MERHABA GENÇ YOLDAÞLAR;
Yeni bir sayýmýzla yine sizlerle beraberiz. Mayýs ayý, “Ýsyan, Ayaklanma, Devrim” þiarýna yakýþýr bir ay olduðunu bu yýl da bir kez daha kanýtladý.
Ýþçilerin, emekçilerin birlik, dayanýþma ve mücadele günü olan 1 Mayýs’ta yaþanan olaylar bizlere yeni bir sürecin kapýlarýný araladý. Taksim yasaðý sadece 1 Mayýs günü ile sýnýrlý kalmadý; iþçilere emekçilere, ezilenlere Taksim Meydaný tümden “kapatýldý”. Bizler bu yasaklarý yýlarca tanýmadýk, bundan sonrada tanýmayacaðýz. Ve bugünden çaðrýmýzdýr tüm iþçilere, ezilenlere, gençlere 1 Mayýs’ta Taksim’de olacaðýz, Denizlerin bayraðýný dalgalandýracaðýz. Bu sene birçok yerde Denizler her sene olduðu gibi çeþitli etkinlik ve mitinglerle anýldý. Daha önceki senelerde gözlemlenen, bu yýlda gözlemlendi herkesin gözlerinde. Denizler ölmedi, Denizleri öldüremediler, öldüremeyecekler... Onlarýn yaktýðý kývýlcým sönmeyecek... Denizler iþçilere, emekçilere, gençlere, kýsacasý bizlere “umut” olmaya devam ediyor. Þimdi onlarýn bayraðý ellerimizde, yürekleri yüreklerimizde. Þimdi Denizlerin açtýðý yoldan yürüme zamaný! Þimdi örgütlenip, devrim için savaþma zamaný! Þimdi Deniz, Yusuf, Hüseyin olma zamaný! Bir sonraki sayýmýzda görüþmek üzere. Hoþça kalýn...
BARIÞ SÜRECÝ ÜZERÝNE Umut Güneþ
2
Tüm bunlara karþý biz devrimci gençler, Marksizm-Leninizmin yol göstericiliðinde örgütlenip sosyalizm mücadelesini büyütmeliyiz. Kürt halkýnýn özgürleþmesi; emekçilerin sömürüden kurtulmasý; gençliðin özgür bir geleceði yalnýzca kapitalizmi temellerinden sarsacak bir devrimle mümkündür. Çünkü bugün demokrasi de devrim sorunudur. Devrimci gençliðimiz faþizme karþý birleþelim, örgütlenelim, savaþalým!
D
ünya üzerinde ulusal özgürlük mücadelesi yürüten halklardan biri de Tamillerdir. Geçtiðimiz günlerde Ýsveç’de, Tamillere dönük 2009 yýlýnda yapýlan katliamýn anmasý gerçekleþti ve kardeþ halk olarak gördükleri Kürt halkýna da bir mesaj ilettiler. Ýsveç Tamil Forumu Baþkaný Jefan Mohan þöyle söylüyor Kürt halkýna: “Batýlýlara asla güvenmeyin. Kendi özgücünüze güvenin.” Bu belirleme çok acý deneyimlerin sonucunda ortaya çýkmýþ durumda. Hatýrlayalým. 2009 Yýlýnda Sri Lanka devleti emperyalistlerin de desteði ile, yaklaþýk 6 ay süren bir operasyonla Tamil halkýnýn özgürlük mücadelesini kanla bastýrdý. Bu katliamda 40 bin kiþinin öldürüldüðü, yüz bine yakýn kiþinin kaybolduðu ve 25 bin civarýnda çocuðun öksüz kaldýðý söyleniyor. Bu rakamlar BM’nin insan haklarý örgütlerinin hazýrladýðý raporlarda var. Ayrýca askerlerin saldýrýlar sýrasýnda kadýnlara dönük tecavüzlerini ve yakaladýklarý gerillalara iþkenceleri vs. söylemiyoruz bile. Ýþte bu sürecin sonunda Sri Lanka’da Tamiller için örgütlenme alaný neredeyse kalmazken, Tamiller yurt dýþýnda örgütlenmelerini ve mücadelelerini sürdürüyorlar. Burada önemli olan þey þu; bu katliamýn Tamillerle Sri Lanka devleti arasýnda süren barýþ görüþmeleri sýrasýnda olmasý. Biz buradan nasýl bir sonuç çýkarmalýyýz, þu an süren “barýþ süreciyle” baðýný nasýl kurmalýyýz. Türkiye’nin Kürt halkýna dönük gönlünden geçirdiði aslýnda Sri Lanka örneði bir çözümdür. Eðer faþizmin bunu yapmaya gücü yetseydi, hiç düþünmez yapardý. Zira çoluk çocuk demeden katlettiðini defalarca gördük. Roboski en yakýn örneði. Fakat Birleþik devrimin gücü ve daha bir dizi koþullar faþist devleti böyle bir katliam yapamaya deðil ama baþka bir yola sokmuþ durumda. Fakat bu seçenek
her zaman faþist devletin masa baþýnda duruyor. Bunu akýldan çýkartmamak lazým. Ýkincisi; Barýþ görüþmeleri sýrasýnda hatta ateþkes yapýlmýþ ve barýþ antlaþmasý da yapýlmýþ olmasýna karþýn böyle bir katliam gerçekleþiyor. Demek ki barýþ görüþmeleri, antlaþmalarý savaþýn durduðu anlamýna gelmiyor. Burjuvazi fýrsatýný bulduðu an yaptýðý antlaþmayý yýrtýp atabiliyor ve en vahþi biçimde saldýrabiliyor. Üstelik bir güç biriktirmenin, dinlenmenin ardýndan ve emperyalistlerin yoðun desteði altýnda daha etkili saldýrýlar düzenleyebiliyor. Bununla birlikte çýkarýlmasý gereken en önemli sonuç ise þudur; Jefan Mohan Batýlýlar demiþ, ama daha doðrusu: Burjuva sýnýfa asla güven olmaz. Güveneceðimiz tek güç kendi öz gücümüz ve ezilen, sömürülen halklarýmýzdýr. Öyleyse þimdi Barýþ görüþmelerinden sonra bizde barýþ havasýnýn esip esmediðine bakalým. Sondan baþlayarak hafýzamýza göz atalým. Türkiye’nin 11 Eylül’ü olarak ifade edilen Reyhanlý’daki bombalý saldýrý ve onlarca insanýn ölümü, yüzlercesinin ise yaralanmasý... Sonrasýnda Reyhanlý’daki saldýrýya karþý yapýlan gösteriler ve devletin halka dönük saldýrýsý, bu devletin neyi istediðinin göstergesidir. Faþizm ruhlarýný o kadar yok etmiþ ki, yakýnlarýný, komþularýný kaybetmiþ insanlarýn tepkisine raðmen vahþice saldýrabiliyorlar. Ve bunlar barýþ isteyen, barýþý korumak için ellerinden gelen çabayý sarf eden bir devletin marifetleri. Ayný tabloyu üniversitelerde gerçekleþen eylemlerde de görmek mümkün. Ankara’da bütün üniversitelerden öðrenciler Dýþ Ýþleri Bakanlýðýna yürüyerek tepkilerini gösterdiler. Ýþte size bu topraklarda süren iç- savaþýn bir tablosu. Ýþçiler devlet kurumlarýný hedefliyor, gençlik de öyle. Sonuçta ha-
vada barýþ deðil ama savaþýn kokusu var. Ya 1 Mayýs’a ne demeli? Tam bir kara mizah görüntüsüdür açýlan köprüler. Çünkü barýþ isteyen, özgürlükler vaat eden bir devlet, sýnýf düþmanlarýyla; yani iþçilerle, emekçilerle, öðrencilerle aralarýndaki köprüyü tamamen attý. Açýlan köprülerin anlamý budur. Ama 1 Mayýs’ý bir bütün olarak yorumlayacaksak, faþist devlet bir ayaklanma provasý yapmýþtýr. Tam bir kale savunmasý gibi, kalesine çekilmiþ düþmaný elde kýlýç bekleyen askerler gibi... Ýþte bu devlet halkýna barýþ vaat ediyor, özgürlükler vaat ediyor. Ve daha öncesine gidelim. Üniversitelerde baþlayan Hizbullah saldýrýlarý ne anlama geliyor? Barýþ görüþmelerinde bulunan devlet hala direnç içinde olanlarý baský altýna almak, sindirmek için 5. kolunu harekete geçiriyor. Bir anda bir çok üniversitede Hizbullah saldýrýlarý yaþandý. Bu dinci- faþistleri harekete geçiren yine faþist devlet idi. 5. kolun bir diðer gücü ise son dönemde sürekli öne çýkartýlan ÝP- GB’li faþistler. Hepsi bir bütün olarak devrimin en dinamik gücü olan gençliði teslim almak için harekete geçirilmiþ durumdalar. Biri dini diðeri ulusalcýlýðý kullanarak yoðun bir saldýrýya baþladýlar. Ve bu saldýrýnýn hedefinde sadece gençliði sindirmek yok! Ayný zamanda gençliði gericileþtirmek de var. Ýþte tüm bunlar “barýþ süreci” denilen dönemin son 12 ayýnda yaþandý. Barýþ sürecini kuþlarýn, böceklerin özgürce uçacaðý ve öteceði bir dönem olarak algýlayan devlet de böyle algýlanmasýný istiyorreformistler ve diðer ortalama sol þaþkýna düþmüþ durumda. 2 kelimelerinden biri çatýþma ortamýna girmemek, sað duyu vs. olan ortalama sol gerçeklerin üzerini örtmeye çalýþýyor. Oysa gerçekler yaþadýklarýmýz, niyetler deðil. Ve yaþadýklarýmýz bize söylenenlerden
farklý bir þeyi ifade ediyor. Burjuvazi birleþik devrimimizi bastýrmak, boðmak ve devrimci güçleri ezmek için, belki de saldýrýlarýn en çoðunu insanlarý beklentiye soktuklarý böylesi dönemlerde yapýyor. Bu saldýrýlarýn biçimi tarzý farklý olabilir. Hedefi farklý olabilir ama amacý ayný;birleþik devrimi boðmak ve içine girmiþ olduðu krizden kurtulmak.
Barýþ Savaþý, Savaþ Ýse Hazýrlýðý Gerektiriyor Her dönemin kendi yasalarý vardýr. Belirleyici olan da niyetler, istekler deðil bu yasalardýr. Nasýl ki savaþ dönemlerinde savaþýn olmamasýný istemek, savaþý bitirmiyorsa barýþ istemekle de barýþ olmuyor. Savaþ döneminin yasalarý nasýl ki olaðan iþleyiþi bozar, düzensizliði egemen kýlar ise; savaþý kazanmak için savaþ araçlarýna sahip olmayý, oluþturmayý gerektiriyor ise; barýþ görüþmelerinin sürdüðü bu dönemlerin de bizlere yüklediði görevler vardýr. Þimdi sonuçlarý ve gençliðimizin üzerine düþen görevleri toparlayalým! 1) Burjuvaziye asla güvenmemeli ve kendi öz gücümüze güvenerek hareket etmeliyiz. 2) Barýþ görüþmeleri sürerken ya-
ratýlmak istenen ýlýmlý havaya gençliðimizin kapýlmasýna izin vermemeliyiz. Çünkü barýþ isteyen, savaþý yaratan koþullarý ortadan kaldýrmak zorundadýr. Ve bu bugün yalnýzca bir dizi devrimle faþizmin yýkýlmasý, Demokratik Halk Ýktidarýnýn kurulmasýyla mümkündür. 3) Barýþ görüþmeleri sýrasýnda da iki güçten biri diðerini daha da zayýflatmak, kendi elini güçlendirmek için mutlaka mücadeleyi sürdürür. Bizim örneðimizde olduðu gibi dinci- ulusalcý faþistleri harekete geçirerek, dinamik güçleri baský altýna almaya çalýþýr, sindirmeye çalýþýr. 4) Bugün burjuvazi dini ve ulusalcýlýðý kullanarak gençliði gericileþtirmeye ve gençlikte devrimci olaný öldürmeye çalýþmaktadýr. Buna karþýn devrimci gençliðimiz yoðun ve geniþ bir ajitasyon, propaganda ve örgütlenme faaliyetine yönelmelidir. 5) Her ne kadar faþist devlet barýþ görüþmeleriyle demokrasi getiriyorum demekle uðraþsa da aslýnda (1 Mayýs örneðinde olduðu gibi) bir toplumsal devrimden korkmakta ve onu bastýrmak için önlemler almaktadýr. Bizler ise devrimin zaferi için kitleleri devrimci eylemlere, isyanlara ve ayaklanmalara yönlendirmeliyiz. Tabi ki karþýmýzda faþizmin olduðunu bilerek ve kitleleri devrimci araçlara yönlendirerek. Çünkü savaþ ciddi bir hazýrlýðý gerektiriyor. 6) Son olarak tüm bunlara karþý biz devrimci gençler, Marksizm- Leninizmin yol göstericiliðinde örgütlenip sosyalizm mücadelesini büyütmeliyiz. Kürt halkýnýn özgürleþmesi; emekçilerin sömürüden kurtulmasý; gençliðin özgür bir geleceði yalnýzca kapitalizmi temellerinden sarsacak bir devrimle mümkündür. Çünkü bugün demokrasi de devrim sorunudur. Devrimci gençliðimiz faþizme karþý birleþelim, örgütlenelim, savaþalým!
3
ANTAKYA HALKI KATLÝAMCILARA KARÞI AYAKTA! Reyhanlý’daki patlamanýn ertesi günü binler yine Antakya sokaklarýndaydý. Ýnternet üzerinden yapýlan çaðrýya Antakya emekçileri cevap verdi “Artýk Yeter, Savaþý da Siz Ýktidardakileri de Ýstemiyoruz!” diye ayaklandý.(çaðrýyý internet üzerinden Halkevleri yapmýþtý.) 12.05.2013 Pazar günü saat 16:00’da Armutlu’nun giriþindeki semt pazarýnda toplanýldý. Toplanan kitle “Reyhanlý Halký Yalnýz Deðildir, Tayyip Ýstifa, Kahrolsun ABD Ýþbirlikçi AKP” sloganlarýný attý. Kýsa süre içerisinde yüzlerce olan kitle yürüyüþe geçildiðinde binlere ulaþtý. Defalarca “Valiyi istifaya çaðýran halk” çok tepkiliydi... Eyleme bir çok demokratik kitle örgütü destek verdi. Cumhuriyet caddesinde yürüyüþe devam edildiðinde Valinin evinin önüne gelindiðinde
Leninist Mizah Kollektifi
4
durmadan “valiyi istifaya çaðýrdý.” Ve bununla birlikte yüründükçe kitle sayýsý artmaya devam etti. Bizler de Mücadele Birliði Platformu olarak eyleme destek verdik. Eylemde kitle ile beraber sloganlarýmýzý attýk “Faþizme Karþý Silah Baþýna, Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði, Katil Devlet Hesap Verecek, Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz” sloganlarý atýldý. 2 yýldýr sürekli olarak devletin kolluk güçleri yürüyüþleri engellemeye çalýþýyor, ama son yapýlan eylemde devlet hiçbir engellemede bulunamadý, binlerce insan karþýsýnda çaresiz kalan çevik kuvvet gýkýný bile çýkaramadý. Çevre illerden de Hatay’a çevik kuvvet gönderilmesine raðmen, örgütlü bir halk karþýnda hiçbir þey yapamadý. Daha sonra kitle saray caddesine geldi ve burada “el-nusra” denen çetelerin þehrimizden defolup gitmesine,
Vali ve AKP hükumetinin savaþ çýðýrtkanlýðýna dair konuþmalar yapýldý. Hükumetin olanlarýn sorumlusu olduðu ifade edildi. Yapýlan konuþmalarda Reyhanlý halkýnýn yanýnda olunduðunu, acýlarýnýn paylaþýldýðý söylendi. Bu konuþmalardan sonra kitle tekrar yürüyüþe geçti. Yunus Emre parkýnýn önünden geçip Armutlu’ya giderken bizler de Deniz bayraklarýmýzý açýp yürüyüþe devam ettik ama kimileri bayraklarýmýzý kapattýrmaya çalýþtý, buna raðmen gençlik bizimle beraber bayraklarýmýzý alarak yürüyüþte dalgalandýrdý. Armutlu giriþinde tekrar konuþmalar yapýldýktan sonra herkes daðýldý. Biz de yeni tanýþtýðýmýz iþçi dostlarýmýzla Ayýþýðý Sanat Merkezine geçip gündemi deðerlendirdik. Antakya/ Mücadele Birliði
ANKARA’DA ÖÐRENCÝLER REYHANLI ÝÇÝN AYAKTA!
15 Mayýs’ta Ankara’nýn birçok üniversitesinde olduðu gibi ODTÜ’de de öðrenciler Reyhanlý’daki patlama nedeniyle eylemdeydiler. Bir gün önce (14 Mayýs) ODTÜ’lü öðrenciler hazýrlýktan Fizik bölümüne yürümüþ ve orada bir basýn açýklamasý yapmýþlardý. Öðrenciler Bir gün sonrasýnda saat 12:30’a kadar Dýþiþleri Bakaný Davutoðlu’nun istifa etmesini aksi takdirde istifasýný gidip kendilerinin alacaklarýný söylemiþlerdi. Ancak durumda herhangi bir deðiþiklik olmayýnca DÖB’lü öðrencilerin de aralarýnda olduðu ODTÜ’lü öðrenciler, Dýþiþleri Bakanlýðýna gitmek üzere hazýrlýk binasýndan A1 kapýsýna bir yürüyüþ baþlattýlar. Okuldaki birçok fakülte, kütüphane ve yemekhane dolaþýlarak öðrenciler herkesi devletten Reyhanlý’nýn hesabýný sormak için Dýþiþleri Bakanlýðýna çaðýrdýlar. A1 kapýsýna gelindiðinde ise öðrenciler TOMA’larla ve polis barikatýyla karþýlaþtýlar. O sýrada ODTÜ kampüsünün yanýndaki Hacettepe Üniversitesi’nden de öðrencilerin Eskiþehir yolunu kapatarak yürüyüþe geçtikleri haberi geldi ancak polis Eskiþehir yolunda da barikat kurup Hacettepe’li öðrencilerin A1’den geçmelerine izin vermedi. Yaklaþýk yarým saat boyunca bir yandan Hacettepe’li öðrenciler barikatýn açýlmasý için polislerle görüþürken diðer yandan da ODTÜ’lüler arkadaþlarý gele-
ne kadar oturma eylemi yaptýlar. Oturma eylemi boyunca sýk sýk “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Davutoðlu Ýstifa”, “Reyhanlý’nýn Hesabý Sorulacak”, “Gençlik Yürüyor Hesap Soruyor” sloganlarý atýldý. Görüþmelerin sonuç vermemesi üzerine Hacettepe’li ve ODTÜ’lü öðrenciler barikatlarý aþmaya çalýþtýlar ve ardýndan polis her iki tarafa da saldýrmaya baþladý. Hacettepe’den öðrenciler bir süre sonra okulun A7 kapýsýndan geçerek ODTÜ’lü öðrencilerin yanýna geldiler ve polisin saldýrýsýna birlikte karþýlýk verdiler. Saatlerce süren çatýþma sonrasýnda birçok öðrenci ciddi bir þekilde yaralandý ve gelen ambulanslarla hastaneye kaldýrýldýlar. Polis, bir yandan yüzlerce gaz bombasýný ard arda öðrencilere hedef gözeterek atmýþ ve birçok kez TOMA’larla okulun içine girmeye çalýþmýþtýr. Ancak öðrencilerin kararlý tutumlarý sayesinde bunu göze alamamýþlardýr. Ayný sýralarda Dýþiþleri Bakanlýðýna ulaþan ve orada gözaltýna alýnan öðrencileri de eylem sonunda serbest býrakmýþlardýr. Öðrenciler saat 17:00’de eylemlerine son verdiler ve pankartlarýyla birlikte yemekhanenin önüne geldiler. Yemekhanenin önünde basýn açýklamasý yaptýktan sonra eylemlerinin burada bitmediðini, katliamlarýn hesabýnýn sorulana kadar da mücadelelerinin devam edeceðini söylediler. Ankara’dan DÖB’lü Öðrenciler
Ýstanbul’daki tüm üniversitelerden bir araya gelen öðrenciler, Reyhanlý Katliamý’ný protesto etmek için Dolmabahçe’de bulunan Baþbakanlýk Ofisi’ne yürüdü. DÖB’lü öðrencilerin de aralarýnda olduðu kitle, ilk yürüyüþe saat 15.00’te Ýstanbul Üniversitesi Beyazýt Kampüsü’nden baþladý. Üniversite içinden Reyhanlý Katliamýnýn Sorumlusu AKP’den Hesap Soruyoruz” pankartý ile yürüyüþ baþladý. Eminönü’ye kadar tramvay yolunu kapatarak yürüyen yüzlerce öðrenci “Reyhanlý’nýn Hesabý Sorulacak”, “Emperyalistler Ýþbirlikçiler 6. Filoyu Unutmayýn”, “AKP Besliyor ÖSO Vuruyor” sloganlarý atarak yürüyüþüne Eminönü, Galata Köprüsü, Karaköy, Tophane üzerinden yolu kapatarak devam etti. Yürüyüþleri sýrasýnda Mimar Sinan Üniversitesi’nin önünde bekleyen öðrenciler de kitleye katýldý. Marmara Üniversitesi öðrencileri ise Kadýköy Ýskele’ye yürüdü ve vapurla Kabataþ’a geçerek ayný kitleye katýldý. Her katýlýmla birlikte kitle büyüdü. ÝTÜ Gümüþsuyu Kampüsünden yürüyüþü baþlayan öðrenciler ile Beyazýt’tan yürüyüþe baþlayan öðrenciler Dolmabahçe’de birleþtiler. Dolmabahçe’ye gelene kadar hiçbir polisle karþýlaþmayan öðrenciler, Dolmabahçe’de TOMA ve çevik kuvvet ba-
rikatý ile karþýlaþtýlar. Polis barikatýna doðru yürüyerek, polisin anons yapmasýný veya “pazarlýk” yapýlmasýný beklemeden polislere soda þiþeleri ve taþ atan öðrencilere de polis tazyikli su ve biber gazý ile karþýlýk verdi. Öðrenciler Kabataþ yönüne doðru geri çekildiler. Bu sýrada çevredeki insanlar da biber gazýndan etkilenerek, polisin sert saldýrýsýna tepki gösterdiler. Öðrencilerin bir kýsmý Mimar Sinan Üniversitesi Fýndýklý Kampüsüne girerek kapýlarý kapattýlar; polis ise kampüsün içine gaz bombasý ve tazyikli su ile saldýrdý. Taþlarla cevap veren öðrenciler kampüsün giriþine bir de “Reyhanlý’nýn Sorumlusu AKP’den Gençlik Hesap Soracak” pankartý astýlar. Yüzlerce öðrenci de ara sokaklarda çatýþmaya devam ederken, polis hedef gözeterek plastik mermilerle ateþ etmeye baþladý. Saat 18.00’de Mimar Sinan Üniversitesi’nin önünde basýn açýklamasý yapan öðrenciler, Reyhanlý Katliamý’nýn sorumlusunun AKP hükümeti olduðunu, devlet yanlýsý medyanýn Reyhanlý’da yaþananlarý doðru yansýtmadýðýný ve yaþanan polis saldýrýsýný protesto ettiklerini belirttiler. Eylem sloganlarla sona erdi. Ýstanbul/DÖB’lü Öðrenciler
ÖÐRENCÝLER DÖRT BÝR KOLDAN BAÞBAKANLIÐA YÜRÜDÜ
5
ASGARÝ ÜCRET
6
Öncelikle merhabalar. 7 senedir otelde çalýþan bir emekçiðim. Her yerde olduðu gibi otellerde de baþlýca sorun taþeron sistemidir. Her ne kadar kimilerine göre “özel istihdam bürolarý” emeðin birden fazla kiþi tarafýndan sömürülüp bal ile tatlandýrýlarak önümüze sunulmuþ hali ise de, kýsacasý bir alýntýyla cevap vereyim “salatalýða, ‘hýyar’ derseniz adý deðiþir ama tadý deðiþmez.” 8 ay önce yaþadýðým bir durumu paylaþma gereði duyuyorum. Her zaman ki gibi akþam molasýnda iken yiyecek ve içecek direktörü Mr. Nizam yanýma oturdu, bu sohbet arasýnda benim yöneticiliðimi nasýl buluyorsun diye bir soru yöneltti ve ben de dürüstçe berbat bulduðumu belirtince þaþýrdý. Beklemediði bir cevap olsa ki þaþkýnca neden diye soru yöneltti ve ben de otel içindeki çalýþanlara karþý farklý farklý tutum içerisinde olduðunu, bunun doðru bir davranýþ olmadýðýný belirttim. Beni daha detaylý konuþmak için ofisine davet etti, beraber ofisine geçtik ve bana geçmiþ aylardan bir Logbook çýkardý. Ve bana þöyle söyledi “Þimdi sen diyelim ki burada iþ adamýsýn”, evet dedim, Logbook’u göstererek Agora Restuarant’ýn 1 aylýk yapýlmasý beklenen 585.000 tl lik hedefi olduðunu ve bizim 483.000 küsur yaptýðýmýzý söyledi. Bana “sen iþ adamý olarak bu durum karþýsýnda ne düþünürdün” diye sordu. Ben de bir iþ adamý olarak bir þeylerin yolunda gitmediðini ama 483.000 tl’nin bana 1 ay yeteceðini, akþam yapacaðým planlara bakacaðýmý belirttim. Ardýndan da ben ona “sen burada ekstra (taþeron) olduðunu varsayalým” dedim. Mr. Nizam tamam dedi. “800 tl maaþ alýyorsun, bunun 400 tl si kira, 100 tl’si yol, 100 tl’si elektrik, su vs. Kalan 200 tl ile evde iki çocuk birde eþin var nasýl geçinirsin” diye sordum. O da bu soru karþýsýnda çok þaþýrdý, belli ki hiç bugüne kadar böyle konulara çalýþmamýþ ve bana “gerçekten çok zor hatta imkansýz bir þey ama bu benim problemim deðil” de-
di. Ben de karþýlýk olarak peki senin problemin deðil, otelde hedefler beklentilerin altýnda kalýyor ve bir þeylerden kýsýlmasý gerektiðini düþünüyorsunuz. Ama geçen gün 3 saat çalýþsýnlar çýksýnlar dediniz. Peki siz böyle kýstýðýnýzý düþünüyorsunuz, ay sonu senin aldýðýn maaþ ayný, benim aldýðým maaþ ayný ve burada 4-5 yýldýr çalýþan ekstra garsonlarýn maaþlarý ayný mý? Tabi ki deðil ve siz burada bütün otelin yükünü 5 yýl taþeron olarak çalýþmýþ birisi olarak bunlarýn üzerine yýkmaya alýþmýþsýnýz. Þimdi soruyorum bu problemde sizin de payýnýz var mý? Yok mu? Çaresiz bir þekilde evet diyerek durumu kabullendi ve ben karþýlýk olarak hayýr senin problemin deðil dünyanýn problemi dedim ve görüþmemiz sona erdi. Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný Faruk Çelik’in asgari ücret ile ilgili “Asgari ücretle geçinilmez diye bir þey yok. Geçinirsiniz. Ona mahkumsanýz 800 TL de büyük bir paradýr.” gibi demagojik açýklamasýný duyduðumda 8 ay önceki yaþadýðým durum aklýma geldi ve sizlerle paylaþmak istedim, emekçilerin bu açýklamalarý önemsediðim yanýlsamasýna varmalarý beni üzer, bu vesile ile cevap hakký doðmuþ olsun geçmiþten günümüze neler deðiþmiþ bir göz atalým. Marie Antoinette devrim zamanýndan hemen önce Fransa kraliçesiydi Marie Antoinette sarayda bir eli yaðda bir eli balda, ayaklarý marmelatta otururken, dýþarýda zavallý halk açlýktan isyan ediyordu, tabii Marie Antoinette’in ne halkýn isyanýndan haberi vardý, ne de açlýðýn nasýl bir þey olduðundan... Bir gün ona gelip dediler ki: “Efendim halk ekmek bulamýyormuþ; açmýþ, isyan ediyorlar.” Marie Antoinette isterik kahkahalar eþliðinde, haberi getiren danýþmaný Janjak’a döndü: “Benim de ekmek bulamadýðým günler oluyor Janjak rica ederim, fazla nazlanmaya gerek yok; ekmek bulamýyorlarsa pasta yesinler...” O günden sonra Fransýz halký pasta
mý yedi ekmek mi bilinmez ama bu söz tarihe geçmiþtir. Fransýz kraliçesinin bu tarihe mal olmuþ sözünün ardýndan yüzyýllar sonra Türkiye Cumhuriyeti Baþbakaný ve bakanlarý da vergilerden ve zamlardan bunalan ve mýzmýzlanan halkýna tarihe geçecek sözler söylediler; Maliye bakaný akaryakýt zammý sonrasý, “bisiklete binin”, Ulaþtýrma, Denizcilik ve Haberleþme Bakaný Binali Yýldýrým, “yat sahibi olmanýn lüks deðil ihtiyaç olduðunu”, Enerji bakaný Taner Yýldýz doðal gaz zammý sonrasý, “içkiyi içen doðal gazý yakan ödesin” (demagojiye dikkat doðal gazý ve içki), Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný Faruk Çelik “800 tl büyük para mecbursan geçinirsin” ve sözlerine peynirin kilosunun fiyatýnýn belli olduðunu, ekmeðin fiyatýnýn belli olduðunu söyleyen Çelik için geçmiþten edindiðim tecrübe ile kendimi çalýþma ve sosyal güvenlik bakanýnýn yerine koydum, sabah kalktým, elimi yüzümü yýkadým, týraþ oldum kapýmýn önünde bekleyen korumalarýma günaydýn dedim, cebime baktým, ak bilim yok aslýnda, gerek de yok. Arabamýn kapýsýný açan þoförümü selamladým ve yola koyulduk, mekan belli TBMM. Sabah kahvaltýsý, çay, peynir, ekmek derken koskoca bakaným, çaya para mý vereceðim, 76 milyonun vekaletini üstlenmiþim. Neyse öðlen oldu. TBMM lokantasýna gittik, baþlangýç olarak Brokoli çorbasý (50 Krþ), daha sonra Spagetti Polonez (1 Tl), içecek olarak (1 Tl) tatlý olarak da ekmek kadayýfý (1 TL) yedik, cebimde de bozuk yoktu, daha sonra veririm dedim. Garsonlar anlayýþla karþýladýlar, “ne demek efendim” dediler ve özel istihdam bürolarý ile ilgili olarak, daha farklý çalýþma yapmak için ofisime geçtim. Ýþ adamlarý ile biraz dertleþtik. Çay sohbet derken akþam olmuþ, akþam yemeði için kadim dostlarýmla birlikte idik. Çok sað olsunlar elimi cebime bile arttýrmadýlar. Ne de olsa iþ adamlarý daha sonra önceden planlanmýþ olan TV programýn katýl-
mak için yola çýktým. Ve 800 Tl’nin ne kadar büyük bir para olduðunu herkesin geçebileceðini bu para ile geçinilemeyecek diye bir þeyin olmadýðýný, ekmeðin fiyatý belli, peynirin de fiyatý belli sonuçta. Buyurun hep birlikte bakalým bu fiyatlara.
Görüldüðü gibi burjuvazinin emekçilere, yoksullara reva gördüðü yaþam bu. Bugün milletvekilleri 1 gün mecliste iþ baþý yapsalar emekli olurlarken, iþçi ve emekçiler emekliliði yalnýzca yýllarca çalýþmanýn sonunda, o da hayatta kalýrlarsa görebiliyorlar. 800 tl maaþ
alan insanlara geçinebileceðini söyleyen burjuvazinin bakanlarý, kendileri 1 tl gibi komik rakamlarýn olduðu yerlerde yemekler yiyebiliyor. Ve aldýklarý maaþ bir iþçinin bir yýlda aldýðýndan bile fazla. Kapitalist düzen budur ve bundan baþkasý da kapitalizmde mümkün deðildir. Oysa emekçilerin, gençliðin daha özgür ve yoksulluk, açlýk çekmeden yaþayabileceði bir dünya da var. SOSYALÝZM! Sosyalizmde insanlar ürettiklerine sahiptir, Sosyalizmde iktidarda olan iþçiler ve yoksullardýr. Temel aldýðý þey insanlarýn daha mutlu yaþamasýdýr. Ama bu yaþam bize altýn tepsi içinde sunulmayacak. Bunun için bizlerin örgütlenmesi ve kapitalizme karþý mücadele etmesi gerekiyor. Özellikle de Biz genç emekçilerin, iþçilerin katýlýmý önemli ve belirleyicidir. Burjuvazi en çok genç iþçileri sömürerek kazanýyor, onlarýn iktidarýný yýkan da yine genç iþçilerin, emekçilerin verdiði mücadele olacak. GEB’li Ýþçiler
Öðrenciler ve Genç Ýþçiler, Grevi Büyütelim!
15 Mayýs günü THY iþçileri, toplu iþ sözleþmesi anlaþmazlýkla sonuçlanýnca “BU ÝÞ YERÝNDE GREV VAR” pankartýný iþ yerlerine asarak grevlerini baþlattýlar. Grev haklarýnýn ellerinden alýnmasý, 305 iþçinin iþten atýlmasý ile birlikte gelinen bu süreçte iþçilerin grev sürecinde her zamankinden daha fazla desteðe ve bizlerin gücüne ihtiyacý var. Genç emekçiler, devrimci öðrenciler iþçilerin yanýnda olup mücadelelerini zafere taþýma zamaný. THY iþçilerinin eylem yaptýðý her yerde mücadele birliðini büyütme zamaný. Grevi sahiplenelim, mücadeleyi büyütelim! GEB/ Genç Emekçiler Birliði DÖB/ Devrimci Öðrenci Birliði
7
KAVGA GÜNÜ 1 MAYIS
1 Mayýs, Kýzýl Meydan Taksim’de kavga ile geçti. Ýþçi sýnýfý ve burjuvazi arasýnda süren sýnýf savaþýmýnýn en önemli arenalarýndan biri olan Taksim’deki mücadele, iþçi sýnýfýnýn gücünü gösterdi. Burjuvazinin 1 Mayýs’ýn Taksim’de kutlanmasýný önlemek için aldýðý tüm tedbirler, tüm þehrin kara ve deniz ulaþýmýný kesmek, Unkapaný Köprüsünü kesmek ve Galata Köprüsünü kaldýrmak gibi önlemlerine raðmen Taksim’e çýkan hemen tüm cadde ve sokaklar iþçi ve emekçiler tarafýndan savaþ alanýna çevrildi. Þiþli’de ise DÝSK önünde toplanan emekçiler ve devrimciler “Yaþasýn 1 Mayýs” pankartý açarak 08.30’dan itibaren yürüyüþ kortejlerini oluþturdu. Mücadele Birliði Platformu da “Yaþasýn 1 Mayýs, Biji Yek Gulan” pankartý ve bayraklarý ile kortejde yerini aldý. “Yaþasýn 1 Mayýs”, “Taksim Kýzýldýr Kýzýl Kalacak” sloganlarýyla kortejlerini oluþturan iþçiler, marþlar eþliðinde yürüyüþe hazýrlandýlar. Halaskargazi Caddesi’ne inmek isteyen iþçi ve emekçilerin önünü polis barikatý kesti. Konfederasyonlar yönetimi ile emniyet müdürlüðü arasýnda yapýlan görüþmelerde ancak 10-15 kiþinin geçiþine izin verilebileceði söylendi. Emekçiler bunu kabul etmeyince saat 09.25 civarýnda iþçi ve emekçilere cadde üzerinde ilk saldýrý gerçekleþti. Þiþli’nin her bir sokaðý savaþ alanýna dönerken, barikatlar Hak-Ýþ için açýldý. Þiþli’de DÝSK’e Beþiktaþ’ta KESK’e saldýran sermaye, yandaþ kon-
8
federasyonuna Taksim Meydaný’ný açtý, yaklaþýk 100 kiþi anýta çelenk koyarak halaylar çekti. Öðle saatlerinde Taksim Meydaný’na ulaþmayý baþaran ÝHD’liler bir açýklama yaptýlar. Ümit Efe ve Gülizar Tuncer’in de aralarýnda olduðu avukatlar saldýrýlarý protesto ederek anýta karanfil býrakmadan ayrýldýlar. Saatler 12.00’yi geçerken DÝSK Genel Baþkaný Kani Beko, eylemi sona erdirdiklerini duyurdu. Bu çaðrýnýn ardýndan iþçiler ve devrimciler, Taksim’e yürümek için Bomonti, Feriköy, Dolapdere ve Tarlabaþý’na ulaþtý. Çatýþmalar ve saldýrýlar da bu güzergah üzerinde sokak sokak yayýldý. Ara sokaklarda toma ve panzerlerin saldýrýlarýna karþý koyan eylemciler kaldýrým taþlarýný sökerek sapanlarla, taþlarla, molotoflarla polisi geri püskürttüler. Pek çok yerde panzerler ve tomalar darbelendi, devrilme tehlikeleri yaþadý. Polisin attýðý biber gazlarý eldivenlerle yakalanarak su dolu kovalarda söndürüldü ya da polise geri fýrlatýldý. Þiþli’den Tarlabaþý’na uzanan çatýþma hattýnýn hemen her sokaðýnda bulunan Leninistler, 5’er 10’arlý gruplarla gerilla tarzý çatýþtýlar. Hedefi sürekli Taksim’e çevirmeye çalýþan Leninistler, Feriköy-Bomonti civarýnda saatlerce çatýþtý. Gün sona ererken, Avrupa yakasýnýn hemen tüm caddelerinde çatýþan iþçi ve emekçilerin içinde Taksim Meydaný’na ve Anýta ulaþamamýþ olmak bir sýzý olarak kalmýþtý. Antep Ýþçi sýnýfýnýn birlik mücadele ve dayanýþma günü 1 Mayýs, Antep’te de coþkulu bir þekilde kutlandý. Sendikalar demokratik kitle örgütleri ve partiler farklý farklý yerlerde toplanarak miting alanýna yürüyüþ gerçekleþtirdiler. Mücadele Birliði Platformu da saat 10.00’dan itibaren Balýklý Parký’nda “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak”, “Dünya Emeðin Olacak” ve “Ayýþýðý Sanat Merkezi” pankartlarýný açarak toplanmaya baþladý.
Kortejler yürüyüþ sonunda Ýstasyon Meydaný’na gelerek arama noktalarýndan geçti. Meydan’da toplanan binlerce kiþi coþkulu bir þekilde kutlamalarda yerini aldý. Miting saygý duruþu ve sendika yöneticileri tarafýndan günün anlam ve önemine dair yapýlan konuþmalarla baþlandý. Taksim’de sokaklarý zapteden emekçilere selam gönderilerek hep birlikte “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ” sloganý atýldý. Miting bütün coþkusuyla sürerken her zaman devrimcilere saldýrmayý kendine görev bilen, ajan ve provakatör örgütler olan TGB ve ÝP çeteleri yine sahneye çýktý. Kortejleri ve bayraklarý alanýn tam ters yönünde olmasýna raðmen devrimcilerin yan tarafýna kadar gelip ses aracýndan devrimcilerin üzerine Türk bayraðý sallandýrarak provokasyon yaratmaya çalýþtýlar. Devrimci gençlerin duruma tepki göstermesinin ardýndan arkada hazýr bulunan bu karþýdevrimci çeteler devrimcilere saldýrdý. Yaþanan kýsa süreli arbedenin ardýndan ÝP ve TGB çeteleri alanda tecrit oldu ve alaný terk etmek zorunda kaldýlar. Alaný terk ederken bu sefer de BDP’lilere pet þiþelerle saldýrdýlar. Yurtsever gençlerin de karþýlýk vermesinin ardýndan çeteler alaný terk ettiler. Adana, Antakya ve Ýzmir’de de Mücadele Birliði Platformu, Ankara’da da Devrimci Öðrenci Birliði 1 Mayýs’ta “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak” ve Taksim’i selamlayan
sloganlarla alanlardaydý.
ANTEP’TEKÝ PROVOKASYONA YÖNELÝK
ZORUNLU AÇIKLAMAMIZDIR Bu sene Antep iþçileri ve emekçileri 1 Mayýsý büyük bir coþku ile karþýladý. Son yýllarýn en kitlesel 1 Mayýsý kutlanmýþ oldu. Fakat böylesi kitlesel ve coþkulu 1 Mayýs, bazý kesimler tarafýndan hazmedilemedi ve bayrak krizi yaratýlarak 1 Mayýsa gölge düþürülmek istendi. Bir olayý deðerlendirirken, o olayý baþlangýcýyla, geliþmeleriyle deðerlendirmeden son anýyla deðerlendirmek diyalektikten yoksun bir düþünce biçimidir. Olaylarý, “devrimciler bayraða saldýrdý” þeklindeki ortaya koyuþ, kendi tabanýný yanýnda tutmaya yönelik çabadan baþka bir þey deðildir... Ýþçi sýnýfýnýn birlik, mücadele ve dayanýþma gününü sanki bir ulusal bayrammýþ gibi karþýlayan CHP’nin geçiþi sýrasýnda hiç bir olay yaþanmýyor, CHP alana girdiðinde hiç bir olay yaþanmýyor. Hatta Mücadele Birliði kortejinin coþkusu karþýsýnda etkilenip, ellerinde Türk bayraklarýyla yanýmýza gelenler, kortejimize katýlmak isteyenleri sadece “Denizlerin bayraðýyla yürüyoruz, korteje katýlmak isterseniz size bayrak verebiliriz” diyerek yine kortejimize davet ediyoruz, kimileri katýlýyor kimileri katýlmýyor, ama yine de olay yaþanmýyor. Peki neden alanda Türk bayraðý nedeniyle olay yaþanýyor? Nedenini tek bir kelimeyle de açýklayabiliriz: Provokasyon. Evet olay tam bir provokasyondur. Antep’te mitingde olanlar iyi bilirler. Sendikalar tarafýndan partilerin, sendikalarýn alanda konumlanmasý tamamen bu provokasyonu engellemeye yönelik olmuþtur. ÝP, TGB, CHP sahnenin sað tarafýnda bunlarýn yan tarafýna DÝSK, TÜMTÝS, KESK ve sahnenin sol tarafýna doðru BDP ve sosyalist partiler, en sonda da ses aracýnýn yaný baþýnda Mücadele Birliði Platformu. Tam da öyle oldu, her sene Ýstiklal Marþý ile yaratmaya çalýþtýklarý provokasyon giriþimini bu yýl da bayrakla yapmak istediler. Sahnenin sað tarafýnda bulunan CHP ve TGB’li bir grup, hiç kimsenin beklemediði bir anda sahnenin sol tarafýnda bulunan ses aracýnýn üzerine çýkarak dev bir Türk bayraðý açýyorlar. Sadece açmakla da kalmýyorlar, bayraðý adeta bir kamçý gibi kullanýyorlar, gözleri dönmüþ bir þekilde aþaðýda bulunan gruplara yönelik hakaretler ve kadýn yoldaþlarýmýza yönelik aðza alýnmayacak küfürlerle saldýrýda bulunuyorlar. Ama nasýl bir rast-
lantýysa, olayý çeken hiç bir videoda bayraðýn çekilmesinden önceki bu görüntüler gösterilmiyor. Olay esnasýnda da montajla koyulduðunu düþündüðümüz ve atýlmayan bazý sloganlar da aþaðýdan atýlmýþ gibi gösterilmiþ. Bayraða deðil, ama bayraðý tutan, sallayanlarýn, sloganlarla kitleyi kýþkýrtanlarýn bu saldýrgan tavýrlarý karþýsýnda da devrimci gençler daha fazla tahammül edemediler. Ve pet þiþelerle provokatörlere saldýrmaya baþladýlar. O anda yukarýda bayraðý açanlarýn da yalnýz olmadýklarý görülüyor. 10’u aþkýn özellikle seçilmiþ TGB’li grup, bu sefer aþaðýdan saldýrmaya baþlýyor. Bu saldýrý karþýsýnda da devrimciler kendilerini savunmak zorunda kalýyorlar ve bir süre arbede yaþanýyor... Herkese þimdi buradan soruyoruz: O dev Türk bayraðýnýn ses aracýnýn üzerine çýkýlarak açýlmasýnýn anlamý neydi? Bayraðý açanlardan birinin þaþkýnlýkla önce faþistlerin meþhur kurt iþaretini yapmasý ve sonrasýnda yanlýþ iþaret yaptýðýný anlayarak (hangi provokasyonda olduðunu þaþýrmýþ olsa gerek) zafer iþareti yapmasý neyi ifade ediyor? Ýnternetteki olayýn gösterildiði videolardaki atýldýðý görülen sloganlarýn montajla bu videolara yüklenmesi neyi ifade ediyor?(videolarýn, aþaðýdaki o öfkeli kitlenin uzun süre “Biji Serok Apo” ve “PKK Halktýr Halk Burada” sloganlarýný öfkeyle deðil de rutin bir þekilde attýðýný göstermesi bile bunun bu sloganlarýn montajla yerleþtirildiðini ispatlamaya yeter)... Bu yüzden devrimci gençler, 1 Mayýs mitinginde de bayraðýn bu þekilde açýlmasýný kendilerine yönelik, emekçilerin devrimci mücadelesine yönelik bir saldýrý olarak algýladýlar. Bu çok doðal bir durumdur. Ama doðal olmayan ise 1 Mayýs’ýn anlamýný dahi bilmeyen bazý sendikacýlarýn devrimcilere tavýr almasýdýr. Olaylarýn kimler tarafýndan çýkarýldýðý ortada. Tavýr alýnmasý gereken devrimciler deðil emekçi halklarýmýzý kandýrmaktan baþka bir þey yapmayan sermaye partisi CHP’dir, TGB’dir, ÝP’dir. Ýþçi Ve Emekçi Halklarýmýz; Sizler Mücadele Birliði’ni çok iyi tanýyorsunuz. Biz Denizlerin yoldaþýyýz. Biz Denizlerin geleneðinin devamcýlarýyýz. Denizlerin devrimci düþüncelerini her türlü bedeli göze alarak savunuyoruz. Biz Emeðin Birliði geleneðinin devamýyýz.
Antep emekçi halký Emeðin Birliði’ni çok iyi tanýr. Antep’in emekçileri Emeðin Birliði’nin devrimci bakýþ açýsýndan þüphe duymaz. Emeðin Birliði nasýl ki hafýzalarýmýzdan silinmeyen Antep’te 80 öncesindeki yine ayný meydandaki, Ýstasyon Meydaný’ndaki bir mitingde CHP’lilerin sopalý saldýrýsýna maruz kaldýysa devrimciler de 30 yýlý aþkýn bir zaman sonra yine ayný saldýrý ile karþý karþýya kaldýlar. CHP o zaman da sermaye partisiydi þimdi de sermaye partisi... Buradan ilan ediyoruz; CHP, AKP, MHP, TGB ve ÝP tekelci sermayenin, kapitalizmin can simitleridirler. Onlar devlet politikasýný hayata geçiren, rollerini oynayan partiler, örgütlerdir. Bizim temel sorunumuz bu partilerin temsil ettiði tekellerledir. Yine bizim sorunumuz hükümetle deðil sermaye iktidarýyladýr... Ýþçiler Emekçiler, Kadýnlar, Gençler Çaðrýmýz Sizedir; Devrimi Büyütmek Ýçin Devrimcileri Sahiplenelim Devrimci hareket üzerindeki terörün, tasfiyeci saldýrýlarýn bu kadar yoðunlaþtýðý bir dönemde tekelci sermayeye ve onun faþist devletine verilecek en iyi cevap devrimcileri daha fazla sahiplenmektir. Mücadele Birliði üzerindeki devletin saldýrýlarýnýn bu kadar yoðunlaþmasý boþuna deðil. Ýsyan ve ayaklanma potansiyeli her geçen gün geliþen bir toplumda devrim çaðrýsý yapanlar, halk ayaklanmasýnýn örgütlenmesini önüne hedef olarak koyanlar, faþizmin saldýrýsýna ilk maruz kalacak olanlardýr. Bütün yaþamsal sorunlarýmýzýn köklü çözümünün, devrimin, kendini dayattýðý günümüzde bu çaðrýyý yapmak, üzerimize düþen vazgeçilmez devrimci görevdir. Bu görevi bilinmez bir geleceðe erteleyenlerin deðil bu görevi önüne koyanlarýn çaðrýlarýna kulak verme zamanýdýr. Bütün emekçi halklarýmýzý Mücadele Birliði’ni sahiplenmeye, Mücadele Birliði Platformu’nda örgütlenmeye ve Leninistlerin çaðrýlarýna uyarak devrimi büyütmeye çaðýrýyoruz. Antep Mücadele Birliði Platformu ( Açýklamayý kýsaltarak yayýmlýyoruz)
9
1
10
MEY DAN SA VA ÞI S I MAY
Merhaba Yoldaþlar; Sizlere 1 Mayýs’ta yaþadýklarýmdan bahsetmek istiyorum. Çünkü bu yýl 1 Mayýs tam bir meydan savaþýydý. 1 Mayýs günü sabah erkenden çýktým ve saat 8 gibi Þiþli’deydim. 20 kiþi kadardýk; yarým saat kadar bekledikten sonra toplanma yeri olan DÝSK binasýnýn önüne ikiþerli bir þekilde yürümeye baþladýk. Polisin saldýrýsý daha o saatlerde baþlamýþtý. Kalabalýk gruplara gaz atarak, gözaltý yapýyorlar, hýzlý bir þekilde yollar kapatýlýyordu ki; son anda geçtik ve DÝSK’in önüne ulaþtýk. “MÜCADELE BÝRLÝÐÝ” yazýlý pankartýmýzý açtýktan sonra arkasýnda birikmeye baþladýk. DÝSK’e baðlý iþçiler ve yöneticiler de oradaydý, açýklama yapýyorlardý. Saat 9:20’leri gösteriyordu; konuþmalar coþkulu bir þekilde sürerken savaþýn kokularýný hisseder olmuþtuk. Her taraf sarýlmýþtý ve tepemizde de iki helikopter vardý. 15-20 dakika kadar sonra savaþ baþlamýþtý; yaðmur gibi gaz yaðýyordu. 3 metrekarelik çevreme dört tane gaz düþtüðünü gördüm. Kitle kalabalýktý, hareket edemiyordum. Yanýmda da arkadaþým vardý ve gaz yayýlmýþtý. Onu çekerek bir ara sokaða götürdüm. Daha sonra havadan gazlarýn düþtüðünü gördüm; helikopterden atýlýyordu. Ýlk defa görmüþ ve þaþýrmýþtým. Kendi kendime þöyle söyledim; “küresel ýsýnmanýn etkileri iklim deðiþikliklerini etkilediði gibi yaðýþ çeþitlerini de etkiledi.” Havadan yaðmur yerine gaz yaðýyordu. Sayýmýz 200 kadardý, kitleden kopmuþ ve ilerliyorduk. DÝSK binasýnýn arka tarafýndaki sokaktaydýk. Sonra polis bize saldýrýrken iki kiþi arasýnda bir konuþma geçtiðini duydum ; “- Bu tomayý disiplinli çalýþýrsak kýrarýz. - Kýrýlýr mý ? - Kýrýlýr.” Grup ikiye bölündü. Anayola çýkan altlý üstlü 5 metre aralýklý iki yola ayrýlmýþtýk. TOMA taþlanarak bir geldi ve geri döndü. Ýkinciye geldi;
geri dönüþte alt yoldaki arkadaþlar taþladý. Bizim bölüme geldiðinde taþlanýrken TOMA’nýn kýrýldýðýný ve su atamaz durumda olduðunu gördüm. Ben de o esnada diðer sokakta savaþan arkadaþlarýmý toplayýp o savaþan grupla birlikte oradan ayrýldýk ve Taksim’e ulaþmaya çalýþacaktýk. Dolapdere mevkiine doðru yürüyorduk, beþ dakika kadar yürümüþtük ki ; ellerinde satýrlarla, neþterlerle ve sopalarla bize doðru saldýran 30 kadar gerici faþist grupla karþýlaþtýk. Onlarý püskürttükten sonra hedefe doðru emin adýmlarla ilerliyorduk. Kendimizi çift þeritli bir ana yolda bulduk. Tepemizde yine helikopter, anayolda bize doðru saldýran polisler ve TOMA vardý. Yolu trafiðe kapamýþtýk. Sonra sayýlarý 40 kadar olan yurtsever arkadaþla karþýlaþtýk. Ellerinde her türlü savaþ malzemeleri vardý. Bana Þiþli’yi sordu. Ben de “Ýþçi ve emekçilere orada çok kötü saldýrdýlar. 200 kadar iþçiyle buraya indik ama Taksim’e çýkmak zorundayýz.” dedim. O da “ Ca-
nýný sýkma yoldaþ. 2 çuval malzememiz var, bunlarla Taksim’e çýkarýz.” dedi. Yola oto lastikleri dizerek molotoflarla ateþe verdiler. Orada biri, orasýnýn Kürt bölgesi olduðunu ve biraz toparlanabileceðimizi söyledi. Savaþ þiddetli bir þekilde sürüyordu. Artýk biz deðil onlar çekiliyordu. Çünkü yollarýn bir tanesinde tuzaklama, bir tanesinde (ana yolun) logar kapaklarý kaldýrýlmýþtý. Malzememizde bol miktarda vardý. Kalkan logar kapaklarý TOMA’nýn yolunu kesmiþti. Kavþaktaki diðer yoldan akrepler giriþ yapmýþtý. “Tutuklama oldu” diye sesler yükselmeye baþladý. Koþtuk ama geç kalmýþtýk. TOMA’ya doðru saldýrýya geçtik. Orada üzerinde MÜCADELE BÝRLÝÐÝ yazýlý ve üzerinde Denizlerin resimi olan kýzýl bayrak, bir kadýn savaþçýnýn ellerinde dalgalanýyordu. TOMA, ona gazlý su sýkýyor ; ama o inandýðý dava için geriye bir tek adým dahi atmýyordu. Sonra “Yaþasýn Partimiz TKEP/L” ve “Yaþasýn 13 Mart Genç Komünistler Birliði” sesleri
yükselmeye baþladý ve bunu bir sürü slogan takip etti. Buradaki Mücadele Birliði’ni gören faþist polisler daha sert bir þekilde saldýrýya geçtiler. Ama artýk gaz etkilemez olmuþtu, bizler alýþmýþtýk. Geriye çekiliyorlardý ve gaz da atamýyorlardý. Genç bir yurtsever “Bunlarýn gazlarý bitti. Ýleri basalým!” diye seslendi. Bir grup ileri bastý, diðerleri kavþaðýn yokuþ bölümünde bekliyorlardý; çembere alýnmýþtýk. Grup ileri basarken onlar geri çekiliyorlardý. Kavþak haricinde saða sola çýkýþ için yer yoktu. Sýkýþmýþlardý. Yandan geçtiðimi düþünüyorlardý. Birinci akrep geçti ikinci akrep geçmeden yolun ortasýna çýkmýþtým. Benim yandan kaçacaðýmý düþünmüþler ki onlarda þaþýrarak frene bastýlar. Sonra arkasýndaki de durdu. Birinci taþý attým. Hafif kenara çekildim. Sonra onlar gaza bastýlar. Ýkinci taþý yapýþtýrdým. Sonra “yüzünün fotoðrafýný aldým senin” deyip küfretmeye baþladý. Ben de akrebe “Tek baþýmayým. Gel beni al.” diye seslendim. O da “Geleceðim” demiþ-
ti. Geleceðini biliyordum. Biz de planlý ve disiplinli çalýþýyorduk. Sonra “Akrep geliyor” diye sesler geldi. Geçerken 2 tane karþý yoldan bir tane de yanýmýzdan geçerken molotof yedi. Alev topuna dönmüþ bir þekilde devam etti; bir daha da gelemedi. Kavþaðýn yokuþ bölümünden Okmeydaný’na çýktýk. Biz orada savaþan bir kitle olduðunu duymuþtuk; ama daðýtmýþlardý. Tepemizde helikopter bizi takip ediyor, yerimizi bildiriyordu. Fatma Girik Parký’na geldik ve mola vermiþtik. Sonra polis saldýrýya geçti; yine savaþýyorduk. Geçtiðimiz sokaklar, yerler alev alev yanýyordu. Çünkü onlarla bir nebze olsun eþit þartlar da savaþabilmemiz için kullanmak zorundaydýk. Malzemeleri kullanmanýn faydasýný gördük. Çünkü faþist polis bizlere yaklaþamýyordu. Yolun bir tanesinde 10-15 kiþilik polis grubu vardý ve arkadan bizi sarmak için uðraþýyorlardý. Bölgeyi teslim alamýyorlardý. 1,5 saat kadar orada savaþtýk. Daha sonra saat 15:00’leri gösteriyordu. Çok yorulmuþ, bitkin düþmüþtük.
Araçlarla toplu bir þekilde Tarlabaþý’na geldik. Sonra ikiþerli, üçerli bir þekilde yürüyerek Taksim’e geldik. Taksim adým adým çevrilmiþti. Ýkiþerli bir þekilde alandan geçtik. Bu savaþ bana þunu gösterdi; sendikalar faþist devletin alana iþçi, emekçilerin giriþine izin vereceðine inandýðý için belirli bir plan ve disiplin dahilinde hareket etmediler ve baþarýsýz oldular. Ýkincisi polis geçen yýllardan farklý hazýrlanmýþtý, iyi örgütlenmiþlerdi; sayýlarý da çok kalabalýktý. Tam bir sýkýyönetim uyguladýlar. Hayat Ýstanbul’a ve Ýstanbullu’ya zehir oldu. Üçüncüsü de yurtsever gençler sokak savaþýný iyi biliyorlardý. Malzemelerini yapýyorlar, kullanýyorlar, hazýrlýklýlar, planlý bir þekilde hareket etmelerini ve mücadele birliðini iyi saðlýyorlardý. Bizler geç saatlerde de olsa, her yýl olduðu gibi bir þekilde yine girdik; ama önemli olan iþçilerin ve emekçilerin Taksim alanýna girmeleriydi. Genç bir Leninist
YAÞASIN GENÇLÝÐÝN ANTÝ-FAÞÝST BÝRLÝÐÝ
16 Mayýs günü Dokuz Eylül Üniversitesi’nde yurtsever öðrencilerin þenlik afiþini ve 17 Mayýs günü aralarýnda DÖB’ün de olduðu gençlik örgütleri tarafýndan örgütlenen Mayýs ayý þehitleri eyleminin afiþini yýrtmak isteyen bir grup faþiste devrimci öðrencilerin müdahale etmesi üzerine faþistlerle devrimci demokrat yurtsever öðrenciler arasýnda gerginlik çýktý.
Afiþleri yýrtmaya kalkan faþistlere anladýklarý dilden cevap veren devrimci gençlere karþýlýk, faþistler satýr ve sopalarla toplandý. Daha sonra devrimci demokrat yurtsever öðrenciler toplandý. Saat 21.30 gibi baþlayan olaylarýn ardýndan saat 23.30 civarýnda Ege Üniversitesi’nden ve emekçi mahallelerinden gelen gençlerle beraber 500’e yakýn bir kitle toplandý. Ege Üniversitesindeki þenliklerden gelen devrimci gençler gelmeden, faþistlere “müdahale eden” polis, bu kez devrimci öðrencilere yöneldi. Devrimci öðrenciler, DEÜ Yabancý Diller Yüksekokulu kapýsýndan Üçkuyular Meydaný’na sloganlarla yürüyüþe geçtiðinde saat, gece 00.30’u geçiyordu. Polisin toma ve çevik kuvvetle takip ettiði gençler, Üçkuyular Meydanýna varýnca daðýldý.
Bir süredir faþist saldýrýlar Ýzmir’de hýz kazandý. Buna karþý bir araya gelen devrimci demokrat öðrenciler faþistlere karþý bir direnç gösterse de bu yeterli deðildir. Gençliðin anti- faþist birliðini oluþturup faþistleri okullardan söküp atmak gerekir. Aksi taktirde devletin kadrolu elemanlarý olan faþistler devrimin hýz kazandýðý, devrimcilerin sindirilmeye çalýþýldýðý her dönemde ellerinde satýrlarla ortaya çýkacaklardýr. Biz devrimci öðrenci Birliði olarak gençliðin anti- faþist birliðinden yanayýz. Üstelik bunu faþist devletin yýkýlmasýna kadar da götürmeliyiz. Gençlik anti- faþist birliklerde örgütlenip devrim için mücadeleyi büyütmelidir. Faþizme Karþý Birleþik Mücadeleye Ýzmir/ Devrimci Öðrenci Birliði
11
GENÇLÝK DENÝZ O
DENÝZLER
Kendine Denizleri örnek alan binlerce genç, cüretli ve kararlý adýmlarýn peþinden yürümekte tereddüt etmeyecektir.
12
Kimi dönemler vardýr; yaþam evrimsel akýþýnda ilerler, olaðan bir seyir izler; kimi dönemler vardýr, geliþmeler sýçramalarla, devrimci bir akýþta ilerler. Her gün yeni geliþmeler ortaya çýkar, sýnýflar arasýndaki denge deðiþir, sahneye sürekli yeni güçler çýkar. Son birkaç ayda yaþanan geliþmelere bakýn, devletin bir anda bütün resmi duruþunu deðiþtirmesine, faþist saldýrýlara, iþçi, gençlik eylemlerine, 1 Mayýs’a, 6 Mayýs’a, Reyhanlý’ya... Yýllara sýðacak geliþmeler yalnýzca birkaç ay içinde gerçekleþiyor. Ve her yerde iþçi ve öðrenci gençler en önde yerlerini alýyorlar. Gençlik Deniz oldu, Denizler gibi savaþtý ! Ýþte 1 Mayýs Taksim... Geçen yýllarda büyük bir görkeme ve güç gösterisine sahne olan Taksim’in önemini çok iyi anlayan sermaye sýnýfý, 1 Mayýs saldýrýsýný bir yýl önceden; Taksim’e ilk kazmayý vurarak baþlattý. Planlar, projeler, kazý çalýþmalarý... Bir tek amaç vardý; Kýzýl Meydan Taksim’i emekçilere ve gençlere kapatmak. Goebbels’e taþ çýkartacak bir “Taksim’de alan yok, çukur var” propagandasý ile beraber, 1 Mayýs’ta Taksim savaþýný uzun bir döneme yaydý sermaye. Ancak binlerce emekçi ve genç Taksim’e çýkan bütün yollardaydý. Taksim’e giden bütün toplu taþýma seferlerinin iptal edilmesine, yaklaþýk 50 yýldýr kardýrýlmayan köprü ayaklarýnýn kaldýrýlmasý gibi; tam bir sýkýyönetim uygulamasýna sahne olsa da Ýstanbul; Taksim’e çýkan bütün yollar alev alevdi...Gençlik Deniz oldu, Denizler gibi savaþtý ! Herkes gördü ki, 1 Mayýs Taksim artýk bir simgedir. Ýki sýnýf ve iki dünya arasýnda verilen mücadelenin cisimleþtiði yerdir. Taksim’in kazanýlmasý yeni zaferler yaratma yolunda, devrim yolunda bir irade savaþýný kazanmak; ser-
mayeye ve onun faþist devletine diz çöktürmek demektir. 1 Mayýs’ta Taksim’e çýkýlýp çýkýlamamasý, artýk burada ikincil önem taþýyan bir meseledir. Önemli olan gösterilen kararlýlýk ve Taksim’den vazgeçilmemesidir; bu kararlýlýðýn sadece bu yýla özgü olmadýðýný, her yýl artarak devam edeceðini göstermektir. Bundan sonra vazgeçmek, burjuvaziye teslim olmak demek olacaktýr. Sahi, bir de Taksim’e sýrtýný dönenler vardý, deðil mi ? Ne oldu onlara ? En son iþçiler onlarý reddetmiþti. Ýþte faþist saldýrýlar ve gençliðin tavrý. Faþizm kimi zaman Hizbullah denen dinci-faþist örgütlenmeleri çýkardý gençliðin karþýsýna, kimi zaman TGB denen karþý devrimci çeteyi. Birbiri ardýna devrimci öðrenci hareketinin güçlü olduðu yerlerde yaþanan bu saldýrýlarýn arkasýnda faþizmin olduðundan ve tek amacýnýn da devrimci öðrenci hareketini ve devrimi bastýrmak olduðundan kuþkusu olan var mý ? Peki, sadýrýlar etkili oldu mu ? Hayýr! Gençlik Deniz oldu, Denizler gibi savaþtý ! Faþist saldýrýlara karþý, öðrenci gençliðin hem kendini savunacak hem de sadece savunmakla kalmayýp, faþist örgütlenmeleri daðýtacak bir örgütlenme içine girmesi kendini sürekli dayatan bir zorunluluk haline geldi. Ya faþist örgütlenmeleri daðýtacaðýz ve faþistleri üniversitelerimizden, mahallelerimizden kovacaðýz; ya da faþistlerin her gün farklý bir yerde ve farklý bir biçimde bize saldýrmasýný bekleyecek, her saldýrýda hazýrlýksýz yakalanacaðýz. Ýþte Reyhanlý Katliamý ve gençliðin harekete geçiþi. Burjuva medyada dolaþan, zihinleri bulandýrma amacýyla çýkan haberlere hiç aldýrmadý gençlik. Bakanlarýn her birinin farklý bir hedef göstermesine de. Katliama en hýzlý tep-
OLDU
GÝBÝ SAVAÞIYOR kiyi yine toplumun en hareketli kesimi, gençlik verdi; ve sorumluyu da net bir þekilde gördüðünü gösterdi. Her yerde eylemlerin hedefinde bakanlýklar ve devlet kurumlarý vardý. Gençlik Deniz oldu, Denizler gibi savaþtý ! Ýþte 6 Mayýs... Gençlik her yerde kendine kimi örnek aldýðýný gösterdi. Denizleþen gençlik, devrimci önderlerini sahiplenmek için sokaklardaydý. Ortaokul, lise öðrencileri okulda karþýlaþacaklarý baskýyý göze alarak eylemlere koþtular, üniversitelerden, iþ yerlerinden çýkan binlerce genç emekçi Denizlerle buluþtu. DENÝZLEÞEN GENÇLÝK YÜRÜYOR Yozlaþmýþ denilen, apolitik denilen, bakýp bakýp “ah, vah” edilen gençlik, devrim ile karþý-devrimin son büyük kavgasýnda yerini seçti; Deniz olacak, Denizler gibi savaþacak. Peki bu tek baþýna yeterli olacak mý ? Hayýr ! Gençliðin mücadele hedefleri, yöntemleri ve örgütlenmesi konusunda harekete geçmesi, devrimci gençlik hareketini sürekli büyütmesi ve geliþtirmesi gerekiyor. Bunun için önce hedeflerini koymasý gerekiyor. Bir gençlik hareketi düþünün; kararlý, militan, öfkeli, cesur... Yýllarca çatýþmalardan geçmiþ, katliamlarýn ortasýna doðmuþ. Ama hedefleri, ne okul sýnýrlarýný aþýyor ne de “ekonomik iyileþtirmeler”den öteye gidebiliyor. Mücadelede, kavgada ufku alabildiðine geniþ; emekçilerle, ezilen halklarla, tutsaklar için her yerde sokakta; ama talepleri söz konusu olduðunda ufku alabildiðine dar. Gençlik hareketinin çözmesi gereken sorunlardan ilki iþte bu çeliþkidir. Bu çeliþkiyi çözdüðü, ileriye adým attýðý müddetçe büyür, atmazsa en iyi ihtimalle yerinde sayar; yani geriler. Peki hedef ne olacak ? Okuldaki so-
runlarýmýzýn çözümü olmayacak mý? Ekonomik iyileþtirmeler olmayacak mý? Elbette olacak; kavga bayraðýnda özgürlüðün kendisi yazacak. Ancak, üstünden atlanmadan yanýtlanmasý gereken soru, bu sorunlarýn nasýl ortadan kalkacaðýdýr. Mücadele hedefleri her zaman sorunun kendisine deðil, sebebine yönelik olmalýdýr. Parasýz ve bilimsel eðitim istiyorsak eðer, öðrenci gençlik olarak sorunun tam kalbine; kapitalizme, sermaye sýnýfýna ve onun faþist devletine karþý mücadele etmeliyiz. Genç emekçiler , eðer taþeron sistemiyle, zorlukla geçinebileceðiniz bir maaþa çalýþýyorsanýz; bunun sebebi patronunuzun iyi ya da kötü olmasý deðil; kapitalizmin sürekli daha çok kazanmak için çabalamak, sömürüyü sürekli aðýrlaþtýrmak zorunda býrakan doðasý gereðidir. Çözüm; sorunun tam kalbine inmekte, kapitalizme, sermaye sýnýfýna ve onun faþist devletine karþý mücadele etmektedir.
Gençlik örgütlenmek, örgütlenmek, örgütlenmek zorundadýr. Çözüm için yalnýzca hedefini doðru koymak yetmez, buna uygun, esnek, hýzlý hareket edebilen örgütlenmeleri okulda, fabrikada, atölyede, mahallede kurmak ve bu örgütlenmelerin hem kendi arasýnda hem de faþizme karþý mücadele eden diðer kesimler arasýnda baðýný kurmak zorundadýr. Gençlik mücadelesi bunun baþarýlmasýnýn örnekleriyle doludur. Peki, yöntem ? Devrimci gençliðin yöntemleri alabildiðine çeþitlidir; devrimci olan her yöntem onundur. Denizleþen gençliðin bunlara çözüm bulmasý için atýlacak örnek adýmlara ihtiyacý vardýr. Doðru örnek yaratýldýðýnda, sahiplenilecek, yayýlacak ve zafere yürünecektir. Kendine Denizleri örnek alan binlerce genç, cüretli ve kararlý adýmlarýn peþinden yürümekte tereddüt etmeyecektir.
13
DENİZLEŞENLERİMİZLE
YÜRÜYORUZ
14
ÝSTANBUL “Adým Deniz, Devrimciyim” yazan dev bir Deniz Gezmiþ pankartý ve “Denizleþenlerimizle Yürüyoruz - Mücadele Birliði Platformu” pankartlarý ardýnda bir araya gelen Devrimci Öðrenci Birliði (DÖB), Devrimci Ýþçi Komiteleri (DÝK), Devrimci Emekçi Komiteleri (DEK), Emekçi Kadýnlar (EKA), Ayýþýðý Sanat Merkezi ve emekçi semtlerinden ve bölgelerden gelen iþçiler, emekçiler ve gençler “Deniz, Ýsyan, Devrim!” sloganýyla yürüyüþü baþlattýlar. Yürüyüþte en önde Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan, Hüseyin Ýnan ve onlarýn ardýndan 13 Mart 1982’de idam edilen 13 Mart Savaþçýlarý Seyit Konuk, Ýbrahim Ethem Coþkun ve Necati Vardar’ýn resimleri taþýndý. “Þimdi Deniz olma zamaný, þimdi Yusuf olma zamaný, þimdi Hüseyin olma zamaný” denilerek yol boyunca yapýlan konuþmalarda halk mücadeleye ve Denizlerin izinden gitmeye çaðrýldý. Yürüyüþ boyunca “Deniz Ýsyan Devrim”, “Denizler Yaþýyor, Savaþýyor”, “Ýdamlar Bizi Yýldýramaz”, “Fabrikalar, Tarlalar, Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”, “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara”, “Denizler Yaþýyor, Leninistler Savaþýyor”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Yaþasýn Ýþçilerin Emekçilerin Mücadele Birliði” sloganlarý atýlarak Eski Ýskele Meydaný’na ulaþýldý. Miting sýrasýnda Nurettin Güleç ve Selah Özakýn’ da türküleri, þiirleri ile anmada bulundular. Ardýndan Mücadele Birliði Platformu adýna ve Devrimci Öðrenci Birliði ile Genç Emekçiler Birliði adýna temsilciler konuþmalarýný yaptýlar. Son olarak Grup Emeðe Ezgi sahne aldý ve anma mitingi sonlandýrýldý. ANKARA
Mücadele Birliði Platformu’nun 2013 yýlý Denizleri Anma programlarý kapsamýnda düzenlediði “Denizler Ýçin Söylüyoruz” etkinliði, 4 Mayýs Cumartesi günü saat 15.00’da Ankara Sakarya Meydaný’nda gerçekleþtirildi.Can Yücel’in Mare Nostrum þiirinin okunmasýyla baþlayan etkinlik, Denizler nezdinde ölümsüzleþen tüm devrim savaþçýlarý anýsýna yapýlan saygý duruþuyla devam etti. Saygý duruþunun ardýndan Mücadele Birliði Platformu adýna Devrimci Öðrenci Birliði’nden bir öðrenci konuþma yaptý. Konuþmasýnda , Deniz ve yoldaþlarýnýn idamý üzerinden onca yýl geçmesine raðmen hala tüm halkýn yüreðinde olduklarýný; mücadelelerinin içinin boþaltýlmasýna çalýþýlmasýna raðmen onlarýn hala sahiplenildiðinin ve onlarýn devrimci mücadelesinin bugün hala devrim ve sosyalizm davasýna yön verdiðini söyledi. Ardýndan, yapýlan etkinliði selamlayan Leninist tutsaklarýn mektubu okundu. Ve sahne Emeðe Ezgi’ye býrakýldý. Hep bir aðýzdan söylenen türkülerin, marþlarýn ardýndan konser sona erdi. 6 Mayýs günü saat 10.00’da Ankara Karþýyaka Mezarlýðý’nda baþladý. 2 nolu kapýda toplanan DÖB’lü öðrenciler, “Denizleri Anmak Devrim Ýçin Savaþmaktýr” pankartýyla yürüyüþe geçtiler ve Denizlerin mezarlarý baþýna sloganlarla, marþlarla yürüdüler. Burada Liseli DÖB’lüler son mektuplarýný yol-
daþlarýnýn mezarlarý baþýnda okudular, þiirler okundu, marþlar söylendi ve Mücadele Birliði Platformu ve Devrimci Öðrenci Birliði ile Genç Emekçiler Birliði adýna konuþmalar yapýldý. Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in mezarlarý önünde “Denizleri Anmak Devrim Ýçin Savaþmaktýr-Devrimci Öðrenci Birliði” ve “Deniz, Ýsyan, Devrim-Mücadele Birliði Platformu” pankartlarý arkasýnda kortej oluþturan kitle; sýrasýyla, Halit ÇELENK, Ulaþ BARDAKÇI, Niyazi YILDIZHAN, Mahir ÇAYAN ve 2 Temmuz’da yakýlan canlarýn mezarlarýnda anma yaptýlar. Daha sonra 2 Temmuz Anýt Mezarý’na doðru yola çýkan kitle DÝSK’li iþçilerle karþýlaþtý. Ýþçiler “Fabrikalar, Tarlalar, Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganlarýyla selamlandý. Kitle daha sonra sloganlar eþliðinde 2 Temmuz Anýt Mezarý’na yöneldi. Orada da 2 Temmuz’da yakýlanlar anýsýna saygý duruþunda bulunuldu ve canlara söz verilen bir konuþma yapýldý. Burada yapýlan anmanýn ardýndan kitle çýkýþ kapýsýna yöneldi. Halaylarla otobüsü bekleyen kitle, Mart Güneþi Kültür ve Sanat Derneði’ne doðru yola koyuldu. ADANA Ýdamlarýnýn 41. Yýlýnda Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan ve Hüseyin Ýnan Ada-
na’da bir eylemle anýldý. 6 Mayýs günü saat 17.30’da Ýnönü Parký’nda yapýlan basýn açýklamasýnda ilk olarak Nazým
Hikmet’in “Hürriyet Kavgasý” þiiri okundu. Ardýndan yine þiirler okunarak eyleme devam edildi. “Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam” pankartýný açtýðýmýz eylem boyunca “Ýdamlar Bizi Yýldýramaz”, “Devrim Savaþçýlarý Ölümsüzdür”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði” sloganlarýný hep bir aðýzdan attýk. Eylem Denizlere devrim sözümüz olan sloganlarýmýzla sona erdi.
ÝZMÝR Mücadele Birliði Platformu bileþenleri, idamlarýnýn 41. yýlýnda Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan ve Hüseyin Ýnan’ý andý. Konak YKM önünde baþlayan yürüyüþte “Denizlerin Cüretiyle Devrime Yürüyoruz- Mücadele Birliði Platformu” yazýlý pankart açýldý. Konak YKM önünde yapýlan ajitasyon konuþmalarýyla emekçileri anmaya çaðýran Mücadele Birliði, saat 14:15’de yürüyüþe geçti. Yapýlan ajitasyon konuþmalarýnýn
yanýsýra sýk sýk “Deniz, Yusuf, Ýnan Savaþa Devam”, “Denizlerin Cüreti Devrime Yürüyor”, “Faþizmi Döktüði Kanda Boðacaðýz”, “Devrim Savaþçýlarý Ölümsüzdür”, “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði” sloganlarý atýldý. Cumhuriyet Meydaný’na yürüyen kitlenin çoþkusu ve canlýlýðýyla dikkat çekti. Yürüyüþ boyunca sýk sýk Emeðe Ezgi’nin “Adým Deniz” ve “Söz Veriyoruz” eserleri ses aracýndan çalýnýrken “Aþk Olsun” parþasý da çalýndý. Cumhuriyet Meydaný’nda toplandýktan sonra Deniz’in çok sevdiði ve idamýndan önce dinlemek istediði Rodrigo’nun Gitar Konçertosu dinlendi; ardýndan saygý duruþuna geçildi. Saygý duruþundan sonra genç bir yoldaþ Deniz’in son mektubu okundu, kitle de son mektubu alk-
ýþlarýyla selamladý ve basýn metninini okundu. Eyleme BDP, DHF, Devrimci Gençlik ve Ýzmir Alevi Gençlik Platformu katýlarak destek verdi.
ANTAKYA 5 Mayýs Pazar Günü Antakya Saray Caddesinde, 6 Mayýs Pazartesi Günü de Samandað Parký’nda etkinliklerimiz gerçekleþti. Etkinliðe çaðrý yapmak adýna Saray Caddesi’nde stantlarýmýz kuruldu, bildiriler daðýtýldý. Okul ve dershanelere bildiri daðýtýldý, afiþler esnaflara ve dershane binalarýna, cafelere asýldý. Mahallere çaðrý yapýldý. 1 Mayýs’tan hemen sonra bu çalýþmalara yoðunlaþýldý. 1 Mayýs alanýnda ve 28 Nisan’da Antakya’da gerçekleþtirilen halk konserinde de bu gibi çalýþmalar yürütüldü. Çalýþmalar sürerken faþistler arkadaþlarýmýzdan bazýlarýnýn ailelerine gitti. Eylem boyunca sivil faþistler yoðun olarak etrafta idiler ve Eylemi baltalamak adýna bir aný bekliyorlardý. Faþist güçler Denizleþen halklardan bu kadar korkuyor. Aslýnda bize sadece ne kadar çok güçlü olduðumuzu hatýrlatýyor. 5 Mayýs’ta Antakya’da, 6 Mayýs’ta da Samandað’da gerçekleþen etkinlikler konuþmalarla baþladý. Emperyalist savaþa karþý halk iktidarý þiarýyla örgütlenilmesi gerektiði, gençliðin kapitalist sistemin vermiþ olduðu tek þey olan o karanlýða karþý savaþmasý kadýnlarýn, iþçilerin, emekçilerin, bütün halklarýn tek yumruk halinde, birlikte mücadele etmesi gerektiðine, DENÝZLEÞMESÝ gerektiðine vurgu yapýldý.Ve yeniden anlamýþ olduk ki devrim mücadelesi devrim Savaþçýlarýyla birlikte daha da yeþeriyor, yeni filizler veriyor. Anlamýþ olduk ki düþmana öfke günden güne büyüyor. ANTEP Miting günü sabahýn erken saatle-
rinde heyecanýmýz doruk noktalarýna ulaþtý. Saat 8.00’de bütün yoldaþlarla buluþarak son durum ve görevlendirmeler yapýldý. Düztepe Mahallesinde erken saatlerde ses aracý ve megafonlarla yine mitinge çaðrý yapýldý. Cemevinin önünden “Denizlerin Yolunda Devrime Yürüyoruz, Düztepe Gençliði” pankartý açýlarak “Denizlerin Yolunda DÖB Saflarýna” “Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam” “Düztepe Gençliði Devrime Yürüyor” sloganlarýyla toplanma yerine yürüyüþ gerçekleþtirildi. Daha sonra saat 13.30’a doðru mitingin yapýlacaðý yere Yeþilsu Parký’na doðru yürüyüþe geçildi. Coþkulu yürüyüþ sýrasýnda sýk sýk “Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan, Hüseyin Ýnan, Mahir Çayan, Ýbrahim Kaypakkaya, Mazlum Doðan Yaþýyor Devrim savaþçýlarý Ölümsüzdür”, “Ýdamlar Bizi Yýldýramaz”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”, “Deniz, Yusuf, Ýnan Savaþa
Devam”, “Deniz Ýsyan Devrim”, “Antep Halký Devrime Yürüyor”, “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak“ sloganlarý atýldý. Özellikle “Antep Halký Devrime Yürüyor” sloganý defalarca coþkulu bir þekilde tekrarlanarak iþçilerin, emekçilerin, gençliðin devrime olan özlemleri coþkulu bir þekilde ifade edilmiþ oldu. Miting alanýna gelindiðinde ilk önce alana giren kitle selamlandý ve bu topraklarda devrim mücadelesinde ölümsüzleþen devrim savaþçýlarý anýldý. Ardýndan kitle, Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan, Hüseyin Ýnan þahsýnda ölümsüzleþen tüm devrim savaþçýlarý adýna saygý duruþuna davet edildi. Gerçekleþtiðimiz mitinge BDP, SYK, Gençlik Muhalefeti ve ESP temsili düzeyde katýlarak destek verdiler.
15
DENİZLERE SÖ nde o Þimdi büyüdüm be ri. le g tin i m ve ... m ri le bi Deniz A ilgili eylem da görürdüm sizinle n diyorum... yo z vi le te n ke k çü Kü lunuzdan koþarak gi yo n zi si re le m le ey cak... ðüm yunca gururlandýra bo televizyonda gördü m rü öm ni be ek nizden gitm Devrim yolunda izi Ýlk defa 6 Mayýs’a katýldým ve Devrimci Öðrenci Birliði oÖykü Özgürdal
Dünyanýn e n büyük mefaatýnýn can olduðunu ve D e niz Gezmiþ’in ve a ziz dava arkadaþlarý nýn canýndan vaz geçtiðini öðrendiðim günden beri devri mciyim. Ölünceye k adar da devrimci kalacam. Ve devrimc i olarak ölecem. Yaþasýn H alklarýn Kardeþliði. Ali Gölçek.
16
larak benim güvenimi saðladýnýz; örgütün güvenli ve çalýþkan bir örgüt olduðunu anladým 6 Mayýs’ta ve diðer eylemlerde vs. çok baþarýlý olduðunuzu anladým. Bugün Denizleri anma töreninde bana farklý duygular yaþattýnýz ve kazandýrdýðýnýz için teþekkür ederim.
ýðýnimdi. Topland re tö a m an ýs y diðer ilk 6 Ma kadar Deniz ve Örgütlü olarak a n la rý ay an d n na, ala ný anmanýn üzü rý la mýz andan alan an m ra h ka butüm devrim adan duyduðum yoldaþlarýmýzý, m l o a d ýn n a y n rýmýzý usunun tüsünü, yoldaþla a töreninin coþk m n A . im d ey d un risi daþlarýmýza duy l o y ruk sevincin içe , ek m r ö g u olduðun rdi. Deoldukça yüksek olduðunu göste ýþ m a m p o k ý ýn lýlýð rim duygularýn ev d e lan sevgi ve bað v k lý aþ d l o ar nra bile y ne kad utluluk verdi. nizlerin 40 yýl so m ü a n g a b u ek b m n iþ ye nu öðre Gezm rülme dorukta tuttuðu Deniz yen ve gö im e . Devr e r m i l d ü i r c ö g t v vrim bir de larýn, Kür la Denizler gibi sa, ak k m an e ri le c z ni e k rýyla D asýy hal syalizmi Denizlerin yoldaþla vgasý larýnýn sevd desyoldaþýn izinden so a z ni e k D . m dý r ký y lk ni, düzeni yýkmaya vaþmaktýr diye ha ürk ha arýn sevgisi T ni insan olmaya, bu Ye . m di r ve z sö l nu tüm lk ykýrdýk. kurmaya O a ha te . h lik r r bi ý p t he m þ ye ý tü senm söz veriyoruz di ð i m i n ai kaza sýn Sosyalizm! e n þa r i Ya ü ð rim ev y e D t n sý e Yaþa lemle ðim v i ç t e n l i gýyla ve öz y ui y l e s a .. s B ; z i n De m. S ev g ili nýyoru topn i ç i n i . gün sen Özgür Seni, . landýk aya’yý, K t e Ahm ýný Denizleri anmak gurur verici çünkü onlar ürt halk . K n ü t ü b iþçi, emekçi ve öðrenciler için mücadele etum sayýyor li sevip r tiler. Ölmediler çünkü, onlar halklarýn, ee e tüm g Senin v unda gitmekçi yüreklerinde yaþýyorlar. Þimdi ol r u lalarýn y zamaný deðil onlarýn yasýný tutmaya. Devam gur mekten m. Seni etmeli onlarýn býraktýðý bu geniþ, bir o kadar ru duyuyo ldaþlarýzorluklarla dolu yolda mücadele etmeye... yo v e t ü m le anýyoDenizler ölümsüzdür!!! iy mý sevg n i ç o k Ebru Yoldaþ. se rum, um. özlüyor el z Sinem Ü Deniz ismini ilk duyduðumda 13 yaþýndaydým. Volkan abicim, bana bu inanýlmaz kiþiliði anlattýðýn için sana teþekkür ederim. Ve ben þuan 18 yaþýndayým. Keþke konuþmaya baþladýðýmda “baba” deðil de “Deniz” demiþ olsaydým. Biliyorum ki, ölünceye dek örnek aldýðým tek kiþi olacaksýn Deniz Abim. ... Bizler hepimiz Deniziz! Funda Nazya Gökçe
ÖZÜMÜZ VAR! Biz bugün buraya Deniz’i, Yusuf’u, Hüseyin’i ve nicelerini anmaya geldik. bu olayý unutmamalýyýz, unutturmamalýyýz! Ve Belçika’dan Selvi-Esra ve Gökçe. 41
ank çaplý bir ü y ü b le y i ö Ýlk defa b katýldýðým a n u n o y s iza luk ve ma organ aþýrý mutlu bee d im ç i i k çin tabi þlarýmýzýn rdý. Yolda a v n u dea c e y he a. Ama b d a r o tu k ada denleri yo kirleri or i f i k ir ild , yolumek deð aklýmýzda a m i a D nacak deðildi. izde bulu m i y e þ r e ümmuzda, h ürmek m d l ö i r le ir eik mazsýn, k olan bu f a s a ri le ir . Fik ýn, kün deðil boðamazs , klýmsemezsin leri hep a iz n e D . ýn üyük vuramazs ettim. O b s is h e d im kendimda ve kalb ý asarken n fý ra ð to her sloDeniz fo . Attýðým m u d y u d r gibi le gurur etti. Bizle lu t u m k o gan daha ç cak. ep yaþaya insanlar h
Deniz, Yusuf, Hüseyin fikirlerine, burjuvazi karþýsýndaki dik duruþlarýna, cesaretlerine, asiliklerine her þeyine aþýk olduðum insanlar. Kavgamýzýn fikir babalarý hepinizi çok seviyoruz. Bugün yani 6 Mayýs Denizlerin öldüðü gün deðil, ölümsüzleþtiði gündür.
Zafere Kadar Daima!!! Soner Z. Karakuþ.
ideo e c ü n in y lmakta m z i o in rý a! -Len oldaþla r Daim m z i y arks izlerin re Kada M n n ý e Ýlk defa gittiðim bir yer olan Deniz, Yusuf ve afe as Yaþ diyen D rum. Z i o Hü seyin’in mezarlarý baþýnda onlarý anmak ve lojis r duyuy onlarýn baþlattýðý iþi tamamlamak adýna yapýlagur u e l y ö b cak olan bütün hareket ve olaylara katýlarak bu giderken a d ý n n ý ý l ð s A hareketlere bir faydamýn dokunmasý beni mutaca töreni ol n ö a d bir anma lu eder ve bugün de öyle oldu; gerçekten güzel ra dum ve o a z e m bilmiyor ve anlamlý bir gündü. Elimden geldiðince baðýn ý þlarýmýz a d l ý o r y a l r þ e r d a rarak konuþarak bu anma gününün anlamlý bir vrimci m çok e rýnda de v i hal almasýný saðlayan herkesçe güzel geçtiðini can veric alarýe y e h k o ç umuyorum. Benim adýma öyleydi; anlamlý ve mc ldý. Ýþçi a n bizi duygusa ý z ý zevkli bir gün oldu. daþlarým mýz, yol çok mutlu edia asý stek dým am e a alkýþlam d m e a z l i n b a larýn lesini ciyim ciydi. On önemli tarihte mücade adým. Devrim n i ’ z i n bu De le anl vermesi Bugün mut veri Devrim n Devrim. u e ý r v a l e a l k m ý 2 yüre . Yaþas a) orada ol arlarýn z m e u r m o n y i ü d l bug im bunu bi Uçar (11 yaþýn n e ciydi ve b r a l þ n i mar Doðuka baþýndak ileyici oldu. etk için çok
Yin yýl slo e me sonra g Bit anlar ydanl , o üz a m Bit eye ýnla v rday ücü g c ý m e Söz eye ek bu sen z sen ünden i c n e F. S veriy k bu aþk.. inan in ad sonr org oru cýn ýnla a... m . la.. , se z s ücad u. ana . nin !!! ele...
6 Mayýs 19 suf ASL 72 Deniz GEZ M A N ve H üseyin Ý ÝÞ, Yudam edil N m A Karþýya e günü olduðu i N’ýn ika Meza çin bugü n rlýð mak için mezarla ý’nda onlarý an rý baþýnd ðu kiþ aydýk. Ç in okatýlmas in sonradan ýe aramýza Devrimc tkileyiciydi. iliðimiz in o onlarý an mamýz ç laðanca ateþiyle ok önem duyguyu liyd y Avukatl aþamak çok etki i ve bu arý ley sýlmama olan Halit ÇEL iciydi. larý için ENK, a b ren Ma hir ÇAY üyük çabalar v eAN’ý da saygý du yulacak a bir davr nmamýz anýþtýr.
dece eldik. Ama sa g in ç i k a m n Onlarý a ak. anma günü. ’i iþ m z ýmýzý kazanm e k G k a iz h n e e v D k , a ýs m y y oku Bugün 6 Ma diyecek tek þe re le iz B . z a anmak olm Esin Yýldýz.
17
GENÇLÝÐÝ DEVRÝMÝN ÖNDERLERÝYLE ALDATMAK
18
Deniz Gezmiþ... Yusuf Aslan... Hüseyin Ýnan... Devrimimizin üç önderi... Ýdamlarýnýn üzerinden 41 yýl geçmesine raðmen hala çocuklara onlarýn isimleri veriliyor; gençler kendilerine onlarý örnek alýyor. Ýþte 1 Mayýs ve Taksim... Þiþli’den Taksim’e giden bütün yollarda Denizleþen gençlik vardý. Ýþte faþist saldýrýlara karþý Dicle, Ýzmir... 6 Mayýs’ta Denizler için Cizre sokaklarýný alev alev yakan Kürt gençleri... Ýþte 6 Mayýslar... Her yerdeydi Denizleþen gençlik... Gençlik Denizleþtikçe, emekçiler Denizleþtikçe; CHP ve ÝPTGB gibi karþý- devrimcilerden, bütün reformist ve oportünist çevrelere kadar herkes Denizler’i sahiplenme yarýþýna girdi. Hatýrlayýn, 2012 yýlýnda Kýlýçdaroðlu, 6 Mayýs günü sabah Ankara’da akþam Ýstanbul’da “anma” yapacak kadar ileri gitmiþti. Birden bire gökten yaðarcasýna herkesin Denizler’i sahiplenmesi, Mahir ve Ýbo geleneðinden gelen, hatta Troçkist, hareketlerin “Deniz Olunmalý” pankartlarýyla sokaklara çýkmasý, Deniz afiþleriyle 1 Mayýs çaðrýlarý yapmasý; ne hoþ bir tesadüf öyle deðil mi ? Hatta ayný hareketlerin ayný zamanda 92’de Taksim’e sýrtlarýný dönüp ‘07’de 1 Mayýs Taksim fatihi olarak; bugün 1 Mayýs’ta Taksim’e sýrtýný dönenlere en aðýr eleþtirileri yapýyor olmasý gibi. Tesadüf... Ortalama sol hareketlerin bu tavýrlarý duru gökte çakan þimþek deðildir; kitlelerin peþinden nasýl sürükleniyor olduklarýnýn göstergesidir. Gençler Denizler’i sahipleniyor; çünkü geleceðe dair düþlerinde Denizler’i, Denizler’in mücadelesini görüyorlar. Che nasýl bütün dünyada devrim mücadelesine simge olmuþsa, artýk Denizler’de bütün bir emekçi sýnýfýn ve onun gençlerinin özgürlük ve devrim simgesidir. Denizler’de somutlaþan bu ilgi, aslýnda devrime ve devrimci mücadeleye dönüktür. Bu durum karþýsýnda ortalama sol hareketlerin tarihsel misyonlarýný oynamalarý kaçýnýlmazdý; öyle de oluyor. Kendilerini var edebilmek, politikalarýný ve durduklarý yeri doðrulayabilmek adýna Denizler’in son sözlerini bile deðiþtirmekten çekinmiyorlar. Hele EMEP’in son sözlerini her yýl deðiþik yazdýðý afiþlerini kim görmezden gelebilir ? Kitlelerin devrimcileþtiði bir dönemde uzlaþmacý politikalar yaþam bulamaz. Her gün her yerde irili ufaklý onlarca eylem, çatýþmalar olduðunda anayasal hayallerle, sýnýf uzlaþmacýlýðýyla dolu politikalarý, iþçi sýnýfýyla beraber 1 Mayýs Alaný Taksim’e girmek için çatýþan öðrencilere akademik talepler dýþýnda hiçbir þey götürmeyen politikalarý doðrulayabilmek adýna devrimci söylemlerin ve Denizler’in kullanýlýyor oluþu; Denizler’i devrimci yapan ne kadar deðer varsa hepsini reformizme bulamak, kitleleri devrimci politikadan uzak tutmak; iþte tarihsel misyonunuz. Her fýrsatta devrimcilere saldýran karþý- devrimci ÝP- TGB çetesi ve CHP’lilerin ise “AKP’ye mýuhalif”, devrime ve devrimcilere sempati duyan büyük bir kesimi etrafýnda toplama çabasýnda olduklarý ve bunu yapmak için Denizler’i sahiplenmelerini her yerde engellemek gerekir. Denizler ulusalcý deðil, enternasyonalist devrimcidir... Devrimci Öðrenci Birliði’ni bütün bu hareketlerden ayýran
ise, bizzat Denizler’in elleriyle kurulmuþ bir birlik olmasýnýn yanýsýra, onlarýn mücadelelerine ve ilkelerine baðlý olmalarýdýr. Burjuvaziye sonuna kadar güvensizliði ve zora dayalý devrimi savunan DÖB’lü öðrenciler, öðrenci gençliðin özgürlüðünün de sadece akademik taleplerin gerçekleþmesiyle deðil; politik özgürlük yoluyla, yani faþizmin yýkýlmasý yoluyla elde edileceði temeli üzerinde hareket ederler. Týpký Denizler’in, Sinanlar’ýn ODTÜ’ye “Parasýz, Bilimsel, Anadilde Eðitim” deðil de “DEVRÝM” yazmalarý gibi. Bu onlarýn ya da DÖB’ün “Parasýz, Bilimsel, Anadilde Eðitim” istemediði için deðil; bu talebin ancak bir devrimle gerçekleþebileceðini bilmelerinden gelir. DÖB’lü öðrencileri Denizler’in yoldaþý yapan iþte budur. Fason kemalist TKP’den tutunda, reformizmin en yakýn arkadaþý ESP/ SGDF’ye kadar bilcümle ortalama sol ODTÜ’de yazýlanýn anlamýný bir kez daha düþünsün. Ve Ortalama sol ne derse desin, ne yaparsa yapsýn; DÖB bu yoldan yürümeye devam edecektir. Denizler’i devrimci yapan deðerlerin altýný boþaltmak, onlarý birer romantiðe, bir tek kurþun atmamýþ maceracý gençlere dönüþtürme çabasý yeni deðildir. Che’yi markalaþtýrmada amaç ne ise, bugün de yapýlmaya çalýþýlan odur. 1900’lerin baþýnda Marx’ýn düþüncelerine yapýlmak istenen de buydu ve Lenin daha o dönemde Devlet ve Ýhtilal’de þöyle diyordu; ... “Egemen sýnýflar, saðlýklarýnda büyük devrimcileri ardý arkasý gelmez kýyýcýlýklarla ödüllendirirler; öðretilerini, en vahþi düþmanlýk, en koyu kin, en taþkýn yalan ve karaçalma kampanyalarýyla karþýlarlar. Ölümlerinden sonra, büyük devrimcileri zararsýz ikonlar durumuna getirmeye, söz uygun düþerse, azizleþtirmeye, ezilen sýnýflarý “teselli etmek” ve onlarý aldatmak için adlarýný bir ayla (hale) ile süslemeye çalýþýrlar. Böylelikle, devrimci öðretileri içeriðinden yoksunlaþtýrýlýr, deðerden düþürülür ve devrimci keskinliði giderilir... Öðretinin devrimci yaný ve devrimci ruhu unutuluyor, siliniyor ve deðiþtiriliyor. Burjuvazi için kabul edilebilir ya da öyle görünen þeyler, ön plana çýkarýlýyor ve övülüyor. Bugün bütün sosyal-þovenler, -gülmeyin!-, “marksist”tirler...” Bugün bütün ortalama solumuz da, zamanýnda Denizleri goþistlikle, küçük- burjuva maceracýlýðýyla suçlayanlarýn hepsi, -gülmeyin!-, Deniz’in yoldaþýdýr. Denizlerin yoldaþlarý, DÖB’lü öðrenciler Denizlerin gerçek devrimci deðerlerini taþýmaya, sahiplenmeye ve kendisine bayrak yapmaya devam ediyor, edecek. Okul koridorlarýndan, üniversite kampüslerinden sokaða giden bir yol açmaya devam edecek; iþçi sýnýfý, halklar ve tutsaklar özgürleþmeden kendi özgürlüðünü kazanamayacaðýný asla unutmayacaktýr. Ve hep ODTÜ’de, ortalama solun geçmiþin güzel hatýralarýyla nostalji yaptýðý o yazýya bakacak, hedefi ikirciksiz, tok bir sesle hep o olacaktýr; DEVRÝM! Devrim, izinden yürüdüðümüz geçmiþimiz, her anýný kavga bellediðimiz bugünümüz ve kazanacaðýmýz yarýnýmýzdýr. DENÝZLERÝN YOLUNDA DEVRÝM ÝÇÝN DÖB SAFLARINA ! Devrimci Öðrenci Birliði
TAYÝN EDÝCÝ GÜÇ
GENÇLİK
Bugün süren savaþ; halklarýmýzýn, proletaryanýn burjuvaziye karþý savaþý temelinde sosyalizmin kapitalizme karþý savaþýdýr. Kurtuluþu sosyalizmde olan proletarya, kapitalist sömürü düzenine savaþ açmýþ durumdadýr. Cephede olan þey aslýnda sosyalizm ile kapitalizm arasýndaki uzlaþmaz savaþtýr. Bu savaþta belirleyici öðelerden birinin gençlik olduðunu söyleyip tanýmlamýþtýk. Þimdi, savaþýn belirleyici mihenk taþýnýn hangi tarafa meyilli olduðunu, hangi tarafý seçtiðini açmak istiyoruz: Sosyalizm mi? Kapitalizm mi? Ýnsanlýðýn ulusal- sýnýfsal kurtuluþu olan sosyalizm toplumsal olarak gündeme gelir. Bu halk yýðýnlarýnýn, gençliðin sosyalist bilinçle bilinçlenmesini hýzlandýrýr. Ýlhak edilmiþ ve sömürge ülkelerdeki komünist öncü partiye ve komünist öncü gençliðe örgütlenme ve hareket olanaðý yaratýr.
Emekçi halk hareketi zafere yürüyor. Halklar yaratýlan devrimci dalganýn etkisiyle dünyanýn bütün ülkelerinde emperyalist- kapitalist sisteme baþkaldýrmýþ durumda. Tunuýs’ta ve Mýsýr‘da baþlayan dalga tüm dünyayý sardý. Kapitalizmin merkezi diye anýlan Amerika’da, Ýspanya, Ýtalya, Ýngiltere ve Rusya’da öðrenci gençliðin devrimci eylemleriyle, Þili ve en son kemer sýkma politikalarýna karþý Yunanistan ve Romanya... Bir gün yok ki eylemlerle, çatýþmalarla uyanmayalým. Üstelik sermayenin tüm dünyada sýkýca bir birene baðlý olan aðlarý sayesinde, bir ülkede patlak veren bir ayaklanma tüm dünya kapitalist ülkelerini etkisi altýna alýyor. Tek tek ülkelerde önce devrimci kitle eylemleri, ayaklanma tarzý büyük hareketlere dönüyor. Bu ayaklanmalardan “geri çekilen emperyalizmin son duraðý” Türkiye ve Kürdistan da etkileniyor. Zaten uzun yýllara dayanan iç savaþ deneyimi olan Türkiye ve Kürdistan halklarý Ortadoðu ve Avrupa’da ki bu halk hareketlerinden sonra açýk olarak etkilendiðini pratiðinde göstermiþtir. Türkiyeli iþçi ve emekçiler ile Kürt Halký her defasýnda ‘Tahrir’ özlemini dile getirmiþler, buna hazýr olduklarýný belirtmiþlerdir. Burada uzun uzun halklarýmýzýn ayaklanma deneylerine deðinmeyi gerek görmüyoruz, zira her gün onlarca böyle giriþim oluyor. Burada, böylesi bir süreçte tartýþýlmasý gereken -ki tartýþýlan- devrimin tayin edici gücü olan gençliðin halklarýmýzýn hareketi içinde ki yeridir. Çünkü gençlik, proletarya ile sermaye arasýnda ki bu savaþýn belirleyici –belki de en önemli- taþýdýr. Gençliðin tanýmýyla bu konuyu anlamanýn ve kendi açýmýzdan da anlatmanýn kolaylaþacaðý görüþündeyiz. Gençlik kýsaca nasýl tanýmlanýr? Gençlik; yaþ grubu itibari ile toplumun
en enerjik ve en hareketli kesimidir. Doðasýnda deðiþtirmeye, dönüþtürmeye yatkýn bir ruh hali olan gençlik; kapitalizmle iliþkisi uzun yýllara dayanmadýðýndan sömürü düzeninden kopuþu da o denli kolaydýr. Ayrýca öðrenmeye, düþünmeye ve sorgulamaya en yatkýn yaþ grubudur da. Konumuz açýsýndan gençliðin bu kýsa tanýmý ve özellikleri yeterlidir. Bugün süren savaþ; halklarýmýzýn, proletaryanýn burjuvaziye karþý savaþý temelinde sosyalizmin kapitalizme karþý savaþýdýr. Kurtuluþu sosyalizmde olan proletarya, kapitalist sömürü düzenine savaþ açmýþ durumdadýr. Cephede olan þey aslýnda sosyalizm ile kapitalizm arasýndaki uzlaþmaz savaþtýr. Bu savaþta belirleyici öðelerden birinin gençlik olduðunu söyleyip tanýmlamýþtýk. Þimdi, savaþýn belirleyici mihenk taþýnýn hangi tarafa meyilli olduðunu, hangi tarafý seçtiðini açmak istiyoruz: Sosyalizm mi? Kapitalizm mi? Ýnsanlýðýn ulusal- sýnýfsal kurtuluþu olan sosyalizm toplumsal olarak gündeme gelir. Bu halk yýðýnlarýnýn, gençliðin sosyalist bilinçle bilinçlenmesini hýzlandýrýr. Ýlhak edilmiþ ve sömürge ülkelerdeki komünist öncü partiye ve komünist öncü gençliðe örgütlenme ve hareket olanaðý yaratýr. Belirttiðimiz gibi kapitalizm ile sosyalizm arasýndaki “irade” savaþýnýn bir yönü de gençliði kimin kazanacaðý sorunudur. Çünkü sosyalizm ancak gençliðin enerjisi ve yaratýcý gücü üzerinde yükselebilir. Sorunun özü: “gençliðe sahip olan orduya da sahiptir” … Kapitalizm nihai olarak gençliðin öncü müfrezelerinin yýkýcý darbeleri ile yýkýlacaktýr. Sorun gençliðin kimin tarafýndan örgütleneceði sorunudur. Sosyalizm mi? Kapitalizm mi? Ama dünya gençliðinin þu anda ki durumu tercihini sosyalizmden yana kullandýðýný gösteriyor. Kapitalizm elindeki bütün olanaklara raðmen gençliði
19
20
kazanamamýþtýr. Gençliðin doðasý kapitalizme karþý sosyalizme yatkýndýr. Gençlik arayýþ içindendir. Burjuvazinin propagandasýna raðmen gençlik sosyalizm yolunda ilerliyor. Kapitalizm gençliðe kölelik, sosyalizm ise insana sýnýfsýz, sömürüsüz bir toplum sunar. Emek sömürüsüne, küçük yaþlarda baþlayýp uzun yýllar maruz kalan iþçi gençlik ve açýk sýnýf sömürüsünün arenalarýndan olan okul/dershanelerde öðrenci gençlik, gençliðin temel gruplarýdýr. Her iki grupta kapitalizmin vahþi sömürü yasalarýna maruz kalýr. Bu nedenle doðallýðýnda kapitalizme karþýt konumlarý vardýr. Emek sömürüsünün olmadýðý, parasýz, bilimsel, anadilde eðitimin temel olduðu sosyalizm ise gençliðe çok yakýndýr. Kapitalizmde esir olan gençlik, sosyalizmde özgürdür. Kapitalizmin sýnýflý doðasý yoksul, emekçi, gençliðin yaratýcý özelliðini köreltirken geliþmenin önündeki tüm engellerin kalktýðý, düþüncenin önünde setlerin olmadýðý sosyalizm ise gençliðin yaratýcý özelliðini en iyi kullanmasýný saðlar. Bu nedenle gençliðin yaratýcý doðasý elbet ki sosyalizme yatkýndýr. Ýlhak ve sömürge ülke gençlikleri Burada özellikle belirtilmesi gereken ilhak edilmiþ ve sömürge ülke gençliklerinin durumudur. Zira sýnýf sömürüsünün yanýnda, ulusal baský ve asimilasyon altýnda olan gençlik, diðer ülke gençliklerinden farklý özgün durumuyla ayrý inceleme gerektirir. Böyle düþünüyoruz çünkü ilhak edilmiþ ülke gençlikleri büyük bir ulusal, sýnýfsal, kültürel deformasyon geçirir. Ana dilini kullanamayan gençlik, kendini ifade etme sorunu yaþar. Doðar doðmaz tanýþtýðý dile, ilkokul çaðlarýnda edilen hakaret ve küfürler, halkýna ithaf edilen kaba- kýrýcý- inkarcý sözler gençliðin, ruhsal- psikolojik hatta bedensel olarak geliþimini engeller. Öz güven boþluðu oluþur. Öz güven boþluðunun yanýnda çevresine, ailesine hatta bin bir hakaret edilen halkýna güvensizlik baþ gösterir. Bütün bunlar emperyalist- faþist devletlerin program dahilinde gerçekleþtirilir. Sömürgeci- faþist devletler sömürge ve ilhak ettikleri ülkelerde devrimci hareket istemezler. Ve devrimci hareketin
tohumu olan gençliðe dönük saldýrýlarý bu temeldedir. Karþýsýnda ana diline, kültürüne, sanatýna, halkýna tecavüz edilmiþ benliði elinden alýnmýþ, dili olmayan, bedeni inkar edilen, düþünmeyen, sorgulamayan bir gençlik ister. Bu onun için hem ulusal hem de sýnýfsal sömürüsüne en uygun zemini yaratýr. Frantz Fanon’un “Yeryüzünün Lanetleri” kitabý ilhak edilmiþ ve sömürge ülke halklarýnýn psikolojik, ruhsal- bedensel durumlarý inceleyen en iyi kitaplardan biridir. Ýlhak edilmiþ ve sömürge ülke gençliklerinin içine çürüme tohumlarý eken emperyalizmi teþhir eden Fanon, Cezayir Kurtuluþ Savaþý’na dair þunlarý söyler: “Bu savaþta ortaya çýkan psikyatrik olgu, davranýþ ve düþünce bozukluklarýnýn “pasifilasyon” iþini yürütenlerle, “pasifleþtirilmiþ” insanlar arasýnda önemli ölçüde görülüyor olmasý bize baðlý bir durum deðildir. Doðrusu þu ki emperyalizm özü gereði psikyatri hastaneleri için uygun ortamý zaten yaratýyor. 1954’ ten bu yana çeþitli bilimsel araþtýrmalarda Fransýz ve Uluslar arasý piskiyatrislerin dikkatini bir sömürge insaný “iyileþtirmenin” diðer bir deðiþle, onu sömürge tipli toplumsal bir ortama uydurmanýn güçlüðüne dikkat çekmek istiyoruz.” Bunun yanýnda bu ülkelerdeki burjuva zoru, yoksulluk ve yoksunluklar kitlesel devrimci uyanýþlara sebep oluyor. Aðýr baský ve sömürü gençliðin bir yanýný yýkýma uðratýrken, diðer yanda
kurtuluþ hareketi yeþertir. Kürt halký, Kürdistan gençliði konumuzun en iyi örneðidir. Zira ilhak edilmiþ ülkelerinde, bin yýllar boyunca aðýr sýnýfsal, ulusal sömürüden geçen Kürt gençliði üzerinde ki “kara örtü” yü atmýþ, UKH içinde büyük disiplinli bir örgütlülük yaratmýþ, enerjisini kurtuluþ yoluna kanalize etmiþtir. UKH’ nin vurucu gücü buradan gelmektedir. Kürt gençliði yoðun iç savaþ sürecinde savaþýn araçlarýný yaratmýþ ve yetkinleþmiþtir. Sosyalizmi bilincine kazýmýþtýr. Kürdistan gençliði küçük bir kývýlcýmla patlayacak derecede politikleþmiþtir. Türkiye’de iþçi ve öðrenci gençliðini, Kürdistan’da Kürt gençliðini devrim için harekete geçirecek olan devrimci komünist partidir. Gençliði kazanmak, onun içinde etkin bir güç olma sorunu halklarýmýzýn gerçek devrimci komünist partisinin temel sorunudur. Leninist gençliðe bu noktada büyük görevler düþmektedir. Leninist gençlik, Türkiye ve Kürdistan gençliðinin içinde etkin bir güç olabilir. Gençliði komünist mücadeleye de yönlendirebilir. Yeter ki Leninizmin devrimci öðretisini içselleþtirip, Leninist parti bayraðýný gençliðin içinde dalgalandýrsýnlar “Gençlik Devrimle Özgürleþecek” sloganýyla Türk ve Kürt gençliðini, devrimci komünist parti içinde örgütlesinler.
Savaþýn Ortasýndaki Antakya’da Baskýlar Devam Ediyor! Antakya Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin çalýþmalarýný yapan gitar hocamýz Özgür Aslanyürek’e baskýlar devam ediyor. Daha önce arkadaþýmýza iþ birliði teklif edilmiþ, bir bir öðrencilerine gidilmiþ ve Özgür arkadaþýmýzýn terör örgütü üyesi olduðunu, kurs vermediðini, beyin yýkadýðý gibi yalanlamalar yapýlmýþtý. Daha sonra yasal olarak katýldýðý eylemleri, yasaklý vs. diyerek soruþturmalar açýlmýþtý. Þimdi bu süreçte ise Özgür arkadaþýmýzý sindirmek, korkutmak göz daðý vermek amacý ile hakkýnda dava açýlmýþtýr. Halký kin ve öfkeye teþvik etmek, toplantý düzenleyip gösteri ve yürüyüþ düzenleyip, kamuya zarar vermek gibi maddelerle dava açýlmýþtýr. Onunla sýnýrlý kalmayarak ailesini tedirgin etmek ve korkutmak amacý ile ailesinin evine gidip sorular sorup, “Özgür’ün davasý var haberiniz olsun” gibi ifadelerle ailesi tedirgin edilmeye çalýþýlmýþtýr.
Ayný þekilde Ayýþýðý Sanat Merkezi Aysun Bozdoðan þiir atölyesinde çalýþma yapan arkadaþýmýz Süleyman Burç hakkýnda soruþturmalar da ayný þekilde dava açýlmýþtýr. Bununla sýnýrlý kalmayarak yine arkadaþýmýzýn evine giderek, ailesine baský, tedirginlik ve korkutmaya çalýþýlmýþtýr… Evet bizler bugün neler yaptýðýmýzý çok iyi biliyoruz. Onlarýn bizim burada, Hatay’da yeni katliamlar planladýðýný biliyoruz! Ve devletin bugün Suriye politikasýný hayata geçirmek için ne kadar hýzlý adýmlar attýðýný görüyoruz! Faþistlerin Hatay da nasýl yerleþtirildiðini çok iyi biliyoruz! Ve diyoruz ki biz emeðin yanýndayýz! Emekçi halklar için savaþacaðýz ! Biz bu savaþta siz burjuvazinin yanýnda olmayacaðýz ! Baskýlarýnýz, tehditleriniz výz gelir bize výz ! Antakya Ayýþýðý Sanat Merkezi
Antakya’da Öðrenci Derneðine
Irkçý Saldýrý
Hatay- Amanos Demokratik Özgür Öðrenci Derneði’ne (ADÖ-DER) öðle saatlerinde bir grup ülkücü saldýrdý. Derneðin kapýsýnda bekleyen yurtsever öðrencilerin karþýlýk vermesi ile saldýrý püskürtüldü. Saldýrý sonrasý olay yerine çok sayýda jandarma ve polis sevk edildi. Derneði ablukaya alan jandarma, öðrencilerin dernekten çýkmasýna izin vermedi. faþist grubu daðýtmayan jandarma, derneði aramak istedi; ancak öðrenciler izin vermedi. ‘Jandarma Derneðe Girmek Ýstiyor’ Saldýrý ile ilgili telefonla ulaþtýðýmýz öðrenciler, dün akþam kampüsün çevresinde bulunan apartmanlara gazete ve dergi daðýtýmý yapan Þeraffetin Tekin adlý öðrencinin, faþist gruplar tarafýndan tehdit edildiðini ve bu olaydan sonra derneklerine saldýrý düzenlendiðini anlattý. Öðrenciler, “Arkadaþýmýz ülkücülere ‘Ben sizi tanýyorum’ demiþ ve bunun üzerine ülkücüler arkadaþýmýza tehditler savurmuþ. Faþistler, ‘Burada gazete ve dergi satamazsýnýz. Burasý
bizim yerimiz. Bir daha sizi burada görmek istemiyoruz’ diye tehdit etmiþler. Bugün ise saat 12.00 sýralarýnda 20 ila 30 kiþilik bir faþist grup, ellerinde satýr, býçak, kemer, sopa, taþ ve demir çubuklarla derneðimize saldýrýda bulundu. Saldýrýya, kapýda bekleyen birkaç arkadaþýmýz karþýlýk verdi. Karþýlýk verince, jandarma ve polis olay yerine geldi. Tekrar saldýrýya geçmek için grup, Ýnci Sitesi’nin olduðu yerde bekliyor. Jandarma, bir öðrencinin dernekte rehin tutulduðu iddiasýyla derneðe girmek istedi. Ancak biz izin vermedik.
Derneði ablukaya almýþlar. Dýþarýya çýkmamýza izin vermiyorlar. Ülkücü grubu da daðýtmýyorlar. Polis de kameralarla görüntü alýyor” dedi. Ve artýk her gün saldýrýlar bekleniyor genellikle sýnav dönemleri faþist güruh tasmalarý çýkartýlýyor.. ama bu süreçte devletin özellikle devrimci ve demokrat kurumlara saldýrý gittikçe hýzlanmaktadýr.. Faþizmin anladýðý dilden cevap vermeliyiz!
21
Kendi Kendini Eðitme Ýlkesi- 2
22
Okumak zaman alan bir iþ, evet. Günlük hayat koþturmasý arasýnda okumaya fuzuli ve sýkýcý bir iþ gözüyle bakmak ve okumaktan kaçýþ yaygýndýr. Elbette bilgi edinmenin tek yolu da okumak deðil, dinlemek- görmek, izlemek de bilgi edinmenin yollarý. Hatta insanlýðýn tüm geçmiþinden bugüne beynin geliþmesinde duymak ve izlemek temel rol oynamýþ; beyni þekillendirmiþtir. Okunan bir metnin akýlda kalmasý zor olduðu halde, on yýl önce yapýlan bir sohbetin, yaþanmýþ bir anýnýn kolayca hatýrlanmasý mümkün olabiliyor. Ýzlenen bir film- belgesel rahatlýkla hatýrlanýrken, bir kitabýn öyküsü okuyan için daha zor hatýrlanýr olabilir. Buna raðmen okumak insan bilincini destekleyen en iyi yollardan biridir. Ve toplumda televizyon- radyo- sinema- tiyatroda burjuvazinin hakim olduðu – imkanlarý elinde tuttuðu, iþçi sýnýfýnýn ise maddi imkansýzlýklarýndan dolayý aðýrlýklý olarak yazýlý bilgi üretme- depolama iletme yöntemlerine baðýmlý olduðu koþullardayýz. Öte yandan genel insan bilgi birikimini en kapsamlý ileticisi ve depolanmasý, üreticisi olarak kitap- dergi- gazete ilkelleþmeyecek yöntemlerdir. Belki teknoloji ile buluþarak elektronik güçle yenilenecek. Ve yenileniyor. Þimdi bin kitaplýk bir kütüphaneyi e- kitap denen ince cep telefonunun iki katý büyüklükte bilgisayarlara yükleyip okuyabiliyoruz. Yani OKUMAK her zaman bilgi edinmenin en önemli yöntemi olmaya devam edecek. OKUMAK yönünü körelten, bilgi edinmenin pratik yollarýndan önemli birini dumura uðratýr. Beynin algý kanalýný kapatýr. Aslýnda bilgi edinmeye hevesli ve istekli biri okumaktan imtina edemez. Okumaktan kaçan, ayný nedenle bilgi, bilinçli içerikli film- belgesel- haber- tartýþma programlarýndan da kaçarak sýkýcý, gereksiz bulabilir. Tüm algýlarýný eðlenceye odaklayabilir. Duyduðu- izlediði her þeye bir tüketim, keyif alma nesnesi muamelesi yapabilir. Bu kiþiye hiçbir þey katmayacaktýr. Bu nedenle çevremiz yüzeysel, bilgiyi bilse de düþünmemiþ anlamamýþ, baðlantý kuramayan insanlarla doludur. Bu sistemin yetiþtirdiði ideal insan tipidir. Komünist insan, sistemin bu sýðlaþtýrmasýna, kültürsüzleþtirmesine karþý da mücadele etmeden komünist insan olamaz. Bu nedenle okumayý boþ zaman iþi ve ya hapishaneye düþerek, zaman doldurma iþi olarak görmek sýðlýðýna düþemez. Nasýl ki yemek bir ihtiyaçsa, okumak da, bilgi edinmek de beynin ihtiyacýdýr. Yaþam ihtiyacýdýr. Yaþamýmýza yön veren en önemli ihtiyacýmýzdýr. Devrimci bir faaliyettir. Çünkü, bizler ortalamanýn üzerinde bilmeden, anlamadan ve yorumlama gücüne, kültür gücüne kavuþmadan, örneðin bir konuda beþ-on dakika dolu ve kurgulu konuþma yeteneðini kazanamadan, kitleleri aydýnlatma ve birleþtirmeyi nasýl baþarabiliriz ?! Molotov, Stalin için “sanatsal konuþurdu” diyor. Sanatsal konuþmayý günlük bir normal diyaloða dönüþtürebilmek birikim gerektirir ve bu estetik konuþma hem insana hem iletiþim içinde olduklarýna zevk ile birlikte etki de iletir. ÖÐRENMEK BÝLÝNCÝ Komünist; öðrenme heyecaný ve meraký içinde olan kiþilerin edinebildiði bir bilinç düzeyinin-anlayýþýnýn- bilimselliðinin ismidir. Komünist bu merakýný hiç yitirmez. Yitirdiði noktada komünist bozulur.. Çünkü merak, bilginin baþlatýcýsýdýr. Mera-
ký olmayan yeni þeyler öðrenemez. Bilginin sonu ise yoktur. Ýnsanlýk bilgelerinin dediði gibi “Kim ki bildiðini sanýr, bir daha öðrenmez.” Çevremizde, her þeyi çok bildiðini sanan, kimseden, hiçbir þeyden öðrenecek bir þeyimiz yok, diyen kiþi ve siyasi gruplarla doludur. Bu kafa yapýsýný gördüðümüz yerde burjuva, küçükburjuva sýðlýðý olduðunu biliriz. Bunun emekçi bir meziyet olamayacaðýný çok iyi biliriz. Bu anlayýþ gayrý-devrimci bir karakter belirtisidir. Öðrenme heyecaný olmayan, mütevazý olmayan ne okuduðundan öðrenir ne kendi dýþýnda toplumsal pratik ve bilinçten öðrenebilir. Bir emekçi, bugüne kadar edinilmiþ insanlýðýnýn toplumsal bilgi- birikimini ne kadar çok öðrenirse ve bilimsel analiz etme uðraþý verirse o derece gerçekliði kavrar ve hayatý gerçekle uyumlu yönetirse, o oranda faydalý, olumlu bir hareket yaratabilir, sorunlarýn doðru çözümüne ulaþabilir, ustalýk kazanabilir. Komünist bilinç, toplum içindeki en ileri bilimsel bilinç birikiminin billurlaþmasýdýr. Komünisti farklý kýlan iþte budur. Komünizm diye adlandýracaðýmýz þey ne baþka bir din ne bir millet ismi ne bir tarikat, mezhep adý ne de bir þehir adýdýr; tüm bu sýnýrlý düþünüþ kalýplarýný ve kültürünü aþmýþ insan bilincidir. Geçmiþin deðil, geleceðin yönünü gösterir. Hepimizin bir ömrü var. Bu ömür çok uzun sayýlmaz. Bu ömrü en bilinçli, en akýllý ve öngörülü þekilde deðerlendirmek istemez miyiz ? Bunun yolu ÖÐRENMEKTÝR. Öðrenmenin yolu okumak- dinlemek- izlemek- yorumlamaktýr. Kimseye zorla bir þey öðretilemez, okutulamaz. Öðrenmek insanýn kendinde baþlar. Þeyh Bedreddin’i anlatan Radi Fiþ’in deðerli romanýndan bir bölüm; “Öðrenmeye hazýr durumda olan, kimden olsa öðrenir. Þibili’nin sözlerini herhalde böyle anlamak gerek, diye düþündü Bedreddin. Yani öðrenmek, öðretmene deðil; sana baðlý. Eðer sen olgunlaþmamýþsan, deðil herhangi bir öðretmen; peygamber olsa sana bir þey öðretemez. Eðer sen hazýrsan, bir köpek bile sana hakikat yolunu gösterebilir. Yaþadýðýmýz her an bizim için bir rehberdir. Ve ben her gün bana yol gösterecek fýrsatlarý görmeden yanlarýndan geçip gittim. Ben biliyorum, diyordum. Oysa kim ki bilir bir daha hiç öðrenemez. Önce bilmediðini bileceksin, o zaman öðüt akýl dört bir yandan yaðar üzerine.” “Bilmek Baþka Þeydir Olmak Baþka” Sadece bilmek, öðrenmekte yetmez. Bir komünisti çok bilmiþten ayýran þey burada ortaya çýkar. Bir insan çok okuyabilir, çok þey öðrenebilir; ama eðer edindiði bilgiye göre davranmýyorsa, aslýnda o bir kara cahildir. Etrafýmýzda böyle insan, grup çoktur. Burjuva aydýnlar böyledir, küçük- burjuva teorisyenlerörgütler- devrimciler böyledir. Yazýp çizenler, en genel doðrularý sýralar, en küçük erdemleri ilan ederler ama uygulamaya gelince hiç de sözdeki gibi pratik- erdemlilik- tutarlýlýk özellikleri göstermezler. Komünist, bilgi ve pratik arasýnda baðýntý kurarak farkýný gösterir. Bilincindeki tutarlýlýk ve samimiyetiyle, pratiðini sergilemek de farkýný gösterir.
YAŞAMAK GÖREVDİR BU YANGIN YERİNDE YAŞAMAK, İNSAN KALARAK Cem Boran
Bir sabah uyanýyor. Bir sabah uyanýyor bomba seslerine... Etrafta ölüler, etrafta cesetler, etrafta kan kokusu. Annesinin, babasýnýn, çocuklarýnýn, kardeþlerinin, komþularýnýn, yakýnlarýnýn kokusu etrafta... Çýkýyor sokaða kadýn, çýkýyor her gün çýktýðý sokaða bugün de. Her gün çýktýðý, yürüdüðü sokak deðil burasý. Bugün, bu sokaðýn kaldýrýmlarýnda kan izleri, insan cesetleri. Yerde yatanlar, ölüler, can çekiþenler... hepsi ondan bir parça, onun canýndan bir parça. Aðlýyor kadýn sessizce, aðlýyor sevdiklerine...Gözünden dökülen her damla yaþ, canýndan dökülüyor... Aðlýyor kadýn sessizce, çýkmýyor sesi, duyamýyor kimseyi. Bir çok sesin arasýnda çýkmýyor, fark edemiyor onun sesi, aðlamasý... Aðlýyor kadýn sessizce, gidenlerin, geri gelmeyeceklerin ardýndan... ... Ayný sabah bir baþka kadýn uyanýyor ayný saatlerde. Onu uyandýran ise bomba sesleri deðil. Onu uyandýran çalar saatin melodisi. Kalkýyor yataðýndan kadýn. Bugünün, dünden bir farký olduðunu düþünmeden kalkýyor. Bir kahvaltý hazýrlýyor kendine. Kahvaltý sýrasýnda açýyor televizyonu, bakýyor kanallara. Sabah haberleri çýkýyor karþýsýna, bir takýmýn þampiyonluk kutlamalarý var televizyonda. Tam bu sýrada bir son dakika haberi düþüyor ekranlara. Bu son dakika haberi Hatay’ýn Reyhanlý ilçesinde patlayan bombalardan bahsediyor ve bir çok ölüden... Spikerin yüzü düþüyor, kadýn da üzülüyor Reyhanlý’da ölenlere. Kadýnýn iþe yetiþmesi gerekiyor ve bu yüzden olsa gerek daha fazla üzülemiyor. Kadýn iþe giderken televizyonlar bir takýmýn þampiyonluk görüntülerini göstermeye devam ediyor. ... Aradan günler geçiyor. Bir tek Reyhanlý için geçmiyor günler, bir tek onun için geçmiyor günler. Onun gözlerinde yaþ var hala, devam ediyor sessizce aðlamýyor. Çýkýyor sokaða yine. Bugün dünden farklý, kan lekeleri silinmiþ kaldýrýmlardan, yerlerden. Televizyonlarda görüyor Reyhanlý “normal” bir güne uyanmýþ. Ama o hala alýyor kan kokusunu ta derinliklerde ve devam ediyor aðlamaya devam ediyor sessizce.
Etrafýný bir telaþlanma alýyor, þaþýrýyor. Bakýyor bir saða, bir sola... Anlam veremiyor bu hareketliliðe. Birkaç dakika sonra ise telaþlanma sebebi çýkýyor ortaya. Yüzlerce güvenlik görevlisi arasýnda bu ülkenin cumhurbaþkanýný görüyor. Adýmlarý birden o tarafa, cumhurbaþkanýna doðru yöneliyor. Bunu bilinçli olarak yapmýyor, sadece adýmlarý onu oraya götürüyor ve o buna hiç itiraz etmiyor. Adýmlarý hýzlanýyor, yaklaþtýkça yaklaþýyor. Çok geçmeden buluyor kendisini cumhurbaþkanýnýn karþýsýnda. Gözlerinde ölümün izleri, gözlerinde sevdikleri, kaybettikleri... gözlerinde çaresizliði ve bu çaresizliði anlatan sözleri çýkýyor dudaklarýnda: “Siz bugün buraya geldiniz, bin tane güvenlik görevlisi sizi koruyor. Biz vurulduk, öldük bizi koruyan yoktu.” ... Dönüyor iþinden kadýn yorgun bir þekilde. Oturuyor ve açýyor televizyonunu akþam haberlerini izlemek için. Ýþ güç arasýnda çoktan unutmuþ o sabah izlediði haberi, Reyhanlý’da ölenleri... Akþam haberleri ise hatýrlatýyor ona o günü. Dikkatlice izlemeye baþlýyor bu sefer haberi. Haberde cumhurbaþkanýn karþýsýna çýkan kadýn gösteriliyor ve kadýnýn söylediði sözler. Kadýnýn bakýþlarý gözlerinde kalbine, sözleri kulaklarýndan yüreðine ulaþýyor. Ýçinde bir ürperme hissediyor, burnunda kan kokusu... Ve aðlamaya baþlýyor sessizce... Bütün gece Reyhanlý’yý ve o kadýný düþünüyor. O kadýnýn bakýþlarý, sözleri... O kadýnýn çaresizliði.... Yarýn bir eylem olduðunu öðreniyor, Reyhanlý’ya destek vermek için. Katýlmasý gerektiðini, katýlmak istediðini biliyor. Ýþ yerini arýyor ve izin alýyor eylemin yapýlacaðý yere geliyor. Genç- yaþlý, kadýn- erkek bir çok insan etrafta. O ise hala o kadýný düþünüyor. Yürüyüþ baþlýyor, sloganlar atýlýyor. Çok geçmeden polis barikatý çýkýyor. Sonrasý su ve gaz. Ne yapacaðýný bilemiyor, afallýyor. Birden gözlerinde onun gözlerini, kulaklarýnda onun sözlerini hissediyor. Dönüyor polis barikatýna yerden aldýðý bir taþlý fýrlatýyor, fýrlatýyor o kadýn için, Reyhanlý için... Alýyor yerden bir taþ ve fýrlatýyor tüm gücüyle, insan kalmak için.
23
Kitap Tanıtım
“AÇLIK GERÇEK BÝRER KOMÜNÝST YAPACAK BUNLARI”
24
Birinci dünya savaþý sonrasýnda Almanya tam anlamýyla iþçiler için açlýk yuvasýydý. Öyle ki yýllardýr iþçiler içerisinde propaganda yapan sosyal demokratlar korkuyla böyle diyorlardý. “Açlýk komünist yapacak bunlarý” Böylesi koþullarda Almanya Komünist Partisinin ünlü genel sekreteri Ernst Thealman önderlik ettiði Hamburg ayaklanmasý, komünstlerin inatçý, kararlý çalýþmalarýnýn sonunda ve iþçi sýnýfý içerisindeki hayinlerin çalýþmasýna raðmen (Sosyal demokratlar, Küçük burjuva devrimcileri) gerçekleþti. Geriye büyük dersler býraktý. “Siyasal olgunluða varmýþ kitlelerin militanlarýysa, ortalýðý kasýp kavuran bir hareketin baþarýsýz sonucunun ardýndan siperlerine çekilecek, düþmaný bir kez daha kuþatmak için gerekli uzun, yorucu, yýpratýcý bir çalýþma demek olan yeraltý siperlerine çekilecek, günlük eylemlerini sürdürecektir.” Ýþte bu uzun çalýþmanýn sonunda iþçiler bölükler halinde Almanya Komünist Partisinin çaðrýsýna uydu ve bir gece yarýsý silahsýz iþçiler karakollarý basýp silahlara el koydular. Hambur ayaklanmasý baþlamýþtý. Ama bu ayaklanma belki de en çok sokak savaþlarýna dair derslerle doludur. Sizler için bu konuya dair bir alýntýyý aþaðýya alýyoruz. “Hey gidi günler! Savaþ sanatý, bütün bu sevimli romantik saçmalarý okul kitaplarýnýn sayfalarýna týkaladý. O saçmalýklar, 1848’lerin barut dumanlarý ve söylenceleriyle bir arada kitaplarda yaþýyor ancak. Günümüzde savaþ baþka türlü yapýlýyor. Devrimci tüfeklerle hükümetin toplarý arasýnda yýkýlmaz bir duvar olan barikat, çoktan hayal oldu. Barikat, artýk savaþçýlarý korumaya yaramýyor, yalnýzca bir engel görevi görüyor. Aðaç gövdeleri, taþ ve ters çevrilmiþ taþýtlardan oluþan hafif bir duvardýr bu ve derin çukurlarýn içinde yerleþtirilmiþtir. Bir ayaklanmanýn en
tehlikeli düþmanlarý olan silahlý askeri araçlarýn yolunu kesmeye yarar. Modern barikatlarýn varlýðýnýn anlamý, bu derin uzun hendeklerde yatmaktadýr. Büyük savaþlarýn ölü tarlalarýndan kente göçmüþ ve þimdi iri aðaç gövdeleriyle beslenmiþ olan eski zaman barikatlarý, 1793 ve 1848’lerdeki kahraman atalarýna hizmet ettiðinden çok deðiþik biçimde de olsa isyancýlara baðlýlýkla hizmet etmeye devam ediyor.” Sokak savaþlarý modern zamanlarýn devrimlerin çok belirleyici. Bu yüzden bu kitap devrimin genç militanlarýna çok þey öðretecektir. Genç yoldaþlarýn mutlaka okumasý ve okutmasý gereken bir kitap.