetin içi laðým çukuru gibi; kimse temiz deðil. Polis ve yargý, bu pislikleri ancak cemaat izin verdiðinde ortaya çýkarýyor, cemaatin çýkarýna göre harekete geçiyor. Ama hepsi bu sömürü düzeninin bir parçasý, bu mekanizmanýn içindedir. Gerek hükümette olanlar, gerekse de bundan faydalanmaya çalýþan CHP gibi düzen partileri, halký aldatan ve onu soyan bu kapitalist düzenin bir parçasýdýr. Bunlarýn hiçbirine güvenmeyelim! Hiçbir burjuva partisine, bizim adýmýza konuþacaðýný söyleyen hiç kimseye. Sadece ve sadece; kendi gücümüze ve yaþamýný çalýþarak sürdürmeye çalýþan emekçilere, yoksul ve onurlu halka güvenelim! Artýk temiz kalan tek yer sokaklar! Ýstediðimiz dünya sokaklarda! Biz 31 Mayýs ve Haziran’da seçtiðimiz yolu seçiyoruz; sokaðý ve devrimi; Halk Ýktidarýný! Seçimleri, sizin kurduðunuz sandýklarý istemiyoruz; hepsi sizin olsun! Özgürlük sizin iktidarýnýzý yýkýp, kendi iktidarýmýzý; halk iktidarýný kurduðumuzda gelecek! Çünkü Zafer sokakta, sandýkta arama! Devrimci Öðrenci Birliði / DÖB Genç Emekçiler Birliði/ GEB

Kızlı Erkekli Şikayetinde İlk Ölüm!

Gezi ayaklanması sonrasında gençlikten intikam almaya çalışan devlet, öğrencilerin kızlı erkekli aynı evde kalmasını bahane ederek gençliği baskı altına almaya çalışıyordu. Toplumun geri duygularına hitap eden açıklamalarıyla devlet, halkın ihbarcı olması için var gücüyle uğraşıyordu. Bu yöndeki çabalarının ilk verimini de aldı! Trakya Üniversitesi Elektronik bölümü birinci sınıf öğrencisi olan Hasan Özdemir, daha önceden de tanıdığı arkadaşının evine ziyarete gitti. Ancak kız öğrencinin evine bir erkeğin gelmesinden rahatsız olduğunu iddia eden komşuların polise şikayette bulunması üzerine, polis kız öğrencinin evine geldi. Polisleri görünce kız arkadaşına laf gelmemesi için balkona saklanan Hasan Özdemir, bir alt kattaki arkadaşının evinin balkonuna inmek isterken 4. kattan düştü ve ağır yaralandı. 10 komada kalan öğrenci,hayatını kaybetti. Olaydan sonra kız öğrencinin ailesi, kızlarını okuldan alarak memleketlerine götürdüler, Hasan Özdemir'in cenazesi ise toprağa verilmek üzere İstanbul'a gönderildi. önderildi...


8

Emeğin Dünyası

MÜCADELE BİRLİĞİ

Taþeron Ýþçiye de Rüþvet Teklifi

Çapa Týp Fakültesi Hastanesi Ameliyathane iþçileri grevlerinin 5. gününde basýn açýklamasý yaptý. Hastane yönetiminin iþçilere “Grev yapmayýn size 150’þer TL ödeme yapalým” teklifi taþeron iþçileri isyan ettirdi. Saðlýk hizmetlerinde taþeron çalýþmanýn ölüm demek olduðunu belirten iþçiler, “Bizler taþeron çalýþmanýn ortadan kalkmasýnýn mücadelesini verirken koskoca hastane yönetimi bize rüþvet teklif ediyor” diyerek hastane yönetimini teþhir etti. Çapa Týp Fakültesi Ameliyathanesi’nde çalýþan 47 taþeron saðlýk iþçisi, kadrolu iþçi statüsüne geçirilmeleri ve ücretlerinin yeniden düzenlenmesi talepleriyle 18 Aralýk’ta greve çýktý. Taleplerini bir kez daha kamuoyuyla paylaþmak için basýn açýklamasý yapmak isteyen iþçilerle görüþen hastane yönetimi “Grevi býrakýn, basýn açýklamasý da yapmayýn, sizlere 150’þer TL ücret ödeyelim” teklifinde bulundu. Hastane yönetiminin bu tavrýný rüþvet olarak niteleyen iþçiler duruma isyan etti. Grevdeki iþçiler saat 12.30’da Çapa Týp Fakültesi Hastanesi Monoblok önünde basýn açýklamasý yaparak hastane yönetimini teþhir etti. Hastanelerde ve tüm saðlýk hizmetlerinde her geçen gün taþeron çalýþmanýn yaygýnlaþtýrýldýðýný belirten Cemalettin Bilgin, taþeron çalýþma sisteminin saðlýk hizmetlerinde ölüm demek olduðunu sürekli vurguladýklarýný, þu anda da sadece birkaç kuruþ daha fazla kazanmak için deðil taþeron çalýþma sisteminin ortadan kaldýrýlmasýnýn mücadelesini verdiklerini belirtti. Daha önce de taþeron iþçiler olarak zorlu bir mücadele yürüttüklerini, mahkeme kararlarý, bilirkiþi raporlarý olmasýna raðmen uygulanmadýðýný ve ücretlerinin 1200 TL’den 950 TL’ye düþürüldüðünü aktaran Bilgin, gerek ameliyathanede gerekse diðer servislerde çalýþan taþeron iþçilerin çok fazla iþ yükü bulunduðunu bunun ise hastanýn saðlýðýnýn riske atýlmasý demek olduðunu belirtti.

Saðlýk hizmetlerinin bir ekip iþi olduðunun da altýný çizen Bilgin, “Eðer gerçekten iyi bir saðlýk hizmeti verilmek isteniyorsa, hastanelerde kadrolu çalýþan, taþeron çalýþan ayrýmý yapýlamaz, performansa dayalý hizmet istenemez. Böyle bir çalýþma sisteminde saðlýk hizmeti verilemez” dedi. Grevdeki ameliyathane iþçilerine hastanedeki taþeron iþçiler, kadrolu çalýþanlar, doktor, hemþire, asistan ve diðer saðlýk emekçilerinin de destek verdiði eylemde “Saðlýkta Taþeron Ölüm Demektir”, “Güvenceli Ýþ Güvenli Gelecek Ýstiyoruz” sloganlarý atýldý. Ameliyathane taþeron iþçileri adýna basýn açýklamasýný ise Ýstanbul Üniversitesi Týp Fakültesi Göðüs Hastalýklarý Anabilim Dalý hekimlerinden Dr. Coþkun Canývar gerçekleþtirdi. “Ülke yolsuzluk ve rüþvet olaylarýyla çalkalanýrken saðlýk çalýþanlarýnýn her gün, her saat, her dakika emeðinin çalýndýðýný, çalýþma hayatlarýn her anýnda emeklerinin gaspýyla karþý karþýya olduðunu” söyledi. Tabipler Odasý Baþkaný Prof. Dr. Taner Gören, taþeron saðlýk iþçilerinin 400 yýl önceki kölelik koþullarýndan daha aðýr koþullarda hizmet vermek zorunda kaldýklarýný belirterek üniversite ve hastane yönetiminin bir an önce grevdeki iþçilerin sorunlarýnýn çözülmesi ve taþeron çalýþmanýn sona erdirilmesi gerektiðini belirtti. Prof. Dr. Zeki Kýlýçaslan ise yaþanan durumun kabul edilemez olduðunu söyledi. Taþeron saðlýk iþçilerinin uzun bir mücadele sürecinden sonra mahkeme kararý ve bilirkiþi raporlarýyla haklarýný tespit ettirdiðini ve hastane yönetiminin bunu uygulamak zorunda olduðunu belirtti. Grevdeki iþçiler her gün öðle paydosunda eylem yapmaya devam edeceklerini duyurarak eylemi sonlandýrdýlar.

Gediz EDAÞ Ýþçileri Greve Gitti

Enerji Sen üyesi Gediz EDAÞ çalýþanlarý, 24 Aralýk günü basýn açýklamasý yaparak, talepleri karþýlanýncaya kadar iþ býraktýklarýný ve elektrik arýzalarýna müdahale etmeyeceklerini açýkladýlar. Enerji-Sen’de örgütlü bulunan enerji emekçileri, daha önceden iþverene ilettikleri iþten çýkartýlma, sendikal haklarýn engellenmesi, taþeronlaþma, iþ güvenliði saðlanmamasý ve maddi koþullarda iyileþtirme yapýlmamasý konusundaki taleplerinin karþýlanmamasý nedeniyle mesaiye baþlamadý. Yaklaþýk 150 çalýþan sabah þirketin Konak’ta yer alan tesisleri önünde toplanarak direniþ çadýrý kurdu. Ýþ býrakma eylemi kapsamýnda, Konak, Bornova, Buca, Çeþme, Urla ve Kemalpaþa bölgelerinde hayati önem arz eden sýkýntýlar haricinde enerji personeli çalýþamayacak ve arýzalara müdahale etmeyecek. Alsancak Ýskele önünde bir araya gelen enerji iþçileri, “Ýþte sendika iþte DÝSK”, “Söz Yetki Ýktidar Halka”, “Direne Direne Kazanaca-

ðýz” sloganlarýyla Sevinç Pastanesi önüne yürüdü. Burada konuþma yapan Enerji Sen Genel Baþkaný Ali Duman, enerji iþçilerinin gasp edilmiþ haklarýnýn geri alýnýncaya kadar mücadeleyi sürdüre-

c e k l e r i n i söyleyerek, Gediz ve EDAÞ yönetimine verdikleri üç günlük süre zarfýnda hiçbir adýmýn atýlmadýðýný belirtti ve Bereket Holding’i uyardý. Gediz-EDAÞ yönetiminin iþçilerle anlaþmaya yanaþmadýðýný da ifade eden Duman halkýn enerji hakkýnýn engellenmesinde sorumlu-

luðun Bereket Holding’e ait olduðunu söyledi. Dersim’de ve Ýstanbul’da olduðu gibi defalarca uyarýlarda bulunduklarýný belirten Duman, sermayenin bir masada oturup sorunu çözmek yerine iþçi sýnýfýna bedel ödeterek haklarýný ellerinden aldýklarýný söyledi. Mevsimlik iþçi çalýþtýrýr gibi taþeron iþçi çalýþtýrýldýðýný ve sýk sýk iþten çýkarmalarýn yaþandýðýný bunun yanýnda iþçilerin saðlýk ve güvenlik tedbirlerinin alýnmadýðýný maaþlarýnýn ve sigorta primlerinin eksik yatýrýldýðýna da vurgu yaptý. Bereket Holding’in kendilerine direniþten baþka bir seçenek býrakmadýðýný söyleyen Duman, “Üretimden gelen gücümüzü burada görecekler. Bütün Ýzmir halkýndan þimdiden özür diliyoruz. Elektrik arýzalarýna müdahale etmeyeceðiz. Týpký Dersim’de olduðu gibi desteklerinizi bekliyoruz. Bunun sorumlusu yol paramýzý karþýlamayan, bize iþ güvenliði malzemesi vermeyen GedizEDAÞ’týr” dedi.

Artýk Yeter Hakkýmý Ýstiyorum

K

gösterdiler.

ESK’e baðlý Büro Emekçileri Sendikasý üyesi emekçiler “artýk yeter, hakkýmý istiyorum” yazýlý kýrmýzý kartlarýný AKP’ye

Fatih Sosyal Güvenlik Merkezi önünde bir araya gelen BES’li emekçiler 17 Aralýk Fatih SGK önünde toplanan emekçiler adýna BES temsilcilerinden Ulaþ Karaca basýn açýklamasýný okudu. 19 Aralýk Perþembe günü Kamu Emekçileri Sendikalarý Konfederasyonu’nun grevini hatýrlatarak “Yine bir grevin arifesinde ayný kararlýlýk ve inançla Türkiye’nin dört bir yanýnda elimizde kýrmýzý kartlarla ‘artýk yeter, hakkýmý istiyorum’ diyen yüzbinler 19 Aralýk grevine gülümsüyoruz” dedi. Büro emekçilerinin talebini dile getiren Karaca; gasp edilen ikramiye, vekâlet ücreti, ek ödeme vb. haklarý tekrar verilmelidir. Rotasyon uygulamasýndan vazgeçilmesi, emekli kamu çalýþanlarýnýn maaþ kayýplarýna karþý ek ödemeler yapýlmasý, 4/B, 4/C, 50/D, taþeron gibi farklý çalýþma statüsünde çalýþanlar 4/A’ya geçirilerek güvenceli çalýþtýrýlmasý gibi taleplerini sýraladý.

KESK GREVDE

1 - 15 Ocak 2014

KESK’in “Sermayeye Deðil, Eðitime Bütçe” talebi ile tüm Türkiye’de 19 Aralýk günü gerçekleþtireceði grev için emekçiler Ýstanbul’da 2 noktada toplanarak yürüyüþe geçti. Saat 11.00 itibarýyla Anadolu yakasýndaki emekçilerin Sirkeci Garý, Avrupa yakasýndaki emekçilerin de Çapa Týp Fakültesi önünde toplanmalarý baþladý. Sirkeci Garý’ndan yürüyüþe geçen emekçiler Ýl Milli Eðitim Müdürlüðü önünden geçerken “Hýrsýz Var” dövizini kapýya asmayý ihmal etmediler. Saatler 12.00’ye gelirken pankartlarla ve sloganlarýyla yürüyüþe geçen KESK’li emekçilere DÝSK’li sendika yöneticileri ve çok sayýda siyasi kurum kuruluþ destek verdi. BES’li emekçiler ise Vatan Caddesi’nde bulunan Vergi Dairesi önünde toplanarak Vatan Caddesi boyunca yürüdüler ve Aksaray’da Çapa-Millet Caddesi’nden yürüyen emekçilerle buluþtular. KESK yürüyüþte “Herkese Ücretsiz, Nitelikli, Ulaþýlabilir Anadilinde Kamusal Saðlýk Sistemi, Hastaneler Ýþletme Hastalar Müþteri, Çalýþanlar Köle Olmasýn” pankartý taþýrken, Emek ve Demokrasi Güçleri “Rüþvete, Talana, Yolsuzluða Deðil Halk Ýçin Bütçe”, SES “Satýþ Sözleþmesini Kabul Etmiyoruz! Bütçeden Hakkýmýzý Ýstiyoruz”, Devrimci Emekçi Komiteleri de “Hükümet Ýstifa Ýktidar Halka” pankartlarý açtý. Yürüyüþte tutsak edilen KESK’li emekçiler de unutulmamýþ, pankartlarda, dövizlerde resimleri ile yerlerini almýþlardý. Sloganlarla Beyazýt Meydaný’na yürüyen emekçiler adýna sendika baþkanlarý konuþmalar yapmaya baþladý. Tüm emekçilerin sloganlarla alana girmesinin ardýndan KESK Genel Sekreteri Ýsmail Hakký Tombul konuþma yaptý. 19 Aralýk 1969 6. Filo’nun denize dökülmesi, 19 Aralýk 1978 Maraþ Katliamý, 19 Aralýk 2000 Zindan Katliamlarý’ný hatýrlatan Tombul, “Bu ülke bir katliamlar ülkesidir, bizim iþimiz ise bu katliamlarýn hesabýný sormaktýr” dedi. 2014-2015 bütçesine kamu emekçilerinin itiraz ettiklerini, bütçe olmadýðý için kamu emekçilerine pay ayrýlamayacaðýný belirten iktidarýn bakanlarýnýn ve oðullarýnýn evlerinde ayakkabý kutularý içinden milyon dolarlarýn çýktýðýný belirterek “Bu iktidarýn bütçesi rant bütçesidir, savaþ bütçesidir, rant, yoksulluk ve yoksunluk bütçesidir. Biz kamu emekçileri bu savaþ, talan ve yolsuzluk bütçesini kabul etmeyeceðimizi belirtmek için sokaklardayýz” dedi. Tombul hükümetin emekçilere dayattýðý yoksulluk bütçesini Memur-Sen’in kabul etmesini ise protesto ettiklerini belirtti. Kamu alaný da dahil ülkede milyonlarca taþeron iþçinin bulunduðunu ve iþ güvencesinin olmadýðýný da söyleyen Tombul AKP iktidarýnýn 10 yýldýr ülkeyi adým adým gericiliðe ittiðini belirterek Baþbakan’ýn halkýn günlük yaþamýna müdahale etmesine tepki gösterdi. Tombul 47 KESK üyesinin Þubat ayýnda tutuklandýðýný da hatýrlatarak, “Bizler onlar için de sokaklardayýz” dedi. Sloganlarla cezaevlerindeki devrimci tutsaklar selamlandý. Ardýndan DÝSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoðlu da söz alarak hükümetle cemaat arasýndaki çatýþmanýn sýradan bir çýkar çatýþmasý deðil, bir rant ve iktidar çatýþmasý olduðunu belirterek operasyonda evlerde bulunan kasalardan sadece bir tanesindeki paranýn 10 bin asgari ücrete eþit olduðuna dikkat çekti. Bu rant ve talana sessiz kalmayacaklarýný belirten Çerkezoðlu, “Üreteni olduðumuz gibi yöneteni de olacaðýmýz bir dünya için mücadelemizi sürdüreceðiz” dedi. Türk Tabipler Birliði Genel Sekreteri Hüseyin Demir ve TMMOB ÝKK’dan Süleyman Solmaz’ýn konuþmalarýnýn ardýndan kamu emekçileri mitingi halaylarla sonlandýrdý. Ýzmir’de de KESK’in grev ve yürüyüþüne binlerce emekçi katýldý. Emekçiler saat 11.00’de Basmane Meydaný’nda toplanarak Konak Meydaný’na yürüdüler. KESK Þubeler platformunun organize ettiði eyleme çeþitli sendikalar, siyasi partiler ve devrimci kurumlarda destek verdi. Eylem Büyükþehir Belediyesi önünde kurulan kürsüden yapýlan konuþmalar ve çekilen halaylarla son buldu. Eyleme Mücadele Birliði okurlarý da pankart ve sloganlarýyla katýldýlar. Antep’te de emekçiler Kýrkayak Parký’ndan Eski Adliye binasýna yürüyüþ gerçekleþtirdi. Yüzlerce kiþinin katýldýðý yürüyüþte, taleplerin sýralandýðý ve “19 Aralýk 2013’te Grevdeyiz” yazýlý pankart taþýndý. “Emekçi Düþmaný Ýþbirlikçi AKP”, “Sözleþmeli Köle Olmayacaðýz” ve “Bismillah Dediler Halký Soydular” sloganlarý atýlarak gelinen Maarif Meydanýnda açýklamayý SES Antep Þube Baþkaný Behçet Ekþili okudu. Açýklamada “Ýnsanýn insaný sömürmediði; hiçbir halkýn dil, din, kültür farklýlýklarý nedeniyle baský görmediði; Ýnsanlarýn açlýktan ölmediði; çocuklarýn savaþlar sonucunda anasýz babasýz kalmadýðý; Milyonlarýn iþsizliðe, açlýða, sefalete ve güvencesizliðe mahkûm edilmediði; Doðanýn talan edilmediði; Emperyalizmle ekonomik-siyasi-askeri her türlü baðýmlýlýk iliþkisinin son bulduðu, Topraklarýmýzýn NATO topraklarý olmadýðý;Türkiye’de, Ortadoðu`da ve bütün dünyada barýþýn, kardeþliðin, eþitliðin, adaletin ve dayanýþmanýn hüküm sürdüðü bir gelecek istiyoruz. Ve bu geleceði birlikte kuracaðýz” denildi. Son olarak “Kurduðunuz Karanlýðýn Parçasý Olmayacak, Savaþýn-Rantýn-Sömürünün, Gericiliðin Bütçesini Kabul Etmeyeceðiz! Emeðin, Halkýn Olmayan Bu Bütçeyi Derhal Geri Çekin!” denilerek eylem halaylarla sonlandýrýldý.


1 - 15 Ocak 2014

Emeğin Dünyası

THY GREVÝ SONA ERDÝ

aldýklarý ücret kaybedilmiþ olacak mý? Çalýþma saatleri ne olacak? Bu sorularýn cevabý yok. 569 gündür imzalanmayan TÝS ve protokol ne oldu da yeni yönetimle hemen imzalandý? Sendikanýn daðýttýðý Ýþ Sözleþmesi’ne bakýldýðýnda bir fikir edinmek mümkün. Sendika yönetimi bunu iþçilere imzalatýlmak isteniyor. Söylenen de þudur: Ýþe dönecek iþçilerin sözleþmeyi okuyup imzaladýktan sonra verilecek eðitimle iþe dönüþleri olacakmýþ. Ýþçilerin kaderi ve iþe baþlamasý bu kaðýt parçasýna baðlýysa vay halimize! Ýþe dönüþ iyi de hangi haklarla iþe baþlatacak THY yönetimi. Buradan anlaþýlan þudur: THY de taþeron her pozisyonda çalýþma hayatýna girmiþ olacak (kabin memurlarý, kabin amirleri, pilotlar) bundan sonra taþeron çalýþmaya alýþacaklar. Bir hatýrlatma... kokpit çalýþanlarý ister kýzsýnlar ister kýzmasýnlar resmen yeni sendika yönetimi onlarýn sayesinde geldi. Bu süreçten sonra iþe geri dönen ister 305 olsun ister grevci arkadaþlar olsun, yapacaklarý kazanýlmýþ haklarý korumak mý yoksa daha ileri haklar almak için mücadele vermek mi? Ýþte þu anda çalýþan ve geri dönen iþçiler için karar verilmesi gereken hususlar bu kadar net.

Birkaç gazete haberlerinde çýktý. Ne kadar mutluydular! Ýþte mutlu son: THY’de grev sona erdi! Atýlan 305 iþçi geri döndü. Hava-Ýþ sendikasýnýn yeni yönetimiyle, THY yönetimi yaptýklarý toplantýyla anlaþmaya vardýlar. Sendika yönetiminin açýklamalarý peþ peþe düþüyordu manþetlere ve internet sayfalarýna. Peki nasýl bir anlaþma? Ýmzalanan Toplu Ýþ Sözlemesi hangi maddelerden oluþuyordu? Ýþçilerin kazanýmlarý korunmuþ muydu yoksa haklar birer birer kaybedilmiþ miydi? Sendikanýn hiç bir açýklamada bulunmamasýna raðmen, atýlan 305 iþçi ve greve çýkan iþçiler hakkýnda, iþlerine geri dönüyorlar diye konuþuluyor ve tartýþýlýyordu. Henüz hiçbir þey belli deðilken grev çadýrý kaldýrýldý. Sendikanýn açýklamasýnda söylenen þuydu: Sendikamýzýn yönetimiyle THY yönetimi arasýnda anlaþma saðlandý. 24. Toplu Ýþ Sözleþmesi imzalanmýþ olup iþten atýlan 305 ve greve çýkan iþçilerin iþe dönmesi ve hak maðduriyetin giderilmiþ olduðunu tüm üyelerimize haber vermekten mutluyuz. Yapýlan anlaþmaya göre ücretlere birinci yýl için %5 + %3 takip eden yýllar içinse her altý ayda bir %3 oranýnda ücret artýþý yapýlacaktýr . Peki iþten atýlan 305 iþçi ve grevdeki iþçiler nasýl bir pozisyonda iþe baþlayacak? Hak kaybý olacak mý? Ýþe geri dönenler eski

UPS’de 2. Dönem TÝS Ýmzalandý

Uluslararasý kargo þirketi olan UPS ile bir süredir sürdürülen TÝS görüþmeleri baþarýyla imzalandý. 2400 üyesi olan UPS kargo þirketinde tüm iþçilerin onayý alýndýktan sonra TÝS imzalandý. UPS kargo þirketinde sendikalaþma süreci bayaðý çetin geçti; bir buçuk seneye aþkýn süren direniþ çadýrýnýn sonunda kazaným elde edildi. Sendikadan önce iþçilerin çalýþma saatleri belli deðildi, sosyal haklar kýsýtlýydý, kuralsýz çalýþma vardý, keyfi iþten çýkarmalar oluyordu. Ülkemizde bir iþ yerini örgütlemek biraz sancýlý oluyor çünkü sistem iþçilerin karþýsýnda sermaye iþçilerin hiçbir þekilde örgütlenmesini istemez. UPS kargo þirketinde de bu sancýlar yaþandý, çadýrlar kuruldu, çadýra saldýrýldý, iþçilere saldýrýldý ama iþçiler hiçbir zaman geri adým atmadý ve haklarý olan sendikalaþma hakkýný kazandý. Ýlk 1. Dönem TÝS görüþmeleri üzerinden tam iki sene geçti ve 2. Dönem TÝS görüþmeleri baþlamýþtý, fakat bu dönem daha sancýlý geçeceði belliydi; ya sendikalaþma devam edilecek ya da duvara çarpacaktý. Çünkü kargo sektöründe %10 örgütlü olan sendika bu tehlikeyi göze alamazdý. Sendika yönetimi talepler konusunda tüm iþçilerin onayýný alarak hazýrladýðý taslakla masaya oturdu. Ýlk görüþmeler biraz sýkýntýlý geçti çünkü patron iþi yokuþa sürdü, iþ yerini kapatmakla tehdit edip iþten çýkarmalar olabileceðini söylüyordu. Bir ara görüþmeler týkandý. Sendika tekrar iþçilere dönerek bir görüþme yaptý. Ýþçilerin isteklerinden ödün verilmeyeceðini açýklamasýndan sonra görüþmeler tekrar baþladý. Sonunda % 22 ile %42 arasýnda deðiþen oranla zam artýþý üzerinden TÝS imzalanmýþ oldu. Sendika “iþverenin ülkemizde tek örgütlü kargo olmasýndan dolayý öne sürdüðü þartlara raðmen üyelerimizin mevcut haklarýndan taviz verilmemiþ, ekonomik sosyal ve idari yeni kazanýmlar elde edilmiþtir” dedi. UPS’de TÝS bitti, þimdi sýrada DHL kargo þirketinin TÝS görüþmeleri var.

HSBC 170 Güvenlik Çalýþanýný Ýþten Attý

HSBC’de iþten çýkarýlan 170 güvenlik görevlisi 20 Aralýk günü banka önünde eylem yaptý. 12.30’da HSBC’nin Esentepe’de bulunan Genel Müdürlük binasý önünde bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Açýklamada, uzun yýllardýr banka personeli olan çalýþanlarýn, yüksek kâr elde etmek adýna haksýz biçimde iþten çýkartýlmasý protesto edildi. DÝSK’e baðlý BANK-SEN üyesi iþçiler Türkiye’nin çeþitli illerinde çalýþan söz konusu güvenlik görevlilerinin, güvenlik hizmetlerinin taþeron bir firmaya devredilmesi gerekçesiyle iþten atýldýklarýný belirttiler. Bank-Sen Genel Baþkaný Önder Atay yaptýðý açýklamada HSBC’nin emeðin ve insanýn yok sayýldýðý cehennemi yaratan mimarlardan birisi olduðunu HSBC Türkiye’nin kar hýrsýyla bankacýlýk sektöründe gittikçe yaygýnlaþan taþeronlaþmanýn yeni bir örneðini sergilediðini belirtti. HSBC Türkiye’nin, 2012 yýlýnda, 176 milyon TL net kar elde ettiðini ve kar hedeflerini tutturmak için çareyi taþeronlaþtýrma ve iþten çýkarmada bulduðunu ifade eden Atay, “iþten atýlan tüm iþçilerin özlük haklarýyla birlikte iþe alýnmalarý” gerektiðini belirtti. “Bilinmelidir ki taþeronlaþtýrmanýn, iþten çýkarmalarýn, ödenmeyen zorunlu fazla mesailerin, iþyerlerinde uygulanan baský ve yýldýrma politikalarýnýn tek çözümü çalýþanlarýn sendikalý olmasýdýr. Banka emekçilerinin iþyerlerindeki sendikal örgütlülüðü ayakkabý kutularýndan milyon dolarlarýn çýkmadýðý, diðer tüm emekçilerle birlikte insanca bir yaþamýn sürdürülebildiði bir ülkede yaþamýn güvencesidir” dedi. Ýþten atýlan güvenlik emekçileri iþlerine geri dönme mücadelesini sürdüreceklerini ve her Cuma günü HSBC Genel Müdürlüðü önünde olmaya devam edeceklerini belirttiler.

Güney Koreli Demiryolu Ýþçilerine Destek

DÝSK, demiryollarýnýn özelleþtirilmesine karþý greve çýkan Güney Kore demiryolu iþçilerine destek amacýyla Güney Kore Ýstanbul Büyükelçiliði önünde basýn açýklamasý yaptý. Devlet demir yollarýnýn özelleþtirilmesine karþý Güney Koreli demiryolu iþçileri greve gitmiþti. Güney Kore hükümeti ise ILO sözleþmelerine aykýrý davranarak grevi yasa dýþý ilan etmiþ ve 7 bin iþçiyi iþten çýkarmýþ, Demiryolu Sendikasý yöneticileri hakkýnda da tutuklama kararý çýkarýlmýþtý. Ardýndan 5 bin polisin katýldýðý bir operasyonla Kore Sendikalar Konfederasyonu Genel Merkezi’ni basarak 130 sendikacýyý tutuklandý. DÝSK üyeleri, Güney Kore Konsolosluðu önünde eylem yaparak demiryolu iþçilerine ve sendika üyelerine destek verdi. Korece ve Türkçe “Koreli Ýþçiler Yalnýz Deðildir” pankartý açýlan eylemde “Yaþasýn Proletarya Enternasyonalizmi”, “Kore Demiryolu Ýþçileri Sendikasý (KRWU) Yalnýz Deðildir” yazýlý dövizler taþýndý.

DÝSK Genel Baþkaný Kani Beko, Güney Kore’de tutuklananlar arasýnda 3 konfederasyon yöneticisinin yaný sýra Belediye Ýþçileri Sendikasý, Öðretmenler Sendikasý ve Ýnþaat Ýþçileri Sendikasý Genel Baþkanlarý’nýn da bulunduðunu söyledi. Güney Kore hükümetinin kendi halkýna savaþ açtýðýný belirten Beko, bir yandan özelleþtirmelerle halkýn birikimlerini yaðmaya açýlýrken, bir yandan da iþçilerin sendikal haklarýnýn gasp edildiðini söyledi. Güney Koreli iþçileri yalnýz býrakmayacaklarýný ifade eden Beko, “Koreli iþçi kardeþlerimiz geçtiðimiz yýllarda hep bizimle dayanýþma içinde oldular. 1 Mayýs için, DÝSK’li ve KESK’li tutuklular için ve son olarak Gezi Parký’nda kaybettiðimiz canlarýmýz için Türkiye halkýna destek eylemleri düzenlediler. Bu eylem bizim onlara teþekkürümüzdür. Dün bizi yalnýz býrakmayan Koreli kardeþlerimizi bugün de biz yalnýz býrakmayacaðýz. Onlar mücadelesini sürdürdükçe yanlarýnda olacaðýz” diye konuþtu.

MÜCADELE BİRLİĞİ

ü zg Ö

e üv rG

n

9

DEVRÝMÝN LENÝNÝSTLERDEN BEKLEDÝÐÝ

Birleþik devrim uzun, aðýr ve zorlu bir yol katederek bugünlere geldi. Bundan sonra da yine zorlu bir yol var zafere kadar katedilecek. Bugüne dek devrimin her ileri atýlýþýný, her yükseliþini faþist cuntalar, aðýr baský ve devlet terörü altýnda geri düþüþler izledi. Özgürlük mücadelesi veren halklarýn en ileri, en yiðit unsurlarý olan devrimciler, bu süreçte aðýr bedeller ödedi. Ýdam edildiler, sokaklarda, evlerde, daðlarda açýk infazlarla kurþuna dizildiler, iþkencelerde katledildiler, kaybedildiler, en aðýr koþullarda uzun yýllar zindanlara kapatýldýlar. Ama bütün bunlara karþýn mücadeleden geri durmadýlar; kanlarýyla, canlarýyla devrim ateþini yakmayý, canlý tutmayý sürdürdüler. Her türlü baskýya, zora, katliamlara faþist devlet terörüne raðmen birleþik devrim tekrar tekrar ayaða kalktý, hareket her defasýnda geniþleyip güçlenerek devam etti. Tekelci sermaye ve faþist devlet, devrimin her ileri atýlýþýnda tüm gücünü kullanarak devrimi bastýrmaya, ezmeye çabaladý, bunu baþaramadýðýndaysa, kitleleri devrim hedefinden uzaklaþtýrmaya, devrimin zaferini engellemeye uðraþtý. Politik özgürlükler ve devrimci demokrasi mücadelesinin karþýsýna dikilen burjuva güçler, halklarýn her devrimci atýlýmýnda olduðu gibi, Haziran ayaklanmasýnda da baský ve zora baþvurdu. Bununla beraber bütün yol ve yöntemleri de kullanarak, ayaklanmacýlarý kapitalist sistemin sýnýrlarý içine çekme, burjuva parlamentarizmine hapsetme çabalarýný sürdürdü, sürdürüyor. Sermaye güçleri, bu amacýnda yalnýz kalmadý. Bizzat ayaklanmacýlarýn saflarýnda yer alan sosyal reformistler bu konuda onlara gönüllü yardým etmeye devam ediyor. Tarihin bu yeni evresinde dünyanýn diðer bölgelerinde gerçekleþen halk devrimlerinde ve ayaklanmalarýnda olduðu gibi burada da hareket düzen içine çekilmeye çalýþýlýyor. Güney Afrika’da Apartheid, Endonezya’da faþist Suharto, Filipinler’de faþist Marcos yönetimlerinin devrilmesinden sonra olduðu gibi, hareketin daha ileri gitmesini engelleyip kapitalist sistem içinde, burjuva parlamentarizmi ve emperyalizmin demokrasi adýný verdiði sýnýrlar içinde, yani sermayenin egemenliði altýnda tutmayý baþardýlar. Þimdi ayný oyun burada da tezgahlanýyor. Tekelci sermayenin iþbaþýndaki hükümeti AKP, demokrasi paketleriyle, anayasa deðiþikliðiyle, açýlýmlarla, reformlarla burjuva egemenliðin devamýný saðlamaya çalýþýyor, ama çöküþ sürüyor, çabalar sonuç vermiyor. 31 Mayýs’ta baþlayan ve Haziran günlerinde Türkiye ve Kürdistan’ýn tüm kentlerinde gerçekleþen ayaklanma, AKP hükümetinin ve onunla birlikte tekelci faþist egemenliðin yýkýlma sürecine girdiðini gösterdi. Burada en temel eksik, halklarýn kendi iktidarlarýný kurma yönünde yeterli örgütlenmeye ve hazýrlýða sahip olmayýþýydý. Haziran ayaklanmasý, burjuva cephede tekelci sermayenin hiçbir partisinin, olasý bir devrimci kalkýþmayý engelleyebilecek güçte ve çapta olmadýðýný ayan beyan ortaya serdi. Ayaklanmanýn doruða vardýðý günlerde, hükümete iletilen talepler, ayaklanmanýn merkezinde yer alanlarýn (Taksim Dayanýþmasý) iktidar gibi bir hedefinin olmadýðýný gösterdiði kadar, tekelci sermayenin temsilcilerinin de ne denli çapsýz olduðunu gösterdi. Anayasal reformlar diyenler, “tek millet, tek bayrak” hamasi söyleminden öteye gidemediler. Kürt realitesinden ve çözüm sürecinden bahsedenler, asimilasyon bitti diyenler, “Kürt açýlýmý”, “Alevi açýlýmý”, “Roman açýlýmý” yapanlar, azýnlýklarýn haklarýný kabul edeceklerini söyleyenler Kürtçe’nin özel okullarda, o da ancak lise seviyesinde eðitim dili olabileceðini söylediler; bunu bile karar haline getiremediler. Yani sermayenin hiç bir politik partisi, hiç bir temsilcisi ortaya çýkýp, toplumun politik özgürlük taleplerine kýsmi de olsa cevap verecek bir referandumdan bahsedemedi. Burjuva sýnýfýn bütün reformlarý ve reform vaatleri asýl olarak sermayenin egemenliðini pekiþtirmeyi, daha güçlü olarak yeniden kurmayý amaçlamaktan baþka bir þey olmadýðý halde.. Tam da burada, kitlelerin ayaklanmaya yöneldiði, ayaklandýðý devrimci kitle mücadelesinin dalga dalga geliþtiði yerde, küçük burjuva solun önemli bir bölümü illegal devrimci mücadele döneminin, faþist burjuva devlete karþý mücadele döneminin bittiðini, müzakere döneminin baþladýðýný ilan ediyor. Böylelikle, bir kez daha kendi devrim korkularýný açýða vuruyor, çapsýzlýklarýný gösteriyorlar. Þimdi devrimin bütün görevleri, büyük bir özveriyle ve kararlýlýkla zafere yürüyen Leninist Parti’ye düþüyor. “Devrim Biziz, Biz Devrimiz” diyenler, bunun bilinci ve kararlýlýðýyla hareket etmek durumunda. Burada asýl olarak her yerde ve en geniþ biçimde kitle içinde ajitasyona aðýrlýk vermek gerekiyor. Devrimin politik ve örgütsel görevlerini, güncel devrimci talepleri açýklamak, devrimin kaçýnýlmazlýðýný ve güncelliðini anlatmak gerekiyor. Kitlelerin olaylar karþýsýnda tepki gösterip protestoyla yetinmesi, günübirlik taleplerini ifade etmesiyle baþarýlý olamayacaðý anlatýlmalý; devrim yürüyüþünde sonuna kadar gitmeleri teþvik edilmelidir. Kitlelerin doðrudan iktidarý ele geçirmek, demokrasiyi fethetmek üzere harekete geçmesini saðlamak, devrim ve devrimde zaferi elde etmeleri için onlara yardýmcý olmak gerekiyor. Şimdi devrimin leninistlerden talebi budur.

Kore Sendikalar Konfederasyonu’nun baskýlara raðmen geri adým atmadýðýný söyleyen Beko, sendikanýn 28 Aralýk’ta genel greve hazýrlandýðýný kaydetti. Kore hükümetini uyaran Beko, “Tutuklu sendikacýlarý derhal serbest býrakýn. Sendikal faaliyetlerin önündeki engelleri kaldýrýn. Demiryolu özelleþtirmesini iptal edin” dedi


10

MÜCADELE BİRLİĞİ

AYAKLANMA YILI

Ali

1 - 15 Ocak 2014

Va

rol

Gü n

al

Hiç þüphe yok ki, ileride Türkiye devrim tarihi yazýlýrken,geride býraktýðýmýz 2013yýlý, “Ayaklanma Yýlý” olarak yazýlacaktýr. 31 Mayýs tarihinde Ýstanbul’da baþlayan ayaklanma, daha sonra tüm illere yayýlmýþ ve 2013 yýlýný bir “Ayaklanma Yýlý” olarak adlandýrmak için gerekli olan tüm argümanlarý sunmuþtu. Yýlýn sonunda yeniden baþlayan eylemler ise, ayaklanmanýn ikinci perdesinin açýldýðýný göstermeye yeter nitelikteydi. Daha þimdiden, 2014 yýlýnýn bir ayaklanma ve devrim yýlý olacaðýný söylemek ne bir kehanet ne de abartý olacaktýr. Olaylarýn geliþim seyri, hýzla bir toplumsal alt-üst oluþa doðru gittiðimizi doðruluyor. 2013 yýlý, daha baþlarken nasýl bir yýl olacaðýnýn sinyallerini vermiþti. 1 Ocak’ta Þiþecam iþçileri greve baþlamýþlar ve 3 Ocak’ta grev, fabrika iþgaline dönüþmüþtü. 9 Ocak’ta Sakine Cansýz, Fidan Doðan ve Þeyla Þaylemez’in Fransa’da katledilmeleri, Kürt Halkýný ve onun gerçek dostlarýný ayaða kaldýrmýþ, günlerce süren eylemler, sarsýcý bir etki yaratmýþtý. Ardýndan Mart-Mayýs aylarý boyunca süren eylem ve çatýþmalar, egemenlerin egemenliklerini eski tarzda sürdürememesinden kaynaklý toplum üzerinde giderek dahada artan baský ve sindirme politikalarý, sinirleri yay gibi germiþ, herkes her an kopacak fýrtýnanýn beklentisi içerisine girmiþti. Her devrimin baþlamak için bir genel bahaneye ihtiyaç duyacaðý tezi bir kez daha doðrulanmýþ, 27 Mayýs sabahý, Gezi Parkýndaki aðaçlarý sökmek için gelen ekipler, karþýlarýnda insanlarý bulmuþ ve istediklerini elde edemeden geri dönmek zorunda kalmýþlardý. Aðaçlara sahip çýkacaklarýný gösteren, çoðunluðunu yeþilcilerin oluþturduðu insanlar ise, “gölgesini satamadýðý aðacý kesmekte” kararlý olduðunu bildikleri kapitalistlerin, ellerinde tuttuklarý devlet aygýtý aracýlýðýyla yeniden saldýrýya geçeceðini sezmiþ olmalýlar ki, parkta çadýr kurarak nöbet eylemi baþlatmýþlardý. Ve nihayet, 31 Mayýs sabahý, devlet polis gücüyle parkta bulunanlara saldýrmýþ ve bir ayaklanmanýn fitilini kendi eliyle ateþlemiþti. Parktaki insanlara saldýrý olduðunu duyan herkes, bir anda Taksim Meydaný’na akýn etmiþ, devrimin kýzýl meydaný onbinlerce insanla dolmuþtu. Çatýþmalar gün boyu sürmüþ ve nihayetinde polis geri çekilmiþ, kýzýl meydan, iþçi ve emekçilerle, gençlerle bir kez daha özgürlüðüne kavuþmuþtu. Herhalde dünyanýn hiç bir yerinde, devrim öncesinde bir meydan, böylesine bir irade savaþýna tanýk olmamýþtýr. Son dönemde adý ön plana çýkan Tahrir bile, Taksim Meydaný sözkonusu olduðunda gölgede kalacaktýr. Taksim Meydaný konusunda Leninistlerin ýsrarýný, “alan fetiþizmi yapýyorsunuz” diye eleþtirenler bugün yýðýnlarýn ayaða kalktýðý ilk anda gözünü neden bu meydana diktiðini anlamakta güçlük çekecektir. Oysa artýk anlaþýlmýþtýr ki, Taksim, bir devrim meydanýdýr. Bu adý devrimden önce kazanmýþtýr. 31 Mayýs’ta baþlayan ayaklanma, 1 Haziran’da yayýlarak devam etti. Siyasi iktidarýn tüm saldýrýlarýna raðmen, her geçen gün ayaklanmacýlarýn sayýsý arttý. Gezi Parký’nda kurulan Taksim Komünü, milyonlarca insana örnek oldu. “Yarin yanaðýndan gayrý/her þeyde hep beraber” diyenlerin paylaþýmcýlýðý insanlarý derinden etkiledi. Çatýþmalarda insanlarýn gösterdikleri siper yoldaþlýðý, dayanýþmacýlýk, ve kitlesel kahramanlýk, halkýn baðrýnda yeni bir yaþamýn filizlendiðini gösterdi. Baþlayan ayaklanmanýn en büyük eksikliði, Kürt Ulusal Hareketi’nden yeterince destek alamamasý oldu. Ulusal Kurtuluþ Hareketi’nin siyasi iktidarla yürüttüðü “çözüm ve diyalog” süreci, adeta onun elini kolunu baðladý ve böylesine tarihsel bir momenti kaçýrmasýnda baþat rol oynadý. “Süreç zarar görmesin” düþüncesiyle ayaklanmanýn bir devrime büyüme olasýlýðýný görmezden geldiler. Birkez daha, üzerinde yaþadýðýmýz topraklarda bir devrimin olmazsa olmazlarýndan biri olan Kürt ve Türk halklarýnýn mücadele birliði saðlanamamýþ oldu ve siyasi iktidara ihtiyaç duyduðu soluklanmayý saðladý. Bu soluklanmanýn uzun sürmeyeceði, baþka bir gün, baþka bir yerde, önceden kestirilmesi mümkün olmayan baþka bir “bahane” ile yýðýnlarýn harekete geçeceði ise gün gibi aþikardý. Ve nihayetinde fazla beklemeye gerek kalmadan ayaklanmanýn ikinci perdesi, yolsuzluklara karþý baþlayan eylemlerle açýldý. Devletin tepesindeki çatýþma, Lenin’in usta deyimiyle “doruk bunalýmý” kendini her olayda hissettirmeye baþladý. AKP iktidarý ile Fetullah Gülen cemaati arasýnda baþlayan devleti ele geçirme mücadelesi, daha uygun bir deyimle iç savaþ, þiddetlendi ve taraflar birbirlerinin kirli çamaþýrlarýný ortaya serdikçe toplum da, aslýnda nasýl soyulup sömürüldüðünün daha fazla farkýna vardý. Rüþvet ve yolsuzluk çarkýnýn bir anda gözler önüne serilmesi milyonlarca emekçide büyük bir öfke yarattý. Öfke sokaða taþtý. Birileri bu devrim sürecini, sandýða hapsederek boðmak isteyebilir; ya da hükümetin istifasý talebiyle yetinebilir. Her ikisi de geliþen devrimle birlikte geçersizleþecektir. Artýk ayaða kalkmýþ olan halkýn oturacaðýný kimse beklememelidir. Ýstifa edecek hükümetin yerini baþka bir hükümetin almasý (eðer bu bir Geçici Devrim Hükümeti deðilse), ayaða kalkmýþ yýðýnlar için hiçbir þey ifade etmeyecektir. Bu nedenle gerçekten devrimci olan, gerçek anlamda devrimi hedefleyenlerin yapmasý gereken þey bir yandan yýðýn hareketini siyasi iktidarý ele geçirmek için yönlendirmek olurken, bir yandan da bir Geçici Devrim Hükümetinin nasýl oluþturulacaðýný, bu hükümetin ilk elden alacaðý tedbirlerin neler olmasý gerektiðini yýðýnlara anlatmaktýr. Ýktidarýn alýnmasý için siyasi ajitasyon þimdi her zamankinden daha büyük bir önem kazanmýþtýr. Ýnsanlýk yeni bir yýlý yeni devrimlerle karþýlamaya hazýr olmalýdýr. Bunun en güçlü emareleri Türkiye ve Kürdistan’da ortaya çýkmýþtýr. Uðurladýðýmýz 2013 yýlý, kapitalizmin yeni evresinde insanlýðýn komünizme bir adým daha yaklaþtýðýnýn kanýtý olmuþtur. Gelecek, iþçi sýnýfýnýn ve emekçi halklarýn olacaktýr. Ýnsanlýk geçen yüzyýlýn sonunda kaybettiði zamaný, bu yüzyýlýn baþýnda ayaklanma ve devrimlerle yeniden kazanacaktýr.

FORUMA ÇAĞRI

Ýnebolu Zindaný’nda da Kameralar Kabul Edilmiyor

Bizler Tazminat hakkımızın gasbına karşı bir araya gelen güçler olarak sorunlarımızı tartışmak ve birliğimizi büyütmek için sizleri işçi forumuna çağırıyoruz. Sizlerin de bildiği, aylardır hakları için mücadele yürüten Punto deri işçilerinin direniş alanında düzenleyeceğimiz foruma katılmanızı ve geleceğimizi kendi ellerimize almak için nasıl mücadele edeceğimizi tartışmaya çağırıyoruz. 2 Ocak 2014 Saat 12.30’da Punto Deri direniş alanı Zeytinburnunda buluşuyoruz!

Son dönemlerde zindanlarda devrimci tutsaklarý baský altýnda tutabilmek için hücrelere ve havalandýrmalara kameralar takýlmak isteniyor. Ýnebolu zindanýnda da cezaevi idaresinin hücrelere kamera takma giriþimi olunca, TKEP/L, PKK, DHKP/C, MKP davasý tutsaklarý idareye “havalandýrmaya ve odalara kamera taktýrmayacaklarýný” söylediler. Havalandýrmalarýn birinde bulunan ve uzun süre önce takýlmýþ olan kamera da kýrýldý ve idareye verildi. Tutsaklar 13 Aralýk gü-

BDP ve HDP Roboski Katliamýný Protesto Etti

BDP ve HDP Roboski katliamýnýn 2. yýldönümünde Saraçhane’den Aksaray’a kadar yürüyüþ gerçekleþtirdi. 28 Aralýk’ta Fatih Saraçhane’de BDP ve HDP’nin çaðrýsýyla toplanan kitle 2 yýl önce savaþ uçaklarýyla Uludere’de (Roboski) katledilen 34 yoksul Kürt için yürüyüþ ve anma gerçekleþtirdi. Fatih Saraçhane Anýtparký’nda toplanmaya baþlayan insanlar 15.20 sularýnda yürüyüþe baþladý. Yolu trafiðe kapatan kitle “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Her Yer Roboski Her Yer Direniþ” sloganlarýyla Aksaray Meydaný’na kadar yürüdü. 16.00 sularýnda Aksaray Meydaný’na varan insanlar saygý duruþuna geçti. BDP Ýl Eþ Baþkaný Emrullah Bingül, konuþmasýný önce Kürtçe sonra Türkçe yaptý. Roboski katliamýnýn sorumlularýnýn cezasýz kalmayacaðýný, bu katliamýn suçlularýnýn ve sorumlularýnýn asla peþini býrakmayacaklarýný söyleyen Bingül, “bu katliamý hiçbir zaman unutmayacaðýz ve unutturmayacaðýz” dedi. BDP MYK üyesi Hüseyin Üzen, “Devlet Kürtlere savaþ açmýþtýr, analarýmýzýn ahý onlarýn iki yakalarýný býrakmayacak. 2 yýldýr Roboski katliamýnýn sorumlularý bulunmazken þimdi bir bakýyoruz bu ülke 11 yýldýr yalanla, talanla, yolsuzlukla hukuksuzlukla yönetiliyor. Roboski’nin katliamcýlarý AKP’dir. Baþbakan doðru söylüyor bu ülke boðazýna kadar çetelere batmýþtýr, bu çeteler devlet çeteleridir. Çürümüþlerin, kokuþmuþlarýn iktidarý bizi bir yere getirmez. Biz bu bataklýðýn üstüne halkýn gücüyle yürüyeceðiz. Suçlular bulunana kadar bundan sonra hep alanlarda olacaðýz” dedi. HDP Ýstanbul Milletvekili Levent Tüzel de, “Meclis’te oluþturulan komisyon, bir buçuk yýl sonra hazýrladýðý raporda, devleti, hükümeti, genelkurmayý temize çýkarmaya çalýþtý” dedi. Anayasa Mahkemesi’nin kararýna raðmen tutuklu BDP’li milletvekillerinin hala serbest býrakýlmadýðýna dikkat çeken Tüzel, “Þimdi de, Yargýtay, milletvekilimiz Sabahat Tuncel’in cezasýný onayladý. Tuncel’i cezaevine koymak istiyorlar. Buna izin vermeyeceðiz” dedi Eylem, Rojavalý bir þairin okuduðu þiirin ardýndan sona erdi.

YATAÐAN ÝÞÇÝLERÝ MÝLAS’TA MÝTÝNGDE

Y

ataðan Termik Santrali iþçileri, yaklaþýk 105 gündür süren eylemliliklerinin bir parçasý olarak 29 Aralýk günü Milas’ta büyük bir miting tertiplediler. Yaklaþýk olarak 30 bin kiþinin katýldýðý miting, oldukça coþkulu bir þekilde geçti. Sendikalarýn bölgesel olarak katýldýklarý mitinge Yataðan ve Milas esnafý, KESK, DÝSK ve Türk Ýþ’e baðlý sendikalar yoðun katýlým saðladýlar. Mitinge gelen onbinlerce kiþi, stadyumda toplandýlar ve Ata Park’a kadar olan yolu sloganlarla yürüdü-

ler. Bu sýrada halk pencerelerden, balkonlardan alkýþlarla destek verdi Yürüyüþ boyunca “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ”, “Her Yer Rüþvet Her Yer Yolsuzluk”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “Her Yer Yataðan Her Yer Direniþ”, “Hýrsýz Var”, “Yataðan Ýþçisi Direniþin Simgesi”, “Hükümet Ýstifa”, “Gerici Faþist Hýrsýz AKP” sloganlarý atýldý. Miting alanýnda Tes-Ýþ ve Maden Ýþ Yataðan Þube Baþkanlarý birer konuþma yaptýlar. Enerji ve maden iþçilerinin mücadelesini anlattýlar.

nünden beri günde üç kez “Ýnsanlýk Onuru Ýþkenceyi Yenecek”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma”, “Devrimci Tutsaklar Teslim Alýnamaz” sloganlarý atýyor ve kapý vurma eylemi yapýyorlar ve “Bu gözetlenme iþkencesine karþý geliþtirdiðimiz eylemimizi kamuoyuna duyurmaya çalýþýyoruz” diyorlar.

Ýzmir’de Roboski Anmasý Ve Polis Saldýrýsý

Ýzmir’de HDP Ýl Örgütü 28 Aralýk günü Basmane Meydanýndan baþlayarak Ýzmir Büyükþehir Belediye binasý önüne gerçekleþtirdiði yürüyüþle Roboski katliamýný andý. “Roboski’yi Unutturmayacaðýz Hesap Soracaðýz-HDP” pankartý arkasýnda kortej oluþturularak yüründü. Yürüyüþ sýrasýnda konuþmalarla Roboski Katliamý protesto edildi. Roboski Katliamýnýn sorumlularýnýn ayný zamanda,19 Aralýk Zindan Katliamlarýnýn, Dersim ve Maraþ Katliamlarýnýn sorumlularýyla ayný kiþiler olduðu sýk sýk dile getirildi. Yürüyüþe bizler de “Kürdistan Faþizme Mezar OlacakMücadele Birliði” pankartýmýzla katýldýk. Yürüyüþ boyunca sýk sýk “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak”, “Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði” sloganlarýný attýk. Mücadele Birliði /Ýzmir

34 Ýnsan için 34 Dakika

KESK, DÝSK, TMMOB ÝKK ve Ýstanbul Tabip Odasý Roboski katliamýný protesto etmek için katledilen 34 kiþi için 34 dakika oturma eylemi gerçekleþtirdiler. 28 Aralýk Cumartesi günü Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen kitle “Maraþ’tan Roboskî’ye Katliamlarýn Hesabý Sorulacak” yazýlý pankart açýldý. Katliamda ölen kiþilerin fotoðraflarý taþýndý. Mumlar yakýldý, fotoðraflarýn üzerine karanfiller býrakýldý. Eyleme Mücadele Birliði Platformu, PDD, EHP ve birçok siyasi örgüt destek verdi. Katledilenler için aðýtlar söylendi. 19 Aralýk Hapishaneler katliamýnda yaþamýný yitirenlerin de anýldýðý eylemde, basýn açýklamasýný TTB Merkez Konsey Üyesi Osman Öztürk okudu. Öztürk, “Bu toplumun vicdanýnda ve belleðinde, Maraþ’tan Roboskî’ye bütün katliamlarýn derin izler býraktýðýný biliyoruz. Bizler, daha eþit, özgür ve demokratik bir ülkede, bir arada yaþam umudunu koruyan ve bu uðurda mücadele eden emek ve meslek örgütleri olarak, devleti yaþananlarýn bir katliam olduðunu kabul etmeye, sorumlu ve faillerinin yargý önüne çýkarýlmasý için üzerine düþen görevi yapmaya davet ediyoruz” diyerek konuþmasýný sonlandýrdý. Eylem sýk sýk “Roboski’yi Unutma Unutturma”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” sloganlarý atýldý. Eylem sloganlarla sona erdi.

Yaklaþýk 4 aydýr eylem yapan iþçiler, termik santralleri sattýrmamakta karalý olduklarýný haykýrdýlar. Açlýk grevlerinden, oturma eylemlerine, Ankara yürüyüþüne kadar bir çok eyleme imza atan enerji ve maden iþçileri, 25 Ocak’ta kitlesel olarak Ankara’ya yürüme kararý aldýklarýný duyurdular. Bu karar “Ölmek Var Dönmek Yok” sloganlarý ile selamlandý. Miting olaysýz bir þekilde son buldu. Milas’ta iþçi sýnýfý, tarihinin önemli bir gününe tanýklýk etmiþ oldu.


Ekin Sanat

1 - 15 Ocak 2014

Oyunun adý: “Haydi Bir Þey Söyle” Yazan- Yöneten: Mehmet Esatoðlu Oyuncular: Bilgesu Ataman, Emre Roni Iþýk, Halil Ersan,Yusuf Þahin, Damla Demirci, Emel Ovalý, Serpil Þahin, Ozanay Alpkan, Mirkan Týrmýk, Aslý Þahin ve Mehmet Esatoðlu

MÜCADELE BİRLİĞİ

Tiyatro Simurg, þimdi de iþten kovulmanýn baþlangýç olduðu ve iþ kazalarý üzerine farkýndalýk oluþturmak için “Haydi Bir Þey Söyle” adlý oyunuyla karþýmýza çýkýyor.

H

er gün yüzlerce iþçi, maden ve aðýr sanayi baþta olmak üzere çalýþtýðý birçok sektörde yeterli güvenlik önlemi olmadýðý için iþ kazalarý sonucu sakatlanma veya ölümle karþý karþýya kalýyor. Sigortasýz da olsa bu aðýr þartlarda çalýþan iþçiler ise iþten kovulmamak

için bu duruma sessizce katlanýyor, kimileri ise meydanlarda bu duruma baþ kaldýrýyor. Tek derdi iþçilerin kanýyla kazandýðý sermaye olan patronlar ise, kendilerinden yana olan sistem sayesinde hiçbir zarara uðramadan bu iþin içinden sýyrýlýyor. Toplumsal sorunlarý birçok kez baþarýlý bir þe-

Ayýþýðý Sanat Merkez’lerinde 19 Aralýk Anma Etkinlikleri

Antep Ayýþýðý 21 Aralýk Cumartesi saat 14.00’te 19 Aralýk 1978 yýlýndaki Maraþ Katliamý ve 19 Aralýk 2000 yýlýnda yapýlan zindan saldýrýlarýný konu alan bir etkinlik düzenlendi. Açýlýþ konuþmasýnýn ardýndan Maraþ Katliamý ve 19 Aralýk katliamý fotoðraf ve görüntülerinden oluþan sinevizyon gösterimi yapýldý. Sinevizyon gösterimi sýrasýnda öfkelenen ve gözyaþlarýný tutamayanlar oldu.

19 Aralýk Katliamýnda Çanakkale Zindanýnda olan, saldýrýnýn tanýðý Vefa Serdar söz alarak hem Maraþ katliamý hem de zindan saldýrýlarý ile ilgili konuþma yaptý. Vefa Serdar konuþmasýnda Maraþ’ýn da Zindan saldýrýlarýnýn da altýnda yatan nedenin aslýnda bir sýnýf kavgasý olduðunu vurgulayarak, ezen ile ezilen arasýndaki süren mücadelenin bir yansýmasý olduðunu dile getirdi.Konuþmasýný örgütlü mücadelenin zorunluluðu vurgulayarak sonlandýrdý. Þiir tiyatrosu sunumunun ardýndan çalýþmalarýna yeni baþlayan Ayýþýðý Sanat Merkezinin müzik grubu kýsa bir müzik dinletisi verdi. Ýzmir Ayýþýðý Etkinliðin, Ayýþýðý’nýn yeni mekanýnda büyük bir özen ve titizlikle hazýrlandýðý belli oluyordu. Bir erkek ve bir kadýnýn sunuculuðunda saygý duruþu ile baþladý etkinlik. Genç bir insanýn “ Ýþsizlik Pazarýnda Söylev” þiiri ile devam etti. Sinevizyon gösteriminin ardýndan sahneyi tiyatro aldý. “Ben Ulrike Mainhof” oyununu sergileyen oyuncu beðeni topladý..

O günlerin dýþarýdan tanýðý olan Mücadele Birliði Platformu temsilcisi “O kahramanlarýn arkasýndan ne söylenebilir ki?” diyerek baþladýðý konuþmasýný Bayrampaþa zindanýnda katledilen Murat Ördekçi’nin sonsuzluða uðurlanýþý anlatarak bitiriyor. Hiçte kolay olmayan bu anlatýmýn ardýndan duygusal anlar yaþanýyor. Ardýndan bir iþçinin okuduðu þiir ile etkinlik son buldu.

Mersin Ayýþýðý 22 Aralýk Pazar günü saat 14.00’de, Mersin Ayýþýðý ise 19-22 Aralýk zindan savaþlarýna iliþkin Vefa Serdar ile bir söyleþi etkinliði gerçekleþtirdi. 19-22 Aralýk tarihlerinde Çanakkale Zindanýnda bulunan ve bir kolunu kaybeden Vefa Serdar ’96 Ölüm Orucundan baþlayarak Ulucanlar katliamýný, 19 Aralýk Katliamýný ve sonrasýnda geliþen ölüm orucu savaþlarýný anlattý. Fidan Kalþen’in 19 Aralýk günü saldýrý baþladýðýnda askerlerle konuþup “operasyonu durdurmazsanýz kendimi yakacaðým” dediðini, operasyonun devam etmesi halinde kendini ateþe verdiðini, iki kolunu yana açarak zafer iþareti yaptýðýný anlatarak þunlarý ekledi: “O anda

hepimizin deðim yerindeyse iliði dondu. Ben ilk defa böyle bi þey görüyordum zaten ve o arkadaþtan tek bir ah sesi bile çýkmadý, nasýl bir kaðýt tutuþursa öylece yandý sonra bir külçe gibi yýðýldý. Kaldýrdýlar götürdüler ve kömürleþmiþ bir cesetti.. Ama o andan itibaren hepimiz þunun farkýna vardýk; eðer öyle ölebiliyorsa bir insan yani hücre hücre yanarak ölebiliyorsa, saçlarý tutuþarak ölebiliyorsa ve ah demiyorsa o zaman kurþunla ölmek, gaz bombasýyla ya da baþka bir þeyle ölmek göðüs göðüse bir mücadele olacaksa bu çok da zor deðil… Yani ölüm hepimizin önünde o an küçüldü…”

Tatavla’da 19 Aralık Anması

Tatavla Forumu, Pazartesi, Çarþamba ve Cuma günleri Feriköy’de yapýlýyor. 18 Aralýk Çarþamba günü 19 Aralýk Katliamý için biraraya geldi.. Feriköy halký adýna “Hayata Dönüþ” denilen bu katliam ile ilgili konuyu yaþayanlarýndan dinleyeceði için, forum hiç olmadýðý kadar kalabalýktý. Konu ile ilgili kýsa bir sinevizyondan sonra söyleþi baþladý. 19 Aralýk Katliamýnda Zindanlarda bulunan iki savaþçý o günleri özet halinde aktardýlar. Mehmet Güvel ve Serpil Cabadan. Mehmet Güvel: “O süreçte ben de cezaevindeydim. Operasyon olacaðýný biliyorduk. Önlemlerimizi almýþtýk. Dört gün sürdü katliam. O zaman ki hükümet dýþarýda ve içerideki örgütlü yaþamý ortadan kaldýrmak için büyük bir katliam yaptý. Ama hükümetin kendisi zarar gördü. Onun iradesi kýrýldý ve þu an hala örgütlü mücadele sürüyor” dedi ve sözü Serpil Cabadan aldý. Serpil Cabadan, “Tutukluluðumun 3. yýlýydý. Ben Ümraniye cezaevindeydim. Sabah saat 05:00’te koridordaki gözlemci yoldaþ operasyon

kilde iþleyen Tiyatro Simurg, þimdi de iþten kovulmanýn baþlangýç olduðu ve iþ kazalarý üzerine farkýndalýk oluþturmak için “Haydi Bir Þey Söyle” adlý oyunuyla karþýmýza çýkýyor. Oyun birbirinden farklý karakterlerin irade savaþýyla baþlýyor. Her þey en baþta güzel giderken, kiþilerin birileri ya da bir þeyler tarafýndan yönlendirildiklerine þahit oluyoruz. Mistik etkiler de söz konusu oyunda. Kiþileri yönlendiren þeyin þeytan olduðunu fark ediyoruz. Ve bir elma görüyoruz, Adem ve Havva’ya telmihte bulunuyor oyun. Az da olsa þeytanla bir mücadele ve sonrasýnda yenilgi, elma ýsýrýlýyor. Hikayenin, insanýn, insanlýðýn yasaða karþý geliþine, her engelin bir karþý çýkýþý olduðuna atýfta bulunuþu oyuna anlam kazandýrýyor. Sahnede bir çift görüyoruz. Uyanmaya çalýþan, birbiriyle tatlý bir kavga içinde olan bir çift. Kadýnýn anlatýmlarýndan az öncekilerin bir rüya olduðunu anlýyoruz. Memur olduðunu anladýðýmýz bu çift, iþe gidip gelirken evlerinin yakýnýnda grev yapan bir temizlik iþçisiyle karþýlaþýyor. Te-

11

mizlik iþçisinin gözünden olaylara bakmaya baþlýyoruz, onu grevinden vaz geçirmeye çalýþanlar, tehdit edenler ve destek olanlar. Oyunu komik kýlan unsurlardan biri de ara ara görünüp ekonominin yolunda gittiði, kalkýnmanýn son hýzda devam ettiði gibi haberleri yapan spiker. Ayný zamanda Hey Tekstil’in sahibi Aynur Bektaþ’ýn onlarca iþçiyi iþten çýkardýktan sonra verdiði “her þey yolunda” manasýndaki demeçleri bizleri epey güldürüyor. Grev yapan kadýnýn yanýna iþten çýkarýlan yeni iþçiler katýlýyor. Ve bir süre sonra iþ kazasýnda ölen birinin cesedinin sedyede getirildiðini görüyoruz. O anda vaz geçmeme hýrsýnýn çoðaldýðýný, öfkenin biriktiðini görüyoruz. Ama her acýnýn öfkeyi getirdiði gibi, her öfke de coþkuyla direnmeyi getiriyor. Grev yapan iþçinin yanýndakilere her an bir yenisi ekleniyor. Direniþ halayý büyüyor ve memur çiftimiz de bu halayda yerini alyor. Oyun müziði ve kostümleriyle de oldukça canlý ve her an sizi oyuna çekiyor.

YÜRÜYORUZ

Kanalizasyon taþtý ve sardý “misak-ý milli”nin dört bir yanýný... 31 Mayýs’tan beri hiç olmadýðý kadar pis kokuyor bu ülke! 17 Aralýk 2013... Bu sefer yumruk beklenme6 Mayýs 1972... Yusuf yürüyor aðýr adýmlarla, dik yerden geliyor. Kendi aralarýnda ki oyunda biri yürüyor ölüme... Yürüyor karanlýðýn üstüne, umudu mýzýkçýlýk yapýyor ve döküyor kim varsa eteðindeki gözlerinde... Yürüyor, yanýnda Sinan omzunda tü- taþlarý... Onlar taþlarý döküyor, taþlar bizim baþýmýzý feðiyle... Yürüyor, yanýnda Taylan sýrtýnda kurþun yarýyor... Çalýnan para bizim paramýzdýr diyoruz, taiziyle... Yürüyor, eksik olmayan gülümseyiþiyle... þlar bizim baþýmýzý yarýyor... Böyle olmaz sokaða çýkalým diyoruz, taþlar bizim Yürüyor, yürüyor, yürüyor... ve idam! Son sözler... baþýmýzý yarýyor... Biz biziz, sa“Ben ülkemin dece... Ne sendeniz ne de senden baðýmsýzlýðý ve halkýmýn f, yanýnda su u Y r diyoruz, taþlar bizim baþýmýzý yaryo mutluluðu için bir defa rü ü Y rþunla u k ç ü ý ýð d ýyor... Hýrsýza “Hýrsýz” diyoruz, taþý ölüyorum. Sizler, bizi ta göðsünde Yusuf, r yo rü ü þlar bizim baþýmýzý yarýyor... Y asanlar þerefsizliðinizle ETHEM... Ý, N E D E M 21 Aralýk 2013... TutuklanÝ, her gün öleceksiniz.-...” yanýnda AL T E M H A , O ýyor birkaç “hýrsýz”! Tutuklanýr Yürüyor Yusuf TakBD MEHMET, A ýrýyork ay tutuklanmaz “Hýrsýz”lar tozlu H sim’in ara sokaklarýnda, .. i. es ic ve daha n ülen “B : raflardan çýkarýlýyor “Masuniyet Kýzýlay’da, Armutlu’da, an d ýz lar hep bir að ve ý ýð Karinesi”... “Hýrsýzlýk”tan bahzl Eskiþehir’de çýkmaz bir sosý baðým kemin ir b in iç sedilmiyor, “Masuniyet Karikakta... Yürüyor Yusuf ðu kýmýn mutlulu al h i iz b nesi” deniyor, bahsetmek r, yanýnda Ethem, Ali, Mele ölüyorum. Siz a ef d er h isteyene... deni... Yürüyor Yusuf izle r þerefsizliðin la an as Korkuyorlar; çünkü çürüyanýnda Abdocan, Ahmet ve iz.-...” gün öleceksin müþ, tarihin çöplüðünde yeri Mehmet... Yürüyor Yusuf, hazýr olan bir sistemin baþýnyürüdükçe büyüyor... dalar... Korkuyorlar; çünkü in17 Aralýk 2013... Yolsanlar artýk katile “Katil”, hýrsýza “Hýrsýz” diyor... suzluk operasyonu, bakanlar ve çocuklarý, belediye baþkanlarý, iþ adamlarý... Para Korkuyorlar; çünkü tattýk bir kere özgürlüðü... Korsayma makineleri, ayakkabý kutularý, lahmacunlar... kuyorlar; çünkü paylaþarak yaþamanýn mümkün olaistifalar, istifralar ... Olmazsa olmaz, dýþ güçler ve bileceðini gördük... Korkuyorlar; çünkü “Baþka bir DÜNYA”nýn umudunu taþýyoruz... Korkuyorlar; faiz lobisi... 31 Mayýs 2013... Sinirlendik ve çok güzeldik... çünkü insanýz! Umuduyla, vicdanýyla... sadece Taksim, ara sokaklar ve inat... Kaçmak hatta kork- insan! ... mak ama dönme cesaretini bulmak... Çoðalmak, saat Yürüyor Yusuf, yanýnda göðsünde taþýdýðý üç ilerledikçe... Ve bilmek, görmek, duymak, hissetmek... Her yerden ve hep bir aðýzdan sesine ses ve- kurþunla ETHEM... Yürüyor Yusuf, yanýnda ALÝ, MEDENÝ, MEHMET, ABDO, AHMET ve daha nirildiðini... Gücünden þüphe duymayanlarý, þüpheye sok- cesi... Haykýrýyorlar hep bir aðýzdan : “Ben ülkemin mak... Ýzlemek Taksim’i terkediþlerini... Yan yana baðýmsýzlýðý ve halkýmýn mutluluðu için bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar þerefsizliðinizle her olmak, omuz omuza durmak, paylaþmak... Ölüm haberleri... Gencecik ölüm haberleri... gün öleceksiniz.-...” Haykýrýyorlar inatla, dirençle ve umutla! Kin ve öfke... Her geçen gün daha çok yaþýyorlar, çoðalarak! Verilen zarar 189 milyon TL... 4 otobüs, onHer gün ölecek katiller ve hýrsýzlar, azalarak! larca araba... bankalar ve ATM’ler cabasý... Mala geKorksunlar, faþizme mezar olacak bu toprak! leceðine “CANA” gelsin diyor “Devlet Baba”.

baþladý diye bizleri uyandýrdý. Çatýlardan sesler geliyordu. Hemen 1-2 dakika içerisinde herkes yapacaðý görevleri bildiði için görev baþýndaydý. Bizler bu katliama hazýrdýk ve bekliyorduk. Askerler her tarafý yakmaya, kurþunlar sýkmaya, gaz bombalarý atmaya baþladý. 4 gün süren bu katliamda unutamadýðým anýlarýmdan birisi þudur:

Kapalý küçük bir alanda biriktik. Askerler gaz bombalarý atmaya baþladýlar. O kadar fazla attýlar ki, o alanda herkes üst üstte yýðýlý kalmýþtý. Üzerimde kaç tane insan vardý hatýrlamýyorum ama þunu çok iyi hatýrlýyorum Ýçimdeki bütün organlarýn patladýðýný düþünmüþtüm. Herkes baygýn

yerlerde serili durumdaydý. Bir yoldaþým dizlerimde bayýldý kaldý. ‘Su’ dedi. Sadece ‘Su!’ ‘Sana su bulacaðým’ dedim. Bizim korunmak amacýyla yaktýðýmýz ateþi söndürmek için su sýktýlar. Ýþte bulabildiðimiz su yalnýzca bu oldu. Çýðlýk sesleri yükseliyordu. Askerlerin teslim olun sesleri yükseliyordu. Teslim olmayan devrimci tutsaklar kendini ateþe verip ölümsüzleþtiler. Ben barikat önündeydim. Ayakta kalan sadece birkaç yoldaþ kalmýþtýk. Ýnsanlarýmýzý düþmandan uzak tutmak için savaþmaya devam ediyorduk. Ýnsanlarý yerlerden kaldýrýyoruz. Bilincini kaybedenleri ikna ediyoruz. Fakat bir þeyi fark edememiþtim. Bacaðýma gaz bombasý gelmiþ ve bacaðým kömür olmuþ. Canýmý yakýyor ama ben acýmý bile hissedemiyordum .Görevlerimiz her þeyin üstündeydi o an. Son ana kadar dýþarý çýkmadým. Þu an düþünüyorum; iyi ki o süreçte zindandaydým. Bir tek insanýmýzý bile orada býrakmadan en son zindandan çýkarak görevimi yerine getirdim” diyerek konuþmasýný bitirdi. Tatavla forumu bu konudan çok etkilendiði için kimse bir cümleyi bile kaçýrmadan dinledi ve zindan savaþçýlarýna ayrý ayrý teþekkür ettiler. Gece saat 23.30 civarý forum sona erdi.


MÜCADELE BİRLİĞİ

1 Ocak: Þiþecam iþçileri fabrika önünde eylemde. Ýþçiler 3 Ocak’ta fabrikayý iþgal etti, 9 Ocak’ta anlaþma saðlandý. Hey Tekstil, Teknopark, DHL, Cargill iþçileri yeni yýla eylemle girdi 9 Ocak: Paris’te Sakine Cansýz, Fidan Doðan, Leyla Þaylemez katledildi, günlerce dört bir yanda katliamý protesto eylemleri yapýldý 13 Ocak: Zonguldak Kozlu’daki maden kazasýnda 8 maden iþçisi öldü; iþ cinayeti her yerde eylemlerle protesto edildi. 18 Ocak: ÇHD’li avukatlar operasyonla gözaltýna alýndý, tutuklandý 30 Ocak: Antep’te iþ cinayetinde 7 iþçi öldü 15 iþçi yaralandý 18 Þubat: BMC iþçileri Ankara’ya yürüdü. 21 Þubat: 33 yýldýr 12 Eylül faþizminin kaybettiði oðlunu arayan Berfo ana 105 yaþýnda hayatýný kaybetti. 5 Mart: Venezuella devlet baþkaný Hugo Chavez hayatýný kaybetti. 17-21 Mart: Newroz milyonların katılımıyla kutlandı. 14 Nisan: Venezuella’da devlet baþkanlýðý seçimlerini sosyalist aday Nicolas Maduro kazandý 1 Mayýs: Devlet Taksim’e çýkmak isteyenlere olanca gücüyle saldýrdý, çatýþmalar gün boyu sürdü. Bundan sonra devlet Taksim’de yapýlan tüm eylemlere saldýrmaya baþladý. 11 Mayýs: Hatay’ýn Reyhanlý ilçesinde yaþanan patlamalar Türkiye’nin 11 Eylülü oldu. 15 Mayýs: THY iþçileri greve baþladý. 24 Mayýs: Er Utku Kalý, RedHack’in yayýnladýðý Reyhanlý patlamalarýnýn içyüzünü açýklayan belgeleri sýzdýrdýðý gerekçesi ile tutuklandý, 11 Kasým’da serbest býrakýldý. 27 Mayýs: Geceyarýsý Taksim Gezi Parkýnda kesilmek üzere olan aðaçlarý gören halk müdahale etti ve geceyi parkta geçirmeye baþladý, herkese çaðrý yaptý 31 Mayýs: Sabaha karþý Gezi Parký’nda bekleyenlere çevik kuvvet polisi saldýrdý, çadýrlar yakýldý. Kýsa sürede binlerce, onbinlerce kiþi Taksim’e akýn etti, çatýþmalar ayaklanmaya dönüþtü, tüm gün süren eylemler Ýstanbul’un tamamýna yansýdý, Anadolu yakasýnda toplanan Ýstanbullular sabaha karþý Boðaz Köprüsünü geçerek Beþiktaþ’a ulaþýnca çatýþmalar Beþiktaþ ve Dolmabahçe’ye taþtý. 1 Haziran: Ýstanbul’un her semtinde ve tüm þehirlerde insanlar sokaklara döküldü, bir daha evlerine girmedi. Günün ilerleyen saatlerinde polis çekildi ve Taksim alanýnda kutlamalar baþladý, kürsüler, çadýrlar kuruldu ve Taksim Komünü oluþtu. Ýllerde ve mahallelerde her akþam saat 21.00’de tencere tavalarla sokaða çýkmaya baþladý halk. 1 Haziran: Ankara’da süren çatýþmalarda polis Ethem Sarýsülük’ü baþýndan vurdu. 2 Haziran: Ýstanbul’da 1 Mayýs Mahallesi’nde yürüyüþ yapan kitlenin içine bir aracýn girmesi sonucu Mehmet Ayvalýtaþ öldü. Eskiþehir’de de polisin öldüresiye dövdüðü Ali Ýsmail Korkmaz komaya girerek hastaneye kaldýrýldý 3 Haziran: Antakya’da Abdullah Cömert polisin attýðý biber gazý kapsülü ile baþýndan vurularak öldü. 11 Haziran: Polis “meydandaki yasadýþý pankart ve flamalarý kaldýrmak için” Taksim Meydaný’na saldýrdý, AKM’den Deniz Gezmiþ resmi ve tüm pankartlar söküldü, akþamüstü de “dokunmayacaðýz” denilen Gezi Parkýna saldýrdý, revir dahil her yeri daðýttý. 12 Haziran: Halk Taksim’e daha güçlü aktý. Devletin yaptýðý “Çocuklarýnýza sahip çýkýn” çaðrýlarýna yanýt veren anneler de Taksim’e gelerek çocuklarýna sahip çýktý; Ankara’da vurulan Ethem Sarýsülük’ün beyin ölümü gerçekleþti. Ankaralýlar Kýzýlay’a akýn etti, Ethem’in cenazesini alabilmek için

Yeni Evrede Mücadele Birliği Dergisi / Sayı: 249 / 1 - 15 Ocak 2014 / Yaygın Süreli Dağıtım / Sahibi: Yeni Dönem Yayıncılık Basın Dağıtım Eğitim Hizmetleri Tanıtım Org.Tic.Ltd. Şti. Adına: Sami TUNCA / Adres: Sofular Mah. / Sofular Cad. No: 8/3 Fatih - İSTANBUL / Tel-Fax: 0 (212) 533 32 57 / Sor. Yazı İşl.Müdürü: Sami TUNCA / Baskı Yeri: Yön Basım Yayın, Davutpaşa Cad. Güven Sanayi Sitesi B Blok 1.kat N:366 Topkapı - Zeytinburnu - İSTANBUL www.mucadelebirligi.com / mucadelebirligi@hotmail.com / info@mucadelebirligi.com / mucadelebirligi@gmail.com /www.facebook.com/mbirligi / www.twitter.com/mbirligi

mücadele etti. 14 Haziran: Taksim’de forumlar toplandý ve Gezi eylemine nasýl devam etmek gerektiðini tartýþtý, çadýrlarýn kalmasý flamalarýn inmemesi kararý çýkmasýna raðmen bazý çadýrlar sökülüp daðýlýyoruz duyurularý yapýlmaya baþlandý. 15 Haziran: Devlet Taksim’e ve Gezi’ye bir kez daha saldýrdý ve tarihin hafýzalarýndan silinmeyecek saldýrý ve karþý koyuþ yaþanmaya baþlandý. Boðaz Köprüsü bir kez daha Anadolu yakasýndan gelen onbinler tarafýndan geçildi, halkýn karþýsýna bu defa asker çýkarýldý. Eylemler 2 gün kesintisiz sürdü. Devlet Taksim baþta olmak üzere tüm illerde meydanlarda eylemleri ve toplanmalarý yasakladý, her eyleme saldýrdý. 16 Haziran: 14 yaþýndaki Berkin Elvan Okmeydaný’nda polis saldýrýsýnda baþýna gelen gaz kapsülü ile komaya girdi. 17 Haziran: Duran adam eylemleri baþladý. Halk her yerde “durmaya” baþladý. Ýnsanlar durdu ancak eylemler ve çatýþmalar durmadý! 28 Haziran: Devlet gerilla mezarlýklarýnýn tahrip edilmesini protesto eden Lice halkýnýn üzerine ateþ açtý, Medeni Yýldýrým katledildi. Sloganlar artýk “Her Yer Taksim Her Yer Lice” denilerek atýlmaya baþlandý; öfke dolu eylemler her yerde yükseldi. Devlet de saldýrýlarýný hýzla artýrdý, pek çok þehirde yüzlerce kiþi cezaevlerine atýldý; çoðu itiraz üzerine ya da ilk duruþmada serbest býrakýldý. Haziran sonu ve Temmuz baþýnda pek çok ilde, semtte, mahallede forumlar kuruldu, halk bu forumlarda örgütlenerek eylemlere, panellere, etkinliklere imza attý. 10 Temmuz: Komadaki Ali Ýsmail Korkmaz ölümsüzleþti. 16-20 Aðustos: KESK tüm Türkiye’de 4 koldan Ankara’ya yürüdü. 25 Aðustos: ODTÜ ormanýnýn yýkýmý gündeme geldi, 100.Yýl halký ve ODTÜ’lüler orman için nöbete geçti. 6 Eylül: ODTÜ ormaný için nöbet tutanlara ilk saldýrý gerçekleþti. ODTÜ’de baþlayan yangýn hemen her yere sýçradý, günler süren çatýþma Tuzluçayýr’da cami-cemevi protestolarýyla birleþti. 10 Eylül: Antakya’da yaþanan ODTÜ protestolarýnda Ahmet Atakan katledildi. Her yeri yeni bir yangýn dalgasý kapladý 13 Eylül: Ahmet Atakan’ýn katledilmesini protesto eylemlerinde Kadýköy’de kullanýlan yoðun gaz sonucu Serdar Kadakal hayatýný kaybetti. 30 Eylül: Ýstanbul Gülsuyu’nda Hasan Ferit Gedik, faþist çetelerin saldýrýsýyla katledildi 4 Ekim: Vietnam’da devrimin efsanevi komutaný Von Nguyen Giap öldü Nusaybin’de Rojava ile Türkiye sýnýrýna “Utanç Duvarý” örülmeye başladı. 6 Aralýk: Gever’de “Utanç Duvarý”ný protesto eden halka saldýran polis toplamda 3 kiþiyi katletti, Katliamlar her yerde eylemlerle protesto edildi. 12 Aralýk: Mehmet Ayvalýtaþ’ýn annesi Fadime Ayvalýtaþ; 28 Aralýk’ta Roboskili Analardan Miran Encü kalp krizi geçirerek hayatýný kaybetti. 17 Aralýk: Bakan çocuklarýna, iþadamlarýna, hükümete yakýn çevrelere yolsuzluk operasyonu düzenlendi; hükümet bunu “cemaatçilerin oyunu” diye lanse ederken, halk her yerde ayaða kalktý, günlerce protesto eylemleri yaptý. Eylemler ayaklanma seviyesine ulaþtý. 19 Aralýk: 19 Aralýk Katliamý Taksim’de protesto edildi. 27 Aralık: KESK iş bırakma eylemi yaptı 28 Aralık: Güney Kore’de grev yapan 7 bin makinistin işten atılması üzerine genel greve gidildi ve milyonlar sokaklara döküldü Mersin Limaný, PTT, Kazova, DHL, Daiyang, ÝTÜ, Bosh, Ýzelman, Bedaþ, Ýzenerji, Darphane, Tüvtürk, Leroy Merlin, Yataðan, Hacettepe, Punto Deri, Ismaco iþçileri yýlý eylemlerle direniþlerle geçirdiler.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.