Sayı 40 nisan mayıs 2013

Page 1

DEVRİMCİ HAREKET

Emperyalizm ve Kürt Sorunu

Emperyalist Politikalarda Olası Gelişmeler ve Kürt Sorunu

1. Bölüm: Sistemin Krizi ve Hegemonya Savaşları

2

008’de varlığı resmi olarak da ilan edilen ve küresel aktörlerin hemen her adımını belirler hale gelen krize dair, ilanından önce de sonrasında da çok şey söyledik. Bugün de gerek Ortadoğu’da gerekse dünyanın bir başka bölgesinde yaşanan hemen her gelişmeyi büyük resim içindeki yeriyle beraber doğru okuyabilmek için, krize dair gelişmeleri yakından takip edebilmek önemli bir önkoşuldur.

2

008’de varlığı resmi olarak da ilan edilen ve küresel aktörlerin hemen her adımını belirler hale gelen krize dair, ilanından önce de sonrasında da çok şey söyledik. Özellikle niteliğine, devamlılığına ve sebep olacağı gelişmelere işaret ettik. Bugün de gerek Ortadoğu’da gerekse dünyanın bir başka bölgesinde yaşanan hemen her gelişmeyi büyük resim içindeki yeriyle beraber doğru okuyabilmek için, krize dair gelişmeleri yakından takip edebilmek önemli bir önkoşuldur. Bu konuda kısa bir özet ve hafıza güncellemesi yapmak gerekirse, öncelikle emperyalist çağ Marksizm’inin yani Leninizm’in, kapitalizmin tekelci dönemine dair tespitleri anımsanmalıdır. Emperyalist dönem, kapitalizmin krizinin süreklilik kazandığı dönemdir. Eşitsiz gelişme ve reka-

bet, çelişmeleri büyütürken, krizler dünya ölçeğindeki paylaşım savaşlarıyla geçici olarak aşılıyor, yeni durum yeni güç dengeleri ve çelişmelerle beraber emperyalizmin devamını işaret ediyordu. Birinci Yeniden Paylaşım Savaşı sonrasında, Amerikan ekonomisinde yaşanan hızlı gelişme ve üretici güçlerin büyük oranda yok edildiği Almanya’da gözlenen toparlanma, krizlerin aşıldığı ve Marks’ın yanıldığı yönündeki düşünce ve kanaatleri besledi, bu yöndeki değerlendirmelere gerekçe oluşturdu. Lenin’in tespitlerine rağmen burjuva iktisatçılar kapitalizmin krizinin aşılabileceğini savunmuş ve farklı tez ve gerekçelerle de olsa Marksist zeminde de benzer değerlendirmeler yapanlar olmuştur. Hatta bu yanılgı, sınıf çatışmalarının da ortadan kaldırılabile-

1

ceği, dolayısıyla da burjuvazi ile proletaryanın uzlaşabileceği biçimindeki değerlendirmeleri besledi. Ancak, 1927-28’lerde başlayıp 1929-30’larda dip noktasına ulaşan kriz, sistemin krizinin değişik araç ve yöntemlerle aşılabileceği tezini neredeyse ortadan kaldırdı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ise, ekonomisi neredeyse bütünüyle tahrip olan Avrupa’da da, hegemonyasını hemen tüm sistem ülkelerine dayatan ABD’de de 1970’lere dek süren bir gelişme, canlanma dönemi yaşandı. Bu süreçte de krizlerin kaçınılmaz olmadığı fikri çeşitli biçimlerde dillendirildi. Ancak 1970’lerle beraber gündeme gelen kriz, her 8-10 yılda bir ve her defasında giderek derinleşen ve birbirine yaklaşan sıklıklarla devam etti. 1990’lara gelindiğinde, Sovyetlerin dağılmasıyla beraber, o güne ka-


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.