Vatandaþlýklar Yasalmýþ! Yýllardýr TC Büyükelçiliði ile KKTC hükümeti iþbirliði içerisinde sistematik bir þekilde adaya yapýlan nüfus aktarýmý son günlerde gündemi “daha fazla” meþgul eden konular arasýna girmeye nihayet baþladý. Derviþ Eroðlu ile Dimitris Hristofyas'ýn, müzakereler sürecinde yüzüncü Devamý sayfa 2'de... kez bir araya gelmeleri...
NÝSAN 2011
Kýzýldere Anmasý...! Mahir Çayan ve arkadaþlarýnýn 30 Mart 1972 tarihinde Kýzýldere köyünde uðradýklarý saldýrý nedeniyle hayatlarýný kaybetmelerinin ardýndan 39 yýl geçti. Çayan ve katliamda hayatlarýný kaybeden diðer devrimcileri anmak üzere 30 Mart 2011 tarihinde KTAMS’da yapýlan etkinlikte önce müzik gruplarý Þafaða Özlem ve Sol Anahtarý... Devamý sayfa 3'de...
Japonya Mezarlýk Gibi..! Japonya'da 11 Mart depreminden kaynaklanan tsunami sonrasýnda da nükleer felakette ölenlerin sayýsý 11 bin 4 oldu. 17 bin 33 kiþi kayýp, 2 bin 776 kiþi ise yaralý.(gazetemizin baskýya girmezden önceki son rakamý) 18 bin 423 ev tamamen yýkýlmýþ durumda. 180 bin 868 kiþi evleri yýkýldýðý için Devamý sayfa 15'de... barýnaklarda yaþamlarýný...
SAYI: 8
FÝYAT: 2TL
EMPERYALÝZM'E KARÞI
SAVAÞ...! Dünya ABD,NATO ve AB haydutlarýnýn katliamlarýyla kaynýyor...! Kýbrýs'ta da ayni katiller senelerdir kol geziyor...! Geçit verme onlara..! Ýþçi sýnýfý öncülüðünde tüm ezilenlerle birleþ..! Örgütlen...! Mücadele et..! KTÖS'de Genel Kurul'a Gidiliyor Kýbrýs Türk Öðretmenler Sendikasý'nda Genel kurul yapýlýyor. Ülkemiz emek mücadelesinde çok ciddi bir öneme sahip olacak olan bu genel kurulda CTP-UBP kanadýna karþý belli baþlý eksik veya hatalarý da olsa direniþçi, mücadeleci bir yönetim aday kadrosu var. KTÖS gelinen süreçte sendikal hareketin ülkemizdeki
lokomotif örgütlerinin en önde gideni ve en büyük mücadeleyi verenidir. Bunu görememek ya kör olmak yada gerçekleri görmezden gelmek demektir. Eksiklerine ve hatalarýna raðmen büyük iþler baþaran þuanki KTÖS yönetimine bizler süreç içerisinde þimdiden baþarýlar diliyor; onlarýn yanlarýnda olduðumuzu; yineliyoruz. Daha devrimci, daha anti-emperyalist, daha direniþçi bir KTÖS için hep birlikte mücadeleye devam...!
NÝSAN 2011
GÜNDEM
SAYFA 2
2 Mart Sonrasý Nereye Gidiyoruz ? 2 Mart, Toplumsal Varoluþ mitingi sonrasý, mitinge katýlan örgütlerin bir çoðundan basýn açýklamalarý yapýldý. Örgütlerin birçoðu, kendi siyasetleri doðrultusunda mitingi yorumlarken, bazýlarý da eylemin yanlýþ izlenim býraktýðý konusunda endiþelerinden bahsetti. Farklý farklý kesimlerin eylemi istediði gibi yorumlamasý ve istediði yöne çekmesi, eylemin gerçek amacýnýn ne olduðu konusunda tartýþmalara sebep oldu ve gündemi bir süre meþgul etti. Yapýlan açýklamalardan bir tanesi de Kamu-Sen tarafýndan geldi. Kamu – Sen Baþkaný Mehmet Özgardaþ, 2 Mart tarihinde gerçekleþtirilen Toplumsal Varoluþ Mitinginin ardýndan yaptýðý açýklamada, mitingde yapýlan söylemlere kulak vermeyenlerin, Kýbrýslý Türklere ihanet edeceðini ve ayný zamanda Türkiye ile var olan sevgi baðlarýný zedeleyeceðini belirtti. Türkiye'de mitingin basýna yansýma þeklinden rahatsýz olduðunu belirten açýklamada, mitingin esas amaçlarý olarak, nüfus sorunu, kurum ve kuruluþlarýn Kýbrýslý Türklere ait olmasý, izolasyonlarýn kaldýrýlmasý ve TC Devleti ile iliþkilerin devlet esasýnda olmasý gibi konular iþaret etti. Özgardaþ, “Tüm bunlarý istediðimiz için de bizlere hakaret edilmesini, 'Kýbrýslýlar Türkiye'yi istemiyorlar', 'bizi sevmiyorlar', 'Bize “defol”' diyorlar gibi asýlsýz söylemleri ve hakaretleri kabullenemiyoruz. Bizlerin ne Türkiye Devletiyle, ne de halkýyla hiçbir sorunumuz yoktur” dedi. Son olarak AKP ve UBP hükümetlerine de deðinen Özgardaþ; “AKP Türkiye deðildir. AKP'nin politikalarýna ve bizlere yapýlan aþaðýlamalarýna karþý çýkmak, her hükümet deðiþikliðinde bizlere uymayan deðiþken gömlekler giydirilmesi sonucu geldiðimiz noktaya baþkaldýrýþýmýzdýr. Bizleri yönetmekten aciz olan UBP hükümetine ve dayatmalarda bulunan
AKP'ye karþýdýr. Bizleri Türkiyeli, Kýbrýslý diye ayýrmak isteyenler veya demokratik taleplerimizi 'Kýbrýslý Türkler Türkiye'ye karþý savaþ açtýlar, Türkiye'yi istemiyorlar' gibi hayal ürünü söylemlerle kendi siyasetlerine malzeme yapamazlar.” dedi. *** Ne gariptir ki ayni Özgardaþ; sendikal platformun hem 28 Ocak hem 2 Mart tarihlerinde mitinglerde etkin katýlým gösterirken; o hareketi içeriden de baltalamaya çalýþmaktaydý. Israrla Türk bayraklarý ile mitinglere gelmekte “halkýn iþgale karþý mücadelesine” karþý çýkmaktaydý. Þimdilerde yukarýdaki açýklamayý yapan Özgardaþ artýk kimseyi rahatsýz edebilecek konumda deðildir. Gerçek yüzünü daha açýk þekilde belli edip; hareketten elini çekmiþ vaziyettedir. Yani kendi uyguladýðý “popülizmi” býrakýp özüne dönmüþ; ikiyüzlü sarý sendikacýlýk anlayýþýný artýk eskisi gibi baðýmsýz bir þekilde yürütmektedir. 7 Nisan Sürecinde Özgardaþ yoktur..! Olmayacaktýr…! Ve eðer zaten hareketi baltalayacaksa da varsýn olmasýn…! Sarý sendikacýlarýn deðil; emekçilerin meydaný olacaktýr yeni eylem meydanlarý…! AKP-UBP iþbirliðinin çýkarlarý doðrultusunda, miting meydanlarýný dolduran insanlarýn, bölücülük yaptýklarýný iddia ederek, insanlarý bölmeye çalýþmak, bilinçli bir þekilde yapýlan sistemin politikalarýndan ibarettir. Özgardaþ ve Özgardaþ gibiler aslýnda bunu o meydanlarda her zaman yapmaya çalýþmýþ; þimdi baþarýsýz olduklarýný anlayýnca da “teslim bayraðýný” çekmiþlerdir. Burjuva medya ise istediðini istediði gibi göstererek, halký aldatmaya çalýþmýþtýr. Özgardaþ'ý ve onun gibileri “kahraman” bile ilan etmiþtir. Öbür taraftan 2 Mart süreci
sonrasý tek sorgulanmasý gereken soru bu deðildir. Olan bitenleri mercek altýna alýp incelediðimizde çok enteresan þeylere de rastlamak mümkün. Mesela 2 Mart günü eylem sonunda yaþanmýþ, gazetemizin açtýðý pankartlardan “yalnýzca birine”, kimliði belirsiz, polis olduðunu iddia eden kiþiler tarafýndan zorla el konulmuþtur. Ancak üzerinde “iþgalci TC Devleti, Kýbrýs'tan defol!” yazýlý pankarta el konulurken, “Kýbrýs Anadolu Halklarý Kardeþtir” yazýlý pankartýmýz, hiçbir þekilde gündeme getirilmemiþ, bu pankarta medya tarafýndan da dikkat çekilmemiþtir. Çünkü bu hem soldaki hem saðdaki etnik ve ulusal milliyetçilerin iþine gelmemiþtir. Ýþte bu nedenle birbirine düþürülmeye çalýþan halklarýn bu gibi aldatmalara gelmemesi gerekmektedir. Bugün, bu dayatmalarý uygulayan ve valilik sisteminin “yürütme” organý olan AKP-UBP hükümetleridir. Ancak bu hükümetlerden herhangi birinin veya her ikisinin deðiþmesi, iþgali altýnda yaþadýðýmýz TC Devleti'nin gölgesini üzerimizden çekmeyecektir. Ýktidarlarý deðiþtirinceye kadar deðil, baðýmsýzlýðýmýzý kazanýncaya kadar bu mücadeleyi vermemiz gerektiðinin altý, bir kez daha bu noktada çizilmelidir. Sorunumuz hükümet deðil; sistem sorunudur..! Emperyalizmin etkin iþgali ve sömürüsü sorunudur…!! UBP de CTP de “X” parti de iktidar olsa gene sonuç ortadadýr… Sistem belli..! Devletin yapýsý belli..! Göbek baðý ile T.C. Emperyalizmine ve dýþ güçlere baðlý bir sömürü ülkesidir KKTC…! Hedef sistem olmalýdýr..! Hükümetler sadece piyondur ve kukladýr..! Miting meydanlarýna yansýyanlarý yanlýþ þekilde aktarmaya çalýþanlarýn yanýnda, meydanlarda, oy toplama peþinde olan partilerin çalýþmalarý da sürmektedir. Bugün TC Devleti'nin gündeme getiren
sömürüsüne maruz býrakmýþ onlarý birbirine düþürme politikasýný artýrarak devan Yýllardýr TC Büyükelçiliði ile KKTC hükümeti etmiþtir.. Bugün gelinen noktada, “vatandaþlýk” sorunu adý altýnda, sözde iþbirliði içerisinde sistematik bir þekilde müzakereler yapýlmakta ve bu ülkede adaya yapýlan nüfus aktarýmý son günlerde gündemi “daha fazla” meþgul eden konular ekmeðini kazanma kavgasý veren iþçiemekçi kesimin kaderi, yapýlan “sözde” arasýna girmeye nihayet baþladý. Derviþ Eroðlu ile Dimitris Hristofyas'ýn, müzakereler görüþmelerde belirlenmeye çalýþýlmaktadýr. Bugün yalandan çözümleri masaya koyma sürecinde yüzüncü kez bir araya gelmeleri amaçlý yapýlan görüþmelerin her birinde, ve müzakere gündemi olarak “vatandaþlýk” etnik kökenlerin bu derece vurgulanýyor konusunu ele almýþ olmalarý, vatandaþlýk konusunda çeþitli siyasi parti temsilcilerinin olmasý, garantörlerin, açýklamalarda bulunmasýna sebep oldu. Gayrý resmi uygulamalar, özellikle seçim dönemlerinde iktidara gelen partilerin en büyük silahý olmuþ, hükümete gelebilmek adýna birçok insan hiç düþünülmeden bu kaosun içerisine sürüklenmiþtir. Ülkeler arasýnda yaratýlan yaþam standartlarý, ülkemize getirilen emekçilerin, ucuz iþçi olarak çalýþmasýný gerektirmiþ, ucuz iþçi olarak çalýþtýrýlan ve emek sömürüsüne maruz kalan emekçilere karþý ise, “Kýbrýslý Milliyetçiliði” yapan bir kesim yaratýlmaya AB'nin, BM'nin ve tüm iþgal güçlerinin çalýþýlarak, valilik ve hükümetlerin iþbirliði boyunduruðu altýnda imza atýlacak bir içerisinde yürüttüðü bu oyuna alet edilmiþtir. anlaþmanýn gerçek yüzünü de ortaya Çünkü iktidarý arzulayanlar, iktidarý elde koymaktadýr. Bütün bunlar, vermek zorunda etmelerinin ardýndan, vatandaþ ettikleri olduðumuz sýnýfsal temeldeki mücadelenin, emekçileri, çaresizliðe sürükleyen politikalar neden verilmesi gerektiðini açýkça göstermektedir. uygulamýþ ve Kýbrýs'ta yaþayan tüm yerliVatandaþlýkar konusunda yapýlan yabancý emekçi kesimleri, emek Vatandaþlýklar Yasalmýþ!
sloganlara kulak vermeyerek, miting sonrasý bile, iþbirliði ima eden, iþgal karþýtý söylemlerin, provakasyon olduðunu iddia eden kesimler de mücadeleyi, farklý yansýtmakta, hedefin yalnýzca AKP ve UBP hükümetleri olduðunu söyleyerek “sadece oy toplamaya çalýþmaktadýr.” CTP TDP ve DP bunun en bariz örneðidir… ÖRP deseniz zaten turuncu bayrak açmýþ yürümektedir…!! Halklar, ne sisteme yama olmuþ partilerin, oy toplama amaçlý siyasetlerine, ne de medyaya yansýyan çarptýrma haberlerin oyunlarýna gelmemelidir. Emek saflarýnda, sýnýfsal temelde verilmesi gereken bu mücadele ateþi daha da yükseltilerek devam ettirilmelidir… Kopanlar olacaktýr belki ama ayakta kalanlarla kavga devam etmelidir…! Direnmeden kazanmak yok..!!! Direniþ gösterenler ancak kazanýmlar elde edebilirler…! Sorunun kökeninde TC Devleti vardýr, emperyalizm vardýr, Ýngiliz üsleri vardýr, garantörler vardýr, AB vardýr, BM vardýr. Hedefin sýnýfsal temelde sistemi tamamen yok edilmesi olmalýdýr ve bu sistem tamamý ile yýkýlýncaya kadar sýnýfsal temelde iþçi sýnýfý öncülüðünde tüm ezilenlerle devrimci mücadelemiz devam edecektir…! Tek çözüm “antiemperyalist anti-faþist birleþik cephe hükümetidir…” Geriye kalan tüm çözümler bizi tekrardan geriye döndürecektir ve sonumuz çok daha acý olacaktýr…! Bunu da ancak ve ancak Kýbrýs'ta; Kýbrýs Komünist Partisi'nin 1926'da kurulduðu gibi bir örgüt gerçekleþtirebilir… Mücadelemiz bu örgütün tekrardan ayaða kaldýrýlmasý yönünde olmalý ve süreç içerisindeki devrimci mücadele ile örgütün kurulumu mücadelesi paralel götürülmelidir… Týpký þimdi Barikat'ýn yaptýðý gibi… Daha aydýnlýk günleri görmek adýna mücadeleye devam…!
açýklamalardan biri de Dýþiþleri Bakaný Hüseyin Özgürgün tarafýndan yapýlmýþtýr. KKTC Karadeniz Kültür Derneði'ni makamýna kabulü sýrasýnda, açýklamalarda bulunan Özgürgün, TC Devleti'nin ülkemizdeki iþgalini inkar eden sözler sarf ederek, Türkiye'yi iþgalci gösteren bir zihniyet ve düþünceye prim verilmesinin söz konusu olamayacaðýný söyledi. Sözlerine KKTC vatandaþý olan herkesin yasal vatandaþlar olduðu anlatarak devam eden Özgürgün, buradaki açýklamalarý ile de, halký uyuttuðunu düþünmüþ ve yapýlan vatandaþlýklarýn, büyük çoðunluðunun neden seçim dönemlerinde yapýlmýþ olduðu sorularýný bir kez daha akýllara getirmiþtir…! Kýbrýs'taki halklar, göz göre göre yapýlan bu oyunlarý göremeyecek kadar kör deðildir. Kurulan bu bozuk düzen, din, dil, ýrk ayýrmaksýzýn tüm iþçi-emekçiler tarafýndan yýkýlacaktýr.! Bu düzenin yýkýlmasý için yapýlmasý gereken, sýnýfsal temelde bir mücadele vermektir. Tüm emek güçleri, siyasi-ideolojik farklýlýklarýnýn olmasýna raðmen, ortak düþman karþýsýnda, devrimci dayanýþma örneði göstermeli ve birlikte kavga vermelidir. Birleþik cephe siyaseti çerçevesinde, bütün emek güçlerinin bir araya gelmesi, mücadelemizi daha ileriye götürecek ve bizlerin daha güçlü kavga vermemize zemin hazýrlayacaktýr..!
NÝSAN 2011
GÜNDEM
8 Mart “Dünya Emekçi Kadýnlar Günü” karþý yürümek, buna karþý yüzmek, Dünya tarihine, dünya emekçi YKP, KTÖS, Baraka Kültür Merkezi, Barikat Gazetesi, DAÜ-SEN, DAÜ-BÝR- buna karþý kürek çekmek bence çok kadýnlar günü olarak geçen 8 Mart önemli ve bence bugün gençlerin sola tarihi, birçok ülkede emekçi SEN, ÇAÐ-SEN, GÜÇ-SEN, BES ile geçmelerini, kendilerini solda yeniden Pir Sultan Abdal Derneði; 30 Mart kadýnlar tarafýndan kutlandý. Çarþamba akþamý Ertuðrul Kürkçü'nün kurmalarýný, bunu kendi bildikleri 8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin bugünkü meþrebe göre yapmalarýný katýlýmý ile Kýzýldere anmasý New York kentinde yaklaþýk olarak belki bizim anlayamayacaðýmýzý ama gerçekleþtirdi… Etkinlik, saat 18.30'da 40000 emekçinin çalýþtýðý bir onlarýn kalbinin hep doðru yerde KTAMS'da yer aldý. Etkinlikte “Sol fabrikada, emek sömürüsüne karþý attýðýný düþünüyorum. O yüzden ben Anahtarý” ile “Þafaða Özlem” müzik direniþ gösteren ve daha iyi 68'i bugüne taþýmanýn kaþ çatmak, dinletisi sundu. çalýþma koþullarýný elde etmek Mahir Çayan ve arkadaþlarýnýn 30 Mart býyýk uzatmak, öyle konuþmak, böyle amacý ile bir grev düzenlemiþti. konuþmak deðil, bugün var olan 1972 tarihinde Kýzýldere köyünde Yapýlan bu grevin karþýlýðýnda, uðradýklarý saldýrý nedeniyle hayatlarýný statükoya itiraz etmek olduðunu, aþaðýdan, yukarýdan, saðdan, soldan kaybetmelerinin ardýndan 39 yýl geçti. faþist bir saldýrýya maruz kalan müzikle, kültürle, gündelik hayat Çayan ve katliamda hayatlarýný iþçiler, fabrikaya kilitlenmiþ ve içerisindeki duruþla siyasetle, kaybeden diðer devrimcileri anmak direnmeye devam etmiþlerdir. felsefeyle, eðitime alternatif duruþlar üzere 30 Mart 2011 tarihinde Çoðu kadýn olan 129 emekçi, kurarak hayatýn her noktasýný yeniden KTAMS'da yapýlan etkinlikte önce olaylar sýrasýnda çýkarýlan kurarak ve deðiþtirerek yapýlabileceðini müzik gruplarý Þafaða Özlem ve Sol yangýndan kaçamayarak, fabrika düþünürsek 68'e bugünün devrimciliði Anahtarý birer dinleti sundular. önünde can vermiþ ve binlerce benzemeyecektir. Biz de zaten Müzik gruplarýndan sonra da Rasýh iþçinin tepkisine sebep olmuþtur. 1950'ninkine benzemiyorduk” dedi. Keskiner kýsa bir konuþma yaptý. 1910 yýlýnda, Kopenhag'da Ertuðrul Kürkçü Kýbrýs konusuna Keskiner, 1968 – 70'li yýllarýn, Türkiye düzenlenen Ýkinci Enternasyonale deðinirken de; “demek ki aslýnda devrimci gençliðinin, emperyalizme, Türkiye'nin militarist rejiminin burada baðlý kadýnlar toplantýsýnda, Alman faþizme ve yerli iþbirlikçilerine karþý sürdürdüðü iþgal, Kürdistan'da baþkaldýrdýðý yýllar olduðunu, bunun sosyal demokrat lider Clara Türkiye devrimci hareketine çok þeyler sürdürdüðü imha, Türkiye'de Zetkin, 8 Mart tarihinin, dünya sürdürdüðü ezme politikalarýna karþý kazandýrdýðýnýn altýný çizerek, emekçi kadýnlar günü olarak bizi baðlayan bir ortak mücadele Kýzýldere'de 39 yýl önce, bir bahar belirlenmesi konusunda öneri günü, yaþamlarýnýn baharýnda, faþizme tablosu var. Kýzýldere'de mücadele sunmuþtur. Öneriye onay gelmiþ karþý mücadelede bedenen aramýzdan edenler, bizler o tarihte Kýbrýs'la olmasýna raðmen, belli baþlý iliþkimizi þöyle kuruyorduk. Baðýmsýz, ayrýlan gençlerin, günümüz devrimci ülkeler, dünya savaþlarý gerekçesi birleþik sosyalist, federal Kýbrýs... Ben mücadelelerine ýþýk tuttuðunu sanýyorum ki bugün de aslýnda bu tablo ile dünya emekçi kadýnlar gününü vurguladý. Bu çerçevede Kýbrýs'taki uygulamaya sokmamýþ ve siyasi Kýbrýs'ýn geleceði için bir plan devrimci harekete de büyük ivme ambargolara maruz kalmýþtýr. oluþturabiliyor. Esasen kazandýrdýðýný dile getiren Keskiner, 1921 yýlýnda yapýlan Uluslararasý paylaþabileceðimiz bir program gibi Kýbrýs'ý tutsak kýlan TC asker- sivil duruyor. Fakat henüz o tarihte Kýbrýs Kadýnlar Konferansý'nýn ardýndan yönetimlerine ve yerli temsilcilerine Türk iþgali altýna girmiþ deðildi. Kýbrýs karþý mücadelenin de, Kýbrýs'ýn ve 8 Mart tekrar gündeme gelmiþ ve Cumhuriyeti vardý, sorunluydu, Kýbrýslýlarýn yeniden birleþmesi bir kez daha kabul edilerek ilan hedefinde yükseltilerek sürdürüleceðini edilmiþtir. Bugünlerde her ne söyledi. kadar “Dünya Emekçi Kadýnlar Keskiner'in ardýndan 'katliamdan Günü” gibi önemli bir gün kurtulan tek kiþi' olarak Ertuðrul Kürkçü burjuvazi tarafýndan da malzeme söz aldý. THKP/C içerisinde yer almýþ, gibi kullanýlmaya çalýþýlsa da, kendileri ile birlikte mücadele etmiþ, kadýnlar günü, emekçi kadýn cezaevinde yatmýþ Kýbrýslýlardan yoldaþlarýmýzýn, unutmadýðý ve bahsederek sözlerine baþlayan Kürkçü, unutturmadýðý bir gün olarak “Kýbrýslý devrimcilerle THKP/C arasýnda kutlanmaya devam etmektedir ve bir kan baðý var” dersem abartmýþ olmam dedi. emekçi kadýnlarýn günü olarak kutlanmaya da devam edecektir!
“Kýzýldere Anmasý” Gerçekleþtirildi…!
SAYFA 3
“Seks Kölelerine Özgürlük”, “Cinsel, Ulusal, Sýnýfsal Sömürüye Son” pankartlarýyla yola çýkan çoðunluðu kadýn yürüyüþçüler; yol boyunca “Kadýnlar Yürüyor, Mücadele Büyüyor”, “Görünmeyen Emek Sesini Yükselt”, “Ceza Yasasý Deðiþecek”, “Yüzde 8 Yetmez Yüzde 50 Kota” gibi sloganlar atan kalabalýk, eylemin son bulduðu Lokmacý bölgesinde, organizasyon komitesi adýna Mehveç Beyidoðlu'nun yaptýðý konuþmanýn ardýndan daðýldý. Beyidoðlu: “dünyanýn her yerinde kadýnlara karþý ekonomik, politik, psikolojik, cinsel ve fiziksel baskýlarýn devam ettiðini belirterek, bu kýsýtlamalarýn hayatýn her alanýnda ortaya çýktýðýný ve normalleþtirildiðini belirtti. Beyidoðlu, aile içi fiziksel ve psikolojik þiddet olaylarýnýn pek çok kadýný maðdur ettiðini fakat devletin kadýnlarýn yardým alabileceði kurumlarý oluþturmayý düþünmediðini ifade ettiði konuþmasýnda, sendika, oda, birlik ve siyasi partilerin kadýnlara yönelik politikalar üretmekte yetersiz kaldýklarýný bildirdi.
Özeleþtiri sayfamýzda da belirttiðimiz gibi,gazetemiz etkinliðe malesef “fiili” katýlým gösteremedi. Ancak somut olarak her ne kadar katýlým gösterememiþ olsa da toplum önünde cinsiyet eþitliði konusunda tavrýmýz net ve açýktýr. Türkiye orda bir garantördü ve biz hala Kadýnýn “Emek Yüryüþü” Mücadelemiz “sýnýfsal temelde bu durumun bile geçici bir durum verilmesi gereken bir mücadeledir. 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar olduðunu Kýbrýs'ýn da kurtuluþunun Bu noktada, mücadelemiz Günü etkinlikleri çerçevesinde, sosyalizmde olduðunu düþünen bir içerisinde din, dil, ýrk ayrýmlarýna Emekçi Kadýnlar Günü uzak proje olarak Kýbrýslý yer olmadýðý gibi, cinsiyet Organizasyon Komitesi ve yoldaþlarýmýzla bu tezi paylaþýyorduk ayrýmýna da yer yoktur. Bu kuruluþlar tarafýndan “Kadýnlar ama bugün bu hem daha yapýcý, hem manifestomuzda da açýk bir daha acil, hem daha gerçek bir mesele Günü Yürüyüþü” düzenlendi. þekilde belirtilmiþtir. Ýþçi emekçi haline geldi þimdi bunun için ortaklaþa KTAMS, KTÖS, Kýbrýs Türk mücadele edebiliriz. Dolayýsýyla Yöneticiler Derneði, Management kesim içerisinde yer alan her 1970'lerden ne kaldý dediðiniz zaman bireyin cinsiyeti veya cinsel tercihi Center, Meclis Emekçiler Her dönemin ve o dönemin koþullarýnýn bana sorarsanýz böyle bir perspektifi de Sendikasý, POST Araþtýrma ne olursa olsun, haklarýnýn ayrým bize kaldý” dedi… kendi devrimci kuþaðýný ve Enstitüsü, Baraka Kültür Merkezi, gözetmeksizin savunulmasý, emek Ertuðrul Kürkçü konuþmasýný ise þöyle Belediye Emekçileri Sendikasý, mücadelesini oluþturup sömürüsüne maruz kalan her þekillendireceðinin altýný çizen Kürkçü, bitirdi; bütün kuþaklar bir arada devrim CTP Kadýn Örgütü, Feminist iþçinin mücadelemiz içerisinde ve sosyalizm için, Kýbrýs'ta, Türkiye'de, tam da bu nedenle her devrimci sýnýfsal temelde yer almasý Atölye, Halk Sanatlarý Derneði hareketin kendinden öncekilerden farklý Kürdistan'da mücadeleye devam gerekmektedir. Unutulmamalýdýr Gençlik Kulübü, Homofobiye Karþý edecek olur isek eðer 30 Martta olduðunu, geçmiþ kuþaklar tarafýndan ki, mücadelemize bugün dahi bize Ýnisiyatif, Sosyal Riskleri Önleme ne kadar eleþtirilse de, beðenilmese de kaybettiklerimizin acýsýný çýkartabiliriz, ýþýk tutan önderlerimizin hiçbiri Vakfý, TDP Kadýn Örgütü, YKPkendisinin bunu çok önemli bulduðunu öcünü alabiliriz. kadýn veya erkek olduklarý için fem ve Yurtsever Kadýnlar Birliði söyleyerek “Çünkü akýntýya karþý kürek Bizim için en iyi öç alma þekli yeni bir deðil sýnýfsal temelde verdikleri çekmektir devrimcilik her þeyin devrime devrim daha yapmak, dünya devrimler etkinliðe katýlan örgütler oldu. tarihine bir Türkiye devrimi, bir Kýbrýs mücadeleler sonucunda bizlerin doðru aktýðý bir zamanda devrimcilik 10.Yýl Parkýnda baþlayarak devrimi, bir Kürdistan devrimi eklemek Lokmacý Geçiþ Kapýsýna kadar aslýnda yapmaksýzýn edemeyeceðiniz fikirlerine ýþýk tutmuþlardýr ve yol bir þey. Zaten hayat oraya akýyor, zaten olabilir. göstermiþlerdir..! yapýlan yürüyüþ boyunca; Ucuz Onlarla birlikte olabildiðimiz, onlardan hayatýn akýþýna ayak uydurmalýsýnýz Yaþasýn 8 Mart Dünya Emekçi Ýþçi Olmayacaðýz”, “Üretiyoruz, öðrenebildiðimiz ve onlarýn davasýný ama hayat öyle akmaz iken, Kadýnlar Günü..! Emeðimiz Görünsün Ýstiyoruz”, ileriye taþýmaya hak sahibi kendimizi kapitalizmin dalgasý yükselirken, Yaþasýn Kadýn-Erkek “Deðiþtirmek Ýçin Yürüyoruz”, gericiliðin, dinciliðin dalgasý yükselirken görebildiðimiz için kendimizle ne kadar Emekçilerinin Omuz Omuza “Erkek Egemen Zihniyete Son”, metafizik aydýnlýðýn yerini alýrken, buna övünsek azdýr.” Devrimci Mücadelesi..!
GÜNDEM
NÝSAN 2011
SAYFA 4
100 Deðil 1000 Olsa Ne Farkeder..!!!?? Yine kahve falý bakýp þakalaþtýlar... Sonra da evlerine daðýldýlar... Bunlardan ve bunlarýn arkasýndaki emperyalist güçlerden gelebilecek iþte ancak ve ancak bu kadar...! Bunlar bu sorunu çözmezler ve çözmeyecekler...! Derviþ Eroðlu ile Dimitris Hristofyas müzakereler çerçevesinde yüzüncü kez bir araya geldiler. Görüþmelerde ele alýnan konu vatandaþlýk konusu olurken, bu konuda da fikir ayrýlýklarýnýn olduðunun belirtilmesi þaþkýnlýk yaratmadý. Görüþme sonrasý yaptýðý açýklamalarda vatandaþlýklar konusunda hassas olduðunu belirten Eroðlu, her iki tarafýnda bu konuda “elbette ki” farklý fikirlere sahip olduðunu belirtti. Aylardýr süren ve tamamen “göstermelik” olan müzakere görüþmeleri, süreci oyalayan ve hiçbir konuda anlaþmadan “kahve içilerek ayrýlmalarý” ile devam ediyor. Garantör devletlerin çýkarlarý doðrultusunda müzakere sürecinde þartlar ortaya koyan ve bu þartlarýn taraflarca kabul edilmeyeceði önceden bilinen konular ele alýnarak, sembolik çözüm arayýþlarý ile halklar her zamanki gibi uyutulmaya çalýþýyor. Daha önceki sayýlarýmýzda da açýk bir þekilde belirtmiþ olduðumuz gibi, yapýlan bu “göstermelik” görüþmelerden bir beklentimiz yoktur ve olmayacaktýr! AB, BM, garantör devletler ve diðer emperyalist güçlerin gölgesi altýnda, dýþ güçlerin piyonu niteliðinde olan siyasetçilerin, bir araya gelerek bu ülkede bir çözümü getireceðine inanmak, boþ bir beklentiden ibarettir. Bugün yapýlan görüþmelerin temelinde, “federal” çözüm
anlayýþý temel olarak belirlenmiþ ve gerçek anlamda barýþý bu ülkeye getirecek olan bir siyaset ortaya konulmamýþtýr. Burjuvazinin çýkarlarý, bu ülkede gerçek anlamda bir barýþýn gerçekleþtirilmesini ön
YAZI
görmemektedir...!! Daha önceki iktidarlar da, çözüm vaatleriyle yönetime gelmiþ ancak iktidara gelebilmek için kullandýklarý “çözüm” vaatlerinin hiçbirini yerine
getirmemiþlerdir. Topu da karþý tarafa atýp kurtulmayý denemiþlerdir. CTP bunun en bariz örneðidir. Bu da çözümsüzlüðün önündeki gerçek engelin, hükümetler olmadýðýnýn göstergelerinden biridir. Bugün mevcut iktidarýn deðiþmesi, barýþa götürecek yolu bizlere yakýnlaþtýrmayacak, yalnýzca göstermelik görüþmelere giden siyasetçilerin yüzlerinin deðiþmesine sebep olacaktýr. Bu noktada her þeyden önce dýþ güçlerden, emperyalist kuvvetlerden arýnabilmek, özgür ve hür irademizle kendi geleceðimizi tayin edebilmek adýna bir mücadele verilmelidir. Kýbrýs halklarý, kendi özgür iradeleri ile kendi geleceklerini belirleme hakkýna sahip olamadýkça, liderlerin yüzlerce kez daha bir araya gelseler bile bir sonuca varmayacaklarýnýn bilincinde olmalýdýrlar. Bu bilinç ile tüm emek güçleri, ortak düþmanýmýz olan emperyalizme karþý birlikte mücadele etmenin yollarýný aramalý, birleþik cephe siyasetini benimseyerek, devrimci dayanýþma çerçevesinde omuz omuza mücadele etmelidirler. Bugün bilinmelidir ki, valilik yönetiminin sembolik iktidarlarý, hangi siyasi parti çevresinde oluþturulursa oluþturulsun, Kýbrýs halklarý için hayati bir þeyi deðiþtirmeyecek ve mevcut durum günden güne daha kötüye giderek devam edecektir..!
“sen kaç para alýyorsun..!” diyor; kendine baþbakan diyen zat ise gurursuzluðunu, onursuzluðunu geçtik “gülerek, sýrýtarak” cevap Skandal...! Sözlük anlamý: “Büyük yanký uyandýran, utanç verici veya veriyor...! Bizce psikolojik sorunu olanlar þuan bu ülkeyi yönettiðini iddia küçük düþürücü olay” Ýþte bu eski KTHY'nin iþsiz býrakýlmýþ edenler ve egemenlerdir....!! Þimdi de ayni kimseler çýkýp þunu demektedirler: “Eski KTHY insanlarýmýza yapýlanýn tam da adý budur:”Skandal...!” çalýþanlarýnýn yarýsý yeni þirkette iþe alýnacak; öbür yarýsý da kamuda Önce T.C. Emperyalizmi'nin emri ile yýllarca uðraþýp batýracaksýnýz... Sonra “yapamýyorum yönetemiyorum” deyip özelleþtireceksiniz; sonra istihdam edilecek; bunun için fon yaratýlmaya çalýþýlýyor...!” insanlarý iþsiz býrakacak; ekmeðinden edeceksiniz; dönüp birde üzerine Yuh...! Yalanýn kuyruklusu..!!! “psikolojik test” yapacaksýnýz...! Siz kimi kandýrýyorsunuz? Siz insanlarý borçlarý harçlarý çoluklarý Ýþte sömürge devleti KKTC böyle bir devlet; sistemi böyle bir sistem; çocuklarý ile ekmeksiz býrakan “akýl özürlüler”; sizler kimle dalga iktidarý da böyle bir iktidar..! (Muhalefet partileri de beþ para etmiyor o da geçiyorsunuz?? ayrý bir mesele) Emeðin yumruðu çok daha aðýr bir þekilde ensenize inecek elbet...! 28 Ocak da 2 Mart da ve bundan sonralarý da gittikçe bu çýð büyüyecek ve Eski KTHY çalýþanlarý ile o gün sadece dalga geçildi... Bu insanlarýn daha da ilerici, daha da devrimci bir þekilde bu yumruk sizin ensenize psikolojilerini önce yok edip sonra da test yapmak herhalde ancak inmeyecek mi sanýyorsunuz ey psikolojik “problemliler” ??? “psikolojik sorunlu faþistlerin iþidir” demekten baþka birþey Yanýlýyorsunuz...! bulamýyoruz....! O yapýlan aptalca testin hesabýný elbet fersah fersah vereceksiniz...!!! Baksanýza bunu yapanlara? Adama çýkýyor baþka bir ülkenin baþbakaný Eski KTHY Çalýþanlarýna “Psikolojik Test” Rezaleti..!!
KTOEÖS Genel Kurulu Yapýldý... Geçtiðimiz ay KTOEÖS'de bir genel seçim yapýldý ve “Öðretmenler Hareketi Grubu” lideri Tahir Gökçebel baþkanlýða getirildi.Buna göre; Baþkanlýða Tahir Gökçebel, Genel Sekreterliðe Mehmet Taþker, Mali Sekreterliðe Vedat Tek, Örgütlenme Sekreterliðine Aziz Selengin, Eðitim Sekreterliðine Ozan Çoli, Disiplin Kurulu Baþkanlýðýna Ali Küçük, Denetleme Kurulu Baþkanlýðýna da Ergün Ýlseven'in seçildiðini açýklandý... Peki þimdi ne olacak ? KTOEÖS'ün duruþunda ne deðiþecek ? Bunu test etmek için önce þöyle bir geriye gidelim... Senelerce beraber kolkola mücadele eden Eraslan ve Gökçebel'in aralarýndaki tartýþmanýn geçmiþte nasýl sonuçlandýðý
herkes tarafýndan bilinmektedir. KTOEÖS'de Adnan Eraslan dönemi pek parlak bir dönem olarak geçmedi... (Örneðin AÖA direniþinde KTOEÖS'ün kendi çýkarlarýna yönelik olarak öðrencilere ve sivil toplum örgütlerine attýðý kazýk halen daha hafýzalardadýr.) Gökçebel'li dönemindeki Adnan Eraslan nasýldý peki ? Ne derece “baðýmsýz” bir sendikal geliþim vardý ? Belli ki Adnan Eraslan yönetimi içerisinde sürekli bir anlaþmazlýklar içerisindeydiler ki yine KTOEÖS toplumsal olaylarda daha fazla direnen bir yapýya sahip olamadý... Þimdi Gökçebel ve arkadaþlarý sendikada iktidardýr. Eraslan ise sýfýrlanmýþ konumdadýr. Gökçebel ve yönetiminin dedikodulara göre CTP güdümlü bir hareket olduðu söylenmektedir. Bunun ne derece doðru
olup olmadýðýný süreç içerisinde anlayacaðýz. Bizlerin dileði umarýz Gökçebel ve arkadaþlarý KTOEÖS'ü daha ilerici, daha fazla emeðin birliðinden yana ve daha devrimci bir sendikacýlýk anlayýþý ile hareket ettirir... Þuan için kendi sorduðumuz “kazanan kim?” sorumuza; kendi cevabýmýzý kendimiz vermeyeceðiz...! Bekleyip görmeye; olaylarý sorgulamaya ve emekçileri sorgulatmaya devam edeceðiz...! Kazanan eðer “emekçi” olacaksa –ki olmasý gereken zaten illa ki odur- KTOEÖS'ün emperyalizme karþý; faþizme karþý; emeðin birliðinden yana duruþunu görmek isteriz... Ha eðer “gelen gideni aratacaksa” da buna da sessiz kalmayacaðýmýzý þimdiden belirtmek isteriz...
GÜNDEM
NÝSAN 2011
Fiber-Emperyalizm..!
“Aðlama” Denktaþ...!!!
Akbabalar vardýr; ölülerden ve kandan beslenirler...! Horozlar vardýr vakitsiz öterler...! Bu haberimizi, bir akbaba ve bir horoz'un; bu ülkede demokrasi mücadelesi veren bir sendika liderimize söylemleri, üzerine üretip espirili bir dille fikirlerimizi belirtmek istedik...!! Ciddiyetle uðraþmak için kayda deðer bulduðumuz varlýklar olmadýklarý, için bu haberi bu üslupla yapma ihtiyacý hissettik...!! Bu yazýdaki üslubumuz sadece bu haberi baðlayacaktýr... Rauf Denktaþ KTÖS Genel Sekreteri Sn. Þener Elcil'in Brüksel'de yaptýðý açýklamalara tepki gösterdi. KTÖS Genel Sekreteri Sn. Þener Elcil'in, “Türkiye KKTC'de kalýcý olacaðýný gösteren giriþimlerde bulunmaktadýr. Biz bunu istemiyoruz” dediðine iþaret eden Denktaþ, Türkiye'nin 1960 Anlaþmalarý'ndan beri kendilerinin isteðiyle adada asker bulundurma hakkýna sahip olduðunu, Kýbrýs Türk Halkýnýn Özgürlük Mücadelesi Lideri Dr. Fazýl Küçük'le kendisinin o Türk Alayý'nýn adada kalmasýnýn kabul edilmemesi halinde anlaþma yapmayacaklarýný, o zamandan kesin þekilde belirttiklerini anlattý. Türk Alayý'nýn olmamasý halinde þimdiye kadar Kýbrýs'ta tek Türk'ün kalmayacaðýný söyleyen Denktaþ, Sn. Þener Elcil'in “askerin çekilmesinin bir anlam ifade etmeyeceðini, çünkü sivil iþgal olduðunu” söylediðini kaydederek, “Bu bey KKTC vatandaþýysa bunu söylemekten utanmalýdýr” dedi. Denktaþ'a bu sözleri üzerine iki çift lafýmýz vardýr. Þener Hoca'nýn veya KTÖS'ün elbet avukatý deðiliz. Ama doðrusuyla yanlýþýyla bu ülkede sendikal mücadele anlamýnda bayraðý en önde taþýyan bir sendikamýzýn ve genel sekreterinin söylediði ve uyguladýðý doðru sözler varsa; ve buna da Denktaþ gibi bir faþistin dili uzar da hakaret boyutuna gelecek açýklama yaparsa da bunu da cevapsýz býrakmayýz...! Denktaþ; sen de senin gibiler de daha çok “aðlayacaksýnýz”...! Sizler Kaynak: Wikipedia bu ülkede “garantörlük” adý altýnda yýllarca emperyalizmin ve iþgalci T.C. Devleti'nin uþaklýðýný ve askeri tetikçiliðini yaptýnýz...! Birçok devrimci demokratýn kanýný döktünüz; emekçilerin canýna ot týkayýp, kan emerek servet elde ettiniz...!! Sýnýrlar açýldý ilk “pasaport” alan sizler oldunuz..! Torununuzu askere gönderip 2. Gün “çürük” çýkarttýnýz; torunun haftasýna “karting” yarýþlarýna katýlýp derece aldý...! -Mazareti de Kaçakçýlýk ve Hýrsýzlýk Daha Kolay ve Resmi...!!! “gözlerini fazla kýrpýþtýrdýðý içindi” ki bu mazaretle GKK'dan çürük raporu T.C. ile KKTC hükümetleri arasýnda “gümrük konularýnda iþbirliði aldýrttý..!Denktaþ ve Denktaþ gibilerin bu ve kaçakçýlýðýn tespiti ve önlenmesine iliþkin protokolün mentalitedeki “KKTC vatandaþlýðý” onaylanmasýnýn uygun bulunduðuna dair kanun” Resmi zaten onlara kalsýn...! KKTC Gazete'nin dünkü sayýsýnda yayýmlanarak yürürlüðe girdi. vatandaþlýðý olmak bu ise ; olmaz Yani artýk T.C. ve KKTC mafyalarý; kumarhane ve gecekulübü olsun böyle devlet de böyle sahipleri gümrüklerden daha rahat uyuþturucu geçirebilecek. vatandaþlýðý da...!! –ki zaten Daha düzgün ve “resmi” kýlýflý kaçakçýlýk yapabilecek ve sömürü sömürüdür; emperyalizme göbekten çok daha rahat ve resmi bir þekilde yapýlabilecek..!! Meraklýsýna baðlýdýr; iþgal rejimi vardýr; defa defa olmaz olsun..!hayýrlýsý uðurlusu olsun..!!!
Geçtiðimiz günlerde ülkemize Hatay'dan Ýskele Boðazýna çekilen “fiber optik” kablolarýn döþenmesi konusunda sona yaklaþýldýðý belirtildi. Basýna yansýyan habere göre 1300 metre derinde olup; uzunluðu 213 km olan fiber optik kablonun haziran ayýnda devreye gireceði açýklandý. Yani kýsacasý T.C. Devleti istediði saat ülkemizdeki data ve internet alýþveriþimizi kesip istediði saat verebilecek; istediði web sayfasýný bize bloklayýp istediðini açabilecek; istediði kadar hýzlý verialýþveriþini bize saðlattýrýp; istediði zaman yavaþlatabilecek..! Týpký “su projesi” gibi hatta týpký “denizaltýndan kablo ile elektrik projesi” gibi..! “Çevir çeþmeyi kapansýn; susuz kalsýnlar..!” “Ýndir þalteri elektriksiz kalsýnlar..!” Emperyalizm bizlere her zaman toplu tüfeði ile saldýrmaz... Ýþte en az “top tüfek” gibi etkili silahlarý tam da yukarýda yazdýðýmýz þeylerdir: “Ýletiþim teknolojisi”, “su”,”elektrik”...! “Ýþgal rejiminin” Fiber Kablosu'dur çekilen “internet” kablosu...! Ya bu rezilliklere karþý ülkemiz emek güçlerinin öncülüðü ile ortak þekilde direnip; anadoludaki emek sýnýfý ile iþbirliði içinde direniþ göstereceðiz; yada bu gibi siyasi yaptýrýmlara boyun eðmeye devam edeceðiz...! Sizce hangisi daha mantýklý ve onurlu ??? Ýþgalci T.C. Devleti'nin verdiði internet ile sanal alemde gezinmek mi ? Yoksa kendi baðýmsýz birleþik ülkemizde emekten yana; ezilenden yana bir ülke ekonomisi ile dünyaya kimsenin “fiber optik” kablolarýna baðýmlý kalmadan baðlanabilmek mi ?
Fiberoptik ya da Optik fiber, kendi boyunca içinden ýþýðýn yönlendirebildiði plastik veya cam fiberlerden oluþmuþ bir optik fiberdir. Optik fiberler diðer iletiþim malzemelerine oranla uzun mesafelerdeki veri iletiþiminin daha hýzlý ve yüksek deðerlerde yapýlabilmesine olanak verdikleri için fiberoptik haberleþme sistemlerinde çok sýklýkla kullanýlmaktadýrlar. Metal kablolar yerine fiber kablolarýn kullanýlmasýnýn nedeni, daha az kayba neden olmalarý ve elektromanyetik etkileþimden etkilenmemeleridir. Optik fiberler ayný zamanda bir çok sensör (alýcý) ve benzeri uygulamalarýn yapýmýnda oldukça sýk olarak kullanýlmaktadýrlar. Iþýk, iç yansýmalar aracýlýðýyla Optik fiberin merkezinde tutulmaktadýr. Bu sayede fiber bir dalga kýlavuzu gibi hareket etmektedir. Çoklu yayýnma hatlarýný ya da çapraz modlarý destekleyen fiberlere çok modlu fiberler (Ýngilize, multimode fibers- MMF) denilir. Sadece tek bir modu destekleyen fiberlere ise tek modlu fiberler (Ýngilizce, singlemode fibers' - SMF) denilmektedir. Çok modlu fiberler genellikle geniþ çaplý bir merkeze sahiptir ve daha çok gücün iletilmesinin gerekli olduðu kýsa mesafeli iletiþim hatlarýnda kullanýlýrlar. Tek modlu fiberler ise 200 metrenin üzerindeki iletiþim hatlarýnda kullanýlmaktadýrlar. Fiberoptik kablolarý birbirine eklemek elektrik tellerini ya da kablolarýný eklemekten çok daha karmaþýk bir iþlemdir. Fiberlerin birleþtirilecek uçlarý dikkatlice yarýlmalý ve mekanik olarak ya da elektrik arký ile eritilerek birleþtirilmelidir. Ayrýca daha sonra ayrýlabilcek þekilde tasarlanmýþ özel konnektörlerde mevcuttur.
SAYFA 5
Döndü tüðsüz akbaba devam etti: “Elcil buraya geldiðinde insanlarýmýzýn yüzüne bakacak hali kalmayacaktýr, eðer utanýyorsa, yaptýðýnýn ne kadar vahim olduðunu bilecek idrak içindeyse. Çok üzücü bir olayla karþý karþýyayýz” dedi. Denktaþ konuþmasýnýn sonunda; “Baþsavcý'ya soruyorum; bizim yasalarýmýzda onlara cevaz veren bir durum var mý ki bu kadar hür, bizi ortadan kaldýrmak için uðraþanlarla iþbirliði yapýlabiliyor” dedi. Hiç merak etme Denktaþ; senin gibi bir ganimetçi, senelerdir bu ülkenin halkýndan alýnan vergilerle villalar diken; torunlarýný evlatlarýný yedirip içiren; birçok masum insanýn iþsiz kalmasýndan aç kalmasýndan utanmayan bir kiþi, halkýn içine girip insanlarýn yüzüne bakmaya utanmýyorsa; ne Þener Hoca gibi bir sendikacýmýz nede bu ülkedeki birçok yurtseverin “insanlarýn yüzüne bakabilecek hali” hayda hayda vardýr ve var olmaya zaten devam edecektir...!!! Baþsavcýya da bizden selam söyle..!! Topunuz birden gelseniz zaten yine kar etmez...!!
Aðlama Denktaþ Aðlama...! Sil o gözyaþlarýný..! “Saklama Bayrama..!!!” Ha unutmadan...! Aðzý olan konuþur derler misali ÖRP Genel Baþkaný UBP þakþak'çýsý Turgay Avcý da KTÖS Genel Sekreteri Þener Elcil'in ifadesini kýnamýþ..! Avcý..! “Ava giden avlanýr” denen bir söz vardýr bilir misin? Sen git AKP'nin uþaðý UBP'nin, hani daha dün sövdüðün, þimdi de ayaklarýný yýkayýp suyunu içtiðin UBP'nin MK'sýna ve tabanýna yað çek...! Vaktini böyle siyasi meselelere kafa yorarak geçirme...! Bilmen gerek..! Bizden sana bir nasihat... “Vakitsiz öten horozun baþýný keserler..!!!” Neler söylediðini gazetemizden tek tek yazmýyoruz; Denktaþ'ýn dediklerinin üç aþaðý beþ yukarý aynýlarýný söyledin..! Ama sana deðmez..! Zaten seni bilen bilir diyerek bu haberi bitiriyoruz...!!!! (Anladýn sen onu Turgay..!!!!!)
NÝSAN 2011
ÞEHÝTLERÝMÝZ
SAYFA 6
NÝSAN 2O11
ÖZELEÞTÝRÝ
SAYFA 7
En büyük silahýmýz ÖZELEÞTÝRÝMÝZ... “Özeleþtiri ateþten bir gömlektir ve onu ancak komünistler giyer” J. STALIN Geçen ay acele ile hazýrladýðýmýz gazetemiz ve ardýndan Yasemin Hareketi ve Baraka Kültür Merkezi'ne gönderdiðimiz dayanýþma mesajlarýnda yaptýðýmýz harf hatalarýmýz birinci özeleþtirimizdir. Birdiðer eksik kaldýðýmýz nokta ise bu ayki 8 Mart etkinliðine katýlamayýþýmýz ve “British Council” yani Ýngiliz Elçiliði önündeki eyleme etkin bir þekilde gidemeyiþimiz oldu. Kýzýldere Anmasý ile ilgili durumda da ayni þey söz konusudur. Tek 1 kiþi ile bile; siyasi-ideolojik anlamda tamamen destek olduðumuz bu doðru eylemlerde “fiili” katýlým gösteremedik. Bu da aslýnda
örgütümüzün sadece bir-iki YAZI kiþiye dayalý; ve onlarýn herhangi zorunlu bir sebepten dolayý (Ör: Saðlýk) , herhangi bir eyleme katýlamamasý sonrasý diðer arkadaþlarýn “örgütsüzlüðü” sebebiyle olacak ki katýlým gösterilemedi ve eylemde faal anlamda çalýþýlamadý. Bu Barikat için bir utanç tablosudur. Altýnda imza attýðýmýz bir eylemde faal çalýþamamak veya katký koyabileceðimiz bir eylemde katký da koyamamak ayrýca da devrimci dayanýþma içerisinde hiçbirþey bu þekilde üretememek bizlerin çok büyük bir kadro zaafý olduðunun ve örgütsüzlük sorunumuzun olduðunun en basit
göstergesidir. Eðitim konusunda ise bu ay yine uzun zamandan sonra sýkýntýlý bir dönem yaþadýk. Kýsacasý Mart ayý bizler için kabus gibi geçti. Þimdi sýra yaþadýðýmýz tüm bu aksaklýklarýn ardýndan ders çýkartýp önümüze bakýp bunlarý tekrarlamamaktadýr. Belki bu da zaman alacak ama en azýndan zaman da alsa bunlarý tekrar tekrar yaþamamamýz gerektiðini kafamýza sokacaðýz. Evet genç bir örgütüz; ama bu asla bizler için bir mazaret deðildir. Mazaret olmadýðý gibi aþamayacaðýmýz bir sorun da deðildir. Bunlarýn bilinci içerisinde yolumuza devam ediyoruz ve edeceðiz...
NÝSAN 2011
GÜNLÜK
SAYFA 8
"Tarihi kahramanlar deðil; kahramanlarý tarih yapar." Joseph STALIN TARÝHTE ARALIK AYI 1 Nisan 1955 – Faþist EOKA faaliyete geçti. Rum Türk ayýrt etmeksizin birçok emekçiyi,devrimciyi ve ilerici kesimleri katleden EOKA, CIA uzantýlý Yunanistan'daki faþistlerce kurdurtulan bir örgüttü. Bu olayýn üç sene ardýndan da baþka bir CIA uzantýlý faþist örgüt TMT faaliyete geçer... 1 Nisan 1991 - Varþova Paktý feshedildi. 2 Nisan 1871 – Fransýz Komünü'nü sonrasý Devlet ve Kilise'nin ayrýlmasý 2 Nisan 1975 - SSCB vatandaþý satranç ustasý Anatoli Karpov, ABD'li Bobby Fischer'in kendisiyle oynamayý reddetmesi üzerine 23 yaþýnda Dünya satranç þampiyonu oldu. 6 Nisan 1972 - Anayasa Mahkemesi, Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan ve Hüseyin Ýnan'ýn idam kararlarýný usulden iptal etti. Daha sonra TBMM'den de onay alan idam kararýndan sonra bu üç yiðit yoldaþ 6 Mayýs 1972'de faþizm tarafýndan katledilir...
9 Ninsan 1949 – Amerikan Emperyalizminin kurduttuðu ve tüm dünya iþçi sýnýfý ve emekçilerinin kanýnýn dökülmesinin baþ sorumlusu BM'ye baðlý alt örgüt NATO kuruldu. 10 Nisan 1950 – Açlýk Grevindeki Nazým Hikmet, saðlýk durumu bozulunca gizlice Ýstanbul'a getirildi. Þair açlýk grevini erteledi. 11 Nisan 1988 – Kýbrýs Halk-Der kuruldu. 11 Ninsan 1965 – Derviþ Ali Kavazoðlu ve Kostas Miþaulis faþistlerce katledildiler... 12 Nisan 1961 - SSCB, uzaya ilk insaný gönderdi. Vostok 1 ile uzaya giden Yuri Gagarin, uzayda 108 dakika kalmayý baþardý. 16 Nisan 1917 – Büyük önder Lenin sürgünde bulunduðu Ýsviçre'den Rusya'ya döndü ve Sosyalist Devrim'in baþlatýlmasý çaðrýsýnda bulundu. 16 Nisan 1945 – Þanlý Kýzýl Ordumuz Berlin'e harekat düzenledi ve Hitler Faþizmine büyük bir darbe daha indi.
AYIN KARÝKATÜRÜ
16 Nisan 1973 - Türkiye Halk Kurtuluþ Partisi-Cephesi (THKP-C) davasý baþladý. 256 sanýktan 10'u için idam istendi. 22 Nisan 1912 - Pravda gazetesinin ilk sayýsý yayýmlandý. 22 Nisan 1870 – Büyük önder Vladimir Ýlyiç Lenin dünyaya geldi. 23 Nisan 1965 - Ýlk Sovyet haberleþme uydusu Maniya-1 uzaya fýrlatýldý. 23 Nisan 2003 - Kuzey Kýbrýs Türk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu'nun aldýðý karar doðrultusunda Kuzey Kýbrýs ile Kýbrýs Cumhuriyeti arasýnda serbest geçiþler baþladý. 24 Nisan 2004 – Annan Planý için referandum yapýldý. Kýbrýs Türkleri tarafýndan kabul ettirilen, ancak Kýbrýs Rumlarý tarafýndan red ettirilen dýþ güçlerin planý uygulanmadý. 28 Nisan 1920 - Azerbaycan Anavatan Sovyetler Birliði'ne katýldý.
NÝSAN 2011
KÜLTÜR-SANAT
SAYFA 9
EÐLENDÝRÝCÝ TÝYATRO MU? ÖÐRETÝCÝ TÝYATRO MU? Birkaç yýl önce modern tiyatrodan söz açýldý mý, Moskova, New York ve Berlin tiyatrolarý gelirdi akla. Jouvet'nin Paris'te, Cochran'ýn Londra'da sahneye koyduðu bir oyunun, Habima'nýn bir Dybuk temsilinin anýmsandýðý da olurdu. Gerçekte Mybuk temsilleri de Rus tiyatrosundan sayýlýrdý; çünkü Vaçtangov sahneye koyardý bunlarý. Ama modern tiyatroya kucak açan, bu üç tiyatro baþkenti vardý yalnýz. Rus, Amerikan ve Alman tiyatrolarý enikonu birbirinden ayrýlýyor, ama modern nitelik taþýmalarý, yani teknik ve artistik yenilikler getirmeleri bakýmýndan da birleþiyordu; hattâ bir ölçüde üslûp benzerlikleri geliþmiþti aralarýnda. Bu da, kuþkusuz, tekniðin (yalnýz doðrudan tiyatro deðil, filim tekniði gibi tiyatroyu etkileyen tekniklerin) uluslararasý karakter taþýmasýndan ve adý geçen kentlerin ileri sanayi ülkelerinin büyük ve öncü kentler olmasýndan ileri geliyordu. Son zamanlarda, eski kapitalist ülkeler içinde Berlin tiyatrosu önderliði adeta ele geçirmiþ, modern tiyatronun ortak yönleri, bu tiyatronun çalýþmalarýnda en güçlü ve bir süre en parlak anlatýmýna ulaþmýþtý. Berlin Tiyatrosu'nun son evresi, epik denen tiyatroydu ve az önce deðindiðimiz gibi, modern tiyatronun geliþim doðrultusunu en katýksýz biçimiyle bu tiyatro sergiledi. Çaðcýl oyun, Piscator Tiyatrosu veya öðretici oyun, hepsi de epik tiyatro kapsamýna giriyordu.
ÖÐRETÝCÝ TÝYATRO Tiyatro, öðretici bir iþlevle çalýþmaya baþlamýþtý. Petrol, enflasyon, savaþ, toplumsal çatýþma, aile, din, buðday, kasaplýk hayvan vb. nesneler, oyunlara konu ediliyordu. Koro, seyirciyi bilmediði sorunlarýn içyüzü üzerinde aydýnlatýyor, film dünyanýn dört bir bucaðýndan olaylarý alýp montaj tekniðinden yararlanarak seyirciye sunuyor, projeksiyon seyirci önüne istatistik malzeme yýðýyordu. «Arka planlar"ýn öne çýkmasýyla, insanlarýn davranýþlarý konu yapýlýyordu eleþtiriye. Yanlýþ davranýþ hangisidir, doðru davranýþ hangisi, görülüyordu. Kimi insanlar çýkýyordu sahneye, ne yaptýðýný biliyor, ama kimisi de bilmiyordu. Böylelikle, tiyatro, filozoflarýn uðraþ yerine dönüþmekteydi; ama dünyayý açýklamakla yetinmeyip, onu deðiþtirmeyi de dileyen filozoflardý bunlar. Peki ama, nerede kalýyordu eðlenme denen þey? Bu, seyircilerin yeni baþtan okul sýralarýna oturtulmasý ve karacahil sanýlmasý deðil miydi? Ne yani, seyircilerin sýnavdan geçmesi, diploma almasý mý isteniyordu? Genellikle, Öðrenmek ve eðlenmek arasýnda pek büyük bir ayrýmýn varlýðý düþünülür. «Öðrenmek yararlýdýr belki, ama hoþa giden ancak sonuncusu, yani eðlenmektir», denir. Bu durumda, hiç hoþa gitmeyen, can sýkan, hattâ seyirciyi yoran bir tiyatro olduðu eleþtirisine karþý savunmak gerekiyor Epik Tiyatro'yu. Bunun için, öðrenmekle eðlenmek arasýndaki karþýtlýðýn zorunlu nitelik EPÝK TÝYATRO taþýmadýðýný, þimdiye dek hep varolagelmediðini ve bundan böyle de hep Bir konunun veriliþinde baþvurulabilecek dramatik ve epik biçimler, varolmasý gerekmeyeceðini söylemek yetecektir sanýrým. Aristoteles kurallarý gereðince apayrý þeyler sanýldýðýndan, çok kimse Epik Okul yaþamýmýzdan ve meslekî eðitimimizden bilip tanýdýðýmýz öðrenme Tiyatro sözünü çeliþme görmüþ, her iki biçim arasýndaki tek ayrýmýn, iþi, kuþkusuz zahmet vericidir. Ama bunun ne gibi koþullar altýnda, nasýl bir dramatik yapýtlarýn oyuncular tarafýndan sahnede oynanmasý, epik amaç gözetilerek gerçekleþtirilen bir öðrenme olduðunu düþünmeliyiz. yapýtlarýn kitap biçiminde okuyucuya sunulmasý olduðunu dikkate Aslýnda bir alýþ veriþtir yapýlan. Yani bilgi, maldan ayrý birþey deðildir. almamýþtýr. Gerek Homeros, gerek Ortaçað ozanlarýnýn yapýtlarý ayný Bilgi edinen baþkalarýna satmak için edinir bunu. Okul sýralarýna veda zamanda dramatik nitelik taþýyordu. Goethe'nin Faust'u veya Byron'un etmiþ kimseler, öðrenmeyi adeta tam bir gizlilik içinde yürütmeye çalýþýr; Manfred'i ise, itiraf etmek gerekir ki, en büyük etkilerini kitap biçiminde çünkü, daha öðreneceði þeylerin varlýðýný itiraf eden biri, fazla bilgisi yapmýþtý. Dramatik ve epik yaratýlar arasýndaki ayrým, daha Aristoteles bulunmadýðýný ele verip herkesin gözünde deðerini yitireceðinden korkar. tarafýndan onlarýn deðiþik yapýlarýnda görülmüþ, bunlarla ilgili kurallar Ayrýca, kiþinin istemi dýþýndaki etkenler yüzünden, öðrenmenin saðladýðý güzelbilimin (estetik) iki ayrý dalýnda ele alýnmýþtýr. Söz konusu deðiþiklik, yararlar pek sýnýrlý kalmaktadýr. birinde sahne, birinde kitap olmak üzere yapýtlarýn farklý sunuluþ Örneðin, iþsizliðe karþý hiç bir bilgi kâr etmez. Sonra iþ bölümü, her alanda biçimlerinden ileri geliyordu. Ama epik yapýtlarda «dramatik», dramatik bilgililiði gereksiz ve olanaksýz kýlmakta, öðrenmek çokluk diðer çabalarla yapýtlarda da «epik» öðeler vardý. Dramatik özellik, geçen yüzyýl burjuva ilerleyemeyenlerin baþvurduðu bir uðraþ niteliði taþýmaktadýr. Ýnsana güç romanýnda hayli geliþip serpilmiþti. Dramatik özellikten de, öykünün saðlayan pek çok bilgi yoktur ama, güçlülüðün saðlayabileceði bir yýðýn gerçek anlamýyla bir merkezde toplanmasý (santralizasyon) ve tek tek bilgi bulunmaktadýr. parçalarýn birbirine sýmsýký baðlýlýðý anlaþýlmaktaydý. Konunun belli bir Toplumun deðiþik sýnýflarýna göre iðrenmenin oynadýðý rol de pek coþkuyla veriliþi ve çeþitli güçler arasýndaki çatýþmanýn özellikle deðiþiktir. Öyle toplumsal sýnýflar vardýr ki, içinde yaþanan koþullarýn vurgulanmasý, «dramatik» yapýtlarýn belirleyici özelliðiydi. «Bir epik düzelmesini uslarý almaz bir türlü; bu koþullarý pek âlâ iyi bulurlar. Petrol yapýtý, dramatik yapýtýn tersine, bir makasla keser gibi parça parça kesip üzerinde ne gürültüler koparsa kopsun, onlar kazanýr çünkü. Sonra doðrayabilirsiniz; ama yine de parçalar asla yitirmez diriliðini» sözleriyle kendilerini biraz yaþlanmýþ da hisseder, «zaten daha kaç yýllýk ömrümüz Alfred Döblin, bu türü pek güzel tanýmlar. kaldý þunun þurasýnda», diye geçirirler içlerinden. Eh, böyle olunca, daha ne Aralarýndaki uçurum daha uzun süre kapatýlmaz görünen epikdramatik diye öðrenip duracaklardýr? Son sözlerini söylemiþlerdir bir kez: þampanya. karþýtlýklarýnýn zamanla nasýl yumuþadýðýný burada anlatacak deðilim. Ama «son sözlerini henüz söylememiþ» kimseler, koþullardan memnun Yalnýz bir noktayý belirteyim ki, tek baþýna teknik ilerlemeler, tiyatroyu, kalmayan, öðrenmeye can atan, ille de saðlarýný sollarýný öðrenmek isteyen, dramatik yapýtlar içine epik öðeler yerleþtirebilecek duruma getirmiþtir. öðrenmezlerse hapý yutacaklarýný bilen kimseler vardýr ve en iyi, en Projeksiyon, makineleþmenin sahneye kazandýrdýðý eskisinden çok daha hamarat öðrenciler bunlardýr. Deðindiðimiz ayrýmlar, ülkeler ve uluslar için büyük deðiþim olanaðý, beri yandan film, elde ki teknik donatýmý de söz konusudur. Yani öðrenmek isteði, birçok nedenlerden kaynaklanýr. bütünlemiþ ve bu süreç, insanlar arasýnda geçen pek önemli olaylarýn, Öte yandan, zevkli öðrenmeler, eðlenceli öðrenmeler ve çetin öðrenmeler olaylarý yöneten güçleri kiþileþtirmek ya da kiþileri doða ötesi güçlerin vardýr. buyruðuna vermekle artýk kolay yansýtýlamadýðý bir dönemde Eðlenceli öðrenme diye bir þeyden söz açýlamasaydý, tiyatro tüm yapýsý gerçekleþmiþtir. bakýmýndan öðretici nitelik taþýyamazdý. Olaylarýn kavranabilmesi için, insanlarýn yaþadýðý çevrenin enine boyuna Öðretici nitelik de taþýsa, tiyatro ancak tiyatro olarak sürdürür varlýðýný ve ve «önemle» üzerinde durmak gerektiði anlaþýlmýþtýr giderek. ancak iyi tiyatro kaldýðý süre eðlendirici niteliðini korur. Bu çevre kuþkusuz þimdiye kadarki dramatik yapýtlarda da yer alýyor, ama YANÝ EPÝK TÝYATRO AHLAKSAL BÝR KURUM MUDUR? baðýmsýz bir öðe gibi deðil de, yalnýz oyundaki baþkahramanýn açýsýndan Fredrich Schiller'e göre, tiyatro ahlaksal bir kurum olmalýdýr. Schiller böyle veriliyordu. Çevrenin geleneksel tiyatroda bulunuþ nedenini, kahramanýn bir isteði öne sürerken, ahlaksal vaazlarda bulunan sahnenin seyircileri bu çevreye karþý tepkisi oluþturmuþtu hep. Nasýl ki bir su üstünde gemiler tiyatrodan kaçýrabileceðini düþünmemiþtir; çünkü o zamanýn seyircileri, yelkenlerini açar da, ancak yelkenlerin bükülüp kývrýlýþýndan rüzgârýn sahneden kendilerine ahlâk dersleri verilmesini hoþ karþýlamaktaydý. Ancak varlýðý sezilir iþte öyle görülmüþtü çevre. Ama artýk Epik Tiyatro'da bir daha sonralarý, Friedrich Nietzsche'nin Moraltrompeter von Sackingen baðýmsýzlýk içinde kendini açýða vuruyordu. (Sadkingen'in Ahlâk Borazancýsý) diyerek atýp atýp tuttuðunu görüyoruz Tiyatro anlatmaya baþlamýþtý. Dördüncü duvarýn ortadan kalkmasýyla, Schiller'e. Nietzsche ahlâkla uðraþýlmasýný sýkýcý bir iþ sayarken, Schiller anlatýcý, açýk seçik sahnede göstermiþti kendini. Bir yandan arka plan, bunu düpedüz eðlendirici buluyor. Kimi ideallerin propagandasý kadar baþka yerlerde ayný zamanda geçen, olaylara büyük pankartlar üzerinde insaný manen doyuran bir baþka þey yoktu Schiller'e göre. Burjuvazi, seyirciye anýmsatarak, sahnedeki olaylar karþýsýnda bir tavýr takýnýyordu; ulusun temel idelerini kurma yoluna girmiþti. Ýnsanýn evini dayayýp projeksiyonla beyaz perdelere belgeler yansýtarak oyun kiþilerinin döþemesi, satýn aldýðý bir þapkadan övgüyle söz açmasý, alacaklarýný söylediklerini pekiþtiriyor ya da çürütüyor, duygularla kavranabilen somut toplamasý pek eðlenceli, evinin çökmekte olduðundan bahsetmesi, eski sayýlara baþvurarak soyut konuþmalarýn yardýmýna koþuyor, somut þapkasýný satma durumuna düþmesi ve borç ödemesi ise gerçekten tatsýz bir niteliklerine karþýn anlamý kapalý olaylarýn buyruðuna sayý ve cümleler þeydir. Nietzsche'nin Schiller'den bir yüzyýl sonra gördüðü durum da sunuyordu. Öte yandan, bir «tümdeðiþim» geçirmeyen oyuncular, sahnede sonuncusuydu iþte ve bu da onun ahlâka, dolayýsýyla Schiller'e canlandýrdýklarý kiþiyle aralarýnda bir uzaklýðý korumaya savaþýyor, hatta yüklenmesine yol açmýþtý. seyircileri açýkça eleþtiriye çaðýran bir tutumla davranýyorlardý. Epik tiyatro için de çok kimse fazla ahlaksal nitelik taþýdýðý savýný ileri Artýk, oyundaki kiþilerle salt bir özdeþlik içinde kalacak, kendisini sürmüþtür. Oysa epik tiyatroda ahlaksal konuþma ve tartýþmalar ikinci eleþtiriye kapalý, yani pratikte yararsýz yaþantýlara kaptýrmasý önleniyordu planda tutuluyor, ahlâk vaizciliðinden çok incelemeye önem veriliyordu. seyircinin. Oynayýþ biçimi, sahnelenen konuyu bir yabancýlaþtýrma Kuþkusuz, önce incelemeye baþvuruluyor, arkadan son, kýssadan hisse iþleminden geçiriyordu. Anlatýlanýn anlaþýlabilmesi için gerekli bir geliyordu. Baþka önemli bir neden olmaksýzýn, yalnýz inceleme arzusundan yabancýlaþtýrmaydý, bu. Çünkü anlatýlanlarýn «pek doðal» nesnelermiþ incelemelere giriþmiþ, sonra da incelemelerin verilerinden hayrete düþmüþ izlenimini uyandýrmasý, onlarýn anlaþýlmasýný düpedüz önlemekteydi. deðildik. Kuþkusuz, çevremizde birtakým üzücü düzensizlikler, zor Doðal'ýn gözebatýcý bir özellik kazanmasý gerekiyordu. Ancak bu yoldan katlanýlabilir durumlar vardý; öyle durumlar ki, zor katlanýlýr olmalarý neden ve sonuç yasalarý gün ýþýðýna çýkarýlabilirdi. Seyircilere, insanýn belli yalnýz ahlaksal endiþelerden doðmuyordu; açlýk, soðuk ve sýkýntýlara bir durumda yalnýz sahnede ortaya konduðu gibi deðil, baþka türlü de katlanýlmasýndaki zorluk, salt ahlaksal endiþelerden kaynaklanmaz. davranabileceði kanýtlanacaktý. Ýncelemelerimizin amacý da zaten birtakým durumlar karþýsýnda yalnýz Ve büyük deðiþikliklerdi bunlar. ahlaksal endiþeler uyandýrmak deðil (hoþ, kolay uyandýrýlabiliyordu bu Dramatik Tiyatro seyircisi þöyle der : «Evet, bunu ben de yaþadým. - Ben de endiþeler; elbet bütün seyircilerde deðil, örneðin ilgili durumlardan böyleyim. - Eh, doðal bir þey. - Ve hep böyle olacak bu. - Adamýn durumu kendilerine çýkar saðlayanlarda baþarýlamýyordu), zor katlanýlýr durumlarý yürekler acýsý, zavallý için çýkar yol yok. - Sanat buna derler iþte: Herþey ne ortadan kaldýracak çareleri bulmaktý. Çünkü bizim sözcülüðünü yaptýðýmýz kadar da doðal! - Aðlayanla aðlýyor, gülenle gülüyor insan.» þey, ahlâk deðil, ezilenlerdi. Gerçekten de bu, iki ayrý þeydi birbirinden; Epik Tiyatro seyircisi ise þöyle söyler: «Bak, bunu düþünmemiþtim iþte! çokluk, ahlâk kurallarýna dikkatleri çekilerek durumlarýndan Ama öyle de yapar mý adam! - Çok garip, çok garip, inanýlýr gibi deðil! sýzlanmamalarý gerektiði söylenir ezilenlere. // B. Brecht Ee, yeter artýk! - Adamýn durumu yürekler acýsý, bir çýkar yol var, göremiyor. - Sanat buna derler iþte: Herþey ne kadar da þaþýrtýcý! KAYNAK: - Aðlayanýn durumuna gülüyor, gülenin durumuna aðlýyor insan.» http://kutuphane.halkcephesi.net/Bertolt%20Brecht/lukacsa_karsi.htm
YAZI
BTE'den Yepyeni Bir Oyun Daha...! Baraka Tiyatro Ekibi çýkarttýðý güzel oyunlara bir yenisini daha ekliyor. Sami Erdal Alhun'un yazdýðý bu güzel oyun Kýbrýs tarihine alternatif ve eleþtirel bir bakýþ açýsý sunuyor. Nisan ayý boyunca her salý ve cumartesi günleri oynanacak olan bu oyuna herkesin gitmesini tavsiye ederiz...
NÝSAN 2011
FRÝEDRÝCH ENGELS KOMÜNÝZMÝN ÝLKELERÝ
TEORÝ-PRATÝK Yanýt: Köle ancak bir kez satýlýr, proleter ise kendisini günbegün, saatbesaat satmak zorundadýr. Tek bir efendinin mülkü olan bireysel köle, efendisinin çýkarý bunu gerektirdiðinden, ne denli sefil olursa olsun, güvence altýna alýnmýþ bir geçime sahiptir; emeði ancak birisi buna gereksinme duyduðu zaman kendisinden satýn alýnan ve, deyim yerindeyse, tüm burjuvalar sýnýfýnýn mülkü olan bireysel proleter ise, güvence altýna alýnmýþ bir geçime sahip deðildir. Bu geçim ancak tüm proleter sýnýf için güvence altýna alýnmýþtýr. Köle rekabetin dýþýndadýr, proleter ise onun içindedir ve bunun bütün dalgalanmalarýndan etkilenir. Köle, uygar toplumun bir üyesi olarak deðil, bir þey olarak hesap edilir; proleter ise bir kiþi olarak, uygar toplumun bir üyesi olarak kabul edilir. Þu halde, köle proleterden daha iyi bir geçime sahip olabilir, ama proleter, toplumun geliþmesinin daha yüksek bir aþamasýna mensuptur ve kendisi de köleden daha yüksek bir aþamada bulunur. Köle, kendisini, bütün özel mülkiyet iliþkileri arasýndan yalnýzca kölelik iliþkisini kaldýrmakla özgür kýlar ve böylelikle ancak o zaman bizzat bir proleter haline gelir; proleter ise kendisini, ancak genel olarak özel mülkiyeti kaldýrmakla özgür kýlabilir.
Soru 8: Proleter serften hangi bakýmdan farklýdýr? Yanýt: Serf, ürünün bir bölümünü teslim etme ya da iþ yapma karþýlýðýnda, bir üretim aletine, bir toprak parçasýna ve bunun Soru 2: Proletarya nedir? kullanýmýna sahiptir. Proleter ise, ürünün bir Yanýt: Proletarya, toplumun, geçim bölümünü alma karþýlýðýnda, bir baþka kiþiye araçlarýný herhangi bir sermayeden elde ait üretim aletleri ile, bu baþka kiþinin edilen kârdan deðil, tamamýyla ve yalnýzca kendi emeðinin satýþýndan saðlayan; sevinci hesabýna çalýþýr. Serf verir, proletere ise verilir. Serfin güvence altýna alýnmýþ bir ve üzüntüsü, yaþamasý ve ölmesi, tüm geçimi vardýr, proleterin yoktur. Serf varlýðý emek talebine, dolayýsýyla iþlerin iyi rekabetin dýþýndadýr, proleter ise içinde. Serf, gittiði dönemler ile kötü gittiði dönemlerin kendisini, ya kente kaçarak ve orada bir birbirlerinin yerini almasýna, sýnýrsýz zanaatçý haline gelerek, ya da toprakbeyine rekabetten doðan dalgalanmalara dayanan sýnýfýdýr. Proletarya, yani proleterler sýnýfý, tek emek ve ürün vermek yerine para vererek ve özgür bir kiracý haline gelerek, ya da kendi sözcükle, 19. yüzyýlýn çalýþan sýnýfýdýr. feodal beyini kovup kendisi mülk sahibi haline gelerek, kýsacasý, þu ya da bu biçimde Soru 3: Þu halde proleterler her zaman mülk sahibi sýnýfa ve rekabete dahil olarak varolmamýþlardýr? Yanýt: Hayýr. Yoksul halk ve çalýþan sýnýflar özgür kýlar. Proleter ise kendisini, rekabeti, her zaman varolmuþtur ve bu çalýþan sýnýflar özel mülkiyeti ve her türlü sýnýf ayrýmýný kaldýrarak özgür kýlar. çoðunlukla yoksuldular. Ama demin sözü edilen koþullar altýnda yaþayan bu tür Soru 9: Proleter zanaatçýdan hangi yoksullar, bu tür iþçiler, yani proleterler her zaman varolmamýþlardýr, nasýl ki rekabet her bakýmdan farklýdýr?[1*] Soru 10: Proleter manüfaktür iþçisinden zaman serbest ve sýnýrsýz olmamýþsa. hangý bakýmdan farklýdýr? Yanýt: 16-18. yüzyýl manüfaktür iþçisi, Soru 4: Proletarya nasýl doðdu? hemen her yerde, hâlâ bir üretim aletine, Yanýt: Proletarya, geçen yüzyýlýn ikinci tezgaha, aile çýkrýðýna, ve boþ zamanlarýnda yarýsýnda Ýngiltere'de ortaya çýkan ve o iþledigi küçük bir miktar topraða sahipti. zamandan bu yana dünyanýn bütün uygar Proleter bunlardan hiç birisine sahip deðildir. ülkelerinde kendini yinelemiþ olan sanayi Manlüfaktür iþçisi, hemen her zaman, kýrsal devriminin bir sonucu olarak doðdu. Bu sanayi devrimine, buhar makinesinin, çeþitli kesimde ve kendi toprakbeyi ve iþvereni ile dokuma makinelelerinin, buharlý tezgahýn ve azçok ataerkil iliþkiler içerisinde yaþar; proleter ise, çoðunlukla büyük kentlerde daha birçok baþka mekanik aygýtlarýn icadý yaþar ve iþvereni ile yalnýzca para iliþkisi neden oldu. çok pahalý olan ve, bunun sonucu, ancak büyük kapitalistler tarafýndan içerisindedir. Manüfaktür iþçisi, büyük sanayi tarafýndan ataerkil iliþkilerinden kopartýlýr, satýn alýnabilen bu makineler, o güne dek hâlâ sahip olduðu mülkünü yitirir ve varolan tüm üretim biçimini deðiþtirdi ve makineler iþçilerin derme çatma çýkrýklarýyla böylelikle ancak o zaman bizzat bir proleter ve el tezgahlarýyla ürettiklerinden daha ucuz haline gelir. ve daha iyi metalar ürettiði için, eski iþçileri Soru 11: Sanayi devriminin, ve toplumun safdýþý býraktý. Böylece bu makineler, sanayii burjuvalar ve proleterler olarak bölünmesinin tümüyle büyük kapitalistlere teslim etti ve ilk sonuçlarý neler oldu? iþçilerin sayýca pek az olan mülklerini Yanýt: Birincisi, makine emeðinin sonucu (aletler, el tezgahlarý, vb.) deðersizleþtirdi, öyle ki, kapitalistler çok geçmeden her þeye sýnai ürünlerin fiyatlarýnýn sürekli ucuzlamasý yüzünden, el emeðine dayalý eski el attýlar ve iþçjlere hiç bir þey kalmadý. manüfaktür ya da sanayi sistemi, dünyanýn Fabrika sistemi, bu yolla, giyim eþyalarý bütün ülkelerinde tamamýyla yýkýldý. Þimdiye imalatýna girmiþ oldu. —Makine ve fabrika dek tarihsel geliþimin azçok dýþýnda kalmýþ sisteminin harekete geçmesinin ardýndan, bulunan ve sanayileri þimdiye dek fabrika sistemi çok geçmeden öteki sanayi manüfaktüre dayanmýþ olan bütün yarýdallarýnda da, özellikle pamuklu dokuma ve barbar ülkeler, böylece, yalýtýlmýþ matbaa iþlerinde, çanak-çömlek ve madeni durumlarýndan zorla kopartýldýlar. Ýngilizlerin eþya sanayiinde kullanýlmaya baþlandý. Tek daha ucuz olan metalarýný satýn aldýlar ve tek iþçiler arasýnda giderek daha çok kendi manüfaktür iþçilerini yok olmaya iþbölümü oldu, öyle ki, daha önce tüm bir terkettiler. Böylece, binlerce yýldýr hiç bir nesneyi yapan iþçi, artýk onun yalnýzca bir ilerleme göstermemiþ olan ülkeler, örneðin kýsmýný üretiyordu. Bu iþbölümü ürünlerin Hindistan, gittikçe devrimcileþtiler, ve artýk daha hýzlý ve dolayýsýyla daha ucuza ikmal Çin bile bir devrime doðru ilerliyor. edilmelerini olanaklý kýldý. Bu, her iþçinin Ýngiltere'de bugün icat olunan yeni bir eylemini, bir makinenin yalnýzca ayný makinenin, bir yýl içerisinde, Çin'de yetkinlikte deðil, hatta bundan çok daha iyi milyonlarca iþçiyi iþsiz býraktýðý bir noktaya bir biçimde yapabildiði çok basit, sürekli gelmiþ bulunuyoruz. Büyük sanayi, böylece, yinelenen mekanik bir iþleme indirgedi. Bu yolla, sanayiin bütün bu dallarý, týpký iplikçilik dünyanýn bütün halklarýný birbirleriyle iliþki içerisine sokmuþ, bütün küçük yerel ve dokumacýlýk gibi, birbiri ardýndan buhar
Soru 1: Komünizm nedir? Yanýt: Komünizm, proletaryanýn kurtuluþ koþullarýnýn öðretisidir.
gücünün, makinenin ve fabrika sisteminin egemenliði altýna girdiler. Ama böylece, bunlar, ayný zamanda, tamamýyla büyük kapitalistlerin ellerine geçtiler ve buralarda da iþçiler baðýmsýzlýðýn son kýrýntýlarýný yitirdiler. Yavaþ yavaþ, gerçek manüfaktürlere ek olarak zanaatlar da, ayný þekilde, giderek daha çok fabrika sisteminin egemenligi altýna girdiler, çünkü burada da, maliyetlerden birçok tasarruflarýn yapilabildiði ve çok yüksek bir iþbölümünün olabildiði büyük atelyelerin kurulmasýyla, büyük kapitalistler, küçük zanaatçýnýn yerini giderek daha çok aldý. Böylece þimdi, uygar ülkelerde hemen bütün çalýþma dallarýnýn fabnka sistemi altýnda yürütüldüðü, ve hemen bütün dallarda zanaatýn ve manüfaktürün büyük sanayi tarafýndan safdýþý edildiði noktaya ulaþmýþ bulunuyoruz.— Bunun sonucu olarak, eski orta sýnýflar, özellikle küçük zanaat ustalarý, giderek daha çok yýkýldýlar, iþçilerin eski konumlarý tamamýyla deðiþti, ve bütün öteki sýnýflarý yavaþ yavaþ yutan iki yeni sýnýf çýktý ortaya:
SAYFA 10 pazarlarý dünya pazarýna katmýþ, her yerde uygarlýk ve ilerleme için zemin hazýrlamýþ ve uygar ülkelerde olan her þeyin bütün öteki ülkelerde de yankýlar uyandýrmasýna neden olmuþtur. Böylece, eðer Ýngiltere ya da Fransa'da iþçiler þu anda kendilerini kurtaracak olsalar, bu, bütün öteki ülkelerde de, bu ülkelerin iþçilerine er veya geç kurtuluþ getirecek devrimlere yolaçacaktýr.
Ýkincisi, büyük sanayiin manüfaktürün yerini aldýðý her yerde, sanayi devrimi, burjuvaziyi, servetini ve gücünü en yüksek düzeye ulaþtýrmýþ ve onu ülkenin en önde gelen sýnýfý yapmýþtýr. Sonuç, bunun olduðu her yerde, burjuvazinin, siyasal gücü ele geçirmesi ve o güne kadarki egemen sýnýflarý —aristokrasiyi, lonca ustalarýný (guildburghers) ve bunlarýn her ikisini de temsil eden mutlak monaþiyi— tasfiye etmesi olmuþtur. Burjuvazi, aristokrasinin, soyluluðun gücünü, meþrutalan ya da toprak mülkiyetinin satýþý üzerindeki yasaðý, ve soyluluðun bütün ayrýcalýklarýný kaldýrmakla yok etti. Lonca ustalarýnýn (guild-burghers) gücünü ise, bütün lonca ve zanaat ayrýcalýklarýný kaldýrmakla kýrdý. Her ikisinin I. Bütün uygar ülkelerde bütün geçim de yerine serbest rekabeti, yani herkesin araçlarýna ve bu geçim araçlarýnýn üretimi istediði her sanayi dalýyla uðraþma hakkýna için gerekli hammaddelere ve aletlere sahip olduðu ve gerekli sermaye yokluðu (makineler, fabrikalar, vb.) daha þimdiden dýþýnda onu bu uðraþýný sürdürmekten hiç bir hemen tamamýyla sahip büyük kapitalistler þeyin alýkoyamadýðý bir toplum düzenini sýnýfý. Bu sýnýf, burjuvalar sýnýfý, ya da koydu. Serbest rekabetin getirilmesi, bu burjuvazidir. nedenle, toplum üyelerinin bundan böyle II. Tamamýyla mülksüz olan ve bu yüzden, ancak sermayelerinin eþit olmamasý ölçüsünde eþit olmadýklarýnýn, sermayenin emeklerini, karþýlýðýnda zorunlu geçim belirleyici güç haline geldiðinin ve, araçlarý edinmek için burjuvalara satmak dolayýsýyla, kapitalistlerin, burjuvalarýn, zorunda kalanlar sýnýfý. Bu sýnýfa proleterler toplumun en önde gelen sýnýfý olduklarýnýn sýnýfý, ya da proletarya denir. resmen ilaný demektir. Ama büyük sanayiin baþlamasý için serbest rekabet zorunludur, Soru 5: Proleterlerin burjuvalara bu emek çünkü büyük sanayiin üzerinde satýþý hangi koþullar altýnda yer alýr? büyüyebileceði tek toplum düzeni budur. Yanýt: Emek herhangi bir baþka meta gibi Soyluluðun ve lonca ustalarýnýn (guildbir metadýr, ve fiyatý da herhangi bir baþka burghers) toplumsal güçlerini böylece yok metaýn fiyatýný belirleyen ayný yasalar etmiþ olan burjuvazi, onlarýn siyasal güçlerini tarafýndan belirlenir. Büyük sanayiin ya da serbest rekabetin —ki göreceðimiz gibi, ikisi de yok etti. Toplumun en önde gelen sýnýfý olarak burjuvazi, siyasal alanda da kendisini de ayný kapýya çýkar— egemenliði altýndaki bir metaýn fiyatý, ortalama olarak, her zaman, en önde gelen sýnýf ilan etti. Bunu, yasa karþýsýnda burjuva eþitliðine ve serbest o metaýn üretim maliyetine eþittir. Emeðin rekabetin yasal olarak tanýnmasýna dayanan, fiyatý da, demek ki, ayný þekilde emeðin ve Avrupa ülkelerine anayasal monarþi üretim maliyetine eþittir. Emeðin üretim biçiminde girmiþ olan temsil sistemini maliyeti, tamamen, iþçinin, kendisini kurmakla yaptý. Bu anayasal monarþiler çalýþabilir bir durumda tutmak ve iþçi altýnda yalnýzca belli bir miktarda sermaye sýnýfýnýn yok olmasýný önlemek için sahibi olanlar, yani burjuvalar seçmendirler; gereksindiði geçim araçlarý miktarýndan bu burjuva seçmenler milletvekillerini ibarettir. Demek ki iþçi, emeði karþýlýðýnda, bu amaç için gerekli olandan daha fazlasýný seçerler, ve bu burjuva milletvekilleri de, vergileri reddetme hakký aracýlýkýyla bir almayacaktýr; emeðin fiyatý ya da ücret, burjuva hükümet seçerler. geçim için gerekli en düþük, asgari miktar olacaktýr. Ýþler bazan kötü, bazan da iyi Üçüncüsü, sanayi devrimi burjuvaziyi ne olduðuna göre, iþçi de bir durumda daha fazla, öteki durumda daha az alacaktýr, týpký ölçüde yaratmýþsa, ayný ölçüde proletaryayý fabrika sahibinin kendi metaý karþýlýðýnda bir da yaratmýþtýr. Burjuvalarýn zenginleþmeleri durumda daha fazla, öteki durumda daha az oranýnda proleterler de sayýca artmýþlardýr. almasý gibi. Ama fabrika sahibi nasýl ki iþlerin Çünkü proleterler ancak sermaye tarafýndan istihdam edilebildiklerinden ve sermaye de iyi olduðu zaman ile kötü olduðu zaman ancak emek istihdam etmekle arttýðýndan, arasýnda ortalama olarak kendi metaý için, proletaryanýn büyümesi, sermayenin bu metaýn üretim maliyetinden ne daha büyümesiyle atbaþý gider. Ayný zamanda bu, fazla, ne de daha az alýyorsa, iþçi de ortalama olarak bu asgariden ne fazla, ne de burjuvalarý da, proleterleri de, sanayiin en kârlý bir biçimde iþletilebildiði büyük az alacaktýr. Bütün çalýþma dallarý ne denli kentlerde yoðunlaþtýrýr, ve büyük yýðýnlarý bu büyük sanayiin eline geçerse, ücretlere bir tek yere yýðmakla proleterleri kendi iliþkin bu iktisadi yasa da o denli daha sýký güçlerinin bilincine vardýrýr. Ayrýca, bu ne uygulanýr. denli geliþirse, el emeðini yerinden eden o denli çok makine icat olunur, büyük sanayi, Soru 6: Sanayi devriminden önce hangi daha önce de söyledigimiz gibi, ücretleri o çalýþan sýnýflar vardý? denli asgariye indirir, ve böylelikle Yanýt: Çalýþan sýnýflar, toplumun geliþmesinin farklý aþamalarýna baðlý olarak, proletaryanýn durumunu giderek daha da farklý koþullar içinde yaþarlar ve mülk sahibi çekilmez hale getirir. Böylece, bir yanda proletaryanýn büyüyen hoþnutsuzluðu, öte ve egemen sýnýflar karþýsýnda farklý yanda büyüyen gücü ile, sanayi devrimi, konumlara sahip bulunurlardý. Antikçaðda, çalýþan halk, týpký birçok geri ülkede ve hatta proletaryanýn yapacaðý bir toplumsal devrim hazýrlar. Birleþik Devletler'in güney kesiminde hâlâ olduðu gibi, sahiplerinin köleleri idiler. Soru 12: Sanayi devriminin öteki sonuçlarý Ortaçaðda, týpký Macaristan'da, Polonya'da neler oldu? ve Rusya'da hâlâ olduðu gibi, toprak sahibi Yanýt: Buhar makinesi ve öteki makineler soylularýn serfleri idiler. Ortaçaðda ve sanayi ile, büyük sanayi, sýnai üretimi kýsa bir devrimine dek, kentlerde, bir de küçükzamanda ve küçük bir masrafla sýnýrsýz bir burjuva zanaatçýlarýn hizmetinde çalýþan kalfalar vardý, ve manüfaktürün geliþmesiyle ölçüde artýrmanýn araçlarýný yaratmýþ oldu. birlikte, yavaþ yavaþ, daha o sýralar, büyükçe Bu üretim kolaylýðý ile, büyük sanayiin kapitalistler tarafýndan çalýþtýrýlan manüfaktür zorunlu sonucu olan serbest rekabet, çok geçmeden son derece yoðun bir nitelik iþçileri ortaya çýktý. kazandý; çok sayýda kapitalist, sanayie atýldý, ve çok geçmeden kullanýlabilecek olandan Soru 7: Proleter köleden hangi bakýmdan daha fazlasi üretilmeye baþlandi. Sonuç, farklýdýr? imal edilen mallarýn satýlamamasý ve ticaret
YAZI
NÝSAN 2011 bunalýmý denen þeyin ortaya çýkmasý oldu. Fabrikalar durmak zorunda kaldý, fabrika sahipleri iflas etti, ve iþçiler ekmek kapýlarýný yitirdiler. Her yerde büyük bir sefalet vardý. Bir süre sonra fazla ürünler satýldý, fabrikalar gene çalýþmaya baþladý, ücretler yükseldi ve iþler her zamankinden daha bir canlýlýk kazandý. Ama çok geçmeden gene çok fazla metalar üretildi, bir baþka bunalým ortaya çýktý ve bir öncekiyle ayný yolu izledi. Böylece, bu yüzyýlýn baþýndan beri sanayiin durumu, bolluk dönemleri ile bunalým dönemleri arasýnda dalgalandý durdu, ve hemen hemen her beþ ya da yedi yýlda bir, düzenli olarak, benzer bir bunalým meydana geldi, ve her keresinde iþçilerde en büyük sefalete, genel devrimci coþkuya ve tüm mevcut sistem içinde en büyük tehlikeye yolaçtý. Soru 13: Düzenli olarak yinelenen bu ticaret bunalýmlarýndan ne gibi sonuçlar çýkartýlabilir? Yanýt: Birincisi, serbest rekabeti geliþmesinin baþlangýç, aþamalarýnda büyük sanayiin kendisi varatmýþsa da, þimdi artýk, her þeye karþýn, serbest rekabete sýðmýyor; rekabet, ve genel olarak sýnai üretimin bireyler tarafýndan sürdürülmesi, büyük sanayi için kýrmasý gereken ve kýracaðý bir ayakbaðý haline gelmiþtir; büyük sanayi, mevcut temeller üzerinde yürütüldüðü sürece, her keresinde tüm uygarlýðý tehdit eden, yalnýzca proleterleri sefalete sürüklemekle kalmayýp çok sayýda burjuvalarý da yýkan ve her yedi yýlda bir tekrarlanan genel bir kargaþalýk sayesinde ayakta kalabilir; dolayýsýyla ya büyük sanayiin kendisi terkedilmelidir, ki bu kesinlikle olanaksýzdýr, ya da bu durum, sýnai üretimin artýk birbirleriyle rekabet eden tek tek fabrika sahipleri tarafýndan yönetilmeyip, belli bir plan uyarýnca ve herkesin gereksinmeleri uyarýnca toplumun tümü tarafýndan yönetildiði, tamamýyla yeni bir toplum örgütlenmesini mutlaka zorunlu kýlar. Ýkincisi, büyük sanayi ve onun olanaklý kýldýðý üretimin sýnýrsýz geniþlemesi, toplumun her üyesinin bütün yeti ve yeteneklerini tam bir özgürlük içerisinde geliþtirip kullanabilmesine yetecek miktarda zorunlu yaþam nesnelerinin üretildiði bir toplumsal düzen yaratabilir. Böylece, büyük sanayiin mevcut toplum içerisinde bütün sefaleti ve bütün ticaret bunalýmlarýný yaratan bu niteliðidir ki, farklý bir toplumsal örgütlenme içerisinde bu ayný sefaleti ve bu feci dalgalanmalarý yok edecektir. Þu halde, en açýk bir biçimde tanýtlanýyor ki: 1. Bundan böyle, bütün bu hastalýklar, yalnýzca, varolan koþullara artýk tekabül etmeyen bu toplumsal düzene mal edilecektir; 2. Bu hastalýklarý yeni bir toplumsal düzen sayesinde tamamýyla ortadan kaldýrmanýn çareleri mevcuttur. Soru 14: Bu nasýl bir yeni toplumsal düzen olmalýdýr? Yanýt: Her þeyden önce, sanayiin iþletilmesini ve genel olarak üretimin bütün dallarýný, birbirleriyle rekabet eden ayrý ayrý bireylerin ellerinden almak ve bunun yerine, bütün bu üretim dallarýnýn bir tüm olarak toplum tarafýndan, yani toplumsal bir plan uyarýnca ve toplumun bütün üyelerinin katýlmalarýyla, toplum yararýna iþletilmesini saðlamak zorunda olacaktýr. Demek ki, rekabeti kaldýracak ve onun yerine birlikteliði koyacaktýr. Sanayiin bireyler tarafýndan iþletilmesi zorunlu olarak özel mülkiyet sonucunu verdiðine göre, ve rekabet sanayiin tek tek özel sahipler tarafýndan iþletilme biçiminden baþka bir þey olmadýðýna göre, özel mülkiyet, sanayiin bireysel olarak iþletilmesinden ve rekabetten ayrýlamaz, þu halde, özel mülkiyet de kaldýrýlmak zorunda olacaktýr, ve onun yerine bütün üretim araçlarýnýn ortaklaþa kullanýmý ve bütün ürünlerin ortak rýza ile daðýtýmý, ya da mülkiyetin ortaklaþalýðý denilen þey olacaktýr. Özel mülkiyetin kaldýrýlmasý, gerçekten de, sanayiin geliþmesini zorunlu olarak izleyen bu tüm toplumsal sistem dönüþümünün en özlü ve en karakteristik özetidir, ve dolayýsýyla, bu, haklý olarak, komünistlerin temel istemleri oluyor. Soru 15: Þu halde, özel mülkiyetin daha önce kaldýrýlmasý olanaklý deðildi? Yanýt: Hayýr. Toplum düzenindeki her deðiþiklik, mülkiyet biçimlerindeki her devrim, eski mülkiyet iliþkileriyle artýk baðdaþmayan yeni üretici güçlerin yaratýlmasýnýn zorunlu sonucu olmuþtur. Özel mülkiyetin kendisi de bu þekilde doðmuþtur. Çünkü özel mülkiyet her zaman varolmamýþtýr, ama ortaçaðýn sonlarýna doðru, manüfaktür biçimi olarak, ortaya, o sýradaki mevcut feodal ve lonca mülkiyetine tâbi kýlýnamayan yeni bir üretim biçimi çýktý, eski mülkiyet iliþkilerine sýðmayan manüfaktür, yeni bir mülkiyet —özel mülkiyet— biçimi yarattý. Manüfaktür için ve büyük sanayiin geliþiminin birinci aþamasý için, özel mülkiyetten baþka hiç bir mülkiyet biçimi ve özel mülkiyet üzerine, kurulmuþ olandan baþka hiç bir toplum düzeni olanaklý deðildi. Yalnýzca herkese yetecek kadarla kalmayýp, toplumsal sermayenin artmasý ve üretici güçlerin daha da geliþmesi için bir fazlalýk da üretmek olanaklý olmadýðý sürece, toplumun üretici güçlerini kullanan bir egemen sýnýf ve bir de yoksul ezilen sýnýf her zaman olacaktýr. Bu sýnýflarýn nasýl oluþtuklan üretimin geliþme aþamasýna baðlý olacaktýr. Tarýma baðlý olen ortaçaðda, bey ile serfi buluyoruz: ortaçaðýn sonlarýna doðru, kentlerde, lonca ustasýný ve kalfayý ve gündelikçi emekçiyi görüyoruz; 17.
TEORÝ-PRATÝK topraklarýn iyileþtirilmesi. 8. Ýlk ana bakýmýna gereksinme duymayacak kadar büyür büyümez, bütün çocuklarýn ulusal kurumlarda ve ulus hesabýna eðitilmeleri. Üretimle birleþtirilmiþ eðitim. 9. Ulusal mülkler üzerinde, sanayi ile olduðu kadar tarýmla da uðraþan yurttaþ topluluklarý için ortak barýnak olarak kullanýlmak üzere, büyük saraylarýn inþaasý, ve her ikisinin de tekyanlýlýklarý ve sakýncalarý olmaksýzýn hem kentsel ve hem de kýrsal yaþamýn üstünlüklerinin birleþtirilmesi. 10. Saðlýða aykýrý ve kötü inþa edilmiþ bütün konutlarýn ve mahallelerin yýkýlmasý. 11. Gayrimeþru ve meþru çocuklarýn miras hakkýndan eþit olarak yararlandýrýlmalarý. 12. Bütün ulaþým araçlarýnýn ulusun elinde yoðunlaþmasý. Bütün bu önlemler, elbette ki, bir anda uygulanamazlar. Ama bunlardan herbiri, her zaman, bir ötekini gerektirecektir. Özel mülkiyete karþý ilk köklü saldýrýda bir kez bulunuldu mu, proletarya, durumdan daha ileriye gitmek, bütün sermayeyi, bütün tarýmý, bütün sanayii, bütün ulaþýmý, ve bütün deðiþimi gittikçe daha çok devletin elinde yoðunlaþtýrmak zorunda kaldýðýný görecektir. Bu önlemlerin hepsi de, bu gibi sonuçlara yolaçarlar; ve ülkenin üretici güçlerinin proletaryanýn emeði ile çoðaltýlmasý oranýnda bunlar, gerçekleþebilir hale gelecekler ve merkezileþtirici etkilerini geliþtireceklerdir. Nihayet, bütün sermaye, bütün üretim ve bütün deðiþim ulusun ellerinde yoðunlaþtýðýnda, özel mülkiyet kendiliðinden ortadan kalkacak, para gereksiz olacak, ve üretim o denli artmýþ ve insanlar o denli deðiþmiþ olacaklardýr ki, eski toplumsal iliþkilerin son biçimleri de yok olabilecektir. Soru 19: Bu devrimin yalnýzca tek ülkede yer almasý olanaklý olacak mýdýr? Yanýt: Hayýr. Dünya pazarýný yaratmýþ olan büyük sanayi, yeryüzündeki bütün halklarý, ve özellikle de uygar halklarý öylesine birbirlerine baðlamýþtýr ki, her halkýn baþýna gelecekler, bir ötekine baðlýdýr. Ayrýca, büyük sanayi bütün uygar ülkelerde toplumsal geliþmeyi öylesine eþitlemiþtir ki, bütün bu ülkelerde burjuvazi ve proletarya, toplumun iki belirleyici sýnýfý, ve bunlar arasýndaki savaþým da, günün temel savaþýmý olmuþtur. Komünist devrim, bu yüzden, hiç de salt ulusal bir devrim olmayacaktýr; bu, bütün uygar ülkelerde, yani en azýndan Ýngiltere, Amerika, Fransa ve Almanya'da, ayný zamanda yer alan bir devrim olacaktir.[17] Bu ülkelerin herbirinde devrim, o ülkenin daha geliþkin bir sanayie, daha çok zenginliðe, ve daha hatýrý sayýlýr bir üretici güçler kitlesine sahip olup olmayýþýna baðlý olarak, daha çabuk ya da daha yavaþ geliþecektir. Dolayýsýyla, bunu gerçekleþtirmek, en yavaþ ve en güç Almanya'da, en çabuk ve en kolay da Ýngiltere'de olacaktýr. Bunun dünyanýn öteki ülkeleri üzerinde de önemli etkileri olacak ve bunlarýn daha önceki geliþme biçimlerini tamamýyla deðiþtirecek ve büyük çapta hýzlandýracaktýr. Bu, dünya çapýnda bir devrimdir, ve dolayýsýyla kapsamý da dünya çapýnda olacaktýr. Soru 20: Özel mülkiyetin nihai olarak kaldýrýlmasýnýn sonuçlarý neler olacaktýr? Yanýt: Her þeyden önce, toplumun, hem bütün üretici güçlerin ve haberleþme araçlarýnýn kullanýmýný ve hem de ürünlerin deðiþim ve daðýtýmýný özel kapitalistlerin ellerinden alarak, bunlarý elde bulunan olanaklara ve tüm toplumun gereksinmelerine uygun düþen bir plan uyarýnca yönetmesiyle, büyük sanayiin þu andaki iþletiliþinin bütün kötü sonuçlarý ortadan kaldýrýlmýþ olacaktýr. Bunalýmlar son bulacaktýr; mevcut toplum sistemi altýnda aþýrý üretim demek olan ve sefaletin bunca büyük bir nedeni olan geniþletilmiþ üretim, o zaman yeterli bile olmayacak ve çok daha geniþletilmek zorunda kalacaktýr. Toplumun ivedi gereksinmelerinin ötesindeki aþýrý üretim, sefalet yaratmak yerine, herkesin gereksinmelerinin karþýlanmasý demek olacak, yeni gereksinmeler ve ayný zamanda da bunlarý karþýlayacak araçlar yaratacaktýr. Bu, yeni ilerlemelerin koþulu ve nedeni olacak, ve bu ilerlemeleri, böylelikle, toplum düzeninde þimdiye dek hep olduðu gibi kargaþalýða yolaçmaksýzýn baþaracaktýr. Manüfaktür sistemi zamanýmýzýn büyük sanayii ile kýyaslandýðýnda ne denli zavallý kalýyorsa, büyük sanayi de, özel mülkiyetin baskýsýndan bir kez kurtuldu mu, bugünkü geliþme düzeyini o denli zavallý býrakacak bir ölçekte geliþecektir. Sanayiin bu geliþmesi, topluma, herkesin gereksinmelerini karþýlamaya yeterli miktarda ürün saðlayacaktýr. Ayný þekilde özel mülkiyetin baskýsýyla ve topraktaki parçalanmayla kösteklenen tarýmda, mevcut iyileþtirmelerin uygulamaya konmasýndan ve bilimsel ilerlemelerden yepyeni bir hýz kazanacak ve toplumun emrine bol miktarda ürün sunacaktýr. Toplum böylece daðýtýmýný bütün üyelerinin gereksinmelerini karþýlayacak þekilde düzenleyebilmesine yeterli miktarda ürün üretecektir. Toplumun çeþitli karþýt sýnýflara bölünmesi, böylelikle, gereksiz hale gelecektir. Yalnýzca gereksiz olmakla kalmayacak, bu, yeni toplum düzeni ile baðdaþmayacaktýr da. Sýnýflar iþbölümü yüzünden varoldular, bu iþbölümünün bugüne kadarki varlýk biçimi tamamýyla yok
yüzyýl, manüfaktürcüye ve manüfaktür iþçisine sahiptir; 19. yüzyýl ise büyük fabrika sahibine ve proletere. Açýktýr ki, üretici güçler, þimdiye dek, henüz herkes için yeterli miktarda üretebilecek ya da özel mülkiyeti bu üretici güçler için bir ayakbaðý, bir engel haline getirecek kadar geliþmemiþlerdi. Ama birincisi, büyük sanayiin geliþmesinin þimdiye dek duyulmamýþ ölçekte sermaye ve üretici güç yaratmýþ olduðu ve bu üretici güçleri kýsa bir sürede sýnýrsýz ölçüde artýrmasý çarelerinin varolduðu; ikincisi, bu üretici güçlerin birkaç burjuvanýn ellerinde yoðunlaþmýþ olmasýna karþýn, geniþ halk yýðýnlarýnýn giderek daha çok proleterler haline geldiði ve bunlarýn durumlarýnýn burjuvalarýn zenginliklerinin artmasý ölçüsünde daha da periþanlaþtýðý ve çekilmez bir hal aldýðý; üçüncüsü, kolayca artýrýlabilecek bu kuvvetli üretici güçlerin, özel mülkiyetin ve burjuvalarýn boyutlarýný toplumsal düzende her an en þiddetli patlamalara yolaçacak kadar aþmýþ olduðu bugün ise, özel mülkiyetin kaldýrýlmasý yalnýzca olanaklý hale gelmemiþ, hatta mutlak bir zorunluluk olmuþtur. Soru 16: Özel mülkiyetin kaldýrýlmasýný barýþçýl yöntemlerle gerçekleþtirmek olanaklý olacak mýdýr? Yanýt: Bunun olabilmesi istenilen bir þeydir, ve buna karþý direnecek en son kiþiler elbette komünistler olurdu. Komünistler, komplonun hiç bir türlüsünün, hiç bir yarar saðlamadýðý gibi, hatta zararlý olduðunu çok iyi biliyorlar. Devrimlerin kasten ve keyfi olarak yapýlmadýklarýný, bunlarýn her yerde ve her zaman belirli partilerin ve koskoca sýnýflarýn irade ve önderliklerinden tamamýyla baðýmsýz koþullarýn zorunlu sonuçlarý olduklarýný çok iyi biliyorlar. Ama, proletaryanýn geliþmesinin, hemen her uygar ülkede, zorla bastýrýldýðýný ve komünistlerin muhaliflerinin, böylece, bütün güçleriyle, bir devrime doðru gittiklerini de görüyorlar. Ezilen proletarya, sonuçta bir devrime zorlanacak olursa, biz komünistler, nasýl þimdi sözle yapýyorsak, o zaman fiilen de proleterlerin davasýný savunacaðýz. Soru 17: Özel mülkiyeti bir çýrpýda kaldýrmak olanaklý olacak mýdýr? Yanýt: Hayýr, mülkiyetin ortaklaþalýðýný kurmak için mevcut üretici güçleri, bir çýrpýda gereken ölçüde artýrmak ne kadar olanaksýzsa, böyle bir þey de o kadar olanaksýzdýr. Þu halde, nasýl olsa yaklaþan proleter devrim, mevcut toplumu ancak yavaþ yavaþ deðiþtirecek ve özel mülkiyeti ancak gerekli miktarda üretim aracý yaratýldýðý zaman kaldýrabilecektir. Soru 18: Bu devrim nasýl bir yol izleyecektir? Yanýt: Her þeyden önce, bir demokratik yapýyý, ve böylelikle de, dolaysýz ya da dolaylý biçimde, proletaryanýn siyasal egemenliðini yürürlüðe koyacaktýr. Proletaryanýn þimdiden halkýn çoðunluðunu oluþturduðu Ýngiltere'de dolaysýz olarak. Halkýn çoðunluðunun yalnýzca proleterlerden deðil, henüz yeni yeni proleterleþen ve siyasal çýkarlarý bakýmýndan proletaryaya gittikçe daha çok baðýmlý hale gelen ve bu yüzden de çok geçmeden proletaryanýn istemlerine uymak zorunda kalacak olan küçük köylülerden ve kent küçük-burjuvazisinden oluþtuðu Fransa ve Almanya'da ise, dolaylý olarak. Bu belki de ikinci bir savaþý gerektirecektir, ama ancak proletaryanýn zaferiyle sonuçlanabilecek bir savaþý. Özel mülkiyete doðrudan saldýran daha ileri önlemleri gerçekleþtirmenin ve proletaryaya geçim araçlarý saðlamanýn bir aracý olarak ivedilikle kullanýlmayacak olduktan sonra, demokrasinin proletaryaya hiç bir yararý olmaz. Mevcut koþullarýn þimdiden zorunlu hale getirdiði bu önlemler arasýnda baþlýcalarý þunlardýr: 1. Müterakki vergilendirme, yüksek veraset vergileri, ikinci dereceden akrabalarýn (erkek kardeþler, yeðenler, vb.) veraset haklarýnýn kaldýrýlmasý, zorunlu ikrazlar, vb. yoluyla özel mülkiyetin sýnýrlandýrýlmasý. 2. Toprak maliklerinin, fabrika sahiplerinin, demiryolu ve gemicilik ayrýcalýklarýný ellerinde bulunduranlarýn, kýsmen devlet sanayiinin rekabetiyle, kýsmen doðrudan ferat tazminatlarýyla yavaþ yavaþ mülksüzleþtirilmeleri. 3. Bütün mültecilerin ve halkýn çoðunluðuna karþý baþkaldýran isyancýlarýn mülklerinin zoralýmý. 4. Proleterlerin çalýþmasýnýn ya da istihdamýnýn, ulusal mülklerde, ulusal fabrika ve atelyelerde örgütlendirilmesi, böylelikle iþçilerin kendi aralarýndaki rekabete son verilmesi ve, hâlâ varolduklarý sürece, fabrika sahiplerinin devletin ödediði kadar yüksek ücret ödemeye zorlanmalarý. 5. Özel mülkiyet tamamýyla kaldýrýlýncaya kadar, toplumun tüm üyeleri için eþit çalýþma yükümlülüðü. Sanayi ordularýnýn kurulmasý, özellikle tarým için. 6. Sermayesi devletin olan bir ulusal banka aracýlýðý ile kredi ve bankacýlýk sisteminin devlet elinde merkezileþtirilmesi ve bütün özel bankalarýn ve bankerlerin faaliyetlerine son verilmesi. 7. Ulusun elindeki sermayenin ve iþçilerin artmasý oranýnda, ulusal fabrikalarýn, atelyelerin, demiryollarýnýn ve gemilerin artýrýlmasý, bütün boþ topraklarýn ekime açýlmasý ve halen ekilen
YAZI
SAYFA 11 olacaktýr. Çünkü sýnai ve tarýmsal üretimi tanýmlanan düzeye getirmek için, mekanik ve kimyasal araçlar tek baþlarýna yeterli deðildir; bu araçlarý harekete geçiren insanlarýn yetenekleri de buna tekabül eden bir ölçüde geliþtirilmelidir. Nasýl ki geçen yüzyýlda köylüler ve manüfaktür iþçileri tüm yaþam biçimlerini deðiþtirmiþler ve büyük sanayie sürüklendiklerinde bizzat çok farklý insanlar haline gelmiþlerse, üretimin toplumun tamamý tarafýndan ortak yönetimi ve bunun sonucu üretimin göstereceði yeni geliþme de çok farklý insanlarý gerektirecek ve ayný zamanda bunlarý yaratacaktýr. Üretimin ortak yönetimi, herbiri tek bir üretim dalýna baðlanmýþ, ona zincirlenmiþ, onun tarafýndan sömürülen, herbiri bütün öteki yetenekleri pahasýna yeteneklerinden yalnýzca bir tekini geliþtirmiþ ve toplam üretimin yalnýzca bir tek dalýný, ya da o dalýn dallarýndan birini bilen bugünün insanlarý tarafýndan gerçekleþtirilemez. Bugünün sanayii bile, bu gibi insanlardan gittikçe daha az yararlanýyor. Toplumun tümü tarafýndan ortaklaþa ve planlý olarak yürütülen sanayi, ayrýca, her yönden geliþmiþ, üretim sisteminin tamamýný kavrama yeteneðine sahip insanlar öngörür. Böylece birini köylü, ötekini ayakkabýcý, bir üçüncüsünü fabrika iþçisi, bir dördüncüsünü borsa tellalý yapan —ki makineler bu kimselerin ayaklarýný daha þimdiden kaydýrmýþtýr— iþbölümü tamamýyla yok olacaktýr. Eðitim, genç insanlara üretim sisteminin tamamýný baþtanbaþa çarçabuk görme olanaðýný verecek, toplumun gereksinmelerine ya da kendi eðilimlerine göre onlarýn sanayiin bir dalýndan ötekine geçebilmelerini saðlayacaktýr. Dolayýsýyla, mevcut iþbölümünün bunlardan herbirine zorla kabul ettirdiði bu tek-yanlýlýktan onlarý kurtaracaktýr. Toplumun komünistçe örgütlenmesi, böylece, üyelerine, her yönde geliþmiþ bulunan yeteneklerini, her yönde kullanma þansýný verecektir. Bununla, çeþitli sýnýflar zorunlu olarak yok olacaklardir. Þu halde, toplumun komünistçe örgütlenmesi, bir yandan sýnýflarýn varlýðý ile baðdaþmaz, öte yandan bu toplumun kurulmasý da, bu sýnýf farklýlýklarýný yoketmenin araçlarýný saðlar. Bundan, kent ile köy arasýndaki karþýtlýðýn da, ayný þekilde, yok olacaðý sonucu da çýkar. Tarýmýn ve sanayiin iki farklý sýnýf yerine, ayný insanlar tarafýndan yürütülmesi, zaten, salt maddi nedenlerden ötürü, komünist birlikteliðin temel bir koþuludur. Tarýmsal nüfusun kýrdaki daðýnýklýðý ile sýnai nüfusun büyük kentlere yýðýlmasýnýn yanyana bulunmasý, tarýmýn ve sanayiin ancak az geliþmiþlik aþamasýna tekabül eden bir durumdur, kendisini daha þimdiden þiddetle hissettiren bütün daha ileriki geliþmeler için bir engeldir. Üretici güçlerin ortak ve planlý olarak iþletilmesi amacýyla toplumun bütün üyelerinin genel birlikteliði; üretimin herkesin gereksinmelerini karþýlayacak ölçüde geniþletilmesi; kimilerinin gereksinmelerinin baþkalarýnýn pahasýna karþýlanmasý durumunun son bulmasý; sýnýflarýn ve bunlarýn karþýtlýklarýnýn tamamýyla yok edilmesi; bugüne kadar mevcut olan iþbölümünün kaldýrýlmasýyla, sýnai eðitimle, iþ alanýnýn deðiþtirilmesiyle, herkesçe saðlanan zevklerden herkesin yararlanmasýyla, kent ile kýrýn kaynaþmasýyla toplumun bütün üyelerinin yeteneklerinin her bakýmdan geliþmesi — özel mülkiyetin kaldýrýlmasýnýn temel sonuçlarý iþte bunlardýr. Soru 21: Komünist toplum düzeninin aile üzerindeki etkisi ne olacaktýr? Yanýt: Bu, cinsiyetler arasýndaki iliþkiyi, yalnýzca ilgili kiþileri ilgilendiren ve toplumun hiç bir müdahale isteminde bulunmayacaðý salt özel bir iliþki haline getirecektir. Bunu yapabilecek durumdadir, çünkü özel mülkiyeti kaldýrmakta ve çocuklarý komünal olarak eðitmekte, böylece bugüne kadar mevcut evliliðin ikiz temelini —özel mülkiyet sayesinde kadýnýn kocaya ve çocuklarýn da ana-babaya olan baðýmlýlýðýný— yoketmektedir. Ahlak dersi veren darkafalýlarýn kadýnlarýn komünist ortaklaþalýðýna karþý kopardýklarý yaygaranýn yanýtý da buradadýr. Kadýnlarýn ortaklaþalýðý tümüyle burjuva toplumuna ait bir iliþkidir ve bugün eksiksiz bir biçimde fuhuþ ile gerçekleþmektedir. Ama fuhþun kökleri özel mülkiyettedir ve onunla birlikte o da kalkar. Þu halde, komünist örgütlenme, kadýnlarda ortaklaþalýðý getirmek yerine, ona son verir. Soru 22: Komünist örgütlenmenin mevcut milliyetler karþýsýndaki tutumu ne olacaktýr? —Kalacak Soru 23: Mevcut dinler karþýsýndaki tutumu ne olacaktýr? —Kalacak Soru 24: Komünistler sosyalistlerden hangi bakýmdan farklýdýrlar? Yanýt: Sosyalist denilenler üç gruba ayrýlýrlar. Birinci grup, büyük sanayi, dünya ticareti ve bunlarýn ikisinin var ettiði burjuva toplumu tarafýndan yýkýlmýþ, ya da hâlâ gün be gün yýkýlmakta olan feodal ve ataerkil toplum yanlýlarýndan oluþur. DEVAMI GELECEK SAYIMIZDA...!
NÝSAN 2011
Barikat: Ne iþ yapýyorsunuz ve bu güne kadar hangi iþlerde çalýþtýnýz? Þimdi þoförlük yapýyorum. Ondan önce yapmadýðým iþ kalmadý diyebilirim. Çok iþ yaptým. KKTC'de yaþýyorum. Çalýþmayý seviyorum Barikat: Çalýþma hayatýnýzda ne gibi sorunlarla karþýlaþýyorsunuz? Çalýþmayý seviyorum. Ýþimi severek yapýyorum. Ýþini sevmeyerek yapan bir insan baþarýlý olmaz. Ben hep baþarýlý olmak isterim. Ancak beraber çalýþtýðýn iþ arkadaþlarý önemlidir. Onlar da senin gibi istekli mi? Yüzde sekseninin isteksiz olduðunu tahmin ediyorum. Barikat: Neden iþ arkadaþlarýnýzýn isteksiz çalýþtýðýný düþünüyorsunuz? Bir iþyerinde ortalama 20 kiþi çalýþýyorsa, bir kiþi isteksizdir. O da bana denk gelmiþtir. Bu doðanýn kanunudur. Artý deðiþir, eksi olur ya. Belki de onun için karþýma artýlar, eksiler çýkar. Belki de ben çok titiz çalýþmak istiyorum. Barikat: Ýþinizi iyi yaptýðýnýz için arkadaþlarýnýz rahatsýz oldular ve size soðuk mu davranýyorlar demek istiyorsunuz? Ben iþimi iyi yapýyorum. O arkadaþlarým iþlerini iyi yapmýyorlar. Ýþi biliyorlar ama yapmak istemiyorlar. Belki patronun bir tanýdýðýdýr, belki patrondan iþ güvencesi almýþtýr. Bunlarý patrona anlatýrsýn, patron seni dinler, tamam halledeceðim der. Ama aradan zaman geçer bir deðiþiklik olmaz. Ýkinci kez konuþtuðunuzda size ne diyeceðini biliyor musunuz? “O daha yeni, sen iþte eskisin, onun iþlerini de sen yap” der. Bu olay baþýmdan geçti, bu olay üzerine geçen diyaloglar tamamen gerçek. En sonunda dayanamayýp patrona dedim ki “Ben insanlara taþýyamayacaðý yükü vermem. Bu insan bu kapasiteyi rahatlýkla kaldýrýr neden böyle yapýyorsunuz” dedim. Yine cevap vermedi.
ÝÞÇÝ-SENDÝKA Önce kendi aramýzda toplandýk. Askerde olduðu gibi önce çavuþa söylersin, çavuþ bölük astsubayýna, astsubayda bölük komutanýna söyler. Biz de baþýmýzda olan görevliyle yani ustabaþýyla konuþtuk. Aradan iki ay geçmesine raðmen ses çýkmadý. Huzuruna çýktýk, hakkýmýzý istedik. “Yok vermem” dedi. En azýndan o zamanýn þartlarýyla onar, yirmiþer TL ver bu insanlarýn gönlünü hoþ et dedik, yine vermedi. Bunun üzerine yine kendi aramýzda toplanýp bir karar aldýk. Patronumuzla yine konuþacaðýz. Onu yanýmýza çaðýracaðýz. Çaðýrmadan önce arkadaþlara dedim ki “ Arkadaþlar hakkýmýz verilmezse iþi býrakacaðýz, biz emekçiyiz, insan gibi yaþamak bizim de hakkýmýz. Þimdi herkes iþinin baþýna dönebilir. Ama yarýn sabahtan itibaren kimse YAZI iþ baþý yapmayacak” Ustabaþýyla çaðýrdýk geldi. Arkadaþlar onunla konuþuyor. Bu sýrada iki arkadaþýmýz aramýzdan ayrýldý. Bir ara bana dönüp dedi ki “Sen neden zam istiyorsun, senin zamma ihtiyacýn yok, bekarsýn” dedi. Ben de cevap olarak dedim ki “ Ben bu iþ yerinde çalýþýyorum sizden sadaka istemiyorum, emeðimin karþýlýðýný istiyorum, döktüðüm terin hakkýný istiyorum dedim. Sinirlendi. “Sen Komünist misin dedi. Hakkýný aramak komünistlikse ben komünistim” dedim. 11 arkadaþla
Barikat: Biz iþçiler olmasaydýk, patronlar patron olamazdý. Ýþyerlerini çalýþtýramazlardý, üretim olmazdý. Hayat dururdu… Mutlaka. Bir örnek vereyim. 2004-2005 yýllarýnda bir firmada çalýþýyorum. O zaman firmaya yeni girmiþtim. Firmada 13 kiþi çalýþýyoruz. Patronumuz iki yýldan beridir çalýþan arkadaþlarýmýzýn maaþlarýna zam yapmýyor. Ama kendisi sürekli kazanýyordu.
Oysa bizim çektiðimiz eziyeti patronlar umursamýyor. Bunda bir yanlýþlýk yok mu sizce? Burada yoksulluk sýnýrýnýn ne kadar olduðunu bilmiyorum. Ama her þekilde bu sistemde bir yanlýþlýk olduðu kesin… Barikat: Önceki yýllara göre daha kötü Mesela Güney Kýbrýs'ta asgari ücret ortalama 850 Euro. Yani 2.000 TL.Burada 1.300 TL. 800 Tl ev kirasý veriyorsun, elektrik parasý, benzin parasý ve yiyecekler için para harcadýðýnýzda þahsi ihtiyaçlarýnýz için hiçbir þey kalmýyor. Her þey daha kötüye gidiyor. Barikat: Sendikalý mýsýnýz? Daha önce sendikal faaliyetlerde bulunduysanýz bahseder misiniz? Sendikalý deðilim. Daha önce hiçbir sendikaya üye olmadým. Uzun bir süre Türkiye de kendi iþimi yaptým. Orada kebapçýlýk, kasaplýk yaptým. Dört veya beþ yýl kahve çalýþtýrdým. Hep kendi iþimi yaptýðým için sendikaya ihtiyaç duymadým. Ama hiçbir zaman bir iþçinin hakkýný yemedim. Belki de o yýllarda iyiydim. Ýyi olduðum için hak yemenin ne olduðunu bilmezdim. Barikat: Sendikalar sizinle ilgileniyor mu? Ýlgilenmiyorlarsa bunun nedeni sizce nedir? Sizinle ilgilenecek olan sendikalardan beklentileriniz nelerdir? Sendikalar benimle ilgilenmiyor. Ben sendika üyesi deðilim. Ama günün birinde sendikaya üye olursam sendikalardan þunu isterim. Ben TC'liyim. Çalýþma izniyle buradayým. Ýleride iþten durdurulursam beni nasýl savunacaklar? Barikat: Sizin için ve iþyerinde çalýþan tüm iþçilerin haklarýný savunabilecekler mi? Patronu geri adým atmaya zorlayacak grevleri direniþleri örgütleyebilecek mi? Evet az önce bahsetmiþtim. Ýki ay bekledik, on üç kiþiydik. Ýki kiþi ayrýldý, on bir kiþi konuþtuk. Yok dedi. Ýþi býraktýk. Nasýl býraktýk? Sabah konuþuldu, akþam iþ bitti, temizlik bitti, sivil kýyafetlerimizi giydik. Dýþarý çýktýk ve oradan ayrýldýk. Tamamen bitmiþti.
Barikat: Patronunuz sýrtýnýzdaki yükü artýrarak sizi ezmeye çalýþýyor Evet aynen öyle. Barikat: Bu olayýn haricinde Patronunuz size nasýl davranýyor? En doðal hakkýnýz olan yatýrýmlarýnýzý yapýyor mu? Patronum bana çok iyi davranýyor. Yatýrýmlarýmý yapýyor. Neden iyi diyeceksiniz. Patronunuz mu iyi ? Patron hiçbir zaman iyi olmaz. O hep ister. Patronlarýn gözü doymaz. Sen düzgün, temiz, iyi çalýþýrsýn. Patronun seni çalýþtýðýn için sever. Ýþini sever. Ýnsan olarak sevmez. Barikat: Ne kadar çalýþýrsan onun gözünde parasal deðerin o kadar artar Evet ne kadar fedakarlýk yaparsan o kadar iyidir. Patron yaptýðýn fedakarlýklarý sever. Kesinlikler iþçiyi sevmez. Sadece iþi sever. Onun için önemli olan iþtir. Patron sadece alýr. Bu fedakarlýðý kendisi için ister. Ýþçi dediðin nedir ki? diye düþünür
SAYFA 12
beraber iþi býraktýk Barikat: Patronunuz sizi yeniden iþe çaðýrdý mý? Hakkýnýzý verdi mi? Çaðýrmadý. Hakkýmýzý da vermedi. Barikat: Ýþyerinde diðer iþçilerle anýz nasýl? Ýþyerindeki sorunlar karþýsýnda ortak hareket edebiliyor musunuz? Herkes dört dörtlük deðildir. Mutlaka anlaþamadýðým kiþiler olacaktýr. Böyle þeyler bütün iþyerlerinde var. Barikat: Ama bir iþyerindeki iþçinin sorunlarý diðer iþçi arkadaþlarýna da yansýyor. Kesinlikle. Ýnsanýn psikolojisini bozuyor. Ben kendi açýmdan konuþuyorum. Biraz sabýrlýyým, hýrslýyým ve deli doluyum.Týpký bir süt köpüðü gibi, birden taþarým ve yeniden sönerim. Bir de çalýþmayý seviyorum. Kolay kolay iþ yeri deðiþtirmem. Ýdare etmeye çalýþýyoruz Barikat: Bu düzen biz iþçilere yaþama hakký tanýmýyor. Saatlerce ter dökerek çalýþýyoruz, ama emeðimizin karþýlýðýný alamýyoruz. Patronlarýmýz sýrtýmýzdan para kazanýyor. Böyle bir düzende çalýþmak bizim için eziyetten baþka bir þey deðil.
Barikat: Size göre sendikal mücadele nasýl olmalýdýr? Ona yorum yapmayacaðým. Barikat: Bir sendika iþçinin emekçinin hakkýný ararken sadece bununla sýnýrlý kalabilir mi? O iþçiye köleliði dayatan sisteme karþý mücadele edebilir mi? Yani iþçinin ve emekçinin nihayetinde toplumun özgürlüðü için mücadele edebilir mi? Siyasete girmesi doðru deðildir. Çünkü sendikanýn anlamý emekçiyi korumaktýr. Emekçinin siyasetle iþi olmaz. Onun derdi sadece ekmektir. Çocuklarýna bir parça ekmek götürebilmektir veya bir parça ekmeði çorba kasesine bandýrýp yemektir. Zaten sendika hak arayanlarýn, özgürlük arayanlarýn peþindedir. Barikat: Kesinlikle doðru. Ama sadece sendika üyesi iþçiler ve emekçiler için deðil, tüm toplum için özgürlük arayýþýndadýr. Sendikal mücadele yoluyla bazý kazanýmlar elde edilebilir. Grev, çalýþma saatlerinin düþürülmesi ve daha iyi çalýþma koþullarýna sahip olabilir. Ama yeterli deðildir. Bu haklar halk kölelik düzeninden
ÝÞÇÝ-SENDÝKA
NÝSAN 2011
SAYFA 13
býktýðýnda ve sokaklara döküldüðünde bir bahaneyle
Barikat: Bizi bu hale getirenler gözümüzün içine baka baka
Barikat: Özelleþtirmenin alternatifi olabilir mi sizce? Veya
ortadan kaldýrýlacaktýr. Sendikalar bundan dolayý toplumsal
televizyonlardan besleme dediler. Cebimizdeki üç beþ
þöyle soralým: Özelleþtirmeye karþý iþçiler ve emekçiler nasýl
kurtuluþ için mücadele etmelidirler.
kuruþun hesabýný yaptýlar. Güya hepimiz 10.000 TL maaþ
bir alternatif oluþturabilir?
Sendika sað sol görüþü savunmadan dediðin gibi siyasetin
alýyoruz
Ona bir þey yapamayýz. Sadece yerli halk satýn alsýn. Ama eskisi
karþýsýna geçip toplumun haklarýný savunabilmelidir. O güce
TC Baþbakaný böyle konuþtu. O konuda yorum yapmak
gibi olmasýn. Düþünün KTHY'nýn 650 tane çalýþaný vardý. Orasý
sahip olabilmelidir. Sendika o gücü yine emekçiden alýr. Eðer
istemiyorum.
250 kiþiyle dönerdi. Gereðinden fazla istihdam yapýldý. Devletin
biz gerçekten el ele verirsek devlet…
Barikat: Kýbrýs'ta yaþayan bir iþçi, emekçi olarak Kýbrýs
malý olduðu için bu kadar insan iþe alýndý. Yani 300 kiþi
Devlet dediðin nedir ki? Bizler deðil miyiz? Önemli olan bizleri
sorunu hakkýnda ne düþünüyorsunuz? Bu sorun yýllardýr
fazladan para alýyordu. Hiç iþe gitmeden sadece bankamatik
aydýnlatabilmektir. Bizlerin önünü açabilmektir. Burada
masalarda sözde müzakere ediliyor. Ama ne anlaþtýlar, ne de
kartýyla para çekenler vardý. Özelleþtirilirse senin benim
sendikalara çok iþ düþüyor. Toplantý yapýlacak, sürekli
barýþý saðladýlar. Geçip giden sadece yýllar oldu ve baþkanlar
vergimden kesilmez. Çalýþmadan oturduðu yerden para alan
anlatýlacak, sizin haklarýnýz bunlardýr, iþyerinde istediklerimiz
deðiþti. Ayný filmi defalarca oynayan figüranlar gibi yýllardýr
insanlar olmaz. Özelleþtirmeyi bunun için istiyorum.
bunlardýr diye. Sendikalar biz iþçileri aydýnlatýrsa birbirimize
aldatýldýk ve hala aldatýlýyoruz. Sizce bu sorun nasýl çözülür?
Barikat: Biliyorsunuz özelleþtirme yine gündemde, KIB-
daha sýký kenetleneceðiz.
Kýbrýs Sorununu Kýbrýs halklarý çözemez. Buna inanmýyorum.
TEK, Telekomünikasyon ve Kooperatif gibi kurumlar
Barikat: Sendikalarýn verdiði mücadele hakkýnda ne
Barikat: Neden?
özelleþtirilecek, Bu kurumlarda çalýþan personel iþten
düþünüyorsunuz?
Çünkü dýþ güçler istemiyor.
Sendikalar haklý. Çünkü çok yanlýþ siyasetler uygulanýyor.
Barikat: Kendi geleceðimiz için kendi kaderimizi tayin
personelini yerleþtirecek. Bu kadar insan çocuklarýyla ve
Buradaki siyaset siyasetin adý gibi deðil. Bir cumhurbaþkanýnýn,
etmek için ve kendi yurdumuzun efendisi olmak için
aileleriyle beraber iþsiz ve aç kalacak. Ýþsizlik ve yoksulluk
baþbakanýn siyaseti de deðil. TC, Amerika ve Yunanistan
Kýbrýs'ta yaþayan tüm milliyetlerden halklarýn ýrk, dil,
artacak. Satýn alan özel þirketler sadece emek sömürüsüyle
siyasetidir. Kimse halký düþünmüyor. Adanýn doðal kaynaklarýný
milliyet farklýlýklarýný bir kenara atarak ortak bir gelecek
yetinmeyecek, ülkemizin ekolojik yapýsýný da mahvedecek,
düþünüyorlar, doðal zenginliklerini düþünüyorlar. Limasol
kurmak için birlikte mücadele edebilirler mi?
doðal kaynaklarýný tamamen yok edecek. Ne yaþayacak bir
açýklarýnda, Karpaz açýklarýnda denizin içinde doðal gaz var.
Kýbrýslý Türkler mücadele eder, ama Rumlar etmez
alan, ne içecek temiz bir su, ne de soluyacak temiz bir hava
Onlarý çýkartmak için sontaj vuracaklar belki de. Þunu demek
Barikat: Ama biz ayný topraklarda yaþýyoruz ve ayný kaderi
bulacaðýz.
istiyorum. Burada 60-70 bin yerli ve 100.000 civarýnda TC'li bir
paylaþýyoruz.
Mesela KOOP SÜT zarar ödüyor neden? KTHY neden battý?
YAZI
atýlacak ve bu kurumlarý satýn alan özel þirketler kendi
nüfus var. 160.000 de kayýtlý seçmeni var. Adanýn nüfusunun
Evet burasý 60 anlaþmasýna göre birdir. Ýngiltere, Yunanistan, TC
KTHY'nýn antreposuna giriniz, orada milyon Euro'luk yedek
400.000 civarýnda olduðunu tahmin ediyorum. Bu nüfus
burada garantördür. Ýki toplumu ayýrmaya haklarý yoktur.
uçak parçalarý göreceksiniz. Yanlýþ bir parça mý geldi? Ýçeri
kimsenin umurunda deðil. Sadece büyük devletler çýkarlarý için
Türkiye den ve baþka ülkelerden buraya gelenler birdir,
atýyorlar, yine ayný parçadan mý geldi? Ýçeri atýyorlar. 300-400
daha önce Irak, Afganistan ve Lübnan da yaptýklarý gibi, Kýbrýs
kimsenin kimseden farký yoktur. Ayný sofradan yemek yiyoruz,
Bin Euro deðerinde mal sipariþi verilir, mal yanlýþ gelirse yani
adasýnda da tehlikeli oyunlar oynuyorlar. Belki burada kan
ayný havayý soluyoruz, ayný suyu içiyoruz,ayný iþyerinde
istedikleri gibi gelmezse iþe yaramaz sayýlýp içeri atýlýyor,
dökmüyorlar ama siyasetle boðuyorlar. Bu daha acýdýr. Bir
çalýþýyoruz, ama artýk insanlar öyle bir hale geldi ki çekin gidin
aylarca, yýllarca orada kalýyor.
amacý olduðunu biliyorsunuz, ama iþlerini gizli kapaklý
diyorlar. Bir þey oldu biz gidelim. Bizim bir vatanýmýz var.
Barikat: Ama hükümet kamu ile özel sektör arasýndaki
yapýyorlar, sýrtýmýzý sývazlýyorlar, hakkýmýzý yiyorlar
Türkiye'ye gidip yerleþiriz. Ama ayný þey sizin baþýnýza gelirse,
farklýlýðý ortadan kaldýrmak ve maaþlarýný dengelemek için
Barikat: Sendikal mücadelede bildiðiniz gibi kamu
siz nereye gideceksiniz?
özelleþtirmeyi uyguladýðýný iddia ediyor, hem gözümüzün
emekçileri ön planda. Özel sektör emekçileri bu mücadelede
Barikat: Anlatýlmak istenen Türkiye'den veya baþka
içine bakarak dalga geçiyorlar, hem de niyetlerinin ne
yok. Sendikalar maalesef özel sektör emekçilerinin de bu
ülkelerden gelmiþ alýn teri dökerek çalýþan emekçilerin
olduðunu açýk açýk belli ediyorlar.
mücadele var olmasý için yeterli çabayý göstermiyorlar. Oysa
gitmesi deðil, adaya tüm kurumlarýyla, üsleriyle askerleriyle
Bunlarý dýþ güçlerden aldýðý talimatla uygulayan hükümet
baþarýlý bir mücadele için tüm emekçilerin birlik olmasý
ve silahlarýyla yerleþmiþ garantörlerin ve diðer güçlerin
yapýyor. Bakýnýz Ýlyas Salman ne diyor? Babasýný anlatýyor “
gerekir. Bu eksiklik sizce nasýl giderilir?
askerleriyle birlikte gitmesidir.
Baba Malatya'nýn ortasýnda Atatürk heykeli var” diyor. O zaman
Kamu emekçilerinin verdiði mücadele az önce dediðim gibi
Ýþte dýþ güçler, iþlerin bu noktaya gelmesini istiyor. Yani bu
1500 kiþiyi toplayýp askere götürecekler. Topladýklarýnda
haklý bir mücadeledir. Ama hiçbir þeyi anlayamazlar,
söylentileri kasýtlý olarak çýkarýyorlar. Halklar arasýnda kin ve
“Ýçinizde hasta var mý” diye soruyorlar. Hep bir aðýzdan hasta
baþaramazlar.
nefret yaratmak için bu söylentileri bile bile yayýyorlar.
deðiliz diye baðýrýyorlar. Ýçlerinden bir kiþi “Ben hastayým”
Barikat: Neden?
Barikat: Hayalinizdeki Kýbrýs nasýldýr? Gelecekte nasýl bir
diyor. Ama 1500 kiþinin arasýndan kimse onun ne dediðini
Çünkü zayýf kalýyorlar. Önemli olan özel sektörün iþçileridir.
Kýbrýs hayal ediyorsunuz?
anlamadý. Biz burada üç-beþ kiþi hastayýz diyoruz. Ama 300-400
Onlarla birleþmelidirler. Az önce dediðim gibi hepsi kendi
Bundan 20 yýl önceki Kýbrýs'ý görmek isterim. Burada tanýdýðým
bin nüfuslu KKTC'de herkes biz iyiyiz diyor. Önemli olan
çýkarýný düþünüyor. Adada yaþayan insanlar kimsenin umurunda
insanlarýn çoðu Kýbrýslý olup hepsi 70 li yaþlardadýr. Onlarla
sesimizi duyurmaktýr. Özelleþtirme olsa bile özel sektör iþçileri
deðil. Ne Amerika, ne Yunanistan, ne de Türkiye'nin umurunda.
sohbet etmeyi çok seviyorum. Sohbete bir baþladýlar mý sizi
toplanýp bir araya gelirse ve sendikalaþýrsa, kenetlenirse, kamu
Sadece doðal kaynaklar umurlarýnda. Kamu iþçilerinin durumu
savaþlardan, günümüze kadar geniþ bir yolculuða çýkarýrlar.Gün
çalýþanlarý ayný telden çalmazsa, özel sektör çalýþanlarý ayrý
da maalesef bu efendilerin durumundan farklý deðil. Sadece
görmüþ, bilge kiþilerdir. Bugüne kadar birçok þey yaþadýlar,
telden çalmazsa –ki bu sektör çalýþanlarýnýn önemi yok- insanlar
bizim haklarýmýzý verin diyorlar. Düþünün bir memur 3-4.000 ,
birçok olaya tanýklýk ettiler. Hayat tecrübeleri fazladýr. Çok
emekçilerin baðlarý kördüðüm olur, bir daha açýlmaz. Bir patron
belki de daha fazla aylýk alýyor , yine bu miktarda eþya alýyor.
iyidirler.
ve karþýsýnda duran bir emekçi olsun. Herkes ayný çatý altýnda
Harcamasý bu kadar olduðuna göre aylýk kazancýnýn ne kadar
Yirmi yýl önceki Kýbrýs'ý istiyorum. O zamanýn insanlarý
birleþsin. Özelleþtirme olsun ama devlet kanunlar koyarak
olduðunu siz tahmin edin. Bir de bu parayla geçinemediði için
temizdi, iyi kalpliydi, yardýmseverdi, bencil deðildi,
çalýþanlarý maðdur etmemeli, o insanlarýn hakkýný savunmalý.
þikayet ediyor.
saygýlýydýlar. Ama nüfus arttýkça insanlar da bozuluyor ve her
Yurtdýþýndan x þirketin gelip koop u almasýna karþýyým. KOOP-
1.300 TL aylýk alan bir emekçi nasýl geçinsin. Bu yüzden özel
þey birbirinin içine giriyor.
Sütü özelleþtireceksen halka açacaksýn. 22-23 TANE Kýbrýslý iþ
sektör emekçilerini aralarýna almak istemiyorlar. Aralarýna
Barikat: Özelleþtirmeler hakkýnda ne düþünüyorsunuz?
adamý toplanýp tek þirket kursun. Böyle bir þey yapsýnlar neden yabancý sermaye girsin.
alýrlarsa bak bu 8.000 TL, bu 1.300 TL maaþ alýyor diyecekler.
Özelleþtirmelere karþý deðilim destek veriyorum
Barikat: Ýþte emekçileri bu hale getirdiler.Emekçileri
Barikat: Buradaki uygulamalara baktýðýmýzda
birbirlerinden nefret eder hale getirdiler. TC devleti ve
özelleþtirmeler, halkýn öz malý olan kurumlarýn, iþyerlerinin
Barikat'ýn Notu: Ýþçiler örgütlenmeyi bekliyor, özelleþtirmeye ve
hükümetleri ve onlarýn talimatlarýyla hareket eden gelmiþ
yabancý þirketlere satýlýp, o þirketlerin personelinin istihdam
sermayenin talanýna karþý, daha iyi bir yaþam, daha iyi bir ülke için
geçmiþ tüm hükümetler bu acý tablodan sorumludurlar.
edilip, daha önce çalýþan personelin iþten atýlmasýyla
güçlerimizi birleþtirelim, birlik olalým, kararlýlýkla mücadele edelim.
Ýnsanlarýmýzýn yaþam seviyesini düþürdüler.
gerçekleþtiriliyor. Bu uygulamalar az önce belirttiðimiz gibi
Özelleþtirmenin bizleri daha da yok edeceðini; sadece ve sadece bizi
Bu uygulamalar 1980'den sonra baþladý.
1980'lerde baþladý. Dönemine göre hýz kazandý, dönemine
baþka patronlara peþkeþ çekeceðini bilelim..! Özelleþtirmenin emeðe
En kötüsü de on yýl memurluk yapaný emekli yaptýlar. 20
göre duraksama gösterdi. Ama asla vaz geçilmedi.
hiçbir fayda getirmeyeceðini görmemiz gerekir..!
yaþýnda iþe baþlan 30 yaþýnda emekli oldu, Döndü özel sektöre
Özelleþtirme tamamen talimatla çalýþan hükümetlerin
Biz daha iyi bir yaþamý hak ediyoruz. Çünkü bu dünya bizim. Bu
girdi. Zaten emekliydi. 2-2.500 TL emekli aylýðý alýyordu. Özel
aldýklarý talimat gereði hazýrlanan paketler vasýtasýyla
dünyayý biz ellerimizle yaratýyoruz…! Patronlarýn ise sadece bizim
sektörde 1.000 TL aldý. Aylýk kazancýný yükseltti. Özel sektörde
uygulandý. Hem korkunç bir emek sömürüsü yapýlýyor hem
ensemizden doldurmak istedikleri cepleri; cuzdanlarý var..!
çalýþan bir iþçi kolay kolay emekli olamýyor. Neden emeklilerin
de insanlar iþsizliðe ve açlýða mahkum ediliyor. Hem de
Kanýmýzla besleniyorlar… Bu iþçi yoldaþýmýz bu yazýyý okurken ve
özel sektörde çalýþmasýna onay verdi? Neden özel sektörde
emekçiler arasýnda nefretin tohumlarýný ekiyor. Kýsacasý
gazetemizi takip ederken eminiz söylediði bu yukarýda söylediði
çalýþan emeklilere 1.000 Tl verdi. Bu da piyasayý çok sarstý.
özelleþtirmenin biz iþçilere, emekçilere faydasý yok. Sadece
þeyleri tekrardan düþünürse aslýnda birçok konuda yanlýþ olduðunu
Bunu Türkiye ve dýþ güçler yaptý. Çünkü senin kalkýnmaný
patronlara faydasý var. Zenginliklerine zenginlik
kendisi de kavrayacaktýr… Biz yanlýþ da olsa doðru da olsa iþçi
istemiyorlardý. Seni memur yapýp emekli etti, özel sektöre
katacaklar…
yoldaþýn söylediklerini anlatmaya ve yapýcý þekilde fikirlerimizi
yerleþtirdi. 3-5000 kiþi rahat etsin, geride kalanlar acý çeksin.
Özelleþtirilsin, ama yerli halk satýn alsýn
koyup eleþtirmeye çalýþtýk. Mücadeleye devam..!
NÝSAN 2011
GENÇLÝK
SAYFA 14 Üç Maymunlar “Üç Maymunlu Protesto” Düzenledi...!
CTP Gençlik Örgütü, Kýbrýs Türk toplumunun sesini duymadýðýný belirttiði UBP Hükümetini, baþbakanlýk önünde “görmem, duymam, konuþmam” þekliyle bilinen “üç maymunlar” tiplemesiyle protesto etti. “Bakanlar Kurulu”nun “üç maymunlar” olarak temsil edildiði etkinlikte CTP Gençlik Örgütü Genel Baþkaný Haþim Kiracýoðlu tarafýndan okunan basýn bildirisiyle tamamlandý. Kiracýoðlu, “milletvekili transferleriyle yürümeye devam eden” UBP'yi istifaya davet etti. Kiracýoðlu, Kýbrýs'ta yaþayan insanlar arasýna nifak tohumlarý ekildiði, Türkiye ve Kýbrýslý Türk toplumlarýnýn arasýnýn fütursuzca açmaya devam edildiðini savunarak, “Bu çatýþmacý iliþkiden tüm toplum rahatsýzdýr ve þikâyetçidir” dedi. Kiracýoðlu, hükümetin Kýbrýs Türk toplumunu temsil etmediðini ileri sürerek, “toplama verilerle idare edilmeye YAZI çalýþýlan yapýnýn meþruiyetini kaybettiðini” belirtti. CTP Gençlik Örgütüne þu sorularý soruyoruz..??!!! 1- Sizin zamanýnýzdaki durum neydi ? ÖRP'nin Öðrenciler DAÜ'yü Salladý..! seviyeye çekilmesini belirten Gençalp sözlerini UBP'den kopup yani birbaþka þekilde “örgüt þekline” noktalarken; eðitim emekçilerinin de eyleme destek transfer olup sizin hükümetinizi desteklediði günleri verdiði gözlerden kaçmadý... Geçtiðimiz ay DAÜ'de öðrencilerin haklý eylemi halk unutur mu sanýyorsunuz ? Siz kim “transferlere gerçekleþti. Meydaný'nda toplanan öðrenciler “Müþteri Bizim gözümüze çarpanlar ise þunlar oldu: karþý gelmek” kim? Deðil, Öðrenciyiz”, “Bütünleme Sýnavý Ýstiyoruz”, “DAÜ “Parasýz, bilimsel, demokratik” eðitim talebine 2- CTP hangi süreçte “çatýþmacý” bir politika izlemedi? “söylem” olarak yakýn ama eylemsellik temelinde uzak Alýþveriþ Merkezine Hoþ Geldiniz”, “Hukuk Solun en çok birleþmesi gereken dönemlderde bile taleplerle yola çýkýldý. Yani “daha makul ücretle yaz Fakültesi'nde 35 Barajý Kaldýrýlsýn”, “Kýbrýslýlara (ör: Annan Planý dönemi yada Göç Yasasý eylemleri Parasýz Eðitim” yazýlý pankartlar açarak taleplerini dile okulu” deðil; tamamen bedava yaz okulu dönemi ve dönemleri yada toplumsal varoluþ mitingleri dönemi) parasýz öðrenci gereksinimleri savunulmalýydý. getirdiler. “Öðrencinin Birliði Sermayeyi Yenecek”, CTP kimseye sormaksýzýn kendi bayraðýný çekip “Rektörlük Evine Dön”, “Sermaye Defol, Üniversiteler “Bütünleme sýnavlarý” deðil; “herkesin yeteneðine göre yürümeyi ve her anlamda uzlaþý kültürünün üzerine ve kendi bilimsel hedeflerince eðitim isteðine göre Bizimdir” sloganlarý atarak rektörlük binasý önüne basarak geçmeyi tercih etmedi mi? “Ben varsam barýþ eðitim standartlarý getirilmesi yani sýnavlarla bir yarýþ yürüdüler. Burada kitap yakan haklý eylemciler, vardýr çözüm vardýr; ben yoksam yoktur” felsefesini atý halinden çýkma” hedefi belirlenmeliydi. düdüklü ve alkýþlý protestolarda bulunarak oturma her ortamda benimsemeye devam etmiyor mu ? Yine de “hareketsiz” bir eðitim ortamý olmasýndansa, eylemi yaptýlar. 3- UBP ile sembolik renkleriniz haricinde karakteristik bu gibi hareketlerin organize edilmesini bir baþlangýç Rektör Prof. Dr. Abdullah Öztoprak'ýn yanýna çýkan olarak “uzlaþmazlýk sanatý” konusunda herhangi bir olarak deðerlendirmeli; hatalý gördüðümüz yerleri öðrenci temsilcileri; taleplerini rektöre ilettiler. farkýnýz varmý ? UBP “Türkiyeli Kýbrýslý” ayrýmýný eleþtirerek; doðru bulduðumuz noktalarý ise kalýcý ve Öðrenciler adýna basýn bildirisi okuyan Özgür eminiz ki CTP'den öðrenmiþtir... Yýllardýr kendi Gençalp, öðrencilerin demokratik ve haklý taleplerinin daha da ileriye gider bir hale getirerek; geliþmeleri tabanýnda CTP de aynen bu propagandayý yapmýyor izleyeceðimizi belirtmek isteriz... dikkate alýnmadýðýný belirterek, “ticarethane mu? YAÞASIN DEVRÝMCÝ ÖÐRENCÝ VE EÐÝTÝM zihniyetiyle öðrencilerin mali açýklarý kapatmaya Bize göre “CTP'nin UBP'ye üç maymunlu protestosu” ; EMEKÇÝSÝ DAYANIÞMASI..! yarayan günah keçisi olarak görüldüðünü” belirtti. “keçi güldü koyuna” hikayesine benzer bir hikayedir...! YAÞASIN BÝLÝMSEL, PARASIZ, DEMOKRATÝK Taleplerinin yaz okuluna ek olarak bütünleme sýnavý Bu numaralarý bu halk yutmaz...! CTP'yi da gördü bu EÐÝTÝM YOLUNDA VERÝLEN MÜCADELE..! getirilmesini ve yaz okulu fiyatlarýnýn makul bir halk UBP'yi da...! Halen daha da görmeye devam LÝBYA'YA MÜDAHALE edemezler! Kaldý ki ABD Savunma sömürgecilikten gelen konumlarýný eder...! Tek kurtuluþ emeðin öncülüðünde PROTESTO EDÝLDÝ Bakaný amaçlarýný itiraf etmiþtir: Libya'yý emperyalizme ve faþizme karþý birleþip sömürenlere uluslararasý hukukla sözde Avrupa Birliði ülkelerinin ve ABD'nin bölmek, yani Kýbrýslaþtýrmak! ebedileþtirmiþlerdir. Tam aksine ve iþgalcilere karþý ortak mücadele etmektir.... Libya'ya gerçekleþtirdiði askeri Libya'daki savaþ, Cezayir ve Tunus ile uluslararasý hukuk ile altýna girdikleri CTP bunu yapmak birkenara dursun; Sn. Þener operasyonu protesto etmek amacýyla 22 sorumluluklarý kötüye kullanarak Kýbrýs'ý baþlayan ve Mýsýr'a da yayýlan, Yemen Elcil'in “garantörlükler gereksizdir” kelimesine bile Mart 2011 tarihinde çeþitli örgütler ve Üsleþtiren Garnizonlaþtýrýp bölen onlar ve Ürdün de de kitleleri sokaða döken, dayanamayan T.C. kuyrukçusu bir partidir....! Bahreyn'de iþi askeri iþgale kadar siyasi partiler Lefkoþa'daki Ýngiliz oldu. Bunu ise toprak bütünlüðünü Kiracýoðlu önce biraz politika üretmeyi öðrensin; sonra vardýrmalarýna sebep olan Arap temsilciliðine yürüdü. garanti etmek adý altýnda yaptýlar ve Baraka Kültür Merkezi, Kýbrýs Sosyalist yapýyorlar. Bizlere de “egemen” üslere devrimini bastýrmak amacýyla giriþilen çýkýp üç maymunlarý oynasýn diyor; daha fazla da Partisi (KSP), Yeni Kýbrýs Partisi (YKP), ve askeri bölgelere uzaktan bakmak emperyalist bir giriþimdir. Bahreyn'deki uzatmadan halkýmýzý bu gibi olaylarý sorgulamaya Barikat, Enternastonalist Dayanýþma ve kalýyor. Ýngiliz üslerinin savaþlarda Suudi iþgali ile baþlayan ve Libya ile davet ediyoruz... Yasemin Hareketi'nin katýldýðý devam eden bir sürekli savaþ dönemine kullanýlmasý karþýsýnda bile söz hakký yürüyüþte, "Ýngiliz üstleri dýþarý", "AB, yok Kýbrýslýlarýn, çünkü onlar “egemen” girilmiþ bulunmakta. Bahreyn'de ABD, BM Libya'dan elini çek", "Obama, üsler! Kýsacasý “kýrmýzý çizgilerimiz” ve kitlelere karþý Kralýn çaðrýsý üzerine Sarkozy, Berlisconi, Cameron terorista" “ulusal çýkarlarýmýz” olarak iddia edilen yapýlan iþgal “insani müdahale” olarak gibi sloganlar atýldý. adlandýrýlýrken, Libya'da Gaddafi'ye Garantörlük sistemi baþlý baþýna deli Ýngiliz temsilciliðini önünde Gül Çakýr karþý kitleler için yapýlýyormuþ yanýlgýsý gömleðimiz oldu! tarafýndan okunan basýn açýklamasýnda, estirilmeye çalýþýlýyor ama artýk ana Libya'ya batý müdahelesinin iþgal medyanýn þarlatan yorumcularý dahi anlamýna geldiðini belirtti. Gaddifi ihtimal vermiyor “insani müdahalelere”. diktatörlüðünün de Nice Irak, Afganistan ve Yugoslavya desteklenemeyeceðini ifade eden insanlarý heba edildikten sonra alýndý bu eylemciler Arap halklarýnýn devrþmci dersler! Ama anlamak yetmiyor mücadelesinin yanýnda olduklarýnýn durdurmak için. altýnýn çizdiler. Çakýr Biz burada ne Gaddafi zulmünü ne de açýklamasýnda"Libya'da savaþ, Cezayir emperyalist saldýrganlýðý savunuyoruz. ve Tunus ile baþlayan ve Mýsýr'a da Biz burada Arap halklarýnýn devrimci yayýlan, Yemen ve Ürdün'de de kitleleri mücadelesinin yanýndayýz. sokaða döken Bahreyn'de iþi askeri Emperyalistler arasý çeliþkiler, iþgale kadar vardýrmalarýna sebep olan hegomonya mücadeleleri ve güç Arap devrimini bastýrmak amacýyla iliþkileri bugün Libya'da olanlarý giriþilen emperyalist bir giriþimdir" açýklamak için yeterli olabilir. Bir yaný iç ifadelerine yer verdi. savaþ bir yaný emperyalist iþgal olan bu Ýngiliz üslerinin nasýl kurulduðunu Açýklamada Kýbrýs'taki Ýngiliz üslerne de hatýrlamak bugün için daha da durum hatýrlatmalýdýr ki, önümüzdeki dikkat çekildi: "Burada üslerin bu anlamlýdýr, çünkü Üsler Kýbrýs'a Süveþ dönemde Kýbrýs'ta mücadele içinde yer bsavaþta kullanýlmamasý için mücadele Kanalý Savaþý'ndan dolayý alan insanlara daha fazla sorumluluk yüklenmektedir. Bizim “batmayan uçak edeceðiz. AB devletlerinin de içerisinde konuþlanmýþtý. Yine bugün üsler bir olduðu koalisyon güçlerinden bir Kuzey Afrika ülkesi olan Libya'nýn iþgali gemisi” yaftasý ile sürümcemeye alýnan hayatlarýmýz anlamakla birlikte beklentimiz yoktur." için kullanýma açýlmaktadýr. Ki daha Eylemciler Obama, Berlisconi, Sarkozy, önce Irak iþgalinde ayni iþlevi gördü pek deðiþtirmek için vardýr. Anlýyoruz ve Ban Ki Mon ve Cameron'un deðiþtireceðiz! Buradaki Üslerin bu muteber egemen üsler! Kýsacasý fotoðraflarýný yakarak üzerlerine Kýbrýs'a biçilen gömlek “batmayan uçak savaþta kullanýlmamasý için mücadele yumurta attý. edeceðiz! AB Devletlerinin de içerisinde gemisi” olma durumudur. Bu gömleði Eyleme çaðrý bildirisi: olduðu Koalisyon güçlerinden bir yýrtmak da bizim elimizde, Libya'ya AB ve NATO elini Libya'dan çek! saldýran koalisyonun bir parçasý olan AB demokrasi beklentimiz yok! Kýbrýs Cumhuriyeti'ni Kýbrýslýlara AB ve NATO elini Libya'dan çek! ülkelerinden özgürlük beklemek de dayatarak kendi kendini Garantör ilan bizim tercihimizde. Libya'ya bomba Yaþasýn Ortadoðu Sosyalist eden Türkiye, Yunanistan ve Ýngiltere, atanlar Kýbrýs'a özgürlük vaat Federasyonu!
Liseli Gençlik'ten KTHY Çalýþanlarýna Destek..! Ülkemizde demokrasi mücadelesi veren ve öðrencilerden oluþan “Liseli Gençlik” , eski Kýbrýs Türk Hava Yollarý (KTHY) çalýþanlarýnýn KTHY Genel Merkezi önünde kurduklarý çadýrý ziyaret ederek, eylem yaptý… Yaþanýlan problemlerin kaynaðýný basit bir hükümet hatasýndan kaynaklanmadýðýný ifade ederek çalýþanlarýn iþsiz býrakýldýðýný, kazanýlmýþ haklarýna gasp edildiðini belirtildi. Gençler eylemleri ile toplumu KTHY konusuna daha duyarlý olmaya da davet etti. “KTHY çalýþanlarýnýn Genç neslin onurudur”, “Sýralardan sokaklara mücadeleyi devralmaya”, “Biz esir ülkemiz il olmayacak”, “Vapurum üç borulu ikisi özelleþtirildi”, “Özgür Ýrademizle buradayýz”, “Ezilen halk, çalýþan maðdur, AKP sermayesi Kýbrýs'tan uzak dur, “Let Us Fly, with our own wings” pankartlarýný tutan gençler, ilgiyle izlendi. Hava-Sen Genel Baþkaný Buran Atakan ise “bayrak - devlet dendiðinde meydanda kül býrakmayanlarýn, KTHY bayraðýný yere indirerek çalýþanlarý sokaða attýðýný, halkýn onurunu ve gururunu ayaklar altýna aldýðýný” söyledi.. Eylem olaysýz bir þekilde sona erdi. Liseli Gençlik ismindeki bir örgütümüzün kalýcý, daha fazla anti-emperyalist mücadele içerisinde ve emekçilerin yanýnda kavgasýna devam etmesini diliyor; yoldaþça selamlýyoruz...
DÜNYA
NÝSAN 2011
SAYFA 15
Japonya "Mezarlýk" Gibi...!!! Önce deprem...! Ardýndan tsunami...! Þimdi ise radyasyon...! Sýradaki felaketi düþünmek istemiyoruz...! Japonya'da 11 Mart depreminden kaynaklanan tsunami sonrasýnda da nükleer felakette ölenlerin sayýsý 11 bin 4 oldu. 17 bin 33 kiþi kayýp, 2 bin 776 kiþi ise yaralý.(gazetemizin baskýya girmezden önceki son rakamý) 18 bin 423 ev tamamen yýkýlmýþ durumda. 180 bin 868 kiþi evleri yýkýldýðý için barýnaklarda yaþamlarýný sürdürüyor. Bunun yanýsýra okullar ve spor salonlarý da barýnak olarak kullanýlýyor. Yiyecek,ýsýnma ve su problemleri yetmezmiþ gibi birçok hastalýk ve artçý depremler de cabasý...! Fukuþima Daiçi santralindeki reaktörlerin ýsýnmasýný kontrol altýna alma çalýþmalarý ise devam ediyor. Toprakta az miktarda oldukça zehirli olan plütonyuma rastlanmasý reaktörden radyoaktif kirliliðe sahip suyun çevreye sýzdýðýný gösteriyor. Reaktörlerin birinde kýsmi erime sonucu oldukça yüksek radyasyon oranýna sahip bir gölet oluþmuþtu. Bu gölete temas eden üç iþçi de hastaneye kaldýrýlmýþtý. Japan's Kyodo Haber Ajansý 19 iþçinin nükleer acil durum eþiðini aþan miktarda radyasyona maruz kaldýðýný yazdý. Japon Nükleer ve Endüstriyel Güvenlik Ajansý (NISA) sözcüsü Hidehiko Nishiyama, deniz suyunda geçen hafta normalin 1250 katý olan radyoaktivitenin, Pazartesi günü normalin 1850 katýna çýkmasýnýn santraldeki radyoaktiviteli suyun okyanusa akmasýnýn sonucu olabileceðinden endiþeli olduðunu belirtti. Sýzýntýnýn hem topraða hem de deniz suyuna karýþtýðý düþünülüyor. Libya Ýþgal Altýnda...! Geçtiðimiz ay Kaddafi rejimine karþý baþlayan halk ayaklanmasýnda emperyalizm ipleri eline aldý..! Baþta “ABD, Fransa, Britanya ve NATO” olmak üzere birçok emperyalist katiller topluluðu bir bütün olarak ve BM'nin onayýyla yeni bir emperyalist savaþ baþladý. Gazetemiz yayýna girerken emperyalist ülkelerin dýþiþleri tarafýndan düzenlenen konferansta Libya'nýn nasýl paylaþýlacaðý konuþulmaya devam etmekteydi. Konferansta Ýngiltere Baþbakaný Cameron, “Evet askeri hareketimiz insanlarý saldýrýlardan koruyabilir ve evet insani yardým hareketimiz halkýn yeniden toplanmasýna yardým edebilir. Fakat bu özgürlüðe giden yolu açmak için yeterli
Þimdiye kadar gelinan nokta budur. Buradan sonra devrimciler bu olaylardan nasýl sonuçlar çýkartmalýdýrlar ve nasýl hareket etmelidirler? Herþeyden önce bizler olayý tamamen “insan” ve “emek” odaklý düþünmeliyiz. Nükleer Enerji de Elektrik Enerjisi de Isý Enerjisi de Organik (Yakýt) Enerji de v.s. kontrollü kullanýldýðý oranda insanoðluna hizmet eder. Yalnýz burada dikkat edilmesi gereken belli baþlý noktalar vardýr. Biz rekabetçilerin mi yoksa insan saðlýðýnýn mý peþinde koþmalýyýz ? Kapitalizm þartlarýnda geçmiþte çevre YAfelaketlerinin
deðil. En sonunda sonuç politik ve Libya halkýnýn kendi kaderini kendilerinin çizeceði þekilde olmalý” dedi. Yani aslýnda Irak'da ABD'nin çizdiði “Halkýn kendi karderinin çizdiði þeklilli modeli” þimdi ABD'nin de içinde bulunduðu birçok emperyalist haydut bu defa Libya'ya yapmaya hazýrlanýyor.. Neden ? Yine petrol için; ve bu defa tabi ki “altýn” için..! Dünyanýn “altýn zengini” en büyük ülkesi'nin Libya olduðu bilinir. Emperyalist haydutlarýn derdi petrol ve altýndýr. Daha sonrasýnda ortadoðu projesi üzerinde kuzey afrika ayaðýndaki adýmlarýn tek tek ilerlemesidir. Þimdi ise oynanan oyun iþte bu... Geliþmeleri izlemeye devam edeceðiz...
gönderdi. Suriye yönetiminin ölümlerden provokatörleri ve silahlý bir grup eylemciyi Suriye Devlet Baþkaný Beþþar Esad, sorumlu tuttuðu kentte Þii, Alevi ve Hýristiyan hükümetin istifasýný kabul etti. Esad'ýn bugün azýnlýk birlikte yaþýyor. Ülke genelindeki protestolarda sadece dün 37 kiþinin daha istifa eden hükümetin baþýndaki Naci Itri'yi öldürüldüðü bildirildi. Bunun yanýnda geçici baþbakan olarak görevlendirdiði Venezüella Devlet Baþkaný Hugo Chavez bildirildi. Suriye'nin resmi haber ajansý, yaptýðý açýklamada “Beþar Esad'ýn bir diktatör 2003'ten bu yana baþbakanlýk görevini olmadýðýný” iddia etti ve “ABD'nin bu iþte sürdüren Itri'nin geçici baþbakan olarak parmaðý var” dedi... Chavez'in Esad'ý “faþist görevlendirildiðini duyurdu. Suriye'nin baþkenti Þam baþta olmak üzere birçok kentte bir diktatör” olmayýp ne olduðunu açýklamasýný beklemekle beraber; “ABD milyonlarca kiþi sokaklara döküldü. parmaðý vardýr bu iþte” demesi ile hemfikiriz... Gösterilerde birlik ve Devlet Baþkaný Beþar Hernekadar dinsel bir çatýþma gibi görünse de Esad'a destek mesajlarý öne çýkarken, bazý ABD'nin büyük ortadoðu projesi içerisinde yabancý devlet baþkanlarý ve uluslararasý yarattýðý etnik çatýþmalarýn bir parçasýnýn da medya kuruluþlarý protesto edildi.Diðer þuan Suriye'de yaþandýðý zaten apaçýk yandan Esad yönetimine en büyük tehdidi ortadadýr. Suriye iþçi sýnýfý ve ezilenlerinin en oluþturan protestolarýn patlak verdiði erken zamanda mücadelede öncülüðü almasýný Deraa'daki gösterilerde dün güvenlik ve emperyalizme karþý enternasyonel bir güçlerinin havaya ateþ açtýðý açýklandý. Yönetim, geçtiðimiz günkü protestolarda on çerçevede mücadele etmesi yolunda kavga vermesini umuyoruz. kiþinin hayatýný kaybettiði Lazkiye'ye ordu
Suriye Kaynýyor..
ZI
insanoðlunu “daha rant koparmak sebebiyle” ne derece etkilediðini gördük. “Enerji” kapitalist üretim koþullarýnda rekabet ve maksimum kar üzerinden kullanýlýr. Sermaye temellidir ve bazý çeþitleri de çevreye zarar verir boyuta getirilmiþ durumdadýr. Çünkü ihtiyaç kadar deðil; ihtiyaçtan fazla üretilir. Karþý çýkýlmasý gereken nokta iþte burada yatmaktadýr. Bunu göz önünde bulundurarak; sýrf “nükleer enerjiye karþý çýkmak adýna” kuru muhalefet edilmesine tamamen karþýyýz... Bizler dünyada Nükleer Enerjiye karþý son dönemde yapýlan birçok eylemin sadece popülist bir çerçevenin dýþýna çýkarýlmadan yapýldýðýný görebilmekteyiz. Kapitalizme “dokundurmadan” yapýlan eylemlerden bahsediyoruz. Bu reaktörlerin patlamasý tsunami'den dolayý deðildir. Patlama tamamen Japonya Devletinin altyapýsýzlýðýndan ve önlemsizliðinden kaynaklanýr. Ölen insanlarýn birçoðu araþtýrma yapýldýðýnda fakir ve emekçi kesimler olduðu da yine gözler önüne serilecektir. Radyasyondan en çok zarar görecek olanlar için yine ayni durum söz konusudur. Kýsacasý Japonya'da yaþanan felaket ve bundan sonra radyasyondan kaynaklanacak tüm felaketler kapitalizmin bir getirisidir. Basit bir “ihmaller dizisi” deðildir. Tsunamiler ise Neo-Liberal dünya düzeninin, doða tarafýndan cezalandýrýlmasýdýr. Ve ne gariptir ki yukarýda da söylediðimiz gibi olan yine emekçileredir...
Mýsýr'da Son Durum...! Mýsýr Anayasa deðiþikliði için yapýlan referandumda “evet” dedi.. Katýlým'ýn %41 gibi düþük bir rakam olduðu referandumda %77'lik “anayasa deðiþikliðine evet” ne anlama geliyor ? Sonuca göre ülkede devlet baþkanlýðý ve parlemento seçimleri bu yýl yapýlacak. Peki iþçi sýnýfý adýna ne gibi bir kazaným var? Yine hiçbirþey..! Mýsýr'da iþçi sýnýfý bu rejim devrilmeksizin kurtuluþa ulaþamayacaðý apaçýk ortadadýr. Katýlýmýn düþük olmasýnýn sebebi ise “anayasa deðiþikliði önerilerinin yetesiz olduðunu söyleyen gruplarýn” referandumda oylanan 9 maddeyi yetersiz bulmalarýndan kaynaklanmaktadýr. Peki onlarýn alternatifi nedir ? Yine rejimi deðiþtirmeksizin farklý bir liberalmuhafazakar anlayýþla farklý talepleri hayata geçirmek..! Umarýz Mýsýr'daki devrimciler enternasyonel çerçevede tüm dünyadaki iþçi sýnýfý ve emekçilerle birleþme çaðrýsýný en erken zamanda yineler ve hepbirlikte onlara destek oluruz; çünkü halk hem iktidarý hem muhalefeti ile gerici kesimlerin peþinden götürülmektedir. Kandýrýlmaya devam ettirilmektedir. Mýsýr'da iþçi sýnýfýnýn, emekçilerinin ve ezilenlerinin öncüsü olmadýðý bir hareket oluþmayýp eðer emperyalizme karþý bir rejimi devirme savaþý haline getirilemezse (ki þuanki süreç budur yani getirilmemiþtir) malesef havanda su dövmekten öteye bir adým atýlamayaðý apaçýk ortadadýr. Referandum sonrasýndaki süreçte geliþmelerin nasýl olacaðýný þimdiden az çok görür gibiyiz ve kimilerinin göstermeye çalýþtýðý gibi emekçiler için malesef çok da olumlu bir tablo çýkacaðýný düþünmüyoruz... Gerçekleri ve sadece emeðin geleceðine ve yararýna olacak olan gerçekleri izleyip yorumlamaya devam edeceðiz... Yemen, Ürdün ve Bahreyn'de Protestolar Devam ediyor... Yemen'in baþkenti Sana'da askerler yönetim karþýtý protestoculara ateþ açýyor. Görgü tanýklarý, askerlerin ve Devlet Baþkaný Ali Abdullah Salih'i destekleyen göstericilerin, binlerce kiþinin hükümet karþýtý gösteriler düzenlediði bölgeye girmesini engellemek için havaya ateþ açtýðýný söyledi. Devlet Baþkaný Ali Abdullah Salih, baþkent Sana'da binlerce yandaþýna hitaben bir konuþma yaptý. Salih, akan kaný durdurmak için iktidarý býrakmaya hazýr olduðunu, ancak iktidarý sadece "güvenli ellere" teslim edeceðini söyledi. Salih, "Biz iktidar istemiyoruz, ancak iktidarý hasta, kinci ve yolsuzluk yapan ellere deðil güvenli ellere devretmeliyiz" dedi. Devlet Baþkaný Salih, devlet televizyonundan yayýmlanan konuþmasýnda, tek bir kurþun bile sýkmaya karþý olduklarýný ve taviz veriyorlarsa bunu kan akmamasýný saðlamak için yaptýklarýný belirtti. Burada sorulmasý gereken soru þudur: “Aceba Salih'in güvenli eller derken kastettiði nedir?” Týpký Mýsýr'daki gibi bir “güvenli ellere teslim” den öte birþey söylediðini elbette ki düþünmek saçma olur fikrindeyiz... Portre neredeyse üç aþaðý, beþ yukarý ayni gibi görünüyor. Eðer Yemen halký iþçi sýnýfý ve ezilenler öncülüðünde emperyalizme karþý rejime karþý yürümeyecekse aynen diðerleri gibi çok bir beklenti içine girmemek gerekir... Þimdilik Yemen'de bir Mýsýr örneði daha yaþanacak gibi görünüyor... Ürdün'de ise baþkent Amman'da, rejim yanlýlarý ve karþýtlarý arasýnda çýkan çatýþmada bir kiþinin öldüðü bildirildi. Bir hastane kaynaðý, göstericilerden Cemil Saad'ýn (55) kaldýrýldýðý hastanede öldüðünü belirtti, ancak ayrýntýlý bilgi vermedi. Baþka bir hastane kaynaðý, iktidar
yanlýlarý ile seçim yasasý ve anayasanýn deðiþtirilmesi istemiyle gösteri yapan gençler arasýndaki çatýþmada 3'ü aðýr 130'dan fazla kiþinin de yaralandýðýný söyledi. Görgü tanýklarýna göre hafif yaralýlar güvenlik güçlerince gözaltýna alýndý. Amman'da 400 kadar iktidar yanlýsýnýn yaklaþýk 1500 göstericiye saldýrdýðý, polisin birbirlerine taþlar atan gruplarý basýnçlý su sýkarak daðýtmaya çalýþtýðý bildirilmiþti. Ürdün'de 3 ay önce baþlayan protesto eylemlerinde ilk kez, göstericilerle güvenlik güçleri karþý karþýya geldi ve yine ilk kez can kaybý meydana geldi. Bahreyn'de ise güvenlik güçlerinin hükümet karþýtý Þii protestoculara müdahalesi sýrasýnda bir kiþinin öldüðü, 50 kiþinin yaralandýðý bildirildi. Bahreynli muhalif liderler ve insan haklarý eylemcileri, askerin de destek verdiði polislerin, baþkent Manama'nýn batýsýndaki Þii köylerinde protestocularý daðýtmak için gözyaþartýcý gaz kullandýðýný söyledi. Bahreyn Ýnsan Haklarý Merkezi'nin Halil adýndaki eylemcisi ise, olaylarda çoðu “saçma yarasý” olmak üzere en az 50 kiþinin yaralandýðýný kaydetti. Öbür yandan Türkiye Dýþiþleri Bakaný Ahmet Davutoðlu, Bahreyn'de reform sürecinin, sivil halk zarar görmeden barýþçýl þekilde tamamlanmasý gerektiðini söyledi... Kýsacasý Bahreyn'deki durum da týpký diðerleri gibi üç aþaðý beþ yukarý ayni... Hatta bazý haber kaynaklarýna göre Kuveyt bile muhalif güçler ile arabuluculuk yapmak istediðini belirttiðini söylüyor. Yani gene iþin içinde ABD parmaðý var. Umarýz bu olaylarýn yaþandýðý ülkelerde iþçi sýnýfý ve ezilenler onlarýn çýkarlarýný koruyacak þekilde emperyalizme karþý bir hareket eder; aksi takdirde sonuç yine Mýsýr'a benzeyen bir sonuca varacaktýr gibi görünüyor. Umarýz yanýlýrýz.... (Kaynak: Evrensel.net, Sondakika.com)
TEKNOLOJÝ
NÝSAN 2O11
SAYFA 16
“12 Þiddetine” Dayanýklý Tuðla...!
Twitter ve Facebook'dan ABD Propagandasý Basýna sýzan habere göre ABD ordusu tarafýndan geliþtirilmekte olan bir bilgisayar yazýlýmý ile, Facebook ve Twitter gibi sosyal paylaþým sitelerinde ve elektronik posta ile internet üzerinden sanal kimlikler oluþturularak; ordu, ABD yanlýsý propaganda yapýlacak. Bir Ýngiliz gazetesinin haberinde bu yazýlým, oluþturacaðý sanal kimlik, kiþiliklerle, sosyal paylaþým sitelerindeki diyaloglara, yazýþmalara katýlarak etkilemeyi hedefliyor. ABD ordusunun Orta Asya ve Orta Doðu'daki operasyonlarýnýn baðlý olduðu Merkez Komutanlýðý'nýn (Centcom) ihalesi sonucu bir Kaliforniya firmasýnca geliþtirilecek ''online kiþi yönetim servisi'' yazýlýmýyla, bir Amerikalý görevli, sosyal paylaþým aðlarýnda veya çeþitli internet sitelerinde yaratýlmýþ ve dünyanýn çeþitli yerlerinden katýlýyor izlenimi verilmiþ birbirinden baðýmsýz 10 sanal kimliði kontrol edebilecek. Uzmanlara göre bu proje, Çin'in, internetteki ifade özgürlüðünü kýsýtlama ve kontrol altýna alma çabalarýna benzetiliyor. Eleþtirmenlere göre Amerikan ordusu bu sayede internette belirli bir konu üzerinde kamuoyu görüþü oluþturulmasýný, kendi amaçlarýna uygun olmayan haber veya yorumlara “karþý tepkiler” gelmesini saðlayabilecek. Bu program sayesinde diðer ülkelerin hükümetlerinin, özel firmalarýn ve hükümetler dýþý örgütlerin de ABD çýkarlarý yönünde hareket etmesi saðlanabilecek. Þartname gereði program, örneðin Facebook'ta sahte bir kimlik oluþtururken, bu sanal kiþinin ikna edici, beðenilecek bir profile sahip olmasýný saðlayacak. (Ör: Güzel bir kadýnýn resmini kullanarak ve profiline cezbedici þeyler yazarak kimlik oluþturacak) Yazýlým, kendisini kullanan 50 kadar görevliyi, yaratýlan sahte kimlikler üzerinden operasyon yaptýklarý sýrada, en geliþmiþ karþý sistemlerle bile hiç bir þekilde yakalanma, açýða çýkarýlma, etkisizleþtirilme riski altýna sokmayacak. Kýsacasý güvenlik duvarý önlemleri alýnmýþ bir temelde program geliþtirilecek ve virüs programlarýna yakalanmayacak. Verilen habere göre; ABD karþýtý propagandalara karþý geliþtirilmekte olan bu yazýlým, böyle bir teknolojiyle güya Amerikalý internet kullanýcýlarýna müdahale etmek yasa dýþý olacaðý için, daha çok ABD dýþýna yönelik kullanýlacaðý söyleniyor. Ama ABD Ordusu ve ajanlarýnca yönetilecek olan bu program elbette Amerika içindeki ABD politikalarý muhaliflerini de hedef alacaðý apaçýk ortadadýr. Çünkü hedeflenen emperyalist politikalara karþý çýkan dünyanýn heryerinden tüm kesimledir... Yine ayni haberde ayný gerekçeyle Ýngilizce'nin de kullanýlmayacaðý bu internet operasyonlarý daha çok Arapça, Farsça, Urduca ve Peþtu dilleriyle olacak deniyor. Halbu ki her dilde kullanýlacak olan bu program her dilden anti-emperyalist propagandalarý örgütleyenlere karþý mücadele edecek ve emperyalizme hizmetini sürdürecek. Geliþmelerin takipçisi olacaðýz...
“DNA Testi” Birilerini Korkuttu..! Türkiye'de ve dünyada yaþayan Ermenilerin DNA'larýný inceleyip akrabalýklarýný tespit etmek amacýyla kurulan Armenian DNA Project tarafýndan yapýlan analizler, bin yýldýr ayný coðrafyayý paylaþan Türkler, Kürtler, Ermeniler, Süryaniler ve Yahudiler arasýndaki soy birliðini resmen ortaya koydu. Projeyi yürüten Peter Hrechdakian, “Dilimiz, ibadet þeklimiz farklý olabilir ama ayný soy havzasýndan geliyoruz” dedi. Peter Hrechdakian : “Atalarýmýz ortaktý” “Bu test 'Sen Ermeni'sin ya da Türk'sün' demiyor. Bunu bilmek imkânsýz. Türklerin, Lazlarýn, Hemþinlilerin, Kürtlerin, Ermenilerin ve Rumlarýn kodlarýna baktýk. Hepsinde çok ortak özellikler var. Misal, belki Hemþinlilerin Ermeni olduðunu söyleyebilirsiniz ama bu söylediklerinizin bir geçerliliði olmaz. Zira hepsinin Ermeni olmasý mümkün deðil. Bu da bizi þu sonuca götürüyor: Hepimiz ayný coðrafyanýn insanlarýyýz. Bizler Ermeni, Türk veya Kürt olmadan önce atalarýmýz ortaktý.” Aslýnda sadece bu Ermeni asýllý bilim adamýnýn dediði gibi sadece “Türkler, Kürtler, Ermeniler, Süryaniler ve Yahudiler” kardeþ deðildir..! Tüm dünya halklarý ayni soydan ve milletten gelmektedir... Darwin'in yýllar önce ortaya koyduðu gerçeklikler halen daha bilimsel temelde doðruluðunu korumaktadýr... Emperyalist ülkelerdeki bilim adamlarý bile bu gerçekleri artýk daha fazla gizleyemiyorlar. Gizleyememeye devam edecekler..! Verilen habere göre; ABD karþýtý propagandalara karþý geliþtirilmekte olan bu yazýlým, böyle bir teknolojiyle güya Amerikalý internet kullanýcýlarýna müdahale etmek yasa dýþý olacaðý için, daha çok ABD dýþýna yönelik kullanýlacaðý söyleniyor. Ama ABD Ordusu ve ajanlarýnca yönetilecek olan bu program elbette Amerika içindeki ABD politikalarý muhaliflerini de hedef alacaðý apaçýk ortadadýr. Çünkü hedeflenen emperyalist politikalara karþý çýkan dünyanýn heryerinden tüm kesimledir... Yine ayni haberde ayný gerekçeyle Ýngilizce'nin de kullanýlmayacaðý bu internet operasyonlarý daha çok Arapça, Farsça, Urduca ve Peþtu dilleriyle olacak deniyor. Halbu ki her dilde kullanýlacak olan bu program her dilden anti-emperyalist propagandalarý örgütleyenlere karþý mücadele edecek ve emperyalizme hizmetini sürdürecek. Geliþmelerin takipçisi olacaðýz...
Uluslararasý Deprem Tespit Aðý (GNFE) ve IC-Geochange Uluslararasý Küresel Deðiþim Kurulu Baþkaný Azeri bilim adamý Prof. Dr. Elçin Halilov, NATO'nun desteðiyle depremden etkilenmeyen elastik tuðla keþfederek dünyada yeni bir buluþa imza attý. Azerbaycan Mimarlýk ve Ýnþaat Üniversitesi yetkilileri ve Azerbaycan Mimarlar Komitesi üyesinin de gözlemciliðinde yeni buluþ test edildi. Elçin Halilov'un yeni buluþu olan tuðladan inþa edilen 12 metrekarelik bir oda, 8 büyüklüðündeki depreme tabi tutuldu. Yaklaþýk 30 dakika süren suni depremde elastik yapýþtýrýcý ile inþa edilen tuðlalar zarar görmedi. Üzeri betonla kapatýlmýþ 12 metrekarelik odaya masa, sandalye gibi eþyalar yerleþtirildi, masanýn üzerine de tabak ve bardaklar konuldu. Ayrýca sandalyeye üzerine de bir kiþi oturarak teste baþlandý. Deprem sýrasýnda eþyalarýn aþýrý þekilde yerini deðiþmesi gözlenirken, odanýn duvarlarýna hiçbir þey olmadý. Elçin Halilov daha sonra ayný yüksekliklerde, biri kendi buluþu olan tuðla ile örülü, diðeri de inþaatlarda kullanýlan normal tuðladan örülü iki duvarý 12 þiddetindeki deprem testine soktu. 30 saniye sonra normal tuðlanýn devrilerek yeni buluþ tuðladan inþa edilen duvarýn üzerine yýkýlmasýna raðmen, yeni buluþ tuðladan örülü duvara hiçbir þey olmadý. Büyük heyecanla izlenen yeni buluþ, gözlemcilerden tam puan aldý. Azerbaycan Mimarlýk ve Ýnþaat Üniversitesi Olaðanüstü Haller Bölümü Baþkaný Prof. Habib Ocaðov üründen son derece memnun kaldýðýný belirtti. Ocaðov, “Güvenilir inþaat herkesin arzusudur, inanýyorum ki bugün bizim gözlemciliðimizde test edilen bu yeni buluþ Azerbaycan'da çýkarýlacak yeni yasayla inþaatlarda kullanýlacaktýr” dedi. Bilim adamý Elçin Halilov buluþuyla ilgili yaptýðý açýklamada “Bu ürünü “Dans Eden Bina” adlandýrdýk, bu yeni buluþ, inþaat felsefesini deðiþtirecek. NATO'nun desteði ile yaklaþýk dört senelik bir çalýþma sonucu ortaya çýkan tuðla ve tuðlalar arasýnda elastikliði saðlayan özel yapýþtýrýcýsý binanýn yýkýlmasýný önlüyor. Bugün gerçekleþtirdiðimiz testle, yeni ürünün 8 þiddetinde depreme dayanýklýlýðýný gösterdi. Ürün diðer inþaat malzemeleri ile yapýlan binalardan yüze 15 daha ucuza mal ediliyor. Ürünün Hindistan, Ortadoðu, Latin Amerika, Afrika ülkelerinde, Orta Asya, Azerbaycan ve Türkiye'de da kullanýmý büyük deprem sonucu meydana gelen felaketleri engelleyecektir” dedi. Kaynak: HaberVitrini Bizler bu depreme dayanýklý tuðla'nýn insanlýðýn hizmetine hemen girmeyeceðini iddia ediyoruz. Önce büyük sermayedar kesimlerin iþ binalarýný bu tuðlalar ile yapacaklar. Kendi servetlerini koruyan binalarý bununla garanti altýna alacaklar. Sonra aradan bi süre geçecek yüksek fiyatlarla bunu piyasaya verecekler. Bu sýrada depremler olmaya, insanlar ölmeye devam edecek. Kan durmadan akacak...! Týpký internet'in 1960'lardaki araþtýrmalara dayalý olarak 1980'lerde önce Amerikan ordusu ve büyük þirketlerinde temel altyapýsý oluþturulýp insanoðlunun hizmetine 1990'larda sonlarýnda sunulduðu gibi... Týpký kanser ve/veya birçok saðlýk probleminin çözümü olan birçok ilacýn bulunup test edilip, bilimsel olarak onay alsa bile ancak seneler sonra insanlýðýn hizmetine verilmesi süreci gibi...! Bu emperyalizmdir..! Bu talandýr..! Bu vahþettir..! Ýþte emperyalizmin bilimNükleer Enerji Nedir ? Nükleer enerji, atomun çekirdeðinden elde edilen bir enerji türüdür. Kütlenin enerjiye dönüþümünü ifade eden, Albert Einstein' a ait olan E=mc² (E: Enerji, m: kütle, c: Iþýðýn sabit hýzý) formülü ile iliþkilidir. Bununla beraber, kütle - enerji denklemi, tepkimenin nasýl oluþtuðunu açýklamaz, bunu daha doðru olarak nükleer kuvvetler yapar. Nükleer enerjiyi zorlanmýþ olarak ortaya çýkarmak ve diðer enerji tiplerine dönüþtürmek için nükleer reaktörler kullanýlýr. Nükleer enerji, üç nükleer reaksiyondan biri ile oluþur: 1. Füzyon: Atomik parçacýklarýn birleþme reaksiyonu. 2. Fisyon: Atom çekirdeðinin zorlanmýþ olarak parçalanmasý. 3. Yarýlanma: Çekirdeðin parçalanarak daha kararlý hale geçmesi. Doðal (yavaþ) fisyon (çekirdek parçalanmasý) olarak da tanýmlanabilir. Aðýr radyoaktif maddelerin,dýþarýdan nötron bombardýmanýna tutularak daha küçük atomlara parçalanmasý olayýna fisyon,hafif radyoaktif atomlarýn birleþerek daha aðýr atomlarý meydana getirdiði nükleer tepkimelere ise füzyon tepkimesi denir.Füzyon tepkimeleriyle fisyon tepkimelerinden daha fazla enerji elde edilir.Güneþ patlamalarý füzyon'a,nükleer santrallerde kullanýlan tepkimeler,atom bombasý teknolojisi gibi faaliyetler de fisyon'a örnek olarak gösterilebilir. Nükleer enerji, 1896 yýlýnda Fransýz fizikçi Henri Becquerel tarafýndan kazara, uranyum maddesinin fotoðraf plakalarý ile yanyana durmasý ve karanlýkta yayýlan XRay ýþýnlarýnýn farkedilmesi ile keþfedilmiþtir.Bir nükleer santral kurmak için zenginleþtirilmiþ Uranyuma ihtiyaç vardýr.Uranyumun fizyon tepkimesine girerek bölünmesi sonucunda açýða çok yüksek miktarda enerji çýkar. Bu bölünme için, nötronlar yüksek bir hýzla uranyum elementinin çekirdeðine çarpar. Bu çarpýþma çekirdeðin kararsýz hale geçmesine ve sonrasýnda büyük bir enerji açýða çýkartan fisyon tepkimesine neden olur Gerçekleþen tetikleyici ilk fisyon tepkimesi sonucunda ortama nötronlar yayýlýr. Bu nötronlar diðer uranyum çekirdeklerine çarparak fisyonu elementin her atom çekirdeðinde gerçekleþtirene kadar devam eder. Ortaya çýkan enerji kontrol edilmediði takdirde ölümcül boyutlardadýr. Kontrol etmek için reaktörlerde fazla nötronlarý tutan ve tepkimeye girmesini engelleyen üniteler vardýr. Bu sayede kontrollü bir fisyon tepkimesi zinciri saðlanýr. Nükleer santralin iç yapýsýna baktýðýmýzda, uranyumun fisyon tepkimesine girmesiyle oluþan enerji su buharýnýn çok yüksek sýcaklýklara kadar ýsýtýlmasýný saðlar. Yüksek sýcaklýktaki bu buhar, elektrik jeneratörüne baðlý olan türbinlere verilir. Türbin kanatçýklarýna çarpan yüksek enerjili buhar, bilinen þekilde türbin þaftýný çevirir ve jeneratörün elektrik enerjisi üretmesi saðlanýr. Jeneratörde oluþan elektrik ise iletim hatlarý denilen iletken teller ile kullanýlacaðý yere gönderilir. Türbinden çýkan basýnç ve sýcaklýðý düþmüþ buhar, tekrar kullanýlmak üzere yoðunlaþtýrýcýya gider ve su haline geldikten sonra tekrar bölünme ile açýða çýkan enerji ile ýsýtýlýp buhar haline getirilir ve döngü devam eder. Kaynak: wikipedia