B ÝTM EY EN H AZ ÝR A N !
Sabýr ve öfkenin taþtýðý andýr artýk! Tüm ülke ayaða kalkmýþ, yürüyor. Minicik bedenleriyle masumiyet timsali gördüðü çocuklarýnýn ölümüyle sarsýlmýþ, taþmýþ sokaða. O ölümde kendi suçluluðunu sorguluyor. Eski suskunluðunun, daha önce öldürülen çocuklarýna gerekli tepkiyi vermemenin, bu kan içici düzeni alaþaðý etmemiþ olmanýn suçluluðuyla çýkýyor sokaða. Uður için, Ceylan için, Roboski’dekiler için... güçlü karþý koyuþu gerçekleþtirememiþ olmanýn aðýrlýðýyla çýkýyor. Bu bir katarsis, bir arýnma hali ve aný!
Milyonlar yürüyor! Her yerde sokaklara çýkýyor, haykýrýyor, haykýrýyor. Þu saatler itibariyle aðýr saldýrýlar altýnda Taksim’e akýyor. Oraya, o her þeyin baþladýðý meydana!.. Her yerde çatýþma haberleri... Durmuyor, durulmuyor insanlar. Polis Taksim ve çevresine büyük bir yýðýnak yapmýþ. Tüm Þiþli-Harbiye hattý, Niþantaþý yolu, Kurtuluþ, Feriköy Mezarlýðý savaþ alaný. Þiþhane, Tarlabaþý ayný þekilde. Polis Meydan’dakileri Ýstiklale sürüyor. Kazancý Yokuþu’nda saldýrý ve çatýþmalar... Ona raðmen 3 Meydan sloganlarla inliyor.
İSYAN İSYAN İSYAN YIKANA KADAR
FABRİKALAR TARLALAR SİYASİ İKTİDAR HER ŞEY EMEĞİN OLACAK
ODTÜ BOYKOTTA
11 Mart sabahı, 269 gündür komada olan Berkin Elvan'ın ölüm haberini alan bir çok üniversite gibi ODTÜ de boykottaydı. Sabah saatlerinden itibaren sosyal medya üzerinden yapılan boykot çağrılarıyla birlikte toplanan öğrenciler fakülteleri teker teker dolaşıp öğrencileri dersleri boykota çağırdı. Saat 13.00'e doğru Fizik Fakültesi'nin önüne geçen öğrenciler burada ayaklanmada katledilen tüm insanlar için saygı duruşunda bulundu, ardından A1 kapısına doğru yürüyüşe geçtiler.Burada Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü'nden yürüyüşe geçen öğrencilerle birŞubat Notları C.Dağlı
2
leşildi. Binlerce öğrenci Eskişehir yolunu kapatarak Kızılay'a doğru yürümeye başladı. Armada İş Merkezine yaklaşıldığında ise polisler aceleyle gönderdikleri 2 TOMA'yla öğrencilerin yolunu kesmek istedi ancak TOMA sularının altından koşmaya başlayan öğrenciler ilerlemeye devam ettiler. Daha sonrasında bir grup çevik polis öğrencilere doğru gaz atarak koşmaya başlayınca öğrenciler trafiği keserek yolun diğer tarafına da geçmeye çalıştı. Ancak kitlenin parçalanmasından dolayı öğrenciler A1'e çekilme kararı aldılar. A1'de süren çatışmalarda bir kadın öğrenci kafasından gaz kapsülüyle yaralandı. Onu almaya gelen ambulansa da polisler gaz attınca öğrenciler "Katil Var" diye bağırmaya başladı. Sık sık "Berkin Elvan Ölümsüzdür", "Hepimiz Berkin'iz Öldürmekle Bitmeyiz" sloganlarının atıldığı eylem saat 18.00 için Kızılay'a eylem çağrısıyla son buldu.
Ukrayna
Taylan Işık
4
12 - 26 Mart 2014 / S 250 / 1 TL
GAZİ AYAKLANMASI SELAMLANDI
Gazi Ayaklanmasının 19. yıldönümü, Gazi Mahallesi’nde yine onbinlerle selamlandı. Gazi Mahallesi boyunca yürüyen Gazi halkı, Mezarlıkta anmalarını yaptılar. Berkin Elvan’ın katlinin yarattığı öfke hakimdi halkta. Anmadan sonra halk Berkin’in cenazesine katılmak için Okmeydanı’na geçti.
Uğur'un terliği, Ceylan'ın gözleri, Berkin'in kaşları, anaların gözyaşları... Berkin Elvan: 25 yılda devletin öldürdüğü 565. çocuk Devrim Günleri Başlarken Şiar Coşkun
5
Baş Döndüren Şubat Umut Çakır
10
Editör
HALK AYAKLANMASI SÜRÜYOR
Haziran Halk Ayaklanmasý, dalgalar halinde sürüyor! Haziran’ýn gelip geçici, alýþýldýk, sýradan bir “eylem”, bir “direniþ” olduðunu düþünenler ne kadar dar görüþlü ve ne kadar büyük bir yanýlgý içindeler! Haziran’dan sonra Aralýk, arkasýndan Þubat ve þimdi de Mart dalgasý! Arada ise yüzlerce irili ufaklý eylem. Bütün bunlarýn bir devrim süreci olduðunu anlamalarý için daha ne gerekiyor! Genç Berkin’in topraða düþen ufacýk vücudu halk kitlelerinin hükümete, devlete, düzene karþý bir kez daha ayaklanmalarýna yol açtý. Bu ayaklanma Haziran’ýn devamýdýr; Haziran Ayaklanmasý hesaba katýlmadan genç Berkin için Türkiye’nin her tarafýnda halk kitlelerinin ayaða kalkmasý açýklanamaz. 3 Neden Boykot Ediyoruz Umut Güneş
11
2
MÜCADELE BİRLİĞİ
ÞUBAT NOTLARI
BA C.DAĞLI
ŞY A
12 - 26 Mart 2014
ZI
Haziran’da ortaya çýkan yeni durum, derinleþerek devam ediyor. Kitleler, her defasýnda baþka bir nedenle sokaða çýkýyor ve eylemlerini son derece zengin biçimlerle gerçekleþtiriyorlar. Genel bir ayaklanma durumu, genel bir baþkaldýrý hali devam ediyor. Þubat sonunda da görüldüðü gibi durum her an kendini yeni eylemlerle dýþa vuruyor. 1- 25 Þubat’ta ayný anda birçok merkezde yeni bir eylem dalgasý yükseldi. Eylem dalgasý Mart’a vardý. Ýktidarýn yeni bir yolsuzluðu patlak verince, bu, kitleler için eyleme geçmelerinde yeni bir gerekçe oldu. Bir politik olay, bir sosyal sorun, hemen eylemler dizisini, bir baþkaldýrýyý tetikleyebiliyor. Bu geliþme karþýsýnda en önce harekete geçenler toplumun en bilinçli, örgütlü ve en ileri kesimleridir. Ýleri kitlelerin bilinci, harekete geçmek için kendini þu olay ya da bu sorunla sýnýrlý tutmaz. Güncel, toplumdan ve iktidardan kaynaklanan sorunlarý, geniþ halk kitlelerini ayaklandýrmak için bir gerekçe, bir olanak, bir fýrsat olarak görür. 2- Nasýl oluyor da her defasýnda baþka bir sorun insanlarý sokaða dökebiliyor. Bu durum her zaman olmuyor. Baþka zamanlar, bugünkünden daha önemli sorunlar yaþanmasýna karþýn, üzerinde böylesi bir gürültü patýrtý kopmuyor. Bunun açýklamasýný deðiþen koþullarda aramak gerekir. Toplumda patlayýcý toplumsal durum oluþmuþtur. Bu genel koþullarda ve durumda, bazen en ufak bir olay bile genel bir baþkaldýrýya dönüþebilir. Patlayýcý toplumsal durum, varlýklýlarla yoksullar, emekle sermaye arasýndaki çeliþkilerin patlayacak bir noktaya gelmesidir; iþsizliktir, sefalettir, egemen sýnýfýn baskýlarýnýn dayanýlmaz bir noktaya gelmesidir; yaþamýn kötüleþmesidir; özce, emekçi kitlelerin yaþam koþullarýnýn patlayýcý hale gelmesidir. Bu koþullarý devrimin genel koþullarýdýr. Kitleler bu koþullarýn bilincinde. Bu bilinçle eyleme geçiyor. Devrimin koþullarýný devrime dönüþtürmede öylesine bir bilinç netliði ve mücadele kararlýlýðý oluþtu ki, burjuvazinin ve iktidarýn hiçbir baskýsý, hiçbir þiddeti ve hiçbir saldýrýsý onlarý bu yönde ilerlemekten alýkoyamýyor. 3- Ýþçi kitlelerinin ve emekçi halkýn tüm bu bilinç netliðine raðmen neden hareket, pratik olarak sonuca dek gidemiyor? Bunda uzlaþmacý küçük burjuva sol çevrelerin engelleyici çabalarýn belli bir etkisi var. Ýþi devrime kadar vardýrmak istemiyorlar. Bir taraftan kitlelerin her pratik etkinliðinde, her eyleminde, her sokak gösterisinde kendilerini gösteriyorlar. Fakat eylemi ayaklanmayý daha ileriye, iktidarý almaya kadar götürmeye gelince, tam da bu noktada çeliþkiye düþüyorlar. Ayaklanma sýrasýnda onlarýn bu çeliþkili ve ikircikli davranýþlarý çok daha belirgin bir durum alýyor. 4- Bugüne deðin sürdüregeldikleri muhalefet çizgisini Haziran’da ve sonraki aylarda da aþmadýlar. Pratikte baþvurduklarý bütün mücadele yöntemleri ve araçlarý, hep muhalefet politikasýnýn etkisi altýnda kaldý. Onlarýn bakýþ açýsýnda ayaklanma muhalefet politikasýnýn daha ileri götürülmesinden ve daha etkinleþmesinden baþka bir þey deðildir. 5- Burjuvaziye karþý devrimci biçimde hareket etmez, onlarýn egemenliðini devrimci tarzda yýkma anlayýþýna sahip olmazsak daha yýllarca bekleriz. Muhalefet çizgisi tam da yýllarca beklememiz, daha doðrusu yýllarca kendimizi oyalamamýz demektir. 20. yüzyýlýn toplumsal devrimleri, devrimci bir anlayýþ taþýyan ve devrimci tarzda hareket eden iþçiler ve emekçiler tarafýndan gerçekleþtirildi. Burjuvaziyi devrimci tarzda devirmek ve emeðin iktidarý kurmak, proletaryanýn sýnýf partisinin güncel devrimci hedefi ve görevidir. 6- 26 Þubat akþamý Gezi’ye belediyenin kamyonlarý, dozerleri vb. ile barikat kuruldu. Gerekçe, o akþam Taksim’in –Gezi’nin- halk tarafýndan ele geçirileceði. Taksim’de polis kuþatmasý ve iþgalinin yanýnda, ek bir önlem olarak belediye barikatlarýna ihtiyaç duyulmasýnýn gerçek nedeni belli. Taksim’de yeni bir Haziran günlerinin yaþanmasý olasýlýðý. Halk kitleleri Taksim’e ancak sert çalýþmalarla girebilir. Bu ise Haziran’ý aþan bir geliþmenin ortaya çýkmasý demektir. Bunun koþullarýnýn oluþtuðunu anlamak için iktidarýn Taksim’deki terörüne bakmak yeterlidir. Böylesi devrimci bir ortamýn olduðunu anlamayanlar, yalnýzca sol muhalefet hareketleridir. 7- Türkiye ve Kürdistan’da halk bir güçtür. Edilgen deðil, etkin bir güç. Yýllarca süren burjuva þiddet altýnda, faþist devlet terörü altýnda, savaþýmýný sürdürebilen bir güç. En son Haziran 2013’ten bu yana, kitlelerin mücadelesini ve gücünü ezmek, kýrmak ve daðýtmak için yapýlan tüm burjuva saldýrýlarýn nasýl kitlelerin gücüyle baþarýsýzlýða uðradýðýný gördük. Kitleler genel özlemlerini, genel çýkarlarýný gerçekleþtirmeden sokaklardan çekilmeyecekler. 8- Baþkaldýrý artýk farklý koþullarda sürüyor. Kitleler, bir ayaklanma gerçekleþtirdiler. Devrimci deneyimleri var. Deneyimleri zaten vardý. Þimdi buna yenilerini eklediler. 31 Mayýs’tan bu yana sýnýf savaþýmý, sokak çatýþmalarý, yeni koþullarda yapýlýyor. Burjuvaziyle yeni koþullarda ve deðiþmiþ olarak kavgaya giriyorlar. Bu savaþ, karþýtlarýn savaþýdýr. Karþýtýmýzýn da boþ durmadýðý ve durmayacaðý açýk. Haziran’dan çýkardýðý derslerle yeni çarpýþmalara hazýrlanýyor. Hazýrlýklarýmýzý yaparken bu durumu daima göz önünde bulundurmalýyýz. Karþý tarafýn pratiðini, yaptýklarýný deðerlendirmeden, sadece kendi pratiðimizin dersleriyle yetinemeyiz. Bu çok eksik olur, zayýf kalýr. 9- Artýk ayný düzeyde yapýlan eylemlerle yetinemeyiz. Devrimci hedefler, mücadelede daha fazlasýný ve daha ileri gidilmesini gerektirir. Varolanlarla yetinen, kendisinden memnun olanlar giderek kitle desteðini yitirirler. Ayný düzeyde kalan ve sonuç getirmeyen eylemler kitleler üzerindeki etkisini ve sempatisini kaybeder. Emekçiler varolan koþullarý deðiþtirmek için mücadeleye atýlýyor. Varolan koþullarý aþmak için, varolan mücadele düzeyini aþmalýyýz. Haziran’ý aþan yeni bir devrimci genel halk ayaklanmasý her yönden bir zorunluluk olmuþtur. Tarih, toplumun önüne ancak devrimci ayaklanmayla çözülecek sorunlar koymuþtur. 10- Ýþçi sýnýfýnýn ve emekçi kitlelerin devrimci kavgasýný sonuna dek götürecek yani devrimi baþarýya ulaþtýracak olan devrimci komünist parti (Leninist Parti)’dir. Zafer burjuvaziye, kurumlarýna ve ideolojisine karþý bütünsel bir devrimle; kesintisiz olarak sosyalizme dönüþecek hareket halindeki bir toplumsal devrimle gelecektir. Böylesine bütünsel bir mücadeleye ancak gerçek devrimci proleter parti önderlik edebilir. 31 Mayýs’tan beri, kitlelerin sokakta eylemde, mücadelede ayaklanmada devrimci birleþmesini saðladýk. Þimdi görev her yerde Leninist Parti’yi örgütleyerek, etkisini arttýrarak kitlelerin toplumsal hareketini doruða vardýrmaktýr.
ÝDAMLAR BÝZÝ YILDIRAMAZ 12 Eylül faþizminin idam ettiði ilk iþçiler olan SeyitKonuk, Necati Vardar ve Ýbrahim Ethem Coþkun’un ölümsüzleþmelerinin yýl dönümünde Ýzmir, “12 Eylül Ýdamlarýna ve Faþizme Karþý” yürüyor. “Adlarý Onur Adlarý Adýmýz, 13 Mart Savaþçýlarýný Unutturmayacaðýz!” diyen Ýzmir Mücadele Birliði Platformu, 13 Mart Perþembe günü Konak YKM önünde toplanarak meþaleli bir yürüyüþ yapacak.
13 Martçýlarla Zindanda...
Kendinizi tanýtýr mýsýnýz? 13 Martçýlarla nasýl tanýþtýnýz? Ýsmim Apdurrahman Kýlýç. Þu an Ýzmir Mezapotamya Kültür Merkezi baþkanýyým. Ben 3 yoldaþ, arkadaþla Eylül darbesinden birkaç ay önce tanýþtým. Ben Nisan ayýnda tutuklanmýþtým. Benden biriki ay sonra onlar tutuklandýlar. Ayný komünde birlikte kaldýk. O günün koþullarý ve þartlarýnda devrimci duruþ, devrimci ahlak konusunda arkadaþlarla iliþkilerimiz çok saðlýklý geçti. O dönem Rýzgari’nin bölge temsilciliðinden yargýlanmaktaydým. Koðuþlarý daðýttýlar bir ara. Koðuþtan ilk alýnan ben oldum. Ondan sonra onlarla iliþkilerim koptu. 81’den sonra siyasi koðuþ temsilcilerini tekrar bir araya getirdiler. Faþistlerle altlý üstlü kalýyorduk. Seyitlerle tekrar orada bir araya geldik. Arkadaþlarýn idam noktasýndaki düþünceleri, çok net hatýrlýyorum, devletin vereceði her türlü cezaya karþý duruþlarý gurur duyulacak noktadaydý. Genç olmalarýna raðmen haklý mücadeleleri konusunda nettiler. Onlarýn anýlarý önünde saygýyla eðiliyorum. Onlarla özel anýlarýnýz var mý? Onlarla aným olarak, biz Ýbrahim ile tavla oynardýk. Kemikten zar yapýyorduk. Ben tavla oynarken zar tutmasýný iyi beceriyordum. Ýbrahim’de bir gün bana “bir daha zar tutarsan seninle tavla oynamayacaðým” dedi. Bende o gün , bu gündür zar tutmam tavla oynarken. Pazar günleri görüþlerden sonra top oynardýk. Birkaç saat bahçeye çýkarýyorlardý. Birlikte vakit geçiriyorduk. O dönem Kasabalar grubundan da bir arkadaþ idam edilmiþti. THKP-C’dendi. Kasabalar gru-
bu, Turgutlu ilçesidir. Cezaevinde öyle anýlýrdý. O arkadaþta çok deðerli bir arkadaþtý. Ýdam edilmeden önce, bana býraktýðý bir mont vardýr. Onu halen saklarým. Her yýl düzenli olarak temizler ve ütülerim. Þimdi 67 yaþýndayým. Onlarla ilgili belli þeyleri hatýrladýkça, duygusallaþýyorum. Faþist devletin inkar ve imha politikasý devam ediyor. Bu kapitalist sistemin getirdiði, emekten yana mücadele veren insanlara, hayat dahi tanýmayan bir anlayýþ devam etmekte. 70’li yýllarda biz Türk proletaryasý þalteri indirdiði zaman, Kürt ulusal mücadelesi ilerler diye düþünüyorduk. Demokratik güçler olarak tek düþmana karþý ortak bir duruþ sergileyemezsek, A dan Z ye kadar herkes þapkasýný önüne
koymalýdýr. Artýk geriye dönüþ yoktur. Halka karþý en namuslu yol birlikte demokrasi mücadelesi vermektir.
ve acil ihtiyaçlarýný karþýlayamaz. Batý emperyalizmi ve Rusya, Ukrayna halkýna gerçek bir sempati beslemiyor; onlar sadece ilerisi için kendilerini üstün duruma geçirecek avantajlý konum alýyorlar. Finansal kazanýmlar edinmek (ve Batý açýsýndan) Rusya sýnýrýnda kaos yaratmak – iþte hepsi bu! Anti-komünist ve Rus karþýtý taþkýnlýk ve ortak Sovyet geçmiþimizi reddetmek, [Sovyetlerin daðýlmasýndan sonra] ortaya çýkan günümüz ulusalcý devletlerinin temel özelliðidir. Komünist ve solcu parti merkezlerine yönelik kýyýmlar, öne çýkan komünistlerin ve iþçi eylemcilerin dövülmesi, Lenin anýtlarýnýn yýkýlmasý gibi haberler, bize açýkça gösteriyor ki, kýsa süre önce Baltýk Devletlerinde ve Avrupa’da gözlemlenen faþist tepkiler, kardeþ Ukrayna’yý ele geçirmiþ bulunuyor. Biz, aþaðýda imzasý bulunan Rusyalý solcular, komünistler ve anarþistler ola-
rak bu durumu protesto ediyor ve yoldaþlarýmýzýn kovuþturulmasýna son verilmesini talep ediyoruz! Tüm Ukrayna yurttaþlarýna çaðrýmýzdýr: Ulaþabileceðiniz tüm araçlarý kullanarak acilen milletvekillerinin Ukrayna Parlamentosuna güvensizliklerini açýklamasýný [saðlayýn], özsavunma gruplarý (milisler) kurmak için çalýþma gruplarý ve topluluklar örgütleyin, halk iradesinin hakim olduðu yerel hükümetler (konseyler) oluþturun! Rusya yurttaþlarýna çaðrýmýzdýr: Ukrayna halkýna doðrudan yardýmýn parçasý olmak için hazýr olun, Ukrayna’ya yardým eden antifaþist merkezlerle iliþkide olun! Dünya genelindeki tüm komünist ve solcu partilere, anti-faþist örgütlere çaðrýmýzdýr: Ukrayna’da faþist bir rejim kurulmasýný önlemek için hükümetlerinize baský yapýn!
Ýdam gecesine dair hatýrladýklarýnýz nelerdir? Ýdam gecesi yas içerisindeydik. Herkes onlarla yaþadýklarýný kafasýndan geçiriyordu. Biz o arkadaþlarla uzun süre yaþam þartlarýný oluþturamadýk. Ama biz birbirimizi anlama noktasýnda bir zorluk yaþamadýk. O gece herkeste duygusallýk vardý. Herkes kendi arkadaþýný, kendi yoldaþýný kaybetmiþ gibi hissetti. Onlar haklý bir yolda yürüdü ve haksýz bir þekilde idam edildiler. O günlere dair hatýrladýklarým bunlar. Çok teþekkür ediyoruz. Ben teþekkür ederim.
BÜTÜN ÜLKELERİN İŞÇİLERİ BİRLEŞİN
Rusya Komünist, Sol ve Anarþist Güçlerinin Ukrayna Olaylarýna Dair Açýklamalarý Aþaðýdaki açýklama 26 Þubat’ta yapýldý. Ukrayna burjuva hükümetinin uzun süredir izlediði politikalar, küresel krizde de tanýk olunduðu gibi, yurttaþlarýn çoðunluðu için dayanýlmaz hayat þartlarý yaratmýþ bulunuyor. Yanukoviç rejiminin son yarýsýnda, ekonomik sorunlarýn çözümü konusunda AB entegrasyonu vaadleri öne sürüldü. Bu vaatlerin bir anda terkedileceðinin duyurulmasý, geniþ bir hareketi tetikledi. Hareket herhangi bir sýnýfa dayanmýyordu ve büyük oranda kendiliðindendi. Ulusalcý hareket, liberal muhalefet tarafýndan sokaktaki vurucu güç olarak kullanýldý ve ardýndan hareketin doðasý anti-komünist ve faþist bir karaktere dönüþtü. Yeni hükümetin, týpký Yanukoviç bürokrasisinin yaptýðý gibi güç kullanmasý, halkýn karþýlaþtýðý acil sorunlarý çözemez
Bütün ülkelerin iþçileri birleþin!
“ÇOCUKLAR ÖLÜRKEN DEĞİL UYURKEN SUSULUR”
12 - 26 Mart 2014
11 Mart 2014, sabah saatleri... Twittera düþen iki satýr... Berkin’in ailesinden: “Halkýmýza : Saat 07.00 Berkin Elvan’ý evladýmýzý kaybettik. Baþýmýz saðolsun.” Ýþte sözün bittiði yer! Onu vuranlarýn bir anda “unutkanlýk hastalýðýna” yakalandýðý günlerde Berkinimizi kaybettik. Adý hýrsýzlýk, yolsuzluk ve her tür yüz kýzartýcý suçla anýlan baþbakanýn “destan yazan kahramanlarý”, o katiller sürüsü aldý aramýzdan Berkin’i. Ve Berkin’in unutulmayacaðý, ayný gün yaþanan geliþmelerle ortaya çýktý. Halklarýmýz, Gezi Ayaklanmasýný aratmayan bir destan yazdý. Taksim’den Konya’ya, ODTÜ’den Antalya’ya, Gazi’den Trabzon’a onbinler ayaklandý. Sabahýn ilk saatlerinde Berkin’in ölüm haberini alanlar Okmeydaný Hastanesi önüne koþtu. Sayýlarý gittikçe artan öfkeli halk, sloganlarla hastane bahçesinde bekleyiþini sürdürürken, bir taraftan da eylemler programlandý dört bir tarafta. Ýlk eylemleri liseliler örgütledi, ardýndan üniversite-
lerden geldi boykot haberleri. Gençler, gencecik kardeþlerinin yasýný dersleri boykot ederek tuttu, öfkelerini ise sokaklara çýkarak haykýrdý. Pek çok ilde ardý ardýna akþam sokaða çýkma çaðrýlarý yapýldý. Evinde oturanlarýn, dersine gidenlerin, iþine gidenlerin öfkeleri iyice mayalanýrken, devlet yýldýrmak için ilk saldýrýsýný hastanede Berkin’i bekleyenlere yaptý. Gezi ayaklanmasýnda defalarca yaptýð gibi, yine bir hastaneye, hastanenin bahçesine gazlarýný savurmaktan geri durmadý. Yýldýrmak yerine daha da öfkeleri biledi bu saldýrý ve hastanenin önü iyice kitleselleþti. Bu esnada Berkin Elvan da Yenibosna’daki Adli Týp’a götürüldü. Ýstanbul halký bir taraftan Berkin’i karþýlamak üzere Okmeydaný Cemevi’nde toplanýrken, Hastanedeki kitle de Berkin’in cenazesine sahip çýkmak için Adli Týp’a gitti. Bu saatlerde de liseler, üniversiteler ardý ardýna boþaldý Ýzmir, Ýstanbul, Ankara,
Eskiþehir... Öðrenciler birer birer sýnýflarý, amfileri boþalttý, sokaklara aktý. Kimi yerde tek kiþi eline Berkin’in alamadýðý ekmeði alýp oturdu yere, kimi yerde seçim otobüsleri, polis otolarý tahrip edildi. Halkýn öfkesi kabýna sýðmýyordu. Gezi Ayaklanmasýnda ölümsüzleþen her gençte yüreði yanan, “genç ölümlere” isyan eden halk, Berkin’in haberini alýr almaz sokaða çýktý. Devlet bu öfkeyi çok çabuk kavradý ve sokaða her çýkana olanca vahþetiyle saldýrdý. Eylemcilerin dediði gibi “hiç böyle sert saldýrmamýþtý daha önce!” Sabah saatlerinde Okmeydaný hastanesi’ne yaptýðý saldýrýda yüzünden vurulan genç bilinci kapalý halde hastaneye kaldýrýldý. ODTÜ’de öðrenciler dersleri boykot edip yürüyüþe geçti, Eskiþehir Yolu’nda Hacettepe Üniversitesi öðrencileriyle birleþtiðinde polisin saldýrýsýyla karþýlaþtý, bir kadýn öðrenci baþýndan vuruldu. Akþam saatlerinde Avcýlar’da sokaða çýkan bir kadýn daha yüzünden gaz bombasý ile vurulurken, Mersin’de toma iki kadýný ezdi. Devlet, “sokaða çýkarsan seni de Berkin gibi yaparým” diyor! Ama gencecik bir çocuðunu kaybetmiþ bir halkýn öfkesini gazla, copla, bombayla, tank, top, tüfekle nasýl durdurabilirsiniz! Okullarýn ardýndan evler, iþyerleri boþalýyor. Eðlence yerleri müzik çalmýyor, tv programlarý eðlenceye ara veriyor... Okmeydaný’nda cenaze için toplanan binler onbinlere ulaþýyor. Berkin’in cenazesinin adli týptan gelmesinin ardýndan öfke iyice yükseliyor, bir ananýn acý çýðlýðý öfkeyi ateþliyor, barikatlar kuruluyor. Ankara’da Kýzýlay, Haziran Ayaklanmasý’ndan sonra yeniden zapdediliyor. Güvenpark’ta toplanan kitle, DTCF ve Cebeci Kampüsünden dersleri boykot edip yürüyen binlerce öürenci ile birleþiyor Ve Kýzýlay Meydaný yeniden özgürleþiyor. Ve ardýndan Ankara Polisinin en þiddetli saldýrýlarýndan biri yaþanýyor, devlet yenilgiye tahammül edemiyor. Kýsa sürede Sýhhýye’den Kolej’e, Kurtuluþ’a kadar yayýlýyor çatýþmalar. Taksim, Kadýköy, Ýzmir, Ankara, Mersin, Dersim, Antakya, Adana, Denizli, Kocaeli, Amed, Trabzon... Uzayýp giden bir liste ve hemen her yerde yaþanan polis saldýrýlarý... Tüm ülkeyi sokaða döken bu kez birkaç aðaç deðil, 16 kiloluk 15 yaþýnda bir fidan... Günlerdir Hevsel Bahçelerinde eylemde olan, komün kuran Amedli gençler de “Medeni’den Berkin’e Halk Hesap Soracak” diyerek Berkin’i yalnýz býrakmadý.
Ýstanbul’da da saat 16.30’u geçerken, kampüslerinden çýkan ÝTÜ ve Galatasaray Üniversitesi öðrencileri yürüyüþle Beþiktaþ’a ulaþtý. 18.20... Bu defa saldýrý Adana’da. Adana’da toplanarak yürüyüþe geçen kitleye polis Sular Meydaný’nda saldýrdý. Saat 19.00 olduðunda binlerce kiþi Taksim’de toplanmaya baþladý. Ýstiklal Caddesi üzerinde toplanan kitlenin önü Tomalarca ve çevik kuvvet polisleri ile kesildi. Bir süre yaþanan tartýþmanýn ardýndan tomalar tazyikli sularla kitleye saldýrdý. Ýlk anda da-
ðýlan kitle yeniden toplanarak sloganlarla yürüyüþe geçti. Ardýndan yine Taksim’de alýþtýðýmýz görüntüler. Gaz ve ses bombalarý, plastik mermiler, kimyasallar sýkan toma ve kitlenin karþý koyuþu, eylemi terketmeyiþi ve taþlar, havai fiþeklerle saldýrýya karþýlýk verilmesi, çatýþmalarýn Þiþhane’den Tarlabaþý’na kadar her yere yayýlmasý... Beþiktaþ Taksim’deki bu saldýrýya sessiz kalmadý ve Niþantaþý-Harbiye üzerinden Taksim’e yürüdü. Önleri Harbiye’de kesilen binlerce kiþi polisle çatýþmaya girdi Taksim’e ulaþmak için. Ýstanbul’un pek çok semtinde halk sokaklara döküldü. Okmeydaný’ndan Gazi Mahallesi’ne, Avcýlar’dan Sarýgazi’ye Ýstanbul halký yine gece boyu sokakta idi. Sadece Ýstanbul ya da Türkiye ve Kürdistan deðil, Avrupa’nýn çeþitli ülkelerinde de halk Berkin’in katledilmesine karþý öfkesini haykýrdý. Yükselen sesler acýlý yas seslerideðildi. Öfkeli, Kýzgýn seslerdi. Her yerde yükselen “Berkin Elvan Onurumuzdur”, “Hükümet Ýstifa”, “Berkin Elvan Ölümsüzdür”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “15’inde Bir Fidan Berkin Elvan”, “Katiller” sloganlarý idi. Gazetemiz yayýna hazýrlandýðý sýrada, Berkin’in cenaze töreni yapýlýyordu ve ülkenin dört bir yanýnda gösteriler, çatýþmalar devam ediyordu.
MÜCADELE BİRLİĞİ
E
R Ö T Dİ
3
HALK AYAKLANMASI SÜRÜYOR
(Baş tarafı 1. sayfada) Türkiye’in her yeri, Kürdistan’ýn pek çok yeri ayaklanma halinde! Emekçi sýnýflar, öðrenci gençlik, kadýnlar, Kürt halkýnýn yoksul kesimleri yeni bir yaþam için eskinin yýkýlmasýný; yeni bir düzenin, yeni bir iktidarýn, yeni bir hükümetin kurulmasýný istiyor. Ayaklanmanýn arkasýndaki gerçek istem budur! Zafer için ne yapmalý? Þimdi bu soruyu sormanýn ve doðru yanýtlar bulmanýn zamaný. Ayaklanma sürgit bu þekilde gidemez, gitmemeli. Zafer için, baþka koþullarýn yanýsýra þu iki temel koþul yerine getirilmelidir. Birincisi, iþçi sýnýfý ve diðer çalýþan kesimler aðýrlýklarýný koymalýdýr. Ýþçi sýnýfý mücadelenin, ayaklanmanýn baþýna geçtiði zaman devrimin diðer toplumsal güçleri, esnaf, yoksul köylü, kentin diðer yoksullarý harekete geçmede, ileri atýlmada tereddüt etmeyecekler. Hükümete tepki içinde olan güçler, sokakta gördüklerimizle sýnýrlý deðil. Eylemler, sokaktaki kitlelerin belki de on katýndan fazla kitleyi etkiliyor, onlarda hükümete, iktidara, zenginler sýnýfýna karþý kin, nefret ve harekete geçme isteði uyandýrýyor. Evinde bekleyen bu milyonlarca insan, harekete geçmek için zaferden az çok emin olmayý bekliyor. Ýþçi sýnýfýnýn harekete geçmesi bu güçlere gereken cesaret ve güveni verecek. Zafer için ikinci koþul ise ayaklanmanýn politik hedeflerinin netliðidir. Evet bu hedefler net, açýk ve gerçekten devrimci niteliðe sahip olmalý. Bunun anlamý açýk! Kitleler ölümüne bir kavgaya ancak yaþamlarýnda gerçek bir deðiþiklik yapacak istemler için atýlacaklar. Politik iktidarýn fethi, Halk iktidarý, devrimci cumhuriyet; iþte ancak bu hedefler uðruna kararlý bir savaþým halk kitlelerinde büyük bir heyecan uyandýrabilir, onlarý harekete geçirebilir. Leninistler inisiyatif almalýlar. Çünkü halk kitlelerine bu devrimci hedefleri götürebilecek tek politik gücün Leninistler olduðunu geçtiðimiz ayaklanma aylarý yeterince gösterdi. Þimdiki temel görev, bütün hazýrlýklarý, bütün zamaný ayaklanmaya göre, ayaklanmada kitleleri etkileme, harekete geçirme, doðru politik hedeflere yönlendirme amacýna dönük yapýlmalýdýr. Leninistler, ayaklanmada sýradan herhangi bir baþka güç gibi davranamazlar, davranmamalýlar. Bir politik geliþme olduðunda bunun bir ayaklanmaya dönüþebileceðini hemen sezmeli ve hazýrlýklara giriþmelidir. Harekete geçmek için baþkalarýnýn çaðrý yapmasý beklenemez. Tersine, kitlelere yönelik ilk çaðrýlar Leninistlerden gelmelidir. Ayaklanma sürecek! Bu çok açýk. Herhangi bir vesile, örneðin seçimlerde hile, polisin bir cinayeti, bir yolsuzluk ya da baþka bir þey, yüz binlerce insanýn sokaða dökülmesine yol açacak. Leninistler, bütün güçleriyle geleceðe bu bilinçle hazýrlanmalýlar. Devrimin öncülüðünün ele geçirilmesi bu hazýrlýklarýn yeterince yapýlýp yapýlmadýðýna; devrimci bir inisiyatifle hareket edilip edilmediðine baðlý olacak. Kaybedilecek bir saniye bile yok!
BİTMEYEN HAZİRAN
(Baş tarafı 1. sayfada) Gün boyunca pek çok ilde liseliler okulu boykot edip Berkin’e sahip çýktý. Bütün Anadolu, belli baþlý kentler, kolejler, ebeveynler... Berkin için tek vücut olmuþ, gücünün yettiði, aklýnýn kestiðince bir tepki veriyor, eylem alanlarýna koþuyor. Öfke gerçekten büyük! Muazzam bir elektrik akýmý tüm ülkeyi boydan boya katediyor sanki. Üniversiteler ayaða kalkmýþ, çok yoðun çatýþmalar yaþanýyor. Akþam saatlerine kadar kesintisiz devam ediyor çatýþmalar. Kürdis-
tan da ayakta bu sefer. Baþta Amed, pek çok yerde sokaða çýkýyor insanlar. Uður’la, Ceylan’la iliþkilendiriyorlar Berkin’i. Baðýrlarýna basýyorlar. Ankara’da çeþitli yerlerde çatýþmalar devam ediyor. Kýzýlay’da, Sakarya’da, Yüksel Caddesi’nde çatýþmalar... Güvenpark’ta yeniden toplanmaya çalýþýyor insanlar. Gün boyu
süren çatýþmalar akþam saatlerinde de devam ediyor. Gün bitmek üzere, Ankara savaþmaya devam ediyor. Saatler ilerliyor, Ýzmit, Ýzmir, Çanakkale, Dersim, Mersin, Eskiþehir, Tokat, Amasya, Antalya, Düzce ... yeni bir eylem dalgasý yükseliyor. Her yerde sokaða çýkýyor insanlar. Çatýþmalar, daðýlmalar, tekrar toparlanma, tekrar eylem... Kentler eylem yorgunu! Hava kararýyor. Polisin þiddeti artýyor. Çantalarla sopalar daðýtýlýyor sivil polislere. Her yer gaza boðulmuþ. Çok sayýda gözaltý ve yaralý haberleri var. Ara sokaklarda yanan barikat ateþleri, yükselen sloganlar... Balkonlardan sarkan pankartlar... Ýstiklal Caddesi’nde çatýþmalar gerçekten çok sert. Polis büyük bir hýnçla saldýrýyor. Gazetemiz baskýya verilirken çatýþmalar devam ediyor. Kuvvetle muhtemel sabaha kadar sürecek. Bu gece gerçekten uzun olacak!
4
12 - 26 Mart 2014
MÜCADELE BİRLİĞİ
UKRAYNA
Ta y
l an
Ses Kaydı Halkı Sokaklara Döktü!
Işı k
Dünyanın büyük bir bölümünde olduğu gibi Ukrayna'da da kargaşalık hüküm sürüyor. Yeni de değil. Öncesi bir yana, 2004'ten beri Ukrayna toplumun değişik güçleri arasında sert bir mücadeleye sahne oluyor. Toplum, bütün sınıflarıyla, bütün politik güçleriyle sürekli bir devinim, bir alt-üst oluş halinde. Politik iktidar sürekli el değiştiriyor. İktidara gelenler kısa sürede toplumun gözünden düşüyor, bir biçimde devriliyor ama yerine gelenlerin akıbeti de öncekilerden farklı olmuyor. Yanukoviç iktidarı bunun son örneği oldu. ABD-AB emperyalistlerinin desteklediği, örgütlediği ve sahneye sürdüğü faşist çeteler bir oldu bittiyle politik iktidarı ele geçirdiler. İktidarı ele geçirenler kendi sonlarının Yanukoviç'ikinden beter olacağını gayet iyi bildikleri için kendilerine şimdiden “Kamikaze” hükümeti adını uygun görüyorlar. Türkçesi ABD-AB emperyalistleri tarafından mayın tarlasına sürülmüş eşekler olduklarının farkındalar. Mayın tarlasına sürülmüş eşek rolünü neden kabul etmiş oldukları ayrı bir konu. Ama başarısız olacaklarını ve kitlelerin kısa sürede kendilerine karşı ayaklanacaklarını bildikleri açık. Bu olgudan ilk pratik sonucu çıkarabiliriz: Ukrayna'da şimdi hüküm süren kargaşalık karşı karşıya bulunan taraflardan hangisinin üstünlüğü ile sonuçlanırsa sonuçlansın kısa süre sonra tekrar ortaya çıkacak.
Neden? Açıklanması gereken asıl soru budur. Bu sorunun yanıtı ancak çağımızın karakteri; tarihsel gelişmenin varmış olduğu aşama, doğru biçimde kavranarak verilebilir. Çağımızın karakterine damgasını vuran, onu şekillendiren, ona itilim veren olgu, emek-sermaye çelişkisi temelinde kapitalizmle komünizm arasındaki mücadeledir. Tarihsel gelişme, bu mücadelede yeni bir evreye; kapitalizmin çöküş ve komünizme toplumsal devrimler yoluyla geçiş evresine varmış bulunuyor. İnsanlık, dünyanın her yerinde, onu yokoluşa sürükleyen, yaşamdan kovan, doğayı mahveden kapitalizme karşı, yaşama tutunabilmek için komünizme geçişin arayışı içinde. Dünyanın dört bir tarafında ayaklanmalar, iç savaşlar, değişik biçimler altında süren kargaşalığın arkasında işte bu arayış bulunuyor. Ukrayna emekçi sınıflarının, fırtınaya tutulmuş gemi örneği, bir o tarafa, bir bu tarafa meyleden, ama her bir kaç yılda bir büyük ayaklanmaya girişmelerine yol açan neden de bu. Ne Yanukoviç, ne şimdiki faşist güçler; ne faşistlerin arkasındaki güçler olarak ABD-AB ve onların sermayeleri ne de Putin'li Rusya Ukrayna emekçi sınıflarını, Ukrayna'daki kargaşalığı dindirebilir. Ukrayna'nın son on-onbeş yılı bunun kanıtıdır. Ancak Ukrayna, bize başka şeyleri de öğretiyor. Her şeyden önce, emperyalistler ve karşı devrimci, anti-komünist güçler Sovyetler Birliğini yıkarak eski Sovyet topraklarında halk ayaklanmalarını bir “kurum” haline getirdiler. Çeşitli vaat ve biçimlerle aldatılan halklar 90'lı yılların başından beri tarihin akışını düzeltmek, yani komünizme doğru yürüyüşü sürdürmek için o günden bu güne her fırsatta karşı-devrimci, burjuva ve küçük burjuva iktidarlara karşı ayaklanıyorlar. Kargaşalık, sokak hareketleri, gösteriler halkın günlük yaşamının bir parçası haline gelmiş durumda. Leninist Parti, karşı devrimcilerin Sovyetleri yıkmak için yanlış zaman seçtiklerini ve artık zafer için, yani kapitalizmi yeniden bir toplumsal sistem olarak kurmak için hiç bir şanslarının kalmadığını, onlar zafer naraları atarken ortaya koymuştu. Aradan geçen zaman bu gerçeği fazlasıyla kanıtladı. Karşıdevrimciler, ABD ve AB emperyalistlerinin her türlü desteğine rağmen kapitalizmi bir toplumsal biçim olarak kurabilmiş ve kabul ettirebilmiş değiller. Yapabildikleri tek şey çalıp çırparak, soyarak, yağmalayarak para biriktirmek ve biriktirdikleri parayı emperyalist ülkelere kaçırmak oldu. Yanlış zamandaydılar çünkü tarihin komünizme aktığı bir evrede bu akışa ters bir yönelime girişmişlerdi. Bu yüzden “zafer”leri ancak geçici, kısa ömürlü, aldatıcı zaferler olabilirdi. Öyle de oldu. Tarih, buna yaşam da diyebiliriz, Sovyetler Birliği'nin yıkılmasında başrol oynayan Rusya'yı emperyalistleri, emperyalist sermayeyi, yani o olmadan kapitalizmin olamayacağı temel unsuru, tank ve topla durdurmak zorunda bırakmış bulunuyor. Zamanlamaları yanlıştı, çünkü kapitalizmin yıkıma gittiği ve kendisiyle birlikte bütün bir toplumu yıkıma sürüklediği bir zamanda onlar halklara kapitalizmle “güzel bir gelecek, mutlu bir yaşam” vaat etmek zorunda kalıyorlardı. Ukrayna'da politik iktidara el koyan faşist çete üyelerinin kendi kendilerine “kamikaze” yakıştırmasını uygun görmeleri umutsuz ve boş bir çaba içinde olduklarının itirafıdır. Eninde sonunda bedelini canlarıyla ödeyecekleri bir yenilgiye mahkum olduklarının farkındalar. Bu nedenle, Ukrayna'da şimdi süren çapışmaların kısa vadede sonucu ne olursa olsun, karşı devrimciler, anti-komünistler, emperyalistler için kalıcı bir zafer artık sadece bir hayal ürünü olabilir. Kargaşalık ve ayaklanmalar Ukrayna halkları gerçek bir zafer elde edene kadar sürecek. Bu anlamda, dünya proletaryası ve devrimci güçler, zaferden emin olarak geleceğe bakabilirler. Emperyalistlerin ve karşı devrimci güçlerin Ukrayna'da egemenliklerini bir türlü kuramamaları bunu yeterince gösteriyor. Sadece Ukrayna mı? Bütün dünyada hüküm süren kargaşalığın sonucunda zaferin komünizme, proletaryaya ait olacağını söylememiz için artık çok fazla kanıtımız var.
İzmir'de Polis Saldırısı!
26 Şubat günü İzmir Halk Forumlarının çağrısıyla yüzlerce kişi saat 19.00'da Sevinç Pastanesi önünde bir araya geldi. Halk Forumları temsilcileri ve siyasi çevrelerden temsilcilerin birlikte yaptığı değerlendirmede Kıbrıs Şehitleri Caddesi üzerinden Alsancak İskeleye yürünmesi ve Gazi İlköğretim Okulunun önündeki caddenin trafiğe kapatılması kararlaştırıldı. Yüzlerce kişi İMD'nin müzikleri ve sloganlar eşliğinde yürüyüşe geçti. En önde 'Hükümet İstifa' pankartı arkasında yürüyen kitle, Gazi İlköğretimin önünde yine kısa bir değerlendirme yaptı. DÖB'ün çağrısı sonucunda: Halk Cephesi, SYKP, Partizan, Anarşistler, ESP ve Kaldıraç Basmane yönüne doğru yürümeye devam etti. Halk Forumları ve çeşitli siyasi partiler ise Sevinç Pastanesine geri döndüler.
Antep’te Yolsuzluk Eylemi
27 Þubat Perþembe günü Gaziantep Üniversitesi önünde yolsuzluk ve rüþvet olaylarý protesto edildi. Saat 18.00’de toplanmaya baþlayan kitle sloganlar ile Karataþ’a doðru yürüyüþe geçti. Karataþ Mahallesi Üzerinde bulunan Ak Parti seçim bürosu önünde yaþanan kýsa gergin-
Basmane Meydanı'na doğru yürüyen kitleden yol güzergahındaki bankamatikler ve kameraların tahrip edildiği gözlendi. Camına yazılama yapılan Burger King'in tepki göstermesi üzerine camları tahrip edildi ve kısa bir arbede yaşandı. Lozan Meydanına gelen kitle barikat malzemesi toplarken ve barikatlar oluşturmaya çalışırken, Fuarın Lozan Kapısından aniden yüzlerce sivil ve çevik kuvvet polislerinin saldırısıyla karşılaştı. Azgınca saldıran polis ekipleri kitleyi Sevinç Pastanesi yönüne doğru kovaladı. Eylemi burada bitiren eylemciler dağılmaya başladı. Alsancak civarındaki ara sokaklarda yüzlerce sivil polis ekipleri ise eylemcileri takip etmeye başladı. Bu esnada bir çok gözaltı yaşandı. Mücadele Birliği- İZMİR
lik sonrasý tekrar Antep Üniversitesi önüne gelindi. Yürüyüþ sýrasýnda çevrenin de yoðun ilgisi söz konusuydu. Zaman zaman gerginliklerin yaþandýðý yürüyüþte birbirinden renkli dövizler dikkat çekiciydi. “Bilal Bilooo! Paralar Koltuðun Altýnda Galýk… Beni Ara…” dövizinin yaný sýra “Yaþasýn Devrim Yaþasýn Sosyalizm” ve “Devrim Ýçin Ýleri” dövizleri de taþýndý. Antep Mücadele Birliði
Sarıgazililer de Sokakta!
İstanbul/Sarıgazi Halkı 28 Şubat günü akşam saatlerinde yolsuzluklara karşı sokağa çıktı. Vatan İlköğretim Okulu önünde bir araya gelen Sargazi halkı imzalı pankart taşıyan kitle, "Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam", "Her Yer Rüşvet Her Yer Yolsuzluk", "Her Yer Taksim Her Yer Direniş", "Kahrolsun Faşist Diktatörlük" sloganları ile Demokrasi Caddesi üzeriden yürüdü. Yürüyüşte en önde de “Hükümet İstifa İktidar Halka” yazılı pankart taşındı. Sarıgazi Kaymakamlığı yanında barikat kuran polis, yanından geçen kitle "Katil Polis Sarıgazi’den Defol" sloganı atarak tepkini gösterdi. Eyleme Mücadele Birliği, Partizan, destek verdi. Eylem Demokrasi Caddesi'nin sonuna ulaşıldığında eylem sloganlarla sona erdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasındaki ses kaydının medyada dolaşması, halkı sokaklara döktü. Sabah saatlerinden itibaren bir çok şehirde saat 19.00’da sokaklarda olma çağrıları yapıldı. İstanbul, Ankara, Bursa, Antalya, Eskişehir ve daha birçok ilde “Her Şey Yalan Her Yer Yolsuzluk” sloganıyla saat 19.00’da halk sokaklara çıktı. Kadıköy’de saat 19.00 olmadan halk sokakları doldurmaya başladı, binlerce kişi hükümeti protesto etti. “Her Şey Yalan Her Şey Yolsuzluk”, “Hükümet İstifa” ve yolsuzlukları protesto edilen pankartlar açılarak gruplar halinde yürüyüşe başlandı. Bir ses aracından Recep Tayyip Erdoğan ve Bilal Erdoğan’ın ses kayıtları yayınlandı. Eylem sırasında “Hırsız Var”, “Hırsız Tayyip Erdoğan”, “Güle Güle Tayyip”, “Hükümet İstifa”, “Tayyip İstifa İktidar Halka”, “Hükümet İstifa, İktidar Halka”, “Her Yer Taksim Her Yer Direniş”, “Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam”, “Her Yer Rüşvet Her Yer Yolsuzluk”, “Deniz İsyan Özgürlük”, “Taksim’de Düşene Dövüşene Bin Selam”, “Faşizme Karşı Omuz Omuza” sloganları atıldı. Sık sık Gezi ayaklanması sırasında ölümsüzleşenler anılırken, “ODTÜ’ye Selam Direnişe Devam” denilerek ODTÜ’ye de selam gönderildi. Kitle AKP'ye doğru yürüyüşe geçtiğinde de önü Tomalarca kesildi ve polisin saldırısı başladı. Plastik mermi ile bir kişi yüzünden vurulurken, kitle üç kola ayrıldı. Çatışmalar gece geç saatlere kadar sürdü.
Gazi Mahallesinde Eylem!
Hırsızlığa ait belgelerin her gün ayan beyan ortaya serilmesinin ardından, şimdi de bir başbakanın hırsızlığını kendi sesinde dinliyoruz.
Ahmet Atakan Güzergahı
Burjuva iktidarın ortalığa saçılan tapeler, dinleme kayıtları, videolar, tweetler vs. dolayısıyla kendi iç çelişkileri doruğa ulaşmış boyutta. Haziran ayaklanmasını yaratan milyonlar şimdi tekrar sokakları dolduruyor. Hükümet İstifa eylemleri artmaya ve şiddetlenmeye devam ediyor. 25 Şubat günü çeşitli siyasi partiler, halk forumları ve devrimci yapıların çağrısıyla binlerce insan Sevinç Pastanesi önünde toplandı. Kısa tartışmalar sonucunda alınan karar ile saat 19.00'da 'Ahmet Atakan Güzergahında' karar verildi. Hedef Basmane Meydanı. Binlerce insan coşkulu sloganlar ile Gümrük'ten Basmane Meydanına yöneldiği anda polisin toma ve gaz bombalarına maruz kaldı. Çift koldan saldıran polis, Kantar bölgesinde sıkıştırdığı kitleyi gaza ve jop darbelerine maruz bıraktı. Orada bulunanlar apartmanlara ve işyerlerine sığınarak korunmaya çalıştı. Bir kısım insan ise vapura binerek Alsancak iskeleye deniz yolu ile ulaştı. Polisin azgınca saldırısına karşı fazla tutunamayan kitle barikatlar kurarak Sahil güzergahından tekrar Sevinç Pastanesi önüne geri çekildi. Ajitasyon konuşmalarının ardından kitle dağıldı. Mücadele Birliği- İZMİR
26 Þubat günü Gazi Mahallesinde “Hýrsýz Ýktidar Ýstifa, Halk Ýktidara” pankartýnýn açýldýðý eylem, Eski Karakoldan baþlayarak Bahar duraðýna kadar devam etti. Yürüyüþ boyunca ajitasyon ve sloganlarýn atýldýðý yürüyüþte “17 Aralýk’tan beri gizlenemeyen en önemli þey, bu sistemin artýk kendini devam ettiremiyor olmasý ve kendi iç savaþýný yaþýyor olduðudur. Bu sistem sona yaklaþtý. Her son yeni baþlangýçlara gebe. Biz bu baþlangýcý 31 Mayýs halk hareketinde yaþadýk ve þu an yapýlan iç savaþlarý, çeliþkileri ortaya çýkan milyon dolarlýk alýn terlerimiz ikinci bir ayaklanmayý biriktiriyor. Bir BEDAÞ iþçisi 70 tl bulamadýðý için iðnesini vurulamadý ve öldü. Birlikte omuzladýk cenazemizi. Oysa milyon dolarlarýn nerelerden çýktýðý, eritilemediði ortada. Gazi’nin iþçi, emekçi, aydýn, demokrat, devrimci insanlarýna sesleniyoruz. Gün sokaða çýkma, gün ayaklanmayý yükseltme günüdür. Durmak Yok Yýkýlana Kadar Þiarýyla sokaða çýkma zamanýdýr þimdi” denilerek Gazi halký sokaða davet edildi. Basýn açýklamasýnýn yapýlmasýnýn
sonlandýðýnýn söylenmesinin ardýndan bir kitle Karakola doðru devam etti. PKK, MLKP ve TKEP/L sloganlarýyla barikat kurularak Karakola doðru yürüyüþe geçildi. “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” sloganlarýnýn atýldýðý gözlemlendi. Taaruza geçilmesine raðmen uzun süre polislerden ses çýkmadý. Leninist Gençliðin “Murat Ördekçi Halk Milisleri”, “Yaþar Bulut Halk Milisleri” yazýlamalarý yapmalarý dikkat çekti. Sýk sýk “Yaþasýn Partimiz TKEP Leninist”, “Yaþasýn 13 Mart Genç Komünistler Birliði”, “Yaþar Bulut Yaþýyor TKEP/L Savaþýyor”, “Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam”, “Denizlerin Yolunda TKEP/L Saflarýna”, “Faþizme Karþý Silah Baþýna”, “TKEP/L Vuruyor Faþist TC Yýkýlýyor” sloganlarý atýldý. Leninist Gençlik sýk sýk polise dönük ajitasyonlar yaptý. “Faþist TC polisi etrafýnýz çevrildi derhal silahlarýnýzý býrakýp teslim olun aksi takdirde müdahale edeceðiz” dediði kitlelerce duyuldu. TKEP/L,13 Mart Genç Komünistler Birliði yazýlamalarý yapýlmasýnýn ardýndan eylem, 22.00 dolaylarýnda devrimciler tarafýndan sonlandýrýldý.
12 - 26 Mart 2014
MÜCADELE BİRLİĞİ
n u k DEVRÝM GÜNLERÝ oş C r BAÞLARKEN Şi a
Ankara/Kızılay
Seçimlerin sokaklarý temizleme gücünün kalmamasý, devrimin ileri bir aþamasýna iþaret eder. Devrim, biçimsel burjuva demokrasi oyunlarýna duyulan güvenin son kýrýntýlarýný da devrim saflarýndan söküp atýyor. Geriye, bozulmuþ sýnýf unsurlarýyla sahnelenen mitingler, kefenli göstericilerin gazýna gelen akýl saðlýðýný yetirmiþ yöneticiler kalýyor. Devrim günleri için mükemmel bir kokteyl
Ankara/Kızılay
Antep
İstanbul/Taksim
Halk Yolsuzlukları Protesto Ediyor!
Kızılay'da Çatışma Sesleri! Ankara'da artık sabırlar taştı! Uzun süredir Kızılay Meydanı'ndan çatışma sesleri, barikat ateşleri yükselmiyordu. Önce ODTÜ, sonra Kennedy Caddesi ve 1 Mart'ta Haziran'ı andıran bir gün yaşadı Ankara. 1 Mart günü saat 16.00'ya iki tane çağrı vardı. Ankara Dayanışması Güvenpark'ta basın açıklaması yapmak için toplandı; Kuğulupark'ta toplananlar ise Güvenpark'a yürüdüler. Kuğulupark'tan gelenlerin önü Karanfil Sokak çıkışında polis tarafından kesildi. Güvenpark'ta toplananlar ise her an onlara desteğe gitmeye hazır beklediler. İki kitlenin arasında kalmak istemeyen polis Kuğulu'dan gelenlerin önünü açmak zorunda kaldı ve iki kitle coşkulu bir şekilde Kızılay Meydanı'nı kısa süreli kapatarak birleşti. Daha sonra basın açıklaması için Güvenpark'a geçildi. Güvenpark'ta okunan basın açıklamasından sonra, meydandan geçen herkesin görebileceği şekilde kartonlara yazılmış "Alo Babacığım", "Hırsız Var", "Paraları Sıfırla" yazıları ve sloganlarla bir süre daha eylem devam etti. Böylece Ankara Dayanışması'nın
önceden hazırladığı etkinlik programı bitmiş oldu; ama henüz eylem bitmemişti. Ankara'nın daha güçlü ve daha sert bir ses çıkartması gerekiyordu ve bunu da yaptı. Eylemcilerin Kızılay Meydanı'nı trafiğe kapatması üzerine 7 TOMA, 2 akrep ve çevik kuvvetle polis saldırıya geçti. Havai fişekler ve taşlarla verilen karşılıkla birlikte, kitle Haziran günlerinden iyi bildiği Ziya Gökalp Caddesi'ne doğru çekildi. Ziya Gökalp Caddesi ve etrafında saatlerce çatışma sürdü. Sayı olarak Haziran günlerinden az olsa da, aynı kararlılıkta bir kitle vardı. Cadde üzerinde bir TOMA geri çekilirken bir taksiye çarptı ve sıkıştı. O TOMA'yı oradan çıkartabilmek için bir TOMA'nın ve akrebin gelmesi gerekti. Çatışma esnasında özellikle ara sokaklarda polis çok sert saldırdı, darp ederek gözaltı yaptı. TOMA, Ziya Gökalp Caddesi üzerinde bir dersanenin pencerelerinden alkışlarla sokaktakilere destek verenlere öğrencilere bile su sıktı. Çatışmalar 5-6 saat sürdü. Ankara'da sokaklar ısınmaya devam edecek. Mücadele Birliği/Ankara
Yolsuzluklara karşı 26 Şubat günü yine sokaklara çağrı vardı. Herkesin gözünü diktiği Taksim'de yüzlerce insan toplandı, ancak eylem çağrısı yapan Sayfalar Ortak Platformunun oluşturduğu eylem komitesi pankartlarla gözaltına alındı ve Vatan Caddesi'ndeki Emniyet Müdürlüğüne götürüldü. Bir eylem başlatılamamasına rağmen Taksim'de polis ablukası ve halkın yoğunluğu sürüyor. Günün eylem haberi İzmir'dendi. Saat 19.00'da Sevinç pastanesi önünde toplanan kitle, sloganlarla Lozan Kapısı'na yürüdü. Burada, sivillerden ve cevik kuvvet polislerinden oluşan grup kitleye saldırdı. Saldırı sırasında
16 kişi darp edilerek gözaltına alındı. Gözaltılardan ismi öğrenilenler Egemen Özegemen, Bahar Boğu, Cem Ulus, Aslıhan Tan, Serdar Uğurlu, Öncel İnallı. Mersin'de de halk pankartlarla ve sloganlarla toplandı. İstanbul'da Gazi Mahallesi'nde halk “Hırsız Hükümet İstifa İktidar Halka”, Avcılar halkı “Bu Pisliği Halk Sıfırlar” pankartları ile yürüyüşe geçti. Okmeydanı'nda ise İdil Kültür Merkezi'ne polisin saldırması, Okmeydanı halkını ayağa kaldırdı. Çok sayıda akrep Sibel Yalçın Parkı'na saldırırken, halk da sokaklarda polise karşı koydu. Çatışmalar geç saatlere kadar sürdü.
Yolsuzluklara Karşı Yine Halk Sokakta!
Leninistlerden Gazi'de Eylem!
5
Leninistler, 1 Mart gecesi Gazi Mahallesinde yolsuzluğa karşı eylem yaptı. Havai fişekli eylemde 3 çevik kuvvet polisinin yaralandığı haberi geldi. Leninistler, “Yaşasın Partimiz TKEP/Leninist”, “TKEP/L Vuruyor Faşist TC Devleti Yıkılıyor”, “Yaşasın 13 Mart Genç Komünistler Birliği” sloganları attılar. Gazi'den Leninistler
Antep’te Yolsuzluk Eylemleri Devam Ediyor!
1 Mart Cumartesi günü Kırkayak Parkı'nda toplanan kitle “Hükümet İstifa”, “Hırsızlık Babadan Oğula Geçer”, “Her Yer Rüşvet Her Yer Yolsuzluk”, “Korkacaksın, Titreyeceksin, Yıkılacaksın, Adi Hükümet” sloganları ile eylem yaptı. Saat 15.00’te toplanan kitle, 15.30’da Balıklı Parkı’na doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş sırasında çevreden büyük destek gören eylemde Balıklı Parkı’na gelindiğinde basın metni okundu. “17 Aralık’ta ortaya çıkan ve yolsuzluk görüntülerinden, milyon dolarlarla doldurulmuş ayakkabı kutularından sonra, hemen her gün yeni rüşvet ve yolsuzluk delilleri gün yüzüne çıkıyor. En son Başbakan Erdoğan’la oğlu Bilal Erdoğan’a ait olduğu söylenen telefon görüşmelerinin kayıtları çıktı ortaya. Başbakan yalanlıyor bir montaj diyor, bir dublaj olduğunu iddia ediyor. Bir gün sonra ise 'kriptolu telefonları bile dinlemişler' diyerek böyle bir görüşmenin varlığını itiraf etmiş oluyor (… ) Gerçeklerin açığa çıkması için hükümet derhal istifa etmelidir. Soruşturma ve yargılamanın önündeki engeller kaldırılmalı….” denilerek taleplerin sıralandığı açıklamada, bu talepler gerçekleşinceye kadar tüm herkesi mücadele etmeye, rüşvet ve yolsuzluk düzenine karşı birlik olma çağrısı ile metin sonlandırıldı. Mücadele Birliği/Antep
EZİLEN HALKIN İSYANI!
Dayatmacı bir devlet... Ta ki yatak odamıza kadar giren, ne yapacağımızı, ne düşüneceğimizi, nereden yürüyeceğimizi, ne konuşacağımızı hangi düşünceleri açıklayabileceğimizi emreden faşizan bir devlet... Hoşuna gitmeyen yarasına dokunan her şeyi anında yok eden, yok sayan, haklı isyanları suç sayan, soyguncu hırsız bir devlet ve aynı zamanda da İslamcı muhafazakar bir devlet... Dini önüne katmış allah allah diye yürüyen ve küçük bir çocuğun kanına girebilecek kadar aciz bir devlet ve bu devletin başı inançlı sözüm ona dini bütün bir faşist, faşistler topluluğu... Din vesvesesiyle uyuyan bir nesil yaratarak faşizan saltanatını yürüten bir devlet ve yıkılması şart olan bir devlet. Bu ülkede hak aramak suç, başkaldırmak suç, adaleti savunmak, bir çocuğu bile savunmak suç. Tecavüzcü, soyguncu, hırsız, ahlaksız bir devlet ve biz bu devletin asi çocuklarıyız. En ufak açığını bile ortaya çıkaranı anında yok sayabilen mafya sistemli bu yönetimin karşısında duran halkız biz çapulcularız, ayyaşlarız. Suçu sadece düşünce suçu olan insanlık suçu karşısında direnenleriz. Bu her şeyden önce insan olmanın onurudur. Onurumuz isyanımızdır. Bir kadının ezilmesine, bir çocuğun ölümüne, bir işçinin çalınan ekmeğine, bir devrimcinin yasaklanan düşüncelerine, müziğimize, yürüyüşümüze, halayımıza haksızca yapılan saldırıların isyancılarıyız. Ve bu isyan başladı. Büyüyecek ve yürüyecek. Ta ki zafere, ta ki faşizmden kurtulana kadar. Taki kurtuluşa kadar... MB Okuru
Abdullah Cömert Doğum Gününde Anıldı!
Gezi Ayaklanmasında ölümsüzleşen Abdullah Cömert'in 8 Mart doğum günüydü... Doğum gününü kutlamak ve Abdullah Cömert'i anmak için kitle Uğur Mumcu Bulvarı'nda toplandı. Abdullah Cömert'in vuruldu-
ğu sokakta saygı duruşunda bulunan halk, daha sonra yürüyüşe geçti. "Armutlu Faşizme Mezar Olacak”, “Abdullah Cömert Ölümsüzdür, “Hükümet İstifa İktidar Halka”, “Hırsız Tayyip”, “Her Yer Rüşvet Her Yer Yolsuzluk" diye sloganlar eşliğinde devam etti. Daha sonra Abdullah Cömert'in mezarına yüründü ve Abdullah Cömert'in ablası burada bir konuşma yaptı. 8
Mart Dünya Emekçi kadınlar gününe de değindikten sonra, Ahmet Atakan'ın annesi Emsal Atakan megafonu aldı ve Abdullah Cömert'in annesine “yılın annesi” olarak bir plaket verdi. Konuşmaları alkışlarla ve sloganlarla sık sık kesildi. Daha sonra basın açıklaması okundu. Basın açıklaması ardından insanlar meşalelerini yakıp Abdullah Cömert'i mezarı başında andı. Anmanın ardından kitle yavaş yavaş sloganlarla dağıldı.
Sendikalar ve Sokaklar Seçim ayýna girildi ama burjuvazi bir türlü rahat bir nefes alamadý, çünkü hükümete ve düzene karþý çýkan milyonlarýn gözü sandýktan çýkacak sonuçlarda deðil. Bu durum, alýþýlageldik yöntemlerin rahatlýðýndan bir türlü vazgeçemeyen küçük burjuva reformizm için politik iflas demek. Ayaklanmacýlarýn gözünü sandýklara çevirmesi için az þey yapýlmýyor. Þöhretler tayfasýnýn ekranlarda sürekli döndürülen videosunu saymazsak, özellikle HDP bileþenleri, AKP’yi sandýkta devirme umudunu, bu eski ve yavan lapayý kitlelere yutturabilmek için neler söylemiyorlar ki! “Tarihi önemde, özerkliðin oylanacaðý bir referandum özelliðinde” sözlerine þerbetliydik ama “Haziran hareketini (yani bir ayaklanmayý) seçim hareketine dönüþtürme kahramanlarýna, doðrusu, bünye henüz hazýr deðilmiþ. Ýnsan, bir devrimci olarak böyle satýrlarý okuyunca, þaþýrma duygusu bile yetmiyor. Demek ki, týpký þöhretlerin sanat camiasýnda olduðu gibi, reformizm çukurunda oynamanýnda ilkesi ayný “Ne kadar rezil olursak o kadar iyi!” Neyse ki Kürt halký, benzer laflarý daha önce çok duymuþtu, nice tarihi (!!) seçim badireleri atlattý. Bu yüzden Kürdistan sokaklarýnda, havalara saçýlan seçim broþürlerinden çok, havai fiþek ve molotoflar.
Haddini Aþanlar Ayaklanmacýlar ve ayný politik tutumu benimseyen milyonlarýn, mevcut hükümeti seçimlerle deviremeyeceklerini söylemeleri, çok kritik bir zihniyet dönüþümüne ebelik ediyor. Biçimsel burjuva demokrasisinin oyunlarýna duyulan boþ inanç yýkýlmadan, ayaklananlar sonuna kadar gidebilecek kararlý bir tutumu benimsemekte zorlanýrlar. Kafalarýnýn bir köþesinde sandýkla birlikte deðiþimin mümkün olduðuna dair ufacýk bir fikir kýrýntýsý taþýyanlar, kritik zamanlarda belli bir eylem çizgisinin ötesine geçemezler. Ne zaman ki bu boþ inanç yýkýlýr, o zaman ayaklanmacýlar, nüfus içinde çoðunluk olup olmadýklarýna bakma gereði duymadan, karþýsýndaki sýnýf gücünü dize getirmeye odaklanabilirler. Devrim, iþte bu yolla, kendi idealizasyonuna ve radikalizmine kavuþuyor. Ýdealisazyon, çünkü bu durumda devrim için ayaklananlar, bunu mümkün kýlan maddi gücün birikimini beklemeden, kendi irade ve tutumlarýnýn deðiþime yeteceði inancýný biriktirmeye baþlar. Radikallik, bu inanç birikimiyle birlikte topraðýn her yerinden fýskýrýverir. Her açýdan, yaþamýn her alanýnda bir “haddini aþma” tutumu dikkat çekmeye baþlar. Gerçekçilik adýna ihtiyarlara özgü ihtiyatlýlýðýn ardýna gizlenen oportünizm için çalmaktadýr çanlar. Gerçekçi ol imkansýzý iste diyenlerin iklimidir yaþanan.
Bozulmuþ Sýnýf Tortularý Gerçekçi oportünizm, titreyen parmaklarýyla bir olaya iþaret ediyor: Miting alanlarýný dolduran AKP’li kalabalýklar. AKP veya günümüz tekelci hükümetleri, hangi kitleler üzerinde kontrollerini devam ettirebiliyorlar? Bunlar, çoðunlukla, dejenere sýnýf katmanlarýdýr. Tarihin her döneminde, kendi öz sýnýf çýkarlarýný savunmak yerine, muktedirlerin çýkarlarýna uyum saðlayanlar, iktidarýn memesine yapýþanlar, her zaman güçlü olandan yana tavýr koyan sýnýf karakterinden yoksun bir kalabalýk vardýr. Baskýlardan gözleri yýlmýþtýr, mücadele etmek yerine þikayet dolu mýzmýzlanmalarla ve biatlarýný sunarak ayakta kalmaya alýþmýþ bu kitle, sýnýflar mücadelesinin tarih boyu etkisiz elemanlarý oldular. Dejenere sýnýf katmanlarý, kimi özgün koþullarda, örneðin büyük devrimler sayesinde, bir anda kendilerini o büyük akýþýn içinde buluverirler, kýsa bir süre bile olsa politika sahnesinde yerlerini alýrlar. O özgün koþullarda, sucuklarýn ve þaraplarýn peþinden, yetenekli demagoglarýn dayandýðý toplumsal bir taban haline gelirler. 1848 devrimlerinde, Louis Bonaparte’ý iktidara taþýyanlar bu dejenere sýnýf katmalarýydý. Hepsi, Bonapart’ýn nasýl üç kaðýtçý, rüþvetçi, serüvenci olduðunu biliyordu ve kendilerinden biri sayýyordu. Ayný kitleler RTE’yi neden sahiplenmesin? Bu özgün tarihi koþullar dýþýnda dejenere sýnýf katmanlarý hep darmadaðýn, hep imi timi belirsiz ve sýnýf mücadeleleri dýþýnda kaldýlar. Taa ki, son bilgisayar teknolojilerini kullanan tekelci sermayenin yeni kontrol mekanizmalarý geliþene dek. Bilgisayar sayesinde tüm bu dejenere sýnýf unsurlarý belirlenebiliyor, küçük çýkarlarla hükümet partilerine baðlanabiliyor, güvenilmez politik tutumlarý kontrol altýnda tutulabiliyor. Çoðunluðunu iþsiz gençler oluþturuyor, ve sonra modern üretim sürecinin tamamen dýþýnda yaþayan ev kadýnlarý, küçük kredilerle dükkanlarýný açmýþ küçük ticaret erbabý ve kaderi muktedirin iki dudaðý arasýna sýkýþmýþ esnaf kesimlerinden oluþan bu kalabalýk, 2001 ve 2008 krizlerinden sonra olaðanüstü ölçülerde büyüdü. AKP, ya da hükümet koltuðuna hangi tekelci parti oturursa o, dejenere kalabalýðýn siyasal desteðini rahatlýkla kendi tekeline alabilir. Burjuva biçimsel demokrasisini çürüten, boþ inançlarý zayýflatan ciddi bir olgudur dejenere sýnýf katmanlarý. Politik mücadeleleri seçim sandýklarýndan uzaklaþtýrýp sokaklara taþýran da her muktedirin kullanýmýna hazýr bu kalabalýklardýr. Mýsýr’daki isimleri Baltacýlar’dýr, Ýtalya’da Berlusconi denen kepazenin peþine takýlmaktan hiçbir utanç duymazlar. Ama bu kalabalýklarýn, politik tutumlarý kadar, kavgalarý da sabun köpüðüne benzer. Bunlar, yenilgi psikozuna hemen kapýlýveren, daðýlmaya en meyilli karþý devrim kesimidir. Tüm politik dayanaklarý bu dejenere kitlelerden oluþan partileri, farelerin kemirdiði gemileri bekleyen o kader bekler. Devrimin irade sahibi ve tutkulu kalabalýklarý, “Yaþasýn sucuklar ve mesir macunlarý” diye baðýran dejenere sýnýf katmanlarýný ezip geçecektir.
6
12 - 26 Mart 2014
MÜCADELE BİRLİĞİ
Ne kadar katil varsa serbest, Dicle Üniversitesi öğrencisi Barış Kaya "ayakkabı benzerliğinden" 11 yıl "ceza" aldı; F Tipi hücresinde... D.Öğrenci Birliği ?@DOBirligi
Haziranın Küçük Prensi... Aç artık gözünü... Berkin Elvan Mücadeleye Devam! D.Öğrenci Birliği ?@DOBirligi
Hevsel’den Gezi’ye Dicle Direniyor!
Ýzmir’den Hevsel’e Destek
4 Mart günü DÖB’ün çaðrýsýyla onlarca kiþi Sevinç Pastanesi önünde bir araya geldi. Hevsel’deki doða katliamýna karþý bir araya gelen insanlar Kýbrýs Þehitleri Caddesi’nde yürüyüþe geçti.
Diyarbakýr’ýn ciðerleri olan ve “Kültür ve Turizm Bakanlýðý Dünya Miras Geçici Listesi”nde olan, UNESCO Miras Listesi’ne girmek üzere olan Hevsel Bahçeleri, yok olma tehlikesi ile karþý karþýya. Dicle Vadisi “Yapý rezerv alaný” ilan edildi, Dicle nehri üzerine de üç tane HES yapýlmasý gündemde, gençlik buna izin vermeyeceðini söylüyor.
Diyarbakýr’ýn güney batýsýnda Dicle Vadisi içinde yer alan 700 hektarlýk Hevsel Bahçeleri, Diyarbakýr’ýn yeþil alanýyla hem akciðeri, hem besin kaynaðý, hem de simgesi. Ayrýca Hevsel Bahçeleri’nde 100’den fazla kuþ çeþidinin yaný sýra kirpi, tilki, sansar, su samuru, domuz ve sincap gibi hayvan türleri de yaþýyor. Mezopotamya Ekoloji Kolektifi’nden Nurhak Akýncý, HES projeleri ile yapý rezerv alaný kararýnýn bütün olarak Dicle nehrini içine alan vadiyi yok edeceðini belirterek bunun “ekolojik bir yýkýma” neden olacaðýný ifade etti, “HES projeleri ile Dicle nehri
27 Þubat Mersin Üniversitesi’nde Boykot
Mersin Ü n i v e r s i t esi’nde bugün direniþin 17. günü yapýlan tüm eylemlere raðmen okul yönetimi tarafýndan henüz bir adým atýlmadý. Açýlan soruþturmalardan 2’sinin Ýletiþim Fakültesi öðrencisi olmasýndan dolayý, Ýletiþim öðrencileri bu durumu protesto etmek için iki gün dersleri boykot etme kararý aldý. 27-28 þubat tarihlerinde yapýlan boykotun çaðrýsý, 27 Þubat günü bir yürüyüþ ve basýn açýklamasý ile yapýldý.
28 Þubat Boykot Baþladý
27-28 tarihlerinde bir araya gelen öðrenciler, Ýletiþim Fakültesi giriþ kapýsýna ve merkezi derslikler giriþine “Sansüre ve Soruþturmalara Karþý Boykottayýz”, “Bu Fakültede Boykot Var” pankartlarýný asarak derslere girmeme kararý aldý. Ders boykotuna baþlayan Ýletiþim Fakültesi öðrencilerine diðer öðrenciler de destek verdi. Fen- Edebiyat Fakültesinde bir çok sýnýf derslere girmezken. Ýkinci öðretimde okuyan Fen- Edebiyat öðrencileri de boykota çýktý.
28 Þubat tarihinde öðlen saatlerinde Dersimli Gençler Kapý Önü fakültesine yürüyüþ düzenledi. Ayrýca Alevi Kültür Derneði de “tedbirli” öðrencilere destek ziyaretinde bulunarak bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Basýn açýklamasýnýn ardýndan Alevi Kültür Dernekleri rektörlük ile görüþtü. Rektörlük soruþturma sonuçlarýný Pazartesi günü açýklayacaðýný bildirdi. “Tedbirli” öðrencilere uzaklaþtýrma verilmesi bekleniyor. Ayrýca akþam saatlerinde Rektörlük binasý önünde “duran öðrenci” eylemi yapýldý.
yok olacak. Hevsel bahçeleri de hem HES’in etkisiyle hem de yapýlaþmaya açýlarak yok olacak. Diyarbakýr’ýn tarihi ögeleri surlar ve Hevsel bahçeleridir. Bu bahçeler yok edilirse surlarýn da bir anlamý da kalmayacak. Bütünsel bir yýkým olacak” dedi. Kürt gençleri, üç gündür Hevsel Bahçelerinde nöbet tutuyor. Dicle Üniversitesi öðrencilerinin 1 Mart günü baþlattýklarý bu nöbette, öðrenciler 8 bin yýllýk bahçede 7 bin aðacýn kesilmesine engel olacaklarýný söylüyorlar ve sloganlarý “Hevsel’den Gezi’ye Dicle Direniyor”. Burada bir komün de oluþturan gençleri Amedliler ziyaret edip yalnýz býrakmýyorlar.
4 Mart Rektörlükle Görüþme
Alsancak Ýskele önünden tekrar Sevinç Pastanesi önüne gelen öðrenciler ve halktan insanlar burada da çeþitli sloganlarla eylemlerine devam etti. Burada bir basýn açýklamasý yapan öðrenciler, açýklamalarýnda “Kürt gençleri dört gündür Hevsel Bahçelerinde nöbet tutuyor. Dicle Üniversitesi öðrencilerinin 1 Mart günü baþlattýklarý bu nöbette, öðrenciler 8 bin yýllýk bahçede 7 bin aðacýn kesilmesine engel olacaklarýný söylüyorlar. Bizler birleþik devrimimizin Ýzmir ayaðýndan haykýrýyoruz. Kapitalizmin rant ve kar için doðamýzý katletmesine, yaþam alanlarýmýza saldýrmasýna izin vermeyeceðiz. Bizler Denizlerin yoldaþlarý olarak Amed’de 4 gündür savaþan Kürt gençliðinin yanýn-
4 Mart Salý günü öðle saatinde Fen- Edebiyat Fakültesi önünde toplanýldý. Ýletiþim, Fen-Edebiyat ve Mühendislik öðrencileri kendilerine özgü pankartlarla yürüyüþe katýldý. Eðitim- Sen’li öðretim görevlileri de öðrencilere destek verdi. Öðrencilerle öðretim görevlileri Rektörlük önünde bir araya geldi. Sloganlarla, alkýþlarla, zýlgýtlarla rektörlüðü protesto etti. Ardýndan Kapý Önü Fakültesine doðru yürüyüþe geçildi. Yürüyüþ sýrasýnda her iki yolda trafiðe kapatýldý. Kapý Önü Fakültesindeki öðrencilerle sloganlarla buluþuldu. Tedbirli öðrencilerin yanýnda aileleri de “Çocuklarýmýzýn Yanýndayýz” pankartý açarak destek oldu. Basýn açýklamasý okunduktan sonra aileler de söz alarak çocuklarýnýn yanýnda olMersin Üniversitesi öðrencileri soruþtur- duklarýný onlara sahip çýktýklarýný söylediler. malarý protesto etmek için yine kitlesel bir Basýn açýklamasýnýn okunmasýnýn ardýndan aieylem gerçekleþtirdi. lelerden ve öðrencilerden oluþan bir heyet Rektör-
TRT eylemi: “Bunu Da Haber Yapýn TRT”
M
ersin Üniversitesi Ýletiþim Fakültesi ve TRT tarafýndan ortak düzenlenen TRT 50. Yýl Medya Seminerleri etkinliðinde öðrenciler, 27 arkadaþýnýn haklarýnda açýlan disiplin soruþturmalarý nedeniyle tedbir kararý verilmesini protesto etti. Protesto Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloðlu, Rektör Süha Aydýn, TRT Genel Müdürü, öðretim üyeleri ve öðrencilerin katýldýðý etkinliðin yapýldýðý Uður Oral Kültür Merkezi’ne iletiþim fakültesi öðrencileri dýþýnda öðrencilerin alýnmamalarýyla baþladý. Kapýda özel güvenlik görevlileri tarafýndan engellenen öðrenciler, kýsa süreli bir arbede sonucu Kültür Merkezi’ne girdi. Salonda ise Mersin Valisi Hasan Basri
Güzeloðlu konuþtuðu sýrada konuþan bir öðrenci üniversitede soruþturma açýlan 27 öðrencinin tedbir kararýyla üniversiteye alýnmadýðýný ve eðitim hakkýnýn engellendiðini belirterek durumu protesto etti. Öðrenci, cümlesini sonlandýrmadan sivil polislerin saldýrýsýna uðradý. 4 sivil polis tarafýndan aðzý kapatýlarak zorla dýþarý çýkartýlan kadýn öðrenciye dýþarýdaki arkadaþlarý destek oldu. Kapý önünde bekleyen ve salona alýnmayan diðer öðrencilerin de desteðiyle sivil polisler ve özel güvenlikler geri adým atmak zorunda kaldý. Kültür Merkezine giren öðrenciler ise duruma tepki göstererek sloganlar attý. Bir buçuk ay önce açýlan soruþturmalar nedeniyle 27 arkadaþlarýnýn okul alýnmadýðýný ve buna karþýlýk ise etkinlikte öðrencilerden çok sivil polislerin salonda bulunduðunu belirten öðrenciler TRT muhabirlerine ise “Bunu da haber yapýn “ diyerek tepki gösterdi. Protesto sýrasýnda Mersin Valisi, TRT Genel müdürü ve Rektör arka kapýdan çýkarak etkinlik alanýný terk etti.
dayýz. Buradan bir kez daha katil devlete sesleniyoruz. Derhal Hevsel Bahçeleri’nden elinizi çekin. Aksi taktirde, yaþadýðýmýz coðrafyanýn gençleri; Denizlerden, Ýbrahimlerden, Mahirlerden, Mazlum Doðanlardan aldýðý güçle size bu sokaklarý dar edecektir. Yaþasýn Kürt- Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði!, Her Yer Hevsel Her Yer Direniþ! Devrimci Öðrenci Birliði (DÖB)” dediler. Eyleme Partizan gençliði, LGBT bireyleri, Kaldýraç, anarþistler ve yurtsever gençlik de destek verdi. Eylem sýrasýnda gerek kafeteryalarda bulunan, gerek bölgede bulunan insanlar alkýþlarla destek verdiler. DÖB/ Ýzmir
lük ile görüþmek için üniversiteye çýktý. Rektör Yrd. Yüksel Özdemir daha önce sergiledikleri ciddiye almama tavrýný yine gösterdi. “Taleplerin olduðu kaðýtta benim imzam yok, kaza sorumlusu biz deðiliz, bizim üniversite sýnýrlarýmýz içerisinde deðildir, sorumluluk bizde deðil, bizle görüþmek isteyen öðrenci heyetinde yurtta kalmayan öðrenciler de geldi, biz geri adým atmayacaðýz. Soruþturmalarý kesinleþtirdik, tedbirliler bu dönem okula devam etmeyecek, yalnýzca soruþturma açýlan öðrencilerde cezalar alacak” diyerek tansiyonlarý yine yükseltti. Ailelerden biri dayanamayarak görüþmeden çýktý. Görüþme devam ettiði süre boyunca öðrenciler kapý önünde bekleyerek üniversite trafiðinin akýþýný engelledi. Görüþmeden çýkanlar sonuçlarý aktardýktan sonra yine kapý önünde bir forum gerçekleþti.
7 Mart Ceza Alan Ýþgalci Öðrenciler Meclis Önüne Çaðýrýyor Mersin Üniversitesinde Rektörlük iþgalinden dolayý 120 öðrenciye açýlan soruþturma sonuçlarý, 7 Mart Cuma günü saat 16.00’da öðrencilere teblið edildi. Tedbir alan, aralarýnda 1 DÖB’lünün de olduðu 26 öðrenci 1 dönem uzaklaþtýrma alýrken, yine aralarýnda 1 DÖB’lünün olduðu henüz sayýsý belirlenemeyen onlarca öðrenci, bir hafta uzaklaþtýrma cezasý aldý. Öðrenciler soruþturmalarýn teblið edilme saati ve gününü okulun en ýssýz saatleri olmasýndan dolayý manidar buldu. Ayrýca soruþturma açýlmayacaðýna dair imza atýlmasýna raðmen, verilen bu cezalara ve rektörlüðe karþý öfkeliler. Verilen bu cezalarýn onlarý yýldýrmayacaklarýný ve mücadelelerini her alanda sürdürmeye devam edeceklerini ifade ettiler. Ceza alan öðrenciler, 10 Mart Pazartesi günü saat 11.00’de TBMM önünde bir basýn açýklamasý düzenleyecekler. Tüm kurumlarý, emek ve gençlik örgütlerini, partileri ve Ankara’daki üniversite öðrencilerini eylemlerine desteðe çaðýrýyorlar.
NOT: Mersin Üniversitesi öðrencilerinin çaðrýsý sýrasýnda gazetemizin yayýna hazýrlanmasýndan dolayý TBMM’deki eylem yer alamýyor.
12 - 26 Mart 2014
Taksim'in militan kadınları, feminist değil; Denizler'in yoldaşlarıydı. Kızıl kadınlarımızdı. 8 Mart'ın rengi KIZILDIR! D.Öğrenci Birliği ?@DOBirligi
Eskiþehir’e Gelme
Eskiþehir’de 7 Mart günü RTE’nin geleceði bir AKP mitingi yapýlacaktý. Bunun haberinin alýnmasýyla birlikte Eskiþehir öðrencileri ve halký, Ali Ýsmail için RTE’yi sokakta karþýladý. Anadolu Üniversitesi’nde baþlayan toplanma, saat 12.00’de Espark önündeki grupla birleþilmesiyle artarak devam etti, 12.30 gibi sloganlarla polis barikatýnýn önüne doðru yürüyüþe geçildi. Polis, ara sokaklardan ve Espark yönünden kitleyi abluka altýna aldý. Kitlenin büyük bir bölümü bir camiye sýðýnmak zorunda kaldý; küçük bir grup ise ablukayý aþmayý baþardý. Polis camiye zorla girerek ve içeridekileri darp ederek gözaltýna aldý. Bu saldýrý sýrasýnda tam 183 kiþi gözaltýna alýndý. Daha sonra polis geri çekilerek ilk bulunduðu konuma geldi ve saldýrýnýn da duyulmasýyla kitle giderek kalabalýklaþtý. Burada dayanýþmayla Ali Ýsmail Korkmaz ve Berkin Elvan Barikatlarý kuruldu. AKP’nin mitingi sona erdikten sonra, polis tamamen geri çekildi. Kitle ise Adalar’ý dolaþarak bir yürüyüþ gerçekleþtirdi. Yürüyüþ sýrasýnda kalabalýk giderek arttý; Haziran günlerini andýran
Ýncirli Faþizme Mezar Olacak!
Son günlerde Ýncirli Anadolu Lisesi’nde faþistlerin devrimci öðrenciler üzerindeki baskýsý artmýþ, sözlü ve fiziksel sataþma boyutuna varmýþtý. 5 Mart günü Ýncirli Anadolu Lisesi için bir milat oldu. Faþist saldýrýlara karþý, devrimci öðrenciler birleþti ve devrimci öðrencilerle okul dýþýndan gelen faþist bir grup, okul çýkýþýnda karþý karþýya geldi. Ýki grup karþýlýklý slogan atmaya baþlayýnca okul çevresine gelen polisler ve faþist grup birlikte okul önünde bekleyen devrimcilere saldýrdý. Devrimci öðrenciler saldýrýya karþý kendilerini ve okullarýný korumak için faþistlere karþýlýk verdi. Bu sýrada okul önünde bekleyen Toma ve çevik kuvvet su ve gaz bombalarýyla devrimcilere saldýrdý. Devrimci öðrenciler bu saldýrýya “Ýncirli Faþizme Mezar Olacak”, “Ýncirli Goristan Jý Bo Faþistan” sloganlarýyla karþýlýk verdi. Sloganlarýn ardýndan kitle daðýldý. Ankara/ DÖB
Yoldaþlarýmýza Saldýrý Var
4 Mart gecesi DÖB’lü öðrenciler, Tekirdað’da yazýlama yaparken, AKP’liler tarafýndan saldýrýya uðradý. DÖB’lülerin üzerine araç süren faþistler, iki yoldaþýmýzý yaraladý. Faþistlerin sürdüðü aracýn plakasýnýn 59 GU 6421 olduðu öðrenildi. DÖB’lü öðrenciler AKP’li faþistlere Trakya’da da geçit olmadýðýný göstereceklerini dile getirdiler. Trakya DÖB Eylem Komitesi
bir kalabalýktý. Yürüyüþ güzergahý boyunca sokaklara asýlan AKP bayraklarý indirildi. Sýk sýk “Hükümet Ýstifa”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Diren Berkin Eskiþehir Seninle”, “Ali Ýsmail Korkmaz Ölümsüzdür” sloganlarý atýldý ve barikatlarýn kurulduðu yere geri dönüldü.
Burada gözaltýlar serbest býrakýlana kadar oturma eylemi yapýlacaðý açýklandý ve þu anda da barikat ve ateþin baþýnda müzik yaparak, þarkýlarla türkülerle bekleyiþ sürüyor. Devrimci Öðrenci Birliði
Liseliler Eðitim Hakký Ýçin Sokakta
Yakacýk Lisesi öðrencileri eðitim hakký için sokaða çýktýlar. Geçtiðimiz Eylül ayýnda okullarýnýn yýkýlýp yeniden inþasý için çalýþmalar baþladý. Ancak okullarýnýn inþa çalýþmalarý baþladýktan kýsa bir süre sonra ruhsat konusundaki sýkýntý yüzünden 6 aydýr durmuþ vaziyette. Öðrenciler eðitimlerini Uður Mumcu’ da bulunan Hacý Hatice Bayraktar Anadolu Lisesi’nde sürdürüyor. Yakacýk Lisesi öðrencilerine okulda bulunan, spor salonu ve laboratuvarý kullanmak yasak ve akþam geç saatte çýkmalarýndan dolayýda þikayetçiler. Bir an önce okullarýnýn yapýmýnýn baþlamasýný talep eden öðrenciler, bu tadilat süresi boyuncada ücretsiz servis taleplerini dile getiriyorlar. 3 Mart’ta saat 12.30’da okullarýnýn önünde bir eylem gerçekleþtirerek taleplerini dile getirdiler. Eylemde, “Para Var Okul Yok”, “Direne Direne Kazanacaðýz”, “Her Yer Yakacýk Her Yer Direniþ”, “Ruhsatý Alýn Ýnþaatý Yapýn”, “Tayyip Baksana Kaç Kiþiyiz Saysana” sloganlarý atýldý. Bir çok pankart hazýrlayarak okulun çevresine asan öðrenciler saat 13.30 gibi eylemlerini bitirdiler.
Yakacýk Lisesi Öðrencileriyle Röportaj
Merhaba, biz Devrimci Öðrenci Birliði olarak Yakacýk Lisesi’ne desteðe geldik. Okulunuzdaki sorunlar hakkýnda biraz bilgi verebilir misiniz ? 1999 yýlýnda deprem oldu ve okulumuz onarýlýp okulumuzdaki eðitime devam edildi. Tam olarak saðlam olduðunu da söyleyemeyiz. Bir yýl önce zengin biri okulumuzun tekrar yapýlmasý için baðýþ yaptý ve parasýný da verdi. Okulumuz yýkýldý ve yeniden yapýlmaya baþlandý. Biz altý aydýr baþka bir lisede öðrenim görüyoruz. Okulumuzun temeli atýldý ancak devamý yapýlmýyor. Okulumuzun yapýlmasý için altý aydýr ruhsat verilmiyor. Baþka bir lisede eðitim
görmek sizin için ne gibi sorunlar yaratýyor ? Bu okulda spor salonu ve labaratuar kullanýmý bizim okulun öðrencilerine yasak. Okul çok kalabalýk. Bu gibi nedenlerden dolayý derslerimizi verimli iþleyemiyoruz. Ayrýca bu okul bir çok arkadaþýmýzýn evine çok uzak kalýyor. Sabah dershanesi olan arkadaþlarýmýz özellikle 12. sýnýflar dershaneye gidemiyorlar. Bu nedenle birçok 12. sýnýf öðrencisi okulunu deðiþtirdi. Bu basýn açýklamasýný yaparken talepleriniz nelerdir? Okulumuzun inþaatý bitene kadar ücretsiz servis talep ediyoruz. Spor salonu ve labaratuarlarý kullanmak istiyoruz. Eðer bu taleplerimiz yerine getirilmezse eylemlerimize devam edeceðiz. Çok teþekkür ediyoruz. Son olarak söylemek istediðiniz bir þeyler var mý? Direne direne kazanacaðýz!
u Um
ne ü tG
ş
7
MÜCADELE BİRLİĞİ
NEDEN BOYKOT EDÝYORUZ!
“Az olmamýz felaket deðil, milyonlar bizimle olacaktýr”
Lenin
Neden etmeyelim? Bugüne kadar kapitalist dünyanýn sandýklarýndan emekçilere, gençliðe yarar bir þey çýktý mý? Yerel seçimler deyip küçümsemeyin, dinci gerici hükümet bu seçimlere farklý anlamlar yüklüyor ve öyle de. Her þeyden önce 31 Mayýs’tan sonra ülkede yaþananlar olaðan üstü bir hýzda geliþiyor. -Lenin’in deyimi ile yýllar günlere, haftalara ve günlere sýðýyor-. Hükümet katýnda krizler, istifalar patlak veriyor. Burjuva dünya kimin daha çok çaldýðýný, yolsuzluðun alasýný kimin yaptýðýný tv’lerde, gazetelerde ve reklamlarda, mitinglerde göstermek ve kendi baþýný kurtarmak için çýrpýnýyor! Burjuva dünyada herkes bizlere diðerinin yalan söylediðini söylüyor. Ve en az yalan söyleyeni de bulmamýzý istiyorlar. Yani bizden oy vermemizi istiyorlar… Ne için? Gençliðin taleplerini dile getireceði ve mücadelesini büyüteceði baþka bir alan mý yok? Neredeyse soygun ve talaný ahlaký haline getirmiþ bir düzenin, alternatifi yine soygun ve talan düzeninin içinde olduðu için mi? Hayýr! Ne iþçi gençliðin daha fazla taþeron çalýþma ve iþ cinayetleri için, ne de öðrenci gençliðin daha fazla cop, daha fazla baský ve pahalý eðitim için verecek oyu yok! Hayýr! 31 Mayýs’tan bu yana sarstýðýmýz, çatlattýðýmýz bu dinci gerici iktidar daha fazla orada dursun ve yalan söylemeye, soymaya devam etsin diye, katletmeye ve hakaret etmeye devam etsin diye verecek oyumuz yok! Geleceðimizi daha fazla karartsýnlar diye verecek bir tek oyumuz dahi yok! Çünkü biz uzun bir zamandýr geleceðimizi kendi ellerimize alacak mücadelenin yolunu fazlasýyla açtýk. Emekten ve halktan yana bir iktidarýn tohumlarýný attýk. (Forumlar, komiteler vs.) Ve buradan yürümek istiyoruz. Danýþmanlarýnýn, ekonomistlerinin ve satýlmýþ tüm yazarlarýnýn ortak çabasýnýn yaklaþan büyük çöküþü gizlemek, düzenin bekasý için rakamlar ve raporlar sýraladýklarýný biliyoruz. Ama bizlerin peþinden gideceði tek þey yaþamýn gerçekleridir. Ve onun karþýmýza çýkardýðý rakamlar, raporlar bize baþka bir þeyi ifade ediyor: Devriminin kaçýnýlmaz ve güncel olduðunu! Eðer biz iþçi ve öðrenci gençlik sokaklarda kurduðumuz iktidarý(Taksim Komünü), siyasal iktidarla pekiþtirirsek özgürlük bize hiç de uzak deðil. Hayallerimizin peþinden korkusuzca gideceðimiz günler hiç de uzakta deðil. Ýþte bu yüzden þimdi boykot etmeliyiz! Hemen hepsi emekçilerin alýnterini ceplerine indirmiþ ve daha üç aylýk çocuklar soðuktan ölürken; yaþamýn bize gösterdiði gerçek buyken bunu görmezden gelemeyiz! Gelmeyeceðiz de! Aktif boykotu örgütleyeceðiz. Daha güzel bir çevrede yaþamak için daha adil ve emekten yana bir iktidarýn gerekli olduðunu söyleyeceðiz. Elektrik faturasýný ödeyemediði için kýzýný satmak zorunda kalanlarýn olmadýðý bir dünyanýn mümkün olduðunu Taksim’de gösterdik diyeceðiz. Ýþçi ve öðrenci gençliðin samimi çabasýnýn, politikaya hiç olmadýðý kadar uyanan milyonlardan destek göreceðini ifade ediyoruz. Çünkü biz artýk iç savaþýn birçok aþamasýnda eðitildik, kitleler eðitildi ve iktidarýn milyonlarýn göstereceði cüretin ve alacaðý doðru politik tutumun arkasýnda olduðunu biliyoruz. Evet boykot ediyoruz çünkü devrimi örgütlüyoruz!
Berkin Elvan Nöbetine Saldýrý
Berkin Elvan hala hastanede, hala komada. 15 yaþýna yoðun bakýmda giren Berkin þu an 16 kilo. 6 Mart günü epilepsi krizi geçiren Berkin’in kalbi ertesi gün durmuþtu. 9 Mart sabahý ise doktorlarý, akciðerinde hava deliði oluþtuðunu açýkladý. Beyin fonksiyonlarý güçlükle çalýþtýðý için içorganlarýnda da hasarlar büyüyor. Yaþam destek ünitesine baðlý durumdaki Berkin için insanlar 6 Mart’tan beri Okmeydaný Hastanesi önünde nöbet tutuyor, ailesini yalnýz býrakmýyordu. 10 Mart günü sabaha karþý Okmeydaný Hastanesi bahçesinde bekleyenlere gaz bombalarýyla saldýran polis, biri muhabir 10 kiþiyi gözaltýna aldý. Hastane içinde de gözaltý yapmak
isteyen polise karþý hastane kapýlarýna barikat kuruldu. Polis, çadýra ve eþyalara el koydu. Gözaltýna alýnanlar Vatan Emniyet Müdürlüðü’ne götürüldü, polis ablukasýndaki hastaneye dayanýþma için çaðrýlar yapýldý. Berkin Elvan’a ne olmuþtu? Gezi ayaklanmasýnda 15 Haziran günü Taksim Komünü’ne devletin þiddetli saldýrýsýna halkýn yanýtý, her yerde so-
kaða dökülmek olmuþtu. Okmeydaný’nda da sabah saatlerine kadar çatýþma sürmüþ, 14 yaþýndaki Berkin de sabah olduðunda ekmek almak için bakkala gitmek üzere evden çýkmýþtý. Baþýndan gaz kapsülü ile vurulan Berkin, beyin kanamasý nedeniyle ameliyata alýnmýþtý ve 268 gündür komada. Ve sosyal medyada en sýk tekrarlanan gündeme gelen sözlerden biri: “Berkin Uyansýn”
8
Emeğin Dünyası
MÜCADELE BİRLİĞİ
12 - 26 Mart 2014
GREÝF ÝÞÇÝLERÝ ÝÞGALE DEVAM EDÝYOR
Devrimci örgütlerden emek dostlarý Anadolu Yakasý’nda bulunan Greif iþçilerine destek olmak onlarýn sesine ses, gücüne güç katmak için 26 Þubat günü Dudullu IMES Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Greif Fabrikasý’ndaki iþçileri ziyaret etti. Mücadele Birliði Platformu, BDSP, Devrimci Proletarya, Alýnteri, EHP, Aka-Der, Emekliler ve Yaþlýlar Dayanýþma Hareketi, Demokratik Haklar Federasyonu IMES C Kapýsýnda buluþarak Greif Dudulllu Fabrikasý’na “Greif Ýþçisi Onurumuzdur” pankartý açarak kitlesel bir yürüyüþ gerçekleþtirdi. Yürüyüþ boyunca “Greif Ýþçisi Kazanacak”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Greif’de Direniþ Kazanacak”, “Direne Direne Kazanacaðýz”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” sloganlarýyla ve Greif iþçilerinin mücadelesini anlatan ajitasyon konuþmasýyla Greif fabrikasýna yüründü. Greif Dudullu Fabrikasý’nýn önünde polisin yýðýnak yaptýðý görüldü. Fabrika önünde sloganlarla halaylarla gelmekte olan Greif iþçileri beklendi. Hadýmköy ve Dudullu’daki iþçiler Samandýra iþçilerini ziyaret ettikten sonra Emek Mahallesi’nden yürüyerek sloganlarla Dudullu Fabrikasý’na gelerek ziyaretçileriyle buluþtu. Hep birlikte gür sloganlarla Greif iþçisinin mücadelesini zaferle sonuçlandýrma kararlýlýðý haykýrýldý. Greif iþçileri Engin Yýlgýn ve Orhan Purhan konuþmalarýyla Greif iþçilerinin 17 gün önce baþlattýklarý fabrika iþgalinin nedenini ve taleplerini bir kez daha hatýrlattýlar. Greif patronunun baskýlarýný ve ayak oyunlarýný sürdürdüðünü belirten Greif iþçileri verilen desteklerle her geçen gün daha da güçlendiklerini, kenetlendiklerini ifade ettiler. 18. Gün:
Ýstinye Greif Ýþçilerinin Sesiyle Çýnladý Greif iþçileri iþgal eylemlerinin 18. gününde Ýstinye’deki ABD Konsolosluðu önüne yürüyüþ gerçekleþtirdi. Greif iþçileri iþgal eylemine yönelik saldýrýlarýn örgütlülüklerine çarparak parçalandýðýný ve bedeli ne olursa olsun bilinç ve cesaretle zafere ulaþacaklarýný belirtti. Ýstinye Park AVM önünde saat 12.00’de pankartlarýný açan Greif iþçileri Ýstinye’nin sokaklarýnda “Ýþgal, Grev, Direniþ”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye De-
“Duyarlý iþçi kardeþlerimize, sendikalara, sanatçýlara, aydýnlara, yazarlara, ilerici kamuoyuna buradan bir kez daha direniþimizle eylemli sýnýf dayanýþmasýný büyütme çaðrýsý yapýyoruz. Gelin burayý taþeron köleliðine karþý direniþ alanýna çevirelim”diyerek tamamladý. Açýklamanýn ardýndan Greif iþçilerin bir kýsmý yine sloganlarla fabrikaya dönerken Galatasaray Meydaný’nda imza ve destek için bir masa açýldý. Greif iþçileri bir yandan mücadelelerini anlatan bildiriler daðýtýrken bir yandan da ajitasyon konuþmalarý yaparak destek istediler.
Greif Dudullu Eylem Alaný Oldu
Hadýmköy’de kurulu Greif iþçileri toplu sözleþme konusunda anlaþma saðlanamayýnca fabrikayý iþgal etmiþlerdi. 26 Þubat günü 17. gününe giren Greif iþçileri destek ziyaretleriyle güç kazanarak eylemi sürdürüyorlar.
vam”, “Kahrolsun Taþeron, Kahrolsun Fason”, sloganlarýyla ABD Konsolosluðu önüne yürüdü. Yürüyüþ boyunca arabalar kornalarla destek verirken, gecekondu bölgelerinde de halk evlerinin balkonlarýndan, camlarýndan alkýþlayarak destek verdi. Greif iþçilerinin gür sloganlarý gecekondularýn ve villalarýn iç içe bulunduðu Ýstinye sokaklarýnda yankýlandý. Her iþçi eyleminde olduðu gibi polis bariyerlerle ABD Konsolosluðunun önünü çevirmiþ ve çevik kuvvet yýðýnaðý yapmýþtý. Çevredeki binalardan emekçiler camlara kapýlara çýkarak Greif iþçilerini dinledi, alkýþladý. Bir kýsým emekçi de çevredeki iþyerlerinden gelerek basýn açýklamasýný izledi. Greif iþçileri burada sloganlarýyla, ýslýk ve alkýþlarýyla taleplerini bir kez daha duyurdu. Basýn açýklamasýný iþyeri temsilcisi Coþkun Alsaç yaptý. Eylem sürecini anlatan Alsaç, Greif yönetiminin iþçilerin tüm çabalarýna raðmen uzlaþmak yerine sorunu týrmandýrmakta olduðunu, Greif CEO’su Daniel Lister’in ise Türkiye’ye gelince iþçileri Ekonomi Bakaný’na þikayet ettiðini aktararak, bugüne kadar Greif iþçilerini taleplerinden ve mücadelesinden vazgeçirebilmek için her türlü yönteme baþ vurulduðunu belirtti. Alsaç konuþmasýný “Bu son giriþilen çabalar da diðerleri gibi beyhudedir ve ayný akýbete uðrayacaktýr. Sizleri bu çözümsüzlük giriþiminden vazgeçmeye ve çözüm için doðrudan temsilcilerimizle görüþmeye ve taleplerimizi kabul etmeye çaðýrýyoruz. Bizler Greif iþçileri olarak bedeli her ne olursa olsun, mücadelemizi kararlýlýkla sürdüreceðiz. Emek ve kavga dostlarýmýzla el ele omuz omuza yürümeye de-
vam edeceðiz. Patronun zorbalýklarýna raðmen bilinç ve cesaretle mutlaka ZAFER’e ulaþacaðýz.” diyerek tamamladý. Greif iþçileri yine Ýstinye sokaklarýný sloganlarýyla çýnlatarak eylemi sonlandýrdý.
19. Gün: Greif Ýþçilerine Destek Kampanyasý Greif iþçileri fabrika iþgalinin 19. gününde Galatasaray Meydaný’nda yaptýklarý basýn açýklamasýyla 3 günlük imza ve destek kampanyasý baþlattý. Hadýmköy ve Dudullu’daki fabrikalarýnda eylemini sürdüren Greif iþçileri 28 Þubat günü Galatasaray Meydaný’nda yaptýklarý yürüyüþ ve basýn açýklamasýyla destek kampanyasý baþlattý. Bir imza masasý açan iþçiler ajitasyon konuþmalarý ve bildiri daðýtýmlarýyla Greif iþçilerinin mücadelesini anlatarak kamuoyunun desteðini istedi. Fabrika iþgalinin 19. gününde olduklarýný hatýrlatan Greif iþçisi Coþkun Alsaç, Greif patronunun iþgali bitirmek ve iþçilerin örgütlülüðünü bozmak için her oyuna baþvurduðunu belirtti. Taþeron çalýþma sistemine, kölece çalýþma koþullarýna ve sermayenin her türlü baský ve dayatmasýna karþý Greif fabrikasýnda mücadele ateþini körüklediklerini belirten Alsaç, en önemli taleplerinin taþeron çalýþma sisteminin kaldýrýlmasý olduðu söyledi. Greif’te baþlatýlan mücadelenin iþçi sýnýfýna yol gösterdiðini belirten Greif iþçisi sözlerini
GRÝEF Ýþçisinden Yana Olmak Ýþçiler fabrikayý iþgal edeli 31 gün oldu. Bir gün önce Dudullu’daki fabrikadan grev kararý beklenirken bir anda “üretime devam” kararý çýktý. Oysa Hadýmköy’deki iþgalci iþçiler, sendikalarýndan özellikle grev kararý beklediklerini belirtmiþlerdi. Grev kararý þöyle dursun, en basit ücret artýþý taleplerinde bile son derece geri bir uzlaþmayla karþýlaþtý iþçiler. Ýlk altý ay için % 9 ikinci altý ay için % 7 zam, yýlda 3 ikramiye þeklinde bir uzlaþmaya yanaþan sendika, taþeron çalýþanlar konusunda yeni yasa düzenlemesine kadar bir þey yapamayacaklarýný söyleyerek, “bu sözleþmeyi kabul edin, yoksa iþveren fabrikayý Bulgarista’na taþýyacak” þeklinde iþçileri iþsizlik sopasýyla korkuttu; iþçilerin üretime geçmesini saðladý. Böylece Hadýmköy fabrikasýndaki iþçiler yalnýz býrakýlmýþ oldu. Hadýmköy’de fabrikadaki iþçi komitesi, iþçilerin önünde toplanýp yeni kararlar aldý. Komite “bu saatten sora sendikamýzýn meþruluðu kalmamýþtýr. Ýþçiler olarak iþgalimizi sürdüreceðiz, süreci daha da sertleþtirip istediðimizi alana kadar devam edeceðiz. Fabrikamýzdaki taþeronu bitirene kadar çalýþacaðýz. Ücret konusunda da biz iyi niyet gösterip % 15 kadar inmiþtik bun-
dan sonra % 20’den aþaðýya inmeyeceðiz. Yýllýk 3 ikramiyeyi kabul etmiyoruz ve buradan son olarak söylediðimiz þey bu sendikayý iþçilere layýk bir sendika haline getirene kadar savaþ vereceðiz. Biz iþçiler bu süreçten sonra bütün sýnýf dostlarýmýzý bizimle birlikte dayanýþmaya çaðýrýyoruz.” dedi. Kendi sendikalarý iþçilere bu zamana kadar hemen hiçbir destek vermedi. Destek bir yana sýk sýk köstek oldu. Özellikle “kaybedersek tüm sýnýf kaybeder” sözü ile ifade ettikleri “kaygý”, görünürde sendika yönetiminin tavrýnda etkili oluyor. Bir an için bunun doðru olduðunu kabul etsek bile, sendikanýn iþçilerle saðlýklý iliþki geliþtirip eylemi onlarla birlikte yönlendirme (ve gerekirse sonlandýrma) görevini bir kenara býrakmayý haklý göstermiyor. Ne yazýk ki sendika, tamamen eylemci iþçilerden kopuk, onlara ve eyleme destek olmayý hiç düþünmeyen, bir an evvel bir “uzlaþma” koparmaya çalýþan bir tutum içinde. Eylem kazanýlabilir veya kaybedilebilir. Hatta eylemci iþçiler yanlýþ bir yolda da olabilir. Her ne olursa olsun, demokratik bir tarzda örgütlenen eylem, demokratik olarak devam eder ve öyle bitirilir. Ýþçilere raðmen ola-
ya müdahil olmak, iþçilerden yana olmak deðildir. Sendika yönetiminin yaptýðý tam da budur! Kuþkusuz eylem ve süreç deðerlendirmeleri farklýlýklar gösterecektir. Bu doðaldýr. Farklýlýklar ayný zamanda zenginliktir. Fakat kendi görüþünü dayatmak, hele de bunu bir demokratik kitle örgütünde yapmak, kabul edilemez. Sendika yönetimi, isterse kaygýlarýnda yerden göðe kadar haklý olsun, eylemci iþçilerin yanýnda olmak zorunda. Kendi görüþünü de ancak bu yolla anlatabilir, iþçileri ancak bu yolla ikna edebilir. Mevcut sendika yönetimi bu
yolu denemediði gibi, baþka sendikalardan dostlarýmýz da konunun bu yönünü ne yazýk ki atlýyorlar. Hiçbir gerekçe eylemci iþçileri yalnýz býrakmayý mazur gösteremez! Bu konularý enine boyuna tartýþma yeri, kapalý kapýlar arkasý deðil, örneðin iþçilerin iþgal ettiði fabrikanýn yemekhanesidir, kantinidir, çay ocaðýdýr, bahçesidir. Oraya gitmek, eylemin ve genel emek mücadelesinin seyri hakkýnda fikirleri orada dile getirmek, iyisiyle kötüsüyle ortak kararý orada almak gerek. Gerisi lafý güzaf!
Greif İşçileri Komite Toplantısından..
Greif Ýþçileri Ýle Bir Akþam Grief iþçilerinin eylemlerinin 19. günü... Elimize baðlamamýzý, gitarýmýzý aldýk ve fabrikanýn yolunu tuttuk. Fabrikaya vardýðýmýzda iþçi temsilcileri henüz orada deðildi. DÝSK’le yaptýklarý toplantýdan dönmemiþlerdi. Ýþçiler bekleyiþteydi, çünkü bu toplantýyla birlikte sendikanýn eyleme dönük tutumu, eylemi güçlendirmek için neler yapacaðý konusu netleþecekti. Orada bulunan iþçilerle sohbet sürerken iþçi temsilcileri geldi. Daha sonra hep birlikte yemekhaneye geçtik, gelen temsilcilerle birlikte iþçiler toplantý alacaktý. Ýþçi temsilcileri konuþmaya baþladýlar. Anladýðýmýz kadarýyla sendikanýn eyleme iliþkin önerileri,destekleri tatmin edici deðildi. Ama buna raðmen temsilcilerin cesur, kararlý konuþmalarý yalnýzca oradaki iþçileri deðil, hepimizi yüreklendirdi, coþkulandýrdý. “Ne olursa olsun arkadaþlar, biz buradayýz. Bizim için iki þey önemlidir. Nedir? Ekmek kavgasý. Ýþte bunun için buradayýz günlerdir. Bu artýk bizim için ne olmuþtur? Onur. Bu artýk onur meselesidir. Ne yapmak isterlerse istesinler burada olacaðýz, her þeyde birlikte olacaðýz, bu mücadelemizi böyle kazanacaðýz!” denildi. Alkýþlar, ýslýklar, sloganlar... Coþkulu bu konuþmadan sonra iþçiler bizi çaðýr-
dýlar. Onlarla söylemeye baþladýk Grev marþýmýzý... “Büyüyen dalga/ Zafere ulaþýr verilen kavga” sözlerine arkamýzdan iþçi korosu katýlýyor... Sonra türküler... Müziðin ardýndan sohbetimize devam etmek için iþçilerle birlikte yemekhaneden çýktýk. Greif eyleminin bir günü daha sona ermiþ oldu. Emeðe Ezgi
Vicdansýzlýk ve Adaletsizlikler Zincirine Ýsyan
Vicdan ve Adalet Nöbeti’nin 27. haftasýnda iþ cinayetlerine iliþkin davalarda karþýlaþýlan vicdansýzlýk ve adaletsizlikler zinciriyle karþýlaþýldýðýna dikkat çekildi. Van Bayram Otel, Marmara Park AVM, Özel Doðan Hastanesi’nde iþ cinayeti sonucu yaþamlarýný yitirenlerin yakýnlarý dava süreçlerinde de ihmaller, vicdansýzlýklar ve adaletsizliklerle karþýlaþtýklarýný dile getirdi. Ailelere iþgal eylemini sürdürmekte olan Greif iþçileri de katýlarak destek verdi. Ýþ cinayetlerinde yaþamýný yitiren ve yaralananlarýn aileleri tarafýndan her ayýn ilk pazar günü gerçekleþtirilen “Vicdan ve Adalet Nöbeti”nin 27. eylemi Galatasaray Lisesi önünde gerçekleþtirildi. Ýþçilerin aileleri bu hafta, Marmara Park AVM þantiyesinde çýkan çadýr yangýnýn da yaþamýný yitiren iþçileri andý. Ýþçilerin bir iþ cinayeti sonucu yaþamýný yitirmesine iliþkin görülen dava süreçlerinde yaþananlara dikkat çekildi. Basýn açýklamasýný aileler adýna Van depreminde Bayram Otel’de yaþamýný kaybeden gazeteci Cem Emir’in kardeþi Sinem Emir yaptý. Ýþçi Saðýlýðý ve Ýþ Güvenliði Meclisi’nin hazýrladýðý rapora göre Þubat ayýnda en az 70 iþçinin yaþamýný yitirdiði belirten Emir, aileler olarak geride kalanlar için, adalet arayýþlarýna davalarý takip ederek, mücadele ve umut etmeye devam edeceklerini söyledi. Nöbet eylemi yaþamýný yitirenlerin ailelerinin yaptýklarý yaþadýklarý iþ cinayeti sonrasý yaþadýklarý acý ve mücadele dolu süreci aktaran anlatýmlarý ve iþ cinayetlerine karþý duyarlýlýk çaðrýsýyla son buldu.
Standart Profil’de Kadýn Dayanýþmasý
Emeğin Dünyası
12 - 26 Mart 2014
Sendikal Güç Birliði Platformu Kadýn Koordinasyonu (SGBP-KK) üyesi kadýnlar ile Ýþçi Saðlýðý ve Ýþ Güvenliði Meclisi’nden kadýnlar Manisa Standard Profil fabrikasýndaki kadýn iþçiler 8 Mart etkinliði gerçekleþtirdi. Kadýn iþçilere telefon mesajlarýyla cinsel taciz ve tehditte bulunan fabrika Genel Müdürü Sebahattin Karabulut protesto edilerek kadýn iþçilerin mücadelesine destek verildi. SGBP-KK üyeleri her yýl 8 Mart etkinlikleri kapsamýnda olduðu gibi kadýn iþçilerle dayanýþma etkinliklerine baþladý. Ýstanbul’dan SGBP-KK ve Ýþçi Saðlýðý Ýþ Güvenliði Meclisi’nden kadýnlar 5 Mart günü 267 gündür direniþte olan Standart Profil’in kadýn iþçileriyle dayanýþmak üzere Manisa’daydý. Standart Profil yakýnýnda araçlarýndan inen kadýn emekçiler pankartlarýný açarak “Standart Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Kadýnýz Sendikalýyýz Þiddete Ýsyandayýz”, “Dikkat Bu Ýþ Yerinde Taciz Var”, “Yaþasýn Kadýn Dayanýþmasý” sloganlarýyla yürüyerek direniþ çadýrýna gidildi. Eyleme Ýzmir Tek Gýda Ýþ 3 ve 7 Nolu Þube yöneticileri, Petrol-Ýþ Aliaða Þube yöneticileri de katýlarak destek verdi. Alkýþ ve sloganlarla karþýlanan kadýn emekçiler Standart Profil iþçileriyle birlikte “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “Standart Profile Sendika Girecek Baþka Yolu Yok”, “Yaþasýn 8 Mart”, “Yaþasýn Kadýn Dayanýþmasý”, “Standard Elini Bedenimden Çek”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarıyla Standart Profil çevresinde yürüyüþ yapýldý. Kadýn iþçilere fabrika Genel Müdürü Sebahattin Karabulut’un taciz ve saldýrýsý da protesto edildi. Yaðan saðanak yaðmura raðmen direniþ çadýrý önünde basýn açýklamasý ve kýsa bir etkinlik gerçekleþtirildi. SGBP-KK adýna açýklamayý okuyan Türkiye Gazeteciler Sendikasý (TGS) Ýstanbul Þube Sekreteri Sevgim Denizaltý, emek veren üreten kadýnlarýn erkek egemen sistem içinde her gün ayrýmcýlýk ve baskýyla karþýlaþmakta olduðunu hem evde hem iþte çalýþmak durumunda kaldýklarýný ve cinsiyet ayrýmcýlýðýyla mücadele etmekte olduklarýný belirtti. Standard Profil kadýn iþçilerinin de bu ayrýmcýlýðý yaþadýklarýný belirterek SP Genel Müdürü tarafýndan cinsel taciz ve tehdidine maruz kaldýklarýný hatýrlatan Denizaltý, “Sendikalý olduklarý için kadýnlarý iþten çýkaran iþveren ve temsilcileri, onlarýn beden bütünlüðüne de saldýrmýþtýr. Biz SGBP-KK olarak konunun takipçisi olacaðýz ve tüm sorumlular cezalandýrýlýncaya kadar kadýnlarla dayanýþma içinde olacaðýz” dedi. Standart Profil kadýn iþçilerinden Ayþen Tufan yaklaþýk 300 gündür direniþte olduklarýný ve sendikalaþma mücadelesi verdiklerini hatýrlattý. Kadýn iþçiler olarak ekmeklerini bir dilim büyütebilmek, ço-
MÜCADELE BİRLİĞİ
H
9
Luna Ýþçisi: “Biz Sizi Satmadýk Siz De Bizi Satmayýn”
ükümetin yolsuzluk ve telefon kayýtlarýnýn her gün bir yenisi haber sitelerine düþerken; eylemler ve grevlerde her yere yayýlmýþ durumda. Ýzmir Çiðli Organize Sanayi Bölgesindeki Luna Elektrik Elektronik þirketindeki 115 iþçi altý gündür fabrika önünde grevdeler.
cuklarýnýn geleceðini biraz olsun güvenceye alabilmek için çabaladýklarýný, iþlerini kaybetme korkusu yaþamamak için ise Petrol-Ýþ Sendikasý’na üye olduklarýný belirtti. Sendikaya üye olmalarýnýn ardýndan SP yönetiminin baský ve tehditleriyle karþýlaþtýklarýný, odalara çekilerek sorgulandýklarýný, aile huzurlarýnýn bozulacaðý, SP’de çalýþan aile fertlerinin iþten atýlacaklarý tehditleriyle karþýlaþtýklarýný anlattý. Yaþadýk-
larý ayrýmcýlýða cinsel tacize, baskýlara karþý mücadele ettiklerini ve bundan sonra da mücadeleyi sürdüreceklerini belirten Tufan sözlerini “Direniþe geçerek Manisa iþçisine umut olduk. Bize inanan, destek veren dostlarýmýzla birlikte SP fabrikasýna halaylarla gireceðiz” diyerek tamamladý. Tek Gýda-Ýþ Sendikasý, Dev Saðlýk Ýþ Sendikasý, Ýþçi Saðlýðý ve Ýþ Güvenliði Kadýn Meclisi adýna da Standart Profil iþçilerinin direniþini selamlayan ve desteklerini dile getiren konuþmalar yapýldý. Etkinlikte, Petrol-Ýþ Sendikasý Aliaða Þubesi Ayak Takýmý Tiyatro Grubu iþçilerin yaþamýný ve mücadelesini anlatan þiirlerini sundu. Etkinlik sloganlar ve ezgiler marþlar eþliðinde çekilen halaylarla devam etti. Standart Profil iþçileriyle bir süre sohbet edildikten sonra desteðe gelen kadýn emekçiler sloganlarla Ýstanbul’a hareket etti.
Sendikadan Vazgeçmediði Ýçin Ýþten Atýldý
Emine Dað... Punto Deri iþçisi... 2009 yýlýnda iþe baþladý ve 5 ay sigortasýz çalýþtý. 5.ayýn sonunda vizon tezgah ustalýðý aldýktan sonra saðlýk güvencesinden faydalanabildi. Emine 2011 yýlýnda merdivenden kayarak iþ kazasýna uðradý. Çuvalla taþýnan Emine, 2 kez ciddi ameliyat geçirdi ve uzun süre çalýþamadý. Üçüncü ameliyat için doktor riskli olduðunu belirtti ve Emine’nin þu an saðlýk güvencesi yok... Emine sendikalý bir iþçi ve patron yaþadýðý kaza için para vermeyi teklif etti. Emine bu teklifi kabul etmedi. Patron Emine’yi, sendikadan vazgeçmediði için iþten çýkardý. Emine arkadaþlarý ile birlikte direniþte. Emine Dað “mutluyum çünkü arkadaþlarýmla birlikte güçlü olduðumu düþünüyorum, içeride çalýþýyorduk ama yüreðimiz arkadaþlarýmýzlaydý. Patronun hatalarýna tanýk olduk. Bize açýk senet, sahte bodro verdiler ve bütün bunlarýn hepsi seri numaralarý ile bizlerde duruyor ve biz dava açacaðýz. Þimdiden Emekçi kadýnlarýn günü de kutlarým” dedi. 4 Mart günü görüþmeye gittiðimiz Emine Dað, önceki gün akþam patrondan iþten kovulduðunu öðrenmiþti. Bize de onun hikayesini anlatmak, ona mücadelesinde destek vermek düþtü.
Antep’te Eðitim Emekçileri Grevde
rasý bozulan siyasi iktidar, ülkeyi hýzla otoriterleþtiren, yasama, yürütme ve yargýyý büyük ölçüde kendi iktidarýnýn denetimine alan yasal düzenlemelerin ardýndan, eðitim sistemini tamamen denetimi altýna almak için düðmeye basmýþtýr. “AKP iktidarý meclisten hýzla geçirmek istediði bu yasa tasarýsý ile atamasý yapýlmayan binlerce öðretmenimizi bir kez daha güvencesizliðe mahkûm etmek istemektedir. Bin bir zorlukla eðitim fakültelerinden mezun olan öðretmenlere KPSS yetmezmiþ gibi, þimdi de yeni bir sýnav getirilmek 26 Þubat Çarþamba günü kamu hizmetlerinde, özel olarak ise istenmektedir. TBMM`ye sunulan en geniþ ve yaygýn kamu hizmeti olan eðitim alanýnda hem içerik, kanun taslaðýna karþý mücadeleyi hem de örgütsel iþleyiþ açýsýndan tamamen piyasa odaklý politikala- ortaklaþtýrmak için sendika ayrýmý yapmadan, bu düzenlemeden doðrýn hayata geçirilmesi sürecine karþý eðitim emekçileri birçok bölgerudan ya da dolaylý olarak etkilenede greve gitti. cek bütün eðitim ve bilim Antep’te de greve giden emekçiler Maarif Meyda- emekçilerini birlikte hareket etmeye ve hükümetin basnýnda toplandý. Eðitim Sen Kýrkayak Parkýndan Slogan- kýcý, otoriter ve dayatmacý politikalarýna hep birlikte dur larla Maarif Meydanýna doðru yürüyüþe geçti. Eðitim Ýþ demeye çaðýrýyoruz. Meclis gündemindeki yasa tasarýve Türk Eðitim Sen’de Grevde yer aldý. Adýndan Eðitim sýnýn derhal geri çekilmesini ve toplumsal yaþamýn her aSen Þube Baþkaný Ömer Faruk Koç açýklamayý okudu. lanýnda olduðu gibi eðitimde de tekçi ve dayatmacý Açýklamada “17 Aralýk yolsuzluk ve rüþvet operasyonu uygulamalara son verilmesini istiyoruz” sözlerine vursonrasýnda yýllardýr kader ortaklýðý yaptýðý kesimlerle a- gu yapýldý.
DÝSK’e baðlý Birleþik Metal Ýþ’te örgütlendikleri gerekçesiyle 115 iþçi fabrika sahibi tarafýndan iþten çýkarýldýlar. Fabrika sahibinin bu tutumu üzerine iþçilerde iþyeri önünde greve çýktýlar. Yaklaþýk 200 iþçinin çalýþtýðý fabrikada günlük 10.000 elektrik sayacý üretiliyor. Ýþ saðlýðý ve güvenliðinin olmadýðýný dile getiren iþçiler; günde 12 saat insani olmayan koþullarda çalýþtýklarýný, yorgunluk sebebiyle torna tezgahýnda sakatlanmalar olduðunu ve sendikalý olmanýn anayasal bir hak olduðunu bizlerle paylaþtýlar. Baþta sendika hakký olmak üzere diðer talepler karþýlanana kadar; yaðmur demeden, soðuk demeden greve devam edeceklerini söylediler. Fabrikanýn 1 Eylül’den itibaren Çiðli Organize’de faaliyet gösterdiðini söyleyen iþçiler, fabrikanýn taþýnmasý iþini bile kendilerinin yaptýklarýný dile getirdiler. Grevin 6. gününde olan iþçilerin coþkusu ve yaratýcýlýðý görülmeye deðer. Özellikle kadýn iþçilerin renk kattýðý ve adeta grevin gülümseyen yüzü olduðu bir eylemlilik sürüyor LUNA grev çadýrýnda.. Yaklaþýk bir saat ziyaret ettiðimiz iþçilere Mücadele Birliði Gazetesi adýna konuþan arkadaþýmýz “dostlar, yoldaþlar, iþçi arkadaþlar; eskiden Kavel grevinin destanýný Hasan Hüseyin yazmýþtý. Þimdi o destan TEKEL’de, Kazova’da, Greif’te yazýlmaya devam ediyor. Gezi’yle baþlayan eylemlikler þimdi iþçi sýnýfýnýn birçok yerdeki greviyle buluþuyor. Siz de bu destanýn bir parçasýsýnýz, sonuna kadar yanýnýzdayýz” diyerek iþçileri selamladý. Konuþmanýn ardýndan “Zafer Savaþan Emekçinin Olacak”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganlarý hep bir aðýzdan grev çadýrýnda yankýlandý. Fabrika önündeki sendika aracýndan çalýnan marþlar eþliðinde halaylar çekiliyor. Her iþçinin cebinde bir düdük var. Patronun þahsi aracý ve grev kýrýcý iþçilerin paydos saati geldiðinde düdükler, ýslýklar, sloganlar iþçi havzasýný inletiyor adeta. Ýþçiler sýk sýk “Luna Ýþçisi Hýrsýz Deðildir”, “Hýrsýz Vaaaarrrr”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” sloganlarý atýlýyor. Grev kýrýcý iþçiler içinse “Gel Gel Gel, Biz Sizi Satmadýk Siz De Bizi Satmayýn” sloganlarý atan iþçiler, mücadele coþkularýyla çevredeki iþçilerinde sempatisini kazanmýþ durumdalar.
Luna Ýþçilerinden Miting
Birleþik Metal-Ýþ üyesi olduklarý için yaklaþýk 10 gün önce iþten çýkarýlan Luna iþçileri, 6 Mart günü fabrika önünde bir miting gerçekleþtirdi. Çeþitli sendikalara üye olan ve destek için gelen iþçiler, Çiðli Atatürk Organize Sanayi giriþinde araçlardan inerek kortej oluþturup yürüyüþe baþladýlar. Yürüyüþe Disk Genel Baþkaný, Genel Sekreteri, Birleþik Metal-Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný ve çeþitli sendikalardan yöneticiler, iþçiler katýldý. Destek amacýyla Ýzmir Halk Forumlarý ve çeþitli siyasi çevreler ve Mücadele Birliði okurlarý da yürüyüþte yer aldýlar. Fabrikanýn olduðu caddeye girildiðinde ise Luna önünde bekleyen iþçilerin alkýþlý ve sloganlý karþýlamalarý baþladý. Fabrika önünde direniþteki iþçilerle buluþan kitle sloganlarý haykýrmaya devam ettiler. Fabrika önündeki iþçilere önce þube baþkaný, daha sonra Birleþik Metal-Ýþ Genel Baþkaný, ardýndan da Kani Beko konuþmalar yaptý. Konuþmalar sýk sýk iþçilerin sloganlarý ile kesildi. Miting, halaylarla sona erdi. Miting sýrasýnda iþçilerin öfkeleri ve coþkulu tavýrlarý dikkat çekti. Mücadele Birliði- Ýzmir
SES Olaðan Genel Kurulu Yapýldý
Saðlýk ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasý (SES) Ankara Þubesi 8. Olaðan Genel Kurulu 22 Þubat Cumartesi günü Petrol Ýþ konferans salonunda gerçekleþtirildi. Sendikal hak ve özgürlükler mücadelesinde ve Haziran Ayaklanmasýnda yitirilenler için yapýlan saygý duruþunun ardýndan divan oluþturuldu ve konuþmalara geçildi. Ýlk sözü SES Þube Baþkaný Ýbrahim Kara aldý. nelere, stajlara bir þeyler öðrenmek için deðil iþ yüKonuþmasýnda saðlýk emekçilerine yönelik saldýrýlar- künü hafifletmek için çýkarýlýyoruz. Dolayýsýyla saðlýk dan ve baskýlardan, Kamu hastaneler birliðinden ve alanýna yapýlan her saldýrý da bizi doðrudan etkiliyor. Haziran günlerinden bahsetti. Daha sonra Türk Tabip- Bu nedenle özellikle saðlýk alanýnda öðrencilikten itiler Birliði( TTB) adýna yapýlan konuþmada “Haziran baren sýnýfla, sendikalarla baðýmýzýn kurulmasýnýn ödireniþi kritik bir noktada duruyor ancak bununla kal- nemli olduðunu düþünüyorum. Tam da bu noktada madýðýný görmemiz gerekir ve sendikalarýmýzýn, ör- SES Öðrenci Komisyonu çok önemli bir yerde durugütlerimizin daha çok halkýn içinde olmasý gerekir” yor. Yeni dönemde de öðrenci komisyonu çalýþmasýna denildi. Ardýndan Ankara’nýn çeþitli hastanelerinde destek verilmesinin gerekli olduðunu düþünüyorum ve çalýþan saðlýk emekçileri ve saðlýk alanýnda çalýþan tabunun da yapýlacaðýna inanýyorum. Hepimize kolay þeron iþçiler söz alarak görüþlerini bildirdiler. gelsin diyor, baþarýlar diliyorum.” dedi. Hacettepe Üniversitesi Hemþirelik FakülteYapýlan konuþmalarýn ardýndan Genel Merkeze si’nden yeni mezun olan genç bir emekçi de söz alagön de rilmek üzere tüzük deðiþikliði önerileri görüþülrak; “SES Ankara Þubesi 8. Olaðan Genel Kurulunu yeni mezun genç bir hemþire adayý olarak gençliði- dü. Saðlýk alanýnda yer alan öðrencilerin öðrencilik min dinamikliði ile selamlýyorum. Bizler saðlýk ala- süreçlerinde sendika fahri üyesi yapýlmalarý ve öðrennýnda yer alan öðrenciler olarak okula baþladýðýmýz ci komisyonu çalýþmalarýna destek verilmesi ile ilgili ilk günden itibaren saðlýk sistemine dahil oluyoruz. öneri de kabul edilerek deðerlendirilmek üzere genel Saðlýk alanýnýn kapitalizmin saldýrýlarýna ne kadar yo- merkeze gönderildi. Daha sonra seçime geçildi. Geðun bir þekilde maruz kaldýðýný hepimiz çok iyi bili- nel kurul yapýlan seçimin ardýndan son buldu. Devrimci Emekçi Komiteleri(DEK) de SES genel yoruz. Bizler ucuz iþ gücü olarak görülüyor ve hasta- kurulunda yer alarak bildiri daðýtýmý yaptý.
10
12 - 26 Mart 2014
MÜCADELE BİRLİĞİ
BAŞ DÖNDÜREN ŞUBAT Devrim dönemlerine yakýþan yoðunlukta bir Þubat ayý geçirdik. Alýþýk olmadýðýmýz kadar sýcak geçen zemheri zamaný, 1 Mart-31 Mayýs devrim günleri için muazzam bir güç, öfke ve mücadele azmi biriktiðini, saatlerin seçimlere deðil, devrime ayarlý olduðunu bizlere gösterdi.
Kürdistan Cephesi 15 Þubat protesto gösterileri ciddi çapta isyana dönüþtü. Halk bu kez çok öfkeliydi, hemen her kentte ateþ dolu geceler, kavga sesleriyle sabahý karþýladý, kimi yerlerde polis geri çekilmek, eylem alanlarýný halka býrakmak zorunda kaldý. Tam bir yýl önce baþlayan çözüm sürecinden halk umutlu deðildi ama Kürt halk önderlerinin bir bildiði olduðunu düþünerek, eleþtirel bir bekleyiþ ve devrimci uyanýklýðý elden býrakmadan süreci izledi. Gelinen aþamada, sýfýra sýfýr, elde var sýfýr, halk uyarýlarýnda haklý çýktý. Sokaklara yansýyan öfkenin ardýnda, bir kez daha hükümet tarafýndan aldatýlmýþ olmanýn hayalkýrýklýðý yoktu, hayýr. Ama öncekine benzer bir yýl daha geçirmek istemediklerine dair bir irade beyanýydý o öfke... Özgürlüðe dair yüksek vaadlerin sabýrsýz ve tekinsiz kýldýðý bekleyiþle ateþlenen öfke, 15 Þubat’ýn yýldönümünde kaçýnýlmaz þekilde faþist devletin baþýnda patladý. Ve asýl hareketliliðini, UKH’nin bir kez daha tarihi önem yüklemeye çalýþtýðý yerel seçimlerden sonra baþlayacaðýný herkes biliyor. Tam bu süreçte hükümetten kritik adýmlar bekleyen UKH, ateþkesi bozan taraf olmamak adýna, 15 Þubat isyanlarýný büyütüp yayma yoluna gitmedi. Yine de Kürt halkýnýn Þubat isyanlarý, zaten yeterince zorda olan hükümetin “her kötülüðü paralel yapý yapýyor” sözlerini boþa çýkardý, en azýndan Kürt halký cephesinde bu demagoji hiçbir iþe yaramadý.
Taksim Cephesi Þubat’ýn diðer önemli olayý, internet protestolarýydý. 8 Þubat akþamý Taksim’de Ýstiklal Caddesini hýnça hýnç dolduran kitle, 31 Mayýs gününü aratmýyordu. Eylemcilerin ezici çoðunluðu gençlerdi ve fazlasýyla öfkeliydiler. Alanda bulunan kimi basýn emekçileri o geceyi “tam anlamýyla gençlik patlamasý” ifadeleriyle anlatýyordu. Bu eylemin kitlesi ve öfkesi yanýnda, dikkat çekici bir baþka özelliði vardý. Çaðrýyý Taksim Dayanýþmasý yapmamýþtý, ama içinde leninistlerin etkin olduðu politik çevreler yapmýþtý. Böylece Haziran’dan bu yana en geniþ kitlelerin desteðini tekeline alan T. Dayanýþmasý’nýn bu tekeli kýrýlmýþ oldu. Kitleler, kendi baðýmsýz iradelerini daha iyi yansýtabilecekleri, daha ileri eylemler örgütleyebilen birliklere doðru hýzla kayýyor. Devrim, yarý-gönüllü dostlarýný, ara yolcularý, iþte böyle tek tek elemeden geçiriyor, güç ve prestijine bakmadan bu unsurlarý ýskartaya çýkarmaktan geri durmuyor. Devrimci kitlelerin sonuna kadar gitme eðilimi, buna ters düþen her yapýyý ayný kadere terkediyor.
Þaþýrtýcý Anketler Eðer anket sonuçlarýnýn manipule edilmediðini bir an için kabul edecek olursak, nüfusun %80’e yakýnýnýn, hükümetteki kiþilerin rüþvet ve talan iþlerine bulaþtýðýna inandýklarýný, buna raðmen AKP’ye oy vereceklerin açýk ara önde gittiðini görürüz. Þaþýrtýcý olan bu sonuç, ancak devrim dönemlerinde görülebilecek keskin bir kutuplaþma ve ayný oranda keskin bir yalpalamaya iþaret ediyor. Ezici çoðunluk hükümetin pis iþlerinin farkýnda, ancak buna raðmen AKP’ye neden oy veriliyor. Kimi aklý evveller bu sorunun cevabýný “muhafazakar yaþam biçimi”nde buluyor. Oysa, daha yakýndan bakýldýðýnda, söz konusu
Um ut Ç
ak ýr
muhafazakarlýðýn, yaþam biçimi ve kültürden deðil, ama bambaþka kaynaklardan beslendiði görülebilir. Kredi kartlý yaþama alýþtýrýlmýþ yoksul kitlelerde istikrar arayýþý, þaþýrtýcý bir sonuç sayýlmamalý. Kart borçlularý, ev ve eþya taksiti ödeyenler için, tapýlacak tek tanrý vardýr: Faizleri koruyan istikrar tanrýsý. Þu an, borçlular cephesinden görünen manzara þu: AKP güçlü olduðunu ispat ettiðinde faizler istikrarlý kalýyor, ama hükümet zayýfladýkça faiz ve döviz kurlarý zýplýyor. Bu yüzden, mevcut hükümeti her þeye raðmen desteklemek, boðazýna kadar borca batmýþ emekçi kesimler açýsýndan, daraðacýnda ayaklarý altýnda duran sandalyeye sýký sýký tutunmak demek. O sandalyeye kendi iradeleriyle tekme atmalarýný beklemek, en hafifinden politik saflýk olurdu. Hele ki politikayý “ahlak, adalet, vicdan” gibi ölçüsü olmayan cýpalara baðlayanlar, nüfusun ciddi bir kesiminden rüþvete batmýþ bir hükümete çýkan desteði anlayamazlar. Böyleleri, her zaman umutsuzluða sürüklenmekten kurtulamazlar, kýsýr ve sonuçsuz ahlaki nutuklarla yetinirler sadece. Eðer görünüm tersine çevrilirse, yani mevcut hükümet istikrarýn deðil ama istikrarsýzlýðýn nedeni haline gelirse, o zaman kredi ve diðer taksit borçlularýnýn AKP’yi jet hýzýyla terkediþlerine tanýklýk edebileceðiz. Devrim dönemlerinde emekçi saflarýnda etkili olan kutuplaþmalar kalýcý olamaz. Aþýrý uçlar arasýnda gidip gelen politik tutum deðiþimleri, devrimlere özgü o büyük kitlesel çalkantýlarýn, öfke patlamalarýnýn beklenmedik sarsýcý olaylarýn kaynaðýný oluþturur.
Kapanmayan Uçurumlar Ocak ayýn boyunca hükümet adeta ipin ucunda sallandý. Tek baþýna ayakta kalamayacaðýný anlayýnca tavizler vermeyi denedi. Nakavt yumruðunu ekonomiden yiyecekti ki, faizlerin yükselmesine göz yumarak uçurumun kenarýndan döndü. Yüksek faiz oranlarýný gören sýcak paranýn bir kýsmý geri döndü, geçici bir istikrar dengesine ulaþýldý. Ancak bu durum AKP’yi cesaretlendirdi, tavizler deneyini býraktý, ardý ardýna çýkardýðý yasalarla tepedeki konumunu burjuva rakipleri karþýsýnda güçlendirdi. Sonuç: Tüm dünya AKP’nin diktatörlüðünü konuþur oldu. Bu durum hem içeride hem de dýþarda, devrimin meþruiyetini arttýrdý. Artýk kimse sokaktaki eylemcileri “demokratik bir hükümeti devirmekle” suçlayamaz. Faþist diktatörlüðü kitlelerin gözünde apaçýk hale getiren hükümetin bu adýmlarý, seçimlere dair güven duygusunun son kýrýntýlarýný da yokediyor. AKP tam da bir düzlüðe çýktýðýný, seçimleri birinci parti olarak kapatacaðýný düþünmeye baþlamýþtý ki, kendi eliyle derinleþtirdiði burjuva iç savaþýn tokatýný yedi. RTE’nin oðluyla yaptýðý telefon konuþmalarý ortalýða döküldü. Kayýtlardan anlaþýldýðý üzere, baþbakan ve ailesi dudak uçuklatan bir servetin içinde yüzüyorlar ve adeta bir ihale fesat çetesi gibi çalýþmýþlar. Son skandal, seçimlere olan güven kaybýný, apaçýk bir öfke duygusuyla tamamladý. Öyle ki, halklar artýk “bu hükümeti seçimler yoluyla devirmek imkansýz, tek yol sokak” diye konuþuyor. Emekçilerin son skandala gösterdikleri ilk politik refleks, çok daha kýsa sürede ortaya çýktý. Ve en geniþ kitleler bir kez daha “iktidar halka” þiarlarýyla alanlarý doldurdu. Böylece, iktidar sloganý ve hedefinin rastlansal, geçici olmadýðý, bilinçli bir tercihin ve devrimci geliþmelerin kaçýnýlmaz sonucu olduðu pekiþti. Þubat olaylarý, 1 Mart-31 Mayýs dönemini, devrim günlerine döndürmüþtür.
Seçim Mitingi Çatýþmaya Dönüþtü Aksaray Metro Ýstasyonu önünde
seçimler için miting yapmak isteyen HDP’lilere polis izin vermedi.
Ýstanbul’da Demokratik Yurtsever Öðrenci Meclisi (DEMYÖM)’ün, birkaç gün önce sömürgeciliðe, çeteciliðe, fuhuþa, ajanlaþtýrmaya karþý Fatih’in Niþanca mahallesinde kurduðu nöbet çadýrýna sabah saat 05.00 sularýnda polis baskýný yaþanmýþtý. Ýki kiþinin yaralandýðý saldýrýda 5 kiþi de gözaltýna alýnmýþtý. Miting için Aksaray’a gelecek olan Sabahat Tuncel, sabah saatlerinde yaralýlarýn kaldýrýldýðý Çapa Týp Fakültesi Hastanesi’ne gitti. Ardýndan Ýstasyon önünde toplanmýþ olan Kürt halkýna polis miting için izin vermedi. Polisin sabah saatlerindeki saldýrýsýný anlatan bir konuþma yapýldý ve bu yasaklama kararý protesto edildi. Açýklamanýn ardýndan kitlede bulunan gençler “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Býjý Serok Apo” sloganlarý ile tep-
kilerini göstererek Beyazýt-Sultanahmet yönüne doðru sloganlarla yürüyüþe geçtiler. Yürüyüþ sýrasýnda karþýlaþtýklarý trafik polisi araçlarýný ve bankalarý taþlayan gençler Sultanahmet Meydaný’na gelince önce sivil polislerin, sonra akreplerin gaz bombalý
Mardin’de BDP’lilere Saldýrý
Mardin Qoser (Kýzýltepe) BDP ilçe örgütüne ait seçim bürosuna 1 Mart gecesi saat 01.30 sularýnda patlayýcý madde atýldý. Bu durumu protesto etmek için aralarýnda Mardin milletvekili Gülser Yýldýrým ve Mardin Büyükþehir Belediye Eþbaþkan Adayý Ahmet Türk’ün de bulunduðu binlerce kiþi 2 Mart günü saat 14.30’da seçim bürosunun bulunduðu özgürlük meydanýnda bir araya geldi. Buradan Ýpek Yolu’na doðru yürüyüþe geçen kitleye polis gaz bombasý ve tazyikli suyla saldýrdý. Ayný anda yaklaþýk 200 kiþilik Hüda-par’lý da ‘Tekbir Allahu Ekber’ sloganlarý atarak taþlarla, sopalarla,býçaklarla kitleye saldýrdý. Kitlenin havai fiþek ve taþlarla karþýlýk vermesiyle çatýþma sokaklara yayýldý. Akþam saatlerine kadar süren çatýþmada çok sayýda yaralanan oldu. Hüda-par’lýlarýn iki genci kaçýrdýðý haberi yayýldý, ancak henüz haber kesinleþmedi. Mardin/Mücadele Birliði
Tekirdað Zindanýnda Açlýk Grevi Sona Erdi
Tekirdað F Tipi Cezaevi’nde baþlayan açlýk grevi, 3 Mart günü sona erdi. Tekirdað 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’nde bulunan TKP/ML, PKK, MLKP, Devrimci Karargah ve TKEP/L’dava tutsaklarýndan toplam 21 tutsak 24 Þubat günü baþlattýklarý süresiz-dönüþümsüz açlýk grevini sonlandýrdý. Hapishane koþullarýnýn iyileþtirilmesi için baþlatýlan açlýk grevi tutsak ailelerinden aldýðýmýz bilgiye göre, taleplerin büyük çoðunluðunun kabul edilmesi üzerine sonlandýrýldý.
Kürt Halkýna Saldýrýlar Sürüyor
Seçimlerin yaklaþmasý ile birlikte Kürt halkýna yönelik saldýrýlar, HDP’nin seçim çalýþmalarýna yönelik gerçekleþmeye baþladý. Son birkaç gün içinde HDP Eþ Baþkaný Sabahat Tuncel Urla ve Aksaray’da, Eþ Baþkan Ertuðrul Kürkçü ise Ordu’da faþist saldýrýya uðradý. Bugün ise Fethiye’de bir faþist saldýrý var. 9 Mart günü Muðla Fethiye’de açýlacak olan HDP ilçe örgütü açýlýþý öncesi sosyal medyada örgütlenen faþistler, “Burasý Fethiye buradan çýkýþ yok” sloganlarýyla ilçe binasýna saldýrmaya baþladý. Ýlçe merkezinde bulunan Salý Pazarý Meydan’ýnda toplanan 200 kiþilik faþist güruh, ilçe binasýna PKK ile HDP aleyhine sloganlarla ilçe binasýna doðru yürüyüþe geçti. Sayýlarý artan faþist güruh, polis barikatýný geçerek ilçe binasýna taþ ve sopalarla saldýrmaya baþladý; Parti binasýna küçük tüpler atarak binayý kundaklamaya çalýþtý. Bu esnada içeride kimsenin bulunmadýðý ilçe binasýnda küçük çaplý yangýn çýktý. Saldýrý esnasýnda binadaki HDP tabelasýnýn sökülüp yerine Türk bayrağý asýlmasý ise dikkat çekti. Akþam saatlerinde ise Kürtlere ait iþyerlerine ve Kürtlerin çalýþtýðý iþyerlerine yönelik saldýrýlar oldu. Gerilim sabah saatlerine kadar sürdü.
ve plastik mermili saldýrýsýyla karþýlaþtý. Gençleri gözaltýna almak isteyen sivil polisler gençler tarafýndan tartaklanýnca diðer bir polis havaya ateþ açarak kendilerini kurtardý. Gençler ise ara sokaklarda izlerini kaybettirdi. 3 kiþi yaka paça gözaltýna alýndý.
AKP Nerede Eylem Orada
Ankara'nın yoksul bir semti var; Şentepe. Gezi eylemlerinde bile Şentepe'de eylem yapılmamıştı. Ancak, AKP'nin seçim bürosu açılışı eylemle karşılandı. 27 Şubat Perşembe günü, açılış için toplanan kitle ellerinde AKP bayraklarıyla sloganlar atıyordu. Buna tepki olarak Şentepe'de evlerinin balkonlarından tencere-tava sesleri yükselmeye başladı. Tepki göstermek için evlerinden çıkanlar, duyanlar yavaş yavaş toplanmaya başladı. Bundan rahatsız olan AKP'liler mahallenin gençlerine sataşmaya başladı ve AKP'nin görevlileri toplanan Şentepe halkını uzaklaştırmaya çalıştı. Halk buna direndi ve alandan ayrılmadı ve “Her Yer Rüşvet Her Yer Yolsuzluk”, “Hırsız Var”, “Hükümet İstifa İktidar Halka” sloganlarını attılar. Bu sırada AKP'liler ile Şentepe halkı arasında kısa süreli arbede yaşandı. Bunun üzerine mahalleye polis ve akrep geldi . Tepki gösteren Şentepe halkının sayısı giderek artınca AKP'liler, bayraklarını topladı ve dağılmaya başladılar. Şentepe halkı yarım saat daha sloganlarla bekledi ve eylemini bitirdi. “Sandýkta Arama Çözüm Sokakta” 9 Mart Pazar günü, gece saatlerinde Þentepe’de CHP, MHP ve AKP bayraklarý ve tanýtým pankartlarý kesildi; olaylarla açýlan AKP seçim bürosu önünde ateþe verildi. Bu bölgeye, “Sandýkta Arama Çözüm Sokakta”, “Seçimleri Boykot Et”, “Hükümet Ýstifa Ýktidar Halka” yazýlamalarý yapýldý; devrim ve sosyalizm sloganlarý atýldý. Þentepe Gençliði
Güney Kore’de Grev Yeniden!
200 bin iþçinin katýldýðý bir genel grev düþünün ve dünyanýn hür basýný diye adlandýrýlan medyada tek bir kelime olmasýn hakkýnda! “Haber medyasý” denen þeyin büyük sermayenin propaganda organlarýndan baþka bir þey olmadýðýnýn ne çarpýcý itirafý! 25 Þubat’ta Güney Kore’de bir günlük genel grev oldu. Baþkent Seul ve diðer kentlerdeki devasa gösteri yürüyüþlerinin görüntüleri Kore Sendikalar Konfederasyonu ve diðer ülkelerdeki dayanýþmacý sendikalarýn web sayfalarýnda sergilenirken, dünyanýn çok tanýnmýþ “haber medyalarýnda” kendine yer bulamadý! Grevin iki temel sebebi vardý.
Birincisi kamu hizmetlerinin ve saðlýk hizmetlerinin özelleþtirilmek istenmesi ve mevcut saðcý Park Geun-hye hükümetinin 2012 genel seçimlerine müdahale ederek hile yapmasý. Saat 14.00’te Seul Plaza’da
“Park Geun-hye Defol!” sloganlarý ve dövizleriyle baþlayan eylemde sýk sýk 2012 seçimindeki usulsüzlükler dile getirildi. 15 bin polis ve polis araçlarý çevrede önlemler aldý. Demiryolu Sendikasý da eyleme destek verdi.
Ekin Sanat
12 - 26 Mart 2014
“Gözaltýnda Kaybedilen Kadýnlarý Unutmayacaðýz!”
MÜCADELE BİRLİĞİ
HAREKETE GEÇ İSYAN ET!
11
Cumartesi Anneleri, 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü’nde 467. kez Galatasaray Meydaný’nda kayýplarýn akýbetini sordu. Bu haftaki eylemde devletin gözaltýnda kaybettiði kadýnlar anýldý.
Almanya’da devletin gözaltýnda kaybettiði Alman Komünist Partisi’nin kurucularýndan biri olan ve kadýnlarýn özgürlük mücadelesinde öne çýkmýþ komünist kadýnlardan Rosa Luxemburg anýlarak baþlandý bu haftaki eyleme. Rosa Luxemburg 5 Ocak 1919 tarihinde Berlinde kaldýðý evden gözaltýna alýndý. Milliyetçi Freikorps Birlikleri’nin karargahý olan Eden Otel’e götürülen ve iþkence edilen Luxemburg cezaevine nakledileceði söylenerek bindirildiði araçta kurþunlanarak katledildi, ortadan kaldýrmak için ise ayaðýna taþ baðlanarak Spree nehrine atýldý. Luxemburg’un bedeni ancak 4,5 ay sonra bir tesadüf sonucu 31 Mayýs 1919’da bulundu. Berlin Friedrichsfelde Mezarlýðý’na defnedildi. Naziler bu mezarlýðý da yerle bir ettikle-
ri için bugün Luxemburg’un cesedinin mezarýn neresinde olduðu hala bilinemiyor. Bugün dünyanýn dört bir yanýnda Rosa Luxemburg’un sürdürdüðü mücadele devam ediyor. Eylemde gözaltýnda kaybedilen Murat Yýldýz’ýn annesi Hanife Yýldýz “Bugün 8 Mart, sokaklarda afiþler, pankartlar asýlýyor. Bizlerin her günü mücadeleyle, evlatlarýmýzýn akýbetini sormakla geçiyor. Kadýnlarýn 8 Mart’ýný kutluyorlar? Hangi kadýnlarýn 8 Mart’ýný kutluyorsunuz? Evlatlarýný kaybettiðiniz analarýn mý? Öldürdüðünüz kadýnlarýn mý?” diyerek tepkisini de dile getirdi. Hapishanelerde tutuklu bulunan kadýnlarýn 8 Mart’ýný kutlayan Yýldýz, el sallayarak ve zafer iþaretleriyle tüm tutsak kadýnlarýn selamlanmasýný istedi. Gözaltýnda kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeþi Ýkbal Eren ise 8 Mart’ýn kadýnlarýn emek ve özgürlük mücadele günü olduðunu belirterek kapitalistlerin 8 Mart’ý bir tüketim günü haline getirdiðini söyledi. Siyasilerin politikalarýna alet ettikleri 8 Mart’ý bir çiçek, papatya,
hediye günü haline getirme çabalarýna da dikkat çeken Eren, “Kadýnlar hayatýn, devamlýlýðýn simgesidir. Güçlüdür, yaþamlarý mücadeleyle geçiyor” dedi. Bu hafta basýn açýklamasýný Evrim Savaþ okudu. Rosa Luxemburg’dan yýllar sonra Türkiye’de de kadýnlarýn, devletin güvenlik güçleri tarafýndan gözaltýna alýnarak kaybedildiðini belirten Savaþ yýllar önce gözaltýnda kaybedilen Ayþenur Þimþek, Hatice Þimþek, Fahriye Mordeniz,Ayten Öztürk, Rýdda Yavuz, Makbule Ökdem, Hamide Þarlý, Hatun Iþýk, Yeter Iþýk, Elif Iþýk, Gülizar Serin ve üç yaþýndaki kýzý Dilek Serin, Lütfiye Kaçar, Zozan Eren, Neslihan Uslu, Konca Kuriþ’in akýbetlerini sordu. Yakýnlarýnýn yýllardýr onlarýn faillerinin bulunmasý için mücadele verdiðini belirtti. Savaþ, gözaltýnda kaybedilenlerin hesabýný sormayan yetkililerin de suç iþleyenlere ortak olduðunu belirtti. Savaþ, devletin gözaltýnda kaybettiði kadýnlarý aramaktan ve onlarý kaybedenlerden hesap sormaktan vazgeçmeyeceklerini belirerek sözlerini tamamladý.
Antep’te Düztepe Mahallesi’nde 8 Mart Etkinliði
Antep Düztepe Mahallesinde Ayýþýðý Sanat Merkezi 8 Mart Emekçi Kadýnlar Günü ile ilgili bir etkinlik düzenledi. Geneli boyunca coþkulu ve dolu dolu geçen etkinlikte þiir, tiyatro ve müzik grubu yer aldý.
Etkinlik öncelikle Sanat Merkezi emekçilerinin sunumuyla baþladý. Ardýndan 8 Mart 1857 yýlýnda yakýlarak katledilen dokuma iþçilerinin þahsýnda saygý duruþu gerçekleþtirildi. Ve söz Ayýþýðý Sanat Merkezi baþkanýnýn açýlýþ konuþmasý ile devam etti. Açýlýþ konuþmasýnda “...baþkaldýrý tarihi yazan kadýnlarýmýz boynuna takýlan bunca kölelik halkasýna raðmen dimdik ayakta durmaya çalýþarak geçmiþten günümüze özgürlük mücadelesini sürdürmektedir. Bu yürüyüþünü kadýnlarýmýz alanlarda en önde durarak gösteriyor. En öndeler çünkü, yaþamýn yarsýný onlar oluþturuyor. (...)Zulmün ve zorbalýðýn olduðu her
Gever’de Sendikalardan 8 Mart
yerde baþkaldýrýlar vardý ve var olacak. Toplumu bir ahtapot gibi her yerinden saran bu gerici abluka ve zorbalýk ancak halklarýn devrimci mücadelesi ile son bulabilir. Ýþte bu yüzden Emekçi kadýnlar gerçek özgürlüðümüzü elde etmek istiyorsak mücadeleyi devrime doðru büyütmek ve bizlere vurulan zincirleri kýrmak zorundayýz” denildi. Açýlýþ konuþmasý sonrasýnda sinevizyon gösterimi de yapýldý. Sinevizyon bitiminde sosyalist anavatanýný faþist Nazi iþgalinden kurtarmak için mücadele ederken esir düþen ve idam edilen, Nazým Hikmet’in yazdýðý Tanya
Fabrikada Coþkulu 8 Mart Etkinliði
9 Mart Pazar… Yaðmur altýnda Taksim’de coþkulu geçen 8 Mart eylemi sonrasý bir etkinliðe davetliyiz... 28 gündür iþgalde olan Greif iþçilerinin fabrikada düzenlediði 8 Mart Etkinliði… Fabrika bahçesinde çay ocaðý kurulmuþ güler yüzleriyle iþçiler karþýlýyor. “Çayý içip ýsýnýn” diyorlar sanki kendileri soðukta deðil. Kadýn iþçilere “8 Mart Dünya Emekçi Gününüz Kutlu Olsun” di-
Her şey bu şiarla başladı. Hareketliydik ve isyanımız doruktaydı. Ayaklanma, yolsuzluklar, sansür, çocuk gelin – “pedofili”, cinayetler ve Berkin… Her şey iç içeydi ve mekan Taksim. Gezi'den sonra kadınları akın akın meydana akıtan gün 8 Mart. Kızıl meydana marşlarla, en renkli halleriyle istiklal caddesinde bol eğlenceli bir o kadar öfkeli, karnaval vari kadınlar akmaya başladı. Tabii bu yolun bir de sonu vardı ve davullu, trampetli, kırmızılı kadınlar bu sona yaklaştığında oldukça hırçındı. Polis barikatı sözde kibarlığını takınarak, önce 8 Mart “KADINLAR GÜNÜ” müzü -ki onların bilinci emekçi kelimesini yeterlilik gösteremedi- kutlarmış ve saldırmak istemezlermiş... Ama zorlamamalıymışız! Bunları söylerken de sözlü ve kalkanlı tacizleri devam etti. Onlarla aramızda geçen diyalogda, orantısız zeka karşısında oran tutturamayan polis 10 metre hesabı yapmaktan acizdi ama kadınların duyurusu ve teşhiri karşısında az da olsa utanma duygusu kalmış ki zambak sokaktan ite - kaka konsolosluğun başlangıcına kadar sürüldüler. İstiklal Caddesinden Taksim'e doğru yürüyüş yapan Kaldıraç grubu polis barikatının önünde yan tarafımıza geçtiler. O noktada eylemi ortaklaştırdık. Bir süre sonrada barikata hep birlikte yüklendik. Dile kolay 2,5 saat polis barikatının önünde irade koymak ancak kadınlara has bir şeydir. Kadınlar iradenin sağlamlığını ortaya koyarken 300 Spartalıyı andıran havada uçuşan tekmelerle, elde sopalar, kafalarda patlayan bayraklar, kırdıkları polis kalkanlarına nasıl karşı koyduklarını bütün dünyaya “BURASI TAKSİM”i gösterdik. Dünya da bunu böyle gördü. Polis barikatı karşısında kadınlar amansız mücadele içindeydi. Kadın bir kere zincirlerini kırmaya görsün, kimse tutamaz artık onu öyle de oldu. Kadınların karşısında 3 ekip polis ve kalkanlar değişti. Biz emekçi kadınlar ayaklanmayla, bu meydan da özgürlüğümüzü kazandık. Bundan da vazgeçemeye hiç niyetimiz yok. Bize dayatılan her şeye karşı çoktan HAREKETE GEÇTİK İSYAN EDİYORUZ.
yerek bir demet karanfil veriyoruz. Etkinlik fabrikanýn yemekhanesinde düzenleniyor. Greif iþçileri kendileri güzel bir sahne hazýrlamýþlar. Sahne arkasýna “Kavel’den Greif’a Grev Ýþgal Direniþ” sloganýnýn yazýlý olduðu pankart asýlmýþ. Bir baþka duvarda “Yaþamýn Yarýsýndan Kavganýn Yarýsýna Yaþasýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü” yazýlý pankart asýlý. Ýþçiler bütün kadýn davetlilere “8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Gününüz kutlu olsun” diyerek karanfil veriyor, salonun tamamý dolmuþ durumda. Etkinlik iki Greif iþçisinin sunumuyla yapýlýyor. Greif iþçileri “Bizler yola çýkarken biliyorduk bu yolu bizden önce yürüyenler de vardý. Bundan 157 sene önce dokuma iþçisi kardeþlerimizin mücadelesinden bugüne bu
þiirinin tiyatrosu sergilendi. Ailelerin yoðun olarak katýldýðý etkinlikte çocuklu ailelerin olmasý etkinliðe renk kattý. Ve en son olarak yoðun bir çaba ve emekle etkinliðe hazýrlanan ve ilk kez sahneye çýkan Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin müzik grubu sahneyi aldý. Ýnsanlarýn yoðun beðenisini toplayan müzik grubu, söylediði ezgilerle hem hüzünlendirdi hem de coþkulandýrdý. Her türküsü alkýþlarla karþýlanan müzik grubunu kitleler etkinliðin sonuna kadar dinledi. Etkinlik müzik grubunun ezgileri ile son buldu. Antep Ayýþýðý Sanat Merkezi
yolda uðruna can verenler için herkesi saygý duruþuna davet ediyoruz!” diyerek saygý duruþuna davet ediyor herkesi. Greif iþçilerinden Sevim Öztürk geliyor ve fabrikadaki çalýþma koþullarýný anlatýyor. Kadýnýn ezilenin ezileni durumundaki halini, verdikleri mücadelenin New Yorklu dokuma iþçisi kadýnlarýn,
Bursa’da yanarak, Küçükçekmece’de servis aracýnda boðularak ölen, kölece çalýþtýrýlan binlerce kadýnýn mücadelesi olduðunu söyleyen Öztürk, eþit ve özgür bir yaþam için “Kadýn Erkek El Ele Örgütlü Mücadeleye!” diyerek bitiriyor sözlerini. Kader Civak ise fabrikadaki kadýn iþçilerin nasýl baský altýnda çalýþtýrýldýklarýný anlatýyor. “Zorla mesaiye býrakýlýyorduk.
Colemêrg’in (Hakkari) Gever (Yüksekova) Ýlçesi’nde 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Gününü kutlamak ve kadýnlarýn yaþadýðý sorunlara dikkat çekmek amacýyla Eðitim-SEN, KESK, KURDÎ-DER, DÝSK, TTB Ýlçenin merkezinde bulunan Sanat Sokaðýnda etkinlik gerçekleþtirdi. Aralarýnda Yüksekova Belediye Baþkaný Ercan Bora, BDP Yüksekova Belediye Eþ Baþkan Adayý Tacettin Safalý ve Sokaktan geçen çok sayýda vatandaþýn da katýldýðý etkinlikte ka-
dýnlara karanfil daðýtýldý. Günün anlamýný ile ilgili KESK bileþenleri adýna bir konuþma yapan Deniz Öztekin, 8 Mart’ýn dünyanýn her yerindeki kadýnlarýn mücadelelerinin günü olduðunu dile getirerek, dünyanýn her tarafýnda mücadele eden kadýnlarýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Gününü kutladý. Etkinlik fotoðraf sergisi, müzik dinletisi, davul ve zurnalý folklor gösterisi ve halaylarla son buldu. Gever’den Mücadele Birliði Okuru
Kadýna Uygulanan Þiddete Engel Olursan Gözaltýna Alýnýrsýn
8 Mart günü saat 18.00 sularýnda Taksim Meydaný’nda 30 kiþilik bir kadýn grubu ellerinde dövizlerle Gezi Parký merdivenlerine doðru yürümeye baþladý. Polis aniden kadýnlarýn önünü keserek ilerlemesini engelledi. Kalkanlarý ile kadýnlarýn etrafýný çeviren çevik kuvvet, basýnýn görüntü almamasýný saðlayarak kadýnlara tekme, yumruk ve copla saldýrarak,
Öyle korkuyorduk ki, sesimizi çýkaramýyorduk. Çünkü taþeron patronlarý bizi iþten atmakla, hakkýmýzda dedikodu yaymakla tehdit ediyordu. Hem gece mesaisine býrakýyor, hem servis saðlamýyordu, üstelik yol paramýzý da vermiyordu. (...) Erkeklerle ayný iþi yapmamýza raðmen daha az maaþ alýyorduk. Bize iþ kýyafetleri verilmiyordu” diyordu. Greif iþçileri Emeðe Ezgi’yi davet ediyor sahneye. Emeðe Ezgi “Payidar”la baþladý dinletisine ve “Zafere Ulaþýr Büyüyen Dalga” diyerek devam etti. Ýþgalin sürdüðü fabrikada etkinlik yapýlýr da “Çav Bella” söylenmeden olur mu? Hep birlikte alkýþlar eþliðinde söylendi. Týklým týklým bir salonda, omuz omuza halaylar çekildi, sloganlar adýldý, marþlar söylendi. Greif’in kadýn iþçilerinden Sevda Akyürek’in kýzý Tuðçenur çýktý sahneye. Greif iþçileri artýk onu da bir iþgalci, direniþçi sayýyorlar. Tuðçenur 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü denildiðinde aklýna gelen kadýnlarý aktardý. Çalýþan, üreten, sömürülen, yokluk çeken ve mücadele eden kadýnlarý, Greif iþçisi kadýnlarý… “Yaþasýn Onurlu Mücadelemiz” diyerek bitirdi konuþmasýný. Ýþçilerin aileleri de konuþmalar yaptý, Emekçi Kadýnlar (EKA)’nýn ve
AKM’nin önüne doðru sürüldüler. Bu sýrada bir kadýna yoðun bir þekilde þiddet uygulayan polislere tepki gösteren bir DÖB’lü öðrenci gözaltýna alýndý ve Taksim Güvenlik Þube’de tutuldu. 5 saat sonra serbest býrakýlan Murat Nas, çevik kuvvet otobüsünde polisin þiddet ve hakaretine maruz kaldý.
Punto Deri Ýþçilerinin mesajlarý okundu. Ekrem Ataer sazýyla geldi sahneye. Sonraki parçalarda çok bilinen deyiþleri söyleyen sanatçýya salondan kalabalýk bir koro eþlik etti. Ardýndan Greif iþçilerinden Emel ve Yunus þarkýlar söylediler baðlama eþliðinde davetlilere. Gönül ve Sevda ise þiir dinletisiyle sahnedeydi, okuduklarý þiirlerden biri yine Greif iþçilerine aitti. Ardýndan kadýn emekçilerin konuþmalarý ve þiirleri yer aldý. Greif iþçilerinin fabrika iþgalinin 28. günü de 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Etkinliði’nde müzik eþliðinde halaylar çekilerek, “Kadýn Erkek El Ele Örgütlü Mücadeleye!”, “Ýþgal Grev Direniþ!”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” sloganlarý atýlarak son buldu.
MÜCADELE BİRLİĞİ Harekete Geç İsyan et Sokağa Çık İsyan et Ayağa Kalk İsyan et İsyan İsyan İsyan
Yeni Evrede Mücadele Birliği Dergisi Sayı: 254 / 12 - 26 Mart 2014 Yaygın Süreli Dağıtım /Sahibi: Yeni Dönem Yayıncılık Basın Dağıtım Eğitim Hizmetleri Tanıtım Org.Tic.Ltd. Şti. Adına: Sami TUNCA / Adres: Sofular Mah. / Sofular Cad. No: 8/3 Fatih - İSTANBUL / Tel-Fax: 0 (212) 533 32 57 / Sor. Yazı İşl.Müdürü: Sami TUNCA / Baskı Yeri: Yön Basım Yayın, Davutpaşa Cad. Güven Sanayi Sitesi B Blok 1.kat N:366 Topkapı - Zeytinburnu - İSTANBUL www.mucadelebirligi.com /mucadelebirligi@hotmail.com / info@mucadelebirligi.com / mucadelebirligi@gmail.com www.facebook.com/mbirligi / www.twitter.com/mbirligi
YIKANA KADAR
Bir 8 Mart’a daha coþku ile hazýrlandýk. O gün, Dünya Emekçi Kadýnlar Günü gelip çattýðýnda Rumeli Han’ýn merdiveninde iken baþlamýþtýk eyleme. Bu sene Taksim’de yapacaðýmýz eylem, önceki senelerden farklý idi. Daha renkli, daha neþeli idi kortejimiz. Çoðunluðun kýzýla büründüðü kitlemizde davulumuz, erbane ve zilli teflerimizle Çavbella ve “Harekete Geç Ýsyan Et” diyerek Ýstiklal Caddesi’ne indik.
Müzik aletlerinin ritmik sesi ile “Harekete Geç Ýsyan Et, Sokaða Çýk Ýsyan Et, Ayaða Kalk Ýsyan Et, Ýsyan Ýsyan Ýsyan Yýkana Kadar”, “Yaþasýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü”, “8 Mart”, “Taksim Kýzýldýr Kýzýl Kalacak”, “Her Yer Taksim Her Gün 8 Mart”, “Yaþasýn 8 Mart Ayaklanmamýz”, “Kadýn Olmadan Devrim Olmaz, Devrim Olmadan Kadýn Kurtulmaz”, “Bu daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” sloganlarý ile Fransýz Konsolosluðu yakýnýna kadar yüründü.
“Yaþasýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlarýnýn Kapitalizme Karþý Savaþ Günü, EKA” pankartý ile bizi Taksim Meydaný’na geçirmek istemeyen polis barikatýna gelip dayandýk. “Taksim’e yürüyemezsiniz, Taksim yasak” diyorlardý. Kalkanlarý ve toma ile Taksim yolunu kapatmýþ, her yýl yürüdüðümüz bu yollarý, yaptýðýmýz bu eylemi bize yasaklamak istiyorlardý. Ajitasyonlarýmýzda da dile getirdiðimiz gibi, biz kadýnlar Gezi Ayaklanmasýnda özgürlüðümüzü kazanmýþtýk, sokaklara çýkmýþtýk. Ne Taksim’den, ne de eylem yapma özgürlüðümüzden vazgeçmeyecektik. Sloganlarla, ajitasyon konuþmalarýyla, þiirlerle polis barikatýnda bekledik, “daðýlýn” anonslarýný sloganlarýmýzla kestik. Israrlý ve inatçý tavrýmýzdan ödün vermeyeceðimizi anlayan polisle aramýzda arbede yaþandý. Kýsa bir mesafe de olsa polis barikatýný geri çektirdik. Saatler 19.30 olduðunda Taksim’de eylem çaðrýsý yapmýþ olan Kaldýraç da pankartlarý ve sloganlarýyla yanýmýzda yerlerini aldýlar. Sloganlar sloganlara karýþýrken, “Yaþasýn Kadýn Dayanýþmasý” sloganlarý atýldý karþýlýklý. 19.00’da Galatasaray Lisesi önünde toplanan feminist kadýnlar ve LGBTÝ de sloganlarla yanýmýza geldiklerinde 1,5 saati bulan barikat önünde kararlý ýsrarcý eylemi sürdürüyorduk. Feministler kortejimize henüz yaklaþmadan, bizlere destek için kortejde olan erkek yoldaþlarýmýzla tartýþmalara giriþildi. Bir taraftan feminist kortejle erkeklerin alaný terk etmesi, bayraklarýmýzýn ve pankartlarýmýzý indirilerek barikatýn önünden çekilmemiz tartýþmasý yaþarken, bir
taraftan da emekçi kadýnlar þiarlarýnda olduðu gibi harekete geçip isyan ederek polis barikatýna yüklendiler. Kalkanlarýyla kadýnlara saldýran polis, ilk anda kadýnlarý geri püskürtürken coplarla kadýnlara saldýrýp, biber gazý sýkarak kitle içine plastik mermiler attý. Kitleyi Zambak Sokak önüne kadar gerileten polis, bulduðu arada kalan kadýnlarý darp etmeyi de ihmal etmedi. Emekçi Kadýnlar, Kaldýraç, Partizanlý erkekler ve feminist kadýnlar yeniden barikatýn önüne yýðýldýlar ve biraz önceki kadar yumuþak ve neþeli deðillerdi. Saðanak yaðýþ altýnda öfkeli sloganlar atýyor, döviz ve bayrak sopalarý ile, tekmelerle polis kalkanlarýný dövüyorlardý. Ön tarafa gelen feministler de polis kalkanlarýný mora boyuyordu.
Kortejin arka tarafýnda ise tartýþmalar sürüyordu. Devrimcilere “kadýnlarý bir gün bile yürütmediklerine, eylemlerini baltaladýklarýna” dair kýzan feministlerin bu durumundan polis de faydalanýyor, “Galatasaray’dan yürüyen grup, eyleminizi yaptýnýz ve artýk alandan ayrýlýn, öndeki gruptan uzaklaþýn”
KAMUOYUNA ZORUNLU BİR AÇIKLAMA
EMEKÇİ KADINLAR (EKA) olarak Ocak ayında tüm siyasi çevrelere, kadın örgütlerine ve Taksim Dayanışma’ya “gelin bütün kadınlar olarak Taksim’de özgürlüğümüzü haykıralım. Kadınlar Gezi’de özgürlüğünü kazandılar ve bundan vazgeçmeyecekler” dedik. Tekrar tekrar bu çağrılarımızı herkese yineledik. Bir hafta sonra feministler “Arkadaşlar biz geleneksel yürüyüşümüzü yapacağız” dediler. Üç hafta sonra diğer kadın örgütleri ve siyasi çevreler “Biz Taksim’de olmayacağız Kadıköy’de miting yapacağız” dediler. Şubat’ın ilk haftasıyla EKA olarak afiş, bildiri çalışmalarımıza başladık. Her yıl yaptığımız gibi bu yıl da Taksim’de olacağımızı Ocak ayında internetten duyurduk. 18.55’te Rumeli Han’ın önünde toplanıp şarkılar ve sloganlarla yürüyüşe geçtik. Fransız Konsolosluğuna gelmeden polis barikat kurdu. O andan
itibaren de EMEKÇİ KADINLAR (EKA) olarak polisle tartışmaya başladık ve barikata yüklendik. Israrlar ve tepkiler üzerine polis geri çekilmek zorunda kaldı ve biz ilerledik. 19.30'da KALDIRAÇ yürüyüşe geçti ve bir süre sonra da polis barikatının önünde bizimle durdular. Böylece barikatın önünde eylem ortaklaşmış oldu. Bu arada ne yapacağını bilmediğimiz feminist kadınların yürüyüşe geçtiğini öğrendik. Daha öncesinde polisle girilecek ciddi bir çatışmanın orada bizden bağımsız bulunan diğer kadın örgütlerinin yürüyüşlerine zarar verebileceği düşüncesiyle barikatın önünde kendi programımızı devam ettirdik. 20.15 civarı İFK (İstanbul Feminist Kolektif) geldi. Hep birlikte “YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI” sloganları atıldı. Hiçbir sorun yokken İFK hem kadın arkadaşlarımıza hem de dayanışma için gelen ve kenarda bekleyen erkek arkadaşlara hakaret etmeye, bağırıp çağırmaya başladı. Bize doğru yaklaştıklarında da yanlarına gidip ne yapacaklarını sorduk. temsilcimize verdikleri cevap tepkisel ve öfkeliydi. "Öndeki erkekli grup çekilsin biz Taksim'e yürüyeceğiz. Siz çekilin biz öyle yürüyeceğiz" Polislere yük-
lenmek yerine bizimle tartışan İFK’nın amacı neydi sormak lazım. "Öne geçmek istiyoruz" dediler, "buyrun geçin" dedik. "Taksim'i zorlayacağız" dediler, "Buyrun birlikte zorlayalım" dedik. "Bu eylem bizim, her yıl biz yürüyüş yapıyoruz" dediler, "Biz de her yıl yapıyoruz" dedik. Ve bütün konuşma çabalarımızı baltaladılar. İFK’nın gerçekten amacı Taksim miydi yoksa devrimci kadınları orada görmenin öfkesiyle ne yapacağını bilmezlik miydi? Başka bir kadın örgütünün eylemine gelip "bayrağını indir" deme cesaretini nereden buluyorsunuz? Esas bu davranışlar yok saymadır. İFK ile gelen kadınların bir kısmı onlarla aynı şeyi düşünmüyordu. Bizimle birlikte harekete geçtiler ve orada kaldılar. Çünkü Gezi ayaklanması kadınlar için hala devam ediyor. İFK’dan cesaret alan polis onlara şöyle çağrı yapıyordu “Öndeki gruptan uzak durun!”. Polisin bir diğer anonsu ise daha manidardı: “Biz bayanlara müdahale etmiyoruz, öndeki kadınlara müdahale ediyoruz.” Polis bir çok kez kalkanlarla itekledi, tekmelerle vurdu ve gaz sıktı. Buna rağmen EKA çekilmedi ve polise yüklendi. Bütün bunları herkes
diyerek kitleyi bölmeye çalýþýyordu. Öndeki kýzýl bayraklarý çekiþtirerek indirilmesi için haykýran feministlere inat döviz sopalarýna çakýlarak yeniden yükseldi sosyalizmin kýzýl bayraklarý. Öfkesini barikat kuran polise kusmaktansa hemcinslerine kusup, polisle ayný tavrý gösteren feministler eylemden çekildiklerini açýkladýlar. Buna raðmen çok sayýda feminist kadýn barikatlarýn önünden, devrimci kadýnlarýn yanýndan ayrýlmadýlar. Barikat önünde yaðmur altýnda Emekçi Kadýnlar adýna kýsa bir basýn açýklamasý okundu, polisin ve devletin tavrý protesto edildi.
“Biz kadýnlar zincirlerimizi kýrdýðýmýzda neleri baþarabileceðimizi, sokaklarý nasýl yangýn yerine dönüþtüreceðimizi biliyoruz. Bunu bizleri iliklerimize kadar sömüren ve ürettiðimiz deðerleri çalanlarda biliyor ve görüyor. Ýþte bu yüzden her alanda saldýrýyor bize Bizleri yeniden evlerimizin dört duvarýna hapsetmeye çalýþanlarý, köleliði reva gören zincirlerimizi aðýrlaþtýran yasalar çýkarmalarý bu yüzden” diyen Emekçi Kadýnlar bu meydandan Taksim’den vazgeçmeyeceklerini, özgürlüklerini savunmak için 1 Mayýslarda, 8 Martlarda Taksim Meydaný’nda olmaya devam edeceklerini söylediler. Saat 21.00’i geçerken, feministlerin ve Kaldýraç’ýn eylemi bitirerek ayrýlmalarýndan bir süre sonra Emekçi Kadýnlar da 21.30’da eylemin sona erdiðini duyurup sloganlarla Rumeli Han’a geri yürüdüler. Dönüþ boyunca kadýnlarýn “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Hükümet Ýstifa Ýktidar Halka” sloganlarý yükseldi Ýstiklal Caddesi’nde. Emekçi Kadýnlar (EKA) fotoğraflardan ve videolardan görebilir. EKA olarak biz zaten polisle tek başımızaydık ve İFK’nın (onlardan hemen sonra da KALDIRAÇ'ın çekilmesi) asıl olarak oradan çekilmesi Kadın Dayanışması’na ne kadar uygundur? Kadınların güçlü ve kitlesel karşı koyuşuyla Taksim’in yolu açılabilirdi. Bu nedenle ta en başından beri bunu savunduk ve bunun için çabaladık. Emekçi kadınların özgürlüğünü savunan erkek arkadaşlardan hiçbir rahatsızlığımızın olmadığını her yerde daima dile getirdik. Çünkü sorunun temeli ve sorunu her gün yeniden yeniden besleyen sistemin kendisidir. Kaynak kurutulmadığı sürece gerçek gelişmenin ve özgürlüğün yolu açılmayacaktır. 8 Mart’ta eylemin bütün sorumluluğunu EMEKÇİ KADINLAR üstlenmiş, erkek arkadaşlar onların yönlendiriciliğinde olmuşlardır. Bu nedenle İFK’nın yaygarası boş, yalan ve anlamsızdır. Bunları fotoğraflardan da bir kez daha herkes görebilir. Ne feministlere, ne de translara yönelik hiçbir fiili saldırımız asla olmamıştır. Bizimle birlikte gelen ve kenarda bekleyen hiçbir erkek arkadaşımızın da bir fiziksel şiddet olayıyla bağlantısı olmamıştır. Bize "Bayraklarınızı indirin" diyen feministlerin mor bayrakları da bir ideolojinin ifadesi değil midir? EMEKÇİ KADINLAR (EKA) 9 Mart 2014