S251

Page 1

DNS KALSIN ÝKTÝDARI DEĞİŞTİR

Ýnsanlarýn bilgiye eriþimi kolaylaþtýkça, artýk onlarý aldatmak o kadar kolay olmuyor. Gerek internetten, gerek televizyonlardan gerçeklere ulaþabildiði zaman sadece uyanmakla kalmýyor halk; ayaða kalkýyor, sesini duyurabiliyor ve örgütlenip sokaða çýkabiliyor. 21. yüzyýl ayaklanmalarýna internet damgasýný vurdu. Ve halk artýk kendi sesini duyurmak için kendi medyasýný yaratmaya baþladý. Sistemin buna tepkisi ve saldýrýsý da gecikmedi. 2013 yýlý ardý ardýna internet siteleri ve facebook sayfalarýnýn kapatýlmalarýyla sona ererken, 2014 yýlý hýzlý bir “internet sansür yasasý” ile açýldý. Artýk hükümet hiç bir dava açýp soruþturma yürütmeden internet sayfalarýný birer birer kapatýp, halkýn yükselen sesini kýsma niyetinde.

FABRİKALAR TARLALAR SİYASİ İKTİDAR HER ŞEY EMEĞİN OLACAK

Her gün yeni bir olay! Yakalanan TIR'lar, Uluslararası Ceza Mahkemesine götürme tehditleri, internete düşen konuşma kayıtları, rüşvet ve yolsuzluk haberleri, görevlerinden alınan savcı ve hakimler, sürülen polisler, yeniden

açılan davalar... dur durak bilmeyen tehditler, şantajlar... her adımda birbirlerine engel olan devlet kurumları, eli ayağına dolaşan bir devlet erkanı... Başbakan şu bunalımlı günleri “fetret devri” olarak niteledi.

Bunun son örneðini “Deniz Olmalý” facebook sayfasýnda gördük. Sayfada yer verilen Emeðe Ezgi’nin “Gerilla Me” parçasý “topluluk standartlarýna uymadýðý için” yayýndan kaldýrýldý, sayfa yöneticilerine 24 saatlik paylaþým yasaðý getirildi. Filmlerde, müzik kliplerinde, þiirlerde, okul kitaplarýnda kendisine uygun gelmeyen içerikleri yasaklama/sansürleme yoluna giden sistemi, “Ýnternetime Dokunma” diyerek 18 Ocak günü sokaklara çýkarak protesto etmiþtik. 8 Þubat Cumartesi günü de yeniden “Ýnternetime Dokunma” demek için herkesi bulunduðu yerde sokaða çýkmaya davet ediyoruz.

29 Ocak - 12 Şubat 2014 / S 251 / 1 TL

Bu sözü herkesin anlayacağı dile çevirecek olursak anlatılmak istenen bir “iktidarsızlık dönemi”dir. Sarsıcı bir egemenlik bunalımı olduğunun en yetkili ağızdan itirafıdır bu. Aynı zamanda tartışmasız bir “devrimci kriz” tanımıdır! Bir

Punto Deri’de Mücadele Coþkusu

devrimin mayalandığı bir dönemde sermaye cephesinde kopan fırtına, bunalımı büyük bir hızla derinleştiriyor. Tüm toplumu sarsıyor, ileri atılmaya zorluyor. Devrimci kriz olgunlaşıyor. Sonucu sokaklar belirleyecek!

Mar mara’da Faþist Saldýrýlar Marmara kampüsünde günlerce süren faþist saldýrýlar 24 Ocak günü, akþam saatlerinde yerleþke önünde KESK’e baðlý 6’Nolu Üniversiteler Þubesi Eðitim Sen’li akademisyenler, Ýstanbul Üniversitesi öðrencileri ve öðrenci örgütleri katýldý. Akademisyenler “Öðrencime Dokunma”, Ýstanbul Üniversitesi öðrencileri “Çeteler dýþarýda Öðrenciler Ýçeride, Jý Heval Ercan Re Azadi”, Marmara Üniversitesi öðrencileri ise “Saldýrýlarýn Failleri Bulunsun, Can Güvenliði ve Öðrenim Özgürlüðü Ýstiyoruz” yazýlý pankartlarý açtý.

Punto Deri iþçilerinin mücadelesi, eylemler ve destek ziyaretleriyle büyüyerek sürüyor. Mücadele Birliði Platformu 166 gündür direniþte olan Punto Deri iþlerine destek ziyaretinde bulundu. Punto Deri’deki mücadele süreci deri ve tekstil sektöründe iþçi sýnýfýnýn durumu ve sendikal mücadele üzerine sýcak sohbetlerin yapýlýp þiirlerin, ezgilerin paylaþýldýðý ziyarette, Punto iþçileri hiç eksilmeyen coþkularýný ve kazanmaktaki kararlýlýklarýný dile getirdiler. “Patron baþýný eðip giriyor buraya, ama bizim baþýmýz dik ve biz zaten kazandýk þimdiden mücadeleyi” diyorlar. 5

Yeni Bir Toplumsal Devrimler Çağı C.Dağlı

2

Hükümet Neyin Hazırlığını Yapıyor Taylan Işık

4

Keskin Dönemeç-1 Umut Çakır

Editör TIRLAR - SIRLAR Takke düþtü kel göründü. AdanaHatay karayolu üzerinde birbiri ardýna yakalanan cephanelik dolu TIR kamyonlarý Türkiye’nin, devletiyle hükümetiyle, MÝT’iyle, itiyle Suriye savaþýnýn neresinde olduðunu ortaya koydu. Bilinen bir þeydi denilebilir; öyleydi de. Yine de TIR kamyonlarýnýn tepeleme silah yüklü biçimde yakalanmalarý, Türkiye’nin savaþa dahli konusunda en sýradan insanda bile kuþku býrakmadý. Türkiye, savaþýn tam ortasýndaydý. Suçüstü yakalanmýþ olmanýn telaþýyla hükümet, TIR’larýn Suriye’deki cinayet þebekelerine silah taþýdýðýný inkâr etmeye kalktý. Önce “insaný yardým ve devlet sýrrý” gerekçesiyle TIR kamyonlarýnýn yükünü gizlemeye ve kamyonlarýn aranmasýný önlemeye çalýþtý. Karþý-devrim cephesinin kendi arasýndaki savaþ TIR kamyonlarýnýn birbiri ardýna yakalanmasýný getirdi. Görüldü ki, mühimmat yüklü kamyon sayýsý bir-iki deðil onlarcaydý. Artýk çalýntý minare kýlýfa sýðmýyordu. 3

5

Anti-Faşist Mücadelede Gençlik Umut Güneş

7

Ayaklanmadan Demokratik Devrime

Özgür Güven

9


2

MÜCADELE BİRLİĞİ

YENÝ BÝR TOPLUMSAL DEVRÝMLER ÇAÐI

BA ŞYA ZI

C. Dağlı

Çeþitli kýtalarda, Latin Amerika’da, Tunus ve Mýsýr’da, Avrupa’da, Türkiye ve Kürdistan’da devrimci toplumsal patlamalar, geliþen yoðunlaþan büyük devrimlerin ilk patlamalarýdýr. Ýlk örnekleri görülen büyük devrimler, bir süredir dünya genelinde beliren, yeni devrimci dönemin içinde boy veriyor. Devrimler, belirli tarihsel dönemlerin ve geliþmelerin ürünüdür. Marksizm bize, toplumsal ve siyasal olgularý belirli bir toplumsal çerçeve içinde ele almamýz gerektiðini öðretir Büyük bir toplumsal devrim olan Paris Komünü (1871), o günkü tarihsel koþullarý içinde gerçekleþti. Komün’ün, Avrupa’nýn ve Fransa’nýn o sýradaki genel siyasal durumuyla yakýn iliþkisi vardýr. Ayný þekilde, Fransa-Prusya savaþýyla ve yolaçtýðý sonuçlarla da sýký bir iliþkisi var. Yirminci yüzyýlýn baþýnda yeni tarihsel koþullar ortaya çýktý. Kapitalizmin tekelci kapitalizme (emperyalizme) dönüþümüyle birlikte, kapitalizmin iç çeliþkileri ve emperyalist güçler arasýndaki sürtüþmeler keskinleþti, þiddetlendi ve ön plana çýktý. Bu þartlarda patlak veren 1.Emperyalist Dünya Savaþý, iþçi sýnýfý ve halk kitleleri için büyük bir sosyal yýkým getirdi. Rusya’da ve Avrupa’da devrimci kriz geliþti. Devrimci kriz Rusya’da sosyalist devrimle sonuçlanýrken, Avrupa’da da arka arkaya devrimci ayaklanmalar patlak verdi. Ekim sosyalist devrimi proleter devrimler çaðýný baþlattý. Kýrklý yýllarýn sosyalist devrimi, yeni tarihsel koþullarda zafere ulaþtý. Burada belirleyici olan iç çeliþkiler ve iç çatýþmalardýr; ezen sýnýfla ezilen sýnýflarýn çatýþmasý. Bunun yanýnda Sovyetler Birliði’nin varlýðý ve etkisi, Ýkinci Dünya Savaþýnýn Avrupa’da ve Doðu Avrupa’da yarattýðý aðýr yýkým, büyük acýlar da devrimi hýzlandýrýcý bir rol oynadý. Ýþgalci faþist Alman ve Ýtalyan ordularýnýn kesin yenilgisi ve Sovyetler Birliði’nin büyük kesin zaferi, içerideki mücadelenin sonuca gitmesi ve halkýn zaferiyle sonuçlanmasýný saðladý. Ayný tarihsel dönemde Çin, Kore ve Vietnam devrimleri, zafere ulaþan devrimler oldu. 1 Ocak 1959’da, Küba Devriminin zafere kavuþmasýyla, Latin Amerika halklarýnýn devrimci mücadelesi büyük bir güçle ileri atýldý. Bu çok kýsa özetin amacý, proletaryanýn toplumsal devrimlerinin gerçekleþtiði belirli tarihsel çerçeveye iþaret etmekti. Þimdi yeni tarihsel koþullarda ve yeni bir toplumsal devrimler çaðýndayýz. Yeni tarihsel döneme, geçen 90’lý yýllarýn ortalarýndan itibaren girdik. Latin Amerika’daki devrimler, bu sürecin ilk devrimleri oldu. Olanlar büyük toplumsal devrimlerin ilk patlamalarýdýr. Bunlarý baþka patlamalar izleyecektir. Dünya devrimi, çeþitli ülkelerde zafere ulaþan devrimlerle, dünya genelinde büyük bir hýz kazandý. Eski toplum bir zorunluluk olmaktan çýkmýþken, onun yerini alacak yeni toplum ise bir zorunluluk durumuna gelmiþtir. Toplumsal devrim bu zorunluluktan doðuyor. Tekelci kapitalizm altýnda toplumsal üretim ileri boyutlar kazandý. Dolayýsýyla üretimin bu geliþmiþ toplumsallýðýyla, kapitalist özel mülkiyet arasýndaki çeliþki de o ölçüde geliþti, keskinleþti ve öne çýktý. Aradaki çeliþki çok belirgindir. Proletaryanýn toplumsal devrimi bu çeliþkiler tarafýndan gündeme getirilmiþtir ve görevi bu çeliþkileri çözmektir. Toplumsal üretici güçleri, kapitalist tutsaklýktan kurtarmak, onlarý özgürleþtirmektir. Ancak o zaman, üretimin toplumsal karakteri, onu gemleyen bir üretim iliþkisi yani mülkiyet iliþkisi kalmayacaðýndan sonuna kadar geliþebilecektir. Üretici güçlerin ve emeðin toplumsallaþmasý tekelci kapitalizm tarafýndan bu temelde olabilecek en ileri düzeye vardý. Tekelci kapitalizm altýnda bilim ve tekniðin geliþmesi, emeðin toplumsallaþmasýný çok ileri götürdü. Bu yüzden, toplumsal üretici güçlerin, eski mülkiyet iliþkilerine karþý evrensel baþkaldýrýsý çok daha þiddetli duruma gelmiþtir. Dünya genelinde geliþen halk ayaklanmalarý, bu temelde ortaya çýkýyor. Tekelci kapitalizmin bugün geldiði bu nokta, açýkça ortaya konmadan, yeni tarihsel koþullarýn maddi zeminleri açýklanmadan, dünyaya yayýlan yeni bir toplumsal devrim dalgasý anlaþýlamaz. Devrim ancak çeliþkilerin geliþmesi temelinde ele alýnabilir; çünkü devrimin kendisi, temelindeki uzlaþmaz çeliþkilerin geliþmesiyle toplumun gündemine gelir. Bugün tekelci kapitalizm zeminleri üzerinde, sistemin iç çeliþkileri ve karþýtlýklarý en ileri noktaya varmýþtýr. Üretimin ileri düzeydeki toplumsallýðý, toplumun ortak denetimini zorunlu yapmýþtýr. Toplumun denetimi olmaksýzýn ekonomik krizler, doðanýn tahribatý bugünle kýyaslanamayacak bir düzeye varýr. Hangi yönde bakarsak bakalým, yeni ve daha ileri bir topluma geçiþ zorunluluðu, bugün çok daha anlaþýlýr hale gelmiþtir. Bu, yeni bir toplum gerçekliðidir. Gerçeklik, kendi gerçekliðini yani zorunluluðunu herkese kabul ettirir. Bu, yeni olanýn, doðmakta olanýn gerçekliðidir. Sadece ekonomik koþullar deðil, dünyadaki politik koþullar ve objektif siyasi durum da devrimin yeni örneklerinin ortaya çýkmasýna uygun. Doksanlý yýllarýn ortalarýndan baþlayarak, dünyada yeni bir devrimci dönem, yeni bir devrimci süreç, yeni bir devrimci yükseliþ baþladý. Yeni süreç, o tarihle baþlayan ve neredeyse 20 yýldýr kesintisiz olarak süren alt üst edici eylemler temelinde geliþti. Devrimci süreç bazý yerlerde devrimle sonuçlandý, daha baþka yerlerde ise patlayan kitle ayaklanmalarý, devrimin koþullarýný olgunlaþtýrdý. Kapitalizmin saldýrýlarýna, yýkýcý sonuçlarýna, bu baský ve sömürü düzenine karþý dünya çapýnda büyük kitle eylemleri bu sýrada sökün etti. Ýsyan ve ayaklanma düzeyine varan bu eylemlere katýlanlarýn niceliði, geçmiþ yýllarý çok aþtý. Geçmiþte pek yaþanmayan bir geliþme ortaya çýktý. Eylemler dünyanýn bir çok ülkesinde ve kentinde ayný anda gerçekleþiyordu. Bu denli kitlesel, bu denli yoðun ve dünya düzeyinde örgütlenebilen eylemler, bugünkü tarihsel koþullarla baðlantýlýdýr ve toplumda devrimci dönüþümün gereðini ve zorunluluðunu ifade ediyor. Çok uzun süre sýradan eylemlerle yetinen Avrupa ve ABD, etkin mücadele alaný durumuna geldi. Eylemler ve eylemlere katýlanlar yalnýzca nicelik olarak artmakla kalmadý, mücadele devrimci nitelik kazandý. Sýnýf mücadelesi, küresel iç savaþ biçimini aldý. Dünya devrimi, ülkelerde ve kýtalarda birbirini tetikleyen devrimlerle büyük bir ilerleme gösterdi. Eylemlerin geliþme çizgisi genel olarak devrimci yöndedir. Bunun temel nedeni, kitlelerin kendi yaþamlarýnda radikal bir deðiþiklik istemeleridir. Köklü bir deðiþim ise köklü bir devrimi gerektirir. Yýðýnlarýn geçmiþle baðlarýný radikal biçimde koparacak ve derine gidecek bir devrim. Devrime öncülük edecek ve onu sonuna dek götürecek olan proleter kitlelerdir. Toplumsal devrimi gerçekleþtirecek olan devrimci sýnýf, görevini yerine getirecek teorik ve politik birikime sahiptir. Bir çok eylemden geçmiþ geliþkin bir proleter hareket ve kitle hareketi var. Proletaryanýn yanýnda yer alan çok büyük bir kitle gücü açýða çýkmýþtýr. Dolayýsýyla iþçi sýnýfý, bu koþullarda, hedefine doðru ilerlerken çok daha geniþ güç, destek ve olanaklara sahiptir. Bir ülkede devrim zafere ulaþtýðýnda, devrimin halklardan tecrit edilmesi için ne denli uðraþýrsa uðraþsýn, uluslararasý burjuvazi, baþarýlý olamaz. Enternasyonal dayanýþma öylesine bir noktaya ulaþmýþ ki, her devrim, her devrimci hareket en geniþ dayanýþmayý yanýnda bulur. Özce, yeni bir toplumsal devrimler çaðý baþlamýþtýr ve engellenemez biçimde ilerliyor.

29 Ocak - 12 Şubat 2014

Hrant Dink Ýçin

“Buradayýz Ahparig”

Agos gazetesi yayýn yönetmeni Hrant Dink katledilmesinin 7. yýlýnda, onbinler tarafýndan anýldý. 19 Ocak günü Taksim Meydaný ve Þiþli Kurtuluþ tarafýndan, iki koldan, AGOS gazetesi önüne Hrat Dink’in katledildiði yere yürüyüþ gerçekleþtirildi. Binlerce insanýn katýldýðý anma eyleminde insanlar ellerinde “Afetmeyeceðiz”, “Hepimiz Hrantýz, Hepimiz Ermeniyiz” ve Hrant’ýn resimlerinin olduðu dövizler taþýdý. Polis Gezi parkýný ve bir çok sokak giriþini kapattý. Osmanbey’e ulaþan Tatavla forumu, pankart açarak “Ergenekon caddesi” ismini “Hrant Dink Caddesi” tabelasý asarak deðiþtirdi. Bir polis aracýna da “Katiller” yazýldý. Burada “Burasý Hrant Dink Caddesi” diye slogan atan kitlenin hemen yakýnýnda olan metro istasyonu giriþinde polisin bir kiþiyi gözaltýna almak istemesi üzerine, polisle eylemciler arasýnda gerginlik yaþandý. Eylemcilere biber gazý sýkýldý. Saatler 15.00 itibariyle Agos önünde anma baþladý. Karanfiller Agos önüne býrakýldý, Agos Gazetesinin bulunduðu binaya “Buradayýz Ahparig 7. Yýl” pankartý asýldý. Balkondan konuþmalar baþladý. Anmaya Dink’in eþi Rakel Dink ve kýzý Sara Dink, DÝSK Genel Baþkaný Kani Beko, DÝSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoðlu, BDP, HDP, Mücadele Birliði Platformu ve bir çok siyasi örgüt eyleme destek verdi. Mücadele Birliði Platformu Osmanbey duraðýna “Hrant- Roboski Katleden Faþist Devlettir” yazýlý pankart açmalarý dikkat çekti. Trabzonspor, Beþiktaþ ve bir çok taraftar gruplarý sloganlarý ile yürüyüþ kortejine destek verdi. Bandista Hrant için þarkýlar çalarak yürüyüþün en

Hepimiz Hrant’ýz!

önünde yürüdü. Hrant Dink’in katledildiði saat olan 15.05’de saygý duruþuna geçildi. Hrant’ýn ses kaydý dinletildi. Her yýl olduðu gibi Dink ailesi Agos gazetesinin penceresinden yürüyüþçüleri selamladý. Hrant’ýn arkadaþlarý adýna açýklamayý Gülten Kaya yaptý. Kaya’nýn konuþmasýndan satýr baþlarý þöyle; “Kardeþimiz Hrant, bizler, burada olanlar, kardeþlerin ve arkadaþlarýn, tam yedi yýl önce senin ayakkabýlarýný giydik ve öyle basýyoruz yere. Senin muhteþem aklýna soruyoruz þimdi; adalet yere düþtüðünde insanlýk hangi pusulayla bulur yönünü? Giderek hantallaþýp budanan, hareket alaný kalmamýþ bir hukukla yola nasýl devam edeceðiz derken, yolumuz parklara düþtü. Tarihin zamana boyun eðdiðini gördük, orada aldýk senin de selamýný, kumru ve serçelerden. ‘Gittiler’ dediklerimiz parkýn aðaçlarý arasýndan gülümsüyordu, o uzun gölgeli gençlere ve çocuklara… Resimlerdeki suretleriniz bir dokunuþta ve oracýkta canlanýverdi. Acýnýn üzerine tuz eken bu devletin askeri yargýsý da sivil yargýsý da merhametten ve adaletten yoksundur artýk. Bu cümlemizi koyduk orta yere, çünkü evlatlarýnýn kahrýndan ölüyor artýk, Roboskî anneleri. O kahýrla öldü Fadime Ayvalýtaþ ve Berfo anne. Onlarýn ve Cumartesi annelerinin bedduasý deðil,

Ýzmir’de Hrant Dink’in ölümünün 7. yýlý anýsýna yapýlan yürüyüþ saat 14.00’da Basmane Gar’da toplanýlmasýyla baþladý. Buradan Sevinç Pastanesi’ne yapýlan yürüyüþle bir basýn açýklamasý yapýldý. DÝSK Ege Bölge Temsilcisi Memiþ Sarý’nýn yaptýðý açýklamada “Hrant’ý katleden egemen güçler, cinayetin ardýndan geçen 7 yýl boyunca büyük bir uyum ve kararlýlýkla bu cinayete sahip çýkmaya devam ettiler. ‘Müsamere’ þeklinde geçen yargýlamalarýn ardýndan ‘2 tetikçinin münferit cinayeti’ olarak sunuldu Hrant’ýn ölümü. Hrant Dink’in öldürüldüðü gün, bu ülke tarihinin en karanlýk günlerinden birisidir. Fakat Hrant Dink cinayetinin sorumlularý karanlýklarda, derinlerde gizlenen bilinmez güç odaklarý deðildir. Cinayetin sorumlusu, AKP eliyle her geçen gün halk düþmaný karakterini güçlendiren devletin ta kendisidir. 2013 Büyük Haziran Halk Hareketi ile AKP’nin yeni rejimlerine dur diyen, AKP’nin gerici, baskýcý, ýrkçý, halk düþmaný düzeninin meþrutiyetini yerle bir eden halkýmýz, Hrant’ýn katillerinden hesap soracaktýr. Aydýnlýk bir gelecek kurmak için bundan baþka seçeneðimiz yok.” dedi. Eylem müzikler ve sloganlarla sona erdi.

âhý yükseldi gökyüzüne, bu âhý duyanýnýz var mý? Bu ah gelip bulacak sizleri, anlamayanýnýz kaldý mý? Cepheler arasýnda kendi mevzilerinize yýðýnak yaparken sizler, yalanlarýnýz, ihanetleriniz ve kýrýmlarýnýzla elimizden dünyayý düzeltecek baþka çocuklarýmýzý da aldýnýz. Ali Ýsmail’i, Ethem’i, Abdullah’ý, Mehmet’i, Mustafa’yý, Medeni’yi, Ahmet’i aldýnýz. Oðul öksüzü yaptýnýz anne babalarý.” Açýklamanýn ardýndan Kaya ve Rakel Dink, katýlýmcýlarý selamladý. Konuþmanýn ardýndan Dink ailesi “7 Yýldýr Birlikte Korudular, Birlikte Susuyorlar” pankartýnýn asýlý olduðu Agos Gazetesi’nden inerek gazetenin önünde Dink’in katledildiði noktada kurulan ve karanfiller mumlar ve “Ji bo Hrant Ji Bo Dade”, “Hepimizi Hrant’ýz” “Hrant Ýçin Adalet Ýçin” dövizlerinin býrakýldýðý anma noktasýna karanfiller býraktý. Kitlenin sloganlar eþliðinde daðýldýðý caddede bulunan Þiþli MHP Ýlçe Teþkilatýnýn camýndan ise tekbir sesleri ile “üç hilalli bayrak” sarkýtýldý. Anma sona ererken Taksim’e doðru yürüyüþe geçen kitle Galatasaray Lisesi önüne kadar sloganlarla yürüdüler. Taksim ve Ýstiklal Caddesinden kitle ile birlikte Mücadele Birliði Platformu ve BDSP sloganlarla yürüyerek Galatasaray Lisesi önünde KESK’li tutsaklarla ilgili yapýlan basýn açýklamasýna destek verildi. Açýklamadan sonra daðýlan kitleye saldýran polis, plastik mermi kullandý.

Kardeþliðe Giden Yol Hrant Dink Caddesi’nden Geçiyor! Tatavla Forumu, Hrant Dink’in katledilmesinin 7. yýldönümünde, Ergenekon Caddesi’nin adýný deðiþtirerek “Hrant Dink Caddesi” ilan etmiþti. Yaptýklarý açýklama ile “Hrant Dink’i katlederek bu ülkenin yoksul halklarýna, azýnlýklara mesaj vermek istemiþtir egemenler. ‘Benim istediðim kadar özgürsünüz. Benim istediðim gibi olacaksýnýz’ Kendisinden olmayan herkesi öteki kýlan bu faþist ve ýrkçý kafa, Hrant’ýn nezdinde kendisine muhalif bütün sesleri susturmak istemiþtir. Hayýr susmayacaðýz! Bugünlerde anlatýlan ileri demokrasi hikayeleriyle olanlarý unutmamýz istenmektedir. Asla unutmayacaðýz! Unutturmayacaðýz!” diyerek çocuklarýnýn okullarýna Hrant Dink caddesinden geçip gideceklerini, “Pangaltý metrodan çýk saða dön, Hrant Dink Caddesi” diye tarif edileceðini anlatarak “O caddeden her geçtiðimizde bir kez daha anacaðýz Hrant’ý. Çekilen acýlar bir daha yaþanmasýn diye, bir güvercinin ruh tedirginliðinde olmayalým diye, bir kez daha halklarýn kardeþliðinden baþka çýkar yolumuz olmadýðýný anlayalým diye!” dedi. Tatavla Dayanýþmasý taleplerini de þöyle sýraladý: “Türkiye halklarýna dayatýlan tekçi devlet zihniyetinin ýrkçý isim deðiþikliði þeklinde sokaklarýmýza yansýmasý, yaþadýðýmýz mahallelerde ‘Ergenekon, Bozkurt, Türkbeyi, Talat Paþa’ gibi isimlerle yýllardýr hayatlarýmýza sokulmaktadýr. Semtlerimize koyduðunuz ýrkçý, tek tipçi isimleri deðiþtirmenin ilk adýmý olarak ‘Ergenekon’ caddesinin isminin ‘Hrant Dink Caddesi’ olarak deðiþtirilmesini istiyoruz! Bu talebimizin takipçisi olacaðýz! Hrant Dink ismine sahip çýkmak, geçmiþimizle yüzleþmek ve geleceðimizi birlikte kurma iradesini göstermektir. 19 Ocak 2014 günü, Þiþli semtimizde kampanyamýz kapsamýndaki Hrant Dink afiþlerimiz ýrkçý faþistler tarafýndan sökülmüþtür. Her türlü baský ve saldýrýnýn bizleri yýldýramayacaðýný belirtelim. Sokaklarýnda özgürlüðün dolaþtýðý bir mahalle, bir kent, bir ülke ve barýþ dolu bir dünya için… SOKAKLARIMIZDAN IRKÇI ÝSÝMLERÝ SÖKÜP ATACAÐIZ! YAÞASIN HRANT DÝNK CADDESÝ! YAÞASIN MÜCADELEMÝZ! Tatavla Dayanýþmasý”


29 Ocak - 12 Şubat 2014

Enerji Sanayi Maden Emekçileri Sendikasý (MÝGEM) Genel Kurulu Yapýldý. “Emeðin Dünyasýnýn Kurulmasý Ýçin Yan Yana Olmalýyýz”

Enerji Sanay Maden Emekçileri Sendikasý Ankara 1 No’lu Þube 5. Olaðan Genel Kurulu, 18 Ocak Cumartesi günü Elektrik Mühendisleri Odasý konferans salonunda gerçekleþtirildi. Açýlýþ, Divan Seçimi ve saygý duruþunun ardýndan konuþmalara geçildi. DSÝ’den bir emekçi söz alarak; geçen dönemde sendikalara ve emekçilere yönelik saldýrýlarýn arttýðýný ancak bu saldýrýlara güçlü bir þekilde cevap verilemediðini ifade etti. Sendikal bürokrasiye yönelik eleþtirilerde bulundu ve taban inisiyatiflerinin geliþtirilmesinin gerekliliðinden ve iþyeri meclislerini hayata geçirmenin öneminden bahsederek karar alma mekanizmalarýnda tabanýn aktif olmasýnýn önemine vurgu yaptý. Genel kurulda söz alan emekçiler; genel olarak sendikalarýn tabanla iliþkisinin zayýflýðý, sistem karþýtý mücadele yerine AKP karþýtýlýðý üzerinden politika yapmanýn yanlýþlýðý ve sendikal faaliyetlere kadýnlarýnýn katýlýmýnýn önemi gibi konularda görüþ belirttiler. Son olarak ise MÝGEM emekçisi Cihangir Öz söz aldý, “Gençliðin dinamikliði ve ayaklanmacý ruhu ile genel kurulunu selamlýyorum“ diyerek konuþmasýna baþladý ve “keþke tüm kimlikler kendilerini burada anadilleri ile ifade edebilselerdi“ sözleri ile devam etti. Konuþmasýnda 22 yaþýnda olduðunu belirterek, Haziran Ayaklanmasý’nda insanlardaki deðiþim özlemini, kapitalizmin çürümüþlüðünü ve kapitalizmin sonunu gördüðünü ifade etti. Daha sonra öz örgütlülük olan sendikalarýn bu süreci karþýlayamadýðýný ve sistemin imdadýna koþarak emniyet supaplýðý yaptýðýný ve bunun da sendikalardaki bürokratizmin yarattýðý çürümüþlükten ileri geldiðini belirtti. Son olarak,”Emeðin dünyasýnýn kurulmasý için yan yana olmalýyýz!” sözleri ile konuþmasýný bitirdi. Devrimci Emekçi Komiteleri de ESM 1 No’lu Þube 5. Olaðan Genel Kurulunu selamlayarak bildiri daðýtýmýný yaptý. Bildiri daðýtýmý sýrasýnda ve sonrasýnda emekçilerle yapýlan sohbetler oldukça verimli geçti. Þube Genel Kurulu “Ortak Liste Yöntemi”yle belirlenen listenin yönetime seçilmesiyle sonuçlandý.

Ankara Mitingi Üzerine

Toplumsal muhalefetin dört temel ismi; KESK, DİSK, TTB ve TMMOB bir eylemi daha kotardılar... Halka ulaşmaya çabalamayan, geniş kesimleri içerisine nasıl alırız kaygısı taşımayan bu eylemde de her şeyin değerini belirleyen EMEK yine esirgenmişti. Çalışma yoktu, çaba yoktu, istek yoktu... Çünkü yine karar organları sınıf sendikasında olduğu gibi çalışmamış; “Özgürlük, Barış, Demokrasi, Adalet ve Emek Mitingi” küçük bir düzeltmeyle ülke gündeminde yolsuzluk ve rüşvet olaylarının ayyuka çıkmış olmasından kaynaklı olarak, ''Bozuk Düzende Sağlam Çark Olmaz'' mitingine dönüştürülmüştü. Sendikaların Genel Kurul gündemlerinin arasına sıkışmış, iş yerlerine, işçi sınıfına duyurusu yapılmayan, afişi asılmayıp, bildirisi yeterince dağıtılmayan mitingin bir çok katılımcısı, sosyal medya üzerinden ''Bu Pisliği Halk Temizler'' konulu iletiler sayesinde haberdar olmuştur. Emekçilerin samimiyetle katıldıkları, son dönemde gerçek kimliğini ortaya koyan, kapitalizm karşısında yaşanan hak kayıplarına karşı, çıplak ayaklarla katıldığı mitingin düzenleyicileri katılımın az olması, coşkunun hiç olmayışı karşısında hiç de şaşırmış gözükmüyorlardı. Sıhhiye Meydanı’na sıkışmak, Ethem Sarısülük'ün ölümsüzleşmesi, binlerce insanın yaralanması, binlercesinin göz altına alınıp devlet terörü ile karşılaşması, onlarcasının gözünü ya da başka uzvunu kaybetme pahasına kazandıkları KIZILAY Meydanı'ndan vazgeçmek anlamına geliyordu. Gezi'de iktidara talip olup HÜKÜMET İSTİFA diye haykıran halk kitlelerinin Aşilin Topuğuna kılıç sallanmasına karşı bu eyleme sahip çıkmaması sendikalar tarafından sorgulamalıdır. Açıktır ki halkımız artık, her şeyin para tarafından belirlenmediği bir dünyanın olanaklı olduğunu görmüş ve kısa bir an bile olsa o tada varmıştır. Kapitalizmin; ahlaksızlığı, ahlak haline getirdiği yaşam biçimi yıkılıp, yerine insani olanın kurulacağı bir iktidar hedefi olmayan eylemlere itibar etmemektedir. Burjuvazinin yönetemezliği her boyutu ile gün yüzüne çıkmıştır. Ve halk kitleleri artık burjuva asalaklar tarafından yönetilmek istememektedir. Bu isteğin önünü, halkın biriken enerjisini boşaltmaya yönelik, hedef saptırma eylemleri kesemeyecektir. Artık İktidar Dışındaki Her Şey Hiç Bir Şeydir!

Devrimci Emekçi Komiteleri’nin daðýttýðý bildiri þöyle: ENERJÝ SANAYÝ VE MADEN EMEKÇÝLERÝNE NASIL BÝR YÖNETÝM ÝSTÝYORUZ? ESM Emekçisi Arkadaþ, hangi aþamada olursa olsun, temsilciliðe, delegeliðe ya da yöneticiliðe seçilenler; yalnýzca ve yalnýzca emekçilerin sözcüleri ve köprüleridir. Bu yüzden emekçiler olarak seçimlerimizi, kendilerimize YÖNETÝCÝ deðil YÜRÜTÜCÜ seçtiðimiz gerçeðini unutmadan yapmalýyýz. Bizlerin belirleyeceði delegeler; Genel Kurulda, Þube Yürütmesinde ve Genel Merkezde bizlerden yetki aldýktan sonra bizlerin temsilcisi ve aldýðýmýz kararlarýn yürütücüsüdürler. Yetkiyi alanýn, kendisini oraya getirenleri unuttuðu bir temsiliyet istemiyoruz. Unutmayalým ki seçerek yetkilendirdiðimiz temsilcilerimizi, geri çaðýrmak da sendika üyeleri olarak en doðal hakkýmýzdýr. BÝZ EMEKÇÝLER OLARAK, BÝZÝMLE ÝLGÝLÝ OLAN HER ÞEYE; KARARLARIMIZLA KATILMAK ÝSTÝYORUZ! Sendikamýzca alýnan tüm kararlarýn genel üyelerin çaðrýldýðý ve tüm çalýþanlarýn katýldýðý toplantýlarda alýnmasýný, sekreterlik, müdürlük, müsteþarlýk, bakanlýk vb. tüm idarelerle yapýlan görüþmelerde yalnýzca bu ortaklaþa alýnan kararlarýn savunulmasýný ve yine görüþmeden hemen sonra genel toplantýlarda, bu görüþmelerin tutanaklarýyla birlikte hesabýnýn verilmesini istiyoruz! Unutmayalým ki karar süreçlerinde emekçilerin olmadýðý kararlar, emekçilerin kararý olamazlar. BÝZ EMEKÇÝLER, BÝZÝMLE ÝLGÝLÝ OLAN HER ÞEYÝ; DUYMAK, GÖRMEK VE BÝLMEK ÝSTÝYORUZ! Çalýþma yaþamýný ve emekçileri konu alan hiçbir þey, kapalý kapýlar arkasýnda kalmamalýdýr. Tüm görüþmeler tutanak altýna alýnmalý, bu tutanaklar her üyenin rahatlýkla ulaþabileceði yerlerde bulundurmalýdýr. Unutmayalým ki sendikalar; sendikal bürokrasinin babasýnýn malý deðil, emekçilerin sýnýfsýz, sýnýrsýz, özgür, eþit ve mutlu bir dünya yaratma ideali uðruna araç olarak kullandýklarý öz örgütleridir. EMEKÇÝLER; Seçme sorumluluðumuz, sadece bugünü deðil geleceðimizin de yolunu çizecek. Yaptýðýmýz seçimler sadece bizim deðil sýnýf kardeþlerimizin de yolunu çizecek. Yeni dönem çalýþma yaþamýmýzda pek çok þeyi deðiþtirecek. Bu yüzden seçimlerimize bilinçli olarak katýlmak, sendika üyesi emekçiler olarak, sendikalarýmýzda emekçiler tarafýndan alýnan kararlarýn YÜRÜTMESÝ görevini yapacak olan ÞUBE YÜRÜTMEMÝZDEN beklentilerimizi ortaya koymanýn saðlýklý bir seçim ortamý oluþturacaðýný düþünmekteyiz. Emeðin toptan kurtuluþu yolunda atýlan her adýmýn, konulan her emeðin önemini biliyor, yaptýðýmýz seçimlerin Emeðin Dünyasý’nýn kurulmasý yolunda yolumuzu aydýnlatmasýný istiyoruz. Dünya Emeðin Olacak! DEVRÝMCÝ EMEKÇÝ KOMÝTELERÝ / ANKARA

Kesk'li Tutsaklar Serbest Bırakılsın!

29’u tutuklu 56 KESK üye ve yöneticisi hakkýnda ‘örgüt üyesi’ olduklarý gerekçesiyle açýlan ve 23 Ocak günü Ýstanbul 16. Aðýr Ceza Mahkemesi’nde görülecek dava öncesinde KESK üyeleri Çaðlayan’da bulunan Ýstanbul Adalet Sarayý C kapýsý önünde toplandý. Adliyenin ‘C’ kapýsý önünde oturma eylemi yapmak isteyen memurlara, polis biber gazý ile saldýrdý. Polis önce yerde oturan ve kolkola girerek birbirine kenetlenen memurlarý teker teker almak istedi. Ancak grup biber gazlý müdahaleye raðmen oturma eylemine devam etti. Polis daha sonra grubun adliyenin ‘C’ kapýsý önünde açýklama yapmasýna izin vermek zorunda kaldý. Grup adýna açýklama yapan Gökçe Uluada, 19 Þubat 2013’de devrimci memurlarýn gözaltýna alýndýðýný belirterek, devrimci memurlarýn 11 aydýr tutuklu olduðunu söyledi. Hükümeti eleþtiren Uluada, “Baðýmsýz yargý diye bir þey yoktur. Recep Tayyip Erdoðan karar verir, mahkemeler kararý uygular. Uygulamazsa savcýlarýn ve hâkimlerin yerleri deðiþtirilir. AKP ‘nin gerçek yüzü yolsuzluk ve rüþvet operasyonunda gün yüzüne çýkmýþtýr. 32 devrimci memur toplamda 56 olmak üzere Bilal Erdoðan’ýn yargýlamayan mahkemelerde bugün yargýlanacaklardýr. Tutuklanan devrimci memurlar serbest býrakýlsýn“ dedi. Polisin saldýrý öncesi adliyenin karþýsýndaki alanda basýn açýklamasý yapan KESK Baþkaný Lami Özgen ise KESK’e yönelik operasyonlarý ve açýlan davayý eleþtirdi. “Arkadaþlarýmýz haksýz hukuksuz bir þekilde yargýlanmakta ve tutuklanmakta“ diyen Özgen, “Ýddianamede isnat edilen bütün suçlar bizim sendikal eylem ve etkinliklerimizdir. Piknikten tutun tatile kadar sendika toplantýlarýna kadar hepsi suç unsuru haline getirilmiþ bir iddianame. Ýllegal örgüt üyeliði noktasýnda arkadaþlarýmýz 11 aydýr haksýz hukuksuz ve peþinen cezalandýrma amacýyla cezaevinde tutulmaktadýr. Bu baskýlara boyun eðmedik eðmemeye de devam edeceðiz” diye konuþtu. Duruşmada 24 KESK’li için tutuksuz yargılama kararı verildi ve serbest bırakıldılar.

KESK İzmir’de Basın Açıklaması Yaptı

BAS İzmir Bayraklı Adliyesi önünde KESK'li emekçiler, tutsak arkadaşları için basın açıklaması yaptı. 24 Ocak Cuma günü 12.30'da İzmir Şube Başkanı Ramiz Sağlam tarafından yapılan açıklamada, 19 Şubat 2013 günü yapılan baskın ardından tutuklanan 66 Kesk'li emekçinin serbest bırakılması talep edildi. Basın açıklaması sırasında Sağlam Adliye'ye dönerek "Emekçilerle uğraşacağınıza yolsuzluk yapanlarla uğraşın" dedi. Açıklama "Gözaltılar Tutuklamalar Baskılar Bizi Yıldıramaz!" sloganlarıyla son buldu.

R Ö T İ ED

MÜCADELE BİRLİĞİ

3

TIRLAR - SIRLAR

Takke düþtü kel göründü. Adana-Hatay karayolu üzerinde birbiri ardýna yakalanan cephanelik dolu TIR kamyonlarý Türkiye’nin, devletiyle hükümetiyle, MÝT’iyle, itiyle Suriye savaþýnýn neresinde olduðunu ortaya koydu. Bilinen bir þeydi denilebilir; öyleydi de. Yine de TIR kamyonlarýnýn tepeleme silah yüklü biçimde yakalanmalarý, Türkiye’nin savaþa dahli konusunda en sýradan insanda bile kuþku býrakmadý. Türkiye, savaþýn tam ortasýndaydý. Suçüstü yakalanmýþ olmanýn telaþýyla hükümet, TIR’larýn Suriye’deki cinayet þebekelerine silah taþýdýðýný inkâr etmeye kalktý. Önce “insaný yardým ve devlet sýrrý” gerekçesiyle TIR kamyonlarýnýn yükünü gizlemeye ve kamyonlarýn aranmasýný önlemeye çalýþtý. Karþý-devrim cephesinin kendi arasýndaki savaþ TIR kamyonlarýnýn birbiri ardýna yakalanmasýný getirdi. Görüldü ki, mühimmat yüklü kamyon sayýsý bir-iki deðil onlarcaydý. Artýk çalýntý minare kýlýfa sýðmýyordu. Üstelik “insani yardým”ý “devlet sýrrý” olarak göstermek emekçi sýnýflarýn, toplumun zekâsýyla alenen alay etmekti. Sürdürülebilir bir durum deðildi. “Yapýyorsak yapýyoruz, size ne” küstahlýðýný ele aldýlar. Belli ki ortada geri adým atamayacaklarý yaþamsal bir konu var. Asýl mesele, devlet ve hükümetin, iþi küstahlýða vardýrma pahasýna geri adým atmalarýna izin vermeyen o yaþamsal konuyu açýða çýkarmakta. Bunun açýða çýkarýlmasýnda bize yardýmcý olabilecek bir “itiraf” ve bir belge var. Ýtiraf, RTE ile “yaðan yaðmurda beraber ýslanacak” kadar yakýn olmakla övünen gerici bir yazara ait. A.Selvi nam bu gerici yazar yazdýðý gazetede þu itirafý yapýyor: “Eðer Türkiye, Suriye içinde kendine yakýn gruplarla bu önlemleri almazsa 2 yýl sonra Türk Silahlý Kuvvetleri Suriye’ye girmek zorunda kalabilir. “PKK saldýrýlarý nedeniyle yýllarca Irak’a sýnýr ötesi operasyon düzenlemek zorunda kalmadýk mý?” Demek oluyor ki, 1- Devlet ve hükümet Suriye’de “kendine yakýn gruplar” eliyle bir savaþ yürütüyor. TSK’nýn iþini bu katil sürülerine yaptýrýyor. 2- Katil sürülerinin þimdiki öncelikli hedefleri Rojava’dýr. Eðer bunlar baþarýlý olamazlarsa “iþ baþa düþtü” diyerek Türk Ordusu devreye girecek. 3- Bu güne kadar yaptýklarý gibi bundan sonra da bu katil sürülerini her yönden desteklemekte kararlýlar. (Hükümetle “Çözüm Süreci” peþindeki UKH bunu nasýl okur bilemiyoruz) Peki kim bu katil sürüleri? Bunun yanýtýný, Ýçiþleri eski Bakaný Muammer Güler’in yayýnladýðý, basýna sýzan bir “Genelge”sinde buluyoruz. Güler, emrindeki devlet kurumlarýna þu talimatý veriyor: “Bölgesel çýkarlarýmýz temelinde Suriye’de bölücü örgüt PKK uzantýsý PYD güçlerine karþý desteklediðimiz El Nursa Mücahitlerine aþaðýda belirlenen çerçevede desteðin sunulmasý..”, diye yazdýktan sonra bu desteðin kimler tarafýndan ve nasýl yapýlacaðýný anlatýyor Muammer Güler. Ayrýntýlar þimdilik önemli deðil ama Ýçiþleri Bakanýnýn 2011 Mart tarihli talimatnamesinden þunu görmüþ oluyoruz: Türkiye, El Nusra denen þeriatçý katil sürüsüne, devlet ve hükümet politikasý olarak, silah dâhil, her türlü desteði saðlýyor. TIR’larýn nereye gittiði, içindeki yükün ne olduðu, hükümetin ve devletin “TIR Politikasý”nda neden bu kadar ýsrarcý olduðu artýk daha iyi görülüyor. Bu arada baþka bir þeyi de görmüþ oluyoruz: Devletin ve hükümetin hiçbir sýrrýnýn ömrü birkaç günden fazla olmuyor. Sýrlar, TIR’larýn dorselerinden otobanlara yayýlýyor. Bir devletin tel tel döküldüðünün, çözüldüðünün bundan daha güzel bir resmi olabilir mi?

“Kürdistan’dan Hoþ Geldiniz”

Kürdistan’ýn yiðit Cumartesi annelerini bilmeyenlerimiz var mý? Berfo ananýn, evinin boyasýný deðiþtirmeden, “oðlum geldiðinde tanýyacak” umuduyla yýllarca beklemesini... Cumartesi günleri Galatasaray Lisesi önünde kaybedilen evlatlarýný, eþlerini, babalarýný aramalarýný... Bunlarý bilmeyenleriniz var mý? Suçlular bulunsun yargýlansýn dediler ve bunlarý söyledikleri için defalarca polis saldýrýsýna uðradýlar. Sebep ise evlatlarýný arayan yiðit analarýmýzýn ‘görüntü kirliliði’ yaratarak turistleri rahatsýz etmesiydi birçok kereler. 23 Ocak günü 14.00 sularýnda Hacý Ahmet Parký’nda kurulan taziye çadýrýnda uçak rötar yaptýðý için beklenen saatten geç gelen cenazeye katýlým yoðundu. Cumartesi anneleri iki yiðit evladýný daha baðrýna bastý o gün. 1995 yýlýnda gözaltýnda kaybedilen dayý-yeðen Nurettin ve Nejat Yalçýnkaya’nýn 2008 yýlýnda Katarlý köyünde yapýlan kazýlar sonucunda kemiklerine ulaþýlabildi. Nurettin ve Nejat Yalçýnkaya 19 yýl sonra “Þehid Namýrýn” sloganlarý ve Cumartesi Anneleri’nin Kürtçe aðýtlarý eþliðinde son yolculuðuna uðurlandý. Ayný tabut içerisinde birlikte getirilen dayý yeðenin cenazeleri “Kürdistan’dan hoþ geldiniz” sözleriyle, analarýmýzýn zýlgýt ve aðýtlarýyla karþýlandý. Cenazeler omuzda taþýnarak “Þehid Namýrýn”, “Ey Þehit Xwîna Ta Erdê Namîne”, “Bijî Serok Apo”, “Ey Þehit Riya Te Riya Me Ye”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak” sloganlarý atýldý. Yapýlan konuþmalarda sýk sýk katillerin yargýlanmasý gerektiði, bu kemiklerin Türkiye’nin insan haklarýnýn bir resmi olduðu vurgulandý. Konuþmalarýn bitmesinin ardýndan konvoy halinde Sütlüce Mezarlýðý’na hareket edildi. Sloganlar eþliðinde yapýlan cenaze töreninin ardýndan þehit ailelerine baþ saðlýðý dilendi. Mücadele Birliði okurlarý olarak biz de ordaydýk.


4

29 Ocak - 12 Şubat 2014

MÜCADELE BİRLİĞİ

Ta yla HÜKÜMET NEYÝN nI şık HAZIRLIÐINI YAPIYOR? Artýk kesin anlaþýlmýþtýr: UKH mevcut hükümet yýkýlmasýn diye kýlý kýrk yararak hareket ediyor. Emekçi sýnýflarýn ve Kürt halkýnýn büyük bir kýsmýnýn “hükümet istifa” diye sokaklara döküldükleri, bu hedefle kendi tarihlerinin en büyük bir ayaklanmasýný gerçekleþtirdikleri bir sýrada devrimci bir hareketin hükümet yýkýlmasýn diye mayýnlý tarlada yürür gibi adým atmasý onun adýna ne büyük talihsizlik; ne hazin bir durum! Ne haksýzlýk ediyoruz ne de olmayan bir þeyi varmýþ gibi gösteriyoruz. UKH’nin böyle düþünmemize yol açan pek çok açýklamasýndan sonuncusu “Yangýna benzinle gitmeyeceðiz” oldu. Kastettikleri iktidar bloku içindeki çatýþmada dinci bir grubun tarafýný tutmamak adýna hükümeti zora sokacak politikadan kaçýnmaktý. Oysa bu ikilem tümüyle gerçek dýþýdýr. Çünkü biliyoruz, hiçbir dinci grubun ya da burjuva kesimin peþine takýlmadan kitlelerin “hükümet istifa” taleplerine uygun bir çizgi izleyerek devrimci politika geliþtirmek mümkün. Halk iktidarý ve devrimci hükümet hedefi böyle bir devrimci politikanýn temel noktalarýdýr. Dolayýsýyla, þimdiki hükümet ve iktidara karþý mücadele etmenin baþka bir dinci gruba hizmet edeceðini ileri sürmek, bu gerekçeyle “yangýna benzinle gitmemek” hükümete destekten baþka anlama gelmez. Sakine Cansýzlarýn katledilmesinde devlet adýna hükümet ve MÝT’in rolünü ortaya koyan belgelere karþý UKH’nin cýlýz tepkilerini þimdilik bir kenara koyalým. Tepkilerin cýlýz kalmasýnda bu ayný hükümeti koruma politikasýnýn temel rol oynadýðýný bir kenara not ederek hükümetin þu sýralar Kürt halkýnýn özgürlük savaþýna karþý nasýl bir hazýrlýk içinde olduðuna göz atalým. Sondan baþlayalým. Biliniyor, Rojava halklarýnýn Cenevre 2 Konferansýnda kendi temsilcileriyle temsil edilmesini önleyen güçlerin baþýnda Türk devleti ve hükümeti geliyor. Rusya’nýn Kürtlerin çaðrýlmasýný isteyen açýklamalarýna karþýn Türkiye, ABD ve Suudi Arabistan’ýn çabalarýyla bu engellenmiþtir. Türk Dýþiþleri Bakaný, Davutoðlu Ahmet, “Suriye rejimi unsurlarý, PYD unsurlarý, El Kaide unsurlarý bizim için güvenlik riski oluþturan faktörlerdir.” Bakan’ýn El Kaide konusunda Hitler’in Göbbels’ini gölgede býrakacak demagojisini bir kenara koyarsak kendisinden “Çözüm” beklenen hükümetin Kürt halkýna nasýl yaklaþtýðý en yetkili aðýzlardan birinden çok net anlaþýlýyor. Yeni de deðil, ani bir refleksle söylenmiþ sözler de deðil. Erdoðan, yaklaþýk bir yýl önce “Muhalif güçler PYD’yi sýkýþtýrmaya baþladý. Özellikle Kamýþlý, Haseke’ye doðru PYD’nin çok ciddi sýkýntýsý var. O süreci de muhalifler gayet iyi sürdürüyorlar.” demiþti. Anlaþýlýyor, hükümetin politikasý yeni deðil ve bir süreklilik var. Dahasý var. Bir adým gerisine gidelim ve soralým: Son haftalarda, Adana-Hatay güzergâhýnda yakalanan tepeleme silah dolu onlarca TIR kamyonu nereye gidiyordu ve hükümet neyin hazýrlýðýný yapýyor? Bu sefer haberi çocuktan deðil, dalkavuktan alalým. Hükümetin sesi gibi çalýþan dinci/faþist bir ceridenin genel yayýn yönetmeni Cenevre’de bulunan Davutoðlu’yla görüþtükten sonra þöyle yazýyor: “Bir þekilde olaya müdahil olacak bir askeri seçenek gündeme gelecektir. Bugün uzak gibi görünse de iþin gidiþatýndan bu kaçýnýlmaz görünüyor. Türkiye için sýnýrýn diðer tarafýnda istikrarlý bir bölge oluþturmak mecburiyeti doðabilir.” Burada yazar kendi görüþünü deðil hükümetin, hatta daha ötesi, devletin ve onun parçasý olarak MÝT’in görüþünü aktarýyor. Demek oluyor ki, TIR kamyonlarýyla silah taþýnarak yapýlan hazýrlýklar, sadece katil sürülerini desteklemek, onlarý Türk Ordusu yerine savaþtýrmak için deðil, ama bununla birlikte gelecekteki bir askeri iþgal için yýðýnak yapmak amaçlýdýr. Ýþgali düþünülen bölge mi? Sahibinin sesi yazýyor zaten: TürkiyeSuriye sýnýrý boyunca, Rojava’yý da içine alacak þekilde olacak. Denilebilir ki Türkiye bunu yapabilecek güçte mi ya da böyle bir maceraya atýlmayý göze alabilir mi? Olmayabilir ama zaten konumuz bu deðil. Biz, kendisinden “Çözüm” beklenen ve yýkýlmamasý için ihtimam gösterilen; kendisine seçim sonrasýna kadar süre tanýnarak destek verilen (üstelik bu kaçýncý destek) hükümetin ve onun baþýnýn Kürt halkýna karþý nasýl bir politik ve askeri hazýrlýk içinde olduðunu göstermek istedik. O kadar! Kürt halkýnýn özgürlük yolu, bu hükümete destek vermekten, yýkýlmamasý için kýlý kýrk yarmaktan deðil, devrimci bir hükümet için mücadeleden geçiyor.

Gezi Tutsakları Yine Mahkemede! İzmir'de Gezi Tutsaklarının duruşması, Bayraklı 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Haziran ayında evleri basılarak gözaltına alınıp tutuklanan, daha sonrada serbest bırakılan gençler, mahkeme salonunda ifade veriyorlar yeniden. Aralarında Mücadele Birliği okurlarından Canol Bayatbalağ, Emre Kaptan, Barış Bulut, Lütfiye Burcu Kara'nın da bulunduğu gençlerin duruşmada ard arda ifadeler verilmeye başlandı. Canol Bayatbalağ “eylemlere toplumsal duyarlılığı olan bir genç olarak katıldım, herhangi bir örgütün çağrısıyla değil” derken, Emre Kaptan da bir örgüt çağrısıyla değil, arabası ile katıldığını, arabasını parkederken tomanın saldırısıyla yere düştüğünü ama tomayı taşlamadığını söyledi. Savcının “birlikte yargılandığın insanları tanıyor musun” sorusuna da onları cezaevinde tanıdığını söyleyerek cevap verdi. İfadelerin tamamlanmasının ardından heyet mahkemeye 5 dakika ara verdi, ara sonrası “sanıkların tutuksuz yargılanmasının devamına, mahkemenin 8 Mayıs 2014 tarihine ertelenmesine” karar verdi.

"İnter netime Dokunma"

Taksim’de “İnternetime Dokunma" eylemine polis saldırdı. Polis Gezi Parkını ve Beyoğlu'nun bir çok noktasını ablukaya aldı. Tüm ara sokaklar polisler tarafından işgal edildi. Eylem saati geldiğinde Taksim Meydanı'nda toplananlara çevik kuvvet kalkanlarıyla saldırdı. Hükümetin internet kullanımına getireceği kısıtlama ve site kapatmalarını protesto etmek isteyen çoğunluğu gençlerden oluşan kalabalık kitle, Taksim Meydanı'nda bir araya geldi. “İnternetime Dokunma” yazılı pankart açan kitle, çevik kuvvetin kalkanlı saldırısına uğradı. TOMA’dan sıkılan gaz ve su nedeniyle eylemciler Taksim'den Cihangir'e doğru geri çekildi. Kitle buradan İstiklal Caddesi'ne geçerek Galatasaray Lisesi önünde toplanan taraftar grupları ile bir araya geldi. Bu kez polis Galatasaray'a yöneldi. Tomalar saldırıya geçti. Gecenin geç saatlerine kadar İstikalal Caddesi üzerinden Tak-

sim'e çıkmaya çalışan eylemciler arasında çatışmalar sürdü. Odakule'de kurulan barikatlar da akrep ve TOMA'larca dağıtıldı. Ergün Güney isimli bir kişi, plastik merminin gözüne isabet etmesi sonucu yaralandı; 25’e yakın kişinin gözaltına alındığı görüldü. Galatasaray Lisesi etrafını yaya trafiğine kapatan polis, Balo Sokak'ta toplanan eylemcilere gaz bombaları ile saldırdı. Eylemciler polise havai fişek ve taşlarla karşılık verdi. Balo Sokak'ı ablukaya alan sivil polisler, bir çok genci duvarlara yaslayarak önce darp etti sonra gözaltına aldı. Görüntü çekmek isteyen basın mensuplarını ise tartaklandı. Eylem sırasında Mücadele Birliği muhabiri de plastik mermilerle yaralandı. Eylem gece geç saatlere kadar sürdü.

İzmir’de “İnternetime Dokunma"

Ýzmir Alsancak’ta saat 18.00’da baþlayan Ýnternetime Dokunma eylemi olaysýz geçti. Sevinç Pastanesi önünde baþlayýp kordon boyunu takip eden ve yine Sevinç Pastanesi önünde sona eren eylemde “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” , “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ” sloganlarý atýldý.

“Ýþkence Alaný Sokaklar” “Ýþkence Alaný Sokaklar: Toplumsal Olaylarda Kolluðun Zor Kullanýmý, Etkileri ve Sonuçlarý” baþlýklý sempozyumu Þiþli Kent Kültür Merkezi’nde yapýldý.

Kimya Mühendisleri Odasý, Ýstanbul Tabip Odasý, Ýstanbul Eczacý Odasý, Çaðdaþ Hukukçular Derneði (ÇHD), Ýnsan Haklarý Derneði (ÝHD), Türkiye Ýnsan Haklarý Vakfý (THÝV), Toplumsal Dayanýþma Ýçin Psikologlar Derneði’nin tarafýndan 25 Ocak Cumartesi günü düzenlenen “Ýþkence Alaný Sokaklar: Toplumsal Olaylarda Kolluðun Zor Kullanýmý, Etkileri ve Sonuçlarý” baþlýklý sempozyumu Þiþli Kent Kültür Merkezi’nde yapýldý. Sempozyumda devletin biber gazý, gaz bombasý olarak ifade edilen kimyasal silahlarý kullanarak uyguladýðý þiddet üzerinde durularak, insan saðlýðýný ciddi boyutlarda tehdit eden bu kimyasallarýn yasaklanmasý yönünde mücadele verilmesi gerektiðibelirtildi. “Zararsýz” denilen biber gazýnýn da kimyasal olduðu hatýrlatýlarak, tarihten örneklerle kimyasal silah kullanýmlarýna deðinildi; gazlarýn 1. Emperyalist Paylaþým Savaþý, Irak Körfez Savaþý, Halepçe, Dersim, 19 Aralýk 2000 zindan katliamlarýnda kullanýldýklarý söylendi. Toplumsal olaylarda kullanýlan kimyasal silahlarýn gerek ateþli silah gibi kullanýlmasý açýsýndan, gerek insanlarýn kimyasal maddeye maruz kalmalarý açýsýndan ve insanlar üzerinde bir tehdit unsuru olarak kullanýlmasýndan dolayý bir iþkence yöntemi olduðunun vurguladýðý konuþmalarda, Türkiye’de uzun yýllardan beri çeþitli þekillerde iþkencenin var olduðunu ve Gezi ayaklanmasýnda bunun artýk süreklilik kazanarak ve þiddeti arttýrýlarak uygulandýðý belirtildi. Biber gazýnýn yasaklanmasý için bir çalýþma baþlatýlacaðýnýn söylendiði sempozyum, biber gazý üreten þirketlere karþý bir kampanya baþlatacaðý açýklanmasý ile sona erdi.

“O Yazıyı Sen mi Yazdın?” "Biz çocuklarımızı bunlara teslim etmeyeceğiz. Onlardan asla korkmuyoruz. Bu ülkeden onlar gidecek, biz gitmeyeceğiz. Kahrolsun faşizm" dedi.

Çanakkale'de ilköğretim 8'inci sınıf öğrencisi 13 yaşında bir çocuk hakkında, Haziran ayaklanması günlerinde yere sprey boya ile "Hükümet İstifa", "Kahrolsun Faşizm" yazdığı için 'kamu malına zarar vermek' suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Davanın ilk duruşması, 27 Kasım'da idi. Ertesi gün “Seviye Belirleme Sınavı" olduğu için sınava girmeyen B.T.İ'nin babası duruşmaya katılmış, hâkim, çocuğun zorla getirilmesine hükmetmişti. Çanakkale 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 21 Ocak günü görülen 2. duruşmaya sadece avukatlar alındı; sanık çocuk olduğu için duruşma izleyicilere kapatıldı. Daha sonra B.T.İ. ifade için sa-

lona çağrılınca hakim çocuğa “o yazıyı yazdın mı” diye sordu, B.T.İ. de “yazdım” diye yanıt verince hâkim "Yazdıklarının suç olduğunu biliyor muydun" diye sorunca avukatlar müdahale etti. Avukatlar ‘yazdıkları suç değildir’ dedi. Daha sonra B.T.İ. salondan ayrıldı. Duruşmanın sonunda mahkeme B.T.İ.'nin ceza ehliyeti olmadığına hükmetti ve davanın düşürülmesine karar verdi. Baba Tamer İ. duruşma çıkışında yaptığı açıklamada "Biz çocuklarımızı bunlara teslim etmeyeceğiz. Onlardan asla korkmuyoruz. Bu ülkeden onlar gidecek, biz gitmeyeceğiz. Kahrolsun faşizm" dedi.


29 Ocak - 12 Şubat 2014

MÜCADELE BİRLİĞİ

5

Punto Deri’de Mücadelenin Coþkusu Var Punto Deri iþçilerinin mücadelesi, eylemler ve destek ziyaretleriyle büyüyerek sürüyor. Mücadele Birliði Platformu 166 gündür direniþte olan Punto Deri iþlerine destek ziyaretinde bulundu. Punto Deri’deki mücadele süreci deri ve tekstil sektöründe iþçi sýnýfýnýn durumu ve sendikal mücadele üzerine sýcak sohbetlerin yapýlýp þiirlerin, ezgilerin paylaþýldýðý ziyarette, Punto iþçileri hiç eksilmeyen coþkularýný ve kazanmaktaki kararlýlýklarýný dile getirdiler. “Patron baþýný eðip giriyor buraya, ama bizim baþýmýz dik ve biz zaten kazandýk þimdiden mücadeleyi” diyorlar. Zeytinburnu’nda sömürünün dayanýlmaz boyutlara vardýðý Punto Deri’de iþçisendikalý olduklarýnda iþten ler çýkarýlmaya baþlandý. Önce iki, sonra dört, sonra yedi kiþi… Sayýlarý 80’i buldu. Ýlk günden itibaren çalýþma haklarýna, emeklerine geleceklerine sahip çýkma kararlýlýðýyla mücadeleye baþlayan Punto Deri iþçileri 166 günü, coþkularýndan mücadele etmek ve kazanmaktaki kararlýlýklarýndan hiçbir þey yitirmeksizin geçirdiler. Eylemlerle, dayanýþma etkinlikleriyle, destek ziyaretleriyle daha da coþkuyla

çindeki hava deðiþiveriyor birden… Punto Deri iþçileri hakkýnda sorular, ziyarete gitmek gerektiðini söyleyenler, Çalýþma Bakanlýðý’na, hükümete tepki gösterenler… Zeytinburnu’nda otobüsten inilip grup halinde yürürken ellerinde sarýlý þekilde bayraklar bulunan iki genç birden arkada kalýyor. “Bayraklarla yürüyen bir grup görüldüðü ve karýþýklýk çýkabileceði yönünde ihbar olduðu” gerekçisiyle 3 sivil polis tarafýndan durduruluyorlar. Onlar görevliydi çevrenin ve bayrak taþýyan gençlerin güvenliði açýsýndan(!) sormalarý gerekiyormuþ… “Punto Deri iþçilerini ziyarete gidiyoruz” denildi. Birkaç genç iþçi ise durdurulma gerekçelerini tiye almadan edemedi. “Nasýl yani ihbarý aldýnýz ve hemen güvenliði saðZeytinburnu Punto’nun ö- lamak üzere sizi gösürdürüyorlar mücadeleyi. Punto Deri önüne gittiði- nünde iþçilerle buluþmuþtuk. Mo- revlenirdiler öyle mi? nizde mücadelenin coþku- ralleri gayet iyi bir þekilde Bu ne hýz… Bu ne gölu güzel yüzleriyle karþýlamýþlardý bizi ve gelecekten rev aþký… Ama bir kakarþýlýyor sizi. çok umutluydular. Ramazan abi dýn þiddet görse, bir Mücadele Birliði kýsa bir konuþma yaparak neden hýrsýzlýk olsa, bir cinayet iþlense saatlerce oPlatformu 14 Ocak günü mücadele etmeye baþladýklarýný lay yerine ulaþan sabah saatlerinde Punto anlatmaya baþlamýþtý. “Bizler Pun- olmuyor… Punto Deri Deri iþçileriyle bir kez dato Deri’ye emek harcayanlar, ça- iþçileri sayesinde güha bu mücadelenin, coþkusunu paylaþmak, lýþma saatleri belli olmadan venlik üst düzeyde…” Punto Deri iþçiledayanýþmayý güçlendir- senelerdir deri sektöründe çalýþan mek için bir ziyaret hazýr- sanatkarlarýz. Bizden daha fazla rinin bulunduklarý solýðýnda…Genç iþçiler, faydalanmak için doping haplarý kaða yakýn bayraklar öðrenciler, kadýnlar…. O- veriliyordu senelerdir. Ýþe baþlar- açýldý sloganlar çýnlatobüse biniyorlar hep bir- ken açýk senet imzalatýyorlardý. Bir maya baþladý “Punto likte… Bir kadýn iþçinin arkadaþýmýz emekli olana kadar Deri Ýþçisi Yalnýz Deelinde bir kaðýt… Otobüs- anlamadýk birçok þeyi. Asgari üc- ðildir!”, “Yaþasýn ÝþçiMücadele te tanýdýk gördüðü kiþilere retin altýnda maaþ aldýðýný duydu- lerin Birliði!” uzatýyor. Punto Deri iþçiðumuzda araþtýrdýk ki, günde iki Çevredeki birkaç lerinden çalýþma koþullasaat çalýþýyor gösterilerek sigorta- kiþi þaþkýn bakýþlarla rýndan bahsediyor, sendikalý olduklarý için iþ- mýz yatýrýlýyormuþ. Sendikayý ara- izlese de çevreden alten atýldýklarýný166 gün- dýk ne yapabileceðimizi öðrendik.” kýþlar da geliyor. Punto iþçileri sayesinde dür sokakta olduklarýný artýk onlar da destek aktarýp iþe geri dönmeleri ver mek ten ge ri dur mu yorlar. Ýþçilerin imiçin Çalýþma Bakanlýðý’na göndermek üza kam pan ya sý i çin aç týk larý masaya yaklazere imza topladýklarýný söyleyerek imza þýrken onlardan da “Yaþasýn Sýnýf istiyor. Sonra sýrayla ilerliyor kaðýt otobüDayanýþmasý!” sloganý yükseliyor. sün içinde… Mücadele Birliði Platformu Sýcak bir karþýlamanýn ardýndan “Biüyeleri baþlýyorlar otobüstekilere Punto raz Pat ronlarý rahatsýz edelim” denilerek Deri iþçilerini anlatmaya… Herkes birkaç slo gan lar la Punto Deri Maðazasý önünü giyolcuyla sohbete baþlýyor… Otobüsün idiliyor hep birlikte. Son görüþmeden bu

yana yaþananlar aktarýlýyor kýsaca CumarGazi Mahaltesi günü yapýlan yürüyüþü aktarýyorlar lesi’nde Leninist Punto iþçileri… “Ankara’da miting vardý. Gençlik 171. gününde Ýstanbul’u da biz canlandýrdýk, coþkulu güolan Punto Deri Ýþçilerinin zel bir yürüyüþ oldu” diyorlar. Sonra üçermücadelelerini desteklemek amacýybeþer kiþilik gruplar halinde sohbete baþlala yazýlamalar yaptý, pankart astý. nýyor. Zaman zaman gruplarýn sohbetleri “Punto Deri Ýþçisi Yalnýz Deðildir birleþiyor. Deriteks Sendikasý Genel Teþkilat Sekreteri Hasan Ulaþan geliyor bu sýMücadele Birliði’’ ve ‘’Mücadele rada. Birliði’’ yazýlamalarý Gazi Mahalle“Emek dostlarýmýz sayesinde hiç yalsinde birçok yere yapýldý. nýz kalmýyoruz, daha da güçleniyoruz, hoþ geldiniz” diyerek selamlaþýyor. lere de deðiniliyor konuþmalarda. BunlarDaha önce ziyarete gelmiþ olanlar dan örnekler de veren Ulaþan, Punto Deri sohbet ettiði, birlikte türkü söylediði iþçileiþ çilerinde olsun baþka iþ yerlerinde olsun, ri soruyor. Kimleri yemekte kimileri bazý sendikal örgütlenme ve eylem sürecinde ihtiyaçlarý gereði birkaç saatliðine “iziniþçilerin ciddi bir geliþim ve bilinç sýçrali”… Ýþçilerden birisi arkadaþlarýný arýyor masý yaþadýklarýný belirtiyor. Ýþçilerin dü“Hadi gel ziyarete gelenler var, geçen sezen partilerinden birine sempatisi olsa da, fer birlikte þarký söylediðin arkadaþ seni oy veriyor olsa da yaþanan sürecin onlarýn bekliyor sen gelmeden türkü çýðýrmayabakýþ açýsýný çok deðiþtirdiðine deðinen Ucakmýþ”, “Neredesin? Çabuk ama.. bir arlaþan, bir süre sonra emek- sermaye çeliþkadaþýn var burada seni soruyor.” Sohbetler koyulaþýyor yavaþ yavaþ… Hasan Ulaþan’la Punto Dene bakýyorduk. Baþka bir sanatkarla vitri ri’deki sendikalaþma ve eylem ce ne kadar nlar, vizonlar vardý. Sen süreci üzerine sohbet ediliyor. He- Astraga fiyatý Montun biri vizon kürk; men her gün uðramaya çalýþýyor bunlar dedi? . Vi€.. 99 gan kürk; fiyatý 6.8 Hasan Ulaþan Punto Deri iþçilerinin 7.879€, diðeri astra laþýk 3.000 tl. PUNTO yanýna. “Emek dostlarýmýzýn ziyare- zon kürkün maliyeti yak dan, her gün akþam ti, desteði çok önemli. Burada yüz- iþçileri ise mesai ücreti alma çalýþmalarýna lerce atölye, iþyeri var. Punto Deri 10’lara kadar, hafta sonu da dahil paranýn iþçilerinin mücadelesi bu yüzden çok raðmen geçinemiyor. Bu kadar kar ve önemli. Arkadaþlarýmýzýn vermiþ ol- döndüðü bu sektörde iþçiler neler yaþýyor. Biz duðu mücadele, her zaman coþkulu yapýyoruz bunlarý, makýnacýlar var saatlerce ove kararlý duruþlarý çevreyi de çok Onlar kýsa boylu ve turur makýnasýnýn baþýnda. etkiledi” diyor Ulaþan. ayakta olanlarýmýz tombul olur, hiç oturmadan Mücadele Birliði’nden genç iþzayýf olurlar dedi. , onlar biraz daha uzun ve var çiler Ulaþan’la sohbet ediyorlar deri leniyor deze göre vücudunuz þekil ni þi i ni Ya ve tekstil sektöründeki çalýþma þartlahele idi. Zeytinburnu sahilinin rý ve sendikal örgütlülüðün ne kadar dim. Aynen öy ri lar ama hiç sevdikle ni zayýf olduðu üzerinde duruluyor. Dev- men yaný baþýnda rüyememiþler. Kimisirimci örgütlerdeki gençlerin sendikal koluna takýp o sahilde yü þ, daha çocuklarý örgütlenmenin de güçlenebilmesi için nin ise saçlarýna aklar düþmü emekli odaha yoðun bir çalýþma yürütmeleri büyüyecek. Ýstedikleri þeyse sadece zaman gerektiði, devrimci kimlikleriyle iþçi- lunca ek iþ yapmak zorunda olmamak. O ler arasýnda daha çok çalýþma yapmak da çalýþacaksak niye dayanýyoruz bu kadar sý gerektiði üzerine geniþliyor sohbet. U- kýntýlara diyorlar. laþan, “bilinçli olan arkadaþlarýmýzýn fabrikalarda, atölyelerde iþçilerin arakisinin ne olduðunu kavradýklarýný ve iþçi sýnda olmasý gerek, sendikal örgütlenmesýnýfýnýn bakýþ açýsýyla olaylarý deðerlennin güçlenebilmesi ve iþçi sýnýfýnýn dirmeye baþladýklarýný ve bunun da onlarýn kazanýma ulaþabilmesi de böyle mümkün mücadelede daha güçlü ve kararlý durmaolabilir” diyor. larýný getirdiðini belirtiyor. Son birkaç yýldýr deri sektöründe arÝþçilerle Punto Deri’de yaþanan süredý ardýna yaþanan iþten atmalar ve direniþ-

“Gezi Direniþi, Faþizme Karþý Ýþçi-Emekçi Halklarýn Baþkaldýrýsýdýr, Ýsyanýdýr”

23 Ocak günü Fatih Belediye Baþkanlýðý önünde Kocamustafapaþa dayanýþmasý çaðrýsýyla toplanan kitle “Kim Þerefsiz? Zulme Baþkaldýran Mý? Halkýn Parasýný Çalan Mý?” yazýlý pankart açtý. Gezi ayaklanmasýnda polis tarafýndan öldürülen gençlerin resimlerinin olduðu pankartý açan kitle sýk sýk “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Kim Þerefsiz, Zulme

Baþkaldýran mý, Halkýn Parasýný Çalan mý?”, “AKP’nin Namusu Ayakkabý Kutusu”, “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ” sloganlar attýlar. Kocamustafa sözcüsünün okuduðu basýn açýklamasýnda; “6 Ocak 2014 günü, Fatih Belediye Meclis toplantýsýna katýlan Kocamustafapaþa Dayanýþmasýndan bir arkadaþýmýz, yolsuzluklarý protesto etmesi üzerine fiili saldýrýya ve linç giriþimine uðrayarak dýþarý atýlmýþtýr. Sonrasýnda 8 Ocak 2014 günü Fatih Belediye Meclis toplantýsýnda, AKP’li meclis üyesi Gökhan Ceyhan isimli þahýs Gezi Direniþçilerine ‘þerefsiz’ deme cüretini göstermiþtir” diye konuþtu. Forum sözcüsü, “Gezi direniþi, baskýya, sömürüye, onursuzluða, eþitsizliðe, kýsaca faþizme karþý iþçi-emekçi haklarýn baþkaldýrýsýdýr, isyanýdýr” dedi. Eylem sloganlarla sona erdi.

ce iliþkin sohbetler de yapýlýyor bir yandan. Ayný süreçte iþten çýkarýlan iki iþçi bu süreci aktarýyor. Sendikalý olduklarýný öðrenen patronlarýnýn “Biz bir aileyiz, bunu bana nasýl yaparsýnýz, yüzüme bakamayacaksýnýz” demiþ. Çalýþma koþullarý ve direniþ sürecinden anýlarýný aktarýp “Bugün bizim baþýmýz dimdik, o ise arabadan nasýl indiðini içeriye nasýl girdiðini bilmiyor, baþýný eðip geçiyor bizimle göz göze gelmemek için. Biz zaten kazandýk bu mücadeleyi…” diyerek özetliyorlar düþüncelerini. Sohbet eden iki grup arasýnda bir yer deðiþtirme gülüþmeler oluyor. Bir Punto Deri iþçisi bayraklarda Deniz Gezmiþ resmini görünce birini istiyor. Genç iþçilerden biri de konuyu tam anlamasa da bir bayrak uzatýyor… Punto Deri iþçisi eline alýp bir- iki salladýktan sonra sopasýný çýkarýyor. Özenle katlýyor montunun içine yerleþtiriyor. Sonra sopayý uzatýyor geriye, “Deniz bende… Al bu sopayý baþka bayrak takarsýn” Gülüþmelerin nedeni anlaþýlýyor o zaman… Neþeli bir sohbet sýrasýnda þarký söylemek için Punto Deri iþçisi arkadaþýný bekleyen genç iþçi bir þiir okuyor.. Sonra Emeðe Ezgi’nin solisti bir þarký mýrýldanarak iþçileri katmaya çalýþýyor… Kýsa kýsa bir iki þarký.. Devinim Tiyatro Atölyesi’nin bir üyesi “Bir þiir var, bilmesem Nazým çok önce yaþadý, sizi görmüþ de onu yazmýþ diye düþünürdüm” diyerek Nazým Hikmet’in “Güzel Günler Göreceðiz” þiirini okuyunca daha bir canlanýyor ortam. Sanki Punto Deri iþçilerini anlatmýþ büyük usta. Ýþçiler ve müzik üzerine konuþmalar yapýlýyor biraz. “Biz hiç kendimiz bir ekip oluþturup etkinlik yapmadýk, gerçi sanatçý dostlar hep yanýmýzda oldular sað olsunlar, bizim dememize bile gerek kalmadý ama… Bundan sonra bakalým kimin ne yeteneði var” diyorlar. Þakalar espriler arasýnda hedef de belirleniveriyor “Punto Deri Ýþçi Korosu…” Devinim Tiyatro Atölyesi oyuncularý, hazýr müzikten sanattan açýlmýþken konu, Punto Deri iþçilerini Gazi Ekin Sanat Halk Kütüphanesi’nde Nazým Hikmet’in doðum günü için düzenlenen Memleketimden Ýnsan Manzaralarý adlý etkinliðe davet ediyor. Sohbetler iyice koyulaþýyor ama gitme vakti de geldi… “Haydi arkadaþlar bize müsaade” denirken ilk kez ziyarete gelmiþ olanlar mücadelenin coþkusu ve kararlýlýðýný gülümsemelerine, konuþmalarýna yansýtan Punto Deri iþçileriyle vaktin bu kadar çabuk geçmiþ olmasýna þaþýrýyor. “En kýsa zamanda yine geleceðiz þimdilik hoþçakalýn…” diyerek vedalaþýyor onlarla. “Patronlarý biraz rahatsýz edelim” diyerek gelinmiþti maðaza önüne, ayrýlýrken de öyle ayrýlmak lazým. “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Zafer Punto Ýþçilerinin Olacak” sloganlarý atýlýyor hep birlikte ve en kýsa zamanda görüþmek dileðiyle sonlanýyor Punto Deri iþçilerini ziyaret.

Doðanýn ve Yaþamýn Düþmaný TMMOB Makine Mühendisleri Odasý Ýstanbul Þubesi’nde 24 Ocak günü bir basýn açýklamasý yaptý. Açýklamaya çok sayýda çevre ve köy derneði ile Derelerin Kardeþliði Platformu, Karadeniz Ýsyandadýr Platformu ve Peri Suyu Platformu katýldý. Yapýlan konuþmada maden iþletmelerinin ormanlarý, köyleri, yaban hayatý kýsacasý insan yaþamýný nasýl hiçe sayarak kar için doðayý tahrip ettiði ve doðanýn ve insanlarýn ölümüne yol açtýðý anlatýldý. “Halk saðlýðý sorunlarý yanýnda doðanýn geri dönüþümsüz olarak tahrip edilmiþ ve milyonlarca tonluk zehir daðlarý ortaya çýkmýþtýr” denildi basýn açýklamasýnda. Derelerin Kardeþliði Platformu da yeryüzünün sularýný tekellerine almak isteyenlere karþý mücadele yürüttüklerini ve tüm çevre dernekleriyle sürekli olarak dayanýþma içinde olduklarýný ve bu mücadeleyi sürdüreceklerini ifade etti. Çevre Platformlarý, kamuoyunun ve emeðe çevreye duyarlý herkesin doðanýn ve insanlýðýn geleceði için kar hýrsýy-

la doðayý ve insan yaþamýný yok eden bu anlayýþa karþý mücadele etmesi gerektiðini belirterek “Ya doðamýza, yaþam alanlarýmýza bizler sahip çýkacaðýz ve doðayla uyum içinde yaþanacak bir dünya için mücadele edeceðiz, ya da kar hýrsýyla davranan maden þirketleri ve HES projesini yapan þirketlerin yanýnda yer alýp dünyanýn yok olmasýna katýlacaðýz” diyerek, var olan tehlikeye dikkat çekip mücadelenin büyütülmesi çaðrýsýyla toplantýyý sonlandýrdýlar.


6

29 Ocak - 12 Şubat 2014

MÜCADELE BİRLİĞİ

Bizi sürekli sandığa çağırdığına göre sandık onun oyun sahası; o zaman sokaklar bizim!Deplasmana gitmeyelim; kendi sahamızda görüşelim! #oyumsokağa

Çocuklara işçilere işkence! Fethiye'de bir berber işe gelmeyen çırağı 11 yaşındaki B.A.G.'yi, boynundan iple motosikletine bağlayarak 1 kilometre boyunca çekerek işe götürdü.

Ölümsüz Satırlar

“...'bir devrim deneyi' yapmak, o konuda yazmaktan daha güzel ve daha yaralıdır.”

Mayıs- Haziran ayaklanması birleşik devrim mücadelemizin en büyük devrim deneyimi ve kalkışmasıdır. Yaşadığımız devrim döneminde İşçi sınıfının büyük önderi Lenin hala bize yol gösteriyor. Rusya'da 1905 devrimi Rus proletaryasına ve onun öncü partisi Bolşeviklere çok şey öğretti, 31 Mayıs ayaklanması da bizlere çok şey öğretti, öğretmeye devam ediyor. Şimdi sıra bizde,bizlerin devrime öğretecekleri bu süreçte, zihinleri aydınlatıyor Lenin! “Devrimin bizi ve halk yığınlarını eğiteceğinden kuşku yoktur. Ama militan bir siyasal partinin şimdi karşı karşıya olduğu sorun, bizim, devrime herhangi bir şey öğretip öğretmeyeceğimiz sorunudur. Devrime bir proleter damgası vurabilmek için, devrimi, sözle değil, gerçekte kesin bir başarıya ulaştırmak için, demokrat burjuvazinin kararsızlığını, ikiyüzlülüğünü ve ihanetini etkisiz hale getirebilmek için, sosyal-demokrat [komünist]öğretimizin doğruluğundan, sonuna kadar devrimci olan tek sınıf ile, proletarya ile olan bağımızdan yararlanabilecek miyiz?

Bütün çabalarımızı bu amaca yöneltmeliyiz. Başarımız, bir yandan siyasal durumu doğru değerlendirmemize, taktik sloganlarımızın doğru olarak saptanmasına ve öte yandan da, işçi yığınlarının gerçek savaşımcı gücünün bu sloganları desteklemesine bağlıdır. Partimizin bütün örgütlerinin ve bütün gruplarının, tüm düzenli günlük çalışmaları, propaganda, ajitasyon ve örgütlendirme çalışmaları, yığınlarla bağların sağlamlaştırılmasına ve genişletilmesine yönelmiştir. Bu çalışma her zaman gereklidir, ama devrim saati gelip çaldı mı, her zamankinden daha az yeterli sayılmalıdır. Böyle bir noktada, işçi sınıfı, açık devrimci eylem için içgüdüsel bir dürtü duyar ve biz de bu eylemin amaçlarını doğru olarak saptamayı öğrenmeli ve, daha sonra, bu amaçları alabildiğince yaygınlaştırmalı ve anlaşılabilir kılmalıyız. Unutulmaması gerekir ki, yığınlarla olan bağlarımız konusundaki yaygın kötümserlik, çoğu kez, proletaryanın devrimdeki rolü açısından, burjuva düşünceler için bir paravan görevi görür. Hiç kuşku yok ki, işçi sınıfının eğitimi ve örgütlendirilmesi için henüz yapacak çok, pek çok şey var, ama şimdi en

Birlik Olmazsak Kazanamayacaðýz Haklarýmýzý þirketlere devrederek, sözleþme yaparak devam ediyorduk ‘Beyaz saray þirketine ‘ kadar. Rotasyona tabý tutularak hastane yönetimi ve þirket yönetimi ortak karar alarak rotasyon adý altýnda bizi Beyazýt kampüsüne gönderdiler. Hastane yönetimi bizlere “haklarýnýz bizde saklý, bir aylýk bir rotasyon bu, bir ay sonra geri alacaðýz” diyerek gönderdiler bizi. Bunu sözlü olarak söylediler ama rotasyon kaðýdýnda yazýyordu bu. Birçoklarýmýz imza atmadý. Beyazýt kampüsüne gitmeden önce hastane yönetimi ile görüþtük, “orasý da Ýstanbul Üniversitesi, orda görev yapýn çünkü Ýstanbul üniversitesi doðrultusunda bu rotasyonu yapýyoruz” dedi. Gittik göreve baþladýk. Bir ay demiþlerdi , iki ay kalmamýza raðmen geri çaðrýlmadýk ve bu iki ay sonuna bizi götüren þirket olan Beyaz Saray’ýn ihalesi bitti. Ýstanbul Üniversitesi Beyazýt kampüsünde yapýlan açýklamada görevli olduðunuz birimlerde gidip görev yapacaksýnýz diyorlar. Sigorta yok, maaþ yok, iþten çýkarmadýklarýný söylüyorlar ama maaþ da vermiyorlar arada kaldýk. Direniþe böylece baþladýk. Buranýn elemaný olduðumuzu kabul ediyorlar ama iþ vermiyorlar. Ýþten niye çýkarýyorsun diye sorduðumuzda “Ben seni iþten çýkarmadým, elinizde iþten çýkardýðýma dair bir yazý var mý” diyorlar. Tazminat davasýnýn beþ yýl süresi var. Acelesi yokmuþ onun. Ýþe iade ederseniz de bir aylýk süresi varmýþ. Avukatlarla görüþtüðümüzde bu iþin mahkemede çözülmeyeceðini, ancak direniþe geçersek kazanabileceðimizi söylediler. Ortada büyük bir hukuksuzluk var gerçekten. Ýþten çýkardýðýný kabul etmiyor, çýkýþ kaðýdýný vermiyor. Bu BÜYÜK SUÇ. Ýþsizlik parasý bile alamayabiliriz. En büyük direnç bu dediler, avukatlar, sonuna kadar direnin iþe alýnýnca bu sorunlarýnýz ortadan kalkacak dediler. Ýnsan Haklarý

Derneðinden geldiler bizim sorunlarýmýzý dinleyip gidip hastane yönetimi ile görüþtüler. Hastane yönetimine soruyorsun, “ben çýkarmadým iþten þirketi çýkarmýþ” diyor. Þirkete gidiyoruz “ben çýkarmadým benim çýkardýðýma ait belgeniz var mý” diyorlar. O onun üstüne atýyor topu o da onun üstüne. Kafadan ben senin ben seninle çalýþmak istemiyorum diyorlar. Ne güzel ya. Dað baþýnda yaþýyoruz ya biz! Ýþe iade taleplerimiz var. Mahkeme ise iþe iadeyi deðil tazminatý kabul ediyor, o yüzden de siz direniþe geçin dedi avukatlarýmýz. Mahkeme de onlardan taraf, belli .Direniþe baþladýk baþka çaremiz yoktu. Ýþimizi istiyoruz, direniþe geçelim dedik karar verdik. Onun içinde mücadele ediyoruz. Ýnsanlarýn tepkileri de çok olumlu Punto Deri iþ yanýmýzdaydý mesela. Birlik olmazsak kazanamayacaðýz belli. Bakalým direniþe baþladýk iþte.

önemli olan, bu eğitim ve örgütlendirme çalışmasında esas siyasal ağırlığı nereye vermemiz gerektiğidir. Sendikalara ve yasal örgütlere mi, yoksa bir ayaklanmaya, devrimci bir ordu ve devrimci bir hükümet yaratma çalışmasına mı? Her ikisi de, işçi sınıfının eğitilmesini, ve örgütlenmesini sağlamaktadır. Her ikisi de, kuşkusuz, gereklidir. Ama bugünkü devrimde sorun şuna varmaktadır: işçi sınıfını eğitme ve örgütlendirme işinde hangisine ağırlık verilmelidir, birincisine mi, yoksa ikincisine mi? ...Sosyal- Demokratlar için yığınlara önderlik etmekte doğru taktik sloganlara sahip olmak, bugün son derece büyük bir önem taşımaktadır. Devrimci bir dönemde, ilkelere dayanan sağlam taktik sloganların önemini küçümsemek kadar tehlikeli bir şey olamaz.” (Demokratik Devrimde Sosyal- Demokrasinin İki Taktiği, Önsöz)

Gün, Sýnýf Dayanýþmasýný Yükseltme Günüdür. Ýstanbul Üniversitesi Cerrahpaþa Týp Fakültesi yemekhane bölümünde çalýþan iþçiler,Rotasyon adý altýnda þirket ve hastane yönetimi tarafýndan, Ýstanbul Üniversitesi Beyazýt yerleþkesi yemekhanesinde çalýþtýrýlmaya gönderilmiþti. Taþeron þirketin ihale süresi 31 Aralýkta sona ermesi üzerine. Cerrahpaþa kampüsüne geri gelen iþçilere, ne iþbaþý yaptýrýldý ne de haklý bir gerekçe sunularak iþ akitlerinin sonlandýrýldýðý belirtildi. Yeni yýla iþsiz giren 12 iþçi 11 gün önce hastane giriþine direniþ çadýrý kurdular. Her gün sabah 07.00’den 18.00’a kadar çadýrda bekleyen, her perþembe 12.00’da yemekhane boykotu 12.30’da kardeþlik sofrasý kuran iþçiler haklý mücadelelerine omuz verenlerle sýnýf dayanýþmasýný yükseltiyor. “Kardeþlik Sofrasý” Direniþin 11. gününde 2. “Kardeþlik sofrasý”na DÝSK genel baþkaný, DÝSK Basýn Ýþ, Sine Sen, Enerji Sen üye ve yöneticileri, Eðitim Sen 6 No’lu Þube, Tüm Emek Sen,(GEB) Genç Emekçiler Birliði, EHP, HDK, SYKP, Mekansal Müdahale, Öðrenci Kolektifleri, Sanatçýlar Meclisi,koca mustafa paþa formu, Punto Direniþçilerinin’de bulunduðu çok sayýda kurum, hastane çalýþaný ve çevredeki halk “kardeþlik sofrasýna” katýldý. Kardeþlik sofrasýnda, konuþan DÝSK genel baþkaný Kani Beko TUÝK’in yoksulluk sýnýrý araþtýrmasýna deðindi yoksulluðun 3500

lira olduðu bir ülkede, asgari ücretli aileler açlýk sýnýrýnýn altýnda bir ücret alarak geçinmeye mahkum ettiðine deðindi. Ýþten atýlan 12 iþçinin tekrar iþlerine dönünceye kadar mücadele‘de kararlý olduklarýný dile getirdi. Kurulan “Kardeþlik sofrasý”nda yemeklerini birlikte yiyen direniþçi iþçiler ve emek dostlarý, destek konuþmalarýndan sonra hep birlikte Çav Bella marþýný seslendirdiler. Dayanýþma eyleminde, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna, Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz”, “Cerrahpaþa Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek”, “Birleþe Birleþe Kazanacaðýz” sloganlarýný hep birlikte haykýrdýlar. Direniþte olan iþçilerle yapýlan sýcak sohbette sýk sýk dayanýþma vurgusu yapýldý. GEB’li Ýþçiler


29 Ocak - 12 Şubat 2014

MÜCADELE BİRLİĞİ

#DNSyideğiliktidarıdeğiştir

eş n Gü Anti-Faþist Mücadelede t u Um Gençlik!

8 Şubat'ta İnternet Sansürüne Karşı Taksim'e! DÖB/ Devrimci Öğrenci Birliği

Mar mara’da Faþist Saldýrýlara Karþý Eylem!

Marmara Üniversitesi Göztepe kampüsü ülkücü faþist öðrencilerin saldýrýlarý yerleþke önünden Kadýköy’e kadar yapýlan kitlesel yürüyüþle protesto edildi.

Marmara kampüsünde günlerce süren faþist saldýrýlar 24 Ocak günü, akþam saatlerinde yerleþke önünde KESK’e baðlý 6’Nolu Üniversiteler Þubesi Eðitim Sen’li akademisyenler, Ýstanbul Üniversitesi öðrencileri ve öðrenci örgütleri katýldý. Akademisyenler “Öðrencime Dokunma”, Ýstanbul Üniversitesi öðrencileri “Çeteler dýþarýda Öðrenciler Ýçeride, Jý Heval Ercan Re Azadi”, Marmara Üniversitesi öðrencileri ise “Saldýrýlarýn Failleri Bulunsun, Can Güvenliði ve Öðrenim Özgürlüðü Ýstiyoruz” yazýlý pankartlarý açtý. Eylemde sýk sýk “Satýr Dýþarý Bilim Ýçeri”, “Ercan Acar Onurumuzdur”, “Marmara Faþizme Mezar Olacak”, “Bu Daha

Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Yaþasýn Devrim ve Sosyalizm”, Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” sloganlarý atýldý. Eylemde ilk konuþmayý Eðitim Sen Ýstanbul 6 No’lu Üniversiteler Þubesi Baþkaný Ýsmet Akça’ya yaptý. Akça konuþmasýnda “Son dönemde ise saldýrýlar kampüs dýþýna taþýnmýþ durumda. Artýk öðrencilerimiz otobüs, metrobüs duraklarýnda da saldýrýlara uðramaktadýr” dedi. Gerçekleþtirilen saldýrýlarýn tesadüf olmadýðýný belirten Akça, “Bizler, Marmara Üniversitesi’nin ýrkçý saldýrýlarla, copla, satýrlarla idari ve akademik personeline, öðrencilerine açtýðý soruþturmalarla deðil, bilimsel geliþmelerle kolektif bilgi üretimiyle yaratacaðý eþitlik ve demokrasi ortamýyla anýlmasýný istiyoruz” diye konuþtu. Daha sonra Özgürlükçü Hukukçular Derneði üyesi Hüseyin Boðatekin kýsa konuþmasýnda, “Türkiye’nin dört bir yanýnda birçok üniversitede devrimci, demokrat, yurtsever Kürt öðrenciler saldýrýlara maruz kalmýþtýr. Bizler onlarýn sa-

vunucularý olarak yanlarýnda olmaya devam edeceðiz. Faþizmin öðrencilere dokunmasýna izin vermeyeceðiz” dedi. HDP Ýstanbul Milletvekili Levent Tüzel, ülkücü faþist çetelerle üniversitelerdeki özgürlük arayýþý engellenmek istendiðini belirtti. Marmara Üniversitesi öðrencileri adýna Kürtçe ve Türkçe açýklama yapýldý. Türkçe metni okuyan Marmara Üniversitesi öðrencisi Tuðçe Bostancý, “Çeteci sivil, faþist uzantýlarý gençliðin üzerine doðru yönlendirerek üniversitelerin asýl sahipleri olan öðrencileri kendi temel gündemlerinden koparma, sistemli bir biçimde oluþturulan çatýþmalý ortam üzerinden üniversitenin içinde sokulan Ali Ýsmaillerin, Þerzan Kurtlarýn katili polisleri, koruyucu, kollayýcý bir pozisyonda topluma lanse etme istekleri artýk ortadadýr” diye konuþtu. Yavuz Selim Ulaþ isimli öðrencinin Göztepe Kampüsü’ne giderken uðradýðý satýrlý saldýrýyý hatýrlatan Bostancý, “Saldýrýyý gerçekleþtiren alçaklarýn eþgalleri, isimleri ve adresleri belli olmasýna raðmen neden gereken yapýlmýyor?” diye sordu. Ercan Acar’ýn gözaltýna alýndýktan sonra tutuklanmasýný da hatýrlatan Bostancý, “Ajanlýk dayatýlan ve polisin ajaný olmayý reddeden arkadaþýmýz, hukuk ayaklar altýna alýnýrcasýna tutuklanmýþtýr. Tutsak edilen yoldaþýmýz derhal serbest býrakýlmalý çetecilerden hesap sormalýdýr” ifadelerini kullandý. Öðrenciler, yapýlan açýklamanýn ardýndan Kadýköy Altý Yol’a doðru yürüyüþe geçti. Yürüyüþ sýrasýnda Ulaþ’ýn saldýrýya uðradýðý yerde, þiir okuyan öðrenciler, MHP Kadýköy ilçe binasý önünden geçerken de, “Ýþte burasý faþist yuvasý” sloganý atarak tepkilerini gösterdi. Yürüyüþün ardýndan atýlan sloganlar eþliðinde eyleme son verildi.

7

Üniversite ve liselerde süren devrimci mücadele, birleþik devrimimizin geliþimi açýsýndan son derece önemlidir. 31 Mayýs ayaklanmasýnda öðrenci gençliðin ve genel olarak gençliðin katýlýmýnýn yoðunluðu, gençliðin faaliyet yürüttüðü alanlara daha özel bir ilginin olmasý gerektiðini bir kez daha gösterdi. Öðrenci gençliðin her devrimci atýlýma verdiði destek, onun bu düzenden kurtulmak istediðini gösteriyor. Öðrenci gençliðin tüm devrimci duygularýna ve devrime verdiði dürüst, samimi desteðe raðmen, mücadelesinin önündeki engelleri tartýþmak, üzerine gitmek bizzat gençliðin tartýþmasý gereken konular arasýndadýr. Baþarý kazanmak istiyorsak bunu yapmalýyýz. Burada özellikle son dönemde yeniden gündeme gelen faþist saldýrýlar ve bizlerin faþizmin saldýrýlarýna karþý nasýl mücadele yürüteceðimiz konusunu ele almak istiyoruz. Bu konu özellikle incelenmelidir. Zira faþist öðrencilerin devrimci, demokrat, yurtsever öðrencilere dönük saldýrýlarýndan sonra gösterilen tepkiler ya cýlýz ya da etkisiz kalýyor. Üstelik gerçekleþtirilen eylemliklerde, öne sürülen politikalarýn gerçek anlamda, faþizmin iktidarý altýnda yaþam bulmasý ve yaþamýn gerçeklerini ifade etmesi de mümkün deðil. Sonuçta ortaya ciddi bir moral bozukluðu ve güçsüzlük çýkýyor. En son Marmara Üniversite’sinde yaþananlarda da bunu gördük. Akademisyenler “Öðrencime dokunma” diyerek, öðrenciler de “Satýr dýþarý bilim içeri” diyerek sorunun özünü kavramadýklarýný bir basýn açýklamasýyla duyurmuþ oldular. “Siyaset bir bilimdir” diyor Marks ve bu bilimin bizlere gösterdiði gerçekler ise baþka bir þeyi ifade ediyor. Sýnýflý toplumlarda, egemen sýnýftan baðýmsýz bir bilim, öðrenim olmayacaðý gibi; sýnýflý toplumlarda yaþamýn gerçek ilerleticisi, sýnýflar arasýnda süren savaþýmdýr. Ve bu savaþ büyüdükçe her yere yayýlýr. Üniversitelerdeki çatýþmalarýn esas nedeni de burjuvazinin iktidarýný yýkmaya çalýþan emekçilerle, kendi iktidarýný korumaya çalýþan burjuvazinin arasýndaki süren savaþýmdýr. Ýþte sorun bu kadar açýk. Problem bu gerçeði görüp görmemekte! Anti-Faþist Birliklerin Önemi! Biz devrimci öðrenciler olarak bu gerçeði uzun zamandýr görüyor, dile getiriyor ve hayata geçmesi için uðraþýyoruz. Daha da fazlasýný yapacaðýz! Faþizme karþý verilen mücadelede anti-faþist gençliði örgütleyecek ve mücadeleyi her alanda büyüteceðiz. Devrimci gençliðimiz üniversitelerden tutunda, fabrikalara, atölyelere, mahallelere kadar güçlü bir mücadele yürütmek istiyorsa, zafer kazanmak istiyorsa sürecin karþýmýza çýkardýðý görevleri en büyük çabayla gerçekleþtirmelidir. Nedir bu görevler? a) Öncelikle bir ayaklanma yaþadýðýmýzý ve bu ayaklanmanýn iktidarý ciddi olarak sarstýðýný, ayaklanma koþullarýnýn halen devam etmekte olduðunu unutmamak ve gençlik içerisinde en geniþ propaganda ve ajitasyonunu yapmak. Koþullarý bir kez böyle belirledikten sonra ise; takvim yeni bir ayaklanmayý gösterdiðinde ona hazýr olmak en birincil görevdir. b) Gerçekleþen hemen her eylemde gençlik bu düzeni istemediðini, bu düzenden bir gelecek ummadýðýný ifade ediyor. Ama bu ifadeyi, düzene olan öfkeyi gerçekliðe dönüþtürmek için bir alternatif olarak karþýlarýna çýkmak gerek. Anti-faþist gençlik örgütlenmesi ve yürüteceði mücadele bu açýdan da önemlidir. c) Bizler bu faþist düzenin yamalarýný dikmek istemiyoruz. Bu iþ reformistlerin ve oportünistlerin iþi. Biz faþizmi yýkmak ve emeðin iktidarýný kurmak istiyoruz. Bu yüzden rotamýz hep sokaklar ve burjuvazinin iktidarýný sarsacak, yýkacak bir mücadele hattý olacaktýr. Anti-faþist gençliðin de mücadele hattý bu olmalýdýr. d) Anti-faþist gençliðin bulunduðu her yerde faþizmin sivil- resmi güçlerine üstünlük saðlamasý; eylem ve hareket üstünlüðünü kurmasýyla mümkündür. Savunma deðil saldýrý, moral üstünlüðü bir an dahi elden býrakmamak için sürekli ve canlý bir çalýþma! e) Hemen her yerde süren mücadeleler mutlaka incelenmeli ve deneyimler yaygýnlaþtýrýlmalýdýr. ( Ýzmir’de Ege üniversite’sinde faþist öðrencilerin eyleminin daðýtýlmasý ve bu eyleme yapýlan hazýrlýklar gibi) f) Gençliði kazanacaðýz! Tüm kadrolarýmýz gençlik kitlelerinin içinde ve onlarla kurduklarý güçlü baðlarla devrimin pratik örgütlenmesi için göreve!

Suçun Kapsamý Geniþliyor! Ankara Üniversitesi öðrencileri bu senenin baþýndan itibaren baþlatýlan kampüskart uygulamasýna karþý eylemler düzenliyor ve bu uygulamaya karþý

koyuyorlardý. Kýsa süre önce ise kampüskart uygulamasýna itiraz ettikleri için 2 üniversite öðrencisi 9 ay uzaklaþtýrma cezasý aldý. Buna itirazýný rektörlüðe attýðý mail yoluyla dile getiren bir öðrenci hakkýnda ise soruþturma açýldý. Rektörlük öðrenciler üzerinde baský kurmak için her yolu denediðini bu örnekte de gösteriyor...

“Ekmeði Taþtan”

Baþlýðý okuyunca ünlü Fransýz romaný “Ekmeði Taþtan” kitabýný tanýtacaðýmýzý düþünebilirsiniz, ama deðil. Bir çocuk iþçinin, ki adý Emrullah, kendi hayatlarýna dair tespitidir. Hakkari’de okul sonrasýnda harçlýklarýný çýkarmak için, eski bir yatýlý bölge okulunun yýkýmýndan çýkan demirleri çýkarýp, kilosunu 35 kuruþa satan çocuk iþçilerin öyküsü yaþamýn gerçeklerini gözler önüne seriyor. Çocuklar daha iyi bir yaþam için, inþaatlarda sabahýn erken saatlerinde baþlayarak, ya da okul sonrasýnda çalýþmaktan çekinmiyor. Ýþte çocuk iþçi Emrullah’ýn söyledikleri günümüzün gerçeklerini yansýtýyor: “Okul çýkýþýnda buraya geliyoruz. Ýþ makineleri yýkým için çalýþýyor. Taþ düþebilir kafamýza, ama ne yapalým demir topluyoruz. Sabahtan beridir buradayýz, ekmeðimizi taþtan çýkarýyoruz.”


8

Emeğin Dünyası

MÜCADELE BİRLİĞİ

Yataðan Ýþçileri Deðil Ama Sesleri Ankara’daydı

Ankara’ya yürümek isteyen Tes-İş ve Maden-İş üyesi Yatağan işçilerinin yolu kesildi. Diğer illerden gelen enerji ve madaen işçileri Özelleştirme İdaresi önünde Yatağan işçilerinin sesi oldu. Aileleriyle birlikte sayýlarý bin 500’ü bulan Tes-iþ ve Maden-Ýþ Sendikasý’na üye enerji ve maden iþçileri, 23 Ocak Perþembe günü saat 16.30 sýralarýnda Yataðan Termik Santrali önünde toplandý. Ankara yürüyüþünü baþlatacak grubu, destek için gelen çeþitli sivil toplum kuruluþu üyeleri, siyasi parti temsilcileri ve vatandaþlarýn oluþturduðu 10 bin kiþi uðurladý. Polis ve jandarmanýn geniþ güvenlik önlemi altýnda iþçiler önce 3 kilometre mesafedeki ilçe merkezindeki Madenci Heykeli’ne yürüdü. Yol boyunca, “Ankara Yolumuz, Ölümüz Olsa Sonumuz”, “Kitler Vatandýr, Vatan Satýlmaz”, “Vataný Sataný Biz de Satarýz”, “Direne Direne Kazanacaðýz”, “Her Yer Direniþ, Her Yer Yataðan”, “Birlik, Mücadele, Zafer” sloganlarý attý. Madenci Heykeli’nde Tes-iþ Sendikasý Yataðan Þube Baþkaný Fatih Erçelik, kalabalýða seslenerek “Ýhalelere son teklif verme tarihi olan 10 Nisan’da da Ankara’da olacaðýz” dedi. 7 Ekim’de 200 kiþi ile yola çýktýklarýný söyleyen Erçelik, “þimdi 2 bin kiþi, bir dahaki sefere gerekirse 20 bin kiþi yürüyeceðiz. Sadece kendimiz için deðil, yarýnlarýmýz ve ülkemiz için buna izin vermeyeceðiz. Gemileri yaktýk, geri dönüþ yok, ne bedel ödenecekse ödemeye hazýrýz” dedi. Maden-iþ Sendikasý Baþkaný Süleyman Girgin ise özelleştirmenin iptal edilmesi gerekirken ertelendiğini bunun ise mücadelyi bilediğini belirterek Özelleş-

tirme İdarisi önüne gideceklerini açıkladı.Ardından iþçiler, desteðe gelenlerle 10 kilometre yürüdükten sonra otobüslere binerek, Ankara’ya hareket etti. 35 otobüs ile yola çýkan enerji ve maden iþçilerinin yolu Muðla-Aydýn Karayolu Kavaklýdere Kavþaðý’nda, polis ve jandarma barikatý ve TOMA’larla kesildi. Barikatýn gerisinde Orman Bölge Müdürlüðü’ne ait arazözlerinde hazýr bekletilmesi dikkati çekti. Yolun kesilmesi üzerine Tes-Ýþ ve Maden-Ýþ sendikasý yöneticileri ile polis arasýnda kýsa süreli arbede yaþandý. Polis, otobüslerde arama yapýlacaðý gerekçesiyle, iþçilerin yollarýna devam etmelerine izin vermedi. Bunun üzerine otobüslerden inen iþçiler, yolun karþý þeridini de trafiðe kapatýp, oturma eylemine baþladý. Akþam saatlerinde polisin otobüslere el koymasý üzerine iþçiler, Muðla merkezde bulunan Sýnýrsýzlýk Meydaný’na yürüdü. Emek örgütleri de sabah saatlerinde Sýnýrsýzlýk Meydaný’na ulaþan iþçilere destek için emek örgütleri çaðrýlar yayýnladýlar. Yataðan iþçileriyle dayanýþmak amacýyla gece diðer kentlerden yola çýkan iþçiler ise, hiçbir engelle karþýlaþmadan sabahýn erken saatlerinde Ankara’ya ulaþtýlar. Ülkenin birçok kentinden gece yola çýkarak sabahýn erken saatlerinde Ankara’ya ulaþan enerji ve maden iþçi-

Çıplak Ayakla Karayollarında... Mardin’de Karayollarý Ýl Müdürlüðü’nde çalýþan taþeron iþçiler kadroya alýnmadýklarý gerekçesi ile hükümeti ayakkabý kutusu ve çýplak ayakla yürüyerek protesto etti. Yol-Ýþ Sendikasý’na baðlý yaklaþýk 100 iþçi 20 Ocak günü Karayollarý Müdürlüðü bahçesinde düzenledikleri basýn açýklamasýnda taþeron iþçilerin kadroya alýnmamalarýný tepki gösterdi. Basýn açýklamasý öncesi iþçiler topluca ayakkabýlarýný çýkararak çýplak ayakla protestoya katýldý. Bazý iþçiler de protestoya ayakkabý kutularý ve çeþitli pankartlarla katýldý.

Ýþçiler adýna açýklama yapan Fýrat Arasan, Çalýþma hayatý ile ilgili çözüm bekleyen birçok sorun bulunduðunu belirterek, Bu sorunlarýn baþýnda da gide-

rek yaygýnlaþan taþeron iþçiliði bulunduðunu söyledi. Türkiye’de bir milyon kamu sektöründe olmak üzere 2,5 milyon fazla taþeron iþçi bulunduðuna ifade eden Arasan, “Sendikamýzýn örgütlü bulunduðu karayollarý Genel Müdürlüðünde çalýþan taþeron iþçi sayýsý, kadrolu iþçi sayýsýný geçerek 10 binin üstüne çýkmýþtýr. Yargý kararlarý çok açýk ortada iken iki seneye aþkýn süredir. Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakanlýðý tarafýndan ötelenmekte ve uygulanmamaktadýr. Bugün Türkiye’de bütün illerde sendikamýza üye taþeron iþçileri seslerini duyurmak amacý ile topluca viziteye çýkma eylemi gerçekleþtirmektedir.” dedi Daha sonra ayakkabýlarýný çýkaran iþçiler çýplak ayakla yürüyerek hükümeti protesto etti.

leri, saat 10.00’da Sýhhiye Toros Sokakta emek ve demokrasi güçleriyle buluþarak Kurtuluþ’ta bulunan Özelleþtirme Ýdaresi Baþkanlýðý (ÖÝB) binasýna yürüdüler. Yürüyüþ boyunca en çok dikkati çeken, yýllar önce yaptýklarý Ankara yürüyüþleri ile tarih yazan Zonguldak Maden iþçileri oldu. Yürüyüþün engellenmesini protesto eden emek ve demokrasi güçleri, yürüyüþ süresince AKP hükümetine dönük tepkilerini sloganlar haykýrarak yansýttýlar. Toros Sokak’tan ÖÝB’na yürüyen iþçiler ellerinde özelleþtirmeyi ve hükümetin iþçi düþmaný politikalarýný eleþtiren dövizler taþýdýlar. Ýþçileri ÖÝB önünde, Kýzýlay’a gidiþ yönünü kapatan TOMA ve çevik kuvvet polisleri karþýladý. ÖÝB önünde önce Þimþek’in gýyabýnda temsili cenaze namazý kýlýndý. Onu takiben Türk Ýþ Genel Baþkaný Ergün Atalay kýsa bir konuþma yaptý. 6 aydýr iþçilerin Yataðan’da direniþte olduðunu hatýrlatan Atalay, “Bu sorunu halletmek zorundayýz. Yataðan’ýn özelleþtirilmesini bu hükümete yaptýrmayýz, yaptýrmayacaðýz. 30 Mart’ta yapýlacak yerel seçimlerde bunu bizim önümüze getirenlerden hesap soracaðýz” diye konuþtu. Atalay’dan sonra konuþan TES Ýþ Genel Baþkan Yardýmcýsý Hasan Tahsin Zengin, özelleþtirmelerin iptal edilmesini istedi ve Yataðan iþçilerinin Ankara’ya yürüyüþlerinin engellenmesini kýnadý. Son olarak Türkiye Maden Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný Nurettin Akçul, sendikasýyla TES Ýþ adýna hazýrlanan ortak açýklamayý okudu. Yataðan iþçileri Ankara’ya ulaþamasa da sesleri, iþçiler tarafýndan Özelleþtirme Ýdaresi önüne taþýnmýþ oldu.

29 Ocak - 12 Şubat 2014

Kadro Hakkýmýz Tanýnsýn! Hakkari Gever ilçesi karayollarýnda çalýþan taþeron iþçiler kadroya alýnmalarýna iliþkin açýlan davayý kazandýklarýný hatýrlatarak taleplerinin bir an önce uygulanmasý için 20 Ocak günü eylem yaptý. Colemêrg’in (Hakkari) Gever (Yüksekova) Ýlçesinde YolÝþ Sendikasý ve Karayollarýnda taþeron olarak iþçiler Karayollarý 117. Þube Þefliði önünde gerçekleþtirdikleri basýn açýklamasý ile kadroya alýnmalarý taleplerinin karþýlanmasý için daha önce açtýklarý davayý kazandýklarýný hatýrlatarak kadroya geçirilmediklerini alýnan kararýn uygulanmasýný istediler. Yargýtay’ýn taþeron olarak çalýþan iþçilerin karayollarýna baðlý iþçiler olduðu yönündeki kararýný hatýrlatan Yol Ýþ Sendikasýndan Servet Erin kararýn uygulanmadýðýný dile getirdi. Taþeron þekilde çalýþan iþçilerin alýnmayan tedbirlerden, çalýþma koþullarýndan ve maliyet hesaplarýndan kaynaklý iþ kazalarýnda öldüklerini, iþçi ailelerinin tedirgin olduðunu söyleyerek taþeron iþçilerin taleplerinin karþýlanmasýný istedi. Mücadele Birliði/ Hakkari

“Gözünü Emekçilere mi Diktin?” “Slogan atmasını bile bilmiyoruz, ama öğreniyoruz...”

“Migros’tan Alma Ýþimi Yakma!”

24 Aralýk’ta DGD-Sen üyesi olduklarý gerekçesiyle iþlerine son verilen 33 Migros iþçisi 12 Ocak günü saat 15.00’te Ataþehir Migros Genel Müdürlüðü ve maðazasý önünde eylem yaparak iþten atmalarý protesto etti. Migros Genel Müdürlüðü’nün de bulunduðu Ataþehir Migros önünde “Yaþasýn Migros Direniþimiz, Ýþimizi Geri Alacaðýz Taþeron Düzenini Yýkacaðýz” yazýlý pankart açan Migros iþçileri, “Migros’tan Alma Ýþimi Yakma”, “Sendika Hakkýmýz Engellenemez” sloganlarý atarak iþten atýlmalarýný protesto etti. Depo, Antrepo Gemi Yapýmý ve Deniz Taþýmacýlýðý Sendikasý (DGDSen) Baþkaný Murat Bostancý yaptýðý konuþmada, “24 Aralýk’ta Migros bünyesinde faaliyet gösteren Ceva Lojistik firmasýndan 18, MBM Taþýmacýlýk’tan ise 15 arkadaþýmýz sendikalý olduklarý için, anayasal haklarýný kullandýklarý için iþten atýlmýþtýr. Direniþimiz, Migros, Ceva ve MBM þirketleri yapýlan haksýzlýðýn bedelini ödeyene ve sendikamýzý tanýyana kadar devam edecektir. Bütün duyarlý halkýmýzdan bu tür yasa dýþý eylemlere giriþen patronlarýn þirketlerini protestoya ve kendilerinden hizmet veya ürün satýn almamaya davet ediyoruz” dedi. Güvenlik görevlileri müdahale etmeye ve iþçilerin iþyerine giriþlerini önlemeye çalýþtý. Güvenlik görevlileri ile iþçiler arasýnda kýsa bir arbede de yaþandý. Fakat iþçiler kararlý duruþlarýyla Migros önünde ayrýlmayarak eylemlerine devam ettiler.

Iþýkkent Kamyoncular sitesindeki kamyoncular, mazot zamlarýný ve üzerlerindeki vergi yüküne karþýlýk 15 Ocak günü yol kapatma eylemi yaptýlar. Iþýkkent’te günün erken saatlerinde bir araya gelen 150-200 civarýndaki kamyoncu “Mazot Zammý Geri Çekilsin, Hýrsýz AKP Gözünü Emekçilere Mi Diktin?” þiarlarýyla bir araya gelip yol üzerine çektikleri kamyon ve týrlarla yol kapatma eylemi yaptýlar. Oldukça öfkeli olan kamyoncular “Hýrsýzlar bizi kandýrýp bizden oy istiyorlar, sonra da sýrtlarýný bize dönüp bildiklerini yapýyorlar” diye haykýrarak sloganlar attýlar. Son zamanlarda yakýt fiyatlarýna yapýlan zamlarý ve yük taþýrken ödedikleri vergiler yüzünden para kazanamadýklarýný, açlýk çektiklerini haykýrdýlar. “Slogan atmasýný bile bilmiyoruz abi ama öðreniyoruz” diye söyleyerek eylemin örgütsüz ve kendiliðinden olduðunu belirttiler. Yanýbaþlarýndaki ayakkabýcýlar sitesindeki iþçilerin de destek amacýyla yanlarýna gel-

mesiyle sorunlarýný iþçilere de anlattýlar. Olay yerine ulaþan çevik kuvvet ve Tomalar, eylemi bitirmeleri için müdahale etmesiyle gerilen kamyoncular; “gidin hýrsýzlara karýþýn bize niye müdahale ediyorsunuz” diyerek polisi protesto ettiler. Ýçlerindeki genç þoförler “daha bitmedi” haykýrýþlarý arasýnda eylemi sonlandýrdýlar. Eylem boyunca kamyoncular “Susma Sustukça Sýra Size Gelecek”, “AKP Gidecek Vatan Özgürleþecek”, “Ýþçiyiz Kamyoncuyuz AKP’nin Kölesi Deðiliz” sloganlarýný haykýrdýlar. Biz, Kamyoncular Sitesine ulaþtýðýmýzda eylemin bitirildiðini öðrendik ve hemen etrafýmýz güvenlik ve faþistler tarafýndan çevrildi. Siteden dýþarý çýkarken sivil polislere bizi gösterip, “amirim gazetecilermiþ bir isterseniz üstlerini arayýn” diyerek ihbarda bulundular. Sivil polislerle kýsa süren küçük bir gerginliðin ardýndan oradan ayrýldýk. Mücadele Birliði/Ýzmir

“Artık Sokaklardayız!” Karayolu iþçileri 20 Ocak günü Küçükyalý Karayollarý 1. Bölge’de çalýþma yerlerinde saat 12.00’de iþ býrakarak eylem yaptýlar. Tümtis, Deri Ýþ, Yapý Yol Sen, Belediye Ýþ, Demir Yol Ýþ sendikalarýnýn destek verdiði eylem, saat 12.30’da iþçilerin yürüþüyle baþladý. Ýþçiler iþyerinden sloganlar ve pankartlar ile E -5 Karayoluna kadar yürüdüler. Burada ilk önce Türk Ýþ Ýstanbul Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak konuþma yaptý ve yargýnýn verdiði kararlarýn uygulanmasýný söyledikten sonra basýn açýklamasýný Yol Ýþ Kadýköy Þube Baþkaný Erdem Arcan yaptý. Basýn açýklamasýnda Yargýtay’ýn, Karayolu taþeron iþçisi adý altýnda çalýþtýrýlan iþçilerin, iþe baþladýklarý tarihten itibaren Karayollarý Genel Müdürlüðü iþçisi olduðuna karar verdiðini ama Karayollarý Genel Müdürlüðü’nün bu kararý yerine getirmediði söylendi. “Bu kararlar uygulanmadýðý taktirde biz de artýk alanlara ve sokaklara çýkacaðýmýzý burdan her kesime bildiriyoruz. Bundan sonra Karayolu iþçilerinini sokakta göreceksiniz” diyerek Yargý kararlarýný balonlarla havaya uçurdular. Ýþçiler bu basýn açýklamasýndan sonra tekrar iþyerlerine sloganlarla ve pankartlarýyla geri dönerek iþyerinin önünde eylemi bitirdiler.


29 Ocak - 12 Şubat 2014

“İmzalamıyoruz!” Ýstanbul Üniversitesi Çapa Týp Fakültesi Hastanesi’nde taþeron olarak çalýþan Dev-Saðlýk-Ýþ Sendikasý üyesi emekçiler geriye dönük haklarýndan vazgeçmelerini dayatan sözleþmeleri imzalamaya zorlanmalarýný protesto etti. Ýstanbul Üniversitesi Çapa Týp Fakültesi Hastanesi’nde taþeron iþçileri için hak gasplarýndan biri bitmeden bir diðeri baþlýyor. Çapa Týp Fakültesi Hastanesi’nde çalýþan taþeron iþçiler her yeni ihalede taþeron þirketlerin, hastane ve üniversite yönetiminin bir baþka hak gaspý ve dayatmasýyla karþý karþýya kalýyor. Çapa Týp Fakültesi Hastanesi’nde çalýþan Dev-Saðlýk Ýþ Sendikasý üyesi iþçiler 17 Ocak günü Monoblok önünde yaptýklarý bir basýn açýklamasýyla ihaleyi alan taþeron firmalarla hastane ve üniversite yönetiminin kazanýlmýþ haklarýndan vazgeçtiklerine iliþkin sözleþmelere imza atmalarý yönündeki dayatmalarýný protesto etti. “Yasadýþý Sözleþmeleri Ýmzalamýyoruz – Dev Saðlýk Ýþ” yazýlý pankart açan saðlýk emekçileri “Direne Direne Kazanacaðýz”, “Diren Paþa, Çapa Seninle”, “Susma Sustukça Sýra Sana Gelecek”, “Saðlýkta Taþeron Ölüm Demektir” sloganlarý attý. Dev Saðlýk Ýþ Sendikasý Genel Sekreteri Gürsel Kaya Üniversite ve Hastane yönetiminin açtýðý ihaleleri hangi þirketlerin kazandýðýný bilmediklerini, muvazalý ihalelerle, üç-beþ sandalye ile iki masa atýp þirket kuranlara ihalelerin verildiðini ve saðlýk emekçilerinin haklarýnýn gasp edildiðini belirtti.

Çay-Simit Bordrolarını Yaktılar! Büro Emekçileri Sendikasý üyeleri, Ýstanbul’da Ümraniye Sosyal Güvenlik Kurumu önünde 2014 yýlý için iþçi ve emekçilere dayatılan açlýk sýnýrýnýn altýnda kalan maaþlarý protesto etti. Büro Emekçileri Sendikasý Ýstanbul 3 No’lu Þube üyesi SGK çalýþanlarý “Ýnsanca Yaþanacak Ücret Ýstiyoruz” yazýlý pankart açarak hükümetin emekçileri mahkûm ettiði açlýk sýnýrýndaki maaþlarý protesto ederek maaþ bordrolarýný yaktý. BES Ýstanbul 3 No’lu Þube Yönetimi’nden Aziz Özkan yaptýðý basýn açýklamasýnda ülkenin kaynaklarýný, rantiyeye, savaþa peþkeþ çekenlerin iþ emekçilere gelince kaynaklarýn kýsýtlý olmasý vb. gerekçeleri piþkin bir þekilde çýkýp kamuoyuna anlattýklarýný belirterek, Baþbakan’ýn 4 kiþilik bir ailenin yalnýzca çay ve simit tüketerek yaþamasý üzerinden asgari ücreti açýklamaya kalkmasýnýn vahim olduðunu söyledi. “Refah ölçütü olarak çay ve simit hesabý yapmak bu ülkenin emekçilerinin onurunu ayaklar altýna almaktýr” diyen Özkan, hükümetin bütün politikalarýyla kamu emekçilerini yoksulluða mahkum ettiðini, bunun yaný sýra büro emekçilerinin ek ödeme, ikramiye, fazla çalýþma ücretleri gibi önemli kazanýlmýþ haklarýný da kararnamelerle gasp ettiðini belirtti. Özkan, tüm kamu emekçilerinin yoksulluk sýnýrý olan 3.741 TL taban aylýk olarak tüm kamu çalýþanlarýna verilmesi gerektiðini, emekçilerin ikramiyelerinin ödenmesi gerektiðini, kamuda istihdam edilen 4/B, 4/C, 50/D, taþeron, kapsam içi, kapsam dýþý vb. farklý statülerdeki kamu emekçilerinin 4/A kadrosuna alýnarak iþ güvenceli olarak çalýþtýrýlmasý gerektiðini ve taþeron ve sözleþmeli çalýþmanýn yasaklanmasý gerektiðini belirtti. Büro emekçileri, toplanan vergilerin ranta, savaþa deðil halkýn yararýna ve kamu hizmetinde kullanýlmasý gerektiðini ve insanca bir yaþam ve çalýþma þartlarý için mücadeleyi sürdüreceklerini belirterek sloganlarla eylemi sonlandýrdý.

Saðlýk Emekçileri: “Ar týk Yeter!”

“Ýþyerimiz büyüyüp hizmet verdiðimiz hasta sayýsý artarken biz hizmet veren saðlýk emekçilerinin sayýsý deðiþmedi.”

Gaziosmanpaþa Taksim Eðitim Ve Araþtýrma Hastanesi önünde Saðlýk Emekçileri Hizmet Sendikasý ve Dev Saðlýk Ýþ sendikalarý yeni kurulan hastanenin sorunlarýna ve iþçilerin çalýþma koþullarýna dikkat çektiler.

Emeğin Dünyası Taþeron saðlýk iþçilerinin daha önce verdikleri mücadele ve açýlan davalarla tespit edilmiþ haklarýnýn gasp edilmeye çalýþýldýðýný ifade eden Kaya, 5 yýl-10 yýl çalýþmýþ saðlýk emekçilerinin parça parça haklarýnýn gasp edildiðini, senelik izinlerini kullanamaz hale geldiklerini belirtti. İhaleleri alanlarýn kimler olduklarýnýn üniversite ve hastane yönetimi tarafýndan iþçinin haklarýný veriyor mu diye sorgulanmasý gerektiðini söyleyen Kaya, hastane ve üniversite yönetimine baþta mahkeme kararlarýnýn uygulanmasý gerektiðini hatýrlattý. Basýn açýklamasýný ise saðlýk emekçisi Resmiye Örs yaptý. Cerrahpaþa Týp Fakültesi Hastanesi’ndeki saðlýk emekçilerinin eylemini selamladýklarýný ve daima dayanýþma içinde olacaklarýný belirten Örs, 2012 yýlý harcamalarý için Hastane yönetiminin Sayýþtay denetimini gerekçe göstererek saðlýk emekçilerinden alacaklý çýktýðýný, geçen yýlki izinleri sýrasýnda ödenen yol ve yemek paralarýnýn geri ödenmesini istediðini aktardý. 2010 yýlýndan bu yana yol parasý ve yemek parasý kesintilerinin devam ettiðini belirten Örs, ücretlerinin yasaya aykýrý olmasýna raðmen düþürülmekte olduðunu belirtti. Ýþçileri yok saymak, haklarýný kar düzenine teslim etmek, emeklerini pul etmek, mobbingle ve yasadýþý sözleþmelerle saðlýk emekçilerini kölece çalýþmaya ve geleceksizliðe mahkum etmek isteyenlere karþý mücadeleyi sürdüreceklerini belirtti. Saðlýk emekçileri Cerrahpaþa’daki arkadaþlarýný selamlayarak “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” sloganýyla eylemi sonlandýrdý.

Karayolu Ýþçileri Sokakta

Yol-Ýþ üyesi iþçiler haklarý ve gelecekleri için Marmara bölgesinde sokaklara çýktý. Ýstanbul, Kocaeli ve Adapazarý olmak üzere yapýlan basýn açýklamalarýyla seslerini duyurmaya baþlamýþ oldular.

Kaðýt üzerinde taþeron iþçisi olarak gözüken fakat mahkeme kararýyla Karayollarý Genel Müdürlüðü iþçisi kabul edilen iþçiler, Türkiye genelinde mahkeme kararlarýnýn uygulanmasýný istiyor. Yol-Ýþ 1 Nolu þube üyeleri bunlarý paylaþmak ve kamuoyuna duyurmak için eylemler yaptýlar. Güvencesiz çalýþmaya, iþten atýlmalara, esnek çalýþmaya, hak gasplarýna, sendikasýzlaþtýrmaya karþý alanlara çýktýlar. Eylemlerin ilk ayaðý Ýstanbul’da baþladý Küçükyalý Karayollarý Bölge Müdürlüðündeki eylem tam anlamýyla öfke patlamasýnýn baþlangýcýydý. Ýþçilerin öfkeleri artýk gözlerinden okunuyor, basýn açýklamasýný sýk sýk sloganlarla kesiyorlardý. Basýn açýklamasý bu yüzden süresinden uzun sürdü. Ýkinci ayak Kocaeli idi. Eylem çok coþkuluydu. Ýþçi ve emekçiler karayolu iþçisi etrafýnda kenetlenmiþti. Adapazarý’ndaki eylem polis engeliyle karþýlaþtý. Polis eylemcileri yürütmeme, izin verilmeyen alanda açýklama yaptýrmama için uðraþtý. Ama iþçilerin tutarlý ve istekli duruþlarýndan dolayý geri adým atmak zorunda kaldý. Ýþçiler hem yolu kapatýp yürüyüþ yaptý, hem de açýklamalarýný yaptý. Yol – Ýþ Sendikasý 1 Nolu Þubenin baþlattýðý bu eylemler þu anda Tekirdað, Kýrklareli ve Edirne’de yapýlýyor. Ýþçilerin artýk ne yargýya ne de yönetenlere inancý kalmýþ; bu da öfkeye dönmeye baþlamýþ durumda.

21 Ocak günü öðle saatlerinde GOP Taksim Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi önünde öðle saatlerinde bir araya gelen saðlýk çalýþanlarý “Artýk Yeter Çalýþma Koþullarýmýz Düzeltilsin Taleplerimiz Kabul Edilsin, Dev Saðlýk Ýþ” ve “Ýnsanca Çalýþma Koþullarý Ýstiyoruz, SES” yazýlý pankart açýldý. Eylemde sýk sýk “Ücretsiz Saðlýk Ücretsiz Eðitim”, “Taþeron Ýþçisi Köle Deðildir”, “Saðlýk Haktýr Satýlmaz” sloganlarý atýldý. Dev Saðlýk Ýþ Genel Sekreteri Gürsel Kaya ilk konuþmayý gerçekleþtirdi. Taþeron çalýþma sisteminin hastanelerde saðlýk çalýþanlarý için hem de hastalar için tehlikeli olduðunu vurguladý. Ardýndan Dev Saðlýk Ýþ iþyeri temsilcisi Nuray Gökçe; Taksim Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi taþýnmadan önceki çalýþan personeli ile devam ettiðini belirterek “Ýþyerimiz büyüyüp hizmet verdiðimiz hasta sayýsý artarken biz hizmet veren saðlýk emekçilerinin sayýsý deðiþmedi” dedi. Gökçe; Hastane yönetiminin yeterli sayýda iþçi almasý gerektiðini belirterek çalýþanlarýn çalýþma koþularýnýn düzeltilmesi gerektiðini altýný çizdi. Gökçe; 2009’da asgari ücretin %40 fazlasýný aldýklarýný bu durumun yeni taþýnan hastaneyle birlikte maaþlarýn düþürüldüðünü bu durumun kabul edilemeyeceðini söyledi. Ardýndan Saðlýk Emekçileri Hizmet Sendikasý iþyeri temsilcisi Ferdane Çakýr konuþma gerçekleþtirdi. Çakýr; “saðlýkta dönüþüm programýnýn son meyvelerinden biri olan kamu hastaneleri birliði ile artýk saðlýk sistemi tamamen bir yap-boz mantýkla paraya endekslendi, yani ne kadar hasta o kadar puan ve o kadar para olurken biz saðlýk çalýþanlarý maalesef bu kirli mantýðýn uygulayýcýlarý konumuna geldik” diye konuþtu. Eylem sloganlarla son buldu.

MÜCADELE BİRLİĞİ

9

en v ü G r AYAKLANMADAN ü zg DEMOKRATÝK DEVRÝME Ö Emperyalizmin içinde bulunduðu süreç dünya ölçeðinde olduðu kadar tek tek ülkelerde de sistemin kendi yapýsýndan kaynaklanan çeliþki ve çatýþmalarý olgunlaþtýrdý. Bu, Türkiye tekelci kapitalizminin ve ilhakçý faþist devletin kendi yapýsýndan kaynaklanan çeliþki ve çatýþmalarla birlikte Haziran Halk Ayaklanmasý’ný ve sonrasýnda yaþanan ayaklanma dalgalarýný hazýrladý. “Artýk Hiçbir Þey Eskisi Gibi Olmayacak” Haziran Ayaklanmasý’ndan sonra çok yaygýn olarak dile getirilen bir söz var: “Artýk hiçbir þey eskisi gibi olmayacak.” Pek çok çevrenin aðzýnda neredeyse bir kliþe halini alan bu söz aslýnda toplumsal yapýda ve politik hayatta yaþanan deðiþimi ifade ediyor. Toplumdaki sýnýflarýn karþýlýklý konumlanýþý, devletin ve politik iktidarýn karakteri doðru olarak kavranmaksýzýn toplumsal yaþamýn herhangi bir alanýnda tek bir adým dahi ilerlemek mümkün deðildir. Zira toplumdaki her sýnýfýn bakýþ açýsý ve yönelimi bu deðiþikliklerin kavranmasýyla birebir iliþkilidir. Bu, proletaryanýn tarihsel görevini yerine getirebilmesi için zorunlu olduðu kadar, ülkelerimizin yakýn geleceðinde etkili olacak olaylarýn, eylemlerin yönünü görebilme ve bu eylemlerin uzun iç savaþa etkisi, çok canlý biçimde sürmekte olan devrimin görevlerinin anlaþýlmasý için de elzemdir. Ayaklanma yeni bir durum yarattý. Toplumdaki ezilen ve sömürülen alt sýnýflar deðiþim istemini somut olarak eylemleriyle ortaya koydu. Ancak bu yeni durum, eski toplumun, burjuva toplumun temel yapýsýný henüz deðiþtiremediði gibi sýnýflarýn karþýlýklý iliþkisini de ortadan kaldýrmadý. Bu nedenle, proletaryanýn devrimci sýnýf partisi, bu yeni durumu hesaba katmalý, bunun getirdiði bütün olanaklardan yararlanmayý bilmeli. Burjuva toplumun temel yapýsý deðiþmediði için de temel olaný sadece teorik pragmatik olarak deðil, pratik faaliyetinde de öne çýkarmalýdýr. Devrim güçlerinin önümüzdeki dönem açýsýndan görevi, Demokratik Halk Devrimini gerçekleþtirerek burjuva topluma son vermek; Demokratik Halk Ýktidarýný kurmak ve oradan da sosyalizme yürümektir. Buradan hareketle, ayaklanmanýn yeni dalgasýna hazýrlanmak, bu temel görev unutulmadan asla geri plana atýlmadan, propaganda, ajitasyon ve örgütlenmeye yoðunlaþmak olarak anlaþýlmalýdýr. Bugün siyasal reformizmin olsun UKH’nin olsun ýsrarla gündemde tutmaya çalýþtýðý “anayasal çözüm” ya da yerel yönetimleri kazanmak ve böylelikle “kentimizi ve kendimizi yönetmek” diye ifade ettikleri anlayýþ, özünde, halklarýn yakýcý sorunlarýnýn bu sistem altýnda ve burjuva parlamento yoluyla karþýlanabileceði tezine-inancýna dayanýyor. Bu tez, proletaryanýn sýnýf bakýþ açýsý yerine, burjuva deðilse bile küçük burjuva bakýþ açýsýnýn, proleter ideoloji yerine küçük burjuva ideolojinin ikame edilmesidir. Proletaryanýn Hedefi Demokratik Halk Devrimi Ýster parlamento içinde olsun, ister dýþýnda, býrakýn gericilik öfkeyle, kinle histerik çýðlýklar atsýn; TV ekranlarýndan, miting meydanlarýndan aðzýndan köpükler saçarak baðýrýp çaðýrsýn Hitler bozuntularý. Býrakýn burjuvalar, temellerinden sarsýlan kapitalist sistemin dengesini yeniden saðlayabilmenin yollarýný bulmaya çalýþsýn. Onlarýn her çabasý, her giriþimi, devrimin saflarýna yeni yeni insanlarýn katýlmasýndan baþka hiçbir sonuç vermiyor. Býrakýn onlar kudursun. Emekçi yýðýnlarýn, ezilen ulus ve ulusal topluluklarýn, proletaryanýn devrimci bakýþ açýsýna sahip olan Leninist Parti, geniþ kitlelerin içinde propaganda, ajitasyon ve örgütlenme faaliyetinin temeline Demokratik Halk Devrimi ve Demokratik Halk Ýktidarýný yerleþtiren bu parti, ne pahasýna olursa olsun proletaryayý zafere taþýyacaktýr. Bunu baþarabilmek için yapýlmasý gereken çok iþ var. Ýlk yapýlmasý gereken ise daha geniþ ve daha hýzlý bir iliþki aðý yaratmak, parti örgütlerini çoðaltmaktýr. Ýlk etapta, bütün forumlarda, mahalle meclislerinde olmasa bile, büyük sanayi kentlerindeki belli baþlý forumlarda Leninist tezlerin açýkça ortaya konup tartýþýlmasýný saðlamak üzere derhal harekete geçmek gerekiyor. Olanaklarý zorlayarak olabildiðince geniþ biçimde bu forumlara, mahalle meclislerinin toplantýlarýna katýlmak, kalýcý iliþkiler kurmak özel bir öneme sahiptir. Tüm legal ve yarý legal örgütlerden yararlanarak kitlelerle sýký baðlar kurulmalý; sözlü yazýlý, görsel ve dijital olanaklar sonuna kadar kullanýlarak emekçi yýðýnlarýn, ezilenlerin hayati taleplerinin ve sorunlarýnýn gerçek çözümünün ancak Demokratik Halk Devrimini gerçekleþtirmeleri ve kendi iktidarlarý olan Demokratik Halk Ýktidarýný kurmalarýyla mümkün olduðu açýkça anlatýlmalý, kavratýlmalýdýr. Haziran’dan baþlayarak kitleler içinde giderek yaygýnlaþan bir slogan var: “Ýktidar Halka.” Haziran baþýnda sadece Leninistler tarafýndan atýlan bu slogan, þimdi daha geniþ kesimler içinde, pek çok kentte ve pek çok çevre tarafýndan atýlmaya baþlandý. Geniþ yýðýnlarda iktidar bilinci giderek güçleniyor. Bu önemli, ama yetmez. Þimdi nasýl bir iktidar, hangi sýnýf ya da sýnýflarýn iktidarý sorununu kitleler nezdinde bilince çýkarmanýn adýmlarý atýlmalý. Bu da yetmez. Amacý isteyen, araçlarý da istemeli. Yani bu iktidarýn hangi yollardan ve hangi araçlarla kurulacaðý da açýkça ortaya konulmalýdýr. Sonuçta birkaç cümleyle söylersek, halklarýn yaþamsal sorunlarý ancak iç savaþýn kazanýlmasýyla; burjuva sýnýfýn ekonomik ve politik iktidarýna zora dayalý devrim yoluyla son vererek; ezilen ulus ve ulusal topluluklarýn, diðer ezilen emekçi kitlelerin proletaryanýn hegemonyasý altýnda Demokratik Halk Devrimini gerçekleþtirip kendi iktidarlarý olan Demokratik Halk Ýktidarýný kurmalarýyla gerçek anlamda çözüme kavuþturacaktýr.


10

Keskin Dönemeç

MÜCADELE BİRLİĞİ

YAZI DİZİSİ -1Umut Çakır Emekçilerin ayaklanmaya, aralýk sonundan itibaren “Ýktidar Halka” sloganlarýyla katýlmasý, ayný içerikli pankartlarýn ardýnda yürümesi, devrimi son derece keskin bir dönemece sokmuþtur. Ýktidar hedefini bizzat halk forumlarýnýn yükseltmesi bundan sonraki her kavgayý sertleþtirecek, amacý isteyenlerin aracý da isteyecekleri o kritik aþamaya devrimi taþýyacaktýr. Zor araçlarýnýn devreye girdiði çarpýþmalar dizisi önümüzde duruyor. Kýrk yýlý aþan devrim tarihinin, pek çoklarýna mucize gibi görünen iktidar hedefli sýçramasý, Haziran’da baþlayan ayaklanmanýn sonuç alýnýncaya dek bir süreçler dizisi halinde yükseleceðini kanýtlýyor. Devrimi keskin bir dönemece sokan iktidar hedefli eylem sýçramasýnýn ilk elde hayýrlý sonucunu yazalým: Sökük yamayýcýlarýn, haklar ve mevziler peþinde koþanlarýn devri artýk kapandý; reformistler ve onlarýn orta yolcu omuzdaþý oportünistlerin siyasi ömrü tamamlandý. Leninistlerin her zaman söyleye geldikleri “En baþa iktidar hedefi konulmalý” anlayýþýný daha düne kadar sýradan bir yaþam süren kitleler kavradýlar. Ve þimdi oportünizmin cenazesini sokaklarda yine bu kitleler kaldýrýyorlar.

H

aziran ayaklanmasý süresince proletaryayý kendi sýnýf örgütleri içinde deðil, mahalli düzeyde halk kitlesi içinde görmüþtük. Bu durum onlarý, ayaklanma boyunca etkin olmaktan alýkoydu. En önemli neden kuþkusuz, proletaryanýn devrimci sýnýf partisinin, sýnýfýn azýnlýðýna ulaþabilmiþ olmasýdýr. Baþka nedenler de var. Ýsminde devrimci lafý geçen sendikalar bile bu topraklarda ekonomik mücadelenin ötesine geçmekte hep tereddüt ettiler. Proletaryanýn bir sýnýf olarak politik reflekslerini körelttiler. Buna raðmen iþçiler Haziran boyunca akþam olup iþten çýkýnca soluðu eylem alanlarýnda aldýlar. Devrimci kitleler ulaþtýklarý siyasi olgunluk seviyesini olaylar karþýsýnda sergiledikleri ilk refleksler ile ortaya dökerler, onlarýn politik geliþimleri ancak sýçramalar biçiminde kendini gösterir. Ve aksine, sýçramalarýn hemen öncesinde her þey bulutsuz bir gökyüzü gibi duru, donuk görünür. Ýþte bu yüzden kitleler iktidar sloganlarýyla sokaklarý zaptetmeye hazýrlanýrken, oportünizm halen daha adaletle, gaz yasaklarýyla uðraþýyordu. Fara tutulmuþ tavþan gibi kalakaldýlar. Viraj keskinleþince savrulmalar kaçýnýlmazdýr. En saðdan en sola savrulanlarý gördüðümüz gibi soldan saða dümen kýranlarý da göreceðiz. Pek çok siyasi çevre daha düne kadar otobüs zamlarýndan baþka bir þeyle uðraþamayanlar bile, bugün “Ýktidar Halka” pankartlarý açmak zorunda kalýyorlarsa bu durum ancak küçük burjuvaziye özgü olaðanüstü savrulma kapasitesiyle açýklanabilir.

D

evrimi keskin bir dönemece sokan iktidar hedefli eylem sýçramasýnýn ilk elde hayýrlý sonucunu yazalým: Sökük yamayýcýlarýn, haklar ve mevziler peþinde koþanlarýn devri artýk kapandý; reformistler ve onlarýn orta yolcu omuzdaþý oportünistlerin siyasi ömrü tamamlandý. Leninistlerin her zaman söyleye geldikleri “En baþa iktidar hedefi konulmalý” anlayýþýný daha düne kadar sýradan bir yaþam süren kitleler kavradýlar. Ve þimdi oportünizmin cenazesini sokaklarda yine bu kitleler kaldýrýyorlar.

Böylece devrim durumunun üçüncü bileþeni olgunlaþýyor. Sonuna kadar gitmeye kararlý devrimci bir kitle hareketinin ortaya çýkýþý ve yükseliþi. Ýlk iki bileþenin yeterince geliþmesiyle, üçüncü bileþen kendini gösterdi. Burjuva sýnýfýn kendi iç kavgasý, iktidarý öylesine güçten düþürdü ki, ayaklanmacýlar bu olaylarda zaferin ýþýðýný gördüler. Ve Haziran’dan bu yana, devrimin yarý gönüllü ve reformist yol arkadaþlarý asýl renklerini açýða vuran seçim propagandalarýna baþlayýnca, ayaklanmacýlarýn bu geçici yol arkadaþlarýný bir kenara koymalarý zor olmadý. Reformist çözümlerin, ara tutumlarýn iflasý ile birlikte, hedeflerin en baþýna iktidarý koyan bir devrimci kitle hareketi için yol temizlenmiþ oldu. Ýþçi Sýnýfý Sahnede… Kendiliðinden devrim, kendisi için devrime dönüþtükçe hareketin içinde yer alan her sýnýf, tarihsel karakteri, birikimi ve sýnýf özellikleriyle sahnedeki rolünü oynamaya baþlýyor. Ýktidar hedefini en baþa koyan ayaklanmacýlar, böylece iþçi sýnýfýný devrimin öncülüðüne davet etmiþtir. Çünkü ancak proletaryanýn öncülüðündeki diðer emekçi sýnýf ve katmanlar sermaye iktidarýný devirebilirler. Proletaryanýn sürükleyici, toparlayýcý, tüm ezilenleri çevresinde toparlayan ittifak kapasitesi devreye girmeden, zafere ulaþýlamaz. Bizzat iktidar hedefinin berraklýðý ve bunun sertleþtireceði olaylar, iþçi sýnýfýný kavganýn merkezine doðru çekmekte. Haziran ayaklanmasý süresince proletaryayý kendi sýnýf örgütleri içinde deðil, mahalli düzeyde halk kitlesi içinde görmüþtük. Bu durum onlarý, ayaklanma boyunca etkin olmaktan alýkoydu. En önemli neden kuþkusuz, proletaryanýn devrimci sýnýf partisinin, sýnýfýn azýnlýðýna ulaþabilmiþ olmasýdýr. Baþka nedenler de var. Ýsminde devrimci lafý geçen sendikalar bile bu topraklarda ekonomik mücadelenin ötesine geçmekte hep tereddüt ettiler. Proletaryanýn bir sýnýf olarak politik reflekslerini körelttiler. Buna raðmen iþçiler Haziran boyunca akþam olup iþten çýkýnca soluðu eylem alanlarýnda aldýlar. Turpun Büyüðü Ayaklanmaya henüz katýlmayan ama durumlarý hiç de iyi olmayan on milyonlarca emekçi var. Bunlar banka ve kredi kartlarý yoluyla TOKÝ evleriyle aðýr borç yükü altýndalar. Aðýr borçlar kimilerini öfkelendirip sokaða yönlendirse de, önemli bir kesimi pasifleþtirdi. Pasif yoksul kitlelerin kokusu, siyasi istikrarýn bozulmasý ile banka faizlerinin yükselmesi, borcu borçla kapatmaya yarayan kredi musluðunun kapanmasýdýr. Haziran-Eylül döneminde ekonomik çöküþ yaþanmadý, çünkü kredi musluklarýnýn baþýný tutan emperyalist

sermaye inanýyordu ki, AKP hükümeti ayaklanmayý söndürebilecek kapasiteye sahiptir. Ancak AKP’nin ayaklanmýþ bir toplumu idare edemeyeceði görüldü ve Aralýk eylemleri sermayeyi fena halde ürküttü. Bir yanda kendi iç kavgasýyla iyice takatten kesilen bir hükümet, diðer yanda iktidarý hedefleyen bir halk hareketi. Kredi verenler için bundan daha büyük bir kabus her halde yoktur. Borsa çakýldý, faizlerin ateþi çýktý, döviz kurlarý rekor üstüne rekor kýrdý. Aralýk isyanlarý belki kitlesel katýlýmda küçüktü ama politik açýdan muazzam bir peþrevle iþe giriþti, tekelci sermayenin ana direðini, ekonomiyi kökünden sarstý. Böylece önceki ayaklanmalarý pasif bir tutumla iþleyen on milyonlarýn alanlarý

B

ir yanda kendi iç kavgasýyla iyice takatten kesilen bir hükümet, diðer yanda iktidarý hedefleyen bir halk hareketi. Kredi verenler için bundan daha büyük bir kabus her halde yoktur. Borsa çakýldý, faizlerin ateþi çýktý, döviz kurlarý rekor üstüne rekor kýrdý. Aralýk isyanlarý belki kitlesel katýlýmda küçüktü ama politik açýdan muazzam bir peþrevle iþe giriþti, tekelci sermayenin ana direðini, ekonomiyi kökünden sarstý. Böylece önceki ayaklanmalarý pasif bir tutumla iþleyen on milyonlarýn alanlarý dolduracaðý bir sýcak devrim iklimi yarattý. dolduracaðý bir sýcak devrim iklimi yarattý. Uluslararasý geliþmeler de devrimi güçlendiren yönde ilerliyor. Emperyalist kapitalist sistem küresel ekonomik krizini baðýmlý ülkelere sýcak para pompalayarak atlatmaya çalýþmýþtý. Fakat gelinen aþamada, bu yöntemle krizi atlatmanýn mümkün olmadýðý aksine korkunç meblaðda kamu borçlarý altýnda ezildikleri görüldü. Üstelik baðýmlý ülkelere akan trilyonlarca dolarlýk sýcak para, devrimi besleyen sera etkisi yarattý, tekelleþmeyi arttýrdý, ekonomiyi verimsiz kanallara sýkýþtýrdý. Þimdi baðýmlý ülkelere akan sýcak para gerisin geri dönüyor. Hükümet 17 Aralýk’ta zirveye varan siyasal bunalýmý farklý burjuva kesimlerle uzlaþarak atlatmayý denese bile faiz ve döviz kurlarý yükselmeyi sürdürecektir. Geriye çekilen sýcak para dalgasý sahile bir sürü ölü þirket ve banka býrakacak. Baðýmlý kapitalist ülkeleri devrim tehlikesine boðacak geri akýþý emperya-

lizm, kendini koruma adýna yapýyor, baþka çaresi olmadýðý için yapýyor. Ýþte bu dört baþý mamur bir sistem çöküþüdür. Kendi içine doðru büzülen emperyalizm, boþalttýðý alanlarý büyük devrim fýrtýnalarýna terk ediyor. Sonuç Alýcý Eylemler Sistemin tek umudu, Tunus ve Mýsýr’da olduðu gibi devrimleri halk kitlelerinin elinden çalabilecek burjuva güçlerdir. Ne güzeldir ki, Türkiye ve Kürdistan’da devrimi halklarýn elinden kapabilecek bir güç yok. Ayaklanmacýlar “Ýktidar Halka” sloganýyla, devrim hýrsýzlarýnýn önünü þimdiden kesti. Halklar, hiçbir burjuva partiyi, yýkmaya çalýþtýklarý düzenin dýþýnda görmüyorlar. Zamanýnda hepsi o koltuklara sýrayla oturtmuþtu, emekçiler hepsini iyi tanýyor. Ordunun da böyle bir politik gücü yok. Aksine kýrk yýllýk devrim her adýmda karþýsýnda temel güç olarak orduyu gördü, bundan sonra da görecektir. Fakat, yeni evrenin yeni devrimlerinde sokaklarý dolduran milyonlar, ordularý burjuvazi için en güvenilmez kurum haline getirdiler. Devrimi burjuva güçlere teslim etmek isteyen küçük burjuva uzlaþmacýlarýn ortaya çýkýþý kaçýnýlmaz. Çünkü böyleleri kendilerini, devrimin yarattýðý o muazzam uçurumun kenarýnda bulduklarýnda baþlarý korku ve endiþeyle döner ve hemen alýþageldikleri düzeni yeniden tesis edecek, karmaþayý önleyecek, ipleri eline alýp “kaos”u bir an önce sonlandýracak bir güç arayýþýna girerler. Daha þimdiden peydahlanan “Sol Cephe” gibi oluþumlar ve el altýndan CHP ile giriþilen pazarlýklar, uçurumun önünde kimlerin baþýnýn döndüðünü ele veriyor. Sokaklarda yankýlanan “Ýktidar Halka” sloganlarý, on milyonlarý bu kervana katacak krizin ayak sesleri, egemenleri apaçýk bir paniðe sürükledi. Ve onlarý kimi önemsiz konularda alelacele tavizler vermeye zorladý. Bu sayede tutuklu BDP’li vekiller neredeyse ýþýk hýzýnda tahliye edildiler. Düþüþ eðilimindeki bir hükümet isyancý kitleler karþýsýnda bir kez geri adým atmaya görsün, bunu daha önemli konulardaki tavizlerin izlemesi kaçýnýlmaz olur. Devrimin ilk küçük taksitleridir bu adýmlar. Ve milyonlar, böyle tavizleri, zaferi kazanmanýn mümkün olduðuna dair kanaati güçlendirmek için kullanacaklar. Çünkü bugüne dek nice sert kavgalar yaþandý, ama “hiçbir þey deðiþmiyor” fikri, emekçilerde iyice kök salmýþtý. Milyonlar kendi güçleriyle bir þeylerin deðiþebileceðini (ki Avrupalý sýnýf kardeþleri bu duyguya hiç yabancý deðiller ve orada her taviz havayý yumuþatýr) gördüðünde, sonuna

29 Ocak - 12 Şubat 2014

kadar gitmek için bundan cesaret alacaktýr. Çünkü daha düne kadar “Ne yapsak hiçbir þeyi deðiþtiremiyoruz” diyenler, bugünlerde “Ya þimdi her þeyi deðiþtiririz ya da bir daha böyle uygun bir fýrsat bulamayýz” diyeceklerdir. Emekçilerin moral gücü böyle yükselirken öte yandan hükümet artýk apaçýk bir devlet krizi haline gelen siyasal kilitlenmeyi açabilmek için adeta çýrpýnýyor, ama züccaciye dükkanýndaki filin çýrpýnýþlarýný andýrýyor. Eski düþmanlarýyla dost olmaya çabalasa da nafile! Ýtibarsýzlaþtýrýp güçten düþürdüðü Ergenekon denen faþistler çetesiyle yeni bir iktidar bloku kurmak için artýk çok geç. Fakat hükümetin hapse týktýðý bu insanlarý yeniden yargýlama planýnda esas hedef, ayaklanmanýn karþýsýna bu kez orduyu çýkartmaktýr. Tutuklu generaller demir kafeslerde kaldýkça, ordu en güvenilmez devlet aygýtý konumunu sürdürecektir. Yeniden açýlacak davalarla, ordunun içindeki olasý direnç noktalarý da ortadan kalkacak. Ayaklanmacýlar, þimdiden orduya karþý özel politikasýný netleþtirmeli, halk deniziyle, sokaklarý dolduran tanklarý kuþatmanýn hesaplarýný yapmalýdýr.

E

mekçilerin moral gücü böyle yükselirken öte yandan hükümet artýk apaçýk bir devlet krizi haline gelen siyasal kilitlenmeyi açabilmek için adeta ama züccaciye çýrpýnýyor, dükkanýndaki filin çýrpýnýþlarýný andýrýyor. Eski düþmanlarýyla dost olmaya çabalasa da nafile! Ýtibarsýzlaþtýrýp güçten düþürdüðü Ergenekon denen faþistler çetesiyle yeni bir iktidar bloku kurmak için artýk çok geç.

Politik Öncülükten Pratik Öncülüðe Leninistler bu muazzam fýrtýnaya küçük bir parti olarak giriyorlar, diðer tüm sol akým ve çevreler de öyle. Fakat Leninistlerin en büyük avantajý, artýk sýradan insanlarýn bile bir partili gibi düþünmeye baþlamasýdýr. Eðer küçük bir parti milyonlarýn pratikte sýnayarak gördüðü gerçeði politik formüller biçiminde dile getiriyorsa, bunun adý hiç kuþkusuz politik öncülüktür. Ve Leninist Parti devrimin bu keskin virajýna öncü politik güç olarak giriyor. Diðer tüm parti ve çevreler Leninist Parti’nin sloganlarýný sahiplenip taklit etmek zorunda kaldýlar. Çok deðil birkaç ay önce, ayaklanmýþ kitlelerin önüne birinci talep diye adalet zýrvalarý ya da “Hükümet özür dilesin” paçavralarýný koyanlar, þimdi hiç utanýp sýkýlmadan halkýn iktidarýndan bahsedebiliyorlar. Böyleleri ancak artçý olabilirler. Ve en önemlisi sýradan emekçiler, partisiz kitleler, böylelerin zavallý savrulmalarýný görüyor Ýþte Leninist Parti’nin politik öncülüðünü destekleyen temel, kitlelerin baðýmsýz devrimci iradeleriyle þekillenen bu zihniyet devrimidir. Her zaman söyledik yine tekrar edelim: Kitlelerin baðýmsýz devrimci iradelerine kesin güvenin, olaylarýn milyonlarý eðiteceðine güvenin. Öyleyse fýrtýnanýn ortasýnda küçük bir teknedeyiz diye endiþeye kapýlmak yok, bu dalgayý karþýlayacak yaygýnlýða sahip deðiliz diye düþünmek yok. Bu, kendini kandýrmak deðildir. O dev dalgalar Leninistleri politik öncülükten pratik öncülüðe taþýyacaktýr. Bir partinin silahý programýdýr, kadrolarýnýn ise özgüvenidir. Hiç kuþkumuz olmasýn, devrimci kitlelerin gözü üzerimizde ve baktýklarý yerde “Kemik kýran bir parti” görmeyi umuyorlar. Görecekler. Devam edecek


Ekin Sanat

29 Ocak - 12 Şubat 2014

Sokakta Müzikal?

Talimhane tiyatrosundayız. Gezi sürecine dair bir oyun sahneliyorlar. Büyük bir ayaklanmanın ardından konuya dair oyun sahnelemek, zorlu bir işi üstlenmek anlamına geliyor. Gerçekten zor bir iş. Kolektif dehanın yarattığı ayaklanma öylesine muazzam bir şey ki, ne söylense az kalıyor. Ve siz böyle bir olguyu sanatınızın konusu yapıyorsunuz! Daha önce Devinim Tiyatrosunu izlemiştik Gezi'yi ele alan bir komedide. Gayet başarılı bir çalışmaydı. Talimhane Tiyatrosu ise bir müzikal ile karşımızda olacak. Salondaki yerimizi aldık. Işıklar karardı ve oyun başladı. Bir sokak, “fahişe”, “müşteri”, polis... derken kendimizi bir nezarethanede buluveriyoruz. Sonra derdest edilmiş çeşitli meslek erbapları... Oyun karakterler değil, tipler üzerinden ilerliyor. Bu haliyle amacının genel çerçeveyi çizmek, genel sözler söylemek olduğu belli oluyor. Kurguda da bu “genel” olma durumu belli ediyor kendini. Sahneye ilk giren “fahişe”, klasik bir yaklaşımla, çürümüş olan topluluğun ahlaki düşkünlüğünün ölçüm aleti oluveriyor. Bir bakıma “sizin yanınızda o, tam bir erdem timsalidir” denmiş oluyor. Bu açıdan geçmişten kalma sıkıntılı bir anlayış oyunun temel noktalarından biri

haline geliyor. İzlerken “keşke bu kurguyu kullanmasalarmış” diye düşünüyor insan. Kuşkusuz olayın sıcağı sıcağına sözler söylemek, “derinlemesine” bir üretim yapmayı da engelliyor. Onun da sırası gelecek. Şimdilik daha genel üretimlerle yetinilecek gibi görünüyor. İlk sahneden itibaren son derece güncel gönderme ve iğnelemelerle yüklü eğlenceli bir seyir başlıyor. Gayet akıcı, geçişlerde hiçbir takılma olmuyor. Yaşanmış ve yaşanmakta olanların resmedildiği bir oyun. Ayaklanma sürecinin tüm bir toplumu nasıl tutum almaya zorladığı, ege-

Ayýþýðý Þiir Topluluðu, Nazým Hikmet’in ölüm yýldönümü olan 3 Haziran için hazýrlamýþ olduklarý “Memleketimden Ýnsan Manzaralarý” ný Nazým’ýn doðum gününde Gazi Mahallesi’nde oynadýlar. Halk kütüphanesi emekçisi Gamze, Þiir grubu Haziran’da Haydarpaþa bugün bol bol Nazým þiirleri okunacaðýný Garý ve Deniz Gezmiþ Parký’nda oynaduyurdu. Ýlk konuþma Gazi Mahallemak üzere hazýrladýklarý oyunu ayaksi’nden genç iþçiler adýna yapýldý ve lanma nedeniyle Taksim Meydaný’na neden Nazým’ýn doðum gününü kutlamak taþýmýþlardý. Bu defa da oyunlarý için istenildiði anlatýldý. Ve ilk þiir “20. Asra Nazým’ýn doðum gününü ve bir emekçi Dair” oldu; “Dünyaya erken gelmiþim mahallesi olan Gazi Mahallesi’ni seçtidiye kahretmedim hiçbir zaman. Ben yirler. Gazi’de birkaç ay önce açýlýþýný taminci asýrlýyým ve bununla övünüyorum. mamlayan Gazi Halk Kütüphanesi ve Bana yeter yirminci asýrda olduðum safta Ekin Sanat Merkezi’nin sahnesinde oyolmak bizim tarafta olmak ve dövüþmek nanan oyunu izlemek için mahalle halký, yeni bir alem için...” denildi. genç iþçiler ve direniþte olan Punto Deri Genç bir kadýn öðrenci de gelerek iþçileri gelmiþti. “Ýþte:/ þu güneþten düþen ateþte/ milyonlarla kýrmýzý yürek yanýyor! /Sen de çýkar göðsünün kafesinden yüreðini; /þu güneþten düþen ateþe fýrlat; /yüreðini yüreklerimizin yanýna at!/ Akýn var güneþe akýn! /Güneþi zaptedeceðiz güneþin zaptý yakýn!” dedi. Sonra Ayýþýðý Þiir Topluluðu geldi ve Haydarpaþa Garý önünde Memleketimden Ýnsan Manzaralarý’ný anlatmaya baþladýlar. Bir taraftan “Vatan Haini” denirken, bir taraftan 40’larda yaþanan Hitler faþizmi ile günümüzde yaþanan faþizm arasýnda baðlar kuruldu; izleyiciler faþizme dair güncel sorularýný ve örnekleri eklediler oyuna.

menler cephesinde ne tür dalavereler döndüğü, iç içe geçmiş çıkar ilişkilerinin ayaklanmayı sessizlik fesadıyla boğma işi için nasıl kullanıldığı, sistemle organik/göbekten bağlı olan sendikacıların nasıl sessiz kalmaya zorlandığı, hemen tüm emek kesimlerinin baskı ve şantajla nasıl susturulmak istendiği bir çırpıda anlatılıveriyor. Ve asıl iğneleme sanat camiasına yapılıyor. Mevcut iktidardan ve “yeni zenginlerden” nemalanmalarına alaycı eleştiriler yöneltiyor. Oyunun bizce en zayıf yönü burada. Kendini dinci gericiliğin, bu türedi zenginlerin karşısına koyan, konumlanışını buradan yapan oyun, sorunun özünün bu kesime biat etmekte değil, sanatta sponsorluk sisteminde olduğunun üstünden atlıyor. Mevcut iktidar ve yandaşlarına yamanmaya çalışan “sanatçıların” acınası halleri resmedilirken, daha önce farklı tarzlarda benzer yamanmaların olduğu unutuluveriyor. Oysa sorunun özü, sanatın ve sanatçının, holdingler, belediyeler, devlet kurumları tarafından “desteklenmesi”dir. Bu “desteğin” kendisi sanatçıyı basit bir işçiye (hatta çoğu zaman bir reklamcıya) dönüştürüyor. Sanatçının tüm özgürlüğünü elinden alan şey budur. Bugün dinci/muhafazakar kesimler, dün başka kesimler... sonuç aynı, sanatın ve sanatçının tüm özgürlüğünün elinden alınması! Bu temel nokta ıskalandığı için genel bir “AKP karşıtlığı”na sıkışılıyor. Oyunu izlerken bizim ilk aklımıza gelen şey, “böyle bir oyun sadece buradaki gibi daracık salonlarda değil, özellikle emekçi semtlerinde sahnelenmeli” oluyor. Bu ve bunun gibi oyunlar kesinlikle emekçilere gitmeli. Onların yaşamlarına girmeli. Emekçi semtlerin, oradaki salonların ve hatta sokakların bu türden oyunlarla şenlendirilmesi ne kadar güzel olur! Ve hiç kuşku yok, emekçiler böyle bir oyunu zevkle izlerler. Sokakta müzikal? Neden olmasın!

MÜCADELE BİRLİĞİ

Emeğe Ezgi'ye Facebook Sansürü İnternet sansürü hızla yaşamımızda yerini almaya başladı. Emeğe Ezgi Müzik Grubu'nun Adım Deniz albümünde yer alan Gerilla Me – Agite Me adlı parça, “şikayet edildiği” gerekçesi ile “Deniz Olmalı” adlı sayfadan kaldırıldı. Deniz Olmalı facebook sayfası da 24 saatliğine kapatıldı. Bir gerilla ile annesi arasında geçen diyaloğu anlatan parça, “Deniz Olmalı” sayfasından “topluluk standartlarına uymadığı” gerekçesi ile kaldırıldı ve sayfa yöneticilerine de “24 saat paylaşım yapamama” yasağı getirildi. Emeğe Ezgi de facebooktan bir mesaj yayınlayarak “Albümümüzde yer alan 'Agite Me' isimli Kürtçe parçamıza, Deniz Olmalı adlı facebook sayfasında sansür getirildi. Yaşanan bu olay birkez daha gösterdi ki, bizlerin sadece sokaklara, meydanlara çıkmamızdan korkmuyorlar; emeğin, eylemin sesi soluğu olan türkülerimiz, marşlarımız dahi faşizmi ölesiye korkutuyor. Ama yapılan tüm bu yasaklamalar, 'sansürlemeler' sesimizi engelleyemeyecektir. Çünkü biliyoruz: 'Türküleri yapanlar, Yasaları Yapanlardan Daha Güçlüdür!'” dedi.

Ayışığı Sanat Merkezi Çiğli Güzeltepe Şubesini Açıyor Bizler Ayışığı Sanat Merkezi çalışanları olarak 10 yılı aşkın bir süredir İzmir'de "Umudumuz Kavgada Kavgamız Sanatımızla" şiarı ile kültür sanat alanında çalışmalarımızı yürütüyoruz. Çalışmalarımıza hız katarak Çiğli-Güzeltepe Mahallesinde de bir şubemizi açıyoruz. 6 Nisan tarihinde açılışını yapacak olan Ayışığı Sanat Merkezi/Güzeltepe Şubesi oluşturacağı kütüphaneye "Ali İsmail Korkmaz Kitaplığı" adı verilecek. İzmir Çiğli Güzeltepe Mahallesi’nde açılacak olan Ayışığı Sanat Merkezi ve Ali İsmail Korkmaz Ki-

Þiir topluluðu alkýþlarla ayrýlýrken, genç iþçiler þiirleriyle geldiler sahneye. “Varýlacak yere kan içinde varýlacaktýr. Ve zafer artýk hiçbir þeyi affetmeyecek kadar týrnakla sökülüp koparýlacaktýr” dediler. “O mavi gözlü bir devdi. /Minnacýk bir kadýn sevdi. /Kadýnýn hayali minnacýk bir evdi, /bahçesinde ebruliii hanýmeli açan bir ev. /Bir dev gibi seviyordu dev. /Ve elleri öyle büyük iþler için hazýrlanmýþtý ki devin, /yapamazdý yapýsýný, /çalamazdý kapýsýný bahçesinde ebruliiii hanýmeli açan evin” dediler. “Ben bir ceviz aðacýyým Gülhane Parký’nda. /Ne sen bunun farkýndasýn, /ne polis farkýnda”, “Ben yanmasam /sen yanmasan /biz

11

yanmasak, /nasýl çýkar karanlýklar aydýnlýða” diyorlar. Genç bir kadýn da sahnede yerini alýyor ve “Akrep gibisin kardeþim” diyerek kýsa bir dramatizasyon gösterimi yapýyor. Küçük bir kýz da “yedi yaþýnda bir kýzým, büyümez ölü çocuklar” diyor. Sahnede yerini alan bu kez Punto Deri iþçileri. Onlar da bir þiirle gelmiþlerdi etkinliðe, þiirleri ve konuþmalarý salonda “Punto Deri Ýþçisi Yalnýz Deðildir” sloganlarýyla sona erdi.

taplığı, Güzeltepe Mahallesi içerisindeki çocuklar, gençler, kadınlar ve işçiler için açılacaktır. Amacımız, bu mahallede yaşayan halkın emeğin sanatıyla buluşmaları ve yeni üretimler yapmalarıdır. “Umudumuz Kavgada, Kavgamız Sanatımızla” diyen bizler, açacağımız sanat merkezi ve kitaplığa herkesin desteklerini bekliyoruz. Sokaklara her çıktığımızda attığımız o sloganı pratiğe geçirmenin zamanıdır diyoruz: “Onlara Sözümüz Devrim Olacak” İzmir Ayışığı Sanat Merkezi


MÜCADELE BİRLİĞİ LENÝNGRAD SENFONÝSÝ! Faþist Alman ordularý 8 Eylül 1941’de Leningrad’ý çepeçevre kuþattýðýnda, Hitler “kuru bir yaprak gibi düþecek” diyordu kent için. Her türlü yardým yolu kesildiðine göre baþka ne olabilirdi ki! Ama Naziler bir kez daha yanýlmaktaydý. Leningrad korkunç acýlara, kýtlýða, soðuða, tam bir kýrýma raðmen 872 gün boyunca dimdik ayakta kaldý. Ünlü Sovyet bestecisi Þostakoviç, kuþatma boyunca Leningrad’daydý. Bir yandan itfaiyeci olarak görev yapmakta, bir yandan da ölümsüz Leningrad savunmasýnýn senfonisini yazmaktaydý. Kuþatma devam ederken senfonisini tamamladý. Kuþatýlmýþ, açlýða mahkum edilmiþ, sürekli bombardýmana tutulan kent, bu korkunç acýlarýn ortasýndan Leningrad Senfonisi (7. Senfoni) ile duyuracaktý sesini. Cepheye, siperlere kadar hoparlörler yerleþtirildi. Sovyet topçu birlikleri Alman hatlarýný aðýr ateþ altýna aldý, Baltýk filosu uçaklarý da bombardýmana katýldý. Bombardýman sona erip sessizlik çöktüðünde, Alman askerlerinin de rahatlýkla duyabildiði senfoni hoparlörlerden yükselmeye baþladý. Hermitaj’ýn konser salonunda çalýnýyordu eser, orkestranýn eksik elemanlarýna

raðmen. “Bir yaprak gibi düþecek” denilen kent dimdik ayaktaydý. Ayaktaydý ve savaþýyordu. Yaklaþýk bir saat süren senfoni uzun alkýþlarla, coþkulu biçimde karþýlandý. Leningrad savunmasý yaþamýn ve ölümün iç içeliðini gözler önüne serdi. Öyle ki 22 Eylül 1941’de Alman Donanma Merkezi “Petersburg þehrinin geleceði üzerine’ isimli gizli bir yönergeyi çýkarmýþtý. Bu yönergede þunlar yazýlýydý: “Führer Petersburg þehrini yeryüzünden silmeye karar verdi. Sovyet Rusya’nýn yenilgisinden sonra bu büyük yerleþim alanýnýn daha

“...Marx, bir insan, ne kadar çok sayýda insana mutluluk saðlayabiliyorsa, o kadar mutlu olabilir demiþti. Yoldaþlar, iþte bizim sloganýmýz bu olmalýdýr. Çünkü müziðin gerçek amacý, insanlara mutluluk vermek, yaþamýn güzelliðini yüceltmek ve daha iyi bir yaþam için kavgada onlarý örgütlemektir. Bundan daha soylu bir amaç olabilir mi? Biz de çalýþmalarýmýzý kesinlikle bu amaca adýyoruz. Komünist Parti’mize ve onun Leninist Merkez Komitesi’ne þunu duyuruyoruz: Sovyet sanatýnýn bayraðýný daha da yukarýlara kaldýracak ve onun ideolojik ve sanatsal ilkelerine baðlý kalacaðýz...” Dmitri Þostakoviç

DE RE LER ÖZ GÜR A KACAK

A

Yaşayan Günlük

fazla var olmasýnýn herhangi bir yararý yoktur. Þehrin sýkýca ablukaya alýnarak ve havadan aralýksýz bomba saldýrýsý yapýlarak her metrekaresinin toplarla bombalanmasý yoluyla yerle bir edilmesi niyetindeyiz.” Niyetleri insanlýðý yeniden Ortaçað karanlýðýna götürmek ve insanlýðýn büyük yürüyüþünü, sosyalizmi yerle bir etmekti. Baþaramadýlar! Büyük insanlýk açlýða, soðuða ve ateþ çemberine raðmen kuþatmadan zaferle çýktý ve Nazilerin yenilgisini muþtuladý. Yolumuzu Þanlý Kýzýl Ordunun ve kahraman iþçi sýnýfýnýn mücadeleleri aydýnlatýyor!

A. A. JDANOV SBKP Leningrad Örgütü Baþkaný

rtvin... Gidip görenlerin dilinden düþmeyen, bir defa görenlerin de sýk sýk gitmekten kendini alýkoyamadýðý bir cennet köþesi. Karadeniz’in tüm özelliklerini içinde barýndýran þehir. Denilir ki, Artvin’de yeþilin 27 tonu birden görülürmüþ. Sadece bu bile, þu an orada yapýlmak istenen HES (Hidro Elektrik Santrali)’e karþý çýkmak için yeterli geliyor insana... Artvin Arhavi’de Kamilet Vadisine

www.mucadelebirligi.com / mucadelebirligi@hotmail.com / info@mucadelebirligi.com / mucadelebirligi@gmail.com /www.facebook.com/mbirligi / www.twitter.com/mbirligi

Kuþatma altýnda, açlýða mahkum edilmek istenen Sovyet halkýnýn acýlarýný 12 yaþýndaki Tanya Saviçeva’nýn yürek parçalayan günlüðünden daha iyi ne anlatýr? “Zhenya 28 Aralýk 1941’de saat 12:30’da öldü. Büyük annem 25 Ocak 1942’de saat 3’te öldü. Iyoka 17 mart 1942’de saat 5’te öldü. Vasya amcam 13 Nisan 1942’de saat 2’de öldü. Iyoþa amcam 10 Mayýs 1942’de saat 4’te öldü. Annem 13 Mayýs 1942’de saat 7.30’da öldü. Saviçevler öldüler. Herkes öldü. Yalnýzca Tanya hayatta.” Kendisi daha sonra öldü, ama kaðýt parçalarýna yazdýklarý bugün hala faþizmin katliamlarýný ve insanlýðýn direncini anlatýyor, yaþýyor.

“Yoldaþlar, Kýzýl Ordunun üyeleri, subaylar, politik iþçiler! Proleter devrimin beþiði Leningrad üzerinde düþman iþgalinin doðrudan tehdidi sallanýyor bugün. ... Boþa tek bir kelime harcamaksýzýn Leningrad’ý savunmak için Bolþevik özümüzü ortaya koyma zamaný gelmiþ bulunuyor. Düþman kapýda! Bu bir ölüm kalým sorunudur!”

bir HES kurulmak isteniyor. Bakanlar kurulunda kabul edildi ve Resmi Gazete’de yayýnlandý. Bu Artvin halkýný ve çevrecileri elbet ayaklandýracaktý. Karardan 2 gün sonra Arhavililer HES’çilerin araçlarýný iþgal etti. 2 hafta sonra da ülke çapýnda pek çok ilden gelen Artvinliler ve çevrecilerle birlikte “Arhavi’deki HES’lerinizi Geri Çekin” mitingi organize edildi. 28 Ocak günü HES için bilirkiþi raporu hazýrlanacaktý. Ve tüm Artvinliler, Arhavililer dernekleri ve Derelerin Kardeþliði Platformu... binlerce kiþi saat 11.00’de bilirkiþi incelemesinin olacaðý alanda toplandý. “Kendi doðal sulama siste-

Yeni Evrede Mücadele Birliği Dergisi / Sayı: 251 / 29 Ocak - 12 Şubat2014 / Yaygın Süreli Dağıtım / Sahibi: Yeni Dönem Yayıncılık Basın Dağıtım Eğitim Hizmetleri Tanıtım Org.Tic.Ltd. Şti. Adına: Sami TUNCA / Adres: Sofular Mah. / Sofular Cad. No: 8/3 Fatih - İSTANBUL / Tel-Fax: 0 (212) 533 32 57 / Sor. Yazı İşl.Müdürü: Sami TUNCA / Baskı Yeri: Yön Basım Yayın, Davutpaşa Cad. Güven Sanayi Sitesi B Blok 1.kat N:366 Topkapı - Zeytinburnu - İSTANBUL

miyle doðayý yeþerten sistemin bozulmasýna izin vermeyeceðiz” diyen Artvinliler halihazýrda inþaatý tamamlanan 3 barajýn bölgenin ekolojik dengesini deðiþtirmeye baþladýklarýný hatýrlattý. Arhavi Doða Koruma Platformu, “Arhavi halký doðasý için dereleri için, geleceði için yürüyor!” diyerek bir basýn açýklamasý yaparken, taraftar gruplarýndan sanatçýlara kadar herkes Artvin halkýnýn yanýnda yerini aldý. Twitter’da da açýlan #DirenArhavi tagý ile sanal destek oluþturuldu. “Dere Özgür Akacak”, “HES Yapma Boþuna Yýkacaðýz Baþýna” ve “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” sloganlarý susmayýnca incelemeler yapan bilirkiþi heyeti de gözlemini yarýda kesmek zorunda kaldý. Kitle sloganlarla bilirkişi heyetinin üzerine yürüyünce heyet çalışmayı bırakıp araçlara binerek Arhavi’yi terketti. Karadeniz eylemi olur da tulumsuz horonsuz olur mu... Heyeti kaçırmış olmanın verdiği zaferle horonlar tepildikten sonra yine sloganlarla Kamilet Vadisine yüründü.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.