YDYIK02

Page 1

YENİ DEMOKRASİ YOLUNDA

işçi-köylü

www.iscikoylu.org

126345 Say›: 2003-02

2

*Y›l:1 *14-27 fiubat 2003 *Fiyat›: 500 000 TL ISSN:1303-9350

‹flgale Katliama Zulme

HAZIR OL

ÇIKTI

Bush’tan Türkiye’ye emir tekrar›:

Uzun bir süredir “bar›flç›l” söylemlerin arkas›na s›¤›nan AKP hükümetinin takt›¤› maskenin alt›ndaki katliamc›, iflgalci ve uflak yüzü 31 Ocak 2003 tarihinde yap›lan MGK toplant›s› ile üstü örtülemeyecek flekilde a盤a ç›kt›.

‹kiyüzlülük sürüyor Bir yandan ABD’nin taleplerini kabul ederek sald›r› haz›rl›klar› yapan AKP hükümeti bir yandan da ilerde “biz elimizden geleni yapt›k” diyebilmek için hala ikiyüzlü aç›klamalar yapmaya devam ediyor.

2-15 A¤ustos 2002

Av. Hüseyin Aygün 11-24 Ekim 2002

SÖYLEfi‹

Maske düfltü Ancak AKP’nin tüm bu aç›klamalar ile kitleleri kand›rmas› art›k mümkün de¤ildir. Çünkü insanlar söylenenlere de¤il, yap›lana bakar.

25 y›ld›r görev yapanlar “terörle mücadele” ad› alt›nda çok genifl boyutta hukuksuzluklar icra edenler, yasal ölçüde verilmifl kamu görevlileri birdenbire bu al›flkanl›klar›n› de¤ifltirmiyorlar. Sayfa 21

22 Kas›m-5 Aral›k 2002

Tecrite karfl› protestolar sürüyor

Varl›¤›n› k›l›çla sürdürenler k›l›ç alt›nda can verirler Bir yanda gerçe¤i dile getirenler di¤er yanda gerçe¤in karart›lmas› için çal›flanlar vard›r. Emperyalist sald›rganl›ktan ç›kar› olanlar, emperyalist sald›rganl›¤a karfl› olanlar. Sald›r› 盤›rtkanl›¤› yapanlar, sald›r› karfl›tl›¤› yapanlar. Ezilenler, ezenler. Egemenler, egemenli¤e karfl› olanlar. ABD’li emperyalist haydutlar›n Irak’a sald›r› haz›rl›¤› sürecinde yaflananlar tam da budur. Sayfa 18

Devletin Kürt halk› üzerindeki imha politikas› flekil de¤ifltirse de h›z›ndan hiçbir fley kaybetmeden devam ediyor. Türkiye Kürdistan›’nda yap›lan operasyonlarda gerillalara yönelik sald›r›lar devam ediyor. Sayfa 13

Egemenlerin “hukuksal” alanda Ocak 2000’de Üçlü Protokol Genelgesi ile fliddetlendirdi¤i sald›r› ve imha politikalar›n›n görünürde kimi “de¤iflikliklerle” yasalaflt›rma ifllevinden baflka bir anlam ifade etmeyen sözü geçen kanun, gerek içeri¤i ile gerek sözü ile, ucube yak›flt›rmas›n› sonuna kadar hak etmektedir. Sayfa 10

KIBRIS’TA EMPERYAL‹ST ÇÖZÜME HAYIR

Gerçe¤i kavramak ve ona yön vermeye çal›flmak “Somut incelemeleri içermeyen örgütlenme çal›flmalar› her ne olursa olsun geliflim gösteremez. Bu ilke bize incelemeyi ve buna uygun örgütlenmeyi emreder. Önce incelemek için örgütlenmeli ve ard›ndan incelemelerimiz üzerine yeniden örgütlenmeliyiz.

ZORLA MÜDAHALE YASALLAfiTI

Bu yeni bir incelemenin bafllang›c› olarak kavranmal› ve örgütlenme devam eden inceleme-örgütlenme döngüsünün s›çramal› yükselifli içinde sürekli bir ilerleme içinde ele al›nmal›d›r. Örgütlenme anlay›fl› bir zamana, tamamlanm›fl bir bilgiye s›k›flt›r›lamaz. Sayfa 14-15

K›br›s’› adeta bir yar› aç›k hapishaneye çeviren as›l olarak ABD güdümlü politikalar› ada üzerinde uygulayan Türk devletidir. Sayfa 5

‹flçi-köylü’den SARIK DÜfiTÜ KEL GÖRÜNDÜ CÜBBEN‹N ALTINDAN ASKER ÇIKTI! Sayfa 30


14-27 Şubat 2003

2

2

Halklar›n uluslararas› mücadelesinde önemli bir mevzi olan ILPS (Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi) Türkiye’deki bürosunu açarak anti-emperyalist mücadelenin örgütlenmesinde ve yükseltilmesinde önemli bir rol oynayacakt›r.

IRKÇILI⁄A VE AYRIMCILI⁄A KARfiI T‹ÖD’ÜN 20. KURULUfi YILDÖNÜMÜNDE BULUfiALIM!

Program Suavi ve Grubu K›v›rc›k Ali Arzu fiahin Grup fiiar Ozan Dino Halk Oyunlar›

Konuflmac›lar . Den Haag Belediye Baflkan› Drs. W. J. Deetman . Avrupa Türkiyeli ‹flçiler Konfederasyonu (AT‹K )baflkan› . Çeflitli PartiTemsilcileri . Anti-Faflist gruplardan konuflmac›lar

Cumartesi 15 fiubat 2003 • Saat 16:00 Adres: Dr. ANTON PH‹L‹PSAAL • SPURLEN 150 DEN HAAG Düzenleyen: Türkiye ‹flçiler Ö¤renciler Derne¤i (T‹ÖD) Hollanda Türkiyeli ‹flçiler Federasyonu (HT‹F)

ÇIKTI

ÇIKTI Umut Yay›mc›l›k bürolar›ndan temin edebilirsiniz.

Umut Yay›mc›l›k bürolar›ndan temin edebilirsiniz.

işçi-köylü senin sesin!

AT‹K-YDG’nin 13. Kurultay›’nda buluflal›m! Genifl bilgi derneklerimizden temin edebilirsiniz. Tarih: 15-16 fiubat 2003 Yer: Frankfurt

15 fiubat 2003’te Almanya’da, ABD’nin Irak’a sald›r›s›n› protesto yürüyüfllerinde buluflal›m! Yürüyüfllere Berlin Merkezi ve tüm yerel alanlarda AT‹K olarak kat›l›m sa¤layal›m. Genifl bilgi derneklerimizden temin edebilirsiniz. Tarih: 15 fiubat 2003 Yer: Berlin ÇIKTI

ÇIKTI

Umut Yay›mc›l›k bürolar›ndan temin edebilirsiniz.

Umut Yay›mc›l›k bürolar›ndan temin edebilirsiniz.

ABONEL‹K fiARTLARI 6 AYLIK: 10.200.000 1 YILLIK: 20.400.000

OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!

NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.

Yurtd›fl› Hesap Numaralar› Sema Gül Euro Hesab› Ziraat Bankas› ‹stanbul Aksaray fiubesi: 0 751 00 38 65 97 00 00 009 Emlak-Halk Bankas› Atatürt Bulvar› fiubesi: 00 238 041 Vak›f Bank Valide Sultan fiubesi: 401 20 35


3

2

14-27 Şubat 2003

Türkiye ABD’nin vurucu gücü ABD emperyalizmi dünya genelindeki sars›lan prestijini kurtarmak ve di¤er emperyalistler ile aras›ndaki mesafeyi korumak için dünyay› yeniden flekillendirmeye soyunmas›yla birlikte, hedef tahtas›na dünya petrol rezervlerinin %21’ini elinde bulunduran Irak’› koydu. Burada tam bir hakimiyet kurarak hem di¤er emperyalistlere fark atmaya çal›flan, hem de bu sald›r›yla kendi hegemonyas›na karfl› ayak direyen ülkelere mesaj vermeyi amaçlayan ABD, Irak’a yönelik sald›r› haz›rl›klar›n›n sonlar›na yaklaflt›. Son dönemde iyice ayyuka ç›kan emperyalistler aras› dalafltan kaynakl› Birleflmifl Milletler’den (BM) istedi¤i karar› ç›kartamayan ABD, ufla¤› durumundaki ülkelere emirler ya¤d›rarak son haz›rl›klar›n› yapmalar›n› istiyor. AKP M‹SYONUNU OYNUYOR Türkiye’de 3 Kas›m seçimlerinde ABD deste¤iyle tek bafl›na iktidara tafl›nan ve “IMF ve savafl hükümeti” misyonuyla görevlendirilen AKP hükümeti de tüm h›z›yla önüne konulan görevleri yerine getiriyor. ABD D›fliflleri Bakan› Powell’›n Davos’taki görüflmede önlerine bir takvim koydu¤unu aç›klayan Baflbakan Abdullah Gül flu anda bu takvimin iflledi¤ini söyledi. 30 Ocak’ta Baflbakan Gül ile görüflen ABD’nin Ankara Büyükelçisi Robert Pearson “5 ve 14 fiubat’a BM Güvenlik Konseyi’ndeki toplant›dan ikinci BM karar›n›n ç›kmas› çok zorlaflt›. BM karar›n› beklemeyin” emrini

Türkiye’de 3 Kas›m seçimlerinde ABD deste¤iyle tek bafl›na iktidara tafl›nan ve “IMF ve savafl hükümeti” misyonuyla görevlendirilen AKP hükümeti de tüm h›z›yla önüne konulan görevleri yerine getiriyor. verdi. Ard›ndan 31 Ocak’ta yap›lan MGK toplant›s›nda da ABD’nin verdi¤i emirler karara ba¤land›. Askeri üsler ve limanlar ile Türkiye askerinin de ABD’nin hizmetine sunulmas›n›n karar›n›n al›nd›¤› MGK toplant›s›n›n sonuç bildirgesinde “ABD’nin taleplerine de bütünüyle ‘hay›r’ denileme”yece¤inin alt› çizi-

Baflbakan Abdullah Gül, 5 fiubat’ta bas›na yapt›¤› konuflmada ise “ulusal ç›karlar›n ABD ile birlikte hareket etmeyi gerektirdi¤ini” söyleyerek art›k Türkiye’nin de bu sald›rganl›¤›n içinde olaca¤›n› resmen aç›klam›fl oldu. Yaflanan bu son geliflmelerle birlikte “bar›fl için her yolu” deneyen(!) AKP hükümeti,

kilin fire verilmesine ra¤men kabul edildi. 18 fiubat’ta meclis gündemine gelecek olan ikinci tezkerede ABD askerlerinin Türkiye topraklar›n› kullanmas›n› ve Türkiye askerlerinin Irak’a girmesini içeriyor. Tüm bu geliflmeler, “Türkiye Irak’a savafla girmeyecek” “insani yard›m götürüyoruz”, “bar›fl için her yolu

AKP hükümeti efendisinin emirlerini yerine getirmenin mutlulu¤u içinde. liyor. “Türkiye, bar›flc›l çözüm için bütün gayretini gösteriyor”, “Türk askeri ancak Türkiye için savafl›r” vb sözlerle halk› aldatmaya, gerçeklerin üzerini kapatmaya çal›flan MGK, ABD için “yurtd›fl›na asker göndermek gibi yabanc› asker bulundurma konusunda da yine Anayasa’n›n 92. maddesinde öngörüldü¤ü gibi meclisten yetki al›nmas› gereklidir” diyor.

ABD’nin bütün Ortado¤u, Ortaasya ve Kafkaslara rahatl›kla sald›rabilmesi için Türkiye topraklar›n› ve askerlerini hizmetine sunacak olan tezkerelerden ilkini 6 fiubat’a meclis gündemine tafl›d›. Amerika’ya Irak sald›r›s›nda kullanacaklar› askeri üslerin, limanlar›n ve tesislerin uygun hale getirilmesi için ABD’li asker ve uzmanlara bu ilk tezkerede AKP’den 50 milletve-

deniyoruz” vb aç›klamalar›n öneminin olmad›¤›, Türkiye ve dünya kamuoyunu aldatmaya yönelik bir oyun oldu¤unu, efendisinin emriyle Türkiye’nin bu sald›r›ya kat›lmaya haz›rland›¤›n› gösterdi. TÜRK‹YE ABD’N‹N ASKER‹ ÜSSÜ Türkiye, efendilerinin doymak bilmez kâr h›rs›n›n, sald›rganl›¤›n›n, hukuk tan›-

mazl›¤›n›n, katliamc› politikalar›n›n hizmetinde bir ülkedir. Türkiye topraklar› kal›c› bir biçimde ABD askerlerine aç›lmaktad›r. 350 savafl uça¤› ve ilk etapta 40 bin Amerikan askeri Tükiye’ye gelecek. Say› zamanla yüzbinlere ç›kacak. Sadece Irak için de¤il, ADD’nin 11 Eylül sald›r›lar›n›n ard›ndan gelifltirdi¤i stratejisi do¤rultusunda bölgedeki uflak hükümetleri kontrol alt›nda tutmak ve ABD hegemonyas›n› kabul etmeyen devletlere sald›rmak için Türkiye askeri bir üs o l a c a k t › r. fiimdiden ikinci hedefin ‹ran oldu¤u aç›klamalar› yap›lm a k t a d › r. Bu do¤rultuda ülkenin askerleri, üsleri ve limanlar› ABD’li komutanlara b›rak›lmaktad›r. Türkiye’nin y›llarca sürebilecek savafllar›n içine çekilmesini engellemenin bir tek yolu; tüm haks›z savafllar›n faturas›n› ödemek zorunda b›rak›lan, emperyalizmle çeliflkisi olan tüm emekçilerin, emperyalizmden hesap soran, gelifltiren, yükselten anti-emperyalist mücadelesidir. Unutulmamal›d›r ki sadece “savafla hay›r” demek bu savafl› durdurmaz ve durduramayacakt›r da. Bu noktada devrimci-komünistlerin tüm güçleriyle genifl halk y›¤›nlar›na emperyalistler aras› dalafllar› teflhir etmeli ve anti-emperyalist mücadelenin propagandas›n› yapmal›d›r.


14-27 Şubat 2003

2

4

S›n›fsal Bak›fl AKBABALAR ALÇAK UÇUfiA GEÇT‹LER Çat›flmalar›n s›cak temasa dönüflmeye yüz tuttu¤u, çeliflkilerdeki keskinleflmelerin somut sonuçlar üretmeye bafllad›¤› anlar, saflar›n belirginleflti¤i ve ç›plak gerçeklerin ortaya serildi¤i anlard›r. Art›k maskeler düflmeye, makyajlar erimeye, tak›yyeler a盤a ç›kmaya bafllar. Tarafs›zl›ktan, kay›ts›zl›ktan söz edilemez olur. Müsamerelerin sona erdi¤inden, mizansenlerin bofla ç›kt›¤›ndan, oyunun bitti¤inden dem vuruldu¤u bir safhaya girilmifltir. Yetkili a¤›zlar, “günah bizden gitti”, “ulusal ç›karlar”, “devlet sorumlulu¤u”, “gelece¤in örülmesi”, “stratejik hesaplar” gibi cümlelere sar›l›rlar. “Müslümanl›¤›”, “demokratl›¤›”, “halkç›l›¤›”, “bar›flç›l›¤›”, “adaletlili¤i” yüksek perdeden ve öncelik vererek seslendiren AKP’nin; “demokratikli¤i”, “hukukun üstünlü¤ü”nü temsilen imaj çizen cumhurbaflkan›n›n; “ba¤›ms›zl›kç›l›k”, “vatan ve rejim bekçili¤i” ad›na rol biçilen TSK generallerinin, MGK çat›s› alt›nda alenen tescil etti¤i ABD emperyalizmi uflakl›¤›, “yurtta sulh cihanda sulh” palavras› eflli¤inde “savafl” ilan›n› resmilefltirmifl bulunuyor. Daha düne kadar pespaye bir yalanc›l›k ve sahtekarl›kla “bar›flç›” rolü oynayan, (bunu yar›m a¤›zla da olsa hala utanmadan sürdüren) Kemalist faflist diktatörlü¤ün; ABD (ve ‹ngiltere) emperyalizmi dahi “yasal” bir ad›m atmam›flken, meclis sürecini bafllatmas›, Afganistan sald›r›s› öncesindeki tutumuna paralel, azg›n ve afla¤›l›k bir uflakl›k gösterisi olarak tarihteki yerini alm›flt›r. Efendilerinin yüksek ç›karlar›n›n/planlar›n›n hizaya getirdi¤i ve kol kola soktu¤u Türkiye’deki hakim s›n›f güç1-2 ve klikleri3nin komprador patrona¤a devleti, kuzey cephesinin tahkimat›n› h›zland›rm›fl ve ilan etti¤i gayr›-resmi seferberlikle iflgal ve katliam haz›rl›klar›na giriflmifltir. “Kürt devletine izin vermemek”, ‘Irak Türkmenlerinin haklar›” “Musul-Kerkük petrolleri”, “s›n›r güvenli¤i”,

“göçlerin önlenmesi”, “Saddam’›n olas› sald›r›lar›” vb. üretilen gerekçelerin tümü yalan oldu¤u gibi, Abdullah Gül’ün “Oraya savaflmaya de¤il istikrar sa¤lamaya gidiyoruz” (05.02.03) sözleri de ucuz palavralard›r4. ABD’nin i¤renç bir kuklas› olarak TC devleti, kendi bafl›na bir strateji gelifltiremeyece¤i gibi, ba¤›ms›z hesap ve planlar da yapamaz5. Efendisinin tüm dünyay› karfl›s›na alma pervas›zl›¤› içinde bütün gücüyle yüklendi¤i koflullarda, kemik yalay›c› Türk uflaklar›n›n “tazminat pazarl›¤›” yapt›¤›na dair üretilen senaryolar ise dilenmeci, yalvarmac› tutumu tasvirden öte bir anlam ifade etmemektedir. Kas›mpafla delikanl›l›¤› da Mahmutpafla esnafl›¤› da palavra olan Amerikan beslemesi ve emir eri Tayyip’in, “Türkiye mutlaka bu sürecin içinde etkin bir flekilde yer almal›d›r. Harekat›n bafl›nda e¤er denklem d›fl›nda kal›n›rsa harekat›n sonunda geliflmeleri yönlendirici konumda olmak mümkün olmayabilir.” (04.02.03) sözleri de en az A.Gül’ün telefon görüflmesinde Dick Cheney’e kafa tuttu¤u yolundaki Türk medyas›ndaki haberler kadar, ucuz komedi metinlerine bile girmeyecek kalitesizlikte, izlerken ancak kendilerini güldürecek niteliktedir. Irak’a sald›r› haz›rl›¤› ile halk›m›za yönelik uygulamalar paralel bir flekilde kotar›lmaktad›r. 1475 say›l› yasayla ilgili de¤ifliklik tasar›s›, kamu emekçilerine yönelik “yeni personel rejimi”, yine bu kesimin maafllar›nda “art›fl” ad› alt›ndaki erozyonun h›zland›r›lmas›, ilan edilen kapsaml› özellefltirme ata¤› ile birlikte gerçeklefltirilmektedir. 2003 için öngörülen enflasyon oran›n›n dörtte biri ilk ayda gerçekleflmifl, yüzde 42 olaca¤› söylenen iç borç faizi flimdiden yüzde 52’yi geçmifltir. Hikmet Sami adl› katili aratmayan Cemil Çiçek eliyle F tipi hücrelerdeki tecrit zulmünü koyulaflt›rm›fl, ölüm oruçlar›na zorla müdahaleyi

yasalaflt›rm›fl, “bilgi edinme(me) hakk› yasas› tasar›s›” n› haz›rlatm›flt›r. ‹flkencecileri aklamakta, iflkencelere tam gaz devam etmekte, Türkiye Kürdistan’›nda imha ve inkar eksenli politikayla bütün demokratik gösteri ve eylemleri fliddetle bast›rma uygulamalar›n› kesintisiz sürdürmektedir. Halk düflmanl›¤›, insanl›k düflmanl›¤›n›n bir görünümü olarak f›rsat›n› buldu¤u her ortamda halka kan kusturmaktan, bask›, zulüm ve iflkenceyi koyulaflt›rmaktan geri durmaz. Sömürü çark›n›n iflletilmesi için gerekli olan bu sistem, en güçlü olanlardan itibaren bir silsile halinde tüm zalimlere kadar uzanmaktad›r. Bugün, bu difllilerden biri olan Saddam rejimi flahs›nda Irak halk›na, Irak’›n topraklar›na ve zenginliklerine yönelirken bütün halklar› hedeflemektedir. Amaçlar›n›n Irak’la s›n›rl› olmad›¤›, Ortado¤u’yu kapsad›¤›, Ortado¤u ile de yetinmedi¤i ve dünya hakimiyetini içine ald›¤› “s›r” olmaktan ç›km›flt›r. Savafl ve petrol tekellerinin yönetti¤i, son y›llarda sadece nükleer silahlara 7 trilyon dolar harcayan ABD emperyalizmi; gerek dünya halklar›n›n gelifltirdi¤i yayg›n ve sürekli protesto eylemlerinin etkisi, gerekse de di¤er baz› emperyalistlerin (Fransa, Almanya, Rusya, Çin) itirazlar› sonucu “kan›t sunmak” zorunda6 kalm›fl (05.02.03), bu düzmece iddialar›n7 itibar görüp görmemesini umursamadan tehditkar ve meydan okuyan tavr›n› sürdürerek, art›k aylar›n de¤il haftalar›n bile say›l› oldu¤undan söz etmeye bafllam›flt›r. Her ne kadar BM prosedürlerine ba¤l›l›ktan söz etseler de, ABD ile çeliflkileri giderek derinleflse de, ismi geçen emperyalistlerin bugünkü güçler dengesinde ABD’ye yönelik ciddi bir karfl› koyufl gelifltiremeyecekleri aç›kt›r. Takvim bu flekilde ifllerken, 1991’de Irak’a 1.5 ay boyunca att›¤› bombadan daha fazlas›n› 24 saat içinde, 3000 lazer güdümlü bombay› ise 48 saat zarf›nda atmay›8 planlayan ABD (ve ‹ngiltere) bir yandan da kuflatma ve y›¤›na¤› artt›rm›fl, sald›r› ve takviye/ikmal noktalar› ile cephelerin düzenlenmesine h›z vermifltir. Bu çerçevede en önemli güç olarak faflist Türk devleti harekete geçirilerek, gerekli bütün düzenleme ve sevkiyatlar› tamamlamak üzere çal›flmalar yürütülmektedir9-10. Bunun

çok önceden B.Ecevit’ten ‹. Cem’e, ‹.H. Karaday›’dan H. Özkök’e, T. Erdo¤an’dan A.Gül’e kadar eski ve yeni yetkililerce taahhüt alt›na al›nd›¤› bilinmektedir11. Türkiye’nin Ortado¤u’da ‹srail ile birlikte oynayaca¤› stratejik rol, bafl›ndan beri sahnelenmekte ve hesaplar bunun üzerine yap›lmaktayd›.12 Faflist diktatörlük ad›na temsilcilik yürüten bir tak›m kiflilerin, uflakl›k iliflkisinden ötürü, aksi bir tutum tak›nmayarak kay›ts›z flarts›z bu faaliyete endekslenecekleri de aç›kt›. Çad›r tiyatrosu bu noktada bafllam›fl, medya eflli¤inde13 “pazarl›k” görüntüsü, “bar›fl çabalar›/giriflimleri” sergilenmifl, “uluslararas› hukuk/BM kararlar›” yalanlar› s›ralanm›fl ve nihayetinde son perdeye gelindi¤inde “elimizden geleni yapt›k” sözleriyle savafl baltalar› kuflan›lm›flt›r. Ne var ki halk›n tepkisi katlanarak büyümüfl ve ezici oranda oluflan emperyalist sald›rganl›k karfl›tl›¤› etkili bir potansiyel yaratm›flt›r. AKP iktidar›n›n k›sa sürede teflhir olmas›na neden olan geliflmeler, son seçimlerdeki sistem d›fl› aray›fllara yönelim oran›n› bugün daha da artt›rm›fl bulunmaktad›r. Emekçilerden yana hiçbir icraat gerçeklefltirmeyen, buna karfl›l›k zam furyas›n› aksatmayan, AB gündemli faaliyetleri tam bir dan›fl›kl› dövüfl içinde “flov” boyutunda kalan, sürekli kararlar›yla oynayan, kendi içinde karars›z ve çeliflkili görüntü sergileyen AKP iktidar›, Irak sald›r›s› konusundaki ucuz yalanc›l›¤› ve aldatmac›l›¤› ile kendisine oy veren kitleler nezdinde dahi hat›r› say›l›r derecede prestij kayb›na u¤ram›flt›r. Egemen s›n›flar› dünya uflakl›k flampiyonlu¤unun en güçlü adaylar›ndan, ezilen s›n›flar› ise emperyalistlerin iflgal ve imha savafl›na karfl› ç›k›flta dünya çap›nda en yüksek oran› yakalayan halklardan birisi olan ülkemizde; üzerimize düflen görevin a¤›rl›¤› ve önemi, bu uçurumun derinli¤inden, bu çarp›c› z›tl›¤›n keskinli¤inden kaynaklan›yor. Öyle bir ülkede yafl›yor ve mücadele ediyoruz ki, hem dünyan›n ezilen güçleri hem de emperyalistler “odak noktas›/kilit ülke” tan›m› yapmaktad›rlar. Bu durum, Irak’a sald›r› atmosferinde böyle olmakla beraber, daha ötesinde emperyalistlerin dünya satranç tahtas›nda en

yo¤un hamleleri yapt›¤› ve “oyun”un kaderini etkileyecek bölgedeki kritik konumdan kaynaklan›yor. Akbabalar alçak uçufla geçti, hamle üstünlü¤ünü ele geçirmek zorunday›z! 1Sak›p Sabanc›, 25.12.02, “Madem savafl olacak bari biz de iyi pazarl›k edip pay›m›z› art›ral›m.” 2Rahmi Koç, 25.12.02, “1. Körfez Savafl›’na kat›lmad›k kaybettik. fiimdi bafl›ndan itibaren ABD ve ‹ngiltere’nin yan›nda olmal›y›z.” 3 Deniz Baykal, 04.02.03, “Yaln›zca Türk askerinin Kuzey Irak’a girmelerine destek verece¤iz.” 4William Safire, 31.01.03, “Bahse girerim ki Washington’da geçti¤imiz günlerde var›lan anlaflmaya göre Türk tanklar› ile ABD özel operasyon güçleri Ba¤dat’a birlikte gireceklerdir.” 5Abdullah Gül, 05.02.03, “Ulusal ç›karlar›m›z›n ABD ile birlikte hareketten geçti¤ini düflünüyoruz.” 6Donald Rumsfeld, ABD Savunma Bakan›, 09.01.03, “Savafl açma karar› al›nmas› halinde dahi Irak’›n kitle imha silahlar›yla ilgili elimizde bulunan bilgiyi kamuoyuyla paylaflmayabiliriz. Bu tip ayr›nt›lar› dünyaya hatta sadece BM Güvenlik Konseyi üyelerine aç›klamak bile, Ba¤dat’a ABD’nin ne bildi¤ini göstererek askeri misyonu tehlikeye atar.” 7New York Times, 03.02.03, “Kan›tlar› Amerikan istihbarat yetkilileri yetersiz buluyor.” Alman ‹stihbarat Yetkilileri, 07.02.03, “Powell’›n kan›tlar› fliflirme.” Scott Ritter, Eski BM silah denetçisi, 08.02.03, “ABD’nin kan›tlar› hava civa.” 8WHO (Dünya Sa¤l›k Örgütü) Raporu, “Olas› bir operasyonun ilk günlerinde 500 bin Irakl› ölecek ya da yaralanacak, 26.5 milyonun 9.5 milyonu g›da aç›s›ndan d›fl dünyaya muhtaç hale gelecek, 2-3 milyon mülteci oluflacak.” 9Richard Myers, ABD Genelkurmay Baflkan›, 20.01.03, “Buradan Türkiye’nin çok önemli bir stratejik pozisyonda olmaya devam edece¤ine ikna olmufl flekilde ayr›l›yorum.” 10Donald Rumsfeld, 23.01.03, “Türkiye oldukça iyi bir iflbirli¤i içinde.” 11George W.Bush, 06.02.03, “Türkiye sözünden dönmeyen bir dosttur.” 12Richard Perle, Pentagon Bafldan›flman›, “Türkiye’nin aktif deste¤i olmadan Irak operasyonunu yapaca¤›m›z› tahayyül bile edemiyorum.” 13Melih Afl›k, 02.02.03, “Amerikan bas›n› Bush’a bizim bas›ndan daha muhalif.”


5

2

14-27 Şubat 2003

K›br›s’ta emperyalist çözüme hay›r ‹ngiltere bedeli ne olursa olsun K›br›s’taki iki büyük üssünü elde tutmak için herfleyi yapabilecek durumdad›r. Çünkü bu onun ve ABD emperyalizminin adadaki varl›klar›n› güvence alt›na alman›n tek yoludur. Akdeniz’in ortas›nda jeo stratejik aç›dan fazla bir önemi yokmufl gibi görünen ancak emperyalistler aç›s›ndan tart›fl›lmaz bir önemde olan K›br›s adas› uzun y›llar boyunca istilalara maruz kalm›flt›r. Bugün de emperyalist dalafllar sonucunda süreklili¤ini sa¤layan bir sorun olarak bir kez daha güncelleflmifltir. Bugün tart›fl›lan konular aras›nda Kofi Annan’›n Bar›fl Plan›, Kuzey ve Güney K›br›s’taki halk hareketleri, özellikle geçti¤imiz haftalarda artan AB yanl›s› gösteriler ve emperyalistler taraf›ndan oynanmak istenen oyunlar gelmektedir. ABD ve AB emperyalistlerinin kendi ç›karlar› gere¤i ada üzerinde oynad›klar› oyunlar belirli dönemlerde daha da güncelleflmektedir. Son olarak ortaya at›lan BM Bar›fl Plan›’n› da bu çerçevede de¤erlendirmek gerekmektedir. AB’li emperyalistlerin geniflleme projeleri karfl›s›nda ABD emperyalizminin en büyük müttefiki ‹ngiltere’nin durumu belirleyici bir konudur. ‹ngiltere bedeli ne olursa olsun K›br›s’taki iki büyük üssünü elde tutmak için herfleyi yapabilecek durumdad›r. Çünkü bu onun ve ABD emperyalizminin adadaki varl›klar›n› güvence alt›na alman›n tek yoludur. Bunun yan›nda tart›fl›lan di¤er bir konu da Rum kesiminin AB’ye üyeli¤inin tart›fl›lmas›d›r. Böylesi bir geliflme adada bulunan Türklerin az›nl›¤a düflmesi anlam›na gelecektir. Ki bu Türk kesimi ve TC devletinin asla izin vermek istemeyece¤i bir durumdur. Türk taraf›n›n plan› kabul etmeme ve halka ra¤men bu kadar ›srarl› olabilmesinin nedeni de

bu durumdan duyulan korkudur. K›br›s adas›n›n tarihine bakt›¤›m›zda 1950’li y›llara kadar iki halk›n bir arada yaflad›¤›n› ancak 2. Paylafl›m savafl›ndan sonra özellikle ABD emperyalizminin ada üzerinde netleflen sömürü planlar› çerçevesinde durumun içinden ç›k›lmaz bir hal ald›¤›n› görüyoruz. Daha farkl› gündemlerde de karfl›m›-

olacak, serbest dolafl›m olacak ve her iki taraftan gayr› menkulleri bulunanlar geri dönebilecekler fleklinde özetlerken AB emperyalistleri olaya farkl› bir aç›dan bakmaktad›r. AB’nin tercihi her ne kadar Rum kesiminin baflvurusu gündeme al›nm›fl olsa da bölünmemifl bir K›br›s’tan yanad›r. Çünkü ç›karlar› böyle gerektirmektedir. Ancak

vesinde yön vermeye çal›flmaktad›r. K›br›s’ta yabanc› güç olarak 30 bin civar›nda Türk askeri ve de aileleri ile birlikte 20 bin ‹ngiliz askeri konumlanm›fl durumdad›r. Bu güçler emperyalistlerin ç›karlar› icab› gerekli zamanlarda kullan›lmak üzere bekletilmektedir. K›br›s’› adeta bir yar› aç›k hapishaneye

sunulan öneriyi reddetme gerekçesi olarak özellikle Denktafl taraf›ndan sunulan iddialardaki amaç iki halk aras›nda yarat›lan düflmanl›¤› boyutland›rmak ve tetikleyerek politika yapmakt›r. Plan›n kabul edilmesi halinde K›br›s’ta bulunan belli bir say›daki Türk’ün geri dönmek zorunda kalaca¤›, Türklerin içine Rum-

Denktafl’a destek mitingi-‹stanbul Adada yaflayan halklar kötünün iyisini seçmek için, kötüden birisini tercih etmek için flartlanm›fl durumdad›r. Oysa ki ABD ve AB emperyalizmi aras›nda hiçbir fark yoktur. za ç›kan halklar› birbirine düflman etme politikas› ABD taraf›ndan K›br›s için de gündeme konulmufl ve iki halk kesin çizgilerle ayr›larak birbirine düflman edilmeye çal›fl›lm›flt›r. BM’nin soruna bak›fl› ile AB’li emperyalistlerin bak›fl› aras›nda kendi ç›karlar› gere¤i belli farklar vard›r. BM sorunu daha genifl boyutlar› ile ele alarak iki taraf›; K›br›s’ta kurulacak devlet, federal ve tek egemenlik esas›na dayal›

ABD ise esasta Türkiye’yi kullanarak adadaki her geliflmeye müdahale edebilmekte ve ifllerin istedi¤i gibi gitmesini sa¤lamaya çal›flmaktad›r. Bu müdahale Türkiye üzerinden ABD taraf›ndan yap›lmakta ve ABD’nin en yak›n takipçisi ‹ngiltere de iflin içine girmektedir. Bunun d›fl›nda AB emperyalizmi ise Yunanistan üzerinden ada halklar›n›n gelece¤i üzerinde söz sahibi olmaya çal›flmakta hatta gelece¤e kendi ç›karlar› çerçe-

çeviren ise as›l olarak ABD güdümlü politikalar› ada üzerinde uygulayan Türk devletidir. Ve bu politikalar›n bir sonucu olarak ada halklar› taraf›ndan yap›lan tüm eylemlerde Türk Devletinin bu müdahalesi lanetlenmektedir. Ve bu lanetten Türkiye’nin adadaki sesi Denktafl da nasibini almaktad›r. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda küçük gibi görünse de emperyalistler aç›s›ndan önemli olan K›br›s’ta BM Bar›fl Plan› çerçevesinde

lar›n girece¤i vb. söylemlerle milliyetçilik yapmaya çal›flan Denktafl’›n as›l amac› elbette ki ne kadar Rum ne kadar Türk’ün oldu¤u de¤ildir. Onun için as›l olan efendilerinin ç›karlar›d›r. Türkiye’de de bu anlamda gündem oluflturmak ve “K›br›s bizimdir” söylemleri ile politika yapmaya çal›flanlar›n son prati¤i de geçti¤imiz haftalarda düzenlenen “Denktafl’a destek mitingi” oldu. Ancak mitingte yaflanan somut durum

yap›lmak istenenin en az›ndan bu miting özgülünde çok fazla hayata geçirilemedi¤idir. Çok az bir kat›l›m ile yap›lan miting de bu politikalar›n bir ürünüdür. Yani ada üzerinde yaflayan halklar›n inisiyatifinin hiçe say›ld›¤›, iflgalci mant›¤›n bir yans›mas›d›r. Adada yap›lan protestolar› de¤erlendirdi¤imizde bu gerçeklerin halk aras›nda çok fazla bilince ç›kmad›¤›n› hatta tercih etmek zorunda kalan halk›n bir zalimin yan›nda öbürünü tercih etti¤ini görmek mümkün. Adada ve di¤er ülkelerde yap›lan tüm eylemlerde AB yanl›s› sloganlar at›lmakta ve Denktafl plan›n önünde engel olarak görüldü¤ü için protesto edilmektedir. Bu protestolar halk›n tepkisini d›fla vurmas› aç›s›ndan önemlidir. Ancak görünen odur ki adada yaflayan halklar kötünün iyisini seçmek için, kötüden birisini tercih etmek için flartlanm›fl durumdad›r. Oysa ki ABD ve AB emperyalizmi aras›nda hiçbir fark yoktur. AB’ye girmek K›br›s halk› aç›s›ndan hiçbir fleyin çözümü olmayaca¤› gibi yeni yeni sorunlar›n ad›m›n›n at›lmas› olacakt›r. Adada yaflanan her geliflmeye kendi iradesi ile yön verecek olan ada üzerinde yaflayan halkt›r. Bu, sayg› gösterilmesi ve sahiplenilmesi gereken bir tav›rd›r. Burada da söz konusu olan tek ve yegane gerçek budur. ‹radeyi ada halklar›na b›rakmakt›r. Ancak yine önemli bir ayr›nt› da bugün K›br›s’ta yaflayan halk›n bunca y›ll›k sorunlar›n ard›ndan AB emperyalizmini ç›kar yol olarak görmesidir. Bu AB emperyalizminin yeterince teflhir edilememesinden de kaynakl›d›r.


14-27 Şubat 2003

2

6

‹fl Yasas› Tasla¤› üzerine panel ‹HD Çal›flma Yaflam› Komisyonu taraf›ndan ifl yasas› tasla¤› konulu bir panel düzenlendi. Komisyon çal›flanlar›ndan Seza Mis Horuz’un yönetti¤i panele Ekonomist Gaye Y›lmaz, Selüloz-‹fl Sendikas›’ndan Av. Murat Özveri, D‹SK Bas›n-‹fl Genel Sekreteri Kamil Kartal kat›ld›. Aç›l›fl konuflmas›n› yapan Seza Mis çal›flma yaflam›n›n insan haklar›yla ba¤lant›s›n› vurgulad›ktan sonra bugün dayat›lan kölelefltirilmifl çal›flma yaflam›n›n 12 Eylül ‘80 darbesiyle birlikte halka çok daha yo¤un dayat›lan yaflam›n her alan›ndaki dejenerasyon, hak gasp› ve sindirme politikalar›ndan ba¤›ms›z ele al›nmamas› gerekti¤ini vurgulayarak “1475 say›l› ifl yasa tasar›s› nas›l ki çal›flma yaflam›n› kölelefltiriyor dayat›lan emperyalist savafl da çal›flma yaflam›n› benzeri ölçüde y›k›ma u¤ratacakt›r. Üretenler üretimden gelen güçlerini kullan›p1475 say›l› ya da benzeri yasalara karfl› veya emperyalist sa-

vafl sald›rganl›¤›na karfl› durmaz ise yaflanacak yokluk ve yoksunluklar› çok büyük olacakt›r” dedi ve sözü Av. Murat Özveri’ye b›rakt›. Özveri özellikle ifl hukukunda iflçiler aleyhine uygulanan geliflmelerden söz etti ve “ne yaz›k ki hukuk camias› bunun fark›nda de¤il, kimileri de gündemine almak istemiyor” dedi. Konusuna hakim olan Özveri “önemli olan 1475 say›l› yasa ile getirilmeye çal›fl›lan onlarca maddenin tek tek aç›l›mlar›n›n

Emekçinin Gündemi

STATÜKO VE DEVR‹MC‹ YÖNEL‹ME DA‹R! E¤er, ülkemizde, egemenler dikensiz bir gül bahçesinin yaratt›¤› bir rehavet içerisindeyseler. E¤er, bu dünyada cenneti yafl›yorlarsa. E¤er, saltanatlar›n›n ebediyen varolaca¤›na inan›yorlarsa. Sebebi, karfl›lar›nda, vars›ll›klar›n›n mimar› on milyonlarca aç›n, yoksulun, umutsuzun mahfler suskunlu¤udur. Milyonlarca iflçinin ve kamu emekçisinin sendikal örgütsüzlü¤ü tüm kamuoyunun malumudur. Mevcut sendikal örgütlülüklerin ise, iflbirlikçi, teslimiyetçi ya da uzlaflmac› reformist sendikal yönetimlerin sultas› alt›nda oldu¤u gerçekli¤i ise bafll› bafl›na bir trajedidir. Gerçi, devrimci sendikal alternatifin c›l›z oldu¤u ya da olmak ile olmamak aras›nda seyretti¤i ülkelerde, reformist sendikac›l›¤›n da varl›¤›ndan bahsedilemez. Çünkü, reformizm genellikle, devrimci muhalefetin çal›flan kesimler aras›nda s›k› örgütlülü¤ü sa¤layabildi¤i ülkelerde egemenlerce, devrimci duruflun panzehiri olarak uygun dozajlarda, belirli bir kontrol çerçevesinde emekçi çevrelere enjekte edilir. Veya güçlenmesi için gerekli yasal düzen-

lemeler ve envai yol yöntem devreye sokulur. Bu ba¤lamda, ülkemizde kamu emekçilerinin sendikal mücadelesinde bir reformist sendikac›l›ktan bahsedilebilir. Fakat ayn› fley iflçi sendikalar› için ifade edilemez. Yurdumuzda iflçi sendikalar› ve konfederasyonlar›, bugün kelimenin tam anlam›yla iflbirlikçi ve teslimiyetçi yönetimlerin egemenli¤i alt›ndad›r. Kuflkusuz ki bir iki küçük sendikan›n ve kimi flubelerin devrimci rotada yol alma çabalar›n› bu kategoriden muaf tutuyoruz. ‹flte egemenler için dile getirilen gül bahçesi ve bu dünyada cenneti yaflamak ve sömürü ve eziyet sistemlerinin sonsuza dek payidar olaca¤› inanc› böylesi bir tablo üzerinden mümkün oluyor. Emperyalizmin has ufla¤› Turgut Özal, 1991’de ABD emperyalizminin Irak’a sald›r›s›na payandal›k yaparak “bir koyup üç alman›n” hesab›n› gütmüfltü. “Bir konulmufltu” ancak “üçü veren” ne ABD ne de Irak olmufltu. 5 Nisan 1994 krizinin ayan beyan deflifre etti¤i üzere, üç de¤il, befl hatta on veren, iflçi s›n›f›, kamu emekçileri ve emekçi halk›m›z olmufltu.

çal›flma saatlerinin uzat›lmas›, ücretsiz izin verilmesi vb. konularda getirilen maddeler çal›flma yaflam›n› çok yönlü tahrip etmektedir” dedi. 3. konuflmac› Gaye Y›lmaz oldu. Özellikle emperyalist-kapitalist ülkeleri yak›ndan takip eden Gaye Y›lmaz umut diye sunulan bat›da da müthifl hak gasplar›n›n oldu¤unu, insan› sosyal bir varl›k olarak görmekten uza‹stanbul klaflt›r›lan makinan›n bir parças› haline getirildi¤ine dikkat çektikne oldu¤unu bilmek de¤il -ki onlar› da bilmeliyiz- bu yasayla he- ten sonra, “üstelik büyük bir yadeflenen uygulamay› kavramak- n›lsama yaratarak iflçilerin demokratik kat›l›m›n› sa¤lad›klar›t›r” diyerek sözlerini noktalad›. ‹kinci konuflmay› Kamil Kar- n› söylüyorlar. ‹flverenler ne yatal yapt›. “Bizlerden iflçilerden pacaklar›n›, kararlar›n› tek tahabersiz 3 hükümetten, 3 iflve- rafl› iflçilere anlat›p kararlar›n› renden, 3 de konfederasyon bafl- onlara kabul ettiriyorlar. Bunun kanlar›ndan oluflturulan ‘bilim ad›na da demokratik kat›l›m dikurulu’ tasla¤› haz›rlay›p bizlere yorlar. 30 kifliyle bir fabrikay› dayatmaktad›r. Esnek çal›flma, dolaflt›k ama tek bir iflçiyle k›dem tazminat›n›n gasp›, ödünç gözgöze gelemedik. Makinan›n iflçi, tafleronlaflt›rma iflten at›lma- bir parças›yd›lar” dedi. (‹stanlar›n kolaylaflt›r›lmas›, günlük bul) 88-89 bahar eylemlilikleriyle bafllayan ve 91-92’de kamu emekçilerinin grevli-toplu ifl sözleflmeli sendika hakk› için meydanlara döküldü¤ü y›llarda devrimci dinamikler için de zirve yak›nlarda gözüküyordu. Tabanda tetiklenen devrimci dalga 12 Eylül 1980 AFC icazetli sendika yönetimlerini koltuklar›nda muazzam derecede silkelemeye bafllam›flt›. Çok geçmeden, egemen s›n›flar kriz mazeretiyle, henüz sendikalarda merkezlerin eteklerine t›rmanma çabas›ndaki devrimci sendikal muhalefeti iflyerlerinde iflten atmalar ile tasfiye etmeye koyuldu. Nitekim baflar›l› olunmufltu da. ‹fl yerlerinde köklü biçimde örgütlenemeyen devrimci sendikal muhalefet ald›¤› ilk a¤›r darbeye haz›rl›ks›z yakalanm›fl ve alt› boflalm›flt›. fiubeler düzeyinde elde edilen mevziler de, fabrikalardaki dayanaklar›n› koruyamay›nca birer birer devrimci sendikal mevziler düflmeye bafllad›. Neticede bu günlere gelindi. Taban örgütlülüklerini çok s›k› flekilde ören kimi devrimci çizgideki sendika flubeleri ise o günkü sald›r›lar› bofla ç›kararak zeminlerini sa¤lamlaflt›rd›lar. Mevcut sistem, iflçileri, kamu emekçilerini istedi¤i kadar depolitizasyona tabi tutarsa tutsun, kendini ayakta tutmaya çal›fl›rken ister istemez s›radan iflçileri hoflnutsuzlu¤a ve sistem d›fl› aray›fllara itecektir/itiyor da. Mesele, iflçilerin ve kamu

emekçilerinin, emperyalizmin ufla¤› egemenlerin istem d›fl› yaratt›klar› devrimci durumun, devrimci-komünist güçlerce de¤erlendirilebilmesinin kavran›fl›ndad›r. ABD emperyalizmi bir kez daha co¤rafyam›z›n enerji yataklar› üzerine konmak u¤runda dünyan›n di¤er emperyalist devletlerine ve emekçi halklar›na meydan okuyor. Elbette ki bu foto¤raf daha önce de önümüze ç›km›flt›. Ve daha öncesinde daha güçlü bir devrimci sendikal muhalefet ve devrimci-komünist hareket vard›. Belki bugünkü zay›fl›¤›m›z ciddi bir handikapt›r. Ama tecrübelerimizin yaratt›¤› avantajlar› da göz ard› etmemek laz›m. ‹flçilerin, kamu emekçilerinin ve iflsizlerin yani potansiyel iflçilerin içinde ç›rp›nd›klar› yoksulluk, umutsuzluk ve sessiz aray›fllar›ndan kaynaklanan hoflnutsuzluklar›n›n patlama noktas›na gelmesini devrimci zeminde örgütlemek için verili koflullar her zamankinden daha olgundur. Eksikli¤i yaflanan fley, iradi müdahale, yani devrimci müdahaledir. ‹radi eylem ise örgütlülük koflullar›nda mümkündür. ‹flçilerin ve kamu emekçilerinin hakl› mücadelesinde lokomotif güç bellidir. Bu da flüphesiz ki 90’l› y›llar›n iflçi hareketine damgas›n› vurmufl akabinde önemli ölçüde kan kayb›na u¤rasa da yaflad›¤› gerilemelerden ve yenilgilerden gerekli ders ve tecrübeleri ç›kararak yanl›fllar›ndan ar›nm›fl do¤rular ile

‹fiS‹ZLER ORDUSUNA 300 K‹fi‹ DAHA ● Uygulad›klar› ya¤ma ve talan politikalar› ile binlerce kifliyi iflsiz b›rakan ve ülkeyi tam bir ç›kmaza sürükleyen egemenler flimdi de yeni bir iflten atma furyas›n›n alt›na imza att›lar. Dünya Bankas›’n›n talimatlar› ile F‹SKOB‹RL‹K’te çal›flan 300 kiflinin iflten at›laca¤› aç›klamas› yap›ld›. Konu ile ilgili yaz›l› bir aç›klama yapan F‹SKOB‹RL‹K Yönetim Kurulu Baflkan› Salih Erdem iflten ç›karmalar›n Dünya Bankas›’n›n talimatlar› sonucu olaca¤›n› ve tazminatlar›n da DB taraf›ndan ödenece¤ini söyledi. Erdem ayr›ca “bugüne kadar siyasiler F‹SKOB‹RL‹K’i ifl kap›s› olarak görmüfller ve kadro fliflirmelerine gitmifllerdir. Bu talimat› duyunca ben de üzüldüm ancak elden birfley gelmiyor. Bize verilen talimat gere¤i iflçileri ç›kartaca¤›z” dedi. Devletin uflakl›¤›n›n belgelenmesi anlam›nda önemli olan bu aç›klama ile F‹SKOB‹RL‹K’te çal›flan 300 kiflinin iflten at›laca¤› kesinleflmifl oldu. (Samsun)

donanm›fl Devrimci Demokratik Sendikal Birlik’tir! Statükoyu parçalamak, ilkin devrimci iflçilerin ve kamu emekçilerinin örgütlenmesi ile gerçekleflebilir. Örgütsüzlük bu gün komprador patronlar›n ç›k›n›nda ekmektir. E¤er ekmek olmak istemiyorsak, afl›m›za, onurumuza ve gelece¤e sahip ç›kmak istiyorsak, yüzümüzü öncüden ve onun yöneliminden yana çevirmek zorunday›z. DDSB’nin yetifltirdi¤i birçok iflçi ve kamu emekçisi bulunduklar› iflkollar›nda suskun ve örgütsüz biçimde beklemektedir. Görev ilkin, durman›n teslimiyet oldu¤u bilincine sahip DDSB potansiyelini tekrar örgütlemek, harekete geçirmek, sendika genel kurullar›na haz›rlamakt›r. ‹flyerlerinden bafllayarak suskun milyonlar› hoflnutsuzluklar›, flikayetleri do¤rultusunda meydanlara demokratik muhalefet çerçevesinde sevk etmek ve s›radan y›¤›nlar›n bile hergün evlerine dek burjuva televizyon kanallar› vas›tas› ile uzanan emperyalist sald›rganl›¤a karfl› uyanan anti-emperyalist bilinci harekete geçirmektir. Evet, karfl› devrimci statükoyu parçalamaya önce kendimizden bafllamal›y›z. Yabanc›laflmaya ve dejenerasyona son vermenin biricik ilac› devrimci silkelenifltir. Tüm s›n›f bilinçli iflçiler ve kamu emekçileri göreve, Devrimci Demokratik Sendikal Birlik saflar›na !


7

2

14-27 Şubat 2003

Tafloca¤›nda ihmal 4 can ald› Tafloca¤›nda çal›flan iflçiler madende yap›lan patlamalar sonucu çatlad›¤›n› fark ettikleri bina için patrona uyar›larda bulundular. Ancak patron uyar›lar› dikkate almad›. ‹stanbul Gaziosmanpafla Sultançiftli¤i’nde Sitafl madencili¤e ait tafloca¤›nda göçük oldu. ‹nflaatlarda ve beton yap›m›nda kullan›lan m›c›r yap›m› için tafl ç›kar›lan tafloca¤›nda 2 fiubat günü saat 23:00’de göçük meydana geldi. Madende çal›flan iflçilerin yemekhane ve yatakhane olarak kulland›klar› bina göçük sonucu 60 metre afla¤› sürüklenerek tafl ve toprak alt›nda kald›. Tafloca¤›nda

çal›flan iflçiler madende yap›lan patlamalar sonucu çatlad›¤›n› fark ettikleri bina için patrona uyar›larda bulundular. Ancak patron uyar›lar› dikkate almad›. 20 iflçi göçükten 15 gün önce can güvenli¤i olmad›¤› gerekçesi ile iflten ayr›lm›fl, patron da öteki iflçilerin madende çal›flmaya devam etmesi için ücretlerine zam yapm›flt›. Ya¤mur alt›nda da çal›flt›klar›n›n alt›n› çizen iflçiler madenlerde haftan›n yedi gününde çal›flma yürütüldü¤ünü ve asgari ücret üzerinden ücret ald›klar›n› söylediler. Göçük alt›nda kalan Mustafa

Aky›ld›z (18), Murat Balc› (21), Ali Do¤an (32) ve Mehmet Korkmaz (30)’›n yak›nlar› göçü¤ün temizlenmesini gözyafllar› içinde seyrettiler. Çal›flmalar›n 4. gününde Mustafa Aky›ld›z ve Murat Balc›’n›n cesetlerine ulafl›l›rken ertesi gün de di¤er iflçilerin cesetleri ç›kar›ld›. Göçük temizleme çal›flmalar›n›n 4. gününde polis Sitafl Madencili¤in giriflini kapatarak ailelerin giriflini zorlaflt›rd›. Bu duruma tepki gösteren Mustafa Balc›’n›n kardefli fieref Balc›, valilik emri ile 17:00’den sonra tehlikeli denilerek çal›flman›n yap›lmad›¤›n› oysa iflçi-

ler burada 24 saat çal›fl›rken böyle bir karar›n ç›kmad›¤›n› söyleyerek tepki gösterdi. Zor koflullar alt›nda ve düflük ücretle çal›flt›r›lan iflçiler 10 y›ll›k eski ve çatlam›fl bir binan›n üstelik alt›ndaki toprak kayd›¤› halde yerini de¤ifltirmeyen patronun ihmali sonucu can verdiler. Patronun olaydan sonra çal›flmalar› durdurdu¤u madende gergin bir hava hakim. Ocakta çal›flan ‹brahim Kaplan adl› iflçi olayla ilgili flunlar› söyledi: “Ben de ayn› yatakhanede yat›yorum. Göçük s›ras›nda 5 iflçi kendisini d›flar› atarak kurtuldu.

Tuzla’da patron ve jandarma terörü Patronun 17. maddeyi kullanarak tazminats›z iflten att›¤› Teksif Sendikas› Bak›rköy fiubesi’ne üye 36 iflçi iflyeri karfl›s›nda bulunan otobüs dura¤›nda direnifle geçtiler. Tuzla’da Yan Sanayi Sitesi’nde kurulu olan Carmen Ambalaj’da çal›flan 36 iflçi Teksif Sendikas› Bak›rköy fiubesi’ne üye olduklar› gerekçesiyle iflten at›ld›. Patro-

ni sürdüren iflçiler jandarma ve iflyeri güvenlik ekipleri taraf›ndan zorla uzaklaflt›r›l›nca Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi’nde beklemeye bafllad›lar. ‹flyeri temsilcisi

‹stanbul nun 17. maddeyi kullanarak tazminats›z iflten att›¤› 36 iflçi iflyeri karfl›s›nda bulunan otobüs dura¤›nda direnifle geçtiler. Durakta direniflleri-

Yaflar Bafl›büyük’ten direnifl hakk›nda bilgi ald›k. - “Ben yaklafl›k 1 y›ld›r bu iflyerinde çal›fl›yorum. ‹fle girdi¤imin 2. ay› örgütlenme

çal›flmalar›na bafllad›k ve sonucunda 36 arkadaflla birlikte Teksif Bak›rköy fiubesine üye olduk. 70 kiflinin çal›flt›¤› iflyerinde patron ay›n 16’s›nda 3, 18’inde 5 ve 22’sinde 30 iflçiyi iflten att›. fiu anda iflyerinde 15 iflçi üretime devam ediyor. Bizler yasal hakk›m›z olan sendikan›n varl›¤› kabul edilene kadar direniflimizi sürdürmekte kararl›y›z.” Yine ayn› iflte çal›flan Nurettin Demir ise daha önce bu iflyerinin Kurtköy’de bulundu¤unu daha sonra Tuzla’n›n Ayd›nl› köyüne geldi¤ini belirterek; “biz Tuzla Deri-‹fl’e s›k s›k gelerek fiube Baflkan› Hasan Sonkaya ile iflyerinde nas›l örgütlülük yaratabiliriz diye sohbet ederdik. Hasan baflkan bizleri Teksif Bak›r-

köy fiubesine gönderdi ve 36 kifli üye olduk. ‹flyeri zaten tam anlam›yla köle kamp›n› and›r›yor. Paran› alam›yorsun, ifle girdikten 3 ya da 4 ay sonra sigortal› yap›yor o da flayet isterse. Zaten asgari ücretle çal›fl›yoruz, paralar›m›z bile düzenli olarak verilmiyor. Bizler hem kaymakamla hem de jandarma komutanl›¤› ile görüflmeye gitti¤imizde bize yan›tlar› ‘ikinci Deri-‹fl’e izin vermeyiz’ oldu. fiu anda Deri-‹fl Tuzla fiubesinde direniflimize devam ediyoruz ve yasal grev sürecine kadar direniflimize devam etmekte kararl›y›z. Tüm iflçi s›n›f›n› bu hakl› direniflimize destek vermeye ça¤›r›yoruz. ‹flçi-köylü gazetesine de sesimize ortak oldu¤unuz için teflekkür ederiz.” (Kartal)

Yasa geçmeden uygulama geldi Nihat Batu iflçileri tehdit ediyor Çi¤li Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Ray Tekstil G›da Sanayi ve Ticaret Afi’nin 150 iflçisi henüz yürürlü¤e bile girmeyen yasa gerekçe gösterilerek iflten ç›kar›ld›lar. Patronlar›n ›srarla yürürlü¤e konmas›n› istedikleri 1475 say›l› ifl yasas› henüz resmi olarak faaliyete geçmeden patronlar taraf›ndan gayri resmi bir flekilde uygulamaya sokuldu. ‹fl güvencesi yasas›na paralel olarak patron taraf›ndan gündeme getirilen bu yasa iflçiler için tam bir k›y›m getiriyor. Daha flimdiden meyvelerini vermeye baflla-

yan yasa Çi¤li Organize Sanayi’de bulunan Ray Tekstil Afi iflçilerine 29 Ocak 2003 tarihinde patron taraf›ndan iflten ç›kar›ld›klar› tebli¤ edildi. Patron yeni yasalara göre düzenleme yapt›klar›n› buna göre 150 iflçinin iflten ç›kar›ld›¤›n› belirtti. Uygulamay› tam bir hukuksuzluk olarak de¤erlendiren iflçiler ifllerine geri dönmek için her yola baflvuracaklar›n› söylediler. ‹flçiler Çi¤li Organize Sanayi bölgesinde faaliyet yürüten di¤er flirketlerde de önümüzdeki günlerde bu yasa gerekçe gösterilerek iflten ç›kar›lmalar olaca¤›n› belirttiler. (‹zmir)

Gazi Belediyesi’nde iflten at›lan 36 temizlik iflçisi için önce ifl sözleflmesinin bitti¤i gerekçesi öne sürülmüfltü. Ancak yaflananlar gerçe¤in böyle olmad›¤›n› ortaya koyuyor. ‹flçilerin belediye baflkan› taraf›ndan sendikadan ayr›lmaya zorlanmalar› üzerine D‹SK’e üye 36 iflçiden 18’i sendikadan istifa etti. Konu ile ilgili bir aç›klama yapan D‹SK Samsun fiube Baflkan› Bekir Belovac›kl› Belediye Baflkan› Nihat Batu’nun iflçilere bask› yaparak sendikadan istifa etmelerini istemesinin yasad›fl› oldu¤unu belirterek “iflçilere ‘sendikadan istifa ederseniz iflinize

dönersiniz’ tehditlerinde bulunuyor. Bugüne kadar bundan dolay› 80 üyemiz sendikadan istifa etti” dedi. Belovac›kl› iflçilere uygulanan bu yasad›fl› uygulamay› ve Irak sald›r›s›n› protesto etmek için 2 fiubat 2003 tarihinde ç›plak ayakla AKP önüne kadar yürüyerek iflçiler üzerindeki bask›n›n kald›r›lmas›n› istedi. “Uzaklaflt›r›lan iflçilerin tekrar ifllerine al›nmalar›n› istiyoruz” diyen Belovac›kl› ayr›ca hiçbir bask›ya boyun e¤meyeceklerini ve gerekirse yataklar›n›n AKP önü olaca¤›n› belirterek sözlerine son verdi. (Samsun)

98’den beri burada çal›fl›yoruz. Sabah 7:00’de ifle bafll›yoruz. Ya¤murun bu kadar fliddetli ya¤mas›n› beklemiyorduk. 7-8 senedir bu ifli yapan insanlar vard› aralar›nda. Olay›n yafland›¤› gün de çal›fl›ld›. Ben burada kepçe operatörüyüm. Çok üzgünüm, arkadafllar›m› kaybettim” (‹stanbul)

DDSB ‹MZALI B‹LD‹R‹ ÇIKTI ● Devrimci Demokratik Sendikal Birlik imzal› “Emperyalist sald›rganl›¤a hay›r! ABD ç›karlar› u¤runa dökecek ve dökülecek kan›m›z yok!” bafll›kl› bir bildiri yay›nland›. “‹flçiler, kamu emekçileri, emekçi halk›m›z!” diye bafllayan bildiri “Savafllar›n kayna¤› emperyalizmdir. Emperyalizm; yeryüzü hakimiyeti ve tüm ülkelerin yer alt› ve yerüstü zenginlik kaynaklar›n› talan etmek demektir. Irak, Ortado¤u’nun zengin petrol rezervlerinin önemli bir bölümüne sahiptir ve petrol, temel bir enerji kayna¤› olma özelli¤ini korumaktad›r. ABD Ortado¤u petrollerinin tüm denetimini eline almak istemektedir” fleklinde devam ediyor. ABD emperyalizmi dünyay› yeniden kana bulaman›n efli¤indedir. Emperyalist ç›karlar› u¤runa, bölgemizi kan deryas›na çevirecektir. BUSH yönetimi, milyonlarca yoksul Irakl›n›n tepesine Patriotlar indirerek, kan banyosu yapt›rmak istemektedir. Ülkemiz egemen s›n›flar›n›n da bu sald›r›ya dahil olma haz›rl›klar›n› sürdürdü¤ünün belirtildi¤i bildiride “ABD ç›karlar› için Kore’ye, Bosna’ya, Afganistan’a sürülen Türk Ordusu bu kez de IRAK’ta kullan›lmak istenmektedir. Daha flimdiden üsler ABD askeri uçaklar›n›n hizmetine aç›lm›flt›r. 80-90 bin Amerikan askerinin ülkemizde konuflland›r›lmas› söz konusudur. Perde arkas›nda egemenler ABD’ye bu yönlü taahhütlerde bulunmufllard›r. Ancak halk›m›z›n öfkesinden korktuklar› için bunu aç›kça dile getirememektedirler. Kuflkusuz SADDAM HÜSEY‹N zalim bir diktatördür. Halepçe’de binlerce Kürt’ü biyolojik kimyasal silahlar kullanarak katletmifltir. Bunun arkas›nda bulunanlar bu silahlar› sa¤layan ve kullan›lmas›na göz yuman emperyalistlerdir. Saddam’›n katil ve diktatör olmas›, hiç kimseye Irak’›n egemenlik haklar›n› ortadan kald›r›lmas› ve bu ülkenin ABD önderli¤inde iflgal edilerek parçalanmas› hakk›n› vermez. Irak halk›n›n bu yönde talebi varsa bunu kendi öz gücü ve dünya demokratik kamuoyunun deste¤i ile gerçeklefltirmesi tek meflru yoldur” denildi. Akacak olan kan›n IRAK emekçi halk›n›n kan› olaca¤›n›n, yoksul halk›m›z›n çocuklar›n›n kan› olaca¤›n›n da vurguland›¤› bildiri “Emperyalist haydutlar›n bölgemizde kesin hakimiyet kurmalar›na karfl› sesimizi daha gür ç›karal›m. Bu emperyalist sald›rganl›k karfl›s›nda daha güçlü hayk›ral›m. Unutmayal›m ki, savafl iflçilerin, emekçilerin ve tüm halk›m›z›n topyekün karfl› koyuflu ve bu sald›rganl›¤a karfl› mücadelesi ile önlenebilir. Emperyalist sald›rganl›¤a karfl› DDSB saflar›nda yerimizi alal›m. Örgütlü mücadeleye kat›lal›m!” denilerek sona erdirildi.


14-27 Şubat 2003

2

8

IMF politikalar› ürettirmiyor oldu¤u tar›m politikalar›n›n yanl›fl oldu¤unu ortaya koymak köylü ve çiftçinin sorunlar›n› giderebilmek amac›yla sendikay› kurduk. Bizim de örgütlü mücadele yürütmemiz gerekiyor.

Hayri Y›ld›r›m lkemizde uygulanan IMF politikalar›yla üretemez duruma gelen köylülerin yaflad›klar› sorunlar› aktarabilmek ve Tür Köy-Sen Malatya fiubesi’nin çal›flmalar›n› ö¤renmek amac›yla fiube Baflkan› Hayri Y›ld›r›m ile röportaj yapt›k. - Tür Köy-Sen Malatya fiubesi ne zaman faaliyete geçti? Kurulufl amac›n›z neydi? K›saca anlat›r m›s›n›z? H. Y›ld›r›m: Türkiye Üretici Köylü Sendikas› Türkiye genelinde fiubat 2001’de tüzel kimli¤i ile kurumsallaflt›. K›rka yak›n yerde flubemiz olufltu. Kurulufl amac›m›z, köylüyü, çiftçiyi sendikal›laflt›rmak, sendika çat›s› alt›nda örgütlenmesini sa¤lamak k›saca. Köylünün fasulyesi, pancar›, tütünü uygulanan kota uygulamas›yla bitme noktas›nda. Buradaki ekonomi çöküfle gidiyor. En az›ndan taban fiyatlar›nda söz sahibi olmak, örgütlenip bunlara karfl› olmak için çal›flmalar›m›z› sendika çat›s› alt›nda yürütüyoruz. Amac›m›z burada bir araya gelip sorunlar›m›z› tart›flmak, birlikte hareket etmektir. IMF’nin bize dayatm›fl

Ü

“AKP KÖYLÜYE H‹ÇB‹R ÜM‹T VERMEM‹fiT‹R” - Malatya köylüsünün çekti¤i s›k›nt›lar nelerdir? - Malatya köylüsünün çekti¤i s›k›nt›lar öyle çok ki anlatmakla bitmez. Malatya’da çiftçi tamamen bitmifl durumda. Savafl çanlar›n›n çald›¤› flu günlerde petrole sürekli zam geliyor. Petrole gelen zam çiftçiye de yans›yor. Gübresine, tohumuna k›sacas› girdilerin hepsine yans›yor. Çiftçilerin bu seneki mallar› da ellerinde kald›. Kay›s› bu sene az tuttu. ‹lk etapta 4 milyon fiyat verdiler. Sonra 3 milyona, 2,5 milyona düfltü. Üretici, olan kay›s›s›n› da satamad›. Fasulye oldu¤u gibi duruyor, hiç sat›lamad›. Ziraat odalar› il tar›m› pancara, tütüne alternatif olarak soya fasulyesi ektirdi. Fasulye tüccara 1-2 ay sonra paras›n› almak kofluluyla 300 bin liradan sat›ld›. Üretici yapt›¤› masraf› bile karfl›layamad›. Devletin izledi¤i politikalar insanlar› yanl›fl yöne yönlendiriyor. Çiftçimiz periflan durumda. AKP acil eylem program› da köylüye hiçbir ümit vermemifltir. - DGD hakk›nda ne düflünüyorsunuz?

Devletin izledi¤i politikalar insanlar› yanl›fl yere yönlendiriyor. Çiftçimiz periflan durumda. AKP acil eylem program› da köylüye hiçbir ümit vermemifltir. - Malatya’da DGD ile bir para ç›kard›lar. Bu asl›nda köylüyü, çiftçiyi aldatma paras›d›r. Bunun yerine köylüye üretime katk›da bulunabilecek bir para verilmelidir. DGD Türkiye yerelinde 40 ilde verildi. Di¤er illerde halen ödenmedi bile. - Köylülerin yaflad›klar› s›k›nt›lar›n sorumlular› kimlerdir? - Bizce, IMF’nin uygulad›¤› politikalar ve bu politikalar› ülkemizde hayata geçiren iktidar partilerdir. Biz ulusal tar›m politikalar›n›n uygulanmas›n› istiyoruz. Bugün çiftçinin tohumu d›flar›dan getiriliyor. Daha o tohumdan tohum üretilmiyor. D›fla ba¤›ml› politikalar uygulan›yor. Bu da çiftçinin bitimi demektir. Biz buna karfl›y›z. - Tar›m Bakanl›¤› ya da buna ba¤l› kurumlardan köylüye destek geliyor mu? - Sübvansiyonlar vard› % 5’lik. Bu da geçen y›l kald›r›ld›. Daha önce kay›s› üreticilerine ald›¤› ilaçtan dolay› % 20 destekleme vard›. O da geçen y›l kesildi. fiimdi çiftçiye hiçbir yard›m verilmiyor. “SAVAfi AÇLIKTIR, ZULÜMDÜR, ÖLÜMDÜR” - Siz de Malatya Savafl Karfl›t› Platform’da yer al›yorsunuz. ABD’nin Irak’a sald›r› haz›rl›klar› son aflamaya geldi. Bu

Tekel’in özellefltirilmesi emperyalist sald›r›d›r Tütün Platformu 29 Ocak 2003 tarihinde Tek G›da-‹fl’te Tekelin özellefltirilmesi ile ilgili bir bas›n aç›klamas› yapt›. Tek G›da-‹fl Ege Bölgesi fiube Baflkan› Do¤an Karay›lan geçti¤imiz y›llarda özellefltirme kapsam›na al›nan TEKEL’in 1 Ocak 2003’te Anonim fiirket haline getirildi¤ini hat›rlatt›. Karay›lan AKP’nin “Devletin ne ifli var içki üretiminde diyerek halka flirin görünmeye çal›flmaktad›r” diyerek sözlerine devam etti. “Tekel sadece özellefltirilmemekte, sektör tümü ile yabanc›laflt›r›lmaktad›r” diyen Karay›lan’›n ard›ndan söz alan Tütün Eksperleri Derne¤i Baflkan› Vak›f Mercimek ise hükümetin aç›klad›¤› taban fiyat›n›n geçen y›lla ayn› oldu¤unu, bir de¤ifliklik söz konusu olmad›¤›n› belirtti. Bir aç›klama da Tek G›da-‹fl 6 No’lu fiube Baflkan› Zaman Süer’den geldi. Süer aç›klamas›nda “Tekelin özellefltirilmesi emperyalizmin bir sald›r›s›d›r. Biz de bu sald›r›ya cepheden direnece¤iz. Fabrikalarda oluflturulan komiteler arac›l›¤› ile tabandan tabana bir direnifl a¤› oluflturaca¤›z” dedi. (‹zmir)

konuda ne söylemek istersiniz? - ABD Irak’a bir sald›r› uygulayacak. Buna Türkiye’yi de katmak istiyor. Biz buna karfl›y›z. Çünkü ABD kendi ç›karlar› için Türkiye halk›n› savafla sürüklemek istiyor. ABD’nin buna hakk› yok. Savafl zulümdür, açl›kt›r, ölümdür, zam demektir, çiftçinin periflan olmas› demektir. Topraklar›m›za düflecek bir bomban›n topraklar› çoraklaflt›rmas› demektir. Biz de savafla karfl› oldu¤umuz için bu platformda yerimizi ald›k. Savafl olmamas› için elimizden

geleni yapaca¤›z. - Son olarak söylemek istedi¤iniz birfley var m›? - Köylümüzün, çiftçimizin sendikam›zda biraraya gelmesi gerekiyor. Örgütlenme çal›flmalar›m›z› yap›p sendikam›z› güçlendirmemiz gerekiyor. Bunu baflarabildi¤imiz oranda söz sahibi olabilece¤iz. Taban fiyatlar›n› belirlemede söz sahibi olmak istiyoruz. Bu yüzden tüm köylümüzü, çiftçimizi sendikam›zda bir araya toplanmaya ça¤›r›yoruz. (Malatya)

Sorunlar›n kayna¤› IMF 5 fiubat 2003 tarihinde Samsun Büyükflehir Belediyesi Konferans Salonunda “Tütün ve tütün üreticisinin durumu” konulu bir toplant› yap›ld›. Toplant›ya Samsun Ziraat Mühendisleri Odas› Baflkan› Ünal Ifl›kel kat›ld›. Ifl›kel sorunlar›n kayna¤›n›n IMF oldu¤una dikkat çekerek “söz konusu yasa ile piyasa yabanc›lara kalacak. Yeni tütün yasas› ile TEKEL’in özellefltirilmesi için dü¤meye bas›lm›flt›r. Yak›n bir gelecekte TEKEL’e ait sigara fabrikalar› çok uluslu yabanc› flirketlere sat›lacakt›r” dedi. Ayr›ca üreticinin bu politikalar›n

ard›ndan periflan olaca¤›n› ve devletin ise çok önemli bir kuruluflunu kaybedece¤ini belirten Ifl›kel’in ard›ndan söz alan üreticiler de tepkilerini dile getirdiler. Tütün üreticisi Kani Albayrak bütün umutlar›n› TEKEL’in verece¤i denk paras›na ba¤lad›klar›n›, ama 100 milyon verilece¤ini duyduklar›nda flok olduklar›n› belirterek “tütün üreticisine bayram› haram ettiler. Bu para ile neyi nas›l alaca¤›z?” derken baflka bir üretici Recai Y›ld›r›m da “biz sadece hükümetin verdi¤i sözleri tutmas›n› istedik. Ama tutmad›lar. Ailemizin yüzüne ba-

kamaz hale geldik. Bizi bir kez daha aldatt›lar” sözleri ile tepkisini ortaya koydu. Yine geçimini tütün üretiminden sa¤layan ‹smet Y›ld›r›m da hükümetin uygulad›¤› politikalarla tütün üreticisini periflan etti¤ini belirterek “böyle giderse art›k tütün bulamayacaklar. Bir de 100 milyon için kuyruklarda sürünüyoruz” dedi. Üreticiler yap›lan son zamlar›n da en çok TEKEL ürünlerine yap›ld›¤›na dikkat çekerek “almas›n› biliyor ama vermeye gelince bizleri aldat›yorlar” diyerek seslerini duyurmaya çal›flt›lar. (Samsun)


9

2

14-27 Şubat 2003

“Türkiye’de hayvanc›l›k bitiriliyor” Kurban bayram›n›n gelmesi ile birlikte Türkiye’nin birçok ilinden ‹stanbul’a gelen hayvan sat›c›s› köylüler kurduklar› çad›rlarda evlerine en az›ndan biraz para ile dönmenin hayallerini kuruyor.

‹stanbul Kurban bayram›n›n gelmesi ile birlikte Türkiye’nin birçok ilinden ‹stanbul’a gelen hayvan sat›c›s› köylüler kurduklar› çad›rlarda evlerine en az›ndan biraz para ile dönmenin hayallerini kuruyor. So¤uk havan›n da bast›rmas› ile birlikte oldukça zor gün-

ler geçiren köylülerle görüflmek için ‹kitelli hayvan pazar›na gittik. - Nereden geldiniz ve flu anda bulundu¤unuz koflullardan biraz söz eder misiniz? - Turan Çetin: Tokat Niksar’dan geldik. Kendi mal›m›z›

getirdik. Kuru yemle yetifltiriyoruz. 8 ay içerde kal›yorlar. Di¤er aylarda meraya sal›yoruz. Buraya her y›l geliyoruz. Gelirken 2 milyar masraf›m›z oldu. Yolda trafik durdurdu. 5 milyon. 5 sefer durdurdular. Toprak bast›paras› 30 milyon, 1 bidon su 5 milyon. Türkiye’nin hali bu iflte. Kar›n k›fl›n alt›nda döflek karton, yorgan gazete, yedi¤imiz domates, ekmek. Mal bafl›na 25 milyon toprak sahibine ödüyoruz. - Pazarda sat›fllar›n›z ne durumda? - Biz 22 tane getirdik. Ortalama 1 milyar 200-1 milyar 300 aras› sat›yoruz. Televizyonlarda gösteriyorlar 6 milyar yalan. 5 gündür burday›m, 2 tane satt›m. 5-6 ortak biraraya gelip bir mal alabiliyor. Bu iflin sonunda cebimizde 3 milyar kalsa allaha flükür. - Devletin besicilere herhangi bir yard›m› var m›? - Daha önce % 38 faizle des-

Bergamal› köylüler yarg› önünde Oktay Konyar “burada ülkesine sahip ç›kanlar› yarg›l›yorlar” diyerek “Biz on bin Bergamal› casuslu¤a devam edece¤iz” dedi. Almanya ad›na casusluk yapt›klar› iddias› ile Bergama köylüleri, Alman Vak›flar› ve Yücel Sayman hakk›nda DGM eski savc›s› Nuh Mete Yüksel’in silahl› sald›r› sonucu öldürülen Doç. Dr. Necip Hablemito¤lu’nun ihbarlar› üzerine açt›¤› dava 30 Ocak Perflembe günü Ankara 1 Nolu DGM’de görüldü. 15 kiflinin haklar›nda 8’er y›ldan 15’er y›la kadar a¤›r hapis cezas› istendi¤i davan›n 2. duruflmas›na ‹stanbul Barosu eski baflkan› Yücel Sayman, Bergamal› köylülerin sözcüsü Oktay Konyar, Alman Vak›flar› eski Baflkan› Walfong Sechanröder, ‹zmir Barosundan Av. Semih Özay ve 70’i aflk›n avukat kat›ld›. Duruflmada tan›k olarak dinlenen Hasan Gökvardar Normandy flirketinde 13 y›ld›r Maden Mühendisi olarak çal›flt›¤›n› ama üç ay önce iflinden ayr›ld›¤›n› söyleyerek Hablemito¤lu’nun “Alman Vak›flar› ve Bergama Davas›” kitab›n›n finans›n› Normandy flirketinin karfl›lad›¤›n›, bu kitab›n kamu görevlilerine posta yoluyla gönderildi¤ini, flirketin yönetim kurulu üyelerinden ‹smet Sivrio¤lu ve Orhan Üçkan’›n bu yöndeki konuflmalar›na tan›kl›k etti¤ini belirtti. Gökvardar tan›klar›n madenle ticari iliflkisi olanlardan belirlendi¤ini, DGM savc›s› Nuh Mete Yüksel’in flirkete jandarmalarla birlikte gelip incelemeler yap›p, iflçilerden tan›klar seç-

ti¤ini söyledi. Mahkeme Baflkan›’n›n bir sorusu üzerine Gökvardar Hablemito¤lu ile 4-5 saat görüfltü¤ünü, kendisine baz› gazete küpürlerinin ve teknik raporlar›n oldu¤u bir klasör verdi¤ini söyledi. San›k avukatlar›n›n sorular› üzerine Gökvardar flirketin at›k baraj›n›n yap›m›nda Çevre Bakanl›¤›’n›n “tehlikeli at›klar” yönetmeli¤i de¤il DS‹ kriterlerinin dikkate al›nd›¤›n›, ç›kar›lan alt›nlar›n her hafta ‹sviçre’ye gönderildi¤ini, flirketin beyan›n›n d›fl›nda devlet kontrolü olmad›¤›n› söyledi. Geçen duruflmaya kat›lmayan Sechanröder ise iddialar›n as›ls›z oldu¤unu söyleyerek suçlamalar› reddetti. ‹stanbul Barosu eski Baflkan› Yücel Sayman ise casusluk suçlamas›n›n kiflilik haklar›n›n ihla-

li oldu¤unu söyleyerek davan›n bir an önce sonland›r›lmas›n› istedi. Mahkeme Baflkan› Orhan Karadeniz dosyan›n esas hakk›ndaki mütalaas›n› haz›rlamas› için cumhuriyet savc›s›na vermeyi kararlaflt›rarak duruflmay› erteledi. Mahkeme d›fl›nda ise bir grup Bergamal› “Savafltan utan›y›k” pankart› açt›lar. Oktay Konyar “burada ülkesine sahip ç›kanlar› yarg›l›yorlar” diyerek “Biz on bin Bergamal› casuslu¤a devam edece¤iz” dedi. Gökvardar ise “flirket, at›klar konusunda dikkat edece¤i vaadini verdi. Bunu yerine getirmedi ve ayr›ca flirket sürekli el de¤ifltirerek tamamen yabanc›laflt› ben de duyarl› bir mühendis olarak iflten ayr›ld›m” dedi. (‹zmir)

tekleme fonundan para al›yorduk. 3 senedir destek alam›yoruz. % ile ald›¤›m›z borçlar› kriz olunca % 188 ile ödemek zorunda kald›k. fiimdi kimse kredi alam›yor. Faizin borcunu ödeyemiyoruz. 6 milyar alm›flt›m. fiimdi 40 milyar oldu. Türkiye’de hayvanc›l›k bitti. Bunun nedeni devlet faizlerinin yükselmesi, etin zamlanmas›. - Siz de nereden geldi¤inizi ve flu an çal›flt›¤›n›z koflullar› anlat›r m›s›n›z? Mustafa Ay: Tokat Turhal fienyurt kasabas›ndan geliyoruz. Küçüklü¤ümden beri bu ifli yap›yorum. Yaz›n merada yayd›k 6 ay beside kald›. 900 milyon kamyon paras› verdik. Bolu’da trafik bizden çorba paras› ald›. Mal bafl› 25 milyon yer sahibine verdik. 12 gündür burday›z. Çad›r›n içinde hayvanlar›n yan›nda yat›p kalk›yoruz. - Sizin sat›fllar›n›z nas›l? 57 mal›m›z vard›. 28 tanesini satt›k. Herkes pahal› diyor. Ama

pahal› de¤il. Geçen sene saman›n kilosu 50 bindi, flimdi 160 bin. Genelde 4-5 kifli ortak oluyor. Fiyatlarda 1 milyar 200-1 milyar 800’e kadar satt›k. Satt›¤›m›z hayvanlara bayram sabah›na kadar burda bak›yoruz. Bunun için para alm›yoruz. 4-5 milyar para kal›yor cebimizde. Bir y›ll›k eme¤in sonucu masraf› kurtarm›yor. - Destekleme fonundan para al›yor musunuz? - Geçen senelerde al›yorduk. Bu y›l vermediler, ifllerimizi zorlaflt›rd›lar. Her mal›n bir kimli¤i var. Satt›¤›m›z kiflinin ismini, soyad›n› ve numaras›n› yaz›yoruz. Bunu da Tokat’ta veterinere veriyoruz. Hayvanc›lar çok a¤›r flartlar alt›nda çal›fl›yorlar. Köylerde art›k kimse hayvan yetifltirmiyor. Köylerde sat›fl yapt›¤›m›zda toptan para alam›yoruz. Devletten iste¤imiz çiftçileri de görmesidir. (‹stanbul)

Do¤rudan gelir destek olam›yor Do¤rudan Gelir Deste¤i (DGD) tar›msal üretim maliyetini önceden hesaplayabilmek, üretici gelirini piyasa zararlar›ndan korumak olarak özetlenebilir. Ancak yaflananlar bu tan›mla hiç de benzeflmiyor. Dünya Bankas›’n›n geçti¤imiz y›l DGD ad› alt›nda üreticiye ödenmesi koflulu ile verilen kredilerin küçük üreticiye ulaflmad›¤› tespit edildi. Geçti¤imiz y›l Ankara Polatl›’da DGD’ye 2 bin kiflinin müracaat etmesi beklenirken aralar›nda sanayici, avukat, belediye baflkan› ve memurlar›n da bulundu¤u 8 bin kifli müracaat etti. Bu durum da göstermektedir ki DGD’nin Türkiye flartlar›na uyumu bir yana zaten küçük üreticiye ulaflmamas› bafll› bafl›na bir sorundur. (H. Merkezi)

Üreticiye bayram yok ütün üreticisinin u¤rad›¤› haks›zl›klar bitmiyor. Kurban Bayram› öncesi tüm umutlar›n› denk bafl›na verilecek olan avansa ba¤layan üretici bu miktar› 300 milyon beklerken 100 milyon olarak duyunca isyan etti. Konuyla ilgili bir aç›klama yapan Samsun Ziraat Odas› Baflkan› H›d›r M›r›k bayram öncesi Samsun genelinde 60 bin üreticinin en büyük umudunun verilecek olan avans oldu¤unu belirterek “denk bafl›na 20 milyon beklerken tüm ürün için 100 milyon vereceklerini aç›klad›lar. Denk bafl›na uygulamas› olsayd› her üreticinin eline 300 milyon geçecekti. Bizler bakanlarla görüfltü¤ümüzde bize söz verdiler. Ama tutmad›lar” dedi. M›r›k Baflbakan yard›mc›s› Abdüllatif fiener’in de kendilerine söz verdi¤ini hat›rlatarak “ülkeyi sadece bürokratlar kand›r›yor ve soyuyor” diyerek sözlerini noktalad›. (Samsun)

T


14-27 Şubat 2003

2

10

Meclisten ucube ç›kt›! Yasa, özellikle ölüm orucu, açl›k grevi ve di¤er direnifl eylemlerinin duvarlar›n d›fl›nda yaratt›¤›/yarataca¤› hareketi yok etmeyi, ç›kacak sesi bo¤may› amaçlamaktad›r. Tecriti kald›rmak, hak ihlallerini sona erdirerek hapishaneleri insana ve insan onuruna yarafl›r yerler haline getirmek yerine hapishanelerde süren baflta tecrit olmak üzere hak ihlallerine karfl› sürdürülen ölüm oruçlar›, açl›k grevleri ve di¤er direnifl eylemlerini sona erdirmek, etkisizlefltirmek, zorla besleme ve tedavi cinayetini yasallaflt›rmak için TBMM bir yasay› daha kabul etti; “Türk Ceza Kanunu ile Hapishane ve Tevkifhanelerin ‹daresi Hakk›nda Kanunda De¤ifliklik Yap›lmas›na Dair Kanun”... Egemenlerin “hukuksal” alanda Ocak 2000’de Üçlü Protokol Genelgesi ile fliddetlendirdi¤i sald›r› ve imha politikalar›n›n görünürde kimi “de¤iflikliklerle” yasalaflt›rma ifllevinden baflka bir anlam ifade etmeyen sözü geçen kanun, gerek içeri¤i ile gerek sözü ile, ucube yak›flt›rmas›n› sonuna kadar hak etmektedir. Yineleyerek söylüyoruz “Meclisten Ucube Ç›kt›!” Birkaç gün önce emperyalist haydutlara ülke topraklar›n›, üsleri, limanlar› yar›-sömürge diyeti olarak sunan “yetki yasas›n›” meclisin

gizli oturumunda kabul eden 3 Kas›m savafl hükümeti bu yasa ile içerde halka ve tutsaklara karfl› savafl› da ihmal etmedi¤ini, sürdürece¤ini aç›kça duyurmufltur. Yasa yukar›da da iflaret etti¤imiz gibi baflta tecrit olmak üzere hak ihlallerine karfl› sür-

dürülen ölüm oruçlar›, açl›k grevleri ve di¤er direnifl eylemlerini sona erdirmek, etkisizlefltirmek zorla besleme ve tedavi cinayetini yasallaflt›rmaktad›r. Yasa, özellikle ölüm orucu, açl›k grevi ve di¤er direnifl eylemlerinin duvarlar›n d›fl›nda yaratt›¤›/yarataca¤› hareketi yok etmeyi, ç›kacak sesi bo¤may› amaçlamaktad›r. Yasa, Türk Ceza Yasas›n›n yedinci fasl›nda “Tevkifhane ve Hapishaneden Firar ve Firara Vesetat” bafll›¤› alt›nda düzenlenen 307.

maddeden sonra gelmek üzere 307/a ve 307/b maddelerini eklemifltir. Bu iki maddeyi akl›m›zda tutmakta ve belle¤imize kaz›makta yarar var, zira 307/a ve 307/b numaral› bu iki yasa maddesi tutsak yak›nlar›n›n, insan haklar› savunucular›n›n, yazarlar›n, akademisyenlerin, gazetecilerin, hekimlerin, avukatlar›n ve tüm muhaliflerin s›kça karfl›laflaca¤› maddeler olacakt›r. Türk Ceza Yasas›na eklenen 307/a maddesinin 1. f›kras› ile “...ceza infaz kurumlar›na ateflli silah, mermi, patlay›c›, kesici, delici, yaralay›c›, bereleyici alet, afl›nd›r›c›, bay›lt›c›, kör edici gaz, her türlü zehir ve uyuflturucu madde, cep telefonu, telsiz ve sair elektronik haberleflme arac› sokanlar, bulunduranlar, kullananlar, fiilleri baflka bir suç olufltursa bile ayr›ca iki y›ldan befl y›la kadar hapis cezas› ile cezaland›r›l›rlar” hükmü getirilmifltir. Aktard›¤›m›z birinci f›krada “hiçbir fleyi unutmayal›m” korku ve telafl› içinde say›lanlarla yetinilmemifl; ikinci f›kra ile de “Birinci f›krada say›lanlar›n d›fl›nda kal›p da kanuna uygun olarak yasaklanm›fl bulunan her türlü eflya, araç, gereç veya malzemeyi ceza infaz kurumlar› veya tutukevleri-

ne sokanlar, bunlar› ceza infaz kurumlar› ve tutukevlerinde bulunduranlar veya kullananlar, alt› aydan iki y›la kadar hapis cezas› ile cezaland›r›l›rlar “ hükmü getirilmifltir. Özellikle ikinci f›kra ile “yürütme” lehine dikkat çekici boflluklar b›rak›lm›flt›r. ”...kanunen yasaklanm›fl bulunan..” ifadesi yerine “...kanuna uygun olarak yasaklanm›fl bulunan..“ ifadesi f›kra metnine geçirilmekle ve ilave yasaklaman›n hangi makam›n yapaca¤› aç›kça belirtilmemekle cezaevi savc›s›na, cezaevi idaresine, bakanl›klara birinci f›krada say›lanlara keyfi ilaveler yapma yetkisi “örtülü” olarak tan›nm›fl ve aksi davran›fl ve eylemler ceza yapt›r›m›na ba¤lanm›flt›r. ‹dareye bu yetki verilmekle “Suç ve Cezada Kanunilik” ilkesi yok say›lm›flt›r. 307/b maddesi birinci f›kras› ile “...hükümlü ve tutuklular›n haberleflmelerini, ziyaretçileri ile görüflmelerini, iyilefltirme ve e¤itim programlar› çerçevesinde... Faaliyetlere kat›lmalar›n›, kurum tabibince muayene ve tedavi edilmelerini, müdafi ve avukat tayin etmelerini...mahkemelere gitmelerini...kurum görevlileri ile görüflmelerini... her ne suretle olursa olsun engelleyenler...bu fiillere teflvik edenler, bu yolda talimat verenler... fiilleri baflka bir suç olufltursa bile ayr›ca bir y›ldan üç y›la kadar hapis cezas›yla cezaland›r›l›rlar” hükmü düzenlemifltir. Bu f›kra metninde yer alan

“her ne surette olursa olsun engelleyenler, teflvik edenler” ifadesi ile her davran›fl ve eylem “nefes almak, nefesini tutmak, susmak, konuflmak, hareket etmek, hareketsiz kalmak” bile cezaland›r›labilecektir. Bu amaçla “her ne surette olursa olsun” ve “teflvik” ifadeleri yasa metninin vazgeçilmez “favorisi” haline gelmifltir. 307/b maddesinin 2. f›kras›nda “...beslenmeyi engelleyenler hakk›nda iki y›ldan dört y›la kadar hapis cezas› verilece¤i” düzenlenmifl ve devam›nda da “ikna ve talimat vermenin d›fl›nda açl›k grevi ve ölüm orucuna teflvik beslenmenin engellenmesi” say›larak bu konudaki yay›n ve bas›n aç›klamas› ile gösteri ve yürüyüfllerin önüne geçilmesi amaçlanm›flt›r. Hatta bu düzenleme ile “ölüm orucuna aktif karfl› ç›kmamak” bile eylemciyi teflvik -“flevk”lendirmeolarak de¤erlendirilip cezaland›rman›n yolunu açabilmektedir. Bu maddenin son f›kras› ile ölüm orucu ve açl›k grevi sonucu ölüm gerçekleflirse “ikna ve teflvik edenler”in 10 y›ldan 20 y›la kadar hapis cezas› ile cezaland›r›lmas› düzenlenmifltir. Yasan›n 4. maddesinin son f›kras› ve 5. maddesinin 1., 2., 3., 4., 5. f›kralar› ile zorla müdahalenin usul ve flartlar› düzenlenerek zorla müdahale cinayeti yasallaflt›r›lm›flt›r. Özcesi, meclisten yine bir ucube ç›kt›!

IRAK’TAK‹ K‹MYASAL S‹LAHLAR DE⁄‹L TÜRK‹YE’DEK‹LER ARAfiTIRILSIN ● 19 Aral›k katliam›n› Bayrampafla Hapishanesi’nde yaflayan Gülizar Kesici ve Birsen Kars, TAYAD Marmara fiubesi’nde 31 Ocak 2003 tarihinde bir bas›n toplant›s› düzenleyerek, ABD emperyalizminin Irak’a yönelik sald›rgan politikas›na Türkiye halk›n›n da “kimyasal silahlar var” vb. iddialarla ortak edilmek istendi¤ini belirttiler. Haz›rlanan ortak bas›n metnini okuyan Kesici, emperyalizmin “bar›fl”, “kurtarma” adlar› alt›nda yapt›¤› her müdahalenin katliam ve ya¤ma oldu¤unu vurgulayarak “19 Aral›k 2000’de Bayrampafla

Zorla müdahale yasas›na tepki ‹nsan haklar› savunucular›, 10 fiubat günü ‹HD ‹stanbul fiubesinde yapt›klar› aç›klamayla meclisten geçen “Zorla Müdahale Yasas›”n›n hak ihlallerinin teminat› oldu¤unu söylediler. ‹HD Cezaevi Komisyonu ad›na aç›klama yapan Ümit Efe, ç›kart›lan bu yasayla toplumun belle¤inin silinmeye çal›fl›ld›¤›n›, dikkatlerin sürekli baflka konular üzerine çekildi¤ini, ülkemizde tecritin devam etti¤ini söyleyerek yasadaki baz› maddelere dikkat çekti. Aç›klaman›n ard›ndan insan haklar› savunucular›, Galatasaray Postanesi’ne giderek F Tiplerinde kalan tutsaklara bu yasaya karfl› yanlar›nda olduklar›n› belirten kartlar postalad›lar. (‹stanbul)

Hapishanesi Kad›nlar Ko¤uflu’nda kimyasal silahlar kullan›ld›. 6 arkadafl›m›z kimyasal gazlarla diri diri yak›ld›. Bizler üzerimizde o gazlar›n izlerini tafl›yoruz. Ancak aradan 2 y›ldan fazla zaman geçmesine ra¤men bizi yakan gazlar›n ne oldu¤u resmi olarak aç›klanm›fl de¤il. Abdullah Gül, Irak’taki kimyasal silahlardan önce ülkemizde kullan›lan kimyasal silahlar› araflt›rmal› ve aç›klamal›d›r” dedi. Ayr›ca Birsen Kars ve Gülizar Kesici yaflad›klar› katliam›n sorumlular› hakk›nda suç duyurusunda bulundular. (‹stanbul)

AVUKATLARDAN ELLE ARAMAYA PROTESTO ● Hapishane ziyaretlerinde avukatlar›n üzerinde yap›lan onur k›r›c› uygulamalar›n devam etmesi ayn› uygulaman›n birkaç gün önce ‹zmir’de de yaflanmas› üzerine ‹zmir Barosu Yönetim Kurulu Üyeleri bu durumu protesto ederek hapishaneye girmediler. Hapishaneye girmek için x-ray cihaz›ndan geçmelerine ra¤men elle üst aramas› yap›lmak istenen avukatlar kap›dan geri döndü. Bunun üzerine hapishanenin önünde bas›n aç›klamas› yapan ‹zmir Baro Baflkan› Bahattin Acar;

“Ayar› yüksek derecede tutulan duyarl› geçitten geçilmesi s›ras›nda kemer tokalar›, sütyen kopças›, ayakkab› çivisi, tokas› gibi unsurlar içeriye girifli engelleyen nedenler haline gelebilmektedir. Bu onur k›r›c› uygulama nedeniyle b›çak kemi¤e dayanm›flt›r” dedi. Avukatlar› potansiyel suçlu gibi gören anlay›fl› kesinlikle reddettiklerini belirten Acar, e¤er bu uygulamalar devam ederse Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi’ne binlerce baflvurunun yap›laca¤›n› sözlerine ekledi. (‹zmir)


11

2

Tecritten mektup var...

Merhaba canlar; Yaklafl›k 3 y›ld›r ülkenin gündeminde yeralan, flu veya bu biçimde yok say›lmaya veya görmezden gelinmeye çal›fl›lan, kimi duyarl› çevrelerin ve ailelerimizin d›fl›nda burada yaflanan sorunlara art›k ilgi gösterilmiyor. Buralarda yaflanan sorunlar birçok defa gündeme tafl›nd›, üzerinde çokça yaz›l›p çizildi. Kimisi kalemi ile, analar›m›z s›rt›na inen cop darbeleriyle, arkadafllar›m›z ölüme yat›rd›klar› bedenleri ile sürdürdüsürdürüyor.

Geçirdi¤imiz süreç gösterdi ki; oyalama, yok sayma ve çeflitli yöntemlerle sürdürülen bask›lara karfl›, en temel insani ve demokratik haklar›m›z kabul edilmeden bu konu ve yaflanan sorunlar gündemden düflmeyecek.. Benim bu mektupta dikkatinizi çekmek istedi¤im, süregelen sa¤l›k sorunlar› ve devletin bu yönde gösterdi¤i yaklafl›md›r. Tabi biz onlar›n, bu yaklafl›m›n›, devrimci tutsaklar›n fiziki ve düflünsel imhas›n› öngören genel politikalar›ndan ayr› tutmuyoruz. Bizleri susturulmas›, toplumdan tecrit edilmesi, nihai imhas› gereken insanlar olarak gören bir zihniyetin sa¤l›k sorunlar›m›za duyarl› olmas› da beklenmemelidir. Bizim sa¤l›k sorunlar›m›za önem vermedi¤i gibi, uygulamalar›yla bilfiil sa¤l›ks›z koflullar› dayatmakta ve buna sebebiyet vermektedir. Yaflad›¤›m›z bu sa¤l›ks›z koflullarda onlarca arkadafl›m›z ölümcül hastal›klarla bo¤uflmakta, tedavi edilmedi¤i gibi tahliye de edilmemektedir. “Asmayal›m da besleyelim mi?”

zihniyeti sürdürülmektedir. Bu sa¤l›ks›z koflullarda tedavi edilmeyi bekleyen hastalardan biri de benim. Ben uzun y›llardan beri hapis yatmaktay›m. ‹lk tutuklan›fl›m 12 Eylül sürecinde oldu. O y›llarda, hem emniyette ve hem de hapishane sürecinde yo¤un fiziki ve manevi iflkencelere tabi tutuldum. Yine 1997 y›l›nda tutukland›¤›mda da aflinas› oldu¤um iflkence metodlar›ndan geçirildim. Hapishane yaflam›m sürecinde, yaflanan kimi sorunlara çözüm üretmek vb. nedenlerle uzun süreli açl›k grevlerine kat›ld›m. Emniyette ve hapishanelerde yaflad›¤›m tüm bu olumsuz süreç, vücudumda yo¤un bir tahribat oluflturdu. Vücudumda oluflan hastal›klar flunlar; beynimde niteli¤i belirlenemeyen bir kist olufltu. 1989 y›l›ndan beri sara hastal›¤›m var. Geçirdi¤im bir nöbet sonucu odun atefline düflerek ayaklar›m yand›. Daha önce (1994’te), Bak›rköy Devlet Hastanesi nöroloji bölümünde tedavi görüyordum. fiimdi nöbet aralar› biraz seyrelse de hastal›¤›m halen devam etmektedir. Ayr›ca 10 y›ld›r ilerlemifl düzeyde mide ülseri ve bel f›t›¤›

14-27 Şubat 2003 rahats›zl›¤›m var. Yine kronik faranjit ve sünizit rahats›zl›klar›m var. Yukar›da belirtti¤im rahats›zl›klar›m›n hepsinin a¤r›lar›n› yo¤un bir flekilde yaflamaktay›m. Geçenlerde (24.01.2003) oturmufl hücremde gazete okurken, gözümü hapishanenin revirinde açt›m. Bay›lm›fl›m. ‹¤ne vurulup biraz kendime geldikten sonra, tekrar hücreme getirildim. Beynimde oluflan kist, dayan›lmaz bafl a¤r›lar› oluflturmaktad›r. Mide ülseri oldu¤um için, gerekti¤i gibi ilaç da kullanamamaktay›m ve kulland›¤›m ilaçlar da fayda etmemektedir. Bu nedenle a¤r›lar›m her geçen gün fliddetlenmekte ve dayan›lmaz bir hal almaktad›r... K›saca özetledi¤im, kiflisel durumumda onlarca hasta arkadafl›m›z var. Yaflanan bu ciddi sa¤l›k sorunlar› ve di¤er sorunlar bana, F tipi hapishaneler aç›lmadan önce, ‹HD ‹stanbul fiubesinin Cezaevleri ‹zleme raporundaki flu tespiti hat›rlat›yor, “F tipleri yavafl ve sessiz ölümü öngören kusursuz cinayet mekanizmas›d›r.” Bugün bu tespit tüm yak›c›l›¤›yla hayat bulmaktad›r.

At›l›m gazetesine polis terörü Polisin bask›n gerekçesi ise Fakirlerin ve Ezilenlerin Silahl› Kuvvetleri (FESK) adl› örgütün yapt›¤› bombalama eyleminin duyurusunun e-mail yoluyla gazeteden yap›ld›¤› iddias›. Ankara’da Yarg›tay binas›n›n bombalanmas› haberini yay›mlayan At›l›m gazetesi polisin hedefi oldu. 4 fiubat 2003 tarihinde siyasi flube ekipleri taraf›ndan At›l›m Gazetesi teknik haz›rl›klar›n› yapan Etkin Ajans’a bask›n yap›ld›. Gazetenin yeni say›s›n›n haz›rl›klar›n›n tamamlanmakta oldu¤u bir süreçte bask›n› yapan polis, ajans sahibi Nadiye Gürbüz, gazete sahibi Özgür Çubuk ve Yay›n Yönetmeni ‹brahim Çiçek de dahil olmak üzere 15 kifliyi gözalt›na ald›. Bilgisayarlar ve arflive el konuldu. 15 kifli gözalt›na al›nd›ktan 1 gün sonra 2 kifli de 2 gün sonra savc›l›¤a ç›kar›lmadan serbest b›rak›ld›. Polisin bask›n gerekçesi ise Fakirlerin ve Ezilenlerin Silahl› Kuvvetleri (FESK) adl› örgütün yapt›¤› bombalama eyleminin duyurusunun e-mail yoluyla gazeteden yap›ld›¤› id-

dias›. Polisin gözalt› terörüne ra¤men At›l›m gazetesi emekçileri 6 fiubat 2003 tarihinde ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde bir bas›n aç›klamas› yaparak ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü’nün as›ls›z suçlamalar›n› ve sald›r›y› k›nad›lar. Son bir hafta içerisinde Ankara ve Antep muhabirlerine yap›lan sald›r›lar› da hat›rlatan At›l›m gazetesi Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü Özgür Çubuk, devletin tüm sald›r›lar›na karfl›n, politik çizgileri do¤rultusunda ›srar ve inatla gerçekleri yazmaya devam edeceklerini söyledi. (‹stanbul) ATILIM GAZETES‹NE YAPILAN BASKIN PROTESTO ED‹LD‹ * Etkin Ajans’a yönelik bask› ve sald›r›lar, 8 fiubat günü ‹HD Bursa fiubesi’nde yap›lan bas›n aç›klamas›yla protesto edildi. At›l›m gazetesi Bursa temsilcili¤i taraf›ndan yap›-

‹stanbul lan aç›klamaya, ‹flçi-köylü, Ekmek ve Adalet, ‹HD Bursa fiubesi, SD, EMEP, HADEP, Halkevleri gibi kurumlar da destek verdi. Aç›klamay› At›l›m gazetesi Bursa temsilcisi Pelin Çal›flkan okudu. Çal›flkan “6 ay arayla gelen bu sald›r›lar, do¤rudan gazetemizin sosyalist yay›n çizgisi ve habercilik anlay›fl›na yöneliktir” dedi. ‹HD ad›na bir konuflma yapan Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Camk›ran “Devlet devrimci ve sosyalist bas›na yönelik bask›lar› ile birlikte tüm muhalif kesime anti-demokratik bask›lar uygulamaktad›r. Bu bask›c› politikay› k›n›yor ve protesto ediyoruz” dedi. (Bursa) * At›l›m gazetesine yap›lan bask›n, Ankara’da

Yüksel Caddesi’nde yap›lan bas›n aç›klamas›yla protesto edildi. Al›nteri, Devrimci Demokrasi, Ekmek ve Adalet, ‹flçi-köylü, Kald›raç, Odak ve At›l›m okurlar›n›n destek verdi¤i eylemde At›l›m gazetesinin Ankara muhabiri Selver Orman, “Devlet bir yandan sosyalist bas›n çal›flanlar›na gözda¤› vermeye çal›fl›rken, di¤er yandan da gazetelerinin ç›kar›lmamas› ve emekçilerle buluflamamas› için elinden geleni yap›yor. Yap›lan bu keyfi sald›r›y› k›n›yor ve gözalt›nda tutulanlar›n derhal serbest b›rak›lmas›n› istiyoruz” dedi. “Devrimci sosyalist bas›n susturulamaz”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” sloganlar› at›larak bas›n aç›klamas›na son verildi. (Ankara)

Ayfle Nur Zarakolu an›ld›

‹nsan haklar› savunucusu ve aktivisti Ayflenur Zarakolu mezar› bafl›nda an›ld›. 28 Ocak günü Eskikozlu mezarl›¤›ndaki mezar› bafl›nda toplanan Zarakolu’nun mücadele arkadafllar› ve dostlar› insan haklar›n›n cesaretli bir savuncusunu yitirmenin ac›s›n› dile getirdiler. ‹HD Genel Baflkan Yard›mc›s› Eren Keskin ve Yazar Rag›p Zarakolu’nun da içinde bulundu¤u grup önce insan haklar› mücadelesinde ölenler için bir dakikal›k sayg› duruflunda bulundu. Ard›ndan sözü alan Eren Keskin, Zarakolu ile zor dönemlerde beraber olduklar›n›, Onun cesareti ve inanc›n› örnek ald›¤›n› söyledi. Rag›p Zarakolu da Ayfle Nur Zarakolu’nun haks›zl›klara karfl› her zaman öfkeli oldu¤unu ifade etti. HADEP’li kad›nlar ad›na konuflan Nuray Gürbüz Kürt kad›nlar› için Ayfle Nur Zarakolu’nun bir yol gösterici oldu¤unu söyleyerek sayg›s›n› dile getirdi. Anmaya Gülmez Ana ile birlikte gelen Güzel Ana da “Onun verdi¤i mücadeleyi her zaman tafl›yaca¤›z” dedi. Ayfle Nur Zarakolu’nun hapishanede uzun süre beraber kald›¤› Mukaddes Çelik, Zarakolu’nun eylemci, yazar, ö¤renci yönleriyle Türkiye Devrimci Hareketinin her zaman içinde oldu¤unu belirtti. “Zarakolu bir Marksistti” diyen Sungur Savran da mücadelesindeki cesaretinin buradan geldi¤ini vurgulad›. (‹stanbul)

ADSBP B‹R YAfiINDA ● Devrimci ve sosyalist bas›n üzerindeki tüm bask›lara karfl› ortak tav›r gelifltirebilmek için 11 Ocak 2002 tarihinde kurulan Ankara Devrimci Sosyalist Bas›n Platformu (ADSBP) birinci yafl›na girdi. Kuruldu¤u günden itibaren toplumsal, siyasal, ekonomik gündemlere çeflitli biçimlerde müdahale etmeye çal›flan ADSBP kuruluflunun birinci y›ldönümü nedeniyle bir deklerasyon yay›nlad›. “Devrimci ve demokratik mücadelenin parçal›, birbirinden kopuk ve da¤›n›k bir biçimde, kar›nca karar›nca verildi¤i bir dönemde bir arada olma, dayan›flma inad›n› sürdürebilmek bile anlaml›d›r. Üstelik bu birliktelik tüzüklüprograml› ve kal›c›l›¤› hedef alan bir birlikteliktir” diyen ADSBP, tecrite karfl› herkesi birlikte hareket etmeye ça¤›rd›. (Ankara)


14-27 Şubat 2003

12

2

OHAL valilikleri Çad›rkent yönetimlerinde Y›llard›r uygulanan politikalarla teflhir olan OHAL yönetmeliklerinin mülteci kamplar›nda yaflama geçirilmesi egemenlerin bar›fl anlay›fl›n› da ortaya koymaktad›r. Sözde Irak halk›n›n can güvenli¤ini düflündü¤ünü iddia ederek yapt›¤› aç›klamalar›n, gerçe¤i ne kadar yans›tt›¤›n› da izlenen bu pratikle bir kez daha görmekteyiz. ABD’nin Irak’a yönelik sald›r› haz›rl›klar›n›n h›zland›¤› bugünlerde Türkiye’nin sald›r›da oynayaca¤› rol ve pastadan al›nacak pay pazarl›klar› giderek h›zlan›yor. Yo¤unlaflan diplomasi trafi¤i, yap›lan haz›rl›klarda art›k son fleklin verildi¤ine dair somut göstergeler. Ülkemizin birçok yerine askeri y›¤›nak yapan ABD emperyalizminin ufla¤›na sus pay› olarak vereceklerin hesab› yap›lmakta. TC bir taraftan bu pazarl›klar›n› yo¤unlaflt›r›rken di¤er taraftan da Irak’ta olas› sald›r› durumunda Türkiye Kürdistan›’na gelecek mülteciler için haz›rl›k yap›ld›¤›n›n aç›klamalar›n› yapmakta. Haz›rlanan çad›rkentlerde yaflamlar›n› sürdürebilecekleri yönlü yap›lan aç›klamalar›n yan›s›ra bas›na yans›yan haberlerde K›z›lay’›n yard›m t›r› olarak gösterdi¤i araçlar›n içinin bofl oldu¤u belirtiliyor. Haz›rlanan yaflam koflullar›n›n ne kadar gerçe¤i ifade etti¤i de bu yaflan›lanlarla ortada. Türkiye Kürdistan›’nda y›llad›r uygulanan OHAL yönetme-

likleri ve valiliklerin mülteciler için oluflturulan yerleflim birimlerinde görev alacaklar› al›nan duyumlar aras›nda. Y›llard›r uygulanan politikalarla teflhir olan OHAL yönetmeliklerinin mülteci kamplar›nda yaflama geçirilmesi egemenlerin bar›fl anlay›fl›n› da ortaya koymaktad›r. Sözde Irak halk›n›n can güvenli¤ini düflün-

dü¤ünü iddia ederek yapt›¤› aç›klamalar›n, gerçe¤i ne kadar yans›tt›¤›n› da izlenen bu pratikle bir kez daha görmekteyiz. Emperyalist sald›r›lar›n nerede ve nas›l olursa olsun insan haklar›n› hiçe sayd›¤› ve uygulamalar›n tamamen haks›z savafl yasalar›n›n oldu¤unu bugüne kadar yaflanan pratiklerden çok iyi biliyoruz. En

yak›n örne¤i ‹srail’in Filistin’de aylard›r uygulad›¤› katliamlard›r. Duvar diplerinde kurfluna dizilen kad›n, çocuk ve gençler bu savafl›n en a¤›r biçimde faturas›n› ödeyenler oldu. fiimdi bu fatura Irak halk›na kesilmifl durumda. IRAKLI MÜLTEC‹LERE OHAL TERÖRÜ Topraklar›n›, yurtlar›n› ve geride ölen yak›nlar›n› kaybederek bu topraklara bir parça umutla gelen bu halk›n bafl›na konulacak yönetim biçiminin nas›l oldu¤unu y›llard›r Kürt halk›n›n yaflad›klar›ndan dolay› çok iyi biliyoruz. Gözalt›nda kay›plar›n, yarg›s›z infazlar›n, zorla göç ettirme ve koruculaflt›rma politikalar›n›n yafland›¤› bölgede yap›lan bu suçlar›n failleri bulunup yarg›lanmadan bu suçlar ifllenmeye devam edecek. Üstelik de savafl›n a¤›r faturas›n› ödeyen halka yönelik yap›lacak bu uygulamalar›n tümü. Sözde Irak halk›n› özgürlefltirmek için, dünya halklar›n› a¤›r bir tehditten kurtarmak için yap›laca¤› söylenen sald›r›lar›n

Irak halk›na getirece¤i “bar›fl ve özgürlü¤ü” Afganistan’da gördük. fiimdi ayn› foto¤raf› Irak halk› için bir kez daha görece¤iz. Halk›n “özgürlü¤ü” Irak’da ABD bombalar›yla sa¤lan›rken ülkemizde ise OHAL yönetmelikleriyle sa¤lanacak. Y›llard›r T. Kürdistan›’nda yaflanan bir dizi hukuksuzluk mülteci kamplar›nda yaflayan halka uygulanacak. Türk hakim s›n›flar›n›n masumane pozlarla sar›ld›klar› demokrasi havarili¤inin içeri¤i de getirilen bu uygulama ve anlay›flla kendisini bir kez daha göstermektedir. OHAL kalkt› demagojilerini sürdüren devlet, uygulamalar› fiili olarak devam ettiriyor. Y›llard›r Kürt halk›na uygulanan politikalar flimdi ABD bombalar›n›n hedefi durumunda olan Kürt halk›na uygulanacak. Emperyalist sald›rganl›¤a karfl› olmak bu anlamda yarataca¤› her türlü y›k›m ve tahribata karfl› ç›kmak öncelikli acil görevimiz. Bu görevi yerine getirelim ve halk›n emperyalistlerin ç›karlar› u¤runa katledilmesine karfl› ç›kal›m. (Mersin)

Mersin Liman› ve çevresinde avlanma yasa¤› Bal›kç›lar›n güvencesini kim verecek? Ekonomik s›k›nt› içinde yafl›yoruz. Bal›kç› kendini geçindiremiyor.

MAYIN PATLAMASI: 1 ÖLÜ 2 YARALI Mardin’in Beyazsu Beldesi’ne ba¤l› Daline köyü yak›nlar›nda may›na basan 3 kifliden 1’i öldü, 2’si ise a¤›r yaraland›. Edinilen bilgiye göre, Mardin’in Beyazsu Beldesi’ne ba¤l› Daline Köyü yak›nlar›nda hayvanlar›n› otlatan 14-15 yafllar›ndaki Ramazan A¤›rman, Sait A¤›rman ve Zübeyir A¤›rman adl› kifliler dün akflam araziye döflenmifl may›na bast›lar. Meydana gelen patlama sonucu Sait A¤›rman olay yerinde yaflam›n› yitirirken, Ramazan ve Zübeyir A¤›rman ise a¤›r yaraland›. Nusaybin Devlet Hastanesi’ne kald›r›lan yaral›lar ilk müdahalenin ard›ndan Diyarbak›r T›p Fakültesi’ne kald›r›ld›. (D‹HA)

Mersin Valisi Akif T›¤’›n 27 Ocak’ta yay›mlad›¤› bildiride bal›kç›l›¤›n askeri ve sivil gemilerin deniz trafi¤ini önemli derecede engelledi¤i, güvenli¤i tehlikeye düflürdü¤ü savunuldu. Akif T›¤ yasak kararlar›n› çi¤neyenler hakk›nda da yasal ifllem yap›lmas›n› istedi. Ortado¤u’nun önemli 10 liman› aras›nda gösterilen Mersin Liman›’n›n ABD askerlerine aç›lmas›yla bölgenin önemli geçim kayna¤› olan bal›kç›l›k da tehlike-

ye girdi. Bal›kç›lar bu yasa¤a tepki gösterdiler. Mersin Bal›k Pazar›ndaki bal›kç›lardan biri olan Ömer Faruk Polat: “20 senelik bal›kç›y›m. Babadan kalan bu mesle¤i devam ettiriyorum. Bu olaylar›n yaflanmas›na üzülüyoruz kendi ad›m›za. Yasak koyman›n kimseye bir yarar› olaca¤›na inanm›yoruz. ‹lk baflta olta ile avlanmay› yasaklad›lar. Bugün olta ile avlanmay› yasaklayanlar yar›n bizim provlar› da yasakla-

yacak. Biz günlük geçimini sa¤layan insanlar›z, bugün olta tutmazsa evde çocuklar aç kalacak, zaten bu mesle¤in sigortas› yok hiçbir sosyal güvencesi yok. Biz kendi eme¤imizi kendimiz kazand›¤›m›z halde bunu engellenmeye çal›fl›yorlar. Türkiye’deki sistem, hep baflkalar› taraf›ndan yönetilmek, Türkiye geçmiflten ders ç›karm›yor. Geçmiflte bir sürü zarar oldu, ekonomi batt›. Bal›kç›lar›n güvencesini kim verecek? Ekonomik s›k›nt› içinde yafl›yoruz. Bir gecede avlanmak için bir ton mazot yak›yor, yakt›¤› mazot bir milyar› buluyor, avlad›¤› bal›k üç yüz milyon. Bal›kç› kendini geçindiremiyor. Bir de yasaklar konulunca ne olur. Bu bal›kç›lar ne yaps›n. Savafllar çare de¤ildir. Teknoloji insanlar›n iyili¤i için var. Avrupa ülkeleri bunlar› sapt›rmaya çal›fl›yorlar. Biz hiçbir yerde sa-

vafl istemiyoruz” dedi. Baflka bir bal›kç› Bilal Polat ise “bu mesle¤i 15 senedir yap›yorum babadan kalma bir meslek aile fertlerine bak›yorum. Valili¤in bu karar› Mersin Liman bölge olmas› dolay›s› ile bal›kç›lar› yo¤un bir flekilde etkiledi. Avlanma belli bir yerde yap›ld›¤› için ve yaz›n kaçak yap›lmas›ndan dolay› flu an bal›k avlanmas› fazla yap›lm›yor. Savafl›n etkisi ile ülkede büyük bir kriz yaflan›yor. Bu da bizi ister istemez etkiliyor. Bal›kç›l›¤›n önde gelenleri bugüne kadar zarar görmediklerini söylüyorlar. Önceden bak›ld›¤›nda pazarda 25 dükkan vard› flu anda ise 3-4 dükkan aç›k. Bunun en bafltaki sebebi savafl tabii ki. Savafl her nerede olursa olsun y›k›m, ölüm demektir. fiu anda olacak bir savafl bizi her yönden etkiler onun için savafl her zaman zarard›r” dedi. (Mersin)


13

2

14-27 Şubat 2003

Öcalan’a uygulanan tecrit karfl›t› eylemler sürüyor Devletin Kürt halk› üzerindeki imha politikas› flekil de¤ifltirdi¤inde de h›z›ndan hiçbir fley kaybetmiyor. Bir yandan T. Kürdistan›’nda yap›lan operasyonlarda gerillalara yönelik sald›r›lar devam ederken di¤er yandan tecriti protesto eden insanlar gözalt›na al›n›yor.

Mersin-Açl›k Grevi Öcalan’a uygulanan tecriti protesto için ‹stanbul ‘dan Mersin’e Adana’ya kadar sokaklara ç›kan yüzlerce insan polisin sald›r›s› ile karfl›laflmaktad›r. Devletin Kürt halk› üzerindeki imha politikas› flekil de¤ifltirdi¤inde de h›z›ndan hiçbir fley kaybetmiyor. Türkiye Kürdistan›’na yap›lan operasyonlarda gerillalara yönelik sald›r›lar devam ederken flehirlerde de, Öcalan’a uygulanan tecriti protesto eden yüzlerce insan polisin sald›r›s› ile karfl›laflmaktad›r. Bu sald›r›lardan ve eylemlerden derledi¤imiz baz›lar› afla¤›dad›r. * 6 fiubat günü Suriye’nin Afrin ve

Derik kentlerinde yap›lan ve yo¤un bir kat›l›m›n oldu¤u yürüyüfllerde atefller yak›ld›. Kürtlerin yo¤un olarak yaflad›¤› Zorova semtinde de kalabal›k bir grup taraf›ndan yap›lan eylemde “Önderliksiz yaflam olmaz” pankart› aç›ld›. * 1 fiubat’ta Adana ‹nönü park›nda biraraya gelen “her türlü fliddete karfl› çal›flma grubu” üyesi 50 kad›n boyunlar›na “Irakl› kad›nlar yaln›z de¤ildir”, “Gü-

neflsiz yaflam düflünemiyoruz” yaz›l› dövizler takarak, a¤›zlar›n› da siyah bantlarla kapatarak oturma eylemi yapt›. * Batman’›n Fatih ilçesinde okuyan yaklafl›k 100 ö¤renci 1 fiubat günü karnelerini ald›ktan sonra “tecrite ve savafla hay›r” eylemi yapt›. Ayn› gün Van’da ise M. Akif Ersoy Lisesi, Atatürk Lisesi, U¤ur Dershanesi ve Zafer Dershanesi ö¤rencilerinden oluflan yaklafl›k 300 kiflilik bir ö¤renci grubu Zafer Dershanesi önünde eylem yapt›lar. * Batman’›n Hilal Pazaryeri ve Ba¤lar, Diyarbak›r’›n Seyrantepe ve Da¤kap› mahalleleri, Siirt’in Ulus mahallesi ile Hakkari’nin Yüksekova ilçesinin K›flla mahallesinde Öcalan’a özgürlük talebiyle eylemler yap›ld›. * ‹stanbul Zeytinburnu’nda ise Merkez Efendi mahallesinden geçen tramvay yoluna molotof kokteyl at›ld›. * K›z›ltepe’de bir grup genç tecriti protesto etmek için AKP ilçe örgütüne molotof kokteyl sald›r›s›nda bulundu. Yang›n›n büyümesi ile binan›n büyük bir k›sm› kullan›lamaz hale geldi. * Almanya’n›n Dortmund kentinde 1 fiubat günü Ehmede Xani Kültür Merkezi taraf›ndan 200 kiflinin kat›l›m› ile bir protesto gösterisi yap›ld›. * 4 fiubat’ta Diyarbak›r’da tecrit ve savafl› protesto etmek amac›yla Da¤kap› Vedat Dalokay meydan›nda toplanan “Diyarbak›r Demokratik Gençlik Platformu” üyesi yaklafl›k 300 kifli polisin sald›r›s›na u¤rad›. “Tutsaklara özgürlük tecrite

Foto¤raf: Mehmet Samur-D‹HA

Diyarbak›r’da yaflananlar OHAL’i aratm›yor

Bölgede yaflanan son geliflmeleri de¤erlendiren ‹HD Diyarbak›r fiube baflkan› Selahattin Demirtafl yapt›¤› aç›klamada tansiyonun her geçen gün biraz daha artt›¤›n› ve Öcalan’a yönelik tecrit nedeniyle çat›flmalar›n yeniden bafllayabilece¤i endiflesini dile getirirken “Irak savafl› dünya için ne kadar önemliyse tecrit de bölge için o kadar önemli” görüflünü dile getirdi. Tecrite

karfl› protestolar›n yayg›nlaflt›¤›n›, Emniyet Müdürlü¤ü’nün de buna karfl› önlemleri art›rd›¤›n› kaydeden Demirtafl, fliddete baflvurma, gözalt›, iflkence, toplant› ve gösteri yasaklama ve tutuklamalar›n da yüksek oldu¤unu ifade etti. Resmi anlamda OHAL her ne kadar kalkm›fl olsa da yapt›r›mlar› hala sürmekte. Bunun en basit örne¤i olan Bülent Ecevit’in bafl-

kanl›¤›n› yapt›¤› 57. hükümet döneminde yay›mlanan “OHAL bölgesinden sürgün edilen kamu çal›flanlar›n›n eski görev yerlerine dönüfllerinin engellenmesi”ni içeren genelge hala yürürlüktedir. OHAL’in kalkt›¤› illerde görev yerine dönmek isteyen kamu çal›flanlar›n›n dilekçeleri yönetmeli¤e ayk›r› oldu¤u gerekçesiyle iflleme konulmamaktad›r. Son olarak Diyarbak›r valili¤i taraf›ndan Antalya’ya sürgün edilen ancak, OHAL’in kalkmas›yla Diyarbak›r’daki eski görev yerine dönmek isteyen bir ö¤retmenin dilekçesi “Yönetmeli¤e ayk›r› oldu¤u” gerekçesiyle iflleme konulmad›. Tüm bunlar gösteriyor ki OHAL sadece ka¤›t üzerinde kalkm›flt›r. Özellikle de Do¤u ve Güneydo¤u bölgelerinde Öcalan’a uygulanan Tecrit nedeniyle protesto giriflimlerinde bulunan Kürt halk› üzerindeki bask›lar pervas›zlaflm›flt›r. Diyarbak›r k›rsal›nda gerçekleflen çat›flmadan sonra da insanlar›n OHAL’e yönelik korkular› bunun en belirgin göstergesidir. (Mersin)

son” ve “Biji serok Apo” sloganlar› atan gruptan 20 kifli gözalt›na al›nd›. * Diyarbak›r’›n Huzurevleri semtinde 3 fiubat günü biraraya gelen gençler Diyarbak›r Urfa otoyoluna atefller yakarak trafi¤e kapatt›. Öcalan lehine slogan atan grup buradan Dr. S›tk› Gönül caddesine do¤ru yürüyüfle geçti. Ayn› gün Adana’n›n Seyhan ilçesine ba¤l› Mithatpafla caddesinde akflam saatlerinde bir araya gelen yaklafl›k 500 kifli “Öcalan’a özgürlük” istemiyle molotof kokteyl atarak eylem yapt›. Yürüyüfle geçen gruba sald›ran polis mahalleyi ablukaya ald›. * Mersin Tutuklu Aileler ‹nisiyatifi, KADEK Genel Baflkan’› Abdulah Öcalan’›n avukatlar› ile görüfltürülmemesini protesto etmek amac› ile yaklafl›k 20 kifli ile HADEP Merkez ‹lçe binas›nda 27 Ocak’ta 6 günlük açl›k grevine bafllad›klar›n›, tecritin devam etmesi halinde 15 fiubat’a kadar süresiz 3’er günlük dönüflümlü olarak 15 fiubat’tan sonra ise süresiz açl›k grevine gireceklerini aç›klad›lar. Adana’da DEHAP Seyhan ilçe binas›nda bir bas›n toplant›s› düzenleyen Tutuklu Aileler ‹nisiyatifi sözcüsü Nahide Kurt Öcalan’›n ailesi ve avukatlar› ile hava muhalefeti gerekçesi ile görüfltürülmemesinin geçerli bir neden olmad›¤›n› vurgulad›. Aç›klama s›ras›nda parti binas›nda bulunan kitle, “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak”, “Savafl ölüm ve tecrit istemiyoruz”, “Günefle uzanan elleri k›raca¤›z” sloganlar›n› att›. (H. Merkezi)

ROZER‹N K‹ML‹⁄‹NE KAVUfiTU Diyarbak›r’da Mehmet Sert yeni do¤an k›z›na Rozerin ismi vermek isteyince çocuklar›na Kürtçe isim vermek isteyen ailelerin yaflad›¤› sorunlar yaflanmaya baflland›. Dicle nüfus müdürlü¤üne baflvuran Mehmet Sert müdürlük taraf›ndan reddedildi. Sert daha sonra Dicle Kaymakam› ile görüflme yapt›. Kaymakam, “Rozerin Abdullah Öcalan’›n korumas›n›n ad›, o ismi b›rak-

mam” yan›t›n› verdi. Bu yan›t›n üzerine Sert avukat› arac›l›¤› ile giriflimleri bafllatt›. Avukat Acun ismin kabul edilmemesi halinde A‹HM’e baflvuraca¤›n› belirtti. Bunun üzerine kaymakam›n nüfus dairesini aray›p kabul edilmesi için talimat verdi¤i söylendi. Nüfus Müdürlü¤ü’nün Rozerin ismini kabul etmesiyle Rozerin, kimli¤ine kavuflmufl oldu. (Mersin)

Türkiye’nin A‹HM rekoru A‹HM yapt›¤› bas›n toplant›s› ile 2002 y›l› çal›flmalar›n› de¤erlendirdi. Strasburg’da düzenlenen ve A‹HM Baflkan› Luzius Wildhaber’in yapt›¤› aç›klamada, 2002 y›l› istatistikleri hakk›nda bilgi verildi. Türkiye’den yap›lan baflvurularda iflkence, gözalt›nda ölüm ve kay›plarda azalma olmas›na ra¤men düflünce, ifade ve örgütlenme özgürlü¤ünde art›fl kaydedildi¤ini belirten Wildhaber “ihlallerde ilk 3 s›ray› Türkiye, Rusya ve Polonya paylafl›yor” dedi. Türkiye’de uyguland›¤› söylenen uyum yasalar›n›n haz›rlanan istatistiklerde bir de¤iflim yaratmad›¤› gözlenirken flu an A‹HM’de

bekleyen toplam 30 bin 828 dosyadan 5 bin 246’s› Türkiye’ye ait. ‹kinci s›ray› 3 bin 784 dava ile Rusya ve 3 bin 156 dosya ile Polonya takip ederken, 2002 y›l›nda verilen toplam 844 mahkumiyet karar›n›n 105’i Türkiye’ye karfl› sonuçland›. ‹talya 391, Fransa 75 davadan cezaland›r›l›rken, bu say› Almanya için 9 oldu. 2002 y›l›nda yap›lan baflvurularla birlikte art›k davalara yetiflemediklerini söyleyen Wildhaber ceza verilen ülkelerin kararlar› yeterince yerine getirmedi¤inin de alt›n› çizdi. 2003 y›l›nda özellikle anadilde e¤itim davalar›n›n artt›¤›, gözalt›nda ölüm davalar›n›n azald›¤› aç›kland›. (H. Merkezi)


14-27 Şubat 2003

14

2

Tüm bilgiler prati¤in ihtiyaçlar›na yan›t olacak tarzda incelenmelidir

GERÇE⁄‹ KAVRAMAK VE ONA YÖN VERMEK Yedinci yönelim bizlere, bu iradeye yön verecek olan andaki yönelimi her alan›m›z›n, her birimimizin, her militan›n, her taraftar›n misyonu ve kavray›fl› oran›nda bulundu¤u alanda öncelikli görevinin parti örgütlülü¤ü yaratmak ya da varolan› güçlendirmek olarak koymaktad›r. Dünya halklar› ve hiç kuflkusuz ki Türkiye halk› aç›s›ndan önemli günlerin dönemecindeyiz. Bu iki aç›dan böyledir. Birincisi dünya üzerinde emperyalist sald›rganl›¤›n alabildi¤ine ayyuka ç›kt›¤› ve bu sald›rganl›¤›n tüm dünya halklar›n› oldu¤u kadar Türkiye halk›n› da birebir etkilemesi. Halklar kendilerinin olmayan haks›z bir emperyalist sald›rganl›kla, vahfletle, zulümle ölümle vb. karfl› karfl›ya b›rak›l›yor. Türkiye emekçi halk› için bu gerçeklik daha yak›c› bir durum olarak kendini dayat›yor. Bu durumu Türk hakim s›n›flar›n›n emperyalizm karfl›s›ndaki duruflundan, Türkiye’nin yar›-sömürge, yar›-feodal yap›s›ndan vb. kaynakl› olarak de¤erlendirmek gerekiyor. Konumuz bu olmad›¤› için üzerinde fazla durmuyoruz. Ancak üzerinde durulmas› gereken bir nokta olarak bu durum yani Türk hakim s›n›flar›n›n emperyalizmin ufla¤› olma misyonlar›n› yerine getirmeleri ve emperyalizmin sald›rganl›¤›nda koçbafl› olarak yer almalar›, hiç kuflku yok ki devrimci olanaklar›n daha da artmas›n› beraberinde getirmektedir. Öte yandan tüm bu geliflmelerin yan›nda sürecin belirleyici ö¤elerinden birisi olan ve tarihsel önem tafl›yan bir geliflme de Proletarya Partisi’nin yedinci oturumunu gerçeklefltirmesi ve sürecini de¤erlendirmesi oldu. Proletarya Partisi son oturumunda geride b›rakt›¤› yedi y›l› de¤erlendirdi ve bu de¤erlendirmenin ›fl›¤›nda kendi önüne yeni görevler koydu. Proletarya Partisi’nin

geçmifl yedi y›ll›k sürecini de¤erlendirirken üzerinde durdu¤u en önemli eksikli¤i, Proletarya Partisi halka yönelik sald›r›lara karfl› halk› bilinçlendirmeyi ve onlar› bu sald›r›lara karfl› örgütlemeyi baflaramamas› olarak ortaya koymaktad›r. Bu yönlü att›¤› ad›mlar yetersiz kald› ve ilerleyemedi, ilerlemesi engellendi. Türkiye Devrimci Hareketinin öteden beri muzdarip oldu¤u tasfiyecilik hastal›¤› Proletarya Partisi’nde de önemli de-

olmayan bir yönelim ve görevler koymufltur. Bu yönelim partinin bir bütün olarak toparlanmas› ve yetkin, süreklileflmifl bir savafla önderlik edecek hale getirilmesini içermektedir. Savafl›n savafl içinde kavranabilece¤i tezine uygun olarak tüm faaliyetlerin güçlerin korunmas› ve gelifltirilmesine hizmet etmesi olarak ortaya konulmaktad›r. Bu kavranmal› ve h›zla, geri dönülmeyecek ad›mlarla gelifltirilmeli-

dinci oturumunda ortaya koydu¤u yönelimin ve anlay›fl›n d›fl›nda kalan ve bu anlam›yla partiyle birlikte yürümeyen bir pratik durufltur. Bugün partiyle birlikte yürümek demek, gerçe¤i kavrayarak ona hükmetmekle, ona yön vermekle ve hiç kuflkusuz ki örgütlü mücadeleyle olur. Bugün her partili militan›n görevi her alanda geneli somutlayarak, güncelle olan ba¤›n› kurmakt›r. Ve bu bilinç ›fl›¤›nda flekilsize flekil vermektir, hareket-

Proletarya Partisi’nin tüm militanlar›n›n, örgütlü gücünün al›nan kararlara ba¤l› olarak, birlik ruhunu kuflanmak üzere partizanlara yak›fl›r bir yaklafl›m içinde olmalar› gerekmektedir. recede etkili oldu. Sa¤ ve sol tasfiyeci yaklafl›mlar Proletarya Partisi’nde nitelik ve nicelik aç›dan gerilemeler yaflanmas›na neden oldu. Bu koflullar içinde Proletarya Partisi’nin yedinci oturumunu gerçeklefltirmesi ve bu a¤›r tabloyu çekinmeden ve ezme kararl›l›¤›yla, aç›k ve net bir flekilde ortaya koymas› önemlidir. Bu görülmeli ve kavranmal›d›r. Yedinci süreç Proletarya Partisi’nin önüne gücünü abartmayan, salt sözcüklerden ibaret

dir. Proletarya Partisi yerine getirdi¤i konferans ile birlikte birli¤ini pekifltirmifl ve belirlenen yönelimde ›srarl› olaca¤›n› ilan etmifltir. Proletarya Partisi’nin tüm militanlar›n›n, örgütlü gücünün al›nan kararlara ba¤l› olarak, birlik ruhunu kuflanmak üzere partizanlara yak›fl›r bir yaklafl›m içinde olmalar› gerekmektedir. Bunun d›fl›nda yaklafl›mlara prim verilmemelidir. Bunun d›fl›nda bir yaklafl›m bilinmelidir ki Proletarya Partisi’nin ye-

sizi hareketli k›lmakt›r. Dura¤an olan, ne yapt›¤›, ne etti¤i, kime hizmet etti¤i belli olmayan anlay›fllara ve pratiklere prim verilmemeli adres olarak mutlaka ama mutlaka yedinci sürecin emretti¤i anlay›fl ve pratik hat gösterilmelidir. Özcesi içeriden d›flar›ya, merkezden çevreye do¤ru tüm örgütlü gücün partiyle birlikte yürünmesine çaba harcanmal›d›r. Sürecin emretti¤i do¤rultuda at›lacak olan en küçük pratik durufl ha-

reketsizlikten, söylem düzeyinde kalan onlarca sayfa belirlemeden daha iyidir. Sürecin emretti¤i, partinin yön vermedi¤i pratiklerin s›n›f mücadelesine hiçbir katk›s› olamaz. Birinin yolu çürümeye ve örgütsüzlü¤e ç›karken di¤erinin yolu hareketlili¤e, canl›l›¤a ve örgütlülü¤e ç›kar. Yedinci sürecimize uygun olarak Parti önderli¤inin belirledi¤i ve belirleyece¤i görevlerin her birinin de¤eri tart›flma götürmez derecede yüksektir. Proletarya Partisi çok de¤erli bir miras›n ve otuz y›ll›k paha biçilmez de¤erlerin ürünü olan bir partidir. Proletarya Partisi yok edilemeyecek, teslim al›namayacak kadar güçlü, fakat bugün devrim sorumlulu¤unu tafl›yamayacak kadar da geri bir durumdad›r. Bunun bilincinde olmak ve s›n›f mücadelesinin gerektirdi¤i görevleri yerine getirmekte tereddüt göstermeden sab›rl› ve inatç› olunmal›d›r. Gerili¤imizi giderecek olan s›n›f savafl›m›d›r. S›n›f mücadelesine korkusuzca at›lmakta acele etmeliyiz. Ezilenlerin yaflad›klar› bilincimizde yerini bulmal› ve Marksizm-LeninizmMaoizm biliminin rehberli¤inde ezilenleri kurtulufla sevk etmeliyiz. Bu prati¤i göstermeyen herkes bilinmelidir ki sürecin emretti¤i tarzda davranmayan, kendi durumuna meflruluk arayan bireysel amaçlar› peflinde koflanlard›r. Kolektif iradenin belirledi¤i, stratejik hedefimize hizmet eden, onu güçlendiren taktik yönelimlerden, güncel görevlerden söz ediyoruz. Buna uygun davranmayan, buna uygun hareket etmeyen her militan bir

çok fley yapabilir ama görevini yapmad›¤› kesindir. Çünkü o hala kolektifin bir parças› olmay› baflaramam›fl, kolektif bilinç ve sorumluluktan uzakt›r. Burada karfl›m›za flu ç›k›yor; örgüt ve örgütlülük kolektif iradenin belirledi¤i taktik yönelim do¤rultusunda harekete geçmek için belli bir hedef ve plan›n yan› s›ra o hedef do¤rultusunda bu plan› uygulayacak iradenin bir bütün olarak hareket etmesi, bireysel tav›rlara, kendi derdine düflmüfl yaklafl›mlara izin vermemesi gerekmektedir. Anlatmak istedi¤imiz k›sa ve öz olarak fludur asl›nda; yedinci yönelim bizlere, bu iradeye yön verecek olan andaki yönelimi her alan›m›z›n, her birimimizin, her militan›n, her taraftar›n misyonu ve kavray›fl› oran›nda bulundu¤u alanda öncelikli görevinin parti örgütlülü¤ü yaratmak ya da varolan› güçlendirmek olarak koymaktad›r. Yedinci yönelim neden bunun üzerinde bu kadar önemle durmaktad›r? Çünkü baflta da belirtti¤imiz gibi Proletarya Partisi geçmifl yedi y›ll›k sürecini de¤erlendirdi¤inde yaflad›¤› sa¤ ve sol tasfiyecilikten ç›kard›¤› dersler nedeniyle bu konu üzerinde önemle durmaktad›r. Bugün dünden daha fazla gerçe¤i kavramal›y›z, gerçek olan partiyle yürüyendir, gerçek olan tasfiyecili¤e karfl› amans›z bir mücadele yürütmektir. Çünkü Tasfiyecilik, MarksizmLeninizm-Maoizm biliminden uzaklaflman›n, emperyalizmin artan ideolojik sald›r›lar› karfl›s›nda karamsarl›k ve umutsuzlu¤un d›fla vurumudur. Tasfiyecilik, iradesizliktir. ☞


15

2 Tasfiyecilik, gerçe¤i kavrayamayan ve gerçe¤e hükmedemeyen bilincin zay›f zemininde güçlenir, boy verir. Tasfiyecilikten en fazla etkilenen ideolojik olarak proleter dönüflümü yeterince tamamlanmayan küçük burjuva unsurlar, esas olarak karfl› devrimin artan ideolojik ve fiziki sald›r›lar› karfl›s›nda tali olarak da partinin andaki yönelimine ayak uyduramayarak, umutsuzlu¤a kap›l›rlar, iradeleri y›k›l›r; bu y›k›m onlar› genel olarak parti ve örgüt tasfiyecili¤ine özel olarak da bireysel ve fevri davran›fllara iter. Tüm bunlar yaflad›¤›m›z gerçeklerin bir k›sm›d›r. Bunlar›n bilincinde olmal› ve anda yaflad›¤›m›z gerçeklerden edindi¤imiz bilgiler prati¤imizin ihtiyaçlar›na yan›t olacak tarzda incelenerek bu inceleme sürecimize yön vermelidir. Geçmiflin hatalar›na düflmemeliyiz.

fiu an içinde bulundu¤umuz durum baflka meseleleri ve özellikle de somutun incelenmesinden elde edilecek somut analizlerin ›fl›¤›nda faaliyete yön vermeyi gündeme getirmektedir. Ve esas olarak üzerinde durulmas› gereken de bu meselelerdir. fiu bir gerçek ki yaflad›¤›m›z topraklarda devrimin geliflip güçlenmesinin koflullar› yüksektir. Emperyalizmin içinde bulundu¤u kriz derinlefltikçe –ki, bu kaç›n›lmaz olarak yaflanacakt›r ve hatta yaflanmaktad›r- halk› örgütleme ihtiyac› ve yönelimi de gelifliyor. Bütün mesele komünistlerin bu gerçe¤e yaklafl›m›d›r. E¤er komünistler bu gerçe¤i kavrarlarsa örgütlenmenin önünde esasl› bir engel kalmayacakt›r. Komünistlerin buna haz›rl›¤› nedir? Bu soruya en iyi yan›t› yedinci oturumun kararlar›nda bulabiliriz.

“Somut incelemeleri içermeyen örgütlenme çal›flmalar› her ne olursa olsun geliflim gösteremez. Bu ilke bize incelemeyi ve buna uygun ör-

Örgütlenmeyi flemaya, tüzük hükümlerine indirgeyen yaklafl›mlar yanl›flt›r. Bunun yerine incelemeye, kitlelerin durumunun analizine, Partimizin politikalar›na, Partimizin ihtiyaçlar›na dayanan örgütlenmeleri benimsemeliyiz. Kitlelerin anlayabilece¤i, benimseyebilece¤i örgütlenmeler ancak böyle mümkündür.

PUSULA GERÇE⁄‹ SAVUNMAK Komünistler her zaman gerçe¤i savunmak zorundad›r, buna haz›r olmal›d›r. Çünkü gerçek halk›n ç›karlar›na uygundur. Komünistler hatalar›n› düzeltmeye de haz›r olmal›d›rlar. Çünkü hatalar halk›n ç›karlar›na ayk›r›d›r. Gerçe¤i savunmak ve hatalar› düzeltmek! Yap›lmas› gerekenler bunlard›r. Ve bunlar yap›ld›. ‹kinci ola¤anüstü süreç de¤erlendirilirken gerçekler savunularak, hatalar düzeltilmeye çal›fl›ld›. Kitleleri örgütlemenin devrimci savafl› örgütlemenin, partiyi örgütlemenin ad›mlar› ancak böyle güçlenir. Yeni sürecin (yedinci yönelim) temel anlay›fl› fludur; Gücünü abartmayan salt sözcüklerden olmayan bir yönelim gerçeklefltirmek. ‹ddial›, ancak gerçekçi. Kararl›, ancak bilimsel olmak, baflar›lmas› gereken budur. Gerçe¤i çözümleyerek, kav-

rayarak, gerçe¤e hükmetmek! ‹lerlemenin, güçlenmenin, politik irade olman›n ad›mlar› gerçe¤i kavramakt›r. Abart›l› yaklafl›m hedefine varmayan bofla f›rlat›lm›fl ok gibidir. Devrimi gerçeklefltirmek, gerçe¤in çözülmeyen dünyas›n› keflfetmektir. Gerçekler keflfedildikçe yetersizlik yeterlili¤e, güçsüzlük güce, iradesizlik iradeye, örgütsüzlük örgütlülü¤e dönüflür. Peki gerçekler nedir? S›n›f savafl›m›na ait olgulard›r. Gerçekler yaflanan olgulard›r. Yaflanmakta olan olgular, gerçektir. Ekonomik, sosyal, politik olarak yaflananlard›r. Sayfas›nda abart›lara, hayallere, gerçekçi olmayan beklentilere yer vermeyendir. Kat›ks›z, hilafs›z, yalans›z oland›r. Hiçbir “günah›” olmayand›r. Ac›d›r, kat›d›r, kabul edilmesi kolay olmayand›r. Yeni süreçte en fazla üzerinde durularak ifllenen,

14-27 Şubat 2003

gütlenmeyi emreder. Önce incelemek için örgütlenmeli ve ard›ndan incelemelerimiz üzerine yeniden örgütlenmeliyiz. Bu yeni bir incelemenin bafllang›c› olarak kavranmal› ve örgütlenme devam eden inceleme-örgütlenme döngüsünün s›çramal› yükselifli içinde sürekli bir ilerleme içinde ele al›nmal›d›r. Örgütlenme anlay›fl› bir zamana, tamamlanm›fl bir bilgiye s›k›flt›r›lamaz. Ne s›n›f savafl›m› buna izin verir ve ne de bilim böyle bir yaklafl›m› benimser. Bize yön veren “somut koflullar›n somut tahlili” ilkesi ›fl›¤›nda örgütlenmemizi proleter s›n›f ç›kar› ve iktidar mücadelesinin gereksinimlerine göre planlamal› ve tümüyle somut davranmal›y›z. Belirsizli¤e ve sürekli yetmezli¤e mahkum hedefler ve örgütlenmeler yaratma sürecinden kurtulmal›y›z. Örgütlenmek ilkin ö¤renmektir. Ge-

önemle vurgulanan, cesaretle savunulan gerçe¤i çözümlemek ve ona hükmetmek olmufltur. Kitlelerin yaflam›n› çözümlemek, düflman›n hareket yasalar›n› çözümlemek, parti gerçekli¤ini çözümlemek, aslolan budur, biz bunu yapaca¤›z. Partinin yedi y›ll›k yaflam›n›, abart›ya ve inkara kaçmadan oldu¤u gibi çözümlemek, görünenleri de¤il ona hükmeden yasalar› çözümlemek. Bunu yapmak, mevcut gerili¤i aflmak demektir. Subjektivizm, dogmatizm, dar deneycilik vb. hastal›klar›n temeli de yaflanan, gerçeklerden uzaklaflmakt›r. Gerçe¤i görünende aramak, parçada aramak, özelde aramak gibi yan›lg›lar, bizi ideolojik hastal›klarla yaflatmaya mahkum k›lar, hastal›k ise bünyeyi güçsüz k›lar. Hasta güçlü olabilir mi? Güçlü iradeye sahip olunamad›¤› için hastal›k ortaya ç›km›flt›r. ‹deolojik hastal›klar› alt etmek, gerçe¤i keflfetmekten ve onun yasalar›na hükmetmekten geçer. Teoriyle pratik, bilmeyle yapma aras›ndaki diyalektik ba¤› kurabilmektir. Beklentilere, al›flkanl›klara hapsolmak, kendili¤indencili¤e hapsolmakt›r. Gerçe¤e, yaflama, s›n›f savafl›m›n›n yasalar›na denk düflmeyen al›fl-

nifl ve do¤ru bir tahlil örgütlenmenin önünü açar. Partimizde inceleme yapmadan örgütlenmeler oluflturma ve bunlar içinde bo¤ulma bir tarz halini alm›flt›r. Bu, daralman›n önemli bir nedenidir ve geri, yetersiz, ö¤renmesini bilmeyen, sekter yönetici ve Parti üyelerinin örgütleme politikas›d›r. Örgütlenmeyi flemaya, tüzük hükümlerine indirgeyen yaklafl›mlar yanl›flt›r. Bunun yerine incelemeye, kitlelerin durumunun analizine, Partimizin politikalar›na, Partimizin ihtiyaçlar›na dayanan örgütlenmeleri benimsemeliyiz. Kitlelerin anlayabilece¤i, benimseyebilece¤i örgütlenmeler ancak böyle mümkündür. Bunun için koflullar›n tahlilini yapmal›y›z. Bu tahlil s›n›f tahlilidir. KP de¤iflen yeni koflullara ve geliflmelere göre taktik belirleme yetene¤ine sahip olmak zo-

kanl›klar ve beklentiler, partiyi subjektivizme götürür. Partinin mücadele yetene¤inin geliflmesinin, politik düzeyinin yükseltilmesinin, berrak bir kavray›fla sahip olunmas› için do¤ru bir inceleme tarz›na sahip olmas› gerekir. Önümüzdeki süreçte yap›lan de¤erlendirme ve tespitler, ortaya konulan görev ve sorumluluklar, belirlenen politikalar, hedeflenen “beklentiler”, gerçe¤in yasalar›na, s›n›f savafl›m›n›n yasalar›na göre belirlenmeye çal›fl›ld›. Gücümüzü abartan, gerçekli¤imizi ifade etmeyen, ancak iddias› zay›f olan bir yönelime giremeyiz. Do¤ru bir politika bizim yolumuzu ayd›nlat›r, do¤ru politika, do¤ru görevlendirme, do¤ru çal›flma tarz› bizi kitlelerle bütünlefltirir. Bizi kitlelerden koparan hastal›klar dogmatizm, subjektivizm ve bunun üzerinde yükselen sekterizmdir. Yedinci oturum, parti, devrim ve halk gerçekli¤ini çözümlerken hatalar›n› da tespit ederek, sürecinin muhasebesini yapm›flt›r. Söz ve konuflma yerini kararlar›n do¤ru tarzda kavranarak, yaflama geçirilmesine b›rakm›flt›r. Baz› yoldafllar, gerçe¤in incelenmesinin s›n›f savafl›m›z aç›s›ndan ne önemi oldu-

rundad›r. Dura¤anl›k-statükoculuk bir KP için ölüm demektir. Bugün do¤ru olan bir taktik, yar›n yanl›fl olabilir ve örgütlenme, koflullara göre daral›p aç›l›r. Tek araç üzerinde örgütlenmek, bir biçime göre flekillenmek sorunlara i¤nenin deli¤inden bakmakt›r. O halde kitleleri örgütlemede tüm araçlar›n› kullanmal›y›z. Hiçbir arac› küçümsememeliyiz.” (7. Konferans kararlar›ndan) Kitlelerle olan ba¤lar güçlendirilmeden Proletarya Partisi’nin kendisini güçlendirmesi mümkün de¤ildir. KP içerisindeki birçok ideolojik zaaf›n nedeni de kitlelerden uzakl›kt›r. Bununla birlikte bu yaklafl›ma paralel olarak kitlelerin örgütlenmesinde, proleter s›n›f ç›kar› ve iktidar mücadelesinin gereksinimlerine göre yap›larak tümüyle somut hedefler, amaçlar üzerinden yürümelidir.

¤unu sorabilir. Ancak bu yoldafllar bilmelidir ve kavramal›d›rlar ki gerçek kavrand›kça ona hükmedilir,gerçe¤e hükmederek s›n›f savafl›m›n›n çeliflkileri çözülür, ileri mevziler kazan›l›r. Gerçe¤i incelemeyle devrimin görevleri aras›nda kapsaml› ve derin ba¤lar vard›r. Bu unutulmamal›d›r. Gerçe¤i incelemek, gerçe¤e do¤ru tarzda müdahale için flartt›r. Gerçe¤e do¤ru tarzda müdahale etmeyen tutum, MarksistLeninist-Maoist tutum olamaz. Bizlerin tutumu yar›ayd›n tutumu olamaz, MLM tutum olmal›d›r. Gerçe¤e hükmetmenin ad›mlar› ise do¤ru bir inceleme tarz›na sahip olmakla mümkündür. Bugünkü durumun incelenmesi, tarihin incelenmesi, Marksizm-Leninizm-Maoizm biliminin evrensel gerçe¤inin incelenmesi, yani somutun kapsaml› ve sistemli incelenmesi yolumuzu bulmaya yarar. Kendi dar bilgimize, öznelci yaklafl›m›m›za güvenerek devrimin sorunlar›n› çözemeyiz. Süreklili¤i sa¤lanm›fl önderli¤i yaratma yöneliminde gerçe¤i incelemek, öznel niyetlerimize göre de¤il, s›n›f savafl›m›n›n gerçek sorunlar›na göre incelemek, aslolan budur. Yapmam›z gerekenler bunlard›r.


16

14-27 Şubat 2003

2

Emperyalist sald›rganl›k karfl›s›nda s›n›f bilinçli proletaryan›n tutumu, görev ve sorumluluklar› Bugün genifl emekçi y›¤›nlar›n›n önemli bir kesimi savafl ve sorunlar› hakk›nda konuflmakta, tart›flmakta ve bu sorunun çözümüyle ilgilenmektedir; daha duyarl› ve daha dikkatlidir, s›n›f ve parti bilincini almaya daha fazla elverifllidir. Örgütleme koflullar› daha olgunlaflm›flt›r. Bu süreci devrim ve parti lehine çevirmek için güçlü bilince ve süre¤en müdahaleye ihtiyaç vard›r.

ABD emperyalistlerinin petrol ve enerji kaynaklar›n›n tek ve tart›flmas›z hakimi olmak için girifltikleri sald›rganl›k karfl›s›nda tutumumuz aç›kt›r. O da bu sald›rganl›¤›n karfl›s›nda yer almakt›r. ABD emperyalistlerinin egemenlik ve hegemonyalar›n› güçlendirmek ve pekifltirmek için Ortado¤u’yu yeniden paylaflmak ve yap›land›rmak için sürdürdü¤ü sald›rganl›k haz›rl›-

¤›nda ilk ad›m›n› Irak’tan bafllatmak istemesi tesadüfi de¤ildir. Tamamen Irak’taki petrol ve enerji yataklar›n›n sahibi olmak amac›yla ilk ad›m›n Irak’ta at›lmas›d›r. Bütün k›yametlerin kopar›ld›¤› ve kopar›lmaya çal›fl›ld›¤› tek neden petrol rezervleridir, enerji kaynaklar›d›r, stratejik geçifl güzergahlar›d›r. Emperyalistler rüzgar ekiyorlar ancak halklar›n devrim öfkeleri f›r-

t›na olarak emperyalistleri biçecektir. Emperyalist sald›rganl›k emellerinin özünü, amac›n› ve hedeflerini aç›klamaya çal›flt›k. Bugüne kadar olaylar›n ve geliflmelerin niteli¤ini özünü aç›klad›k. Bu belirlemeyle s›n›rl› kalamay›z. Bunun kadar önemli bir görev daha vard›r ki s›n›f bilinçli proletaryan›n bu sald›rganl›k karfl›s›ndaki görev ve sorumluluklar›d›r.

Nedir görev ve sorumluluklar›m›z? Bu süreçte emperyalist sald›rganl›k haz›rl›¤›nda hangi görev ve sorumluluklar bizleri beklemektedir? Emperyalizme ve sald›rganl›¤a karfl› en genifl kitlelere yönelik yo¤un ve zengin ajitasyon ve propaganda faaliyetine giriflmeliyiz. Bu faaliyet belli bir örgütlenmenin zeminini ve genifl kitlelere ulaflman›n yolunu açacakt›r. Süreklili¤i sa¤lanm›fl yo¤unlaflt›r›lm›fl bir ajitasyon ve propaganda faaliyeti ayn› zamanda kendi içinde süreklili¤i sa¤lanm›fl bir kitle faaliyetini de beraberinde getirir. Ajitasyon-propaganda faaliyeti demek kitle faaliyetinin önemli bir bilefleni demektir. Ajitasyon ve propaganda faaliyeti kitlelere yönelik olaca¤›ndan bunun sahipleri de kitlelerdir. Bu faaliyetimizi süre¤en hale getirmeliyiz. Edilgenli¤in, at›ll›¤›n ve pasifizmin k›r›lmas› için olanaklar ve güçlü nedenler vard›r. Dün de ekonomik, sosyal ve politik nedenler vard›. Ancak bugün herkesi dolays›zca ilgilendiren, etkileyen, konuflturan ve tart›flt›ran yak›c› düzeyde kendini hissettiren güçlü nedenler vard›r. Nedir bu nedenler? Emperyalistlerin Irak’a karfl› sald›r› haz›rl›¤›d›r. Bu süreci do¤ru çözümleyip, olanaklar› ve f›rsatlar› iyi de¤erlendirirsek kitleselleflmenin ve güçlü örgütlülük yaratman›n tafllar›n› döflemifl oluruz. Bu

süreç ayn› zamanda her s›n›f ve tabakadan, farkl› milliyet ve inançlardan halk›n farkl› mesleki ve kitle örgütlerinden insanlar›n politize edilmesini de sa¤layacak olanaklar sunmaktad›r. Sadece Kürt halk›n›n de¤il sadece Türk halk›n›n de¤il. Sadece s›n›r bölgelerinde yaflayan emekçilerin de¤il, iflçi-köylü-kamu emekçisi-esnaf-ö¤rencikad›n-çocuk toplumun tüm kesimlerini her yafl grubundan insanlar› direkt ilgilendiren bu sorun karfl›s›nda kitlelere gidip propaganda ve ajitasyon yapaca¤›m›z onlar› örgütleyece¤imiz nedenler güçlüdür. Onlar› etkileyip örgütleyebilece¤imiz nedenler daha olgundur. Irak’a yönelik olas› bir emperyalist sald›r›dan toplumun hemen her kesimi önemli oranda etkilenecektir, halklar›n dam›na bomba ve flarapnel parçalar›, sofras›na tafl, yüre¤ine ac› düflecektir. Elimizde etkileyici propaganda ve ajitasyon araçlar› oldu¤unda, kitleleri etkileme, örgütleme ve savaflt›rma nedenleri düne nazaran daha elverifllidir. Bunun için konferans kararlar›n›n ›fl›¤›nda yürüyece¤iz. Konferans›n kararlar› ›fl›¤›nda anti-emperyalist bilinci devrim ve parti bilincine çevirebiliriz. Konferans kararlar›n›n yol göstericili¤inde ve ›fl›¤›nda yürüyece¤iz. Anti-emperyalist bilinci, devrim ve parti bilincine çevirmeliyiz. Bunun zemini ve nedenleri güçlüdür. Bugün genifl emekçi y›¤›nlar›n›n önemli bir kesimi savafl ve sorunlar› hakk›nda daha fazla

konuflmakta, tart›flmakta ve bu sorunun çözümüyle ilgilenmektedir; daha duyarl› ve daha dikkatlidir, s›n›f ve parti bilincini almaya daha fazla elverifllidir. Örgütleme koflullar› daha olgunlaflm›flt›r. Bu süreci devrim ve parti lehine çevirmek için güçlü bilince ve süre¤en müdahaleye ihtiyaç vard›r. Savafl karfl›t› seslerin ve gösterilerin flimdilik a¤›r da olsa giderek geliflti¤i bir süreç yaflanmaktad›r. Mutlaka bu sürecin içinde yer almal›y›z. Sloganlar›m›zla, pankartlar›m›z ve bayraklar›m›zla kitlemizle gösteri ve yürüyüfllerin içinde yer almal›y›z. Dar bir kesimle olanaklar›m›z›n s›n›rl› oldu¤u bir zeminde olsak bile sürece aktif kat›lmam›z, bizleri daha genifl bir kitleselli¤e ulaflt›racak, daha fazla olanaklar elde etmemizi sa¤layacakt›r. Reformist ve “bar›fl” yanl›lar› ya da toplumun farkl› meslek ve kitle örgütleri taraf›ndan örgütlenip düzenlenen kitle gösterilerinde, bas›n aç›klamalar›nda, legal-illegal kitle gösterilerinde mutlaka yer almal›, kat›lmal› sürece do¤ru tarzda, do¤ru araçlarla, güçlü müdahale etmeliyiz. Devrimci parti ve örgütlerle oluflturulacak eylem birliklerinin zemini daha fazla olgundur. Buna özel bir önem vermeliyiz. Oluflturulacak eylem birliklerinde daha fazla yap›c›-birlefltiriciörgütleyici olmal›y›z. Dar grup ç›karlar›n› bütünün ve devrim ç›karlar›n›n, savafl karfl›t› ç›karlar›n önüne geçirici tutum ve davran›fllardan azami oranda kaç›nmal›, yanl›fl tutumlara düflen-


17

2

14-27 Şubat 2003

proletaryan›n tutumu, görev ve sorumluluk lar› leri dostça yap›c› tarzda elefltirmeliyiz. ‹lkelerimizden taviz vermeden en genifl kesimleri kucaklayacak ve örgütleyecek eylem birliklerine haz›r olmal›y›z. Propaganda ve ajitasyonda serbestlik esas al›n›r ancak bu serbestlik sürecin özgünlü¤üne, politikala-

r›m›z›n güncellefltirilmesine ve özgünlü¤e uygun ve onu güçlendiren tarzda olmal›d›r. Somutlu¤u güçlendiren, ona hizmet eden, genel politikam›za halk savafl› stratejimize hizmet eden, onu güçlendiren özgün politika özgün eylemlilikler özgün tak-

tikler bizleri güçlendirir. ‹lkeli politika do¤ru politikad›r. Devrim, parti ve halk bizden bunu bekliyor. Konferans kararlar› ›fl›¤›nda sürece müdahale bizleri bekliyor. Emperyalist sald›rganl›¤a halk savafl›n› örgütleyerek, partiyi örgütleyerek,

devrimi örgütleyerek gerçek anlamda karfl› koyabiliriz, bu bilinç günlük görevlerimizi yerine getirmenin önünde engel de¤ildir, kitle gösterilerini örgütlemeye engel de¤ildir, tam tersine her kitlesel savafl karfl›t› gösteri halk savafl›na akacak kanallar olacak-

t›r. Yeter ki do¤ru politika -do¤ru tarzda- do¤ru araçlarla sürece güçlü müdahale edelim. Bu süreçte, yo¤un kitle faaliyetlerinde güçlü örgütlülük yaratabiliriz, zay›f ve güçsüz yanlar›m›z› bertaraf ederek güçlenebiliriz. Güçlü parti örgütlülüklerinin

yarat›lmas› ve kadrolar›n ç›kar›lmas› için bu süreç fevkalade elverifllidir. YOLUMUZ UZUN, ‹fi‹M‹Z ZOR ANCAK ‹MKANSIZ DE⁄‹L, B‹Z BUNU BAfiARACA⁄IZ. Mao

EMPERYAL‹ZM EZ‹LEN HALKLARIN KANINDA BO⁄ULACAKTIR ABD emperyalizminin suç ortaklar›ndan biri olan faflist Türk devletine biçilen misyon Kore’dekinden farkl› de¤il. Birkaç milyar Amerikan dolar› ve güneydeki Kürt ulusal hareketini denetleme sahte vaadi karfl›l›¤›nda onbinlerce TC askeri emperyalist ç›karlar›n aleti olarak Irak ve Kürt halk›n›n katliam› için kiralan›yor. Kapitalist-emperyalist sistemin büyük haydutu ABD, stratejik ç›karlar› için kanl› tarihine yeni bir sayfa eklemeye haz›rlan›yor. Ezilen dünya halklar› daha önce Vietnam, Kamboçya, Kore, Somali, Yugoslavya, Irak ve Afganistan’da ABD’nin kanl› tarihine tan›kl›k yapm›flt›. Ezilen halklara ve insanl›¤a karfl› en zalimane uygulamalar›n, iflkencelerin ve suçlar›n mimari olan, emperyalist cinayet makinas› ABD bu kez kanl› savafl difllilerini Irak halk› flahs›nda Ortado¤u halklar› üzerinde çal›flt›rma telafl›ndad›r. ABD emperyalizmi, geçmiflteki yalan senaryolar›ndan hiçbir farkl›l›¤› olmayan bir benzerini yine tan›d›k ve bildik söylemlerle, Irak üzerinde uygulamaktad›r. “Irak halk›n› zalim diktatör ve halk›na zulmeden kötü adam Saddam’dan ve onun insanl›k için tehdit unsuru olan kimyasal silahlar›ndan kurtarma” gerekçeleri sahte ve yaland›r, çünkü Saddam diktatörünün yarat›c›lar› da kendileridir. Emperyalist tekellerin kontrolündeki medya ve iletiflim ayg›tlar›n›n pompalad›¤› yalan, demagoji ve çarp›tmalara ra¤men gerçekler dünya halklar›n›n ve tüm insanl›¤›n tan›kl›¤›nda gelifliyor. Hiçbir senaryo emperyalist sald›rganl›¤› meflrulaflt›rmaya yeterli

de¤ildir. Tüm dünya tan›yor ve biliyor ki, Yankee “özgürlükçülü¤ünün” esas amac› Irak ve bölge petrol rezervlerine hakim olmak, onlar› denetim alt›na almakt›r. Bütün ezilen dünya halklar› tan›k ki dünyadaki en büyük kimyasal, nükleer, biyolojik, ve konvansiyonal silah üreticisi ve sat›c›s› baflta ABD olmak üzere tüm emperyalist haydutlard›r. Kriz içinde olan kapitalist-emperyalist sistem krizini aflmak için bir yandan silah üretimini artt›r›rken di¤er yandan enerji kaynaklar›na sahip olmak için haks›z savafl yarat›c›l›¤› ve k›flk›rt›c›l›¤› yapmaktad›r. ABD emperyalizmi rakiplerine üstünlük sa¤lamak ve hegemonya gücünü perçinlemek, iki binli y›llarda daha güvenli yer almak için Irak’a göz dikiyor, Ortado¤u’ya göz dikiyor. Tüm savafl cihazlar›n› ya¤lamas›n›n, savafl tamtamlar› çalmas›n›n sebebi budur. “Arap, fiii, Kürt vs haklar› özgürlefltirme” demagojisi alt›nda gerçeklefltirece¤i katliamlarla Ortado¤u’yu kan gölüne çevirme iste¤inin nedeni iflte bu gözü doymaz hegemonya arzusudur. Emperyalist dalaflta ABD hegemonyas›ndan rahats›z olan ancak ekonomik ve askeri aç›dan ona karfl› koyacak güce sahip olamayan rakip güçler (AB, Rusya, Çin) hofl-

nutsuz olmalar›na ra¤men, uluslararas› diplomasi trafi¤inde suskun ve kaderlerine raz› bir pasifli¤e gömülüyorlar. ABD baflkan› katil BUSH, “silah denetimleri ve sonuçlar› Irak’a sald›r›m›z› engelleyemez” diyerek tüm dünyaya ve insanl›¤a pervas›zca ve ç›lg›nca meydan okumaktad›r. Görüldü¤ü gibi “Uluslararas› hukuk-insan haklar›-egemenlik haklar›” vs emperyalist dalaflta yaln›zca emperyalistlerin ifllerine gelince hat›rlan›r, son sözü hep en büyük olan, en güçlü olan söyler. Di¤erleri ise leflten pay›na düflenle yetinmek, haddini bilmek durumunda kal›r! Ta ki, bir sonraki dalafla kadar, güçler dengesindeki yeni dengelere kadar bu böyle devam eder gider.. Evet olan budur. Yaflanan budur! Baflta faflist Kemalist diktatörlü¤ü olmak üzere tüm burjuva hükümetlerin suskunlu¤u ve emperyalist sald›rganl›k flakflakç›l›¤›, ABD eflkiyal›¤› karfl›s›ndaki tutumlar›n›n temel nedeni budur. ABD emperyalizminin suç ortaklar›ndan biri olan faflist Türk devletine biçilen misyon Kore’dekinden farkl› de¤il. Birkaç milyar Amerikan dolar› ve güneydeki Kürt ulusal hareketini denetleme sahte vaadi karfl›l›¤›nda on binlerce TC askeri emperyalist ç›karlar›n aleti olarak Irak ve Kürt

halk›n›n katliam› için kiralan›yor. KÜRT, TÜRK VE ÇEfi‹TL‹ M‹LL‹YETLERDEN EMEKÇ‹ HALKIMIZ Bu savafl bizim savafl›m›z de¤ildir. Bu, emperyalist bir sald›rganl›kt›r, haks›zd›r ve meflru de¤ildir. Bu sald›rganl›k bizim için daha çok yoksulluk ve iflsizlik demektir. Bu sald›rganl›k bizim için içte ve d›flta militarist devlet terörünün daha da art›r›larak var olan demokratik hak ve özgürlüklerin tümden ortadan kald›r›lmas› demektir. Bu sald›rganl›kla ›rkç›l›¤›n ve flovenizmin daha da k›flk›rt›larak halklar aras›nda kardefllik ve s›n›f dayan›flmas›n›n parçalanmas› ve düflmanl›k yarat›lmas› demektir. O halde bugün güncel görevlerimizden biri emperyalist sald›rganl›¤a hay›r demektir. Emperyalist sald›rganl›¤a karfl› anti-emperyalist mücadeleyi yükseltmektir. Emperyalist sald›rganl›k karfl›t› olan tüm güçlerle ortak eylemlikler örgütleyerek sald›rganl›k karfl›t› direnifl mevzilerini yaratmak ve güçlendirmektir. Bugün dünyada emperyalistlerin tüm demagojilerine ve çarp›tmalar›na ra¤men geliflen emperyalizm karfl›t› kitlesel eylemlikleri savafl karfl›-

t› eylemliklere dönüfltürme iradesini Ortado¤u halklar›yla dayan›flmaya çevirmeliyiz. Bugün emperyalist sald›rganl›k karfl›t› kitle hareketlerini Nepal‘de, Filipinler’de, Hindistan ve Latin Amerika’da yükselen antiemperyalist özgürlük savafllar›yla dayan›flman›n bir parças› haline getirmeliyiz. Bu yeni anti-emperyalist kabar›flla, ezilenler, emperyalist haydutlara ciddi darbeler vurarak, devrim mevzilerini gelifltirecek ve kurtulufllar›n› yak›nlaflt›racakt›r. Tarihin hükmü göstermifltir ki “varl›¤›n› k›l›çlarla sürdürenler k›l›ç alt›nda can vermifltir” Emperyalist haydutlar döktükleri kanda bo¤ulmaktan kurtulamayacakt›r. ABD EMPERYAL‹ZM‹ KANLI ELLER‹N‹ ORTADO⁄U’DAN ÇEK! ORTADO⁄U SORUNU, ORTADO⁄U HALKLARININ DEVR‹MC‹ ‹RADES‹YLE ÇÖZÜLECEKT‹R! EMPERYAL‹ST SALDIRGANLI⁄A HAYIR! YAfiASIN PROLETARYA ENTERNASYONAL‹ZM‹! Türkiye Komünist Partisi/ Marksist-Leninist Merkez Komitesi Ocak-2003


18

14-27 Şubat 2003

2

Varl›¤›n› k›l›çla sürdürenler k›l›ç alt›nda can verirler

Dünya halklar›n›n gündemine emperyalist hegemonya emelleri için zorla sokulan Irak’a karfl› sald›r› toplumun her kesimi taraf›ndan ilgiyle tart›fl›lan, konuflulan, hakk›nda kafa yorulan bir konu haline geldi. Hiçbir dönem bir sorun bu denli kapsaml› ve herkes taraf›ndan tart›fl›lmam›fl ve onlar›n gündeminde önemli bir yer iflgal etmemifltir. ‹stisnas›z her s›n›f ve tabakadan insanlar emperyalist sald›rganl›k hakk›nda bir biçimiyle konuflup düflünce ve görüfllerini belirterek, sald›rganl›k karfl›s›nda bir tutum belirliyor. Vietnam savafl›nda bile savafl karfl›tl›¤› bu denli boyutlanmam›flt›. Amerika’da bile savafl karfl›tlar› toplumun üçte ikisinden daha fazla bir kesimini kapsamaktad›r. Dünya gündemine oturan emperyalist sald›rganl›k sorunu, karfl›s›nda egemenler ve ezilenlerin tutumlar› s›n›f ç›karlar› gere¤i taban tabana z›tl›k tafl›maktad›r. ABD emperyalist haydutlar›, dünya ve Amerika kamuoyunu yo¤un bir inand›rma ve ikna etme çabas› içine girerek kendilerinin hakl› olduklar›n› ispatlamak için olmad›k yalan ve demagojilere baflvuruyorlar. Ayn› zamanda yo¤un bir diplomasi trafi¤i sürdürmektedirler. En hünerli Amerikal› diplomatlar, BM uzmanlar› politikac›lar, bütün yetenek ve becerilerini ortaya koyarak, Irak’›n kitle imha silahlar›na, biyolojik ve kimyasal silahlara sahip oldu¤unu ispatlamaya çal›flt›lar. Burjuva politikac›lar›, diplo-

matlar, askeri uzmanlar, askeri atafleler, emekli generaller, emekli büyükelçiler, savafl ve Ortado¤u uzmanlar›, istihbarat görevlileri ‘bilim adamlar›’ vb. hummal› bir çal›flma içine girmifller. Kimin için? Ne ad›na çal›fl›yorlar? Bu sorular›n yan›t› çok aç›kt›r. Bir avuç Amerikal› kapitalistin ç›karlar› için çal›flmaktad›r. Bir avuç soyguncu, talanc›, hegemonyac› kapitalistin ç›karlar› için çal›flmaktad›r. Kime karfl› çal›flmaktad›r? Baflta Irak halk› olmak üzere Ortado¤u halklar›na karfl› çal›flmaktad›r. Ezilen dünya halklar›na karfl› çal›flmaktad›r. Her savafl do¤as›na ve s›n›f karakterine uygun kamuoyu yarat›r. ABD emperyalistleri de önce kamuoyu yaratmaktad›r. Bu ne anlama gelmektedir? Bu flu anlama gelmektedir; ABD emperyalistleri Irak’a sald›r›lar› konusunda hakl› olduklar›n› ispatlamaya çal›fl›yorlar, yani yo¤un bir bilinç buland›rma, yo¤un bir bilinç karartma ve çarp›tma çal›flmas› yürütüyorlar. Bunun için de gerçekler aç›k bir flekilde tahrif edilerek, her türlü yalan ve aldatmacaya baflvurmaktad›r. “Irak’›n BM ile iflbirli¤i yapmad›¤›n›, Irak’›n BM kararlar›na uymad›¤›”, “Irak’›n silah denetçileriyle iflbirli¤i yapmad›¤›” vb. yo¤un bir yalan ve aldatmaca kampanyas› yürütmektedir. Oysa Irak hükümeti yapt›¤› aç›klamayla birlikte silah denetçilerinin kendi ülkelerinde beflyüzü aflk›n mekan› kontrol ettiklerini ancak kitle

imha silahlar›na ait en küçük bir bulguya rastlamad›klar›n› belirtmektedirler. En son olarak da “Irak kendi bilim adamlar›n› BM denetçileriyle mülakata teflvik etmedikleri” yalan›na baflvurmaktad›rlar. Irak hükümetinin D›fliflleri Bakan› Naci Sabri taraf›ndan yap›lan bas›n aç›klamas›yla Amerika yönetiminin uluslararas› hukuk normlar›na bile uymayarak kendi ülkelerine yönelik sald›r›lar› yo¤unlaflt›rarak ülkelerini sömürgelefltirmek istediklerini, as›l amac›n Arap yar›m adas›ndaki petrol yataklar›na sahip olmak istekleri tafl›d›klar›n› ifade etmifltir. ABD yönetimi, kendi sald›r› politikalar›n› hakl› ç›karmak, sald›rganl›¤›na meflruluk kazand›rmak için Saddam’›n ne kadar cani ve katil ruhlu oldu¤unu ispatlamaya çal›flmakta, ak›l almaz yalan ve hilelere baflvurmaktad›rlar. Yaz›l› ve görsel bas›nda hergün yenileri eklenerek ço¤alan manipülasyonlardan bir kaç›na de¤inelim. “Saddam’›n saray›nda köpek bal›klar›n›n yüzdü¤ü okyanusu ça¤r›flt›ran bir havuz var. Kitle imha silahlar› Ba¤dat caddelerinin alt›ndaki tünelde ve Tikrit’teki mobil s›¤›naklarda gizleniyor.” vb. Emperyalist hegemonya amaçl› sürdürülen savafl haz›rl›¤› baflta Irak halk› olmak üzere ezilen dünya halklar›na ve rakip kapitalist ülkelere tehdit ve gözda¤› vererek her taraf› korku psikolojisi içine gömerek kitlelerin iradesini bask› alt›na almak istiyorlar. Amerikan sald›r› planlar›na her gün yenileri eklenerek yo¤un bir psikolojik savafl ayg›t›n› çal›flt›rmaktad›rlar. Hergün yeni bir savafl senaryosu haz›rlanmaktad›r. “ABD savafl›n ilk gününde 600 ila 800 füze yollayacak. Bu say› Körfez Savafl›’nda kullan›lan füze say›s›ndan daha fazla olacakt›r”, “ABD tarihinin en büyük hava sald›r›s›na haz›rlan›yor 700 uçakla günde 1500 sorti yapacak” son teknoloji ürünü olan yeni gelifltirilmifl ve denenmemifl savafl uçaklar›n› ve bombard›man silahlar›n› Irak halk› üzerinde kullanacak olan ABD emperyalistleri savafl haz›rl›¤›na olanca h›z›yla devam etmekte-

Do¤an›n jeofizik dengesinde önemli bir bozulma ve do¤ada y›k›m yaflanacakt›r. Savafl sonucunda yaflanacak y›k›m›n boyutlar› çok yönlü ve kapsaml› olacakt›r. Biyolojik y›k›m›n devam›nda psikolojik y›k›m›n ruhsal bozukluklar›n fazla yaflanaca¤› süreç bafllayacakt›r. Emperyalist sald›rganl›k kitlelere daha fazla iflsizlik daha fazla açl›k ve yokluk getirecektir. Tablo bu kadar aç›kt›r. ABD emperyalizminin uflakl›¤›n› yapan TC devletinin farkl› kurum ve organlar›nda farkl› düzeylerde yer alan yetkilileri taraf›ndan söylenen sözler, yap›lan aç›klamalar verilen vaadler tümüyle yaland›r. Gerçek tabloyu buland›rmak, karartmak ve gerçe¤in ortaya ç›kmas›n› her fleyin anlafl›l›r olmas›n› engellemek içindir. Dünyan›n ezilen halklar› karanl›k ve cehalet içinde yaflas›n diyedir, yoksulluk ve sefalet içinde ac› çeksinler diyedir. Dünyada ve tek tek ülkelerde yaflanan bütün geliflme ve olaylarda istisnas›z bu tablonun iki z›t kutbu vard›r. Bir yanda ezilenler öte yanda ezenler vard›r. Bir yanda gerçe¤i dile getirenler di¤er yanda gerçe¤in karart›lmas› için çal›flanlar vard›r. Emperyalist sald›rganl›ktan ç›kar› olanlar, emperyalist sald›rganl›¤a karfl› olanlar. Sald›r› ç›26 Ocak 2003 Beyaz›t Mitingi-istanbul¤›rtkanl›¤› yapanlar, sald›r› karfl›tl›¤› yapanlar. Ezilenler, ezenler. Egemenler, egemenliyay› güvenlik aç›s›ndan flist TC devletinin “ba¤›ms›zl›- ¤e karfl› olanlar.ABD’li emperkontrol alt›nda tutmak tale- ¤›” yatak odalar›na kadar em- yalist haydutlar›n Irak’a sald›r› bini ABD’ye iletti’’ Limanlar›- peryalizme ba¤›ml›l›kt›r. Onla- haz›rl›¤› sürecinde yaflananlar n›, hava alanlar›n› kara ve ha- r›n tarafs›zl›klar› tepeden t›rna- tam da budur. Bugün dünya çap›nda kitvayollar›n›, demir yollar›n›, ¤a sald›rganl›k yanl›s› olmakgümrük kap›lar›n› ve toprakla- t›r. Ezeli müttefiki ABD’nin leselli¤i her geçen gün artarak r›n› sonuna kadar ABD emper- yan›nda saf tutmakt›r. Emekçi geliflen savafl karfl›t› kitle gösyalist haydutlar›n›n denetimine halk›n daha iyi aldat›lmas› için terileri, protestolar, boykotlar sunan uflak TC devleti, kulluk- yeni yüzler olan “modern ‹s- ivmesi yükselerek artmaktad›r. ta ve uflakl›kta kusur etmemek- lamc›” AKP’yi iflbafl›na getire- Dünyan›n birçok ülkesinde tedir. Hergün emperyalist efen- rek hükümet yapt›lar. TC dev- protestolar, savafl karfl›tl›¤› dilerinden birini kendi ülkesine leti olas› Irak sald›r›s›nda yükselmekte, sald›r› karfl›s›nda konuk etmekte ve a¤›rlamakta- ABD emperyalistlerinin lo- canl› kalkan olmak isteyenlerin d›rlar. Yo¤un bir emperyalist jistikçisi, onlar›n liman iflçile- say›s›nda önemli bir oranda arziyaretçi trafi¤i bafllam›flt›r, s›- ri, çimentocusu olabilir an- t›fl gözlenmektedir. Ülkemizde ras›yla ABD Genelkurmay cak! TC devleti, yolunu flafl›r- savafl karfl›t› hareketlilik isteniBaflkan› Orgeneral Richard m›fl ABD savafl arabas›nda len düzeyde geliflmese de her geçen gün savafl karfl›t› duyarMyers, ABD Savunma Bakan› muavin olabilir ancak! Olas› bir sald›r› durumun- l›l›¤›n artarak yükseldi¤i ve soDonald Rumsfeld ve yard›mc›s›, ABD D›fliflleri Bakan Yar- da baflta Irak halk› olmak üzere ka¤a döküldü¤ü görülmekted›mc›s› Marc Grossman, NA- bölge halklar› önemli oranda dir. Yeterince sald›rganl›k karTO Baflkomutan› Orgeneral Ja- zarar görecektir. Sadece halk- fl›t› öfkenin, tepkinin soka¤a tames Jones ayn› uflaklar ezilen lar zarar görmeyecektir. Ayn› fl›nmamas› emekçi halk›m›z›n emekçi halk›m›z› aldatmak zamanda kullan›lacak bomba- sald›rganl›k yanl›s› oldu¤unu için de sahte bar›fl mele¤i kesil- lar sonucunda birçok depremin hiç göstermez! mektedir. AKP temsilcileri ve ve yer sars›nt›lar›n›n meydana parlamenterler, hükümet söz- gelmesi kaç›n›lmaz olacakt›r. dir. Ne için? Baflta Irak petrolleri olmak üzere Arap yar›m adas›ndaki petrollerin tart›flmas›z yegane sahibi olmak için. Enerji kaynaklar›n› ve geçifl yollar›n› denetimi alt›na almak için. Hegemonya ve bask› için. Sömürü ve talan için. Kendi rakiplerine karfl› daha fazla üstünlük sa¤lamak için. Yaflad›¤› ekonomik krizi savaflla atlatmak için. Irak ve Ortado¤u’yu yeniden yap›land›rmak için. Tek bafllar›na dünyan›n efendisi olmak için. Uflakl›kta kusur etmeyen faflist TC devleti bu haks›z emperyalist sald›rganl›¤›n bir parças› olmaktan geri durmamaktad›r. “Genelkurmay ile ABD askeri yetkilileri anlaflt› Amerikan birlikleri Türkiye’de hiç konufllanmadan Habur kap›s›ndan Irak’a girecek”, “Türkiye Kuzey Irak’ta 70 kilometrelik bir

cüleri yapt›klar› bas›n aç›klamalar›yla “Irak sorunun bar›flç›l yoldan çözülmesi için çal›flt›klar›n›” söyleyerek, ikiyüzlü sahtekarca bir tutum içine girmektedirler. ‹flah olmaz sahtekarlar, bir yandan ülke kap›lar›n› ABD emperyalistlerinin savafl araçlar›na sonuna kadar açarken di¤er taraftan sahte bar›fl zirveleri, sahte bar›fl görüflmeleri ve sahte bar›fl ziyaretleri yapmaktad›rlar. Ç›ra¤an Saray›’nda yap›lan 6 bölge ülkesinin d›fliflleri bakan›n›n ve üst düzey görevlilerin kat›ld›¤› toplant›da savafla karfl› bar›fl söylemlerinin tümü aldatmacadan ve yalandan ibarettir. Emperyalizmin uflakl›¤›n›, kompradorlu¤unu yapan faflist TC devleti bar›fltan yana olamaz; do¤alar› ve s›n›f karakterleri gere¤i savafl karfl›t› olamaz. Ba¤›ms›z ve özgür tav›r tak›namaz. Fa-


19

2

14-27 Şubat 2003

Emperyalist sald›rganl›¤a karfl› ‹stanbul’dan Samsun’a, Diyarbak›r’dan Malatya’ya birçok ilde ABD sald›rganl›¤›na karfl› alanlara ç›kan yüzlerce insan Irak halk›n›n yan›nda olduklar›n› vurguluyor. sim’de bulunan Atatürk Kültür Merkezi’ne ç›kan bir grup halatlarla binadan afla¤› do¤ru sarkarak Irak’ta Savafla Hay›r Koordinasyonu ve Greenpeace imzal› “No to warSavafla hay›r” pankart› açt›lar. Bu s›rada “Irak’ta Savafla Hay›r Koordinasyonu”nun üyeleri alk›fl ve sloganlarla eyleme destek verdiler. Koordinasyon ve ayn› zamanda Emek Platformu ‹stanbul flubeleri Dönem Sözcüsü olan Hasan Toprak yapt›¤› konuflmada milletvekillerinin, milletin vekilleri ise savafla karfl› tav›r almalar›n›, hükümetin ABD’nin bask›s› alt›nda savafla girmemesi gerekti¤ini söyledi. Güvenlik görevlisinin silah çekerek engellemeye çal›flt›¤› grup, eylemleri bitirdikten sonra binadan inince gözalt›na al›nd›. Bunlar›n d›fl›nda ‹stanbul’un birçok semtinde kurulan “Savafl karfl›t› platformlar” özellikle akflamlar› meflaleli eylemler ile bas›n aç›klamalar› yap›larak ABD sald›rganl›¤› protesto ediyor. * Temel Hak ve Özgürlükler Derne¤i Giriflimi “savaflta yer alaca¤›m›z saf› belirlemede halk karar versin” diyerek referandum sand›klar› kurdu. 2 fiubat günü Bak›rköy meydan›nda toplanan yaklafl›k 150 kiflilik bir grup ellerinde “Amerika’ya direnmemek ölümdür”, “Söz ve karar hakk› halk›nd›r” yaz›l› dövizlerle sald›r›ya karfl› tepkilerini dile getirdi. Giriflim ad›na konuflan Erol Ekici

alanlara

Irak’a yap›lacak Amerikan sald›r›s›n›n tüm dünya halklar›na yap›lacak bir sald›r› oldu¤unu söyledi. ANKARA * Ö¤retim üyeleri K›z›lay’a inerek meclisten geçirilen savafl kararlar›n› protesto ettiler. Ö¤retim görevlileri dernekleri taraf›ndan düzenlenen eylemde aç›klama yapan ODTÜ Ö¤retim Elemanlar› Derne¤i Baflkan Yard›mc›s› Prof. Dr. Semih Bilgen; Türkiye’nin de içine çekilmek is-

likçilerini teflhir eden oyununu sergilemelerinden sonra fiair Mehmet Özer bas›n aç›klamas›n› okudu. ABD’nin Irak’a sald›r›s›n›n özünde Ortado¤u’daki egemenli¤ini pekifltirmek ve pazar paylafl›m›n› lehine çevirmek oldu¤u belirtilen aç›klamada polis yo¤un önlemler ald›. Bas›n aç›klamas›ndan sonra tekrar yürüyüfle geçen yaklafl›k 100 kiflilik grup “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “‹çerde d›flarda hücreleri par-

‹ZM‹R * ‹zmir Baro Baflkan› Bahattin Özcan Acar ‹zmir Barosu avukatlar›n› temsilen TBMM’ye ve Çankaya köflküne bir mektup gönderdi. Acar mektupta Türkiye’yi savafla sürükleyecek nitelikteki hükümet tezkerelerinin TBMM’de

tenen savafla karfl› olduklar›n› dile getirdi. * Ankara Savafl Karfl›t› Platformun Mamak Tuzluçay›r meydan›nda düzenledi¤i bas›n aç›klamas› anti-emperyalist, anti-faflist gösteriye dönüfltü. Sloganlarla yürüyüfle geçen platform bileflenleri yürüyüflte ve geldikleri alanda, emperyalist sald›r› ve hücre karfl›t› sloganlar atarak, emperyalist sald›rganl›¤a karfl› ç›kman›n ülkemizdeki bask›lara karfl› ç›kmakla mümkün olabilece¤i mesaj›n› verdi. Can flenli¤i oyuncular›n›n ABD emperyalizmini ve iflbir-

çala”, “Kahrolsun emperyalizm” vb. sloganlar atarak da¤›ld›. * Ankara Savafl Karfl›t› Platform 26 Ocak tarihinden itibaren üç gün boyunca saat 18:00’de Yüksel caddesinde silah denetçileri raporunun BM Güvenlik Konseyi’nde görüflülmesi nedeniyle bas›n aç›klamas› yapt›. Bar›fl için meflale ve mumlar›n yak›ld›¤› eylemlerde aç›klamay› yapan ‹nsan Haklar› Derne¤i Ankara fiubesi Baflkan› Ender Büyükçulha “çok uzakta birileri yoksul emekçi halklar›n gelece¤ini belirlemeye çal›fl›yor.

aç›k flekilde isim okunarak oylanmas›n› istedi. Acar ABD ve müttefiklerinin Irak’a yönelik planlad›¤› askeri harekat›n bölgedeki enerji kaynaklar›n›n üretimi ve arz›n› denetim alt›na alma ve Ortado¤u’ya yönelik emperyalist politikay› hayata geçirmek oldu¤unu belirterek “bu hareket BM bar›fl hukukunu, devletler genel hukukunun ve uluslararas› genel hukukun ihlalidir” dedi. MERS‹N * 7 fiubat’ta KESK Mersin fiubeler Platformunun düzenledi¤i savafl karfl›t› bas›n aç›klamas› saat 13:00’de 50 kifli-

Bizlerin gelece¤i üzerine pazarl›k yap›yor. Üreten, yaflam› vareden bizleriz. Gelece¤i biz belirleyece¤iz. Gelecekte bar›fl ve kardefllik var” dedi.

nin kat›l›m› ile yap›ld›. Aç›klamay› SES ad›na E¤itim Sen fiube baflkan› Ünsal Y›ld›z yapt›. Aç›klamada savafl›n yaln›zca cephedekilerin ölmesi ya da öldürülmesi de¤il, cephe gerisindekilerin finasman için kullan›lmas›, ölüm ve y›k›m›n yan›nda yüzbinlerce insan›n yerinden yurdundan edilmesi, açl›¤a ve yoksullu¤a mahkum edilmesi demek oldu¤una de¤inen Y›ld›z, Mersin de dahil olmak üzere birçok sa¤l›k personelinin olas› bir savaflta cephe gerisinde görev almak için bölgeye gönderildi¤ini dile getirdi. Daha sonra “Tecrite, savafla hay›r”, “Emperyalist savafla hay›r” sloganlar›yla kitle da¤›ld›. BURSA * Bursa Savafl Karfl›t› Platform üyeleri 10 fiubat 2003 günü saat 13:00’te üzerinde “Savafl hükümeti istemiyoruz” yaz›l› önlükleri giyerek Heykel Postanesine kadar zincir oluflturdular. Çevrede halk›n alk›fl ve kornalarla destek verdi¤i eylem konuflmalar›n ard›ndan sona erdi. ELAZI⁄ * 14 kurumdan oluflan Elaz›¤ ‹stanbul Savafl Karfl›t› Platform 8 fiubat 2003 tarihinde saat 12:30’da ‹stasyon Meydan›’nda “Savafla Hay›r” mitingi düzenledi. “Amerikan sald›rganl›¤›na hay›r”, “Savafla ve tecrite hay›r”, “Dün Afganistan, bugün Irak, yar›n kim?” vb. dövizlerin aç›ld›¤› mitinge 2500’ün üzerinde kitle kat›ld›. Tertip Komitesi Baflkan› Cafer Demir’in son bir konuflma yapmas›n›n ard›ndan miting sona erdi.


14-27 Şubat 2003 Dünyada bir yandan ABD emperyalizminin sald›r› haz›rl›klar› sürerken di¤er yanda da halklar›n “Sald›r›ya hay›r” eylemleri sürmektedir. Ülkemizde de oluflturulan platformlar ile neredeyse hergün sokaklarda “ABD askeri olmayaca¤›z” slogan› yank›lan›yor. * 25 Ocak’ta Londra’dan hareket eden canl› kalkan konvoyundan bir grup Türkiye’ye ulaflt›. 5 fiubat günü ‹stanbul Tabip Odas›’nda bir bas›n toplant›s› düzenleyen 12 kiflilik grup amaçlar›n› ve savafl hakk›ndaki düflüncelerini aç›klad›lar. ‹sveç, Meksika ve Avustralya, ‹talya ve Kanada’dan gelen savafl karfl›tlar› ad›na konuflan ‹talyan Rodolfo Tucci kendisinin çiftçi oldu¤unu aralar›nda doktor, ö¤renci ve artistlerin de bulundu¤unu, de¤iflik politik görüfllerden bir araya gelen insanlar›n oluflturdu¤u bir aile hareketi olduklar›n› ifade etti. Mesajlar›n›n çok aç›k ve net olarak “Herkes savafla karfl› bir fleyler yapabilir” düflüncesi oldu¤unu söyledi. * ‹nsan kalkan› olarak Irak’a gitmek için yola ç›kan gruba Türkiye’den de kat›l›m oldu. Türkiye’den Irak’a canl› kalkan olarak gitme karar› alan bir grup, 30 Ocak günü TMMOB’da yapt›klar› bir bas›n aç›klamas› ile bunu kamuoyuna duyurdular. 30 kiflilik grup ad›na konuflan fiaban Dayanan, Ertem Tepeli, Sevgi Sar›tafl ve Ercan Çelik bar›fl›n yeryüzünde en çok özlemi çekilen olgu oldu¤unu belirttiler. “Biz ne kimlik aray›fl›ndaki kahramanlar›z ne de Saddam rejiminin destekçileriyiz” diyerek amaçlar›n›n flartlar elverdi¤i sürece ABD sald›r›s›yla karfl› karfl›ya olan Irak halk›n›n yan›nda olmak ve destek vermek oldu¤unu söyleyen canl› kalkanlar 25 Ocak günü Londra’dan hareket eden ilk konvoya kat›lacaklar›n›; Ankara, ‹skenderun ve Suriye üzerinden Ba¤dat’a gideceklerini aç›klad›lar. Yine edinilen bilgilere göre 400’ün üzerinde

20 canl› kalkan flimdiden Irak’a ulaflt› bile. * Esenyurt savafl karfl›tlar› 3 fiubat günü akflam saat 19:00’da savafla karfl› meflaleli yürüyüfl düzenledi. ‹ncirtepe

mahallesinde bulunan Atalay caddesinde gerçeklefltirilen yürüyüflte “Emperyalist savafla hay›r” pankart› tafl›n›rken, s›k s›k “Savafla hay›r”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” sloganlar› at›ld›. * “Türkiye Özürlüler E¤itim ve Dayan›flma Vakf›”nda e¤itim gören özürlü ö¤renciler 1 fiubat günü yapt›klar› resimleri, açt›klar› sergide göstererek savafllar›n olmad›¤› bir dünyaya olan özlemlerini dile getirdiler. * Kad›köy Demokrasi Platformu’nun 3 fiubat günü düzenledi¤i bar›fl konvoyuyla “Topraklar›m›zda Amerikan askeri istemiyoruz” yaz›l› dövizlerle yüzden fazla araç eflli¤inde flehir turu yapt›. Sal› pazar›ndan hareket eden konvoy Bostanc› Meydan›’na oradan da Ba¤dat caddesi üzerinden geçerek Kad›köy ‹skele meydan›na geldi. * Sosyal Araflt›rmalar Vakf›’n›n(SAV) 3 fiubat 2003 tarihinde düzenledi¤i “Ortado¤u dengeleri ve savafl” adl› söylefliye kat›lan gazeteci Hüsnü Mahli ABD emperyalizminin Irak’a olas› sald›r›s›n›n neden-

leri ve sonras›nda oluflabilecek durumlar hakk›nda bilgi verdi. 1990’da Irak’›n Kuveyt’i iflgal etmesi ile 20 fiubat

1991’de bafllayan ve 42 gün süren savafl sonras› ABD’nin Saddam Hüseyin’i iktidardan indiremedi¤ine dikkat çekerek o günkü koflullar-

2 da Saddam’›n ABD için gerekli oldu¤una vurgu yapt›. Bölge ülkelerinde oluflturulan Saddam korkusu ile bu ülke-

lere Amerika taraf›ndan 423 milyar dolar silah sat›ld›¤›na da de¤inen Mahli “11 Eylül ile birlikte hesaplar de¤iflti” dedi. Soru cevap bölümünün ar-

d›ndan söylefli sona erdi. (‹stanbul) * 7 fiubat’ta AKP ‹stanbul ‹l Baflkanl›¤› önünde toplanan bir grup Halkevleri üyesi “Terörist ABD iflbirlikçi AKP”, “Bu ülke bu halk sat›l›k de¤il” pankart› açarak savafl karar› veren hükümeti protesto etti. * Avukatlar 7 fiubat’ta yapt›klar› eylem ile savafl› protesto ettiler. ‹stanbul Barosu önünde toplanan yaklafl›k 300 avukat, buradan Taksim meydan›na kadar “Savafla hay›r”, “Ba¤›ms›z yarg›, ba¤›ms›z Türkiye” sloganlar› atarak yürüdüler. “Bar›fl› ve onurumuzu savunuyoruz” yaz›l› çelenk b›rak›ld›ktan sonra konuflan ‹stanbul Barosu Baflkan› Kaz›m Kolcuo¤‹stanbul lu savafl› ve savunma haklar›na yap›lan ihlalleri protesto etti. * Greenpeace gönüllüleri Taksim’de yapt›klar› eylemle olas› Irak sald›r›s›na karfl› tepkilerini gösteriler. 6 fiubat’ta sabah›n erken saatlerinde Tak-

✔ FKP’den Irak halk›na destek

Filipinler Komünist Partisi ABD’nin Irak’a sald›rmas› durumunda Irak halk›na destek için sald›r› bafllataca¤›n› aç›klad›. PKP sözcüsü Gregorio Rosal Baflbakan Gloria Arroyo’yu Bush’un afl›r› milliyetçili¤ini küstahça desteklemekle ve ülke topraklar›n› ABD’nin at›fl rampas› olarak kullanmas›na izin vermekle suçlad›. Rosal ayr›ca 9 bin üyesi olan Yeni Halk Ordusu’nun kukla Macapagal-Arroyo rejimini zay›flatmak için asker ve polislere taktik sald›r›lar düzenleyerek Irak halk›n›n korunmas› çabas›na katk›da bulunaca¤›n› söyledi.

Endonezya’da IMF program›na devam

IMF programlar›yla ekonomisi y›k›ma u¤rayan Endonezya’da bu y›k›m›n yükünü çeken halk uzun bir süredir çeflitli eylemlerle bu politikalara yönelik tepkisini ortaya koyuyordu. Ancak Endonezya devleti bu tepkileri yok sayarak IMF ile 2003 y›l› için ekonomik programda anlaflt›. Bu anlaflma sonunda Endonezya’ya verilecek 450 milyar dolarl›k kredi karfl›l›¤›nda bankac›l›k, hukuk ve gümrükler sistemi uluslararas› sermayenin ihtiyac›na göre yeniden yap›land›r›lacak. IMF yoksullu¤u ve iflsizli¤i azaltmada önemli kazan›mlara odaklafl›laca¤›n› ileri sürerken bugüne kadar IMF programlar›nda hiçbir ülkenin, hiçbir halk›n yarar görmedi¤i aksine daha da y›k›ma gömüldü¤ü/gömülece¤i çok aç›kt›r.


21

2

14-27 Şubat 2003

“OHAL ka¤›t üzerinde kalkm›fl, fiili olarak pek birfley de¤iflmemifltir” Ulusal hareketin farkl› bir sürece girmesine ba¤l› olarak hak ihlalleri konusunda baflvurular›n azalmas› OHAL’in kald›r›lmas›n›n bir sonucu olarak görülmemelidir. Zira hala tecrit karfl›t› eylemlerde görüldü¤ü gibi en ufak bir talep ya da karfl› ç›k›fl sald›r›yla karfl›lanmaktad›r. Bu ihlallerin yo¤unlaflt›¤› illerden birisi de yine OHAL’in kald›r›ld›¤› söylendi¤i Dersim. Resmi aç›klamaya göre Dersim’de OHAL 31 Temmuz 2002 tarihinde kalkm›fl bulunuyor.

Zannederim OHAL yasalar›n› ç›karanlar biraz da halk›n özgürleflmesini, kendini ifade etme hakk›n› engellemek için bu yasalar› haz›rlam›flt›r. Ulusal hareketin farkl› bir sürece girmesine ba¤l› olarak hak ihlalleri konusunda baflvurular›n azalmas› OHAL’in kald›r›lmas›n›n bir sonucu olarak görülmemelidir. Zira hala tecrit karfl›t› eylemlerde görüldü¤ü gibi en ufak bir talep ya da karfl› ç›k›fl sald›r›yla karfl›lanmaktad›r. Bu ihlallerin yo¤unlaflt›¤› illerden birisi de yine OHAL’in kald›r›ld›¤› söylenen Dersim. Resmi aç›klamaya göre Dersim’de OHAL 31 Temmuz 2002 tarihinde kalkm›fl bulunuyor. Konu ile ilgili bir araflt›rma yaparak bunu bir rapor fleklinde kamuoyuna sunan Tunceli Barosu baflkan› Hüseyin Aygün “yaflanan geliflmeler OHAL’in ka¤›t üzerinde kalkt›¤›n›, fiili olarak çok fleyin de¤iflmedi¤ini gösteriyor” dedi. -1978 y›l›ndan bu yana Dersim’de OHAL yasalar› uygulan›yor. Bu uygulamalar›n halk üzerindeki etkileri nelerdir? - OHAL uygulamalar›n›n halk üzerindeki en önemli etkisi halk›n özgürce geliflimini, maddi ve manevi kiflili¤ini gelifltirme yeteneklerini köreltmesi oldu. Zira yasaklar, bask›lar, hukuk d›fl› uygulamalar bir yerde halk›n kendisini ifade etmesini, özgürleflmesini engelliyor. Zannederim OHAL yasalar›n› ç›karanlar biraz da halk›n özgürleflmesini, kendini ifade etme hakk›n› engellemek için bu yasalar› haz›rlam›flt›r. Zira yasan›n pek çok hükmü seyahat yasa¤›n›n konulmas›, köylerin boflalt›lmas›, yerleflim yerlerine girifl ç›k›fllar›n yasaklanmas›, valilere hiçbir uluslararas› hukukla

ba¤daflmayacak yetkilerin tan›nmas›, halk›n kendini ifade etmesini, özgürlü¤ünü ortadan kald›r›yordu. OHAL s›radan bir insan›n gözünde öncelikle bir hak yoksunlu¤u anlam›na geliyor. Köylerine gidememek, topra¤›na kavuflamamak, belli yerlerden belli yerlere istedi¤i saatlerde girip ç›kamamak, her an üst aramas›na, kimlik kontrolüne tabi tutulmak ve Türkiye’nin bir vatandafl› de¤il de baflka bir yerden gelen bir vatandafl gibi çifte standarta, ayr›mc›l›¤a tabi tutulan bir vatandafl gibi hissetmesine yol aç›yordu. -OHAL’in kald›r›ld›¤›n›n ilan edilmesiyle de¤iflen fleyler oldu mu? -OHAL’in kald›r›lmas› bence önemli bir ad›m. Çeyrek yüz y›ld›r insanlar OHAL uygulamas›ndan dolay› normal bir yaflam›n ne oldu¤unu unutmufltu. ‹nsanlar haklar›n›n ne oldu¤unu bilmiyorlard›. Bir kuflak OHAL’le büyüdü. Normal bir gün, normal bir hal görmedi. Bir kuflak silahlar›n gölgesinde, bask›lar›n, yasaklar›n ortas›nda do¤du. Yetiflkin ça¤›na kadar ayn› durum devam etti. OHAL’in kalkmas› ile her fleyden önce bu eflitsizlik, Türkiye’deki ikili hukuk sistemine son verilmifl oldu. Bu tabiki büyük bir ad›m. Zira Türkiye tek bir devlettir. Ancak s›n›rlar› içinde say›ca ondan fazla ilde baflka bir hukuk uygulanmaktayd›. Buna son verilmesi Tunceli’den ‹stanbul’a, Edirne’den Batman’a kadar ayn› yasan›n, Türkiye anayasas›n›n uygulanmas› en az›ndan eflitsizli¤in giderilmesinde bir ad›m oldu. Somut olarak de¤ifliklikleri flöyle s›ralayabiliriz: * Art›k valiler çok s›n›rs›z yetkiler kullanm›yorlar. OHAL valilerinin kararlar› yarg› denetimine aç›lm›fl bulunuyor. Memurlar›, köylüleri, s›radan insanlar› sürgün etmek mümkün de¤il. E¤er böyle bir yetki tekrar kullan›l›rsa yarg›ya baflvurmak ve valilerden yarg› yolu ile hesap sormak mümkün hale geldi. * Yine kimlik kontrolleri, üst aramalar›, köylere girifl ç›k›fllar biraz daha hafifledi. Güvenlik güçlerinin bu yönlü yasaklar›nda da belli bir azalma var. ‹flkence flikayetlerinde OHAL’in kald›r›lmas›ndan sonra belirli bir düflüflün oldu¤unu söyleyebilirim. K›saca böyle özetlemek mümkün. - Dersim nüfusu OHAL döneminde 170 binlerden 80 binlere düfltü. Köylerin üçte ikisi boflalt›ld›. Köylere geri dönmek isteyenlere belli zorluklar ç›kart›l›yor. Bu zorluklardan ve gelinen aflamadan

bahseder misiniz? - fiu an köylere geri dönüfl ka¤›t üzerinde yasal bir durumdur. Tunceli Valili¤inin Eylül ay›nda yay›nlad›¤› bir genelgeye göre köye dönüfllere izin verildi. Evvelden yap›lan baflvurulara Güneydo¤u Anadolu Projesi Köye Geri Dönüfl Rehabilitasyon Projesi kapsam›nda yan›tlar verilirdi. Bu yan›tlarda “dilekçeniz iflleme konulmufltur”, “bekleyiniz” vb. gibi olurdu. Ve köylü hiç bir flekilde köyüne dönemezdi. Bu konuda resmi bir yasak vard›. OHAL’in kald›r›lmas›ndan sonra il valili¤i köylere dönüfl izni verdi. Bu bak›mdan önemli bir ad›md›r. Ancak köye dönüfl izni vermek, köye dönüfl yasa¤›na son vermek hiç bir sorunu çözmüyor. Tunceli köylülerinden say›lar› on binlerle ifade edilen nüfusun evleri, tarlalar› yak›ld›. Tafl üstünde tafl b›rak›lmad›. 1994 y›l›nda Bolu Komando Tugay› özellikle Ovac›k ve Hozat ilçelerinde yapt›¤› operasyonlar s›ras›nda insanlar›n yerleflim yerlerini ortadan kald›rd›. Bu dönem yap›lanlar ola¤anüstü bir dönem ve çat›flma ortam› söz konusu oldu¤u için tart›fl›lamad›. Bu dönem yap›lanlar›n hesab› yarg› önünde sorulamad›. Bu bak›mdan biz geri dönüfl izninin verilmesini tek bafl›na yeterli bulmuyoruz. Köylülere yard›m edilmeli, yak›lan y›k›lan köyler yeniden yap›lmal›, köylülere dönmek için destek verilmeli ve daha önemlisi 1994 y›l›nda yap›lan hukuk d›fl› uygulamalar›n, eylemlerin, cinayetlerin, ifllenen suçlar›n dönem üzerindeki sis perdesi kald›r›lmal›d›r. Bunun bence yeniden yarg› önünde tart›fl›lmas›, o dönemin hesab›n›n görülmesi gerekiyor. -Tam da burada sormak istiyorum. Köy yakanlar, iflkenceciler, yarg›s›z infaz yapanlar “OHAL kalkt›” maskesi ile unutturulmak isteniyor. Sorumlular›n yarg›lanmas› için neler yapmak gerekiyor? -OHAL’in kald›r›lmas›n›n ard›ndan bizim de tespit etti¤imiz somut bir geliflme oldu. Tunceli insan› 1994 y›l›nda büyük bir darbe yedi ve ülkenin bir çok yerine da¤›ld›. Bu insanlar o dönemin hesab›n› sormak

için çeflitli giriflimlerde bulundular. Mesela baromuza ve ilimizdeki çeflitli sivil toplum kurulufllar›na baflvurular oluyor. ‹nsanlar 19941995’li y›llarda köylerinin yak›ld›¤›n›, can güvenliklerinin tehdit edildi¤ini, uzun süre boyunca göz alt›nda kald›klar›n›, haks›z yere tutukland›klar›n› söyleyerek; “O dönemin hesab›n› sorabilir misiniz? Bu yap›lanlar›n yapanlar›n yan›na kâr kalmamas› için neler yapabiliriz?” diye soruyorlar. Tabi maalesef zamanafl›m› gibi bir sorunumuz var. Maalesef ‹stanbul’un ortas›nda bile iflkence yapanlar zaman afl›m›ndan faydalanarak ceza almaktan kurtuluyorlar. OHAL döneminde ifllenen suçlar için ben flunu önerebilirim: Dönemin ma¤durlar›, hükümet yetkilileri ve o dönem operasyon ya-

panlar bir araya gelebilir. Bunlar dönemi tart›flabilir. Bu dönemin ayd›nlat›lmas›, ifllenen suçlar›n hesab›n›n verilmesi için bir platform oluflturulabilir. 2. Dünya savafl›ndan sonra özellikle faflizm suçlar›n›n yarg›lanmas› amac› ile çeflitli ülkelerde bu yöntem uyguland›. Ve bu uygulama o ülkelerde iç bar›fl›n sa¤lanmas› yönünde önemli bir rol oynad›. Türkiye’de de kendi kendime “acaba OHAL döneminde yak›lan, y›k›lan 3 binden fazla yerleflim yeri, binlerce faili meçhul cinayet, iflkenceler ve bir dizi hukuksuz uygulamalar için bir platform kurup, özellikle Kürt sorunu temelinde yeni ac›lar yaflanmamas› için sa¤l›kl› sonuçlar ç›karabilir miyiz, bir ad›m atabilir miyiz?” diye düflünüyorum. Ama siyasi iradede böyle bir yaklafl›m var m› bilemiyoruz. O dönemi ayd›nlatmak, ifllenen suçlar› yarg›lamak, he-

sab›n› sormak yönünde bir yaklafl›mlar›n›n oldu¤unu söyleyemem. - OHAL’in kalkmas›n›n ard›ndan da di¤er bir çok ilde oldu¤u gibi Dersim’de de anti- demokratik uygulamalar devam ediyor. Bu da bize gösteriyor ki OHAL ka¤›t üzerinde kalkt›. Bu konu da siz neler düflünüyorsunuz? -Tabi OHAL’in kalkmas› birdenbire bütün OHAL sistemine göre yaklafl›k 25 y›ld›r oluflturulmufl devlet yap›s›n› ortadan kald›rm›yor. 25 y›ld›r görev yapanlar “terörle mücadele” ad› alt›nda çok genifl boyutta hukuksuzluklar icra edenler, yasal ölçüde verilmifl kamu görevlileri birdenbire bu al›flkanl›klar›n› de¤ifltirmiyorlar. Ancak ben bu görevlilerin Tunceli yöresinde al›flkanl›klar›n› sürdürmelerinin çok a¤›r sonuçlar›n›n oldu¤unu bizzat gözlemleyebiliyorum. Bak›yorsunuz bir may›n patl›yor. Ard›ndan hiç bir önlem al›nm›yor. May›n patlamas› sonucu çocuklar ölüyor. ‹nsanlar yaralan›yor. Oldukça kötü sonuçlar ortaya ç›k›yor ama Ceza Muhakemeleri Usulü Yasas›ndaki tutuklama müessesesi hiç bir flekilde kamu görevlilerine uygulanam›yor. Yine bak›yorsunuz insanlar ava gidiyor. Bilerek ya da bilmeyerek kamu görevlileri taraf›ndan taran›yorlar. A¤›r yaralananlar oluyor, büyük tehlikeler atlatan avc›lar oluyor. Bu eylemi yapanlar hiç bir flekilde yarg› önünde hesap vermiyor. Bu geliflmeler tabi sizin de dedi¤iniz gibi OHAL’in ka¤›t üzerinde kalkt›¤›n›, fiili olarak çok fley de¤iflmedi¤ini gösteriyor. Ama ben OHAL’in kald›r›lmas›n› Türkiye’nin demokratikleflmesi aç›s›ndan büyük bir ad›m olarak görüyorum. Fiilen sürdürülen OHAL’in kald›r›lmas› için de mücadele edilmesi gerekti¤ini düflünüyorum.


22

14-27 Şubat 2003

2

Binlerce insan savafla karfl› yürüdü Emperyalist haydutlar›n ve özellikle de ABD ve ‹ngiliz emperyalistlerinin Ortado¤u halklar›na yönelik sald›r› planlar› gün geçtikçe daha net, daha berrak bir flekil almaktad›r. Hitler’in misyonunu devralan kovboy BUSH, ABD emperyalizmin prestijini Ortado¤u’da tekrar oturtmak ve ekonomik bunal›mdan geçici olarak kurtulabilmek için yüz binlerce çocu¤un ve insan›n kanlar›n› emmeye haz›rlan›yor. 11 Eylül’den sonra lehine do¤an durum h›zla aleyhine döndü¤ü halde ve dünyan›n her köflesinde -ABD dahil- savafl karfl›tlar› rüzgar› giderek büyümesine ra¤men kanl› difllerini göstermeye hala dirayet etmektedir. Hiçbir kurum ve kuruluflu, devletleri takmayan Bush yan›na da sad›k kuklas›

lar alt›na al›nmas›na ve bir emperyalist sald›r›ya karfl› kendi egemenlik haklar›n› savunmas› yönünde gösterece¤i tepki tamam›yla do¤al ve bu amaçla verdi¤i mücadele meflrudur. Üçüncüsü; Emperyalist sald›r› sonucu Irak’ta ç›kacak bir savafl hakl› de¤il, haks›zd›r. Bir taraf›n güçlü emperyalist di¤erinin ise emperyalist sald›r›ya maruz kalan zay›f gerici bir güç olmas›, söz konusu ülkelerde iktidarda olan ve savafla önderlik eden her iki gücün de düflman s›n›flar olmad›¤› anlam›na gelmez. Esas alaca¤›m›z olgu çat›flan güçlerin kuvvet düzeyleri de¤il, onlar›n s›n›fsal nitelikleridir. Ayr›m yapmaks›z›n ve savafla önderlik eden s›n›flar›n niteli¤ine bakmaks›z›n genel anlamda “savafllara karfl› ç›kmak” ancak burjuva pasifistlerin duruflu olabilir. Bu nitelikteki savafl iflçi ve emekçilerin, ezilenlerin s›n›fsal ç›karlar›n› temsil etmiyor. Bu bak›mdan hakl› ve ilerici de¤il, haks›z ve gericidir. Halklar›n ve ezilen uluslar›n emperyalizme ve uflaklar›na karfl› verdi¤i özgürlük mücadelesi hakl› ve ilericidir. Biz çok aç›k olarak, tüm gücümüzle hakl› ve ilerici savafllar› destekler, gerici ve haks›z savafllara karfl› ç›kar›z. Haks›z ve gerici savafllar› durdurmaya gücümüz yetmedi¤inde ise görevimiz, haks›z savafllar› hakl› savafllara çevirmek, emperyalist savafllar› devrimci iç savafllara dönüfltürmektir. Dördüncüsü; Irak’ta yafla-

Dünyadan Notlar Irak’ta BiyoNüK S‹LAHLAR BAHANE, 112 milyar varil PETROL fiAHANE! Dünyada savafl karfl›t› gösteriler giderek ivme kazan›yor. Bu amaçl› gerçekleflen eylemlerin ve de bu eylemlere kat›lan insanlar›n say›s› her geçen gün art›yor. ‹ster bu sald›rganl›¤a kat›lan-destekleyen ister kat›lmayan-desteklemeyen bütün ülkelerde yap›lan kamuoyu araflt›rmalar›, halk›n büyük bölümünün Irak sald›r›s›na karfl› ç›kt›¤›n› gösteriyor. Özellikle son aylarda ülkemizi ve dünyam›z› bu denli ilgilendiren, genifl toplumsal kesimleri harekete geçirerek alanlara tafl›yan bu soruna iliflkin bak›fl aç›m›z›, bir kez daha temel noktalarda ortaya koymak büyük önem arz ediyor. ‹flte bu sorunda genel hatt›m›z›n baz› ana noktalar›: Birincisi; Bugünkü çerçevede kald›¤› sürece bu sald›rganl›k, ne emperyalist güçler aras› bir paylafl›m savafl›, ne de genel anlamda iki karfl›t güç veya güçler aras›nda ç›kan bir savaflt›r. Irak’ta yönelik sald›r› her ne kadar sonuçlar› bak›m›ndan genel anlamda karfl›t güçlerin bir

çat›flmas› veya savafl› biçiminde olacaksa da bu, esas olarak savafltan öte, bir sald›r›d›r. Yani bu sald›rganl›¤›n niteli¤ine damgas›n› vuran, ABD önderlikli emperyalist sald›r›d›r. Her tür ajitasyon ve propagandada öne ç›karaca¤›m›z en temel noktalardan biridir bu. Okun sivri ucunu buraya yöneltmeliyiz. ‹kincisi; Irak devleti s›n›fsal olarak komprador-feodal nitelikte gerici bir devlettir. Bu devlet s›n›fsal niteli¤i, ideolojik çizgisi ve siyasal duruflu itibar›yla iflçi ve emekçilerin, ezilenlerin karfl›s›nda yer almaktad›r. Gerici s›n›flar›n ç›karlar›n› temsil etmektedir. Bir gerici devletin baflka gerici devletlerin sald›r›s›na u¤ramas› durumu, asla onun s›n›fsal niteli¤ini de¤ifltirmez. Bu s›n›fsal niteli¤i unutmamal›y›z. Öte yandan, Saddam rejimi gerici ve de¤iflik emperyalist güçlerin kuklas› olsa da, bu devletin burjuva ve uluslararas› hukuk normlar›nda sahip oldu¤u egemenlik haklar›n›n baflka gerici-emperyalist devletlerce ayak-

TC’yi alarak binlerce silah, savafl gemileri, savafl uçaklar›n› ve askerlerini bölgeye sald›r›y› bafllatmak üzere sevk etti. Vietnam’daki gibi özellikle seçilmifl ve özel e¤itilmifl askerlerin gönderilmesi, yaflanacak bir k›y›m›n berrak iflaretidir. Vietnam’daki gibi bir vahfletin yaflanmamas› için sessiz kalmamal›y›z. Bundan dolay› 1 fiubat günü Almanya’n›n Ulm flehrinde bir Savafl Karfl›t› yürüyüfl yap›ld›. Alana özgü ilk kez böylesi bir kalabal›k oluflmufltu. ‹lk kez 4500 civar›nda insan kat›lm›flt› bu alanda. Yürüyüfl bafllad›¤›ndan itibaren savafl karfl›t› sloganlar Ulm çarfl›s›n› inletiyordu. ‹ngilizce, Almanca TKP/ML imzal› “Emperyalizme karfl› savafl terörizm de¤ildir” yaz›l›

pankart ve dövizler tafl›n›yordu. ‹brahim Kaypakkaya’n›n resminin bulundu¤u parti bayraklar› tüm kortejin ayr› ayr› yerlerinde dalgalan›yordu ve ilgi ile karfl›lan›yordu. “Emperyalist savafllara hay›r” yaz›l› ve AT‹F imzal› pankart da günün anlam›n› ifade etmekteydi. Yürüyüflün ard›ndan miting alan›nda çeflitli parti ve kurulufllar söz hakk› ald›. Ve böylelikle eylem sona erdi. (Ulm) NOT IN OUR NAME/ B‹Z‹M ADIMIZA DE⁄‹L Avrupa Araflt›rmalar Merkezi (EOS) taraf›ndan yap›lan araflt›rma Avrupa’da yaflayan halklar›n ABD’nin olas› sald›rganl›¤›na karfl› olduklar›n›, savafl ç›kacaksa da mutlaka BM karar›n›n olmas›n› istedi¤ini ortaya

nacak savafl›n emperyalist sald›r› niteli¤inde olmas›, ‹slam dünyas›n› ve Arap uluslar›n› büyük oranda karfl›s›na almas›, sald›r› için ABD’nin ortaya koydu¤u gerekçelerin birçok gerici devleti ve baz› emperyalistleri ikna edememesi, haks›z ve gerici savafllar› ç›kartan, k›flk›rtan ve destekleyenlerin dahi flu ana kadar bu sald›r›y› “haks›z” ve “ahlaks›z” bulmalar›… durumu “savafl karfl›t›”, “bar›fl” eylemlerinde çok farkl› güçleri bir araya getirmektedir. Bu özgül durum “savafla karfl›” eylemlerde çok çeflitli burjuva pasifist güçlerle, gerici siyasal partilerle, tepki gruplar›yla geçici bir dönem ayn› alanlarda yer almam›za yol açmaktad›r. Bizler haks›z savafllara karfl› mücadeleyi s›n›f mücadelesinden soyutlayarak de¤il, aksine s›n›f mücadelesinin kopmaz bir parças› olarak ele al›yoruz. Ve gerici s›n›flar iktidarda oldu¤u müddetçe de emperyalist ve haks›z savafllar›n kaç›n›lmaz oldu¤unu söylüyoruz. Dolay›s›yla “savafl karfl›t›” eylemlere de fluraya kadar belirtti¤imiz genel hat çerçevesinde kat›l›yoruz. Bu eylemlerde Saddam rejiminin gerici niteli¤ini siliklefltirmeden, di¤er büyük güçlerin emperyalist emellerini, TC ve ‹srail gibi uflak devletlerin rolünü bir an olsun unutmadan öne ç›karaca¤›m›z, hedef tahtas›na oturtaca¤›m›z esas güç ABD-‹ngiliz emperyalistleridir. Çünkü bu somut sorunda emperyalist

koyuyor. Avrupa Birli¤i’ne üye 15 ülke ile Türkiye, ‹sveç ve Norveç’te 15 yafl›n üzerinde 15 bin 80 kifliye sorulan sorular›n yan›tlar›yla elde edilen sonuçlarda ankete kat›lanlar›n % 75’i BM karar› olmadan kesinlikle Irak’a karfl› olas› savafl›n bafllamas›n› istemedi¤ini ifade etti. Ayr›ca Avrupal›lar›n %72’si ABD’nin bu sald›r›s›n›n alt›nda yatan en önemli neden olarak petrolü görüyor. Asya, Afrika, Ortado¤u ve Güney Amerika halklar›n›n da %90’›n›n savafla karfl› olduklar› belirtiliyor. Avustralya hariç tüm Asya ülkeleri bu sald›r›ya karfl› ç›k›yor. Di¤er yandan, tüm Afrikal›lar›n iste¤inin de savafl›n olmamas› yönünde oldu¤u aç›klan›yor.

sald›r› ve savafl k›flk›rt›c›l›¤›n›n öncülü¤ünü bu güçler yap›yor. Çok de¤iflik toplumsal-siyasal güçlerin içinde yer ald›¤› ve de¤iflik s›n›f ç›karlar›n›n temsil edildi¤i bu eylemlerde, anti-emperyalist zeminde birleflebilecek tüm güçlerle birleflerek devrimci bir blok oluflturmaya özel önem vermeliyiz. Genel hatt›m›zda net, taktiklerde esnek olmal›y›z. Gerici güçleri tecrit etmek için esas gücümüzü devrimci eylem birlikleri üzerinde yo¤unlaflt›rmal› ama, ara güçleri yan›m›za çekecek ve onlar› kazanacak siyasal taktikler üretmeyi de unutmamal›y›z. Beflincisi; Bu eylemlerde kullanaca¤›m›z sloganlar hem genel çizgimizi, ideolojik-siyasal hatt›m›z› göstermeli hem de somuta iliflkin tav›r ve taleplerimizi ifade etmelidir. Emperyalist savafllara, haks›z ve gerici savafllara karfl› oldu¤umuzu, sosyal ve ulusal kurtulufl mücadelelerini, hakl› ve ilerici savafllar› destekledi¤imizi hayk›ral›m. Irak’ta ABD önderlikli emperyalist savafla/sald›r›ya hay›r! Haks›z ve gerici savaflla mücadele et! Hakl› ve ilerici savafla omuz ver! ABD emperyalizmi, Irak’tan kanl› ellerini çek! ABD emperyalizmi Nepal’den, Filipinler’den… kanl› ellerini çek! Sosyal ve ulusal kurtulufl mücadeleleri “terörizm” de¤ildir! BiyoNüK silahlar bahane, 113 milyar varil petrol flahane!


23

2

14-27 Şubat 2003

‹srail seçim sonuçlar›yla ç›kmazda Böyle bir savafl ortam›nda ve Irak’a yönelik sald›r›n›n arefesinde fiaron’un koalisyon konusundaki düflüncesi tüm dünyan›n dikkatlerini tamamen üzerine çekecek bir sa¤ koalisyonun aksine özellikle görüntüyü yumuflatacak ama yine de elindeki sandalye say›s›yla istedi¤ini yapabilece¤i bir “Milli Birlik Hükümeti” kurmak üzerine kurulu. ‹srail’de 28 Ocak’ta yap›lan, düflük kat›l›ml› (örne¤in Arap seçmenlerin ancak %70’inin oy kulland›¤›) erken genel seçimler Ariel fiaron’un partisi L‹KUD’un zaferiyle sonuçland›. Kendi beklentilerinin de üzerinde bir oy oran›yla 120 sandalyelik ‹srail Parlamentosunun (Ksennet) 37’sini alan L‹KUD her ne kadar sevinçten ç›lg›na da dönse önündeki koalisyon sorunuyla bafl bafla kal›nca kayg›lar da a¤›r basmaya bafllad›. Öncelikle fiaron’un bu “baflar›s›”ndaki en önemli faktöre de¤inmekte yarar var. Zira seçimlerden önce peflpefle patlak veren yolsuzluk ‹srail ‹srail halk›n›n milli geskandallar›, lirden ald›¤› paydaki düflüfl, iflsizli¤in tehlikeli boyutlara do¤ru yol almas› göz önüne al›nd›¤›nda hükümet partisi L‹KUD’un oy oran›n› daha düflürmesini beklemek gerekirdi. ‹srail’de yap›lan seçimlerde 22 y›ld›r ilk kez iktidardaki bir parti oy oran›n› yükselterek yeniden seçimleri kazand›. Ama bununla birlikte ‹srail’in Filistin’e yönelik iflgal ve sald›r›lar› ve buna karfl› Filistin halk›n›n bafllatt›¤› 2. ‹ntifada’n›n ‹srail halk› üzerindeki etkisinin yans›mas›n› da bu seçim sonuçlar›nda aramak gerekir. ‹ntifada’n›n en önemli direnifl simgelerinden olan intihar sald›r›lar› ‹srail halk›n›n en

büyük korkusu durumundad›r. Keskin niflanc›lar›n öldürdü¤ü Filistinli çocuklar, tutuklanan, afla¤›lanan, yok edilen Filistinliler, y›k›lan evler… bir kenara b›rak›larak, bu sa‹stanbul vafl› kimin bafllatt›¤› ve hakl›-haks›z ayr›m› yapmadan bak›ld›¤›nda bu sonucun ç›kmas› “do¤ald›r.” Nitekim L‹KUD Partisi de yaln›zca “‹sraillilerin güvenli¤i” temelinde yapt›¤› propaganda ve icraatlarla bu “baflar›y›” elde etmifltir. Bu yarg›y› “etnik-dini ve siyasi kimli¤i iç içe geçmifl” tüm ‹srail halk› için genellefltirmek mümkün de¤ilken seçim sonuçlar› bunun çok ciddi biçimde etkili oldu¤unu göstermektedir. L‹KUD ile birlikte tüm sa¤ partilerin toplam ald›¤› sandalye Ariel say›s› fiaron67’ye yükselmifltir. Yani k›sacas› genel bir yorum olarak ‹srail halk›n›n öncelikleri ekonomi, iflsizlik, yolsuzluk vb. de¤il “kendi güvenli¤i” olarak ortaya ç›kmaktad›r. Böyle bir savafl ortam›nda ve Irak’a yönelik sald›r›n›n arefesinde fiaron’un koalisyon konusundaki düflüncesi tüm dünyan›n dikkatlerini tamamen üzerine çekecek bir sa¤ koalisyonun aksine özellikle görüntüyü yumuflatacak ama yine de elindeki sandalye say›s›yla istedi¤ini yapabilece¤i bir “Milli Birlik Hükümeti” kurmak üzerine kurulu.

“Onun bir mola vermeye, yüzüne gözüne bulaflt›rd›¤› iflleri ve yapt›¤› gaflar› üstüne at›p suçlayaca¤› bir orta¤a ihtiyac› var.” (Yoel MarcusHa’aretz 31 Ocak 2003) Ayr›ca en önemlisi ABD yönetiminin iste¤inin de bu yönde oldu¤u belirtiliyor. Zira dünyadaki herkesin ABD’nin Ortado¤u’daki yavrusu olarak gördü¤ü ‹srail konusunda, çok daha büyük planlar› varken bafl›n›n a¤r›mas›n› istemiyor. fiaron bunun için de 19 sandalyeli ‹flçi Partisi ve 15 sandalyeli Shinui Partisi’ni bu koalisyona dahil etme u¤rafl› içinde. ‹flçi Partisi baflkan› Amran Mitzna böyle bir koalisyonun içinde yer almayacaklar›n› aç›klayarak fiaron’un hayallerini y›kt›. fiimdilik onlar›n istekleri do¤rultusunda bir koalisyon mümkün görünmüyorken genel bir beklenti olarak bu hükümetin 1 y›ldan fazla sürmeyece¤i kan›s›nda hemen herkes hemfikir. Bu seçimlerin ard›ndan sürecin ayn› sald›rganl›kla sürece¤inin bir göstergesi seçim sonras›nda Arafat’›n ça¤r›s›na verilen yan›tla ortaya kondu. Arafat yeniden seçilen fiaron’la bir araya gelmek ve 2 y›ldan uzun süredir devam eden fliddet olaylar›n› sona erdirmek için görüflmelere yeniden bafllamak istedi¤ini söyledi. Aynen geçmiflte oldu¤u gibi

‹srail SEÇ‹M SONUÇLARI Likud Partisi……..............37 fias Partisi…….….............11 Ulusal Birlik………............7 Ulusal Dinci Parti…............5 Birleflik Tevrat Yahudili¤i...5 Yisrael b’Aliyah….….........2 Sa¤ partiler toplam …...…67 ‹flçi Partisi……….....……19 Shinui Partisi.…….……...15 Meretz…………..………..6 Hadafl…………….………4 Balad…………….……….3 Bir Ulus………..…………4 Birleflik Arap Listesi..…….2 Sol partiler toplam………53

Ariel fiaron fiaron bunu da “sadece ‹sraillilere karfl› fliddet olaylar›na kar›flmayan Filistinlilerle görüflece¤ini” söyleyerek reddetti. Arafat’›n hayallerini ve karakterini bir yana koyarsak bu sözler Filistinlilere yönelik geliflecek sürecin rengini de göstermektedir. Nitekim bu sözlerden bir süre sonra ABD ve ‹srail’in Arafat’› devre d›fl› b›rakma konusunda anlaflt›klar› yönünde bilgiler de ortal›kta dolaflmaya bafllad›.

Münih’te “NATO Güvenlik Toplant›s›”na karfl› yürüyüfl

Münih Her y›l savafl a¤alar›n›n topland›¤› ve Münih’te gerçeklefltirdi¤i “39. NATO Güvenlik toplant›s›” bu y›lda 7-9 fiubat aras›nda “Bayrischer Hof” diye tan›nan otelde yap›ld›. Ana gündemi ABD’nin bafl›n› çekti¤i sald›rganl›k 盤›rtkanl›¤›yd› elbette. NATO’nun Varflova Pakt›na karfl› oluflmas› ve Varflova Pakt›n›n da¤›lmas›ndan sonra NATO’nun hala da¤›t›lmamas›, emperyalizmin dünya halklar›na karfl› ac›mas›z sald›r› ve savafl ortamlar›n›n yarat›lmas›na güçlü bir ispatt›r. Savafl a¤alar›n›n, yani her NATO ülkesinin “Generalleri” ve Savunma Bakanlar›-

n›n kat›lmas›, “güvenli¤in” de¤il, tam aksine savafl projelerinin çizildi¤i bir toplant›n›n iflaretidir. Savafl a¤alar›n›n “Lüks” otellerde yatt›¤› ve keyif çatt›¤› bir ortamda, açl›ktan hastalanan, susuz kalan, denenmemifl silahlar›n deney “objesi” olan halklar bir gün bunun hesab›n› elbette soracaklard›r. Irak’a yönelik sald›r›n›n meflru zeminini telaflla ispatlamaya çal›flan ABD emperyalizmi ve güdümündeki ülkeler, savafla karfl› gösterilerin anti-emperyalist bir mücadeleye dönüflmemesinin yollar›n› da aramaktad›r. Bunu özellikle Alman emperyalizmi dile getir-

mektedir. Ve kuflku yok ki, emperyalistler dünyay›, savafl alanlar›na, açl›¤a, artan sömürüye, ölüme ve gelir düzeyinin giderek daha derin bir uçuruma gidifli sürdükçe antiemperyalist mücadele devrimci ve komünist örgütlerin öncülü¤ünde güçlenecektir. ‹flte bundand›r ki, dünyan›n her köflesinde savafl karfl›t› gösteriler 盤 gibi büyümektedir. Daha geçen y›l OHAL ilan edilen Münih, Almanya’n›n “Savafl karfl›t›” görünümünden dolay› bu y›l serbest b›rak›lm›flt›r. Bu iki yüzlü politika, kitleleri hedefinden sapt›ramayacakt›r. Saatlerce aral›ks›z yo¤un kar ya¤›fl›na ra¤men 8 fiubat’ta Münih Marienplatz’da toplanan kitle giderek büyüyordu. Alman polis fleflerinin beklentisinin çok üstünde olan kitle çeflitli savafl ve NATO karfl›t› pankartlar tafl›d›. Sar› sendika kurumlar› ise ayn› gün baflka bir alanda miting düzenledi. Polis fleflerinin daha önceden “iyiler ve kötüler” diye bölmeye çal›flt›¤› yürüyüfle kitleler ak›n ak›n geliyordu. TKP/ML taraftarlar›n›n da kitlesel olarak kat›ld›¤› yürüyüflte Marks-Engels-Le-

nin-Stalin ve Mao’nun pankart› kitleler taraf›ndan ilgiyle karfl›lan›yordu. ‹brahim Kaypakkaya’n›n resmi üstünde bulunan parti bayraklar› merakla karfl›lan›p sürekli resimdekinin kim oldu¤u sorulmaktayd›. AT‹F’in de “EMPERYAL‹ST SAVAfiLARA HAYIR” pankart› günün önemini dile getirmekteydi. Yürüyüfle geçildi¤inde güncel sloganlar at›ld› ve polislerin provokatif sal-

d›r›lar›na kitle güçlü yan›tlar vererek geri çekilmesini sa¤lad›! 35-40 bini bulan kitle say›s› giderek büyüyordu. Öngörülen miting alan›nda miting yapmak art›k imkans›zlaflm›flt›, çünkü bu kitle o alana s›¤mazd›. Dolay›s›yla, baflka bir alana geçildi. Genelde olays›z geçen yürüyüfl, miting alan›nda konuflmalardan ve müzik dinletisinin ard›ndan sona erdi! (Münih)

"Emperyalist sald›rganl›¤a karfl› dural›m” Lise ve üniversite ö¤renci temsilcilikleri, kilise çevreleri, Giessen Halkevi, ATTAC, AT‹F, Hessen Bölge Dernekleri ve benzeri kurumlar›n kat›l›m›yla oluflan “Savafla Karfl› Birlik Platformu” yapt›¤› yürüyüflle ABD sald›rganl›¤›na hay›r dedi. Giessen kentinde kalabal›k bir al›flverifl merkezinde yap›lan miting konuflmalar ve kitlenin yo¤un alk›fl›yla bafllad›. Güzergah esnas›nda iki ayr› noktada yap›lan konuflmalardan sonra Amerika d›fl›ndaki ABD askeri güçlerinin lojistik ihtiyaçlar›n›n karfl›land›¤› Amerikan deposunun önüne yüründü. Buras› özellikle seçilen bir buluflma noktas›yd›. Yürüyüfl s›ras›nda AT‹F pankart› arkas›nda yürüyen kitle sloganlar›yla dikkat çeken gruplardan biri oldu. Ayr›ca yürüyüflün bitti¤i noktada Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi (ILPS) ad›na okunan ‹ngilizce mesaj yo¤un alk›fl ald›. Sald›r›n›n olaca¤› muhtemel günde yeniden etkinliklerin organize edilece¤i vurgulanarak yürüyüfl bitirildi. (Avrupa Büro)


14-27 Şubat 2003

2

24

Pülümür depreminde çatlayan sadece binalar de¤il, EGEMENLER‹N SALTANATIDIR DA! Depremden sonra Pülümür halk›n›n yaflad›¤› sorunlar› yerinde görmek amac›yla 3 fiubat Pazartesi günü Pülümür’e do¤ru yola ç›kt›k. Depremle birlikte siyasilerin, devlet “büyüklerinin” Pülümür’ü ziyaret etmesi nedeniyle yol boyu panzerlerle karfl›lafl›yoruz. 27 Ocak 2003 tarihinde Tunceli Pülümür’de aletsel büyüklü¤ü 6,5 olan bir deprem yafland›. Bu depremde

Çarfl›ya ç›k›yoruz, yol üzerindeki müstakil evlerde hasar yok. Kamu binalar› Pülümür Ziraat Bankas›, Pülümür Yat›-

depreminde evleri hasar görenler oturuyor. Halk devletin kendilerini depremden korumak amac›yla buraya

✔ Afet konutlar›n› istemiyoruz. Binalar› tamirat yapmak isterlerse gelecek tamiratç›lar› binalara sokmayaca¤›z. Biz anahtarlar›m›z› bay›nd›rl›¤a iade edece¤iz. Bugün bizi bu binalarda oturtmak isteyenler gelip kendileri otursunlar. Bu so¤uklarda yazl›k çad›rlarda kal›yoruz. Sa¤lamtafl köyünde enkaz alt›nda kalan Esma Gülüzar Y›ld›r›m (65) yaflam›n› yitirmifl, birçok insan›n evi oturulamaz hale gelmiflti. Depremden sonra Pülümür halk›n›n yaflad›¤› sorunlar› yerinde görmek amac›yla 3 fiubat Pazartesi günü Pülümür’e do¤ru yola ç›kt›k. Depremle birlikte siyasilerin, devlet “büyüklerinin” Pülümür’ü ziyaret etmesi nedeniyle yol boyu panzerlerle karfl›lafl›yoruz. Kutu Derenin üzerindeki Güleç karakolu, Naz›miye yol ayr›m›ndaki karakol, K›rm›z› Köprü karakollar› duruyor. Naz›miye yol ayr›m›ndaki karakolda kimlik kontrolü devam ediyor. Pülümür’e ulaflt›¤›m›zda, afla¤›da K›z›lay’›n yazl›k çad›rlar›n›n kuruldu¤unu görüyoruz. K›z›lay çad›rlar›nda depremzedeye gelen yard›mlar bekletiliyor. Ve askerler kal›yor. Diyarbak›r’dan, Erzurum’dan, Elaz›¤’dan gelen sivil savunma ekipleri caddelerde dolafl›yor.

l› ‹lkö¤retim Bölge Okulu, Hükümet kona¤›, Memur lojmanlar› hasarl› durumda. Kamu binalar›ndaki hizmetler baflka yerlere tafl›nm›fl, ö¤renciler okula giremiyor. AFET KONUTLARI HARAP DURUMDA Kar ya¤›fl› devam ediyor, her taraf çamur içinde. 1992 Erzincan depreminden sonra Meydanlar Mahallesinde yap›lan afet konutlar›na gidiyoruz. Afet konutlar› 3,4,5 katl› binalardan yap›l›. Binalar›n d›fl s›valar› çatlam›fl. Evlerin içine girdi¤imizde iç s›valar›n daha kötü oldu¤unu, evlerde kal›namayaca¤›n› görüyoruz. Burada büyük askeri çad›rlar kurulu. Çad›rlar›n kuruldu¤u yer tamamen çamur içerisinde. Depremde evi hasar gören halk askeri çad›rlarda kal›yor. Çad›rlar› askerler “koruyor”. So¤uktan birçok insan hasta, hastalanan insanlara Pülümür’deki befl doktor ile merkezden gelen sekiz doktor bak›yor. Afet konutlar›nda 1992

yerlefltirdi¤ini ancak buran›n flimdiki depremde hasar gördü¤ünü söylüyorlar. Gelen yard›mlar da daha halka da¤›t›lmam›fl. Halk sadece yemek ihtiyaçlar›n› karfl›layabiliyor. Bir gerçe¤i daha gözard› etmemek gerekiyor. Devlet OHAL döneminde 1994-95 y›llar›nda Dersim’de köyleri yakm›fl, y›km›fl; köylüleri göçe zorlam›flt›. Pülümür köylerinin say›s› da 49’dan 7’ye nüfusu ise 2200’lere kadar düflmüfltü. Bu yaflanan çilelerden sonra Pülümürlüleri bir kez de deprem ve devletin duyars›zl›¤› vurdu. Dünyan›n baz› yerlerinde deprem ve benzeri do¤a olaylar›, bir “felaket” olmaktan ç›kar›lm›flt›r. Bilimin geliflimiyle deprem gibi afetlerin zararlar› en aza indirgenmifl durumdad›r. Geliflmifl ülkelerde durum böyleyken ülkemiz ve benzeri geri b›rakt›r›lm›fl ülkelerde

ise sellerde, kazalarda, deprem gibi do¤a olaylar›nda zararlar›m›z büyük oluyor. Ve olan da hep emekçi halk›m›za oluyor. Yaflanan do¤al afet hep katliama dönüflüyor. Depremlerde suçlu müteahhit ve takdiri ilahi olurken gerçek suçlular burjuva kalemflörler ve siyasetçiler taraf›ndan gizleniyor, korunuyor. Müteahhitlere ifli veren müteahhitlerin demirden, çimentodan çalmas›na göz yuman, müteahhitlerin çürük yap›lar›n› sa¤lam diye teslim alan devletin sahipleri kendilerinin olaylarda hiçbir alakas›n›n olmad›¤›n› söyleyerek kendilerini aklamaya çal›fl›yor. Pülümür depreminde çatlayan sadece binalar de¤il, egemenlerin saltanat›d›r da. Egemenlerin çatlayan saltanat› da ancak halk›n örgütlenmesiyle y›k›lacakt›r. B‹Z‹ BU HALLERE GET‹RENLER UTANSIN ‹-K: Bize deprem an›n› anlat›r m›s›n›z? Zeynel Cink›l›ç: Deprem sabah saat 07:26’da oldu. O an evdeydik. Afet konutlar›nda oturuyorduk. Devlet bize afet konutlar› yapm›flt› depremden korunmak amac›yla. Büyük bir gürültüyle uyand›k. Binalar›n her taraf›nda s›valar›n dökülmesi bizleri çok korkutt u .

Elif Gül

Binalar›n her taraf›ndan sesler gelmeye bafllad›. Biz binan›n hangi tarafa çökece¤ini hesaplamaya çal›flt›k. Ona göre kendimizi koruyacakt›k. Depremden sonra d›flar› ç›kt›k. Allaha flükür can kayb›m›z fazla olmad›. Sadece bir köyde bir teyzemiz öldü. Depremden sonra devlet bize yazl›k çad›r verdi. Bu çad›rlar bize her halde güneflten korunmak amac›yla verildi. -20 derecede katalitikli sobayla ›s›nmaya çal›fl›yoruz. Küçük çocu¤u olanlar var. Çoluk çocuk ortada kald›k. Çad›rlarda ne kadar yaflayabiliriz? ‹.K: Yetkililerden, devletten beklentileriniz nelerdir? Zeynel Cink›l›ç: Yetkililerden, devletten tabi ki beklentilerimiz var. Bu konutlar›n y›k›lmas›n› istiyoruz. 5-6 katl› binalar›n tekrar yap›lmas›n› istemiyoruz. Müstakil evler istiyoruz. Müteahhitlerin ve bu binalar› müteahhitlerden teslim alanlar›n hepsi de suçludur. Bunlar›n a盤a ç›kar›lmas›n› istiyoruz. Bizi bu hallere düflürenler utans›n. Gelsinler görsünler k›fl›n ortas›nda bu insanlar neler çekiyor. Devletten bu sorunlar›m›z› çözmesini bekliyoruz. ‹-K: Siz neler söylemek istersiniz? Ali H›d›r Mefle: Depremden sonra mühendisler binalar› kontrol etmeye geldiler. Kirifller k›r›lm›flt›. Kiriflleri açt›k. Adamlar diyor ki kirifllerin aras›na lenko fleklinde at›lan demir 30 cm. olmas› gerekirken, bizimkiler ise 4 ya da 5 cm. Ondan sonra, bu binalar›n kirifline çekiç sall›yoruz. Öbür taraftan kum gibi harç, çimento dökülüyor. Bu binalar depreme elveriflli de¤il. Biz gelen mühendislere diyoruz ki elinizi vicdan›n›za koyun. Bay›nd›rl›ktan gelenler bize diyor ki, bu insanlar 1992 Erzincan depreminden sonra afet konutlar›na yerlefltirildiler, sözde sa¤lam bir yere yerlefltirildiler. Ama tam tersine afet konutlar› bu insanlara mezar olacak. Devletten beklentilerimiz ise flunlard›r. Afet konutlar›n› istemiyoruz. Binalar› tamirat yapmak isterlerse


25

2 Halk devletin kendilerini depremden korumak amac›yla buraya yerlefltirdi¤ini ancak buran›n flimdiki depremde hasar gördü¤ünü söylüyorlar. Gelen yard›mlar da daha halka da¤›t›lmam›fl. Halk sadece yemek ihtiyaçlar›n› karfl›layabiliyor.

14-27 Şubat 2003

yap›ld›s›nlar. Biz art›k ¤› zabu evlere girm a n mek istemiyodevlet ruz. Baraka da denetim olsa tek katl› bir sa¤layer, çoluk çocusayd›, ¤umuzla kalabu hale cak bir yer istigelmezyoruz. Ama ondik. Bu lar diyorlar ki kadar çatlak da olabizarar zilir, patlak da yan ololabilir, siz mazd›. korkmay›n. D e p Korkmamak elremde de de¤il. Bu ben Yadepremi ucuz Zeynel Cink›l›ç l o atlatt›k bir dahava’dayki depremde bu ✔ Baraka da olsa tek katl› bir yer, çoluk çocu¤u- d › m . evlerdeyken ölmeyece¤imizin muzla kalacak bir yer istiyoruz. Ama onlar diyor- B u r a y a garantisini verelar ki çatlak da olabilir, patlak da olabilir, siz g e l d i ¤imde bilirler mi? korkmay›n. Korkmamak elde de¤il. Bu depremi eflyalar›Saray Karg›n: Görüyorsuucuz atlatt›k bir dahaki depremde bu evlerdeyken m › z aç›ktaynuz d›flar›da kaölmeyece¤imizin garantisini verebilirler mi? d›. Zor r›n, çamurun durumiçerisindeyiz. OLAN GAR‹BAN dayd›k. Kaç gündür eflyalaBize çad›rlar verildi. Çad›rHALKA OLUYOR. r›m›zla u¤rafl›yoruz. Biz çalar›n içi de su ve çamur. ‹-K: Mehmet amca sen d›rda kal›yoruz, eflyalar›m›z Korkudan içeri giremiyoruz. ne olacak bilmiyoruz. DevDepremden sonra evlerimi- neler söyleyeceksin? Mehmet Ali Yücel: letten beklentimiz sa¤lam ze de giremiyoruz. Görevlilerden tek katl› ev istiyoruz. 1967’de de deprem oldu. bir konut yaps›n. GörüyorPeki yiyecek de vermesin- Sonra 1992 depremini yafla- sunuz periflan durumday›z. ler, biz bir daha bu binalar›n d›k. 92’de üç ay çad›rda kal- K›fl›n en so¤uk oldu¤u döalt›na giremeyiz. Bizim bu- d›k. O çileden sonra flimdi nemdeyiz. Biz sürekli d›flarada yaflad›¤›m›z ikinci dep- bu çileyi çekiyoruz. Biz do- r›da m› kalaca¤›z? Yetkilile¤ulu halk sürekli çile çeki-

gelecek tamiratç›lar› binalara sokmayaca¤›z. Biz anahtarlar›m›z› bay›nd›rl›¤a iade edece¤iz. Bugün bizi bu binalarda oturtmak isteyenler gelip kendileri otursunlar. Bu so¤uklarda yazl›k çad›rlarda kal›yoruz. Kimi komflumuzun befl çocu¤u var. Yedi sekiz çocu¤u olanlar var. Çocuklar hep hastaland›lar. Gece kalk›p çad›rlar›n üstünden kar at›yoruz. Bizim çekti¤imizi bir Allah bilir. Hepimiz ma¤dur durumday›z, köylerimizi terkedip geldik, bundan sonra bu binalarda kalamay›z. Ne olacak bizim ✔ Binalar›n böyle h a l l e r i m i z . Biz de bu ülkenin hasar görmesinin sovatandafl›y›z. Ülke- rumlusu mizde insan haklar› varsa bu binalar› müteahhittir. böyle yapt›rmaya- Müteahhitlerden cakt›. Müteahhit demiri çald›, çimento- binalar› böyle yu çald› bu binalar› teslim alanlard›r. Bu eksik yapt›. Bunun için flimdi bu s›k›n- binalar›n t›lar› çekiyoruz. Biz alt›nda ölece¤iz. Bu yeni konutlar hemen binalar› yap›ls›n demiyoruz. Ancak en k›sa za- yapanlar, sa¤lam manda yap›lmal› ki diye teslim ma¤duriyetimiz gialanlara birfley derilsin. Elif Gül: Depolmayacak. rem oldu¤unda çok korktuk. Evlerimiz Olan yine çatlad›, korkudan gariban halka içeri giremiyoruz, çoluk çocuk hasta olacak. bir flekilde çad›rda kal›yoruz. Hastay›z bu flekilde çad›rda kal›nmaz. Periflan durumda- rem. Biraz daha sallansayd› y›z. Yetkililerden beklentile- bu binalar hepimize mezar rimiz bize tek katl› ev yap- olurdu.

Ali H›d›r Mefle

yoruz. Çileyle geldik, çileyle gidiyoruz. Bakal›m sonumuz ne olacak. Bu binalar

rin bizleri bu s›k›nt›lardan kurtarmas›n› istiyoruz. Binalar›n böyle hasar görmesi-

nin sorumlusu müteahhittir. Müteahhitlerden binalar› böyle teslim alanlard›r. Bu binalar›n alt›nda ölece¤iz. Bu binalar› yapanlar, sa¤lam diye teslim alanlara bir fley olmayacak. Olan yine gariban halka olacak. Hüseyin K›zano¤lu: 1992 Erzincan depreminde Pülümür’deki evler de hasar görmüfltü. Evleri y›k›lanlar afet konutlar›na yerlefltirilmifllerdi. fiimdiki depremde afet konutlar›, kamu binalar› ve lojmanlar› zarar gördü. Müstakil evlerde hemen hemen hiç zarar yok. Depremden sonra Pülümür’e do¤ru düzgün hiç yard›m gelmedi. Gelen yard›mlar belediyede, askeriyede toplan›yor. Daha halka ulaflmad›. Halk periflan durumda. Eksi 20 dereceye varan so¤ukta yazl›k çad›rlarda kal›yor. 1994’te köylerin boflalt›lmas›yla birlikte köylülerin ço¤u bat› illerine göç etti. E¤er köylerde ve ilçede çok insan olsayd› bu depremin bedeli çok daha a¤›r olurdu. Çok daha fazla insan ölebilirdi. Biz insan yaflam›n›n daha de¤erli olmas›n› istiyoruz. Buna göre önlemler al›nmal›d›r. (Malatya)

Yaflanan do¤al afet hep katliama dönüflüyor. Depremlerde suçlu müteahhit ve takdiri ilahi olurken gerçek suçlular burjuva kalemflörler ve siyasetçiler taraf›ndan gizleniyor, korunuyor. Müteahhitlere ifli veren müteahhitlerin demirden, çimentodan çalmas›na göz yuman, müteahhitlerin çürük yap›lar›n› sa¤lam diye teslim alan devletin sahipleri kendilerinin olaylarda hiçbir alakas›n›n olmad›¤›n› söyleyerek kendilerini aklamaya çal›fl›yor.


14-27 Şubat 2003

26

2

Rusya’da 1917 fiubat devrimi fiubat devrimi, kendili¤inden geliflen ve zaptedilemez hale gelen iflçi ayaklanmalar› burjuvalar taraf›ndan k›sa süreli de olsa ele geçirilip kendi lehine dönüfltürülmesini sa¤lam›flt›r. fiubat Devrimi ile çarl›¤›n devrilmesi, Rusya’da yeni koflullar› da beraberinde getirdi. fiubat devrimi, kendili¤inden geliflen ve zaptedilemez hale gelen iflçi ayaklanmalar› burjuvalar taraf›ndan k›sa süreli de olsa ele geçirilip kendi lehine dönüfltürülmesini sa¤lam›flt›r. Burjuva demokratik bir devrim olan 1917 fiubat Devrimi, Ekim Devriminin geliflme koflullar›n› haz›rlamas› bak›m›ndan önemlidir. fiubat Devriminin patlak verdi¤i dönemde ‹sviçre’de bulunan Lenin, fiubat Devrimini de¤erlendirdi¤i bir mektubunda flunlar› söylüyor: “B‹R‹NC‹ DEVR‹M‹N B‹R‹NC‹ AfiAMASI Emperyalist dünya savafl›n›n üretti¤i ilk devrim patlak verdi. Bu ilk devrim kesinlikle sonuncusu olmayacak. Bu ilk devrimin, 1 Mart 1917 Rus devriminin ilk aflamas› (...) tamamlanm›flt›r. Bu ilk aflama kesinlikle devrimimizin son aflamas› olmayacakt›r. Nas›l oldu da yüzy›llard›r süren ve 1905-1907 y›llar›nda, tüm halk›n üç y›l boyunca en fliddetli s›n›f mücadelelerine, bütün sald›r›lara dayanan bir monarflinin sekiz gün içinde (...) çökmesi “mucizesi” gerçekleflebildi? Do¤ada ve tarihte mucize yoktur, fakat her devrim, tarihin her ani dönemeci gibi öyle zengin bir içeri¤e sahiptir, mücadele biçimlerinin ve mücadele eden güçlerin karfl›l›kl› iliflkisinin kendine özgü bileflimlerini o kadar beklenmedik biçimde ortaya ç›kar›r ki, birçok fley darkafal› beyinlerde mucize olarak görünmek zorundad›r. Çarl›k monarflisinin birkaç gün içinde çökebilmesi için, dünya çap›nda tarihsel öneme sahip tam bir dizi koflulun içiçe geçmesi gerekliydi. En önemlilerini sayal›m: E¤er Rus proletaryas› 1905’den 1907’ye üç y›l içinde çok büyük s›n›f çat›flmalar›n› yaflamam›fl ve en büyük devrimci enerjiyi sergilememifl olsayd›, ikinci dev-

rim imkâns›z bu kadar h›zl› geliflemez ve bafllang›ç aflamas›n› birkaç gün içinde tamamlayamazd›. ‹lk devrim (1905), topra¤› derinden efleledi, yüzy›llar›n önyarg›lar›n› kökünden kaz›d› ve milyonlarca iflçiyle düzinelerce milyon köylüyü politik yaflama ve politik mücadeleye uyand›rd›, Rus toplumunun tüm s›n›flar›n› (ve tüm önemli partilerini) birbirlerine -ve tüm dünyaya- gerçek karakterleriyle, ç›karlar›n›n, güçlerinin, eylem yöntemlerinin, yak›n ve uzak hedeflerinin gerçek karfl›l›kl› iliflkisi içinde gösterdi. ‹lk devrim ve onun ard›ndan gelen karfl›-devrim dönemi (1907-1914) Çarl›k monarflisinin özünü a盤a ç›kard›, karakterini sonuna kadar belli etti ve tüm çürümüfllü¤ünü, alçakl›¤›n›, elebafl›s› Rasputin canavar› olan Çarl›k çetesinin bütün kinizmini ve sefihli¤ini, Romanov ailesinin, Rusya topraklar›n› Yahudilerin, iflçilerin ve devrimcilerin kan›yla sulam›fl olan bu pogrom kahramanlar›n›n, büyük toprak sahibi olarak “benzerleri aras›nda birinci” olan, milyonlarca desiyatin topra¤a sahip olan, kendilerinin ve s›n›flar›n›n “kutsanm›fl mülkiyeti”ni korumak için her türlü canavarl›¤a ve suça haz›r olan Romanovlar›n tüm canavarl›klar›n›n yüzünü a盤a ç›kard›. 1905-1907 Devrimi olmadan, 19071914 karfl›-devrimi olmadan, Rus halk›n›n tüm s›n›flar›n›n ve Rusya’n›n geri kalan bölümünde oturan halklar›n böylesine tam bir “kendi kaderini tayin”i imkâns›z olurdu; birbirleriyle ve Çarl›kla iliflkilerini, 1917 fiubat ve Mart Devrimi’nin sekiz günü içinde ifadesini buldu¤u gibi saptayamazlard›. Bu sekiz günlük devrim -k›yaslamak uygun olursa- sanki önceden düzinelerce provas› ve genel provas› yap›lm›fl gibi “oynand›”, “aktörler” birbirlerini tan›yorlard›, rollerini, yerlerini biliyorlard›, çevrelerini en ufak ayr›nt›ya kadar, politik ak›mlar›n ve eylem yöntemlerinin en ufak nüanslar›na kadar biliyorlard›.”

1917 fiubat Devrimi s›ras›nda askerlerin k›fllalardan ç›karak iflçilere ve ayaklanmac›lara kat›lmas›n› gösteren bir tablo.

‘68 kufla¤›n›n antiemperyalist ruhu;

6. Filo protestolar› 16 fiubat 1969 Pazar günü “6. Filo’ya, emperyalizme hay›r” diyen 30 bin kifli Taksim’e ak›n etti.

nti-emperyalist protesto eylemlerinin sembolü olan 6. Filo protesto eylemleri, 1968’lerden günümüze anti emperyalist bilincin geliflmesinde önemli bir yere sahiptir. Bugün emperyalist sald›rganl›¤a karfl› yükselen anti emperyalist eylemlere büyük deneyimler aktaran 6. Filo protestolar› halk›n birlikte hareket ederse iflgali ortadan kald›rabilece¤inin, savafllar› durdurabilece¤inin de göstergesidir. 6. Filo’nun ‘68 Temmuz’unda ‹stanbul’a gelmesi, Vietnam’da CIA ad›na çal›flm›fl ve Vietnam hal-

A

k›na bizzat iflkenceler yapm›fl olan ABD Büyükelçisi Robert Kommer’in Türkiye’ye gelifli ö¤rencilerin büyük protestolar›yla karfl›land›. Bu protesto eylemleri Amerikal›lar›n denize dökülmelerine kadar sürdü. ABD 6. Filosu 1969’da tekrar Türkiye’ye geldi. Yeniden gösteriler bafllad›. Bu arada sa¤c› gazeteler de yapt›klar› yay›nlarla devrimci gençlere karfl› sa¤c›lar›n biraraya gelmelerini sa¤l›yordu. 16 fiubat 1969 Pazar günü “6. Filo’ya, emperyalizme hay›r” diyen 30 bin kifli Taksim’e

ak›n etti. Bu kez üniversite ö¤rencilerinin yan›s›ra iflçi sendikalar›, çeflitli meslek kurulufllar›, devrimcilerin ço¤u iflçi olan 30 bin kiflilik kitleye Taksim’de polis sald›rd›. Sald›r› sonucu kitlenin bir k›sm› Taksim’de kald›. Bu kalan kitleye de birkaç gündür Taksim’de toparlanan sivil faflistler sald›rd›. Savunmas›z kitlenin üzerine tafl, sopa ve silahlarla gidiyorlard›. Kitlenin üzerine at›lan bir bomba sonucu T‹P üyesi Tuna Erdo¤an ve Turgut Aytaç flehit düfltü. Bu sald›r›n›n ad› tarihe Kanl› Pazar olarak geçti.


27

2

14-27 Şubat 2003

S›n›rl› bir yaflam› s›n›rs›z bir davaya adayanlara ölüm yok 1 fiubat’ta Sar›gazi mezarl›¤›’nda parti ve devrim flehitlerini

anma etkinli¤i düzenlendi. Partizanlar taraf›ndan düzenlenen et-

“Bilincimizin k›z›l kor damlalar›; And olsun ki, Yüre¤imizde püskürttü¤ünüz volkanla Devrim nehrinin ak›fl›n› birlefltirece¤iz. U¤runa can verdi¤iniz insanl›¤a, Alt›nça¤› granitlefltirerek Arma¤an edece¤iz!”

Komünist Partisi Manifestosu

Bu küçük kitapç›k koca koca ciltler a¤›rl›¤›ndad›r. Onun ruhu, bugüne kadar uygar dünyan›n bütün örgütlü ve mücadele eden proletaryas›n› canland›rmakta ve harekete geçirmektedir.” (Lenin) Komünist Manifesto, Marks ve Engels taraf›ndan kurulan proletaryan›n ilk komünist örgütü “Komünistler Birli¤i”nin program› olarak kaleme al›nd›. ‹lk olarak 23 sayfal›k bir bask›yla fiubat 1848’de Londra’da yay›nlanan

Komünist Parti Manifestosu, yine ayn› y›l içinde Londra’da birinci bask›daki baz› hatalar›n düzeltildi¤i 39 sayfal›k bir broflür olarak yay›nland›. Birçok Avrupa dillerine çevridi. “Burjuvalar ve proleterler”, “Proleterler ve Komünistler”, “Sosyalist ve Komünist Yaz›n”, ve “Muhalefet Partileriyle iliflkileri bak›m›ndan Komünistlerin Durumu” bafll›klar› alt›nda 4 bölümden oluflan kitab›n sonunda ayr›ca Engels’in “Komünizmin Temel ‹lkeleri” adl› çal›flmas› da yer al›yor. “Bütün ülkelerin iflçileri birlefliniz” ça¤r›s›yla son bulan Komünist Partisi Manifestosu’nun “Proleterler ve Komünistler” bölümünden baz› bölümleri aktar›yoruz; PROLETERLER VE KOMÜN‹STLER Komünistlerin genel olarak proleterler karfl›s›ndaki tavr› nedir? Komünistler, öteki iflçi partileri karfl›s›nda özel bir parti de¤ildirler. Tüm proletaryan›n ç›karlar› d›-

kinlik, saat 14:00’te bafllad›. Mezarl›k giriflinde toplanan kitle ellerinde “Parti ve devrim flehitleri ölümsüzdür, Partizan” imzal› pankartla alk›fllar ve z›lg›tlar eflli¤inde Proletarya Partisinin flehit düflen 4. genel sekreteri olan Mehmet Demirda¤’›n mezar› bafl›na yürüdü. Demirda¤’›n mezar› bafl›nda toplanan kitle önce parti ve devrim flehitleri an›s›na sayg› duruflunda bulundu. Sayg› duruflu s›ras›nda okunan fliirin ard›ndan partizanlar ad›na bir konuflma yap›ld›. “Yaflamlar›n› hesaps›zca kavgan›n, devrimin ve halk›n kurtuluflu davas›na sunan flehitlerimizi bir kez daha an›yoruz” diye bafllayan konuflmada, içinde bulundu¤umuz süreçte dünden daha büyük bedeller göze alman›n, Demokratik Halk Devrimi, Sosyalizm ve yüce Komünizm rotas›nda yürümenin, parti çizgisinde ve ilkelerinde ›srar etmenin, devrime kan, can olman›n yolunun flehitlerimizin yürüdü¤ü direnifl yolu oldu¤u söylendi. “Proletarya Partisinin 7. Konferans›’nda ortaya konulan ‘bulun-

du¤unuz her alanda örgütlenin’ ça¤r›s›na eskisinden daha canla baflla yan›t olmal›y›z. Bu ça¤r› ayn› zamanda flehitlerimizin de ça¤r›s›d›r. Bugün Ortado¤u halklar›na katliam getirecek olan sald›r› tehlikesine, TC’ye vurucu güç misyonu yüklenerek halk›m›z›n bafl›na bela edilen savafl tehlikesine haz›rl›kl› olabilmenin yolu örgütlenmekten geçer” fleklinde devam eden konuflma flehitlerimize lay›k olman›n onlar›n mücadelesine sa-

fl›nda ayr› ç›karlara sahip de¤illerdir. Proleter hareketi biçimlendirmek ve kal›ba sokmak üzere kendilerine özgü hiçbir ayr› sekter (1836) ilke getirmezler. Komünistler, öteki proleter partilerinden yaln›zca flunlarla ayr›l›rlar: Bir yandan ülke proleterlerinin çeflitli ulusal savafl›mlar›nda, milliyetten ba¤›ms›z, tüm proletaryan›n ortak ç›karlar›n› vurgular ve bunlar› öne ç›kar›rlar. Di¤er yandan iflçi s›n›f›n›n burjuvaziye karfl› savafl›m›n›n geçti¤i çeflitli geliflme aflamalar›nda, her zaman, tüm hareketin ç›karlar›n› temsil ederler. Komünistler, demek ki, pratik olarak, bütün ülkelerin iflçi partilerinin en kararl›, daima ileri itici kesimidirler; teorik olarak, proletaryan›n di¤er kitlesinden önce hareket hatt›n›, koflullar› ve proleter hareketin genel sonuçlar›n› kavrama üstünlü¤üne sahiptirler. Komünistlerin önünde duran ilk amac›, bütün öteki proleter partilerininkiyle ayn›d›r: Proletaryan›n bir s›n›f olarak oluflmas›, burjuvazinin egemenli¤inin y›k›lmas›, siyasal iktidar›n proletarya taraf›ndan ele geçirilmesi. Komünistlerin teorik fikirleri, hiçbir biçimde, flu ya da bu dünya

reformcusu taraf›ndan icat olunmufl ya da keflfedilmifl düflüncelere ya da ilkelere dayand›r›lmam›flt›r. Bunlar, yaln›zca, var olan bir s›n›f savafl›m›ndan, gözlerimizin önünde cereyan eden tarihsel bir hareketten do¤an iliflkilerin genel ifadeleridir. Mevcut mülkiyet iliflkilerine son verilmesi, hiç de komünizmin ay›r›c› bir özelli¤i de¤ildir. Bütün mülkiyet iliflkileri sürekli tarihsel ikamelere, sürekli tarihsel de¤iflmelere u¤ram›fllard›r. Örne¤in Frans›z Devrimi, burjuva mülkiyetinin lehine, feodal mülkiyeti kald›rm›flt›r. Komünizmin ay›r›c› özelli¤i, genel olarak mülkiyetin kald›r›lmas› de¤il de, burjuva mülkiyetinin kald›r›lmas›d›r. Fakat modern burjuva özel mülkiyet, ürünlerin üretilmesinin ve mülk edinilmesinin s›n›f karfl›tl›¤›na, ço¤unlu¤un az›nl›k taraf›ndan sömürülmesine dayanan sisteminin nihai ve en tam ifadesidir. Bu anlamda, komünistlerin teorisi tek bir deyiflle özetlenebilir: Özel mülkiyetin kald›r›lmas›. Biz komünistler, kiflisel olarak kazan›lm›fl, kendi bafl›na çal›flarak elde edilmifl, kiflisel mülkiyeti kald›rmak istemekle suçland›k: O

hip ç›kmaktan geçti¤ine yap›lan vurgularla son buldu. Konuflman›n ard›ndan hep birlikte söylenen marfllarla Partizanlar flehitlere verdi¤i devrim sözünü bir kez daha yineledi. Bafl›ndan itibaren anmay› engellemeye çal›flan jandarma getirdi¤i yasaklarla gerginlik ç›karmaya çal›flt›ysa da bu, kitlenin coflkusunu engelleyemedi. Anma bafllad›¤› gibi ayn› coflkuyla alk›fl ve sloganlarla sona erdi.

Parti ve Devrim fiehit leri Avrupa’da da an›ld› HAMBURG “7. Konferans ›fl›¤›nda Parti ve Devrim fiehitlerini an›yoruz” adl› etkinliklerden birisi de Almanya’n›n Hamburg kentinde yap›ld›. Hamburg Partizan okurlar› taraf›ndan düzenlenen etkinli¤e yaklafl›k 130 civar›nda kitle kat›ld›. Sayg› duruflu ile bafllayan etkinlikte dia eflli¤inde flehitlerle ilgili konuflmalar yap›ld›. Konuflmalarla birlikte devrimci marfllar ve türküler söylendi. Devamla yap›lan konuflmalarda, flehitleri anman›n yolunun savaflmaktan ve 7. Konferans kararlar›na uygun davranmaktan geçti¤inin alt› çizildi. Etkinli¤in sonunda Bremen’den gelen bir grup Kürtçe ve Türkçe ezgiler seslendirdi. (Hamburg) ZÜR‹H 1 fiubat 2003 tarihinde Zürih Gençlik ve Kültür Evi’nde Parti ve Devrim flehitleri an›ld›. 70’i aflk›n kitlenin sayg› durufluyla bafllayan anmada Proletarya Partisi’nin Parti ve Devrim flehitleri ile ilgili aç›klamas› okunduktan sonra flehitlerle ilgili marfllar ve türküler söylendi. Proletarya Partisi’nin emperyalist sald›rganl›kla ilgili ç›kard›¤› bildirinin okunmas›n›n ard›ndan anma sona erdi. (‹sviçre-Zürih) mülkiyet ki, her türlü kiflisel özgürlü¤ün, eylemin ve ba¤›ms›zl›¤›n temeli oldu¤u iddia edilir. Güçlükle elde edilmifl, bizzat edinilmifl, bizzat kazan›lm›fl mülkiyet! Burjuva biçimden önceki bir mülkiyet biçimi olan küçük-burjuva ve küçük köylü mülkiyetinden mi söz ediyorsunuz? Bunu bizim kald›rmam›za gerek yok; sanayideki geliflme bunu zaten yok etmifltir ve gün be gün yok ediyor. (...) Kapitalist olmak, üretimde yaln›zca salt kiflisel de¤il, ayn› zamanda toplumsal bir konuma da sahip olmakt›r. Sermaye kolektif bir üründür ve ancak birçok üyenin kolektif eylemiyle hatta son tahlilde, ancak toplumun tüm üyelerinin birleflik eylemiyle harekete geçirilebilir. Demek ki, sermaye kiflisel de¤il, toplumsal bir güçtür. O halde, sermayeyi ortak mülkiyete, toplumun tüm üyelerinin mülkiyetine dönüfltürmekle, kiflisel mülkiyet toplumsal mülkiyete dönüfltürülmüfl olmaz. De¤iflen, yaln›zca mülkiyetin toplumsal karakteridir. Mülkiyet, s›n›f karakterini yitirir.


14-27 Şubat 2003

28

2

Yerli diziler ve kad›nlara biçilen rol Gün boyu yaflad›¤›n›z gerilim dolu, stres dolu saatlerin etkisinden bir an önce kurtulmak istiyorsunuz. Akflam televizyonun karfl›s›na geçip ailece oturup bafll›yorsunuz çeflitli kanallarda zaping yapmaya. Herbiri birbirinden ilgi çekici diziler sizi al›p baflka dünyalara götürüyor, sizi de o yaflam›n bir parças› yaparak hem de… Sistem, y›llard›r kad›nlar› TV ekranlar›na adeta hapsettiren Brezilya dizilerinden yola ç›karak bu kez etki alan›n› daha da geniflletmeye çal›fl›yor. Birço¤umuz tan›k olmufluzdur; çevremizde özellikle de ev kad›nlar›n›n bütün ifllerini bu dizilere göre ayarlay›fl›na; evdeki iflleri, yemek saatlerini, yap›lacak komflu ziyaretlerini pembe dizilerin bafllama saatlerine göre ayarlay›fllar›n›, kimi zaman gülerek kimi zaman da kayg›yla karfl›lam›fl›zd›r. Gündüz yay›nlanan bu dizilerin yaln›zca ev kad›nlar›n› etkisi alt›na ald›¤›n› gören sistem, etki alan›n› daha da geniflletmek için akflamlar› ailece izlenebilecek dizileri peflpefle gösterime koydu. Üstelik de bu politikas›n› insanlar›n biraz daha kendinden birer parça bulabilece¤i yerli dizilerle uygulamaya çal›fl›yor. Özellikle Kürt illerinde geçen bu dizilerde bir taraftan da Kürt halk›n›n yaflad›¤› as›l sorunlar çarp›t›l›yor. Çünkü kendi kültüründen kendi yöresinden olan programlar insanlar›n ilgisini daha çok çekiyor ve insanlar› adeta ekranlara çiviliyor. Kendilerini buralardaki tiplemelerle özdefllefltirebiliyorlar. Ülke gündeminden uzak, düflünmeyen, sorgulamayan insan tipleri yavafl yavafl sinsice

Özellikle Kürt illerinde geçen yerli dizilerde Kürt halk›n›n as›l yaflad›¤› sorunlar çarp›t›l›yor. Burada kad›na biçilen rol de daha uysal, uygulanan fliddete, afla¤›lanmaya, ikinci s›n›f görülmeye ra¤men büyük bir aflkla kocas›na ba¤lanan, düflünmeyen, sorgulamayan tipler... hiç fark ettirmeden yarat›l›yor. Öyle ki izledi¤i herhangi bir dizide en ufak bir ayr›l›¤a, gözyafl›na dayana-

ken insanlar yok bu dizilerde. Yani yaflam›n zorluklar› bu dizilerin konusu de¤il. ‹yisi de kötüsü de belli bir

lik, hak ihlalleri, politika vb. genelde bu dizilerde yer alm›yor. Bütün bunlar insan›n sorgulamamas› ge-

zide aile içinde yap›lan tart›flmalar, kavgalar; milletvekili fiahin A¤a’n›n üç kad›nla evli olmas›; Sey-

reken fleyler çünkü. Hele kad›nlar› hiç mi hiç ilgilendiren fleyler de¤il. Onlar vars›n “nas›l zay›flar›m”, “nas›l güzelleflebilirim”, “nas›l e¤lenirim”, “ne yapsam da eflime kendimi be¤endirsem” diye düflünür. Dünyada olup bitenlerden çok filmlerdeki sorular tart›flmalar konufluluyor, ordaki seslenmeler, tepkiler dilimize yerlefliyor. “Çocuklar Duymas›n” adl› di-

men A¤a’n›n kar›s›na uygulad›¤› cinsel fliddet bu dizilerle ola¤an gösterilmeye çal›fl›l›yor. Çarp›k iliflkiler, ruhsal flekillenifller dayat›l›yor. Bunlar onlarca örne¤in içinden sadece birkaç›. Seymen A¤a’n›n efli Bahar’› ona tecavüz etmeye yeltenecek kadar sevmesidir. Burada dünya Bahar ve Seymen A¤a’dan ibarettir. Seymen, Bahar’› tecavüze yeltenecek kadar sevmek-

Eskiden zalim, ruhsuz, cahil a¤alar›n yerini flimdi yurtd›fl›nda e¤itim görmüfl, ayd›n a¤alar al›yor. Daha duygusal ve sempatik gösterilerek kad›nlar üzerinde uygulad›klar› bask›, otorite, afla¤›lanma kabul edilebilir hale getiriliyor.

mayan, gözleri dolan ancak gerçek hayatta binlerce Afganl›, Filistinli, Irakl› çocu¤un ölümünü sineye çekebilen insanlar oluflturuluyor. Yani art›k dizilerdeki sahte ac›lar kadar etkilemiyor insanlar› gerçek ac›lar. Dizilerdeki geliflmeler genelde belli bir mekan içinde geçiyor. Sokaklar fazla yer alm›yor. Sokaklardaki yoksulluk, ac› çe-

kapal› mekan içinde geçiyor. Ac› ve yoksulluk ise bazen reyting art›rmak için kullan›l›yor sadece. Üzülece¤in, sevinece¤in, heyecanlanaca¤›n herfley belli bir mekanla s›n›rl›. Bir insan›n gerçek yaflamda karfl›laflabilece¤i, evine bir parça ekmek götürebilmek için f›rt›nalar içinde küçücük elleriyle titreyerek mendil satan çocuklar yok. Yoksulluk, pahal›l›k, iflsiz-

te; Bahar ise tüm bunlara “evet” diyecek kadar efline ba¤lanmaktad›r. Eskiden zalim, ruhsuz, cahil a¤alar›n yerini flimdi yurtd›fl›nda e¤itim görmüfl, “ayd›n” a¤alar al›yor. Daha duygusal ve sempatik gösterilerek kad›nlar üzerinde uygulad›klar› bask›, otorite, afla¤›lama “kabul edilebilir” hale getiriliyor. Burada kad›na biçilen rol de elbette daha uysal, uygulanan fliddete ra¤men büyük bir aflkla kocas›na ba¤lanan, ekonomik olarak ba¤›ml› ve yine her zaman oldu¤u gibi, düflünmeyen sorgulamayan tipler olmas›. Tarih boyunca ezilen, cinsel, ulusal, s›n›fsal olarak sömürülen kad›n flimdi de bu dizilerde üstlendi¤i rollerle sistemin yaratmak iste¤i kad›n modeli için bir araç olarak kullan›l›yor. Bütün bu dizilerde seçilen kad›n tipleri elbette özenle seçilmifl. Toplumda geliflen ruh haline göre yeni politikalar üreten sistem yine buna dayal› olarak bir dönem oldukça revaçta olan Brezilya dizileri yerine daha “özümüze” yak›n; gelenek ve göreneklerimizin Amerikan de¤er yarg›lar›, düflünüfl ve yaflam tarz› üzerine sos misali serpildi¤i yerli diziler ald›.. Mekanlar genellikle Kürt illeri. ‹simler Kürtçe. Gerçek yaflamda çocu¤una Berivan ismini veremeyen aileler televizyonda Sibel Can’›n Berivan tiplemesini hayranl›kla izleyebiliyor. Kürt olmay› boynundaki pufli ve isme indirgeyen bu dizilerin birço¤u ayn› amac› tafl›yor. Amaç; insanlar›n çeflitli yollarla ilgisini çekerek onlar› ekran bafl›ndan kalkmayan tiplemeler haline getirmek.

Kad›na uygulanan fliddet, te- maya bile cesaret edememektedir. kad›na yönelik cinsel fliddet konu- taciz oluflturuyor. fiiddete maruz Taciz ve Tecavüze Karfl› cavüz tarih boyunca çeflitli boyutKad›nlar›n maruz kald›klar› sunda 2002 y›l›nda yürürlü¤e gi- kalan kad›nlar›n yafl ortalamas› Hukuki Yard›m Bürosu larda hep süregelmifltir. Sistemin sald›r›lara karfl› onlar› koruyan in- ren protokol ile fliddete maruz ise 11 ile 67 aras›nda de¤iflirken yaratt›¤› çarp›k kiflilikler sonucu ortaya ç›kan tecavüz kad›n özgülünde asl›nda tüm insanl›¤a yap›lan bir sald›r›d›r. Araflt›rmalara göre özellikle Kürt illerinde, jandarma, özel tim, korucu vs. taraf›ndan tecavüze u¤rayan kad›nlar›n say›s› az›msanmayacak kadar çoktur. Tecavüze u¤rayan yüzlerce kad›n yaflad›¤› olaylar› aç›kla-

san haklar› savunucular› taraf›ndan aç›lan kurumlara bir yenisi daha eklendi. Kad›na yönelik uygulanan fliddet ma¤durlar›n›n baflvurabilece¤i yeni bir hukuki yard›m imkan› aç›ld›. 31 Ocak’ta “Gözalt›nda Cinsel Taciz ve Tecavüze Karfl› Hukuki Yard›m Bürosu” ad›na bir bas›n toplant›s› düzenleyen Av. Eren Keskin

kald›¤›n› iddia eden birey gruplar›n taraf devlete karfl› iç hukuk yollar› tükendikten sonra, kad›nlara karfl› ayr›mc›l›¤›n önlenmesi komitesine baflvuru yapabileceklerini söyledi. Bas›n toplant›s›nda yap›lan baflvurular›n bir y›ll›k istatistik raporu da aç›kland›. 166 baflvurunun oldu¤u raporda bunlar›n 55’ini tecavüz, 111’ini cinsel

suçu iflleyenlerin 124’ü polis 34’ü de jandarma. 130 baflvuru ile en fazla Kürt kad›nlar›n›n maruz kald›¤› cinsel fliddet olaylar›nda, gözalt›na al›nan kad›nlar›n ço¤unlu¤unu 110 baflvuru ile siyasi kad›nlar oluflturuyor. Raporda en dikkat çeken di¤er bir nokta ise 84 kad›n›n dava açt›ktan sonra davadan geri çekilmesi. (‹stanbul)


29

2

“Yaflas›n savafl” sahnede Irak’a sald›r› haz›rl›klar›n›n doru¤a ç›kmas› toplumun her kesimi taraf›ndan protesto ediliyor. Alanlar› dolduran binlerce kiflinin yan›nda duyarl› sanatç›lar da sanatlar›yla bu haks›z savafllara dikkat çekerek kamuoyunu bilinçlendirmeye çal›fl›yorlar. Bu sanatç›lardan birisi de “Yaflas›n savafl” oyunu ile sahnede olan Genco Erkal. Oyunda savafl› kaç›n›lmaz k›lan mekanizmay› sergilemeyi amaçlad›klar›n› anlatan Erkal, oyununu oluflturan metinlerin de¤iflik ta-

rihlerde yaz›lm›fl olmas›na ra¤men yine de güncelli¤ini korudu¤unu belirtiyor. D‹HA’ya oyun hakk›nda konuflan Erkal, flunlar› söylüyor: “Aziz Nesin’in yazd›¤› metin çok yard›mc› oldu. Körfez savafl›ndaki isimler bile de¤iflmemifl. Yine Saddam var, yine Bush var. Naz›m Hikmet’in “Davet” diye bir fliiri var. Sanki bugün Amerika’ya hitaben yaz›lm›fl gibi. Son 80 y›l içinde yaz›lm›fl metinler, sanki hepsi bugün yaz›lm›fl gibi güncel. Çok flafl›r›yorsunuz ve

çok üzülüyorsunuz. Çünkü insanl›k bu kadar a¤›r bedeller ödemifl olmas›na ra¤men savafl konusunda hala ayn› yanl›fl› yapmaya devam ediyor.” Oyunda savafl konusunda izleyiciye bir fleyler ö¤retmekten çok, insanlar›n kafas›nda soru iflaretleri yarat›p onlar› belli konularda düflünmeye, tart›flmaya yöneltmek istediklerini belirten Erkal, olas› Irak operasyonu hakk›nda hala umutlar› oldu¤unu söylüyor. Dünya halklar›n›n yüzde 90’›n›n savafl iste-

Samsun 1. Film Festivali yap›ld› Büyükflehir Belediyesi, 19 May›s Üniversitesi ve Kültür Bakanl›¤› taraf›ndan düzenlenen Samsun 1. Film Festivali gerçeklefltirildi. Gazi sahnesinde ilki gerçeklefltirilen film festivalinin aç›l›fl konuflmas›nda dünyan›n zor bir süreçten geçti¤i belirtilerek “dünyada bir savafl 盤›rtkanl›¤› alm›fl bafl›n› gidiyor. Bizler de yapm›fl oldu¤umuz bu etkinlikle savafl›n insanlar üzerindeki etkilerini izletece¤imiz filmler ile ortaya koymaya çal›flaca¤›z” denildi. 2 fiubat 2003 tarihinde bafllayan festivalde her gün üç film gösterimi yap›ld›. Alt› gün süren festivalde “Spartaküs”, “Güneflin ‹mparatorlu¤u”, “Bir Zamanlar Amerika” vb. filmler izleyicilerin be¤enisine sunuldu. Özellikle “Güneflin ‹mparatorlu¤u” isimli film, konusunun güncel olmas› anlam›nda da izlenmeye de¤er. Savaflta çocuk psikolojisini iflleyen film 1941 y›l›nda Japon ordular›n›n Çin’in bir bölümünü iflgal etmesi ile bafllayan karmafla içinde Jim Graham adl› bir çocu¤un öyküsünü anlat›yor. Jim bu karmafla ortam›nda ailesini kaybeden ve bir toplama kamp›na yerlefltirilen küçük bir çocuktur. Zengin bir ailenin çocu¤u olan ve rahat bir ortamda yetiflen Jim’in hayvanlara ve uçaklara karfl› afl›r› bir sevgisi vard›r. Bulundu¤u kampta kendine özgü yöntemlerle yaflamaya çal›flan Jim k›sa zamanda zekas› ile kamptaki herkesin sevgisini kazan›r. Kamp doktorunun da sevgisini kazanan Jim ona hastalar›n bak›m›nda yard›m etmeye de bafl-

medi¤inin alt›n› çizen Erkal sözlerine flöyle devam etti. “‹nsanlar, savafl istemediklerini aç›k bir biçimde ortaya koyarlarsa savafl› önlemenin bir ihtimali oldu¤unu düflünüyorum. Ülkemizde de baz› giriflimler var. Onlar› gönülden destekliyorum. Savafl ac› demek, yokluk demek, yoksulluk demek, felaket demek.” 1938 y›l›nda do¤an Genco Erkal, yaflam› boyunca birçok oyuna imzas›n› att›. 69-74 y›llar› aras›nda oynad›¤› birçok oyun yasakland› ve davalar aç›ld›. Bu oyunlar›n aras›n-

da özellikle “Alpagut olay›” ve Naz›m uyarlamas› “Kerem Gibi” 141-142. maddelerden yani halk› isyana teflvik etmek, komünizm propagandas› yapmak “suçundan” yarg›land›. Ama tiyatrodaki tek engel yarg›lamalar de¤ildi. Oyunu izlemeye gelen seyirciler polisin bask›lar›yla karfl›laflm›fl, binlerce insan›n yaflam›n›n karart›ld›¤› 12 Eylül Erkal için de zor geçmifltir. Ve tiyatronun da kap›s› kapanm›flt›r. 80 sonras›nda Erkal birçok oyunuyla yine seyircisinin karfl›s›ndad›r. Son oyunu “Yaflas›n Savafl”la toplumsal olaylara karfl› duyarl›l›¤›n›

ve halk›n çekti¤i ac›lara ortak olma bilincini ortaya koyan Erkal’›n oyunu, Muammer Karaca tiyatrosunda Perflembe, Cuma ve Cumartesi günleri sahneleniyor. (‹stanbul)

1938 y›l›nda do¤an Genco Erkal, yaflam› boyunca birçok oyuna imzas›n› att›. 69-74 y›llar› aras›nda oynad›¤› birçok oyun yasakland› ve davalar aç›ld›.

Schweyk’lar direnmeye devam ediyor Nazi iflgali alt›ndaki Çekoslavakya’dan bir kesit sunan “Schweyk 2. Dünya Savafl›nda” adl› oyun 5-9 fiubat tarihlerinde Muhsin Ertu¤rul Sahnesinde gösterildi. 152 kurumdan oluflan Irak’ta Savafla Hay›r Koordinasyonunun “Irak’ta Savafla Hay›r” etkinlikleri çerçevesinde ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi fiehir Tiyatrolar›yla ortaklafla çal›flmas›yla Nazi iflgali alt›ndaki Çekoslavakya’dan bir kesit sunan “Schweyk 2. Dünya Savafl›nda” adl› oyun 5-9 fiubat tarihlerinde Muhsin Er-

lar. Kampta yemek s›k›nt›s› çekilmektedir. Jim kendine özgü bir yöntemle kampta böcek yetifltirmeye bafllar ve hastalar› bu flekilde doyurmay› düflünür. Ama kimi hastalar böcekleri yerken kimileri ise Jim’i tersler. Savafl›n boyutlanmas› ile birlikte art›k kamp da bombalanmaya bafllan›r. Uçaklar kampa bomba atarken Jim’in uçak sevgisi onu neredeyse ölümle burun buruna getirir. Savafl bitti¤inde Jim tesadüf eseri halen hayattad›r ancak art›k çok farkl› bir çocuktur. Ailesi taraf›ndan bulunan Jim art›k etraf›nda olan biteni sadece izleyen bir çocuk haline gelmifltir. K›saca anlatmaya çal›flt›¤›m›z film, 1987 yap›m› ve ayn› y›l en iyi yönetmen ve en iyi film ödülünü alm›flt›r. (Samsun)

14-27 Şubat 2003

tu¤rul Sahnesinde gösterildi. “Figür suçsuzlukla zeka aras›nda durur. Schweyk basit, naif bir insand›r ama zekidir.” (Bertolt Brecht) Çek yazar Jaroslaw Haflek’in ünlü roman› “Aslan Asker fivayk” roman›ndan Bertolt Brecht’in 1943 y›l›nda Amerika’da sürgündeyken sahneye uyarlad›¤›,

Yücel Erten’in Türkçe’ye çevirip yönetti¤i oyunda Hitler faflizminin halk üzerinde estirdi¤i terör, bask›, zulüm ve iflkenceler konu ediliyor. ‹nsanlar›n savafl koflullar›nda yaflad›¤› yokluk ve savafl karfl›s›ndaki durufl ve direnifl baflar›l› bir flekilde izleyiciyle buluflturulurken; insan›n insan olma ve insan kalma onuru, yaflanan tüm zulme karfl›n ayakta kalma çabalar› anlat›l›yor. Schweyk “... Yahudilerden kurtulmak için de¤il, dünyay› fethetmek için savaflt›¤›n›” söylerken; halk aras›nda dolaflan rejimin paral› uflaklar› taraf›ndan sorguya götürülür. Bir de “Hitler hiç içki içmiyormufl, demek herfleyi ay›k kafayla yap›yormufl” derken; tüm bu yaflanan vahfletin düflünen insan taraf›ndan yap›lamayaca¤›n›, bunun ancak ruh hastas› bir kiflili¤in ya da bozuk bir ideolojinin ürünü olabilece¤ini ifade ediyordu. Bir taraftan insanlar yokluk içinde yaflarken, di¤er taraftan ayakta durma savafl› veriyor. Baloun da buna güzel bir örnek karakter. Açl›¤a hiç dayanamayan bir kifli olan Baloun, açl›k yüzünden Nazilerin emrine gönüllü yaz›lmamak için kendisiyle sa-

vafl›yor. Schweyk zorunlu askerlik hizmetine al›nd›¤›nda, kendisi gibi birçok savafl karfl›t› kifliyle cepheye gidiyor. Burada da onurunu kaybetmeyen Schweyk, Nazilerin ifllerinin ters gitmesi için de elinden geleni yap›yor. Arada ç›kan Nazi bayraklar› alt›nda Hitler’in savafl 盤l›klar› flark›yla dile getirilirken, Nazi bayra¤› alt›nda uyuyan asker görünteleri ise çarp›c› bir kontras oluflturmufl. Nazi iflgali alt›ndaki Çekoslavakya’da Nazilere ve dolay›s›yla savafla, savafl›n yoklu¤una ve onursuzlu¤una kendi çap›nda direnen insanlar›n gitti¤i Kupa meyhanesi, rejimin bekçileri taraf›ndan “y›k›c› faaliyet yuvas›” olarak tan›mlan›rken; insanlar›n onurlar›n› ayakta tuttuklar›, birbirlerine destek olduklar› bir yer olarak oyunda önemli bir yere sahip oluyor. Çekoslovak halk müzi¤i ezgileriyle süslenen oyun insanl›¤›n haks›z savafllara, açl›¤a, yoklu¤a ve zulme meydan okuyuflu, insan olmaya ça¤r›s›yd›. Gece 12 saattir Sonra mutlak gün do¤ar Küçülür büyükler birgün Küçükler birgün büyür. (‹stanbul)


14-27 Şubat 2003

30

‹flçi-köylü’den SARIK DÜfiTÜ KEL GÖRÜNDÜ CÜBBEN‹N ALTINDAN ASKER ÇIKTI! Daha önceden bu köfleden defalarca ve özellikle de son süreçte de artan ABD sald›rganl›¤›n›n ve bu sald›rganl›ktaki uflak Türk hakim s›n›flar›n›n rolüne iliflkin pek çok fley yaz›l›p çizildi. Gelinen aflamada ABD emperyalizmi ve ba¤lafl›¤› ‹ngiliz emperyalizminin Ortado¤u’ya askeri y›¤anak yapmas› had safhaya ulafl›rken, Türk hakim s›n›flar› da yüzlerindeki “bar›fl” maskesini çekip atmaktan geri durmad›lar. Türk hakim s›n›flar›n›n emperyalizmin ufla¤› olmas› misyonuna uygun olarak ve en “kararl› bar›fl” savunucular› olarak bu sald›rganl›kta emperyalizmin yan›nda olacaklar›n› dünya ve Türkiye halk›na aç›klad›lar. 3 Kas›m seçimleriyle “iflbafl›na gelen” AKP hükümetinin önde gelenleri yapt›klar› aç›klamayla ABD’nin yan›nda yer al›nmas› gerekti¤ini aç›klad›lar. Baflbakan Gül bugüne kadarki bar›fl “komedisi” oyununa son vererek yapt›¤› aç›klamada “Art›k bizden kabahat gitti” diyerek Türkiye’nin ABD emperyalizminin yan›nda yer ald›¤›n› aç›klad›. Bu aç›klama da oldukça ilginçti! “Türkiye savafla girmiyordu, tedbir al›yordu!” Üstelik al›nan bu tedbir ilginç bir biçimde “Kuzey Irak’taki Türk askerlerinin ABD askerlerinden fazla olaca¤› bir biçimde” al›n›yordu! “Ba¤›ms›z bir ülkenin baflbakan›”, “ba¤›ms›z ve hür iradesiyle” oldukça ak›ll› laflar ediyordu ve bizlerin de buna inanmas›n› istiyordu! “Biz Kuzey Irak’a savafla gitmiyoruz. Orada katliam›, kargaflay› önlemeye gidiyoruz. ABD, Irak’ta savafl sonras› otoriter bir yönetim kuracak. Irak bir bütün halinde yönetilecek. Kuzey Irak’taki Türk askeri say›s› ABD’li askerlerin say›s›n-

dan fazla olacak ama askerimiz tek kurflun atmayacak” (NTVMBSC. 6 fiubat) Bu sözlere acaba kendisi de inan›yor muydu? ‹flte iki soru. Orada kim katliam yapacak? Ya da hani ABD Irak’a “demokrasi” götürecekti! Nereden ç›kt› bu otoriter yönetim? Yalan söylüyorlar hem de bu yalanlar›n› gizleme gere¤i duymadan! Yaflananlar Adalet ve Kalk›nma Partisi’nin gerçek yüzünün ve misyonunun ne oldu¤unu ortaya koyuyor. AKP cübbesini atarak üniformalar›n› giydi! “M‹LLET‹N HÜR ‹RADES‹”NDEN KATL‹AM ÇIKTI Geçti¤imiz hafta mecliste yap›lan gizli oylamayla Türkiye topraklar›nda bulunan askeri üsler, ABD’nin Irak’a yönelik sald›r›s›nda kullanmas› için modernize edilmek üzere ABD askerlerine aç›lmas› tezkeresi kabul edildi. Böylelikle Türkiye aç›k ve net olarak emperyalist sald›rganl›kta efendilerinin yan›nda olmaktan baflka çaresinin olmad›¤›n› ortaya koymufl oldu. ‹flin ilginç taraf› sanki Türkiye’de bulunan bu askeri üsler daha önceden ABD askerlerince kullan›lm›yormufl, ‹ncirlik’ten kalkan uçaklar hergün Irak halk›n›n üzerine bomba ya¤d›rm›yormufl gibi bir havayla bu iznin yeni verildi¤i, daha önceden böyle bir fley olmad›¤›, özellikle vurgulanmaya çal›fl›ld›. Öyle ya Türkiye “ba¤›ms›z” bir ülkeydi ve bu tür meseleler milletin “hür iradesi”nin tecili olan mecliste al›nmak zorundayd›. Türkiye’de yap›lan kamuoyu yoklamalar›nda halk›n büyük bir ço¤unlu¤unun Irak’a yönelik sald›r›n›n karfl›s›nda yer almas› ise, herhalde mecliste böyle karfl›l›k buluyordu. Türkiye’de “mil-

letin hür iradesi” emperyalizmin yan›nda olmak, onun bir ufla¤› olarak koçbafl› görevi yapmak olarak anlafl›l›yor. En az›ndan bu pratikten bu ç›k›yor. Bir de bundan önce “milletin hür iradesi”nin Kore’de, Afganistan’da, Somali’de, Kosova’da tecelli etti¤i düflünülürse, bu hür iradenin kimin iradesi oldu¤u biraz tart›flmal› olmaktad›r. Sak›n bu irade emperyalizmin ve onun yerli uflaklar› Komprador patronlar›n ve Büyük Toprak A¤alar›n›n iradesi olmas›n! Sak›n bu iradenin karfl›l›¤› Baflbakan Gül aç›klamas› olan “Kay›plar›m›z yüzde yüz karfl›lanacak” ifadesinde kendisini ortaya koyan yeflil dolarlar olmas›n! Sak›n bu irade; Para spekülatörü G. Soros’un “sizin en iyi ihraç ürününüz ordudur” sözlerinde aç›k ve seçik olarak ortaya konulan bir biçimde, Türk hakim s›n›flar›n›n milli menfaatlerinin karfl›lanmas› karfl›l›¤›nda “mehmetçi¤in” pazarlanmas›n› içermesin! M‹LL‹ MENFAATLER IRAK HALKININ KANINDA Tarihin garip bir cilvesi de¤il belki ama Türk hakim s›n›flar›n›n genel siyaset tarzlar›na uygun olarak “devletin ve milletin bekas›” için, “milli menfaatler” için, ki bugünlerde daha moda deyimle “ulusal ç›karlar” için bu aç›klamay› da kendisine müslüman›m diyenlere, çiçe¤i burnunda olan adalet ve kalk›nma partililere yapt›rd›. Daha önceden de en “kararl›” siyonizm düflman› olan Erbakan’a ‹sraille askeri anlaflma yapt›ran, Kürt ulusal mücadelesine karfl› en vahfli, ›rç› ve flovenist tutumu tak›nan milliyetçi hareket partisine, kürt ulusal mücadelesinin reformist hatta demirlemesi için geçmiflte söylediklerini bir bir inkar ettiren bu “milletin ve ülkenin bekas›” politikas› bu kez de kendini Irak halk›n›n kan›n›n dökülmesi gerekçesi olarak ortaya koyulmaktad›r. “Milli menfaatler”, “ulusal ç›karlar” emperyalizmin, komprador burjuvazinin ve

2 bilumum s›n›f düflmanlar›n›n öteden beri kullanageldikleri bir kavram. Hakim s›n›flar kendi s›n›f ç›karlar› gere¤i, kendi sömürülerini devam ettirmek, saltanatlar›n› ve sefalar›n› sürdürmek için bu kavramlar› s›kl›kla kullanmaktad›rlar. Örne¤in bu gün Irak halk›n›n kan›na girmek, Irak halk›n›n üzerine tonlarca bomba ya¤d›rmak Türkiye emekçi halk›n›n “menfaati” olarak aç›klan›yor! Buna inanmayal›m. Hiçbir gerekçe, ki buna Saddam gibi emperyalizmin besledi¤i, koruyup güçlendirdi¤i ve Irak halk›na kan kusturmas›n› sa¤lad›¤› bir cani de olsa, Irak halk›n›n üstüne tonlarca bomba ya¤d›rmak, dünya halklar›n›n, Türkiye emekçi halk›n›n menfaatine olamaz. Irak ve Türkiye halk›n›n menfati, ç›karlar› her iki halk›n kardeflçe bir arada yaflamas›nda yatmaktad›r. Her iki halk›n menfaatleri kendi ülkelerindeki gerici iktidarlara karfl› s›n›f mücadelesini yükseltmekten, emperyalizmi ve onun yerli uflaklar›n› yerin yedi kat dibine gömmekten geçmektedir. Bunun yolu da hiç kuflkusuz ki halk› bu sald›rganl›k konusunda bilinçlendirmek ve devrimi örgütlemekle olur. Emperyalist sald›rganl›¤› durdurman›n ve Türkiye’nin bu sald›rganl›kta yer almas›n›n önü ancak ve ancak devrim için örgütlenerek, devrim için savaflarak olur. Bunun d›fl›ndaki çabalar olumludur, ancak sonuç getirici çabalar de¤ildir. ‹yi niyetli çabalard›r. Bilinir ki “iyi niyet cehenneme giden yolun yap› tafllar›d›r” Baflta Irak halk› olmaz üzere, bölge halklar›n›n cehennem yaflamas›n› engellemek istiyorsak, bunun yolu cehennemi yaratanlara anlad›klar› dilden yan›t vermekten geçer. EMPERYAL‹ST SALDIRGANLI⁄A KARfiI ÖRGÜTLÜ GÜCÜMÜZLE KALKAN OLALIM! Son süreçte büyük bir ilgiyle ve biraz da popülist bir söylemlerle emperyalist sald›rganl›¤a karfl› Irak’ta canl› kalkan olma konufluluyor.

Emperyalizmin sald›rganl›¤› bir de böylesi bir etkinlikle engellenmeye çal›fl›l›yor. Bu tür etkinlikler bir yere kadar özellikle halklar›n bilincinde sald›rganl›k karfl›t› ve Irak halk›yla dayan›flma amac›n› gerçeklefltirdi¤i için olumluluk tafl›maktad›r. Ancak sadece bununla yetinmek ve sald›rganl›¤› bununla engelleyebilece¤ini düflünmek emperyalizmi, s›n›f düflmanlar›n›n gerçek yüzlerini tan›mamak demektir. S›n›f bilinçli proletaryan›n tavr› bu tür etkinliklerin bu olumluluklar›n› gözard› etmeden, halklar›n gerçek kurtuluflunun yolunun ancak ve ancak emperyalizme, faflizme ve her türden gericili¤e karfl› örgütlenmekten ve savaflmaktan geçmektedir. Emperyalizmin sald›rganl›¤›na karfl› kendisine devrimciyim, ilericiyim diyenlerin yolu halk› canl› kalkan olmaya teflvik etmekten de¤il, emperyalizme, faflizme ve her türden gericili¤e karfl› flu veya bu biçimde silahl›-silahs›z, legal-illegal vb. örgütlenilmesi ça¤r›s› yapmaktan ve ayn› zamanda “Savaflsa savafl, ölümse ölüm” fliarlar›n› daha yüksek hayk›rmaktan geçmektedir. Emperyalist sald›rganl›¤›n alabildi¤ine artt›¤› bugünlerde iflçi s›n›f›na, emekçi halka “‹savari bir tav›rla, bir yana¤›na tokat at›l›yorsa, öbür yana¤›n› da uzat” yaklafl›m›n› sal›k vermek ilericilerin, devrimcilerin misyonu olamaz. Böylesi günlerde devrimcilerin ve komünistlerin misyonu, emperyalizme, faflizme, flovenizme ve her türden gericili¤e karfl› halk savafl›n› çeflitli biçimlerde destelemek ve bizzat yer alarak büyültmekten geçer. Çünkü bugün emperyalist sald›rganl›¤› engellemenin ve giderek savafllar› ortadan kald›rman›n yolu hakl› ve meflru bir savafl vermekten geçer. Çünkü bugün s›n›f düflmanlar›n›n ortadan kald›r›lmas›n›n yolu halk savafl›ndan geçmektedir. Çünkü bugün artan reformizmin panzehiri halk savafl›d›r. Çünkü “ikamlunun ucundad›r.”


14-27 Şubat 2003

31

2 Devam› sayfa 31’de Kad›nlar politikaya kat›lmadan y›¤›nlar politikaya kat›lamaz.” Bugün yüzy›llardan beri ikinci s›n›f görülmenin ac›s›n›, ezilmiflli¤ini, horlanm›fll›¤›n›, çeflitli boyutlar›yla yaflay›p “Art›k yeter” diyen, “Bu kavgada ben de var›m” diyen kad›nlar da var. Kad›nlar›n ilk örgütlü mücadelesi olan 8 Mart 1857’den günümüze 8 Mart”› yaratanlar, Clara Zetkinler, Rosalar, Çiang Çingler, Meraller, Ayferler, Nergizler, Sabahatlar, Gurbetelliler kad›n›n kurtuluflunun yolunu göstermifllerdir. Bizlere düflen onlardan devrald›¤›m›z mücadele deneyimlerini daha da yükseltmek ve bizleri iki kat saran zincirleri k›rarak boyun e¤mifl, kölelefltirilmifl, kimliksizlefltirilmifl kad›n› tarihin derinliklerine gömmek olmal›d›r. Bizler için devrim mücadelesinin zafere giden yolu öncelikle kad›nlar› örgütlemekten, onlar› bu kavgaya katmaktan geçiyor. Dünya devrim mücadelesi bunun örnekleriyle doludur. Örne¤in yan›bafl›m›zda Kürt ulusal mücadesi deneyimi var. Kürt ulusal mücadelesinin bir dönem yükselmesinde kad›nlar›n savafl›n içinde yer almas›n›n büyük önemi vard›r. Bu deneyimlerden ö¤renmeli ve içine girdi¤imiz yönelime uygun olarak iflçi, emekçi, köylü, ö¤renci, ev kad›n› bütün ezilen kad›nlar› mücadeleye çekecek örgütlülükler yaratmal›y›z. Bir 8 Mart daha yaklafl›yor. Her kesim, flimdiden 8 Mart’› nas›l kutlayaca¤›n› tart›fl›yor. Herkes s›n›fsal konumu itibar›yla durdu¤u yerden tart›flmalar› sürdürüyor. Burjuvazi di¤er mücadele günlerinde oldu¤u gibi 8 Mart’›n da içini boflaltmaya çal›fl›rken feministler ve ayn› görüflte olan çevreler

ise her y›l oldu¤u gibi 8 Mart kutlamalar›na erkekleri yaklaflt›rmaman›n hesab›n› yap›yorlar. KADIN ERKEK EL ELE... Her ne kadar 8 Mart’›n s›n›fsal özü bu anlamda ortada olsa da gelinen süreçte bu anlam utanmaz bir ›srarla ve anlams›z iddialarla karart›lmak istenmektedir. Bu davran›fl her ne ad›na yap›l›rsa yap›ls›n geçmiflin ve 1857 y›l›ndaki flanl› direniflin aymazca inkar›d›r. 8 Mart’›n özüne yap›lan bu sald›r›larla birlikte “Dünya Emekçi Kad›nlar Günü”nün “emekçi” bölümü bilinçli bir flekilde ç›kart›larak kad›n üzerindeki cinsel sömürü ön plana ç›kar›lmaya çal›fl›lmakta ve s›n›f çeliflkileri yok say›lmaktad›r. Bu 8 Mart’›n tarihine yap›labilecek en büyük sayg›s›zl›kt›r ayn› zamanda. Son y›llarda yap›lan 8 Mart örgütleme toplant›lar›na bakt›¤›m›zda öncelikle çeflitli feminist

gruplar taraf›ndan ortaya at›lan, HADEP’li kad›nlar baflta olmak üzere di¤er birçok çevre taraf›ndan da desteklenen, savunulan “kad›n mitingi”, “erkeklerin mitinge al›nmamas›” vb. anlay›fllar›n hakim oldu¤unu ve bu flekilde kad›n erkek el ele yürümenin engellenmek istendi¤ini görüyoruz. Oysa ki kad›n› ikinci cins olarak gören, onu afla¤›layan ideoloji ne kadar çürümüfl ve yoz ise kad›nla erke¤i z›tlaflt›rarak sözde kad›n›n yan›nda olan feminizm de o kadar yoz ve çürümüfltür. Bu anlay›fl özünde egemen s›n›f›n ekme¤ine ya¤ sürmektedir, hatta onun ideolojisidir. Kad›n›n üzerinde esas olan s›n›f çeliflkisini yok sayarak sistemin de¤irmenine su tafl›yan feminizm gerçekte asla ve asla kad›n›n yan›nda de¤ildir. Bu anlay›fl›n yans›mas› daha önceki y›llarda Tansu Çiller’i de kad›n oldu¤u için 8 Mart alanlar›na ça¤›ran kad›nlarda kendini göstermektedir.

Bu yaklafl›m ve anlay›fl çok tehlikelidir. Ezen s›n›f›n kad›n› ile ezilen sömürülen kad›n ayn› saflardaym›fl gibi gösterilmeye çal›fl›lm›flt›r. Oysa yan yana gösterilmeye çal›fl›lan iki s›n›fa mensup kad›n asla yan yana de¤ildir, olamaz da. Birisi ezilen ve sömürülen, di¤eri ise ezen ve sömürendir. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda ayn› kulvarda yan yana yürümeleri mümkün de¤ildir. Ancak tüm bunlar bilinçli yada bilinçsiz karart›larak 8 Mart’›n özü boflalt›lmak istenmektedir. Feminist örgütlenmelerin yukarda anlatt›¤›m›z yap›lar› gere¤i “mitinge erkek almamak”, “miting alan›nda kad›n zinciri oluflturarak erkek sinek uçurtmamak” vb. görüfller onlar için yad›rganmasa da bunlar›n çeflitli DKÖ, devrimci örgütlenmeler ve yurtsever kad›nlar taraf›ndan savunulmas› ya da kabul görmesi ak›l almayacak bir tutumdur. Ve bunun akla mant›¤a uygun bir

aç›klamas›n›n olmas› mümkün de¤ildir. Kad›nlar› örgütlemeye önem vermek vb. söylemler do¤rudur. Ancak bu tür söylemlerle mücadeleyi s›n›fsal zeminden koparmaya soyunmak 8 Mart’› öldürmeye çal›flmakt›r ve kelimenin en sade anlam› ile devrimci tutarl›l›¤a s›¤mayacak bir tutumdur. Çünkü 8 Mart Clara Zetkin yoldafl›n dedi¤i gibi “komünizmin kapitalizme karfl› savafl ilan›d›r”. Ancak tüm bu tart›flmalar›n yaflanmas› bizler aç›s›ndan alanlarda tüm toplant›larda olmamam›z anlam›na gelmez. Aksine daha bir inatla “Kad›n erkek el ele” alanlarda olmal›, söz konusu toplant›lara kat›larak bu fliar›m›z› dillendirmeliyiz.

Eflit olmayan kiflilere eflit yasalar uygulansa, varolan eflitsizlik daha ince bir biçimde sürdürülmüfl olur. Bu nedenle biz, bugüne kadar ezilmifl ve bask› alt›da tutulmufl olan kad›nlara daha fazla hak tan›mal›y›z ki, erkeklerle eflitlik yönünde ciddi ad›mlar at›labilsin.” (Mao Zedung)

“8 Mart’ta emperyalist savafllara karfl› emekçi kad›nlar omuz omuza!” Onur Olgun ve Grubu Ali Çiçek Gülhayat Kenan Batman Grup Düfl Vadisi Selda ve Ender Ulm Tohum Korosu Stuttgart Tohum Kad›nlar Korosu Ölü Çocuklar Korosu fiiir Grubu Okyanustaki Damla Tiyatro Grubu Halk Oyunlar› 9 Mart 2003. Saat 14:00 Wesenzentrum . Altes Feuerwehrhaus Möhringerstr. 56. 70199 Stuttgart Düzenleyen: Stuttgart Tohum Kültür Derne¤i

Bu 8 Mart’ta, ezilen s›n›f›n emekçi kad›nlar› olarak emperyalist savafllara karfl› sesimizi yükseltmek, emperyalistlerin sald›r›lar›na maruz kalan halklarla sesimizi pekifltirmek zorunludur. Afganl›, Filistinli, Irakl› kad›nlar›n yanlar›nda oldu¤umuzu, yüre¤imizin onlarla çarpt›¤›n› onlara duyurmal›y›z. Bu 8 Mart’ta, “Çocuklar›m›z› Emperyalist Savafllara kurban vermeyece¤iz!” sloganlar›yla emekçi kad›nlar›n örgütlü öfkeleri sokaklara taflarak emperyalizmin çirkin yüzü teflhir edilmeli, küreselleflme ad› verdikleri politikalar›n›n, insanlara açl›k, sefalet, gözyafl›, katliam, savafl getirdi¤ini hayk›rmal›y›z. Bu amaç do¤rultusunda 9 Mart 2003, Pazar günü Stuttgart Tohum Kültür Derne¤i olarak haz›rlad›¤›m›z, “8 Mart’ta emperyalist savafllara karfl› emekçi kad›nlar omuz omuza” gecesine tüm dostlar›m›z› davet ediyoruz. Kahrolsun emperyalizm, faflizm ve her türden gericilik! Kahrolsun emperyalist savafllar! Erkek egemen bask›ya karfl› mücadeleyi s›n›f mücadelesiyle birlefltirelim!


UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1

BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84

Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Beflir KASAP Bask›: Gün Matbaac›l›k

➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ BURSA: GÜMÜfiÇEKEN CAD. ERKMEN ‹fiHANI, NO:7/21, HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 612 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84 ➧ TURHAL: YAVUZ SULTAN SEL‹M MAH. TANRI-VERD‹ SOK. 19/15 2. NOTER YANI TURHAL/TOKAT TEL: 0356 276 37 20 Cep: 0533 414 65 54

Genel Da¤›t›m: YAY-SAT

➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N

@mail: umutyayimcilik@superonline.com

➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

8 Mart’›n devrimci özüne sahip ç›kal›m Bizler için devrim mücadelesinin zafere giden yolu öncelikle kad›nlar› örgütlemekten, onlar› bu kavgaya katmaktan geçiyor. Dünya devrim mücadelesi bunun örnekleriyle doludur. Örne¤in yan›bafl›m›zda Kürt ulusal mücadesi deneyimi var. Kürt ulusal mücadelesinin bir dönem yükselmesinde kad›nlar›n savafl›n içinde yer almas›n›n büyük önemi vard›r. Bundan tam 150 y›l önce kad›nlar›n düflük ücret, uzun çal›flma saatleri ve kötü çal›flma koflullar› için bafllatt›klar› direnifl, günümüze kadar çeflitli düzeylerde kimi zaman yükselerek, kimi zaman azalarak geldi. ‹lk defa 8 Mart 1857’de Amerika’n›n fiikago kentinde tekstil fabrikas›nda çal›flan 40 bin kad›n iflçi, 16 saatlik iflgünü, a¤›r çal›flma koflullar› ve düflük ücrete karfl› greve ç›kt›. Talepleri; 8 saatlik iflgünü, daha iyi ücret ve insanca çal›flma, yaflama koflullar› idi. Kad›n iflçiler bu taleplerle yaflad›klar› mahallelerde yürüyüfle geçtiler. Amerikan polisi bu direnifli kanla bast›rd›. Yüzün üzerinde kad›n iflçi katledildi. Bu direnifl kad›nlar›n ilk örgütlü mücadelesi olmas› bak›m›ndan önemlidir. Direniflten 53 y›l sonra 8 Mart 1910’da Danimarka’n›n Kopenhag kentinde 17 ülkeden 100 kad›n delegenin kat›ld›¤› II. Enternasyonal Kad›n Konferans›’nda Alman delege Clara Zetkin’in 8 Mart’›n Dünya Emekçi Kad›nlar Günü olarak kutlanmas› önerisi kabul edildi. Ertesi y›l Avusturya, Danimarka, Almanya ve ‹sviçre’de kitlesel olarak 8 Mart kutland›. Türkiye’de ise ilk defa 1920 y›l›nda ‹stanbul’da kutland›. 1975’ten beri de her y›l kitlesel olarak kutlan›yor. O günlerden günümüze kadar uzanan tarihi süreçte kad›n eme¤inin sömürül-

mesi, kad›n›n ezilmiflli¤i çeflitli boyutlarda hep devam etti. Kad›n hep ikinci s›n›f olarak görüldü ve örgütlenmesi hep engellendi. Gerek hakim s›n›flar taraf›ndan gerekse ayn› s›n›fa mensup oldu¤u erkek s›n›fdafllar› taraf›ndan…

KADIN Ç‹FTE SÖMÜRÜ ALTINDADIR Günlük yaflant›m›zda çevremize flöyle bir bakt›¤›m›zda kad›na dair, kad›n eme¤inin sömürülmesine, kad›n›n ezilmesine dair birçok örnek görürüz. Okudu¤umuz gazetede, dergide, televizyonda reklamlarda, dizi filmlerde, haberlerde,

magazin haberlerinde, toplumsal eylemlerde ve daha birçok yerde kad›na dair haberlere rastlamak mümkün; Kad›n kimi zaman günah keçisi olarak görülür, her türlü u¤ursuzlu¤un kayna¤› olarak gösterilir. Kimi zaman da zevk arac› olarak cinselli¤i pazarlan›r, cinsel fliddete maruz kal›r, tecavüz edilir, s›rt›ndan milyonlarca para kazan›l›r. Kimi zaman yerlerde sürüklenir, iflkencelerde katledilir, savafllarda savafl ganimeti olarak paylafl›l›r, mülteci olarak göç yollar›nda bulur kendini. Kimi zaman da erkek yoldafl›yla omuz omuza düflmana karfl› korkusuzca çarp›fl›r. Emek, özveri, katlanma, sab›r, dayan›kl›l›k, kad›n›n görevleri aras›nda yer alm›flt›r. Sistem taraf›ndan zaten ezilen kad›nlar bir de kendi s›n›f›ndaki erkekler taraf›ndan ezilmifl, onlar›n bask›lar›na maruz kalm›fllard›r. Ve kad›n›n içinde bulundu¤u bu durum, düzen taraf›ndan da meflrulaflt›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Sosyal iliflkilerde onlara yüklenen toplumsal rollerde, yap›lan yay›nlarda, kad›n hep ikinci cins olarak verilmifltir. Kad›n›n ilgilenece¤i alanlar kal›n çizgilerle erkeklerinkinden ayr›lm›flt›r. Onlar çocuk odas›, mutfak, yatak odas› üçgenine s›k›flt›r›lmaya çal›fl›lm›fl, hep güçsüz, zay›f, korunmaya muhtaç varl›klar olarak gösterilmifllerdir. Özellikle k›rsal kesimlerde, erkek çocuk do¤urmayan kad›n›n cezas› ikinci, üçüncü efllerle birlikte yaflamak zorunda b›-

rak›lmak yada baba evine gönderilmek olmufltur. Çal›flsa da çal›flmasa da ev iflleri, çocuk bak›m› kad›n›n asli görevi say›lm›flt›r. Kad›n erkekle ayn› ifli yapsa da erke¤e göre daha düflük ücret almaktad›r. Ekonomik kriz nedeniyle ilk iflten ç›kar›lan yine kad›nlar olmufltur. Yoksulluktan yine kad›nlar daha çok etkilenmektedir. Evde piflmeyen yemekten, okula gönderilemeyen çocuktan, al›namayan önlükten kad›n sorumludur(!) Ve s›rf bu sebeplerle onlarca kad›n›n cinnet geçirdi¤i, çocu¤unun yaflam›na son vermeyi çözüm olarak seçti¤i bilinmektedir. Gazetelerde, televizyonlarda birçok ürün ç›plak kad›n görüntüleri eflli¤inde pazarlanmaktad›r. Sürekli gülen, yar› ç›plak kad›nlar, yar›flma programlar›n›n bir dekoru, albenisi haline getirilmifltir. Kad›n vücudunun böylesine kullan›ld›¤› bir toplumda cinsel taciz ve tecavüz olaylar›n›n artmas›, hiç de flafl›lacak bir durum de¤ildir. Çünkü kad›n üzerinde yap›lan her türlü fliddet, taciz, dayak bu düzen taraf›ndan meflru görülmektedir. Tecavüze u¤rayan›n de¤il tecavüz edenin korundu¤u, sokaklarda yafll› kad›nlar›n dahi yerlerde sürüklenerek dayaktan geçirildi¤i bir toplumda yafl›yoruz. Kad›nlar›n bütün bunlara ses ç›karmamas›, dünyada olup bitenle ilgilenmemesi istenir. E¤er her fleye ra¤men kad›n kendisine biçilen rolleri zorlar ve kabu¤unu k›rarsa çevresinde olanlar›n fark›na var›p bir insan olarak üzerine düflen sorumlulu¤u yerine getirirse önüne çeflitli engeller konulur bu kez, aile bask›s›, çevre bask›s›, devletin bask›s›….

Clara Zetkin KADINLAR ‹Ç‹N TEK KURTULUfi POL‹T‹KLEfiMEKT‹R Bilinçlenen kad›n devlet için büyük bir tehlike oluflturmaktad›r. Çünkü tarih boyunca sömürüye, zulme baflkald›r›n›n, isyan›n en soylusu, en etkilisi, en anlaml›s› yine kad›nlardan gelmifltir. Nerede silahl› bir eylem, silahl› bir çat›flma varsa, grevlerde, okullarda, boykotlarda, sokak gösterilerinde, gözalt›nda, iflkencehanelerde, hapishanelerde direnifl ve isyanlarda kad›nlar hep var olmufltur. Öyle ki “Hayat›n› seven herkes için önce kad›nlar› vurmak çok ak›ll›ca bir düflüncedir” diyen bir Alman anti terör flefi bu düflüncesini flöyle aç›klamaktad›r. “Kendi deneyimlerimden kad›n teröristlerin çok daha kiflilikli, daha güçlü ve daha enerjik olduklar›n› söyleyebilirim. Baz› örnekler var ki, erkekler atefl etmeden önce biraz beklerken kad›nlar hemen atefl ediyor. Bu, teröristlerle ilgili

genel bir olgu.” Bunlar› söyleyen Alman anti-terör flefiyle çocuklar›n›n F tiplerinde öldürülmesine karfl› ç›kan yafll› analar›n yerlerde sürüklenerek dayak yemeleri karfl›s›nda “Merak etmeyin, her fley normal, onlar terörist annesi, normal anne de¤il” diyen Türkiyeli anti-terör flefinin ne fark› var? Kad›nlar için tek umut, tek kurtulufl, politik bir bak›fl aç›s› ve onu yaflama geçirmek olacakt›r. Kad›nlar›n politikayla ilgilenmesi, politik bak›fl aç›s›na sahip olmas›, kendi kurtuluflunun da insanl›¤›n kurtuluflunun da önünü açacakt›r. Lenin yoldafl, kad›nlar›n devrimdeki önemini vurgulad›¤› bir yaz›s›nda flöyle demektedir; “Kamusal hizmette, mecliste, politik yaflamda kad›nlara yer vermeksizin kad›nlar› o uyuflturucu ve mutfak havas›ndan ç›karmaks›z›n hiçbir gerçek özgürlük, güvenceye ba¤lanamaz. Sosyalizm flöyle dursun, gerçek demokrasi bile kurulamaz. Devam› 31’de


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.