Onlarýn Anýsýna
Merhaba Genç Yoldaþlar Genç yoldaþýn elinizdeki Þubat sayýsý Türkiye devrim tarihinde önemli bir yer edinen üç genç sosyalist iþçiye adanmýþtýr. 1982’de 13 Mart günü Ýzmir Buca ceza evinde idam edilen üç devrimci iþçi; Seyit Konuk, Necati Vardar, Ýbrahim Ethem Coþkun bugün bizlerin devrim mücadelesinde yaþýyor. Adlarý adýmýz, Adlarý Onur diyerek onlarýn bayraklarýný dalgalandýrýyoruz. Ölümün karþýsýnda boyun eðmeden davalarýný ve partilerini savunan yoldaþlar yolumuzu aydýnlatýyor. Bizlerde onlarýn aydýnlattýðý bu þanlý mücadele yolunda yürümekten geri durmayacaðýz. Çünkü onlar gençliðe bayrak, mücadelelerine ýþýk oldular! Komsomol Marþý Devrimci kavganýn þahdamarý Yaþýyor 13 Mart Savaþçýlarý Yýkýyor burjuvanýn topunu Açýyor komsomolun ufkunu
Proletarya verdi üç yiðidini Bayraklaþtýrdý gelecek ümidini Ölümsüzleþtirdi eserini Necati, Ethem, Seyit yoldaþlar
Esin oldular kavganýn hasýna Bayrak oldular komsomolun adýna Proletaryanýn devrim bakýþýna Bayrak oldu 13 Mart savaþçýlarý Iþýk oldu 13 Mart Savaþlarý
ONLARIN ANISINA SEYÝT KONUK’UN SON MEKTUBU Savaþsýz sömürüsüz bir dünya için savaþtýk. Onun için ölüyoruz. Biz bu davaya baþ koyduk. Baþýmýz devrime, halkýmýza, partimize feda olsun. Kahrolsun faþizm. Yaþasýn Kürt ve Türk Halklarýnýn mücadele birliði. Ýdamlar bizi yýldýramaz. Hoþcakalýn. Elveda yoldaþlar… 13.03.1982 Ýzmir Gece 01.25-03.05 SEYÝT KONUK : 1958’de Tokat’ta doðdu. Yoksul bir ailenin çocuðuydu. 18 yaþýnda devrimci mücadelesini örgütlü bir þekilde THKO/MB saflarýnda sürdürmeye baþladý. Örgütlü mücadelesini iþçiler arasýnda sürdürmek üzere Ýzmir’e geldi. Ýzmir Tariþ Üzüm Ýþletmelerinde çalýþmaya baþladý. Tariþ’te sýnýf mücadelesi içerisinde kýsa sürede öncü iþçi konumuna yükseldi. Tariþ direniþini örgütleyenler arasýnda ve en ön sýralarda yer aldý.Tariþ direniþi sýrasýnda çýkan çatýþmalarda yaralandý. Tariþ’te THKO/MB’nin “Ýþçi Komitesi” üyesi ve fabrika sorumlusuydu. Tariþ’ten atýldýktan sonra çeþitli sanayi iþletmelerinde çalýþtý ve mücadelesini sürdürdü. Ýzmir’de Ýplik – Ýþ ve Birleþik Maden – Ýþ sendikalarýnýn kurulmasýnda aktif yer aldý. Mart 1980’de hareketin Ýzmir iþçi komitesinde yer aldý. 24.4.1980 – 29.4.1980’de faþist müteahhit Nuri Yapýcý ve MHP il sekreteri Turan Ýbrim’in cezalandýrýlmasý eylemlerini gerçekleþtirdi. Ýbrahim yoldaþla birlikte yakalandý. 13 Mart 1982’de Ýzmir Buca Cezaevi’nde idam edildi. ÝBRAHÝM ETHEM COÞKUN’UN SON MEKTUBU Savaþsýz sömürüsüz bir dünya için savaþtýk. Onun için ölüyoruz. Biz bu davaya baþ koyduk. Baþýmýz devrime, halkýmýza, partimize feda olsun. Kahrolsun faþizm. Yaþasýn Kürt ve Türk Halklarýnýn mücadele birliði. Ýdamlar bizi yýldýramaz. Hoþcakalýn. Elveda yoldaþlar… 13.03.1982 Ýzmir Gece 01.25-03.05
2
ÝBRAHÝM ETHEM ÇOÞKUN : 1959’da Gaziantep’te doðdu. Ýlk, ortaokulu Yavuzeli’nde bitirdi. Ortaokulda devrimcilerle tanýþtý. Lise sürecinde THKO taraftarý olarak çalýþtý. THKO ayrýþma sürecinde THKO/MB’nin ideolojik politik yönlendiriciliði doðrultusunda tutum aldý. Antep ve Adana’da okuduðu lise döneminde gözaltý ve okuldan uzaklaþtýrma, disiplin cezalarý aldý. 1977’de Yavuzeli THKO/MB’nin öðrenci gençlik komitesinde, daha sonra gençlik komitelerinde görev aldý. Gençliðin Anti – faþist kavgasýnda ihtilalci ruhla görev aldý. 1978 sonlarýnda hareket tarafýndan Ýzmir’e gönderildi. 1979 – 80 arasý Ýzmir THKO/MB’nin iþyeri, fabrika komitelerinde yer aldý. Çalýþtýðý iþyerinde Baðýmsýz Birleþik Maden Ýþ Sendikasýný yoldaþlarýyla kurdu. Ayný sendikanýn Ýzmir þube baþkanlýðýna getirildi. Sendika baþkaný olduktan sonra hareketin Ýzmir Sendikalar Komitesinde görev aldý. Mart 1980’de Ýzmir Ýþçi Komitelerine seçildi. Ayný komitenin sekreteri oldu. 29.4.1980’de Faþist Turan Ýbrim’i cezalandýrma eyleminde görev aldý. Ayný eylemde yakalandý. Þube, mahkeme ve cezaevinde TKEP üyesi olarak onurluca tutum takýndý. Ýdam sýrasýnda bir iþçi ve komünist bilinci içinde devlete karþý kesin kararlýlýk ve asilikle, yoldaþlarýna ve devrimci güçlere karþý sýcak ve sempatik tavrýyla örnek oldu. 13 Mart 1982’de Ýzmir Buca Cezaevi’nde idam edildi.
NECATÝ VARDAR’IN SON MEKTUBU Sevgili aðabeyciðim Süleyman, Mektubuma baþlamadan evvel sana ve Vardar ailesine özlem, hasret ve sevgilerimi iletir, en güzel günlerin sizlerin olmasýný dilerim. Nasýlsýn abi? iyi misin? iyi olmaný candan temenni ederim. Sen de kardeþin Neco’yu soracak olursan iyiyim. Sana çoktandýr mektup yazmak istedimse de olmadý. Gönül isterdi ki bu satýrlarýmý cezaevi mapus hücresinde deðil, Doða ile tabiatýn, deniz ile ormanýn, sevgi ile insanlarýn, Özgürlük türküleri söylediði bir ortamda yazmak isterdim. Hepinizin yaþamýnýn iyi olmasý dileðiyle. Savaþsýz sömürüsüz bir dünya için savaþtýk. Onun için ölüyoruz. Biz bu davaya baþ koyduk. Baþýmýz devrime, halkýmýza, partimize feda olsun. Kahrolsun faþizm. Yaþasýn Kürt ve Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði. Ýdamlar bizi yýldýramaz. Hoþcakalýn. Elveda yoldaþlar… 13.03.1981 ÝZMÝR
ONLARIN ANISINA
NECATÝ VARDAR : 1960’da Urla’da doðdu. Boþnak olan Necati devrimci mücadeleye ÝGD saflarýnda baþladý. Ýzmir DDKD’nin kurucu üyesi olarak devam etti. Ýzmir Çamdibi’nde anti-faþist mücadelede Seyitlerle tanýþtý. Tariþ Üzüm iþletmesinde devam eden eylem birliði 1979 sonlarýnda Ýþçi Birliði programýný kabul ederek Emeðin Birliði taraftarý oldu. BMC fabrikasýnda hareketin komsomoluna seçildi. Çamdibi gençlik içinde ve iþyerinde hareketin hücresinde çalýþtý. Çamdibi gençlik çalýþmasýnda aktif görev aldý. 30.4.1980’de yakalandý. Faþist Müteahhit Nuri Yapýcý’nýn öldürülmesi eylemini gerçekleþtirir. Necati, þube ve mahkeme safhasýnda siyasi tutum takýnýr. Genç ve coþkuludur. “Ýdamýnýz bize výz gelir” diyecek kadar neþeli, ölüme kucak açacak kadar yüreklidir.13 Mart 1982’de Ýzmir Buca Cezaevi’nde idam edildi.
“ya üçü müz ya hiç biri miz” Seyit, Ý b
rahim v daþlýk b eN munda aðý ile baðlý o ecati birbirler tu ri eylem l i an kom ne gerç bul etm tacaðým. Anc i üstlen ü e i a k n y s Ama on e i y çimind orlar. Ya üçü k yoldaþlar bu lar bun ydi, diðer ikis stlerdi. Ýçlerin ole m nu kai hayat u tercih d bu kavg ü den bi- d ta k üþünce iretiyorlar. Bu z ya da hiç bi a e r lerinizi imiz bik mü ber da beraber n tmediler. Ýbra alabilirdi. o n u da a miþ old bildirin asýl döv him ve aber ku c i l e n u . ð N ü . c . u bu n o tirdiler þtülerse ” aklama ecati, ma .S tu onay * Parti, Seyit k þ y ’ in ilet layarak siyasi s eyit, partisine istediklerini s imdi de ölü- seç apmasýný ve siy av ür onlarýn m g savuneylemle unma yapma önderdiði gizl ekli dile ge- sor elerinin uygu asi temsilcile k istedi rini i bir no unun n olac ri tek b kle tta aþ Necati söylem asýl kendileri aðýný iletiyor ve Ýbra ýna üstlenme rini ve yaptýk es . Parti, ni ki hi la olsa bil bu silcimiz i üzerine Seyi n çözmelerin e bunu m’ in itiraz et stediðini, anc rý i t n S þ g u e y e n tiðini, s ak i berabe r u t iletti. S e . ktið ilet An da anca on u r ku ey berabe cak eylemleri iyor, “Siyasi t ini tiriyor, it bunlarý gizl caklamak ist ç ölüm c r em ü , e k za alsa s ed in “B k da...B anca beraber tlenme konus Bu kon iz siyasi savu otta þu sözler iklerini b ul etmi . le dile g ud nma ya yoruz. u konuda gele Asýlsak ta üç unpmak i e yardým a bize döküm Y ümüz c o e l kh d a stiy þça Sel cý an amlar S iç bir kararý k mek ist olun. Eylemle ve yöntem k oruz. aeyit.”* o iyorum , diðer ri tek olarak b nusunda yoldaþl e n üstl *Bu no arý göz tlar “O cü kon enÞa uadlý kit faðýn Atlýlarý” aptan a lýnmýþt ýr.
3
ONLARIN ANISINA
Ýzmir, 12 Mart 1982’nin son dakikalarý. Buca tutukevi önünde kýpýrtýlý bir kalabalýk. Gazeteciler, polis otolarý, bir de panzer. Milli Güvenlik Konseyi’nce onaylanan 3 idam cezasýnýn yerine getirilmesi bekleniyor. Yasa dýþý TKEP’i (Türkiye Komünist Emek Partisi) kurarak örgütün adýný duyurmak amacýyla müteahhit Mehmet Nuri Yapýcý ile MHP il sekreteri eczacý Turan Ýbrahim’i 1980 yýlýnda teammüden öldürmek suçundan 7 Mayýs 1981’de Ege Ordu ve Sýkýyönetim Komutanlýðý 1 numaralý askeri mahkemesince idama mahkum edilen 3 sol eylemcinin idamý bekleniyor.
laþtýrýlýyor. Motorlarý çalýþýyor polis otolarýnýn ve saat 02.00 sularýnda bir sedye çýkýyor cenaze evinin iç kapýsýndan. Seyit Konuk: 02.02.1958 Tokat doðumlu (Ah demek ki o da henüz 24 yaþýnda...) Lise son sýnýf öðrencisi. Bekar. Saat 02.15 sularýnda ikinci infaz gerçekleþtiriliyor. Bir süre sonra bir kez daha hareketleniyor cezaevi kapýsý ve bir sedye daha çýkýyor dýþarý.
Ayaz gittikçe artýyor. Saat 03.05. Alfabetik sýraya göre son infaz. Necati Vardar. 21.10.1960 doðumlu (Ah tanrým en gençleri bu.) Urfa doðumlu Necati Vardar. Ýlkokul mezunu. Ýþçi. Bekar.
Ýnfazlarda müdahil olarak bir tek avukat bulunuyor. Ýdam edilenlerin aileleri bilmedikleri için cezaevinde yoklar (Neden peki, nasýl bir þey bu böyle? Ailelerine haber vermek yasal görev deðil mi? Bu ne acýmasýzlýk...) ÜKýpýrtýlar gittikçe artýyor. Suçlarý arasýnda anayasa- çü de ailelerine verilmek üzere birer mektup býrakýyor. nýn tamamýný ortadan kaldýrmaya, TBMM’nin görevini Bir de Necati Vardar’ýn son istekleri: yapmadan alýkoymaya cebren giriþimde bulunan Ýbrahim Ethem Coþkun, Seyit Konuk, Necati Vardar idamla(Parkamý 3. Koðuþtaki Remzi Karakaþ arkadaþa verýný bekliyorlar. Ýdam cezalarýyla ilgili infaz yazýlarý rin. Saatimi kardeþim Serdar’a...) uçakla Ankara’dan gönderilmiþ... 13 Mart 1982’nin ilk saatleri... 01.25 sularý. Ýdamlarýn infazý baþlýyor. Alfabetik sýra gözetildiðinden ilk asýlan Ýbrahim Ethem Coþkun. 16.01.1959 Gaziantep doðumlu. Endüstri Meslek Lisesi mezunu. Ýþçi, bekar... (Demek 23 yaþýndan gün almýþ)
4
Tutukevi kapýsýnda bekleyen gazeteciler biraz uzak-
“(Hiçbir yorum yapamýyorum. Necati Vardar’ýn söyledikleri kafamda çýnlýyor. Parkamý arkadaþýma, saatimi kardeþime... Ne demek istedi diye düþünüyorum. Böyle býrakmasýnýn yalýn bir anlamý var yalnýzca. Ýþçi ve bekar... Bir genç kýz kadar bakirdi belki de daraðacýnda sallandýðýnda...)” *Orhan Ýyiler’in günlüðüne düþen notlar
ONLARIN ANISINA
“bir gün bile y aşamak yarını belirler belki” Orhan İyiler (ÖYKÜYE YAZARIN NOTU)* Yazdýklarýný yayýnlata madýðý için elden ele ok utarak yazgýsýný hafifletme ye çalýþan yazara, yakýn çevr esinin uyanýk okuyucularýn dan biri, öyküyü okuyup bitird ikten sonra þu eleþtirel uy arýda bulundu: “Ýyi güzel de, öykü hangi tarihte baþlýyor? Ne zaman bitiyor? Olaylar ha ngi süreçte geliþiyor? Belli deðil...”
Okuyucusuna hak veren yazar, Adam’ýn yaþadý ðý olaylar sürecini zaman kesit ine iyice oturtabilmek ve bö ylece her þeyi daha anlaþýlýr kýl abilmek için basýma aþaðýda ki þu notu týknefes yetiþtirdi:
Adam’ýn kendini kaybedip de aradýðý tarih yani:
Olaylar baþlangýç tarihi: 15 Ekim 1981 (Partilerin yönetimce feshedildiði gün.. .) Olaylar Süreci: 5 ay
Bitimi: 13 Mart 1982. Adam’ýn kliniðe yerleþtiril diði gün. 13 Mart 1982 tarihi ni en somut biçimde bellekl erde canlý tutan olaysa o gün 3 politik tutuklu gencin soyadla rýnýn alfabetik sýralarýna göre Ýzmir Buca tutukevinin avlusunda ardarda asýlmalarý.
Ýlk asýlan:
Necati VARDAR: (20.1 0.1960 doðumlu. En gençleri. Ur la’lý. Ýlkokul bitirmeli. Ýþçi Bekar) Ýþte ayný gece ve sonunc u olarak idam edilen bu Necati Va rdar’a idam sehpasýnýn ilk basamaðýn da yetkililer son bir diyeceði olup olm adýðýný sordular. Necati Vardar: “P arkamý 3. koðuþtaki Remzi Karaka þ arkadaþa verin” dedi... “Saatimi de kardeþim Serdar’a...”
Ýbrahim Ethem CO ÞKUN: (16.1.1959) Gaziantep do ðumlu. Endüstri Meslek Lisesi bi tirmeli. Ýþçi. Bekar) 12 Mart’ý 13 Mart ’a baðlayan gece, yani Adam’ýn Yarg ýç önüne çýkarýldýðý günün gecesinde , Adam avucundaki son boya kalýntýl arýný da silip koltuðuna uzandýðýnda, ilk horultularý kendini alýp götürürken, henüz 23 yaþýndaki genç iþçi, elleri ark asýna baðlý, beyaz gömleði sýrtýnda ce zaevinin avlusuna çýkarýldý. Ýdam se hpasýnýn basamaklarýný hiçbir þey de meden aðýr aðýr çýktý. Saat 01.25... Vardar’ýn parkasý 3. Ko Tutukevinin ðuþ’taki kapýsý saat 02.00’de açýld ark ad aþ ý Re mz i’y e bir tutanakla teslim ý. Ve genç iþçinin cesedi bir sedyeyle çýkartýlýp po- edilirken ayný saatlerde Adam Psikilis panzeri kollamasýn da alelacele yatri Kliniðinin iki nci katýndaki parbilinmeyen bir yöne götür üldü. Aile- maklýklý kü çü k odasýna konuyordu. sine haber verilmediði içi n yakýnlarýnOz an da dan annesinin bu kez elinden hiçbiri ölüm tutiþleminde bulunamadý. Cezaevinin mu þ, ma hk em en in geniþ avlusundan kapýsý önünde bekleyen gazeteciler de kolluk kuv- sokaða çýkýyorlardý. (Saat 11.00) vetlerince uzaklaþtýrýldýla r, cenazeyi izlemelerine izin verilme di. Adam yataðýnda önce bir süre otur du . Ka pýs ýndaki iri yarý hastabakýSeyit KONUK: Adam’ýn uykusunun en yoðun saatlerind cýl ara bir süre baktý. Ve sonra að e ve hizmetçi ýr aðýr Sebeb’in parmak uçlarýn a basa basa kalkarak hastahane penceresinin dekalkýp üstünü battaniyey le örttüðü sa- mir parmaklýklarýna tutun du. Oradan atlerde; saat 02.30’da: To kat doðumlu dýþarýya, aðaçlar a, gö kyüzüne iri iri aLise son sýnýf öðrencisi Seyit Konuk çýlmý þ gözleriyle, sanki bunlarý da kaldýrýlarak arkadaþýnd ilk kez an kýrk beþ görüyormuþcasýna derin dakika sonra ayný biçim bir de, ayný avluþaþkýnlýk da asýldý ve ayný biçimde cesedi tutu- içinde bakmaya baþladý. kevinden uzaklaþtýrýld ý. Onun da ailesinden hiç kimseye bir duyumda *Orhan Ýyiler’in “Odasýn bulunulmamýþtý... ý boyayan adam” öyküsünden alýnmýþtýr.
5
Üçlerle Son Konuþma ONLARIN ANISINA
Sevgili Dostlar;
6
Devrim ve sosyalizm mücadelesinde her türden baskýya, zulme, iþkenceye karþý çýkýlarak yaratýlan deðerler, elbette emekçi halklarýmýza mal olmaktadýr. Bu mücadelede yer alan devrimciler-komünistler, yaratýlan deðerleri sahiplenerek ve yeni deðerler yaratarak insanlýk mücadelesinin sürdürücüsü olacaktýr, olmalýdýr. Ýnsan yaþamýnda öylesine anýlar vardýr ki, unutulmamacasýna kazýnýr belleklere. Toplumsal emeðin öðretilerini kavramanýn dýþýnda yaþayarak öðrenmek, öðrenirken sahiplenmek ve bunu sonrakilere aktarmak ertelenemez bir görevdir. Gelin görün ki, bu “aktarma” iþini yapmak, benim için oldukça zor. Zira böyle bir, yeteneðe sahip olduðumu hiç sanmýyorum. Hoþgörü sýnýrlarýnýzýn, anlatým fukaralýðýmý kapsayacak kadar geniþ olmasýný ümit ederek, “13 Mart Þehitleri”yle vedalaþmamýzý kýsaca aktarmak isterim. Bizler, Buca cezaevinin 3. koðuþunda uzun süredir kalýyorduk. 12 Mart 1982 öðle öncesi yapýlan ani bir baskýnla koðuþumuz, o güne kadar olmadýk bir biçimde aramaya tabi tutuldu. Arama sonrasý ortalýk sakinleþir gibi olunca, doktor muayenesi amacýyla olsa gerek, iki-üç kiþi kapý altýna çýkmak için maltaya çýktýk. Maltada eskisinden çok daha fazla asker vardý ve Seyit’lerin havalandýrma için çýkarýldýðý orta bahçenin mazgalýnýn önüne de bir asker dikilmiþti. Ýtiþ-kakýþ da olsa mazgala yaklaþtýk ve dostlarla görüþtük. Karþýlýklý hal hatýr sormanýn ardýndan Seyit: “- Yahu durup dururken yine radyomuzu aldýlar. Halbuki þu an eylemde falan da deðiliz. Acaba cezaevine operasyon mu yapacaklar?” deyiverdi. Üç’ler ve biz bu konuþmalarý yaparken, bunlarýn “son konuþmalarýmýz olduðunu biliyorduk. Vedalaþmamýz bu kýsacýk konuþmalarla tamamlandý. Bizi mazgaldan uzaklaþtýrmak için sýrtýmýza inip-kalkan cop darbelerinin etkisi, dostlarýmýzýn ölümü gülerek kucaklayacaklarýný bilsek de buna bir kez daha tanýk olmanýn coþkusuyla, acýnýn duyumsamazlýðýna dönüþmüþtü. Belki bir çoðunuz okumuþsunuzdur 12 Eylül sehpalarýnda can veren devrimcilerin anlatýldýðý “O Þafaðýn Atlýlarý” kitabýný. Doðal olarak kitapta yazýlanlar; Seyit, Ýbrahim, Necati’nin cezaevi yaþantýsýnýn çok küçük bir bölümünü içeriyor. Ýsterdim ki, “insan duygularý”nýn abartýlý olarak verildiði cezaevi yaþam öykülerinde; Üç’lerin cezaevi direniþlerindeki tutumlarý, idam hücrelerindeki yaþamlarý ve ne yazýk ki yaklaþýk 1500 devrimcinin yaþadýðý bir ortamda devrimci dayanýþmanýn yeterince sergilenemediði de anlatýlsýn, yazýlsýn... Düþünün bir kere; güneþ ve ýþýk yok, rutubet ve gýdasýzlýk, aramaya gerek duymayacaðýnýz kadar fazlasýyla mevcut. Çamaþýr yýkamak ise ayrýca bir derttir Buca zindanýnýn hücrelerinde. Açýktýr ki devrimci siyasi tutsaklar, ne temizliklerine ne de beslenmelerine fazla katkýda bulunmadý. Diþleri dökülürken bile “önce diþlerimizi asýyorlar” diyerek ölüme espriyle meydan okuyan Üç’lerin devrim ve sosyalizm mücadelesine baðlýlýklarý, sehpalardaki tavýrlarýyla bir kez daha görüldü. Evet sevgili dostlar, Üç’lerin ölümü gülerek ve sloganlarýný haykýrarak kucaklamýþ olmalarý, Buca zindanýndaki 1500 devrimci siyasi tutsaða bir “dayanýþma” dersi olmuþtu
adeta. Artýk hücreye giden tüm devrimci idamlýklarý ayrýmsýz sahiplenmek ve onlara her türlü yardýmý yapmak için yarýþmak içtendi, güzeldi ve dostçaydý. Rutubet kokan çamaþýrlarýný defalarca yýkamak, iki haftada bir verilen paramýzýn çoðunu cezaevinin en lüks yiyeceði olan “fýndýk ezmesi” ve “saralle”ye yatýrarak idamlýklara, hepimizin idamlýklarýna göndermek devrimci özverinin geç kalmýþ yansýsýydý. Üç’leri gerçek anlamýyla sahiplenmediðimiz için mahcuptuk, mahcup olmalýydýk da. Öyle ya Kýzýldere’de yaþanmýþ olan devrimci dayanýþmanýn en soylu örneklerinden iyi öðrenememiþtik. Ýbo’nun Nurhak katliamýnýn muhbirci sorumlusu muhtarý cezalandýrmasýndaki “dayanýþma ruhu”nu unutmuþtuk. Elbette mahcup olmalýydýk; devrimci dayanýþmanýn zorunluluðunu, bir kez daha yaþayarak öðrenmiþ olduk Üç’lerin infazýyla. Bunu herkesin öðrenmesi dileðimiz olacaktýr. Proletaryanýn yiðit evlatlarýnýn devrimci yaþamlarýndan, kararlýlýklarýndan, kahramanlýklarýndan sözetmenin anlamý yok. Ýnanýyoruz ki bir gün Üç’lerin mücadele bayraðýný militan devrimci mücadeleyle sürdüren/sürdürecek olan yoldaþlarý Seyit, Ýbrahim ve Necati’nin öðretilerini geridekilere anlatacaktýr. Diðer tüm devrim þehitlerimiz gibi Üç’ler, hiçbir kiþisel çýkar kaygýsýna kapýlmadan, fedakarca ve kararlýlýkla bu insanlýk mücadelesinde canlarýný ortaya koyan ve yolumuzu aydýnlatan insan güzeliydiler. 12 Eylül’ün daraðaçlarýna giden Üç’ler ve tüm devrimciler, emekçi halklarýmýza güven ve egemen zorbalara korku saran tavýrlarýyla bugünümüze ýþýk saçmaya devam ediyorlar. Þehitlerimizin deðerini sahiplenmek, ilkemiz olmalýdýr.13 Mart þehitlerinin þahsýnda, Türkiye, Kürdistan ve dünyanýn tüm devrim þehitlerini saygýyla anýyorum. 13 Mart Savaþçýlarýnýn Buca Cezaevinden Arkadaþý Not: 1982’de BUCA Cezaevinde Seyit, Ýbrahim ve Necati yoldaþlarla ayný ortamý paylaþan, üç yoldaþýmýzýn ölümsüzlüðe doðru ilk adýmlarýný attýklarýnda onlarla en son görüþen dost bir devrimcinin, bu son görüþe iliþkin duygu ve düþüncelerini içeren bu mektubu, okuyucularýmýzla paylaþmak amacýyla yayýnlýyoruz. O zorlu ve karanlýk döneme biraz olsun ýþýk tutan bu mektubu bize gönderen dostumuza devrimci içtenliðimizle teþekkür ediyoruz.
“Biz iyiyiz merak etmeyin” “Bana öyle bakma cellat Gözlerimde hüzün, Yüzümde üzüntüden Eser bulamayacaksýn”
13 Mart 1982 þafaðýnda yazýlan bu sözleri, “13 Mart Þehitleri” seslendirmemiþti a-
ma; bu “gri” sözleri yaþamýn pratiðinde “yeþil” gerçekliðe büründüren davranýþ sergilemiþti ÜÇLER!
Devrim ve sosyalizm mücadelesinin yiðit neferi bu üç proleteri anmak; mücadele-
deki kararlýlýðý ve gözüpekliði anlamaktýr.
1 Mayýs 1981 günü Sýkýyönetim Mahkemesinde: “... Bugünün anýsýna saygý duru-
þuna çaðýrýyoruz!” dedikten sonra yenilen onca dayaðýn yara-bereleri iyileþmeden çýký-
lan duruþmada “6 Mayýs þehitleri için saygý duruþuna çaðýrýyoruz” diyebilme kararlýlýðý, o günün koþullarýnda devrim ve sosyalizm mücadelesini sahiplenmenin adýdýr.
Üçleri anmak: Buca zindanýnýn idam hücrelerinde rutubetten ve gýdasýzlýktan çürü-
yüp, el-ayak parmaklarý þiþerek, diþler dökülürken, yine de yanýbaþlarýnda bulunan siya-
si koðuþlardaki dostlarýna; “Biz iyiyiz, merak etmeyin” diyerek moral verme fedakarlýklarýný öðretmektir.
Üçleri, 12 Mart 1982 öðle sularýnda, bahçedeki son kaçamak görüþmede Seyit’in:
“Radyomuzu aldýlar, acaba cezaevine operasyon mu yapacaklar?” diye gülümserken,
dostlarýna “bu gece ölümü kucaklayacaðýz” dememe erdemliliðini kavramaktýr. Öyle ya, akþam haberlerinde spikerin “yasadýþý sol bir örgüt üyesi ÜÇ kiþinin idam cezasý onay-
landý” sözleri duyulmasýn ve düðüne gider gibi ölüme hazýrlanýlmasýn diyerek, düþmanýn radyolarý toplattýðýný bilmemek olur mu? Deðiþen ne oldu ki: yine düðüne gidildi 13
Mart þafaðýnýn kýzýllýðýnda... Ve Seyit’in konuþmasý üzerine dostlarýnýn, “bu gece yine sa-
bahlayacaðýz anlaþýlan” sözleri sonrasýnda Necati’nin, “kimbilir bir daha ne zaman gö-
rüþürüz, hoþçakalýn” sözleriyle BURUK VEDALAÞMA’daki içtenliðin ve inceliðin
anlaþýlmasýdýr ÜÇ’leri sahiplenmek.
ÜÇ’leri anmak; daraðaçlarýnda boyun eðmezliðin ve düþmanýn sýkýyönetim savcýsý
Hacý Mirza’nýn, Buca Zindanýnda üç yiðit devrimciyi uðurlayan binlerce siyasi tutsaðýn
sloganlarýndan korkarak, sehpada sloganýný haykýran kiþiye: “kesin þunun sesini” sözlerini söylemesi üzerine:
“Benim sesimi kesebilirsiniz ama, onlarýn sesini nasýl keseceksiniz” diyerek koðuþ-
larý gösterirken Necati, sýnýf kinini haykýrmasýna tanýk olunmasa da bunlarý duyarak ký-
vançlanmaktýr.
ÜÇ’leri anmak: Necati’nin son isteðinde, parkasýný “...parkamý... verin” diyerek, o
günkü tek siyasi koðuþa göndermesinin ve tüm koðuþça bu “yeþil parka”nýn onurla sa-
hiplenilmesidir.
Ve Üç’leri anmak, yazýlan mektuplarýn hala saðlam bir yerde saklandýðýný bilerek,
kiþisel sevgi ve dostluða duyulan güveni koruyabilmektir?
Seyit KONUK, Ýbrahim Ethem COÞKUN, Necati VARDAR, proletaryanýn yiðit
kahramanlarý; anýnýz önünde saygýyla eðiliyorum. Ve sizlerin davranýþýnýzla sergilediði-
niz “yeþil” gerçekliði, “gri” söylemle ifadelendirerek diyorum ki: “Bana öyle bakma cellat/Gözlerimde ýþýk/
Yüzümde tebessüm/Görecek ve/Yýkýlacaksýn”
13 Mart Savaþçýlarýnýn Buca Zindanýndan Mahpus arkadaþý
ONLARIN ANISINA
TÜM AYDIN VE SANATÇILARA ÇAÐRIMIZDIR! Bir günde üç iþçi birden idam edildi. 12 Eylül faþizmi 13 Mart 1982’de Seyit Konuk, Necati Vardar ve Ýbrahim Ethem Coþkun’u; iþçi sýnýfýnýn bu gencecik ama öncü militanlarýný idam etti. Özgür ve sömürüsüz bir dünyanýn kavgasýný veren, her zaman ezilenlerin yanýnda saf tutan 13 Martçýlar iþçi sýnýfýnýn içinden çýkmýþ ve tüm toplumu özgürleþtirme mücadelesine giriþmiþtir. Faþizme karþý Tariþ”ten tutun da, Tokat, Adana, Antep ve Ýzmir gibi illerde emekçilerin içerisinde ilmek ilmek ördükleri devrimci mücadelenin baþarýsý için fedakarlýktan kaçýnmadýlar. Toplumu özgürleþtirme mücadelesinde bedel ödemeyi göze almýþ iþçilerin olduðu yerde aydýnlar, sanatçýlar gerçekten özgür olacaklarý topluma, yani sosyalizme ulaþmak için onlarla birlikte olmalý, mücadelelerini sahiplenmelidir. Ýþçiler nasýl ki aydýnlaþýyor ise aydýnlarýn da proleterleþmesi için proletaryanýn öncüleriyle sým sýký baðlar kurmalýdýr. Seyit, Necati ve Ethem yoldaþlar, hem iþçi emekçi gençliðin, hem de aydýn ve sanatçýlarýn romanlarýnda, þiirlerinde, resimlerinde aradýklarý ve toplumun deðiþimine öncülük edecek karakterlerdir. 13 Mart günü çeþitli illerde ÝHD’de yapacaðýmýz basýn açýklamalarýna tüm aydýn ve sanatçýlarý da davet ediyoruz. GEB/ Genç Emekçiler Birliði DÖB/ Devrimci Öðrenci Birliði
Ýzmir/ ÝHD 13 Mart Çarþamba Saat: 16:00
Mücadele Birliði Platformu
7
ONLARIN ANISINA
8
13 Mart 1982’de ne oldu biliyor musunuz? Bu kimileri için sýradan geçmiþ bir tarih olabilir, ama Türkiye iþçi sýnýfý ve gençliði için unutulmayacak, unutturulmayacak bir tarihtir. Çünkü 13 Mart 1982’de bir gecede üç genç iþçi idam edildi. Üç genç sosyalist iþçi; Seyit Konuk, Necati Vardar, Ýbrahim Ethem Coþkun faþist darbe tarafýndan idam edildiler. Türkiye’de idam edilen ilk iþçiler olan 13 Martçýlarýn idamlarý ile, iþçi sýnýfýna, gençliðe ve ezilen halklara bir mesaj verilmeye çalýþýlýyordu. Ama idam sehpasýna çýkan devrimcilerin tavrý faþizmin hevesini kursaðýnda býrakmýþtýr. 12 Eylül faþist darbesi Türkiye ve Kürdistan’da derin izler býraktý. Yüz binlerce insanýn gözaltýna alýnmasý, binlerce insanýn ölmesi, kaybedilmesi ve iþkenceler. Emekçi halklar bu faþist darbeyi ve bu dönemde ölümsüzleþen savaþçýlarýný asla unutmayacaktýr. Çünkü özgürlük yürüyüþünde ölümsüzleþen savaþçýlarýný unutan bir iþçi sýnýfý özgürlüðü asla elde edemez. Çünkü idealleri ve insanlýðýn yüksek çýkarlarý için ölümün üstüne korkusuzca yürüyen devrimciler, komünistler devrimimizin zaferini müjdeliyorlar. Ayný zamanda sömürücü sýnýf olan burjuvaziye karþý sýnýf kinimizi perçinliyorlar. 12 Eylül faþist darbe dönemlerinde unutamadýklarýmýzýn içinde en unutamadýðýmýz kayýplarýn yaný sýra, bir gece yarýsý hücresinden alýnýp idam sehpasýna götürülenler de vardýr. Çocuk yaþta idam edilenden tutunda, gençliðinin baharýnda olanlara kadar birçok devrimci sehpaya temsil ettikle-
ri iþçi sýnýfýnýn tavrýyla çýktýlar. Dimdik durdular ve sehpalarýna tekmeyi kendileri vurarak ölümle nasýl alay edildiðini gösterdiler. 13 Martçýlardan biri ve en gençleri olan Necati Vardar; “Ölüm bize výz gelir, yoldaþ” diyerek çýkmýþtýr sehpaya ve davasýna baðlý kalarak bayraklaþmak onu mutlu etmiþtir. Onlardan sonra gelen bizim kuþaðýn görevi, bizden öncekilerin baþlattýðý yürüyüþü tamamlamak, bizden önce yaratýlan deðerlere sahip çýkmak ve geliþtirmektir. 13 Martçýlar Denizlerin yarattýklarý deðerleri büyüttüler, bizler de 13 Martçýlarýn yarattýklarý deðerleri koruyup büyüteceðiz. 13 Mart 1982’ye Nasýl Gelindi? Devrim ve karþý- devrim arasýndaki mücadele 70’lerin ortasýndan itibaren iç- savaþ boyutuna evrilmiþ ve grevler, direniþler, silahlý çatýþmalar artmýþtý. Tekelci burjuva sýnýf bu gidiþatý durdurmak, yani devrimi engellemek için faþist bir darbe gerçekleþtirdi. Bu darbeyle devlet tüm kurumlarýyla birlikte faþistleþtirildi. Ýþçi örgütleri daðýtýldý, deyim yerinde ise tam anlamýyla devrimci avý baþlatýldý. Bu arada Denizlerin kurmuþ olduðu THKO bölünmüþ ve Denizlerin devrimci davasý THKO/MB tarafýndan sürdürülüyordu. Seyit Konuk Tokat’ta, Ýbrahim Ethem Antep’te, Necati Vardar ise Ýzmir’de THKO/MB saflarýnda mücadele etmeye baþladýlar. Mücadele onlarý Ýzmir’de bir araya getirdi. Hepsi de iþçi sýnýfý içinde çalýþma yürütmeye baþladýlar. Daha önceden de bildikleri ve faaliyetini yürüttükleri Genç Emek-
çiler Birliði çalýþmasý burada da sürdü. Üstelik çalýþma daha da geniþledi ve iþçi sýnýfýnýn baðýmsýz sendikalarýnýn kurulmasýna da öncülük ettiler. Sýnýf hareketinin geliþimine göre THKO/MB’de geliþimini sürdürüyordu. Ýç- savaþýn ilerleyen süreçlerinde partileþme kararý alýndý. 1980 yýlýnda TKEP( Türkiye Komünist Emek Partisi) kuruldu. Kuruluþunu ise silahlý eylemlerle duyurma kararý aldýlar. Ýzmir’de bu sorumluluðu sendikal faaliyet yürütmelerine raðmen Seyitler üstlendi. Ýzmir MHP il baþkaný Turan Ýbrim ve faþistlerin finansmanlýðýný yapan Müteahhit Nuri Yapýcý cezalandýrýldý. Bir süre sonra Seyitler yakalandý. Seyitlerin komünist tutumu bu sefer faþizmin askeri mahkemelerinde görüldü. Faþizm mahkemelerinden birini bilerek 1 Mayýs gününe getirip onlarý yargýlamak istedi. Ama yanýldýlar, yargýlanan kendileri oldu. Seyit Konuk mahkeme heyetine hitaben “Bugün iþçi sýnýfýnýn birlik, mücadele ve dayanýþma günü olan 1 Mayýs. 1 Mayýs þehitleri için sizleri bir dakikalýk saygý duruþuna davet ediyorum” diye çaðrýda bulundu. Bu çaðrýnýn þaþkýnlýðý ile mahkeme heyeti ve salondakiler ayaða kalktýlar. Ne yaptýklarýný anladýklarýnda ise büyük bir suçlulukla yerlerine oturdular ve arkasýndan jandarmalarýn saldýrýsý, sloganlar. Böylesine partizan bir ruh, üç genç sosyalist iþçinin en baþta örnek almamýz gereken yanlarýdýr. Sonrasý biliniyor, faþizm idam kararýný veriyor ve üç yoldaþ birlikte idam sehpasýný göðüs-
13 MART SAVAÞÇILARINI UNUTTURMAYACAÐIZ!
ONLARIN ANISINA
lüyorlar. Týpký Denizler gibi, onlar Denizler gibi olmak istemiþlerdi ve oldular. Ýdam sehpasýnda yoldaþlarýn yüzünde hüzün görmek isteyenler, onlarý görünce hüzünlendiler. Böylesine coþkuyla, slogan sesleri altýnda ölüme yürümek yalnýzca proletarya devrimcilerine aittir. Ve Seyitler iþçi sýnýfýnýn içinden çýkmýþ devrimciler buna fazlasýyla sahiptiler. Seyitlerin idamý düþmanlarýnýn umduðu gibi bir korku yaratmadý. Yalýn bir sýnýf kini ve büyük bir öfke yarattý. Yýllar sonra Seyitlerin adý gençlik mücadelesinin adý ve bayraðý olacaktýr. 1989 yýlýnda 13 Mart Genç Komünistler Birliði kurulur ve gençlik mücadelesi bir adým ileriye taþýnýr. Onlarýn Ardýndan Tarihte eylemlerin gerçek etkisinin, eylemin gerçekleþtiði zamanda deðil de, sonrasýnda görüldüðüne sýk rastlanýr. 13 Martçýlarýn silahlý eyleme sarýlmalarý, mahkemede ve idam sehpasýndaki tavýrlarý sonraki dönemlerde daha iyi anlaþýlacaktýr. Onlarýn ardýn-
dan geriye baktýðýmýzda bilinçlerimize kazýmamýz gereken önemli dersler ve geliþmeler görüyoruz. 13 Mart bizim için, güncel mücadele için neyi ifade ediyor? Her þeyden önce 12 Eylül faþist darbesi öncesine baktýðýmýzda harekete önderlik eden kiþilerin daha çok öðrenci kökenli olduðunu görüyoruz. 13 Martçýlar bunu aþmýþ ve iþçi sýnýfýna kendi içinden komünist önderler çýkarmýþtýr. Bu mücadelenin ipinin iþçi sýnýfý tarafýndan göðüslenmeye baþlayacaðý anlamýna geliyor ki, 13 Mart bu açýdan bir ilktir. Sonrasýnda yaþanan süreç bu tespitimizi doðruluyor. 89’lu yýllarda iþçi sýnýfý mücadelede pratik önderliði de elde diyor. Ne mutlu içinden 13 Martçýlar gibi yiðit devrimci öncüler çýkarmýþ iþçi sýnýfýna! 13 Martçýlar hem iþçi hem de öncü komünist bir partide örgütlü ve kendi sýnýfýnýn özgürlüðü için mücadele etmektedirler. Hem iþçi hem de proletarya partisinde örgütlü olmak öncü iþçi profilinin somutlaþmýþ halidir. Ayný za-
manda sahip olduklarý partizan ruh; üyesi olduklarý Komünist partiden, davalarýna olan baðlýlýktan ve MarksistLeninist bilime olan güvenden kaynaklýdýr. 13 Martçýlar, iþçi sýnýfýnýn bu yiðit genç evlatlarý zora dayalý devrim anlayýþýný savunmaktadýr. Savunmanýn da ötesinde bu düþüncenin eylemcileridir. Faþizme karþý silaha sarýlmýþ olmasý, sendikalizmi yerle bir etmeleri anlamýna geliyor ki; bugünün sendikalarý ve sendikacýlarý düþündüðümüzde önemi daha iyi anlaþýlýr. 13 Martýn bayraðýný taþýyan genç iþçi ve öðrenciler, izleyeceðimiz yol 13 Martçýlarýn devrimci yoludur. Genç leninistlerin bayraðý olan 13 Martçýlar, devrimci gençliðin de bayraðý olmalýdýr. Ve bu da 13 Martçýlarýn savunduðu zora dayalý devrim anlayýþýný örgütlemekten, gençliði mücadelenin ileri noktalarýna taþýmaktan geçiyor. Bu görev adlarý adýmýz, kavgalarý kavgamýzdýr diyen genç leninistlere aittir.
9
ONLARIN ANISINA
12 EYLÜL ÝDAMLARINA VE FAÞÝZME KARÞI YÜRÜYORUZ!
ÝDAMLAR BÝZÝ YILDIRAMAZ! DENÝZLERDEN SEYİTLERE
Ve Cellat uyandý yataðýnda bir gece “Tanrým” dedi. “Bu ne zor bilmece Öldükçe çoðalýyor adamlar Ben tükenmekteyim öldürdükçe...”
6 Mayýs 1972’de Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan, Hüseyin Ýnan 12 Mart faþizmi tarafýndan idam edildi.
13 Mart 1982’de Denizlerin yoldaþlarý, onlarýn mücadelesini sürdüren üç genç devrimci iþçi, 12 Eylül faþizmi tarafýndan idam edildi. Ýzmir Buca cezaevinde idam edilen Seyit Konuk, Necati Vardar ve Ýbrahim Ethem Coþkun ayný zamanda Türkiye’de idam edilen ilk iþçilerdi.
Onlar savaþsýz ve sömürüsüz bir dünya için savaþtýlar. Ve bu uðurda hiçbir fedakarlýktan kaçýnmadýlar. Faþizm devrimcileri idam ederek, katlederek yok edebileceðini düþündü ama nasýl ki Denizlerin idamý devrim mücadelesini durduramamýþ ve Seyitleri doðurmuþsa, Seyitlerin idamý da devrim mücadelesini engelleyememiþtir. Faþizm bugün daha fazla saldýrýyor ama sosyalizm mücadelemiz Denizlerin, Seyitlerin yolundan yürüyenlerle; gençliðin, emekçilerin yükselen mücadelesiyle büyüyor. Genç Ýþçiler, Öðrenciler ve Kadýnlar
13 Mart 1982’de idam edilen üç devrimci iþçiyi ve onlar þahsýnda 12 Eylül faþizminin idam ettiði tüm devrimcileri anmak için; 16 Mart Cumartesi bir anma yürüyüþü gerçekleþtireceðiz. Savaþsýz ve sömürüsüz bir dünya isteyen herkesi bu anma yürüyüþüne davet ediyoruz. Hiçbir çýkar gözetmeden hayatlarýný iþçi sýnýfýnýn ve ezilen halklarýn özgürlüðü için vermiþ, bu üç devrimci iþçinin bugün mücadelesini sahiplenmek ve büyütmek bizlerin görevidir.
Tarih: 16 Mart Cumartesi Toplanma: Taksim Tünel
Saat: 16:00
10
GEB/ GENÇ EMEKÇÝLER BÝRLÝÐÝ DÖB/ DEVRÝMCÝ ÖÐRENCÝ BÝRLÝÐÝ
13 MART ÇARŞAMBA SAAT:17.00 İNÖNÜ PARKI ADANA 16 MART CUMARTESİ SAAT:15.00 YKM ÖNÜ İZMİR
MÜCADELE BİRLİĞİ PLATFORMU
ONLARIN ANISINA
“HER ÖLEN PİȘMAN ÖLMEZ”..! Eðer bir gecede üç iþçi idam ediliyorsa ve arkalarýndan koðuþ arkadaþlarý Ozan Öncü “Her ölen piþman ölmez” diye yazýyorsa, bir bakmak lazým 13 Mart 1982 tarihinde neler olduðuna. Eðer bir gecede 3 iþçi idam ediliyorsa ve içlerinden birisi henüz yüzüne jilet deðdirmemiþ kadar gençse, hafýzalarýmýzý tazelememizde fayda bulunuyor. Ben ne zaman,TKEP üyesi olduklarý ve kimi eylemlere karýþtýklarý gerekçesiyle 13 Mart 1982’de Ýzmir’de idam edilen üç iþçiyi düþünsem, nedendir bilinmez, Amerika’da 22 Aðustos 1927’de idam edilen Sacco ile Vanzetti gelir aklýma.Onlar harbi iþçilerdi; týpký Ýbrahim Ethem Coþkun, Necati Vardar, Seyit Konuk gibi. Nazým, Sacco ile Vanzettin’in için “ferdin cesur hamlelerinden uman/Ýki saf ve namuslu çocuktu/Ne milyonlarýn rehberiydi onlar/Ne de inzibatlý bir devrim ordusunun sýra neferiydi onlar/Devrimin namuslu neferi” diye yazmýþtý. Bu dizeler tek bir farkla bizimkilere uyarlanabilir. Ýnsana inandýlar bu doðru, ama ferdin cesur hamlelerinden deðil, örgütlü mücadeleden medet umdular. Necati Vardar 1960’da Urla’da doðmuþtu. Seyit Konuk’tan dört, Ýbrahim Ethem Coþkun’dan bir yaþ küçüktü. Seyit Konuk, yoksul bir ailenin çocuðuydu. Kendini bildiði an, hem tezgah baþýndaydý, hem de devrimci mücadelenin içinde. Genç yaþta Ýzmir Tariþ üzüm iþletmesinde iþçi olarak çalýþmaya baþlamýþ,sendikal örgütlenmeye girmekten de geri durmamýþtý. Tariþ direniþinin ön safýndaydý, sendikal mücadelenin, sendikal yapýnýn sýnýrlarýný aþmasý gerektiðine inananlardandý. Necati Vardar tezgahýn baþýna BMC fabrikasýnda geçti. TKEP’e baðlý Genç Emekçiler Birliði’nin örgütleyicilerindendi. Hem sendikal mücadelede hem de gençlik mücadelesinde vardý. Ýbrahim ise önce tekstil iþ kolunda, sonra metal iþ kolunda çalýþtý. Ýki iþ kolunda da iþçilerin örgütlenmesi yolunda çaba
harcadý. Bir süre Birleþik Metal Ýþ Sendikasý Ýzmir Þube Baþkanlýðý yaptý. Ýþaret edip, uzaklaþanlardan deðildi. Ýþaret ettiði yöne doðru yürüyüþün öncülerindendi. Necati Urla’lýydý, Seyit Tokat, Ýbrahim Gaziantepli. Üç arkadaþ, üç iþçi, üç TKEP’li Ýzmir Sýkýyönetim Askeri Mahkemesi tarafýndan yargýlanýp, idama mahkum oldular. 4 Mart 1982’de Danýþma Meclisi onayladý idamlarýný, Kenan Evren elleri titremeden imzaladý ölüm fermanýný.13 Mart’ta Buca Cezaevinde çýktýlar daraðacýna. Daraðacý kimin için kurulmuþtu, anlaþýlmadý. Onlar için mi, idama refakat edenler için mi? Ölen kimdi, öldüren kim? Zaten duruþmalarda belli olmuþtu bunun böyle olacaðý. 1 Mayýs’taki duruþmada, mahkeme heyetine seslenerek; “Bugün iþçi sýnýfýnýn birlik, dayanýþma ve mücadele günüdür. Bu þerefli günde yargýlanmayý reddediyor, sizleri 1 Mayýs þehitleri için bir dakikalýk saygý duruþuna davet ediyoruz” demiþti içlerinden birisi. Üç arkadaþ, son söyleyeceklerinin sorulacaðý küçük odaya alýndýklarýnda, dýþarýda onlarý çaresiz, korkmuþ ve piþman halde görmek için bekleyenler sabýrsýzdý ama hevesleri kursaklarýnda kalacaktý. Ýlk Seyit çýkacaktý slogan atarak odadan. Seyit’in yüzüne okunacaktý karar ama o izin vermeyecekti okunmasýna. “Beni asmakla bir yere varamazsýnýz” diyecekti. Hakimden susturun emri gelince, askerler çullanacaktý üzerine. Sehpasýna kendisi vuracaktý. Sonra diðerleri Seyit’i takip edecekti. Necati ve Ýbrahim’in ölüm’e gidiþleri de kahredecekti idamcýlarý. Ýnfazlar tamamlandýktan sonra çöken sessizliði infaz savcýsýnýn hýçkýra hýçkýra aðlamasý daðýtacaktý. Cezaevi yönetimi üç arkadaþýn ailelerine yazdýðý mektuplara bile el koyacaktý.
NE ÝTÝBARLARINI KAYBETTÝLER, NE DE GÖLGE DÜÞÜRDÜLER
Yýllar sonra Sacco ile Vanzetti’nin suçsuzluklarýnýn anlaþýldýðý, itibarlarýnýn iade edildiði, þeklinde bir haber düþtü gazetelere. Biliyorum onlarýn ihtiyacý yoktu böyle bir þeye ama yine de okuyunca farklý duygular kaplýyor insanýn içini. Necati Vardar, Seyit Konuk ve Ýbrahim Ethem Coþkun’un itibarlarýnýn iade edilip edilmediðini merak eden olursa, hemen söyleyeyim: Belki canlarýný aldýlar ama itibarlarýný asla! Onlar ne itibarlarýný kaybettiler, ne de gölge düþürdüler. Kimse alýnýp incinmesin; kaybettiðimiz arkadaþlarýmýza eþit yaklaþmýyoruz. Ne kadar etkileyici ve yakýþýklýlarsa ve ne kadar ‘sýradan’ deðillerse, hayatýmýzda o oranda yer veriyoruz. Çocuklarýmýza isimlerini verirken bile böyle davranýyoruz, açýk olalým. Ne kadar çok Mahir var etrafýmýzda, ne kadar çok Deniz, Ulaþ. Saffet hiç yok örneðin, Kadir hiç yok. Cevahir’i koyarýz da, Hüseyin’i görmezden geliriz. Varsa bile Saffet Alp’in, Kadir Manga’nýn anýsýna konan isimler, dikkatimizi çekmez, fazlaca vurgu yapmayýz. Kimilerinin ismini ezbere biliriz de, Ýzmir’de 13 Mart günü idam edilen arkadaþlarýmýzýn ismini saymaya kalksak, çoðumuz zorlanýrýz. Ýþ bu yazý; bunun için kaleme alýnmýþtýr. Ýnönü Alpat/Birgün
11
ONLARIN ANISINA
Seyit Konuk: ‘24 Saatini Devrime Adamýþ İþçi’
S
inema yönetmeni Ömer Uður, “Eve Dönüþ” filmini adadýðý ev arkadaþlarýndan, Tokatlý köylüsü Seyit Konuk’un anýsýný öldürülüþünün 28. yýlýnda Ertuðrul Kürkçü’yle paylaþtý -“Eve Dönüþ”ü Seyit Konuk’a ithaf etmiþtiniz. Neden?
-Doðrusu, sadece Seyit’e ithaf edilmiþ deðildi. “Seyit, Semih ve diðerlerine” ithaf edilmiþ bir filmdi. Aslýnda diðerlerine derken Semih ile Seyit’e bir parantez açmak gerekebilirdi. Önceliði Seyit ve Semih’e verdim. Ýkisi de ev arkadaþýmdý. Yaklaþýk iki buçuk üç yýl ayný evi paylaþtýk. 1977-80 arasýnda Ýzmir, Ýkiçeþmelik’teki öðrenci evimizde her siyasi görüþten insan vardý: TKP, Emeðin Birliði, Kurtuluþ, Devrimci Yol… Hemþerilik, ayný okuldan olmak, o dönem sosyalist harekette egemen olan gruplar arasý husumete kendimizi kapýp koyuvermekten koruyordu bizi… -Siz kimle hemþeriydiniz?
-Seyit’le… Sonra Cemal ve Erdoðan... Tokatlýydýk hepimiz. Seyit’le ayný köydeniz. Semih Bergamalýydý, onunla da Güzel Sanatlar Fakültesinden arkadaþtýk. Zaman olur evde sekiz-dokuz kiþi kalýrdýk. TARÝÞ direniþinden sonra Seyit “yeraltýna geçeceðim” diyerek evden ayrýlana kadar birlikteydik. Hepimizin bir idolü vardý: Mahir, Deniz, Ýbrahim... Onunki Teslim Töre’ydi… -Seyit Konuk’u sizin için deðerli kýlan?
12
-Seyit’i tek bir sözcükle anlat deseniz: “Ýyi bir iþçi” derim. Bir iþçiyi iyi yapan ne varsa hepsi vardý onda.
Türkiye iþçi sýnýfýnýn tipik bir üyesiydi. Çok esprili, güler yüzlü, inanmýþ bir dava adamýydý… Komünizme inanýyordu, devrimciydi, militan iþçiydi… Siyasi tezleri beni ikna etmezdi belki; “THKP-C Eylem Birliði’nden ne farkýnýz var” dediðimde ÝGD’li olmama gönderme yapar, “Sizin TÝP’ten ne farkýnýz var” derdi… Ama inanmýþ bir komünistti ve bunu yaþamaya çalýþýyordu. Bu beni çok etkiler; hala çok etkiler… Yani, biz kývýrtýrdýk belki; sadece politik metinleri deðil de saðdan soldan sanat ve edebiyat okumanýn, öðrenciliðin, bohemliðin de verdiði laf ebeliðiyle bizim kývýrtma ve yan çizme gerekçelerimiz rasyonel olarak hep hazýrdý. Ama o gerçekten “24 saatini devrime adamýþ” adamdý. Bu anlatý bize uymaz… Kendimiz için bunu söylesek ayýp olur doðrusu. Ama o gider gece vardiyasýnda TARÝÞ’te sabaha kadar çalýþýr, eve döner, Ýzmir’in o yapýþ yapýþ sýcaðýnda kendini yataða atar, kalktýðýnda sünger yataðýn üzerindeki desen dövmeciden yeni çýkmýþ gibi üzerine yapýþýrdý. Uyanýr, yemek yapar, herkesten sorumlu olan oymuþ gibi hepimizi kollar, sonra þaka yollu çýkýþýrdý: “Bi dakka, n’oluyo, bu eve çok kýz gelip gidiyor ne yapýyorsunuz, iþleri seriyor musunuz?” Siyasi mücadeleden yan çizmeyelim diye dürterdi hep. Bu bizim “78 kuþaðý” denilenler, hepimiz ne kadar farklý siyasetlere karýþmýþ olsak da birbirimize benziyoruz aslýnda. Bizim ruhiyatýmýzý þekillendiren kitaplar var mesela: Fedor Glavkov’un Çimento’su, Dimitr Dimov’un Tütün’ü, Nikolay Ostrovskiy’nin Ve Çeliðe Su Verildi’si, Mitka Grýbçeva’nýn Seni Halk Adýna Ölüme Mahkûm Ediyorum’u… Bu kitaplarý okuduk ezberledik, böyle bir kültür ve maneviyat oluþtu… O dönemlerde hayata baþ-
Söyleþi: Ömer Uður
layan her adamýn bu romanlarda bir karþýlýðý vardýr bence. Seyit büyük bir ihtimalle de bunlarý okumamýþtý. Ama esen o hava içerisinde o hepimizden daha çok öyleydi. O romanlarýn kahramanlarýndan biri gibiydi. Bizim gibi Türk deðil de, buralý olmayan, burada bulunmayan cinsten bir görev adamý gibi… Görev, eylem, bunlar yerli yerinde miydi? O baþka bahis. Baþýna gelenlerin geleceðini hissediyordum sanki. Ama “bu hesaplanýldý mý, kitaplanýldý mý” diye sorsan, o dönem öyleydi ki, “illegaliteyi ihlal”den de öte bu sefer “n’oluyo abi, nesin sen” muhabbetleri baþlardý. Sormazdýk.
Seyit bir köy çocuðuydu kökeninde. Ayný köydeniz. Bazý konularda tutucu da davranabiliyordu. Kadýn erkek iliþkilerinde ister istemez biraz maço ve erkekti. Kýz arkadaþýný getirmiþti eve, onun o kadar erkeðin arasýnda bizimle birlikte kalmasýndan þu kadar olsun gocunmazdý. Böyle bir tutuculuk deðil dediðim. Bir keresinde kýz arkadaþýyla denize gitmiþlerdi. Bir döndüler suratlar bir karýþ. Ýkisi de
birbiriyle konuþmuyor. Üsteleyince kýz anlattý: “Bir kumsala gitmiþler, giysilerini koyacak yer yok. Seyit denize girerken kýz arkadaþý onun giysilerinin baþýnda beklemiþ, ama sýra Seyit’in onun giysilerini beklemesine gelince olmaz demiþ bizimki, kýzýn giysisini bekleyemem ben, seninki görev, yapacaksýn…”
Çok temiz çocuktu Seyit. “Temiz” þu anlamda: Kendini adamýþtý. Bir yolunu bulur feda da ederdi yani. Biz de öyleydik. Kavgaya dövüþe gidiyorduk gece, sabahleyin gelince üzülüyorduk: “Ulan gene bir þey olmadý, ölmedik gene.” Gerçekten de böyle oluyordu yani: “Ölmedik, hay Allah!” O zaman ben büyük bir adamdým, 26 yaþýndayým; Seyit de bir o kadardý. 18-19 yaþ romantizmi için haddinden fazla olgunduk; ama böyle oluyordu gene de. -Seyit’in öldürüldüðünü ne zaman haber aldýnýz?
-Karaburun cezaevinde gazetelerden öðrendim. Bizi Buca cezaevinden daðýtmýþlardý. Onun mahkemesi devam ediyordu ama akýbetin bu kadar yakýn ve bu kadar kesin olduðunu biz bilmiyorduk o zaman. Bir sürü bilgin olabiliyor, bir sürü edimin olabiliyor, hani bu ölüm muhabbetini biz çok önemsemiyoruz ya, ama sonunda yakýnýna gelince çok feci oluyor. O dönem babam ölmüþtü. Çok severdim de babamý mesela; ama aðlamamýþtým. Ama Seyit’e çok aðladým. Anlamlý bir þeye tekabül ediyorsa çok koyuyor. Mesela son yýllarda da bir gün radyoyu açtým Mahsuni Þerif öldü dediler 2,5 saat aðlamýþým. O da, köy öðretmenliði dönemimden içime iþlemiþ.
Þimdi Seyit’i de anlatýrken ben anlýyorum ki, aslýnda çok da bir þey bilmiyormuþum onun hayatý hakkýnda. Hep hatýrladýðým bir ayrýntý, iki domates bir yumurta buldu mu sürekli atan bir elektrik ocaðýnda menemen piþirmesi. Ayaðýnda lastik
ONLARIN ANISINA
ayakkabý “gelin lan karnýnýzý doyuSanýrým kendimiz gibi deðil de rayým” derdi; “bak, sizin karnýnýzý iþ- olmamýz gerektiði gibi olduk biz. çi sýnýfý doyuruyor.” Mesela cezaevinde hamama giderken karþýlaþýyorduk. O konuþmada -En çok aklýnýzda kalan ne Se- bile seziyorum, ne ben, ben gibi koyit’ten? nuþuyorum, ne o, o gibi konuþuyor. O idama gidecek adam gibi konuþu-Aslýnda Seyit ile ilgili konuþ- yor, ben de arkadaþý idama giden bir mak bence o dönemle ilgili konuþ- adam gibi konuþuyorum. Þimdi dümak gibi bir þey. Emin olun örneðin þününce buralardan yaralanýyorum. Necdet Adalý’yý ya da bir baþkasýný Dediðim gibi 26-27 yaþlarýndaydýk alsanýz büyük ihtimalle çok benzer ama, karanlýk yüzlü, býyýklar kasþeyler söyleyebilirsiniz onlar için ketler aþaðýya inmiþ resimlerle kende… Ama Seyit’i anlatýrken herkesi dimizi özdeþleþtirmek hoþumuza anlatmakta da bir sorun var. Çünkü gidiyordu. Gene de Seyit’le ilgili bir evet, bu deðerlendirme þimdi biraz fark mesela: Seyit’in gözleri çok güacý olabilir ama bütün bunlar olur- zel bir renkti. Maviyle yeþil arasýnken çok da birbirimize benzer olmuda bir þey… Kendi yüzüme bakýnca þuz, farklarý silmiþiz. Aslýnda ben de o fark da yok… Köyden gelmiþ solöyleydim. Benim gibi yüz tane daha cu iþte. Seyit Tokat’tan, Tokatlý hemadam vardý etrafýmda, ayný benim þerilerinin yanýna geldi. Biz iþçi gibi býyýðý, ayný benim gibi parkasý sýnýfýný savunan öðrencilerdik. Ama olan, ayný benim gibi konuþan, ayný o iþçi sýnýfýnýn kendisi, iþçi sýnýfýnýn benim gibi baðlama çalan. Her kanbir ferdiydi. TARÝÞ’te çalýþýyordu. tinde en az 15-20 adam vardý böyle Okulumuzu TARÝÞ’ten bir yol ayýanlatabiliyor muyum? Þimdi Seyit yaþýyor olsa, ben ölmüþ olsaydým; rýyordu sadece, o kadar yakýn. Ayný Seyit benim için “biraz güzel sanat- evde ayný yatakta yatardýk bazen o lar ayaðý falan yapýyordu, biraz entel kadar kalabalýk olurdu evimiz. Ama -dantel yapýyordu” dedikten sonra üç direniþteki iþçi Seyit’ti. Biz o sýnýfa aþaðý beþ yukarý benim onun için omuz veren öðrenciler. Ýþte bu fark söylediklerimi söyleyecekti. Ama hiç kapanmadý. O zaman bir gün simesela “hangi türküyü seviyordu” nema yapabileceðinizi düþünüyor deseniz bilmiyorum. Oysa evde iki muydunuz? Tabii. O dönemde de memlekebaðlamamýz vardý, çok çalar çýðýrýrdýk ama bilmiyorum iþte. Aslýnda tin problemleri çoktu. Bunun film ve çok ilginçtir, ölümler de ayrýlamadý tiyatroyla da anlatýlmasý mümkünbirbirinden, hep karýþtýrýrsýn. O dü. Bunu için de bir donaným lazýmyüzden resim basýyorlar, resimler de dý. O yüzden sinema okumak hep karýþýyor. Doðrusu öyle yoðun istedim. Þimdi bakýyorum 55 yaþýnbir kýyým içerisinde bilmiyorum baþ- dayým. Aslýnda o zaman þimdiki olgunluðumdan daha olgunmuþum, ka nasýl olurdu yani. daha belirginmiþ amacým…
13
ONLARIN ANISINA
... Ne alnýmýzda bir ayýp Ne koltuk altýnda Saklý haçýmýz Biz bu halký sevdik Ve bu ülkeyi. Ýþte baðýþlanmaz Korkunç suçumuz.. Ahmed Arif
“Sizleri ve ezilen halklar uðruna mücadeleyi, erken býrakmak zorunda kaldýðým için üzgünüm... Kahrolsun faþizm” (Necdet Adalý)
14
“Yeri geldiðinde benim kemiklerimi Mahir Çayaný’ýn yanýna gömün.” (Serdar Soyergin)
“Bütün bu yapýlanlar, baþýmdan geçenler, kinimi binlerce kez arttýrdý ve mücadele azmimi körükledi; kavga ve devrime olan inancýmý yok edemedi... Devrimci selamlar” (Erdal Eren)
“Onu öldürdükten sonra ailesine bile vermediler. Mektup yazmasýna da... Bugün hala gömülü olduðu yer bilinmiyor, ama kalplerimizde yaþýyor.” ( Veysel Güney)
ONLARIN ANISINA
“Bütün arkadaþlarýma selam. Ben biniyorum, gidin anlatýn dostlarýmýza, anlatýn arkadaþlarýmýza” (Ahmet Soner)
“Tüm Gültepe halkýna ve Türkiye halklarýna selam. Ben halkýmýn mutluluðu için savaþtým. Adým hüzünle birlikte anýlmasýn” (Ramazan Yukarýgöz)
“Beni düþünürken, dünyada tek oðlunuz, Kadir’ inizi, yitirmiþ bir kiþi olarak deðil, sadece binlerce kiþiden biri olarak düþünmenizi isterim” (Kadir Tandoðan)
* “Ben ve yüzlerce kiþinin öldürülmesi, sýnýf savaþýný durdurmayacak ve bu savaþ, bu bozuk düzen tüm pislikleri ile tarihin çöp sepetine atýlýncaya kadar sürecektir. Elveda” (Mustafa Özenç)
“Aman ha... Aman maviþim, karamsarlýk yok... Her karanlýðýn bir aydýnlýðý, her zorluðun çýkacaðý bir düzlük vardýr kuþkusuz.” (Ali Aktaþ)
“Hoþçakalýn arkadaþlar, devrimci mücadelenizde size baþarýlar diliyorum. Kahrolsun faþizm” (Ömer Yazgan)
“Beni hayat devrimci yaptý. Nihai hedefin, mutlaka ama mutlaka bizim olacaðý inancýyla...” ( Mehmet Kambur)
“En çok sevdiðim dörtlüðü size de yazýyorum. Açardýn yalnýzlýðýmda/ Mavi ve yeþil açardýn/ Keklik kaný kýnalý berrak/ Yenerdim acýlarý, kahpelikleri/ Sýktýkça cellat kemendi.” ( Erdoðan Yazgan)
“Þu an sizlere son mesajýmý iletiyorum. Sizlerin yüzünü kara çýkarak hiçbir þey yapmadým. Bugünlerde size aðýr gelen bu itham, gelecekte sizlere bir þeref payesi olarak görünecektir” (Ýlyas Has)
“Yüreðimin tüm sevgisi ile, tüm onurlu güçlerimle seni, sizi, hepinizi kucaklar, doyasýya öperim. Güçlü olun. Baþý dik olun. O güzel günlerde tekrar yanýnýzda olacaðým.” (Hýdýr Aslan)
15
ONLARIN ANISINA
4 Ocak 1982 Necati Vardar
“Caným arkadaþým Hilmi!.. Yazýtýma baþlamadan önce, sonsuz sevgi, saygý, selamlarýmý iletir, canevimin tüm y..... sýcaðýyla her iki ellerinden hasretle sýkarým. Hilmi, göndermiþ olduðun, en az senin kadar deðeri biçilmesi bence güç olan, yeni yýl kartýný almýþ bulunmaktayým. Sevincimi bilmem anlatmaya gerek var mý? Nasýlsýn?... Dost. Sanýrým iyisin diyemeyeceðim. Çünkü böylesi koþullarda iyi olmak biraz güç. Ama moralinin doruklarda olmasýný tüm canevimle dilerim. Sen de beni soracak olursan? Ben sýhat bakýmýndan 1.þubeden buraya geldikten sonra pek iyi olamýyorum. Bünyem öteki arkadaþlara nazaran daha güçsüz ve zayýf. Kendimi, bir türlü toparlayýp, saðlýklý yaþam sürmem þimdilik olanaksýz... Burada hücrede oluþumuz. Hava, güneþ, doða, tabiattan yoksun býrakýlýþýmýz, sýhat bakýmýný ters yönde etkilemekte. Birde gözlerim sýzlýyor. Gazete günlük basýný çok güç takip edebilmekteyim. Böylesi koþullar, varacaðýmýz güzel, mutlu, özgür, aydýn günlerin gelmesini engelleyemez kanýsýndayým. O günleri imgelemimde canlandýrdýkça, sanki onu yaþamýþ onunla bütünleþmiþ gibi oluyorum. Çocuklarýmýzýn yanaklarýnda kýpkýrmýzý güllerin açmasý, onlarýnda þeker yiyebildikleri gün, iþte o zaman mutluluk tablomuzun ýþýnlarý yavaþ yavaþ yaklaþmaktadýr. Seninde dostlarýn var, varmak için yarýnlara EN GÜZEL GÜNLER uðrunda savaþým verenlerin olmasý dileyi ile. DOSTÇA KAL. ÖLÜM SENÝ YANILTMASIN..! Nasýlki yýðýlýr yüzüne gecenin karanlýðý gözlerinle tek baþýna kalýrsýn, ölüm öylesine göz uçlarýnda savur, kavuþtur yüreðini. Bak minicik bir çiçeðin kökleri bile yaþamak hýrsýyla uykusuzdur. Ölülerimiz, iþte Stevan Flopeviç bir kahraman!!
16
F...ler sarmýþ çevresini, sehpada, boynunda ip ve o dalayýp son nefesini, bir býçak gibi vuruyor... kelimeleri diþleri arasýndan- haykýrýyor, þiarýný. Kahrolsun F... Yaþasýn mücadelemiz. Stevan Flopev iç, onurun, direnmenin, insanlýðýn bekçisi!!! ÖLÜM, SENÝ, YANILTMASIN!... düþün bir, bir yaþananlarý, alnýný korkusuzca kaldýr, kimin yanýndasýn, yerin neresi?... ve... senin en aresiz anýnda, tek silahýn nedir? ÖLÜM, SENÝ, YANILTMASIN!... Usanma hayata yaraþan sesi araþtýrmaktan. Her kuþun palazlandýðý bir yuva vardýr. Her dal, güneþin ve rüzgarýn avuçlarýnda, kendi hevesince boyanýr. Çünkü, yaþamasý gerekiyor bir þeylerin, senin olan... bak kollarýný baðlýyor, son defa bakýyor, dünyaya... Nguan van Troi, birazdan göðsünü parçalayacaklar. Ama kan onu geriletmiyor, baþlýyor þarkýsýna, Yaþasýn hoþming Yaþasýn Vietnam. Damarlarým, damarlarýna baðlý yaralarýndan, çünkü öldürülmek istenen benim de sevincimdir. Nguanvantroionun bir siperi. Bir buðday tanesimidir? Ayný anda topraða düþer, düþmez, kýrýpdayan o þarký, bir buðday tanesi midir?... ölülerimizin, sesleri dünyamýz kadar bilge, birazdan kalkacakmýþ gibi, uzanýp bir sipere, koyulaþan ölülerimiz bakýþlarý, uçmaya hazýrlanan bir kartalýnki kadar çevik sen baðrýmý amansýzca zorlayan siyahlýk, unutma, öldürmekten daha kuvvetlidir ölebilmek... ÖLÜM SENÝ YANILTMASIN!.. Hiçbir zaman! Acele yanýt yaz...D.. selamlar.”
10 Aralık 1981 Ý. Ethem Coþkun “Deðerli dost merhaba, kimi zaman insan, bir þeyler yazabilmek için kalemi eline aldýðýnda, beyninde toparlamýþ olduklarý bir anda daðýlýr, karýþýr. Neyi, nasýl yazsam?... sorusu usu kemirir durur. Düþünüyorum, duruyorum, düþünüyorum. Ýþe hücremi anlatarak mý baþlasam acaba? Yoksa, hasretimi, özlemimi, sevdamý anlatarak mý baþlasam? Yoksa ölüm denilen nesneylen boðuþtuðumu, ona meydan okuduðumu anlatarak mý? Veya ‘kara daðlarýn’daki rengarek ký çiçeklerini, laleyi, sümbülü... ovalarý anlatarak mý baþlasam? Ýyisi mi hücremden baþlayayým. Burada çoðu zaman volta atýyorum. Böylelikle hem ýsýnmýþ oluyorum, hem de zaman geçiyor. Dudaklarýmda hasretlik, ayrýlýk, özgürlük þarký ve türküleri mýrýldanýyorum çoðu kez... Ýyisi mi fazla uzatmayayým... Satýrlarýmý istemeyerek noktalarken sana, mevsim dolayýsýyla buz gibi hücremden, lodosu deðil, poyrazý hiç deðil, sam yeli gibi yüreðimin sýcaklýðýný estireyim mektubumla ne dersin? Aydýnlýk, mutluluk, özgürlük dolu günler sana ve insanlýða kucak açsýn.”
03 Şubat 1981 Seyit Konuk
“Caným Kardeþim, ‘Ben hiç mühim deðilim yeter ki kurtulsun halkým.’ Kardeþim; annem ve babamý metin görünce moralim bir hayli yükseldi. Caným kardeþim, cezaevlerinde en büyük þeyin moral olmalý, moralini daima yüksek tut. Çünkü bizim moral silahýmýz olmalý. Birtakým tatsýz ve hatta çok kötü haber dahi almýþ olsan yine de üzülmemelisin; karamsarlýða bizde yer yok, diren! Yaþamdan ümidini hiç kesmeden. Çünkü yaþam mücadeledir... 146/1 ile 450/4 maddelerinden yargýlanýyoruz. Biz seninde belirttiðin gibi bilerek yaptýk. Adalet önünde çok iyi bir savunmayla çýkacaðým. ‘Ben, beni deðil, düþmanýmý mahkum edeceðim’ Benim için hiçbir zaman karamsar ve duygusal olma!..”