YDYIK23

Page 1

YENİ DEMOKRASİ YOLUNDA

işçi-köylü www.iscikoylu.org

Say›: 2003-23 23

*Y›l:1

*5-18 Aral›k 2003

*Fiyat›: 500 000 TL ISSN:1303-9350

EMPERYAL‹ZM=FAfi‹ZM=TERÖR‹ZM Hiç bir sald›r› devrimci fliddeti engelleyemez YAPILAN SALDIRILAR VURULAN HEDEFLERE KAN TAfiIMAKTADIR ‹stanbul’da meydana gelen 15 ve 20 Kas›m sald›r›lar›n› de¤erlendirirken esas olarak sonuçlar› ve kime yarar getirdikleri noktalar›ndan bakarak yorum yapmak gerekir. Bu tip eylemlerin kim veya kimler taraf›ndan gerçeklefltirildi¤i tart›flmas› hem bilinmeyen bir fleyler üzerinden yorum yapmak anlam›na gelirken hem de as›l tart›fl›lmas› gereken konular› arka planda b›rakmaya neden olmaktad›r. Meseleye bu bak›fl aç›s› ile bakt›¤›m›zda fluras› aç›k ki ‹stanbul’da gerçeklefltirilen sald›r›lar özellikle de Sinagog sald›r›lar› bizler aç›s›ndan onaylanacak eylemler de¤ildir. ‹kinci sald›r›da seçilen hedefler isabetli olsa da eylemi gerçeklefltirenlerin ideolojik durufllar›ndan kaynakl› bu eylemin halk›n ç›kar›na bir eylem oldu¤unu savunmak mümkün de¤ildir. Gerekçe ne olursa olsun bu türden eylemler direkt olarak egemen s›n›flar›n ç›karlar›na hizmet etmektedir. Eylemlerin yap›l›fllar›, halka zarar vermeme ilkesinin gözetilmemesi gibi nedenler, do¤ru hedefler seçilmifl olmas›n› gölgede b›rakm›flt›r. Ve tüm bu eylemler gerek emperyalizmin gerekse de ülkemiz hakim s›n›flar›n›n "terörle mücadele" yalan› ad› alt›nda ilericilere ve halka sald›rman›n vesilesi yap›lm›flt›r. DEVR‹MC‹ fi‹DDET MEfiRUDUR Halk düflmanlar› fliddet ve zor sayesinde ayaktad›rlar. Bu yöntemleri temel alarak oluflturduklar› mekanizmalarla egemenlik sürmektedirler. Bundan dolay› da fliddete maruz kalacaklard›r. Bu mekanizmalar› ancak fliddet yolu ile parçalanacakt›r. Ama komünistler için esasl› bir kriter vard›r ki, o da, halka zarar vermemek için azami özen ve çaban›n gösterilmesidir. Halka zarar vermemek, halk u¤runa savaflanlar için yaflamsal bir ölçüttür. O nedenle, hedefin isabetli seçiminin yan›s›ra, masum kiflilerin kayba u¤rama olas›l›¤›n›n ciddiyeti, bir eylemin hedef ne olursa olsun tayin edici noktas›d›r. Komünistler kendilerini feda etmekten kaç›nmazlar, kaç›nmam›fllard›r. Ancak, halktan insanlar› feda etme gibi bir tasarrufta bulunma hakk›na sahip olduklar›n› hiçbir zaman ve hiçbir koflulda düflünmemifllerdir. Bu nedenle de gerçeklefltirecekleri eylemlerde sadece hedefi seçerken de¤il, ayn› oranda halktan kiflilere zarar verip vermeme konusunda hassas davranmay› esas al›rlar.

‹flçi-köylü’den “Mesaj› Elimin Tersiyle ‹tti¤imi Ve Ayaklar›m›n Alt›na Ald›¤›m› Tüm Dünyaya Hayk›r›yorum.” (T. Erdo¤an) “Oraya Gitti¤imde Ayakkab›m› Ç›kartt›m. ‹çinde Bir fiey Var M› Diye Bakt›lar” (T. Erdo¤an)

‹fiTE TC FAfi‹ZM‹N‹N EMPERYAL‹ZM KARfiISINDA ‹KT‹DARSIZLI⁄I VE T‹MSAH GÖZYAfiLARI Sayfa 30


5-18 Aralık 2003

2

23

Kamu Reformu’na karfl› emekçiler eylem yapt› Kamuyu tasfiye etmeyi amaçlayan Kamu Yönetimi Temel Kanunu’na karfl› kamu emekçileri 11 Aral›k’ta greve gitmeye haz›rlan›yor. 22 Kas›m günü Ulus Heykel’de bir araya gelen kamu emekçileri burada bir aç›klama yaparak Sakarya Caddesi’ne do¤ru yürüyüfle geçtiler. KESK pankart› açan eylemciler, sloganlar atarak ve Kamu Yönetimi Temel Kanunu’na iliflkin haz›rlad›klar› broflürleri da¤›tarak yürüdüler. “Köle de¤il emekçiyiz”, “Yaflas›n ifl ekmek özgürlük mücadelemiz” sloganlar›n› atan emekçiler ad›na konuflan KESK Ankara fiubeler Platformu Dönem Sözcüsü Erkan Sümer; TOBB, TÜS‹AD, Do¤an Holding ve Koç Holding’in Baflbakana 3 sayfal›k bir rapor sundu¤unu belirterek, yapt›klar› propagandaya dikkat çekti. Sümer; 11 Aral›k’ta KESK taraf›ndan al›nan karar gere¤ince hizmet üretmeyeceklerini de söyledi. (Ankara)

KESK eylemi 11 Aral›k’ta KESK Ankara fiubeler Platformu, Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasar›s›n› protesto etmek için daha önce 4 Aral›k olarak belirledi¤i ifl b›rakma takviminin 11 Aral›k'a al›nd›¤›n› duyurdu. E¤itim-Sen 1 No'lu fiubesi önünde 19 Kas›m günü toplanan KESK Ankara fiubeler Platformu'na üye yaklafl›k 150 kamu emekçisi, "Yaflas›n örgütlü mücadelemiz", "Paras›z e¤itim paras›z sa¤l›k", "Kölelik yasalar› geri çekilsin", "Yaflas›n ifl, ekmek, özgürlük mücadelemiz", "11 Aral›k'ta grevdeyiz" sloganlar›yla Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasar›s›'n› protesto etti. Kamu emekçileri ad›na konuflan KESK Ankara fiubeler Platformu Dönem Sözcüsü Erkan Sümer, Kamu Yönetimi Temel Yasas› ve Yerel Yönetimler Yasa tasar›lar›n›n, 1994 y›l›nda Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) bünyesinde imzalanan Hizmet Ticareti Genel Anlaflmas› (GATS) çerçevesinde haz›rland›¤›n› belirterek, "Tasar›larla, sa¤l›k, e¤itim, turizm, su, ulafl›m gibi hizmetler sermayeye aç›larak ticarilefltirilip tamamen paral› hale getirilmek istenmektedir. 2004 bütçesiyle halk›n sa¤l›¤› ve e¤itimi Allah'a havale edilir-

ken savafl ve rantiye bütçesi halka dayat›lmaktad›r. ‹nsan›n olmad›¤› bu bütçe kabul edilemez" dedi. Sümer, Personel Rejimi Reformu Yasa Tasar›s›'na yönelik olarak da, a¤›rl›kl› istihdam biçiminin ifl güvencesiz, sözleflmeli çal›flan olarak yerlefltirilmesinin hedeflendi¤ini emekçilerin kölelefltirilmek istendi¤ini ifade etti. (D‹HA)

MERS‹N’DE BARIfi M‹T‹NG‹ Mersin’de 30 Kas›m 2003 Pazar günü DEHAP’›n organize etti¤i Bar›fl ‹çin Demokratik Çözüm mitingi yap›ld›. Saat 12:00’de Metropol miting alan›nda yap›lan mitinge yaklafl›k 3 bin kifli kat›ld›. Tertip Komitesi’nin ve Akdeniz Belediye Baflkan› M. Faz›l Türk’ün s›k s›k bar›fl ça¤r›s› yapt›¤› mitingde devlet yine gerçek yüzünü gösterdi. S›k s›k kitlenin aras›na girerek provokasyon yaratmaya çal›flan polis, kitlenin tafll› sopal› sald›r›s› ile karfl›laflt›. KADEK’lilerin “PKK ile do¤duk, KADEK ile dirildik, KHK ile özgürleflece¤iz” pankart›n› açt›¤› mitingde “Biji serok Apo, Biji Serh›ldan”, “Kürdistan faflizme mezar olacak” sloganlar› at›ld›. Mitingde ayr›ca “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” yaz›l› ‹flçi-köylü imzal› pankart aç›ld›. Partizan kitlesi mitingde s›k s›k “Kürt ulusuna özgürlük halk savafl› ile gelecek”, “‹flgale de¤il direnifle ortak ol”, “Gençler da¤lara Partizan iktidara”, “Umudun ad› TKPML Halk Ordusu T‹KKO TMLGB” sloganlar›n› att›lar. (Mersin) işçi-köylü senin sesin!

ÇIKTI K‹TAPÇILARDA VE ILPS TEMS‹LC‹L‹KLER‹NDE

ABONEL‹K fiARTLARI 6 AYLIK: 10.200.000 • 1 YILLIK: 20.400.000

OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!

NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.

fiARON ROMA’DA ✔fi PROTESTO ED‹LD‹ ‹talya Baflbakan› Silvio Berlusconi’yle temaslarda bulunmak üzere ‹talya’n›n baflkenti Roma’ya giden ‹srail Baflbakan› Ariel fiaron, protesto gösterileriyle karfl›land›. “Savafl›, iflgali ve duvar inflas›n› durdur” yaz›l› pankart tafl›yan göstericiler, ‹srail’in iflgal etti¤i Filistin topraklar›ndan çekilmesini istedi. Protestocular, Filistin topraklar›nda inflas› süren güvenlik duvar›n› da k›nad›. fiaron ve Berlusconi’nin görüflme sonras› yapaca¤› bas›n toplant›s›n›n iptal edilmesi de dikkat çekti. ✔TAYLAND’DA

ABD ELÇ‹L‹⁄‹NE SALDIRI Tüm dünyada halklar›n nefretini kazanan ABD emperyalistlerine ait kurumlar dünyan›n çeflitli yerlerinde sald›r›lara maruz kal›yor. Bu sald›r›lardan biri 20 Kas›m günü Tayland’da meydana geldi. Kuzeydeki Chiang MA‹ kentindeki ABD Konsoloslu¤una at›lan molotof kokteylin, yetkililerin verdi¤i bilgilere göre elçili¤in duvar›na çarparak patlamamas› üzerine herhangi bir kay›p gerçekleflmedi. Ancak ABD’nin yaratt›¤› öfkenin ifadesi olarak yaratt›¤› etkinin önemli oldu¤u sald›r›y› üstlenen ise olmad›.

ABD HALKI ✔A FBI’DAN RAHATSIZ ABD’de, hükümetin savafl politikalar›na karfl› artan protestolar› kontrol alt›nda tutmak isteyen Federal Araflt›rma Bürosu FBI’›n çal›flma yöntemleri, sivillerde tedirginlik yarat›yor. ABD vatandafllar›, 1960’l› y›llardaki gibi, genifl bir casus denetimi alt›nda kalma olas›l›¤›ndan rahats›z durumdalar. FBI, ABD’de düzenlenen savafl karfl›t› gösterilerde kullan›lan taktikleri ve bunlar›n uygulanmas› için kurulan e¤itim kamplar›n› incelemeye ald›. FBI casuslar›n›n, bu kapsamda, sivil toplum örgütlerinin toplant›lar›na kat›larak, muhalif fikir belirtenleri fifllemesi ise, ABD vatandafllar›n›n tepkisini topluyor. 1960 ve 70’li y›llarda kullan›lan, casuslar arac›l›¤›yla gözleme, fiflleme ve temel baz› özgürlükleri yasaklama yönteminin, tekrar ülke geneline yay›lmamas›n› umduklar›n› söyleyen sivil toplum örgütleri, düflünce özgürlü¤ü için mücadele edilmesi gerekti¤ini dile getiriyor. Ö¤rencilerin, muhalif görüfllü akademisyenleri ihbar etmesini sa¤layan ‹nternet sitelerinin kurulmas› ve sivillerin kütüphane kullan›mlar›n›n bile elektronik yöntemlerle takip edilmesi, FBI’›n düflünce üzerindeki casuslu¤una örnek olarak gösteriliyor. Yurtd›fl› Hesap Numaralar› Sema Gül Euro Hesab› Ziraat Bankas› ‹stanbul Aksaray fiubesi: 0 751 00 38 65 97 00 00 009 Halk Bankas› Laleli fiubesi: 3474/63487 Vak›f Bank Valide Sultan fiubesi: 401 20 35


3

23

5-18 Aralık 2003

Gerçek teröristler halk› katledenlerdir Terörist olarak nitelendirilip bast›r›lmas› düflünülen güçler emekçiler, devrimciler, komünistlerden baflkas› de¤ildir. Bunun örnekleri dünyada ve Türkiye’de yap›lan katliamlarla birçok kez görülmüfltür. Yine haks›z savafllar, iflgaller de bu örnekler aras›ndad›r. Egemen güçlerin amac› s›n›flar ortadan kalkana kadar devam edecektir. Bu anlam›yla egemenlerin gerçek yüzünü son sald›r›larla bir kez daha göstermek sorumlulu¤unu tafl›mam›z gerekmektedir.

‹stanbul son 20 gündür oldukça yo¤un geçen tart›flmalar ve “komplo teorileri” ile çalkalan›yor. ‹stanbul’daki sald›r›larla gündeme gelen bu komplo teorileri sadece ‹stanbul’da kalmad› ve Türkiye’nin ve dünyan›n gündemine oturdu. Asl›nda pek de flafl›rmamam›z gereken teoriler bunlar. “Teröristler yine ifl bafl›ndayd›… Masum insanlar hedef olarak gösteriliyordu… Teröristlerin bafl›n› Kürtler çekiyordu… Teröristler ülke d›fl›ndan geliyordu… ‹slami terör kendi ülkelerinde yapamad›klar› eylemleri ülkemizde yap›yordu… Terörün amac› masum insanlar› katletmekti…” ve burada sayamayaca¤›m›z daha birçok teori. ‹lk sald›r›lar›n oldu¤u gün ABD ve ‹ngiltere’den müdahaleler gecikmemifl ve derhal güvenlik önlemlerinin art›r›lmas› istenmifltir. ‹kinci sald›r›lar›n oldu¤u gün ise sadece Türkiye’de de¤il ‹ngiltere ve ABD’de de yo¤un güvenlik önlemleri al›nmaya bafllam›flt›r. Beyaz Saray’›n herhangi bir aç›klama yap›lmadan kapat›lmas›, ‹ngiltere’de baflta HSBC olmak üzere birçok devlet kurumunun da kapat›lmas› bu örnekler aras›nda. Emperyalist ülkeler korkular›n› saklamaktan çekinmemifllerdir. Bu korku gariptir ki bizzat kendilerinin yaratt›klar› “terör” taraf›ndan yarat›lm›flt›r. Öyle ki art›k 11 Eylül sald›r›lar›nda Usame Bin Laden’in nas›l ortaya ç›kar›ld›¤›, son olaylarda ise El-Kaide örgütünü kimin yaratt›¤› çok aç›k bir flekilde ortadad›r. Gelelim son günlerde çevremizde olan

olaylara… Sald›r›lar›n hemen akabinde estirilen gerçek teröre(!) Emperyalistler ve onlar›n sözcüsü yerli uflaklar›na göre “terör” vuruyordu. Peki bunun karfl›s›nda vurulacak olan hedef ne olmal›yd›? Bunun cevab›n› yukar›da da bahsetti¤imiz gibi halk›m›z yaflayarak çok kez gördü. Sadece ülke özgülümüzde de¤il bunu dünya halklar›n›n katledilmesinde de gördü. En bariz örne¤ini dün 11 Eylül’den hemen sonra Afganistan’da, bugün Irak’ta hala görmektedir. ‹stanbul’daki sald›r›lar›n gerçekli¤inde ise adeta s›k›yönetim uygulamalar› ile yaflad›k. Sald›r›lar›n oldu¤u gün hemen baflta ‹stanbul ve Ankara olmak üzere bir dizi de¤iflikliklere gidildi. Cumhuriyet ve DGM Baflsavc›l›klar› derhal de¤ifltirildi. Bu de¤iflikli¤in alt›nda yatan gerçeklik ise sald›r›lar sonras›nda gözalt›na al›nan kiflileri özel olarak incelemenin gereklili¤i(!) Yine ‹stanbul’da birçok semtte arama noktalar› oluflturuldu. HSBC bankalar›n›n bulundu¤u her semte ve bankamatiklerin oldu¤u yerlere özel olarak güvenlik birimleri y›¤›ld›. Buralardan geçen her kifli “özel” uygulamalara tabi tutuldu. Levent’te cadde üzerine park eden bir minübüsün ön cam›nda ‹slami bir kitab›n bulunmas›n› gören özel birimlerin, minübüs içindeki yafll› çifti sorgulamalar› buna bir örnek. Sald›r›lar sonras›nda bafllat›lan gözalt› furyas› sonras›nda tutuklamalar ise her gün artarak devam ediyor. Tutuklananlar›n kimlik bilgileri ise ayr› bir özel uygu-

lama nedeni oldu. Birçok kiflinin Bingöl nüfusuna kay›tl› olmas› bu il ve bu il özgülünde Kürtlere yönelik bir uygulamay› getirdi. Art›k Bingöllü vatandafllar da ikinci bir potansiyel suçlu kapsam›nda. Özel uygulamalar›n önümüzdeki günlerde devam edece¤i büyük bir gerçeklik. Gerçek teröristlerimiz bunu emekçi halk›m›z üzerinde y›llard›r uygulad› ve bu olaylar›n ard›ndan da uygulamaya devam edecekler. Çünkü onlar›n amac› gündeme oturan bu sald›r›lar›n ard›ndan esasta kendine yönelen her hareketi bast›rmakt›r. Bugün yine Bingöl’de s›cak çat›flmalar›n haberini almam›z› tüm bu olaylardan ba¤›ms›z tutamay›z. Egemen s›n›flar bu sald›r›larla s›n›fsal hareket etmektedir. Kendi egemenli¤ini sallant›ya u¤ratacak güçlere yönelecek ve bu güçleri “terör”, “masum insanlar› katlediyorlar” vb. söylemler fleklinde emekçi halk›m›z gözünde meflrulaflt›rmaya çal›flarak yok etmeye çal›flacakt›r. ‹stanbul valisinin sald›r›lardan sonra bas›na yönelmesi ve sansür uygulamas›n› dile getirmesi de yine bu geliflmelerden ba¤›ms›z tutulamaz. Kendine muhalif gördü¤ü öncelikli olarak bas›n› susturmaya çal›flacak, daha sonra da tüm karfl› görüfllerin sesi oldu¤unu düflündü¤ü kurum ve güçlere sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›racakt›r. Terörün bafl› olarak gösterdi¤i her kesime sald›r›lar›n devam edece¤ini hepimiz önümüzdeki günlerde geçecek özellefltirme yasalar› ile de görece¤iz. Gündemi terör sald›r›lar› ile meflgul

eden egemenler halk›m›z›n kafas›n› kar›flt›rmaya çal›flacak ve bu arada da bir bir özellefltirme yasalar›n› geçirmeye devam edecektir. Tabi bunun yan›nda hak almaya, haklar›n› korumaya çal›flan emekçilerin eylemlerini de “terör” yaftas› yap›flt›rarak bast›rmaya çal›flacakt›r. Bir yandan da “terörün anayurdu” dedi¤i Kürt halk›na ve halk savafl›n› sürdüren gerilla kuvvetlerine de yine ayn› yaftay› yap›flt›rarak sald›rmaya devam edecektir. Bunun son örne¤i devletin “terörist av›” ad› alt›nda yürüttü¤ü operasyonlarda T. Kürdistan› ve Karadeniz’de gerillalara yönelik askeri operasyonlarda 17 HPG gerillas›n›n katledilmesi. ‹stanbul’daki bombal› sald›r›larda timsah gözyafllar› dökenler Bingöl, Ordu ve Hatay’da katledilen HPG gerillalar›n› en i¤renç iflkencelerden geçirdiler. Ordu’da flehit düflen gerillalar›n ailelerinin anlat›mlar›na göre, cesetlerin çeflitli yerlerinde darp izleri bulunuyor ve gözleri oyulmufl. “Terörle mücadele” ad› alt›nda yap›lan tüm bu katliamlarla yetinmeyen TC, önümüzdeki dönemde halk›n kurtuluflu için mücadele eden insanlara yönelik daha büyük sald›r›lara haz›rlan›yor. ‹stanbul’daki sald›r›lar› bahane eden TC, iki üst düzey yöneticisini ABD’ye göndererek “terörle mücadele” ile ilgili efendisinden emirler alacak. Adalet Bakan› Cemil Çiçek ve D›fliflleri Bakanl›¤› Müsteflar› U¤ur Ziyal ABD ziyaretinde ABD’nin 11 Eylül’den sonra “anti-terör” politikas›n› çizenler aras›nda yer alan ABD Adalet Bakan› John Ashcroft ile “terör” konusunu görüflecekler. 11 Eylül’den sonra ABD’nin “anti-terör” yasalar›n›n öncülerinden olan ve “terörist” yaftas›yla yakalanan insanlar› iflkencelerden geçiren John Ashcroft ile yap›lacak görüflmeden ç›kacak tek sonuç, ülkedeki muhalefete yönelik sald›r›lar›n daha da yo¤unlaflmas› olacakt›r. Egemenlerin tüm bu amaçlar› karfl›s›nda bizlerin yapmas› gereken kendi amac›m›z› daha net ortaya koymak ve devrimci fliddetin meflrulu¤unu, silahlar›n egemen sistemi ortadan kald›raca¤›n› daha fazla bilince ç›kartmak olacakt›r. Bu bilinci kitlelere tafl›mak ve sald›r›lardaki esas hedefin halklar›n oldu¤unu göstermemiz olacakt›r. Egemen s›n›flar›n bafllatt›¤› ideolojik ve fiili sald›r›lar›na politikalar›m›zda ve ideolojimizdeki ›srar›m›zla cevap verebildi¤imiz oran›nda “gerçek terörü” ortadan kald›rabiliriz.


23

4

5-18 Aralık 2003

S›n›fsal Bak›fl fi‹DDET VE TERÖR Dönemin Genelkurmay 2. Baflkan› Org. Yaflar Büyükan›t, 11 Eylül’den (2001) k›sa bir süre sonra, bir sempozyumda (Savunma Sanayi Fuar›-Ankara) yapt›¤› konuflmada, “Yaflad›¤›m›z ça¤›n vebas› terörizmdir. Ve veba gibi bulafl›c›d›r. Unutulmamal›d›r ki, bu mikroba kucak açanlar er ya da geç bu hastal›ktan nasibini alacaklard›r. Terörü desteklemek de bir insanl›k suçudur. Terörist neyse, terörü destekleyen de odur” derken hiç kuflkusuz bekçili¤ini yapt›¤› sisteme karfl› yürütülen ulusal ve sosyal kurtulufl mücadelelerini esas al›yordu. Bu ve benzeri konuflma ve vurgular, 2.Bush’un “terörizmle savafl” borusunu çalmas›yla, dünyan›n pek çok yerinde, kampanyaya kat›l›m amac›yla yap›lmaktayd›. 90’l› y›llarda olgunlaflt›r›lan ve 21. yüzy›la iliflkin emperyalist projelerde temel doktriner bir konsept olarak yer verilen “terörizm”; emperyalizme, faflizme ve gericili¤e karfl› yürütülen halk savafl› ve silahl› mücadele pratiklerindeki “fliddet” unsurundan hareketle, baflta komünistler ve devrimciler olmak üzere, bütün muhalifleri kapsayan bir içerikle tan›mlan›yordu. Her ne kadar uluslararas› sözleflme ve bildirilerde ortak bir tan›mda uzlaflamad›klar› söylenilmekteyse de bunun do¤ru bir ifade olmad›¤› görülmelidir. Çünkü bu sistemin birer parças› konumundaki bütün devletlerin hukuk düzenleri, “terör suçu” ile ilgili birbiriyle öz olarak ayn› tan›m ve düzenlemelere sahiptirler. Kald› ki uluslararas› alandaki “tan›m uyumsuzlu¤u” diye sözü edilen durum, en az›ndan 11 Eylül’ün ard›ndan BM GK’inin ald›¤› 1373 say›l› kararla giderilmifl durumdad›r. Burjuva demokrasisinin “en ileri” örneklerinin “özgürlük ve demokrasi” s›n›r›, “fliddet” unsuru ile çizilmektedir. Devrim, düpedüz kitlesel bir fliddet hareketi oldu¤una göre, rejimin korunmas› da bu eksende ele al›nmak zorundad›r. fiiddetin devletle kazand›¤› örgütlü biçimin faflist bir karakter tafl›d›¤› veya kazand›¤›, tam da bu nedenle silahl› mücadele biçimlerinin s›n›f savafl›m›nda esas k›l›nd›¤› flartlarda, bu durum daha nazik bir özellik arz etmektedir. Dolay›s›yla, devrim ve direniflin bar›flç›l olmayan mücadele biçimlerini devrede tuttu¤u bütün

durumlarda, “fliddet” kullanman›n meflruiyetinden söz ediyoruz demektir. fiiddet, sosyal bilimler literatüründe kan›m›zca en kapsaml› tarifini Yves Michaud’un flu cümlesinde bulmaktad›r: “Bir karfl›l›kl› iliflkiler ortam›nda taraflardan biri veya birkaç› do¤rudan veya dolayl›, toplu veya da¤›n›k olarak, di¤erlerinin veya birkaç›n›n bedensel bütünlü¤üne veya törel ahlaki/moral/manevi bütünlü¤üne veya mallar›na veya simgesel ve sembolik ve kültürel de¤erlerine, oran› ne olursa olsun zarar verecek flekilde davran›rsa orada fliddet vard›r.” Bunun tarihsel süreçte, s›n›flar›n ortaya ç›kmas›yla yayg›n/geliflkin ve organize bir hal ald›¤›n› biliyoruz. Devletin kendisi bafll›bafl›na fliddetin kurumsallaflm›fl bir ifadesidir. Egemen s›n›flar yönetme biçimlerini, iktidarlar›n›n devam› u¤runa, tehditin boyutlanmas›na yani s›n›f mücadelesinin seyrine göre fliddete daha fazla baflvurmak suretiyle oluflturagelmifllerdir. Ve çok yal›n bir gerçektir ki ezilen s›n›flar da ayn› yöntemle karfl› koymay› benimsemek durumunda kal›nca, “fliddet”in s›n›f mücadelesinde en etkili unsur haline gelmesi söz konusu olmufltur. Proletarya, insanl›¤› kurtulufla götüren yolda ilerlerken fliddete baflvurmak zorundad›r. Bu s›n›f mücadelesinin getirdi¤i bir tercihtir. Devrimler bu olgunun ileri boyutta sergilendi¤i bir alt üst oluflu simgeler. Proletarya diktatörlü¤ü, bunun bir devlet biçimi olarak karfl› devrimci s›n›flara karfl› örgütlü tarz›n› yans›t›r. fiiddet, s›n›fsal tüm olgular gibi, ancak s›n›flar›n ortadan kalkmas›yla, bir araç olarak gereksinilmeyece¤i için yeryüzünden silinebilecektir. fiiddetten bahsedilirken yukar›daki genifl tan›mda ortaya kondu¤u gibi sadece fiziksel bir olgudan söz etmiyoruz. 15-20 Kas›m eylemleri vesilesiyle, “her türlü fliddete karfl›y›z” slogan›yla verilmek istenen mesaj, t›pk› Afganistan’a Irak’a yönelik sald›r›/savafl esnas›nda “bütün savafllara hay›r” denilerek anlat›lmaya çal›fl›lanla ayn›d›r. Emperyalistler ve faflistler her türlü terör ve fliddeti en vahfli yöntemlerle, en ac›mas›z tarzda, en ileri boyutta, pervas›zca ve azg›nca uygularken, üstelik bunu

kendi hukuklar›n› bile çi¤neyen bir gözü dönmüfllükle sergilerken, kendilerine yönelik fliddeti ve savafl› ve daha da ileri giderek her türlü direnifli ve karfl› duruflu “terör” olarak tan›mlay›p “suç” kategorisine sokuyorlar. “Suç” denildi¤inde ise ceza gündeme gelmekte ve bu kapsamda devreye imhadan tecrite fliddet ve terörün en ileri biçimleri girmektedir. Onlar›n ideolojik sald›r› kampanyas›nda rol almak da her zaman oldu¤u gibi her renkten reformist ve revizyoniste düflmektedir. Devrimlerin geçersizli¤i, silah kullanma ve fliddete baflvurman›n egemenlerin tekeline b›rak›ld›¤› bir lanetleme propagandas›yla ifllenmekte; “bar›fl ve kardefllik” temalar›, yalvarmayla, dilenmeyle “hak elde etme” yolunun empoze edilmesiyle birlikte boyun e¤me ve teslimiyetin ad› olmaktad›r. Her türden fliddetin kayna¤› s›n›fl› toplum düzenidir. Her türden terör bu zeminden beslenmekte, halka zarar veren, korku ve y›lg›nl›k yaratan bütün eylemler kim taraf›ndan yap›l›r veya yapt›r›l›rsa yapt›r›ls›n, bu sistemden kaynaklanmaktad›r. Katliamlar, k›y›mlar, her türlü bask› ve fliddet, fliddeti körüklemektedir. Bunun devrimci bir biçim alarak egemenlere yönelmesi onlar›n sonunu getirecek yegane yoldur. Ancak çok çeflitli planlar›n›n gere¤i olarak bunun kendilerince yapt›r›lmas› bir yana, kontrolleri d›fl›ndaki bir tak›m örgütler (her türden motif kullanan› ç›kabilmektedir) taraf›ndan karfl›-devrimci anlay›fl ve yöntemlerle yap›lmas› halinde de bir biçimde karl› ç›kan yine emperyalistlerin kendisi olmaktad›r. Sorun, intihar eylemlerinin biçim olarak tercih edilip edilmeyece¤i de¤il, bu eylemlerin yöneldi¤i hedefler ve eylemin halka zarar verip vermemesiyle ilgilidir. Komünistler, fliddeti, silahl› eylem biçimlerini devrim mücadelesinin bir unsuru/yöntemi olarak benimsemifl ve kullanm›fllard›r. Bugün de kullanmaktad›rlar ve bundan sonra da kullanacaklard›r. Bizimki gibi ülkelerde silahl› mücadele, halk savafl› stratejisinin temel biçimidir. Bu çerçevede düflman hedeflerine yönelik askeri eylemler mücadelenin önemli bir parças› olarak ifllev görürler. Bu tip eylemlerin flartlar›n gerektirdi¤i durumlarda “intihar” tarz›nda gerçekleflebilece¤inin de tarih boyunca say›s›z örne¤i verilmifltir. Ama esasl› bir kriter vard›r ki, o da, halka zarar vermemek için azami özen ve çaban›n gösterilmesidir. Halka zarar vermemek, halk u¤runa

savaflanlar için yaflamsal bir ölçüttür. O nedenle, hedefin isabetli seçiminin yan› s›ra, masum kiflilerin kayba u¤rama olas›l›¤›n›n ciddiyeti, bir eylemin hedef ne olursa olsun tayin edici noktas›d›r. Komünistler kendilerini feda etmekten kaç›nmazlar, kaç›nmam›fllard›r. Ancak, halktan insanlar› feda etme gibi bir tasarrufta bulunma hakk›na sahip olduklar›n› hiçbir zaman ve hiçbir koflulda düflünmemifllerdir. Bu nedenle de gerçeklefltirecekleri eylemlerde sadece hedefi seçerken de¤il, ayn› oranda halktan kiflilere zarar verip vermeme konusunda hassas davranmay› esas al›rlar. Halk düflmanlar› fliddet ve zor sayesinde ayaktad›rlar. Bu yöntemleri temel alarak oluflturduklar› mekanizmalarla egemenlik sürmektedirler. Bundan dolay› da fliddete maruz kalacaklard›r. Bu mekanizmalar› ancak fliddet yoluyla parçalanacakt›r. Ancak bu yap›l›rken karfl›-devrimci fliddetin zaten esas hedefi olan halk kitleleri, devrimci fliddetin dolayl› da olsa ma¤duru haline getirilemez. Komünistler hedefleri konusunda da titizdir. Zamanlamas›, mücadeleyi/savafl› ilerletici rol oynamas›, teflhir olmufllu¤u vb. k›staslar bir yana, hedefin aç›k ve belirli olmas›n› flart bilirler. Dini sembolleri, tap›naklar›, ibadet yerlerini asla hedef almazlar. Do¤ru hedefler varken dolayl› noktalara vurmazlar. Yasak savma türünden kolayc› ifllerle u¤raflmazlar. Düflmana zarar vermeyen, kitleleri aldat›c›, politik yönelimi karart›c›, sapt›r›c›, daralt›c› hedefler seçmezler. Eylemlerini s›n›f mücadelesinin bir parças› olarak ele al›r, o anlam› yükleyerek gerçeklefltirirler. Devrimci eylemler net mesajlar içerir. Eylemlerini aç›kça üstlenmekten ve bunu gerekçelendirmekten de kaç›nmazlar. Nihayetinde silahl› ajitasyon ve propaganda faaliyetinin gere¤ini, politik savafl›mlar›nda özenle yerine getirirler. 15-20 Kas›m eylemlerini; eylem biçimi, hedef seçimi ve “terör” ad› alt›nda her türden fliddetin lanetlenmesi aç›lar›ndan de¤erlendirmeye çal›flt›k. Sonraki yaz›lar›m›zda bu eylemlerin di¤er boyutlar›n› ele alaca¤›z. “Türkiye’nin 11 Eylül’ü” benzetmesinin, “müslüman-demokrat model” tart›flmalar›n›n yinelenmesinin, Irak’taki direniflle kurulan ba¤lar›n, ‹slamc› örgütlenmelerin ifllevinin ve dahas› Bush’un “terörizmle mücadelede yeni cephe” sözlerinin bütünlüklü ve do¤ru analizlerinin yap›lmas›, politik yönelimimiz/taktiklerimiz aç›s›ndan hayli önem kazanmaktad›r.


5

23

5-18 Aralık 2003

“Yaflanan sorunlar tüm emek cephesini ilgilendirmektedir”

Üç Ambar iflçisinin ölümleri sonras› komisyondaki sendikac› arkadafllarla yapt›¤›m›z görüflmelerde sorunu daha yak›ndan izleme f›rsat›m›z oldu. Topkap›’da Ambar iflçileri ile görüfltük. Nakliyat-‹fl’le, TÜMT‹S’le görüfltük. Burada edindi¤imiz ilk somut bilgi fludur: Topkap› Ambarlar’da: Çal›flan iflçiler belirli bir süreden beri TÜMT‹S’le sorun yaflaya gelmifller. Çeliflkilerin yo¤unlaflmas›ndan sonra istifa etmeye bafllam›fllar. Yedi yüz-sekiz yüz kiflinin istifas› bir günde olmufl Nakliyat-‹fl ise iflçilerce aran›p bulunmufl ve bu sendikaya geçilmesi de iflçilerin

ço¤unlukça kendi iradeleri ile olmufl. Daha önce de kavgalara varan olaylar TÜMT‹S saflar›nda iken yaflanm›fl, ancak ölümlere varan olay istifalardan sonra, Nakliyat-‹fl’e geçiflten sonra olmufltur. Ölümlere varan olay, tehditler, dövmeler ve belli bir haz›rl›ktan sonra yaflanm›fl. Bilgi ve izlenimimizi özetlememiz gerekirse: * ‹flçilerle TÜMT‹S aras›nda belirli nedenlerden dolay› gerginlikler, çeliflkiler bafllam›fl, kavgalar olmufl, TÜMT‹S yöneticileri dövülmüfl, ve iflyerlerine b›rak›lmam›fl ve kovulmufllar. * Belli bir süreden sonra iflçiler toptan TÜMT‹S’ten istifa etmifller ve kendi iradeleri ile Nakliyat-‹fl’i ça¤›rarak üye olmufllar. Bu yönelimin örgütleyicileri, yine TÜMT‹S ‹stanbul flubesi yöneticileri ve temsilcileri olmufllar. * Burada çal›flan iflçilerin hemen hemen tümü bir bölgenin insanlar›d›r, aralar›nda feodal iliflkiler yo¤undur. * Ölümlere varan olay, TÜMT‹S’ten istifa sonras› iflçilerin Nakliyat–‹fl’e üye olmalar› üzerine TÜMT‹S yanl›lar›nca istifac› iflçilere yap›lan tehdit ve sald›r›lar sonras›nda olmufltur.

Emek inin G ndemi STATÜKO MU, DE⁄‹fi‹M M‹? Uzun süredir iflçi s›n›f›na yak›n kimlikleriyle bilinen TÜMT‹S ve NAKL‹YAT-‹fi sendikalar› aras›nda, faaliyet gösterdikleri ifl kolundaki iflçilerin örgütlenmesinde ciddi sorunlar yaflanmaktad›r. Bu sorunlar, baflta ‹stanbul-Zeytinburnu Ambarlar’da ve tafl›mac›l›k ifl koluna ba¤l› de¤iflik illerde bulunan ifl yerlerine de yans›yan ve ‹stanbul’da 3 iflçinin ölümü, di¤er illerde ise çeflitli yaralanmalara yol açan boyuta vard›r›lm›flt›r. Bu haliyle sermaye kesimlerini ve her türlü s›n›f düflman› güçleri ellerini ovuflturarak güldüren, ama s›n›f güçlerini bir o kadar derinden yaralayan ve etkileyen olaylar halini almaya bafllam›flt›r. SORUN TEK TARAFLI B‹R SORUN OLARAK DE⁄ERLEND‹R‹LEMEZ! Her iki taraf aç›s›ndan da hakl› yönler olmas›na ra¤men, bir yandan sürece “kan” bulaflt›ran, iflçileri katletme noktas›na vard›r›lan sald›r›lar halini almas› ve sald›r›lardan vazgeçilmemesi, bir yandan da TÜMT‹S gibi ilerici bir sendikan›n taban›na dönük örgütlenme çal›flmalar› ile bu sendikan›n örgütlü bulundu¤u hemen her iflyerinde örgütlenmeye yönelerek, örgütlü iflçileri sendikas›ndan istifa ettirme yaklafl›mlar› hiç de do¤ru ve s›n›f ç›karlar›na denk düflen yaklafl›mlar de¤ildir. Peflinen bunun tespit edilmesi zorunludur. Elbette Zeytinburnu Ambarlar’da iflçilerin TÜMT‹S yönetimine olan hakl› tepkileri temelinde bafllayan istifalar› ve NAKL‹YAT-‹fi’e geçme giriflimleri iflçilerin demokratik haklar› iken; bu hakk› engellemek için iflçilere yap›lan tehditler ve ölümlere varan sald›r›lar›n gündeme getirilmesinin mazur görülebilecek bir yan› yoktur ve olamaz da! Eme¤in Partisi, Evrensel ve çevresinin deste¤inde TÜMT‹S ad›na kimi güçlerce bu sürece yap›lan olumsuz “müdahale”, kötü bir gelene¤in bafllamas›na örnekler oluflturmas› ve sonraki sürecin geliflmesinde kilometre tafl› olmas› bak›m›ndan da önemli görülüp, mahkum edilmesi gerekmektedir. Sorunun bir yan›n› oluflturan TÜMT‹S merkezli sald›r›lardan bahsederken, di¤er yan›n› oluflturan NAKL‹YAT-‹fi merkezli karfl› tepkiler ve süreci t›rmand›ran sol sekter yaklafl›mlar› ile soru-

na grupçu bir karakter kazand›r›ld›¤›n›n alt›n› çizmek gerekiyor. Evet, iflçilerin NAKL‹YAT-‹fi’e (nedenleri ne olursa olsun) geçiflleri, orada irade oluflturmalar› en demokratik haklar› olarak savunulur; bu hakk›n kullan›lmas›na dönük sald›r›lar haks›z ve düflmanca olarak de¤erlendirilirken, bu süreci olumsuz t›rmand›rman›n da “hesap soraca¤›z”l› intikam yeminleri eflli¤inde karfl› tepkilerinde sürece pek hizmet etmedi¤inin alt›n› çizmemiz gerekiyor. Gelinen aflamada sorun salt bir iflyerinde olan geliflmeler olmaktan ç›km›fl, iradi olarak bir sendikan›n -NAKL‹YAT-‹fi’in -di¤er sendikan›n- TÜMT‹S’in -bütün örgütlü alanlar›na dönük müdahalesi ve giderek bu sendikan›n varl›¤›n› tehdit eder noktaya evrilmifltir. Bu da en az di¤eri kadar önemli ve s›n›f karfl›t› bir yaklafl›md›r. Reddedilmelidir ve mahkum edilmelidir. Bu süreçte her iki kesimin ciddi anlamda hatalar› ve sorumluluklar› olmas›na ra¤men, 3 iflçinin katline varan sald›r›lar› gerçeklefltiren taraf›n yang›na körükle gider misali davranmas› ba¤lam›nda daha bir sorumlulu¤u oldu¤unu vurgulamak zorunday›z. Zira bu sald›r›y› yapan güçlere karfl› hay›rhah tutumlarla hareket eden Eme¤in Partisi, Evrensel, TÜMT‹S vb.ce bunun k›nanmamas›, telin edilmemesi ve de¤iflik iflyerlerinde benzer sald›r›larla tekrar edilerek, türlü demagojik çarp›tmalarla savunulur olmas›, bu sorumlulu¤u daha da art›rmaktad›r. Devrimci Demokratik çevrenin, sürecin de¤erlendirilerek, sorumlular›n ortaya ç›kar›larak cezaland›r›lmas› ve özelefltiri yap›lmas› yönündeki talepleri bugüne kadar karfl›lanmam›flt›r. Her iki sendikan›n ba¤l› olduklar› TÜRK-‹fi ve D‹SK konfederasyonlar› da soruna do¤ru ve s›n›f ç›karlar› temelinde bakmak yerine, faydac› ve sekter yaklafl›mlarla yaklaflarak sorunu daha da t›rmand›rm›fllar ve taraflar› adeta cesaretlendirmifllerdir. Sorunun çözümü yönünde kimi devrimci sendikac›lardan oluflturulan komisyonun da sorunun çözümüne yönelik harcad›¤› çabalar ve de¤erlendirmeleri kamuoyuyla paylaflmaktan uzak kalmas›, çeflitli etkilenmelerle edilgen davranmas›, sürecin olumsuz t›rman›fl göstermesine etkide bulunmufltur. Üstelik bir de baflta Evrensel gazetesi olmak üzere, karfl›l›kl› yay›nlarla k›flk›rtma yay›n

* Olay günü ifl yerine haz›rl›kl› gelinmifl, ölümlere varan olaylar bu haz›rl›k ekseninde geliflmifl. * Bu süreçte istifalar› engellemek isteyen TÜMT‹S, iflçileri tehdit ve bask›larla istifadan vazgeçirmeye çal›flm›fl, baflar›lamay›nca da bu olay geliflmifl. * TÜMT‹S’ in bu tutumlar›na karfl›l›k, Nakliyat–‹fl de soruna sekter, sald›rgan bir tutum ve üslupla yaklaflm›fl, olaylar›n t›rmanmas›na her iki tarafta çanak tutmufltur. Sonuç olarak: Bu yaflanan olaylar iflçi s›n›f›na geri dönülmez ac›lar vermifltir, s›n›f güçlerini derinden etkilemifl ve sendikal mücadelede kötü bir gelene¤in bafllamas›n›n önünü açm›flt›r. Dolay›s›yla bu yaflananlar sadece taraf iki sendikay› ilgilendirmemektedir. Eme¤e de¤er veren, insanca yaflamak isteyen, ç›kars›z ve sömürüsüz dünya talepleri olan bizleri de çok yak›ndan ilgilendirmektedir. Bunlar yaflan›yorsa ve halen çözülememiflse, çözülmesi için de yeterince çaba sarf edip, bir aflama kaydedemiyorsak, taraf sendikalar›n ve s›n›f güçlerinin flapkalar›n› önlerine koyup ciddi ciddi düflünmeleri gerekiyor!

Biz s›n›f sendikac›l›¤› iddias›nda olanlar›n görevi sadece bir yeri örgütlemek de¤il, ayn› zamanda demokratik bir yönetimle yönetmeyi de baflarmam›z gerekiyor. Örgütlediklerimize güven afl›lamam›z gerekiyor. Onlar için var oldu¤umuzu göstermemiz gerekiyor, Bunu sa¤layamazsak örgütlülü¤ü de sa¤layamay›z. ‹flçilerin iradelerine sayg›l› olmal›y›z, istedikleri sendikay› seçmelerine raz› olmal›y›z. Yeter ki gittikleri yer emek cephesinde bir yer olsun. Zira sendikalar iflçiler için vard›r. Buna her kesin uymas› do¤ru bir tutumdur. (‹stanbul)

prati¤iyle sorun kangrene dönüflmüfltür. Sendikalar aras›ndaki örgütlenme sorunlar›na iliflkin do¤ru yaklafl›m nas›l olmal›d›r ? Konuya iliflkin uzun uzad›ya sözler sarf etmenin art›k bir gere¤i yoktur. Düflüncelerimizi özetleyerek aktarmak istiyoruz : 1) Ayn› ifl kolunda faaliyet sürdüren sendikalar›n, birbirlerinin örgütlü bulundu¤u iflyerlerinde yeniden örgütlenme çal›flmas› yapmalar›n› ilke olarak do¤ru görmüyoruz. Her sendikan›n örgütsüz iflyerlerini tespit ederek oralarda örgütlenme çal›flmalar› yapmalar› en do¤ru tutumdur. 2) Sendikalar aras›ndaki rekabet ayn› ve bir iflyeri üzerinde de¤il, farkl› örgütsüz ifl yerlerinde yapacaklar› örgütlenme çal›flmalar› ve oralarda sa¤lad›¤› haklar ve kazan›mlar ekseninde; haklar› gelifltirici, mevzileri art›r›c›, s›n›f mücadelesini ivmelendirici, birlik ve dayan›flma ruhu yarat›c› ve gelifltirici, emek cephesini güçlendirici bir anlay›fl ve pratik yaklafl›m›yla ele al›nmal›d›r. 3) Bir sendikadan istifa edip/ettirilip di¤er bir sendikaya (hele iki sendika da demokratik cephedeyse) üye yap›lmas›na da ilke olarak karfl›y›z. Ancak sat›lm›fl, iflbirlikçi, faflist yöneticilerin sermaye güçleriyle birleflerek s›n›fa sald›ran ve haklar›n› ortadan kald›ran pratiklerinin çizgi halini ald›¤› sendikalardan istifa ederek “daha iyi” bir sendikaya üye olma istekleri makul ve hakl› kabul edilebilir bir istek olmas›na; bunun karfl›s›nda her hangi bir engel ç›kar›lmamas› gerekmesine ra¤men; yine de mevcut sendikada kal›p, oray› dönüfltürme ve faflist, iflbirlikçi sar› sendikac›lar› sendika yönetimlerinden alafla¤› ederek, buralar› s›n›f›n gerçek mücadele mevzileri ve ekonomikdemokratik hak örgütleri haline getirme mücadelesi verilmesi önerilmelidir. Bütün bunlar yap›l›p sonuç al›namam›flsa ya da bu tür bir mücadelenin imkan› yok yada ortadan kald›r›lm›flsa, mevcut mevzi s›n›f mücadelesi olma yerine, sermaye güçlerinin “cephe gerisi” haline getirilip, ihanet ediliyorsa, s›n›f›n sendikal olanaklar› art›k üyeler yerine, aç›ktan sendikac›lar›n kiflisel ç›karlar›n›n hizmetine sunulmuflsa, bu durumda mevcut örgütlü sendikadan istifa edip, “iyi bir sendika”ya geçme istekleri desteklenir, teflvik edilir ve bu yönde mücadele edilir; verilen mücadeleye önderlik edilir. Buna kay›ts›z kal›namaz. Bu yönlü örnekler sendikal tarihte mevcuttur.

4) ‹lke olarak iflçilerin özgürce sendika belirleme demokratik istem ve iradelerine ipotek konulamaz. E¤er sendikan›n üyeleri hakl› gerekçelerle (zorla de¤il) kendi iradeleriyle istifa edip, baflka bir sendikaya üye olmufllarsa, buna diyecek bir fley olamaz (Zeytinburnu Ambarlar benzer bir örnektir). Bu süreçte her iki sendikan›n üyeleri bulunuyor ve bir yetki sorunu ortaya ç›km›flsa, konuyu TÜMT‹S ve NAKL‹YAT-‹fi örne¤inde oldu¤u gibi engelleyici, sald›rgan, t›rmand›r›c› ele alma, ya da mahkemelerde sürüncemeye, karmafla dolu bir sürece b›rakmak yerine, bütün iflçilerin ortak iradesinin ortaya ç›kaca¤› “iflyerinde sand›k kurup” iflçilerin referandumla sendikalar›n› belirleme haklar› tan›nmal›d›r. 5) Zeytinburnu Ambarlar’da ve di¤er bir-iki iflyerinde TÜMT‹S’ten istifa ederek, NAKL‹YAT-‹fi’e geçme istekleri ve üye olmalar› (nedenleri ne olursa olsun) demokratik bir hakt›r, buna r›za ve sayg› gösterilmelidir. Oysa buna tahammül etmeyerek, ölümlere kadar vard›r›lan sald›r›larla bunu engellemeye çal›flmak anti-demokratik ve karfl› devrime hizmet eden yaklafl›mlard›r. Bunu ret ediyoruz. 6) Sürecin istifa-sald›r› ekseninde cereyan etmesinden sonra NAKL‹YAT-‹fi’in, TÜMT‹S’in örgütlü bulundu¤u bütün iflyerlerine yönelik istifa ettirme ve üye yapma, giderek TÜMT‹S’in sendikal varl›¤›n› tehdit eder noktaya tafl›nmas› ve de sald›r›lar karfl›s›nda sa¤duyulu hareket etme yerine, “intikam” mesajlar›yla sürecin sol sekter yaklafl›mlarla “fliddet” noktas›na getirilmesi de bir o kadar anti-demokratik ve karfl› devrime hizmet eden yaklafl›mlard›r. Bunu da ret ediyoruz. Bütün taraf güçler art›k gelinen noktada soruna grupçu, hotzotçu, ben merkezci de¤il, devrimin, iflçi s›n›f›n›n menfaatleri aç›s›ndan yaklaflmal› ve bir an önce sald›r› ve örgütsüzlefltirme giriflimlerine son verilmelidir. Bu demokratik hak iflçilere ra¤men taraflar›n kendi grupçu, oportünist, sol macerac› sekter yaklafl›mlarla ortadan kald›r›lamaz. Devrimci demokratik s›n›f sorumlulu¤u soruna do¤ru temelde yaklaflmay›, s›n›f ç›karlar›n› esas alan ve sorunun çözümünde iflçi iradesini tan›may› dayatmaktad›r ve emretmektedir. Taraflar›n buna uyarak süreci sa¤duyulu ve nesnel aç›dan do¤ru de¤erlendirmesi, elefltiri-özelefltiri mekanizmas›n› çal›flt›rmas›, sald›rganlara tav›r al›nmas›, sürecin çözümü aç›s›ndan tayin edici olacakt›r. ‹flçi s›n›f›n›n devrimci demokratik s›n›f güçlerinin tek beklentisi de bu yöndedir.


5-18 Aralık 2003

23

6

Tar›mda örgütlenmeler Yaklafl›k her il, ilçe ve köyde Tar›m Kredi Kooperatifleri, Tar›m Sat›fl Kooperatifleri, Birlikler ve Ziraat Odalar›n›n temsilcilikleri ve merkezleri olmas›na karfl›n; köylüler üyesi oldu¤u bu örgütlenmelerde inisiyatif sahibi olamam›fl, üretti¤i üründen pay›na düflenden hep zarar etmifl, eme¤i sömürülmüfltür.

Sömürü sistemi gücünü, sömürülenlerin bilinçsizli¤inden, örgütlü bir güç olmay›fl›ndan al›r. Emperyalizm “küreselleflme” sürecinde sald›r›s›n› bu güçten al›r. Örgütlenmeleri; IMF, DB, DTÖ vb. yap›lanmalar›yla paylafl›m savafl›na h›z vererek sömürdü¤ü ülkelerde kendi ekseni etraf›nda toplamaya çal›fl›r. Türkiye’ye DB ilk 1950’li y›llarda kredi anlaflmalar›yla girmifl, o tarihlerden günümüze DB, IMF, DTÖ vb. örgütlenmelerin programlar› sonucu tar›msal üretimi tasfiye sürecine götüren yasalar ç›ka-

r›lm›flt›r. Bütün bu uygulamalarda köylü ad›na kararlar alan uflak hükümetler, köylüyü iyice yoksullaflt›rarak, tar›m sektöründe üretimi ve istihdam alanlar›n› daraltmaya bafllam›flt›r. K›sacas› uflak hükümetler yapt›¤› anlaflmalarla “örgütlü” emperyalist kurumlara “örgütsüz” olan köylülü¤ü sömürünün hedefi haline getirmifltir. Türkiye’de günümüze kadar gelen ve mevcut yap›lar› itibar›yla egemenlerin yapt›r›m yasalar› sonucu destekleme ve sübvansiyonlar sa¤layan Tar›m Kredi Ko-

operatifleri, Tar›m Sat›fl Kooperatiflerinin, kredi ve destekleme al›m› yapan kurumlar›n 2000 y›l›ndan itibaren yasalar›nda de¤ifliklikler yap›larak bu nitelikleri sonlanm›flt›r. Tar›m Kredi Kooperatifleri, Tar›m Sat›fl Kooperatifleri, Pancar Ekicileri, Sulama ve Su Ürünleri Kooperatifleri, Birlikler (F‹SKOB‹RL‹K, PANKOB‹RL‹K vb.) hala mevcut 10.095 adet kooperatife ortak ve üye olan 5 milyonu aflk›n köylü vard›r. ‹l ve ilçelerde bulunan 600 Ziraat Odas›na 4 milyona yak›n çiftçi kay›tl›d›r. Ziraat Odas›n›n her köyde bir, ülke genelinde 35 binden fazla delegesi mevcuttur. Yaklafl›k her il, ilçe ve köyde Tar›m Kredi Kooperatifleri, Tar›m Sat›fl Kooperatifleri, Birlikler ve Ziraat Odalar›n›n temsilcilikleri ve merkezleri olmas›na karfl›n; köylüler üyesi oldu¤u bu örgütlenmelerde inisiyatif sahibi olamam›fl, üretti¤i üründen pay›na düflenden hep zarar etmifl, eme¤i sömürülmüfltür. Geliflmifl ülkelerdeki gibi kooperatiflerde demokratik yap›ya sahip olmayan, çiftçinin haklar›na sahip ç›kmayan yöneticileri arac›l›¤› ile bir avuç tefeci tüccara rant sa¤lanm›flt›r. Son zamanlarda çiftçiler kooperatifler ve Ziraat Odalar› kanal›yla çözemedikleri sorunlar›, ç›kar›lan yasalardaki bir veya birkaç maddeden yararlanarak kurduklar› üretici ve yetifltirici birlikleri, dernekleri,

sendikalar› ile çözüm yoluna gidiyorlar. Sulama Birlikleri, Köye Hizmet Götürme Birlikleri, Dam›zl›k S›¤›r Yetifltirici Birlikleri, Köy Kalk›nd›rma Dernekleri, Önder Çiftçi Dernekleri gibi örgütlenmelerde faaliyet yürütmektedirler. Köylüler bugüne kadar herhangi bir yarar sa¤lamad›klar›; üyesi olduklar› kooperatif ve Ziraat Odalar› içerisinde demokratik ve ilerici yönetimler kurarak, yöntemler arayarak buralarda sömürüye ve y›k›m politikalar›na karfl› durmaya çal›fl›yorlar. Son y›llarda f›nd›k üzerinde oynanan oyunlara dur diyebilen, f›nd›k üreticisi çiftçiler Ordu ilinde genifl kat›l›ml› miting düzenlemifl, Ziraat Odas›yla birlikte “F›nd›¤› ihtiyac›n kadar pazara indir”, “F›nd›¤›n› Fiskobirlik’e ver” kampanyas› ile üyesi oldu¤u Fiskobirlik’e sahip ç›kmaya bafllam›flt›r. Pancar Ekicileri Kooperatifi ve Pankobirlik 1,7 milyonu aflk›n orta¤› 31 kooperatif ve ifltirakleri ile kendilerine ait özel yasa olmamas›na ra¤men yapm›fl oldu¤u at›l›mlar... vb. örnekleri görmek mümkündür. Köylüler, üyesi ve orta¤› oldu¤u Ziraat Odas›, kooperatifler, üretici birlikleri, dernekler ve sendikalarda örgütlenme yönünde ilerici ad›mlar att›klar› ve örgütlenme faaliyetlerini buralarda yürüttükleri takdirde, emperyalist tekellerin sald›r› kurumlar› olan IMF, DB politikalar›na karfl› durabilme cüretini gösterebileceklerdir.

Hac›bektafl’ta elma üreticisi Halil Orhan ile elma üretimi üzerine yapt›¤›m›z söylefliyi yay›nl›yoruz…

“Seçildikten sonra hiç kimse vatandafla u¤ram›yor” -Elma yetifltirirken karfl›laflt›¤›n›z sorunlar› anlat›r m›s›n›z? -Halil Orhan: Elma k›rm›z› toprakta olursa iyi yetiflir. Elma yetiflen tarlam›z› iki kat belliyoruz. Bu flekilde elma daha çabuk yetifliyor. 2-3 sene aras›na sebze ekiyoruz. Mart ay›nda bir ilaç veriyoruz. Çiçekler aç›nca bir ilaç daha veriyoruz. Sonra da 15-20 günde bir kurt ilac› yap›yoruz. Bu sene 100 milyona ilaç ald›m, 100 milyon da bellleme paras› verdim. Bir y›l›n sonunda 500 milyona yak›n kâr›m oluyor. Afl›r› s›caklarda ve afl›r› so¤uklarda elma yetiflmiyor. K›fll›k elmalar› ekimden önce indiremiyoruz. Çok ya¤mur ya¤d›¤›nda so¤ukla beraber çiçekleri götürüyor. Elma eskiden daha iyi oluyordu. Mevsimi sona erdi¤inde pazarlamas›n› yapam›yoruz. Uzak yerlere gönderemiyoruz. Araba yak›t masraf› kurtarm›yor. Ambar›m›z yok, saklayam›yoruz. fiimdi elmas› olmayan köylere a¤ac› ile bareber veriyoruz. Onlar gelip topluyorlar. Ekim 10-15’te elmalar›m›z olmufl oluyor. Kabala verdi¤imizde kilosunu 150-200 bin liraya veriyoruz. Pazarda ise 300-400 bin liraya sat›yoruz. Tüccar bizden çok ucuza

gelip de a¤ac›n flu hastal›¤› var demedi. Biz 3 senedir içecek su bulam›yoruz, a¤açlar›m›z› nas›l sulayaca¤›z? Daha önce armutlar›m›z vard›. Damla hastal›¤›na yakaland›lar. Ziraatten geldiler. A¤açlar› kesip götürdüler. Bize flöyle dediler; “Bu a¤ac› budarken, budad›¤›n›z testereyi ya ozon suyuyla ya da ispirto ile y›kay›n, sonra buday›n.” Onlar› da yapt›k. Armutlar›m›z bu defa

al›yor. Elinden gelse hiç para vermeden alacak. Bir elma a¤ac› meyve verene kadar 8-10 y›l geçmesi gerekiyor. Benim 300 tane 100 dal elmam vard›. Her sene ekti¤imiz masraf› karfl›lamad›, karfl›lamad› en sonunda 70 dala indi hepsini satt›m. -Yörenizde kooperatif var m›? Devletin deste¤ini görüyor musunuz? -Yöremizde kooperatif yok. 1954’te bizi elmac›l›¤a teflvik ettiler. ‹laçlama yap›yorlard›. fiimdi ilaçlamaya da gelmiyorlar. 15-20 senedir bir tane ziraatçi

tamamen kurudu. Hiçbir verim alamad›k. 30 senede bir meyve alabildik. Devletin

verdi¤i tohumluk, çiftçinin tarlas›nda kal›yor. Tohumlardan hiçbir fley yetiflmiyor. Herkes kendi kafas›na göre de¤il de birlik beraberlik içinde olsa kooperatif de olabilir. Adam traktör alm›fl kap›s›n›n önünde duruyor. 8-10 çiftçi bir araya gelse bir traktör alsa hepsinin ifli görülür. -AKP hükümeti sorunlar›n›z› çözebilir mi? -1950 y›l›ndan beri birçok hükümet geldi. Ama hiçbiri bekledi¤imiz icraat› yapmad›. AKP’nin yapaca¤›n› da sanm›yorum. Seçildikten sonra hiç kimse vatandafla u¤ram›yor. Meclise onlar› biz seçtik, gönderdik. Onlardan birfleyler sormak, ö¤renmek, lay›k oldu¤umuz hizmeti veremedikleri takdirde sorgulamak da benim görevim olmas› laz›m. Çünkü ben as›l›m. Onlar›n günü doldu mu bir daha seçilmeyecekler. Her zaman lay›k oldu¤um hizmeti vermesi laz›m. Köylüsü olsun, flehirlisi olsun. Burada bir su bulam›yoruz, elektri¤imiz yok, bunlarla ilgilenen de yok. fiuradan bir milletvekili geçse sana söyledi¤imin on kat›n› söylemem gerekiyor. (Ankara)


7

23

“Çözüm bu¤day ithalat›nda”

AB ile Türkiye aras›nda yap›lan Gümrük Birli¤i (GB) Anlaflmas› ile temel tar›m ürünleri, kapsam d›fl› b›rak›lm›flt›. Anlaflman›n imzalanmas›ndan bugüne kadar geçen zaman, sözde üreticinin yarar›na yap›ld›¤› iddia edilen bu anlaflman›n, gerçekte Türkiye pazar›n› Avrupa Birli¤i tekellerine tamamen açman›n bir arac› oldu¤unu gösterdi. Ürünlerini dünya pazar›na sokman›n umuduyla hareket eden köylü ise, ürünlerinin her seferinde AB standartlar›na uymad›¤› gerekçesiyle depolarda çürümeye terkedilmesiyle gerçek amac› hüsrana u¤rayarak anlad›. Emperyalistler, geçmifl y›llarda bu¤day üretiminde dünya tar›m›nda önemli bir yere sahip olan Türkiye’de, bu¤day tar›m›n›n bitirilmesini hedeflenmekte. Tüketimi aç›s›ndan da önemli bir tar›m bitkisi olan bu¤day, özellikle bizim gibi geri b›rakt›r›lm›fl ülkelerde yaflanan yoksulluk nedeni ile

de yo¤un olarak tüketilen bir ürün. Ald›¤› düflük ücretlerle k›t kanaat geçinen yoksul halk›m›z, bu¤day üzerinde oynanan bu oyunlar nedeniyle ekme¤e de para yetifltiremez duruma getirildi. Bu¤day›n ithal edilmesi nedeniyle maliyetinin çok oldu¤unu belirten f›r›nc›lar, iki ayda bir ekme¤e zam yapmakta, bu zamlar tüketiciyi de sat›c›y› da zorlamaktad›r. Tüm bunlar›n nedeni üretimin önünün kesilerek ithalatta yo¤unlaflmak iken Tar›m Bakan› Sami Güçlü “ekmekte fiyat spekülasyonlar›n› önlemek ve sektörün kaliteli bu¤day ihtiyac›n› karfl›lamak için, Toprak Mahsulleri Ofisinin (TMO) 200 bin ton kaliteli ekmeklik bu¤day ithal edilece¤ini” aç›klad›. Güçlü’nün çözüm olarak yap›laca¤›n› belirtti¤i ithalat AB’nin elindeki stoklar›n› pazarlamaktan baflka bir amaç gütmemekte. Bunu yine Güçlü’ nün kendi cümlelerinde aç›k bir flekilde görmek mümkün; “AB’de

bu¤day ithalat› konusunda kontenjan bulunmakta, sektörün kaliteli bu¤day ihtiyac› var.” Kendinden öncekiler gibi üretimin önünü kesmek için her türlü yalana baflvurmaktan geri durmayan AKP’nin Tar›m Bakan› Güçlü’ye sormak gerek; bunca y›l sofralar›m›za kendi üretti¤imiz bu¤daydan elde edilen ekmek, makarna vb...nin kalitesi bugün neden düfltü? fiu gerçe¤i bir kez daha vurgulamak gerek; bu¤day›n kalitesi düflmedi, uygulanan talan politikalar›yla üretici girdi maliyetlerini karfl›layamad›¤› için üretimin kapasitesi düfltü. ‹stenilen de buydu ve zorunlu bir ihtiyaç olan bu¤day›n ithal edilmesinin önünde hiçbir engel b›rak›lmad›. TMO’nun ald›¤› ithalat karar› üzerine Türkiye F›r›nc›lar Federasyonu Baflkan› Halil ‹brahim Balc› “Temmuz ay›nda vatandafla verdi¤imiz söz nedeni ile A¤ustos’a kadar zam yapmad›k. A¤ustos sonras›nda ise zamlar› yüzde yirminin alt›nda tuttuk. Ancak ekme¤in içindeki maliyet unsurlar›n›n düflürülmesi yönünde hükümetin tedbir almas› gerekiyor. Ve mayadaki KDV’nin yüzde 18’den yüzde 17’ye düflürülmesi gerekiyor” dedi. TMO, ald›¤› bu kararla bir kez daha kendi esaslar›n›n emperyalist ç›karlar› gözetmek oldu¤unu gösterdi. “Köylü dostu” TMO t›pk› çeltik üreticisine oldu¤u gibi bu¤day üreticisine de ithalatla gerçek yüzünü gösterdi. (Samsun)

Köylü, tar›m alanlar›ndan

YARARLANAMIYOR Köylünün mevcut durumuna bak›ld›¤›nda; tar›m arazilerinin çok parçal› olmas›; ço¤unun küçük arazi iflletmelerinde üretim yapmaya çal›flmas›, y›llard›r uygulanan IMF ve DB patentli y›k›m politikalar›n›n alt›nda ezilip üretemez aflamaya gelmesine neden olmaktad›r. Ülkemizde üretim yap›labilen kuru tar›m arazisi 22,5 milyon hektar, sulanabilen tar›m alanlar› yaklafl›k 4,5 milyon hektard›r. Mevcut 4 milyonu aflk›n tar›m arazisinin sosyo-ekonomik yap›s› ve üretim iliflkilerinde eme¤in sömürüsü, (tüccar›n ve uluslararas› tekellerin sömürüsü) birçok üründe üretimin azalmas› ve hayvan bafl›na elde edilen gelir miktar›nda düflüfllerin yaflanmas›na neden olmaktad›r. Üretimdeki düflüfl sorununa çözüm üretmeyen, mevcut sistemin devam› için çal›flan egemen s›n›flar IMF, DB, DTÖ programlar›na ba¤l› yasalar ç›kartarak emperyalist tekellerin yerleflmesine olanak sa¤lamaktad›r. Tar›msal K‹T’lerin özelleflti-

Tar›m arazilerinin bölünmesi ve tar›msal üretime uygulanan y›k›m politikalar›yla köylüler topra¤›n› terkederek kentlere göç etmeye bafllam›flt›r. rilmesi, desteklemeler ve sübvansiyonlar›n kald›r›larak ekilen ürünlere kota uygulamalar› sonucunda köylü, tar›m arazilerini iflleyemez duruma gelmifltir. Tar›msal üretimin tasfiye sürecindeki gidiflat›n yan›s›ra tar›m arazilerinin kay›t sisteminin yetersizli¤i ve miras yoluyla; mevcut alanlarda iflletmelerin çok parçal› olarak baz› dönemlerde iflletme say›s›n›n

artmas›na neden olmufltur. Tar›m say›m› verilerine göre 1980-1991 y›llar› aras›nda tar›m iflletmesi say›s›n›n artmaya devam etti¤i saptanm›flt›r. 1980 y›l›nda toplam 3 milyon 650 bin 910 tar›m iflletmesi varken, 1991 y›l› genel say›m sonuçlar›na göre toplam iflletme say›s›n›n 4 milyon 68 bin 432’ye ç›kt›¤› görülmüfltür. Bu yönlü tar›msal iflletmelerdeki yap› bozuklu¤una neden olan miras yolu ile tar›m arazilerinin parçalanmas› da köylünün mevcut tar›m potansiyelinden yararlanamamas›na neden olmufltur. Tar›m arazilerinin bölünmesi ve tar›msal üretime uygulanan y›k›m politikalar›yla köylüler topra¤›n› terkederek kentlere göç etmeye bafllam›flt›r. Göçlerin durdurulmas›, mevcut tar›msal yap› bozukluklar›n›n giderilerek verimlili¤in art›r›labilmesi, topra¤›n korunarak kullan›labilmesi için köylüler, kooperatifler, dernekler, sendikalar vb. örgütlenmelerde eme¤inin sömürülmesine karfl› dur diyebilmek için birleflmelidir. (Samsun)

5-18 Aralık 2003

TÜTÜN ÜRET‹C‹S‹ BANKA ÖNÜNDE AVANS PARASINI BEKLED‹

IMF programlar› do¤rultusunda ç›kart›lan tütün yasas›yla getirilen kotalar sonucu ma¤dur olan köylüler, bu y›l satt›klar› tütünün avans paralar›n› Türk Ekonomi Bankas›’ndan almaya bafllad›lar. Samsun merkez ilçe ve köylere tütün avans paralar›n›n ödenece¤i haberini alan tütün üreticileri, Cumhuriyet Meydan›nda bulunan Türk Ekonomi Bankas› önünde kuyruk oluflturdular. Yaklafl›k 1500 tütün üreticisi 9 gün süren bayram tatilinden önce paralar›n› alabilmek için saatlerce bankan›n önünde beklediler. Uzun süren bekleyiflin ard›ndan kifli bafl›na 50 ile 100 milyon aras›nda de¤iflen avans paralar›na ve banka önünde saatlerce bekletilmelerine tepki gösterdiler. Ayr›ca çok say›da köylü de avanslar›n› alamadan geri dönmek zorunda kald›. Devletin uygulad›¤› kotalar sonucunda ürünlerini satamad›¤› gibi bu flekilde ödemeler sonucunda ald›klar› çok az miktarla geçinmek zorunda b›rak›lan köylüler, paralar›n› alabilmek için flehre gelifl gidifl yaparak ald›klar›n›n bir k›sm›n› da yolda tüketmektedir. Ödemelerin avans fleklinde yap›lmas› ve bayram tatili öncesinde getirilmesi banka önünde kuyruklar oluflmas›na sebep olmaktad›r. (Samsun)

ARAZ‹LER‹NE EL KONULAN KÖYLÜLER EYLEM YAPTI 2 Kas›m 2003 tarihinde arazileri gasp edilen Denizli’nin Horoz ilçesine ba¤l› Afla¤› Da¤dere köylüleri eylem yapt›lar. Köylüler, tapulu arazileri üzerine mermer oca¤› iflletmesi kurulmas›na tepki gösterdiler. Arazileri iflgal eden Afla¤› Da¤dere köylülerinin hem sular› hem de elektrikleri kesildi. Mermer oca¤› yasad›fl› bir flekilde kurularak köyün içinde saha taramas› yap›l›nca köylülerden tepki geldi. Köylüler ad›na aç›klama yapan köy muhtar› Osman Efe “köyümüzde yasad›fl› olarak çal›flan bu flirket, köyümüzü zor durumda b›rakt›. Köyümüz tar›mla geçimini sa¤l›yor. Ama arazimiz flirket taraf›ndan tahrip ediliyor. Su kayna¤›m›za ve arsalar›m›za “bizim” deyip el koydular. Bu tesisi burada istemiyoruz. Yetkililerden çözüm bekliyoruz” dedi. Köy meydan›nda yap›lan aç›klaman›n ard›ndan 800 köylü jandarman›n tüm engelleme çal›flmalar›na ra¤men maden oca¤›na do¤ru yürüyüfle geçtiler. fiirkete yak›n olan su kayna¤›n›n yan›nda toplanan köylüler flirketi burada da protesto ettiler. Mermer oca¤›na gitmek isteyen köylülerin jandarma taraf›ndan engellenmesine kad›nlar tepki göstererek protesto ettiler. Mermer oca¤› flantiye flefi Müslüm Peker Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanl›¤› taraf›ndan izinli olduklar›n› iddia ederken köylüler ise flantiye gidene kadar mücadele edeceklerini söylediler. (‹zmir)


5-18 Aralık 2003

23

8

Sistemin Dersim’deki oyununu iyi görelim Aralar›nda Tunceli Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i, EKB, DEHAP, ÖTP, EMEP, E¤itim Sen, Tüm Bel-Sen gibi kurumlar›n da bulundu¤u Tunceli Kad›n Platformu, Tunceli’deki birahanelerde “amaç d›fl›” çal›flt›r›lan kad›n garsonlar›n il d›fl›na ç›kar›lmas› için bir dizi eylemlilikler yapmaya bafllam›flt›. Tunceli Kad›n Platformu bu çerçevede 16 Kas›m-3 Aral›k tarihleri aras›nda “Dersim onurdur, onuruna sahip ç›k”, “Birahaneler batakl›kt›r, Dersim’de batakl›k istemiyoruz” dövizleri açarak imza kampanyas› yapt›. Kampanya sürecinde toplanan imzalar Tunceli Valili¤ine gönderildi. ‹mza kampanyas›ndaki metin flöyle; “‹limizde say›s› ço¤alan birahanelerin amaç d›fl› kullan›m›ndan; ‹nsanlar›m›z üzerinde yaratt›¤› olumsuz etkilerinden dolay› rahats›zl›k duymaktay›z. Yine fuhufl, çetecilik, madde ba¤›ml›l›¤› gibi olumsuz al›flkanl›klar›n ço¤almas›na da genellikle bu mekanlar kaynakl›k etmekte, ailelerin özellikle de kad›nlar›n büyük s›k›nt›lar yaflamas›na ve parçalanmas›na neden olmaktad›r. Küçük bir il olan kentimizde amaç d›fl› kad›n çal›flt›ran birahane say›s›n›n çoklu¤u göz önüne al›nd›¤›nda; Ekonomik girdisi olmayan kentimiz giderek yoksullaflmakta, s›n›rl› olan gelir kaynaklar› israf edilmektedir. Biz Tuncelili kad›nlar bu durumdan rahats›z oldu¤umuzu belirtiyor, ilgili kurumlar› göreve, halk›m›z› daha duyarl› davranmaya, iflyeri sahiplerini de zaten kendilerine kazand›rmayan bu olumsuzlu¤u düzeltmeye davet ediyoruz” deniyor. Yap›lan eylemlilikler, halk›n bu eylemlere destek vermesi bir olumluluktur. Ancak yap›lan eylemliliklerde istenmeden de olsa halka eksik bilgi verilmektedir. Halk›n kaba-

4 Kas›m’da yap›lan Birahanelerde kad›n çal›flt›r›lmas› ile ilgili eylem

ran öfkesi yanl›fl yere ak›t›lmaktad›r. Sorunun neden kaynakland›¤› net bir flekilde ortaya konamam›flt›r. fiimdi bir kaç soruyla sorunun kayna¤›n› ve çözüm yolunu ortaya koymaya çal›flal›m. Birincisi, birahanelerdeki kad›nlar neden fuhufl yap›yor? Kimler yapt›r›yor? Buna kimler gözyumuyor? Ülkemizdeki iflsizler ordusu her geçen gün 盤 gibi büyümektedir. Kad›nlar›n çal›flabilece¤i sektörler fazlaca yoktur. Bunun yan›nda, kad›nlar›m›z bir meta olarak görülmektedir. Yap›lan defilelerde ürünlerden daha çok bikinili mankenler! izlenir. Kad›nlar, bu aldatmacal› güzelliklerin peflinden sürükleniyor. K›sa yoldan çok para kazanabilmek, ünlü olabilmek için her türlü yolu deniyor. Yine bir kad›n bir yerde dürüstçe çal›flmak is-

tese bile, genelde patronu taraf›ndan ya da müflteriler taraf›ndan tacize u¤ruyor. Kad›nlar, sistemin empoze etti¤i biçimiyle erkekler taraf›ndan mutfak ve yatak odas› aras›nda gidip gelen varl›klar olarak görülüyor. Sürekli egemenler taraf›ndan özendirilen, erkekler taraf›ndan bir meta olarak görülen kad›nlar yaflanan ekonomik sorunlar›n yan›s›ra, sistemin afl›lad›¤› yozlu¤un da etkisiyle (birço¤u) çareyi kendini pazarlamakta buluyor. Birahane sahipleri daha fazla müflteri çekebilmek için kad›n garson çal›flt›r›yor. Kad›n garsonlar›n birahanelerde çal›flmas› için sigortal› olmas› yeterli. Ancak burada fuhufl yapmas› kanunen yasak! Birahanelerde kad›nlar›n fuhufl yapt›¤› devletin emniyet güçleri taraf›ndan bilinmektedir.

PSAKD’DA ABD’N‹N IRAK’I ‹fiGAL‹ PANEL‹ 29 Kas›m 2003 günü Kad›köy Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i’nde “ABD’nin Irak’› ‹flgali” konulu bir panel düzenlendi. Saat 14:30’da bafllayan etkinli¤e, savafl ve insan manzaralar›n›n resmedildi¤i dia gösterimiyle bafllad›. Ard›ndan panele geçildi. Panele Ça¤dafl Hukukçular Derne¤inden (ÇHD) Hakan Karada¤, Alevi Bektafl-i E¤itim ve Kültür Vakf› ad›na Lütfü Kaleli, Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi (ILPS) ad›na Elisabeth Brunner, PSAKD Kad›köy fiubesi ad›na Erdal Y›ld›r›m, ‹nsan Haklar› Derne¤i (‹HD) ad›na Mehmet Torofl ve ‹dil Kültür Merkezi çal›flan› ve Canl› Kalkan olarak Irak’a giden Cihan Keflkek kat›ld›. Aç›l›fl konuflmas›n› yapan Erdal Y›ld›r›m; ABD’nin Ortado¤u üzerinde oynamak istedi¤i oyunlar› anlat›rken, Irak’a sald›r›n›n alt›nda yatan gerçeklere de¤indi. Y›ld›r›m konuflmas›nda “ABD Uluslararas› hukuku ihlal ederek, kimyasal silah vs bahaneleriyle Irak’› iflgal etti. ‹ngiltere ve ‹srail’i de yan›na alarak Ortado¤u’da Jandarmal›¤a soyunmaktad›r. ABD Irak’› tank›yla, topuyla, uça¤›yla bombalad›. fiiddet

fliddeti do¤urdu, Irak’taki ulusal direnifl her geçen gün büyümekte. PSAKD olarak tüm demokrasi güçlerini iflgale karfl› durmaya ça¤›r›yoruz” dedi. ‹kinci sözü ‹HD ad›na Mehmet Torofl ald›. Savafl›n yaratt›¤› tahribatlara de¤inen Torofl; “Savafl insan›n en temel yaflama hakk›n› elinden almakla kalmay›p, y›llarca süren tahribatlar yaratmaktad›r.

ABD’nin Irak’a sald›r›s›nda binlerce insan öldü, bunlar›n önemli bir bölümünü çocuklar oluflturuyor” dedi. Üçüncü sözü ise ILPS ad›na Elisabeth Brunner ald›. 1990’l› y›llardan sonra küreselleflme söylemlerinin h›zla art›¤›n›, bu y›llar›n Rus Sosyal Emperyalizminin y›k›lmas›ndan sonra, emperyalistler için f›rsat y›llar› oldu¤unu söyleyen Brunner; “Emperyalizm son y›llarda iki büyük darbe yemifltir. Bunlardan birincisi; Seattle’de Dünya Ticaret Örgütünün toplant›lar› s›ras›nda d›flar›-

da geliflen protesto gösterileridir. Bu gösteriler nedeniyle toplant› yar›m b›rak›lm›flt›r. ‹kincisi ise 11 Eylül sald›r›lar›d›r. Bu sald›r›larla asl›nda yenilmez gibi görülen emperyalizmin yenilmez bir güç olmad›¤› görüldü” dedi. Brunner konuflmas›n›n ikinci bölümünde ise; Irak iflgali karfl›s›nda uflak TC’nin rolüne ve Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonunun çal›flmalar›na de¤indi. ÇHD ad›na söz alan Hakan Karada¤ ise; ABD’nin bütün hukuk kurallar›n› ihlal ederek Irak’› iflgal etti¤ini, bu arada AKP Hükümetinin de nas›l bir yönelime girdi¤ine dikkat etmek gerekti¤ine de¤inerek “‹stanbul’da yap›lan son sald›r›lar sonras›nda yap›lan aç›klamalardan da görmekteyiz ki, önümüzdeki süreçte iç hukukta hak ve hukuk alan›nda yeni bask›lar›, k›s›tlamalar› getirilecektir. Cezaevlerinde yeni ç›kar›lacak infaz yasas›yla bask›lar artacakt›r” dedi. Son bölümde soru cevap k›sm›na geçildi. Dinleyiciler bu bölümde gerek sorduklar› sorularla, gerekse de kendi düflüncelerini anlatmalar›yla ilgi gösterdiler. Canl› geçen bu bölümün ard›ndan yeni etkinliklerde buluflulmas› dilekleriyle panel sona erdirildi. (Kartal)

Birçok yerde “emniyet” güçleri bu tip yerlerden rüflvet alarak bu olaylara ses ç›karmazken Dersim gibi, isminden bile rahats›zl›k duydu¤u, s›n›f mücadelesine kan tafl›yan, egemenlerin sömürüsüne karfl› ç›kma bilinci olan yerlere kendi elleriyle fuhuflu, uyuflturucuyu vb. sokmakta, bu iflleri yapanlar› teflvik etmektedir. Bundaki amac› ise insanlar› dar bir dünyaya hapsetmektir. ‹nsanlar kendi dar dünyalar›nda araflt›rmayan, sorgulamayan, sadece kendini düflünen, kendisi d›fl›ndaki hiçbir fleyle ilgilenmeyen, dar dünyas›nda mutluluk oyunlar› oynarken, egemenler kendi saltanatlar›n› sürdürebilmenin hesaplar›n› yapmakta, halk› daha fazla uyutabilmek için yeni teoriler üretmektedir. Dersim’de yap›lan da, yap›lmas›na göz yumulan yoz kültür bombard›man› da sistemin sald›r›lar›n›n bir parças›d›r. Yoksa; Dersim’deki birahanelerdeki kad›nlar›n il’den uzaklaflt›r›lmas› ne Dersim’deki fuhuflun, ne çetecili¤in yay›lmas›n›n, ne madde ba¤›ml›lar›n›n artmas›n›n, ne de kad›nlar›n meta olarak görülmesinin önüne geçecektir. Bu, birahanelerde çal›flt›r›lmak (fuhufl yapmak) zorunda b›rakt›r›lan kad›nlar›n kurtulufluna da katk› sunmayacakt›r. Tunceli Kad›n Platformu’nun bunu iyi görmesi ve halka anlatmas› gerekiyor. ‹flte o zaman Dersim halk›; Birahanelerde çal›flan kad›nlar› ay›plamayacak, sorunun kad›nlar gitti¤inde çözülmeyece¤ini görecek, çetelere özenen gençleri d›fllamayacak, uyuflturucuya al›flt›r›lan gençleri kurtarmak için çaba harcayacak. Bunun yan›nda, as›l kurutulmas› gereken batakl›¤›n egemen s›n›f oldu¤unu, tüm sald›r›lar›n onlar taraf›ndan yap›ld›¤›n› bilecek, sistemin bu sald›r›lar›na karfl› ancak örgütlü bir flekilde karfl› koyulabilece¤ini anlayacakt›r. (Malatya)

Dersim’de imza kampanyas› Dersim’de bafllat›lan bir imza kampanyas›yla Vali Ali Cafer Akyüz’ün Dersim’den ayr›lmamas› isteniyor. Ali Cafer Akyüz’den önce Dersim Valisi Mustafa Erkal’d›. Mustafa Erkal, egemenlerin kendine biçti¤i cellat rolünü Dersim’de iyi oynam›flt›. Deyim yerindeyse Dersim halk›na kan kusturuyordu. Bask› ve fliddetle halk› sindirmeye çal›fl›yordu. Erkal halk›n tepkisini çekse de kendine biçilen görevi lay›k›yla yerine getiriyor, bunun için de efendileri taraf›ndan aferinlerle ödüllendiriliyordu. Erkal kendisine verilen görevi eksiksizce yerine getirmifl, Dersim’de ifli bitince baflka yerde görevlendirilmiflti. Yerine gelen Ali Cafer Akyüz’e ise üstleri farkl› misyon biçerek Dersim’e gönderdiler. Akyüz misyonu gere¤i Dersimlilerin sempatisini kazanmaya çal›flt›. Bunun için ne gerekliyse yapt›, yap›yor. Ki çok geçmeden Dersimlilerin bir ço¤u Akyüz’ün alevi ve Dersimli oldu¤u için halka hizmet etti¤ini söylemeye bafllad›. “Dersimli olmasa Dersim’le bu kadar ilgilenmez baz› sorunlar› çözmezdi(!)” Bu imza kampanyas›na imza atanlar›n bir ço¤u valilerin yeni atamalar›nda Vali Akyüz’ün gidip yerine eski vali Mustafa Erkal’›n gelece¤ini düflünüyor. Oysa ki öyle bir fley söz konusu de¤il. Sistemin Dersim üzerine düflündü¤ü politikalar ince hesaplarla, halk uyutularak yaflama geçirilmeye çal›fl›l›yor. Sonuçta Erkal da Akyüz de egemenlerin politikalar›n› hayata geçirmeye çal›fl›yor. Egemenler birine cellat rolü verirlerken di¤erine babacan rolü verebiliyor. Yar›n Akyüz’e cellat olacaks›n, Erkal’a da babacan olacaks›n dendi¤inde ikisi de ald›klar› görevi harfiyen yerine getirmek zorundad›r. Yoksa gerçekten biri iyi biri kötü oldu¤undan de¤iflik uygulamalar yap›lmamaktad›r. Yar›n egemenler Dersim’de hangi politikalar› uygulamak isterse, bu politikalar› hangi vali daha iyi yaflama geçirebilecekse o vali Dersim’e atanacakt›r. Bu dün de böyleydi, bugün de, yar›n da böyle olacakt›r. (Malatya)


23

9

5-18 Aralık 2003

Devlet operasyonlar›na devam ediyor HPG gerillas› Hasan Ertu¤rul’un cenazesi

Faflist TC askerleri ile HPG gerillalar› aras›nda ile 23 Kas›m 2003 tarihinde Ordu’nun Gölköy k›rsal›nda meydana gelen çat›flmada hayat›n› kaybeden 3 gerilladan biri olan Ömer Çiftçi’nin cenazesi, ailesi taraf›ndan Van’a getirildi. Sabah›n erken saatlerinde Gevafl ilçesine ulaflan cenaze, ailesi taraf›ndan ‹lçe Mezarl›¤›’na defnedildi. Çiftçi’nin babas› Adil Çiftçi ac›lar›n›n büyük oldu¤unu belirterek, “Büyük ac› yafl›yorum. Benim gibi bin-

lerce insan yaflad› bu ac›y›” diye konufltu. O¤lunun vücudunda kurflun yaras›n›n yan› s›ra kafas›nda darp izleri bulundu¤unu kaydeden Çiftçi, “O¤lumun gö¤sünde bir kurflun yaras› vard›. Önden girip arkadan ç›km›flt›. Ancak ölüm nedeni bu mu, bilmiyorum. Çünkü kafas›nda da darp izleri vard› ve kulaklar›ndan kan ak›yordu. Bize otopsi raporu vermediler. Yap›l›p yap›lmad›¤›ndan da haberimiz yok” dedi. Yine ayn› çat›flmada flehit düflen

Kürtçe yay›na süreli izin,

B‹R ALDATMACADIR Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyeleri 18 Kas›m Sal› günü bir araya gelerek AB’ye uyum yasalar› kapsam›nda ç›kar›lan “Geleneksel dillerde yay›n” hakk›n› mevzuat kapsam›na ald›. Toplant› sonras›nda bas›n toplant›s› düzenleyen RTÜK Baflkan› Fatih Karaca, Kürtçe yay›n yönetmeli¤ini aç›klad›. Karaca, yeni yönetmeli¤in Dan›fltay taraf›ndan iptal edilen eski yönetmeli¤e oranla ‘iki kat daha ileri’ oldu¤unu öne sürdü. Ulusal televizyon ve radyolara yay›n yapma hakk› tan›yan yönetmelik, bölgesel ve yerel yay›n yapman›n önündeki engeli ise kald›rm›yor. Bölgesel ve yerel televizyonlar ile radyolara iliflkin bir düzenlemenin yönetmelikte yer almamas›n› Karaca ‘yönetmeli¤in kabul edilmesinden sonra, RTÜK taraf›ndan izleyici ve dinleyici belirleme profili yap›laca¤›na ve buna göre bir düzenleme yap›lacak’ olmas›na ba¤lad›. ‹zleyici, dinleyici profili araflt›rmas›n›n nedenini “Türkiye’de hangi bölgeden hangi dillerin konufluldu¤unun bilinmemesine ve buna kaynakl›k edecek bir araflt›rma bulunmamas›na” ba¤layan Karaca, araflt›rman›n ne zaman yap›laca¤› konusunda ise bilgi vermedi.

Yönetmelik, ulusal televizyonlara haftada 4 saati radyolara ise 5 saati aflmamak kayd›yla “yay›n hakk›” getiriyor. Yay›n içeri¤i ise haber, müzik ve kültür sanat ile s›n›rland›r›l›yor. Ayr›ca yay›n (canl›, cans›z) yap›ld›¤› s›rada Türkçe tercüme yap›lmas› da zorunlu. 12 maddeyle haz›rlanan yönetmelik, 19 Kas›m Çarflamba günü Baflbakanl›¤a sunuldu. Baflbakanl›ktan onayland›ktan sonra yürürlü¤e girecek. AB’nin s›k›flt›rmalar›yla gündeme getirilen Kürtçe yay›n, baflbakanl›ktan onaylan›p yürürlü¤e girse bile ulusal kanallarda Kürt halk›n›n kendi dilini, kendi kültürünü gelifltirmesi için yay›nlar yap›lmayacakt›r. Türk flovenistli¤i Kürtçe olarak yap›lacakt›r. Ulusal televizyonlarda ne mutlu Türküm diyene’nin Kürtçesini dinlemek zorunda kalaca¤›z. Türk flovenistli¤i yavafl yavafl Kürt halk›na empoze edilecektir. Kürtçe yay›na süreli izin verilmesi ilk baflta kazan›m gibi gözükse de yap›lan k›s›tlamalar ve sadece ulusal kanallara yay›n hakk›n›n verilmesi dikkatle incelendi¤inde bir aldatmaca oldu¤u görülecektir. (Malatya)

Hasan Ertu¤rul isimli HPG gerillas›, Tunceli’de ‘fiehit nam›r›n’ slogan›yla topra¤a verildi. Ertu¤rul’un ailesi o¤ullar›n›n bir gözünün oyuldu¤unu bas›na aktard›. Ertu¤rul’un cenazesini kalabal›k bir grup, Pülümür Yolu üzerinde bulunan Muti Köprüsü’nde karfl›lad›. Bir gece Tunceli Merkez Cemevi’nde tutulan cenaze, yaklafl›k 2 bin kiflinin kat›l›m›yla Turuflmek Köyü’ne götürülmek üzere yola ç›kar›ld›. Yaklafl›k 20 araçl›k konvoyla yola ç›kar›lan cenazeye efllik eden 2 bin kifli, 45 dakikal›k yol boyunca araçlara binmeyerek yürüyüfl yapt›. (H. Merkezi)

nun da bulundu¤u 12 gerillan›n flehit düfltü¤ü iddia edildi. Yine Dersim’de bafllat›lan askeri operasyonlar da devam ediyor. Dersim’de askerlerin sürekli hareket halinde oldu¤u, gece operasyonlara gidip sabah erken saatlerde karakollara geri döndükleri görülüyor. Hatay Valisi Abdülkadir Sar›’n›n yapt›¤› aç›klamaya göre, Hatay Emniyet Müdürlü¤ü ve ‹l Jandarma Komutanl›¤› ekiplerinin, Dörtyol’un k›rsal alan›nda gerçeklefltirdikleri operasyonda HPG gerillas› oldu¤u belirlenen 2 kiflinin öldürüldü¤ü belirtildi.

B‹NGÖL’DEK‹ ÇATIfiMADA 12 HPG GER‹LLASI fiEH‹T DÜfiTÜ T. Kürdistan›’nda bir süredir yo¤unlaflan genifl çapl› askeri operasyonlar devam ediyor. Bu operasyonlar özellikle Bingöl ve Dersim’de daha da yo¤unlafl›yor. Hükümet sözcüsü ve Adalet Bakan› Cemil Çiçek’in yapt›¤› aç›klamaya göre, Bingöl’ün Karl›ova ilçesi Karacehennem ormanlar›nda havadan ve karadan sürdürülen operasyonlarda TC ordusuyla HPG gerillalar› aras›nda çat›flma ç›kt›. Ç›kan çat›flmada aralar›nda bölge sorumlusu-

OPERASYONLARA HPG’ DEN M‹S‹LLEME TC’nin kolluk güçleri taraf›ndan Erzurum, Avanos ve Karadeniz’ de gerçeklefltirilen operasyonlara karfl›, HPG gerillalar› da misilleme yapt›. Yap›lan misilleme eylemlerinden ilki 20 Kas›m tarihinde Amutka Karakolu ile Hozat yolu aras›nda pusuya düflürülen bir askeri arac›n imha eylemi, ikincisi ise 25 Kas›m tarihinde Ovac›k Komando Taburu’na yak›n mesafeden sald›r› gerçeklefltirilmifltir. Yap›lan sald›r›da 6 asker hayat›n› kaybetmifltir. (H. Merkezi)

‹STANBUL ADL‹YES‹’NDE ‹fiGAL KONGRA-GEL Kurumsal Baflkan› Abdullah Öcalan’›n bulundu¤u ‹mral› Hapishanesi’nin kapat›lmas› ve Kürt sorununun demokratik çözümünü isteyen bir grup genç ‹stanbul Adliyesi’ni iflgal etti. “Toplumsal Bar›fl ‹çin Gençlik Giriflimi” üyesi olan 20 kiflilik grup 18 Kas›m 2003 tarihinde saat 11:00 s›ralar›nda ‹stanbul Adliyesi’ne gelerek 3. kattaki 7. ‹cra Tetkik Merci Hakimli¤inin içine girip kap›y› kilitlediler. Adliyenin cam›na “Kürt sorununa demokratik çözüm, ‹mral› Cezaevi kapat›ls›n” yaz›l› pankart ast›lar. “Tecrite hay›r, Öcalan’a özgürlük”, “Ope-

rasyon de¤il, demokratik çözüm”, “Biji serok Apo”, “Be serok jiyan nabe” sloganlar›n› atan gençler, adliye çal›flanlar›n›n panik yaflamamas› için amaçlar›n›n sadece seslerini duyurmak oldu¤unu, kimseye zarar vermek istemediklerini belirttiler. Eylemin bafllamas›yla birlikte Adliye içinde ve d›fl›nda yo¤un bir y›¤›nak yapan çevik kuvvet, alk›fllarla eyleme destek verdi¤i iddias›yla eylemi izleyen iki kifliyi de gözalt›na ald›. Yaklafl›k bir saat sonra gaz bombalar› kullanarak eylemin yap›ld›¤› mahkeme salonunun kap›s›n› k›ran çevik kuvvet gençleri döverek gözalt›na ald›. (H. Merkezi)

BARIfi ANALARI Y‹NE GÖZALTINDA Abdullah Öcalan üzerindeki tecritin kald›r›lmas› ve bar›fl taleplerini dile getirmek isteyen Bar›fl Analar› ‹nisiyatifi, YAKAYDER, TUAD ve GÖÇ-DER üyelerinin oturma eylemine izin verilmedi. Her hafta Galatasaray Postanesi önünde oturma eylemi yapan analar, 19 Kas›m 2003 tarihinde

postane önünde yine bir araya geldiler. Beyaz tülbentler takan ve ellerinde dövizler bulunan kad›nlar oturma eylemi yapmak için postaneye yönelince, çevik kuvvet 8’i kad›n 9 kifliyi tartaklayarak gözalt›na ald›. Eylemin ard›ndan keyfi kimlik kontrolü yapan polis “flüpheli” gördü¤ü 3 kifliyi daha gözalt›na ald›. (‹stanbul)


5-18 Aralık 2003

23

10

F tiplerinde tecrit uygulamalar›na birkaç örnek... MALATYA E T‹P‹ HAP‹SHANES‹’NDE FAfi‹ZM‹N GERÇEK YÜZÜ

Zorunlu çal›flt›rman›n demagojik yüzü “E⁄‹T‹M ‹HT‹YACI BEL‹RLEME ANKET‹” 19 Aral›k’ta “Hayata dönüfl operasyonu”ad› verilen bir operasyonla arkas›nda 28 flehit ve yüzlerce yaral› b›rakarak aç›lan “özel lüks odalar” fleklinde ifade edilen F tipleri, flimdi “e¤itim yuvalar›” olarak yeni sald›r›larla tutsaklar›n gündeminde. 11 Eylül 2003 tarihinde Tekirda¤ F tipi hapisanesinde tutsaklara da¤›t›lan “E¤itim ihtiyac›n› belirleme” bafll›kl› 10 sayfadan oluflan anket ka¤›tlar›nda herfley var. Öyle ki yaflam›n her alan›na dair birfleyler bulunabilir bu ankette. Yani yaflanan onca katliam›, tecriti bilmeyen bir kifli bu anketi görse herhalde “d›flar›n›n iflsizli¤ini, yoksullu¤unu, e¤itimsizli¤ini çekmektense F tipinde yatar›m daha iyi” diyebilir. Tutsaklar›n en ince ayr›nt›lar›na kadar yaflamlar›n›, taleplerini, becerilerini araflt›r›p sözde yard›mc› olmaya çal›fl›yor bu sistem. Üstelik yaln›zca tutsaklar›n durumlar›yla ilgilenmekle kalmay›p aile durumlar›n› da araflt›r›yorlar. Tutsaklar› “adli suç”, “terör suçu ve organize suç”iflleyen insanlar olarak s›n›fland›ran bu ankette tam 143 çeflit kurslar›n aç›lmas›n›n planland›¤› belirtiliyor. A¤aç iflleri, alç› iflleri, deri iflleri, boncuk iflleri, çinicilik, dokumac›l›k, el sanatlar›, pansiyonculuk, matbac›l›k, kaportac›l›k, otelcilik, radyo-tv-elektronik eflya tamircili¤i, muhasebe teknikleri vb.vb. ifl çeflidi sunuluyor. Zira birini yapamayan di¤erini seçebilsin. Yani yeni gündemde olan ceza yasa tasar›s›na göre “zorunlu çal›flma” sald›r›s›na göre tutsaklar›n emeklerini de sömürerek gelir elde etmeye çal›fl›yorlar. ‹fl bununla da bitmiyor. Okuma, yazma ve sosyal kültürel amaçl› kurslardan hangisini tercih edersiniz? diyerek soruluyor tutsaklara. Aç›kö¤retim ö¤rencilerine yönelik destekleyici kurslar, aile planlamas›, çocuk sa¤l›¤› kursu, bulafl›c› hastal›klardan korunma, güzel konuflma, halk oyunlar›, tiyatro vb... ve de en önemlisi “DEMOKRAS‹ VE ‹NSAN HAKLARI” kursu... Foto¤raflarda bile insanlar›n biraraya gelmesinin yasak oldu¤unu söyleyen bu zihniyet, onca flehitin, onca gazinin müsebbi olan bu zihniyet, tutsaklara “yararl› “ fleyler yapaca¤›n› söyleyerek ortaya ç›k›yor flimdi de. Tüm bu propagandalar›n ve çabalar›n ard›nda tutsaklar›n eme¤ini en çok ve en

ince yöntemlerle nas›l sömürebilirimin, emperyalist tekellerin ve yerli uflaklar›n›n nas›l ifllikleri haline getirebilirimin hesab› var. TECR‹T FOTO⁄RAFLARDA VE AÇIK GÖRÜfiTE DE SÜRÜYOR Ülkemiz hapishanelerinde 3 y›ld›r dolu dizgin bir tecrit yaflan›yor. Bu tecritin ne anlama geldi¤ini tecritte yaflayanlar, tecriti yaflayanlar›n aileleri ve devrimci demokrat, duyarl› insanlar bizzat yaflayarak görüyorlar. Tecrit F Tiplerinin ana politikas›d›r. Ki bu onlarca, yüzlerce yan politikayla da besleniyor. F Tiplerinde insanlar›n bir araya gelmesi, konuflmas› yasak. En fazla üç kifli (Üç kiflilik hücrede kal›yorsa tabi) bir araya gelebilir. Sistem insanlar› yaln›zca birbirinden yal›tmakla da yetinmiyor, onlar›n foto¤raflarda da olsa yan yana gelmesini istemiyor. Üç kiflilik bir hücrede kalan tutsak, hücre arkadafllar›yla birlikte resim çektiremiyor, resim çektirmek istiyorsa ancak tek bafl›na çektirebiliyor… Buradaki amaç ise, tutsaklara kendi d›fl›nda hiç kimse yoktur duygusunu vermeye çal›flmak. Oysa insan› insanlaflt›ran, do¤a ve di¤er insanlarla olan iliflkisidir. Ama bu sistem, devrimci tutsaklar› insan olarak görmüyor. ABD baflkan›n›n “en iyi K›z›lderili ölü K›z›lderilidir” diyerek jenosidi dayatan mant›¤›, F Tiplerinde “En iyi insan tecrit edilen insand›r” mant›¤›na vard›r›lm›flt›r. Böylelikle hapishaneler özgülünde tüm toplumda muhalefet edemeyen insan tiplemesi yarat›lmak isteniyor. En son Ramazan Bayram› nedeniyle yap›lan aç›k görüflte Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde tutsaklar ve aileleri bu tarz bir uygulamaya maruz kald›lar. Ailelerden ald›¤›m›z bilgilere göre aç›k görüfl mekan›nda bulunan tutsaklar ve ailelerinin birlikte resim çektirmek istemeleri görevliler taraf›ndan “hay›r sadece kendi ailenizle çektirebilirsiniz” diye engellendi. Aileler ve tutsaklar “sadece ailelerle resim çektirilir” fleklinde herhangi bir yasa, yönetmelik, kararname bulunmad›¤›n› söyleyerek böyle bir fleyin hiçbir akla ve mant›¤a uygun olmad›¤›n› söylediler. Ve bu durumu protesto ederek hiçbir resim çektirmediler. Yine ayn› aç›k görüflte, tutsaklar›n aileleriyle yan yana oturmalar› da yasakland›. Buna itiraz eden tutsaklar görüfllerinin kesilmesiyle tehdit edildi. “E¤er birbirimize dokunamayacaksak, sar›lamayacak-

sak aç›k görüflün ne anlam› var” fleklinde görüflü kesmekle tehdit eden görevliye “git istedi¤in yere flikayet et” diyerek görüflü sürdürdüler. ‹nsan› afla¤›layan, insan› ezen, insan› insan olarak görmeyen bu sistemin görevlisi, tepkiler karfl›s›nda geri ad›m atarak tutsaklar›n aileleriyle yan yana oturmas›na izin verdi… F T‹PLER‹ KEYF‹ UYGULAMA CENNET‹ F Tiplerinde uygulanan politikalar, her hapishaneye göre de¤ifliyor. F tiplerine geçildi¤inden bugüne yaklafl›k üç y›l geçti. Ve bu üç y›l içinde yüzlerce keyfi uygulamaya maruz kald› tutsaklar. Kimi hapishanelerde yasak olanlar baflka bir hapishanede serbest olabiliyor. Ve buna itiraz eden tutsaklara hiçbir mant›ki aç›klama yap›lm›yor. Bu uygulamalara bir örnek vermek gerekirse; Gazete çal›flanlar›m›zdan Memik Horuz, 4 Haziran 2003 tarihinde Ankara Sincan F Tipi’nden Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’ne sevk edilirken hapishane giriflinde ahlak d›fl› ve rencide edici aramaya tabi tutuldu ve Sincan’da ald›¤› eflyalar› “yasak” gerekçesiyle al›nmad›. Memik Horuz, hem bu durum için hem de Sincan’da paras›yla kantinden ald›¤› eflyalar›n›n kendisine verilmesi için Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’na suç duyurusunda bulundu. 15.7.2003 tarih esas no: 2003/63, karar no: 2003/66 say›l› karar›yla Tekirda¤ infaz hakimli¤i, flikayetin reddine karar vererek “yap›lan ifllemde kanun, tüzük ve yönetmeliklere ayk›r› bir yön bulunmad›¤›ndan itiraz›n reddine” cevab› verildi. Memik Horuz ise bu karar› reddederek ikinci bir dilekçe yazd›. Bu karar›n hukuksuz, keyfi uygulamalar› hakl› göstererek suça ifltirak etmekten baflka bir anlam ifade etmedi¤ini belirtti. Her iki itiraz da reddedilerek takipsizlik karar› verildi. Bu kadar basit, anlafl›l›r bir durumu bile çözmek yerine ciddiyetsizce kapatmaya çal›flmak hiçbir hukuka, hiçbir yasaya s›¤maz. Sincan F Tipi’nde serbest olan›n, Tekirda¤ F Tipi’nde neden yasak oldu¤una cevap veremeyen mahkemeler, savc›lar, yarg›çlar bir dizi mahkemeden sonra hep ayn› fleyi söylüyorlar; “görülen lüzum üzerine”. Ülkemiz yaflam›n her alan›nda “görülen lüzum üzerine” al›nan kararlarla yönetiliyor. F Tipleri biraz daha çok yönetiliyor, hepsi o kadar. (H. Merkezi)

Malatya Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i 20 Kas›m 2003 tarihinde Malatya E Tipi Hapishanesinde bulunan personelin keyfi uygulamalar›n› protesto ederek haklar›nda suç duyurusunda bulundular. Geçti¤imiz günlerde Buca Hapishanesi’nde yaflanan olaylar›n benzeri Malatya E tipi hapishanesinde de yaflanm›flt›r. 13-14 yafllar›ndaki iki çocu¤a tecavüz edilmifl ancak konu hakk›nda genifl bilgi al›namam›flt›r. Bu olay görüfl s›ras›nda ziyaretçilere aktar›ld›¤› s›rada müdahale edilmifl ve gardiyanlar taraf›ndan telefon görüflmesi kesilmifltir. Hapishane yetkililerinin keyfi uygulamalar› bunlarla da s›n›rl› de¤il. Siyasi kad›n tutsaklar›n kald›¤› hücrelerin havaland›rmalar›na porno dergileri at›lmaktad›r. Devrimci kad›n tutsaklar›n kald›¤› hücrelerin camlar› hapishanenin güvenli¤inden sorumlu jandarman›n topland›¤› yere bakmaktad›r. Ve kad›n tutsaklar her gün askerlerin ahlaks›z el kol hareketlerine ve sözlerine maruz kalmaktad›rlar. Bu konular hakk›nda defalarca suç duyurusunda bulunulmufl, idare ve hapishane savc›l›¤›na hücrelerin de¤ifltirilmesi için baflvurulmufl ancak ‘baflka yerimiz yok’ denilerek baflka yere götürülmemifllerdir. Ailelerin çocuklar›na götürdükleri elbise, kitap vb. eflyalara zarar verilmektedir. Malatya Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i “yaflanan bu ahlaks›zl›¤›, bask›, yasak ve sansürü k›n›yor, sorumlular› hakk›nda suç duyurusunda bulunuyoruz” dediler. (Malatya)

DEVR‹MC‹ BASIN SUSTURULAMAZ! Özgür Gündem gazetesi ile Özgür Halk ve Özgür Kad›n›n Sesi Mersin temsilciliklerine 14 Kas›m günü polis taraf›ndan bask›n düzenlendi. Yaklafl›k 30 polisle yap›lan bask›nda bürolar›n içi da¤›t›ld›, çal›flanlara ve misafirlere hakaretler ve küfürler edildi, temsilciler ise gözalt›na al›nd›. Gazete ve dergi çal›flanlar› ise yapt›klar› bas›n aç›klamas› ile bask›nlar› protesto ettiler. Çal›flanlar ad›na aç›klama yapan Özgür Kad›n›n Sesi dergisi Mersin temsilcisi Zeliha Akbay, “Yap›lan bask›nlar ve sald›r›lar› Özgür bas›n gelene¤ini engellemeye ve bo¤maya yönelik olarak de¤erlendiriyor ve protesto ediyoruz. Bas›n meslek örgütlerinde gazete ve dergileri toplatma ve arama izni veren mahkemeleri, kolluk güçlerini protesto etmeye çal›fl›yoruz” dedi. (Mersin)


11

23

5-18 Aralık 2003

TUYAB: “Yeni sald›r›lara karfl› omuz omuza olal›m”

Zulmün ve direniflin birlefltirdi¤i insanlar olarak TUYAB’l› aileler yine bir aradayd›. “Birleflik Yüreklerin Sesi” ad› alt›nda 30 Kas›m’da BEKSAV’da bir etkinlik düzenleyen TUYAB (Tutuklu ve Hükümlü Yak›nlar› Birli¤i) “sözün hükmünü yitirdi¤i bir süreçten geçiyoruz” diyerek bafllad› etkinli¤e. Zindanlarda ve direnifllerde yaflam›n› kaybeden yüzlerce devrim flehidi flahs›nda tüm devrim flehitleri ad›na yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan 80 döneminden günümüze tutsak ailelerinin ve devrimci tutsaklar›n direniflini konu alan bir dia gösterimi yap›ld›. TUYAB ad›na aç›-

l›fl konuflmas›n› Seza Mis yapt›. Seza Mis F Tipi Hapishanelerin yaln›zca tutsaklara uygulanan bir politika olmad›¤›n›, tüm topluma dayat›lmak istenen bir sald›r› oldu¤unu vurgulad›. Hapishanelerde tecritin geldi¤i boyuta somut örnekler vererek, bu sald›r›n›n içerde ve d›flarda hep birlikte hareket ederek püskürtülebilece¤ini söyledi. Daha sonra direniflin d›flar›daki özneleri olan tutsak ailelerinden ‹smail Karagöz de bir konuflma yaparak faflizmin sald›r›lar›na tüm h›z›yla devam etti¤ini, ailelerin ve duyarl› insanlar›n bu sald›r›lar karfl›s›nda d›flar› aya¤›n› daha da güçlendirmesi

TAYAD’l› ailelerin direnifli sürüyor Yaklafl›k 3,5 ay önce çad›r talepleri ile eylemlerine bafllayan TAYAD’l› ailelerin direnifli bask›lara ve so¤u¤a ra¤men sürüyor. Aileler Abdi ‹pekçi Park›’nda tecrite dikkat çekmek amac›yla yapt›klar› eylemin 64. gününde polis taraf›ndan gözalt›na al›nd›lar. 5 Çevik

gerekti¤ini belirtti. Karagöz sözlerini “devrimciler bize bir 盤›r açt›lar. Kendilerini siper ettiler. Bizler de onlar›n bu insan sevgisine lay›k olal›m” fleklinde bitirdi. ‹flçi Kültür Evi de haz›rlad›¤› “Boran” adl› tiyatroyla tutsak yak›nlar›n›n yanlar›nda olduklar›n› gösterdiler. Ulucanlar direniflinin konu al›nd›¤› oyunda hücre sistemi ve devrimci iradenin teslim al›namayaca¤› vurguland›. Direniflte en çok bedel ödeyenler olarak ölüm orucu gazileri söz ald›. Ortaya ç›kar›lan çal›flmalar›n daha verimli, daha kitlesel olmas› için TUYAB’›n olumlu yanlar›n›n yan›nda eksik yanlar›n›n da görülmesi gerekti¤ini belirten ölüm orucu gazileri, “beyin ve beden olarak ne kadar y›pranm›fl olsalar da bu dünyada söz hakk›m›z var” mesaj›n› vererek yaflamdaki ›srarlar›n› dile getirdiler. Ayr›ca sorunun hapishaneler boyutuyla s›n›rl› olmad›¤›n›, sald›r›lar›n her cepheden oldu¤una ve sahipleniflin de daha genel olmas› gerekti¤ine dikkat çektiler. Özgecan’›n kavga ve direnifl fliirleri, ard›ndan Atilla Meriç’in halk türküleriyle program can buldu. Ayr›ca Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi (ILPS) ve Tohum Kültür Merkezi de gönderdikleri mesajla TUYAB’l› ailelerin yanlar›nda olduklar›n›, mücadeleyi birlikte omuzlad›klar›n› vurgulad›lar. (Kartal)

Kuvvet otobüsünün getirildi¤i eylemde 5 TAYAD’l› aile polisin sald›r›s›na u¤rad›. 20 Kas›m gecesini Emniyet’te geçiren aileler ertesi gün sald›r›y› protesto etmek amac›yla bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. Do¤an Karatafltan taraf›ndan okunan aç›klamada; polisin ailelere yönelik bask›lar›na dikkat çe-

kilerek, tecrit sürdükçe özgürlüklerin kazan›lamayaca¤›n›n alt› çizildi. Polisin gözalt› ve tacizlerine karfl› aileler de geceleri nöbet tutuyor. Aileler, so¤u¤a ve polise ra¤men direnifllerini sürdürürken, demokratik kitle örgütlerinin ilgisizli¤ini dile getiriyorlar. Bayramda da açl›k grevini sürdüren aileler tecrit kald›r›l›ncaya kadar eylemlerinde kararl› olduklar›n› ifade ediyorlar. (Ankara)

Haber yapma hakk›m›z engellenemez Her zaman emekçi halktan yana yay›n yapan ve egemen s›n›f›n teflhirini her türlü bask› ve y›ld›rma politikalar›na karfl› y›lmadan yerine getirmeye çal›flan sosyalist bas›n emekçileridir. Sosyalist bas›n kurulufllar›na ve devrimci kurumlara karfl› devletin kolluk güçleri taraf›ndan keyfi arama izinleri ç›kar›larak, çal›flanlar ve okurlar üzerinde y›ld›rma ve sindirme politikalar› uygulanmaktad›r. Bundan yaklafl›k bir ay önce Malatya’da devrimci bas›n ve devrimci kurulufllar polis taraf›ndan keyfi bir flekilde arama ad› alt›nda bas›lm›flt›r. Bu bask›nlardan sonra devletin kolluk güçleri devrimci kurumlara ve sosyalist bas›n emekçilerine çeflitli flekillerde sald›r›lar›n› devam ettirerek tacizlerde bulunmufltur. Gazetemiz Malatya irtibat bürosu çal›flan› Bar›fl Karaa¤aç da bu sald›r›lardan pay›n› alm›flt›r. Karaa¤aç gitti¤i bir haberden büroya döndü¤ü s›rada sivil polisler taraf›ndan durdurulup kimlik kontrolü yap›lm›fl, bas›n kar-

t›na bak›larak bu kart›n geçersiz oldu¤u söylenmifl, kendilerinin oldu¤u yerlerde haber yapt›rmayacaklar› belirtilmifltir. Sivil polisler, yine keyfi, alakas›z sorularla muhabirimiz üzerinde psikolojik bask› uygulamaya çal›flm›fllard›r. Buna benzer uygulamalar At›l›m Malatya irtibat bürosu

çal›flan›na da yap›lm›flt›r. Yeni olarak gördükleri okurlar›m›za da ilk önce ‘bizlerin terörist oldu¤u’ söylenerek bizlerden uzak durmalar› söylenmektedir. ‹flbirlikçilik, ajanl›k teklif ettikleri de okurlar›m›z taraf›ndan dile getirilmifltir. Yap›lan bu dayatmalar kabul edilmedi¤i için okurlar›m›z da sürekli takip edilmifl, sözlü tacizlere maruz kalm›fllard›r. Egemenler kendilerine muhalif gördükleri her kesimi sindirebilmek için her yolu denemekteler. Kimi zaman sosyalist bas›n emekçileri üzerine komplolar kurularak tutuklanmakta, kimi zaman katledilmekte, kimi zaman da çal›flmalar›n›n önüne geçilmeye çal›fl›lmaktad›r. Ancak sosyalist bas›n emekçileri üzerinde uygulamaya çal›flt›klar› sindirme, tecrit etme, gerçekleri halka ulaflt›rmam›z› engelleme politikalar› bundan önce hayata geçmedi¤i gibi bundan sonra da geçmeyecektir. Bu politikalar›, bizleri asla do¤rular› yaz›p halka ulaflt›rmam›zdan vazgeçiremeyecektir. (Malatya)

EKMEK VE ADALET DERG‹S‹ ALMANYA BÜROSU BASILDI 18 Kas›m 2003 tarihinde Ekmek ve Adalet dergisinin Köln bürosu sabah saat 10:00’da bas›ld›. Koblenz savc›s›n›n emriyle yap›lan bask›nda, bir baflka savc›n›n gözetiminde büro, polisler taraf›ndan da¤›t›ld›. Arama izninde “delil toplama” ibaresi bulunmas›na ra¤men etraf› da¤›tan polislere müdahale eden dergi temsilcisine savc› “ifl yapman›za yard›m eden herfleye el koyaca¤›m” diyerek büroda bulunan bilgisayar, yaz›l› evraklar›n tümü, taray›c›, yaz›c›, 1541 Euro paraya ve telefona el koyarak derginin son say›s›n›n 2700 adedini de ald›. Bu keyfi arama s›ras›nda aramaya kat›lmak isteyen avukat Vesile Yücel ise zorla sürüklenip bürodan at›l›p elleri kelepçelenerek bekletildi. Bu esnada sözlü ve fiziki iflkenceye maruz kald›. Daha sonra gözalt›nda ç›r›lç›plak soyundurularak küfür ve iflkencelerle iki saat al›konuldu. Polisler arama esnas›nda müdahale etmek isteyen Ekmek ve Adalet dergisi temsilcisine de sald›r›p ellerini arkadan kelepçeleyerek iki saat bekletti. Konuyla ilgili yaz›l› olarak bas›n aç›klamas› yapan Ekmek ve Adalet dergisi yurtd›fl› temsilcili¤i bask›nlar, talanlar ve iflkencelere karfl› olan herkesi, tüm demokratik kitle örgütlerini Alman devletinin sald›rgan tutumunu protesto etmeye ça¤›rarak “Bu sald›r›lar Ekmek veAdalet dergisi flahs›nda as›l olarak bütün bas›n yay›n kurumlar›na ve düflünce özgürlü¤üne yap›lm›flt›r” dedi (H. Merkezi)


5-18 Aralık 2003

12

Emperyalistler kendi mezar›n› kaz›yor

Ortado¤u eksenli olarak dünyada önemli bir süreçten geçiliyor. Y›llard›r Ortado¤u’yu kendi ç›karlar› için kan gölüne çeviren emperyalistler, yaflad›klar› ekonomik, siyasi krizin etkisi ile ve 11 Eylül sald›r›lar›n› da bahane ederek önce Afganistan’› ard›ndan da Irak’› iflgal ettiler. ABD emperyalizminin, yan›na ‹ngiliz emperyalizmini de alarak iflgale giriflmesi önümüzdeki uzun bir döneme damgas›n› vurmakla ve dünya halklar›n›n nefretini kazanmakla birlikte emperyalist kapitalist sistemin mezar›n›n da daha derin ve h›zl› kaz›lmas›n› beraberinde getirecek. Öyle ki tarih bir avuç kan emici sömürücüden yana de¤il, dünya halklar›ndan yana ilerliyor. Çünkü emperyalizmin hür türlü sald›rganl›¤›na karfl› direnifl büyüyor. Bunun son örne¤i de iflgal alt›nda tutulan Irak topraklar›d›r. IRAK’TA D‹REN‹fi BÜYÜYOR Bugün Irak iflgali ABD ve ‹ngiliz emperyalizmi için batakl›ktan baflka bir anlam ifade etmemektedir. Emperyalistler 20 Mart 2003 tarihinde bafllayan Irak’›n fiili iflgalinin 1 May›s 2003 tarihinde bitti¤ini ilan ettiler. Ne var ki Irak halk›n›n her geçen gün daha da organize haline gelen direnifli, Irak’ta savafl›n daha yeni bafllad›¤›n› gösteriyor. Önceleri pusularla bir veya iki ABD askeri öldürülürken, bugün iflgalcilerin helikopterleri düflürülüyor, z›rhl› araçlar› imha ediliyor, en çok korunan bölgeler sald›r›ya u¤ruyor, iflbirlikçiler öldürülüyor, ifl-

gale ortak olan ülkeler hedef tahtas›na al›n›yor. Öyle ki dünyan›n “süper gücü” ABD’nin kovboyu Bush, iflgal alt›ndaki Irak ziyareti emperyalistlerin Irak’ta düfltükleri korku halini göstermesi bak›m›ndan önemli. Gizli bir flekilde organize edilen ziyarette, Bush Irak’ta sadece 2,5 saat kald›. Bu 2,5 saat içerisinde de adeta bir ordu taraf›ndan korunan Bush, Ba¤dat Havaalan›’nda ABD askerleriyle birlikte kald›ktan sonra geri döndü. Gazetelerde Bush’un Irak ziyaretini babas›na dahi söylemedi¤i yazd›. Ne kadar do¤rudur bilinmez ama askerlere moral için yap›lan ziyaretin, amac›n›n tersine Irakl›lara moral oldu¤u bir gerçek. Öyle ki Irak sokaklar›nda ziyaretten sonra Bush’un korkakl›¤› konufluluyor ve ziyaret alay konusu haline getiriliyor. Medyada bu noktalar ön plana ç›kart›l›rken, arka planda ise Irak’taki ABD ordusunun komutanlar› taraf›ndan haz›rlanan Irak raporu vard›. Raporda askerlerin kurtar›c› olmad›¤› ve bu nedenle kurtar›c› olarak ilan edilmelerinin yanl›fl oldu¤u belirtilerek, iflgalci olarak s›n›rs›z katliam yetkisi istendi. Ki son dönemde Irak’ta büyüyen direnifl karfl›s›nda iflgalciler katliamdan baflka bir alternatif göremiyorlar. Bu do¤rultuda sivil halk›n katledilmesi her geçen gün daha da art›yor. Irak cephesinde direnifl nedeniyle zor günler yaflasa da, hegemonyas›n› korumak için sald›rmaktan baflka ça-

resi olmayan ABD emperyalizmi, bölge ülkelere yönelik müdahalelerine devam ediyor. Gürcistan’da yaflanan son geliflmeler buna örnektir. Gürcistan’da ABD emperyalizminin etkinli¤ini daha da art›rmas› ve ülkenin Kafkaslar’da ABD emperyalizminin ç›karlar› için ileri bir karakol görevini üstlenmesi için yap›lan müdahale ile Cumhurbaflkan› Eduard fievardnadze görevinden istifa etti(ildi). ABD emperyalizmi deste¤i ile muhalif lider Mihail Saakaflvili önderli¤inde yap›lan müdahale esasta ABD emperyalizminin ülkeyi kendi ç›karlar› için kal›ba dökmesinden baflka bir anlam ifade etmemektedir. TÜRK‹YE YILLARDIR EMPERYAL‹ZM‹N CEPHE ÜLKES‹ Ortado¤u, Kafkaslar ve Balkanlara yönelik ABD emperyalizminin müdahalesi aç›s›ndan önemli bir noktada olan Türkiye’de de bu sald›rganl›ktan en çok pay› alan ülke durumunda. Ülkenin iliklerine kadar sömürülmesi için ülkedeki tüm uygulamalar emperyalizmin denetiminden geçmektedir. Türk egemen s›n›flar› da emperyalistlerin iyi birer uflaklar›d›r. Son dönemde ‹stanbul’da yaflanan patlamalar bahane edilerek ABD emperyalizminin ülkeyi, bölgede daha aktif kullanmas› için bir gerekçe yap›lmakta. ABD Baflkan› Bush, ‹ngiltere Baflbakan› Blair ile birlikte yapt›¤› bas›n toplant›s›nda, gazetecilerin ‹stanbul’daki bombal› sald›r›lar› sorular› üzerine

Türkiye ABD emperyalizmi ç›karlar› için y›llard›r bir cephe ülkesidir. Sovyetler Birli¤i döneminde Türkiye “Komünizme karfl› ileri bir cephe” iken, bugün yine emperyalistlerin ç›karlar›n› korumak için dünya halklar›na yönelik “terörizmle mücadele” ad› alt›nda yo¤unlaflan sald›rganl›kta, emperyalistlerin ufla¤› olarak cephe ülkesidir. “teröristler için Irak bir cephe, Türkiye de bir cephe” yan›t›n› verdi. ‹stanbul’daki bombal› sald›r›lardan hemen sonra yap›lan bu aç›klama, Türkiye’nin bölgede daha aktif kullan›laca¤›n›n da göstergesi. Nitekim Türkiye ABD emperyalizmi ç›karlar› için y›llard›r bir cephe ülkesidir. Sovyetler Birli¤i döneminde Türkiye “Komünizme karfl› ileri bir cephe” iken, bugün yine emperyalistlerin ç›karlar›n› korumak için dünya halklar›na yönelik “terörizmle mücadele” ad› alt›nda yo¤unlaflan sald›rganl›kta, emperyalistlerin ufla¤› olarak cephe ülkesidir. Bugün Bush’un son aç›klamas› Türkiye’nin daha aktif olarak kullan›lmas›ndan baflka bir anlam ifade etmemektedir.


13

23

Kaçak maden, iflçilere mezar oldu

5-18 Aralık 2003 M‹TAfi’TA ‹fiÇ‹LER‹N TEPK‹S‹ Ankara’n›n en büyük fabrikalar›ndan olan M‹TAfi’ta patronun istekleri iflçilerin öfkesine çarpt›. Patron; “‹flçilerin zam farklar›n› al›flverifl çekleri ile ödeme”, “Belirlenen say›da üretim yap›lmamas› halinde fazla mesai ücreti ödememe” fleklinde planlar kurarak bayram öncesinde iflçilere dayatt›. Ancak patron iflçilerin tepkisi üzerine geri ad›m atmak zorunda kald›. ‹flçiler temmuz ay›nda verilmesi gereken maafllar›n› Ekim’de alm›fl, buna ra¤men patronun G‹MA al›flverifl çekleri verme dayatmas›na maruz kalm›fllard›. ‹flçiler, odun, kömür için çek verilmesine karfl› ç›kt›lar ancak yine de patron bu uygulamadan tamamen vazgeçmifl durumda de¤il. M‹TAfi fabrikas›nda iflçiler düflük ücretle a¤›r koflullarda çal›fl›yorlar. En son edindi¤im bilgilere göre ise nakliye bölümündeki iflçiler günlerdir aral›ks›z çal›fl›yorlar, evlerine bile gidemiyorlar. (Ankara)

MAMAK BELED‹YE ÇALIfiANI ‹fiÇ‹LER EYLEM YAPTI on günlerde özellikle özel kömür ocaklar›nda artan grizu patlamalar› can almaya devam ediyor. Yap›lan uyar›lara ra¤men gerekli önlemleri almayan ocak sahipleri, iflçilerin hayat›na mal olmaktad›r. Geçti¤imiz günlerde Karaman’›n Ermenek ilçesinde özel bir kömür oca¤›nda meydana gelen grizu patlamas›nda, göçük alt›nda kalan 10 kifliden 4’ünün cesedi ç›kar›l›rken, 6 iflçiye hala ulafl›lamad›. Ermenek’in Cenne Köyü Çanakç› mevkiinde 23 Kas›m günü akflam saatlerinde Özsayan Kömür Oca¤›nda 16:00-24:00 vardiyas›nda, madenin 350

S

metre derinli¤inde grizu patlamas› meydana geldi. ‹lk müdahaleyi deneyimli iflçilerden oluflan bir grup yapt›. Ekibin çal›flmalar› sonucu Hasan Çelik, Ali Baflar ve Mustafa Aygün adl› iflçiler ölü olarak ç›kar›ld›. Daha sonraki günlerde yap›lan arama çal›flmalar› sonucunda 1 iflçi daha ölü olarak göçük alt›ndan ç›kar›ld›. Gazetemiz yay›na haz›rland›¤› s›rada di¤er 6 iflçiye ulaflma çal›flmalar› devam etmekteydi. Öte yandan madeni iflleten flirketin mali ifller sorumlusu Mehmet Y›lmaz ile mühendis Zeki Demir Jandarma taraf›ndan gözalt›na al›nd›. (Kartal)

Cam iflçisi 9 Aral›k’ta grevde 18 Temmuz 2003 günü Kristal‹fl Sendikas› ile Cam ‹flverenleri Sendikas› aras›nda bafllayan toplu sözleflme görüflmelerinde, esnek çal›flmay› ve kamu toplu sözleflmelerini dayatan fiifle Cam patronlar›, bununla da yetinmeyip Eskiflehir Paflabahçe Fabrikas›’nda Çimse-‹fl Sendikas›’ndan istifa ederek Kristal-‹fl’e üye olan 364 iflçiyi de iflten atm›flt›. Bu sorunlar›n çözülmemesi üzerine, Kristal‹fl Sendikas›, fiiflecam iflyerlerinde 9 Aral›k 2003’te greve ç›kma karar› ald›. Grev karar› 13 iflyerinde 5 binden fazla iflçiyi kaps›yor. Öte yandan Kristal-‹fl’e üye olarak ifle geri dönmek için iki ay› aflk›n bir süredir direnen Eskiflehir cam iflçileri, bayramda Lüleburgaz, Topkap› ve Gebze cam fabrikalar›ndan gelen 200 iflçi taraf›ndan ziyaret edilerek yaln›z b›rak›lmad›lar. Güzel bir dayan›flma örne¤i gösteren iflçiler ziyaretleri boyunca “Eskiflehir yoksa toplu sözleflme de yok”, “‹nad›na sendika, inad›na Kristal-‹fl”, “Cam iflçisi el ele genel greve”, “Zafer direnen emekçinin olacak” sloganlar›n› att›lar. Burada bir konuflma yapan Kristal-‹fl Eskiflehir fiube Baflkan› ‹smail Ayer, flifle cam patronlar›n›n sürekli sald›rd›¤›n› belirterek “Grev günü 9 Aral›k’a geliyor. Yapt›klar›n›n hesab›n› soraca¤›z. Bu mücadele sadece Eskiflehir iflçisinin de¤il, 5 bin cam iflçisinin sorunudur ve sahiplenilmelidir” diye konufltu. Ziyarete gelen iflçiler ad›na yap›lan konuflmalarda da birlik ve dayan›flmaya vurgu yap›ld›. (Kartal)

Maafl ve ikramiyelerini uzun süredir alamayan Belediye iflçileri Mamak Belediye Baflkanl›¤› önünde eylem yapt›lar. Mamak Belediyesi uzun süredir “Param›z yok” gerekçesi ile maafl ve ikramiye ödemesi yapm›yor. 2 trilyon 153 milyar alacaklar› olan iflçiler bu paran›n bayramdan önce ödenmesini istedi. Genel-‹fl üyesi iflçilerin düzenledi¤i Yenimahalle ve Çankaya Belediyesi iflçilerinin de destek verdi¤i eylemde konuflan Mamak fiube Baflkan› Muharrem Aslan; Belediye Baflkan› Gazi fiahin’in daha önceki bayramlarda da ödeme yapmad›¤›n› hat›rlatarak belediyenin tutumunu k›nad›. “Park, fielale kar›n doymuyor” dövizleri açan iflçiler belediyenin, ekonomik s›k›nt›m›z var” dedi¤ini öte taraftan bir haftada 4 park aç›l›fl› yapt›¤›n› dile getirdiler. (Ankara)

L‹MAN ‹fiÇ‹LER‹N‹N ÖZELLEfiT‹RME TEPK‹S‹ 7. kez ç›kt›¤› ihalede özelleflen Trabzon Liman›’nda yaklafl›k 20 gün önce yap›lan ihalade en yüksek paray› vererek liman› 30 y›ll›¤›na kiralayan Albayraklar A.fi ile iflten ç›kar›lma korkusu yaflayan liman çal›flanlar› devir-teslim töreninde karfl› karfl›ya geldi. ‹fl akitleri fesh edilen ve kap› d›flar› konulan yaklafl›k 250 iflçi, liman›n bu flekilde özelleflmesine tepki göstererek, patronla tart›flmaya girdi. ‹flçiler, patronun kendilerine bayram› zehir ettiklerini belirterek AKP il teflkilat›n› göreve davet ettiler. Gergin bir ortamda geçen tart›flmada patron ad›na bir aç›klama yapan Mustafa Albayrak ise iflçilerin güvenceleri ve haklar› için mücadale ettiklerini belirterek Pazartesi günü yeniden bir araya geleceklerini belirtmekle yetindi. Limanda ç›kan olaylara çevik kuvvet müdahale etti. (H. Merkezi)


5-18 Aralık 2003

14

23

Görüfller...Görüfller...Görüfller...Görüfller...Görüfller...Görüfller...

“‹stanbul’daki fliddet eylemleri EMPERYAL‹ST VAHfiET‹N ESER‹D‹R” 15 ve 20 Kas›m tarihlerinde ‹stanbul’da ‹srail ve ‹ngiliz hedeflerine yönelik bir dizi sald›r› gerçeklefltirildi. Sald›r›lar üzerine herkes birfleyler söyledi, yazd›. Biz de söylefli sayfam›zda çeflitli görüfllere yer veriyoruz. Av. Hakan Karakufl: (Aç›l›m Hukuk Bürosu)

Türkiye’nin Bush taraf›ndan “terörizmle savaflta yeni bir cephe” olarak adland›r›lmas›, Türk devleti ile “itaat” sorunu esasen yaflanmad›¤› halde, hareket kabiliyetini artt›r›c› bir sürecin bafllat›ld›¤›na iflaret olarak alg›lanmal›d›r.

BU EYLEM ANLAYIfiI VURULAN HEDEFLERE KAN TAfiIMAKTADIR 15-20 Kas›m sald›r›lar›n› neden-sonuçyarar boyutuyla sorgulamak esas olmal›d›r. Eylemin faillerinin ortaya ç›kar›lamad›¤›, daha do¤rusu ç›kar›lmad›¤› koflullarda, de¤erlendirmenin bu esastan hareketle, yap›lmas›n›n bir zorunluluk ifade etmesi bir yana, çok yönlü sonuçlar›na iflaret edilmesi bak›m›ndan da bu tarz sorgulama gerekli olmaktad›r. Bu tip eylemlerin kim veya kimler taraf›ndan gerçeklefltirildi¤inden öte, esasta kimlere yarar sa¤lad›¤› önem tafl›maktad›r. Meseleye böyle bak›ld›¤›nda; halktan onlarca ölü yüzlerce yaral›y› “hedefler”e kat›k yapmay› tercih eden bir eylem anlay›fl›n›n, “hedefler”e kan tafl›d›¤› rahatl›kla görülebilmektedir. Halkta büyük çapl› panik, korku, dehflet uyand›ran boyutuyla tipik bir “terör” tan›m›na oturmas›; sald›r›lar›n, “terör” demagojisinden bes-

lenenlere yüklü malzemeler verdi¤ini göstermektedir. “Medeniyetler Çat›flmas›” tezine, dinsel içerikli mesajlar tafl›yan eylemler gerçeklefltirerek katk› sunulmas›,; emperyalizmin s›n›f mücadelesini baflka bir anlam yükleyerek farkl› mecralara kayd›rma ve bo¤ma amac›na hizmet etmektedir. Polisin “eylemin failleri” olarak lanse etti¤i kiflilerin “siyasi” kimlikleri ile sald›r›lar› üstlendi¤i iddia edilen örgütün çak›flmas›, e¤er ki özel bir yönlendirme ve mizansen de¤ilse bile, El Kaide isimli kuruluflun kendisi bafll› bafl›na büyük bir soru iflaretidir. ABD taraf›ndan hangi seviyede kontrol edildi¤i ve kullan›ld›¤›n› bugün için bilmedi¤imiz El Kaide vb. ‹slami kimlikli örgütlerin gerçeklefltirdi¤i eylemlerin “terörizm” konseptinin canl› ve ifllevli k›l›nmas›nda gözü aç›k ya da kapal› bir biçimde rol oynad›¤› aç›kt›r. Bush ve Blair’in 20 Kas›m günü verdikleri ortak demeçlerin, “hakl›l›k”lar›na vurgu tafl›mas› ve “terörizmle savafla devam” mesaj› içermesi anlaml›d›r. ABD emperyalizminin aradan yaklafl›k 8 ay geçtikten sonra yeniden uçak ve füzeler kullan›r duruma gelmesi, Irak’taki iflgale karfl› direniflin ald›¤› boyutu göstermektedir. ‹srail’in dizginsiz terörüne ra¤men Filistin intifadas› karfl›s›nda hamle üstünlü¤ü sa¤layamay›fl›, Suriye ve ‹ran’›n “ç›ban bafl›” konumunu sürdürmesi de, günümüz Ortado¤u panoramas›na ait tayin edici görüntülerdir. ‹stanbul’daki sald›r›lar›n zamanlamas› bu bak›mdan da özel bir anlam ifade etmektedir. Alt› gün içinde, özel hedeflere, eflzamanl› ikiz sald›r›lar›n düzenlenmesi ve ülke olarak Türkiye’nin seçilmesi, bir do¤rultuda birden fazla mesaj içermektedir. T.Erdo¤an’›n “elimin tersiyle iterim, ayaklar›mla ezerim” sözleri, mesaj› do¤ru biçimde alg›lad›¤›na iflarettir. Hedeflerin ‹srail, ‹ngiltere ve Türkiye devletleri olarak s›ralanmas›, ABD’nin bu en sad›k üç yardakç›s›n› ayn› adreste buluflturmaktad›r. Türkiye’nin Bush taraf›ndan “terörizmle savaflta yeni bir cephe” olarak adland›r›lmas›, Türk devleti ile “itaat” sorunu esasen yaflanmad›¤› halde, hareket kabiliyetini artt›r›c› bir sürecin bafllat›ld›¤›na iflaret olarak alg›lanmal›d›r. Türk devleti, ABD emperyalizminin bafllatt›¤› iflgal, sald›r›, müdahaleler dizisi halinde geliflen yeni operasyonlar sürecinde, önemli bir misyon ile “gönüllü” bir biçimde konumland›r›lm›flt›. Halk›n verdi¤i tepkinin de etkisiyle, bunun aktif hale getirilmesinde sorunlar yaflanm›fl, sonras›nda ise Irak’ta ve bölgedeki güç dengeleri bu sürecin uzamas›-

na neden olmufltu. Ancak, rafa kald›r›ld›¤› söylenen tezkere meclise iade edilmedi¤inden ifllerli¤ini korumaktayd›. fiimdi aç›k taraf k›lma ve sevk etmenin flartlar›, bu eylemler vesile edilerek yarat›lmak istenmektedir. Bush’un sözlerini bu ba¤lamda okumak gerekiyor. ABD ve AB emperyalistlerinin “müslüman-demokrat model hedef al›nd›” diye a¤›z birli¤i etmesi, bu”model”in empoze edilmesi kampanyas›na ivme kazand›rmak amac› tafl›maktad›r. AB’ye üyelikle ilgili oyalamadan, Kuzey Irak’a sokulmay›fla, K›br›s meselesinden, IMF dayatmalar›na kadar AKP hükümetiyle gelifltirilen iliflkilerin özünde böylesi bir zemine oturmas›; kendisini, “terörle mücadelede yan›nday›z” deyip, “güvenlik sorunu olan ülke” ifllemine tabi tutma tavr›yla devam etmektedir. Emperyalistlerin tam ba¤›ml›l›k iliflkisi içerisinde iradeyi bütünüyle tabi k›lmay› hedefleyen bu oyunlar›, provokasyon ve komplo taktikleri, bu eylemler vas›tas›yla bir kez daha sergilenir olmufltur. 15-20 Kas›m eylemleri, terörizm-güvenlik konsepti çerçevesinde, temel hak ve özgürlükler alan›nda alabildi¤ine otoriter ve bask›c› devlet sistemini pekifltirici bir bahane oluflturmaktad›r. “Türkiye’nin 11 Eylül’ü” denilerek, “terörle mücadele” yasalar›n›n “uyum paketleri” makyaj›n›n tart›flma konusu yap›lmas›, anti-emperyalist dalgan›n s›n›f mücadelesini körükleyen “tehdit edici” fonksiyonu ile yak›ndan ilgilidir.

müslümanlar üzerindeki, Bush taraf›ndan söylenmifl olan “haçl› seferi” söylemini hakl› ç›karmak da olabilir. Di¤er taraftan, Türkiye’yi ürküterek, terörle mücadele saf›na (iflgalcilerin saf›na) çekebilmek ve Türklerle Araplar aras›nda husumet oluflturarak, Türkiye’nin Ortado¤u’da olas› sulhçu-arabulucu rolü oynamas›na engel olmak da amaçlar aras›nda olabilir. Di¤er taraftan, Türkiye’deki teröre uygun batakl›¤› kullanarak, Türkiye üzerinden ‹srail-Arap çat›flmas› ya da ‹srail-Kürt-ABD ittifak›n›n Türk-Arap veya Türkiye-AB çat›flmas› da sahnelenmifl olabilir. Türkiye’de terör ortam› yaratarak ve böyle bir ortam› s›cak tutarak, geçmifl olaylar› haf›zalarda tazelemenin yan›nda, korku ve flokla aceleye getirerek, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki Kürt oluflumuna ›l›ml› bakmas›n› sa¤lamak da olabilir. Bush’un ve belki de AB toplulu¤unun Türkiye stratejisinde hedefledikleri nokta bu olabilir. Sald›r›lar›n stratejik hedeflerinin tahlili stratejistler ve politikac›lar taraf›ndan yap›lmal›d›r. Ancak, bu konudaki tüm ifadeler tahmini geçemez, zira gizlilik içinde oluflturulan bu tür siyasal eylemler, uzun dönem sonunda gerçek belgeler ortaya ç›kmadan tam olarak analiz edilemez.

‹zzettin Önder: (Ö¤retim Görevlisi) SON SALDIRILAR VE ABD Son sald›r›lar üzerinde konuflmak k›smen tahminlere, k›smen de, kaç›n›lmaz olarak, komplo teorilerine dayand›r›lacakt›r. Sald›r›lar›n d›fl çevreden yönetildi¤i tezi a¤›rl›kl› olursa, ‹slâmî çevreler (belki El Kaide) ve ABD a¤›rl›k kazan›r. Ancak, bu kompozisyonda ekonomi-politik (küreselleflme ve ABD hakimiyeti) dürtülerin dinsel dürtülere a¤›r bast›¤› ve dünya politikas›nda baflat çevrelerin teröre elveriflli ortam› tafleron olarak kulland›¤› düflünülür. Amaç ise, k›smen Türkiye’yi sarsmak, ABD’de yat›flmaya yüz tutmufl olan terör havas›n›, seçimlerden önce, dirilterek, böylece ABD seçimlerinde Bush’a alan kazand›rman›n yan›nda, Türkiye’de de seçime gidilirken siyasal erke diz çöktürmek ve istedi¤ini yapt›rmak olarak düflünülebilir. ABD’de seçimlere gidilirken, ‹slâm dünyas›n›n teröre batm›fl oldu¤unu göstererek, ABD’deki

Türkiye’yi ürküterek, terörle mücadele saf›na (iflgalcilerin saf›na) çekebilmek ve Türklerle Araplar aras›nda husumet oluflturarak, Türkiye’nin Ortado¤u’da olas› sulhçu-arabulucu rolü oynamas›na engel olmak da amaçlar aras›nda olabilir.


23

15

Bu ba¤lamda kesin olarak söylenebilecekler ise, flunlard›r: 1) Türkiye Ortado¤u politikas›n›, k›smen flahinlerin-iflgalcilerin yan›nda yer alma hevesi göstererek komflular›na karfl› oldu¤u kadar, politikalar›nda ciddi yalpalar yaparak ve zaman zaman ifli paraya da dökerek sald›rganlara karfl› da yanl›fl oynam›flt›r. 2) Türkiye’de giderek yoksullaflan kesimlerin fanatik dinsel gettolara s›¤›nmas›, AKP’nin yanl›fl ve kör politikalar› ile ciddi teflvik görmüfl ve desteklenmifltir. Türkiye Çeçenistan, Afganistan vb bölgelere sevk etmifl oldu¤u dinci savaflç›lar›n da faturas›n› öder konuma itilmifltir. 3) Baflbakan’›n terör sözcü¤üne s›fat ararken çekti¤i s›k›nt› yanl›flt›r. ‹slâm’›n terörden sorumlu tutulmamas› savunuluyor olabilir, ancak bu savunma tüm dünyay› terörize eden küreselleflmenin de geri plâna çekilmesini gerektirmez. Teröre dinsel s›fat bulanlar küreselleflme terörünü aklamakta, dini kurtarmaya çal›flanlar ise, küreselleflmeye de leke sürmemek için havada kalmaktad›r. Aç›kt›r ki, özellikle de küreselleflme ile h›zlanm›fl olan yoksulluk, hem küreselleflmenin flahinlerine tafleron hizmeti sunmada hem de kendi intikam ve reflekslerini ifade etmede çok uygun ortam oluflturmaktad›r. Bu nedenle, terörle mücadelenin özünü savafl de¤il, ekonomik kalk›nma oluflturmal›d›r. Ancak, son tart›flmalar ve Birleflmifl Milletler’in alm›fl oldu¤u kararlar ve dünya politikas›na hakim çevrelerin flahin bak›fl aç›lar›, Türkiye’de oldu¤u kadar tüm dünyada daha uzun süre terörle birlikte yaflayaca¤›m›z yönünde çok ciddi sinyaller oluflturmaktad›r. Ahmet Varol: (Zaman Gazetesi Yazarlar›ndan)

Ne kadar ilginçtir ki ‹stanbul’daki fliddet eylemlerinde hedef al›nan halk kitleleriyle bu eylemlerden yola ç›k›larak aleyhlerine strateji gelifltirilen halk kitleleri ayn›d›r. ‹STANBUL’DAK‹ fi‹DDET EYLEMLER‹ EMPERYAL‹ST VAHfiET‹N ESER‹D‹R Amerikan emperyalizmi sald›rganl›k stratejisiyle ayakta duran bir güçtür.

Do¤u blokunun ayakta oldu¤u dönemlerde bu sald›rganl›k stratejisini anti-komünizm felsefesine dayand›rm›flt› ve bunun için komünizm karfl›tl›¤›n› bir gerekçe olarak kullanabilmek için sürekli malzeme üretmeye çal›fl›yordu. fiimdi ise sald›rganl›¤›na “terör”ü gerekçe olarak kullanmaya çal›fl›yor. Bir yandan da bu “terör”e bir sahip bulmak istiyor. Son dönemde özellikle hedef seçti¤i ve sömürmek istedi¤i geri kalm›fl toplumlar›n büyük ço¤unlu¤unu Müslüman halklar oluflturdu¤undan bu halklar› s›k› kontrol alt›na almak amac›yla yürüttü¤ü anti-terör merkezli propaganda çal›flmalar›nda ‹slam’la terörü özdefllefltirmeye çal›fl›yor. Bu yöndeki çabalar›nda inand›r›c› olabilmek için de sürekli yeni malzemeler üretmeye gayret ediyor. ‹stanbul’daki fliddet eylemleri de bu gayretin bir parças›d›r. Bu eylemlerde infazc›n›n kimler oldu¤u o kadar önemli de¤ildir. Çünkü “‹slamc›” kimli¤iyle piyasaya sürülen ama, ya kontrollü tahrike müsait bir heyecana yenilmifl olmalar› ya da bellerine ba¤lanan ipleri tutan elleri görmeden kahramanl›k maceras›na kap›lmalar› sebebiyle senaryolar› baflkalar› taraf›ndan haz›rlanm›fl fliddet eylemlerinde kullan›lmaya müsait birçok kifli bulunmaktad›r. Bunlar›n yapt›klar›n›n “‹slam”la özdefllefltirilmesi ne yaz›k ki Amerikan emperyalizminin son dönemde gelifltirdi¤i stratejilere malzeme ç›kar›lmas›ndan baflka bir yarar sa¤lamamaktad›r. Ne kadar ilginçtir ki ‹stanbul’daki fliddet eylemlerinde hedef al›nan halk kitleleriyle bu eylemlerden yola ç›k›larak aleyhlerine strateji gelifltirilen halk kitleleri ayn›d›r. ‹flte bu sinsili¤i, elindeki silah ve sermaye gücünü bütün dünyay› hakimiyetine almak için kullanmak isteyen Amerikan emperyalizmi ve onun kanatlar› aras›nda varl›¤›n› sürdürüp Filistin topraklar›nda sürekli kan ak›tan Siyonizm gösterebilmektedir. Amerikan emperyalizmi ve onun himayesindeki Siyonizm bu tür fliddet olaylar›ndan de¤iflik amaçlar için yararlanmak istemektedir. Bunlar› s›ralayabilmemiz için sözü çok uzatmam›z gerekir. Ancak ikisine özellikle vurgu yapmakta yarar görüyoruz: Bunlar›n birincisi, kendisinin meflru olmayan kuvvet kullan›m›n› meflrulaflt›rma, ikincisi de meflru ve hakl› mücadeleleri “terör”le, halk kitlelerinin nefretini çeken insanl›k d›fl› fliddet eylemleriyle ayn› kefeye koymak suretiyle karalamak. Örne¤in Irak’ta ve Filistin’de iflgale karfl› verilen hakl› mücadelelerin kötülenmesi, buna karfl›l›k oralardaki meflru olmayan iflgallerin do¤al ve meflru gösterilmesi için iflte bu fliddet eylemlerinin zihinlerde oluflturdu¤u imajlardan yararlan›lmak istenmektedir. Oysa gerçekte insanlar›m›z›n emperyalizmin ve siyonizmin hizmetindeki medya organlar›n›n etkisinde kalmadan gerçekleri görmeleri ve Amerikan iflgal güçlerinin Irak halk›na karfl›, ‹srail iflgal güçlerinin de Filistin halk›na karfl› icra ettikleri terörün ‹stanbul’da icra edilen

5-18 Aralık 2003

terörden farkl› olmad›¤›n›, Filistin’deki ve Irak’taki halklar›n karfl› karfl›ya olduklar› vahflet sebebiyle bu manzaralar› her gün yaflad›klar›n› düflünmeleri gerekir. Fikret Baflkaya (Özgür Üniversite Ö¤retim Görevlisi) TERÖRLE MÜCADELE SÖYLEM‹ NEY‹ G‹ZL‹YOR?

Benzer fliddet ve vahflet eylemleri ABD veya Siyonist ‹srail taraf›ndan gerçeklefltirildi¤inde terörist eylem say›lm›yor, vahflet ayn› yo¤unlukta ve kapsamda lânetlenmiyor... Tam tersine sald›r›ya, vahflete mâruz kalanlar suçlan›yor... Vahfletin kimin eseri oldu¤una göre, duyarl›l›k ve tepki de¤ifliyor. ‹stanbul’da geçti¤imiz haftalarda canl› bombac›lar taraf›ndan gerçeklefltirilen, ‹srail’i ve ‹ngiltere’yi hedef alan terörist sald›r›lar, büyük tepki ve infial uyand›rd›. Elbette bu tür bir vahfletin tepkisiz kalmas› mümkün de¤ildir. Benzer fliddet ve vahflet eylemleri ABD veya Siyonist ‹srail taraf›ndan gerçeklefltirildi¤inde terörist eylem say›lm›yor, vahflet ayn› yo¤unlukta ve kapsamda lânetlenmiyor... Tam tersine sald›r›ya, vahflete mâruz kalanlar suçlan›yor... Vahfletin kimin eseri oldu¤una göre, duyarl›l›k ve tepki de¤ifliyor. Siyonist rejim on y›llard›r Filistin halk›na yönelik terör uyguluyor, ‹stanbul’dakine benzer görüntüler orada çoktan vâka-i âdiyeden fleyler haline gelmifl durumda... ABD destekli Siyonist rejim, özgürlü¤ü ve onuru için mücadele eden bir halk› katlediyor, onu kendi topraklar›ndan at›yor, kendi yurdunda kölelefltirmek için her türü yola baflvuruyor, ‘uygar dünya’ da dahil nerdeyse herkes bütün bunlar› uzaktan seyrediyor, yar›m a¤›zla k›n›yor, üzüntü duydu¤unu beyan

ediyor... Üzüntü duymak, k›namak, lânetlemek yerinde bir insânî tepki olsa da, sorunlar›n çözümü için yeterli de¤ildir ve bafl›n› kuma gömmektir. E¤er gerçekten samimi bir niyet sahibiyseniz, sorunun kökenine inmeniz, hamaset edebiyat›yla durumu geçifltirme aymazl›¤›ndan kurtulman›z gerekir. ‹stanbul’daki sald›r›lar›n hemen ard›ndan bu olayla ilgili nice ‘yorumlar’, ‘bilimsel de¤erlendirmeler’ yap›ld›, nice ‘uzmanlar’ görüfl beyan etti. Kitleler, kapitalist emperyalist egemenli¤in neden oldu¤u, yoksullu¤a, sefalete, y›k›ma itiraz ediyorlar ve emperyalist afla¤›lanmaya tepki gösteriyorlar. Bat›’n›n dayatt›¤› sözde modernleflmenin (sömürgeleflme olarak okuyunuz), kalk›nmac›l›¤›n ortaya ç›kard›¤› y›k›ma ve iflas tablosuna itiraz ediyorlar. Emperyalizmin kuklas› teokratik-otokratik rejimlerin dayatt›¤› bask›ya, sömürüye, zulme baflkald›r›yorlar... Bu tepkinin esasen gerçek anlamda ‹slamiyetle de pek ilgisi olmayan ve kulland›klar› silah›n aborijinlerin boumerang› gibi dönüp tekrar yoksul halk› vuran ve kendilerinin ve baflkalar›n›n ‘radikal ‹slam’ dedi¤i gruplar taraf›ndan manipüle ediliyor olmas›, bizi gerçek durumu görmekten al›koymamal›d›r. Kald› ki, flimdilerde emperyalizme karfl› mücadele bayra¤›n› açt›¤›n› söyleyen El Kaide türü terör örgütlerinin arkas›nda da bizzat ABD emperyalizminin kendisi vard›... Kald› ki, söz konusu örgütlerin kitlelere teklif etti¤i, edebilece¤i birfley de yoktur... Her halde bu konuda en çok bilinen, Afganistan’daki Taliban ve El Kaide örgütleridir. Bu örgütlerin ABD taraf›ndan nas›l örgütlendi¤i, nas›l e¤itilip silahland›r›ld›¤› herkesce biliniyor. El Kaide’nin gerçek misyonu, ekseri san›ld›¤› gibi, ABD ile, Bat› emperyalizmiyle savaflmak de¤ildir. Bu örgütün tarihsel misyonu, tam da tersini yapmak, ABD emperyalizmini ve onun terörist eylemlerini meflrulaflt›rmakt›r. Birinin terörü di¤erinin terörünü meflrulaflt›rma ifllevi görüyor. Asl›nda ABD emperyalizmiyle mücadele etti¤ini söyleyen bu terörist örgüt, tam da ABD’nin de¤irmenine su tafl›yor. Kald› ki, egemenlik ve hegemonya, her zaman bir düflmana ihtiyaç duyar, yoksa da yarat›r. ABD’nin yapt›¤› da odur... Sözde terörle savafl söylemiyle kendi terörünü meflrulaflt›r›p-kabullendirmeyi amaçl›yor. Dolay›s›yla, uluslararas› terörizmle mücadele söylemi, emperyalizmin gerçek niyetini gizleme ifllevi görüyor.... Uluslararas› vahfli terörü lânetlemek, k›namak, üzüntü duymak, flaflk›nl›¤a kap›lmak, velhas›l terörle mücadele söylemine kendini kapt›rmak, sadece emperyalizmi ve onun her günkü terörünü meflrulaflt›r›p-kabullendirmeye hizmet edebilir. E¤er terörle gerçekten mücadele etmek istiyorsan›z, toplumsal eflitlik ve demokrasi için (ama Amerikan demokrasisi de¤il), kapitalizme ve emperyalizme karfl› mücadele etmeniz gerekir... Bunun da, yolu radikal olmaktan ve sorunlar›n kökenine inmekten geçiyor...


5-18 Aralık 2003

16

23

‹stanbul’daki son sald›r›lar üzerine de¤erlendirme...

EMPERYAL‹ZM=FAfi‹ZM=TERÖR‹ZM

Hiçbir sald›r› halklar›n meflru ve hakl› DEVR‹MC‹ fi‹DDET‹N‹ ENGELLEYEMEZ! Bugün ‹slam ad›na hareket eden ve kendisi de bir gericilik olarak emperyalizme ve bulunduklar› ülkelerde hakim s›n›flara darbe vuran hareketler bir realite olarak de¤erlendirilmek zorundad›r.

‹stanbul’da meydana gelen bombal› sald›r›lar›n ard›ndan pek çok fley söylendi, pek çok fley yaz›ld› ve çizildi. Yaflanan sald›r›lar›n ard›ndan yap›lan yorumlarda ortaya ç›kan sonuç, bu sald›r›lar›n faflist devletin kiral›k kalemflörleri nezdinde “neden Türkiye” sorular›yla yan›tlanmaya çal›fl›l›p, flaflk›nl›kla karfl›lan›rken öte yandan yine bu sald›r›lar›n, gerek dünya halklar›n›n ve gerekse de Türkiye halk›n›n hakl› ve meflru mücadelesine yönelik sinsice ve alçakça sald›r›lar›na da vesile oldu¤unu görüyoruz. Sald›r›lar bahane edilerek, iflçi s›n›f› ve emekçi halklar›n devrimci mücadelesinin do¤al ve hiç kuflkusuz ki zorunlu bir sonucu olan devrimci fliddet “mahkum” edilmeye çal›fl›ld›, çal›fl›l›yor. Bu yaklafl›m hiç kuflkusuz ki hakim s›n›flar›n meseleye s›n›fsal bakmas›ndan kaynaklan›yor. Yani hakim s›n›flar›n bu tav›rlar› bir yandan onlar›n s›n›fsal durufllar›ndan kaynakl›yken, öte yandan bu sald›r›lar› ilk anlarda flaflk›nl›kla karfl›lamalar› da bu s›n›fsal reflekslerinin sonucudur. Çünkü sald›r› bizzat kendi yaratt›klar› ve kendi s›n›flar›n›n emrinde dün çeflitli vesilelerle ama en çok da iflçi s›n›f› ve emekçi halk›n meflru ve hakl› mücadelesinin karfl›s›nda bir vurucu güç olarak, oldukça “iyi” kulland›klar› “‹slamc› teröristler”den gelince afallad›lar. Öyle ya bu sald›r›lar bugüne kadar azg›n bir terörle sald›rd›klar› ve kendi koyduklar› burjuva yasalar› bile tan›mayarak katlettikleri binlerce halk evlad›n›n, komünistin ve devrimcinin hakl› ve

meflru fliddetine onlar›n deyimiyle “terörüne” benzemiyordu. Düne kadar binlerce halk evlad›n›n hakl› ve meflru devrimci fliddetini “kör terör” olarak adland›ranlar, bu sald›r›lar›n ard›ndan kelime aralar›nda bile olsa k›yaslama yaparak, komünistlerin devrimcilerin cezaland›rma, hesap sorma eylemlerini “mant›kl›” bulduklar›n›, en az›ndan adresinin belli oldu¤unu itiraf etmekten geri durmuyorlard›. Jean Baudrillard, ‘Terörizmin anlam› (ruhu)” bafll›kl› önemli yaz›s›nda, 11 Eylül’de tan›flt›¤›m›z ‘terörizm’i do¤ru anlayabilmek için ‘eski’ terörizmlerden farkl› olarak bunun ‘devrimci’, yani ‘sisteme güç iliflkisi’ çerçevesinde sald›rmad›¤›n› ve dolay›s›yla ‘savafl›’ tamamen ‘sembolik alana’ tafl›d›¤›n› ileri sürüyordu. Yani özetle, bu yeni ‘terörizm’, olmayacak bir iflin, yani ‘dünyan›n gidiflini terör yoluyla de¤ifltirme’ peflinde de¤ildi. ‘Devrimci’ olarak nitelenebilecek bir tarz›n tamamen d›fl›nda bir sald›r›yla karfl› karfl›yayd›k…”(akt. Kürflat Bumin. Y. fiafak. 25 Kas›m 03) Tam da bu nedenle Türk hakim s›n›flar› ve onlar›n sözcüleri bu sald›r›lar›n hemen akabinde TC “terörizme karfl› deneyimli” diyerek kendilerini ve s›n›f iflbirlikçilerini rahatlatmaya çal›flt›lar. Ancak çok geçmeden bu sald›r›lar›n daha önce tecrübe sahibi olduklar› “devrimci fliddete” benzemedi¤ini itiraf etmek zorunda kald›lar. Ve bu sald›r›lar› “uluslararas› terör” olarak adland›rarak, “hedef Türkiye de¤il”, “istihbarat zaaf› var” diye aç›kla-

maya çal›flarak kendilerince içinde bulunduklar› “flaflk›n” ve “beklenmedik” durumu izah etmeye çal›flt›lar… Bu sald›r›lar karfl›s›nda hakim s›n›flar›n ve onlar›n her türden yardakç›s› sözcülerinin “floke olmalar›” ve ilk anda verdikleri tepkiler bu anlam›yla anlafl›l›rken, kendini halk saflar›nda ilan edenlerin yaklafl›m› ve özellikle emperyalizmin ve faflizmin terörüyle bu sald›r›lar› k›yaslamak ve bunun üzerinden propaganda yapmak da bir o kadar “anlafl›l›rd›r”! Anlafl›l›rd›r çünkü olaylara, meselelere ideolojik bakmayan, iki s›n›f, iki dünya görüflü do¤rultusunda de¤erlendirmeyen her anlay›fl bu sald›r›lar› da de¤erlendirirken zorlan›r ve son günlerin moda deyimiyle “komplo teorileri” gelifltirir. Ve meseleleri halk güçlerinin ç›karlar› do¤rultusunda de¤erlendiremez, bilinçlerin bulan›klaflt›r›lmas›na daha fazla imkan yarat›r. fiu bir gerçek ki ‹stanbul’da gerçeklefltirilen sald›r›lar özellikle de sinagog sald›r›lar› onaylanacak eylemler de¤ildir. ‹kinci sald›r›da seçilen hedefler isabetli hedefler olmakla birlikte, eylemi gerçeklefltirenlerin siyasal durufllar› ve ideolojik görüflleri nedeniyle bu eylemlerin gerçekten halk›n ç›karlar›n› gözetti¤i ve halk ad›na gerçeklefltirildi¤i söylenemez… K›sacas› birinci eylemde gerekçe ne olursa olsun (MOSSAD ajanlar›n›n sinagogda üslenmesi gerekçesi) bu tür bir pratik direkt hakim s›n›flar›n ç›karlar›na hizmet eder ve baflta Filistin halk›n›n olmak üzere dünya halklar›n›n hakl› ve meflru mücadelesine zarar verir. ‹kinci eylemde vurulan hedefler isabetli hedefler olmakla birlikte, eylemlerin yap›l›fllar›, halka zarar vermeme ilkesinin(ki eylemleri yapanlar›n böyle bir derdi de olmad›¤› biliniyor) gözetilmemesi, eylemin hedeflerinin do¤rulu¤unu gölgede b›rakm›flt›r. Ve tüm bu eylemler, gerek emperyalizmin ve gerekse de ülke-

miz hakim s›n›flar›n›n “terörle mücadele” yalan› ad› alt›nda ilericilere, halka sald›rmas›n›n vesilesi yap›lm›flt›r. Nitekim daha ilk andan itibaren bu eylemler vesilesiyle gerek dünyada ve gerekse de ülkemizde ilericilerin, devrimcilerin iflçi s›n›f› ve emekçi halk›n hakl› ve meflru mücadelesinin ve bu mücadelenin do¤al ve zorunlu bir biçimi olan silahl› mücadelelerinin de “terörizm” olarak adland›r›lmaktan ve yo¤un bir karfl› devrimci propagandaya giriflilmekten geri durmam›fllard›r. Bundan sonra da bu do¤rultuda davranmaktan ve halk›n mücadelesinin ve özelikle de silahl› mücadelesini “terörizm” olarak adland›rmaktan geri durmayacaklard›r. Gerek emperyalistlerin ve gerekse de onlar›n ufla¤› Türk hakim s›n›flar›n›n sözcülerinin, karfl› devrimci propagandas›na vesile olan bu tür eylemleri yapanlar›n hareket noktas›na yani ‹slam dinini hareket noktas› alan kifli, grup ya da örgütlenmelere gelince… “‹slami terörizm” olarak adland›r›lan siyasal ‹slam ya da daha genel olarak din olgusu Marksist Leninist Maoistler taraf›ndan berrakça çözümlenmifl ve bugün prati¤in de flaflmaz ö¤retmenli¤inde bu olgunun hakim s›n›flar›n ç›karlar›na hizmet etti¤ini, din olgusunun bir afyon olarak yüzy›llardan beridir hakim s›n›flar taraf›ndan kullan›lageldi¤ini ve bundan sonra da kullan›laca¤›n› ifade etmifllerdir. Bugün ‹slam ad›na hareket eden ve kendisi de bir gericilik olarak emperyalizme ve bulunduklar› ülkelerde hakim s›n›flara darbe vuran hareketler bir realite olarak de¤erlendirilmek zorundad›r. (Türkiye topraklar›nda böyle bir hareket söz konusu de¤ildir.) Ancak ve ancak bu de¤erlendirme asla ve asla ideolojik bak›fl aç›s›ndan sapmamal›d›r. Son tahlilde bu hareketler, ideolojik durufllar›ndan kaynakl›, emperyalizm ve yerli iflbirlikçileri-uflaklar› taraf›ndan kullan›lmaya, yönlendirilmeye müsaittir. ‹deolojik donan›mlar› nedeniyle ne kadar “ba¤›ms›z” olurlarsa olsunlar dünya gericili¤inden etkilenebilirler,


23 yönlendirilebilirler. Bu, yaflanan onlarca deneyimden ve pratikten dolay› sabittir. Gerek Sünni ‹slam ad›na hareket edenler ve gerekse de fiii ‹slam ad›na hareket edenler, ellerine geçirdikleri her f›rsatta halka ve halk›n öncülerine sald›rmaktan geri durmam›fllard›r. Örne¤in anti Amerikanc› bir söylemle iktidar› ele geçiren ‹ran’daki mollalar, gerek “‹slami Devrim” s›ras›nda ve gerekse de sonras›nda baflta Maoistler olmak üzere binlerce insan› katletmifl ve yine binlercesine de hapishanelerde zulüm uygulam›fllard›r. Yine çok yerinde bir örnek olarak Afganistan’da Rus Sosyal Emperyalizmi’nin iflgaline karfl› savaflan Maoistler Afganl› ‹slami güçler taraf›ndan katledilmifl, kovuflturma ve soruflturmalara, bask›lara maruz kalm›fllard›r. ‹slam ve ‹slamc›lar›n, dünya gericili¤inin hizmetinde kullan›lmas› özellikle “So¤uk Savafl” olarak tabir edilen, asl›nda dünya gericili¤inin, emperyalizmin ve baflta da ABD emperyalizminin dünya halklar›na ve özellikle de sosyalist kamp olarak adland›r›lan ülkelere karfl› kullan›lmas›n› da beraberinde getirdi. Sovyetler Birli¤i’nde sosyalizmden geriye dönüflün yaflanmas› ile ayn› kullan›m bu kez Rus Sosyal Emperyalizmi taraf›ndan da gerçeklefltirildi. K›sacas› Radikal ‹slam ya da ‹slamc›l›k emperyalizm taraf›ndan kendi ç›kar çat›flmalar›nda birbirlerine karfl› üstünlük kurman›n bir arac› olarak kullan›ld›, kullan›l›yor. Yani so¤uk savafl denilen ve özellikle 1956’dan sonra Sovyetler Birli¤i’nde kapitalizmin restorasyonu ile birlikte her iki güç taraf›ndan ‹slam ve ‹slamc›l›k kullan›ld›. ‹deolojik, siyasal, örgütsel askeri ve lojistik olarak desteklendiler ve kullan›ld›lar. Örne¤in Rus Sosyal Emperyalizmi’nin Afganistan iflgali ile birlikte, ABD emperyalizminin ‹slamc› güçleri Rus iflgaline karfl› “Yeflil Kuflak” politikas› çerçevesinde örgütledi¤i, yönlendirdi¤i ve kulland›¤›n› art›k bugün en gerici kalemler bile yazar oldu. “Mücahitlerin” arkas›nda “kafirlerin” oldu¤unu, “Cihat”lar›n› böyle sürdürdüklerini, bugün “en islamc› kalemler” bile yazar oldu. Ancak daha önceden de belirtti¤imiz gibi bu mücahitler arkalar›nda ABD emperyalizminin deste¤i ile kendilerinin deyimiyle “kafirlerin” deste¤iyle Rus Sosyal Emperyalizmine direnen Afgan halk›n›n yi¤it evlatlar› olan Maoistleri katletmekten geri durmad›lar. Afgan komünistlerinin bir defas›nda Merkez Komite düzeyinde onlarca evlad› ve yüzlerce militan› bu direniflte katledildi. “Komünizme karfl› Yeflil kuflak” olarak adland›r›lan bu stratejiye de¤inmeden önce bu olgunun sadece sosyalizm maskeli bürokrat burjuvazi taraf›ndan de¤il ayn› zamanda emperyalizmin ç›karlar›na ters gelen her yerde kullan›ld›¤›n› belirtmek gerekir. ‹slam olgusunun, örne¤in 12 Eylül 1980 askeri darbesinde Türkiye’de kullan›ld›¤›, faflist cuntan›n bafl› K. Evren’in ko-

17 nuflmalar›nda Kuran’dan ayetler okudu¤unu, “Laik ve Demokratik T. Cumhuriyeti’nin”, “kardefl kavgas›na karfl›” yalan› ad› alt›nda iflçi s›n›f› ve emekçi halk›n geliflen mücadelesine karfl› “Yeflil Kuflak” politikas›ndan da ba¤›ms›z olmayarak islam› kulland›¤›n› bu halk unutmamaktad›r. Bugün baflta TSK olmak üzere “Laik Türkiye” söyleminin kullan›lmas› ve “Laik Türkiye’nin” koruyucusu ve kollay›c›s› bir güç oldu¤unun ileriye sürülmesi adi bir yalandan öteye gitmemektedir. T›pk› TSK’n›n TC’nin ba¤›ms›zl›¤›n›n koruyucusu ve kollay›c›s› oldu¤u iddias› gibi... Bugün TSK, emperyalizmin Türkiye topraklar›nda ç›karlar›n›n koruyucusu ve kollay›c›s›d›r. TSK yar›sömürge Türkiye’nin ba¤›ml›l›k iliflkisinin devam ettirilmesinin en önemli yap› tafllar›ndan biri olarak, özellikle geliflen halk muhalefetine, devrimci mücadeleye karfl› islam› kullanmaktan geri durmam›flt›r ve zorda kald›¤›nda da kullanmaktan geri durmayacakt›r. Bu konuya yaz›m›z›n ilerleyen bölümlerinde de¤inece¤iz. Ancak ‹slam’›n emperyalizm taraf›ndan dünyada nas›l kullan›ld›¤›n› k›saca özetleyelim. ‹slam ve ‹slamc›l›k bir hareket olarak 1960’l› y›llarda, bafl›n› Nas›r’›n çekti¤i, sol söylemli Arap milliyetçili¤ine karfl› ilk elden kullan›ld›. Özellikle S. Arabistan ve Vahabilik do¤rultusunda ‹slam petro-dolar mali kayna¤›yla; Ortado¤u bölgesinde, tüm anti Amerikan ve anti-‹srail güçlerine karfl› etkili bir flekilde kullan›ld›. Kitlelerin dini duygular› kullan›larak, kitleler her türden ilerici düflünceye, ba¤›ms›z tavra karfl› harekete geçirildi. Bugün demokrasi havarisi kesilen emperyalizm, bugün de dahil olmak üzere bölgede bulunan bütün gerici s›n›flar› destekledi, onlar› ç›karlar› do¤rultusunda kullanmaktan geri durmad›.

5-18 Aralık 2003

Çünkü gerek emperyalizmin ve gerekse de bölge gericili¤inin, bölge halklar› üzerinde sömürülerini devam ettirebilmesinin, ç›karlar›n› koruman›n yolu buradan geçiyordu. Örne¤in bugün Irak’a “demokrasi” ve “özgürlük” getirdi¤ini iddia eden emperyalizm ve baflta da ABD emperyalizmi, daha dün Saddam’la birlikte, onu kullanarak, ‹ran üzerine sald›rmaktan geri durmad›. Çünkü ‹ran’da ‹slami bir devrim olmufltu ve 30 y›ld›r emperyalizme sad›k bir uflak olarak hizmet eden fiah rejimi devrilmiflti ve yerine anti Amerikanc› (antiemperyalist de¤il, unutmamak gerekir ki Hitler faflizmi de anti-Amerikanc›yd›) fiii ‹slamd›. Ya da bugün kolkola oldu¤u Irak Kürtlerinin Halepçe’de kimyasal gazlarla katledilmesine destek sundu. K›sacas› emperyalizm kendi ç›karlar›n› korumak için bölge gericili¤iyle birlikte baflta islam› kullanarak etkili bir biçimde kulland›. Bu bir dönem, halk kitlelerinin hakl› ve meflru mücadelesine karfl›, sosyalizme karfl›, bir dönem, ba¤›ms›z anti emperyalist hareketlere karfl›, ya da fiii ‹slama karfl› beslendi, kullan›ld›, sevk ve idare edildi. Bu kullanma, sevk ve idare etme, Afganistan’da çok daha bariz ve aç›k bir biçimde yap›ld›. Aral›k 1979 Rus Sosyal Emperyalizminin Afganistan iflgaline karfl› baflta ABD emperyalizmi olmak üzere, bölge gericili¤i 1980 tarihinden itibaren ülkede “mücahitleri” örgütlediler. Bu politik hamle Amerikal› Brezensky’nin Rus Sosyal Emperyalizminin güneyden kuflat›larak çökertilmesi ve Pazar alanlar›nda üstünlük kurulmas› amac›n› ileriye süren “Yeflil Kuflak” projesi do¤rultusunda oldu. Direnifle ABD emperyalizmi kendi ç›karlar›n› hayata geçirmek için silah, ufla¤› S. Arabistan ve Körfez gericili¤inin para yard›m› ile birlikte teknik destek ise Pakistan

ve ‹srail’den yap›ld›. Türkiye’de bu yard›mda üstüne düfleni yapmaktan geri durmad›. K›sa sürede bugün dünya bar›fl›n› tehdit etti¤i iddia edilen islamc› militanlar, baflta ABD emperyalizmi olmak üzere dünya gericili¤i taraf›ndan beslendi, korundu, sevk ve idare edildi. Afganistan binlerce islamc› militan›n e¤itildi¤i bir okul haline dönüfltürüldü. Tüm dünyada emperyalizm ve dünya gericili¤i taraf›ndan yap›lan propagandalarla, dünyan›n çeflitli bölgelerinden binlerce ‹slamc› Afganistan’a gönderilerek, burada “komünizme ve Allahs›zlara karfl› savaflmaya” teflvik edildi. Yap›lan ‹slam ad›na Cihat’t› ama ne hikmetse Rus Sosyal Emperyalizmine karfl› gerçeklefltirilen bu Cihat’›n arkas›nda ABD emperyalizmi bulunuyordu… Art›k bugün hemen hemen herkesin dile getirdi¤i gibi; Bugün ABD’nin bir numaral› düflman› oldu¤u iddia edilen Bin Laden, CIA, S. Arabistan ve Pakistan istihbarat örgütlerinin ortaklafla bir plan› ile arkadafllar›yla örgütlü bir biçimde Afganistan’a gönderildi. ABD emperyalizmi her türlü deste¤ini Bin Laden’den esirgemedi. Afganistan direnifli içerisinde CIA ve Pakistan ‹stihbarat Örgütü taraf›ndan Molla Ömer’e Taliban’› kurmas› için destek verildi. Bu deste¤in bir nedeni de Taliban’›n Sünni ve Hanefi mezhebine göre örgütlenmesi ve fiii ‹ran’a karfl› kullanma potansiyeli tafl›mas›d›r. Rus iflgalinin sona ermesiyle birlikte Afgan direniflçileri aras›ndaki iktidar kavgas›nda baflta ABD olmak üzere, S. Arabistan, Pakistan, Birleflik Arap Emirlikleri istihbarat servisleri patentli Taliban, Nisan 1996’da Afganistan’da kontrolü ele geçirdi. ‹flgalin sona ermesinden sonra Sudan’a geçen ve buradan Tali-

u sald›r›lar karfl›s›nda hakim s›n›flar›n ve onlar›n her türden yardakç›s› sözcülerinin “floke olmalar›” ve ilk anda verdikleri tepkiler bu anlam›yla anlafl›l›rken, kendini halk saflar›nda ilan edenlerin yaklafl›m› ve özellikle emperyalizmin ve faflizmin terörüyle bu sald›r›lar› k›yaslamak ve bunun üzerinden propaganda yapmak da bir o kadar “anlafl›l›rd›r”!

B


5-18 Aralık 2003 ban’a para, savaflç› ve lojistik destek sunan Bin Laden Taliban’›n kontrolü ele geçirmesinden sonra Kabil’e gelerek, faaliyetlerini sürdürdü. Bu tarihte de ABD emperyalizminin Bin Laden ve Taliban’la iyi iliflkilerini sürdürdüklerini ifade etmek gerekir. Bugün dünya halklar›na emperyalizm taraf›ndan düflman olarak lanse edilen El Kaide’nin çekirde¤i oluflturan Ulusal ‹slami Direnifl Cephesi’nin ABD emperyalizmi ile bu olumlu iliflkiler içerisinde 1998 y›l› fiubat ay›nda kuruluflunu ilan etti¤ini ifade etmek gerekir. Ulusal ‹slami Direnifl Cephesi’nin program›nda “Amerikan ve Siyonist hedeflerin vurulmas›, sivil ve asker fark› gözetmeksizin bulunduklar› her yerde öldürme emri” verildi¤ine dikkat çekmek gerekir. El Kaide olarak propaganda edilen ise, bu çekirdek etraf›nda örgütlenen yerel ‹slami örgütlerin bir toplam› olarak adland›r›labilir. (56 ülkede bu tür örgütlenmelerin oldu¤u ileri sürülüyor) Ancak burada vurgulanmas› gereken nokta program olarak ileriye sürülen görüfllerde, sivil ve askeri ayr›m›n yap›lmamas›, onlar için meselenin kafirlik-müminlik olarak de¤erlendirilmesidir. Öte yandan El Kaide olarak lanse edilen ve yerel örgütlerin merkezden ba¤›ms›z hareket edebilmesine olanak tan›yan bir “örgütsel model” hiç kuflkusuz ki kimin ne yapt›¤›, hangi güçlerin hangi örgütleri kulland›¤›, yönlendirdi¤i ve bunlar›n ne kadar ba¤›ms›z oldu¤u konusunda soru iflaretleri oluflmas›na neden olmaktad›r. Böyle bir örgütsel modelin emperyalizmin muazzam derecede ifline yarad›¤›n› ifade etmek gerekir. Öte yandan bu örgütsel model ile birlikte baflta ABD emperyalizmi olmak üzere dünya gericili¤inin “önleyici savafl doktirini” tezinin bu örgütsel model düflünüldü¤ünde oldukça iyi bir flekilde kullan›labilece¤ini/bunun böylesine örtüflmesinin bir tesadüf olarak de¤erlendirilemeyece¤ini ifade etmek gerekir. Yani emperyalizm bir yere, bir ülkeye “önleyici savafl doktrini” çerçevesinde müdahale etmek isterse, o bölgede El Kaide ad›n› kullanarak eylemler yapabilir/yapt›rabilir ve bu gerekçeden hareketle “terörizmle mücadele” ad› alt›nda oraya müdahale edebilir. 11 Eylül sald›r›lar› sonras›nda Afganistan iflgali ve kimyasal silahlar gerekçesiyle birlikte “uluslararas› terörizme karfl›” Irak’›n iflgali buna örnek verilebilir. Emperyalizm “belirsiz bir düflmana karfl› savaflt›¤›n›” ilan ediyor. Bu savafl dünyan›n herhangi bir yerinde, herhangi bir ülkesinde olabilir. Onlar için El Kaide eylemi ya da varl›¤› yetiyor! Böyle bir örgütün gerçekten orada olup olmad›¤›, ya da bilinçli olarak böyle bir ad kullan›larak eylem yapt›r›l›p yapt›r›lmad›¤› bilinmedi¤inden (öyle ya bu örgütsel model buna imkan vermiyor!?) ki meselenin bu yan› o kadar önemli görülmüyor! Önemli olan emperyalizmin ve gericili¤in ç›karlar›, bu ç›karlar›n korunmas›. Bu ç›karlar›n korunmas› da dünya halklar›na “özgürlü¤ün ve de-

18 mokrasinin savunulmas›” olarak propaganda ediliyor. Oysa ki en büyük teröristler, özgürlü¤ün ve ba¤›ms›zl›¤›n yegane düflman› emperyalizm ve onun yerli iflbirlikçileri/uflaklar›d›r. Bu gerçek iflçi s›n›f› ve ezilen halklar›n yüzlerce y›ll›k sosyal prati¤inde oldukça sabittir. Marksist-Leninist-Maoistleri her fleye “akla-kara bakmakla” elefltirenler, her fleyi “siyah-beyaz olarak” de¤erlendiriyorsunuz diyenler, bu güçler taraf›ndan yap›lan eylemleri aç›klamakta zorlanmaktad›rlar. Meseleye ideolojik yani s›n›fsal bakmak asloland›r ve bizi do¤ru ve berrak bir çözümlemeye götürür. ‹deolojik olarak ‹slam dünya gericili¤inin hizmetindedir, bu hizmet ve bu kullan›lmaya muazzam “aç›k örgütsel model” dolay›s›ylad›r ki kimin elinin kimin cebinde oldu¤u belirlenememektedir. Ancak meseleye Marksizm-LeninizmMaoizm biliminin ›fl›¤›nda bakt›¤›m›zda, yap›lan eylemlerin, gerçeklefltirilen müdahalelerin kime hizmet etti¤i, hangi s›n›f›n ç›karlar›n›n gözetildi¤i net olarak ortaya ç›kmaktad›r. Emperyalizm ve dünya gericili¤i El Kaide’nin varl›¤› ve eylemlerini bahane ederek, dünya halklar›n›n geliflen mücadelesini terör olarak yans›tmakta, müdahalesinin gerekçesi olarak kullanmaktad›r. As›l terörist olan ve dünya halklar› üzerinde her türlü terör uygulayan emperyalizm ve yerli uflaklar› bu bahanelerle dünya halklar›n›n hakl› ve meflru mücadelesine terörizm olarak lanse ederek, kendi ç›karlar›n› ve politikalar›n› hayata geçirmektedirler. Bugün dünya halklar›na yönelik terörizm olarak yans›t›lan “canavar” bizzat ABD emperyalizmi ve dünya gericili¤i taraf›ndan yarat›lm›flt›r. Öte yandan emperyalizmin ve yerli uflaklar›n›n, dünya üzerinde estirdikleri karfl› devrimci fliddet, dünya halklar›n›n bu karfl› devrimci fliddete yönelik tepkisini de beraberinde getirmifltir. Dünya halklar› emperyalizmin ve yerli uflaklar›n›n karfl› devrimci fliddetine devrimci fliddetle yan›t vermeye, silahl› mücadelelerini yükseltmeye devam etmektedir. Emperyalizm ve yerli uflaklar›n›n bu karfl› devrimci fliddetine ve politikalar›na karfl› ayn› zamanda çeflitli biçimlerde ve yöntemlerle karfl› durmaktad›r. Bu karfl› durufl kimi durumlarda ‹slami direnifl ad› alt›nda da olabilmektedir. Ve özellikle sosyalizmde geri dönüfllerin yaflanmas›yla birlikte, emekçi halk kitleleri dini duygular›n›n da etkisiyle bu hareketleri bir çözüm olarak görebilmektedir. ‹flte meseleyi zorlaflt›ran ve kafa kar›flt›ran nokta buras›d›r. Bu özellik gözard› edilmemelidir. Ancak genel olarak bu hareketlerin perspektiflerinin anti-

23

Amerikanizm ve anti-Siyonizm perspektifiyle s›n›rl› olduklar›n› bilerek de¤erlendirme yapmak do¤ru oland›r. Genel bir tan›mlama yapacak olursak, faaliyetlerine ‹slami bir ideolojik formasyonla yön veren kifli, grup veya örgütlenmeler, herhangi bir emperyalist güçle iliflki içerisinde olmasalar dahi, meselelere, s›n›fsal bakmad›klar›ndan/bakamayacaklar›ndan, faaliyetleri ezilen, mazlum halklar›n ç›karlar›n› savunuyor gözükse bile, bu savununun yan›lg›l›, nihai sonuca götürmeyecek bir savunu olaca¤›n› bilmek zorunday›z. Bu tür örgütlenmelerin pratik olarak baflka bir gericili¤e, örne¤in ABD gericili¤ine ya da TC faflizmine yönelmeleri, ezilen halk kitlelerinin anl›k öfke ve hesap sorma iste¤iyle birleflmesi anlam›nda bir olumluluk arzet-

se de, bu olumluluk, bu tür örgütlenmelerin ideolojik durufllar› nedeniyle asla ba¤›ms›z, özgür bir toplum modelini yaratamayacakt›r. K›sacas› bu hesap soruculuk, intikam alma gerçek anlamda ezilen mazlum halklar› kurtulufla götürmeyecektir, aksine daha farkl› bir gericili¤in bask›s› ve sömürüsü alt›na sokacakt›r. Ezilen mazlum halklar› kurtulufla götürecek olan, her türlü gericilikten hesap sorma, her türlü gericili¤in üzerine giderek s›n›fsal temelde bir mücadele sürdürmekten/sürdürülmesinden geçmektedir. fiii ‹ran devrimi bu aç›dan iyi bir örnektir. Bu devrim her ne kadar anti Amerikanc› bir çizgide olsa da, ‹ran’daki molla rejiminin di¤er emperyalist güçlerle, özellikle Frans›z ve Rus emperyalizmi ile iliflkileri ve ç›kar ortakl›klar› ortadad›r.

ean Baudrillard, ‘Terörizmin anlam› (ruhu)” bafll›kl› önemli yaz›s›nda, 11 Eylül’de tan›flt›¤›m›z ‘terörizm’i do¤ru anlayabilmek için ‘eski’ terörizmlerden farkl› olarak bunun ‘devrimci’, yani ‘sisteme güç iliflkisi’ çerçevesinde sald›rmad›¤›n› ve dolay›s›yla ‘savafl›’ tamamen ‘sembolik alana’ tafl›d›¤›n› ileri sürüyordu. Yani özetle, bu yeni ‘terörizm’, olmayacak bir iflin, yani ‘dünyan›n gidiflini terör yoluyla de¤ifltirme’ peflinde de¤ildi.

J


23 Ve yine ‹ran’da iflçi s›n›f›n›n mücadelesinin, ‹ran halk›n›n mücadelesinin karfl›laflt›¤› katliamlar ve yaflan›lan bask› ve zulümler de ortadad›r. Türk hakim s›n›flar›n›n bugün bu sald›r›lar karfl›s›nda emperyalist efendileriyle ayn› dili kullanmalar› onlar›n da ikiyüzlü tav›rlar›n› gizlemeye yetmiyor. Türk hakim s›n›flar› da ayn› emperyalist efendileri gibi ‹slam dinini ç›karlar› do¤rultusunda etkili bir biçimde, iflçi s›n›f› ve ezilen Türkiye halk›na karfl› kullanm›fllard›r. 12 Eylül AFC ile birlikte daha sistemli bir biçimde kullan›lan ‹slam Cunta flefi K. Evren’in dilinde, hapishanelerde devrimci ve komünist tutsaklara yönelik iflkence ve zulümde psikolojik bir iflkence arac› olarak da kullan›lm›flt›r. Türk hakim s›n›flar› ABD emperyalizminin “Yeflil Kuflak” stratejisi çerçevesinde iflçi s›n›f› ve emekçi halk›n mücadelesini bast›rman›n bir arac› olarak ‹slam› kullanmalar› 12 Eylül AFC ile bafllamam›flt›r. 12 Eylül AFC her ne kadar emperyalizmin içinde bulundu¤u krizi aflma politikalar›n›n bir yans›mas› olarak Türkiye’de darbe gerçeklefltirdilerse de, bu darbenin bir aya¤›n›n da “Yeflil Kuflak” politikas› oldu¤unu ifade etmek gerekiyor. Ancak dedi¤imiz gibi bu kullan›m AFC ile bafllam›fl de¤ildir. Halk hareketinin yükseldi¤i dönemlerde, Türk hakim s›n›flar› ‹slam ve ‹slamc›lar› ilericilerin, devrimcilerin ve komünistlerin karfl›s›na ç›karmakta tereddüt etmemifl, bulduklar› her f›rsatta bu güçleri sistemlerinin birer yedek kuvveti olarak kullanm›fllard›r. Bu kullan›mda ülkücü sivil faflistlerle birlikte “Ak›nc›” islamc› güçlerde s›k s›k kullan›lm›fllard›r. Son sald›r›larla birlikte sald›r›y› gerçeklefltirdikleri aç›klanan kiflilerin Bingöl nüfusuna kay›tl› olmas›yla öne ç›kan Bingöl’den bir gencin söyledikleri de buna bir örnek. fiöyle diyor 24 yafl›ndaki Bingöllü Ferhat Özda¤lar; “Onlar›n Bingöl’den ç›km›fl olmas›na flafl›rmad›m. Buradaki pek çok kifli geçmiflte Türk hükümetinin asl›nda bölgedeki afl›r› islamc› unsurlara destek verdi¤ini söylüyor. Çünkü o radikaller Kürtlerle savafl›yordu.” ABD emperyalizminin 6. filosuna karfl› gerçeklefltirilen anti emperyalist kitle gösterisi ve yürüyüflüne ‹slamc›lar›n sald›rt›lmas› ve bu sald›r›n›n Kanl› Pazar olarak adland›r›lmas›yla bafllayan süreç, irili ufakl› pek çok eylemde bu tür güçlerin “Allahs›z komünistlere karfl› cihat” ad› alt›nda ilerici, demokrat, devrimci güçlere karfl› kullan›lmas› ve katliamlar gerçeklefltirilmesiyle beraber devam ettirildi. ‹slam ve ‹slamc›lar iflçi s›n›f›n›n ve ezilen halk›n demokratik ve devrimci mücadelesinin karfl›s›na bir dalga k›ran olarak ç›kart›ld› ve etkili bir biçimde kullan›ld›. Marafl, Çorum katliamlar›, devletin resmi güçleriyle birlikte, ülkücü sivil faflistler ve islamc› militanlar›n etkili bir biçimde kat›l›m›yla “baflar›yla” sürdürüldü. TC hakim s›n›flar›n›n bugün “Laik

19 Türkiye” söyleminin sahtekarca bir yaklafl›m oldu¤unu iflçi s›n›f› ve emekçi halk›m›z yaflanan onlarca pratikten bilmektedir. Çok uza¤a gitmeye gerek yok. Bugün Avrupa ülkelerinin “teröre karfl› timsah gözyafllar› döktü¤ünü” söyleyenler, as›l olarak kendileri timsah gözyafllar› dökmektedirler. TC’nin k›sa bir zaman önceki birkaç prati¤ini özetlememiz ve örneklendirmemiz buna yetecektir. Afganistan’a, Bosna’ya, Çeçenistan’a devlet eliyle “Müslüman savaflç›” gönderenler, yüzlerce islamc› militan›n buralara Cihat için gönderilmesine önayak olanlar haf›zalarda canl›l›¤›n› korumaktad›r. O zamanki propagandalar›n etkisini yeminli devrimci ve komünist düflman› olan Türkiye gazetesinin flu tavr› iyi bir örnek oluflturmaktad›r. Türkiye gazetesinde manfletten verilen bir haberde, Türkiye gazetesinden bir “gazeteci”nin “bir S›rp öldürdüm” haberi manfletten veriliyor ve tüm toplum böyle flekillendirilmeye çal›fl›l›yordu… Ya da Rusya’n›n Çeçenistan iflgaline karfl› Avrasya Feribotunu kaç›ran ‹slamc› militanlar teslim olduktan k›sa bir süre sonra birbirine yak›n tarihlerde, farkl› hapishanelerden kaç(›r›l)mas›n› da ilginç bir nokta olarak kaydetmek gerekir... Burada Türk devletinin, M‹T’in rolü ve fonksiyonu yads›nabilir mi? Yine yak›n bir tarihte, Avrasya Feribot eylemcilerinin de içinde bulundu¤u ‹slamc› bir grubun Swiss Otel bask›n› s›ras›nda dönemin ‹stanbul Emniyet Müdürü taraf›ndan “bizim çocuklar” olarak ifade edilmesi ve sahiplenilmesi baz› gerçekleri aç›klam›yor mu? Sivas’ta devlet ve ‹slamc› militanlar›n iflbirli¤i ne çabuk unutuluyor…. Ya da bugün art›k devlet taraf›ndan kuruldu¤u ya da kullan›ld›¤› çok aç›k olan Hizbullah örgütlenmesinin Kürt Ulusal Hareketine karfl› etkili bir biçimde kullan›ld›¤› ve resmi kaynaklara göre 2000’in üzerinde (rakam›n daha fazla oldu¤u kesindir) Kürt yurtseverinin katledilmesi gerçe¤i canl›l›¤›n› korumaya devam ediyor. fiu aç›k bir gerçek ki TC devleti de efendisi emperyalistler gibi ‹slam› kendisine yönelik halk hareketlerinde kullanmaktan geri durmam›flt›r. Bu kullan›m hiç kuflkusuz ki TC devletinin kadrolar›n›n çap›/çaps›zl›¤› ile do¤ru orant›l›d›r. TC devleti ‹slam› ve ‹slamc›lar› her ne kadar geçmiflte bir tehdit alg›lamas› içerisinde de¤erlendirse bile (bu alg›lama son eylemler öncesi MGSB’de de ifade ediliyordu) bu islam› ve ‹slamc›lar› devrimcilere, komünistlere, ilericilere karfl› kullanmaktan geri durmam›flt›r. Bu nokta önemlidir. TC devleti özellikle birkaç y›l öncesinde ‹slam ve ‹slamc›lar›, “irticai tehlikeyi” güvenlik alg›lamas› içerisinde de¤erlendirerek, geçmiflte bizzat destekledi¤i ve yönlendirdi¤i ‹slamc›lar›n daha da ileriye gitmesini engellemek istemektedir. Bugün hakim s›n›f klikleri aras›nda yarat›lan, laik-anti laik tart›flmalar›, türban tart›flmalar› vb. hakim s›-

5-18 Aralık 2003

n›flar›n kendi aralar›ndaki ç›kar dalaflmalar›n›n bariz birer yans›mas› olarak de¤erlendirilmek zorundad›r. Hakim s›n›flar ‹slam ve ‹slamc›l›¤› yeri geldi¤inde elbirli¤iyle iflçi s›n›f› ve emekçi halk›n mücadelesine karfl› kullanmaktan geri durmamaktad›rlar. Yani onlar›n laik-dinci yüzleri esas olarak halk›n mücadelesi gündeme geldi¤inde rafa kald›r›lmakta el birli¤iyle ‹slam ve genel olarak din olgusunu kullanmaktan geri durmamaktad›rlar. Din hakim s›n›flar›n bir sömürü arac› olarak, iflçi s›n›f› ve ezilen halk› bölmek, uyuflturman›n ve sömürülerini devam ettirmenin etkili bir arac› olarak kullan›lmaktad›r. Gerek emperyalizm ve gerekse de onun ülkemizdeki ç›karlar›n›n koruyucusu ve kollay›c›s› faflizm gerçek terörün bizzat yarat›c›lar› ve uygulay›c›lar›d›r. Ve bu ç›karlar›n›, sömürü ve tahakkümlerini devam ettirebilmek için ‹slam dini de dahil her türlü yol ve yöntemi kullanmaktan geri durmam›fllard›r. Gerek emperyalizm ve gerekse de ülkemiz hakim s›n›flar› ‹slam ve ‹slamc›lar›

her türlü terörist yöntemi uygulayarak iflçi s›n›f› ve ezilen mazlum halklara karfl› kullanm›fllard›r. Bugün gerek emperyalizmin ve gerekse de Türk hakim s›n›flar›n›n “‹slami terörü” bahane etmeleri onlar›n gerçek yüzlerini, onlar›n katliamc› ve terörist yüzlerini gizleyemez. Gerek dünya üzerinde emperyalizmin uygulad›¤› politikalar ve gerekse de bu politikalar›n uygulanmas›nda pratik rol alan TC gibi faflist devletler, uygulad›klar› terörün yan›t›n› çeflitli biçimlerde almaktad›rlar. Baflta ABD emperyalizmi olmak üzere dünya gericili¤i Irak’ta darbe üstüne darbe al›rken ve direniflçileri “terörist” olarak yans›tma acizli¤iyle davran›p; her gün masum Irak halk›n›n üzerine bomba ve kurflun ya¤d›r›rken ve yine ‹srail devleti mazlum Filistin halk›na yönelik terörünü devam ettirirken; bu politikalar ezilen halklar taraf›ndan çeflitli biçimlerde yan›tlanmaya ve cevapland›r›lmaya devam edecektir. Bundan baflta emperyalizm ve faflizm olmak üzere kimsenin kuflkusu olmas›n.

mperyalizm “belirsiz bir düflmana karfl› savaflt›¤›n›” ilan ediyor. Bu savafl dünyan›n herhangi bir yerinde, herhangi bir ülkesinde olabilir. Onlar için El Kaide eylemi ya da varl›¤› yetiyor! Önemli olan emperyalizmin ve gericili¤in ç›karlar›, bu ç›karlar›n korunmas›. Bu ç›karlar›n korunmas› da dünya halklar›na “özgürlü¤ün ve demokrasinin savunulmas›” olarak propaganda ediliyor.

E


5-18 Aralık 2003

20

Yönetme ve Yönlendirme Tecrübesi Pratikle Kazan›l›r Her fley çok aç›k ve net, kitlelerden kopuk, kitlelerle bütünleflmeyen bir önderler grubunun tüm çabalar›, dar pratik içinde, bitmeyen- tükenmeyen üretimsiz iç tart›flmalar içinde eriyip gitmeye mahkumdur. Kitlelerle iliflkileri s›n›rlanm›fl, örgütsel gücü zay›flam›fl dar bir önderlikle, kitlelerle güçlü ba¤lar gelifltirmifl, devrime önderlik edebilme iddias›n› tafl›yan perspektifine sahip olan bir önderlik aras›ndaki fark› görmek zorunday›z. evrimci parti ve örgütlerin s›n›f savafl›m› içindeki yeri, düzeyi ayn› zamanda nas›l bir önderlik ya da yönetme kapasitesine sahip olduklar›n›n da somut bir göstergesidir. Bu gerili¤in ancak s›n›f savafl›m› ile birlikte afl›laca¤› ne kadar do¤ruysa; bunun afl›lmamas› halinde ilerlemenin, geliflmenin mümkün olmayaca¤› da bir o kadar do¤rudur. Lenin yoldafl, daha bin dokuz yüzlerde, bu gerçe¤i flöyle dile getiriyordu: “Tarihte hiçbir s›n›f siyasal önderlerini bir hareketi örgütleyip yönetebilecek belirgin temsilcilerini üretmeden iktidar› elde edememifltir.” Ve yine Lenin yoldafl; Tecrübeli ve etkin parti liderlerinin e¤itilmesinin zaman alan ve güç bir görev oldu¤unu da söylüyordu. Bu görev yerine getirilmedi¤i takdirde, yani güçlü bir önderlik yarat›lmad›¤› takdirde, örgütün çizgisi ne kadar do¤ru olursa olsun, bu politikalar› yaflama geçirmek mümkün olmayacakt›r. Bunu egemenler de iyi bilmektedir ki, özellikle devrimci ve komünist hareketlerin önderliklerini ideolojik, politik ve askeri sald›r›lar›yla yollar›ndan çevirmeye, ideolojik ya da fiziksel olarak yok etmeye yönelmektedirler. Burada önemle görülmesi ve alt› çizilmesi gereken birden fazla nokta vard›r. Birincisi; Devrimci hareketin devrim denilen bu tarihsel altüst olufl eylemini gerçeklefltirme prati¤inde önderlik düzeyindeki gerili¤i tart›fl›lmaz bir gerçektir. ‹kincisi; Lenin yoldafl›n dedi¤i gibi tecrübeli ve etkin parti liderlerinin e¤itilmesinin zaman alan ve güç bir görev oldu¤u gerçe¤idir. Yani ‘bu güç görev’ s›n›f savafl›m›n›n bu tarihi kesitinde, mevcut sorunlar›n çözümünde, kavgay› büyütmede daha geri düzeyde olan kadrolar›n ve militanlar›n omuzlar›na yüklenmifltir. Bu demektir ki mevcut olan t›kan›kl›klar›n afl›lmas› noktas›nda önemli sorunlar›n yaflanaca¤› aç›kt›r. Bunu söylemek, bir gerçe¤e dikkat çekmektir. Bunu söylemek, dikkat çekilen bu gerçekten hareketle; araflt›rma ve incelemede bir ö¤renci ruhuyla hareket etmektir. Ama bu ö¤rencilik, devrimci at›lganl›¤›, uygulamadaki yarat›l›c›l›¤›, kavgan›n öznesi olma bilincini asla gözard› etmemelidir. Yaflanan tüm bu eksikliklere ra¤men, yönetme ve yönlendirme iddias›n› tafl›yan her devrimci militan, kitlelerin gücüne, prati¤in de¤ifltiricili¤ine ve dönüfltürücülü¤üne inanmal›d›r. Bu konuda yani, önderlik yöntemi ile ilgili Baflkan Mao flunlar› söylüyor: “Yapt›¤›m›z çal›flma ne olursa olsun, biz komünistlerin, uygulamas› ge-

D

reken iki yöntem vard›r. Biri geneli özelle, di¤eri önderli¤i kitlelerle birlefltirmektir. Önder grup ne kadar faal olursa

olsun, faaliyeti kitlelerin faaliyetiyle birlefltirmedikçe, bir avuç insan›n verimsiz çabas› olmaktan öteye gidemez. Öte

fiu aç›k ki bilginin kayna¤› toplumsal pratiktir. Pratikten kopuk, bilgi teori düflünülemez. yine tecrübe çok yönlü pratik mücadeleyle, tarihi tecrübeleri irdelemeyle kazan›l›r.

Ama genel olarak devrimci ve komünist partilerin, süreklili¤i sa¤lanm›fl istikrarl› bir önderlik yaratma ya da kitleleri örgütleme yetene¤ine, inisiyatifine sahip kadrolar, militanlar a盤a ç›karma politikalar›nda ciddi eksikler yaflad›klar›n› görebiliyoruz. Ama genel olarak devrimci ve komünist partilerin, süreklili¤i sa¤lanm›fl istikrarl› bir önderlik yaratma ya da kitleleri örgütleme yetene¤ine, inisiyatifine sahip kadrolar, militanlar a盤a ç›karma politikalar›nda ciddi eksikler yaflad›klar›n› görebiliyoruz.

yandan kitleler, faaliyetlerini uygun bir flekilde örgütleyecek güçlü bir önder grup olmadan faaliyet gösterirlerse, bu faaliyet ne uzun ömürlü olabilir, ne do¤ru yönde ilerletilebilir ve ne de bir üst düzeye ç›kart›labilir”. (S. Eserler III) Her fley çok aç›k ve net, kitlelerden kopuk, kitlelerle bütünleflmeyen bir önderler grubunun tüm çabalar›, dar pratik içinde, bitmeyen- tükenmeyen üretimsiz iç tart›flmalar içinde eriyip gitmeye mahkumdur. Kitlelerle iliflkileri s›n›rlanm›fl, örgütsel gücü zay›flam›fl dar bir önderlikle, kitlelerle güçlü ba¤lar gelifltirmifl, devrime önderlik edebilme iddias›n› tafl›yan perspektifine sahip olan bir önderlik aras›ndaki fark› görmek zorunday›z. Birincisi: ne kitlelerin heyecan ve coflkusunu hissedebilir. Ne de o kudretli gücün fark›na varabilir. O gücün fark›na varamayanlar, o güce ve dolay›s›yla devrime karfl› gereken sorumlulu¤u tafl›yamazlar. Bu sorumlulu¤un olmad›¤› yerde, sorunlar›n çözümü için ciddi ve kapsaml› bir üretimden söz edemeyiz. Bu sorumlulu¤un olmad›¤› yerde olmas› gereken devrimci bir pratikten söz edemeyiz. Ve devrimci pratikteki gerilik, araflt›rma ve incelemede zay›fl›¤›, taktik yönelimde mekanikli¤i, tutuculu¤u kaç›n›lmaz hale getirir. Ve dahas› böyle bir pratik içinde o s›kça dile getirilen süreklili¤i sa¤lanm›fl istikrarl› bir önderlik de yarat›lamaz. Yani kadrolar ve militanlar a盤a ç›kar›lamaz. ‹kincisi yani tüm eksikliklerine ra¤men yüzünü kitlelere dönmüfltür ve geneli özelle, güncelle birlefltirme noktas›nda yarat›c› davranmak, geliflmenin motoru olmufltur. Geliflmek kitlelerin içinde kök salmak, devrim sorumlulu¤unu somut olarak yaflamakt›r. Bu sorumlulu¤u tafl›yan kadro ve militanlar›n iç sorunlar›n çözümündeki yöntemleri, halka karfl› tutumlar›, di¤er devrimci dost güçlerle iliflkileri, ittifak sorunlar›na yaklafl›mlar› vb. tüm pratiklerine yön veren dar grup bilinci de¤il, devrim sorumlulu¤unu tafl›yan yüksek devrimci bir bilinçtir. Bu bilinç, bu pratik do¤an boflluklar› dolduracak önderlerini yarat›r. Bu pratik yenilgilerine yenilmez, tam aksine yenilgilere yol açan nedenlerin kökenine yönelir. Çünkü bu pratik için hakl›l›k ve meflruluk, devrim ve sosyalizm tart›fl›l›r bir sorun de¤ildir. Bu pratik için tart›fl›l›r olan bu yürüyüflte al›nan yenilgi ve baflar›s›zl›klar›n› baflar›ya dönüfltürme bilincidir.


21

23 TAR‹H‹ TECRÜBELERDEN Ö⁄RENMEL‹Y‹Z Tarihi tecrübelerde ö¤renmek, yaflananlar›n özünü kavramakt›r. Yani söz konusu partilerin önderlik yöntemini de kitle çal›flmas›ndan, önderli¤i kitlelerle birlefltirme pratiklerinden ö¤renmektir. Ve tüm bu de¤erlendirmeleri tarihsel koflullardan ba¤›ms›z de¤il bilakis tarihsel koflullar›yla birlikte ele al›p de¤erlendirmek gerekir. Aksi yaklafl›mlar yani koflullar› gözard› ederek ve somut durumunu unutarak, tecrübelerden ö¤renme ad›na, mekanik bir tarzda yap›lacak k›yaslamalarla yararl›, yol aç›c› sonuçlar›n elde edilemeyece¤i aç›kt›r. Burada önemli olan, geneli özelle yarat›c› tarzda birlefltirmektir. Önderlik, yönetme ve yönlendirme konusunda mevcut tarihi tecrübeleri alt alta s›ralamak devrimci hareketin bu konudaki eksiklerini gideremez. Di¤er parti ve örgütlerin baflar›s›zl›klar›n› nas›l baflar›ya dönüfltürdüklerini, kadro ve militan boflluklar›n› nas›l doldurduklar›n›, süreklili¤i sa¤lanm›fl istikrarl› bir önderli¤i nas›l yaratt›klar›n› ve tüm bunlar yap›l›rken, dünyadaki geliflmelerin, kitlelerin devrim ve sosyalizme karfl› duyduklar› sempatinin boyutu vb. bir dizi faktörü hesaba katmak zorundad›r. Ve gerçekli¤ini de tüm bu nesnel tablodan ba¤›ms›z olarak ele al›p de¤erlendiremez. Bugün aç›s›ndan soruna bakt›¤›m›zda,

dünyan›n belli bölgelerinde, özellikle Peru, Nepal, Filipinler, Hindistan’da Marksist-Leninist-Maoist partilerin önderli¤inde geliflen, yürütülen Halk Savafllar›n›n, kurmay heyetini, kadro ve militanlar›n e¤itimini, kitle politikalar›n› vb.. pratiklerini çok yönlü ve kapsaml› olarak incelemekte fayda vard›r. Mesela Peru’da Baflkan Gonzalo’nun yakalanmas›yla birlikte PKP’nin belli bir duraksama, hatta gerileme içine girdi¤ini görüyoruz. PKP için Gonzalo’nun tarihsel misyonu elbette ki tart›fl›lmaz. Ama kolektif mücadele, kolektif önderlik perspektifine bu denli vurgu yapan Maoist bir partide halefler yaratma sorununda s›k›nt›lar›n yafland›¤› ve bu s›k›nt›lara yol açan nedenleri incelemek gerekti¤i de gerçektir. Ama genel olarak devrimci ve komünist partilerin, süreklili¤i sa¤lanm›fl istikrarl› bir önderlik yaratma ya da kitleleri örgütleme yetene¤ine, inisiyatifine sahip kadrolar, militanlar a盤a ç›karma politikalar›nda ciddi eksikler yaflad›klar›n› görebiliyoruz. ‹stikrarl› önder derken, sürekli ayn› kiflilerin önder-yönetici kademelerde olmas›n› kastetmiyoruz. Burada vurgu yapt›¤›m›z iktidar hedefine kilitlenmifl, taktik politikalar üretmede ustalaflm›fl, en zor anlarda ç›k›fl yolunu bulabilme cesaretine sahip, yaralar›n› sarma ve do¤an boflluklar› doldurma yetene¤ine ve becerisine sahip

PUSULA D‹KKATLE OKUYUP ‹NCELEY‹N VE MARKS‹ZM‹ ‹Y‹ KAVRAYIN ESAS MESELE Ö⁄RENMEKT‹R (MAO) S›n›f bilinçli proleterlerin her durumda vazgeçilmez tutumu flöyle olmal›d›r; “Alçakgönüllülük kiflinin ilerlemesini sa¤lar. Kibirlilik ise gerilemeye yol açar.” Bu tutum s›n›f savafl›m›n›n yasalar›n›, devrimin hareket yasalar›n›, halk savafl›n›n yasalar›n›, devrimci kiflili¤in geliflim yasalar›n› ö¤renmek için de vazgeçilmez tutum olmal›d›r. S›n›f bilinçli proleterler “kitlelerden, düflmandan, yenilgilerden” ö¤renmesini bilmek kadar, ayn› zamanda baflka GÜÇ’lerden de ö¤renmesini bilmelidir; MLM biliminin evrensel yasalar›ndan, Proletarya Partisi’nin geçmifl tarihinden ve ülkenin s›n›f savafl›m› tarihinden ö¤renmesini bilmelidir. Baflkan Mao, ›srarla MLM bak›fl aç›s›, MLM metodu uygulayarak, toplumdaki s›n›flar›n ekonomik-politik durumunu s›n›flar aras›ndaki iliflkilerin nitelik ve düzeyini, düflmanlar›n kendi aralar›ndaki iliflkilerini, dost s›n›flar›n kendi aralar›ndaki iliflkilerini somut olarak titizlikle inceleyerek, tarihsel tecrübeleri özetleyip, bilimsel sonuçlar ç›karm›fl ve bunlar›n ›fl›¤›nda Proletarya Partisi’nin politik yönelimini stratejik ve taktik hedeflerini, politik çizgisini belirlemifl; bu inceleme ve araflt›rma sonucu kitle çizgisini, askeri çizgisini netlefltirmifltir. Teorinin pratikten kopart›lmas›, nesnel olan›n öznel olandan ayr›flt›r›lmas› felsefi olarak idealizme düflmektir. Her türden sapman›n, ideolojik hastal›klar›n temelinde teori ve pratik, nesnel ile öznel aras›ndaki diyalektik ba¤›n do¤ru tarzda

kurulamamas› yatmaktad›r. ‹nceleme ve araflt›rma tarz›, yani çal›flma tarz› s›n›f savafl›m prati¤inde önemli bir yer tutar. Özellikle Marx, Engels, Lenin, Stalin, Mao, Dimitrov, Ho Chi Minh’in bilimsel eserlerinin ciddiyetle incelenmesi, proletarya partilerinin devrim tarihlerinin, tecrübe ve deneyimlerinin incelenmesi ve bu inceleme ›fl›¤›nda elde edilen bilgileri bugünkü mücadeleyle birlefltirmek, s›n›f savafl›m yasalar›na uygun tarzda bütünlefltirmek, izlenmesi gereken yol, yap›lmas› gereken görevlerdir. Her türlü okuma, araflt›rma ve inceleme çal›flmas›n›n hizmet edece¤i yer günümüzün s›n›f savafl›m› ve onun ihtiyaçlar› olmal›d›r. S›n›f savafl›m›n›n sorunlar›na yan›t amac›n› tafl›mayan çal›flmalar gereksizdir, zaman›n bofla harcanmas›d›r. Tarihsel her türlü deneyim, her türlü s›n›f savafl›m› bilgisi, bugünkü s›n›f savafl›m yasalar›na yan›t olmay›, çözüm olmay› amaçlamal›d›r. Parçay› bütünle, geçmifli günümüzle, teoriyi pratikle, evrenseli özgülle, özneli nesnelle, sözü eylemle birlefltirmek, yap›lmas› gerekendir. Bu yöntemin ustaca ve yarat›c› bir tarzda uygulanmas› yolumuzu ayd›nlatacakt›r. Do¤ru fikirler s›n›f savafl›m› prati¤inden, üretim süreci prati¤inden, bilimsel deney mücadelesinden ortaya ç›kar. Ancak do¤ru fikire bir ç›rp›da var›lmaz. Defalarca tekrar eden maddeden bilince, sonra tekrar maddeye, sonra tekrar maddeden bilince do¤ru devam eden hareketin say›s›z devi-

kararl› bir önderliktir. Bu konuda yine Baflkan Mao’dan uzun bir aktarma yapmakta yarar görüyoruz: “…Önder grup ço¤u zaman büyük bir mücadelenin bafl›nda, ortas›nda ve d›fl›nda hep ayn› kiflilerden meydana gelmemelidir ve gelmez de. Mücadele s›ras›nda kendini gösteren faal unsurlar, devaml› olarak önder grubun daha yeteneksiz ve yozlaflan üyelerinin yerine getirilmelidir. Birçok yerde ve birçok örgütte çal›flman›n ilerletilmemesinin bir temel nedeni, birleflmifl, kitlelerle kaynaflm›fl ve daima sa¤l›kl› kalm›fl bir önder grubun eksikli¤idir. Dimitrov’un kadro siyasetini tart›fl›rken s›ralad›¤› flu dört unsurdur. Davaya mutlak ba¤l›l›k, kitlelerle ba¤, tek bafl›na yolunu bulabilme yetene¤i ve disipline uyma.” Savafl, üretim, e¤itim (düzeltme dahil) gibi merkezi görevleri yürütürken ya da çal›flmay› denetlerken, kadrolar›n geçmiflini incelerken ya da di¤er faaliyetlerde, genel ça¤r›y› özel rehberlikle tamamlama yöntemine ek olarak önder grubu kitlelerle birlefltirme yönteminin benimsenmesi flartt›r. Partinin bütün pratik çal›flmalar›nda do¤ru önderlik, “kitlelerden kitlelere” ilkesine uygun olmak zorundad›r. Yine Lenin yoldafl›n flu söylemleri, bugün mevcut olan sorunlar›n afl›lmas› yönünde önder kadro-kadrolar› tan›mlayan

nimler sonucu elde edilir. Do¤ru fikirlere bir anda kolayca var›lmaz. Marksist bilgi teorisine sahip olmak bir süreci gerektirir. Madde bilince dönüflür ancak bilinç de maddeye dönüflür. S›n›f savafl›m› prati¤inde defalarca tekrar eden bu s›çramalar sonucu elde edilen bilgiler ›fl›¤›nda, düflüncelere do¤ru yön verilir, araflt›rma ve incelemelerin özetlenmesine yard›mc› olur. Daha az hata yap›larak, devrimci faaliyetler örgütlenir. Dikkatimizin temelinde kitlelerin sorunlar› etraf›nda örgütlenmesi, savaflt›r›larak, e¤itilmesi olmal›d›r. Dikkatimizin temelinde s›n›f savafl›m›n›n yasalar›n›n incelenmesi, halk savafl› yasalar›n›n incelenmesi ve bunun bugünkü özgülde süreklili¤i sa¤lanm›fl gerilla savafl›n›n örgütlenmesi olmal›d›r. Dikkatimizin temelinde do¤ru ve bilimsel ö¤renme yöntemlerinin elde edilmesi olmal›d›r. S›n›f bilinçli proleterler, devrimci teoriyle donanmak amaçl›, okuduklar›n› birkaç kez tekrar ederek okumal›, notlar ç›karmal›d›r. Lenin yoldafl, silahl› ayaklanman›n yaklaflt›¤› dönemde MARX, ENGELS yoldafllar›n, daha önce okudu¤u eserlerini tekrar tekrar okumaktan vazgeçmemifltir. Dolay›s›yla, ayn› bilimsel eseri gerekirse birkaç kez dikkatlice okumakta her zaman için fayda vard›r. ‹. Kaypakkaya yoldafl›n, flafak revizyonistleriyle yaflad›¤› polemiklerde önemle izledi¤i yöntem flöyle olmufltur. Hangi soruna iliflkin de¤erlendirme yaparsa yaps›n mutlaka yapt›¤› de¤erlendirme sonucunda ç›kard›¤› bilimsel sonuçlar› özetlemifltir. Çin devriminden, Sovyet devriminden, devrimin usta ve ö¤retmenlerinden, ülkemizdeki s›n›f savafl›m› prati¤inden ö¤renirken, mutlaka ülkemiz koflullar› için do¤ru olan, s›n›f savafl›m›n›n ihtiyaçlar› olan konular hakk›nda bilimsel sonuçlar ç›karm›flt›r. S›n›f savafl›m›n›n geliflimi içindeki her bir

5-18 Aralık 2003 verilerdir: “Gerçekten ad›na lay›k bir parti örgütü ve parti önderlerinin görevlerinden biri, söz konusu s›n›f›n› düflünen temsilcilerinin sürekli, inatç›, türlü flekillere bürünmüfl ve kapsaml› gayretleriyle, karmafl›k siyasal meselelerin çabuk ve do¤ru çözümlenmesi için bilgi, tecrübe; ve bilgi ve tecrübeye ilaveten siyasal sezgiyi gelifltirmektir.” Lenin yoldafl›n da vurgulad›¤› gibi karmafl›k siyasal meselelerinin do¤ru bir tarzda çözümü için bilgi ve tecrübe gerekir. fiu aç›k ki bilginin kayna¤› toplumsal pratiktir. Pratikten kopuk, bilgi teori düflünülemez. Yine tecrübe çok yönlü pratik mücadeleyle, tarihi tecrübeleri irdelemeyle kazan›l›r. Di¤er önemli bir nokta ise yönetici kadrolar› yaratma, pratik içinde öne ç›kan militanlar› kolektif bir mekanizma içinde örgütleyip ve bunlara karfl› izlenecek bir özel politikayla ancak mümkün olabilir. Özel politikan›n olmad›¤›, denetlemenin zay›flad›¤›, görevlendirme ve görev alma Marksist anlay›fl› do¤ru bir tarzda uygulanmad›¤› bir çal›flma ortam›nda, yönetici kadrolar de¤il, ancak bürokrat yozlaflmaya ve çürümeye aday kadrolar ortaya ç›kar. Bunu görmek, bunu saptamak için derin bir incelemeye ve araflt›rmaya da gerek yok. Tarihi tecrübelere bir göz atmak yeterli say›l›r.

konu, üzerinde araflt›rma ve inceleme yapt›¤›, de¤erlendirdi¤i ve elefltirdi¤i her konu hakk›nda mutlaka ülke devrimimiz için dersler ç›karm›flt›r. ‹. Kaypakkaya yoldafl›n ö¤renme ve dersler ç›karmada baflvurdu¤u yöntem, s›n›f bilinçli proleterler için izlenmesi gereken yöntem olmal›d›r. Örne¤in flafak revizyonistlerinin Kemalizm, faflizm hakk›ndaki teorilerini çürütüp, mahkum ederken Dimitrov yoldafl›n faflizm tahliline baflvurarak, “…bütün bunlardan ülkemiz aç›s›ndan ç›karaca¤›m›z dersler flunlard›r” deyip, ülkemizdeki faflizmin tahlili konusunda bilimsel sonuçlar ç›karm›flt›r. Kemalizmin faflizm oldu¤unu, ülkemizde faflizmin sürekli oldu¤u tespitlerini yapm›flt›r. O dönemde Kemalizm ve faflizm konular›na do¤ru ve bilimsel bak›fl aç›lar› kazand›rarak, ülkemizdeki s›n›f savafl›m› prati¤i için bilimsel sonuçlar ç›karm›flt›r. O, ülkemizdeki s›n›f savafl›m›n›n her pratik gelifliminden, direnifl ve hareketinden mutlaka bilimsel sonuçlar, dersler ve deneyimler ç›karmaya çal›flm›flt›r. 15-16 Haziran iflçi s›n›f›n›n görkemli direniflinden, toprak iflgallerinden, üniversite ö¤rencilerinin boykot ve direnifllerinden, ABD karfl›t› düzenlenen protesto ve gösterilerinden, gençli¤in radikal devrimci eylemlerinden, Kürt halk›n›n silahl› direnifllerle dolu olan tarihinden, ayaklanmalar›ndan, devrimcilerin iflkencehanelerde düflman karfl›s›ndaki direniflinden bilimsel dersler ve sonuçlar ç›karmay› baflarm›flt›r. Yaflad›¤› süre içinde geliflen tüm toplumsal hareketlere karfl› duyarl›, ilgili olmufl, pratik eylemlere kat›larak bizzat içinde yer alm›flt›r. S›n›f bilinçli proleterler, bilinçli bir okuyucu, usta bir gözlemci, dikkatli bir araflt›rmac› ö¤renmekten doymayan, ö¤retmekten usanmayan, sade yaflay›p, s›k› çal›flan alçakgönüllü devrimciler olmay› amaçlamal›d›r.


5-18 Aralık 2003

22

Halkla birlikte halka karfl› Gürcistan’da “kadife devrim”

Tüm dünyan›n gözleri Ortado¤u’daki iflgal ve direnifle, Türkiye’deki fliddet eylemlerine dikilmiflken Gürcistan’da patlak veren darbe, bir kez daha dikkatleri Kafkaslar’a çevirdi. ‹flte son birkaç hafta içinde geçmiflte Sovyetler Birli¤ini oluflturan 15 cumhuriyetten biri olan, Kafkasya’n›n güney kesimindeki Gürcistan’da “kadife darbe”, “kans›z darbe” söylemleriyle ve devlet baflkan› Eduard fievardnadze devlet baflkanl›¤›ndan zoraki istifa etmesiyle sonuçlanan (ya da bafllayan) darbe yafland›. 11 y›ld›r Gürcistan devlet baflkanl›¤›n› yürüten fievardnadze, ayn› zamanda eski Sovyetler Birli¤i’nin son D›fliflleri Bakan› olma s›fat›n› tafl›yor. Son olarak 2 Kas›m’da görevine devam etmesinin karar verildi¤i seçimlere “dizboyu hile kar›flt›r›ld›¤›” iddias› ile ülke çalkant›ya girmiflti. RSE’nin çöküflünde önemli bir

rol üstlenen ve bunu da istifas›ndan sonra “E¤er So¤uk Savafla son verilmeseydi, bunu üçüncü dünya savafl› takip edecekti. Biz dünyay› bundan koruduk ve kurtard›k. Bunu tek bafl›ma yapt›¤›m› söylemiyorum, ama ben de en önemli rollerden birine sahibim, Bat› ise beni yüzüstü b›rakt›” sözleriyle ifade eden fievardnadze’nin gerçekten de ne Avrupa ve ne de Amerikan emperyalizmiyle bir sorunu yoktu. Ama öyle görünüyor ki, ABD aç›s›ndan bu tam da böyle de¤ilmifl. Haftalard›r süren ve 50 bin kiflinin kat›ld›¤› ifade edilen gösterilerle istifaya zorlanan fievardnadze’nin yerine ise 18 ay önce fievardnadze hükümetinin Adalet Bakan›yken ayr›larak Milliyetçi Hareket Partisini kuran ve 4 Ocak’ta yap›laca¤› duyurulan Cumhurbaflkanl›¤› seçimlerinde tek aday olarak ortaya ç›kan Mihail Saakaflvili yerleflecek. Saakaflvi-

li’nin ABD’de hukuk(!) e¤itimi almas›n›n yan›nda ABD taraf›ndan desteklendi¤i ise saklanmaya gerek duyulmuyor. SAAKAfiV‹L‹ UfiAK DA fiEVARDNADZE NE? Yap›lan darbeyle fievardnadze’nin politikalar›n›n de¤iflmeyece¤i daha ilk günden yap›lan aç›klamalarla ortaya ç›kt›. Yani fievardnadze’nin uflak politikalar›yla, Saakaflvili’ninkiler aras›nda bir fark görülmüyor. Saakaflvili’nin ilk aç›klamas› ABD’yi destekledi¤i yönünde oldu. Oysa fievardnadze de bundan baflka bir fley yapm›yordu, hatta “Oysa ben ABD politikalar›n›n en büyük destekçisiydim. Irak konusunda destek verdim” sözlerinde oldu¤u gibi tam bir ABD ufla¤›yd›, ki 11 Eylül’ün hemen ard›ndan ABD’nin asker gönderdi¤i 13 ülkeden biri de Gürcistan’d›. Ancak Gürcistan’daki yeni yönetimi ilk tan›yan da ABD oldu. IMF de Gürcistan’a yard›ma haz›r oldu¤unu aç›klad› ancak fievardnadze de IMF politikalar›n› harfiyen uygulayarak halk›n›n yoksulluk ve sefalet içinde k›vranmas›na neden olmaktayd›. Nitekim devlet baflkanl›¤›na vekalet eden Nino Burjanadze, fievardnadze taraf›ndan seçilen “do¤ru siyasi yolu” izleyece¤ini söyleyerek “Bizim hedefimiz Avrupa ailesinin, NATO’nun bir üyesi olmak. Ülkemiz için çok fley yapan ABD ile stratejik ortakl›¤›m›z› sürdürmek istiyoruz” dedi. Yani uflakl›¤a devam… Dünya hegemonyas›na soyunan ABD emperyalizminin baflta Ortado¤u olmak üzere tüm dünyay› yeniden dizayn etme, uflaklar›n› ve iflbirlikçilerini gözden geçirme süreci tüm dünyan›n gözü önünde yürütülmektedir. Uflakl›¤›n s›n›r›n›n olmad›¤›, onlar›n da ifllerine son verilebilece¤i, ya da yeniden flekillendirilebilece¤i

bu süreçte Türk egemen s›n›flar› flahs›nda görülebilece¤i gibi Gürcistan’da da aç›kça kendini ortaya koymufltur. Nitekim ABD emperyalistleri Rusya’n›n eski Sovyet Cumhuriyetleriyle yeniden yak›nlaflma ve “daha derin bir iflbirli¤ine yönelme” politikas›nda att›¤› ad›mlar ve petrol boru hatt› konular›nda kayg› tafl›yordu. Ve fievardnadze’nin yeni dönemde alternatif bir Rus boru hatt›na yönelebilece¤inden kuflkulan›l›yordu. Ancak yine de fievardnadze muhalif de¤ildi; ülkenin ve halk›n›n ç›karlar›n› emperyalizmin hizmetine sunmufl bir devletin yöneticisiydi. Ki bu yüzden kendini “Bat›n›n ihanetine u¤ram›fl” hissediyor.

ve devrimin f›rt›na merkezlerinden biri olan ülkemizde ve di¤er sömürge, yar›sömürge ve yar›-feodal ülkelerde sosyal

kurtulufl mücadeleleri yükseltilmedikçe bu savafllara ve dizginsiz sald›rganl›klara son vermek imkans›zd›r. (Londra)

DARBE HALKA KARfiI YAPILMIfiTIR Tüm bu olgular›n yan›nda bu “kadife darbe”nin emekçi, ezilen Gürcistan halk›n› da arkas›na ald›¤›n› görmezlikten gelmemek gerekiyor. Zira Gürcistan, SSCB döneminin en genifl sosyal haklar›n›n kullan›ld›¤›, e¤itimden sa¤l›¤a tüm hizmetlerin geliflkin ve ücretsiz, tar›mda makinalaflman›n ve sanayinin en ileri düzeyde oldu¤u cumhuriyetlerinden biriydi. Ancak bu flartlarda y›llarca yaflayan Gürcü halk›, uzun y›llard›r da açl›k, sefalet ve yoksullu¤un çemberinde. Dolay›s›yla fievardnadze’nin politikalar›n› aynen sürdürece¤ini aç›klayan bu darbenin asl›nda Gürcü halk›n› arkas›na alarak ama halka ve onun öfkesine karfl› da yap›ld›¤›n› söylemek mümkün. Kuflkusuz halk bu flekilde bir süre daha kand›r›lmaya devam edilecektir ama emperyalizmin hizmetindeki ve kontrolündeki ekonomi politikalar›n ve yoksullu¤unun devam›n› göreceklerdir.

Londra’da yüz binler Bush’u, heykelini y›k›p sloganlar atarak karfl›lad› Bush ve Blair ikilisi, kitle imha silahlar› var dediler, diktatör var yok edece¤iz dediler, demokrasi ve özgürlük getirece¤iz dediler. Oysa bugün bütün dünya görüyor ki söyledikleri her fley yalan. Söylenenlerin aksine aylard›r Irak halk› iflgalcileri defetmek için kan ve zulüm içinde direniflini sürdürüyor. Hem de her geçen gün daha da güçlenerek daha da örgütlü hale gelerek. Tabi ki temelinde haks›zl›k, sömürü, yalan, dolan olan bir savafl›n hakl›n›n karfl›s›nda gerçek bir zafer elde etmesi mümkün de¤ildir. Bunu anlamak için bugün Irak’ta yükselen direnifle bakmak, Londra’ da yüz binlerce kiflinin kat›l›m›yla yap›lan Bush’u karfl›lama gösterilerine kulak vermek gerekir. George W. Bush, 1918 y›l›ndan bu yana geçen 85 y›ll›k süre içinde ‹ngiltere kraliyetinin resmi davetlisi olan ilk ABD Baflkan› olarak bu ülkeye yapaca¤› 3.5 günlük ziyaretini gerçeklefltirirken, ülkede bu ziyaretle ilgili büyük gösteriler düzenlendi.

20 Kas›m günü ‹ngiltere’nin baflkenti Londra’da, kitlelerin aldat›lmas›n›n bu kadar kolay olmad›¤›n›, Bush’a göstermek için yüzbinler alanlara doldu. Evet, Bush Londra’daki üç günlük ziyareti s›ras›nda hak etti¤i türden bir karfl›lamay› gördü…. Heykeli y›k›ld›, resimleri ve Amerikan bayraklar› yak›ld›, onbinler ayn› a¤›zdan “katil Bush” diye ba¤›rd›. AT‹K ve ILPS Londra örgütlülü¤ü de bu gösteride “Yankee Go Home”, “No to Imperialist Occupation and War” (Emperyalist iflgale ve savafla hay›r) pankartlar›yla yer alarak, binlerce bildiri da¤›tt›lar. Bu arada, Edinburgh’da da yaklafl›k 1500 kiflinin kat›ld›¤› protesto gösterisi düzenlendi ve Bush ile Blair’in sert biçimde elefltirildi¤i konuflmalar yap›ld›. Emperyalist sald›rganl›¤›n orta¤› olan ‹ngiltere’de, kitlelerin savafla bu denli karfl› ç›k›fl› emperyalizmin iflini güçlefltiriyor… Ama bilinmesi gerekir ki antiemperyalist mücadele yükseltilmedikçe


23

23

Yunanistan’da AB protestocusu gençler serbest 21 Haziran 2003’te yap›lan AB Selanik Zirvesini protesto etmek için yap›lan gösteriler sonras›, gözalt›na al›nan 7 genç, 6 ay›n sonunda serbest b›rak›ld›lar. Yunanistan’da tam alt› ay boyunca Avrupa hukuksuzlu¤unun bir örne¤i sergilendi. Bu süreç boyunca mahkemeye dahi ç›kar›lmayan gençler, bu gidifli protesto etmek için 21 Eylül’de açl›k grevine bafllad›lar. 21 Eylül’de Suriyeli Süleyman Kastro’nun bafllatt›¤› açl›k grevine 5 Ekim’de Simon Chapman, Fernando Perez, Carlos Martin Martinez 7 Ekim’de de Sp›ros Ts›tsos kat›ld›. Bu s›rada tutsaklar›n özgürlüklerine kavuflmalar› için d›flar›da da çeflitli eylemler gerçeklefltirildi. 6 Kas›m günü Atina’da 1500 kiflinin kat›ld›¤› bir eylem gerçeklefltirildi. Yine 14 Kas›m günü Selanik’te bulunan PASOK (iktidar partisi) binas› k›sa süreli¤ine iflgal edildi. 17 Kas›m’da

Arjantin’de iflsizlerle polis çat›flt›

ise Atina Üniversitesi Rektörlü¤ü iflgal edildi. Bir hafta boyunca süren iflgal ve di¤er eylemler karfl›s›nda daha fazla duramayan hükümet, 27 Kas›m günü tutsaklar› serbest b›rakmak zorunda kald›. Yunanistan somutunda yaflanan bir anlamda Avrupa hukuksuzlu¤unun bir versiyonudur. Yaflanan olaylar Avrupa’y› hukuk ve demokrasi abidesi olarak tan›tanlara en iyi cevapt›r. Avrupa’dan ne demokrasi ne de hukuk beklenebilir. Tam tersine Avrupa bunlar›n karfl›s›ndad›r. Elbette görmek istemeyenler görmeyecek, duymak istemeyenler de duymayacakt›r. Bütün bu hukuksuzluklara karfl› halklar›n esas görevi ise emperyalist ve kapitalist sisteme karfl› mücadele etmektir. Aksi halde ne reformlarla, ne iyilefltirmelerle yetinerek dünyaya ne demokrasi, ne hukuk ne de özgürlük getirebiliriz. (Atina)

GÜNEY KORE’DE KÖYLÜLERDEN PROTESTO ✔G Güney Kore’de on binlerce köylü, 20 Kas›m günü Dünya Ticaret Örgütü ve Serbest Ticaret Anlaflmas›n› protesto etmek için baflkent Seul sokaklar›n› doldurdu. Parlamentoya yürümeye çal›flan köylüler, kendilerini engellemek isteyen polisle çat›flt›. Seul polisi, oluflturdu¤u araç barikat›yla, Güney Kore tar›m sektörünün d›fl piyasaya aç›lmas›n› istemeyen köylüleri engellemeye çal›fl›nca iki grup aras›nda çat›flma ç›kt›. Öfkeli köylüler, tahta ve bambu sopalar›yla polis araçlar›na sald›rd›. Baz› göstericiler, polis araçlar›n› atefle vermeye çal›fl›rken, baz›lar› da araçlar›n üstüne t›rman›p oradaki polislere ulaflmaya çabalad›. 17 bin polisin görev yapt›¤› gösterilere, yetkililere göre 35 bin, gösteriyi düzenleyenlere göreyse 65 bin kifli kat›ld›.

‹ki y›l önce tarihinin en a¤›r ekonomik krizini yaflayan Arjantin’de iflsizlik sorunu giderek büyüyor. ‹flsizlik oran›n›n yüzde 15’e kadar ç›kt›¤› ülkede, son olarak 26 Kas›m günü baflkent Buenos Aires’te 1500 kadar kifli, hükümetin yoksullara ve iflsizlere yard›m›n› art›rmas› talebiyle sokaklara döküldü. Çal›flma Bakanl›¤› önünde toplanan göstericiler hükümet aleyhinde sloganlar att›.

Dünyadan Notlar “KÜRESELLEfiMEYE KARfiI” “ALTERNAT‹F KÜRESELLEfiME” ‹lki geçti¤imiz y›l Floransa’da düzenlenen Avrupa Sosyal Forumu’nun y›ll›k toplant›s›n›n ikincisi Kas›m ay› içinde Paris’te, yine dev bir gösteriyle sonuçland›r›larak gerçeklefltirildi. Ana gövdesi Dünya Sosyal Forumu’nun, bölgesel sorunlar› gündemine alabilmesi ve buralardaki (eski tan›mlamalar›yla) “küreselleflme karfl›tlar›”n› daha kolay içine alabilmek için gündeme gelmesiyle oluflturulan Avrupa Sosyal Forumu, Paris toplant›s›yla bizim de elefltiridi¤imiz baz› noktalarda kendisini daha net olarak ortaya koydu. Dünya Sosyal Forumu ile ilgili de¤erlendirmelerimizi yaparken; mevcut k›s›tlamalar›, “Baflka bir dünya mümkün” gibi ne oldu¤u/neyi hedefledi¤i belirsiz (ama neyi hedeflemedi¤i/sosyalizm kesin olan) bir formülasyondan yola ç›kmas›, toplant›lar›n “demokratik tart›flma ve elefltirel düflünce” üzerine odakland›r›lmas›, emperyalist küreselleflmenin sonuçlar›yla ilgilenirken “küreselleflmenin” köklerinin yani emperyalizmin ortadan kald›r›lmas›n› gündemine bile almamas› vb yönleri üzerine durduk hep. Avrupa Sosyal Forumu’nun Paris Toplant›s›n›n bu yukar›da yapt›¤›m›z de¤erlendirmeleri baz› noktalarda “aflt›¤›n›” söyleyebiliriz. Bundan önce de çokça vurgulad›¤›m›z mevcut k›s›tlamalar› bir kenara b›ra-

5-18 Aralık 2003

k›rsak, öncelikle “Baflka bir dünya”n›n kapitalist/emperyalist sistemin tam olarak yine kendisinin oldu¤u (haks›zl›k etmeyelim, insani yüzlü bir “küreselleflmeden” yani emperyalizmden söz ediliyor) bu toplant›da daha net olarak ortaya kondu. Yani bu “baflka dünya” yavafl yavafl somutlanmaya baflland›. Yani somut hedefler koyma ad›na bu dünya ya da Avrupa Sosyal Forumu özgülünde “Baflka bir Avrupa” tan›mlanmaya çal›fl›ld›. Uzun bir süredir bizim elefltirdi¤imiz noktalar› da gözler önüne sererek. Bu heterojen yap› içinde örne¤in Avrupa Anayasas›n› “liberal dünya görüflünün Avrupa toplumlar›na empoze edilmesi” olarak de¤erlendirip reddedenlere karfl› ESF içindeki güçlü muhalefet, “bir Avrupa Anayasas› olmas›n›n olmamas›ndan daha iyi oldu¤unu, anayasalar›n da toplumsal mücadelelerle de¤iflebilece¤ini, ama e¤er anayasa reddedilirse, liberal düflünün kat›ks›z bir ürünü olan Nice Anlaflmas›na geri dönmenin sosyal Avrupa giriflimi aç›s›ndan çok daha kötü sonuçlar yarataca¤›” (aktaran Ahmet ‹nsel) fleklinde önermesini öne sürüyor. Yani bir anayasa olsun ki karfl› ç›kabilelim, de¤ifltirebilelim ya da ehven-i fler hesab›. EMPERYAL‹ST KÜRESELLEfiMEN‹N ALTER’‹ Paris toplant›s›n›n sonuçlar›nda öne

ç›kan bir konu da bugüne kadar “küreselleflme karfl›t›” tan›mlamas›n›n “alter küreselleflme” olarak de¤ifltirilmesi oldu. Asl›nda bunu bu oluflumun liderleri aç›s›ndan “önemli ve do¤ru” bir belirleme olarak kabul etmek gerekiyor: Zira “anti” öneki bir karfl›tl›k ifade ediyorken Sosyal Forum (asl›nda bu hareketin bafl›n› çekenler) emperyalizme ve onun günümüzdeki argüman› emperyalist küreselleflmeye karfl› olarak de¤il, “küreselleflme” olgusunun sonuçlar›ndan yola ç›karak vahfli yüzünün makyajlanmas›n›/insanilefltirilmesini savunurken kendilerini bu “önek” ile ifadelendirmeleri tam anlam›yla yerine oturmuyordu. Oysa “alter” yani öteki (ya da alternatif) önekli bir “küreselleflme” tam da bu gövdenin yap›s›na uygun bir tan›mlama getiriyor. “Geliflmenin do¤al olarak vard›¤› sürecin” vahfli etkilerinin yumuflat›ld›¤›, insani bir çehre verildi¤i takdirde asl›nda o kadar da (!) kötü olmad›¤› sonucunu ç›karmak yanl›fl olmaz. Emperyalist küreselleflme ortadan kald›r›ld›¤›nda yerine koyacak bir fleyiniz yoksa, yerine geçmesi gerekeni de (sosyalizm) “totaliter ve indirgeyici” ilan ediyorsan›z elinizde yine “küreselleflme”den ama bu sefer “toplumsal denetim” alt›ndaki “alter küreselleflme”den baflka bir fley kalmaz. “Toplumsal denetim”e dair Gaye Y›lmaz’›n Dünya Sosyal Forumuna iliflkin fiubat 2003’te yazd›¤› yaz›dan bir al›nt› yapal›m: “…DSF’nin kurgulad›¤› bu “özgün” sistemde de kâr olgusunun var oldu¤u, ‘ülkelerin kalk›nmas›na yard›m edecek iktisat politikalar›’vurgusuyla sürecin s›n›fsal boyutunun tamamen gözard› edildi¤i, dolay›s›yla kapitalizmin özünde niteliksel bir de¤iflikli¤in hedef-

Baflkent Buenos Aires’in yaklafl›k bin kilometre güneybat›s›ndaki Neuquen kentinde ise hükümetin sosyal politikas›n› protesto eden göstericiler polisle çat›flt›. Say›lar› 400’ü bulan göstericilere sald›ran polise, halk da tafllarla karfl›l›k verdi. Polis, göstericilere karfl› göz yaflart›c› gaz ve plastik mermiler kulland›. Kent sokaklar›n›n savafl alan›na döndü¤ü olaylarda 19 kiflinin yaraland›¤› bildirildi.

lenmedi¤i hat›rland›¤›nda, emekçi s›n›flar›n düzenleme ve denetleme yetkisine sahip olduklar›nda neden hala sermaye s›n›f›n›n egemenli¤inde bir sistemi sürdürmek isteyecekleri ya da oluflturulacak küresel ölçekli yoksullu¤u azaltma fonlar›n›n kitlelerin üretim süreçlerinden d›fllanmas›n› kolaylaflt›rd›¤›nda emekçi s›n›flar›n birli¤inin nas›l sa¤lanaca¤› veya bu yetkiyi s›n›flar aras› bir savafl yaflanmaks›z›n, adeta sermaye s›n›f›n›n icazeti ile elde etmenin mümkün olup olmad›¤› gibi son derece hayati sorular yan›ts›z kalmaktad›r.” Avrupa Sosyal Forumu’nun ana gövdesi Dünya Sosyal Forumu, y›ll›k toplant›s›n› 2004 y›l›n›n Ocak ay›nda ilk kez Porto Alegre-Brezilya d›fl›nda yapacak. Bu toplant›da da ESF ile eflgüdümlü yeni kararlar›n al›nmas› muhtemeldir. Bu noktada Dünya Sosyal Forumu’ndan hala birfleyler bekleyen, hala onun anti-emperyalist oldu¤unu düflünenler ya da içinde çal›flarak birfleyler elde edilebilece¤ini düflünenler bir kez daha düflünmelidir. Zira Sosyal Forumun kendisi de kendini böyle tan›mlam›yor. DSF’nin toplant›s›n›n yap›laca¤› Bombay-Hindistan’da ayn› tarihlerde bir toplant› daha gerçeklefltirilecek. AT‹K ve ILPS’nin Selanik Direnifli 2004 Kamp›nda do¤an fikrin somutlanmas›yla gerçeklefltirilecek olan toplant› tüm anti-emperyalist güçleri kat›lmaya ça¤›rmaktad›r. Emperyalist Küreselleflme&Savafla Karfl› Mumbai Direnifli 2004 ad›yla düzenlenecek toplant›ya DSF’ye kat›lacak güçler de dahil herkes kat›lmaya ça¤r›lmakta. Bu iki toplant›ya birden kat›lmak ve aralar›ndaki fark› görmek tüm anti-emperyalist güçler aç›s›ndan yararl› olacakt›r.


23

24

5-18 Aralık 2003

19 Aral›k katliam›n›n 3. y›ldönümünde F T‹P‹ HAP‹SHANELERDE D‹REN‹fi SÜRÜYOR

19 Aral›k Katliam›nda fiehit Düflen Tutsaklar Bayrampafla Hapishanesi fiefinur Tezgel, Ali Atefl, Cegiz Çal›koparan, Mustafa Y›lmaz, Nilüfer Alcan, F›rat Tavuk, Yazgül Güder Öztürk, Seyhan Do¤an, Özlem Ercan, Aflur Korkmaz, Gülser Tuzcu (DHKP-C), Murat Ördekçi (TKEP-L) dava tutsaklar› olan 11 devrimci tutsak yak›larak ve kurflunlanarak katledildiler. Çanakkale Hapishanesi Fidan Kalflen, ‹lker Babacan (DHKP-C) dava tutsaklar›, Fahri Sar›, Sultan Sar› (PKK DÇS) dava tutsaklar› Bursa Hapishanesi Ali ‹hsan Özkan (MKP) dava tutsa¤›, Murat Özdemir (DHKP-C) Uflak Hapishanesi Yasemin Canc›, Berrin B›çk›lar (DHKP-C) Çank›r› Hapishanesi ‹rfan Ortakç›, Hasan Güngörmez (DHKP-C) Ceyhan Hapishanesi; Halil Önder (DHKP-C) Ümraniye Hapishanesi Ahmet ‹bili, Ercan Polat, Umut Gedik, R›za Poyraz (DHKP-C), Alp Ata Akçagöz (MLSPB)

19 Aral›k 2000’de yap›lan hapishaneler katliam›n›n üçüncü y›l›n› geride b›rakt›k. Egemenlerin hapishanelere yönelik sald›r›lar› sürerken devrimci ve komünist tutsaklar›n direnifli de devam ediyor. Egemenlerin hapishaneler boyutuyla s›n›rl› olmayan bu sald›r›s› tarihsel süreçte ne k›sa bir an› nede k›sa süreli bir süreci kaps›yordu. 20 Hapishaneye birden düzenlenen kanl› operasyonda 28 devrimci tutsak katledildi ve yüzlercesi yaraland›. Yap›lan operasyonda devletin umdu¤u ve bekledi¤i gibi tutsaklar› teslim almay› baflaramad› ve tam aksine katliam›n yafland›¤› her hapishanede büyük bir direniflle katliam karfl›land› ve bu direnifl Ümraniye hapishanesinde dört gün boyu devam etti. Çeflitli kimyasal silah ve bombalar›n kullan›ld›¤› katliamda Bayrampafla hapishanesinde 6 kad›n tutsak yak›larak katledildi. Yap›lan katliam›n ard›ndan devrimci ve komünist tutsaklar F tipi hapishanelere götürülerek ülkemiz hapishanelerinde yeni bir süreç bafllat›lm›fl oldu. 19 Aral›k katliam›ndan önce devletin birçok hapishaneye düzenledi¤i operasyon bu sürecin ad›m ad›m iflletilmesinin bir ifadesiydi. Ulucanlar katliam› bu operasyonlar›n içinde özel bir öneme sahip. Devlet ilk kez hapishane katliam›nda tutsaklara karfl› silah kullanarak bir operasyon yapm›fl ve 10 devrimci ve komünist tutsak vahfli iflkenceler yap›larak katledilmiflti. Bu katliam hem içerdeki tutsak kitlesi hem de d›flar›daki devrimci kamuoyuna bir mesajd›. Devletin bundan sonra hapishanelerde uygulayaca¤› politikan›n mesaj›yd›. Bu mesaja devrimci ve komünist iradenin mesaj› da aç›k ve netti. Ölür ama teslim olmay›z! Bu katliam›n ard›ndan ilerleyen zaman devletin F tipi zindan projesini hayata geçirmesinin ad›mlar›n› atma biçiminde iflledi. Bu sald›r›ya karfl› üç devrimci yap› taraf›ndan bafllat›lan Ölüm Orucu direnifli bu sald›r›n›n geri püskürtülmesi noktas›nda at›lan bir ad›m olmakla birlikte sald›r›n›n devrimci eylem birli¤iyle gö¤üslenmesi ad›m›n›n da k›r›lmas›n› beraberinde getirdi. Kapsaml› bir sald›r› sürecine ülkemiz devrimci hareketi parçal› bir

güçle girmifl oldu. 19 Aral›k katliam›n›n ard›ndan tüm devrimci yap›larla birlikte komünistler de Ölüm Orucu direniflini bafllatarak uzun bir süre devam ettirdi. Bugün bir devrimci yap› taraf›ndan Ölüm Orucu sürdürülürken Ölüm Orucu direnifline son veren tutsak kitlesi direnifli farkl› biçimlerde devam ettirerek F tipi zindan sald›r›s›na karfl› direnifli sürdürüyor. Katliam s›ras›nda dönemin baflbakan› eli kanl› Bülent Ecevit’in “F tipi cezaevlerini açmadan IMF’nin politikalar›n› hayata geçirmemiz mümkün de¤il” aç›klamas› katliam›n mant›¤›n› ve özünü ortaya koydu. Toplumun ileri ve dinamik kesimleri hapishanelerde teslim al›narak toplumdan tecrit edilmeliydi ki toplum daha rahat teslim al›narak hücreleflmesi sa¤lanmal›yd›. “Cezaevlerine hakim de¤iliz” safsatas›yla katliam› meflrulaflt›rmaya çal›flan devlet, sat›l›k medyay› da arkas›na alarak günlerce bu propaganda üzerinde kitleleri kendi etki gücü alt›na alma u¤rafl›na girdi. Yap›lan eylemlere azg›nca sald›rarak d›flar›daki tüm muhalif güçleri de teslim alma ve sindirme sürecini iflletti. “Bir ülkeyi anlamak için hapishanelerine bakmak gerekir” deyimiyle ülkemiz faflizmi kendini en ç›plak ve aç›k bir kez daha 19 Aral›k katliam› ile gösterdi. Bugün birçok yerde infla edilmeye bafllanan ve say›s› gittikçe artt›r›lan hapishanelerle Türkiye hapishaneler ülkesine dönüfltürülüyor. 19 Aral›k’la bafllat›lan sald›r› süreci ve direnifl bugün devam ediyor. Tek tip elbise dayatmas›n›n yan›s›ra daha bir çok sald›r›yla hapishaneler gündemde. ‹stanbul da yap›m›na bafllanan L tipi hapishanelerin yan›s›ra Diyarbak›r’da yap›m› bitirilen yüksek güvenlikli hapishaneler de yayg›nlaflt›r›larak tutsaklar›n toplumdan ve birbirlerinden tecrit edilmeleri daha da ivmelendiriliyor. Dünya devrim mücadelesi aç›s›ndan ülkemiz hapishanelerinde yaflananlar önemli birikim ve deneyimlerle gelece¤e büyük miraslar b›rakarak ilerliyor. Devrimci ve komünist iradenin her s›nan›fl›nda teslim al›nmazl›¤›n ve baflkald›r›n›n

Gazi Mahallesi’nde Mehmet Demirda¤ anmas› yap›ld› 23 Kas›m 1997 enternasyonal proletaryan›n k›z›l bayra¤›n›n bir kez daha Karadeniz semalar›ndan faflizmin burçlar›na dikildi¤i gün olarak tarihteki yerini ald›. Bu tarihte ülkemiz proletarya ve ezilen emekçi halk›n›n öncü kur-

may› Proletarya Partisi’nin flehit düflen 4. Genel Sekreteri Mehmet Demirda¤ ve savaflç›lar› Ümit Dinler, Dilek Konuk, Ümit Ça¤layan San ve Duran Salman Ese Yaylas›nda Karadeniz’i kanlar›yla k›z›llaflt›rd›lar. Ve biz-

“Kim diyor sen öldün yoldafl sormufllar m›

yemyeflil ormanlar›na Karadeniz’in” 23 Kas›m 2003 Pazar günü Londra ‹flçi-köylü okurlar› olarak her y›l geleneksel bir flekilde gerçeklefltirdi¤imiz baflta Proletarya Partisi’nin 4. Genel sekreteri Mehmet Demirda¤ olmak üzere tüm Karadeniz flehitlerinin an›ld›¤› bir etkinlik düzenledik. Etkinlik sayg› duruflunun ard›ndan Nergizcan Halkoyunlar› Ekibi ile aç›ld›. Çocuklardan oluflan bu ekip yo¤un bir coflkuyla izlendi. Ard›ndan anma tertip komitesinin mesaj› yer ald›. Mesajda özelllikle göçmen emekçilere ve gençlere sesleniliyordu. Bunun ard›ndan Türkiye ve dünyadaki devrimci komünistlerin görüntülerinin yer ald›¤› bir sinevizyon gösterimi gerçeklefltirildi. Türkiye’den, Nepal’den, Filipinler’den, Peru’dan, Hindistan’dan yükselen mücadelelerin görüntüleri ilgi ile izlendi. Daha sonra Serhat Tunç Ar›can söyledi¤i isyan flark›lar›yla etkinli¤e kat›ld›. Verilen bir aran›n ard›ndan s›ras›yla Kad›nlar Halkoyunlar› Ekibi, Güneflin Çocuklar› fiiir grubu, saz dinletisi ve Tohuma Türkü Müzik grubuyla program devam etti. Oldukça coflkulu geçen etkinlik, çekilen halaylarla son buldu. (Londra)

ler bir kez daha flehitlerimizi onurun, bafle¤mezli¤in, s›n›f bilincinin, iflçi s›n›f› ve emekçi halka ölümü pahas›na ba¤l›l›¤›n, Partiye, devrime sevdal› komünistlerin umutlar›n›n yeflerdi¤ine tan›k olduk. Mehmet Demirda¤ ve yoldafllar›n›n flehit düfltükleri 23 Kas›m 2003 tarihinde ‹stanbul Gazi Mahallesi’nin Sekizevler bölgesinde bir eylem gerçeklefltirildi. “‹brahim’den Mehmet’e Selam Olsun Partiye” pankart›n› açarak yürüyüfle geçen kitle, ana caddeye ç›karak “Ese Yaylas› flehitleri ölümsüzdür”, “Dersim Tokat Erzincan savafl›yor Partizan”, “Partiyi örgütle cesaretle ilerle” vb. sloganlar atarken, çevre halk› da eyleme alk›fllarla destek verdi. Sekizevler Meydan›nda yap›lan konuflmada “Demirda¤ ve yoldafllar› savaflarak flehit düfltüler” denirken, kitle de “Yaflas›n Partimiz TKP/ML, Halk Ordusu T‹KKO, TMLGB” sloganlar›n› att› ve bu sloganlar›n ard›ndan eylem bitirildi. Yaklafl›k 45 dakika süren ve caddenin bir süre trafi¤e de kapat›ld›¤› eyleme çevre halk›n›n sürekli destek vermesi eylemin coflkusunu art›rd›. Eylem boyunca kolluk kuvvetlerinin uzak durmas› da dikkat çekiciydi. Gazi Mah. ‹flçi-köylü okurlar›

sembolü olan hapishane direniflleri bugünden yar›na ö¤retileriyle devam ediyor. Bu çarp›flmada direnerek flehit düflenler ise ezilenlerin hakl› mücadelesindeki yerlerini ald›lar. Bedel ödenerek yarat›lan bu tarihi gelece¤e ›fl›k tutacak birikimleri ile teslimiyetin de¤il direniflin, ihanetin de¤il onurun tarihi yaz›ld› hem içerde hem d›flar›da. ‹çerde direnenlerin sesi ve 盤l›¤› bugünden yar›na bizi direnifle, baflkald›rmaya ve örgütlenmeye ça¤›r›yor. Bu 盤l›¤a kulak verelim. Çünkü bu 盤l›k tafl›d›¤› onurla bizim…

KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER ‹brahim K›r: Kazl›çeflme’de iflçiler aras›nda faaliyet yürüten ‹brahim K›r, Aral›k 1980’de gözalt›na al›nd›. Gördü¤ü a¤›r iflkencelerden sonra ondan hiçbirfley alamayaca¤›n› anlayan iflkenceciler taraf›ndan katledildi. Abdurrahman Meral: Aral›k 1993’te ‹stanbul’da yakaland›¤› kanser hastal›¤›na yenik düfltü. Behçet Dilerer: Aral›k 1980’de katledildi. Hülükufla¤› flehitleri: 5 Aral›k 1981 tarihinde Dersim Ovac›k’a ba¤l› Hülükufla¤› köyünde bir evde konaklayan TKP/ML T‹KKO gerillalar› ihbar sonucu çevrelerinin sar›ld›klar›n› farkedince düflmana kay›p verdirerek ilerlerler ancak daha sonra düflman›n açt›¤› yayl›m atefli sonucu önce Veysel Uyar ard›ndan Erdo¤an Tekin direnerek flehit düflerler. Mehmet Ali Polat: 6 Aral›k 1980 tarihinde K›rklareli’nde polis taraf›ndan katledildi. Raci Y›lmaz: 6 Aral›k 1980’de flehit düfltü. 12 Aral›k 1980: 15 Kawa’c› devlet taraf›ndan katledildi. Pozveng flehitleri: 13 Aral›k 1993 tarihinde Ovac›k’›n Pozveng köyünde TKP/ML T‹KKO gerillalar› ile düflman güçleri aras›nda ç›kan çat›flmada gerillalardan Bekir Kürflat Önay, Fevzi Koç, Hac› Mustafa Aslan ve Deniz Som flehit düfltü. 11 yafl›ndaki Halil Laço ve 12 yafl›ndaki Nuray Laço kardefller ise TC’nin sürdürdü¤ü hava bombard›man›nda katledildi. Çat›flmada TC askerleri üç kay›p ve onlarca yaral› vermifllerdir. Gerillalar yapt›klar› aç›klamayla Laço kardeflleri devrim flehidi olarak sahiplendiklerini belirtmifllerdir. Ölüm Orucu flehitleri: Hapishaneden ç›kt›ktan sonra da ölüm orucuna devam eden Feride Harman (DHKP-C), 15 Aral›k 2002’de flehit düfltü. Hollanda’da açl›k grevindeyken direnifl çad›r›na yap›lan sald›r› sonucu ise 9 Aral›k 2000’de Cafer Dereli (DHKP-C) flehit düfltü. F Tipi Hapishaneleri protesto etmek için 11 Aral›k 2000’de Okmeydan›’nda yaz›lama yapan Özkan Tekin (MLKP) polisler taraf›ndan katledildi. 96 Ölüm Orucu direniflçisi Erkut Direkçi 12 Aral›k 1997’de tedavisinin engellenmesi nedeniyle flehit düfltü. Behzat Baykal: Genç Kurtuluflçular Birli¤i ‹stanbul Komitesi Üyesi olan Behzat Baykal, 10 Aral›k 1984’de polis taraf›ndan katledildi.


23

25

5-18 Aralık 2003

Faflizm, yarg›layan de¤il, ancak yarg›lanan olabilir

9 Eylül 1944 Ayaklanmas›’yla iktidara gelen Bulgaristan Komünist Partisi (BKP) önderi Georgi Dimitrov’un mücadele yaflam›, örnek al›nmas› ve ö¤renilmesi gereken pek çok deneyimle doludur. Yoksul bir ailenin sekiz çocu¤undan biri olan Dimitrov, ortaokuldan ayr›larak matbaada çal›flmak zorunda kal›r. Ülkedeki ilk sendikan›n grev eylemlerinde yer almas› kiflili¤inin Marksist yönde oluflmas›n› haz›rlam›fl ve belirlemifltir. Hem bas›n iflçileri hem de kömür iflçilerinin grevlerinin örgütleyicisi olmufltur. ‹leriki y›llarda I. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’nda cephedeki askerleri örgütleme faaliyeti yürütürken tutuklan›r ve üç y›l a¤›r hapse mahkum olur.

Hapisten ç›kt›ktan sonra BKP yönetimine seçilen Dimitrov, 1920 seçimlerinde milletvekili seçilerek Ulusal Meclis’e girdi. 1921’de yap›lan Komintern’in 3. Kongresi’nde kabul edilen tezlerde “Birleflik Proletarya Cephesi” kurulmas› do¤rultusunda, tarihinde ilk defa BKP yoksul köylü y›¤›nlar›yla iflbirli¤i yap›yordu. Dimitrov, iflçileri ve yoksul köylüleri Komünist Parti etraf›nda birlefltirmeyi amaçl›yordu. 1923’te hükümete karfl› yap›lan gerici darbenin ard›ndan, BKP silahl› bir ayaklanmay› örgütleme ve bafllatma karar› ald›. ‹syanc›lar baz› bölgeleri ele geçirdilerse de, hükümet ayaklanmay› bast›rmay› baflard›. Böylece ilk antifaflist ayaklanma yenilgiyle sonuçlanm›fl oluyordu. G›yab›nda idama mahkum edilen Dimitrov için böylece Bulgaristan’da legal mücadele yolu tükenmifl oluyordu. Eylül ayaklanmas›n›n ard›ndan Yugoslavya, Viyana ve son olarak Berlin’de faaliyet yürüten Dimitrov, Alman Parlamentosunu yakt›¤› iddias›yla burada tutuklan›yordu. Yang›n› gerekçe gösteren Hitler hükümeti, ülkedeki tüm devrimci ve yurtsever güçlere karfl› yo¤un bir sald›r› bafllat›yordu. Tarihe “Leipzig Duruflmas›” olarak geçen davada, 16 Aral›k 1933’te Dimitrov meflhur savunmas›n› yapt›: “Ben komünist bir san›k olarak kendimi savunuyorum” diye söze bafllayan Dimitrov, flöyle devam ediyordu; “Siyasi onurumu, devrimci onurumu savunuyorum. Komünist ideolojimi, ülkülerimi savunuyorum. Tüm yaflam›m›n özünü ve anlam›n› savunuyorum. Söyleyece¤im her cümle bu haks›z suçlamaya karfl›,

bu anti-komünist suçun, parlamentonun yak›lmas› suçunun komünistlere yüklenmesine karfl› duydu¤um derin öfkenin bir belirtisidir. Bana s›k s›k Almanya’n›n en yüce mahkemesini, ciddiye almad›¤›m ihtar edildi. Bir komünist olarak, benim için en yüce kanunun Komünist Enternasyonalin program› ve en yüce mahkemenin Komünist Enternasyonal Denetleme Komitesi oldu¤u bir gerçektir. Neyse ki, komünistler karfl›tlar› kadar uza¤› görme yetene¤inden yoksun de¤ildirler. Ve onlar gibi, zor durumlarda ak›llar› bafllar›ndan gitmez. Bu parlamento yang›n›, Alman iflçi s›n›f›na ve onun öncüsü Alman Komünist Partisi’ne yöneltilen en dehfletli sald›r› kampanyas› için bahane ve bafllang›ç iflareti olarak kullan›lm›flt›r. Biz komünistler Galilei gibi kararl› ve inançl› olarak diyoruz ki; “Eppur si muour!” (O herfleye ra¤men dönüyor) Tarihin çark› dönmektedir, dünya Sovyet Cumhuriyetleri Birli¤i’ne do¤ru. Ve ne imha tedbirleri, ne hapishaneler, ne idam cezalar› Komünist Enternasyonalin liderli¤indeki proletarya taraf›ndan döndürülen bu çark› durduramayacakt›r. Bu çark, komünizmin son zaferine do¤ru dönüp durmaktad›r.” Bu konuflmadan sonraki duruflmalarda konuflmas› yasaklanan Dimitrov, daha sonra dünya kamuoyunun oluflturdu¤u bask› ve yürütülen kampanyalar sonucu serbest b›rak›ld›. Ölümüne kadar, sars›lmaz bir iradenin, azmin ve kararl›l›¤›n temsilcisi olarak s›n›f mücadelesi içinde yer ald›.

Dara¤ac›nda bir devrimci: Erdal Eren … atefltir yanar ›fl›k ve sonra kül olur talan iklimi de geçer künyesine tarihin Prometheus ölmüfl Çelik gagal› bir Kartal›n pençesinde Son de¤il Erdal’› da yitirdik Atefl bile çalmam›flt› kimseden Ama tanr›s›zd› Ölümlüydü üstelik Aram›zdan giderken (fiiir: Nam›k Kuyumcu) Suç ve ceza kavramlar› s›n›flar tarihi kadar eskidir. Yasalar› koyan egemen s›n›f; bask›ya, sömürüye, zulme dur diyen, isyan eden, baflkald›ran herkesi “suçlu” olarak s›n›fland›r›r ve bu do¤rultuda “cezaland›r›r.” Oysa ki, herfley nas›l bir s›n›fa hizmet etmek zorundaysa, sömürenlerin yasalar›yla yarg›lan›p “suçlu” ilan edilen ve “cezaland›r›lan” birey, ezilenlerin, emekçilerin gözünde “direnifl”i temsil etmektedir ve onurun bafle¤mez temsilcili¤i görevini tevazuyla yerine getirmifltir. Halk› “cezaland›rma”, sindirme ve sömürü düzenini sürdürme amac› tafl›yan yöntemlerden biri de idam cezas› oldu. ‹dam, tehdit unsuru olarak yasalarda hep korundu ve istisnai durumlar hariç, halk hareketlerini bast›rmak, isyan edenleri, devrimcileri

yok etme, halk› sindirme amac›n› tafl›d›. S›n›f mücadelesinin keskin virajlar›nda hep uygulanan idam cezas›, 12 Eylül 1980 AFC’si sonras› devrimcilere karfl› yo¤un bir flekilde uyguland›. Darbenin ard›ndan 49 kifli idam edildi. Bunlar›n büyük bir ço¤unlu¤unu devrimciler oluflturuyordu. Cunta “yeniden yap›lanma” süreci ile bir taraftan hem devrimcilere, hem halka karfl› azg›n bir flekilde bask› ve fliddet politikas› uygularken, di¤er yandan tüm kurumlar›n› ve yasalar›n› tekrar flekillendirerek, tüm demokratik haklar› gaspediyordu. ‹flte bu koflullarda gerçeklefltirilen idamlardan biri de Erdal Eren’in idam›yd›. ‹dam karar› “hukuki” bir karard›. Çünkü Eren, 12 Eylül yasalar›yla hüküm giymiflti. Oysa 1 May›s 1977 Taksim katliam›ndan sonra aç›lan “soruflturma” on y›l devam etmekteydi. Eren’in davas› ise 35 gün sürecek ak›l almaz bir h›zla sonuçlanm›flt›! Eren, tutukland›¤› 3 fiubat 1980’den, idam edildi¤i 13 Aral›k gecesine kadar kendi tabiriyle “zulüm günleri”ni yaflad›. Olmad›k iflkenceler

gördü, diz çöksün yalvars›n istiyorlard›. O, 17 yafl›nda bir çocuktu. Oysa büyüyen yüre¤i, yafl›n›n çok ötesinde cesaretle, kararl›l›kla, piflmanl›¤a yer vermeden kucaklad› ölümü… Ç›kar›ld›¤› mahkemelerde yarg›lanan de¤il, yarg›layan oldu. Çoktan verilmifl bir karar›n uygulanmas›yd› idam›. Yafl› tutmad›¤› için önce yafl› büyütüldü “usulüne uygun olarak.” Kemik grafisinin çekilmesine izin verilmedi, gerçek yafl› ortaya ç›kmas›n diye. Oysa tav›rlar›yla, direngenli¤iyle, karfl›s›nda küçülen miniminnac›k adamlar›n aksine, direnifli büyüten büyük bir insan olmufltu halk›n bilincinde. Son sözü hep direnenler söyler diyor tarih. Bu defalarca ispatland›. ‹flte 23 y›l öncesinden sesleniyor Erdal Eren. fiöyle diyor; “Biz devrimcilerin Türkiye halk›n›n her türlü bask› ve sömürüden kurtulmas› d›fl›nda hiçbir kayg›m›z yoktur. Bugün devrimcileri ve onlar›n bir parças› olan beni, ald›¤›n›z emirlere uygun olarak yarg›layabilir ve ölüm cezas› verebilirsiniz. Fakat bu ilelebet sürmeyecektir. Birgün mutlaka sizin yerinizde halk›m›z olacak, sizi ve korudu¤unuz düzeni yarg›layacak ve do¤ru karar› verecektir.”

GÜNDE DÜN… 5 ARALIK: 1970: ‹stanbul Çapa Yüksek Ö¤retmen Okulu’nda iki ö¤renci vuruldu. Hüseyin Aslantafl adl› ö¤renci 9 Aral›k’ta öldü. 1979: ‹stanbul Üniversitesi ‹ktisat Fakültesi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Cahit Tütengil öldürüldü. Olay yerine “Anti Terör Birli¤i” imzal› bir bildiri b›rak›ld›. Cenazeye kat›lanlara sald›ran polisin açt›¤› atefl sonucu bir iflçi öldü. 1982: Y›lmaz Güney, bir yaz›s› nedeniyle g›yab›nda 7,5 y›l hapse mahkum edildi. 1988: Ermenistan’da deprem: 100 binin üzerinde insan öldü. 1991: D‹SK Genel Kurulu 11 y›l aradan sonra topland›. 1996: TBMM’de harçlar› protesto etmek için pankart açan ö¤rencilerin yarg›lanmas› sona erdi; toplam 96 y›l hapse mahkum edildiler. 9 ARALIK 1967: Ankara’da üniversite ö¤rencileri “NATO’ya karfl› direnifl” mitingi düzenlediler. 1987: Gazze fieridindeki Cebaliye Mülteci Kamp›’na ‹srail askerlerinin sald›r›s› ile “intifada”n›n ilk flehitleri verildi. 10 ARALIK 1977: ‹stanbul Toptafl› Hapishanesi’nden 9 siyasi tutsak firar etti. 13 ARALIK 1985: ‹çiflleri Bakanl›¤› bir önerge haz›rlad›; “Komünist zanl›s›” yak›n› olanlara güvenlik belgesi verilmeyecek. 14 ARALIK 1927: Çin Çan Kay-fiek kuvvetleri Kanton’daki komünist ayaklanmay› bast›rd›. 1969: Y›ld›z Devlet Mühendislik ve Mimarl›k Akademisi’nde sol görüfllü Battal Mehmeto¤lu öldürüldü. Mehmeto¤lu, öldürülen 8. ö¤renci oldu. 1994: DEP (Demokrasi Partisi) avukatlar›ndan Faik Candan katledilmifl olarak bulundu. 16 ARALIK 1972: Sol Yay›nlar› Sahibi Muzaffer Erdost’un 7,5 y›ll›k mahkumiyeti Yarg›tay’da onayland›. Erdost, Lenin’in “Ne Yapmal›” adl› kitab›n› yay›mlamaktan yarg›lanm›flt›. 17 ARALIK 1959: 40 Kürt ayd›n› “bölücülük” iddias›yla tutukland›. “K›rkdokuzlar Davas›” ad›yla bilinen dava sonucunda 40 Kürt ayd›n› çeflitli illere sürgün edildi. 1965: Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) kuruldu. 18-19 ARALIK 1993: Almanya’n›n Frankfurt kentinde “Baflkan Mao’nun 100. Do¤um Y›ldönümünde Maoizm” konulu enternasyonal konferans yap›ld›.


5-18 Aralık 2003

26

Kad›n olmak m› zor, yoksa erkek olmak m› yurdumda!

YURDUMUN TÖRE YÜZÜ ‹flte yine yeni bir can daha al›nd›. Bir can daha törelere kurban verildi. Utan›yor yurdumun da¤›, tafl›, topra¤›; kad›na kad›n oldu¤u için ödetilen bedel karfl›s›nda. ‹nsan kad›n olman›n bedelini ödüyor güzel yurdumda. Kad›n olmak m› zor, yoksa erkek olmak m›? Belki her ikisi de zor bizim gibi feodal de¤er yarg›lar›n›n en derinden yafland›¤› ülkelerde. Çünkü feodal de¤er yarg›lar› çok a¤›r görevler yüklüyor omuzlara. Açl›¤›n, yoksullu¤un yan›s›ra bir de cehalet büyük bir yük olarak yer ediyor insan yaflam›nda. Yurdumun e¤itilmemifl, beyni bacak aras›nda çal›flan cahil insanlar›n› anlamak zor de¤il asl›nda. Ülkemiz gerçekli¤i böylesi bir yaflam› dayat›yor törelerle çepeçevre sar›lm›fl, dünyay› ve insan› kendi penceresinden at gözlükleriyle bakar hale getirilmifl halk y›¤›nlar›na. Kad›n erke¤in mal›ysa e¤er, öldürme hakk› da olacakt›r. Kad›n namusudur erke¤inin. Ama unutmamal› ki yaln›zca kendi kad›n› namusudur; çarflaflara büründürülüp, evlere kapat›lan. Hayat›n› paylaflaca¤› erke¤i dahi seçmede söz hakk› olamaz. Fakat erkek kendi namusunu mahpuslarda yatmay› göze alarak korurken; baflka kad›nlara bakabilir. Yani baflkas›n›n kad›nlar›na! Baflkas›n›n namusuna! Hatta tecavüz hakk›n› bile veriyor ya devlet büyüklerimiz. Nas›lsa “evlen kurtul” formulüyle formalite bir evlilik yaparak kurtulabilir hapis yatmaktan ve formalite gere¤i bir süre evli kald›ktan sonra boflanabilir. Kad›na reva görülen bu yaflam karfl›s›nda isyan etmemek mümkün mü? Mümkün mü böylesi bir yaflam› kabullenmek. ‹flte bu kez Kadriye. Daha onbeflinde... ve hamile. Belki isteyerek, belki istemeden zorla yap›lan bir tecavüz sonucu. Ne farkeder ki! ‹steyerekse törelere isyan etmifl o küçük yafl›nda. Ve kendi bedeninde söz sahibi olmak istemifl. O

da feodal de¤er yarg›lar›n›n k›skac›na böylesi bir karfl› koyufl göstermifl. Ya kendi r›zas›yla de¤ilse; ya biri bir kez daha bir genç k›z›n bedenine sald›rm›fl mülkiyet edinme h›rs›yla. Hem de henüz onbeflinde. Onbefl yafl›m›z› hat›rlar m›y›z? Daha çocuk olan onbefl yafl›m›z›. Belki birço¤umuzun koflup oynad›¤› ça¤d›r; belki ilk aflk›m›z› yaflam›fl›zd›r; saf ve temiz umutlarla. Özellikle feodal de¤er yarg›lar›n›n yo¤un olarak yafland›¤› bölgelerde erken büyüyor genç k›zlar. Daha onbefline varmadan bir mal gibi sat›l›p ve anne oluyor daha koflup oynamas› gereken ça¤›nda. Olaylar hep ayn›, ancak yer ve isimler farkl› olsa da ayn› kaderi! paylafl›yor çocuklar›m›z. Kadriye hamile kald›¤› için abisi taraf›ndan sat›rla sald›r›larak ve daha sonra da bafl› taflla ezilerek öldürüldü. Günlerdir gazetelerde, köfle yaz›lar›nda geçiyor bu haber. Niceleriyle ayn› sonu paylafl›yordu Kadriye... Suçu ise s›n›fsal, ulusal sömürünün oldu¤u bir toplumda yaflamas› üstüne üstlük bir de kad›n olmas›yd›. fiimdilerde Kadriye’nin tek göz oda evinde ac›lar, gözyafllar› var. Ama Kadriye için de¤il... Hapse düflen o¤ullar› Ahmet için. Ya erkek çocuklar... Onlar›n fark› m› var sanki k›z çocuklar›ndan. Onlar› da sarm›flt›r töreler. Öylesine ifllemifltir ki içlerine, anas›n›, bac›s›n› gözünü k›rpmadan öldürebilecek kadar kan bürür gözlerini. Nedir, kimdir bunlara sebep? Suçlu Kadriye midir yoksa onun yaflam hakk›n› elinden alan abisi mi? Elbette, erkek egemen ideolojiyle beyinlerini suland›ran sistemdir suçlu olan. Öyleyse elimizi uzatal›m onlara. Hatta Kadriye’yi gözünü k›rpmadan öldüren abisine de. Yar›n›n sahibi gençlerimizi ayd›nlatacak olan s›n›f bilinciyle ulaflaca¤›z ayd›nl›k yar›nlara...

Kad›n ›rgatlara eflit iflte FARKLI ÜCRET UYGULAMASI oksul yaflamlar› içerisinde akflama çocuklar›n›n kar›nlar›n› doyurabilmenin, bir tencere s›cak çorba piflirebilmenin verdi¤i mutlulukla yaflad›klar› onca s›k›nt›y› görmezden gelerek, sabah›n kör karanl›¤›nda düfler yollara tar›m iflçileri. Yaflad›¤›m›z co¤rafyan›n her yerinde böyledir bu, Çukurova’da pamuk toplayan fierife’nin hiçbir fark› yoktur yaflad›klar›na bakt›¤›m›z zaman Edremit’te zeytin toplayan fierife’den. Kad›n olman›n zorlu¤u, ikinci plana itilmiflli¤i buralarda da gösterir gerçekli¤ini bir kez daha. Patron daha az ücretle çal›flt›r›r. Çünkü bilir baflka seçenekleri olmad›klar›ndan kaynakl› kabul edeceklerini. Zeytin hasad›n›n yap›ld›¤› flu günlerde Bal›kesir’in Edremit ilçesinde yaflananlar bir kez daha somutland› kad›n ›rgatlar›n yaflad›klar›yla. Zeytin toplayan ve tafl›yan kad›nlar, s›r›kla zeytin silkeleyen erkeklerin yar›-

Y

s› kadar yevmiye al›yor. Kas›m ve Aral›k aylar›nda gerçeklefltirilen zeytin hasad›nda, ço¤unlu¤u kad›nlardan oluflan ve yörede “tayfa” olarak adland›r›lan iflçiler, s›r›kç›, toplay›c› ve tafl›y›c› olarak çal›fl›yor. ‹fl ba¤lant›lar›n› tafleron kahyalar sa¤larken, erkeklere 13-15 milyon, ayn› ifli yapan kad›nlara ise 7,58 milyon lira aras›nda yevmiye veriliyor eflit flartlarda yap›lan ifle kad›n olduklar›ndan kaynakl› farkl› ücret ödenmesinden kaynakl› 45 yafl›ndaki fierife Özyurt tepkisini flöyle dile getiriyor; “as›rl›k bir meslek olan tayfac›l›kta de¤iflmeyen tek özellik kad›n iflçilerin az ücretle çal›flt›r›l›yor olmalar›. Her yerde oldu¤u gibi tarlada da kad›n erkek ayr›m› yap›l›yor, buna tepki göstersek de de¤iflen pek bir fley olmuyor.” Özyurt yörede baflka ifl olana¤› olmad›¤›ndan kaynakl› bunu eve katk›da bulunmak için kabullendiklerini belirtiyor. (Samsun)

23

Kadına yönelik şiddete kadınlardan protesto 25 Kas›m 1960'ta Dominik Cumhuriyeti'nde Mirabel k›z kardefllerin hapishanedeki efllerini ziyaret ettikten sonra gizli polis taraf›ndan tecavüz edilip öldürülmesinden sonra bugün "Kad›na Yönelik fiiddete Karfl› Uluslararas› Dayan›flma Günü" olarak ilan edildi. Son süreçte ise N.Ç, fiemse Allak ve en son Kadriye Demirel'in bafl›na gelenler TC'de devam eden fliddet anlay›fl›n›n en somut göstergesidir. Ülke genelinde kad›nlar "25 Kas›m Kad›na Yönelik fiiddete Karfl› Uluslararas› Dayan›flma Günü" dolay›s›yla sokaklardayd›lar. ADANA "25 Kas›m Kad›na Yönelik fiiddete Karfl› Uluslararas› Dayan›flma Günü" dolay›s›yla kad›nlar birçok kentte bas›n aç›klamalar›yla kad›na uygulanan fliddeti protesto ettiler. Devletin bu konuda gerekli yasal düzenlemeleri yapmas›n› isteyen Adana Kad›n Platformu üyesi kad›nlar Adana ‹HD fiubesi önünden Ahmet Kalfa Kültür ve Sanat Soka¤›'na kadar yürüdüler. “Tecavüz kader de¤ildir”, “Cinsel, s›n›fsal, ulusal sömürüye son”, “Dilimi ve kültürümü özgürce yaflamak istiyorum” yaz›l› dövizler tafl›yan kad›nlar “Özgür kad›n örgütlü kad›nd›r”, “Bijî biratîya gelan", "Hepimiz Kürdüz, hepimiz Filistinliyiz" sloganlar› att›lar. MARD‹N Mardin Kad›n Platformu üyesi bir grup kad›n da, E¤itim-Sen Mardin fiubesi önünde biraraya geldi. Kad›na yönelik her türlü fliddete karfl› baflkald›r› ve mücadelenin sürece¤i mesaj›n› veren kad›nlar, hükümet taraf›ndan haz›rlanan TCK'n›n kad›n kurulufllar› ve sivil toplum örgütlerinin görüflleri do¤rultusunda yeniden flekillendirilmesini istedi. Ayr›ca Mardin'de DEHAP ‹l Kad›n Kollar›, kad›na yönelik fliddeti k›namak için Cumhuriyet Meydan›'nda bas›n aç›klamas› yapt›lar. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan 5 dakikal›k bir oturma eylemi gerçeklefltirildi. VAN DEHAP Van Kad›n Kollar› da yaz›l› bir aç›klama yaparak, kad›na yönelik fliddeti k›nad›. Aç›klamada, "K›sa bir süre önce fiemse Allak olay›yla gündeme gelen recm Diyarbak›r'da 16 yafl›ndaki Kadriye Demirel'le bir kez daha vicdanlar›m›z› sorgulamam›z gerekti¤ini gösterdi. Ad›m›z fiemse, Kadriye, N.Ç, fi.E olabilir, katledilen hepimiziz. Kadriye'yi kad›n

mücadelemizde yaflataca¤›m›z› belirtiyor, demokratik kamuoyuna olay› sahiplenme ça¤r›s›nda bulunuyoruz" denildi. ELAZI⁄ DEHAP Elaz›¤ Kad›n Komisyonu kad›nlara yönelik fliddeti k›namak için PTT önünde bir araya geldi. 25 Kas›m’a yönelik bildiri da¤›tan kad›nlar, "fliddete son" ça¤r›s› yapt›. Da¤›t›lan bildirilerde, "Yak›n süreçte kad›na yönelik geliflen fliddet ve istismar, gerek kolluk görevlileri taraf›ndan, gerekse geri toplumsal düzeyden kaynakl› fliddet merkezleri yoluyla bask›ya maruz kalmaktad›r” denildi. S‹‹RT Siirt'te ortak bir aç›klama yapan ‹HD, KESK, Sthay-Der DEHAP ve Özgür Parti üyesi kad›nlar son olarak Kadriye Demirel'in namus cinayetine kurban gitmesini k›nad›klar›n› ve kad›n katliamlar›na zemin oluflturan zihniyetin karfl›s›nda olduklar›n› belirttiler. ‹ZM‹R ‹zmir 'de Alsancak ‹letiflim Kitabevi'nde toplanan kad›nlar, kad›na yönelik fliddet, recm cezalar› ve TC yasalar› hakk›nda konufltular. Konuflman›n ard›ndan kad›na yönelik tecavüz ve kad›n›n hukuki mücadelesini içeren "San›k" filminin gösterimi yap›ld›. A⁄RI A¤r›'da ise E¤itim-Sen, flube üyelerine ve kad›n belediye baflkanlar›na '25 Kas›m' dolay›s›yla mektup gönderdi. Mektupta kad›nlar›n hayat›n her alan›nda sömürülmeleri ve ezilmeleri üzerinde duruldu ve mücadele ettikçe özgürleflen tüm kad›nlar› selamlad›klar›n› söylediler.

Siverek'te ölü bulunan kad›n›n kimlik tespiti yap›lmadan defnedilmesine k›nama Kimli¤i belirlenemeyen kad›n cesedin, kimlik tespiti yap›lmadan defnedilmesine DEHAP’l› kad›nlardan tepki. anl›urfa'n›n Siverek ‹lçesi'nde kimli¤i belirlenemeyen bir kad›na ait cesedin, kimlik tespiti yap›lmadan defnedilmesine tepki gösteren DEHAP'l› kad›nlar, cinayetin derhal ayd›nlat›lmas›n› istedi. DEHAP Siverek ‹lçe binas› önünde toplanan fianl›urfa ‹l Kad›n Kollar› üyesi bir grup, 17 Kas›m'da Siverek Yat›l› ‹lkö¤retim Bölge Okulu yak›nlar›nda bulunan kad›n cesedine kimlik tespiti yap›lmadan defnedilmesini protesto etti. Kad›nlar ad›-

na bir aç›klama yapan DEHAP ‹l Kad›n Kollar› Baflkan› Adalet Taflç›, "Kimli¤i belirsiz kifliler taraf›ndan insanl›k d›fl› bir muamele ile kafas›na ald›¤› darbe sonucu öldürüldü¤ü düflünülen kad›n›n, yine hukuk d›fl› bir uygulama ile kimsenin sahiplenmesi beklenmeden, mezarl›¤a gömülmesini do¤ru bulmuyoruz" diye konufltu. Cesedin belediye taraf›ndan kimlik tespiti yap›lmadan gömülmesini 'insanl›k ay›b›' olarak nitelendiren Taflç›, cinayetin derhal ayd›nlat›lmas›n› istedi. (D‹HA)


27

23

5-18 Aralık 2003

Tohum’la Dayan›flma Etkinli¤i Gerçeklefltirildi 26 Kas›m akflam› Tohum Kültür Merkezi’nin organize etti¤i “Tohumla Dayan›flma Etkinli¤i” Destan Dü¤ün salonunda 700 civar›nda kiflinin kat›l›m› ile gerçeklefltirildi. Gecede ilk konuflmay› TKM ad›na Eyüphan Bafler yapt›. Eyüphan Bafler’in emperyalizmin dünya ve ülkemiz özgülünde yo¤unlaflt›rd›¤› sald›rganl›¤›n›n, ülkemizde özellikle F Tipi Hapishanelerde sürdürülen tecrit uygulamalar›n›n ve yeni sald›r› haz›rl›klar›n›n vurguland›¤› konuflmas›n›n ard›ndan sahneye ilk olarak Grup Nurhak davet edildi. Grup Nurhak’›n Kürtçe ve Türkçe coflkulu ezgilerinin ve TKM bünyesinde çal›flmalar›n› sürdüren Gulasor Halk Oyunlar› Ekibi’nin ard›ndan, TKM’nin özellikle son süreçte çeflitli milliyetlerin kültürlerine daha çok yo¤unlaflmas›n›n da bir ürünü olarak Gürcü müzi¤inin önemli isimlerinden Bayar fiahin sahne ald›. Bayar fiahin’in Gürcüce, Lazca ve Türkçe parçalar›nda horona kalkan kitle, fiahin’i be¤eniyle karfl›lad›. Yine TKM’nin tiyatro grubu Barbara Halk Sahnesi’nin Savafl Mitosu adl› oyunundan bir parça sergiledi¤i gecede Ekrem Ataer, y›llard›r Tohum Dostu olarak yine bu

“GERE⁄‹ DÜfiÜNÜLDÜ”

1 9 9 5 y›l›nda ‹stanbul Gazi Mahallesi’ndeki katliam›n sonras›nda yaflanan mahkeme sürecini anlatan “Gere¤i Düflünüldü” adl› k›sa film Kültür Bakanl›¤› taraf›ndan yasakland›. ‹dilcan Kültür Merkezi taraf›ndan haz›rlanan ve yönetmenli¤ini Gazi davas› avukatlar›ndan Remzi Kazmaz’›n yapt›¤› 26 dakikal›k film, katliam›n san›klar›n›n can güvenli¤inin olmad›¤› gerekçesiyle, davan›n ‹stanbul’dan Trabzon’a sevk edilmesi karar› verildi¤inden itibaren ‹stanbulTrabzon yollar›nda geçen iki y›ll›k süreci anlat›yor. Kazmaz, önce “Gere¤i Düflünüldü” adl› kitab› yazarak katliam› unutturmamaya çal›flt›. Daha sonras›nda gizli kamerayla çekti¤i duruflmalar› belgesel film haline getirerek ayn› ismi verdi. Kültür Bakanl›¤› taraf›ndan “ülkenin ve devletin bütünlü¤ünü” tehdit ettti¤i gerekçesiyle Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu’na ve bununla ilgili bir yönetmeli¤e dayand›r›lan yasakl› film daha önce 40. Antalya Film Festivali’nde ödül ald›, birçok festivale kat›ld›. “Gere¤i Düflünüldü” adl› k›sa film Ankara Film Festivali’nde de gösterilecek. (H. Merkezi)

gecede de yerini ald›. Kitlenin coflkusu ve sevgisiyle karfl›laflan Ekrem Ataer, birkaç saat önce geldi¤i Viyana’dan, oradaki dostlardan selam getirdi¤ini söyledi. Ekrem Ataer’in söyledi¤i halay parçalar›yla halaya kalkanlar, tüm salonu doldurdular. En son olarak da Mezopotomya Kültür Merkezi bünyesinde çal›flma yapan bir ozan da Kürtçe parçalar ve ard›ndan Hernepefl marfl› ile sahne-

deki yerini ald›. Geceye Partizan, ‹flçi-köylü, Yeni Demokrat Gençlik, Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi, Partizan fiehit Tutsak Aileleri, çeflitli bölge ve semtlerden iflçi-köylü ve YDG okurlar›, Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i Kad›köy fiubesi vb. gönderdikleri mesajlarla Tohum Kültür Merkezi ile dayan›flma duygular›n› ifade ettiler. (‹stanbul)

“19. Foto¤raf Günleri" kapsam›nda düzenlenen sergi TAR‹H‹ DARPHANE B‹NALARINDA SERG‹LEND‹ 'World Press Photo 2003'ün ödül alan foto¤raflar› çok say›da ünlü foto¤rafç›n›n ve sanatseverin kat›l›m›yla Tarihi Darphane Binalar›'nda sergilendi. ‹stanbul Foto¤raf ve Sinema Amatörleri Derne¤i'nin (‹FSAK) taraf›ndan gerçeklefltirilen “19. Foto¤raf Günleri” kapsam›nda düzenlenen sergi, kokteylli bir gece ile Topkap› Saray› Tarihi Darphane Binalar›'nda aç›ld›. Sergiye; Magnum'un aday foto¤rafç›lar›ndan Paolo Pellegrin, San Francisco Exploratorium küratörlerinden foto¤rafç› Susan Schwartzenberg, Uluslararas› Foto¤raf Sanat› Federasyonu Üstad› ünvanl› Alman foto¤rafç› Manfred Kriegelstein, F‹AP sanatç›s› Fethi Sabunsoy, Murat Yayk›n, Hüsnü Atasoy, Ümit Ülgen, Ömer Orhun, Nazl› Sanberk, Evagelia Voutsaki, Nikolai Howalt, Nina Korhonen ve Thomas Wagström'ün yan›s›ra çok say›da sanatsever kat›ld›. Sergide, World Press Photo bas›n foto¤raf› platformu taraf›ndan geleneksel olarak düzenlenen Bas›n Foto¤raf› Yar›flmas›'nda ödül alan foto¤raflar yer ald›. Yar›flmaya kat›lan 118 ülkeden 3 bin 913 sanatç›n›n 53 bin 597 eseri aras›ndan seçilen foto¤raflardan oluflan sergide, 9 ayr› tematik kategoride toplanm›fl. Savafl foto¤raflar›ndan k›tl›k içinde yaflayan insan manzaralar›na kadar birçok karenin yer ald›¤› sergi 20 Aral›k'a kadar Tarih Vakf› Tarihi Darphane Binalar›'nde gezilebilecek. (D‹HA)


5-18 Aralık 2003

28

23

Uyuflturucu ve çeteleflmeye karfl› GELECE⁄‹M‹ZE SAH‹P ÇIKALIM ültürel ve yozlaflt›r›c› sald›r›lar›n yöneldi¤i esas hedef, tüm di¤er sald›r›larda oldu¤u gibi halk kitleleridir. Özellikle devrimden ç›kar› olan, sistem içi çözüm aray›fl›nda tereddüt yaflayan, egemen s›n›flar›n uygulad›¤› politikalar sonucu güvensizleflmifl, yoksul halk kitlelerinin uyuflturulmas›, yozlaflt›r›lmas›, s›n›f mücadelesinden uzak tutulmas› hedeflenmektedir. Bahsetti¤imiz sald›r›lar›n büyük bir ço¤unlu¤u hakim s›n›flar taraf›ndan do¤rudan yönlendirilmekte ve çeflitli biçimlerde uygulamaya sokulmaktad›r. Sald›r›lar›n bir k›sm› ise sistemin dolayl› sald›r›lar›d›r ve yap›s›ndan kaynaklanmaktad›r.

K

Egemen s›n›flar›n halka dönük sald›r›lar›nda en az ekonomik-politik sald›r›lar kadar önemli olan ve en az bu sald›r›lar kadar tehlike ve tehdit içeren bir di¤er sald›r› “kuflatmas›”n› da kültürel-yozlaflt›r›c› sald›r›lar oluflturmaktad›r. Her ne kadar bu sald›r›lar› s›n›fland›rm›fl olsak da bir bütünlük oluflturduklar› ve birbiriyle ba¤lant›l› sald›r›lar olduklar› ak›ldan ç›kar›lmamal›d›r. Kültürel ve yozlaflt›r›c› sald›r›lar›n yöneldi¤i esas hedef, tüm di¤er sald›r›larda oldu¤u gibi halk kitleleridir. Özellikle devrimden ç›kar› olan, sistem içi çözüm aray›fl›nda tereddüt yaflayan, egemen s›n›flar›n uygulad›¤› politikalar sonucu güvensizleflmifl, yoksul halk kitlelerinin uyuflturulmas›, yozlaflt›r›lmas›, s›n›f mücadelesinden uzak tutulmas› hedeflenmektedir. Bahsetti¤imiz sald›r›lar›n büyük bir ço¤unlu¤u hakim s›n›flar taraf›ndan do¤rudan yönlendirilmekte ve çeflitli biçimlerde uygulamaya sokulmaktad›r. Sald›r›lar›n bir k›sm› ise sistemin

dolayl› sald›r›lar›d›r ve yap›s›ndan kaynaklanmaktad›r. Yaz›m›z›n esas olarak iflleyece¤imiz yan›n ise yukar›da k›saca belirtti¤imiz hakim s›n›flar›n do¤rudan sald›r›lar›n›n halk kitleleri içerisindeki etkisinin, hedefinin neler oldu¤udur ve bizim bu sald›r›lar karfl›s›nda çal›flmalar›m›z›n hangi yönde olaca¤›d›r. Son dönemde öne ç›kan sorunlara dikkat etti¤imizde, kap-kaç olaylar›, h›rs›zl›k çeteleri, tiner ve bali soluyan çocuklar, uyuflturucu operasyonlar›, aflk intiharlar› vb. oldu¤unu görürüz. Burjuva medyada verilen haberin ötesinde her biri toplumu tehdit eden birer canavar olarak sunulmakta, olaylar›n kurbanlar› dramatik görüntülerle aktar›lmakta, aile içinde, okulda, yaflam›n baflka alanlar›nda süren fliddet, karakterize edilerek umutsuzlukla özdefllefltirilmektedir. Evine ekmek götüremeyen baban›n, iflsiz kalm›fl gencin, iflas etmifl esnaf›n kendisine ve çevresine uygulad›¤› bireysel fliddet umutsuzca yaflamlar›n dramatik sah-

nelerini oluflturmaktad›r. Tecavüz, taciz, fuhufl yayg›nlaflmakta, özellikle cinsellik ve “aflk” gençli¤in gündeminde birinci s›raya oturtularak yaflam›n di¤er alanlar›ndan, özellikle de politikadan ve s›n›f mücadelesinden kopart›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Cinselli¤i daha da çekici hale getirmek için “cinsel özgürlük” ad› alt›nda çekilen reklam filmleri, TV programlar›, porno internet siteleri, telefon arkadafllar› ve daha sayamayaca¤›m›z bir dizi yöntemle cinsellikten ve “aflk yaflamaktan” öte bir fley düflünmeyen kiflilikler yarat›lmak istenmektedir. Alkol, uyuflturucu vb. maddeler kimi zaman hakim s›n›flar›n bilinçli politikalar›yla kimi zaman da kâr h›rs›yla kullan›m› yayg›nlaflt›r›lmaktad›r. Bugün uyuflturucu kullanma oran›nda büyük art›fllar›n yaflanmas›, özellikle devrimci gelene¤e sahip bölgelerde yayg›nlaflmas› hakim s›n›flar›n politikalar›ndan ba¤›ms›z de¤ildir.

TÜRK‹YE UYUfiTURUCU CENNET‹ HAL‹NE GET‹R‹LMEK ‹STEN‹YOR Özellikle uluslararas› düzeyde süren uyuflturucu ticareti ve trafi¤ine bakt›¤›m›zda bunu anlamak daha kolay olacakt›r. BM’nin 1997 Dünya Uyuflturucu Raporunda uyuflturucu ticaretinin, tüm uluslararas› ticaretin % 8’ini oluflturdu¤una dikkat çekmektedir. Dünyada 147 milyonu esrar, 33 milyonu amfetamin türü uyar›c›lar, 13 milyonu kokain ve 13 milyonu afyon kökenli uyuflturucular olmak üzere 185 milyon uyuflturucu kullan›c›s›n›n bulundu¤u tahmin ediliyor. Bu rakamlara yaklafl›k 227 milyon adet yat›flt›r›c›-sakinlefltirici dahil de¤ildir. (1996 BM tahminleri) Görüldü¤ü gibi dünyadaki uyuflturucu ticareti ve kullan›c› kitlesi oldukça yüksek rakamlarla ifade edilmektedir. ‹ngiltere’ye giden uyuflturucunun % 90’›n›n Türkiye ve Kuzey K›br›s üzerinden sa¤lan›yor olmas› uyuflturucu ticaretinde Türkiye’nin önemli bir üs haline getirilmek istendi¤inin göstergesidir.


23

Türkiye’de uyuflturucu kullan›m›n›n büyük oranda art›fl göstermesi de hakim s›n›flar›n uyuflturucu ticaretinin kap›s›n› sonuna kadar aralamalar›n›n bir sonucudur. Uyuflturucu ba¤›ml›l›¤›na iliflkin 24.000 ö¤renci üzerinde yap›lan bir araflt›rman›n sonuçlar› bize ilkö¤retim ö¤rencilerinin % 1,2’si, orta ö¤retim ö¤rencilerinin % 4’ünün esrar kulland›¤›n› gösteriyor. Bu oranlar uyuflturucu kullanma yafl›n›n gittikçe düfltü¤ünü ve büyük bir tehdit oluflturdu¤una iflaret ediyor. Devletin uyuflturucuyla savafl politikas› ise göz boyamaktan ileri gitmiyor. Yeni göreve atanan emniyet müdürlerinin güven tazelemek için ilk girifltikleri küçük uyuflturucu çetelerini ele geçirme operasyonlar› oluyor. Gerçekte ise düzenlenen bu operasyonlar, süren uyuflturucu ticaretini hemen hemen etkileyecek bir düzey tafl›m›yor. Devletin, her okulun bafl›na bir polis dikerek uyuflturucuya karfl› “mücadele” yürüttü¤ü alg›lay›fl› yaratma çabas›n› daha çok uyuflturucu kullan›m›n›n yayg›nlaflt›r›lmas›n› güvence alt›na alma çabas› olarak yorumlamak gerekir. Özellikle uyuflturucu kullan›m›n›n, çeteleflmenin, ahlaki ve kültürel yozlaflman›n devrimci bir gelene¤e sahip olan ve halen devrimci çal›flmalar›n oldu¤u bölgelerde yo¤unlaflmas› hiç de garipsenecek bir durum de¤ildir. Devlet özellikle bu bölgelerde çeflitli yozlaflt›rma araçlar›n› devreye

29

sokmaktad›r. Devrimci örgütlenmelere “alternatif” olarak çeteleflmeyi gelifltirmekte, devrimci çal›flmalar›n önüne bu çeteler bir engel olarak ç›kar›lmaktad›r. YOZLAfiTIRMA SALDIRILARININ HEDEF‹ K‹TLELERD‹R Hakim s›n›flar›n ekonomik politik sald›r›lar› karfl›s›nda umutsuzlu¤a kap›lan kitleler, kolayl›kla kendilerini bu batakl›¤›n içerisinde bulabilmektedirler. Yarat›lan umutsuzluk, uyuflturma ve bilinçsizlik hali politik bir öncüyle tan›flamayan kitleleri sistem taraf›ndan insani de¤erlerini ö¤ütmek için yarat›lan bu çark›n bir difllisi haline getirmektedir. Hakim s›n›flar›n kitleleri yozlaflt›rmak için yürüttü¤ü politikalarla hedefledi¤i kitlelerin s›n›f mücadelesinden uzaklaflmas›n› sa¤lamakt›r. Politikalar› sonucu umutsuzluk içinde bulunan kitlelerde oluflan tepki ve öfkenin s›n›f mücadelesinin kanal›na akmas›n› engelleyerek sistem içi çözüm aray›fllar›na yönelmelerini sa¤lamakt›r. Burjuva feodal sistemin yap›s›ndan kaynakl› kitlelerde oluflan flekillenifli, hastal›klar›n›n daha da derinleflmesini sa¤layarak politik bir aray›fl içerisine girme potansiyelini en aza indirmek, devrimci mücadelenin insan malzemesini zehirleyerek, yarat›lan bu sistem kiflili¤inin devrimci örgütlenmelere de oldu¤unca sirayet etmesini dolayl› olarak yaratmakt›r. Bugün yan›bafl›m›zda, Gazi Mahallesinde yaflanan tablo tam da ifade etmeye çal›flt›klar›m›zla örtüflmektedir. S›n›f mücadelesinin, devrimci çal›flman›n boy verdi¤i önemli alanlardan biri olan Gazi Mahallesi devletin uygulad›¤› sistemli yozlaflt›rma politikalar›n›n sonucu olarak bugün çeteleflmenin, uyuflturucunun, h›rs›zl›k ve gasp›n yo¤un olarak yafland›¤› mahallelerin bafl›nda gelmektedir. Buna paralel olarak mahalle özgülünde dev-

5-18 Aralık 2003

rimci çal›flmalar yürütülse de geçmifl sürecine oranla önemli oranda bir geriye düflüfl yaflanm›flt›r. Kuflkusuz bu ne Türkiye Devrimci Hareketin içinde bulundu¤u durumdan ne de kitlelerin içinde bulundu¤u durumdan ba¤›ms›z de¤ildir. Ancak hakim s›n›flar›n s›n›f mücadelesini etkisizlefltirme, kitlelerle olan ba¤lar›n› koparma ve kendi içine hapsetme sald›r›lar›n›n belli oranda baflar› kazand›¤›n› görmek durumunday›z. Baflar› kazanan politikalar›nda bu süreçten sonra da ›srarl› davranacaklar› aflikard›r.

SALDIRILARA KARfiI SINIF MÜCADELES‹NE SARILALIM Bu gerçeklik içerisinde gelece¤e karamsar bakan, umutsuzlu¤a kap›lan kitleleri umutla s›n›f mücadelesine sar›lmaya yöneltecek, politik mücadeleyle iliflkilendirecek, kendi sorunlar› etraf›nda örgütlenmelerini sa¤layacak çal›flmalar› daha fazla gündeme getirmek gerekmektedir. Son dönemde özellikle uyuflturucu ve çeteleflme sorunu özgülünde gündeme gelen çal›flmalar, bu do¤rultuda oluflturulan yerel platformlar oldukça önemlidir. Bu noktadan hareketle yürütülen bir dizi çal›flman›n kitlelerde olumlu yan›t buldu¤unu, uyuflturucu ve çeteleflmeye karfl› mücadelenin alternatif oluflturabildi¤ini gördük. Uyuflturucu ve çeteleflmeye karfl› mücadelenin önemli ayaklar›ndan biri olabilece¤ini düflündü¤ümüz “Uyuflturucu ve Çeteleflmeye Karfl› Gelece¤imize Sahip Ç›kal›m” slogan›yla ortaya ç›kan Uyuflturucu ve Çeteleflmeye Karfl› Gazi Halk Koordinasyonu da bu sald›r›lara yönelik çal›flmalar›n› bafllatm›fl bulunuyor. Özellikle uyuflturucu ve çeteleflmeye karfl› mücadelenin mahalle halk›yla birlikte örülmesi gerekti¤ini savunan Koordinasyon bileflenleri uyuflturucu ve çeteleflmeye karfl› halk› duyarl› olmaya ça¤›rma amaçl› ç›kard›klar› bildirilerini en genifl flekilde da¤›tmay› hedefliyor.

UYUŞTURUCU VE ÇETELEŞMEYE KARŞI

GELECE⁄‹M‹ZE SAH‹P ÇIKALIM! on y›llarda ülkemizde uyuflturucu kullan›m› çok h›zl› bir art›fl göstermektedir. Özellikle mahallemizde sistemli bir flekilde uyuflturucu kullan›m› yayg›nlaflt›r›lmaya çal›fl›l›yor. Bu politikalar sonucunda mahallemiz bir uyuflturucu merkezi haline getirilmek isteniyor. ‹nsanlar›m›z uyuflturucu tacirlerinin ve çetelerin tuza¤›na düflürülüyor. Kad›nlar›m›z ahlaks›zl›¤a itilmek isteniyor. Mahallemizdeki bu geliflmelere seyirci kald›¤›m›z taktirde yarat›lmak istenen bu batakl›k bizi de yutacakt›r. Bütün bu geliflmeler geçmiflimize, onurumuza ve kültürümüze yönelik sald›r›lard›r.

S

* Mahallemizin bir uyuflturucu bata¤›na dönüflmesini istemiyorsak; * Çocuklar›m›z›n zehirletilmesini ve uyuflturucunun kölesi olmalar›n› istemiyorsak; * H›rs›zl›¤›n, gasp›n, soygunun ve darpl› sald›r›lar›n ma¤duru olmak istemiyorsak; * Mahallemizdeki ahlaki çöküntünün tan›klar› ya da ma¤durlar› olmak istemiyorsak; Mahallemizde yaflayan herkesin bu olumsuzluklar›n karfl›s›na tek bir vücut olarak dikilmesi gerekmektedir. Bu bilinçten hareketle mahallemizdeki herkesi bu olumsuzluklara karfl› verilen mücadelenin içerisinde olmaya ça¤›r›yoruz.

UYUŞTURUCU VE ÇETELEŞMEYE KARŞI

GAZİ HALK KOORDİNASYONU


5-18 Aralık 2003

30

‹flçi-köylü’den “Mesaj› Elimin Tersiyle ‹tti¤imi Ve Ayaklar›m›n Alt›na Ald›¤›m› Tüm Dünyaya Hayk›r›yorum.” (T. Erdo¤an) “Oraya Gitti¤imde Ayakkab›m› Ç›kartt›m. ‹çinde Bir fiey Var M› Diye Bakt›lar” (T. Erdo¤an) ‹fiTE TC FAfi‹ZM‹N‹N EMPERYAL‹ZM KARfiISINDA ‹KT‹DARSIZLI⁄I VE T‹MSAH GÖZYAfiLARI ‹stanbul’da 15 Kas›m ve 20 Kas›m da gerçeklefltirilen bombal› sald›r›lar, Türkiye’nin gündemine oldu¤u gibi dünyan›n gündemine de bomba gibi düfltü. Bu sald›r›lar ço¤unlukla ABD’ye yönelen 11 Eylül sald›r›lar›yla birlikte de¤erlendirilerek, ayn› sald›r›lar›n devam› olarak kamuoyuna yans›t›ld›. Burjuva bas›n sald›r›lar›n sorumlulu¤unu El Kaide olarak ilan etmekte gecikmedi. Bush ve Blair’in aç›klamalar›nda da bu sald›r›lar›n El Kaide’nin ifli oldu¤unu ve “savafllar›n›n ne kadar hakl› ve yerinde” oldu¤unu bir kez daha ilan etmekte gecikmediler. Emperyalist haydutlar bir kez daha bu eylemleri bahane ederek, (t›pk› 11 Eylül sald›r›lar› sonras›nda oldu¤u gibi) dünya halklar›na yönelik sald›r›lar›n› ve katliamlar›n› devam ettireceklerini deklare ettiler. Türk hakim s›n›flar›n›n bu eylemler karfl›s›nda tepkisi daha acemiceydi. Sald›r›lar›n flokuyla birlikte her kafadan ses ç›kmaya, her çeflit yorum yap›lmaya ve en sonunda ifl her zamanki gibi, kasaba politikac›lar› üslubuyla “teröre karfl› birlik ve beraberlik” nutuklar›yla karfl›lanmaya çal›fl›ld›. Ancak Türk hakim s›n›flar›n›n sald›r›lar›n ard›ndan gösterdikleri flaflk›nl›k ve afallama, böyle bir sald›r›y›-sald›r› kimden gelirse gelsin-beklemediklerini aç›kça ortaya koyuyordu. Bu flaflk›nl›k ve afallama sald›r›n›n hedefleri aç›s›ndan da kafa kar›flt›r›yordu. ‹lk bafllarda mesaj›n ne oldu¤u, kimlere mesaj verildi¤i, TC’nin bu eylemi üstüne al›nmamas› gerekti¤i vb. yorumlar her taraf› kaplad›. Son olarak tart›flma ‹slamc› terörist olup olmayaca¤›, ‹slam›n terörizmle birlikte an›l›p/al›nmayaca¤› üzerinde sürdürülüyor. Sald›r›lar pek çok uflak kalem taraf›ndan flaflk›nl›kla karfl›land› dedik. Her f›rsatta “TC’nin teröre karfl› deneyimli” oldu¤uyla övünen bu sat›l›k kalemler, bu sald›r›lar›n ne amaçla ve neyi hedefledi¤ini aç›klamakta zorland›lar. Öyle ya faflizm terörizm demagojisiyle her türlü demokratik talebi bast›rmakta, binlerce halk evlad›n› katletmekte deneyimliydi! Bu deneyime ra¤men bu sald›r›lar neyin nesi

oluyordu! Buna da çözüm bulundu: Bu sald›r›lar istihbarat zaaf›n› gösteriyordu! Gerçekten de TC bugüne kadar korudu¤u, kollad›¤› ve besledi¤i, “bizim çocuklar” dedi¤i kesimlerden gelen bir sald›r› ile karfl› karfl›yayd›. Bu sald›r›lar›n gizli servislerin ifli mi yoksa El Kaide ya da onun uzant›s›, moda deyimle “tafleron bir örgüt” taraf›ndan m› gerçeklefltirildi¤i tart›flmas› bir yana; bu sat›l›k kalemlerin istemeyerek de ifade etti¤i bir gerçek vard›. Bu eylemler devrimcilerin sald›r›lar›na ya da cezaland›rmalar›na benzemiyordu. Özellikle Sinagog sald›r›lar›nda, hedef net ve belli de¤ildi. Her ne kadar ikinci sald›r›da belirlenen hedefler isabetli hedefler olmakla birlikte sivil kay›plar›n gözetilmemesi ve gerçeklefltirenlerin kimli¤i bu netli¤i sa¤lamada en önemli engeldi. Bu yüzden özellikle burjuva bas›nda kimi köfle yazarlar› bunun ad›n› koymakta zorlan›yordu. Uzun bir süre bu eylemlerin amac›n›n ne oldu¤u ve kime hizmet etti¤i tart›fl›ld›. Örne¤in Proletarya Partisi’nin Çank›r› Valisine yönelik gerçeklefltirdi¤i eylem zaman›n Cumhurbaflkan› Süleyman Demirel’i “yata¤›ndan kald›rm›fl ve pijamalar›yla” flu aç›klamay› yapt›rm›flt›: “Bu eylem devlete yöneliktir!” Burada ise gerek TC devleti ve gerekse de burjuva kalemler bu eylemin devlete yönelik mi oldu¤u, yoksa bu eylemlerin ‹srail ve ‹ngiltere’ye mesaj verme amac›n› güttü¤ü uzun süre tart›flt›lar. Bunun bir nedeni ise hiç kuflkusuz ki eylemcilerin siyasal durufllar› ve dünya görüflleridir. Bu afallama ve flaflk›nl›k geçtikten sonra baflbakan T. Erdo¤an yapt›¤› aç›klama da “Devletimize ya da hükümetimize terör yoluyla verilmek istenen bir mesaj varsa o mesaj› elimin tersiyle itti¤imi ve ayaklar›m›n alt›na ald›¤›m› tüm dünyaya hayk›r›yorum”(Bas›ndan) diyerek bilinen Kas›mpafla kabaday›s› a¤z›yla bir aç›klama yapt›. Bu aç›klaman›n ne kadar kof bir aç›klama oldu¤u ve Tayyip flahs›nda TC’nin verilmek istenen mesaj› almas› gerekti¤i ikinci sald›r›yla bir kez daha ifade edildi. Biz burada bu eylemi kimin

Belediye iflçileri üretimden gelen güçlerini kullanarak

ÜRET‹M‹ DURDURDULAR Bursa Büyükflehir Belediyesi’nde yaklafl›k 1500 iflçi, 2002 ve 2003 y›l›nda hakettiklerini alamad›klar›ndan dolay› 2 gün süreyle üretimden gelen güçlerini kullanarak ifl durdurma eylemi yapt›lar. Biz de eylem hakk›nda iflçilerin görüfllerini ald›k. -Neden eylemdesiniz? -1. fioför: Eylemin nedeni 2002 ile 2003’te bize devlet taraf›ndan verilmesi gereken ikramiyelerin verilmemesi. Bunu alamad›¤›m›z ve çoluk çocu¤umuzun sefil duruma düflmemesi için direnifl yap›yoruz. Biz hakk›m›z› istiyoruz. Bu yasal olan birfley. Ne zaman belediye baflkan›, yerel yetkililer bize en az 3 ikramiyemizi

öderse o zaman otobüs seferlerine bafllayaca¤›z. -Kaç kifli eylemdesiniz? -1. fioför: fiu an Otobüs ‹flletmesi, Park Bahçeler, Fen ‹flleri, Buski yani Bursa Büyükflehir Belediyesi’ne ba¤l› olan bütün birimler çal›flm›yor. -Belediye ikramiyelerinizi neden ödemiyor? -1. fioför: Bu ikramiyeler kazan›lm›fl hakk›m›zd›r. Verilmesi gerekiyor. Fakat belediye baflkan› ekonomik krize s›¤›narak baz› siyasi ç›karlar›ndan dolay› biz iflçilere iflkence çektiriyor. Biz böyle düflünüyoruz.

yapt›¤› ya da kimin yapt›rd›¤› üzerinde durmayaca¤›z. Bu varolan baz› gerçeklerin üzerini kapatman›n arac› olarak da kullan›l›yor. Bu eylemlerle birlikte bir kez daha a盤a ç›kan flu gerçe¤in alt›n› çizmek gerekiyor. “Verilen mesaj› aya¤›n›n alt›na ald›¤›n›” söyleyen Tayyip flahs›nda TC’nin emperyalizm karfl›s›nda nas›l bir konumda oldu¤unun, bu eylemler vesilesiyle bir kez daha a盤a ç›kt›¤›n› ifade etmek istiyoruz. Ayn› Tayyip sald›r›lara iliflkin BBC’ye verdi¤i bir demeçte flu yaflad›klar›n› da fark›nda olmadan itiraf ediyor. T. Erdo¤an 11 Eylül sonras›nda ABD’ni ziyaretinde flu tav›rla karfl›laflt›¤›n› itiraf ediyor: “Oraya gitti¤imde ayakkab›m› ç›kartt›m. ‹çinde bir fley var m› diye bakt›lar”(Erdo¤an’›n 23 Kas›m’da BBC’ye verdi¤i demeç) Askerlerinin bafl›na çuval geçirilen “onurlu” bir devletin “onurlu” bir baflbakan›na reva görülen uygulama… Bu tav›r TC devletinin nas›l bir “stratejik ortak” oldu¤unu da göstermiyor mu? Siz kimi kand›r›yorsunuz? Faflist TC devleti stratejik uflak olarak bile özellikle ABD emperyalizmi karfl›s›nda nas›l bir konumda oldu¤unu bu durum göstermiyor mu? TC devletinin baflbakan› olarak ayakkab›lar›n› bile ç›kartt›r›yorlarsa ve buna bir itiraz bile edilmiyorsa/edilemiyorsa, (edilemedi¤i aç›klamadan da anlafl›l›yor) “ba¤›ms›z TC” söylemi ne kadar gerçekçi olur.. Böyle bir tav›rla karfl›lanan ve “stratejik uflakl›¤›” bir kez daha tescillenen TC’nin baflta ABD emperyalizmi olmak üzere emperyalizmin stratejik politikalar›ndan ba¤›ms›z bir tav›r tak›nabilece¤ini söylemek ne kadar do¤rudur. Ya da TC’nin baflta ABD olmak üzere emperyalizmin bölgede uygulad›¤› politikalar›n d›fl›nda bir tav›r sergiledi¤i, örne¤in Irak sald›r›s› ve iflgaline destek sunmad›¤›n› söylemek ne kadar do¤rudur. Do¤rudur; TC hakim s›n›flar› özellikle Irak sald›r›s› ve iflgali s›ras›nda gerek iflçi s›n›f› ve emekçi halk›n tepkisi ve gerekse de kendi aralar›ndaki çeliflkilerden kaynakl› çok istedikleri halde fiili olarak iflgalde yer alamad›lar. Ancak bunu çok sonradan asker gönderme yetkisi ile resmiyete döktüler. Ama daha sald›r› esnas›nda gerek hava koridorunun kullan›lmas› ve gerekse de incirlik gibi üslerin kullan›lmas›na izin verilerek, Irak halk›n›n üzerine tonlarca bomba ya¤d›r›lmas›n› sa¤lad›klar›n› kim inkar edebilir. Bu sald›r›lar vesilesiyle yap›lan aç›klamalarla, TC’nin emperyalizm karfl›s›nda uflakl›¤›n› ve acizli¤ini bir kez daha gösterirken, öte yandan Türk hakim s›n›flar›n›n “küresel terörizme karfl› ortak mücadele” yalanlar›n› bir kez daha dillendirmelerine vesile olmufltur. TC’nin y›llardan beridir, ABD-‹srail ba¤lam›nda gelifltirdi¤i ba¤›ml›l›k iliflkisinin bu sald›r›lar sonras›nda gerçekleflece¤ini söylemek, bundan önce de var olan bu ittifak› yok saymak anlam›na gelmiyor mu? TC y›llardan beridir

-Peki sebep ekonomik krizse, belediye baflkan› ne kadar maafl al›yor? Biliyor musunuz? -1. fioför: Kendisi 7-8 milyar al›rken, bizim 300-600 milyon maafl›m›zda bile gözü var. Onu bile bize çok görüyor. -Sizin de eylem hakk›nda görüflünüzü alabilir miyim? -2. fioför: Devletin ç›karm›fl oldu¤u ‹fl Yasas›’n›n 48. Maddesi’ne göre bizim yapt›¤›m›z eylem hakl›d›r. Devletin bize vermesi gereken ikramiyelerin, Belediye taraf›ndan ödenmemesinden dolay› buraday›z. Hakk›m›z› al›ncaya kadar da burada olaca¤›z. -Sizin görüfllerinizi alabilir miyiz? -‹flyeri temsilcisi: 2002’de 2 tane, 2003’te 3 tane toplam 5 tane alaca¤›m›z devlet ikramiyeleri var. Bunlar di¤er kamu kesimlerinde verildi¤i halde, biz halen 2002’de verilenleri al-

23 baflta ABD emperyalizminin ç›karlar› olmak üzere ‹srail ile birlikte Ortado¤u’da emperyalizmin ç›karlar›n›n koruyucusu ve kollay›c›s› olarak konumland›r›ld›¤› gerçe¤ini kim inkar edebilir. fiu bir gerçek olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Bu sald›r›lar›n sorumlusu kim olursa olsun; ortaya flu sonuç ç›kmaktad›r: TC, baflta Irak olmak üzere paçavraya çevrilen bir zamanlar›n meflhur “k›rm›z› çizgileri”nden vazgeçecek, gerek Ortado¤u ve gerekse de Kafkaslar’da emperyalizmin ç›karlar›n›n jandarmal›¤›n›, kay›ts›z flarts›z bir konumda gerçeklefltirmek için bir balans ayar›na tabi tutuluyor. Bu balans ayar› TC’nin ABD-‹ngiliz-‹srail eksenli güvenlik eksenli bir politikan›n ve “küresel terörizme karfl› savafl” yalan› alt›nda gerçeklefltiriliyor. Bundan sonra TC’nin; bölgede iflçi s›n›f› ve emekçilerin hakl› ve meflru mücadelelerine sald›rt›lmas›n›n uluslararas› arenada “hakl› ve meflru” gerekçelerine sahip olmaktad›r. Bugüne kadar dillendirilen “ulusal ç›karlar” yalan› hiç kuflkusuz ki yetmemekte ve dünya kamuoyu nezdinde bir “meflruluk ve hakl›l›k” sorunu yaratt›¤›ndan, TC faflizminin eli art›k daha güçlüdür! “uluslararas› teröre karfl› mücadele” yalan› ad› alt›nda gerek Irak ve gerekse de di¤er bölge ülkelerine müdahalenin zemini ve koflulu yarat›lm›fl oldu böylece. Bu sald›r›lar ayn› zamanda bir kez daha Türk hakim s›n›flar›n ikiyüzlülü¤üne ve riyakarl›¤›n› göstermiyor mu? Örne¤in kendi burjuva bas›nlar›na sald›r›lardan sonra “kanl› ceset göstermeyin” deyip sitem edenler ve bununla kalmay›p acilen yasak ç›kartanlar›n, halk savaflç›s› gerillalar›n ve yine Kürt gerillalar›n›n parçalanm›fl, vahflice iflkence edilmifl görüntülerinin burjuva medyada yay›nlanmas› için teflvik edildi¤i, bunun için bas›na özel helikopter servisleri yap›ld›¤› ne çabuk unutturuluyor. Tüm bu hengame içerisinde Kürt devrimcilerine karfl›, Bingöl’de, Hatay’da, Ordu’da sürdürülen katliam operasyonlar› ve uygulanan terörle birlikte 26 Kürt devrimcinin, Türkiye halk›n›n bu yi¤it evlatlar›n›n katledilmesinin hesab›n›n tutulmad›¤›n› kim iddia edebilir? TC devletinin baflta Kürt halk› olmak üzere, tüm halka yönelik uygulad›¤› terörün sonucunda katledilen, yerlerinden yurtlar›ndan edilen, iflkence edilen ve binlercesi hapishanelere t›k›lan ve orada da rahat b›rak›lmay›p 19 Aral›k operasyonlar› gibi operasyonlarla katledilen, Türkiye halk›n›n yi¤it evlatlar›na uygulanan s›n›rs›z ve azg›n terör unutulabilir mi? Tüm bu gerçekler ›fl›¤›nda gerçek teröristlerin, Irak’› bombalayan, Filistin halk›na her f›rsatta zulüm uygulayan, Türkiye halk›na yaflama flans›n› vermeyenler oldu¤unu kim inkar edebilir? Kim inkar ediyorsa bilin ki onlar halk›n dostu de¤ildir ve Türk hakim s›n›flar› gibi “timsah gözyafllar›” dökenlerdir.

mad›k. Belediye baflkan› bizi 6 yevmiyeyle geçifltirmeye çal›fl›yor. -Belediye baflkan› yapt›¤› aç›klamada, iflçilerin ortalama 600-700 milyon ayl›k ald›¤›n› ve bu eylemin yasal olmad›¤›n› dile getirdi. Baflkan›n bu görüflleri hakk›nda ne düflünüyorsunuz? -‹flyeri temsilcisi: Say›n baflkana soral›m. Devlet istatistiklerinin tespitlerine göre, yoksulluk s›n›r› 1 milyar›n alt›nda. Bunun alt›nda maafl alan kötü durumda demektir. Kendisi milyarlar al›rken bizim iki kurufl maafl›m›za neden göz dikiyor? -Bu hakl› mücadelenizde sizlere baflar›lar diliyoruz. -‹flçiler: Bizler de, sizin bize göstermifl oldu¤unuz ilgiden dolay› teflekkür ediyoruz. (Bursa)


31

23

5-18 Aralık 2003

Filipinler Ulusal Demokratik Cephe, on maddelik program› aç›klanarak Filipinler Komünist Partisi taraf›ndan 24 Nisan 1973’te kuruldu. FUDC illegal yeralt› örgütüdür. Bugün FUDC içinde 17 örgüt bulunmaktad›r. FUDC içindeki örgütlerin birli¤inin temeli ideolojik de¤il, politiktir. Bafltaraf› sayfa 32’de FUDC’nin 12 Maddelik Program› flunlard›r: 1- Halk Savafl› yoluyla yar›-feodal, yar› sömürge sisteme son vermek ve ulusal demokratik devrimi tamamlamak görevi için halk› birlefltirmek, 2- Demokratik Halk Cumhuriyeti ve demokratik koalisyon hükümetinin kurulmas› için haz›rl›k yapmak, 3- Halk›n ordusunu ve halk›n savunma sistemini güçlendirmek, 4- Halk›n demokratik haklar›n› desteklemek ve gelifltirmek, 5- ABD ve di¤er yabanc› güçlerle eflitsiz iliflkileri yok etmek, 6- Gerçek bir tar›m reformu program› uygulamas›, tar›msal iflbirli¤ini gelifltirmek, tar›m üretimini ilerletmek, ve tar›m›n süreklili¤ini sa¤lamak, 7- Ekonomi üzerindeki ABD ve di¤er emperyalistlerin ve büyük kompradorlar›n-toprak a¤alar›n›n hakimiyetini ortadan kald›rmak; ulusal sanayileflme program› uygulamak, ve ba¤›ms›z ve kendine yeten ekonomi sa¤lamak. 8- Genifl ve ilerici bir sosyal program uygulamak, 9- Ulusal, bilimsel ve kitle kültürü gelifltirmek ve büyütmek, 10- Bangsa Moro halk›n›n, Kordillera halk›n›n ve di¤er ulusal az›nl›klar›n kendi kaderlerini tayin ve demokrasi haklar›n› desteklemek, 11- Tüm s›n›flardan kad›nlar›n devrimci kurtuluflunu gelifltirmek, 12- Aktif, ba¤›ms›z ve bar›flç›l bir d›fl politika gelifltirmek. Ulusal Demokratik Cephe konusunda bir soru daha sormak istiyoruz. MILF (MORO) ile ilgili. MORO bildi¤imiz kadar›yla ‹slami bir hareket. Ve siz bu hareketle birlikte ayn› cephe içinde yer al›yorsunuz. Ülkemizde de silahl› mücadele veren ‹slami hareketler mevcut, ‹BDA-C gibi. Biz onlar› gerici olarak nitelendiriyoruz. Siz, MORO ile ayn› cephe içinde yer alman›z› nas›l bir yere koyuyorsunuz? Evet, bizim MILF ile iyi iliflkilerimiz var, fakat onlar da FUDC üyesiler. MILF bir ayr›l›kç› örgüt. Onlarla politik ittifak›m›z var. FUDC’nin 12 maddelik program›n› kabul eden Morolular var. Bunlar MILF’nin bir parças› olan Morolular. Kilise halk› da ayn› flekilde. Kilise gerici bir kurumdur. Fakat kilise içinde ilerici olan üyeleri de var. Örne¤in, NPA’e kat›lan ve NPA içinde komutan olan rahipler var. Bu kilise halk›ndan birçok flehidimiz var. Bunlar bireylerdir. Yani bizler kilisenin ilerici oldu¤unu söylemiyoruz, fakat kilise içinde ilerici olan bireyler mevcut. MILF ulusal bir hareket mi yoksa ‹slami bir hareket mi? Moro halk› kendi kaderini tayin için mücadele ediyor. Moro bölgesindeki çat›flma dini bir savafl olarak tan›mlan›yor ama onlar›nki kendi kaderlerini tayin mücadelesi. FKP kurulduktan 5 y›l sonra Cephenin kuruldu¤unu ifade ettiniz. Bu biraz erken de¤il mi? FUDC, Markos diktatörlü¤ü s›ras›nda kuruldu. Markos’a karfl› olan birçok insan vard›. Bu yüzden ortak düflmana karfl› birçok insan örgütleniyordu. Ve iflte biz bu flekilde geliflebildik. Mevcut an’a, zamanlamaya bakmak zorundas›n›z. ‹lk önce Partiyi kurmak zorundas›n›z, ard›ndan Orduyu ve daha sonra Birleflik Cepheyi. ‹flte Filipinler’de yapt›¤›m›z tam da buydu. K›saca, Parti yeniden kurulduktan sonra, Yeni Halk Ordusu (NPA) kuruldu. Ondan sonra, birleflik cephe FUDC. Böylece Filipinler toplumunun birçok kesimiyle birlefle-

bildik. ‹flte bu sayede kitle hareketi geliflebildi. FUDC’nin program›n› anlatmaya devam ediyordunuz? ‹lk nokta halk›n birlefltirilmesi. Filipinler’de temel problemler emperyalizm, feodalizm ve bürokrat kapitalizmdir. Bizler, onlar› bu problemlere karfl› savaflt›rmak, halk savafl› yoluyla mevcut yar›-feodal, yar›-sömürge sistemi ortadan kald›rmak ve atalar›m›z›n 19. yüzy›lda bafllatt›klar› ulusal demokratik devrimi tamamlamak için halk› birlefltirmek zorunday›z. Fakat bugün ulusal demokratik devrim yeni bir biçimde sürdürülmektedir. Bu devrime iflçi s›n›f› önderlik etmekte ve sosyalist bir perspektife sahiptir. Bizler emperyalizme karfl› savafl›yoruz, çünkü emperyalizmin Filipin toplumunun ekonomi, politika ve kültürünün üzerindeki hakimiyeti bizleri geliflmekten al›koymaktad›r. Bizler mevcut toprak mülkiyeti sistemini k›rmak için feodalizme karfl› savafl›yoruz. Azami amac›m›z, topra¤›n onu iflleyenlere ücretsiz verilece¤i eflit bölüflüm ve tar›msal kooperatiflerin kurulaca¤› anlam›na gelen bir toprak reformunun uygulanmas›d›r. Bizler bürokrat kapitalizme karfl› savafl›yoruz, çünkü onlar mevcut sistemi ayakta tutan, emperyalizmin kuklalar›d›r. ‹flte FUDC’nin temel olarak amac› budur. Ve tüm bunlar halk savafl› yoluyla gerçeklefltirilecektir. 12 maddelik program bizim Filipinler’in nas›l olmas›n› istedi¤imize dair görüfltür. Örne¤in, ulusal sanayileflme, program içinde çok önemlidir. Toprak reformu gibi, çünkü köylülerin ço¤unlu¤u kendi iflledikleri topra¤a sahip de¤ildirler. Tüm bu konular 12 maddelik programda yer almaktad›r. Program›n sosyal görüflleri içinde, ücretsiz e¤itim ve ücretsiz sa¤l›k var. Program›n 11. maddesi kad›n sorununa iliflkin. Kad›nlar için ayr› bir madde konmas› ya da sadece program›n di¤er bölümleri içinde yer almas› konusunda uzun tart›flmalar yafland›. Fakat kad›nlar, kendilerinin sadece emperyalizm, feodalizm ve bürokrat kapitalizmin bask›lar›ndan ezilmediklerini, ayn› zamanda cinsel bask›ya maruz kald›klar›n›, bu çifte bask›ya karfl› kad›nlar›n nas›l savaflacaklar›n› ortaya koyan ayr› maddenin olmas› gerekti¤ini söylediler. Ve program›n son maddesi uluslararas› iliflkiler üzerine. Bizler tüm anti-emperyalist güçlerle birleflmeyi ve aktif, ba¤›ms›z ve bar›flç›l bir d›fl politikay› gelifltirmeyi savunuyoruz. FUDC’nin 12 maddelik program› çok etkileyicidir. Ben yeni bir Filipinler için anlay›fl› her okudu¤unda müthifl heyecanlan›yorum. fiehitlerimiz böylesi bir Filipinler için yaflamlar›n› verdiler. Biraz da Bar›fl Görüflmelerinden bahsedelim. Bu Filipinler’deki ilk bar›fl görüflmeleri de¤il. Siz de Filipinler devleti ile yürütülen Bar›fl Görüflmeleri grubunun içinde yer al›yorsunuz. Daha önceki Bar›fl Görüflmelerinden bahseder misiniz öncelikle, neler kazand›n›z bu Görüflmelerden. Ve flimdi süren görüflmeler… FUDC, söyledi¤im gibi Markos diktatörlü¤ü döneminde 1973 y›l›nda kuruldu. Bu dönemde herhangi bir bar›fl görüflmesi söz konusu de¤ildi. 1986’da Markos diktatörlü¤ü halk›n gücü ile iktidardan indirildi¤inde Korazon Aqino iktidara geldi. Aqino’nun baflkan olmas›ndan sonra ilk yapt›¤› fley, FUDC’ye bar›fl görüflmesi ça¤r›s›nda bulunmak oldu. FUDC içinde yer alan tüm örgütler Manila hükümeti ile bar›fl görüflmeleri yap›lmas›nda karar k›ld›. Bir görüflme heyeti oluflturuldu. Heyette 3 kifli vard›: Satur Ocampo, Antonio Zumel ve Carolina Malay. Deneyimsizlikten kaynakl› olarak bar›fl görüflmeleri 1986’da Manila’da gerçeklefltirildi. ‹lk

anlaflmaya var›lan konu 2 ayl›k bir ateflkes yap›lmas›yd›. Fakat NPA bu ateflkese uyarken, ordu ise sald›r›lar›n› sürdürdü. Ve her iki görüflmede de tüm konuflulan ateflkesin ihlali oldu. Ard›ndan 22 Ocak 1987’de, binlerce köylü baflkanl›k saray›na yürüdü. Çünkü yeni Baflkan ile toprak reformu taleplerini konuflmak istiyorlard›. Fakat onlar› dinlemek yerine devlet güçleri yürüyüfl yapanlar›n üzerine atefl açt›. Bu bir kitle katliam›yd›. 13 kifli öldü ve yüzlercesi de yaraland›. Bu, FUDC’nin bar›fl görüflmelerini kesmesinin nedenlerinden biriydi. 1987’den 1992’ye kadar hiçbir görüflme olmad›. 1992’de General Fidel Ramos Filipinler Baflkan› oldu. Baflkan olarak, FUDC ile bar›fl görüflmelerini bafllatt›. 1 Eylül 1992 Lahey Ortak Deklarasyonunun imzalanmas›yla sonuçlanan görüflmeler A¤ustos 1992 sonlar›nda gerçekleflti. Bu deklarasyon, çok önemli bir dokümand›r, çünkü bar›fl görüflmelerinin çerçevesini vermekte ve görüflmelerin 4 maddelik gündemini belirlemektedir. Birinci gündem maddesi insan haklar›na ve uluslararas› insan haklar› sözleflmelerine riayet edilmesiydi. ‹kinci gündem maddesi sosyal ve ekonomik reformlar, üçüncüsü politik ve anayasal reformlar ve dördüncüsü çat›flmalara ve güçlerin tertiplerine son verilmesiydi. fiimdi bu gündemlere bakarsan›z, onlar mant›kl› bir düzen takip ediyorlar. Birincisi, insan haklar› durumu düzeltildi¤inde, yürütülen savaflta uluslararas› sözleflmelere uyuldu¤unda, uygulanmas›na ihtiyaç duyulan toprak reformu, ulusal sanayileflme ve di¤er sosyal ve ekonomik reformlar› tart›flmaya bafllayabilirsiniz. Bundan sonra politik ve anayasal reformlar sorunu tart›fl›labilir, üzerinde anlafl›labilir ve uygulanabilir. Bu üç maddede anlaflmaya var›ld›ktan ve uyguland›ktan sonra, çat›flmalara ve güçlerin tertiplerine son verilmesi tart›fl›labilir, çünkü silahl› çat›flman›n nedenleri zaten çözülmüfl olacak. 1992’den 1998’e kadar Filipinler Cumhuriyeti Devleti (FCD) ile Filipinler Ulusal Demokratik Cephe aras›ndaki bar›fl görüflmeleri on doküman›n imzalanmas› ile sonuçland›. Bu dokümanlar›n en önemlileri Lahey Ortak Deklarasyonu, Ortak Güvenlik ve Dokunulmazl›k Garantisi Anlaflmas›, ‹nsan Haklar› ve Uluslararas› Sözleflmelere Riayet üzerine Genifl Anlaflma idi. Bahsetti¤im son anlaflma birinci gündem maddesinin tart›fl›lmas›n›n sonucuydu. Bu anlaflman›n kabulü ve imzalanmas› iki y›l ald›. Buna ra¤men, imzaland›ktan k›sa bir süre sonra, Manila hükümeti doküman›n baz› bölümlerini de¤ifltirmek istedi. Bu doküman›n uygulanmas› öngörülmüfltü ama bugüne kadar bu yap›lmad›. Uygulansayd›, insan haklar›n›n ve uluslararas› sözleflmelerin ihlalleri azalm›fl olacakt›. Asl›nda bugün, Gloria Macapagal-Arroyo’nun istedi¤i Yeni Halk Ordusunun silahlar›n› b›rakmas›d›r. Bunun anlam› teslimiyettir. Fakat biz, “Hay›r! Biz teslim olmayaca¤›z” diyoruz. Konu teslimiyet de¤ildir. Silahl› çat›flman›n köklerinin ortadan kald›r›lmas›d›r. Bu çözülmezse, silahl› çat›flma da sürecektir. Birçok hükümet bar›fl görüflmelerinde yard›mda bulundu. Örne¤in, Belçika devleti ve bir kez de Alman devleti resmi bar›fl görüflmelerine ev sahipli¤i yapt›. Fidel Ramon döneminde, ‹sveç devleti görüflme önerdi, fakat Manila hükümeti bu öneriyi geri çevirdi. Gloria Macapagal-Arroyo Norveç devletinin görüflmelere ev sahipli¤i yapma önerisini kabul etti. fiimdi görüflmeler oldu¤unda bu Oslo-Norveç’te yap›lmakta. Politik kazan›mlar›n›zdan bahseder misiniz? Yani bugüne kadar yap›lan görüflmelerden uygulamaya sokulan bir anlaflmaya var›lamad›¤› görülüyor…

FUDC için çizginin yans›mas› büyük bir kazan›md›r. Bu aç›k görüflmeler yoluyla, bas›n yoluyla, medya yoluyla bizler Filipin halk›n› neye inand›¤›m›z ve ne için savaflt›¤›m›z konusunda bilgilendirebiliyoruz. Luis Jalandoni’nin baflkanl›k etti¤i görüflme grubumuz, Hollanda’da bulunuyor. Bafl Politik Dan›flman›m›z, Profesör Jose Maria Sison da Hollanda’da yaflamakta. Yani, ne zaman politik bir olay olsa, darbe gibi, ya da yaklaflan seçimler, medya bu politik olayla ilgili FUDC’nin görüfllerini almak için Profesör Sison’u ya da Luis Jalandoni’yi ar›yor. Bu yolla, radyo dinleyen insanlar FUDC’nin görüfllerini radyodan ö¤renebiliyorlar. Bar›fl görüflmelerinden dolay›, Luis Jaland›ni, Fidel Agcaoili (di¤er bir grup üyesi) ve benin Filipinler’e dönmemiz, orada aylarca kalmam›z, Filipinlerdeki de¤iflik vilayetleri ziyaret etmemiz ve FUDC hakk›nda konuflabilmemiz mümkün hale geldi. E¤er bu görüflmeler olmasayd›, bunlar› yapabilmemiz mümkün de¤ildi. Bar›fl görüflmeleri yoluyla, birçok politik tutsa¤›n serbest b›rak›lmas›n› sa¤lad›. Tabi yeteri kadar de¤il ama yine de birçok tahliye söz konusu oldu. FUDC görüflme grubunun müdahaleleriyle politik tutsaklara yönelik iflkenceye ara verilmesini sa¤lad›k. Bu tutsaklar daha sonra serbest b›rak›ld›lar. Siz görüflmeleri sürdürürken, ateflkes ilan edilmiyor. Yani bir yanda bar›fl görüflmeleri di¤er yanda silahl› mücadele. Bunu nas›l aç›kl›yorsunuz? Örne¤in Nepal’de bar›fl görüflmeleri sürerken ateflkes yap›l›yor. Ama bar›fl görüflmeleri biter bitmez silahl› mücadeleyi de yürütüyorlar. Evet, görüflmeler s›ras›nda ateflkes yap›lm›yor. Bizim koflullar›m›zda görüflmeler sürüyor diye, bir ateflkese inanm›yoruz. Filipinler’in k›rsal kesiminde askeri operasyonlar, görüflmeler olsa da olmasa da devam ediyor. Yeni Halk Ordusu halk› savunmaya devam etmek zorunda. Kolombiya’da silahl› mücadele veren FARC da devletle görüflmeler yap›yordu. 1986’dan 1996’ya kadar silahl› mücadeleyi de b›rakt›lar. Siz bu durumu nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Görüflmeler, her zaman silahl› mücadelenin nedenlerine bakmak zorundad›r. Silahl› mücadele silahl› mücadeleyi do¤uran nedenler ortadan kalkmad›¤› sürece bitmeyecektir. Aksi takdirde bir grup silahl› mücadeleyi bitirse bile, nedenler ortadan kalkmad›¤›nda bir baflka grup silahlar› yeniden eline alacakt›r. Biliyorsunuz, 1986’da Filipinler’in bir vilayetinde ateflkes yap›ld›¤›nda, Yeni Halk Ordusu flehirdeki kutlamalara kat›lmaya ça¤r›lm›flt›. Gerillalar da¤lardan inerlerken, köylüler onlar› gördü ve “Sizler teslim olmak için mi afla¤›ya iniyorsunuz? E¤er öyleyse, o zaman silahlar›n›z› bize verin, çünkü bizler savaflmaya devam edece¤iz” dediler. Son olarak Türkiyeli devrimcilere, yoldafllara ve Maoistlere vermek istedi¤iniz bir mesaj›n›z var m›? Bugünkü dünya koflullar›na bakarsan›z, ABD emperyalizminin içinde bulundu¤u krizi görebilirsiniz. Ve e¤er bakmaya devam ederseniz, çok uzaklara bakman›za gerek yok, o zaman tüm dünyadaki halklar›n direniflini görebilirsiniz. Burada, Türkiye’de bu çok güçlü ve benim Türkiye halk›na mesaj›m mücadeleye devam etmeleridir! Kazanman›n tek yolu budur. Emperyalizm denilen ortak düflman› yenmek için ortak mücadelemizdeki birli¤imiz zafer kazanacakt›r. Filipinler’de biz flöyle diyoruz: “Makibaka huwag Matakot”, anlam›; “Mücadele edin! Korkmay›n!”


işçi-köylü YEN

DEMOKRAS

BÜROLAR

YOLUNDA

B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Beflir KASAP Bask›: Gün Matbaac›l›k Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com

➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ BURSA: GÜMÜfiÇEKEN CAD. ERKMEN ‹fiHANI, NO:7/21, HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 612 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 427 71 48 ➧ TURHAL: YAVUZ SULTAN SEL‹M MAH. TANRI-VERD‹ SOK. 19/15 2. NOTER YANI TURHAL/TOKAT TEL: 0356 276 37 20 Cep: 0533 414 65 54 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

“Makibaka huwag matakot”

Mücadele Edin! Korkmay›n Filipinler Komünist Partisi öncülü¤ünde Yeni Halk Ordusu’nun Halk Savafl› yürüttü¤ü Filipinler’de Manila devleti ile Filipinler Ulusal Demokratik Cephe aras›nda bir süredir Bar›fl Görüflmeleri sürmekte. Bu görüflmelerde Ulusal Demokratik Cephe’nin görüflme grubunun 3 üyesinden biri olan Coni Ledesma ile Filipinler’deki mücadelenin seyri, Ulusal Cephe ve Bar›fl görüflmeleri konusunda yapt›¤›m›z söyleflinin Türkiye demokrat, devrimci ve komünist kamuoyunun ilgisini çekece¤ini düflünüyoruz. Bize Filipinler’in genel politik durumu ve bunun içinde Maoist hareketin ve onlar›n ülkenizdeki son süreci nas›l de¤erlendirdi¤ini anlatabilir misiniz? Bugün Filipinler’de baflkan Gloria Macapagal-Arroyo. Asl›nda kendisi seçilmifl bir baflkan de¤il. Arroyo, seçilmifl baflkan Joseph Estrada’ya karfl›, rüflvet skandal›ndan kaynakl› 2001 Ocak ay›nda güçlü bir kitle hareketi bafllay›ncaya kadar baflkan yard›mc›s›yd›. Bu tarihten sonra Arroyo yeni baflkan oldu. Ne yaz›k ki, Gloria Macapagal-Arroyo’nun baflkanl›¤› döneminde de rüflvet devam etti. fiimdi, Manila hükümeti bu çürüme sorunundan kaynakl› kriz içindedir. Arroyo ve kocas› da rüflvetle suçlanmaktad›r. Örne¤in bu y›l›n Temmuz ay›nda baz› askeri yetkililer taraf›ndan bir isyan gerçekleflti. Bu askerler, generallerin çürümüfllü¤ünü protesto etmek için Manila’n›n finans merkezinde bir binay› ele geçirdiler. ‹syan eden bu askerler, generallerinin baz› askerlere Güney Filipinler’deki Davao Havaalan›na ve bir camiye bomba koyarak bunu teröristlerin yapt›¤› izlenimi vermelerini emretti¤ini aç›klad›lar. ‹syanc› askerler, generallerin, Filipinler’in güneyinde yaflayan Moro halk›n›n kendi kaderini tayini için silahl› mücadele yürüten bir örgüt olan Moro ‹slami Kurtulufl Cephesi’ne (MILF) silah ve teçhizat satt›¤›n› aç›klad›lar. Ayn› flekilde Ulusal Demokratik Cephe içinde yer alan Yeni Halk Ordusu’nun da (NPA) ordudan silah sat›n ald›¤› gerçe¤ini aç›klad›lar. ‹flte bu yüzden bu askerler isyan ediyorlard›. Onlar “Generallerimiz, MILF ve NPA’e bizi öldürmeleri için silah sat›yorlar” diyorlar. Filipinler Komünist Partisi (FKP) sözcüsü NPA’in komutanlar›ndan Ka Roger da bunu do¤rulad›: “Evet, biz ordudan silah sat›n al›yoruz” dedi. Son süreçte, Filipinler’de Kaptan Villaruel ve iki askerle birlikte Manila Uluslararas› Havaalan› kontrol kulesine gittikleri ve buradaki personeli rehin ald›¤› haberi vard›. Onlar da hükümetteki çürümeyi protesto ediyorlard›. Kaptan Villaruel kuleyi ele geçirirken radyoda canl› yay›nda röportaj› yay›nlan›yordu. Ard›ndan ordu mensuplar› sözümona onlar› teslim almak için olay yerine ulaflt›lar. Radyodan Kaptan Villaruel’in “Teslim oluyorum” 盤l›klar› geliyordu. Ard›ndan da silah sesleri. Radyoyu dinleyenler, Villaruel’in derin sessizlikten önce a¤›r nefeslerini duyabiliyorlard›, Villaruel ölmüfltü. Böylece O teslim olaca¤›n› söylemesine ra¤men katledildi. Bu Filipinler’de büyük bir yank› uyand›rd›, çünkü bu kez ordu kendi askerlerini öldürmüfltü. Villaruel Filipinler

ordusu için bir helikopter icat etmiflti, çünkü ordunun helikopter için ABD’ye yalvarmas›n› istemiyordu. Fakat Filipin ordusu onun helikopterini reddetti. Bu olaylar Filipin halk› üzerinde büyük bir etki yaratt›, çünkü onlar da Arroyo hükümetinden düfl k›r›kl›¤›na u¤ram›fllard›. Daha da kötüsü, Macapagal-Arroyo hükümeti ABD emperyalizmine kesin boyun e¤mektedir. Arroyo George Bush’un en iyi kuklas›d›r. G. Bush, Irak’a savafl ilan etti¤inde Filipin Anayasas›na ayk›r› olmas›na karfl›n “Bizim hava saham›z› kullanabilirsiniz” diyen ilk kifliydi. Ve Bush’a tam deste¤ini gösterebilmek için “bar›fl gücünün” bir parças› olarak Irak’a asker gönderdi. Geçen Ekim ay›nda Bush 8 saatli¤ine Filipinler’e geldi. Arroyo, Bush’un güvenli¤i için milyonlarca dolar harcad›, baflkanl›k saray›n› boyatt›, Bush’un iki dakikal›¤›na geçece¤i yol boyunca yaflayan halk›n evlerini y›kt›rd›. Bu ziyaret için büyük, kitlesel protestolar gerçeklefltirildi. Halk çok öfkeliydi. Tüm ülkede Bush’un bu ziyaretine karfl› kitlesel yürüyüfl ve gösteriler düzenlendi. Protestocular “tüm dünyaya herkesin Bush’u iyi karfl›layan Macapagal-Arroyo gibi olmad›¤›n› göstermek istiyoruz. Filipin halk›n›n ço¤u Bush’a karfl›d›r” diyordu. Buna karfl›l›k Gloria Macapagal-Arroyo 2004 y›l›nda da baflkan olmak istiyor. Ve Bush da bunu istiyor, çünkü onu seviyor. Filipinler’de bir darbe tehlikesi var m›? Çünkü bu y›l›n bafllar›nda Arroyo’ya karfl› onu baflkanl›k koltu¤undan indirmek için bir sald›r› gerçekleflmiflti. Filipinler’de her gün darbe söylentileri var. Resmi olmayan askeri hareket söylentileri olas› darbenin üzerine ateflle gitmektedir. Kaptan Villaruel yak›lmadan önce, birçok insan ona olan sayg›s›n› gösterdi. Baflkan yard›mc›s›, hükümet görevlileri, askerler ve halk kitlesel halde cenaze törenine gittiler. Onlar Villaruel’in yapt›¤›na desteklerini gösteriyorlard›. Bizler Filipinler’deki devrimci hareket konusunda da bilgi almak istiyoruz. Filipinler Komünist Partisi (FKP) MarksistLeninist-Maoist bir parti olarak Filipinler’de devrimci harekete liderlik yap›yor. Filipinler Ulusal Demokratik Cephe (FUDC) bu parti taraf›ndan kurulmufl ve tabi ki FUDC üyesidir. FKP 26 Aral›k 1968 y›l›nda (Mao’nun do¤um gününde) yeniden kuruldu. NPA ise 29 Mart 1969’da kuruldu, tüm Filipinler’de bugün 128 gerilla cephesi bulunmaktad›r. “Gerilla cephesi” dedi¤im NPA’in aktif oldu¤u k›rsal kesimlerden söz ediyorum. Bunlar birçok kasaba ve köyü içine almaktad›r. 128 gerilla cephesinde iflçi, köylü, kad›n ve genç-

lik örgütlenmeleri ve kültürel aktiviteler gerçeklefltirilmekte. Bu alanlarda alternatif bir hükümet zaten mevcut. Gerçek demokrasinin tohumlar›, prati¤i bu cephelerde yer almaktad›r. Filipinler’deki tüm vilayetlerde bu mevcuttur. Bu gerilla cepheleri da¤larda, k›rsal kesimlerdedir. E¤er flehirlere giderseniz, düflman çok daha güçlüdür, fakat da¤l›k bölgelerde ve k›rsal kesimlerde tam tersi söz konusudur. Filipinler’de halk›n büyük ço¤unlu¤u k›rsal bölgelerde yaflamaktad›r. Bu konuda bir yüzde verebilir misiniz? Filipinler nüfusunun % 75’i köylüdür. Bunlar tar›m iflçilerini de kapsamaktad›r. % 15’i ise iflçi. Yani çok genifl bir köylü nüfus mevcut. Bu yüzden FUDC’nin temel çal›flmas› k›rsal kesimlerdedir. Gerilla cephesinde, toprak reformu asgari program› uygulanmaktad›r. Okuma yazma kurslar› idare ediliyor, sa¤l›k bak›m› ve t›bbi e¤itim uygulan›yor. FUDC üyesi sa¤l›k personelleri k›rsal bölgelere giderek buralarda t›bbi e¤itim veriyorlar. ‹lk olarak buralardaki halk, sa¤l›k koruma tedbirlerini ö¤reniyorlar. Ayn› zamanda akupunktur, küçük operasyonlar ve mermi ç›karmay›, difl çekmeyi ö¤reniyorlar. Medikal yard›m›n çok az oldu¤u ya da hiç olmad›¤› k›rsal kesimlerde bu tür konular çok önemli. Filipinler’de vahfli bask›lar›n, iflkencelerin, kaç›rmalar›n oldu¤unu biliyoruz. Filipinler’deki devrimci hareketin liderlerine, k›rsal kesimlerde mücadele edenlere bakt›¤›m›zda onlar›n çok genç olduklar›n› görüyoruz. Bunu nas›l aç›kl›yorsunuz? Filipin nüfusunun büyük bir ço¤unlu¤u genç. Bu yüzden, gençli¤i örgütlemek FUDC için çok önemli bir görev. Gençlik ilk olarak kendi örgütlenmelerinde yer al›yorlar. Örne¤in, okullarda ya da topluluklar›nda. Gençlik örgütlerinde, kendi özel durumlar›n›n Filipinler’deki yar›-sömürge, yar›-feodal sisteminden kaynakland›¤›n› anlamalar› için e¤itim programlar› uygulanmaktad›r. Sadece kendi sorunlar› de¤il, ulusal sorunlar ve iflçi, köylü, kad›n ve di¤erlerinin sorunlar› da anlat›l›yor. Onlara politik görevler veriliyor, yürüyüfllere ve gösterilere kat›l›yorlar. Grevdeki iflçilerle kaynafl›yorlar. K›rsal kesimde köylülerle ve Yeni Halk Ordusu ile birkaç ay geçirmeleri teflvik ediliyor. K›rsal kesimlerde geçirdikleri aylardan sonra, birço¤u buralarda kalmaya ve köylülerle çal›flmaya veya NPA üyesi olmaya karar veriyor. Art›k okullar› bitti¤inde ya da art›k gençlik evreleri sona erdi¤inde baflka konularda da e¤itilmifl oluyorlar. Böylece daha büyük sorumluluklar için haz›rlan›yorlar. ‹flte hareket böyle gelifliyor ve büyüyor. Ulusal Demokratik Cephe’nin içeri¤inden

ve bileflenlerinden bahsedebilir misiniz? FUDC devrim için birleflik bir cephedir. 24 Nisan 1973’te 10 maddelik program›n› aç›klayarak kuruluflunu ilan etti. Bu y›l 30. y›ldönümünü kutluyoruz. Bu 10 maddelik program bugün FUDC’ye ba¤l› tüm örgütlerin kabul etti¤i 12 maddeye yükseldi. FUDC bir illegal yeralt› örgütüdür. Yani bugün Filipinler’de kimse ç›k›p “Ben FUDC üyesiyim” diyemez, hemen tutuklan›r. Bugün FUDC içinde 17 örgüt mevcut. Bunlar›n aras›nda FKP, NPA, iflçi, köylü, kad›n, kültür, bilim adamlar›, avukatlar, kamu çal›flanlar› örgütleri, Moro halk›n›n örgütü, yerli bir halk olan Lumadlar, Kordillera halk›, sa¤l›k çal›flanlar› ve Ulusal Kurtulufl için H›ristiyanlar, kilise insanlar›n›n örgütü bulunmaktad›r. FUDC içindeki örgütlerin birço¤unun Filipinler’deki küçük burjuva kesimlerden geldi¤ini görebilirsiniz. Ancak bunlar FUDC’nin program›n› kabul ediyorlar. Tüm örgütlerin kendilerine ait programlar› var, fakat FUDC’nin 12 Maddelik Program›n› kabul ediyorlar. Filipinler Ulusal Demokratik Cephe’nin program› nedir? Öncelikle FUDC içindeki örgütlerin birli¤inin temelinin ideolojik de¤il, politik oldu¤unu söylemek istiyorum. Yani üyelerinin hepsi Marksist-Leninist de¤il. H›ristiyan, Müslüman ve di¤er inançlardan insanlar var ama bunlar FUDC içindeki örgütlerin üyeleriler. FUDC içindeki üyelik örgütsel olmaktad›r. Devam› Sayfa 31’de


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.