edi bese!...
Mehmet Ezer... 10 yaşında. 25 Mart günü Silvan’da BDP mitingine polisin saldırısı sonucu başından gaz bombası ile vuruldu... Mehmet ilk müdahalenin ardından Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne getirildi, beyin cerrahı hayati riskinin olduğunu söyledi. Sayamıyoruz artık bu kaçıncı çocuk, bu kaçıncı can... Artık Yeter Edi Bese...
BAŞARAMAYACAKSINIZ
Önce Suriye yoðun tehditlere maruz kaldý. Emperyalistler saldýrýnýn eþiðine geldi. Rusya’nýn “kimyasal silahlarýn imhasý” önerisinin ardýndan tehlike savuþturuldu. Derken Ukrayna olaylarý patladý. Faþist bir darbenin ardýndan emperyalistler tam hedeflerine ulaþacaktý ki, Rusya’nýn Kýrým ataðý gündeme geldi. Savaþ davullarý yüksek sesle çalmaya baþladý. Bu gerilimin tam ortasýnda ABD birden Suriye ile diplomatik iliþkileri kesti. Elçisini çekti ve elçiliði boþalttý. Ýsrail Suriye’ye hava saldýrýsý düzenledi. Ukrayna gerilimi devam ederken savaþ bulutlarý bir kez daha Suriye üzerinde birikiverdi.
FABRİKALAR TARLALAR SİYASİ İKTİDAR HER ŞEY EMEĞİN OLACAK
DNS’İ DEÐÝL HÜKÜMETÝ DEÐÝÞTÝR
“Twitter’ýn mivitýrýn hepsinin kökünü kazýyacaðýz. Uluslararasý camia þöyle der böyle der. Hiç beni ilgilendirmiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gücünü görecekler” sözlerinin ardýndan Türkiye’den twittera eriþim engellendi. Ýnsanlar hemen DNS’leri deðiþtirerek twittera girmeye devam ettiler. Ýkinci gün Google DNS’leri engellendi ve dünyada bunu yapan ilk ülke olarak tarihe geçtik. Baþbakanlýk “biz yasaklamadýk mahkeme kararý” dedi, hükümet üyeleri topu birbirlerine attýlar; cumhuriyet baþsavcýlýðý “mahkeme kararý yok” diyerek hükümeti yalanladý; cumhurbaþkaný “engelleye-
Mart Notları C.Dağlı
mezler” dedi... Her kafadan farklý ses çýktý. Ama sonuçta twitter resmen “kapaltýlmýþ” oldu! (23 Mart’taki mitingde yaptýðý konuþmadan anlaþýldý ki, “kapatma” emrini veren bizzat baþbakanmýþ! Göðsünü gere gere söyledi bunu.) Yasaðýn ilk saatlerinden itibaren herkes engelleri aþarak twitter’a girdi. Hatta bizzat cumhurbaþkaný, baþbakanýn yardýmcýsý ve baþkentin büyükþehir belediye baþkaný da “yasak deliciler” arasýndaydý! Birkaç
2
saat içinde aþýrý kullaným nedeniyle dünya rekoruna imza attýk. Ve hatta twitter üzerinden twitter yasaðýný savunarak da tarihe adýmýzý altýn harflerle yazdýrdýk. Bir taraftan kuyruðu dik tutmak adýna, “herkes Türkiye’nin gücünü görecek” nidalarý atarken, twitter TC hükümetiyle iþbirliðine yanaþmak þöyle dursun, bizzat kurucusu engelleri aþmanýn yollarýný öðretti. Halklar da öðrenmeye ve öðretmeye devam ediyor. Bir taraftan engelleri aþan vpn programlarý 1 milyon defa indirilirken, diðer taraftan da “Paris Komünü’nde, Büyük Ekim Devrimi’nde, Küba’da twitter yoktu” diyorlar.
Krizin Devrimci Çözümü Taylan Işık
Tüm bunlarýn üzerine Türk jetleri Suriye savaþ uçaðýný düþürdü. RT Erdoðan, muzaffer bir komutan edasýyla bu olayý miting kürsüsünden kendini dinleyenlere açýkladý. A. Gül Genelkurmay Baþkanýný kutladý. CHP Genel Baþkaný, “bu ordunun baþarýsýdýr üstüne konmayýn” demeye getirdi. Hükümetin içine girdiði krizden ve yýkýlma tehdidinden kurtulmak için bir savaþ arayýþý içinde olduðu son haftalarda her tarafta konuþuluyordu zaten. Devlet kademelerinde bilgi alma olanaðý olan Kýlýçdaroðlu’nun uyarýsý da bu söy-
lentilerin üzerine gelmiþti. Hükümetin, dikkatleri baþka yere çevirecek, dalgalar halinde gelen halk ayaklanmalarýnýn önünü kesecek bir provakasyon ya da savaþ gibi büyük bir “olay”ýn peþinde olduðu biliniyordu; bilinmeyen nokta bu “olay”ýn içeriði idi. Suriye’ye karþý giriþilecek bir savaþ bu amaca ulaþmalarýna yol açabilir mi? Ve daha önemlisi, hükümet, Suriye’ye karþý bir savaþý göze alabilir mi? Hükümetin bir çýlgýnlýða giriþmeyeceðine kefil olunamaz ve dolayýsýyla, zayýf da olsa böyle bir ihtimal var. Böyle bir savaþ devrimi engellemek bir yana devrimi hýzlandýrýr.
2
26 Mart - 9 Nisan 2014 / S 255 / 1 TL
Önümüzde sandýk: “Oy verin!” Neden? “Deðiþtirmek için oy verin!” Sanki 31 Mayýs Ayaklanmasýyla bütün bir ülkeyi iliklerine kadar sarsmamýþýz gibi! Meydanlar, sokaklar, forumlar, fabrikalar... deðiþimin merkezleri! Gerçek özgürlüðün, siyasal demokrasinin ne olduðunu gördük forumlarýmýzda. Gücümüzü gördük, istediðimiz zaman neler yapabileceðimizi öðrendik. Devletin nasýl korktuðunu da gördük, var gücüyle üzerine saldýrmasýnýn can çekiþme sancýlarý olduðunu da gördük. Bütün bunlarý yaþayan milyonlar olarak hala geleceðimizi sandýkta görmek, -her tür hilenin þimdiden hazýr olduðunu bile bile- bir yýldýr sokaklarda forumlarda yaþadýklarýmýzdan bir þey öðrenememek demek! Dün dünyayý ve geleceðimizi ellerimizde tutarken bugün her þeyi sandýða baðlamak yaptýðýmýz iþin büyüklüðünü unutmak, öðrendiklerimizden gerekli sonuçlarý çýkaramamýþ olmak demek! Çözümü sandýkta arama! Çözüm sokakta, kavgada! Çözüm forumlarda, halk meclislerinde! Çözüm kendi devrimci hükümetimizi kurmakta!
Editör
GREİF İŞÇİLERİ PES ETMEYECEK
Greif işçileri işgal eylemlerine devamediyor. İşçiler işgal ettikleri Greif Hadımköy fabrikasının yanısıra Dudullu Fabrikası ve Ünsa Çuval Fabrikasına da taşıdılar eylemlerini.
14 Mart – 33. GünGreif Fabrikasýnda Gergin Bekleyiþ Ýþgal ve grev eyleminin 33. günü... Fabrikada gergin bekleyiþ... Fabrikanýn kordinatörü olan Sevinç Hanýmýn telefon ederek fabrikaya gelip iþçilerle görüþüp oylama yapmak istediðini söylemesinden sonra evlerinde dinlenen iþçileri de fabrikaya çaðýrdýlar. Evlerinden fabrikaya doðru yola çýkan iþçiler, benzinlikte, taþeron firmanýn adamlarýndan 150200 kiþinin toplandýðýný gördüler. Fabrikadaki arkadaþlarýna durumu ilettiler. Fabrikaya saldýrý olma olasýlýðýný anlattýlar. Bunun üzerine iþçiler hemen önlem almaya baþladýlar. Barikatlarýný güçlendirdiler, basýna ve tüm emek örgütlerine bir çaðrý yayýnladýlar. Grev kýrýcýlar fabrikanýn karþýsýnda bekleyip polisten fabrikayý boþaltmasýný isterken Greif iþçileri de gerekli önlemlerini aldýktan sonra sloganlarla ve halaylarla bekleyiþe geçtiler. DÝSK Tekstil Ýstanbul Þube Baþkaný Kazým Doðan gelerek barikat önünden emniyet amirlerine ve taþeron patronlarýna seslendı. 3
4
Birleşik Cephe Özgür Güven
5
KCK DEKLARASYONU ÜZERİNE KCK, yayýnladýðý ve “tarihi” diye tanýmladýðý “Deklarasyon”la Türkiye ve Kürdistan Devrimi açýsýndan son derece önemli olduðunu düþündüðümüz öneriler yapmýþ bulunuyor. Tümü üzerinde olmasa bile belli baþlý ve canalýcý olduðunu düþündüðümüz öneriler hakkýnda görüþlerin ortaya konmasý gerekiyor. Þundan dolayý: KCK, ilk defa tam netlikle olmasa da- devrimci-demokratik bir iktidar ve buna uygun bir program hakkýnda önerilerde bulunmuþ ve çaðrý yapmýþ bulunuyor. Ýki ülkenin birleþik devriminin bu önemli gücünün ileri doðru attýðý bu adýmýn daha ileriye taþýnmasý devrimci sorumluluk gereðidir. Önce “Deklarasyon”da ifade edilen iki önemli tespitin altýný çizelim. Birincisi, AKP iktidarýnýn “iþlevini” yitirdiði saptamasý.
Başarının Yolu Umut Güneş
3
11
2
MÜCADELE BİRLİĞİ
MART NOTLARI
BA C.DAĞLI
ŞY A
ZI
Þubat’tan Mart’a geçerken, yýðýnsal devrimci eylemler hiç durmadý. 8 Mart, Gezi’den bu yana devam eden genel baþkaldýrýyý, kadýn isyanýyla daha ileriye taþýdý. EKA’nýn, 8 Mart Taksim eylemi-isyaný, devrimci, nitelikli ve etkileyici oldu. Militanlýðýyla mücadeleyi ateþledi. Böylece, yeni ayaklanmalarýn perdesi 8 Mart’ta açýlmýþ oldu. Kadýnlar, bir çok devrimde, devrimi baþlatýcý rol oynamýþtýr. Haziran halk ayaklanmasý sýrasýnda polisler tarafýndan vurulan Berkin Elvan’ýn ölümsüzleþtiði haberinin duyulmasýyla birlikte, ikinci büyük adým atýldý. Kitlelerin toplumsal hareketi daha ileriye gitti ve Haziran’dan bu yana yaþanan en yüksek noktasýna ulaþtý. Halklar çok öfkeli, çok kararlý ve savaþçý bir tavýr sergiledi. Yaz ve güz ayaklanmalarýnda ortaya çýkan bu eðilim ve tavýr, Mart’ta iyice pekiþmiþtir. Ölümsüzleþen Gezi ayaklanmasý savaþçýlarýnýn duruþmalarýnda, kitlelerin gösterdiði devrimci tutum, Bahar’ýn nelere gebe olduðunu haber veriyordu. Devrim, yeni olaylarla büyümeye devam ediyor. 1-Mart baþkaldýrýsý, Haziran Halk Ayaklanmasý’nýn devam ettiðinin güçlü bir kanýtýdýr. Haziran devam ediyor, çünkü, Gezi’yi doðuran koþullar varlýðýný koruyor, hatta daha da keskinleþmiþtir. Kitleler de, daha bir bilinçli, deneyimli ve yetkin. Devrimde ýsrar, devrimin zaferine dek devam edecektir. Kitlelerin neredeyse bir yýldýr -ki daha öncesi var- kesintisiz olarak sokaða çýkmasý, son derece ciddi bir olaydýr. Hareket devrime dönüþmeden, yýðýnlar sokaklardan çekilmeyecektir. 2-Ýþçi sýnýfýnýn ve kamu emekçilerinin 12 Mart’ta genel greve gitmesi, iþ býrakarak sokaða inmesi, eylemlere katýlmasý, hem hareketin proleter sýnýfsal karakterinin öne geçmesini getirmiþ, hem de hareketi daha ileri götürmüþtür. Halk kitlelerinin toplumsal bir hareketi, ancak, iþçi sýnýfýnýn gücünü, ayaklanmanýn gücüyle birleþtirmesi ve önderlik etmesi, emekçilerin burjuvazi üzerindeki, tekelci kapitalizm üstündeki zaferini çabuklaþtýrýr. 3-Öðrenci gençlik, enerjisi, militanlýðý, özverisi, heyecan ve kararlýlýðýyla, ayaklanmanýn etkin ve vurucu gücüdür. Örgütlülüðü, devrimci mücadelesi, artan niceliði ve hýzlý hareket etme yeteneðiyle, toplumdaki aðýrlýðý gün gün biraz daha artýyor. Mart’ta, devrimci pratikleriyle, etkilerini toplumun geniþ kesimlerinde, belirgin olarak hissettirdiler. 4-Varoþlar, devrimci mücadelenin bu önemli merkezleri, devrimde ne denli yaþamsal bir rol oynayacaðýný 31 Mayýs’tan bu yana güçlü bir þekilde ortaya koymuþtur. Tarihi yapan kitlelerdir ve o kitleler, buralarda yoðunlaþmýþtýr. Sadece, kendi bulunduklarý yerde eylem yapmakla kalmayýp, kent merkezlerindeki devrimci eylemlerde sürekli yer alanlar, bu insanlardýr. Mücadeleye emekçi karakterini veriyorlar. 5-Kitleler, her tarafta, kendi arasýnda iliþkiler, baðlar kurmuþ durumda. Kendi içinde, mücadele birliðine dayalý, devrimci birleþme saðlamýþtýr. Bu, emekçiler arasýnda görülen, yeni bir iliþki biçimidir. Bu iliþki, her eylemde biraz daha güçleniyor ve yeni insan topluluklarýný kapsayacak þekilde geniþliyor. Artýk, yýðýnlarýn sokakta, eylemde, mücadelede bir araya gelmesi sorun deðildir. Günümüzün en ivedi ve ana sorunu, bu büyük ve birleþik halk gücünün, iktidarý alacak biçimde hareket etmesidir. Denebilir ki, burasý, sýnýf savaþýmýnýn en belirleyici noktasýdýr. 6-Tüm burjuva güçler, -düzen güçleri ve tüm gericilik- devlette, burjuva kurumlarda yoðunlaþýrken, iþçi sýnýfýnýn güçleri de, kendi sýnýf örgütlerinde, komite ve konseylerde, eylem birliði içinde yoðunlaþýyor. Bu, karþýtlýk halindeki güçlerin yoðunlaþmasýdýr ve karþýtlýklarýn derinleþmesidir. Karþýtlýklarýn yoðunlaþmasý, varolan toplumsal düzenin bunalýmýný derinleþtirir. Ve sistemi temellerinden sarsar. 7-Tüm mücadeleye, mücadelenin genel ayaklanmaya dek varmasýna raðmen, egemen sýnýfýn, emekçiler üzerindeki baskýlarý sona ermemiþtir; sona ermesi bir yana, en ufak bir hafifleme bile göstermemiþtir. Tersine, her halk ayaklanmasýndan sonra, tekelci sermaye güçleri ve onlarýn faþist devletinin kitlelere yönelik baskýlarý ve saldýrýlarý belirgin olarak artmýþtýr. Kapitalist sýnýf egemenliði ve kapitalist sýnýf düzeni sürdükçe, emekçiler üzerinde gerici þiddet ve baský devam eder. Burjuva egemenliðine karþý mücadele, ayaklanma, halkýn egemenliði eline almasýna dek götürülmelidir. 8-Kentlerdeki küçük atölye iþçileri, büro iþçileri, kent yoksullarý sendikal örgütlenme vb zayýf olsa da, sokaklarda, barikatlarda ve meydan savaþlarýnda kendi güçlerini iyi biçimde organize etme, harekete geçirme yeteneði göstermiþtir. Ayaklanmada aktif bir rol oynamýþtýr. Ayný durumu, daha önce Latin Amerika barikatlarýnda da görmüþtük. Ýþçilerin, emekçilerin, yoksullarýn bu yeteneðinin devrimi güçlendirdiði kavranmalýdýr. Kitlelerin uzun mücadelelerin içinden geçerek ve özellikle Haziran’dan bu yana çok geliþtiðini görmeliyiz. 9-Toplumun geniþ kesimlerinin baþkaldýrýya katýlmasý, ne bu toplumun karþýt sýnýflardan oluþan bir toplum olduðu gerçeðinin üstünü örtebilir; ne de toplumun sosyal sýnýflarý arasýnda sürüp giden sýnýf savaþýmýnýn. Burjuvazinin sýnýf savaþýnýn üstünü örtmeye çalýþmasý ve emekçilerin devrimci kavgasýný silikleþtirmesinin amacý, halk ayaklanmasýný sýnýfsal-devrimci içeriðinden soyundurup, onu kendine maletmesi ve kendi gücü haline getirmesidir. Sömürücü sýnýf nasýl göstermeye çalýþýrsa çalýþsýn, canlý yaþamda olan, iki sýnýf arasýnda, tarihsel olarak kaçýnýlmaz sýnýf savaþýdýr. 10-Bu savaþýmýn en þiddetli anlarýndan biri, Taksim’in ele geçirilmesi etrafýnda yaþanýyor. Þurasý apaçýktýr: Taksim için þimdiye dek verilen mücadeleden daha sert, kararlý ve cesaretli bir giriþim olmadan, bu alan öyle kolay alýnamaz. 1 Mayýs nedeniyle, Taksim’in büyük devrimci önemi vardý. Gezi’den sonra, bu önem daha da artmýþtýr. Bu koþullarda, Taksim’i alýrsak, bunun devrimci önemi çok büyük olacaktýr. 11-Oportünizm iliklerine kadar iþlemiþ olanlar, aylardýr, yýllardýr büyük bir enerji ve devrimci bir bilinçle eylemden eyleme koþan iþçilerin ve halk kitlelerinin deðiþtirici gücünü anlayamazlar. Halk kitlelerinin canlý güçlerinin dönüþtürücü gücü, bu gruplarca kavranamamýþtýr. Oysa ki, her eylemde biz, halkýn canlý güçlerinin, ne denli etkin sonuçlar aldýðýný somut olarak görüyoruz. 31 Mayýs ayaklanmasý, kitlelerin canlý güçlerinin bir eseridir. 12-Burjuvazi çöküþ içinde, bu kesin. Ýþçi sýnýfý, emekçiler ise topluma, bu derin krizden, devrim yoluyla gerçek bir çýkýþ gösteriyor. Ve geleceðin kurtarýcýsý olarak davranýyor. Kitleler devrimci niteliðe sahip olduðunu, pratikle, eylemlerle, hareket tarzýyla ortaya koyuyor. Bu topraklarda yýllardýr ortaya konan devrimci pratik, kitlelerin devrimci niteliðinin en iyi göstergesidir.
26 Mart - 9 Nisan 2014
Çocuklar Uyurken Sessiz Olunur Ölürken Deðil
Berkin’in ölümsüzleþme haberini aldýðýmýzdan bu yana kitleler isyanda ve sokakta. Dün baþlayan eylemler, hýzýný kesmeden gece geç saatlere kadar sürdü, her yerde polisle çatýþýldý. Bugün de pek çok ilde kitleler meydanlara akýyor. Ýzmir’de KESK, DÝSK ve TMMOB’un “Bu ülke halký sözünü söylemiþtir. Çocuklar uyurken sessiz olunur, ölürken deðil!” þiarýyla Eski Sümerbank önünde toplanan ve Konak Meydaný’nda oturma eylemi yapmak isteyen kitleye saat 13.00 civarýnda Konak’ta polis saldýrdý. Ýzmir Saat Kulesi önünde oturma eylemi yapmak için yürüyüþe geçen kitleye polis tomalardan su sýktý. Polise taþla karþýlýk veren göstericilere biber gazý da sýkýldý. Göstericiler, çöp konteynerleri ve söktükleri banklarla barikat kurdu. Göstericilerle polis arasýndaki taþlý çatýþma yaklaþýk yarým saat sürdü. Daha sonra kitleler sloganlarla tomalarýn önünden geçerek Konak Meydaný’ný zapt etti. Ýþçiler valilik önünde duran çevik kuvvete dönerek “polis simit sat onurlu yaþa” sloganlarý attý. Kitleler valiliðe ve polise doðru yöneldiði sýrada sendikacýlarýn yoðun çabasýyla saat kulesi önünde oturma eylemi gerçekleþtirildi. Mücadele Birliði/Ýzmir
“Umut Yürek Ýsyan Ölmedi Berkin Elvan”
Sarýgazi Dayanýþmasý’nýn çaðrýsýyla Berkin Elvan’ýn katillerinin bulunmasý ve cezalandýrýlmasý için yürüyüþ gerçekleþtirildi. Sarýgazi halký 16 Mart günü Sarýgazi Dayanýþmasý’nýn çaðrýsý üzerine Berkin Elvan için bir yürüyüþ ve basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Vatan Ýlköðretim Okulu önünde toplanan Sarýgazi halký “Berkin Elvan Ölümsüzdür” yazýlý pankart açarak “Berkin Elvan Onbeþinde Bir Fidan”, sloganlarý atarak Demokrasi Caddesi giriþine kadar yürüdü. Yürüyüþ sýrasýnda sýk sýk Gezi eylemleri sýrasýnda yaþamýný yitirenlerin adlarý söylenerek “Yaþýyor”, “Ölümsüzdür” sloganlarý atýldý. Eyleme çevredeki halk da alkýþlarla, zaman zaman korteje eþlik ederek destek verdi. Demokrasi Caddesi giriþinde Sarýgazi Dayanýþmasý olarak bir basýn açýklamasý yapýldý. Basýn açýklamasýnda “Devlet bizim çocuklarýmýzý öldürüyor. Uður Kaymaz 12 yaþýnda 13 kurþunla, Ceylan Önkol 13 yaþýnda havan topuyla Berkin 14 yaþýnda baþýndan gaz fiþeði ile vuruldu. Berkin 269 gün komada yaþam savaþý verdi. 25 yýlda 400 den fazla çocuðumuz yaþamýný yitirdi. Onlarýn çocuklarý katil ve Hrant’in katilleri serbest, cinayetleri iþleyenler, katliamlarý organize edenler serbest” denilerek devlet emriyle cinayet iþlediði söylenenlerin, ve katliamlarý organize edenlerin, tetikçilerin devlet tarafýndan korunduklarý, ödüllendirildikleri ifade edildi. 17 Aralýk yolsuzluk operasyonu sonrasý geliþmelere deðinilerek Berkin’i öldüren katilleri serbest býrakan devletin halka karþý açýk bir savaþ ilan ettiði ve Gezi eylemlerinde ortaya çýkan halk iradesini, sokaða çýkanlarýn sesin boðmak istediði belirtilerek “Fakat görüldü ki, halkýn istemediði hiçbir þey yapýlamaz. Adaleti saðlayabilmenin tek yolu örgütlü bir güç olmaktýr. Artýk karþýmýzda zorbalýðý, þiddeti ile ortada olan bir devlet vardýr. Bu devlete karþý her yol ve araçla savaþmak insan olmanýn gereðidir, zorunlu ve meþrudur” denildi.
Antep Halký Berkin Elvan Ýçin Sokakta
11 Mart Salý günü GAÜ (Gaziantep Üniversitesi) önünde 17.30’da toplanýldý. Ýlk toplanma sýrasýnda kitlelerin öfkesi gözlerinden ve birbiri ardýna atýlan sloganlardan belli oluyordu. Yaklaþýk 1 saatlik bir bekleyiþin ardýndan Berkin Elvan þahsýnda ölümsüzleþen devrim savaþçýlarý için saygý duruþu yapýldý.
Saygý duruþu sonrasý Gaziantep Dayanýþma Platformu kýsa bir konuþma yaptý. Ve Karataþ’a doðru sloganlar ve dövizlerle
yürüyüþe geçildi. Yolsuzluk ve rüþvet eylemlerinde olduðu gibi gencecik bir gülüþü ve yüreði kaybetmenin öfkesini bilinçlerinde taþýyan kitle AKP seçim bürosu önünde binaya girmek istedi. Seçim bürosu önünde çevik kuvvet önlem aldý. Bir süre yaþanan gerginlik sonrasý yürüyüþ devam etti. Eylem sýrasýnda kitleyi ara sokaklar üzerinde yürütmeye çalýþan gruba kitle aldýrmayarak tekrar seçim bürosunun olduðu yere doðru yöneldi. AKP seçim bürosu önünde tekrar yaþanan gerginlik üzerine Antep Dayanýþma Platformu kitleyi yönlendirerek toplanma alaný olan Gaziantep Üniversitesi önüne varýldý ve ertesi gün öðle saat 12.00’de Düztepe Cemevinde temsili cenaze merasimi ve yürüyüþe çaðrý yapýlarak sonlandýrýldý. 12 Mart Çarþamba saat 12.00’den önce Düztepe Cemevi bahçesinde kitle toplanmaya baþladý. Saat 12.00’de sendika temsilcilerinin yaptýðý kýsa konuþmalar sonrasý temsili cenaze merasimine geçildi. Ardýndan temsili tabut cenaze aracýna konularak cenaze aracý önde olarak yürüyüþ baþladý. Yürüyüþte çoðunluðu analar ve gençler oluþturuyordu. Düztepe karakolu önünde duran TOMA’yý gören kitle oraya doðru yönelince TOMA saldýrý hazýrlýðý yaptý. Buna raðmen oradan ayrýlmayan kitle tekrar Antep Dayanýþma Platformun yönlendirmesi ile yürüyüþe devam etti. Yaklaþýk 1 saat süren yürüyüþ sonrasý tekrar Cemevi bahçesine gelinerek akþam Üniversite önünde yapýlacak olan eyleme çaðrý ile eylem sona erdi. Mücadele Birliði / Antep
BAŞARAMAYACAKSINIZ
(Baş Tarafı 1. Sayfada) (...)Hükümetin politikasý denize düþenin yýlanla iliþkisi misalidir. Savaþ devrimi, halk ayaklanmalarýný engellemez, tersine yaratacaðý koþullar halk ayaklanmalarýna, devrime çok daha geniþ kitlelerin katýlýmýna yol açar.ABD’nin göze alamadýðý savaþý Türkiye’nin göze almasý çok zayýf bir ihtimal. Ýkincisi, Suriye askeri alanda katil çete sürülerine her alanda üstünlük saðlýyor ve bu süreci kesintiye uðratacak bir maceraya atýlmak
istemez. Suriye’den savaþ uçaðýnýn düþürülmesine gelen ilk tepkiler bu görüþümüzü kanýtlar içerikte. Üçüncüsü, tekelci sermaye sýnýfý ve emperyalist güçler, bir savaþýn halk ayaklanmalarýný, devrimi kontrol edilemez bir tsunamiye çevireceðini bilecek kadar deneyim sahibidirler; ve bir savaþ için hükümetin istemesi yetmez bunlarýn da “olur” vermesi gerekir. Vermezler. Bir ihtiyat kaydý olarak þunun altýný çizme ihtiyacý var: Hükümet, her taraf-
tan kuþatma altýnda ve yakýn zaman kadar sýký destekçi durumunda olanlar tarafýndan bile tek ediliyor. RT Erdoðan, devrilmesinin hen an olabilecek bir geliþme olduðunun farkýnda. Önlem alýyor -Twitter’i yasaklamasý gibi- ama aldýðý her önlem yýkýlýþýný hýzlandýracak geliþmelere yol açmaktan baþka bir iþe yaramýyor. Seçim sonuçlarý ne olursa olsun, yýkýlmasý kaçýnýlmaz. Ýþte bu kuþatýlmýþ çaresizlik içindeki birinin, bir oldu-bittiyle Suriye’yi, arzu etmediði halde, bir savaþa sürüklemesi, zayýf ta olsa, ihtimal dahilindedir. Karadeniz’de, Kýrým’da Ukrayna sorunuyla uðraþan Rusya’nýn savaþ gemilerini Akdeniz’e indirmeye baþlamasý böyle bir olasýlýða karþý tedbir almaya baþladýðýný gösteriyor. Devrimin örgütlü ve toplumsal güçleri, bu ihtimale karþý da hazýrlýklý olarak, bu koþullarda düzenin, hükümetin, devletin atacaðý tüm adýmlarýn devrimi hýzlandýrmaktan baþka bir iþe yaramayacaðýnýn bilinciyle hareket etmeliler. Devrimin yükseliþi önlenemez biçimde sürüyor; sürecek.
MÜCADELE BİRLİĞİ
26 Mart - 9 Nisan 2014
GREİF İŞÇİLERİ PES ETMEYECEK
(Baş tarafı 1. sayfada) Sendika olarak Greif iþçilerinin eylemini desteklediklerini DÝSK yönetiminden bir grubun da fabrikaya gelmekte olduðunu belirten bir açýklama yaptý. Süleyman Çelebi de fabrikaya gelerek iþçi temsilcileriyle bir toplantý yaptý. Bu arada devrimci örgütler, sendikalar ve emek örgütlerinden sýnýf dostlarý destek için fabrikaya gelmeye devam etti. Destek için gelenlerle birlikte sloganlara ve halaylara devam edildi. Gün boyu sosyal medyadan destekleyici mesaj ve duyurularý devam etti. Öðleden sonraki saatlerde grev kýrýcýlar parça parça alandan ayrýlmaya baþladý. Akþam saatlerine grev kýrýcýlarýn sayýsý iyice azalarak taþeron patronlarýn aðýrlýkta olduðu bir grup kaldý. Greif iþçilerinin kararlý duruþu, gür, coþkulu sloganlarý, desteðe gelenlerle birlikte çekilen halaylarla Greif yönetimiyle yapýlan görüþme beklendi. Grev kýrýcýlarýn sayýsýnýn iyice azalmasý üzerine fabrika önündeki iþçilerin görevli olanlarý dýþýndakiler ve desteðe gelenler içeriye alýndý. Ýþçi temsilcileri ile Greif yönetimi arasýnda görüþme yapýlarak talepler tekrar iletildi. Greif yönetimi ise cevabýnda son teklifinin arkasýnda olduðunu ve deðiþtirmeyeceðini ifade etti. Ýþçilerin kararlý duruþuyla grev kýrýcýlarýn hesaplarý boþa düþürülmüþ oldu. Fabrikada söylenen ezgiler eþliðinde halaylar çekildi. Akþam yine toplanýlarak bir deðerlendirme toplantýsý yapýldý. Coþkulu sloganlarla bir iþgal günü daha sona erdi.
17 Mart – 36. Gün Greif Ýþçileri “Sendika Bizim!” Fabrikada yapýlan komite toplantýsý sonucunda alýnan kararla DÝSK Tekstil Genel Merkezi’ne giden iþçiler Þube Baþkaný Kazým Doðan’ýn Greif yönetiminin yanýnda davranmasýnýn DÝSK’in ise konfederasyon olarak Greif iþçilerinin mücadelesini destekleyen somut bir adým atmamasýný kabul etmediklerini belirterek, “Sendikamýz yönetimi biz Greif iþçilerinin gözünde temsiliyet yetkisini yitirmiþtir. Sendika iþçilerindir, bizler de Greif iþçileri olarak taleplerimiz kabul edilinceye kadar buradan ayrýlmayacaðýz” diyerek nöbet tutma kararý aldýlar. Greif iþçileri taleplerini de içeren açýklama yayýnlayarak emek dostlarýný dayanýþmaya çaðýrdýlar.
“Cesaret Biraz Daha Cesaret!” Greif iþçilerinin Hadýmköy’deki fabrikayý iþgal ediþlerinin 36. günü... Hadýmköy’de her türlü baskýya, saldýrý giriþimlerine karþýlýk eylem kararlýlýkla sürdürüyor. Samandýra ve Dudullu fabrikalarýnda ise Greif patronlarý kölelik sözleþmeleri imzalatmaya çalýþýyor. Dudullu fabrikasýnda çalýþan 2’si kadrolu 15’i taþeron iþçisi 17 kiþi daha iþsiz. Ýþten atmalar sürerken bir yandan da patron yanlýsý iþçi temsilcilerinin ikna çabalarýyla iþçilere kölelik koþullarýndaki sözleþmeler imzalatýlmaya çalýþýlýyor. Greif iþçileri bugün DÝSK Tekstil Sendikasý’na da giderek yöneticileri bir kez daha uyarýda bulunmuþlardý. Orada görüþmeler sürerken 60 kadar Greif iþçisi de Dudullu fabrikasý önüne geldiler. “Ýþgal Grev Direniþ”, sloganlarýyla ve ajitasyon konuþmalarýyla Dudullu fabrikasýndaki iþçileri birlikte mücadele etmeye ve birlikte kazanmaya çaðýrdýlar. “Hadýmköy Ýþçisi burada, Dudullu Nerede”, “Cesaret Cesaret Biraz Daha Cesaret”, “Taþeron Kölesi Olmayacaðýz”, “Yaþasýn Onurlu Greif Direniþimiz” sloganlarýyla iþçilere seslendi. Ýþçi Temsilcisi Orhan Purhan megafonla konuþma yaparak Greif patronlarýnýn dayattýðý kölece çalýþma koþullarýnýn son bulmasý, taþeron çalýþmanýn kaldýrýlmasý için mücadele verdiklerini ve bu mücadeleyi birlikte kazanabileceklerini anlatan bir konuþma yaptý. Purhan, fabrika iþgaline kadar gelen süreci hatýrlatarak, Dudullu ve Samandýra fabrikalarýnda imzalatýlmaya çalýþýlan kölelik sözleþmesini kabul etmemeleri gerektiðini Hadýmköy’deki iþçilerle birlikte davranarak bu mücadeleyi kazanabileceklerini anlattý. Ýþçiler sýk sýk sloganlarla fabrika içindeki iþçileri dýþarýya çaðýrdý. Greif yönetimi, iþçilerin, Hadýmköy’den gelen iþçilerle görüþmemeleri için her türlü yöntemi denemeye devam ediyor. Bugün Dudullu fabrikasý önüne çevik kuvvet yýðýnaðý yapýlmýþtý. Ýþçilerin çýkýþ saati geldiðinde kapýnýn iki yanýna çevik kuvvet dizilerek koridor oluþturuldu ve iþçiler bu koridordan geçirilerek polis nezaretinde servislere bindirildi. Hadýmköy iþçileri yine alkýþlar ve sloganlarla iþçileri mücadeleye çaðýrmayý sürdürdü. Fabrikadan çýkan iþçilerden bazýlarý servislerden çekinerek el sallarken bazýlarý da boyunlarýný bükerek servislere bindi. Greif iþçileri taþeron patronlarýnýn ve DÝSK Tekstil temsilcisinin çýkmasýný da beklediler. Yönetimin bir kýsmý lüks arabalarýyla yine polis nezaretinde kapýdan çýktýlar. Kendilerini göstermemek için arabanýn içinde iyice küçülmüþlerdi. Greif iþçileri sloganlarla fabrika önünde beklerken bu kez DÝSK Tekstilde bulunan arkadaþlarýndan bir telefon geldi “Sendika yönetimi buraya polis çaðýrdý. Siz mi gelirsiniz fabrikadan arkadaþlar mý gelecek” deyince hep birlikte DÝSK Tekstil’e gitmek üzere yola çýkýldý. 19 Mart – 38. Gün “Sendikamýzda Nöbete Devam” Greif iþçilerinin Hadýmköy’deki fabrikayý iþgal eyleminde 38. gün... Pazartesi günü DÝSK Tekstil Sendikasý’na giderek yönetimle tekrar görüþen iþçiler yaþanan tartýþmanýn ardýndan sendika yöneticilerinden bundan
sonra Greif iþçilerinin yanýnda olacaklarý yönünde söz almýþtý. Sendikanýn ve konfederasyon olarak DÝSK yönetiminin olumlu bir adým atmamasý üzerine Greif iþçileri 19 Mart günü DÝSK Tekstil Sendikasý’nda bir basýn açýklamasý düzenledi. Greif iþçileri adýna ilk konuþmayý Coþkun Alsaç gerçekleþtirdi. Greif Hadýmköy, Dudullu ve Samandýra fabrikalarýndaki çalýþma koþullarýný, taþeron çalýþma sistemini aktaran Alsaç, DÝSK Tekstil Sendikasý’nda örgütlendiklerini ve toplu sözleþme sürecinde yaþanan çözümsüzlük ve sendikanýn patron yanlýsý tavýrlarý nedeniyle iþgali gerçekleþtirdiklerini belirtti. Ýþgalin baþlamasýnýn ardýndan DÝSK Tekstil yönetiminin patronun yanýnda yer aldýðýný belirten Alsaç, DÝSK yönetiminden de gerekli desteði görmediklerini ve bunu anlayamadýklarýný söyledi. Basýn açýklamasýný ise DÝSK Tekstil Esenyurt Bölge Temsilcisi Engin Yýlgýn yaptý. Greif fabrikalarýndaki toplu sözleþme sürecinde taþeron çalýþma sisteminin sona erdirilmesi konusunda anlaþma saðlanamadýðýný ve sendika yönetiminin Greif yönetimiyle birlikte “Taþerondan size ne, býrakýn onlarý sözleþmeyi imzalayalým, siz de keyfinize bakýn” dediðini belirten Yýlgýn, DÝSK Tekstil ile sorunlarýn bu noktada baþladýðýný ifade etti. Fabrika iþgalinin yaþanmasýnýn ardýndan DÝSK Tekstil’in iþçinin iradesini yok sayan ve patron yanlýsý açýklama yayýnladýðýný ve ancak Greif iþçilerinin sendikaya gelerek görüþmeleri ve uyarýlarý sonrasýnda bu açýklamayý kaldýrmak zorunda kaldýðýný hatýrlatan Yýlgýn, DÝSK ve DÝSK Tekstil’in her fýrsatta “Biz yetkiyi iþçiden alýrýz” söyleminde olduðunu fakat Greif iþçilerinin fiili meþru mücadele anlayýþýna ve taban iradesi ilkesine uyan mücadelesine destek vermediðini söyledi. DÝSK yönetiminin Greif iþçilerinin görüþmeleri ve ýsrarlarý üzerine sadece iþgalin 10. gününde bir kez ziyarette bulunduklarýný ve halen Greif iþçilerinin mücadelesinin desteklenmesi konusunda somut bir adým atmadýklarýný söyleyen Yýlgýn, Dudullu ve Samandýra’daki fabrikalarda ise iþçilere kölelik koþullarýnda sözleþmeler imzalatýlmaya çalýþýldýðýný aktardý. Yýlgýn, 14 Mart günü Hadýmköy’deki saldýrý giriþimini hatýrlatarak, DÝSK yönetimi ve sendika yönetimine haber verilmiþ olmasýna raðmen Greif iþçilerini desteklemek için herhangi bir giriþimde bulunmadýklarýný bunun üzerine DÝSK Tekstil Sendikasý’na gelerek inisiyatifi almaya karar verdiklerini belirtti. Sendika yönetimiyle görüþmek istediklerinde ise hakaret ve tehditlerle karþýlaþtýklarýný söyleyen Yýlgýn, yaþanan tartýþmanýn ardýndan sendika yönetiminin hatalarýný kabul ettiðini ve bundan sonra Greif iþçilerinin yanýnda olacaðýný ifade ettiðini fakat geçen iki güne raðmen olumlu bir adým atýlmadýðýný söyledi.
20 Mart – 39. Gün Greif Ýþçileri Ünsa Sultanbeyli Fabrikasýnda Greif iþçileri, eylemlerini Greif’e baðlý olan Sultanbeyli’deki ÜNSA fabrikasýna taþýdýlar ve talepleri kabul edilene kadar da tüm Greif fabrikalarýnda eylem yapacaklarýný açýkladýlar. Ýþçiler durumu: “GREIF’a ait ÜNSA çuval fabrikasýnýn Sultanbeyli’deki fabrikasýna giderek eylemimizi oraya taþýdýk. Sultanbeyli’de çalýþan taþeron arkadaþlarýmýzýn bir kýsmýnýn da katýldýðý eylemimizi polis tehdit ediyor. Çok yoðun çevik kuvvet ve sivil polis fabrikaya yýðýlmýþ durumda. ÜNSA iþçisi olmadýðýmýzý, fabrikayý terk etmemiz gerektiðini söylüyorlar. Taleplerimiz karþýlanana kadar eylemimiz sürdüreceðiz. GREIF yöneticileri gelmeden, Sultanbeyli de çalýþan iþçi arkadaþlarýmýzýn iþten atýlmayacaðý sözü verilmeden, taþeronluk uygulamasýnýn kabul edilip edilmeyeceðine dair oylama yapýlmadan fabrikadan ayrýlmayacaðýz. Ayný zamanda eylemimize katýlan Sultanbeyli taþeron iþçileri arkadaþlarýmýzýn sendika üyeliklerini yapýyoruz” dediler. Ýþçiler bu sabah yaþananlarý da sosyal medyadaki hesaplarýnda þöyle anlatýyor: “09.34: Sultanbeyli Greif (Ünsa) fabrikasýnda sendikaya yeni katýlýmlar var. Direniþçilerin yanýna gelen iþçiler sendikaya üyelik iþlemlerini yapýyorlar. Fabrikanýn üst katlarýnda direniþe dair bilgisi olmayan iþçiler bölümlerde kitli tutularak direniþçilerle buluþmalarý engelleniyor. Her zaman söyledik. Bir sabah ansýzýn gelebiliriz dedik. Ve geldik. Arkadaþlarýmýz, Ýstanbul Anadolu Yakasý’nda GREIF’ýn sahibi olduðu ÜNSA fabrikasýnýn konfeksiyon bölümlerinin bulunduðu Sultanbeyli
fabrikasýnda iþgal eylemi baþlattýlar. Þu anda Sultanbeyli fabrikasýnda fiilen üretim durmuþ durumda. Baþtemsilcimiz Orhan Purhan ve Hadýmköy’den giden bir grup arkadaþýmýz oradaki iþçileri mücadeleye ve örgütlenmeye çaðýrýyorlar... Üstelik arkadaþlarýmýz bugün bir yenilik yaparak DÝSK önlüklerini de giydiler. GREIF DÝSK’tir, DÝSK fiili meþru mücadeledir” diyerek herkesi her an saldýrý tehdidi altýnda olan GREÝF (ÜNSA) Sultanbeyli Fabrikasý önüne dayanýþmaya davet ettiler.
E
R Ö T Dİ
3
KCK DEKLARASYONU ÜZERİNE
Baş tarafı 1.sayfada Leninist Parti Haziran Halk Ayaklanmasý’ndan bu yana, bu gerçeðe iþaret ediyor ve devrimci politik güçlerin kendi devrimci alternatiflerini, bir program etrafýnda oluþturmalarý gerektiðine, bunun acil bir görev haline geldiðine iþaret ediyor. Ýkinci önemli tespit “Dýþ güçler” ile onlarýn “uzantýlarýnýn” siyasal iþlevini yitirmiþ “AKP Hükümeti” yerine yeni bir iktidar blokunu “hükümet yapmak istedikleri”dir. Leninist Parti, bu hükümetin yýkýlmasýnýn artýk kaçýnýlmaz olduðunu ortaya koyarken, emperyalist güçlerle iþbirlikçi tekelci sermayenin devrimci bir alternatif ortaya çýkmadan, ellerini çabuk tutarak, baþka bir burjuva hükümet için kollarýný sývadýklarýna iþaret etmiþ ve bunun Halk Ayaklanmasý için gerçek bir tehlike olduðu konusunda uyarýlar yapmýþtý. Halk Ayakla nmasýnýn meyvelerinin, sermaye sýnýfý ile emperyalist güçlerin kucaðýna düþme ihtimali dün olduðu gibi bu gün de var. Bunun önüne geçmenin tek yolu, devrimin politik güçlerinin halk kitleleri karþýsýna devrimci bir merkez, devrimci bir iktidar alternatifiyle çýkmalarýdýr. Halk kitleleri Haziran 2013’ten beri, daha öncesi bir yana, ayaklanma halindedir. Ayaklanma dalgalar halinde ilerliyor. Bu ayaklanma, Kürt-Türk halklarýnýn, diðer ulusal topluluk halklarýnýn, ezilen, baský altýnda tutulan dini topluluklarýn tam demokrasi ve gerçek özgürlük arayýþlarýnýn sonucudur. Bu nedenle, KCK Deklarasyonu’nda ifade edildiði gibi, “dýþ güçler ve onlarýn Türkiye’deki uzantýlarý yeni bir iktidar bloku oluþturup, kendi hegemonyalarýný saðlama konusunda zorlanmaktadýr” Bu olgu, “demokrasi güçleri ve halklarýn sürece müdahil olarak radikal demokratik bir hamle yapmalarýna imkan vermektedir.” Bu “imkan” devrimci güçlerin ayaklanan emekçi sýnýflara, Kürt halkýna, Alevilere devrimci- demokratik iktidar alternatifi ve bu iktidarýn kýsa, öz, hemen anlaþýlabilir ve kabul edilebilir devrimci programýný oluþturarak deðerlendirilebilir. Bu bakýmdan KCK Deklarasyonu’nunda yapýlan “program” önerisi, Kürt Özgürlük Hareketi açýsýndan yeni bir durumdur ve ileri doðru atýlmýþ önemli bir adým olarak ele alýnmalýdýr. KCK’nýn ifadesiyle, “radikal” devrimci güçler, devrimci bir program etrafýnda bir araya gelerek iki ülkenin bütün halklarýnýn destekleyecekleri, güvenecekleri, kurtuluþ umudu olarak bakabilecekleri bir iktidar odaðý oluþturup onu ilan etmeliler. “Demokratik Anayasa” oluþturmak, onu yaþama geçirebilecek bir yürütme gücü olmadan, bir þey ifade etmez. Dolayýsýyla, önce “demokratik anayasa” konusunu ele almak, ama iktidar odaðý oluþturma konusunu, devrimci hükümet meselesini sonraya býrakmak sorunu baþ aþaðý oturtmaya çalýþmak demektir. Yapýlmasý gereken tersidir. Önce demokratik anayasayý yaþama geçirecek yürütme gücü, iktidar odaðý, devrimci hükümet meselesi ele alýnmalý, sonra da bu gücün programýnýn bir parçasý olarak demokratik anayasa meselesi ele alýnýr. “Dýþ güçlerin ve onlarýn uzantýlarýnýn” halklarýn baþýna antidemokratik bir iktidarý musallat etmelerini önlemenin yolu, halklarýn önüne uðruna dövüþebilecekleri devrimci bir iktidar alternatifi koymaktýr. Devrimci güçler, bu tarihi sorumluluklarýnýn gereðini yerine getirmeliler.
DÝSK Yönetimiyle Görüþme “Burasý bizim sendikamýz” diyen ve günlerdir sendikayý terk etmeyen iþçileri attýrmak için DÝSK Tekstil Genel Baþkaný Rýdvan Budak polis çaðýrdý. Saat 12.00 civarýnda Þirinevler’de olan sendika merkezine gelen polis, iþçileri ve Kýzýlbayrak muhabirini gözaltýna almaya çalýþtý. Ýþçiler polise izin vermeyince polis kimlik kontrolü yaptý ve Kýzýlbayrak muhabirini gözaltýna aldý. Ýþçiler kendilerine desteðe gelenlerle birlikte sendikada bekleyiþi sürdürüyorlar. Bu sýrada erken saatlerde de Sultanbeyli Ünsa’da fabrikaya çevik kuvvet polislerinin geldiði ve iþçilerin kolkola girerek yere oturduðu, ancak zorla fabrikadan çýkarýlmaya çalýþýldýklarý haberi geldi. Fabrika þu an çevik kuvvet ablukasýnda. Polisler iþçilere “bu fabrikanýn iþçileri olmadýklarý” için fabrikayý terk etmelerini söylüyor. iþçiler ise “GREIF yöneticileri gelmeden, Sultanbeyli fabrikasýnda çalýþan iþçi arkadaþlarýmýzýn iþten atýlmayacaðý sözü verilmeden, taþeronluk uygulamasýnýn kabul edilip edilmeyeceðine dair oylama yapýlmadan” fabrikadan ayrýlmayacaklarýný söylüyorlar. Ýþçiler bir taraftan da çalýþan iþçileri sendikaya üye yapýyorlar. Sabah erken saatlerden bu yana Ünsa’da süren eylem sonucu fabrikada üretim büyük oranda fiilen durdu. Eylemlerinin baþarýyla gerçekleþtiðini söyleyen iþçiler adýna Orhan Pulur bir konuþma yaptý ve iþçiler Ünsa’dan ayrýlmaya hazýrlanýyor. DÝSK Tekstil Sendikasýnda da iþçilerin yanýna DÝSK yönetiminden DÝSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoðlu, Gýda Ýþ Genel Baþkaný Celal Ovat, Sine Sen Baþkaný Zafer Ayden, Limter Ýþ Genel Baþkaný Kamber Saygýlý, Bank Sen Genel Baþkaný Önder Atay ve Nakliyat Ýþ Genel Baþkaný Ali Rýza Küçükosmanoðlu ve Dev Saðlýk Ýþ Sendikasý yönetim kurulundan temsilciler geldi. Ýþçiler yapýlan görüþme ile sendikanýn yapmýþ olduðu “iþgal” þikâyetinin kaldýrýlmasýný istediler. Ýþçiler olumlu geçen görüþmenin sonunda açýklama yapmak için Ünsa’daki temsilci arkadaþlarýnýn gelmesini bekliyorlar. Bekleme sonrasýnda Ünsa’dan Ýþçi temsilcileri Engin Yýlgýn ve Orhan Purhan gelerek DÝSK yönetimiyle görüþtü. DÝSK yöneticileri, DÝSK olarak maddi imkanlarýnýn kýsýtlý olduðunu, kýsmen maddi anlamda destek verilmeye çalýþýldýðýný, süreci tartýþmak yerine bundan sonra nasýl destek olunabileceðini konuþmak istediklerini belirtti. Ýþçiler DÝSK Tekstil Sendikasý ile yaþadýklarý sorunu tekrar aktardýlar. Rýdvan Budak’ýn þikayetini geri almasý talebini yenilediler. Yapýlan görüþme sonrasýnda DÝSK yönetimi olarak aralarýnda konuþmak ve sonrasýnda iþçi temsilcileriyle yapýlan bir toplantýyla Greif iþçilerinin talepleri doðrultusunda DÝSK olarak neler yapýlabileceðinin görüþüldüðü bir toplantý yapýlmasýný teklif ettiler. Görüþmenin ardýndan DÝSK Temsilcileri haberleþmek üzere ayrýlmak üzereyken iþçileri ifade vermeleri için tekrar Emniyet Müdürlüðü’nden telefonla çaðrýlmalarý üzerine iþçiler DÝSK yönetimine Rýdvan Budak ile þikayetini geri almasý için görüþmesini istedi. DÝSK yöneticileri görüþmeyi yapacaklarýný beliterek sendikadan ayrýldýlar. Sonrasýnda iþçileri ifade vermeye polisin gelmesi üzerine sendika yöneticileri tekar arandý. Ýþçiler ve ÇHD avukatlarý tarafýndan polise Rýdvan Budak’ýn þikayetini geri çekeceði dolayýsýyla iþçilerin ifade vermesine gerek kalmayacaðýný belirtti. Polisler Rýdvan
Budak’a telefon açarak sorduklarýnda Budak’ýn, iþçiler sendikadan çýkmadýkça þikayetini geri almayacaðýnr belirtmesi üzerine iþçiler ifade vermeye gittiler. DÝSK Tekstilde iþçilerin nöbeti sürüyor. DÝSK yönetiminin iþçilerin temsilcilerle görüþme yapmak üzere çaðrýlmasýný bekliyorlar. Greif iþçileri “39 gündür Disk Tekstil Sendikasý Baþkaný Rýdvan Budak’ ý göremiyoruz, bulamýyoruz, öldüðünü düþünüp mezarýný arýyoruz. Yaþýyorsa Hadýmköy Greif fabrikasýna gelip iþçilere hesap vermesini istiyoruz. Yürütemiyorsa, görevini yapamýyorsa o koltuðu iþçilere devretsin” diyorlar.
21 Mart 40. Gün Greif Ýþçileri DÝSK Tekstil Nöbetini Bitirdi Sabah saatlerinde ÇHD avukatlarý DÝSK Tekstil Sendikasý Genel Baþkaný Rýdvan Budak’ýn DÝSK Tekstil Genel Merkezi’ndeki iþçiler hakkýndaki þikayeti üzerine savcýlýkla yaptýklarý görüþmeyi sendikada bulunan iþçilere aktardý. Öðle saatlerinde DÝSK yönetiminin Limter-Ýþ Genel Baþkaný Kamber Saygýlý, Gýda-Ýþ Genel Baþkaný Celal Ovak ve DÝSK Tekstil Sendikasý yönetiminden oluþturduðu kurul DÝSK Tekstil Genel Merkezi’ne geldi. Fabrikada yapýlan toplantýnýn ardýndan sendikaya gelen DÝSK Tekstil Esenyurt Bölge Temsilcisi Engin Yýlgýn ve Ýþçi Temsilcisi Orhan Purhan’ýn da gelerek toplantý odasýna geçtiler. Yapýlan toplantý sonucunda DÝSK Yönetim kurulu olarak Rýdvan Budak ile görüþüldüðü ve þikayetini geri çektiði bilgisi verildi. Greif iþçi temsilcileri ve DÝSK yönetiminden oluþan bir kurul oluþturulacaðý ve Greif iþçilerinin mücadelesinin kazanýmla sonuçlandýrýlmasý konusunda atýlacak somut adýmlar konusunda görüþmelere baþlanacaðýnýn belirtilmesi üzerine Greif iþçileri sendikadan ayrýlarak Hadýmköy’deki fabrikaya geçtiler. Akþam saatlerde iþçiler, gelen sms’lerle 135 iþçinin iþten atýldýðýný öðrendiler. Ýþçiler hiç bir belge imzalamadan, hiçbir þeyi kabul etmeden iþten çýkartýlmýþ, banka hesaplarýna tazminatlarý vb yatýrýlmýþtý. Hadýmköy’deki bu iþgali ve direniþi kýrmaya yönelik yapýlan iþten atma saldýrýsýna karþý iþçiler karalý duruþlarýyla eylemlerini sürdürmede ýsrarlýlar.
4
MÜCADELE BİRLİĞİ
Ta y
KRİZİN DEVRİMCİ ÇÖZÜMÜ
l an
Işı k
Bir iktidarýn artýk gün saymaya baþladýðýný anlamak için en yalakalarýn tavrýný yakýndan gözlemlemeli. Onlarýn tavrý bu konuda ciddi ipuçlarý verir. Hükümetin “Twitter”i yasaklamasý sonrasý ortaya çýkan geliþmeler bu konuda oldukça aydýnlatýcý. Basýnda olsun, baþka kurumlarda kümelenmiþ olsun, sayýsýz yalaka bir gün içinde hükümete sýrtýný döndü. Dahasý var. Düne kadar hükümetin bir dediðini iki etmeyen A.Gül, hükümetin özel olarak atadýðý Ýstanbul Baþsavcýsý, hatta hükümetin bazý adamlarý hükümetle, özel olarak RT Erdoðan’la farklýlaþtýklarýný, ayrý olduklarýný açýklama ihtiyacý hissettiler. Demek ki gemi batýyor! Genel olarak devrimci durumun, ekonomik politik krizin; özel olarak Haziran Halk Ayaklanmasý’nýn ve onunla birlikte baþlayan devrimin pratik sürecinin kaçýnýlmaz sonuçlarýný yaþýyoruz. Hükümet giderek yalnýzlaþýyor. Seçim sonuçlarý ne olursa olsun, bu sonuçlardan baðýmsýz olarak, yýkýlmasý kaçýnýlmaz. Ýki ülkenin emekçi sýnýflarý ve ezilen kitleleri bu hükümeti daha fazla kaldýramazlar. RT Erdoðan direniyor ve bu direncin ne kadar süreceðini bilmek mümkün deðil. Ama þunu biliyoruz: Günü geçmiþ kurumlar halkýn özlemlerinin önünde ne kadar direnirlerse yýkýmlarý da o derece sert, o derece güçlü olur. Sermaye sýnýfý ve emperyalist güçler, bir halk ayaklanmasý sonucu yýkýlmasýndansa parlamenter yolla ve kendi inisiyatifleri altýnda baþka bir burjuva hükümetle deðiþtirilmesi için aðýrlýklarýný koymaya baþladýlar. Emperyalistlerin bu yönlü politikasý daha açýk ortaya çýkmaya baþladý. Bu, krizin burjuva çözümüdür. Türkiye’yi baþtan ayaða saran ekonomik-politik krizin bir de devrimci, proleter çözümü var. Türkiye ve Kürdistan iþçi sýnýfý lehine, iki ülkenin halklarý çýkarýna uygun olan çözüm iþte bu devrimci çözümdür. Devrimci çözüm, her þeyden önce, devrimci durum koþullarýndan, halk iktidarýný kurmak, devrimci bir hükümet kurmak için yararlanmayý içerir. Bu çözüm her geçen gün daha fazla olanaklý hale geliyor. KCK’nýn geçtiðimiz günlerde yayýnladýðý ve “Tarihi” diye tanýmladýðý “Deklarasyon” bunun kanýtý. KCK, hükümetin siyasal iþlevini bitirdiðini ilan ederek aslýnda “Çözüm Süreci”nin bittiðini ve hükümetle iliþkisinin kökten deðiþtiðini ortaya koymuþ oldu. KCK Eþbaþkaný Cemil Bayýk’ýn Newroz mesajý, bu konuda arta kalan þüpheleri de silmeye yönelik içerikteydi. Cemil Bayýk mesajýnda “ AKP’nin demokratik siyasetle (Kürt/Kürdistan Sorununun bn.) çözümünü istemediði de ortaya çýktý. AKP’nin çözüm önündeki en büyük engel olduðu ortaya çýktý. Bu engel ortadan kaldýrýlmadan çözüm geliþmez.” dedikten sonra þöyle devam ediyor: “Bizim umudumuz, Türkiye’yi bu krizden halklar lehine çýkarmak, eðer demokratik bir program öne çýkarýlýr ve mücadele yürütülürse, alternatif oluþturabilir ve halklar dönemini öne çýkarabiliriz.” “Deklarasyon”da ortaya konan görüþ ve ifadelerle birlikte ele alýndýðýnda biz burdaki “alternatif” ve “halklar dönemi” ifadelerini halk iktidarý, devrimci iktidar olarak anlamakta bir sakýnca görmeyiz. Öyleyse, þimdi pratik adýmlar atmanýn zamaný. -Bütün iktidarý iki ülkenin emekçi sýnýflarýna verme, - Kürt Ulusu ve diðer ezilen ulusal topluluklarýn kendi kaderini tayin hakkýný tanýma, - Zindanlarý yýkýp tutsaklarý derhal özgürleþtirme hedefleri temeline dayalý bir devrimci-demokratik program oluþturmak üzere devrimci güçler bir araya gelmelidir. Devrimci güçler bir araya gelerek “alternatif” oluþturabilirler ve “halklar dönemi”ni açabilirler. Bu imkan tarihte hiç olmadýðý kadar þimdi önümüzde duruyor. Bunu baþarmak için yüksek bir devrimci sorumlulukla hareket etmekten baþka bir þey gerekmiyor. Þimdi bunun zamaný!
Sipariþini verdiðiniz buðusu üzerinde peynirli böreðinize çatýlýnýzý batýrdýðýnýzda 6,5 yýl çalýþmýþ bir elemanýn fazla mesai ücretine el koymuþ olabilirsiniz… Çýtýr çýtýr cevizli baklavanýzýn tadýna bakarken 8-10 yýl çalýþmýþ bir elemaný akrabasýnýn cenazesine gittiði için iþten atmýþ olabilirsiniz.. . Kazandibi ya da muhallebinizi kaþýklarken 17 yýllýk bir çalýþanýn kanser tedavisini engelliyor olabilirsiniz. Siz demli bir bardak çayýnýzý içerken 14 iþçinin ücretlerini, kýdem ve ihbar tazminatlarýný cebe indirmiþ olabilirsiniz…
Seçim mitinglerini sürdüren AKP’nin bugünkü duraðý Ýzmir’di. Ýzmir halký bir gün öncesinden “Katil Geliyor” diyerek protesto eylemlerine baþladý. Mitingin yapýlacaðý Gündoðdu Meydaný’na çýkan bütün sokaklar erken saatlerde kapatýldý ve Ýzmir halký Meydana alýnmadý. Miting alanýna giren AKP’lilerin çevre illerden araçlarla taþýndýðý da sosyal medyadan yayýlan fotoðraflarla belgelendi. Bakan Binali Yýldýrým ve ardýndan Sümeyye Erdoðan’ýn 1994’te Rio’da yapýlan konserin ve Cumhuriyet Mitinglerinin fotolarýný “Ýzmir AKP Seçim Mitingi” diyerek yayýnlamalarý da ayrý bir olay oldu. Bu sýrada #GelmeTayyip diyenler, Bornova’da Özkanlar Migros önünde erken saatlerde toplanmaya baþlamýþlardý. 13.30 civarýnda Baþbakan Erdoðan’ý protesto için Manisa Kavþaðý’na doðru yürüyüþe geçen Ýzmir halkýna çevik kuvvet ve toma ile saldýrdý, sarý renkte kimyasallar sýkýldý. Kitle ara sokaklara çekildikten sonra yeniden Migros önünde toplandý, protestoya devam
#GelmeTayyip
etti. Saat 16.30 civarý polisin çekilmesi ile eylem sona erdirildi. Ayný saatlerde Alsancak Kýbrýs Þehitleri Caddesi üzerinde de yüzlerce kiþi sloganlarla baþbakaný protesto etti. Gündoðdu Meydanýna oldukça yakýn olan Kýbrýs Þehitlerine ise bir grup AKP’li geldi. Karþýlýklý sloganlar atýlýrken polisin saldýrý-
ÇHD Hikmet Sami Türk’ü Konuþturmadý
19-22 Aralýk 2000 zindan katliamlarý döneminin Adalet Bakaný Hikmet Sami Türk’ün konuþmacý olarak katýldýðý “Hukuk ve Demokrasi Nereye Kadar” konulu söyleþiyi ÇHD Ýzmir Þube üyesi avukatlar, “Hukuk ve adaletin konuþulduðu hiç bir salonda Hikmet Sami Türk’ün söyleyeceði hiçbir söz yoktur. Hikmet Sami Türk hukuk ve adaletin konuþulduðu yerde ancak sanýk sandalyesinde oturabilir” diyerek protesto etti.
Halepçe Katliamý Ýçin Gever’de Yürüyüþ
Halepçe þehrinde 1988 16 Martýnda kimyasal gaz kullanýlarak katledilenleri anmak için Colemêrg’in (Hakkari), Gever (Yüksekova) Ýlçesinde yürüyüþ gerçekleþtirildi. BDP Yüksekova Ýlçe Örgütü öncülüðünde Barýþ Anneleri Ýnisiyatifi, MEYA-DER ve çok sayýda kiþinin katýlarak destek verdiði yürüyüþte Aralýk ayýnda öldürülen Veysel Ýþbilir, Mehmet Ýþbilir ve Bemal Tokçu’nun mezarlarýnýn bulunduðu Orman Mahellesi Mezarlýðýna gidildi. Mezarlýk’ta 2013 Aralýk ayýnda öldürülen
sý baþladý. Baþbakanýn Ýzmir’e geliþi sýrasýnda el hareketi ile protesto eden bir kadýn ile evinin balkonunda “gelme” hareketi yapan bir kadýn gözaltýna alýndý. Ýki kadýn ertesi sabah serbest býrakýldý. Evlerinde pencere-balkonlardan tencere tavalarla, siyah bez, ayakkabý kutularý ve ekmekle baþbakaný karþýlayan Ýzmirlilere de saldýrý gecikmedi, üst katlardaki pencerelere dahi tazyikli su sýkýldý. “Hükümet Ýstifa” sloganlarýnýn yükseldiði bir cafenin etrafýnýn polisle çevrilmesi de günün alay konularýndan birisi oldu. Çevre illerden yüzlerce otobüs ile taþýnan AKP’liler de Ýzmir’de alay konusu oldu. Binali Yýldýrým’ ýn “Ýzmir’e hoþgeldiniz” diye konuþmaya baþlamasý sosyal medyada alay konusu idi. Ýzmirliler ise þehir dýþýndan gelenlere:”Saat kulesini görmelerini, Kumru yemeden kesinlikle gitmemelerini ve Kordon’da çay içmelerini” tavsiye etti. Ýzmir’de gün boyu tüm halk, polislere tomalara bakýp “katil var, þehrimizde katil istemiyoruz” diye baðýrdý.
ÇHD Ýzmir Þube Baþkaný Þule Aslan Hýzal ve diðer üyeler “19 Aralýk Hapishane Katliamýný Unutturmayacaðýz, Hikmet Sami Türk’ün Yeri Sanýk Sandalyesidir” pankartý açarak “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Hikmet Sami Sen Katilsin”, “Ýnsanlýk Onuru Ýþkenceyi Yenecek” sloganlarý atarak yapýlan söyleþiyi protesto etti. Protesto eyleminde konuþan ÇHD Ýzmir Þube üyesi Av. Dinçer Çalým, “Hikmet Sami Türk benim niye konuþtuðumu biliyor. 19 Aralýk 2000 tarihinde zindanlarda 28 devrimci katledildi. Hikmet Sami Türk katlettiði 28 devrimciyi nasýl öldürdüðünü anlatabilir. Onlarýn ailelerine yakýnlarýna avukatlarýna dostlarýna hukuk ve adalet adýna ne söyleyebilir. Bayrampaþa hapishanesindeki kadýnlarý nasýl katlettiðini anlatsýn. Bu emirleri veren Hikmet Sami Türk’tür. Hikmet Sami Türk adalet önüne çýkacak halkýn adaletine hesap verecektir” dedi. Protesto sonrasý konuþan ÇHD Ýzmir Þubesi Üyesi Nergiz Tuba Aslan, Konak Belediyesi’nin bizzat düzenlediði “Hukuk Ve Demokrasi Nereye Kadar?” konulu söyleþinin konuþmacýsýnýn Hikmet Sami Türk olmasýnýn oldukça ironik olduðunu söyleyerek, “Hikmet Sami Türk, 2000 yýlýnda 19 Aralýk katliamýnýn yaþandýðý yýlda Adalet Bakaný’ydý. Cezaevlerinde yitirdiðimiz 28 devrimci onun döneminde katledilmiþtir. Ýnsanlar kimyasal silahlarla diri diri yakýlmýþlardýr. Yüzlerce insan sakat kalmýþtýr. Yüzden fazla insan açlýk grevinde hayatýný kaybetmiþtir. Þimdi bu insanlar kanlý ellerini yýkamadan bizlere hukuk ve demokrasi dersi veremezler” diyerek tepkisini dile getirdi. Mücadele Birliði/Ýzmir
Veysel Ýþbilir, Mehmet Reþit Ýþbilir ve Bemal Tokçu için saygý duruþunda bulunulduktan sonra BDP ve MEYA-DER yöneticilerinin yaptýðý konuþmalarda, Halepçe, Gazi Mahallesi, Dêrsim ve Zîlan gibi halklara karþý yapýlan katliamlara tepki gösterilerek geçtiðimiz yýllarda öldürülen, Ceylan Önkol, Uður Kaymaz ve 11 Mart’ta yoðun bakýmda, yaþamýný yitiren Berkin Elvanlarýn öldürülmeleri bir kez daha kýnandý. Emperyalistlerin Ortadoðu’da yaþayan halklarý birbirlerine düþürmeye yönelik politikalarýnýn hatýrlatýldýðý konuþmanýn ardýndan anma etkinliði mezarlýkta 5 dakikalýk oturma eylemiyle sona erdi. Gever’den Mücadele Birliði Okuru
Yediðinize Ýçtiðinize Dikkat!
Bir parça börek yemekle, birkaç kaþýk tatlýyla, bir bardak çayla bunlarýn ne ilgisi var diye düþünüyorsanýz baþýnýzý kaldýrýp bulunduðunuz mekâna bir bakýn. Eðer burasý bir Saray Muhallebicisi’yse yediðiniz içtiðiniz her þeyle tüm bunlara bizzat ortaklýk etmiþ oluyorsunuz. Çünkü Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkaný Kadir Topbaþ ve ailesinin sahibi olduðu Saray Muhallebicisi’nden 14 iþçi fazla mesai ücretlerini almak, izinlerini kullanmak, bahþiþlerinin bordro üzerinde gösterilmesini istedikleri için 8 Kasým 2013 tarihinde iþten atýldýlar. Ýþten atýlýp hukuki mücadeleyi sürdürürken, ihtiyaçlarýný karþýlamak için baþka iþyerlerine baþvurduklarýnda ise Topbaþ ailesinin engellemeleriyle karþýlaþtýlar. Çalýþma koþullarýnýn düzeltilmesi için örgütlendikleri Devrimci Turizm Ýþ Sendikasý ile birlikte Saray Muhallebicisi’nin iþçi kýyýmýný kamuoyuna duyurmak için basýn açýklamasýna katýlabilmek ise bazýlarý için ikinci kez iþsiz kalmak anlamýna geliyor. Çünkü iþten atýlan Saray Muhallebicisi elemanlarýndan birisi yeni baþladýðý iþyerinden izin istediðinde “Bugün gelmezsen iþten atýlýrsýn” denilmiþ. Þimdi Saray Muhallebecisi Osmanbey Þubesi önünde iþten atýlan diðer arkadaþlarýyla birlikte ve büyük ihtimalle artýk ikinci kez iþsiz... Devrimci Turizm Ýþ Sendikasý üyeleri ve iþten atýlan Saray Muhallebicisi iþçileri 23 Mart günü Osmanbey Þubesi önünde bir basýn açýklamasý yaptýlar. “Hak Yiyenin Muhallebisi Yenmez Ýþten Atýlan Ýþçiler Geri Alýnsýn” pankartý açýlan eylemde “Topbaþ Eli-
26 Mart - 9 Nisan 2014
ni Cebimizden Çek”, “Ýnadýna Sendika Ýnadýna DÝSK”, “Saray Ýþçisi Yalnýz Deðildir” sloganlarý atýlarak DÝSK Genel Merkezi önünden yürünerek Osmanbey Þubesi önüne gelindi. Burada iþten atýlan Saray Muhallebicisi iþçileri söz alarak çalýþma koþullarýný ve iþten atýlma nedenlerini anlattý. 6,5 yýl boyunca Saray Muhallebicisi’nde çalýþan Abdullah Güler “6 yýl Beyoðlu Þubesinde 5-6 ay kadar ise Osmanbey þubesinde çalýþtým, 12-14 saat çalýþtýðýmýz iþyerimizde fazla mesai ücretlerimizin ödenmesini istedik, bayramlarda, resmi tatillerde izinlerimizi kullanmak istedik, müþterilerimizin verdiði bahþiþlerimizin bordrolarýmýza yansýtýlmasýný istedik ve iþten atýldýk” dedi. Ýþ akitlerinin iþ kanunun 25. maddesine dayanýlarak feshedildiðini belirten Güler, “Ben ya da arkadaþlarým bugüne kadar iþletmeye zarar verecek hiçbir davranýþta bulunmadýk, hýrsýzlýk mý yapmýþýz bir malýna zarar mý vermiþiz eðer böyle bir þey varsa çýksýnlar söylesinler ben de arkadaþlarým da buradayýz” dedi. Ýhsan Onulmaz ise “Saray Muhallebicisi’nde hastalanmak parayladýr, hasta olup iþe gelmezseniz yevmiyeleriniz kesilir, Saray Muhallebicisi’nde cenazeye gitmek parayladýr, bir yakýnýnýz ölecekse sizin izin gününüzde ölmelidir çünkü cenazeye giderseniz yevmiyeniz kesilir, Saray Muhallebicisi’nde senelik izin kullanamazsýnýz, kullanmak isterseniz iþten atýlýrsýnýz” diyerek çalýþanlarýn yaþadýðý kölelik koþullarýný aktardý. Saray Muhallebicisi’nde çalýþan Selahattin Çelik ise aðýr çalýþma koþullarýnýn düzeltilmesi, izinlerini kullanmak, insanca koþullarda çalýþmak istedikleri için iþten atýldýklarýný, belirterek “Kadir Topbaþ Adalet ve Kalkýnma
Partisi’nin Ýstanbul Belediye Baþkanýdýr partisinin ve kendisinin adalet ve kalkýnmadan anladýðý iþçilerin ücretlerini gaspetmek midir” dedi. Ýþten atýlmasý üzerine hukuksal süreci baþlattýklarýný fakat Topbaþ ailesinin oyalama taktiklerine giriþtiðini de belirten Çelik, aðýr çalýþma koþullarý nedeniyle yaþanan sýkýntýlarýn ve iþten atýldýktan sonra karþýlaþtýðý güçler nedeniyle saðlýðýný da yitirdiðini söyledi. Hastaneye gittiðinde beyininde üç adet tümör bulunduðu teþhisinin konulduðunu belirten Çelik, Ýþ Kanunu’nun 25. maddesi gerekçe gösterilerek iþten atýldýklarý için SGK’dan yararlanamadýðýný, özel hastanelerde ise tedavisi için 50 bin TL’den baþlayan ücretler istendiðini belirterek “Ben 17 yýl çalýþtým, Topbaþ çetesi saðlýðýmýzla oynamasýn” dedi. Devrimci Turizm Ýþ Sendikasý Eðitim ve Örgütlenme Uzmaný Kamil Sönmez, Turizm iþ koluna giren otel, restaurant, eðlence yerlerinde çalýþanlarýn büyük bir çoðunluðunun kölece koþullarda 12-14 saat çalýþmak zorunda bulunduðunu, ücretlerinin ise genel olarak asgari ücret üzerinden ödendiðini ve sendikal örgütlenme oranýnýn çok düþük olduðunu belirtti. Saray Muhallebicisi’ndeki çalýþma koþullarýna deðinen Sönmez, müþterilerin býraktýðý bahþiþlerin ise bordrolara yansýtýlmadýðýný böylelikle iþçilerin fazladan çalýþtýrýlarak elde edilen haksýz kazanca bir de bahþiþlerin kayýt dýþý býrakýlmasýyla haksýz kazancýn kat be kat arttýrýldýðýný söyledi. Devrimci Turizm Ýþ Sendikasý Ýstanbul Bölge Temsilcisi Ali Karabudak ise Saray Muhallebicisi iþçilerinin haklý mücadelesinin takipçisi olacaklarýný ve turizm iþ kolunda kölece çalýþma koþullarýnýn deðiþtirilmesi için tüm turizm iþletmelerinde örgütlenme çalýþmasýný sürdüreceklerini belirtti. Bütün bu öðrendiklerinizden sonra Saray Muhallebecisi’nde tabaðýnýzdakileri yiyebiliyor, çayýnýzý yudumlayabiliyorsanýz eh, ne diyelim, size afiyet olsun(!)…
26 Mart - 9 Nisan 2014
13 Mart Savaþçýlarýný Andýk
Yeni bir ayaklanma günlerinden geçiyoruz. Berkin Elvan’ýn ölümsüzlüðe uðurlanmasý ayaklanmacýlarýn vicdanlarýný yaraladý, kanattý. Biz de geleneksel olarak her yýl andýðýmýz savaþçýlarýmýzý, ayaklananlarla birlikte anmak için ve ayrý bir eylem örgütlememek için etkinliðimizi Sevinç Pastanesi önüne aldýk. 13 Mart günü duyurusunu sosyal medya üzerinden ve yeni afiþlemelerimizle yaptýðýmýz etkinliðimizi saat 19.00’da baþlattýk. Yalnýz deðildik, yüzlerce insan çaðrýmýza cevap verip geldiler. Etkinliðimiz önce saygý duruþuyla baþladý. Ardýndan bir yoldaþýmýz basýn metnimizi okudu. Basýn metinin okunmasýndan sonra: baþka bir programlarýna yetiþmek zorunda olan Grup Praksis sahne aldý. Marþlarýyla kýsa bir kolaj gerçekleþtiren Praksis kitlenin coþkusuna coþku kattý. Ardýndan 12 Eylül’de idam sehpalarýnda yitirdiklerimizin isimlerini andýk, teker teker. Ajitasyon konuþmalarý ve sloganlarla birlikte anma etkinliðimizi bitirdik. Etkinlik süresince sýk sýk “Berkin Elvan Ölümsüzdür!” sloganýný haykýrdýk. Berkinimizin ve 13 Mart Savaþçýlarýmýzýn birlikte anýlmasý katýlýmcýlar tarafýndan ve dostlarýmýz tarafýndan olumlu karþýlandý. Etkinliðimizi bitirmemizin ardýndan bir grup (çoðunluðu taraftar gruplarýndan) yürüyüþe geçti. Kýsa bir süre sonra polisin vahþi saldýrýsýyla karþýlaþtýlar. 20’nin üzerinde gözaltý olduðunu duyduk. Çevik kuvvet Kýbrýs Þehitleri Caddesinin giriþine kadar yürüyenlere saldýrmaya devam etti. Ýdamlar Bizi Yýldýramaz! Berkin Elvan Ölümsüzdür! Mücadele Birliði-Ýzmir
Gazi’den Gezi’ye Ayaklanma Sürüyor
12 Mart Gazi Ayaklanmasýnýn yýldönümü hazýrlýklarý devam ederken, 11 Mart sabahýna acýyý, öfkeyi, intikam ateþi hissederek sýkýlý yumruklarla baþladýk. Her yerden eylem çaðrýlarý geliyordu. Gazi Mahallesi’nde de iki ayrý eylem vardý. Biri 18.00’de biri 20.00’de... Ýki eyleme de katýlarak destek verdik ve saat 23.00’e kadar çatýþmalar devam etti. Barikat baþlarýnda sýk sýk “Berkin Elvan Ölümsüzdür” sloganlarý atýldý. 12 Mart sabahý Gazi katliamýnýn öfkesinin yükselttiði ayaklanma, Taksim ayaklanmasý, Berkinimiz... Her þey bütünleþmiþ birleþmiþ Gazi’nin tüm örgütlü güçleri o gün Gazi’den Gezi’ye Berkinleþti... Yürüyüþ Eski Karakoldan baþlayarak kortejler halinde devam etti. Yürüyüþ boyunca Gazi halkýna ajitasyonlarla seçimleri boykot çaðrýsý yapýldý. “Gezi’nin devrimci demokrat aydýn insanlarý, iþçi sýnýfýnýn kadýn ve erkek iþçileri, bizlere tv kanallarýnda ‘oy kullanýn, bir oy bir oydur’ diyorlar. Kime oy vereceðimizin önemi olmadýðýný, sokaklarýn birleþtirip sandýklarýn parçaladýðýný bilenler, yalvaran dillerle bizi sandýða çaðýrýyorlar. Gün savaþma, gün oyumuzu sokaða
Newroz Piroz Be!
18 Mart Salý günü Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Demokratik Yurtsever Öðrenci Meclisi (DEMYÖM)’nin düzenlediði bir Newroz kutlamasý yapýldý. Kutlama halaylar ve sloganlarla baþladý. Sahne hazýrlýklarýnýn tamamlanmasýnýn ardýndan DEMYÖM adýna açýlýþ ko-
atma zamanýdýr. Denizler, Ýbrahimler, Mahirler Ayaklanmada ölümsüzleþen Ethem, Ahmet, Berkin, Medeniler savaþýrken sokakta ölümsüzleþti. Þimdi bütün sistem partileri bayraklarýna onlarýn resimlerini asarak sandýða çaðýrýyor bizleri. Onlara vereceðimiz en güzel cevap çözüm sandýkta olsaydý buna inansaydýk, ayaklanmaz ve iki ay sonra sandýða giderdik Berkinlerimiz de ölmezdi. Sokakta ölümsüzleþenlerimizin elinden bayraðý devralýp yükselterek onlarýn boþuna ölmediðini göstereceðiz. Oyumu ayaklanmaya veriyorum sokaða atýyorum diyeceðiz” gibi birçok ajitasyonla Karakolun önünden geçerken “Faþizme Karþý Silah Baþýna” sloganlarý haykýrýldý. Mezarlýða geldiðimizde burada 12 Mart Platformunun hazýrladýðý basýn açýklamasý okundu, ve Berkin’in cenazesine katýlabilmek için a n m a
nuþmasý yapýldý. Açýlýþ konuþmasýnda “Demirci Kawa önderliðinde Kürdistan ve Ortadoðu halklarýnýn tutuþturduðu ve hiçbir gücün söndüremediði isyan ateþi bugün de Kürdistan merkezli olarak zindanlardan daðlara, köy ilçe ve kentlerin alanlarýna taþarak, halkýmýzýn özgürlük özlemlerinin bir ifadesi olarak, Kürt özgürlük mücadelesi dört parçada da süreci final sürecine
Gever’de Newroz Coþkusu
Colemêrg’in (Hakkari), Gever (Yüksekova) Ýlçesi’nde onbinler’in katýldýðý Newroz Kutlamasý gerçekleþtirildi. BDP Eþ Genel Baþkan’ý Selahattin Demirtaþ, Belediye Eþ Baþkan Adayý Ruken Yetiþkin, Belediye Baþkaný Ercan Bora, Ýlçe ve Belde Belediye Baþkanlarý ve Eþ Baþkan Adaylarýnýn katýldýðý Newroz Kutlamasýnda, BDP Eþ Genel Baþkan’ý Selahattin Demirtaþ gündeme iliþkin yaptýðý konuþma’da, özgürlüðe daha da yaklaþýldýðýný belirterek 30 Mart yerel seçimlerinin bunun için bir adým olduðunu ve kazanacaklarý yeni belediyelerde Anadilde Eðitim kurumlarýnýn oluþturulmasýný ve katýlýmcýlýðý esas alacaklarýný söyledi. Gündemdeki yerini koruyan yolsuzluk iddialarýný da deðer-
programý kýsa tutuldu. Mücadele Birliði okurlarý olarak bizler Berkin Elvan cenazesine katýlmak üzere otobüs kamulaþtýrarak Okmeydaný’na yola çýktýk. Son duraða kadar ajitasyon ve sloganlarla Berkin Elvan için yürüdük. Ýnsanlar ara sokaklarda pencerelerden destek vererek eylemimize katýldý, kimisi ise çaðrýmýza uyarak bizimle Okmeydaný’na geldi. Týklým týklým bindiðimiz otobüste akbil basmadýk. Birlikte bir þey yapmanýn verdiði inançla kararlýlýkla indiðimizde epey yol yürüyecektik. Yol boyunca birçok noktada AKP bayraklarý yakýldý, yýrtýldý. RTEnin fotoðraflarý amblemleri delik deþik edildi. Bir minibüs durarak bi kýsým eylemcileri minibüse aldý, iki üç sefer yaparak Gazi’den gelen insanlarýmýzý alana taþýdý, sonra kendisi de katýlacaðýný söyledi. Yürüyüþ alanýna vardýðýmýzda milyonun üzerinde insan görmek hem heyecanlandýrdý hem de inancýmýzý perçinledi bir kez daha. Sohbet ede ede gittiðimiz bir abla “Bu insanlar artýk yürümeli Dolmabahçe’ye yeter” diyordu taþýmýþtýr. Ülkemizin Rojava parçasýndaki halkýmýz oradaki kardeþ halklarla birlikte dört bir yandan geliþen çok yönlü saldýrýlara karþý tarihi bir direniþ sonucu yaþadýklarý topraklarý özgürleþtirip demokratik özerk temelde yönetir hale getirmiþlerdir. Bizler de tüm kararlýlýk ve irademizi en ileri düzeyde ortaya koyacaðýz” dendi. Farklý müzik gruplarýnýn ve tiyatro oyunlarýnýn sergilenmesi, halaylar ve sloganlarla sona erdi. Devrimci Öðrenci Birliði(DÖB)-Ýzmir
lendiren Demirtaþ, yolsuzluk olmasa daha fazla hizmet yapýlabilirdi dedi. Aralýk sonunda öldürülen 3 Geverli Veysel Ýþbilir, Mehmet Reþit Ýþbilir ve Bemal Tokçu’yu hatýrlatan Demirtaþ, Ceylan Önkol, Uður Kaymaz ve Berkin Elvan gibi bir çok çocuðun öldürüldüðünü, yaþlarý küçük çocuklarýn çeþitli gerekçelerle uzun yýllar hapislerde tutulduðunu ama adý yolsuzluk ve rüþvete bulaþanlarýn serbest býrakýldýðýný ifade etti. Demirtaþ, Abdullah Öcalan’ýn mektubunun kendilerine ulaþtýrýlmadýðýný söyleyerek Amed Newroz’unda mektub’un okunmasý gerektiðini belirtti. Newroz kutlamasý sanatçýlarýn ve müzik gruplarý’nýn seslendirdiði Kürtçe ezgilerle sürdü. Gever’den Bir Mücadele Birliði Okuru
gü z Ö
üv G r
en
MÜCADELE BİRLİĞİ
5
BİRLEŞİK CEPHE
31 Mayýs’ta baþlayan ayaklanma ve sonrasýnda ard arda gelen dalgalar, birleþik devrimi bir üst düzeye sýçrattý. Yaþananlar gösteriyor ki, proletarya ve halklar sonuç alýncaya kadar da durmayacaklar. Devrimin daha da ileriye gitmesi, zafere eriþmesi sorunu, genelde devrim güçlerinin birliðini, özelde de birleþik halk cephesi sorununu daha yakýcý ve güncel bir ihtiyaç olarak gündemin ön sýralarýna çýrakýyor. Burada somut bir cepheden, kuruluþundan bahsedemiyoruz, zira bu yönde bir geliþme yok. Ama biz, konunun anlaþýlmasý için bazý yönleri üzerinde durmak gerektiðini düþünüyoruz. Bizde olasý bir cephe iki nedenle birleþik karakterde olacaktýr. Ýlki; iki ayrý ülkenin,Türkiye ve Kuzey Kürditan’ýn birleþik devrimi söz konusu olduðu için; Ýkincisi proletarya yoksul köylülük temel ittifakýna dayanarak diðer ezilen ve sömürülen emekçi sýnýflarýn ve katmanlarýn devrimci mücadele temelinde birliðini saðlayacaðý için birleþik cephe. Proletarya, tüm ezilen sömürülen kesimleri kurtarmadan kendisini de kurtaramaz. Bu mücadele de proletarya öncelikle politik iktidarý ele geçirmek durumundadýr. Ancak bu topraklarda, toplumsal koþullar nedeniyle proletaryanýn tek baþýna iktidarý ele geçirmesi ve elinde tutmasý gerçekçi bir yaklaþým deðil. Bu nedenle proletarya ittifaklar politikasý izlemelidir. Burada proletaryanýn devrimci sýnýf partisi, devrimi gerçekleþtirmek, iktidarý ele geçirmek için devrim güçlerinin birliði sorununu çözmek durumundadýr. Ýþte cephe fikri ve ihtiyacý esas olarak buradan doðar. Proletarya ve öncü partisi, düþmanlarýný tanýdýðý kadar ittifak kuracaðý devrim güçlerini de iyi tanýmalýdýr. Deðiþik sýnýf ve katmanlardan emekçi yýðýnlarý, onlarý mesleki, siyasi ve demokratik örgütlerini, partilerini iyi tanýmak, bu ittifaka kimin önderlik edeceðinin ve bunu nasýl baþaracaðýnýn da anahtarýný verecektir. Birleþik cephe içerisinde proletaryanýn yanýsýra ezilen ulus ve ulusal topluluklardan; kýrlarda ve kentlerde yaþayan küçük mülk sahibi sýnýf ve katmanlardan, küçük burjuva aydýn kesimlerden, beyaz yakalý ücretli emekçilerden pekçok kesimi, farklý farklý partiler, örgütler, kurumlar, gruplar, bireyler olarak yer alacaklardýr. Bütün bu farklý sýnýf ve kesimlerin bütün farklýlýklarýna raðmen ortak amaçlarý için mücadele vermelerini ve bunu sürdürmelerini saðlamak, en az cephenin kuruluþu kadar önemlidir. Burada sorunlarý ele alýrken bilimsel davranan, ilkelerden ödün vermeyen ama esnek politika üreten, böylelikle mücadelenin devamlýlýðýný saðlayabilecek bir önderliðe ihtiyaç vardýr. Böyle bir önderlik eðer olmazsa, cephe içinde yer alan farklý farklý kesimler arasýnda zaten var olan çeliþkilerin hýzla derinleþip bir çatýþmaya dönüþmesi mümkün olduðu gibi, cephenin sorunlarý çözme, devrimi ilerletme yeteneðini yitirmesi de mümkündür. Leninist Parti burada, birleþik cephenin doðasý gereði düþmanla arasýna net ve kesin sýnýrlar koymasýný saðlamalý, tekelci sermayeye ve faþizme karþý mücadeleyi kararlýlýkla sürdürülebilmesini saðlayacak akýllý politikalar, taktikler üretmeli, cephe içinde yer alan ittifak güçleri ile iliþkilerinde ilkeli davranmalý, bu ilkelerin hayata geçirilmesi için gereken esnekliði göstermelidir. Birleþik cephenin ilk yapmasý gereken emperyalizme, tekelci kapitalizme, faþizme ve sosyal þovenizme karþý mücadele edecek olan ve birleþebilecek bütün güçleri birleþtirmektir. Cephe bir defa kurulduktan sonra, cephe içindeki ittifaklarýn yeniden gözden geçirilmesi, iliþkilerin hangisiyle sýklaþtýrýlacaðý, hangisiyle yollarýn ayrýlacaðý, tamamen toplumsal koþullardaki deðiþime ve devrimin geliþimine baðlý olarak belirlenecektir. Kurulacak olan birleþik cephe, tekelci sermayenin ekonomik ve politik bütün egemenliðine son verme, demokratik halk devrimini gerçekleþtirerek demokratik halk iktidarýný kurma sorumluluðunu üstlenecek, bu görevi yerine getirmek için bütün gücünü ve olanaklarýný kullanacaktýr. Burjuva iktidarýn devrilmesinden sonra ittifak güçlerini daraltarak sosyalizme doðru ilerlemeye devam edecektir. Burada, cephe içinde yer alan birbirinden farkýlý güçlerinin coþkusunu, heyecanýný, mücadeleye katkýlarýný ve mücadelenin sürekliliðini saðlayabilmek; birbirinden farklý bu sýnýf ve katmanlarýn çýkarlarýný dengeli olarak koruyabilmek cephe açýsýndan hayati öneme sahiptir. Türkiye ve Kürdistan’ýn her yerinden gelecek olan farklý partiler, örgütler, gruplar ve hatta bireyler bu cephede kendi ideolojik bakýþ açýlarý, sýnýfsal çýkarlarý, alýþkanlýklarý, kendi hedefleri ve kendi karakteristik özellikleriyle yer alacaktýr, öyle davranacaktýr. Tarihin geliþimini ortaya koyduðu somut koþullar baþka türlü olmasýna izin vermediði için bütün bu farklý çevrelerden güçler birleþik cephede bir araya gelir. Burada asýl görev, proletaryanýn devrimci partisine düþer: bütün bu farklý kesimler arasýndaki çeliþkileri yumuþatmak, anlaþmazlýklarý gidermek, sorunlarý çözmek için esnek davranmalý, taktik politikalarý geliþtirmeli, inisiyatif kullanmalýdýr. Ancak bu sayede onlara önderlik edebilir, hepsinin ortak amacý olan tekelci burjuvazinin egemenliðine son vererek devrimi zafere taþýyabilir. Bu topraklarda kentlerde ve kýrlarda yaþayan küçük üreticilerle beyaz yakalýlar, küçük burjuva aydýn kesimlerle birlikte ele alýndýðýnda nüfusün önemli bir kesimini oluþturular. Bu kesimlerin desteðini alamayan ya da onlarý karþýsýna alan hiç bir sýnýf, iktidarý ele geçirmeyi baþarsa bile uzun süre orada kalamaz. Proletarya bu nedenle küçük burjuvazi ile itifak kurmayý, onlarýn dervrim cephesine kazanmayý baþarmalýdýr. Kaldý ki, beyaz yakalýlarýn önemli bir bölümü daha bugünden, eylemiyle etkinliði ile devrimden yana sosyalizmden yana olduðunu açýkça ilan ediyor. Kentlerde ve kýrlarda yaþayan küçük üreticiler arasýndaki çalýþma asýl olarak bu kesimleri örgütü devrimci mücadeleye kazanmayý amaçlamalý. Bu ister komünist partinin çevre örgütlerinde ister cephe içinde olsun baþarýlmalýdýr. Bu olmadýðý durumda da en azýndan tarafsýzlaþtýrýlmalýdýr. Proletarya, küçük burjuvaziyle ve diðer kesimlerle birleþik cephede ortak hareket ederken de hiçbir þekilde baðýmsýz devrimci sýnýf çizgisini ve kendi baðýmsýz örgütlenmesini kurmaktan vazgeçmemeli, ödün vermemelidir. Birleþik cephedeki ittifak, idelojik mücadeleden vazgeçildiði anlamýna gelmez. Aksine cephe, eylemde birlik eleþtiride özgürlük ilkesi ile hareket ettiðinde yýðýnlar için ön açýcý olacak, devrimi daha ileriye götürebilecektir. Burada leninist tutum birlik, eleþtiri, birlik tutumu olacaktýr. Leninist Parti, Denizlerden bu yana 45 yýldýr kesitisiz olarak sürdürdüðü devrim mücadelesinde genel siyaseti her zaman kendi gücüne dayanarak yürttü. Cephe sorununda da kendi gücüne dayanarak hareket edecek, somut koþullara uygun olarak gereken neyse hayata geçirmek için elinden gelen hiç bir çabayý esirgemiyecektir. Leninist Parti’nin burada da asýl olarak dayanacaðý güç proletarya ve halklarýmýzýn zekasý, devrimci mücadelesi olacaktýr. Leninist Parti her zaman olduðu gibi bugün de proletarya ve halklarýmýzýn canlý pratiðinden öðrenecek; kendi tezlerini, teorilerini kitlelerin pratiðinde tekrar tekrar sýnayacak, pratikten aldýðýný teori düzeyinde yeniden üreterek kitlelere sunacaktýr. Biliyoruz ki fikirler kitlelerle buluþtuðu zaman hayata geçebilir. Kitlelerden öðrenmek ve kitlelere öðretmek; iþte Leninist Parti’nin kitlelerle buluþmasýnýn, kaynaþmasýnýn yolu. Leninist Parti, proletarya ve halklarýn mücadelesinde, proletarya ve halklarýn kurtuluþu için vardýr. Ancak bir öncü parti olarak Leninist Parti, proletaryanýn en ileri kesimlerinden oluþur. Her öncü parti gibi nüfusun küçük bir bölümünü bünyesinde barýndýrýr. Devrimi ileriye götürmek, devrimci mücadeleyi yükseltmek, devrim ve komünizm davasýný sürdürmek, partinin (öncünün) kitlelere buluþmasýyla gerçekleþebilir. Kitleleri kazanmak devrimi kazanmaktýr.
6
26 Mart - 9 Nisan 2014
MÜCADELE BİRLİĞİ
“İzmir'de miting alanını ararken Kemeraltı sokaklarında kaybolan 8000 AKP'li seçmenin akıbeti hâlâ gizemini koruyor... Zaytung”
“Hüsnü Mübarek Twitter'ı yasakladıktan 18 gün sonra devrilmişti. Erdoğan'ın Twitter'ı yasaklama çabalarının 5. günü.”
15’inde Bir Fidan Berkin Elvan
Berkin Elvan’ýn sonsuzluða uðurlanmasýnýn ardýndan halkýn, özellikle gençliðin öfkesi dinmek bilmedi. Birçok ilde baþta öðrenci gençlik olmak üzere, yine semtlerde Berkin için yürüyüþler, eylemler gerçekleþti. Yüzbinlerce kiþinin katýldýðý cenaze töreni öncesinde ve sonrasýnda eylemler aralýksýz devam etti. Okullar boykot edildi. Sendikalar iþ býraktý.
atte okulun içinde bir yürüyüþ ve saygý duruþu gerçekleþtirdik. Kýsa sürdü, Kýzýlay’a; Ankara halkýnýn toplandýðý yere gitmeliydik. Tuzluçayýr’dan toplanan liseli öðrenciler geçti önümüzden, Kýzýlay’a gidiyorlardý. Onlardan yarým saat sonra biz çýktýk yola. Bu sefer yolumuz açýktý. 68 kuþaðýndan kalma bir gün daha… Bir
Gazi Halký Berkin Ýçin Sokakta
Gazi Mahallesinde 11 Mart gecesi Berkin Elvan’ýn ölümü ile baþlayan çaðrý ile insanlar sokaða döküldü. Kitlenin yürüyüþ istikameti yine Karakoldu.
Yaklaþýk 25 Leninist genç de ara sokaklarda Gazi halkýna dönük slogan ve ajitasyonla Gazi Karakoluna yürüdü. Sýk sýk ‘’Deniz, Yusuf, Ýnan Savaþa Devam!’’, ‘’Hevsel Halký Yalnýz Deðildir!’’, ‘’Berkin Elvan Ölümsüzdür!’’, ‘’Faþizme Karþý Silah Baþýna!’’, Gazi Karakoluna barikat kurarak toplanan binlerce kiþi polisle çatýþtý. Kitle sýk sýk ‘’Berkin Yoldaþ Ölümsüzdür!’’, “Faþizme karþý Omuz Omuza!’’ sloganlarýyla polisle çatýþtý. Gazi Mahallesi Leninist Gençlik
Marmara Üniversitesi
Berkin ‘in ölümsüzleþtiði gün Marmara Üniversitesi Haydarpaþa Kampüsü, Bahçelievler Kampüsü, Göztepe Kampüsü’nde de birçok lise ve üniversite de olduðu gibi boykot edilmiþti. okul duvarlarýna Berkin’in resimleri asýlmýþ ve -Berkin Elvan ölümsüzdür!yazýlamalarý yapýlarak dersler boykot edilmiþtir. Ardýndan 12 Mart günü için de “Okulu boykot edelim Berkin’imizi uðurlamaya gidelim” çaðrýsý ile Berkin ‘ in cenaze törenine gidilmiþtir. Marmara Üniversitesi Öðrencileri
MKÜ Öðrencileri Berkin Ýçin Eylemde
11 Mart Sabah saatlerinde Berkin Elvan’ýn yaþamýný yitirdiði haberinin ailesi tarafýndan açýklanmasý üzerine bütün yurtta eylemler yapýlmaya baþlandý. Bu acýya sessiz kalmayan üniversite öðrencileri de üniversiteleri eylem alanýna çevirdi. MKÜ öðrencilerinin çaðrýsýyla kampüste bir araya gelen gençler, Berkin’in resimlerinin olduðu dövizleriyle üniversite giriþinde oturma eylemi baþlattý. Bir süre burada oturan gençler daha sonra kampüs içinde yürüyüþ kararý aldý. Yürüyüþe geçen öðrenciler kampüs içindeki cafelerin olduðu bölüme geldiðinde saygý duruþuna geçti. Saygý duruþunda “akýn var akýn güneþe akýn” denilerek þiir okundu. Bu esnada öðrencilere müdahale etmeye çalýþan özel güvenliði dinlemeyen öðrenciler, þiiri bitirdikten sonra yürüyüþe devam etti. Eylem sloganlarla sona erdi. 12 Mart MKÜ öðrencileri sessiz kalmýyor. Bir gün önce yaþananlara aldýrmadan, bugün de Berkin için bir araya gelindi. Ýçinde DÖB’ün de bulunduðu bir eylem komitesi oluþturan öðrenciler, yaptýklarý çaðrýyla herkesi Berkin’in hesabýný sormaya çaðýrdý. Antakya’da eylemler sadece üniversitede gerçekleþmedi ayný zamanda mahallelerde de gerçekleþti ve çatýþmalar yaþandý. Akþam 19.00’da toplanmaya baþlayan kitle sloganlarla yeri göðü inletti adeta. Öfkesi Berkin’in ölümüyle zirveye ulaþan kitleyi durdurmak mümkün deðildi. Bir apartmanýn balkonundan açýlan “Berkin Elvan Ölümsüzdür Devrimci Öðrenci Birliði” pankartý büyük bir alkýþ ve sloganla karþýlandý. Burada bir süre slogan atan kitle daha sonra yürüyüþe geçti. Sert çatýþmalar 2 gün boyunca Antakya’da sürdü.
Berkin Yoksa Ders De Yok!
Antakya’da 12 Mart günü liseliler Berkin için eylemdeydi. DÖB’ün çaðrýsýyla 12.30’da okul önünde toplanan Hatay Erol Bilecik Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi(EML) öðrencileri, hocalarýn tüm tehdit ve baskýlarýna raðmen eylemlerini baþlattýlar. Berkin’in katledilmesini derslere girmeyerek boykot eden öðrenciler toplanma alanýnda “Berkin Elvan Ölümsüzdür”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Berkin Elvan 15’inde Bir Fidan” sloganlarýný attý. Kalabalýðýn yoðunluðunu gören polis, kitlenin yanýna geldi. Bu esnada öðrenciler “Berkin’in Katili, AKP’nin Polisi” sloganýný attý. Bunun üzerine polis alandan hýzla uzaklaþtý. Daha sonra yürüyüþe Tayfun Sökmen Ýlköðretim Okulu öðrencileri, öðretmenleriyle birlikte katýldý. Doðuþ Okullarý önünde diðer liselilere katýlan öðrenciler, daha sonra Uður Mumcu Meydaný’nda sloganlar atýp, marþlar söyledikten sonra eylemi sona erdirdiler. EML DÖB
Gever:
Berkin’in hayatýný kaybetmesi Colemêrg’in (Hakkari), Gever (Yüksekova) Ýlçesi’nde öðrenciler tarafýndan kitlesel bir þekilde protesto edildi. Yüksekova Lisesi önünden Cengiz Topel Caddesi’nde bulunan Eski Cezaevi kavþaðýna kadar bir yürüyüþ gerçekleþtiren yüzlerce öðrenci “Berkin Elvan Ölümsüzdür”, “Berkin Yoldaþ Sen Rahat Uyu”, “Katil Polis Hesap Verecek”, “Burada Polis Yok” sloganlarý attýktan sonra daðýldý. Gever’den Bir Okur
Mersin:
11 Mart Salý günü iki noktada anma yürüyüþü düzenlendi. Saat 17.30’da Özgür Çocuk Parký’ndan Yeniþehir-Pozcu’ya yürüyen kitle, Forum önünde anma yapan kitleyle GMK bulvarýnda birleþti.
Birleþen kitle AKP Yeniþehir ilçe binasýna doðru yürümeye baþladý. Katýlýmýn gittikçe artmasýyla on bini aþan kitlede yas ve öfke bir aradaydý. Kitle “Çocuklar Uyurken Susulur Ölürken Deðil” ve “Berkin Elvan Ölümsüzdür” pankartý taþýdý. Yol boyunca AKP seçim bayraklarý yakýldý ve reklamlarý parçalandý. Kitle sýk sýk öfke dolu sloganlar atýyordu. Kitle AKP ilçe binasýnýn bulunduðu sokaða girdikten sonra polis saldýrýya geçti. Polisin saldýrýsýna havai fiþek ve taþlarla karþýlýk verildi, barikatlar kuruldu. AKP ilçe binasý önünde yaklaþýk 1,5 saat süren
sonraki gün okula yapýlan saldýrýya iliþkin basýn açýklamasý yapýldý. Cebeci Kampüsü’nden DÖB’lü Öðrenciler
14 Mart
Gazi Gençliði Yine Eylemde
çatýþma, kitlenin GMK Bulvarý’ný trafiðe kapatmasýyla daha da þiddetlendi. Polis Tomalarla iki taraftan saldýrýya geçti. Bir toma, süratli gitmesi sonucu iki kadýna çarptý, kadýnlar ambulansla hastaneye kaldýrýldý. Onlarca kiþi çatýþmalarda göz altýna alýndý ama sonrasýnda serbest býrakýldý Mersin/DÖB
Ankara:
Cebeci Kampüsü Berkin Ýçin Ayaða Kalktý…
Kimsenin aklýnda bir soru iþareti yoktu. Berkin artýk yoktu ve hiçbir þey “rutin” olarak devam edemezdi. Gündelik hayatýmýza devam edemezdik artýk; bir þeyler deðiþmeliydi. Boykot, hiç tartýþýlmadý bile. Gündüz afiþler, ozalitler çýkacak, 12.30’da boykot baþlayacaktý. Berkin’in resimleri asýldý, mumlar yakýldý. Her fakültenin öðrencileri kantinlerinde toplandý ilk önce. Sloganlar, boykot çaðrýlarý. Sonra EBF’de toplanýldý; bütün kampüsün sýnýflarý tek tek dolaþýldý; “Bugün Berkin yok, o zaman ders de yok”. 68 öðrenci hareketinin yaþadýðý bir güne benziyordu her þey; sanki bugünlere deðil de, o eski günlere ait bir gündü. Toplandýk, hazýrdýk; yürüyecektik. Daha yürüyüþe geçmeden helikopter dolaþmaya baþladý tepemizde. Ve kapýdan dýþarýya yeni adým atmýþtýk ki, TOMA ve çevik karþýladý bizi. Okulun içine kadar gaz attýlar. Kýsa bir süre sonra Kýzýlay’da büyük bir kalabalýðýn toplanmasýyla geri çekildiler; yolumuzu açtýlar. Kýzýlay’a elimizde “Berkin Elvan Barikatý” malzemeleriyle yürüdük. Her an çýkabilirlerdi, engel olabilirlerdi; kararlýydýk. Kýzýlay’a ulaþtýðýmýzda o kadar kalabalýktýk ki, Ziya Gökalp Caddesi’nden Güvenpark’a geçene kadar polis anonsu baþladý; “Yolu kapatarak izinsiz eylem yapan gruba sesleniyoruz…” Yaklaþýk bir saat sonra Kýzýlay’a hiçbir uyarý yapmadan saldýrdýlar ve geç saatlere kadar sürdü çatýþmalar.
Cebeci’de 2. Gün
Ýstanbul’da Berkin’i sonsuzluða uðurlayacaklardý; sessiz kalamazdýk, boykotu sürdürdük. Saat 12.00’de, Berkin için Ýstanbul’da toplananlarla ayný sa-
Gazi Mahallesi’nde Aslangazi ve Atatürk Çiftliði Ortaokulu öðrencileri birleþerek yaklaþýk 300 kiþi ile “Berkin Elvan Ölümsüzdür” pankartý açarak Ýsmet Paþa Caddesinden Yeni Karakola yürüdüler. Karakola vardýklarýnda karakolu taþlamaya baþlayan Gazi gençliði, bir akrebin farýný kýrýnca, iki akrep gençlerin üzerine doðru hýzla yaklaþtý. Bir genci sýkýþtýran akrebin kapýsýný açan polis gence “senin ne iþin var burada” diyerek göðsüne tekme attý. Gencin elindeki taþý polise atýp uzaklaþmasý üzerine gençler ara sokaklara daðýlarak kayýp vermeden eylemlerini sonlandýrdýlar. Gazinin yiðit evlatlarý kavga içinde büyüyor..
Dokuz Eylül Güzel Sanatlar Fakültesinde Boykot
Sabah saatlerinde öðrenciler dersleri boykot ederek sýnýflara girmediler. Ýki gündür okul giriþinde toplanan öðrenciler Berkin Elvan’ýn anýsýna þarkýlar söylediler. Okulun tabelasýna “Berkin Elvan Ölümsüzdür- DEÜ GSF” pankartýný astýlar. Bina içerisinden ise baþka bir pankart astýlar. Okul yakýnlarýndaki Yavuz Bingöl Sokaðýnýn ismi Berkin Elvan Sokaðý olarak deðiþtirildi. Okul binasý içerisinde ve çevresinde de çeþitli yazýlamalar yapýldý. DÖB/ ÝZMÝR
15 Mart Kadýköy
Liseli gençler de Kadýköy’ün sokaklarýnda Berkin’i andý. Kadýköy sokaklarýnda “Berkin’in Hesabýný Gençlik Soracak”, “Özgürlük Sokakta Berkin Elvan Kavgada”, “Berkin Elvan Ölümsüzdür” sloganlarý, alkýþlara, ýslýklara, zýlgýtlara karýþarak yankýlandý. Boða heykeli önünde toplanan liseliler pankart açýp yürünmeye baþlandýðýnda, önce 100 150 olan kitle birden binlere dönüþtü. Sloganlar hiç dinmiyordu. Liseli gençlik öfkeli gür sloganlarýný haykýrýyor. Sýk sýk Gezi Ayaklanmasý’nda ölümsüzleþenler adlarý söylenerek “Yaþýyor” ya da “Ölümsüzdür” sloganlarý atýlýyor. Kadýköy’de yine ana caddeye çýkýlýyor ve yol trafiðe kapatýlarak bir süre oturuluyor. Gezi Ayaklanmasý’nda ölümsüzleþenler tekrar anýlýyor. 5 dakikalýk oturma eyleminin ardýndan tekrar Boða Heykeli önüne geliniyor.
26 Mart - 9 Nisan 2014
“Twitter'a girmek için iki gündür DNS ve VPN ayarı yapmaya çalışan ev hanımı Ayşe Söylemez (47), Ulaştırma Bakanlığı'nın websitesini hackledi... Zaytung”
ÝTÜ’DE FAÞÝSTLERLE ÇATIÞMA
Ýstanbul Teknik Üniversitesi Ayazaða Kampüsü’nde Newroz kutlamalarý yapan öðrencilere sivil faþistler saldýrdý. ÝTÜ öðrencilerinin faþistleri püskürtmesi sonrasýnda kutlama halaylar, sloganlar ve marþlarla devam etti. Okul öðrencileri okuldan çýkabilmek için elektrikleri kesip itfaiye ve ambulansý çaðýrdý. Kutlamada konuþma yapan Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkan adayý Pýnar Aydýnlar’ýn konuþmasý esnasýnda önce sözlü alkýþlarla tacizde bulunan ve Türk bayraklarý açan faþist grup, Aydýnlar’ýn konuþmasý sýrasýnda fiili saldýrýya geçti. HDP’li öðrencilerin faþistleri püskürtmesi sonucu HDP’li gençler Newroz kutlamasýna halaylarla, marþlar ve sloganlarla devam etti. Öðrenciler okuldan topluca çýkarak metroya doðru yürüyüþe geçtiler. ÝTÜ Kampüsü’nde gerçekleþen faþist saldýrý ve provokasyonun ardýndan gerilim çatýþmaya dönüþtü. Üniversiteye TOMA girdi ve polis öðrencilere tazyikli su ve plastik mermi ile saldýrdý.
Gerilimin ardýndan faþistler Facebook’ta etkinlik düzenleyip provokatif mesajlarla “bölücülere karþý” 12.30’da Rektörlük Binasý önüne eylem çaðrýsý yaptý. Devrimci, yurtsever öðrenciler de bu faþist provokasyonu engellemek için Rektörlük önüne gidince, iki grup karþý karþýya geldi. Kýsa süreli çatýþmada faþistlerden yaralananlar olunca güvenlik ve polis araya girdi. Üniversite dýþýndan faþist gruplarýn da
gelmesiyle bir araya gelen yaklaþýk 200 kiþilik faþist grup ile ÝTÜ’lü solcu öðrenciler Rektörlük binasý önünde polis barikatýnýn iki tarafýndan slogan atmaya baþladý. “Kurt baþý” iþareti yapan faþistler “Burasý Türkiye s… gidin”, “Hepiniz o… ç…”, “Aponun itleri…”, gibi sloganlar atarken, devrimci-yurtsever öðrenciler de “Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza” sloganlarýyla yanýt verdi.
Ýnternet üzerinden yapýlan çaðrýda ayný gün akþam saat 20.00’de Antakya Meclis Kültür Merkezi’nde Ali Ýsmail için çekilen belgesel filmin gösteriminin yapýlacaðý duyurusu da vardý. Kitle bu çaðrýyla salonu doldurdu. Program açýlýþ konuþmasýyla baþladý. 11 Mart tarihinde ölümsüzleþen Berkin Elvan da anýldý. Konuþmacý, programa saatler kala gösterimin valilik tarafýndan yasaklanmasý üzerine yaþadýklarý zorluklarý anlattý. Ýzin verilmemesi halinde etkinliðin sokakta dahi olsa yapýlacaðýný söyleyen konuþmacý yasaðýn zor da olsa kaldýrýldýðýný söyledi. Ardýndan Ahmet Atakan’ýn kardeþi Zafer Atakan ve anne Emel Korkmaz söz aldý. Anne “oðlumun doðum gününü mezarýnýn taþýna topraðýna dokunarak kutladýk, yaþasaydý 20 yaþýný kutluyor olacaktýk” dedi. Etkinliðin devamýnda bir müzik grubu þarkýlarýný Ali için söyledi ve ardýndan film gösterime sunuldu. Yaklaþýk bir saat süren belgesel film alkýþlarla sona erdi.
Karþýyaka Forumu’ndan Yürüyüþ
Ali Ýsmail Hep 19 Yaþýnda
Ali Ýsmail Korkmaz… Eskiþehir Anadolu Üniversitesi öðrencisi… Katýldýðý Gezi Parký protestolarýnda 2 Haziran’da eli sopalý sivil faþist ve polisler tarafýndan darp edildi. 38 gün boyunca hayatta kalabilmek için direndi. 10 Temmuz günü ölümsüzleþti. Ali Ýsmail Korkmaz hep 19 yaþýnda… Yaþasaydý bugün 20. yaþýný kutluyor olacaktý.
Bugün 18 Mart… Ölümsüzleþtiði tarih unutulmayacaðý gibi doðum tarihi de unutulmayacak. Unutulmadý da… Antakya halký bugün Ali Ýsmail’in doðum gününü kutladý. Korkmaz ailesinin internet üzerinden çaðrýsý üzerine 16.00 sularýnda toplanan binlerce insan yürüyüþe geçti. Ailenin Antakya’ya baðlý Ekinci Beldesi’nde bulunan evlerinden baþlayan yürüyüþ Ekinci asri mezarlýðýnda sona erdi. Ahmet Atakan ve Abdullah Cömert’in aileleri de Korkmaz ailesini yalnýz býrakmadý, ortak acýlar paylaþýldý; ve mezar baþýnda yeniden aðýtlar yükseldi… Anma bittikten sonra aile taziyeleri kabul etti. Flamalarý, dövizleri ve üzerinde “Devrim Savaþçýlarý Ölümsüzdür/ Devrimci Öðrenci Birliði” yazan pankartýyla katýlan DÖB’lü öðrenciler anmaya destek verdi. Anmada “Ali Ýsmail Korkmaz Ölümsüzdür”, “Devrim Savaþçýlarý Ölümsüzdür”, “Hükümet Ýstifa Ýktidar Halka” sloganlarý atýldý.
Twitter Yasaðý
RTE’nin 20 Mart günü Bursa’da, ‘“Twitter’ýn mivitýrýn hepsinin kökünü kazýyacaðýz. Uluslararasý camia þöyle der böyle der. Hiç beni ilgilendirmiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gücünü görecekler. Bunun özgürlükle mözgürlükle alakasý yok” sözlerinin ardýndan daha gün geçmeden saatler sonrasýn da bir de baktýk ki, dört ayrý mahkeme kararý ile twitter.com’ a eriþim engellenmiþtir. Bana nedense dün akþam sosyal medya Gezi günlerini hatýrlattý. Nasýl ki Ýstaklal Caddesi baþta olmak üzere tüm alanlar mizah yazýlarýyla dolmuþtu hatýrlýyorsunuz deðil mi? Dün akþam da ayný þeyler canlandý gözlerimde... Evet bir þeylerin kökünün kazýndýðý aþikar ama twitter’ýn mivitrýn deðil bildiðimiz hükümet kendi kendinin kökünü kazýyor. Artýk bizim fazladan enerji harcamamýza gerek kalmýyor, zaten kitleleri sokaða dökmek için bizlerden daha çok çaba gösteriyorlar, bir de buna dün akþam ki gibi yaptýklarý trajikomik davranýþlar eklenince Devrim’i gülerek
Karþýyaka Halk Forumu Ali Ýsmail Korkmaz’ýn doðum gününde yürüyüþ gerçekleþtirdi. Karþýyaka Çarþý giriþinde toplananlar sloganlar eþliðinde yürüdüler. Yürüyüþ boyunca “Berkin Elvan Ölümsüzdür”, “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganlarýyla hem Ali’nin doðum gününü, hem de Berkin’in ölümünün 7. gününü andýlar. Yürüyüþ sýrasýnda Karþýyaka halký da alkýþlarla eyleme destek verdi.
yapacaðýz herhalde diye düþünüyor insan. Örneðin; DNS ayalarýný deðiþtirip twitter üzerinden twitter yasaðýný savunan bir kitleyle karþý karþýya gelince insan bir affallýyor, neyin kafasýný yaþýyorsunuz siz demekten alýkoyamýyor kendini. Hükümetin en ön planda olan adamlarýnýn twitter üzerinden kendilerini kanýtlama çabalarý da ayrýca güldürüyor bizleri… Bu kadar ön planda olmalarý da yaptýklarý iþler deðil zaten yaptýklarý bu saçmalýklar, bu gülünç durumlar mizah kaynaðýný aldýklarý güç olmalarýndandýr. Tayyip Twitter’i yasaklayacaðýný söylüyor Ý. Melih Gökçek’in ise aðlak fotoðraf altýnda, bana da mý yasak? diye yazýyor. Egemen Baðýþ artýk bundan sonra bu cuma ve her cuma facebookdayým diyor, en favorim de Alfred Hitchcock’un Kuþlar filminde ki bir sahneye gönderme yapýlarak Twitter kuþunun Tayyip’i kovalamasý, DNS’yi deðil iktidarý deðiþtir!, Bize her yer twitter her yer direniþ! Gibi sloganlar ve twitter yasaðýna karþý twitterden örgütlenen bir nesile karþý kök kazýmak ifadesi döner sahibini bulur diye düþünüyorum. Bir DÖB’lü
u Um
ne ü tG
ş
MÜCADELE BİRLİĞİ
Baþarýnýn Yolu
7
“Bugün insan, bu baþarýnýn nedenlerini, yani Gramci, Togliatti, Terracini tarafýndan yönetilen hareketin ülkenin politik sahnesinde en öndeki yeri almasýna yol açan nedenleri kavramak isterse, bunlardan ilkinin haftalýk derginin kendisinden ve onun, ülkenin en ileri devrimci çekirdeðini oluþturan Torino’lu iþçilerle doðrudan iliþkilerinden kaynaklandýðýný görür” (Togliatti yaþamý ve savaþýmý, sf. 46) Ýtalya faþizmin iktidara geldiði ilk yer. 1922’de Musoloni liderliðindeki faþist güçler, Ýtalyan iþçi sýnýfýna ve ezilen halklara ýzdýrap dolu yýllarý yaþattýklarý iktidarlarýný kurdular. Ýtalyan faþizmi aþaðýdan yukarýya örgütlenen ve iktidara gelen faþizm türlerindendir. Týpký Hitler faþizmi gibi... 1944’de Ýtalya’da faþizmi yýkana kadar Ýtalyan komünistleri nasýl mücadele ettiler? Sendikalardan, gençlik örgütlerine kadar her yerde örgütlerini kuran faþizm, yýllarca iktidarda kalsa da; 2. paylaþým savaþýmýnda Yunan, Habeþistan vb. halklara kan kusturmuþ olsa da, Musoloni iktidarý Ýtalyan iþçi sýnýfýnýn, gençliðinin ve baþta Sovyet halklarý olmak üzere dünya halklarýnýn mücadelesiyle kendi oluþturduðu kan denizine gömüldü! Yukarýda aktarýlanlar iþte bu faþist iktidarýn pençeleri altýnda mücadele eden Ýtalyan Komünistlerin baþarýsýnýn anahtarýný anlatýyor. Elbette tek baþýna en ileri iþçilerle kurulan baðlar bu baþarýyý saðlayamaz ama o olmadan da olmaz! 31 Mayýs ayaklanmasýyla birlikte yaþadýklarýmýzý gözden geçirdiðimizde; gerek iþçi sýnýfý içinde gerekse de öðrenci gençlik içinde ortaya çýkan ve arkasýnda onlarý, yüzleri, binleri yürüten doðal öncüleri görmemek elde deðil. Devrimci mücadelenin onlarca yýllýk çalýþmasý ve birikimi böylesi patlama anlarýnda meyvesini veriyor. Ama iþ bununla bitmiyor. Sadece pratikte deðil, süreç içerisinde politik olarak da öne çýkan, geliþen bu kadrolar mücadelenin geliþimi açýsýndan hayati önemdedir. Bu baðlar Ýtalyan faþizminden (sadece baský olarak deðil, faþist iktidarý ayakta tutmanýn yolu olarak oluþturduklarý örgütlenmeleri ile de) pek de farký olmayan dinci- gerici iktidara karþý verilen mücadelede ve en nihayetinde bu iktidarýn yýkýlmasý için son derece önemlidir. Hayatýn her alanýnda bu insanlarla kurduðumuz iliþkilerde, yaþadýðýmýz sürecin devrim süreci olduðunu ifade eden en güçlü kanýtlarý görmüþ olacaðýz. Sürecin kitlelerde yarattýðý bilinç sýçramasýný görmüþ olacaðýz. Hemen her alanda korku duvarýnýn tuzla buz olduðunu görmüþ olacaðýz. En önemlisi kitlelerin türlü yollarla ifade ettiði devrim isteðinin ne kadar güçlü olduðunu görmüþ olacaðýz. Devrimci araçlarýn ve söylemlerin kitleler tarafýndan ne kadar çok dile getirildiðini ve pratiðe geçirildiðini görmüþ olacaðýz. Baþarýlý bir devrimci çalýþmanýn ölçütlerinden birinin kurulan bu baðlar olduðunu hatta en önemlisi olduðunu söylemeye gerek yok. Berkin Elvan’ýn ölümsüzleþmesinden sonra yaþanýlanlara bir bakýn; boykot gibi devrimci bir araç hemen hiç tartýþýlmadan en baþta liseliler olmak üzere, üniversiteliler tarafýndan nasýl da hayata geçirildi. Liseli öðrenciler bir birlerinden cesaret alarak ve öfkelerini doðru biçimde kullanarak hareket ettiler. Bir ayaklanma deneyimi yaþadýlar. Kimi yerlerde öðrenciler sýnýflarý dolaþarak profesyonel bir devrimci gibi ajitasyonlar çekerek, kimi yerlerde müdürleri ile kavga ederek kimi yerlerde ise ne yapýlacaðý sanki önceden kararlaþtýrýlmýþ gibi tek vücut olarak hareket ettiler. Ýþte bizlere baþarmamýzýn, kitlelerin sevgisini kazanmamýzýn yolunu açan ara halkalar yýðýnla yaþamýn içinde. Ve bizlerin oralarda olmasý, bu doðal öncülerle güçlü, saðlam baðlar kurmasý gerekiyor. Onlarýn oluþturduklarý örgütlenmeleri desteklemek, bu örgütlülüðü en doðru biçimde mücadeleye sevk etmek için yardýmcý olmamýz gerekiyor. Eðer bu noktada gerekeni yaparsak, Ýtalyan yoldaþlarýmýzýn gösterdiði baþarýyý bizlerin de baþarmasý mümkün. Ki bizler çok daha olgun koþullara sahibiz. Hem iþçiler içerisinde GEB, hem de öðrenciler içerisinde DÖB (ki liseliler son derece aktif) bu öncüllerle güçlü politik iliþkiler kurmalýdýr. Çünkü mevcut dinci gerici iktidar uyguladýðý politikalarla milyonlarý politik yaþama uyandýrmada ve harekete geçirmede son derece baþarýlý. Ve buna bir son vermek istiyorsak, politikanýn insanlarýn yaþamýna bu kadar girdiði bir ortamda, bizlerin de daha fazla günlük çalýþma ve örgütlenmeye giriþmemiz gerekiyor. Hem de hiç vakit kaybetmeden!
Van’da Tacize Karþý Ýsyan
Yüzüncü Yýl Üniversitesi kampüsü Melikþah Öðrenci Yurdu’nda kalan öðrenciler, kýz öðrencilerin bazý minibüs þoförleri tarafýndan taciz edilmesi üzerine eylem yaptý. Gece saatlerinde yurtlardan çýkarak rektörlük binasýna kadar yürüyen öðrenciler, yaþanan olayý protesto ederek rektörlük binasý önünde toplandý.
Öfkeli öðrenciler binayý taþladý, güvenlik kameralarýný ve minibüs duraklarýný tahrip etti. Polis bu eyleme tazyikli su ile saldýrdý. Bu saldýrýda 26 öðrenci gözaltýna alýndý. Polisin saldýrýsý öðrencilerin öfkesini daha da artýrdý, Melikþah Öðrenci Yurdu önünde toplanan öðrenciler, yurt bahçesinin kapýsýný ateþe verdi. Eylem, yaklaþýk üç saat sürdükten sonra sona erdi.
8
Emeğin Dünyası
MÜCADELE BİRLİĞİ
Ýþ Cinayetleri Þubat Ayý Raporu Çorlu’da Açýklandý
Tekirdað Ýþçi Saðlýðý Ýþ Güvenliði Meclisi; ÝSÝG Meclisi tarafýndan hazýrlanan Þubat ayý iþ cinayetleri raporunu 11 Mart günü saat 15.00’de gerçekleþtirilen basýn açýklamasý ile Çorlu’da iþçilerle paylaþtý.
Çorlu ilçesi Balýkçýlar duraðýnda Kiler Market önünde gerçekleþtirilen basýn açýklamasýný Aka Tekstil’de sendikal örgütlenme sebebiyle iþten atýlan Gönül Soyer okudu. Soyer açýklamaya “Her ay iþ cinayetleri istatistiðinde isimlerini andýðýmýz iþçi arkadaþlarýmýz 2013 yýlýnda aramýzdaydý, geçen ay aramýzdaydý. Belki bazýlarýyla ayný fabrikada çalýþmýþlýðýmýz bile vardýr. Ama bugün yoklar ve önlenebilir iþ kazalarý sebebiyle en büyük bedeli ödeyip aramýzdan ayrýldýlar.” diyerek baþladý. Tekirdað Ýþçi Saðlýðý Ýþ Güvenliði Meclisi olarak her ay yaþanan iþ cinayetlerini açýklayamaya ve iþ cinayetleri son bulana kadar mücadeleye devam edeceklerini söyleyen Soyer, 2014 Þubat ayýnda en az 70 iþçinin yaþamýný yitirdiðini belirtti. Ýþçi ölümlerinin en çok inþaat, taþýmacýlýk, tarým ve ticaret/eðitim/büro sektörlerinde; Adana, Antalya, Hatay ve Kocaeli’nde yaþandýðýný, çocuk, kadýn, göçmen ve yaþlý emekçilerin ise korunmadýðýný söyleyen Soyer, sigortasýz düþük ücretli, taþeron çalýþmanýn baþat olduðu inþaat sektöründe ölümlerin oransal olarak da artmakta olduðu bilgisini aktardý. Farklý iþ kollarýnda yaþanan iþ cinayetlerini ise þöyle özetledi: “Sigortasýz, Ýnþaat iþkolunda 17’si düþme nedenli olmak üzere 30 iþçi can verdi... Týr, kamyon, minibüs, otobüs, ticari taksi, kargo araçlarýný kullanan þoförler ve muavinlerinin güvencesiz çalýþma koþullarý ölümlere davetiye çýkarýyor. Taþýmacýlýk iþkolunda 9 iþçi can verdi...” “Devlet ister sertifika versin ister yönetmelik çýkarsýn tarým sektörü emekçilerinin sorununun özüne deðinmiyor. Adý artýk ‘sürü yönetim elemaný’ olan çobanlarýn ve mevsimlik tarým iþçilerinin çalýþma koþullarýnda bir deðiþiklik yok. Tarým iþkolunda 7 emekçi can verdi... Çok farklý meslek gruplarýný içeren ticaret/büro/eðitim/güzel sanatlar iþkolunun ortak yönünü çalýþma koþullarýnýn hýzla güvencesizleþtirilmesi ve sonucunda emekçilerin iþsiz kalmasý oluþturuyor. Ticaret/büro/eðitim/güzel sanatlar iþkolunda 7 emekçi can verdi... Üçü 14 yaþ ve altý, ikisi 15-17 yaþ aralýðýnda 5 çocuk iþçi can verdi... 12 yaþýndaki tarým emekçisi Ahmet Güneysu elektrik çarpmasý, 15 yaþýndaki çoban Seyrani
Köstü silahla vurulma, 16 yaþýndaki Suriyeli inþaat iþçisi Abdul Hakim ve 17 yaþýndaki inþaat iþçisi Emre Aksüt düþme, 13 yaþýndaki futbolcu Yavuzhan Gemisi ise antreman esnasýnda fenalaþma sonucu can verdi... 4 kadýn iþçi can verdi... 18 yaþýndaki mevsimlik tarým iþçisi Sibel Can Polatlý romörktan düþme, 36 yaþýndaki halý fabrikasý iþçisi Fatma Ünlübaþ servis kazasý, 35 yaþýndaki iþsiz öðretmen Gamze Filiz Arslan intihar, 25 yaþýndaki çocuk giyim maðazasý iþçisi Derya Borçin ise trafik kazasý sonucu can verdi... “Ýzmirli deri sanayicileri, Antep Büyükþehir Belediye Baþkaný adayý eski Bakan Fatma Þahin ve nice sermaye temsilcileri Suriye savaþýndaki rollerini görmezden gelip ekonominin canlanmasý için Suriyeli iþçileri beklediklerini belirten açýklamalarý yaparken bu iþçiler sigortasýz ve ucuz iþgücü olarak ölmeye devam ediyorlar. Suriyeli 6 iþçi; inþaat iþçileri Zeki Cuma Ahmed, Ghaýyath Alezza, Abdul Hakim, Cesim El Musd, Mustafa Javuer ve atýk kaðýt iþçisi Ahmed Melli sigortasýz çalýþýrken ve günde yemek + 10 TL kazanmak için can verdi... 2013 yýlýnda 22 göçmen iþçinin yaþamýný yitirdiðini tespit etmiþken 2014 yýlýnýn ilk iki ayýnda ise þimdiden 13 göçmen iþçi aramýzdan ayrýldý... 51 yaþ ve üstünde çalýþan 9 iþçi can verdi... Emeklilik çaðýnda aramýzdan ayrýlan iþçiler inþaat, taþýmacýlýk, tarým, tekstil, ticaret ve eðitim iþkollarýnda çalýþýyorlardý... Þubat ayýnda 5 iþçi Adana’da; 4’er iþçi Antalya, Hatay ve Kocaeli’nde; 3’er iþçi Ýstanbul, Konya ve Zonguldak’ta can verdi.” Ýþ cinayetlerinin sorumlularýnýn devlet ve sermaye olduðunu belirten Soyer yaþanan her iþçi ölümünde adalet saðlanmasý ve sorumlularýn en aðýr þekilde cezalandýrýlmasý gerektiðini ifade etti. Soyer ÝSÝG Meclisi olarak Greif, Luna, Punto Deri, Migros&Ceva, GF-Hakan Plastik olmak üzere mücadelesini sürdürmekte olan iþçileri de selamladý. Ýþçi servislerinin dönüþ yeri olan durakta 1000 kadar iþçinin önünde yapýlan basýn açýklamasýnýn ardýndan stant açýlarak yarým saat el ilanlarý ve broþürler daðýtýldý. Tekirdað ÝSÝG üyesi, sendikacý ve avukat üyeler masaya baþvuran iþçilerin sorularýný cevaplandýrdý
“Sizin Çocuklarýnýz Çaldý, Bizimkiler Ölüyor”
DÝSK Ankara Bölge Temsilciliði Berkin Elvan’ýn uðurlanmasýnýn ardýndan Ankara’da bir yürüyüþ ve basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Genel-Ýþ Ankara Þubesi önünde toplanan bini aþkýn iþçi ve emekçi Sakarya Caddesi’ne dek sloganlarla yüSakarya Caddesi’ne rüdü. gelindiðinde devrim mücadelesinde ölümsüzleþenler için saygý duruþunda bulunuldu. Pankart üzerine karanfillerle birlikte ekmekler yerleþtirilerek “BERKÝN” yazýldý. Basýn açýklamasýný DÝSK Ankara Bölge Temsilcisi Remzi Çalýþkan yaptý. Berkin’in Gezi eyleminde yaþamýný yitirenlerin 8.’si olduðu ve ondan önce þehit düþen abilerinin yanýna uðurlandýðýný belirten Çalýþkan, Onu vuranlarýn da abilerini vuranlar gibi saklandýklarý, gizlendikleri ve korunduklarýný söyledi. “Polisimiz demokrasi testinden baþarý ile geçti” diyenlerin, polise kahramanlýk destaný yazdýranlarýn, “Emri ben verdim” diyenlerin unutulmayacaðý ve tüm bunlarýn sorumlusunun AKP Hükümeti olduðunu söyleyen Çalýþtan, sorumlularýn Uður’un, Ceylan’ýn katilleri ile ayný olduðu belirtti. Çalýþkan sözlerini, Berkin’in mirasýna bundan sonra mücadeleyi daha da yükselterek sahip çýkacaklarýný belirterek sonlandýrdý. DÝSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoðlu ise polisin ve devletin uyguladýðý þiddete dikkat çekti ve Berkin’in katilleri ortaya çýkarýlana dek DÝSK’in alanlarda olacaðýný belirtti. Eylem yine “Berkin Elvan Ölümsüzdür” sloganlarýyla sona erdi.
26 Mart - 9 Nisan 2014
Saðlýk Emekçileri Grevde
Saðlýk emekçileri iþ kollarýnda yaþadýklarý sorunlarla ilgili taleplerini dile getirmek amacýyla tüm Türkiye’de ve Ýzmir’de greve gitti. Saðlýk emekçileri acil servisler dýþýnda saðlýk hizmeti vermiyor. Ýzmir’de 14 Mart Týp Haftasý dolayýsýyla SES Ýzmir Þubesi’nin yaptýðý çaðrýyla 14 Mart Cuma günü saat 12.00’de Basmane Meydaný’nda toplanýlarak Ýzmir Ýl Saðlýk Müdürlüðü’ne yüründü. Yürüyüþ boyunca “Berkin Elvan Ölümsüzdür”, “Birleþe Birleþe Kazanacaðýz”, “Herkese Ücretsiz Saðlýk” sloganlarý atýldý. Mücadele Birliði/Ýzmir
“Berkin’imizin Katillerinin Yargýlanmasý Talebi Ýnsani ve Vicdani Görevimizdir”
Büro Emekçileri Sendikasý (BES) Ýstanbul 3 Nolu Þube üyeleri, Berkin Elvan’ý vuranlarýn yargýlanmasý talebiyle Taksim Dayanýþmasý’nýn yaptýðý basýn açýklamasýna katýldýðý için hakkýnda “devlet memurluðundan çýkarýlma” talebiyle soruþturma açýlan Salih Altungök için basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Büro Emekçileri “Berkin’imizin katillerinin yargýlanmasýný talep etmek en vicdani ve insani görevimizdir. Salih arkadaþýmýza açýlan disiplin soruþturmasý geri çekilmelidir” dedi. 269 Gün ölüme direnen Berkin Elvan’ý sonsuzluða uðurlarken ve devletin katliamlarýna yönelik protestolar sürerken, Berkin Elvan’ýn katillerinin bulunmasý ve yargýlanmasý için yapýlan basýn açýklamalarýna katýlmak da suç sayýlmaya devam ediyor. Büro Emekçileri Sendikasý üyelerinden Salih Altungök, 16 Kasým 2013 günü Taksim Dayanýþmasý’nýn çaðrýsýyla Çaðlayan Adliyesi’nde “Berkin Elvan’ýn katillerinin bulunmasý ve yargýlanmasý” talebiyle yapmýþ olduðu basýn açýklamasýna katýldýðý için hakkýnda disiplin soruþturmasý baþlatýldý. Ýstanbul Anadolu Adli Yargý Ýlk Derece Mahkemesi Komisyonu Baþkanlýðý “devlet memurluðundan çýka-
“Hak Yiyenin Muhallebisi Yenmez”
16 Mart günü saat 14.00’te Saray Muhallebicisi önünde basýn açýklamasý yapýldý. Saray Muhallebicisinde çalýþan iþçiler, günde 15 saat çalýþtýrýlmaya karþý haklarýný aradýklarý iþin iþten atýlmýþlardý.
rýlma” talebiyle bu soruþturmayý Adalet Bakanlýðý Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk etti. Büro Emekçileri Sendikasý Ýstanbul 3 Nolu Þube üyeleri 14 Mart günü Anadolu Adliye Sarayý’nda bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Büro Emekçileri adýna basýn açýklamasýný BES Ýstanbul 3 Nolu Þube Yönetim Kurulu üyesi Engin Parlak yaptý. Açýklamada, Gezi eylemleri sürecinde 4-5 Haziran tarihlerinde KESK’in çaðrýsýyla basýn açýklamasý ve greve katýlan 68 üyeleri hakkýnda disiplin soruþturmasý ve ceza davasý açýldýðýný hatýrlattý. Yapýlan hukuksuz soruþturmalarýn amacýna ulaþamadýðýný, yine Salih Altungök hakkýnda “Berkin Elvan’ýn katillerinin bulunmasý ve yargýlanmasý” için yapýlan basýn açýklamasýna katýldýðý ge-
rekçesiyle açýlan soruþturmanýn da hukuksuz olduðunu söyleyen Parlak, “Týpký aðabeyleri Ethem Sarýsülük, Ahmet Atakan, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalýtaþ, Medeni Yýldýrým, Ali Ýsmail Korkmaz, Hasan Ferit Gedik’in katillerinin yargýlanmasýný talep etmek gibi Berkin’imizin katillerinin yargýlanmasýný talep etmek de dün olduðu gibi bugün de en vicdani ve insaný görevimizdir. Bu vicdani ve insani görevini yerine getiren Salih arkadaþýmýza sahip çýkmak ayný zamanda bu sorumluluðun bir gereðidir. Salih arkadaþýmýza açýlan disiplin soruþturmasý derhal geri çekilmelidir” dedi. Kartal Hukukçular Derneði Baþkaný Av. Mehmet Ümit Erdem de söz alarak Gezi eylemleri sýrasýnda yaþamýný yitiren 7 gencin katillerini bulamayan devletin yine polisin þiddetiyle yaralanan ve 269 gün yaþam savaþý veren Berkin Elvan için yapýlan basýn açýklamasýna katýlan memurlarý için soruþturma açmasýnýn hukuksuzluðunu dile getirdi. Erdem, anayasal haklarýný kullanan Salih Altungök’ün yalnýz olmadýðýný ve davanýn takipçisi olacaklarýný belirtti. Büro emekçileri sloganlarla eylemi sonlandýrdýlar.
Halkýn Güveni Sýfýrlanmýþtýr
“1 Mayýs’ta Taksim’de Olacaðýz”
TTB, Týp Bayramý dolayýsýyla 16 Mart’ta Tünel’den Taksim’e bir yürüyüþ gerçekleþtirdi ve Taksim Anýtý’na çelenk býrakmak istedi. “Ýyi Ve Onurlu Bir Hekimlik Ýçin Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” pankartý açan hekimler, sloganlarla 12.00’de Tünel Meydan’da toplandý. “Saðlýk hakký için, onurumuz için, iktidarýn deðil halkýn hizmetinde olduðumuzu haykýrmak için yürüyoruz” diyen hekimlere saðlýk emekçileri de destek verdi. Ýstiklal Caddesi boyunca alkýþlarla karþýlanan saðlýk emekçilerinin önü Taksim’e gelmeden polis barikatý ile kesildi. Hekimler “Hekimlik Onuru Engellenemez” sloganý atarken, Vali 3’ten fazla hekimin anýta çelenk býrakmasýný tehlikeli bularak “heyet gönderilmesini” istedi.
Polise en çok tepki, hekimlerin yürüyüþünü izleyen halktan geldi. Hekimler ise basýn açýklamasýný polis barikatý önünde yaptý, çelengi de barikata býraktý. Berkin Elvan da unutulmadý ve ekmeði çelengin üzerine konuldu. Eylem, saðlýk emekçilerinin 1 Mayýs’ta Taksim’de olacaklarý çaðrýsýyla sona erdi.
“Hak Yiyenin Muhallebisi Yenmez, Atýlan Ýþçiler Geri Alýnsýn” pankartý açan iþçiler adýna Devrimci Turizm Ýþ Sendikasý basýn açýklamasýný okudu ve “Kölece çalýþtýrýlmaya direneceðiz” dedi. Eyleme destek veren DÝSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoðlu da “Ýþçilerin haklarýný gasp ederek kasalarýný dolduranlar þiddet ile iktidarýný koruyor” dedi. Eylem sloganlar ve Saray Muhallebicisinin protesto edilmesi çaðrýlarý ile sona erdi.
TMMOB ve KESK, yolsuzluða karþý Galatasaray Lisesinde bir araya gelerek eylem yaptý.
15 Mart günü Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen emekçiler “Emeðimize Sahip Çýkmak Zulüm Ve Yolsuzluk Düzenini Sýfýrlamak Ýçin Alanlardayýz” yazýlý pankart açtýlar, sýk sýk “Genel Grev Genel Direniþ!”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza!”, “Parasýz Eðitim Parasýz Saðlýk!” sloganlarý atýldý. KESK Ýstanbul Þubeler Platformu ve TMMOB ÝKK adýna ortak açýklamayý Eðitim-Sen 3 No’lu Þube Baþkaný Hüseyin Tosu okudu. Basýn
açýklamasýnda; “Ýþçiye, asgari ücretliye, kamu emekçisine gelince ‘ekonomik dengeleri, istikrarý bozamayýz’ diyerek maaþlarýna-ücretlerine yýllýk %3-%4 sefalet zammý dayatanlarýn vergilerimizi, birikimlerimizi kimlere peþkeþ çektiði bu süreçte yaþanan geliþmelerle bir kez daha ifþa olmuþtur. Halkýn böylesi bir ortamda yasamaya, yürütmeye, adalete, milli eðitime, saðlýða güveni sýfýrlanmýþtýr” denildi. Açýklamadan sonra eylem sona erdi.
Emeğin Dünyası
26 Mart - 9 Nisan 2014
Vinçle Malzeme Arasýnda Yiten Yaþam
Tuzla Gemi Tersanesi’nde Vinç Armadoru olarak çalýþan Tamer Þeyhun tersane havuzu üzerinde vinçle malzeme arasýna sýkýþýp yaralandý. 20 gün hastanede komada yaþam savaþý veren Þeyhun 15 Mart günü yaþamýný yitirdi.
Limter-Ýþ Sendikasý üyeleri Amer Þeyhun’un yaþamýný yitirmesinin bir iþ cinayeti olduðuna dikkat çekmek için Tuzla Gemi Tersanesi önünde 18 Mart günü bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Limter-Ýþ Yönetim Kurulu üyesi Hakký Demiral, tersanelerde yaþanan kölece çalýþma koþullarýný, iþçi saðlýðý ve iþ güvenliði önlemlerinin bir maliyet olarak görülmesi nedeniyle iþçilerin iþ cinayetlerinde yaþamlarýný yitirdiklerini ifade etti. Basýn açýklamasýný ise Limter-Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný Kamber Saygýlý yaptý. Tamer Þeyhun’un binlerce iþçi gibi 32 yaþýnda ardýnda bir eþ ve çocuk býrakarak yaþamýný yitirdiðini belirten Saygýlý “Tersane patronlarýna, yetkililere, taþeronlar ya da iþçi simsarý Doð Gemi-Ýþ’e sorarsanýz kimine göre mukadderat, kimine göre eðitimsizlik, kimine göre dikkatsizlik. Yani yapýlacak bir þey yok, suç ‘cahil’ ya da ‘dikkatsiz’ iþçinin” dedi. Sendika olarak Ýþçi saðlýðý ve iþ güvenliðinin teknik bir sorun olmadýðýný, eðitimin ise tek baþýna hiçbir þey ifade etmediðini anlatmaya çalýþtýklarýný, tersane patronlarýnýn ise azami kar için önlemleri maliyet artýrýcý görmeye devam ettiklerini belirten Saygýlý, yargýnýn
Luna Ýþçileri 25. Günde Yürüdü
21 Mart günü, Luna iþçileri bir eylem gerçekleþtirdi.
25 gündür eylemde olan Luna iþçileri akþam 19.00’da Sevinç Pastanesi önünde bir araya geldiler. Kortej düzeninde disiplinli bir þekilde sloganlarýný haykýran iþçilere Emeðe Ezgi marþlarý ile destek oldu. Ýþçiler tarafýndan coþkuyla karþýlanan müzik grubu alkýþlar eþliðinde þarkýlarýný söyledi. Kýbrýs Þehitleri Caddesi’nde coþkulu sloganlarýyla yürüyen iþçiler, Leman Kültür Merkezi üzerindeki rezidansta oturan patronlarýna sloganlarýný haykýrdýlar. Rezidans önünde DÝSK Genel Baþkaný ve þube yöneticisinin yaptýklarý konuþmalar ve atýlan sloganlarla eylem bitirildi. Eyleme birçok emek örgütünün yanýsýra Mücadele Birliði okurlarý da destek verdi. Mücadele Birliði- Ýzmir
SES’ten Kurumsal Ýþleyiþ Eðitimi
KESK’e baðlý Saðlýk ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasý kurumsal iþleyiþ eðitimi, Ankara Eðitim Sen Genel Merkezinde 15-16 Mart’ta gerçekleþti. Bir çok ilden 76 þube sekreteri katýldý. Kurumsal iþleyiþ eðitiminin yaný sýra SES’e dair öznel sorunlarýn tartýþýldýðý bir eðitim gerçekleþti. Sorunlar, seçimlerin temsilcilik tarafýndan deðil, üyeler ve yönetimin belirlediði biçimde olmasý, sendikalarýn dünya genelinde yaþadýðý bunalým, mücadelede emek ve demokrasi mücadelesinin harmanlanamadýðý, Rojava’daki saðlýk durumu, göçten kaynaklanan maðduriyetler, Gezi süreci gibi gündemler konuþuldu. SES Genel Baþkaný Çetin Erdolu’nun Arapça selam vermesi, ODTÜ, Gezi ve daha bir çok gündeme deðinmesinin ardýndan Eðitim sona erdi.
ise insanoðlunun yüzünü kýzartan kararlarla patronlarý akladýðýný, hatta mükafatlandýrdýðýný belirtti. Bu gidiþe dur diyecek olanlarýn ise iþçi sýnýfý olduðunu ifade eden Saygýlý, tersane iþçilerine örgütlenme ve mücadele etme çaðrýsýnda bulundu. Basýn açýklamasýna TMMOB Makine Mühendisleri Odasý Tuzla Ýlçe Temsilcisi Erkan Demirci, HDP Kadýköy Temsilcileri, Petrol-Ýþ Sendikasý MK üyesi Ýbrahim Doðangül, Mücadele Birliði, Halk Cephesi, Uid-Der, ESP’den temsilciler katýlarak destek verdi.
Çalýþmak Yormaz, Öldürür!
“Yedi kapýlý Teb þehrini kuran kim? / Kitaplar yalnýz krallarýn adýný yazar. / Yoksa kayalarý taþýyan krallar mý? B.Brecht” 2014 / Þubat ayýnda yaþamýný yitiren iþçiler Hakan Dað, Hasan Akar, Hasan Tahsin Güneysu, Ahmet Güneysu, Sibel Can Polatlý, Turan Temiz, Seyrani Köstü, Osman Durgun, Hüseyin Bayrak, Ersin Erdoðan, Recai Akol, Hayati Sönmez, Hayrettin Balýk, Fatma Ünlübaþ, Ahmet Bilir, Murat Doðancý, Gamze Filiz Arslan, Minnet Poyraz, Nizam Arslanoðlu, Erdem Cenk Döndü, Muharrem Çýnar, Mehmet Ceylan, Derya Borçin, Hacý Mustafa Köse, Emre Aksüt, Halil Akkaþ, Zeki Cuma Ahmed, Ali Saba Güneþ, Hamit Deðirmenci, Gürkan Ünal, Orhan Bulut, Temel Þahin, Mustafa Ay, Ercan Özbahçe-
MÜCADELE BİRLİĞİ
PTT Ýþçileri Örgütlenerek Kazanýyor
PTT Beylikdüzü Merkez Daðýtým Kargo taþeronunda çalýþan Nakliyat Ýþ Sendikasý üyesi iþçiler, 12 Mart 2014 tarihinde tüm çalýþanlar sabahtan itibaren, geçmiþte ödenmeyen ücretler ve keyfi sözleþme dayatmasýna karþý çalýþmadýlar, iþ býraktýlar. Ýþçiler, Uzmanlar Taþýmacýlýk adýna çalýþýrken, 01.03.2014 tarihinden itibaren ihaleyi Asgün Turizm adlý taþeron þirketi almýþtý. Asgün de 2013 döneminden kalan ücret alacaklarý bir yýldan beri ödenmemekteydi. Ve Asgün’ün ihaleyi almasý ile geçmiþte ödenmeyen ücretlerin ödenmesi ve yasalara aykýrý olarak düzenlenen sözleþmelerin geri çekilmesi için tüm iþçiler 12 Mart 2014 sabahý iþ býraktýlar ve iþe çýkmadýlar. Yapýlan bu eylem sonucu Nakliyat Ýþ’in taþeron firma ve PTT Müdürlüðü yetkilileri ile yaptýðý görüþmeler sonucu akþam saatlerinde, geçmiþ dönemde ödenmeyen ücretlerin tamamý ödendi, sözleþmeler imzalandý. Ýþçiler 13 Mart 2014 tarihinde itibaren yeniden iþbaþý yaptýlar. Ayrýca, PTT Kadýköy Daðýtým (Ýçerenköy) Kargo taþeronunda çalýþan sendikalý Motorlu Kuryeler, 13 Mart 2014 tarihinde ödenmeyen ücretler ile sözleþme dayatmasýný kabul etmeyerek iþ býraktýlar. PTT iþyeri müdürü ile taþeron yetkilileri, “ iþine gelen çalýþýr, iþine gelmeyen gider” diyerek tehditler savurdu, ancak yapýlan görüþmeler sonucu tüm talepler kabul edildi. Ödenmeyen ücretler ödendi; Motorlu Kuryelere ödenen bakým-yakýt ücretleri sözleþmede yer aldý.
ci, Volkan Karakaya, Cemal Üstündað, Mustafa Gözcü, Ýsmail Ýnderes, Ghaýyath Alezza, Abdul Hakim, Ýrfan Yenibolat, Yunus Demir, Tayfun Kýzýlkanat, Kamil Þafak, Cesim El Musd, Mustafa Javuer, Yaþar Erdiner, Ahmet Salih, Hüseyin Al, Zeki Alkanlý, Metin Arslan, Ýlhami Nergiz, Yener Oktan, Hakan Alev, Hayrettin Ýyiyazýcý, Selami Kubilay, Mehmet Koç, U.A., Bayram Altundal, Mehmet Sabih Akýn, Zülküf Temur, Salih Adýyan, Þahin Burhan Tekin, Yavuzhan Gemici, Seyithan Akbalýk, Mehmet Coþkun, Murat Meþin, Ahmed Melli ve ismini öðrenemediðimiz iki iþçi... Mersin’deki kazada ölen iþçiler Harun Kaya, Sinan Özpolat, Oðuzhan Beyazýt, Ayhan Akkoç, Kenan Erdinç, Mehmet Akþam, Cavit Yýlmaz, Mine Serten ve Onur Atlý kaza yerinde, Mustafa Doygun’un ise götürüldüðü Mersin Üniversitesi Týp Fakültesi’nde yaþamýný yitirdi. Kagir bir yapý bile çöker içten içe, lakin biz ölürüz ama çökmez bu köhne yapý. Geçenlerde gene öldük biz on arkadaþ. Mersin’in Akdeniz ilçesinde servisle iþe giderken bir ses yumaðýnýn ortasýna düþtüðümüzü duydum sanki. Bir daha da bir þey hissetmedim. Bütün sesler kesildi, bütün taksitler ödendi, oðlanýn, hanýmýn gülüþü cüzdanýmda vesikalýk olarak kaldý… Geçenlerde öldük biz on arkadaþ... Neden öldük? ... Sabahtan akþama çapa sallamaktan belim kopuyordu. Ev kira, bizim adam asgari ücretle çalýþýyor, yetiþtiremiyor. Deseniz ki ne yiyoz ne içiyoz da yetiþmiyor. Baþýmýzdaki dam kira, ayakkabým su alýyor ama çocuk hastalandýðýndan yenisini alamadýk. Tarlaya çapaya gidiyoruz mahallede Fatma nenemle. 18 yaþýndayým... Ýki yýl evvel evlendim… geçenlerde öldük biz Fatma nenemle... Nasýl öldük? ... Ben Zeki Alkanlý. Ýnþaat iþçisiyim. Adana’da TOKÝ’nin yaptýðý SGK Ýl Müdürlüðü binasýnda çalýþýyordum. Hacý Abi ile iskele-
de idik. Üçüncü katýn betonu dökülüyordu. Ayaðýmýzýn altýndaki iskelenin kaydýðýný hatýrlýyorum. Hacý abiye noldu bilmiyorum. Ben ise öldüm. Nerede öldüm ? ... Ben Salih. Arabacý Salih ya da arkadaþlarýn tabiriyle þoför Salih. Geçenlerde bir yangýnda ölmüþüm. Erzurumluyum. MNG Kargo iþçisiyim. Kimin ne haceti varsa kamyonuma yükler taþýrdým. Bizim oralarda soðuk iliklerimize iþler, býyýðýmýz buz tutar. Geçenlerde hava 20 dereceydi. Aracýn deposu dondu. Ben yorgunluktan arabada uykuya daldým. Arkadaþlar donan depoyu ýsýtýyordu. Uykumda top patladý sandým. Ölmüþüm meðerse, aracýn deposu patlamýþ. Kim öldürdü beni ? ... Her ay yüzlerce iþçi iþ kazalarýnda öldürülüyor. Failler tüccar, ölüler iþçi. Ah vah nidalarýyla atýlan gazete baþlýklarý ve bir devlet büyüðünün ailesine sabýr dileðiyle iþçiler ebedi uykuya uðurlanýrken. Ölmüþ iþçiler doðrulup soruyor ? NEDEN ÖLDÜK ? NASIL ÖLDÜK ? NEREDE ÖLDÜK ? KÝM ÖLDÜRDÜ ? Bir sýnýf, baþka bir sýnýfý her gün katlediyor. Dolarlar girsin diye kasalarýna. Güneþin, havanýn, suyun tadý bize borcu, geçim derdini, gelecek ayýn kirasýný düþündürürken, onlara Paris modasýnýn son kreasyonlarýný düþündürüyor.. Kapitalizm 2014/Þubat ayýnda 70 iþçiyi katletti. Mersin’de ölen 10 iþçinin gerçekliði ise henüz akýllarýmýzda. Ortalýk kan-sömürü-riyakarlýk kokuyor. Hayatý pahasýna iþçi sýnýfýnýn. Ýþ kazasýnda ölen patronlarýn ismi hiç manþetlere düþmezken. Yani kader yalnýz iþçiden yana çalýþýrken, insanýn aklýna þu geliyor ÇALIÞMAK YORMUYOR, ÖLDÜRÜYOR… BU KÖHNE SÖMÜRÜ DÜZENÝ SÜRSÜN DÝYE !!!
Hautpoul Genelgesi Ve Ýnþaat Bareti
Hautpoul Genelgesi, 13 Aralýk 1849 yýlýnda Fransa da yürürlüðe konmuþ bir genelgedir. Bu yasaya dayanýlarak, ilkokul öðretmenleri valiler tarafýndan keyfi olarak görevden alýnabiliyorlar ve disiplin cezalarýna çarptýrýlabiliyorlardý. Bu genelgeyle o tarihte halk ayaklanmasýna katýlmýþ öðretmenler, tabiri caizse hayvan misali sürülüyorlardý ordan oraya. Gezi ayaklanmasýnda yer alan öðretmen, akademisyen ve öðrenciler þimdi bu topraklarda ayný akýbeti yaþýyor. Dün manþetlere düþen gazete haberi þöyle, açýklama Ýzmir Eðitim-Sen 2 No’ludan geldi ; “Ýzmir’de Çiðli Milli Eðitim Müdürlüðü yetkililerinin okul müdürlerini toplayýp Berkin Elvan eylemleri nedeniyle tehdit ettiði ileri sürüldü. Yetkililer müdürlere ‘Okullarda öðrencileri eylemlere teþvik edenlerden hesap sorulacak, kafalarý kopartýlacak’ dedi” (http://www.radikal.com.tr/turkiye/okul_mudurlerine_berkin_elvan_tehdidi_kafalari_kopartilacak-1182101) Bir baþka kýyým haberi de geçtiðimiz haftalarda Marmara Üniversitesinden geldi : “Marmara Üniversitesi’nde haftalardýr öðretim görevlileri ve öðrenciler Dekan Prof.Dr. Yusuf Devran’ýn keyfi uygulamalar içinde olduðunu iddia ederek protesto eylemleri düzenliyorlardý. Marmara Ýletiþim Fakültesi Dekanlýðý, Gezi olaylarýna katýlan 8 asistana 2 yýl kýdem durdurma cezasý verdirmiþti. Son olarak dün çýkan karara göre Dr. Figen Algül ve Araþtýrma Görevlisi Can Özbaþaran okuldan atýldýlar”.!! Tabi üniversite öðrencilerine açýlan soruþturmalarýn bahsini bile açmýyoruz. Zaten üniversite gençliði yasal YÖK uygulamasýnýn her maddesinin tadýna bakýyor, mücadeleyi tadan her canlý gibi. Doðal olarak bir ayaklanmanýn hemen ertesinde ken-
9
di yaþ grubundan ve üniversitesinden olan ALÝ ÝSMAÝL’ÝN katli, üniversite gençliðine uygulanan þiddetin somutlaþmýþ hali olarak hafýzamýzda duruyor. Marx’ýn Fransa’da Sýnýf Savaþýmlarý adlý eserinde geçen genelge sanki bugünkü burjuva hukukun yaptýrým gücünün sýnýfsallýðýný bir kez daha bize hatýrlatýyor. Hukukun burjuva sýnýfýn bir “sýnýf savaþý aracý” olduðunu kavramak, bize yasallýk kazandýrýlan her hukuksal metinin altýna bakmak gerektiðini bir kez daha hatýrlatýyor. Belli bir tarihsel dönemde sadece ezilen halkýn belli bir kesimi üzerinde uygulanan burjuva hukuk terörü. Ýsyan ve ayaklanmanýn genel bir sahiplenmeye gidildiði devrim günlerinde, burjuva papyonunu çýkarýp, o bütün hukukun üstünlüðü safsatasýný tarihin vestiyerine býrakýyor. Ve tabi ki o tarihsel veciz söz, yazýlý bulunduðu satýrlardan fýrlayýp,barikata taþ taþýnýrken karþýmýza dikiliyor “TARÝH SINIF SAVAÞIMLARI TARÝHÝDÝR.” Sokaða çýkan halk kitlelerinin önüne dikilen polis gücü, Toma, biber gazý, genelgeler, tutuklamalar, Gezi davalarý... iþte bu tarihin savaþ araçlarý. Ancak tüm baský aygýtlarý aþýlýyor ve gene tüm bu savaþ hukuku, sokaðýn karþýsýndakinde yarattýðý ürpertinin verisi olarak hanemize yazýlý duruyor. “Hepimiz Berkiniz” sloganý, halkýn bilincindeki yeni bir sýçramayý anlatýyor. Burjuva dünyanýn bütün nesnel ve öznel iktidar araçlarý dinamitleniyor. Toplumsal vicdan ve mücadele yeniden inþa ediliyor, ancak tek bir farkla; sokaðýn diliyle. Þimdi tüm hukukçularýn kendisine bir adet baret ve gaz maskesi edinme zamaný, fýrtýna yaklaþýyor...
10
MÜCADELE BİRLİĞİ
13 Martçýlarla nasýl tanýþtýnýz? Onlarýn tutuklandýðý sýrada ben de Buca Cezaevindeydim. Gültepe – Tariþ Direniþinden tutukluydum. Bir gün gazetede Necatilerin, Seyitlerin gerçekleþtirdikleri bir eylemden sonra gözaltýna alýndýklarýný okuduk. Gözaltýndan sonra tutuklanarak bizim kaldýðýmýz koðuþun karþýsýna getirildiler. Orada Rýzgari davasýndan arkadaþlar da kalýyordu. Cezaevi koþullarýnda adettendir, gözaltýndan yeni gelenlerin temel ihtiyaçlarý dayanýþma içinde karþýlanýr. Ortak bahçeyi kullandýðýmýzdan dolayý, karþý koðuþun temsilcisi arkadaþlarla irtibat kurduk. Ben de bizim koðuþun temsilcisiydim. Giyecek, pijama, eþofman, çarþaf, nevresim tarzý þeyleri toplayarak, karþý tarafa aktardým.
Yaz aylarýydý, henüz darbe olmamýþtý, zaman zaman anma toplantýlarý, protestolar vb. ortak eylemlerde Seyitler ile paylaþýmlarýmýz oluyordu. 12 Eylül 1980 de askeri darbe olduðunda, daha önceden bir nedenle aldýðýmýz disiplin cezasýndan dolayý geceleri kaldýðýmýz hücrelerin de kapýlarý kilitleniyordu. Yaz aylarýnda havalar çok sýcak olduðundan koðuþ pencerelerin camlarý çýkarýlýrdý. Ancak öyle serinleyebilirdik. Þehrin gürültüsü koðuþa gelirdi. Genellikle de aramalar sabaha karþý yapýldýðý için ben erken yatar ve erken kalkardým. Bu aramalara karþý bir duyarlýlýk içerisinde olurdum. 12 Eylül sabahý yine dýþarýda tanklarýn palet seslerini duydum. Olaðan üstü bir durum vardý. Cezaevinin önündeki caddeden askeri araçlarýn geçiþi duyuluyordu. Üst ranzaya çýkýnca pencereden dýþarýda beklediklerini gördüm ve bütün koðuþa seslendim. Arama var, herkes hazýrlansýn diye. Çünkü bu tip aramalarda ayný zamanda saldýrý da olabiliyordu. Birkaç saat bekledik. Gelen giden olmadý. Ses seda yok. Karþý koðuþa seslendik. Seyitlerin koðuþu küçük bir koðuþtu 20-25 kiþilikti. Sonradan açýlan küçük bir koðuþtu. Seyitlerin koðuþunda televizyon vardý. Açýn televizyonu ne olmuþ, olaðanüstü bir durum var dedik. Onlar da Genelkurmay Baþkaný Kenan Evren konuþuyor, darbe oldu dediler. Saatlerce bekledik, aramaya ya da operasyona gelmiyorlar, kapýlarýmýz açýlmýyor, sayým yapýlmýyor, yemeklerimiz verilmiyor. Meðerse sokaða çýkma yasaðý nedeniyle gece nöbetçisi gardiyanlar gidemiyor, gündüzcüler ise cezaevine gelemiyorlarmýþ. Bu arada karþý koðuþ ile baðýrarak birbirimizle konuþuyoruz; þimdi askerler içeri girecek, hepimizi bahçeye çýkarýp kurþuna dizecekler diye kaygýlarýmýzý dile getiriyoruz. Askerler içeri girerse nasýl direneceðiz, nasýl kol-kola gireceðiz, nasýl marþlar, sloganlar atacaðýz, ölüme nasýl onurlu bir þekilde gideceðiz diye kendi aramýzda konuþuyoruz. Sürekli televizyonda neler söylendiðini, ne tür geliþmeler olduðunu karþý koðuþa soruyorduk. 12 Eylül’ü birlikte böyle karþýladýk. Kýsa bir zaman sonra Rýzgari davasýndan 1-2 arkadaþ tahliye oldu. Genelde tahliyeler olduðunda bahçeye çýkar slogan atar, marþlar söyler, þiirler okur ve and içerdik. Dolayýsýyla tahliye olan kiþiyi belli bir törenle uðurlardýk. Seyitlerin olduðu karþý koðuþ bahçeye çýkmýþtý, biz de pencerelerdeydik. O sýralarda bahçeyi birlikte kullanmamýza izin vermiyorlardý. Darbe sonrasý yapýlan ilk tahliye töreniydi bu, dolayýsýyla saldýrý beklemiþtik ama olmadý. 1-2 gün sonra koðuþ temsilcisi olduðum için savcý beni çaðýrmýþ. Gardiyanlar geldi beni aldý. Meðerse ufak ufak koðuþun önde gelenlerini daðýtmak, koðuþlarý etkisiz kýlmak gibi bir planlarý varmýþ. Beni alýp faþistlerin olduðu bölüme gönderdiler. Buca cezaevinin iki bölümü vardý eski ve yeni bölümler diye. Devrimciler yeni bölümde, faþistler ise eski bölümde kalýyordu. Bir süre sonra cuntanýn kararlarý çerçevesinde karýþtýr-barýþtýr programý uygulamaya çalýþtýlar. Bunu birden yapamadýlar, zira devrimciler sayýca çoktu ve haliyle örgütlüydü. Daha çok yeni tutuklanan kiþileri eski bölüme peyderpey veriyorlardý ki, devrimciler azýnlýkta kalsýn, denetim olsun diye. Beni gönderdikleri koðuþta faþistler yoktu. Uzun süre de olmadý. Yavaþ yavaþ tutuklanan farklý siyasetlerden arkadaþlar gelmeye baþladý. Ve biz bir süre sonra koðuþlarda güç haline geldik. Bu arada faþistleri de kendi bulunduklarý koðuþlardan alýp daðýtmýþlardý. Seyitlerin de, Necatilerin de bulunduklarý koðuþtan,
13 Mart’tan bugüne
alýnýp daðýtýldýklarýný duymuþtum. Haliyle onlarla irtibatým koptu. Sonra 80-81’i baðlayan yýlbaþý gecesi Necati Vardar’ýn da bulunduðu koðuþta bir kavga çýkýyor, faþistlerle. 2-3 aylýk dönemde diðer koðuþlar daðýtýlmýþ, farklý siyasetlerin önder konumunda olan, cezaevi idaresinin kendi akýllarýnca “ele baþý” diye tabir ettiði insanlarý özel bir bölüme toplamýþtý. Ýki katlý bir koðuþtu. Alt katta faþistler kalýyordu. Üst katta biz kalýyorduk. Ama arada tamamen bir izolasyon vardý. Maltanýn (koridor) en baþýndaydý bizim koðuþumuz. Birden maltada büyük bir gürültünün olduðunu duyduk. Bir koþuþturma sesi geldi ama çok güçlüydü. Bir baktýk silahlý askerler, maltanýn içine, arka koðuþlara doðru gidiyor. Ama bir tabur asker vardý. Ne olduðunu anlayamadýk. Operasyon var diye kat kat giyindik, belimize kuþak sarýyoruz. Zaten kýþ, hava soðuk. Hazýrlandýk, koðuþun kapýsýnda bekliyoruz. Meðerse 8. koðuþta devrimciler ile faþistlerin arasýnda kavga çýkmýþ. Jandarma da koðuþu basýyor ve devrimcileri alýyor. 20-25 kiþilik bir devrimci grup. Aralarýnda Necati de varmýþ. Birden slogan sesleri duyduk. Malta’da jandarma çift sýra halinde bir koridor oluþturmuþ aralarýndan geçen devrimcilere sýra dayaðý atýyor. Mazgaldan arkadaþlarýmýzýn kafalarýný korumaya çalýþtýðýný ve slogan atýklarýný görüyoruz. Askerler tekme, dipçik, cop, yumruk ile çok vahþice vuruyorlar, ortalýk kan revan içinde. Biz de kendi koðuþumuzun kapýsýna vurmaya baþladýk. “Ýnsanlýk Onuru Ýþkenceyi Yenecek”, “Kahrolsun Faþizm” gibi sloganlar atýyor ve iþkenceyi durdurmaya çalýþýyoruz. Arkadaþlarýmýzýn götürülmesi bittikten sonra yaklaþýk yarým saat sonra askerler bizim koðuþun kapýsýna geldi. Diðer koðuþlarda bir reaksiyon olmamýþ. En çok bizim koðuþ reaksiyon verince hemen yýðýldýlar. Bizde kapýnýn aðzýnda bekledik. Cezaevi komutaný baþlarýndaydý. Küfür ettiðimizi iddia ettiler. Biz de “küfür etmedik ama iþkence yaptýðýnýzý dile getirdik” dedik. Amaçlarý operasyon yapmaktý ama bizi hazýrlýklý ve kararlý görünce saldýramadýlar. Ben koðuþ temsilcisi olduðum için en öndeyim ve askerler ile muhatap oluyorum. Aniden beni elbiselerimden yakalayýp dýþarý çektiler. Koðuþ kapýsýný hýzla kapatýp, beni aralarýna aldýlar ve dövmeye baþladýlar. O koridoru nasýl geçtiðimi hatýrlamýyorum. Tüm gurubu topladýklarý yere götürdüler. Hepimiz kafa göz yarýlmýþ tanýnmaz haldeydik. Her tarafýmýz mosmordu. Sloganlar falan attýk. Sonra bizi alýp hücrelere götürdüler. Buca Cezaevi eski bir cezaevi. Hücrelerin olduðu yer çok berbat, farelerin cirit attýðý bir yer. Yerlere koymamýz için birkaç battaniye býraktýlar. Iþýk yok, her taraf simsiyah karanlýk. Ýçinde bir tuvalet var ve oradan fareler çýkýyor. Hücreler zemin katta olduðu için her yerinden fareler giriyor. Yan yana iki hücrede 25 kiþi kalýyoruz. Hücreler daracýk, yatmak istediðimizde hepimiz yatamýyoruz. Bazýlarýmýzýn ayakta durmasý gerekiyor. Biz o koþullarda 15 gün hücrede kaldýk. Ben Necati’yle ayný hücrede kaldým. Zor koþullar insanlarý müthiþ bir dayanýþma içerisine sokuyor. Müthiþ bir kardeþleþme ve paylaþým oluyor. Diðer arkadaþlarýn durumu benim kadar kötü deðildi. Ben hem koðuþ temsilcisiydim, hem de cezaevi genel temsilcisiydim. Bundan dolayý benim þahsýmda bütün cezaevini, tüm devrimcileri dövmüþ oldular. Birikmiþ öfkelerini adeta benden çýkardýlar. Necati’nin bana pansuman yaptýðýný, baktýðýný hatýrlarým, sýrt sýrta verip gece uyuduðumuzu bilirim. Hücrede bize çok kötü ve az miktarda yemek veriyorlar, yetmiyor ve genelde açýz. Ben yaþça onlardan biraz daha büyüktüm. Kentte doðmuþ, üniversiteyi bitirmiþ birisi olarak burjuva kültür almýþým, yeme - içme iþlerinde iyiyim. Bir gün akþam karavanasýnda helva gelmiþti. Beklenmedik bir þeydi. Sabahtan da biraz zeytin artmýþtý. Ayrýca limonumuz da vardý. yetmiyor açýz. Ben helvalarý yemeyin, normal yemeðinizi yiyin, geç saatlerde helvalarý takviye yaparýz dedim. Gece helvalarýn üzerine limon sýkýp ezdim, herkese de üçer- dörder zeytin düþecek þekilde pay ettim. Kalan ekmekleri de bölüþtük. Menümüz Necati’nin çok hoþuna gitmiþti. “Yahu sen böyle þeyleri nereden biliyorsun, ne kadar iyi bir þey yaptýn. Bu saatte çok iyi geldi” dedi. Hücrede kötü þekilde bitlendik. Ýç çamaþýrlarýmýzýn dikiþ yerlerinin üzerinde mum ateþi gezdirerek bit yavþaklarýný çatýr çatýr öldürüyorduk. 15 günün sonrasýnda ayrý ayrý koðuþlara daðýtýldýk. Ondan sonra da birbirimizi görme þansýmýz fazla olmadý. Bir kaç defa mahkemeler sýrasýnda ve ring arabalarýnda karþýlaþtýk. Askeri mahkeme idam cezasý verince de özel hücrelere alýndýlar. Yukarýda anlattýðým, bizim kaldýðýmýz o hücreleri biraz temizleyip ýþýklandýrdýktan sonra idamlýklara verdiler. Çok kötü koþullarda kalýyorlardý. Yanýlmýyorsam 2’ þerli kalýyorlardý. Onlar yeni bölümdeki hücrelerdeydi. Biz ise eski bölümde kalýyorduk bu nedenle onlarla irtibat kurma imkanýmýz olmuyordu. Bu arada baþka cezaevlerinde idam cezalarý infaz edilmeye baþlanmýþtý. Biz de tüm siyasetler bir-
likte eðer Buca’da da idamlar gerçekleþirse sessiz kalmayacaðýz diye karar aldýk. Ýdama giden arkadaþlarýmýzý güçlü þekilde uðurlamak, son yolculuklarýnda onlarý yalnýz býrakmamak istedik. Tüm koðuþlarla irtibat saðlandý. Ýdamlar Milli Güvenlik Konseyi (askeri cunta) tarafýndan onandýktan sonra TRT televizyonu haber yapýyordu, þu þu kiþilerin infazlarý gerçekleþecek diye. Ýzmir’de de idam cezasý alanlar arasýnda infazý yakýn olanlar onlardý. Onlarýn kaldýðý hücrelerin bitiþiðinde kadýn koðuþu vardý. Onlarla da irtibat kurduk. Kadýn koðuþundaki tutsaklar, eðer Seyitlerin infaz için alýndýklarýný duyarlarsa slogan atmaya baþlayacaklar ve infazý tüm cezaevine duyuracaklardý. Ancak her ihtimale karþýn yine de gece saat 24.00’te eylemi otomatikman baþlatma kararý almýþtýk. Ýnfaz akþamý gardiyanlarýn akþam sayýmýna geliþlerinden bir olaðanüstülük olduðunu fark ettik. Çünkü daha fazla asker ve gardiyan gelmiþlerdi. Yemekler çok hýzlý daðýtýldý, karavana boþlarý çok çabuk toplandý. Onlar da infaz sýrasýnda bizim eylem yapacaðýmýzý tahmin ediyorlardý. Hemen hazýrlýklarýmýzý baþlattýk. Nitekim akþam haberlerinde de infazýn onaylandýðýný öðrendik.
O yýl Mart ayý çok soðuk geçmiþti. Koðuþumuzun pencerelerini söktük. Paltolarýmýzý giydik, kuþaklarýmýzý baðladýk. Hatta olasý bir saldýrý sýrasýnda alacaðýmýz darbeleri hafifletmek için içimize birkaç tane içlik giydik. Pencerelere týrmandýk ve kadýn koðuþundan ses beklemeye baþladýk. Koðuþlarý birbirinden ayýran kalýn duvarlar olduðu için kadýnlarýn seslerini duyamadýk. Biz de saat tam 24.00’te slogan atmaya baþladýk. Bizi duyan diðer koðuþlar da baþladý atmaya. Sabaha kadar sloganlarýmýzý bir saniye durmamacasýna haykýrdýk. Faþistler dýþýnda bütün cezaevindeki tüm mahkumlar eyleme katýldý. Günler sonra sayýmda bir asker yanýma geldi. “Ben infaz anýnda oradaydým” dedi. Devrimci olduðunu tahmin ediyorum. Ben de gördüklerini bana yaz dedim. Birkaç gün sonra küçük bir kaðýda, neler gördüðünü yazýp getirdi. Ben o kaðýdý epey bir süre saklamýþtým. Bu not, onlarýn son aný aktaran askerin tanýklýðýnda tarihsel bir belge idi. Ýlerleyen dönemde aramalarda birçok þeyle birlikte o notu da kaptýrdým. Koruyamadým. Bu, o döneme dair çok üzüldüðüm, hayýflandýðým iki olaydan biridir. Diðeri ise Gültepe Tariþ olaylarýndan birlikte yargýlandýðým ve en son idam edilen kiþi olan arkadaþým Hýdýr Aslan’ýn mektubudur. 1984 yýlýnda PKK’nin Þýrnak ve Eruh baskýnýndan hemen sonra askeri cunta da misilleme amacýyla TBMM sýrada bekleyen ilk iki idamý gerçekleþtirdi. Bunlar Hýdýr Aslan ve Ýlyas Has’tý. Hýdýr iyi anlaþtýðým, özel paylaþýmlarýmýn olduðu bir yoldaþýmdý. Onunla da mektuplaþýyorduk. Ýnfazdan önce son yazdýðý mektup bana yazdýðý mektupmuþ. Ýnfazdan 1 ya da 1,5 ay sonra cezaevi idaresi o mektubu bana vermiþti. Mektubun bazý yerleri de karalanmýþ vaziyetteydi. Onu da bir süre sonra dýþarý çýkaramadan kaybettim. Kalmakta olduðum Çanakkale cezaevinden sonra Antep’e sürgün edildim. Sürgünler esnasýnda eþyalarýmýzla birlikte o mektubu da kaybettim. Dolayýsýyla Seyitlerin infazýný anlatan o notla, Hý-
26 Mart - 9 Nisan 2014 dýr’ýn mektubunu saklayamamýþ olmanýn üzüntüsünü ve hüznünü hep yaþarým. Seyitlerin o son anlarýný anlatan nottan hatýrladýklarým þöyle: Bir kere infaza giderlerken çok kararlý ve cesur durmuþlar. Ölüme gittiklerini bildikleri halde, bunu metanetle ve cesaretle karþýlamýþlar. Çok fazla sayýda asker giriyor hücrelerine. Ýçlerinden biri Seyit’e sesleniyor. Ýbrahim ya da Necati. “Seyit Seyit infaz vakti, kalk geldiler” diyor. Sýrayla alýnýyorlar hücrelerinden. Sanýrým ilk Seyit’i alýyorlar. Hemen slogan atmaya baþlýyor. Hemen aðzýný kapatýyorlar, baðýrmasýn diye. O da direniyor, tartaklayarak bahçeye götürüyorlar. Son isteklerini ve mektuplarýný yazmýþlar. Mektuplarýn ailelerine verilip-verilmediðini bilmiyorum. Bahçeye çýktýklarýnda savcý, askerler, avukatlarý ve diðer yetkililer onlarý bekliyor. Seyit sehpaya giderken, bizim seslerimizi duyuyor. Bütün cezaevi ayaða kalkmýþ, tencereler-tavalar, kapýlar vuruluyor. Sloganlar atýlýyor, marþlar söyleniyor. Herkes öfkesini koparmýþ vaziyette. Seyit: “Bizi susturmaya çalýþýyorsunuz ama bu halký nasýl susturacaksýnýz?” diye bir cümle sarf ediyor. Bunu çok net hatýrlýyorum. Sonra infaz gerçekleþiyor. Biz sabaha kadar protestolarýmýz sürdürdük. Sonradan o askerden, bizi duyduklarýný, en azýndan bizim seslerimizi duyarak son yolculuklarýna gittiklerini öðrenince sevindik. Görevimizi yaptýk, onlarý yalnýz býrakmadýk, dayanýþma içinde olduk. Bu da bir nebze olsun içimizi rahatlattý, üzüntümüzü azalttý. Ýnfaz gecesi sabaha karþý öfkemiz daha da artmýþtý. Sabah saldýrý bekledik. 3 günlük açlýk grevine baþladýk. Karavana almadýk. Uzun süre sayýma gelmediler. Öðle saatlerinde geldiler sayýma. Çok tedirgindiler. Çok azý piþkince davranýþ içindeydi gardiyanlarýn. Kafalarý öne eðik vaziyetteydiler. Saygý göstermek zorunda hissetmiþlerdi kendilerini. Alel acele sayýp kaçtýlar. Sonradan askerden öðrendiðime göre aslýnda bizden daha büyük bir protesto beklemiþler. Cezaevini yakabileceðimizi filan düþünmüþler. Onun için Seyitlerin sesini susturmaya çalýþmýþlar. Cezaevinin dýþýnda da çok büyük önlemler almýþlar. Askerler silahlarýný doldurmuþ vaziyette beklemiþler sabaha kadar. Askerde büyük bir telaþ ve tedirginlik hali varmýþ, bilmiyorum belki de içeri girip hepimizi taramayý bile düþünmüþ olabilirler. Seyitlerin sözünü 30 sene geçmiþ olmasýna raðmen hiçbir zaman unutmadýk! Sonra avukatlarla da görüþtüm. Onlarda kendilerini çok kötü hissetmiþler. Çok zorlanmýþlar.
Bugünden o günlere bakarak ne düþünüyorsunuz? Boþuna ölmediler diyebiliyor musunuz? 12 Eylül döneminde 55 civarýnda insan idam edildi. Bunlarýn çoðu yoldaþýmdý. 12 Eylül olaðan üstü bir rejimdi. Silindir gibi geçti halkýn üzerinden. Çok vahþi bir rejimdi. 171 kiþi 12 Eylül ve sonrasýnda iþkencede yaþamýný yitirdi. 30 binden fazla insan uzun süre cezaevinde kaldý. 30-40 bin kiþi yurt dýþýna çýkmak zorunda kaldý. 630 bin kiþi gözaltýna alýndý. O zaman gözaltý süresi 90 gündü. Þimdi 24 saat. O zaman insanlar neden gözaltýna alýndýðýný bilmezlerdi. Kimseyle görüþmesine izin verilmezdi. Avukatlar giremiyor, doktora götürmüyorlar. Böylesine aðýr bir dönemdi. Bunlarla da beraber sürdürülen direniþ, bunun daha fazla boyutlara ulaþmasýný engelledi. Þu an sol hareketin haline bir bütünlük içinde baktýðýmda, Türkiye’nin demokratikleþmesi, insan haklarýna saygýlý, daha özgür, sömürüsüz, baskýsýz bir ülke olmasý için üzerimize düþen görevi yeterince yapamadýðýmýzý düþünüyorum. 12 Eylül anayasasý hala duruyor. Hala pek çok olumsuzlukla, anti demokratik uygulamayla mücadele ediyoruz. Ancak bir maðduriyet edebiyatýný da doðru bulmuyorum. Dünyanýn pek çok ülkesinde halklar darbeciler ile hesaplaþtýlar. Arjantin de örneðin, darbe lideri general Videla cezaevinde yaþamýný yitirdi. Ama biz hala beceremedik. 12 Eylül darbecileri hakkýnda dava açýlmasý AKP’nin bir þovuydu. Elbette devrimciler bu davaya müdahil olmakla doðru yaptýlar. Davaya katýldýlar. Ancak bütün bunlara raðmen dava iyi bir noktaya getirilemedi. Sol, devrimci, özgürlükçü muhalefet olarak çok daha iyi adýmlar atmýþ olabilirdik. Buradan baktýðýmda, onlar boþuna idam edildi demiyorum. Onlarýn anýsýna sahip çýkmak, görevlerimizi daha iyi yapmaktýr. Her kuþaktan, her yaþtan, her siyasetten, her görüþten bütün devrimciler eleþtirimin muhatabýdýr. Bu sorumluluk hepimizin. Bu kötü gidiþatý durdurmak, Türkiye’yi özgürleþtirmek ve demokratikleþtirmek, 12 Eylül darbe anayasasýný deðiþtirmek, Kürt sorunu barýþçýl yönden çözmek, halklarýn kardeþliðini ve eþitliðini tesis etmek, iþçi sýnýfýnýn mücadelesini yükseltmek vb bir sürü görevimiz var.
Tüm bunlarý saðlamak için iktidarýn el deðiþtirmesi gerekmez mi? Elbette ama þimdi bu yönde bir siyasal bir tartýþmaya girmek istemiyorum, burada bitirmek istiyorum. Teþekkür ediyoruz.
Ekin Sanat
12 - 26 Mart 2014
MÜCADELE BİRLİĞİ
11
Topraða Verilen Dönemden Yeni Dönemin ‘Karþýlaþmalar’ýna
Bir þeylerin bittiði yerde yeni þeylerin baþladýðýna hepimiz tanýk olmuþuzdur. Belki de her þeyin baþladýðý yer, acý bir bitiþtir… Boðaziçi Gösteri Sanatlarý Topluluðu’nun yazýp, sahneye taþýdýklarý “Karþýlaþmalar” adlý oyun Þiþli Kent Kültür Merkezi’nde seyircileriyle buluþtu. Doktor Mehmet, Cumhuriyet zengini, büyük iþ adamý olan Rauf Yýldýrým’ýn oðlu. Ünlü iþ adamýnýn ölümünden sonra þirketlerin bazý hisseleri babasýnýn da vasiyetiyle Mehmet’e kalýr. Cenaze töreninde Rauf Bey’in tabutu getirilirken Onuncu Yýl Marþý’nýn çalmasý, onun gerçekten Cumhuriyet zengini oluþunun bir ironisidir.
Mehmet, artýk kendisinin olan Atýlým Ýnþaat’ýn baþýna geçmekte kararsýzdýr. Babasýnýn en yakýn arkadaþý ve ayný zamanda ortaðýna; bir köye yerleþip organik beslenmek istediðini ve bu hisseler arasýnda kaybolmak istemediðini anlatýr. Oysa adam eskiden de olduðu gibi þirketin geleceðini düþünüp Mehmet’i bu kararýndan vazgeçirmeye çalýþýr. Cenazeden sonra Doktor Mehmet ve babasýnýn ortaðý birlikte devam ederler. Ve Mehmet yýllardýr ü-
vey babasý bildiði Rauf Bey’in öz babasý olduðu mektubunu alýr. Her þeyi sorgulamaya baþlar. Kendisi dýþýnda iki kardeþi daha olduðunu öðrenir. Sümeyra ve Salih… Biz de bunlarý öðrenirken, sahnede sinevizyon ile iki diðer kardeþin hayatý belirir. Birbirinin tam tersidir hayatlarý… Salih, solcu olduðu için paradan uzakta kalmýþtýr. Sümeyra ise Ümraniye’de yaþayýp, bugün de gördüðümüz cemaat ile servetine servet katmýþtýr. Küçük bir bakkalken, marketler zincirine sahip olmuþtur. Kardeþlerin arasýnda ki fark bu kadar keskin veriliyorken, Salih’in ‘yorgun demokrat’ olarak hayatýna devam etmesi, Sümeyra’nýn ise hala daha çok para ka-
zanmak istemesi sanki eþitliði bozmuþtur. Salih çalýþtýðý inþaatta yine eski Salih’miþ gibi dursa da aslýnda sadece gençliðindeki eylemleri anlatan, onunla övünen, bugün ise tek kaygýsý eve para götürüp hasta eþini tedavi ettiren bir insan haline gelmiþtir. Biz bunlarý zaten dizilerde ve sinemalarda görüyoruz. Liberallerin ve kapitalistlerin “solculara”bakýþý ve halka yansýtýþý hep böyle olmuþtur. Ya eski solcu þimdi çok zengindir, ya da “o iþleri” býrakmýþtýr. Oysa daha yeni yaþadýðýmýz bir ayaklanmada gencinden yaþlýsýna insanlar yok muydu? Hala ilk günkü inancýyla, mücadelesinden vazgeçmeyen insanlar var. Nedendir bu yýlgýnlýk? Sümeyra, kýzlarýndan birini tam da istediði gibi zengin bir iþadamý ile evlendirmiþtir. Diðer kýzý ise onlardan farklýdýr. Devrimci Müslüman bir tutum içerisindedir. Ve bu yüzden Salih ile yakýnlaþýr. Doktor Mehmet iki kardeþini de bulur ve bir buluþma gerçekleþtirir. Kardeþler annelerinin bir, babalarýnýn ayrý olduðunu bilip görüþmek isterler. Fakat Sümeyra Ýslami deðerlerle yetiþen bir kadýn olduðu için, Mehmet’e piç gözüyle bakýp, görüþmek istemez. Sonrasýnda Doktor Mehmet’in baþýnda olduðu Atýlým Ýnþaat’ýn, küçük kýzýný satmak istediði diðer bir þirketle anlaþma içerisinde olduðunu duyar. Burada týpký bir burjuva gibi geri adým atýp Doktor Mehmet ile el sýkýþýr. Üç kardeþin ‘’Karþýlaþmalar’’ý üzerinden yazýlan bu oyun biraz da popüler kültürün o geniþ kucaðýna düþmüþ gibi. Nasýl yakarýyorsak dizilerin, sinemalarýn hep ayný hikayelerle dönmesinden, bu yakarýþýn içine aman diyeyim tiyatro da girmesin. Zengin-fakir ikili iliþkiler, Kürt-Laz olup sevip de kavuþamayanlar, bitmek bilmeyen Osmanlý severler, sözüm ona eski solculardan yeni solculara öðütler vs… Bunlar tam da
düzenin yaratmak istediði insana giden yollar. Örneðin oyunda hasta karýsý olan, Salih destek para almamadaki kararlýlýðýný burjuva kardeþi Sümeyra için gösteriyorken, ondan hiçbir yardým kabul etmiyorken, neden Doktor Mehmet’in yardýmýný kabul ediyor? Ýki kardeþ kalýn bir çizgiyle birbirinden ayrýlýyorsa, biri ayný þekilde ilerliyorsa diðeri de eskiden olduðu yerde olmalýydý. Oyunda ara ara yer alan danslar, podyumda ki duruþlar muhteþemdi. Tam da gerçekte olduðu gibi… Bir yandan imamýn kaykayýna bakýp gülüyorsun, bir yandan düþünüyorsun tüm bu duruþlarý. Oyuncular oynadýklarý karakterlerin içinde kaybolmuþtu adeta. Güzel ve devamlýlýðý olan oyunculuklarý ile sýkýlmadan izleyebildim diyebilirim. Emekleri için her birine ayrý ayrý teþekkür ederim. Oyun sahnelenmeye devam etmektedir. Oyuncular: Aysel Yýldýrým, Banu Açýkdeniz, Barýþ Sezgin, Baþak Doðan, Burak Akyunak, Cüneyt Yalaz, Duygu Dalyanoðlu, Fýrat Kuyurtar, Gökhan Gökçen, Gülcan Küçük, Hekim Kýlýç, Ýlker Yasin Keskin, Nihal Albayrak, Ömer Ongun, Özgür Çiçek, Özgür Eren, Piri Kaymakçýoðlu, Zeynep Okan
Mart Ýsyandýr Ayaklanmadýr Devrimdir!
Antakya’da EKA’nýn “Mart Ýsyandýr Ayaklanmadýr Devrimdir” þiarýyla internet üzerinden yaptýðý çaðrý üzerine Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde bir araya gelen emekçiler 8 Mart ve 13 Mart anmasýný gerçekleþtirdi. 15 Mart Cumartesi günü 13.00 sularýnda, gençlerin de yoðun katýlýmýyla baþlayan anma saat 16.00’ya kadar sürdü. Program, her iki tarihi de ele alan a-
çýlýþ konuþmasýyla baþladý. Sinevizyon gösterimiyle devam etti. Hemen ardýndan EKA’lý bir kadýn 8 Mart’ýn tarihiyle ilgili kýsa bir konuþma yaptý. Bir diðer emekçi ise hazýrladýðý “Gezi’de Kadýn” konulu yazýsýný bizimle paylaþtý. Etkinliðin 8 Mart ile ilgili olan kýsmýný üstlenen Emekçi Kadýnlar 13 Mart’ý ve Ýbrahim Ethem Coþkun, Necati Vardar ve Seyit Konuk adlý üç komünist iþçiyi anlatma i-
Bursa Cezaevinden Mektuplar Yaþamaya Dair Haydarpaþa Garýnda 1941 baharýnda Saat on beþ … Devinim Tiyatro Atölyesi olarak geçen yýl Nazým’ýn 50. yýlýnda, onu þiirleriyle anmak istemiþ ve Memleketimden Ýnsan Manzaralarý’ný çalýþmaya baþlamýþtýk. Her ne kadar oyunu Gezi Ayaklanmasý dolayýsýyla tam haliyle sergileyemesek de Nazým’ýn hayal dünyasýndaki zenginliðini çalýþmalar esnasýnda daha yakýndan tanýma fýrsatý bulmuþtuk: Perdeleri indirip bir kitap okuduðu için içerilere gönderilenler, merdivenlerden inen –kundurasýz ve gömleksiz- açlýðýndan baþka bir þey hatýrlamayan çocuk Kemal, Adviye Haným, Galip Usta ve daha niceleri… Biz Mayýs-Haziran sürecinde oyuna hazýrlanýrken Genco Erkal’ýn da bir oyun hazýrlýðýnda olduðunu öðrenmiþtik. Daha o zamandan merak etmiþtik çýkacak ürünü. Önce insaný seveceksin… Çiçeði, böceði, yaðmuru, bulutu, ama en önce insaný… Nazým Hikmet kadar yaþamý derinden tasvir eden baþka bir þair daha yoktur sanýrým. Yaþama dair, yaþamaya dair her þeyi dört duvar arasýnda geçen yýllara raðmen hissedebilmek zor þey-
þini erkek yoldaþlara býraktý. 13 Mart’ta idam edilen üç iþçinin kýsaca hayatlarý ve mücadeleye katýlýþlarý anlatýldý ve son mektuplarý okundu. EKA’nýn hazýrladýðý bir þiir biraz da tiyatral bir biçimde izleyiciye sunuldu. Her programda olduðu gibi bu program da müzik dinletisiyle devam etti. Antakya Ayýþýðý Sanat Merkezi
dir… Ama usta, iliklerine kadar hissetmiþ ve hissettirmiþ. Öylesine derin bir ustayý anlatmak yalnýz onun kendi þiirleriyle mümkün olsa gerek. Onun insan sevgisini, sevdasýný, hasretini en güzel þiirleri anlatýr çünkü. Dostlar Tiyatrosu, Genco Erkal’ýn uyarlamasýyla Nazým Hikmet’i þiirleriyle taþýmýþtý sahneye. Hem de müzikli gösteri olarak. Oyunda, Nazým’ýn þiirlerinin sahnede can bulduðunu söylemek hiç de abartý sayýlmazdý aslýnda. Çünkü her bir þiir yaþamaya dair, bize dair çok þey anlatýyordu. Þiirlerinin en güzelini Bursa Cezaevi’nden yazmýþtý usta. Oyun, Nazým Hikmet’in cezaevinden yansýyan umutlarýný, kaygýlarýný, aþkýný, hasretini, düþlerini anlatýyordu. Sevdiðine yazdýðý þiir tadýndaki mektuplarýný ve Piraye’nin mektuplarý okurkenki ruh halini… Genco Erkal, Nazým Hikmet’i, þiir tadýnda sunarken, sahneyi paylaþtýðý Tülay Günal ise bestelenmiþ þiirlerini okudu. Her ikisi de þiirleri, seyircilere öylesine hissettirdi ki Nazým’ýn dünyasýna dalýp gittik bir buçuk saat bounca. Nazým Hikmet’i özleyenler Yaþamaya Dair’de büyük bir hasret gidereceklerdir. Oyun 9 aydýr birçok yerde gösterime çýktý ve hala da sahnelenmeye devam ediyor. Ýzlemediyseniz, programlarýnýz arasýna eklemeyi unutmayýn.
Ýzmir Güzeltepe Mahallesi’nde Güzeltepe Ayışığı Sanat Merkezi - Ali Ýsmail Korkmaz Kitaplýðý Açılıyor - EMEĞE EZGİ -AYIŞIĞI MÜZİK ATÖLYESİ -TİYATRO GÖSTERİMİ -ŞİİR DİNLETİSİ -SİNEVİZYON GÖSTERİMİ -ALİ İSMAİL KORKMAZ KİTAPLIĞI AÇILIŞI Tarih : 6 Nisan Pazar - 15.00 Yer : Şirintepe Mahallesi 8156 Sokak No.37 Güzeltepe-Çiğli / İzmir
Sýra Arkadaþýmýz Ali Ýçin... Ali: Düþlerinde Özgür Dünya
Ekranda dolaþan harfler... Annenin sesi... Ali Ýsmail’in avucunu umuda ve sevgiyi açtýðý heykeli... Ve o karanlýk sokak... Nasýl kýyabildiniz yavruma... Benim adým Ali... Eskiþehir’de karakola gittim. Kalbim durdu. Adým silinmiþti. 19 yaþýndayým.Kolektif Sinema’nýn Ali Ýsmail Korkmaz için hazýrladýðý belgesel filmin galasý 4. Uluslararasý Gençlik Filmleri Festivali kapsamýnda Beþiktaþ Kültür Merkezi’nde yapýldý. Ücretsiz, sporsorsuz ve reklamsýz yola çýkan gençler, bu yýlýn festival temasýný “direniþ” olarak belirlediklerini söyledi. Yoðun bir katýlýmýn olduðu gösterim, sloganlar ve konuþmalarla baþladý. Birçok davetlinin de konuþma yaptýðý gösterimde, Berkin Elvan da unutulmadý. Sahnenin bir köþesinde salonu dolduran insanlarý selamladý. Kolektif Sinema ekibi yaptýklarý belge-
seli Berkin Elvan’a adadýlar. Emel Annenin selamlarýný getiren Dönmez Korkmaz, Ali Ýsmail’in bizlere býraktýðý sözün arkasýnda olduklarýný, “düþlerimizdeki özgür dünyayý kurana kadar mücadeleye devam” edeceklerini söyledi. Konuþmacýlara hediyeleri ayakkabý kutusu içinde verildi. Hýrsýzlara gönderme yaparak, “bizim tek servetimiz Haziran günlerinden miras aldýðýmýz gaz maskelerimizdir” dediler. Belgesel çalýþmasý Eskiþehir Haziran günlerinden baþlayarak yaþanan geliþmeleri bizlere aktardý. Ali Ýsmail’in arkadaþlarý, avukatlar ve ailesi ile yapýlan röportajlardan oluþan belgesel, gazeteci Ýsmail Saymaz’ýn dava ile ilgili deðerlendirmeleri ile devam etti. Özellikle ailesi ile yapýlan röportajlar ve Emel annenin sözleri duygularýn gözyaþý ile buluþmasýný beraberinde getirdi. Gezi’nin yaratýcýlýðý, Gezi’nin sanatçýlarý üretmeye devam ediyor.
MÜCADELE BİRLİĞİ
Yeni Evrede Mücadele Birliği Dergisi Sayı: 255 / 26 Mart - 9 Nisan 2014 Yaygın Süreli Dağıtım /Sahibi: Yeni Dönem Yayıncılık Basın Dağıtım Eğitim Hizmetleri Tanıtım Org.Tic.Ltd. Şti. Adına: Sami TUNCA / Adres: Sofular Mah. / Sofular Cad. No: 8/3 Fatih - İSTANBUL / Tel-Fax: 0 (212) 533 32 57 / Sor. Yazı İşl.Müdürü: Sami TUNCA / Baskı Yeri: Yön Basım Yayın, Davutpaşa Cad. Güven Sanayi Sitesi B Blok 1.kat N:366 Topkapı - Zeytinburnu - İSTANBUL www.mucadelebirligi.com /mucadelebirligi@hotmail.com / info@mucadelebirligi.com / mucadelebirligi@gmail.com www.facebook.com/mbirligi / www.twitter.com/mbirligi
Ýstanbul Kazlýçeþme’de Newroz Coþkusu
Bu yýlki Newroz kutlamalarý, Halklarýn Demokratik Partisi’nin “Öz Yönetimle Özgür Kimliðe. Kentimizi De Kendimizi De Biz Yöneteceðiz” sloganýyla Kazlýçeþme Meydanýnda gerçekleþtirildi. Kürt halký onlarca araçla Ýstanbul’un dört bir köþesinden Newroz alanýna akýn etti. Miting alanýna halk, 4 ayrý noktada kurulan arama noktalarýndan geçerek girdi. Mitinge, Rojava heyeti, HDP Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi Eþbaþkan Adaylarý Pýnar Aydýnlar ve Sýrrý Süreyya Önder, HDP-HDK Yürütme Kurulu üyeleri, BDP Eþbaþkaný Selahattin Demirtaþ, DÝSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoðlu, DÝSK Yönetim Kurulu üyeleri katýldý. Mücadele Birliði Platformu da “Kürt Halký Devrimle Özgürleþecek” yazýlý Kürtçe Türkçe pankartla Newroz alanýnda yerini aldý. Newroz programý ilk devrim mücadelesinde ölenler için saygý duruþu ile baþladý. HDP Ýstanbul Ýl Eþbaþkaný Þamil Altan ile baþlayan miting konuþmalarýnda Abdullah Öcalan’ýn mesajý Kürtçe ve Türkçe okundu, ardýndan balonlar uçuruldu. HDP Ýstanbul Belediyesi Eþ Baþkan Adayý Pýnar Aydýnlar sahneyi alarak, Mazlum Doðan, Ýbrahim Kaypakkaya, Mahir Çayan, Deniz Gezmiþ, Zekiye Alkan, Zeynep Kýnacý, Meral Yakar, Sabahat Karataþ, Kutsiye Bozoklar’ý anarak konuþmasýna baþladý, “Ýki tarih var. Bir yanda ayakkabý kutularýný dolduran-
larýn tarihi, diðer yanda iþçilerin emekçilerin, sömürü düzenine karþý, barikat baþlarýnda ‘Kazanacaðýz’ diyerek yiðitçe dövüþenlerin tarihi” dedi. HDP Ýstanbul Milletvekili ve Büyükþehir Belediyesi Eþbaþkan Adayý Sýrrý Süreya Önder; “Baþbakan 2 km ötede denizi doldurmuþ. Bir yerde hafriyat varsa baþka bir yerde de kasalarý dolduruyorlardýr. Biz cezaevlerini doldurduk kasalarýmýzý deðil. Biz evlatlarýmýzýn yanýnda durduk zalimlerin yanýnda deðil” dedi.
Amed’de Newroz
ÝZMÝR’DE NEWROZ COÞKUSU
Halklarýn Demokratik Partisi (HDP)’nin organizasyonunda Newroz kutlamasý 22 Mart günü yapýldý. Newroz için bir araya gelenler önce Þirinyer Tansaþ önünde saat:10,30’da toplanmaya baþlandýlar. Ardýndan kortej oluþturup Hipodrum meydanýna doðru yürüyüþe geçtiler. En önde HDP’lilerin olduðu yürüyüþ kortejine çeþitli sendikalar, siyasi partiler ve devrimci kurumlar da katýldýlar. Yürüyüþ güzergahý boyunca ve alana girerken yoðun polisiye önlemleri dikkat çekti. Çok sayýda polis ve Toma’lar ve akrep araçlarýyla devlet kendi güvenlik önlemlerini aldý. Alaný dolduran binlerce insan Newroz kutlamasý için oldukça coþkuluydu. Sahnede Öcalan’ýn posteri, Paris’te katledilen üç devrimci kadýnýn resimleri ve Mazlum Doðan ile birlikte Deniz Gezmiþ, Ýbrahim Kaypakkaya ve Mahir Çayan’ýn resimleri vardý. Newroz kutlamasýna Kürt halký Gerilla Marþý ile birlikte baþladý. Ardýndan HDP Ýl baþkaný, ESP genel baþkaný, Büyükþehir Belediye Eþ Baþkaný Pýnar Türk ve Milletvekillerinden Sebahat Tuncel ile Selahattin Demirtaþ konuþmalar yaptýlar. Konuþmalarýn ardýndan çeþitli müzik gruplarýnýn coþkulu dinletileriyle Newroz son buldu.
Boðaziçi Üniversitesi’nde yurtsever öðrenciler, Newroz’u 19 Mart günü çeþitli etkinliklerle kutladý. Gençlik Newrozu/Ciwan Newroz diyerek adlandýrdýklarý 2014 Newroz’una öðrenciler öðle saatlerinden itibaren panel ve söyleþilerle Güney Kampüsü’nde baþladýlar. Saat 19.00’a geldiðinde meþaleli bir
A
Newroz alanýna gelirken Nato köprüsü civarýnda sivil bir aracýn dört kiþiye vurmasý ile sonuçlanan bir saldýrý gerçekleþti. Yaralanan üç kiþi hastaneye kaldýrýlýrken, saðlýk durumlarýnýn iyi olduðu bildirildi. Yine alana yakýn bir binanýn üst katýndan görüntü alan polislere Kürt gençlerinin taþlý saldýrýsý gerçekleþti. Binadan kaçarak kurtulmaya çalýþan polislere tepkiler dinmek bilmedi. Uzun uðraþlar sonucunda polislerin olduðu bölgeye doðru hareketlenen gençleri yatýþtýrmak ve alana dönmeleri konusunda ikna edildi.
Boðaziçi’nde Newroz
Mücadele Birliði- İZMÝR
yürüyüþle kampüsten çýkan öðrenciler Kuzey Kampüsüne ve stadyuma geldiler ve etkinliðe burada konserle devam ettiler. Yüzlerce öðrenci, Newroz ateþinin etrafýnda halaylar çekti. Pýnar Aydýnlar ve Emeðe Ezgi’nin de katýldýðý konserler boyunca gençler alkýþlarla, zafer iþaretleri ve halaylarla Newroz’u kutladýlar.
Newroz Ateþi Ankara’da Yandý
med’den sonra bugün Ankara’da da Newroz ateþi yakýldý. Sabah saatlerinden itibaren Toros sokakta toplanmaya baþlayan Kürt halký “Biji Serok Apo” sloganlarýyla mitingin yapýlacaðý Kolej Meydanýna doðru yürüyüþe geçti. “Deniz Ýsyan Devrim” pankartýyla Mücadele Birliði de kortejini oluþturdu. “Kürt Halký Devrimle Özgürleþecek”, “Kürdistan Goristan Jibo Faþistan”, “Devrime Eriþim Engellenemez” sloganlarýyla alana girildi. Her sene olduðu gibi arama noktalarýnda üzerlerini aratmayan Kürt halký büyük bir coþkuyla alanda Newroz ateþini yaktý. Tüm ölümsüzleþenler adýna saygý duruþu yapýldýktan sonra miting programýna baþlandý. Ankara HDP Büyükþehir Belediye Baþkan Adayý Salman Kaya ve Büyükþehir Belediyesi Ortak Sol Adayý Kaya Güvenç’in kürsüden mesajlarý okunduktan
Sýrrý Süreyya’dan sonra kürsüye Rojava’dan gelen ve aralarýnda kanton bakanlarýnýn da olduðu heyet geldi. Cizire Kantonu Baþbakaný Ekrem DHaso Kürtçe konuþmasýnda, Rojava devriminin tüm Ortadoðu halklarýnýn devrimi olduðunu söyledi ve dayanýþma çaðrýsý yaptý. BDP Eþ Genel Baþkaný Selahattin Demirtaþ söz aldý ve Sýrrý Süreyya Önder’in Gezi direniþindeki rolüne dikkat çekti, “Sizler bugüne kadar tekçilik, ýrkçýlýk, cinsiyetçilik dýþýnda, kapitalist rejim, emek sömürüsü dýþýnda, doðayý katleden zihniyetler dýþýnda bir parti yarattýnýz. Gerçek bir halk partisi yarattýnýz” dedi. Gezi’den Lice’ye ve Berkin Elvan’dan Uður Kaymaz’a Ceylan Önkol’a kadar acýlarýn ortak olduðunu kaydeden Demirtaþ, “Acýlarýmýz bir ise mutluluklarýmýz da bir olacak” dedi. Newroz Kutlamalarý Erol Berxwedan, Ýlkay Akkaya ve Grup Vardiya’nýn konseriyle sona erdi. Kutlamalarýn daðýlmasýna yakýn 200 kiþilik genç bir kitle sahilde 3 TOMA ve çevik kuvvet ekibinin yolu kapatmýþ olmasýna tepki gösterdi, polise taþ atmaya baþladý. Saat 17.45’e geldiðinde polis, TOMA’dan ilaçlý tazyikli su ile saldýrmaya baþladý, gençler karþýlýk vermeye devam etti. Saatler 18.00’i geçerken Newroz etkinliði sona erdi. Çevik kuvvet ekibinin alana girmesi ve polis amirlerinin daðýlan kitleye “çabuk burayý boþaltýn” diye baðýrmasý dikkat çekti. Bu yýlki Newroz böyle sona erdi.
sonra BDP Grup Baþkan Vekili Hasip Kaplan konuþmasýný yaptý. Konuþmalardan sonra Grup Mesel sahne aldý. Miting halaylarla coþkulu bir þekilde sürdü.
Günlerdir beklenen Amed Newroz hazýrlýklarýnýn son gecesinde alanda yüzlerce genç sabahýn ilk ýþýklarýna kadar davul eþliðinde halaylar çekti, özlemlerini sloganlaþtýrdý Gece boyu aralýklarla yaðan yaðmur ve rüzgarlý hava coþkuyu engelleyemedi. Güneþin doðumuyla birlikte gruplar halinde alana sloganlarla giriþler baþladý. Biz de “Roja Azadiye Pîroz Be” yazýlý pankartýmýzý alana giriþ yollarýndan birine astýk. Yol boyu sarý kýrmýzý yeþil renklerle boyalý sokaklardan geçerek BDP Gençlik Meclisi’nin alana yapacaðý yürüyüþe katýlmak için toplanma yerine doðru geçiyoruz. Newroz alanýna yürünen uzun yol boyunca çocuklar, yaþlýlar, kadýnlar, gençler… Kimileri gruplar halinde adýmlayarak, kimileri kendi araçlarýna ya da yolda kendilerini alan araçlara binerek oluþan bu insan selinde alana doðru akýyordu. Belediye otobüsleri de ücretsiz olarak halký alana taþýyordu. Bu yürüyüþe ayrýca kapalý kepenkler eþlik ediyordu. Okullarýn çoðunda sýnýflar bomboþ kalmýþtý. Öðrenciler bugün Newroz alanýnda, özgürlüklerini simgeleyen bu bayram yerinde olmayý tercih etmiþlerdi. Bu yýl “Serokatiya Azad, Kurdistana Azad” þiarýyla düzenlenen Newroz alanýna vardýðýmýzda yüzbinlerce Kürdistanlýnýn çoktan alaný doldurduðunu gördük. Kýsa bir süre sonra bu sayý milyonu aþtý, gelenler alana sýðmadý. Alandaki kitlenin içinde dolaþtýðýmýzda hemen hemen herkesin yüzünde gururluca duran zafer havasý ilk dikkatimizi çeken þeydi. Zýlgýtlar, sloganlar, halaylar alanda hiç eksilmedi gün boyunca. Programýn baþlamasýyla birlikte Hazýrlýk Komitesi adýna Zübeyir Aydar bir konuþma yaptý. Sonrasýnda yapýlan müzik dinletilerinin ardýndan; Mardin Büyükþehir Belediyesi Eþbaþkan adayý Ahmet Türk ve yeni dönemde Urfa Büyükþehir Belediyesi Eþbaþkan adayý olan Amed eski belediye baþkaný Osman Baydemir birer konuþma yaptýlar. Günün sürprizlerinden biri KCK Yürütme Konseyi Eþbaþkaný Cemil Bayýk’ýn görüntülü mesajýnýn verilmesiydi. Bu mesaj alandakiler tarafýndan alkýþlarla, ýslýklarla karþýlandý. Ayrýca Amed Büyükþehir Belediye Eþbaþkan adaylarý Gülten Kýþanak ve Fýrat Anlý da birer kýsa konuþma yaptýlar. Günün en çok merak edilen ve konuþulan konusu ise Abdullah Öcalan’dan gelecek mektuptu. Öcalan’ýn mektubu BDP Milletvekili Pervin Buldan ve HDP Milletvekili Sýrrý Süreyya Önder tara-
fýndan okundu. Mektuba baþlanmadan önce kitleye birkaç kez önemi vurgulandý ve suskunlukla dinlenilmesi için ricada bulunuldu. Mektup okunmaya baþlanmadan önce Çerxa Þoreþê marþý okundu. Bu marþla kitlenin tüm dikkati sahneye çekilmiþ oldu. Mektubu Pervin Buldan Kürtçe, Sýrrý Süreyya Önder ise Türkçe olarak okudu. Kürt halk önderi Abdullah Öcalan, barýþ sürecinin son durumuna, bu süreci engellemeye yönelik yapýlan komplolara ve bu konudaki kararlýlýða deðindiði mektubunda, “Þu ana kadar yürütülen bir diyalog süreciydi ve önemliydi. Bu süreçte iki taraf da birbirlerinin iyi niyetini, gerçekçiliðini, yeterliliðini test etmiþtir. Gelinen noktada müzakere sistematiði için yasal bir çerçeve kaçýnýlmaz olmuþtur.” dedi. Mektup; “Bütün inançlarýn, halklarýn, kültürlerin ve emeðin kendisini özgür hissedeceði bir özgür ve tam demokratik ülkeye olan inancýmla ve en devrimci duygularýmla hepinizi selamlýyorum. Kendini çaðýna ve insanlýða karþý sorumlu sayan herkesi büyük barýþýmýzýn yapý taþý olmaya çaðýrýyorum.” sözleriyle sona erdi. Okunan mektup dakikalarca slogan ve alkýþla cevaplandý. Mektubun okunmasýndan sonra alandaki Newroz ateþi tutuþturuldu. Ateþin çevresinde bulunanlardan bazýlarýnýn üstlerindeki ceketleri çýkartýp ateþe atmaya baþlamasý sevinç çýðlýklarýyla karþýlandý. Ateþin yakýlmasýndan sonra; Bolivya, G.Afrika gibi dünyanýn çeþitli ülkelerinden davetli olarak gelen temsilciler birer konuþma yaptýlar. En son sahneye sanatçýlar çýkmaya baþladý. Sahnede kitleyle birlikte söylenen ezgilerle Newroz baþladýðý gibi coþku ve gün boyu güneþin, kalabalýðýn yarattýðý güzel bir yorgunlukla sona erdi. Mücadele Birliði/Amed